125 44 59MB
Turkish Pages 1022 [1023] Year 2002
lletişim Yayınlan 848 • Modem Türkiye'de Siyasi Düşünce 4 ISBN 975-05-0088-1 (Ciltsiz)•lSBN 975-470-909-2 (Ciltsiz Tk. No) ISBN 975-05-0087-3 (Ciltli) •ISBN 975-05-0003-2 (Ciltli Tk. No)
© 2002 lletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2002, lstanbul
SAYFA ve KAPAK TASARIMI Suat Aysu KAPAK FIIMI 4 Nokta Grafik
DÜZELTi Serap Yeğen
DIZCN M. Cemalettin Y ılmaz
MONTAJ Şahin Eyilmez BASKI ve CILT Sena Ofset lletişim Yayınlan
Klodfarer Cad. Iletişim Han No. 7 Cağaloğlu 34400 Istanbul •Tel: 212.516 22 60-61-62 Fax: 212.516 12 58 • e-mail: [email protected] • web: www.iletisim.com.tr
MODERN
TÜRKİYE'DE
SİYASI DÜŞÜNCE C1LT 4
Milliyetçilik
GENEL UYIN YÖNEIMENİ Murat Belge
İLETİŞİM A.Ş. ADINA SAH1B1 Tuğrul Paşaoğlu
YAYIN KURULU Murat Belge, Tanı! Bora, Ahmet Çiğdem, Bağış Erten, Murat Gültekingil, Ahmet insel, Ömer Laçiner
EDİTÖRLER Tanı! Bora, Murat Gültekingil
YAYIN SEKRETERİ Bağış Erten CİLT EDİTÖRLERİ
B 1 R 1 N c 1 c 1 LT Cıımhuriyeı'e Devreden Dı1şı1nce Mirası:
Tanzimat ve Meşrutiyet'in Birikimi
MEHMET ô. ALKAN
i K i N Ci CiLT
Kemalizm
AHMET iNSEL
Ü Ç Ü N C Ü C i LT
Modernleşme ve Batıcılık
UYGUR KOCABAŞOGLU
D Ö R D Ü N C Ü C i LT
Milliyetçilik
TANIL BORA
B E Ş i N C i C i LT
Muhafazakarlık
AHMET Ç!GDEM
ALTI N C I C i LT
Islamcılık
YASIN AKTAY
Y E D i N C i C i LT
Liberalizm
MUSTAFA ERDOGAN
SEKiZiNCi CiLT
Sol Düşünce
MURAT GÜLTEKINGIL
D OK U Z U N C U C i LT
Dönemler ve Karakteristihler
ôMER LAÇINER
MODERN TÜRKİYE'DE
SİYASİ
DÜŞÜNCE
FETHi AÇIKEL •TANER AKÇAM • BiROL AKGÜN •YÜKSEL AKKAYA•AYHAN AKMAN • ALI IHSAN AKSAMAZ•CENGiZ AKTAR•TAHA AKYOL•AYÇA ALEMDAROGLU•FARUK ALPKAYA • GÖKÇEN T. ALPKAYA • AYŞE GÜL ALTINAY • CUMHUR ARSLAN • EMRE ARSLAN•MITHAT ATABAY•BEŞiR AYVAZOGLU•GÜVEN BAKIREZER•M. BERK BALÇIK •
RI FAT N. BALI • AHMET BEKMEN • M URAT BELGE • FOTI BENLISOY • CEM BICO •
TAN I L B O RA • HAMiT BOZARSLAN • K E MAL CAN • N E R G i S CANEFE • ETI E N N E COPEAUX • S i MTEN COŞAR • SONER ÇAGAPTAY • ŞABAN H . ÇALIŞ • Y. D O GAN ÇETINKAYA • COŞKUN DEGIRM ENCIOGLU • TANEL DEMiREL • SEÇiL DEREN • YELiZ DÖNMEZ•FUAT DÜNDAR•SADETTiN ELIBOL•BÜŞRA ERSANLI•ORHANGAZi ERTEKiN •
BAGIŞ ERTEN • FRANÇOIS GEORGEON • F. M Ü G E GÖÇEK • EREN D E N i Z (TOL)
GÖKTÜRK•AHMET iNSEL•AYŞE KADIOGLU • ISMAIL KAPLAN • NiYAZi KIZILYÜREK • CEMiL KOÇAK • N EVZAT KÖSOGLU • . MU RAT KÜÇÜK • NANCY LINDISFARNE • ÖMER LÜTFi METE • HERKÜL MILLAS • HALiL NALÇAOGLU • BASKIN ORAN • NiZAM ÖNEN • ESAT ÖZ • Ü M iT ÖZDAG • GÜNAY GÖKSU ÖZDOGAN • UMUT ÖZKIRIMLI • A. GÜN SOYSAL • NÜ KHET SIRMAN • AHMET TAŞGETIREN • YÜKSEL TAŞKIN • ALEXANDRE TOUMARKINE•A. ÖMER TÜRKEŞ•HASAN ÜNDER •KEREM ÜNÜVAR•FÜSUN ÜSTEL• MESUT YEGEN •A H M ET YILDIZ• M U RAT YILMAZ• ZAFER YÖRÜR •ARUS Y U M U L
İcindeJıi ler ::.
Sunuş
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . .
15
F R A N Ç O I S GEO R GEO N
Türk Milliyetçiliği Üzerine Düşünceler: Suyu Arayan Adam'ı Yeniden Okurken
. . . . . . . .
• Ziya Gökalp KEREM Ü N ÜVAR
. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
23
.28
CEM i L KOÇAK
Kemalist Milliyetçiliğin Bulanık Sulan
. . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
• Türk Milliyetçiliği: Sözcükler, Tarih, İşaretler ITIENNE COPEAUX
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
37 44
TA N E R A K Ç A M
Türk Ulusal Kimliği Üzerine Bazı Tezler
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.53
FAT M A M ÜGE GÖ Ç E K
Osmanlı Devleti'nde Türk Milliyetçiliğinin Oluşumu: Sosyolojik Bir Yaklaşım . . . . . . . . . . .
. . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
63
• OsmanlI Kozmopolitizminden Avrupa
Kozmopolitizmine Giden Yolda Ulus Parantezi .
CENGİZ AKTAR
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . _ . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . .
77
AYHA N A K M A N
Milliyetçilik Kuramında Etnik/Sivil Milliyetçilik Karşıtlığı.................................. .............................. 81
i Ç i N D E K i L E R
• Orta Katman Aydmlar ve Türk
Milliyetçiliğinin Kitleselleşmesi Y. DOGAN ÇETINKAYA
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
91
E R E N D E N i Z (TOL) G Ö K T Ü R K
.... 1 03
1 91 9-1 923 Dönemi Türk Milliyetçilikleri. F E T H i A Ç I KEL
Devletin Manevi Şahsiyeti ve Ulusun Pedagojisi... • Mehmet İzzet
COŞKUN D EG İRMENCİOGLU . . . . . . . ...... .. . ....
..1 1 7
... .... . .. ....... .... .. 1 24
.
A Y Ş E G Ü L A L T I N A Y - T A N IL B O R A
Ordu, Militarizm ve Milliyetçilik ........ ....... .. ....... ........... 1 40 .
G Ö K Ç E N T. A L P K A Y A . . . . . . . . . . . . .
1 55
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
1 68
. . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . .
1 79
. . . . . . . . . . . . . . . . . .
1 93
"Türk Dış Politikası"nda Milliyetçilik
. . . . . .
. . . .
. . .
.
• Türk Milliyetçiliği ve jeopolitik ÜMİT ÖZDAG
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
M U R A T B E LGE
Türkiye'de Zenofobi ve Milliyetçilik
. . . . . .
H E R K Ü L M I LLAS
Milli Türk Kimliği ve 'Öteki' (Yunan).
.
. . . .
. . . .
. .
N A N CY LI N D IS FA R NE
Aynksıcılık
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . .
202
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
208
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . .
. . . . . . . . . . . . .
• Türk Milliye.�çiliği İdeolojisinin
Doğuşu ve Ozellikleri
NEVZAT KÖSO G LU
. . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . .
N Ü K H ET S I R M A N
Kadınlann Milliyeti
.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . .
.226
SON E R Ç A G A P TAY
Otuzlarda Türk Milliyetçiliğinde Irk, Dil ve Etnisite
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
245
iÇ i N D E K i L E R
• Hasan Ferit Cansever
A. G Ü N SOY SAL . .... . . . . . .... . . . . .. .... . . . . . . ..... . .
. .250
.
• Türk Ocak/an
FÜSUN Ü STEL . . . . ... . ..... . ... . ... .. ... . . ... . ..
. 263
.
•Türk Yurdu
............269
FİRDEVS G ÜM ÜŞO G LU
F ÜS U N ÜS T EL
Türkiye Cumhuriyeti'nde Resmi Y urttaş Profilinin Evrimi............
.. ............ .............2 75
. . . .
• Milliyetçilik-Liberalizm Ekseninde Vatandaşllk ve Bireysellik
AY ŞE KADIO G LU . ..
.
......................
.................. .284
H AL i L N AL Ç AO G L U
Vatan: Topraklann Altı, Üstü ve Ötesi
.
. . .
. . . . . . . . . . .
. . .
.
. . . . . . . . .
.293
· · · · · · ·
.309
ZAFE R Y Ö R Ü K
Politik Psişe Olarak Türk Kimliği ..
. . . .
. . . . . . . . .
. . . . .
• Türk Milliyetçiliği: Var Kalmanm Teyakkuz Hali
AHMET B E KMEN
N i YAZ i
. . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
325
K I Z ILY Ü R E K
Ra uf Denktaş ve Kıbns Türk Milliyetçiliği.. . O R H A N GA Z i
. . . .
.
. . . . . . . . . . . .
. 335 .
E RT E K i N
Cumhuriyet Döneminde Türkçülüğün Çatallanan Yollan. • Nihal Atsız
G Ü V E N BAKIREZER
. . . . . . . .
.
.
. . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . .
• Reha Oğuz Türkkan N İZAM ÖNEN.
. . . .
. . . . . . . . .
• Rıza Nur
FAR U K ALPKAYA
.
. . . .
..
. . . . . .
· · · · · · · · · · · · · · · ·
.
. . . . . . . .
.
.
. . . . . . .
.
.
. . . . . .
.
. . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . .
.
. . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . .
. . . . . .
.
.
. . . . .
.
. . . .
.
. . . . . . . .
. . . .
. . . . .
..
.
. . . . . . . . . . . . . .
. . . . .
. .
. .
. . . . .
. .
. . . .
.
.345 .352 .362
. 3 74 .
GÜ NAY G Ö KS U Ö Z DOGAN
Dünyada ve Türkiye'de Turancılık.
. . . . . . . . . . . . . . . . .
.
. . . . . . . . . . . . . . . . . .
.388
i Ç i N D E K i L E R
• Hüseyin Namık Orkun NİZAM ÖNEN
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.396
• Turan'a İki Farkh Yol: Macar ve Türk Turancıhklan N İ ZAM ÖNEN
. . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
406
E M R E A R S LA N
Türkiye'de Irkçılık
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
409
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
41 4
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
• Öjeni Düşüncesi AYÇA ALEMDAROG LU
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
• Türkiye'de Sosyal Darwinizm Düşüncesi HASAN Ü N DER
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . • . . . . . . .
42 7
S U AVi AY D I N
Sosyalizm ve Milliyetçilik: Galiyefizm'den Kemalizm'e, Türkiye'de "Üçüncü Yol" Arayışlan
. . . . . . . . . . .
.438
• Bülent Ecevit
YELİZ DÖNMEZ - CEM BİCO
. . . . . . . . . .
448
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
462
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . .
• Doğu Perinçek BA GIŞ ERTEN
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
A. GÜ N S O Y S AL
Rusya Kökenli Aydınlann Cumhuriyet Dönemi Türk Milliyetçiliğinin 1nşiisına Katkısı
. . . . . .
483
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
488
. . . . . . . . . .
. . . . . .
. . . . . . .
.
• Zeki Ve/idi Togan A. G Ü N SOYSAL.
