Tus Deneme Sınavı Cevaplı Açıklamalı Kitapçığı [52 ed.]

TUSWORLD 52. TUS DENEME SINAVI KİTAPÇIĞI AÇIKLAMALI CEVAPLI BY WWW.ANTİTUSİF2020.COM SİTESİ EDİTÖRLERİ TARAFINDAN YÜKLEN

369 40 7MB

Turkish Pages 46 Year 2020

Report DMCA / Copyright

DOWNLOAD PDF FILE

Table of contents :
WWW.ANTİTUSİF2020.COM
WWW.ANTİTUSİF2020.COM
WWW.ANTİTUSİF2020.COM
WWW.ANTİTUSİF2020.COM
WWW.ANTİTUSİF2020.COM
WWW.ANTİTUSİF2020.COM
Recommend Papers

Tus Deneme Sınavı Cevaplı Açıklamalı Kitapçığı [52 ed.]

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

DENEME

TUSWORLD 52. 43. DENEME

TEMEL BİLİMLER SORULARI KLİNİK BİLİMLER SORULARI

EN ÇOK BİREBİR SORU YAKALAYAN TUS DENEMESİ ! tusworld.com.tr tusworld.com

Kazananların

dünyası

1

TEMEL BİLİMLER 1. Motorsiklet kazası sonucu acil serviste değerlendirilen hastanın spina iliaca anterior superior’unda kırık tespit ediliyor. Bu hastada aşağıda verilen yapılardan hangisinde fonksiyon kaybı görülebilir? A) M. biceps femoris B) M. rectus femoris C) M. gracilis D) M. sartorius E) M. iliopsoas Spina iliaca anterior superior’a m. sartorius, m.tensor facia latae ve lig. inguinale yapışır. CEVAP: D

DENEME

2. Akut sinüzit tanısı konulan diyabetik hasta kendine reçete edilen ilaçları kullanmamaktadır. Takip eden günlerde sağ gözünde bulanık görme ve görme alanında azalma şikayetleri gelişen hasta yeniden doktora başvuruyor. Yapılan görüntülemelerde enfeksiyonun orbitaya ilerlediği ve optik nörit geliştiği tespit ediliyor. Bu hastada enfeksiyonun burun boşluğundan orbitaya yayılması hangi yapı ile olduğu öncelikle düşünülebilir? A) Foramen ethmoidale posterior B) Fissura orbitalis superior C) Fissura orbitalis inferior D) Canalis opticus E) Foramen sphenopalatina Özellikle for. ethmoidale posterior orbitaya yakın komşulukta olup cavitas nasi ile orbita arasında bağlantı sağlar. Bu bağlantı, tümör ve enfeksiyonların cavitas nasi’den orbita’ya yayılmasına neden olabilir. CEVAP: A 3. Kolunun üzerine düşen 70 yaşındaki kadın hastanın radius ve ulna’nın proksimal bölümünde parçalı kırık tespit ediliyor. Kırık bölgesinin tuberositas radii ve tuberositas ulnae’yı içine aldığı görülüyor. Bahsi geçen hasta kırık olan üst ekstremitesinde ön kola fleksiyon hareketini hangi kas aracılığı ile yaptırabilir? A) M. palmaris longus B) M. biceps brachii C) M. pronator teres D) M. brachialis E) M. brachioradialis Ön kola fleksiyon yaptıran kaslardan m. biceps brachii tuberositas radii’de ve m. brachialis de tuberositas ulnae’da sonlanır ve n. musculocutaneus ile innerve edilirken; m. brachioradialis ise n. radialis tarafından innerve edilir. Distal humerus’tan başlayan m.brachioradialis radius’un proc. styloideus’unda sonlanır. CEVAP: E

2

Kazananların

dünyası

4. Total tiroidektomi ameliyatı yapılan hastada yüzeyel boyun diseksiyonu esnasında bir damar kanamaya başlıyor. Cerrah kanamaya müdahale ediyor Cerrah trigonum submentale bölgesinde çalışmakta ise kanayan damarın, aşağıdaki seçeneklerde verilen damarlardan hangisinin olması daha muhtemeldir? A) V. jugularis interna B) V. jugularis anterior C) V. jugularis externa D) A. carotis externa E) A. carotis interna Boyun bölgesi üçgenlerinden trigonum submentale’de lenf düğümleri ile birlikte v. jugularis anterior bulunmaktadır. CEVAP: B 5. Yemek yeme esnasında yutma güçlüğü tarifleyen hastada gastroenterolojik açıdan patoloji saptanmıyor. Hasta kardiyolojiye konsülte edilerek eko ile değerlendiriliyor. Hastanın ekosunda kalbe ait öncelikle hangi yapıda büyüme olması daha muhtemeldir? A) Atrium dextrum B) Atrium sinistrum C) Ventriculus sinister D) Ventriculus dexter E) Septum interventriculare Atrium sinistrum kalbin facies posterior’unun büyük bir kısmını oluşturur ve arkasında oesophagus ile komşudur. Bu nedenle atrium sinistrum hipertrofisinde hastalarda disfaji meydana gelebilir. CEVAP: B 6. 75 yaşında kadın hasta bilinç bulanıklığı ve konuşmasında bozulma şikayetleri ile ambulans ekiplerince acil servise getiriliyor. Hipertansiyon hastalığı olduğu bilinen hastanın acil serviste TA:250/120 mmHg olarak ölçülüyor. Tedavisi başlanan ve görüntülemeleri yapılan hastanın sol thalamus civarında kanama olduğu tespit ediliyor. Bu hastada kanamanın öncelikle hangi damardan kaynaklandığı düşünülebilir? A) Aa. thalamostriatae anterolaterales B) A. communicans posterior C) A. choroidea anterior D) Aa. epiphysiales superiores E) A. communicans anterior Aa. thalamostriatae anterolaterales, Charcot’un kanayan arteri olarak da adlandırılır ve hipertansif beyin kanamalarında en çok kanayan arter olma özelliğindedir. CEVAP: A 7. By-pass operasyonu esnasında v. saphena magna grefti kullanacak olan cerrahın damar diseksiyonunu nereden başlatması beklenir? A) Malleolus lateralis önü B) Malleolus medialis önü C) Malleolus medialis arkası D) Fossa poplitea E) Proc. styloideus radialis önü

tusworld.com.tr

CEVAP: B 8. 44 yaşındaki erkek hasta başını öne eğerek özellikle sıvı gıda aldığında sıvıların burnuna doğru geldiğini hissettiğini, zaman zaman da burun deliklerinden geldiğini belirtmektedir. Hastanın yapılan tetkik ve görüntülemelerinde “Passavant kabartısı”nın oluşmadığı tespit ediliyor. Buna göre hastada hangi kasta fonksiyon kaybı olduğu düşünülebilir? A) M. constrictor pharyngeus superior B) M. constrictor pharyngeus medius C) M. constrictor pharyngeus inferior D) M. stylopharyngeus E) M. palatopharyngeus M. constrictor pharyngeus superior “Passavant kabartısı”nı yapar. Bu kabartı yutkunma sırasında m. tensor veli palatini ile birlikte isthmus pharyngeus’un (nasopharynx) kapanmasını sağlar. CEVAP: A 9.Foramen epiploicum’un sınırlarına aşağıdaki yapılardan hangisi katılmaz? A) V. cava inferior B) Duodenum ilk parçası C) Aorta abdominalis D) Karaciğer lobus caudatus E) Lig. hepatoduodenale Periton boşluğu ile bursa omentalis’i birbirine bağlayan açıklıktır. Foramen omentale’nin (epiploicum) sınırlarını önde lig. hepatoduodenale (içerisinde a. hepatica propria, vena portae hepatis ve ductus choledochus bulunur.), arkada v. cava inferior, üstte karaciğerin lobus caudatus’u, altta duodenum’un birinci parçası oluşturur. CEVAP: C 10. Miksiyon mekanizması ile ilgili verilen seçeneklerden hangisi doğrudur? A) Sempatik aktivasyon ile m. detrussor vesicae kasılır, m. sphincter urethra gevşer. B) Sempatik aktivasyon ile m. detrussor vesicae gevşer, m. sphincter urethra kasılır. C) Parasempatik aktivasyon ile m. detrussor vesicae kasılır, m. sphincter urethra gevşer. D) Parasempatik aktivasyon ile m. detrussor vesicae gevşer, m. sphincter urethra kasılır. E) Parasempatik aktivasyon ile m. detrussor vesicae kasılır, m. sphincter urethra kasılır. Miksiyon parasempatik etki ile gerçekleşir. Mesane’ye gelen parasempatik lifler S2-4 medulla spinalis segmentinden gelir ve m. sphincter urethra tonusunu azaltırken, m. destrussor vesicae’yi kasarak miksiyonu sağlar. CEVAP: C

tusworld.com.tr

11. Brown – Sequard sendromu ile ilgili olarak verilen; I. Lezyon segmentinin bir seviye altında ağrı – ısı duyusunda kontralateral kayıp II. Lezyon segmentinde ipsilateral üst motor nöron felci III. Lezyon segmentinin altında ipsilateral alt motor nöron feci IV. Lezyon segmenti altında kontralateral şuurlu propriosepsiyon duyusunda kayıp V. Lezyon segmentinde tüm duyularda kayıp numaralandırılmış ifadelerden hangileri görülür? A) I ve III B) I ve IV C) I ve V D) I, III ve V E) II, IV ve V Brown – Sequard sendromu medulla spinalis’in bir seviyesinin bir yarısının total hasarlanması durumudur. Buna bağlı olarak: - Lezyon segmentinin bir seviye altında ağrı – ısı duyusunda kontralateral kayıp, - Lezyon segmentinde ipsilateral alt motor nöron felci, - Lezyon segmentinin altında ipsilateral üst motor nöron feci, - Lezyon segmenti altında ipsilateral şuurlu propriosepsiyon duyusunda kayıp, - Lezyon segmentinde tüm duyularda kayıp görülür. CEVAP: C 12. Araç dışı trafik kazası sonrası acil serviste değerlendirilen hastanın genel durumu iyi olup fizik muayenesinde servikal vertebralarda hassasiyeti dışında ek patolojisi yoktur. Hastanın yapılan görüntülemesinde üst servikal vertebralarda fraktür saptanıyor ve hasta acil ameliyata alınıyor. Ameliyat esnasında kırık kemik parçalarının servikal plexus’a bası yaptığı görülüyor. Bu hastada aşağıdaki sinirlerden hangisine bası olması beklenmez? A) N. occipitalis major B) N. occipitalis minor C) N. auricularis magnus D) N. transversus colli E) N. supraclavicularis

DENEME

V. saphena magna, malleolus medialis’in önünden geçerek bacağın ve uyluğun medialinde uzanır. Seyri esnasında n. saphenus ile komşuluk halindedir. Hiatus saphenus’tan geçerek v. femoralis’e dökülür.

Plexus cervicalis’in deri dalları: - N. occipitalis minor - N. auricularis magnus - N. transversus colli - N. supraclavicularis N. occipitalis major ise C2 spinal sinirin arka dalı olup hem motor hem de duyu lifleri içerir. M. semispinalis’i delerek occipital bölge ve kafatasının arka üst kısmının duyusunu alır. CEVAP: A 13. Çene cerrahisi esnasında n. lingualis’i gl. submandibularis’ten önce kesilen hastada, aşağıdaki seçeneklerde verilen durumlardan hangisinin gerçekleşmesi olası değildir? A) Dil 2/3 ön kısmında genel duyuda kayıp B) Dil 2/3 ön kısımda tat duyusunda kayıp C) Gl. paratoidea salgısında azalma D) Gl. sublingualis salgısında azalma E) Gl. submandibularis salgısında azalma

Kazananların

dünyası

3

N. lingualis’e seyri esnasında n. facialis’e ait chorda tympani eşlik eder ve birlikte dile doğru giderler. N. lingualis kesilerinde n. lingualis’e bağlı dil 2/3 ön kısmında genel duyuda kayıp gerçekleşir. Chorda tympani’de kesileceği için gl. submandibularis ve gl. sublingualis’e ait parasempatik lif hasarına bağlı bu bezlerde salgıda azalma ve tat liflerinin hasarına bağlı dil 2/3 ön kısmında tat duyusunda kayıp görülür. Gl. paratoidea’ya gelen parasempatik lifler n. glossopharyngeus’a ait olup beze n. auriculotemporalis içinde ulaşır. CEVAP: C 14. Aşağıdaki seçeneklerde verilen ganglionlardan hangisi sempatik etkilidir? A) Ggl. impar B) Ggl. ciliare C) Ggl. oticum D) Ggl. pterygopalatinum E) Ggl. geniculi Sempatik sistemin vertebra yanında oluşturduğu truncus sympathicus, koksiks düzeyinde birbirine yakınlaşarak tek bir ganglion oluşturur ve ggl. impar ismini alır. Ggl. geniculi duyu ganglionu iken diğer seçeneklerdeki ganglionlar ise parasempatik sisteme ait ganglionlardır. CEVAP: A

DENEME

15. Hücre bölünmesiyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Sentriyol duplikasyonu interfaz aşamasında gerçekleşir. B) G2 evresinde biriken MPF mitozun başlamasını sağlar. C) Profazda lamin proteinlerinin defosforilasyonu ile çekirdek zarı erir. D) Kardeş kromatidlerin ayrılmasında görevli enzim topoizomerazdır. E) Hücre kutupları polar mikrotübüllerin uzaması ile ayrılır. Cevap: C Profaz aşamasının sonlarında çekirdek zarı erir. Bu olay lamin proteinlerinin fosforilasyonu ile gerçekleşir. Telofaz aşamasında lamin proteinleri defosforile oldukça çekirdek zarı belirmeye başlar.

Dinein: iki mikrotübülün birbiri üzerinde kaymasını sağlar Kinezin: aktif hareket yapan silin eski konumuna gelmesini sağlar Neksin: periferdeki mikrotübül çiftlerini birbirine bağlar Radial ışınlar (Işınsal Uzantı): Periferdeki mikrotübül çiftlerini merkezi kılıfa bağlar 17. Stoplazmada Proteinkinaz C aktivasyonunda artış aşağıdakilerden hangisi ile doğrudan ilişkilidir? A) cAMP artışı B) cAMP azalması C) IP3 artışı D) DAG artışı E) cGMP artışı Cevap: D G proteinleri ve ilişkili ikincil haberci yolakları sınav için iyi bilinmelidir.

16. Aksonem yapılanmasında çevredeki mikrotübül çiftlerini merkezi kılıfa bağlayana aşağıdakilerden hangisidir? A) Desmin B) Neksin C) Kinezin D) Aktin E) Işınsal uzantı Cevap: E 18. Böbrek plazma akımının saptanmasında kullanılan madde hangisidir? A) Kreatin B) Karnitin C) PAH D) İnülin E) Döteryum Böbrek plazma akımı, eğer bir geçişte tümünü plazmadan uzaklaştırabildiği bir madde olsaydı, bu maddenin klirensine eşit olurdu. PAH bu özelliklere yakın bir maddedir.

4

Kazananların

dünyası

tusworld.com.tr

Cevap: C I. M-CSF II. RANKL III. Osteoprotegerin 19. Paratiroid hormonu osteoblastlarda yukarıda verilenlerden hangisinin veya hangilerinin sentezini artırır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I-II E) II-III Cevap: D

20. CD1a pozitif boyanan, içerisinde birbeck granülleri bulunan hücre derinin hangi tabakasında yer alır? A) Stratum bazale B) Stratum spinozum C) Stratum granülozum D) Stratum lusidum E) Stratum korneum Cevap: B

✓✓ Langerhans Hücreleri • • • •

Yıldız şeklindeki bu hücreler esas olarak epidermisin stratum spinosum tabakasında bulunur. Kemik iliğinden türeyen makrofajlardır, antijenleri T lenfositlerine tanıtırlar. İçlerinde Birbeck granulleri denilen raket biçiminde inklüzyon barındırırlar. CD1a moleküllerine karşı immün boyama yöntemleri ile ayırt edilir.

21. İskelet kasında T tübül membranında bulunan, Aksiyon potansiyeli ile uyarıldıktan sonra sarkoplazmik retikulumdan kalsiyum boşalmasında görevli yapı aşağıdakilerden hangisidir? A) Ryanodin reseptörü B) Nikotinik reseptör C) Dihidropiridin reseptörü D) Kalmodulin E) Tropomiyozin

I. Desmozom II. Fascia Adherens III. Gap junction 22. Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri kalp kasında discus intercalarisin transvers kısmında bulunur? A) Yalnız I B) Yalnız III C) I-II D) II-III E) I-II-III Cevap: C • Kalp kasında hücreler discus intercalaris ile sinsityal bir yapı oluşturur. Bir ya da iki tane santral yerleşimli çekirdeğe sahip hücreler diskus interkalaris adlı yan dalları aracılığıyla birbirine tutunur. • Diskus interkalarisler kas lifinin enlemesine ve boylamasına farklı bileşenler içerir. – Enlemesine olanlarda fasiya adherens ve desmozom (desmin tutunur), – Boylamasına olansa gap bağlantılar (oluklu bağlantılar, neksus) vardır.

DENEME

Paratiroid hormonu Osteoblastın M-CSF ve RANKL sentezini uyararak osteoklast gelişimini uyarır. Paratiroid hormon Osteoprotegerin sentezini durdurur. Osteoprotegerin RANKL için tuzak moleküldür ve Osteoklast gelişimini durdurur.

Cevap: C İskelet kasında kasılma mekanizması incelendiğinde, depolarizasyon dalgası T tübülleri ile yayılır. T tübüllerindeki Dihidropiridin reseptörleri uyarılır sonrasında Ryanodin kanalları açılır ve kalsiyum stoplazmaya boşalır.

tusworld.com.tr

Kazananların

dünyası

5

23. Santral sinir sistemi ve periferik sinir sistemi myelinizasyonu değerlendirildiğinde aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Merkezi sinir sisteminde bir oligodentrosit birden fazla aksonu myelinler. B) Merkezi sinir sisteminde ranvier boğumlarının arası açıktır ve astrosit ayağı bu kısımlara temas eder. C) Periferik sinir sisteminde schwann hücresinin gövdesi myelin kılıf içindedir. D) Periferik sinir sisteminde myelin kılıf dışında bazal lamina yoktur. E) ) Periferik sinir sisteminde schwann hücreleri, tek aksonu myelinler. Cevap: D PSS’de Schwann hücreleri, tek aksonu myelinler. Schwann hücresinin gövdesi myelin kılıf içindedir. PSS ise ranvier boğumlarında schwann hücrelerinin uzantıları birbiri içine girer. Bazal lamina var. MSS Oligodendroglialar birden fazla aksonu myelinize eder. Oligodentrositin hücre gövdesi myelin kılıf ile yakın temasta değildir. MSS’de Ranvier boğumlarının arası açıktır ve astrosit ayağı temas eder. Bazal lamina yok.

Hb-O2 eğrisini SAĞA KAYDIRANLAR (AFİNİTEYİ AZALTAN) pCO2’nin artması Isının artması 2,3 DPG artması H+ artması pH azalması Hemoglobinopatiler 26. Yalancı çok katlı sterosilialı silendirik epitel ile döşeli yapı aşağıdakilerden hangisidir? A) Trakea B) Özefagus C) Mide D) Epididim E) Konjunktiva Cevap: D •

Yalancı çok katlı silli silendirik epitel : Büyük solunum yollarının epitelidir (trakea,bronş) . Bazı hücreleri yüzeye ulaşır. Bazı hücreler ise bazal tabakada kaldığı için bu ad verilmiştir.



Yalancı çok katlı sterosilialı silendirik epitel : Epididim epiteli,duktus deferens

DENEME

27. Hangisi meckel kıkırdağından gelişir? A) İnkus B) Stapes C) Hyoid kemik D) Temporal kemik E) Maksillar kemik 24. Bir iskelet kasının sarsı süresi 24 ms olarak tespit edilmiştir. Bu kasa 8 ms aralıklarla uyarı verildiğinde aşağıdakilerden hangisi meydana gelir? A) Kasılmanın durması B) Spasyal sumasyon C) Merdiven olayı D) Tetanus E) Uzaysal sumasyon Cevap: D Kasta Tetanizasyon İki uyarı arasındaki süre sarsı süresinin 1/3’ünden daha KISA VEYA EŞİT olursa oluşan kasılma giderek artar ve kasın max kasılması sağlanmış olur. Hiç gevşemenin olmadığı bu duruma tam tetanus denir. 25. Aşağıdakilerden hangisi oksijenin hemoglobinden ayrılmasını kolaylaştırır? A) pCO2 nin artması B) Methemoglobinemi C) Sıcaklığın azalması D) 2,3-difosfogliseratın azalması E) pH nin artması Cevap: A

Malleus inkus ve mandibula meckel kıkırdağından gelişir. Cevap: A 28. Hücreler arasında tutunma ve haberleşme gibi fonksiyon gösteren aşağıdaki moleküllerden hangisi aynı tip hücreleri birbirine bağlar ve kalsiyumla ilişkilidir? A) Selektin B) İntegrin C) Kaderin D) Okludin E) Laminin Kalsiyumla bağımlı, aynı tip hücreleri birbirine bağlayan molekül kaderindir. Cevap C 29. Glutamatın NMDA reseptörünü uyarmasında aşağıdaki nörotransmitterlerden hangisi rol alır? A) Asetilkolin B) Noradrenalin C) Seratonin D) Glisin E) GABA Cevap: D Kanalın işlev yapması için glutamat yanında glisinde olması gereklidir.

6

Kazananların

dünyası

tusworld.com.tr

Cevap: A Fotoreseptör nöronlar  koni ve basil İletim nöronları  Bipolar ve gangliyon İlişkili nöronlar  Horizontal ve amakrin Destek hücresi, gliya kökenli  Müller hc 31. Enterositlerde ferroportini etkileyerek demir emilimini azaltan hangisidir? A) DMT-1 B) Hepsidin C) Hefastin D) Transferrin E) Kalbindin

33. Aşağıdakilerden hastalıklardan hangisinde hücre membranında yer alan proteinlerin işlev bozukluğu bulunmamaktadır? A) Ailesel hiperkolesterolemi B) Akondroplazi C) Paroksismal Soğuk Hemoglobinüri D) Herediter Sferositoz E) Paroksismal Noktürnal Hemoglobinüri Cevap:C Paroksismal Soğuk Hemoglobinüri, otoimmün hemolitik anemilere bir örnek olup, soğuğa maruz kalmaya sekonder, intravasküler hemolizin görüldüğü hastalıktır. Diğer 4 hastalıkta patoloji hücre membranındaki proteinlerde iken, PSH’de sorun eritrositlerdeki p antijenine karşı oluşan otoantikorlardır. Aşağıdaki tabloda, membran protein bozuklukları ve neden olduğu hastalıklar görülmektedir. Lütfen dikkatlice inceleyiniz.

DENEME

30. Göz tabakaları incelendiğinde, nöral retina tabakasında yer alan gliya kökenli destek hücresi hangisidir? A) Müller hücresi B) Pigment hücresi C) Amakrin hücre D) Horizontal hücre E) Gangliyon hücresi

Sinoatriyal nodda Pacemaker potansiyel: Funny kanalı(Na), T- tipi Ca kanalı Depolarizasyon: L-tipi Ca kanalı Repolarizasyon: K kanalı

Cevap: B DMT-1: Demiri lümenden enterosite alır. Ferroportin enterosit içindeki demiri kana verir. Hepsidin Ferroportine etki ederek bağırsaktan demir emilimini azaltır. Hefastin ferröz demiri ferrik hale çevirir. I. Funny kanalı II. T-tipi Ca kanalı III. L-tipi Ca kanalı IV. K kanalı 32. Yukarıda verilen kanallardan hangisi veya hangileri kalpte sinoatrial düğümde pacemaker potansiyelinin oluşumundan sorumludur? A) Yalnız I B) Yalnız III C) Yalnız IV D) I-II E) II-III Cevap: D

tusworld.com.tr

. 34. Aşağıdaki işlemlerden hangisi, molekülleri sadece büyüklük veya ağırlıklarına göre ayrılmalarını sağlayan bir yöntemdir? A) Kütle Spektrofotometrisi B) Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi C) İzoelektrik Fokuslanma D) Ultrasantifügasyon E) Selüloz Asetat Elektroforezi Cevap: D Ultrasantrifüj işleminde moleküller sadece büyüklük veya ağırlıklarına göre ayrılır. Klasik santrifüjlerden farklı, çok yüksek devirlerde analiz yapılacak maddelerin ultrasantrifüj ile döndürülmesidir. Kütle spektrofotometresi, moleküllerin önce iyonlarına ayrılıp, daha sonra kütle/yük oranlarına göre ayrışmalarını sağlayan bir yöntemdir. 25 ve daha az aminoasit içeren peptit zincirlerinin primer yapılarının belirlenmesinde kullanılır.

Kazananların

dünyası

7

Yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC); analiz edilecek maddeleri yüksek basınçla kromatografi kolonuna gönderilmesi ve daha sonra analiz edilme yöntemidir. Talasemi taramaları, HbA1c ölçümünde kullanılır. İzoelektrik Fokuslanma yönteminde, proteinler PI değerlerinden daha yüksek bir pH ortamında PI değerlerine göre ayrılırlar. Sellüloz Asetat Elektroforezi ise, sellülöz bir tabakada oluşturulan elektrik akımı yardımıyla, molekül yüklerine göre analiz yapılacak maddelerin ayrılmasını sağlayan yöntemdir. 35. Hangi aminoasit yıkımında hem asetil KoA hem fumarat açığa çıkar? A) Treonin B) Tirozin C) Triptofan D) Histidin E) İzolosin Cevap : B Yıkıldığında fumarat açığa çıkan 3 tane aminoasit var. Bunlar fenilalanin, tirozin ve aspartattır. Fenilalanin fenilalanin hidroksilaz enzimi ile öncelikle tirozine çevrilir. Sonrasında tirozinin karbon iskeleti üzerinden yıkılınır. Son basamakta oluşan fumarilasetoasetat, fumarilasetoasetat hidrolaz enzimi ile yıkılır. Reaksiyon neticesinde fumarat ve asetoasetat (Sonrasında asetil KoA ya dönüştürülecek) açığa çıkar.

