Tarih 1939 - 2002
 9758458450

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

T Ü R K S A N AY ‹ C ‹ L E R ‹ V E ‹ fi A D A M L A R I D E R N E ⁄ ‹

TAR‹H 2002 Yrd. Doç. Dr. Ahmet Kuyafl Yay›n Yönetmeni Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü

Ayça Akarçay-Gürbüz

Yrd. Doç. Dr. Ferhat Kentel

Galatasaray Üniversitesi ‹ktisat Bölümü

Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü

Prof. Dr. Ahmet ‹nsel

Esra Kuyafl

Galatasaray Üniversitesi ‹ktisat Bölümü

Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü

Yrd. Doç. Dr. M. As›m Karaömerlio¤lu

Prof. Dr. Ali Yaflar Sar›bay

Bo¤aziçi Üniversitesi Atatürk ‹lkeleri ve ‹nk›lâp Tarihi Enstitüsü

Uluda¤ Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü

Aral›k 2002 (Yay›n No. TÜS‹AD-T/2002/12-337) Meßrutiyet Caddesi, No.74 80050 Tepebaß›/‹stanbul Telefon: (212) 249 54 48 - 249 07 23 • Telefax: (212) 249 13 50

© 2002, TÜS‹AD

Tüm haklar› sakl›d›r. Bu eserin tamam› ya da bir bölümü, 4110 say›l› Yasa ile de¤iflik 5846 say›l› FSEK uyar›nca, kullan›lmazdan önce hak sahibinden 52. Maddeye uygun yaz›l› izin al›nmad›kça, hiçbir flekil ve yöntemle ifllenmek, ço¤alt›lmak, ço¤alt›lm›fl nüshalar› yay›lmak, sat›lmak, kiralanmak, ödünç verilmek, temsil edilmek, sunulmak, telli/telsiz ya da baflka teknik, say›sal ve/veya elektronik yöntemlerle iletilmek suretiyle kullan›lamaz.

Tarih 2002 kitab›n›n 1. (“Konu 3: ‹kinci Dünya Savafl›’nda Türkiye” bölümü hariç) ve 2. bölümü "HISTOIRE, Terminales de Jean-Michel Lambin, Annette Becker, André Kaspi, Odile Louage, Marie-Anne Matard-Bonucci, Jean-François Sirinelli, Jean Vassort, Jean-Luc Villette, Nicolas Werth; Hachette Livre – Education 1998" kitab›n›n aynen yap›lm›fl tercümesidir.

ISBN : 975-8458-45-0 Birinci Bask› - / 5 000 adet bas›lm›flt›r. Lebib Yalk›n Yay›mlar› ve Bas›m ‹flleri A.fi.

ÖNSÖZ TÜS‹AD, özel sektörü temsil eden sanayici ve ifladamlar› taraf›ndan 1971 y›l›nda, Anayasam›z›n ve Dernekler Kanunu’nun ilgili hükümlerine uygun olarak kurulmufl, kamu yarar›na çal›flan bir dernek olup gönüllü bir sivil toplum örgütüdür. TÜS‹AD, demokrasi ve insan haklar› evrensel ilkelerine ba¤l›, giriflim, inanç ve düflünce özgürlüklerine sayg›l›, yaln›zca asli görevlerine odaklanm›fl etkin bir devletin varoldu¤u Türkiye’de, Atatürk’ün ça¤dafl uygarl›k hedefine ve ilkelerine sad›k toplumsal yap›n›n geliflmesine ve demokratik sivil toplum ve laik hukuk devleti anlay›fl›n›n yerleflmesine yard›mc› olur. TÜS‹AD, piyasa ekonomisinin hukuksal ve kurumsal altyap›s›n›n yerleflmesine ve ifl dünyas›n›n evrensel ifl ahlâk› ilkelerine uygun bir biçimde faaliyette bulunmas›na çal›fl›r. TÜS‹AD, uluslararas› entegrasyon hedefi do¤rultusunda Türk sanayi ve hizmet kesiminin rekabet gücünün artt›r›larak, uluslararas› ekonomik sistemde belirgin ve kal›c› bir yer edinmesi gerekti¤ine inan›r ve bu yönde çal›fl›r. TÜS‹AD, Türkiye’de liberal ekonomi kurallar›n›n yerleflmesinin yan›s›ra, ülkenin insan ve do¤al kaynaklar›n›n teknolojik yeniliklerle desteklenerek en etkin biçimde kullan›m›n›, verimlilik ve kalite yükseliflini sürekli k›lacak ortam›n yarat›lmas› yoluyla rekabet gücünün art›r›lmas›n› hedef alan politikalar› destekler. TÜS‹AD, misyonu do¤rultusunda ve faaliyetleri çerçevesinde, ülke gündeminde bulunan konularla ilgili görüfllerini bilimsel çal›flmalarla destekleyerek kamuoyuna duyurur ve bu görüfllerden hareketle kamuoyunda tart›flma platformlar›n›n oluflmas›n› sa¤lar. TÜS‹AD, e¤itim sistemi ve e¤itim politikalar› konular›nda daha önce yap›lm›fl olan çal›flmalar›n›, ortaö¤retim için yard›mc› ders kitaplar› yay›mlamak yoluyla geniflletmifltir. Bu do¤rultuda haz›rlanan Co¤rafya 2001, Co¤rafya 2002 ve Felsefe 2002 kitaplar›n›n yan›s›ra, elinizdeki Tarih 2002 haz›rlanm›flt›r.

3

Tarih 2002, Hachette Yay›nevi’nin, “Hachette Éducation” dizisi içinde yer alan, Jean-Michel Lambin yönetimindeki, lise son s›n›flara yönelik Histoire - Terminales adl› kitaptan yola ç›k›larak haz›rlanm›flt›r. ‹kinci Dünya Savafl› (“Konu 3: ‹kinci Dünya Savafl›’nda Türkiye” bölümü hariç) ve ‹kinci Dünya Savafl›’ndan günümüze kadar gelen dönemde, genel olarak dünyaya ve özel olarak dünya düzenini, kendi ç›karlar› do¤rultusunda etkileme gayreti içinde olan ve nüfus ve gelir aç›s›ndan büyük ölçekli ülkelere iliflkin bölümler Türkçe’ye çevirilmifl, Fransa’n›n siyasal tarihine iliflkin bölümler ise ç›kar›larak yerlerine Türkiye tarihi bölümleri konmufltur. Bu yap›l›rken, do¤al olarak, kitab›n kronolojik yap›s›nda de¤ifliklikler olmufl ve kitap, Türkiye’nin tarihindeki önemli dönüm noktalar›ndan yola ç›k›larak yeniden bölümlendirilmifltir. Siyasal tarih bölümlerinden sonra gelen ekonomik, toplumsal ve kültürel tarihe iliflkin bölüm de ayn› mant›kla de¤ifltirilerek muhafaza edilmifltir. Yukar›da anlat›lan biçimiyle oldu¤u kadar, içeri¤iyle de Tarih 2002, yeni bir kitap. En önemli yenili¤i, Türkiye’de yürürlükte olan ortaö¤retim tarih müfredat›n› geniflletiyor olmas›. Bunu da iki de¤iflik düzlemde yap›yor. Hem kronolojik olarak geniflletiyor ve bugüne kadar ortaö¤retim ö¤rencilerinin hiç ö¤renmedikleri bir dönemi anlat›yor, hem de bak›fl aç›s›n› geniflleterek bütün dünyan›n bu dönemde nas›l geliflti¤ini aç›kl›yor. Nitekim 20. yüzy›l sonlar›na do¤ru yaflanan “iletiflim devrimi” günümüz dünyas›n› öylesine de¤ifltirdi ki genç nesillerin art›k hem sa¤lam bir yurttafll›k kimli¤i edinmeleri hem de bilgili dünya vatandafllar› olmalar› gerekiyor. ‹flte Tarih 2002’nin amac› da, bu çifte çabaya anlaml› bir katk›da bulunmak. Nitekim Tarih 2002, bir yanda ortaö¤retim ö¤rencilerimizin ancak aile büyüklerinin an›lar› biçiminde tan›flt›klar› bir zaman dilimini ö¤reterek onlara günümüz Türkiye’sinin siyasal ve kültürel sorunlar›n›n soy kütü¤ünü sunuyor, di¤er yanda da ayn› Türkiye’nin önemli bir rol almak istedi¤i günümüz dünyas›n›n bir panoramas›n› gözler önüne seriyor. Tarih 2002’nin ikinci önemli yenili¤i, ad› ortaö¤retimdeki tarih derslerinin en bafl›nda hep geçen, ama ö¤rencilerin hemen hemen hiç görmedikleri bir fleyi, "tarihsel belge"yi ö¤rencilere veriyor olmas›. Bunun pedagojik yarar›n› da uzun uzad›ya kan›tlamaya çal›flmak gerekmez. Ne de olsa belgelerdir tarihi bir

4

inanç nesnesi ya da bir ideoloji olmaktan ç›karan. Ayr›ca belgelerin, tarih kitab›n› s›k›c› bir kitap olmaktan kurtarmak ve ö¤retilen konunun bellekte daha iyi yer etmesini sa¤lamak gibi hat›r› say›l›r iki ifllevi daha var. Tarih 2002’nin üçüncü önemli yenili¤i ise, tarih ö¤renimini ezbercilikten kurtaracak, ö¤renciye analitik ve elefltirel bir yaklafl›m kazand›racak ve giderek ö¤rencide daha fazla merak uyanmas›n› sa¤layacak bir yöntem benimsemifl olmas›. TÜS‹AD ve Tarih 2002’nin yaz› kurulu, elinizdeki kitab›n Türkiye’de okul kitaplar›na yönelik olarak açmay› diledi¤i tart›flma zemininde, bu konunun da ciddiyetle ele al›naca¤›na inan›yor. Tarih 2002’nin haz›rlanma aflamas›nda birçok kiflinin, kendilerine önemsiz gözükecek, ama yaz› kurulu için çok de¤erli katk›lar› oldu. Yaz› kurulu, Doç. Dr. Ayhan Aktar’a, Günay Atuk’a, R›fat Bali’ye, Yrd. Doç. Dr. Yefleren Eliçin-Ar›kan’a, Nilüfer ve Salih Kuyafl’a, Laurent Mallet’ye, Yrd. Doç. Dr. Selcan Serdaro¤lu’na, Zeynep fiarlak’a, Dr. Alexandre Toumarkine’e, Coflkun ve ‹brahim Y›lmaz’a teflekkürü bir borç bilir.

5

PROGRAM KONULARI

K‹TABIN ‹ÇER‹Ú‹

I. ‹kinci Dünya Savafl›

Birinci bölüm: ‹kinci Dünya Savafl› (1939-1945)

1. Önemli evreler

Konu 1:

2. Savafl s›ras›nda Avrupa ve Türkiye

Konu 2: Konu 3: Konu 4:

3. Savafl›n sonuçlar›

‹kinci Dünya Savafl›’n›n önemli evreleri ‹kinci Dünya Savafl›’nda Avrupa ‹kinci Dünya Savafl›’nda Türkiye ‹kinci Dünya Savafl›’n›n sonuçlar›

II. 1945’ten sonra dünya

‹kinci bölüm: 1945’ten günümüze dünya

1. 1945’ten sonra dünyada ekonomik ve toplumsal dönüflüm

Konu 5: Konu 6: Konu 7: Konu 8: Konu 9: Konu 10: Konu 11: Konu 12:

2. Önemli ideolojik modeller (kurumlar, toplumlar, kültürler) ve geçirdikleri evrim

3. Büyük güçler aras›nda çat›flma ve bloklar›n da¤›lmas›

Konu 13: Konu 14:

Bolluk y›llar› 20. yüzy›l sonu bunal›m› Amerikan modeli Sovyet modeli Liberal Avrupa modeli Çin modeli So¤uk Savafl’tan yumuflamaya Sömürgelerin ba¤›ms›zl›¤› ve üçüncü dünyan›n oluflmas› Bloklararas› çat›flmalar ve bloklar›n çözülmesi Ortado¤u sorunu

III. 1945’ten sonra Türkiye

Üçüncü bölüm: 1945’ten günümüze Türkiye

1. Siyasal tarih

Konu 15: Konu 16: Konu 17: Konu 18: Konu 19:

2. Ekonomi, toplum ve kültür

6

‹kinci Dünya Savafl› sonunda Türkiye Demokrasiye do¤ru, 1946-1961 Çalkant›lar dönemi: 1961-1982 Liberalizme do¤ru, 1983-2002 1945’ten günümüze Türkiye’de ekonomik, toplumsal ve kültürel yaflam

K‹TABIN YAPISI VE TAR‹H ÖÚREN‹M‹NE G‹R‹Þ PROGRAMIN SUNULUÞU n

Her konuda

• Girifl sayfalar›nda, konuda incelenen sorunsal belirtilmifltir. • Konular, dersin içeri¤i ve ilgili belgeler biçiminde, karfl›l›kl› iki sayfada ifllenmifltir. • Anahtar sözcükler ders metninin hemen yan›nda tan›mlanm›flt›r. • Önemli olaylar›n tarihte yerliyerlerine koyulabilmesini sa¤lamak için haritalar verilmifltir.

n

“Unutmayal›m” bafll›kl› sayfalarda • Birbirlerine yak›n kavram ve terimleri aç›klayan bir “Kar›flt›rmayal›m” bölümü, • Program aç›s›ndan önemli tarihleri gösteren bir zamandizim listesi ile bir k›saltmalar listesi ve, • Önemli kiflilerin biyografileri vard›r.

n

Sözlükte

• Anlafl›lmas› güç olabilecek sözcüklerin tan›m ve anlamlar› verilmifltir.

YAZILI SINAVLARA HAZIRLIK n

”S›navlara haz›rl›k” bölümü

• Tarih s›navlar›n›n biçimine iliflkin bilgi vermek için kitab›n bafl›na konmufltur.

n

“Belge incelemesi” ve “Verilerle çal›flma” sayfalar›

• S›navlarda sorulabilecek soru örnekleri, • Pratik tavsiyeler ve, • Sorular›n yan›tlanmas› s›ras›nda kullan›labilecek yöntemlere iliflkin örnekler verir. Verilerle çal›flma sayfalar›nda önerilen üç sorudan kal›n harflerle yaz›lm›fl olan›, daha ayr›nt›l› incelenmifltir.

n

“Kompozisyon” sayfalar›nda

• Soru örnekleriyle birlikte pratik tavsiyeler, • Soru türüne göre kullan›lmas› gereken yönteme iliflkin tavsiyeler ve, • Ayr›nt›l› bir plan verilmifltir.

7

‹Ç‹NDEK‹LER B‹R‹NC‹ BÖLÜM

‹K‹NC‹ BÖLÜM

‹K‹NC‹ DÜNYA SAVAfiI (1939-1945)

1945’TEN GÜNÜMÜZE DÜNYA

Harita: 1 Eylül 1939’da dünya

Konu 1: ‹kinci Dünya Savaß›’n›n önemli evreleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .22 I. Mihver’in ilk zaferleri (1939-1942) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .24 II. Sovyetler Birli¤i ve ABD savaflta . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .26 Harita: Mihver’in zaferleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .28

Konu 5: Bolluk y›llar›: 1945-1975 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .100 I. Ola¤anüstü bir refah . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .102 II. Büyümenin nedenleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .104 III. Büyümenin yönetimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .106 IV. Büyümenin etkileri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .108 V. Büyümenin s›n›rlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .110

III. 1942-1943: Savafl›n dönüm noktas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .30 IV. Topyekûn bir savafl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .32 V. Müttefiklerin zaferleri (1943-1945) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .36 Harita: Müttefiklerin nihai zaferi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .38

Unutmayal›m / Belge incelemesi: 1950’den 1975’e alt› ülkede GSY‹H’n›n büyümesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .112/113 Verilerle çal›ßma: Bolluk y›llar›ndaki büyümede Refah Devleti’nin rolü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .114

Unutmayal›m / Belge incelemesi: Atlantik Sözleflmesi . . . . . . . . . . . . .40/41 Verilerle çal›ßma: ‹kinci Dünya Savafl› neden topyekûn bir savaflt›r? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .42 Kompozisyon: ‹kinci Dünya Savafl›’nda ABD . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .44

Konu 6: 20. yüzy›l sonu bunal›m›, 1976-1998 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .116 I. Petrol floku ve krizin boyutlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .118 II. Bunal›m üzerine sorgulamalar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .120 III. Bunal›mla mücadele: Keynesci reçetelerin iflas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .122 IV. Bunal›mla mücadele: Liberal çözümlerin s›n›rlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . .124 V. Bunal›m›n sonuna do¤ru . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .126

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .18

Konu 2: ‹kinci Dünya Savaß›’nda Avrupa . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .46 I. Nazi Avrupas›’n›n düzeni . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .48 II. Avrupa’da direnifl hareketleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .52 III. Toplama kamplar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .56 IV. Holokost . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .58 Unutmayal›m / Belge incelemesi: Londra’ya s›¤›nan devlet baflkanlar› (‹ngiliz afifli) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .60/61 Verilerle çal›ßma: ‹kinci Dünya Savafl›’nda Avrupa Yahudilerinin yok edilmesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .62 Konu 3: ‹kinci Dünya Savaß›’nda Türkiye . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .64 I. Savafl›n d›fl›nda kalma çabalar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .66 II. Türkiye’den savafla bak›fl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .70 III. Seferberli¤in bedeli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .72 IV. Toplumsal sorunlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .74 Unutmayal›m / Belge incelemesi: Üçlü ‹ttifak, 19 Ekim 1939 . . . . . .76/77 Verilerle çal›ßma: Varl›k Vergisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .78 Konu 4: ‹kinci Dünya Savaß›’n›n sonuçlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .80 Harita: 1 Eylül 1939’da Avrupa ve 1946’da Avrupa . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .82 I. Ölüler ve y›k›nt›lar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .84 II. Manevî sars›nt›n›n boyutlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .86 III. Daha iyi bir dünya kurma ümidi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .88 Unutmayal›m / Belge incelemesi: Yalta Konferans› Sonuç Bildirgesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .92/93 Verilerle çal›ßma: Maddi ve manevi bir y›k›m olarak ‹kinci Dünya Savafl› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .94 Kompozisyon: 1945’te yeni güç iliflkileri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .96

Unutmayal›m / Belge incelemesi: Petrol floklar› ve karfl› petrol floklar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .128/129 Verilerle çal›ßma: Baflkan Reagan’›n ekonomi politikas› . . . . . . . . . . . . . . .130 Konu 7: Amerikan modeli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .132 Harita: 1960’lar dünyas›nda ABD . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .134 I. Amerikan demokrasisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .136 II. “Bolluk toplumu” . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .138 III. Kültür patlamas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .142 IV. Büyük çalkant› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .144 V. 1980’lerde Amerikan modeli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .146 Unutmayal›m / Belge incelemesi: J. F. Kennedy’nin “Yeni S›n›r” bafll›kl› konuflmas›ndan bir bölüm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .148/149 Verilerle çal›ßma: 1960’l› y›llar›n süpergücü ABD’nin sundu¤u model ve s›n›rlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .150 Konu 8: Sovyet modeli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .152 Harita: 1970’ler biterken SSCB ve dünya . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .154 I. Stalin modeli (1945-1953) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .156 II. Stalincili¤in tasfiyesi ve reformlar (1953-1964) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .160 III. Brejnev’in Sovyetler Birli¤i (1964-1982) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .162 IV. Brejnev döneminde toplumsal dönüflümler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .164 V. Perestroika’dan komünizmin çöküflüne . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .166 Unutmayal›m / Belge incelemesi: 1945’ten 1949’a Do¤u Avrupa’da komünizmin yay›lmas› . . . . . . . . .168/169 Verilerle çal›ßma: SBKP’nin 20. Kongresi: Modelin evrilmesi mi, sorgulanmas› m›? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .170 Konu 9: Liberal Avrupa modeli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .172 I. Liberal demokrasinin temelleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .174 II. Avrupa’da demokrasi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .176 III. Avrupa Birli¤i bir model olabilir mi? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .180 Unutmayal›m / Belge incelemesi: Roma Anlaflmas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .182/183

8

Verilerle çal›ßma: Geçti¤i aflamalar ve karfl›laflt›¤› engellerle Avrupa’n›n inflas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .184 Kompozisyon: Avrupa’da liberal demokrasinin temelleri, uygulamalar› ve geliflmesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .186 Konu 10: Çin modeli I. Maocu model

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .188

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .190

II. "Herfley modernleflme için"

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .192

Unutmayal›m / Belge incelemesi: Çin propaganda afifli: "Hep birlikte yeni zaferlere" . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .194/195 Verilerle çal›ßma: Çin modelinin etkileri ve evrimi (1958-1998): Baflar› m› baflar›s›zl›k m›? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .196 Konu 11: So¤uk Savaß’tan yumußamaya (1946-1975)

. . . . . . . . . . . . . . .198

Harita: So¤uk Savafl ve yumuflama dönemi aras›nda ABD ve SSCB I. So¤uk Savafl’a do¤ru

. . .200

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .202

II. ‹ki blo¤un oluflmas› (1947-1949)

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .204

III. So¤uk Savafl’tan buzlar›n çözülmesine IV. ‹ki Büyükler’in yak›nlaflmas›

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .206

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .210

V. Yumuflaman›n z›tl›k içeren yönleri

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .212

Unutmayal›m / Belge incelemesi: 1973’te ABD ve dünya . . . . . . . .216/217

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

1945’TEN GÜNÜMÜZE TÜRK‹YE Konu 15: ‹kinci Dünya Savaß› sonunda Türkiye I. Yeni dünya dengesi ve Türkiye

II. Siyasal dönüflüm yolunda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .282 Unutmayal›m / Belge incelemesi: Molotov-Sarper görüflmesi, 7 Haziran 1945

Konu 16: Demokrasiye do¤ru, 1946-1961 I. Demokrat Parti’nin yükselifl ve düflüflü II. D›fl politika

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .296

IV. Yeni bir dönemin efli¤inde

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .302

Unutmayal›m / Belge incelemesi: Menderes Hükümeti’nin program› (1950) Verilerle çal›ßma: DP döneminde bas›n

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .304/305

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .306

II. Siyasette silâhl› kuvvetler

Harita: ‹kinci Dünya Savafl›’ndan 1980’lerin sonuna, sömürgelerin ba¤›ms›zlaflmas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .222

IV. D›fl politikada aç›l›mdan izolasyona

III. Bandung’dan sömürgecili¤in sonuna

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .228

IV. Üçüncü dünyan›n oluflmas› ve sorunlar›

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .232

I. 1961 Anayasas›’ndan 1982 Anayasas›’na

Konu 18: Liberalizme do¤ru, 1983-2002 I. 1983 seçimleri: Normale dönüfl

Verilerle çal›ßma: Ba¤›ms›zl›k, ba¤lant›s›zl›k ve devrim aras›nda üçüncü dünya . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .238

IV. 28 fiubat süreci

Harita: So¤uk Savafl sonunda dünya (1975-1991) I. So¤uk Savafl’›n dönüflü, 1975-1984

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .244

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .246

II. "Yeni düflünce", 1985-1989 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .250 III. Sovyet blo¤unun çöküflü

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .252

IV. Yeni bir dünya düzenine do¤ru

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .254

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .324

III. Yeni bir dönemin bafllang›c›nda

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .328

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .332

V. 21. yüzy›l bafl›nda Türkiye politikas›

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .334

Unutmayal›m / Belge incelemesi: Yarg›tay Baflkan› Sami Selçuk’un 1999-2000 Yasama Y›l›n› aç›fl konuflmas›, 6 Eylül 1999 Verilerle çal›ßma: Türkiye ve AB

Konu 19: 1945’ten günümüze Türkiye’de ekonomik, toplumsal ve kültürel yaßam . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .342 I. Tar›ma dayal› büyüme, 1945-1961

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .344

II. ‹thal ikameci büyüme, 1962-1979

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .348

Verilerle çal›ßma: 1945’ten 1990’a Almanya: Yenilgiden bölünmeye ve yeniden birleflmeye . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .258

V. Gündelik yaflamda de¤iflim

I. Ortado¤u’daki çat›flmalar›n kökenleri II. ‹srail devletinin do¤uflu

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .261

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .262

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .264

III. Arap ulusunun birleflme rüyalar› IV. Filistin sorunu

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .266

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .268

V. Parçalanan Ortado¤u

IV. Kentli toplumuna geçifl VI. Popüler sanat dünyas›

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .260

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .270

. . . . . . . . . . . . .338/339

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .340

III. D›fla aç›l›m ve istikrars›zl›k, 1980-2002

Harita: Ortado¤u’da ülkeler ve insan topluluklar›

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .322

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .326

Unutmayal›m / Belge incelemesi: Baflkan Reagan’›n görevi devralma konuflmas›, 20 Ocak 1981 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .256/257

Konu 14: Ortado¤u sorunu

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .314

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .318

Unutmayal›m / Belge incelemesi: ‹smet ‹nönü’nün TBMM’de konuflmas›, 27 A¤ustos 1971 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .320/321

Unutmayal›m / Belge incelemesi: Vietnam’›n ba¤›ms›zl›k bildirgesi, 2 Eylül 1945 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .236/237

Konu 13: Bloklararas› çat›ßmalar ve bloklar›n çözülmesi (1975-1998) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .242

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .308

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .310

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .312

III. Siyasal çat›flmadan silahl› çarp›flmaya

II. Turgut Özal y›llar›

Kompozisyon: Frans›z sömürgelerinin ba¤›ms›zl›klar›na kavuflmas› .240

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .288

III. Toplumsal ve siyasal huzursuzluk . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .298

Konu 12: Sömürgelerin ba¤›ms›zl›¤› ve üçüncü dünyan›n olußmas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .220

II. Asya’da ba¤›ms›zl›¤a kavuflan ilk ülkeler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .226

. . . . . . . . . . . . . .286

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .290

Konu 17: Çalkant›lar dönemi: 1961-1982

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .224

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .284/285

Verilerle çal›ßma: Muhalefet de CHP kökenli mi olmal›?

Verilerle çal›ßma: Uluslararas› iliflkilerin oda¤›nda Do¤u-Bat› çat›flmas› (1960-1975) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .218

I. Sömürgelerin ba¤›ms›zl›¤a kavuflma koflullar›

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .278

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .280

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .352

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .358 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .362

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .366

Unutmayal›m / Belge incelemesi: ‹statistiklerle Türkiye . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .370/371 Verilerle çal›ßma: “Arabesk” olgusu Harita: 2002’de dünya Sözlük

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .372

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .374

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .376

Unutmayal›m / Belge incelemesi: 1993 ‹srail-Filistin bar›fl anlaflmas› üzerine bir karikatür . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .272/273 Verilerle çal›ßma: Ortado¤u sorunlar›n›n merkezinde Kudüs

. . . . . . . . .274

9

yaz›l› tarih s›nav› 1. TAR‹H DERS‹NDE SINAV TÜRLER‹ Karß›n›za üç farkl› s›nav türü ç›kabilir.

l A. Kompozisyon

l B. Tarihsel verilerin incelenmesi

Kompozisyon sorusu, - ders program›nda yer alan üç bölümden birinin tamam›n› kapsayabilir; (örnek: “‹kinci Dünya Savaß›’nda ABD”, s. 40-41); - Tarih’in belli bir an›ndaki belli bir durumu ele alabilir; (örnek: “1945’te yeni güç ilißkileri”, s. 92-93). Kompozisyon sorusuna, ö¤renciye yard›mc› olmak amac›yla seçilmiß çeßitli belgeler eßlik edebilir (önemli tarihlerin zamandizimi, haritalar, istatistikler).

Bu tür bir s›nav, farkl› türlerde en fazla 5 belge içerir (metin, foto¤raf, karikatür, harita, istatistik). Belgelere aç›klay›c› notlar eßlik edebilir. Belgelerin tümü “ders program›nda yer alan temel konularla” ilgilidir.

Bu tür bir s›navda, ö¤renciden tarihsel bir belgeyi yorumlamas› beklenir. Bu belge bir metin, bir harita, bir foto¤raf, bir karikatür, bir afiß ya da istatistik bir gösterge olabilir. Ö¤renci, - belgenin türü,

Veri incelemesi üç bölüm içerir:

- belgenin de¤indi¤i fikirler ve olaylar,

1. Belgelerin tan›t›lmas›.

- genel anlamda belgenin anlaß›lmas› ile ilgili sorulara cevap verir.

2. Bilgilerin s›n›fland›r›lmas› ve karß›laßt›r›lmas›. 3. Konuda önerilen sorunsal› irdeleyen yaklaß›k 300 sözcükten olußan (bir sayfa) bir sentezin yaz›lmas›.

Konu “basit, aç›k ve karmaß›kl›ktan uzak” olacak biçimde sorulur.

Türkiye savaßa girseydi ne olurdu? [Adana görüßmeleri s›ras›nda] Ankara genel kurmay›n›n akl›n› kurcalayan noktalar, askeri dan›ßmanlar›m›z›n 1940 bahar›ndaki görüßmelerde gözlemlediklerinin ayn›yd›; yani Türk ordusunun kalk›ßaca¤› tüm harekâtlarda Müttefik güçlerinin etkin deste¤i bekleniyordu. Bu tutum, Washington ve Londra’n›n niyetlerinden ya da samimiyetinden kußku duyuldu¤u anlam›na gelmiyordu; ancak, hem ortada Müttefiklerin maddi aç›dan zaaflar› oldu¤unu gösteren baz› örnekler vard›, hem de Mareßal Çakmak kendi ordusunun zaaflar›n›n bilincindeydi. Nitekim, 1943 sonbahar›nda hava hakimiyeti hâlâ ellerinde olan Almanlar›n, ‹ngiliz birliklerini, ‹talya’n›n teslim olmas›ndan sonra ç›kt›klar› ‹stanköy, ‹leryos ve Sisam adalar›n› nas›l birkaç hafta içinde boßaltmak zorunda b›rakt›klar›n› gördük. Bu durumu aç›kyüreklilikle de¤erlendiren Churchill de, an›lar›nda, "Ege adalar›nda olanlardan sonra, Türkleri aß›r› ihtiyatl› olmakla suçlayamay›z" demißtir. [...] E¤er ‹smet ‹nönü, 1944 ilkbahar›nda savaßa girmeye ikna edilmiß olsayd› ne olurdu? Bakanlar›, Moskova’dan gelecek istenmeyen yard›m› geri çevirebilecekler miydi? Hiç sanmam. Stalin’in, Marmara Denizinde üs talep edebilmek için gayet sa¤lam nedenleri olacakt›. Ayr›ca, nedene de pek ihtiyac› olmazd›, çünkü K›z›l Ordu’nun sayg›nl›¤› yeter de artard› bile. ‹ngiltere baßbakan› bir y›l sonra Potsdam’da Montreux Antlaßmas›’n›n gözden geçirilmesini onaylar, Sovyetler Birli¤i de Akdeniz’e rahatça ç›kard›. Peki Türk devletine ne olurdu? Bilindi¤i gibi Stalin, Potsdam’da Sovyetler Birli¤i’nin kurtard›¤› ülkelerde hegemonya kuraca¤› söylentilerini protesto ederek, tam tersine bu ülkelerde faßist partiler d›ß›ndaki tüm partilerin kat›laca¤› serbest seçimlerle olußacak hükümetlerin yönetti¤i güçlü ve ba¤›ms›z devletler kurulmas›n› istedi¤ini söylemißtir. Bu güzel sözlerin yorumunu bir de Polonyal›larla Macarlardan dinlemek gayet ibret verici olur. La Turquie devant la Guerre: Mission à Ankara 1939-1940 (Paris, 1964).

Budapeßte’de ßiddet. Macaristan’daki ayaklanman›n kas›m 1956’da K›z›l Ordu taraf›ndan bast›r›lmas› s›ras›nda binlerce kißi öldü.

10

l C. Bir belgenin yorumlanmas›

2. BAÞARILI OLAB‹LMEK ‹Ç‹N YAPILMASI GEREKENLER l A. Ders s›ras›nda, okulda

l B. Dersten sonra, evde

Derse devam, baßar›n›n olmazsa olmaz koßuludur. Her derse gelinmeden önce, bir önceki ders gözden geçirilmeli ve iyice ö¤renilmelidir. Ele al›nan her konunun bir bütünün parças› oldu¤u unutulmamal›d›r.

Derste ald›¤›n›z notlar› tekrar edin; hemen ayn› akßam eksiklerinizi tamamlay›n, yanl›ßlar›n›z› düzeltin, k›saltmalar›n›z›n yerini tam sözcüklerle doldurun; ö¤retmeninizin tümcelerini ve uyar›lar›n› hat›rlamak için dersin henüz belle¤inizde taze oldu¤u anlardan yararlan›n.

Derse aktif kat›l›m, konular›n haf›zaya yerleßtirilmesi aç›s›ndan iyi bir baßlang›çt›r. Ö¤retmene sorular sormak, üzerinde çal›ß›lan belgelerle ilgili ö¤retmenin sordu¤u sorulara cevap vermek her türlü yanl›ß anlama ve kar›ßt›rma olas›l›¤›n› ortadan kald›r›r. Dersin plan›n› özenle not etmeyi unutmay›n. Sayfan›n kenar›na kitapta yer alan ve derste ißledi¤iniz belgelerin sayfalar›n› ve numaralar›n› yaz›n. Önemli temel metinleri iyi tan›man›z ve ö¤renmeniz de yararl› olacakt›r.

Biyografi fißi

Notlar›n›z› temize çekin, baßl›klar› belirtmek için belli bir düzen içinde farkl› renkler ya da yaz› biçimleri kullan›n. Dersi tamamlay›n: Anahtar sözcüklerin tan›mlar›n› yeniden yaz›n, s›n›fta yap›lm›ß olan al›ßt›rmalar› ya da yorumlar› yeniden yap›n; ö¤retmeninizin istemiß oldu¤u küçük bir haz›rl›k çal›ßmas› varsa, geciktirmeden yap›n. Kitab›n›z› okuyun. Fißler haz›rlay›n: Önemli tarihsel kißiliklerin k›sa biyografileri ("Unutmayal›m" sayfalar›ndan yard›m alabilirsiniz), zamandizim fißleri, sentez fißleri. Fiß haz›rlarken sayfan›n yaln›zca bir yüzünü kullan›n.

Zamandizim fißi

Soyad›

Sentez fißi

‹zlek:

Ç‹ZELGE

Ad› Tarihler • Gençli¤i, e¤itimi • Yaßam›n› etkileyen önemli olaylar, eylemleri • Fikirleri • Eyleminin etki alan›, ard›nda b›rakt›klar› • ‹lgili bölüm

• Önemli anahtar tarihler baßlang›ç

bitiß

çal›ß›lan dönem • Tarihler ("Unutmayal›m" sayfalar›na bak›n›z)

• Ana fikirleri özetleyen sözcükler (3 ya da 4) • Konuyla ilgili 3 ya da 4 önemli olay • K›saltmalar • ‹lgili bölüm

• Dönemle ilgili tarihsel kißilerin adlar› • ‹lgili bölüm

l C. Yaz›l› s›navlara haz›rl›k Notlar›n yeniden okunmas›, e¤er her dersten sonra tekrar gözden geçirilirlerse kolaylaß›r. Özellikle pek çok konudan yaz›l› s›nava girecekseniz, tekrar çal›ßman›z› birkaç güne yayacak biçimde planlay›n. Belle¤inizin tüm yönlerini kullan›n: Görsel bellek (defterde renkli kalemlerle çizilmiß ders plan›, etkileyici bir resim, vs.) yaz›l› s›nav s›ras›nda genellikle yard›m›n›za gelir. Haz›rlad›¤›n›z fißleri gözden geçirin. Bu çal›ßma tüm y›l boyunca yap›lmal›d›r. Tarih s›navlar›na bir gece önceden haz›rlanamazs›n›z!

11

kompozisyon 1. SINAV KAÚIDININ SUNULMASI S›nav ka¤›d›n›z birbirinden aç›kça ayr›lm›ß üç büyük bölümden olußmal›d›r. Konu :

.........................................................................

...........................................................................................

l Giriß bölümü konuyu sunar ve tan›t›r; üç bölümden olußur: - Konunun tan›t›lmas› (zamandizimsel ya da co¤rafî çerçeve, temel izlek); - Sorunsal, yani s›nav›n temel izle¤ini ortaya koyan bir ya da iki soru;

Giriß :

...........................................................................

- Plan›n bildirilmesi.

...........................................................................................

Birinci bölüm :

.....................................................

........................................................................................... ...........................................................................................

‹kinci bölüm : ........................................................ ........................................................................................... ...........................................................................................

Üçüncü bölüm :

..................................................

........................................................................................... ...........................................................................................

Sonuç :

.......................................................................

...........................................................................................

l ‹ki ya da üç alt-bölümden olußan gelißme bölümü: - Her büyük alt-bölüm iki ya da üç paragrafa ayr›lmal›, paragraflardan her biri bir fikri ya da önemli bir olay› ele almal› ve bir ya da birden fazla örnekle desteklenmelidir; - Her alt-bölümün baß›nda içeri¤inin ne olaca¤› bildirilmelidir; - Her alt-bölüm, kendisini izleyen alt-bölümle ba¤lant›y› sa¤layacak bir cümle ile bitmelidir.

l Sonuç bölümü de üç ayr› bölümden olußur: - Gelißme bölümünü özetler; - Giriß bölümünde önerilen sorunsala cevap verir; - Konuyu devam niteli¤i taß›yan yeni bir fikirle genißletir. S›nav baßlad›ktan en fazla 50 dakika sonra yazmaya baßlamal›

2 saat

GENEL UYARILAR - Kesinlikle gelecek zaman kullanmay›n (“Müttefikler savaß› kazanacaklar”), çünkü tarih geçmißle ilgilidir. Tüm s›nav› mutlaka ayn› zaman kipinde yaz›n. - “Bu dönem bir geçiß dönemiydi” gibi mu¤lak deyißlerden kaç›n›n. Her tarihsel dönem “öncesi” ve "sonras›" aras›nda bir geçiß dönemidir. - Giriß bölümünüze ya da plan›n›z› bildirdi¤iniz tümceye “Bu nedenle bu konuyu incelemek özellikle ilginçtir” türü sözlerle baßlamay›n. Tüm s›nav konular› ilginçtir, yoksa size sorulmazlard›. - K›sa tümceler kurun. - Noktalama ißaretlerinin ve büyük harflerin kullan›m›na dikkat edin.

5-10 dakika

plan, müsvedde çal›ßmas›; giriß ve sonuç bölümlerinin yaz›lmas›

sorunun s›nav ka¤›d› üzerinde cevaplanmas›

yaklaߛk 40 dk. 00.30

yaklaߛk 1 saat 01.00

5-10 dakika

01.30

Sorular›n okunmas› ve seçilmesi

Tekrar okuma

TAVS‹YELER • S›nav ka¤›d›n›z› düzeltirken ö¤retmeninizin ilk izlenimleri son derece önemlidir.

Bu nedenle sunumunuza ve imlân›za dikkat edin, çünkü bunlar kompozisyonunuzun niteli¤i konusunda genel bir fikir verir. Giriß bölümü büyük bir özenle yaz›lmal›d›r, çünkü ö¤retmeniniz bu bölümü okur okumaz soruyu do¤ru anlay›p anlamad›¤›n›z› görecektir. Bu nedenle, bu bölümü önce müsveddeye yazman›z›, ard›ndan temize çekmenizi öneririz. • S›nav ka¤›d›n›z›n görünümü ferah olmal›d›r: Her paragrafta sat›r baß› yap›n;

her bölüm aras›nda bir sat›r, girißle gelißme ve gelißmeyle sonuç bölümleri aras›nda da iki ya da üç sat›r boßluk b›rak›n. • Bir fikir, bir paragraf! Bir paragrafta birden fazla tümce bulunabilir. Sak›n her cümlede paragraf baß› yapmay›n! • Sonuç bölümüne de özen gösterin: Bu bölüm, s›nav›n›zla ilgili ö¤retmeninizin

akl›nda kalacak son izlenimdir. Temize çekmeden önce mutlaka müsvedde yap›n.

12

‹ki farkl› konu türü • Görünüm biçiminde konular: Tarih’in belli bir an›ndaki herhangi bir durumun farkl› yönleriyle anlat›lmas›.

Örnek: “1945’te yeni güç ilißkileri” (Bkz. s. 92) • Evrim biçiminde konular: Zaman-

dizimsel s›n›rlarla belirlenmiß herhangi bir dönemde meydana gelen dönüßümlerin anlat›lmas›. Örnek: “‹kinci Dünya Savaß›’nda ABD” (Bkz. s. 40), “Frans›z sömürgelerinin ba¤›ms›zl›klar›na kavußmas›” (Bkz. s. 238)

2. KOMPOZ‹SYONUN YAZILMASI l A. Konunun okunmas› • Konunun anahtar sözcükleri ve bunlar›n anlamlar› üzerinde düßünün.

‹simleri, yüklemleri titizlikle tan›mlay›n. Olur olmad›k yerde büyük harf kullanmamaya özen gösterin. Yak›n anlaml›, ama birbirlerinden farkl› sözcükleri kar›ßt›rmay›n: “Ekonomi” ve “sanayi”, “Devlet” ve “iktidar”. Sözcüklerin diziliß s›ras›n› yorumlay›n ve ba¤lant› sözcüklerini saptay›n ("ve, ya da, içinde"). Örne¤in "ve" sözcü¤ü her zaman çok önemlidir. Farkl› anlamlara gelebilir: - bir ilißki kurmaya yarayabilir ("ABD ve liberal model"); - bir z›tl›k bildirebilir ("1947’den 1991’e ABD ve SSCB"). Konunun izle¤ini s›n›rland›r›n. S›nav sorusu, her zaman anahtar sözcüklerle aktar›lan bir izlek (siyasal, ekonomik, toplumsal...) içerir. Konu d›ß›na ç›kmamak için, s›nav›n ilk dakikalar›nda bir müsvedde ka¤›d›na bu izle¤i aç›kça yaz›n. • Zamandizimsel s›n›rlar› saptay›n.

Yard›mc› ö¤eler Bu tür ö¤eleri kullanmak bir zorunluluk de¤ildir: Bir s›nav ek bilgi verilmeden de yaz›labilir. E¤er konunuz bu ö¤elerden içeriyorsa, onlar› konunun baz› yönlerini vurgulaman›za yard›mc› olacak bir veri bankas› gibi kullanmal›s›n›z. S›nav elinizde bulunan bir tak›m yard›mc› ö¤eleri peßpeße yorumlamaktan ibaret de¤ildir. Bu ö¤eler yaln›zca size yard›mc› olmak için önerilir. • Zamandizim: Konuya ilißkin önemli tarihleri bildirir ve ö¤rencinin hat›rlama çabas›n› kolaylaßt›r›r. Bir zamandizimde yer alan tarihlerin tümü ayn› öneme sahip de¤ildir. • ‹statistik veriler: S›nav› zenginleßtirmeye yarayan rakamsal ö¤elerdir. E¤er elinizdeki veriler olanak tan›yorsa, baz› gelißmeleri hesaplamay› unutmay›n (örne¤in, baz› gelißmelerin mutlak de¤er ve yüzde olarak hesaplanmas›, bir olgudaki artma ya da azalma, vb.). • Haritalar: Bir olay› co¤rafî olarak konumland›rmaya (örnek: 1945’ten sonra ülke s›n›rlar›nda meydana gelen de¤ißiklikler) ya da gelißimini izlemeye (örnek: 1939-1990 aras›nda Almanya s›n›rlar›n›n de¤ißimi) yararlar. Haritalar›n lejandlar›nda yer alan bilgileri saptamay› ve s›n›fland›rmay› unutmay›n.

Görünüm biçiminde bir soruda (“1942 y›l›nda Avrupa”), verilen tarihin önemi üzerinde düßünün. Evrim biçiminde bir soruda (“1945’ten 1961’e Türkiye’de tar›ma dayal› büyüme”), her iki tarihe de rastlayan önemli olaylar› düßünün (1945, savaß›n sonu; 1961, Beß Y›ll›k Kalk›nma Planlar›n›n baßlang›c›). Daha sonra, bu iki tarih aras›nda yer alan di¤er belirleyici tarihleri araßt›r›n (1950, 1960...). • Co¤rafî s›n›rlar› saptamay› unutmay›n.

Her konu belli bir co¤rafî çerçeveye yerleßtirilebilir (bir ülke, Do¤u Bloku ya da Bat› Bloku, bir k›ta, dünya). Soruya cevap verirken kesinlikle bu çerçevenin d›ß›na ç›kmamal›s›n›z.

l B. Sorunsal›n saptanmas› Konuya ilißkin sorunsal, konunun ißlenmesine olanak tan›yacak ve kompozisyon plan›n›n haz›rlanmas›nda omurga ißlevi görecek bir soru biçiminde ortaya ç›kar. Bir sorunsal saptamak için, konudan hareket edin (anahtar sözcükler, ba¤lant› sözcükleri, söz konusu dönem) ve konuyu bir soru tümcesine dönüßtürmeyi deneyin. Örnek: “‹kinci Dünya Savaß›’nda ABD” baßl›kl› bir konu için ßöyle bir sorunsal ç›karabilirsiniz: ABD, ‹kinci Dünya Savaß›’nda nas›l bir rol oynad› (Bkz. s. 40)?

l C. Kompozisyonun kurulmas› ve plan›n haz›rlanmas› • Kompozisyonun kurulmas›

Konunun farkl› ö¤eleriyle ilgili akl›n›za gelen tüm fikirleri, herhangi bir s›ra gözetmeden, akl›n›za geldi¤i gibi müsveddeye yaz›n. Olas› yard›mc› ö¤eleri dikkatle okuyun. Bu ö¤elerden kompozisyonda kullanaca¤›n›z ßu ya da bu fikri destekleyen belirli olgular› ç›karmaya çal›ß›n. • Plan›n haz›rlanmas›

Görünüm biçiminde bir soru, genellikle izleksel bir plan gerektirir (örne¤in, konunun siyasal, ekonomik, toplumsal yönleri...). Co¤rafî bir plan da kullan›labilir, ama böyle bir plan›n dengesiz olma tehlikesi vard›r. Evrim biçiminde bir soru, zamandizimsel bir plan gerektirir. Bu durumda, kopuß noktalar›n› gösteren önemli tarihleri bulmal›s›n›z. Farkl› bölümlerin farkl› uzunlukta zaman dilimlerini ele alabilece¤ini unutmay›n. Konu d›ß› fikirlerin üzerini hemen karalay›n.

13

tarihsel verilerin incelenmesi 1. SINAVIN ÖZELL‹KLER‹ Bu tümüyle farkl› bir s›nav türüdür. Sorunsal›n ö¤renciye sorunun içinde verilmesi, s›nav›n zorlu¤unu bir ölçüde hafifletir. Bu tür s›navlarda sorunsal aç›kça ifade edilmeli ve mutlaka sorunun içinde yer almal›d›r.

l A. S›nav›n tan›mlanmas›

- Ö¤renci, son olarak s›nav sorusunda verilen sorunsala, sentez biçiminde verilerle desteklenmiß bir yan›t yazmal›d›r. Bunu yaparken, belgelerden ç›kard›¤› bilgilerin tümüne, gerekti¤inde eleßtirel bir biçimde baßvurmal›d›r.

S›nav sorusu aç›k bir sorunsal içermelidir. Ders program›nda yer alan önemli konulardan birine ilißkin olmal›d›r. Belgeler (en fazla beß tane) farkl› türlerde olabilir (metin, resimler, harita, istatistikler...). E¤er belgelerde ikincil derecede önemli baz› olaylara ya da kißilere gönderme yap›l›yorsa, ö¤renci aç›klay›c› notlar yard›m›yla ayd›nlat›labilir. Ayr›ca, belgelerin içerdi¤i baz› bilgiler önemli tarihlerin zamandizimi verilerek tamamlanabilir. S›nav, soru içinde aç›kça belirtilen üç bölümden olußur: - Önce ö¤renciden belgeleri tan›tmas› istenir; - Ö¤renci, daha sonra konuya göre belgelerin tümünden ç›karaca¤› tarihsel bilgileri seçmeli, s›n›fland›rmal›,

Ö¤rencilere bu sentezi bir sayfayla, yani yaklaß›k 300 sözcükle s›n›rland›rmalar› önerilir.

l B. Sorunun seçilmesi S›navda farkl› türlerde birden fazla soru sorularak bunlardan birinin seçilmesi istenmißse, on dakikan›z› tüm sorular› okumaya ay›r›n. Hangi soruyu yan›tlayaca¤›n›za karar vermeden önce, bilgilerinizi ve farkl› yöntemleri kullanma yetene¤inizi de¤erlendirin. Örne¤in, verilerle çal›ßma kompozisyondan daha teknik bir yöntemdir. Bir kez soruyu seçtikten sonra, bir daha karar de¤ißtirmeyin.

l C. S›nav s›ras›nda sürenin kullan›lmas›

karß›laßt›rmal› ve izleklere göre gruplamal›d›r;

2 saat

5-10 dakika

belgelerin tan›t›lmas› 15-20 dakika

seçme, s›n›fland›rma, karß›laßt›rma 40-45 dakika

00.30

01.00

Sorular›n okunmas› ve seçilmesi

sentez (300 sözcük) 30-35 dakika

5-10 dakika

01.30 Tekrar okuma

2. ‹LK SORU: BELGELER‹ TANITMA l A. Belgelerin incelenmesi

l B. Belgelerin tan›t›lmas›

S›nav sorusunun içinde verilen sorunsal› birkaç kez okuyun. • Belgelerin türünü belirleyin. • Belgelerin yazar ya da kaynaklar›n› saptay›n. • Belgelerin haz›rland›klar› tarihlere dikkat edin. Belgeler de¤indikleri olaylarla ayn› tarihe mi ait, yoksa sonradan m› haz›rlanm›ß?

• Ayn› türden olan ya da ayn› izle¤i içeren belgeleri kendi aralar›nda grupland›r›n. Farkl› izlekler içerenleri saptay›n. • Belgelerin ortak ve z›t yanlar›n› gösterin. Belgelerin hangi yönlerden sorunsal› belgelediklerini kendi kendinize sorun.

Tavsiye : Belgelerin tan›t›lmas› yar›m sayfadan fazla yer tutmamal›d›r. 14

3. ‹K‹NC‹ SORU: BELGELERDE YER ALAN B‹LG‹LER‹ ‹ÞLEME l A. Bilgilerin saptanmas›

Tavsiyeler :

Her belgeyi ayr› ayr› inceleyin. Belgelerin içerdi¤i bilgileri yaz›n, bu bilgilerin türünü belirtin.

• Müsvedde ka¤›d› üzerinde çal›ß›n, ka¤›d›n yaln›zca bir

‹ßlenen farkl› izlekleri saptay›n.

• Farkl› izlekleri farkl› renkte kalemlerle çizin.

Belgelerden sorunsala cevap olabilecek veriler ç›kar›n.

• Bu çal›ßmay› bir tablo biçiminde yap›n.

l B. Bilgilerin seçilmesi ve s›n›fland›r›lmas› Soruda tan›mlanan izleklerden hareketle, farkl› belgelerin sundu¤u bilgileri kendi aralar›nda grupland›r›n. Ortak noktalar›, gelißmeleri saptay›n. Benzerlikleri bulun. S›n›fland›rma zamandizimsel de olabilir, ama genellikle izleksel olmas› gerekir.

l C. Bilgilerin karß›laßt›r›lmas› Belgelerden edinilen bilgilerin karß›laßt›r›lmas›, ortak noktalar›n ve olas› z›tl›klar›n aç›klanmas› anlam›na gelir. Baz› belgeler olaylara tamamlay›c› bir bak›ß aç›s› getirir. Baz›lar› ise kendi aralar›nda z›tl›klar içerebilir. Siyasal alanda birbirlerine rakip olan iki kißinin, iki farkl› ideolojinin (liberalizm ya da komünizm) hayat görüßleri, ayn› olay›n iki farkl› yorumu söz konusu olabilir.

yüzünü kullan›n.

Örnek : ‹zlek 1

‹zlek 2

‹zlek 3

Belge 1 Belge 2 Belge 3 Belge 4 Belge 5 1., 2. ya da 3. izle¤e ilißkin tamamlay›c› belgeler

izlekle ilißkisi olmayan belge

4. ÜÇÜNCÜ SORU: SENTEZ‹N YAZILMASI l A. K›sa bir cevap Belgelerin incelenmesinden ç›kard›¤›n›z sonuçlar› bir sayfada (yani çok k›sa olarak!) anlatabilmeniz için, yaz›n›z› iyi tan›man›z gerekir (bir sat›ra ortalama kaç sözcük, bir sayfaya kaç sat›r s›¤d›r›yorsunuz?). Bu zor bir ißtir; az ve öz yazmay› gerektirir. K›saltma kullanmaktan kaç›n›n.

l B. Verilerle desteklenen bir cevap

kan›tlamak için belgeleri kullanmak gerekir. Yazd›¤›n›z› destekleyecek belge ya da belgeleri kaynak göstermelisiniz. Tarihsel yöntemin esas› budur. Bir kez daha belgeleri birbirleriyle karß›laßt›rmay› unutmay›n: Derste ö¤rendi¤iniz herhangi bir ßey 1 numaral› metinde yer almayabilir, ama 2 numaral› resimde ya da 3 numaral› tabloda karß›n›za ç›kabilir. Önceden yapt›¤›n›z s›n›fland›rmadan yararlanmal›s›n›z.

Baz› sorular sizi yönlendirebilir:

Belgeleri birbirlerine karß› kullanmay› unutmay›n, belgelere karß› eleßtirel olun: Belgeler birbirlerini yalanlayabilir.

- Olaylar›n anlaß›lmas› için ortaya konan farkl› veriler hangileridir?

Tarihçinin ißi, biraz da geçmißteki gerçeklere olabildi¤ince yaklaßmakt›r.

- Bu bilgiler sorunun anlaß›lmas›na da yard›mc› olabilir mi? - Bu bilgiler olaylar›n yorumlanmas› konusunda z›tl›klar içeriyor mu? - Hangi yönlerden eleßtirilebilirler? Fikirleri ya da olaylar› tan›t›rken "verilerle desteklemek", yani verdi¤iniz yan›t›n tarihsel belgelerle do¤ruland›¤›n›

Tavsiye : ‹yi bir sentezin üç özelli¤i vard›r: - Belgelerle desteklenmiß olmal›d›r; - Tamam olmal›d›r; - Eleßtirel olmal›d›r.

15

belge incelemesi 1. SINAVIN ÖZELL‹KLER‹ l A. S›nav›n tan›mlanmas›

l B. Sorunun seçilmesi

Bu tür bir s›navda, ö¤renci belge ile ilgili sorulara cevap verir.

S›navda ö¤rencinin iki ya da üç sorudan birini seçmesi istenebilir. Bir kez soruyu seçtikten sonra, bir daha karar de¤ißtirmeyin.

2 saat sorular›n cevaplanmas›

20-30 dakika

5-10 dakika

Sorular belgenin türü, içerdi¤i olaylar›n ve fikirlerin tan›mlanmas› ve genel olarak belgenin anlaß›lmas›yla ilgilidir. Böyle bir s›navda bilgi düzeyinin yan›s›ra cevaplar›n do¤rulu¤u ve yerindeli¤i de de¤erlendirilir.

l C. S›nav s›ras›nda sürenin kullan›lmas›

5-10 dakika

Ele al›nan konu yeterince genißtir. S›nav sorusu aç›kça tan›mlanm›ß ve baßl›¤› olan bir belge (metin, harita, resim, istatistikler...) ile cevaplanmas› istenen sorulardan olußur. Ayr›ca, ö¤renci aç›klay›c› notlar yard›m›yla ayd›nlat›labilir.

1 saat - 1 saat 20 dakika

01.00

Sorular›n okunmas› ve seçilmesi

Belgenin tan›mlanmas›: kim? ne? ne zaman? kime?

Tekrar okuma

2. FARKLI BELGE TÜRLER‹ l A. Görsel bir veri Bir foto¤raf; bu bir afiß (reklam veya propaganda afißi) ya da tarihi bir sahne olabilir.

Bal t› k

K uz ey

Deni z i

Deni z i Neuengamme Bergen-Belsen

Ravensbrück Sachsenhausen Chelmno Berlin

Stutthof

Dora Terezin Gross-Rosen

Treblinka Varßova Sobibor Maydanek

Buchenwald Flossenburg

Y›ll›k %

Prag Struthof-Natzwiller Dachau Strasburg Mauthausen

16 14 12 10

Auschwitz-Birkenau 1942’de “Büyük Reich” Toplu öldürme kamplar› Baßl›ca toplama kamplar›

8

200 km

6 4

Önemli gettolar

Bir harita.

2 0 –2 1970

1975

büyüme

16

Belzec

1980

1985

ißsizlik (aktif nüfus içinde %)

1990

1995

fiyat art›ß›

‹statistik grafikleri, tablo, e¤ri veya sütunlardan olußabilir.

l B. Metin

• Metnin kayna¤›:

• ‹ßlenen konular çok çeßitli olabilir:

- Metnin baßl›¤›n› ve alt k›s›mda verilen kayna¤› inceleyin.

- siyasal (bir program, bir anayasa, bir söylev);

- Resmî bir belge mi? Özel mi?

- diplomatik (uluslararas› bir anlaßma, sözleßme); - ekonomik (gazete yaz›s›, istatistikler);

- Bu metne ne ölçüde güvenilebilir? Hangi yönlerden eleßtirilebilir?

- toplumsal (sendika bildirisi, afiß, gazete yaz›s›);

De Gaulle-Churchill görüßmesi (10 Haziran 1942).

- kültürel, dinsel (tablo, makale). • Tüm metinlerin türü ayn› de¤ildir:

Roosevelt’ten ve bana karß› sergiledi¤i tav›rdan söz ettik. “Sab›rl› olun! dedi Churchill. Bak›n ben nas›l bir e¤iliyorum bir do¤ruluyorum.” “Siz bunu yapabilirsiniz, diye cevap verdim, çünkü arkan›zda sa¤lam bir devlet, birlik olmuß bir ulus, bir imparatorluk ve büyük ordular›n›z var. Ama ben? Benim elimde ne olanak var ki?”

- uluslararas› bir anlaßma ya da sözleßmenin türü diplomatiktir; - bir yasa metninin türü hukuksald›r; - siyasal bir söylev (bu durumda, yazar›n resmî bir görevinin olup olmad›¤› sorulmal›d›r);

Charles de Gaulle, Memoires de guerre, cilt I: L’Appel (Paris, 1954).

- tarihsel bir kißili¤in geçmiß olaylara bak›ß›n› yans›tan an›lar; - gazete yaz›s›...

Kim? Yazar

Bunlar› yap›n

Kim? Baßl›k Ne zaman? Olay›n tarihi

Ne? Metnin türü

Kime? Yay›n yeri ve tarihi

Bunlardan kaç›n›n

1. Belgenin tan›t›lmas› ‹lk soru, genellikle "K‹M, NE, NE ZAMAN ve metin K‹ME sesleniyor?" sorular›na cevap aramak üzere sorulur. • Belgeyi haz›rlayan K‹M? Kißinin ad›n› söylemek yetmez. Birkaç sat›rda kariyerinin genel hatlar›n› ve siyasal ya da tarihsel rolünü aç›klayacak k›sa bir biyografi verilmelidir.

• Yazar›n yaßam›n› anlatmak; belgenin ortaya ç›kt›¤› tarihte bulundu¤u görevin üzerinde durmak.

• Belge NE ZAMAN haz›rlanm›ß? Belgenin ortaya ç›kt›¤› tarihte neler oluyordu? Belge hangi olaylara gönderme yap›yor? • Belgenin türü NE? Belgenin türünü tan›mlad›ktan sonra, içerdi¤i genel fikri tan›tmak gerekir. Baßl›ktan yararlan›labilir: Baßl›k genellikle temel izle¤i bildirir.

• Tüm dönemin tarihini anlatmak.

• Belge K‹ME sesleniyor? - Gizli bir belge mi? Uzmanlara m›, yoksa kamuoyuna m› sesleniyor?

2. Tan›mlama, aç›klama (belgenin analizi) • Belgeyi dikkatle okuyun. - Önemli sözcükleri saptay›n; - Kißileri saptay›n; - Belgenin gönderme yapt›¤› dönemin olaylar›n› belirtin; - ‹malar› bulun. • Sorular› s›rayla cevaplay›n. Sorular izlenmesi gereken belli bir mant›k dizgesine göre sorulur. • Bilgilerinizi kullan›n. - Özellikle imalar› aç›klamak için! Sak›n belgeyi AÇIKLAMAYI unutmay›n.

• Metni özetlemek ya da belgeyi tüm ayr›nt›lar›yla anlatmak. • Anlat›lan duruma hiç ayd›nl›k kazand›rmadan özetlemek. Konu d›ß›na ç›kmak (belge ile ilgisi olmayan olaylardan söz etmek, dersi "ezberden" yazmak). • Metni eßanlaml› sözcükler kullanarak tekrar etmek.

3. Sonuçland›rma Sonuç bölümü aßa¤›daki üç ißlevi yerine getirmelidir: • Belgenin katk›s›n›n özetlenmesi - Belgenin tarihsel önemi nedir? • Belgenin etki alan›n›n belirlenmesi - Belge herhangi bir etki yaratt› m›? Daha sonra ne oldu?

• Çok uzun bir gelißme bölümü yazmak. • Sorulardan birine cevap vermeyi unutmak. • Üsluba, yaz›ya, s›nav ka¤›d›n›n sunumuna, imlaya özen göstermeyi unutmak.

• Belgenin eleßtirilmesi - Yazar›n hatalar›na ya da unuttuklar›na de¤inin.

17

1 Eylül 1939’da dünya n Fransa ve Birleßik Krall›k 3 Eylül 1939’da Almanya’ya savaß ilan ettiklerinde, Avrupa devletlerinin ço¤unlu¤u diktatörlüktü. Avrupa’da, demokrasilere karß› üç totaliter rejim kendini dayat›yordu: Stalin’in Sovyetler Birli¤i, Nazi Almanyas› ve Faßist ‹talya. Almanya tüm Orta Avrupa’ya hükmediyordu ve Münih Antlaßmalar›’ndan sonra (1938) Çekoslovakya’y› haritadan silmißti. ‹talya nisan 1939’da Arnavutluk’u ele geçirmißti. Almanya, ‹talya ve Japonya Mihver’i olußturuyorlard›. n 1 Eylül 1939’da, Avrupa geniß ölçüde dünyaya hakimdi. Sömürgeleri tüm Afrika’y› ve Asya’n›n büyük bir bölümünü kapl›yordu.

Alaska (ABD)

K A N A D A Alavit adalar›

- 1939’da en önemli sömürge imparatorlu¤u Birleßik Krall›k’›nki idi: 14,5 milyon km2’lik bir alana yay›lm›ßt› ve 414 milyon kißiyi bar›nd›r›yordu.

St-Pierre ve Miquel A B D

- Fransa ‹mparatorlu¤u (Afrika, Orta Do¤u, Frans›z Güneydo¤u Asyas›) 11,8 milyon km2’lik bir alanda 70 milyon kißiyi bar›nd›r›yordu.

B ü yü k Okyan u s

- Portekiz (2 milyon km2, 9 milyon nüfus), ‹spanya (350 000 km2, 1,2 milyon nüfus) ve Hollanda (2 milyon km2, 60 nüfus), 16. ve 17. yüzy›l fetihlerinden ellerinde kalan bölgeleri yönetiyorlard›. Bunlardan yaln›zca Hollanda’n›n kayda de¤er bir ekonomik gücü vard› (petrol, kauçuk).

Havai

- Belçika Kongosu ve komßu Ruanda ile Burundi’yi içine alan Belçika ‹mparatorlu¤u (2,4 milyon km2, 14,2 milyon nüfus), 19. yüzy›lda olußmußtu.

Bermuda Bahama Dominik Cumhuriy KÜBA

MEKS‹KA

Jamaika

n Son olarak, her türlü sömürgeci emperyalizmden kaç›nsa da, Amerika Birleßik Devletleri de baz› sömürgelere ya da yar›-sömürgelere sahipti: Alaska, Havai, Porto Riko, Filipinler. 18

Porto Riko Guadeloupe

Martinik

PANAMA VENEZUELLA Guyana KOLOMB‹YA EKVATOR

Phoenix

BREZ‹LYA

Marquises Samoa Cook

PERU Frans›z Okyanusyas›

BOL‹VYA PARAGUAY

Pitcairn Tahiti

- ‹talya ‹mparatorlu¤u (3,5 milyon km2, 15 milyon nüfus) 19. yüzy›lda ele geçirilen eski topraklar›n yan›s›ra (Eritre, Somali, Libya), 1935-1936’da Mussolini taraf›ndan zaptedilen Etyopya’y› da içine al›yordu. Böylece kurulan ‹talyan Do¤u Afrikas› "Afrika’da yeni bir Roma ‹mparatorlu¤u"nun temellerini olußturacakt›. - Japon ‹mparatorlu¤u 20. yüzy›l›n baßlar›nda do¤mußtu. 1919’da Büyük Okyanus’taki Alman adalar›n› (Marianne, Marshall, Caroline Adalar›) ele geçirdikten sonra Japonya, 1930’larda Mançurya’y› (sonradan Mançukuo ad›yla bir uydu-devlet haline getirildi), ard›ndan da Çin’in bir k›sm›n› ald›. 1939’da, dünyan›n bu k›sm›nda savaß neredeyse iki y›ld›r sürmekteydi.

Haiti

Þ‹L‹

URUGUAY ARJANT‹N

Falkland

1 Eylül 1939’da Dünya Mihver Devletleri ve ele geçirdikleri topraklar

Mihver’e karß› sav ele geçirdikleri top

Almanya

Polonya

‹talya

Fransa

Japonya

Birleßik Krall›

Çin’deki Japon himaye ve ißgal bölgeleri

Birleßik Krall›

Japon tak›madalar›

Kuzey Buz Denizi

Grönland

RV EÇ ‹SV EÇ

Kuzey Kutup Dönencesi

NO

‹ZLANDA

F‹NLAND‹YA

DAN‹MARKA B‹RLEÞ‹K KRALLIK

SOVYETLER B‹RL‹Ú‹

ESTONYA LETONYA L‹TVANYA

HOLLANDA

POLONYA ALMANYA MOÚOL‹STAN MACAR‹STAN ROMANYA FRANSA MANÇUKUO YUGOSLAVYA Azor BULGAR‹STAN ‹TALYA adalar› PORTEK‹Z ‹SPANYA TÜRK‹YE YUNAN‹STAN Kore JAPONYA Cebelitar›k (BK) Ç‹N K›br›s Suriye Tunus AFGAN‹STAN Cezayir Filistin ‹RAN Madera T‹BET Irak Fas B ü yü k Okyanus Kanarya Kuveyt NEPAL Mavera-y› Libya adalar› M›s›r Ürdün Hindistan Birmanya Macao Yengeç Dönencesi Bahreyn Formoza ‹mparatorlu¤u SUUD‹ Rio de Oro Umman Wake Hong Kong Chandernagor Frans›z Yeßil Burun Mariannes Sudan ARAB‹STAN Bat› Afrikas› Yanaon TAYLAND Goa Eritre Filipinler Pondichery Mahe Çinhindi Carolines Aden Gambia Marshall Karikal Gine Nijerya Frans›z Etyopya ‹talyan Singapur Sierra Leone Ekvator Maldiv Gilbert Seylan Somalisi Afrikas› adalar› Kenya L‹BERYA Ekvator Belçika Alt›n K›y›s› Seyßel adalar› an Salomon Kongosu Yeni Gine Wallis da Tanganyika ‹spanyol Ellis Hi ve Komor adl. Ginesi nd Ascencion istan› Futuna Yeni Angola Rod Hebridler ez Mauritius Yeni Ste-Helene Madagaskar Fiji Namibya Réunion Kaledonya BELÇ‹KA

e on

eti

e

H

o

ll

ya

Bechuanaland

Atlas

GÜNEY AFR‹KA

Mozambik

Hint

Okyanusu

AVUSTRALYA

O¤lak Dönencesi

Okyanusu YEN‹ ZELANDA

Tristan da Cunha Gough

Kerguelen

Bounty Antipodes

Güney Georgia

vaßan devletler ve praklar

Di¤er büyük güçler ve sömürgeleri Güney Afrika

‹spanya

Avustralya

Portekiz

k

Belçika

Hollanda

k’a ba¤l› yar›-ba¤›ms›z topraklar

Danimarka

ABD

Sovyetler Birli¤i

Di¤er ba¤›ms›z ülkeler

19

B‹R‹NC‹ BÖLÜM

II. DÜNYA SAVAÞI (1939 - 1945)

BAÞLIKLAR 1. ‹K‹NC‹ DÜNYA SAVAÞI’NIN ÖNEML‹ EVRELER‹ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . s. 22

2. ‹K‹NC‹ DÜNYA SAVAÞI’NDA AVRUPA . . . . . . . . . . . s. 46 3. ‹K‹NC‹ DÜNYA SAVAÞI’NDA TÜRK‹YE

. . . . . . . . . . s.

64

4. ‹K‹NC‹ DÜNYA SAVAÞI’NIN SONUÇLARI . . . . . . . s. 80

Amerikal›lar (solda) ve Sovyetlerin Elbe Nehri üzerinde bulußmas›, 26 Nisan 1945.

KONU

1 ‹kinci Dünya Savaß›’n›n önemli evreleri 1 Eylül 1939’da, Alman birlikleri Polonya’y› ißgal ettiler. ‹ki y›l sonra Nazi Almanyas› tüm k›ta Avrupas›’na hükmediyordu. Haziran 1941’de Sovyetler Birli¤i’nin Alman ordusu taraf›ndan istila edilmesi, ayn› y›l›n aral›k ay›nda Japonlar›n Amerika Birleßik Devletleri’ne sald›rmas›, bu çat›ßmalar›n yüzy›l›n ikinci dünya savaß›na dönüßmesine yol açt›. Bu topyekûn bir savaßt›: Her iki taraf›n tüm kaynaklar›n› devreye sokmuß, sivil halklara s›çram›ß, ideolojileri karß› karß›ya getirmißti. Büyük ‹ttifak’›n Mihver güçlerini yenmesi için ise dört y›la yak›n zaman gerekti. n Birincisinden üç kat fazla kurban verilen ‹kinci Dünya Savaß›’n›n önemli evreleri hangileridir? n Savaß›n yeni özellikleri nelerdi? Siviller nas›l ve neden savaß›n tam kalbinde yer ald›lar?

KONUNUN PLANI I. Mihver’in ilk zaferleri II. Sovyetler Birli¤i ve ABD savaßta Harita: Mihver’in zaferleri III. 1942-1943: Savaß›n dönüm noktas› IV. Topyekûn bir savaß V. Müttefiklerin zaferleri (1943-1945) Harita: Müttefiklerin nihai zaferi Unutmayal›m • Belge incelemesi: Atlantik Sözleßmesi (14 A¤ustos 1941) • Verilerle çal›ßma: ‹kinci Dünya Savaß› neden topyekûn bir savaßt›r? • Kompozisyon: ‹kinci Dünya Savaß›’nda Amerika Birleßik Devletleri 1 Eylül Polonya’n›n ißgali

10 May›s Bat›da Alman sald›r›s›

Avrupa

22 Haziran Sovyetler Birli¤i’nin ißgali

mihver sald›r›lar›

Afrika

mihver

Büyük Okyanus 1939

Ekim El-Alameyn

1940

1941

Ç›karmalar 6 Haziran Normandiya 15 A¤ustos Provence

8 May›s Almanya’n›n teslim olmas›

müttefik sald›r›lar› sald›r›lar›

müttefik sald›r›lar›

Japon sald›r›lar›

müttefik sald›r›lar›

1942

7 Aral›k Haziran Pearl Harbor Midway sald›r›s›

22

Kas›m 1942Þubat 1943 Stalingrad

1943 A¤ustos 1924 Þubat 1943 Guadalcanal

1944

1945

6 A¤ustos Hiroßima 9 A¤ustos Nagasaki

2 Eylül Japonya’n›n teslim olmas›

1

Hitler ve generalleri, 1939.

2

Normandiya ç›karmas›nda Amerikal›lar, haziran 1944.

23

I. Mihver’in ilk zaferleri (1939-1942) A N A H T A R S Ö Z C Ü K • BLITZKRIEG Hava kuvvetleri ve z›rhl›lar›n birlikte kullan›m›, düßman cephesindeki direnißi h›zl› bir biçimde k›rarak düßman birliklerini kußatmay› sa¤layacakt›. Bu mekanik savaß biçimi Fransa’da Albay de Gaulle ya da Almanya’da General Guderian gibi kuramc›lar taraf›ndan öngörülmüßtü.

L

Ü

K

‹lhak Alman-Sovyet Pakt› Wehrmacht Maginot Hatt› Garip savaß (Drôle de guerre) Panzer Luftwaffe Vichy Hükümeti May›s 1940’da savaßan ordular›n durumu.

Tümen: - piyade - motorize - süvari - z›rhl› Tank Top Uçak

‹ngilizler

1

Z

Frans›zlar

* * * * * * * *

Ö

Almanlar

S

135 7 1 10 2 600 7 700 4 500

94 3 5 3 2 400 11 000 2 176

10 1 1 600 1 500 550

Pike yapan bir Alman bombard›man uça¤›: Stuka

24

A. 1939: Do¤uda Blitzkrieg

Belge 2 ve 3

n 1938’den itibaren, Hitler güç kullanarak baz› topraklar› ilhak* etmeye bafllam›flt›: Mart 1938’de Avusturya’y› ele geçirdi. Daha sonra, ayn› y›l›n eylül ay›nda, Münih Konferans›’ndan sonra, Çekoslovakya’n›n bir bölümünü iflgal etti. Mart 1939’da Bohemya-Moravya bölgesi Almanya’ya kat›l›rken, Slovakya da ba¤›ms›z oldu. 1939 yaz›nda, Hitler nüfusun ço¤unlu¤unu Almanlar›n oluflturdu¤u Dantzig’in Almanya’ya iadesini istedi. 23 A¤ustos 1939’da, dünya flaflk›nl›k içinde Moskova’da Alman-Sovyet Pakt›*’n›n imzaland›¤›n› ö¤rendi. Böylece rahatlayan Hitler art›k harekete geçebilirdi. n 1 Eylül 1939’da Alman ordular› Polonya’ya girdi. 3 Eylül’de Fransa ve Birleflik Krall›k Almanya’ya savafl ilan ettiler. Polonya cephesi, uygulanan yeni savafl stratejisi Blitzkrieg* ya da "y›ld›r›m savafl›" sayesinde birkaç gün içinde düfltü. Polonya’n›n eskimifl uçaklar› ve kahraman süvari güçleri Wehrmacht*’›n modern toplar› ve uçaklar› karfl›s›nda hiçbir fley yapamad›lar. 17 Eylül’de, Sovyetler de Alman-Sovyet Pakt› uyar›nca ülkenin do¤usunu iflgal ettiler. Böylece direnifl olanaks›z hale geldi. Dört haftada ezilen Polonya teslim olmak zorunda kald›. Bat›da ise müttefik ordular› yerlerinden k›p›rdamad›lar ve afl›lamayaca¤›na inan›lan Maginot Hatt›*’n›n gerisinde kald›lar. Savafl ç›kt›¤›nda, Frans›zlar ve ‹ngilizler ordular›n› modernlefltirme çabas› içindeydiler. Birinci Dünya Savafl›’nda oldu¤u gibi, sömürgelerdeki kuvvetlerini kullanmay› ve Almanya’y› kuflatmay› planl›yorlard›. Dolay›s›yla Polonyal›lar ilk darbeyi yapayaln›z karfl›lamak zorunda kald›lar. n Bu ilk zaferden sonra, Almanya ve Sovyetler Birli¤i Do¤u Avrupa’y› ç›karlar› do¤rultusunda yeniden düzenlediler. Polonya iki ülke aras›nda paylafl›ld›. Ülkenin seçkinleri (subaylar, soylular, ö¤retmenler) katledildi. Almanlar Slavlardan, özellikle de Yahudilerden kurtularak Polonya’y› sömürgelefltirmek istiyorlard›. Yahudilerin bir araya toplanarak katledilmesine çarp›flmalar sona erer ermez bafllanm›flt›. Sovyetler ise "karfl›-devrimci unsurlar›" ortadan kald›rmak istiyorlard›. K›z›l Ordu, kas›m 1939’da Finlandiya’y›, ard›ndan haziran 1940’da Balt›k ülkelerini iflgal etti. Stalin, güneyde Romanya’y› Besarabya’y› teslim etmeye zorlad›. Böylece, Sovyetler Birli¤i 1917 Devrimi’nden önce Rusya’ya ait olan bat› s›n›r›ndaki topraklar› geri alm›fl oluyordu.

B. Bat›da drôle de guerre ve Blitzkrieg

Belge 1, 4 ve 5

n Bat›da, Frans›zlar ve ‹ngilizler Alman sald›r›s›n› bekliyorlard›. Savafl›n bu dönemine Frans›zlar “garip savafl” (“drôle de guerre*”) ad›n› verdiler. Keflif birlikleri aras›ndaki birkaç küçük çat›flma d›fl›nda hiçbir fley olmuyordu. 1940 bahar›nda, Müttefikler Almanya’n›n ‹sveç’ten ald›¤› ve bir Norveç liman› olan Narvik’ten geçirdi¤i demirin yolunu kesmeye karar verdiler. Hitler, nisan 1940’da Danimarka ve Norveç’i iflgal ederek bu plan› suya düflürdü. n 10 May›s 1940’da, Alman birlikleri tarafs›zl›klar›n› hiçe sayarak Hollanda ve Belçika’ya girdi. Müttefik Genel Kurmay› bu sald›r›y› bekliyordu. Müttefik birliklerinden en güçlüleri Belçikal›lar›n yard›m›na kofltu. Ama Panzerler* Ardennes bölgesini geçtiler ve 14 May›s’ta Sedan cephesini deldiler. Serbestçe ilerleyen Alman z›rhl›lar› denize ulaflarak Müttefik birliklerinin yar›s›n› genifl bir cep içine hapsettiler. Hollanda 15 May›s’ta, Belçika 27 May›s’ta teslim oldu. Tüm malzemelerini b›rakarak kaçan 330.000 ‹ngiliz ve Frans›z askeri güçlükle Dunkerque’e ulaflt› ve ‹ngiltere’ye geçti. Darmada¤›n olan Frans›z ordusu evlerini terkeden sivillerin doldurdu¤u ve Luftwaffe* taraf›ndan bombalanan yollardan geri çekilirken, Alman öncü birlikleri h›zla ilerliyorlard›. 10 Haziran’da, ‹talya Fransa’ya savafl ilan etti. Paris 14 Haziran’da iflgal edildi. Mareflal Pétain baflkanl›¤›nda kurulan yeni Vichy Hükümeti* 17 Haziran’da b›rak›flma istedi. Buna uygun olarak, 22 Haziran’da antlaflma imzaland›. 92.000 kay›p veren Fransa, befl haftada tarihinin en a¤›r yenilgisini alm›flt›.

hava birlikleri ve paraßütçüler

z›rhl› birlikler

1. Pike yapan bombard›man uçaklar› ve paraßütçüler köprü baßlar›n› ve düßman cephelerinin gerisini vuruyor.

2. Bombard›man uçaklar› ileri hatlar› vurarak yedek düßman birliklerinin yard›ma gelmesini engellerken, z›rhl›lar cepheyi deliyor.

piyade birlikleri

düßman savunma hatlar›

3. Z›rhl›lar düßman› kußatmak için etraf›ndan dolaß›rken, piyade birlikleri direniß hatlar›n› k›rmak için sald›r›yor.

Blitzkrieg nas›l ißliyordu? Amsterdam Rotterdam Londra

Dunkerque Brüksel Ardennes Sedan Paris

19 Haziran

n

e

Loir

Frans›z ordular›n›n sar›lmas› 18 - 22 Haziran

ESTONYA

Sovyetlerin ilhak etti¤i topraklar Eylül 1939’da Polonya

Lyon

Haziran 1940

LETONYA

Yeni s›n›rlar

L‹TVANYA

RUSYA

ClermontFerrand

100 km

Dantzig Eylül 1939 Berlin

17 Eylül 1939

Müttefiklerin Belçika’da ilerleyißi Alman sald›r›lar›

17 Eylül 1939 Haziran 1940

SLOVAKYA

4

10 - 17 May›s

Paraßütçüler

18 - 28 May›s 29 May›s – 25 Haziran

Z›rhl›lar

1940’da bat› cephesinde savaß. 1. Fransa ne kadar zamanda yenildi? 2. Maginot Hatt› neye yarad›?

ya

ab ar

MACAR‹STAN

s Be

3

Maginot Hatt›

Brest-Litovsk

POLONYA

Tuna

250 km

Almanlar›n ilerleyißi:

Siegfried Hatt›

tu Varßova l

Eylül 1939

‹SV‹ÇRE

Bordeaux

Mihver

Vis

Lodz

ALMANYA

use

14 Haziran

Me

Brest

H. Guderian, Achtung, Panzer!, 1937.

Almanlar›n ilhak etti¤i topraklar

Ren

Dunkerque Savunmas› (28 May›s - 4 Haziran)

Se

Bugüne kadar yap›landan çok daha h›zl› hareket edebilmek, düßman ateßine ra¤men bu hareket kabiliyetini korumak, [...] sald›r›y› derinlemesine düßman donan›mlar›na yönlendirmek gereklidir. Bu ancak sürpriz yaratacak bir unsur sayesinde gerçekleßtirilebilir, [...] bu da tankt›r. [...] Zaferin en önemli koßullar›ndan biri z›rhl› birliklerin gruplanmas›d›r. Bu birlikler ne da¤›n›k, ne de tek baßlar›na bulunmal›d›r. Büyük nihai harekâtlar›n gerçekleßtirilmesi için, piyade birlikleri de¤il, tanklar devreye sokulmal›d›r. [...] Sürpriz yaratacak ßekilde baßlat›lan ve stratejik noktalar› hedef alan sald›r›, düßman topraklar›na az veya çok derinlemesine s›zacakt›r.

Ron

2

motorize piyade birlikleri

ROMANYA

Eylül 1939’da Polonya’n›n ezilmesi ve 1939-1940’da Almanlarla Sovyetlerin ele geçirdikleri topraklar. 1. Harita ve lejand yard›m›yla, Polonya sald›r›s›n›n kronolojisini ç›kar›n›z. 2. 1939-1940’da haritadan silinen devletler hangileridir?

Haziran 1940’da bir Frans›z savaß esiri. 5

25

II. Sovyetler Birli¤i ve ABD savaßta A N A H T A R S Ö Z C Ü K • M‹HVER 1. Ekim 1936’da Nazi Almanyas› ile Faßist ‹talya aras›nda kurulan birli¤e verilen ad. ‹lk kez Mussolini taraf›ndan kullan›lm›ßt›r: “Art›k Avrupa’n›n mihveri Roma ve Berlin’den geçmektedir.” 2. Geniß anlam›yla, Almanya ile ‹kinci Dünya Savaß›’ndaki müttefiklerine verilen ad.

S * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Afrika Korps "Hayat Sahas›" SS Ödünç Verme ve Kiralama Yasas›

F‹NLAND‹YA

500 km

Leningrad RUSYA

temmuz 1941

Moskova

Smolensk temmuz 1941 ALMANYA

ekim 1941

Kiev temmuz 1941 ekim 1941

MACAR‹STAN

ROMANYA

K›r›m

1941’de Mihver ve müttefikleri Mihver’in sald›r›lar› 1941’de Mihver’in ele geçirdi¤i topraklar 1941’de Mihver’in s›n›rlar› Sovyetlerin karß›-sald›r›lar› (Kas›m-Aral›k 1941)

1

Barbarossa Harekât›: 1941’de Sovyetler Birli¤i’nin Almanya taraf›ndan ißgali.

26

A. "Özgür dünyan›n kalesi" ‹ngiltere

Belge 2 ve 3

n 1940 yaz›n›n baß›nda, Almanlar Norveç’ten ‹spanya s›n›r›na kadar tüm Avrupa’y› ißgal ettiler. Baßbakan Winston Churchill taraf›ndan harekete geçirilen ‹ngiltere, Mihver* kuvvetleri karß›s›nda özgür dünyan›n Avrupa’daki son kalesiydi. General de Gaulle’ün ça¤r›s›na cevap veren ilk özgür Frans›zlar ve sürgündeki Avrupa hükümetleri Londra’ya s›¤›nm›ßlard›. Hitler Büyük Britanya adalar›na asker ç›karmay› tasarlam›ßt›, ancak ‹ngiliz Deniz Kuvvetleri denizlerdeki egemenli¤ini koruyordu. Onlar› yenmek için, Luftwaffe göklerin hakimi olmal›yd›. Britanya Savaß›’n›n amac› da buydu. A¤ustos 1940’dan ekim 1940’a kadar, Royal Air Force (RAF=Kraliyet Hava Kuvvetleri) pilotlar›, ilk radarlar›n yard›m›yla, Almanlar›n limanlara, havaalanlar›na ve ‹ngiltere’nin güneyindeki kentlere düzenledikleri hava sald›r›lar›n› püskürttüler. Hitler istila projesini ertelemek zorunda kald›. Bu, ayn› zamanda ald›¤› ilk stratejik yenilgiydi. n ‹ngiliz direnißi Hitler’i giderek daha fazla cephede savaßmaya zorluyordu: - Almanlar, Birinci Dünya Savaß›’nda oldu¤u gibi, ‹ngiltere’yi denizalt› savaß›yla bo¤may› denediler. ‹ngiltere’nin varl›¤› sömürgelerinden ve Amerika’dan düzenli yard›m gelmesine ba¤l›yd›: Böylece Atlas Okyanusu’nda savaß baßlam›ß oldu. - 1940 sonlar›nda, savaß Afrika’ya s›çrad›. ‹ngilizler ‹talyanlar›n M›s›r’a düzenledikleri sald›r›lar› püskürttüler ve ‹talyan Do¤u Afrikas›’na do¤ru ilerlemeye baßlad›lar. Mart 1941’de Hitler, General Rommel komutas›ndaki Afrika Korps*’u Libya’da ‹talyanlar› desteklemeye gönderdi. - Mussolini ekim 1940’da Yunanistan’› ißgal etti, ancak ordular› püskürtüldü. Hitler’in yine ona yard›m etmesi gerekti. Yugoslavya ve Yunanistan beß haftada ele geçirildi (nisan-may›s 1941).

B. Sovyetler Birli¤i’nin ißgali ve ABD’nin savaßa girmesi

Belge 1, 4, 5 ve 6

n Hitler, daha 1940 y›l›n›n ekim ay›nda Sovyetler Birli¤i’ne sald›rmaya karar vermißti. Bu karar›n al›nmas›nda etkili olan pek çok neden vard›: Do¤uda “Hayat sahas›*”n› genißletmek, "alt-insan" olarak kabul edilen Slav halklar›n› sömürgeleßtirmek, komünizmi devirmek ve Sovyetler Birli¤i’nin do¤al zenginliklerini ele geçirmek. Böylece, Barbarossa Harekât› 22 Haziran 1941’de baßlat›ld›. n Finlandiya’dan Karadeniz’e kadar, 5,5 milyon Alman, Finli, Macar, Romen ve ‹talyan askeri, 3.800 tank ve 5.000 uçak, Leningrad, Moskova ve Kiev yönünde ilerlemeye baßlad›. 1938 temizli¤inden sonra düzeni bozulmuß olan K›z›l Ordu çökertildi. Üç ay sonra, Leningrad kußat›lm›ßt›, Moskova tehdit alt›ndayd›, Ukrayna ise ißgal edilmißti. Bu topyekûn bir savaßt›: Komünistler ele geçirildikleri yerde idam ediliyorlar, esirlere kötü davran›l›yor, Yahudiler SS*’ler taraf›ndan katlediliyorlard›. Ama k›ß›n gelißi, ikmal güçlükleri ve halk›n "Ruslar›n vatan›"n› savunmak üzere harekete geçmesi, Almanlar› aral›k 1941’de Moskova önlerinde durdurdu. n Amerikan kamuoyu Amerika Birleßik Devletleri’nin savaßan taraflara herhangi bir ßekilde do¤rudan müdahale etmesine karß›yd›. Yine de, mart 1941’de kabul edilen Ödünç Verme ve Kiralama Yasas›* sayesinde, ABD kendi güvenli¤i aç›s›ndan korunmas›n› gerekli gördü¤ü her devlete malzeme yard›m›nda bulunuyordu. Önce ‹ngiltere, sonra da Sovyetler Birli¤i bu yasadan yararland›lar. A¤ustos 1941’de, Churchill ve ABD Baßkan› Roosevelt, Mihver devletlerine karß› yürütülecek savaß›n amaçlar›n› ve gelecekteki bar›ß›n ilkelerini belirleyen Atlantik Sözleßmesi’ni imzalad›lar. Roosevelt bundan daha ileri gitmeye haz›r de¤ildi, ancak Japonya ißleri h›zland›rd›. Savaß yanl›s› General Tojo, ekim 1941’de baßbakan oldu. 7 Aral›k 1941’de, savaß ilan› olmaks›z›n, Japonya’n›n alt› uçak gemisinden havalanan uçaklar, Pearl Harbor’da bulunan Amerikan Büyük Okyanus donanmas›n›n büyük bölümünü bat›rd›. Almanya da ABD’ye savaß ilan etti.

2

Churchill’in kararl›l›¤›.

13 May›s 1940 Size kan, emek, gözyaß› ve terden baßka vadedecek bir ßeyim yok. Önümüzde çok büyük bir s›nav var. Önümüzde uzun, çok uzun aylar sürecek bir mücadele ve büyük ac›lar var. Bana izleyece¤imiz siyasetin ne oldu¤unu soruyorsunuz. ‹ßte cevab›m: Denizde, karada ve havada, tüm kudretimiz ve Tanr›’n›n bize verece¤i olanca güçle savaßmak; insanl›k suçlar›n›n karanl›k ve a¤lanas› dosyas›nda eßine rastlanmayan, canavarca bir zorbal›¤a karß› savaßmak; ißte siyasetimiz. Bana amac›m›z›n ne oldu¤unu soruyorsunuz. Size iki kelimeyle cevap vereyim: Zafer, neye malolursa olsun zafer; tüm korkulara ra¤men zafer; yolumuz ne kadar uzun ve çetin olursa olsun zafer.

3

4 Haziran 1940 Ne zay›flad›¤›m›z›, ne de yenildi¤imizi görebilirler. Sonuna kadar gidece¤iz. Fransa’da savaßaca¤›z, denizlerde ve okyanuslarda savaßaca¤›z, hep daha fazla güvenle ve daha büyük güçle havada savaßaca¤›z, ne pahas›na olursa olsun adam›z› savunaca¤›z. K›y›larda vurußaca¤›z, tarlalarda ve sokaklarda savaßaca¤›z, asla teslim olmayaca¤›z. Ve e¤er bir gün bu ada, bir an bile inanm›yorum ama, esarete mahkum olursa, o zaman denizlerin ötesindeki ‹mparatorlu¤umuz, Britanya donanmas›n›n sa¤lad›¤› silahlar ve güvence ile savaßa devam edecektir. W. Churchill, Savaß Söylevleri, 1945.

4

Almanya Sovyetler Birli¤i’ne neden sald›rd›?

Rusya’n›n ortadan kald›r›lmas›, ayn› zamanda, Do¤u Asya’da Japonya’y› büyük ölçüde rahatlatmak ve dolay›s›yla, Japonya’n›n da müdahalesiyle Amerikal›lar›n faaliyetlerine karß› çok daha büyük bir tehdit yaratmak anlam›na geliyordu. Bu ßartlar› göz önünde bulundurarak Kremlin’in ikiyüzlü tavr›na son vermeye [...] karar verdim. [...] Bunun büyük bir baßar› olaca¤›ndan bir an bile kußku duymuyorum. Herßeyden önemlisi, bize Ukrayna’da bir ikmal üssü sa¤layabilmeyi umuyorum [...].

Aral›k 1941’de Alman Panzerleri Rusya’da.

B ‹ Y O G R A F ‹ 5

Sir Winston Churchill (1874-1965) Önce muhafazakâr, sonralar› liberal ‹ngiliz siyaset adam›. 1906’dan 1929’a kadar pek çok kez bakanl›k yapt›. 1924’te, bu kez Muhafazakâr Parti milletvekili olarak yeniden Avam Kamaras›’na seçildi. 1930’lu y›llarda, Hitler’in güç kazanmas›na karß› s›k s›k uyar›larda bulundu. 10 May›s 1940’ta baßbakan olan Churchill, kesin zafere kadar mücadeleyi b›rakmamaya kararl› bir baßkomutan olarak da kendini gösterdi. Amerika Birleßik Devletleri’ne yak›n bir siyaset izledi. Stalin’le müzakereye oturdu, ancak komünistlere karß› kußkucu tavr›ndan hiçbir zaman vazgeçmedi. 1945 seçimlerini kaybetti. 5 Mart 1946’da, Fulton söylevinde komünizm tehlikesinden söz etti ve ilk kez "demir perde" deyimini kulland›. 1951’den 1954’e kadar yeniden baßbakan olan Churchill, daha sonra siyasetten çekildi.

Sonuç olarak, size bir ßey daha söylememe izin verin, Duce. Bu karar› ald›¤›mdan beri, zihnimin yeniden rahatlad›¤›n› hissediyorum. Sovyetlerle birlik olma fikri [...] kökenim, düßüncelerim ve eski yükümlülüklerimle pek çok yönden çelißkili gibi geliyordu bana. Þimdi bu zihinsel ißkenceden kurtuldu¤um için mutluyum. A. Hitler’in B. Mussolini’ye mektubu, 21 Haziran 1941.

Alman ordular›n›n faaliyetleri tüm Bat› dünyas›n› kurtarmaya yönelik faaliyetlerdir. Savaßlar›m›z tarihin ak›ß›n› de¤ißtirmiß büyük olaylarla karß›laßt›r›labilir. Katalanman Ovas› Savaß›na1 ya da Avusturyal›lar›n Osmanl›lara karß› verdikleri savaßlar benzetilebilir. Bolßevizm ßeytan›n eseridir ve ‹ngilizler, tav›rlar›ndan dolay›, Avrupa medeniyetinin düßman›d›rlar. Bolßevizm tehlikesi uzaklaßt›r›ld›¤›nda ve Ruslar›n baß› ezildi¤inde, ‹ngiltere de yenilgiye mahkum olacak. Hitler’in ‹spanya Büyükelçisi ile görüßmesi, 12 A¤ustos 1941 1. 451 y›l›nda Bat› Avrupa’y› Hun istilas›ndan kurtaran savaß.

Hitler, Sovyetler Birli¤i’ne karß› düzenlenen sald›r›lar› savunmak için hangi nedenleri öne sürüyor?

6

Pearl Harbor, 7 Aral›k 1941.

27

Mihver’in zaferleri Murmansk

‹ZLANDA

r› yla nvo o k fik tte Mü

Narvik

‹SVEÇ

F‹NLAND‹YA

SOVYETLER B‹RL‹Ú‹

NORVEÇ Leningrad

K uz e y De ni zi

ESTONYA

‹RLANDA

Londra

A tlas

B

HOLLANDA BELÇ‹KA

Paris

Smolensk

Stalingrad kas›m 1942 Kiev

POLONYA

ALMANYA

Rostov SLOVAKYA

Tu

na

FRANSA Vichy

e D L‹TVANYA

›k

Varßova

Berlin

Ren

O ky an u su

t al

Hazar

MACAR‹STAN

Odessa

ROMANYA Belgrad

‹TALYA YUGOSLAVYA

PORTEK‹Z ‹SPANYA

Roma

Arnavutluk (It)

1940’daki s›n›rlar Eylül 1939’da Mihver

1

Tunus (F)

SUR‹YE K›br›s (BK)

or aK

rik

Cezayir (F)

Malta (BK)

Trablus

Girit Tobruk

Bir-Hakeim

LÜBNAN

F‹L‹ST‹N El-Alameyn ekim 1942 MISIR

IRAK

MAVERI-YI ÜRDÜN

Kahire

500 km

1939’da ele geçirilen topraklar

Mihver’in müttefikleri

Mihver’in sald›r›lar›

1940’ta ele geçirilen topraklar

Vichy Hükümeti’nin denetimindeki Frans›z topraklar›

Denizalt› savaß›

Müttefiklerin denetimindeki topraklar

Tarafs›z devletler

1941’de ele geçirilen topraklar 1942’de ele geçirilen topraklar

Mihver’in Avrupa’daki zaferleri, 1939-1942.

n 1939’dan 1942’ye kadar, Mihver kuvvetleri zafer üstüne zafer kazand›lar. 1942 y›l› sonunda Avrupa’n›n büyük bölümü Alman egemenli¤i alt›na girmißti. Bunun sonucunda, baz› topraklar tümüyle ilhak edilmiß ya da bölünmüßtü. Ayn› tarihte Japonya’n›n hükmetti¤i topraklar ise çok daha genißti. Ancak, Büyük Okyanus adalar›n›n bir k›sm›n›n zaten 1919’dan beri Japonya’ya ait oldu¤unu da unutmamak gerekir. n Yukar›daki iki harita savaß›n önemli eksenlerini ve hedeflerini gösteriyor:

28

‹RAN

TÜRK‹YE

Atina

Libya (It) Eylül 1939’daki s›n›rlar

Denizi

YUNAN‹STAN

A k d e n i z

Af

Fas (F)

Sivastopol

Karadeniz

BULGAR‹STAN

ps

Cebelitar›k (BK)

a

DAN‹MARKA B‹RLEÞ‹K KRALLIK

Moskova

i LETONYA

Vo lg

z ni

- Rusya’da, Alman ordular› ülkenin derinliklerine kadar ilerlemißlerdi, ancak iki amans›z düßmanla karß› karß›yayd›lar: Bast›ran Rus k›ß› Panzerlerin sald›r›lar›n› Moskova’ya birkaç kilometre kala durdurmußtu; ülkenin büyüklü¤ü ise, Sovyetlere do¤uya do¤ru çekilerek Almanlar›n haberleßme ve ikmalini geciktirme olana¤› veriyordu. - Akdeniz’de, Almanlar uzun vadede M›s›r’› fethetmeyi ve Orta Do¤u’ya do¤ru ilerlemeyi planl›yorlard›. Burada Rusya ve Kafkaslar’dan gelen birlikler Kuzey Afrika’dan gelen birliklerle bulußacaklard›. Petrol zenginliklerinin ele geçirilmesi Mihver için yaßamsal önem taß›yordu.

SOVYETLER B‹RL‹Ú‹ (Japonya ile savaßta de¤ildi) it Alav

la ada

r›

haziran 1942

MOÚOL‹STAN

MANÇUKUO

Pekin

Büyük O kyanus

JAPONYA Tokyo

Ç‹N

haziran 1942

Nankin T‹BET

Midway (ABD)

aral›k 1941

Hindistan

Havai (ABD)

Formoza

B‹RMANYA Çinhindi

Kanton

aral›k 1941

S‹AM

ocak 1942

Marianne adalar›

aral›k 1941

mart 1942

F‹L‹P‹NLER aral›k 1941

Guam (ABD)

Pearl Harbor

Caroline adalar›

Palau adalar›

Sumatra

Borneo ENDONEZYA (Hollanda Hindistan›) ßubat 1942 Java

(7 Aral›k 1941)

Marshall adalar›

ßubat 1942

Singapur

Hava hücumu

Wake (ABD)

Solomon adalar› (BK)

Yeni Gine

Gilbert adalar› (BK)

Samoa

Hi n t O ky an u s u

1934’te Japon ‹mparatorlu¤u 1934’ten 1940’a Japonlar›n ele geçirdikleri topraklar 1941 ve 1942’de Japonlar›n ele geçirdikleri topraklar

1

Yeni Hebridler

AVUSTRALYA

Japonya’n›n müttefikleri 1940’ta Japonya taraf›ndan ißgal edilen Frans›z Güneydo¤u Asyas›

Fiji

1 500 km Müttefikler

Denizalt› savaßlar›

Japon sald›r›lar› 1942’de Japonya’n›n ulaßt›¤› en geniß s›n›rlar

Tarafs›z ülkeler

1941-1942’de Japonya’n›n zaferleri.

- Asya’da, do¤al kaynaklar aç›s›ndan fakir bir ülke olan Japonya, Hollanda Do¤u Hint Adalar›’ndaki petrol ve kauçu¤u ele geçirmißti. Do¤rudan Hindistan’› ve Avustralya’y› tehdit ediyordu. Ancak Japonlar Çin’deki milliyetçi Çankayßek hükümetinin birlikleri ile Çin komünist kuvvetleri karß›s›nda zorlan›yorlard›. Çok say›da birlik de Sovyetler Birli¤i’ne karß› Mançurya’da konußland›r›lm›ßt›. Bu arada, nisan 1941’de imzalanan bir antlaßma Sovyetler Birli¤i’nin tarafs›zl›¤›n› garanti alt›na ald›. Bu antlaßma Stalin’e de Sibirya’dan gelen taze birlikleri Moskova önlerine yerleßtirme olana¤› verecekti.

n Deniz yollar› üzerinde egemenlik kurma çabalar› savaß›n ileriki evreleri aç›s›ndan yaßamsal önem taß›r: - Japonya, savaß ekonomisi yarar›na, büyük ölçüde denizlerde egemen bir imparatorluk yaratmak zorundayd›; - Amerikal›lar›n, Büyük Okyanus adalar›n› korumalar› gerekiyordu; - ‹ngiltere ve Sovyetler Birli¤i’ne Murmansk üzerinden ikmal sa¤lamak için, Kuzey Atlas Okyanusu yollar› son derece önemliydi; - Akdeniz, K›z›ldeniz ve Hint Okyanusu’ndan geçen Hindistan Yolu, ‹ngiltere’nin Birmanya’da Japon sald›r›lar›na karß› yürüttü¤ü savaß aç›s›ndan yaßamsal önem taß›yordu.

29

III. 1942-1943: Savaß›n dönüm noktas› A N A H T A R S Ö Z C Ü K • BÜYÜK ‹TT‹FAK Mihver’e karß› savaßan tüm ülkelerin olußturdu¤u birlik.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* New Deal * Katyußa

B‹YOGRAF‹ 1

Franklin Delano Roosevelt (1882-1945) Demokrat Parti üyesi. 1910’da senatör oldu. 1921 y›l›nda yakaland›¤› çocuk felcine karß› verdi¤i cesurca mücadele hayatta kalmas›n› sa¤lad›. 1929’da New York Eyaleti Valisi, 1932’de Amerika Birleßik Devletleri Baßkan› seçildi. ABD’yi 1930’lu y›llarda düßtü¤ü ekonomik bunal›mdan kurtarmay› amaçlayan New Deal* politikas›n› baßlatt›. 1936 seçimlerinden büyük bir zaferle ç›kt›, ard›ndan 1940 ve 1944’te yeniden baßkan seçildi. Pearl Harbor bask›n›ndan sonra, Japonya ve Almanya’ya savaß ilan etti. ‹kinci Dünya Savaß› boyunca ABD’nin savaß politikas›n› yönetti. Pek çok kez Müttefiklerin devlet adamlar›yla bulußtu. Churchill ile 1941’de Atlantik Sözleßmesi’ni imzalad›. Stalin’le kas›m-aral›k 1943’te Tahran Konferans›’nda ve ßubat 1945’te Yalta’da biraraya geldi. Atom bombas›n›n üretilmesine karar verdi ve savaßtan sonra ülkeler aras›ndaki anlaßmazl›klarda hakemlik yapacak bir Birleßmiß Milletler Örgütü’nün haz›rl›klar›n› yapt›. 12 Nisan 1945’te, Müttefikler’in zaferinden k›sa bir süre önce öldü.

30

A. 1942: Mihver üstünlü¤ünün doruk noktas›

Belge 2

n Amerika Birleßik Devletleri’nin savaßa girmesi çat›ßmalar› do¤uya ve Büyük Okyanus’a yayd›: Savaß gerçek anlamda bir dünya savaß›na dönüßtü. Harekâtlar›n sürdü¤ü iki sahnede de yer alan ABD, Büyük ‹ttifak*’›n ruhunu olußturuyordu. Ancak bu siyasal dönüm noktas›, savaßan taraflar aç›s›ndan askerî alandaki dengelere hemen yans›mad›. n 1942’de, Mihver’in Rusya’da ve Asya’da kazand›¤› zaferler birbirini izledi: - Rusya’da, Hitler 1942 bahar›nda Kafkasya’y› ve Bakü petrol havzalar›n› hedef alan sald›r›lar› yeniden baßlatt›. A¤ustos’ta, Wehrmacht Stalingrad’da Volga Irma¤›’na ulaßt›. Ama Bakü petrolleri Sovyetlerin elinde kald›. - Kuzey Afrika’da, Afrika Korps Kahire’nin 80 kilometre yak›n›na kadar geldi. - Asya’da, düßmanlar›n›n ßaßk›nl›¤›ndan yararlanan Japon birlikleri, aral›k 1941’den mart 1942’ye kadar tüm Güneydo¤u Asya’ya sald›rd›lar: Filipinler, Hollanda Do¤u Hint Adalar›, Hong Kong, Malezya ve Singapur’u ele geçirdiler. Japonya bu bölgeleri "Asya Ortak Refah Çemberi" içinde yeniden düzenledi. Sayg›nl›¤› bölgenin eski hakimleri olan beyazlar›n (‹ngilizler, Amerikal›lar, Hollandal›lar ve sonralar› Frans›zlar) seviyesine çabuk ulaßt›: Japonya, propagandas›nda beyazlar›n "sar› ›rk" taraf›ndan dize getirilece¤ini vurguluyordu. 1942 y›l›n›n ortalar›nda, Japon birlikleri Hindistan ve Avustralya kap›lar›na dayanm›ßlard›. Müttefikler için gelecek karanl›k görünüyordu.

B. 1942-1943: "Ak›nt› tersine dönüyor"

Belge 1, 3, 4 ve 5

n Ancak, umutlar h›zla cephe de¤ißtirdi. Amerikal›, ‹ngiliz ve Sovyet Müttefikler, güçlükle de olsa, ortak bir strateji saptamak üzere pek çok kez bir araya geldiler. Daha 1941’de, Mihver’in koßulsuz teslim olmas› ve Almanya’ya karß› yürütülecek savaß›n önceli¤i konusunda anlaßmaya var›lm›ßt›. Ama görüß farkl›l›klar› sürüyordu: Stalin, hemen 1942’de K›z›l Ordu’yu rahatlatmak için Avrupa’ya bir ç›karma yap›lmas›n› istiyordu. Ancak bu, Bat› Avrupa’ya ç›karma yapmalar›n› sa¤layacak koßullar›n olußmas›n› beklerken Almanya üzerindeki hava ak›nlar›n› yo¤unlaßt›ran Amerikal›larla ‹ngilizlere olanaks›z görünüyordu. n 1942 bahar›ndan itibaren, Mihver güçleri tüm cephelerde durduruldu: - Büyük Okyanus’ta, may›s 1942’de Mercan Denizi’ndeki hava ve deniz muharebesi Avustralya’n›n istila edilmesi tehlikesini ortadan kald›rd›. Haziran 1942’de, Midway Muharebesi’nde Japonlar dört uçak gemisi kaybettiler. Guadalcanal Adas›n› ele geçirmeyi de baßaramad›lar. Ada, çetin mücadeleler sonucunda Amerikan egemenli¤inde kald› (a¤ustos 1942 - ekim 1943). - Kuzey Afrika’da, ‹ngiliz generali Montgomery’nin birlikleri Afrika Korps’u El-Alameyn’de durdurdular (ekim 1942) ve ard›ndan sald›r›ya geçtiler. ‹ngilizlerle Amerikal›lar›n Cezayir ve Fas’a yapt›klar› ç›karma harekât› (kas›m 1942), Vichy Fransas›’n›n Kuzey Afrika birliklerini Müttefiklerin saf›na kayd›rd›. Tunus’ta kußat›lan Mihver kuvvetleri, may›s 1943’te mücadeleyi b›rakmak zorunda kald›lar. - Rusya cephesinde, General von Paulus komutas›ndaki Alman birlikleri Volga üzerindeki haberleßmenin önemli kilit noktalar›ndan biri olan Stalingrad’a ulaßt›lar. Kent, taß›d›¤› isim nedeniyle, her iki taraf için de bir simgeye dönüßtü. Her binada, her evde k›yas›ya bir mücadele verildi. 1942 y›l› kas›m ay›n›n sonunda, Sovyetler bir sald›r› harekât›yla Almanlar› kußatt›. Bir hava köprüsüyle sa¤lanan ikmal sayesinde, Almanlar 31 Ocak 1943’te teslim olmadan önce iki ay daha direndiler. Wehrmacht bir milyon asker kaybetmißti; Almanlar›n ald›¤› bu ilk yenilginin yank›lar› çok büyük oldu. - Atlas Okyanusu’nda, daha iyi örgütlenmiß olan ikmal hatlar› Müttefik kuvvetlerinin Alman denizalt› sald›r›lar›na daha uzun süre direnmelerini sa¤l›yordu. Nisan 1943’te, Müttefiklerin denizlerdeki kay›plar› yar› yar›ya azal›rken, may›s ay›n›n ortalar›nda Alman denizalt›lar›n›n üçte biri bat›r›lm›ßt›. Art›k Müttefikler denizlerde üstün konumdayd›lar ve Bat› cephelerini güçlendirebilirlerdi.

2 Ocak 1943’te, Stalingrad’›n y›k›nt›lar› aras›nda Sovyet askerleri. 3

Bir Alman’›n gözünden Stalingrad Savaß›.

23 A¤ustos. Az önce iyi bir haber ald›k: Stalingrad’›n kuzeyinde, birliklerimiz Volga’ya ulaßm›ßlar ve kentin bir bölümünü ele geçirmißler. Art›k Ruslara yaln›zca iki ç›k›ß yolu kal›yor: Volga’n›n ötesine kaçmak ya da teslim olmak. Alay›m›z›n tercüman› esir ald›¤›m›z yaral› bir subay› sorguya çekti. Adam Ruslar›n Stalingrad’› son asker de ölene kadar savunacaklar›n› söyledi. [...] 13 Eylül. Kötü bir gün. Taburumuzun ßans› yoktu. Sabahleyin, katyußa*lar›n açt›¤› ateßte 24 kißi öldü, 50 kißi yaraland›. Ruslar kößeye s›k›ßt›r›lm›ß vahßi hayvanlar›n umutsuzlu¤uyla dövüßüyorlar ve teslim olmuyorlar: Yaklaßmam›za izin veriyorlar ve üzerimize el bombas› ya¤d›r›yorlar. Bölük baßs›z kald›. 18 Eylül. Çarp›ßma üç günden beri bir bu¤day silosunun içinde devam ediyor. Tabur komutan› bize: "Siyasi komiserler binay› savunanlara ölene kadar direnme emri vermiß" dedi. Stalingrad’›n tüm evlerini böyle savunurlarsa, askerlerimizden hiçbiri içeri giremez.

4

"Do¤u Hint Adalar› özgür olmal›d›r! Do¤u Hint Adalar›’n›n kurtulußu için çal›ß ve savaß." 1944 tarihli Hollanda afißi. Japonya’n›n Güneydo¤u Asya’da egemenlik kurmas›, savaß ekonomisi için yaßamsal önemi olan baz› hammaddeleri de ele geçir-

22 Ekim. Alay›m›z üç haftad›r sald›rd›¤›m›z fabrikaya girmeyi baßaramad›. Çok adam kaybettik. Her ad›mda cesetlere çarp›yoruz. [...]

mesini sa¤lad›.

27 Ekim. Birliklerimiz sonunda "barikat" fabrikan›n tamam›n› ele geçirdi, ama Volga’ya bir türlü ulaßam›yoruz. Ruslar insan de¤il, sanki metalden birer otomat. Yorulmak bilmiyorlar ve ateßten korkmuyorlar. [...]

2. Japonya nas›l canland›r›lm›ßt›r? Afißteki karikatür ögesi hangisidir? Gerçe¤e uygun olarak canland›r›lan öge hangisidir?

10 Kas›m. [...] Almanya’da, Stalingrad kentinin tümüyle elimize geçti¤ini san›yorlar. Ne korkunç yan›lg›! Stalingrad’›n ordumuza yapt›¤›n› bir görebilseler! 29 Kas›m. Kußat›ld›k. [...]

1. Bu afißte canland›r›lan bölge hangisidir?

3. Japonya bu topraklar›n denetimini neden ele geçirmeye çal›ßm›ßt›r? 4. Derste ö¤rendiklerinizden ve 29. sayfadaki haritadan hareketle, afißte anlat›lan olay›n tarihini belirtiniz.

14 Aral›k. Hepimiz açl›ktan k›vran›yoruz. En iyi yeme¤imiz donmuß patates, ama Ruslar›n kurßunlar› alt›nda, onlar› da so¤uktan sertleßmiß topraktan ç›karmak kolay olmuyor. 28 Aral›k. Bütün atlar› yedik. Þimdi kedi eti bile yeme¤e raz›y›m. [...] Askerler cesetlere ya da delilere benziyorlar. Yaln›zca a¤›zlar›na atacak herhangi bir yiyecek ar›yorlar. Art›k Rus mermilerinin önünde yere de yatm›yorlar. Yürüyecek, yatacak gücümüz kalmad›. Kahrolsun bu savaß!

1. Çarp›ßmalar›n çetinli¤ini anlat›n›z. 2. Stalingrad Savaß› Sovyetler için neden bir simge haline gelmißti? 3. Bu savaß›n önemi nedir?

5 1942’de, Çöl Savaßlar›. Afrika Korps’tan bir Alman tankç›s› ‹ngilizlere teslim oluyor. 31

IV. Topyekûn bir savaß S * * * *

Ö

Z

L

Ü

A. ‹nsanlar›n ve kaynaklar›n seferberli¤i

K

n ‹kinci Dünya Savaß›, tüm insanî ve maddî kaynaklar› seferber etme aç›s›ndan birincisine üstün geldi. Kentlere ve fabrikalara düzenlenen stratejik bombard›manlar*, "cephe" ile "cephe gerisi" aras›ndaki fark›n bütünüyle ortadan kalkmas›na neden oldu; sivil halk muharebelerin tam ortas›nda kald›. Tüm ülkelerde, insanlar›n olanca enerjilerini sarfetmeleri için yo¤un propagandalar yap›ld›. Asker olmayanlar da savaß çabas›na kat›ld›: Ordular›n yan birimlerinde kad›nlara yer verildi; savaß›n giderleri, vergi art›r›m› ya da savaß zaman› iç borçlanma yoluyla sivillere ödetildi.

Stratejik bombard›manlar Militarizm Bunker Kolhoz

B‹YOGRAF‹

n Radyo ve sinema da giderek büyüyen bir rol üstlendi. Her yerde haber filmleri, ßark›lar ya da afißler vatanseverli¤i yüceltiyor ve düßmana karß› savaßmaya davet ediyordu. Örne¤in, Alman sinemas› efsanelerdeki (Siegfried) ya da tarihteki (Bismarck) kahramanlar› yüceltiyordu. Sovyet sinemas› da vatan› ve Rus tarihinin kahramanlar›n› yüceltiyordu. ABD’de, Franck Capra gibi ünlü yönetmenler Neden Savaß›yoruz? baßl›¤› alt›nda, Amerika’n›n savaßa giriß nedenlerini anlatan bir dizi güncel içerikli film çektiler. Bir yandan da sinemac›lar harekâtlar› filme al›yorlard›. Marlene Dietrich ya da Amerikan Hava Kuvvetleri’nde albay olan James Stewart gibi tan›nm›ß sinema oyuncular› gönüllü olarak savaßa kat›ld›lar. Edebiyat eserleri de düßmana karß› savaßma fikrini yüceltiyordu.

Adolf Hitler (1889-1945)

1

1889’da do¤an Hitler, 1919’da Nazi Partisi’nin baß›na geçti. 1933’ ten itibaren önce baßbakan, sonra Führer ("rehber") olarak Almanya’y› yönetti. Almanya’y› yeniden silahland›rd›, tüm muhalifleri bast›rd›, ›rkç› bir politika izlemeye baßlad›. D›ß politikada amac›, 1919 Versailles Antlaßmas›’n›n sonuçlar›n› ortadan kald›rmakt›. Dantzig’i ilhak etme karar› ‹kinci Dünya Savaß›’n› baßlatt›. Askerî alanda, Hitler 1938’ den itibaren Wehrmacht’›n baßkomutanl›¤›n› üstlendi. Alman ordusunun hareket plan›n› belirleyen kararlar› ald›. 1941’de Moskova önlerinde al›nan yenilginin ard›ndan, askerî harekâtlar› bizzat kendisi yönetmeye baßlad›. Askerî yenilgilerin y›pratt›¤› ve 1944 temmuzunda düzenlenen bir suikast girißiminin fiziksel olarak bitirdi¤i Hitler, savaß›n sonlar›na do¤ru tüm gerçeklik duygular›n› yitirdi. Savaß› Baßbakanl›k binas›n›n alt›ndaki bunker*inde bitirdi ve 30 Nisan 1945’te intihar etti.

Savaß s›ras›nda sineman›n seferberli¤i: Casablanca filminin afißi (1943).

n Savaß çok önemli ideolojik bir boyut kazand›. Do¤uda Almanlar, Slavlar karß›s›nda "hayat sahas›"n› kazanmak ve komünizmi yenmek istiyorlard›. Bu nedenle Avrupa halklar›n› "bolßevizme karß› haçl› seferi"ne sürüklemeye çal›ß›yorlard›. Di¤er taraftan, Müttefikler de faßizm ve militarizmi* ortadan kald›rmak istiyorlard›. Demokrasi sözcü¤ü Bat›l›lar ve Sovyetler için ayn› anlam› taß›masa da, onun için savaß›yorlard›. Bu nedenle, 1 Ocak 1942’de Mihver’e karß› savaßan 26 ülke Birleßmiß Milletler Sözleßmesi’ni imzalad›lar. Atlantik Sözleßmesi’ne dayanarak haz›rlanan bu belge, ülkelerin ayr› bar›ß fikrini kesinlikle reddederek nihai zafere kadar Büyük ‹ttifak’›n birli¤ini ilan etti.

2

Michael Curtiz taraf›ndan çekilen Casablanca, 1941 y›l›nda Kazablanka kentinde, tarafs›z kalarak yaln›zca ißinde kâr etmeyi düßünen ve savaßa pek önem vermeyen Amerikal› bir bar sahibinin (Humphrey Boggart) öyküsünü anlat›r. Eskiden tan›m›ß oldu¤u bir kad›na (‹ngrid Bergman) duydu¤u aßk nedeniyle, bir Frans›z direnißçinin Almanlardan ve Vichy Hükümetine ba¤l› güçlerden kaçmas›na yard›m eder ve Mihver kuvvetlerine karß› savaßa kat›lmaya karar verir.

32

Belge 1 ve 6

3

Sovyet afißi, 1941: "Düßman›n yenilgisi için, tüm halk›n güç birli¤i."

4

Rusya’da savaß esirlerinin seçilmesi.

Esirler kolhoz*un avlusunda s›raya dizilmißlerdi. Büyük, yass› elleri vard›. Hemen hemen hepsi köylüydü. ... Bir Alman assubay yan›nda bir tercümanla birlikte kolhozun avlusuna girdi. Bir okuma s›nav› yap›laca¤›n› söyledi. Herkes bir gazeteden yüksek sesle bir bölüm okuyacakt›. S›navdan baßar›yla ç›kanlara bürolarda bir sekreterlik ißi verilecekti. Di¤erleri yap› ya da toprak ißçisi olacakt›. ... Albay, koltu¤unun alt›nda bir top gazete bulunan subaylardan birine ißaret etti ve s›nav baßlad›. Esirlerden beßi bir ad›m öne ç›kt›lar. Ellerini uzatarak subay›n kendilerine uzatt›¤› gazeteleri ald›lar ve yüksek sesle okumaya baßlad›lar. S›nav yaklaß›k bir saat devam etti. Soldaki grup, yani baßar›s›z olanlar, seksen yedi; sa¤daki grup, yani baßar›l› olanlar, otuz bir kißiydi. Assubay, sa¤daki gruba, yani kabul edilenlere do¤ru döndü ve sert bir sesle s›raya girmelerini emretti. Sonra: "Geri dön, ileri, marß!" diye ba¤›rd›. Esirler geri döndüler ve çamurun içinde, ayaklar›n› yere vurarak yürümeye baßlad›lar. Avluyu çevreleyen duvara geldiklerinde ve arkalar›nda yerlerini alm›ß, makinal› tüfeklerini de çoktan do¤rultmuß olan SS’lere do¤ru döndüklerinde, assubay ba¤›rd›: "Ateß". Albay bana: "Çok iyi okuma-yazma bilen köylüler ve ißçiler tehlikelidir", dedi. "Hepsi komünisttir." C. Malaparte [Rusya’da ‹talyan savaß muhabiri], Kaputt (Napoli, 1944).

1. Yap›lan seçmenin amac› nedir? 2. Rusya’daki savaß›n neden ideolojik bir savaß oldu¤unu anlat›n›z.

5

‹ngiliz afißi, 1943: "Almanya Savaß›. Bir hava birli¤ine kat›l›n." 1. Bu afißte gösterilen topraklar (kuzey aßa¤›da) neresidir? 2. Bu afiße bakan bir ‹ngiliz için "Almanya Savaß›"n›n anlam› nedir?

6 Marlene Dietrich (1901-1992), 1945’te Almanya’daki Amerikan askerlerine imza da¤›t›yor. 1930’da, Joseph von Sternberg’in Mavi Melek adl› filmiyle keßfedilen Alman sinema oyuncusu Dietrich, 1933’te ülkesinden ayr›ld›. Þöhretini ABD ve demokrasilerin hizmetine sundu, hatta Amerikan ordusuna bile kat›ld›.

33

S * * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

GI’lar Jeep Zorunlu Çal›ßma Hizmeti ASDIC V1 ve V2

B. Ekonomik kaynaklar›n seferberli¤i

Belge 2, 3 ve 4

n Müttefiklerde ekonomik seferberlik kayda de¤er boyutlara ulaßm›ßt›: - Birleßik Krall›k, savaß ekonomisi kuran ilk ülke oldu. Haziran 1940 ile aral›k 1941 aras›nda silah fabrikalar›, ço¤unlu¤u kad›nlardan olußan fazladan 2 milyon ißçi çal›ßt›rmaya baßlad›lar. - Sovyetler Birli¤i, Urallar ve Sibirya’daki fabrikalar›n› büyüttü. Halk seferber edildi; Sovyet toplama kamplar›ndaki tutuklular cephede en ön saflara gönderildi. - Savaßla ilgili en büyük çabay› ABD gösteriyordu. 11 milyon GI* silah alt›na al›nd›. 6 Ocak 1942’de ilan edilen Victory Program ya da "zafer program›" sayesinde, Amerikan fabrikalar› üç y›lda 275.000 uçak, 634.000 hafif araç (Jeep*), 90.000 tank ve toplam 65 milyon tonluk gemi üretti. Standartlaßma, Alman denizalt›lar›n›n yok etme kapasitesinden daha h›zl› bir ßekilde yük gemilerinin seri üretiminin yap›lmas›n› sa¤l›yordu (12 günde bir yük gemisi). Sovyetler Birli¤i de dahil, tüm müttefik ordular› Amerikan malzemelerini kullan›yorlard›.

1

Donan›m savaß›.

a. Avrupa’da denizalt› savaß› (1940-1944) Batan gemi say›s›

Üretilen tonaj (milyon ton olarak)

aj tile

nü re

da

5

er

ta

ra

100

f›n

A lm a

n den iz

200

10 n to n

a lt ›l a

r› ta r a f ›n

dan

300

r

bat›

il e ge m

r›lan

15



tt

ef

ik

l

B a t › r›l a n

0

1940

n n de Alma

1941

iza

1942

lt›l

ar



1943

1944

b. Avrupa’da hava savaß› (1940-1944) At›lan bombalar (bin ton)

500

Birleßik Krall›k üzerine Almanya üzerine

250 100 50

25

0

34

1940

1941

1942 1943 1944

0

n Mihver ülkelerinde ise ekonomik seferberlik eßit oranda gerçekleßmedi. Almanya, ißgal etti¤i ülkelerin ekonomik talan›n› 1942’de Albert Speer yönetiminde bir Silahlanma ve Savaß Ekonomisi Bakanl›¤› kurarak tamamlad›. Bakanl›k Alman ekonomisini tümüyle yeniden düzenledi. Müttefik uçaklar›n›n bombard›man›na ra¤men, savaß gereçleri üretimi 1942-1944 aras›nda üç kat›na ç›kt›. Bunun için, siyasi tutuklulardan, gönüllülerden ya da Zorunlu Çal›ßma Hizmeti* çerçevesinde iße al›nanlardan olußan 7 milyon yabanc› ißçi Almanya’da, 7 milyon ißçi de ißgal alt›ndaki Avrupa ülkelerinde çal›ß›yordu. Japonya ise savaß ekonomisini örgütlemekte güçlük çekti. 1937’den 1944’e kadar, üretimde ancak % 44’lük bir art›ß sa¤lanabildi. Amerikan donanmas›, Japon ticaret gemilerinin % 95’ini bat›rmay› baßard›. 1943’ten sonra, Japon fabrikalar›na hammadde sa¤lanmas› iyiden iyiye sorun haline geldi.

C. Beyin savaß› ve çarp›ßmalar›n biçim de¤ißtirmesi

Belge 1 ve 5

n Bilimsel alanda da seferberlik vard›. ‹ngilizler ve Amerikal›lar savaß›n baß›ndan beri bilimsel araßt›rmalara ve bunlar›n askeri alandaki uygulamalar›na büyük önem veriyorlard›. Bu sayede, radar ve ASDIC* gibi yeni denetleme araçlar› ortaya ç›kt›. Amerikal›lar, tanksavar roketler atan bazuka gibi yeni silahlar icat ettiler ve 1944’te, bugünkü bilgisayarlar›n atas› olan ilk otomatik hesap makinalar›n› gelißtirdiler. Faßizmden ya da nazizmden kaçan Avrupal› bilimadamlar›n›n çal›ßmalar› sayesinde, 1945’te atom bombas›n› ilk kullanan da Amerikal›lar oldu. n Almanlar bunda da geri kalmad›lar. Hatta, manyetik metaller, tepkili uçaklar ya da füzeler konusunda belirgin derecede öndeydiler. Ama bu yeni silahlar›n üretimine ancak 1943’ten sonra öncelik vermeye baßlad›lar. Tepkili uçaklar, V1* ve V2* füzeleri çarp›ßmalarda kullan›lmaya baßlad›klar› zaman art›k çok geçti ve say›lar› da savaß›n kaderini de¤ißtiremeyecek kadar azd›. n Çarp›ßmalar da biçim de¤ißtirdi. Karada, topçu, z›rhl› ve piyade birlikleri biçiminde örgütlenmiß milyonlarca asker çarp›ß›yordu. Bir yandan da, savaß giderek bir donan›m savaß› haline dönüßtü. Temmuz 1943’te, Rusya’da yap›lan Kursk Muharebesi, savaß›n en büyük z›rhl› muharebesi oldu. ‹ki tarafta toplam 2 milyon asker, 30.000 top, 6.300 tank ve 4.400 uçak kullan›ld›. Almanlar Do¤u cephesindeki egemenliklerini bu savaßta nihai olarak yitirdiler. Denizde, ikmal konvoylar›n› korumada ya da Büyük Okyanus’ta uçak gemileri, klasik savaß gemileri ve askeri birliklerin birlikte kullan›ld›¤› ç›karma harekâtlar›n›n gerçekleßtirilmesinde, hava kuvvetleri ile deniz kuvvetleri birlikte belirleyici bir rol oynad›. n Havada, stratejik bombard›manlar düßman›n ekonomik kaynaklar›n› yok etmeyi amaçl›yordu. A¤›r bombard›man uçaklar›ndan yoksun olan Almanlar, ‹ngilizlerle Amerikal›lar karß›s›nda ezildiler. B-17 Uçan Kale gibi bombard›man uçaklar›yla 1941’den itibaren Almanya’n›n üzerine bomba ya¤d›ran ve böylece sivilleri de savaß›n tam ortas›na atan ‹ngilizler ve Amerikal›lar, hava savaßlar›nda üstün geldiler.

2 ‹ngiliz-Frans›z Ortak Savaß Komitesi Baßkan› Jean Monnet’nin gözüyle Victory Program. 1941 Noelinde, Beaverbrook [‹ngiltere ‹aße Bakan›] Amerikal› uzmanlara gerçek d›ß› görünen talepler iletti: 1942 y›l› için 25.000 yerine 45.000 tank, 5.000 yerine 24.000 avc› uça¤›, üç kat daha fazla tanksavar top, vs. Yaln›zca Roosevelt bu talepleri bocalamadan dinliyordu. "Bunlar› karß›lamam›z olanaks›z" diyorlard› ona. "Söz konusu olan ne yapabilece¤imiz de¤il, ne yapmam›z gerekti¤i" diye cevap veriyordu. ... 6 Ocak 1942’de Roosevelt, Kongre’de yapt›¤› bir konußmada iddial› Victory Program’› halka ilan etti. "Amerika’n›n silah ve gemi bak›m›ndan üstünlü¤ü ezici olmal›d›r" dedi. Askeri üretim hedefleri konusunda dünyadan hiçbir ßey saklamad›: 1942’de her türden 60.000, 1943’te 125.000 uçak, önce 45.000, sonra 75.000 tank, toplam 8 milyon tonluk gemi. K›sacas›, bizim önerdi¤imiz rakamlardan en olanaks›z görünenleri benimsemißti. Böyle bir seferberli¤in sonuçlar›n› da saklam›yordu: "Milyonlarca vatandaß›m›z›n yaßam ve çal›ßma ßartlar›n› alt üst etmek anlam›na gelse de, ülkede gerçekleßtirilen üretim ßimdiki düzeyin fazlas›yla üzerine ç›kar›lmal›d›r." Roosevelt’in paylaßt›¤›m›z psikolojik nedenlerle ç›tay› biraz yükse¤e koydu¤unu biliyordum. Art›k kal›c› bir örgütlenmeyle bu iddiay› kazanmak gerekiyordu. O günden itibaren, New Deal’in yaratt›¤› adamlar ve liberal ßirket yöneticilerinin itici gücüyle, Amerikan ekonomisinin tümüyle seferber edildi¤ine tan›k olduk. Bu, diktatörlüklerin hiçbir zaman ulaßamad›klar› bir sonuçtu. Jean Monnet, Mémoires (Paris, 1976)

1. Birleßik Krall›k’›n talepleriyle Roosevelt’in ilan etti¤i Victory Program’› karß›laßt›r›n›z. Aradaki fark›n nedeni nedir? 2. Seferber edilen olanaklar hangileridir? 3. Bu program gerçekleßtirilebildi mi? Sonuçlar› ne oldu? (s. 35’deki Belge 4 ve s. 42’deki Belge 1’i kullan›n›z)

3

1944’te Güney Fransa’da bir Amerikan malzeme deposu. 1940

1941

1942

1943

1944

21,5 10 200 2 200

32 12 400 5 120

32 15 400 9 400

35 24 800 19 900

28 37 950 27 300

60 2 140 346

65 19 400 4 000

76 47 700 25 000

79 86 000 29 500

80 95 000 17 600

18

14 3 950 4 750

5 25 450 24 700

8 34 900 24 000

11 40 300 29 000

Almanya çelik (milyon ton) savaß uça¤› tank

ABD çelik (milyon ton) savaß uça¤› tank

Sovyetler çelik (milyon ton) savaß uça¤› tank

4

2 800

Savaß seferberli¤i. 1. Almanya’n›n savaß malzemesi üretimi hangi tarihte en yüksektir? 2. Yukar›daki tabloyu Belge 1’deki tablo ile karß›laßt›r›n›z. Müttefik bombard›manlar›n›n etkisi konusunda hangi sonuca var›labilir? 3. ABD’nin savaß seferberli¤inin üstünlü¤ünü 1940 y›l›n›n rakamlar›yla karß›laßt›rarak aç›klay›n›z. Bunun nedenleri neler olabilir?

1944 yaz›ndan itibaren çat›ßmalarda kullan›lmaya 5 baßlayan ilk tepkili avc› uça¤›, Messerschmidt 262.

35

V. Müttefiklerin zaferleri (1943-1945) S

Ö

Z

L

Ü

K

* Kamikaze

B‹YOGRAF‹ Charles de Gaulle (1890-1970)

1

Lille’de do¤du. Askerlik mesle¤ine girdi. I. Dünya Savaß›’nda birçok kez yaraland› ve esir düßtü. 1922’de girdi¤i Harp Akademisinde, z›rhl› birliklerin savaßta kullan›lmas› konusunda yeni strateji kuramlar› gelißtirdi. Alman genelkurmay› Panzer birlikleri kurarken, de Gaulle’ün önerilerine Fransa’da kulak as›lmad›. 1940’ta z›rhl› tümen komutan›yd›. May›s-haziran aylar›nda Frans›zlar›n Almanlar karß›s›ndaki nadir baßar›lar›ndan birini elde etti. General oldu ve 6 Haziran 1940’ta Baßbakan Paul Reynaud’nun hükümetinde yer ald›. 17 Haziran’da Londra’ya geçen de Gaulle, yenilgiyi ve b›rak›ßmay› kabul etmeyerek, meßhur 18 Haziran ça¤r›s›n› BBC radyosunda okuyarak Frans›zlar› direniße davet etti ve Özgür Fransa’n›n önderi oldu.

A. ‹ßgal alt›ndaki Avrupa’ya hücum

Belge 1 ve 3

n 1943’te, Bat›l› müttefikler Mihver’e karß› do¤rudan sald›r›ya geçtiler. Müttefik birliklerinin Sicilya ç›karmas› (temmuz 1943), Mussolini’nin iktidardan düßmesine, faßist rejimin y›k›lmas›na yol açt› ve b›rak›ßmayla sonuçland›. Bunun üzerine Alman birlikleri ‹talya’ya girdi. Hitler sayesinde serbest kalan Mussolini, Kuzey ‹talya’da yeniden faßist bir rejim kurdu. ‹talya’n›n özgürlü¤üne kavußma süreci çetin çarp›ßmalar nedeniyle yavaßlad›. n Titizlikle haz›rlanan Overlord Harekât› sayesinde, 6 Haziran 1944’te 100.000 asker (Amerikal›lar, ‹ngilizler, Kanadal›lar, General De Gaulle’ün Özgür Frans›zlar›, Polonyal›lar) Fransa’n›n Normandiya k›y›lar›na ç›kt›. Gökyüzünü tümüyle denetimleri alt›nda tutan Müttefikler, "Atlantik Duvar›"n› delmeyi baßard›lar ve Paris’e do¤ru yürüyüße geçtiler. Amerikan ve Frans›z birlikleri taraf›ndan 15 A¤ustos 1944’te Provence k›y›lar›na yap›lan ikinci bir ç›karma da Fransa’n›n kurtulußunu h›zland›rd›. Paris, Direnißçiler, General Leclerc komutas›ndaki özgür Frans›zlardan olußan 2. z›rhl› tümen ve Amerikal›lar taraf›ndan 25 A¤ustos’ta kurtar›ld›. 1944 y›l›n›n sonunda, Fransa neredeyse tümüyle özgürlü¤üne kavußmußtu. n Do¤u cephesinde ise, hem malzeme hem de asker bak›m›ndan Almanlara karß› üstünlüklerini koruyan Sovyetler, hareket üstünlü¤ünü de ellerinde tutuyorlard›. 1944’te, K›z›l Ordu Ukrayna’y› kurtard›, Balt›k ülkelerini ißgal etti, Varßova önlerinde Vistül Nehri’ne ulaßt› ve Balkanlar’›n içlerine do¤ru ilerlemeye baßlad›. Yugoslavya’n›n önemli bir bölümü, Tito etraf›nda örgütlenmiß bulunan komünist Yugoslav direnißçileri taraf›ndan kurtar›ld›.