• Sadri Maksudi Arsal Y Ü KSEL TAŞKIN
. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
496
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
505
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
• Yusuf Akçura
FRANÇOİS GEORGEON
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . •
M IT H AT ATA B AY
Anadoluculuk
. . . . . . .
. . . .
. . . . . . . .
. . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.51 5
• Hilmi Ziya Ülken SAD ETTİN ELİBOL
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
• Tü�k Siyasal Düşüncesinde Anadolu İmgesi SEÇiL DEREN
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . · · · · · · · · · · · · · · · · · ·
520 53J
i Ç i N D E K i L E R
B EŞ i R AY VA Z O G L U
Tanndağ'dan Hira Dağı'na Uzun İnce Yollar
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.541
• Mümtaz Turhan MURAT YILMAZ
•
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . •
Çınaraltı
CUMHUR ARSLAN
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . .
552
.579
B i R OL A K G Ü N - ŞA B A N H . Ç AL I Ş
Tann Dağı Kadar Türk, Hira Dağı Kadar Müslüman: .584 Türk Milliyetçiliğinin Terkibinde İslamcı Doz .
. . . . . . .
. . . . .
. .
• Türk Milliyetçiliğinin İslam'la Buluşması:
Büyük Doğu
CEMİL KOÇAK
•
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . .
Yeniden Milli Mü cade l e 'nin Milliyetçik Anlayışı
AHMET TAŞGETİREN
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
601 614
Y Ü K S EL TAŞ K I N
Anti-Komünizm ve Türk Milliyetçiliği: Endişe ve Pragm.atizm
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
• F�thi _Tevetoğlu NiZAM Ö N EN
61 8
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . • . . . . . . . . . . . . . .
622
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
635
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
642
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
TA N IL B O R A - N E R G i S CA N E FE
Türkiye'de Popülist Milliyetçilik
. .
• Hamdullah Suphi Tanrıöver AHMET YILDIZ
• Erol Güngör MURAT YILMAZ
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
650
K E M AL C A N
Ülkücü Hareketin İdeolojisi.. . ............................ ..... .........663 .
• Dündar Taşer MURAT YILMAZ
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
• Alparslan Türkeş TAN I L BORA
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . .
• Türk Milliyetçiliği'ne 'Sivil' Bir Bakış ÖMER LÜTFİ MET E
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . .
668 686 696
i Ç i N D E K i L E R
U M U T Ö Z KIR I MLI
Türkiye'de Gayriresmi ve Popüler Milliyetçilik
. . . .
.
.
. . . . . . . . . .
706
S i M T E N COŞA R
. 71 8
Milliyetçi Liberalizmden Liberal Milliyetçiliğe ....
.
• Liberalizm ve Milliyetçilik ............................................ ... 73 1 TAHA AKY OL . .
• 21. Yüzyılda Milli Devlet,
Küre.selleşme ve Türk Milliyetçiliği
ESAT OZ
.
.. .
. . . .
. . . . . . . . . . . .
. . . . . .
.. .
. . .
. . . . . .
.
. . . . . .
.. .
. .
. .
.
. . .
. . .
. . . . . . . . .
. .
751
A H M E T i N S EL
Milliyetçilik ve Kalkınmacılık
. . . .
.
.
.. . .
. . . .
. .
. . . . .
. . ..
.
.
.
. . . . . . . . . . . .
.. . .
. .
. .
. .
. 763
.
.
M . B E R K B AL Ç I K
Milliyetçilik ve Dil Politikalan
. .
. .
. .
.
. . . . . . .
. . . . .
. .. .. ... .
. .
777
• Mehmet Kaplan TANEL D EM İREL .... .. .. ........... . . ... .................. . ......... .......... . 780 .
I S MAI L KAPLAN
Milli Eğitim İdeolojisi . . .
. . . . . . . . . .
. .. . .
. . . . . .
. . . . . . . . . . . .
.
. . . .
. . . . . .
. . .
. . . . . . . . . . .
788
B ÜŞRA ERSANLI
Bir Aidiyet Fermanı: "Türk Tarih Tezi"
. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
. . . . . .
. 800 . .
A. Ö M E R T Ü R K EŞ
Milli Edebiyattan Milliyetçi Romanlara
. . . . . . . . . . . . . . .
... . . .
. . . . . . .
81 1
Y Ü K S EL A K K AY A
Korporatizmden Sendikal İdeolojiye, Milliyetçilik ve İşçi Sınıfı. .............. . . . ...........................829 . . . .
H A M i T B O Z A R S LA N
Kürd Milliyetçiliği ve Kürd Hareketi (1 898-2000) . .........841 • Kürt Milliyetçiliğinin Diyalektiği BASKIN ORAN
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
871
i Ç i N D E K i L E R
M ES UT YEGEN
Türk Milliyetçiliği ve Kürt Sor unu
. .
.
. .
.
. .
. . . . . . .
.
. .
. . . . . . . . . .
.
.
..
.
.
880
F U AT D Ü N D A R
.. .. ........ ...893
Milli Ezber: Saf Türk - Kanşık Öteki .... • Tekin Alp
RIFAT N. BAL İ . ..... . . . . . ..
.
.
.
. . . . . . . . .
.
.
. . . . .
. . .
. .
. .
........... .. .896
.
• Mezheptf!n Millete: Aleviler ve Türk Milliyetçiliği M U RAT KUÇUK
.
............ .....................
... ....... .. 901
• "Ekalliyet Yılan/an... "
Türk Milliyetçiliği ve Azmltklar TANIL BORA
. . . . . . . . . . . . . .
.
.
. . . . .
. . . . . . . . .
. . .
. . . . . . . . . . .
R I F A T N . B AL I - ARU S Y U M U L - F O T I
Yahudi, Enneni ve Rum Toplumlannda Milliyetçilik .......
B E NLI S O Y
................91 9
...... ....
.
• Laz Kültürel Kimliğini Yaşatma Çaba/art AL İ İ HSAN AKSAMAZ . . ...
.
..91 1
. . . . . . . . . . .
. ............ 924
.......................... .
• Türk Milliyetçiliğinde Katedilmemiş Bir Yol:
"Htristiyan Türkler" FOTİ B ENLİSOY . . .
. .
.
. . . . . . . .
. ....
........... ...... .............. ............92 7
• "İthal Milliyetçilik ile Etki Altmdaki
Milliyetçilik Arasmda"
ALEXA N D RE TOUMARKINE ...
Kaynakça'ya Dair .....
. . . .
. . . . . . . . . .
. . . . . .
.
. . .
.
.
Kaynakça............................ ..............
. . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . .
.
.
. .
. .
.
. . .
. .
. .
. .
.
. . .
.
. . . . .
. . . . . . . .
. . .
.
. . .
. .
..
. . . . . .
934
....939 ....947
.
Dizin...................... .............................. Seçme Metinler...
.
· · · · ·
......972
.
. .
.
. . .
· · · · · · · · · · · · · · · · · · · ·
. . . .
1 001
Sunuş
zaten dünyanın her yerinde ve tanı
M1LLIYETÇ1L1K: "TÜRK FUNDAMENTALiZM]"
mı gereği, özgücü bir ideolojidir; bir
Türk Ocakları'nın 2002 Nisanı'nda toplanan 34. kurultayında, Demokra tik Sol Parti Ankara milletvekili Oğuz Aygün şu sözleri söylemişti:
milli kimliğin, milli karakterin -şayet üstünlüğunü değilse- farklılığını, başkalığını, "kendine mahsusluğu nu" vurgulama esasına daya lıdır. Türk milliyetçiliğinde, bu vasfın bil
Dünyanın her memleketinde her mil
hassa belirgin olduğunu söyleyebili
let milliyetçidir, kendilerine göre mil
riz: Milliyetçiliği tek tek milletlere
liyetçilikleri vardır. Ama dünyanın
özgü görünümleri olmakla birlikte -
hiçbir yerinde Türk kelimesiyle milli
yani göreceliği içinde- ortak/evrensel
yetçi kelimesinin bu kadar kenetlen
bir değer olarak tescil ederken dahi,
diği bir _başka m e m l e k e t yoktur.
Türk-milliyetçiliğinin biricikliğini
(Türk Yurdu, 177 [Mayıs
2002),
s.
57) [genel olarak, herhangi bir mil
vurgulama eğilimi, istisna değildir. Türkiye'de milliyetçiliğin siyasal
letle milliyetçiliğin kenetlenmesi kas
ideolojiler zemininde bir tür funda
tediliyor elbette!-
mentalizm etkisine sahip olduğunu
T.B.]
"Aşırı"f'radikal" bir milliyetçi ide-
söylemek, makul bir abartma olacak
olojinin takipçisi tarafından da değil,
tır. Siyaset-ötesi ve ideolojiler-üstü
-her ne kadar sağ siyaset geleneğin
bir temel ilke hükmündedir, milliyet
den gelse bile- "sol" etiketli bir parti
çilik. Kendisini bir "refleks", bir "do
nin temsilcisi tarafından söylenmiş
ğal duygu", bir ilksel aidiyet bağı ola
olan bu sözler, Türk milliyetçiliğinin
rak, ideoloji-öncesi bir gayri-iradi
tasavvur dünyasında özgücülüğün ve
zihni yapı olarak takdim etmekte ve
ayrıksıcılığın ne derece baskın oldu
bu, genel kabul görmektedir. Sosya
ğunu örneklemektedir. Milliyetçilik,
list/komünist enternasyonalizmi be-
S U N U Ş
nimseyen dar çevreler ve radikal İs
yetçiliğinin sahih biçimi olma iddiası
lamcı ümmetçilik dışında, her siyasal
nı taşıyagelmiştir.
söylem milliyetçiliği olumlu bir de ğer olarak varsaymaktadır.
Kuşkusuz mutlak bir örtüşmeden, tekbiçimli bir ideolojik yapıdan söz et miyoruz. Kemalizm -ve- milliyetçiliğin
KEMALIZM VE M1LLIYETÇ1L1K
tartışmasız/sorumsuz olma iddiasında
Milliyetçiliğin bu ideolojik baskınlığı nı, fundamentalist işlevini çözümle yebilmek için, onu Kemalizmle bağ lantılı düşünmek gereklidir. Ke na lizm-ve-milliyetçiliği, Türkiye'de
16
res
mi ideolojinin ana ekseni olarak ta nımlayabiliriz. Bu eksen, Osmanlı lmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhu riyeti'ne geçiş sürecinde belirli bir de vamlılığı da taşıyan korporatist ve patrimoniyal-vesayetçi devlet yapısı nın ve
Devlet Aklının (raison d'etat,
hikmet-i hükümet) kendini ideolojik olarak yeniden üretme zeminidir. Devlet-kurucu asker-sivil bürokratik elit ile 'milli' burjuvazinin ittifakının ortak lisanı da, -o burjuvazinin rü şeym halinden, olgunluk ya da daha doğrusu hiç bitmeyen ergenlik aşa
ki örtüşmesi, resmi ideoloji bağlamın da geçerlidir. Bunun dışında, Kema lizmle milliyetçiliğin eklemlenmesine ilişkin farklı öneriler vardır: Milliyetçi liği tali unsur olarak eklemleyen Ke malizm yorumlan olduğu gibi, bundan daha yaygın ve belirgin biçimde, Ke malizmi rejime/devlete sadakat jesti olarak sınırlayan milliyetçilik telakki leri vardır. Her halükarda, Kemalizmle milliyetçilik arasındaki
simbiyotik iliş
ki, Türkiye'de gerek resmi, gerek 'sivil' gündelik siyasal ideoloji alanını
marke
eden -hem alanının sınırlarını çizmek hem de kontrol etmek, 'mukayyet ol mak' anlamında- bir güce sahiptir.