DENEME

36. 3 aylık bebekte kasılma ve kusma nöbetleri görülüyor. Hiperamonyemi ve orotik asidemi vardır. Aşağıdaki enzimlerden hangisinin eksikliği en olasıdır ? A) Glutaminaz B) Arginosüksinat sentaz C) Arginosüksinoz sentaz D) Ornitin transkarbamilaz E) Glutamat dehidrojenaz Cevap: D Verilen vakada bizlere bir üre siklus defektinden bahsediyor. Üre siklus defektleri içerisinde en sık görülen ornitin transkarbamilaz eksikliğidir. Dolayısı ile en olası sorgulandığı için doğru cevap ornitin transkarbamilaz eksikliğidir. Ek olarak diğer üre siklus defektleri otozomal resesif geçerken, ornitin transkabamilaz eksikliği X’e bağlı geçiş gösterecektir! 37. Otçul canlıların barsaklarında metan üretimi aşağıdaki yollardan hangisi aracılığı ile olur? A) Anaerobik solunum B) Aerobik solunum C) Laktik asit fermantasyonu D) Piruvik asit fermantasyonu E) Alkolik fermantasyon Cevap: A Her ne kadar kulaklarımızın çınladığını hissetsek de herşey siz değerli hekim arkadaşlarımız için ! Komite soruları bire bir Tus’ta gelebiliyor 38. Glikolizin ilk basamağını katalizleyen glukokinaz enzimi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Hücre içerisine alınan glukozu fosforile ederek glukozu glikolitik yolağa yönlendirir B) Glukokinaz regule edici proteine bağlanınca sitozole geçer C) Hekzokinazın KC de bulunan izoenzimidir D) Km si hekzokinazdan yüksektir E) Glukoz 6 P ile inhibe olmaz

8

Kazananların

dünyası

Cevap: B GLUKOKİNAZ • Karaciğer ve pankreas β adacık hücrelerinde bulunur. • Sadece glukozu fosforlayabilir. • Km’i yüksektir. Yani glukoza ilgisi düşüktür. Böylece ortamda glukoz konsantırasyonu belli bir düzeyin üzerine çıktığında glukozu fosforlayabilir. Yani karaciğerde yemek sonrası artan glukoz düzeylerinde aktiftir. Karaciğer toklukta glukozu okside eder. • Vmax’ı yüksektir. Yani çok miktarda glukozu fosforlayabilir. Karaciğerin kan şekeri regülasyonundaki hayati önemi açısından bu özellik çok önemlidir. Yemek sonrası kanda yükselen glukozu kandan çekmek durumundadır. Toklukta karaciğer kan şekerini regüle eder ve açlığa hazırlık yapar. Glikoliz ile enerjisini sağlar, glikojen sentezini yapar. Substrat fazlasından TAG ve yağ asidi sentezler. Açlıkta glikojenoliz ve glukoneogenez ile kan şekeri regülasyonunu yapar. • Ürünü olan glukoz-6-P tarafından inhibe olmaz. Ancak fruktoz 6-P artışı glukokinaz enzimi ile glukokinaz regüle edici protein birleşmesini sağlar ve kompleks nükleuse geçerek glukokinaz enzimini inhibe eder. • İnsülin arttığında glukokinaz düzeyi artar. • Glukokinaz inaktivasyonu MODY 2 ye neden olur !!! 39. Aşağıdakilerden hangisi glisinin kullanıldığı metabolik yollardan birisi değildir? A) Porfirin Sentezi B) Kollajen Sentezi C) Pirimidin Sentezi D) Kreatin Sentezi E) Glutatyon sentezi Cevap: C. Basit bir spot soru. Glisin halkası, pürin sentezinde, hem C hem de N kaynağı olarak önemli bir rol üstlenir. Pürinlerde azotların kaynağı; aspartat, glutamin ve glisindir. Pürinlerde karbon kaynakları; glisin, CO2, metilentetrahidrofolat ve formiltetrahidrofolattır. Pirimidin sentezinde glisin kullanılmaz. Aspartat pirimidin sentezinin hem azot hem de karbon kaynağı olup, glutamin ve HCO3 reaksiyonda kullanılan diğer maddelerdir. Kollajendeki üçlü heliks yapısında bulunur (Glisin-Prolin-X). Aynı zamanda Süksinil CoA ile birleşerek Porfirin Sentezini başlatır. Yine Arjinin ve S-Adenozil Metiyonin ile birlikte Kreatin sentezinde de glisin görev alır. 40. Aşağıdakilerden hangisi selenosistein içeren enzimlerden birisi değildir? A) Tioredoksin Redüktaz B) Glutatyon Peroksidaz C) 5’ Nükleotidaz D) Selenofosfat sentetaz E) 5’ Deiyonidaz Cevap: C Bilgi sorusu. Selenosistein, selenyum içeren Tioredoksin redüktaz, Glutatyon peroksidaz, Deiyonidaz, selenofosfat sentetaz gibi enzimlerin yapısında bulunan bir amino asittir. Karbon iskeleti serinden gelir. Sisteinde yer alan sülfür yerine selenyum gelmiştir. İnsanda protein yapısına translasyonel olarak katılan, DNA’da kodu ve tRNA’sı olan 20 amino asit vardır. Selenosistein de translasyonel olarak yerleştirilen bir amino asittir.

tusworld.com.tr

41. Aşağıdaki non-esansiyel aminoasitlerden hangisi hem glukojenik hem de ketojenik bir aminoasittir? A) Serin B) Tirozin C) İzolösin D) Fenilalanin E) Arjinin Cevap: B TUS’ta yakın zamanda hem glukonejik hem de ketojenik özellikli aminoasitler sorgulandı. Burada ise, soruda aynı zamanda aminoasitlerin esansiyel ve non esansiyel ayrımının da bilinmesi amaçlanmıştır. Amino asitlerin amin grubu uzaklaştırıldıktan sonra kalan ketoasitler çeşitli yollarla metabolizmaya dahil olur ve okside edilirler. Prolin, hidroksiprolin, lizin ve treonin hariç tüm amino asitlerde önce amino grubu uzaklaştırılır.Bu amino asitlerden bir kısmı glukoneogeneze substrat olabilecek piruvat, α-ketoglutarat gibi bileşikler üzerinden yıkılırlar ve bunlara glukoneojenik amino asitler denir. Asetoasetat ve asetil KoA üzerinden okside olanlar ise glukoneogeneze substrat olamazlar çünkü Asetil KoA bir kez oluştuktan sonra geri dönüşü yoktur. Bu amino asitlere ketojenik amino asitler denir. Lösin ve lizin saf ketojenik amino asitlerdir ve glukoneogenez substratı olamazlar. İzolösin, treonin, tirozin, triptofan ve fenilalanin ise hem glukoneojenik hem de ketojenik amino asitlerdir. Fenilalanin→Tirozin dönüşümü ile tirozin vücutta üretilen, yani esansiyel olmayan bir aminoasittir. 42. İnsanda glukronik asit yolağında aşağıdakilerden hangisi oluşmaz ? A) L-askorbat B) D-ksiluloz C) Ksitilol D) D-glukronat E) Glukoz-1-P Cevap : A İnsanlarda L-glukonolakton oksidaz enzimi bulunmadığı için glukronik asit prekursor olarak kullanılıp C vitamini (L-askorbat) sentezleyemez. Önemli ! 43. İskelet kası ve beyinde glikoliz esnasında sitoplazmada oluşturulan indirgenmiş ekivalanlardaki elektronlar ETZ ye aşağıdakilerden hangisi üzerinden giriş yapar ? A) Kompleks I B) Kompleks II C) Koenzim Q D) Kompleks III E) Kompleks IV

tusworld.com.tr

Cevap: C İskelet kası ve beyinde glikoliz esnasında sitoplazmada oluşan indirgenmiş ekivalanlardaki elektronlar gliserol-fosfat şantı ile mitokondriye aktarılır. Aktarım esnasında sitoplazmik gliserol-3-P dehidrogenaz enzimi ile mitokondriyal giserol3-P dehidrogenaz enzimi kullanılır. Elektronlar ETZ ye direk koenzim Q üzerinden giriş yaparlar.

44. Aşağıdaki reaksiyonların hangisinin kofaktörü Tiamin pirofosfat değildir? A) Alfa-Ketoglutarat Dehidrogenaz B) Transketolaz C) Pirüvat Dekarboksilaz D) Pirüvat Dehidrogenaz E) Glutamat Dehidrogenaz Cevap: E Tiamin ile ilgili dikkat gerektiren bir soru. Oksidasyon-redüksiyon reaksiyonlarının kofaktörü esasen B2 ve B3’tür. Ancak, TCA’da görev alan alfa-ketoglutarat dehidrogenaz , pirüvat’ı Asetil CoA’ya irreversibl olarak dönüştüren pirüvat dehidrogenaz ve dallı zincirli aminoasitlerin oksidatif dekarboksilasyonunda görev alan alfa-ketoasit dehidrogenazda B2 ve B3’e ek olarak B1,B5 ve lipoik asit kofaktör olarak görev alır. Pirüvat Karboksilaz, glukoneogenez enzimidir, kofaktör olarak biyotin kullanır. ANCAK, soruda pirüvat DEkarboksilazın kofaktörü sorulmaktadır. Pirüvat Dekarboksilaz, genellikle maya ve bakterilerde bulunan ve pirüvatı etanole dönüştüren bir enzimdir. Kofaktörü TPP’dir (Tiamin Pirofosfat-Aktif Form) Glutamat Dehidrogenaz, hem NAD hem de NADP kullanan, mitokondriyal bir enzim olup, oksidatif deaminasyon reaksiyonlarında kullanılır.

DENEME

Bu nedenle 21. Amino asit olarak isimlendirilir. Ancak, protein sentezi esnasında UGA kodonu okunduğunda (ki bu stop kodonudur) bazı zamanlarda protein sentezi durmaz, selenosistein kodlanır. mRNA’nın kodlamayan bölgesinde SECIS(selenosistein insersiyon sekansı) varsa UGA protein sentezini durduramaz. Bu durumda tRNA’nın amino asit havuzundan selenosistein alıp protein sentezine katması gerekir. Oysa hücre amino asit havuzunda - diğer 20 amino asitten farklı olarak-selenosistein yoktur. Bunun yerine diğer tRNA lardan farklı bir tRNA olan tRNAsec serin bağlar, serin tRNA üzerinde işlenir ve önce sistein sonra da sisteinin modifiye edilmesi ile selenosistein sentezlenir. Selenosistein tRNA üzerinde sentezi yapılan tek amino asittir. Bu farklarına rağmen translasyonel olarak yerleştirildiği için 21. Amino asit olarak kabul edilir.

45. Işığa hassasiyetinden ötürü yenidoğan döneminde fototerapi alan bebeklerde eksikliği gözlenen vitamin aşağıdakilerden hangisidir? A) Biotin B) Ribofilavin C) Niasin D) Pantoteik Asit E) Piridoksal Fosfat Cevap: B Ribofilavin, oksidasyon-redüksion reaksiyonlarını katalizleyen flavoproteinlerinin prostetik grubu olarak görev alırlar. Gebelikte gereksinimi artan vitaminlerden birisi olan ribofilavin, ışığa hassas bir vitamindir. Bu yüzden fototerapi alan yenidoğanlarda eksikliği gözlenir. Ribofilavin düzey tayininde Eritrosit Glutatyon Redüktaz Aktivitesi’ne bakılır. Ektodermal bulgular, glossit, stomatit, çeylozis, fotofobi gibi klinik bulgular, ribofilavin eksikliğinde sıkça rastlanılır.

Kazananların

dünyası

9

46. Aşağıdakilerden hangisi glikolizi durduracak biçimde inhibe etmez, ancak net ATP bilançosunu değiştirir ? A) Arsenat B) Civa C) Para-aminohippürik asit D) İodoasetat E) Florid Cevap: A Arsenat, inorganik fosfat ile yarışarak, Gliseraldehit-3-fosfat dehidrogenaz enziminin katalizlediği basamaka 1-arseno-3-fosfogliserat oluşturur.1,3 Bifosfogliserat oluşumuna izin vermeden direk 3, Fosfogliserata dönüşür. Dolayısı ile ATP sentezinin yapılacağı basamak atlanmış olur ve ısı ortaya çıkar. Glikoliz devam eder. Oksidasyon ve fosforilasyon birbirinden ayrılır. 47. Malonil Coa aşağıdaki enzimlerden hangisinin yağ asidi oksidasyonunun düzenlenmesinde görevlidir? A) Açil KoA asetiltransferaz B) Açil KoA dehidrogenaz C) Karnitin açil transferaz I D) 3 fonksiyonlu protein E) Yağ asidi sentaz

DENEME

Cevap: C YAĞ ASİDİ OKSİDASYONUNUN DÜZENLENMESİ Sitozolde bulunan aktif yağ asitleri mitokondriye girip β-oksidasyona uğrayabilirler. Ya da TAG esterleşip depolanabilirler. Tokluk durumunda sitozolde yağ asidi sentezi artar. Yağ asitleri sentezlenirken oluşan malonil KoA, karnitin açil transferaz I’in inhibitörüdür. Bu nedenle sentez sırasında yağ asitleri mitokondri içine girip okside edilemez. Ayrıca hücre enerjiden zengin bir dönemdedir ve NADH+/NAD+ oranları yüksektir. Bu durum β-hidroksiaçil KoA dehidrogenaz enzimini inhibe eder. Asetil KoA konsantrasyonunun yüksek olması da tiyolazı inhibe eder. Sonuçta yüksek enerjili dönemde yağ asidi oksidasyonu inhibe edilir. Organizma depolanma yönünde çalışır. 48. Aşağıdakilerden hangisi yağ hücresinde perilipin için doğrudur? A) Hücreye glikoz girişini düzenler B) Hücrede bulunan nükleer reseptördür C) Hücreden yağ asidi ve gliserol çıkışını sağlar D) Hücrede adipokin sentez ve salgılanmasını düzenler E) Hücre içinde yağ damlasının etrafını saran bir protein örtüdür

50. Bakır, aşağıdaki enzimlerin hangisinin kofaktörü değildir? A) Sitokrom oksidaz B) Dopamin beta-hidroksilaz C) Süperoksit Dismutaz-Sitoplazmik Formu D) Süperoksit Dismutaz- Mitokondriyal Formu E) Lizil oksidaz Cevap: D Enzim-Kofaktör İlişkisi: SOD’un mitokondriyal formunun kofaktörü mangandır. SOD sitoplazmik formunun kofaktörleri bakır ve çinkodur. Enzimler ve kofaktörleri ile ilgili detaylı bilgi için lütfen tabloya dikkatlice bakınız. Bu tablo TUS potansiyeli olan bir tablodur.

Cevap: E • Perilipin: Adipositlerde lipit damlacıklarından şekillenmesinden sorumlu proteindir. • Bazal koşullarda lipazın TAG depolarına ulaşımını engelleyerek lipazı inhibe eder. • Adipositlerdeki TAG deposu ile lipoliz arasındaki dengeyi düzenler 49. Parathormonun hücre içerisindeki etki mekanizmasında aşağıdakilerden hangisi rol alır ? A) Anjiyotensin II B) Süperoksit dismutaz C) Adenilat siklaz D) Guanilat siklaz E) Soluble cGMP Cevap: C

10

Kazananların

dünyası

tusworld.com.tr

51. A) B) C) D) E)

Aşağıdaki enzimlerden hangisi ekzopeptitdazdır? Lipaz Pepsin Kimotripsin Elastaz Karboksipeptidaz

Cevap:E Enzim Ailesi-Enzim İlişkisi Enzim ailesi-enzim ilişkisi, günümüzde sorulmaya başlanan soru kalıplarından birisidir. Ekzopeptidazlar; peptit zincirinin amino ve karboksi uçlarından kesen enzimlere verilen addır. Aminopeptidaz ve karboksipeptidaz bu ailenin iki üyesidir. 52. Aşağıdakilerden hangisi üridin monofosfat sentezinde görev almaz ? A) Karbomoil fosfat B) Aspartat transkarbomoilaz C) Glutamin D) Dihidroorotat dehidrogenaz E) Fosforibozil pirofosfat Cevap: C

54. Laktat dehidrgoenaz enzimi ile ilgili hangileri doğrudur? I. 2 alt ünitesi vardır II. LDH5’in doku kaynağı karaciğerdir III. Hemolizli örneklerde seviyesi yükselir A) B) C) D) E)

Yalnız I Yalnız II Yalnız III II ve III I, II ve III

Cevap: D Sitozolik bir enzimdir. Sitoplazmanın işaretleyici enzimidir. Piruvat laktat dönüşümünü tersinir olarak katalizler. EDTA enzimi inhibe eder İki farklı alt birimin( H: Heart/kalp, M: Muscle/kas) 4 farklı alt ünite ile oluşturduğu beş farklı izoenzimi vardır: • LDH 1 (HHHH): Kalp kası • LDH 2 (HHHM): Eritrosit • LDH 3 (HHMM) • LDH 4 (HMMM): İskelet kası • LDH 5 (MMMM): Karaciğer

DENEME

55. Bakteri plazmidleri ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Bakteri kromozomundan ayrı bağımsız replike olabilen DNA molekülleridir. B) Gram(-) bakterilerde beta-laktam direncinden sorumludur. C) Akdirin oranj boyası ile ortamdaki plazmidler uzaklatırılabilir. D) Gram (+) bakterilerden bulunan lipoteikoik asit plazmidler aracılığıyla kodlanır. E) Bacillus anthracis in kapsül ve toksinler plazmidler ile kodlanır. CEVAP: D

53. Pürinlerin de novo sentezinde imidazol halkasını hangi tepkime kapatır ? A) Deaminasyon B) Karboksilasyon C) Dehidrasyon D) Kondenzasyon E) Epimerizasyon Cevap: C Zor komite sorularından bir tane daha → yine de bilinmesi gerekli!! İmidazol halkasının kapandığı tepkime bir dehidrasyon tepkimesidir .

tusworld.com.tr

PLAZMİDLER o Plazmitler bakteri kromozomundan ayrı bulunan (ekstrakromozomal), bağımsız replike olabilen, dairesel çift iplikli DNA molekülleridir. o Konak hücrenin DNA’sına entegre olmuş plazmide epizom adı verilir. o Transfer özelliklerine göre plazmitleri sınıflandırabiliriz: o Konjugatif plazmitler: Transfer genleri (tra) sayesinde bir bakteriden diğerine aktarılabilirler (F plazmidleri). o Konjugatif olmayan plazmitler: Transfer genleri (tra) içermedikleri için konjugasyonla aktarılamazlar. Aktarılmaları ya bakteriyofajlar aracılığıyla ya da başka bir konjugatif plazmid aracılığıyla mümkün olmaktadır. o Fertilite plazmitleri (F faktörü): Konjugasyonda görevlidirler. o Direnç plazmitleri (R faktörü): Antibiyotiklere direnç genleri taşırlar. Temel olarak iki parçadan oluşmaktadır: Direnç transfer faktörü (RTF, rezistans transfer faktör) ve antimikrobiklere direnç genleri (r). o Bakteriyosinojenik plazmitler (kolisinojenik faktör): Salgılandığı hücreye etki etmediği halde diğer hücreleri öldüren maddelere bakteriyosin adı verilir. o Virulans plazmitleri o Ağır metallere direnç sağlayan plazmitler o Not: Akridin oranj boyası ile ortamda bulunan plazmidler ortadan kalkabilir.

Kazananların

dünyası

11

GRAM BOYAMA GİBİ TEMEL ÖZELLİKLER TEİKOİK ASİT VE ENDOTOKSİNLER PLAZMİDLER ARACILIĞIYLA AKTARILMAZ. 56. Salmonella ve shigella gastroenteritinde dışkıda bakteri izolasyonunu sağlayan besiyeri aşağıdakilerden hangisidir? A) CCFA agar B) MacConkey agar C) Ksilozlu lizin deoksilat agar D) Tiyoglukonatlı buyyon E) Sistin-tellüritli agar CEVAP: C 57. Aşağıda verilen profilaksi örneklerinden hangisi uygun değildir? A) Penisilin ------ Akut romatizmal ateş B) Eritromisin ----- Boğmaca profilaksisi C) TMP-SXT----- Pneumosistis pnömonisi D) Ampisilin+gentamisin----- GİS cerrahisi profilaksisi E) Sefazolin ----- Kolorektal cerrahi profilaksisi

DENEME

CEVAP: E 1.kuşak sefalosporinler o Beta laktamazlara dayanıksızdırlar. o Temel etkileri gram pozitif koklar üzerinedir. o 1.kuşak sefalosporinler (Sefazolin), Stafilokoklara etkili olduğu ve etki yerindeki birikimi yüksek olduğundan Stafilokoklara bağlı cerrahi yara enfeksiyonlarını önleme amaçlı kullanılmaktadır (cerrahi profilaksi). Dokulara geçişi ve etkisi diğerlerine nazaran daha iyi olduğu için Sefoksitin en sık tercih edilenidir. o Kolorektal cerrahi profilaksisinde kullanılmamaktadır. (Bacteroides fragilis’e etkisiz). 58. Coxiella burnetti Riketsiya ailesinden bir bakteri olup Q ateşi etkenidir. Bu bakteri ile olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? A) Rezervuar sığır, koyun veya keçilerdir B) İnsan inhalasyon ile bulaş gözükebilir. C) Akut dönemde pnömoni ve granülomatöz hepatit tablosu görülebilir D) Vaskülit ve döküntüye yol açmaz. E) Weil-Felix testi genellikle pozitiftir CEVAP: E COXIELLA BURNETTI · Artropodlarla bulaşmaz (inhalasyonla ya da sütle bulaşır). · Q ateşi etkenidir (Pnömoni ve granülomatöz hepatit ile seyreder). · Döküntü yapmaz. · Tanısında Weil-Felix testi kullanılmaz. TEDAVİ · 0lk seçenek tetrasiklinlerdir. · Sülfonamidler, üremelerini artırdığı için kontrendikedir

12

Kazananların

dünyası

59. Diş çekimi sonrası boyunda şişlik ve sarı renkli akıntı ile başvuran hastanın; Gram boyalı direkt mikroskopik incelemede gram pozitif ve filamentöz yapıda basiller saptanmıştır. Apseden alınan örneğin anaerobik kulturunde molar diş benzeri koloniler saptanmıştır. Bu tablodan sorumlu en olası etken aşağıdakilerden hangisidir? A) Nocardia brasillensis B) Actinomyces israelii C) Corynebacterium diptheriae D) Francisella tularensis E) Mycobacterium scrofulaceum Cevap: B ACTINOMYCES SPP. · Normal ağız, gastrointestinal sistem, kadın genital sistemi florasında bulunan, gram pozitif dallanan basildir. Klinik · Diş çekimi ya da RIA takılması gibi bir travma öyküsü sonrası kronik, ağrısız ve dışarı drene olan sinüs kanalları içeren lezyolar şeklinde karşımıza çıkabilir. Aktinomyces kliniği Servikofasiyal tip

En sık klinik alt tipidir. Ağız içi hijyeni kötü olan kimselerde travma ya da ağız içi işlem sonrasında; kronik, ağrısız, dışarı drene olan sinüs kanalları şeklinde lezyonlarla meydana gelir.

Torakal tip

Aspirasyonla meydana gelir.

Abdominal tip

En sık çekumu tutar. Ameliyat ya da travma sonrası meydana gelir.

Pelvik tip

Rahim içi araç takımı sonrası intraabdominal pelvik abse şeklinde meydana gelir.

Merkezi sinir sistemi tutulumu

Genellikle tekli beyin abseleri şeklinde görülür.

Tanı · Normal flora eleman1 oldu­u için kültürde üretmak tanı koydurmaz. · Ak1nt1dan al1nan örnekte sar1 renkli sülfür granüllerinin gösterilmesi tanıkoydurur (Normal florada olduğu için, patojenliğin göstergesi olan sülfür granülleri gösterilmelidir). · Kültürde molar diş şeklinde R tipi kolonileri bulunur. Tedavi · Yüksek doz ve uzun süreli (6-12 ay) penisilin verilmesi tedavide ilk seçenektir.

tusworld.com.tr

Cevap: A ACINETOBACTER BAUMANNII · Çevrede ve insanda üst solunum yolları, gastrointestinal sistem ve deri florasında bulunabilir. · Özellikle yoğun bakım ünitelerinde fırsatçı enfeksiyonlar yapmaktadır. Oldukça dirençli hastane suşları zaman zaman salgınlara neden olabilmektedir. · İlişkili oldu­u hastalıklar: o Yoğun bakım ünitelerinde görülen ventilatör kaynaklı pnömoni o İdrar yolu enfeksiyonu o Menenjit o Endokardit, deri enfeksiyonları vs. · Pseudomonas ve Acinetobacter türlerine panrezistan diyebilmek için Kolistin (Polimiksin E) direnci gösterilmelidir. · Non fermenterler arasında hareketsiz (a-kineto bacterJ) ve oksidaz (-) olması ile ayrılabilir. · 42°Cde üreyebilir. · Beta laktamaz inhibitörlerinden sulbaktama duyarlıdır.

· Tüberkoloz ilaç direnci lusiferaz testi ile gösterilmektedir. Primer direnç · Tedavi görmemiş ya da bir aydan daha kısa süre tedavi görmüş hastalarda görülür. · En az rifampisine karşı görülür. Sekonder direnç · Bir aydan daha uzun süre tedavi gören hastalarda, tedaviye sekonder gelişen dirençtir. · En az INH’ye karşı görülür (Bu nedenle profilakside INHverilir). Çoklu ilaç direnci (MDR) · INH ve rifampisine karşı meydana gelir (%39). Yaygın ilaca dirençli (Extensivedrug resistance, XDR) Tüberküloz · Çoklu ilaca dirençli tüberküloza ilaveten kinolon ve sekonder ilaçlardan en az birine (kapreomisin, kanamisin, amikasin gibi paranteral bir ilaca) dirençli olmasıdır (%6) 63. Koagülaz negatif stafilokokların kendi içersinde ayrımlarını yapmayı sağlayan test aşağıdakilerden hangisidir? A) Basitrasin duyarlılık testi B) Koagülaz testi C) Novobiosin testi D) Optokin direnç testi E) Mannitol fermantasyon testi Cevap:

61. Sifiliz ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Hastalığın seyri esnasında ayak tabanı ve el ayasında makülopapüler döküntüler izlenir. B) Bulaştırıcılığın en yüksek olduğu dönem sekonder sifiliz evresidir. C) Konjenital sifiliz tanısında kullanılan serolojik test hızlı plazma regain (RPR) dir. D) Etkeni olan Treponema pallidum in vitro kültür de üretilemez. E) Tersiyer sifiliz tanısında karanlık saha mikroskobisinin yeri yoktur.

64. Mantarlara benzer aerial hif yapısı oluşturan, sahip olduğu trehalaz 6-6’ dimikolat faktör sayesinde fagolizozom komplex oluşumunu inhibe eden, gram pozitif filamentöz basil yapısındaki bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) Rhodococcus equi B) Actinomyces israelii C) Nocardia asteroides D) Tsukamurella spp. E) Corynebacterium jeikeum

Cevap:C Sifiliz tanısında kullanılan serolojik testler her zaman soru olarak karşımıza çıkar.

NOCARDİA ASTEROİDES Zorunlu aerob (katalaz +), gram pozitif dallanan basillerdir. · Kısmen ARB (+) boyanan etkenler: Nocardia, Rhodococcus, Gordonia, Tsukamurella · Gram boyama ile boyandığında boncuk şeklinde yapılar görülür (nedeni tüberkülosteorik asit, mezodiaminopimelik asit gibi dallanmış zincirli yağ asitleri içermesi nedeniyle). · Mantarlara benzer şekilde hif benzeri yapıla oluştururlar ve besiyerinde geç ürerler. · Nocardialar trehaloza bağlı iki tip mikolik aside sahiptir (trehaloz 6-6’ dimikolat; kord faktörü). Bu sayede Nocardia türleri hücre içinde sağ kalabilmektedirler. · Aerial hifler ve kısmen aside dirençli boyanma özelliklerinin bir arada bulunması Nocardia için tipiktir. · Nocardia’ nın patogenezinden esas sorumlu faktör fagositozdan kaçabilmesidir. Peki Nocardia türleri fagositozdan nasıl kaçarlar? o Üretmiş oldukları süperoksid dismutaz ve katalaz enzimleri sayesinde fagositer hücrelerin üretmiş oldukları serbest oksijen radikallerinden kaçarlar.