B. Almanya’ya hücum

Belge 5

n Alman birlikleri taraf›ndan aral›k 1944’te Ardenne’ler bölgesine düzenlenen son bir sald›r›ya ra¤men, Almanya ßubat 1945’te ißgal edildi. ‹ngilizler, Amerikal›lar ve Frans›zlar, cephenin kuzeyinden güneyine do¤ru h›zla ilerlediler. Do¤uda, Almanlar Sovyetlere karß› daha büyük bir güçle direnmeye çal›ß›yorlar, ancak K›z›l Ordu’nun Berlin’e do¤ru ilerleyißini durduram›yorlard›. Amerikal›lar ve Sovyetler, 26 Nisan 1945’te Elbe Nehri üzerinde bulußtular. ‹talya’da, Müttefik sald›r›lar› sayesinde ülkenin kuzeyi kurtar›ld›. Mussolini partizanlar taraf›ndan yakaland› ve 28 Nisan’da idam edildi. Berlin’i kußatan Sovyet birliklerine karß›, Hitler’in yeni yetme gençlerden ve yaßl›lardan olußan milis güçlerinden baßka güvenebilece¤i kimse kalmam›ßt›. Hitler, 30 Nisan’da intihar etti. Geçici Alman hükümeti, 7 May›s 1945’te Reims’te ve 8 May›s 1945’te Berlin’de koßulsuz teslim oldu. Avrupa’da savaß bitmißti.

C. Japonya’ya hücum

Belge 2, 4, 6 ve 7

n Büyük Okyanus’un yeniden ele geçirilmesi, mesafelerin uzakl›¤› ve tropik iklim koßullar› nedeniyle, son derece güç gerçekleßti. Japon egemenli¤indeki Iwo Jima ve Okinawa adalar›, çetin mücadeleler sonunda, ßubat 1945’te ele geçirildi. Okinawa’da iki ay içinde 55.000 Amerikan askeri öldü ya da yaraland›. Japonlar ise 100.000’den fazla kay›p verdiler. Japonlar, esir düßmek yerine intihar etmeyi ya da patlay›c› yüklü uçaklar›n› Amerikan gemileri üzerine düßüren kamikaze*’ler gibi ölmeyi seçiyorlard›.

2

Bir kamikaze. 1944’ten itibaren, patlay›c›yla dolu uçaklara kumanda eden bu pilotlar Amerikan gemilerine intihar sald›r›lar› düzenlediler.

36

n Amerikan uçaklar›n›n rahatl›kla ulaßabilece¤i mesafede bulunan Japonya, yo¤un bombard›mana tutuluyordu. Japon birliklerinin ve halk›n›n direnißi daha da ßiddetli çarp›ßmalar olaca¤›n› haber veriyordu. ABD Genel Kurmay› Japonya’n›n ißgali s›ras›nda bir milyondan fazla kay›p verilece¤ini tahmin ediyordu. Bu nedenle, 6 ve 8 A¤ustos 1945’te Hiroßima ve Nagasaki üzerine birer atom bombas› at›ld›. Ayn› gün, ßubat 1945’te Yalta Konferans›’nda al›nan karar uyar›nca, Sovyetler Birli¤i de Japonya’ya savaß ilan etti. Atom silah›n›n ürkütücü gücü ve Sovyet tehdidi karß›s›nda, Japonya savaß› b›rakt›. Teslim anlaßmas› 2 Eylül 1945’te imzaland›. ‹kinci Dünya Savaß› sona ermißti.

OVERLORD Harekât› ‹ngilizler ve Amerikal›lar Kanadal›lar

Cherbourg

25 km

Utah

Oma

ha Gold Jun o

Sword

Se

n

Bayeux Caen Or ne

Vire

St-Lô

Avranches

Falaise

Karß›-sald›r›lar› baßar›s›zl›kla sonuçland›ktan sonra kußat›lan Alman birlikleri

Argentan

NORMAND‹YA

Alençon

Müttefikler taraf›ndan ele geçirilen topraklar:

Alman karß› sald›r›s›

6 Haziran 13 Haziran

(haziran-a¤ustos 1944).

Müttefik birliklerinin ilerleyißi savaß›n hangi döneminde en çok yavaßlam›ßt›r? Neden?

Le Havre Ste-Mère-Église

3 Müttefik ç›karmas› ve Normandiya Savaß›

sald›r›lar

Paraßütle ‹ndirme

Amerikan birlikleri

31 Temmuz 12 A¤ustos

‹ngiliz birlikleri

4

Büyük Okyanus’taki Yeni-Britanya’da Marine’ler, 1943.

Amerikal›lar, Büyük Okyanus’taki tak›m adalar› tüm güçlerini tüketerek almaya çal›ßmak yerine, yaln›zca büyük adalara sald›rarak Japonya’ya yavaß yavaß yaklaß›yorlard›.

5

Nisan 1945’te Hitler’in son askerleri Berlin’de.

6

Hiroßima’da hayatta kalan bir görgü tan›¤›n›n mektubu.

6 A¤ustos 1945 sabah› saat 8’e do¤ru kalkm›ßt›m. Bir önceki akßam, uyar› alarm› iki kez çalm›ßt›. ... Birdenbire baß›ma bir darbe ald›m ve gözlerimin önünde her yer kapkaranl›k oldu. Bir 盤l›k att›m ve kollar›m› kald›rd›m. Karanl›¤›n içinden, yaln›zca bir f›rt›nan›n u¤ultusunu duyabiliyordum. ... Sonra, görüntü pek berrak olmasa da, çevrem yeniden ayd›nland› ve Mahßer yerindeymißim izlenimine kap›ld›m. Kal›n toz bulutlar›n›n ard›nda önce bir mavilik belirdi, sonra onu baßkalar› izledi. ... Yüzleri tamamen parçalanm›ß bir sürü insan gördüm, ›rmak boyu böyle insanlarla doluydu ve gölgeleri suya vuruyordu. Yüzleri öyle korkunç bir ßekilde ßißmißti ki, erkeklerle kad›nlar birbirlerinden güçlükle ay›rt ediliyordu. Gözlerinin yerinde birer çukur kalm›ßt›, dudaklar› cay›r cay›r yan›yordu.

7

Amerikan uçak gemileri, 1945’te Büyük Okyanus’ta. Büyük Okyanus savaß›nda uçak gemileri neden belirleyici bir rol oynad›lar?

37

Müttefiklerin nihai zaferi ik ttef

lar›

voy

kon

Murmansk



‹ZLANDA

‹SVEÇ SOVYETLER B‹RL‹Ú‹

F‹NLAND‹YA

NORVEÇ

Leningrad

‹RLANDA

D

B‹RLEÞ‹K KRALLIK

en

i

l

Moskova ga

Ba

zi

Vol

Ku z e y D e n iz i

k t›

Kursk

Stalingrad

Berlin

Atl as Ardenneler

haziran 1944

O ky an u su

ALMANYA

FRANSA Paris ‹SV‹ÇRE Kas›m 1942’de ‹TALYA ißgal edilen Güney Bölgesi

PORTEK‹Z

a¤ustos 1944

‹SPANYA

Hazar

Budapeßte

may›s 1944

MACAR‹STAN ROMANYA HIRVAT‹STAN SIRB‹STAN N TA R‹S A LG BU

Deni zi

K ar adeniz

TÜRK‹YE

YUNAN‹STAN

kas›m 1942 kas›m 1942 Cezayir (F) Tunus (F)

temmuz 1943

Malta (BK)

A k d e n i z El-Alameyn

500 km Mihver’in ulaßt›¤› en geniß s›n›rlar Mihver’in sald›r›lar› 8 May›s 1945’te Mihver

1

1942 sonbahar›nda Müttefikler Mihver güçlerinin durduruldu¤u noktalar

Sovyet sald›r›lar› Bat›l› Müttefiklerin sald›r›lar› Müttefik ç›karmalar›

1942-1943

Müttefik konvoylar›

Tarafs›z devletler

1945

1944

Müttefiklerin Kuzey Afrika ve Avrupa’daki zaferi (1942-1945).

n Müttefikler, 1942-1943’ten itibaren Mihver güçlerini durdurmay› baßard›lar ve okyanuslar üzerindeki egemenliklerini korudular. Bu sa¤lam konumlar› sayesinde, Mihver güçlerini Avrupa’da da yavaß yavaß püskürtmeye baßlad›lar. Bu cephede esas çabay› Sovyet güçleri gösteriyordu. Temmuz 1943’te, ‹kinci Dünya Savaß›’n›n en büyük tank muharebesi olan Kursk Savaß›’nda Almanlar›n ald›¤› yenilgiden sonra, K›z›l Ordu say›sal üstünlü¤ü ve stratejik inisiyatifi hep elinde tuttu.

38

Müttefikler taraf›ndan geri al›nan bölgeler:

n Akdeniz’de ve Bat›’da, Müttefiklerin düzenledi¤i bir dizi ç›karma (Kuzey Afrika, Sicilya, ‹talya ve Fransa) Bat›l› Müttefiklerin "Avrupa kalesi"ne sald›rmalar›n› sa¤lad›. Reich güçleri k›skaca al›nd›. Bat›l› Müttefiklerle Sovyetlerin nisan 1945’te Elbe Nehri üzerinde bulußmalar›ndan sonra, K›z›l Ordu Avrupa’n›n do¤usunu ißgal etti. Birbirinden ba¤›ms›z baz› topraklar hâlâ denetimi alt›nda bulunsa da, Hitler Almanyas› yenilmißti.

SOVYETLER B‹RL‹Ú‹ (Do¤u’da savaßa 8 A¤ustos 1945’te girdi)

may›s 1943

it lav



lar

ada

A

MOÚOL‹STAN MANÇUKUO Pekin

JAPONYA Hiroßima

Ç‹N

Büyük O kyanus

Tokyo

Nankin T‹BET

haziran 1942

Nagasaki a¤ustos 1945

Çinli partizanlar

Hindistan

Okinawa Formoza nisan 1945

nisan 1945

Çinhindi F‹L‹P‹NLER ekim 1944

Marshall adalar›

Guam (ABD)

Palau adalar›

Malezya

ocak 1944

Caroline adalar› kas›m 1943

Tarawa Nauru

1944

Borneo

ENDONEZYA (Hollanda Hindistan›) Java

Solomon adalar› (BK)

Yeni Gine

Gilbert adalar› (BK) Guadalcanal ßubat 1943

H i n t O ky an u su

Mercan Denizi AVUSTRALYA

2 Eylül 1945’te Japonya ve müttefikleri

may›s 1942

Yeni Hebridler

Samoa Fiji

Müttefikler

Japon sald›r›lar›

1 500 km Kurtar›lan bölgeler:

Müttefik sald›r›lar›

1943

Mihver güçlerinin durduruldu¤u noktalar

1944

Atom bombalar›

1945

1942’de Japonya’n›n ulaßt›¤› en geniß s›n›rlar

2

Havai (ABD)

Wake (ABD)

Marianne adalar›

S‹AM

Sumatra

Midway

Iwo Jima

Müttefiklerin Büyük Okyanus’taki zaferi (1942-1945).

n Büyük Okyanus’ta durum farkl›yd›. ‹ngilizler Birmanya’ya sald›r›rken, Amerikal›lar ikincil derecede önemli gördükleri adalar› bir kenara b›rakarak do¤rudan Japonya’ya ilerlemeyi tercih ediyorlard›. General Mac Arthur komutas›ndaki birlikler güneyde Filipinler’e yönelirken, Amiral Nimitz’in birlikleri ortaya, Japon topraklar›n›n merkezine do¤ru ilerlemeye baßlad›. Sovyetler Birli¤i de A¤ustos 1945’te Japonya’ya savaß ilan etti. Buna ra¤men, Büyük Okyanus’un güneydo¤usu, Japonlar taraf›ndan mart 1945’te ißgal edilen Frans›z Hindiçini, Çin topraklar› ve Mançukuo, Eylül

1945’te hâlâ Japon birliklerinin denetimindeydi. A¤ustos 1945’te Hiroßima ve Nagasaki’ye at›lan atom bombalar› Japonya’n›n yenilgisini h›zland›rd›. n Sonuç olarak, Sovyetler Birli¤i ve di¤er Müttefikler aras›ndaki ideolojik farkl›l›klara ra¤men, Büyük ‹ttifak savaß›n sonuna kadar sürdü. ABD ekonomisinin gücü ve yerel direniß hareketlerinin deste¤i, Mihver’in 1945 y›l›nda Avrupa’da ve Asya’da ald›¤› yenilgiyi büyük ölçüde aç›klar.

39

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM

Eylül 1939: Polonya’n›n ißgali. ‹kinci Dünya Savaß›’n›n baßlang›c›.

Strateji, bir savaßtaki tüm askerî harekâtlar›n (sald›r› ya da savunma) planlanmas›d›r: Örne¤in, 6 Haziran 1944’te Normandiya’ya ç›karma yaparak Bat› Avrupa’y› ele geçirme karar›. Taktik ise, bir savaß alan›nda askerî bir harekât› yönetme sanat›d›r: Örne¤in, 6 Haziran 1944’te Normandiya k›y›lar›na ç›kan Müttefik birliklerini korumak amac›yla paraßütçü birliklerinin indirilmesi.

May›s-haziran 1940: Bat›da Alman sald›r›s›. Fransa’n›n yenilgisi. Haziran 1941: Sovyetler Birli¤i’nin Alman ordular› taraf›ndan istilas›. A¤ustos 1941: Atlantik Sözleßmesi (Churchill ve Roosevelt). 7 Aral›k 1941: Pearl Harbor’a Japon sald›r›s›. Haziran 1942: Midway deniz ve hava muharebesi. Japon ilerleyißinin durdurulmas›. Ekim 1942: Rommel’in El-Alameyn’de ‹ngilizler taraf›ndan durdurulmas›. Kas›m 1942: Müttefiklerin Kuzey Afrika ç›karmas›.

n

n

Strateji ve taktik

Savaß ekonomisi ve ekonomik savaß

Savaß ekonomisi bir ülkenin tüm kaynaklar›n›n (hammadde, tar›m, sanayi, emek, parasal kaynaklar) savaß için seferber edilmesidir: Silah, cephane, çeßitli askerî malzeme (taß›ma uçaklar›, kamyon, gemi, vs.) imalat›. Ekonomik savaß ise, düßman›n savaß ekonomisini abluka (düßman›, savaß› yürütebilmek için gereken çeßitli madenler, petrol ve kauçuk gibi hammaddelerden yoksun b›rakmak) ya da üretim merkezlerinin imhas› (örne¤in, fabrikalara hava bombard›man›) yoluyla çökertme stratejisidir. Amaç, düßman›n savaßmak için gerekli araçlar› üretmesini engelleyerek, onu savaß alan›nda çökertmektir.

n

Mihver ve Müttefikler

Kas›m 1942-ßubat 1943: Stalingrad Savaß›.

Mihver güçleri Almanya ve Japonya’n›n müttefikleridir:

Temmuz 1943: Müttefiklerin Sicilya ç›karmas›.

- Asya’da Mançukuo ve Siyam.

Haziran 1944: Müttefiklerin Normandiya ç›karmas›. A¤ustos 1944: Müttefiklerin Provence ç›karmas›. Þubat 1945: Yalta Konferans› (Churchill, Roosevelt, Stalin).

- Avrupa’da ‹talya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Slovakya, H›rvatistan, Finlandiya; Müttefikler ise (Mihver’e karß› savaßan 26 Latin Amerika ve Asya ülkesi), ‹ngiltere, ABD, Sovyetler Birli¤i ve Çin etraf›nda toplanan ülkelerdir. Londra’da bulunan sürgündeki Avrupa hükümetleri ve General de Gaulle yönetimindeki "Özgür Fransa" hareketi gibi direniß güçleri de Müttefikler aras›nda say›labilir.

YARARLI B‹YOGRAF‹LER

8 May›s 1945: Almanya’n›n teslim olmas›. Avrupa’da savaß›n sonu.

s. 32

s. 156

s. 27

A¤ustos 1945: Hiroßima ve Nagasaki’ye atom bombas› at›lmas›.

Adolf Hitler (1889-1945)

Yosif Stalin (1879-1953)

Winston Churchill (1874-1965)

2 Eylül 1945: Japonya’n›n teslim olmas›. ‹kinci Dünya Savaß›’n›n sonu.

Reich’›n baßbakan›, 1933’ten 1945’e kadar Almanya’n›n diktatör baßkan›.

s. 30

s. 36

s. 137

Franklin D. Roosevelt

Charles de Gaulle

Dwight Eisenhower

(1882-1945)

(1890-1970)

(1890-1969)

1933’ten 1945’te ölümüne kadar, ABD’nin Demokrat baßkan›.

40

Sovyetler Birli¤i Komünist May›s 1940’tan temmuz 1945’e Partisi’nin genel sekreteri, kadar ‹ngiltere’nin baßbakan›. 1930’dan 1953’e kadar Sovyetler Birli¤i’nin diktatör baßkan›.

Özgür Fransa’n›n baß›.

Amerikal› general, 1943’ten 1945’e kadar Bat› cephesinin baßkomutan›.

belge incelemesi Atlantik Sözleßmesi (14 A¤ustos 1941) Amerika Birleßik Devletleri Baßkan› ile Majestelerinin hükümetini temsil eden ‹ngiltere Baßbakan› Say›n Churchill, bulußmalar›n›n sonucunda, ülkelerinin ulusal politikalar›nda yer alan ve dünya için daha iyi bir gelecek kurma umutlar›n› dayand›rd›klar› baz› ortak ilkeleri ilan etmeyi gerekli görürler: 1. ‹ki ülke de, hiçbir biçimde topraklar›n› genißletme amac› taß›mazlar; 2. ‹lgili halklar›n özgürce ifade edilmiß iradelerine ayk›r› herhangi bir s›n›r de¤ißikli¤i kabul etmezler; 3. Tüm halklar›n, yönetiminde yaßamak istedikleri hükümet biçimini seçme haklar›na sayg› duyarlar; egemenlik haklar›n›n geri verilmesini ve uluslar›n zorla yoksun b›rak›ld›klar› özerk hükümetlere kavußmalar›n› arzu ederler; 4. Küçük ya da büyük, galip ya da ma¤lup tüm devletlerin, haklar›n eßitli¤i ilkesine uygun olarak ticaret yapma olana¤›na ve refaha erißmek için gereksindikleri hammaddelere kavußmalar›n› kolaylaßt›rmak için, mevcut yükümlülüklerine karß› olanca sayg›lar›yla, gayret sarfederler; 5. Tüm uluslara toplumsal alanda güvenlik sa¤lamak amac›yla, bunlar aras›nda ekonomik alanda tam bir ißbirli¤i gelißtirmeyi arzu ederler; 6. Nazi diktatörlü¤ünün kesin olarak yok edilmesinden sonra, tüm uluslara kendi ülke s›n›rlar› içinde güvenle yaßama olana¤› sa¤layacak ve tüm halklara korku ve yoksunluktan uzak yaßayabilme güvencesi verecek bir bar›ß ortam›n›n kurulaca¤›n› umarlar; 7. Böyle bir bar›ß, tüm insanlara denizleri ve okyanuslar› hiçbir engelle karß›laßmadan aßma olana¤› verecektir;

Churchill ve Roosevelt, a¤ustos 1941’de, Atlas Okyanusu’nun kuzeyinde demirli ‹ngiliz z›rhl›s› Prince of Wales’in güvertesinde dini bir tören s›ras›nda.

Sorular n 1. 14 A¤ustos 1941’de askerî durum nedir?

8. ‹ki ülke de, dünyadaki tüm uluslar›n, ister maddî ister manevî nedenlerle olsun, güç kullanmay› reddetmeleri gerekti¤ine inan›rlar; çünkü silahlar, s›n›rlar› ötesine sald›rmakla tehdit eden ya da edebilecek olan uluslar taraf›ndan denizde, karada ve havada kullan›ld›kça kal›c› bir bar›ß sa¤lanamayacakt›r.

n 2. Bu metne esin kayna¤› olan ilkeler hangileridir?

‹ki ülke de, genel güvenlik konusunda daha geniß ve kal›c› bir sistemin kurulmas›n› beklerken, bu tür uluslar›n silahs›zland›r›lmas›n›n son derece önemli oldu¤u kan›s›ndad›rlar. Ayn› niyetlerle, silahlar›n bar›ßtan yoksun b›rak›lm›ß halklar üzerindeki ezici yükünü hafifletebilecek baßka her türlü önlemi destekleyecek ve bu konuda yard›mlar›n› esirgemeyeceklerdir.

n 3. Bu metinle kabul edilen yükümlülüklerin savaß›n sonraki evreleri aç›s›ndan önemini aç›klay›n›z.

Franklin D. Roosevelt, Winston S. Churchill, 14 A¤ustos 1941.

n 4. 1945’te bar›ß›n sa¤lanmas› hangi aç›dan ayn› ilkelerden esinlenmißtir?

TAVS‹YELER

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

• Metni ve sorular› dikkatle okuyun.

mek demektir: NE, K‹M, NE ZAMAN, K‹ME?

ard›ndan, ‹ngiltere Almanya’ya karß› savaß› tek baß›na

• NE: Metnin türü nedir?

sürdürüyordu. Britanya Savaß›’n› kazanm›ßt›. Ancak

• Metnin içinde sorular› yan›tlaman›za yard›mc› olacak önemli sözcüklerin ya da deyimlerin alt›n› çizin. • Sorular›n her biri için akl›n›za gelen bilgileri bir müsvedde ka¤›d›na yaz›n.

Tarihsel bir metni yorumlamak, ßu sorulara cevap ver-

Buradaki metin, Amerika Birleßik Devletleri ile ‹ngiltere aras›nda imzalanan uluslararas› bir anlaßmad›r. • K‹M: Metni imzalayanlar kimdir?

Frans›zlar›n may›s-haziran 1940’ta ald›klar› yenilginin

ABD’nin yard›m›na kesin olarak ihtiyaç duyuyordu. ABD savaßta de¤ildi. Ama ‹ngilizlerin hakl› bir dava için savaßt›klar›na inanan Roosevelt, Ödünç Verme ve Kiralama Yasas› (nisan 1941) sayesinde malzeme göndere-

1933’ten beri ABD baßkan› olan F. D. Roosevelt.

rek bu ülkeye zaten yard›m ediyordu. Japonlar, As-

May›s 1940’tan beri ‹ngiliz hükümetinin baßbakan›

ya’da ve Büyük Okyanus’ta ilerlemeye devam ediyorlar-

olan Winston Churchill.

d›. Ancak henüz Pearl Harbor’a sald›rmam›ßlard›.

• NE ZAMAN: Metnin imzaland›¤› tarihte askerî plan-

• K‹ME: Metni imzalayanlar kime hitap ediyorlar?

da durum nedir?

Burada söz konusu olan, geniß kitlelere duyurulmak

Bu sorunun cevab› 1. sorunun konusu oldu¤undan,

üzere haz›rlanm›ß bir uluslararas› anlaßma metnidir:

üzerinde daha fazla durulmas› gerekir.

Tüm dünyaya hitap etmektedir.

41

verilerle çal›ßma Konu: ‹kinci Dünya Savaß› neden topyekûn bir savaßt›r? Sorular

3

n 1. Belgeleri tan›t›n›z. r 2. Belgelerde verilen bilgileri konulara göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki soruya cevap olacak bir sentez yap›n›z.

1

GSMH ve savaß harcamalar› (SH) (milyar dolar). ABD

Sovyetler Birli¤i

Almanya

Y›l

GSMH

SH

GSMH

SH

GSMH

SH

1940

106

2

87

10

53

19

1941

115

10

80

15

54

25

1942

129

31

57

21

56

32

1943

142

56

63

24

61

40

1944

152

65

76

27

61

40

1945

145

54 Kaynak: Dictionnaire de la Seconde Guerre Mondiale (Paris, 1979).

Moskova Berlin

Stalingrad kas›m 1942 - ßubat 1943 Tokyo

Midway haziran 1942 Pearl Harbor

El-Alameyn ekim 1942

Londra bombalar alt›nda.

Bir gün, ö¤le yeme¤inden sonra, Maliye Bakan› Kingsley Wood iß konußmak üzere 10 numaraya1 beni görmeye gelmißti. Birden, Thames Nehrinin karß› k›y›s›ndan, güney Londra’dan gelen büyük bir patlama duyduk. Kingsley Wood’u da alarak neler oldu¤una bakmaya gittim. Büyük çapl› bir bomba, muhtemelen bir kara may›n›, Peckham mahallesine düßmüßtü. Üçer katl› 20-30 kadar küçük binay› tümüyle ya da k›smen y›km›ß, bu çok fakir mahallenin geniß bir bölümünü yerle bir etmißti. Y›k›nt›lar›n aras›na küçük ‹ngiliz bayraklar› dikilmißti bile. Arabam› tan›y›nca, dört bir yandan insanlar koßarak geldiler. K›sa sürede, etraf›m›zda bin kadar insandan olußan bir kalabal›k topland›. Tüm bu insanlar ç›lg›nca bir heyecan içindeydiler. Ç›¤l›klar atarak, sevgi gösterileri yaparak ve elbiselerime dokunmak için ellerini uzatarak etraf›m›zda birbirlerini itiyorlard›. Sanki onlara, kötü kaderlerini de¤ißtirecek muhteßem, elle tutulur bir ßeyler getirmißim gibi... Kontrolümü kaybettim ve a¤lamaya baßlad›m. ... Bunlar keder gözyaßlar› de¤il, ßaßk›nl›k ve hayranl›k gözyaßlar›yd›. W. Churchill, The Second World War, cilt II: Their Finest Hour (Londra, 1949). 1. Downing Soka¤› 10: ‹ngiltere baßbakanl›k konutu.

Guadalcanal a¤ustos 1942-ßubat 1943 Mercan Denizi may›s 1942

2 42

2 000 km

Mihver’in ulaßt›¤› en geniß s›n›rlar

Mihver’e karß› savaßan devletler

Mihver güçlerinin durduruldu¤u noktalar

Tarafs›z devletler

Savaß›n co¤rafi yay›lmas›.

"‹ßte düßman." 1943 tarihli bir Müttefik afißi (Kuzey Afrika’ya yönelik olarak haz›rlanm›ß bir Amerikan afißinin Frans›zca uyarlamas›).

4

5

Yeni bir silah: Alman V2 füzesi.

V2 = Vergeltungswaffe 2 ("misilleme silah› 2").

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N n Soru 1 Belgeler

1

2

3

4

5

NE (tür) NE ZAMAN (tarih, tarihsel ortam) K‹M (yazar) K‹ME

istatistik

harita

metin

afiß

foto¤raf

savaß

savaßtan sonra

savaßtan sonra

savaß

savaß

-

-

Churchill

Müttefikler

Almanlar

genel bilgi

genel bilgi

tan›kl›k

propaganda (an›)

tan›kl›k (arßiv belgesi)

Burada çeßitli türden belgeler bulunmaktad›r (istatistik, metin, harita, afiß, foto¤raf). Belgelerden bir tanesi (belge 4) propaganda amac›yla haz›rlanm›ßt›r. Baz› belgeler olaylar›n meydana geldi¤i döneme (belge 4 ve 5), di¤erleri ise olaylardan sonraki bir tarihe aittir (belge 1, 2, 3). Belgelerin kimi Müttefiklerin (belge 3 ve 4), kimi ise Mihver güçlerinin imzas›n› taß›maktad›r (belge 5). Belgelerden ikisi genel bilgiler içermektedir (belge 1 ve 2). Propaganda amac›yla haz›rlanm›ß olan belge ise do¤rudan ça¤daßlar›na seslenmektedir.

r Soru 2

r Soru 3

- Belgelerin her birinden edindi¤imiz bilgiler nelerdir?

- "Topyekûn savaß" ne demektir? Üzerinde durulmas› gereken, savaß›n yaln›zca askerî ve co¤rafî yönleri midir?

- Hangi belgeler birden fazla konu üzerinde düßünmemizi gerektiriyor?

TAVS‹YELER • Buldu¤unuz fikirleri ve olaylar› sorunsala verilen cevapta (3. sorunun cevab›) aç›kça belirtmelisiniz.

43

kompozisyon Konu: ‹kinci Dünya Savaß›’nda Amerika Birleßik Devletleri ‹lgili olaylar›n zamandizimi Kas›m 1939: Amerika Birleßik Devletleri’nin tarafs›zl›k ilan›. 11 Mart 1941: Ödünç Verme ve Kiralama Yasas›’n›n Kongre’de oylanmas›. 7 Aral›k 1941: Japonlar›n Pearl Harbor’a sald›rmas›. Ocak 1942: Victory Program’›n ilan›. May›s-Haziran 1942: Mercan Denizi ve Midway Savaßlar›. 8 Kas›m 1942: ‹ngiliz ve Amerikan birliklerinin Kuzey Afrika ç›karmas›. Haziran 1943: Salomon Adalar›’na ç›karma. Büyük Okyanus’un kurtar›lmas›n›n baßlang›c›. 28 Kas›m-2 Aral›k 1943: Tahran Konferans›. 24 Aral›k 1943: Eisenhower’›n Avrupa’daki ißgal kuvvetleri komutanl›¤›na getirilmesi. 6 Haziran 1944: Normandiya ç›karmas›. Temmuz 1944: Dolara dayal› yeni bir dünya ekonomisi öngören Bretton Woods Konferans›. 4-11 Þubat 1945: Yalta Konferans›. 12 Nisan 1945: Roosevelt’in ölümü ve Truman’›n ABD baßkanl›¤›na getirilmesi. 26 Nisan 1945: Amerikal›larla Sovyetlerin Elbe Nehri’nde bulußmas›. 7-8 May›s 1945: Almanya’n›n teslim olmas›. Temmuz-A¤ustos 1945: Potsdam Konferans›. 6 ve 9 A¤ustos 1945: Hiroßima ve Nagasaki’ye atom bombas› at›lmas›. 2 Eylül 1945: Japonya’n›n teslim olmas›.

KONUYU OKUMA

‹ZLENECEK YOL

Bir tarih kompozisyonu konusu ßunlar› içerir:

Burada önerilen konu, Amerika Birleßik Devletleri’nin ‹kinci Dünya Savaß› "içindeki" yeri ile ilgilidir. Bu sözcük, konuda yer alan di¤er iki tamlama aras›nda bir ba¤ kurmaktad›r. Bu tür konularda, her zaman 1. kavramdan 2. kavrama do¤ru gidilmeli ve 1. kavram›n 2. kavram üzerindeki etkileri ile 2. kavram›n 1. kavram üzerindeki sonuçlar› gösterilmelidir.

- bir izlek (burada, Amerika Birleßik Devletleri); - zamandizimsel bir dönem (burada, ‹kinci Dünya Savaß›); - co¤rafi bir alan (burada, Amerikal›lar›n savaßa kat›ld›klar› tüm bölgeler). "Amerika Birleßik Devletleri" deyißi, burada yaln›zca bu ülkeden söz etmek gerekti¤ini belirtiyor, yani savaß›n tamam›n› anlatman›z istenmiyor. "‹kinci Dünya Savaß›" deyißi ise, savaßtan ABD’nin konumundan hareketle söz edilmesi gerekti¤ini belirtiyor. Tarihlere dikkat! 1939’dan m›, daha ileriki bir tarihten mi baßlamal›? Niçin? Konunun "‹kinci Dünya Savaß›’nda ABD" ßeklindeki ifadesi, izlek ile zamandizimsel dönem aras›ndaki ba¤lant›y› aç›kl›yor. ‹kinci Dünya Savaß› topyekûn bir savaßt›r. Savaßa kat›lan tüm ülkelerin tüm kaynaklar›n› seferber etmelerini gerektirmißtir. Ekonomik ve diplomatik unsurlar› da gözard› etmemelisiniz.

SORUNSALI SAPTAMA Savaßa sonradan kat›lan Amerika Birleßik Devletleri, nihai zaferin kazan›lmas›nda çok önemli bir rol oynad›. Savaßtaki pay› yaln›zca askerî

Nas›l bir plan seçmeli? • ABD’nin savaßtaki yerini farkl› aßamalar›yla gösteren zamandizimsel bir plan m›? • ABD’nin savaß çabas›na hangi alanlarda girißti¤ini gösteren izleksel bir plan m›? Mant›kl› ve ikna edici bir biçimde kurulmuß olmak kayd›yla, pek çok plan önerilebilir.

ZAMAND‹Z‹MSEL B‹R PLAN l Giriß: Amerika Birleßik Devletleri savaßa geç girdi; ancak nihai zaferde çok önemli bir rol oynad›. Amerika Birleßik Devletleri için, müttefiklerin zafer kazanmalar›n›n rolü nedir?

miydi? Neden?

l 1. Savaßa geç ve güç bir giriß

Amerikan güçleri, harekâtlar›n sürdü¤ü hangi cephelerde savaßt›lar?

A. Tarafs›zl›ktan, ‹ngiltere’ye verilen manevi deste¤e: ABD’nin bir yanda tarafs›zl›¤›, bir yanda da Ödünç Verme ve Kiralama Yasas› ve Mihver’e karß› savaßan ülkelere verdi¤i destek vard›.

Her yerde belirleyici bir rol oynad›lar m›?

44

Amerikal›lar›n Leyte (Filipinler) ç›karmas›, ekim 1944.

B. Japonlar›n Pearl Harbor’a düzenledikleri sald›r›, ABD’nin yal›t›lm›ßl›k politikas›na son verdi. ‹ntikam alma arzusu: "Remember Pearl Harbor!" (Pearl Harbor’› hat›rla!) C. ABD’nin yenilgileri: Filipinler ve Büyük Okyanus adalar›n›n kaybedilmesi, Avustralya’n›n da düßman tehdidi alt›na girmesi. Geçiß: Baßlang›çtaki yenilgilere ra¤men, ‹ngiltere’ye verilen destek ve dünyan›n en büyük ekonomik gücünün savaßa kat›lmas› savaß›n gidißat›n› de¤ißtirdi. l II. ABD’nin zaferin kazan›lmas›ndaki önemli rolü A. Ekonomik ve bilimsel seferberlik, savaß sanayiinin gelißmesi (Victory

‹ZLEKSEL B‹R PLAN l I. Amerikal›lar›n zaferdeki pay›... A. Japonya’n›n sald›r›s› ve ABD’nin ald›¤› yenilgiler. B. Avrupa’da savaß. C. Büyük Okyanus’ta savaß. l II. ... ülkelerinin genel seferberli¤ine ba¤l›d›r... A. Ekonomik seferberlik. B. Bilimsel seferberlik.

Program, "özgür dünyan›n cephaneli¤i").

l III ... ve ABD’yi 1945’te dünyan›n en güçlü ülkesi

B. 1942-1943’te düßman›n ilerleyißinin durdurulmas›: Büyük Okyanus

konumuna getirmißtir

ve Atlas Okyanusu’nda kazan›lan zaferler, Kuzey Afrika ç›karmas›.

A. Önemli askerî konferanslar.

C. Avrupa’da ve Büyük Okyanus’ta nihai zafer, atom bombas›.

B. Bar›ß›n ekonomik ve siyasal aç›dan planlanmas›.

Geçiß: Amerika Birleßik Devletleri’nin askerî katk›s› çok önemliydi, an-

C. 1945’te ABD’nin gücü.

cak savaßta oynad›¤› tek rol bu de¤ildi. l III. ABD’nin zaferin planlanmas›ndaki önemli rolü A. Müttefiklerin askerî planda uzlaßmas›, ‹ngiltere ve Sovyetler Birli¤i ile düzenlenen konferanslar: Tahran ve Yalta Konferanslar›nda al›nan kararlar. B. Bar›ß›n ekonomik ve siyasal aç›dan planlanmas›: Bretton Woods, Yalta. C. 1945: ABD dünyan›n en büyük askerî (atom bombas›) ve ekonomik gücü haline geldi. l Sonuç: Savaß boyunca, Amerika Birleßik Devletleri ‹ngiltere’yi destekledi, ard›ndan da müthiß ekonomik gücünü Müttefiklerin hizmetine sundu. Amerikal›lar›n Avrupa’da ve Büyük Okyanus’ta savaßa kat›lmas› belirleyici oldu. Bunun yan›s›ra, Müttefikler aras›nda düzenlenen çeßitli konferanslara da ABD’nin damgas›n› vurmas›, bu ülkenin dünyan›n en güçlü ülkesi konumuna geldi¤ini gösterdi.

TAVS‹YELER • Zamandizim, ö¤renciye hat›rlama çabas›nda yard›m etmeye yöneliktir. Kompozisyonun kurulußunun buna dayand›r›lmamas› gerekir, çünkü burada istenen tarihlerin yorumlanmas› de¤ildir. Burada zamandizim, ö¤rencinin üç tür olay› de¤erlendirebilmesini sa¤lar: - askerî olaylar (Büyük Okyanus’ta ve Avrupa’da); - ekonomik olaylar (Ödünç Verme ve Kiralama Yasas›, Victory Program, savaß nedeniyle ülkenin yaßad›¤› dönüßüm); - diplomatik olaylar (savaß›n yürütülmesi aç›s›ndan Tahran, Yalta, Potsdam Konferanslar›; savaß›n amaçlar› ve bar›ß›n planlanmas› aç›s›ndan Atlantik Sözleßmesi, Bretton Woods, Birleßmiß Milletler’in kurulmas›). • Kompozisyon, savaß›n askerî yönlerinin incelenmesiyle s›n›rl› kalamaz. • Savaß›n ABD’de meydana getirdi¤i de¤ißiklikler ve ABD’nin zaferin planlanmas›nda üstlendi¤i rol de ele al›nmal›d›r.

45

KONU

2 ‹kinci Dünya Savaß›’nda Avrupa 1940 y›l›nda Nazi Almanyas›, Avrupa’n›n büyük bölümünü askerî olarak ißgal etti. Haziran 1941’de, Sovyetler Birli¤i’nin bat› kesimi de ißgal edildi. Naziler, savaß ekonomilerini gelißtirmek için Atlas Okyanusu’ndan Karadeniz’e, ele geçirdikleri tüm topraklardaki zenginlikleri ve insanlar› sömürmeye baßlad›lar. Direnißçilere karß› topyekûn ve ac›mas›z bir savaß yürütüyorlard›. Almanya’da 1933 y›l›nda baßlat›lan toplama kamplar› uygulamas› Avrupa’n›n ißgal alt›ndaki tüm bölgelerine yay›ld›. 1941 sonbahar›ndan itibaren, toplu öldürme kamplar› kuruldu. Yahudiler tutukland›, toplama kamplar›na götürüldü, ve "nihai çözüm" çerçevesinde katledildi. n Naziler ißgal alt›ndaki Avrupa’y› nas›l sömürüyorlard›? n Nazi ißgaline karß› Avrupal›lar›n tavr› ne oldu? ‹ßbirli¤i mi, direniß mi, bekleyiß mi? n Holokost’un gerçekleßmesi nas›l mümkün olabildi?

KONUNUN PLANI I. Nazi Avrupas›’n›n düzeni II. Avrupa’da direniß hareketleri III. Toplama kamplar› IV. Holokost • Unutmayal›m • Belge incelemesi: Londra’ya s›¤›nan devlet baßkanlar› (‹ngiliz afißi) • Verilerle çal›ßma: ‹kinci Dünya Savaß›’nda Avrupa Yahudilerinin yok edilmesi 24 Ekim Montoire görüßmesi: Hitler-Pétain bulußmas› 18 Haziran ça¤r›s›

24 Haziran Sovyetler Birli¤i’nin ißgali

Nisan Varßova gettosunda ayaklanma Þubat ZÇH’nin kurulmas›

FGL’nin kurulmas›

20 Temmuz Hitler’e suikast girißimi

A¤ustos Varßova ayaklanmas›

Milis güçlerinin örgütlenmesi SOVYETLER B‹RL‹Ú‹’NE KARÞI TOPYEKÛN SAVAÞ

Holokost YAHUD‹LER‹N PLANLI B‹Ç‹MDE YOKED‹LMES‹ Rusya’da Auschwitz’de gaz odalar›nda toplu öldürmeler Einsatzgruppen

1940 3 Ekim Frans›z Yahudilerinin vatandaßl›k haklar›n› yitirmeleri

46

1941 29-30 Eylül Baby Yar (Ukrayna) katliam›

1942

1943

1944

Temmuz Vel’ d’Hiv’ (Paris) bask›n› Ocak Ocak Auschwitz’in SS’ler Wannsee taraf›ndan tahliye edilmesi (Berlin) Konferans›

1945

"Büyük Haçl› Seferi". 1 Bolßevizme karß› Frans›z Gönüllü Lejyonu (FGL) için gönüllü toplamak üzere haz›rlanm›ß propaganda afißi, 1942.

2

Auschwitz toplama kamp›nda tutuklu Léon Delabarre’›n yapt›¤› resim, 1 May›s 1944.

"Yolculuk s›ras›nda ölen bir arkadaß›m›z, kaza¤›n›n kollar›ndan çekilerek eritme f›r›nlar›na götürüldü."

47

I. Nazi Avrupas›’n›n düzeni A N A H T A R S Ö Z C Ü K • NAZ‹ YANLISI Alman ißgal kuvvetleriyle ißbirli¤i yapan, Nazilerin fikirlerini paylaßan ve zaferlerini arzulayan kimse.

• ‹ÞB‹RL‹KÇ‹ Tüm Nazi fikirlerine kat›lmamakla beraber, Alman ißgal kuvvetleriyle ißbirli¤i yapan kimse.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Reich * Waffen SS

A. Avrupa’da "yeni düzen"

Belge 2, 3 ve 4

n "Bugün biri bize yeni Avrupa’y› nas›l tasavvur etti¤imizi soracak olsa, bilmedi¤imizi söylemek zorunda kal›r›z. Bu yüzden ‘hayat sahas›’ diyoruz. ... Ne istedi¤imizi zaman› geldi¤inde çok iyi biliyor olaca¤›z". III. Reich*’›n propaganda bakan› Joseph Gœbbels, Nazilerin girißtikleri ißin ne derece do¤açlama oldu¤unu 1940’ta böyle ifade ediyordu. Bu durum, tüm savaß süresince devam edecekti. n 1942’de, üstünlü¤ünün doruk noktas›nda olan Nazi Almanyas›, Atlas Okyanusu’ndan Kafkasya’ya ve Kuzey Burnu’ndan Akdeniz’e, tüm k›ta Avrupas›’na hükmediyordu. Mihver içindeki müttefikleri ‹talya, Macaristan, Finlandiya, Romanya ve Bulgaristan’d›. Tarafs›z ülkeler (‹rlanda, ‹spanya, ‹sveç, ‹sviçre, Portekiz ve Türkiye), Avrupa’n›n yeni haritas›na uyum sa¤layarak ç›karlar›n› korumaya çal›ß›yorlard›. Büyük Reich, H›rvatistan gibi uydu ülkeleri de denetim alt›nda tutuyordu. Polonya’n›n (1939) ve Sovyetler Birli¤i’nin (1941) ißgalinden beri, Almanya için do¤uda geniß bir sömürge alan› aç›lm›ßt›. Bu uçsuz bucaks›z topraklar, Nazilerin ›rkç› teorilerini uygulamaya geçirmeleri için bir deney sahas› olußturdu. Reich’›n Ukrayna komiseri Erich Koch, 1943’te, "Biz üstün bir ›rk›z ve en mütevaz› Alman ißçisinin bile toplumsal ve biyolojik olarak buran›n halk›ndan bin kez daha de¤erli oldu¤unu hep hat›rlamal›y›z" diyordu. 1940’tan itibaren, Polonya’n›n bat›s›nda yaßayanlar, topraklar›na Alman köylülerinin yerleßtirilebilmesi için ya do¤uya sürüldüler ya da öldürüldüler. Sovyetler Birli¤i’nde, savaß "Yahudi-bolßevik"lerin ortadan kald›r›lmas›n› amaçl›yordu. Bunlar yok edildikten sonra "hayat sahas›", "üstün insan"lara kalacakt›. n Bat› Avrupa’da, yenilen halklar kat› bir ›rk hiyerarßisine göre s›n›fland›r›ld›lar. En üstte Cermenler yer al›yordu. Ard›ndan Latinler geliyordu; en altta da Slavlar. ‹skandinavlar, Lüksemburglular ve Hollandal›lar ise, saf olmayan unsurlar›ndan, yani Yahudilerden "ar›nd›r›ld›ktan" sonra asimile edilebilecek kadar Cermen ›rk›na yak›n kabul ediliyorlard›. Fransa’da Alsace-Lorraine bölgesi Reich topraklar›na dahil edildi; Nord-Pasde-Calais ise, olas› bir Flaman uydu-devletin kurulmas›n› beklerken, Brüksel’deki Alman askerî idaresine ba¤land›. Bu "Cermen" topraklar›, Hitler’in arzusuna göre, "gelecek bin y›l boyunca, yeni bir düzen içinde” yaßayabileceklerdi.

B. Siyasi ve ideolojik ißbirli¤i

Belge 1 ve 5

n Nazi Almanyas›, ißgal alt›ndaki Avrupa’da baz› siyasi gruplar›n deste¤ine güveniyordu. Bunlardan en fanatik olanlar›, savaß öncesinin baz› aß›r› sa¤ partilerinden gelen Nazi yanl›lar›*yd› (Fransa’da Jacques Doriot’nun Frans›z Halk Partisi ya da Belçika’da Léon Degrelle önderli¤indeki Alman yanl›s› otoriter-kralc› hareket gibi). ‹deolojik kan›lar› nedeniyle ißbirli¤i yapmaya haz›r olan bu gruplar, Almanlar›n kazand›klar› zaferlerde, paylaßt›klar› Nazi fikirlerinin hakl›l›¤›n›n kan›tlar›n› buluyorlard›. Yaln›zca Quisling, Norveç’te Naziler taraf›ndan iktidara getirilmißti. n Naziler, baz› ulusal az›nl›klar›n ba¤›ms›zl›k umutlar›n› da körüklüyorlard› (Slovak ayr›l›kç›lar, Balt›k halklar›, Ukraynal›lar, H›rvatlar). Ante Paveliç’in Ustaßileri, S›rplar› ve Yahudileri katlettiler; Nazilerin yan›nda Yugoslav direnißçilere karß› savaßt›lar. Nazi yanl›lar›ndan en fanatik olanlar› "bolßevizme karß› gönüllü" olarak Do¤u cephesine gittiler ya da Waffen SS* tümenlerine kat›ld›lar ("Charlemagne" tümenindeki Frans›zlar ya da Léon Degrelle’in "Wallonie" SS tugay›ndaki Belçikal›lar).

1 SS üniformas› giymiß Boßnak gönüllüler. Askerin elindeki kitab›n baßl›¤›: ‹slam ve Yahudilik. 48

n ‹ßbirlikçiler*, Almanya’n›n zaferine inan›yorlard›. Onlara göre, Nazi hakimiyeti eski düzene geri dönmek için bir f›rsatt›. Genellikle tutucu çevrelerden gelen bu kißilere toplumun tüm tabakalar›nda rastlan›yordu. ‹ßçiler III. Reich’›n toplumsal alanda gerçekleßtirdiklerinden etkilenmißler, iß adamlar› ise Almanlar›n düzenini, sendikalar›n yasaklanmas› ve grev haklar›n›n kald›r›lmas› gibi uygulamalar›n› be¤eniyorlard›.

1939’da Mihver güçleri

500 km F‹NLAND‹YA

Mihver’in müttefikleri

NORVEÇ

Mihver taraf›ndan ißgal edilen topraklar

Leningrad

‹SVEÇ

Kuzey

Mihver’e karß› savaßan ülkeler Moskova

D e n iz i DAN‹MARKA

B‹RLEÞ‹K KRALLIK

Ba

‹RLANDA

BELÇ‹KA

Atl as

Prag

FRANSA

O ky an u su

Vichy

Lyon

1942 kas›m›nda ißgal edilen bölge PORTEK‹Z

Toplu öldürme kamplar›

Do¤u Komiserli¤i S

S

C

B

Kursk

Varßova

Stalingrad

Kiev

Vol

Rostov

ga

Ukrayna Komiserli¤i

SLOVAKYA

iz

Budapeßte Viyana MACAR‹STAN

‹SV‹ÇRE

ROMANYA

HIRVAT‹STAN

‹TALYA

Belgrad una T SIRB‹STAN

Marsilya ‹SPANYA

e

Polonya Genel Valili¤i

REICH n Re

Paris

Berlin

D

1941’de Vichy hükümetine ba¤l› topraklar

i

n Hazar De

Londra HOLLANDA BÜYÜK

l

k t›

z ni

i

K ar adeniz

BULGAR‹STAN

KARADAÚ ARNAVUTLUK

Roma

TÜRK‹YE YUNAN‹STAN Suriye

Atina

Ku ze y

3

IRAK K›br›s

Afrik a

Lübnan

A k d e n i z

Le Péril Juif (Yahudi Tehdidi) filminin eleßtirisi.

2 ‹ßgal alt›ndaki Avrupa, Ekim 1942.

Frans›z-Alman ortak yap›m›. Yap›mc›: Yahudi Sorununu Araßt›rma Enstitüsü... Frans›z Le Film dergisinde yay›nlanan eleßtiri, 8 A¤ustos 1942. Yahudi sorununun ne oldu¤unu ve nedenlerini aç›klayan, ezelî Yahudi ›rkç›l›¤› tehlikesine karß› koruyucu ve savunucu önlemler alma gereklili¤ini halk›n kavrayaca¤› bir dille anlatan yararl› ve ilginç bir belgesel. Farkl› kökenlerden kißilerin görüßlerinin bir araya getirilmesiyle olußturulan film, asimile edilmiß bile olsa, bir Yahudinin ›rksal, fiziksel, zihinsel ve düßünsel özelliklerini korudu¤unu ve tarlada, fabrikada ya da atölyede gerçekleßtirilen üretim faaliyetlerine kesinlikle ayk›r› düßtü¤ünü ortaya koyuyor. ...Avrupa’ya, oradan da Amerika’ya yay›lan Filistin Yahudilerinin kökenleri ve göç hareketleri hakk›nda bilgiler içeriyor. ...Filmde, modern dünyada "kral" say›lan baz› Yahudi elebaßlar› (Amerika Birleßik Devletleri’nden Baruch, Mortimer, Morgenthau; Fransa’dan Léon Blum), baz› k›ßk›rt›c› sosyalistler ve komünist kuramc›lar (Karl Marx, Lassale, Rosa Luxembourg, Bela Kun) sergileniyor.

Sinema Yahudi düßmanl›¤›n›n propaganda arac› olarak nas›l kullan›lm›ßt›r?

4

Nazi marß›

(Söz ve müzik: Hans Baumann).

Almanya’n›n gelece¤i, yar›nlar›m›z Do¤u’dad›r, Bu halk›n gözü, tehlike ve zafer oradad›r. Orada sancaklar›n› asla çi¤netmeyen kardeßlerimiz var. ...

Bu marßta sözü edilen topraklar hangileridir?

Orada bir zamanlar Alman olan yaban elleri, Orada yeni yaßam›m›z›n baßlang›c› var, Öyleyse silahlan›n Almanlar, dinleyin sesimizi!

5

Belçika’da Waffen SS birliklerine kat›lmaya ça¤r› afißi, 1944.

49

A N A H T A R S Ö Z C Ü K • TODT ÖRGÜTÜ Reich’›n büyük yat›r›m planlar›n› gerçekleßtirmek amac›yla 1933’te Fritz Todt taraf›ndan kurulan ve savaß y›llar›nda "Atlantik Duvar›"n›n inßas›yla görevli örgüt. 1942’de Todt’un ölümünden sonra, Alman Silahlanma Bakan› Albert Speer taraf›ndan yönetildi.

• ZORUNLU ÇALIÞMA H‹ZMET‹ (ZÇH) Þubat 1943’te Fransa’da Almanya’n›n bask›s›yla baßlat›lan ve Almanya’ya ißgücü sa¤lamay› amaçlayan uygulama.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Arîleßtirmek * Karne * Gauleiter Almanya hesab›na gerçekleßtirilen ekonomik faaliyetlerin oran› (%) 1942

1944 (ocak/ may›s)

20 31 68 32 37 100 52

23 43 77 51 56 100 33

Yünlü sanayi Pamuklu sanayi

28 15

34 15

Kimyasal ürünler Kauçuk

35 55

33 65

Kireç ve çimento ‹nßaat sanayi ve bay›nd›rl›k

48 55

76 80

S›v› yak›t Sunî yak›tlar

3 15

2 50

Uçak sanayi

57

100

Gemi sanayi

75

78

‹ß makinalar› Optik sanayi Otomotiv sanayi Demiryolu taß›mac›l›¤› Demir döküm ißleri Demirhane üretimi Elektrik altyap›s›

1

Frans›z ekonomisi Almanya’n›n hizmetinde.

50

C. Ekonomik ißbirli¤i

Belge 1

n Ekonomik ißbirli¤i, uzun süre siyasi ißbirli¤inden daha az bilinen bir ißbirli¤i türü olarak kald›. Oysa, ißgal alt›ndaki tüm Avrupa’da, Almanya’n›n savaß çabas›na katk›da bulunmak için gönüllü olarak çal›ßan ya da arîleßtirilmiß* ßirketleri ucuza sat›n alarak kendilerine yarar sa¤layan sanayiciler vard›. Naziler taraf›ndan devletlerden ya da kißilerden (özellikle Yahudilerden) zorla al›nan alt›n› ißletmekle görevli bankalar, özellikle de tarafs›z ülkelerin bankalar› (örne¤in ‹sviçre ya da ‹sveç bankalar›) giderek zenginleßtiler. Her türden besin maddesinde Naziler için fiyat k›ran baz› tüccarlar›n girißti¤i ticarî ißbirli¤i ise, daha az kazanç getirmiß olmas›na karß›n, savaß boyunca daha fazla göze battt›. Müzelerden ya da evlerden çal›nan baz› tablolar›n iade edilmesi ya da ‹sviçre ve ‹sveç bankalar›n›n baz› malî s›rlar› aç›klamay› kabul etmeleri için elli y›l beklemek gerekti. Bu bankalar, ülkelerinin resmî olarak kat›lmad›¤› bir savaßa malî destek vermißlerdi. n Vicdanlar› pek titiz olmayan iß adamlar› düßmanla ticaret yap›yorlard›. En çok göze çarpan da bu tür ticarî ißbirli¤iydi, çünkü k›sa zamanda büyük servetler kazand›r›yordu. Yenik ülkelere dayatt›klar› yapay Mark kuru sayesinde tüm stoklar› sat›n al›p kendi ülkelerine götüren Almanlar, bu iß adamlar› için mükemmel bir müßteriydi. ‹ßgal alt›ndaki ülkelerde ise halk k›tl›k içinde yaß›yordu ve yiyecek karneye* ba¤lanm›ßt›. En varl›kl›lar ise, ancak karaborsada yiyecek ve yakacak bulabiliyorlard›.

D. Avrupa ekonomisi savaßan Almanya’n›n hizmetinde

Belge 2, 3, 4 ve 5

n Savaß›n baßlar›nda, Almanya uzun soluklu bir savaß çabas› için haz›rl›kl› de¤ildi. 1939’dan 1941’e kadar askerî alanda kazan›lan baßar›lar, özellikle silahlanma alan›ndaki eksiklikleri saklamaya yetti. Ancak, 1941’de Sovyetler Birli¤i’ne düzenlenen sald›r›n›n baßar›s›zl›¤a u¤ramas›, ekonominin yeniden yap›land›r›lmas›n› gerektirdi. Ocak 1942’de, Alman ekonomisinin düzenlenmesi ißi Todt Örgütü*’ne ve yöneticisi Albert Speer’e b›rak›ld›. Speer, özel ßirketlerle kamu ßirketlerinin silah üretimini planlad›. Ama karß›s›nda Almanlar›n yaßam standartlar›n›n düßmesinden çekinen Gauleiter*leri buldu. Hitler de topyekûn bir savaß ekonomisi kurmak istemiyordu. Ona göre, 1918 devrimine ve onu izleyen yenilgiye yol açan, Birinci Dünya Savaß› s›ras›nda Almanlara dayat›lan savaß çabas› olmußtu. Dolay›s›yla, Almanya’n›n savaß ekonomisine esas destek bu kez yenik durumdaki ülkelerden gelmeliydi. n ‹ßgal alt›ndaki ülkeler düzenli olarak talan edildi. Bu talan, üç farkl› biçime bürünebiliyordu: ‹ßgal ordular›n›n bak›m masraflar›na yüklü miktarda katk›da bulunma yoluyla gerçekleßtirilen malî talan; hammadde ve yiyecek maddelerine el koyma yoluyla gerçekleßtirilen talan; yabanc› ißgücünü Almanya’ya taß›ma ya da ißgal alt›ndaki ülkelerde denetim alt›ndaki sanayilerde kullanma yoluyla gerçekleßtirilen talan. El koyulan büyük miktardaki sermaye birikimleri, Almanlar›n Avrupa’n›n her yerinde ßirketler sat›n almalar›n› sa¤lad›. IG Farben kimya ßirketi, bu sayede devasa bir sanayi imparatorlu¤u kurdu ve ißgücü olarak savaß esirleriyle toplama kamplar›ndaki tutuklulardan yararland›. n Erkekler silah alt›na al›nd›¤› için, Alman sanayii 1942’den itibaren erkek ißgücü s›k›nt›s› çekmeye baßlad›. Naziler, "›rk›n gelece¤ini sa¤lamak" üzere öncelikle annelik görevlerini yerine getirmek zorunda olan kad›nlara baßvurmay› reddediyorlard›. Dolay›s›yla, yabanc› ißgücü ithal etmeleri gerekti. 1942’den 1944’e kadar bu görevi, "Avrupa’n›n köle tüccar›" lâkab›yla tan›nan Fritz Sauckel üstlendi. Do¤ulu "alt-insanlar" (Polonyal›lar, Sovyet savaß esirleri) Almanya’ya gönderildi. Sauckel gönüllülere ça¤r›da bulundu, bask›nlar düzenledi ve ißgal alt›ndaki ülkelerden zorla ißgücü toplad› (Fransa’da ZÇH* sisteminin kurulmas› gibi). Uygulamalar›ndaki sertlik, ißgal alt›ndaki ülke halklar›n›n giderek artan düßmanl›¤›ndan ve ZÇH’den kaçanlar›n da kat›lmas›yla güçlenen direniß hareketlerinden endiße eden Alman ordusunun bile tepkisini çekti. Savaß›n sonunda kadar, Almanya’da toplam 12-14 milyon Avrupal› çal›ßt›.

2

Hitler ve Alman halk›.

Bu savaß›n en ßaß›rt›c› yanlar›ndan biri, Hitler’in, Churchill ve Roosevelt’in hiç tereddüt etmeden kendi halklar›na dayatt›klar› zorluklardan Alman halk›n› sak›nmak istemesiydi. Demokratik ‹ngiltere’nin tüm ißgücünü seferber etmek için harcad›¤› enerji ile totaliter Almanya’n›n bu konuda sergiledi¤i gevßeklik aras›ndaki tezat, Almanya’daki rejimin toplumsal uzlaßman›n kendi aleyhine dönmesinden ne kadar çekindi¤ini gösterir. ‹ktidardakiler ne kendi adlar›na herhangi bir fedakârl›kta bulunmaya ne de halk› buna zorlamaya raz› oluyorlard›. Tavizlerle, sahip olduklar› halk deste¤ini korumaya çal›ß›yorlard›. ...Memnuniyetsizli¤e yol açacak her türlü nedeni ortadan kald›rmak ad›na, halka tüketim maddelerinin eksikli¤ini hissettirmemek, savaß yard›m› yapmak ve kocalar› savaßa giden kad›nlara seferberlik tazminat› ödemek için, demokratik rejimle yönetilen ülkelerde oldu¤undan çok daha fazla harcama yap›ld›. Churchill kendi halk›na yaln›zca "kan, gözyaß›, emek ve ter" vadederken, bizler, savaß›n tüm bu zorlu aßamalar› ve bunal›mlar› s›ras›nda, Hitler’in ebedî parolas› olan "Nihaî zafer bizimdir" cümlesini duyduk. Bu, siyasal bir zaaf›n ifadesiydi. Bu tav›r, halk›n onay›n› yitirme ve böylece ülke içinde siyasal bunal›mlara yol açma korkusunu a盤a vuruyordu. Albert Speer [1942’den itibaren Alman Silahlanma Bakan›, savaßtan sonra 20 y›l hapse mahkûm edildi], Erinnerungen (Frankfurt am Main, 1969).

1. Yazara göre, Hitler Alman halk›n›n ihtiyaçlar› karß›s›nda nas›l bir tav›r benimsemißtir? 2. Yazar bu siyaseti nas›l aç›kl›yor?

4

Himmler SS’lere sesleniyor.

3

Bir SS, vatandaßlar›na karß› dürüst, sad›k ve iyi dost olmal›d›r. Ancak, baßka ülkelerin insanlar› için durum baßkad›r. Örne¤in, bir Rusun ya da bir Çekin yazg›s› onu hiç ilgilendirmez. Bu ülkelerden, kan› saf olan herkesi aram›za alaca¤›z; hatta çocuklar›n› bile çal›p kendi ülkemizde yetißtirece¤iz. Bunun d›ß›nda, bu halklar›n hangi koßullar alt›nda yaßad›klar›na, refah ya da sefalet içinde olup olmad›klar›na kesinlikle ald›rmay›z. Bu halklar, bizi yaln›zca kendi Kultur’umuzun gelißmesi için ihtiyaç duydu¤umuz köleler olduklar› için ilgilendirir. On bin Rus kad›n›n›n tanklar› durdurmaya yarayan çukurlar› kazarken yorgunluktan k›r›lm›ß olmas›, beni ancak bu çukurlar›n Almanya ad›na kaz›lm›ß olmas› nedeniyle ilgilendirir. ... Bunlar için endißelenmek, kendi soyumuza karß› ißlenmiß bir suçtur. Bunlar›n varl›klar›na idealist bir boyut tan›mak bizim çocuklar›m›z›n ve torunlar›m›z›n varl›¤›n› güçleßtirir. E¤er birisi gelip bana, "Kad›nlar› ve çocuklar› çukur kazd›rmak için kullanamam, bu insanl›k d›ß›d›r, ölecekler" derse, ona "Sen kendi soyunun katilisin, çünkü bu siperler kaz›lmazsa ölecek olanlar Alman askerleridir, Alman annelerin o¤ullar›d›r, kendi soyumuzdur" diye cevap vermek zorunday›m.

"Yaßam savaß›n› neyle vereceksin? Haydutun tüfe¤iyle mi, yoksa emekçinin makinas›yla m›?" Vichy Hükümeti’nin propaganda afißi, mart 1944. 1. Afißte hayduta benzetilen kimdir? 2. Afißte gösterilen ißçi kimin yarar›na çal›ßacakt›r?

Heinrich Himmler’in [SS Baßkomutan›] Poznan (Polonya) söylevi, 4 Ekim 1943.

1. Himmler’in, metinde görülen "üstün ›rk" anlay›ß› nas›ld›r? 2. Metinde sözü edilen halk hangisidir? 3. Halk›n ekonomik anlamda sömürülmesi, hangi nedenlerle ›rkç›l›kla do¤rudan ilintilidir?

5

Zorla çal›ßmaya götürülen kad›nlar Kiev Gar›’nda.

51

II. Avrupa’da direniß hareketleri A N A H T A R S Ö Z C Ü K • ÞEBEKE Esas olarak sabotaj, karß›-propaganda ya da haberalma gibi faaliyetleri gerçekleßtiren gizli direniß örgütü. Üyelerinin güvenli¤i gizlilik ve hücre tipi örgütlenme ile sa¤lan›yordu. Her direnißçinin, ßebekenin tamam› ve di¤er üyeler hakk›nda mümkün oldu¤u kadar az bilgiye sahip olmas› gerekiyordu.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Maki örgütleri * Partizanlar

A. D›ßar›da direniß

Belge 2 ve 6

n ‹ßgal kuvvetlerine direnme fikri, ülkenin yenilgisini kabul etmeyi reddetmekle baßlar. Baz› Avrupa ülkelerinin meßru hükümetleri de (Norveç, Hollanda, Belçika, Polonya) bu fikirle Londra’ya s›¤›nd›lar. General de Gaulle’ün çevresinde toplanan özgür Frans›zlar, ne yenilgiyi, ne 1940 haziran›nda imzalanan b›rak›ßmay› kabul ettiler. Amerika Birleßik Devletleri’nin savaßa girece¤ine ve Anglo-Sakson güçlerin nihaî zaferi kazanaca¤›na inand›lar. Bu ilk direnißçiler, gizlice ‹ngiltere’ye ulaßmay› baßaran di¤erleriyle birlikte, savaßa devam edecek düzenli ordular› olußturdular. n Londra, komünist olmayan Avrupa direnißinin yönetim merkezi oldu. K›ta Avrupas›’na gizli görevle gidenler oradan hareket ediyor, sabotaj ve haberalma faaliyetleri oradan yönetiliyordu. ‹ßgal alt›ndaki Avrupa ülkelerinin halklar›yla ba¤lant›, ‹ngiliz radyosu BBC sayesinde korunuyordu. Almanlar BBC’nin haber bültenlerini dinleyenleri kat› bir biçimde cezaland›r›yorlard›. Almanya’n›n 1941’de Sovyetler Birli¤i’ne sald›rmas›n›n ard›ndan, Stalin de ißgal alt›ndaki ülkelerde bulunan komünist partilerin temsilcileriyle birlikte komünist direniß hareketinin faaliyetlerini Moskova’dan örgütlemeye baßlad›.

B. ‹çeride direniß

Belge 1, 3, 4 ve 5

n ‹ßgal alt›ndaki ülkelerde direniß hareketleri, ißgal güçleri taraf›ndan yasad›ß› ilan edilen gizli faaliyetler biçiminde yürütülüyordu. Direnmek, vatanseverlik duygular› ya da baz› ahlakî nedenlerle yasalara karß› gelme tehlikesini göze almak demektir. "Hitler faßizmi"nin reddi de, insan haklar›na sayg› gösterilmesi için mücadele etmekten geçiyordu. Bu nedenle, farkl› görüßteki hareketleri bünyesinde toplayan direniß, siyasal bir nitelik kazand›. 1941’den itibaren, komünist partiler siyasal birer güç olarak direniß saflar›na kat›ld›lar ve güçlü örgütleriyle gizli faaliyetlerin en önemli unsurlar›ndan biri oldular. Örne¤in, Güney Fransa’da, Franco’nun zaferinden sonra ülkelerinden kaçan eski ‹spanyol cumhuriyetçileriyle birleßerek mücadele gruplar› olußturdular. n Londra ve Moskova’ya gizli askerî bilgi göndermek, düßman teçhizat›na sabotajlar düzenlemek, tutuklular›n ya da uça¤› düßürülmüß müttefik pilotlar›n›n kaç›ß›n› örgütlemek, gizli gazeteler ve el ilanlar›yla karß›-propaganda yapmak, direnißçilerin içeride gerçekleßtirdikleri baßl›ca faaliyetlerdi. Bunun için, sürekli kimliklerini, yerlerini, hatta yaßamlar›n› de¤ißtirmek ve güvenlik nedeniyle kapal› küçük gruplardan olußan ßebekeler* biçiminde örgütlenmek zorundayd›lar. En ufak bir tedbirsizlik, onlar› ihbar edilme tehlikesiyle karß› karß›ya b›rakabilir, hatta kendi dostlar›n› ißkenceye ve ölüme sürükleyebilirdi. n 1943’ten itibaren, ama özellikle 1944’te, ZÇH’den kurtulmak isteyenler kalabal›k gruplar halinde k›rsal kesimlerde olußturulan maki* örgütlerine kat›ld›lar. Sovyetler Birli¤i’nde, kußatma alt›ndaki K›z›l Ordu’nun henüz esir düßmemiß olan birlikleri, cephe gerisinde bir partizanlar* ordusu kurarak Almanlar›n haberleßmesini engellediler. Maki örgütlerinin silaha, deneyimli komutanlara ve teçhizata ihtiyaçlar› vard›. En büyük zay›fl›klar› ise, çat›ßmalar s›ras›nda ortaya ç›kan deneyimsizlikleriydi. Ayr›ca, Alman güçlerinin ve ißbirlikçilerin yaratt›¤› bask›n›n yan› s›ra, Müttefiklerin siyasal ve askerî hesaplar›n›n da tehdidi alt›ndayd›lar. Frans›z ve ‹talyan partizanlar, bu son tehlikeyi, hiç gerçekleßmeyen paraßüt indirmelerini beklerken, yaßamlar› pahas›na ö¤rendiler.

1

Margeride’de bir maki (Fransa’n›n Massif Central bölgesi). "Maki, bir cephedir... Direnißçiler de, bir ordu..." Maurice Schumann’›n BBC mikrofonlar›nda yapt›¤› bir konußmadan, 1943.

52

n Direniß hareketleri aras›nda birlik sa¤lanmas› da güçtü. Sonuçta Fransa gibi baz› ülkelerde gerçekleßtirilebilmißse de, bu birli¤in sa¤lanabilmesi son derece hassas bir konuydu, çünkü direniß içinde yer alan farkl› gruplar eylem konusunda özgürlüklerine düßkündüler ve farkl› siyasal temellere sahiptiler. Pek ço¤u savaß sonras›n› düßünüyor ve gelece¤in siyasal güçlerinin çekirde¤ini olußturmak istiyordu. Baz› ülkelerde, özellikle de komünist direnißçilerin Tito yönetiminde örgütlendi¤i Yugoslavya’da ve Yunanistan’da, direniß hareketi içindeki çekißmeler komünistler ve kralc›lar aras›nda gerçek bir içsavaßa dönüßtü.

2

BBC’yi dinlerken.

- Bizi içeri mi t›kt›rmak istiyorsun? ... Söyle, bu mu istedi¤in? Bizi toplas›nlar istiyorsun, de¤il mi? ... - Bu yapt›¤›n bizi kurßuna dizdirir, diye vurgulad› Auguste. ... - ‹ngilizleri dinlemiyordum, diye tekrar etti Élise. Müzik ar›yordum. - Yaln›zca müzik, dedi Auguste. ‘Pa, pa, pa, paam, buras› Londra’yd› basbaya¤›. ... - ... aç›klar›nda toplam yüz otuz bin tonluk bir geminin sulara gömül... - Bak, diye sözünü kesti Élise; Hanslar›n denizalt›lar›ndan söz ediyor. Élise cümlesini daha yeni bitirmißti ki, Boudet Baba’n›n eli mekanik bir hareketle kalk›p genç k›z›n yana¤›na indi. - Bu sana ders olsun, diye homurdand›; Hanslar dedi¤ini duyarlarsa baß›m›za iß aç›l›r. Spikerin sesi kaybolmußtu. Kesik kesik, tiz ve inatç› parazitler sessizli¤i bölüyordu. - Þunun sesini k›s, Auguste, dedi Boudet Baba. Te¤men Bachmann geçerse... Spikerin sesi, cümlelerini parçalamaya çal›ßan h›zl› ve düzenli parazitlere ra¤men netleßti. - Þimdi de Frans›zca program›m›z, Onur ve Vatan... - Bu Londra de¤il mi yani?

3

B ‹ Y O G R A F ‹ 4

Tito ad›yla bilinen Josip Broz (1892-1980) Yugoslav Komünist Partisi’nin kurucular›ndan olan Tito, 1937’de partinin genel sekreterli¤ine getirildi. Ülkesinin 1941’de Naziler taraf›ndan ißgal edilmesinin ard›ndan, ißgal güçlerine karß› direnißi örgütledi. Churchill’in de deste¤iyle, hem Almanlara ve Almanya’n›n müttefiki olan H›rvatlara, hem de kralc› direnißçilere karß› mücadele verdi. Kralc›lar› ortadan kald›rmay› baßararak, savaßtan sonra komünist Yugoslavya’y› yönetti, ancak 1948’den sonra Sovyetler Birli¤i’nden uzaklaßt›.

Jean-Louis Bory, Mon village à l’heure allemande (Paris, 1945).

BBC’yi dinlemenin Almanlar taraf›ndan nas›l kat› biçimde yasakland›¤›n› anlat›n›z.

5

1944’te, Tito ve genel kurmay›.

Paris’te ayaklanma ça¤r›s›, a¤ustos 1944. 500 km

NORVEÇ

Paris Halk›na Savunma ‹çin Emir Kuzey

‹FG (‹ç Frans›z Güçleri) ve halk, Paris’in kurtar›lmas› için savaßa girißmißtir. Askerlerimiz hareketli gerilla takti¤ini her uygulad›klar›nda, düßmana karß› baßar› kazand›lar. Ancak, hâlâ bir tehlike var: Düßman tanklar›n›n h›zl› manevralar›.

B‹RLEÞ‹K

Denizi

DAN‹MARKA

KRALLIK

l Ba

BELÇ‹KA

FRANSA Glières Oradour

Her türlü düßman sald›r›s›na karß› kendinizi savunmak için, ev ev, sokak sokak örgütlenin.

Vercors

Massif Central

i

Moskova S

S

C

B

POLONYA

Prag

ÇEKOSLOVAKYA

Paris

Bunun için, erkek, kad›n, çocuk, tüm Paris halk› barikatlar kursun. Herkes caddelere, bulvarlara, geniß sokaklara a¤açlar devirsin.

D

iz

Varßova

HOLLANDA

Bu tehlike kolayl›kla savußturulabilir. yeterlidir.

k

Berlin

Londra

Hanslar›n tanklar›n› sürmelerine engel olmak

t›

en

ROMANYA Belgrad ‹TALYA

Bu koßullar alt›nda, Hanslar›n ba¤lant›lar› kesilecek, yaln›zca birkaç merkezde s›k›ß›p kalacaklar

Ka r a de niz

YUGOSLAVYA

Roma

ARNAVUTLUK

ve art›k misilleme yapamayacaklard›r. YUNAN‹STAN

HERKES BAR‹KATLARA! Albay Rol, Paris Büyükßehir Komutan›.

Metnin yaz›ld›¤› tarihte, Fransa’n›n askerî durumu nedir? Düßmana karß› savaßmak için hangi yöntemler kullan›lmaktad›r?

A k d e n i z

6

Baßl›ca maki bölgeleri

Ayaklanmalar

Atlantik Duvar›

S›kl›kla sabotaj düzenlenen bölgeler

Direniß merkezleri

1938’deki s›n›rlar

Direniß hareketi ve Müttefikler.

53

A N A H T A R S Ö Z C Ü K • M‹S‹LLEME Düßman taraf›ndan yasad›ß› kabul edilen eylemlere yan›t vermek üzere al›nan sert önlemler (tutuklamalar, idamlar, köylerin yak›lmas›, toplama kamplar›na sürgün). Naziler ve ißbirlikçileri, direniße karß› mücadelede kulland›klar› misilleme yöntemlerini direnißçileri birer terorist kabul ederek hakl› ç›kar›yorlard›.

S * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Toplama kamplar› SS Gestapo Reichsprotektor

C. Direnißin etkisi

Belge 1 ve 3

n Avrupa’n›n özgürlü¤üne kavußmas›nda direnißçilerin oynad›¤› rol, bugün hâlâ tart›ßma konusudur. Yugoslavya’da, ‹ngilizler kral yanl›s› direnißçilerden daha etkili oldu¤una inand›klar› Tito’nun komünist partizanlar›n› desteklediler. Polonya’da ise, Varßova ayaklanmas› a¤ustos 1944’te Almanlar taraf›ndan bast›r›ld›. Sürgündeki Polonya hükümetine sad›k direnißçilere yaln›zca birkaç kilometre uzakl›kta bulunan K›z›l Ordu’dan destek gelmedi. Stalin, böylece Polonya’da iktidara Polonyal› komünistleri getirmeyi umuyordu. n Sivil halk›n deste¤i olmasayd›, iç direniß baßar›s›zl›¤a mahkum olurdu. Nazi bask›s›n›n ßiddeti bu deste¤i ortadan kald›rmay› baßaramad›. Maurice Druon ve Joseph Kessel taraf›ndan yaz›lm›ß olan "Partizanlar›n Marß›", "Arkadaß, e¤er düßersen, bil ki senin yerine bir arkadaß›n ç›kacak gölgeden" der. Erkeksi direniß destan› anlat›l›rken genellikle unutulan kad›nlar da mesaj taß›y›c› ya da haberalma ajan› olarak mücadelede etkin bir rol üstlendiler. Gizlice haz›rlanan gazeteleri basanlar ve da¤›tanlar, göstericiler, grevciler, cezas› genellikle ölüm olan büyük tehlikelere at›l›yorlard›. Pek göze çarpmayan ve etkisi güçlükle ölçülebilen bu direniß hareketi, halklar›n topyekûn esarete karß› muhalefetini simgeliyordu. Yahudileri ya da polis ve milis güçleri taraf›ndan aranan direnißçileri yaßamlar› pahas›na saklayan insanlar buna iyi bir örnektir. Gizli Frans›z gazetesi Témoignage chrétien: "Düßünmek, inanmak, baßl›baß›na bir direnißtir; bunlar ‘akl›n silahlar›’d›r" diye yazm›ßt›r. n Almanya’da, komünistler, sosyalistler ve militan H›ristiyanlar toplama kamplar›*n›n dehßetini 1933’te Hitler’in iktidara gelißiyle birlikte yaßamaya baßlam›ßlard›. "Beyaz Gül" grubundan katolik ö¤renciler 1942 haziran›ndan 1943 ßubat›na kadar Nazi karß›t› el ilanlar› da¤›tt›lar. Kimlikleri ö¤renilince idam edildiler. Temmuz 1944’te, Hitler’i öldürmeyi amaçlayan Wehrmacht subaylar›n›n baßar›s›zl›kla sonuçlanan komplosu, vatanseverlik duygular›yla ülkeleri için savaßt›klar›n› sanan ve düßk›r›kl›¤›na u¤rayan askerlerin içine düßtükleri ikileme iyi bir örnektir. Alman direnißçiler çok küçük bir az›nl›kt›. Üstelik, kendilerine karß› uygulanan bask›c› yöntemlerin ac›mas›zl›¤› nedeniyle say›lar› giderek azal›yordu. ‹talya’da ise, faßizm karß›t› direniß eylül 1943’te hükümetin teslim olmas› ve ülkenin Almanlar taraf›ndan ißgal edilmesinin ard›ndan gelißmeye baßlad›. Kuzeydeki büyük kentlerde grevler birbirini izledi, cephe gerisinde önemli maki örgütleri kuruldu.

D. Direnißin bast›r›lmas›

Belge 2, 4 ve 5

n Silahl› eylemler, sabotajlar ve haberalma faaliyetleriyle direniß, ißgal güçlerinin güvenli¤i aç›s›ndan ciddi bir tehlike olußturuyordu. Almanlar direniß hareketleriyle mücadele etmek için giderek artan önlemler al›yorlard›. Gönüllü Ukraynal› ya da Rus tutsaklar›ndan olußan yard›mc› birlikler, yerleßtirildikleri Fransa, Yugoslavya ve Polonya topraklar›nda terör estiriyorlard›. SS* haberalma birlikleri ve Gestapo* ßebekelerin izini sürüyor ve tutuklad›klar› direnißçilere arkadaßlar›n›n isimlerini vermeleri için düzenli olarak ißkence yap›yorlard›. Bundan baßka, Naziler ißgal ettikleri ülkelerdeki polis teßkilatlar›n›n az çok etkili ißbirli¤inden de yararlan›yorlard›.

1

Bir Alman direnißçi: Katolik ö¤renci Sophie Scholl. "Uygar bir halk için, despotlar›n karanl›k yönetimine direnmeden boyun e¤mek kadar aßa¤›lay›c› bir durum düßünülemez" ("Beyaz Gül" baßl›kl› el ilanlar›n›n ilkinden bir bölüm). Sophie Scholl, erkek kardeßi Hans ve arkadaßlar› Christoph Probst, 22 Þubat 1943’te, Münih’te Naziler taraf›ndan öldürüldüler.

54

n Naziler, "terorist" diye adland›rd›klar› direnißçilerle mücadele etmek için, insanlar› tutuklayarak, idam ederek, misilleme* yöntemiyle rehin ald›klar› direnißçi ya da sivilleri kurßuna dizerek, sivil halk› korkutmaya çal›ß›yorlard›. Beyaz Rusya ve Ukrayna’da yüzlerce köy yak›ld›. Ak›lda tutulmas› gereken iki isim var: Çekoslovakya’da Lidice, Reichsprotektor* Reinhard Heydrich’in Çek direnißçiler taraf›ndan öldürülmesinin ard›ndan tümüyle yok edildi (erkekler kurßuna dizildi, kad›nlar ve çocuklar toplama kamplar›na götürüldü); 9 Haziran 1944’te, Fransa’n›n Limousin bölgesinde yer alan Oradoursur-Glane’da, kasaba halk›n› olußturan toplam 642 erkek, kad›n ve çocuk Das Reich tümenine ba¤l› SS’ler taraf›ndan katledildi. n ‹ßkencede can vermezler ya da idam edilmezlerse, tutuklanan direnißçiler toplama kamplar›na gönderiliyorlard›. Aral›k 1941 tarihli "Nacht und Nebel" kararnamesi, direnißçilerin "gecenin ve sisin içinde" iz b›rakmadan ortadan "kaybedilmelerine" olanak tan›yor ve haklar›nda herhangi bir haber verilmesini yasakl›yordu. Savaßtan sonra, pek az› bu yavaß ölüm kamplar›ndan geri dönebilecekti.

B ‹ Y O G R A F ‹ 2

Heinrich Himmler (1900-1945) 1923’te, Münih’te Hitler’in iktidar› ele geçirme girißiminde rol ald›. 1929’da Hitler taraf›ndan koruma birimlerinin (SS) baß›na getirildi. 1934’te Gestapo’nun, 1938’de de Alman polis teßkilat›n›n baß›na geçen Himmler, Rudolf Hess ve Hermann Goering’le birlikte en önemli üç Nazi yöneticisinden biriydi. 1943’te Reich’›n ‹çißleri Bakan› oldu, ißgal alt›ndaki Avrupa’da terör estirdi ve tutuklananlar›n kitleler halinde toplama kamplar›na gönderilmesini örgütledi. 1944’te, Almanya’daki silahl› kuvvetlerin komutanl›¤›na getirildi. May›s 1945’te ‹ngilizler taraf›ndan yakaland›. Di¤er Nazi savaß suçlular›yla birlikte yarg›lan›p cezaland›r›lmaktan intihar ederek kurtuldu.

3

Fransa’da baßar›ya ulaßan bir sabotaj, 1944.

Frans›z direnißçiler trendeki Almanlar› esir al›yor.

4

Yunan direnißinin bast›r›lmas›.

21 Haziran 1943. Haziran›n 20’sini 21’ine ba¤layan gece, Selanik-Atina demiryolu tam 6 noktadan kesildi. ... Sabotaj›n olas› san›klar›, son zamanlarda Alman mühendislerin gözetiminde köprü güçlendirme ißlerinde çal›ßan ißçiler. ... 22 Haziran. Sabotaj faaliyetlerinde örgütlü biçimde art›ß. Katerini’nin kuzeydo¤usundaki demiryolu köprüsüne sald›r›. Serfice (Servia)’nin güneydo¤usundan geçen yolda, 118 adam ve 64 kamyondan olußan öncü konvoy, ‹talyan bölgesinde partizanlar taraf›ndan sald›r›ya u¤rad›. Araçlar›n bir k›sm› yand›. ... Gece, Arnavutluk yönündeki tüm telefon ba¤lant›lar› sabotaj eylemleri sonucunda kesildi. ... 29 Haziran. ... Ptolemais’in güneybat›s›nda bir dizi sald›r› ve sabotaj. Kasaban›n sakinleri gözalt›na al›nd›. A¤ustos (Nausa) kasabas›nda bir Alman assubaya düzenlenen sald›r›ya misilleme olarak, komünist olduklar› san›lan 25 Yunanl› kurßuna dizildi. Atina Wehrmacht karargâh›n›n günlü¤ü.

1. Bir Avrupa haritas› üzerinde, sözü edilen direniß eylemlerinin gerçekleßtirildi¤i yerleri gösteriniz. 2. Alman ißgal güçlerini özellikle rahats›z eden eylemler hangileridir? 3. Misilleme önlemlerine bir örnek veriniz.

5 "Bunlar m› kurtar›c›lar›m›z? Suçlular ordusuyla kurtuluß!" K›rm›z› bülten (Þubat 1944).

Fransa’da Naziler taraf›ndan binlercesi da¤›t›lan bu afiß, Ermeni kökenli Misak Manukyan taraf›ndan yönetilen KNP-Y‹G (Keskin Nißanc› Partizanlar - Yabanc› ‹ßgücü)’ye ba¤l› komünist direnißçilerin ißledikleri "suçlar›" gösteriyor. Bu grubun 23 üyesi, 1944’te kurßuna dizildi.

55

III. Toplama kamplar› S

Ö

Z

L

Ü

K

* Kapos

Alman siyasi

Frans›z siyasi

F Yahudi siyasi

Toplum d›ß›

Çingene

Yehova Þahidi

Uyruksuz

Adi suçlu

Eßcinsel

1 Tutuklular› ay›rmak için kullan›lan baßl›ca ißaretler. Her tutuklu üzerinde toplumsal kategorisini ve milliyetini gösteren bir üçgen taß›yordu (F = Frans›z, P = Polonyal›, S = ‹spanyol, R = Rus, vs.).

56

A. Toplama kamplar› dünyas›

Belge 1

n Toplama kamplar›n›n örgütlenmesi Nazi projesinin tam merkezinde yer al›yordu. Bu kamplar, Hitler’in hükmetme ve tüm muhalifleri ortadan kald›rma mant›¤› içinde düßledi¤i sistemin temel çarklar›n› olußturuyordu. 1933’ten itibaren, Nazi karß›t› (sosyal demokratlar, militan H›ristiyanlar, komünistler, vs.) ya da "toplum d›ß›" Almanlar (eßcinseller, Yehova Þahitleri, adi suçlular...), "yeniden e¤itilmek" üzere Dachau ve Orianenburg kamplar›na kapat›ld›lar. Kamplar SS örgütüne ve komutan› Heinrich Himmler’e ba¤l›yd›. ‹ßgal edilen tüm ülkelerden tutuklular›n getirilmesiyle birlikte, 1939’dan itibaren toplama kamplar› Avrupa’ya yay›ld›. 1942’ye kadar, uygulamalar disiplin a¤›rl›kl›yd›. Daha sonra, tutuklular Reich ad›na ißgücü olarak kullan›lmaya baßlad›; kamplar da böylece zorunlu çal›ßma kamplar›na dönüßtü. n Tutuklular, yakaland›ktan sonra hapisanelerde ve tutuklu kamplar› ya da Compiègne (Fransa) kamp› gibi transit kamplar›nda toplan›yorlard›. Ard›ndan, trenlerle, hepsi Büyük Reich topraklar›nda bulunan esas toplama kamplar›na götürülüyorlard›. "Irk suçu" ißledikleri kabul edilen siyasi tutuklular, sendikac›lar, dini cemaat üyeleri, direnißçiler, rehin al›nanlar, bask›nlarda yakalananlar, adi suçlular, a¤›r suçlular ya da eßcinseller böylece toplan›yor ve kamplarda bulunan Sovyet savaß esirlerine kat›l›yorlard›. Yük vagonlar›nda üstüste, aç susuz, günlerce yol ald›ktan sonra hayatta kalanlar, herßeyin kißiliklerini aßa¤›lamak üzere ayarland›¤› bir düzenle karß›laß›yorlard›.

B. "Yavaß ölüm" kamplar›

Belge 2, 3, 4 ve 5

n Toplama kamp›ndaki tutuklu bir Stück, yani bir "parça"yd›. Art›k ad› yoktu, yaln›zca bir numarayd›. Üzerine "suçunu" belirten ißaretin dikildi¤i, çabucak bollaßan çubuklu bir üniforma giyerdi. Saçlar› kaz›n›rd›. Buz gibi bir barakada, pire kaynayan saman yata¤›n› üç-dört arkadaß›yla paylaß›rd›. K›ß›n çamurun, buzun içinde ya da yaz›n yak›c› güneßin alt›nda, bitmek tükenmek bilmeyen yoklamalara kat›lmak ve saatlerce k›p›rdamadan durmak zorundayd›. K›p›rdayanlar öldüresiye dövülür ya da çorbadan mahrum edilirdi ki, bu da ölüm cezas›yla birdi. Günde on alt› saat çal›ßan bu tutuklular›n yeme¤i bir tas çorba ve bir parça ekmekten ibaretti. En zay›f olanlar›n ya da hastalar›n hayatta kalma ßans› yoktu. Yokluk, hastal›k, açl›k, susuzluk, pislik, kötü muamele, ölesiye çal›ßma ve maddî-manevî türlü ißkenceler, tutuklular› "yavaß ölüm"e sürüklüyordu. Ölenlerin cesetleri eritme f›r›nlar›nda yak›l›yordu. n Tutuklular aras›nda kat› bir hiyerarßi vard›. Kapos, yani Alman, Avusturyal› ve Polonyal› adi suçlular, di¤er tutuklular üzerinde tüm haklara sahipti. SS’ler disiplini sa¤lamak için canlar›n›n istedi¤i gibi davran›yorlar, korku salmak için tüm yöntemlere baßvuruyorlard›. Auschwitz kamp›n›n girißinde yer alan "Çal›ßma özgürleßtirir" yaz›s›, bu disiplin ç›lg›nl›¤›n› ifade ediyordu. Kamplardaki çal›ßman›n amac›, üretken olmayanlar›n zaman içinde elenmesini sa¤layarak en yüksek rand›mana ulaßmakt›. Ama cezaland›rma sarhoßlu¤u di¤er bütün ilkelerin ayaklar alt›na al›nmas›na neden oluyordu. n Kamplara götürülen toplam tutuklu say›s›n›n 1.650.000 civar›nda oldu¤u tahmin ediliyor. Ölüm oran›, kamptan kampa %30 ile %60 aras›nda de¤ißiyordu. 650.000 Avrupal› toplama kamplar›nda öldü. Bu koßullar alt›nda baz› kad›n ve erkeklerin hayatta kalmay› nas›l baßard›klar› sorusu akla gelebilir. Bunlar›n içinde ço¤unlu¤u, savaß›n sonlar›na do¤ru kamplara getirilen tutuklular olußturuyordu. Baz›lar› vatandaßlar›n›n, militanlar›n ya da dindaßlar›n›n yard›m›yla hayatta kald›lar. Baßkalar› bir ölünün pay›n› yiyerek yaß›yor ya da yak›nlardaki fabrikalarda çal›ßan Alman ißçilerle de¤iß tokuß yap›yorlard›. Hayatta kalanlar›n ço¤u mucizeden söz etti. Dachau kamp›nda 21 ay geçiren Edmond Michelet’nin ifadesiyle, ölülerin dünyas›ndan kurtulduktan sonra "yeniden do¤muß gibi"ydiler.

2

Buchenwald kamp›nda.

SS’lere tutuklular›n kafalar›n› kaz›m›ß ve k›yafetlerini de¤ißtirmiß olmak yetmiyordu. Onlara karß› duyduklar› aßa¤›samay› hakl› ç›karmak için, tutuklular›n yemek için dövüßmeleri, yiyece¤in önünde iyice küçülmeleri gerekiyordu. SS’ler bunun için ne gerekiyorsa yap›yorlard›. Ama tam da bu nedenle, bunlar›n temelde yaln›zca basit ülküler peßinde koßan adamlar olduklar› ortaya ç›k›yordu. Art›klar›n kondu¤u kazana sald›ran tutuklular›n sergiledi¤i manzara elbette berbat bir manzarayd›, ama SS’lerin sand›¤› gibi, ßu gözlemcinin sand›¤› gibi ve burada bulunan herkesin art›klar› kapmaya gidenler baßkalar› oldu¤unda sand›¤› gibi, tutuklular küçülmüyorlard›. Ölmemek gerekiyordu, savaß›n gerçek hedefi buydu. Zira her ölüm SS’ler için bir zafer demekti. ... Hepimiz ölmek için buraday›z. SS’lerin bizim için belirledikleri hedef bu. Bizi ne kurßuna dizdiler ne ast›lar, ama mant›ksal olarak yiyecekten mahrum b›rak›lan herkes, kißiden kißiye de¤ißen bir süre sonunda öngörülen biçimde ölür. Dolay›s›yla herbirimizin tek amac› kendimizi ölmekten al›koymak. Yedi¤imiz ekmek aç oldu¤umuz için iyidir, ama biliriz ve hissederiz ki, açl›¤›m›z› bast›rd›¤› gibi, ekmekle birlikte vücudumuzdaki yaßam da kendini savunmaktad›r. So¤uk ac› verir, ama SS’ler bizim so¤uktan ölmemizi isterler, dolay›s›yla so¤uktan korunmam›z gerekir, çünkü so¤u¤un içinde ölüm vard›r. Çal›ßmak bitiricidir, bizim için saçma bir ifade ama y›prat›r ve SS’ler bizim çal›ß›rken ölmemizi isterler, bu yüzden kendimizi fazla harcamamam›z gerekir. Bir de zaman var... SS’ler yemeden içmeden çal›ß›rken ölece¤imize inan›rlar. SS’ler bizi yorgunlukla, yani zamanla avlayacaklar›na inan›rlar. Ölüm zaman›n içindedir.

3

Bir SS subay› ve Mauthausen’deki tutuklular, ßubat 1944.

4

"Ölülerin aras›ndan geri döndüm".

‹ßte geri döndüm. Demek bilmiyordunuz siz, oradan dönülebildi¤ini... Oradan da dönülür, daha uzaktan da. Baßka bir dünyadan hiç terketmedi¤im bu dünyaya geri döndüm ve hangisi gerçek bilmiyorum, söyleyin bana döndüm mü öteki dünyadan? Bana göre ben hâlâ oraday›m ve orada her gün biraz daha ölüyorum, ölmüß olanlar›n yerine ölüyorum ve dünyalardan hangisinin gerçek oldu¤unu art›k bilmiyorum. Oradaki öteki dünya hakk›nda rüya görüp görmedi¤imi art›k bilmiyorum. ... Ölülerin aras›ndan geri döndüm ve bunun bana baßkalar›yla konußma hakk› verdi¤ini sand›m. Ama kendimi onlar›n karß›s›nda buldu¤umda söyleyecek bir ßeyim yoktu, çünkü orada baßkalar›yla konußulamayaca¤›n› ö¤renmißtim. Charlotte Delbo [1943’te Auschwitz’e götürüldü, oradan 1944’te Ravensbrück’e gönderildi], Une connaissance inutile (Paris, 1970).

Dersin ve metnin yard›m›yla, "Ölülerin aras›ndan geri döndüm" ve "Baßka bir dünyadan geri döndüm" cümlelerini aç›klayan bir paragraf yaz›n›z.

Burada, savaßmak ölüme karß› ak›ll›ca mücadele etmek demektir. Robert Antelme, L’Espèce humaine (Paris, 1947).

1. Bu tan›kl›¤a göre, SS’lerin amac› nedir? 2. Tutuklular onurlar›n› korumay› nas›l baßar›yorlard›?

Dachau toplama kamp›n›n 5 eritme f›r›nlar›.

57

IV. Holokost A N A H T A R S Ö Z C Ü K • TOPLU ÖLDÜRME KAMPLARI Naziler taraf›ndan ço¤unlu¤u Yahudi olan tutuklular› genellikle getirilir getirilmez öldürmek amac›yla kurulan kamplar.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Getto * Einsatzgruppen * Soyk›r›m

A. “Toplamsal ölüm”den gettolara

Belge 2

n 1933’ten 1939’a kadar Hitler, Alman Yahudilerini toplumun d›ß›na itmißti. Dahas›, Hitler’in Kavgam adl› kitab›nda aç›klad›¤› "›rk›n safl›¤›" ilkesi ad›na Naziler, 1938’den itibaren gizli ötanazi program›n› uygulamaya koymuß ve "dejenere" (fiziksel ya da zeka özürlü) ve "toplum d›ß›" Almanlar› yok etmeye baßlam›ßlard›. n Polonya’n›n ve Sovyetler Birli¤i’nin ißgal edilmesiyle birlikte Naziler, pek çok Yahudi toplulu¤unun yüzy›llardan beri yerleßmiß bulundu¤u topraklar› ele geçirdiler. Polonya Yahudileri önce getto*lara kapat›ld›lar. Erzaks›z, korkunç yaßam koßullar› içinde, üstüste, on binlerce aile açl›ktan, hastal›ktan ve kötü muameleden k›r›ld›. Naziler gettolar›n Yahudi sorumlular›n› (Judenrate) durumlar›nda bir iyileßme olabilece¤ine inand›rarak kendileriyle ißbirli¤i yapmaya zorluyorlard›. Do¤u’ya do¤ru toplu sürgünler ve katliamlar k›sa sürede her türlü umudu söndürdü. 1943’te, umutsuzluk içinde son bir kez baßkald›rmay› deneyen Varßova gettosunda ayaklanma ç›kt›.

B. Toplu katliamlar ve gaz odalar›

Belge 1, 3 ve 5

n Sovyetler Birli¤i’ni ißgal ettikten sonra Hitler, komünist kadrolar› ve Yahudileri hemen kurßuna dizdirmeye karar verdi. Bu ißle Einsatzgruppen* ad› verilen küçük SS polis birlikleri ilgilenecekti. Düzenli orduyu izleyen birlikler 1941 yaz›ndan itibaren kurßuna dizme ißine baßlad›lar. Wehrmacht da onlara destek oluyordu. Böylece, binlerce "s›radan" Alman askeri ile komünist ve Yahudi düßman› Ukraynal›lar ve Litvanyal›lar, Yahudilerin yok edilmesine katk›da bulundular. Kiev yak›nlar›ndaki Babi Yar’da, 29 ve 30 Eylül 1941’de toplam 33.771 Yahudi kurßuna dizildi. n 1941 sonbahar›nda toplam 600.000 Sovyet Yahudisi öldürülmüßtü. Naziler bu tarihten sonra Avrupa’daki tüm Yahudilerden kurtulabilmek için daha etkili çözümler aramaya girißtiler. Himmler’in emriyle, "Yahudi sorununa kesin çözüm" büyük bir gizlilik içinde haz›rlanmaya baßlad›. 20 Ocak 1942’de, Wannsee Konferans› s›ras›nda, Yahudilerin düzenli biçimde Polonya topraklar›nda bulunan toplu öldürme kamplar›na gönderilmesine karar verildi. Önceleri, cellatlar Yahudileri yok etmek için kamyonlar kulland›lar. Yahudiler kamyonlara kapat›l›yor ve yaklaß›k yirmi dakika sonra içeriye verilen egzost gaz› ile bo¤ularak ölüyorlard›. ‹lk gaz odalar› Belzec ve Chelmno’da 1941 kas›m›nda kuruldu. En büyük toplu ölüm kamp› ise, Auschwitz-Birkenau’da gerçek bir "ölüm fabrikas›" biçiminde düzenlenmißti. Sürgünleri taß›yan trenler kampa vard›¤›nda, Yahudiler gruplara ayr›l›yordu. SS’lerin çal›ßabilece¤ine karar verdi¤i sürgünler, toplama kamplar›na ya da IG Farben fabrikas›na gönderiliyordu. Di¤erleri ise do¤rudan Birkenau’daki gaz odalar›na ve eritme f›r›nlar›na götürülüyordu. Gaz odalar›nda, baßlang›çta ordunun parazitleri yok etmek için kulland›¤› Zyklon B gaz› kullan›l›yordu. Tahminlere göre, 1941’den 1944 y›l›n›n sonuna kadar 2,7 milyon insan gaz odalar›nda öldürüldü. Bunlar›n yaklaß›k 800.000-1.100.000’i Auschwitz-Birkenau’da bulunuyordu.

C. Adland›r›lamaz› adland›rma çabas›

1

Auschwitz’de kay›tl› Yahudi bir kad›n›n foto¤raf›.

58

Belge 4 ve 6

n Tahminlere göre, yok edilen Avrupal› Yahudilerin say›s› 5,5 ile 6 milyon aras›ndad›r. Tarihte eßine rastlanmam›ß bu katliam nas›l adland›r›labilir? "Soyk›r›m*" sözcü¤ü, Yahudilerle birlikte Macaristan, Çekoslovakya ve Almanya’da Nazilerin kurban› olan Çingenelerin de paylaßt›¤› ortak kaderi tan›mlar. Çingeneler de t›pk› Yahudiler gibi Auschwitz’de korkunç, sapk›n t›bbî deneylerde kullan›ld›lar. Anglo-Saksonlar bu katliam› tan›mlamak için Yunanca’dan gelen ve kurban›n yak›larak öldürüldü¤ü dinsel adak töreni için kullan›lan "holokost" sözcü¤ünü benimsediler. Frans›z tarihçiler ise, ‹branice "felaket" anlam›na gelen ve ‹kinci Dünya Savaß› s›ras›nda Yahudilerin yok edilmesi ile tarihteki di¤er katliamlar aras›ndaki fark› belirten "ßoah" sözcü¤ü etraf›nda birleßiyorlar.

May›s 1943’te, 2 Varßova gettosundaki ayaklanmadan sonra Yahudilerin tutuklanmas›.

3

Litvanya’da bulunan 3 numaral› Einsatzgruppe’nin, Reich’›n Ostland komutanl›¤›na gönderdi¤i rapor.

2.10.1941, Zagare: 633 Yahudi erkek, 1.107 Yahudi kad›n, 496 Yahudi çocuk . . .2.236 (Yahudileri öldürülecekleri yere götürmek istedi¤imizde isyan ç›kt›, hemen bast›r›ld› ve150 Yahudi olay yerinde kurßuna dizildi.) 4.10.1941, Kaunas: 315 Yahudi erkek, 712 Yahudi kad›n, 818 Yahudi çocuk . . . . .1.845 29.10.1941, Kaunas: 2.207 Yahudi erkek, 2.920 Yahudi kad›n, 4.273 Yahudi çocuk (verimsiz Yahudilerin ortadan kald›r›lmas›) . . . . . . . . . . . . . . . . . .9.400

4

Primo Levi’nin tan›kl›¤›.

Belki hastal›klara ra¤men hayatta kalabilece¤iz, belki seçilmekten kurtulabilece¤iz, belki bizi tüketen çal›ßmaya ve açl›¤a bile dayanabilece¤iz. ...Buraya kadar kap›lar› m›hlanm›ß vagonlarda yolculuk ettik, kar›lar›m›z›n ve çocuklar›m›z›n hiçli¤e yuvarland›¤›n› gördük. Bizler ise, esir olarak, yüz kere çal›ßmaya giden hayvanlar›n geçti¤i tekdüze yoldan geçtik, isimsiz ölüp gitmeden önce kendi gözümüzde öldük. Geri dönmeyece¤iz. Auschwitz’de bir insan›n baßka bir insana yapabildiklerini, etine kaz›nm›ß ißaretle birlikte kara haber gibi dünyaya anlatacak hiç kimse ç›kamayacak buradan. Primo Levi [‹talyan Yahudi kimyac›, direnißçi, Auschwitz’e götürüldü], Se questo è un uomo (Torino, 1947).

3 numaral› eylem komandosu taraf›ndan öldürülen toplam Yahudi say›s›, 7 Temmuz – 29 Kas›m 1941: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .99.804 Reinhard Rürup, Der Krieg gegen die Sowjetunion, 1941-1945, (Berlin, 1991).

5

Auschwitz’de kullan›lan zorunlu kimlik ißaretleri.

Sonunda yüz seksen dokuz kißilik bir erkek grubunun içinde kalm›ßt›m. Auschwitz merkez kamp›na götürüldük. Girißte, üzerinde "Arbeit macht frei"1 yaz›s› bulunan bir kap›dan geçtik. Banyolara gitti¤imizde, herbirimiz sol kolumuza bir sicil numaras› ve bir üçgenden olußan bir dövme yapt›rmak zorunda kald›k. Gördü¤ünüz gibi, benim sicil numaram 79414. Yaln›z ißgücü ihtiyac› nedeniyle geçici olarak yaßamalar›na izin verilen mahkûmlara dövme yap›lm›ßt›. Bunun d›ß›nda, hepimiz gö¤sümüzün yan taraf›nda ay›rdedici bir ißaret taß›mak zorundayd›k: Yahudiler için alt› uçlu bir y›ld›z olußturacak biçimde üstüste getirilmiß k›rm›z› ve sar› birer üçgen (bu ißaret daha sonra üst taraf›ndan sar› bir bant geçen k›rm›z› bir üçgenle de¤ißtirildi), Ruslar için siyah bir üçgen, siyasî mahkûmlar için k›rm›z› bir üçgen, adi suçlular için yeßil bir üçgen. Kamp arazisinde kimlik ißareti olmadan dolaßmak ya da ißaretini belirtilenden farkl› bir yerde taß›mak, mutlak ölüme davetiye ç›karmak demekti. Karß›n›za ç›kacak ilk SS subay› sizi yakalayabilir, yere f›rlat›r, yüzünüze ve gö¤sünüze tekmeler savurur, sonra da gaz odas›na gönderirdi. M. Çirulnitski’nin tan›kl›¤› (1945), Vasilii Grossman & ‹lya Ehrenburg (der.), Çernaya kniga (Kudüs, 1980). 1. "Çal›ßma özgürleßtirir".

6

Auschwitz’de öldürülen Yahudilerin cesetlerinden al›nm›ß ve 1945’te kamp›n boßalt›lmas› s›ras›nda bulunan gözlükler.

59

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM

18 Haziran 1940: General de Gaulle’ün ça¤r›s›.

Toplama kamplar›, bir savaß s›ras›nda muhaliflerin ya da "düßmanlar›n" gözalt›nda tutulmas›na yöneliktir. ‹lk örnekleri Güney Afrika’da Boer Savaß› (1899-1902) s›ras›nda ‹ngilizler taraf›ndan kurulmußtur. Nazi Almanyas› bu kamplar› ölüm yuvalar›na çevirdi.

Ocak 1942: Wannsee Konferans›. Þubat 1943: Fransa’da ZÇH’nin kurulmas›. Nisan 1943: Varßova gettosunda ayaklanma.

n

Toplama kamplar› ve toplu öldürme kamplar›

Toplu öldürme kamplar› ise, 1941 sonbahar›ndan itibaren, tutuklular›n ço¤unlukla getirilir getirilmez yok edilmesi amac›yla kuruldu.

Bal t› k

K uz ey

D eni z i

D eni z i Neuengamme Bergen-Belsen

Ravensbrück Sachsenhausen Chelmno Berlin

Stutthof

Dora Terezin Gross-Rosen

Varßova

Treblinka Sobibor Maydanek

Buchenwald Flossenburg

Prag Struthof-Natzwiller Dachau Strasburg Mauthausen

Belzec

Auschwitz-Birkenau 1942’de “Büyük Reich” Toplu öldürme kamplar› Baßl›ca toplama kamplar›

200 km

Önemli gettolar

Yahudi düßmanl›¤› ve antisemitizm n

Yahudi düßmanl›¤›, Yahudili¤in ve bu dine ba¤l› olanlar›n d›ßlanmas›d›r. Özellikle Haçl› Seferleri’nden sonra, Avrupa’da güç kazanm›ßt›r. Antisemitizm ise, yaßambilimcilerin ve antropologlar›n ›rklar› tan›mlay›p s›n›fland›rmaya baßlad›klar› XIX. yüzy›lda icat edilmiß bir sözcüktür. Bu tarihten itibaren, dine dayal› Yahudi düßmanl›¤›na ek olarak tüm "Sami" ›rk›n›n d›ßlanmas› söz konusu olmußtur.

n

Niyet ve ißlev

Yahudilerin Naziler taraf›ndan yok edilmesi ve "Yahudi sorununa nihai çözüm" uygulamalar›, iki farkl› tarihsel okul taraf›ndan farkl› biçimde yorumlan›r. Bu politikay› temelinde yer alan niyetten hareketle aç›klayan bir okul, Hitler’in niyetinin baß›ndan beri Yahudileri katletmek oldu¤una inan›r. ‹ßlevselci yaklaß›m› benimseyen di¤er okul ise, Hitler’in uygulamalar›n›n siyasal ve askerî koßullar›n yönlendirmesiyle ortaya ç›kt›¤›n› savunur. Günümüzde bu iki okul giderek kaynaß›p tek bir okul olußturma e¤ilimindedir. Buna göre, Hitler’in niyetini gerçekleßtirebilmesi koßullar elverdi¤i için mümkün olabilmißtir.

n

Nazi yanl›lar› ve ißbirlikçiler

Bkz. s. 48.

ÖNEML‹ KISALTMALAR • ZÇH : Zorunlu Çal›ßma Hizmeti. • FGL : Bolßevizme karß› Frans›z Gönüllü Lejyonu.

60

YARARLI B‹YOGRAF‹LER s. 55

s. 53

Heinrich Himmler (1900-1945)

Tito ad›yla tan›nan Josip Broz (1892-1980)

SS birlikleri baßkomutan›.

Yugoslav komünist direnißinin baß›.

belge incelemesi Londra’ya s›¤›nan devlet baßkanlar› (‹ngiliz afißi)

Sorular n 1. Bu afiß neden tarihsel bir belgedir? n 2. Bu afiß General de Gaulle’ün amac›na nas›l hizmet etmiß olabilir? n 3. Savaß s›ras›nda Birleßik Krall›k’›n rolünü inceleyiniz. n 4. Bu afißin bir propaganda malzemesi oldu¤unu gösteriniz.

Müttefik uluslar›n Büyük Britanya’da üslenmiß bulunan liderleri: sol üstten itibaren Hubert Pierlot (Belçika Baßbakan›), Eduard Beneß (Çekoslovakya Baßbakan›), Charles de Gaulle (Fransa generali), II. Yorgos (Yunanistan Kral›), II. Petar (Yugoslavya Kral›), Luxembourg Büyük Düßesi Charlotte, Wladyslaw Sikorski (Polonyal› General), VII. Haakon (Norveç Kral›) ve Hollanda Kraliçesi Wilhelmina.

TAVS‹YELER

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

• Afißler genellikle imza taß›maz. Bu afißin kim taraf›ndan yay›nland›¤›n› bulman›z gerekir (hükümet, siyasal parti, sendika, vb.).

• Afiß de di¤er tarihsel belgeler gibi incelenir.

• Afiß tarihsel bir belgedir.

- Afißin tarihi nedir? Bu bilgi genellikle afißin üzerinde yer almaz. Buradaki afißte, sürgündeki devlet baßkanlar› aras›nda nisan 1941’de tahta geçen Yugoslavya Kral› Petar’›n da bulunmas›, belgenin 1941 ilkbahar›ndan sonraya ait oldu¤unu anlamam›z› sa¤l›yor.

cümle yeterlidir, çünkü metin çabuk okunabilmelidir. Afiße bakt›¤›m›zda, üç ßey hemen gözümüze çarp›yor: Devlet baßkanlar›, Müttefikler, ‹ngiltere.

• Afißin vermeye çal›ßt›¤› mesaj üzerinde düßünün. Bir program›n, bir ideolojinin sunumunu mu içeriyor, yoksa bir durumu, siyasal bir düßman›, özel bir olay› m› bildiriyor? • Afißin kime seslendi¤ini kendi kendinize sorun. Hedef kitle kim? Afiß nereye as›lm›ß?

- Afißi yay›nlayan kim? Buradaki afiß bir ‹ngiliz afißidir; özgür Fransa’n›n baßkan› General de Gaulle de Londra’da sürgünde bulunan devlet baßkanlar›n›n aras›nda yer almaktad›r. - Afiß, General de Gaulle’ün 18 Haziran 1940’da yapt›¤› analizi belgelemektedir. Fransa Müttefiklerin yan›nda savaßa devam edecektir; meßru baßkan› da General de Gaulle’dür. Büyük çabalarla zafere ulaß›lacakt›r. - Hedef kitle ißgal alt›ndaki Fransa’da yaßayan Frans›z halk›d›r, ama bu afiß farkl› dillerde yay›nlanm›ßt›r. Ayn› tarihlerde, ‹ngiliz uçaklar› Fransa topraklar› üzerine el ilanlar› b›rak›yor, direnißçiler kendi ilanlar›n› as›yor ya da duvarlara "zafer" anlam›na gelen V harfini çiziyorlard›. Almanya’n›n ve Vichy hükümetinin propaganda çabalar›n› bast›rmak hedefleniyordu.

- Metin: Afißte kullan›lan metin bir slogan m›? Basit bir

- Resim: Ne tür grafik özellikler kullan›lm›ß? Zafer ißareti olan V harfi, bulutlu bir gökyüzü üzerinde yükseliyor. Müttefiklerin zafer kazanacaklar› anlat›lmak isteniyor. Arka planda Londra’n›n tan›nm›ß an›tlar› göze çarp›yor: Big Ben Saat Kulesi, Saint-Paul Katedrali. • Afiß bir bak›ßta anlaß›lacak biçimde tasarlanm›ßt›r. - Grafik özellikler: V harfinin önemi, devlet baßkanlar›n›n hepsi ayn› boyda resmî portreleri (herbirinin ayn› derecede önemli oldu¤unu vurgulamak için). - Farkl› gerçeklikleri yans›tabilen basit bir baßl›k: Belçika Kral› Belçika’da kald›¤›ndan, afißte Belçika’y› bir bakan olan Hubert Pierlot temsil etmektedir, General de Gaulle 1941’de henüz devlet baßkan› de¤ildir, vs.

61

verilerle çal›ßma Konu: ‹kinci Dünya Savaß›’nda Avrupa Yahudilerinin yok edilmesi Sorular r 1. Belgeleri tan›t›n›z. r 2. Belgelerde verilen bilgileri seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

1

Amerikal› tarihçi Raul Hilberg’in tahminine göre kurbanlar›n say›s›. Ölüm nedenine göre kurbanlar›n say›s› Gettolar

.........................................................

Do¤u Avrupa Gettolar›: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .600.000’den fazla Terezin: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .100.000’den fazla Romanya ve Sovyetler Birli¤i Yahudileri: . . . . . . .100.000’den fazla Aç›k havada toplu infaz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Einsatzgruppen (SS’ler ve polis, Romen ve Alman ordular›; Galiçya, S›rbistan ve di¤er bölgelerdeki infazlar; savaß tutuklular›n›n öldürülmesi) Kamplar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

800.000’den fazla

1.300.000’den fazla

3.000.000’a yak›n

Auschwitz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .1.000.000 Treblinka . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .750.000 Belzec . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .550.000 Sobibor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .200.000 Chelmno . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .150.000 Maydanek-Lublin . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .50.000 Di¤er kamplar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .150.000 Romanya . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .100.000 H›rvatistan ve di¤erleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .50.000’den az TOPLAM: 5.100.000 Ülkelere göre kurban say›s› (1937 s›n›rlar›na göre) Polonya 3.000.000 ’a yak›n Letonya 70.000 Sovyetler Birli¤i 700.000 ’den fazla Yugoslavya 60.000 Romanya 270.000 Yunanistan 60.000 Çekoslovakya 260.000 Avusturya 50.000’den fazla Macaristan 180.000 ’den fazla Belçika 24.000 Litvanya 130.000 ’e yak›n ‹talya (Rodos dahil) 9.000 Almanya 120.000 ’den fazla Estonya 2.000 Hollanda 100.000 ’den fazla Norveç 1.000’den az Fransa 75.000 Lüksemburg 1.000’den az TOPLAM: 5.100.000

2

Sovyetler Birli¤i’nde Einsatzgruppen, 1942.

Raul Hilberg, The Destruction of the European Jews (Chicago, 1961).

Not: Bu konuda kesin rakamlar vermek güçtür. Ço¤unlukla güvenilir olmayan nüfus say›mlar›na dayan›larak, 1940’tan önce farkl› ülkelerde yaßayan Yahudilerin say›s›ndan ç›karma ya da ölüleri toplama yoluyla hesap yap›lmaktad›r. Bugün bütün tarihçiler, dönemin Sovyet arßivlerine ulaßmas› mümkün olmad›¤›ndan Hilberg’in verdi¤i rakamlar›n gerçe¤i yans›tmad›¤›na inanmaktad›r.

62

3

Auschwitz’de, kamp girißinde bir Yahudi konvoyunun gruplara ayr›lmas›, haziran 1944.

Ba lt ›k Kaunas

D e nizi

K uz ey

Vilna

Stutthof

Den iz i

Bialystok

Neuengamme Vis

Ravensbrück BergenBelsen

Treblinka

tul

Sachsenhausen

e

Berlin Ode

r

Chelmno

Elbe

Varßova

Sobibor

Lodz Lublin

Dora Buchenwald

GrossRosen

n Re

Terezin Flossenbürg

Czestochowa Mielec Wroclaw

MaydanekLublin Belzec

AuschwitzBirkenau

Prag

Lvov

1937’de Almanya Struthof Natzwiller

Strasburg

Tuna

Dachau

1942’de “Büyük Reich” Mauthausen

Viyana

Toplu öldürme kamplar› Baßl›ca toplama kamplar› Baßl›ca yurtd›ß› Kommando’lar›

100 km

5

Büyük gettolar

4 Bir cellad›n tan›kl›¤›, 1961.

Adolf Eichmann ve ‹srail polisinden Avner Less aras›nda geçen, Wansee Konferans› (Ocak 1942) ile ilgili söyleßi. AVNER LESS: Heydrich1 diyor ki: "Nihai çözüm çerçevesinde, Yahudiler [...] Do¤u’da kullan›lmal›d›r. Çal›ßmaya uygun Yahudiler, kad›nlar ve erkekler ayr›lmak suretiyle, uzun konvoylar halinde çal›ßmaya gönderilecektir. Kußkusuz, içlerinden büyük bölümü bu ißlem s›ras›nda do¤al eleme yoluyla ortadan kalkacakt›r." Burada "do¤al eleme" ile ne anlat›lmak isteniyor? [...] ADOLF EICHMANN:2 "Do¤al eleme" bizim aram›zda her zaman kulland›¤›m›z bir terimdir [...], do¤al ölümü anlatmak için kullan›lan teknik bir terim. Terezin’de, örne¤in, insanlar do¤al ölümle öldüklerinde ben de bu terimi kulland›m [...], bu "do¤al eleme" idi. A. L.: Peki, ben yaln›zca bu konuya aç›kl›k getirmek istiyorum. Bir insandan zorlu fiziksel bir çal›ßma beklenirse ve buna karß›l›k yeterince yemek verilmezse, o kadar zay›flar ki sonunda kalp krizi geçirir, diyebiliriz! A. E.: Elbette, böyle durumlarda Do¤u’daki yetkililer bunu "do¤al ölüm" olarak bildirirlerdi [...]. A. L.: Burada, sekizinci sayfan›n ilk paragraf›nda, Heydrich devam ediyor: "Bu koßullarda hayatta kalanlara uygun biçimde muamele edilmelidir. Hayatta kalanlar hiç tart›ßmas›z türün en dayan›kl› bölümüdür ve özgür kald›klar› takdirde Yahudilerin yeniden do¤ußunun tohumlar›n› atacak do¤al seçkiyi temsil etmektedir." Buradaki "uygun biçimde muamele etmek" ne anlama geliyor? A.E.: Bu, bu, bu fikir Himmler’indi... "Do¤al seçki", onun tak›nt›s›yd› "do¤al seçki". A. L.: Evet, ama bunlar burada ne anlama geliyor? A. E.: "Öldürmek", "öldürmek" demek, kußkusuz. 1. Reinhard Heydrich (1904-1942), Himmler’in yard›mc›s›, ißgal alt›ndaki bölgelerde görev yapan Gestapo’nun komutan›, Bohemya-Moravya bölgesinde "Reichsprotektor". Çek direnißçiler taraf›ndan 1942’de öldürüldü. 2. Adolf Eichmann (1906-1962), Yahudilerin toplu öldürülmesinden sorumlu üst düzey Nazi görevlisi, Heydrich’in yard›mc›s›. Arjantin’e s›¤›nan Eichmann, ‹srail gizli servisinin ajanlar› taraf›ndan kaç›r›ld›, 1961’de ‹srail’de yarg›land›, ölüm cezas›na çarpt›r›ld› ve cezas› 1962’de infaz edildi.

Toplama kamplar› sistemi.

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1

r Soru 2

- Belgelerden hangileri ‹kinci Dünya Savaß› y›llar›na, hangileri savaß sonras›na aittir?

- Naziler Avrupa Yahudilerini ortadan kald›rmak için hangi yöntemlere baßvurdular?

- Belgelerin içerdi¤i bilgilerden hangileri tarihsel olarak güvenilir bilgilerdir?

- Holokostun gerçekleßtirilmesinde kullan›lan yöntemlerden hangileri daha öldürücü oldu?

- Gelecekte tarihçilerin araßt›rmalar›yla de¤ißikli¤e u¤rayabilecek bilgiler hangileridir?

- Holokost hangi ülkelerde yap›ld›? Hangi ülkeler bunun d›ß›nda b›rak›ld›? - Yahudilerin ortadan kald›r›lmas›n›n ne gibi dramatik sonuçlar› oldu?

TAVS‹YELER • Aßa¤›daki konular hakk›nda bilgi toplay›n: - 1942 Wansee Konferans›; - Eichmann davas›n›n görüldü¤ü dönemde ‹srail devleti (14. Konu); - Auschwitz’de uygulanan "seçki" ve gaz odalar›. • Haritay› inceleyin: Kamplar›n ve Kommando’lar›n Almanya’daki yo¤unlu¤u göz önünde bulunduruldu¤unda, Alman halk›n›n toplama kamplar›n›n varl›¤›ndan haberdar olmamas› mümkün müdür?

63

KONU

3 ‹kinci Dünya Savaß›’nda Türkiye A tatürk’ün ölümü, genç Türkiye Cumhuriyeti için bir hayli sars›c› olmußsa da, ülke bu üzücü olay› siyasal bunal›ma düßmeden atlatm›ßt›. ‹smet ‹nönü’nün cumhurbaßkanl›¤›nda normal hayat sürmüß, 1939’un mart ay›nda genel seçimler yap›lm›ßt›. Temmuz ay›nda Hatay resmen Türkiye’ye kat›lm›ß ve bu olay yeni bir iyimserlik havas›n›n esmesine neden olmußtu. Öte yandan, yavaß ve alçakgönüllü boyutlarda da olsa, 1932’den beri süren iktisadi büyüme, II. Beß Y›ll›k Sanayi Plan›’n›n uygulamaya konmas›yla devam edecek gibi gözüküyordu. Ancak, II. Dünya Savaß›’n›n patlak vermesiyle birlikte ülke çok zor bir duruma düßtü. Türkiye, yaklaß›k alt› y›l boyunca hem tüm komßular›n›n sürüklendi¤i savaßtan kendini korumaya çal›ßacak, hem de son derece olumsuz dünya koßullar›nda gittikçe keskinleßen ekonomik sorunlar›na çözüm aramak zorunda kalacakt›. n Savaß boyunca Türk d›ß politikas›n›n temel ilkeleri neler olmußtur? n Savaß s›ras›nda Türkiye’de görülen ekonomik daralman›n nedenleri nelerdir?

KONUNUN PLANI I. Savaß›n d›ß›nda kalma çabalar› II. Türkiye’den savaßa bak›ß III. Seferberli¤in bedeli IV. Toplumsal sorunlar • Unutmayal›m • Belge incelemesi: Üçlü ‹ttifak, 19 Ekim 1939 • Verilerle çal›ßma: Varl›k Vergisi 1-3 Eylül Almanya’n›n Polonya’ya sald›rmas› Fransa ve ‹ngiltere’nin Almanya’ya savaß ilan› 23 A¤ustos Alman-Sovyet Pakt›

18 Mart ‹talya’n›n savaßa girmesi

21 Haziran Barbarossa Harekât›

25 Ocak 1939 Refik Saydam Hükümeti

(D›ßißleri Bakan› Numan Menemencio¤lu; 15 Haziran 1944’ten sonra: Hasan Saka)

1940 19 Ekim Üçlü ‹ttifak

18 Ocak Milli Korunma Kanunu

1941 18 Haziran Türk-Alman Sald›rmazl›k Pakt›

1942

1943 11 Kas›m Varl›k Vergisi 30 Ocak-1 Þubat Adana Konferans›

64

6 Haziran Normandiya ç›karmas›

9 Temmuz 1942 Þükrü Saraco¤lu Hükümeti

(D›ßißleri Bakan›: Þükrü Saraco¤lu)

1939

31 Ocak Stalingrad’da Alman yenilgisi

7 Ekim Almanya’n›n Romanya’y› ißgali 28 Ekim ‹talya’n›n Yunanistan’a sald›rmas›

1944 6 Nisan Toprak Mahsulleri Vergisi

1945

4-6 Aral›k 18-20 May›s Kahire Turanc›lar›n görüßmeleri yarg›lanmas›

Hukuk-u düvel [Uluslararas› hukuk].

1

Cemal Nadir (Güler), Karikatür Albümü II (‹stanbul, 1939).

2 Ramiz (Gökçe), Karikatür dergisinin kapa¤›, 17 Nisan 1941.

Dünya: – Çanakkale ile baßa ç›kamad›lard›, bu çelik kaleye kim karß› ç›kabilir ki!..

65

I. Savaß›n d›ß›nda kalma çabalar› S

Ö

Z

L

Ü

A. Savaß baßlarken

K

n Savaß ç›kt›¤›nda, Türkiye baz› antlaßmalarda taraft›. Bunlar›n ilki, 1925’te SSCB ile imzalanan ve yürürlükte kalma süresi 1935’te on y›l uzat›lan Türk-Sovyet Dostluk ve Sald›rmazl›k Antlaßmas›’d›r. Daha sonra, 1934’te imzalanan ve Türkiye’nin yan›s›ra Romanya, Yugoslavya ve Yunanistan’› kapsayan Balkan Antant› gelir. Bu antlaßma, Balkanlar’da bar›ß› güvenceye al›yor, bölge d›ß›ndan gelebilecek bir sald›r›ya karß› ortak bir savunma plan› öngörmüyordu. Bu tür bir baßka antlaßma, Irak ve ‹ran ile 1937’de imzalanan Sadabat Pakt›’d›r. Bu antlaßmayla iyi komßuluk ilißkileri pekißtiriliyor, üç ülkenin baßka ülkelerle olan sorunlar›nda tarafs›zl›k öngörülüyordu.

* Manda * Alman - Sovyet Pakt›

Ülkeler itibariyle Türkiye'nin ihracat› (%) 1939

1938 1937

1936

1935

1934

1933 0

10

20

30

40

50

60

Ülkeler itibariyle Türkiye'nin ithalat› (%)

Belge 3, 4 ve 5

n Savaß baßlamadan önce yap›lan son önemli antlaßma, 23 A¤ustos 1939’da Moskova’da imzalanan Alman-Sovyet Pakt›*’d›r. Bu pakt imzaland›¤›nda, Türkiye ve SSCB, aralar›ndaki so¤uklu¤u ortadan kald›racak yeni bir antlaßma için görüßme halindeydiler. Türkiye’nin Fransa ve Birleßik Krall›k ile ittifak aray›ßlar› da sürüyordu. Aniden ortaya ç›kan Alman-Sovyet antlaßmas› Türkiye’yi zor bir durumda b›rakt›. Savaß istemeyen Türkiye’nin, hem SSCB ve Almanya’y› kendilerine karß› düßmanca bir tutumu olmad›¤›na ikna edebilmesi, hem de Fransa ve Birleßik Krall›k’a, olas› bir çat›ßma durumunda SSCB’ne karß› savaßmayaca¤›n› kabul ettirebilmesi gerekiyordu. Bu aßamada Türkiye’ye zorluk ç›karan SSCB oldu. Montreux Antlaßmas›’nda de¤ißiklik yap›lmas›nda direnen ve Türkiye’nin sald›r›ya u¤ramas› durumunda yard›m etme konusunda isteksiz olan SSCB ile anlaßma sa¤lanamad›.

1938 1937

1936

1935

1934

1933 0

10

20

Almanya ABD Fransa

30

40

50

60

Birleßik Krall›k ‹talya SSCB

Kaynak: ‹statistik Göstergeler, 1923-1998 (Ankara, 2000).

1933-1939 y›llar› aras›nda ülkeler itibariyle Türkiye’nin d›ß ticareti.

66

n Türkiye’nin bu göreli güven ortam›nda gördü¤ü tek tehlike, Akdeniz’de yay›lma isteklerini pek saklamayan ‹talya’yd›. Bu nedenle, 1932’de Milletler Cemiyeti’ne giren Türkiye, 1920’lerde mesafeli davrand›¤› Fransa ve Birleßik Krall›k ile ilißkilerini gelißtirmeye baßlam›ßt›. Bu yak›nlaßman›n ilk sonucu, Türkiye’nin Bo¤azlar› silahland›rmas›n› mümkün k›lan, 1936’da imzalanan Montreux Antlaßmas›’d›r. Bu yak›nlaßmay› ‹ngilizlerle Frans›zlar da istiyorlard›. ‹ngilizlerin bunu istemesinin önemli bir nedeni, Türk d›ß ticaretinde en büyük paya sahip olan Almanya’n›n, art›k kaç›n›lmaz gibi görünen savaßta Türkiye’yi kendi saf›na çekebilece¤i korkusuydu. Ayn› kayg›yla hareket eden Fransa, Hatay konusunda Türkiye’nin isteklerini tatmin eden bir yol tuttu. Fransa’n›n, Milletler Cemiyeti’nden alm›ß oldu¤u Suriye manda*s›n› tek baß›na bozabilmesinin nedeni, o dönemde Türkiye’den yana baßka beklentilerinin olmas›d›r. Nitekim, savaß baßlad›ktan sonra yap›lm›ß ilk büyük antlaßma olan Üçlü ‹ttifak’a ilißkin ilk fikirleri de, 1938 sonbahar›nda Frans›zlar öne sürmüßtür. Ancak, bu ittifak›n haz›rl›k çal›ßmalar›, Türkiye’nin Birleßik Krall›k ile Fransa’ya yaklaßmas›ndan tedirgin olan ve Bo¤azlar›n statüsünde ayr›cal›kl› bir konum istedi¤i için Montreux Antlaßmas›’n› be¤enmeyen SSCB’ni Türkiye’ye karß› so¤uk davranmaya itti.

B. Üçlü ‹ttifak

1939

1

Belge 1 ve 2

n SSCB ile yeni bir anlaßma sa¤lanamamas› Türkiye’yi kayg›land›rmakla birlikte korkutmam›ßt›. Bunun nedeni, Fransa ve Birleßik Krall›k ile 19 Ekim 1939’da Ankara’da imzalanan ve Türkiye’nin sald›r›ya u¤ramas› durumunda bu iki ülkenin etkin yard›m›n› sa¤layan Üçlü ‹ttifak’t›r. Bu ittifak yolunda 1938 sonlar›nda yap›lan ilk görüßmeler, ittifaktan çok ißbirli¤i öngörüyordu. Ancak, ‹talya’n›n 1939 nisan›nda Arnavutluk’a sald›rmas›, Türkiye’nin Akdeniz’de savaß korkusunu körükleyerek, ittifak konusunda ›srar etmesine neden oldu. Frans›zlarla ‹ngilizler, Türkiye ile askeri bir ittifak istemekle birlikte, Türkiye’nin ßart koßtu¤u para ve savaß malzemesi yard›m› konusunda zorlan›yorlard›. Türkiye ise, ordusunun savaßa haz›r olmad›¤›n› öne sürerek, kendisi bir sald›r›ya u¤ramad›kça savaß d›ß›nda kalmak istiyordu. Ayr›ca, Frans›z ve ‹ngilizlerle savaßta olan Almanya, Türkiye’nin en çok ihracat yapt›¤› ülkeydi. Sonuçta Üçlü ‹ttifak, Türkiye’nin savaßa girmesini, savaß›n Akdeniz’e s›çramas› veya Fransa ve Birleßik Krall›k’›n güvence vermiß olduklar› Romanya ve Yunanistan’›n sald›r›ya u¤ramalar› koßullar›na ba¤lad›. Ayr›ca Türkiye, SSCB’ne karß› savaßmayacakt›.

3

2

Türk ordusu Hatay’da, haziran 1939.

Saraço¤lu’nun a¤z›ndan Moskova görüßmeleri.

Moskova Müzakereleri çok çetin oldu. En mühim müzakere Stalin’in de bulundu¤u gün oldu. Beß saat sürdü. ‹ptida Molotof söz ald›. Birçok sualler sordu. Sonra Stalin söz ald›. En ziyade dikkat etti¤i iki nokta: Almanya ile harbe girmek istemiyor, Bo¤azlar meselesini Türkiye ile Rusya’n›n kendi aralar›nda konußmalar›n› istiyor. Almanya Balkanlar’a hücum ederse, Rusya kar›ßmamak, Bo¤azlar meselesinin Türkiye’ye verece¤i selâhiyetlerin tatbik ßekli ne olaca¤› hakk›nda Türkiye plan›n› ö¤renmek istiyor. ‹tiraz ettik. ‹tiraz›m›z› kabul etmiß gibi göründükleri halde sonradan hep ayn› noktalar meydana ç›km›ßt›r. Bilhassa Bo¤azlar meselesi üzerinde çok ›srar gösteriyorlar. Biz müzakerenin ink›ta›n› söyledi¤imiz halde onlar ileride yine konußmak ümitlerini bir türlü a¤›zlar›ndan eksik etmediler. Has›l olan intiba ßudur: Ruslar harbe girmek istemiyorlar... Ruslar, garpteki muharebenin henüz ciddî bir safhaya girmedi¤ini düßünerek Almanlar›n âdetâ ‹ngiltere ve Fransa taraf›ndan kendileri üzerine sevkedilmesi ihtimalinden endißededirler. As›m Us, Hat›ra Notlar›, 1930-1950 (‹stanbul, 1966).

4

Üçlü ‹ttifak’›n imzalanmas›, 19 Ekim 1939.

Soldan sa¤a: General Sir Archibald Wavell, General Maxime Weygand, Fransa’n›n Ankara Büyükelçisi René Massigli, Baßbakan Refik Saydam, Birleßik Krall›k’›n Ankara Büyükelçisi Sir Hughe Knatchbull-Hugessen.

5

Bas›nda Üçlü ‹ttifak.

... Türkiye’nin ‹ngiltere ve Fransa ile akdetti¤i bu muahede, Akdeniz’de ve Türkiye’nin emniyet sahas› olan bölgelerde sulhu korumak aç›k maksad›yla ve yaln›z bu maksatla karß›l›kl› yard›m taahhütlerinden ibaret bulunuyor. Bu karß›l›kl› yard›m muahedesinin bariz 2 karakteri vard›r: 1. Muahede, hiçbir devlete karß› olmayarak yaln›z tedafüî mahiyettedir. 2. Bu muahedenin tazammun etti¤i hükümler aras›na Türkiye’nin bu yüzden büyük ßimal komßumuz Sovyet Rusya ile müsellah bir ihtlâfa gitmek mecburiyetinde kalmayaca¤›na ait sarih bir ihtiraz kayd› konmußtur. Akdeniz ve Yak›nßark emniyetlerinin bu iki ßartla teminat alt›na al›nm›ß olmas› elbette ve ancak ehemmiyetli bir sulh eseri say›lmal›d›r. ... Kendileriyle karß›l›kl› yard›m pakt› akdetti¤imiz iki büyük devletin Avrupa ßimalinde büyük bir devletle harp halinde bulunmalar›na ra¤men, Türkiye için vaziyetin hiçbir memleket ve millete karß› husumet manas›n› asla tazammun etmeyen mahiyetine elbette dikkat edilecektir... ... Milletlerin emniyet ve selâmetleri yaln›z temenni ile temin olunamad›¤› içindir ki bu tedafüî tedbirlere müracaat olunmußtur... Baßlayan harbin Polonya’y› ßimdiki halde dünya haritas›ndan silmekle meydana ç›kan fecî garabeti, bütün milletleri kendi hayat ve selametleri bak›m›ndan büyük endißelerin derin ›zd›raplar› içinde yaßat›yor. Milletler aras›nda bütün tarihin kaydetmedi¤i dehßetli bir buhran hüküm sürmekte ve insan medeniyeti y›k›l›p yok olmakla ayakta durabilmek gayreti aras›nda mahßerî bir hayat geçirmektedir. Kuvvetle hak aras›ndaki bu çarp›ßmay› tehdit ederek insanl›¤› muhtaç oldu¤u salim ve sa¤lam yeni nizam› içinde normal hayata kavußturmak, bugünün en büyük vazifesini teßkil etse gerektir. Bu müthiß günlerin her an gelebilmesi ihtimali karß›s›nda biz Türkler, yeni müttefiklerimiz ‹ngilizler ve Frans›zlarla kendi emniyet sahalar›m›z›n selâmetini temine azmetmiß bulunuyoruz. Yunus Nadi, "Türkiye ile ‹ngiltere ve Fransa aras›nda...", Cumhuriyet, 20 Birinciteßrin [Ekim] 1939.