M1LL1YETÇ1L1K VE HEGEMONYA Türk milliyetçiliğinin, -Kemalizmle
masına dek-, bu olmuştur. Kemaliz
olan simbiyotik ilişkisi içinde, bir 'ge
me ve milliyetçiliğe bağlılık,
nel' ve 'ortalama' ideoloji olarak-, açık
yüküm
lendirici bir siyasi meşruiyet şartıdır.
seçik tanımlanmış bir programatik içe
Kemalizm-ve-milliyetçilik, birçok
riği var mıdır? Buna olumlu cevap ver
durumda içiçe geçen ideolojik refe
mek zordur. Tıpkı, 'ortalama' bir Türk
ranslardır. Milliyetçilik, Kemalist Altı
milliyetçiliği
Ok'un amir üç ilkesinden biridir - ben,
de zor olduğu gibi. . .
ilmihalinden söz etmenin
bunlar arasında da milliyetçiliğin, 'eşit
Genel olarak, 'milli uyanış' v e ulus
ler arasında birinci' ilke konumunu al
inşa evrelerini istisna edersek, milli
dığı tarihsel ve söylemsel uğraklar iti
yetçiliklerin kendi ideolojik edebiyatı
barıyla, baskın olduğunu düşünüyo
nın, milliyetçilik üzerine kuramsal
rum. Kemalizm kendini
otantik T ürk
eleştirel edebiyat kadar zengin ve de
fikriyatı olarak tanımlamış, Türk milli-
rin olmadığını söyleyebiliriz. Türki-
S U N U Ş
ye'de de milliyetçi fikriyatın çoraklığı,
artışının 'taze' verimlerinden yararlan
sığlığı, bizzat düşünce üretimine önem
mak gibi bir şansa sahip oldu. Genç
veren milliyetçi yazarlar/ideologlar ta
akademisyenlerin, Türk milliyetçiliği
rafından da teslim edilen bir vakıadır.
nin değişik veçhelerine ilişkin bu ki
Elinizdeki derleme, bu zayıflığa ilişkin
tapta yer alan analizlerinin, yorumla
tespitleri ortaya koymanın yanında,
rının, ufuk açıcı olduğuna inanıyoruz.
ona istisna oluşturan düşünce insanla
Yaygın, 'geçerli' Türk milliyetçiliği
rını ve çabaları da kayda geçirmeye ça
nin, -sözkonusu düşünsel zayıflığını
lışmaktadır. Cumhuriyet döneminin
da 'tolere etmesini' sağlayan- muğlak
milliyetçilik düşüncesi bağlamında, ki
lıkları, boşlukları, ucu açık yanları,
misi unutulmuş (Mehmet lzzet gibi),
onun hegemonik potansiyelini pekiş
siyasal açıdan etkisiz kalmış (Hilmi Zi
tiren özelliklerdir, aslında. Onu deği
ya gibi) ya da sadece ismi anılıp geçi
şik ideolojik eklemlenmelere açık ve
len (Zeki Velidi, Mümtaz Turhan gibi)
müsait kılar. Bu noktada şu soru soru
düşünce insanlarına ilişkin portre ya
labilir: Milliyetçilik, asli/birincil siya
zıları, bu amaca dönüktür. Düşünsel
setlerin ideolojik hegemonya mücade
özgünlüğünden ziyade ortalama ha
lesinde ele geçirilmeye çalışılan bir
maseti çoğaltan
popülarizatörlerlvulge
boş yüzey, onların kendi yönelimleri
rizatörler de (Fethi Tevetoğlu gibi)
doğrultusunda yağmaladığı bir tema
portre olarak işlenmek yanında, bir
tik/kavramsal/simgesel alet çantası
çok incelemede kaynak olarak kulla
mıdır? Yoksa, bütün siyasal çatışma
nılmıştır. (Muhafazakar-milliyetçilik
eksenlerini yatay kesen, hatta zaman
çerçevesinde değerlendirilebilecek
zaman onları tal!leştiren, sorunsal ta
başka bazı önemli düşünce insanları,
yin edici bir
ki akla öncelikle Nurettin Topçu gel
bın, gerek tarihsel ve toplumsal bağ�
mektedir, unutulmuş değildir;
zihniyet kalıbı mı? Ceva
Muha
lamlara, gerekse ideolojik kurgulara
fazakarlık konulu 5. ciltte geniş biçim
göre değiştiğini söyleyebiliriz. Eliniz
de ele alınacaklardır.) Bunun yanında,
deki kitapta, milliyetçi zihniyet kalıp
milliyetçi bir siyasi ve fikri kimliği be
larının siyasal akımları yatay kesen
nimseyen günümüz yazarlarından al
devamlılıklarını örnekleyen birçok
dığımız katkıların da, sözünü ettiğimiz
makale yer almakta. Yanısıra, milliyet
çoraklık içindeki istisnalar olarak de
çiliğin araçsal denebilecek veçhesinin
ğerlendirilebileceğini sanınz.
ağır bastığı ideolojik yönelimleri ele
Türk milliyetçiliğini analiz eden ku
alan incelemeler de var.
ramsal, eleştirel çalışmalar bakımın
Milliyetçiliğin ideolojik söyleme ta
dan da, ancak yakın dönemde bir ilgi
lı unsur olarak eklemlenmesi ya da
artışı ve zenginleşme gözleniyor.
Mo dem Türkiye'de Siyasi Düşünce dizisi nin Milliyetçilik cildi, bu ilgi ve üretim
'araçsal' kullanımı, özellikle sol/sos yalist düşünce açısından kritik bir konu olagelmiştir ve bu konu,
Mo-
17
S U N U Ş
dern Türkiye'de Siyasi
Düşün c e nin '
bir vetiresi sayan tasavvur ile, mo
elinizdeki 4. cildinde yer alan yazıla
dernliği milletin/milliyetçiliğin geliş
ra ek olarak, sol düşünceye ilişkin 8.
mesinin ve kendi bilincine varmasının
ciltte de işlenecektir.
kaldıracı olarak gören tasavvur arasın daki gerilimle ilgilidir. Modernliğin
M1LL1YETÇ1LIK VE MODERNLEŞME Modern Türkiye'de Siyasi
Düşünce nin '
her cildinin/başlığının, başka cilt ler/başlıklar altındaki tekrarlarla ve çapraz okumalarla yeni boyutlar kaza nacağını öngörüyoruz. Milliyetçiliğin
18
konularını, başta belirttiğimiz gibi, özellikle Kemalizmle bağlantılı olarak düşünmek anlamlı olacaktır. Bunun
"sıkıntılarının", "huzursuzluklarının" bu ikinci tasavvur dünyasında yarattı ğı hayal kırıklığı, milliyetçiliğe, mo dernizmin yarattığı tahribat karşısın da bir korunak görevi de yükleyebil mektedir - milliyetçi-muhafazakarlığın menfezi tam burasıdır.
M1LL1YETÇ1L1KLER
yanında, biraz önce Nurettin Topçu
Bir ulus-devlet ya da ülkedeki milli
vesilesiyle değinildiği gibi, Muhafaza
yetçiliği konu ederken, aslında, milli
karlık cildi/başlığı ile milliyetçiliğin
yetçiliklerden bahsetmek daha uygun
konulan arasında hayli geniş bir kesi
dur. Milliyetçilik, ideolojik içeriği iti
şim alanı vardır. (Bu vesileyle Modern
barıyla, yekpare ve sabit değildir.
D üş ünce nin genel
Farklı milliyetçilik telakkileri, ideolo
Türkiye'de Siyasi
'
sistematiğine ilişkin bir hatırlatmada
jileri, doktrinleri vardır; bu özgül söy
bulunalım: Bir izleğin veya bir düşün
lemler arasında canlı bir alışveriş ve
ce insanının bu kitap dizisinin belirli
rekabet hüküm sürer.
bir cildinde, diyelim Milliyetçilik için
Türk milliyetçiliklerini, birkaç ayrı
de ele alınması, her durumda, o izleğin
kuramsal düzlemde ayrıştırabiliriz.
veya kişinin münhasıran milliyetçilik
Bunlardan biri, sıradan/gündelik mil
le ilgili olduğu anlamına gelmemekte;
liyetçilik (ler) ile siyasi milliyetçi
konunun burada özellikle milliyetçi
lik(ler) arasında yapılabilecek ayrım
lik açısından tartışıldığı anlamına gel
dır. Gerek resmi/"yüksek" kültür
mektedir. Nitekim aynı izleklerin veya
(milli eğitim, dil ve tarih politikası,
kişilerin farklı ciltlerde farklı bağlam
askerlik vb.) gerekse popüler kültür
larda ele alınışının birçok örneği var.)
(medya vb.), milliyetçi nassların ve
Bunun yanında, dizinin 3. cildinin
zihniyet kalıplarının, siyaset-ötesi,
konusunu oluşturan Modernleşme
ideolojiler-üstü, fikir-öncesi bir doğal
Düşüncesi ile milliyetçilik arasındaki
duygu olduğu kabulü yle yeniden
sıkı ve gergin bağa da dikkat çekme
üretimini sağlarken; 'kitabi' içeriği,
miz gerekir. Bağın sıkılığı ve gerginli
programatikliği, doktriner katılığı ol
ği, esasen, milliyetçiliği modernliğin
mayan bir popüler milliyetçilik ide-
S U N U Ş
olojisini ortaya çıkartır. "Türkün
de, "ılımlı" ve "aşın" milliyetçilikler
Türkten başka dostu yok" gibi harcı
arasında yapılan ayrım da büyük öl
alem şiarlar, "dış dünya"ya ilişkin pa
çüde örtüşür bununla. Bu ayrımın,
ranoid/zenofobik tasavvurlar, bay
hemen hiçbir somut milliyetçiliğe tam
rak/Atatürk portresi/ülke haritası gibi
oturmayan, 'idealist' bir ayrım oldu
milli logoların enflasyonist kullanımı
ğunu hemen belirtmeliyiz. Hemen her
vb., bu
kendiliğinden ideolojinin her
milliyetçi ideoloji, bu iki anlayış ara
yerde hazır ve nazır tezahürleridir.
sında bir yerde durur; bu konum ta
Bir fikri bütünlük iddiası taşıyan, 'ki
rihsel olarak değişebilir; dahası, kimi
tabi', siyasi milliyetçilik anlayışlarını
zaman bir milliyetçi ideoloji bu iki uç
da (kimi zaman onları pekiştirerek,
arasında git-gel halinde kendini yeni
kimi zaman altlarını oyarak!) etkile
den üretir. Türk milliyetçiliği örneğin
yen bu ideoloji, milliyetçiliğin ide
de söz konusu git-gelin yoğunluğu,
olojik hegemonyasının tesisinde çok
bu derlemedeki birçok incelemeye ba
güçlü bir gizli kuvvettir.
karak görülebilecektir. Bu durumun
Resmi ya da yerleşik-kurumsal mil
en bariz örnekleri, "sivil" -"medeni"
liyetçilikle ona muhalif ya da ondan
bir milliyetçilik olduğu iddiasını vur
görece özerk bir siyasal konum alan
gulayan resmi milliyetçilik/Atatürk
milliyetçilik ideolojileri arasında da
milliyetçiliği ile bunun karşı kutbun
bir ayrım yapılabilir. Resmi ideoloji
da ırkçı bir milliyetçiliğin alameti sac.
ye muhalif veya resmiyet-dışı milli
yılan Türkçü-Turancı akım arasındaki
yetçilik yönelişleri, ne ölçüde ayrışa bilmişlerdir? Bu ayrışma, ne ölçüde " s i v i l " ya da " a ş a ğ ı da n yukan ya"/halkçı bir milliyetçilik anlayışına yol vermiştir? Bu sorularla dolaylı olarak ilgili bazı makalelerin sundu
ideolojik ortaklıklarda bulunabilir. Türk milliyetçiliklerini ideolojik içeriklerine göre tasnif ettiğimizde, şu hatları çekebiliriz: •
milliyetçiliği": "Devlet ve düzen"
ğu değerlendirmelere bakarak, her
ideolojisi olarak işleyen, Kuru
iki soruyu da, "fazla büyük ölçüde
cu/Kurtarıcı Atatürk mitosuna daya
değil", diye cevaplayabiliriz.
lı, otoriter bir sadakat yükümlülü
Özgül bir milliyetçi ideolojinin tah
ğüyle ve deyim yerindeyse "ezber
lilinde, gerek akademik düzlemde ge
tekrarıyla" kendini yeniden üreten,
rek siyasal teamülde bütün dünyada
modemist ve bir yandan da özgücü
başvurulan ayrım; ırkçılığa açık, et
ulus-devlet ideolojisi.
nik, dini veya kültürel bir biricikliği vurgulayan
özcü milliyetçilik ile, va
Resmi milliyetçilik veya "Atatürk
•
Kem a list sol-milliyetçilik v e y a
tandaşlık bağı esasına dayalı milliyet
"ulusal solculuk": Modern "ulus"u
çilik arasındaki ayrımdır. Siyasal te
laikliğin, kalkınmanın/gelişmenin,
amülde ve gündelik siyaset sohbetin-
bağımsızlığın, anti-emperyalizmin
19
SUNUŞ
hatta kimi örneklerde özgün/yerli
•
bir sosyalizmin inşasının tarihsel
toplumsal bağlamlara, taşıyıcılarının
öznesi olarak gören bakışlar.
saiklerine ve alımlanma biçimlerine
Liberal milliyetçilik: Güçlü bir ka
bağlı olarak değişime tabidirler. Mili
pitalizmin, piyasa toplumunun in şasını milliyetçiliğin asli bir hedefi ve uluslaşmanın nihai güvencesi sayan, bu hedeflere erişmeye dö nük adımları milli gurur nesnesi olarak da öne çıkartan yaklaşım. •
20
Etnisist milliyetçilik: Ana damarını Türk çü-Turancı a k ımda bulan, Türklüğü kültürel etnisite temelin de tanımlayan, popülist karakteri güçlü ideoloji.