62. Aşağıdakilerden hangisi Tüberküloz tedavisinde izoniazid e karşı gelişen dirençten sorumludur? A) 23 S ribozamal RNA da metilasyon B) Asetiltransferaz enzim aktivasyonu C) Aktif effluks sistemi D) Katalaz enzim mutasyonu E) Yeni bir dihidrofolat redüktaz sentezi Cevap: D TÜBERKÜLOZ TEDAVİSİNDE İLAÇ DİRENCİ · Tedavi sırasında oluşan en önemli sorun direnç gelişimidir. Direnç gelişiminin en önemli nedeni hastanın tedaviye olan uyunçsuzluğudur. · INH nin aktivasyonu için katalaz enzimine ihtiyaç vardır. INH direnci gelişimi en sık katalaz enziminde (KatG geninde) meydana gelen mutasyonla olmaktadır.

tusworld.com.tr

DENEME

60. Yoğun bakımda entübe olarak takip edilmekte olan hastada pnömoni geliştiği tespit ediliyor. Alınan trekal aspiratın gram boyamasında gram(-) kokobasiller saptanıyor. Endo besiyerine ekilen bakterin oksidaz negatif olduğu ve herhangi bir şekeri fermente etmediği saptanıyor. Bu tablodan sorumlu en olası bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) Acinetobacter baumanii B) Klebsiella pneumoniae C) Legionella pneumoniae D) Pseudomanas aerugionasa E) Stenotrpohomonas maltophlia

Cevap: C

Kazananların

dünyası

13

o Kord faktörleri aracılığıyla fagolizozom oluşumunu engellerler. 65. Aşağıda verilen kimyasallardan hangisi hücre duvarı geçirgenliğini bozarak etki gösteren bir sterilizandır? A) Gluteraldehit B) Etilen oksit C) Hidrojen peroksit D) Parasetik asit E) Sodyum hipoklorit, Cevap: D 66. Aşağıdakilerden hangisi hümoral immun yanıtta rol oynamaz? A) IL-6 B) Sitotoksik T lenfositler C) CD4 Th2 lenfositler D) IL-4 E) B lenfositler Cevap: B (Protein yapısındaki antijenler hem B hem de T lenfositlerini uyarırken, lipopolisakkarit yapıdaki antijenler yalnız B lenfositlerini uyarır. CD4 Th2 lenfositler IL-4 salınımı ile B lenfositleri uyararak antikor salınımını uyarır. IL-4 IgE, IL-5 IgA ve IL-6 IgG’nin salınmasını sağlar. Sitotoksik T lenfositleri hücresel immunitede rol alır).

DENEME

67. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde asetil kolin reseptörlerine karşı antikor gelişmiştir? A) Myastenia graves B) Akut romatizmal ateş C) Artus reaksiyonu D) Pernisyöz anemi E) Good-Pasture sendromu Cevap: A (Myastenia graves, asetil kolin reseptörlerine karşı antikor gelişmesi ile meydana gelir, kas güçsüzlüğü ve paralizi ile seyreder. Akut romatizmal ateş’te streptokok duvar antijenlerine karşı oluşan antikorlar myokard antijenleri ile çapraz reaksiyon verir, myokardit gelişir. Artus reaksiyonu’nda yabancı proteinler kutanöz vaskülite sebep olur. Pernisyöz anemi’de mide pariyetal hücrelerine karşı oluşmuş antikorlar söz konusudur, anemi ile seyreder. Good-Pasture Sendromu’nda böbrek ve akciğerlerdeki bazal membrana karşı antikorlar gelişir. Nefrit ve akciğerlerden kanama ile seyreder). 68. Aşağıdakilerden hangisi virüsün replikasyonu sırasında oluşan geç proteinlerdendir? A) m-RNA B) Zarf glikoproteinleri C) Viral timidin kinaz D) RNA polimeraz E) Revers transkriptaz Cevap: B (Öncelikle replikasyonda rol oynayan proteinler sentezlenir, sonrasında kapsid proteinleri ve zarf glikoproteinleri sentezlenir. En son virüs konak hücreyi terkederken eğer zarflı virüs ise zarfını kazanır. Herpesvirüsler nüklear membrandan, HBV ve HCV granüllü endoplazmik retikulumdan zarflarını kazanırken, diğer zarflı virüsler sitoplazmik membrandan kazanırlar). 69. Zarfsız virüsler için aşağıdaki tanımlamalardan hangisi doğrudur? A) Genomik yapısı yalnız DNA’dır B) Genomik yapısı yalnız RNA’dır C) Dış koşullara zarflı virüslerden daha dirençlidirler D) Hepsi bir vektörle taşınır E) Yalnız damlacık yolu ile bulaşırlar

14

Kazananların

dünyası

Cevap: C (Parvovirüsler, papovavirüsler ve adenovirüsler zarfsız DNA virüsleridir. Picornavirüsler, calisivirüsler, reovirüsler ve astrovirüsler ise zarfsız RNA virüsleridir. Çoğunun bulaşması için bir vektöre ihtiyaçları yoktur. Solunum yolu, fekal oral yol gibi yollarla bulaşıp, solunum sistemi, gastrointestinal sistem, santral sinir sistemi, kalp, cilt gibi organlarda enfeksiyonlara sebep olabilirler. Kimyasallara ve dış koşullara zarflı virüslere göre daha dirençlidirler). 70. Aşağıdaki virüslerden hangisi konak hücre çekirdeğinde replike olmaz? A) HIV B) İnfluenzae C) HDV D) Parvovirüs E) Poxvirüs Cevap: E (Genel olarak DNA virüsleri çekirdekte çoğalır, istisna olarak poxvirüsler DNA virüsleri olmasına rağmen sitoplazmada çoğalır. RNA virüsleri ise sitoplazma çoğalır, istisna olarak; HIV, HDV ve influenzae virüsler çekirdekte çoğalır, HDV’nin çekirdeğe girmesi için HBsAg’ye ihtiyaç duyar.). 71. Aşağıdakilerden hangisi zarfsız, çift sarmal, haploid RNA virüsüdür? A) Parvovirüs B19 B) Picornavirüsler C) İnfluenzae virüsler D) Rotavirüsler E) Astrovirüsler Cevap: D (Parvovirüsler tek sarmallı DNA virüsleridir, picornavirüsler ve astrovirüsler zarfsız RNA virüsleridir fakat çift sarmal değildirler, influenzae virüsler segmenter yapıda virüslerdir. Rotavirüslerin biri pozitif polariteli diğeri de negatif polariteli segmenter RNA’sı bulunur. Haploid yapıda RNA virüsleridir. Fekal oral yolla bulaşırlar ve küçük çocuklarda ishalin en sık etkenidirler). 72. Aşağıdakilerden hangisi gama herpes virüs ailesi içindedir? A) Human herpes virüs-1 B) Human herpes virüs-2 C) Cytomegalovirüs D) Human herpes virüs-6 E) Human herpes virüs-8 Cevap: E (HHV-1, HHV-2 ve varisella zoster virüs alfa grubunda, CMV ve HHV-6 beta grubunda, EBV ve HHV-8 ise gama grubunda bulunur. HHV-8 HIV’li hastalarda Kaposi sarkomundan sorumludur. Özellikle deri, oral mukoza, burun ve gastrointestinal sistemde mor renkli lezyonlar yapar. HIV pozitif bireylerde görülme olasılığı çok daha güçlüdür. Mor rengi eritrositlerin ekstravaze olmasından dolayı alır. Patolojsinde mekik şekilli ya da iğsi hücrelerin görülmesi tipiktir. Aynı zamanda coğrafi dağılım farklılığı gösterir, sahra altı Afrika’da daha sık görülür). 73. Dimorfik mantarların hangi morfolojide olacaklarını belirleyen etmen aşağıdakilerden hangisidir? A) Nem B) Isı C) Hareket D) Spor yapabilme kabiliyetleri E) Besinlerin varlığı Cevap: B (Dimorfik mantarlar doğada 25°C’de küf, insan vücudunda 37°C’de ise maya formunda bulunur. Küf formunun solunması ile vücut ısısında maya formuna geçerler.

tusworld.com.tr

74. A) B) C) D) E)

Aşağıdaki sporlardan hangisi aseksüeldir? Bazidiospor Askospor Zygospor Oospor Klamidospor

Cevap: E (Bazidiospor, askospor, zygospor ve oospor seksüel sporlar iken geri kalan sporlar aseksüeldir). 75. Üç aydır ishal yakınması bulunan homoseksüel erkek hastadan istenen testlerde Anti-HIV pozitif saptanıyor. Gaita incelemesinde ARB homojen boyanan kistler görülüyor. 75. Üç aydır ishal yakınması bulunan homoseksüel erkek hastadan istenen testlerde Anti-HIV pozitif saptanıyor. Gaita incelemesinde ARB homojen boyanan kistler görülüyor. Bu hastada ishale sebep olan en muhtemel ajan aşağıdakilerden hangisidir? A) Entamoeba histolytica B) Cryptosporidium parvum C) Enterobius vermicularis D) Strongiloides stercoralis E) Giardia lamblia Cevap: B (AIDS’te en sık ishal etkeni Cryptosporidium’lardır. Hayvan teması ile bulaşırlar. Klora dirençlidirler ve 4 mm büyüklüğündedirler. Tipik olarak ARB pozitif boyanırlar. Cyclospora (8mm), İsospora (>10mm) ve Microsporidiumlar (1 mm) da ARB pozitif boyanır ve AIDS’li hastalarda kronik ishal yapabilirler. Cyclosporalar granüler yapılarından dolayı heterojen boyanırken diğerleri homojen boyanır. Cryptosporidium’ların tedavisinde nitazoksanid, Cyclospora ve İsosporaların tedavisinde trimetoprim-sülfametoksazol, microsporidia’ların tedavisinde ise albendazol kullanılır). 76. İnsanlarda hastalık yapan aşağıdaki protozoalardan hangisi silialıdır? A) Giardia intestinalis B) Dientamoeba fragilis C) Entamoeba histolytica D) Balantidium coli E) Trichomonas vaginalis Cevap: D (Balantidium coli insanda enfeksiyon yapan en büyük protozoadır. Çıplak göz ile görülebilir. Yine insanda enfeksiyona sebep olabilen tek silialı protozoadır. Domuzlardan bulaşır. Makronükleus üreme, mikronükleusları ise beslenme ile ilgilidir. Tedavisinde tetrasiklin ve metronidazol kullanılır). 77- Aşağıdakilerden hangisinde metastatik kalsifikasyon gelişmesi beklenir ? A) Kazeöz nekroz B) Yaşlılıkta pleksus koroideus C) Papiller tiroid karsinomu D) Sarkoidoz E) Mönceberg’in medial arteriyolosklerozu

D vitaminin prekürsölerini aktive ederek hiperkalsemiye neden olurlar. Diğer seçenekler distrofik kalsifikasyon örnekleridir. Distrofik kalsifikasyon kan kalsiyumun normal olduğu durumlarda kötü yapıya sahip (adı üzerinde distrofi) dokunun kalsiyum bağlamasıdır. 78- Aşağıdaki klinik belirti çiftlerinden hangisi sistemik lupus eritematozus hastalarında daha fazla oranda görülür ? A) Hematolojik tutulum – Renal tutulum B) Plörit – Perikardit C) Periferfik nöropati – Okuler lezyonlar D) Hematolojik tutulum – Deri tutulumu E) Raynaud fenomeni – Kilo kaybı CEVAP: D SLE’de hematolojik tutulum %100 görülür. Deri tutulumu ise %85 oranında görülür. SLE en az görülen klinik belirtiler ise periferik nöropati (%15) ve oküler (%5-15) lezyonlardır. Klinik Belirti Hastalarda – Prevelans (%) · Hematolojik % 100 (EN ÇOK) · Artrit, artralji ya da myalji % 80-90 · Deri % 85 · Ateş % 55-85 · Yorgunluk % 80-100 · Kilo kaybı % 60 · Renal % 50-70 · Plörit % 45 · Nöropsikiyatrik % 25-35 · Perikardit % 25 · GİS % 20 · Raynaud fenomeni% 15-40 · Periferik nöropati % 15 · Okuler % 5-15 (EN AZ)

DENEME

Sporothrix schenckii, Histoplasma capsulatum, Paracocsidioides brasiliensis, Coccidioides immitis, Blastomyces dermatitis, Penisillium marnafeii termal dimorfik mantarlardır. Sporothrix schenkii deride travma ile vücuda girer ve deri altı nodüle sebep olur. Hastanın öyküsünde bahçe işleri ile uğraşmak, gül yetiştirmek ya da gül dikeni batması vardır. Penisillium marnafeii fırsatçı mantar enfeksiyonu yapar. ).

79- Aşağıdaki hastalıkların hangisinde dokularda amiloid ilişkili protein (AA) birikimi görülmesi en olasıdır ? A) Ailesel amiloidik nöropati B) Senil sistemik amiloidoz C) Medüller tiroid karsinomu D) Ailesel akdeniz ateşi E) Multipl myelom CEVAP: D Ailesel Akdeniz ateşinde (FMF) biriken protein AA (amiloid-ilişkili) proteindir. Öncül protein serum amiloid ilişkili proteindir. AA aynı zamanda sekonder amiloidozda (reaktif sistemik amiloidoz) biriken proteindir. Ankilozan spondilit, romatoid artrit ve inflamatuvar barsak hastalığı sekonder amiloidozun en sık sebepleridir. Ailesel amilodik nöropati ve senil sistemik amiloidozda transtiretin öncülü olarak ATTR birikimi görülür. Medüller tiroid karsinomunda kalsitonin öncülü olarak A Cal proteini birikir. Multipl myelom primer amiloidozun bilinen en sık nedenidir. Biriken protein AL proteinidir. İmmünglobülin hafif zincileri ile ilişkilidir.

CEVAP: D Metastatik kalsifikasyon hiperkalsemi durumlarında normal dokuya kalsiyum çökmesidir. Dolayısıyla şıklarda hiperkalsemi ile ilişkili bir durum aramalıyız. Sarkoidozda bulunan granülomları oluşturan makrofajlar

tusworld.com.tr

Kazananların

dünyası

15

DENEME

80- Malign neoplazili bir hastada gelişen kaşeksiye aşağıdakilerden hangisi daha çok katkıda bulunur ? A) Tümör hücresinin proteolizi uyaran faktör (PIF) sekrete etmesi B) TNF’nin ubikitin-proteozom yolağını aktivasyonu C) Tümör hücrelerinin nutrisyonel ihtiyacı D) TNF’nin iştahı baskılaması E) TNF’nin lipoprotein lipaz inhibe etmesi

·

CEVAP: B Kaşeksinin en önemli sebebi TNF’nin ubikitin-proteozom yolağını aktive etmesidir. Kaşeksi tümör hücrelerinin besin ihtiyacından kaynaklanmaz. TNF’nin, diğer adı kaşektin, iştahı baskılaması ve lipoprotein lipazı inhibe etmesi de kaşeksiye katkıda bulunur. Aycıra tümör hücrelerinden sekrete edilen PIF (proteolizi-uyaran faktör)’in ubikitin-proteozom yolağını aktive etmesi de kaşeksiye katkıda bulunur.

·

81- Aşağıdaki DNA tamir hastalıklarından hangisinin kalıtım şekli diğerlerinden farklıdır ? A) Ataksi-telenjektazi B) Fanconi anemisi C) Bloom sendromu D) Kseroderma pigmentozum E) Herediter non-polipozis kolorektal kanser sendromu

83- TP53 gen mutasyonunun daha çok görüldüğü akciğer tümörü tipi aşağıdakilerden hangisidir ? A) Atipik karsinoid tümör B) Adenokarsinom C) Kondroid hamartom D) Küçük hücreli karsinom E) Büyük hücreli nöroendokrin karsinom

CEVAP: E DNA tamir hastalıkları OR kalıtım gösterir. Ancak bu genel kuralın istisnası vardır. Lycnh sendromu yani HNPCC sendromu DNA tamir hastalığı olmasına rağmen OD kalıtım gösterir. Lynch sendromunda DNA mismatch (hatalı-eşleşme) tamir defekti vardır. Diğer şıklarda yer alan hastalıklar da DNA tamir hastalığıdır ve OR kalıtım gösterirler.

CEVAP: D Herkesin gözü skuamöz hücreli karsinomu aradı ancak bulamadı. Evet TP53 mutasyonu en çok skuamöz hücreli akciğer karsinomunda görülür. TP53 mutasyonu küçük hücreli akciğer karsinomunda da sık görülür (%75-90). AKCİĞER KANSER TİPİ – GEN · Adenokarsinom: EGFR (Panitumumab), ALK-ROS (Krizotinib), RET, MET K-RAS · Skuamöz karsinom: TP53 (en sık burda), FGFR1 · Küçük hücreli karsinom: RB, MYC, TP53 (%75-90)

82- Aşağıdakilerden hangisi sarkoidozla ilgili doğrudur ? A) Bronkoalveoler sıvıda TNF konsantrasyonu hastalık aktivitesi için belirteç olarak kullanılır. B) En sık tutulan sistem gastrointestinal sistemdir. C) İdiopatik lokalize granülomatöz hastalıktır. D) Yardımcı T hücre 2 (TH2) kaynaklı sitokinler artar. E) Çok çekirdekli dev hücrelerin içinde görülen Schaumann cisimleri patognomoniktir. CEVAP: A Sarkoidozda hastalık aktivitesi için kullanılan belirteç TNF’dir. İFN-gama makrofaj kaynaklı bir sitokin olmadığı için makrofajların kesin uyarıldığını göstermez. Ancak TNF makrofaj tarafından sekrete edilir. SARKOİDOZ · Birçok doku ve organı tutan idiopatik sistemik granülomatöz bir hastalıktır. · En sık bilateral hiler LAP ya da akciğer tutulumu şeklinde görülür (olguların %90’ı). · Göz ve deri lezyonları ikinci sıklıkta gelir. · Sarkoidoz genellikle 40 yaşından küçüklerde görülür. Kadınlarda daha sıktır. · İntraalveoler ve intertisyel CD4+ T hücrelerin toplanması. CD4/CD8 T hücre oranı 5:1’den 15:1’e gelir. TCR analizlerinde T-hücrelerin oligoklonal büyümesi görülür. · T hücre-kaynaklı TH1 sitokinleri artar: T-hücre büyümesini uyaran İL-2 ve makrofaj aktivasyonuna neden olan İNF-γ. · Bronkoalveoler sıvıda TNF konsantrasyonu hastalık aktivitesi için bir belirteçtir.

16

Kazananların

dünyası

· · ·

· ·

Candida ya da PPD gibi yaygın deri test antijenlerine karşı anerji gelişir. Poliklonal hipergamaglobülinemi vardır, T-hücre disregülasyon bulgusudur. Tutulan dokularda dev hücre ve epiteloid makrofaj agregatlarından oluşan nonnekrotizan granülomlar görülür. Santral nekroz nadirdir. Kalsiyum ve proteinlerin tabakalaşmış bütünleşmelerine Schaumann cisimleri denir. Dev hücrelerin içinde bulunan yıldızsı inklüzyonlar asteroid cisimler olarak bilinir. Bu cisimler patognomonik değildir. Granülomların bronşial submukozada daha sık görülmesi bronkoskopik biyopsilerin yüksek tanısallığına neden olur. Deride eritematöz plaklar (eritema nodozum, ağrılı subkutanöz nodüller) görülür. Gözde sicca sendromu (kuru gözler), irit ya da iridosiklit olabilir. Mikulicz sendromugelişebilir.

84- Lenfosit baskın tip Hodgkin lenfoma ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur ? A) Prognozu kötüdür. B) Klasik Reed-Sternberg hücreleri sıklıkla izlenir. C) Hodgkin lenfomanın klasik alttiplerindendir. D) EBV enfeksiyonu ile ilişkisi yoktur. E) Özellikle ileri yaş kadınlarda görülür. CEVAP: D Lenfosit baskın tip HL’nın EBV ile ilişkisi yoktur. LENFOSİT BASKIN HL HL’nın non-klasik varyantı olan bu tip olguların %5’idir. “Klasik” RS hücrelerini bulmak genellikle zordur. Yerine, bu tümör L&H (lenfositik ve histiyositik) varyantlar içerir. Bu hücreler çok loblu çekirdek içerdiği için “patlamış mısır hücresi” adını da alır. Eozinofil ve plazma hücreleri genellikle kıttır ya da yoktur. HL’nın klasik alttiplerinin aksine, L&H varyantları CD20 ve BCL-6 gibi germinal-merkez B hücrelerinin belirteçlerini ekspresse ederler. CD15 ve CD30 negatiftir. Olguların %3-5’i diffüz büyük B-hücreli lenfomaya benzeyen tümöre dönüşür. EBV bu alttiple ilişkili değildir. Özellikle 35 yaş altı erkeklerde görülür. Servikal ya da aksiller LAP ile ortaya çıkar. Mediastinal ve kemik iliği tutulumu nadirdir. Prognoz mükemmeldir.

tusworld.com.tr

CEVAP: D Turcot sendromunda APC geninde mutasyon vardır. Dolayısıyla adenomatöz polipler görülür. Ek olarak medulloblastom ve glioblastom gibi beyin tümörleri de görülür. Diğer şıklarda yer alan hastalıklarda hamartomatöz polip görülür. Bannayan-Ruvalcaba-Riley sendromunda PTEN geni mutasyonu vardır. Hamartomatöz polipler görülür. Tüberoz sklerozda TSC1 (hamartin) ve TSC2 (tüberin) gen mutasyonları vardır. Hamartomatöz polipler görülür. Ayrıca mental reterdasyon, epilepsi, kardiyak rabdomiyom, renal anjiyomiyolipom, pulmoner lenfanjiyoleiomiyomatozis ve fasiyal anjiyofibrom eşlik eder. Peutz-Jeghersde STK11 geninde mutasyon vardır. Kolon, meme, tiroid, pankreas ve akciğer kanseri riski artar. Hamartomatöz polipler görülür. Cowden sendromunda PTEN geni mutasyonu vardır. Bu sendromda GİS kanseri riski artmaz. Cowden sendromuda üç dokuda kanser riski artar. Tiroid, endometriyum ve meme karsinomu vardır. Hamartomatöz polipler görülür. 86- Juvenil polipozis sendromu ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğru değildir ? A) Hastalarda 45 yaşına kadar kolon karsinomu gelişme riski %100’dür. B) SMAD4 geninde ailesel mutasyon vardır. C) Ailesel tipinde kolonda 100’den az polip görülür. D) Otozomal dominant kalıtım gösterir. E) Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlar eşlik eder. CEVAP: A Zor bir soru. Hastaların %30-50’sinde 45 yaşına kadar kolon adenokarsinomu gelişir. JUVENİL POLİPOZİS · Juvenil polipler epitel ve lamina proprianın fokal malformasyonlarıdır. · Sporadik ya da sendromik olabilir. Çoğunlukla 5 yaşın altında görülür. · Çoğu juvenil polip rektumda yerleşir ve tipik olarak rektal kanama ile gelir. · Sporadik juvenil polipler genellikle tektir ve retansiyon polibi olarak da adlandırılır. · Juvenil polipozisin otozomal dominant sendromunda 3-100 arası hamartomatöz polip vardır. · Pulmoner malformasyonlar eşlik eder. · En sık mutasyon SMAD4 genindedir. BMPR1A mutasyonu da görülebilir. · Hastaların %30-50’sinde 45 yaşına kadar kolon adenokarsinomu gelişir. 87- Aşağıdaki renal kistik hastalıklardan hangisinde kistler kortikomedüller hatta yerleşir ? A) Otozomal resesif tip polikistik böbrek hastalığı B) Medüller sünger böbrek C) Nefronofitizis D) Otozomal dominant tip polikistik böbrek hastalığı E) Multikistik renal displazi

tusworld.com.tr

CEVAP: C Ailesel juvenil nefronofitizis (nefrosistin geni) ve erişkin başlangıçlı medüller kistik hastalıkta (inversin geni) küçülmüş böbrekler vardır. Her ikisinde de kistler kortikomedüller hatta yerleşir. · Ailesel nefronofitiziste retinal distrofi ve oftalmopleji de görülür. 88- Gardner sendromunda görülmesi en olası tümör aşağıdakilerden hangisidir ? A) Tenosinovyal dev hücreli tümör B) Dezmoplastik küçük yuvarlak hücreli tümör C) Dezmoid tümör D) Fibröz displazi E) Nodüler fasiits CEVAP: C Gardner sendromunda APC geninde mutasyon görülür. Adenomların yanı sıra dezmoid tümör, odontom ve osteom gibi SERT yapılı tümörler görülür. Tenosinovyal dev hücreli tümör resiprokal somatik kromozomal translokasyon t(1;2) tip VI kollajen α-3 geni ile M-CSF geninin füzyonuna neden olur. Dezmoplastik küçük yuvarlak hücreli tümör t (11;22) ile ilişkilidir. Fibröz displazi GNAS mutasyonu sonrası oluşan McCune Albright sendromunda görülür. Çin harfi şeklinde kemik trabekülleri vardır. Nodüler fasiits t (17;22) ile ilişkilidir. Travma sonrası ağrılı kitle şeklinde sorulabilir. Özellikle genç erişkinlerin üst ekstremitesinde görülür. DENEME

85- Aşağıdaki sendromlardan hangisinde gastrointestinal sistemde görülen poliplerin histolojik tipi diğerlerinden farklıdır ? A) Bannayan-Ruvalcaba-Riley sendromu B) Tüberoz skleroz C) Peutz-Jeghers sendromu D) Turcot sendromu E) Cowden sendromu

89- Özellikle ileri yaş kadınlarda görülen ve 22.kromozomda bulunan gen mutasyonu ile ilişkili olan santral sinir sistemi tümörü aşağıdakilerden hangisidir ? A) Atipik teratoid/rabdoid tümör B) Medulloblastom C) Anaplastik astrositom D) Ependimom E) Menenjiyom CEVAP: E Menenjiyom özellikle ileri yaş kadınlarda görülür. En sık görülen sitogenetik anomali 22.kromozomda bulunan NF2 gen delesyonudur. Psammom cisimciği ve progesteron reseptörü içerir (gebelikte büyür). Atipik teratoid/rabdoid tümör özellikle çocuklarda görülür. hSNF/INI1 gen mutasyonu ile ilişkilidir. Bu gen de 22.kromozomda bulunur. Obstrüktif hidrosefali görülebilir. 90- Aşağıdakilerden hangisi anjiyogenez inhibitörüdür ? A) Anjiyopoetin B) HİF-1α C) Notch sinyalleri D) VEGF E) Endostatin CEVAP: E Endostatin endojen anjiyogenez inhibitörüdür. Diğer seçenekler: · Anjiyopoetin yeni damarların etrafına perisitlerin eklenmesini sağlayarak stabilizasyon yapar. · HİF-1 hipoksi sonrası uyarılır ve VEGF sentezini tetikleyerek anjiyogenezi başlatır.