67

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Vichy Hükümeti

C. Savaß kap›y› çal›yor

Belge 1 ve 2

n ‹talya, 18 Mart 1940’ta Fransa ve Birleßik Krall›k’a savaß ilân edince, Türkiye’nin de savaßa girmesi gündeme geldi. Müttefiklerinin ›srarlar›na karß›n Türkiye, Üçlü ‹ttifak metnini kullanarak, savaßa girmekten kaç›nd›. Türkiye’nin gerekçeleri, müttefiklerinin henüz gereken askerî yard›m› yapmad›klar› için ordusunun haz›r olmad›¤› ve savaßa girmesi durumunda SSCB’nin kendisine karß› harekete geçme olas›l›¤› bulundu¤u idi. Türkiye’nin bu tutumu, Fransa’n›n haziran ay›nda savaß d›ß› kalmas› üzerine daha kolay savunulabilir bir duruma geldiyse de, ‹ngilizler, Türkiye’nin savaßa girmesi konusundaki ›srarlar›n› sürdürdüler. n ‹talya’n›n ekim ay›nda Yunanistan’a sald›rmas› da, Üçlü ‹ttifak’a göre, Türkiye için savaßa girme gerekçesiydi. Ancak Türkiye, gene ayn› nedenlerle savaßa girmekten kaç›nd›. Ama bu sefer Birleßik Krall›k pek ›srarc› davranmad›, çünkü ordusunun zaten zay›f oldu¤unu bildi¤i Türkiye’yi, gerekirse, nazik bir duruma düßmüß olan Ortado¤u’da kullanmay› ye¤liyordu. Nitekim Suriye, Almanlarla ißbirli¤i yapan Vichy Hükümeti*’nin elindeydi.

B‹YOGRAF‹ 1

‹smet ‹nönü (1884-1973) Harp Akademisi’ni 1906’da bitirerek orduya kat›lan ‹nönü, parlak bir kurmay subay olarak ßöhret yapm›ßt›r. Yemen ‹syan›’nda, Balkan Savaß›’nda ve Birinci Dünya Savaß›’nda çeßitli görevlerde bulundu. Millî Mücadele’de Bat› Cephesi komutanl›¤› yapt›. Bu savaß› bitiren Mudanya B›rak›ßmas›’nda gösterdi¤i baßar›dan ötürü d›ßißleri bakan› oldu ve yeni Türkiye’yi Lozan’da temsil etti. Cumhuriyet’in ilân›ndan sonra bir y›la yak›n baßbakanl›kta kald›. 1925 mart›nda yeniden baßbakan oldu ve bu görevini 1937’ye kadar sürdürdü. Atatürk’ün ölümünden sonra Türkiye’nin ikinci cumhurbaßkan› seçilen ‹nönü, Türkiye’ nin ‹kinci Dünya Savaß›’na girmemesinde, hiç kußkusuz, en önemli etmendir. Baz›lar›nca aß›r› ihtiyatl›l›kla eleßtirilen ‹nönü, Birinci Dünya Savaß›’n›n kay›plar›n› en iyi bilenlerin baß›nda geliyordu ve karakteri gere¤i, savaß›n ancak kaç›n›lmaz oldu¤u zaman seçilebilecek bir yol oldu¤u kan›s›ndayd›. ‹kinci Dünya Savaß› s›ras›nda uygulanan iktisat politikalar› dolay›s›yla eleßtirilen ‹nönü’nün, "Bizi ekmeksiz b›rakt›n!" suçlamas› karß›s›nda kendini, "Ama babas›z b›rakmad›m!" sözleriyle savundu¤u söylenir. (Ayr›ca bkz. s. 290)

68

n 1941 ilkbahar›nda, Türkiye’nin durumu daha da zorlaßt›. Mart ay›nda Bulgaristan’›n Mihver’e kat›lmas›ndan sonra Almanya, Yugoslavya ve Yunanistan’› ißgal ederek Türkiye s›n›rlar›na dayanm›ßt›. Öte yandan, nisan baß›nda Irak’ta ‹ngilizlere karß› bir darbe yap›lm›ß ve darbeciler Almanya ile ilißki kurmußtu. Darbecilere yard›m etmek isteyen Almanya, Türkiye topraklar›ndan geçiß izni için Ankara’y› s›k›ßt›rmaya baßlad›. Türkiye bu zor durumdan, ‹ngilizlerin may›s sonlar›nda Irak’a yeniden egemen olmalar›yla kurtuldu ama, Trakya s›n›r›nda tehlike hâlâ sürüyordu. n Balkanlar’daki Alman üstünlü¤ü, Türkiye’nin Almanya ila SSCB aras›nda ikinci bir Polonya olmaktan korkmas›na yol açm›ßt›. Ancak, Bulgaristan’›n Mi¤fer saflar›na kat›lmas›, SSCB’nin politikas›n› de¤ißtirmesine yol açt›. ‹ngiliz diplomasisinin de yard›m›yla ani bir gelißme yaßand› ve 25 Mart 1941’de Türk-Sovyet Sald›rmazl›k Bildirisi yay›nland›. Ne var ki bu gelißme, Türkiye’yi ortak bir Alman-Sovyet sald›r›s› korkusundan tam olarak kurtarmam›ßt›. Almanya ise, Barbarossa Harekât›’na girißmeden önce Türkiye ile ilißkilerini sa¤lamlaßt›rmak niyetindeydi. Irak darbesi s›ras›nda Almanya, Türkiye’yi Mi¤fer saf›na çekmeye çok çal›ßt›. Korkular›n› artt›ran bu çabalar› Türkiye, Üçlü ‹ttifak’a ayk›r› bir girißimde bulunmayaca¤›n›, ancak istenirse Almanya’ya karß› da düßmanca bir girißimde bulunmayaca¤›na ilißkin garanti verebilece¤ini ileri sürerek karß›lad›. Sonunda, 18 Haziran 1941’de Türk-Alman Sald›rmazl›k Pakt› imzaland›. Gene de Türkiye, ancak üç gün sonra, Almanya’n›n SSCB’ne sald›rmas›ndan sonra rahat bir nefes alabildi.

D. Son çabalar

Belge 3, 4 ve 5

n Türkiye’nin savaßa girmesi yönündeki bask›lar, kuzeyinde süren savaßta Sovyetlerin üstün konuma gelmesi üzerine yeniden artt›. Müttefiklerin, özellikle de Stalin’in Almanya’ya karß› ikinci bir cephe açma istekleri, 1943 baßlar›nda Türkiye’nin savaßa girmesini gündeme getirdi. Ancak, Adana’da ‹nönü’yle bulußan Churchill, gene Ankara’n›n silâh ve cephane iste¤iyle karß›laßt›. Türkiye’nin bu istekleri henüz tam anlam›yla karß›lanmam›ßken, y›l sonuna do¤ru bask›lar daha da artt›. Churchill ve Roosevelt ile bulußmak üzere Kahire’ye davet edilen ‹nönü, savaßa girmeyi aral›k 1943’te ilke olarak kabul etmek zorunda kald›. Ama bu karar da, silâh ve cephane deste¤inin yeterli olmamas› gerekçesiyle Türkiye taraf›ndan sürüncemede b›rak›ld›. Bunun bir nedeni, SSCB’nin, Türkiye’nin savaßa girmesini isterken, di¤er müttefiklerinin de Balkanlar’a müdahale etmesini istemiyor olmas›yd›. Yani Türkiye, Almanya’n›n savaß kapasitesi kadar, SSCB’nin niyetlerinden de çekiniyordu. n Türkiye’nin savaßa girmeme konusundaki ›srarl› tutumu, Müttefiklerle olan ilißkilerinde 1944 bahar›nda gerginli¤e yol açt›. Müttefiklerin Normandiya ç›karmas›na kadar geçen sürede Türkiye, hem Almanya ile ticaret ilißkilerine son vermeye, hem de Bo¤azlardan geçen Alman gemilerinin denetlenmesinde daha sert davranmaya zorland›. Kendisine, savaßa girmezse bar›ß görüßmelerinde de bir rolü olamayaca¤› tarz›nda tatl›-sert uyar›larda bulunulan Türkiye, savaß›n art›k Müttefikler taraf›ndan kazan›laca¤›n›n belli oldu¤u bir dönemde, yaln›z kalma tehlikesiyle karß›laß›yordu.

2

Savaß karß›s›nda Türkiye’nin durumu.

Geçen içtima devresini açarken, harp karß›s›ndaki vaziyetimizi izah etmißtim. Cumhuriyet Hükümeti’nin haricî siyasetinde, geçen seneden beri bir tebeddül vâkî olmam›ßt›r. Bunun en birinci sebebi, o siyasetin, siyasî istiklal ve mülkî tamamiyetimizin mahfuziyetini esas tutmas› ve hadiselerin seyrine göre tahavvül eden haris emeller ile alâkadar bulunmamas›d›r. Hükümetiniz muhtelif vesilelerle size arzetmißtir ki, Türkiye’nin, hudutlar› haricinde bir kar›ß toprakta gözü, bir hakk› ihlâle niyeti yoktur. Bize, emniyetimize, o emniyetle müteradif olan hayatî menfaatlerimize tecavüz niyetinde olmayan hiçbir Devlet, bizim siyasetimizden endiße ve bizi, hakk›m›z›n mahfuziyetini istedi¤imizden dolay›, muaheze edemez. Muhterem arkadaßlar; Bizim harp harici vaziyetimiz, bize karß› ayn› iyi niyeti gösteren ve tatbik eden bütün Devletlerle en normal münasebetlere mani de¤ildir. Kezalik, harp harici vaziyetimiz, bizim topraklar›m›z›n, deniz ve havalar›m›z›n muharipler taraf›ndan birbiri aleyhine kullan›lmas›na istisnas›z olarak manidir ve biz muharebeye girmedikçe kati ve ciddi olarak mani kalacakt›r. Arkadaßlar; Son zamanlarda harp harekât› baz› yeni vesilelerle dikkate ßayan inkißaflar gösterdi. Sükûn ve selameti bizim için çok ehemmiyetli olan emniyet saham›z›n içinde dostumuz ve komßumuz Yunanistan maalesef bugün harbe sürüklenmiß bulunuyor. Bundan do¤an vaziyeti, müttefikimiz ‹ngiltere Hükümeti’yle müßtereken tetkik ve mütalâa etmekteyiz. [...] Sovyet Rusya ile aram›zda yirmi seneye yak›n bir mazisi olan itimatl› münasebetler, her ikimize de atfedilemeyecek olan buhranlar geçirdikten sonra esas olan dostane mahiyetini tekrar elde etmißtir. Bunu memnuniyetle kaydetmek isterim. Türkiye-Sovyet münasebetleri dünya siyasetinin îvicaclar› içinde baßl›baß›na bir mevcudiyettir ve memleketlerimiz di¤er tesirattan müstakil bir surette bu mevcudiyeti devam ettirmek ›st›rar›ndad›r. Bu siyaset, böyle telâkki edildikçe, iki taraf menfaati için dünkü verimini yar›n da verir, kimsenin zarar›na olmayarak yaln›z memleketlerimizin nefîine ißler kanaatindeyiz.

3

‹nönü ve Churchill Adana’da, ocak 1943.

4

Türkiye savaßa girseydi ne olurdu?

[Adana görüßmeleri s›ras›nda] Ankara genel kurmay›n›n akl›n› kurcalayan noktalar, askeri dan›ßmanlar›m›z›n 1940 bahar›ndaki görüßmelerde gözlemlediklerinin ayn›yd›; yani Türk ordusunun kalk›ßaca¤› tüm harekâtlarda Müttefik güçlerinin etkin deste¤i bekleniyordu. Bu tutum, Washington ve Londra’n›n niyetlerinden ya da samimiyetinden kußku duyuldu¤u anlam›na gelmiyordu; ancak, hem ortada Müttefiklerin maddi aç›dan zaaflar› oldu¤unu gösteren baz› örnekler vard›, hem de Mareßal Çakmak kendi ordusunun zaaflar›n›n bilincindeydi. Nitekim, 1943 sonbahar›nda hava hakimiyeti hâlâ ellerinde olan Almanlar›n, ‹ngiliz birliklerini, ‹talya’n›n teslim olmas›ndan sonra ç›kt›klar› ‹stanköy, ‹leryos ve Sisam adalar›n› nas›l birkaç hafta içinde boßaltmak zorunda b›rakt›klar›n› gördük. Bu durumu aç›kyüreklilikle de¤erlendiren Churchill de, an›lar›nda, "Ege adalar›nda olanlardan sonra, Türkleri aß›r› ihtiyatl› olmakla suçlayamay›z" demißtir. [...] E¤er ‹smet ‹nönü, 1944 ilkbahar›nda savaßa girmeye ikna edilmiß olsayd› ne olurdu? Bakanlar›, Moskova’dan gelecek istenmeyen yard›m› geri çevirebilecekler miydi? Hiç sanmam. Stalin’in, Marmara Denizinde üs talep edebilmek için gayet sa¤lam nedenleri olacakt›. [...] ‹ngiltere baßbakan› bir y›l sonra Potsdam’da Montreux Antlaßmas›’n›n gözden geçirilmesini onaylar, Sovyetler Birli¤i de Akdeniz’e rahatça ç›kard›. Peki Türk devletine ne olurdu? Bilindi¤i gibi Stalin, Potsdam’da Sovyetler Birli¤i’nin kurtard›¤› ülkelerde hegemonya kuraca¤› söylentilerini protesto ederek, tam tersine bu ülkelerde faßist partiler d›ß›ndaki tüm partilerin kat›laca¤› serbest seçimlerle olußacak hükümetlerin yönetti¤i güçlü ve ba¤›ms›z devletler kurulmas›n› istedi¤ini söylemißtir. Bu güzel sözlerin yorumunu bir de Polonyal›larla Macarlardan dinlemek gayet ibret verici olur. René Massigli [Fransa’n›n Ankara Büyükelçisi, 1939-1940], La Turquie devant la Guerre: Mission à Ankara 1939-1940 (Paris, 1964).

Aziz arkadaßlar; Önümüzde insaniyet için uzun ›zd›rap devreleri olmak mümkün, hatta muhtemeldir. Bu devre esnas›nda hayatî menfaatlerimize karß› hassas bulunurken dostluklar›m›za ve ittifaklar›m›za vefal› kalaca¤›z. ‹ngiltere’nin zor ßartlar içinde kahramanca bir mevcudiyet harbi içinde bulundu¤u bir zamanda onunla olan ittifak ba¤lar›m›z›n sa¤lam ve sars›lmaz oldu¤unu söylemek benim için bir borçtur. Cumhurbaßkan› ‹smet ‹nönü’nün TBMM’nin 6. Dönem 2. Yasama Y›l›n› aç›ß konußmas›, 1 Kas›m 1940.

Türkiye’nin hem "harp harici" olmas› hem de "müttefikleri" olmas› ne anlama geliyor?

5

‹nönü, Churchill ve Roosevelt Kahire’de, aral›k 1943.

69

II. Türkiye’den savaßa bak›ß S

Ö

Z

L

Ü

* Turanc›lar * Lobi

K

A. Korkular

Belge 1 ve 2

n Avrupa’da savaßa do¤ru gidildi¤inin daha 1930’lar›n ortalar›nda bilincinde olmas›na karß›n Türkiye, savunmas›n› sa¤lama almak için o zaman›n dar imkânlar›yla pek bir ßey yapamam›ßt›. Türkiye’nin silahl› kuvvetlerini dönemin normlar›na göre modernleßtirmeye çal›ßmas›, hem bütçesinin takat›n› aßard›, hem de girißmiß oldu¤u ekonomik büyüme çabas›n› sekteye u¤rat›rd›. Bu yüzden, Avrupa’da savaß baßlad›¤›nda Türk ordusunun savaß kapasitesinin Cumhurbaßkan› ‹smet ‹nönü’yü de Genelkurmay Baßkan› Mareßal Fevzi Çakmak’› da tatmin etmedi¤i biliniyordu. Özellikle Polonya’n›n çok k›sa bir sürede Almanya taraf›ndan saf d›ß› b›rak›lmas› üzerine Türkiye, Üçlü ‹ttifak’a giden yolda askerî yard›mlar konusunda çok duyarl› davrand›. Nitekim Üçlü ‹ttifak’a özel bir antlaßma eklenerek, Fransa ve Birleßik Krall›k’›n Türkiye’ye savaß gereçleri temin etmesi sa¤land›. Buna karß›n Türkiye, savaß›n çeßitli evrelerinde müttefiklerinden ald›¤› savaßa kat›lma ça¤r›lar›n› hep askerî olanaks›zl›klar› ileri sürerek geri çevirdi. Öte yandan, olas› bir sald›r›ya karß› büyük bir ordu, çok masrafl› olmas›na karß›n sürekli haz›r tutuldu.

B. Sempatiler

Belge 3, 4 ve 5

n Savaß baßlad›¤›nda, Almanya’n›n askeri gücü sayesinde savaß› kazanaca¤›, dolay›s›yla da Türkiye’nin yanl›ß bir seçim yapt›¤› kan›s›nda olanlar›n say›s› az de¤ildi. Fransa’n›n 1940 ilkbahar-yaz aylar›nda çökmesinden sonra bunlar›n say›s› daha da artt›. Ancak, Türkiye’den bak›ld›¤›nda en büyük tehlike olarak görülen ‹talya’n›n 1940 ilkbahar›nda Almanya yan›nda savaßa girmesi, bu durumu biraz olsun dengeledi. ‹talya’n›n daha sonra Yunanistan karß›s›nda yenilgiye u¤ramas› da, Türkiye’de genelde hoßnutlukla izlenen bir gelißme oldu. n Almanya’n›n Balkanlar› ele geçirmesinden sonra Alman hayranl›¤›na bir de Almanya korkusu eklendi. Türk-Alman Sald›rmazl›k Pakt›’n›n imzalanmas›ndan üç gün sonra Almanlar›n Sovyetler Birli¤i’ne sald›rmas› ise, Almanya sempatizanlar›na yeni bir grubun, Turanc›lar*›n kat›lmas›na neden oldu. Almanlar›n Sovyetler Birli¤i müslümanlar›na ba¤›ms›zl›k verebilece¤i san›s›, Türkiye’ye 1939’da bir dizi zorluk ç›karm›ß olan Sovyetler Birli¤i’nin düßmanlar› ve, içtenlikle olmasa da, 1942 temmuzunda baßbakanl›¤a getirilen Þükrü Saraço¤lu taraf›ndan kullan›ld›. 1944 y›l›na kadar, baz› emekli generallerin de kat›ld›¤› bir dizi lobi*cilik faaliyetinde bulunan Turanc›lar›n etkinlikleri, savaß rüzgârlar› Almanya aleyhine esme¤e baßlad›¤›nda iktidar taraf›ndan engellendi. Birço¤u tutuklanarak mahkeme karß›s›na ç›kar›ld›, hareketleri de sona erdi.

1

Mareßal Fevzi Çakmak Trakya manevralar›nda, 1936.

70

n Turanc›lar gibi, Almanya yandaßlar›n›n da iktidar taraf›ndan kullan›ld›¤› söylenebilir. Örne¤in Berlin Büyükelçisi Hüsrev Gerede, Alman sempatizan› oldu¤u bilinmesine karß›n bu görevde tutulmußtu. Almanya’n›n talihinin döndü¤ü bir dönemde de görevinden al›nd›. Ayn› biçimde, ‹stanbul’daki Alman yanl›s› bas›na da, Türkiye’nin savaß d›ß› olmas›ndan çok tarafs›z oldu¤u izlenimini sa¤lamak için göz yumuldu. Ancak Cumhuriyet gazetesi, 1940 y›l›nda üç ay süreyle kapat›lmaktan kurtulamad›. Gerçekte, tarafs›z olmayan Türkiye’de bas›n›n da büyük ço¤unlu¤u, taktik zikzaklara var›ncaya kadar, iktidar ne derse onu yazm›ßt›r. Zaten önde gelen bas›n mensuplar›n›n hat›r› say›l›r bir bölümü, ayn› zamanda CHP milletvekiliydi. Savaß boyunca bu tür taktiklere sapmadan, hep Müttefikler lehinde yay›n yapan bas›n mensuplar› da oldu. Resmî yay›n organ› Ankara Radyosunda haftal›k konußmalar yapan Burhan Belge ve ba¤›ms›z bas›n›n liberal-demokrat e¤ilimli temsilcisi Hüseyin Cahit Yalç›n bu gruptand›lar. Ancak Yalç›n, Sovyetler Birli¤i’ne de a¤›r eleßtiriler yöneltmißtir. SSCB sempatileri dolay›s›yla Müttefikleri koßulsuz destekleyen ba¤›ms›z bir yay›n organ› da, Tan gazetesiydi.

3

Eski bir büyükelçinin an›msad›klar›.

[1940 yaz›yla 1941 yaz› aras›nda] d›ß politikam›z bir nevi tarafs›zl›¤a do¤ru kaymaya baßlam›ßt›. Bunu zaruri k›lan sebepler de yok de¤ildi. Müttefiklerimizden biri ortadan kaybolmuß ve hattâ Almanya ile ißbirli¤i politikas› takibediyordu. Öbürü, bize en ufak bir yard›mda bulunamayacak kadar kendi baß›n›n derdine düßmüßtü. Bundan baßka, komßumuz ve eski dostumuz Rusya, henüz karß› safta idi. Kald› ki biz, harbin baßlang›c›nda Balkan Anlaßmas›’n› bir askerî müdafaa sistemi haline sokmak için gerek Yugoslavya, gerek Yunanistan nezdinde elimizden gelen bütün teßebbüslerde bulunmuß ve bu iki dost devlete bir türlü meram anlatamam›ßt›k. Þu halde dört yan›m›z ateßle sar›l› olarak yapayaln›z kalm›ßt›k. Böyle bir durumda, herhangi bir tecavüze u¤ray›ncaya kadar, herkesle hoß geçinmekten baßka yapacak bir ßey yoktu. Yakup Kadri Karaosmano¤lu, Zoraki Diplomat (‹stanbul, 1955).

5

D›ßißleri Bakan› Joachim von Ribbentrop’tan Büyükelçi Franz von Papen’e telgraf tasla¤›, 12 Eylül 1942.

2

Cumhurbaßkan› ‹smet ‹nönü 1943 bahar›nda topçu birliklerini denetliyor.

Ankara’da Almanya Elçili¤ine Elçiye kißiseldir

Gizli

26 ve 28 A¤ustos tarihli telgraflar›n›zdan ve 27 A¤ustos tarihli raporunuzdan anlaß›ld›¤›na göre, Türk devlet adamlar›yla yapt›¤›n›z görüßmelerde Türkiye’nin Kafkasya’da ve Rusya’n›n baßka bölgelerinde yaßayan TürkMo¤ol halklar›na ilißkin ç›karlar› konusuna birçok kez de¤inilmiß. Yukar›da sözü edilenlere ilißkin sorunlar›n çözümlerinde Türkiye’yle ne tür bir ißbirli¤i yap›labilece¤i de görüßülmüß. Bu vesileyle hem Say›n Saraço¤lu hem de Say›n Menemencio¤lu, Türkiye’nin bu konulara duydu¤u ilgiyi vurgulam›ßlar ve, özel görüßmeler ya da arac›lar kullanmak yoluyla bizi destekleyebileceklerine ilißkin baz› mu¤lak öneriler getirerek, Türkiye’nin isteklerini ve öne sürece¤i koßullar› dile getirmißler. Ayn› zamanda da, Türkiye’nin herkesçe gayet iyi bilinen tarafs›z konumunu yeniden ve ›srarla vurgulam›ßlar. Bu sorunlar ve bunlara ilißkin olas› gelißmeler konusunda Türk hükümetiyle, ßu ya da bu biçimde olsun, herhangi bir görüßmede bulunmak, bizim aç›m›zdan ßu anda hiç do¤ru olmaz. Ayr›ca, bu sorunlara Türkiye’nin savaßan taraflar karß›s›ndaki genel siyasal tutumunu bizim lehimize de¤ißtirtecek kadar ilgi duymad›¤› da aç›kça görüldü¤üne göre, Türklere herhangi bir güvence vermek ya da bizden baz› isteklerde bulunabilmelerine ve koßullar öne sürebilmelerine olanak sa¤lamak istemeyiz. Bu nedenle sizden bu sorunlara bir daha de¤inmemenizi ve ßayet Sovyetler Birli¤i’ndeki Türk-Mo¤ol halklar sorununu Türk taraf› yeniden gündeme getirecek olursa, tam bir ketumluk sergilemenizi rica ederim. Documents secrets du Ministère des Affaires Etrangères d’Allemagne, çev. Madeleine ve Michel Eristov (Paris, 1946).

Alman D›ßißleri Bakan›’n›n sözlerine bakarak, Türkiye’nin nas›l bir politika izledi¤i söylenebilir?

4

Ramiz Gökçe imzal› karikatür, Karikatür, 27 Mart 1941.

YUNAN KAHRAMANLARI ARNAVUTLUK’TA MISIR PATLATIYORLAR: – ‹stasu vire [Dur be], ne çabuk patlad›n›z?!..

71

III. Seferberli¤in bedeli S

Ö

Z

L

Ü

K

* Beß y›ll›k sanayi plan›

A. Gerileyen ekonomi

Belge 1 ve 3

n Savaß s›ras›nda Türkiye, savaßtan önce girißmiß oldu¤u iktisadi büyüme hamlesini sürdüremedi. Savaß boyunca d›ß ticaret fazlas› dolay›s›yla ülkenin alt›n ve döviz rezervleri önemli miktarda artt›. Ancak bu art›ß›n ülke ekonomisine önemli ve kal›c› bir katk›s› olmad›. Bunun bir nedeni, demiryolu yap›m› veya yeni sanayi ißletmeleri gibi yat›r›mlar için gereken ithalat›n savaß yüzünden yap›lamamas›yd›. Böylece, ‹kinci Beß Y›ll›k Sanayi Plan›* uygulanamad›¤› gibi, daha önce kurulmuß sanayi de, gene ithalat yap›lamad›¤› için, geriledi. Savaß bitti¤inde Türkiye ekonomisi, 1934’te bulundu¤u gelißme düzeyinin alt›na düßmüßtü.

B. Tar›mda küçülme

Belge 2 ve 6

n Ülke ekonomisinin gerilemesinde tar›m›n rolü de büyüktür. Hattâ oransal olarak savaß döneminin en önemli gerilemesi tar›mda görülür. Bunun baßl›ca iki nedeni vard›r. Birinci neden, savaß boyunca bir milyon civar›nda kißinin silâh alt›nda olmas›d›r. Nüfusunun % 80’inden fazlas› k›rsal kesimde yaßayan ve tar›m üretiminin hâlâ ilkel tekniklerle sürdürüldü¤ü bir ülkede bu durum, daha çok el eme¤ine dayanan tar›m üretiminin düßmesi demek oluyordu. Nitekim üretim düßmekle kalmad›, ekilen topraklar›n da önemli bir bölümü ât›l kald›. Savaß›n baßlang›c›ndan sona erdi¤i y›la kadar Türkiye’nin bu¤day üretimi neredeyse yar› yar›ya düßtü.

1

1938 al›c› fiyatlar›na göre sabit GSMH (milyon TL). Y›l

GSMH

1933

1.359,4

1934

1.450,3

1935

1.414,8

1936

1.685,9

1937

1.742,0

1938

1.895,7

1939

2.054,3

1940

1.927,0

1941

1.753,2

1942

1.831,1

1943

1.662,2

1944

1.591,7

1945

1.375,8

Kaynak: Yakup Kepenek ve Nurhan Yentürk, Türkiye Ekonomisi, 8. bask› (‹stanbul, 1996).

72

n Tar›msal üretimdeki düßüßün ikinci bir nedeni de, yönetimin uygulad›¤› sat›n alma politikas›d›r. Savaß baßlad›¤›nda özel herhangi bir önleme baßvurmayan Türkiye, 1940 y›l›n›n baßlar›nda ç›kar›lan Millî Korunma Kanunu’na dayanarak üreticileri tedirgin eden bir dizi uygulamaya girißti. Tah›l ürününün, yerinde tüketim ve tohumluk için yeterli miktar ay›r›ld›ktan sonra kalan›n›n Toprak Mahsulleri Ofisi’ne sat›lmas› zorunlulu¤u getirildi. Sat›ßlar hükümetin belirledi¤i ve zamanla piyasa fiyatlar›n›n çok alt›nda kalan fiyatlardan olacakt›. Bu karar küçük toprak sahiplerini çok zor bir duruma düßürdü, çünkü herßeyin fiyat›n›n artt›¤› bir ortamda, fiyat› sabit kalan ve miktar› da zaten düßük olan ürünleriyle geçinemez oldular. Bunlar›n hepsi, iß bulmak için kentlere göç ederken tarlalar›n› zengin komßular›na satm›yorlar, böylece ekilen alan›n küçülmesine katk›da bulunuyorlard›. n Savaß s›ras›nda Türkiye köylülü¤ünün çekti¤i ekonomik s›k›nt›n›n bir baßka göstergesi de, nüfus art›ß h›z›ndaki gözle görülür yavaßlamad›r. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en düßük nüfus art›ß h›z›, 1940 ve 1945 nüfus say›mlar› aras›ndaki zaman diliminde gerçekleßmißtir. Erkeklerin silâh alt›na al›nm›ß olmas› bunun bir nedeniyse, bir baßka neden de ekonomik s›k›nt›lar dolay›s›yla al›nan do¤al önlemlerle do¤umlardan kaç›n›lmas›d›r.

C. Yat›r›mlar›n yeni çehresi

Belge 4 ve 5

n Olanaks›zl›klar nedeniyle do¤rudan do¤ruya ekonomi alan›nda yap›lamayan devlet harcamalar›n›n bir bölümü, savaß s›ras›nda insan faktörünün gelißtirilmesine ay›r›ld›. Örne¤in, 1939-1945 döneminde e¤itime yap›lan yat›r›mlar, ayn› alanda Cumhuriyet’in ilân›ndan savaß›n ç›kt›¤› y›la kadar yap›lm›ß olan toplam yat›r›mdan daha fazla oldu. Bir yandan ilkokul yap›m›na h›z verilirken, 17 Nisan 1940’ta ç›kar›lan bir kanunla, köylülerin kendi yörelerinde ve pratik bilgilerle e¤itilmesini öngören Köy Enstitüleri kuruldu. Böylece meslekî ve teknik okul say›s› savaß boyunca üç kat›na, bu okullardaki ö¤renci say›s› da ayn› dönemde dört kat›ndan fazlaya ç›kt›.

2

1927-1960 y›llar› aras›nda Türkiye’de nüfus art›ß› istatistikleri.

250

200

Nüfus art›ß h›z› (‰)

Y›l

Nüfus (milyon)

1927

13.648

1935

16.158

21,10

1940

17.821

17,24

1945

18.790

10,59

150 100 50 0

1930 1931

1932 1933 1934

1935

1936 1937

1938

1939 1940

1941

1942

1943

1944

1945 1946

-50

1950

20.947

21,73

1955

24.065

27,75

1960

27.755

28,53

‹thalat (Milyon dolar)

Dݧ ticaret dengesi (Milyon dolar)

‹hracat (Milyon dolar)

‹hracat›n ithalat› karß›lama oran› (%) Kaynak: ‹statistik Göstergeler 1923-1992 (Ankara, 1994).

3

1930-1946 y›llar› aras›nda Türkiye’nin d›ß ticaret göstergeleri.

5

Arifiye Köy Enstitüsü ö¤rencileri.

Kaynak: ‹statistik Göstergeler 1923-1992 (Ankara, 1994)

4

1923’ten 1946’ya Türkiye’de rakamlarla ilkö¤retim. Ders Y›l›

‹lkokul say›s›

Toplam ö¤renci

1923 - 24

4.894

341.941

1939 - 40

9.418

905.139

1945 - 46

14.010

1.357.740

Kaynak: ‹statistik Göstergeler 1923-1992 (Ankara, 19994)

Ekilen toprak (milyon hektar)

Bu¤day üretimi (milyon ton)

Bu¤day üretimi endeksi (1938-1939 = 100)

1938-1939

8.611

3.814

100

1940

9.610

3.661

96

1941

9.602

3.135

82

1942

9.555

3.837

101

1943

7.854

3.159

83

1944

8.170

2.834

74

1945

8.044

1.970

52

Y›l

6

Savaß s›ras›nda ekilen topraklar ve bu¤day üretimi.

Kaynak: Þevket Pamuk, "‹kinci Dünya Savaß› Y›llar›nda ‹aße Politikas› ve Köylülük", Oya Baydar (yay.), 75 Y›lda Köylerden Þehirlere (‹stanbul, 1999) içinde.

73

IV. Toplumsal sorunlar S

Ö

Z

L

Ü

K

A. Darl›k y›llar›nda...

Belge 1, 2, 3 ve 4

n Hükümetin 1941 baß›ndan itibaren uygulad›¤› sat›n alma politikas› nedeniyle iki sorun ç›kt› ortaya: Büyük kentlerin iaßesi ve karaborsa. Tah›l ürününün düßük fiyatlar nedeniyle hükümete teslim edilmeyip el alt›ndan sat›lmas›, önce ordusunu sonra da memurlar›n› beslemeyi düßünen iktidar›n belediyelere yeterince un verememesi gibi bir sonuç yaratt›. Böylece 1942 y›l›nda büyük kentlerde karne uygulamas›na geçildi. Bu uygulamayla birlikte hükümet, daha küçük yerleßim birimlerinde oturabilme imkân› olanlar› propaganda yoluyla yer de¤ißtirmeye teßvik etti. Un darl›¤› nedeniyle, kentlerde ayr›ca pasta, po¤aça, kurabiye ve her çeßit börek gibi yayg›n yiyecekler de vitrinlerde görünmez oldu.

* Aynî * Aßar * Enflasyon

n Her ülkede savaß zamanlar›nda az çok görülen karaborsa ve fiyat art›ßlar› da kent nüfusunu çok etkiledi. Baz› tüketim mallar›n›n fiyatlar› hergün yeni bir rekor k›rarken, ßeker gibi temel bir g›da maddesi hiç bulunamaz oldu. Þeker gerektiren birçok tüketim maddesinin yan›nda kurum üzüm tüketilmeye baßland›. n Bu s›k›nt›lar yaßan›rken, gerek yüksek piyasa de¤erinden sat›ß yapabilen büyük toprak sahipleri, gerekse darl›¤› çekilen tüketim maddelerini el alt›ndan piyasaya yüksek fiyatlarla süren arac› tüccarlar zenginleßiyorlard›. Bunlar›n ‹stanbul ve Ankara gibi büyük kentlerde önemli miktarlarda gayrimenkul edinmeleri dikkatlerden kaçmazken, s›rf bu yeni zenginlere çal›ßan, "çalg›l› gazino" ad›nda yeni e¤lence yerleri ortaya ç›kt›. Darl›k ortam›na karß›n bu e¤lence yerlerinde mant›ks›zl›k derecesinde ölçüsüz harcamalarda bulunanlar› betimleyen "hac›a¤a" deyimi de Türkçe’ye bu dönemde girdi.

B. ...vergi yükü

Belge 5 ve 6

n ‹kinci Dünya Savaß› dönemi, Türkiye’de ayr›ca bir vergi adaletsizli¤i dönemidir. Zaten geçim s›k›nt›s› çeken halk, gönderdi¤i mektup için bile dolayl› vergi veriyordu. Ama biri tar›m sektörünü, di¤eri de sanayi ve ticaret sektörünü ilgilendiren iki yeni vergi, savaß s›ras›nda Türkiye halk›n›n büyük bir bölümünün CHP iktidar›ndan so¤umas›na neden oldu.

1

Savaß s›ras›nda toptan eßya fiyatlar› endeksi. 1938

100

1939

101,3

1940

126,6

1941

175,3

1942

339,6

1943

590,1

1944

458,9

Kaynak: M. W. Thornburg, G. Spray ve G. Soule, Turkey: An Economic Appraisal (New York, 1949).

74

n Tar›m ürünlerini devlete düßük fiyatla satma zorunlulu¤u, büyük kay›plara yol açm›ß, büyük toprak sahipleri ürünlerini düßük gösterip, büyük bölümünü piyasaya kaç›rm›ßlard›. 1942 temmuzunda iktidara gelen Þükrü Saraço¤lu Kabinesi, söz konusu zorunlulu¤u, ürünün miktar›na göre yaln›zca % 25-% 50’sine uygulama karar› ald›. Çiftçi, ürününün geri kalan›n› serbest piyasada satabilecekti. Bu oranlar 1943 ilkbahar›nda artt›r›ld›larsa da, devletin beklentilerini karß›lamad›lar. Bunun üzerine ayn› y›l›n haziran ay›nda ç›kar›lan bir kanunla yeni bir Toprak Mahsulleri Vergisi kondu. Ürünün türüne göre de¤ißik oranlarda ve aynî* olarak al›nan bu vergi, 1944 y›l›nda tüm ürünler için % 10 olarak kesinlik kazand›. Di¤er önlemlerde oldu¤u gibi gene küçük üreticiye daha çok zarar› olan bu vergiyle, 1925’de kald›r›lm›ß olan aßar* vergisi geri gelmiß oluyordu. n Savaßa girme olas›l›¤› nedeniyle rezervlerini kullanmamaya gayret eden iktidar, enflasyon* istemedi¤i için de para basm›yordu. Nakit para gereksinimini karß›lamak için iç borçlanmaya gidildi, ama 1941 y›l› haziran›nda ç›kart›lan tasarruf bonolar› yeterli olmad›. Bunun üzerine, biraz da f›rsatç›l›¤› cezaland›rmak için, 1942 kas›m›nda Varl›k Vergisi Kanunu ç›kar›ld›. Gerek tahakkuk ettirilen miktarlar›n tespit biçimi gerekse itiraz hakk› tan›nmamas› nedeniyle, Varl›k Vergisi tümüyle hukuk d›ß› bir vergiydi. Ayr›ca bu uygulaman›n, resmen az›nl›k olarak tan›mlanmasalar da, tam anlam›yla ülke insan› muamelesi de görmeyen gayrimüslimlere, müslümanlara oranla daha a¤›r bir vergi yükü tahakkuk ettirildi¤i için, ciddî bir ayr›mc›l›k boyutu vard›.

2

Cumhurbaßkan›n›n k›zg›nl›¤›.

Þuursuz bir ticaret havas›, hakl› sebepleri çok aßan pahal›l›k belâs›, bugün vatan›m›z› ›zd›rap içinde bulunduruyor. Bu halin umumî harpten do¤an, kendi hususî ßartlar›m›zla ilgili olan sebeplerini ve çarelerini Cumhuriyet Hükümeti sizin yüksek nazarlar›n›za etraf›yla serip anlatacakt›r. Eminim ki millet ve memleketin hayr›na olan en isabetli tedbirleri bulacaks›n›z. Bizim gördü¤ümüz en tehlikeli hastal›k, iki seneden beri, cemiyetimiz içinde Cumhuriyet Hükümetleri’ni muvaffak etmemek için estirilmiß olan zehirli havad›r. Bu zamanda hiçbir memlekette a¤›r mahzurlar› olmayan bir tedbir t›ls›m› yoktur. Milletlerin s›k›nt›lara mâruz olmalar› çaresizdir. Bu devirler, harbe girmiß veya girmemiß memleketlerin hiçbirisi için, engin kazançlar›n bulunmaz f›rsatlar› de¤ildirler. Izd›rab› azaltmak, millet tahammülünü artt›rmak, muharebe d›ß›nda kalmak ve muharebeye girilirse ßerefle ve selâmetle ç›kmak için tek çare, resmî vazife sahiplerine ve en baß›nda Cumhuriyet Hükümeti’ne candan yard›m etmektir. Bütün eksikleriyle beraber en iyi neticeler, ancak hükümet tedbirlerinin dikkatli olarak yürütülmesiyle elde edilebilirler. Ac› ile hat›rlamal›y›z ki, milletin iaße ißlerini tanzim etmek yolunda Cumhuriyet Hükümetleri’nin sarfettikleri gayretlere, iki seneden beri, cemiyetimiz taraf›ndan hiç yard›m edilmemißtir. ‹ßte bugün ilk hallolacak mesele, umumî itimat havas›n›n iade edilmesidir. Bulan›k zaman›, bir daha ele geçmez f›rsat sayan eski batakç› çiftlik a¤as›, ve elinden gelse teneffüs etti¤imiz havay› ticaret meta› yapmaya yeltenen gözü doymaz vurguncu tüccar ve bütün bu s›k›nt›lar› politika ihtiraslar› için büyük f›rsat sanan ve hangi yabanc› milletin hesab›na çal›ßt›¤› belli olmayan birkaç politikac›, büyük bir milletin bütün hayat›na küstah bir surette kundak koymaya çal›ßmaktad›rlar. Üç, beß yüz kißiyi geçmeyen bu insanlar›n vatana karß› aßikâr olan zararlar›n› gidermek yolu elbette vard›r.

3

Maaßl› ve ücretli memur ve müstahdemlere mahsus karne.

4

Karneyle ekmek sat›n al›rken...

Cumhurbaßkan› ‹smet ‹nönü’nün TBMM’nin 6. Dönem 4. Yasama Y›l›n› aç›ß konußmas›, 1 Kas›m 1942.

O dönemde CHP’li olmayan "politikac›" var m›yd›?

5

Refik Halit Karay’›n gözüyle Varl›k Vergisi.

Bire beß, on beß, yirmi beß kazan›rken beß yüz, beß bin, beß yüz bin kazanmay› az›msar olmußtunuz; hâlâ öylesiniz... Senin, sizin yüzünüzden açlar artt›; "vurguncu", "istifçi" gibi yeni ç›kan yüzsüzlüklere uygun, ßimdiye kadar dile getirilmemiß kelimeler türedi; öte yandan zelzeleler yüzünden halk meydanlara y›¤›l›r, kara k›ßlarda asker yar› beline kadar karlara gömülü nöbet baß›nda beklerken k›l›na halel gelmeden, dörtbaß› mamur, bire beß yüz kazanç, içimizde biri vard›; hay›r ißlerine metelik vermiyen biri... Yalova kapl›calar›nda ßiß karn›na masaj yapt›r›yor, yahut Yörükali plaj›nda haspalar›n gergin mayolar›n› okßuyor; Taksim gazinosunda viskiler yuvarlayarak ‹spanyol dansözünün uzun eteklerinin aras›ndan külotunu gözetliyor; kilerine bisküvi tenekeleri, çikolata paketleri, karamela kutular›, ßampanya kasalar› yerleßtiriyor; Sandal Bedesteni’nde k›z›na elmas artt›r›yor; Suadiye’de o¤luna villa kurduruyor, kulüpte kar›s›n›n ßans›na veya metresinin hesab›na beß bin liraya bir parti bezik oynuyor, iki taksiyi hususi otomobil diye emrinde çal›ßt›r›yordu. Bu kimdi? Herhalde ben, biz de¤ildik... Sendin, sizdiniz! ... Baz› güzel duygular vard›r: Aza kanaat, vatana sevgi, kanuna itaat, yoksula yard›m, aça merhamet, halk derdine ortakl›k... Bunlardan zerre kadar nasibini almayan sendin, sizdiniz! ... Dört y›ld›r bazen için için, baz› kere b›y›k alt›ndan, çok kere de kat›la kat›la gülüyordunuz. Dört y›ld›r gülen sendin, sizdiniz! Þimdi benim, biziz! "Sendin, sizdiniz: Onurlu tüccar için de¤il; vurgunculara hitap!", Tan, 24 Ocak 1943.

6

Varl›k Vergisi’ni ödeyemeyenler

Aßkale yolunda.

75

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM

23 A¤ustos 1939: Alman-Sovyet Sald›rmazl›k Pakt›,

Yans›zl›k, savaß durumunda bulunan iki yanla eßit ilißkilerde bulunmak,

n

Yans›zl›k (tarafs›zl›k) ve savaßd›ß›l›k

herhangi biriyle di¤erinin aleyhine olabilecek bir ilißkide bulunmamak demektir.

1-3 Eylül 1939: ‹kinci Dünya Savaß›’n›n baßlamas›

Savaßd›ß› olmak ise, savaßan yanlar›n biriyle özel ilißkiler, hattâ ittifak içinde

1-3 Eylül 1939: Üçlü ‹ttifak’›n (Türkiye-Fransa-Birleßik Krall›k) imzalanmas›

‹kinci Dünya Savaß›’nda savaßd›ß› oldu¤u sav›, resmî Türk görüßüdür (bkz. ‹smet

18 Mart 1940: ‹talya’n›n Fransa ve Birleßik Krall›k’a savaß ilân› 28 Ekim 1940: ‹talya’n›n Yunanistan’a sald›rmas›

bulunulsa bile, etkin bir biçimde savaßa kat›lmamak demektir. Türkiye’nin ‹nönü’nün Meclis’i aç›ß konußmas› [s.69, belge 2] ve Y. K. Karaosmano¤lu’nun sat›rlar› [s.71, belge 3]). Bat›l› yorumcular ve tarihçiler aras›nda yayg›n olan yaklaß›m ise, Türkiye’nin yans›z oldu¤u yönündedir. Bu konuda yay›n yapm›ß olan Türk bilimadamlar› aras›nda

1 Mart 1941: Bulgaristan’›n Mi¤fer’e kat›lmas›

Mustafa Ayd›n (bkz. Bask›n Oran (yay.), Türk D›ß Politikas›, cilt I [‹stanbul, 2001])

25 Mart 1941: Türk-Sovyet Sald›rmazl›k Bildirisi

ikinci görüßü paylaß›rlar.

birinci görüßü, Selim Deringil (bkz. Denge Oyunu [‹stanbul, 1994]) ise

2 Nisan 1941: Irak’ta ‹ngiliz karß›t› darbe 6 Nisan 1941: Almanya’n›n Yugoslavya ve Yunanistan’a sald›rmas› 18 Haziran 1941: Türk-Alman Sald›rmazl›k Pakt› 21 Haziran 1941: Barbarossa Harekât›’n›n baßlamas› 19 A¤ustos 1942-2 Þubat 1943: Stalingrad muharebeleri 30 Ocak-1 Þubat 1943: Adana görüßmeleri 4-6 Aral›k 1943: Kahire görüßmeleri

YARARLI B‹YOGRAF‹LER s. 68 ve 290

s. 27

‹smet ‹nönü (1884-1973)

Winston Churchill (1874-1965)

Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci cumhurbaßkan› (1938-1950).

s. 30

s. 156

Franklin D. Roosevelt (1882-1945)

Yosif Stalin (1879-1953)

1933’ten 1945’e kadar ABD baßkan›.

76

1940’tan 1945’e kadar Birleßik Krall›k baßbakan›.

Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi’nin genel sekreteri, 1930’dan 1953’e kadar Sovyetler Birli¤i’nin diktatör baßkan›.

belge incelemesi Üçlü ‹ttifak (19 Ekim 1939) Resmî ad› "Türkiye, Birleßik Krall›k ve Fransa Aras›nda Karß›l›kl› Yard›m Antlaßmas›" olan Üçlü ‹ttifak, dokuz madde, bir özel anlaßma, bir gizli askerî sözleßme ve biri gizli olan üç protokolden olußmußtur. Madde 1. Türkiye’ye karß› bir Avrupa devletince girißilecek bir sald›r› sonucunda, Türkiye bu devletle savaß durumuna girdi¤i takdirde, Fransa ve Birleßik Krall›k, edimsel olarak, Türkiye ile ißbirli¤i yapacaklar ve ona ellerinden gelen tüm yard›m ve deste¤i göstereceklerdir. Madde 2. (1) Bir Avrupa devletince girißilip Akdeniz bölgesinde Fransa ve Birleßik Krall›k’›n kar›ßacaklar› bir savaßa sürükleyici bir sald›r› durumunda, Türkiye, edimsel olarak, Fransa ve Birleßik Krall›k ile ißbirli¤i yapacak ve onlara elinden gelen tüm yard›m ve deste¤i gösterecektir. (2) Bir Avrupa devletince girißilip Akdeniz bölgesinde Türkiye’nin kar›ßaca¤› bir savaßa sürükleyici bir sald›r› eylemi durumunda, Fransa ve Birleßik Krall›k, edimsel olarak, Türkiye ile ißbirli¤inde bulunacaklar ve ona ellerinden gelen tüm yard›m› ve deste¤i göstereceklerdir. Madde 3. Fransa ve Birleßik Krall›k taraf›ndan 13 Nisan 1939 günlü demeçlerle Yunanistan ve Romanya’ya verilen güvenceler yürürlükte kald›¤› sürece, bu iki güvenceden biri ya da öteki nedeniyle Fransa ve Birleßik Krall›k savaßa girißtikleri durumda, Türkiye, edimsel olarak, Fransa ve Birleßik Krall›k ile ißbirli¤i yapacak ve onlara elinden gelen tüm yard›m ve deste¤i gösterecektir. Madde 4. Fransa ve Birleßik Krall›k, birine ya da ötekine karß›, 2. ve 3. Maddeler hükümlerinin uygulanmas› gerekmeksizin, bir Avrupa devletince yap›lan bir sald›r› sonucunda, bu devletle savaßa girißirse, ba¤›tl› yüksek taraflar hemen dan›ßmalarda bulunacakt›r. Türkiye böyle bir durumda Fransa ve Birleßik Krall›k karß›s›nda, hiç de¤ilse, anlay›ßl› bir tarafs›zl›k güdecektir. Bask›n Oran (yay.), Türk D›ß Politikas›, cilt I (‹stanbul, 2001).

D›ßißleri Bakan› Þükrü Saraço¤lu ve Fransa Büyükelçisi René Massigli, Ankara 1939.

Sorular n 1. Belgeyi tan›t›n›z. n 2. Bu metin imzaland›¤›nda Avrupa’daki gelißmelerin ne aßamada oldu¤unu an›msat›n›z. n 3. Metin Türkiye’ye ne tür güvenceler ve yükümlülükler getiriyor? n 4. Türkiye, bu metnin ortaya ç›kard›¤› yükümlülükleri yerine getirmek zorunda kald› m›? Neden?

TAVS‹YELER

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

• Tarihe ve farkl› izleklere dikkat edin.

• Soru 1’in, belgenin türüne ilißkin oldu¤unu

bu metin aç›s›ndan önemli de¤il; hattâ

unutmay›n. Çok tarafl› bir uluslararas› antlaßma

tümüyle konu d›ß›.

• Sorulara cevap vermenize yard›mc› olabilecek önemli sözcük ya da deyimlerin alt›n› çizin. • ‹kinci Dünya Savaß›’yla ilgili bilgilerinizi toparlay›n ve sorulara göre ayr› bir ka¤›da yaz›n.

metni olmas›, k›l› k›rk yaran bir dili olmas› için yeterli bir neden mi? Yoksa bu biçem, konunun nazikli¤inden mi ileri geliyor? • Soru 2, metnin kaleme al›nd›¤› s›radaki uluslararas› ba¤lama ilißkin. Ancak bu ba¤lam, a) metni imzalayan ülkelerle, b) metnin

• Soru 3, do¤rudan do¤ruya bir ülkeyle ilißkili. Bu nedenle, söz konusu ülkeyi bu antlaßma metnini imzalamaya götüren tedirginliklerle, bu metne ba¤l› olarak duyabilece¤i tedirginliklerin dökümünü yapman›z gerekir.

gönderme yapt›¤› co¤rafyayla s›n›rl› kalmal›.

• Soru 4’ün, bu metni imzalayanlar›n öngörmedi-

O s›ralarda Sovyetler Birli¤i ile Finlandiya

¤i, ama sizin gerçekleßtiklerini bildi¤iniz baz› tari-

aras›ndaki savaß›n ç›k›p ç›kmam›ß olmas›,

hî olaylar› da ele almay› gerektirdi¤ini unutmay›n.

77

verilerle çal›ßma Konu: Varl›k Vergisi Sorular r 1. Belgeleri tan›t›n›z. r 2. Belgelerde verilen bilgileri seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

1

‹stanbul Defterdar›’n›n bir an›s›.

O devirlerde Kad›köy avc›lar› her pazar bir av partisi yapard›k. Otobüsler bizi sabah›n beßinde Alt›yol a¤z›ndan al›rd›; gruplar arzular›na göre Dudullu, Alemda¤›, Ömerli, Hüseyinli köylerinde iner, avlan›rd›. Sonra otobüs bizi muayyen saatlerde, muayyen yerlerden al›r, Kad›köy’e getirirdi. ‹çimizde doktor, hakim, avukat, tüccar, kap›c›, renk renk insan vard›. Þair merhum Emin Bülent [Serdaro¤lu] grubumuzun neßesi, nüktesi idi. Avda herkes sevißti¤i arkadaß›yla dolaß›rd›. Armenak Paternih’i bu partilerden birinde tan›m›ßt›m; en az 60 yaß›nda vard›; bütün renk ve hatlar›yla bozulmam›ß bir Osmanl› Ermenisi idi. Musikiden anlar, ince nüktelerle herkesi güldürürdü. Emin Bülent’le ßakalaßmalar› eski devrin sohbetlerinden nißan verirdi. Onda eski rindlerden bir ßeyler vard›. Ciddiyetine, efendili¤ine bütün arkadaßlar hayrand›. Kaç sene evvel kaybetti¤i eßinin sedef çekmecesini tamir için ona b›rakan bihaber bir arkadaß›m›za çekmecenin gizli bir gözünden ç›kard›¤› M›s›r tahvillerini getirip kahvede teslim etti¤ini bütün Kad›köy avc›lar› bilirdi. Armenak Efendi üstad bir avc› idi de. Köpek yetißtirmede, terbiyesinde, partilerin sevk ve idaresinde daima fikrine müracaat edilirdi. Varl›k vergisi takibat›n›n aßa¤› kademelere akmaya baßlad›¤› günlerde bir sabah Armenak Efendi odama girdi. Yer gösterdim, kahve ›smarlad›m. – Yo Faik Bey, diye tutturdu, kap›da bir alay insan seninle görüßmek için 8’den beri s›ra bekliyor. Oturmaya hakk›m yok. Þimdi beni dinle: Bana kuyumcu diye 10 bin lira vergi geldi. Bilirsin, bende bunun onda biri yok. S›ra bana yaklaß›yor. Senin kudretin beni korumaya kâfi gelmez; dükkân› sat›p beni Aßkale’ye göndereceksiniz. Senden bir ricam var: Kar›m ihtiyard›r, yatalakt›r, evi sat›p onu soka¤a att›rmamaya çal›ß. Evim ahßapt›r, 3 odad›r, 3 bin lira bile etmez. Bana söz verirsen gözüm arkada kalmadan Aßkale’nin yolunu tutaca¤›m. Armenak’›n evini biliyordum. Av dönüßü bir gün, otomobille evinin önünde durmußtuk. Tenha bir sokakta harap, küçücük bir ßeydi. Ak saçl› hasta kar›s›n› da hayal meyal hat›rl›yordum. ‹çimde bir ßeylerin k›r›ld›¤›n› hissediyordum. Varl›k vergisini bunun için koymam›ßlard› her halde. Biz yanl›ß yolda idik; bilmiyerek, istemiyerek sapland›¤›m›z kaideler, tunç kal›plar yüzünden zulüm yap›yorduk. Faik Ökte [Varl›k Vergisi Kanunu s›ras›nda ‹stanbul Defterdar›], Varl›k Vergisi Facias› (‹stanbul, 1951).

78

2 Ramiz’in, 28 Ocak 1943 tarihli Karikatür dergisine kapak olan karikatürü. AÞKALE’DE VARLIK VERG‹S‹ MÜKELLEFLER‹ ÇALIÞIYORLAR: Mühendis – Aferin Bohoraçi, taßlar› güzel tanzim etmißsin. Bohor – Elbette paßa, ‹stanbul’da istifçiydim!...

3

Þevket Süreyya Aydemir’in "Kan Vergisi".

[...] Sanayi Tetkik Heyeti Baßkanl›¤› vazifemde bulunuyordum... Bir gün evime Prof. Avram Galanti Efendi misafir geldi... Söz tabii gene Varl›k Vergisi yak›nmalar›na geldi... – Galanti Efendi, dedim, siz tarihçisiniz, ißi ßöyle almal›s›n›z: Biz Türkler as›rlardan beri bin bir harpte, bin bir cephede kan dökmekten, askerlik etmekten, ticarete, sanayie, para ve sermaye biriktirmeye vakit bulamad›k. Sizler, yani bütün az›nl›klar ise bunlar› yapt›n›z. Biz sizi savaßlardan koruduk. Siz orduya asker vermediniz. Hattâ bir tak›m yollarla vergi de vermediniz. Ticareti, sanayii, ithalat ve ihracat›, para ve sermayeyi ellerinizde toplad›n›z. Bu ißler, bizim as›rlarca döktü¤ümüz kanlar pahas›na ve hele Tanzimat’tan sonra münhas›ran siz az›nl›klar›n ellerinde toplanan imkânlar› kollamak için oldu. Tanzimat Ferman› bile, bizleri bu savaßlardan kurtarmak için de¤il, sizlerin "mal, can emniyetinizi" korumak gerekçesiyle ilân olundu. Bu bizim as›rlarca dökülen kan›m›zla sizin bu sefer verece¤iniz bir iki yüz milyon ka¤›t liral›k varl›k verginizi karß›laßt›r›rsak ve buna hattâ bir "kan vergisi" dersek, hesaplaßmam›z acaba çok zalimane olur mu? Ne dersiniz? ‹sterseniz bizim dökülen kanlar›m›z ve sonu gelmez askerlik emeklerimizle sizin ßu bir avuç vergi fazlan›z› karß›laßt›raca¤›m›za, sizin biriken servetlerinizle bizim biriken kan ve askerlik haklar›m›z› teraziye koyarak hesaplaßal›m. E¤er biz haks›z ç›karsak, vergileriniz silinsin. Ne dersiniz? Þevket Süreyya Aydemir, ‹kinci Adam, cilt II (‹stanbul, 1967).

4

5

‹stanbul’da gayr›menkul sat›ß ve al›ßlar›.

Bir ‹stanbul Yahudisinin an›msad›klar›.

Varl›k Vergisi ile ilgili olarak gayrimenkul satanlar Varl›k Vergisi ile ilgili gayrimenkul satanlar

Sat›lan gayrimenkullerin toplam de¤eri (TL)

Toplam sat›ßlara oran› (%)

Sat›lan Gayrimenkul gayrimenkul ortalama say›s› de¤eri (TL)

Yahudiler

4.404.820

39

151

Ermeniler

3.275.747

29

211

29.170 15.523

Rumlar

1.370.440

12

124

11.051

Az›nl›k ßirketleri

1.100.375

10

4

-

Yabanc›lar

605.700

5

27

22.433

G ve M ortakl›klar›

189.500

94.750

2

2

Di¤er az›nl›klar - Bulgar, Rus vs.

37.700

0,3

7

5.385

Müslümanlar

92.642

0,8

10

9.264

1.025

0,01

1

1.025

543

20.401

Ortaklar› Müslüman olan ßirket TOPLAM

11.077.949

100

Varl›k Vergisi ile ilgili olarak gayrimenkul sat›n alan gruplar Varl›k Vergisi ile ilgili gayrimenkul sat›n alanlar Müslüman Türkler Müslüman Türklerin ßirketleri Ara toplam K‹T’ler, milli bankalar ve milli sigorta ßirketleri ‹stanbul Belediyesi ve Vak›flar Genel Müdürlü¤ü Ara toplam Ermeniler Rumlar Yahudiler ve di¤er gayrimüslimler TOPLAM

Sat›n al›nan gayrimenkullerin toplam de¤eri (TL)

Toplam al›ßlara oran› (%)

Sat›n al›nan Gayrimenkul gayrimenkul ortalama say›s› de¤eri (TL)

7.434.593 65.500

67,1 0,6 67,7

450 2

16.521 32.750

1.693.584

15,3

23

73.634

1.624.530

14,7 30

11

147.684

109.867 82.900 66.975 11.077.949

1 0,7 0,6 100

24 20 13 543

4.577 4.145 5.151 20.401

Kaynak: Ayhan Aktar, “Varl›k Vergisi S›ras›nda Gayr›menkul Sat›ßlar›”, Toplumsal Tarih, XII, 69(1999).

Radyoyu açt›¤›mda birden bir sesin, "Ein Führer. Ein Reich" diye hayk›rd›¤›n› duydum. Bu, tabii, o k›sa b›y›kl›, "aryan" siyah saç›yla aln›n› kapatan adam›n sesiydi. Evimiz sars›l›rken ben de titredim. Ancak ertesi gün s›n›f›ma gittim ve di¤er ö¤rencilerle birlikte haz›rolda durarak, "Korkma sönmez bu ßafaklarda yüzen al sancak"› söylerken Atatürk’ün büyük mavi gözlerinin üstüme dikildi¤i büyük fotograf›na bakt›m, gurur duydum ve kendimi güvende hissettim. Varl›k Vergisi’ne gelince... Her ne kadar ailemizi iflasa sürüklemediyse de babam çok büyük bir mebla¤ ödemek zorunda kalm›ßt›. Babam›n ‹stanbul iß çevresinde mükemmel bir ßöhrete sahip, çok dürüst bir ißadam› oldu¤una inan›yorum. Anadolu’nun çeßitli yerlerinden gelip kendisiyle al›ßveriß yapan manifatura tüccarlar›yla ilißkileri son derece dostane idi. Bu nedenle hep bürokratlar›n Varl›k Vergisi konusunda ona daha yumußak davran›p davranmad›klar›n› kendi kendime sordum. Buna karß›l›k, deri ticaretiyle u¤raßan 51 yaß›ndaki amcama bütün servetinden fazla bir mebla¤ vergi olarak tahakkuk ettirilmißti. Onu ödeyemedi. Çal›ßma kamp›na gönderildi¤inde ßeker hastas› idi. Kamptan geri döndü¤ünden birbuçuk y›l kadar sonra kalp krizi ve t›bbi komplikasyonlar sonucu vefat etti. Birçok aile dostumuz birkaç gün veya hafta dayanamadan kamplarda vefat ettiler. E. Elliot Benezra’n›n tan›kl›¤›, R›fat N. Bali, Cumhuriyet Y›llar›nda Türkiye Yahudileri (‹stanbul, 1999).

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1

r Soru 3

- Belgeleri tarih s›ras›na göre yeniden dizin.

- Yapaca¤›n›z sentezin, daha eskilere dayanan bir tarih çö-

- Belgelerin türüne (ne?), yazar/çizerlerin niteliklerine (kim?)

zümlemesi de gerektirdi¤ini, ama tarihsel birikimin insanlar

dikkat edin.

için bir al›nyaz›s› da olmad›¤›n› unutmay›n.

r Soru 2 - Belgelerde, a) tan›kl›k ya da yorum veya hem tan›kl›k hem de yorum içerenler oldu¤unu, b) ayn› konumda bulunan farkl› kißilerin farkl› öznellikleri oldu¤unu gözden kaç›rmay›n.

79

KONU

4 ‹kinci Dünya Savaß›’n›n sonuçlar› 2 Eylül 1945’te dünya, insanl›k tarihinin alt› y›l süren en a¤›r çat›ßmas›ndan altüst olmuß olarak ç›kt›. Y›k›m ve kay›plar çok önemliydi, yaßanan sars›nt› çok derindi ve yeni bir baßlang›ç umudu savaß boyunca yaßanan ßokla do¤ru orant›l›yd›. ‹kinci Dünya Savaß›, 1930’lu y›llarda uluslararas› siyaset sahnesine hakim olan Avrupa güçlerinin çöküßünü haz›rlam›ßt›. Toplama kamplar›n›n ve Holokostun ortaya ç›kmas›, Japonya’ya karß› atom bombas›n›n kullan›lmas› insanl›¤› ciddî ahlakî sorularla karß› karß›ya b›rakm›ßt›. Tüm umutlar galip devletler, özellikle de hakim iki yeni güç, yani Amerika Birleßik Devletleri ve Sovyetler Birli¤i aras›nda sa¤lanacak birli¤e ba¤lan›yordu. n Savaßtan nas›l bir bilanço ç›kar›labilir? n Galip devletlerin ç›karlar› bar›ß› sa¤lamaya ve daha iyi bir dünya kurmaya izin verebilir mi?

KONUNUN PLANI Harita: 1 Eylül 1939’da ve 1946’da Avrupa I. Ölüler ve y›k›nt›lar II. Manevî sars›nt›n›n boyutlar› III. Daha iyi bir dünya kurma umudu • Unutmayal›m • Belge incelemesi: Yalta Konferans› Sonuç Bildirgesi • Verilerle çal›ßma: Maddî ve manevî bir y›k›m olarak ‹kinci Dünya Savaß› • Kompozisyon: 1945’te yeni güç ilißkileri

1945 Þubat Yalta Konferans›

‹kinci Dünya Savaß›

Temmuz - A¤ustos Potsdam Konferans›

8 May›s Almanya’n›n teslim olmas›

1944 Temmuz Bretton Woods Konferans›

80

Nürnberg Mahkemesi

2 Eylül Japonya’n›n teslim olmas›

20 Kas›m 1945 - 1 Ekim 1946

1945 Nisan - Haziran San Francisco Konferans› Birleßmiß Milletler Örgütü’nün kurulmas›

1946 2 Eylül ‹kinci Dünya Savaß›’n›n sonu

Y›k›nt›lar Gecesi (1947).

1

Karl Hofer’in tablosu, Stadtmuseum, Berlin (84 x 68 cm).

2

Nürnberg Mahkemesi san›klar› (Kas›m 1945- Ekim 1946).

Soldan sa¤a, birinci s›ra: Goering, Hess, von Ribbentrop, Keitel, Kaltenbrunner, Rosenberg, Frank, Frick, Streicher, Funk ve Schacht. ‹kinci s›ra: Doenitz, Raeder, von Schirach, Sauckel, Jodl, von Papen, Seyss-Inquart, Speer, von Neurath ve Fritsche.

81

1 Eylül 1939’da Avrupa n 1 Eylül 1939’da ‹kinci Dünya Savaß› baßlad›¤›nda, Avrupa’ya Hitler’in 19381939’da gerçekleßtirdi¤i ißgallerle genißlemiß bulunan Almanya hükmediyordu. Almanya, 23 A¤ustos 1939’da Alman-Sovyet sald›rmazl›k pakt›na imza atan Stalin’in iyi niyetli tarafs›zl›¤›na güveniyordu. Hitler, Polonya’ya sald›rarak Do¤u Prusya’y› Reich’a ba¤lamak ve böylelikle do¤uda "hayat sahas›"n› Polonya aleyhine genißleterek "Büyük Almanya"y› kurmak istiyordu.

Atlas Okyanusu

‹SVEÇ

F‹NLAND‹YA

NORVEÇ

Helsinki

Oslo

ESTONYA

Balt ›k

LETONYA K uzey DAN‹MARKA

L‹TVANYA SOVYETLER B‹RL‹Ú‹

Dantzig Berlin

Varßova

er

HOLLANDA BELÇ‹KA

D enizi

Kopenhag

D enizi

POLONYA

ALMANYA Himaye

SLOVAKYA

FRANSA Budapeßte

‹SV‹ÇRE

n K›z›l Ordu’nun ilerleyißi önemli say›da insan›n yer de¤ißtirmesiyle sonuçland›: 12 milyon Alman bat›ya do¤ru kaçt› ya da sürüldü. Çekler, Polonyal›lar ve ‹talyanlar da bu göç hareketinden etkilendiler. Bunlar›n d›ß›nda, Almanya’da zorla çal›ßt›r›lan milyonlarca insan ve savaß tutuklusu bu ülkeyi terk ederek sonunda evlerine dönebildiler. Avrupa için büyük de¤ißimler saati gelip çatm›ßt›.

MACAR‹STAN

ROMANYA Bükreß

‹TALYA

Belgrad

YUGOSLAVYA

Tuna

BULGAR‹STAN Sofya

Roma Arnavutluk (‹talya)

TÜRK‹YE YUNAN‹STAN Atina On ‹ki Ada (‹talya)

Tunus Cezayir

82

Leningrad

Stockholm

Od

n Alt› y›l sonra, bu fetih ve köleleßtirme rüyalar›ndan geriye hiçbir ßey kalmam›ßt›. Almanya ve Avusturya ißgal edilmiß ve bölünmüßtü. Müttefik ordular› Bat› Avrupa’y› kurtarm›ß ve Almanya’n›n yar›s›n› ißgal etmißlerdi. Sovyet ordular› ise Do¤u Avrupa’y› kurtarm›ß ve Berlin’e girmißlerdi. Stalin 1940’tan beri Finlandiya, Balt›k ülkeleri, Çekoslovakya ve Romanya’dan ald›¤› topraklar› koruma hesaplar› yap›yor ve bunun için bat›l› müttefiklerine Polonya s›n›rlar›n› bat›ya do¤ru kayd›rma fikrini dayat›yordu. Orta Avrupa ülkeleri aras›nda bar›ß görüßmelerine kat›lacak kadar güçlü tek ülke Sovyetler Birli¤i idi.

500 km 1937’den sonra kalkan s›n›rlar

A k d e n i z

1946’da Avrupa 500 km

Atlas Okyanusu ‹SVEÇ

F‹NLAND‹YA

Carélie

NORVEÇ

Kuz ey DAN‹MARKA

Den i z i

D e n iz i

SOVYETLER B‹RL‹Ú‹

Estonya

B a lt ›k

Letonya Litvanya 2,5

2,3 Od

Berlin

ÇEK

POLONYA

OSL

OVA

TA

Viyana

FRANSA

N

KYA

1,9

R‹S

2,9

0,3 ‹SV‹ÇRE

Ruthénie

CA

ALMANYA

1,5

3,5

5,2

Be

sa

ra

ROMANYA

MA

BELÇ‹KA

eisse er N

HOLLANDA

by

a

0,1 ‹striya (Yugoslav ißgali)

A

dr

0,3

iy

at

‹TALYA

ik

YUGOSLAVYA

D

en

iz

Karadeniz BULGAR‹STAN

i

ARNAVUTLUK

Ak de niz • Bat›da durum

TÜRK‹YE YUNAN‹STAN

• Do¤uda durum

1939’da Almanya Dörtlü ißgal bölgeleri

1944 ve 1945’te kald›r›lan s›n›rlar

Amerikan ißgal bölgesi

Sovyetler Birli¤i’nin ilhak ettti¤i bölgeler

‹ngiliz ißgal bölgesi

Sovyetler taraf›ndan kurtar›lan ve ißgal edilen bölgeler

Frans›z ißgal bölgesi Ba¤›ms›zl›¤›na kavußan bölgeler

Komünist direniß örgütleri taraf›ndan kurtar›lan bölgeler

• Baßl›ca nüfus hareketleri (milyon) Almanlar

Polonyal›lar

Çekler

Sovyetler

83

I. Ölüler ve y›k›nt›lar S

Ö

Z

L

Ü

K

* GSMH

1

‹nsan kay›plar›.

a. Savaßa kat›lan baßl›ca ülkeler 1939’da ülkeler ve nüfuslar› Almanya: 67,8 ‹talya: 43,8 Japonya: 72 Polonya: 34,7 Fransa: 41,6 ‹ngiltere: 47,7 Sovyetler Birli¤i: 167,3 ABD: 131

Kay›plar Asker

Sivil

(milyon)

A. ‹nsan kay›plar›n›n a¤›r bilançosu

Belge 1 ve 5

n Savaß›n hemen ertesinde ilk göze çarpan, insan kay›plar›n›n boyutlar› oldu. Avrupa ve Asya’da, çarp›ßma ve bombard›manlarda en az 45 milyon insan hayat›n› kaybetmißti. Bunlara Holokost kurbanlar› ve genel sa¤l›k koßullar›n›n bozuklu¤u nedeniyle ölenler de eklenince, ‹kinci Dünya Savaß› 60 milyona yak›n insan›n ölümüyle sonuçlanm›ß oluyordu. Bunlardan yaklaß›k 21 milyonu Sovyetler Birli¤i vatandaß›, 13,5 milyonu Çinli, 7 milyonu Almand›. Sovyetler Birli¤i 1939’daki nüfusunun %13’ünü, Almanya %10’unu, Polonya ise %16’s›n› kaybetmiß, Polonya vatandaß› Yahudilerin hemen hemen tümü ölmüßtü. Buna karß›l›k, Bat› Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleßik Devletleri daha az etkilenmißlerdi. Örne¤in Fransa, ‹kinci Dünya Savaß›’nda, 1914-1918 Savaß›’nda verdi¤i kay›b›n alt›da birini verdi. n 1945 Avrupas› ayn› zamanda tarihinin en büyük nüfus hareketlerine de tan›k oldu. Nazi Almanyas› taraf›ndan çal›ßt›r›lan, gönüllü ya da ZÇH kapsam›nda getirilmiß milyonlarca yabanc› ißçi, savaß tutuklular› ve toplama kamplar›ndan sa¤ kurtulanlar, Büyük Reich topraklar›n› terk ediyordu. Aksi yönde ise, 12 milyon insan Almanya’ya do¤ru ak›n ediyordu: Do¤uya do¤ru ilerleyen K›z›l Ordu’dan kaçan Almanlar, atalar›n›n yüzlerce y›l önce yerleßti¤i Orta Avrupa’daki topraklar›ndan kovulan Cermen kökenli halklar... Toplam 30 milyondan fazla insan Avrupa’n›n yollar›nda karß›laß›yordu. Asya’da da, Japonya’n›n yay›lma politikas›n›n baßlang›c›ndan beri ißgal etti¤i ve 1945’te kaybetti¤i topraklarda yerleßmiß bulunan Japonlar ülkelerine geri dönüyorlard›.

3,25

3,81

0,33

0,09

1,7

0,36

0,12

5,3

0,25

0,36

0,1

0,04

B. Büyük y›k›mlar

13,6

7,7

0,3

0

n Savaß, ard›nda boyutlar›n›n 2 trilyon dolara ulaßt›¤› tahmin edilen maddî zarar b›rakm›ßt›. Alman kentlerinin % 70’i yerle bir olmußtu. Yugoslavya’da, binalar›n % 20’si y›k›lm›ßt›. Avrupa’da, fabrikalar›n, limanlar›n ve demiryolu hatlar›n›n y›k›lm›ß olmas› üretimi ve ticareti olumsuz yönde etkiliyordu. Tar›m ve sanayi üretimi 1939’a göre % 30 ile 70 aras›nda düßüß göstermißti. Gayri Safi Milli Has›la (GSMH*) hemen hemen her yerde çökmüßtü, k›s›tlamalar önemli boyuttayd›.

Kaynak: André Beaufre (der.), La Deuxième Guerre mondiale (Paris, 1967-1969).

b. Dört bombard›mana ilißkin tahminî rakamlar Dresden (8 Þubat 1945): 800 uçak, 3.000 ton bomba, 135.000 ölü

Belge 2, 4 ve 6

n Savaß Avrupa ülkelerinin para stoklar›n› da eritmißti. Bu ülkeler 1945-1946’da önemli fiyat art›ßlar›yla karß›laßt›lar: Fransa’da fiyatlar 1945’te % 38, 1946’da % 63 oran›nda yükseldi. 1939’dan 1945’e kamu borçlanmalar› ‹ngiltere’de üç, Fransa’da dört, ABD’de alt›, Almanya’da on kat artt›.

Tokyo (10 Mart 1945): 279 uçak, 1.700 ton bomba, 83.000 ölü

C. Ölüm ve y›k›mlar›n nedenleri

Hiroßima (6 A¤ustos 1945): 1 uçak, 1 bomba, 70.000 ölü

- Bu savaßta, çarp›ßmalara 1914-1918 savaß›ndan üç kat daha fazla asker kat›ld›. Esas olarak Avrupa’yla s›n›rl› kalan 1914-1918 savaß›yla karß›laßt›r›ld›¤›nda, bu savaß gerçek anlamda bir dünya savaß› oldu. Hava bombard›manlar› ve çarp›ßmalar›n ßiddeti y›k›mlar›n büyüklü¤ünü aç›klar.

Nagazaki (9 A¤ustos 1945): 1 uçak, 1 bomba, 36.000 ölü Kaynak: Dictionnaire de la Seconde Guerre mondiale (Paris, 1979).

84

Belge 3

n Bu a¤›r bilançonun üç önemli nedeni vard›:

- Sivil halklar hava savaß›n›n tam içinde yaßad›lar. Almanya’da, insanî kay›plar›n yar›s›n› sivil halktan ölenler olußturuyordu. Karne uygulamas› ve ißgal edilen ülkelerin talan edilmesi, zay›f düßen sivil halk›n ölüm oran›n› fazlas›yla art›rd› ve verem gibi hastal›klar›n yeniden ortaya ç›kmas›na neden oldu. - Son olarak, savaß topyekûn bir savaßt›: ‹ßgal alt›ndaki Avrupa’da ya da Çin’de, sivil halktan esir al›nanlar topluca öldürüldü ya da baz› kasabalar›n halklar› bulunduklar› bölgelerde katledildi. Nazizm, muhaliflerini düzenli biçimde ortadan kald›rmak üzere toplama kamplar›n› kulland›, toplu öldürme kamplar›nda Yahudilerin tamam›n› yok etmeyi hedefledi. Bu düzenin yaklaß›k 10 milyon sivil kurban›ndan 5,5 - 6 milyonu Yahudiler oldu.

2

Sovyetler Birli¤i’ndeki y›k›mlar.

Sovyetler Birli¤i’nin ißgal alt›ndaki bölgelerinde, savaßtan önce 88 milyon kißi yaß›yordu. Sanayi üretimi 46 milyar rubleye ulaß›yordu (1926-1927 fiyatlar›na göre); 122.000 kilometrelik demiryolu bulunuyordu. Naziler, toplam 1.710 kenti ve 70.000’den fazla kasaba ve köyü k›smen ya da tamamen yak›p y›kt›lar. 6 milyondan fazla bina yak›ld› ya da yerle bir edildi, 25 milyon insan evsiz kald›. En fazla hasar gören kentler aras›nda Stalingrad, Sivastopol, Leningrad, Kiev, Minsk, Odesa, Smolensk, Novgorod, Orel, Harkov, Voroney, Rostov gibi en önemli sanayi ve kültür merkezleri de bulunuyor. Düßman, toplam 4 milyon ißçinin çal›ßt›¤› 31.850 fabrikay› yerle bir etti. 239.000 elektrik motoru ve 175.000 iß makinesini yok etti ya da bunlara el koydu; toplam 65.000 kilometre demiryolu, 4.100 gar binas›, 36.000 posta, telgraf, telefon bürosu y›k›ld›, tahrip edildi.

3 6 A¤ustos 1945’te at›lan atom bombas›yla yerle bir olan Hiroßima.

40.000 hastane ve klinik, 84.000 okul, yüksek okul ve araßt›rma merkezi, 43.000 kütüphane, 98.000 kolhoz, 1.876 sovkoz ve 2.890 tar›m makinesi deposu ya¤maland› ya da y›k›ld›.

6

...

Yaßamak için normal bir insan›n bir günde almas› gereken kalori miktar› 2.000 olarak belirlendi¤i halde, yokluk döneminde Almanlar için bu rakam ortalama 700 ile 800 aras›nda de¤ißiyordu. [...] 1946 y›l›n›n sonunda, yaln›zca Hamburg’daki hastaneler açl›k nedeniyle ödem geçiren 10.000 hasta tedavi etmißti. Köln’de yap›lan bir say›mda, çocuklar›n yaln›zca %12’sinin aßa¤› yukar› normal bir kiloya sahip olduklar› saptanm›ßt›... Kentlerde çekilen açl›¤›n daha da vahim boyutlara ulaßmas›nda stoklar›n savurganl›kla tüketilmesi ve köylerle haberleßmenin kesilmiß olmas› da rol oynuyordu. Spekülasyon, istifçilik, karaborsac›l›k korkunç bir biçimde yay›lm›ßt›. [...]

Ola¤anüstü Devlet Komisyonu, ulusal ekonomimize verilen zarar›n tutar›n› 679 milyar ruble (1941 fiyatlar›yla) olarak hesaplam›ßt›r. 1942’de Sovyetler Birli¤i’nin u¤rad›¤› maddî kay›plar›n bilançosunu ç›karmak üzere kurulan Ola¤anüstü Devlet Komisyonu’nun 12 Eylül 1945 tarihli raporu.

1. Belgeyi tan›t›n›z (kayna¤› ve tarihsel ortam›). 2. Sovyetler Birli¤i’nin savaßtan en fazla zarar gören bölgeleri hangileridir? Bu y›k›mlar›n Sovyet halk›n›n yaßam düzeyi üzerindeki sonuçlar› nelerdir? 1945’te ülkelerin 4 KUG’leri (1938 için sabit de¤er 100).

Amerika Birleßik Devletleri ‹ngiltere Sovyetler Birli¤i Fransa ‹talya Japonya Almanya

180 108 75 54 61 30 29

K›tl›k.

a. Yenilen ülkelerde

Karaborsac›l›k, di¤er Avrupa ülkelerinde savaß› izleyen en zor günlerde bile görülmemiß boyutlara ulaßm›ßt›. Pazar fiyatlar› resmî fiyatlar›n 100 ya da 200 kat›na kadar ç›k›yordu. Bir paket sigaran›n fiyat› bir ißçinin bir ayl›k ücretine eßitti. Bal›k istifi tramvaylar› kullanan vatmanlar, sakin sakin sesleniyorlard›: Brandenburger - Schwarzmarkt! (Brandenburg Kap›s› – Karaborsa!). Ellerinde özenti uyand›ran ürünler bulunduran bat›l› askerler, do¤al olarak paralel sektörün baßl›ca aktörleriydi. Kulüpler ve kabarelerde faaliyet gösteriyorlard›. [...] T›ka basa erzak yüklü müttefik askerleri, kaçakç›lar ve gece güzelleri bu tür yerlerin müdavimlerindendi. André Mannon ve Léa Marcou, La République fédérale allemande (Paris, 1967).

b. Galip ülkelerde ‹ngiltere bugün gereksinim duydu¤u g›da maddelerini, sanayii için gerekli hammaddeyi istedi¤i gibi sat›n alam›yor. Bunun için gerekli olanaklara sahip de¤il. Savaß y›llar› boyunca, ülke d›ß›nda o kadar çok yat›r›m tasfiye etmesi ve o kadar çok borçlanmas› gerekti ki, 1938 y›l› rakamlar›na göre ithalat›n %23’ünü tek baßlar›na karß›layan gelirlerinin bir a¤›rl›¤› kalmad›... ‹ngiliz ailesi, ülkesinin ithal etmeye gücü yetmedi¤i yiyeceklerden, ülkeye döviz girmesini sa¤lamak için d›ßar› sat›lmas› daha uygun olan araç-gereçten, fabrikalar›n ißleyebilmesi için de yakaca¤›ndan vazgeçmek zorunda. Bertrand de Jouvenel, L’Echec d’une expérience (Paris, 1948).

5

1945’te Alman s›¤›nmac›lar.

1. K›tl›k kendini nas›l gösteriyor? 2. Neden galip gelen ülkeler de yokluk çekiyorlar?

85

II. Manevî sars›nt›n›n boyutlar› A N A H T A R S Ö Z C Ü K • ‹NSANLIK SUÇU ‹lk kez Nürnberg Mahkemesi s›ras›nda tan›mlanan ve siyasal nedenlerle ya da ›rk ve din ayr›m›na dayan›larak herhangi bir halka karß› gerçekleßtirilen cinayet, toplu öldürme, sürgüne gönderme ve benzeri tüm insanl›k d›ß› eylemleri yarg›lamak için kullan›lan hukuksal bir kavram.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Uluslararas› sözleßme * De¤erler * Vatansever

A. Barbarca bir savaß

Belge 1, 3 ve 4

n ‹kinci Dünya Savaß›’n›n sonunda, daha önce eßine benzerine rastlanmam›ß bir manevî sars›nt› yaßand›. Uluslararas› anlaßmalar ve insan haklar› daha önce hiç böylesine ayaklar alt›na al›nmam›ßt›. Savaß esirleri ile ilgili uluslararas› sözleßme*lere Almanlar da, Sovyetler de, Japonlar da uymad›. Müttefik ordular›n›n Polonya ve Almanya’daki ya da Pasifik’teki ilerleyißi, Nazi ve Japon kamplar›n›n kurtar›lmas›n› da beraberinde getirdi. Nazi toplama kamplar›nda yaßanan dehßetin ve SS doktorlar ya da Mançurya’da Japonlar taraf›ndan esirler üzerinde uygulanan sözde t›bbî deneylerin ortaya ç›kar›lmas› dünyay› derinden sarst›. n Japonya’ya karß› atom bombas› kullan›lmas› zihinlerde kußkular uyand›rd›: Bir bomba, tek baß›na bir bombard›man uça¤› filosunun öldürebilece¤i kadar insan› öldürüyordu. ‹nsan art›k bütün insanl›¤› yok edebilecek olanaklara sahipti. Frans›z düßünürü Albert Camus’nün daha 1945 a¤ustosunda sözünü etti¤i atom bombas› korkusunun baßlang›c›yd› bu. n Bu tür manevî sars›nt›lar, insanlar› de¤erler*inin k›r›lganl›¤› konusunda sorular sormaya yöneltti. Müttefikler, Mihver devletlerinin sorumlular›n› yarg›lamaya daha 1943’te karar vermißlerdi. 1945 kas›m›ndan 1946 ekimine kadar, 6 Nazi örgütü ve Nazi rejiminin 22 yöneticisi Nürnberg’de toplanan uluslararas› bir mahkeme taraf›ndan yarg›land›. Bunlar, komplo düzenlemek, bar›ß› y›kacak eylemlerde bulunmak, savaß suçu ißlemek ve bunlar›n yan›s›ra, yepyeni hukuksal bir kavram olan insanl›k suçu* ißlemekle suçlan›yorlard›. Benzer bir mahkeme de, Tokyo’da 1946’da Japon yöneticileri yarg›lamak için kuruldu.

B. Toplumsal bir sars›nt›

1

Ülkelere göre Holokost kurban› olan Yahudilerin toplam Yahudi nüfusu içindeki pay›.

Hollanda

%84

Yunanistan

%80

Almanya

%75

Polonya

%70-75

Çekoslovakya

%70-75

Yugoslavya

%70-75

Avusturya

%30-35

Norveç

%30-35

Romanya

%30-35

Belçika

%28

Macaristan

%25

Sovyetler Birli¤i

%23

Fransa

%20

‹talya

%20

Danimarka

%1

Werner Rings’e göre, Leben mit dem Feind (Münih, 1979).

86

n Savaß uluslar› da derinden bölmüßtü. Görev neyi emrediyordu? Kime itaat etmeliydi? Savaß›n yaratt›¤› bölünmeler, uzun süre direnißçilerle ißbirlikçileri karß› karß›ya getirdi. Fransa’da, Direniß hareketi ve General de Gaulle’ün baßar›s›, 1940’ta u¤ran›lan yenilginin utanc›n› ve ço¤unlu¤un Vichy hükümetine verdi¤i deste¤in izlerini ancak k›smen silebildi. 1944-1945 temizli¤i, baßl›ca sorumlular›n yarg›lanmas›n› sa¤lad›, ancak Mareßal Pétain’e ba¤l›l›k yemini eden devletin ve yönetimin üst kademelerindeki yetkililerin pek az›na ulaßabildi. n Zaferden neredeyse altm›ß y›l sonra, savaß›n yaratt›¤› toplumsal çatlaklar hâlâ yerinde duruyor. Toplama kamplar›nda ölenlerin unutulmaz an›s›, Almanya’da Nazi geçmißini örtme çabalar› ve suçluluk, Japonlar taraf›ndan Asya’da ißlenen savaß suçlar›n›n güçlükle tan›nmas›, Balkanlar’da S›rplar ve H›rvatlar aras›nda sonu gelmeyen nefret... Bu örneklerde oldu¤u gibi, herkes bellekleri taze tutma zorunlulu¤unda hissediyor kendini.

C. Yeni de¤er aray›ßlar›

Belge 2

n 1945’in dünyas›, yeniden inßa edilmesi gereken bir dünyayd›. Faßizm ve nazizmin, bazen tüm sa¤› kapsayacak biçimde reddedilmesi, Mihver’e karß› direnißle özdeßleßen baz› güçlere yarar sa¤lad›. Sa¤› ißbirlikçilikle, solu da direnißle bir tutmak mümkün olmasa da, komünistler de dahil olmak üzere sol güçler ve Vatanseverler*, savaß›n hemen ard›ndan Fransa, ‹talya, Çekoslovakya ve Polonya’da seçimlerde önemli baßar›lar elde ettiler. Büyük reformlar yaparak, savaß y›k›nt›lar›n›n üzerine daha iyi ve daha adil bir dünya kurma arzusu her yerde hakimdi. Avrupa direniß hareketleri, savaß boyunca siyasal reform planlar› yapm›ßlard› ve art›k zafer kazan›ld›¤›na göre, bu reformlar› gerçekleßtirebilmeyi umuyorlard›. ‹ngiltere’de hükümet, bu tür reformlar› haz›rlamak için daha 1942’de kollar› s›vam›ßt›. Fransa’da ise, 1944 tarihli Ulusal Direniß Konseyi program›nda çeßitli reformlara yer verilmißti. Ancak yeniden inßa edilmesi gereken dünya da derinden de¤ißmißti.

2

Atom tehdidi alt›nda yaßam.

Dünya budur ißte, yani pek az ßey. Radyolar›n, gazetelerin ve haber ajanslar›n›n atom bombas› konusunda baßlatt›klar› muhteßem pat›rt› sayesinde, dünden beri hepimiz bunu biliyoruz. Evet, o heyecanl› yorum selinin içinde, ortalama büyüklükteki bir kentin futbol topu büyüklü¤ünde bir bomba ile yerle bir edilebilece¤ini ö¤rendik. Amerikan, ‹ngiliz ve Frans›z gazeteleri, atom bombas›n›n geçmißi, gelece¤i, türevleri, maliyeti, bar›ßç›l boyutu ve savaßç›l etkileri, siyasal sonuçlar›, hatta ba¤›ms›z olma özelli¤i üzerine gösterißli yaz›larla dolu. Biz tek bir cümleyle özetleyelim: Mekanik uygarl›k, vahßetinin doruk noktas›na erißmißtir. ‹ßkence edilen bir dünyada zaten güçlükle soluk al›yorduk. Er ya da geç, toplu intiharla bilimsel zaferlerin ak›ll›ca kullan›m› aras›nda bir seçim yapmam›z gerekecek. Þiddetin y›rt›c› pençesine teslim olmuß [...], adalete ve insanlar›n mutlulu¤una kay›ts›z bir dünyada, bilim de kendini örgütlü cinayetlere adarsa, kußkusuz kimse ßaßk›nl›¤a düßmeyecektir [...]. Bu arada, ilk becerisini insan›n yüzy›llard›r tutuldu¤u en güçlü yok etme hummas›n›n hizmetine sunan bir bulußu böyle kutlaman›n utanmazl›k oldu¤unu düßünmekte özgürüz elbette [...]. Böylece, büyük olas›l›kla kal›c› olacak yepyeni bir korkuyla tan›ßt›r›lm›ß olduk. ‹nsanl›¤›n önünde aç›lan ürkütücü olanaklar karß›s›nda, yürütülmeye de¤er tek savaß›n bar›ß oldu¤unu daha iyi anl›yoruz. Halklar›n kendilerini yönetenlere art›k cehennemle ak›l aras›nda nihai bir seçim yapmalar› için rica etmeleri de¤il, emir vermeleri gerekiyor. Albert Camus [Frans›z düßünürü (1913-1960)], 8 A¤ustos 1945 tarihli Combat gazetesinin baßyaz›s›.

3

General Eisenhower, 6 Nisan 1945’te ilk kez Buchenwald kamp›n›n bir bölümü olan Ohrdruf (Almanya) toplama kamp›na giriyor. Amerikal›lar›n yüzlerinde hangi duygular okunuyor?

4

Nürnberg Mahkemesi’nde verilen cezalar.

As›larak idam: Goering (Hitler’in sa¤ kolu, Luftwaffe’nin komutan›, idam›ndan önce intihar etti), von Ribbentrop (d›ßißleri bakan›), Kaltenbrunner (gizli servisler ßefi); Rosenberg (Do¤u Topraklar› bakan›), Frank (Polonya genel valisi), Frick (içißleri bakan›), Sauckel (zorunlu çal›ßma hizmeti sorumlusu), Seyss-Inquart (Reich Hollanda komiseri), Streicher (haftal›k antisemit Der Stürmer dergisi müdürü), Keitel (genel kurmay baßkan›), Jodl (harekât dairesi baßkan›); Bormann (1941’den sonra baßbakan vekili, firarda, cezas› g›yaben verildi). Ömür boyu hapis: Hess (1941’e kadar baßbakan vekili, 1987’de hapiste öldü), Funck (Reichsbank müdürü, 1957’de serbest b›rak›ld›), Raeder (1943’e kadar deniz kuvvetleri komutan›, 1955’te serbest b›rak›ld›). 20 y›l hapis: von Schirach (Hitlerci Gençlik örgütlerinin baß›) ve Speer (silahlanma bakan›, ikisi de 1966’da serbest b›rak›ld›).

1. Albert Camus’nün bilim hakk›ndaki yarg›s› nedir?

15 y›l hapis: von Neurath (Bohemya-Moravya genel valisi, 1954’te serbest b›rak›ld›).

2. Yazar›n insan hakk›ndaki yarg›s› nedir?

Beraat: Schacht (ekonomi bakan›), von Papen (Hitler’den önceki son baßbakan, Ankara büyükelçisi), Fritsche (radyo propaganda sorumlusu).

10 y›l hapis: Doenitz (1943’ten sonra deniz kuvvetleri komutan›, 1956’da serbest b›rak›ld›).

87

III. Daha iyi bir dünya kurma ümidi A N A H T A R S Ö Z C Ü K • ULUSLARARASI PARA FONU Temmuz 1944’te, Bretton Woods anlaßmalar›yla kurulan ve bu tarihte ißlemeye baßlayan yeni uluslararas› para sistemini yönetmekle görevli kuruluß. Her üye ülke, ulusal servetinin miktar›na göre IMF’ye katk›da bulunur ve bu katk› miktar› ile orant›l› oy hakk›na sahip olur.

S * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Çevirilebilir para Sabit kur Merkez Bankas› Oder-Neisse Hatt›

Oder

Polonya

e

Neiss Viyana

Dörtlü ißgal bölgeleri

Sovyetler Oder-Neisse hatt›

Frans›zlar

1

1945’te Almanya ve Avusturya’n›n ißgal bölgeleri.

88

n Temmuz 1944’te, 44 ülke Amerika Birleßik Devletleri’nde, Bretton Woods’da (New Hampshire), yeni bir uluslararas› para sistemi kurmak üzere bulußtular. Görüßmelerin sonunda, ülkelerin paralar›n›n alt›n ya da alt›na çevirilebilir paralar* arac›l›¤›yla garanti alt›na al›nmas› kararlaßt›r›ld›. Her paran›n bir sabit kur* de¤eri olacak, merkez bankalar›* para de¤erlerindeki dalgalanmalar› s›n›rland›rmak için müdahale edebileceklerdi. n Merkezi Washington’da bulunan ve üye ülkelerin katk›lar›yla beslenen bir Uluslararas› Para Fonu* (UPF: International Monetary Fund-IMF) kurulacakt›. Bu kurum, kararl› bir para düzeni yarat›lmas›n› sa¤layacakt›. Bunun yan›s›ra, bir Uluslararas› ‹mar ve Kalk›nma Bankas› (U‹KB: International Bank for Reconstruction and DevelopmentIBRD) üye devletlerin yeniden yap›lanma ve kalk›nma çabalar›na maddî destek sa¤layacakt›. Bu yeni uluslararas› sistem Amerikan dolar›na dayan›yordu. Dolar alt›n yerine kullan›labilen kilit para olmußtu. O dönemde ABD, önemli alt›n rezervlerine ve gelißmiß bir sanayi gücüne sahipti. ABD, ayn› zamanda UPF ve U‹KB’ye de en fazla katk›da bulunan ülkeydi. Belge 1, 4 ve 5

n Þubat 1945’te Yalta Konferans›, Roosevelt, Churchill ve Stalin’i Karadeniz k›y›lar›nda bir araya getirdi. Üç devlet adam›, "dünyan›n paylaß›lmas›"ndan tam olarak söz edilemese de (bu terim ilk kez Fransa’n›n bu konferansa davet edilmemesinden rahats›z olan General de Gaulle taraf›ndan kullan›lm›ßt›r), savaß›n bitiß evresini düzenlemek üzere genel konularda anlaßmaya vard›lar.

Berlin

‹ngilizler

Belge 2 ve 3

n ‹kinci Dünya Savaß›’n›n sonunda, uluslararas› ilißkiler yeniden tan›mland›. ‹ngilizler ve Amerikal›lar savaß sonras› nas›l bir dünya düzeni istediklerini, daha 1941’de imzalad›klar› Atlantik Sözleßmesi’nde belirlemißlerdi. 1944-1945’te müttefikler ayn› nedenle yine pek çok kez bir araya geldiler.

B. Almanya’n›n kaderinin belirlenmesi

250 km

Amerikal›lar

A. Uluslararas› ekonomik sistemin yeniden düzenlenmesi

- Hastal›¤› nedeniyle zay›f düßmüß olan Roosevelt (1945 nisan›nda hayata gözlerini yumdu), Sovyetler Birli¤i’nin Japonya’ya savaß ilan etmesi ve gelecekte bar›ß› güvence alt›na almak üzere kurulacak olan Birleßmiß Milletler örgütüne kat›lmas› konular›nda ›srar ediyordu. ‹ki noktada da baßar›ya ulaßt›. - Churchill, Sovyetler Birli¤i’nin Avrupa’da güç kazanmas›ndan ve Balkanlar’daki ‹ngiliz etkisinin sona ermesinden endiße ediyordu. Amerikan ordular› Avrupa’dan çekildikten sonra, Stalin’e karß› tek baß›na kalmaktan çekiniyordu. Bu nedenle, Fransa’n›n da Almanya ve Avusturya’n›n ißgaline kat›lmas›n› istedi ve bu iste¤ini kabul ettirdi. - O tarihte ordular› Do¤u Avrupa’n›n büyük bir bölümünü denetim alt›nda tutan Stalin ise, konferanstan en kârl› ç›kan lider oldu. Do¤u Avrupa’dan ordular›n› çekmek ve serbest seçimlerin yap›lmas›n› sa¤lamak için söz verdi, ancak çekilmenin koßullar› ile Polonya’n›n gelecekteki s›n›rlar› konusuna aç›kl›k getirmekten kaç›nd›. Almanya’n›n ülkesine tanzimat ödemesi konusunu sa¤lama ba¤lad›. Avrupa’da zafer kazan›ld›ktan sonra Japonya’ya karß› savaßa girmesine karß›l›k olarak da, kurulacak Birleßmiß Milletler’de üç sandalye ald› (Sovyetler Birli¤i, Belarus ve Ukrayna). n Temmuz-a¤ustos 1945’te, üç büyükler bu kez de Berlin yak›nlar›ndaki Potsdam’da bulußtular. Stalin burada yeni ABD baßkan› Truman ve ‹ngiltere baßbakan› Churchill ile bir araya geldi (konferans sürerken ülkesindeki seçimlerde yenilgiye u¤rayan Churchill’in yerine rakibi Attlee geçti). Potsdam’da görüßmelere hakim olan hava, Yalta’dakinden daha gergindi. Stalin, Avrupa’da zafer kazan›ld›ktan sonra Amerikan yard›m›n›n sona ermesinden, Bat›l›lar ise K›z›l Ordu’nun ißgali alt›ndaki bölgelerde yap›lan seçimleri denetlemenin imkâns›zl›¤›ndan yak›n›yorlard›. Buna ra¤men, konferansa kat›lanlar Almanya’n›n kaderi konusunda fikir birli¤ine varabildiler: Almanya, yar›s› Sovyetler Birli¤i’ne olmak üzere, toplam 20 milyar dolar tazminat ödeyecekti. Ayn› zamanda Almanya’n›n silahs›zland›r›lmas›na, Nazi partisinin kapat›lmas›na, savaß suçlular›n›n yarg›lanmas›na ve ülkenin Nazilerden ar›nd›r›lmas›na karar verildi. Sovyetlerin ilhak etti¤i bölgeler ve Oder-Neisse Hatt›’n›n do¤usundan çizilen yeni Polonya s›n›rlar›, bar›ß antlaßmalar› imzalanana kadar geçici olarak kabul edildi.

DOLAR ALTIN

alt›na ayarl› yeni kambiyo sistemi: 1 ons alt›n (31,10 gr) = 35 dolar ($)

=

dolara ba¤l› paralar

{

dolardan farkl› birimlerde para rezervleri

DOLAR

=

ALTIN

1944’teki katk› pay›: %31,2

$

veya

IMF’ye yap›lan ödemeler: 1944 : 8,8 milyar dolar 1947 : 7,7 milyar dolar

%14,8 %5,1

£

4

F

ULUSLARARASI PARA FONU teknik yard›m

2

kredi ve borçlar

Bretton Woods para sistemi. Amerika Birleßik Devletleri’nin dünyan›n yeni ekonomik düzenine nas›l hükmetti¤ini gösteriniz.

3

Bretton Woods: Fransa’dan tepkiler.

Üç Büyükler Yalta’da.

Soldan sa¤a: Churchill (‹ngiltere), Roosevelt (ABD) ve Stalin (Sovyetler Birli¤i). 11 Þubat 1945 tarihli sonuç bildirgesi ßu noktalar› ön plana ç›kar›yordu: - Almanya ve Avusturya’n›n ißgalini dört ülkenin birlikte gerçekleßtirmesi; - Almanya’n›n tazminat ödemesi; - Birleßmiß Milletler Örgütü’nün kurulmas›; - özgür Avrupa’ya ilißkin niyet bildirisi; - Polonya’ya ilißkin niyet bildirisi; - Sovyetler Birli¤i’nin Japonya’ya savaß ilan etmesi.

5

Yalta üzerine iki görüß.

15 Temmuz 1944 Konumumuz fevkalade hassast›r, zira büyük ülkeler bize haketti¤imize inand›¤›m›z yeri vermiyorlar [...]. Buna ra¤men, ßu anda, Uluslararas› Stabilizasyon Fonu’nun yönetim kurulundaki beßinci sandalye taraf›m›za verilmiß bulunuyor. Ancak, Dünya Bankas›’n›n yönetim kurulunda durum böyle de¤il. Bugünkü koßullarda, bu kurulda ancak ABD, Rusya ve ‹ngiltere’nin daimi birer sandalye almas› kesin görünüyor. Fon ile Banka aras›ndaki bu muamele farkl›l›¤›n› kabul etmedi¤imi bildirmeyi düßünüyorum. [...]

De Gaulle, Yalta üzerine gerçek bir efsane inßa etti. Ona göre Roosevelt ve Stalin Yalta’da "dünyay› paylaßm›ßlar"d›. Oysa, ne Amerikal›lar›n titizlikle herßeyi kayda geçirdikleri belgelerde, ne de Churchill’in an›lar›nda, iki büyük gücün etki alanlar› konusuna tek bir sat›r bile ay›r›lmam›ßt›r. Roosevelt bar›ß zaman› etki alanlar›n›n olußturulmas›na kesinlikle karß›yd›. ...Yalta’n›n tarihsel önemi baßkad›r. Yalta’da, baz›lar› daha sonra gerçekten uygulanan pek çok karar al›nm›ßt›r. Yalta bir tür doruk noktas›d›r. Büyük ‹ttifak’›n doruk noktas›.

17 Temmuz 1944 Stabilizasyon Fonu’ndaki beßinci sandalyeyi almam›z kesinleßti¤inden beri, daha fazla hareket özgürlü¤üne sahip oldu¤umuza inan›yorum. Ç›karlar›m›z› ilgilendiren baz› temel koßullar yine görmezden gelinirse, Frans›z delegasyonunu geri çekmek [...] zorunda kalmam mümkündür. [...]

Dictionnaire d’histoire de la Seconde Guerre Mondiale (Paris, 1980).

Belli say›da önerimiz kabul edilmedi¤i için, [...] genel kurul toplant›s›nda son derece hararetli bir konußma yapt›m ve üzerinde çal›ßt›¤›m›z konularda Avrupa’ya, özellikle de Bat› Avrupa ve Fransa’ya bu kadar az yer ay›r›lmas›n› k›nad›m. Güçlü bir etki yaratan konußmam›n sonunda, Frans›z hükümetinin kurulacak iki uluslararas› kurulußta yer al›p almama konusunda karar verirken, Fransa’ya biçilen nihai rolü hesaba kataca¤›n› ima ettim. [...] Amerikal›lar geri çekilmemiz fikrinden aç›kça korktular ve gece Morgenthau’nun (Amerikan Hazine Bakan›) odas›nda uzun bir toplant› yap›ld›. Bu toplant› s›ras›nda, memnuniyetsizli¤imizin nedenlerini aç›klad›m ve bunlardan hükümetimizin gerekli görece¤i sonuçlar› ç›karaca¤›n› tekrar ettim. Pierre Mendès France’›n [kas›m 1943’ten nisan 1945’e kadar Fransa Ulusal Ekonomi Bakan›] Charles de Gaulle’e gönderdi¤i iki telgraftan al›nt›lar.

Mendès France hangi nedenlerle çekinceler koymußtur?

Jean-Baptiste Duroselle [Frans›z tarihçi]

Üç Büyükler, Yalta’da ço¤u sonradan ihlal edilen genel içerikli bir dizi karara imza att›lar ve Almanya’n›n, Polonya’n›n kaderinin belirlenmesi gibi çözemedikleri baz› temel sorunlar› daha sonraki toplant›larda görüßülmek üzere uzmanlara b›rakt›lar. Kußkusuz dünya paylaß›lm›ßt›, ama yaz›l› olmayan yasalara göre. "Yads›nmas› kesinlikle olanaks›z" iki olay bunu do¤rular. Bunlardan birincisi, K›z›l Ordu’nun ilerleyißidir. ...Stalin geri çekilmeye nas›l ikna edilebilirdi ki? ‹kincisi ise, konferans› izleyen a¤ustos ay›nda Hiroßima’da oland›r. Bu olay, Yalta’da kararlaßt›r›lan tek paylaß›m›, yani Japon ‹mparatorlu¤u’nun kal›nt›lar›n› paylaßma konusunu bir enayi pazarl›¤›na çevirmißtir. ...Stalin art›k galip devletlerin Almanya ve Avusturya’da yapt›klar› gibi bir ißgal bölgesi talep edecek olanaklara sahip de¤ildi. Bu iki ülke ile ilgili etki alanlar›n›n s›n›rlar› birkaç ay önce Londra’da uzmanlar taraf›ndan çizilmißti. Yalta’da tart›ßmas›z karara ba¤land›. Yalta’daki "üçler"in en büyük derdi, elbette önce savaß› kazanmakt›. André Fontaine [Frans›z gazeteci], Le Monde, 5 Þubat 1990.

1. Yalta’da "dünyan›n paylaß›ld›¤›" düßüncesi hakl› bir düßünce midir? Neden? 2. A. Fontaine’e göre, Yalta’da Stalin’in en önemli kozu nedir? Amerikal›lar›n en önemli kozu nedir?

89

A N A H T A R S Ö Z C Ü K • B‹RLEÞM‹Þ M‹LLETLER Savaß s›ras›nda, Amerikal›lar taraf›ndan Mihver’e karß› savaßan ülkelerin tamam›na verilen ad. Bu ülkeler, nisan-haziran 1945’te San Francisco’da Birleßmiß Milletler Örgütü’nü kurmak üzere bulußtular. BM baßlang›çta bir tür galipler kulübüydü. Ama eski Milletler Cemiyeti’ne oranla daha az Avrupa merkezliydi. 51 kurucu üyesinin yar›s›na yak›n› Amerika k›tas›ndaki ülkelerden olußuyordu.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Veto hakk›

C. Birleßmiß Milletler sayesinde bar›ß›n sa¤lanmas›

Belge 2 ve 4

n 1919-1939 aras›nda, Wilson’un (1912’den 1920’ye kadar ABD baßkan›) ortaya att›¤› fikirle kurulan Milletler Cemiyeti, ülkeler aras›ndaki anlaßmazl›klar› uluslararas› bir hakemlik sistemiyle çözümlemeyi amaçlam›ßt›. 1930’lu y›llarda bu görevinde baßar›s›zl›¤a u¤rad› ve ‹kinci Dünya Savaß›’n›n patlak vermesine yol açan krizleri engelleyemedi. 1945 y›l›n›n nisan ve haziran aylar› aras›nda 51 ülke, Atlantik Sözleßmesi’nin bir uzant›s› olan San Francisco Konferans›’na kat›ld› ve Birleßmiß Milletler Örgütü*’nün (BM) kurulußuna imza att›.1948’de ise, daha iyi bir dünya kurmak amac›yla ‹nsan Haklar› Evrensel Beyannamesi kabul edildi. n Birleßmiß Milletler’e üye olan ülkeler bir Genel Kurul olußturacak, örgütü yönetmekle görevli genel sekreter ve alt birimlerin üyeleri Genel Kurula kat›lanlar›n oylar›yla seçilecekti. Alt birimlerden en önemlisi, askerî olanaklar› seferber etme yetkisine sahip olan Güvenlik Konseyi idi. Savaß›n galibi beß ülke (ABD, ‹ngiltere, Fransa, Çin ve Sovyetler Birli¤i), konseyde daimi üye statüsüyle veto hakk›*na sahip olacaklard›. Böylece eski Milletler Cemiyeti’nin zay›fl›klar›yla tekrar karß›laß›lmayaca¤› umuluyordu. Bunun yan›s›ra, baz›lar› Milletler Cemiyeti bünyesinde de faaliyet göstermiß olan yan kurulußlar uzmanlaßma gerektiren görevleri üstleneceklerdi.

D. Yeni dünya dengeleri

Belge 1, 3 ve 5

n Amerikan dolar›n›n Bretton Woods sistemindeki rolü ve Birleßmiß Milletler merkezinin New York’a yerleßtirilmesi gibi iki olgu, 1945’te Amerika Birleßik Devletleri’nin dünyan›n en büyük gücü oldu¤unu gösteriyordu. ABD atom bombas›na sahipti ve savaßtan yara almadan ç›km›ßt›. Dünyadaki alt›n›n %75’ini elinde bulunduruyor, dünya sanayi üretiminin %50’sini, uluslararas› ticaretin de %25’ini gerçekleßtiriyordu. Amerikan modeli, savaß s›ras›nda caz müzi¤i ve Amerikan filmleriyle tan›ßan Avrupal›lar› büyülemißti. n Avrupa’da, k›tan›n yar›s›n› tek baß›na kaplayan Sovyetler Birli¤i büyük bir güçtü. Stalin, Balt›k ülkelerini, Polonya, Finlandiya, Çekoslovakya ve Romanya’n›n bir bölümünü topraklar›na katma arzusunu Müttefiklere dayatabilmißti. Ordular› Stalingrad önünde Hitler’e ilk büyük yenilgisini tatt›ran Sovyetler Birli¤i, Almanya’ya karß› girißilen savaß çabas›n›n büyük bölümünü karß›lam›ßt›; Nazi Almanyas›’na karß› zafer kazanan ülkelerin baß›nda geliyordu. Sovyetler, Avrupal›lar›n bir k›sm›, özellikle de Çekoslovakya taraf›ndan kurtar›c› olarak karß›lanm›ßlard›. Komünizm hiç böylesine sayg› görmemißti. Bu koßullarda, Sovyet modelinin dünya nüfusunun bir k›sm›na çekici gelmesi do¤ald›. Sovyetler Birli¤i’nin 1930’larda karß›laßt›¤› uluslararas› alandan d›ßlanma süreci sona ermißti. n Savaßtan y›k›lm›ß ve iflas etmiß olarak ç›kan savaß öncesinin di¤er güçleri ise, etkilerini geri dönüßü olmaks›z›n kaybettiler.

1

Carol Reed’in Üçüncü Adam filminin afißi (1949). Bir yazar, çocukluk arkadaßlar›ndan birinin müttefiklerin ißgali alt›ndaki Viyana’da karaborsac›l›k ve gizli ilaç ticareti ile u¤raßt›¤›n› keßfeder. Filmin konusu Graham Greene’in bir roman›ndan al›nm›ßt›.

90

- ‹ngiltere ve Fransa kußkusuz galip ülkeler cephesinde yer al›yorlard›. Ancak çok zay›f düßmüßlerdi ve ekonomik kalk›nma konusunda Amerikan yard›m›na muhtaçt›lar. Bunun d›ß›nda, sömürgeleri üzerindeki etkileri de azalmaya baßlam›ßt›. Sömürgelerde ba¤›ms›zl›k fikirlerinin yükselißi Avrupa’n›n hakimiyetini tehdit ediyordu. - ‹talya ve Almanya yenilmiß ve ißgal edilmißlerdi. ‹talya sömürge imparatorlu¤unu kaybetmiß, ekonomik ve siyasal alanda yeniden yap›lanman›n güçlükleriyle bo¤ußuyordu. 1946’da düzenlenen bir halk oylamas›yla monarßinin yerini cumhuriyet rejiminin almas›na karar verildi. Almanya ve Avusturya’n›n tüzel varl›¤›ndan söz edilemezdi. Baßkentleri Berlin ve Viyana da dahil olmak üzere, topraklar› dört ißgal bölgesine ayr›lm›ßt› ve müttefik ordular›n›n denetimindeydiler. - Savaß›n ma¤luplar›ndan biri de Japonya’yd›. Amerikan ordular› taraf›ndan ißgal edilmiß, Çin’den ald›¤› topraklar›, Mançurya’y›, sömürge imparatorlu¤unu ve 1895-1910 aras›nda ißgal etti¤i topraklar›n tümünü kaybetmißti. Tayvan Çin’e geri verilmiß, Sahalin ve Kuril Adalar› Sovyetler Birli¤i taraf›ndan ilhak edilmißti. Kore, 38. paralelin kuzeyinde Sovyetler, güneyinde Amerikal›lar olmak üzere, ißgal edilmißti. En önemlisi ise, ülkenin gelecekte savaßa baßvurmas›n› yasaklayan demokratik bir anayasa haz›rlanmas›, ordunun kald›r›lmas› ve e¤itim reformu gibi köklü yenilikler isteyen Amerika’n›n ›srarlar›yd›. ‹mparator Hiro Hito, ülkenin birli¤ini sa¤lamak için tahtta b›rak›ld›ysa da, art›k hiçbir gücü kalmam›ßt›.

Güvenlik Konseyi Mavi Bereliler

5 daimi üye (ABD, ‹ngiltere, Fransa, Sovyetler Birli¤i, Çin) + 2 y›l için seçilen 6 geçici üye

Genel Sekreterlik 5 y›l için seçilen genel sekreter

Vesayet Konseyi 15 üye

Genel Kurul 51 kurucu üye 1 ülke = 1 oy

Ekonomik ve Sosyal Konsey

Uluslararas› Adalet Divan›

3 y›l için seçilen 18 üye

9 y›l için seçilen 15 yarg›ç

BM’nin alt kurum ve birimleri: -

UNICEF (New York): BM Uluslararas› Çocuk E¤itimi Örgütü. IMF (Washington): Uluslararas› Para Fonu. IBRD (Washington): Uluslararas› ‹mar ve Kalk›nma Bankas› (Dünya Bankas›). WHO (Cenevre): Dünya Sa¤l›k Örgütü. ILO (Cenevre): Uluslararas› Çal›ßma Örgütü. UPU (Bern): Uluslararas› Posta Birli¤i. FAO (Roma): G›da ve Tar›m Örgütü. UNESCO (Paris): BM E¤itim, Bilim ve Kültür Örgütü.

2

Birleßmiß Milletler Örgütü.

4

‹nsan Haklar› Evrensel Beyannamesi, 10 Aral›k 1948.

3 Rita Hayworth, Charles Vidor’un yönetti¤i Gilda adl› filmde (1946). Bu filmin Avrupa’da kazand›¤› baßar›, savaß sonras› Amerikan kültürünün etkisine iyi bir örnektir. RUSYA Sahalin

Birleßmiß Milletler Genel Kurulu,

Pekin

38º

ril r› Ku dala a

MANÇUKUO (Japon himayesi 1932 - 1945)

MOÚOL‹STAN

Kore

insan haklar›n›n tan›nmamas›n›n ve hor görülmesinin insanl›k vicdan›n› isyan ettirecek barbarl›klara neden olmuß bulunmas›na ve insanlar›n her türlü korku ve sefaletten kurtulacaklar›, ifade ve inanç özgürlü¤üne sahip olacaklar› bir dünya kurman›n insan›n en yüksek amac› ilan edilmiß olmas›na dayanarak; ißbu ‹nsan Haklar› Evrensel Beyannamesi’ni tüm halklar›n ve tüm uluslar›n erißmeye çal›ßacaklar› ortak bir ülkü olarak ilân eder.

JAPONYA Tokyo

Ç‹N

MADDE 1. Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bak›m›ndan eßit do¤arlar. Ak›l ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karß› kardeßlik anlay›ß›yla hareket etmek zorundad›rlar. MADDE 2. Herkes, ›rk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da di¤er herhangi bir görüß, ulusal ya da toplumsal köken, servet, do¤um ya da herhangi baßka bir fark gözetilmeksizin ißbu beyannamede ilân olunan bütün haklardan ve özgürlüklerden yararlanabilir. ...

Okinawa

Formoza

MADDE 3. Yaßamak, özgürlük ve kißisel güvenlik her bireyin hakk›d›r. MADDE 4. Hiç kimse kölelik ya da kulluk alt›nda bulundurulamaz. ... 1 000 km

MADDE 5. Hiç kimse ißkenceye, zalimce, insanl›k d›ß›, onur k›r›c› cezalara tabi tutulamaz. MADDE 13. Herkes, kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeyi terketme ve ülkesine geri dönme hakk›na sahiptir. MADDE 23. Her insan›n çal›ßma, ißini özgürce seçme ...hakk› vard›r. MADDE 26. Her insan›n e¤itim hakk› vard›r. ...

5

1944’te Japonya ve ißgal etti¤i topraklar

Sovyet ißgali

1945’ten sonra Japonya

Amerikan ißgali

Sovyetler Birli¤i’nin ilhak etti¤i topraklar

Çin’e geri verilen topraklar

1945’te Uzak Do¤u.

91

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM

Temmuz 1944: Bretton Woods Konferans›.

Savaß suçlar›, savaß yasa ve kurallar›n›n ihlalidir (savaß esirlerine ve sivillere yönelik kötü muamele, yarg›s›z infaz, talan, askerî neden olmaks›z›n yak›p y›kma).

Þubat 1945: Yalta Konferans›.

‹nsanl›k suçu ise, siyasal görüß, ›rk ya da din ay›r›m›na dayanarak bir halka yönelik cinayet, toplu öldürme, sürgün ya da di¤er insanl›k d›ß› eylemlerin gerçekleßtirilmesidir.

Nisan-haziran 1945: San Francisco Konferans›. Temmuz-a¤ustos 1945: Potsdam Konferans›. Kas›m 1945-ekim 1946: Nürnberg Mahkemesi. Aral›k 1948: ‹nsan Haklar› Evrensel Beyannamesi.

n

n

Savaß suçlar› ve insanl›k suçlar›

Yalta Konferans› ve Potsdam Konferans›

Yalta Konferans›’nda (ßubat 1945), Roosevelt, Churchill ve Stalin bir araya geldiler; Almanya’n›n ißgalinin nas›l gerçekleßece¤i, yeniden ba¤›ms›zl›¤›n› kazanan Avrupa’da normal siyasal yaßama dönüß koßullar›n›n neler olaca¤› belirlendi ve savaß›n sonunda gerçekleßtirilen harekâtlarla ilgili kararlar al›nd›. Potsdam Konferans›’nda ise (temmuz-a¤ustos 1945), Attlee, Truman ve Stalin bir araya geldiler; yenilgiden sonra Almanya’n›n kaderinin ne olaca¤› saptand› (Alman topraklar›n›n ißgali, savaß tazminatlar›, ülkenin Nazilerden temizlenmesi).

n

Birleßmiß Milletler’de Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi

Birleßmiß Milletler Genel Kurulu, örgüt üyelerinin tamam›ndan olußur. Genel Kurulda her üye ülke bir oy hakk›na sahiptir. Birleßmiß Milletler’in di¤er birimlerinin üyelerini seçer. Güvenlik Konseyi ise beß daimi üyeden (savaß›n büyük galipleri: ABD, Sovyetler Birli¤i, ‹ngiltere, Fransa, Çin) ve alt› geçici üyeden olußur. Kararlar› oylayabilir ve uluslararas› planda bar›ß›n ve güvenli¤in sa¤lanmas› için Mavi Berelilerin kullan›lmas›na karar verebilir. Potsdam Konferans›, haziran 1945: soldan sa¤a (oturanlar), Attlee, Truman, Stalin

YARARLI B‹YOGRAF‹LER s. 27

s. 156

Winston Churchill (1874-1965)

Yosif Stalin (1879-1953)

1940’tan 1945’e kadar ‹ngiltere baßbakan›.

ÖNEML‹ KISALTMALAR • IMF : Uluslararas› Para Fonu • BM : Birleßmiß Milletler

92

1928’den 1953’e kadar Sovyetler Birli¤i’nin yöneticisi.

s. 30

s. 137

Franklin D. Roosevelt (1882-1945)

Dwight Eisenhower (1890-1969)

1933’ten 1945’e kadar ABD baßkan›.

1943’ten 1945’e kadar Avrupa’daki müttefik ordular›n›n baßkomutan›, 1953’ten 1961’e kadar ABD baßkan›.

belge incelemesi Yalta Konferans› sonuç bildirgesi

SSCB Berlin

Müttefiklerimizle birlikte, bar›ß›n ve güvenli¤in sa¤lanmas› için, mümkün oldu¤unca çabuk uluslararas› bir örgüt kurulmas› kararlaßt›r›lm›ßt›r. Böyle bir örgütün, bar›ßç›l toplumlar aras›nda s›k› ve sürekli bir ißbirli¤i sayesinde yeni sald›r›lar› engellemek ve olas› savaßlar›n siyasal, ekonomik ve toplumsal nedenlerini ortadan kald›rmak için temel bir ad›m oldu¤una inan›yoruz. 25 Nisan 1945 tarihinde, San Francisco’da, söz konusu örgütün kurulmas›n› sa¤layacak anlaßmay› [...] haz›rlamak üzere bir Birleßmiß Milletler Konferans› toplanmas› konusunda da anlaßmaya var›lm›ßt›r. Ba¤›ms›zl›¤›na yeniden kavußan Avrupa ile ilgili ortak bir bildiri haz›rlanm›ß ve imzalanm›ßt›r: "[...] Avrupa’da düzenin yeniden sa¤lanmas› ve ulusal ekonomik yaßam›n yeniden yap›land›r›lmas›, ba¤›ms›zl›¤›na kavußmuß halklara nazizm ve faßizmin son kal›nt›lar›n› da yok etme ve kendi iradeleriyle seçecekleri demokratik kurumlara sahip olma olana¤›n› verecek yöntemlerle gerçekleßtirilmelidir. Tüm halklar›n kendilerine en uygun yönetim biçimini özgürce seçme hakk›na sahip olmas›, egemenlik ve kendi kendini yönetme haklar›n›n ißgal güçleri taraf›ndan bunlardan mahrum edilen halklara geri verilmesi, Atlantik Sözleßmesi’nde de yer alan ilkelerdir.

Varßova

ALMANYA

Alman ordusunun direnißi nihai olarak k›r›ld›¤›nda, Almanya’n›n teslim olma koßullar›n›n uygulanmas›n› sa¤lamak üzere baßvurulacak ortak siyaset ve planlar konusunda uzlaßmaya var›lm›ßt›r. Benimsenen planlara göre, üç büyük gücü olußturan ülkelerin her biri, askerî birlikleriyle Almanya’n›n ayr› bir bölgesini ißgal edecektir. Ayr›ca, Fransa’n›n da arzu etti¤i takdirde bir bölgeyi ißgal etmek ve denetleme komisyonuna dördüncü üye olarak kat›lmak üzere di¤er üç büyük güç taraf›ndan davet edilmesi kararlaßt›r›lm›ßt›r. Þaßmaz hedefimiz, Alman militarizmini ve nazizmi ortadan kald›rmakt›r. Alman ordular›n›n tümünü silahs›zland›r›p tasfiye etmekte [...], tüm savaß suçlular›n› adalet önüne ç›karmakta ve k›sa sürede cezaland›rmakta [...] kararl›y›z.

MACAR‹STAN ROMANYA YUGOSLAVYA

n 1. Bu belgeyi tan›t›n›z: Bu ne tür bir metin, yazarlar› kim ve metnin yaz›ld›¤› tarihteki uluslararas› ortam nas›l? n 2. Yalta’da al›nan kararlardan metinde geçenleri s›n›fland›r›n›z.

BULGAR‹STAN

ARNAVUTLUK

1 000 km

YUNAN‹STAN

4 Þubat 1945’te cepheler

Taraflar›n denetledi¤i topraklar: Mihver Sovyetler Komünist gerillalar Bat›l›lar

Yalta Konferans› (4-11 Þubat 1945) Sonuç Bildirgesi’nden bölümler.

Sorular

Yalta

Yalta Konferans› s›ras›nda Avrupa’da cepheler.

n 3. Bu metin Yalta’da üzerinde anlaßmaya var›lan konular›n tümünü içermemektedir. Metinde sözü edilmeyen di¤er önemli noktalar hangileridir? n 4. Yalta’da "dünya paylaß›ld›" m›? Cevab›n›z› metnin ve bilgilerinizin yard›m›yla destekleyiniz. n 5. Al›nan kararlardan hangileri uygulanabildi?

TAVS‹YELER

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

• Metni ve sorular› dikkatle okuyun.

• Soru 1: Konferans›n yap›ld›¤› yeri belirtmeye dikkat

yor (bkz. s. 92), ancak insanl›k suçlar›ndan söz etmiyor

edin: Yalta kenti K›r›m’dad›r (Sovyetler Birli¤i’nin Avru-

(bu kavram daha sonra, Nürnberg Mahkemesi s›ras›nda

• Önemli sözcüklerin ve ifadelerin alt›n› çizin.

pa’da yer alan topraklar›n›n güneyi). Yalta Konferans›,

tan›mlanacak). Metin Atlantik Sözleßmesi’ne gönder-

Sovyetler Birli¤i’nde düzenlenen ilk uluslararas› konfe-

me yap›yor (bkz. s. 41).

• Metnin tamam›n›n verilmedi¤ini, yaln›zca al›nt›lar yap›ld›¤›n› unutmay›n.

ranst›. Stalin burada müttefik ülkelerin yöneticilerini

• Soru 3: Bkz. s. 88.

a¤›rlad›. Sonuç bildirgesi, alt›nda imzas› bulunanlar›n

• Soru 4: Metin Yalta’da bulunmayan Fransa’dan söz

ortak ürünüydü. Metin, Müttefiklerin savaß›n sonland›-

ediyor (bkz. s. 88-89). Tüm Avrupa ülkelerine de¤iniyor

r›lmas› üzerinde anlaßmaya vard›klar› noktalar› belirti-

• Savaß›n gelißimi ve bar›ß›n düzenlenmesi konusunda bilgi toplay›n.

mu?

yor.

• Soru 5: Almanya ile ilgili hangi kararlar al›nm›ß?

• Soru 2: Metin Almanya’n›n teslim olmas› sorununa

(bkz. s. 88) Metin San Francisco konferans›na de¤iniyor

de¤iniyor.

(bkz. s. 92 ve 90). "Halklar›n kendilerine uygun yönetim

Almanya’daki ißgal bölgeleri üzerinde düßünün (Kaç ta-

biçimini özgürce seçme hakk›"ndan söz ediyor. Orta

ne ißgal bölgesi öngörülmüß? Metin bu konuda ne di-

Avrupa’da olaylar gerçekte nas›l gelißti (bkz. Konu 8 ve

yor? Bkz. harita, s. 88). Metin savaß suçlular›na de¤ini-

Konu 11)?

93

verilerle çal›ßma Konu: Maddî ve manevî bir y›k›m olarak ‹kinci Dünya Savaß› Sorular

2

"Büyük Asya savaß›"n›n en tüyler ürpertici k›y›mlar›, Harbin’in yirmi kilometre güneyinde, Mançurya’n›n tam ortas›nda bulunan Pingfang’da [...] yap›ld›. 731. Birim, Japonya’ya bakteriyolojik silah sa¤lamak için, orada geniß ölçekli biyolojik deneyler ve insan kobaylar üzerinde (Çinli, Koreli, Rus, hatta ‹ngiliz ve Hollandal› esirler) canl› otopsiler gerçekleßtirdi. Sözün k›sas›, toplam üç bin kurban (erkek, kad›n ve çocuk), bu Japon "ölüm kamp›"n›n f›r›nlar›nda can verdi [...].

r 1. Belgeleri tan›t›n›z. n 2. Belgelerde verilen bilgileri konulara göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

1

‹ki dünya savaß›nda insan kay›plar›. 1914-1918 (milyon insan)

1939-1945 (milyon insan)

asker

asker

sivil (toplam)

Yahudi

0,94 1,4

0,45 0,25

0,06 0,36

0 0,083

1,7 -

13,6 0,12

7,7 5,3

1 3

1,8 0,65

3,25 0,33

3,81 0,09

0,16 0,024

Tüm Avrupa

yaklaߛk 8

yaklaߛk 19

yaklaߛk 19,3

5,5-6

ABD Japonya

0,116 0,03

0,3 1,7

0 0,36

TOPLAM

8,6

24,5

30,5

‹ngiltere ve imparatorlu¤u Fransa Rusya, sonra Sovyetler Birli¤i Polonya Almanya ‹talya

Mançurya’daki 731. Birim.

731. Birim’in öyküsü Japon yay›lmac›l›¤›n›n en karanl›k sayfalar›ndan biridir ve üzerindeki perde bugün hâlâ kalkm›ß de¤il. Tokyo bu dehßet verici konuya henüz ›ß›k tutmad›. [...] 1982’de Japon sa¤l›k bakanl›¤› 731. Birim’in var oldu¤unu kabul etti, ancak delil yetersizli¤ini öne sürerek orada gerçekten baz› deneylerin yap›lm›ß oldu¤unu ifade etmekten kaç›nd›. Tokyo, imparatorluk ordusunun yapt›¤› k›y›mlardan baz›lar›n› sonunda kabul etti (Nankin katliam› ya da Japon askerleri için "hayat kad›n›" olmaya zorlamalar); ama 731. Birim sözcüklerle anlat›lmas› güç bir gerçek olarak kald›. Üstelik söz konusu olan yaln›zca Japonlar›n sorumlulu¤u da de¤il. Bu suskunluk komplosunun baßlang›c›nda, korkunç birimin gerçekleßtirdi¤i deneylerin sonuçlar›n› Sovyetlere kapt›rmaktan korkan Amerikal›lar var: ‹ßgal güçleri, 731. Birim’in sorumlular›ndan hiçbirine dokunmad› [...]. 731. Birim’in Nazi doktorlar›yla ortak bir üzücü özelli¤i var: ‹nsan, baßka insanlar›n bisturilik et haline sokularak sistemli bir biçimde yads›nmalar›nda ender olarak bu kadar ileri gitmißtir. Le Monde, 2-3 Þubat 1997.

B a l t› k De n i zi

Ku ze y 5,76-6,26

2,3 milyon

SSCB’nin genißlemesi

De n i zi

Kaynaklar: André Beaufre (der.), La Seconde Guerre mondiale (Paris, 1967-1969) ve Martin Gilbert, Atlas of the Holocaust (Londra, 1982).

Berlin Polonya’n›n genißlemesi

2,3 m ilyo n

POLONYA

2,9 milyo

n

ÇE

KO

0,7 Viyana mi lyo n AVUSTURYA

1945’ten sonra Almanya. 3

94

SLO

VAKYA

200 km

1939’da Almanya

Sovyet ißgal bölgesi

1945’te Almanya

Amerikan ißgal bölgesi

Göç hareketlerinin yönü

‹ngiliz ißgal bölgesi

Dörtlü ißgal bölgeleri

Frans›z ißgal bölgesi

4

5

Savaßtan iki y›l sonra, may›s 1947’de Beauvais (Fransa).

Bikini atolünde atom bombas›

denemesi, 1946.

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1 Tüm belgelerin bir yazar› var m›?

Maddî y›k›m Belge 1

Belgelerin tümü olaylar›n yaßand›¤› tarihe mi ait? (Savaß s›ras›nda ya da savaßtan hemen sonra m›, 1945’ten çok sonra m› yay›nlanm›ßlar?) n Soru 2

- kurbanlar›n say›s› - en çok etkilenen ülkeler: Sovyetler Birli¤i, Japonya ve Polonya - bir savaßtan di¤erine ölü say›s›nda kaydade¤er art›ß

Belge 2

Sorunsalda önerilen izleklerin maddî yönlerini ve manevî yönlerini ayr›ßt›r›n. • Maddî y›k›m›n çeßitli yönleri nelerdir? - Söz konusu olan yaln›zca y›k›mlar m›d›r? - Olas› baßka yönleri de düßünün (Örn. nüfus hareketleri, s›n›rlardaki de¤ißiklikler, ülkelerin savaßtan önceki ve sonraki güçleri...)

Belge 3

• Manevî y›k›m›n çeßitli yönleri nelerdir? - Belgelerden biri Japonlar taraf›ndan yap›lan k›y›mlar›n vahßetini anlat›yor, ama son paragraf›nda Nazilerle bir karß›laßt›rmaya da yer veriyor. 1 numaral› belgede ise, Yahudi kurbanlar›n say›s› veriliyor. Yorumlarken, hem Nazilerin hem de Japonlar›n vahßice uygulamalar›na de¤inin. - Akl›m›za baßka manevi y›k›m türleri geliyor mu? • Belgelerden baz›lar› birden fazla konuya de¤inmiyor mu? ‹kinci soruya, yandaki gibi iki sütunlu bir tabloyla yan›t verilebilir; yan›tlar›n mutlaka kompozisyon biçiminde verilmesi gerekmez.

r Soru 3 ‹kinci soruya yan›t verirken kulland›¤›n›z ve s›n›fland›rd›¤›n›z bilgilerin tümüne baßvurun. Kompozisyonunuzda sorunsal›n içerdi¤i izleklerin aç›kça görünmesini sa¤lay›n: Maddî y›k›m ve manevî y›k›m.

Belge 4 Belge 5

- Almanya, Polonya ve Sovyetler Birli¤i s›n›rlar›n›n u¤rad›¤› de¤ißiklikler - Almanya’da yerleßtirmek, beslemek ve iß vermek gereken mültecilerin bulunmas› - y›k›lan binalar›n çoklu¤u - maddî y›k›m›n büyük boyutlar›

Manevî y›k›m - savaßlarda ilke olarak zarar görmemesi gereken sivil halktan verilen kurbanlar - Hitler ›rkç›l›¤›n›n sonucu olarak, verilen Yahudi kurbanlar (en çok etkilenen ülkeler: Polonya ve Sovyetler Birli¤i) - sivil kurbanlar - t›bbî deneyler - Almanya’daki gibi "ölüm kamplar›"ndan söz edilmesi - insan›n baßka bir insana yapabildiklerinin dehßeti: "insan, baßka insanlar›n sistemli biçimde yads›nmalar›nda ender olarak bu kadar ileri gitmißtir" - sivil kurbanlar: köklerinden kopar›larak yer de¤ißtirmeye zorlanan halklar - Yenilen ve ißgal edilen, savaß› baßlatt›¤› için cezaland›r›lan Almanya - sivil kurbanlar: ölüler - gezegeni yok edebilme kapasites - hedef = sivil halklar; yine sivil kurbanlar

TAVS‹YELER • ‹statistik bilgiler içeren bir tablo üzerinde çal›ß›rken, belgenin anlaß›ld›¤›n› gösteren baz› basit ißlemler yapabilirsiniz. Örne¤in, 1. belgede: - 1939-1945 savaß›nda ölü say›s› 1914-1918 savaß›na oranla ne kadar artm›ß? - Ayn› hesap baz› ülkeler için de yap›labilir (Almanya, Fransa, Rusya, Polonya). - Sivil ölü say›s›n›n asker ölü say›s›na oranla a¤›rl›¤› nedir? Elde etti¤iniz sonuçlar, hem birinci izlek (maddî bilanço) hem de ikinci izlek (manevî bilanço) üzerindeki düßüncelerinizi tamamlamaya yard›mc› olacakt›r.