•
olarak sabitlenebilseler dahi, tarihsel
Muh afazakar-mi l l iyetçilik: Ço ğunlukla İslamcılıkla rezonans ha� linde, dine milli kimliğin asli ya da "eşitler arasında birinci" unsuru konumunu veren, genel olarak milliyetçiliği
Geleneğin yeniden-in
şa yolu olarak anlamlandıran yö
yetçilik için de aynısı geçerli. Milliyet çi ideolojinin politik ortamı sıkı dene tim altına aldığı dönemler de olmuş tur; "uyukladığı" hatta hegemonik gü cünün sarsıldığı dönemler de. Bizzat aynı göndermeler, aynı "metinsel" malzeme, farklı dönemlerde farklı milliyetçilik anlayışlarının içini dol durabilmiştir. Keza her milliyetçilik anlayışı da, tarihsel bağlamlara göre değişen "reperuarlar" kullanmış, vur gu kaymalarına, farklı iç ve dış eklem lenmelere tabi olabilmiştir. Türk milliyetçiliği konusunda, muhtemelen başka siyasal düşünce akımları için de geçerli olan, şöyle bir dönemleme yapabiliriz: •
Kuruluşu: Türk milliyetçiliğinin
nelimler.
Meşrutiyet döneminden süregelen
Kitapta, sayılan bu milliyetçilik çiz
birikiminin (ya da "ön-milliyetçili
gilerinin herbirine ilişkin ayrıntılı tah
ğin") ulus-devlet ideolojisine dö
liller yer alıyor. Bu milliyetçilik çizgi
nüşmek üzere yoğrulduğu bu evre
leri içinde önemli alt ayrımlar olduğu
de de yekpare bir milliyetçilikten
nu ve yine bu çizgiler arasındaki ör
söz edilemeyeceğini, Eren Deniz
tüşmeleri, geçişlilikleri ihmal etme mek gerektiğini yinelememize herhal de gerek yok.
Milli Mücadele ve Cumhuriyetin
Tol'un yazısı ortaya koyuyor. •
Tek Parti dönemi: Türk milliyetçili ğinin resmi ideoloji -hatta bir tür
KRONOLOJi
"din ikamesi" - olarak inşa ve tah kim edildiği bu evrenin, özellikle
Tarihsellik etkenini gözardı etmemek
"Atatürk milliyetçiliği"nin niteliğine
için
Modem Türkiye'de Siyasi Düşünce
ve karakterine ilişkin, en fazla tar
edisyonunda hep tetik duruyoruz.
tışmaya konu olan dönem olduğu
Malüm; ideolojiler, fikirler, metinsel
nu görüyoruz. Başka milliyetçilik
S U N U Ş
çizgilerinin de kökenleri bu dönem
ğı, hegemonik gücünün sarsıldığı
dedir. Nitekim, bu evreyi konu alan
bir evredir.
çalışmalar, elinizdeki ciltte bilhassa
•
1980-1990 dönemi: Resmi milliyet
geniş yer kaplamakta.
çiliğin "zorunlu ideoloji" olarak res
Bu bahiste, Osmanlı'nın son döne
tore edildiği bir evre.
minden devreden ön-milİiyetçiliğin izleklerinin ve özgül kollarının Kema
•
1990 son rası: Bu dönem, milliyetçi liğin farklı saiklerle olağanüstü can
lizm bağlamında nasıl dönüşümlerden
landığı bir evre olması bakımından
geçtiği, bu dönüşümde hangi sürekli
dikkate değerdir. Reel-sosyalist sis
liklerin ve hangi kopuşların tespit edi
temin çöküşü ve eski Sovyetler Bir
lebileceği konusu, çok önemlidir. Söz
liği bünyesindeki Türk ülkelerinin
konusu dönüşüm ve
dohtrinleşme sü
bağımsızlaşması, bütün dünyada et
recine ilişkin tahlilleri, dizinin ilk cil
no-kültürel aidiyetlere dayalı kimlik
dindeki
Dü
siyasetinin dinamizm kazanması ve
şii.nce Mirası/Tanzimat ve Meşrutiyetin
tabii Kürt sorununun tazyiki, Türk
(Cumhuriyete Devreden
Birikimi), Türk milliyetçiliğinin doğuş
milliyetçiliğinin değişik yönelimle
evresini konu eden yazılarla kıyasla
rine ivme vermiştir. Bu dönemin ol
yarak okumak, verimli olacaktır.
gularından biri Türkçülüğün can
•
1950-60 dönemi: Türk milliyetçi liklerinin gelişmesi açısından DP ik tidarı devrini bir "ara dönem" saya biliriz. Resmi milliyetçiliğin "konso lide olduğu", müstakil bir siyasi
•
lanması, daha kalıcı ve derin etkileri olan bir diğeri ise, piyasa/tüketim ve medya/eğlence kültürü içine yeni den üretilen popüler, sıradan milli yetçiliğin gelişmesidir.
isim olarak milliyetçiliğin ön plana
Derlemede, Türk milliyetçiliğinin
çıkmadığı, mayalanmakta olduğu
belirli dönemsel bağlamlarına odakla
bir dönemdir. Öte yandan bu evre,
nan yazılar vardır; bunurı yanında,
anti-komünizmin milliyetçiliğe yön
milliyetçiliğin belirli bir figürü ya da
veren üst-ilke konumunu edinmesi
veçhesiyle ilgili yazılarda da tarihsel
ne tanıklık eder.
perpektif gözetilmiştir.
1960-80 dönemi: Politik kutuplaş ma ve genişleyen demokratik siyasal katılım sürecinde milliyetçiliğin
MUKAYESE Mukayeseli tahlillerin, Türk milliyet
müstakil bir siyasi kimlik olarak ay
çiliğinin anlaşılmasına önemli bir kat
rışma istidadı gösterdiği, içeriğini
kı getireceği kuşkusuzdur. Bu konuda
doldurmaya ilişkin farklı önerilerin
alışılagelen mukayeselerin, düzçizgi
çatıştığı, öte yandan "doğal" bir si
sel bir modernist evrim kurgusu ve
yasi sıfat olmaktan görece uzaklaştı-
"gecikmişlik" şablonu içinde Batılı
21
S U N U Ş
22
'ilk'-milliyetçiliklerle yüzeysel 'sağla
şekillenir - ve sürekli yeniden şekille
malar' yapmakla sınırlı olduğunu söy
nir. Türkiye'de, Kürt milliyetçiliği ya
leyebiliriz. Daha vaadkar görünen,
da milli kimlik iddiası ile Türk milli
ikinci kuşak Avrupalı milliyetçilik
yetçiliğinin
birbirini koşullayan dina
akımıyla, bilhassa Alman milliyetçili
mikleri, bunun çok açık örneğidir. Ki
ğiyle bir mukayeseye ilişkin kimi ku
tapta, bu dinamiği her iki milliyetçilik
ramsal önermeler ortaya konmuş ol
açısından ele almaya çalıştık.
makla birlikte, bu konu da tüketilmiş
Kürt milliyetçiliği, bizatihi, Türki
değildir. Oysa Türk milliyetçiliğini,
ye'de Türk milliyetçiliği dışındaki
özellikle aşağı yukarı yaşıtı olan, beşe
milliyetçilik hareketleri ya da milli
ri coğrafya bakımından komşu oldu
kimlik kurgularını da kapsamamız ge
ğu, tarihsel ilişki/ihtilaf içinde bulun
rektiğini düşündüğümüz için,
duğu milliyetçiliklerle ve umumiyetle
Türkiye'de Siyasi Düşünce'nin Milliyet
Modem
başka Batı-dışı (bu arada post-kolon
çilik cildinin sorumluluk alanına gir
yalist) milliyetçiliklerle mukayese
mekteydi. Türkiye'deki etno-dinsel
ederek incelemek, aydınlatıcı olacak
topluluklardaki milliyetçi ya da milli
tır. Elinizdeki derlemede, bu alandaki
kimlikçi yönsemelere değinen yazılar
tahlil açığı giderilmiş değildir; yine
da bulacaksınız.
de, kimi makalelerde, mukayese im
***
kanlarına ilişkin yol gösterici işaretler bulabilirsiniz.
Bu hacimli derlemede, konusunu vu kufla toparlamanın, ihata etmenin
"ÖTEKl" M1LL1YETÇ1L1KLER Milliyetçilik ideolojilerinin kendileri ni var ettikleri tarihsel zeminde, baş ka,
öteki milliyetçiliklerle ilişkileri yer
alır. Her milliyetçilik, başka milli: ve etno-kültürel kimlikleri içermeye / "özümsemeye" / "soğurmaya" ya da ötekileştirmeye, hasım kılmaya, yahut bunlara direnmeye dönük bir vadide
ötesinde, Türk milliyetçiliğinin tahli line dair yeni kavramsal önermeler getiren, kuramsal açılımlar sunan ma kalelerin de yer aldığını düşünüyoruz. Kendi adıma, özellikle Fethi Açıkel'in ve Nükhet Sirman'ın katkılarının bu bakımdan dikkate değer olduğunu düşünüyorum. TANIL BORA
Türk Milliyetçiliği Üzerine Düşünceler
Suyu Arayan Adam'ı
Yeniden Okurken F R A N Ç O I S G EO R GEO N
ugün, Türk milliyetçiliğini anlamak için, oluşum yıllarına, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu önce leyen çeyrek yüzyıla geri dönmek kaçınıl mazdır. 19. yüzyıl sonunda, Osmanlı Im paratorluğu'nda, Yunan, Ermeni, Bulgar milliyetçilikleri mevcutken, "Türklüğe" dair kimlik öğeleri (özellikle dil) saptana bilirse de, "Türk milliyetçiliği"nden söz edilemez. Başlı başına "Türk" sözcüğü, pek çok kez dile getirildiği gibi, köylüyü, kaba sabayı belirten küçültücü bir terim dir. Yirmi beş yıl sonra, Anadolu'da, Türk milli devleti olma iddiasındaki bir devlet, "Türk milliyetçiliği" fenomeninin aniden ortaya çıkması sorununu da beraberinde getirerek kurulmuştur. Fazlasıyla karmaşık bu sorunu aydın latmak için, tarihçiler imparatorluktan Cumhuriyet'e geçişin genel tarihini, siya si, diplomatik, iktisadi, toplumsal ve kül türel yönden ele alarak işlemişlerdir. "Milliyetçi harekete" ideolojik görünüm lerini, düşünsel etkilerini, önderlik eden şahsiyetleri ya da kurumlarını, farklı aşa malarına damga vuran derneklerini, ku lüplerini, dergilerini ve gazetelerini ince leyerek eğilmişlerdir. Sorunu , genel bir açıdan, bütünlüğü çerçevesinde ele almak yerine, "dar bir açıdan", kişilerden yola çıkarak, kendile rini asla Türk olarak görmemiş kimsele-
B
rin nasıl olup da bir gün Türklükle öz deşleştiklerini anlamaya çalışarak başka bir şekilde değerlendirmek; başka bir de yişle, bu evrim hakkında fikir verebile cek bireysel yörüngeleri, kişisel güzer gahları, yaşam çizgilerini inceleme konu su yapmak ilginç olabilir. Böylelikle, bu katkının daha sınırlı, daha mütevazı so rusu ortaya konulabilir: Nasıl ve neden Türk milliyetçisi olunur? Bu amaçla, 20. yüzyılın ilk yarısından bir Türk aydınının, Şevket Süreyya Ayde mir'in ( 1 897- 1976) biyografisini temel alarak saptamalarda bulunacağım. Şevket Süreyya Aydemir yaşı itibariyle Cumhuri yet kuşağındandır: Mustafa Kemal Cum huriyet'i kurduğunda yirmi beş yaşınday dı. Burada, hatıralarının (Aydemir, 1959) başında anlattığı kadarıyla, genç bir Os manlı vatanseveriyken "Pantürkçü" şek liyle Türk milliyetçiliğine baş koymasına kadar geçen ilk yirmi beş yıla odaklana cağım. Şevket Süreyya Aydemir, özellikle yaşamının seyri dolayısıyla tanınır. Mos kova Doğu Halkları Üniversitesi'ne git miş, Türkiye'ye dönüşünde bölücü ey lemlerde bulunmaktan hüküm giyip, b;r buçuk yıl hapis yatmış komünist bir mili tandır. Yirmili yılların sonunda Kemaliz mi benimser. Otuzlu yılların başında, ka pitalizmle sosyalizm arasında "Türk mo deli" fikrini savunan ve devletçiliği salık
M
L
y
veren Kadro 'hareketi içindedir. La Turqııie Kemaliste adlı Fransızca dergi aracılığıyla
24
Kemalizmin propagandasını yapar. Niha yet, Türkiye'de üııünü, 20. yüzyılda Tür kiye'nin tanıdığı başlıca üç siyasi şahsiye tin, Enver Paşa'nın, lsmet lnönü'nün ve Mustafa Kemal'in biyografilerini yayımla masına borçlu bir yazardır. Genç Osmanlı vatanseverini, Pantürk çülükten ve komünizmden geçerek, en devletçi şekliyle -otuzlu yıllarınki- Kema list milliyetçiliğe ulaştıran yol elbette öz gündür ve Şevket Süreyya Aydemir'e özel dir. Yine de, bu yörünge üzerinde düşün mek, 20. yüzyıl Türkiyesi'nde kimlik so runsalı konusunda çok şey öğretebilir.