Kazananların

dünyası

17

·

·

Notch sinyalleri yeni oluşan damarların filizlenmesini ve dallanmasını sağlayarak iyileşen dokuda kan desteğinin düzenli olmasını sağlar. VEGF anjiyogenezin ilk aşaması olan vazodilatasyona neden olur. Endotel hücrelerinin migrasyon ve proliferasyonunu uyarır.

91- Aşağıdaki vaskülitlerden hangisinin HLA-B51 ile en güçlü ilişkiye sahiptir ? A) Churg-Strauss sendromu B) Temporal arterit C) Buerger hastalığı D) Behçet hastalığı E) Poliarteritis nodoza

patogenezi

CEVAP: D Behçet hastalığında TH17 hücresi en önemli rolü oynar. Bu hücre adı üzerinde İL-17 sekrete ederek nötrofillerin toplanmasını uyarır. Bu hastalık nötrofilik bir vaskülittir. Küçük ve orta çaplı damarları etkiler. Üveit, genital ülserler ve aftöz ülserler triyadı (3) ile karakterizedir. Özellikle HLA-B51 ile ilişkilidir (17*3=51).

DENEME

92- Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde dejeneratif aort dilatasyonu görülmesi en az olasıdır ? A) Romatoid artrit B) Sifilitik aortit C) Postinflamatuvar skarlaşma D) Ankilozan spondilit E) Marfan sendromu CEVAP: C Marfan sendromu, ankilozan spondilit, romatoid artrit ve sifilitik aortit dejeneratif aort dilatasyonu yaparak aort yetmezliğine neden olurlar. Romatizmal kalp hastalığında görülen postinflamatuvar skarlaşma da aort yetmezliği yapabilir ancak dejeneratif dilatasyona neden olmaz. 93- Aşağıdaki tükürük bezi tümörlerinden hangisinin kıkırdak doku içermesi en olasıdır ? A) Mukoepidermoid karsinom B) Pleomorfik adenom C) Asinik hücreli karsinom D) Adenoid kistik karsinom E) Adenokarsinom CEVAP: B Pleomorfik adenom epitelyal hücrelerin yanı sıra kıkırdak doku içermektedir. Zaten farklı hücre tipleri içerdiği için adı pleo (=çeşitlilik) ile başlamaktadır. Diğer ismi mikst tümördür. Nadiren de olsa kemik doku bile içerebilir. 94- Leiomiyosarkom ve leiomiyom ayrımından aşağıdaki kriterlerden hangi ikisi kullanılır ? A) Uzak metastaz varlığı – Tümörün derecesi B) Tümörün boyutu – Mitoz sayısı C) Nekroz – Mitoz sayısı D) Lenf nodu metastazı – Apopitoz E) Tümör boyutu – Desmin pozitifliği CEVAP: C Leiomiyosarkom ve leiomiyom ayrımında mitoz sayısı ve nekroza bakılır.

18

Kazananların

dünyası

Leiomiyosarkomda malignite kriterleri: · Atipi ve/veya nekroz varlığında ≥10 mitoz (10’luk büyütmede, 400x) · Atipi ya da büyük (epiteloid) hücreler varlığında 5 mitoz 95- Özellikle çocuklarda görülen ve histopatolojisinde asiner hücrelerin yanı sıra skuamöz hücreler içeren pankreas tümörü aşağıdakilerden hangisidir ? A) Müsinöz kistik neoplazi B) Asiner hücreli karsinom C) İntraduktal papiller müsinöz tümör D) Solid psödopapiller tümör E) Pankreatoblastom CEVAP: E Pankreatoblastom çocuklarda görülür. Skuamöz adalar izlenir. Maligndir. Asiner hücreler de izlenir. Özellikle 1-15 yaş arası çocuklarda görülür. Müsinöz kistik neoplazi prekanserözdür. Kadınlarda ve kuyruk kısmında sık görülür. Ovaryan stroma içerir. Asiner hücreli karsinom dolaşıma lipaz salarak metastatik yağ nekrozu yapar. İntraduktal papiller müsinöz tümör prekanserözdür. Kanal tutulumu vardır. Erkeklerde ve baş kısmında sık görülür. Ovaryan stroma yoktur. Solid psödopapiller tümör: Genç kadınlarda daha sıktır. Hemorajik atıklar ile dolu kistik ve solid bileşenlere sahiptir. CTNNB1 (β-katenin) aktivasyonu nedeniyle WNT sinyal yolağında hiperaktivasyonla ilişkilidir. Lokal agresiftir. 96- Prostat adenokarsinomunda somatik mutasyonu en sık görülen gen aşağıdaki kromozomlardan hangisinde yer almaktadır ? A) 1 B) 19 C) 17 D) 21 E) 22 CEVAP: D TMPRSS2 gen mutasyonu prostat adenokarsinomunda en sık görülen somatik mutasyondur. Bu gen 21.kromozmda yer alır. Prostat adenokarsinomu 7;21 ve 17;21 translokasyonları ile gelişir. 97- Elli beş yaşında erkek hasta ağzında çıkan yara şikayetiyle başvuruyor. Hastanın 16 yıldır günde bir paket sigara kullandığı öğreniliyor. Fizik muayenede oral mukozada aşağıda resimde görülen sınırları düzensiz kırmızı renkli yüzeyden kabarık bir lezyon görülüyor. Lezyondabiyopsi yapılıyor. Biyopsi materyalinde in situ karsinom izleniyor.

Buna göre bu hastadaki en olası tümörün maligniteye dönüşüm riski için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir ? A) %1 B) %5 C) %10 D) %25 E) >%25

tusworld.com.tr

CEVAP: E Hastanın 40-70 yaş arası sigara içen erkek hasta olması, lezyonun sınırları düzensiz kırmızı renkli olması ve en önemlisi de mikroskopide in situ karsinom izlenmesi öncelikle eritroplakiyi düşündürmelidir. Eritroplaki premaligndir ve lökoplakiye göre kansere ilerleme riski daha yüksektir. Lökoplakinin kansere dönüşüm riski %5-25’tir.

101. Aşağıdaki ilaçlardan hangisinin kullanımı varfarin kullanan hastada INR’de kısalmaya neden olur? A) Rifampin B) Metranidazol C) Disulfram D) 3. Kuşak sefalosporinler E) Amiodaron

98- I. Diffüz astrositom II. Gliomatozis serebri III. Pilositik astrositom IV. Anaplastik astrositom V. Glioblastom VI. Pleomorfik ksantoastrositom

Cevap: A

CEVAP: D Santral sinir sistemi tümörlerinin WHO dereceleri mutlaka bilinmelidir. Diffüz astrostiom ve pleomorfik ksantoastrositom derece II’dir. · Gliomatozis serebri ve anaplastik astrositom derece III’tür. · Pilositik astrositom derece I · Glioblastom ise derece IV olarak kabul edilir. 99. Ürikozürik etkisinden ötürü akut gut artritinin tedavisinde tercih edilen nonsteroidal antiinflamatuvar ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Tenoksikam B) Oksaprazin C) Ketoprofen D) Naproksen E) Metamizol Cevap: B Oksaprazin ürikozürik etkisinden ötürü, indometazin ise güçlü antiinflamatuvar etkisinden ötürü gut artritinde tercih edilen NSAİİ’lerdir. Aspirin, salisilatlar ve tolmetin gut artritinde kullanılmazlar. 100. Kistik fibroz transmembran kondüktans regülatör (KFTR) inhibisyonu yaparak etki gösteren, antivirallere bağlı gelişen ishal tedavisinde kullanılan ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) İvakaftor B) Linaklotid C) Klofelemer D) Loksiglumid E) Alvimopan Cevap: C CTFR Üzerine Etkili İlaçlar -

Klofelemer: CTFR inhibitörüdür. Antivirallere bağlı gelişen diyare tedavisinde kullanılır.

-

Lumakaftor, İvakaftor: CTFR aktivatörüdür, kistik fibroziste tedavisinde kullanılır.

tusworld.com.tr

ARTTIRANLAR

Farmakokinetik

Amiodaron, Simetidin, Disülfiram, Metronidazol, Flukonazol, Fenilbutazon, Sülfinpirazon, Kotrimeksazol

Farmakodinamik

Salisilat, Sefalosporinler (3. Kuşak), Heparin, Hipertiroid Karaciğer Hastalığı

AZALTANLAR

Farmakokinetik

Barbitüratlar, Kolestiramin, Rifampin

Farmakodinamik

Diüretikler (Loop diüretikler hariç), K vitamini, Genetik direnç, Hipotiroidi

102. Melatonin reseptör agonisti ve 5HT2C antagonisti olan, major depresyon tedavisinde kullanılan ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Zaleplon B) Melagatran C) Tasimelteon D) Trazodon E) Agomelatin

DENEME

Yukarıda verilen glial tümörlerden hangileri Dünya Sağlık Örgütü derecelendirmesine göre derece II olarak kabul edilir ? A) I ve III B) II ve IV C) III ve V D) I ve VI E) IV ve VI

Varfarinin Etkisini Değiştiren Durumlar

Cevap: E Agomelatin belirtilen özelliklere sahip olan antidepresandır. C şıkkındaki çeldirici olan tasimelteon, daha önce TUS’ta sorulmuş olan ramelteon gibi bir melatonerjik agonisttir ve hipnotik olarak kullanılmaktadır. 103. Paratiroid bezinde kalsiyum algılayıcı reseptöre bağlanarak kalsiyum duyarlılığını arttıran sekonder hiperparatiroidi ilacı aşağıdakilerden hangisidir? A) Sevelamer B) Abaloparatid C) Kalsipotriol D) Sinakalset E) Strontium ranelat Cevap: D Sinakalset Paratiroid glandda, kalsiyum gibi davranarak (kalsiyum mimetik) kalsiyum sensitif reseptöre (CaSR) bağlanır ve vücutta kalsiyum miktarı artmış gibi uyarı yaparak PTH salınımını azaltır. Kronik renal hastalığa bağlı veya paratiroid karsinoma bağlı hiperparatiroidizm tedavisinde kullanılır. 104. Meme kanserinde kullanılan, steroid yapıda olup geri dönüşsüz aromataz inhibisyonu yaparak etki gösteren ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Eksemestan B) Letrazol C) Fulvestrant D) Lapatinib E) Dutasterid

Kazananların

dünyası

19

Cevap: A ÖSTROJEN İLİŞKİLİ İLAÇLAR İLAÇ GRUBU

İLAÇ

KULLANIM ALANI

Tamoksifen Toremifen Selektif östrojen reseptör modülatörleri

Saf estrojen reseptör antagonisti

Aromataz inhibitörü (Sentez inhibitörleri)

Raloksifen Bazedoksifen

Meme kanseri

Osteoporoz

Klomifen sitrat (antagonizmaya daha yakın)

PCOS’da ovülasyon indüksiyonu

Fulvestrant

Meme kanseri

Nonsteroid yapı (reversibl inhibisyon): Anastrazol, Letrozol, Fadrazol, Vorozol

Meme kanseri

Steroid yapı (irreversibl inhibisyon): Formestan, Eksemestan, Atamestan

DENEME

105. Aşağıdaki parenteral anestezikler içerisinde yarı ömrü en kısa olan ve bu yüzden kısa süreli cerrahi girişimlerde özellikle tercih edilen hangisidir? A) Ketamin B) Tiyopental C) Etomidat D) Propofol E) Metoheksital Cevap: D Propofol · Genelde kısa süreli cerrahilerde ya da mekanik ventilasyona bağlı hastaların tedavisinde tercih edilir. Çok kısa yarı-ömründen ötürü hem indüksiyonda hem de idamede kullanılabilir. · Antiemetik etkilidir. Bu yüzden subanestezik dozlarda postoperatif emezisi tedavi etmek için kullanılır. · Kalp debisini azaltır ve kan basıncını düşürür. Refleks taşikardiye neden olur. 106. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi antiemetik olarak kullanılmaz? A) Aprepitant B) Apomorfin C) Dronabinol D) Deksametazon E) Dimenhidrinat Cevap: B Apomorfin dopaminerjik agonist olup bu etkisinden ötürü bulantı-kusmaya neden olur. L-dopa kullanımında ortaya çıkan ‘’aç-kapa’’ olayında kullanılan ilaçtır. Bu amaçla kullanım öncesinde ve kullanım esnasında antiemetiklerle birlikte verilmelidir.

20

Kazananların

dünyası

107. Glikoneogenezi baskılamasından ötürü laktik asidoza neden olabilen oral antidiyabetik ajan aşağıdakilerdne hangisidir? A) Gliklazid B) Tolbutamid C) Saksagliptin D) Akarboz E) Metformin Cevap: E Metformin, Fenformin, Buformin AMP bağımlı protein kinaz (AMPK) aktivetisini artırarak etki gösterir. Hiperglisemide, hepatik glukoneogenezi azaltarak, periferal glukoz alımını artırarak, insülin rezistansını azaltarak kan şekerini düşürürür. Beta hücrelerine etki edip insülin salgısına dokunmadığından normoglisemik hastalarda kan şekerini düşürmez. Barsaklardan glukoz emilimini yavaşlatır. Kilo kaybı yapar. Obez çocuklarda erken başlayan tip 2 diyabette kullanılan onaylı tek oral antidiyabetiktir. Gebelerde ve PCOS’da da kullanılır. Trigliserid düşürürler, diyabetin gelişmini geciktirirler. Diyabertik vasküler olan riskini düşürürler. Günümüzde öncelikle başlanan ve en sık kullanılan antidiyabetik ilaç metformin’dir. Bigunaidlerin Yan Etkileri · Bulantı-kusma, şişkinlik · Kan vitmain B12 seviyesinde azalma · Laktik asidoz (en fazla fenformin) · Teratojeniktirler (metformin hariç) 108. D2 ve D3 reseptör parsiyel agonizması yapan ve bu yüzden şizofreninin negatif sempttomlarına karşı güçlü etkinlik gösteren ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Loksapin B) Klorpromazin C) Kariprazin D) Lurasidon E) Zuklopentiksol Cevap: C Kariprazin yeni kullanıma girmiş olan bir antipsikotiktir. D2 ve D3 reseptör parsiyel agonizması ve 5HT2 reseptör antagonizması yaparak etkisini gösterir. D3 reseptör parsiyel agonizması yapmasından dolayı negatif semptomlara etkisi daha belirgindir. 109. Aşağıdakilerden hangisi Alzheimer hastalığının tedavisinde kullanılan antikolinesterazlar arasında yer almaz? A) Eptastigmin B) Donepezil C) Fizostigmin D) Galantamin E) Rivastigmin Cevap: C Fizostigmin iki sebepten ötürü Alzheimer hastalığının semptomatik tedavisinde kullanılmaz; - Kısa etki süresine sahiptir - Periferik enzim inhibisyonu da yapmasından ötürü yan etkileri daha belirgindir. Diğer ilaçlar daha az periferik yan etkiye sahip olmalarından ötürü Alzheimer hastalığının tedavisinde tercih edilen antikolinesterazlardır (RED-Glia).

tusworld.com.tr

Cevap: D YEDEK RESEPTÖRLER (Spare Reseptörler): Eğer dokuda tam agonistin maksimal efikasite göstermesi için ihtiyaç duyulandan daha fazla reseptör varsa, bu fazladan bulunan reseptörlere yedek reseptörler denir. Bu yüzden; agonist tarafından işgal edilen reseptör sayısı, ortaya çıkan etkinin büyüklüğünü direkt belirleyen parametre değildir. · Yedek reseptörlerin tam agonist ile bağlanması durumunda maksimum etkide bir artış meydana gelmez. · Yeterli yedek reseptör varlığında parsiyel agonistler de maksimal agonist etkisine erişebilir. · Yedek reseptör ortamda yok iken, EC50 ve Kd‘yi oluşturan konsantrasyon değerleri yaklaşık olarak birbirlerine eşit parametrelerdir; ancak yedek reseptörlerin varlığında Kd’yi veren konsantrasyona ulaşmak için EC50 değerinden daha fazla agonist konsantrasyonu gerekir. · Yedek reseptör varlığında; non-kompetetif antagonistin konsantrasyon-etki grafiği ilk uygulamada kompetetif antagonizmaya benzer; eğri sağa kayar ve ilk başta Emaks’ta azalma olmaz. Reseptör sayısı, maksimal etki için gereken sayının altına indikten sonra Emaks da azalmaya başlar. Yedek reseptörlerin deneysel olarak varlığını tesbit etmede non-kompetetif antagonistlerden yararlanılabilir. 111. Psödomembranöz enterokolit tedavisinde kullanılan makrosiklik yapılı antibiyotik aşağıdakilerden hangisidir? A) Fidaksomisin B) Teikoplanin C) Metranidazol D) Ornidazol E) Vankomisin Cevap: A Fidaksomisin; makrolid benzeri makrosiklik yapılı antibiyotiktir. RNA polimeraz inhibisyonu üzerinden protein sentezini durdurur. C. Difficile’ye bağlı psödomembranöz enterokolitte oral yoldan kullanılmak üzere endikasyon almıştır. Psödomembranöz enterokolitte kullanılan diğer antibiyotikler nitroimidazol türevi olan metranidazol ve glikopeptid yapılı olan vankomisindir. Metranidazol hafif vakalarda tercih edilirken, orta ve şiddetli vakalarda ilk tercih oral vankomisindir. 112. I- Aspirin, II- Laropiprant, III- Alprostadil Hipolipidemik olarak niasin kullanan bir hastada yukarıdaki ilaçlardan hangisi ya da hangileri yüzde kızarma yan etkisi engellemek için kullanılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II, ve III

Niasin kullanımı durumunda ortaya çıkan yüz kızarması (flushing) yan etkisinin nedeni ciltte aşırı prostaglandin D2 üretimidir. Bu yan etkinin önlenmesi için niasin PG sentez inhibitörü olan aspirin ya da PGD2 reseptör antagonisti olan laropiprant ile birlikte kullanılır. 113. Sadece potasyum kanallarını bloke etmesinden ötürü ‘’saf sınıf III’’ olarak sınıflandırılan antiaritmik ilaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Vernakalant B) Dofetilid C) Sotalol D) İbutilid E) Dronaderon Cevap: B Dofetilid Sadece potasyum kanallarını etkilediğinden saf sınıf III ilaç diye adlandırılır. Atrial fibrilasyonlu hastalarda normal sinüs ritminin korunması için onaylıdır. 114. Aşağıdaki ilaçlardan hangisinin spastik tip nörojenik mesanenin tedavisinde kullanımı yoktur? A) Betanekol B) Solifenasin C) Darifenasin D) Fesoterodin E) Tolterodin Cevap: A Spastik tip nörojenik mesanede kullanılan antiuskarinik ilaçlar; Darifenasin / Solifenasin / Tolterodin / Fesoterodin Glandlar ve düz kaslardaki M3 reseptörlerinin selektif blokörleridirler. Fesoterodin, tolterodinin ön-ilacıdır. Aynı endikasyonda kullanılan oksibutinin, propiverin ve trospiyum, daha az selektiviteye sahiptirler.

DENEME

110. Yedek reseptörlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Yedek reseptörlere tam agonistin bağlanması durumunda, reseptör aktive olur. B) Yeterli yedek reseptör varlığında kısmi agonistler maksimal agonist etkinliğine erişebilir. C) Yedek reseptörlere tam agonistin bağlanması durumunda maksimal efikasitede artış meydana gelmez. D) Yedek reseptör yokluğunda birbiriyle yakın ilişkili olan EC50 ve Kd parametreleri arasındaki ilişki, yedek reseptör varlığında bozulur. E) Yedek reseptörleri saptamada, o reseptörün kompetetif antagonistlerinden faydalanılır.

Pilokarpin ise diğerlerinden farklı olarak, kolinomimetik bir ilaçtır ve diğerlerinin aksine genitoüriner motiliteyi arttırıcı etkinlik göstermektedir. 115. Aşağıdaki opiyat türevi ilaçlardan hangisinin intoksikasyonu durumunda midriyazis ve taşikardi gözlenebilir? A) Oksimorfon B) Metadon C) Buprenorfin D) Meperidin E) Tramadol Cevap: D Meperidin (Petidin): Belirgin antimuskarinik etkilidir (Midriyazis ve taşikardiye neden olabilir). Kalbe (-) inotrop etkilidir. Özellikle tercih edildiği durumlar; inferior MI ve abdomen kolik (safra, renal) ağrılardır. · Metaboliti normeperidin konvülzan etkilidir ve bu yüzden de meperidin epileptiklerde dikkatli kullanılmalıdır. · Doğum travayını geciktirmediği için doğumda kullanışlıdır. · Seratonin geri-alım inhibisyonu yapar ve SSRI ya da MAO inhibitörü kullanan hastalarda seratonin sendromuna neden olabilir.

Cevap: C

tusworld.com.tr

Kazananların

dünyası

21

116. Aşağıdaki antineoplastik ilaçlardan hangisi etkisi Bcr-Abl tirozin kinaz inhibisyonu üzerinden göstermez? A) Dasatinib B) Nilotinib C) Bosutinib D) Pazopanib E) Ponatinib Cevap: D Pazopanib multipl RTK’ları özellikle de VEGR, PDGFR ve raf kinazı inhibe eden bir moleküldür. İlerlemiş renal hücreli kanserde kullanılırlar. İmatinib ve diğer şıklardaki ilaçlar KML tedavisinde kullanılmak üzere endikasyon almış olan Bcr-Abl tirozin kinaz inhibitörleridirler. 117. Aşağıdaki antivirallerden hangisi hepatit C virüsüne karşı kullanılmaz? A) İnterferon-α B) Telbivudin C) Ribavirin D) Boseprevir E) Ledipasvir Cevap: B HEPATİT TEDAVİ SEÇENEKLERİ

DENEME

HBV İlaçları

HCV İlaçları

·

Lamivudin (HIV’de de kullanılır)

·

Ribavirin (RSV’de de kullanılır)

·

İnterferon-alfa

·

İnterferon-alfa

·

Adefovir

·

NS5B inhibitörleri

·

Tenofovir

·

Telbivudin

·

Klevudin

·

Entecavir

o ·

NS5A inhibitörleri o

·

Kazananların

dünyası

Boceprevir, Telaprevir, Faldaprevir, Simeprevir, Asunaprevir, Voksilaprevir, Grazoprevir, Paritaprevir, Gleaprevir

Miravirsen o

22

Ledipasvir, Velpatasvir, Ombitasvir, Elbasvir, Pibrentasvir

NS3/NS4A inhibitörleri o

·

Sofosbuvir, Deleobuvir

Antisense oligonüklotid inhibitörüdür

118. Hiperürisemi ve gut tedavisinde kullanılan, pürin yapısında olmayan ksantin oksidaz inhibitörü aşağıdakilerden hangisidir? A) Rasburikaz B) Probenesid C) Allopurinol D) Sulfinpirazon E) Febuksostat Cevap: E ALLOPÜRİNOL & FEBUKSOSTAT Ksantin oksidaz enzimini bloke ederek ürik asit sentezini inhibe eder. Pürin yapıda olmayan ksantin oksidaz inhibitörü ise; febuksostat’dır. İdrardan ksantin ve hipoksantin atılır. Ürikozürik ve antiiflamatuvar etkisi yoktur. Gutlu veya sekonder hiperürisemili hastalarda akut gut nöbetini önlemek amacıyla kullanılır. 119. Multipl skleroz tedavisinde kullanılan aşağıdaki ilaçlardan hangisi sfingozin-1-fosfat reseptör modülatörüdür ve lenfositlerin lenf nodlarından çıkışını azaltarak etki gösterir? A) Mitoksantron B) Dalfampridin C) Fingolimod D) Glatiramer E) Teriflunomid Cevap: C MS TEDAVİSİNDE KULLANILAN İLAÇLAR Antiinflamatuar

Steroid, İnterferon-beta, Siklofosfamid

Alemtuzumab

Anti-CD52

Natalizumab

Anti-integrin

Ocrelizumab

Anti-CD20

Dalfampridin

K+ kanal blokajı yapar. Yürümeyi hızlandırır.

Fingolimod

Sfingozin-1-fosfat reseptör agonistidir. Lenfositlerin resirkülasyonunu azaltır.

Teriflunomid

Pirimidin sentaz inhibitörü

Mitoksantron

DNA interkalasyonu

Glatiramer

T-helper indüksiyonu

120. Aşağıdakilerden hangisi karvedilolün özellikleri arasında yer almaz? A) İntrensek sempatomimetik aktivite B) Adrenerjik α1 reseptör blokajı C) Antioksidan etki D) Selektif olmayan β reseptör blokajı E) Kalsiyum kanal blokajı Cevap: A Karvedilol parsiyel agonistik aktiviteye (intrensek sempatomimetik aktivite-ISA) sahip değildir. Alfa blokaj ve kalsiyum kanal blokajı yapmasından ötürü güçlü antihipertansif etkisi olan üçüncü kuşak bir beta blokördür. Antioksidan özelliklerinden ötürü kalp ve damar düz kası üzerindeki oksidan hasarı geciktirir.

tusworld.com.tr

KLİNİK BİLİMLER

Cevap: E

1.