95

kompozisyon Konu: 1945’te yeni güç ilißkileri ‹lgili olaylar›n zamandizimi Temmuz 1944: Bretton Woods Konferans›. Þubat 1945: Yalta Konferans›. Nisan-haziran 1945: San Francisco Konferans›. Birleßmiß Milletler’in kurulmas›. 8 May›s 1945: Almanya’n›n teslim olmas›. Avrupa’da savaß›n sonu. Temmuz-a¤ustos 1945: Potsdam Konferans›. 6 ve 9 A¤ustos 1945: Hiroßima ve Nagazaki’ye atom bombas› at›lmas›. 2 Eylül 1945: Japonya’n›n teslim olmas›. Asya ve Büyük Okyanus’ta savaß›n sonu. ‹kinci Dünya Savaß›’n›n sonu.

KONUYU OKUMA

‹ZLEKSEL B‹R PLAN

Her kompozisyon konusu ßunlar› içerir:

l Giriß: 1945, 8 May›s’ta Almanya’n›n ve 2 Eylül’de Japonya’n›n koßulsuz teslim olmas›ndan sonra, bar›ß›n geri döndü¤ü y›l› oldu. Almanya ve Japonya dünyay› fethetmek ve kendi ç›karlar› do¤rultusunda yeniden düzenlemek istemißlerdi. Ald›klar› yenilgiyle, arkalar›nda yeni güç ilißkilerinin egemen oldu¤u bir dünya b›rakt›lar.

- bir izlek (burada, güç ilißkileri); - bir dönem (burada, 1945); - co¤rafi bir alan (burada belirtilmemiß).

SORUNSALI SAPTAMA Konu baz› noktalar üzerinde düßünmeyi gerektirmektedir: - "Yeni güç ilißkileri" siyasal m›d›r? Askerî midir? Nüfusla m› ilgilidir? Ekonomik midir? Hangi ülkeleri kapsamaktad›r (savaß›n büyük galipleri: ABD ve Sovyetler Birli¤i)? Bunlara savaß›n sonunda ortaya ç›kan uluslararas› kurulußlar› da dahil etmek gerekmez mi (IMF, BM, ...)? Yeni büyük güçler hangileridir? Eski rolünü yitirmiß olan güçler hangileridir?

1945’te (dönem), dünyada (co¤rafî alan) meydana gelen de¤ißiklikler (izlek) nelerdir? ‹kinci Dünya Savaß›, yeni güçlerin ortaya ç›k›ß›na (izlek) nas›l önayak oldu? l I. Dünyadaki de¤ißimin nedenleri: Müttefikler taraf›ndan bar›ß›n düzenlenmesi A. Ekonominin yeniden düzenlenmesi: Bretton Woods Konferans› ve yeni uluslararas› ekonomik düzenin uygulamaya konmas›. B. Siyasal ilißkilerin yeniden düzenlenmesi: Yalta ve Potsdam Konferanslar›. C. Savaß sonras› düzenin olußturulmas›: Birleßmiß Milletler. Geçiß: 1945’te yeni bir dünya do¤du. Büyük güçler 1939’dakilerle ayn› güçler mi?

‹ZLENECEK YOL

l II. 1939’dan önceki güçlerin zay›flamas›

Bu düßünceden hareketle bir plan yap›lmal›d›r:

A. Mihver devletlerinin büyük güç konumlar›n› kaybetmeleri: Almanya, ‹talya ve Japonya’n›n savaß sonras› durumlar›.

• ‹zleksel bir plan m› seçmeliyiz (örne¤in, eski ve yeni güçler)?

B. Avrupal› galip devletlerin zay›fl›¤›: Fransa ve ‹ngiltere.

• Yeni bir dünya düzeni kurulmas›na katk›da bulunan büyük konferanslar› konuya nas›l ekleyebiliriz?

C. Savaßta zay›f düßen ve yeniden biçimlenen Avrupa’da demokrasilerin zaferi. Geçiß: Eski büyük güçler ortadan kalkt›. 1945’te "Büyükler" kim?

96

Avrupa’da bir güç olarak Sovyetler Birli¤i: Berlin’de Unter der Linden Caddesi, temmuz 1945.

l III. ‹ki büyük yeni güç A. K›ta Avrupas›’nda büyük bir güç: Askerî, siyasal ve ideolojik bir güç olarak Sovyetler Birli¤i.

COÚRAFÎ B‹R PLAN DA YAPILAB‹L‹RD‹ l I. 1945’te, zay›f düßmüß bir Avrupa

B. Küresel bir güç: Askerî, siyasal, ekonomik ve kültürel bir güç olarak Amerika Birleßik Devletleri.

A. ‹nsan kay›plar›n›n ve y›k›mlar›n bilançosu.

C. Birleßmiß Milletler’in rolü ne olacak?

C. Galip gelen ülkelerin durumu.

l Sonuç: 1945’te Avrupa’n›n çöküßü ve ABD ile Sovyetler Birli¤i’nin yeni Büyükler olarak ortaya ç›k›ß›, yeni güç ilißkilerini a盤a ç›kard›. Söz konusu olan geri dönüßü olmayan bir dönüßüm müdür?

B. Yenik düßen ülkelerin durumu.

l II. K›ta Avrupas›’nda bir dev: Sovyetler Birli¤i A. Savaß›n yak›p y›kt›¤› bir ülke... B. ...ama Avrupa’da büyük bir güç: Toprak kazan›mlar›. C. Önemli bir yay›lma: K›z›l Ordu’nun gücü, komünizmin yay›lmas›.

TAVS‹YELER Ödevinizi ak›lc› bir biçimde düzenleyin: • Giriß bölümünde:

l III. Küresel bir dev: Amerika Birleßik Devletleri A. Siyasal ve askerî güç. B. Ekonomik güç: Sanayi; dolar›n rolü. C. Kültürel güç: Amerikan Modeli.

- Konu zaman ve uzamda do¤ru biçimde tan›t›ld› m›? - Bir sorunsal önerdiniz mi? - Ödevinizin plan›n› aç›klad›n›z m›? • Gelißme bölümünde: - Aç›klad›¤›n›z plana uydunuz mu? - Plan›n›z konuya uygun mu? - Plan›n›z dengeli mi? (Bölümleriniz hemen hemen ayn› uzunlukta m›?) - Geçißleri iyi yapt›n›z m›? • Sonuç bölümünde: - Sonuç bölümünüz gelißme bölümünüzü özetliyor mu? - Konuyu genißlettiniz mi?

97

‹K‹NC‹ BÖLÜM

1945’TEN GÜNÜMÜZE DÜNYA BAÞLIKLAR 5. BOLLUK YILLARI: 1945 - 1975 . . . . . . . . . . . . . . .s. 100 6. 20. YÜZYIL SONU BUNALIMI 7. AMER‹KAN MODEL‹

. . . . . . . . . . . . . . . . . s.

116

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . s.

132

8. SOVYET MODEL‹ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . s. 152 9. L‹BERAL AVRUPA MODEL‹

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .s.

172

10. Ç‹N MODEL‹ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . s. 188 11. SOÚUK SAVAÞ’TAN YUMUÞAMAYA (1946 -1975)

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . s.

198

12. SÖMÜRGELER‹N BAÚIMSIZLIÚI . . . . . . . . . s.

220

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . s.

242

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . s.

260

VE ÜÇÜNCÜ DÜNYANIN OLUÞMASI

13. BLOKLARARASI ÇATIÞMALAR VE BLOKLARIN ÇÖZÜLMES‹

14. ORTADOÚU SORUNU

Ay’da yürüyen ilk insan, Amerikal› astronot Neil Armstrong, 20 Temmuz 1969.

KONU

5 Bolluk y›llar›: 1945 - 1975 B

üyük sanayi ülkeleri, ‹kinci Dünya Savaß›’n›n hemen ard›ndan benzeri görülmemiß bir ekonomik büyüme yaßad›lar. Bu durum, 1950’lerin sonundan itibaren ça¤daß toplumu kal›c› olacak biçimde etkiledi. Büyümenin boyutlar› iktisat tarihi alan›n›n d›ß›na taß›yor, ilgili ülkelerin tüm toplumsal yaßamlar› de¤ißiyordu. n Otuz y›l süren bu ola¤anüstü büyümenin nedenleri ve özellikleri nelerdir? n Bu otuz y›l insanlar›n yaßamlar›na ne gibi de¤ißiklikler getirdi? n Bu ekonomik büyümenin meyveleri toplumsal s›n›flar ve dünyan›n farkl› bölgeleri aras›nda nas›l da¤›ld›?

KONUNUN PLANI I. Ola¤anüstü bir refah II. Büyümenin nedenleri III. Büyümenin yönetimi IV. Büyümenin etkileri V. Büyümenin s›n›rlar›

• Unutmayal›m • Belge incelemesi: 1950’den 1975’e alt› ülkede GSY‹H’n›n büyümesi • Verilerle çal›ßma: Bolluk y›llar›ndaki büyümede Refah Devleti’nin rolü

1944 Bretton Woods anlaßmalar›

1947 GTTA anlaßmalar›

1956 Fransa’da ücretli izin 3 hafta

1971 Dolar›n alt›na ba¤l›l›¤›n›n kalkmas› 1969 Fransa’da ücretli izin 4 hafta

1973-74 Birinci petrol krizi

BOLLUK YILLARI 1957 Sputnik: ‹lk yapay uydu

1945 1943 ‹lk bilgisayar

100

1950 1948 Transistorun bulunußu

1955

1960 1961 Gagarin: Uzayda ilk insan

1968 Avrupa ve ABD’de ö¤renci hareketleri

1965

1970 1969 Armstrong: Ayda ilk insan

1973 1972 Lazer diskin bulunußu

Frigidaire marka buzdolab› reklam›, 1955. Evinizde bir ma¤aza... ... Ya¤mur, çamur, kar demeden d›ßar› ç›kmak m›? O dündü! ... Bugün, donan›ml› kad›n al›ßverißlerini haftada bir kez yap›yor. Geriye bir tek ne pißirece¤ine karar vermek kal›yor. Gerçek FRIGIDAIRE... ...yiyeceklerinizi ilk günkü tazeli¤iyle saklar.

101

I. Ola¤anüstü bir refah A N A H T A R S Ö Z C Ü K • EKONOM‹K BÜYÜME

A. Benzersiz bir büyüme

Belge 1 ve 2

n 1930’larda büyük bir bunal›m geçiren dünya, ‹kinci Dünya Savaß›’ndan sonra esasl› bir büyüme dönemine girdi. 20. yüzy›l›n ilk yar›s›nda yaln›zca iki kat artan dünyadaki toplam üretim, 1945-1975 y›llar› aras›nda üç kat›na ç›kt›. Petrol, elektrik ve otomotiv

Mal ve hizmet üretiminin artmas›.

gibi baz› sektörlerde, on kat, hatta daha fazla artt›. n Bu ekonomik büyüme*, hem ritmi hem de süresi bak›m›ndan çarp›c›yd›. Otuz y›l boyunca, y›ll›k büyüme oran› %5 civar›nda seyretti (Japonya’da bu oran çok daha yük-

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Küçülme * Gayri Safi Yurtiçi Has›la (GSY‹H)

sekti). Üstelik, 1945-1974 y›llar› aras›nda, büyüme kesintisiz devam etti. Kußkusuz, baz› dönemlerde yavaßlad›, ama üretimde hiç uzun süreli bir gerileme yaßanmad› ve ißsizlik hep çok düßük bir düzeyde kald›. Art›k küçülme*den söz ediliyor ve dünyan›n 1930’lardaki gibi bir bunal›m› yeniden yaßayabilece¤ine kimse inanm›yordu. n Frans›z ekonomist Jean Fourastié’nin bu otuz y›ll›k dönemi tan›mlamak için buldu-

Dünya y›ll›k büyüme ortalamas›

¤u "Trente Glorieuses" (Muhteßem Otuzlar) deyimi, büyümenin hem süresini hem de

%5

baßar›s›n› vurgular. Bu müthiß at›l›m, gerçekten de 1930’lu y›llar›n ve ‹kinci Dünya SaBolluk Y›llar›

%4 %3 %2 %1

1820

1870

1913

1950 1973

Kaynak: L’Expansion, özel dosya, mart 1996.

1

Dünyada ekonomik büyüme.

vaß›’n›n ard›ndan, döneme tan›kl›k eden kußaklar› derinden etkiledi. 1930’lu y›llarda pek çoklar›n›n ßiddetle yarg›lad›¤› kapitalizm, 1945’ten sonra yeni bir soluk buldu. Yaklaß›k 30 y›ld›r 1973’te baßlayan bunal›mla yaßayan insanlar, bugün bu sürekli ilerleme ve h›zl› büyüme dönemini özlemle hat›rl›yorlar.

B. Dönüßen ekonomi

Belge 3, 4, 5 ve 6

n Bolluk y›llar› boyunca, petrol üretimi ve ticareti hiç durmadan artt›. Enerji kayna¤› olarak petrol, h›zla kömürün yerini ald›. Bu, motorlu taß›t araçlar› aç›s›ndan gerçek bir devrimin temelini olußturuyordu. Dev petrol tankerleri üretildi, daha büyük taß›ma kapasitesine sahip ve daha h›zl› uçaklar giderek yayg›nlaßt›. Petrol, hammadde olarak yeni bir kimya sektörünün at›l›m›na da katk›da bulundu. Büyük miktarda sentetik kumaß

1938 için gösterge: 100 1 000

ve plastik malzeme üretilmeye baßlad› ve bunlar dönemin simgesi haline geldi.

Otomotiv (bin)

n Ekonominin baz› sektörleri o dönemde çok hareketlendi. Bunlar›n baß›nda toplu taß›ma (1964’te Japon h›zl› treni Þinkansen’in hizmete girmesi), otomotiv ve genel olarak

100 1 000 Çelik (bin ton)

tüm dayan›kl› tüketim mallar› üretimi (elektrikli ev aletleri, televizyonlar), elektronik ve biyokimya gibi gelißmiß teknoloji kullanan sanayi sektörleri geliyordu. Zengin ülkelerde tar›m sektöründe yaßanan h›zl› modernleßme de rand›man ve verimlili¤in artmas›n› sa¤lad›.

100 1 000 Elektrik (milyon kWs)

n Uzay›n fethi de yine bolluk y›llar›nda gerçekleßti. Sovyetler 1957’de ilk yapay uydu Sputnik’i f›rlatt›lar ve 1961’de ilk kez bir insan›, Yuri Gagarin ad›nda bir kozmonotu uzaya gönderdiler. 1969’da ise, Amerikal› Neil Armstrong Ay’da yürüyen ilk insan oldu.

100 1 000 Petrol (bin ton)

n Gayri Safi Yurtiçi Has›la* (GSY‹H) ülkelerin ço¤unda artt›ysa da, ekonominin tüm alanlar›nda ayn› derecede h›zl› bir at›l›m gerçekleßti¤i söylenemez. ‹lk sanayi devriminin itici güçlerinden olan kömür ve geleneksel tekstil sektörlerinde üretim daha yavaß

100

1938 1946

1955

1973

artt›. Baz› ülkeler, bolluk y›llar›nda yaßanan büyümeden di¤erlerine oranla daha fazla yarar sa¤lad›lar. Özellikle Avrupa ülkeleri, Sovyetler Birli¤i, Kuzey Amerika ve daha

2

1938’den 1973’e, dünya sanayi üretimi.

102

sonralar› Japonya bunlar›n baß›nda geliyordu. Böylece büyüme, bu ülkelerin dünya ekonomisi içindeki konumlar›n› güçlendirmiß oldu.

3

"Bolluk y›llar›"nda büyüme üzerine bir çözümleme.

4 Supermarket Shopper (Süpermarket Müßterisi), Duane Hanson’un foto-skülptürü, 1970.

1950’li y›llar›n ortalar›nda [...] dünya ekonomisi, üretim ve ticaret alan›nda benzeri görülmemiß bir genißleme dönemine girdi. Üretimde ve ihracatta gözlenen gelißme, imalat sektöründe özellikle güçlüydü. ‹hracattaki büyüme, 19. yüzy›lda oldu¤u gibi üretimin önüne geçti. Savaß›n bitißini izleyen y›llar boyunca imalat sanayiinin gelißimi, pek çok yeni ürün ve teknik bulußla ve uluslararas› ticaretin liberalleßmesiyle desteklendi [...].

Bu eserin bolluk y›llar›nda tüketim art›ß›n› nas›l simgeledi¤ini gösteriniz.

Tepkili uçak mesafeleri k›saltm›ßt›; telekomünikasyon alan›ndaki gelißmeler, çokuluslu ßirketlerin çeßitli ülkelere da¤›lm›ß olan ßubelerinin faaliyetlerini kolayl›kla düzenlemelerine olanak tan›yordu; radyo ve televizyonun birbirine koßut gelißimi, tüketicilerin zevklerinin giderek ayn›laßt›¤› bir dünya pazar›n›n olußmas›na katk›da bulunmußtu. Pazar ekonomisini benimseyen sanayi ülkeleri aras›nda, Genel Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Anlaßmas› (GTTA: General Agreement on Tariffs and Trade-GATT) çerçevesinde gerçekleßtirilen ticaret de, kalk›nmaya ve teknolojik bulußlar›n yay›lmas›na müsait bir ekonomik ortam›n olußmas›na katk›da bulundu. Dünya Bankas›, 1988 Y›l› Raporu.

1. Bu metin hangi y›lda yaz›lm›ßt›r? Sözü edilen dönem hangisidir? 2. Metne göre, bolluk y›llar›nda gözlenen büyümenin etkenleri nelerdir? 3. Sözü edilen dönemde, mesafelerin k›salmas›na ve ekonominin küreselleßmesine katk›da bulunan unsurlar hangileridir?

5

Uzaydaki ilk insan, Sovyet kozmonotu Yuri Gagarin,

6

Pikap reklam›, 1959.

1961.

103

II. Büyümenin nedenleri A N A H T A R S Ö Z C Ü K • REFAH DEVLET‹ 1930’larda ABD’de ortaya ç›kan ve 1942’de ‹ngiltere’de yay›nlanan Beveridge raporunda önerilen sistem. Bu sisteme göre, devletin önemli bir toplumsal ißlevi vard›r. Devlet, halk›n› hastal›k, yaßl›l›k ve ißsizlik gibi risklere karß› korumal›d›r. Bu koruman›n finansman› sigorta kesintileri ile sa¤lan›r.

S * * * * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Baby-boom Fordizm Verimlilik Asgarî ücret Sigorta kesintileri Enflasyon Taylorizm

n Ancak, talepteki bu sürekli art›ß› aç›klayan baßka nedenler de vard›. - Herßeyden önce, 1950’li y›llar›n sonuna kadar devam eden yeniden yap›lanma ihtiyaçlar› talep art›ß›n› destekledi. - Di¤er yandan, sat›n alma gücünün düzenli olarak artmas› etkili oldu. Ücretler, fordizm* düßüncesine uygun olarak, verimlili¤in* artmas› ve sendikalar›n faaliyetleri sayesinde yükseliße geçti; hatta baz› ülkelerde asgarî ücret* resmî olarak belirlenmeye baßlad›. Refah Devleti* taraf›ndan yürürlü¤e konan sosyal yard›mlar da (aile yard›m›, emekli maaß›, sa¤l›k sigortas›) giderek ücretlere eklendi. Finansman› sigorta kesintileri* ile sa¤lanan bu yard›mlar, kaynaklar›n ailelerin gelirlerine belli oranda düzenlilik getirecek biçimde yeniden da¤›t›lmas› esas›na dayan›yordu. Böylece gelecek kayg›s›ndan kurtulan insanlar daha fazla tüketebiliyorlard›.

- Son olarak, yeni teknolojiler pazar› hareketlendirdi. Geleneksel reklamc›l›k da yöntemlerini gelißtirerek bas›na, radyo ve televizyona yay›ld›. Ayn› zamanda ticarî yap›lar da modernleßti; Amerika’da on y›llardan beri var olan hipermarketler, 1960’l› y›llar›n sonuna do¤ru Avrupa’da da ortaya ç›kt›.

zd

B. Daha fazla arz



on

ab

vi

bu

ol

le

›r aß as› n

m çam ak i

te

70 60

il ob om t o

50 40 30 20 10 0

1960

derin dondurucu bulaß›k makinas›

1965

1970

1975

1960-1975 y›llar› aras›nda, Fransa’da evlerdeki dayan›kl› tüketim mal› oran›n›n gelißimi.

104

n Bolluk y›llar› boyunca, tüketim maddelerine yönelik talep hiç azalmad›. Bu talebi aç›klayan en önemli nedenlerden biri, sanayileßmiß ülkelerin ço¤unda yaßanan babyboom*, yani nüfus patlamas›d›r. Yüksek do¤um oran›, tüketimi teßvik edici rol oynad› (yiyecek ve giyecek maddeleri, konut ve okullar).

%

80

1

Belge 1, 2 ve 3

- Kredi alma sisteminin gelißmesi de tüketimi teßvik eden nedenler aras›ndayd›. Enflasyon*, bolluk y›llar› boyunca, borçlananlar›n lehine ißledi. Borçland›klar› miktarlar› daha sonra de¤erini kaybetmiß bir parayla ödeme olana¤› bulan aileler, krediyle elektrikli ev aletleri, araba ya da ev sat›n alma al›ßkanl›¤› edindiler.

zy

90

A. Daha fazla talep

Belge 4 ve 5

n Bolluk y›llar›nda, büyüme h›z› hiç kesilmeyen üretim de giderek artan talebi karß›layabilecek duruma gelmißti. Sanayide üretim art›ß›, taylorizm* yöntemlerinin inßaat, mobilya ve tekstil gibi daha önce uygulanmad›klar› sektörlere de yay›lmas›yla aç›klanabilir. Bu yöntemlerin getirdi¤i verimlilik art›ß› ise ißsizli¤e yol açm›yordu. Yeni bir araba sahibi olabilmek için aylarca beklemek zorunda kal›nan bir dönemde, yoklu¤u çekilen esas ö¤e kol kuvvetiydi. Sanayileßmiß ülkelerin ço¤u bu sorunla baß edebilmek için d›ß göç alma yoluna baßvurdular. Almanya, Türkiye ve Yugoslavya’dan, Fransa ise Portekiz ve Kuzey Afrika ülkelerinden ißçi getirtti. n ‹kinci bir neden, arz›n yeni ürünlere yönelmesiydi. Uygulamal› araßt›rma çabalar› imalat sanayiinde yenili¤i teßvik ediyordu; bilimsel bir bulußun teknik uygulamas›n›n gerçekleßtirilmesi giderek daha k›sa zaman al›yordu. Radyo al›c›lar›ndaki lambalar›n yerini alan transistor ve televizyon üreticileri, birkaç y›l içinde deneme aßamas›ndan yayg›n üretime geçtiler. n Son olarak, üçüncü dünya ülkelerinden gelen hammadde ve enerjinin fiyat› hâlâ çok düßüktü. Örne¤in, 1950’lerin ortalar›nda 2 dolardan sat›n al›nan bir varil petrolün fiyat›, 1972’de 2,5 dolar› bulmam›ßt› bile. Bu düßük fiyatlar, sanayi ürünlerinin maliyetini azalt›yor ve böylece arz› destekliyordu. Di¤er yandan, ßirketler de müßterilerinin ihtiyaçlar›n› daha yak›ndan tan›maya çal›ß›yorlar ve bu amaçla pazarlama birimleri olußturuyorlard›.

1962’de bir süpermarket. 3

Kad›n baß›na ortalama çocuk say›s› 3,8

ABD

3,6 3,4 3,2 3 2,8

Fransa

2,6 2,4

Federal Almanya

‹talya

‹sveç

2,2 2,1

kußak yenileme eßi¤i

2 1,8 1950

2

4

1955

1960

1965

1970

Bolluk y›llar›nda sanayileßmiß baz› ülkelerdeki do¤um oranlar›.

5

1. Avrupa’da ve ABD’de do¤um oranlar› hangi tarihe kadar artmaya devam etti? 2. Do¤um oran› ile baby-boom aras›nda nas›l bir ba¤ kurulabilir? 3. Baby-boom’un ekonomik büyüme üzerindeki etkileri neler olabilir? 4. Nüfus art›ß›ndaki yavaßlaman›n ekonomik büyüme üzerindeki etkileri neler olabilir?

Ürünlerin yenilenme oran›, savaßtan önce, hatta on y›l öncesine kadar tahmin bile edemeyece¤imiz bir ritme ulaßt›. Örne¤in, ABD’deki kimya ßirketlerine göre, cirolar›n›n en az yar›s›n›n on y›l önce varolmayan bir tak›m ürünler üzerinden gerçekleßtirilmesi art›k çok normal! Yenilik yapman›n rekabetin modern biçimi haline gelmesinde, ßirketlerin bilimsel araßt›rmalara ve teknolojik gelißmelere harcad›klar› çaba da belirleyici bir rol oynad›. ABD, bu alanda di¤er ülkelere göre etkileyici bir ilerleme kaydetti. 1965’te [...], ABD’de araßt›rmaya ayr›lan bütçenin ulusal ürün içindeki pay› %3,61 iken, Avrupa’da yaln›zca %0,21’di [...]. Bu çaba, yaln›zca bilimsel keßiflerin say›s›n›n durmaks›z›n artmas›n› de¤il, keßiften üretime geçiß süresinin de giderek k›salmas›n› sa¤lad›. Bu da modern ekonominin en önemli özelli¤idir. Bilimsel bulußlar›n sanayide ißlenmesine geçilirken harcanan zamana birkaç örnek verebiliriz:

Bolluk: Yeni bir olgu.

‹çinde yaßad›¤›m›z toplu tüketim ça¤›nda, tüm ürünler bol miktarlarda sunulurken ve müßteri çeßit çeßit mal ve hizmet aras›ndan diledi¤i gibi seçim yaparken, bollu¤un bat›l› ülkelerin ekonomik yaßam›nda yeni bir olgu oldu¤unu hat›rlayabilmek (ya da daha genç olanlar için hayal edebilmek) güç [...]. Üretici ve tüketici olarak insan›n tarihinin asl›nda bir yokluk ve k›tl›k tarihi oldu¤unu hat›rlamak için çaba göstermek zorunday›z. [...] Son y›llarda ekonomi, mal ve hizmetlerin hep daha fazla üretilmesini sa¤layarak k›tl›¤› giderek ortadan kald›racak yönde gelißti. Þirketler aras›ndaki rekabet ise, bu ekonomik harekete ve yaratt›¤› etkilere koßut olarak ulusal planda, özellikle de uluslararas› planda yo¤unlaßt› ki, bu sonuncusu karß›laßt›¤›m›z en yeni olgudur. Bu olgunun ortaya ç›k›ß›, hem Ortak Pazar’›n kurulmas›, hem de Avrupa ve dünyada hemen hemen her yerde s›n›rlar›n ortadan kalkmaya baßlamas›yla ayn› zamana rastlar. J. Fourastié ve B. Brazil [Frans›z iktisatç›lar], Pourquoi les prix baissent (Paris, 1984).

Bilimsel araßt›rmalar›n artan rolü.

- Foto¤raf için 112 y›l (1727-1839), - Telefon için 56 y›l (1820-1876), - Radyo için 35 y›l (1867-1902), - Radar için 15 y›l (1925-1940), - Televizyon için 12 y›l (1922-1934), - Atom bombas› için 6 y›l (1939-1945), - Transistor için 5 y›l (1948-1953), - Entegre devre için 3 y›l (1958-1961), [...] Bundan böyle, yaln›z teknoloji alan›nda egemenlik kurup, bu egemenli¤i sürdürebilen firmalar gelißmeye devam edebilecekler. Jean-Jacques Servan-Schreiber [Frans›z gazeteci ve siyasetçi], Le défi américain (Paris, 1967).

1. Yazar burada, bolluk y›llar› ekonomisinin temel özelli¤i olarak hangi olguyu ortaya koyuyor? 2. Bu olgunun en çok etkili oldu¤u sanayi kollar› hangileridir? 3. Bu metinden, kaleme al›nd›¤› tarihteki dünyan›n ekonomik co¤rafyas› hakk›nda hangi bilgileri ediniyoruz?

105

III. Büyümenin yönetimi A N A H T A R S Ö Z C Ü K • KEYNESC‹L‹K ‹ngiliz iktisatç› John Maynard Keynes’in (1883-1946) iktisat kuram›. Bu kurama göre, ißsizli¤i önlemek için ücretleri düßürmek yerine talebin artmas›n› sa¤lamak gerekir. Talebi artt›rman›n baßl›ca yollar›ndan biri de, para hacminin artt›r›lmas›, gelir da¤›l›m›n›n düzenlenmesi, faiz oranlar›n›n düßürülerek tüketim ve yat›r›mlar›n teßvik edilmesi gibi konularda devlet müdahalesidir.

S * * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Tröst Kartel Holding Teknik yönetim ekibi GTTA

A. Þirketler düzeyinde

Belge 2, 3 ve 4

n 1960’lardan itibaren, ßirketlerde yo¤unlaßma h›z kazand›. Bu süreç, yaln›zca belli bir sektörde faaliyet gösteren tröst* ya da kartel*lerin olußumuna de¤il, büyük bankalar›n devreye girmesi sayesinde çeßitli faaliyet alanlar›nda varl›k gösteren holding*lerin ortaya ç›kmas›na da yol açt›. Bu yo¤unlaßma ço¤unlukla ülkelerin s›n›rlar›n› aß›yordu. Böylece çokuluslu ßirketler ortaya ç›kt› ve rolleri giderek büyüdü. 1971 y›l›nda, sosyalist ülkeler d›ß›nda dünya üretiminin %20’si bu ßirketler taraf›ndan gerçekleßtiriliyordu. n Büyük kapitalist ßirketlerde, hissedarlar›n karß›s›nda yöneticilerin önemi de giderek artt›. Yönetim görevlerinde uzmanlaßm›ß bu kißiler, k›sa vadede kâr elde etmekten çok ßirketin dengesini sa¤lamay› ve büyümeyi hedefleyen bir teknik yönetim ekibi* olußturdular; üretim ve tüketim aras›nda daha iyi bir uyum sa¤lama kayg›s›yla, stok yönetimini ve nitelikli yönetici personel yetißtirilmesini ön plana ç›kard›lar. n Do¤u Bloku ülkelerinde de, ekonomist Liberman’›n 1960’ta Sovyetler Birli¤i’nde baßlatt›¤› harekete benzer reformlarla, ßirketlere daha fazla özerklik tan›narak etkinlikleri artt›r›lmaya çal›ß›l›yordu. Ancak bu reformlar, ßirket yöneticileri ile devlet yönetimindeki Komünist Partili bürokratlar›n ataleti nedeniyle baßar›s›zl›¤a u¤rad›.

B. Devletler düzeyinde n Devletler, o dönemde revaçta olan ekonomi kuram› Keynescilik* do¤rultusunda, ekonominin yönetiminde giderek daha fazla pay sahibi oldular. Bu kurama göre, 1930’lu y›llarda yaßanana benzer ekonomik krizleri önlemek için devlet, ekonomiye çeßitli düzenlemeler yaparak ve bir kaynak da¤›l›m› politikas› saptayarak müdahale etmeliydi. n ‹ngiltere ve Fransa’da devlet, ekonominin kilit sektörlerinin (enerji, ulaß›m, vs.) denetimini baz› ßirketleri devletleßtirerek sa¤l›yordu. Devletler çeßitli yöntemlere baßvurarak küçülme tehlikesiyle mücadele etmeye çal›ß›yorlard›: Vergi oranlar›n› düßürerek ya da devlet giderlerini artt›rarak ekonomik faaliyeti destekliyorlar, büyüme t›kan›kl›klar›n› önlemek için vergileri artt›rarak ya da devlet kredilerini s›n›rland›rarak dolaß›mdaki para miktar›n› azalt›yorlard›. ‹ngiltere’de stop and go (bekle ve yürü) diye adland›r›lan bu politika, büyüme oran›n›n tehlikeli olabilecek seviyelere ulaßmas›n› ya da, aksine, fazlaca düßmesini engellemek konusunda 1973 y›l›na kadar oldukça baßar›l› oldu.

1950 için sabit de¤er = 100 900

800

700

C. Uluslararas› düzeyde

600

n Uluslararas› ölçekte bolluk y›llar›n› simgeleyen büyüme, gitgide aç›lan bir ekonomik alanda gerçekleßti. Bretton Woods anlaßmalar›, daha 1944 y›l›nda paralar›n istikar›n› koruyan bir düzen kurarak, ßirketler aç›s›ndan güvenli bir ortam yaratm›ßt›. Ticarî düzlemde ise, 1947 y›l›nda imzalanan Genel Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Anlaßmas› (GTTA: General Agreement on Tariffs and Trade-GATT) gümrük duvarlar›n›n giderek kald›r›lmas›n› ve böylece gerçek serbest ticarete geçilmesini hedefliyordu.

500

ihracat 400

300

üretim

200

100 1950

1960

1970

Kaynak: Dünya Bankas›.

1

Bolluk y›llar›nda yaßanan büyüme içinde uluslararas› ticaret.

106

Belge 1 ve 5

n Avrupa Ekonomik Toplulu¤u’nun (AET) kurulmas›yla da desteklenen küresel ekonomik alandaki bu aç›lman›n en önemli göstergelerinden biri, uluslararas› petrol ticaretinde gözlenen gelißmedir. Uluslararas› ticaretin gelißimi, ticaret hacmindeki büyümenin bar›ß› destekleyece¤ine inanan Amerikal›lar taraf›ndan arzulan›yordu. 1930’lu y›llar›n deneyimi s›n›rlar›n kapanmas›n›n ne gibi çat›ßmalara neden olabilece¤ini göstermißti. Ancak dünyan›n en büyük ekonomisine sahip olan ABD, bu aç›l›mdan fazlas›yla yarar sa¤l›yordu. Ayr›ca, 1947’de Avrupa ülkelerinin ekonomilerini yeniden yap›land›rmalar› için önerilen Marshall yard›m plan› da esas olarak Amerikan ürünlerine gerekli pazarlar› sa¤lamay› amaçl›yordu.

2

Teknik yönetimin ortaya ç›k›ß›.

telekomünikasyon di¤er

Geçmißte ßirket, girißimciyle, yani üretim birimlerini örgütleme ve yenilik yapma yetene¤ini sermaye denetimiyle birleßtirebilen tek bir kißiyle özdeßleßtirilirdi. Büyük ölçekli ßirketlerin gelißmeye baßlamas›, modern teknoloji ve planlaman›n zorunlu k›ld›¤› örgüt yap›s›n›n ortaya ç›kmas› ve son olarak, sermaye sahipli¤i ile etkin ßirket yöneticili¤inin birbirinden ayr›lmas›yla, bireysel bir kißilik olarak girißimci de gelißmiß sanayi firmalar›nda ortadan kalkt›. Gelißmiß sanayi ßirketlerinde, yönetici güç olarak girißimcinin yerini ißletmecilik, yani teknik yönetim ekipleri ald›. Ancak bu ekiplerde, kararlar› alan kurullar›n toplant›lar›na kat›larak bilgi ak›ß›na katk›da bulunanlardan yaln›zca bir bölümü yer alabiliyor.

4

sanayi

19

5

enerji

19 5 6

13

ticaret

otelcilik

silah sanayi

Ekonomik sektörlere göre gerçekleßtirilen ciro yüzdesi

bankac›l›k

1. Metne göre "geçmißte", yani 19. yüzy›lda ve 20. yüzy›l baßlar›nda patron olmak ne demektir?

4

2. "Sermaye sahipli¤i ile etkin ßirket yöneticili¤inin birbirinden ayr›lmas›"n›n ne anlama geldi¤ini aç›klay›n›z.

Japonya’da giderek artan nitelikli ißgücü yetißtirme kayg›s›.

Japonya’da üniversiteler yaln›zca ö¤rencilerini önemli oranda sanayi sektöründeki kariyerlere haz›rlamakla kalm›yor, bu sektörle bizdekine göre çok daha s›k› ilißkiler kuruyorlar. Ders programlar› da ö¤rencinin gelecekteki ißinin beklentilerini karß›layacak biçimde haz›rlan›yor [...]. Fabrikalarda, teknik personelin ortalama entellektüel düzeyi Fransa’da ayn› ißi yapanlar›nkinden belirgin biçimde yüksek. Japonya’daki bir ustabaß› Fransa’da yard›mc› mühendis, yard›mc› mühendis de mühendis olurdu. [...] Hiroßima’daki Mazda otomobil fabrikas› gibi baz› fabrikalar, ißçi al›rken bile lise diplomas› istiyor.

3. Yazar büyük modern sanayi ßirketlerinde ne gibi de¤ißiklikler gözlemliyor? 4. Bu de¤ißiklikler nas›l aç›klanabilir?

Bolluk y›llar›n›n sonunda (1973) uluslararas› petrol ticareti. Bu haritadan hareket ederek, daha o tarihlerde ekonominin küreselleßmesinden söz edilebilece¤ini gösteriniz.

Alaska

faaliyetleri: ITT (International Telephone and Telegraph), 1971.

29

John Kenneth Galbraith [Amerikal› iktisatç›, baßkan Kennedy’nin ekonomi dan›ßman›], The New Industrial State (Boston, 1967).

5

3 Bir holdingin

Robert Guillain [Frans›z gazeteci, Uzak Do¤u üzerine çok say›da kitab›n yazar›], Japon, troisième grand (Paris, 1969).

SOVYETLER B‹RL‹Ú‹

KANADA BATI AVRUPA

378

49 49

ABD 511 12

121

20

56

55

KUZEY AFR‹KA

913

50

30

216

BATI AFR‹KA 100

17

LAT‹N AMER‹KA baßl›ca petrol ak›mlar› (milyon ton)

69

ENDONEZYA 2

20

bölgenin ihraç etti¤i toplam petrol hacmi (milyon ton) yerinde tüketim baßl›ca stratejik geçitler

12

65

187

ekvator

ORTA DOÚU

163

513

156

569 616 47

5 000 km

107

IV. Büyümenin etkileri A N A H T A R S Ö Z C Ü K • VASIFSIZ ‹ÞÇ‹ Hiçbir özel e¤itimi olmayan ißçi. Vas›fs›zl›k nedeniyle, bu ißçiler yaln›zca tekdüze ißlerde, örne¤in montaj hatlar›nda çal›ßt›r›l›r.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Vas›fl› ißçi

A. Kentlerde, bürolarda, fabrikalarda ilerleme

Belge 2

n Sanayi ülkelerinde, kentleßme h›z› giderek artt›. 1970’lere do¤ru, bu ülkelerde nüfusun dörtte üçü kentlerde yaß›yordu. Köyden kente göç, kentsel alanlarda önemli bir inßaat çabas›n› da beraberinde getirdi. Ekonomik büyümeyi de destekleyen bu çaba, ülkeden ülkeye farkl› biçimlere bürünüyordu: Fransa’da blok blok "kule"lerden olußan yeni mahalleler inßa edilirken, ABD’de birbirinin ayn› müstakil evlerden olußan geniß banliyöler giderek yay›l›yordu. n Sanayileßmiß ülkelerde hizmet sektörü h›zl› bir biçimde gelißti. Bu sektörde faaliyet gösteren kurumlar (e¤itim kurumlar›, devlet daireleri, bankalar...) memur, teknisyen ve yönetici kadrolar›n› artt›rd›lar. Ayl›k maaßl› olarak çal›ßan ve ço¤unlu¤unu kad›nlar›n olußturdu¤u "beyaz yakal›lar"›n say›s›ndaki bu art›ß, geniß bir orta s›n›f›n olußmas›n› sa¤lad›. Sanayi sektöründe ise, ißçilerin say›s› daha az de¤ißim gösteriyordu. Ancak, üstün vas›fl› ißçiler* karß›s›nda, vas›fs›z ißçi* say›s› art›yordu. Fabrikalarda tekdüze ißlerde kullan›lan bu ißçiler, genellikle yabanc› göçmenler, kente yeni gelmiß köylüler ya da kad›nlard›.

B. Gerileyen toplumsal gruplar

Belge 1

n Yukar›da sözü edilenlerin aksine, baz› toplumsal gruplar›n nüfusunda bolluk y›llar› boyunca gözle görülür bir azalma oldu. Üretimi giderek artan petrolün kömür karß›s›nda rekabet gücü kazanmas›yla, madenciler ißlerini kaybetmeye baßlad›lar. Küçük tüccarlar da, 1960’lardan itibaren at›l›m yapan büyük marketlerin kurban› oldular. Köylerde ise makineleßme, köylüleri birer ßirket yöneticisine dönüßtürdü; tar›m art›k kol gücüne çok daha az gereksinim duydu¤undan, ço¤u topra¤› terketmek zorunda kald›. Fransa’da, sosyolog Henri Mendras 1970’te "köylülü¤ün sonu"ndan söz ediyordu. n Ancak, bu gelißmelerin kurbanlar› baßka sektörlerde kolayl›kla iß bulabiliyorlard›. Gerçekten, bolluk y›llar›n›n toplumunda yoksulluk geriledi. Giderek artan zenginli¤in Refah Devleti taraf›ndan bölüßtürülmesi ve halk› yönetenlerin tüketimi destekleme arzular› bu gelißmeyi aç›klayan faktörler aras›nda say›labilir. Avrupa’da sosyal güvenlik sistemleri, ABD’de de sonralar› gelißtirilen yoksullara ve emeklilere yönelik toplumsal koruma programlar› yoksullu¤un gerilemesini sa¤lad›.

C. Yeni yaßam tarzlar›

Belge 3 ve 4

n Bolluk y›llar›ndaki ekonomik büyüme gündelik yaßamlar› da derinden etkiledi. Birkaç ony›l içinde, gelißmiß ülkelerde nüfusun ço¤unlu¤u maddî konfora ulaßt›; banyosu ve tuvaleti olan, merkezî ›s›tma sistemi bulunan, telefon ve elektrikli aletlerle donat›lm›ß evlerde yaßamaya baßlad›. Ö¤renim süresi, yaßam standard›n›n yükselmesi sayesinde ve özellikle nitelikli ißgücü yetißtirme zorunlulu¤u nedeniyle uzad›. 1960’l› y›llarda, gençler aras›nda hem topluma hem de maddî tüketim al›ßkanl›klar›na yönelik bir tepki hareketi baßlad›. Bu tepki, Fransa’da 1968 may›s›nda yaßanana benzer toplumsal hareketlere yol açt›.

1 Bolluk y›llar›na özgü toplumsal bir gerçek: Köyden kente göç. 1972’de, Fransa’da L’Express dergisinde yay›nlanan Tim imzal› bir resim.

108

n E¤lence al›ßkanl›klar› da önemli de¤ißikliklere u¤rad›. Pikap ve transistor sayesinde, ço¤unlukla Anglo-Sakson kökenli müzikler dinlenmeye baßlad›. Televizyon da aile yaßant›s›na kendi ritmini dayat›yordu. D›ß dünyaya benzeri görülmemiß bir aç›l›m› beraberinde getiriyor, ancak köy ve mahallelerdeki geleneksel ilißkileri de alt üst ediyordu. Otomobilin yayg›nlaßmas›yla birlikte, yap›lan yolculuklar›n say›s› artt›. Orta s›n›flar, önce yaz aylar›nda, sonralar› giderek k›ß aylar›nda, haftasonlar› ve y›ll›k izinlerde kent d›ß›na ç›kma al›ßkanl›¤› edindiler.

2 Bolluk y›llar›nda Fransa ve ABD’de aktif ißgücünün gelißimi.

Fransa

1. Fransa ve ABD’de aktif ißgücünün gelißimi nas›l olmußtur?

Aktif ißgücü oran› (%) 60

2. ‹ki ülke aras›nda fark›n en büyük oldu¤u sektör hangisidir?

50 40 30 20 10 0

Tar›m sektörü

Sanayi sektörü

1946 y›l›

Hizmet sektörü 1975 y›l›

ABD Aktif ißgücü oran› (%) 70 60 50 40 30 20 10 0

Tar›m sektörü 1946 y›l›

Sanayi sektörü

Hizmet sektörü 1975 y›l›

1955 Paris Otomobil Fuar›’nda 3 Citroën DS’in halka tan›t›lmas›.

4

Bolluk y›llar›nda bir Frans›z köyünün dönüßümü.

Madère ve Cessac adlar›yla anlat›lan, asl›nda Lot vilayetindeki Douelle köyünün 1946 ve 1975’teki durumudur. [Madère’de], kimyasal gübre çok az kullan›l›r; toprak gerçek hayvansal gübreyle gübrelenir [...]. Bir tar›m ißçisinin ekili hektar baß›na gerçekleßtirdi¤i üretim, bu koßullarda son derece düßük olabilir. Öyledir de... 19. yüzy›l rakamlar›ndan biraz daha fazla. Ortalama verimli bir y›lda bu¤day, bire 7-8 verir (hektar baß›na brüt 12 kental); üzüm ba¤lar› ise, 25 hektolitre [...]. Tüketimin dörtte üçünü besin maddeleri olußturur. Bunun da yar›s› ekmek ve patatestir [...]. Ortalama olarak, haftada yaln›zca bir kez kasaptan et sat›n al›n›r [...]. Temel besin maddesi olan domuz ya¤›yla haz›rlanm›ß ekmek ve sebze çorbas›, al›nan toplam kalorinin yar›s›n› olußturur. Geri kalan kißisel tüketimin yar›s›ndan fazlas› giyim kußamd›r. E¤lence harcamalar› çok düßüktür. Ne çocuklar ne gençler cep harçl›¤› al›r. Askerlik görevi ve savaß d›ß›nda, Madère’de oturanlar›n büyük ço¤unlu¤u ancak balay› ve hac ziyaretleri için yolculu¤a ç›km›ßt›r. [Cessac’da], hektar baß›na rand›man Madère’dekinin üç ya da dört kat›d›r. Hektar baß›na çal›ßan ißçi say›s› da 4 kere daha az oldu¤undan, Cessac’da tar›m sektöründe verimlilik Madère’dekinin tam 12 kat›d›r [...]. Cessac’daki 243 haneden 230’u "modern konfora" sahiptir: Tam donan›ml› mutfaklar (210 buzdolab›, 50 derin dondurucu, 180 çamaß›r makinesi, vs.), ev içinde sifonlu tuvaletler, lavabolar, daimi s›cak ve so¤uk suyu bulunan banyolar. Ayr›ca, 534 nüfuslu Madère’deki 5 telefon ve 5 otomobile karß›l›k, 670 nüfuslu Cessac’da 110 telefon ve 280 otomobil [...] bulunmaktad›r. Madère’deki 163 evden 150’si 50 yaß›n üstünde ve kötü durumdayken, Cessac’daki 212 evden 50’si son 20 y›l içinde yap›lm›ß, eski evlerin de tümü onar›lm›ßt›r. Jean Fourastié [Frans›z iktisatç›], Les Trente Glorieuses ou la Révolution invisible de 1946 à 1975 (Paris, 1979).

Metinde anlat›lan dönüßümler hangi alanlarda gerçekleßmißtir?

109

V. Büyümenin s›n›rlar› A N A H T A R S Ö Z C Ü K • SIFIR BÜYÜME Büyümenin durmas›. Bu hedef, büyümenin hem çevre hem de insan topluluklar› için zararl› oldu¤unu savunanlar taraf›ndan 1970’li y›llar›n baßlar›nda ortaya at›ld›.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Teneke mahalleleri * Roma Kulübü

Dünya toplam› içinde yüzde (%) olarak

19 petrol

32 bu¤day

n Bolluk y›llar›nda büyüme h›z›n›n birdenbire artmas›, önce üretilen mallar›n nas›l kullan›laca¤› sorununu ortaya ç›kard›. Örne¤in tar›m alan›nda, rand›man art›ß› önemli oranda ürün fazlas› yaratt›. 1960’l› y›llardan itibaren, fiyat düßüßüne engel olabilmek için önemli miktarlarda tar›msal ürün imha edilmeye baßlad›; bu da, dünyadaki açl›k sorununa duyarl› kesimlerde tepki uyand›rd›. n Toplumsal alanda da büyümenin sak›ncalar do¤urmad›¤› söylenemez. 1970’lere do¤ru, banliyölerde yaßayanlara dayat›lan yaßam biçimi tart›ß›lmaya baßlad› ("evden iße, ißten eve"). Büyüme, bazen de insan sa¤l›¤›na zarar veriyordu. 1956 y›l›nda Japonya’da Minamata skandal› patlak verdi: Minamata Koyunda sanayi at›klar›ndan zehirlenen bal›klar›n avlanarak yenmesi çok say›da ölümcül felç vakas›na yol açt›. Ancak henüz kamuoyu kirlilik sorunu konusunda tam olarak bilinçlenmemißti.

B. Büyümenin yaratt›¤› eßitsizlik

Belge 1 ve 5

n Büyüme, gelirleri artt›rarak aß›r› yoksullu¤un azalmas›n› sa¤lad›. Ancak zengin ülkelerdeki toplumsal eßitsizlikleri ortadan kald›rmad›. Fransa’da "teneke mahalleleri*", 1970’li y›llar›n baßlar›na kadar varl›klar›n› sürdürdü. Gelir düzeyleri aras›ndaki fark, yüksek gelirlilerin düßük gelirlilere oranla daha fazla vergi ve sigorta kesintisi ödemesiyle biraz olsun hafifliyordu. Ancak, servetler aras› eßitsizlikler hâlâ çok güçlüydü: 1975’te, nüfusun yaln›zca %5’ini olußturan en zengin kesim ABD’de ulusal servetin %41’ine, ‹ngiltere’de ise %57’sine sahipti.

C. Büyüme üzerine sorular

49,5 maden kömürü

58 elektrik

68 çelik

71,5 sentetik tekstil

75 otomobil imalat›

80,5 1973 y›l›nda, dünyadaki en büyük alt› ekonomik gücün (ABD, Sovyetler Birli¤i, Japonya, Federal Almanya, Fransa, ‹ngiltere) toplam üretimi.

110

Belge 2

n Küresel düzeyde de büyük eßitsizlikler gözleniyordu. 1973’te, dünya nüfusunun yaln›zca %19’unu bar›nd›ran sanayileßmiß baßl›ca alt› ülke, dünyada üretilen elektri¤in %68’ini tüketiyor, otomobillerin %82’si de yine bu ülkelerde bulunuyordu. Baz› gözlemcilere göre, sanayileßmiß ülkelerdeki büyüme dünyan›n geri kalan›n›n zarar›na gerçekleßmißti. Petrol fiyatlar›n›n düßük tutulmas› da bunun kan›t›yd›. Bu durum, 1973’te Cezayir’de toplanan ba¤lant›s›z ülkeler konferans›nda ßiddetle k›nand›.

nüfus

1

A. Büyümenin yol açt›¤› bozukluklar

Belge 3 ve 4

n 1970’li y›llar›n baß›nda, büyüme konusunda pek çok soru sorulmaya baßlad›. - Bunlardan ilki, büyümenin meyvelerinin nas›l paylaßt›r›laca¤› ile ilgiliydi. Büyümenin yaratt›¤› zenginlik kimlere da¤›t›lacakt›? Bu soru, uluslararas› planda Kuzey-Güney diyalo¤ununun baßl›ca konusu oldu. Gelißmiß ülkelerde pek çok toplumsal çat›ßmaya (grevler) kaynak olußturdu; sonuçta, ißçiler ve sendikalar› herßeye ra¤men büyümenin meyvelerinin daha iyi paylaßt›r›lmas›n› sa¤layabildiler. - ‹kinci bir soru, büyümenin sürdürülebilirli¤i ile ilgiliydi. 1960’l› y›llar›n sonunda, ekonomik etkinlik oran›nda düßüß, ißsizli¤in artmas› ve kâr oranlar›n›n gerilemesi gibi t›kan›kl›k belirtileri ortaya ç›kmaya baßlam›ßt›. Ayn› zamanda, dolar›n güç kaybetmesi Bretton Woods sistemini tehdit ediyordu. Ancak kamuoyu, henüz oldukça s›n›rl› olan bu belirtilere pek ald›rm›yordu. Ne anlama geldikleri 1973’ten sonra, kriz iyice belirginleßti¤inde anlaß›lacakt›. n Son soru ise, büyümenin gerçekten iyi bir ßey olup olmad›¤›yd›. 1960’lar›n baßlar›ndan itibaren, baz› ak›mlar tüketim toplumunu ve kitlesel üretimi eleßtirmeye baßlam›ßlard›. Baßkalar› ise, gezegenin zengin ülkelerin yarar›na ve üçüncü dünya halklar›n›n zarar›na talan edildi¤inden söz ediyorlard›. Bu gözlemler, 1971 y›l›nda Roma Kulübü* uzmanlar›n›n haz›rlad›klar› "Büyümenin Tehlikeleri" baßl›kl› rapora esin kayna¤› oldu ve "s›f›r büyüme*" talebinin do¤mas›na yol açt›.

2 Elle court elle court la banlieue (Koßtur koßtur banliyö) filminin afißi (1973). Bolluk y›llar›nda yaßanan dönüßümlerin getirdi¤i olumsuzluklar› mizahî bir anlay›ßla ele alan bir film.

3

Ölçülü bir büyüme için.

H›zl› de¤ißim fanatikli¤i ve yenilikler karß›s›nda büyülenme (teknoloji, örgütlenme, kimya, biyoloji, vb. konularda), bulußlar›n uzun vadede ne gibi sonuçlar do¤uraca¤›n› tartamadan uygulamaya geçilmesini teßvik ediyor. Oysa, insanlardan sonra gelen en de¤erli kayna¤›m›z olan topra¤› nas›l ißledi¤imiz gibi basit bir soru bile, asl›nda tüm yaßam biçimimizi ilgilendiren bir sorudur. Kitlesel üretim teknolojisi ßiddet içerir. Ekolojik alanda y›k›mlara yol açar. [...] Kitleler taraf›ndan üretim teknolojisi ise, insan› makinelere esir etmek yerine, insana hizmet etmeyi amaçlar [...]; yerinden yönetim modelinin yerleßmesini kolaylaßt›r›r, ekoloji yasalar›yla uyum içindedir [...]. ‹nsan küçüktür, küçük olan herßey de iyi ve güzeldir; devleßmeye çal›ßmak, kendi yokolußunu haz›rlamak demektir. Ernst Friedrich Schumacher, Small is beautiful (Londra, 1973).

1. Yazara göre, kitlesel üretim ile kitleler taraf›ndan üretim aras›nda ne fark vard›r? 2. Yazar, büyümenin hangi özelliklerini be¤enmiyor?

do¤al kaynak rezervleri besin kaynaklar› nüfus kißi baß›na s›nai üretim kirlilik

3. Bu tür bir büyüme kime zarar veriyor?

4 Bolluk y›llar›n›n sonunda büyümenin yeniden sorgulanmas›.

1900

1950

2000

2050

Kaynak: Donella H. Meadows, Limits to Growth (New York, 1972).

2100

1970’li y›llar›n baß›nda, Roma Kulübü taraf›ndan yay›mlanan "Büyümenin Tehlikeleri" baßl›kl› rapor, nüfus ve tüketim art›ß›n›n kaynaklar›n tükenmesine ve kirlili¤in artmas›na yol açt›¤›n› ortaya koydu. Raporun sonuçlar›na göre, bu durumu düzeltmek için bir ßeyler yap›lmazsa, do¤al kaynak eksikli¤i ve büyük boyutlara ulaßacak kirlilik nedeniyle 21. yüzy›l›n ilk yar›s›nda dünya nüfusu çöküße sürüklenecekti.

5 1970’li y›llar›n baßlar›nda, Paris yak›nlar›ndaki Nanterre’de bir "teneke mahallesi". Sanayi toplumlar›nda hâlâ ciddî eßitsizlikler bulunuyordu. Baz› göçmenlerin kaderi olan bu "teneke mahalleleri" gibi...

111

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM Gayri safi yurtiçi has›la ve gayri safi milli has›la n

1947: GATT Anlaßmalar›. 1969: Ay’da ilk insan. 1971: Roma Kulübü’nün Büyümenin Tehlikeleri raporu. 1973: ‹lk petrol krizi.

yurtd›ß›ndaki ulusal ßirketler

ulusal ßirketler

Gayri safi yurtiçi has›la, bir ülkenin yurtd›ß›ndaki ulusal ßirketleri ya ulusal ulusal ßirketler da o ülkede üretim ßirketler birimlerine sahip bulunan yabanc› ßirketler taraf›ndan, o ülke topraklar›nda elde edilen gelirlerin tümüdür.

yabanc› ßirketler

GSY‹H

yabanc› ßirketler

GSMH

Gayri safi milli has›la ise, gayri safi yurtiçi has›laya, yurtd›ß›ndaki ulusal ßirketlerin yurtiçine transfer ettikleri sermaye ve ißgücü gelirleriyle, yurtiçindeki yabanc› ßirketlerin yurtd›ß›na transfer ettikleri sermaye ve ißgücü gelirleri aras›ndaki fark›n eklenmesiyle bulunur.

n

Verimlilik ve rand›man

Verimlilik, üretilen mal ve hizmetlerin bu üretimi gerçekleßtirmek için gereken çal›ßma miktar›na oran›d›r. Bolluk y›llar›nda, özellikle tar›m ve sanayide önemli bir verimlilik art›ß› gözlenmißtir. Rand›man ise, bir üretim biriminden elde edilen ürün miktar›n› belirtir. Rand›man kavram› özellikle tar›msal üretim için kullan›l›r. Üretim birimi, bu¤day için bir hektar (rand›man hektar baß›na kental olarak ölçülür), süt için ise bir baß hayvand›r (rand›man inek baß›na y›ll›k litre olarak ölçülür).

n

Fiyat art›ß› ve enflasyon

Enflasyon, piyasadaki para hacminin mevcut ürün miktar›na oranla ani biçimde artmas›d›r. Enflasyon paran›n de¤er kaybetmesine neden olur. Fiyat art›ß› ise, enflasyonun sonuçlar›ndan biridir. Paran›n de¤eri azalm›ß oldu¤undan, ayn› mal› sat›n almak için daha fazla para ödemek gerekir. Ancak, gündelik konußma dilinde enflasyon terimi fiyat art›ß› anlam›nda kullan›lmaktad›r. Enflasyon oran› da bu art›ß›n ölçülmesiyle elde edilen rakamd›r.

ÖNEML‹ KISALTMALAR • GATT : Genel Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Anlaßmas› (General Agreement on Tariffs and Trade). • GSMH : Gayri safi milli has›la. • GSY‹H : Gayri safi yurtiçi has›la.

112

n

Büyüme ve büyüme oran›

Büyüme, üretimin artmas› ya da bazen azalmas›d›r (o zaman "negatif büyüme"den söz edilir). Büyüme h›zl› ya da yavaß olabilir. GSMH ya da GSY‹H de¤ißikliklerine göre ölçülür. Büyüme oran› ise, bir de¤ißim ölçüsüdür; yüzde olarak ifade edilir.

Büyüme oranlar›n›n anlam› Y›ll›k %1’lik büyüme oran› ile, üretim 69 y›lda iki kat›na ç›kar. Y›ll›k %2’lik büyüme oran› ile, üretim 35 y›lda iki kat›na ç›kar. Y›ll›k %3’lük büyüme oran› ile, üretim 23 y›lda iki kat›na ç›kar. Y›ll›k %4’lük büyüme oran› ile, üretim 17 y›lda iki kat›na ç›kar.

belge incelemesi ‹statistikler: 1950’den 1975’e alt› ülkede GSY‹H’n›n büyümesi Y›ll›k ortalama büyüme oran› (hacim olarak) (%)

1950

1955 1955

1960 1960

1965 1965

1970 1970

1975

ABD

4,2

2

4,7

3,1

2,5

Japonya

8,7

8,6

10

11,2

4,6

Federal Almanya

9,5

6,5

5

4,4

2,1

Fransa

4,2

5

5,8

5,4

4,8

‹ngiltere

2,9

2,6

3,1

2,5

2,1

‹talya

5,9

5,5

5,2

6,2

2,4

OECD ülkeleri ortalamas›

5

3,3

5,3

4,7

3,1

Kaynak: OECD verilerinden P. Léon, Histoire économique et sociale du monde, Cilt 5 (Paris, 1977).

Sorular n 1. Belgeyi tan›t›n›z. n 2. Ülkelerin tümünün genel gelißimini anlat›n›z. n 3. 1950-1975 y›llar› aras›nda söz konusu alt› ülkenin ekonomilerinde ne tür de¤ißiklikler meydana gelmißtir? n 4. Büyümenin faktörleri nelerdir?

TAVS‹YELER

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

• Dikkat! Ortalamalar beß y›ll›k dönemleri kapsamaktad›r, ancak büyüme oranlar› y›ll›kt›r.

Bu belge neden özgün bir belgedir? Nas›l tan›mlanabi-

ment-OECD) üyesi olan tüm ülkeler için hesaplanm›ß bir

lir? Kaç›n›lmas› gereken hatalar hangileridir?

ortalamayla tamaml›yor.

• Belgenin türü

• Belgenin kaynaklar›

- Belge istatistik verilerden olußuyor;

E‹KÖ, eski AE‹Ö (Marshall plan›yla gelen kredileri de-

- Beß y›ll›k dönemler halinde bir gelißmeyi gösteriyor;

¤erlendirmek için kurulan Avrupa Ekonomik ‹ßbirli¤i Ör-

- Birden fazla ülkeyi kaps›yor.

gütü) üyesi 19 Avrupa ülkesi ve Avrupal› olmayan birkaç

• Gözden kaç›rmay›n: - De¤erler bir önceki döneme oranla daha yüksekse, büyüme h›z› artm›ß demektir (örne¤in, 1960’tan 1965’e Japonya’n›n durumu). - De¤erler bir önceki döneme oranla daha düßükse, büyüme yavaßlam›ß demektir. Bu tablodaki rakamlardan hiçbiri ekonomik gerileme göstermiyor! • Karß›laßt›rma yaparken, ülkelerin ekonomik güçlerini de¤il, yaln›zca büyüme ritmlerini de¤erlendirin. ABD, söz konusu dönem boyunca E‹KÖ (OECD) ülkeleri içindeki en önemli ekonomik güç olarak bir model ve baßvuru kayna¤› olmußtur.

Öyleyse, - zaman içinde meydana gelen gelißmeleri inceleyebilir, - ayn› dönem için ülkeleri birbirleriyle karß›laßt›rabilir, - ülkelerin genel gelißimini de¤erlendirebiliriz. ‹statistikler, ekonomik ya da demografik olaylar› de¤erlendirmemize olanak tan›yan rakamsal verilerdir. Buradaki veriler, katk›l› yurtiçi üretimlerdeki büyümeyi ölçebilmemizi sa¤l›yor. Beß y›ll›k dönemler için, y›ll›k ortalama büyüme oranlar›n› gösteriyor. Tablodaki rakamlar, 1950’den baßl›yor (savaßtan etkilenen ülkelerde yeni-

ülke taraf›ndan, 1961 y›l›nda Paris’te kurulan bir örgüttür. Amac›, üye ülkelerin gelißimini desteklemektir. • Belgenin okunmas› Bu belge, çift yönlü olarak okunabilecek bir tablodur: - Yatay olarak okursak, bir ülkenin ekonomik gelißimini izleyebilir ve beß y›ll›k dönemler için büyüme ritmini de¤erlendirebiliriz. - Dikey olarak ise, tabloda yer verilen ülkelerin büyüme ritmlerini birbirleriyle ya da E‹KÖ ortalamas›yla karß›laßt›rabiliriz.

den yap›lanman›n sonu ve bar›ß ekonomisine geri dö-

Bu biçimde, üç önemli gözlem yap›labilir:

nüß) ve 1975’e kadar uzan›yor (1973-1974’te patlak ve-

- Oldukça uzun bir dönemde (bolluk y›llar›), yüksek ya

ren krizin etkisini göstermeye baßlad›¤› dönem).

da düßük oranda bir büyüme gerçekleßmißtir.

Veriler, kapitalist dünyada yer alan (pazar ekonomisini

- Büyüme oran› ülkeden ülkeye de¤ißmektedir.

benimseyen) alt› ülkeyi kaps›yor: ABD ve baßl›ca Avru-

- E‹KÖ ortalamas›na göre, ßöyle bir s›ralama yap›labilir:

pal› müttefikleri ile Japonya. Belge bu ülkelere ilißkin

Çok yüksek büyüme oran› (Japonya), yüksek büyüme

bilgileri, Ekonomik ‹ßbirli¤i ve Kalk›nma Örgütü (E‹KÖ:

oran› (Fransa, ‹talya, Federal Almanya), düßük büyüme

Organization for Economic Cooperation and Develop-

oran› (‹ngiltere), düzensiz büyüme oran› (ABD).

113

verilerle çal›ßma Konu: Bolluk y›llar›ndaki büyümede Refah Devleti’nin rolü Sorular

2

r 1. Belgeleri tan›t›n›z. r 2. Belgelerde verilen bilgileri konulara göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. n 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

4 Ekim 1945 tarihli Frans›z Sosyal Sigorta Yönetmeli¤i’nden...

MADDE 1. - Çal›ßanlar› ve ailelerini, yaßamlar›n› kazanma kapasitelerini k›smen ya da tümüyle ortadan kald›racak her türlü riske karß› korumak, do¤um ve bakmakla yükümlü olduklar› ailelerine ilißkin masraflar›n› karß›lamak amac›yla bir Sosyal Sigorta örgütü kurulmußtur.

3

Refah Devleti.

Refah Devleti’nin kökeninde pek çok farkl› fikir ya da amaç vard›r. Bunlar›n baß›nda karß›l›kl› yard›mlaßma [...] gelir. Günümüzde pek az kißi komßular›ndan alaca¤› yard›ma güvenebilir. Sanayileßme ve kent yaßam›n›n bireye duyars›zl›¤›, toplumsal komßuluk ilißkilerini neredeyse tümüyle ortadan kald›rm›ßt›r. ‹kincisi, sosyal güvenliktir. Bununla amaçlanan, bireylerin ya da ailelerin karß›laßt›klar› güçlüklere çözüm getirecek önlemler alarak [...] yaßam koßullar›n› iyileßtirmektir. Baba içki içti¤i ve kumar oynad›¤› için bir aile yoksulluk mu çekiyor? Çocuklara bedava yemek ve okul gereçleri verilir. Bir kad›n kocas›n› ve çocu¤unu terk mi etmiß? Çocuk yat›l› bak›m yurduna yerleßtirilir. Üçüncü amaç, toplumsal adalettir. Bundan beklenen, daha fazla eßitliktir. Kendi iradeleri d›ß›nda zenginler yoksullaßt›r›larak, yoksullar da zenginleßtirilerek aradaki uçurum kapat›lmaya çal›ß›l›r. Örne¤in, [...] yoksullar›n oturmas› için evler inßa edilirken, gelir düzeyi daha yüksek olanlar kendi yerleßim sorunlar›na kendileri çözüm ararlar.

4 Refah Devleti’nin yeniden bölüßtürme politikas› üzerine 1949 tarihli ‹ngiliz karikatürü. Sa¤da: "Buyurun, al›n! Peruklar, e¤itim, takma dißler, ilaçlar, gözlükler, korseler bedava!" Kasada: "Bira ve tütün vergisini, gelir vergisini, muamele vergilerini, ulusal sa¤l›k sigortas› sand›¤›na katk› paylar›n› buraya ödeyebilirsiniz." Kasan›n üzerinde: "Maliye Bakanl›¤› Gelirler Genel Müdürlü¤ü"

114

Toplumsal adalet aray›ß›n›n bir tür giriß olußturdu¤u dördüncü amaç ise, toplumlar›n gerçek anlamda derin de¤ißikliklere gerek kalmadan dönüßtürülebilmesidir. N. A. Smith, "Theory and Practice of the Welfare State", Charles I. Schottland (der.), The Welfare State (New York, 1967) içinde.

Brüt gelir

Vergiler kesildikten ve sigorta ödemeleri eklendikten sonra brüt gelir

Vergiler kesildikten sonra brüt gelir

% 60 50

yönetici

150

100

serbest

40 meslek

orta kademe yönetici tar›m ißletmecisi memur ißçi

30 20 10

tar›mißçisi

0 1938

50 ißsiz

1950

1955

dolays›z maaßlara oranla

1960

1965

1970

1975

GSY‹H’ya oranla

4 1970’li y›llar›n sonunda, Fransa’da, Refah Devleti’nin yeniden bölüßtürme ißleminden önce ve sonra gelirler hiyerarßisi.

5 Fransa’da 1938’den 1975’e kadar sigorta ödemelerinin yol açt›¤› harcamalar›n evrimi.

Brüt gelir: Vergiler kesilmeden önceki gelir (Örn.: maaß, kira geliri).

Sigorta ödemeleri: Sosyal sigorta kurumlar› taraf›ndan, zarar›n› karß›lamakla yükümlü olduklar› riskler için (hastal›k, ißsizlik, yaßl›l›k...) kißilere yap›lan ödemeler.

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1

önemli miktarda gelir, daha sonra sigorta ödemeleri biçiminde yeniden bölüßtürülür.

Bkz. s. 42.

r Soru 2 • Belgelerde yer alan baßl›ca izlekler: - Refah Devleti’nin ißleyißi - Refah Devleti’nin hedefleri - Refah Devleti’nin maliyeti ve s›n›rlar›

Belge 2, 3 ve 4 Belge 3 ve 4 Belge 1 ve 5

n Soru 3 • Bolluk y›llar›nda yaßanan büyümede Refah Devleti’nin oynad›¤› rolün bilançosunu ç›karman›z gerekiyor. • Yapaca¤›n›z sentez: "sosyal güvenlik", "yeniden bölüßtürme", "sosyal sigorta", "asgarî ücret" ve " sigorta kesintileri" sözcüklerini içermeli (Tan›mlar için notlar›n›za, ders konusuna ve kitab›n sonundaki sözlü¤e bak›n). Soru 3 için örnek cevap (yaklaß›k 200 sözcük). Refah Devleti modeli, ‹ngiltere, Fransa ve ABD gibi sanayileßmiß ülkelerde ‹kinci Dünya Savaß›’n›n ard›ndan uygulamaya konmußtur. Refah Devleti, bolluk y›llar›nda sanayileßmiß ülkelerde derin de¤ißimlerin yaßanmas›na neden olan sosyal güvenlik at›l›m›n›n kayna¤›n› olußturur. Bu modele göre, sigorta kesintileri, dolayl› ve dolays›z vergiler biçiminde toplanan

Refah Devleti tüm çal›ßanlara ve tüm ailelere masraflar›n› artt›racak sorunlarla (hastal›k, ißsizlik, yaßl›l›k) mücadele edebilme olana¤› vermelidir. Ayr›ca Refah Devleti, gelir düzeyi yüksek olanlar›n masraflar›ndan baz›lar›n› kendi kendilerine karß›lamalar› ilkesini benimserken, sosyal konutlar inßa etmek gibi yöntemlerle toplumsal gruplar aras›ndaki uçurumu azaltmaya çal›ß›r. Böylece, en yoksullar›n durumunu iyileßtirir, ancak en zenginlerin gelirlerini azalt›r. Ulusal zenginli¤in yeniden bölüßtürülmesini sa¤layarak, geniß bir orta s›n›f›n kalk›nmas›na katk›da bulunur ve ani toplumsal çalkant›lar yaßanmas›na engel olur. Ancak, Refah Devleti’nin gelißiminin baz› sak›ncalar› da vard›r. Baz›lar›na göre Refah Devleti, "baban›n içki içip kumar oynad›¤›" aileye ya da annenin terk edip gitti¤i çocu¤a yard›ma koßarak, vatandaßlar› sorumsuzlu¤a itmektedir. Oysa, Refah Devleti’nin ißleyißi giderek daha büyük miktarlarda maddî kaynak gerektirmektedir. Örne¤in, Fransa’da 1950’li y›llardan beri sigorta ödemelerinin yol açt›¤› harcamalar, dolays›z ücretlerin %40’›n› olußturmaktad›r. Hatta bu oran 1975’te %60’a yaklaßm›ßt›r. Buna ra¤men, Refah Devleti en yoksul kesimlerin tüketim mallar›na ulaßmalar›n› sa¤layarak talebi artt›rm›ßt›r. Dolay›s›yla, bolluk y›llar›ndaki ekonomik büyümenin itici güçlerinden biri olmußtur.

115

KONU

6 20. yüzy›l sonu bunal›m›, 1976-1998 G

örünürde 1973’te yaflanan ilk petrol flokunun yol açt›¤› ekonomik kriz, dünyan›n 21. yüzy›l bafl›nda hâlâ tam olarak aflamad›¤› uzun bir bunal›m dönemini bafllatt›. Bu bunal›m›n sonuçlar›, özellikle de iflsizlik sorunu, yaklafl›k otuz y›ld›r geliflmifl ülkelerde toplumsal yaflam koflullar›n› olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. n Bu bunal›m›n özellikleri nelerdir? n Sanayileflmifl ülkeler bunal›m›n getirdi¤i güçlükler karfl›s›nda neler yapt›lar?

KONUNUN PLANI I. Petrol floku ve krizin boyutlar› II. Bunal›m üzerine sorgulamalar III. Bunal›mla mücadele: Keynesci reçetelerin iflas› IV. Bunal›mla mücadele: Liberal çözümlerin s›n›rlar› V. Bunal›m›n sonuna do¤ru

• Unutmayal›m • Belge incelemesi: Petrol ßoklar› ve karß› petrol ßoklar› • Verilerle çal›ßma: Baßkan Reagan’›n ekonomi politikas›

1973 1. petrol ßoku

1976 Sabit kur sisteminin b›rak›lmas›

1979 2. petrol ßoku

1997 Asya’da para krizi

1987 Borsalar›n çökmesi

BUNALIM Margaret Thatcher, ‹ngiltere Baßbakan› (1979-1990)

BOLLUK YILLARI

Ronald Reagan, ABD Baßkan› (1981-1989) François Mitterrand, Fransa Cumhurbaßkan› (1981-1995)

1970

1975 1971 Dolar›n alt›na çevirilebilirli¤inin kald›r›lmas›

116

1980

1985

1990

1982 Fransa’da kararl›l›k: Ücretlerin fiyat art›ß›na endekslenmesinin sonu

1995 1992 Maastricht Anlaßmas›

1999 Euro’nun uygulamaya konmas›

Londra’da ‹ngiliz madencilerin Margaret Thatcher’›n sosyal politikas›na karß› düzenledikleri gösteri, 1983.

117

I. Petrol ßoku ve krizin boyutlar› A N A H T A R S Ö Z C Ü K • STAGFLASYON Enflasyon ve ekonomik büyümede durgunluk, hatta yavaßlaman›n birlikte görüldü¤ü ekonomik durum. (Stagflasyon sözcü¤ü, "durgunluk" anlam›na gelen "stagnation" ve "enflasyon" sözcükleri birleßtirilerek üretilmißtir.)

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Ambargo

A. Beklenmedik bir kriz

Belge 1 ve 2

n 1970’li y›llar›n baß›nda, dünyan›n a¤›r bir ekonomik krizin eßi¤inde oldu¤una kimse inanm›yordu. O tarihlerde kendini göstermeye baßlam›ß olan t›kan›kl›k belirtilerine kimse ald›r›ß etmiyordu. Örne¤in ABD Baßkan› Johnson, 1969’da Kongre kürsüsünden “art›k ekonomik yaßam› inißleri ve ç›k›ßlar› olan bir süreç olarak de¤erlendirmemek” gerekti¤ini söyleyebiliyordu. Herkes, 1971 Nobel ekonomi ödülü sahibi Paul Samuelson gibi, “ulaß›lan bilgi düzeyi sayesinde, kronik bir küçülmeyle nas›l baßa ç›k›laca¤›n›n bilindi¤ine” inan›yordu.

B. Ani bir kriz

Belge 3, 4 ve 6

n 1973’te, Yom Kippur /Ramazan savaß› s›ras›nda, petrol üreticisi Arap ülkeleri fazla ‹srail yanl›s› bulduklar› Bat› ülkelerine yapt›klar› petrol ihracat›na geçici olarak ambargo* koydular. Petrol eksi¤i h›zla kapat›ld›, ama petrol pazarlar›n›n büyük bir bölümünü denetimleri alt›nda tutan Petrol ‹hraç Eden Ülkeler Örgütü (Organization of Petroleum Exporting Countries-OPEC) üyesi ülkeler, bir varil ham petrolün fiyat›n› 1970 fiyatlar›na göre dört kat artt›rd›lar. Bu "petrol ßoku" s›ras›nda, sanayileßmiß ülkeler y›lda %10’un üzerine ç›kan enflasyon, sanayi üretiminin gerilemesi (1945’ten beri ilk kez), ißsizli¤in artmas› gibi büyük ekonomik güçlüklerle karß› karß›ya kald›lar. Kriz kamuoyunda petrol fiyatlar›n›n artmas›yla aç›klan›yor, yaßanan güçlüklerin daha karmaß›k nedenlerinin olabilece¤i henüz akla gelmiyordu. n Kriz kamuoyunu yaln›zca aniden bast›rmas›yla etkilememißti. Ayr›ca, dönemle ilgili güven dolu en kesin yorumlar› boßa ç›karm›ßt›. Örne¤in, ißsizlik ve enflasyonun birlikte varolamayaca¤›na, çünkü bunlardan birincisinin ekonomik faaliyetteki yavaßlaman›n bir sonucu, ikincisinin ise aksine ekonominin ateßlenme belirtisi oldu¤una inan›l›yordu. Oysa, krizle birlikte durumun hiç de san›ld›¤› gibi olmad›¤›, iki sorunun ayn› anda yaßanabilece¤i ortaya ç›kt›. Stagflasyon* terimi bu görülmedik durumu anlatmak için kullan›lmaya baßlad›.

% 60 50 40 30

C. Sürekli bir kriz

20

n 1975’ten itibaren, ißsizli¤in art›ß› pek çok ülkede durdu, enflasyon geriledi ve üretim faaliyeti yeniden hareketlendi. Krizin geçici bir aksilik oldu¤una kolayl›kla inan›labilirdi. Gerçekte ise, 1950’li ve 1960’l› y›llar›n büyüme oran›na erißilememißti. Bu durum "zay›f büyüme" olarak tan›mland›.

10 0

1951

%

n K›sa süreli bu toplarlanma, ikinci petrol ßokuna dayanamad›. ‹kinci ßok, 1979’da ‹ran Devrimi’nin ard›ndan geldi ve Bat› ülkelerinin petrol ihtiyaçlar›n›n karß›lanmas› konusunda yeni bir tehdit olußturdu. Petrol fiyatlar› h›zl› art›ß e¤ilimi gösteriyordu. OPEC ülkeleri de varil fiyat›n› üç kat›na ç›karmaya karar verdiler. Bat›l› sanayileßmiß ülkelerde kriz, 1973-1974’tekinden de a¤›r oldu. 1982’de enflasyon ve ißsizlik yeniden ortaya ç›karken, üretim de %0,5 oran›nda geriledi. Kriz, Do¤u Bloku ve (petrol ihracatç›s› olanlar hariç) üçüncü dünya ülkelerine de s›çrad›. Üçüncü dünya ülkelerinin ithal etti¤i enerji ya da sanayi ürünlerinin de¤eri, ihraç ettikleri ürünlere oranla çok daha h›zl› art›yordu.

60 50 40 30 20 10 0

1973

1

kömür

do¤algaz

petrol

ham elektrik

Farkl› enerji kaynaklar›n›n dünya enerji tüketimi içindeki paylar›.

118

Belge 5

n 1982’de yeni bir dönüm noktas›na gelindi: Petrolün varil fiyat› düßmeye baßlad›. Bu kez de bir karß› petrol ßoku yaßan›yordu. Bat›l› ülkeler, uygulad›klar› ekonomi politikalar› ile enflasyonu denetim alt›nda tutmay› baßard›lar. Ancak, krizin en önemli göstergesi olan ißsizlik sorunu farkl› boyutlarda olmakla birlikte tüm ülkelerde varl›¤›n› koruyordu. 2000’li y›llar›n baß›nda ißsizli¤in hâlâ gündemde olmas›, krizin tam olarak bitmemiß oldu¤u duygusunu uyand›r›yor. Bu süreklilik nedeniyle, günümüzde "kriz" yerine "bunal›m"dan söz etmek daha uygun bulunuyor.

2

1969’da, Baßkan Johnson’un iyimserli¤i.

Ülkemiz, uzunlu¤u ve kapsam› bak›m›ndan tarihimizde benzeri görülmemiß bir refah döneminin 95. ay›na girmiß bulunuyor. Kußaklar boyu bizi defalarca kalk›nma ve gelißmeden al›koymuß olan devresel küçülmelerden kurtulduk. Art›k ekonomik yaßam›m›z› inißleri ve ç›k›ßlar› olan bir süreç olarak de¤erlendirmiyoruz. Yoksulluk ve ißsizli¤i de art›k ekonomik tablonun ayr›lmaz parçalar› olarak kabul etmiyoruz. ABD Baßkan› Lyndon B. Johnson’un ocak 1969’da Kongre’de yapt›¤› konußma.

Böyle bir iyimserli¤i hakl› ç›karacak nedenler neler olabilir?

3

Birinci petrol ßokunun ard›ndan sorular.

Önümüzdeki y›llarda, hatta aylarda, s›v› yak›t kullanma olanaklar›m›z azalacak [...]. Pazar günleri kullanamayaca¤›n›, 80-100 km’den h›zl› süremeyece¤ini bilen, gelecek y›llarda deposunu doldurup dolduramayaca¤›ndan ise emin olamayan kaç tane Amerikal› ya da Avrupal› arabas›n› yeniler ya da yeni araba al›r? Kapitalist büyümenin itici gücü olan otomotiv sanayii kesinlikle gerilemeye mahkumdur. Havac›l›k sanayii de kal›c› olarak zarar görecektir, çünkü tüm havayolu ßirketleri uçuß say›lar›n› azaltmakta ve uçuß sürelerini artt›rmaktad›r. Concorde üretiminde çal›ßan binlerce ißçi, gelece¤in ißsizleridir. Siyah-beyaz olanlar›ndan %30 daha fazla elektrik harcayan renkli televizyonlar, klimalar, ›ß›kl› reklam panolar›, demiryolu taß›mac›l›¤›ndan beß kat daha fazla enerji gerektiren karayolu taß›mac›l›¤›, kullan›ld›ktan sonra bir iße yaramayan plastik ambalajlar, petrokimya sanayiinin gelißimi sayesinde üretilen binlerce ›v›r z›v›r ve bunun gibi bir sürü ßey, art›k hoßgörülemeyecek bir savurganl›¤a dönüßmektedir.

4

Y›ll›k % 16 14 12 10 8 6 4 2 0 –2 1970

M. Bosquet [Frans›z gazeteci], Le Nouvel Observateur, kas›m 1973.

1. Metnin yaz›ld›¤› tarihte nelerden endiße edilmektedir? 2. Metinde bolluk y›llar›nda yaßanan ekonomik büyümenin hangi yönleri sorgulan›yor? Bu endißeler daha sonra olaylarla do¤ruland› m›?

DEVLET ‹ßsizlikle mücadele ve ißsizlik nedeniyle azalan sigorta kesintilerindeki a盤› kapatmak için kamu harcamalar›n›n artt›r›lmas›

1975

büyüme

5

1980

1990

ißsizlik (aktif nüfus içinde %)

1995

fiyat art›ß›

1970’ten 1995’e büyüme, fiyat art›ß› ve ißsizlik.

Enflasyon ve durgunlu¤un birlikte görülmesi: Stagflasyon.

Fiyat art›ß›

Þ‹RKETLER Ücret art›ß›

= ENFLASYON

1985

Büyüme ne zaman negatiftir?

6 Para hacminin büyümesi

1970’li y›llarda OPEC toplant›s›.

Ücret art›ß› elde etmek için sendikalar›n bask›s›

‹ßsizlik = DURGUNLUK

Rekabet gücünün azalmas›

ENFLASYON + DURGUNLUK = STAGFLASYON

119

II. Bunal›m üzerine sorgulama S

Ö

Z

L

Ü

K

* Ticaret dengesi * Endeksleme * Robotlaßt›rma

A. Petrol krizinin faturas›

Belge 1 ve 3

n 1973’ten itibaren, bir "petrol krizi"nden söz edilmeye baßlad›. Petrol fiyatlar›ndaki art›ß, gerçekten enflasyonu kamç›l›yordu. Özellikle de, ayn› zamanda büyük miktarlarda petrol ithal eden sanayileßmiß ülkelerin ticaret dengesi*ni bozuyordu. Bu ülkeler, al›msat›m dengesini yeniden sa¤lamak için petrol ithalini frenlemek zorunda kal›yorlar, ama bunu yaparken ekonomik faaliyetlerini de azalt›yorlard›. ‹hracatlar›n› artt›rmalar› elbette mümkündü, ancak bu, ücretlerin ve iç tüketimin düßmesi demekti ve büyümenin yavaßlamas›na yol aç›yordu. n Bugün art›k petrol fiyatlar›ndaki art›ß›n 1970’li y›llarda yaßanan krizi ancak k›smen aç›klayabildi¤i düßünülüyor. - Fransa gibi ülkeler enerji savurganl›¤›yla mücadeleye girißtiler ve elektrik üretiminde petrolün yerini büyük ölçüde nükleer enerjiyle doldurdular. - Krizi yaln›zca petrol fiyatlar›ndaki art›ßla aç›klamak, bolluk y›llar›ndaki büyümenin esas olarak "siyah alt›n" üreticisi ülkelerin sömürülmesine dayand›¤›n› kabul etmek demek olur, çünkü 1973 art›ß› petrol fiyatlar›n› ancak 1955’teki durumuna getirmißti. Oysa, krizden önceki refah›n nedenleri çok daha karmaß›kt›r. - Üstelik, 1980’lerin baßlar›nda petrol fiyatlar› düßmeye baßlad›¤›nda kriz bitmemißti. Dolay›s›yla, petrol ßoku ekonomik bunal›m› aç›klamak için yeterli olamaz.

B. Parasal düzensizlik 1

Bir “tutumsuz”.

Krizin baßlang›c›ndan itibaren, Frans›z hükümeti halk› savurganl›kla mücadeleye etmeye ve savurganl›k yapanlar› ihbar etmeye ça¤›rd›. Baß›nda huni bulunan bu obur "tutumsuz" da savurganlar› temsil ediyordu.

Belge 2 , 4 ve 6

n Baz› iktisatç›lar, krizin Bretton Woods sisteminin b›rak›lmas›n›n hemen ard›ndan baßlad›¤›na dikkat çekiyorlar. Bu iktisatç›lara göre, Baßkan Nixon taraf›ndan 1971’de al›nan bir kararla dolar›n alt›na çevirilebilirli¤inin kald›r›lmas› ve bunun sonucu olarak sabit kur sisteminin b›rak›lmas›, devletlere diledikleri kadar para basma olana¤› vermißti, çünkü bas›lan para miktar›n› s›n›rland›racak hiçbir kural kalmam›ßt›. Ancak, ißsizli¤i önlemek için paray› feda etmek anlam›na gelen bu politika enflasyona ve ücretlerin artmas›na neden oluyordu, çünkü sendikalardan gelen bask›lar karß›s›nda ücretler piyasa fiyatlar›na endeksleniyordu*. Böyle bir ortamda yat›r›m için kaynak bulunam›yor, bu da ißleri yavaßlat›yor ve sonuç olarak ißsizli¤i artt›r›yordu. n Parasal dengelerin bozulmas›, dolar kurundaki dalgalanmalar ve bunlar›n sonucu olarak 1970’li y›llar boyunca artan enflasyon, gerçekten de dünya ekonomisinin ilerleyißini aksatm›ßt›. Ancak, 1980’den sonra enflasyonun gerilemesi ve pahal›l›¤›n h›z kesmesi güçlüklerin sonunu getirmedi. Demek ki, bunal›m›n faktörlerinden biri olan parasal düzensizlik de tek baß›na bunal›m› aç›klamaya yetmiyor.

10 8 6

C. Fordizimin tükenißi

4 2 0 1975

1985

1995

1 dolar karß›l›¤› yüz yen 1 dolar karß›l›¤› 1 Alman mark› 1 dolar karß›l›¤› 1 Frans›z frang›

2 1975-1995 aras› Japon yeni, Frans›z frang› ve Alman mark›n›n dolar karß›s›nda geçirdikleri de¤ißimler. 120

Belge 5

n 1970’li y›llar›n baßlar›nda, verimlilik kazanc› azalmaya baßlad›. Pek çok ißçi tekdüze çal›ßma koßullar› dayatan seri üretim mant›¤›na karß› ç›k›yordu. Art›k fordizm ilkelerini uygulamak (tüketimi kolaylaßt›rmak için ücretleri artt›rmak) mümkün de¤ildi. Ücret maliyetleri a¤›rlaßmaya baßlad›. Bu güçlüklerle baßa ç›kmak için, ßirketler fabrikalar›n› robotlaßt›rma* ya da üretim faaliyetini eme¤in daha ucuz oldu¤u ülkelere taß›ma yoluna gidebiliyorlard›. Ama bu da sanayileßmiß ülkelerdeki ißsizlik sorununu kamç›l›yordu. n Þirketlerin karß›laßt›klar› baßka bir sorun da, üretim stoklar›n› eritmekti. Bolluk y›llar›nda böyle bir zorluk yaßanmam›ßt›, çünkü aileler ilk kez otomobil, elektrikli ev aletleri ve televizyon sat›n al›yorlard›. Oysa 1970’lerin baß›nda, bu dönem sona ermißti. Art›k insanlar yaln›zca yenilemek için sat›n al›yorlard› ve talep daha düßüktü. Bu güçlükler, pazardan pay kapmak için yaßl› sanayi ülkelerine yerleßen yabanc› ßirketlerin rekabetiyle daha da büyüyordu. Örne¤in Japon otomotiv sanayii, o dönemlerde Avrupa ve ABD’de bir tehdit olarak görülüyordu.

3

Petrol fiyatlar› ve fiyat art›ßlar›.

TOYOTA (1992) Kapasite : 200.000

Sabit frankla, yani genel fiyat art›ß› gözard› edilerek hesapland›¤›nda, varil baß›na petrol fiyat›n›n 1956’ya oranla düßtü¤ü gözleniyor. Ulusal ‹statistik Enstitüsü ve iktisatç›lar "siyah alt›n" fiyat›n›n dört kat artmas›n›n 1974’te ancak %3-4, 1980’de de %2-3 oran›nda enflasyona yol açt›¤›n› tahmin ediyorlar. Öyleyse geri kalan %10’luk enflasyon nereden geliyor?

ISUZU; GM (General Motors) ile ortak (1989) Kapasite : 60.000 B‹RLEÞ‹K KRALLIK

1981 nisan›ndan bu yana, petrolün varil fiyat› düßmeye devam ediyor. Oysa kriz gerilemiyor! Þaß›rt›c›, de¤il mi? Dolar kurunun 1982’ den beri gösterdi¤i yükseliß brüt petrol sat›ß fiyat›ndaki bu düßüßü silip götürdü.

HONDA; ROVER ile ortak (1992) Kapasite : 100.000

Ancak, Norveç ve ‹ngiltere gibi petrol ihraç eden ülkeler de, artan döviz girdileri sayesinde (1984’te ‹ngiltere’ye 100 milyar frank, Norveç’e de 50 milyar frank) rahat olmalar› gerekirken petrol ithal eden ülkelerden daha iyi durumda de¤iller. Son on bir y›lda ‹ngiltere’de ortalama y›ll›k %1, Norveç’te ise %2’lik büyüme kaydedildi. Petrol ithal eden ülkeler aras›nda birinci s›rada yer alan ABD’de de petrol fiyatlar›n›n düßmesi, ülkeyi 1982’de girdi¤i ekonomik krizden kurtaramad›.

MITSUBISHI; RENAULT-VOLVO ile ortak (1995) Kapasite : 200.000 HOLLANDA

SUZUKI Yerel firmalarla ortak (1992) Kapasite : 50.000

TOYOTA (1998)

NISSAN Yerel firmalarla ortak (1989) Kapasite : 100.000

‹SPANYA

D. Clerc, A. Lipietz ve J. Satre-Buisson, La Crise (Paris, 1985).

2. Öne sürülen gerekçeler hangileridir? 3. Petrol ithal eden ülkeler taraf›ndan petrole ödenen fiyat› yaln›zca petrol ihraç eden ülkelerin saptad›klar› kur mu belirler?

MACAR‹STAN

FRANSA

DAIHATSU; PIAGGIO ile ortak (1992) Kapasite : 35.000 ‹TALYA SUZUKI; VOLKSWAGEN ile ortak (1995) Kapasite : 150.000

SUZUKI Yerel firmalarla ortak (1989) Kapasite : 36.000

1. Bu metni yazan iktisatç›lara göre, petrol fiyatlar› ekonomik bunal›m›n tek nedeni olarak kabul edilebilir mi?

4

NISSAN (1986) Kapasite : 300.000

500 km

(1989) Fabrikan›n aç›l›ß tarihi Kapasite : Bir y›lda üretilen araç say›s›

5

Avrupa’daki Japon otomobil fabrikalar›.

Kamu harcamalar›nda art›ß tehlikesi.

Son üç yüz y›ld›r paray› ve fiyatlar› etkileyen en vahim enflasyonlar, asl›nda sadece basit bütçe enflasyonlar›yd›. Kamu harcamalar› vergi gelirlerini fazlas›yla aßm›ßt› ve bütçe a盤› ancak para basarak ya da bankalar›n piyasaya yeni sürdükleri paralardan borç al›narak kapat›labiliyordu [...]. Bu denetim d›ß› bütçe aç›klar›, geçmißte genellikle savaß harcamalar›n› karß›lama telaß›na düßen hükümetlerin halktan yeterince vergi toplayabilmek için gereken siyasal güce sahip olmad›klar› zamanlarda ortaya ç›kard›. Bu tür bütçe aç›klar›yla daha yak›n bir geçmißte, hükümetler artan toplumsal harcamalar› karß›lamaya çal›ßt›klar›nda ve yaßamsal önemi oldu¤u kabul edilen yat›r›m harcamalar›na girißtiklerinde de karß›laßt›k. Tüm bu bütçe enflasyonlar› para enflasyonlar›na, onlar da genellikle talep patlamas›yla, yani mal ve hizmet talebi enflasyonuyla körüklenen fiyat enflasyonlar›na yol açt›. F. Machlup [iktisatç›], Banca Nazionale del’Lavoro, 1978

1. Metinde geçen farkl› enflasyon türlerini bulunuz ve tan›mlay›n›z. 2. Metne göre, 1970’li y›llardaki enflasyonun as›l kayna¤› nedir?

6

Parasal düzensizli¤e mizahî bir bak›ß: 1980’li y›llarda dolar kurundaki dalgalanmalara gösterilen tepkiler. Plantu imzal› karikatür, ßubat 1987.

1. Karikatürde resmedilenler kimlerdir? 2. 1985-1987 aras›nda dolar kurunda ne gibi de¤ißiklikler oldu? 3. Sanatç› bize bu karikatürle ne anlatmak istiyor?

121

III. Bunal›mla mücadele: Keynesci reçetelerin iflas› A N A H T A R S Ö Z C Ü K • BÜTÇE AÇIÚI Harcamalar› gelirlerinden fazla olan bir devletin malî durumu. Bütçe a盤› politikas› genellikle ekonomiyi canland›rmay› amaçlar, ancak ülkenin paras›n›n güç kaybetmesine ve enflasyona yol açar.

S * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Canland›rma politikas› Sosyal yard›m Zorunlu kesintiler Devalüasyon

n 1970’li y›llar boyunca, büyük sanayi ülkelerinin siyasal liderleri ekonomik krizle mücadele etmek için önce 1930’lu y›llarda krizi k›smen çözmüß olan Keynesci yöntemlere baßvurdular. Örne¤in, Fransa’da 1975’te De Gaulle’cü Jacques Chirac ve 19811982’de sosyalist Pierre Mauroy hükümetleri ya da ABD’de 1977-1978’de demokrat Baßkan Jimmy Carter bu yönde hareket ettiler. n Keynesci iktisatç›lara göre, ekonomiyi ancak ailelerin gerçekleßtirece¤i tüketim canland›rabilirdi. Dolay›s›yla, devlet bir canland›rma politikas›* benimsemeli ve daha çok memur kadrosu yaratarak, güçlük içindeki ßirketlere malî yard›mda bulunarak ve bütçe a盤›* uygulamas›n› baßlatarak ekonomiyi desteklemeliydi. Al›m gücünü geçici olarak koruyan, hatta artt›ran bu önlemler, kamuoyunda da olumlu karß›lan›yordu.

B. Gözetilen toplum

Belge 4

n Tüketim bollu¤u ekonomik büyümenin devam etmesini sa¤l›yor ve krizi dayan›lmas› daha kolay k›l›yordu. Ancak, ekonomiyi canl› tutmak amac›yla herkesten toplanan vergiler ve ßirketlerin ödedi¤i sigorta primleri biçiminde seferber edilen kaynaklar genellikle ßirketlerin maddî yükünü artt›rd›¤› için, bunlar kendilerini modernleßtiremiyor ve rekabet güçlerini yitiriyorlard›. K›sa vadede krizin etkilerini hafifleten yöntemler, uzun vadede krizin yerleßmesine neden olacakt›.

50 40 30 20

C. Çözülemeyen ekonomik sorunlar

10

Fransa

Federal Almanya

Japonya

ABD

40 30 20 10 0

1973

1979

1 1970’li y›llarda uygulanan Keynesci politikalar›n bir yönü: Kamu harcamalar›n›n artmas›. 122

Belge 1 ve 2

n Keynesci politikalar baßlang›çta krizin etkilerini hafifletti. 1930’larda görülenin aksine, Refah Devleti modeli sayesinde (ücretlerin fiyat art›ß›na endekslenmesi, ißsizlere, ailelere ve yaßl›lara verilen sosyal yard›m*) ailelerin tüketim düzeyi yüksek kald›. 1980’li y›llar›n baßlar›na kadar yüksek düzeyde seyreden enflasyon da tüketimi destekliyordu. Tüketiciler sat›n almaya ve borçlanmaya devam ediyorlard› ("Yar›n daha pahal› olacak bir ßeyi, krediyle de olsa bugün sat›n almak daha iyidir").

Kamu harcamalar›n› KY‹Ü içindeki pay› (%)

0

A. Keynesci politikalar

Belge 3

n Keynesci politikalar›n sonucu olan bütçe aç›klar› sonsuza dek artmaya devam edemezdi. Nitekim, birikmiß kamu borçlar›n› ödemenin vakti de sonunda geldi. Bütçe a盤›n› azaltmak için, zorunlu kesinti* oranlar› yükseltildi. Ama bu çözüm de enflasyonu artt›rd› ve paray› zay›flatt›. O zaman devalüasyon* yapmak gerekti. Bunun d›ß›nda, bat›l› sanayileßmiß ülkelerin ekonomileri "d›ß bask›lar"la karß› kaß›yayd›lar. GATT anlaßmalar› sayesinde ekonomi giderek küreselleßiyordu. Sanayileßmelerini tamamlam›ß olan Güneydo¤u Asya ülkeleri, ucuz ißgücü sayesinde, ürettikleri mallar› çok ucuza satabiliyorlard›. Dolay›s›yla, 1930’larda oldu¤u gibi ulusal bir canland›rma politikas›yla yetinmek mümkün de¤ildi. Nitekim, 1981-1982’de Fransa’da Mauroy hükümetinin benimsedi¤i gelir da¤›l›m› politikas›n›n al›m gücünü daha çok ithal mallar›na yönlendirerek yabanc› sanayilere kâr sa¤lam›ß olmas› da bunu do¤rulad›. n Keynesci reçeteler, önceli¤i enflasyonla mücadeleye ve paralar›n›n de¤erini savunmaya veren baz› ülkelerde terkedildi, bu da ücretlerin dondurulmas›na yol açt›. Bu politikalar Federal Almanya (1974-1982) ve ‹ngiltere (1976-1979) gibi baz› ülkelerde sendikalar›n da deste¤iyle uygulan›rken, Fransa 1981’de etkisini iyice yitirmiß olan Keynesci reçetelerden henüz vazgeçmemißti.

2

1977’den 1981’e kadar ABD baßkan› olan Jimmy Carter’›n iktisat politikas›.

Beyaz Saray’a yerleßti¤inde, Baßkan Carter herkes gibi Keynesciydi [...]. Birinci hedefi istihdam› korumakt›. Gerçekten de, Carter’›n görev süresi boyunca istihdam konusunda kayda de¤er sonuçlar elde edildi: 2,5 milyon ißsize iß bulundu, üçte biri part-time olmak üzere 10 milyon yeni iß yarat›ld›. Nas›l m›? Devlet bütçesi yaln›zca bir y›lda %20 artt›r›ld›, faiz oranlar› enflasyon oran›n›n alt›na çekildi, böylece büyüme y›lda %4-5’e ç›kar›ld›. Ancak iki y›l sonra, verimlili¤in de ißsizlikle birlikte azald›¤› ve enflasyonun rekora koßtu¤u gözlendi (1978-1979’da %11,3). Emekli maaßlar›n›n ve ücretlerin büyük k›sm›n›n fiyat art›ß›na endekslenmedi¤i ABD’de enflasyon art›ß› daha da fazla hissedildi. Düßmekte olan dolardan tüm dünya çekiniyordu. Bu arada, ABD’nin petrole ba¤›ml›l›k oran› on y›lda %13’ten %46’ya ç›km›ßt›. Fiyat denetiminden çevre korunmas›na, vergi artt›r›m›ndan her türlü toplumsal harcamaya [...], yap›lmas› gereken bürokratik ißlemler de yine Carter döneminde ço¤alt›ld›. O zaman halkta tepkiler uyanmaya baßlad›. Gayr›menkuller, ßirket kârlar› ve kißisel gelirlerden al›nan vergilere anayasal bir s›n›r getirilmesi talep ediliyordu. 1978’de, Kongre’deki demokrat ço¤unlu¤unu koruyan Carter 180 derece dönerek bütçe a盤›n› yar› yar›ya azaltmaya söz verdi ve Federal Reserve Bank’› [Amerikan Merkez Bankas›] paran›n dizginlerini çekmek konusunda serbest b›rakt›. Böylece, görev süresinin daha ortas›nda yenildi¤ini kabul etmiß ve meydan› fazlas›yla sa¤c› olan Reagan’› destekleyenlere b›rakm›ß oluyordu. M. Albert [iktisatç›], Le Pari français (Paris, 1982).

3

Çin’in "özel ekonomik bölge"si Þenzen’deki IBM fabrikas›nda bilgisayarlar›n montaj›, 1996. Güneydo¤u Asya’da, özellikle de yak›n geçmißte sanayileßen Filipinler, Endonezya, Tayland ve Çin gibi ülkelerde bulunan ucuz ißgücü, gelißmiß dünyan›n sanayicilerini buralara çekti ve son derece düßük maliyetlerle üretim yap›lmas›n› sa¤lad›. Daha sonra Kuzey Amerika ve Avrupa’ya sat›lan mallar, yerel sanayilerle rekabete girerek fabrikalar›n kapanmas›na ve ißsizli¤in artmas›na yol açt›lar. Çin’de bir kad›n ißçinin ücreti ender olarak ayda 120 milyon Türk liras›n›n üzerine ç›kar ve ißveren taraf›ndan ödenmesi gereken vergi ve sigortalar› içermez.

1. "Keynesci", "dolar›n düßmesi" ve "petrole ba¤›ml›l›k" terimlerini aç›klay›n›z. 2. Yazara göre Jimmy Carter’›n iktisat politikas›n›n baßl›ca özellikleri nelerdir? 3. Bu politikadan nas›l bir bilanço ç›kar›labilir? 4. Bu bilanço nas›l aç›klanabilir?

4

Fransa’n›n Lorraine bölgesinde çelik ißçilerinin gösterisi, 1984.

123

IV. Bunal›mla mücadele: Liberal çözümlerin s›n›rlar› A N A H T A R S Ö Z C Ü K • PARASALCILIK Piyasadaki para hacmini ve bunun gelißimini s›k› bir biçimde denetleme gereklili¤i üzerine kurulu iktisat kuram›. Bu kurama göre, bol miktarda piyasaya sürülen para de¤er kaybedece¤inden, para hacminin fazla büyümesi enflasyona yol açar.

S

Ö

Z

L

Ü

K

n Liberal iktisatç›lardan von Hayek ve Viyana Okulu tüketime verilen önceli¤i eleßtiriyor ve ailelerdense ßirketlere ayr›cal›k tan›nmas›n› öneriyorlard›. Milton Friedman ve Chicago Okulu ise, özellikle parasalc›l›¤›* savunuyorlard›. Onlara göre devlet, bütçe dengesini korumaya çal›ßmal› ve piyasadaki para hacminin genißlemesini denetim alt›nda tutmal›yd›. Son olarak, tüm liberaller devletin ekonomiye müdahale etmesinin zorunlu kesintilerin artmas›na yol açarak girißimcili¤in cesaretini k›rd›¤› görüßünü benimsiyorlard›. Bu görüß arz kuram›*n› ortaya ç›kard›. Bu do¤rultuda, Amerikal› iktisatç› Laffer ekonomik faaliyeti canland›rmak için vergilerin azalt›lmas› gerekti¤ini savundu.

20

Fransa ‹ngiltere ABD Federal Almanya

n Büyük sanayi ülkelerinin tümü enflasyonu geriletmeyi baßard›. 1982’den sonra, alçakgönüllü bir ritm tutturmakla birlikte, büyüme yeniden h›zland›. Ancak, vergi indirimi ve ücretlerin s›n›rland›r›lmas›yla a盤a ç›kan sermayenin her zaman üretime yönelik yat›r›mlarda kullan›lmad›¤› da bir gerçekti. Bu sermaye malî spekülasyonu* da besledi ve bu durum 1987 ekiminde borsalar›n çökmesine yol açt›.

C. Liberal politikalar›n toplumsal bilançosu 10

0 82

83

84

85

86

87

88

1980’li y›llarda enflasyonun gerilemesi.

124

Belge 6

n ABD gibi baz› ülkelerde, istihdam durumu düzeldi ve ißsizlik azald›. Ama bu genellikle "geçici küçük ißler" sayesinde oluyordu ve daha güvenceli geleneksel ißler toplumsal olarak geriliyordu. Di¤er yandan, ekonominin geçirdi¤i dönüßümler az vas›fl› çal›ßanlar›n ißsiz kalmas›na neden oldu. Becerikli spekülatörler h›zla zenginleßirken, Refah Devleti’nin korumac› yönünün zay›flamas›n›n ard›ndan ço¤unlukla evsiz barks›z kalan yeni yoksullar ortaya ç›kt›. Pek çok Bat› ülkesinde gözlenen kentsel ßiddet eylemleri (Los Angeles, 1992), toplumsal rahats›zl›¤›n büyüklü¤ünü gösteriyordu.

5

1

Belge 1, 3 , 4 ve 5

n Neoliberal fikirler 1979-1980’den itibaren hemen hemen tüm gelißmiß ülkelerde uygulamaya kondu. ‹ngiltere’de Baßbakan Margaret Thatcher ve ABD’de Baßkan Reagan bunu tavizsiz biçimde gerçekleßtirdiler. 1982’den itibaren Federal Almanya’da Kohl, Japonya’da Nakasone ve Fransa’da Mauroy hükümetleri de buna yak›n politikalar benimsediler. Kararl›l›k ya da "kemer s›kma" biçiminde tan›t›lan bu politikalarla, ücret art›ßlar› denetim alt›na al›nd› (Fransa’da ücretlerin endekslenmesine son verildi) ve özellikle ‹ngiltere’de sendikalar›n faaliyetleri s›n›rland›r›ld›. Devlet özelleßtiriyor* ve düzenleyici rolünü giderek terkediyordu: Örne¤in, Fransa’da Chirac hükümeti (1986-1988) ißten ç›karmalar için devlet izni koßulunu kald›rd›. ‹ngiltere’de ve ABD’de ise devlet, vergileri indiriyordu.

Y›ll›k fiyat art›ßlar›n›n tüketime oran› (%)

1980 81

Belge 2

n Adam Smith’in 1776 tarihli The Wealth of Nations (Uluslar›n Zenginli¤i) adl› kitab›nda tan›tt›¤› liberalizm, sanayi devriminin ideolojik çerçevesini olußturmußtu. Ne önlemeyi ne de yenmeyi baßarabildikleri 1929 bunal›m›n›n ard›ndan sorgulanan liberal politikalar, 1973 krizi ve Keynesci politikalar›n iflas›yla birlikte yeniden etkili olmaya baßlad›. Ancak bu kez, halk›n Refah Devleti ilkelerine ba¤l›l›¤›n› da gözard› etmemek gerekiyordu. Bu nedenle, bu yaklaß›m ço¤unlukla neoliberalizm olarak adland›r›ld›.

B. Liberal politikalar›n ekonomik bilançosu

* Arz kuram› * Özelleßtirme * Spekülasyon

15

A. Liberalizmin yeniden uyan›ß›

n Keynesci yöntemler toplumlar› gözetirken üretime ket vurmußtu. Liberal yöntemler ekonominin sa¤l›¤›na kavußturulmas› konusunda daha baßar›l› oldu, ama toplum a¤›r bir bedel ödemek zorunda kald›. Bu bilançonun ortaya koydu¤u olumsuzluklar, bugün devletleri ekonomi politikalar› konusunda çok ihtiyatl› olmaya davet ediyor.

toplam vergi girdisi

B ‹ Y O G R A F ‹ 3

A 2

B

1

0

50

100

vergi yükü oran› (%) Vergi yükü, B noktas›nda (%50) A noktas›nda oldu¤undan daha yüksektir, ancak rand›man (1) A noktas›na göre (2) daha düßüktür.

2

Laffer e¤risi.

Amerikal› iktisatç› Laffer, bu e¤riyle devlet gelirlerinin vergi oranlar›yla birlikte bir düzeye kadar artt›¤›n›, ama bu eßi¤in ötesine geçildi¤inde vergi oranlar›ndaki art›ß›n vergi girdilerinde bir azalma yaratt›¤›n› göstermeyi amaçlam›ßt›r. Öyle ki, e¤rinin en uç noktas›nda vergilendirme oran› %100 iken vergi girdileri s›f›ra eßittir. Ço¤unlukla "çok vergi, yok vergi" biçiminde özetlenen bu çözümleme, arz kuram›yla ba¤lant›l›d›r.

4

Margaret Thatcher’›n ekonomi politikas›.

Margaret Thatcher’›n ekonomi politikas›n›n belkemi¤i emeklilerdir. Emekli maaßlar›, bugüne kadar, ilgililerin çal›ßt›klar› dönemde en yüksek ücreti ald›klar› yirmi y›l boyunca kendilerine ödenenin %25’ine denk miktarda ayl›k almalar›n› sa¤layacak biçimde hesaplan›yordu. Bu oran emeklilerin tüm çal›ßma hayatlar› boyunca ald›klar› ortalama ayl›¤›n %20’sine indirildi. 60.000 frang›n üzerinde tasarrufu olanlar›n konut yard›m› kesildi. Böylece, bir kenara biraz para koymak gibi kötü bir fikre kap›lm›ß olan üç milyon yaßl› insan haklar›n› kaybedecek. Bu reform ‹ngilizleri, devletten yard›m beklemek yerine kendilerini korumak için baz› önlemler almaya teßvik ediyor. Yine devlet yard›m›n›n iß aramaktan daha kazançl› olmas›n› engellemek için, yirmi beß yaß alt› ißsizlere verilen ißsizlik maaß› ayda 1.300 franktan 1.000 frank dolaylar›na çekildi. Bu önlemlerin etkilerine, bir de zengin yoksul fark› gözetilmeksizin herkesten eßit olarak al›nacak bir belediye vergisi eklenecek. D. Dhombres, Le Monde, 15 Nisan 1988.

Margaret Thatcher (d. 1925). Orta halli bir aileden gelen ve Muhafazakâr Parti üyesi olan Thatcher, 1959’da milletvekili seçildi. 1970’ten 1974’e kadar e¤itim bakanl›¤› görevini yürüttü. Muhafazakârlar›n 1974’te ald›klar› yenilginin ard›ndan, parti içindeki köktenci kanad› örgütledi ve son derece liberal ve parasalc› bir program haz›rlad›. "Sendikal gücü" ortadan kald›rmak ve ‹ngiltere’nin AET içindeki yerini yeniden pazarl›k masas›na yat›rmak istiyordu. 1979’da Muhafazakârlar seçimleri kazand›lar ve Margaret Thatcher ‹ngiliz tarihinin ilk kad›n baßbakan› oldu. "Demir Leydi" takma ad› verilen Thatcher, sendikalar›n direnißiyle karß›laßt›, ancak halk›n deste¤ini almay› baßard›. Program›n› uygulamaya koydu, enflasyonu geriletti, devlet ßirketlerini özelleßtirdi ve paraya de¤er kazand›rd›. Büyüme yeniden h›zland›, ancak önce ißsizlik artt›, ard›ndan da toplumsal eßitsizlikler... 1990’da yerine muhafazakâr John Major getirildi.

5

Margaret Thatcher döneminde ‹ngiliz toplumunun evrimi. 1979-1980

Milyarderler (sterling) Hissedarlar (nüfusa oran›, % olarak)

%3

‹ßsizler (aktif nüfusa oran›, % olarak)

%5

1984

1989-1990

5.000

20.000 %20

%11

%6

Açl›k s›n›r›n›n alt›nda yaßayanlar

4,4 milyon

8,2 milyon

Sendika üyeleri

13,7 milyon

8,7 milyon

F. Bédarida, La Société anglaise du milieu du XIXe s. à nos jours (Paris, 1990) ve Encyclopedia Universalis’ten derlenmißtir.

1. 4 numaral› metinde yer alan örneklerden yararlanarak, Margaret Thatcher’›n uygulad›¤› politikan›n kaynaklar›n›n liberal mi yoksa neoliberal mi oldu¤unu gösteriniz. 2. 4 numaral› metnin ve yukar›daki tablonun yard›m›yla bu politikan›n bir bilançosunu ç›kar›n›z.

6

6 Haziran 1994, Wall Street (New York).

125

V. Bunal›m›n sonuna do¤ru 10 9

A. Yeni bir canlanmaya do¤ru

Büyüme oran›

Bkz. belge, s. 128

n 1997-1998’de, 1973 y›l›nda baßlayan bunal›m›n sonuna yaklaß›ld›¤›na dair baz› ißaretler gelmeye baßlad›. Dünyada üretim art›k yükseliße geçmißti. Bu gelißmeler, Avusturyal› Schumpeter (1883-1950) ya da Sovyet Kondratieff (1892-1938) gibi iktisatç›lar ve Frans›z tarihçi Fernand Braudel (1902-1985) taraf›ndan olußturulan devreler kuram› do¤rultusunda gerçekleßmißti. Bu yazarlara göre, iktisat tarihi refah ve bunal›m dönemlerinin sürekli olarak birbirlerinin yerini almas›yla ortaya ç›kan dönemsel "devre"lerden olußuyordu.

8 7 6 5 4 3 2 1 0 1969-1970 1975-1976

1980

1986

Kaynak: J. Sapir, Cycles économiques et relations entre l’investissement, l’emploi et la productivité dans le cas de l’URSS (Paris, 1987).

1

Sovyetler Birli¤i’nde sanayi üretiminin büyümesi. Sovyetler Birli¤i de dünyadaki bunal›m›n etkilerini hissetti.

n Ancak, büyümeye geri dönüß kesinlik kazanm›ß olsa da, 20. yüzy›l sonu bunal›m› kal›c› izler b›rakacakt›r. Devreler kuram› yaln›zca bunal›mlar›n arkas›ndan yeni bir canlanma döneminin gelece¤ini haber vermekle kalm›yor, krizlerin derin dönüßümlere yol açaca¤›n› da vurguluyor.

B. Yeni bir ekonomik co¤rafya

Belge 1, 3, 4 ve 5

n Gelißmiß ülkelerdeki yaßl› "gri kentler" (‹ngiltere’nin kuzeyi, ABD’de Michigan), terkedilmiß sanayi bölgelerinin ("sanayide nadas") ortaya ç›kmas›, ißsizli¤in önemli boyutlarda devam etmesi ve tersine göç hareketleri gibi somut belirtilerle kendini gösteren güçlükler yaß›yorlard›. Ayn› zamanda, genellikle deniz k›y›s›nda bulunan baßka bölgelerde, yüksek teknolojiyle ba¤lant›l› ekonomik faaliyetlerin gerçekleßtirildi¤i merkezler (California, Fransa’n›n güneyi) ortaya ç›k›yordu. Küresel düzlemde ise, Japonya’n›n gerçekleßtirdi¤i at›l›m›n ard›ndan, Çin, Güneydo¤u Asya ve Latin Amerika ülkeleri de sanayileßirken, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki yaßl› sanayileßmiß ülkelerde ancak orta h›zda bir büyüme sa¤lanabiliyordu. Bu arada, eski Sovyetler Birli¤i de krizden kaçamam›ßt›. 1991’de da¤›lmadan önce üretimi büyük bir yavaßlama geçirdi. n Bu gelißmeler büyüyen ekonomik küreselleßme ile pekißti. Ancak küreselleßme, sonuçta baz› ülkelerin az gelißmißlikten kurtulmas›na olanak tan›d›ysa da, üçüncü dünyan›n tümüne yarar sa¤lamad›. Özellikle Afrika ülkelerinin ço¤u bugün hâlâ ekonomik gelißmelerin çok uza¤›ndalar.

C. Yeni bir uygarl›k m› do¤uyor?

Belge 2

n 20. yüzy›l sonunda yaßanan dönüßüm ekonominin baz› yeni kollar›n› ön plana ç›kard›. Daha 1960’larda gelißmeye ancak baßlam›ß olan bilgisayar teknolojilerine ba¤l› faaliyetler art›k ekonominin itici gücü konumundalar. Bu sektörde gerçekleßtirilen at›l›m tüm toplumsal yaßam› etkiledi. Bilgisayar teknolojisinin insan yaßam›n› her gün biraz daha uzatmay› baßaran t›p alan›nda, iletißimde, e¤lence al›ßkanl›klar›nda meydana getirdi¤i de¤ißiklikler yaßam biçimlerini altüst etti. Bu dönüßümün belirtilerine uluslararas› kitle turizminin gelißiminden internete kadar uzanan geniß bir alanda rastlayabiliyoruz. ‹stihdam sorunu sanayileßmiß ülkelerde de, dünyan›n geri kalan›nda da varl›¤›n› koruyor. Uzun süre ißsizli¤in krizden kaynakland›¤›na inan›ld›ktan sonra, ekonomik canlanman›n mutlaka bu sorunun ortadan kalkmas› demek olmayaca¤› anlaß›ld›. Yeniden sa¤lanan ekonomik büyüme kußkusuz yeni nitelikli ißgücü ihtiyaçlar›n› da beraberinde getirdi; bu da e¤itime giderek artan bir önem kazand›rd›. Ama bu gelißme, ancak verimlilikte sa¤lanacak bir iyileßmeyle kal›c› olabilir.

2

Plantu imzal› karikatür (1982).

126

n Sanayileßmiß ülkelerin tümünde devletin rolü geriledi. Bu durum, özelleßtirmelerle ve maliyeti giderek dayan›lmaz hale gelen Refah Devleti anlay›ß›n›n zay›flamas›yla kendini gösteriyor. Bolluk y›llar›nda gerçekleßtirilmek istenen dayan›ßma esas›na dayal› toplumlar›n yerini, toplumsal kaynaßma aç›s›ndan içerdi¤i tehlikelerle birlikte daha çok bireysel çözümlere yer veren toplumlar al›yor.

4

Y›ll›k büyüme oran› (%) 14

Yaßamakta oldu¤umuz kriz küresel bir olgu de¤ildir. Dünyan›n baßka gelißen bölgeleri yeniden görece refaha kavußurken, Avrupa henüz 1974 olaylar›n›n etkisini üzerinden atamad› [...]. Genç ülkelerin (Amerika, Kanada, Japonya, yeni sanayileßmiß ülkeler) sergiledikleri dinamizme karß›l›k, AET çat›s› alt›nda birleßen yaßl› Avrupa 1975 ßokunun üstesinden gelmeyi baßaramam›ß gibi görünüyor ve bir uyum sorunu yaß›yor. Avrupa’daki ekonomik faaliyetin yavaßlamas›n›n baßl›ca üç nedeni var.

13 12 11 10 9

‹lk olarak, 1950-1960’l› y›llar savaßtan sonra yeniden yap›lanma çabas› ve Ortak Pazar’›n kurulmas› gibi iki gelißme nedeniyle ola¤and›ß› y›llar olmußtur. Avrupa Ekonomik Toplulu¤u’nun kurulmas› üretimi ve ticareti teßvik etmißtir. [...]

8 7 6

Avrupa’da büyümenin devam etmesi olas›l›¤›na genellikle pek az ßans tan›nmas›n›n ikinci nedeni, Avrupa’daki sanayi donan›m›n›n rand›man›nda düßüß oldu¤u varsay›m›d›r [...]. Bu varsay›ma göre Avrupa, sermaye ve özellikle ißgücü maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle bütününde art›k eskisi kadar uygun kâr koßullar›na sahip de¤ildir.

5 4 3 2 1 0 -1 -2 -3 1974

1978

ABD

3 5

Kriz Eski Dünya’ya özgü bir krizidir.

1982

1986

1990

Fransa

1994

Üçüncü neden ise, Avrupa d›ß›nda yeni sanayileßen ülkelerde, kâr marjlar›n›n çok yüksek oldu¤u bölgeler bulunmas›d›r. Bu bölgelerde ücretler son derece düßük, potansiyel pazar da fazlas›yla genißtir. 1975’te, Hong Kong, Singapur ve Kore’de, elektronik sanayiinde ortalama saat ücreti ABD ve Avrupa’dakinden on - on bir kat daha ucuzdu. Dünya sanayi üretiminde üçüncü dünya ülkelerinin pay›, 2000 y›l›na kadar ßimdikinin iki kat›na ç›kabilir. J. Bouvier [tarihçi], Le Monde, 9 Ocak 1979.

Çin

Karß›laßt›rmal› olarak Çin, ABD ve Fransa’da büyüme.

1. Krizin baßlang›c›nda Avrupa’n›n önündeki engeller nelerdir? 2. Avrupa’n›n karß›laßt›¤› güçlükler kime yarar sa¤lam›ßt›r?

Dünyada büyüme (1985-1994).

Büyük

Atlas O kyanus H int Büyük

Okyanus u Ok y a n us u

O ky an u s

3 000 km negatif büyüme

y›ll›k % 3 ile % 8 aras› büyüme

y›ll›k % 3’ten az büyüme

y›ll›k % 8’den fazla büyüme

127

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM n

1971: Dolar›n alt›na çevirilebilirli¤inin kald›r›lmas›. 1973: Birinci petrol ßoku. 1979: ‹kinci petrol ßoku.

Ekonomik kriz ve bunal›m

Ekonomik kriz, ekonomik durumun ani bir biçimde ve oldukça k›sa bir süre için (birkaç ay ya da birkaç y›l) gerilemesidir. ‹ßsizlik, iflaslar, vb. ile kendini gösterir. Örne¤in, "1929 krizi" ya da "1973-1974 krizi"nden söz edilir. Bunal›m ise, uzun süren (on y›llar) ekonomik ve toplumsal güçlükler dönemidir. Bu dönemde büyüme yavaßlar, hatta eksiye geçer. Örne¤in, "1930’lu y›llar›n bunal›m›" ya da "1990’lar›n sonunda hâlâ süren 1973-1974 bunal›m›"ndan söz edilir.

n

‹ßsizli¤in artmas›

1848

1929

B

A

B

1896

demiryolu, buharl› gemiler

A;

1973

A

1940 kimya, elektrik, petrol, otomobil

ÖNEML‹ KISALTMALAR • OPEC : Organization of Petroleum Exporting Countries (Petrol ‹hraç Eden Ülkeler Örgütü).

• GATT : General Agreement on Tariffs and Trade (Genel Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Anlaßmas›).

128

A

?

nükleer biyoteknoloji bilgisayar

B : Kondratieff devreleri

Liberal ßema

Gerekli devlet yard›m›

Vergi indirimi

Devlet harcamalar› ve sosyal güvenlik harcamalar›n›n artmas›

‹ßsizli¤in azalmas› ve vergi gelirlerinde art›ß

Vergiler kesildikten sonra kalan gelirlerde artݧ

Tasarruffu teßvik

Daha çok kazanmak için daha çok çal›ßma

Yat›r›m Sanayinin taß›nmas› Motivasyon eksikli¤i Vergi kaça¤› Kaçak ißçi çal›ßt›rma

B

Kriz karß›s›nda Keynesci politikalar ve liberal çözüm

Kriz karß›s›nda Keynesci ßema A¤›r ißsizlik

iki savaß aras› dönem

1873

A

Savaßlar (1939-45, Çinhindi, Kore, Vietnam)

Savaßlar (Boer, Japonya, Balkan, 1914-18)

Savaßlar (Amerikan iç savaß›, K›r›m, ‹talya, 1870 Fransa-Almanya savaß›, Meksika)

Vergi ve sigorta primlerinde artݧ

‹stihdam yarat›lmas› (sanayi taß›nmam›ßsa)

Üretim art›ß›

YARARLI B‹YOGRAF‹LER s. 125

s. 248

Margaret Thatcher (d. 1925)

Ronald Reagan (d. 1911)

1979’dan 1990’a kadar ‹ngiltere baßbakan›.

1981’den 1989’a kadar ABD baßkan›.

belge incelemesi Petrol ßoklar› ve karß› petrol ßoklar› ‹kinci petrol ßoku

Körfez Savaß›

Sorular Birinci petrol ßoku

n 1. Belgeyi tan›t›n›z. n 2. Petrol fiyatlar›n›n gelißimini anlat›n›z. n 3. Petrol fiyatlar›n›n gelißimini aç›klayan olaylar hangileridir? Bu gelißimde OPEC’in rolü nedir? n 4. Petrolün ticarî de¤erini belirlemek için kullan›lan dolar söz konusu dönem boyunca sabit mi kalm›ßt›r? Petrol hâlâ stratejik önemi olan bir ürün müdür? Kaynak: CNUCED.

n 5. Bu gelißimin dünya ekonomisi aç›s›ndan sonuçlar› ne olmußtur?

TAVS‹YELER

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

• Petrol fiyatlar›n›n gelißimini gösteren e¤riyi dikkatle inceleyin. Bunu yaparken,

E¤ri biçiminde bir grafi¤in okunmas›

• NE?: Grafikte iki tür veri yer al›yor:

• Bir e¤ri, herhangi bir olguyu zaman içinde görselleßtirmeye yarar. ‹ki eksen yard›m›yla olußturulur:

- Petrolün varil fiyat›n›n geçirdi¤i de¤ißiklikler

- genel gelißimi, - k›r›lma noktalar›n› (örne¤in, yükselißten düßüße ya da durgunlu¤a –"düzlük" – geçiß) saptaman›z gerekir.

- Yatay eksen (apsis ekseni): Zamandizimsel eksendir; kural olarak, zaman soldan sa¤a do¤ru okunur.

(dolar olarak); - Petrol üretimi (milyon ton olarak). E¤ri biçiminde bir grafi¤in yorumlanmas› • Genel görünümü nas›l?

- Dikey eksen (ordonat ekseni): Üzerinde çal›ß›lan say›sal de¤erleri gösterir.

• Gelißmeler grafikte nas›l gösteriliyor?

Ölçek: Burada aritmetik ölçek kullan›lm›ßt›r; her bölüm eßit de¤ere sahiptir.

me?

• Bir e¤ri, bir ya da iki farkl› konuda bilgi verebilir ve konulardan herbiri dikey eksenlerden birinin üzerinde yer al›r. Bu durumda, verilen bilgiler karß›laßt›r›larak iki e¤ri aras›nda bir ba¤ kurulabilir.

ma noktalar› hangileri?

• Sözcük bilgisi

E¤ri biçiminde bir grafi¤in tan›t›lmas›

petrolü OPEC üyesi olmayan ülkelerden (ör-

- Bir varil petrol = 159 litre;

• NE ZAMAN?: Buradaki grafik 1970 ile 1994 aras›ndaki gelißmeleri kaps›yor. Bu tarihleri iktisat tarihinin genel zamandizimi içindeki yerlerine yerleßtirmek do¤ru olacakt›r: Bolluk y›llar›n›n sonu ve yüzy›l sonu bunal›m›.

ne¤in, Meksika) sat›n alarak cevap veriyorlar;

• Dikkat! OPEC, dünyadaki tüm petrol üreticisi ülkeleri bünyesinde toplamaz (OPEC üyesi olmayan üreticiler: Meksika, Sovyetler Birli¤i, Çin, ABD, ‹ngiltere, Norveç). 1960’da kurulan OPEC, yedi Arap ülkesi (Cezayir, Libya, Irak, Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Birleßik Arap Emirlikleri), ‹ran, Venezuella, Ekvator (1993’e kadar), Gabon, Nijerya ve Endonezya’dan olußur.

1 varil ham petrol = 0,14 ton; dolay›s›yla, 1 ton petrol = 7,3 varil. - Petrol fiyat› (dolar): Petrolün fiyat› dolar olarak belirtilir.

- Art›ß, durgunluk, küçülme, yükselme, düß- Gelißmelerin önemli aßamalar› neler? K›r›l• ‹ki e¤riyi ayr› ayr› incelemelisiniz. Daha sonra birbirleriyle karß›laßt›rabilirsiniz. Örnek: Petrol ithal eden ülkeler, OPEC’in ald›¤› fiyat artt›rma karar›na enerji tasarrufu yaparak ve

sonuç (e¤ride de görülüyor): OPEC üyesi ülkelerin petrol üretimi birinci petrol ßokundan sonra bir süre yerinde say›yor ve ikinci petrol ßokunun ard›ndan düßüße geçiyor.

Ancak, sabit dolar kuru geçerlidir: Petrol fiyatlar›n› gösteren e¤ride dolar kurundaki oynamalar hesaba kat›lmaz.

129

verilerle çal›ßma Konu: Baßkan Reagan’›n ekonomi politikas› Sorular r 1. Belgeleri tan›t›n›z. r 2. Belgelerde verilen bilgileri konulara göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

Baßkan Reagan televizyonda devlet 1 harcamalar›n›n azalt›laca¤›n› aç›kl›yor.

2

Baßkan Reagan’›n ABD Kongresi’ne mesaj›, 20 Ocak 1981.

Sizlere az önce çizdi¤im tablo karanl›k bir tablodur, ancak renklerin gerçe¤e uygun oldu¤unu san›yorum. Bu tabloyu de¤ißtirmeye yetecek gücümüz var ve bu umut ›ß›¤›nda hareket edebiliriz. Önümüzdeki bütçe y›l›nda (1981-1982) federal hükümetin do¤rudan harcamalar›nda 41 milyar 400 milyon dolarl›k bir azalma sa¤lamak için bana destek vermenizi istiyorum [...]. Genel bütçe k›s›nt›lar› plan›yla yak›ndan ilgili ve en az onun kadar önemli baßka bir program da vergi oranlar›n›n düßürülmesini öngörmektedir. Son y›llarda, Amerika gerçek anlamda bir düzenlemeler1 bollu¤u içinde yaßad› [...]. Sonuç bizi bekletmedi ve fiyatlar›n yükselmesine, ißsizli¤in artmas›na ve verimlilik art›ß oran›n›n düßmesine tan›k olduk [...]. E¤er enflasyonun önüne geçmek istiyorsak, piyasadaki para hacminin büyümesini yavaßlatmak zorunday›z.

3

ABD’de 1980-1989 aras› ißsizlik, fiyat art›ß› ve bütçe a盤›. %

14 13 12

ißsizlik oran› (aktif nüfus içinde %)

11

fiyat art›ß›

10

bütçe a盤›

9 8 7 6 5 4 3 2 1 0 -1

1. Düzenlemeler: Temizlik, güvenlik ve çevrenin korunmas› amac›yla ßirketlere dayat›lan kurallar›n tümü. Liberaller bu tür düzenlemeleri ekonominin ißleyißi aç›s›ndan bir engel olarak kabul ediyorlard›.

-2 -3 -4 -5 1980

1981

1982

1983

1984

1985

1986

1987

1988

1989

Kaynak: "50 ans de statistiques économiques", L’Expansion-documentation, özel dosya, mart 1996.

130

4

5

Reagan y›llar›n›n bilançosu.

Ronald Reagan baßkan seçildi¤inde [...], ekonomi "stagflasyon" tuza¤›na düßmüßtü. Çal›ßanlar yüksek vergiler ve hayat pahal›l›¤› nedeniyle umutsuzluk içindeydiler. Verimlilik giderek düßüyordu. Reagan’›n görev süresinin sonunu ise, alt› y›ld›r süren bir ekonomik genißleme simgeliyor. Bu, Amerikan tarihinde bar›ß zaman› görülen en uzun genißleme dönemi. Üstelik, bu büyüme sayesinde enflasyon hortlat›lmadan 17 milyon yeni iß yarat›ld›. [...] Muhalifler bu baßar›n›n bedelinin ABD’yi dünyan›n en fazla borçlanan ülkesi haline getiren [...] önemli bütçe ve d›ß ticaret aç›klar› oldu¤unu iddia ediyorlar. Mutlak de¤er olarak ABD’nin bütçe a盤› önemli görünebilir. Ancak, dünya KUÜ’sünün dörtte birini ABD üretti¤inden, bu aç›k yüzde olarak OECD ortalamas›n›n alt›ndad›r.

Ronald Reagan’›n baßkanl›¤› döneminde Amerikan toplumunun evrimi.

Yüz bini çocuk olmak üzere tam yedi yüz elli bin evsiz, her yedi Amerikal›dan birinin her türlü sa¤l›k sigortas›ndan yoksun oldu¤u ve nüfusun %13,5’unun "yoksulluk s›n›r›"n›n alt›nda yaßad›¤› (Siyahlar ve Latin Amerika kökenliler için bu oran çok daha yüksektir) bir toplumsal düzen... Amerika refah içinde olabilir, ama Amerikal›lar için durum hiç de öyle de¤il. Reagan’›n sekiz y›l süren baßkanl›¤› da, eßitsizli¤i derinden yaßayan bu toplumdaki boßluklar› dolduramad›. Aksine, z›tl›klar daha da belirginleßti. Zenginlerin gelirleri yoksullar›nkine oranla aç›k bir biçimde daha h›zl› artarken, yönetim Kongre’yi sürekli olarak toplumsal programlar› traßlamaya zorlad›. Böylece düßük fiyatl› konut inßaat›na ayr›lan devlet sübvansiyonlar› da komik rakamlara indirildi. Le Monde, 3 Kas›m 1988.

P. Craig Roberts [Strateji ve Uluslararas› Araßt›rmalar Enstitüsü’nde profesör], Le Monde, 25 Ekim 1988.

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

TAVS‹YELER

r Soru 2

• Reagan’›n biyografisini yeniden okuyun.

Baßkan Reagan’›n ekonomi politikas› ile ilgili belgelerde yer alan bilgilerin bir dökümünü ç›kar›n.

• Sizden istenen ödev, sekiz y›ll›k bir dönemi kapsamaktad›r. Metinlerin tarihlerine dikkat edin.