BlR AYDININ GÜZERGAHI Genç Şevket Süreyya Aydemir'in gelişim çağından kimliği için belirleyici olan pek çok öğeyi elde edebiliriz. Hatıralarında, üç kayda değer nokta göze çarpar. Öncelikle, Balkanlar'da geçen bir ço cukluk. Şevket Süreyya Aydemir, Edir ne'de 1897'de doğmuştur. Bu, imparator luğun çöküş tarihinde önemli bir yıldır, zira Balkanlar'da Osmanlı ordularının Yu nan ordularını yenmesiyle son bulan Te salya savaşı bu yıla damgasını vurmuştur. Pek çok bozgunun ardından, nihayet as keri bir başarı elde edilmiştir. Ancak, bu bir Pirus zaferidir, zira Girit neredeyse tü müyle Osmanlı denetiminden çıkmıştır. 1897'den sonra, Makedonya "komitacı"lar arası kanlı çatışmaların sahnesi, gerilla ey lemlerinin arenası olmuştur. Makedonya meselesinde şiddet ve terör uygulayan " çete"l er, 1 902- 1 9 03 yıllarında do ruk noktasına varan şiddet, Şevket Sürey ya'nın çocukluğunda iz bırakır. Çocuklu ğundan söz ederken, Şevket Süreyya Ay demir mahallesindeki çocukların oyna dıkları başlıca oyunun "çetecilik" olduğu nun altını çizer (Aydemir, 1959: 15-16). Şevket Süreyya Aydemir'in biyografisi nin ikinci önemli öğesi, "muhacir" bir ai-
E
T
ç
K
leye mensup olmasıdır. Bulgaristan'ın ku zeybatısındaki Deliorman bölgesinden ge len Müslüman Türklerden olan ailesi , 1877'de, Türk-Rus Savaşı sırasında, Rus iş galinden kaçıp binlerce başka aile gibi Trakya'nın başkenti Edirne'ye sığınmıştır. Şevket Süreyya Aydemir, çocukluğunun, Rus ordularından kaçışın -bir çocuk için ürkütücü olduğu tahmin edilebilen- hika yeleriyle beslendiğini anlatır. Diğer yan dan, ailesi Edirne'de, Kırım, Dobruca ve Tuna Müslümanlarının toplandığı bir mu hacir mahallesinde oturmaktadır. Pek çok muhacir aile için -özellikle Rusya'dan ge lenler için- göç birkaç aşamada gerçekleş miştir: önce Romen ya da Bulgar toprakla rı; 1877 sonrasında Makedonya; ve sonun da Balkan Savaşları'nın ardından, Doğu Trakya, İstanbul ya da Anadolu. Şevket Sü reyya Aydemir'in aktardığına göre, muha cirlerde bir güvensizlik, istikrarsızlık hissi, imparatorluk dağıldığı takdirde sancılı göç deneyiminin yeniden yaşanabileceği fikri gelişmişti. Edirne, der Şevket Süreyya Ay demir, sadece bir lıonalı yeri görünümün dedir, yeniden göç etmek ise mulıadder sa yılmaktadır (Aydemir, 1959: 22-23). Şevket Süreyya Aydemir'in yaşamında altı çizilmesi gereken başka bir nokta, modern bir kuşağa, Jöntürk hareketinin kurucularından ( 1 889'da 20 yaşındaydı lar) ve Jöntürk Devrimi'ne imza atmış olanlardan (l 908'de 20 ile 30 yaşların daydılar) sonra gelen üçüncü kuşağa mensup olmasıdır, Bu, sosyologların tabi riyle "faal" bir kuşaktır. Önce askeri rüş tiyeye, ardından muallim mektebine de vam eden, aralarında yatay dayanışma bağları kurulmuş aynı yaştan sınıf arka daşıdırlar. Diğer yandan, kuşağın kendisi nin farklı bir kuşak olduğu bilinci geliş tirmesine yol açan kurucu olaylar da üzerlerinde hayli iz bırakmıştır: Balkan lar'daki şiddet olayları -bizzat Şevket Sü reyya Aydemir bu konuda "komitacı bir nesil" den söz eder (s.64)-; Jöntürk Devri mi -o sırada on bir yaşındadır ve Hürriye-
T Ü R K
M I L L I Y E T Ç I L I C':i l
Ü Z E R i N E
D Ü Ş Ü N C E L E R
paradoksal olsa da, onun imparatorlukla arasındaki bağın şeklini tanımlamak için kaçınılmazdır. imparatorluk vatansever liği nedir? Öncelikle, Şevket Süreyya Aydemir, tıp kı doğduğu şehir olan, ünlü mimar Si nan'ın yapısı, Osmanlı sanaunın en güzel ve en büyük camilerinden sayılan Selimi ye'nin bulunduğu Edirne gibi dini bir etki taşımaktadır. Aynı zamanda, padişaha gö nülden bağlılık, şahsına duyulan büyük bir saygı da söz konudur.
Padişah, en büyülı muharip ve Gazi olaanılırdı ama hiçbir yerde resmi görülmezdi. Sınıfta adı geçerlıeıı, ders veren subay hiirsii üzerinde doğrulur ve biz çocuklar hep birden ayağa halhardıh (Ay rah
-
demir, 1959: 45). Ardından, devletle özdeşleşme. Devlete hizmet etmek, genç Şevket Süreyya Ayde mir'in kiş!liğinin temel öğelerinden birini oluşturur.
tin tlanı'nı kutlamak için yapılan tüm gösterilere katılmışur-; Balkan Savaşlan bu sırada on beş yaşındadır-; Osmanlı lm paratorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'na girişi -savaşın başında yaşı tutmuyorsa da, 1 9 1 6'da savaşa kaulacakur. Karşı kar şıya kaldıkları tüm bu deneyimler bu ku şağın gençlerinin bir ödev, bir görev bilin ci geliştirmelerine yol açmışur.
O zaman bizim neslimiz, heııdisi için hiçbir hah daşünmeyen bir nesildi. Bize göre h a h y o h , v a z ife var (Ayd emir, 1 959: 67).
GENÇ OSMANLI VATANSEVERl
Suyu Arayan Adam'ın ilk bölümlerinin incelenmesi Şevket Süreyya Aydemir'de kimlik sorunsalının evrimini anlamamızı sağlar. Gençliğinde öncelikle gerçek bir "Osmanlı vatanseveri"dir. Deyim biraz
Halasa devletimiz bir cihangir devlet, bir imparatorlıılıtu. Bu cihangirane devleti biz bir aşiretten çı/ıarmıştıh. Onu honı malı ve daha da bı1yiitmelı [ .. ] lşte vazi femiz buydu. [ . . ] Sınıflar ilerledilıçe, gö rüş ııfulılarım da genişliyordu. Üç /ııtanın birleştiği yerde, dünyanm kilit ııolıtalan nı elinde tutan büyülı bir devletimiz var dı. Bu devlet, Osmanlı devleti, yani bizim devletimizdi (Aydemir, 1 959: 45) . .
.
Başka bir sadakat odağı olarak, ordu da genç Şevket Süreyya Aydemir'in ufkunu belirlemiştir. 1900'lere doğru, Edirne'nin Balkan Savaşları sonrası bir "sınır şehri" olmasından önce, II. Osmanlı ordusunun karargahı olan askeri bir şehir olduğunu hatırlatmak gerekir. Edirne, Doğu Trakya ovasını koruyan, lstanbul'a giden yol üze rindeki son güç noktası bir garnizon şeh ridir. Şehrin genel görünümü, surları, kış laları, sokaklarda dolaşan askerleri, hava yı dolduran marşlarıyla askerliği yansıtır. Ask".ri rüştiyeye giren genç Şevket Sü-
25
M
y
T
K
ç
temi -Mustafa Kemal de aynı sistemden geçmiştir- genç öğrencileri ailelerinden alıp, genç yaşlarından itibaren onları as keri disipline sokmaktadır. Yeniçerilerin modernleştirilmiş şekli olarak, ordu onlar için yeni bir aile, dahası bir cemaat, daha da ileri gitmek gerekirse bir vatan, her ha lükarda ölümlülerinkinin üzerinde, farklı bir dünya olmaktadır.
Hele, mektep dağılıp da, sokaklara çık tığım zaman, asker ya da asker mek teplerinden olmayan herlıese karşı, bir nevi y ü ksekten bahardım ( Aydemir, 1959: 46) .
26
Genç Aydemir'in vatanseverliği, bir ül keye, mekana, başka bir deyişle, impara tor! uğun topraklarına bağlılığa dayan maktadır. Hatıralarından çok anlamlı bir bölüm, taşıdığı imparatorluk tasavvuru nun önemini ortaya koymaktadır.
reyya Aydemir, ordunun milletin temeli olduğunu keşfeder. lmparatorluğu yaşa tan odur, ülke topraklarını belirleyen sı nırları savunan odur. Dolayısıyla, vatan fikriyle askerlik fikri arasında sıkı bir özdeşleştirme vardır. O dönemde, ordu ya bakışıyla ilgili söylediklerine kulak verelim:
Bu yeni mektebimde [Edinıe'delıi askeri rüştiye] en büyük fatihler, dünyanın en büyük adamları olarak öğretiliyordu. En büyük milletler de en büyüh mıılıarip milletlerdi. Biz muharip milletlerden bi riydik. Dünyada kılıç her şeydi ve gaye cilıangirlikti. Biz de cihangir olacaktılı. Sınıfın duvarlarında Fatihin, Yavuz Seli min, Napolyonun, B üyük Fredrikiıı re simleri asılıydı (Aydemir, 1959: 45). Ayrıca, genç Aydemir, askeri rüştiyede bir ordu çocuğu olmuştur. Bu· okullar sis-
Sınıfların duvarlarına asılan haritalar da, bu büyülı imparatorluğun topralıları, toz pembe bir renlıle gösterilirdi. Bu top ralılar bana dünya lıadar geniş görünü yordu. Ama onları gene de, dar buluyor dum. Afrilıanın ortasındaki büyük sah raya lıadar Trablus-Bingazi (Libya), sonra Habeşistana kadar Mısır, Sııdan bu topralıların içinde görünürdü. Hatta Tu nus beyliği bile pembe bir çizgi ile sınır landırılmıştı ki, bu rengin manası bir ne vi lıimayeydi. Sonra, Hint denizine ka dar Yemen ve büyük Arabistan kıtası bi zimdi. Irak, Suriye, Filistin, Sina ve ni hayet Iran ve Rus sınırlarına hadar Ana dolu bu topraklara dahildi. Ciritten, Kıbrıstan, Ege Adalarından başka, bütün Tralıya, biitün Rumeli vila yetleri devletinıizdendi. Hatta Balkanlar da B ulgaristanm yarıs ı da bir lıimaye çizgisi içinde bizimdi. Makedonyaımı ve Anıavutlıığıın ötesinde Bosna-Herselı lıı tası da pembe renge boyanarah, impara torluğun sınırı Savaya, Dalmaçyaya ka dar uzatılırdı [ . ] .