3. 35 yaşında erkek hasta 1 haftadır mevcut olan halsizlik, bitkinlik, gözlerde sararma ve diş eti kanaması şikayetleri nedeniyle hastaneye başvuruyor. Özgeçmişinde bilinen kronik bir hastalık öyküsü olmadığı öğrenilen hastanın yakın zamanda herhangi bir ilaç kullanım hikayesi bulunmuyor. 10 gün önce hayvan kesimi esnasında gözüne kan sıçradığını belirten hastanın fizik muayenesinde alt ekstremitelerde peteşiler, skleralarda ikter olduğu gözleniyor. Yapılan laboratuvar tetkiklerinde beyaz küre değeri 15.000/mm3, hemoglobin 12 mg/dL, trombosit değeri 11.000/mm3, kreatinin 1,2 mg/dl, AST 410 U/L, ALT 390 U/L, total bilirubin 4,6 mg/dL, indirekt bilirubin 3,2 mg/dL, CK değeri 2700 U/L (40-300 U/L), INR değeri 2,2 olarak saptanıyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Bruselloz B) Sıtma C) Kırım – Kongo kanamalı ateşi D) Meningokokkal septisemi E) Şarbon

Sıtma, enfeksiyon hastalıklarının değişmez önemli konularından birisi. Sıtmayı değerlendirirken dikkat edeceğimiz noktalardan biri “cidd falciparum sıtması”. Çünkü prognozu diğer tiplere göre daha kötü seyreder. SITMA - KLİNİK BULGULAR • İlk bulgular viral hastalık bulgularına benzer şekilde nonspesifiktir; kötü hissetme, baş ağrısı, halsizlik, abdominal rahatsızlık, kas ağrısı ve ateş. Bulantı, kusma ve ortostatik hipotansiyon yaygın olarak görülür. • İmmünize olmamış kişiler ve çocuklarda ateş genelde 40 dereceyi geçer ve beraberinde taşikardi ve bazen de deliryum tablosu ortaya çıkar. Jeneralize nöbetler spesifik olarak falciparum sıtması ile ilişkilidir. Ensefalopati gelişiminin habercisi olabilir (serebral malarya). • Hepatosplenomegali görülür. Hafif sarılık özellikle erişkinlerde yaygın bulgulardan biridir. Sıtmada normalde döküntü görülmez. Deri ve mukozal membranlarda peteşiyal hemorajiler sadece ciddi falciparum sıtmasında ve çok nadir olarak görülür. Cevap: D 2. A) B) C) D) E)

Aşağıdakilerden hangisi premenopozal kadınlarda tekrarlayan üriner sistem enfeksiyonlarının gelişiminde rol oynayan faktörlerden biri değildir? Sık cinsel temas Spermisid kullanımı Birden fazla cinsel partnerin olması Annede üriner sistem enfeksiyonu öyküsü olması İlk üriner sistem enfeksiyonunu 15 yaşından sonra geçirmek

Üriner sistem enfeksiyonlarında risk faktörlerinin irdelendiği biraz ayrıntı bilgi isteyen bir soru… ÜRİNER SİSTEM ENFEKSİYONLARI - RİSK FAKTÖRLERİ • Spermisidle birlikte diyafram kullanımı, sık cinsel ilişki ve daha önceden üriner sistem enfeksiyonu hikayesi olması akut sistit için bağımsız risk faktörleridir. • Sağlıklı postmenopozal kadınlarda cinsel aktivite, diyabet ve inkontinans risk faktörleridir. Sağlıklı genç kadınlarda piyelonefrit ile ilişkili olan risk faktörleri sık cinsel ilişki, yeni bir cinsel partner, önceki 12 ay içinde ÜSE geçirmek, annede ÜSE öyküsü, diyabet ve inkontinanstır. Piyelonefrit, öncesinde bir sistit olmadan da gelişebilir. • Premenopozal kadınlarda rekürren ÜSE için risk faktörleri sık cinsel ilişki, spermisid kullanımı, yeni bir cinsel partner, ilk ÜSE ‘yi 15 yaşından önce geçirmek ve annede ÜSE öyküsü olmasıdır. Postmenopozal kadınlarda rekürren ÜSE için risk faktörleri ise premenopozal dönemde ÜSE öyküsü olması, sistosel ve üriner inkontinans gibi mesane boşalmasını etkileyen anatomik bozukluklardır. • ÜSE olan erkeklerde, çoğunluğu prostat hipertrofisine sekonder olmak üzere fonksiyonel veya anatomik anormallik mevcuttur. Sünnetsiz olmak da ÜSE riskinde artışa yol açar.

tusworld.com.tr

Bu soruda yaygın karaciğer hasarı ve dissemine intaravasküler koagülasyon kliniği gelişmiş bir hasta ile karşı karşıyayız… Şikayetlerin 1 hafta içinde başlayıp hızlıca ilerlemesi ve hayvan kesimi sonrası skleradan etkenin bulaşmış olması hastanın öyküsünde dikkati çeken noktalardır. Laboratuvarda tombositopeni, lökositoz, karaciğer hasarı ve DİK bulguları olduğunu gördüğümüz bu tabloda hasta ile ilgili tüm bilgilerimizi birleştirdiğimizde ön planda Kırım – Kongo kanamalı ateşi hastalığını düşünmeliyiz. Kırım – Kongo kanamalı ateşinin kene ısırmasının yanında, viremi gelişmiş hayvan ile temas sonrasında da gelişebileceğini unutmamamız gerekir. KIRIM - KONGO KANAMALI ATEŞİ Kene ısırması ile bulaşır. Evcil hayvanlar hasta olmazlar fakat viremi geliştirirler. Bu nedenle enfekte olan koyunların kırpımı, hayvan kesimi ya da yakın zamanda kesilmiş hayvan ile temas edilmesi esnasında virüsün bulaşma riski vardır. Nozokomiyal epidemiler yaygındır ve enfekte kan ile temas ve iğne ucu batmasıyla gerçekleşir. Bazı hastalarda sarılık ile seyreden yaygın karaciğer hasarı görülür. Laboratuvar bulguları dissemine intravasküler koagülasyon ile uyumludur ve AST, CK ve bilirubin değerlerinde yükselme görülür. Hayatını kaybeden kişilerin laboratuvar verilerine bakıldığında bu marker ‘lardaki değişimler daha belirgindir. Lökopeniye nazaran lökositoz daha çok görülür. Ek olarak, trombositopeni belirgindir ve erken dönemde ortaya çıkar. Tedavide intravenöz ribavirin kullanımı etkili olabilmektedir. Herhangi bir insan ya da hayvan aşısı yoktur. Cevap: C 4. A) B) C) D) E)

DENEME

A) B) C) D) E)

Sıtmada görülebilen aşağıdaki klinik bulgulardan hangisi hastada özellikle ciddi falciparum sıtması geliştiğini düşündürür? Ortostatik hipotansiyon Hepatosplenomegali Sarılık Deri ve mukozal membranlarda peteşiler Taşikardi

Bir önceki soruda kliniği verilen hastanın tedavisinde aşağıdaki ilaçlardan hangisi etkili olabilmektedir? Streptomisin Ribavirin Seftriakson Foskarnet Kloramfenikol

Kırım – Kongo kanamalı ateşi hastalığının tedavisinde intravenöz ribavirin kullanımı etkili olabilmektedir. Herhangi bir insan ya da hayvan aşısı yoktur. Cevap: B

Kazananların

dünyası

23

5. A) B) C) D) E)

Vazovagal senkopun tedavisinde aşağıdakilerden hangisinin yapılması uygun değildir? Su ve tuz alımının arttırılması Midodrin kullanımı Prodromal semptomları olan hastalara izotonik egzersizlerin ögretilmesi ve uygulanması Tetikleyici durumlardan kaçınılması ve hastaların bilgilendirilmesi Motivasyonu yüksek genç hastalarda tilt alıştırılması

SENKOP TEDAVİ: Refleks senkop:

Davranış değişikleri, ön bulguları olan hastalarda izometrik egzersiz eğitimi, midodrine ( konservatif tedaviye dirençli hastalarda)

8.

A) B) C) D) E)

Hastada en olası tanı kardiyak tamponaddır. Tamponadın en sık nedeni perikardın malign infiltrasyonlarıdır. Kardiyak acil bir durumdur. Tanıya yönelik ilk yapıması gereken ekokardiyografidir. Cevap: D 9.

Ortostatik hipotansiyon:

Bol sıvı ve tuz alımı, vazodilatatör tedaviden kaçınılması, midodrin

Kardiak senkop:

Altta yatan hastalığın tedavisi, pacemaker

DENEME

Vazovagal senkop uzun süre ayakta kalmaya ya da duygusal strese bağlı gelişen refleks senkoptur. Tedavisinde izometrik egzersiz eğitimi, midodrin, bol sıvı tüketilmesi tavsiyesi ve tilt masa testi alıştırılması kullanılır. Cevap: C 6. A) B) C) D) E)

Aşağıdakilerden hangisi mitral darlığı fizik muayene bulguları için yanlıştır? S1 sert olarak duyulur. Middiastolik üfürüm duyulur. AF gelişmemiş olan hastalarda sistolden hemen önce üfürümün şiddetinde artma izlenir. Pulmoner hipertansiyon gelişmiş olan hastalarda pulmoner odakta Graham-Steell üfürümü duyulabilir. Üfürümün şiddeti mitral darlığının ciddiyetini gösteren bir fizik muayne bulgusudur.

Mitral darlığında darlığın ciddiyetini gösteren fizik muayene bulguları: 1-Üfürümün uzunluğu (süresi) 2-S2 ile açılma sesi arası sürenin kısalığı Cevap: E 7. A) B) C) D) E)

Aşağıdaki durumların hangisinde kalıcı pacemaker endikasyonu yoktur? AV tam blok Hasta sinus sendromu Yavaş ventrikül yanıtlı AF Mobitz tip 2 blok Atrial flutter

Elli bir yaşında bayan hastada, onkoloji servisinde akciğer adenokanseri nedeni ile kemoterapi alırken ani nefes darlığı gelişiyor. Hastanın yapılan fizik muayenesinde boyun venöz dolgunluğu ve hipotansiyon dışında bulgu saptanmıyor. Hastanın çekilen EKG ‘sinde voltaj düşüklüğü izleniyor. Bu hastada tanıya yönelik yapılması gereken ilk tetkik aşağıdakilerden hangisidir? Akciğer grafisi Toraks tomografisi Ventilasyon – perfüzyon sintigrafisi Ekokardiyografi D – dimer

A) B) C) D) E)

Aşağıdaki durumlardan hangisinde hemoptizi beklenen bir bulgu değildir? Astım Pulmoner tüberküloz Bronşiektazi Akut akciğer ödemi Aspergilloma

Hemoptizi · Öksürmekle parlak kırmızı renkli kan gelmesidir. · Hemoptizinin en sık nedeni kronik bronşittir. · Masif hemoptizi (>200ml/gün) en sık bronşiyal arter kaynaklıdır. Masif hemoptizinin en sık nedeni aktif tüberkülozdur. · Fungal hastalıklarda da hemoptizi olabilir. En sık neden fungus topudur. Etken aspergillustur. · Pulmoner embolide infarktüs eklendiğinde hemoptizi olur. Beraberinde plöretik ağrı ve plevral sıvı bulunabilir. · Diğer önemli hemoptizi nedenleri: Bronşektazi, neoplazmlar, mitral darlığı, vasküler malformasyonlar, travma, kanama diatezleri, vaskülitler (Goodpasture, Wegener, Behçet,PAN), yabancı cisim, idiopatik hemosiderozistir. Cevap:A

ARDS ve Astım’da hemoptizi görülmesi beklenmez. 10. Kırk yaşında bir kadın hasta bacaklarında dokunmakla ağrılı, kırmızı-morumsu, deriden hafif kabarık, 4-5 cm çapında lekeler; ayak, topuk ve diz eklemlerinde ağrı ve ateş şikâyetleriyle başvuruyor. Çekilen posteroanterior akciğer grafisinde bilateral hiler dolgunluk saptanıyor ve parankim alanları normal olarak değerlendiriliyor. Yapılan fizik muayen ede göz dibinde anterior üveit belirleniyor. Laboratuvar incelemelerinde hiperkalsemi dışında diğer sonuçlar normal olarak değerlendiriliyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Sarkoidoz B) Behçet hastalığı C) Histoplasmozis D) Castleman hastalığı E) Hodgkin lenfoma

Atrial flutterda kalıcı pacemaker endikasyonu yoktur. Hız kontrolü amaçlı beta blokör, kalsiyum kanal blokörü yada digoksin tercih edilebilir. Tedavisi ve yönetimi AF ye benzer. Cevap: E

24

Kazananların

dünyası

tusworld.com.tr

Sarkoidoz Bulguları: · Akciğer: İnterstisyel akciğer hastalığı, bilateral hiller LAP · Deri : Eritema nodozum (en sık deri bulgusu), lupus Pernio, skatrisyel alopesi · Göz : Üveit, keratokonjuktivitis sikka , optik nörit, papil ödemi · Endokrin: Hiperkalsemi, hiperkalsiüri, panhipopituitarizm · Böbrekler: Nefrokalsinozis, interstisyel nefrit, glomerülonefrit · Karaciğer :Hepatomegali, KCFT’de bozulma, granülomatöz hepatit, intrahepatik kolestaz, siroz · Kalp : Kardiyomiyopat, AV blok, ventriküler artimiler, kor pulmonale · SSS : Menenjit, nöropati (7. kranial sinir tutulumu), diabetes insipidus · Kas İskelet : Artrit Cevap:A 11. Akut lober pnömonisi olan bir hastada karakteristik vokal fremitus, perküsyon bulgusu, oskültasyonda krepitan ral ve tuber sulf duyulması bulguları aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir? Vokal fremitus / Perküsyon bulgusu/ Krepitanral / Tuber sulf A) Normal / Rezonan / Yok/ Yok B) Artmış / Matite / Var / Var C) Azalmış / Hipersonorite / Yok / Yok D) Azalmış / Matite / Yok / Var E) Artmış / Matite / Yok / Yok Tipik pnömonide fizik muayene: · Dinlemekle solunuma iştirak azalır. ·

Palpasyonda vokal fremitusta artış

· Perküsyonda matite · Dinlemekle tüber sufl-krepitan ral Cevap:B

12. Altmış yedi yaşında bir erkek hasta nefes darlığında artış ve şuur bulanıklığı şikâyetleriyle getiriliyor. Hastanın kronik obstrüktif akciğer hastalığı tanısıyla düzenli olarak ilaç kullandığı öğreniliyor. Fizik muayenede kan basıncı 80/60 mmHg, solunum sayısı 35, konfüze ve ajite olarak saptanıyor; iki taraflı ronküsler duyuluyor. Arter kan gazları analizinde pH 7.2, PaCO2 75 mmHg, PaO2 40 mmHg olarak bulunuyor. Hastaya endotrakeal entübasyon yapılarak mekanik ventilasyon desteği veriliyor. Bu hastada noninvaziv mekanik ventilasyon tercih edilmemesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Hastanın şokta olması B) PaCO2 nin 45 mmHg nin üzerinde olması C) Solunum sayısının 24 ün üzerinde olması D) pH nin 7.35 in altında olması E) Dispnede artma olması KOAH akut alevlenme tedavi: · O2 inhalasyon tedavisi · Kısa etkili beta2 agonist ve antikolinerjilk · Antibiyotik · Kortikosteroid · Mekanik ventilasyon o Endikasyonları: - pH 45 mmHg ve - Solunum sayısı > 24 olmasıdır. o Öncelikli olarak non-invaziv mekanik ventilasyon (NIMV) uygulanmalıdır. o Kardivasküler instabilite (hipotansiyon, miyokard infarktüsü vs ) ve bilinç bulanıklığı NIMV için kontrendike durumlardır. Bu hastalara başlangıcta invaziv mekanik ventilasyon uygulanmalıdır. o Non-invaziv mekanik ventilasyona yanıt alınamayan hastalara invaziv mekanik ventilasyon uygulanmalıdır. Cevap:A

DENEME

SARKOİDOZ Sarkoidoz kazeifikasyon göstermeyen granülomlarla karakterize ve multisistem tutulum yapan inflamatuvar bir hastalıktır. · En sık 20-40 yaş arası görülür. · Kadınlarda daha sıktır. · Olguların %30-60’ ı asemptomatiktir. Klinik olarak hastalar çoğunlukla öksürük ve nefes darlığı şikayetleri ile başvururlar. Gece terlemesi, kilo kaybı, halsilik gibi semptomlar da olabilir. En çok akciğerleri tutar, sırasıyla diğer sık tutulan organlar cilt, göz ve karaciğerdir.

13. 65 yaşında bir erkek hasta sağ ayak bileğinde ağrı, şişlik ve kızarıklık şikayeti nedeniyle polikliniğe başvuruyor. Özgeçmişinde hastanın diyabeti ve hipertansiyonu olduğu, kronik böbrek hastalığı nedeniyle 10 yıl önce renal transplantasyon yapıldığı ve 2 yıl önce de laparoskopik kolesistektomi operasyonu geçirdiği öğreniliyor. Semptomatik tedavinin ardından alınan eklem sıvısı örneğinde romboid görünümlü kristaller saptanan hastanın çekilen grafisinde subperiostal rezorbsiyon olduğu gözleniyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Kemiğin Paget hastalığı B) Gut C) Primer hiperparatiroidi D) Sekonder hiperparatiroidi E) Tersiyer hiperparatiroidi Artritle gelen ve özgeçmişinde birçok kronik problemin bir arada olduğu bir dahiliye hastası profiliyle bu soruda karşı karşıyayız… Grafide subperiostal rezorbsiyonun görülmesi direkt olarak hiperparatiroidi tanısını koydurur.

tusworld.com.tr

Kazananların

dünyası

25

Bundan sonraki aşamada primer-sekonder-tersiyer ayırıcı tanısını yapmamız gerekiyor. KBY nedeniyle hastaya renal transplantasyon yapıldığını görüyoruz. Renal transplantasyon sonrası gelişen hiperparatiroidi durumunda tersiyer hiperparatiroidi düşünmeliyiz. Bu zeminde gelişen hiperkalseminin hastada safra kesesi taşlarına ve sağ ayak bileğinde gelişen yalancı guta sebep olduğunu görüyoruz. Yalancı gutta eklem sıvısı örneğinde romboid şekilli kristaller saptanır. Hiperparatiroidi zemininde peptik ülser, hipertansiyon, psikoz gibi klinik bulguların ortaya çıkabileceğini de unutmamalıyız. Cevap: E 14. Aşağıdaki antidiyabetik ilaçlardan hangisinin doğrudan veya dolaylı olarak kilo verdirici etkisi bulunmamaktadır? A) Nateglinid B) Metformin C) Liraglutid D) Amilin E) Empagliflozin

DENEME

Diyabet tedavisi TUS’ta her zaman güncel olarak sorulan ve sorulmaya devam edilecek konulardandır… Kilo verdiren antidiyabetikleri mutlaka iyi bilmeliyiz. Kilo verdiren antidiyabetik ilaçlar: · Metformin (GIS irritasyonu etkisi nedeniyle dolaylı olarak verdirir. Doğrudan kilo verdirici değildir) · Amilin agonisti (pramlintid) · GLP – 1 agonistleri (eksenatid, liraglutid vs) · SGLT – 2 inhibitörleri (dapagliflozin, empagliflozin, kanagliflozin vs) Cevap: A 15. 58 yaşında bir erkek hasta halsizlik, ellerde titreme, terleme, kilo kaybı ve çarpıntı şikayetleri nedeniyle başvuruyor. Bu şikayetleri oluştuğunda şekerli besinler tükettiğini ve sonrasında şikayetlerinde düzelme olduğunu ifade eden hastanın farklı günlerde ölçülen kan şekeri değerlerinin 45 mg/ dL, 50 mg/dL ve 40 mg/dL olduğu görülüyor. Bu hastanın ayırıcı tanısında aşağıdakilerden hangisi en az düşünülmelidir? A) Retroperitoneal fibrosarkom B) Hepatoselüler karsinom C) İnsülinoma D) Malign mezotelyoma E) Yaygın karaciğer metastazlı kolon karsinomu Hipoglisemiyle gelen bir hastada ayırıcı tanının sorgulandığı bir soru… Hastanın kan şekeri ölçümlerinde hipoglisemisinin olduğunu, hipoglisemiye bağlı adrenerjik semptomlarının olduğunu ve bu semptomların şeker tüketimiyle düzeldiğini yani Whipple triadının gerçekleştiğini görmekteyiz. Soruda kilit nokta hastanın kilo kaybının olmasıdır. Şıklardaki bütün tümörler hipoglisemi yapabilir fakat insülinomada kilo kaybı olmaz.

Cevap: C 16. 42 yaşında bir kadın hasta son zamanlarda bacaklarında ve yüz bölgesinde giderek artan şişlik yakınması nedeniyle hastaneye başvuruyor. Özgeçmişinde bilinen hipertansiyonu olan hastanın fizik muayenesinde abdominal obezitesi ve 4+ pretibial ödemi olduğu görülüyor. Yapılan laboratuvar tetkiklerinde WBC 8700/mm3, hemoglobin 13,4 mg/dL, trombositler 159.000/mm3, üre 75 mg/dL, kreatinin 2,1 mg/dL, AST 20 U/L, ALT 32 U/L, total kolesterol 400 mg/dL (0-200 mg/dL), trigliserit 450 mg/dL (0-150 mg/dL), LDL kolesterol 140 mg/ dL (50-130 mg/dL), total protein 4,3 mg/dL, albümin 2,2 mg/ dL, sodyum 141 mEq/L, potasyum 4,7 mEq/L, klor 97 mEq/L, tam idrar tetkikinde 20 eritrosit, 3+ proteinüri tespit ediliyor. Hastanın toplanılan 24 saatlik idrarında 5,5 gr/gün proteinüri saptanıyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Membranproliferatif glomerülonefrit B) Konjestif kalp yetmezliği C) Polianjiitis ile birlikte granülomatozis (Wegener granülomatozu) D) Fokal segmental glomerüloskleroz E) Membranöz glomerülonefrit Ödem şikayetiyle başvuran bir hastada ayırıcı tanının sorgulandığı ve dahiliyede yakın zamanda değişen bir bilginin vurgulanması amacıyla sorduğumuz sorulardan biridir.. Aslında soru karmaşık gibi görünmekle birlikte basit bir yaklaşımla kolaylıkla çözülebilecek bir sorudur. Hastanın ödemi olduğu, laboratuvarında hipoalbüminemisi, hiperlipidemisi, hematürisi ve nefrotik düzeyde proteinürisinin olduğunu görmekteyiz. İşte dahiliyede değişen bilgi tam bu noktada aklımıza gelmeli ! Erişkin bir hastada nefrotik sendromun en sık nedenini sorguluyoruz. Tabi ki cevap fokal segmental glomerüloskleroz olmalıdır. Obezite ve hipertansif nefropati zemininde FSGS gelişebileceği de unutulmamalıdır. FSGS etiyolojisinde yer alan her durum bir vaka sorusu olarak karşımıza çıkabilir dikkat !!! FOKAL SEGMENTAL GLOMERÜLOSKLEROZ • Patolojide ve artık Dahiliye’de primer nefrotik sendromun en sık nedenidir. • Eroin ve damardan ilaç kullanımı olanlarda sıktır, HIV ile ilişkilidir. • Orak hücreli anemi ve VUR ile ilişkisi saptanmıştır. • Obesite ve hipertansif nefropatide FSGS görülebilir. • Bowman’ın visceral tabakasının proliferasyonu ile meydana gelebilir. • Mezengiyumda IgM ve C3 birikimi vardır.

26

Kazananların

dünyası

tusworld.com.tr

17. Bilinen pankreas adenokarsinomu nedeniyle takip edilmekte olan 64 yaşında bir erkek hasta rutin kemoterapi tedavi rejimi verilmek üzere servise yatırılıyor. Premedikasyon amacıyla palonosetron, deksametazon, aprepitant üçlüsünden oluşan tedavi verilmekteyken hasta ani başlayan sağ yan ağrısı şikayeti olduğunu belirtiyor. Tedavisi durdurulan hastanın yapılan tetkiklerinde hematüri ve kreatinin değerinde yükseklik olduğu tespit ediliyor. 6 ay önceki tetkiklerinde bu değerlerin normal olduğu görülen hastaya o dönemde proteinüri nedeniyle böbrek biyopsisi yapıldığı ve biyopsi sonucunun “bazal membranda yaygın kalınlaşma ve subepitelyal granüler IgG ve C3 birikimi” şeklinde raporlandığı görülüyor. Bu hastada kesin tanı için ilk yapılması gereken test aşağıdakilerden hangisidir? A) Renal biyopsi B) Renal venografi C) Renal anjiyografi D) Renal BT anjiyografi E) Renal doppler ultrasonografi Onkoloji, nefroloji ve patoloji bilgilerimizi birleştirmemiz gereken biraz zor bir soru.. Hastanın pankreas kanseri gibi solid bir tümörünün olduğunu ve tedaviye başlanacağı esnada sağ yan ağrısı şikayeti geliştiğini görmekteyiz. Tetkiklerinde böbrek yetmezliği ve hematürinin de eşlik ettiğini görüyoruz. Özgeçmişine baktığımızda patoloji raporunun bize söylediği hastanın membranöz glomerülonefrit tanısının olduğudur. Solid kanser zemininde en sık görülen paraneoplastik böbrek hastalığı membranöz glomerülonefrittir. Ayrıca hastadaki klinik tablo renal ven trombozunu göstermekte çünkü erişkin bir hastada renal ven trombozunun en sık sebebi membranöz glomerülonefrittir (MGN). MGN ve solid kanser tanısı olan bir hastada ani başlayan yan ağrısı, hematüri, böbrek yetmezliği gördüğümüzde aklımıza ilk olarak renal ven trombozu gelmelidir. Renal ven trombozunda altın standart tanı yöntemi ise renal venografidir. Tanıda ilk yapılacak tetkik renal doppler USG’dir fakat soruda kesin tanı sorulduğundan cevap renal venografi olmalıdır. Cevap: B 18. Aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisinin malign mezotelyoma gelişiminde rolü bulunmaktadır? A) Simian virüs 40 (SV40) B) İnsan immünyetmezlik virüsü (HIV) C) Ebstein – Barr virüs (EBV) D) İnsan papilloma virüsü (HPV) E) Hepatit C virüsü (HCV) Kanser ve mikroorganizma ilişkisi TUS’ta her zaman soru potansiyeli taşıyan konulardandır. O nedenle iyi bilinmelidir.. KANSERE NEDEN OLAN MİKROORGANİZMALAR S.hematobium → Mesane Ca HBV → HCC HCV → HCC HIV → Kaposi Sarkomu, Hodgkin lenfoma, Non-hodgkin lenfoma HPV → Serviks Ca HTLV-1 → T hücreli lenfoma HTLV-2 → Kıllı hücreli lenfoma

tusworld.com.tr

HTLV-5 → Kutanöz T hücreli lenfoma SV40 → Ependimom, Koroid pleksus tümörü, malign mezotelyoma EBV → Hodgkin lenfoma, Burkitt Lenfoma, Santral sinir sistemi lenfoması, X’e bağlı lenfoproliferatif Sendrom, Nazofaringeal karsinom, Mide adenokarsinomu (%10) Cevap: A 19. FMF ataklarında aşağıdaki sitokinlerden hangisinin kontrolsüz artışı söz konusudur? A) İL-1 B) İL-6 C) İL-8 D) TGF-B E) İL-10 FMF ataklarında kontrolsüz sitokin salınımından ve ataklardan İL-1 artışı sorumludur. Ana tedavi kolşisin tedavisidir. Ancak son yıllarda dirençli hastalarda kolşisin yanına İL-1 antagonisti anakinra da kullanılmaya başlamıştır. Cevap: A 20. Aşağıdaki romatolojik hastalıkların hangisinde, hastalığın aktif döneminde sedimentasyon artmış iken C-reaktif protein normal olabilir? A) Ankilozan spondilit B) Poliarteritis nodosa C) Sistemik lupus eritematosus D) Romatoid artrit E) Wegener granulomatozisi DENEME

• Hematüri ve hipertansiyon sık görülür. • Tübüler anomaliler sonucu aminoasidüri ve glukozüriye rastlanabilir. • Prognozu kötüdür, genellikle KBY’ye ilerler. Steroid ile iyileşmez. • Renal transplantasyon sonrası greft kaybına en sık neden olan glomerülonefrittir. Cevap: D

SLE’nin aktivasyon döneminde sedimentasyon artmış olarak saptanır. Ancak C-reaktif protein (CRP) yüksekliği var ise SLE’de hastalık aktivasyonundan çok altta yatan bir enfeksiyon araştırılmalıdır. Cevap:C 21. Romatoid artrit hastalarında aşağıdakilerden hangisinin tutulumu en az olasıdır? A) MTF B) Diz eklemi C) PIF D) Sakroiliak eklem E) Temporomandibular eklem RA en sık PİF ve MKF eklemlerini tutar. DİF, sakroiliak eklem ve servikal eklem dışı omurga eklemlerini tutması beklenmez. Cevap: D 22. 42 yaşında kadın hasta 1 aydır gözlerinde sararma ve kaşıntı şikayetleri ile başvuruyor. Kaşıntısı antihistaminik tedavisi ile geçmeyen hastanın fizik muayenesinde skleralar ikterik, göz çevresinde ksantelezmalar ve ciltte kaşıntı izleri görülüyor. Hastanın bakılan tetkiklerinde ALT:76, AST:64, ALP:1050 U/L olarak geliyor. Hastanın total bilirubin:2.3 mg/dl, kreatinin:0.8 mg/dl ve albümin normal olarak geliyor. Elisa markırları(-) olan hastanın gönderilen otoantikorlarından AMA(+) olarak saptanıyor. Bu hastada en olası tanı için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) En sık başvuru semptomu kaşıntıdır B) İntrahepatik safra yollarını tutan otoimmün bir hastalıktır C) İmmünglobulinlerden özellikle Ig G belirgin artmış beklenir D) Karaciğer biyopsisinde kırmızı safra yolları görülür E) Genç-orta yaş kadınlarda görülür

Kazananların

dünyası

27

Primer biliyer sirozda Ig M artışı beklenir. Ig G özellikle otoimmün hepatitte yüksek beklenir.