1 ve 2 numaral› belgelerde baßkan Reagan’›n ekonomi politikas›n›n önemli özelliklerini aray›n. Baßkan Reagan’›n ekonomi politikas›n›n sonuçlar› ile ilgili belgelerde yer alan bilgilerin bir dökümünü ç›kar›n. 3 numaral› grafikten hareketle, Reagan’›n politikas›n›n baßar› ve baßar›s›zl›klar›n› inceleyin. 4 ve 5 numaral› belgeleri karß›laßt›rarak, benzerliklerini ve karß›tl›klar›n› saptay›n.

r Soru 3 Cevab›n›z, baßl›ca yönleri ve ald›¤› olumlu ya da olumsuz eleßtirilerle baßkan Reagan’›n ekonomi politikas›n› tan›tmal›d›r. Cevab›n›z› aßa¤›daki çerçeveye göre düzenleyebilirsiniz. 1981’den 1989’a kadar ABD baßkan› olan Reagan’›n politikas›, genellikle dünyada 1980’li y›llarda ortaya ç›kan neoliberal ak›m›n baßl›ca örneklerinden biri olarak gösterilir. Ancak bu politika tart›ßmas›z liberal bir politika gibi görünse de, uygulamas› karß›t yorumlara yol açm›ßt›r. (Bu farkl› yorumlardan söz etmelisiniz) Özellikle iki nokta üzerinde baz› sorular akla gelmektedir: Krizin ABD’yi karß› karß›ya getirdi¤i sorunlar gerçekten çözülebilmiß midir? (Burada enflasyon ve ißsizlik sorunlar›na de¤inmelisiniz) Esin kayna¤› olan liberalizm ilkelerine sad›k kal›nm›ß m›d›r? (Burada bütçe a盤›ndan söz etmelisiniz)

• Belgelerin kim taraf›ndan olußturuldu¤unu inceleyin: - Reagan’›n niyetinin ne oldu¤unu anlatan belge ya da belgeleri, - Reagan’›n politikas› üzerine bir yarg› içeren belge ya da belgeleri, - Reagan’›n politikas›n›n sonuçlar› üzerine tarafs›z bir yorum getiren belge ya da belgeleri ayr› ayr› s›n›fland›r›n. • ABD’de baßkanl›k seçimleri kas›m ay›nda yap›l›r, ancak seçilen baßkan görevi bir sonraki y›l›n ocak ay›nda devral›r. Kas›m 1980’de seçilen Reagan da ocak 1981’de baßkanl›k koltu¤una oturdu. Dolay›s›yla, 20 Ocak 1981 tarihli mesaj› görev süresinin ilk günlerine rastl›yor. Bu mesajla program›n› aç›kl›yor.

131

KONU

7 Amerikan modeli 1

776’da, Amerika’daki 13 ‹ngiliz kolonisi ba¤›ms›zl›klar›n› ilan ettiler. Böylece ortaya ç›kan k›r›lgan cumhuriyet, yaklaß›k iki yüzy›l sonra, 1950’lerin sonuna do¤ru, Sovyetler Birli¤i karß›s›nda "özgür dünya"n›n önderi, kapitalist girißimin ve orta s›n›f toplumunun savunucusu ve popüler kültürün tap›na¤› olan süper bir güce dönüßmüßtü. Ama Amerikan modelinin sorgulanmas›, 1960’l› y›llar boyunca, hatta 1980’lerdeki silkiniße kadar sürdü. n Bu ola¤and›ß› yazg› nas›l aç›klanabilir? n 1950’li y›llar›n sonunda Amerika Birleßik Devletleri dünyaya nas›l bir model sunmußtur? n 1980 ve 1990’l› y›llar boyunca Amerikan modeli ne tür de¤ißiklikler geçirmißtir?

KONUNUN PLANI Harita: 1960’lar dünyas›nda ABD I. Amerikan demokrasisi II. "Bolluk toplumu" III. Kültür patlamas› IV. Büyük çalkant› V. 1980’lerde Amerikan modeli • Unutmayal›m • Belge incelemesi: J. F. Kennedy’nin "Yeni S›n›r" baßl›kl› konußmas›ndan bir bölüm • Verilerle çal›ßma: 1960’l› y›llar›n süpergücü ABD’nin sundu¤u model ve s›n›rlar› 1971 Dolar›n alt›na çevirilebilirli¤inin sonu

Martin Luther King’in öldürülmesi 1968 John Kennedy’nin öldürülmesi Kas›m 1963 Maccarthy’cilik 1950-1954

1983 Stratejik Savunma ‹nisiyatifi Projesi

Kennedy Baßkan

Reagen Baßkan

Vietnam Savaß› 1950-1960’l› y›llar›n modeli

Körfez Savaß›

1980’li y›llar›n modeli

Irk ayr›mc›l›¤›na karß› ayaklanmalar

1950 1945 ABD, ‹kinci Dünya Savaß›’n›n en büyük galibi

132

1960

1970 1969 Armstrong ve Aldrin Ay’da

1980 1972-74 Watergate Skandal› Richard Nixon’›n istifas›

1990 1987 Washington Anlaßmas›

1989 Berlin Duvar›’n›n y›k›lmas›

1986, New York’taki özgürlük an›t›n›n yüzüncü y›l kutlamalar›.

133

1960’lar dünyas›nda ABD Raymond Aron’un gözünden ABD’nin gücü. ‹ßte 1969’daki ABD: Yaklaß›k 42 ülkeyle imzalanm›ß 80 anlaßma, ülke d›ß›nda toplam yüzölçümü Delaware eyaletinin iki kat›na ulaßan 302 birincil derecede ve 2.000 ikincil derecede önemli askerî üs; üçte biri ülke d›ß›nda hizmet veren toplam 3,5 milyon asker, yaklaß›k 75 milyar dolarl›k bir askerî bütçe... Bu arada 6. filo Akdeniz’de ‹srail’in, hatta belki Avrupa’n›n ve petrol yollar›n›n güvenli¤ini sa¤larken, Japon Denizi ve Tonkin Körfezi aras›nda bulunan 7. filo Büyük Okyanus’a hakimdi. Kore’nin ortas›ndan geçen 38. paralel üzerinde ve Berlin’in merkezindeki Potsdamerplatz’da Amerikan birlikleri nöbet bekliyordu. Yirmi y›ldan beri yeniden dünyan›n refah yuvalar›ndan biri haline gelen ve kapitalist dünya pazar›n›n bir parças›, hatta itici gücü olan Bat› Avrupa’da 300.000 Amerikan askeri, 7.000 nükleer füze baßl›¤› eßli¤inde, Varßova Pakt› ülkelerinin klasik silahlar›yla nükleer güçlerini dengelemek amac›yla konußland›r›lmaya devam ediyordu. 1972’de ise, ABD’nin toplam asker say›s› 3,5 milyondan 2,5 milyona, askerî bütçesi de 1964 sabit dolar kuruna göre 65,4 milyar dolardan 50,8 milyar dolara düßtü. Ama stratejisinin önemli ö¤eleri, ya da dilerseniz ABD savunma politikas› diyelim, pek fazla de¤ißmedi. Savunulacak bölge gezegenin boyutlar›na ulaßm›ß gibiydi... 1972 y›l›nda ABD’nin askerî s›n›rlar›, Avrupa’da (1945), Kore’de (1945 ve gözden geçirilmiß haliyle 1953), Vietnam’da (1954) çizilen s›n›rlara kadar uzan›yordu. ‹mzalad›¤› çok tarafl› ittifaklar (Güneydo¤u Asya’da SEATO ve ANZUS, Kuzey Atlantik Sözleßmesi), karß›l›kl› güvenlik anlaßmalar› (Japonya, Filipinler, Tayvan), komutas› alt›ndaki örgütler (NATO) ve Latin Amerika ülkelerine yard›m programlar›yla ABD, bugün "herhangi bir devlet"in ya da ulusal bir devletin diplomasisinden farkl›, küresel düzeyde bir rol üstleniyor.

KANADA

I. filo

Atlas Ok y Guantanamo

MEKS‹KA

Porto Riko VENEZUELLA KOLOMB‹YA

Büyük Okyanus

BREZ‹LYA III. filo

PERU BOL‹VYA

Þ‹L‹ ARJANT‹N

Raymond Aron [Frans›z düßünürü], République impériale (Paris, 1973).

3 000 km Mercator projeksiyonu Ekvator merkezli ölçek

134

II. filo

ABD

Kuzey Buz Denizi

‹ZLANDA NORVEÇ ‹SVEÇ B‹RLEÞ‹K KRALLIK

DAN‹MARKA HOLLANDA BELÇ‹KA

SOVYETLER B‹RL‹Ú‹ Berlin

FAC

FRANSA

Büyük Okyanus

‹SPANYA ‹TALYA PORTEK‹Z YUNAN‹STAN

TÜRK‹YE

VI. filo

anusu

JAPONYA ‹RAN

Ç‹N PAK‹STAN

L‹BYA

SUUD‹ ARAB‹STAN

LAOS

GÜNEY KORE

TAYVAN

H‹ND‹STAN F‹L‹P‹NLER

B‹RMANYA

SENEGAL ETH‹YOPYA

SIERRA LEONE L‹BERYA

VII. filo Okinawa

GÜNEY TAYLAND V‹ETNAM KAMBOÇYA MALEZYA

Guam Ekvator

KONGO TANZANYA

ENDONEZYA

Hint Okyanusu AVUSTRALYA YEN‹ ZELANDA

GÜNEY AFR‹KA

ABD'ye ba¤l› ülkeler Amerika Devletleri Örgütü

Çinhindi Savunma Pakt›

Baßl›ca Amerikan üsleri

Kuzey Atlantik Sözleßmesi Örgütü (NATO)

ANZUS (Avustralya, Yeni Zelanda, ABD)

Baßl›ca Amerikan filolar›

Güneydo¤u Asya Sözleßmesi Örgütü (SEATO)

Çeßitli anlaßmalar

135

I. Amerikan demokrasisi A N A H T A R S Ö Z C Ü K • FEDERAL DEVLET Merkezî hükümetin oldukça geniß bir özerkli¤e sahip olan yerel hükümetlerle güçlerini paylaßt›¤› devlet modeli.

S * * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Anayasa de¤ißikli¤i Kongre Irk ayr›mc›l›¤› Lobi Maccarthy’cilik

Kongre bayra¤› (1776):

A. Amerikan demokrasisinin temelleri

Belge 1, 2 ve 3

n Amerikal›lar, "halk›n halk için halk taraf›ndan yönetilmesi" anlam›na gelen demokrasiye tap›nma derecesinde ba¤l›d›rlar. Amerikan siyasal sistemi, Ba¤›ms›zl›k Bildirgesi (1776), Federal Anayasa (1787) ve 50 eyaletin anayasalar›na dayan›r. Bu temel metinler ulusu ayakta tutan gerçek bir yurttaßl›k dini yaratm›ßlard›r. Gelißmeye aç›kt›rlar ve zaman içinde de¤ißikli¤e u¤ram›ßlard›r. 1790-1791 tarihli Haklar Bildirgesi, gerçekleßtirilen ilk on anayasa de¤ißikli¤i*ni bir araya toplar. Daha sonra, Kongre* ve eyaletler taraf›ndan onaylanan on yedi de¤ißiklik daha kabul edilerek anayasaya eklenmißtir. Örne¤in, köleli¤in kald›r›lmas› (1865, 13. de¤ißiklik) ve kad›nlara oy hakk› tan›nmas› (1920, 19. de¤ißiklik) gibi... n Mahkemelerin ald›klar› kararlar ve içtihatlar yasa de¤erindedir. 1896’da uygulanmaya baßlayan ›rk ayr›mc›l›¤›*, 1954’te bu ayr›mc›l›¤a son verilmesi ya da kürtaj hakk› gibi ilkeler, hep Yüksek Mahkeme taraf›ndan al›nan bir karar›n ard›ndan benimsenmißtir. n Amerikal›lar kamusal ve bireysel özgürlükleri kararl›l›kla savunurlar. Hiçbir din ya da inanç resmî olarak kabul edilmez; ancak yasalara karß› gelmedikçe hiçbiri yasaklanmaz ya da hor görülmez. Bas›n özgürlü¤ü kutsal bir de¤erdir ve gazeteciler geniß bir ifade özgürlü¤üne sahiptir. Ne federal devlet* ne de eyaletler bir radyo ya da televizyon istasyonuna sahip olabilirler. ‹fade özgürlü¤ü ve "halk›n sükûnet içinde toplanma ve yak›nd›klar› durumlar›n düzeltilmesi için hükümete dilekçe verme haklar›", iki büyük siyasal parti (Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti) ile çok say›da ideolojik, meslekî ya da kültürel lobi*nin ortaya ç›kmas›n› sa¤lam›ßt›r. Mülkiyet hakk› da temel haklar aras›nda yer al›r ve vatandaßlar, yarg› gücünün kötüye kullan›lma olas›l›¤› karß›s›nda koruma alt›na al›nm›ßlard›r.

B. Demokrasinin ißleyißi

Belge 4, 5 ve 6

n Halk, iradesini temsilcilerini seçerek gösterir. Yürütme ve yasama güçlerinin kimin elinde bulunaca¤›, 50 eyalette ve federal düzeyde Washington’da düzenli olarak yap›lan çok say›da seçimle belirlenir. - Amerika Birleßik Devletleri Baßkan›, yürütme gücünün baß›d›r. Genel oyla seçilen bir seçim heyeti taraf›ndan baßkan yard›mc›s›yla birlikte dört y›l için seçilir. Baßkan›n ölümü, ißledi¤i bir suç nedeniyle görevinden al›nmas› (impeachment uygulamas›) ya da istifa etmesi durumunda yerine baßkan yard›mc›s› geçer. Bugünkü ABD bayra¤›: - Herbiri bir eyaleti simgeleyen 50 y›ld›z

- Federal Kongre, eyaletleri temsil eden Senato (her eyaletten alt› y›l için seçilen iki senatör) ve Temsilciler Meclisi’nden (nüfuslar›yla orant›l› olarak her eyaletten iki y›l için seçilen toplam 435 temsilci) olußur.

- Herbiri 1776’da ayaklanan kolonilerden birini simgeleyen 13 bant

- Eyaletler düzeyinde yarg›çlar, kentlerin yönetsel yetkilileri ve kasabalarda ßerifler, halk oyuyla seçilir. Federal düzeyde yarg› gücü, baßkan taraf›ndan yaßam boyu atanan dokuz Yüksek Mahkeme yarg›c›n›n elinde bulunur.

1

ABD tarihinin özeti olarak Amerikan bayra¤›.

136

n Yine de, ABD’de demokrasinin tehlikelerden tümüyle korundu¤u söylenemez. Örne¤in 1950’li y›llar›n baß›nda So¤uk Savaß nedeniyle ortaya ç›kan komünizm korkusu, Maccarthy’cili¤i* yaratm›ß ve ancak 1954’te, Eisenhower’›n baßkanl›k döneminin baßlar›nda durulacak olan bir hoßgörüsüzlük dalgas›na yol açm›ßt›. Bugün de Amerikal›lar›n neredeyse yar›s›, sanki kendilerini ilgilendiren bir mesele de¤ilmiß gibi, oy vermekten kaç›yorlar. Bu nedenle adaylar, siyasal programlar›ndan çok imajlar›na önem veriyorlar. Seçim kampanyalar›n›n maliyeti çok büyük rakamlara ulaß›yor, bu da maddî olanaklar› s›n›rl› olan adaylar›n zarar görmesine yol aç›yor. Amerikan demokrasisi herkese parmak ›s›rtan, ancak bir o kadar da k›r›lgan bir demokrasidir. 1972-1974 y›llar›nda ortaya ç›kan Watergate skandal› da bu k›r›lganl›¤›n göstergelerinden biridir.

yürütme gücü

atar veto

BAÞKAN (4 y›l için seçilir)

yetkisi

senatonun onay›yla atar

yasama gücü

yarg› gücü

KONGRE Senato 100 senatör (6 y›l için seçilir)

B ‹ Y O G R A F ‹

Bakanlar

Yüksek Mahkeme

Temsilciler 435 üye (2 y›l için seçilir)

Yaßam boyu atanan 9 yarg›ç

4

Dwight D. Eisenhower (1890-1969) Texas kökenli olan Dwight Eisenhower, son derece parlak bir askerî kariyer yapt›. Kuzey Afrika ç›karmas›n›n sorumlulu¤unu üstlenen ve 1943’ten itibaren Bat› cephesi müttefik ordular› komutanl›¤›na getirilen Eisenhower, 1944-1945’ te Nazi Almanyas›’na karß› kazan›lan zaferin en önemli mimarlar›ndan biriydi. 1951’de NATO kuvvetleri baßkomutan› oldu. 1952’de Cumhuriyetçi Parti’den baßkan aday› seçildi ve 1953’ten 1961’e kadar ABD baßkanl›¤› yapt›.

seçerler ‹kinci Seçmenler Kurulu seçer

seçer

seçer

GENEL HALK OYLAMASI

2

ABD’nin devlet yap›s›.

3

ABD Anayasas›’nda yap›lan baz› de¤ißiklikler.

Bill of Rights, 1787: 1. DEÚ‹Þ‹KL‹K - Kongre, bir din kuran ya da bir dinin gereklerinin özgürce yerine getirilmesini yasaklayan, söz ve bas›n özgürlü¤ü ile vatandaßlar›n ßikayetlerini hükümete bildirmek için dilekçe verme haklar›n› ve bar›ßç›l amaçlarla toplanmalar›n› k›s›tlayan hiçbir yasa ç›karamaz. 5. DEÚ‹Þ‹KL‹K - Hiç kimse, ihbar olmad›kça ya da büyük jüri taraf›ndan suçlanmad›kça, a¤›r bir suçlamaya ya da onur k›r›c› bir ithama yan›t vermekle yükümlü de¤ildir. Hiç kimsenin yaßam› ya da beden bütünlü¤ü ayn› suç nedeniyle iki kez tehlikeye at›lamaz. Hiç kimse herhangi bir ceza davas›nda kendi aleyhinde tan›kl›¤a zorlanamaz. Hiç kimse yasal bir yöntem izlenmeden yaßam›ndan, özgürlü¤ünden ya da mülkünden yoksun b›rak›lamaz. Özel mülkiyetteki hiçbir ßey, tam bedeli ödenmeden kamu hizmeti için kullan›lamaz. 8. DEÚ‹Þ‹KL‹K - Gere¤inden fazla bir kefalet istenemeyece¤i gibi, ne aß›r› para cezas› yüklenebilir ne de ac›mas›z ya da ola¤and›ß› cezalar verilebilir. 10. DEÚ‹Þ‹KL‹K - Bu anayasa ile Birleßik Devletler’e verilmeyen ya da eyaletlere yasaklanmayan yetkiler, s›ras›yla eyaletlere ya da halka aittir.

5

Senatör Maccarthy’nin söylevi.

Savaß›n sonunda, maddî bak›mdan evrenin en güçlü ulusuyduk, entellektüel ve ahlakî bak›mdan da öyle olabilecek potansiyele sahiptik. Bu y›k›m çölüne ›ß›k tutacak bir fener olma onuruna erißebilir, uygarl›¤›n henüz kendini yoketmeye haz›r olmad›¤›n›n canl› ve parlak kan›t› olabilirdik. Ne yaz›k ki, trajik bir biçimde, durumun nezaketinin gerektirdi¤i beceriyi gösteremedik, kötü bir baßar›s›zl›¤a u¤rad›k. Bugün güçsüz bir konumday›z. Neden? Yegâne güçlü düßman›m›z sahillerimize ç›karma yapt›¤› için mi? Hay›r! Ulusumuzun hoßgörüyle karß›lad›¤› baz›lar›n›n ihaneti yüzünden. Bu ülkeyi haraç mezat satanlar, yoksullar ya da etnik az›nl›klar de¤il, daha çok dünyan›n bu en zengin ülkesinin kendilerine sunduklar›ndan yararlananlar, yani en güzel evlerde oturan, en iyi e¤itimi alm›ß olan ve yönetimde en iyi yerlerde bulunanlard›r. D›ßißleri Bakanl›¤›’nda bu durum apaç›k ortada. Bunlar›n en kötüleri, toplumumuzun seçkinleri aras›nda yer alan parlak genç insanlar orada [...]. D›ßißleri Bakanl›¤›’n›n, yani bakanl›klar›m›z aras›nda en önemli olan›n›n, tümüyle komünistler taraf›ndan sar›lm›ß oldu¤unu söylüyorum. ‹çlerinden 57 kißinin Komünist Parti üyesi oldu¤unu ya da en az›ndan kendilerini bu davaya adam›ß olduklar›n› ben biliyorum, belgeleri elimde. Bu arada bu insanlar d›ß politikam›z› biçimlendirmeye devam ediyorlar. 20 Þubat 1950.

1. Maccarthy’ye göre, ABD’nin gücünün kaynaklar› nedir? 2. Maccarthy’ye göre, ABD’nin zay›fl›¤›n› aç›klayan nedenler hangileridir? ABD’nin en önemli düßman› kimdir?

13. DEÚ‹Þ‹KL‹K (1865) - Ne kölelik, ne de irade d›ß› hizmetkârl›k, suçlunun kendisinin de yasal yollarla ikna edildi¤i bir suçun cezas› de¤illerse, ABD’de asla uygulanamaz. 19. DEÚ‹Þ‹KL‹K (1920) - Hiçbir ABD vatandaß›n›n oy hakk›, ABD ya da eyaletlerinden herhangi biri taraf›ndan cinsiyeti nedeniyle elinden al›namaz ya da k›s›tlanamaz. 22. DEÚ‹Þ‹KL‹K (1951) - Hiç kimse ABD baßkanl›¤›na iki kezden fazla seçilemez. 26. DEÚ‹Þ‹KL‹K (1971) - On sekiz yaß›ndan gün alm›ß bulunan hiçbir ABD vatandaß›n›n oy hakk›, ABD ya da eyaletlerinden herhangi biri taraf›ndan yaß› nedeniyle elinden al›namaz ya da k›s›tlanamaz.

1. Bireyleri koruyan de¤ißiklikler hangileridir? 2. Daha fazla hak ve özgürlük getiren de¤ißiklikler hangileridir?

6

1988’de, New Orleans’da Cumhuriyetçi Parti kongresi.

137

II. “Bolluk toplumu” S * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Kota Al›m-sat›m paras› Rezerv paras› Çokuluslu ßirket

Amerikan toplumu ilk günlerinden beri f›rsat eßitli¤i ilkesine, yani inisiyatif özgürlü¤üne, yenilik yapma arzusuna, bireyler aras›ndaki rekabete dayan›yordu. 1945’ten sonra, Amerikal› iktisatç› John Kenneth Galbraith’in 1961 y›l›nda yay›nlanan kitab›n›n baßl›¤›nda da belirtti¤i gibi, ABD bütünüyle bir "bolluk toplumu" olma yoluna girdi.

A. ABD’nin gücünün temelleri

Belge 1, 3 ve 6

n ABD’nin nüfusu 1950 ile 1960 aras›nda 152 milyondan 181 milyona ç›kt›, yani %19 oran›nda artt›. Savaß sonras›nda gözlenen baby-boom devam ediyordu. 1924’ten 1965’e kadar Amerikan topraklar›na girißleri s›n›rland›ran göçmen kota*lar›n› uygulamaya koyan yasalar henüz yürürlükte oldu¤undan, göç nüfus art›ß›nda ikincil bir yer tutuyordu. Ancak bu arada, ABD üstün yetenekli Avrupal› bilim adamlar›n› kabul ediyor, hatta kendine çekiyordu. Bu olguya brain drain, yani "beyin göçü" ad› verildi. n ‹kinci Dünya Savaß›, gerçek anlamda müttefiklerin cephaneli¤i durumunda olan ABD’nin ekonomik büyümesini kolaylaßt›rm›ßt›. Ülkede dev sanayi ßirketleri bulunuyordu. 1950’li y›llarda General Motors, Fransa bütçesiyle karß›laßt›r›labilecek bir ciro ilan etmißti. Standard Oil petrol ßirketi ise 6 milyon tonluk bir filoya sahipti ve bu rakam ayn› tarihlerde Sovyetler Birli¤i’nin sahip oldu¤undan bir buçuk kat fazlayd›. Birkaç büyük firman›n lehine ißleyen tekelleßme nedeniyle rekabet azald›. 20. yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren, modernleßme ve teknolojik yenilikler sanayi ve tar›m sektörünü durmadan altüst ettiler. Amerikal›lar giderek daha az tren, daha çok otomobil ve uçak kullan›r oldular. Mekanikleßen ve bilimselleßen tar›m da dünyada verimlilik rekorlar› k›r›yordu. ABD nüfusu

n Ekonomide zaman zaman yaßanan küçülmelere ra¤men, ekonomik faaliyet ABD’yi dünyan›n en zengin ülkesi haline getirmißtir. 1945 y›l›nda, dünyadaki toplam alt›n rezervlerinin dörtte üçü bu ülkede bulunuyordu. 1944’te imzalanan Bretton Woods anlaßmalar› dolar›n gücünü artt›rd›. Alt›na ba¤lanan dolar (1934’ten itibaren, bir ons alt›n karß›l›¤› 35 dolard›), gezegenin büyük bölümü için hem al›m sat›m paras›*, hem de rezerv paras›* oldu. ABD, 1945’ten sonra Japonya ve Bat› Avrupa ülkelerinin kalk›nmas›na yard›m edebilecek kadar güçlüydü (Marshall Plan›, bkz. s. 202).

milyon

200

150

Toplam nüfus

B. Zengin bir Amerika

100

50 Siyahlar›n nüfusu 0 1900 10

20

30

40

50

60

70

milyon / y›l 1,5

1

Göçmenler

0,5

0 1900 10

20

30

40

50

60

70

1 1900’den 1970’e ABD nüfusu. 138

Belge 2, 4 ve 5

n 1955’te, Eisenhower’›n baßkanl›k döneminde, dünya nüfusunun yaln›zca %6’s›n› olußturan ABD, dünyadaki mallar›n %50’sini üretiyordu. D›ß yat›r›mlar›n çoklu¤u ve çokuluslu ßirketler*in faaliyetleri sayesinde Amerikan sanayii, art›k ABD s›n›rlar› içinde yerleßmiß bulunan sanayiden çok daha büyük boyutlara ulaßm›ßt›. Eisenhower’›n 1953’te baßkan seçilmesinden Kennedy’nin baßkanl›¤›n›n sonuna, yani 1963’e kadar geçen on y›l içinde, kißi baß›na KUÜ yaklaß›k %25 oran›nda artt›. Bolluk, konfor ve savurganl›k Amerikal›lar›n gündelik yaßam›na hakim oldu. Reklamlar, karß› konulmaz bir çekim gücü kazand›. ‹ßleri kamç›layan kredili sat›ßlar ise, Amerikal›lar›n gelece¤e duyduklar› güvenin ve hiç beklemeden yeni mallar›n tad›n› ç›karma konusunda sergiledikleri sab›rs›zl›¤›n oldu¤u kadar, bütün Amerikan ailelerine yüklenen maddî külfetlerin de kan›t› haline geldi. n Amerikan modeli her ne kadar liberalizm ve serbest girißime dayan›yorsa da, federal hükümet zaman zaman ekonomik alana müdahale etmekten çekinmiyordu. Sanayi ve tar›m üretimini koruyan gümrük vergilerini belirliyor, silah sanayiinde faaliyet gösteren ßirketlere so¤uk savaß nedeniyle (özellikle 1950-1953 Kore ve 1962-1975 Vietnam savaßlar› s›ras›nda) düzenli olarak yüklü siparißler veriyordu. Bunun d›ß›nda, bazen k›l› k›rk yaran düzenlemeler getirerek ülkeye yabanc› ürün girißini engellemeye çal›ß›yordu.

1950’li y›llar›n baßlar›nda bir Amerikan ailesi.

2

Bugün Avrupa’da bu yaßam biçiminin hangi ö¤elerine rastlan›yor?

% 25 20 15 10 5 0 1950 55 60 65 70 Gayri safi milli has›lan›n ortalama y›ll›k büyüme oran› (hacim olarak)

73

% 50

% 51,2

40 30

% 43,8 % 35,7

20 10 0

1938 1950 1960 Dünyadaki sanayi üretiminde ABD’nin pay›

2 342 dolar

2 650 dolar

2 699 dolar

3 180 dolar

4

"Bolluk devri".

Yoksul insan›n kafas›nda, her zaman sorununun ne oldu¤una ve buna neyin çare olaca¤›na ilißkin kesin bir fikir vard›r. Elindeki azd›r, kendisine daha fazlas› gereklidir. Zengin insan ise her türlü sefalete neden olabilir veya düßebilirse de, buna neyin çare olaca¤›n› böylesi bir kesinlikle bilemez. [...]. Bireyler için geçerli olan bu durum, uluslar için de geçerlidir. Ancak, uluslar refah konusunda s›n›rl› bir deneyime sahiptir. Tarih boyunca, neredeyse tüm ülkeler büyük yoksulluklar çektiler. Bu konudaki tek istisna, ama do¤ruyu söylemek gerekirse tüm insanl›k tarihi ile karß›laßt›r›ld›¤›nda pek de anlam› olmayan bir istisna, Avrupal›lar›n yerleßmiß oldu¤u dünyan›n bu görece küçük bölgesinde yaßayan en son kußaklard›r. Burada, özellikle de Amerika’da, son zamanlarda benzeri görülmemiß bir bolluk yaßand›. J. K. Galbraith [Amerikal› iktisatç›], Affluent Society (Boston, 1958).

1950

3

1955 1960 1965 Kißi baß›na katk›l› ulusal ürün

ABD’de büyüme ve dünya ekonomisindeki yeri. 1. Büyüme ve GSMH ile ilgili bilgilerinizi hat›rlay›n (Bkz. s. 112). 2. ABD’nin sanayi alan›ndaki gücü doruk noktas›na ne zaman erißmißtir? 3. GSMH’daki büyümenin Amerikal›lar›n yaßam düzeyleri üzerinde ne gibi sonuçlar› olmußtur?

Yazara göre, ABD tarihinin özgünlü¤ü nereden gelmektedir?

6

B‹YOGRAF‹ 5

John Fitzgerald Kennedy (1917-1963) ‹rlanda kökenli Katolik bir aileden gelen John Kennedy, Demokrat Parti’den önce milletvekili, ard›ndan da Massachusetts senatörü oldu. 1960 baßkanl›k seçimlerini k›l pay›yla kazand›. ABD’nin ilk Katolik baßkan› olan Kennedy, k›rk üç yaß›nda demokrat Amerika’n›n simgesi haline geldi. "Yeni S›n›r" baßl›kl› konußmas›nda, vatandaßlar›na adaletsizliklere karß› savaßmay› önerdi. 1962 ekiminde, kendisini Krußçev’le karß› karß›ya getiren Küba füzeleri krizini baßar›yla çözdü. 22 Kas›m 1963’te, Dallas’ta öldürüldü. Bu dram›n meydana geliß koßullar› hâlâ tam olarak ayd›nlat›lamam›ßt›r.

Brain drain (Beyin göçü): Amerikan modeli bilimsel araßt›rmac›lar› çekiyor.

Göçmen kategorilerinden biri de entelektüeller, mühendisler, bilginler ve sanatç›lardan olußur. Yöneticilere, araßt›rmac›lara, özellikle t›p alan›nda çal›ßan önemli uzmanlara sundu¤u çal›ßma ve yaßam koßullar›yla ABD’nin, iß güvenli¤inin, meslekî etkinli¤in, araßt›rmac›lara tan›nan maddî olanaklar›n ve özgürlü¤ün giderek daha az güvence alt›na al›nd›¤› ve ücretlerin çok düßük oldu¤u baz› ülkelerden çeßitli meslek gruplar›na ait seçkinler üzerinde önemli bir çekim gücü vard›r. [...] Doktorlar, mühendisler, bilginler, Avrupa’dan, Latin Amerika’dan ve di¤er Anglo-Sakson ülkelerden ABD’ye gelirler. P. George, Géographie des Etats-Unis (Paris, 1979)

139

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Vak›f

Belge 2

n ABD’de, sosyologlar çal›ßanlar› beyaz yakal›lar (doktorlar, avukatlar, ö¤retmenler, kamu sektörü ve özel sektörde çal›ßan memurlar, pazarlamac›lar) ve mavi yakal›lar (ißçiler) olarak ikiye ay›r›rlar. Dolay›s›yla, Amerikan toplumunun s›n›fs›z bir toplum oldu¤u söylenemez. Ancak 1950’li y›llarda, Amerikal›lar›n gözünde hiç kimse toplumsal olarak do¤du¤u gibi kalmaya mahkûm de¤ildi. Daha fazla para kazanmak ve belki de yeni bir Rockefeller olabilmek için, var gücüyle çal›ßmak, bir meslek e¤itimi almak, biraz ßans ve biraz da kararl›l›k yeterliydi. En az›ndan çocuklar›n ana-babalar›ndan daha baßar›l› olacaklar› umuluyordu. Böyle bir yaklaß›ma göre, toplumsal olarak yükselmek mümkündü ve herkes milyarder olma hayalleri kuruyordu. n Zenginler, özellikle de servetlerinin bir bölümünü vak›f*lar kurarak hemßehrilerine yard›m etmek amac›yla kullananlar (örne¤in, 1901’de kurulan Rockefeller Enstitüsü), birer baßar› modeliydiler. Büyük ßirketlerin yöneticileri teknik yönetim kadrolar›n› olußturuyordu. Bu kadrolar, 1950’li y›llardan itibaren yavaß yavaß patronlar›n yerini almaya baßlad›. Böylece, önemli üniversitelerde al›nan e¤itimin, kißisel çaban›n ve kazanca duyulan ilginin yeni bir s›n›f yaratabilece¤ini ve seçkinleri yenileyebilece¤ini göstermiß oluyorlard›. S›n›f mücadelesine ise kimse inanm›yordu.

15

n Orta s›n›f›n hakimiyetini simgeleyen Amerikan banliyöleri de bu dönemde gelißmeye baßlad›. Bu banliyöler, ekonomik düzeyleri farkl› olsa da yaratt›klar› yaßam biçimiyle birbirlerine benziyorlard›. Bunlar, genellikle pis, gürültülü ve suça bo¤ulmuß kent merkezlerinden uzakta, ço¤unlukla ahßap ve çimenliklerle çevrili evleri, a¤açlar›n gölgeledi¤i sokaklar›yla, yaln›zca sabahlar› ve akßamlar› canlanan birer huzur liman›n› and›r›yorlard›. Ö¤rencilerin school buses, yani okul otobüsleriyle evlerinden toplanarak götürüldükleri okullar, say›s›z Katolik kilisesi, yepyeni Protestan ibadethaneleri ve sinagoglar, dinsel cemaatlerin çeßitlili¤ine ve dinamikli¤ine tan›kl›k ediyordu.

10

D. "Bolluk toplumu"nun s›n›rlar›

5

0

1965

1970

1980

Sosyal harcamalar

Savunma

Medicare ve Medicaid

Di¤er

Etnik gruplara göre Amerikal›lar›n gelirleri (ulusal ortalama=100) Almanlar:

107

Siyahlar:

Japonlar:

132

Yerliler:

62 60

Anglo-Saksonlar: 107

Polonyal›lar:

115

Yahudiler:

170

‹rlandal›lar:

103

Antilliler:

94

Portoriko’lular:

Meksikal›lar:

76

‹talyanlar:

112

112

Filipinliler:

99

Çinliler:

1 Refah devletinin rolünün artmas› ve 1965-1980 aras›nda Amerikal›lar›n gelirleri.

Belge 1 ve 3 - 6

n Amerikal›lar, yabanc›lar›n da hayallerini süsleyen 1950’li y›llar›n "bolluk toplumu"nu öve öve bitiremezler. Oysa, bu toplumun bir de gizli yüzü vard›: Irk ay›r›mc›l›¤›. Güney’de, ay›r›mc›l›¤›n içeri¤ini aç›kça yasalar ve yönetmelikler belirliyordu. Baßka yerlerde ise, örf ve adetler bunu dayat›yordu. Siyahlar ve Beyazlar hastanelerde, okullarda, kamu binalar›nda, k›sacas› beßikten mezara ayr› yaß›yorlard› ve eßit de¤illerdi. Güney eyaletlerinin ço¤unda "kar›ß›k" evlilikler yasakt›; bir Siyah kald›r›m› süpürebilir, ama Beyaz bir müßteriye hizmet edemezdi; otobüste yerini Beyazlara b›rakmak zorundayd›. n 1954’te Yüksek Mahkeme okullardaki ›rk ay›r›mc›l›¤›n›n anayasaya ayk›r› oldu¤una karar verdi, zira ›rklar› ay›rmak çocuklar, yani gelece¤in vatandaßlar› aras›nda eßitsizlik yaratmak demekti. Karar›n uygulanmas›n› sa¤lamak ise baßl› baß›na bir ißti. Liberal Siyahlar ve Beyazlar ay›r›mc›l›¤a karß› çabalar›n› dernekler bünyesinde birleßtirdiler. 1955’te, Siyah Protestan papaz› Martin Luther King halk› ›rk ay›r›mc›l›¤› uygulayan otobüs ßirketlerini boykot etmeye ça¤›rd›.

Kaynak: Congressional Budget Office, ßubat 1983

140

C. Amerikan toplumu

63

n 1950’li y›llar›n sonunda ABD, nüfusunun %20-25’inin yoksulluk içinde yaßad›¤›n› keßfetti. Dünyan›n bu en zengin ülkesinde her ›rktan 30-40 milyon insan, kendilerine yetecek yiyece¤i bile bulamadan, derme çatma konutlarda devletten hiçbir yard›m görmeden ve sa¤l›k hizmetlerinden yararlanamadan yaß›yordu. Roosevelt’in 1930’larda kurdu¤u Refah Devleti, "bolluk toplumu"nun unuttu¤u bu insanlar›n sefaletine çare olamam›ßt›. 1960’l› y›llar›n baß›nda, demokrat baßkanlardan Kennedy (1961-1963) ve Johnson (1963-1969), bu baßar›s›zl›klarla mücadele etmeye girißtiler. Kennedy ekonomik güçlüklerden en fazla etkilenen bölgeler için yard›m programlar› baßlatt›. Yoksullar için Medicaid, yaßl›lar için de Medicare ad›yla birer sa¤l›k yard›m› projesi gelißtirdi. Johnson ise 1964, 1965 ve 1968’de, vatandaßl›k haklar› ve f›rsat eßitli¤i ile ilgili yasalar›n oylanmas›n› sa¤lad›. Bu yasalar, Siyahlar›n siyasal ve toplumsal yaßama kat›labilmelerini sa¤lama konusunda önemli ad›m› olußturuyordu.

2

Amerikan banliyösü.

Mavi yakal›lar ve beyaz yakal›lar (eski tarz: küçük girißimciler, çiftçiler, ißadamlar›, sanatç›lar; yeni tarz: serbest meslek sahipleri, orta ve üst düzey yöneticiler, büro ve ma¤aza çal›ßanlar›), hepsi de ayn› ideoloji etraf›nda, yani ayn› maddî baßar›ya ulaßma arzusu, ayn› toplumsal statü aray›ß›, ayn› çal›ßma eti¤inde birleßir. Bu anlamda s›n›flar aras›ndaki ay›r›mlar ortadan kalkm›ßt›r. Ancak bu, olgulardan çok kafalarda kalkm›ßt›r. Bu yeni toplumun simgesi, banliyö konutlar›d›r. New York, Boston, Chicago, Saint-Louis, Houston ya da San Francisco’nun çevresinde manzara hep ayn›d›r. A¤açl›kl› yollar, kusursuz biçimde k›rp›lm›ß çimlerin çevreledi¤i ahßap evler (ender olarak tu¤la kullan›l›r), bazen bir, bazen de iki hatta daha fazla otomobilin parkedildi¤i driveway, yani garaj yolu. Garaj kap›s›n›n üzerinde çocuklar› ve yetißkinleri e¤lendirmek için mutlaka bir basket potas› vard›r. [...] Her ißgünü ayn› senaryo tekrarlan›r. Saat 7.00’den 8.00’e kadar, otomobiller drivewayleri terkeder. Direksiyonda, iße giden ve akßam 18.00-19.00 aras› dönecek olan kocalar vard›r. Saat 8.30’a do¤ru, küçük yolcular›n› toplad›klar›n› belli etmek için yan›p sönen k›rm›z› ›ß›klar›yla, sar› renkli school buses, yani okul otobüsleri görünür. Ayn› otobüsler çocuklar› 15.30’a do¤ru geri getirirler. Günün önemli bir k›sm›nda sokaklar boßtur [...]. Zaman zaman karß›n›za butikleri, süpermarketleri, bankalar›, kafeteryalar›, benzin istasyonlar› ve sinemalar›yla bir ticaret merkezi ç›kar. Buras› hem al›ß-veriß, hem e¤lence, hem de gezinti yeridir. A. Kaspi, Les Américains (Paris, 1986).

4

Öteki Amerika.

Bir bildik Amerika var. Dünyada bugüne kadar varolan en yüksek yaßam standard›na erißmiß olan Amerika. [...] Bir de 40-50 milyon kadar insan›n yaßad›¤› öteki Amerika. Bu insanlar yoksuldular, hâlâ öyleler. Aç gözlü olmasalar da, kar›nlar› aç. Baz›lar› da kötü ya¤la beslenmekten ßißmanl›yorlar. Zira yoksullar›n tükettikleri besinlerin böyle bir etkisi var. Bar›nma koßullar› kötü, ald›klar› e¤itim kötü ve sa¤l›k hizmetlerinden bile yararlanam›yorlar. [...] Giysileri yoksullar› görünmez k›l›yor. Amerika dünyan›n en iyi giyinen yoksullar›na sahip. [...] Amerika’da do¤ru dürüst giyinmek, do¤ru dürüst bar›nmaktan, beslenmekten ya da bak›lmaktan çok daha kolay. Korkunç derecede yoksul insanlar bile varl›kl› gibi görünebilirler. Ayr›ca yaßlar› nedeniyle ortal›kla görünmeyen çok say›da yoksul insan var. Yoksullardan 8 milyonu 65 yaß›n üstünde, bu rakamdan çok daha fazlas› da 18 yaß›n alt›nda. Öteki Amerika’n›n yaßl›lar› genellikle hasta ve soka¤a ç›kam›yorlar. Michael Harrington, The Other America (New York, 1962).

6

Yüksek Mahkeme’nin 17 May›s 1954 tarihli karar›.

Devlet okullar›nda okuyan çocuklar aras›nda yaln›zca ›rksal farkl›l›klara dayan›larak ay›r›mc›l›k yap›lmas›, az›nl›k gruplar›na mensup çocuklar› eßit e¤itim alma olana¤›ndan mahrum eder mi? Cevab›m›z evettir. [...] Kamusal e¤itim alan›nda, "ayr›, ama eßit" görüßüne yer olmad›¤›na karar verdik. Ayr› e¤itim uygulamas› do¤as› gere¤i eßitsizlik içerir. Topeka E¤itim Müdürlü¤ü’ne karß› Brown davas›.

Yüksek Mahkeme’nin bu karar›n›n okullarda ›rk ayr›mc›l›¤›na nas›l son verdi¤ini gösteriniz.

3 Arizona’daki rezervlerden birinde yaßayan Navaho yerlileri. 5

Johnson’un "Büyük Toplum"u.

Bugün sizlere Büyük Toplum’u inßa etmeye baßlayaca¤›m›z üç yerden söz etmek istiyorum: Kentlerimiz, k›rsal alanlar›m›z ve okullar›m›z. [...] Bu yüzy›l›n sonuna kadar, kentlerin nüfusu iki kat›na ç›kacak ve bizim de bu ülkenin tarihinin baßlang›c›ndan bu yana inßa etti¤imiz kadar ev, yol ve bina inßa etmemiz gerekecek. [...] Kentlerimizde yaßanan sorunlar›n listesi sonsuz denecek kadar kabar›k: Kent merkezleri yozlaß›yor ve banliyöler mahvoluyor. Ne halk›m›z›n tümünü bar›nd›rmaya yetecek kadar evimiz, ne de herkesi taß›maya yetecek kadar arac›m›z var. K›rsal alanlar yok oluyor ve yaßl› an›tlar harabeye dönüyor [...]. Büyük Toplum’u inßa edece¤imiz ikinci yer, k›rsal›m›zd›r. Yaln›zca güçlü Amerika’ya ya da özgür Amerika’ya de¤il, güzel Amerika’ya ait olmakla her zaman gurur duyduk. Bugün bu güzellik tehlikede. ‹çti¤imiz su, yedi¤imiz yiyecekler, hatta soludu¤umuz hava bile kirlenme tehdidiyle karß› karß›ya. Parklar›m›z aß›r› kalabal›k, k›y›lar›m›zda insanlar üstüste. [...] Büyük Toplum’u inßa edece¤imiz üçüncü yer, okuldur. Çocuklar›m›z›n yaßamlar› okulda biçimleniyor. Toplumumuz, tüm genç zihinlerin düßünce ve hayal gücünün en uzak s›n›rlar›n› keßfetmesine olanak tan›mad›kça büyük bir toplum olamaz. Okullar›n ço¤unda, s›n›flar aß›r› kalabal›k ve okutulan programlar eskimiß. Maaßl› ö¤retmenlerimizin ço¤u nitelik bak›m›ndan yetersiz. Her çocu¤a çal›ßabilmesi için bir masa ve bir sandalye ile ö¤renebilmesi için iyi bir ö¤retmen sunabilmeliyiz. Yoksulluk insanlar› bilgiye ulaßmaktan al›koymamal› ve bilgi yoksulluktan kurtulmak için yol gösterebilmeli. Lyndon B. Johnson [1963’ten 1969’a ABD baßkan›], Ann Arbor (Michigan) söylevi, 22 May›s 1964.

1. Metin Amerikan toplumunun karß›laßt›¤› güçlüklerden hangilerine gönderme yap›yor? 2. Tüm bu sorunlar› çözebilmek için hangi olanaklar seferber edilmißtir? 3. K›sa vadede (1960’l› y›llar›n sonu) ve uzun vadede (bugün) ne gibi sonuçlar elde edilmißtir?

141

III. Kültür patlamas› A N A H T A R S Ö Z C Ü K • MASS MEDIA Kitle iletißim araçlar›n›n tümü (bas›n, radyo, sinema, televizyon...). Medya sözcü¤ü de mass media’n›n k›salt›lm›ß biçimidir.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Püritanizm * S›n›r * Pop art

A. Özgün bir kültür n ABD’nin gerçekten kendine özgü bir kültürü var m›d›r? Genç, heterojen, maddeci bir ulus kültürel alanda Fransa, ‹ngiltere ya da Almanya gibi yaßl› uluslarla rekabet edebilir mi? 17. yüzy›lda ilk Protestan ‹ngiliz kolonileriyle gelen püritanizm*in etkisini uzun süre taß›yan Amerikal›lar, çal›ßmay› en yüce de¤er, kültürü de ay›planacak bir hafiflik, hatta bir günah olarak kabul etmißlerdi. S›n›r* boyunca, tüm çabalar›n› do¤ay› ehlileßtirmek için harcad›lar ve yaln›zca ‹ncil okudular. 19. yüzy›lda gelen ve yoksullu¤un izlerini taß›yan göçmenler ise, özellikle konfor ve refah arzuluyorlard›. Onlar›n gözünde e¤itim, gelecekte ancak çocuklar›n›n yararlanabilece¤i bir lükstü. n Kußkusuz, 18. ve 19. yüzy›l Amerikan ressamlar› ya da Fenimore Cooper, Edgar Poe ve Mark Twain gibi yazarlar hakl› bir üne kavußmußlard›r. Ama Amerikan kültürü gerçek at›l›m›n› 1945’ten sonra gerçekleßtirdi.

B. 1945 sonras› kültür at›l›m›

Belge 1, 2 ve 5

n 1945’ten sonra, ABD’deki kültür at›l›m› geleneksel alanlarda kendini göstermeye baßlad›. Amerikal› romanc›lardan Ernest Hemingway 1954’te, John Steinbeck de 1962’de Nobel edebiyat ödülünü ald›lar. Amerikal› ressamlar ise soyut d›ßavurumculu¤a (Pollock) ve pop art*a (Andy Warhol, Roy Lichtenstein) yöneldiler. n Öte yandan, Avrupa da ABD’nin kültürel aç›dan zenginleßmesine katk›da bulunuyordu. Nazilerin Almanya’da iktidara gelmesiyle ülkesinden kovulan yarat›c› Walter Grotius, bu katk›ya mimarî alan›ndan iyi bir örnektir. Güneyli siyahlar ise, ritmli melodilerle söylenen dualar› (gospel) ve önce caz, ard›ndan da rock’n roll müzi¤ine esin kayna¤› olan blues’lar›yla müzikte devrim yapt›lar. n Amerikan kültürünün özgünlü¤ü, ona hayat veren düßünce biçiminden kaynaklan›yordu. 1920’lerdeki refah ortam›nda do¤an e¤lence anlay›ß›, 1945’ten sonra yaßanan ekonomik büyümeyle birlikte yeniden canland›. Kültürün yaln›zca seçkinlerin tekelinde olmad›¤›, her bireyin zenginleßmesine katk›da bulundu¤undan herkes taraf›ndan erißilebilir olmas› gerekti¤i fikri geçerliydi. Amerikal›lar sanatlar› sevmeyi ö¤rendiler. Washington, Boston ya da New York’ta (Museum of Modern Art, Frick Collection) bulunan büyük müzeler, özel ya da devlete ait önemli koleksiyonlar› sergiliyorlard›. Okullarda sanat e¤itimi veriliyor, edebiyat eserleri cep kitab› biçiminde yeniden bas›l›yor ve daha ucuza sat›l›yordu.

C. Kültür modeli olarak mass media

Belge 3, 4 ve 6

n Bütün bu gelißmeler içinde en çarp›c› olan› ise bambaßka bir ßeydir. Mass media*, Amerikan kültüründe önemli bir yer tutmaya, hatta ABD s›n›rlar›n› da aßarak gerçek anlamda küresel bir kültür modeli olußturmaya ve yaymaya baßlad›. Hollywood sinema stüdyolar›, daha 1920’lerde bu alandaki egemenliklerini ilan etmißlerdi. Bu egemenlik "süperprodüksiyonlar", star system (y›ld›zlaßt›rma sistemi) ve önceleri yaln›zca Amerikan iç pazar›na, sonra da tüm dünyaya yönelik olarak üretilen ve "B Serisi" diye adland›r›lan görülmemiß kalitede filmlerle iyice güçlendi. 1919-1920’de ortaya ç›kan radyo, 1930’larda ve 1945’ten sonraki y›llarda kayda de¤er bir yere sahipti. Ard›ndan televizyon geldi. Bu yepyeni medya, haber, oyun ve e¤lence programlar› sunuyor, etkisini giderek yayg›nlaßt›r›yordu. Öyle ki, sonunda Hollywood stüdyolar›nda krize ve Amerikan sinemas›n›n çökmesine yol açt›.

1

Roy Liechtenstein’›n [1924-1997] Blonde Waiting adl› tablosu, 1964 (122 x 122 cm).

142

n Geniß kitlelerin kültüre erißim olana¤› bulmas›, bir tür e¤lence uygarl›¤›n›n do¤mas›na neden oldu ve iß adamlar› daha sonra bunu bir kültür ürünleri sanayiine dönüßtürdüler. Walt Disney taraf›ndan 1930’larda yarat›lan çizgi film kahramanlar›, büyük e¤lence parklar›n›n (Kaliforniya’da 1955’te kurulan Disneyland ve daha sonra Florida’da kurulan Disneyworld) ve tam anlam›yla bir e¤lence sanayiinin odak noktas› oldular. Amerikan kültürü art›k ülke d›ß›na ihraç ediliyordu ve k›sa zamanda Bat› Avrupa’y›, ard›ndan da tüm dünyay› etkisi alt›na alacakt›.

2 Kenny Scharf imzal› Untitled, self portrait with Cadillac, 1979 (183 x 152 cm). 4

3 Sinemada Amerikan modeli: Aktris Marilyn Monroe (1926-1962).

Fast food, Amerikan beslenme modeli.

Bundan yirmi beß y›l önce, Nixon Beyaz Saray’a yerleßiyor, Bill Clinton da elinde diplomas›yla üniversiteden ayr›l›yordu. [...] Apollo Ay yüzeyine inerken, Jim Delligatti’nin Pittsburgh vergi dairesine kay›tl› lokantas›n›n mutfa¤›nda Big Mac haz›rlan›yordu. Big Mac’›n burada elde etti¤i baßar›yla Pittsburgh’ün s›n›rlar›n› aßarak tüm Amerika’y›, ard›ndan da dünyan›n geri kalan›n› fethetmesine çok k›sa bir süre yetti. 1971’de Japonya’ya vard›. Hatta, o y›ldan beri, bir gezi gemisiyle Finlandiya ve ‹sveç aras›nda gidip geliyor. Bugün, 66 ülkede ve 5 k›tada Big Mac’in tad›na bakabilirsiniz. [...] Manila, Paris ya da Moskova’dan geçerek, Pekin’den Boston’a herkesin anlad›¤› iki isim var: Mc Donald’s ve Big Mac. Big Mac art›k bir efsane oldu. Mc Donald’s reklam›, Fransa, 1993.

5

Elvis Presley (1935-1977). Mississipi kökenli Presley, ilk beyaz rock’n roll ßark›c›lar›ndan biriydi.

6 Florida’da, Disneyworld’de geçit töreni. 143

IV. Büyük çalkant› A N A H T A R S Ö Z C Ü K • MELTING POT ABD’ye gelen tüm göçmenlerin, kökenleri ne olursa olsun farkl›l›klar›n› bir potada eriterek Amerikan halk›n› olußturmas›.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Black Power * Cinsiyet ay›r›mc›l›¤› * Hippiler

A. Kent çat›ßmalar›ndan...

Belge 2, 3 ve 5

n Amerikan modelinin tatl› reçetesi 1960’l› y›llarda sars›nt›ya u¤rad›. Pekçok Amerikal›, de¤ißimlerin fazla gecikti¤ini düßünüyordu. Etnik az›nl›klar›n durumunda bir iyileßme söz konusu olsa bile, bu son derece yavaß gerçekleßiyordu. Kent çat›ßmalar›, 1965’ten 1970’e kadar Siyahlar›n yaßad›¤› gettolar› kana bo¤du (1965’te Los Angeles’deki Watts mahallesinde 34 ölü). Baßkan Johnson’un ald›¤› önlemlere ra¤men, yoksullu¤a ve ›rk ay›r›mc›l›¤›na karß› gösteriler düzenlenmeye devam ediyordu. Siyahlar›n hareketi sertleßmißti. "Siyah bir iktidar" (Black Power*) talep ediyorlard›. Öte yandan, 1963’te John Kennedy’nin, 1968’de Martin Luther King ve Robert Kennedy’nin öldürülmeleri ile ülke adeta bir ßiddet girdab›na do¤ru sürüklenmeye baßlad›. n Di¤er etnik topluluklar (Yerliler, Latin Amerika kökenliler) da, farkl›l›klar› yads›nmadan toplumla kaynaßma hakk› istiyorlard›. Melting pot* art›k bir model de¤ildi. Orta s›n›f kad›nlar› ise, kurban› olduklar› cinsiyet ay›r›mc›l›¤›*n› protesto ediyorlard›. Tam olarak tatmin edici bir sonuç elde edemeseler de, en az›ndan eßitli¤e haklar› oldu¤unu kabul ettirdiler. Geleneklerde özgürleßme, eßcinsellerin baz› haklar elde etmesine, hafif ve a¤›r uyußturucu kullan›m›n›n yayg›nlaßmas›na, hippi*lerin bar›ßç›l›¤› yücelten gösterilerine yol açt›.

B. ... Vietnam Savaß›’na karß› muhalefete

Belge 1

n 1968’den itibaren çok say›da ö¤renci, kampüslerde Vietnam Savaß›’na ve ›rkç›l›¤a karß› gösteriler düzenlemeye baßlad›lar. Bunu yaparken, Amerika taraf›ndan ezildi¤ine inand›klar› üçüncü dünyan›n savunusunu da üstleniyorlard›. Rock, folk ya da country ßark›c›lar› (Joan Baez, Bob Dylan), kendi üsluplar›yla bolluk toplumunu eleßtiriyorlard›. 1969’da düzenlenen Woodstock müzik festivali, On the Road (1957) kitab›n›n yazar› Jack Kerouac’›n da öncülerinden oldu¤u bu karß›-kültürün zaferini simgeler. n Büyük çalkant›n›n nedenlerinden ilki, baby-boom’un ilk y›llar›nda dünyaya gelenlerin politikaya at›lmaya baßlamalar›d›r. Maddî rahatl›k içinde yetißen bu insanlar, abart›l› biçimde maddeci ve konformist bulduklar› bir uygarl›¤a eleßtirel bir gözle bak›yorlard›. Vietnam Savaß› bu protestocu zihniyeti güçlendirdi. Amerikal›lar›n Vietnam’daki siyasal hedefleri belirsizdi (komünizmin yolunu kesmek). 1964’ten itibaren çat›ßmalar yo¤unlaßt›. 1968’de, Vietnam’da yar›m milyon Amerikan askeri bulunuyordu ve ABD’deki gençlik yürütülen bu savaß› giderek daha az anl›yordu. n Ülkenin d›ß politikas›n› tart›ßmaya açmak, ayn› zamanda bu politikay› haz›rlayanlar›, uygulayanlar› ve destekleyenleri de eleßtirmek anlam›na geliyordu. Amerikan modelinin 1950’li y›llarda dayand›¤› toplumsal uzlaßman›n yerinde art›k yeller esiyordu. Toplumsal doku parçalanm›ßt› ve 1970’li y›llarda ABD’nin dünyadaki imaj› da bundan etkileniyordu.

C. Tepetaklak m› oluyoruz?

1

1969’da Woodstock festivali, Amerikan karß›-kültürünün simgesi.

144

Belge 4 ve 6

n Nixon’un baßkanl›k döneminde (1969-1974), Amerikan modeli sanki h›zla tersyüz edilerek alternatif bir model yarat›l›yormuß izlenimi belirdi. Ancak, söz konusu modelin savunusu da eleßtirisi de, Amerikan toplum ve kültürüne ilißkin son derece yüzeysel bir çözümlemeye dayand›r›lm›ßt›. Özgün modelde bir dönüßüm e¤ilimi ekonomi alan›nda bile hissediliyordu. ABD’nin dünya üretimindeki pay› küçülmeye baßlam›ß, 1980’li y›llardan itibaren baz› ßirketlerin (Hollywood stüdyolar›), ticaret merkezlerinin (New York’taki Rockefeller Center), hatta üniversitelerin Japonlar taraf›ndan sat›n al›nmas›, ABD’nin imaj›n› daha da zay›flatm›ßt›. Zihinlere bir ßüphe düßtü. Ülke d›ß›nda oldu¤u kadar ABD s›n›rlar› içinde de eleßtirilen Amerikan modeli, herßeye karß›n yaßam ve düßünce biçimlerini etkilemeyi sürdürebilecek miydi?

3

Smith ve Carlos, 1968 Mexico Olimpiyat Oyunlar›’nda.

2

John Kennedy’nin Dallas’ta (Texas) öldürülmesi, 22 Kas›m 1963.

5

B ‹ Y O G R A F ‹ 4

200 metre koßuda alt›n madalyan›n sahibi Tommie Smith ve bronz madalyan›n sahibi John Carlos, Amerikan bayra¤›n› Black Power tarz› selaml›yorlar. Siu yerlilerinden Vine Deloria ile röportaj.

Actuel: S›k s›k Yerlilerle ‹sraillileri karß›laßt›r›yorsunuz. ABD’nin içinde ‹srail gibi ba¤›ms›z bir Yerli devleti olmas›n› arzu eder miydiniz?

Richard Nixon (1913-1994). Kaliforniya kökenli bir avukat olan Richard Nixon, 1946’da Cumhuriyetçi Parti’den milletvekili seçildi. Amerika karß›t› faaliyetler komisyonu üyesi olduktan sonra, komünizme karß› girißti¤i mücadeleyle kendini farkettirdi. 1950 y›l›nda senatör seçildi, 1952’de de baßkan Eisenhower’›n yard›mc›s› oldu. 1960 baßkanl›k seçimlerinde Demokrat Parti’nin aday› John Kennedy karß›s›nda yenilgiye u¤rad›; ama 1968’de baßkanl›k koltu¤una oturdu. Richard Nixon gerçekçi bir d›ß politika güdüyordu: Çin Halk Cumhuriyeti’ni resmen tan›d›, Sovyetler Birli¤i’yle SALT 1 anlaßmas›n› imzalad› ve Amerikan ordular›n› Vietnam’dan çekmeye karar verdi. 1972’de yeniden seçildi, ancak Watergate skandal›n›n patlak vermesiyle 8 A¤ustos 1974’te istifa etmek zorunda kald›.

V. Deloria: ‹yi olurdu, ama böyle bir ßey ancak bir ilk ad›m olabilir. Topraklar›m›z›n tümünü geri almak istiyoruz. ABD’nin bir gün kendi kendini yok edece¤ine inan›yoruz. Beyaz Amerikal›lar›n ço¤u k›y›lardaki kentlerde yaß›yorlar. Do¤a ve insan aras›nda öyle dengesizlikler yaratt›lar ki, k›sa ya da uzun bir süre sonra bir felaket onlar› yutacak. Yaln›zca ülkenin içlerinde bulunan Yerli rezervleri kurtulacak. Hopi dini bunu söylüyor ve giderek daha çok say›da Yerli H›ristiyanl›k’tan bu dine geçmek için ayr›l›yor. [...] Actuel: Ama Yerlilerin ço¤unlu¤u beyaz topluma entegre olmaya çal›ßm›yor mu? V. Deloria: Hiç de de¤il. Kentlerde yaßayanlar tatillerde ve haftasonlar› akrabalar›n›n yan›na geliyorlar. Çok para kazananlar rezervlere yat›r›m yap›yorlar. Ben yirmi kabilenin avukat›y›m, çok say›da Yerli avukat yetißtirmek üzere bir vak›f kurdum. Böylece rezervler, bal›k av› haklar›, topraklar, vb. konularda yap›lan anlaßmalara uymayan Amerikan idaresine karß› dava açabilecekler. [...] Çok say›da Yerli sinemada figüran olarak rol al›yor. Onlardan "Hücum!" diye ba¤›rmak yerine kendi dillerinde savaß ç›¤l›klar› atmalar› istendi¤inde, siyasal sloganlar at›yorlar. Bunlar küçük ßeyler, ama biz de daha fazlas›n› yapabilecek durumda de¤iliz. Actuel, mart 1972.

6

Ekonomide ABD’nin rakibi Japonya. Dayton Daily News gazetesinden karikatür, 1993. Pearl Harbor bask›n›n›n baßar›l› oldu¤unu bildiren Japon ßifresi, “Tora! Tora! Tora!” (Kaplan! Kaplan! Kaplan!) idi.

145

V. 1980’lerde Amerikan modeli A N A H T A R S Ö Z C Ü K • DEVLET DÜZENLEMELER‹N‹N KALDIRILMASI Neo-liberal ekonomi politikas›n›n bir özelli¤i. Tüketicileri ya da ücretlileri koruyan, ama neoliberaller taraf›ndan ekonomik özgürlüklerin önünde bir engel olarak kabul edilen baz› düzenlemelerin kald›r›lmas›.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Watergate skandal› * Dinci sa¤

A. Reagan’›n baflkanl›k dönemi (1981-1989)

n Ronald Reagan, 1981 y›l›nda baflkanl›k koltu¤una oturdu¤unda, ABD’nin kendine güveni yerine gelmeye bafllad›. Ülke korkunç deneyimlerin üstesinden gelmeyi baflarm›flt›. Haziran 1972’de patlak veren Watergate skandal›* Richard Nixon’un istifas›yla sonuçlanm›flt›. Amerikal›lar baflkanlar›n›n yalan söyledi¤ini ve bireysel özgürlüklerin ayaklar alt›na al›nd›¤›n› keflfetmifllerdi. 1970’li y›llar›n sonunda, ahlakî krize bir de ekonomik kriz eklendi. Bu kriz, y›ll›k enflasyon oran›n›n %10’u geçmesinden, sanayi üretiminin düflmesinden ve ikinci petrol flokundan kaynaklan›yordu. ABD’nin uluslararas› konumu da sars›lm›flt›. Saygon’dan Tahran’a, Sovyetler Birli¤i ve Müslüman köktendinciler taraf›ndan beslenen bir Amerikan karfl›tl›¤› dalgas› tüm gezegene yay›l›yordu. Duyarl›l›klara seslenmeyi iyi bilen Reagan, iyimserli¤ini halka afl›lamay› baflard›. Amerikan modeli 1980’li y›llar›n bafl›nda yeniden güç kazand›. n Keynescilik ekonomik model olarak art›k uygun gelmiyordu. Refah Devleti’nin maliyeti çok yüksekti; toplumu bürokratiklefltiriyor ve Amerikal›lar›n bir k›sm›n› yard›ma muhtaç insanlara dönüfltürüyordu. Giriflimcili¤i ve bireysel çabalar› cesaretlendirmek, ekonomide devlet düzenlemelerini kald›rmak*, talepten çok arz› teflvik etmek, vergileri indirmek, sosyal harcamalar› azaltmak gerekliydi. Ekonomi yeniden canlan›rsa, iflsizlik de ortadan kalkacakt›. Bu do¤rultuda, vergi indirimi gibi baz› önlemler al›nd›. Bu arada, sanayi de teknolojik dönüflümlerden yararlan›yordu. 1984’ten itibaren, iflsizlik azalmaya bafllad›. ABD h›zla sanayi sonras› toplumuna dönüflüyor, böylece tüm Bat›’ya krizden ç›kma yolunda örnek oluyordu.

B. Yeni model ve s›n›rlar› 1995’te Amerika nüfusu: 263 milyon Dolar

20 000 10 000

nüfus

ücretler

% 40

33,3

30

10

20

11,6

10 0 Yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yaßayan Siyahlar ve Beyazlar % 20 10

19,4 9,4

0 Yüksek ö¤renim kurumlar›nda 4 y›ldan fazla e¤itim alanlar

1

% 15

12,4 6

5 0

% 50 40 30 20 10 0

‹ßsizlik

46,4 13,5

Aile reisi kad›nlar

Amerikal› Siyahlar: Baßar›l› bir entegrasyon mu?

146

Belge 1, 4 ve 5

n ABD’nin 1980’li y›llarda girdi¤i yeni refah dönemi, yasal ya da kaçak göçmenler çekmeye bafllad›. ‹nsanlar özgürlükten yararlanmak, ABD’de bulunan ailelerine kavuflmak ya da "Amerikan rüyas›"na kat›lmak için ak›n ak›n geliyorlard›. Halk›n etnik yap›s› da bundan etkileniyordu. Filipinliler, Çinliler, Vietnaml›lar, Latin Amerikal›lar yeni göçmen kitlesini oluflturuyorlard›. Avrupa kökenlilerin çocuklar› olan Amerikal›lar›n oran› da giderek düflüyordu. Gözlerimizin önünde bir "dünya-ülke" do¤uyordu.

30 000

Siyahlar: 30 milyon

Belge 2 ve 3

n Ayn› zamanda, Amerikal›lar›n eski erdemleri de yeniden canland›. Özgürlük, demokrasi ve vatanseverlik bir kez daha temel ulusal de¤erler haline geldi. Düflman ise, Reagan’›n "kötülük imparatorlu¤u" diye tan›mlad›¤› komünizmdi. 1989’da Berlin Duvar›’n›n y›k›lmas› ve 1991’de Sovyetler Birli¤i’nin da¤›lmas›, "özgür dünya"n›n zaferinin kan›tlar› oldu. 1991 Körfez Savafl› s›ras›nda ABD, Birleflmifl Milletler bayra¤› ve Amerikan komutas› alt›nda savaflmay› kabul eden bir koalisyonunun bafl›na geçti. Amerika gibi bir süpergücü tehdit edebilecek ya da onun deste¤ine s›rt çevirebilecek kimse yoktu art›k. n Siyasal erdemler ve ahlakî erdemler birlefltirilmiflti. Protestan köktencili¤ine dayanan dinci sa¤* toplumda etkisini hissettiriyordu. Kürtaja ve geleneklerde özgürleflmeye karfl› olanlar, ailenin kutsall›¤›na inananlar ve okulda din e¤itimi verilmesinden yana olanlar seslerini giderek yükselttiler. Muhafazakârl›k etki alan›n› geniflletti. n Ancak, bu modelin de s›n›rlar› vard›r. Öncelikle, söz konusu model, eflitli¤i de¤il, f›rsat eflitli¤ini ön plana ç›karmakta ve yoksullukla mücadelede etkin olamamaktad›r. Irkç›l›k tekrar hortlam›fl, kentler fliddet merkezleri haline gelmifl ve toplumun tüm kesimlerine yayg›nlaflan uyuflturucu sorununa hâlâ çözüm bulunamam›flt›r. Ama, Amerika, kültürünü türlü biçimlerde ihraç etmeyi günümüzde de sürdürmektedir. Eurodisney milyonlarca çocu¤u büyülemekte ve MacDonald’s Moskova’da bile flube açmaktad›r. Yaflam ve düflünce biçimlerinin küresel boyutta “Amerikan”laflmas›na tan›k oluyoruz. Günlük hayat›m›zda gözledi¤imiz bu etkiler nedeniyle, günümüzde, Amerikan modelinden baflka bir model olmad›¤› duygusuna kap›labiliyoruz.

2

3

Watergate skandal›.

Herßey, 17 Haziran 1972 gecesi, Demokrat Parti genel merkezinin bulundu¤u Washington’daki Watergate binas›na gizlice giren beß h›rs›z›n yakalanmas›yla baßlad›. Polisler, h›rs›zlar›n Beyaz Saray’la, özellikle de Nixon’›n yeniden seçilmesi için olußturulan komiteyle ba¤lant›lar› oldu¤unu keßfettiler. Beyaz Saray sözcüsü ise "bu yaln›zca üçüncü s›n›f bir h›rs›zl›k teßebbüsüdür" aç›klamas›n› yapt›. [...] Baßkanl›k seçimi kampanyas› da daha az sorunlu geçmedi. [...] Yaln›zca ikisi hariç tüm eyaletler, Güney eyaletleri de dahil olmak üzere oylar›n›n ço¤unu Nixon’a verdiler. [...] Seçimlerin hemen ertesinde, Watergate olay› ile ilgili sorußturma yeniden h›zland›. Mahkemeler de iße kar›ßt› ve tutuklama kararlar› ç›kartt›lar. Nixon’›n yak›nlar›n›n da adlar› geçiyordu. [...] Amerikal›lar [...] gözlerine ve kulaklar›na inanam›yorlard›. Baßkanlar›n›n yalan söyledi¤ini ö¤renmißlerdi. Evet, h›rs›zl›k olay› ortaya ç›kt›¤›ndan beri Nixon durumu biliyordu ve o zamandan beri olay› örtbas etmek ya da adalet mekanizmas›n›n önündeki engelleri ço¤altmaktan baßka bir ßey yapmam›ßt›. Oysa oraya buraya gizli mikrofonlar yerleßtirmek, telefonlar› dinlemek için hatlar çektirmek, örtülü ödenekler sayesinde ucuz polis operasyonlar›na kalk›ßmak gibi ßeyler oldukça yayg›nd›, zira Vietnam Savaß›’na karß› örgütlenen muhalefetten saplant›l› bir biçimde çekinen Beyaz Saray, sanki her taraftan güçlü düßmanlarla kußat›lm›ßcas›na, bir kale havas›na bürünmüßtü. [...] Temsilciler Meclisi impeachment prosedürünü baßlatt›. Buna göre, sonunda baßkan›n yüksek mahkemeye dönüßtürülen Senato önünde yarg›lanmas› gerekiyordu. [...] Temmuz 1974’te Yüksek Mahkeme, sorußturman›n yürütülebilmesi için baßkandan elinde bulunan tüm ses bantlar›n› teslim etmesini istedi. Baßkan, o andan itibaren Meclis’te kendisini suçlayacak, Senato’da da kendisini siyasal olarak mahkum edecek bir ço¤unlukla karß›laßaca¤›n› anlad›. Savaß baß›ndan kaybedilmißti. Richard Nixon, 9 A¤ustos’ta yerini baßkan yard›mc›s› Ford’a b›rakt›. Amerikan tarihinde ilk kez bir baßkan, görev süresinin bitiminden önce kendi arzusuyla istifa ediyordu. A. Kaspi, Les Américains (Paris, 1986).

Richard Nixon’a nas›l bir eleßtiri yöneltilebilir?

Baßkan Reagan’›n konußmas›, 1981.

Amerika Birleßik Devletleri ekonomik bir felaketle karß› karß›ya. [...] Hareketsiz kalan sanayi, çal›ßanlar› ißsizli¤e, sefalete ve hak etmedikleri bir konuda yaßamaya itmißtir. [...] Ony›llar boyunca bütçemiz aç›k üzerine aç›k verdi. [...] Bugün hâlâ çekti¤imiz ekonomik s›k›nt›lar, ony›llard›r bizi k›r›p geçirdi. Tüm bunlar belki birkaç ay içinde geçmeyecek ama sonunda geçecek, çünkü Amerikal› olarak bizler t›pk› geçmißte oldu¤u gibi özgürlü¤ün bu son kalesini korumak için gerekeni yapacak güce sahibiz. Bugünkü kriz ortam›nda, sorunlar›m›z›n çözümü hükümette de¤ildir; esas sorun hükümetin kendisidir. [...] Benim niyetim, federal hükümetin boyutlar›n› ve etkisini küçültmek ve federal hükümete verilen yetkilerle eyaletlere ya da halka b›rak›lanlar aras›ndaki ay›r›m›n tan›nmas›n› sa¤lamakt›r [...]. Baz›lar›n›n bizi inand›rmak istedi¤i gibi kaç›n›lmaz bir çöküße mahkum de¤iliz. Ne yaparsak yapal›m yine de bizi vuracak bir kadere inanm›yorum. Kaderin e¤er bir ßeyler yapmazsak bizi vuraca¤›na inan›yorum. [...] Reagan, Arlington Ulusal Mezarl›¤›’n›n patikalar›na do¤ru döndükten sonra konußmas›n› bitirir: Bu mezarlar›n her biri, sizlere az önce sözünü etti¤im kahraman türüne birer an›tt›r. Onlar›n yaßamlar›, ad› Bois Belleau, Argonne, Omaha Plaj›, Salerno ya da dünyan›n öbür ucunda Guadalcanal, Tarawa, Pork Chop Hill olan yerlerde ve Vietnam ad›nda bir yerde bulunan çeltik tarlalar› ve ya¤mur ormanlar›nda sona erdi. Bugün karß› karß›ya geldi¤imiz kriz [...], gösterebilece¤imiz çabalar›n en büyü¤ünü ve kendimize inanmak, büyük ißler baßarma yetisine sahip oldu¤umuza inanmak, hep birlikte, Tanr›’n›n da yard›m›yla bugün karß› karß›ya bulundu¤umuz sorunlar› çözebilece¤imize ve çözece¤imize inanmak konusunda sergileyebilece¤imiz en güçlü iradeyi gerektiriyor. Hem sonuç olarak neden inanmayal›m ki? Bizler Amerikal›y›z. Tanr› bizi kutsas›n ve teßekkürler. Baßkan Reagan’›n göreve baßlama konußmas›, 20 Ocak 1981.

Baßkan Reagan, Amerika’n›n geçirmekte oldu¤u krizin hangi yönlerini vurguluyor? Ne gibi çözümler öneriyor? Hangi de¤erlere dayan›yor?

4

ABD’nin göç sorununa yaklaß›m›.

19 Aral›k 1997’den bu yana uygulanmakta olan önlemler: - ABD’ye göç etmek isteyen herkes, ABD’de yaßayan ve yoksulluk s›n›r›n›n %125’inden fazla (dört nüfuslu bir aile için y›lda yaklaß›k 20.000 dolar) geliri oldu¤unu kan›tlayabilen bir akrabas›n› kefil göstermek zorundad›r. - Yeni göçmenler 5 y›l boyunca federal devlet yard›mlar›ndan (yemek fißi, ihtiyaç içinde bulunan yoksullara ve ailelere yard›m) yararlanamazlar. - Kefil gösterilen kißi adres de¤ißikli¤ini beyan etmezse, para cezas›na çarpt›r›l›r.

5

Eski Do¤u Bloku’nda Amerikan etkisi. Bu askerler kimdir? Bu foto¤raftan Amerikan etkisi ile ilgili ne gibi sonuçlar ç›kar›labilir?

147

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM n Federal

1950: Maccarthy’cili¤in baßlang›c›.

devlet ve eyalet

1776’da, Kuzey Amerika’daki 13 ‹ngiliz kolonisi ba¤›ms›zl›klar›n› ilan ettiler. Bu 13 yeni eyalet birleßerek federal bir Washington DC devlet olußturdular: United States of (District of Columbia) America (Amerika Birleßik Devletleri). Bir eyalet: Kaliforniya Y›llar geçtikçe yeni eyaletler do¤du ve birli¤e kat›ld›. ABD’de her eyalet kendi anayasas›n› belirler, yürütme ve yasama güçlerini seçer, yarg› gücünü atar. Eyaletlerin para birimi ve d›ß politikas› ise ortakt›r. Her Amerikal› hem kendi eyaletinin hem de ABD’nin vatandaß›d›r.

1961-63: Kennedy’nin baßkanl›k dönemi, ABD’nin Çinhindi’ne asker göndermeye baßlamas›. 1964: Johnson’un söylevi ("Büyük Toplum"), vatandaßl›k haklar› ile ilgili ilk yasalar. 1965: Kentlerde ›rk ayr›mc›l›¤› ile ilgili ilk ayaklanmalar, Watts, Los Angeles. 1969: Ayda ilk insan, Neil Armstrong. 1972-1974: Watergate skandal›. 1980: Reagan’›n baßkan seçilmesi. 1991: Körfez Savaß›.

Seçilme tarihi (Kas›m)

n 1945’ten

günümüze ABD baßkanlar›

Baßkanl›k seçimleri dört y›lda bir, kas›m ay›n›n ilk pazartesi gününü izleyen sal› günü yap›l›r. Yeni baßkan görevine bir sonraki y›l›n 21 Ocak günü baßlar. Ölüm, hastal›k ya da impeachment nedeniyle kesinlikle seçim yap›lamaz. Bir baßkan ölür ya da görevinden ayr›lmak zorunda b›rak›l›rsa, baßkan yard›mc›s› onun yerine geçer. 1951’den beri, baßkanl›¤a iki kezden fazla aday olunamaz, yani kimse sekiz y›ldan fazla baßkanl›k yapamaz. 1944

Roosevelt

1948

1952

Truman

1945

1949

1956

1960

1964

1968

Eisenhower KennedyJohnson

1953

Göreve baßlama tarihi (ocak)

1957

1961 1965 kas›m 1963 Kennedy’nin öldürülmesi

Nixon

1969

n Demokratlar

1972

1973

1976

1980

Ford Carter

1977 1981 A¤ustos 1974 Nixon’›n istifas›

1984

Reagan

1985

1988

1992

G. Bush

1989

1993

1996

Clinton

1997

Demokratlar

2000

G. W. Bush

2001

Cumhuriyetçiler

ve Cumhuriyetçiler

Cumhuriyetçiler, Lincoln’›n miras›na sahip ç›karlar; daha çok iß dünyas›n› (big business) savunurlar ve hali vakti yerinde olanlar aras›nda daha fazla taraftarlar› vard›r. Demokratlar ise, Roosevelt’in mirasç›lar›d›r; federal hükümetin rolünün artmas›ndan yanad›rlar ve etnik az›nl›klardan destek al›rlar. Geleneksel olarak Güney’de daha güçlü olan Demokratlar, uzun süre ›rk ayr›mc›l›¤›n› desteklediler. Günümüzde, iki parti de ba¤›ms›z adaylar taraf›ndan tehdit edilmektedir.

YARARLI B‹YOGRAF‹LER s. 137

s. 139

s. 145

s. 248

Dwight Eisenhower (1890-1969)

John Kennedy (1917-1963)

Richard Nixon (1913-1994)

Ronald Reagan (d. 1911)

1953’den 1961’e kadar ABD baßkan›.

148

1961’den 1963’e kadar ABD baßkan›.

1969’dan 1974’e kadar ABD baßkan›.

1981’den 1989’a kadar ABD baßkan›.

belge incelemesi J. F. Kennedy’nin "Yeni S›n›r" baßl›kl› konußmas›ndan bir bölüm Bizde, gelecek y›llar›n belirleyici olgusu yine bir devrim olacak. New Deal1 ve Fair Deal2, zamanlar›na göre cesurdular, ama biz yeni bir kußa¤›z. Tar›mda gerçekleßtirilen teknolojik devrim üretimde patlamaya yol açt›; ancak biz, her ne kadar çiftçilerimizin gelirlerini korumay› baßarm›ß olsak da, bu patlamadan yararlanmay› beceremedik. Kentlerde yaßanan devrim okullar›m›z› fazlas›yla doldurdu, banliyölerimizin düzenini bozdu, yoksul evlerdeki sa¤l›ks›z yaßam koßullar›n› a¤›rlaßt›rd›. ‹nsan haklar› ad›na yap›lan ve yaßam›n her alan›nda ›rk ay›r›mc›l›¤›n›n son bulmas›n› gerektiren bar›ßç›l devrim, fazla korkak bir yönetim taraf›ndan frenlendi. T›p alan›ndaki devrim, onurlu bir yaßl›l›k için herhangi bir güvence öngörmeden büyüklerimizin yaßam süresini uzatt›. Otomasyon devrimi ise, Amerika’n›n madenlerinde ve fabrikalar›nda çal›ßan insanlar›n yerini makinelerle dolduruyor, ama karß›l›¤›nda onlara gelir ve e¤itim sa¤lam›yor ve ailelerini besleme, bar›nd›rma ve sa¤l›k hizmetlerinden yararland›rma olana¤› vermiyor. Ahlakî ve entellektüel gücümüzde de bir de¤ißim, bir sapma oldu. Çok fazla Amerikal›n›n kafas› kar›ßt›; bunlar tarihsel yazg›m›z›n yönünü ve dinamizmini kaybettiler. Bugün baz›lar› art›k öncülerin mücadelesinin bitti¤ini, erißilebilecek tüm ufuklara erißildi¤ini, tüm savaßlar›n kazan›ld›¤›n› ve art›k Amerika’da "s›n›rlar›n" olmad›¤›n› söylüyor. Oysa ben size diyorum ki, istesek de istemesek de "Yeni S›n›r" orada. O s›n›r›n ötesinde bilimin ve uzay›n keßfedilmemiß alanlar›, savaß›n ve bar›ß›n çözülmemiß sorunlar›, henüz yok edilmemiß önyarg›lar ve cehalet kal›nt›lar›, üretim fazlas›yla yoksulluk aras›ndaki çelißki var. J. F. Kennedy’nin Demokrat Parti kongresinde baßkan aday› seçildikten sonra yapt›¤› konußma, 15 Temmuz 1960. 1. New Deal: 1933’ten itibaren Demokrat baßkan Roosevelt taraf›ndan yürütülen ekonomik canland›rma politikas›. 2. Fair Deal: ‹kinci Dünya Savaß›’ndan sonra Demokrat baßkan Truman taraf›ndan yürütülen ekonomik canland›rma politikas›.

J. F. Kennedy konußma yaparken.

Sorular n 1. Metnin yazar›n› tan›t›n›z. n 2. Metni ABD’deki seçim sürecine yerleßtiriniz. n 3. Metnin yazar› ABD’nin yak›n geçmißi ile ilgili nas›l bir çözümleme yap›yor? n 4. Kennedy Amerikal›lara ne öneriyor? n 5. Hangi sonuçlar› elde etti?

TAVS‹YELER

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

• Amerikan baßkan› dört aßamada seçilir (soru 2): - Eyaletlerin ço¤unda, her büyük parti kendi içinde aday›n› belirlemek için ön seçim yapar; - Parti kongresinde "ticket" (baßkan ve baßkan yard›mc›s›) belirlenir. Metnin yaz›ld›¤› tarihte, Kennedy Demokrat Parti kongresinde çeßitli eyaletlerin delegeleri taraf›ndan aday olarak seçilmißti (15 Temmuz); - Kas›m ay› baß›nda yap›lan genel seçimlerle biten bir seçim kampanyas› düzenlenir. Genel seçimlerle ikinci seçmenler belirlenir; - ‹kinci seçmenler baßkan› seçmek için oy kullan›rlar ve yeni baßkan 20 Ocak’ta görevi devral›r (Göreve baßlama konußmas›).

• Metnin yazar› John Fitzgerald Kennedy’yi tan›t›n (soru 1). (Bkz. Biyografi, s. 139)

• Metin "yeni bir s›n›r"dan söz ediyor (soru 4). "S›n›r"›n Amerika Birleßik Devletleri için ne anlama gelebilece¤ini düßünün. Burada sözü edilen bu "Yeni S›n›r" ne olabilir? (Kennedy’nin bu terimi kulland›ktan sonra söylediklerine bak›n).

• Metnin kayna¤›n› inceleyin. Burada söz konusu olan siyasal bir metindir: Seçim program› (delegelerin kongreye kat›lmalar›n› sa¤lamak). Kennedy, önce (konußman›n baß›) iki Demokrat baßkan F. D. Roosevelt (New Deal) ve Truman’a (Fair Deal) gönderme yap›yor. Ard›ndan Amerika’n›n geçirdi¤i dönüßümlerden söz ediyor (Bkz. s. 141, belge 4). Bu dönüßümleri nitelemek için pek çok kez kulland›¤› sözcük hangisidir? Genel durumla ilgili kötümser bir tablo çiziyor. Önceki yönetimi eleßtiriyor. Bu tav›r, özellikle de önceki baßkan di¤er partidense (bu seçimlerde de öyle mi?), seçim dönemlerinde ola¤and›r. Son olarak, program›n› ilan ediyor (soru 4). Ancak, amac› (konußman›n sonu) ayn› zamanda Amerikal›lara yeniden umut vermek (soru 5).

149

verilerle çal›ßma Konu: 1960’l› y›llar›n süpergücü ABD’nin sundu¤u model ve s›n›rlar› Sorular

Yararl› tarihler 1960: Rus Yuri Gagarin, uzayda ilk insan; Demokrat John Kennedy’nin baßkanl›¤a seçilmesi.

r 1. Belgeleri tan›t›n›z. n 2. Belgelerde verilen bilgileri konulara göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

1962: ABD’nin Vietnam’a askerî müdahalesinin baßlang›c›. 1964-1975: Vietnam Savaß›. Kas›m 1963: J. F. Kennedy’nin Dallas’ta (Texas) öldürülmesi; Baßkan Yard›mc›s› Johnson’un baßkanl›¤a getirilmesi. 1964: Baßkan Johnson’un söylevi ("Büyük Toplum"); vatandaßl›k haklar› ile ilgili ilk yasalar. 1965: Irk ay›r›mc›l›¤›yla ilgili ilk kent ayaklanmalar›, Watts mahallesi, Los Angeles. 1968: Vietnam’da, Amerikal›lar›n ve Güney Vietnaml›lar›n elinde bulunan yüz kadar kente komünist "Tet harekât›" (ßubat); Siyah Protestan rahibi Martin Luther King’in öldürülmesi (nisan); Vietnam Savaß› üzerine Paris görüßmelerinin baßlang›c› (haziran); Cumhuriyetçi Richard Nixon’›n baßkan seçilmesi (kas›m). Tüm y›l boyunca: ABD’de Vietnam Savaß› karß›t› gösteriler doruk noktas›nda. 1969: Amerikal› Neil Armstrong, Ay’da ilk insan. 1971: Dolar›n alt›na çevirilebilirli¤inin sonu.

1

"I have a dream".

Martin Luther King (1929-1968), ABD’nin güneyinde Atlanta’da (Georgia) do¤du. Montgomery’de (Alabama) Protestan rahibi olduktan sonra, 1955’te, ›rk ay›r›mc›l›¤› yapan bir otobüs ßirketine karß› boykot baßlatt›. Yaßam› boyunca, bar›ßç›l yöntemlerle ABD’deki Beyaz ve Siyah topluluklar›n yak›nlaßmas› ve Siyahlarla Beyazlar›n eßit vatandaßl›k haklar›na sahip olmalar› için çal›ßt›. 1964 y›l›nda Nobel Bar›ß Ödülü’nü ald›. 4 Nisan 1968’de öldürüldü. Bir gün bu ulusun aya¤a kalkaca¤›n› ve siyasal inanc›n›n gerçek anlam›n› yaßayaca¤›n› hayal ediyorum. Bu gerçekleri, yani insanlar›n eßit yarat›ld›klar›n› aßikâr kabul ediyoruz. [...] Bir gün Georgia’n›n k›z›l tepelerinde eski kölelerin çocuklar›yla eski köle sahiplerinin çocuklar›n›n kardeßlik sofras›na birlikte oturacaklar›n› hayal ediyorum. Adaletsizli¤in ateßiyle kavrulan Mississipi eyaletinin bile bir gün bir özgürlük ve adalet vahas›na dönüßece¤ini hayal ediyorum. Bir gün dört küçük çocu¤umun derilerinin rengine göre de¤il, kißiliklerine göre de¤erlendirilecekleri bir ulusun parças› olacaklar›n› hayal ediyorum.

% 2,3 % 5,9

% 21,9

10.000 - 15.000 dolar aras›

% 50,3

3.000 - 10.000 dolar aras›

% 10,8

3.000 dolardan düßük

"Amerikan Rüyas›".

Ne çok ßey demekti, Amerika! Herßeyden önce de, ulaß›lmaz olan demekti. Caz, sinema, edebiyat derken, tüm gençli¤imizi beslemiß, ama ayn› zamanda da büyük bir mitos olmußtu. Mitoslar kendilerine dokunulmas›na izin vermezler. Yolculuk ancak uçakla yap›labilirdi. Lindbergh’in büyük baßar›s›na art›k bizim de erißebiliyor olmam›z inan›lmaz bir ßeydi. Amerika, bize özgürlü¤ün geldi¤i toprakt› ayr›ca; gelecekti; ufuktaki sonsuzluk ve bolluktu; efsanevî bir imgeler karmaßas›yd›. Tüm bunlar› kendi gözlerimizle görebilece¤imizi düßünmek baß›m›z› döndürüyordu. Simone de Beauvoir [Frans›z yazar], La Force des choses (Paris, 1963).

150

15.000 dolardan yüksek

% 66,1

Martin Luther King’in söylevi, 28 A¤ustos 1963.

2

% 17,0

% 25,7

1951

1969 Sabit dolar (1967 de¤erleriyle)

3

1951’den 1969’a, ABD’de ailelerin gelir da¤›l›m›.

A¤ustos 1966’da, Paris’te Vietnam Savaß’na karß› protesto gösterileri.

4

Öndeki büyük pankartta “Katil Johnson” yaz›yor.

5

Vietnam’da Amerikan askerleri.

1962:

11.300 asker (kay›p: 52)

1964:

23.300 asker (kay›p: 195)

1966: 385.300 asker (kay›p: 6.053) 1968: 536.000 asker (kay›p: 16.508) 1970: 334.000 asker (kay›p: 2.349) 1972:

24.200 asker (kay›p: 551) Toplam kay›p: 58.132 asker

1965’ten 1971’e savaß›n toplam maliyeti: 121 milyar dolar (GSMH’n›n %2-3’ü)

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1 • Hangi belgeler ABD’ye özgü bir durumu betimliyor (Amerikan modeli)?

• Bilgileri aßa¤›daki ay›r›ma göre s›n›fland›r›n: - ABD’nin gücünü gösterenler; - Bu gücün sorgulan›ß›n› gösterenler;

• Hangi belgeler ABD kökenli de¤il ve ABD d›ß›nda bir durumu betimliyor (Amerikan modeli karß›s›ndaki tutumlar)?

- ABD’nin zaaflar›n› gösterenler;

n Soru 2

r Soru 3

- Hangi ö¤eler ABD’nin gücünü ve örnek olarak çekicili¤ini vurguluyor?

• ABD’nin hangi alanlarda bir süpergüç oldu¤unu bulmal›s›n›z.

- Hangi ö¤eler bu örne¤in hata ya da zaaflar›n› gösteriyor?

• Þu konuda bir sentez yapmal›s›n›z:

- Hangi ö¤eler örne¤in ülke içinde ve ülke d›ß›nda eleßtirildi¤ini gösteriyor?

ABD, 1960’l› y›llarda gerçekten bir süpergüç ve bir modeldi; ama içeride ve d›ßar›da güçlüklerle karß›laß›yordu ve model olarak eleßtiriliyordu.

• Belgeleri aßa¤›daki ay›r›ma göre s›n›fland›r›n: - ABD’nin gücünü gösterenler (çok yüksek bir yaßam düzeyi, yaßam düzeyinin iyileßmesi, kaynaklar›n artmas› çekici ö¤elerdir);

- Zaaflara ve sorgulamaya verilen yan›tlar› gösterenler.

TAVS‹YELER

- Bu gücün s›n›rlar›n› gösterenler.

• Unutmay›n:

• Grafi¤i yorumlay›n: 1950’li y›llar›n sonuyla 1970’li y›llar›n baß› aras›nda büyük bir fark gözleniyorsa, bunun nedeni bu iki tarih aras›ndaki dönemde (1960’l› y›llar) önemli bir art›ß olmas›d›r. Bu ne tür bir art›ßt›r?

- 1945’ten beri, ABD bir süpergüçtür. Hem siyasal ve diplomatik, hem de askerî, ekonomik ve kültürel olanaklara sahiptir.

- Vietnam Savaß›’n›n ABD içinde ne gibi sonuçlar› olmußtur?

- Gezegenin her yan›nda varl›¤›n› hissettiriyor; ABD’yle ancak Sovyetler Birli¤i rekabet edebiliyordu.

- 1960’l› y›llarda ABD’yi kim yönetiyor?

- ABD bu konuma Bat› Avrupa’n›n zay›flamas›n›n ard›ndan kavußmußtur. Etraf›nda, korumas› alt›nda bulunmak isteyen ve onu örnek alan uluslardan olußan gerçek bir imparatorluk olußturmußtur.

- 1968 y›l›n›n önemini ortaya koyun.

- Bu süpergüce yönelik tehditler vard›r.

- Irk ay›r›mc›l›¤› ABD’yi d›ßar›ya nas›l gösteriyor? • Zamandizimden yararlan›n:

151

KONU

8 Sovyet modeli S avaß sonras›n›n Sovyet modeli, önce ekim 1917’de baßlayan Bolßevik Devrimi’ni izleyen y›llar boyunca ve ard›ndan 1930’larda Stalin döneminde olmak üzere iki aßamada olußturulmuß olan siyasal yap›lar›n mirasç›s›d›r. Stalin modeli, özgürlüklerin k›s›tlanmas› ve tek bir partinin, yani Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi’nin (SBKP) siyasal egemenli¤iyle ekonomi üzerinde uygulanan s›k› devlet denetimine dayan›yordu. Stalin’in diktatörlü¤ü savaß sonras› tüm siyasal yaßama damgas›n› vurdu. Sovyet modeli, Stalin’in 1953’te ölümünden sonra, halefleri taraf›ndan yetersizliklerin giderilebilmesi amac›yla bir tak›m de¤ißikliklere u¤rat›ld›. n Stalin döneminde Sovyet modelinin özellikleri nelerdir? n Bu model daha sonra neden ve nas›l evrilmißtir? 1991’de neden ortadan kalkm›ßt›r?

KONUNUN PLANI Harita: 1970’ler biterken SSCB ve dünya I. Stalin modeli (1945-1953) II. Stalincili¤in tasfiyesi ve reformlar (1953-1964) III. Brejnev’in Sovyetler Birli¤i (1964-1982) IV. Brejnev döneminde toplumsal dönüßümler V. Perestroika’dan komünizmin çöküßüne • Unutmayal›m • Belge incelemesi: 1945’ten 1949’a Do¤u Avrupa’da komünizmin yay›lmas› • Verilerle çal›ßma: SBKP’nin 20. Kongresi: Modelin evrilmesi mi, sorgulanmas› m›? 1941 Nazi Almanyas›’n›n SSCB’ye sald›rmas›

5 Mart 1953 Stalin’in ölümü

STAL‹N

1961 Gagarin, uzaydaki ilk insan

1991 Muhafazakâr komünist darbe girißiminin baßar›s›zl›¤a u¤ramas›

KRUÞÇEV

BREJNEV

GORBAÇOV perestroika

SSCB’nin sonu

EKONOM‹N‹N PLANLANMASI 1940 1947 So¤uk Savaß’›n baßlang›c›

152

1950

1960 1956 SBKP’nin Macaristan’da ç›kan 20. Kongresi ayaklanman›n bast›r›lmas›

1970 1968 "Prag Bahar›"

1980

1990 kas›m 1989 Berlin Duvar›’n›n y›k›lmas›

"Evrende zafer". Yuri Gagarin’in 12 Nisan 1961’de uzaya gönderilmesini kutlayan 1961 tarihli Sovyet afißi.

2

1

Rusya Cumhuriyeti Baßkan› Boris Yeltsin, Sovyetler Birli¤i Baßkan› Mihail Gorbaçov’u 23 A¤ustos 1991’de Rusya Parlamentosu kürsüsünden kovuyor.

153

1970’ler biterken SSCB ve dünya n 1970’li y›llar›n sonunda, Sovyet gücü co¤rafî olarak en geniß s›n›rlar›na ulaßm›ß bulunuyordu. Brejnev’in Sovyetler Birli¤i, 5 k›tadan 4’ünde birer etki alan›n› denetimi alt›nda bulunduruyordu: - Orta Avrupa ve Balkanlar (Sovyet modeline göre kurulan halk demokrasileri); - Orta Amerika (Nikaragua) ve Küba; - Asya’da Çin’le ilißkilerin 1960’ta kopmas›ndan sonra Sovyetler SSCB, ayr›ca Hindistan’la mükemmel ilißkiler içindeydi ve pekçok Ortado¤u ülkesi üzerinde önemli bir etkisi vard› (Suriye ve Güney Yemen). K›z›l Ordu, 1979 aral›¤›nda Afganistan’› ißgal etti; ancak 1980’lerin sonuna do¤ru kendilerine karß› zafer kazanan islamc›lar›n direnißiyle karß›laßt›;

N‹KARAGUA KÜBA

- Afrika’da Sovyet etkisi 1970’li y›llar boyunca h›zla ilerledi. Gine’de, Kongo’da, Cezayir’de ve Libya’da zaten etkisini hissettiren Sovyetler Birli¤i, siyah Afrika’da özellikle eski Frans›z sömürgelerine ve Güney Afrika’ya yerleßmeye baßlad›. Ayn› zamanda Küba birliklerinden de destek alarak, Portekiz’in sömürgeleri Mozambik ve Angola’da ba¤›ms›zl›k için savaßan gerillalar› destekliyor ve hareketlerini örgütlüyordu. n Bu co¤rafî yay›lma, Sovyet kalk›nma modelinin üçüncü dünya ülkelerindeki etkisini yans›t›r. Sovyetler Birli¤i’nden bu ülkelere gönderilen askerî dan›ßmanlar, teknisyenler ve mühendisler devasa kamu ßirketleri kurdular. ‹ddial› kalk›nma programlar›, planl› ekonomi ve topraklar›n devletleßtirilmesi ilkelerine dayan›yordu. Siyasal alanda ise, Sovyetler Birli¤i’nin ya da Çin’in (Kamboçya ve Arnavutluk) etki alan›na giren sosyalist devletlerin tümü tek parti rejimi ve diktatörlükle yönetiliyorlard›. Yaln›zca demokratik Hindistan bu alanda kayda de¤er bir istisna olußturuyordu; bunun en önemli nedenlerinden biri de Hindistan’›n komßusu ve bölgedeki rakibi Pakistan’a ABD taraf›ndan verilen destekti.

A t l a s O k y a n u s u

SSCB Sovyet modelini izleyen sosyalist devletler Güçlü ve etkili komünist partiler Di¤er sosyalist devletler SSCB ile dostluk ya da askerî ißbirli¤i anlaßmas› olan ülkeler Sovyet donanmas›na karasular›nda kolayl›k sa¤layan ülkeler

154

B ü y ü k

O k y a n u s

KUZEY KORE

Ç‹N MOÚOL‹STAN

V‹ETNAM KAMBOÇYA LAOS

B‹RMANYA

SSCB POLONYA DAC

ÇEKOSLOVAKYA

AFGAN‹STAN

MACAR‹STAN

FRANSA

H‹ND‹STAN

ROMANYA BULGAR‹STAN

‹TALYA YUGOSLAVYA ARNAVUTLUK SUR‹YE IRAK CEZAY‹R

H i n t

L‹BYA

O k y a n u s u GÜNEY YEMEN

MAL‹

G‹NEBISSAU G‹NE

ETYOPYA

BEN‹N

KONGO TANZANYA ANGOLA

MADAGASKAR

MOZAMB‹K

155

I. Stalin modeli (1945-1953) S

Ö

Z

L

Ü

K

* Hücre * Kulak’lardan ar›nd›rma * Gulag

A. Parti ve baßkan› Stalin

Belge 1 ve 2

n Komünist rejimin daha ilk y›l›nda, 1918’de, tek parti olarak kurulan ve daha sonra Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi (SBKP) ad›n› alan Bolßevik partisi, Leninist anlay›ßa göre "proletaryan›n öncüsü" olacak ve onun ad›na ülkeyi yönetecekti. 1945’te Komünist Parti, 200.000’i maaßl› parti çal›ßan› olmak üzere yaklaß›k 6 milyon üyesi ile gerçek bir kitle örgütüydü. Hücreler*den ve ilçe, il ve halk cumhuriyeti komitelerinden olußan hiyerarßik teßkilat›yla tüm ülke topraklar›na ve kurumlara yay›lm›ßt›. n ‹lke olarak, Parti’nin en üst organ› Kongre’ydi; Kongre delegeleri taraf›ndan seçilen Merkez Komitesi, Parti’nin siyasetini yönetiyordu; Merkez Komitesi taraf›ndan seçilen Siyasî Büro (ya da Politburo) yürütme gücünün baß›nda bulunuyordu. Ancak, 1930’lar›n sonlar›ndan itibaren Stalin, 1920’lerin baß›nda Lenin taraf›ndan belirlenmiß olan bu ißleyiß kurallar›nda önemli de¤ißiklikler yapt›. 1939 ile 1952 aras›nda Parti Kongresi hiç toplanmad›; Merkez Komitesi ise yaln›zca iki kez, 1945’te ve 1962’de göreve ça¤r›ld›.

B‹YOGRAF‹ 1

"Stalin" ad›yla tan›nan Yosip Visaryonoviç Cugaßvili (1879-1953) Yoksul bir ailenin çocu¤u olarak Gürcistan’da do¤an Stalin, gençken girdi¤i papaz okulundan devrimci militanlara kat›lmak üzere ayr›ld›. Komünist Parti bünyesinde önce Uluslar komiserli¤i yapt› ve 1922’de Parti genel sekreteri oldu. 1928’den itibaren Sovyetler Birli¤i’ni tek baß›na yönetmeye baßlad› ve tüm rakiplerini ortadan kald›rd›. Sovyetler Birli¤i’nin müttefiklerin yan›nda Nazi Almanyas›’na karß› kazand›¤› zafer, uluslararas› alanda Stalin’in prestijini artt›rd›. "Amerikan emperyalizmi"ni suçlayarak, 1945’ten sonra Orta ve Do¤u Avrupa ülkelerine komünizmi dayatt›. Yaßam›n›n sonlar›na do¤ru, tüm dünyadaki komünistler taraf›ndan "putlaßt›r›lm›ßt›". Ölümünden sonra (5 Mart 1953) Nikita Krußçev, Stalin’in ißledi¤i suçlar› aç›klad›. Stalin, kendisiyle ayn› fikirde olmayanlara karß› bask› uygulanmas›n› sa¤layan "halk düßman›" kavram›n›n babas› oldu.

156

n Stalin, Parti genel sekreterli¤i, baßbakanl›k ve K›z›l Ordu komutanl›¤› görevlerini kendi ßahs›nda bir araya toplam›ßt›. Rakiplerinin tümünü 1930’lu y›llarda Moskova davalar› s›ras›nda ortadan kald›rd›ktan ve en önemli rakibi Lev Troçki’yi 1940’ta Meksika’da öldürttükten sonra, gerçek bir diktatörlük kurmußtu. 70. yaßgünü, 1949’da Sovyetler Birli¤i’nde ve dünyadaki di¤er komünist partilerde ç›lg›nca sevgi gösterileriyle kutland›. Yaßl›l›¤›nda, giderek artan bir kußkuculukla inzivaya çekilen Stalin, ülkeyi sad›k birkaç yard›mc›s› (Beria, Malenkov, Krußçev) ile birlikte ve en ücra kößelere kadar varl›¤›n› hissettiren bir siyasî polis teßkilat›n›n deste¤iyle yönetti.

B. Sovyetler Birli¤i: Totaliter bir rejim

Belge 3, 4 ve 5

n Savaßtan sonra, Stalin’in Sovyetler Birli¤i hâlâ totaliter bir rejimdi. Tek parti diktatörlü¤üne ek olarak, bir de tüm toplum Parti teßkilat› taraf›ndan kußat›lm›ßt›. Her birey gözetleniyor ve denetleniyordu. Bütün totaliter rejimler gibi, Stalin rejimi de büyük ölçekli bir polis bask›s›na ve zihinlerin ideolojik aç›dan denetlenmesine dayan›yordu. 1930’lu y›llar›n büyük toplumsal çalkant›lar› (topraklar›n zorla devletleßtirilmesi ve "kulak"lardan ar›nd›rma*, 1937-1938’deki Büyük Terör) sonunda, iki milyona yak›n insan kendini Gulag* kamplar›nda bulmußtu. n 1940’l› y›llarda, o zamanlar etkinliklerinin doruk noktas›nda bulunan toplama kamplar›ndaki mahkumlar›n kategorileri ço¤ald›. Nazilerle ißbirli¤i yapmakla suçlanan Volga Almanlar›, K›r›m Tatarlar›, Çeçenler, ülkelerinin sovyetleßtirilmesine direnen Balt›k "milliyetçileri"... Gulag›n ekonomik ißlevi, Sibirya ve Kuzey bölgesindeki topraklar›n de¤erlendirilmesi aç›s›ndan son derece önemliydi. Büyük ßantiyelerde (Don ve Volga Irmaklar› aras›ndaki Stalin Kanal›, Kolima’daki alt›n madenleri) çal›ßan ißgücünün çekirde¤ini tutuklular olußturuyordu. Stalin dönemi boyunca milyonlarca tutuklu, Gulagdaya so¤uktan, açl›ktan, yorgunluktan, bak›ms›zl›ktan ya da ensesine s›k›lan bir kurßunla öldürüldü. n 1947’den itibaren, iki düßman blo¤a ayr›lan dünyada zihinler üzerindeki denetim yo¤unlaßt›. "Bat›’n›n çürümüßlü¤ü"nün sözde etkilerini taß›yan her türlü esere karß› geniß bir ideolojik sald›r› baßlat›ld›. Rejim, resmî bir edebiyat ve bir tür propaganda sanat› dayat›yordu. "Kozmopolitli¤in" eleßtirisi, 1953 y›l›n›n baßlar›nda "Beyaz gömlekliler komplosu"nun bast›r›lmas›yla doruk noktas›na erißen bir Yahudi düßmanl›¤›na dönüßtü: Kremlin’in Yahudi doktorlar›, haks›z yere Stalin’i öldürmeye teßebbüs etmekle suçlanarak tutukland›lar. Ülkeyi yeni bir "Büyük Terör"den ancak diktatörün ölümü (5 Mart 1953) kurtarabildi.

KOMÜN‹ST PART‹ (Gerçek iktidar) Genel Sekreter

SOVYETLER B‹RL‹Ú‹ = DEVLET (Görünürdeki iktidar)

Politburo

Prezidyum

Bakanlar Kurulu

Tutuklu (milyon) 2,4 2,2 2

Yüksek Sovyet

Merkez Komitesi

SOVYET HALKI

Parti Kongresi

1,8 1,6

Birlik Sovyeti

Halklar Sovyeti

1,4 1,2

‹l Konferanslar›

‹lçe Konferanslar›

Adaylar›n belirlenmesi

1 Halk Cumhuriyetleri Kongreleri

Federe Cumhuriyet Yüksek Sovyeti Parti taraf›ndan

Taban Örgütleri

2

0,6 0,4

belirlenen

‹l Sovyeti

tek adaylar›

0,2 0

do¤rudan ve gizli oyla

‹lçe Sovyeti

seçer Kent veya Köy Konferanslar›

‹kinci Dünya Savaß›

0,8

Kent veya Köy Sovyeti

Üyelikler

Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi ve devlet yönetiminin örgütlenmesi. Sovyetler Birli¤i’nde iktidar gerçekte kimin elindeydi?

4

1934

1938

1942

1946

1950

1954

Kaynak: N. Werth, "Gulag: les vrais chiffres", L’Histoire, eylül 1993.

3

Stalin döneminde Gulag’da bulunan tutuklu say›s›. 1. ‹kinci Dünya Savaß› s›ras›nda Gulag’da bulunan tutuklu say›s›ndaki azalma nas›l aç›klanabilir? 2. Sovyet toplama kamplar› sistemi doruk noktas›na ne zaman erißmißtir?

Stalin’i yüceltmek için haz›rlanm›ß bir propaganda afißi (1950). "Komünizme do¤ru, yolumuza devam ediyoruz."

5

1930’lara ait ender Gulag foto¤raflar›ndan biri: Tutuklular Beyaz Deniz ile Onega Gölü aras›nda kanal kaz›yor.

157

A N A H T A R S Ö Z C Ü K • PLANLI EKONOM‹ Devlet taraf›ndan denetlenen ekonomi. Üretim ve ticaret, bir devlet kurulußu olan Gosplan taraf›ndan yönetilir. Gosplan halk›n ihtiyaçlar›n› bürokratik bir biçimde belirler ve genellikle 5 y›l için saptanan planlar çerçevesinde yap›lacak olan üretimi öngörür.

S * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Beß y›ll›k plan Kolhoz Halk demokrasileri Troçkistler

C. Ekonomik bir model: Beß y›ll›k planlar ve sanayileßme

Belge 3 ve 5

n Sovyetler Birli¤i’nde 1930’lu y›llar›n baß›ndan itibaren planl› bir ekonomi* pazar ekonomisinin yerini ald›. Beß y›ll›k planlar* (1928-1932, 1933-1937, 1938-1942), tüketim maddeleri üretimine yönelik hafif sanayinin zarar›na olacak biçimde, ülkenin ekonomik ve askerî ba¤›ms›zl›¤› aç›s›ndan temel kabul edilen a¤›r sanayinin gelißimine önem verdi. Asl›nda halk› ma¤dur eden bu yönelim, ‹kinci Dünya Savaß›’n›n yaratt›¤› ortamda hakl› ç›karak, sanayi donan›m›n› savaß çabas›n› desteklemek üzere dönüßtürmeyi baßaran Sovyetler Birli¤i’ni kurtard›. n Savaß Sovyetler Birli¤i’ne 26 milyon kay›p verdirdi. 4. Beß y›ll›k plan›n (1946-1950) hedefi de yerle bir olmuß ülkeyi yeniden inßa etmek oldu. Bu plan da öncekilerle ayn› do¤rultuda haz›rlanm›ßt›. Maliyeti çok yüksek yat›r›mlar, a¤›r sanayi ve altyap›ya verilen mutlak öncelik, gündelik yaßam› pek de o kadar iyileßmeyen halk› tüketiyordu. Muazzam metalürji tesisleri ve devasa hidroelektrik santralleri, so¤uk savaß döneminde Sovyetler Birli¤i’ni dünyan›n ikinci büyük askerî ve s›naî gücü haline getirdi.

D. Stalin döneminde Sovyet toplumu

Belge 3

n Sovyetler Birli¤i, 1949 y›l›ndan beri atom bombas›na sahipti, ancak halk›n ihtiyaç duydu¤u konut ve malzemenin sa¤lanmas› ile ilgili sorunlar› çözemiyordu. Ma¤azalar›n önünde olußan kuyruklar, sefalet içindeki banliyölerde üstüste yaßam, günde 1012 saat çal›ßma, Sovyet halk›n›n kentlerde yaßayan yaklaß›k %40’›n›n kaderi olmußtu. n Ancak, yaßam k›rsal kesimde daha da güçtü. Topraklar›n 1929’dan itibaren zorla devletleßtirilmesi, Sovyet tar›m›n› uzun süre olumsuz yönde etkiledi. Tah›l üretiminde 1913 y›l› düzeyine ancak 1939’da yeniden ulaß›labildi. Kußkusuz, yetkililerin bak›ß aç›s›na göre esas hedefe erißilmißti: Kolhoz uygulamas› çerçevesinde, köylüler mahsullerini devletin belirledi¤i düßük fiyatlarla satmaya zorlan›yor, devlet de böylelikle kentlerde ve sanayi sektöründe çal›ßan ißgücünü çok az harcama yaparak besleyebiliyordu. Ancak tar›msal üretim üzerinden yap›lan bu zorunlu kesintiler her türlü ilerlemenin önünü kesiyordu. Köylüyle topra¤› aras›ndaki ba¤ kopar›ld›¤›ndan, kolhoz ißçisi "kollektif" tarlalarda ißi savsakl›yor ve tüm enerjisini yetkililer taraf›ndan hoßgörülen kendi küçük topra¤›na sakl›yordu. Köylülerden en dinamik ve en girißimci olanlar›, devletleßtirilen köyleri yavaß yavaß boßalt›yorlard›. 1946-1947’de, Rusya’n›n bat› bölgelerinde büyük bir k›tl›k baßgösterdi. Tar›m alan›nda yaßanan sorunlar, gündelik yaßam ve ekonomiyi giderek daha derinden etkiliyordu.

E. Hayranl›k uyand›ran ve yerilen bir model

Belge 1, 4 ve 6

n 1950’lilerin baß›nda Stalin’in Sovyetler Birli¤i, kat› ve a¤›r bir model içinde donmußa benziyordu. Bir yandan gerçek bir siyasal yaßam›n yoklu¤u, tüm iktidar›n tek bir kißide toplanmas›, Plan’a ba¤nazca ba¤l›l›k, di¤er yandan da yaßam koßullar›n›n vasatl›¤›, k›rsal kesimde yaßanan sefalet, yabanc›lar›n d›ßlanmas› bu modelin baßl›ca özelliklerini olußturuyordu. Okulda, bas›nda, radyoda hep ayn› konular ißleniyordu. 19411945 savaß›, Rus geleneklerinin övgüyle yüceltilmesine zemin haz›rlam›ßt›. Bedeli çok yüksek olan ve Stalin’in baßar› hanesine yaz›lan zafer, Büyük Þef’e duyulan sevgideki gerçek pay›n› ve onun Rus halk›n›n dehas›yla özdeßleßtirilmesini aç›kl›yordu.

1

Sa¤l›¤›na, Stalin.

Pablo Picasso imzal› resim, kas›m 1949.

158

n Bu model, Sovyetler Birli¤i d›ß›nda, Orta Avrupa’daki "halk cumhuriyetleri*"nde de uygulan›yordu. Ayr›ca, baßta Frans›z Komünist Partisi üye ve sempatizanlar› olmak üzere Bat› Avrupa’daki komünistlerin gözünde de s›n›rs›z bir hayranl›k uyand›r›yordu. Troçkistler*, de¤ißik yazarlar ve Sovyetler Birli¤i’nden kaçan Ruslar 1930’lu y›llardan beri bu rejimin totaliter niteli¤ini anlatmaya çal›ßm›ß olsalar da, her türlü eleßtiri hemen bast›r›l›yor, bu eleßtirileri yapanlar da "hitlero-troçkist" olmakla suçlan›yor ya da 1945’te Nazizme karß› zafer kazanan proletaryan›n anavatan›n› karalad›klar› gerekçesiyle "kitlelere" ihbar ediliyordu

2

1947’de Voroney bölgesinde baßgösteren açl›k.

SSCB Devlet Güvenlik Bakan›’n›n kolhozlar›n durumu hakk›nda baßbakan yard›mc›s›na gönderdi¤i rapor. Son derece gizli. SSCB Baßbakan Yard›mc›s› Yoldaß Malenkov’a. MGB1’nin sansür dairesi, köylülerin kolhozlar›n› terkettiklerinden söz eden 537 mektup [...] kaydetti: 23 Mart 1947. "[...] Burada açl›k var. Ekmek yok, patates 100 ruble. ‹nsanlar kaç›yorlar; nereye olursa. Kimse kolhozda kalmak istemiyor, çal›ßt›¤›m›z günler için hiçbir ßey alam›yoruz." 28 Mart 1947. "[...] Gußino’da insanlar aç, kukol [otlarla yap›lan bulamaç] yiyorlar. Bir ayd›r ekmek görmedik. Art›k dayanam›yoruz, tek çare gitmek. Baba gitti, nerede oldu¤unu bilmiyoruz. Dayanam›yoruz, herkes çekip gidiyor." 31 Mart 1947. "[...] Kolhozdan bir gram ekmek ya da patates alamad›k, ekmek almak için bütün hayvanlar›m›z› satt›k. Yaßam çok çetin. Pek çoklar› köyü terk etti." ‹mza: V. S. Abakumov, 8 May›s 1947. N. Werth ve G. Moullec, Rapports secrets soviétiques, 1921-1991 (Paris, 1994). 1. MGB: 1946’dan 1954’e kadar polis bask›s›n›n baßl›ca organ› olan Devlet Güvenlik Bakanl›¤›’n›n baß harfleri. Bu tarihten sonra MGB’nin yerini Devlet Güvenlik Komitesi (KGB) ald›

1. Bu raporun yazar› kimdir? Rapor kime gönderilmißtir? 2. Bu mektuplar SSCB’deki durumu nas›l betimliyor? 3. Sansür dairesi bu mektuplar› neden al›koyuyor?

3

Çelik ‹ßçileri, Aleksandr Deneyka imzal› tablo, 1957.

4

"Sovyet modeli"ni suçlayan birkaç eser.

1936 : ‹hanete U¤rayan Devrim: Sovyetler Birli¤i Nedir ve Nereye Gidiyor?, Leon Troçki [Komünist yönetici. Komünist Parti’den ve SSCB’den kovuldu, Stalin’in emriyle 1940’ta öldürüldü] 1938 : Þaß›rt›c› Yalanlar Diyar›nda, Ante Ciliga [Yugoslav Troçkist. Beß y›l boyunca bir toplama kamp›nda tutuklu kald›] 1945 : S›f›r ve Sonsuzluk, Arthur Koestler [Kitaplar›n› ‹ngilizce yay›nlayan mülteci Macar yazar›] 1948 : 1984, George Orwell [Troçkist ‹ngiliz yazar›. ‹spanyol iç savaß›nda faßizme karß› çarp›ßt›] 1962 : Ivan Denisoviç’in Bir Günü, Aleksandr Solzenitsin [Rus yazar›. 1918’de do¤du, Stalin döneminde bir toplama kamp›nda tutuklu kald›, 1970’de Nobel bar›ß ödülünü ald›. Daha sonra, komünizmin çöküßüne kadar kalaca¤› Bat›’ya iltica etti]

1. Bu yazarlar›n ço¤unun siyasal e¤ilimi nedir? 2. Lev Troçki, 1917 Devrimi’nde oynad›¤› rol, Stalin’le ilißkileri ve öldürülmesi ile ilgili bilgi toplay›n.

5

Resmî istatistiklere göre SSCB’de y›ll›k üretimin gelißimi.

Kömür (milyon ton) Elektrik (milyar kWs) Petrol (milyon ton) Çelik (milyon ton) Pamuklu kumaß (milyon metre) Ayakkab› (milyon çift) Buzdolab› (adet) Televizyon (adet)

1940 165,9 48,3 31,1 18,3 3.900 211 -

6 1945 149,3 43,2 19,4 12,3 1.617 63 -

1950 261,1 91,2 35,4 25,4 3.899 203,4 1.500 11.900

Kaynak: J. Ellenstein, Histoire de l’URSS (Paris, 1975).

Viktor Kravçenko, 1949. ABD’ye iltica eden eski bir üst düzey Sovyet bürokrat› olan Kravçenko, açl›klardan ve toplama kamplar›ndan söz ederek Sovyet rejimini suçlayan I chose freedom (Özgürlü¤ü Seçtim) adl› kitab›n yazar›d›r. Fransa’da ç›kan komünist Les Lettres françaises dergisinin, yazd›klar›n› düzmece olarak nitelemesi üzerine, iftira davas› açt› ve kazand›. Bugün onun tan›kl›¤›n›n gerçe¤e uygun oldu¤unu biliyoruz.

159

II. Stalincili¤in tasfiyesi ve reformlar (1953-1964) A N A H T A R S Ö Z C Ü K • NOMENKLATURA Sovyet sisteminde en önemli idarî görevlerin listesi (Merkez Komite, Parti’nin bölge komiteleri, vs.). Daha geniß kapsaml› kullan›lan nomenklatura sözcü¤ü, ayn› zamanda adlar› bu listelerde yer alan ayr›cal›kl›lar s›n›f›n› da belirtir.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* "Bâkir topraklar" * Sosyalist cephe * Yekpâre model

B‹YOGRAF‹ 1

Nikita Sergeyeviç Krußçev (1894-1971) 1938’de Stalin taraf›ndan Ukrayna Komünist Partisi genel sekreterli¤ine atanan, ard›ndan da Parti’nin Moskova’daki yöneticileri aras›na kat›lan Krußçev, SBKP birinci sekreteri olarak 1953’te Stalin’in yerini ald›. Baßl›ca rakiplerini devre d›ß› b›rakarak, SBKP’nin 1956’da düzenlenen 20. Kongresi’nden sonra Stalincili¤in tasfiyesine yönelik bir politika baßlatt› ve nomenklatura’n›n tepkisine yol açt›. 1956’da Macaristan’da ç›kan ayaklanmay› kanl› bir biçimde bast›rd›. D›ß ilißkilerde benimsedi¤i "bar›ßç›l bir biçimde birarada yaßama" politikas›, girißti¤i ekonomik reformlar›n baßar›s›zl›¤› ve 1962 Küba krizi s›ras›nda Amerikal›lar karß›s›nda geri ad›m atmas›, Parti yönetim ayg›t›ndaki gücünü zay›flatt›. 1964’te, ayr›cal›klar› yürütülmekte olan reformlar nedeniyle tehlikeye düßen nomenklatura taraf›ndan tüm görevlerinden al›nd›.

160

A. Krußçev: Stalincili¤in tasfiyesi ve s›n›rlar›

Belge 1, 2 ve 3

n 5 Mart 1953’te Stalin’in ölümü bir dönemi kapatt›, ama Sovyet modelinin sonunu getirmedi. Sovyetler Birli¤i, birkaç y›l içinde totaliter bir düzenden otoriter bir polis düzenine geçti. Krußçev dönemi (1953-1964), hem Stalin totalitarizminin bitti¤i (bask›lar›n sonu, Stalincili¤in ölçülü tasfiyesi, milyonlarca tutuklunun serbest b›rak›lmas›), hem de "bakir topraklar*"›n fethi gibi son büyük seferberliklerin gerçekleßtirildi¤i dönem oldu. 1953’ten 1956’ya kadar, Stalin’in haleflerinin ortak tek bir endißesi vard›: Stalinci terörün herhangi bir biçimde geri gelmesine engel olmak. Stalin döneminde siyasî polis ßefi olan Beria’n›n 1953’te idam edilmesi ve mart 1953’ten ßubat 1955’e kadar hükümetin baß›nda Stalin’in yerini alan Malenkov’un a盤a al›nmas›n›n ard›ndan Krußçev, Kremlin’in yeni güçlü adam› oldu. n SBKP’nin 20. Kongresi’nde (ßubat 1956) Krußçev, Stalincilikten kopußu aç›kça dile getirdi. Bir ibadet nesnesi haline getirilißi bizzat kendisi taraf›ndan düzenlenen Stalin ile ilgili gizli bir raporu aç›klayarak, Stalincili¤in verdi¤i zararlar›n tüm sorumlulu¤unu Stalin’in ßahs›na yükledi. Krußçev böylece "gerçek anlamda Leninist" komünizmin ilkelerini kurtarmay› ve bütününde Parti’nin sorumlulu¤u meselesini ustal›kla atlatmay› amaçl›yordu. Sovyetler Birli¤i’nin d›ß politikas› olarak, so¤uk savaß yerine kapitalist dünyayla "bar›ßç›l bir biçimde birarada yaßama"y› benimsedi. Sosyalist cephe* içinde sosyalizme götüren pek çok yol olabilece¤ini kabul etti ve 1955’te Tito ile uzlaßt›. Sovyet modeli art›k yekpâre bir model* de¤ildi. n Bu yenilikler Polonya ve Macaristan’da büyük yank›lar uyand›rd›. 1956 ekiminde baßlayan geniß bir halk hareketi, Macaristan’da Stalinci komünist yöneticileri iktidar› b›rakmaya zorlad›. Bunu komünist rejimi devirmeye yönelik bir halk ayaklanmas› izledi. Sovyetler Birli¤i için böyle bir ßey kabul edilemezdi. Kas›m 1956’da Budapeßte ayaklanmas›n›n Sovyet tanklar› taraf›ndan kanl› bir biçimde bast›r›lmas›, Sovyet modelinin uydu ülkelerce sorgulanmas›n›n cezas›z kalmayaca¤›n› ortaya koydu. Bunun üzerine, Bat›’daki komünizm yanl›s› ayd›nlar Sovyet modeliyle aralar›na mesafe koymaya baßlad›lar.

B. "Amerika’y› yakalamak ve geçmek"

Belge 4

n Krußçev için Stalincili¤in tasfiyesi ayn› zamanda pek etkili olmayan ekonomik sistemin de de¤ißtirilmesi anlam›na geliyordu. May›s 1956’da "Amerika’y› yakalamak ve geçmek" slogan›n› ortaya att›. Komünizm ancak bolluk sa¤layarak galip gelebilirdi. 1959’da baßlat›lan yeni beß y›ll›k plan, o güne kadar ihmal edilmiß olan tüketim, konut ve tar›m sanayilerini ön plana ç›kard›. Halk›n yaßam koßullar› iyileßtirildi: Emeklilik yaß› geri çekildi (erkekler için 60, kad›nlar için 55), haftal›k çal›ßma süresi 48 saatten 42 saate düßürüldü, yeni konutlar inßa edildi. On milyonlarca Sovyet vatandaß› için gündelik hayat art›k daha kolayd›. n Bakir topraklar›n de¤erlendirilmesi gibi girißimler ise, ne ortam›n sertli¤ini ne de beß y›ll›k plan›n bürokratik a¤›rl›¤›n› hesaba katm›ßlard›; baßar›s›zl›¤a u¤rad›lar. Buna karß›l›k, Sovyetler uzay›n fethinde çok büyük baßar›lara imza att›lar: 1957’de ilk yapay uydu Sputnik f›rlat›ld›; 1961’de Yuri Gagarin uzaya gönderilen ilk insan oldu. n Yine de, bu baßar› Krußçev’i güçlü nomenklatura*n›n düßmanl›¤›ndan kurtaramad›. Ne de olsa bunlar›n ayr›cal›klar›, siyasal sistemi yerinden yönetime do¤ru kayd›rmay› ve demokratikleßtirmeyi hedefleyen reformlarla sorgulanmaya baßlam›ßt›. 1964 ekiminde, Küba krizi ile iyice zay›flam›ß olan Krußçev, Parti’nin kollektif yönetiminde yer alan di¤er arkadaßlar› taraf›ndan tüm görevlerinden al›nd›.

Dolores Ibarruri (‹spanya) Ulbricht (DAC)

2

Çvenkov (SSCB)

Grotewohl (DAC)

Nenni (‹talya)

Rakosi (Macaristan)

Duclos (Fransa)

Togliatti (‹talya)

Bulganin (SSCB)

Gottwald (Çekoslavakya)

Voroßhilov (SSCB) Molotov (SSCB)

Krußçev (SSCB) Malenkov (SSCB)

Saburov (SSCB) Beria (SSCB)

Ju Enlay (Çin)

8 Mart 1953’te Stalin’in cenazesine kat›lan çeßitli ülkelerden komünist yöneticiler, Lenin’in mozolesinin üzerinde bulunan kürsüde. 1. Stalin’in cenazesinde hangi "halk cumhuriyetleri" temsil ediliyor? 2. Hangi bat›l› partiler temsil ediliyor?

Budapeßte’de ßiddet. Macaristan’daki ayaklanman›n kas›m 1956’da K›z›l Ordu taraf›ndan bast›r›lmas› s›ras›nda binlerce kißi öldü.

3

4

Moskova’da yeni mahalleler. Stalin döneminde tümüyle ihmal edilen konut inßaat›, Krußçev döneminde önemli bir at›l›m yapt›. Kentsel imar alan›, on y›lda %80 oran›nda büyüdü.

Krußçev döneminde Sovyet halk›n›n gündelik yaßam›nda ne gibi iyileßmeler olmußtur?

161

III. Brejnev’in Sovyetler Birli¤i (1964-1982) S

Ö

Z

L

Ü

K

* Bürokrasi * Askerî sanayi

B‹YOGRAF‹ 1

Leonid ‹liç Brejnev (1906-1982) Bir ißçi ailesinin çocu¤u olarak dünyaya gelen ve 1931’de Komünist Parti’ye üye olan Leonid Brejnev, siyasal kariyerlerine 1930’lar›n ikinci yar›s›nda "eski tüfek Bolßevikler"in ortadan kald›r›lmas›yla baßlayan "s›n›f atlam›ß ißçiler" kußa¤›n›n tipik bir temsilcisidir. ‹kinci Dünya Savaß› s›ras›nda siyasî komiser, 1950’de de Moldavya Komünist Partisi birinci sekreteri olan Brejnev, SBKP’nin 1956’daki 20. Kongresi’nden sonra Politburo yedek üyeli¤ine getirildi. 1964 ekiminde, SBKP birinci sekreteri olarak Krußçev’in yerine geçti. Yaßl›l›¤›nda alay konusu edilecek biçimde bir ibadet nesnesi haline getirilerek madalyalara ve ünvanlara olan tutkusunu besleme olana¤› buldu: Yedi kez Lenin nißan›, üç kez de Sovyetler Birli¤i Kahraman› ünvan› ald›ktan sonra, kendisine mareßallik rütbesi verildi. SSCB, 1979’da Brejnev yönetiminde Afganistan’› ißgal etti. ‹çeride ise, Brejnev dönemi bir hareketsizlik ve ekonomik durgunluk dönemi oldu.

162

A. Siyasal muhafazakârl›k ve nomenklaturan›n zaferi

Belge 4

n 1964’de Sovyet nomenklaturas› Krußçev’i iktidardan uzaklaßt›rmay› baßard›. Onun yerine geçen yönetim heyetinde Parti genel sekreteri olan Leonid Brejnev, h›zla çal›ßma arkadaßlar› üzerinde bir üstünlük kurdu. Ancak, sahip oldu¤u geniß yetkilere ra¤men Brejnev, Stalin gibi mutlak bir diktatör de¤ildi. Onun arac›l›¤›yla, iktidar› Parti bürokrasisi elinde bulunduruyordu. Siyasal personelin yaßl›l›¤› ve hareketsizli¤i, Brejnev döneminde (1960’l› y›llar›n ortalar›ndan 1980’li y›llar›n ortalar›na kadar) yaßanan durgunlu¤un (zastoy) simgesi oldu. Sovyet modeli yenilik yapmay› baßaramayacak gibi görünüyordu. n Yasal tek parti olan Komünist Parti hâlâ siyasal yaßam›n temel yap›s›n› olußturuyordu. Parti üyelerinin say›s› 1965’ten 1980’e kadar artmaya devam etti ve 1980’li y›llar›n baß›nda 17 milyona ulaßt›. Parti kart›n›n diploma almaya yarayan, kariyer sahibi olmay› kolaylaßt›ran bir "tamamlay›c› ö¤e" olma özelli¤i giderek önem kazan›yor, buna karß›l›k kart sahiplerinden çok küçük bir karß›l›k bekleniyordu: "Oyunun kurallar›na" sayg› göstermek. En temel kural ise, resmî siyasal söylemle olumsuzluk, yolsuzluk, bireysel ç›karlar›n toplum ç›karlar›na bask›n gelmesi gibi özellikleri olan gündelik "gerçek sosyalizm" aras›ndaki z›tl›klara göz yummakt›.

B. Ekonomik reformun imkâns›zl›¤›

Belge 2, 3 ve 4

n 1950’li y›llar›n sonlar›nda Krußçev, Sovyet ekonomisi için devasa hedefler belirlemißti: 1980’lerde sosyalizmden komünizme (herkese ihtiyac› kadar verilmesi) geçmek ve Amerikan ekonomisini geçmek. 1964’te iktidara gelen yeni ekip ise daha alçakgönüllü ekonomik hedefler gösteriyordu: "‹leri sosyalizm" çerçevesinde 1966’dan 1985’e kadar birbirini izleyen beß y›ll›k planlarda, komünizme geçiß uzak bir gelece¤e ertelenmißti ve gerçekçilik hakimdi. n Sovyet ekonomisinin düßük gelirlili¤iyle mücadele etmeyi amaçlayan Sovyet yöneticileri, 1965’te ßirketlerde bir reform baßlatt›lar. Bu reform, ißletme yönetiminde çal›ßanlar›n iße ilgisini artt›rmak, özerklik kazand›rmak ve kâr elde etmeye yönelik üretim yapmak gibi ölçütlerin benimsenmesini öngörüyordu. Ancak bu girißim, ma¤azalar bomboß dururken kendilerine verilen primlere pek ilgi göstermeyen ißçilerin edilginli¤i ve teknik yönetim lehine iktidar›n› kaybetmekten korkan Parti bürokrasi*sinin engelleme takti¤i yüzünden k›sa sürede çamura sapland›. n Tüm dünyay› etkileyen ekonomik krizin baßlamas›n›n hemen ard›ndan, 10. Beß y›ll›k plan (1976-1980) devreye sokuldu. Bu kez askerî sanayi* ve Sibirya’daki son derece geniß do¤al kaynaklar›n ißlenmesi öncelik kazand›. Bu seçim, Sovyetler Birli¤i’ni halk›n yaßam düzeyini belirli bir seviyede tutabilmek için hammadde ihraç etmeye itti; ancak 1970’li y›llar›n ortalar›nda ortaya ç›kan ciddî sorunlar› çözme yolunda pek bir ßey yap›lmad›. n Bu sorunlar büyüme h›z›nda ani bir düßüße, verimlilik kazançlar›n›n azalmas›na ve yat›r›mlar›n neredeyse durmas›na yol açt›. Sovyet ekonomisini tökezleten pek çok zorluk vard›: -

öngörülen ortalama insan ömründe uzaman›n durmas› ve k›salman›n baßlamas›; uzakl›k nedeniyle maliyet art›ß›na neden olan Sibirya madenlerinin ißlenmesi; yat›r›mlar›n durmas› nedeniyle, donan›mlar›n eskimesi; askerî harcamalar›n artmas› (ABD ile silahlanma yar›ß›); çal›ßma hayat›n›n düzene sokulamamas›.

7 Kas›m 1977’de, Moskova’daki 2 K›z›l Meydan’da Ekim Devrimi’nin 60. y›ldönümünü kutlamak için düzenlenen füze geçidi. K›z›l Meydan’da her y›l baßka hangi nedenle geçit töreni düzenleniyordu?

3

Sovyet vatandaßlar› taraf›ndan anlat›lan bir f›kra.