.
T Ü R K
M I L L I Y E T Ç I L I G I
Ders aralarında çocuklar, bu haritala rın başına toplanır, devletimizin sınırla rına bahar, bu sınırların çevrelediği top raklara: Bizim topraklarımız, derdilı. Bu sözleri seve seve ve sılz sıh tehrarlardıh: Bizim topraklarımız! Bizim devletimiz! Derlıen, içimizden bir şeylerin coştuğu nu, bir şeylerin lıabardığını ve bu hisle rin beni de büyıHtüğünü, gururlandırdı ğını duyardım. Bu devlet, bu imparatorluh, benim için artılı her şeydi. B u topralılar bile, hatta az görümlrda. Ders aralarında bu haritaların başına toplanan çoculı lar arasında ben de, bizim topralılarımız dan koparılan ve tabii haksız lıoparılan ülkeleri pannalılarımla gösterir, sınırla rıııın çizerdim: Kafkasya, Kırım, Basa rabya, Romanya, Tuna eyaletleri, hatta Cezayir ve Atlas ülkeleri, hepimizin ha yallerinde tüterdi. Bazan öyle coşardılı ki, o anda bize kalsa, batan dünyanın sınırlarını, bizim devletimizin sınırla rından ibaret olmalı lazım gelirdi (Ay demir, 1 959: 45-46) .
TÜRK "MILLET"ININ KEŞFi: PANTÜRK.ÇÜ DÖNEM Devletin Osmanlılığına ve imparatorluk sınırlarına b ü tü nüyle kendini adayan genç Şevket Süreyya Aydemir zamanla Türk milli kimliğine doğru evrilecektir. Hatıraları, bu evrimin kronolojisi ve tarzı hakkında bize önemli bilgiler sunar. Bi rinci aşama: 1 9 1 2'de, Balkan Savaş ları'ndan kısa bir süre önce, "Pantürk çü "lerin ve özellikle Rusyalı Müslüman aydınlarının yayın organı Tiirlı Yurdu der gisini okuması . Bu dergide, büyük bir Türk milleti olduğunu, bu milletin tari hinin Osmanlı lmparatorluğu'ndan çok önce başladığını keşfeder. Vatan, bundan b öyle Turan'dır. B u rada ö nemli olan, Rusyalı Müslüman bir Tatar tarafından kurulan, Rusya kökenli pek çok Türk ay-
Ü Z E R i N E
D Ü Ş Ü N C E L E R
dınının katılımıyla çıkarılan Tarlı Yur du'nun Osmanlı entelij ensiyasına, aslında Osmanlı kültürüne yabancı olan "etnik" bir bakış kazandırmasıdır. Bu "etnik" ba kış, 1 908 Devrimi sırasında dirilişine ve kalkınmasına inandığı imparatorluğun izlediği seyrin düşkırıklığına uğrattığı genç bir Osmanlı vatanseverinin beklen tilerini karşılamaktadır. İkinci aşama: Balkan Savaşları ( 1 9 1 21 9 13) . Balkan Savaşları, pek çok kişi için, DoğU Trakya dışında, tüm Rumeli toprak larının Balkan devletleri lehine kaybına yol açmaları nedeniyle dönüm noktasını oluşturur. O sıralar on altı, on yedi yaşın da olan ve muallim mektebine devam eden Aydemir içinse, bozgunların anlamı, doğduğu şehir Edirne'nin bir sınır şehri olmasıdır. Sınırın, eğitim görmekte oldu ğu muallim mektebinin iki kilometre öte sinden ( ! ) geçtiğini belirtecektir (Ayde mir, 1 959: 66). Türk milliyetçiliği, Türk toplumunda, aydınlar ve gençler -özellik le de tüm kerteriz noktalarını kaybetmiş gençler- arasında "yayılmaya" , Balkan Sa vaşları'nda uğranılan bozgunlarla başlar. Aydemir, bozgunlara ve toprak kayıpları na bir çare gibi gözüken "Pantürkçü" akı ma kapılır. Pantürkçülük, gençliğe Pasi fik'e uzanan ufuklar, Cengiz Han, Tamur lenk, Babür gibi yeni mitik kahramanlar, yeni düşler, yeni umutlar sunar. Şevket Süreyya Aydemir, bir haritanın etrafında toplanıp Türk milletinin yeni toprakları nı, Balkanlar'dan Kırım'a, Kafkasya'ya, Başkir ülkesine, Türkista n'a, Al tay'a , Cungariye'ye kadar genişletmeye çalışan öğrencilere tanıklık etmektedir.
Biz çoculzlar, şimdi de muallim melıtebi ııin derlıaııelerinin duvarlarına asılan lıa ritalann başına toplanıyorduh. Osmanlı Afrilıası, Yemenler, Hintleı; Bosna-Her sehler artılı gözümüze görünmüyordu. Bir elimizi Balhan geçitlerinin, Tuna-Me riç havzalarının üzerine hoyardıh. Sonra diğer elimizi, Kırımı, Kafkasyayı, Baş-
27
M
L
y
Ziya Gökalp K E R E M Ü N Ü VA R
YAŞAM/
28
Ziya Gökalp 1 8 7 6 y ı l ı nda D i yarba kır'da doğdu . Ai lesi o devirde 3 .000 nüfuslu küçük bir kasaba olan Çermi'· (Çelmik)'ten gel iyordu . Ziya Gökalp'in babası Mehmed Tevfik Efendi, Diyar bakır Evrak Müdürl üğü, Nüfus Müdür l üğü, Vilayet İdare Meclisi azal ığı gibi memuriyetlerde bulunmuş ve Diyarbe kir gazetesi başyazarı o l m u ştu . Ziya Gökalp i l k öğren i m i n i Merc imek Ört mesi adl ı bir ilkokulda yaptı. Sonra As keri Rüştiye Mektebi (1 886-1 870) ile M ü l ki İdadi Mektebi'ne (1 8 9 1 -1 894) devam etti. Amcası Hasib Efendi'den Arapça ve Farsça i l e İ s l a m felsefes i dersleri a l a n , öte yandan oku l d a D r. Yorgi'den ta bii i l i m dersleri okuyan genç Ziya Gökalp bu yıl larda kend isini inti hara sürükleyen bir inanç buhranı geçirm iştir. Abdullah Cevdet ile tanış ması, Abdullah Cevdet'in Diyarbakır'a sürgün olarak gönderildiği bu zamana rastlar. Hatta intiharına Abdullah Cev det ile girdiği fikir tartışmaları ve kendi inançları konusunda düştüğü çel işkinin
kirdistanı, Türkistanı sıralayarak, Altay lara, Çin Tarlıistanına, Cungariyeye, Al tın dağa uzatır: -Buraları lıep bizimdir!, derdilı (Ayde mir, 1959: 66) .
T
ç
K
sebep o l duğu da söy l e n i r. Abd u l lah Cevdet ile kurduğu ya kın i l işki Gö ka lp' in Avrupa'nın organizmacı sosyo lojisi ve materyal ist felsefesiyle (Her bert Spencer, Gustave Le Ban, E rnst Haeskel ve Ludwig Buechner) tanışma sını sağladı . 1 896 yılında İstanbu l'a ge len ve M ü l kiye Baytar Mekteb-i A l i si'ne kayıt yaptıran Ziya Gökalp, Ab d u l lah Cevdet'le tanışıkl ığı vasıtasıyla İshak Sukuti, İbrahim Tema gibi isim lerle i l işki kurar ve İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne resmen katıl ı r. Yine İstan bul'daki öğrencil iği s ı rasında Türkçü lük hareketi ile il işki kurar, Pantürkçü Hüseyinzade Ali ile tanışır. Okulunun birinci ya da ikinci yıl ında şüphe üzeri ne tutuklan ı r. On ay Taşkışla'da, üç ay Zabtiye Tevkifhanesi'nde tutu l du ktan sonra Diyarbakır'a sürülür. Burada am cas ı n ı n kızı i l e evlenir. Ticaret Odası fahri katipliği, Vilayet İdare Meclisi Za bıt Katipl iği gibi görevlerde bulunur ve Diyarbekir gazetesine yazı lar yazar. i l . Meşrutiyet' in ilanından sonra İttihat ve Terakki'nin D iyarbakır şubesinin kurul masına öncü lük eder. Diyarbekir ve Peyman gazetelerinde siyasal ve sosyal olaylar hakkında yaz ılar yazar. İttihat ve Terakki tarafından Diyarbakır, Van ve Bitlis parti örgütlerin in müfettişl iğine getirilir. 1 909 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Selanik kongresine Diyar bakır temsilcisi olarak katı l ı r. 1 9 1 O'da Selan ik'te İttihat ve Terakki Partisi genel merkezi üyesi olarak gö rev yapmaya başlar. 1 9 1 8'e kadar yan i B irinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar
Yüzyıllar boyu, sınırları için savaşan Osmanlı Imparatorluğu'ndan farklı ola rak, sınırlara sahip olmadığından, tü müyle düşlere açık bir mekaP ortaya çık mıştır. Yönleri gösteren oklar, sınırların
T Ü R K
M I L L I Y E T Ç I L I Ci l
görevini yürütür ve parti okulunda sos yoloji dersleri verir ve partinin gençlik kol ların ı yönetir. Bu dönemde Ali Ca n i p ve Ömer Seyfettin i l e beraber çı kard ı k ları Genç Kalemler dergis inde d i l, siyaset ve Turancılık ideali üzerine yazı lar yazar. Selan ik'te bulunduğu yıl larda Gökalp, Fransız sosyolojisi yani Tarde'ın taklit kuramı, Le Bon'un kitle psikoloj isi üzeri ne çal ı ş ı r. Daha sonra kendi sosyolojik bakışını derinden etki leyecek olan Emile Durkheim'ın eserle riyle de bu dönemde tan ışm ıştır. Bal kan Savaşl arı'ndan sonra 1 9 1 2'de İs tanbul'a yerleşen Ziya Gökalp aynı yıl İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü başka n l ı ğına getiri l i r. 1 9 1 2-1 9 1 4 ara sında yayımlanan Türk Yurdu dergisin de kaleme ald ığı yazılarla Gökalp, dö nem in diğer iki önemli akımı olan Pa n islamizm ve Osman l ıcı l ığa karşı Türk çülük ve Batıcıl ığı vurgulamıştır. Bu yıl larda İstanbu l'da yayımlan makta olan b i rçok dergiye de yaz ı lar verm iştir: "Ortodoks İslami düşüncenin yayın or gan larına karşı m i l l iyetçi ve l iberal bir teoloji savunan 1 5 günlük İslam Mec muası (1 9 1 5-1 9 1 6); m i l l iyetçi araştır malara yer veren Mili/ Tetebbu/ar Mec muası (1 9 1 5); korumacı ' m i l l7 ekono mi'yi savu nan İktisadiyyat Mecmuası ( 1 9 1 5); 1 972'de Millf Terbiye ve Maarif Meselesi ad ı a ltında derlenecek olan eğitim felsefesi ve yöntemleri üzerine yaz ı la r ı n ı yay ı m ladığı ayl ı k Muallim (1 9 1 6- 1 9 1 7); ve bir sosyo loj i dergisi olan İçtimaiyyat Mecmuası ( 1 9 1 7) . Ö z e l l i k l e h aft a l ı k Yen i Mecmua'ya
yerini almıştır. Balkanlar'ın kaybedilme siyle, Batı'da bir ufuk kapanmakta, an cak buna sime trik o larak doğuda bir başka ufu k açılmaktadır. G enç Şevket Süreyya Aydemir, hizmetine gireceği ye-
Ü Z E R i N E
D Ü Ş Ü N C E L E R
29
oğtJ
Samet Ağa Ziya Gökalp hakkında şunu yazar: "Türk cemiyetini Batılı olmaya teşvik eden bu mürşit, işini Şarklı bir şeyh metod, zihniyet ve ruhu ile yapıyordu. "
(1 91 7-1 9 1 8) katkı ları, bu dergiye say gınlık kazand ırmıştır." (Parla, 1 99 3 . Ay rıca bkz. Heyd, 1 979; Erişirgil, 1 95 1 ; Duru, 1 98 1 ). 1 920'de İstanbul'un İngilizlerce işgal ed ilmesinin ardından diğer pek çok İtti hatçı i l e beraber tutuklanır ve Malta'ya sürgün ed i l i r. Tutu k l a n ma ve sürgün edilme nedeni İttihat ve Terakki tarafı n dan Erme n i l ere uygu lanan tehcir'd i r. 1 92 1 'de sürgünden D iyarbakır'a dö nen Gökalp, burada Küçük Mecmua'yı yayım lamaya başlar. Anadolu'da ulus devletin kuruluş aşamasına denk düşen bu dönemde Gökalp, Atatürk tarafın-
ni topraklar ve yeni bir halk düşlemeye koyulmuştur.