Cevap: E

Cevap: C

DENEME

23. Aşağıdakilerden hangisinde kronik hepatit B tedavi endikasyonu bulunmaktadır? A) HBsAg(+), HBV-DNA:18 IU, HBeAg(+), ALT hafif artmış B) HBsAg(+), HBV-DNA:4000 IU, HBeAg(+), ALT normal C) HBsAg(-), HBV-DNA (-), HBeAg(-), ALT 2 kat artmış D) HBsAg(+), HBV-DNA: 4000 IU, HBeAg(-), ALT 2 kat artmış E) HBsAg(+), HBV-DNA:1200 IU, HBeAg(-), ALT hafif artmış Kronik aktif hepatit B’nin tedavi endikasyonları: Hbeag+, HBV-DNA>20 bin IU, ALT 2 kattan fazla artmış ise Hbeag(-), HBV-DNA>2000 IU, ALT 2 kattan fazla artmış ise Bu hastalara antiviral tedavi verilir. Cevap: D 24. Waldenstrom makroglobulinemisi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) Hiperkalsemi görülmez B) Kemik iliğinde lenfoplazmositer hücre artışı vardır C) Periferik yaymada rulo formasyonu görülür D) Ig G tipinde monoklonal gamopati vardır. E) Rituksimab tedavide kullanılır Waldenstrom makroglobulinemisinde Ig M tipinde monoklonal gamopati görülür. Yaygın LAP ve organomegali görülürken, böbrek yetmezliği ve kemiklerde litik lezyonlar izlenmez. Cevap: D

26. Aşağıdakilerden hangisi akut miyeloid lösemide (AML) kötü prognostik göstergeler arasında değildir? A) 69 yaşında olmak B) WBC sayısının 100 bin olması C) Tedaviye sekonder gelişen AML D) AML M2 alt tipi olması E) ECOG performans skorunun 2’nin üzerinde olması AML’nin M2, M3 ve M4 alt tipleri kötü prognostik göstergeler arasında yer almaz. En iyi prognozlu alt tip M3’dür. Şıklarda verilenler prognozu kötüleştiren faktörlerdir. LDH ve lökosit yüksekliği, 60 yaş üstü olmak, kötü performans skoru ve tedaviye sekonder gelişen AML kötü prognostik göstergeler arasında yer alır. Cevap: D 27. I. < 2mg/kg/günden 15 gündür steroid tedavisi almakta olan çocuk II. > 20 mg/günden 10 günlük steroid tedavisini dün tamamlanmış olan 15 kg çocuk III. > 2m/kg/günden 3 gündür steroid tedavisi almakta olan çocuk Yukarıdaki durumların hangilerinde canlı aşı uygulaması yapılabilmektedir? A) I B) I ve II C) I, II, III D) II ve III E) I ve III

25. Aşağıdaki hematolojik hastalıkların hangisinde kuru kemik iliği (DRY-TAP) bulgusu beklenmez? A) Saçlı hücreli lösemi B) Primer miyelofibrozis C) Akut miyeloid lösemi - M7 D) Miyelofitizik anemi E) Sideroblastik anemi Sideroblastik aneminin kemik iliği bulgusu ring sideroblastlardır. DRY-TAP bulgusu beklenmez.

28

Kazananların

dünyası

tusworld.com.tr

Steroid Alan Çocuklarda Canlı Aşılama Uygulaması

28. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda hipereozinofiliye neden olan durumlardan biri değildir? A) Löffler sendromu B) İlaç hipersensivitesi C) Giardia Lamblia D) Allerjik rinit E) Askariasis enfeksiyonu Daha önce TUS’ta E. Coli enfeksiyonlarının hipereozinofili yapmadığı sorulmuştu. Eozinofil artışı yapmayan iki paraziter vardır: 1) Giardia Lamblia 2) Enterobius vermicularis

CEVAP: D 30. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda astım tanısının konulmasında faydalanılan astım prediktif indeksleri içerisinde yer almaz? A) Allerjik rinit B) İnhaler allerjen duyarlılığı C) Kronik ürtiker D) Egzema E) Soğuk algınlığı dışında vizing

DENEME

CEVAP: B

CEVAP:C 29. Kuyumcu dükkanında çırak olarak çalışan 10 yaşındaki erkek çocuk baygın bulunması üzerine çağrılan 112 ekibi tarafından acil servise getirildi. Geliş fizik muayenesinde genel durumu kötü, bilinci kapalı, TA: 80/40 mmHg, nabzı 50/dk, spontan solunumu yok, ışık refleksleri -/- ve GKS Skoru 3 olan hastanın ağzından belirgin acı badem kokusu gelmekteydi. Entübe edilerek yoğun bakım ünitesine yatırılan hasta mekanik ventilatöre bağlanıp semptomatik tedavi başlanmıştır. Zehirli madde aldığı tahmin edilen bu hastada en olası zehirlenmeye karşı kullanılabilecek antidot aşağıdakilerden hangisidir? A) N-Asetilsistein B) Protamin C) Atropin D) Amil nitrit E) Pralidoksim Siyanür antik çağlardan beri bilinen en güçlü zehirlerden biridir. Günümüzde zehirlenme nadir görülmekle birlikte intihar veya cinayet amaçlı başta hidrojen siyanür olmak üzere siyanür bileşikleri toksikolojik açıdan halen önemini korumaktadır. Güncel olarak altın madenciliğindeki kullanımına dair çevresel toksisitesi ve intihar/cinayet vakaları ile ülkemizin gündemindedir. İntihar veya suikastta tercih edilmesinin sebepleri arasında en çabuk etkili zehirlerden biri olması ve çok düşük dozlarda bile birkaç dakika hatta saniye içinde ölüme yol açabilmesidir. Ağızdan acı badem kokusu gelmesi siyanür için tipiktir. Tedavide erken müdahale önemlidir. Semptomatik tedaviyle birlikte spesifik antidot tedavisi uygulanır. Spesifik antidotları amil nitrit, sodyum nitrit ve sodyum tiyosulfattır.

tusworld.com.tr

CEVAP: C 31. Atopik dermatitli bir çocukta aşağıdakilerden hangisinin bulunması kötü prognoz göstergesi olarak değerlendirilmektedir? A) Aşırı kaşıntı B) Hipereozinofili C) İkiz kardeşi olması D) Malnutrisyon E) Allerjik rinit eşlik etmesi Atopik dermatit küçük çocuklarda daha ağır ve dirençli seyreder, yaş büyüdükçe daha sık remisyona girer. 5 yaşından sonra %40-60 spontan düzelir. • Kötü prognoz göstergeleri: – Çocuklukta yaygın AD – Eşlik eden allerjik rinit ve astım – AD aile öyküsü (anne-baba veya kardeşlerde) – Erken başlangıç – Tek çocuk olma – Çok yüksek serum IgE düzeyleri CEVAP: E

Kazananların

dünyası

29

32. Aşağıdaki mitokondriyal geçiş gösteren hastalıklardan hangisinde sporadik geçiş daha sık görülür? A) Pearson B) Leigh hastalığı  C) MELAS D) MERRF E) Leber’in herediter optik nöropatisi  Mitokondriyal geçiş gösteren iki hastalık sporadik olarakta görülebilmektedir: 1. Pearson sendromu 2. Kearns-Sayre sendromu

DİŞ GELİŞİMİ • Genellikle ilk süt dişleri 5 - 10. ayda çıkar. • İlk çıkan süt dişi alt orta kesicilerdir. • 12 aylık çocukta 8 süt dişi vardır, 2.5 yaşında 20 süt dişini tamamlamıştır. • İlk dişin çıkması 13. aya kadar uzayabilir. Genetik ve tiroid hormonu etkilidir. • İlk diş düşmesi 6 yaşında başlar 12 yaşına kadar devam eder. • Kalıcı dişler 5 - 7 yaşında ilk molarlar olacak şekilde çıkar. • Kabaca bebekte diş sayısı= Ay yaşı - 6

CEVAP: A

CEVAP: B

33. Aşağıdaki görme bozukluklarından hangisi mitokondriyal kalıtım göstermektedir? A) Leber’in herediter optik nöropatisi  B) Optik nevrit C) Keratokonus D) Retinitis pigmentosa E) Superior lens subluksasyonu

36. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda kolesterol düzeyini ölçme endikasyonlarından biri değildir? A) Kronik böbrek yetmezliği B) Annede kolesterol düzeyinin >240 mg/dl olması C) Sigara kullanımı D) Sedanter yaşam E) Düşük HDL

Leber’in herediter optik nöropatisi (LHON): • Oksidatif fosforilasyon bozukluğuna bağlı mitokondriyal DNA nokta mutasyonları sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır.

ÇOCUKLARDA KOLESTEROL ÖLÇÜM ENDİKASYONLARI

• DENEME

Klinik bulgular perifere uzanım gösteren bilateral ağrısız santral görme kaybı ile karakterize olup, genellikle adölesans ya da erken erişkinlik dönemindeki erkeklerde başlar (E:K 2/3).

CEVAP: A 34. Büyüme-gelişme değerlendirilmesi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) 2 yaş civarı doğum boyunun 1,5 katına ulaşılır B) Ortalama doğum boyu 50 cm kadardır C) 4 yaş civarı doğum boyunun 2 katına ulaşılır D) 5 yaşından puberte dönemine kadar ortalama yıllık boy uzaması 5-6 cm kadardır E) 13 yaşında doğum boyunun 3 katına ulaşılır BOY DEĞERLENDİRİLMESİ • Doğum boyu yaklaşık: 50 cm (48-52 cm) – İlk 3 aylık dönemde 10 cm, – İkinci 3 aylık dönemde 6 cm, – 3. ve 4. üç ayda 4 cm uzar. • Doğum boyunun 1.5 katı (75 cm): 1 yaş • Doğum boyunun 2 katı (100 cm): 4 yaş – Ortalama yıllık boy uzaması: 5-6 cm (5 yaş-puberte) • Doğum boyunun 3 katı (150 cm): 13 yaş    CEVAP: A 35. Diş gelişimi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) İlk çıkan süt dişleri üst orta kesicilerdir B) Dişin çıkmasını belirleyen en önemli hormon tiroid hormonudur C) İlk diş düşmesi 4 yaşında başlar D) 12 aylık çocukta 6 süt dişi vardır E) 20 aylık çocukta 20 süt dişini tamamlamış olur

30

Kazananların

dünyası

1. Anne veya babanın kolesterol düzeyi > 240 mg/dl 2. Risk faktörü taşıması – Obezite – Sigara içimi – Hipertansiyon – Diyabet – Sedanter yaşam – Düşük HDL 3. Ailede erken koroner arter hastalık öyküsü (anne/baba/ dede/nine de < 55 yaşta koroner arter hastalık öyküsü) CEVAP:A 37. Aşağıdakilerden hangisinde retinoik tedavisi uygulanan durumlardan biri değildir? A) Kızamık B) Darier hastalığı C) Psöriazis D) Akut promiyelositer lösemi E) Selektif IgA eksikliği A vitamini ve Retinoik asit tedavisi uygulanan durumlar: • A vitamini eksikliği • Kızamık: Özellikle malnütre bebeklerde mukozal komplikastonları azaltmaya yönelik • Dermatolojik hastalıklar: Akne, psöriasis ve Darier hastalığı (aşırı hiperkeratoz) • AML M3 (APL): All-trans retinoik asit (ATRA), kemoterapi ile birlikte adjuvan tedavi • Bronkopulmoner displazi CEVAP: E 38. Aşağıdakilerden hangisi yenidoğanın gestasyonel yaşının hesaplanmasında kullanılan fizik kriterlerden biri değildir? A) Cilt B) Lanugo C) Ayak tabanı çizgileri D) Postür E) Göz ve Kulak yapısı

tusworld.com.tr

Yenidoğanın gestasyonel yaşının hesaplanmasında Dubowitz veya (Balard) skorlama sistemi kullanılır.

Fiziki kriterler: • • • • • •

Nöromusküler maturasyon kriterleri:

Cilt (yapı, renk, şeffaflık) Lanugo Ayak tabanı çizgileri Meme başı gelişimi Göz ve Kulak yapısı Genital organlar

• • • • • •

Postür El bileği kare pencere özelliği Kolun geri kıvrılma özelliği Popliteal açı Eşarp bulgusu Topuk-kulak testi

Intraventriküler kanamada tanı USG ile konur. USG ile hem kanamanın varlığı hem de yaygınlığı gösterilir. Papile ve Volpe evrelendirmesine göre:  • Evre I: Kanama subepandimal bölgeye sınırlı veya ventrikül %10’dan azı dolmuş • Evre II: İntraventriküler kanama, ventrikülün %10-50’si dolu, dilatasyon yok • Evre III: Ventriküler dilatasyonla birlikte %50’den fazla kanama • Evre IV: Evre III’ e ilaveten periventrikiler intraparenkimal kanama YENİDOĞAN İNTRAVENTRİKÜLER VE SUBDURAL KANAMA

CEVAP: D

Potter sendromunda polihidramnios değil oligohidramios görülür. Oligohidramiyozunda esas nedeni renal agenezi kaynaklı oliguri/anüridir. Potter sendromunda esas patoloji: Renal agenezi Potter sendromunda ölümün sebebi: Pulmoner hipoplazi

CEVAP: B 41.  Aşağıdakilerden hangisi yeni doğan bir bebekte solunumu başlatmak için yapılan uygun taktil uyarılardan birisidir? A) Yüze soğuk oksijen tutulması B) Bacakların batına doğru itilmesi C) Sırtın sıvazlanması D) Göğüs kafesinin sıkıştırılması E) Anal sfinkter dilatasyonu

DENEME

39. Aşağıdakilerden hangisi Potter sendromunda görülmesi en az olasıdır? A) Renal agenezi B) Polihidramnios C) Pulmoner Hipoplazi D) Clubfood deformitesi E) Oligüri

YENİDOĞANDA SOLUNUMU BAŞLATMAK İÇİN TAKTİL UYARILAR Uygun Taktil Uyaranlar: · Ayak tabanına şaplak, fikse · Sırtın sıvazlanması Zararlı Taktil Uyaranlar: · Sırta vurulması · Anal sfinkter dilatasyonu · Göğüs kafesinin sıkıştırılması · Sıcak ya da soğuk kompres-banyo · Bacakların batına doğru itilmesi · Yüze veya vücuda soğuk oksijen tutulması CEVAP: B

CEVAP: C

40. Prematüre bir bebeğin transfontanel USG’sinde lateral ventrikülün %20-30’unu dolduran ancak ventrikülde dilatasyon yapmayan intraventriküler hemoraji saptanıyor. Bu bebeğin intraventriküler hemoraji evresi aşağıdakilerden hangisidir? A) Evre 1 B) Evre 2 C) Evre 3 D) Evre 4 E) Evre 5 

42. Çocukluk çağının en sık edinsel kore nedeni aşağıdakilerden hangisidir?  A) SLE B) Huntington hastalığı C) Lyme hastalığı D) Sydenham koresi E) Hipertiroidi Sydenham koresi, çocukluk çağının en sık edinsel koresidir ve romatizmal ateşin tek majör nörolojik bulgusudur. CEVAP: D

tusworld.com.tr

Kazananların

dünyası

31

43. Aşağıdakilerden hangisi X’e bağlı primer immün yetmezlikler arasında yer almaz? A) Hiper IgM sendromu B) Hiper IgE sendromu C) Ağır kombine immun yetmezlik D) Kronik granülomatöz hastalık E) Wiskot-Aldrich sendromu

Tüberkülozda (tbc) steroidlerin kullandığı durumlar iyi bilinmelidir: 1. Tbc menenjiti 2. Tbc perikarditi 3. Tbc plöriti 4. Miliyer tbc 5. Endobronşial tbc

X’e bağlı Primer İmmün Yetmezlikler: 1. X’e bağlı agammaglobülinemi 2. Hiper IgM sendromu 3. Ağır kombine immün yetmezlik 4. Wiskot-Aldrich sendromu 5. Kronik granülomatöz hastalık 6. X’e bağlı lenfoproliferaif hastalık

CEVAP: A

CEVAP: B

47. Aşağıdakilerden hangisi kistik fibrozis ter testinde bakılan parametrelerden biri değildir? A) Klor B) İletkenlik C) Sodyum D) Osmolarite E) Potansiyel fark

DENEME

44.   Aşağıdakilerden hangisi başarılı ve effektif ventilasyon göstergelerinden birisi değildir? A) Cildin pembeleşmesi B) Solunum seslerinin simetrik duyulması C) Kalp hızı > 60/ dk D) Tonusun giderek artması E) Yeterli göğüs hareketi

Ter testinde bakılan parametreler: Klor (CL) , iletkenlik, sodyum (Na), osmolarite (CiNO)

BAŞARILI VE EFFEKTİF VENTİLASYON GÖSTERGELERİ • Yeterli göğüs hareketi • Solunum seslerinin simetrik duyulması • Cildin pembeleşmesi • Kalp hızı > 100/dk • Oksijen saturasyonun artması • Spontan solunumun gerçekleşmesi • Tonusun artması

48. Aşağıdaki zehirlenmelerin hangisinde aktif kömür kullanılmaz? A) Salisilat B) Asetaminofen C) Karbamat D) Trisiklik antidepresan E) Kurşun

CEVAP: C 45. Gebeliğin erken döneminde karşılaşıldığında aşağıdaki maddelerden hangisinin zekâ geriliği, körlük, sağırlık ve mikrosefali ile seyreden konjenital “minamata” hastalığına neden olması en olasıdır? A) Lityum B) Alkol C) Kurşun D) Civa E) Fenitoin

Potansiyel fark, kistik fibrozisin bir başka laboratuvar testi olan nazal potansiyel farkta bakılır.  CEVAP: E

Aktif kömür şunlarda etkisizdir: Demir, lityum, siyanid, kurşun,civa, hidrokarbonlar, alkol. CEVAP: E 49. Kritik bir hastada kemik içi yol açılacaksa öncelikle aşağıdakilerden hangisi tercih edilmelidir? A) Distal femur B) Distal tibia C) Krista iliaka anteriot superior D) Proksimal tibia E) Sternum

Cıva özellikle orta yaş grubunda zararlı bir element olarak bilinmektedir. Son zamanlarda çevre kirliliğinin sembolü haline gelmiştir. Civa zehirlenmesi anne karnındaki bebeği çok kolay bir şekilde etkileyebilir ve sonuç olarak bebekte mikrosefali, sağırlık, zeka geriliği ve körlüğü aynı anda yapabilir. Minamata hastalığı ilk olarak Japonya’ nın Minamata körfezinde civa birikimi olan balıkların tüketilmesiyle ortaya çıkan konjenital hastalıklar sonrası tariflenmiştir. CEVAP: D 46. Aşağıdaki tüberküloz formlarının hangisinde kortikosteroidlerin kullanım endikasyonu yoktur? A) Genitoüriner tüberküloz B) Endobronşiyal tüberküloz C) Tüberküloz menenjiti D) Miliyer tüberküloz E) Perikardiyal effüzyonlu tüberküloz

32

Kazananların

dünyası

tusworld.com.tr

Şok bulguları ile getirilen bir çocukta ilk 3 girişimde veyahut 90 saniyede damar yolu açılamazsa intraosseoz (kemik içi) yol denenmelidir. İlk tercih edilmesi gereken yer ise proksimal anterior tibiadır. Intraosseöz yol ile aynen intravenöz uygulamara benzer şekilde ilaç ve sıvı verilebilir.



CEVAP: D



Konjenital lober amfizem en sık sol üst lobta görülür. SPOT:  1. Konjenital lober amfizem: Sol üst lob 2. Pulmoner sekestrasyon: Sol alt lob 3. Bronkojenik kist: Sağ orta lob 4. Atelektazi: Sağ orta lob CEVAP: D  51.   Fizyolojik anemi için term bebeklerde beklenen en düşük hemoglobin düzeyi aşağıdakilerden hangisidir? A) 5 gr/dl B) 7 gr/dl C) 9 gr/dl D) 11 gr/dl E) 13 gr/dl Yenidoğanın fizyolojik anemisinde term bebekte Hb 9 gr/dl ve pretermde ise 7 gr/dl olmalıdır.  CEVAP: C 52. Aşağıdakilerden hangisi yenidoğanda bronkopulmoner displazi gelişiminin önlenmesinde kullanılımı önerilmemektedir? A) A vitamini desteği B) Sürfaktan ile budenosid kullanımı C) Sistemik steroidler D) Kafein kullanımı E) Erken nazal CPAP uygulaması



CEVAP: C 53. Aşağıdakilerden hangisi nekrotizan enterokolitten korunmada uygulanması gerekenlerden biri değildir? A) Gastrik asit sekresyonunu baskılama B) Anne sütü kullanımının tercih edilmesi C) Minimal enteral beslenme D) Prebiyotik kullanımı E) Sinbiyotik kullanımı NEK KORUNMA: • En etkili yöntem anne sütü kullanımıdır. • Minimal enteral beslenme oldukça önemli. Bolus beslenmeden kaçınılmalı. • Probiyotik, prebiyotik ve sinbiyotiklerin faydalı • Gastrik asit sekresyonunu azaltıcı ajanlardan kaçınılmalı (PPI-lansaprozol, omeprazol, H2 reseptör blokörü-ranitidin) • Gereksiz uzun süreli ampirik antibiyotik kullanılmamalı

DENEME

50. Konjenital lober amfizem tanılı çocuklarda akciğerin en sık hangi lobu tutulur? A) Sağ alt lob B) Sol alt lob C) Sağ üst lob D) Sol üst lob E) Sağ orta lob



Sistemik kortikosteroidlerin (deksametazon gibi) kullanımı BPD gelişimini önlemesine rağmen serebral palsi ve nöromotor gelişim bozukluğuna neden olması nedeniyle rutin kullanımı önerilmez (BPD gelişme riski %65 ve üzeri olan bebeklerde kullanılabilir) İnhale kortikosteroidler BPD gelişimini engellemesi tartışmalıdır. BPD gelişim riskini azaltmak amacıyla rutin antibiyotik, bronkodilatör veya diüretik kullanımı önerilmez (ancak tedavide kullanılabilirler). Bazıları tedavide kullanılabilir. Bakınız BPD Tedavi başlığı

CEVAP: A 54. Aşağıdakilerden hangisi hiperbilirubineminin majör risk faktörleri arasında yer almaz? A) Sarı ırk B) Gebelik haftası 37-38 C) Anne sütü ile beslenme D) Sefal hematom E) Fototerapi alan kardeş öyküsü

BDP NİN ÖNLENMESİ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER: En önemli husus akciğeri koruyucu ventilasyon stratejilerinin sağlanması ve bebeğin enfeksiyondan korunmasıdır. · A vitamini desteği ( haftada 3 kez 4 hafta boyunca), · Erken nazal CPAP uygulaması, · Prematür apnesi olanlarda kafein kullanımı, · Mekanik ventilasyonun kısa tutulması, · Mekanik ventilatör kullanımında volüm garantili ve HFOV gibi ventilasyon yöntemlerinin tercih edilmesi, · Sürfaktan ile birlikte budenosidin birlikte kullanılması… BPD gelişimi riskini azaltır! ÖNERİLMEYENLER: • iNO kullanımı BPD gelişimini önlemede etkisi tartışmalıdır. Rutin kullanımı önerilmez!

tusworld.com.tr

CEVAP: B

Kazananların

dünyası

33

55. 4 yaşındaki kız hasta bir gün önce başlayan çay rengi idrar şikayetleriyle getiriliyor. Fizik muayenede hipertansiyon saptanan hastanın idrar incelemesinde çok sayıda şekli bozuk eritrositler ve silendirler gözülüyor. Aşağıdaki testlerden hangisi bu hasta için gerekli değildir? A) Serum protein/albumin düzeyi B) 24 saatlik idrarda kalsiyum düzeyi C) ANA D) ASO E) C3 ve C4 

57. De Bakey sınıflamasına göre aşağıdaki aort diseksiyonu tiplerinden hangisinde ya da hangilerinde MUTLAK cerrahi gereklidir? A) TİP I B) TİP II C) TİP I-II D) TİP III E) TİP II-III

Mikroskopta bakılan eritrositlerin şeklinin bozuk olması hastalığın glomerüler kaynaklı olduğunu gösterir. Glomerüler kaynaklı hastalıklarda 24 saatlik idrarda kalsiyum düzeyi bakmaya gerek yoktur.