Bu metin, iki y›l boyunca (1972 eylülünden 1974 eylülüne kadar) kollektif bir binada kalarak Sovyet vatandaßlar›n›n gündelik yaßams›n› paylaßan ve "gerçek sosyalizm"le tan›ßan iki Frans›z gazeteci taraf›ndan yaz›lm›ßt›r. Fransa’ya döndüklerinde, bu gazeteciler Frans›z Komünist Partisi’nden ayr›ld›lar. Devrim s›ras›nda bir tren Rusya topraklar›nda yol almaktad›r. Aniden durur. Makinist telaß içinde koßarak bir vagona girer: "Yoldaß Vladimir ‹liç, Beyazlar demiryolunu sabote etmißler, tren ilerleyemiyor, ne yapaca¤›z?" Lenin so¤ukkanl›l›¤›n› koruyarak kollar›n› s›var: "Haydi yoldaßlar, herkes iß baß›na, kazma küre¤i kap›p demiryolunu hep birlikte tamir edelim." Herkes ßark› söyleyerek iße koyulur ve k›sa bir süre sonra tren yeniden yola ç›kar. Günler ve geceler boyu yol ald›ktan sonra tren ›ss›z bir yerde yeniden durur. Beti benzi atm›ß olan makinist koßarak bir vagona girer: "Yoldaß Yosif Visaryonoviç, demiryolu kesilmiß, karß›-devrimciler buradan geçmißler, ne yapmal›?" Stalin hiç tereddüt etmeden yan›tlar: "Aram›zda hainler var, yolcular›n yar›s› hemen kurßuna dizilsin; geri kalanlara gelince, üzerlerine birer çizgili üniforma geçirin, çal›ßmaya koyulsunlar, demiryolu yeniden inßa edilinceye kadar da ißi b›rakmas›nlar." Söyledikleri hemen yap›l›r. Tren yeniden hareket eder. Stepleri geçerken makinist yine raylar›n kesilmiß oldu¤unu görür. Bu kez, diye düßünür, dakikalar›m say›l›, ama ne olursa olsun haber vermeli... So¤uk terler dökerek bir vagona girer: "Yoldaß Nikita Sergeyeviç, Devrim düßmanlar›n›n hepsi ölmemiß. Tren yolunu yine sabote etmißler, yolumuza devam edemiyoruz! - Endißelenecek bir ßey yok, yoldaß makinist. Arkada b›rakt›¤›m›z raylar› alal›m, önümüze dößeyelim, böyle yaparsak herßeye ra¤men ilerleyebiliriz." Böylece, kilometreler boyunca arkadaki raylar kald›r›l›r, öne dößenir ve tren ilerlemeye devam eder. Ama bir süre sonra makinist korkunç bir g›c›rt›yla fren yaparak treni durdurur; korkudan donmuß vaziyette bir vagona girer: "Yoldaß Leonid ‹liç, bana inanmayacaks›n›z ama emin olun do¤ru söylüyorum. Sovyet karß›tlar› ve emperyalistler yine yolu kestiler. Ne yapal›m?" - Bu çok can s›k›c› bir durum, diye yan›tlar Brejnev, ama bir çare bulabiliriz. Tüm kompart›manlar›n perdelerini indirin ve arada bir vagonlar› sallay›n, böylece herkes ilerledi¤imizi sans›n..."

4

1970’lerde Bat› Avrupa gözüyle Sovyet ekonomik modeli.

Sovyetler Birli¤i’nin sanayi alan›nda elde etti¤i baßar›lar, ‹kinci Dünya Savaß›’n›n ertesinde ekonomik bak›mdan zay›f pek çok ülkenin kendi ekonomik sorunlar›n› çözmek için denedikleri çözümler konusunda tart›ß›lmaz biçimde etkili oldu. Bu etki, 1945 zaferinden sonra Sovyetler Birli¤i’ne özgü örgütlenme ve kalk›nma biçimleri Avrupa’daki halk demokrasilerine yay›ld›kça daha da artt›. Çin, Kuzey Vietnam, Kuzey Kore ya da Arnavutluk gibi ülkelerde, Sovyetler Birli¤i taraf›ndan elde edilen sonuçlar›n etkisi özellikle güçlüydü, çünkü bu ülkelerde t›pk› SSCB’de oldu¤u gibi Marksizm-Leninizme sahip ç›kan komünist partiler iktidara gelmißti. Ancak bu etki, Marksizm-Leninizmin hükümetler taraf›ndan reddedildi¤i ve özel sermayenin varl›¤›n› sürdürmeye devam etti¤i ülkelerde de hissedildi. Örne¤in Nehru’nun ve ‹ndra Gandi’nin Hindistan’›nda ve bir ölçüde Nas›r’›n M›s›r’›nda durum böyledir. Sovyet deneyimi bu ülkeler için bir "ekonomik model" olußturmaktad›r. Esas olarak ak›lda tutulan özellikleri ßunlard›r: sanayinin az çok önemli bir bölümünün devletleßtirilmesi, planlama, yat›r›m gayretinin "anahtar sektörler" olarak kabul edilen baz› sektörlerde yo¤unlaßmas›, son derece "modern" bir teknolojinin kullan›lmas›, yat›r›mlar›n temel olarak devlet bütçesi kullan›larak gerçekleßtirilmesi, d›ß ticaretin devlet tekelinde bulunmas› ya da devlet taraf›ndan denetlenmesi. Sovyet ekonomik deneyimini basit bir "model" olarak alan ülkelerde elde edilen sonuçlar beklenene uygun olmam›ßt›r. Bu ülkelerden hiçbiri gerçek anlamda sanayileßemedi. Ancak "Sovyet modeli"nin bugün üçüncü dünyada, hatta hükümetlerin Marksizm-Leninizmi beinsemedi¤i ülkelerde bile hâlâ önemli bir rol oynad›¤› kesindir. Charles Bettelheim [iktisatç›], Le Monde, 8 Kas›m 1977.

1. O dönemde Sovyet ekonomisi hangi tür ülkelerde "model" al›n›yordu? Sovyet ekonomisinin özellikle hangi yönleri uygulamaya geçiriliyordu? 2. Bu metinde Sovyet modeline karß› nas›l bir tepki göze çarp›yor?

Aktaranlar N. ve J. Kehayan, Rue du prolétaire rouge (Paris, 1978).

163

IV. Brejnev döneminde toplumsal dönüßümler A N A H T A R S Ö Z C Ü K • MARKS‹ZM-LEN‹N‹ZM Karl Marx (1818-1883) ve Lenin (1870-1924)’in siyasal, felsefî, ekonomik ve toplumsal doktrini; SSCB ve tüm sosyalist ülkelerin baßl›baß›na bir bilim dal› olarak ö¤retilen resmî ideolojisi. S›n›f çat›ßmas›n› tarihin itici gücü olarak gören bu doktrin, ateizm, proletarya diktatörlü¤ü ve komünist partinin merkezî rolü gibi kavramlar etraf›nda yap›lan›r.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* KGB * Intelligentsia * Muhalif

A. Demografik dönüßümler

n Brejnev dönemini simgeleyen siyasal hareketsizli¤in arkas›nda, Sovyet toplumu derin dönüßümler geçiriyordu. En önemli gelißme, nüfus art›ß›n›n yavaßlamas›yd›. Do¤um oran› gözle görülür bir biçimde düßmüßtü (% 25’ten % 17’ye), ancak bölgeler aras›nda bir eßitsizlik söz konusuydu. Orta Asya cumhuriyetlerindeki Müslüman halklar›n nüfus art›ß h›z› ortalaman›n çok üzerindeydi. Bu topluluklar, 1959’da Sovyet halk›n›n % 11’ini olußtururken, 1979’da % 16’s›n› olußturuyorlard›. Bu son derece çelißkili nüfus hareketleri, Sovyetler Birli¤i içindeki ulus olgusunun ne kadar önemli oldu¤una bir kan›tt›. Birbirinden çok farkl› toplumlar›n bir arada yaßad›¤› bu ülkede, ony›llar süren Marksizm-Leninizm* e¤itimi kimlikleri ayn›laßt›ramam›ßt›. n Baßka bir önemli dönüßüm de kentleßmeydi. Yirmi y›l içinde, kentsel nüfusun genel nüfusa oran› % 48’den % 66’ya, nüfusu bir milyondan fazla olan kentlerin say›s› da 3’ten 23’e ç›km›ßt›.

B. Sivil toplum

7 6 5

n 1960-1970’li y›llarda, e¤itim düzeyi giderek artan kentli bir toplum ortaya ç›kt›. Art›k kent nüfusunun % 40’› lise veya yüksek okul mezunu "uzmanlar"dan olußuyordu. Genel olarak e¤itim düzeyinin yükselmesi, resmî ideolojiden farkl› ve Amerikan modelinden, rock’dan, çevrecilikten, hatta dinden etkilenen bir "paralel kültüre" sahip gerçek bir sivil toplumun gelißimini kolaylaßt›rd›. KGB* ise bu sivil toplumun yeni davran›ßlar›n› yak›ndan izliyor ve bast›r›yordu.

C. Muhalefet

4 3 2 1 0 Sanayide verimlilik 7 6 5 4 3 2 1 1969-70

1975-76

1980

Kaynak: J. Sapir, Cycles économiques et relations entre l’investissement, l’emploi et la productivité dans le cas de l’URSS (Paris, 1987).

1

Brejnev döneminde SSCB’de kißi baß›na düßen gelir ve sanayide verimlilik.

164

Belge 1 ve 2

n S›n›f atlama olanaklar›n›n ortadan kalkt›¤›, iktidar› elinde bulunduranlarla "küçük halk" aras›ndaki ay›r›m›n belirginleßti¤i bir dönemde, toplumun siyasal yaßama kat›l›m› giderek daha biçimsel bir hal al›yordu. Resmî söyleme verilen en yayg›n toplumsal karß›l›klardan biri de, az refah sa¤layan bir rejime yüzeysel bir biçimde kat›lmakt›. Ama asl›nda bu kat›lma, çal›ßma hayat›ndaki müthiß boßvermißli¤i ve bilinçsiz bir profesyonelli¤i gizliyordu.

Kißi baß›na düßen reel gelir

0

Belge 3

Belge 4 ve 5

n Giderek, özellikle de intelligentsia* içinde daha aktif hoßnutsuzluk belirtileri kendini göstermeye baßlad›. Ülke d›ß›nda eserlerini yay›nlatm›ß olmakla suçlanan yazarlar Andrey Siniavski ve Yuri Danyel’in halka aç›k durußmalar› (ßubat 1966), muhalif* hareketi baßlatan olay oldu. Yaln›zca birkaç yüz ayd›n› bünyesinde toplayabilen ve az›nl›kta kalan bu hareket, insan haklar›na ve Sovyet anayasas› taraf›ndan güvence alt›na al›nm›ß olan haklara sayg› gösterilmesini talep ediyordu ve Andrey Saharov ile Aleksandr Solzenitsin gibi birkaç seçkin kißinin deste¤i sayesinde ün kazand›. Solzenitsin, Gulag Tak›madalar› adl› eserinin Bat›’da yay›nlanmas›ndan sonra Sovyetler Birli¤i’nden sürüldü. Bundan sonra Sovyetler Birli¤i’ndeki insan haklar› sorunu, birincil derecede önemli uluslararas› bir meseleye dönüßtü. Bu sorun, Sovyetler Birli¤i’nin dünyadaki imaj›n› kal›c› olarak bozdu ve Sovyet modelini daha az çekici hale getirdi. 1980’lerin baßlar›na gelindi¤inde, Sovyetler Birli¤i’nin dünyaya vermeye çal›ßt›¤› imajla ekonomik ve toplumsal gerçeklik aras›ndaki z›tl›k hiç bu kadar çarp›c› olmam›ßt›. n 1953’te Stalin’in ölümünden beri gerçekleßtirilen reformlara ra¤men Sovyet modeli, aß›r› merkezîleßme, yukar›dan planlama, ekonomide bürokratik örgütlenme, her türlü bireysel girißimin d›ßlanmas› gibi temel noktalarda 1930’lu y›llardan beri de¤ißmemißti. 1930’larda bu dayatmalar›n yükünü k›rsal kesimde yaßayan ve e¤itim düzeyi düßük kesimler taß›yordu; 1970’lerde ise, durum art›k böyle de¤ildi, çünkü toplum derinden de¤ißmißti.

2

Proleterlerin paras›yla nas›l bir daça inßa edilir?".

1985’te Krokodil’de (Sovyet mizah dergisi) yay›nlanan bir karikatür.

4

KGB’nin Sovyet toplumu üzerindeki denetimi.

a. Yabanc› sanatç›lar›n temsilleri s›ras›nda baz› izleyicilerin davran›ß› ile ilgili KGB raporu 19 Temmuz 1982. Gizli. Merkez Komite’ye. Çaykovski yar›ßmas›n›n ödül töreninde, izleyicilerin büyük ço¤unlu¤u bat›l› ve özellikle de Amerikal› ve ‹ngiliz yorumcular› tercih etti¤ini aç›k bir biçimde gösterdi. Bu yorumcular sahneye ç›kt›klar›nda o kadar uzun bir alk›ß ald›lar ki, bunun kaba bir tahrik oldu¤u bile düßünülebilir. [...] Baz› yabanc› pop müzik "y›ld›zlar›n›n" SSCB’deki turneleri de giderek büyüyen bir ilgiyle karß›lan›yor. Gösteri salonlar›n›n önünde büyük bir kalabal›k birikiyor, ortam iyice k›z›ß›yor, hatta bazen 盤l›klar bile duyuluyor ve toplu halde dans etme e¤ilimi göze çarp›yor. b. Do¤u kökenli tarikatlar ile ilgili KGB raporu. 17 Ekim 1980. Gizli. Merkez Komite’ye. Uluslararas› Krißna Müritleri Birli¤i ad›n› taß›yan tarikat [...], komünist ideolojiyi ve sosyalist devleti eleßtirme ve d›ßlama yoluyla, müritlerinin toplumsal ve siyasal yaßama kat›lmay› reddederek "mistik bir yol" izlemelerini sa¤lamaya çal›ß›yor. Þu anda, servislerimiz Estonya, Letonya, Litvanya ve Ukrayna’da, ayr›ca Moskova’da, Leningrad’da ve baßka birkaç kentte daha bu tarikat›n müritleri oldu¤unu tespit etmiß bulunuyor [...]. Devlet Güvenlik Komitesi, Do¤u kökenli felsefî-dinî ak›mlar›n müritlerine karß› verdi¤i mücadeleyi sürdürmektedir. Bu küçük gruplar›n misyonerlik faaliyetlerine son verdirmekte gecikmeyecektir. N. Werth ve G. Moullec, Rapports secrets soviétiques, 1921-1991 (Paris, 1994).

3 Sovyet Evreni, Bulatov’un Brejnev için haz›rlad›¤› propaganda afißi (1977). 5

Saharov’un manifestosu.

Önümüzdeki dört ya da beß y›l içinde uygulamaya koyulabilecek baz› önlemlerden olußan aßa¤›daki program› örnek olarak sunuyoruz: • Partinin ve hükümetin üst düzey organlar› taraf›ndan, demokratikleßmeyi h›zland›rman›n gereklili¤ini belirten ve bunu uygulamaya geçirme h›z› ile yöntemlerini belirleyen bir bildiri yay›nlanmas›. [...] • Yabanc› radyo yay›nlar›n›n parazitlendirilmesine son verilmesi. Yabanc› kitap ve dergilerin serbestçe sat›ß›na izin verilmesi. • Siyasî tutuklulara af getirilmesi. [...] • Pasaport ve di¤er resmî formlardan milliyet hanesinin ç›kar›lmas›. [...] • Derneklerin ve tüm vatandaß gruplar›n›n yeni bas›n-yay›n organlar› kurmalar›na olanak tan›yacak yeni bir bas›n ve enformasyon yasas› ç›kar›lmas›. Ön sansürün tüm türlerinin tamamen kald›r›lmas›. [...] • Parti organlar›n›n ve her düzeyde Sovyet’lerin belirlendi¤i seçimlerde, kademeli olarak tek sandalye için çok aday uygulamas›na geçilmesi. [...] • Stalin döneminde zorla sürülen uluslar›n tüm haklar›n›n iade edilmesi. Sürgünde bulunan uluslara, do¤duklar› topraklara geri dönme olana¤› da tan›narak ulusal özerklik verilmesi. SBKP Merkez Komitesi’ne, Brejnev’e, SSCB Bakanlar Kurulu’na, Kosigin’e, SSCB Yüksek Sovyet Prezidyumu’na, Podgorn gönderilen manifesto.

1. Belgeyi tan›t›n›z. Hangi talepler bireysel özgürlüklerin geri verilmesi ile ilgilidir? 2. Çeßitli kaynaklardan yararlanarak Saharov’un k›sa bir biyografisini yaz›n›z.

165

V. Perestroika’dan komünizmin çöküßüne A N A H T A R S Ö Z C Ü K • PERESTRO‹KA "Yeniden yap›lanma" anlam›na gelen Rusça sözcük. Gorbaçov taraf›ndan 1985’te baßlat›lan SSCB’deki yeniden yap›lanma, komünizm ve demokrasiyi bar›ßt›rmay›, halk›n da kat›l›m›n› sa¤layarak siyasal sistemin ißleyißini de¤ißtirmeyi, ekonomik alanda elde edilen sonuçlar› iyileßtirmeyi ve Sovyet halk›n›n yaßam düzeyini yükseltmeyi amaçl›yordu. Bu geniß hedef sonunda tüm Sovyet sisteminin parçalanmas›na yol açt›.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Glasnost * Darbe

1

Ücretler, fiyatlar ve rublenin de¤eri. Vas›fl› bir ißçinin ayl›k ücreti 1985 250 R 1990 baß› 5.000 R 1994 sonu 150.000 R Ekmek ve et fiyatlar› Kara ekmek (1 kg) 1985 1990 baß› 1994 sonu S›¤›r eti (1 kg) 1985 1990 baß› 1994 sonu

0,10 R 25 R 900 R 5R 300 R 15.000 R

Dolar karß›s›nda Ruble’nin de¤eri 1985 1$ = 4 R 1987 1$ = 10 R 1989 1$ = 20 R 1990 (Aral›k) 1$ = 100 R 1991 (A¤ustos) 1$ = 300 R 1992 (Aral›k) 1$ = 500 R 1993 (Aral›k) 1$ = 1.500 R 1994 (Kas›m) 1$ = 3.300 R 1997 (Aral›k) 1$ = 5.950 R 1998 (1 Ocak): 1 Yeni Ruble = 100 Eski Ruble, yani 1$ = 6,2 Yeni Ruble

166

A. Perestroika’n›n baßar›s›zl›¤› (1986-1990)

Belge 2 ve 3

n Mart 1985’te, Brejnev’in ölümünden sonra Parti genel sekreteri olan Mihail Gorbaçov, perestroika* ad› verilen geniß bir reform politikas› baßlatt›. Gorbaçov’un projesi, Krußçev’in denemelerinden farkl› olarak global ve radikal olmay› hedefliyordu. Perestroika ekonomi alan›n› aßarak toplumu, siyasal sistemi ve uluslararas› ilißkileri de kapsam›na al›yordu. Halk› siyasetle bütünleßtirmek, ekonomiyi daha etkili hale getirebilmek için komünizmle demokrasiyi ba¤daßt›rmay› denemek gibi iddial› bir hedefi vard›. Ancak bu proje, komünizmi ve Sovyet modelini de¤il, yaln›zca ißleyiß hatalar›n› sorguluyordu. n Birkaç y›l içinde temel reformlar, donmuß gibi görünen ülkeyi altüst etti. "Yukar›dan" gelen reformcu itki toplumdan büyük bir destek gördü. Sansür kald›r›lm›ß, glasnost* (saydaml›k) bilgiye serbest ulaß›m› sa¤lam›ßt›. Geniß bir siyasal reforma girißildi. ‹ktidar›n› anayasal bir temele oturtmak isteyen Gorbaçov, Sovyetler Birli¤i baßkan›n›n k›smen serbest yap›lacak olan seçimlerle belirlenecek halk temsilcilerinden olußan bir Kongre biçimindeki genißletilmiß bir parlamento taraf›ndan seçilece¤i bir sistem kurdu. Bu milletvekillerinin mart 1989’da birden çok aday›n kat›labildi¤i seçimlerde gizli oyla seçilmesi, Sovyetler Birli¤i’nin siyasal yaßam›n›n demokrasiye do¤ru evrilmesinde belirleyici bir aßama olußturdu. n Bunun yan›s›ra, önemli ekonomik reformlar da baßlat›ld›: 1988 y›l›nda, ticaret ve hizmet sektöründe özel girißimler ortaya ç›kt›. Bu reformlar hem kußku uyand›r›yor, hem de muhalefetle karß›laß›yordu. Olup bitenler karß›s›nda halk ne yapaca¤›n› iyice ßaß›r›yordu. Geçen y›llarda, Sovyet vatandaß› ile devlet aras›nda ßu formülle özetlenebilecek sessiz bir anlaßma olußmußtu: "Ben çal›ß›rm›ß gibi yapar›m, devlet de maaß verirmiß gibi yapar". Oysa, bir tür modernleßtirme girißimi olan perestroika, gereksiz kadrolar›n kald›r›lmas›, rantabilite aray›ß›, ißsizlik olas›l›¤› ve enflasyon anlam›na geliyordu. Ücretler fiyat art›ßlar›na yetißemiyor, grevler giderek ço¤al›yor, üretim çöküyordu. 1987’den itibaren, toplumdaki kaynaßma Balt›k devletlerine, Ukrayna’ya, Kafkas cumhuriyetlerine s›çrad› ve bu bölgelerde milliyetçi hareketler ortaya ç›kmaya baßlad›. O zamana kadar Sovyet rejimi taraf›ndan bast›r›lan gerilim patlama noktas›na geldi. 1940’ta silah zoruyla Sovyetler Birli¤i’ne ba¤lanm›ß olan Balt›k cumhuriyetleri ba¤›ms›zl›klar›n› ilan ettiler (mart-may›s 1990). Kafkas cumhuriyetleri de onlar› izledi.

B. Sovyet modelinin sonu (1990-1991)

Belge 1, 4, 5 ve 6

n Ekonomik ve siyasal kriz a¤›rlaß›rken, Gorbaçov da giderek yaln›z kal›yordu. Hem yaßam düzeyi çöküntüye u¤rayan halk, hem kendisini ülkeyi anarßiye sürüklemekle suçlayan nomenklatura, hem de Boris Yeltsin’i desteklemek üzere birer birer kendisini terkeden reform yanl›lar› taraf›ndan eleßtiriliyordu. n 12 Haziran 1991’de halk oyuyla Rusya Federasyonu baßkan› seçilen Yeltsin h›zla popüler oldu. Bunda, 19-21 A¤ustos 1991’de bir grup muhafazakâr komünist yönetici taraf›ndan düzenlenen darbe* girißimine karß› olußan direnißin baß›na geçmesi de rol oynam›ßt›. Bu darbe girißiminin baßar›s›zl›¤a u¤ramas› komünizm karß›tl›¤›n›n yay›lmas›n› sa¤lad› ve merkezî iktidar›n çözülmesini h›zland›rd›. Yeltsin, SBKP’yi Rusya’da yasaklad›; KGB parçaland›. 1991 sonbahar›nda, Sovyetler Birli¤i’ni olußturan 15 cumhuriyetten 8’i ba¤›ms›zl›klar›n› ilan etti. 25 Aral›k 1991’de, Gorbaçov art›k varl›¤› fiilen sona ermiß bulunan ve yerini 15 ba¤›ms›z devlete b›rakan Sovyetler Birli¤i baßkanl›¤› görevinden ayr›lmak zorunda kald›. Art›k Sovyet modeli diye bir ßey kalmam›ßt›.

2

Mihail Gorbaçov Perestroika’y› anlat›yor.

3

Sovyetler Sovyet modeline hâlâ inan›yorlar m›? "Ülkemiz hangi ülkeler için bir model olabilir?" sorusuna verilen cevaplar:

Perestroika, ekonomik durgunluk sürecini aßmak, bizi frenleyen mekanizmay› k›rmak, toplumsal ve ekonomik gelißmeyi h›zland›rmak için güvenilir ve etkin sistemler yaratmak ve bu gelißmeye daha büyük bir dinamizm kazand›rmak anlam›na gelir.

• • • • •

Perestroika, ayn› zamanda kitle inisiyatifi demektir. Demokrasinin tümüyle gelißimi, sosyalist özerklik, yarat›c› inisiyatif ve tav›rlar›n desteklenmesi; ayr›ca daha fazla düzen ve disiplin, daha fazla saydaml›k, toplumumuzun tüm alanlar›nda daha fazla eleßtiri ve özeleßtiri demektir. Perestroika, bireye mutlak sayg› ve kißiye haketti¤i de¤erin verilmesidir.

Tüm dünyaya Sosyalist ülkelere Kapitalist ülkelere Gelißmekte olan ülkelere Bunlardan baßka ülkelere

• Hiç kimseye • Bu negatif bir model • Fikri yok

Perestroika, Sovyet ekonomisinin sistemli bir biçimde sa¤lamlaßt›r›lmas›, buyruklar ve idarî yöntemler üzerine kurulu ißletme mant›¤›n›n reddi, yeniliklerin ve sosyalist girißim zihniyetinin koßulsuz desteklenmesidir. [...] Perestroika, öncelikli olarak toplumsal alan›n kalk›nd›r›lmas› anlam›na gelir. Hedef, daha iyi yaßam ve çal›ßma koßullar›na, daha iyi e¤lenmeye, daha iyi bir e¤itime ve daha iyi sa¤l›k hizmetlerine özlem duyan Sovyet halk›n›n arzular›na daha iyi cevap vermektir.

% % % % %

2,3 3,7 1,6 7,7 1,9

}

% 17,2

% 33,9 % 4,7

}

%38,6 %44,2

SSCB’de, Federal Kamuoyu Araßt›rmalar› Merkezi taraf›ndan 1989’da gerçekleßtirilen bir anket.

Mihail S. Gorbaçov, Perestroika, çev. Kas›m Yarg›c› (‹stanbul, 1988).

1. Belgeyi tan›t›n›z (yazar›, tarihsel ortam›...). 2. Hedeflenen reformlar muhaliflerin beklentilerine do¤rudan cevap veriyor mu? (Bkz. Belge 5, s. 165)

A¤ustos 1991’de, Boris Yeltsin 4 Rusya Parlamento binas› önünde halk› muhafazakâr komünistlerin darbe girißimine karß› direniße ça¤r›yor.

B ‹ Y O G R A F ‹ 5

Boris Yeltsin (d. 1931) Önce ustabaß›, sonra fabrika müdürü, Sverdlovsk’da, ard›ndan da Moskova’da Parti yöneticisi olan Yeltsin, Gorbaçov’un iste¤i üzerine SBKP’de Politburo’nun baß›na geçti. K›sa süre sonra Parti bünyesindeki en yenilikçi hareketin lideri oldu, nomenklatura’n›n ayr›cal›klar›n› ve yozlaßmas›n› eleßtirmeye baßlad›. 1990’da Parti’den ayr›ld›. 1989’da, Rusya’da milletvekili oldu, ard›ndan da halk oylamas›yla cumhurbaßkan› seçildi. A¤ustos 1991’de, muhafazakârlar›n düzenledi¤i darbe girißimine karß› direnißin baß›na geçti. Bu olaydan güçlenerek ç›kan Yeltsin, Komünist Parti’yi yasaklad› ve SSCB’nin varl›¤›na son verdi. S›kl›kla eleßtirilen bir devlet adam› olan Yeltsin’in en büyük hedefi, ülkesinde pazar ekonomisini yerleßtirmek ve siyasal alanda demokratikleßmeyi sa¤lamakt›. Temmuz 1996’da yap›lan halk oylamas›nda oylar›n % 53,8’ini alarak yeniden Rusya baßkan› seçildi ve 2000 y›l›na kadar bu görevde kald›.

URSS: SSCB (Frans›zca)

6

Frans›z karikatürist Pancho’nun gözüyle SSCB’nin sonu, Le Monde, "SSCB ve perestroika" özel say›s› (nisan 1989). 1. Belgeyi tan›t›n›z. 2. Bu karikatürde SSCB’ye yöneltilen eleßtirilerden hangisi ißlenmektedir? SSCB’de yaßanan hangi duruma gönderme yap›lmaktad›r? ‹ki buçuk y›l sonra gerçekte neler olacakt›r?

167

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM

1953: Stalin’in ölümü.

Sovyetler Birli¤i’nde, Komünist Parti genel sekreteri (ya da birinci sekreter) partinin baßkan›yd›: Yosif Stalin 1922’den 1953’e, Nikita Krußçev 1953’ten 1964’e, Leonid Brejnev 1964’ten 1982’ye, Yuri Andropov 1982’den 1984’e, Konstantin Çernenko 1984’ten 1985’e, Mihail Gorbaçov da 1985’ten 1991’e kadar bu görevi yürüttüler.

1956: SBKP’nin 20. Kongresi. 1964: Krußçev’in iktidardan uzaklaßt›r›lmas›. 1982: Brejnev’in ölümü. 1985: Gorbaçov’un SBKP genel sekreterli¤ine gelißi. 1991: Sovyetler Birli¤i’nde komünizmin y›k›l›ß›.

n

Parti genel sekreteri ve devlet baßkan›

Devlet baßkan› ise "Yüksek Sovyet Prezidyumu Baßkan›" s›fat›n› taß›yordu. Birinci sekreterin bu s›fat› taß›d›¤› da olurdu (1960’tan 1964’e ve 1977’den 1982’ye Brejnev; 1990’dan 1991’e Gorbaçov), ancak Sovyetler Birli¤i’nde gerçek iktidar Parti genel sekreteri ya da birinci sekreterinin elindeydi.

n

SSCB ve Rusya

SSCB, birli¤i olußturan en önemli 15 ulusa karß›l›k gelen 15 "sosyalist Sovyet" cumhuriyetinden olußuyordu. Bunlardan topraklar› en geniß ve en kalabal›k olan› Rusya Federal Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti (RFSSC) idi. 1991’de, SSCB parçaland› ve yerini 15 ba¤›ms›z devlete b›rakt›. Bunlardan en önemlisi, SSCB’deki eski RFSSC’in s›n›rlar›n› koruyan Rusya’d›r.

n

Moskova

Rusya

1991’e kadar SSCB s›n›rlar› Rusya SSCB’de yer al›rken 1991’de ba¤›ms›zl›¤›n› ilan eden di¤er 14 devlet

Gulag ve kulak

Gulag (Glavnaye Upravlenniye Lagerey: Kamplar Genel Müdürlü¤ü), Sovyet toplama kamplar› yönetimi için kullan›lan bir k›saltmad›r ve bundan hareketle tüm Sovyet kamplar›n› anlatmak için kullan›l›r. Gulag, bir kamp de¤ildir, Sovyet toplama kamplar› sistemini anlatmak için kullan›lan bir sözcüktür. Kulak ise, Rusya’da yoksul köylüleri emrinde çal›ßt›ran, tam anlam›yla "yumru¤unun alt›nda tutan" zengin bir köylüdür.

YARARLI B‹YOGRAF‹LER ÖNEML‹ KISALTMALAR • SSCB : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birli¤i. • SBKP : Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi. • KGB : Devlet Güvenlik Komitesi. ÇEKA (7 Aral›k 1917’de kurulan Karß›-devrim, spekülasyon ve sabotajlara karß› mücadele ola¤anüstü komisyonu) ve GPU (1922)’nun yerini alan KGB, 1954’te kuruldu.

168

s. 156

s. 160

s. 162

Stalin ad›yla bilinen Yosif Cugaßvili (1879-1953)

Nikita Sergeyeviç Krußçev (1894-1971)

Leonid ‹liç Brejnev (1906-1982)

1922’den 1953’e kadar SBKP genel sekreteri.

1953’ten 1964’e kadar SBKP birinci sekreteri.

s. 250

s. 167

Mihail

Boris

Gorbaçov

Yeltsin

(d. 1931)

(d. 1931)

1985’ten 1991’e kadar SBKP birinci sekreteri.

Rusya’n›n 1991’de ve 1996’da halk oyuyla seçilen baßkan›.

1964’ten 1982’ye kadar SBKP birinci sekreteri.

belge incelemesi 1945’ten 1949’a Do¤u Avrupa’da komünizmin yay›lmas›

1945 sonu

‹NG‹LTERE HOLLANDA

n 2. 1945’ten 1947’ye ne tür gelißmeler gözleniyor? 1947’de neden "demir perde" ortaya ç›kt›?

‹SV‹ÇRE AVUSTURYA ‹TALYA

MACAR‹STAN ROMANYA

YUGOSLAVYA BULGAR‹STAN

‹SPANYA

ARNAVUTLUK YUNAN‹STAN

1947 sonu

‹NG‹LTERE

n 3. 1947’den 1949’a ne tür gelißmeler gözleniyor? Avrupa’da komünizm 1949’dan sonra ilerlemeye devam etti mi?

HOLLANDA

POLONYA

ALMANYA

BELÇ‹KA

SSCB

ÇEKOSLOVAKYA

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

FRANSA

‹SV‹ÇRE AVUSTURYA

Harita, bir olguyu co¤rafî olarak saptamaya ve yay›l›ß›n› izlemeye ola-

‹TALYA

MACAR‹STAN ROMANYA

YUGOSLAVYA

nak tan›r. Bunun için, belgeyi tan›mak ve verdi¤i bilgileri s›ralamakla iße baßlamal›s›n›z.

SSCB

ÇEKOSLOVAKYA FRANSA

Sorular n 1. 1945, 1947 ve 1949 y›llar›n›n sonunda Avrupa’da komünizmin durumu nedir?

POLONYA

ALMANYA

BELÇ‹KA

BULGAR‹STAN ‹SPANYA

• Haritan›n incelenmesi

ARNAVUTLUK

Önce haritay› tan›y›n: Baßl›¤›nda ne yaz›yor? Lejand›nda neler var? Öl-

YUNAN‹STAN

çe¤i ne? Hangi co¤rafî alan› kaps›yor (bir ülke, bir k›ta, vs.)? Haritada ne tür bir olgu gösteriliyor? Belli bir tarihteki bir durum mu, yoksa bir gelißim mi gösteriliyor?

1949 sonu

‹NG‹LTERE HOLLANDA

• Farkl› harita türleri

BELÇ‹KA

Durumsal haritalar belli bir tarihteki durumu gösterir (Önemi ne? Yeri neresi? Yo¤unluk ne?). Evrimsel haritalar ise (buradaki gibi), aksine, farkl› dönemler aras›nda

FRANSA

de¤ißikliklere u¤rayan bir durumu gösterir. • Haritalar›n karß›laßt›r›lmas›

DAC 1949

söz konusu? - De¤ißikli¤e u¤rayan olgu hangisi? De¤ißim hangi yönde gerçekleßiyor

SSCB

FAC ÇEKOSLOVAKYA 1948 ‹SV‹ÇRE AVUSTURYA ‹TALYA

MACAR‹STAN ROMANYA

YUGOSLAVYA

Haritalar› karß›laßt›r›rken aßa¤›daki noktalara dikkat etmeniz gerekir: - Haritalar›n tümünde ayn› izlek mi bulunuyor?Ayn› co¤rafî bölge mi

POLONYA

BULGAR‹STAN ‹SPANYA ARNAVUTLUK

500 km

YUNAN‹STAN

(yay›lma ya da küçülme)? Naziler karß›s›nda zafer kazanan komünist direniß

TAVS‹YELER • Ayn› rengin farkl› tonlar› kullan›larak verilen bilgiye dikkat edin. (Burada, k›rm›z› ve pembe: Neden böyle bir seçim yap›lm›ß? Ne anlat›lmak isteniyor?) • Lejanddaki ö¤eler aras›nda bulunan ba¤lant›lar üzerinde düßünün: "Demir perde" ile komünizmin yay›lmas› aras›nda ne gibi bir ba¤lant› olabilir? Bunun Belçika, Fransa ve ‹talya’n›n 1946 ve 1947 sonundaki durumlar›yla ne ilgisi olabilir?

Sosyalist rejim K›z›l Ordu’nun ißgal etti¤i bölgeler Komünistlerin de yer ald›¤› birlik hükümeti "Demir perde" Komünistler taraf›ndan baßlat›lan iç savaß

169

verilerle çal›ßma Konu: SBKP’nin 20. Kongresi: modelin evrilmesi mi, sorgulanmas› m›? Sorular r 1. Belgeleri tan›t›n›z. r 2. Belgelerde verilen bilgileri izleklere göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki soruya cevap olacak bir sentez yap›n›z.

2

20. Kongre’nin ard›ndan bir SBKP üyesinin sundu¤u bildiri.

Stalin’in tanr›sallaßt›r›lmas›, belli tarihsel nedenlerle, Parti ve hükümet içinde bu sayede kariyer yapm›ß olan belli bir tabakaya yarar sa¤lam›ß gibi görünüyor. Art›k bu kißiler, bulunduklar› yerde kalmay› nas›l baßaracaklar›n› kendi kendilerine sorarak söylevler çekiyorlar [...]. Binlerce dürüst insan› ölüme göndermiß olan baz› kißiler var [...]. Tüm bu adamlar görevlerinde kal›rlarsa, hiçbir ßey yap›lmazsa, 20. Kongre’de al›nan kararlar›n hayata geçirilmesi ißi yine bunlara emanet edilirse, o zaman kendi kendimize yalan söylemiß oluruz. 1956 nisan›nda, Parti’nin taban›n› olußturan hücre üyelerinin 20. Kongre kararlar›n› tart›ßt›klar› bir toplant›da, Bialik [edebiyat eleßtirmeni] taraf›ndan sunulan bildiri, N. Werth ve G. Moullec, Rapports secrets soviétiques, 1921-1991 (Paris, 1994).

1

Krußçev’in 20. Kongre’de sundu¤u gizli rapor.

Mart 1953’te Stalin’in ölümünden sonra, Krußçev SBKP birinci sekreterli¤ine getirildi. 1956’da, SBKP’nin 20. Kongresi s›ras›nda, Parti delegelerinin önünde bir rapor okudu. Hükümet ayg›t› kullan›larak kitlesel bask› uygulanmas›, 1936-1938 döneminde baßlam›ßt›r. Bu bask›, önce siyasal olarak uzun süredir Parti taraf›ndan yenilgiye u¤rat›lm›ß bulunan Leninizm düßmanlar›na (Troçkistler, Zinoviyevciler, Buharinciler), ard›ndan da pek çok dürüst komüniste, iç savaß›n ve sanayileßmenin en güç baßlang›ç y›llar›n›n a¤›r yükünü taß›m›ß olan Parti yöneticilerine yönelmißtir. [...] "Halk düßman›" kavram›n› yaratan Stalin’dir. Bu terim, onunla ayn› fikri paylaßmayan herkese karß› en zalim bask›lar›n uygulanmas›n› mümkün k›lm›ßt›r. [...] 17. Kongre’de seçilen toplam 139 Parti üye ve yedek üyesinden 98’inin, yani %70’inin tutukland›¤› ve kurßuna dizildi¤i kan›tlanm›ßt›r (ço¤u 1937-1938’de). [...] 1937 ile 1941 aras›nda pek çok ordu komutan› ve siyasî memurun Stalin taraf›ndan ortadan kald›r›lmas›, özellikle savaß›n ilk günlerinde çok a¤›r sonuçlar do¤urmußtur. Bu y›llarda, bölük ve tabur komutanlar›ndan askerî hiyerarßinin en üst basamaklar›na kadar pek çok askerî yönetici bask›ya maruz kalm›ßt›r. ‹spanya ve Uzak Do¤u’da tecrübe kazanm›ß komutanlar›n neredeyse tamam› tasfiye edilmißtir. "Kißileri putlaßt›rma", Stalin’in de [...] kendi ßahs›n›n yüceltilmesini teßvik etmesi nedeniyle devasa boyutlara ulaßm›ßt›r. Stalin’in alçakgönüllülükten ne kadar uzak oldu¤unu en iyi gösteren örneklerden biri, 1948’de yay›nlanan K›sa Biyografi’sidir. Stalin bu kitapta övülür, bir tanr› gibi yüceltilir ve ßaßmaz bir bilge kißi, "komutanlar›n en büyü¤ü", "tüm zamanlar›n en büyük savaß stratejisi uzman›" olarak gösterilir. SBKP Kongresi’nin kapal› ola¤anüstü oturumunda, yaln›zca delegelere okunan rapordan al›nt›lar (ßubat 1956).

170

3

Gomulka’n›n konußmas›, 21 Ekim 1956.

Ekim 1956’da, Polonya’da gösteriler düzenlenmeye baßlad›. Stalinci yöneticiler yerlerini Gomulka’ya b›rakmak zorunda kald›lar. Stalin’in emriyle 1948’de iktidardan uzaklaßt›r›larak hapsedilen Polonyal› komünist devlet adam› Gomulka, 1956’da serbest b›rak›ld› ve yeniden Birleßik ‹ßçi Partisi (Polonya Komünist Partisi) birinci sekreteri oldu. ‹kinci Dünya Savaß›’ndan sonra Sovyetler Birli¤i sosyalizmi kuran tek ülke olmaktan ç›kt›. Çin Halk Cumhuriyeti ve Polonya’n›n da aralar›nda bulundu¤u halk demokrasileri gibi sosyalizmi kurma yolunda çal›ßan pek çok ülke dünya sahnesine ç›kt›. Bu ülkelerdeki ißçi partileri, dolay›s›yla ülkemizdeki ‹ßçi Partisi, daha önce uygulamada rastlanmayan sorunlarla karß›laßt›lar. Bunlar aras›nda, ülkelerin kendilerine özgü koßullar› göz önünde bulundurarak sosyalizmi kurmak için farkl› yollar seçmeleri gibi sorunlar da vard›. Bu sorun, bir ölçüde sosyalizm modelinin olußumuna ve partilerle devletler, partilerle sosyalist ülkelerin hükümetleri aras›ndaki karß›l›kl› ilißkilere de yans›d› [...]. Bu ilißkilerin uluslararas› ißçi dayan›ßmas› temeli üzerinde billûrlaßmas› gerekirdi [...]. Bu tür ilißkiler çerçevesinde, her ülke tam ba¤›ms›zl›k ve tam özerkli¤e sahip olabilmeli ve her halk›n egemen ülke s›n›rlar› içinde kendi kendini yönetme hakk› tümüyle ve karß›l›kl› olarak sayg› görmeliydi [...]. 21 Ekim 1956 tarihli konußmadan.

Macaristan’da ayaklanma, 4 ekim 1956. 24 Ekim 1956’da, Macaristan’da ayaklanma ç›kt›. Stalinci yönetici Rakosi iktidar› yenilikçi komünistlere b›rakmak zorunda kald›. 1 Kas›m’da Imre Nagy, Macaristan’›n Varßova Pakt›’ndan ayr›ld›¤›n› aç›klad›. Kas›m ay›n›n baßlar›nda Macaristan’daki ayaklanma K›z›l Ordu taraf›ndan bast›r›ld›. Haziran 1958’de, Imre Nagy Sovyetler taraf›ndan idam edildi.

5

Pravda gazetesine gönderilen imzas›z mektup.

Neden Stalin’in hatalar› üzerine ölümünden sonra yaz›lar yaz›l›yor? Neden ideolog yoldaßlar›m›z Stalin’in hatalar›ndan ißçilerin, kolhozlarda çal›ßanlar›n önünde söz etmek istemiyorlar? Yoldaß Bulganin’in1 kürsüye ç›k›p, zaman›nda neden Stalin’e engel olamad›¤›n›, tüm Merkez Komitesi’nin Stalin’in son y›llar›nda sosyalizm davas›na verdi¤i zararlar›n önüne neden geçemedi¤ini aç›klamas› gerekirdi. Bu sorular›ma aç›k cevaplar vermenizi arzu ediyorum, ama bu mektubu imzalayamayaca¤›m. Çünkü korkuyorum; neden korktu¤umu bile bilmiyorum, ama korkuyorum. Ben hiçbir zaman bask› görmedim; yaln›zca korkuyorum. Bizi korku içinde yetißtirdiler, itaat etmeyi ö¤rettiler. Eleßtiri üzerine yap›lan tart›ßmalar, k›s›r gevezeliklerdi. Eleßtirenler kap› d›ßar› edilirdi. Politburo’nun, Stalin’i zaman›nda eleßtirmesine engel olan da belki bu ilkedir. SBKP’nin gazetesi Pravda’ya ßubat-a¤ustos 1956 tarihleri aras›nda gönderilen, ama o dönemde yay›nlanmayan mektuplar aras›nda yeralan 136.374 numaral› imzas›z mektup. N. Werth ve G. Moullec, Rapports secrets soviétiques, 1921-1991 (Paris, 1994). 1. 1947’de Silahl› Kuvvetler Bakan› olan Bulganin, 1948’de Politburo üyesi, 1953’te de Baßbakan yard›mc›s› oldu. 1953’ten 1958’e kadar, Krußçev’le birlikte Parti’nin baßl›ca yöneticilerindendi.

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1 - Belgeler hangi tarihlere ait? Belgeleri metinde söz edilen önemli olaya göre s›n›fland›r›n. - Metinlerin yazarlar› hangi siyasal partilerde yer al›yorlar?

TAVS‹YELER - Bir halk demokrasisinde komünist partinin yeri (ve üstlendi¤i yönetici rol)? - Rejimin do¤as›? - Modelin kendisi? • Hangi belge, hangi tarih bir dönüm

- Metinlerin tümü sözünü ettikleri olaylarla ayn› döneme mi ait?

noktas› belirtiyor? Hangi belge(ler), hangi tarih(ler) kökten bir sorgulama taß›yor?

r Soru 2

r Soru 3

• Sözü edilen olaylar hangi ülkeleri ilgi-

• Cevap yaln›zca "evet" ya da "hay›r"

lendiriyor? Bu ülkelerin tümü Sovyet blo¤unda m› yer al›yor? • Tart›ßmalar›n merkezinde yer alan ve pek çok kez karß›m›za ç›kan önemli kißi hangisi? • Aßa¤›dakilerden hangileri sorgulanabilir? - Stalin’in rolü ve imaj›? - Parti’nin ißleyißi?

olamaz. Ülkelere göre farklar içermesi gerekir. • Gomulka’n›n konußmas›n›n oldukça ölçülü oldu¤unu gösterin; ancak bunu yaparken "tam özerklik" ifadesini kullan›n. • ‹mzas›z mektuplar› yazanlar›n tavr›ndan söz edin; "eleßtiri", "çekinme", "Gulag", "bask›" sözcüklerini kullan›n.

• Konunun baßl›¤› oldukça karmaß›k. Bizi, düßüncelerimizi konunun tarihi üzerinde odaklamaya ve aßa¤›daki sorular› sormaya davet ediyor: - Bu tarihten önceki y›llarda Sovyet modeli nas›ld›? - Dönüm noktas› (önemli boyutlarda, ancak önceki gelißmeleri sorgulamayan de¤ißiklikler) ve sorgulama (kesin bir kopuß) aras›nda nas›l bir fark var? - Komünistlerin iktidarda oldu¤u bir ülkede, Sovyet modelinin "sorgulanmas›" ne anlama gelebilir? • Krußçev’in yerine getirdi¤i görevlerle ilgili tüm bilgilerinizi seferber edin. Krußçev’den önce iktidarda kim vard›? Halk demokrasisi nedir (Bkz. s. 182)? "Kißileri putlaßt›rma" nedir?

171

L

iberal demokrasi, so¤uk savaß s›ras›nda bir "Bat› blo¤u" olußmas›ndan çok önce Bat› dünyas› için bir birlik unsuruydu. Liberal demokrasiyi olußturan bireysel özgürlük, adalet, halk egemenli¤i, ifade özgürlü¤ü ve güçler ay›r›m› gibi temel de¤erler önce Eski Ça¤’da, ard›ndan 17. yüzy›lda ortaya ç›kt›lar. Bugün liberal Bat› Avrupa, Avrupa Birli¤i’nin genißlemesi ile birlikte eski Sovyet blo¤u ülkelerine bir model ve bir alternatif sunuyor. n Liberal demokrasi nedir? n Liberal Avrupa modeli diye bir ßey var m›? n Liberal Avrupa modelinin içinde Avrupa Birli¤i’nin kurulmas›n›n yeri ne olmal›?

KONUNUN PLANI I. Liberal demokrasinin temelleri II. Avrupa’da demokrasi (1945-2002) III. Avrupa Birli¤i bir model olabilir mi? • Unutmayal›m • Belge incelemesi: Roma Anlaßmas› • Verilerle çal›ßma: Geçti¤i aßamalar ve karß›laßt›¤› engellerle Avrupa’n›n inßas› • Kompozisyon: Avrupa’da liberal demokrasinin temelleri, uygulamalar› ve gelißmesi (1945-2002)

1957 Roma Anlaßmas›

1975 Akdeniz Avrupas›’nda diktatörlüklerin y›k›lmas›

Avrupas› (1986)

HH HH H

1980 1989 Orta Avrupa’da komünizmin çöküßü

1990

15’ler Avrupas› (1995)

HHHH H

1970

HHHH H 12’ler H

HH H

9’lar Avrupas› (1973)

H

172

1960

HHH HH

H

Avrupas› (1957)

8 May›s 1945 Avrupa’da ‹kinci Dünya Savaß›’n›n sonu

1997 Amsterdam Anlaßmas›

AET, sonra Avrupa Birli¤i

HHHH H 6’lar H

1950

1992 Maastricht Anlaßmas›

HHHH H

1952-1954 Avrupa Savunma Toplulu¤u’nun baßar›s›zl›¤›

HHH

1951 AKÇT

HH

KONU

9 Liberal Avrupa modeli

2000 1998-2000 Euro’nun tedavüle girmesi

1

‹ngiliz Parlamentosu’nda Avam Kamaras›.

‹ngiltere, Avrupa’daki en eski liberal demokrasi modelidir.

2

Polonya’da seçimler.

Dayan›ßma Sendikas› eski yöneticisi Leh Valesa ile eski komünist Aleksander Kvanyevski’nin, kas›m 1995 baßkanl›k seçimleri s›ras›nda televizyonda kat›ld›klar› tart›ßma program›. Bat›l› seçmenlerin al›ßkanl›klar› k›sa sürede eski Do¤u blo¤u ülkelerine de yay›ld›.

173

I. Liberal demokrasinin temelleri A N A H T A R S Ö Z C Ü K • EGEMENL‹K Siyasal yöneticilerin yetkesini kuran ilke (yöneten kim olursa olsun: kral, halk, vs.). Halk egemenli¤i, halk›n temsilcilerini seçme hakk›na dayan›r.

S * * * *

1

Ö

Z

L

Ü

K

Ayr›cal›klar toplumu Hukuk devleti Siyasal ço¤ulculuk Teokratik devlet Bill of Habeas Corpus (1679).

Her kim bir ßerif, bir gardiyan ya da baßka bir yetkiliye gözetimleri alt›nda bulunan bir kimse için Habeas Corpus talebinde bulunursa, bilinsin ki bu yetkililer talebi izleyen üç gün içinde (hapis cezas› ihanet ya da yatakl›k suçuna karß›l›k verilmediyse) söz konusu kimseyi Adalet Bakan› ya da mahkeme yarg›çlar›n›n önüne ç›karmak zorundad›rlar.

A. Ortak tarihsel referanslar

Belge 1 ve 2

n Liberal demokrasinin tarihsel referanslar› önce Eski Ça¤ (Atina demokrasisi), ard›ndan da filozoflar›n yaz›lar›d›r (‹ngiliz John Locke ya da Ayd›nlanma Ça¤›’n›n Frans›z filozoflar›). Söz konusu filozoflar yaz›lar›nda bireyin do¤al haklar›n›n varl›¤›n› (özgürlük, eßitlik), güçler ay›r›m› ilkesini (yasama, yürütme ve yarg›) ve iktidar›n Tanr›’dan gelmedi¤i fikrini ortaya koydular. Liberal demokrasi 18. yüzy›l Ayd›nlanmas›’n›n mirasç›s›d›r. n Bu referanslar, ayn› zamanda 17. ve 18. yüzy›l devrimlerine de dayan›r: - 1688-1689 ‹ngiliz Devrimi, ‹ngilizlerin özgürlüklerini pekißtirdi (özellikle insanlar› yarg›lamadan mahkûm etmeyi yasaklayan 1679 tarihli Habeas Corpus). Monarßinin iktidar›n› s›n›rland›rd›, yasalar önünde eßitlik ilkesini getirdi ve hükümetin ülkeyi parlamentodaki ço¤unlu¤a dayanarak yönetti¤i parlamenter rejimi kurdu. - Amerikan Devrimi (1776-1781), halklar›n kendilerini yönetecek hükümeti seçme özgürlü¤ü ad›na, tarihin ilk yaz›l› anayasas› ile sonuçland›. - 1789 Frans›z Devrimi ise, a¤ustos 1789’da yay›nlanan ‹nsan ve Vatandaß Haklar› Bildirgesi’nde birey hak ve ödevlerini ön plana ç›kard›.

B. De¤erler: Bireyin önceli¤i ve özgürlükler

Belge 4

n Demokrasi, egemenli¤in* halka ait oldu¤u siyasal bir rejimdir. Yasalar önünde eßit olan vatandaßlar temsilcilerini serbest seçimlerle ve halk oyuyla seçerler. Liberalizm de eylem, ifade ve servet edinme özgürlü¤üne sahip bireylerden olußan bir toplum esas›na dayan›r. Eski Rejim’in bir özelli¤i olan ayr›cal›klar toplumu*nu reddeder. Herkesin eßit haklar› ve ayn› zamanda toplumun di¤er üyelerine karß› ödevleri vard›r. Liberalizm bireysel özgürlükleri güvence alt›na al›r. Önce siyasal özgürlükler gelir: Bas›n yay›n özgürlü¤ü, toplanma özgürlü¤ü, inanç özgürlü¤ü, kißilerin rahats›z edilmeden fikirlerini ifade edebilmelerini sa¤lar. Ard›ndan ekonomik ve toplumsal özgürlükler gelir: Serbest rekabet ve serbest girißim, bireysel mülkiyet hakk›na (özellikle üretim araçlar›n›n mülkiyeti) ve bireysel girißime dayan›r. Devletin rolü, içte düzenin ve güvenli¤in sa¤lanmas›, d›ßta da ülkenin savunulmas› ile s›n›rl› olmal›d›r. n Devletin rolüyle ilgili bu anlay›ß, 19. yüzy›lda sosyalist kuramlar›n ortaya ç›kmas› ve 19. yüzy›l sonunda, özellikle de 1945’ten sonra devletin ekonomiye müdahalesi ile sorgulanmaya baßlad›. Devlet, özgürlüklerin yaln›zca baz› kißilerin elinde toplanmas›n› engellemek için, en yoksun olanlar›n yarar›na kaynaklar›n yeniden da¤›t›lmas›n› sa¤lay›c› önlemler alarak toplumsal eßitsizlikleri düzeltme yoluna gitti (paras›z e¤itim, sosyal sigortalar, aile yard›mlar›, vs.). Günümüzde, liberal demokrasinin eksiklikleri sosyal demokrasi ile gideriliyor.

C. Gerekli koßullar

Belge 3 ve 5

n Liberal demokrasinin en önemli özelliklerinden biri, ilk kez 18. yüzy›lda Montesquieu taraf›ndan tan›mlanan güçler ay›r›m›n› kabul eden bir anayasan›n varl›¤›d›r. Hemen hemen tüm liberal demokrasilerin yaz›l› bir anayasas› vard›r. Temel bireysel özgürlüklere sayg› gösterilmelidir; hükümet yasalara uymal› ve onlara her yerde sayg› gösterilmesini sa¤lamal›d›r: Böyle bir devlet, hukuk devleti*dir. n Farkl› fikir ak›mlar›, siyasal partiler ya da hareketler arac›l›¤›yla özgürce ifade edilebilmeli, rekabet edebilmeli ve s›rayla iktidara gelebilmelidir. Seçimler serbest ve gizli oy esas›na göre yap›lmal›d›r. Bu da siyasal ço¤ulculuk*tur. Askerî diktatörlükler, teokratik devletler*, seçimlerde yaln›zca tek bir partinin aday gösterebildi¤i rejimler liberal demokrasi de¤ildir.

174

2

Liberal demokrasinin baz› kurucu metinleri.

a. John Locke’un fikirleri ‹nsanlar do¤al olarak özgür, eßit ve ba¤›ms›z olduklar›ndan, hiç kimse bu halklar›ndan mahrum edilemez ve kendi r›zas› olmadan baßkas›n›n siyasal yetkisi alt›na sokulamaz. ‹nsan ancak kendi r›zas›yla soyunun devam›, karß›l›kl› güvenlik, yaßam rahatl›¤› ve kendisine ait olan ßeylerden huzur içinde yararlanmak için di¤er insanlarla bir araya gelmeyi ve bir toplum halinde birleßmeyi kabul edebilir [...]. Ancak, [toplumun] ço¤unlu¤un r›zas›yla olußan en büyük gücün kendisine gösterdi¤i yönde hareket etmesi gerekir; [...] dolay›s›yla herkes ço¤unlu¤un vard›¤› sonuca ve verdi¤i karara [...] uymak zorundad›r [...]. Her kim elindeki gücü haketmeden kullan›rsa [...], bu gücün yöneltildi¤i kißilerle savaß durumuna girer; [...] sald›rgana karß› kendini savunma ve direnme hakk› d›ß›ndaki tüm haklar ortadan kalkar [...]. Baz› durumlarda Hükümdar’a karß› direnme ve kendini savunma hakk› bulundu¤una göre, her direniß isyan de¤ildir. John Locke, Two Treatises of Government (Londra,1690).

b. Güçler ay›r›m› Her devlette üç tür güç vard›r: Yasama gücü, yürütme gücü ve yarg› gücü. [...] Yasama gücü ile yürütme gücü tek bir kimsenin elinde ya da tek bir vücutta topland›¤› zaman özgürlükler ortadan kalkar, çünkü ayn› kral›n ya da senatonun zorbaca yasalar ç›kar›p bunlar› zorbal›kla uygulamas›ndan korkulur. [...] E¤er yarg› gücü ile yasama gücü birleßirse, vatandaßlar›n yaßam› ve özgürlü¤ü üzerindeki iktidar keyfî bir iktidar olur; zira yarg›ç ayn› zamanda yasa koyucudur; e¤er yarg› gücü yürütme gücü ile birleßirse, bu kez de yarg›ç bir zulmedicinin kudretine sahip olur.

3

Louis David’in "Jeu de paume* Yemini" tablosu, (Carnavalet Müzesi, Paris). 20 Haziran 1789’da, halk›n temsilcileri Fransa’ya bir Anayasa kazand›rmadan da¤›lmayacaklar›na yemin ettiler. * Tenisin atas› olan paume oyununun oynand›¤› salon. Genel Meclis üyeleri, kral›n toplanmalar›n› engellemesi üzerine bu salonda toplanmak zorunda kalm›ßlard›.

Montesquieu Baronu Charles-Louis de Secondat, Kanunlar›n Ruhu (Paris, 1748).

c. ‹nsan ve yurttaß haklar› bildirgesi, 26 A¤ustos 1789 MADDE 1.- ‹nsanlar hukuk bak›m›ndan özgür ve eßit do¤ar ve öyle kal›rlar. [...] MADDE 2.- Her siyasal toplulu¤un amac› insan›n do¤al ve zamanaß›m›na u¤ramaz haklar›n›n korunmas›d›r. Bunlar özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve bask›ya direnme haklar›d›r. MADDE 3.- Her türlü egemenlik ilkesi her ßeyden önce ulusun kendisindedir; hiçbir kurul, hiçbir birey aç›kça ulustan gelmeyen bir otoriteyi kullanamaz. MADDE 6.- Kanun genel iradenin ifadesidir. Bütün yurttaßlar, ßahsen ya da temsilcileri arac›l›¤›yla kanunun yap›lmas›na kat›lma hakk›na sahiptirler. [...] MADDE 7.- Hiç kimse kanunda belirtilen haller ve kanunun öngördü¤ü biçimler d›ß›nda suçlanamaz, tutuklanamaz ve al›konamaz. [...] MADDE 10.- Hiç kimse, dinsel bile olsa, kan›lar›ndan ötürü rahats›z edilmemelidir; yeter ki bunlar›n a盤a vurulmas› kanunca sa¤lanan kamu düzenini sarsmas›n. MADDE 11.- Düßünce ve kan›lar›n baßkalar›na serbestçe aktar›lmas› insan›n en de¤erli haklar›ndand›r. Her yurttaß serbestçe konußabilir, yazabilir ve bunlar› bast›rabilir. Yaln›z kanun taraf›ndan belirlenen hallerde, bu özgürlü¤ün kötüye kullan›lmas›ndan sorumludur. MADDE 16.- Haklar›n güvence alt›na al›nmad›¤›, güçler ayr›l›¤›n›n belirlenmedi¤i toplumlar›n anayasalar› yok demektir.

Belge 1’e ve yukar›daki üç metne göre, liberal demokrasinin en önemli ilkeleri nelerdir?

4

Demokrasinin temeli halk oylamas› (1893 tarihli temsilî resim). 19. yüzy›lda, henüz yaln›zca erkekler oy kullanabiliyordu.

175

II. Avrupa’da demokrasi A. Avrupa demokratik modelinin sa¤lamlaflmas› ve farkl› türleri

Belge 1 ve 2

n Kuzeybat› Avrupa’da (Birleflik Krall›k, ‹skandinavya ülkeleri, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg, Fransa) sa¤lam bir biçimde yerleflmifl olan liberal demokratik model, ‹kinci Dünya Savafl›’ndan sonra ‹talya ve Bat› Almanya’da da faflizm ve nazizmin yerini alarak geliflti. Böylece bu iki ülke, 1922’de Mussolini ve 1933’te Hitler’in iktidara geliflinden önce tan›flm›fl olduklar› demokratik iflleyifle yeniden kavufltular. Buna karfl›l›k, ‹spanya ve Portekiz henüz diktatörlükle yönetiliyordu ve Do¤u Avrupa’da komünist rejimler kurulmufltu. 1945’ten sonra, liberal Avrupa modeli refah devletinin gelifliminden yararland›. Yaflam düzeyinin yükselmesi, orta s›n›f›n genifllemesi ve önemli toplumsal güvenceler sayesinde d›flar›dan bakanlara son derece çekici gelen ekonomik ve toplumsal bir model haline geldi. Bu yönüyle, devletin rolünün çok daha s›n›rl› oldu¤u Amerikan modelinden ayr›l›yordu.

1949

n Liberal Avrupa modelinin farkl› türlerinin bulunmas›, tarihsel kökenlerinin çeflitlili¤iyle aç›klanabilir: - Anglo-Sakson modeli, Amerikan modeline yak›nd›r. Ancak, bireysel giriflime genifl yer ay›rmakla birlikte, Margaret Thatcher’›n 1979’da iktidara geliflinden sonra uygulamas› toplumsal eflitsizlikleri artt›rm›flt›r. - Alman modeli (ya da Ren modeli), toplumsal pazar ekonomisine, ademi-merkeziyetçili¤e ve devlet kurumlar›yla iflverenler ve sendikalar gibi çeflitli toplumsal aktörler aras›ndaki genifl uzlaflmaya dayan›r. Bu modelin ‹skandinav ülkeleri ve Hollanda’da uygulanan sosyal- demokrat türü, toplumsal uzlaflmay› ve eflitsizliklerin en aza indirilmesini ön plana ç›kar›r, ancak toplumun ayn›laflmas› sorununu da beraberinde getirir.

1975

- Frans›z modeli (ya da devletçi model), devlete önemli bir yer verir. Buna göre devlet, ekonomik alana (devletlefltirilmifl flirketler, ekonomik düzenlemeler, yard›m ve sübvansiyonlar) ve toplumsal alana (asgarî ücret, çal›flma zaman›n›n belirlenmesi) genifl ölçüde müdahale eder.

B. Avrupa modelinin yay›lmas›

Belge 3 ve 4

n 19. yüzy›ldan itibaren Kuzeybat› Avrupa’ya (Birleflik Krall›k, Belçika, Hollanda, Fransa) sa¤lam bir biçimde yerleflen liberal demokratik model, ‹ngiliz dominyonlar›na (Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda), 1945’ten sonra da ba¤›ms›zl›klar›n› ilan eden sömürgelerin baz›lar›na örnek oldu.

1998

n Bu model, yirmi y›ldan daha k›sa bir süre içinde, 1974’ten 1991’e kadar, tüm Avrupa’ya yay›ld›: - Portekiz (1974 devrimi) ve ‹spanya’da (1975’te Franco’nun ölümü) diktatörlüklerin y›k›lmas› ile, 1930’lu y›llarda ortaya ç›kan otoriter rejimler sona erdi. Yunanistan’da 1967’de kurulan askerî diktatörlük de 1975’te y›k›ld›. Böylece demokrasi, cumhuriyet (Portekiz, Yunanistan) ya da anayasal monarfli (‹spanya) biçiminde tüm Akdeniz Avrupas›’na yay›lm›fl oldu. Liberal demokrasi Otoriter rejimler Sosyalist rejimler S›n›rl› demokrasi

1

Avrupa’da demokrasinin kaydetti¤i gelißmeler.

176

- 1989-1991 aras›nda Do¤u Avrupa’da komünizmin çöküflü de demokratik modelin tüm k›taya yay›lmas›n› kolaylaflt›rd›. n Ancak, üçüncü dünya ülkelerinde giriflilen demokratikleflme denemeleri genellikle baflar›s›zl›kla sonuçland›. ‹slamc›lar gibi baz› siyasal gruplar, din ad›na demokratik modelle mücadele ettiler ve halk egemenli¤i, ifade özgürlü¤ü ve kad›nlarla erkekler aras›nda eflitlik gibi baz› temel ilkeleri reddettiler. 20. yüzy›l›n sonunda liberal demokrasi ile yönetilen ülkelerin say›s› 1939’a göre alt› kat fazla olsa da, bu ülkeler yine de büyük ölçüde az›nl›ktad›r. Birleflmifl Milletler üyesi olan 185 ülkenin yaln›zca üçte biri demokrasidir.

2

1990’larda Avrupa’daki siyasal modeller. Kurumlar› Anglo-Sakson

- Ademi-merkeziyet

modeli

- Refah devletinin

(1979’dan sonra Birleßik Krall›k)

Olumlu/olumsuz yönleri - Ekonomik de¤ißikliklere çabuk uyum sa¤lama

zay›fl›¤› ya da yoklu¤u

- ‹ßsizli¤in azalmas› ama,

- Pazar ekonomisinin önemi

- Kollektif yat›r›mlar›n azl›¤›

- Sendikalar›n zay›f rolü

- Önemli toplumsal eßitsizlikler

Ren modeli

- Ademi-merkeziyet

- Güçlü toplumsal güvenlik

(Almanya)

- Refah devleti

mekanizmas›

- Güçlü sendikalar

- Eßitsizliklerin ortadan

- Sendikalarla uzlaßma

kalkmas› ama,

gelene¤i

- Önemli oranda ißsizlik Sosyal demokrat model

- Devlet-sendika-patron uzlaßmalar›

(‹sveç, Avusturya,

- Güçlü refah devleti - Düßük ya da azalmakta

- Güçlü sendikalar

olan ißsizlik oran›

Hollanda)

- Ücretler aras›nda az fark bulunmas› ama, - Ücretlerin birbirine yak›nl›¤› nedeniyle motivasyon eksikli¤i

Devletçi model

- Devletin ekonomik ve

(Fransa, ‹talya)

toplumsal alanlardaki önemli rolü

- Güçlü refah devleti - Kamu sektörü çal›ßanlar›n›n koruma alt›na al›nmas› ama,

- Refah devleti

- Yüksek ißsizlik oran› - Eßitsizliklerin artmas›

1. Refah devletinin ne oldu¤unu hat›rlat›n›z. 2. Yukar›daki tabloda, refah devleti hangi modellerde güçlüdür? Bunun sonuçlar› nelerdir?

3 Eski bir halk demokrasisinde demokrasinin yeniden kurulmas›: Polonya’da 1990 seçimleri. Alman modelinin çekicili¤i: 1990’da

4 Berlin Duvar›’n›n y›k›lmas›ndan sonra

500 km

Alman kökenli halklar›n Almanya’ya do¤ru göç hareketleri.

Kuzey Rusya

Sibirya Belarus Litvanya Moskova

ALMANYA

Minsk

Kazakistan

Polonya Ukrayna Sibiu

Yugoslavya

Romanya Braßov

Dußanbe

Orta Asya

Alman yasalar›, "kan hukukuna" göre, daha önce Almanya s›n›rlar› d›ß›nda yaßayan ve Alman kan›ndan olan her göçmene Alman vatandaß› olma hakk› tan›r. Orta Avrupa ve eski SSCB topraklar›na yerleßmiß bulunan ve bu bölgelere 18. yüzy›lda (Rusya), hatta daha da eski bir tarihte gelen Alman yerleßimcilerin soyundan gelen baz› topluluklar 1989’dan sonra bu sayede Alman vatandaßl›¤›na geçebildiler.

1. Alman kökenli olan ve Do¤u’da yaßayan halklar› Almanya’ya yerleßmeye iten siyasal nedenler hangileri olabilir? 2. Almanya’n›n bu çekim gücü, siyasal nedenlerin d›ß›nda baßka hangi nedenlerle aç›klanabilir?

1990’da Alman kökenli halklar›n göç hareketi

177

A N A H T A R S Ö Z C Ü K • SAÚ VE SOL Büyük siyasal parti türleri aras›nda yap›lan al›ß›lageldik ay›r›m. Sa¤ daha çok özgürlükler üzerinde durur; liberal reformlar›n gerçekleßtirilmesinden ya da mevcut toplumsal düzenin oldu¤u gibi korunmas›ndan yanad›r. Sol ise eßitlik üzerinde durur; çeßitli reformlar, hatta devrim yoluyla toplumu daha fazla eßitlik sa¤layacak biçimde dönüßtürmeyi amaçlar. Bu ay›r›m›n kökeni 1789’a kadar uzan›r: Frans›z Devrimi s›ras›nda, kral yanl›lar› meclis baßkan›n›n sa¤›na, devrim yanl›lar› ise soluna oturmußlard›.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Kararname * Teknokrat * Tepki oyu

C. Parlamenter rejim, baßkanl›k rejimi ve yar›-baßkanl›k rejim

Belge 1, 2 ve 3

n Demokrasinin pek çok biçimi olabilir: Parlamenter rejim, baßkanl›k rejimi ya da yar›baßkanl›k rejimi. Parlamenter rejim en s›k rastlanan sistemdir. Bu rejimde, en önemli rolü meclis üstlenir. Yasalar› oylar, vergiler koyar, hükümeti denetler, hatta gerekti¤inde devirebilir. Mecliste ço¤unlukta olan partinin baßkan› hükümeti kurarak baßbakan olur. ‹ktidar›n sa¤* ve sol* partiler aras›nda el de¤ißtirmesi nedeniyle, siyasal partilerin temel bir rolü vard›r. Siyasal partilerin say›s› fazlaysa, iktidara gelen ço¤unluk bazen k›r›lgan koalisyonlardan olußur (Fransa’da 4. Cumhuriyet dönemi; 1945’ten günümüze ‹talya). Bunun aksine (Birleßik Krall›k, Almanya), iki büyük partinin varl›¤›, iktidara s›rayla daha sa¤lam parti ya da koalisyonlar›n gelmesini sa¤lar. Devlet baßkan›n›n iktidar› s›n›rl›d›r: Hükümdarlar (‹spanya, Belçika, Birleßik Krall›k) saltanat sürerler, ama ülkeyi yönetmezler. E¤er ülke cumhuriyetle yönetiliyorsa, cumhurbaßkan› yine silik bir rol üstlenir (Almanya, ‹talya). n Baßkanl›k rejiminde ise, cumhurbaßkan› en önemli role sahiptir. Baßbakanla birlikte ya da baßbakan olmadan hükümeti yönetir. Bu rejimde yasama ve yürütme güçleri aras›ndaki ay›r›m çok keskindir. Uyußmazl›k halinde, biri di¤erine bask›n gelemez. Avrupa’da baßkanl›k rejimine ender rastlan›r. 1998’de yaln›zca Avusturya, Finlandiya ve Rusya baßkanl›k rejimiyle yönetiliyordu. Rusya’da baßkan›n yetkileri çok genißtir: Kararnameler* ç›karabilir, mecliste oylanmadan hükümetin görevine son verebilir. Ayr›ca, meclis hükümet aleyhine güvensizlik oyu verirse, bunu göze almak zorunda de¤ildir. n Yar›-baßkanl›k rejimi bir ara-modeldir. Hem baßkan, hem meclis halk oyuyla seçilir, ama güçler ay›r›m› tam olarak gerçekleßmemißtir. Anlaßmazl›k durumunda meclis hükümeti devirebilir, ancak baßkan görevinde kal›r. Buna karß›l›k, aralar›nda görüß ayr›l›¤› olmas› durumunda baßkan meclisi feshedebilir. Bat› Avrupa’da çok az görülmekle birlikte (‹zlanda, Portekiz, 1958’den günümüze Fransa), bu rejim Romanya gibi 1989’dan sonra demokrasiyi seçen eski komünist ülkelerin ço¤una model olmußtur.

D. Avrupa’da liberal demokrasinin sorunlar› 1

1945’ten sonra Birleßik Krall›k ve Federal Almanya’da hükümet de¤ißiklikleri. Birleßik Krall›k

Federal Almanya

Tarih Baßbakan Tarih Baßbakan 1945-51 1951-55 1955-57 1957-63 1963-64 1964-70 1970-74 1974-76 1976-79 1979-90 1990-97 1997’den sonra

Attlee Churchill Eden Mac Millan Douglas-Home Wilson Heath Wilson Callaghan Thatcher Major Blair

1949-63

Adenauer

1963-66 1966-69 1969-74 1974-82

Erhard Kiesinger Brandt Schmidt

1982-98

Kohl

1998’den Schröder sonra

Sa¤ (‹ngiltere’de Muhafazakârlar, Almanya’da H›ristiyan Demokrat Parti) Sol (‹ngiltere’de ‹ßçi Partisi, Almanya’da Sosyal-Demokratlar) Sa¤/sol koalisyonu

178

Belge 4 ve 5

n Orta ve Do¤u Avrupa’daki eski komünist ülkelerde demokrasinin yeniden kurulmas› kolay olmad›. Kapitalizme dönüß, ayn› zamanda hem baz›lar›n›n çok h›zl› zenginleßmesine, hem de önemli oranlara ulaßan ißsizlikle birlikte pek çok insan›n yaßam düzeylerinin düßmesine yol açt›. Düß k›r›kl›¤› içindeki seçmenler milliyetçi adaylara (Rusya’da Jirinovski ya da Yugoslavya’da Miloßeviç) ya da eski komünistlere oy verdiler. Hatta 1993’te, Polonya, Litvanya ve Macaristan gibi pek çok Do¤u Avrupa ülkesinde iktidar yeniden eski komünistlerin eline geçti, ancak bu yöneticiler devlet kurumlar›nda de¤ißiklik yapmad›lar, ülkeleri demokrasi olarak kald›. n Demokrasinin kendi yap›s›ndan kaynaklanan baz› iç sorunlar› da vard›r. - Terorist gruplar düzenledikleri sald›r›larla ya da önemli siyaset adamlar›n› kaç›rma yoluyla kamuoyunun tepkisinden yararlanarak demokrasiyi zay›flatmay› denemektedirler. - Demokrasilerde kurallar eksik bir biçimde uygulanmaktad›r. Kad›nlar seçmenlerin yar›s›ndan fazlas›n› olußturduklar› halde, çok az say›da kad›n milletvekili vard›r. - Pek çok ülkede, siyasal yaßam giderek s›radan vatandaß›n sorunlar›ndan çok uzak olan teknokrat*lar›n tekelinde kalmaktad›r. Medyalar giderek daha büyük bir rol oynamakta ve tüm sa¤duyulu kißisel çözümlemeyi koßullamaktad›r. - Ekonomik ve toplumsal güçlükler seçmenleri ßaßk›na çevirmektedir. Bu durum, tepki oyu*na ya da demokrasinin en temel ilkelerinden biri olan eßitlik ilkesini reddeden yabanc› düßmanl›¤›n›n yeniden güç kazanmas›na neden olmaktad›r. - Siyasal skandallar da demokrasiyi zay›flatmaktad›r. Kendilerine verdikleri iktidar› zenginleßmek için kullanan temsilcilere halk›n güvenmesi mümkün olabilir mi?

HÜKÜMDAR

hükümetin önerisi üzerine feshedebilir

(kal›tsal) atar

ço¤unluk partisi

2 Birleßik Krall›k’›n siyasal kurumlar›. Birleßik Krall›k’›n parlamenter demokrasi ile yönetildi¤ini gösteriniz. seçer

Baßbakan

CUMHURBAÞKANI 5 y›l için seçilir

güvenoyu

Lordlar Kamaras›

Avam Kamaras›

Baßbakan En çok oy alan siyasal partinin baßkan›

Yaklaß›k 1000 lord (kal›tsal ya da atama ile) Kal›tsall›k 2001’de kald›r›ld›

651 milletvekili (5 y›l için seçilir)

atar

Baßbakan›n önerisi üzerine feshedebilir

Bakanlar

seçer güvenoyu

PARLAMENTO

Bundestag seçerler

Milletvekilleri (4 y›l için seçilirler)

Eyaletlerin (Länder) parlamento delegeleri

Bundesrat Hükümet delegeleri Veto

FEDERAL MECL‹S

GENEL OY Kad›nlar ve erkekler (18 yaß›ndan büyük)

atarlar Eyalet (Land) parlamentolar›

seçerler

4

Siyasetçilerden so¤uma.

Kamuoyunda siyasetçilere, özellikle de parlamenterlere karß› giderek artan so¤ukluk, kußkusuz k›smen bu kißilerin temsil ettikleri kurumun göstermelik bir kuruma dönüßtü¤ü hissi ile ilgilidir. [...] Bakanlar, televizyondan naklen yay›nlanan oturumlar d›ß›nda, televizyon stüdyolar›nda görünmeyi genellikle bomboß olan meclisler önünde konußma yapmaya tercih ediyorlar. Gazeteciler de, bu durumda, sorular›n› ve duygular›n› yak›ndan bildiklerini iddia ettikleri vatandaßlar›n sözcülü¤üne soyunuyorlar ("Frans›zlar ßöyle düßünüyor...; Frans›zlar ßunu bekliyor...") ve bakanlar› onlar ad›na sorguya çekiyorlar. [...]

seçerler

GENEL OY Kad›nlar ve erkekler (18 yaß›ndan büyük)

3

Almanya’n›n siyasal kurumlar›. Almanya’n›n parlamenter demokrasi ile yönetildi¤ini gösteriniz.

"Halk›n iktidar›"ndan geriye ne kal›yor? Büyük iletißim sistemlerinin (ad›na tam olarak "medya" denilenler), vatandaßlarla hükümet aras›nda arac›l›k yapma e¤iliminde olduklar›n›, yani geleneksel olarak parlamentolara ait olan bir ißlevi yerine getirdiklerini gördük. Vatandaßlar [...] düzenli olarak "yoklan›yor"; sorulan sorulara daha önceden maruz kald›klar› ve karmaß›k biçimde "bilgi" ad› verilen ßeyle koßullanm›ß olarak yan›t veriyorlar. Profesyonel siyasetçiler ise kariyerlerini "yönetiyorlar" ve kamuoyu yoklamalar›n›n verdi¤i bilgilere uyarak daha fazla oy almaya çal›ß›yorlar. Siyasal s›n›f, liderlere soru yöneltmesi kabul edilen bir avuç gazeteciyi de içine alan bir kapal› devre biçiminde yaß›yor. Sürprizle karß›laß›lmayaca¤› önceden kararlaßt›r›lan çok say›da televizyon program›, siyasal tart›ßmalar›n yerine geçiyor. Vatandaß da, yaln›zca izleyicisi oldu¤u ve müdahale etmesinin mümkün olmad›¤› bu tart›ßmalara uzaktan bakmakla yetiniyor. [...] Siyasal yöneticiler hiçbir zaman do¤rudan do¤ruya vatandaßlar›n sorular›yla yüzleßmiyorlar. G. Soulier [Frans›z ö¤retim üyesi], L’Europe (Paris, 1994).

1. Vatandaßlar›n siyasetten so¤umalar›n›n belirtileri nelerdir? 2. Bu so¤uman›n nedenleri nelerdir?

5

‹talyan H›ristiyan Demokrat siyasetçi Aldo Moro’nun K›z›l Tugaylar taraf›ndan 1978’de ‹talya’da öldürülmesi.

179

III. Avrupa Birli¤i bir model olabilir mi? A N A H T A R S Ö Z C Ü K • ULUSLARÜSTÜLÜK Ulusal kurumlar›n üstünde yer alma hali. Uluslarüstülük, Avrupa Birli¤i taraf›ndan al›nan kararlar›n, Avrupa Birli¤i’ni olußturan devletlerin ald›klar› kararlardan üstün olmas›n› gerektirir.

B‹YOGRAF‹ 1

Robert Schuman (1886-1963) 1919’dan 1940’a kadar Fransa’n›n Moselle milletvekili ve 1945’ten sonra Cumhuriyetçi Halk Hareketi’nin lideri olan Schuman, önce Maliye, ard›ndan da D›ßißleri bakanl›¤› yapt›. AKÇT’nin kurulmas›nda önemli bir rol oynad›. Henüz 1950 may›s›nda, kömür ve çelik için Frans›z-Alman gümrük birli¤i kurulmas›n› öneren Schuman, daha sonra Avrupa Parlamentosu baßkanl›¤›na getirildi.

Konrad Adenauer (1876-1967) 1917’de Köln Belediye Baßkan› olan avukat Konrad Adenauer, Zentrum’un (Merkez Katolik Partisi) yöneticilerinden biriydi. 1933’ te Naziler taraf›ndan görevinden al›nd›. Savaßtan sonra, Alman H›ristiyan Demokrat Partisi’ni kurdu ve 1949’dan 1963’e kadar Federal Almanya Cumhuriyeti’nin ilk baßbakan› olarak görev yapt›. Fransa ile yak›nlaßma konusunda kararl› bir tutum sergileyen Adenauer, Almanya’y› Bat› cephesine ba¤lad›.

180

A. Avrupa’n›n inßas›

Belge 1 ve 2

n Avrupa’da birlik kurma düßüncesi, bir zamanlar düßman olan Avrupa ülkeleri aras›nda dayan›ßma olanaklar› yaratarak bar›ß› sa¤lamlaßt›rma arzusuyla ortaya ç›kt›. 1951 y›l›nda, Frans›z Jean Monnet ve Robert Schuman ile Alman Konrad Adenauer, alt› Avrupa ülkesinin kömür ve çelik üretimini birleßtirecek Avrupa Kömür ve Çelik Birli¤i’ni (AKÇB) kurdular. Bu ekonomik örgüt Fransa ve Almanya aras›ndaki bar›ß› sa¤layacak ve Avrupa’da birlik fikrinin gelißimine katk›da bulunacakt›. n Bir Avrupa ordusu kurma projesinin baßar›s›zl›¤a u¤ramas›ndan sonra, Avrupa’da birlik fikri yaln›zca ekonomik alanla s›n›rl› kald›. Mart 1957’de, Roma Anlaßmas› ile Avrupa Ekonomik Toplulu¤u (AET) kuruldu. Bu örgüt, Avrupa ülkeleri aras›nda ekonomik ißbirli¤inin gelißmesini, gümrük duvarlar›n›n yavaß yavaß ortadan kald›r›lmas›n› ve ortak d›ß ticaret tarifelerinin belirlenmesini öngörüyordu. ‹yi ißleyißi sayesinde, AET 1960’l› y›llarda yüksek bir ekonomik büyüme gerçekleßtirdi, bu da baßka ülkeleri toplulu¤a kat›lmak üzere baßvurmaya itti.

B. AET’nin genißlemesi

Belge 3

n AET’nin genißlemesi meselesi, 1959 y›l›nda European Free-Trade Association (EFTA) (Avrupa Serbest Ticaret Ortakl›¤›) gibi rakip bir kurumun ortaya ç›kmas›na öncü olan Birleßik Krall›k’la ilißkilerin düzenlenmesi sorununu gündeme getirdi. Birleßik Krall›k, ‹rlanda ve Danimarka AET’ye ancak 1973’te üye oldular. Onlar›, diktatörlüklerin sona ermesinin ard›ndan Yunanistan (1981), ‹spanya ve Portekiz (1986) izledi. AET’ye girmek için yerine gelmesi gereken temel koßullardan biri, ülkenin demokrasi ile yönetiliyor olmas›yd›. 1970’li y›llarda, AET kurumlar› de¤ißikli¤e u¤rad›. Daimî bir Avrupa Konseyi kurulmas› ve Avrupa Parlamentosu’nun halk oyuyla seçilmesine karar verildi. ‹lk Avrupa Parlamentosu seçimleri 1979’da yap›ld›. n Birli¤in ekonomik alanda ilerlemesine ra¤men, baz› devletler siyasal alanda ulusal egemenli¤in terk edilmesi anlam›na gelecek olan uluslarüstülü¤e* karß›yd›lar. 1986’da imzalanan Avrupa Tek Senedi, iç s›n›rlar›n ortadan kald›r›ld›¤› bir pazar olußturdu ve topluluk içindeki ekonomik ißbirli¤ini güçlendirdi. 1992’de imzalanan ve 1 Ocak 1993’te yürürlü¤e giren Maastricht Anlaßmas› ise, tek para birimi (Euro) ve Avrupa vatandaßl›¤›n› öngörüyordu. Böylece AET yerini Avrupa Birli¤i’ne (AB) b›rakt› ve Avrupa’da siyasal bütünleßme tercihi 1950’li y›llar›n sonunda Birleßik Krall›k taraf›ndan ön plana ç›kar›lan serbest ticaret projesine bask›n ç›km›ß oldu.

C. Genißleyen Avrupa’n›n karß›s›ndaki sorunlar

Belge 4

n AB’nin genißlemesi, Avrupa kurumlar›nda reform yapma meselesini de beraberinde getirdi. 1995 y›l›nda, Avusturya, ‹sveç ve Finlandiya’n›n da kat›lmas›yla AB’nin üye say›s› 12’den 15’e ç›kt› ve özellikle Avrupa Konseyi’nde uzlaßma zemini bulmak giderek güçleßti. Avrupa kurumlar›nda reform bugün kaç›n›lmaz gibi görünüyor. Ancak bu reformlar uluslarüstü bir Avrupa yanl›lar›yla (Almanya, Benelüks, ‹talya) devletlerin egemenliklerini koruyarak önemli bir rol oynamaya devam edecekleri bir Avrupa’dan yana olanlar› (Fransa, ‹ngiltere) karß› karß›ya getirme riski taß›yor. n Ancak AB, sorunlar›na ra¤men pek çok ülkeyi çekmeye devam ediyor: Eski komünist bloktan pek çok ülke (Balt›k ülkeleri, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Slovenya) AB’ye girmek için aday oldular. Do¤u Avrupa’n›n siyasal anlamda parçalanmas› ve Balkanlar’daki istikrars›zl›k karß›s›nda AB, üçüncü biny›lda bir istikrar ve demokrasi modeli olarak görülüyor.

1998’de Avrupa Birli¤i kurumlar›n›n ißleyißi.

3 GÖRÜÞ

ÖNER‹LER

YASAL DENET‹M

KARAR

ALICILAR

2

Robert Schuman, Avrupa fikrini ortaya at›yor.

Strasburg Avrupa Parlamentosu

Örgütlü ve diri bir Avrupa’n›n uygarl›¤a yapabilece¤i katk›, bar›ßç›l ilißkilerin korunmas› ve sürdürülmesi aç›s›ndan vazgeçilmezdir. Yirmi y›ldan beri Avrupa’n›n birleßmesi yolunda önderlik eden Fransa’n›n temel u¤raß› her zaman bar›ßa hizmet etmek oldu. Birleßik Avrupa kurulmad›, savaß ç›kt›.

Brüksel Avrupa Komisyonu

Üye Ülkeler (1998’de 15 üye)

Avrupa Konseyi direktifler, (15 hükümet kararlar, ve devlet yönetmelikler baßkan›)

öneriler

ßirketler kißiler

Avrupa tek bir hamlede ve tek bir plana göre kurulamaz. Herßeyden önce fiilî bir dayan›ßma yaratacak olan somut kazan›mlarla kurulacakt›r. Avrupa uluslar›n›n bir araya gelmeleri, Fransa ile Almanya aras›nda varolan yüzy›ll›k karß›tl›¤›n ortadan kald›r›lmas›n› gerektirir. Girißilecek her türlü eylem, öncelikle Fransa ve Almanya’y› ele almal›d›r. [...]

4

Avrupa’n›n hedefleri.

Avrupa’n›n bütünleßmesi bugün hâlâ kusursuz de¤ildir ve tamamlanmam›ßt›r. Dünyadaki ekonomik kriz, ißsizli¤in ve yoksullu¤un artmas› (Avrupa Birli¤i içinde yaßayan 50 milyon yoksul oldu¤u belirlenmißtir), devletler aras›ndaki ç›kar çat›ßmalar› ve milliyetçi hareketlerin yeniden yükselmeye baßlamas›, toplulu¤u, üyeleri farkl› h›zlarda evrilen ve koordinatlar› de¤ißken bir Avrupa haline getirmißtir. [...] Alman H›ristiyan Demokrat Partisi’nin ortaya att›¤›, baz› üye ülkeleri d›ßar›da b›rakarak Avrupa’y› önce bir "çekirdek" etraf›nda örgütleme önerisi de fikir birli¤i sa¤layamam›ß ve özellikle ‹spanya ya da ‹talya gibi ülkelerin kararl› muhalefetiyle karß›laßm›ßt›r.

Frans›z hükümeti, di¤er Avrupa ülkelerinin de kat›l›m›na aç›k bir örgüt bünyesinde, Frans›zAlman kömür ve çelik üretiminin tamam›n› ortak bir yüksek yetkenin denetimine b›rakmay› önermektedir.

[...] Avrupa’n›n inßas›n›n tarihi, karß›laß›lan güçlüklerin ayn› zamanda bütünleßme yolunda yeni at›l›mlar için yakalanm›ß f›rsatlar olabildi¤ini göstermißtir. Yaßl› k›tan›n ülkeleri, sahip olduklar› ekonomik güç ve ßanl› geçmißin miras› olan parlak kültür düzeyinin izin verdi¤i ölçüde dünyan›n kaderi üzerine a¤›rl›klar›n› koyabilmek için bu bütünleßmeye her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyorlar. Co¤rafya alan›nda, gerçekte bir Avrupa içsavaß›ndan baßka bir ßey olmayan Birinci Dünya Savaß› sonras›nda Paul Valéry’nin dedi¤i gibi, "Asya k›tas›n›n küçük bir uzant›s›" olan Avrupa’n›n, siyaset ve iktisat alanlar›nda da öyle olmas›n› istemedikleri için bu bütünleßmeye ihtiyaç duymaktad›rlar.

Kömür ve çelik üretimlerinin ortak hale getirilmesi, [...] uzun zamand›r savaß silahlar› üreten ve hep ürettikleri silahlar›n kurban› olan bölgelerin kaderini de¤ißtirecektir. Böylelikle olußturulacak üretim dayan›ßmas›, Fransa ile Almanya aras›nda savaß ç›kmas› olas›l›¤›n› düßüncelerden silece¤i gibi maddî aç›dan da olanaks›z k›lacakt›r. Kat›lmak isteyen tüm ülkelere aç›k tutulacak olan [...] böylesine güçlü bir üretim biriminin kurulmas›, ülkelerin ekonomik alanda birleßmelerinin gerçek temellerini atacakt›r.

André Gauthier, La Construction européenne, étapes et enjeux (Rosny, 1996).

Avrupa’n›n geçirdi¤i dönüßümler bugün ne tür sorunlar yaratmaktad›r? Nisan 1998 Çapraz kurlar›n belirlenmesi

Frans›z hükümetinin, 9 May›s 1950’de D›ßißleri Bakan› Robert Schuman taraf›ndan okunan resmî bildirisi.

1 Ocak 1999 Euro’nun kullan›ma girmesi

EURO

1. Belgeyi tan›t›n›z. 2. Robert Schuman neden birleßik bir Avrupa kurulmas›n› istiyor? 3. Bu amaca ulaßabilmek için seçilen yol nedir? 4. Avrupa’da siyasal bir birlik kurulmas› çabalar›n› o dönemde neler engelleyebilirdi?

Euro: Uluslarüstülü¤e do¤ru bir aßama.

Adalet Divan›

Euro: Tek para

Ulusal paralar

1998

5

1999

2000

2001

1 Ocak30 Haziran 2002

2002

Nisan 1998’de çapraz kurlar›n belirlenmesi, "Maastricht kriterleri" olarak da bilinen "uyum kriterleri"ne göre yap›lm›ßt›r: 1. Enflasyon oran›n›n y›ll›k %3 olarak s›n›rland›r›lmas›. 2. Kamusal bütçe a盤›n›n KUÜ’nün %3’üne eßit ya da daha az olmas›. 3. Kamusal borçlanman›n KUÜ’nin %60’›ndan fazla olmamas›. 4. Uzun vadeli faizlerin, enflasyonla ilgili en iyi sonuçlar› elde eden 3 ülkedeki oranlar› %2’den fazla geçmemesi. 5. Ülkenin en az iki y›ld›r Avrupa Para Sistemi içinde yer almas› ve kambiyo dalgalanma marjlar›n›n %15’in alt›nda bulunmas›.

181

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM

1944: Fransa’da kad›nlara oy hakk› verilmesi.

Demokrasi, iktidar›n gücünü halktan ald›¤› bir rejimdir (Yunanca demos). ‹.Ö. 5. yüzy›lda Atina’da ortaya ç›km›ßt›r. Ancak o zamanlar, yaln›zca Atina vatandaß› kabul edilen küçük bir az›nl›k yönetime kat›labiliyordu.

n

1957: Roma Anlaßmas›; AET’nin kurulmas›.

Liberal demokrasi, bireysel özgürlükleri (düßünme özgürlü¤ü, inanç özgürlü¤ü, ifade özgürlü¤ü, vb.) ve siyasal ço¤ulculu¤u garanti alt›na alan bir rejimdir. Seçimler serbest olarak ve genel halk oyuyla yap›l›r.

1974-1975: ‹spanya, Yunanistan ve Portekiz’de diktatörlüklerin çöküßü. 1989-1991: Orta ve Do¤u Avrupa’da komünizmin çöküßü. 7 Þubat 1992: Maastricht Anlaßmas›’n›n imzalanmas›. 1993: Maastricht Anlaßmas›’n›n yürürlü¤e girmesi; AET’nin AB’ye dönüßmesi. 1 Ocak 1999: Euro’nun ortak para birimi olarak kullan›ma koyulmas›. 1 Ocak 2002: Euro’nun tedavüle girmesi. 30 Haziran 2002: Ulusal para birimlerinin tedavülden kalkmas›.

Halk demokrasisi ise, toplumsal, ekonomik ve siyasal örgütlenmenin tek bir partinin, yani ißçi s›n›f›n› ve tek gerçekli¤i temsil etti¤ini iddia eden komünist partinin denetiminde oldu¤u bir rejimdir. Di¤er siyasal partiler yasaklanm›ßt›r. Dolay›s›yla "halk demokrasisi", gerçek anlamda bir demokrasi de¤ildir.

n

• AET : Avrupa Ekonomik Toplulu¤u. • EFTA : European Free-Trade Association (Avrupa Serbest Ticaret Ortakl›¤›). • AB : Avrupa Birli¤i.

Yasama, yürütme ve yarg› gücü

Yasama gücü, yasa tasar›lar›n› tart›ßma ve oylama gücüdür. Parlamentodaki milletvekillerinin elinde bulunur. Yürütme gücü, yasama gücü taraf›ndan oylanan yasalar› uygulamakla görevlidir. Bu görevi hükümet yerine getirir. Yarg› gücü, yasalara sayg› gösterilmesini sa¤lamakla görevlidir. Bu görev, devletten ba¤›ms›zl›¤› ülkeden ülkeye farkl›l›k gösteren yarg›çlar taraf›ndan yerine getirilir.

n

ÖNEML‹ KISALTMALAR

Demokrasi, liberal demokrasi ve "halk demokrasileri"

HOLLANDA BELÇ‹KA LÜKSEMBURG FRANSA

‹TALYA

AET, EFTA ve AB

AET (Avrupa Ekonomik Toplulu¤u), 1957 y›l›nda Roma Anlaßmas›’n› imzalayan alt› devleti (Fransa, Almanya, ‹talya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg) bir araya getirir. EFTA (European Free-Trade Association: Avrupa Serbest Ticaret Ortakl›¤›), 1959’da Birleßik Krall›k taraf›ndan AET ile rekabet edebilmek için kurulmußtur. Baßlang›çta yedi üyesi vard› (Birleßik Krall›k, Portekiz, Danimarka, Norveç, ‹sveç, ‹sviçre ve Avusturya). Bugün Norveç ve ‹sviçre d›ß›ndaki ülkeler AB’ye kat›lm›ßt›r. AB (Avrupa Birli¤i), AET’nin 1 Ocak 1993’te Maastricht Anlaßmas›’n›n yürürlü¤e girmesiyle birlikte ald›¤› add›r.

FAC

1959’da AET NORVEÇ DAN‹MARKA ‹SVEÇ B‹RLEÞ‹K KRALLIK

AVUSTURYA ‹SV‹ÇRE PORTEK‹Z

1959’da EFTA

YARARLI B‹YOGRAF‹LER s. 180

s. 180

Robert Schuman (1886-1963)

Konrad Adenauer (1876-1967)

1948’den 1953’e kadar Fransa D›ßißleri Bakan›.

182

1949’dan 1963’e kadar iktidarda kalan ilk Federal Almanya Baßbakan›.

Jean Monnet (1888-1979) 1939’dan önce Fransa’da yüksek memurluklarda bulundu ve Milletler Cemiyeti’nde çal›ßt›. Baßbakan Daladier’nin temsilcisi olarak 1938’deki Schuman Plan›’n›n fikir babas› olarak, 1952’den itibaren Avrupa Kömür Çelik Birli¤i’nin ilk baßkanl›¤›n› yapt›. Bu görevini b›rakt›ktan sonra Avrupa Birleßik Devletleri ‹çin Eylem Komitesi’ni kurdu.

belge incelemesi Roma Anlaßmas› Majesteleri Belçika Kral›, Federal Almanya Cumhurbaßkan›, Fransa Cumhurbaßkan›, ‹talya Cumhurbaßkan›, Lüksemburg Büyük Düßesi, Majesteleri Hollanda Kraliçesi; Avrupa halklar› aras›nda giderek büyüyecek bir yak›nlaßman›n temellerini atmaya ve Avrupa’y› bölen s›n›rlar› kald›rarak ülkelerinin ekonomik ve sosyal kalk›nmas›n› ortak bir eylem çerçevesinde gerçekleßtirmeye, ayr›ca halklar›n›n yaßam ve çal›ßma koßullar›nda sürekli bir iyileßmeyi çabalar›nda esas hedef tutmaya karar vererek; [...] ortak bir ticaret politikas› ile uluslararas› ticaretteki k›s›tlamalar›n aßamal› olarak ortadan kald›r›lmas›na katk›da bulunma arzusu içinde; [...] böylece bir araya getirilen kaynaklar bütünüyle, bar›ß›n ve özgürlü¤ün korunmas› azmiyle ve Avrupa’n›n ayn› ideali paylaßan di¤er halklar›n› da kendi çabalar›na kat›lmaya davet ederek, Avrupa Ekonomik Toplulu¤u’nu kurmaya karar verdiler [...].

Roma Anlaßmas› imzalan›rken.

MADDE 4 1. Avrupa Toplulu¤u’na verilen görevlerin yerine getirilmesi, - bir Avrupa Parlamentosu,

Sorular

- bir Konsey,

n 1. Belgeyi tan›t›n›z.

- bir Komisyon,

Her kurum, ißbu anlaßman›n kendisine çizdi¤i yetki s›n›rlar› içinde hareket eder.

n 2. Bu metin imzaland›¤›nda Avrupa ve dünyada siyasal ortam›n nas›l oldu¤unu an›msat›n›z.

2. Konsey ve Komisyon’a, dan›ßma kurulu olarak ißlev gören Ekonomik ve Sosyal Konsey yard›mc› olur.

n 3. Uygulamaya geçirilmesi hedeflenen ilkeler ve amaçlar hangileridir?

3. Hesaplar›n denetimi, ißbu anlaßman›n kendisine çizdi¤i yetki s›n›rlar› içinde hareket eden bir Say›ßtay taraf›ndan yap›l›r.

n 4. Avrupa kurumlar›n›n yetkileri nelerdir (Madde 4)?

- bir Adalet Divan› taraf›ndan sa¤lan›r.

25 May›s 1957’de imzalanan Roma Anlaßmas›’ndan (toplam 248 madde) al›nt›.

n 5. Bugünkü Avrupa Birli¤i’ni tan›t›n›z.

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N TAVS‹YELER • Tarihe ve farkl› izleklere dikkat edin. • Anlaßmay› imzalayan devletlerin baßkanlar›na dikkat edin: Monarßi mi cumhuriyet mi? Alt› kurucu ülke so¤uk savaß s›ras›nda hangi tarafta yer al›yordu? • Uluslararas› ilißkiler ve Avrupa modeli ile ilgili bilgi toplay›n.

• Belgenin çözümlemesi (Soru 1 ve 2)

• Soru 3

NE : Diplomatik bir metin (Alt› Avrupa devletinin

- Birleßmiß Milletler Sözleßmesi’nde yer alan ilkelere göndermeler (bar›ß, toplu güvenlik, üye devletlerin eßitli¤i); ancak, bunun yan›nda, ekonomik liberalizm ve ticaret serbestli¤ine de göndermeler: "uluslararas› ticaretteki k›s›tlamalar›n [...] kald›r›lmas›".

baßkanlar› aras›nda var›lan bir anlaßma). K‹ME : ‹mzalanan metin daha sonra alt› ülkenin parlamentolar› taraf›ndan onaylanmak zorundad›r. Dolay›s›yla, imzay› atan devletlerin tümünü nihai bir biçimde ba¤lamaktad›r. Metnin di¤er devletlere de seslendi¤ine dikkat edin. NE ZAMAN : Anlaßman›n anlam›n› kavrayabilmek için tarihsel ortam› bilmek son derece önemlidir. - Frans›zlarla ‹ngilizlerin Süveyß harekât›nda u¤rad›¤› baßar›s›zl›k (bkz. s. 208), ABD ve SSCB’nin dünyadaki egemenli¤ini göstermißtir. - Fransa ve Almanya aras›nda yeniden uzlaßma sa¤lanmas›na dayanan Avrupa’da birlik düßüncesi güçlendirilmek istenmektedir. - Fransa, Cezayir’de savaß sürecine girmißtir.

- Ekonomik yap›lanmaya verilen öncelik. - AET’yi baßka ülkelere genißletme arzusu.

• Soru 4 Yasama, yürütme ve yarg› güçleri aras›ndaki ay›r›ma dikkat edin.

• Soru 5 : Yorumu genißletiyor Sürekli co¤rafî genißlemeden (alt› ülkeden on beß ülkeye geçiß) ve daha sonra meydana gelen baz› de¤ißikliklerden söz edin: Avrupa Tek Senedi, Maastricht Anlaßmalar›, Euro.

183

verilerle çal›ßma Konu: Geçti¤i aßamalar ve karß›laßt›¤› engellerle Avrupa’n›n inßas› Sorular

1

Jean Monnet’nin gözüyle 1952’de Avrupa’n›n inßas›.

Birkaç ay içinde, Avrupa Kömür Çelik Toplulu¤u gerçek olacak. [...] Avrupa Savunma Toplulu¤u’nu kuran anlaßma k›sa süre sonra hükümetler taraf›ndan imzalanacak [...]. AKÇT’nin hayata geçirilmesi, kat›lan ülkeler aras›nda kömür ve çelik konusunda gümrük vergilerinin ve s›n›rlar›n ortadan kalkmas›n› sa¤layacak [...]. Böylece, bu kurumlar Avrupa’da birli¤in yolunu t›kayan ulusal egemenlik kalesinde bir gedik açacaklar. Avrupa’da ulusal egemenlik, bin y›ldan beri milliyetçili¤in gelißimi ve bir ülkenin di¤erleri üzerinde egemenlik kurmak için verdi¤i kanl› ve boßuna çabalarla kendini gösterdi. [...] Ulusal egemenliklerin birbiri içinde erimesini sa¤layacak olan ortak kurum ve kurallar›n kabul edilmesi, Avrupal›lar› ortak bir gücün himayesinde birleßtirecek ve baßl›ca çat›ßma nedenlerini ortadan kald›racak. [...] Commonwealth’in merkezi olan Büyük Britanya, Schuman plan› ve Avrupa ordusu fikri önerildi¤inde, bu özel konumu nedeniyle tam bir kat›l›m›n›n mümkün olamayaca¤›na karar verdi. Öne sürdü¤ü bu nedenleri anlay›ßla karß›l›yoruz. [...] Harekete geçmekte kararl›y›z. Avrupa’da birli¤i sa¤lamaya ve bunu süratle yapmaya kararl›y›z.

r 1. Belgeleri tan›t›n›z. r 2. Belgelerde verilen bilgileri konulara göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. n 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

Jean Monnet’nin konußmas› [AKÇT’nun ilk baßkan›], Washington, 30 Nisan 1952.

500 km

Kuzey Denizi

F‹NLAND‹YA

NORVEÇ ‹SVEÇ

iz

i

ESTONYA

‹RLANDA

Atlas Okyanusu

LETONYA

en D

DAN‹MARKA

al

t›k

L‹TVANYA

B B‹RLEÞ‹K KRALLIK ALMANYA HOLLANDA POLONYA DAC Brüksel Lüksemburg BELÇ‹KA ÇEK CUMHUR‹YET‹ LÜKSEMBURG SLOVAKYA Strasburg AVUSTURYA MACAR‹STAN FRANSA ‹SV‹ÇRE ROMANYA ‹TALYA SLOVENYA BULGAR‹STAN

PORTEK‹Z ‹SPANYA

TÜRK‹YE

Akdeniz

YUNAN‹STAN KIBRIS

Alt›lar Avrupas› (1957) Yeni üyeler 1973 1981 1986

2

184

1990 1995

Avrupa Birli¤i’nin inßas›.

Üyeli¤e adayl›¤› Avrupa Birli¤i taraf›ndan kabul edilen ülkeler Avrupa baßkentleri

3

Malta

1950’de Krokodil adl› Sovyet mizah dergisinde yay›nlanan AKÇT karß›t› karikatür. Gelinin bohças›n›n üzerinde Rusça "Ruhr" yaz›yor.

5

Ulusal egemenlik için.

Avrupa’n›n inßas› teknik bir sorun de¤ildir. Ancak, federalizm yanl›lar› ve "Avrupa bürokratlar›" 1954’ten beri siyasal amaçlar›n› teknik bir perde arkas›na saklamaya dayanan bir taktik benimsediler. Baßar›ya ulaßmad›klar› da söylenemez. Egemen halklara, yaln›z ve yaln›z kendilerinden kaynaklanmas› gereken baz› siyasal tercihleri teknik bir k›l›fla dayatmay› baßard›lar. Bu gizlilik daha ne kadar sürecek? Daha ileri gitmesi ay›planas› bir ßey olur. Hedeflerin aç›kça, dürüstçe söylenmesi gerekir. Birçok seçenek bulundu¤unun söylenmesi gerekir. Ulustan yana gülümseyen bu umudu yerle bir etmemek gerekir. Zira sonuçta Avrupa’ya bak›ß›m›z› biçimlendiren ulusa bak›ß›m›zd›r. [...] Bu arada, bugün bize önerilen ABD ya da Kanada’daki gibi bir federalizm bile de¤il, ondan da kötüsü, ucuzlat›lm›ß bir federalizmdir. [...] Söz konusu olan, iktidar› bir halk›n elinden al›p bir halklar toplulu¤una vermek de¤il, halk›n denetiminden tümüyle uzakta bulunan teknokratlara devretmektir. Böylece, baß›ndan beri toplulu¤un kusuru olan demokrasi a盤› daha da belirginleßecek. Temelde siyasal olan bu meselede gerçek tart›ßma, küreselleßme yar›ß›nda ulusu modas› geçmiß bir ßey olarak kabul edenlerle, ulus hakk›nda çok daha farkl› bir fikre sahip olanlar›, ulusu tutkusal, neredeyse ruhsal bir boyutta görenleri, ulusun bir halk› sanki tek vücut, tek ruh haline getiren gizemli bir dönüßümün eseri oldu¤unu bilenleri karß› karß›ya getiriyor. Philippe Seguin’in [De Gaulle’cü Frans›z siyaset adam›, Maastricht Anlaßmas›’n›n baßl›ca muhaliflerinden biri], Fransa Parlamentosu’nda yapt›¤› konußma, 1992.

4

1984 Avrupa seçimleri için haz›rlanan afiß.

"S›n›rlar ötesinde, halk oyuyla seçilen ilk uluslararas› meclis."

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1

r Soru 3 : Yan›t Önerisi

• Belgeleri tarih s›ras›na göre yeniden dizin.

• Avrupa’n›n inßas› fikri, Frans›z Robert Schuman ve Alman

- Tüm belgelerin bir yazar› var m›?

Konrad Adenauer taraf›ndan ortaya at›lan bir Frans›z-Alman yak›nlaßmas›ndan do¤du. Bu fikirde ABD etkisi gören SSCB’nin düßmanca tavr›na ra¤men Avrupa’n›n inßas›, Fransa, Almanya, ‹talya, Belçika, Lüksemburg ve Hollanda’y› bir araya getiren AKÇT’nin 1951’de kurulmas›yla, önce ekonomik alanda gelißti. Daha sonra bu alt› ülke 1957’de imzalad›klar› Roma Anlaßmas›’yla Avrupa Ekonomik Toplulu¤u’nu kurdular. AET’nin baßka üye ülkelere de aç›lmas› düßüncesi, 1960’l› y›llarda Fransa’da General de Gaulle’ün muhalefetiyle karß›laßt›. Yeni ülkeler AET’ye ancak 1973’ten sonra üye olabildiler: 1973’te Birleßik Krall›k, ‹rlanda ve Danimarka, 1981’de Yunanistan, 1986’da ‹spanya ve Portekiz, 1995’te Avusturya, ‹sveç ve Finlandiya. Ayn› zamanda, Strasbourg’da bulunan Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin halk oyuyla seçilmeye baßlamas›, Avrupa’n›n siyasal olußumunun da temellerini att›. AET, 1993 y›l›nda Avrupa Birli¤i oldu. AB’nin kurulmas› ile birlikte baßka sorunlar ç›kt›: Varolan kurumlar› art›k 15 ülkeyi kapsayan bir Avrupa’ya uygun hale getirmek için ne yap›lmal›yd›? Uluslarüstülük yolunda ilerlemeye devam m› edilmeli, ulusal egemenlikler mi korunmal›yd›? Avrupa Birli¤i’ne baßka ülkelerin de kat›lmas› Avrupa’da liberal demokrasiyi sa¤lamlaßt›r›yor, ancak ortaya aß›lmas› gereken yeni güçlükler ç›kar›yor.

- Hepsi ayn› düzlemde mi ele al›nmal›d›r?

r Soru 2 • AKÇT’yi, ABD’nin himayesinde gerçekleßen bir Frans›z-Alman evlili¤i biçiminde tan›tan Belge 3’ü anlamak için, simgeleri düßünün (gelinin tac› ve kolyesi). Çizer bunlarla ne anlatmak istemiß?

• Daha sonra, fikirlerinizi bir tablo biçiminde grupland›r›n: Aßamalar

Engeller

Belge 1

Ekonomik bir aßama

...

Belge 2

Birbirini izleyen genißlemeler

- Genißleme ne tür sorunlar do¤uruyor?

Belge 3

Ekonomik bir aßama

- SSCB neden AKÇT’ye düßmanl›k besliyor?

Belge 4

Önemli bir siyasal aßama

...

Belge 5

...

...

185

kompozisyon Konu: Avrupa’da liberal demokrasinin temelleri, uygulamalar› ve gelißmesi ‹lgili olaylar›n zamandizimi 1679 : Bill of Habeas Corpus. 1689 : Haklar bildirgesi; ‹ngiltere’de parlamenter monarßinin baßlang›c›. 1848 : Fransa’da yaln›zca erkeklerin kat›ld›¤› ilk halk oylamas›. 1944 : Fransa’da kad›nlara oy hakk› verilmesi. 1945-1974 : Bolluk y›llar›; Bat› Avrupa’da refah devletinin gelißimi. Mart 1957 : Roma Anlaßmas›’n›n imzalanmas›. 1974-1975 : Portekiz, ‹spanya ve Yunanistan’da diktatörlüklerin çöküßü. 1989-1990 : Do¤u Avrupa ülkelerinde komünizmin çöküßü. 1993 : Avrupa Tek Senedi.

KONUYU OKUMA Önce konunun farkl› ö¤elerini bulmak gerekir: - ‹zlek: Liberal demokrasi; - Dönem: 1945’ten günümüze; - Co¤rafî alan: Avrupa.

SORUNSALI SAPTAMA Düßünce birkaç eksen etraf›nda yap›land›r›labilir: - Yaßanan gelißmeler vurgulanabilir: 1945’ten günümüze Avrupa’da neden liberal demokrasi gelißti? - Liberal demokrasi kavram› ön plana ç›kar›labilir: Avrupa’da liberal demokrasi modeli bir tane midir, birden fazla m›d›r? Liberal demokrasi neden Avrupa’ya kendisini dayatan bir siyasal rejimdir?

‹ZLENECEK YOL Bu düßünceden hareketle bir plan yap›lmal›d›r: - ‹zleksel bir plan m› seçmeliyiz? - Yoksa, zamandizimsel bir plan m›? Hata yapmay› ya da konu d›ß›na ç›kmay› engellemek için, konuyu okurken belirledi¤imiz üç ö¤enin aç›klanmas› gerekir. Dolay›s›yla tüm terimler üzerinde düßünmeliyiz:

186

- "Temeller": Bu sözcü¤ün anlam› nedir? Konunun baßlang›ç noktas› gerçekten 1945 midir (zamandiziminden yararlan›n)? Konuyu incelerken, ‹. Ö. 5. yüzy›lda Atina’da do¤an demokrasi ile daha yak›n tarihli olan liberal demokrasiyi birbirinden ay›rmaya dikkat edin. - "Gelißme": Liberal demokrasinin yay›lmas›, özellikle co¤rafî alanda nas›l gerçekleßmiß? - "Uygulamalar": Model bir tane midir, birden fazla m›d›r? - "Liberal demokrasi": Bu terimi iyi tan›mlamak çok önemlidir. Özellikle liberal demokrasi ile halk demokrasileri aras›ndaki farkl›l›klar› düßünün. - "Avrupa’da": Önceden gösterece¤iniz düßünce çabas›, ilgili ülkeleri kesin bir biçimde saptayabilmenizi sa¤lamal›d›r. 1945’te söz konusu olan tüm Avrupa m›d›r? Günümüzde hangi ülkeler bu co¤rafî alan›n bir parças›d›r?

PLAN ÖRNEÚ‹ l Giriß : 1945 zaferi, Avrupa’da faßizmin ve nazizmin yenilgisi ve demokrasilerin bask›n ç›kmas› anlam›na geliyordu. Yenik ülkelerde ve Fransa gibi baz› galip ülkelerde baßlayan siyasal yeniden yap›lanma süreci, Avrupa’da liberal demokrasiyi ön plana ç›kard›. Günümüzde, Akdeniz Avrupas›’ndaki diktatörlüklerin ve komünizmin çöküßünden sonra, liberal demokrasi tüm bir k›tan›n siyasal modeli haline geldi. 1945’ten günümüze Avrupa’da liberal demokrasi neden ve nas›l böylesine gelißmißtir? ‹lk bölümde liberal demokrasinin eskiye dayanan temellerini, ikinci bölümde ise Avrupa’daki çeßitli uygulamalar›n› inceleyece¤iz. Son olarak, üçüncü bir bölümde liberal demokrasinin 1945’ten günümüze gelißimini ele alaca¤›z.

Franco’nun ölümünden sonra, 1975’te ‹spanya’da yap›lan ilk demokratik seçimler ve demokrasinin yeniden kurulmas›. Salonun arka taraf›ndaki duvara yap›ßt›r›lm›ß olan afißin üzerinde "Francisco Franco’dan son mesaj" yaz›s› yer al›yor.

l I. Liberal demokrasinin hâlâ gündemde olan

eski temelleri A. Temel ilkeler : Halk›n egemenli¤i; ekonomik liberalizm; temel özgürlüklere sayg›. B. Liberal demokrasinin tarihsel kökenleri : 17. ve 18. yüzy›l filozoflar›n›n katk›s›; Frans›z Devrimi’nin katk›s›; 1914’ten önce demokrasinin gelißimi. C. Gerekli koßullar : Güçler ay›r›m›n› getiren bir anayasa; siyasal ço¤ulculuk ve serbest seçimler; liberal demokrasi ile halk demokrasisi aras›ndaki farklar. Geçiß : Liberal demokrasi belli baz› koßullar›n yerine gelmesini gerektirir. Bu koßullar› kabul eden Avrupa ülkelerinin tümünde ayn› uygulamalara m› rastlanmaktad›r? l II. Avrupa’da liberal demokrasi uygulamalar› A. Parlamenter rejim : Genel ilkeler; siyasal partilerin rolü; bu siyasal uygulamay› benimseyen baßl›ca ülkeler. B. Baßkanl›k rejimi : Devlet baßkan›n›n önemi; ender rastlanan bir uygulama.

B. Liberal demokrasinin gelißimi : Liberal demokrasi ve ekonomik liberalizm; Anglo-Sakson modeli, Ren modeli, devletçi model. C. Liberal demokrasinin zaferinden söz edilebilir mi? Uluslarüstü bir liberal demokrasi modeli olarak AET; Akdeniz Avrupas›’ndaki diktatörlüklerin ve halk demokrasilerinin y›k›l›ß›; Avrupa Toplulu¤u’nun genißlemesi, liberal demokrasinin tüm k›taya yay›lmas› anlam›na m› geliyor?

l Sonuç : Liberal demokrasinin yeniden kurulmas› ve gelißmesi, 1945 sonras› Avrupa tarihine damgas›n› vurmußtur. Ekonomik at›l›m ve yürürlükteki anayasalar›n çeßitlili¤i, ortak de¤erlere sayg› gösteren farkl› liberal demokrasi modellerinin varl›¤›n› aç›klar. Günümüzde, diktatörlüklerin ve komünizmin çöküßünden sonra, liberal demokrasi Avrupa’n›n siyasal modeli haline gelmißtir. Avrupa Toplulu¤u’nun genißlemesi, bu demokrasiyi daha da sa¤lamlaßt›rmay› amaçlamaktad›r. Do¤u Avrupa’daki yeni demokrasiler de bu birli¤e kat›lmaktad›r. Burada söz konusu olan idealist bir bak›ß aç›s› m›d›r, yoksa liberal demokrasinin tüm k›taya demir atmas›n› sa¤lamak için yakalanm›ß gerçek bir f›rsat m›?

C. Yar›-baßkanl›k rejimi : Sistemin özellikleri; örnek olarak, Fransa. Geçiß : Avrupa’da liberal demokrasi ço¤unlukla parlamenter demokrasidir. Parlamenter demokrasinin 1945’ten sonraki gelißimi nas›l olmußtur?

l III. Avrupa’da liberal demokrasinin gelißimi A. 1945-1946’da durum : Diktatörlüklerin sonu ve demokrasilerin zaferi; belirsizlikler: Do¤u Avrupa’da komünist rejimler ve ‹spanya ile Portekiz’de diktatörlüklerin direnißi; Bat›’da, liberal demokrasiye dayanan bir yeniden yap›lanma (‹talya, Almanya).

TAVS‹YELER • Siyasal kavramlar› iyice aç›klamay› ihmal etmeyin. Siyasal sözcükleri do¤ru kullanmaya dikkat edin. Baz› anlaml› örnekler vermeyi unutmay›n: Örne¤in, Avrupa’daki en eski parlamenter demokrasi olan ‹ngiltere krall›¤›ndan söz etmelisiniz. • Konu d›ß›na ç›kmamaya dikkat edin: ABD bu konuya dahil de¤il!

187

KONU

10 Çin modeli Ç in, ‹kinci Dünya Savaß›’ndan önce baßlayan bir mücadelenin sonunda, 1949 y›l›nda komünist oldu¤unda, dünyan›n en kalabal›k ülkesi "halk demokrasileri" cephesine kat›lm›ß oldu. Ancak, Krußçev’in SBKP’nin 20. Kongresi’nde (1956) sundu¤u rapor ö¤renilir ö¤renilmez, Çin, "büyük a¤abey" Sovyetler Birli¤i ile aras›na mesafe koydu. 1960’l› y›llar›n baß›nda, SSCB’den kopuß kesinleßti. Bu tarihten sonra Çin, Sovyet modeline iki düzlemde alternatif olußturan özgün bir model gelißtirdi: - Çin gerçekten sosyalist olan tek ülke olma iddias›ndayd›; - Üçüncü dünya ülkelerine liberal modelden ve Sovyet modelinden farkl›, baßka bir kalk›nma yolu öneriyordu. n Çin modelinin özellikleri nelerdir? n 1976’dan sonra "dört modernleßme" hareketini baßlatan Çin, Maocu modele s›rt›n› m› dönmektedir, yoksa yeni bir Maocu model mi önermektedir.

KONUNUN PLANI I. Maocu model II. "Herßey modernleßme için" • Unutmayal›m • Belge incelemesi: Çin propaganda afißi: "Hep birlikte yeni zaferlere" • Verilerle çal›ßma: Çin modelinin etkileri ve evrimi: (1958-1998) Baßar› m› baßar›s›zl›k m›?

1956 Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi’nin 20. Kongresi

1980 Özel ekonomik bölgelerin kurulmas›

Mao Zedong 1949-1976 ‹ç Savaß

1945

Sovyet kalk›nma modeli 1950

‹leriye do¤ru büyük hamle

1955 1959 SSCB’den kopuß

188

1960

Deng Ziaoping 1976-1993

“Kültür Devrimi” 1965

“4 modernleßme”

Nixon’un Çin’i ziyareti

1970

Maoculu¤un tasfiyesi 1975

1978 “4 modernleßme”nin baßlang›c›

1980

1985

1990

1995

1989 1997 Hong Kong’un “Pekin bahar›”n›n yeniden Çin’e bast›r›lmas› ba¤lanmas›

1

"Büyük Proleter Kültür Devrimi" s›ras›nda "K›z›l Muhaf›zlar", 1968.

Çinli ö¤rencilerin ayaklanmas›, Pekin’de Tien an Men Meydan›, haziran 1989.

2

Göstericiler, Çinli yöneticiler taraf›ndan baßlat›lan modernleßme çabas›n›n siyasal alanda da daha fazla özgürlük getirmesini talep ediyorlar.

189

I. Maocu model A N A H T A R S Ö Z C Ü K • LAOGAY Çince "hiçbir yer" anlam›na gelen sözcük. Kentlerde 2.500’den fazla tutukevi, bat›daki nüfusun az yo¤un oldu¤u bölgelerde de 50.000 kadar tutuklu bar›nd›rabilen dev "çal›ßma kamplar›" Laogay’› olußturuyordu. Laogay, Çin’in toplam nüfusunun %1 ilâ 2’sini (ortalama 10 milyon tutuklu) topluyordu. Bugün erißilebilen kaynaklara göre, yaklaß›k 20 milyon Çinli Laogay’da ölmüßtür.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Çinli milliyetçiler * Halk komünü * "Kültür Devrimi"

B‹YOGRAF‹ 1

Mao Zedong (1893-1976) Bir toprak sahibinin o¤lu olan ve çal›ßma hayat›na 1919’da Pekin Üniversitesi’nde kütüphane görevlisi olarak baßlayan Mao Zedong, 1921’de Çin Komünist Partisi’nin kurucular› aras›nda yer al›yordu. 1927 ayaklanmalar›n›n baßar›s›zl›¤a u¤ramas› üzerine, Jiangsi bölgesinde ilk Çin Sovyet Cumhuriyeti’ni örgütledi. Milliyetçiler taraf›ndan yenilgiye u¤rat›lan Mao, "uzun yürüyüß"e baßlayarak kuzeye do¤ru çekildi (1934-1935). 1937 Japon istilas›, onu milliyetçilerle ittifak yapmaya zorlad›, ancak ard›ndan 1945’te iç savaß yeniden baßlad› ve 1949’a kadar sürdü. Merkez Komite baßkan› olan, ama bir süre iktidardan uzaklaßt›r›lan Mao, 1965’te "Kültür Devrimi"ni baßlatt› ve diktatörlü¤ünü ölünceye kadar devam ettirdi (1976).

190

A. Çin: Moskova’n›n sad›k sa¤ kolu

Belge 1

n Mao Zedong, ekim 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin do¤du¤unu ilan etti. Bu olay, Çinli komünistlerle Çang Kay-Þek’in milliyetçi Çin* hükümeti aras›nda 1930’larda baßlayan iç savaß›n sonuydu. ‹ç savaß 1945’te yeniden h›zlanm›ß ve 1949’da komünistlerin kesin zaferiyle sonuçlanm›ßt›. Milliyetçiler Tayvan adas›na çekildiler. ‹ßçilerin oran›n›n %1’i geçmedi¤i bu ülkede, komünistler geniß köylü kitlelerine dayanarak zafer kazanm›ßlard›. Bu durum daha baß›ndan Çin komünizmini Sovyet komünizminden ay›ran bir özgünlük yaratm›ßt›. 1949’da aß›lmas› gereken engeller çok büyüktü: 500 milyon nüfusu beslemek, yirmi y›ldan beri savaßta olan bir ülkeyi kalk›nd›rmak, eski kafa yap›s›n› yenmek gerekiyordu. n Çinli komünist yöneticiler ekonomik durumu düzeltmeye ve Çin’in eßk›yal›k, afyon ticareti ya da kad›nlar›n aßa¤› konumu gibi eski sorunlar›yla mücadele ederek düzeni sa¤lamaya çal›ßt›lar. 1950’de ç›kar›lan tar›m yasas›, büyük toprak a¤alar›n›n elinde bulunan 70 milyon hektar araziye el koyarak bunlar›n 300 milyon topraks›z köylüye da¤›t›lmas›n› sa¤lad›. Birinci beßy›ll›k plan (1953-1958), kalk›nma modeli olarak SSCB’den esinleniyordu. A¤›r sanayi Sovyet yard›m›yla gelißtirildi; tar›m alanlar› kolhozlar örnek al›narak kooperatiflerin elinde topland›. 1954 Anayasas›, SSCB’de oldu¤u gibi, komünist partinin yönetimdeki rolünü kesinleßtirdi.

B. Üçüncü dünya için yeni bir model mi?

Belge 2, 3, 4 ve 5

n Ancak, Çin ve Moskova aras›ndaki anlaßma fazla uzun sürmedi. May›s 1958’de, Çin ekonomi alan›nda yeni bir çizgi benimsedi: Hedef, tar›ma öncelik vererek ve "ileriye do¤ru büyük bir hamle" gerçekleßtirerek gelißmemiß ülke konumundan kurtulmakt›. A¤›r sanayiye dayanan Sovyet usulü planlama, k›rsal bölgelerin lehine terkedildi: Köylüler, yerel sanayi yaratmak üzere kurulan halk komünleri*nde topland›. Ancak bunun sonucu büyük bir baßar›s›zl›k oldu: Çin, tarihindeki en büyük k›tl›klardan biriyle karß› karß›ya kald›, 20 milyon (resmî rakam) ile 43 milyon aras›nda insan yaßam›n› yitirdi. 1957’de ‰11 olan ölüm oran›, 1960’ta ‰29’a ç›kt›. Mao, Liu Þaoki karß›s›nda üstünlü¤ünü kaybetti. Þaoki 1959’da cumhurbaßkan› oldu. n Bu tarihten sonra, Sovyet modeli kesin olarak terkedildi. "Çin modeli"ni art›k tar›m›n yeni rolü ve siyasetin ekonomi karß›s›ndaki üstünlü¤ü tan›ml›yordu. Muhaliflerin laogay* (Çin gulag›) bünyesinde yer alan yüzlerce çal›ßma kamp›na sürülmesi de bu modelin özelliklerinden biriydi. Sovyetler Birli¤i’nden kopuß ayn› zamanda ideolojikti; SBKP’nin 20. Kongre kararlar›n› benimsemeyen Çin, Stalincili¤in tasfiyesini ve bar›ßç›l bir biçimde bir arada yaßama ilkesini reddetti. Ayr›ca Çin, kuzeydo¤usundaki SSCB s›n›r›na da itiraz ediyordu. 1957’den itibaren ilißkiler iyice gerginleßti ve 1962’de tümüyle koptu. Çin komünizmi, kapitalizmi geri getirmekle ve Amerikan emperyalizmiyle ißbirli¤i yapmakla suçlad›¤› SSCB karß›s›nda üçüncü dünya ülkelerine köylü devrimine ve bürokrasiyle mücadeleye öncelik veren yeni devrimci bir model önermeyi arzuluyordu. Bu model, Bat›’daki baz› ayd›nlar› da etkilemeyi baßard›. n Bu yeni siyasal çizgi, parti içinde yer alan çeßitli gruplar aras›ndaki mücadeleyi de beraberinde getirdi. ‹ktidar› yeniden ele geçirmek için Mao, 1965’te "Kültür Devrimi*"ni baßlatt›. Bu devrim, gençli¤in deste¤iyle kendisine düßman olan yöneticileri tasfiye etmeyi amaçl›yordu. Liu Þaoki ve Deng Ziaoping gibi baz› yöneticiler tasfiye edildi. Ancak kanl› çat›ßmalar orduyu müdahale etmek zorunda b›rakt›. Olaylar, ülkeyi tümüyle düzensizli¤e ittikten ve milyonlarca insan›n ölümüne neden olduktan sonra, 1969’da duruldu. Bu arada, siyasal mücadeleye öncelik veren partinin sol kanad›, Mao’nun 1976’da ölümüne kadar ülke yönetiminde kalmay› baßard›.

2

"‹leriye do¤ru büyük hamle".

Emperyalistler ve burjuvalar, "nicelik ve h›z"›n "nitelik ve ekonomi" ile birlikte varolamayaca¤›n›, çünkü bunun "at› beslemeden koßturmak"la ayn› anlama geldi¤ini iddia ettiler. Saflar›m›zda yer alan baz› ç›karc› sa¤c›lar da, bir yank› gibi bunun imkâns›z oldu¤unu söylediler. Ama biz kararl›l›kla bunun gerçekleßebilece¤ini söyledik. Çünkü biz herßeyden önce tarihi yapanlardan, yani halk kitlelerinden destek al›yoruz. Bu ne emperyalistlerin ve burjuvalar›n, ne de ç›karc› sa¤c›lar›n anlayabilece¤i bir güçtür. Ülkemizin elinde devasa bir ißgücü bulunuyor ve üretim araçlar›n›n emekçisi, yarat›c›s› ve kullan›c›s› olarak insan, toplumun üretim güçlerinin belirleyici ö¤esi ve en de¤erli "sermayesi"dir. Ju Enlay [1949’dan 1976’ya kadar baßbakan], Büyük bir ony›l, 1959.

3 "Kültür Devrimi" s›ras›nda kitleleri tar›msal çal›ßmalar› gerçekleßtirmek üzere seferber olmaya ça¤›ran komünist propaganda afißi.

4

SSCB’den kopuß.

Marksizmin temel ilkelerini ve evrensel gerçekli¤ini yads›mak, revizyonculuk, yani burjuva ideolojisinin bir biçimidir. Revizyoncular proletarya diktatörlü¤ü ile burjuva diktatörlü¤ü aras›ndaki fark› ortadan kald›r›rlar. Öne sürdükleri ßey, asl›nda sosyalist çizgi de¤il, kapitalist çizgidir. Bugünkü koßullarda revizyonculuk, dogmac›l›ktan bile daha zararl›d›r. Mao Zedong’un Ulusal Propaganda Çal›ßmas› Konferans›’nda yapt›¤› konußma, 1957.

Savaß ve bar›ß konusunda SBKP yönetimi ile bizim aram›zdaki fark, iki farkl› çizgi aras›ndaki z›tl›kt›r. Bu z›tl›k, emperyalizmle mücadele etmenin, devrimci mücadeleyi desteklemenin, dünyadaki tüm halklar› emperyalizmin savaß plan›na karß› seferber etmenin ve marksizmleninizme sar›lman›n gerekip gerekmedi¤ini bilmekle ilgilidir. Halk›n Gazetesi [Çin Komünist Partisi’nin yay›n organ›], 19 Kas›m 1963.

Mesele Mao’nun köylülere dayanarak ve proletaryay› yads›yarak bir zafer kazanm›ß olmas›d›r. Bu zaferin hayret verici bir yan› yoktur, ama marksist felsefenin yeniden çarp›t›lmas› anlam›na geldi¤i kesindir, çünkü proletarya olmadan kazan›lm›ßt›r. K›saca Mao Çetung, ç›karlar› emekçilerin ç›karlar›na yabanc› olan – bu hep böyle olmußtur– bir küçük burjuvad›r. Nikita Krußçev, Souvenirs, çev. J. Michel (Paris 1971).

1. Mao’ya göre revizyonculuk nedir? Mao, Sovyetleri neden revizyoncu olmakla suçluyor? 2. Krußçev’e göre Mao neden marksist de¤ildir? 3. Mao’nun Sovyet modelinden farkl› bir komünist model önerdi¤ini gösteriniz.

5

Vei Jingseng, "Kültür Devrimi" s›ras›nda maoculuktan nas›l koptu?

1968’de, eski bir "k›z›l muhaf›z"olan yazar henüz 18 yaß›ndad›r. Kültür Devrimi s›ras›nda kaçmak zorunda kal›nca, "‹leriye do¤ru büyük hamle" döneminde açl›ktan en fazla zarar gören bölgelerden biri olan Anhui’de bir köye s›¤›n›r. Buraya geldi¤imden beri, köylülerin "‹leriye do¤ru büyük hamle" hakk›nda kurtulduklar›na sevindikleri bir felâketten söz eder gibi konußtuklar›n› duyuyordum. Onlara s›k s›k ayr›nt›larla ilgili sorular soruyordum ve sonunda ben de, "üç y›l süren do¤al afetlerin" o kadar da do¤al olmad›klar›na ve daha çok yanl›ß bir siyasetin sonuçlar› gibi göründüklerine ikna oldum. [...] Kasabay› boydan boya geçiyorduk [...]. Gözlerimin önünde birden bana daha önce anlat›lm›ß olan bir sahne canland›: Yemek için çocuklar›n› de¤iß-tokuß eden aileler. Kendi çocuklar›n› vererek alm›ß olduklar› çocuklar›n etini çi¤neyen ana-babalar›n ac›yla kas›lm›ß yüzlerini görür gibi oldum. [...] Asla, hatta kâbuslar›nda bile tatmay› düßünemeyecekleri bu insan etini, baßka ana-babalar›n çektikleri ac› ve döktükleri gözyaß›yla birlikte yutmaya onlar› kim zorlam›ßt›? ‹ßte "insanl›¤›n birkaç yüzy›lda, Çin’in de birkaç biny›lda ancak bir tane yetißtirdi¤i"1 bu cellad›n kim oldu¤unu o zaman anlad›m: Mao Zedong. [...] "‹leriye do¤ru büyük hamle"yi baßlatan ve açl›ktan sersemlemiß binlerce ve binlerce köylüyü çapa darbeleriyle eski dostlar›n› öldürmeye ve kendi yaßamlar›n› da bu çocukluk arkadaßlar›n›n eti ve kan› sayesinde kurtarmaya zorlayan Mao Zedong. Vei Jingseng’in tan›kl›¤› [Çinli muhalif, 18 y›l hapiste kald›, bugün ABD’de sürgünde]. Aktaranlar: S. Courtois, N. Werth, J.-L. Margolin ve baßkalar›, Komünizmin Kara Kitab› (‹stanbul, 2000).

1. Lin Biao’nun 1966’da Mao Zedong’u betimleyißi.

191

II. "Herßey modernleßme için" A N A H T A R S Ö Z C Ü K • "DÖRT MODERNLEÞME" Çin ekonomisinin temel sektörlerini modernleßtirmek için daha önce 1964 ve 1975’te önerilen, ama ancak 1978’den itibaren uygulanabilen önlemler paketi. Siyasetin ekonomi karß›s›ndaki önceli¤ini ortadan kald›rmay› hedefleyen yeni bir çizgi.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* "Dörtler Çetesi" * Özel Ekonomik Bölgeler * K›z›l Kmerler

B‹YOGRAF‹ 1

Deng Ziaoping (1904-1997) Komünist Parti’ ye henüz 1924’te üye olan Deng Ziaoping, Mao Zedong’la birlikte "uzun yürüyüß"e kat›ld›. 1954’te Siyasal Büro üyesi ve baßbakan yard›mc›s› oldu, "Kültür Devrimi" s›ras›nda çok eleßtirildi ve 1969’da iktidardan uzaklaßt›r›ld›. 1976’da Mao’nun ölümünden sonra, yine ön plana ç›kt› ve "dört modernleßme"yi önerdi. Ancak, siyasal alanda geleneksel komünist ilkelere ba¤l› kalarak, 1978 ve 1989’da girißilen siyasal aç›dan rejimi liberalleßtirme denemelerini sert bir biçimde bast›rd›. "Sosyalist Pazar ekonomisi"ne geçißin benimsendi¤i tarih olan ocak 1992’de, ekonomik reformlar› baßlatt›. 1993’te, 89 yaß›ndayken iktidardan çekildi.