Hayalimde Kafkaslar, Hazar denizi ötele ri, Altaylar, Altın dağa varan ülkeler can-
M
L
L
y
dan kurdurulan Tel if ve Tercüme Heye ti' ne direktör olarak atan ır. 1 923'te Di yarbak ı r m i l letveki l i seç i l i r. 2 5 Ekim 1 924'te henüz 48 yaş ı ndayken öl ür. Türk m i l l iyetçi liğinin "kurucu babala rından" birisid ir.
ZİYA GÖKALP VE TÜRK MİLLİYETÇİLİGİ
30
Ziya Gökalp, hayatı da izlend iği nde görülecektir ki, Türk m i l l iyetç i l iğinin şeki l lenmesinde rol oynayan önemli aktörlerden birisidir. Taha Parla kendi sini, "İttihat ve Terakki'nin resmi, Ke malistlerin gayriresml ideologu" olarak tanımlar. Eserlerinin önem li bölümünü İttihat ve Terakki'nin iktidarda bu lun duğu y ı l larda kaleme almış, cemiyete fikri ve siyasi manada destek sağlamış tır. Özel likle cem iyetin siyasi perspekti fin i bel i rlemeye çal ıştığı; Osmanlıcıl ık, İslamcıl ık, Türkçülük arasında ideoloji* sini söyleme dökmekte bocaladığı zamanlarda Gökalp vukufla Türkçülüğün fikriyatını ortaya koymuş ve bunun si yasete tahvil inde birincil derecede etki li olmuştur. (•) İttihat ve Terakki'nin Osmanlılık, İslamcı lık ve Türkçülük arasında ideolojisini söyleme dökmekte bocalaması yaklaşımı, akademik b i r bakış açısı n ı n ürünüdür. Daha önce MTSD 1 . ciltte yayımlanan "İttihatçıl ıktan Kemalizme-İhya'dan İnşa'ya" yazımda ek sik bir şekilde söylendiği gibi, İttihat ve Te rakki için bugün sanki bir bocalama olarak görülen yaklaşım siyaseten cemiyetin ken disine pek rahat bir hareket alanı da sağlı yordu. Ziya Gökalp için de benzer bir ra hatlıktan söz etmek mümkündür. Osmanlı-
!anmaya başladı (s. 69) . Bu halk, Tu na'dan, Meriç'ten, Altın Dağ'a, Sarı De niz'e kadar yayılan Turanlılar, yani Türk yığınlarıydı (Aydemir, 1959: 67) . Genç Şevket Süreyya Aydemir'in gelişi-
T
ç
K
Gökalp'e göre ulus, toplumsal grup ların en gel işmiş olanıdır; toplum, top lumsal birlik ve dayanışmaya dayanır; dayanışmanın en yüksek biçimi ise, or tak d i l ve kültür, ortak bil işim ve duyar l ı l ı k normları temel i üstünde yükse l i r. Dayan ışmanın ve mil lete ait ortak de ğerlerin varlığını duyurmak, "Türk mil letini yükseltmek" öncelikli olarak mil lete "kend ini tanıtmak" ve "mi l lT mesu l iyetini bildirmek"le mümkün olacaktır. Göka l p, " P i ri m i n Vas iyet i " (9 E k i m 1 922 [Gökalp, 1 982]) isimli yazısında, öğren c i l i k y ı l larında tutu k l u ka l d ığı Zabtiye Nezareti'nde tan ıştığı "ihtiyar inkı lapçı" Naim Efendi'nin ona verdiği öğütleri sıralarken, mil letin kendi ken disini nasıl tanıyacağını ve "m i l lT mesu liyeti"ni nasıl idrak edeceğini özetler: Fikirlerini yazıya geç i rmek. Benedict Anderson'ın "matbuat kapitalizmi" sü recini tasvir eder nitelikteki bu öğütler Ziya G ö ka l p'e i l ham kaynağı o l u r. Çünkü m i l l iyet mefkures i n i yaymak için zihinlerden asla kazınmayacak bir şey yapmak, fikirleri yazıya geçirmek gerekir. Gökalp'in hayatı boyunca bu lık'ın bir siyaset stratejisi olarak sahneyi er ken terk etmesi, diğer iki ideolojik yaklaşı mın birbirine karşıt hale geldiğini göster mez. Aksine belki de Osmanlılık stratejisi nin ortadan kalkması birbirinden beslenme ye oldukça açık İslamcılığın ve mill iyetçili ğin, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişte kar şılıklı lığını artırmıştır. Bu anlamda Ziya Gö kalp, Türk muhafazakarlığının ana mecrası nı teşkil eden İslamcı l ı k-mill iyetçilik ekseni nin farkına varan ve bunu mill iyetçilik lehi ne bir hamle fırsatı telakki eden siyasal dü şünürlerin önde gelenlerinden de biridir.
minde yeni bir aşama: O on yedi yaşın dayken başlayan Birinci Dünya Savaşı. Pantürkçü düşe kapılmış genç muallim Kafkas cephesinde asker olur. Ağabeyi Ocak 1 9 15'te Sarıkamış'ta ölmüştür, bir
T Ü R K
M I L L I Y E T Ç I L I G I
vasiyete sad ık kaldığını söyleyebiliriz. Gökalp için vasiyetler adeta kendi fi kirlerinin sentetik yapısını mümkün kı lan ve bunlar arasındaki tutarl ı l ığı sağ layan önem li dayanaklardır. Vasiyetler den ilki babasına ait olandı r (25 Eylül 1 922, [Gökalp, 1 982]) ki kısaca "hem garp i l i m l erine, hem şark b i lgilerine m ü kemmelen vakıf ol mak" şek l i nde özetleneb i l i r. İ kinci vasiyet, mektepte "tarih-i tabii" derslerine giren Dr. Yorgi Efendi'nin "inkılap taklitle olmaz" şek l i nde özetl eneb i l ecek görüş lerid ir (2 Ekim 1 922 [Gökalp, 1 982]). Ü çüncü vasiyete yukarıda değindik. Bunlar Zi ya Gökalp'in Türkleşmek, İslamlaşmak ve muasırlaşmak için öne süreceği sen tezin ana hatları n ı içerir. "Çağdaş bir İslam Türklüğü" yaratmak için Türkleş mek ve İslamlaşmak mefkuresi muasır laşmak ile çatışmasız bir biçimde hem hal olacaktır. Ziya Gökalp muasırlaş mayı ise "şekil ve yaşayış yönünden Avrupalılara benzemek değil, ( ...) bi lgi ve sanayi m a l l a rı n ı Avrupadan alma zorunlu luğundan kurtu lmak" (Gökalp, 1 997) olarak tan ı mlar. G ö k a l p'e göre T ü rk ç ü l ü k, "Tü rk m i l l etini yükseltmek" olarak tan ım la nır. Bu noktadan itibaren Gökalp "mil let adı verilen zümrenin" tanım ına yö nelir. M i llet, aynı eğiti m i görmüş, ortak bir d i l i, duyguları, ideal leri, dini, ahla kı ve estetik duyarl ı l ığı paylaşan birey lerden oluşmuş bir grup ya da toplu luktur (Parla, 1 993). "Millet bir devle te, müstakil bir harsa, m i l li bir iktisada malik olan cemiyet demektir" (Erişirgil,
açıdan onun cephedeki "yerini doldur mak" ister. 1 9 16'dan itibaren, Ruslara kar şı savaşan Kafkas ordusunda astsubaydır. Onun gözünde, aruk Osmanlı Imparator luğu bitmiştir. Hep yabancısı olmuşçasına,
Ü Z E R i N E
D Ü Ş Ü N C E L E R
1 95 1 ). Gökalp, ulusların oluşumunu, Durkheim sosyoloj i sinden esi n l enen bir şemayla, üç aşamal ı bir sürecin so nucu d iye görüyord u . Buna göre, d i l v e ı rk b i rl i ğine daya l ı kab i l e toplu mundan, din birliğine yaslanan ümme te, oradan da kültür(hars) ve uygarlık la(meden iyet) tan ım lanan ulusa erişil mekted ir. Dolayısıyla, Osman l ı devle tinden bir Türk ulusunun ç ıkması, bir önceki evren in (katıksız bir laikleşme den çok, İslam'ı ulusal bir dine dönüş türmek yoluyla) aşı lmasını, uluslararası uygarlığın ben i msenmesini ve u l usal kültürün gel iştiri lmesini gerektirmekte dir. Gökalp'in son dönemlerinde özel likle üzerine eğildiği ve liseler için ha zırlanm ış bulunan Türk Medeniyeti Ta rihi (1 926 (1 99 1 ] ) kitabında Türk top l u m l a rı n ı n i z l e d i ğ i g e l i ş m e seyri n i , toplum olma vasıfları nı, dinin toplum sal hayattaki yerini ve devletleşme sü reç lerini tari hselleşti rmeye ça l ı şması da kabile toplumundan ulusa doğru iz lenen yolun Gökalp için nas ı l şeki l len diğini gösterir. Bu noktada Gökalp'in zihnini uzun süre meşgul eden ve m i l l iyetç i l i k fikri nin adeta zaruretini işaret ettiği bir ay rıma, hars (kültür) ve meden iyet ayrı mına dikkat çekmek gerekir. Gökalp'in kendi kavramsal l aştırmasına göre, bir ulusun "toplumsal yaşam ları", d i nsel, ahlaki, d i lsel, siyasi-hukuki, ekonomik, d ü ş ü n s e l , ve b i l i m s e l yaşa m l a rd a n oluşmaktayd ı . Asl ı nda bunlardan son ikisi, kü ltüre değil, uygarlığa ait kate gori lerd i . Ancak, halkın adetlerine, ya-
Osmanlı Impara torluğu'nu reddeder. "Evet kabe Turan'dı" (Aydemir, 1959: 78) sonucuna varır. Moskova'ya ve komüniz me doğru yola çıkmadan önce, Pantürkçü düşü bir süre daha sahiplenir.