CEVAP:C 58. Aşağıdakilerden hangisi CGT trinukleotid tekrar sendromuyla giden myotonik distrofi hastalığıyla ilgili doğru değildir? A) Prenatal tanı imkanı mevcuttur. B) Alopesi,katarakt,uyku bozukluğu beklenebilir. C) Erişkin çağda en sık görülen herediter kas hastalığı D) X’e bağlı kalıtılır. E) Kaslarda güçsüzlük ve gevşemesinde zorluk vardır. DENEME

ERİŞKİN YAŞ GRUBUNUN EN SIK HEREDİTER KAS HASTALIĞIDIR. TRİNUKLEOTİD TEKRAR SENDROMU(ÇIKTI) KARDİYAK RİTM BOZUKLUKLARI, KARDİYOMYOPATİ, ENDOKRİNOLOJİK BOZUKLUKLAR, MENTAL RETARDASYON, HİPERSOMNİ

CEVAP: B

CEVAP: D

56. Aşağıdakilerden hangisi Down sendromlularda görülen lösemilerle ilgili doğru bir ifadedir?  A) En sık görülen lösemi AML- M7’dir B) İlk 3 yılda AML daha sık görülür C) AML’de tedaviye yanıt daha kötüdür D) Normal popülasyonla aynı oranda lösemi görülür E) AML daha sık görülür Down sendromlu hastaların lösemi geliştirme sıklığı normal popülasyona göre 14 kat artmıştır. Down sendromlu hastalarda ALL/AML oranı genel populasyonla aynıdır.Yani Down sendromlularda da en sık ALL görülür. Ancak ilk 3 yılda AML daha sık görülmektedir. Down ALL’lerin tedaviye yanıtı diğer ALL’ler gibidir, ancak Down AML’nin tedaviye yanıtı ve prognozu Down olmayan AML’ye göre çok daha iyidir ve uzun süreli sağkalım oranı %80’nin üzerindedir. Down sendromlu çocuklarda sıklıkla gözlenen AML tipi M7 (megakaryositik lösemi)dir. •

59. Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesi için kullanılan en değerli yöntem aşağıdakilerden hangisidir? A) DMSA B) DTPA C) MAG 3 D) İntravenöz Piyelografi E) Voiding sistoüretrografi CEVAP:B • SİNTİGRAFİ! • DMSA-SKAR • DTPA-BÖBREK FONKSİYONLARI MAG3- GLOMERULAR BAZAL MEMBRAN FONKSİYONU • KEMİK METASTAZI-TC 99 SİNTİGRAFİ • NÖROBLASTOMA-MİBG SİNTİGRAFİSİ • LENFOMA-FDG PET CT

UNUTMA! Down sendromlular geçici lösemiye neden olan protein: GATA-1 proteini

CEVAP: B

34

Kazananların

dünyası

tusworld.com.tr

60. On beş yaşında erkek hasta bir hafta önce gelişen çift görme, yüzünde ağrı ve ağzında kayma yakınmalarıyla başvuruyor. Hastanın öyküsünde sol kulağında uzun yıllardır enfeksiyon olduğu ve bununla ilgili aralıklı antibiyotik tedavisi aldığı öğreniliyor. Nörolojik muayenesinde sol gözde dışa bakış kısıtlılığı, solda yüzde hipoestezi ve sol periferik fasiyal paralizi saptanıyor. Bu hastada en olası tanı nedir? A) Weber sendromu B) Foville sendromu C) Gradenigo sendromu D) Wallenberg sendromu E) Millard-Gubler sendromu CEVAP: C Gradenigo sendromu kronik otit, fasial paralizi,vertigo ve 5. ve 6. sinir dallarında ağrı ile karakterizedir. Kulakta akıntı, diplopi ve göz arkasında ağrı ile seyrederler. 61. Aşağıdakilerden hangisi benign paroksismal pozisyonel vertigo ile ilgili yanlıştır? A) Tedavisinde Epley manevrası yapılabilir. B) Yorulan nistagmus görülür. C) Vertikal nistagmus yaygındır, horizontal görülmez. D) En sık görülen tipi posterior semisirküler kanal kaynaklı olandır. E) Tanısı modifiye barany testi ile konur.

CEVAP:B

Kırmızı Göz Tanı Algoritması

DENEME

CEVAP: C

63. En sık demyelinizan hastalık olan Multipl Skleroz hastalığında aşağıdakilerden hangisinin tedavide yeri yoktur? A) Interferon Gama B) Okrelizumab C) Natalizumab D) Mitoksantron E) Fingolimod 62. 38 yaşındaki erkek hasta göz polikliğine yaklaşık 3 haftadır devam eden kırmızı göz ve pürülan akıntı şikayetleriyle başvuruyor. Hastanın verdiği anamneze göre en olası konjunktivit tipi aşağıdakilerden hangisidir? A) Bakterial B) Klamidyal C) Viral D) Alerjik E) Toksik

tusworld.com.tr

CEVAP:A MS hastalığında interferon beta tercih edilir. 64. Uzun yıllardır diyabetes mellitus ve hipertansiyon hastalığı olan seksen iki yaşındaki erkek hasta, sol gözünde aniden gelişen görme kaybı şikayeti ile getiriliyor. Gözünde ağrı olmadığını ifade ediyor. Muayenesinde retinada yaygın intraretinal hemorajiler ve sert eksudalar saptanıyor. Sol gözde optik disk ödemli olarak görülüyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Santral retinal ven tıkanıklığı B) İridosiklit C) KİBAS D) Retrobulber nörit E) Santral retinal arter tıkanıklığı

Kazananların

dünyası

35

CEVAP:A KIBAS da optik disk ödemi (papillödem) bilateraldir. › Santral retinal ven tıkanıklığında ise unilateraldir. › Diğer şıklarda intraretinal kanama ve eksudasyon olmamaktadır. 65. 63 yaşındaki ev hanımı olan hasta, yaklaşık 1 ay önce ani başlayan sağ uyluk lateralinde uyuşma, batma ve yürümekle sağ dize yayılan, istirahatte de devam eden ağrı ile polikliniğe başvuruyor. Hastanın bel ve kalça ağrısı olmadığını ve valsalva manevrasıyla ve öne eğilmekle yakınmasının artmadığını belirtiyor. Hastanın sistemik muayenesi doğal özgeçmiş ve soygeçmişinde özellik yokmuş. Bu anamneze göre en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Meraljia parestetika B) Diyabetik periferik nöropati C) Femoral nöropati D) Lomber disk hernisi E) Lumbosakral pleksit CEVAP:A Meraljia Parestetika’da lateral femoral kutanöz sinir tuzaklanır.

Acantomoeba doğada özellikle sularda rahatça yaşayan bir canlıdır. Normalde insanlar buna karşı dirençlidir. Ancak kontakt lens kullanımı gibi korneal epitelde hasar oluşturabilen durumlar ve musluk suyu, distile su, havuz suyu teması sonrasında keratit oluşumunda akla gelmesi gerekmektedir. Ayrıca psödomonas enfeksiyonları da kontakt lens kullanımı ile birlikteliği sık olan bir diğer organizmadır 67. Analitik araştırma tiplerinden olan vaka-kontrol tipi araştırmaların özellikleri göz önünde bulundurulduğunda aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A) Kohorta göre daha uzun sürede yapılabilir. B) Tahmini rölatif risk hesaplanabilir. C) Toplumda yaygın görülen latent periyodu kısa hastalıklarda tercih edilir. D) Hafıza faktörü araştırmayı etkilemez. E) Prospektif çalışmalardır.

DENEME

CEVAP:B › Vaka-kontrol araştırması • Belirli bir hastalığı olan kişilerle (vaka grubu), bu hastalığı olmayan kişiler (kontrol grubu) arasında geçmiş yaşamlarındaki (retrospektif) bir takım özellikler yönünden araştırılır. • Bu tür araştırmalarda kontrol grubunu oluşturan kişilerin, araştırılan hastalık dışında pek çok özellik bakımından vaka grubundakilere benzer olması gerekir. Bu benzerlik sağlanabildiği ölçüde çıkan sonucun güvenirliği artar. • Vaka kontrol türü araştırmaları kolaylıkla yapılabilen, ucuz, çabuk sonuç veren, ve özellikle seyrek görülen hastalıklar için daha uygundur. Buna karşılık geçmiş yıllarda olayların anımsanması (Hafıza faktörü) ile ilgili sorunlar vardır. • Vaka-kontrol araştırmaları topluma genellenemez. Bu yüzden sadece tahmini rölatif riski verir. 68. Aşağıdakilerden hangisi embriyonel karsinom için doğru değildir? A) Germ hücreli testis tümörüdür B) % 25 oranında gözlenebilmektedir C) Kanama ve nekroz alanları içerir D) Öncelikle lokal metastaz yapar E) Sınırları düzensiz, tunicayı invaze eden bir kitledir.

66. Kontakt lens kullanan 26 yaşında bayan hasta polikliniğe sağ gözde aşırı ağrı, kızarıklık ve bulanık görme şikayetleriyle başvuruyor. Oftalmoskopik muayenesinde korneanın santrale yakın alt kısmında beyaz iltihabi lezyon gözlenmekte olup konjunktiva ileri derecede hiperemiktir. Son 20 gündür dalış derslerine gittiği öğrenilen bu hasta için en olası etken aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Stafilokok B) Streptokok C) Fungus D) Akantomoeba E) Herpes virüs CEVAP: D

36

Kazananların

dünyası

CEVAP: D Embriyonel Karsinom, %20-25 oranında görülür. Genellikle küçük, sınırları düzensiz ve tunika vajinalisi invaze eden kitle olarak karşımıza çıkar. Makroskopik olarak yaygın kanama ve nekroz odakları görülür. Öncelikle lenfatik yolla metastaz yapar. 69. Aşağıdakilerden hangisi çocuk kırıklarının özelliklerinden değildir? A) Epifiz hattı içeren kırıklarda prognoz kötüdür B) İnkomplet kırık gözlenebilir C) Torus kırığı görülebilir D) Remodeling iyidir E) Kaynama yavaş olur. CEVAP: E Çocuk Kırıklarının Özellikleri • Kuvvete karsı artmıs esneklik, • Kalın periost,

tusworld.com.tr

Kırık çizgisi epifiz büyüme plağına ne kadar yakın ise uzunlamasına büyüme o oranda artar. Açılanma düzelir. Wolf kanunu sebebiyle açılanma olan kırıkta, konkav tarafta kortikal kemiğin kompresyonu burada enlemesine büyümeyi artırarak çukurluğun dolmasına yani düzelmesine, konveks taraftaki gerilme ise buradaki fazlalığın rezorpsiyonunu sağlayarak kabarıklığın düzelmesine yardım eder. Çoçuk ne kadar küçük ve kırık epifize ne kadar yakın ise deformitenin kendiliğinden düzelme şansı o kadar çoktur. Hareket açısı yönüdeki deformiteler daha iyi tolere edilir. • Rotasyonu tolere edemez. • Epifiz büyüme plağı bozularak deformitelere neden olabilir. Matür kemik üzerine uygulanan deforme edici kuvvetlere karsı erişkinden farklı olarak yanıt verir. Bu nedenle eriskinlerde görülmeyen bazı kırık çesitleri çocuklarda görülür. Bunlar; • Plastik Deformasyon Çocuk kemiginde Haversian kanallarının daha genis olması kemiğin daha gözenekli olmasını sağlar. Bu da kemigi daha elastik hale getirerek kırık olusmadan önce daha fazla plastik deformasyona izin verir. • Torus Kırığı Çocukluk çağında görülen, primer olarak gelişmekte olan metafizer kemiği etkileyen impaksiyon yaralanmasıdır. Metafizer kemigin sıkıstırıcı yüklenmeye karşı cevabının farklılığı nedeni ile kemikte tamamlanmıs kırık oluşmadan bükülme meydana gelir. • Yaş Ağaç Kırığı Yaş ağaç kırığında gerilimi karsılayan korteks tam olarak kırılırken, kompresyon tarafındaki korteks ve periost sağlam kalır. Sağlam korteks sıklıkla plastik deformasyona uğradığından açısal deformite gelisir. 70. Mall de pott hastalığında tutulum, vertebranın ilk hangi bölgesinden başlar? A) Spinoz proses B) Transvers proses C) Arkus vertebra D) İntervertebral disk E) Korpus vertebra

İnfeksiyon vertebra korpusunun ön kenarında diskus intervertebralise yakın yerinden başlar. Burada en sık anterior kesimi tutar. Etkilenen kemikte yükseklik kaybı beklenir **Gibbus deformitesi tbc de gözlenen vertebral kollapsa bağlı lokalize kifozdur. **Tüberküloz daktilitinin özel ismi spina ventozadır ve etkilenen falanksta ekspansiyon ile gider. 71. Aşağıdakilerden hangisi serebellar sendromda görülen semptomlardan değildir? A) Pandüler hareket B) Nistagmus C) İstirahat tremoru D) Disdiadokinezi E) Ataksi CEVAP:C İstirahat tremoru görülmemektedir. Aksine aksiyon tremoru görülmektedir. Serebellar sendrom Bulguları lezyonla aynı taraftadır. Dismetri Disartri Disdiadokinezi Tremor Nistagmus Ataksi Asteni Pandüler hareket Tonus bozukluğu

DENEME

• Yüksek yeniden sekillenme potansiyeli, • Kısa iyilesme zamanı çocuk kırıklarının tedavisini farklı kılan özelliklerdir. • Psödoartroz görülmez. • Kemik uzunluğu artar. İyileşme sürecindeki hiperemi nedeni ile epifiz etkilenir ve uzunlamasına büyüme hızlanır.

72. Aşağıdakilerden hangisi mukoza tutulumu yapan hastalıklardan değildir? A) Pemfigus vulgaris B) Liken planus C) Pemfigus foliaceus D) Bulloz pemfigoid E) Eriteme multiforme majör CEVAP:C Pemfigus foliaceus subkorneal yerleşimli büllerin olduğu mukoza tutulumu beklenmeyen pemfigus tipidir. 73. Aşağıdakilerden hangisi birincil koruma hizmetleri arasında yer almaz? A) El yıkama B) Atık su arıtımı C) Bebeklerdeki zorunlu aşılama D) Kalça çıkığı taraması E) Mamografik tarama CEVAP:A

CEVAP: E İskelet tüberkülozlarının en sık (%50-70) görülen yerleşim yeri omurgadır. Etkeni “Mycobacterium Tuberculosis” olup, basiller omurgaya daha önce hastalık oluşturdukları bir primer odaktan yani sıklıkla akciğerlerden, kan yada lenf yolu ile gelerek, vertebra korpuslarına yerleşirler.

tusworld.com.tr

Kazananların

dünyası

37

75. Artmış anyon açığıyla birlikte seyreden metabolik asidoz görülen hastada aşağıdakilerden hangisinin etiyolojide rol oynaması beklenir? A) Diyare B) Alkol alımı C) Asetozolamid kullanımı D) RTA E) Adrenal yetmezlik Normal anyon açıklı metabolik asidozun sebepleri: Diyare, RTA, fistüller, adrenal yetmezlik, kronik böbrek hastalığı, hipoaldosteronizm ve ilaçlardır (sprinolak-ton, asetozolamid...). Artmış anyon açıklı metabolik asidozda ise üremi, doğumsal metabolik bozukluklar, diabetik ketoasidoz ve zehirlenmeler (demir, alkol, ASA, CO, CN, parasatemol...) yer alır. Cevap: B 76. Aşağıdakilerden hangisinin respiratuvar asidoza neden olması beklenmez? A) Narkotikler B) Atelektazi C) Postoperatif ağrı D) Abdominal distansiyon E) Pnömoni

DENEME

74. Aşağıdakilerden hangisi psöriazis için doğru değildir?* A) Epidermal turnover süresi azalmıştır. B) En sık görülen tipi psöriazis vulgaristir. C) Gebelerde görülen tipine impetigo herpetiformis denir. D) Tedavisinde UV-C ışınları kullanılmaktadır. E) Mukoza tutulumu olmamaktadır. CEVAP:D

Respiratuvar asidoza neden olan durumlar: narkotikler, sanral sinir sistemi hasarları, atalektazi, pnömoni, plevral efüzyon, kısıtlı diyafragma hareketleridir (abdominal distansiyon, asit). Ağrı, anksiyete, bazı nörolojik bozukluklar salisilay zehirlenmeleri, ateş, gram negatif sepsis, tirotoksikoz ve hipokseminin ise respiratuvar alkaloz yapması beklenir. Cevap: C 77. Aşağıdakilerden hangisinde enteral beslenme gerçekleştirilebilir? A) Mekanik obstrüksiyon B) İleus C) Yaygın mezenter iskemi D) Yaygın peritonit E) Gastroenterit Obstrüksiyonlarda, peritonitte, pankreatitte, mezenter iskemide, ileusta, enterokütan fistüllerde ve ağır GI hasarlı travmalarda enteral beslenme yapılmamalıdır. Cevap: E

• Hiperproliferatif deri hastalığıdır. • Lezyonları iyi sınırlıdır. • Epidermal turnover süresi bir aydan bir haftaya inmiştir. • En sık tutulan bölgeler diz, dirsek ve saçlı deridir. • Etyolojide en önemli faktör travmadır. • Munro mikroabseleri tipiktir. • Psöriazis vulgaris en sık görülen tiptir. • Gebelerde görülen tipine impetigo herpetiformis denir. • Mukoza tutulumu görülmemektedir. • Tedavide UV-A UV-B ışınları kullanılmaktadır. • UV-C ışınları kullanılamaz tedavide.

38

Kazananların

dünyası

78. Aşağıdakilerden hangisinin enteral nütrisyonla birlikte görülmesi beklenmez? A) Refeeding sendromu B) Pnömotozis intestinalis C) İntesti nal villus atrofisi D) Hiperosmolar nonketotik koma E) Aspirasyon pnömonisi Enteral nütrsiyonda en sık görülen komplikasyonlar: bulantı, kusma, ishal, aspirasyon pnömonisi ve nazo- gastrik tübün yarattığı travmadır. Uzun süredir beslenmeyen hastalarda refeeding sendromu; hiperozmolar solüsyonla beslenen hastalarda pnömotozis intestinalis ve bağırsak nekrozu görülebilir. Hiperozmolar nonketotik koma ise hem enteral beslenmede hem de TPN’de görülebilir. Villus atrofisini önlemek enteral beslenmenin bir avantajıdır. Aynı zamanda translokasyonu da engeller.

tusworld.com.tr

79. Aşağıdakilerden hangisi postoperatif enfeksiyon için risk faktörü değildir? A) Malnütrisyon B) Anemi C) DI D) Uzun süreli hastanede kalma E) Radyasyon Yara yeri enfeksiyonunun riskini artıran faktörler üçe bölünür: yaraya vecerrahi tekniğe ait, hastaya ait ve mikroflorayla ilgili faktöler. Yaraya ait faktörler: hematomi serom, profilaksinin yanlış-eksik yapılması, cerrahi tekniğin yanlış olması, ameliyatın uzaması, yarada nekroz-hipoksi olmasıdır. Hastaya ait faktörler: sigara kullanımı, anemi, malnütriyon, DM, immünsüpresyon, obezite, transfüzyon, radyasyon, ileri yaş ve cilt hastalığıdır. Mikrofloraya ait faktörlerse: uzun süren hastanede kalma, persistan yara yeri mikroflorası ve toksin üreten mikroorganizmalardır. Cevap: C 80. Aşağıdakilerden hangisinin enfeksiyöz ateşe sebep olması beklenir? A) Hipertiroidizm B) Dehidratasyon C) Atelektazi D) Kafa travması E) Yabancı cisim varlığı Post operatif olarak görülebilecek non enfeksiyoz ateşler: atelektazi, dehidratasyon, ilaç reaksiyonu, alerjik reaksiyonlar, transfüzyon reaksiyonu, adrenal yetmezlik, kafa travması, hepatoma, hepatik nekroz, hipertiroidzm, MI, pankreatit, feokromasitoma, lenfoma, pulmoner emboli, retroperitoneal/ solid organ hematomu, subaraknoid kanama, SIRS, trombofilebit, yoksunluk sendromlarıdır. Yabancı cisim enfeksiyöz ateşe sebep olur. Cevap: E 81. Araç dışı kaza sonrası acil servise getirilen hastanın ağrılı uyaranlara gözlerini açtığı, ağrıya lokalize olduğu ve uygunsuz cümleler kurduğu tespit ediliyor. Bu hastanın Glasgow koma skoru kaçtır? A) 12 B) 11 C) 10 D) 9 E) 8 Glasgow koma skalasına göre: E1, göz açmayan hasta; E2, ağrıya göz açan hasta; E3, konuşmaya göz açan hasta ve E4, spontan olarak göz açan hastayı tarifler. M1, tamamen hareketsiz; M2, deserebre; M3, dekortike; M4, ağrıdan kaçan; M5, ağrıya lokalize olan; M6 ise spontan hareket eden hastaı tarifler. V1, konuşmayan; V2 anlaşılmaz sesler çıkaran; V3, uygunsuz sözcükler kullanan; V4 ise kişiye, zamana ve yere oryante hastayı tarifler. Cevap: C

tusworld.com.tr

82. Normal bir insanda fizyolojik olarak ACTH seviyesi en yüksek miktarına ne zaman ulaşır? A) Akşam B) Sabaha karşı C) Kahvaltıdan sonra D) Öğle yemeğinden sonra E) Gün batımından sonra Kortizol salınımı ACTH tarafından kontrol edilir ve ACTH en yüksek seviyelerine sabaha karşı ulaşarak kortizol salınımını tetikler. Öğleden sonra ise en düşük seviyelere gerileyerek kortizol salınımında azalmaya sebep olur. Kortizol salınımı bu şekilde diürnal bir ritm yakalar. Cevap: B 83. Ambu ile solutmakta zorlanılan bir hastada aşağıdakilerden hangisi beklenmez? A) Konjestif kalp yetmezliği B) Trakea rüptürü C) Tansiyon pnömotoraks D) Masif hemotoraks E) Diyafragma rüptürü Hava yolu basıncının yenilmesini engelleyen tıkanıklıklar, ambu ile solutmakta güçlük çekilen hastalarda ilk akla gelmesi gerekenlerdir. Basit yabancı cisimler, trakea rüptürü, tansiyon pnömotoraks, masif hemotoraks, diyafragma rüptürü sebepler ambunun basıncı yenmesini zorlaştırabilir. Konjestif kalp yetmezliğinde ise hasta solutulurken endotrakeal tüpten akciğer ödeminin pembe mai gelebilir. Cevap: A

DENEME

Cevap: C

84. Hangisi yanık hastalarında hipermetabolik yanıtı engellemez? A) Oksandrolon B) Glukagon C) Propranolol D) Rekombinant GH E) Metformin Hipermetabolik yanıtta glisemik kontrol yüksek önem taşır ve insülin gibi anabolik etkisi olan bir hormonla düzenlenmesi hastanın yararınadır. Propranolol ve rGH ise pediatrik popülasyonda faydaları kanıtlanmış ancak yetişkinlerde faydaları gösterilmemiş ya da (rGH) zararları gösterilmiştir. Cevap: B 85. Çocuklarda karaciğer transplantasyonunun en sık nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Alagille sendromu B) Biliyer atrezi C) PSK D) PBS E) Viral hepatitler Çocuklarda karaciğer transplantasyonunun en sık sebebi biliyer atrezidir. Biliyer atrezide 60 gün içerisinde transplantasyon ya da Kasai operasyonu yapılmalıdır.

Kazananların

dünyası

39

Alagille sendromu ise kelebek vertebra, kalp defektleri, yüz anomalileri ve biliyer tıkanıklıklarla seyreden bir sendromdur. Cevap: B 86. Aşağıdaki organlardan hangisinin transplantasyonundan sonra, 10 yıllık sağ kalım oranları daha yüksektir? A) Akciğer B) Kornea C) Kalp D) Böbrek E) Karaciğer Karaciğer nakilleri on yıllık sağ kalımı en yüksek organ naklidir. En çok nakli yapılan solid organ ise böbrektir. İntestinal transplantasyonun sağ kalım oranları ise en düşüktür. Cevap: E 87. Aşağıdakilerden hangisinin evre II hemorojik şokta görülmesi beklenmez? A) İdrar çıkışının 5-15 ml/saate düşmesi B) Nabzın 100/dakika üstüne çıkması C) 750-1500 ml kan kaybı D) Hastada anksiyete gözlenmesi E) Nabız basıncının azalması

DENEME

ATLS’e göre evre II hemorajik şokta %15-30 kan kaybı (7501500 ml), taşikardi, idrar çıkışında 20-30 ml/saate gerileme, taşipne, anksiyete, nabız basıncında azalma ve ortostatik hipotansiyon vardır. İdrar çıkışında 5-15 ml/saat bandına gerileme evre III hemorojik şokta görülür. Cevap: A 88. Kronik kardiyak tamponatta obstrüktif şok gelişimi için perkardiyumda birikmesi gereken sıvı ne kadardır? A) 50 ml B) 250 ml C) 500 ml D) 1000 ml E) 2000 ml Fizyolojik olarak perikardiyum, USG’de 2 mm’nin altında izlenir ve içinde 10-50 ml sıvı vardır. Perikardi- yal volümde akut genişlemeler 150-250 ml arasında dahi diastolik dolumda bozulma obstrüktif şoka neden olabilir. Ancak kronik genişlemeler çok daha iyi tolere edilmektedir. Üremi, kalp yetmezliği ya da malignite gibi sebeplerle kronik olarak gelişen perikardiyal efüzyonun 2000 ml’ye kadar tolere edilebildiği bilinmektedir. Cevap: E 89. Gecikmiş tipte hemolitik transfüzyon hakkında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) İndirekt bilirubin artışı görülmez. B) Hafif anemi görülür. C) Ekstravasküler hemoliz gerçekleşir. D) Daha önce kan transfüzyonu yapılmış kişilerde daha fazla görülür. E) Transfüzyondan sonraki 3-30. günlerde görülür.

Çoğunlukla sorumlu olan antikorlar Kidd ya da Rh anktikorlarıdır. Hastalar asemptomatik olabilir ve daha önce pozitif olmayan antikorların pozitifliği ya da pozitif Coomb’s testiyle tanı konulabilir. Diğer hemolizlerde olduğu gibi LDH, indirekt bilirubin artar, hemoglobin ve haptglobin azalır. Genellikle tedavi gerektirmez ya da antipire-tiklerle tedavi edilebilir. Aşikar hemoliz varlığında hi-drasyonla akut böbrek yetmezliği engellenmelidir. Cevap: A 90. Sifiliz bulaşı özellikle hangi kan ürününün transfüzyonu ile olur? A) Eritrosit B) Trombosit C) Tam Kan D) Taze Donmuş Plazma E) Kriyopresipitat Sifiliz özellile trombosit süspansiyonları ile geçer, çünkü diğer kan ürünlerinin saklanan sıcaklığı spiroketleri öldürmektedir. Cevap: B 91.Verilenlerden hangisinin kollajen sentezini artırması beklenmez? A) IGF-1 B) PDGF C) TGF-beta D) FGF E) Interferon-gama Matris sentezini; GF’ler, sitokinler, kollejenaz, pros- toglandin ve NO artırır. PDGF, fibroblast kemotaksisi ve matriks metalloproteazların aktivasyonunda görevlidir. TGF-beta fibroblastların proliferasyonu ve matriks metalloproteazların inhibisyonunda görevlidir. Bu sebeple TGF-beta, hipertrofik skar ve kelloid oluşumunda rol oynar. TGF-beta3 ise yara dokusu oluşumunu inhibe eder. Cevap: E 92. Yara iyileşmesinin remodelling fazında aşağıdakilerden hangisi gerçekleşmesi beklenmez? A) Kollajen yapımının azalması B) Anjiyogenezisin sona ermesi C) İnflamasyonun giderek azalması D) Kılcallarda birincil tıkaç oluşumu E) Kollajenin yeniden organize edilmesi Matürasyon döneminde kollajen sentezi azalır ve MM- Pazlarla kollajen 1’e çevrilir. İnflamasyonun hücreleri zamanla yara yerinden kaybolur. Anjiyogenez, kapiller permeabilite artışı, vazodilatasyon ve fibroplazi son bulur. Kılcallarda hemostaz gelişimi, ikinci bir travma olmadığı sürece beklenmez. Cevap: D

Gecikmiş tip hemolitik transfüzyon reaksiyonu sıklıkla ilk haftadan sonra görülse de 3-30 gün içerisinde görülebilir.