192

A. Çin modelinin evrimi

Belge 1, 2 ve 3

n 1976’da Mao’nun ölümünden sonra iktidar, "Kültür Devrimi" s›ras›nda a盤a al›nan Deng Ziaoping gibi "gerçekçi" yöneticilerin eline geçti. Bu yöneticiler, ülkeyi kalk›nd›rmak için kapitalizme k›smen geri dönme yanl›s›yd›lar. Deng Ziaoping bunu "Kedinin siyah ya da beyaz olmas›, fareleri yakalad›¤› sürece farketmez" diye aç›kl›yordu. Komünist partinin sol kanad› yönetimden uzaklaßt›r›ld›; "Kültür Devrimi" yanl›s› "Dörtler Çetesi*" üyeleri tutukland›. Bundan böyle, "dört modernleßme*"ye öncelik verilecekti: Tar›m, sanayi, ordu ve teknoloji. Halk komünleri kapat›ld›; bir parça topra¤› olan ve üretim fazlas›n› serbest pazarda satabilen köylülere prim ödenmeye baßland›. Planlama esnekleßtirildi ve Çin, sanayi alan›nda önemli bir kalk›nma gerçekleßtirdi. n Maoculu¤un sonu, d›ß ilißkilerde de de¤ißiklikler getirdi. Çin, SSCB ve ABD aras›nda "üçüncü bir dünyan›n" liderli¤i rolünü üstlenmeye devam ediyordu; bu arada, komünizme geçmek için Çin modelini seçen Kamboçya’y› destekledi ve 1979’da, SSCB’nin müttefiki olan Vietnam’a sald›rmaktan çekinmedi. 1980’li ve 1990’l› y›llarda, Japonya, Hindistan ve SSCB ile ilißkilerinde düzelmeler oldu. Birleßik Krall›k ile 1997’de Hong Kong’un ve Portekiz ile 1999’da Makao’nun kendisine iade edilmesi için anlaßmalar imzalad›.

B. Çin modelinin s›n›rlar›

Belge 4, 5 ve 6

n Yeni yönelimler, sosyalist ilkelerin terkedilmesi anlam›na gelmiyordu. Deng Ziaoping, 1982’de rejimin ilkelerini yeniden dile getirdi: Proletarya diktatörlü¤ü, komünist partinin yönetici rolü, marksizm-leninizme ba¤l›l›k. En radikal de¤ißiklikler ekonomi alan›n› kaps›yordu: Küçük özel ßirketler müthiß bir at›l›m gerçekleßtirdiler. 1978’de yaln›zca 100.000 olan küçük özel ßirketlerin say›s›, 1985’te 17 milyona ç›kt›. Çin, ayn› zamanda, özel ekonomik bölgeler*de yat›r›m yapmak üzere yabanc› sermayeyi de davet etti. O tarihe kadar neredeyse hiç varolmayan d›ß ticaret h›zla gelißti. n Ancak, ekonomik alandaki bu aç›l›m, siyasal aç›l›m› beraberinde getirmedi. Kußkusuz, 1982’de yürürlü¤e giren yeni anayasa partiyle devletin birbirinden ayr›lmas›n› öngörüyordu, ama rejimin demokratikleßtirilmesi söz konusu bile edilmiyordu. 1989 haziran›nda, Pekinli ö¤renciler Tien an Men meydan›n› ißgal ettiler ve daha fazla özgürlük istediler. Bu hareket ordu taraf›ndan bast›r›ld›. Bask›lar sonucu Pekin’de bin kadar insan yaßam›n› yitirdi ve "Pekin bahar›" tanklar›n paletleri alt›nda sona erdi. Komünizm, Do¤u Avrupa ve SSCB’de y›k›ld›¤› halde, Çin’de varl›¤›n› koruyordu. n D›ßar›da ise, Kamboçya’da uygulanan Çin modeli korkunç bir katliamla sonuçland›. Bu ülke, 1975’ten 1979’a kadar Pol Pot taraf›ndan yönetilen ve Çin’in hararetle destekledi¤i K›z›l Kmerler*in diktatörlü¤ü alt›nda yaßad›. Kamboçya halk› kendi içinde bir soyk›r›m›n kurban› oldu: K›z›l Kmerler her alanda kat› bir devletleßtirme politikas› dayat›yor, kentli nüfusu k›rsal alana sürüyor, "yeni bir insan" yaratmak için seçkinleri ve orta s›n›f› katlediyordu. Açl›k, k›l›çla infazlar, ißkence ve yamyaml›k 1 ilâ 2 milyon insan›n, yani her dört ilâ yedi Kamboçyal›dan birinin ölümüne yol açt›. 1979’da Kamboçya, Vietnam taraf›ndan ißgal edildi ve Pol Pot’un rejimi y›k›ld›. n Çin’de, komünist yöneticiler taraf›ndan "pazar sosyalizmi" diye adland›r›lan yeni ekonomik rejim, y›lda ortalama %10’luk h›zl› bir büyüme getirdi. Ancak, komünist parti iktidar›n› kat› bir biçimde koruyor ve rejimin marksist temelleri kesinlikle sorgulanm›yordu. Ekonomik liberalizm, 1990’l› y›llar›n baß›nda hâlâ 100.000 kadar siyasal tutuklunun bulundu¤u bu ülkeye siyasal liberalizmi getirememißti.

3

Ad›: Deng Ziao Ping Ailevî kökenleri: S›n›f özelli¤i: Siyasal parti: Babas›: Annesi: Kar›s›: Slogan›: Karar:

Cinsiyeti: Erkek Do¤um tarihi: 1904 Zalim ve despot toprak sahibi H›rsl› ve entrikac› Sözde Komünist Parti üyesi (...) tar›m ißçileri çal›ßt›r›yordu, dört kar›s› vard›. (...) toprak sahibi. Kapitalist bir aileden gelme, makyaj yapmay› çok iyi bilir. "Kedinin beyaz ya da siyah olmas› önemli de¤il, yeter ki fareleri yakalas›n." Parti’nin Merkez Komitesi’nden uzaklaßt›r›ld›. Düßünceye kadar, kokußuncaya kadar üzerine gidilmesi gerek.

Bireysel sorumluluk sistemi, ßirketlerin iç düzeninin çekirde¤ini olußturur. Kat› bir bireysel sorumluluk sistemi olmadan, üretim ancak kaos ortam›nda gerçekleßebilir. Bireysel sorumluluk sisteminin kurulmas›, ißletme yönetiminin yeniden örgütlenmesinde esas ö¤e haline getirilmelidir. Her ißin, her görevin aç›kça belirtilmiß bir sorumlusu olmal›d›r; her memur, her ißçi, her teknisyen aç›kça tan›mlanm›ß bireysel bir sorumluluk yüklenmelidir. [...] Ulusal ekonomimizin kalk›nma ritmini h›zland›rma çal›ßmalar›nda faydalanmak için d›ßar›dan gelen kaydade¤er ve gelißmiß her ßeyi alçakgönüllülükle incelemeli, baz› öncelikleri bulunan bir plan çerçevesinde ileri yabanc› teknikleri ithal etmeliyiz. Elbette kendi gücümüze güvenmeye, ba¤›ms›z ve özerk olmaya, yabanc›lara kölelik etme felsefesiyle mücadele etmeye de devam etmeliyiz; ancak, ukalâl›k ve gururluluk yapmamam›z ve "kapal› kap›" politikas› uygulayarak yabanc›lar›n iyi yönlerini incelemeyi reddetmememiz gerek. Ayr›ca, anlamadan kopya etmeye karß› ç›kmaktan ve incelemeden olur olmad›k yeniliklere kalk›ßmaktan kaç›nmak gerekir.

2

"Kültür Devrimi" s›ras›nda Deng Ziaoping’in biyografik bilgi fißi.

4

"Beß Küçük Kaplan".

Deng Ziaoping’in ekonomik fikirleri.

"Sanayi at›l›m›n›n h›zland›r›lmas›na ilißkin baz› sorunlar" baßl›kl› makaleden al›nt›lar, Vent d’est, Say› 3, 1976.

1. Deng Ziaoping’in ekonomik fikirleri nelerdir?

Jiangsu’daki Ekonomide D›ßa Aç›lma Bürosu müdürüne göre, 1987 y›l›nda taßrada yabanc›larla ißbirli¤i öngören 1.000 tane proje imzaland›. [...] Böylece, Do¤u Asya’n›n "dört ejderha"s›n› (Güney Kore, Taiwan, Hong Kong, Singapur) Çin’in "beß küçük kaplan"› izleyecek (Çin’in güneydo¤usunda bulunan Jiangsu, Jejiang, Fuijan, Guangdong ve Hainan k›y› bölgeleri). Çin’de yaln›zca iki devlet ßirketi taraf›ndan üretilen kay›ßlardan y›lda 500.000 metre üretmeyi baßaran Nan Jan’daki (Jiangsu) bir fabrikan›n müdürü "Devlet ßirketlerini ezmek istiyoruz" dedi ve ßöyle devam etti: "Bizim rekabet gücümüz onlar›nkinden üç kat fazla. Ayn› miktarda üretim için, onlar bizden üç kat daha fazla ißçi çal›ßt›r›yor." [...] Geçen y›l, bu fabrika 1,7 milyon yuan tutar›nda (500.000 dolar) kâr elde etmißti.

2. Deng Ziaoping’in e¤ilimi nedir ("ideolog" ya da "sosyalist")? Bu e¤ilim, ayn› zamanda Belge 2’de yer alan hangi ö¤enin yard›m›yla anlaß›labilir? 3. Daha önceki dönemde ortaya at›lan fikirlerden bir kopußun söz konusu oldu¤unu gösteriniz.

Libération, 17 May›s 1988.

6

Kamboçya’da katliamlar.

Kamboçyal› köylüler, K›z›l Kmerlerin rejimi hakk›nda "Angkar [Kamboçya Komünist Partisi] öldürür, ama asla aç›klamaz" diyorlard›. "‹nßa etti¤imiz ülke için bir milyon devrimci yeter. Geri kalanlara ihtiyac›m›z yok.1 Bir düßman› hayatta b›rakaca¤›m›za on arkadaß› öldürmeyi tercih ederiz." K›z›l Kmerlerin kooperatif toplant›lar› s›ras›ndaki bir söylevden, Komünizmin Kara Kitab› (‹stanbul, 2000).

5

Haziran 1989’da, "Pekin bahar›"n›n bast›r›lmas›.

1. 1975’te Kamboçya’n›n nüfusu yaklaß›k 8 milyondu.

193

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM

Ekim 1949: Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmas›.

‹leriye do¤ru büyük hamle (1958-1962), komünist Çin taraf›ndan 1958’de benimsenen yeni yönelimdir. Amaç, planlamay› esneterek ve devasa insan kaynaklar›ndan yararlanarak ülkeyi mümkün olan en h›zl› biçimde az gelißmißlikten kurtarmakt›. Buna göre, k›rsal kesim modernleßmek için gerekli sermayeyi kendi baß›na bulmal› ve kendi tüketece¤i sanayi ürünlerini kendi üretmeliydi.

1953-1958: 1. beßy›ll›k plan. 1958-1962: "‹leriye do¤ru büyük hamle". 1965-1969: "Kültür Devrimi". 1971: Çin Halk Cumhuriyeti’nin Birleßmiß Milletler’e ve Güvenlik Konseyi’ne girmesi. 1976: Mao Zedong’un ölümü. 1978: "Dört modernleßme"nin baßlat›lmas›; Deng Ziaoping’in partinin yeni güçlü adam› konumuna gelmesi. 1980: ‹lk özel ekonomik bölgelerin kurulmas›. 1989: "Pekin bahar›"n›n bast›r›lmas›. 1997: Deng Ziaoping’in ölümü. Hong Kong’un Çin’e geri verilmesi.

n

"‹leriye do¤ru büyük hamle" ve "Kültür Devrimi

"‹leriye do¤ru büyük hamle", kesin bir baßar›s›zl›k olmußtur. Ekonominin düzeni tamamen bozulmuß, Çin, "tarihindeki en büyük k›tl›k"la karß›laßm›ß, tarihçi Jean-Louis Margolin’e göre "20 ilâ 43 milyon aras›nda kurban" vermißtir. Kültür Devrimi ise (1965-1969), komünist partinin sol kanad› taraf›ndan ortaya at›lan ve hem bürokrasiyle, hem de partinin "kapitalist yolu benimsemiß" ö¤eleriyle mücadeleyi hedefleyen bir harekettir. Kitleleri üretim faaliyetinin Ekim 1949 aleyhine harekete geçirmißtir. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmas› En önemli özelli¤i "Mao Zedong düßüncesi"ne yap›lan sürekli göndermeler ve düßünceleri Küçük K›z›l Kitap arac›l›¤›yla yay›lan Mao’nun putlaßt›r›lmas›1949 1998 d›r. "Kültür Devrimi", Çin’de düzenin bozuldu¤u bir dönem 1958-1962 1965-1969 olmußtur. Bir ilâ iki milyon Kültür ‹leriye do¤ru Devrimi büyük hamle insan›n ölümüne yol açm›ßt›r.

n

"Çin Halk Cumhuriyeti" ve "Milliyetçi Çin"

"Çin Halk Cumhuriyeti", 1949’dan beri komünist olan Çin, yani Çin’in Asya k›tas›nda bulunan tüm topraklar›d›r. 1971’de Birleßmiß Milletler’e ve Güvenlik Konseyi’ne girmißtir.

YARARLI B‹YOGRAF‹LER s. 190 Mao Zedong (1893-1976) Çin Komünist Partisi’nin kurucusu ve 1949’dan 1976’ya kadar komünist Çin’in cumhurbaßkan›. s. 192 Deng Ziaoping (1904-1997) 1976-1993 y›llar› aras›nda Çin’in baßl›ca yöneticisi.

194

1 000 km

Beijing

Çin (Pekin) H alk Cum hur iyet i

"Milliyetçi Çin" ise, 1949’da Taipei milliyetçi Çang Kay-Þek Milliyetçi Çin (Tayvan) hükümetinin s›¤›nd›¤› Formoza adas›d›r. 1945’ten Çin Halk Cumhuriyeti’nin Birleßmiß Milletler’e girdi¤i tarih olan 1971’e kadar Birleßmiß Milletler üyesi olmußtur. Bugün daha çok "Tayvan" ad› kullan›lmaktad›r.

n

Komünizm ve Maoculuk

Komünizm, Marx’a göre sosyalist devrimin son aßamas›d›r. Komünizme ulaßmak için, proletarya diktatörlü¤ü ve sosyalizm aßamalar›ndan geçmek gerekir. Maoculuk ise, Mao Zedong taraf›ndan marksizmin Çin özeline uyarlanm›ß biçimidir. ‹ßçi nüfusun azl›¤› nedeniyle (Çin’in toplam nüfusu içnde %1), Çin’de komünizmi kurmak için özellikle köylülerden destek almak gerekiyordu. Mao ayr›ca tar›m ve sanayinin eßzamanl› olarak gelißmesi gerekti¤ini de savunuyordu ("iki aya¤› üzerinde yürümek"). Bar›ßç›l biçimde bir arada yaßama ilkesini reddediyor, sonuçta komünizmin zafer kazanaca¤› düßüncesiyle yeni bir dünya savaß› tehlikesine at›lmay› bile göze al›yordu. Maoculuk, do¤rudan ya da dolayl› yollardan on milyonlarca kißinin ölümüne yol açt›.

belge incelemesi Çin propaganda afißi: "Hep birlikte yeni zaferlere" Sorular n 1. Belgeyi tan›t›n›z. Çin tarihinin hangi dönemini canland›r›yor? n 2. Afiß neyi ön plana ç›kar›yor? n 3. Bu belgedeki propaganda pay› nedir?

TAVS‹YELER

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

• Afiß, çok say›da insan›n görmesi hedeflenerek haz›rlan›r; bir bak›ßta, kolayl›kla anlaß›lmal›d›r. Belki de okuma yazma bilmeyen bir hedef kitle için haz›rlanm›ß bu afißin sadeli¤ine dikkat edin: Çok sade renkler, karakterler ve yine sade bir slogan kullan›lm›ß.

• Soru 1

• Afiß (siyasal ya da reklama yönelik), her zaman propaganda amaçl›d›r. Bu, siyasal (bir program› kabul ettirmek, bir partiye ya da bir adaya oy verilmesini sa¤lamak) ya da ticarî bir propaganda (bir ürünü sat›n alma iste¤i uyand›rmak) olabilir.

- Afißi haz›rlayan kimdir? ‹mzal› de¤il; her türlü yay›n›n komünist partinin denetiminde oldu¤u bir ülkede, böyle bir afißi partinin propaganda birimleri haz›rlam›ß olabilir.

• Her afiß özel olarak üretilmißtir. Hangi mesaj› vermek istedi¤ini anlamaya çal›ßmak, ancak bu mesaj› harfiyen almamak gerekir.

Afiß, tarihsel bir belgedir. - Ne zaman: Tarihi nedir? Üzerinde belirtilmemißse, tarihi ç›karmam›za yard›mc› olacak ö¤eler hangileri? - Afißte canland›r›lan lider kim?

• Soru 2 - Afißin aktard›¤› mesaj ne olabilir? - Sloganda kullan›lan "hep birlikte" sözcükleri ne anlatmak istiyor? - Arka planda gösterilen karakterler neyi temsil ediyor?

• Totaliter bir sistemde, propaganda iktidar›n elinde bir araçt›r.

- Hangi renkler kullan›lm›ß?

• Karakterleri inceleyin: Birbirlerine göre boyutlar›na, k›yafetlerine (ve dolay›s›yla görevlerine) dikkat edin.

- Bu tür bir canland›rma ile ne gösterilmek isteniyor? Afißin kißi putlaßt›rmaya yarad›¤›n› gösterin.

• Totaliter rejimlerde siyasal liderin yüceltildi¤ini, resminin bolca ço¤alt›larak kullan›ld›¤›n› unutmay›n.

- Karakterler ellerinde hangi kitab› tutuyorlar? Neden?

• Soru 3

- Söz konusu edilen "yeni zaferler" hangileri?

195

verilerle çal›ßma Konu: Çin modelinin etkileri ve evrimi (1958-1998): Baßar› m› baßar›s›zl›k m›? Sorular r 1. Belgeleri tan›t›n›z. r 2. Belgelerde verilen bilgileri izleklere göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki soruya cevap olacak bir sentez yap›n›z.

2

1

‹lgili olaylar›n zamandizimi.

1949: Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmas›. 1958-1962: "‹leriye do¤ru büyük hamle". Halk komünlerinin kurulmas›. 1965-1969: "Kültür Devrimi". 1976: Mao Zedong’un ölümü. 1975-1979: Kamboçya’da K›z›l Kmerler’in iktidar›. 1978: Deng Ziaoping taraf›ndan "dört modernleßme"nin baßlat›lmas›. 1980: ‹lk özel ekonomik bölgelerin kurulmas›. 1997: Deng Ziaoping’in ölümü. Hong Kong’un Çin Halk Cumhuriyeti’ne kat›lmas›.

"Yerel sanayimiz".

Yerel sanayinin her bölgenin özel koßullar›na göre gelißtirilmesi gerekir. Örne¤in, merkez vilayetler a¤›r sanayii ancak maden kaynaklar›n›n bol ve yo¤un oldu¤u bölgelerde gelißtirebilirler; bu iller, say›s›z denecek kadar çok ve her tarafa da¤›lm›ß olan küçük madenleri de¤erlendiremez, ama yerel sanayi bunu yapabilir. Çin, birbirinden çok farkl› iklim bölgelerine yay›lm›ß bir ülkedir. [...] Üretim ve yaßam koßullar› büyük farkl›l›klar gösterdi¤inden, bu bölgelerin farkl› sanayi ürünlerine ihtiyaçlar› vard›r. Böylesine çeßitlilik gösteren bir talep, yaln›zca merkezî yetkinin denetimindeki bir sanayi ile karß›lanamaz; bu talep ancak yerel sanayiin ciddî bir biçimde kalk›nd›r›lmas›yla karß›lanabilir [...]. Merkezî yetkenin denetimindeki büyük traktör fabrikalar›, ancak bölgelerin ço¤unda görülen ortak tar›m koßullar›na uygun traktörler üretebilirler. Tar›msal üretimin her bölgede yaratt›¤› özel ihtiyaçlara gelince, bunlar›n karß›lanmas› yerel sanayiye b›rak›lmal›d›r. Bugün, yirmiden fazla eyalet, özerk bölge ve belediyenin kendi traktör, küçük motor, tar›m aleti ve yedek parça fabrikalar› bulunmaktad›r. Yönetim birimlerinin %90’a yak›n› da tar›m makinalar› onar›m fabrikalar›na sahiptir. Pekin Haberleri gazetesinde [Çin hükümetinin propaganda gazetesi] yay›nlanan bir makaleden, Say› 30, 27 Eylül 1971.

3

Plantu imzal› karikatür, kas›m 1993.

4

1976’da Kamboçya (Demokratik Kampuçea).

Tüm halk, t›pk› seferdeki bir ordu gibi örgütlenmiß. [...] Pek çok köy, halk›n yaßamas›na ya da ölmesine karar verme gücüne sahip olan ve çal›ßmalar›n yönetiminden sorumlu subaylar›n bulundu¤u bucaklarda (phum) toplanm›ß. [...] Mültecilerden ço¤u, geceleri saat 23’e, hatta bazen 01’e kadar çal›ß›ld›¤›n› anlat›yor. [...] Ayd›nlara gelince, aralar›ndan pek ço¤unun idam edildi¤i bildiriliyor. K›sa süre önce Vietnam ve Tayland’dan gelen tan›kl›klarda, profesörlerin ve ö¤retmenlerin çok a¤›r el ißçili¤i yapt›klar› "ayd›n köyleri" oldu¤u, zira "k›z›l kmerlerin ayd›nlar› sevmedikleri" belirtiliyor. [...] Açl›k, durmak bilmeyen çal›ßma ve ilaç yoklu¤u, can kayb›n›n dehßet verici boyutlarda oldu¤unu düßündürüyor. Güvenilir kaynaklar, savaß›n yol açt›¤› 600 bin can kayb›na 17 Nisan 1975’ten bu yana en az sekiz yüz bin kißinin daha eklenmiß olaca¤›n› söylüyorlar. 26 Ocak’ta [1976] bir k›z›l kmer komutan› ßu emri verdi: "Yaln›zca toprak üzerinde de¤il, insanlar›n içinde de sömürgeci ve emperyalist kültürü hat›rlatan herßey yok edilecek. Yeni Kampuçea’y› yeniden kurmak için 1 milyon adam yeter. Yerel komutanlar›n karar›na b›rakt›¤›m›z savaß tutuklular›na da [1975’te kamplara sürülen nüfus] art›k ihtiyac›m›z yok." F. Ponchaud, Le Monde, 18 Þubat 1976.

196

Hong Kong bölgesi, 1 Temmuz 5 1997’de Çin’e geri dönüyor. Çin’in güneyinde bir liman olan Hong Kong, 1842’den beri ‹ngiliz topra¤›yd›. 1949’da, Çin Halk Cumhuriyeti de Hong Kong’u ‹ngilizlere b›rakm›ßt›. Asya’n›n büyük finans merkezlerinden biri olan Hong Kong, 1997’de yeniden Çin Halk Cumhuriyeti’ne ba¤lanana kadar kapitalizmin vitriniydi ve çok h›zl› bir ekonomik büyüme sergilemißti.

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1

• Belge 5

- Belgelerden hangileri rejim lehine yap›lan propaganda çal›ßmalar›d›r?

- Hong Kong’un 1997’den önceki statüsü nedir? Bu bölge kapitalizmle mi, sosyalizmle mi yönetilmißtir?

- Hangi belgeler rejim propagandas› de¤ildir?

- Hong Kong’un ekonomik a¤›rl›¤› nedir?

r Soru 2

- Hong Kong’un Çin’e ba¤lanmas›n›n sonuçlar› neler olabilir?

• Belge 2 - K›rsal kesim sanayii ile halk komünleri aras›nda nas›l bir ba¤lant› kurulabilir (Bkz. Sözlük)?

- 1997’de nas›l bir de¤ißiklik meydana gelmißtir?

r Soru 3 • Konunun pek çok yönü var:

- Metinde k›rsal kesim sanayilerinin kurulmas› fikri nas›l hakl› gösteriliyor?

- Çin modeli nedir?

- Metne göre, halk komünlerinde k›rsal kesim sanayiinin gelißimi baßar›l› olmuß mudur?

- Çin modelinin üçüncü dünya ve Bat›’daki etkisi ne olmußtur?

- Özellikle az gelißmißli¤e ne tür çözümler önermektedir?

- Gerçekte ne olmußtur (Bkz. s. 190)?

- Nas›l evrilmißtir (Bkz. zamandizimindeki dönüm noktas›: 1976)?

• Belge 3

- Çin’de ya da baßka bir yerde baßar›ya ulaßabilmiß midir?

- Karikatürün sa¤›nda ve solunda bulunan iki portre neyi temsil ediyor? - Karikatürde temsil edilen seçenekler hangileridir? - Karikatürdeki karakter ne düßündürüyor (üniforma, simge, kasket)? - Karakterin komikli¤i Çin taraf›ndan yap›lan bir seçimi yans›t›yor mu? 1990’l› y›llarda Çin’in hâlâ iki yönelim aras›nda tereddüt etti¤i söylenebilir mi (siyasal ve ekonomik alanlarda)?

• Belge 4 - K›z›l kmerlerin Kamboçyas› ile komünist Çin aras›nda nas›l bir ba¤ kurulabilir (Bkz. s. 192)? - Çin modelinin Kamboçya’da uyguland›¤›n› gösteriniz.

TAVS‹YELER • Belgeleri ait olduklar› döneme göre s›n›fland›r›n: - Maocu dönem (Mao’nun 1976’da ölümüne kadar); - Deng Ziaoping yönetiminde modernleßme dönemi. • Çin ile SSCB’nin 1960’l› y›llarda birbirinden kopmas› ile, ißçilere de¤il köylülere dayanan ikinci bir komünist modelin ortaya ç›kt›¤›na dikkat edin.

197

KONU

11 So¤uk Savaß’tan yumußamaya (1946-1975) Nazilerin SSCB’ye sald›rmas›, savaßta Bat› demokrasileriyle Sovyet rejimini bir araya getirmißti. 1945’ten sonra ‹ki Büyükler’in (ABD ve SSCB) aras›ndaki ilißkilere yavaß yavaß karß›l›kl› güvensizlik yerleßmeye baßlad› ve bu güvensizlik 1947’den itibaren aç›k bir gerginli¤e dönüßtü. Giderek iki ayr› blok olußtu ve siyasal, askerî, ideolojik ve ekonomik alanlarda bir yar›ß baßlad›. Do¤rudan silahl› çat›ßmay› ancak atom savaß› tehlikesi önleyebiliyordu. n Büyük ‹ttifak’›n da¤›lmas› nas›l aç›klanabilir? n ABD ve SSCB aras›ndaki gerginlik, 1946-1975 y›llar› aras›nda uluslararas› ilißkilerin çeßitli yönlerini aç›klamak için yeterli olabilir mi? n So¤uk Savaß’› neden bir yumußama dönemi izlemißtir?

KONUNUN PLANI Harita: So¤uk Savaß ve yumußama dönemi aras›nda ABD ve SSCB I. So¤uk Savaß’a do¤ru II. ‹ki blo¤un olußmas› (1947-1949) III. So¤uk Savaß’tan buzlar›n çözülmesine IV. ‹ki Büyükler’in yak›nlaßmas› V. Yumußaman›n z›tl›k içeren yönleri • Unutmayal›m • Belge incelemesi: 1973’te ABD ve dünya • Verilerle çal›ßma: Uluslararas› ilißkilerin oda¤›nda Do¤u-Bat› çat›ßmas› (1960-1975) 1947 Marshall plan› Büyük ‹ttifak’›n bozulmas›

1949 NATO’nun kurulmas›

1973 Federal Almanya ve Demokratik Almanya’n›n Birleßmiß Milletler’e girißi

1955 Varßova Pakt›’n›n kurulmas›

Temmuz 1975 Apollo-Soyuz uçußu

SOÚUK SAVAÞ 2. Dünya Savaß›

“bar›ßç›l birliktelik

Yumußama Amerikal›lar Vietnam’da

Kore Savaß› 1945 Haziran 1948-May›s 1949 Berlin ablukas›

198

1975

1950-1953

1950

1955 1956 Süveyß krizi

1960 1961 Berlin Duvar›’n›n yap›lmas›

1965 1962 Küba krizi

1970

Helsinki Konferans›

1975

1968 1973 Vietnam: Komünist Yom Kippur (Ramazan) “Tet” sald›r›s› Savaß› ve 1. petrol ßoku

1

Eskiça¤ uygarl›¤›.

André Fourgeon imzal› tablo (1953), Saint-Étienne Modern Sanat Müzesi, Fransa.

1950’ye do¤ru, Fransa’daki komünizm karß›t› Bar›ß ve Özgürlük hareketinin afißi.

2

Afißin üzerinde KAFKAS DANSI yaz›yor, yerde ise Sovyet denetimi alt›ndaki ülkeler hançerlenmiß olarak gösteriliyor.

199

So¤uk Savaß ve yumußama aras›nda SSCB SSCB’nin müttefikleri (1953) Uzun menzilli Sovyet füze üsleri (menzil 11.000 km) Baßl›ca Sovyet üsleri ABD

B ü y ü k

ABD’nin müttefikleri

Guam

Uzun menzilli Amerikan füze üsleri (menzil 9.000 km) Baßl›ca Amerikan üsleri

O k y a n u s

Büyük krizler

Çinhindi Savaß› (1946-1954) Vietnam Savaß› (1960-1975)

Okinawa

Midway

Kore Savaß› (1950-1953)

Vladivostok

kutu

Ç‹N

p dairesi

SSCB

Kuzey Kutbu Murmansk Thulé

Moskova

ABD Berlin krizi (1948-1949 ve 1961)

Washington

Küba krizi (1962) Panama

Süveyß krizi (1956)

Bermuda

Azor adalar›

A t l a s O k y a n u s u

Ek v

1 200

‹ki Büyükler karß› karß›ya, 1947-1975.

ato

r

ABD ve SSCB SSCB FRANSA

ABD

Ç‹N MISIR

KÜBA

KORE

ORTADOÚU V‹ETNAM

Ekvator

ENDONEZYA

5 000 km

SSCB

Komünizmin yay›lmas›

Di¤er komünist ülkeler

“Özgür Dünya”

1960-1970’li y›llarda komünist gerillalar

Sovyet donanmas›

2

ABD

ABD savunmas› için yaßamsal alan

1960-1970 y›llar›nda ABD gözüyle Sovyet tehdidi.

B ü y ü k III. filo

Ek

O k y a n u s t va

or

SSCB Varßova Pakt› üyeleri Di¤er komünist ülkeler

I. filo Japonya ile Washington Anlaßmas› (1951)

ABD ABD’nin müttefikleri Amerikan donanmalar›

Amerika Devletleri Örgütü (1948) II. filo

VI. filo

A tlas Oky an u su

Avustralya ve Yeni Zelanda ile ANZUS (1951)

VII. filo Bat› Avrupa ve Kanada ile NATO (1949)

Güneydo¤u Asya’da SEATO (1954) Ortado¤u’da Ba¤dat Pakt› (1955)

n 1947’den itibaren ‹ki büyükler, az ya da çok ßiddetli krizleri (Berlin, Kore Savaß›, Küba, Vietnam) ve yumußama dönemleriyle iniß ve ç›k›ßlar› olan So¤uk Savaß’ta karß› karß›ya geldiler. ABD ve SSCB yavaß yavaß dünyay› karß›t iki blo¤a bölen birer ittifak a¤› olußturdular. So¤uk Savaß, iki siyasal sistem ve iki dünya görüßünün çat›ßmas›yd›. Nükleer stratejik silahlar›n ve uzun menzilli füzelerin gelißimiyle, hem Amerikal›lar›n hem de Sovyetlerin rakibi yok etmeye yetecek birer nükleer cephaneli¤i olmußtu. Bu, iki cephenin de di¤eri taraf›ndan tehdit edildi¤i korkusu üzerine kurulu bir dengeydi. n Amerikal›lar, komünizmin Sovyetler Birli¤i s›n›rlar› d›ß›na taßarak Avrupa’da ve Asya’da yay›lmas›ndan endiße duyuyorlard›. Sosyalist cephenin her kazan›m›, Bat›l›lar taraf›ndan "özgür dünya"ya yönelik bir tehdit olarak alg›lan›yordu. Özellikle Küba’da Castro’nun iktidara gelißi, ABD’nin savunmas› için yaßamsal önemi olan bir alanda, do¤rudan ABD’yi tehdit etmißti. Bu durum, ABD’nin Küba krizi s›ras›nda ve daha sonra Latin Amerika’daki komünist gerillalara karß› gerçekleßtirdi¤i müdahaleleri aç›klamak için yeterliydi. n SSCB ise, "emperyalist cephe" taraf›ndan kußat›ld›¤›na inan›yordu. ABD ya da Avrupal›lar taraf›ndan beß k›tada gerçekleßtirilen çeßitli ittifak sistemleri, yabanc› ülke topraklar›nda bulunan Amerikan üsleri ve konußlanma düzeniyle Amerikan donanmas›, komünist dünyan›n etraf›ndaki bu kußatmaya kat›l›yordu.

Hint Okyanusu

3

1960’l› y›llar›n baß›nda, Sovyet gözüyle ABD kußatmas›.

201

I. So¤uk Savaß’a do¤ru A N A H T A R S Ö Z C Ü K • SOÚUK SAVAÞ Do¤u ve Bat› cepheleri aras›ndaki uzun süreli uluslararas› gerilim. Nükleer cayd›r›c›l›k nedeniyle silahl› çat›ßmaya dönüßmemißtir.

S * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Bat›l›lar Demir perde CIA Kominform

A. Müttefikler aras›nda güvensizli¤in büyümesi

Belge 2 ve 3

n Zaferden sonra, Bat›l›lar* ve SSCB aras›ndaki düßmanl›k h›zla yeniden canland›. Bat›l›lar, Nazi ißgalinden K›z›l Ordu taraf›ndan kurtar›lan Orta Avrupa ve Balkan ülkelerindeki komünizm hakimiyetini kabul etmiyorlard›. Churchill, 1946 mart›nda yapt›¤› ünlü konußmas›nda (Fulton Konußmas›), ilk kez Avrupa k›tas›n› ikiye bölen "demir perde*"yi suçlad›. n Öte yandan, Sovyetler de atom bombas›na sahip olan ABD’ye karß› güvensizlik besliyorlard›. Bat›l›lar› Almanya’da ißgal ettikleri bölgelerin ekonomik kalk›nmas›n› haz›rlamakla ve Yalta Konferans›’nda zaten öngörülmüß olan serbest seçimlerin yap›lmas›n› talep ederek Orta Avrupa ve Balkanlar’da siyasal yaßama müdahale etmeye kalk›ßmakla suçluyorlard›. Bu durum, SSCB’ye karß› girißilen bir "Amerikan komplosu" olarak de¤erlendiriliyordu. n Bu koßullar alt›nda, eski müttefiklerin Almanya ve Avusturya’n›n kaderini belirlemek konusunda anlaßmalar›na olanak yoktu. Büyük ‹ttifak’›n son ortak eylemi, 1947 y›l›n›n baß›nda Almanya’n›n Avrupal› müttefikleriyle imzalanan anlaßmalarla sonuçlanan Bar›ß Konferans› oldu. Böylece, Orta Avrupa’da hemen hemen 1937 öncesi s›n›rlar›na geri dönüldü. Buna karß›l›k, Do¤u Avrupa’da SSCB, tart›ß›lmas› gündeme gelmeyen a¤ustos 1939 tarihli Alman-Sovyet Sözleßmesi’nin imzalanmas›ndan sonra elde etti¤i topraklar›n tümünü koruyordu. Almanya ile bar›ß anlaßmas› yap›lmas› beklentisiyle, Polonya’n›n s›n›rlar› bat›ya do¤ru kayd›r›lm›ßt›. Böylece SSCB 483.000 km2’lik topra¤› ilhak etmiß oluyordu. Bu de¤ißiklikler nüfus hareketlerini de beraberinde getirmißti: Daha önce K›z›l Ordu’nun önünden kaçmam›ß olan Almanlar s›n›rd›ß› ediliyor, Polonyal›lar ülkenin yeni s›n›rlar› içine kayd›r›l›yor, bat›da ilhak edilen topraklara da Ruslar yerleßtiriliyordu.

B. 1947’de Büyük ‹ttifak’›n da¤›lmas›

Belge 1, 4 ve 5

n 1947’nin baßlar›nda, Bat›l›lar endißelenmeye baßlad›lar: Komünistler 1946’da Yunanistan’da iç savaß ç›karm›ßlard›; pek çok Avrupa ülkesinde (Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Polonya, ayr›ca Fransa, Belçika, ‹talya) koalisyon hükümetlerine kat›l›yor ve bazen di¤er partileri iktidardan uzaklaßt›rmay› bile baßar›yorlard› (Do¤u Avrupa). ABD’de ise, Cumhuriyetçiler baßkan Truman’› komünizm tehlikesine karß› edilgin kalmakla suçluyorlard›. n ABD’nin tepkisi iki biçimde ifade buluyordu: - Komünizmle mücadele: Baßkan Truman, mart 1947’de Avrupa’daki özgür halklara askerî yard›m yap›lmas›n› önerdi. Bu, bir gizli haberalma servisinin (CIA*) kurulmas›yla tamamlanan containment ("set çekme") politikas›yd›. Gerilim giderek art›yordu: Fransa ve ‹talya’da koalisyon hükümetlerinde yer alan komünist bakanlar görevlerinden at›ld›lar (Fransa’da, may›s 1947).

1

Fransa’da Marshall plan›yla ilgili iki farkl› görüß. Birinci afiß: "Marshall plan›yla, daha yüksek bir yaßam düzeyi için Avrupa’da ißbirli¤i". ‹kinci afiß: "Hay›r! Fransa sömürge olmayacak! Amerikal›lar Amerika’ya!" (Komünist Partisi yay›n›)

202

- Gerçekçi strateji: 5 Haziran 1947’de, Amerikan D›ßißleri Bakan› general Marshall tüm Avrupa ülkelerine ekonomik yard›m önerdi. Bat› Avrupa ülkelerinden gelen tepkiler olumluydu. Ancak SSCB, 2 Temmuz 1947’de Marshall plan›n› reddetti ve Orta Avrupa’daki müttefiklerinden ayn›s›n› yapmalar›n› istedi. Çekoslovakya gibi bu yard›ma ilgi duyan ülkeler de buna boyun e¤mek zorunda kald›lar. n Eylül 1947’de, dokuz komünist partinin delegeleri (SSCB, Do¤u Avrupa ülkeleri, ‹talya, Fransa) Stalin’in sa¤ kolu Jdanov’un haz›rlad›¤› raporu kabul ettiler. Rapor dünyay› iki cepheye ay›r›yordu: ABD taraf›ndan yönetilen ve "emperyalist" olarak nitelenen cephe ve SSCB taraf›ndan yönetilen "demokratik ve anti-emperyalist" cephe. 5 Ekim’de, komünist partiler aras›nda bilgi ak›ß›n› sa¤layacak bir büro olan Kominform* kuruldu. Dünyan›n iki blo¤a ayr›lmas› art›k kesinleßmißti. Bu ayn› zamanda So¤uk Savaß*›n da baßlang›c› oldu.

1945’ten 1947’ye Avrupa. 3

‹lhak edilen baßl›ca bölgeler Sovyetlerin ilhak etti¤i bölgeler Polonya’n›n genißlemesi

Karelya

F‹NLAND‹YA NORVEÇ

Demir Perde Estonya

izi

Müttefiklerin ißgali alt›ndaki bölgeler Sovyetler

DAN‹MARKA

Ba

Amerikal›lar ‹ngilizler

HOLLANDA

Frans›zlar Dörtlü ißgal bölgesi

BELÇ‹KA

SSCB

Letonya

Berlin ALMANYA

lt›

k

Litvanya Do¤u Prusya

Varßova POLONYA

Prag FRANSA

Trieste

Budapeßte

ROMANYA MACAR‹STAN

Bükreß

Belgrad

YUGOSLAVYA ‹striya Yugoslavya’ya

PORTEK‹Z ‹SPANYA

‹TALYA ARNAVUTLUK

bie

‹SV‹ÇRE AVUSTURYA

ra

Atlas Okyanusu

Ruthénie

Viyana

ssa

Rusya’n›n savaß istedi¤ini sanm›yorum. As›l istedi¤i, savaß›n meyvelerini toplamak ve gücünü ve doktrinini s›n›r tan›madan yaymakt›r.

‹SVEÇ

1945-1946’da komünistlerin de yer ald›¤› ulusal birlik hükümeti

Be

Do¤u Avrupa’daki bu ülkelerde çok zay›f olan komünistler, kendi güçlerinin çok üzerinde bir iktidara sahip oldular ve her yerde totaliter bir denetim uygulamak istiyorlar. Hemen hemen her yerde polis devletleri kuruluyor. O kadar ki, Çekoslovakya d›ß›nda hiçbir yerde gerçek demokrasi kalmad›. [...]

1945-1946’da komünist hükümet

r Ode

Balt›k k›y›lar›ndaki Stettin’den Adriyatik k›y›lar›ndaki Trieste’ye, k›tan›n üzerine boydan boya demir bir perde indi. Bu hatt›n gerisinde, tüm Do¤u Avrupa ülkelerinin baßkentleri bulunuyor: Varßova, Prag, Berlin, Viyana, Budapeßte, Belgrad, Bükreß ve Sofya. Tüm bu ünlü kentler, tüm bu uluslar, Sovyet çemberi içinde yer al›yor ve hepsine, ßu veya bu biçimde, yaln›zca Sovyet etkisi de¤il, Moskova’n›n çok geniß ve giderek büyüyen denetimi dayat›l›yor. [...]

en

Fulton konußmas›.

Kuzey Denizi

Kald›r›lan 1937 s›n›rlar›

D

2

BULGAR‹STAN

Sofya TÜRK‹YE

W. Churchill [eski ‹ngiltere baßbakan›], 5 Mart 1946.

YUNAN‹STAN

1. Konußmada hangi gelißme suçlan›yor? 2. Bu konußma, neden uluslararas› ilißkilerde bir dönüm noktas›n›n habercisidir?

4

Akdeniz

500 km

Truman doktrini, mart 1947.

Amerika Birleßik Devletleri, silahl› az›nl›klar›n köleleßtirme girißimlerine ya da d›ßar›dan gelen bask›lara direnen özgür halklar› desteklemelidir. [...] Yapaca¤›m›z yard›m esas olarak ekonomik ve malî nitelikte olmal›d›r [...]. Art›k her ulus iki z›t yaßam biçimi aras›nda yap›lmas› gereken bir seçimle karß› kaß›yad›r. Bunlardan biri ço¤unlu¤un iradesine dayan›r ve özgür kurumlar, temsil yetene¤i olan bir hükümet, özgür seçimler, bireysel özgürlüklerin, konußma ve inanç özgürlü¤ünün güvence alt›na al›nmas› ve her türlü siyasal bask›n›n yoklu¤u gibi özellikleri vard›r. Di¤eri ise, güç kullanma yoluyla ço¤unlu¤a dayat›lan az›nl›k iradesine dayan›r. Korku ve bask›, bas›n ve radyonun denetimi, hileli seçimler ve bireysel özgürlüklerin kald›r›lmas› üzerine kuruludur. Totaliter rejimlerin ekti¤i tohumlar, sefalet ve yoksunlukla beslenirler. Yoksullu¤un ve düzensizli¤in çorak arazisinde büyür ve ço¤al›rlar. Gelißimlerinin doruk noktas›na ise, halk›n daha iyi bir yaßam umudu tümüyle söndü¤ünde ulaß›rlar. Bizim bu umudu canl› tutmam›z gerekmektedir. Dünyan›n özgür halklar› bizden özgürlüklerini korumalar›na yard›m etmemizi beklemektedir. Harry S. Truman [ABD Baßkan›], Memoirs, cilt I: Year of Decisions (New York, 1955).

5

On ‹ki Ada Yunanistan’a

Jdanov raporu, eylül 1947.

ABD’nin sergiledi¤i yeni yay›lmac› yönelimin amac›, Amerikan emperyalizminin tüm dünya üzerindeki hakimiyetini sa¤lamakt›r. Bu yeni yönelim, [...] ABD’nin en büyük iki rakibinin (Almanya ve Japonya) ortadan kalkmas› ve kapitalist ortaklar›ndan ‹ngiltere ve Fransa’n›n zay›flamas›yla olußan tekel konumunu sa¤lamlaßt›rmay› hedeflemektedir. Bu yeni yönelim, askerî, ekonomik ve siyasal alanda önlemler içeren geniß bir programa güvenmektedir. Bu program›n uygulanmas›, Amerikan yay›lmac›l›¤›n›n hedefi durumundaki tüm ülkeler üzerinde ABD’nin ekonomik ve siyasal aç›dan hakimiyet kurmas›n› sa¤layacak, bu ülkeleri ABD’nin uydular› haline getirecektir. [...] ABD’nin Avrupa’y› köleleßtirme plan›na karß› direniß hareketinin baß›n› çekmek, ayr›cal›kl› tarihsel bir görev olarak komünist partilere düßmektedir. [...] Komünistler, özgürlü¤üne düßkün tüm faßizm karß›t› ö¤eleri, ABD’nin Avrupa’y› köleleßtirmeyi hedefleyen yeni yay›lmac› planlar›na karß› mücadeleye sürükleyecek yönetici gücü olußturmal›d›r. A. Jdanov [SSCB’nin Avrupa komünist partileri konferans›ndaki temsilcisi].

1. Jdanov’a göre ABD’nin amac› nedir? 2. Mevcut iki cephe hangileridir?

203

II. ‹ki blo¤un olußmas› (1947-1949) S * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Damping Kuzey Atlantik Anlaßmas› NATO KEYK

A. Bat› blo¤unun olußmas›

Belge 1, 2 ve 3

n 1947’den itibaren, ‹ki Büyükler karß›l›kl› etki alanlar›n› sa¤lamlaßt›rmaya baßlad›lar. ABD, temmuz 1947’de hemen Marshall plan›n› uygulamaya koydu. Plana göre, Avrupa ülkelerinin yeniden yap›lanma konusundaki ihtiyaçlar› ve izlenecek eylem plan› üzerinde anlaßmaya varmalar› gerekiyordu. Böylece, on alt› Avrupa ülkesi ihtiyaçlar›n› belirlemek üzere bir araya geldiler. 1948’de, yeniden yap›lanmay› liberalizm etiketi ile dünyan›n en büyük ekonomik gücü konumundaki ABD’nin koruyuculu¤u alt›na yerleßtiren pek çok anlaßma imzaland›: - Ekim ay›nda, toplam dünya ticaretindeki paylar› %80’i bulan yirmi üç ülke, Cenevre’de GATT anlaßmalar›na imza att›lar. Bu anlaßmalarla gümrük tarifelerinin düßürülmesine, damping* uygulamas›n›n ve ithalatta s›n›rlamalar›n kald›r›lmas›na karar verildi. - Marshall plan›n› kabul eden ülkeler, nisan 1948’de Amerikan yard›m›n› paylaßt›rmakla görevli Avrupa Ekonomik ‹ßbirli¤i Örgütü’nü (Organization of European Economic Cooperation, OEEC) kurdular. Bu ilk yard›m› daha sonra baßka programlar da izledi ve Bat› Avrupa’n›n 1947-1962 y›llar› aras›nda ABD’den ald›¤› yard›m toplam olarak 180 milyar dolara ulaßt›.

A. ‹ßleyiß Borç ve ba¤›ßlar (dolar olarak)

ABD

Ürün al›ß› (dolar olarak)

Amerikan ürünleri

OEEC

B. Sosyalist blo¤un olußmas›

Üretim amaçl› yat›r›mlar

milyar dolar 63

Ba¤›ßlar

42

Askerî yard›m

34

Geri ödenmeyen borçlar

21

Geri ödenen borçlar

18

C. 1948’den 1952’ye kadar toplam borçlar›n yüzde olarak ülkelere da¤›l›m› Birleßik Krall›k

24,4

Fransa

20,2

Benelüks

12,5

‹talya

11,0

Federal Almanya 5,0

Yunanistan

4,8

Di¤er ülkeler

1 204

10,1

Avusturya

Belge 4

n Bu s›rada, SSCB de Do¤u Avrupa üzerindeki nüfuzunu artt›r›yordu. Yugoslavya ve Arnavutluk’ta, düßman› neredeyse tek baßlar›na yenmiß olan komünistler az say›daki rakiplerini safd›ß› b›rakt›lar. Orta Avrupa’daki di¤er ülkelerde ise, Stalin taraf›ndan kurdurulan ulusal birlik hükümetleri birkaç ay içinde Sovyet modelini dayatmay› baßard›lar (tek parti, proletarya diktatörlü¤ü, devletleßtirme, planlama). Bu hükümetlerde kilit kadrolarda bulunan komünistler yavaß yavaß seçim yoluyla iktidar› ele geçirdiler. Rakipleri ise ya düßüncelerini ifade etmekten al›kondu ya da onlarla ittifak yapmaya zorland›. Birer "halk demokrasisi"ne dönüßen Romanya (1946), Macaristan, Polonya (1947) ve Çekoslovakya’n›n (1948) durumu buydu.

B. 1946’dan 1964’e toplam Amerikan yard›m›

Ekonomik yard›m

Amerikal›lar ve Bat›l›lar askerî alanda da örgütlendiler. Mart 1948’de, Fransa, Birleßik Krall›k ve Benelüks ülkeleri SSCB’ye karß› bir savunma ittifak› anlaßmas› (Brüksel Sözleßmesi) imzalad›lar ve böylece özgür dünyan›n de¤erlerini savunma konusundaki kararl›l›klar›n› dile getirmiß oldular. Ayn› düßünce, ertesi y›l on Bat› Avrupa ülkesini bir araya getiren Avrupa Konseyi’nin kurulmas› s›ras›nda da egemen oldu. Son olarak, nisan 1949’da ABD, Kanada ve Bat› Avrupa, Kuzey Atlantik Anlaßmas›*n› imzalad›lar ve bu anlaßmay› askerî ittifak örgütü NATO*’yu kurarak tamamlad›lar.

12

Marshall plan›n›n ißleyißi.

n Bu devletlerin tümü, SSCB ile anlaßmalar imzalamak, askerî alanda Moskova’yla ba¤lar›n›n güçlenmesini kabul etmek zorunda kald›lar. Yaln›zca K›z›l Ordu taraf›ndan ißgal edilmemiß olan Tito’nun Yugoslavyas› 1948 bahar›nda Moskova etraf›ndaki bu birleßmeyi reddetti. 1949’da, KEYK* (Karß›l›kl› Ekonomik Yard›mlaßma Konseyi-Komekon) anlaßmas›n›n imzalanmas›yla sosyalist blok ülkeleri, Bat› Avrupa’ya Marshall plan›yla yap›lan Amerikan yard›m›n›n bir benzeri olarak Do¤u Avrupa için düßünülen Sovyet yard›m›ndan yararland›lar. Yugoslavya’n›n kendisine ba¤lanmay› reddetmesine ra¤men, SSCB’nin elinde baßka kozlar vard›. Bat› Avrupa’da, özellikle de Fransa ve ‹talya’da, seçimlerde yaklaß›k %25-30 oran›nda oy toplayabilen güçlü komünist partilerden destek al›yordu. n Çin’de komünistler 1949 ekiminde iktidara geldiler. Böylece dünyan›n en kalabal›k ülkesi Sovyet yanl›s› cepheye kat›lm›ß oldu. Bunlara ek olarak, 1949’da SSCB de atom bombas› yapmay› baßard›. n Uluslararas› ilißkiler verileri tümüyle de¤ißikli¤e u¤ram›ßt›. Bat›l›lar komünizmin yay›lmas›ndan, Sovyetler SSCB’nin çembere al›nmas›ndan çekiniyorlar, her iki taraf›n elinde atom bombas› bulunmas› ise iki blok aras›nda savaß ç›kmas› halinde dünyan›n yokolaca¤› korkusunu yarat›yordu.

Marshall Plan›’n›n aç›klanmas›.

Bunun Amerikan ekonomisi üzerindeki sonuçlar›n›n ne olaca¤› hepimiz için aç›kt›r. ABD’nin dünya ekonomisinin sa¤l›¤›na kavußmas› için yapabilece¤i her türlü ßeyi yapmas› mant›kl›d›r. Bu olmad›kça, siyasal istikrar ve güvenli bir bar›ß ortam› sa¤lamak da mümkün olmayacakt›r. Bizim politikam›z herhangi bir ülke ya da doktrine karß› de¤il, açl›¤a, yoksullu¤a, umutsuzlu¤a ve kaosa karß›d›r. Amac› da, özgür kurumlar›n varolmas› için gerekli siyasal ve toplumsal koßullar›n yarat›lmas› için tüm dünyada yeniden canl› bir ekonominin do¤mas›n› sa¤lamak olmal›d›r. [...] Hükümetimiz taraf›ndan yap›lacak her türlü yard›m geçici bir çare de¤il, kal›c› bir çözüm olmal›d›r. Hükümetimiz durumu iyileßtirmek ve Avrupal›lara yeniden kalk›nma yolunda yard›m etmek için çabalara girißmeden önce, Avrupa ülkeleri aras›nda, durumun gerektirdi¤i ihtiyaçlar›n ve bu ülkelerden herbirinin hükümetimizin girißiminin devaml›l›¤›n› sa¤lamak üzere alaca¤› pay›n belirlenmesi için bir anlaßma yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Avrupa’n›n ekonomik aç›dan kendi ayaklar› üzerinde durmas›n› sa¤lamaya yönelik bir program›n taraf›m›zdan tek yönlü olarak uygulamaya konmas›, ne uygun, ne de etkili olur. Bu, Avrupal›lar›n ißidir. Bana göre, inisyatif Avrupa’da olmal›d›r. Ülkemizin rolü, Avrupal›lar›n böyle bir program yapmalar›na ve daha sonra bunu uygulamalar›na, elimizden geldi¤i ölçüde yard›m etmekle s›n›rl› olmal›d›r. Program, Avrupa uluslar›n›n tümü, ya da bu olam›yorsa ço¤unlu¤u taraf›ndan kabul görmelidir.

F‹NLAND‹YA

Kuzey Denizi

‹ZLANDA

NORVEÇ ‹SVEÇ

i

Savaß s›ras›nda Avrupa’daki ekonomik yap›lar tümüyle da¤›lm›ßt›r. [...] Gerçek ßudur: Önümüzdeki üç ya da dört y›l için, Avrupa’n›n g›da ve d›ßar›dan ithal edilen (örne¤in ABD’den) temel ürün ihtiyaçlar› ßimdiki ödeme gücünün o kadar üzerindedir ki, önemli miktarda bir ek yard›m almazsa, ekonomik, toplumsal ve siyasal aç›dan son derece a¤›r bir parçalanma tehlikesiyle karß› karß›ya kalacakt›r. [...]

DAN‹MARKA

‹RLANDA

lt› Ba

B‹RLEÞ‹K KRALLIK BK

HOLLANDA BELÇ‹KA

Atlas Okyanusu

Bonn F

FRANSA

1949 Berlin

S S C B

1947 POLONYA

1948 1949

1947

AVUSTURYA MACAR‹STAN

‹TALYA

ROMANYA

YUGOSLAVYA

1945

PORTEK‹Z ‹SPANYA

k

DAC

FAC ABD

‹SV‹ÇRE

Moskova

De niz

2

1946 BULGAR‹STAN

ARNAVUTLUK TÜRK‹YE

1946 Akdeniz YUNAN‹STAN 500 km

Bat› blo¤u: 1948’de OEEC üyeleri (Marshall plan›ndan yararlananlar)

Do¤u blo¤u: Demir Perde

NATO üyesi ülkeler 1949’daki üyeler 1952 ve 1955’te üye olanlar

Halk demokrasisinin

1946 kurulußu

1950’de KEYK (Komekon) üyesi ülkeler 1949’da Kominform üyesi komünist partiler

3

1950’li y›llar›n baß›nda Avrupa’da iki blok.

4

1950’de, Pekin’de Stalin’in onuruna düzenlenen gösteri.

G. Marshall’›n [ABD D›ßißleri Bakan›] Harvard Üniversitesi’nde yapt›¤› konußma, 5 Haziran 1947.

1. Marshall’›n önerisi nedir? Amaçlar› nelerdir? 2. Koßullar› nelerdir? 3. Bu öneriye nas›l bir yan›t verilmißtir? Bu yan›t nas›l bir siyasal durum yans›tmaktad›r?

205

III. So¤uk Savaß’tan buzlar›n çözülmesine Hamburg

Hanover

Od

BerlinBat›

er

POLONYA

A. Berlin krizi (1948-1949)

BerlinDo¤u

100 km

Sovyet bölgesi

Frans›z, ‹ngiliz ve Amerikan bölgeleri

Sovyetler taraf›ndan kesilen yollar: Karayollar›

Havaalan› Hava koridoru

Demiryollar›

Frans›zlar ‹ngilizler

Sovyetler

Amerikal›lar

1

Berlin ablukas›. Ç‹N

KUZEY KORE Ateßkes hatt›

Pyöngyang

3

Pan Mun Jom

38º

Seul

GÜNEY KORE

1

100 km

2

Pusan

1

Kuzey Kore sald›r›s›, haziran-a¤ustos1950

2

Birleßmiß Milletler karß›-sald›r›s›, haziran-a¤ustos 1950

3

Çinli “gönüllüler”in sald›r›s›, ocak 1951 Ateßkes hatt›, 27 Temmuz 1953

2 206

Kore Savaß›.

n Þubat 1948’de, "Prag darbesi" Çekoslovakya’daki ulusal birlik hükümetini devirerek komünistlerin devlet üzerinde tam bir denetim sa¤lamalar›na yol açt›. Art›k "demir perde"nin do¤usunda yer alan ülkelerin tümü komünistler taraf›ndan yönetiliyordu. Bunun üzerine Bat›l›lar, Almanya’da kendi denetimleri alt›nda bulunan bölgede komünizme baraj olußturacak yeni bir Alman devletinin kurulmas› sürecini h›zland›rmaya karar verdiler. Bat›l› güçlerin ißgali alt›ndaki bölgede yeni bir para biriminin yarat›lmas› (Deutsche Mark) bu sürecin ilk aßamas›yd›. n Bu karar so¤uk savaß›n ilk büyük krizi olan Berlin krizini baßlatt›. Haziran 1948’de Stalin, Bat›l› güçlerin Berlin’deki üç ißgal bölgesini bat›ya ba¤layan kara ve demiryollar›n› kesmeye karar verdi. Kent yavaß bir ölüme terkedilme tehlikesindeydi. Bunun üzerine Amerikal›lar, Bat› Berlinlilerin ihtiyaçlar›n› karß›lamak için bir hava köprüsü olußturdular. Bir y›lda 2,5 milyon ton g›da ve ihtiyaç maddesi bu yolla kente taß›nd›. Sonunda, Bat›l›lar›n gitmesini ya da geri çekilmesini sa¤layamayan Sovyetler, may›s 1949’da ablukay› kald›rd›lar. n Bu ilk krizin çok büyük yank›lar› oldu. Berlin’i özgürlük için mücadelenin simgesi haline getirmiß olan Bat›l›lar’›n kararl›l›¤›n› gösterdi. Kriz ayn› zamanda Almanya’n›n bat›s›nda Bat› yanl›s› bir cumhuriyetin, Federal Almanya Cumhuriyeti’nin kurulmas›n› da h›zland›rd› ve bu ülkenin anayasas› 8 May›s 1949’da kabul edildi. SSCB ise buna, 7 Ekim’de kendi ißgal bölgesini halk cumhuriyetine, Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ne dönüßtürerek karß›l›k verdi. Almanya sorunu, art›k so¤uk savaß›n kalbinde yer al›yordu: ‹ki Alman devleti adeta dünyan›n iki blo¤a ayr›l›ß›n› simgeliyordu.

B. Kore Savaß› (1950-1953) 10 km

Belge 1 ve 3

Belge 2, 4, 5 ve 6

n ‹kinci kriz Kore’de patlak verdi. Daha önce Japonya’n›n egemenli¤i alt›nda bulunan bu ülke, 1945 y›l›nda kuzeyde Sovyetler, güneyde ise Amerikal›lar taraf›ndan ißgal edilmißti. ‹ki Büyükler’in Kore’nin kaderi konusunda bir anlaßmaya varamamas› sonucunda, 1948’de, önce Amerikal›lar›n korumas› alt›nda bir Güney Kore devleti, ard›ndan da komünist bir Kuzey Kore devleti kuruldu. Haziran 1950’de, Kuzey Kore birlikleri Güney Kore’yi ißgal ettiler. O tarihlerde SSCB, Milliyetçi Çin yerine Komünist Çin üyeli¤e kabul edilinceye kadar Güvenlik Konseyi’nde yer almay› reddedece¤ini aç›klam›ßt›. Birleßmiß Milletler sald›r›y› k›namak için bu durumdan yararland› ve üye ülkeleri Güney Kore’ye askerî yard›m yapmaya davet etti. Pasifik Savaß› kahraman› Amerikal› general Mac Arthur komutas›nda Güney Kore’ye gönderilen güçlerin büyük k›sm›n› Amerika Birleßik Devletleri sa¤lad›. Kuzey Kore Birleßmiß Milletler birlikleri taraf›ndan ißgal edildi. Ancak birliklerin Çin s›n›r›na yaklaßmalar›, Çinli "gönüllüler"in müdahalesine ve Birleßmiß Milletler güçlerinin geri çekilmesine yol açt›. Mac Arthur bir karß›-sald›r› ile yeniden denge sa¤lad› ve cepheyi 38. paralel üzerinde sabitledi. Daha sonra, Çin’le savaßa girme tehlikesine ra¤men, Mançurya’daki Çin üslerini bombalamay› önerdi. Bunun üzerine Baßkan Truman taraf›ndan görevinden al›nd› ve harekâtlar bir pozisyon savaß›na dönüßerek kilitlendi. n ‹ki Büyükler do¤rudan çarp›ßmaya girmedilerse de, kriz çok büyüktü. Ayn› zamanda iki cephe de kendi içinde ba¤lar›n› güçlendirdi. Do¤u’da, genellikle iç direniß hareketlerinden gelen komünist yöneticiler (Polonya’da Gomulka, Çekoslovakya’da Slanski, Macaristan’da Rajk) tutukland›lar, yarg›land›lar ve olayl› durußmalar sonunda mahkûm edildiler. Yerlerine ise, kendi ülkelerine K›z›l Ordu ile birlikte girmiß olan ve Stalin’in emirlerine daha çok ba¤l› komünistler getirildi. ABD’de ise, senatör Mac Carthy’nin önayak oldu¤u bir "cad› av›" baßlat›ld›. Böylece so¤uk savaß, her iki cephede de casuslar›n ve gerçek ya da sanal muhaliflerin avland›¤› bir ideolojik çarp›ßmaya dönüßtü.

Berlin’de Amerikan hava 3 köprüsü. Berlinli çocuklar, bir Amerikan DC3 uça¤›n›n gelißini selaml›yor.

4

Gazeteci Raymond Aron’a göre Kore Savaß›’ndan ç›kar›lacak dersler.

Kore olaylar›, Washington’daki yöneticilere baz› tats›z gerçekleri ö¤retti: 1. Kremlin’deki adamlar, bölgede üstünlük sa¤lad›klar› zaman askerî olanaklar›n kullan›lmas› karß›s›nda geri ad›m atm›yorlar; 2. Koßullar çat›ßman›n genelleßmesi konusunda belirsizlik arzetti¤inde, ABD’ye ve Birleßmiß Milletler’e meydan okumaktan çekinmiyorlar; 3. ABD’nin sanayi potansiyelinden ve bomba stoklar›ndan, en az›ndan Washington’dakilerin sand›¤› kadar korkmuyorlar. Bu arada Avrupal›lar da ö¤rendiler ki; 1. ABD, verdi¤i sözü tutar ve Avrupal›lar›n onurunu korumak için savaßmaya haz›rd›r; 2. Ancak, gezegenin dört bir yan›nda haz›r bulunup olas› sald›rganlar› püskürtmeye yetecek askerî olanaklara sahip de¤ildir. Bu tart›ßma götürmez olgular›n ötesinde, [...] elimizde Güney Kore’ye yap›lan sald›r›n›n tek bir amac› oldu¤unu ya da olaylar›n nas›l gelißece¤inin önceden bilindi¤ini gösteren hiçbir kan›t yoktur. Tehlike olmad›¤›n› iddia ederek zaman yitiriyoruz. R. Aron, Le Figaro, 22 Temmuz 1950.

5

So¤uk Savaß: Casus romanlar›n›n alt›n ça¤›.

Gölgedeki Servis, Þebekenin Hezimeti, Zehirleme Manevras›...

1. Sovyetler neden Kuzey Kore’yi Güney Kore’ye sald›rmaya teßvik ettiler? 2. R. Aron’un s›ralad›¤› beß maddede yer alan imalar› aç›klay›n›z. 3. Kore Savaß›’n›n bir so¤uk savaß çat›ßmas› oldu¤unu gösteriniz.

ABD Senatosu ABD Karß›t› 6 Faaliyetler Komisyonu baßkan› senatör Mac Carthy, ABD’ye karß› düzenlenen komünist komplosunu aç›kl›yor (1950).

207

A N A H T A R S Ö Z C Ü K • BARIÞÇIL B‹RL‹KTEL‹K Krußçev taraf›ndan gelißtirilen ve komünizmin kapitalizm karß›s›ndaki zaferinin bar›ßç›l yollardan sa¤lanmas› gerekti¤ini savunan doktrin. Bu doktrinle birlikte, iki blok aras›ndaki yar›ß ideolojik ve ekonomik alanlara kayd›r›ld›.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* ANZUS * SEATO * Ba¤dat Pakt›

C. "Bar›ßç›l birliktelik"ten...

Belge 1 ve 2

n Mart 1953’te Stalin’in ölümünden sonra yerine geçenler, Bat›l›lar karß›s›nda daha uzlaßmac› bir tav›r benimsediler. SBKP’nin yeni birinci sekreteri Krußçev, "kapitalist sistemle komünist sistem aras›nda uzun süreli bir birliktelik"ten söz ediyordu. ABD’de ise yeni baßkan Eisenhower, Sovyet etkisinin "geri çekilme"sine (roll-back) olumlu bak›yordu, ama ayn› zamanda da bar›ß yanl›s›yd›. Böylece uluslararas› gerilim azalmaya baßlad›. "Buzlar›n çözülmesi" ve "bar›ßç›l birliktelik" dönemi baßlam›ßt›. n Kore’de savaß 1953 temmuzunda sona erdi, ancak Almanya’da oldu¤u gibi burada da ülke, karß›t siyasal sistemleri olan iki devlete bölünmüß olarak kald›. 1954’te yap›lan bir anlaßma ile Çinhindi’ndeki savaß da son buldu. Bir y›l sonra bu bölgeyi ißgal eden dört büyük güç Avusturya’da bir bar›ß anlaßmas› imzalad›lar: ‹ßgal birlikleri, tarafs›z kalmas› karß›l›¤›nda bölgeyi terkettiler. Kominform 1956’da kapat›ld›. Krußçev’in 1959’da ABD’yi ziyareti, 1961’de Viyana’da ABD Baßkan› Kennedy ile bulußmas› da bu "bar›ßç›l birliktelik" karar›n› perçinledi. Ancak yar›ß, silahlanma ya da uzay›n fethi gibi baßka alanlarda devam ediyordu. Sovyetler 1957 y›l›nda uzaya ilk yapay uyduyu gönderdiler. n Buna paralel olarak, iki blok sa¤lamlaß›yordu. ABD, ANZUS* (1951), SEATO* (1954), Ba¤dat Pakt›* gibi anlaßmalarla SSCB’nin etraf›n› s›k› bir biçimde sarmaya çal›ß›yordu. SSCB buna Varßova Pakt› (1955) ile cevap verdi ve 1955’te Bandung Konferans›’na kat›lan Birmanya ya da Hindistan gibi ülkelerle yak›nlaßmay› denedi. Sömürge halklar›n›n özgürlüklerine kavußmas›, art›k Do¤u-Bat› çat›ßmas›yla örtüßüyordu.

D. ... Berlin Duvar›’na

Belge 3, 4 ve 5

n Ardarda ç›kan iki büyük kriz 1956 y›l›na damgas›n› vurdu. - Süveyß krizi (temmuz-kas›m 1956), M›s›r Devlet Baßkan› Nas›r’›n Bat›l› ülkelerin vesayetinden kurtulup Süveyß Kanal›’n› devletleßtirerek ülkesini kalk›nd›rmak istemesi sonucunda ç›kt›. ABD ve SSCB’nin ortak bask›s›, ‹ngiliz, Frans›z ve ‹sraillileri askerî ißgal alt›nda tuttuklar› kanal bölgesinden çekilmeye zorlad›. Bu olay Nas›r’a büyük bir sayg›nl›k kazand›rd›. Kriz, art›k ‹ki Büyükler’in onay› olmadan hareket edemeyen Fransa ve Birleßik Krall›k’›n zay›fl›¤›n› da ortaya ç›karm›ßt›. - Ekim-kas›m 1956’da, Macarlar Sovyet vesayetine baßkald›rd›lar. Rus tanklar› Budapeßte’ye girerek Macar ayaklanmas›n› kanl› bir biçimde bast›rd›. K›z›l Ordu’nun bu müdahalesi, Süveyß kriziyle meßgul olan Bat›l›lar taraf›ndan sönük bir biçimde k›nand›.

1

SBKP Birinci Sekreteri Krußçev ve ABD Baßkan› Kennedy Viyana’da, 1961. ‹ki devlet adam›, haziran 1961’de Avusturya’n›n baßkenti Viyana’da bulußtular. Berlin sorununun ve serbest seçimlerin yap›lmas›n› isteyen Bat›l›lar›n tan›may› reddettikleri Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin durumunun ele al›nd›¤› konferans baßar›s›zl›kla sonuçland›. ‹ki ay sonra ise, Berlin Duvar› yap›ld›.

208

n Berlin sorunu 1958’de patlak verdi. Krußçev, Bat› Berlin’in Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ne ba¤lanmas›n› ya da Birleßmiß Milletler denetimine b›rak›lmas›n› istiyordu. Üstelik, dörtlü ißgal kuvvetlerinin varl›¤› Sovyet bölgesi ile Bat› Berlin aras›nda serbest bir geçit olußturuyordu: 1945’ten 1961’e kadar 3 milyon Alman Do¤u’dan kaçarak Bat›’ya s›¤›nm›ßt›. Bu nedenle, Do¤u Alman yetkilileri, Sovyetlerin de onay›yla 13 A¤ustos 1961 günü Do¤u Berlin ve Bat› Berlin aras›na dikenli tel dößediler. Bundan beß gün sonra da, ayn› yerde "duvar" yükselmeye baßlad›. Bu, 113 km uzunlu¤unda, dikenli tellerle kapl› bir duvard›. Daha sonra, hendekler, demir parmakl›klar, gözcü kuleleri ile sa¤lamlaßt›r›ld› ve tam 256 noktaya nöbetçiler yerleßtirildi. "Duvar" Avrupa ve Almanya’n›n düßman ve birbirine kapal› iki blo¤a ayr›l›ß›n›n somut göstergesi oldu. n Baßka bir önemli kriz de, 1962 y›l›nda Küba konusunda ç›kt›. 1959’da Amerikal›lar›n destekledi¤i diktatör Batista’y› deviren Fidel Castro, SSCB’ye yak›nlaßm›ß, ard›ndan da Küba’ya Sovyet füzelerinin yerleßtirilmesini kabul etmißti. Füzeler do¤rudan Amerikan topraklar›n› tehdit ediyordu. Bunun üzerine bir güç gösterisi baßlad›. On beß gün boyunca, dünya nükleer savaß tehlikesinin s›n›r›nda yaßad›. Sonunda Krußçev, füzeleri 28 Ekim 1962’de geri çekti. Ancak bu, ABD için yar›m bir baßar› oldu: Füzelerin çekilmesi karß›l›¤›nda, adan›n etraf›ndaki ablukay› kald›rmaya ve Castro’yu devirmeye çal›ßmaktan vazgeçmeye söz vermißlerdi.

Krußçev ve “bar›ßç›l birliktelik”.

K›br›s’tan gelen filo

a. SBKP’nin 20. Kongresi’nde (1956) ilan edildi...

Gazze Port-Said

Dünyan›n iki büyük gücü ABD ve Sovyetler Birli¤i aras›nda kal›c› dostluk ilißkileri kurulmas›, tüm dünyada bar›ß›n güçlendirilmesi aç›s›ndan son derece önemlidir. SSCB ve ABD aras›ndaki ilißkileri bar›ßç›l bir birlikteli¤in beß ilkesi, yani toprak bütünlü¤ü ve egemenli¤e karß›l›kl› sayg›, sald›rmazl›k, karß›l›kl› içißlerine kar›ßmama, karß›l›kl› eßitlik ve yarar sa¤lama, bar›ßç›l birliktelik ve ekonomik ißbirli¤i ilkelerine dayand›rabilirsek, bunun tüm insanl›k için gerçekten istisnaî sonuçlar› olacakt›r. Farkl› toplumsal rejimleri olan devletlerin bar›ßç›l birlikteli¤ini savunan leninist ilke, ülkemizin d›ß politikas›n›n genel çizgisi olmußtur ve olmaya devam edecektir [...].

ÜN

‹SRA‹L

Kahire

ÜRD

2

Süveyß

Eylat S i na

MISIR

SUUD‹ ARAB‹STAN

K

Emperyalizm varoldukça, savaßa yol açacak ekonomik bir neden de varolacakt›r. Dolay›s›yla bu konuda çok dikkatli olmal›y›z. [...] Ancak savaßlar kaç›n›lmaz de¤ildir, kader de¤ildir. Bugün emperyalistlerin savaß ç›karmalar›na engel olacak ve e¤er buna cesaret edecek olurlarsa, sald›rganlara korkunç bir yan›t vermeye yetecek ciddî olanaklara sahip toplumsal ve siyasal güçler mevcuttur.

›z ›l

Tiran B o ¤ az›

de ni

150 km

z

Süveyß Kanal›

Krußçev’in 20. Kongre’ye sundu¤u rapor, ßubat 1956.

29 Ekim - 5 Kas›m: ‹srail sald›r›lar›

b. ... 1959’da kesinlik kazand›.

5 - 7 Kas›m: Fransa ve Birleßik Krall›k’›n müdahalesi

Komßunuz sizin hoßunuza gidebilir ya da gitmeyebilir. Onunla dostluk kurmak ya da evini ziyaret etmek zorunda de¤ilsiniz. Ama yanyana yaß›yorsunuz. Al›ßt›¤›n›z yeri terkederek baßka bir kente yerleßmeyi ne siz ne de o istemiyorsan›z ne yapars›n›z? Devletleraras› ilißkilerde de durum böyle, hatta bundan daha vahimdir... Yaln›zca iki ç›k›ß yolu vard›r: Ya savaß, ya da bar›ßç›l birliktelik. Füzelerin ve hidrojen bombalar›n›n varoldu¤u bir yüzy›lda ise, savaß›n tüm halklar aç›s›ndan en a¤›r sonuçlar› yarataca¤›n› belirtmemiz gerekir. Komßun hoßuna gitsin ya da gitmesin, onunla bir uzlaßma zemini bulmaktan baßka çare yoktur. Zira yaln›zca tek bir gezegenimiz var.

5 Kas›m’da ‹srail taraf›ndan ele geçirilen bölgeler

Krußçev’in konußmas›, 6 Temmuz 1959.

3

Süveyß krizi (temmuz-kas›m 1956).

Nas›r, 26 Temmuz 1956’da, ‹skenderiye’de heyecanl› bir kalabal›k önünde Süveyß Kanal›’n›n devletleßtirildi¤ini aç›klad›: "Süveyß Kanal› devlet içinde devlet haline geldi... Þirketin 1955 y›l› için ilan etti¤i kâr 100 milyon dolar› buluyor ve kanal›n kaz›lmas› s›ras›nda 120.000 ölü veren bizler, bunun ancak 3 milyon dolar›n› alabiliyoruz. Haklar›m›z› geri alarak geçmißi silece¤iz." 500 km

St. Louis

Cincinnati

A B D

1. Krußçev’e göre bar›ßç›l birlikteli¤in ilkeleri nelerdir? 2. Bar›ßç›l birliktelik So¤uk Savaß’› nas›l etkiledi?

Washington Norfolk

Atlanta

Dallas

New Orleans fü

erika n abl uk Am B So a ler vy Miami A AH i e D n A t 1.8 in A M Havana LA A 00 me km nz RI ili KÜBA

ze

s›

Guantanamo Amerikan üssü

PortoRiko (ABD)

Panama Kanal› Sovyet füze üsleri

4

Küba krizi. 14 Ekim 1962’de, Amerikan uçaklar› taraf›ndan Küba’da füze rampalar›n›n kuruldu¤unun saptanmas›, adan›n Amerikan donanmas› taraf›ndan ablukaya al›nmas›na yol açt›.

5

Berlin Duvar›’n›n yap›l›ß›.

Küba’ya Sovyet füzelerinin yerleßtirilmesi ABD için neden bir tehdit olußturuyordu?

209

IV. ‹ki Büyükler’in yak›nlaßmas› A N A H T A R S Ö Z C Ü K • CONDOMINIUM ‹ki ortak aras›nda, birlikte hükmetmek ve di¤er güçleri önemli kararlar›n d›ß›nda b›rakmak üzere yap›lan anlaßma (Latince "ile" anlam›na gelen cum ve "hükmetmek" anlam›na gelen dominare sözcüklerinin birleßmesiyle olußturulmußtur).

S

Ö

Z

L

Ü

K

* SALT 1

A. 1962’den sonra silahlanma yar›ß›

Belge 2

n Küba krizi ‹ki Büyükler’e her türlü nükleer savaß riskini ortadan kald›rmak için uzlaßmalar› gerekti¤ini anlatm›ßt›. 1963’te, Washington ve Moskova aras›na do¤rudan bir telefon hatt› ("k›rm›z› telefon") çekildi. Amerikal›lar, güçlü bir biçimde misilleme ilkesinden vazgeçip, dereceli karß›l›k verme ilkesini benimsediler: Nükleer sald›r› durumunda, tüm nükleer cephanelerini kullanmak yerine düßman›nkiyle orant›l› yo¤unlukta silah kullanarak yan›t vereceklerdi. n ‹mzalanan anlaßmalar, yerin üstünde yap›lan nükleer denemeleri (1963), uzaya nükleer silah yerleßtirilmesini (1967) ve baßka ülkelerde nükleer silah gelißtirilmesini (Silahlar›n ço¤almas›na karß› sözleßme, 1968) yasaklad›. Amaçlanan özellikle ABD ve SSCB d›ß›ndaki güçlerin nükleer silah bulundurmas›n› engellemek oldu¤undan, k›sa bir süredir atom bombas›na sahip olan Fransa ve Çin bu girißimlere karß› ç›kt›lar. Ama ‹ki Büyükler’in nükleer gücü tüm dünyay› korkuya dayal› bir denge içinde tutmaya yetiyordu.

B. ‹ki Büyüklerin tökezlemeleri

Belge 3 ve 4

n ‹ki Büyükler’in bu ›l›ml› tutumunu aç›klayan siyasal ve ekonomik nedenler de vard›. Dünya çap›ndaki askerî varl›¤›n› korumak, maddî aç›dan ABD’ye giderek daha zor geliyordu. 1964’ten itibaren Vietnam Savaß› için giderek daha fazla seferber olmas›, kamuoyundaki tepkilerin de giderek büyümesine yol açm›ßt›. Ayr›ca, General de Gaulle yönetiminde Fransa’n›n baß› çekti¤i ulusal ba¤›ms›zl›k siyaseti ABD’nin üstünlü¤ünü sorgulamaya baßlam›ßt›. n SSCB’de de, silahlanma yar›ß› Sovyet halk›n›n yaßam düzeyinin h›zla iyileßtirilmesine engel oluyordu. Üstelik, SSCB d›ß yard›ma ihtiyaç duyuyordu; 1963’ten itibaren, Bat›l›lar’dan tah›l sat›n almaya baßlad›. SSCB’nin konumu sosyalist blok içinde de zay›flam›ßt›. 1962’de, SSCB’nin "yeni çarlar" taraf›ndan yönetildi¤ine inanan Çin’le kopuß kesinleßti; 1969’da iki ülke aras›nda silahl› çat›ßmalar patlak verdi. Moskova’n›n önderli¤i Avrupa’da da sorgulan›yordu: Romanya, ülke içindeki Sovyet modelinden vazgeçmemekle birlikte 1965’ten itibaren SSCB’ninkinden farkl› bir d›ß politika izlemeye baßlad›. Moskova için daha da vahimi, komünist partinin liberalleßti¤i ve Sovyet modelinden koparak "insan çehreli bir sosyalizm" gelißtirmek istedi¤i Çekoslovakya’n›n tavr›yd›. Macar ayaklanmas›ndan on iki y›l sonra, a¤ustos 1968’de "Prag bahar›"n›n kanl› bir biçimde bast›r›lmas›, "Sovyet modeli" imaj›n› iyice soldurdu.

C. ‹ki Büyükler’in uzlaßmas› 1 SSCB Komünist Partisi Birinci Sekreteri Leonid Brejnev ve ABD Baßkan› Richard Nixon Washington’da, temmuz 1973. Bulußma s›ras›nda Brejnev ßunlar› söyledi: "Dünyada güç ve etki bak›m›ndan gerçekten yetkin yaln›zca iki ulus bulundu¤unu biliyoruz: Sovyetler Birli¤i ve ABD. Biz aram›zda ne karar verirsek, dünyadaki di¤er uluslar ayn› fikirde olmasalar da bizim karar›m›za uymak zorunda kalacaklard›r."

210

Belge 1 ve 5

n Böyle bir ortamda, ABD ve SSCB uzlaßma yollar› aramaya baßlad›lar. Moskova’y› Nixon’›n dan›ßman› Henri Kissinger taraf›ndan yürütülen d›ß politika çerçevesinde pazarl›¤a oturmaya ikna edebilmek için ABD, 1972’de komünist Çin’i resmen tan›d›. Nixon ve Brejnev aras›ndaki çok say›da bulußma ile, birbirlerinin etki alan›na müdahale etmemeyi kabul eden ‹ki Büyükler’in condominium*u onaylanm›ß oldu. Böylece SSCB, 1965’te ABD’nin Latin Amerika’daki San Domingo’ya ve 1973’te de CIA taraf›ndan desteklenen general Pinochet’nin bir darbeyle baßkan Allende’yi devirerek yasal sosyalist rejimi y›kt›¤› Þili’ye müdahale etmesine göz yumdu. n Bu uzlaßma, 1972’de askerî (antibalistik silahlar›n üretimini s›n›rland›ran SALT 1* anlaßmalar›) ve ticarî anlaßmalarla tamamland›. Sovyetler Birli¤i ve ABD aras›ndaki ticaret 1971-1975 aras›nda on kat›na ç›kt›. ABD, Sovyetler Birli¤i’ne bu¤day ve stratejik olmayan ürünler sa¤l›yordu. Uzay çal›ßmalar› alan›nda da, ortak Apollo-Soyuz uçußu (1975) iki ülke aras›ndaki bilimsel ißbirli¤ini sa¤lamlaßt›rd›.

2

Silahlanma yar›ß›. Patlamalar ya da harekete haz›r ilk silahlar

ABD

SSCB

Atom bombas› (A Bombas›) Uzun menzilli bombard›man uçaklar› Hidrojen bombas› (H Bombas›) Nükleer itkili denizalt› Orta menzilli füzeler (IRBM) Denizalt›lardan at›lan füzeler (SLBM) Uzun menzilli füzeler (ICBM) Çok baßl›kl› nükleer füzeler (MIRV)

1945 1948 1952 1954 1957 1960 1960 1970

1949 1955 1953 1958 1957 1957 1959 1974

1972’de durum

ABD

SSCB

Uzun menzilli füzeler Denizalt›lardan at›lan füzeler Uzun menzilli bombard›man uçaklar› Toplam nükleer yük adedi

1.054 656 321 5.746

1.528 682 140 2.492

J. Lesourne ve M. Godet, La Fin des habitudes, (Paris, 1985).

1. SSCB hangi tarihten sonra ABD’yi yakalam›ßt›r? 2. 1972’de en güçlü olan kimdir?

4

3

Latin Amerika: ABD’nin arka bahçesi.

a. Che Guevara’ya göre gerilla. Görece küçük çekirdek gruplar halinde toplanan insanlar, gerilla savaß› için uygun yerler seçerler ve eyleme geçerler. Baßlang›çta, sahay› iyi tan›maya ve halkla ilißkiler kurmaya çal›ßmak gerekir. [...] Gerilla hareketi, yaln›zca küçük bir parças› oldu¤u büyük askerî-siyasal eylem çerçevesinde giderek sa¤lamlaßacak ve destek tabanlar› olußturacakt›r. [...] "Gerillero"lar halka öncülük etme ißlevlerini, halk›n kendilerine verdi¤i görevi hiçbir zaman unutamazlar. Bu nedenle, kitlelerin tam deste¤i üzerine oturan devrimci iktidar›n kurulmas› için gerekli siyasal koßullar› yaratmak zorundad›rlar. Köylünün büyük talepleri mümkün oldu¤unca karß›lanmal›d›r; böylece halk birbirine kenetlenmiß ve kararl› bir bütün haline gelecektir. Ernesto Che Guevara, La guerra de guerrillas (Havana, 1961).

b. ABD’nin 1970’te Þili’de sosyalist baßkan Salvador Allende’nin seçilmesine tepkisi. Kuzey Amerika’daki özel bankalarda Þili hükümetleri için aç›lan 250 milyon dolarl›k kredi birdenbire komik bir rakama indirildi [...]. Ayn› zamanda, d›ß ticaretimizi durdurmay› ya da, makine, yedek parça, g›da ürünleri, hatta ilaç gibi ihtiyaçlar›m›z›n karß›lanmas›na k›s›tlama getirmeyi denediler [...]. Ard›ndan, CIA tüm genel ya da k›smî seçimlerde H›ristiyan Demokrat Parti’ye ve Millî Parti’ye parasal destek verdi [...]. Ekim 1972’deki ißveren grevini, ayr›ca temmuz 1973’te baßlayan yeni meslek odalar› grevini de CIA haz›rlad› ve finanse etti [...]. 1971 y›l› baß›nda CIA, diktatör Banzer’in deste¤iyle Bolivya’da bir askerî e¤itim kamp› kurdu. Kamp› eski CIA ajanlar›, Þili ordusundan eski subaylar ve Brezilyal› ve Bolivyal› dan›ßmanlar yönetiyordu [...]. Bu kamplarda e¤itilen gruplar, Santiago’da meslek kurulußlar› ve sa¤ partiler taraf›ndan örgütlenenlerle birleßerek Þili’de yo¤un terorist eylemlere girißtiler. Carlos Altamirano [Þili Sosyalist Partisi yöneticisi ve Allende’nin çal›ßma arkadaß›], Dialéctica de una derrota (México, 1977).

Napalm ile bombalanan köylerinden kaçan Vietnaml› çocuklar (haziran 1972). Tüm dünyay› dolaßan bu foto¤raf, ABD’nin Vietnam Savaß›’ndaki rolü konusunda Amerikal›lar›n vicdanî duyars›zl›klar›n› y›kmaya katk›da bulundu. Foto¤raf›n ortas›nda yer alan ve a¤›r biçimde yanan küçük k›z, hayatta kalmay› baßard›. Bugün Kanada’da yaß›yor ve kas›m 1997’de "bar›ß kültürünü yaymak için UNESCO iyi niyet elçisi" oldu.

5

Çin’in SSCB’den kopußu.

Savaß ve bar›ß konusunda SBKP yönetimi ile aram›zdaki ayr›l›k, iki farkl› çizgi aras›ndaki görüß ayr›l›¤›d›r. Bu görüß ayr›l›¤› emperyalizmle savaßmak, devrimci mücadeleyi desteklemek gerekip gerekmedi¤ini bilmekle ilgilidir. Emperyalizmin savaß plan›na karß› durmak için dünyadaki tüm halklar› seferber etmek, Marksizm-Leninizme ba¤l› kalmak gerekip gerekmedi¤i ile ilgilidir. Çin Komünist Partisi, gerçek anlamda devrimci olan di¤er tüm partiler gibi her zaman emperyalizme karß› savaßmaya ve dünya bar›ß›n› korumaya haz›r olmußtur. Dünya bar›ß›n› korumak için emperyalizmi sürekli olarak ihbar etmek, halk kitlelerini ABD’nin baß›n› çekti¤i emperyalizme karß› savaßmalar› için seferber etmek ve örgütlemek gerekti¤ine inan›yoruz. [...] Sosyalist cephedeki güçlerin gelißmesine, proletaryan›n ve tüm ülkelerdeki emekçilerin devrimci mücadelesine, bask› alt›ndaki halklar›n kurtuluß mücadelesine, bar›ßç›l tüm halklar›n ve tüm ülkelerin mücadelesine, Amerikan emperyalizmine ve onun ußaklar›na karß› birleßmiß geniß cepheye güvenmemiz gerekir. [...] SBKP yönetimi tüm dünyadaki bast›r›lm›ß uluslar› ve halklar› korkutmak için nükleer ßantaja baßvuruyor, devrim yapmalar›na izin vermiyor ve devrim "k›v›lc›m›n›" söndürmek için Amerikan emperyalizmiyle ißbirli¤i yap›yor. Halk›n Gazetesi [Çin Komünist Partisi’nin yay›n organ›], 19 Kas›m 1963.

1. Çin ve SSCB aras›ndaki kopußun nedenleri nelerdir? 2. Çin di¤er devrimci hareketlere ne öneriyor?

211

V. Yumußaman›n z›tl›k içeren yönleri S

Ö

Z

L

Ü

K

* Üçüncü dünya * Ba¤lant›s›zlar * Vietkong

A. Yumußaman›n üçüncü dünya cephesi

Belge 2 ve 3

n 1960’lardan itibaren, üçüncü dünya* ülkeleri de yavaß yavaß uluslararas› aktörler haline gelmeye baßlad›lar. Ba¤lant›s›zlar* hareketi 1961’de Belgrad’da kuruldu. 1964’te de ilk Birleßmiß Milletler Ticaret ve Kalk›nma Konferans› topland›. Bu gelißme, kalk›nm›ß "Kuzey" ile yoksul "Güney" aras›ndaki z›tl›¤a dayanan yeni bir dünya görüßünü yans›t›yordu. n 1966’da, Küba’da, gezegenin bask› alt›ndaki tüm ülkelerini bir araya getirme iddias›n› taß›yan ilk Üç K›ta Konferans› (Latin Amerika, Asya, Afrika) topland›. Bu konferansta, Fidel Castro’nun silah arkadaßlar›ndan biri, Ernesto "Che" Guevara, bask› alt›ndaki tüm halklar›n kurtulußu için devrimci bir gerilla hareketi baßlat›lmas›n› önerdi. Bu hareket, Küba’n›n ABD’yi SSCB’nin de deste¤iyle altetme arzusu ve ABD’nin Vietnam’a müdahalesine giderek daha fazla tepki gösteren uluslararas› kamuoyunun bask›s› gibi olumlu koßullardan yararlanacakt›. Üç K›ta Konferans›’n›n en ünlü slogan› olan, "‹ki, üç, daha çok Vietnam yaratmak" sözü, benimsenen siyasal çizgiyi özetliyordu. Yine de, Latin Amerika’da Küba’n›n destekledi¤i devrimci hareketler baßar›s›zl›¤a u¤rad›. Bolivya’da bir gerilla örgütü kurmaya çal›ßan Che Guevara, 1967’de yakaland› ve öldürüldü. n 1970’li y›llar›n baßlar›nda, üçüncü dünya ülkeleri ABD yanl›s› ülkeler, Sovyet yanl›s› ülkeler ve tarafs›z ülkeler olarak üçe ayr›ld›lar. Baz›lar› da ‹ki Büyükler’i eleßtiren ve üçüncü dünya için kendi modelini öneren Çin’in etkisinde kald›lar. Petrol üreten Arap ülkeleri Arap-‹srail çat›ßmas›nda a¤›rl›klar›n› hissettirmeyi denediler. Ancak, üçüncü dünya ülkeleri uluslararas› planda kendilerini göstermeyi baßaram›yor, kendi aralar›ndaki çat›ßmalar› da engelleyemiyorlard›. Kalk›nmak için yard›m ararken, ço¤unlukla ‹ki Büyükler’e ba¤›ml› kal›yorlard›. Amerikal›lar ve Sovyetler, Ortado¤u’da ve Güneydo¤u Asya’da eski sömürgeci güçlerin yerini almaya çal›ß›yor ve yapacaklar› yard›m› hakimiyetlerini sa¤lamlaßt›racak koßullara ba¤l›yorlard›.

B. Yumußamaya engel olußturmayan bölgesel savaßlar

1

Biafra Savaß› s›ras›nda açl›k.

Ço¤unlu¤u Müslüman olan Nijerya’da, H›ristiyanlar›n yaßad›¤› ve Nijerya petrollerinin %60’›n›n ç›kar›ld›¤› bir eyalet olan Biafra, 1957 y›l›nda ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etti. Sömürgelerin özgürlüklerine kavußmas› s›ras›nda çizilen Afrika s›n›rlar›n›n de¤ißmesini istemeyen ABD ve SSCB Nijerya’y› desteklediler. Yaklaß›k bir milyon insan›n ölümüyle sonuçlanan açl›k felaketini de birlikte getiren savaßta, Biafral›lar›n Nijerya taraf›ndan ezilmesine göz yumdular.

212

Belge 1, 4 ve 5

n Yumußama dönemi, ABD ve SSCB aras›ndaki uzlaßmay› ortadan kald›rmayan baz› savaßlar› da beraberinde getirdi. Vietnam Savaß› bunlardan ilki oldu. Bu savaß s›ras›nda, ‹ki Büyükler aras›ndaki çat›ßma dolayl› yoldan gerçekleßti. Amerikal›lar Güney Vietnam’› destekliyorlard›. 1956’dan itibaren askerî dan›ßmanlar göndermeye baßlam›ßlar, 1964’te de komünist gerilla örgütü Vietkong*la savaßmak üzere birlikler göndermißlerdi. Amerikal›lar›n malzeme bak›m›ndan üstünlü¤ü, Kuzey Vietnam ve SSCB taraf›ndan desteklenen Vietkong’u altetmeye yetmedi. Savaß, Kamboçya ve Laos’a da s›çrad›. Uluslararas› kamuoyu taraf›ndan ßiddetle eleßtirilen ABD, 1973 y›l›nda çekilmek zorunda kald›. Savaß, 1975’te Güney Vietnam, Kamboçya ve Laos’ta komünistlerin zaferiyle sona erdi. n Bölgesel savaßlar dünya bar›ß› için bir tehdit olußturdu¤unda, ‹ki Büyükler diplomatik yollardan müdahale ederek çat›ßmalar› durdurmay› deniyorlard›. 1967 ve 1973’te Ortado¤u’da böyle oldu. Do¤u-Bat› çat›ßmas› ile ilgili olmayan baßka savaßlarda ise, diplomatik müdahaleye gerek görülmüyordu. Nijerya’n›n petrol bak›m›ndan zengin eyaleti Biafra ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etti¤inde ç›kan savaß bunlardan biriydi. Biafra’daki ayr›l›kç› hareket, büyük güçlerin müdahalesine yol açmadan Nijerya taraf›ndan bast›r›ld›. 1971’de Hindistan, eski Do¤u Pakistan bölgesi Bangladeß’in ba¤›ms›zl›¤›n› destekledi ve SSCB ile birleßerek, ABD’nin müttefiki Pakistan’a sald›rd›. Hindistan böylece eskiden beri yüceltti¤i tarafs›zl›¤›n› da b›rakm›ß oldu.

B ‹ Y O G R A F ‹ 2

Fidel Castro (d. 1927) Fidel Castro, Küba’da zengin bir çiftçi ailesinin çocu¤u olarak dünyaya geldi. Ö¤renci iken, diktatör Batista’n›n rejimine karß› düzenlenen terör eylemlerine kat›ld›. 1953 y›l›nda yakalan›p mahkum edilen, sonra affa u¤rayan Castro, Meksika’ya gitti ve orada Ernesto ("Che") Guevara ile tan›ßt›. 1956’da, Küba’daki Sierra Maestra’da birlikte bir maki olußturdular ve gerilla savaß› baßlatt›lar. 1 Ocak 1959’da Havana’y› ißgal ettiler ve Batista’n›n diktatörlü¤üne son verdiler. ‹ktidar› ele geçiren Castro’nun yürüttü¤ü devletleßtirme ve tar›m reformu politikas›, ABD’nin kendisine düßman olmas›na neden oldu. Bunun üzerine SSCB ile yak›nlaßan Castro, Küba’y› sosyalist bir devlet haline getirdi. 1962’de ç›kan füze krizinin ard›ndan, üçüncü dünyada Marksizm propagandas› yapmaya baßlad› ve birliklerini komünist gerillalar›n yan›nda çarp›ßmak üzere Afrika’ya gönderdi (Mozambik, Angola). Castro’nun rejimi, 1991’de komünizmin çöküßünden sonra da ayakta kalmay› baßard›.

4

Amerikal›lar Vietnam’da. fle

uv

e

Ç‹N

KUZEY V‹ETNAM Hanoy

3

VII. filo

1974’te Çin’in bak›ß›yla "üç dünya". LAOS

Daha sonra Mao Zedong’un yerine geçecek olan Deng Ziaoping, nisan 1974’te Birleßmiß Milletler’de Çin’in gözünden dünyay› anlat›yor.

M

ek o

‹ki süpergüç, ABD ve Sovyetler Birli¤i, boßuna dünya üzerinde egemenlik kurmaya çabalamaktad›rlar. Gelißmekte olan ülkeleri çeßitli yöntemlerle denetimleri alt›na almaya çal›ßmaktad›rlar [...] ve ayn› zamanda potansiyelleri kendilerininkinden zay›f olan gelißmiß ülkelere kötü muamele etmektedirler. ‹ki süpergüç, ça¤›m›z›n bu en büyük sömürgeci ve bask›c› güçleri, asl›nda yeni bir dünya savaß›n›n yuvalar›d›r. Her ikisinin de elinde önemli miktarlarda nükleer silah bulunmaktad›r. Dizginlerinden kurtulmuß gibi bir silahlanma yar›ß›na kalkm›ßlard›r. S›n›rlar› d›ß›nda son derece kalabal›k birlikler bulundurmakta, her yere askerî üsler kurmakta ve böylece tüm di¤er ülkelerin ba¤›ms›zl›¤›n› ve güvenli¤ini tehdit etmektedirler. [...] Her ikisi de ekonomik alanda di¤er uluslar› sömürmekte, zenginliklerini talan etmekte ve kaynaklar›n› çalmaktad›r. [...] Gelißmekte olan çok say›da ülke, uzun süre sömürgecili¤in ve emperyalizmin bask› ve sömürülerinin kurban› olmußtur. Sonunda siyasal ba¤›ms›zl›¤a ulaßm›ßlard›r. Ancak bu ülkelerin hepsi, istisnas›z olarak, sömürgeci güçlerden arta kalanlar› tasfiye etmek, ulusal ekonomilerini kalk›nd›rmak [...] gibi tarihsel bir görevle karß› kaß›yad›r. Bu ülkeler, evrensel tarih çark›n› döndürecek olan devrimci gücü olußturmaktad›r [...].

1. Çin’in gözünde azgelißmißli¤in sorumlular› kimdir? 2. Bat›l›lar›n ve Sovyetlerin görüßleriyle karß›laßt›r›ld›¤›nda, Çin’in dünyaya bak›ß›ndaki özgünlü¤ü belirtiniz.

Vientian

ng

Gezegenimizde asl›nda hem birbirine ba¤l›, hem de birbirine z›t üç dünya bulunmaktad›r. ABD ve Sovyetler Birli¤i birinci dünyay›, Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki gelißmekte olan ülkeler üçüncü dünyay›, bu ikisi aras›nda yer alan gelißmiß ülkeler ise ikinci dünyay› olußturmaktad›r.

B-52 Hue Khe Sanh

Da Nang

TAYLAND

Amerika’n›n müttefiki olan ülkeler Amerikan üsleri Amerikan bombard›manlar› Ho Þi Min hatt› Komünist gerillalar taraf›ndan denetlenen bölgeler

5

17. pa ral el

KAMBOÇYA

GÜNEY V‹ETNAM

Pnom Pen Saygon

Çin Denizi 250 km

Vietnam Savaß›.

‹lk askerî dan›ßmanlar Güney Vietnam’a 1956’da geldiler. 1964’ten itibaren ABD, do¤rudan savaßa girdi ve birlikler göndermeye baßlad›. Savaß, sahada çok say›da gerilla ve karß›-gerilla eylemi ve Amerikal›lar›n Kuzey Vietnam’a düzenledikleri yo¤un bombard›manlar biçiminde gelißti. 1968’de Kuzey Vietnaml›lar ve Vietkong, Tet (Çinlilere göre yeni y›l) sald›r›s›n› baßlatt›lar. Bu tarihte, Vietnam’da 500.000’den fazla Amerikan askeri bulunuyordu. Kimyasal silahlar›n kullan›ld›¤› ve yap›lan röportajlarla televizyonda geniß ölçüde ißlenen savaß, Amerikan kamuoyunda kal›c› bir travmaya yol açt›. Yenilen Amerikal›lar, Vietnam’dan 1973 y›l›nda çekildiler.

213

A N A H T A R S Ö Z C Ü K • HELS‹NK‹ ANLAÞMALARI Helsinki Konferans› nihai senedine verilen ad. Nihai senet üç nokta üzerinde duruyordu: Avrupa’n›n güvenli¤i; ekonomik, bilimsel ve teknik ißbirli¤i; Avrupa’da insanlar›n ve fikirlerin serbest dolaß›m koßullar›n›n iyileßtirilmesi. Bu anlaßmalar demokrasi ilkesinin tüm Avrupa ülkeleri taraf›ndan kabul edilmesi anlam›na geliyordu.

C. Avrupa’n›n bloklaßmaya tepkisi

n General de Gaulle, demir perdenin varl›¤›na ra¤men yumußama döneminde "Atlas Okyanusundan Urallara" uzanan bir Avrupa’daki tart›ßmalar›n devletler aras›nda yürütülmesi gerekti¤ini savunuyordu. Bu nedenle Fransa, Bat› blo¤u ile aras›na mesafe koymaya baßlad›. Ufukta SSCB ile yak›nlaßma ümidi belirmißti ve General de Gaulle 1966’da Moskova’ya resmî bir ziyarette bulundu. Ayn› y›l Kamboçya’ya da gitti ve 1 Eylül 1966’da Pnom Pen’de yapt›¤› konußmada ABD’nin Vietnam’daki varl›¤›n› eleßtirdi. n Do¤u Avrupa’da ise, bloklaßmaya tepki özellikle Çekoslovakya’n›n eseriydi. Ülke, komünist parti sekreteri Aleksandr Dubçek yönetiminde rejimi liberalleßtirme deneyimine girißmißti. Bu "Prag bahar›"yd›; sansürün sonu, komünist parti d›ß›nda baßka partilere de yaßam hakk› tan›nmas›, Çekoslovakya ile SSCB aras›ndaki ba¤lar›n kopmas› demekti. Bu tür reformlar do¤rudan do¤ruya Sovyet modelinin ve sosyalist blo¤un dayand›¤› ilkelerin (komünist partilerin üstünlü¤ü ve SSCB etraf›nda birleßme) sorgulanmas› anlam›na geliyordu. Sovyetler bunu kabul edemezlerdi. Varßova Pakt› güçleri 20 A¤ustos 1968’de Çekoslovakya’y› ißgal etti. Dubçek’in yerine Moskova yanl›s›, komünist Gustav Husak getirildi. Bu "normale dönüß", Bat›’da oldukça büyük bir heyecan yaratt› ve Sovyetler için yumußaman›n s›n›rlar›n›n ne oldu¤unu gösterdi. Do¤u blo¤unun genel ç›kar›, sosyalist devletlerin egemenli¤inden önce geliyordu (Brejnev’in "s›n›rl› egemenlik" doktrini).

D. Ama tüm köprüler at›lmam›ßt›...

1

1966’da, De Gaulle ve ABD’nin Vietnam’a müdahalesi.

General de Gaulle, Pnom Pen’deki konußmas›nda Amerikal›lar›n Vietnam’dan çekilmesini istemißti. Paris’te yapt›¤› bir bas›n toplant›s›nda bu tavr›n› yeniden dile getirdi. - Vietnam’›n gelece¤ini nas›l görüyorsunuz? - Her halk, ne olursa olsun kendi sorunlar›n› kendisine göre ve kendi yöntemleriyle çözmelidir. Amerikal›lar da bu ilkeyi Vietnam halk›na uygulamak zorundad›r. Dolay›s›yla, bizimkilerin ayr›lmas›ndan sonra Vietnam’a götürdükleri güçleri kendi iradeleriyle Amerika’ya geri götürmelidirler. [...] Son olarak, Amerikal›lar›n Asya’da Çin’in kat›l›m› olmadan hiçbir önemli anlaßma ya da sözleßmenin geçerli olamayaca¤›n› kabul etmeleri ve bundan, bu büyük devletle olan ilißkileri ve Çin’in Birleßmiß Milletler’deki yeri konular›nda gereken sonuçlar› ç›karmalar› gerekmektedir. Charles de Gaulle, Discours et messages (Paris, 1970).

214

Belge 1, 2 ve 3

Belge 4 ve 5

n Ama Avrupa’da Do¤u ile Bat› aras›ndaki tüm köprüler at›lmam›ßt›. Bat› Almanya Baßbakan› Willy Brandt, 1969’dan itibaren "Ostpolitik" ad›yla bilinen SSCB, Polonya ve Demokratik Almanya ile yak›nlaßma politikas›n› baßlatt›. Orta Avrupa’daki jeopolitik durumun kabul edilmesi (Oder-Neisse hatt›, iki Almanya’n›n varl›¤›), Polonya ve Demokratik Almanya ile yeni ilißkiler kurma olana¤› yaratt›. ‹ki Almanya da birbirlerinin topraklar›nda daimi diplomatik temsilcilikler açt›lar ve 1972 Münih Olimpiyatlar›’na ortak bir kafileyle kat›ld›lar. Bat› Almanlar›n belli koßullar alt›nda Demokratik Almanya’ya girmelerine izin verildi. 1973’te önce Federal Almanya, ard›ndan da Demokratik Almanya Birleßmiß Milletler’e kabul edildi. n 1973’te, Finlandiya’n›n baßkenti Helsinki’de Avrupa Güvenlik ve ‹ßbirli¤i Konferans› baßlad›. Bu konferans, 1975 y›l›nda SSCB’nin de aralar›nda bulundu¤u 33 Avrupa devleti, ABD ve Kanada taraf›ndan imzalanan bir "nihai senet"le kapand›. Helsinki Anlaßmalar›*, Avrupa’da devletlararas› ißbirli¤ine ve kißilerle fikirlerin serbest dolaß›m›na olanak tan›yacakt›. Bu, yumußaman›n doruk noktas›yd›.

E. Yumußaman›n boyutlar› n Yumußama, böylece uluslararas› ilißkilerde So¤uk Savaß’a oranla daha az sorunlu bir dönem baßlatm›ß oldu. Ancak kar›ß›kl›klar devam ediyordu. Afrika’da, Ortado¤u’da ve Asya’da üçüncü dünya, ‹ki Büyükler için hâlâ ideolojik ve ekonomik bir çat›ßma alan›yd›. Helsinki Konferans›’n›n devam etti¤i y›llarda (1973-1975) da SSCB ve Küba, Etyopya devrimine ve Portekiz’in sömürgelerinden Angola ve Mozambik’teki kurtuluß hareketlerine destek veriyorlard›. n Yumußama döneminden en çok SSCB yarar sa¤lam›ß gibi görünüyordu. Bir yanda, Avrupa’n›n 1945’te çizilen s›n›rlar›, o güne kadar Demokratik Almanya’y› yok saym›ß olan Federal Almanya taraf›ndan tan›nm›ßt›. Di¤er yanda, Sovyetler büyük bir uluslararas› krize yol açmadan Çekoslovakya’da istedikleri düzeni sa¤layabilmißlerdi; sosyalist blok üzerindeki hakimiyetleri sorgulanmam›ßt›. Helsinki anlaßmalar› sayesinde SSCB, sonunda Avrupa ülkeleri ve ABD ile ticaret yapma olana¤› bulmußtu. Üstelik bunlar›, özellikle insan haklar› konusunda somut bir karß›l›k ödemesine gerek kalmadan elde etmißti.

A¤ustos 1968’de, Varßova 2 Pakt›’n›n tanklar› "Prag bahar›"n› bast›r›yor. Ocak 1969’da, 19 yaß›ndaki Çek ö¤renci Jan Palak, Prag’daki Wenceslas Meydan›’nda Sovyetlerin yapt›¤› darbeyi protesto etmek amac›yla kendini yakarak intihar etti. Bugün Prag’da onun ad›n› taß›yan bir meydan bulunuyor.

3

Brejnev doktrini.

Düßman güçlerin ülkemizi sosyalizm yolundan döndürmesini ve bizi Çekoslovakya’y› sosyalist topluluktan koparmakla tehdit etmesini kabul edemeyiz. [...] Emperyalizmin, bar›ßç›l yollardan ya da baßka türlü, içeriden ya da d›ßar›dan sosyalist sistemde gedik açmas›n› ve Avrupa’daki güç dengelerini kendi lehine de¤ißtirmesini asla kabul etmeyece¤iz. [...] Parti’nin ülke yönetiminde zay›flamas›n› f›rsat bilen gerici güçler, "demokratikleßme" slogan›n› demagojik bir biçimde kullanarak Çekoslovakya’da Komünist Parti aleyhine bir kampanya baßlatt›lar. [...] Niyetleri aç›kça [...] sosyalist sistemi y›kmak ve Çekoslovakya’y› di¤er sosyalist ülkelere karß› k›ßk›rtmakt›. [...] Partilerimizden her biri yaln›zca kendi ißçi s›n›f›n›n ve kendi partisinin önünde de¤il, uluslararas› ißçi s›n›f›n›n ve dünya komünist hareketinin önünde de sorumludur ve bunun getirdi¤i görevlerden kaçamaz. SSCB, Demokratik Almanya, Macaristan ve Bulgaristan Komünist Partilerinin Çekoslovakya Komünist Partisi’ne mektubu, 15 Temmuz 1968.

5

Helsinki Konferans› Nihai Senedi, 1 A¤ustos 1975.

1. Konferansa kat›lan devletler, her devletin hukuk eßitli¤i, toprak bütünlü¤ü ile özgürlük ve siyasal ba¤›ms›zl›k haklar› da dahil olmak üzere karß›l›kl› olarak birbirlerinin tüm egemenlik haklar›na sayg› gösterirler. Aralar›ndan her birinin siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel sistemini özgürce seçme ve gelißtirme hakk›na oldu¤u kadar, yasa ve tüzüklerini saptama hakk›na da sayg› gösterirler. 2. Konferansa kat›lan devletler, uluslararas› ilißkilerinde oldu¤u gibi karß›l›kl› ilißkilerinde de baßka bir devletin toprak bütünlü¤üne ve siyasal ba¤›ms›zl›¤›na karß›, Birleßmiß Milletler amaçlar›yla ve ißbu bildiriyle ba¤daßmayacak bir biçimde tehdit ya da kuvvet kullanmaya baßvurmaktan kaç›nacaklard›r. 3. Konferansa kat›lan devletler, birbirlerinin s›n›rlar›n› ve Avrupa’daki tüm devletlerin sn›rlar›n› dokunulmaz sayarlar ve bugün oldu¤u gibi gelecekte de bu s›n›rlara sald›r›da bulunmaktan kaç›n›rlar. 4. Toprak bütünlü¤ü. Konferansa kat›lan devletler, birbirlerinin topraklar›n› askerî olarak ißgal etmekten ya da bu topraklar üzerinde do¤rudan ya da dolayl› kuvvet uygulamaktan kaç›n›rlar. Bu nitelikteki her türlü ißgal veya edinim hukuka ayk›r› say›lacakt›r. 5. Konferansa kat›lan devletler, aralar›ndaki anlaßmazl›klar› uluslararas› bar›ß›, güvenli¤i ve adaleti tehlikeye düßürmeyecek biçimde, bar›ßç› yollarla çözerler. 6. Konferansa kat›lan devletler, karß›l›kl› ilißkileri nas›l olursa olsun, do¤rudan ya da dolayl›, tek baßlar›na ya da toplu olarak, konferansa kat›lan baßka bir devletin ulusal yetki alan›na giren iç ya da d›ß ißlerine her türlü müdahaleden kaç›n›rlar. Ayr›ca, kat›lan devletlerden birinin rejimini ßiddet kullanarak devirmeyi amaçlayan terorist ya da y›k›c› faaliyetlere do¤rudan ya da dolayl› olarak yard›m etmekten kaç›n›rlar. 7. Konferansa kat›lan devletler, ›rk, cinsiyet, dil ve din ay›r›m› gözetmeksizin, insan haklar›na ve herkes için düßünce, vicdan, din ve inanç özgürlükleri de dahil olmak üzere temel özgürlüklere sayg› gösterirler. ‹nsan kißili¤inin özündeki onurdan do¤an ve kißinin özgür ve tam gelißmesi için gerekli olan yurttaßl›k hak ve özgürlükleriyle, siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel ve di¤er hak ve özgürlüklerin etkin biçimde kullan›lmas›n› gelißtirir ve desteklerler.

1. 3. maddede "tecavüz edilemeyece¤i" belirtilen s›n›rlar hangi tarihte çizilmißtir?

4

Willy Brandt Varßova’da. Federal Almanya Cumhuriyeti Baßbakan›, 7 Aral›k 1970’te Varßova’da, Varßova Gettosu kurbanlar› an›s›na dikilen an›t›n önünde.

1. Belgeyi tan›t›n›z (Varßova Gettosu’nun ne oldu¤unu hat›rlamak için, bkz. s. 58). 2. Bu hareket, 1945’ten sonra Alman halk›n›n tarihi aç›s›ndan ne anlama geliyor? 3. Bu hareket neden 1970’te mümkün olabilmißtir?

2. 4. madde Sovyetler ve Bat›l›lar taraf›ndan ayn› biçimde anlaß›labilir mi? 1968’de biçimlenen ve Sovyetlere belli baz› durumlarda bu maddenin d›ß›na ç›kma olana¤› veren doktrin hangisidir? Aç›klay›n›z. 3. 7. madde Bat›l›lar›n hangi beklentisini dile getiriyor? Bat›l›lar bu maddenin uygulanmas›n› sa¤lamak için gerekli olanaklar› yarat›yorlar m›? Sovyetler buna karß› hangi maddeyi gösterebilirler?

215

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM

Mart 1946: Winston Churchill’in Fulton konußmas›.

Containment ("set çekme"), Truman taraf›ndan 1947’de ortaya at›lan doktrindir. Komünizmin ilerleyißini Avrupa ülkelerine askerî ve parasal yard›m yaparak durdurmaya dayan›r.

1947: Truman doktrini, Marshall plan›, Jdanov doktrini. 1948-1949: Berlin ablukas›. 1949: Kuzey Atlantik Anlaßmas›.

n

Containment ve roll-back

Roll-back ("geri çekilme") ise, ABD’de 1953’ten sonra Cumhuriyetçiler taraf›ndan benimsenen doktrindir. Amac› komünizmi geri çekilmeye zorlamakt›r.

"Bar›ßç›l birliktelik" ve yumußama

1950-1953: Kore Savaß›.

n

1955: Varßova Pakt›.

"Bar›ßç›l birliktelik", kapitalizmle bir arada yaßamay› kabul etmeye ve mücadeleyi askerî düzlemde de¤il, ideolojik, bilimsel ve ekonomik düzlemde yürütmeye dayanan komünist doktrinidir. Nihai hedef yine tüm dünyada komünizmin zaferidir; ancak bu, askerî yöntemler kullan›lmadan gerçekleßtirilecektir.

1956: Süveyß krizi. 1961: Berlin "duvar›"n›n yap›lmas›. 1962: Küba krizi. 1964-1973: Amerikal›lar›n Vietnam Savaß›’na kat›lmas›. 1971: Komünist Çin’in Birleßmiß Milletler’e üye olmas›. 1973: Federal Almanya ve Demokratik Almanya’n›n Birleßmiß Milletler’e üye olmas›. 1975: Helsinki Konferans›. Amerikan-Sovyet ortak Apollo-Soyuz uzay uçußu.

ÖNEML‹ KISALTMALAR • OEEC/OECD: Avrupa Ekonomik ‹ßbirli¤i Örtügü (Organization of European Economic Cooperation), 1960’tan sonra bugünkü Ekonomik ‹ßbirli¤i ve Kalk›nma Örgütü’ne (Organization for Economic Cooperation and Development) dönüßtü. • NATO: Kuzey Atlantik Sözleßmesi Örgütü (North Atlantic Treaty Organization). • KEYK: Karß›l›kl› Ekonomik Yard›mlaßma Konseyi. • SEATO: South-East Asia Treaty Organization (Güneydo¤u Asya Sözleßmesi Örgütü). • AG‹K: Avrupa Güvenlik ve ‹ßbirli¤i Konferans›. • CIA: Central Intelligence Agency (Amerikan Merkezî Haberalma Örgütü).

216

Yumußama ise, 1963’ten itibaren ‹ki Büyükler aras›ndaki ilißkilerin en az gergin oldu¤u döneme verilen add›r.

n

A Bombas› ve H Bombas›

1952 ‹lk "H" bombas›: Gücü onbinlerce kilotona kadar ç›kabilir

1945 ‹lk "A" bombas›: 14 kiloton

A bombas› (ya da atom bombas›), uranyum 235 ya da plutonyum 239 atom çekirdeklerinin parçalanmas›yla elde edilen zincirleme tepkiye dayan›r. A bombalar›n›n gücü kiloton olarak ifade edilir (1 kt = 1.000 ton TNT). Hiroßima’ya at›lan bomba 14 kt’luk bir güce sahipti. H bombas› (hidrojen bombas› ya da termonükleer bomba) ise, hidrojen, lityum ya da trityum atom çekirdeklerinin birleßtirilmesiyle elde edilir. H bombalar›n›n gücü megaton olarak ifade edilir (1 Mt = 1.000 kt).

YARARLI B‹YOGRAF‹LER s. 156

s. 160

s. 139

Stalin ad›yla bilinen Yosif Cugaßvili (1879-1953)

Nikita Sergeyeviç Krußçev (1894-1971)

John Fitzgerald Kennedy (1917-1963)

1922’den 1953’e kadar SBKP Genel Sekreteri ve SSCB’nin yöneticisi.

1955’ten 1964’e kadar SBKP Genel Sekreteri ve SSCB’nin yöneticisi.

1961’dan 1963’e kadar ABD Baßkan›.

s. 145

s. 213

s. 217

Richard Nixon (1913-1994)

Fidel Castro (d. 1927)

Henry Kissinger (d. 1923)

1969’dan 1974’e kadar ABD Baßkan›.

Küba Devlet Baßkan›.

s. 36

s. 190

Charles de Gaulle (1890-1970)

Mao Zedong (1893-1976)

1959’dan 1969’a kadar Fransa Cumhurbaßkan›.

1949’dan 1976’ya kadar Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Baßkan›.

Amerikal› diplomat.

belge incelemesi 1973’te ABD ve dünya Kissinger, Vietnam ile ilgili Paris Anlaßmalar›’n›n imzalanmas›ndan sonra (1973) Amerikan d›ß politikas›n›n bilançosunu ç›kar›yor. Nixon’›n halka hitaben yapaca¤› konußmay› beklerken büromda yaln›z kald›m. Bu, dört y›ldan beri denediklerimizin ve çektiklerimizin dönüm noktas›yd›. Bu uzak ülke için iki milyondan fazla Amerikal› yaßamlar›n›n bir bölümünü vermißler, 45.000’den fazlas› ölmüß, yüz binlercesi de yaralanm›ßt›. Onlar ve aileleri ßimdi bundan gurur duyabilirlerdi, çünkü her ßey tümüyle boßuna olmam›ßt›; Çinhindi’ndeki savaß seferberli¤ine karß› ç›km›ß olanlar›n ise, amaçlad›klar› bar›ßa ulaß›ld›¤›na göre, hükümetle birleßeceklerine inanabilirdik. Güney Vietnam, Laos ve Kamboçya halklar› belki de sonunda sakin, güvenli, gelißmeye dayal› ve feda ettiklerinin onuruna yak›ß›r bir gelecekle tan›ßabileceklerdi. Yeni bir ulusal bar›ßma döneminin eßi¤inde bulunuyorduk, ben de bunu ßiddetle arzu ediyordum. [...] Çin, art›k hesaba katmam›z gereken bir dosttu; Berlin’de imzalanan bir anlaßma, stratejik silahlar›n s›n›rland›r›lmas›na yönelik ilk sözleßme ve üzerinde uzlaßma sa¤lanan uluslararas› kurallar sayesinde, Sovyetler Birli¤i ile istikrarl› ilißkiler kurabilmek için de yeni bir temel atm›ßt›k. Rakiplerimizle ilißkilerimizi yumußatm›ßt›k [...]. Atlantik Birli¤i’nin uyum ve canl›l›¤›na dayanarak, Yumußama dönemi için elverißli baz› f›rsatlar› de¤erlendirmeyi deneyebilirdik. [...] Nixon ikinci görev süresine kamuoyundan gelen müthiß bir güven, iktidar›n›n doru¤unda bir yürütme gücü ve uluslararas› alandaki ihtißam›n›n doru¤unda bir ülkeyle baßl›yordu.

B



Y

O

G

R

A

F



Henry Kissinger (d. 1923) Almanya’da, Yahudi bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya gelen Kissinger, 1938’de Nazi bask›s›ndan kaçmak için ABD’ye göç etti. Uluslararas› ilißkiler alan›nda uzman olan ve Harvard Üniversitesi’nde profesörlük yapan Kissinger, Richard Nixon’a kat›ld› ve d›ß politika dan›ßmanl›¤›n› yapt›. ABD ile Komünist Çin aras›nda, Çin’in 1971’de Birleßmiß Milletler’e girmesiyle sonuçlanan uzlaßman›n mimar›d›r. ABD-Çin yak›nlaßmas›, ayn› zamanda SSCB üzerinde bir bask› olußturarak Moskova’n›n Washington’a yaklaßmas›n› sa¤lad›. Buna "üçlü diplomasi" ad› verildi.

Sorular n 1. Belgeyi tan›t›n›z. n 2. Paris anlaßmalar›n›n konusu nedir? Bu anlaßmalar Çinhindi’ndeki siyasal ve askerî duruma çözüm getirebildi mi? n 3. Kissinger, ABD’nin rakipleri ve müttefikleri ile ilißkileri konusunda nas›l bir bak›ß aç›s›na sahiptir? n 4. Belge ABD’nin iç siyasal yaßam›yla ilgili ne tür bilgiler veriyor?

Henry Kissinger, White House Years (Boston, 1979).

TAVS‹YELER • Metni yaln›zca incelemeniz de¤il, ayn› zamanda eleßtirmeniz de gerekir: Kissinger daha sonra yaßanacak olan gelißmeleri bu metinde öngöremez. • Uluslararas› ilißkiler, "bar›ßç›l birliktelik", Vietnam Savaß›, yumußama dönemi, ABD’nin siyasal kurumlar› (Bkz. Konu 7) ile ilgili bilgilerinizi toparlay›n. 1973 öncesi olaylara da de¤inmeniz gerekir. • Baz› terimler iyice tan›mlanmal›d›r: - "Stratejik silahlar": Çarp›ßma hatlar›n›n çok uza¤›ndan, do¤rudan

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N • Soru 1 - Belgenin türü (ne): Bu metin, siyasal bir eylemi do¤rulama e¤ilimi gösteren tarafl› bir bak›ß aç›s›n› yans›tmaktad›r.

- SSCB ile ilißkileri yumußatma politikas›n›n göstergeleri nelerdir?

- Tarihsel ortam (ne zaman): Metnin söz etti¤i tarihte ABD baßkan› kimdir? Uluslararas› siyasal ortam nas›ld›r?

- NATO’nun "uyum ve canl›l›¤›"n› bozan nedir? O dönemdeki Frans›z d›ß politikas›n› düßünün.

• Soru 2

• Soru 4

- Paris Anlaßmalar› 1973 tarihlidir. Bu anlaßmalar savaßan hangi ülkeleri kapsamaktad›r? Bu ülkelerin 1975’teki durumu nedir?

düßman topraklar›na gönderilebilen

- Biten savaß hangisidir? ABD’nin kay›plar› nelerdir?

silahlar.

• Soru 3

- "Yumußama": Bkz. s. 210. - "Atlantik Birli¤i": Bkz. s. 204.

- Neden Komünist Çin’le bir yak›nlaßma söz konusu olmußtur?

- O dönemde ABD’nin müttefikleri ve düßmanlar› kimlerdir?

- Kissinger taraf›ndan ç›kar›lan bilanço tamam m›d›r? - ABD’nin iç ("kamuoyunun güveni", "güçlü yürütme") ve d›ß ("ihtißam›n›n doru¤unda bir ülke") durumu ile ilgili de¤erlendirmeler gerçe¤e uygun mudur? - Baßkan Nixon iç politikayla ilgili bir olayda sorgulanm›yor muydu? Hangisinde (Bkz. 145 ve 147)?

217

verilerle çal›ßma Konu: Uluslararas› ilißkilerin oda¤›nda Do¤u-Bat› çat›ßmas› (1960-1975) Sorular

2

r 1. Belgeleri tan›t›n›z. n 2. Belgelerde verilen bilgileri konulara göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

1

Baßkan J. F. Kennedy’nin televizyon konußmas›, 22 Ekim 1962.

Bu füzelerden herbiri Washington’a, Panama Kanal›’na, Cape Canaveral’a, Meksiko’ya ya da ABD’nin güneydo¤usunda ya da Orta Amerika’da bulunan herhangi bir kente yönlendirilebilir. [...] 1930’lu y›llar, bize son derece aç›k bir ders verdi: Sald›rgan bir tutum, e¤er onu durdurmak için hiçbir ßey yap›lmazsa, sonunda savaßa götürür. [...]

E¤er Çin’e elimizi uzatt›ysak, bu SSCB’ye karß› Çin’le ittifak yapmak için de¤il, kendimizi izledi¤imiz yap›c› hedeflere daha uygun bir konuma getirmek içindi [...]. Böyle bir denge, büyük güçler aras›ndaki ilißkilere belli bir istikrar kazand›rabilir, hatta 1970’li ve 1980’li y›llar için olas› bir ißbirli¤inin kap›lar›n› açabilirdi [...]. Üçlü diplomasinin, sa¤layaca¤› bu avantajlar›n yan›nda, baßka varoluß nedenleri de vard›. Bunlardan biri Vietnam’d›. Çin’e do¤ru aç›lma, bu ac› veren savaß› bitirmemize olanak tan›yabilirdi [...]. Çin-Sovyet anlaßmazl›¤› Kuzey Vietnam’› çok zor durumda b›rakm›ßt›, çünkü Sovyet askerî yard›m›n›n büyük k›sm› trenle Çin üzerinden taß›n›yor, bu da SSCB ve Çin aras›nda minimum bir ißbirli¤i gerektiriyordu. Hanoy, Çin-Sovyet anlaßmazl›¤›n›n bize ne kadar önemli bir hareket marj› b›rakt›¤›n› büyük olas›l›kla anlam›ßt›. [...] Bu büyük halkla aram›zdaki anlaßmazl›¤›n sürpriz sonu, bu sonun insanî aç›dan ve dünyaya bar›ß›n geri gelmesi aç›s›ndan önemi, tüm bunlar Amerika’n›n küresel bir lider olarak gerçekleßtirebileceklerini hat›rlatan taze bir soluk oldu.

Aßa¤›daki önlemlerin derhal al›nmas› için gerekli emirleri verdim: 1. Küba’ya gitmekte olan sald›r› amaçl› her türlü askerî araca s›k› bir "karantina" uygulanacak. [...] 2. Küba’n›n sürekli ve s›k› bir biçimde gözetlenmesi için emir verdim. [...] 3. ABD, Küba’dan Amerika k›tas›ndaki herhangi bir ülkeye herhangi bir nükleer füzenin f›rlat›lmas›n›, Sovyetler Birli¤i’nin ABD’ye sald›r›s› olarak kabul edecektir. Böyle bir sald›r› büyük ölçekli bir yan›t› gerektirir. [...] 4. Bu akßam, Amerikan Devletleri Örgütü1 dan›ßma organ›n›n derhal toplant›ya ça¤›r›lmas›n› istedik. 5. Birleßmiß Milletler Sözleßmesi’ne uygun olarak, yine bu akßam Güvenlik Konseyi’ni acil bir toplant›ya ça¤›r›yoruz. [...] 6. Bu tehdide bir son vermesi için Say›n Krußçev’e sesleniyorum [...]. Kendisinden dünyaya egemen olma politikas›n› b›rakmas›n› ve bu tehlikeli silahlanma yar›ß›na son vermek ve insanl›k tarihini de¤ißtirmek için gösterilecek tarihsel çabaya kat›lmas›n› istiyorum. 1. ABD ve Latin Amerika ülkelerini (Orta ve Güney Amerika) bir araya getiren örgüt. Amac›, üye ülkeler aras›nda bar›ß› sa¤lamak ve onlar› d›ßar›dan gelecek her türlü sald›r›ya karß› korumakt›. Küba 1961 y›l›nda örgütten ç›kar›ld›..

Uzayda ißbirli¤i: 3 1975’te gerçekleßen Apollo-Soyuz uçußunun rozeti.

218

ABD-Çin yak›nlaßmas›.

Henry Kissinger [d›ß ilißkiler konusunda Richard Nixon’›n eski dan›ßman› (1968-1974)], White House Years (Boston, 1979).

SSCB

Berlin 1961

FRANSA ABD

Ç‹N Küba 1962

Vietnam 1964- 1973

CEZAY‹R MISIR

H‹ND‹STAN

Atlas Okyanusu Ortado¤u 1967, 1973

Büyük Okyanus

Hint Okyanusu ABD ve müttefikleri SSCB ve müttefikleri Di¤er komünist ülkeler Baßl›ca krizler ve savaßlar 1973’te ba¤lant›s›z ülkeler (1973 Cezayir Zirvesi’ne kat›lan ülkeler)

4

5 000 km

‹ki blok ve büyük krizler, 1960-1975.

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1 • 2 numaral› metnin anlat›lan olaylardan sonra yaz›ld›¤›n› unutmay›n: Ne kadar zaman sonra? Bu neyi gösterir? Tarihsel bir kißili¤in an›lar›ndan al›nt›lar yap›larak olußturulmuß bir belgeyi okurken neleri dikkate almak gerekir?

• Belgelerin izleklere göre s›n›fland›r›lmas›na örnek ‹zlek 1: Do¤u/Bat› çat›ßmalar› Belge 1 - Küba krizi

- Nükleer savaß

r Soru 2

- Metnin hangi ö¤eleri, ABD’nin bölgedeki ittifak sistemi ile ilgili bilgiler içeriyor? Birleßmiß Milletler’e yap›lan ça¤r›yla ilgili bölümden ne tür ipuçlar› ç›karabiliriz? - Belge 2 bize Amerikan-Sovyet ilißkileri konusunda ne ö¤retiyor? Neden Vietnam Savaß›’ndan söz ediyor? - Belge 4 yaln›zca iki blok ve krizleri mi kaps›yor (Bkz. lejand)? Lejanddaki baz› ö¤elerle di¤er belgeler aras›nda ne gibi ba¤lar kurulabilir? • Belgelerden ç›kar›lmas› gereken izlekler: - Belgelerin tümü iki büyük güç aras›ndaki çat›ßmayla m› ilgili? - ‹ßbirli¤i örneklerine de rastlanm›yor mu? - Üçüncü dünyan›n yeri nedir?

‹zlek 3: Do¤u/Bat› çat›ßmalar›n›n d›ß›nda kalan ülkeler

Bir yumußama

- Genißleme ne tür

belirtisi: 6. madde

sorunlar do¤uruyor?

tehlikesi - ABD ve Latin

• Her belgeyi dikkatle inceleyin. - Belge 1, yumußama dönemine geçißi aç›klayarak yaln›zca So¤uk Savaß’›n önemli krizlerinden birini mi incelemeye yar›yor?

‹zlek 2: ABD ve SSCB aras›ndaki yumußama

Amerika’daki müttefikleri Belge 2 - Vietnam Savaß›

- ABD’nin küresel

Vietnam Savaß›’na

Baßka hedefler için

son verme niyeti

Çin’e dostluk eli

önderli¤i

uzat›lmas› Uzayda ißbirli¤i

Belge 3 Belge 4 - Berlin, Orta-Do¤u,

Küba, Vietnam krizleri

- Dünyadaki di¤er bölünmeler: ba¤lant›s›zlar - Çin

r Soru 3 - Do¤u-Bat› çat›ßmas› hâlâ uluslararas› ilißkilerin merkezinde mi yer almaktad›r, yoksa giderek çok kutuplu bir dünya düzenine mi geçilmektedir?

219

KONU

12 Sömürgelerin ba¤›ms›zl›¤› ve üçüncü dünyan›n olußmas› ‹ kinci Dünya Savaß›’n›n ertesinde, kökenleri bazen 16. yüzy›la kadar uzanan sömürge imparatorluklar› birkaç y›l içinde y›k›ld›lar. Asya, Afrika ve Okyanusya’daki "sömürgelerin ba¤›ms›zlaßma süreci", bugün üçüncü dünyay› olußturan ülkelerin ço¤unun özgürlüklerine kavußmalar›yla sonuçland›. n Sömürgelerdeki ba¤›ms›zl›k hareketlerinin nedenleri ve baßl›ca aßamalar› nelerdir? n Sömürgelerin ba¤›ms›zlaßmas›yla ortaya ç›kan üçüncü dünya nas›l bir görünüm arzetmektedir?

KONUNUN PLANI Harita: ‹kinci Dünya Savaß›’ndan 1980’lerin sonuna, sömürgelerin ba¤›ms›zlaßmas› I. Sömürgelerin ba¤›ms›zl›¤a kavußma koßullar› II. Asya’da ba¤›ms›zl›¤a kavußan ilk ülkeler III. Bandung’dan sömürgecili¤in sonuna IV. Üçüncü dünyan›n olußmas› ve sorunlar› • Unutmayal›m • Belge incelemesi: Vietnam’›n ba¤›ms›zl›k bildirgesi, 2 Eylül 1945 • Verilerle çal›ßma: Ba¤›ms›zl›k, ba¤lant›s›zl›k ve devrim aras›nda üçüncü dünya • Kompozisyon: Frans›z sömürgelerinin ba¤›ms›zl›¤a kavußmalar›

1948 ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi

1955 Bandung Konferans›

1961 Ba¤lant›s›zlar hareketinin kurulmas›

Asya’dan sömürgelerin ba¤›ms›zl›¤› Çinhindi Savaß› 1946-1954

1973 Cezayir Konferans›

Afrika’da sömürgelerin ba¤›ms›zl›¤› Cezayir Savaß› 1954-1962

‹slamc›l›k

Cezayir’de içsavaß ve katliamlar

1967-70 Biafra Savaß›

Dien Bien Fu

1945

1950

1947 Hindistan’›n ba¤›ms›zl›¤›na kavußmas›

220

1955

1960

Siyah Afrika’n›n ba¤›ms›zl›¤›na kavußmas›

1965

1970 1966 Havana’da Üç K›ta Konferans›

1975

1980

1985

1975 Angola ve Mozambik’in ba¤›ms›zl›klar›na kavußmas›

1990

1995

1994 Ruanda’da katliamlar

1

Fransa’n›n sömürge imparatorlu¤una ba¤›l›l›¤›n› sergileyen haziran 1944 tarihli Frans›z broßürü.