31
M
32
L
y
n i u l usal kültürün gerçek kaynağına uyum sağladıkları takdirde, ulusal kül türün öğeleri haline gelebilirlerd i . Kül tür bir ulusun toplumsal yaşamlarının "uyumlu bir bütü n lüğünü", uygarlıksa, aynı uygarlık grubuna (medeniyet da i re s i ne) d a h i l o l a n çeş itl i u l u s l a r ı n "toplam" yaşamlarını temsil ed iyordu. Akıl ve bilim ise, birleşme noktalarıy d ı . B u n la r "bi reysel i radeler" tarafı n dan, "yöntem yoluyla" yaratı l ıyor, kül tü r ü rü n leri ise u l usal vicdan ı n es in kaynağından doğal olarak türüyordu. Ne var ki, uygarl ık öğeleri nin bir kül türe eklenmesi, sadece istek ve i radeye b a ğ l ı d e ğ i l d i ( G ö k a l p , 1 9 9 5 ; Par la : l 993). "Garba Doğru" ( 1 923) adlı yaz ı d a da bel i rttiği gibi, her kültür "farkl ı bir mantığa, farklı bir estetiğe, farkl ı bir d ünya görüşüne" sahipti ve herhangi b i r uygarl ık öğesi mekanik b i r şeki lde bir kültü rün içine sokula mazdı (Gökalp, 1 995). Ziya Gökalp'in Batı'yı algılayışı Ab dul lah Cevdet' in fikirlerinden beslen miştir. Ancak bu beslenme, m i l liyetçili ğin temel ç e l i ş k i lerinden birisi olan, Batıya öykünme ve aynı zamanda ona karşı olma makas ı ndan kurtulabilmiş değ i l d i r. M i l l iyetçi söylem gereksinim duyduğu ideoloj ik seçim ilkesini "mad diyat'' ve "maneviyat" arasında bir ayı rım yaparak ü reti r. "Aynı meden iyete mensup olan milletlerde birbirinin aynı ananeler olduğu halde ayrı müesseseler var[dır] . Müşterek olan ananeler mede niyetin malıdır. Ayrı olanlar ise o mille tin harsıdır" (Erişirgil, 1 95 1 ) düsturu ile
DÜŞÜN ôTESlNDEKl GERÇEK: ANADOLU Turan yolunda Anadolu: Turan arayışı sı-· rasında Şevket Süreyya Aydemir bir mem-
T
ç
K
üretilen bir Batı algısın ın yukarıda işaret edi len ayırımı üretmesi kaç ı n ı l mazd ır. B un u n l a birl i kte m i l l iyetçi söy l emde madd i kültür alanı ussa l l aştırması ve dolayısıyla geleneksel kültürden arındı rılması gereken bir alan olarak görülür. M i l l iyetç i l iğin ası l sorunu modern l iği kendi ulusal egemenlik projesi ile bağ daştırabi lmektir. Bu nedenle, Batı'dan alı nacak öğeler yaln ızca madd i kü ltür alanıyla, yani bilimsel ve teknoloj ik bil gilerle s ı n ı r l ı b ı rakı l m a l ı d ı r. Kültürün manevi özü Batı tarafından 'kirletilme melid ir' [Chatterjee, 1 997]. Gökalp'in de hem Batı algısı hem de kendi milli yetçilik teorisini kuran hars ve medeni yet ayırımı yukarıda işaret edilen yarıl ma üzerinde şekil lenmekte ve bunun eklektik sonucuna ulaşmaktad ır. Yu karıdaki yaklaşımla tutarl ı olarak Gökalp, uygun bir toplumsal ve ahlaki felsefeyle desteklend iği takdirde m i l l i yetçilik ve İslamcı l ığın, Batı felsefesiyle uzlaşabileceğini öne sürer. Türkleşmek, İslamlaşmak ve Muasırlaşmak arasın daki geçişl i l i klerde Gökalp, ideoloj ik formü lündeki üç öğe arasında herhangi b i r uyumsuzluk o l m a d ı ğ ı n ı , ters i n e bunların birbirini tamamlayıcı oldukla rını ileri sürmekle birlikte; gerçekte, im parato rl uğun sona eriş sürec i iç inde, din etkeni de giderek önemini yitire cekt i r. Muası rlaşm a ' n ı n ise, Batı ' ya (Garb'a) yönelmek an lamına geldiğin den şüphe edi lemez. Ancak Gökalp, Batı dediğinde kastettiği liberal Batı de ğil, korporatist Batı ' d ı r (Parla, 1 9 0 N
de ettikten sonra, 1 963'te İsmet Tüm türk, Nejdet Sançar gibi lerle Türkçüler D e r n eğ i ' n i k u rd u . D e r n e ğ i n ad ı 1 964'te Türkiye M i l l iyetçi ler B irliği ola rak değişti. B i r l i k Alparslan Türkeş' le de temas hal indeyd i . 1 965'te Türkeş' in Cumhuriyetçi Köylü M i l let Partisi yö netimini ele geçirmesinden sonra, At sız, partinin ideoloj ik yeniden inşasın da rol a l d ı . 1 969 Kongres i'nde Tür keş' in "biz Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar M ü s l ü m a n ız" söz lerinde açığa vuran yeni düşünce değişimi kar şısında, araçsal ve Türkl üğe tabi bile olsa ümmetçil iğe prim verilemeyeceği gerekçesiyle, Atsız ve çevresi buna kar şı çıktı. Atsız etkisindeki unsurlar yet m iş l erin orta l a r ı n a varan b i r süreçte tasfiye edildiler. Sosyal düşünce alan ında Atsız'ın ye ri hakların ı rk ve soyluluk temel inde ta nım landığı hiyerarşik toplum tasarımla rı içindedir. Fakat toplum tasarımı At s ız' ı n yazı larında a rkaplanda kal ı r. O daha çok radikal m i l l iyetçi siyasal bir progra m ı n propagan d a s ı n a kend i n i a d a m ı ş b i ri d i r. Ats ız kend i n i s iyasal olarak ırkçı, Türkçü ve Turancı olarak tanı m l ıyor. Türkçü "Türk ırkının üstün-
73) görülür. Bu anlamda Enver Paşa'nın bedeninin Balkanlar'da ya da Halep'te de
Ç ATA L LA N AN
YO L LA R 1
353
Nihal Atsız'ın şiirlerindeki slogan-dizeler, Türkçülüğün ajitasyon avadanlığında kalıcı yer edinmiştir. "Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir!" ("Selflm'; l944) gibi...
l üğüne i n a n m ı ş ki msedir." Turan c ı l ı k ise Türkçülüğün kısa gelecekteki siya sal amacıdır. T ü r k 1 e r i n " A l ta y veya Tu ran ı r kı"ndan olduğunu bel irten Atsız, resmi tarih tezinde olduğu gibi Türkleri Avru-
lslam sınırları"ndan alırken, diğer yandan
ğil de Taşkent'te toprağa düşmesi yalnızca
da Türklüğü bu siyasal mirasın üzerine yerleştirmeye çabalamaktaydı. Hatay'ın
bir tesadüftür. Başka deyişle Enver Pa şa'nın Türkçülüğü onun Osmanlıcılığı ve lslamcılığı kadardır.
Türkiye topraklarına ilhakı Osmanlı sınır larındaki Türklüğe dair son müzakerenin bir sonucu olarak görülebilir.
2- Kurtuluş Savaşı ve Kemalist Dönem: Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşı sırasın da yürüttüğü ulusal politika; "Türklüğün Osmanlı siyasal sınırları içindeki kapsamı
Buna karşılık Kemalist önderlik geniş ve sağlam bir siyasal m eşruiyet, siyasi geçmiş ve uygun bir uluslararası ortam olmadığı sürece ırksal ve kültürel yakınlı ğa dayalı bir siyasal yayılmacılık peşinde değildi. Bu nedenle Türkçülük Cumhuri yet'le beraber bir karamsarlık dönemi ya şadı, bazıları onun misyonunu tamamla.-
ve genişliği" üzerindeki bir ulusal müza kere hedefinde ilerlemiştir. Ulusal müza kere süreci meşruiyetini bir yandan "Arap aksam dışarda kalmak kaydıyla Osmanlı-
M
354
y
T
pal ı larla ortak bir etnik kökene dayan d ı rma gereği duyma m ı şt ı r. Türklerin yüz şekli itibariyle esas olarak brakise fal oldukları n ı iddia etmekle birlikte, Atsız'ın kullandığı asıl ı rksal ölçüt, yal nız fiziksel değil ayn ı zamanda kültürel ve ahlaki bir gösterge olarak ald ığı kan bağıdır. "Binlerce yı l l ı k tarihi hayatları n mil letlere verd iği bir terbiye vardır ki o öyle birkaç yı lda ve hatta asırda elde e d i l emez [ . . . ] Ayn ı günde doğan b i r Türk çocuğu ile b i r Yahudi çocuğunu ayn ı terbiye müessesesine a l ı p ikisine de yal nız esperanto dili öğretseler [ . . ] bile muhakkak ki Türk çocuğu yine yi ğit, Yahudi yine korkak olacaktır. Türk çocuğu yine doğru, Yahudi yine sahte kar yetişecektir." Atsız, burada Gustave Le Bon'un sosyal-psikoloji anal izlerine yakın görü n ü r. Bundan başka, Ats ız, kan bağını mutlak bir safl ık olarak ara mayıp, "Türklük şuurunda ol ma"yı da bir ölçüde yeterli görür. Anası Türk ol mayan Osma n l ı padişah ların ı , babası Arnavut olan Mehmet Akif'i Türklük kadrosundan çıkarmamıştır. Ayrıca kan bağını tah l i l i n olanaksız olduğunu red detmez. Atsız melezleşmeden korkmu yor, çünkü bir ırk mütemadiyen başka .
ç
L
K
ırklarla karışmaya devam etmedikçe, tabiat, melezl iği bir müddet sonra tasfi ye edecektir diye düşünüyor. Öte yan dan, Türk kanı taşımayanları Türk say mıyor. Ona göre, Zenci, Yahudi, Çer kez, Arnavut, Kürt, Laz yabancı olarak kabul ed ilmelidir. Atsız'ın mill iyetçiliği mil letler arasın da güç lü olanın kazanacağı doğal bir savaş tasavvuruna dayanır. M i l li ü lkü leri bugünden geleceğe üç döneme ayırır: istiklal, birlik, fütuhat. "Ülkülere kanla, kıl ıçla, dövüşle, milll kinle varı l ı r [ ... ] Bir mil let için en büyük teh like lerden biri barış ve dostluk afyonu yu tarak uyumaktır." Ayn ı çerçevede, Atsız "(Yurtta barış, c i h anda barış,) yahut (ki msen in bir karış toprağı n d a gözü müz yok) gibi sefi lane bir siyasi umde ile bu mil letin manevi enerjisini bilerek veya bil meyerek söndürenler" diyerek yönetici el ite hücum etmiştir. Kıbrıs so ru n u n u n tek çözüm yo l u n u "savaş" olarak görmüştür. Atsız, Türk Tarih Tezi'nin eski uygar lıkları ve özellikle de Anadolu' da yaşa yan insanları Türk saymasını b i l i m dışı bir komedi o l a rak n i tel e m i şt i r. B i r memleketin tapusuna sahip olmak için
dığmı düşünürken , bazıları da tersin e Türkiyeciliği Oğuzculuk v e Turancılık (Gökalp, 200 1 : 35) hedefleri karşısında
anlamına gelmekteydi) göçlerinin özendi rilmesi, Türk Ocaklarının desteklenmesi vb. gibi çabalar bu talebe karşılık verdi ve
sağlam bir dayanak olarak değerlendirme yoluna girdi. Bu durum, Türkçülüğü si yasal başarısızlığı ile yargılamakla bera
Türkçülerin Cumhuriyet'in temel kadro ları içinde yer almasını sağladı. Birçok
ber, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nde kültü rel bir değer olarak yer almasını ve yeni fırsatlara açık bir siyasal seçenek olarak en azından ilerde hatırlanmasını talep et mekteydi. Cumhuriyet sonrası Türklüğe dair kültürel ve tarihi araştırmaların yo ğunlaşması , dışardan Türkiye'ye Türk (bu terim o zaman bile hala Müslüman
Türkçü Kemalist atılım sürecine oldukça aktif olarak katılmış, Türkiyeciliğin te orik temellerini hazırlamıştı. Gökalp, Ak çura, Ağaoğlu, Tanrıöver, Tekinalp vb. gi bi Türkçüler Kemalist önderliği açık bi çimde desteklemişlerdir. Kemalist önderliğin Türkçülüğün kül türel-edebi değerlerine olan ilgisine karşı lık 1928 yılına kadar millet ve milliyetçi-
C U M H U R i Y E T
D Ö N E M i N D E
T Ü R K Ç Ü L Ü