40

Kazananların

dünyası

tusworld.com.tr

Modifiye radikal mastektomi sırasında torakodorsal sinir (M. Latissimus dorsi’yi innerve eder), torasikus longus siniri (M. Serratus anterioru innerve eder) ve pektoralis minor ve majora giden sinirler korunmalıdır. İnterkostobrakial sinir kesildiğinde kolun aksiller yüzünde yanma hissi oluşabilir ancak temiz bir dis- eksiyon için nadiren de olsa bu sinir diseke edilebilir. M.serratus anterior romboid kasların antagonisti olarak davrandığı için bu sinir kesildiğinde kanat skapula ve skapulanın katıldığı omuz abdüksiyonunda zorluklar yaşanır. Cevap: C 94. Kırk iki yaşındaki kadın hasta sol meme başında ağrı ve kızarıklıkla başvuruyor. Fizik muayenesinde ısı ve hassasiyet saptanan hastanın sigara kullandığı ve daha önce de ben- zer tablolar yaşadığı öğreniliyor. Hastanın USG incelemesinde duktal ektazi saptandığına göre bu hasta için en olası tanı ve ilk yapılması gereken tedavi aşağıdakilerden hangisidir? A) Dermatit – topikal nemlendirici B) Paget hastalığı – kemoterapi C) Meme apsesi – drenaj D) Peri duktal mastit – antibiyotik ve drenaj E) Kronik granülamatöz mastit – oral glukokortikoid Hastanın fizik muayene bulguları mastit tanısının konulması için yeterliyken bu antitenin tekrarlaması periduktal mastit tanısını daha olası kılar. Periduktal mastit, sıklıkla sigara kullananlarda areolar alanda enflamasyon ve duktal ektaziyle birlikte kültür pozitif drenaj materyalinin görüldüğü ve sıkça tekrarlayan bir klinikle izler. Patogenezinde duktusları tıkayan yassı hücreli metapilazinin olduğu düşünülmektedir. Bu subareolar birikimleri drene eden fistüllerle izleyen kliniğe de Zuska hastalığı adı verilir. Tedavisi drenaj ve antibiyotiktir. Tekrarlayan koleksiyonlar cerrahi olarak eksize edilebilir. Cevap: D 95. Parsiyel gastrektomi yapılan 43 yaşındaki erkek hasta; halsizlik, güçsüzlük şikayetleriyle hastaneye başvuruyor ve fizik muayenesinde kon-junktival palor ve sinüs taşikardisi tespit ediliyor. Bu hastada görülen semptomların en olası sebebi aşağıdakilerden hangisidir? A) Demir eksikliği B) D vitamini eksikliği C) Folik asit eksikliği D) Transferrin düşüklüğü E) Kobalamin eksikliği Parsiyel gastrektomili hastalarda aneminin en sık sebebi demir eksikliğidir.

tusworld.com.tr

Duodenal pH’ın bozulmasına bağlı olarak demir emilimi azalır. Total gastrektomili hastalarda ise en sık B12 (kobalamin) eksikliğine bağlı megaloblastik anemi görülür. Midenin fundusundan üretilen IF’ün eksikliğine bağlı olarak terminal ileumda B12 emilemez. Cevap: A 96. Aşağıdakilerden hangisinin gastrektomi sonrası görülmesi beklenmez? A) Efferent loop sendromu B) Roux staz sendromu C) Alkalen reflü gastriti D) Dumping sendromu E) Ogilvie sendromu Gastrektomi sonrası, erken ve geç dumping sendromları, alkalen reflü gastriti, marjinal ülser, afferent ve efferrent ans sendromları, diyare, gastroparezi, anemi, safra taşı, kalan mide dokusundan gelişen kanser gibi komplikasyonlar görülebilir. Dumping sendromu ve afferent ans sendromundan muzdarip hastalar kusunca rahatlarken alkalen reflü gastriti ve eferrent ans sendromunda hastalar kussa dahi rahatlayamazlar. Ogilvie sendromu, özellikle opioid kullanımı sonrası ortaya çıkan bir psödobstrüksiyon- dur. Cevap: E 97. Aşağıdaki durumların hangisinde asemptomatik safra taşı varlığında kolesistektomi yapılmamalıdır? A) Diyabetik nöropatili hasta B) Porselen kese varlığında C) Kalp nakli olacak hastalarda D) ITP hastalarında E) 2 cm’den büyük taşı olanlarda

DENEME

93. Modifiye radikal mastektomi geçirmiş ve saçını kurutmakta zorlandığını söyleyen bir hastada aşağıdaki sinirlerden hangisinin yaralanmış olması en olasıdır? A) Torakodorsal sinir B) İnterkostobrakial sinir C) Torasikus longus siniri D) Median sinir E) Muskulokutenöz sinir

Asemptomatik safra kesesi taşında cerrahi tedavi: 2 cm üstünde taşlarda, diyabetli hastada, poselen safra kesesi varlığında (malignite riski yüksek hasta), genç hastada, kronik tifo taşıyıcı olan hastada, tıbbi müda-hale imkanı bulamayacak hastada yapılır. Cevap: D 98. Safra kesesi kanserleriyle ilgili verilenlerden hangisi yanlıştır? A) Porselen safra kesesi kanser gelişimi için risk faktörüdür. B) Mukozal tümör sadece kolesistektomiyle tedavi edilebilir. C) T4 tümörlerde sağ kalım yüksektir. D) Muskularis tabakasına invaze tümörler kolesistektomi, 4b ve 5 segmentektomi ve lenf nodu diseksi-yonuyla tedavi edilir. E) Adenokarsinom en sık görülen tipidir. Safra kesesinde en sık adenokarsinomlar görülür ve 3 cm üzerindeki taşlar ve porselen kese risk faktörleridir. Mukozal lezyonlar kolesistektomiyle, muskularis tabakasına invaze tümörler kolesistektomi, 4b ve 5 segmentektomi ve lenf nodu diseksiyonuyla tedavi edilir. Serozal invazyonu olan tümörler inoperabldır. Cevap: C

Kazananların

dünyası

41

99. Tiroid nodülleri olan ve klinik olarak hiper yada hipotiroidiye dair bulgu vermeyen bir hastada aşağıdaki testlerden hangisinin yapılması yeterlidir? A) Serbest T3 ve T4 B) TSH ve T3 C) TSH D) Total T4 ve sebest T4 E) Total T3 ve serbest T4 Ötiroid bir hastanın incelenmesinde TSH yeterlidir. Cevap: C 100. Aşağıdakilerden hangisinde en sık ve en az görülen tiroid kanserleri birlikte verilmiştir? A) Papiller karsinom, Hürthle hücreli karsinom B) Papiller karsinom, Anaplastik karsinom C) Foliküler karsinom, Papiller karsinom D) Foliküler karsinom, Anaplastik karsinom E) Papiller karsinom, Medüller karsinom En sıktan en nadire tiroid kanserleri: Papiller, foliküler, medüller, Hürthle hücreli, anaplastiktir. Prognozları en iyiden kötüye: Papiller, foliküler, Hürthle hücreli, medüller ve anaplastiktir. Cevap: B DENEME

101. Aşağıdakilerden hangisi primer hiperpara- tiroidizmle uyuşmayan bir bulgudur? A) Serum fosfat düzeyinde azalma B) Serum klor düzeyinde artma C) Serum klor/fosfat oranında azalma D) Serum PTH miktarında artma E) Serum kasiyum düzeyinde artma Primer hiperparatiroidizmde, serum kalsiyum değerleri ve intakt PTH değerlerini yüksek bulmak diagnostiktir. Diğer bulguları; hipofosfatemi, hiperkalsiüri, hiperkloremik metabolik asidoz, yüksek klor/fosfat oranı, kalsiyum/kreatinin klirensinin 0.02’den büyük olması, D vitamini, ürik asit, ALP seviyelerinde artış ve hipomag- nezemidir. Kalsiyum/kreatinin klirensinin 0.01’den az olması ailevi hipokalsiürik hiperkalsemi göstergesidir. Cevap: C 102. Koroziv madde içimi sonrası hastaneye başvuran bir hastada yapılan endoskopik ince- lemede özofagus ve midede yaygın eritem, derin ülserasyonlar ve özofagus ditalinde tam tıknama alanı gözleniyor. Toraks tomogra-fisinde özofagus duvarında hava tespit edilen hastanın tedavisinde aşağıdakilerden hangisi öncelikle uygulanmalıdır? A) Nazogastrik tüp takılması B) Akitf kömür verilmesi C) Steroid tedavisinin başlanması D) Özofagogastrektomi, özofagostomi ve beslenme jejunostomisinin açılması E) Özofajektomi ve gastrik pull-up Kostik yaralanmalarda sıvı tedavisi ve nötralizasyonun ardından ilk 12 saat içerisinde endoskopi yapılmalıdır.

42

Kazananların

dünyası

Endoskopi sonucu 1. derece yanık (mukozal ödem ve hiperemi) tespit edilirse takip ve geç komplikasyonların yönetimi yapılırken 2. ve 3. derece yanıklarda eksploratif lapartomi yapılmalıdır. Kurtarılabilir özofagus bırakılıp beslenme için jeju- nostomi açılabilir, kararsız kalınan olgularda 36 saat içerisinde ikinci bakı yapılabilir ya da kurtarılamaz vakalarda özofagus rezeksiyonu/servikal özofagosto- mi/Jejunostomi ve hasarlanan organların rezeksiyonu uygulanır. İleri dönemde özofagusun rekonstrüksiyonu için farklı yöntemler denenebilir. Cevap: D 103. 83 yaşındaki kadın hasta şiddetli karın ağrısıyla acil servise başvuruyor. Alınan öyküsün- den warfarin kullandığı ancak son üç haftadır ilacı bittiği için alamadığı öğreniliyor. Hemodinamik olarak stabil olan hastanın fizik muayenesinde hassasiyet, defans, rebaund saptanıyor. Bu hastanın en olası tanısı aşağıdakilerden hangisidir? A) Aort diseksiyonu B) Akut pankreatit C) Akut mezenter iskemi D) Ülser perforasyonu E) Apandisit Hastanın antikoagulan ihtiyacı olmasına rağmen buna uymamış olması tromboembolik bir olayın şüphesini arttırmalıdır. Şıklarda verilen tek tromboembolik olay akut mezenter iskemidir. Akut mezenter iskemi sıklıkla sup. mezenter arterin tromboembolik olarak tıknamasından (%50) (atriyal fibrillasyon sebebiyle), non okluzif nedenlerden (%25) ya da inferior mezenter arterin ve venlerin trombüsünden (%20) kaynaklanır. Tanıda BT anjiyografi ve konvansiyonel anjiyografiden yararlanılabilir. Tedavisi laparatomi ve embolektomi ya da nekrotik dokunun rezeksiyonudur. Cevap: C 104. 26 yaşındaki erkek hasta, kabızlık şikayetiyle kliniğe başvuruyor. Hikayesinden ağrılı defakasyonu olduğu ve feçesin üstünde çizgi şeklinde kan gözlediği öğreniliyor. Anal bölge muayenesinde hastada gözlenmesi en olası pa-toloji aşağıdakilerden hangisidir? A) Perianal fistül B) Eksternalhemoroid C) Anal polip D) Anal fissür E) Kondiloma Hasta anal fissürün klasik semptomlarını tariflemektedir. Bu sebeple anal bölge incelemesinde gözlenmesi en olası lezyon budur. Cevap: D 105. KOK kullanımı aşağıdaki karaciğer lezyonlarından hangisinin riskini arttırmaktadır? A) Hemanjiyom B) Biliyer kistadenom C) Hamartom D) Fokal nodüler hiperplazi E) Hepatoselüler adenom

tusworld.com.tr

106. 42 yaşında erkek hasta dört haftadır akut pankreatit tanısıyla izlenmektedir. Enfekte pankreas nekrozundan şüphelenilen hastada genel durum bozulduğuna göre bu hastada en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? A) Konservatif tedavi B) Minimal invazif nekrozektomi C) Retroperitoneal drenaj katateri yerleştirilmesi D) Laparatomi ve nekrozektomi E) Dekompresyon amaçlı laparatomi Akut pankreatitte tedavi hastayı NPO tutmak ve nazogastrik dekompresyon yapıp sıvı desteği sağlamaktır. Ancak nekrozitan pankreatit varsa antibiyotik ve-rilebliir. Enfekte nekrotizan pankreatit varlığında ilk yapılması gereken retroperitoneal drenaj katateriyle koleksiyonun boşaltılması ve değerlendirilmesidir. Eğer bu yaklaşım başarısız olursa minimal invazif nekrozektomi (endoskopik transgastrik ya da laparoskopik retroperitoneal) yapılabilir. Açık cerrahi ise bu ikisine yanıtsız ya da abdominal kompartman sendromu geliştiren hastalarda kullanılmalıdır. Cevap: C 107. Herediter sferositozu olan bir hastaya yapılan splenektomi sonrasında 4 ay içerisinde hastanın hemoglobini ve eritrosit sayısı tekrar düşmeye başlıyor. Bu hastada altta yatan sorunu bulmak için en güvenilir tetkik hangisidir? A) PET B) Ekploratif laparoskopi C) Batın BT D) Teknesyum-99m-sülfür kolloid sintigrafisi E) Batın MR Teknesyum-99m sülfür kolloid sintigrafisi, lenfoid dokuları tespit etmekte kullanılan bir yöntemdir. Tespit edilmemiş aksesuar dalağın bulunmasında altın standarttır. Cevap: D 108. Aşağıdakilerden hangisinde 24 saatlik idrarda artmış katekolamin düzeyleri tanısaldır? A) Aldosteronoma B) Cushing sendromu C) Karsinoid tümör D) Feokromasitoma E) İnsülinoma 24 saatlik idrarda katekolaminile birlikte bakılan metabolitleri ve serum metanefrin düzeyleri feokromasitoa için tanı koydurucudur. Diğer testler idrarda VMA, idrarda fraksiyone katekolaminler, serum epinefrin ve norepinefrin, klonidin süpresyon testi ve kromogranin A’dır. Cevap: D

tusworld.com.tr

109. Aşağıdakilerden hangisi dış genital organların fenotipini doğrudan etkileyen en önemli faktördür? A) Dihidrotestosteron aktivitesi B) XY kromozom yapısı C) Gonadın tipi D) Antimülleriyan faktör yapımı E) Östrojen yapımı (Cevap A) Açıklama: Testosteron, 5α redüktaz enzim aktivitesi ile dihidrotestosterona (DHT) dönüşür. DHT, erkeklerde dış genital yapının, bulboüretral bezlerin ve prostatın gelişiminden sorumludur. DHT yokluğunda dış genitaller dişi tipte gelişir. 110. Otuz iki yaşında, multipar bir kadın tek taraflı kasık ağrısı ve vajinal kanama yakınması ile başvurmuş, yapılan transvajinal ultrasonografide 2,8 cm tubal ektopik gebelik kitlesi belirlenmiş ve seri ß-hCG takibinde yükselme saptanmıştır. Batın içi kanama varlığına ait herhangi bir bulgu saptanmayan ve hemodinamik olarak stabil olan bu hasta için en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? A) Spontan izlem B) Laparoskopi C) Laparotomi D) Salpingosentez E) Metotreksat (Cevap E) Açıklama: Ektopik gebelik tedavisi cerrahi veya medikal olarak yapılabilir. Tercihi belirleyen temel faktörler hastanın klinik durumu ve eldeki kaynakların yeterliliğidir. Soruda tanımlanan olgu, tubal rüptür varlığına dair kanıt içermeyen ve hemodinamik olarak stabil bir tubal ektopik gebelik olgusudur.

DENEME

KOK kullanımı hepatoselüler adenomla ilişkilidir. Hepatik adenomlar, spontan rüptür ve kanama riski en yüksek benign tümörlerdir. Tanıyla birlikte cerrahi önerilir. Adenomatosizte tedavi transplantasyondur. Cevap: E

Tubal rüptür varlığında evrensel olarak kabul edilen tedavi şekli cerrahi yaklaşımdır ve cerrahi girişim yolu olarak laparoskopi öncelikle tercih edilir. 4cm altında bu lezyonda metotreksat uygundur. 111. Reprodüktif yaş grubunda en sık vajinal kanama nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Anovulasyon B) Gebelik C) Endometrial hiperplazi veya polip D) Eksojen hormon kullanımı E) Myoma uteri (Cevap D)

Kazananların

dünyası

43

Açıklama: Reprodüktif yaş grubunda en sık vajinal kanama nedeni eksojen hormon kullanımı iken, bunu gebelik ve ilişkin komplikasyonlar izler. Aşağıdaki tabloda yaş gruplarına göre vajinal kanama nedenleri ve sıklıkları listelenmiştir: Yaş ve Sıklıklarına Göre Kanama Nedenleri Prepubertal

Adölesan

Reproduktif

Perimenopozal

Postmenopozal

Vulvovajinitis

Anovulasyon

Eksojen hormon kullanımı

Anovulasyon

Endometrial atrofi ve eksojen hormon kullanımı

Vajende yabancı cisim

Eksojen hormon kullanımı

Gebelik

Fibroidler

Endometrial lezyonlar (kanser dahil)

Puberte prekoks

Gebelik

Anovulasyon

Servikal endometrial polipler

Atrofik vajinitis

Tümör

Koagulopati

Fibroidler

Tiroid disfonksiyonu

Diğer tümör Vulvar vajinal, servikal

Servikal endometrial polipler Tiroid disfonksiyonu

DENEME

112. Aşağıdaki hormonlardan hangisi gebelik döneminde, normale göre artış göstermez? A) Östriol B) Progesteron C) Deoksikortikosteron D) 17-beta östradiol E) DHEASO4 (Cevap E) Açıklama: Gebeliğin 5-6. haftasına kadar östrojen kaynağı maternal overler iken, bu dönemi takiben plasenta artan miktarlarda östrojen sekrete etmeye başlar. 1. trimesteden sonra östradiol (E2) ve östriol (E3) sentezinden temel olarak plasenta sorumludur. Plasental östrojenin majör kaynağı fetal dehidroepiandrostenedion sülfattır (DHEA-S). Gebelikte dominans gösteren östrojen ise östrioldür. Bununla birlikte progesteron düzeyleri de gebelikte belirgin olarak yükselmiştir. Gebelikte artış gösteren majör progestajenler progesteron ve 17-hidroksi progesterondur. Gebelikte maternal plazma deoksikortikosteron (DOK) düzeylerinde belirgin artış izlenir. Ayrıca gebelikte kortizol miktarında da belirgin bir yükselme gözlenir ancak bunun büyük bir kısmı yine gebelikte düzeyi artan transkortine (CBG) bağlıdır. Gebelikte ACTH düzeylerinde azalma olmasına karşın kortizol düzeylerinde gözlenen yükselmenin nedeni anlaşılamamıştır. Gebelikte total tirodi hormon düzeylerinde bir artış gözlenmesine karşın artan tiroksin bağlayıcı globulin (TBG) düzeylerine bağlı olarak serbet tirodi hormon (serbet T3 ve T4) düzeylerinde değişme beklenmez. Gebelikte ayrıca tiroid serbestleştirici hormon (TSH) düzeyi de değişmezDHEASO4 ise östrojen sentezi için kullanılır ve azalır.

44

Kazananların

dünyası

113. Aşağıdakilerden hangisi gebeliğin 25. haftasından sonra anne adayı tarafından kullanılması süt dişlerinde sarı-kahverengi renk değişikliğine neden olur? A) Kloramfenikol B) Amantadin C) Tetrasiklin D) Valproik asit E) Lityum (Cevap C) Kloramfenikol: Her ne kadar konjenital anomali insidansında artış yaptığına dair kanıt olmasa da preterm yenidoğanlara verildiğinde gri bebek sendromuna yol açabilmektedir. Amantadin: Kardiyak defektler. Tetrasiklin: Gebeliğin 25. haftasından sonra kullanılması halinde süt (geçici) dişlerinde sarı-kavrerengi renk değişiklikleri ve fetal uzun kemiklerde birikme. Valproik asit: Nöral tüp defekti, yarık damak ve dudak, iskelet anomalileri ve gelişme geriliği. Lityum: Ebstein anomalisi (triküspit kapağın aşağı ve apikale doğru yer değiştirmesi sonucu sağ ventrikülün atrializasyonu) ve neonatal toksisite (hipotiroidi, diabetes insipidus, kardiyomegali, bradikardi, siyanoz ve hipotoni). 114. Gebe bir kadında uterus rüptürünün en sık nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Künt uterin travmalar B) Plasenta implantasyon anomalileri C) Geçirilmiş sezaryen D) Vakum veya forseps doğumlar E) Eksternal sefalik versiyon (Cevap C) Açıklama: Uterus rüptürünün en sık nedeni uterusa yapılan cerrahi işlemlerdir. Bu işlemler arasında da en sık sezaryen izlenir. Diğer şıklarda yer alan risk faktörleri sezaryen doğuma oranla daha nadir gözlenen uterin rüptür nedenleri arasında yer alırlar. 115. Fetal ölümlerin tek başına, en sık gözlenen nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Düşük doğum ağırlığı B) Konjenital anomaliler C) Dekolman plasenta D) Perinatal asfiksi E) Perinatal hemoraji (Cevap C) Açıklama: Canlı doğum sonrası bebek kayıplarının en sık nedeni fetal konjenital anomaliler iken bunu düşük doğum ağırlığı (preterm doğumlar) izler. Diğer bir deyişle anomaliye bağlı olmayan neonatal ölümlerinin en sık nedeni preterm doğumlardır Ama soruda fetal ölüm soruluyor.Bununda en sık nedeni dekolmandır

tusworld.com.tr

A) B) C) D) E)

Sempatomimetik ilaçlar Maternal ateş Tiroid fırtınası Kardiyak aritmiler Fetal distress

(Cevap B) Açıklama: 10 dakikalık bir elektronik fetal monitörizasyon penceresinde fetal kalp hızının 160 atım/dakika olması durumunda ise fetal taşikardiden bahsedilir. Fetal taşikardinin en sık gözlenen nedeni maternal koryoamnionite bağlı maternal ateştir. Bununla birlikte her türlü maternal ateş yüksekliği fetal taşikardi nedeni olabilir. Maternal infeksiyona sekonder fetal taşikardi ciddi fetal sıkıntı ile ilişkili olmasa da, fetal periodik kalp hızı değişkenlikleri veya fetal sepsis varlığı istisnadır. Fetal taşikardinin diğer nedenleri arasında kardiyak aritmiler ve parasempatik (atropin) veya sempatomimetik (ritodrin, terbutalin) ilaçların verilmesi sayılabilir.

118. On yedinci gebelik haftasında, biyopsi ile teyit edilmiş CIN 3 varlığında en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? A) Tedavinin gebelik sonrasına ertelenmesi B) Servikal ektrokoagülasyon ve gebeliğin devamının sağlanması C) Gebeliğin sonlandırılması ve soğuk konizasyon D) Fetal akciğer maturasyonu sağlandıktan sonra vajinal doğum ve basit histerektomi E) Fetal akciğer maturasyonu sağlandıktan sonra sezaryen ile doğum ve radikal histerektomi (Cevap A) Açıklama: Gebelik döneminde tanı konmuş yüksek gradeli servikal intraepitelyal lezyonların postpartum dönemdeki yüksek regresyon oranları nedeniyle gebelikte CIN2 ve CIN3 tedavisi uygulanmaz ve tedavi gebelik sonrasına ertelenebilir. Gebelik döneminde CIN2 ve 3 lezyonların takibi endoservikal küretaj uygulanmaksızın kolposkopi ile yapılır. Kolposkopi sıklığı konusunda henüz bir görüş birliği olmasa da, her trimesterde bir kez uygulama akla yakın bir yaklaşım olarak kabul görmektedir. Doğumu takiben 6-12. haftalar arasında kolposkopi ve servikal sitoloji tekrar edilmelidir. Eğer lezyonda bir ilerlemeden şüpheleniliyorsa, yeniden biyopsi alınmalı veya invazif hastalıktan şüpheleniliyorsa tanısal eksizyonel işlemler uygulanmalıdır.

DENEME

116. 37. gebelik haftasında acil servise başvuran gebenin yapılan elektronik fetal monitörizasyon çıktısı yandaki gibidir. Bu olguda var olan fetal taşikardinin en olası nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

117. En sık hirsutizm nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Polikistik over sendromu B) Obezite C) Adrenal hipoplazi D) Adrenal hiperplazi E) Androjen salgılayan tümör (Cevap A) Açıklama: Hirsutizm, artmış androjenik aktiviteye bağlı olarak androjene duyarlı bölgelerdeki terminal kıllarda artma olarak tanımlanabilir. Hirsutizmin en sık nedeni kronik anovulasyon ve polikistik over sendromudur.

tusworld.com.tr

Kazananların

dünyası

45

DENEME

119. Aşağıdaki endometriyal hiperplazi tiplerinden hangisinde persistans riski en yüksektir? A) Basit kistik hiperplazi B) Basit adenomatöz hiperplazi C) Kompleks atipisiz hiperplazi D) Basit atipili hiperplazi E) Kompleks atipili hiperplazi

120. Aşağıdakilerden hangisi rahim içi araçların (RIA) kesin kontrendikasyonlarından değildir? A) Tanı konmamış vajinal kanama B) Gebelik C) Geçirilmiş tubal cerrahi D) Konjenital uterin anomaliler E) Akut servisit

(Cevap E) Açıklama: Endometrial hiperplazinin persistansı veya kansere progresyonu var olan sitolojik atipinin şiddetiyle doğru orantılıdır. Basit hiperplazi olgularında kansere progresyon %1 civarında iken, kompleks atipili hiperplazi olgularında %29’a kadar çıkabilmektedir. Endometrial hiperplazinin malignite potansiyelini etkileyen faktörler arasında yaş, alttta yatan ovaryan patoloji varlığı, endokrinopati, obezite ve eksojen hormon kullanımı sayılabilir. Atipisiz hiperplazi varlığında progesteron tedavisi ile remisyon oranı %85 iken, rekürren hiperplazi %6 oranında bildirilmiştir. Bununla birlikte, atipili endometrial hiperplazi (özellikle kompleks atipili hiperplazi) varlığında remisyon oranı %50 civarında iken, rekürrens %25 olarak bildirilmiştir. Özellikle kompleks atipili endometrial hiperplazi varlığında, yüksek persistans ve kansere progresyon oranları nedeniyle, fertilite istemi olmayan olgularda medikal tedaviye yanıt yoksa histerektomi önerilmektedir.

(Cevap C) Açıklama: Aşağıda rahimi içi araçların kesin kontrendikasyonları listelenmiştir: RIA kesin kontrendikasyonları · Gebelik veya gebelik şüphesi · Tanı konmamış vajinal kanama · Pelvik infeksiyonlar (akut-kronik PID, akut servisit, postpartum endometrit, septik abortus, genital aktinomikozis) · Hasta ya da partnerinin birden fazla seksüel partnerinin olması · Jinekolojik (serviks, uterus) maligniteler veya çözümlenmemiş anormal sitolojik smear · Uterin kaviteyi bozan myomlar, konjenital uterin anomaliler · İmmunsupresyon (transplantasyon hastaları, kemoterapi alanlar, kronik steroid kullanıcıları) Buna göre geçirilmiş tubal cerrahi kesin kontrendikasyonlar arasında yer almamaktadır.

46

Kazananların

dünyası

tusworld.com.tr