2

Tanzanya’da Ruandal› s›¤›nmac›lar, 1994.

Tutsi az›nl›¤›ndan insanlar, Ruanda’da iktidardaki Utulardan baz› aß›r› gruplar›n düzenledi¤i katliamlar›n kurban› oldular. 7,5 milyon insan›n yaßad›¤› bu eski Belçika sömürgesinde, 1994 katliamlar› yaln›zca Tutsilerden yaklaß›k 800.000 kißinin ölümüne yol açt›.

221

‹kinci Dünya Savaß›’ndan 1980’lerin sonuna,

Finlandiya

Norveç Birleßik Krall›k

Kanada

‹sveç SSCB

Belçika Fransa ‹spanya ‹talya Portekiz Cezayir

ABD

Atlas Bat› Sahra

Bahama adalar›

Guyana Venezuela Surinam Kolombiya

Cezayir Frans›z Bat› Afrikas›

Yeßilburun adalar› Liberya

Suriye ‹ran Irak

Filistin

Gana

Libya

Ürdün

M›s›r

Suudi Arabistan Frans›z Ekvator Afrikas›

Sudan

Nijerya

Etyopya Somali

Kongo

Ekvator

B ü y ü k

Türkiye

Fas

Meksika Jamaika

Belgrad

Brezilya

Kenya

Okyanusu

Peru

Komor adalar› Angola

Bolivya

Mozambik

Oky

Namibya Madagaskar Güney Afrika

Þili

O k y a n u s

‹ki blok

Arjantin

Sömürgelerin ba¤›mz›l›¤› ve üçüncü dünyan›n olußmas› Bat› blo¤u Do¤u blo¤u

1945’te ba¤›ms›z devletler 1944-1957 aras›nda ba¤›ms›z olan devletler

Üçüncü dünyan›n olußumunu sa¤layan konferanslar Ba¤›ms›zl›k savaßlar›

1958-1969 aras›nda ba¤›ms›z olan devletler Avrupa’daki sömürgeci güçler

222

1970’ten sonra ba¤›ms›z olan devletler

H

Ciddî çat›ßmalar

sömürgelerin ba¤›ms›zlaßmas›

Kuzey Kutup Dairesi

B ü y ü k Pakistan

Japonya

Ç‹N Tayvan

Yengeç Dönencesi

Hindistan Çinhindi Filipinler Seylan

Hint

Malezya Hollanda Hindistan›

O k y a n u s

Ekvator

Papua Yeni Gine

Bandung

Yeni Hebridler (Vanuatu)

yanusu

O¤lak Dönencesi

Avustralya

3 000 km Mercator projeksiyonu

n 1945’te, ba¤›ms›zl›k hareketleri Asya’daki sömürgelere yay›ld›. Ortado¤u’da savaßtan önce baßlayan ba¤›ms›zlaßma süreci, Suriye, Lübnan, Mavera-y› Ürdün (Transjordan = Ürdün Nehri ötesi; 1946’da "Ürdün" ad›n› ald›) ve 1948’de ‹srail devletine dönüßen Filistin’in ba¤›ms›zl›klar›n› kazanmalar› ile sonuçlanm›ßt›. Asya’da ise Japonya, Çinhindi ve Endonezya’daki milliyetçilerin Avrupa karß›t› kan›lar›n›n gelißmesini desteklemißti. Hindistan ve Pakistan 1947’de, Endonezya 1949’da, Çinhindi de 1954’te ba¤›ms›z oldular. n Afrika’daki ba¤›ms›zlaßma sürecinin baßlamas›ndan k›sa bür süre önce toplanan Bandung Konferans› (1955), Asya’da sömürgelerin ba¤›ms›zl›k mücadelesinin sonunu bildiriyordu. 1961’de, Belgrad’da baßlat›lan ba¤lant›s›zlar hareketi, bu süreçten ç›kan devletlerin uluslararas› sahnedeki varl›klar›n› ilk kez dile getirdi. n Afrika’da, sömürgelerin ba¤›ms›zlaßma süreci Fas, Tunus (1956) ve Gana’da (1957) baßlad›. 1960’l› y›llar›n baß›nda, Afrika’daki tüm ‹ngiliz, Frans›z ve Belçika topraklar›, bazen dramatik koßullarda (1960’ta Belçika Kongosu, 1962’de Cezayir) ba¤›ms›zl›klar›n› kazand›lar. Portekiz sömürgelerinin ba¤›ms›zlaßmas›, uzun bir mücadelenin sonunda, ancak 1975’te tamamlanabildi. Okyanusya tak›madalar›nda ise bu süreç 1970’te baßlad›. n Sömürgelerin ba¤›ms›zlaßma sürecinde do¤an devletler, üçüncü dünya ülkelerine ekleniyordu.Belgrad’da ba¤lant›s›zl›klar›n› ilan ettikten ve Havana’daki Üç K›ta Konferans›’nda emperyalizme karß› mücadele ça¤r›s› yapt›ktan sonra, bu devletler giderek yaln›zca kendi azgelißmißlikleriyle mücadele etmek zorunda kald›lar. 1973’te, Cezayir’de yeni bir uluslararas› ekonomik düzen talep ettiler. Ama görüßlerini dayatabilmek için fazlas›yla zay›ft›lar.

223

I. Sömürgelerin ba¤›ms›zl›¤a kavußma koßullar› A N A H T A R S Ö Z C Ü K • KURTULUÞ CEPHES‹ Bir sömürge topra¤›nda, ba¤›ms›zl›k için savaßan tüm güçleri bünyesinde toplayan siyasal örgüt.

S

Ö

Z

L

Ü

K

A. ‹kinci Dünya Savaß›’n›n etkisi

n 1945’ten sonra, devasa sömürge imparatorluklar› on beß y›ldan daha k›sa bir sürede ortadan kalkt›lar. Fransa, Belçika ya da Hollanda’n›n hakimiyeti alt›nda bulunan halklar, 1940’ta birkaç hafta içinde yenilen metropol*lerinin zay›fl›klar›n› ölçebilmißlerdi. Asya’da, Japonlar ißgal ettikleri sömürgelerde yo¤un bir Avrupa-karß›t› propaganda baßlatt›lar. Japonlara karß› savaßan sömürge halklar›ndan baz›lar› da, 1945’te eski efendilerinin geri dönmesini kabul etmediler. Nazizme karß› yürütülen savaß, özgürlük ad›na verilmiß ve bu amaç 1948’de Birleßmiß Milletler taraf›ndan kabul edilen ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nde yeniden dile getirilmißti. Ba¤›ms›zl›klar›na kavußmak isteyen halklar için bu son derece de¤erli bir destekti. n ‹ki Büyükler de sömürge halklar›n› destekliyordu. SSCB bunu, sömürgeci güçler Bat› blo¤una dahil olduklar› için ve sömürgecili¤i mücadele etti¤i "emperyalizm*"in bir türü olarak kabul etti¤i için yap›yordu. ABD ise, kendisi de Birleßik Krall›k’a karß› verilen ba¤›ms›zl›k savaß›ndan zaferle ç›kt›ktan sonra kuruldu¤u için ba¤›ms›zl›k fikrine ba¤l›yd›; ABD’ye göre sömürge imparatorluklar›n›n varl›¤›, serbest ticaretin gelißmesine engel oluyordu. Üstelik, 1950’li y›llardan itibaren, sömürge halklar›n›n SSCB’ye yak›nlaßmas›ndan çekiniyordu. Dolay›s›yla ABD, ilke olarak kendi müttefikleri aras›nda yer alan sömürgeci güçlerin zarar›na da olsa, sömürgecilik karß›t› hareketlere destek veriyordu.

* Emperyalizm * Metropol

B. Sömürge halklar›n›n kararl›l›¤›

Fransa

Hollanda

‹talya

n Ba¤›ms›zl›k, bir geçiß evresi olan özerklik sayesinde bar›ßç›l bir biçimde de elde edilebiliyordu. Bu gelißmeye, milliyetçi hareketlerin uzun zamand›r etkin oldu¤u Hindistan gibi ‹ngiliz sömürge topraklar›n›n ço¤unda rastland›. Metropoller bu tür bir evrilmeyi reddettiklerinde ise, sömürge halklar› gizlilik içinde kurtuluß cepheleri* kuruyor ve gerilla savaß›na baßvuruyorlard›. Bazen de d›ß yard›m al›yorlard›: Çin ve SSCB Vietnaml›lara, Tunus, Fas ve M›s›r da Cezayir Ulusal Kurtuluß Cephesi’ne yard›m ettiler.

Belçika

Portekiz

‹spanya

25

C. Metropollerin giderek boyun e¤mesi 50

75

100

(Milyon insan olarak) Metropollerin nüfusu ‹mparatorluklar›n nüfusu

1 1939’da, sömürge imparatorluklar›n›n metropollerle karß›laßt›rmal› nüfusu. 224

Belge 5

n Sömürge halklar›n›n verdikleri mücadelenin farkl› esin kaynaklar› vard›. Savaßanlardan baz›lar›, kendi geleneksel kültürleri ad›na, Avrupa’dan gelen siyasal fikirlere ve yaßam biçimlerine karß› ç›k›yorlard›. Senegalli Senghor gibi sömürgeci güçler taraf›ndan e¤itilmiß olan seçkinler s›n›f›ndan baz›lar›, 1789’da kabul edilen özgürlük ve eßitlik fikirlerini sömürgeci güce karß› kullan›yorlard›. Çinhindi’nden Ho Þi Min gibi baßkalar› ise, Avrupa’dan gelen fikirlerden Marksizmi benimsiyor ve genellikle milliyetçilikle birleßtirerek bundan devrimci bir mesaj ç›kar›yorlard›. Bu çeßitlilik, ba¤›ms›zl›k için mücadele eden hareketlerde bölünme tehlikesi yarat›yordu. Ama ortak bir düßman›n, yani sömürgeci gücün varl›¤›, mücadele içinde birli¤i sa¤l›yordu.

Birleßik Krall›k

0

Belge 1, 2, 3 ve 4

Belge 6

n Metropoller önce sömürgelerinin ba¤›ms›zl›¤›n› tan›may› reddettiler. Bazen zenginlik kayna¤› da olan sömürgeler, bu imparatorluklar›n geçmißte kalan büyüklüklerinin simgesiydi. Avrupa’da yaln›zca küçük bir az›nl›k sömürge halklar›n›n taleplerine duyarl›l›k gösteriyordu. Bu az›nl›¤› baz› ayd›nlar ve komünist partiler olußturuyor, giderek Kiliseler de onlar›n yan›nda yer al›yordu. n Ancak, metropollerin görüßü yavaß yavaß de¤ißti. Sömürge hakimiyeti gerçekten pahal›ya maloluyordu. Böylece, örne¤in Fransa’da giderek artan say›da Frans›z, "Corrèze’in Zambezi’den önce gelmesi" gerekti¤ini savunan gazeteci Raymond Cartier gibi düßünmeye baßlad›.

2 1943 tarihli Japon propaganda afißi: Asya’n›n Uyan›ß›. 3

Sömürge sorunu ile ilgili Birleßmiß Milletler karar› (16 Aral›k 1952).

Birleßmiß Milletler Örgütü’ne üye olan ülkeler, kendi yönetimlerinde bulunan vesayet alt›ndaki topraklarda yaßayan halklar konusunda, halklar›n kendi kaderlerini belirleme hakk›n› tan›mal› ve bunun gerçekleßmesine yard›mc› olmal›d›r. Üye ülkeler, tüm topraklar konusunda Birleßmiß Milletler Sözleßmesi’nin ruhunu ve ilkelerini, ilgili halklar›n özgürce ifade ettikleri iradelerini dikkate alarak ve halk›n iradesi halkoylamas› ya da bilinen demokratik yöntemlerle, tercihen Birleßmiß Milletler’in gözetiminde belirlendikten sonra, bu topraklarda yaßayan halklar›n bu hakk› kullanmalar›n› kolaylaßt›rmal›d›r.

5

1945’te, Senegalli Léopold Sedar Senghor’un talepleri.

Frans›z toplulu¤u içinde sömürgelere ve himaye alt›ndaki ülkelere önemli bir yer verilmeye haz›rlan›l›yor. Ancak, topluluk içinde yaln›zca küçük bir yer edinecek olan Siyah Afrika bunun d›ß›nda tutuluyor [...]. Siyah Afrikal›lar, metropolden gelenlerin ve Afrikal› olmayanlar›n hakimiyetinde yaßamaya devam edecekler. [...] ‹steklerimiz aras›nda ßunlar yer al›yor: 1. Yasama meclisi, bireylerin özgürlük ve eßitli¤ine halklar›n ve ›rklar›nkini de ekleyerek ‹nsan Haklar› Bildirgesi’ni tamamlas›n. 2. Metropol, yerli halk› kendi kurumlar›n› de¤ißtirme konusunda özgür b›raks›n. Çünkü Frans›z uygarl›¤›n›n uygun ö¤elerini özümseyecek olan yine yerli halkt›r. 3. Sömürge ölçe¤inde yaln›z dan›ßma meclisleri de¤il, yasama meclisleri de kurulsun.

4

L. S. Senghor [1945’te Frans›z parlamentosunda milletvekili, yazar, 1960’tan itibaren Senegal cumhurbaßkan›], "Défense de l’Afrique noire", Esprit, temmuz 1945.

Sömürge sorunu karß›s›nda ABD ve SSCB.

Bir y›ldan fazla bir süredir, Çinhindi’nin yeniden Fransa’n›n hakimiyeti alt›na girmemesi ve uluslararas› bir komisyonun vesayeti alt›na yerleßtirilmesi gerekti¤i görüßünü ifade ediyorum. [...] Her ülkenin durumu, kußkusuz, ayr› ayr› de¤erlendirilerek çözüme ba¤lanmal›d›r. Ancak Çinhindi’nin durumu tamam›yla aç›kt›r. Fransa yüz y›ld›r bu ülkenin kan›n› emmektedir. Çinhindi halk› daha iyi bir gelecek hakediyor.

1. Bu metin ba¤›ms›zl›¤a olumlu bak›yor mu? Yazar ne talep ediyor? Bunu hangi fikirler ad›na yap›yor? 2. Senghor neden "dan›ßma meclisleri"nden çok "yasama meclisleri" kurulmas›n› istiyor?

F. D. Roosevelt, 1945. ‹kinci Dünya Savaß›’n›n sonunda iyice a¤›rlaßan sistem krizi, sömürgelerde ve ba¤›ml› ülkelerde baßlayan ulusal kurtuluß hareketiyle kendini göstermektedir. Ayn› nedenle, kapitalizmin arka bahçeleri de tehlike alt›ndad›r. Sömürge halklar› art›k geçmißte oldu¤u gibi yaßamak istemiyorlar. Metropollerdeki egemen s›n›flar, art›k sömürgelerini eskiden oldu¤u gibi yönetemezler. Ulusal kurtuluß hareketinin askerî güçle ezilmesi çabalar›, ßimdi sömürge halklar›n›n giderek büyüyen silahl› direnißiyle karß›laß›yor ve Endonezya’da Hollanda, Vietnam’da Fransa’n›n baß›na gelenler gibi uzun süreli sömürge savaßlar›na yol aç›yor. A. Jdanov, 1947.

1. Yukar›daki iki metnin yazarlar›n› ve tarihsel ortam› tan›t›n›z. 2. Sömürgelerin da¤›lmas›n› ‹ki Büyükler kendilerine göre nas›l do¤ruluyorlar? 3. Daha sonraki y›llarda, ABD burada Roosevelt taraf›ndan kullan›lan üsluba sad›k kalacak m›?

6

‹mparatorlu¤un korunmas›na karß› fikirler.

Fransa, Siyah Afrika’da sürekli para harc›yor [...]. Meteoroloji ve cofra¤ya hizmetlerinin, radyo istasyonlar›n›n, havac›l›k altyap›s› ve baßl›ca havaalanlar›n›n masraflar›n› karß›l›yor. [...] Döviz aç›klar›n› kapat›yor, bütçe aç›klar›n› tamaml›yor, sömürgelerdeki üretimi giderek artan oranlarda sübvansiyonlarla destekliyor [...]. Lomé’deki hastane [Fransa’da] Nevers’e, Bobo-Dioulasso’daki lise de [yine Fransa’da] Tarbes’a yapt›r›lsayd› daha iyi olmaz m›yd› diye sormamak olanaks›z [...]. Fas örne¤i gayet aç›k: Fransa’n›n kaynaklar›ndan karß›lanan ve sonunda kaybolup giden onca ßehircilik, madencilik ve bay›nd›rl›k girißimi! Bütün bunlar, baz› tak›nt›l›lar› Togo için bir köprü tasarlamaktan ve Kamerun’u boydan boya geçen bir demiryolu çizmekten (maliyeti 36 milyar frank) al›koymuyor! R. Cartier [gazeteci], Paris-Match, 18 A¤ustos 1956.

225

II. Asya’da ba¤›ms›zl›¤a kavußan ilk ülkeler A N A H T A R S Ö Z C Ü K • V‹ETM‹N Viet Nam Dok Lap Dong Min’in k›saltmas›. Ho Þi Min taraf›ndan 1941’de kurulan Ba¤›ms›zl›k için Vietnam Birli¤i. Vietmin bünyesinde komünistleri (ço¤unluk) ve milliyetçileri biraraya getiriyordu; amac› Japonlar› ve Frans›zlar› Vietnam’dan kovmakt›.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Kongre Partisi (Indian National Congress) * Frans›z Birli¤i

Ç‹N

Dien Bien Fu T

onkin

Haypong

Hanoy

V

LAOS

‹ E

A

n

17. paralel

n

T N

a

A M

m

TAYLAND

KAMBOÇYA Pnom-Pen

Saygon Cochinchine

250 km

Vietmin denetimindeki bölgeler 1950 1950 - 1954

1

Savaß s›ras›nda Çinhindi.

Frans›z Çinhindi beß bölgeye ayr›lm›ßt›: Laos, Kamboçya, Tonkin ve Annam’ dan olußan himaye alt›ndaki dört bölge ve bir sömürge olan Cochinchine. Bunlardan son üç bölge Vietnam’› olußturdu.

226

A. Hint dünyas›n›n ve Endonezya’n›n ba¤›ms›zl›¤a kavußmas›

Belge 2 ve 3

n Hindistan’da ba¤›ms›zl›k arzusu çok eskilere uzan›yordu. Gandi ve Nehru’nun ßiddete baßvurmay› reddederek ba¤›ms›zl›k mücadelesi veren Kongre Partisi* 1886’da kurulmußtu. Parti, 1942’de ald›¤› "Quit India" ("Hindistan’› b›rak!") karar›yla bu arzuyu yeniden dile getirdi. Muhafazakâr baßbakan Winston Churchill buna karß› ç›ksa da, 1945’te iktidara gelen ‹ßçi Partisi, Hindistan’›n taleplerini kabul etti. Ancak, Kongre Partisi Hindistan’›n tek bir devlet olmas›n› istiyor, Muhammed Ali Cinna’n›n Müslüman Birli¤i ise ayr› bir Müslüman devlet kurulmas›n› talep ediyordu. Sonunda ‹ngilizler, 1947’de, ço¤unlu¤u Hindu olan bir Hindistan Birli¤i ile onu do¤udan ve bat›dan çevreleyen iki k›s›mdan olußan, ço¤unlu¤u Müslüman bir Pakistan olmak üzere, iki ayr› devlet kurmak zorunda kald›lar. Hindistan’›n bu biçimde ayr›lmas› ya da "bölüßtürülmesi" önemli nüfus hareketlerine ve katliamlara yol açt› (1 milyon ölü). Daha sonra, Asya’da ‹ngilizlerin hakimiyeti alt›nda bulunan di¤er ülkelerden Seylan (1948) ve Birmanya (1957) da ba¤›ms›zl›klar›n› elde ettiler. n Hollanda Hindistan›’nda ise, milliyetçi lider Sukarno 1945’te Endonezya’n›n ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etti. 1946’da Hollandal›lar, Hollanda’ya ba¤l› bir federasyon çerçevesinde bu cumhuriyetin Java ve Sumatra üzerindeki egemenli¤ini tan›mak zorunda kald›lar. 1947 ve 1948’de iki askerî müdahaleyle bu uzlaßmay› bozmay› denediler. Ancak, Birleßmiß Milletler taraf›ndan suçlu bulunarak, 1949’da Endonezya’n›n ba¤›ms›zl›¤›n› tan›d›lar.

B. Çinhindi Savaß›

Belge 1, 4, 5 ve 6

n Japonlar, Çinhindi’ni ißgal ettikleri dönemde Frans›z karß›t› duygular yaratmaya çal›ßm›ßlard›. Eylül 1945’te, komünist Ho Þi Min taraf›ndan yönetilen Vietmin* Demokratik Vietnam Cumhuriyeti’nin ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etti. Fransa buna General Leclerc komutas›nda birlikler göndererek yan›t verdi. Frans›z birlikleri, 1945’in sonunda Cochinchine [Koßenßin]’in denetimini yeniden ele geçirdiler. Mart 1946’da Frans›zlar, Frans›z Birli¤i* içinde kalmas› koßuluyla Vietnam Cumhuriyeti’ni tan›may› kabul ettiler. Ancak Frans›z yüksek komiseri Thierry d’Argenlieu, Ho Þi Min’in görüßüne karß› ç›karak Cochinchine Cumhuriyeti’ni ilan etti. Frans›zlar, bu sertleßmenin yol açt›¤› olaylara Hayfong’u bombalayarak yan›t verdiler (kas›m 1946); yüzlerce kißi öldü. Bunu izleyen aylarda, misilleme olarak Hanoy’daki Avrupal›lar katledildi. Böylece Çinhindi Savaß› baßlam›ß oldu. n Komünistlerin bunun "pis bir savaß" oldu¤u yolunda propaganda yürüttükleri Frans›z metropolündeki kay›ts›zl›kla birlikte, SSCB taraf›ndan iyi silahland›r›lm›ß bir gerillaya karß› son derece güç bir savaß veriliyordu. Üstelik, ABD de gerici bir sömürge savaß› yürüttü¤üne inand›¤› Fransa’y› desteklemiyordu. Ancak, 1949-1950’de Çin Devrimi ve Kore Savaß›’yla birlikte Asya’da komünizmin h›zla yay›lma tehlikesi ortaya ç›k›nca herßey de¤ißti. Çinhindi Savaß›, So¤uk Savaß’›n bir parças› haline geldi. SSCB ve Çin, Vietmin’e verdikleri deste¤i artt›r›rken, ABD de Fransa’ya para yard›m› yapmaya baßlad›. n Ancak bu yard›m Vietmin’i yenmeye yetmedi. Stalin’in 1953’te ölümünden sonra Amerikal›lar, Asya’daki sorunlar›n tümünü Cenevre’de yap›lmas› öngörülen bir konferansla çözmek istediler. O zaman Fransa, yeterince güçlü bir konuma gelme arzusuyla, birliklerini güçlendirilmiß Dien Bien Fu cephesinde yo¤unlaßt›rd›. Vietnam ordusunu üzerine çekerek ezmeyi amaçl›yordu. Ama tuzak Frans›z askerlerinin üzerine kapand›. Frans›z birlikleri, 54 gün süren bir mücadeleden sonra, 7 May›s 1954’te teslim olmak zorunda kald›lar. Temmuz ay›nda Cenevre görüßmeleri s›ras›nda Fransa, Laos, Kamboçya ve ikiye bölünmüß olan Vietnam’›n ba¤›ms›zl›klar›n› tan›d›.

2 Hindistan’›n "bölüßtürülmesi". BATI PAK‹STAN

Karaçi

M üs lü m an Hi nd la r ul ar

B ‹ Y O G R A F ‹

Delhi

H‹ND‹STAN

Hindular

B‹RMANYA

Müslümanlar

B‹RL‹Ú‹

3

Dakka

DOÚU PAK‹STAN Rangun

PAK‹STAN: tek devlet

SEYLAN (Sri Lanka) Hint Okyanusu 1 000 km

Kolombo

1947’den önceki Hindistan sömürge imparatorlu¤u Hindu ço¤unluk Müslüman ço¤unluk

4

0 Müslüman ve hindular›n 2 mübadelesi 4 6 (milyon göçmen olarak)

General Giap’a göre Vietnam gerillas›.

Gerilla, ekonomik olarak geri kalm›ß bir ülkede, güçlü bir donan›ma sahip ve iyi e¤itim alm›ß sald›rgan bir orduya karß› ayaklanan halk kitlelerinin savaß›d›r. Düßman güçlü mü? O zaman kaç›l›r. Düßman zay›f m›? O zaman sald›r›l›r. Koßullara göre düßman› yenmek için sald›r›larla h›rpalayarak ya da bir defada yok ederek ve askerî harekâtlar› siyasal ve ekonomik eylemle bir arada yürüterek, modern silahlar›n karß›s›na s›n›rs›z bir kahramanl›kla ç›k›l›r; sabit bir çarp›ßma hatt› yoktur, cephe düßman›n bulundu¤u her yerdedir. Aç›kta bulundu¤u yerlerde ezici bir üstünlük sa¤layarak düßman›n taze kuvvetlerini yok etmek için y›¤›nak yapmak; sald›r›da ve geri çekilmede inisyatif, esneklik, h›z, sürpriz, çeviklik. [...] Düßman› küçük zaferlerle yavaß yavaß y›pratmak ve ayn› zamanda kazan›mlar›m›z› korumak ve artt›rmak. [...] Vietnam, mücadelesinin ilk y›llar›nda düzenli ordu savaß›na girmedi, giremezdi [...]. Bu gerilla gitgide gelißerek her gün biraz daha yay›lan bir hareket savaß›na dönüßtü ve gerilla özelliklerinden baz›lar›n› koruyarak [...], her seferinde büyüyerek devreye daha çok tümen sokan hücumlarla sonunda Dien Bien Fu’ya ulaßmay› baßard›. General Giap [Vietmin ordular› komutan›], Halk›n savaß›, halk›n ordusu (Hanoy, 1961).

Giap’›n takti¤i neye dayan›yor?

Mohandas "Mahatma" Gandi (1869-1948) Hindistan’da tüccar bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya gelen Gandi, Londra’da hukuk e¤itimini tamamlad›ktan sonra avukat oldu. 1916’da Hindistan’a geri dönen ve Mahatma ("büyük ruh") olarak adland›r›lan Gandi, Hindistan’da ‹ngiliz varl›¤›na ve toplumsal adaletsizliklere karß› mücadeleye girißti ve bu nedenle pek çok kez hapse at›ld›. Þiddet uygulanmas›na karß› ç›kmaya dayanan, kendine özgü yöntemlere baßvurarak, Kongre Partisi ile birlikte ‹ngiliz ürünlerine karß› boykot baßlatt›. Köylerdeki sefaleti gidermek için Hintli zanaatkârlar› cesaretlendirdi. ‹kinci Dünya Savaß›’ndan sonra, ülkesini ba¤›ms›zl›¤a taß›d›. Ancak, biri Hindistan Birli¤i ve di¤eri Pakistan olmak üzere iki devlete bölünmesine engel olamad›. 30 Ocak 1948’de fanatik bir hindu taraf›ndan öldürüldü.

B ‹ Y O G R A F ‹ 5

Ho Þi Min (1890-1969) Bir mandarinin (yönetici s›n›f üyesi) o¤lu olan Nguyen Ai Kuok, gençli¤inde çal›ßmak için Fransa’ya gitti ve 1920’de Frans›z Komünist Partisi’ne üye oldu. Bir süre SSCB’de kald›ktan sonra Çinhindi’ne geri döndü. O s›ralarda Ho Þi Min ("ayd›nlatan") takma ad›n› ald›, 1929’da Çinhindi Komünist Partisi’ni, 1941’de de Japonlarla savaßmak için Vietmin’i kurdu. Marksist kan›lardan ve güçlü milliyetçi duygulardan esinlenen Ho Þi Min, 1945’te Demokratik Vietnam Cumhuriyeti’ni ilan etti ve 1954’e kadar Fransa’ya karß› verilen mücadeleyi yönetti. 1954’ten ölümüne kadar Kuzey Vietnam’›n yöneticisi olarak kalan Ho Þi Min, iki Vietnam’›n yeniden bir araya gelmesi için çal›ßt›.

6

Dien Bien Fu’nun düßmesinden sonra esir al›nan Frans›z askerleri (7 May›s 1954). Savaßtan sonra çevirilen bir Sovyet filminden al›nan propaganda görüntüleri. Dien Bien Fu karargâh›, Giap komutas›ndaki Vietmin birlikleri taraf›ndan kußat›lm›ßt›.

227

III. Bandung’dan sömürgecili¤in sonuna A N A H T A R S Ö Z C Ü K • FRANSIZ TOPLULUÚU 1958’de, Frans›z Cumhuriyeti ve içißlerinde özerk 12 Afrika devleti aras›nda kurulan birlik.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Apartheid * Commonwealth * Çerçeve-yasa

B‹YOGRAF‹ 1

Jawaharlal Nehru (1899-1964) Brahmanlar kast›ndan gelme bir avukat olan ve Bat› tarz›nda yetißtirilen Nehru, 1916’dan itibaren Gandi’nin yan›nda ‹ngiliz sömürgecili¤ine karß› mücadeleye kat›ld›; bu nedenle y›llarca hapiste kald›. Tar›m reformu ve planl› sanayileßme yanl›s› olan Nehru, yol göstericisi Gandi’den daha ilerici ve modernleßmeciydi. 1929’dan itibaren Kongre Partisi’nin genel sekreteri oldu. Ülkesinin ba¤›ms›zl›¤› için yap›lan pazarl›klar› yürüttü, ancak Hint yar›madas›n›n bölüßtürülmesine engel olamad›. 1947’den ölümüne kadar baßbakan olarak görev yapan Nehru, ›l›ml› bir sosyalizmi hayata geçirdi. Bandung Konferans›’nda ön planda rol oynad›. Yugoslav lider Tito ve M›s›rl› lider Nas›r’la birlikte, ba¤lant›s›z ülkelerin önderlerinden biriydi.

228

A. Bandung Konferans›

Belge 1, 2, 3 ve 4

n Endonezya Baßkan› Sukarno taraf›ndan düzenlenen Bandung Konferans›, nisan 1955’te topland›. Asya ve Afrika’dan ülkelerin kat›ld›¤› konferansta, Asya’da sömürgelerin ba¤›ms›zl›¤a kavußmas›n›n sonuçlar› ele al›nd›. Hintli Nehru, M›s›rl› Nas›r ve Çinli Zu Enlay en çarp›c› kißiliklerdi. Konferansa Afrika’dan ve özellikle Asya’dan 29 ülke kat›l›yordu ve toplam dünya nüfusunun %50’sinden fazlas› bu ülkelerde yaß›yordu. Konferans sömürgecili¤i yarg›layarak Birleßmiß Milletler’in ba¤›ms›zl›k mücadelelerine destek vermesini istedi. Böylece, henüz sömürgeci güçlerin hakimiyeti alt›nda bulunan Afrika ülkelerini özgürlüklerini kazanma konusunda cesaretlendirdi. Ayr›ca, konferansa kat›lmayan ‹ki Büyükler’den birine ba¤lanma fikrini de reddetti.

B. ‹ngiliz Afrikas›’nda sömürgelerin ba¤›ms›zl›¤› n Afrika sömürgelerinde ba¤›ms›zl›¤a geçiß, k›tan›n bat›s›nda yer alan ‹ngiliz topraklar›nda baßlad›. Bu topraklarda 1920’li y›llardan beri milliyetçi örgütler bulunuyordu. ‹ngiltere bu bölgede yerel seçimlerin yap›lmas›na izin verdi. Gana’da, N’Krumah’n›n partisinin seçimlerde kazand›¤› büyük baßar› sayesinde ülke önce özerkli¤ini (1951), ard›ndan da ba¤›ms›zl›¤›n› elde etti (1957). Nijerya 1960’ta, Sierra Leone de 1961’de ba¤›ms›z oldu. Ama bu devletler sömürge dönemindeki s›n›rlar›n› korudular ve N’Krumah’n›n hayal etti¤i "Afrika Devletleri Birli¤i" yaßama geçirilemedi. n Do¤u Afrika’da, sömürgelerin ba¤›ms›zl›k sorunu ›rkç› çat›ßmalarla daha da karmaß›k hale gelmißti. Tanganika 1961’de ba¤›ms›z oldu ve 1964’te Zanzibar’la birleßerek Tanzanya’y› olußturdu. Uganda ve Kenya da 1963’te ba¤›ms›zl›klar›n› elde ettiler. Güney Afrika’da, Nyassaland 1964’te Malavi ad›yla, Kuzey Rodezya da 1965’te Zambiya ad›yla ba¤›ms›z birer devlet oldular. Ancak Güney Rodezya’da beyaz sömürgeciler, 1965’te tek tarafl› olarak ba¤›ms›zl›klar›n› ilan ettiler ve komßu Güney Afrika Cumhuriyeti’ndekine çok yak›n bir apartheid* rejimi kurdular. Eski beyaz sömürgecilerin hakimiyeti, ancak 1980’de, siyah ço¤unlu¤un ad› art›k Zimbabve olan ülkenin denetimini ele geçirmesiyle son buldu. Eski ‹ngiliz sömürgelerinden ço¤u bugün Commonwealth*i olußturmaktad›r.

C. Frans›z Siyah Afrikas›’nda ba¤›ms›zl›k

Belge 5

n Frans›zlar›n hakimiyetinde bulunan Bat› Afrika ve Ekvator bölgelerinde ba¤›ms›zl›k fikri, önemli bir çat›ßmaya yol açmadan yay›ld›. Buna karß›l›k, 1947’de Madagaskar’da Fransa’n›n kanl› bir biçimde bast›rmak zorunda kald›¤› büyük bir ayaklanma ç›kt›. 4. Cumhuriyet anayasas› 1946’da bu topraklara iç ißlerinde s›n›rl› bir özerklik ve Frans›z parlamentosunda yer almak üzere milletvekili seçme hakk› tan›d›. Hatta Senegalli Senghor ya da Fildißi K›y›s›’ndan Houphouët-Boigny Paris’te bakan olarak görev yapt›lar. 1956’da, Houphouët-Boigny’nin katk›lar›yla haz›rlanan Defferre çerçeve-yasa*s› Siyah Afrika’daki Frans›z topraklar›n›n özerkli¤ini artt›rd›, ancak Senghor’un arzu etti¤i gibi bunlar› geniß bir bütün halinde bir araya toplayamad›. n 1958’de General de Gaulle, bu sömürgelerden derhal ba¤›ms›z olmakla Frans›z Toplulu¤u* içinde yer almak aras›nda seçim yapmalar›n› istedi. Frans›z Toplulu¤u’nda yer almak, iç ißlerinde özerklik elde etmek ve Fransa’dan ekonomik yard›m almak, ama ayn› zamanda savunma, diplomasi ve para konular›nda Fransa’ya ba¤›ml› olmak anlam›na geliyordu. Gine d›ß›nda kalan tüm Siyah Afrika sömürgeleri, Madagaskar da dahil, ikinci çözümü seçtiler. Buna ra¤men, 1960’tan itibaren önemli bir dram yaßanmadan tümüyle ba¤›ms›z oldular. Bugün, Fransa’n›n ekonomik ve askerî alanda bu ülkeler üzerindeki etkisi çeßitli anlaßmalarla devam etmektedir.

2

Bandung Konferans› sonuç bildirgesinden al›nt›lar (nisan 1955).

Konferans, 1. Sömürgecili¤in, her türlü görünümüyle, h›zla sona erdirilmesi gereken kötü bir ßey oldu¤unu beyan etmek; 2. Yabanc›lara kölelik etmeye, onlar›n hakimiyeti alt›nda yaßamaya ve sömürülmeye mahkûm edilen halklar sorununun temel insan haklar›n›n yads›nmas› anlam›na geldi¤ini, Birleßmiß Milletler Sözleßmesi’ne ayk›r› oldu¤unu ve dünyada bar›ß ve ißbirli¤inin gelißmesine engel oldu¤unu beyan etmek; 3. Bu halklar›n özgürlük ve ba¤›ms›zl›k davas›na destek olmak;

3

Nas›r ve Nehru, Bandung Konferans›’ndan sonra Cakarta havaalan›nda (nisan 1955).

4. ‹lgili güçlerden bu halklara özgürlüklerini ve ba¤›ms›zl›klar›n› vermelerini talep etmek [...] konular›nda uzlaßmaya varm›ßt›r. Asya-Afrika Konferans›, Afrika’n›n büyük bölümünde ve dünyan›n baßka yerlerinde siyasal sistemin ve insan ilißkilerinin temelini olußturan ›rk ayr›mc›l›¤› siyasetini ve uygulamalar›n› k›nar. Bu tür bir tav›r yaln›zca insan haklar›n›n tecavüze u¤ramas› de¤il, ayn› zamanda uygarl›¤›n ve insanl›k onurunun temel de¤erlerinin yads›nmas›d›r. Asya-Afrika Konferans›, Filistin’in durumu nedeniyle Ortado¤u’da varolan gerilim konusunda ve bu gerilimin dünya bar›ß› aç›s›ndan olußturdu¤u tehlikeyi de gözönünde bulundurarak, Arap Filistin halk›n›n haklar›n› ve Filistin sorununa bar›ßç›l bir çözüm bulunmas›n› destekledi¤ini beyan eder. [...] Kuzey Afrika’daki istikrars›z durum ve Kuzey Afrika halklar›na kendi kaderlerini tayin etme hakk› verilmesinin sürekli olarak reddedilmesi konusunda, Asya-Afrika Konferans› Cezayir, Fas ve Tunus halklar›n›n kendi kaderlerini tayin etme hakk›n› elde etmelerini destekledi¤ini beyan eder ve Frans›z hükümetinin bu soruna gecikmeden bar›ßç›l bir çözüm bulmas›nda ›srar eder.

1. Yaz›ld›¤› ortam› belirterek bu belgeyi tan›t›n›z. 2. Belge ne talep ediyor? Hangi ilkelere dayan›yor? 3. Bildirgenin bu konuda dile getirdi¤i istekler yerine getirilecek mi?

B ‹ Y O G R A F ‹ 4

Cemal Abdü’n-Nas›r (1918-1970) M›s›rl› yoksul bir köylü ailesinden gelen bir subay olan Nas›r, M›s›r’daki ‹ngiliz varl›¤›na karß› mücadele eden milliyetçi askerler saf›nda yer ald›. Temmuz 1952’de Kral Faruk’u devirerek General Necip’i iktidara geçiren darbeye kat›ld›. Nas›r, mart 1954’te Necip’i iktidardan uzaklaßt›rd› ve ülkenin baß›na kendisi geçti. 1956’da Süveyß Kanal›’n›n devletleßtirilmesi, Nas›r’a Arap dünyas›nda büyük sayg›nl›k kazand›rd›. Ancak Suriye ile birlikte "Birleßik Arap Cumhuriyeti"ni kurma denemeleri (1958-1961) sonuç getirmedi ve 1967’de M›s›r’›n di¤er Arap ülkeleriyle birlikte ‹srail karß›s›nda ald›¤› yenilgi iktidar›n› büyük ölçüde zay›flatt›.

5

1944 ve 1960’ta, General de Gaulle ve sömürgelerin ba¤›ms›zl›¤›.

a. Brazzaville Konferans›’n›n sonuç bildirgesinden al›nt›lar (ßubat 1944) Sömürgelerde Fransa taraf›ndan gerçekleßtirilen uygarlaßt›rma çabas›n›n sonuçlar› aras›nda, herhangi bir özerklik fikri veya imparatorlu¤un Frans›z blo¤u d›ß›nda herhangi bir evrilme olana¤› [...] yoktur. Biz Fransa’n›n siyasal iktidar›n›n kesinlik ve kararl›l›kla imparatorlu¤un tüm topraklar›nda uygulanmas›n› istiyoruz. Sömürgelerin yönetim ve ekonomi alan›nda büyük bir özgürlükten yararlanmalar›n› da istiyoruz. Ayr›ca, sömürge halklar›n›n bu özgürlü¤ü kendi kendilerine s›namalar›n› ve sorumluluk duygular›n›n yavaß yavaß olußup e¤itilerek sonunda ülkelerindeki kamusal alan›n yönetimine kat›l›r hale gelmelerini istiyoruz. Ancak ne olursa olsun, kurulacak yeni düzen [...] Frans›z sömürgeler blo¤unu olußturan topraklardan her birinde yerel yaßama ve özgürlü¤e sayg›l› olacakt›r. b. 5 Eylül 1960 tarihli bas›n toplant›s›. Hem Frans›z hem de ‹ngiliz imparatorluklar› içinde yer alan Siyah Afrika sömürgelerinin ba¤›ms›zlaßmas› tamamlanm›ßt›. Ancak Fransa hâlâ Cezayir sorunuyla karß› karß›yayd›. Halklar›n özgürlüklerine kavußmas›n›n hem ülkemizin ruhuna, hem de Galliéni, Lyautey gibi yay›lmac›l›¤›m›z›n büyük önderlerinin sömürgelerdeki eserlerine baßlarken saptad›klar› amaca, ayr›ca dünya savaß› s›ras›nda baßlayan karß› durulmaz harekete ve bunu izleyen gelißmelere uygun oldu¤u gerekçesiyle, bu yolda, yani halklar›n özgürlüklerine kavußmas› yolunda daha önce baßlatt›¤›m Frans›z politikas›n› iki y›ld›r ayn› do¤rultuda yürütüyorum. Bütün bunlar, Bat› Avrupa, özellikle de Fransa taraf›ndan sömürgelerde gerçekleßtirilen eserleri hiçbir biçimde yads›d›¤›m anlam›na gelmez [...]. Ancak zaman› geldi¤inde – ve zaman› gelmißtir – herkese kendi kaderini tayin hakk›n› tan›may› bilmek gerekti¤ine de bir o kadar inan›yorum.

1. De Gaulle, ikinci metinde sömürgelerin ba¤›ms›zlaßmas›n› nas›l hakl› gösteriyor? 2. Geçmißteki sömürgecili¤i yarg›l›yor mu?

229

A N A H T A R S Ö Z C Ü K • FLN (FRONT DE LIBERATION NATIONALE) Ulusal Kurtuluß Cephesi. 1954’te Cezayirli milliyetçiler taraf›ndan Fransa’ya karß› ba¤›ms›zl›k mücadelesini yürütmek amac›yla kurulan örgüt.

S * * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Himaye ‹stiklâl Partisi Yeni Düstur Partisi Toussaint Bayram› OAS

(milyon kißi)

10 9 8 7 6 5 4 3 2 1 1906

1931

Belge 2 ve 3

n Kongo’da, sömürgesini oldukça himayeci bir zihniyetle yöneten Belçika uzun süre her türlü gelißmeyi reddetti. Bu devasa topraklardaki do¤al zenginlikler (bak›r, p›rlanta) büyük çokuluslu ßirketlerin ilgisini çekiyor ve madenlerin ißletilmesi güçlü toplumsal muhalefet hareketlerine yol aç›yordu. n 1960’ta ßiddetli çat›ßmalar ç›kt› ve Belçika Kongo’ya h›zla ba¤›ms›zl›¤›n› verdi. Ancak Avrupal›lar›n katledilmesi, farkl› etnik gruplar aras›ndaki rekabet, SSCB’nin 1961’de öldürülen Baßbakan Lumumba’ya ve Amerikal›lar›n da Cumhurbaßkan› Kasavubu’ya destek vermesi, ülkeyi içsavaßa sürükledi. Birleßmiß Milletler’in müdahalesine ra¤men, çat›ßmalar ancak 1965 y›l›nda, Kongo ordusu baßkomutan› Mobutu’nun yapt›¤› darbeyle duruldu. Yine Belçika sömürgesi olan Burundi ve Ruanda da 1962’de ba¤›ms›z oldular.

E. Ma¤rip’in ba¤›ms›zl›¤›na kavußmas›

Belge 1, 4, 5 ve 6

n Fas ve Tunus, belirli bir özerklikten yararlanan (Fas sultanl›kla, Tunus da beyleri taraf›ndan yönetiliyordu) ve 1945’ten itibaren benzer bir yazg›s› olan, Frans›z himayesi* alt›nda iki ülkeydi. Her ikisi de, Fas’ta Sultan Muhammed bin Yusuf’un etraf›nda toplanan ‹stiklâl Partisi* ve Tunus’ta Burgiba’n›n Yeni Düstur Partisi* yönetiminde ba¤›ms›zl›klar›n› istediler. Bu istek karß›s›nda Fransa tereddütlü davrand›. Fas’ta, sultana karß› büyük toprak sahiplerini örgütledi; Tunus’ta ise, daha önce vermiß oldu¤u özgürlü¤ü sömürgecilerin bask›s›yla geri almaya çal›ßt›. Ancak, bu politika Birleßmiß Milletler taraf›ndan yerildi. Sonunda, Pierre Mendès France hükümeti 1954’te Tunus’a içißlerinde özerklik tan›d›. Fas ve Tunus 1956’da ba¤›ms›z oldular.

Nüfus de¤ißiklikleri

0

D. Kongo dram›

1954

Toprak mülkiyeti ve tar›mla u¤raßan nüfus

n 1830’dan beri Fransa’ya ait olan Cezayir’de, o tarihlerde 8,5 milyon Arap ve Berber’e karß›l›k 1 milyon Avrupal› yaß›yordu. Cezayir do¤rudan merkezden yönetilen üç vilayete ayr›lm›ß bir sömürgeydi ve Fransa burada 1945’ten sonra hiçbir reform yapmam›ßt›. 1920’li y›llardan beri var olan milliyetçi hareketler, 1945’te ç›kan Setif ayaklanmas›n› (yüzlerce ölü) izleyen bask›larla zay›f düßmüßtü. 1954 Toussaint* bayram› s›ras›nda, ba¤›ms›zl›k isteyen FLN* taraf›ndan bir sald›r› dalgas› baßlat›ld›. Fransa buna boyun e¤meyi reddeti, ama reformlar yap›laca¤›n› ilan etti. Ancak, bu reformlar› "terorist" olarak tan›mlad›¤› FLN’i yendikten sonra gerçekleßtirebilmeyi umuyordu. Dolay›s›yla, öncelik savaßa verilecekti. Fransa FLN’e büyük kay›plar verdirdi (Cezayir muharebesi, 1957), ama tümüyle ortadan kald›rmay› baßaramad›. Bu arada, FLN’le pazarl›¤a oturma fikri de Frans›z siyasetçileri aras›nda taraftar bulmaya baßlam›ßt›. Baßkent Cezayir’de ç›kar›lan 13 May›s 1958 ayaklanmalar› bu olas›l›¤› ortadan kald›rmay› amaçl›yordu ve General de Gaulle’ün iktidara geri dönmesiyle sonuçland›. Avrupal› sömürgeciler, General’in dönüßüyle birlikte Cezayir’in Fransa’da kalaca¤›n› umuyorlard›. n Ama FLN olmadan hiçbir ßey yap›lamayaca¤›n› anlayan de Gaulle, yeniden görüßmelere baßlad›. Bunun üzerine, ordunun bir k›sm› ve Cezayir Frans›zlar›ndan ço¤u kendilerini ihanete u¤ram›ß hissettiler. Öfkeleri, generallerin düzenledi¤i ve baßar›s›zl›kla sonuçlanan bir darbe girißimine (nisan 1961) ve gizli ordu OAS* taraf›ndan yürütülen terorist eylemlere yol açt›. Bu umutsuz tepkiler, mart 1962’de Évian Anlaßmalar›’yla Cezayir’in ba¤›ms›zl›¤›na karar verilmesini engelleyemedi (yürürlü¤e girme tarihi temmuz 1962). Ancak, ço¤u birkaç kußakt›r Cezayir’de yaßayan Frans›zlar›n bu ülkede kalmalar› art›k mümkün de¤ildi. 1962 yaz›nda, aralar›ndan yüz binlercesi Fransa’ya döndü.

%

100 90 80 70 60 50 40 30

F. Ba¤›ms›zl›klar›na kavußan son sömürgeler

20 10 0

Tar›msal alan Avrupal›lar

1

Tar›mla u¤raßan nüfus Müslümanlar

1954’te, Cezayir’de Avrupal›lar ve Müslümanlar.

230

n Afrika’daki sömürgelerinden vazgeçen en son metropol Portekiz oldu. Portekiz, Avrupa’n›n en yoksul ülkelerinden biri oldu¤u halde, 1975’e kadar sömürge topraklar›n› koruyabilmek için var›n› yo¤unu tüketmißti. Gine-Bissau, Mozambik, Angola ve Yeßilburun Adalar›, ancak Lizbon’daki diktatörlü¤ün y›k›lmas›ndan sonra ba¤›ms›zl›klar›na kavußabildiler. Ayn› dönemde, Okyanusya’daki tak›madalarda da özgürlük hareketleri baßlad›. Bunlardan Papua 1970’te, ad› Vanuatu olarak de¤ißtirilen Yeni Hebridler de 1980’de ba¤›ms›z oldular.

1950’lerin sonunda Kongo. 2

500 km

Çad Nijerya

Sudan

Kamerun

FLN’in manifestosu.

Kong

Uganda

o

Cezayir, 31 Ekim 1954

Gabon Kongo

Cezayir halk›na, ulusal davan›n militanlar›na. 1. ‹slamî ilkeler çerçevesinde, egemen, demokratik ve sosyal bir Cezayir devleti kurarak,

Viktorya

Gölü Belçika Kongosu Ruanda Burundi

Tanganika

Amaç:

Katanga Kolwesi

Atlas Okyanusu

Angola Zambiya

2. Irk ve inanç ay›r›m› yapmadan tüm temel özgürlüklere sayg› göstererek, ulusal ba¤›ms›zl›¤› elde etmek.

Eyalet s›n›r› (Kongo’da) Belçika sömürgeleri

‹ç hedefler: Sömürge sisteminin tasfiyesi için Cezayir halk›n›n tüm enerjisini toplamak ve örgütlemek.

Frans›z sömürgeleri ‹ngiliz sömürgeleri Portekiz sömürgeleri

Dݧ hedefler:

3 Patrice Lumumba (1925-1961)

Ubangi-Þari

4

B‹YOGRAF‹

Kongo ulusal hareketinin lideri olan ilerici Lumumba, haziran 1960’ta Belçika Kongosu’nun ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmas›ndan sonra baßbakan oldu. Ama ›l›ml› Cumhurbaßkan› Kasavubu’ yu da hesaba katmas› gerekiyordu. Lumumba, daha 1960 temmuzunda zengin maden bölgesi Katanga’n›n Kongo’dan ayr›lma iste¤iyle karß› karß›ya kald›. Bu koßullar alt›nda SSCB ile yak›nlaßt›, ama ABD taraf›ndan desteklenen Kasavubu onu görevinden ald›. Baßkomutan Mobutu taraf›ndan tutukland› ve 1961’de öldürüldü.

1. Cezayir sorununun uluslararas› alana taß›nmas›. 2. Arap-Müslüman ortam› içinde Kuzey Afrika birli¤inin gerçekleßtirilmesi [...]. Gerçek bar›ß arzumuzu kan›tlamak, daha az insan›n ölmesini ve daha az kan dökülmesini sa¤lamak için, Frans›z yetkililerine onurlu bir tart›ßma platformu sunuyoruz [...]: A. Cezayir halk›n›n yetkili sözcüleriyle, bölünmez bir bütün olarak Cezayir’in egemenli¤inin tan›nmas› için görüßmelere baßlanmas›. B. Tüm siyasal tutuklular serbest b›rak›larak güven ortam› yarat›lmas› ve mücadele veren güçlere karß› girißilen her türlü takip ißleminin durdurulmas›. C. Cezayir halk›n›n tarihini, co¤rafyas›n›, dilini, dinini ve geleneklerini inkâr ederek Cezayir’i bir Frans›z topra¤› haline getiren her türlü yaz›l› belge, kararname ve yasay› iptal eden resmî bir beyannameyle Cezayir milliyetinin tan›nmas›.

5

1956’da Aflon’da (Oran bölgesi) öldürülen Cezayirli isyanc›lar.

6

Cezayir’in ba¤›ms›zl›¤›na kavußmas› s›ras›nda FLN birliklerinin geçidi.

Buna karß›l›k: 1. Frans›zlar›n dürüstçe kazan›lm›ß kültürel ve ekonomik ç›karlar›na oldu¤u gibi, kißilere ve ailelere sayg› gösterilecek; 2. Cezayir’de kalmak isteyen Frans›zlara, Frans›z milliyeti [...] ile Cezayir milliyeti aras›nda seçim yapma hakk› verilecek; 3. Fransa ve Cezayir aras›ndaki ilißkiler, bu iki güç aras›nda imzalanacak bir anlaßmayla düzenlenecek.

1. FLN ne talep ediyor? Bunu yaparken hangi ilkelerden hareket ediyor? 2. "Cezayir sorununun uluslararas› alana taß›nmas›" sözlerini aç›klay›n›z.

231

IV. Üçüncü dünyan›n olußmas› ve sorunlar› S

Ö

Z

L

Ü

K

* Pan-Afrikac›l›k

B‹YOGRAF‹ 1

Ernesto "Che" Guevara (1928-1967) Arjantin’de burjuva bir ailede dünyaya gelen ve doktor olan Guevara, Meksika’da Fidel Castro ile tan›ßt› ve 1956’da onunla birlikte Küba’da devrimci bir gerilla kurulmas› için çal›ßt›. Castro’nun zaferinden sonra, Küba’n›n sanayi bakan› oldu. Küba devrimini Amerikan emperyalizmine karß› bir devrim modeli olarak tan›tan Guevara, gizlice Afrika’daki ve 1965’te Bolivya’daki gerilla savaßlar›na kat›ld›. Bolivya’da bir taßra gerillas› kurmay› denedi, ama baßaramad›. 9 Ekim 1967’de bir pusuda yaraland›, CIA’in adamlar› yönetimindeki bask›c› Bolivya güçleri taraf›ndan yakaland› ve idam edildi. Guevara’n›n devrimci eylemi ve ölümünün an›s›, onu bir "devrim ßehidi" olarak gören Latin Amerika’n›n yoksul halklar› aras›nda hâlâ canl›d›r. Küba’ya, devrimci mücadeleye ayr›lm›ß çok say›da kitap (La guerra de guerrillas, 1961) ve ölümüyle aniden kesilen bir Bolivya Günlü¤ü yazm›ßt›r. "Che" takma ad›, ‹spanyolca’n›n Arjantin aksan›yla telaffuz edilißinden gelmektedir.

232

A. Düßlenen birlik

Belge 2, 3 ve 4

n "Üçüncü dünya" deyimi, 1952’de, Frans›z iktisatç› Alfred Sauvy taraf›ndan So¤uk Savaß’›n iki blo¤una dahil olmayan ve azgelißmißlik gibi baz› ortak özellikleri bulunan ülkelerin tümünü belirtmek için ortaya at›ld›. Sömürgeci güçlerin hakimiyetinden yak›n bir geçmißte kurtulan ülkelerin olußturdu¤u üçüncü dünyada, önce yaln›zca Asya devletleri yer al›yordu. Ard›ndan bunlara Afrika ve Okyanusya ülkeleri kat›ld›. 1960’lardan itibaren, bu gruba 19. yüzy›l baßlar›ndan beri ba¤›ms›z olmalar›na ra¤men Latin Amerika ülkeleri de eklendi. Gelißmiß "Kuzey" ülkelerinden ay›rmak için bazen "Güney" olarak da adlan›r›lan üçüncü dünya, bugün Birleßmiß Milletler’de sandalyelerin ço¤unlu¤unu ellerinde bulunduran onlarca ülkeden olußmaktad›r. Ancak, Güvenlik Konseyi’nin denetimi hâlâ büyük güçlerin elindedir. n Üçüncü dünya, siyasal varl›¤›n› ilk kez 1955’te, Bandung Konferans› s›ras›nda dünyan›n iki kutba ayr›lmas›na karß› oldu¤unu ifade ederek gösterdi. Tito, Nehru ve Nas›r’›n önderli¤inde, 1961’de Belgrad’da kurulan ba¤lant›s›zlar hareketi ile birli¤ini bir kez daha ilan etti. Bu hareketi olußturan 25 ülke, uluslararas› siyasal yaßamda söz sahibi olan aktörler olduklar›n› belirttiler ve iki bloktan biriyle bütünleßme fikrini kesinlikle reddettiler.

B. Olanaks›z birlik

Belge 1

n Ancak, bloklar› d›ßlama yönündeki bu karara uymak yumußama döneminde bile oldukça güçtü. Etki alanlar›n› genißletmeye çal›ßan ‹ki Büyükler, aralar›ndaki anlaßmazl›klar› Vietnam’da oldu¤u gibi ço¤unlukla üçüncü dünyada çözüyorlard›. Üçüncü dünya ülkeleri de, hem ekonomik güçlüklerin üstesinden gelmek, hem kendi aralar›ndaki sorunlara çare bulmak için Büyükler’e baßvuruyorlard›. Örne¤in Hindistan, 1971’de Amerikal›lar taraf›ndan desteklenen Pakistan’a sald›rmadan önce SSCB ile bir anlaßma imzalam›ßt›. n Üçüncü dünya, Sovyet yanl›lar› (Küba, Gine, Gana, Mali, Irak, Cezayir, vs.) ve Bat› yanl›lar› (Suudi Arabistan, Fas ve pekçok Latin Amerika ülkesi) olmak üzere ikiye bölündü. 1966’da, Küba Devlet Baßkan› Fidel Castro, Havana’da Üç K›ta Konferans›’n› toplad› ve kat›lan ülkeleri Amerikal›lara karß› gerilla hareketinin yay›lmas› için Che Guevara’n›n dedi¤i gibi "iki, üç, daha çok Vietnam" yaratmaya ça¤›rd›. Ancak, Sovyetleri endißelendiren bu romantik devrimcilik hiçbir sonuç vermedi (Che Guevara 1967’de Bolivya’da öldürüldü) ve üçüncü dünyay› biraz daha böldü. n Bu güçlükler, 1991 y›l›nda bloklar›n yok olmas›yla tüm varl›k nedeni ortadan kalkan ba¤lant›s›zlar hareketinin neden h›zla güç kaybetti¤ini aç›klar. Üçüncü dünya ülkelerinin bir k›tadan di¤erine büyük farkl›l›klar sergilemesi de, birleßme düßlerinin baßar›s›zl›kla sonuçlanmas›nda rol oynad›. Ayr›ca bu ülkelerin kurduklar› ve bu tür bir engelle karß›laßmayan bölgesel örgütler de daha baßar›l› olamad›lar. Bu örgütler de pek çok uyußmazl›kla karß› karß›ya geldiler: - Müslüman Arap dünyas›nda, milliyetçi taleplerle ‹slam Konferans› taraf›ndan ön plana ç›kar›lan dinsel ba¤lar aras›ndaki uyußmazl›k; - 1963’te kurulan Afrika Birli¤i Örgütü içinde, pan-Afrikac›l›k* ve sömürge döneminde çizilen s›n›rlara dokunmama e¤ilimi aras›ndaki uyußmazl›k; - Latin Amerika’da, 1948’de kurulan ve ABD etraf›nda toplanan Amerika Devletleri Örgütü (OAS) ile 1966’da Üç K›ta Konferans›’nda kurulan ve Amerikan emperyalizmine karß› ç›kan Latin Amerika Dayan›ßma Örgütü aras›ndaki uyußmazl›k.

2

1952’de "Üçüncü Dünya" deyiminin ortaya ç›k›ß›.

Mevcut iki dünyadan, olas› savaßlar›ndan, bir arada yaßamalar›ndan hiç düßünmeden söz ediyoruz da, üçüncü bir dünya daha oldu¤unu, en önemlisini ve sonuçta en eskisini genellikle unutuyoruz. Bu dünya, Birleßmiß Milletler üslubuyla az gelißmiß diye adland›r›lan ülkelerin olußturdu¤u bütündür [...]. Bu ülkeler, bizim 1914’teki ölüm oran›m›za ve 18. yüzy›ldaki do¤um oran›m›za sahiptir [...]. Böyle bir nüfus art›ß›na ne kadar önemli yat›r›mlar›n eßlik etmesi gerekti¤i gayet iyi al›g›lan›yor [...]. Oysa, bu yaßamsal yat›r›mlar [...] So¤uk Savaß’›n parasal duvarlar›na tosluyor. Sonuç fazla yorum gerektirmiyor: Geçmiß zamanlar›n ölüm-dirim düzenine geri dönülmüßtür; bu da, bir sefalet düzenidir [...]. Belki de 1 numaral› dünya, her türlü insanl›k dayan›ßmas›n›n d›ß›nda olsa da, yaßama do¤ru bu yavaß ve karß› konulmaz, alçakgönüllü ve y›rt›c› ilerleyiße duyars›z kalamayacak. Çünkü yok say›lan, sömürülen, tiers état1 gibi horgörülen bu üçüncü dünya da art›k bir ßeyler olmak istiyor.

Ülke say›s› 50 45 40 35 30 25 20 15 10

Alfred Sauvy, "Trois mondes, une planète", L’Observateur, 14 août 1952.

5

1. Avrupa’daki eski toplum düzeninin Kilise mensuplar› ve soylular d›ß›nda kalan üçüncü ö¤esi.

0

1. Alfred Sauvy’nin metnin baß›nda sözünü etti¤i iki dünya hangileridir? 2. Yazara göre, üçüncü dünyan›n özellikleri nelerdir?

3

4

1945

1955

1962

Avrupa

Afrika

Asya

Amerika

1967

1972

Okyanusya

1945-1972 y›llar› aras›nda Birleßmiß Milletler üyeleri.

1961’de, Mali Devlet Baßkan› Modibo Keita’ya göre ba¤lant›s›zl›k.

"Ba¤lant›s›zlar" deyimini "tarafs›zlar" deyimine tercih ediyorum. Mali Cumhuriyeti için ba¤lant›s›zl›k, onurla, kißilikle eß anlaml›d›r. Ve özgürlü¤ünü kazanmak için asla hiçbir ßeyden kaç›nmayan halk›m›z, ißte bunun için kendini ßu ya da bu ülkeye, ßu ya da bu blo¤a göre tan›mlamay› reddediyor. Ancak bu, anl›k bile olsa, büyük güçler aras›nda bir denge oyununa kalk›ßt›¤›m›z anlam›na gelmez [...]. Mali’nin, nesnellik, mant›k ve ahlak gerektirdi¤inde dahi herhangi bir mücadeleye girmeyi reddeden böyle bir tarafs›zl›kla ilgisi yoktur. Ancak, ba¤lant›s›zl›¤›n her aç›dan ve her alanda varolan sorumluluk duygumuzun yans›mas› olan olumlu bir yan› daha vard›r: Tüm sorunlar› incelemek ve kendi kendimize Do¤u’nunkiyle ya da Bat›’n›nkiyle uyußup uyußmad›¤›n› sormadan kendi kan›m›za sahip olmak. [...] Do¤u blo¤u ya da Bat› blo¤u taraf›ndan tan›mlanan konumlardan birine ba¤lanm›yoruz. Uygar bir dünya düzeni sa¤layacak ilkelerin baßar›s› için gereken eylemlere kat›l›yoruz. Modibo Keita’n›n Belgrad Ba¤lant›s›z Ülkeler Konferans›’nda sundu¤u bildiri, 1961.

1. Modibo Keita bu bildiriyi hangi koßullar alt›nda sunuyor? 2. Keita’ya göre, ba¤lant›s›z ülkelerin iki blok karß›s›ndaki konumu ne olmal›d›r?

1974’te, Mozambik’te zafer kazanan maki direnißçileri. 5

233

A N A H T A R S Ö Z C Ü K • YEN‹ ULUSLARARASI EKONOM‹K DÜZEN Yoksul ülkelerin ç›karlar›n›n daha çok gözetilmesi için uluslararas› piyasa yasalar›na baz› istisnalar eklenmesini isteyen Üçüncü Dünya ülkelerinin talebi. Bu talep, 1973’te Cezayir’de toplanan ba¤lant›s›z ülkeler zirvesinde resmen dile getirildi.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Yeni sömürgecilik * ‹slamc›l›k

C. Yeni devletlerin karß›laßt›klar› siyasal güçlükler

Belge 1

n Ba¤›ms›zl›k mücadeleleri s›ras›nda olußan siyasal birlikler, zaferden sonra genellikle fazla yaßam›yordu. Yeni devletlerde, ›l›ml›lar ve ilericiler karß› karß›ya geliyordu. Sömürge döneminden kalma s›n›rlar›n yapay niteli¤i nedeniyle ortaya ç›kan etnik çat›ßmalar ise özellikle Afrika’da sorunlar›n iyice büyümesine neden oluyordu. Bu s›n›rlar, bazen Ruanda’daki Utular ve Tutsiler gibi sömürgeleßme öncesinden beri birbirlerine düßman olan halklar› bir arada yaßamaya zorluyordu. n Bu nedenlere yoksulluk da eklenince, bu yeni devletlerin Avrupa kökenli ulus-devlet siyasal modeline pek de uymad›klar› ortaya ç›kt›. ‹ktidar s›k s›k etnik bir gruba dayanan ya da ç›karlar› nedeniyle yabanc› güçler taraf›ndan desteklenen bir diktatörlü¤ün elinde kal›yordu. Bunun örneklerine 1960’l› ve 1970’li y›llarda Latin Amerika’da ve tek parti hakimiyetinin 1990’l› y›llar›n baßlar›na kadar neredeyse kural oldu¤u Afrika’da rastlan›r. n Üçüncü dünya ülkeleri aras›nda savaßlar da az de¤ildi: 1979’da Vietnam ve Kamboçya, 1980’den 1988’e kadar ‹ran ve Irak aras›nda oldu¤u gibi... Etnik çat›ßmalar ise genellikle içsavaßlara yol aç›yordu: Nijerya’da, 1967’den 1970’e kadar süren kanl› Biafra Savaß›, Müslüman Hausalar ve Katolik ‹bolar› karß› karß›ya getirdi. Ülkenin ißtah kabart›c› petrol yataklar› da durumun vahimleßmesine katk›da bulundu. Bu savaßlardan baz›lar›, 1990’l› y›llarda Ruanda ve Burundi’de oldu¤u gibi korkunç soyk›r›mlarla sonuçlan›yordu.

D. Azgelißmißlik karß›s›nda üçüncü dünya

Belge 2 ve 5

n Bir kez ba¤›ms›z olduktan sonra, üçüncü dünya ülkeleri azgelißmißli¤in yaratt›¤› sorunlarla karß› karß›ya kald›lar. Bu sorunlar›n kayna¤› bazen sömürge döneminin miras›yd› (sanayinin az gelißmißli¤i, iç tüketime yönelik tar›mdan çok ticarî tar›ma öncelik verilmiß olmas›). Bazen de bunlar› üçüncü dünya ülkelerine özgü koßullar yarat›yordu (do¤an›n yol açt›¤› güçlükler, modern ekonomiye uyum sa¤layamayan gelenekler, yerel kapitalizmin zay›fl›¤›). Nüfus patlamas› da bu durumu a¤›rlaßt›r›yordu. n 1960’l› y›llar›n baß›nda azgelißmißlik, gelißme konusunda basit bir gecikme olarak de¤erlendiriliyordu. Dolay›s›yla, geçici bir yard›m›n yoksul ülkelerdeki gelißme h›z›n› artt›rmaya yetece¤ine inan›l›yordu. Ama üçüncü dünya ülkelerinin liderleri karß›laß›lan güçlüklerin tek nedeninin bu olmad›¤› kan›s›ndayd›lar. Onlara göre esas neden, ülkelerini basit birer hammadde ve ucuz ißgücü deposuna çeviren dünya ekonomisinin düzeniydi. Bu saptama ile, 1964 y›l›nda Kalk›nma ‹çin Birleßmiß Milletler Konferans›’n›n toplanmas›n› sa¤lad›lar ve 1973’te Cezayir’de toplanan ba¤lant›s›zlar zirvesinde yeni bir uluslararas› ekonomik düzen* talep ettiler.

ekvator

2 000 km

Afrika-Asya grubu Kongo-Kordofan grubu Nil-Sahra grubu Hog-San grubu Hint-Avustralya grubu

1

Afrika mozayi¤i.

Bir yanda birkaç grupta toplanm›ß yüzlerce dil, öte yanda sömürgecilikten miras kalan ve bu dillerle hiç ilgisi olmayan s›n›rlar...

234

n 1973 sonunda, OPEC taraf›ndan al›nan petrol fiyatlar›n› artt›rma karar› da bu çizgide bir karard›. Ama ekonominin tek bir sektörüyle s›n›rl› kald›. Yeni uluslararas› ekonomik düzen hayata geçirilemeyecekti. Dolay›s›yla üçüncü dünya ülkeleri baßka temellere dayanarak gelißmek zorundayd›lar. Bunu yapabilmek için, ço¤u zengin ülkelerden genellikle borç biçiminde yard›m talep ettiler. Bu tür yard›mlar, Fransa gibi borç veren baz› ülkeler taraf›ndan "ißbirli¤i" olarak adland›r›ld›. Baz› ülkeler de, bunu üçüncü dünya ülkelerini borçlanmaya iten ve gelißmelerini iyiden iyiye ç›kmaza sokan bir tür yeni sömürgecilik* olarak de¤erlendirdiler. Bunlar›n d›ß›nda, baßka ülkeler de Somali ve Zaire örneklerinden hareketle üçüncü dünyan›n bu kal›c› sorunlar›n› yöneticilerinin yozlaßmas›yla aç›klamay› tercih ettiler. n 20. yüzy›l›n sonunda, özellikle Do¤u Asya’daki baz› üçüncü dünya ülkeleri ekonomilerini gelißtirmeyi baßard›lar; bunlar Güney Kore ve Tayvan gibi azgelißmißlikten kurtulmay› baßaran yeni sanayi ülkeleridir. Kaynaklar› olmas›na ra¤men böyle bir ç›k›ß yakalayamayan baßka ülkeler ise derin bir istikrars›zl›¤a sürüklendiler: ‹slamc›l›¤›n* yükselißi ve katliamlar›n dehßetiyle karß› karß›ya bulunan Cezayir’in durumu budur. Son olarak, Afrika’n›n en az gelißmiß ülkeleri karß›laßt›klar› güçlüklere yenik düßtüler. Siyasal bir birlikten yoksun olan üçüncü dünya, bugün ekonomi alan›nda da giderek daha az benzerlik göstermektedir.

Yeni bir uluslararas› ekonomik düzen için.

Konferans, uluslararas› ekonomik ißbirli¤i, ama ayn› zamanda, gelißmekte olan ülkelerin kendi do¤al kaynaklar› üzerindeki etkin ve somut egemenli¤i ile kendi ekonomilerinin ißleyißini denetleyebilmeleri ilkelerine dayan›rsa kal›c› bir at›l›m gerçekleßtirebilir. Önce, her devletin kendi do¤al zenginlikleri üzerinde etkin bir denetim gerçekleßtirebilmesi gereklidir; bu da, devletleßtirme hakk›na sahip olmak anlam›na gelir.

A k d e n i z Moritanya 1977

Moritanya Senegal

Mali

Konferans, ekonomik sömürü ve sald›r›lara karß› direnme kabiliyetini artt›rmak için, ba¤lant›s›z ülkeler aras›nda dayan›ßma ve ißbirli¤inin güçlendirilmesi gerekti¤inin alt›n› çizmißtir. Konferans, ayr›ca, kendi do¤al kaynaklar›n›n denetimini geri almak için mücadele eden tüm halklara verdi¤i deste¤i dile getirmißtir. Konferans, son olarak, petrol ve bak›r gibi hammadde üreticisi ve ihracatç›s› ülkeler aras›nda ortak örgütler kurulmas›n› önermißtir. [...] Ayn› zamanda, ba¤lant›s›z ülkeler aras›nda ekonomik, bilimsel, kültürel ve toplumsal ißbirli¤inin gelißmesini desteklemektedir. [...] Ekonomik alanda ülkelerin yaln›zca kendilerine güvenmeleri de, ba¤lant›s›zlar politikas›n›n gerekli sonucu olarak karß›m›za ç›kmaktad›r.

Fildißi K›y›s› Togo 1986

Çad

Orta Afrika

Benin Kamerun

Benin 1992

Gabon

Zaire

Zaire 1978 1991

Cibuti 1976 Cibuti

Orta Afrika 1979 Ruanda

Kongo

Gabon 1964 1990

Burundi

Ruanda 1990 1994 (Türkuaz Harekât›)

Kolwezi

Mayotte

Atlas Okyanusu

Madagaskar Réunion Adas›

Hint Okyanusu

1 000 km

Cezayir Cumhurbaßkan› Bumedyen’in Ba¤lant›s›z Ülkeler Konferans›’nda yapt›¤› konußma, 9 Eylül 1973.

Askerî yard›m anlaßmalar› Frans›z üsleri

Metnin yazar›, ba¤lant›s›z ülkeler aras›nda nas›l bir ißbirli¤i tasarl›yor?

Çad 1968 1980 1983 1986

Nijer

Burkina Faso Togo

2

3

Askerî müdahaleler Benin 1992

Müdahale tarihi

Fransa’n›n Afrika’daki askerî varl›¤› ve müdahaleleri.

4 1970’ten itibaren Üçüncü Dünya’n›n borçlanmas›.

(milyar dolar olarak) 1 800

5

Bir "yeniden sömürgeleßtirilme" talebi.

1 600 1 400 1 200 1 000 800 600 400 200 0 1970

1975

1980

1985

1990 1993

Üçüncü Dünya ülkelerinin toplam borcu

1960-1970’li y›llarda emperyalizme ya¤d›r›lan lanetler, yerini uluslararas› müdahale [...], hattâ yeniden sömürgeleßtirilme taleplerine b›rakt›. [Komor Tak›madalar›’ndaki Anjuan Adas›’nda], ayr›l›kç›lar taraf›ndan kurulan yönetimin baßkan› tutukland›. Baßkan k›sa süre önce Anjuan’›n "14 Temmuz 1997’den itibaren resmî olarak Frans›z Cumhuriyeti’ne ba¤land›¤›n›" ilan etmißti. [...] Anjuan, 1975 y›l›nda ba¤›ms›zl›¤›n› kazanan eski Frans›z sömürgelerinden Federal Komor ‹slam Cumhuriyeti’ni olußturan üç adadan biri. [Ada halk›] Komor Federasyonu taraf›ndan kendilerine adaletsiz davran›ld›¤›n›, yani bir anlamda, sömürgenin ba¤›ms›zl›¤›na kavußma sürecinde kaybeden taraf olduklar›n› iddia ediyor. Eski metropole duygusal ba¤l›l›klar› da söz konusu kußkusuz, Frans›z devlet yard›m› musluklar›n›n adaya aç›lmas› arzusu da... [...] Bu Frans›z dostlu¤u gösterisi elbette gurur verici, ancak Paris bu eski imparatorluk konfetilerinin kendisine fazla yap›ßt›¤› kan›s›nda. Le Figaro, 24 Temmuz 1997.

235

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM n

1946-1954: Çinhindi Savaß›. 1947: Hindistan’›n ba¤›ms›zl›¤›na kavußmas›. 1954-1962: Cezayir Savaß›. 1955: Bandung Konferans›. 1961: Ba¤lant›s›zlar hareketinin kurulmas›. 1973: Cezayir’de Ba¤lant›s›zlar Konferans›. 1991: Cezayir’de içsavaß ve katliamlar›n baßlang›c›. 1994: Ruanda’da soyk›r›m.

Emperyalizm ve sömürgecilik

Emperyalizm, bir devletin baßka devletlere karß› hükmedici tavr›d›r. Bu hakimiyet ekonomik, malî ya da kültürel olabilir. Emperyalizm, mutlaka hükmetti¤i ülkelerin siyasal ba¤›ms›zl›klar›n› tehdit etmez. Bu ülkeler kendi hükümetlerine sahip olabilirler. Sömürgecilik ise, sömürgeci gücün (buna "metropol" de denir) sömürgesi haline getirdi¤i ülkede siyasal denetimi de eline ald›¤› bir emperyalizm biçimidir. Bu durumda sömürgeyi metropoldeki hükümet yönetir.

n

Vietmin ve Vietkong

Vietmin, 1941’de Ho Þi Min taraf›ndan Japonlar› ve Frans›zlar› Vietnam’dan atmak için kurulan "Ba¤›ms›zl›k için Vietnam Birli¤i"dir. Vietkong ise, Vietnam Savaß› s›ras›nda komünist gerillalara Amerikal›lar taraf›ndan verilen isimdir.

n Do¤u/Bat›,

Do¤u

Kuzey/Güney ve Güney yar›mküre

1947’den itibaren, Do¤u, SSCB taraf›ndan yönetilen blo¤a dahil olan ülkeleri, Bat› ise ABD taraf›ndan yönetilen blo¤a dahil olan ülkeleri anlatmak için kullan›lm›ßt›r. Sömürgecili¤in sona ermesi ile birlikte, ba¤›ms›zl›klar›na yeni kavußan ülkeler mevcut iki bloktan birine eklemlenmeyi reddettiler. Az gelißmiß ülkelerin kat›ld›¤› yeni bir topluluk olußturdular. Bu ülkeler, gelißmiß Kuzey ülkelerinin karß›t›n› olußturacak biçimde, Güney olarak adland›r›ld›lar.

Bat›

Kuzey yar›mkürede bir ülke olan Hindistan Güney’e dahil iken, Güney yar›mkürede bulunan Avustralya Kuzey ülkelerindendir.

Kuzey

Güney 5 000 km

YARARLI B‹YOGRAF‹LER ÖNEML‹ KISALTMALAR • FLN: Front de Libération Nationale (Cezayir Ulusal Kurtuluß Örgütü). • OUA: (Organization of African Unity) Afrika Birli¤i Örgütü. • OAS: Organization of American States (Amerika Devletleri Örgütü).

236

s. 227

s. ..232

s. 229

Mohandas "Mahatma" Gandi (1869-1948)

Ernesto "Che" Guevara (1928-1967)

Cemal Abdü’n-Nas›r (1918-1970)

Hindistan’daki ba¤›ms›zl›k mücadelesinin önderi.

Arjantinli devrimci ayd›n.

M›s›r Devlet Baßkan›.

s. 228

s. 231

s. 227

Jawaharlal Nehru (1899-1964)

Patrice Lumumba (1925-1961)

Ho Þi Min (1890-1969)

Hindistan Baßbakan›.

1960’da Kongo Baßbakan›.

Vietmin ve Kuzey Vietnam’›n yöneticisi.

belge incelemesi Vietnam’›n ba¤›ms›zl›k bildirgesi, 2 Eylül 1945 "Tüm insanlar eßit yarat›lm›ßlard›r. [...] Yarat›c›lar› onlar› baz› ayr›lmaz haklarla donatm›ßt›r. Bunlar aras›nda, yaßam, özgürlük ve mutlulu¤a erißme hakk› vard›r." Bu ölümsüz sözler, 1776 tarihli Amerika Birleßik Devletleri Ba¤›ms›zl›k Bildirgesi’nden al›nm›ßt›r. Geniß kapsam›yla, bu cümleler ßu anlama gelir: Yeryüzündeki tüm halklar eßit olarak do¤mußtur; tüm halklar›n yaßamaya, özgür ve mutlu olmaya hakk› vard›r. Frans›z Devrimi’nin ‹nsan ve Yurttaß Haklar› Bildirgesi (1791) de "‹nsanlar hukuk bak›m›ndan özgür ve eßit do¤ar ve öyle kal›rlar" der. Bunlar yads›namaz gerçeklerdir. Ancak, seksen y›ldan fazla bir süredir, Frans›z emperyalistler kendi ilkeleri olan özgürlük, eßitlik ve kardeßli¤i inkâr ederek atalar›m›z›n topraklar›na tecavüz ettiler ve yurttaßlar›m›za zulüm yapt›lar. Eylemleri insanl›k ve adalet idealine ayk›r›d›r. [...] Gerçek, bizim ba¤›ms›zl›¤›m›z› Frans›zlar›n de¤il Japonlar›n ellerinden alm›ß olmam›zd›r. Frans›zlar›n kaçmas› ve Japonlar›n teslim olmas›yla [...], halk›m›z yüzy›la yak›n bir süredir bizi ba¤layan zincirleri k›rm›ß ve Vietnam’› ba¤›ms›z bir ülke yapm›ßt›r. Halk›m›z, ayn› zamanda, onlarca yüzy›ld›r yerleßmiß monarßiyi y›karak cumhuriyeti kurmußtur. Bu nedenlerle, geçici hükümetin üyeleri olan bizler, Fransa’yla bundan sonra Vietnam konusunda hiçbir ilißkimiz olmayaca¤›n›, Frans›zlar›n topraklar›m›zda haks›z olarak elde ettikleri tüm ayr›cal›klar› kald›raca¤›m›z› ilan ediyoruz. Ayn› iradeyle hareket eden tüm Vietnam halk›, Frans›z emperyalistlerinden gelecek her türlü sald›r›ya karß› sonuna kadar mücadele etmeye kararl›d›r. [...] Bu nedenlerle, Demokratik Vietnam Cumhuriyeti geçici hükümetinin üyeleri olan bizler, tüm dünyaya ilan ederiz ki, Vietnam’›n özgür ve ba¤›ms›z olmaya hakk› vard›r. Tüm Vietnam halk›, özgürlük ve ba¤›ms›zl›k hakk›n› korumak için maddî ve manevî tüm güçlerini seferber etmeye, yaßamlar›n› ve mallar›n› bu yola adamaya kararl›d›r. Ho Þi Min, Demokratik Vietnam Cumhuriyeti Baßkan›.

1945 tarihli Vietmin afißi.

Sorular n 1. Belgeyi tan›t›n›z ve metnin yay›nland›¤› tarihte Çinhindi’ndeki siyasal ve askerî durumu hat›rlat›n›z. n 2. Ho Þi Min’in dilekleri nelerdir? n 3. Hangi ilkelerden esinleniyor?

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

TAVS‹YELER • Bu bildirgeyi tarihsel ortam›na tam olarak yerleßtirin: Büyük ‹ttifak 1945’te hâlâ varl›¤›n› koruyordu. • Asya’da ‹kinci Dünya Savaß›, sömürgelerdeki ba¤›ms›zl›k hareketlerinin kökenleri ve demokrasilerin siyasal temelleri (Amerikan modeli, Frans›z anayasalar›) ile ilgili bilgilerinizi toparlay›n. Çinhindi Savaß›’n› anlatmay›n. 1791 ve 1776 tarihlerini kullan›rken konu d›ß›na ç›kmay›n.

• Soru 1

• Soru 2

- Ne: Siyasal ve diplomatik nitelikli bir metin. - Metin kime sesleniyor? Dönemin Frans›z hükümetine, yani General de Gaulle taraf›ndan yönetilen Frans›z Cumhuriyeti geçici hükümetine, Japonlar› yenmiß olan müttefik ülkelerin hükümetlerine, uluslararas› kamuoyuna, yeni kurulmuß olan Birleßmiß Milletler’e. - Kim: Bkz. Ho Þi Min’in biyografisi, s. 227. - 1945’te durum: Mart 1945’te, 1940’tan beri Çinhindi’ni ißgal etmiß olan Japonya, Vietnam’›n ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etti, Frans›z Vichy hükümetinin temsilcilerini tutuklatt› ve öldürttü. Vietmin de Frans›z ißgalcilere karß› bir ayaklanma baßlatt›.

Metnin hangi bölümleri Ho Þi Min’in ba¤›ms›zl›k istedi¤ini gösteriyor? Ho Þi Min neyi suçluyor? Ne tür bir rejim kurmak istiyor ? (Bu dile¤i Vietmin’i olußturan ö¤elerle ba¤lant›land›r›n).

• Soru 3 - Ho Þi Min hangi ilkelerden esinleniyor? Hangi devrimlere gönderme yap›yor? Bu devrimler hangi ilkeleri getirmißtir? - Ho Þi Min komünisttir. Kendi fikirlerine do¤rudan gönderme yap›yor mu? Ho Þi Min’in becerisini gösterin.

237

verilerle çal›ßma Konu: Ba¤›ms›zl›k, ba¤lant›s›zl›k ve devrim aras›nda üçüncü dünya r 1. Belgeleri tan›t›n›z.

Sorular

r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

r 2. Belgelerde verilen bilgileri konulara göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z.

2 000 km

JAPONYA

TÜRK‹YE LÜBNAN

L‹BYA

MISIR

SUR‹YE IRAK

‹RAN

AFGAN‹STAN

Ç‹N

PAK‹STAN NEPAL

ÜRDÜN

B‹RMANYA

H‹ND‹STAN

LAOS SUDAN L‹BERYA

Ekvator

SEYLAN

ETYOPYA

GÜNEY V‹ETNAM

F‹L‹P‹NLER

KAMBOÇYA

GANA

Bandung Konferans›’nda haz›r bulunan devletler (1955) 1945-1955 aras› silahl› mücadeleler

1

TAYLAND

YEMEN

KUZEY V‹ETNAM

1955’te henüz ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmam›ß olduklar› halde Bandung’da temsil edilen topraklar

E N D O N E Z Y A

Bandung

Bandung Konferans›’na kat›lan devletler (1955).

Atlas Okyanusu

Cezayir

Büyük Okyanus Hint Okyanusu

Üye ülkeler 3 000 km

2

Gözlemci ülkeler Davetli ülkeler

Ba¤lant›s›zlar hareketini olußturan ülkeleri dördüncü kez bir araya getiren Cezayir Konferans›’na kat›lan devletler (1973).

238

3

Bandung Konferans›’nda Nehru’nun yapt›¤› kapan›ß konußmas›, 24 Nisan 1955.

Art›k boyun e¤en Asya kalmam›ßt›r [...]. Hiçbir biçimde hiçbir ülkenin, hiçbir k›tan›n hakimiyeti alt›na girmemeye kararl›y›z. Biz, ßu ya da bu ülkeye "evet" diyen "evetefendimci"ler de¤iliz. Biz dünyan›n büyük ülkelerindeniz ve kimseden emir almadan özgürce yaßamak istiyoruz. Büyük güçlerin dostlu¤una önem veriyoruz, ama gelecekte onlarla ancak eßit olarak ißbirli¤i yapaca¤›z. Bu nedenle, aram›zdan pekço¤unun uzun süre ma¤dur oldu¤u hegemonya ve sömürgecili¤e karß› sesimizi yükseltiyoruz. Yine bu nedenle, baßka hiçbir hakimiyet biçiminin bizi tehdit etmemesine dikkat etmek zorunday›z. Bat›’yla, Do¤u’yla, tüm dünyayla dost olmak istiyoruz. Asya’n›n kalbine ve ruhuna giden tek yol, hoßgörü, dostluk ve ißbirli¤idir.

4

"Bir, iki, üç, daha çok Vietnam yaratmak...".

Kaybettikleri yaßamlar ve yaßad›klar› büyük tragedyalarla, gündelik yaßamdaki kahramanl›klar›yla, emperyalizme vurduklar› ›srarl› ve ßiddetli darbelerle, gezegenin yüzeyinde iki, üç, daha çok Vietnam çiçek açsayd›, nas›l da yak›n ve ayd›nl›k bir gelece¤e bakabilirdik! O zaman emperyalizm dünyadaki halklar›n büyüyen nefretiyle girißilen sald›r›lar karß›s›nda, tüm güçlerini da¤›tmak zorunda kal›rd›. [...] Eylemimiz tümüyle emperyalizme karß› bir savaß ç›¤l›¤› ve insanl›¤›n büyük düßman› ABD’ye karß› tüm halklar›n birleßmesi için bir ça¤r›d›r. Ölümün bizi nerede yakalayaca¤›n›n bir önemi yok; hoß gelir, yeter ki savaß ç›¤l›¤›m›z duyulsun, düßen silahlar›m›z› avuçlamak için baßka bir el uzans›n ve baßka insanlar makinal› tüfeklerin çat›rt›s› alt›nda ve yeni savaß ve zafer 盤l›klar› aras›nda bize a¤›tlar yakmak için aya¤a kalks›n. Che Guevara’n›n yazd›¤› son metnin son bölümü, 1967 baßlar›, Obras completas (Buenos Aires, 1968).

5

Ba¤lant›s›zl›¤› nas›l alg›lamak gerekir?

Yugoslavlar, 1961’den beri ba¤lant›s›zl›¤› d›ß politikalar›n›n en önemli ö¤esi haline getirdiler, zira en önemli kayg›lar› Sovyet blo¤una karß› ba¤›ms›zl›klar›n› savunmakt›. Buna karß›l›k Say›n Fidel Castro, sosyalist ülkeleri ba¤lant›s›zlar›n "do¤al müttefiki", ba¤lant›s›zlar› da Amerikan emperyalizmine karß› verilecek bir mücadelenin öncülü¤ünü yapmas› gereken ülkeler olarak de¤erlendiriyor. Yugoslavya ve Küba’n›n ba¤lant›s›zl›k konusundaki z›t yaklaß›mlar›, farkl› co¤rafî konumlar› ve tarihleriyle aç›klanabilir. A. Fontaine [Frans›z gazeteci], Le Monde, 5 Eylül 1979.

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N • Soru 1 • Belgelerin türü nedir (siyasal yöneticilerin bak›ß aç›lar›, söz ettikleri olaylardan sonra yay›nlananlar, "olußturulmuß" belgeler)? • Belgeleri birbirlerine göre zaman içindeki yerlerine yerleßtirin (gerekirse bir zamandizim çizelgesi haz›rlay›n). • Metinlerin yazarlar›n› tan›tmak için biyografilere baßvurun.

• Soru 2 • 1950’li y›llarda üçüncü dünya ülkeleri ne arzu ediyorlar? • Belge 1’e göre, Asya ve Afrika’da sömürgelerin ba¤›ms›zlaßmas› hangi aßamadad›r? • ‹ki Büyükler’le karß›laßt›r›ld›¤›nda, ba¤lant›s›zl›k nedir? Nehru’nun, Che Guevara’n›n, Tito’nun (Yugoslav devlet

TAVS‹YELER baßkan›) bak›ß aç›lar› nedir? Kim ba¤lant›s›zl›ktan yana? Ba¤lant›s›zl›¤› kim reddediyor (ülkelerin ABD’ye, SSCB’ye karß› tutumlar›)? • Ba¤lant›s›zl›k uluslararas› bir konferansta ilk kez ne zaman ortaya ç›km›ßt›r? Bu hareket resmî olarak ne zaman do¤mußtur? • Belge 3 ve 4’ün yazarlar›n›n belirtti¤i hedeflere ulaß›l›p ulaß›lmad›¤›n› kendi kendinize sorun.

• Soru 3 • Konuyu zamandizimsel bir bak›ß aç›s›yla inceleyin.

• Konu dört anahtar sözcük içeriyor: Bunlar› do¤ru bir biçimde tan›mlay›n. Bunlardan baz›lar› Tarih’e çok k›sa bir süre önce girdi: Ortaya ç›kt›klar› tarihler ve ortaya ç›k›ß koßullar› üzerinde düßünün. • Olaylarla ayn› döneme ait olan belgelerle olaylardan sonra yay›nlanm›ß belge (ya da belgeleri) kar›ßt›rmay›n. • Tarihsel aktörlerle (Nehru, Che Guevara) olaylar› "s›ca¤› s›ca¤›na" yorumlayan gazetecileri kar›ßt›rmay›n. • Üçüncü dünyan›n olußturdu¤u büyük co¤rafî bölgeleri araßt›r›n. Üçüncü dünya nas›l evriliyor? Belge 1 ve 2’yi karß›laßt›r›n.

• Sömürgelerin ba¤›ms›zl›klar›na kavußmas›yla üçüncü dünya aras›nda ba¤lant›lar kurun. • Ba¤lant›s›zl›k ve devrim aras›ndaki karß›tl›klar› düßünün.

239

kompozisyon Konu: Frans›z sömürgelerinin ba¤›ms›zl›klar›na kavußmas› ‹lgili olaylar›n zamandizimi 1940: 1943: 1944: 1945: 1946: 1947: 1954: 1956: 1958: 1960: 1962:

Japon birliklerinin Çinhindi’ne girißi. Lübnan ve Suriye’nin ba¤›ms›zl›klar›n› ilan etmesi. Brazzaville Konferans›. Cezayir’de Setif ayaklanmas›n›n bast›r›lmas›. Frans›z Birli¤i’nin kurulmas›; Çinhindi Savaß›’n›n baßlang›c›. Madagaskar isyan›n›n bast›r›lmas›. Dien Bien Fu Savaß›; Çinhindi Savaß›’n›n sonu; Vietnam, Laos ve Kamboçya’n›n ba¤›ms›zl›klar›na kavußmas›; Cezayir Savaß›’n›n baßlang›c›. Fas ve Tunus’un ba¤›ms›zl›klar›na kavußmas›; Siyah Afrika’daki topraklar ve Madagaskar için ç›kar›lan Defferre-Houphouët-Boigny çerçeve-yasas›. Cezayir’de ayaklanma (13 May›s) ve General de Gaulle’ün iktidara dönüßü; Frans›z Toplulu¤u’nun kurulußu. Madagaskar ve Siyah Afrika’daki sömürgelerin ba¤›ms›zl›klar›na kavußmas›. Évian Anlaßmalar› (mart); Cezayir’in ba¤›ms›zl›¤›na kavußmas› (temmuz).

KONUYU OKUMA

ZAMAND‹Z‹MSEL B‹R PLAN

Sömürgelerin ba¤›ms›zl›klar›na kavußmas› izle¤ini ißleyen konu, hem sömürgeleßtirilmiß halklar›, hem de belli bir sömürge imparatorlu¤unu ele al›yor. Yazaca¤›n›z kompozisyon hem Fransa’n›n hükmetti¤i halklar›n tav›rlar›n›, hem de Fransa’n›n verdi¤i tepkileri de¤erlendirecek biçimde, bu iki boyutu da hesaba katmal›d›r.

l Giriß : Dünyan›n ikinci büyük sömürge imparatorlu¤unda yer alan

Konuda tarih belirtilmiyor. Bu da, sömürgelerin ba¤›ms›zl›klar›na kavußma sürecinin bir bütün olarak incelenmesi ve yaln›zca aßamalar›yla s›n›rland›r›lmamas› gerekti¤i anlam›na gelir. Bu ba¤›ms›zlaßma sürecinin koßullar›n› da, yol açm›ß olabilece¤i sonuçlar› da ihmal etmemelisiniz.

sömürgelerin ba¤›ms›zl›klar›na kavußmas›, gezegenin 1945’ten sonra tan›d›¤› geniß özgürleßme hareketi çerçevesinde gerçekleßmißtir. Bu, hem ilgili sömürge halklar›, hem de metropolün siyasal yaßam› aç›s›ndan dramatik bir süreçtir. l I. 1945’te Frans›z sömürge imparatorlu¤u A. Son derece büyük ve görünüßte pek de¤ißikli¤e u¤ramam›ß bir imparatorluk. - Frans›z sömürge imparatorlu¤unun co¤rafî yay›l›m›.

SORUNSALI SAPTAMA Kompozisyon konusu, bütünüyle sömürgelerin ba¤›ms›zl›klar›na kavußmas›ndaki sorunsal› ele almaktad›r: Bu kadar geniß bir süreç, nas›l bu kadar h›zl› gelißebilmißtir ve neden o dönemde baßlam›ßt›r? Frans›z sömürge imparatorlu¤unun da¤›lmas›n›n kendine özgü yanlar› üzerinde durmak gerekir. Kompozisyon ödevi, Fransa’ya özgü sömürgecilik anlay›ß›n› ve bu ülkenin sömürge halklar›n›n talepleri karß›s›nda yapt›¤› siyasal seçimleri hesaba katmal›d›r. Bu seçimler Fransa’y› çok ßiddetli iki sömürge savaß›na sürüklemißtir. Baßka bir sömürge metropolü olan Birleßik Krall›k bu tür sömürge savaßlar›ndan kaç›nabilmißtir. Frans›z sömürgelerinin ba¤›ms›zl›k hareketlerinin bir bölgeden di¤erine büyük farkl›l›klar gösterdi¤i unutulmamal›d›r. Kompozisyon ödevi bu çeßitlili¤i de içermelidir.

240

- Savaß s›ras›nda, Vichy ve özgür Fransa hükümetleri bu topraklar için çekißtiler. Ayr›ca, hem Mihver devletleri hem Müttefikler bu topraklara göz dikmißlerdi. B. Sars›lan bir imparatorluk - Fransa’n›n 1940’ta ald›¤› yenilgiyle zay›f düßmesi; - Mihver devletlerinin karß› propagandas› (Asya’da Japonlar, Tunus’ta Almanlar). C. Fransa’n›n korumak istedi¤i bir imparatorluk - Brazzaville Konferans›’nda özyönetim (self-government) fikrinin reddedilmesi ve 1946’da Frans›z Birli¤i’nin kurulmas›. - Setif (1945) ve Madagaskar (1947) isyanlar›n›n sert bir biçimde bast›r›lmas›.

Tunus Devlet Baßkan› Habib Burgiba, Fas Kral› II. Hasan ve Cezayir Cumhuriyeti geçici hükümeti baßkan› Ferhat Abbas, 1961’de Rabat’da bir görüßme s›ras›nda. Habib Burgiba, Tunus’ta Fransa’ya karß› mücadeleyi yürüten ve ülkeyi 1956’da ba¤›ms›zl›¤a taß›yan Yeni Düstur Partisi’nin baßkan›yd›. 1957’de Tunus’un cumhuriyet olmas›n› sa¤lad› ve ilk devlet baßkan› oldu. II. Hasan, 1956’da ülkesini ba¤›ms›zl›¤a götüren Fas kral›n›n o¤ludur. Cezayirli milliyetçi Ferhat Abbas, 1958’den itibaren M›s›r’da kurulan Cezayir Cumhuriyeti geçici hükümetinin ilk baßkan› oldu. Ancak, bu konumunu resimdeki görüßmelerden k›sa bir süre sonra kaybetti.

l II. Frans›z sömürgelerinin ba¤›ms›zlaßmas›n›n özellikleri

l Sonuç: Yeni ba¤›ms›z devletler. Ama Fransa ile ilißkilerini koruma-

A. Sertlik politikas› ve savaß baßar› getirmiyor

lar› bu ülkelerin kalk›nmas›n› sa¤layamad›.

- Sertli¤in seçilmiß olmas›, sömürge halklar›n› Frans›zlaßt›rmak isteyen Fransa’n›n asimilasyon gelene¤i ve baz› topraklarda yerleßmiß bulunan Frans›z sömürgecilerinin varl›¤›yla aç›klanabilir.

Fransa için sömürgelerin sonu, dünya çap›nda bir güç oldu¤u dönemin kapand›¤›n› haber veriyordu.

- Sertli¤in ve savaß›n baßar›s›zl›¤›:

Gelece¤e ilißkin aç›l›mlar: Fransa, Avrupa temelinden hareketle kendine yeni bir gelecek çizmektedir.

• Çinhindi’nde, Dien Bien Fu facias›na yol açt›; • Cezayir’de, Cezayir Frans›zlar›n›n her türlü pazarl›k fikrini reddetmesi, dramatik sonuçlar› olan bir ba¤›ms›zl›k süreci yaratt›. B. Gerçekçi yol - Fransa Ortado¤u’da (‹ngilizlerin bask›s›yla) ve Fas ve Tunus’ta (Birleßmiß Milletler’in bask›s›yla) gerçekçi bir yol izlemek zorunda kald›. - Çinhindi ve Cezayir’de karß›laß›lan güçlükler. - Sömürgelerin ba¤›ms›zl›klar›na kavußmas›, Siyah Afrika ve Madagaskar’da sakin bir biçimde gerçekleßti. l III. Frans›z sömürgelerinin ba¤›ms›zlaßmas›n›n özellikleri A. Bir imparatorlu¤un sonu 1962’den itibaren, Avrupa d›ß›nda yaln›zca baz› küçük topraklar Fransa’n›n denetiminde kald›. Bunlar denizaß›r› vilayet ya da topraklar biçiminde örgütlendi. B. Eski sömürgelerden baz›lar›nda devam eden Frans›z etkisi - Siyah Afrika’da baz› ülkelerde ißbirli¤i, Frans›z dili ve askerî müdahalelere dayanarak hâlâ kendini hissettiren Frans›z etkisi. - Masrafl› oldu¤u için azalan ve giderek daha az kabul gören bir etki.

TAVS‹YELER • Böyle bir kompozisyonda, ayr›nt›lar içinde bo¤ularak herßeyi birden söylemeye çal›ßmay›n. Ödeviniz, s›ralad›¤›n›z adlar›n, tarihlerin ve rakamlar›n say›s›yla de¤il, önemli fikirleri vurgulama ve bunlar› kendi aralar›nda düzgün bir dille ve uyumlu bir biçimde ba¤lant›land›rma becerisine göre de¤erlendirilecektir. • Konuya eßlik eden zamandizimi, gösterilecek haf›za çabas›n› rahatlatarak ö¤renciye yard›m etmeyi amaçlamaktad›r. Üzerinde düßünülmesi gereken de¤erli ö¤eler içerebilir. Ama bu ödev, hiçbir biçimde zamandiziminde yer alan olaylar›n "yorumu"ndan ibaret olmamal›d›r. Zamandizimi konunun tüm yönlerini kapsamayabilir; içerdi¤i tarihlerin hepsi ayn› öneme sahip olmayabilir. • Uzun bir döneme (birkaç on y›l) yay›lan bir konu ißlenirken, genellikle zamandizimsel bir plan yapmak gerekir.

241

KONU

13 Bloklararas› çat›flmalar ve bloklar›n çözülmesi (1975-1998) H

elsinki Konferans› (1975) ertesinde So¤uk Savafl yeniden fliddetlendi, ama Helsinki Nihai Senedi’nin imzalanmas›ndan on alt› y›l sonra birdenbire bitti. Sovyetler Birli¤i’nin varl›¤› 1991’de son buldu. Düflman bloklar ortadan kalkt›. Bu, boyutlar›n› kavramaya ancak bafllad›¤›m›z büyük bir çalkant› oldu. Nitekim, pek az uzman böyle bir fleyi hayal etmeye cesaret edebilmiflti. Art›k ideolojiler etkilerini kaybediyor, üçüncü biny›l›n arifesinde geriye yaln›zca ABD’nin süpergücünü sa¤lamlaflt›ran bir güçler dengesi kal›yor. n So¤uk Savafl’›n yeniden h›zlanmas›ndan düflman bloklar›n ortadan kalkmas›na nas›l gelindi? n ‹çine girdi¤imiz yeni uluslararas› düzenin özellikleri nelerdir?

KONUNUN PLANI Harita: So¤uk Savafl sonunda dünya, 1975-1991 I. So¤uk Savafl’›n dönüflü, 1975-1984 II. "Yeni düflünce", 1985-1989 III. Sovyet blo¤unun çöküflü IV. Yeni bir dünya düzenine do¤ru • Unutmayal›m • Belge incelemesi: Baßkan Reagan’›n görevi devralma konußmas›, 20 Ocak 1981 • Verilerle çal›ßma: 1945’ten 1990’a Almanya: Yenilgiden bölünmeye ve yeniden birleßmeye Aral›k 1979 Afganistan’›n SSCB taraf›ndan ißgal edilmesi

1983 Reagan taraf›ndan SS‹ “y›ld›zlar savaß›” projesinin ilan edilmesi

1987 Silahs›zlanma konulu Washington Anlaßmas›

Reagan ABD baßkan›

1975 Helsinki Anlaßmalar›

S O Ú U K

1975

242

Berlin Duvar›’n›n y›k›l›ß›

Gorbaçov SSCB devlet baßkan›

‹ran - Irak Savaß› 1980

Ocak 1979 ‹ran ‹slam Devrimi

1989

S A V A Þ

1991 SSCB’nin ortadan kalkmas›

1979-1980 2. petrol ßoku

1985

1990 1989 “Pekin bahar›”n›n bast›r›lmas›

Yugoslavya’da savaß ‹srail-Filistin bar›ß anlaßmalar› 1995

1991 Körfez Savaß› 1990 Almanya’n›n yeniden birleßmesi

9-10 Aral›k 1989 gecesi, Berlin’de Brandenburg Kap›s›: 1961’de yap›lm›ß olan Berlin Duvar›’n›n "düßmesinden" hemen sonra.

243

So¤uk Savaß sonunda dünya (1975-1991) n 1980’li y›llar›n dünyas› çokkutuplu bir dünyayd›: - Bat› blo¤u, ABD ve Bat› Avrupa, Ortado¤u ve Güneydo¤u Asya’daki müttefiklerinin etraf›nda sa¤lam bir biçimde örgütlenmißti; - Sovyet blo¤u, SSCB etraf›nda toplanan Varßova Pakt› üyeleri ve Latin Amerika’da (Küba, Nikaragua), Afrika’da (Angola, Etyopya) ya da Asya’da (Mo¤olistan, Vietnam, Laos, Kuzey Kore) marksizmi benimseyen üçüncü dünya ülkelerinden olußuyordu. Sovyet blo¤u, Çin ve müttefiklerinin (Arnavutluk, Kamboçya) ideolojik ve diplomatik rekabetiyle karß› karß›yayd›. SSCB kendi cephesindeki disipline hiç olmad›¤› kadar dikkat ediyor, ama komünist ülkeler aras›ndaki anlaßmazl›klar› engelleyemiyordu; - Baz› ülkeler, büyük güçlüklerle de olsa, ba¤lant›s›z kalmaya çal›ß›yorlard›. n Bu koßullar alt›nda, özellikle üçüncü dünya ülkelerinde, eski ve yeni bir tak›m nedenlerin birbirine kar›ßt›¤› çat›ßmalar ç›k›yordu: - Latin Amerika’da, Nikaragua gibi ülkelerde ABD’nin komünizm karß›t› hareketlere yapt›¤› giderek büyüyen yard›m sayesinde gerilla av› devam ediyordu;

Nikaragua Panama

Küba

Peru Þili Arjantin

Kolombiya

Bolivya

Baham adalar

Venezuela

Bermuda

Brezilya

Granada

AMER‹KAN KUVVETLER‹ Latin Amerika Bir tümen

A t las Okyanusu

E kv

a to

- Ortado¤u’da, ilkesel olarak Bat› ve Sovyet modellerinin her ikisini de reddeden ‹ran’la Irak aras›ndaki savaß, Arap-‹srail çat›ßmas›na eklenmißti;

Meksika

Büyük Okyanus

r

O¤ lak

- Asya’da SSCB, 1979’da Afganistan’› ißgal etmiß, ancak korudu¤u komünist rejim komßu Müslüman güçlerden yard›m alan ve ABD taraf›ndan gizlice desteklenen Afgan direnißçileriyle karß›laßm›ßt›;

Dö nc ne

i es

- Vietnam Savaß› sona erdikten sonra, Güneydo¤u Asya bölgesi komünist ülkeler aras›nda ç›kan savaßla yeniden ›s›nm›ßt›: SSCB’nin müttefiki Vietnam, önce Çin’in müttefiki Kamboçya’yla, ard›ndan da Çin’in kendisiyle savaßa girdi; - Son olarak, Afrika k›tas› 1980’lerde içsavaßlar (Somali) ya da kendini kan›tlamak isteyen bölgesel güçler taraf›ndan ç›kar›lan savaßlarla çalkalan›yordu: Libya ve Fransa’n›n destekledi¤i Çad aras›ndaki savaß; Angola ve Mozambik’te, Güney Afrika Cumhuriyeti taraf›ndan desteklenen komünizm karß›t› gerilla mücadeleleri.

244

AMER‹KAN KUVVETLER‹ Çevik kuvvetler 5-6 tümen Savaß uçaklar› ..................................................................350 Savaß gemileri .............................................................20-30 Stratejik kuvvetler Uzun menzilli füzeler .............................................1.053 Stratejik bombard›man uçaklar› .........................637 Di¤er füzeler ....................................................................688

AMER‹KAN KUVVETLER‹

SOVYET KUVVETLER‹

30-40 tümen Savaß uçaklar› ........................................4.312 Savaß gemileri (7 tanesi uçak gemisi) .............................54

Stratejik kuvvetler

Hava kuvvetleri

Uzun menzilli füzeler.................................1.398 Orta menzilli füzeler ..................................... 605 Denizalt› füzeleri...............................................950 Stratejik bombard›man uçaklar› .............880

Savaß uçaklar› ..................................................4.800 Hava savunmas› Karß›lay›c›lar .....................................................2.500 Karadan havaya SAM füzeleri...........10.000 Füzesavar füzeler .................................................32

Kara kuvvetleri: 180 tümen

ABD

e kuz

y k u t u p d aires

Avustralya Japonya

i

Kanada Kuzey Kore

AMER‹KAN KUVVETLER‹

Güney Kore

Okinava Filipinler

Avrupa

ma r›

4 tümen Savaß uçaklar› ...........................754 Savaß gemileri.............................20

a

Mo¤olistan

Vietnam

Ç‹N

Grönland

Kamboçya

Laos Tayland

AMER‹KAN KUVVETLER‹

‹zlanda Yen

SSCB

ön çD ge c en

Azor adalar›

es i

Birleßik Krall›k Federal Almanya Fransa

Büyük Okyanus

Danimarka

‹spanya

‹ran ‹talya

Fas

‹srail

Bat› Sahra

3 tümen Savaß uçaklar› ................................1.125 Savaß gemileri ...................................140

Afganistan

Libya

Suriye Irak Suudi Arabistan

Umman

H int Okyanus u

M›s›r Yemen

Çad Etyopya

Benin

NATO üyesi ülkeler

Kenya

Somali

Kongo

ABD’nin NATO d›ß›ndaki baßl›ca müttefikleri Amerikan deniz üsleri (ABD d›ß›nda)

Angola

Madagaskar

Amerikan hava üsleri (ABD d›ß›nda) Varßova Pakt› üyesi ülkeler

Mozambik Güney Afrika Cumhuriyeti

Sovyet etkisi alt›nda bulunan ya da 1970’lerin sonunda Sovyet tipi marksizmi benimseyen ülkeler Çin ve müttefikleri (Arnavutluk, Kamboçya) Sovyet deniz üsleri (SSCB d›ß›nda) Baßl›ca çat›ßma bölgeleri (savaß ya da gerilla savaß›)

245

I. So¤uk Savaß’›n dönüßü, 1975-1984 S

Ö

Z

L

Ü

K

* Ayetullah * Dayanݧma (Solidarnosk)

B‹YOGRAF‹ 1

Ruhullah Musavi Humeyni (1900-1989)

‹lahiyat müderrisi Humeyni, ‹ran’ daki laikleßme uygulamalar›n›n muhaliflerindendi. 1964’te sürgüne gönderildi. 1979’da, taraftarlar›n›n baßlatt›¤› devrim ‹ran ßah›n› devirdi. Humeyni muzaffer bir biçimde ‹ran’a geri döndü, ‹ran ‹slam Cumhuriyeti’ni kurdu ve tüm dünya Müslümanlar›n› ‹slam devrimleri yapmaya ça¤›rd›.

B‹YOGRAF‹ 2

Lech Walesa (d. 1943) Bir elektrik ißçisi olan Walesa, Polonya’da 1980-1981 grevlerini yönetti. Özgür sendikalar›n kurulußuna kat›ld› (Dayan›ßma Sendikas›’n›n baßkan›yd›). General Jaruzelski’nin 1981’de gerçekleßtirdi¤i darbeden sonra tutukland›. Bat› kamuoyu ve Polonya Katolik Kilisesi’den geniß ölçüde destek gören Walesa, 1989’da serbest milletvekili seçimlerine karar verilmesiyle sonuçlanan görüßmeleri yürüttü. 1990’da cumhurbaßkan› seçildi. Bir sonraki seçimlerde kendisi kaybetti¤i halde, partisi 1997 milletvekili seçimlerini kazanmay› baßard›.

246

A. ‹ran ‹slam Devrimi’nin yans›malar›

Belge 1, 3 ve 4

n Helsinki Anlaßmalar›’n›n getirdi¤i iyimserlik havas› da¤›lmakta gecikmedi. 1979 y›l› adeta bunun kan›t› oldu. 6 Ocak 1979’da Ayetullah* Humeyni, ‹slam Devrimi ad›na ‹ran’da iktidara el koydu. ‹ran hükümdar› olan Þah Pehlevi, kat›, hatta diktatörlüklere özgü yöntemlerle ülkesini bat›l›laßt›rmay› denemiß, halk›na kayna¤›n› Amerikan modelinden alan toplumsal ve ekonomik yap›lar›, yaßam biçimlerini dayatm›ßt›. ‹slamc›lar kapitalizmi ve marksizmi reddettiler; toplumu yeniden biçimlendirmek için Kur’an’› ve gelenekleri temel ald›lar. n En büyük petrol üreticilerinden biri olan ‹ran’daki çalkant›lar, yak›t fiyatlar›nda yeni bir art›ßa yol açt›. ABD ve Bat› Avrupa, 1979-1980’de ikinci bir "petrol ßoku" yaßad›lar. ‹ran’la s›n›r› olan SSCB, ‹slam Devrimi’nin Orta Asya’daki Müslüman cumhuriyetlere yans›mas›ndan çekiniyordu. ‹ran’la s›n›r› olan ülkeler de, bu ülkenin yaßad›¤› çalkant›lardan kendilerine göre baz› sonuçlar ç›kard›lar. 1979’dan itibaren Irak’› yöneten diktatör Saddam Hüseyin, petrol bak›m›ndan zengin Aßa¤› F›rat vadisindeki çekißme konusu topraklar› ele geçirmek için bu f›rsattan yararland›. ‹ran-Irak Savaß› 1980 eylülünde baßlad›. Bir milyon kißinin ölümüne sebep olduktan sonra, 1988 a¤ustosunda sona erdi.

B. Sovyet tehdidi

Belge 2, 5 ve 6

n 24 Aral›k 1979’da, Sovyetler Afganistan’› ißgal ettiler. Bunu yaparken, Pakistan ve ‹ran’›n Afganistan’daki islamc›lara yapt›klar› yard›m› durdurmak, petrol bak›m›ndan zengin ama ‹ran Devrimi’yle istikrar›n› kaybetmiß olan bu bölgeyi bir kößesinden delerek s›cak denizlere ulaßmak ve SSCB’nin himayesindeki Babrak Karmal’› rahatlatmak gibi belli hedefleri vard›. ABD ve müttefiklerinin, üçüncü dünyan›n ve Müslüman ülkelerin protestolar› bir iße yaramad›. Moskova, 1988’e kadar ißgali sürdürdü. n Polonya’da da, durum giderek daha dramatik bir hal al›yordu. Aral›k 1979’da, 1970 ayaklanmalar›n›n y›ldönümü büyük halk gösterileriyle kutland›. Bundan k›sa bir süre sonra, Gdansk’ta grevler baßlad›. Dayan›ßma* (Solidarnosk) hareketinin baß›nda bulunan elektrik ißçisi Lech Walesa, özgür sendikalar, yani Polonya Komünist Partisi’nden ba¤›ms›z sendikalar kurulmas›n› istedi. Sovyet birlikleri Polonya’ya do¤ru harekete geçtiler. K›sa bir süre, Sovyet ordusunun 1956’da Budapeßte’ye ve 1968’de Prag’a yapt›¤› gibi Varßova’ya da müdahale edece¤inden endiße edildi. Do¤u blokunda statüko*yu korumak ve kendi modelini ihraç etmek için SSCB nereye kadar gidecekti? n Sovyet tehdidi dünyan›n her yerinde hissediliyordu. Küba, Afrika ülkelerine asker göndererek ve Latin Amerika’da propaganda yaparak Moskova’n›n ç›karlar›na hizmet ediyordu. Vietnam, Çinhindi Yar›madas›’nda, özellikle aral›k 1978’de ordusunun do¤rudan müdahale etti¤i Kamboçya’da ve ßubat 1979’da topraklar›n› istilaya kalk›ßan Çin’e karß› gösterdi¤i direnißle, SSCB’nin sözcülü¤ünü üstleniyordu. Afrika’da pek çok ülke (Etyopya, Angola, Mozambik, Gine, vs.) sosyalist rejimle yönetiliyordu. Sovyetler, aß›r› borçlanma, nüfus patlamas›, ayaklanma, açl›k gibi üçüncü dünyay› sarsan baz› felaketlerden de yararlan›yordu. n Komünist yöneticilerin zihninde yay›lmac›l›k fikri yeniden bask›n gelmeye baßlam›ßt›. Oysa, hâlâ savunmay› düßünüyorlard›. Hayal güçlerinin zay›fl›¤›ndan, baßka bir ça¤a ait olan dogmalar›n›n tuza¤›na düßüyor, "Amerikan emperyalistleri"nin olas› bir sald›r›s›na karß› ülkelerini silahland›rmak, hep daha çok silahland›rmak gerekti¤ini san›yorlard›. Yaßl› ve hasta Leonid Brejnev, askerî sanayi çevrelerinin bask›lar›na ve Stalin döneminin özlemiyle yan›p tutußanlara boyun e¤iyordu.

4

3

‹slam Cumhuriyeti Bildirgesi.

Puta tapanlar› inkâr, Allah’›n askerlerinin Þeytan’›n güçlerine karß› savaß›n›n ve örgütlenmesinin ilk ad›m›d›r. Bu, Müslümanl›¤›n temel ilkelerinden biridir. [...] "Ne Do¤u ne Bat›" slogan›m›z, sefalet çeken ve bask› alt›nda yaßayanlar›n dünyas›nda ‹slam devriminin temel slogan›d›r. ‹slam ülkelerinin ve Allah’›n izniyle ‹slam’› insanl›¤› yak›n bir gelecekte kurtaracak tek yol olarak seçecek ülkelerin gerçek ba¤lant›s›zl›k siyasetini vurgular. Bu siyasetten bir "elif" kadar sapma olmayacakt›r. ‹slam ülkeleri ve Müslüman halk ne Bat›’ya (Amerika ya da Avrupa), ne de Do¤u’ya (Sovyetler Birli¤i) ba¤l› olmal›d›r. Bugün puta tapanlar›n inkâr›, zalimlerin adaletsizliklerine ve Do¤u’nun ve Bat›’n›n sald›r›lar›ndan usanm›ß bir halk›n gözyaßlar›na karß› 盤l›¤›m›zd›r. [...] ‹man ve cihad silah›n› kullanarak ‹srail’e ve ‹srail’in ç›karlar›na darbe vuran tüm sevdiklerimizin baßar›s› için dua ediyorum. [...] ‹slam, dünyan›n baßl›ca kalelerini fethedecektir. [...] Ya hepimiz özgürlü¤e kavußaca¤›z, ya da ßehadetle gelen daha büyük bir özgürlükle tan›ßaca¤›z.

Helsinki ve sonras›. Deutsches Allgemeines Sonntagsblatt’ta yay›nlanan 19 Ekim 1975 tarihli Alman karikatürü.

1. Belgeyi tan›t›n›z. 2. "KS 75", Helsinki Konferans›’n›n k›saltmas›d›r. Bu karikatürün çizerine göre Helsinki Anlaßmalar›’n›n sonuçlar› ne olacakt›r? 3. Bunlar gerçekleßti mi? Daha sonra olanlar Helsinki Anlaßmalar›’na do¤rudan ba¤l› m›d›r?

Humeyni’nin bildirisi, 28 Temmuz 1987.

1. Humeyni kendini SSCB ve ABD’ye göre nas›l konumland›r›yor? 2. ‹srail ve ‹slam konusundaki tavr› nas›l?

6

FRANSA

CEZAY‹R

L‹BYA

BATI SAHRA MOR‹TANYA

G‹NEBISSAU

MAL‹

MISIR

SUDAN

N‹JER ÇAD

BURKINA FASO BEN‹N F‹LD‹Þ‹ N‹JERYA KIYISI

(H›ristiyan gerillalar)

Vietnam hükümetinin bildirisi, 17 Þubat 1979.

ETYOPYA

ORTA AFR‹KA CUMHUR‹YET‹

KAMERUN

Atlas Okyanusu

17 Þubat 1979’da, Çin devletinin yöneticileri Vietnam’a savaß açt›lar. [...] Ba¤›ms›z ve egemen Vietnam’a karß› böyle bir savaß› baßlatarak, Çinli derebeylerin ve emperyalistlerle sömürgecilerin yolunu seçmiß oldular. Çinli yöneticiler, Vietnam’a sald›rarak yay›lmac›l›klar›n›, tüm büyük güçlerinkine benzeyen hegemonyac›l›klar›n› ve gerici politikalar›n› tümüyle a盤a vurmuß oldular. [...] Vietnam’a sald›rarak, sosyalist sisteme tümüyle muhalefet etmiß oldular.

Akdeniz

TUNUS

FAS

GABON

ZA‹RE

KÜBA

RUANDA BURUND‹

Son iki y›ld›r, Vietnam yetkilileri [...] Çin’in s›n›r bölgelerinde düßmanca eylemlere girißmekten vazgeçmediler. [...] Sovyetler Birli¤i taraf›ndan desteklenen Vietnam yetkilileri [...] Çin’in s›n›r bölgelerinde bir an bile durdurmad›klar› sald›rgan eylemlerini yo¤unlaßt›r›rken artan bir ihtiyats›zl›k içine düßtüler. Vietnam yetkilileri Çin-Vietnam s›n›r›na önemli say›da asker y›¤d›lar ve Çin topraklar›n› tekrar tekrar istila ettiler.

SOMAL‹

UGANDA

KONGO

KENYA

TANZANYA Hint Okyanusu Arap Birli¤i ülkeleri Bat›’ya ba¤l› ülkeler

ANGOLA

Sosyalist ülkeler, Sovyet etkisi Sovyet deniz üsleri Gerilla savaßlar› ve silahl› çat›ßmalar Güney Afrika’n›n etkisi alt›ndaki ülkeler D›ß müdahaleler Apartheid karß›t› gerillalar

NAM‹BYA

ZAMB‹A

MOZAMB‹K

Z‹MBABVE

1979’da Vietnam ve Çin.

Çin hükümetinin bildirisi, 18 Þubat 1979.

MADAGASKAR

BOTSWANA

GÜNEY AFR‹KA CUMHUR‹YET‹

1 000 km

5

1980’li y›llar›n baßlar›nda Afrika’da Sovyet etkisi.

247

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Sandinist

C. ABD: 1970’lerde zay›f düßmüß bir süpergüç

Belge 2 ve 3

n Nisan 1975’te komünistlerin zaferiyle sonuçlanan Vietnam Savaß›’ndan ç›kan ABD, derin bir kriz yaß›yordu. Baßkan Nixon’›n Watergate Skandal›’n›n ard›ndan 1974 a¤ustosunda istifa etmesi de bu krizi a¤›rlaßt›rm›ßt›. n Demokrat baßkan Jimmy Carter (1977-1981), vatandaßlar›na yeniden güven kazand›rmaya çal›ßt› ve insan haklar›n› savundu. Baßka Vietnam savaßlar› olmayaca¤›na söz verdi, ‹sraillilerle M›s›rl›lar› uzlaßt›rmay› baßard›, Siyah Afrika’ya özel olarak ilgi gösterdi. Çin’e yapt›¤› bir ziyaret s›ras›nda, komünist Çin’le temelleri 1972’de Nixon taraf›ndan at›lm›ß olan bir anlaßma imzalad›. Carter’›n "mant›ks›z komünizm korkusu"nu yermesine ve SSCB ile silahs›zlanma anlaßmas› için pazarl›¤a oturmas›na ra¤men, 1979’da Afganistan’›n ißgali Amerikan kamuoyunda ßok yaratt›. ABD, SSCB’ye yap›lan tah›l ve yüksek teknoloji ürünleri ihracat›na ambargo koydu. 1980’de düzenlenen Moskova Olimpiyatlar› da ABD taraf›ndan boykot edildi. Amerikan Savunma Bakanl›¤›n›n bütçesi ve müttefik ülkelere yap›lan yard›mlar artt›r›ld›.

B‹YOGRAF‹ 1

Ronald Reagan (d. 1911)

Yoksul kökenli bir sinema oyuncusu olan Ronald Reagan, savaßtan sonra Hollywood’un komünistlerin etkisi alt›na girmesine karß› mücadele verdi. 1967’den 1975’e kadar Cumhuriyetçi Parti’den Kaliforniya valisi olarak görev yapt›ktan sonra, 1980’de ABD baßkanl›¤›na seçildi. ABD’nin imaj›n› düzeltme kayg›s›yla askerî harcamalar› artt›rd› ve 1980’de Küba yanl›s› bir rejimle yönetilen Granada Adas›na askerî müdahale karar› ald›. ‹ç politikada, devletin ekonomik alandaki rolünü azaltmaya çal›ßt› ve federal yard›m programlar›ndan ço¤unu durdurdu. 1984’te yeniden baßkan seçilen Reagan, 1987’de SSCB’yi yöneten Mihail Gorbaçov’la birlikte stratejik silahlar›n azalt›lmas›n› öngören ilk anlaßmay› imzalad›. Ronald Reagan, baz›lar›nca komünizmin çöküßünün baß mimar› olarak kabul edilir. ‹zledi¤i yeniden silahlanma politikas› SSCB’yi art›k yükünü kald›racamayaca¤› askerî harcamalara sürüklemißtir. Ekonomik bilançosu ise z›tl›klar içerir: Baßkanl›k yapt›¤› dönemde ABD’de ißsizlik azalm›ß, ancak bütçe ve ticaret aç›klar›yla birlikte yoksulluk da artm›ßt›r.

248

n Ancak bunlar yeterli de¤ildi. 1979’da Nikaragua’da Amerikal›lar taraf›ndan desteklenen diktatör Somoza’y› deviren Sandinist* gerillalar, Sovyet yanl›s› sosyalist bir rejim kurdular. Küba da güçlü komßusuna kafa tutmaya devam ediyordu. Iran’da, ‹mam Humeyni’nin rejimi taraf›ndan desteklenen sözde ‹slamiyat ö¤rencileri, 4 Aral›k 1979’da Amerikan elçili¤inden 52 diplomat› rehin ald›lar. Rehineler, tam 444 gün sonra, kas›m 1978 seçimlerinde yenik düßen Carter’›n ABD baßkanl›¤›n› b›rakmas›n› izleyen dakikalarda serbest b›rak›lacaklard›.

D. 1980’lerde Amerikal›lar›n sertleßmesi

Belge 1 ve 4

n Carter’›n yerine geçen Cumhuriyetçi Ronald Reagan (1981-1989), son derece kesin konußuyordu. Aßa¤›lanma devri kapanm›ßt›; Amerikal›lar geçmißlerinden, de¤erlerinden ve erdemlerinden gurur duymal›yd›lar. Sovyetler Birli¤i, "kötülük imparatorlu¤u"nun ta kendisidir, diyordu Reagan. Özgürlü¤ü ve demokrasiyi savunmak, sald›r›lara direnmek, Amerika’n›n göreviydi. Bu koßullarda, çözüm basitti: ABD’nin silahlanmaya devam etmesi, silahlanma yar›ß›nda SSCB’nin önüne geçmesi gerekiyordu. Bu amaca ulaßmak için gerekli ekonomik olanaklara, teknolojiye ve ahlakî de¤erlere de sahipti. Reagan, düßman›na savaß açmaya de¤il, onu cayd›rmaya çal›ßacakt›. n ABD, 1982’de ç›kan Falkland Savaß›’nda Arjantin’e karß› Birleßik Krall›k’› destekledi. 1983’te, Antiller’deki Granada Adas›’ndaki Sovyet yanl›s› rejimi devirdi. Latin Amerika’daki karß›-devrimci contralara da ihtiyatl› destek sa¤lamaya devam etti. Amerikal›lar, SSCB’nin "sosyal-emperyalizmi"ni gürültülü bir üslupla suçlayan Komünist Çin’e cesaretlendirici ißaretler gönderiyorlard›. Bunun yan›s›ra ABD, yerel savaßlar› besleyen silah ticaretine de kar›ß›yordu. n 1983’te füze krizi patlak verdi. SSCB’nin Do¤u Avrupa’ya 1980’li y›llar›n baß›nda yerleßtirdi¤i SS 20 füzelerinin yoketme kapasitesinden çekinen ABD, 1983 kas›m›ndan itibaren Federal Almanya ve ‹ngiltere topraklar›nda Pershing 2 füzelerini konußland›rmaya baßlad›. Pershing füzelerine karß› Bat› Avrupa’da bar›ßç›l gösteriler düzenlendi; bu gösteriler, ço¤unlukla SSCB taraf›ndan yönlendiriliyordu. ABD, Sovyet füzelerinin tehdidine son vermek için "y›ld›z savaßlar›" ya da "stratejik savunma inisyatifi" (SS‹) olarak adland›r›lan ve 1983 y›l›n›n mart ay›nda ilan edilen son derece iddial› bir program baßlatt›. n Bu korku veren silahlanma yar›ß›na ra¤men, silahs›zlanma görüßmeleri de devam ediyordu. So¤uk Savaß hiçbir zaman olmad›¤› gibiydi: Ne savaß, ne de yumußama. Daha çok, Frans›z yazar Raymond Aron’un yapt›¤› tan›mdaki gibi bir "olanaks›z bar›ß ve olas› olmayan savaß" durumu söz konusuydu.

3

2

Baßkan Jimmy Carter’›n d›ß politikas›.

Dünya bugün tarihinin en derin ve en h›zl› dönüßümünü geçiriyor [...]. Art›k geleneksel savaß ve bar›ß sorunlar›n›, adalet, hakkaniyet ve insan haklar› gibi tüm dünyan›n ç›karlar›n› ilgilendiren yeni sorunlardan ay›rmam›z mümkün de¤ildir. [...] ABD’yi yeni bir d›ß politika uygulamaya ça¤›ran bu yeni dünyad›r [...]. Dünyadaki istikrar› sa¤lamak için, yaln›zca sanayileßmiß ülkelere seslenen bir politikayla yetinemeyiz [...]. Yüz elli ülkenin, yaln›zca en güçlü ülkeler taraf›ndan dayat›lan yasalar› izlemesini bekleyemeyiz [...].

1979’da, ABD’nin devrim mücahitleri taraf›ndan ißgal edilen Tahran Büyükelçili¤i. ‹ran Devrimi’nin zaferle bitmesinden dokuz ay sonra, 4 Kas›m 1979’da, islamc› ö¤renciler ABD’nin Tahran Büyükelçili¤ini basarak personeli rehin ald›lar ve Þah’›n iadesini talep ettiler. Elli iki Amerikal› rehine, son derece a¤›r koßullarda hapsedildi. Nisan 1980’de, bir komando harekât›yla rehineleri kurtarma girißimi baßar›s›zl›kla sonuçland›. Bu baßar›s›zl›k, Jimmy Carter’›n 1980 kas›m›nda yap›lan baßkanl›k seçimlerindeki yenilgisinde rol oynad›. Son Amerikal› rehineler 20 Ocak 1981’ de, Ronald Reagan’›n görevine baßlad›¤› gün serbest b›rak›ld›.

- Politikam›z, her ßeyden önce, insan haklar› davas›n› yüceltme konusunda halk›m›z›n belirledi¤i temel hedefi yans›tmal›d›r.

ABD

- Politikam›z, sanayileßmiß demokratik ülkeler aras›nda gerçekleßtirilecek s›k› bir ißbirli¤ine dayanmal›d›r; asl›nda hepimiz ayn› de¤erlere ba¤l›y›z ve birlikte herkesin yaßam biçimini iyileßtirmeye katk›da bulunabiliriz. - Ayr›ca, güçlü savunma olanaklar›na dayanan politikam›z, Sovyetler Birli¤i ve Çin’le kapsam› daha geniß olacak ve daha fazla karß›l›kl›l›k esas›na dayanacak biçimde, ilißkilerimizi iyileßtirmenin yollar›n› aramal›d›r. ‹deolojik farkl›l›klar› ortadan kald›ramasak da, savaß risklerini azaltacak uzlaßmalar sa¤layabilmeliyiz. - Politikam›z, ayn› zamanda gelißmekte olan ülkelere s›k›nt›lar›n› hafifletmek ve dünyada zenginlerle fakirleri ay›ran uçurumu olabildi¤ince kapatmak amac›yla yard›mda bulunmal›d›r. - Son olarak politikam›z, tüm ülkeleri ulusal ç›karlar›n›n s›n›rl› çerçevesini aßmak ve hep birlikte nükleer savaß tehdidi, ›rkç› nefret, silahlanma yar›ß›, çevreye verilen zararlar, açl›k ve hastal›k gibi korku veren büyük küresel sorunlar› çözmek için cesaretlendirmelidir.

Körfezi Havana DOM‹N‹K CUMHUR‹YET‹ Porto Riko

KÜBA MEKS‹KA HA‹T‹ GUATEMALA

HONDURAS

EL SALVADOR Managua

N‹KARAGUA

VENEZUELA PANAMA

500 km

4

GRANADA 1983’te ABD müdahalesi

Karaip Denizi

Büyük Okyanus

Jimmy Carter’›n 22 May›s 1977 tarihli konußmas›.

Carter’›n d›ß politikas›n›n neden "cömert" ya da "idealist" olarak nitelendirilebilece¤ini gösteriniz.

Atlas Okyanusu

Meksika

Panama Kanal›

KOLOMB‹YA

Sovyet yanl›s› ülkeler

Amerikan üsleri

Silahl› gerillalar

Sovyet üsleri

ABD taraf›ndan desteklenen karß›-gerillalar

Stratejik geçitler

ABD’nin güney s›n›r›n› olußturan Orta Amerika. 1. Bu co¤rafî bölge ABD için neden yaßamsal önem taß›maktad›r? 2. ABD, bu bölgeyi kendi denetiminde tutmak için 1945’ ten beri hangi farkl› yöntemlere baßvurmußtur?

249

II. "Yeni düßünce", 1985-1989 B‹YOGRAF‹ 1

Mihail Sergeyeviç Gorbaçov (d. 1931)

Kafkas kökenli Mihail Gorbaçov, 1960’l› y›llar›n baß›nda SBKP kadrolar›na kat›ld›. 1970’te Stavropol bölgesinde Parti birinci sekreterli¤ine atand›ktan sonra, Merkez Komitesi’ne, ard›ndan da 1979’da Politburo’ya girdi. 11 Mart 1985’te SBKP genel sekreterli¤ine seçildi. K›sa süre sonra, perestroika ad›n› verdi¤i reform politikas›n› baßlatt›. 1990’da, yeni kurulan Halk Temsilcileri Kongresi taraf›ndan SSCB baßkanl›¤›na seçilen Gorbaçov, ABD’yle ilißkilerin yumußamas›na katk›da bulundu ve Bat›l›lar›n gözünde sayg›nl›k kazand›. Ancak, Sovyet cumhuriyetlerinden baz›lar›n›n ba¤›ms›zl›k talepleri nedeniyle iktidar› zay›flad›. Kendisini iktidardan uzaklaßt›rmay› hedefleyen darbe girißiminin (19-21 A¤ustos 1991) baßar›s›zl›kla sonuçlanmas›na karß›n, 25 Aral›k 1991’de istifa etmek zorunda kald›. Böylece SSCB de ortadan kalkm›ß oldu.

A. Yeni bir uluslararas› ba¤lam

Belge 1 ve 4

n Mihail Gorbaçov, 11 Mart 1985’te 54 yaß›ndayken Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi genel sekreteri oldu. Bu bir tür devrimdi: Görece genç, Bat›l› fikirlere aç›k, So¤uk Savaß’› durdurmaya istekli bir adam, SSCB’de iktidara geliyordu. Kußkusuz, Gorbaçov da Sovyet rejiminin hayatta kalmas› gerekti¤ine kesinlikle inan›yordu, ama düzeltmeler geçirmesi koßuluyla... Sanayinin "bürokrasiden ar›nd›r›lmas›", perestroika’n›n yaßamsal koßullar›ndan biriydi. Bu, "ßeffafl›k" (glasnost) içinde gerçekleßtirilecek ve demokratikleßmeyle sonuçlanacakt›. Gorbaçov, ideolojilerin savaß›na son vermiyor, yaln›zca SSCB’nin ekonomik, dolay›s›yla siyasal ve diplomatik potansiyelini güçlendirmesine olanak tan›yacak yeni bir dönem aç›yordu. Bu aç›dan, uluslararas› ilißkilerin gerektirdi¤i ißbirli¤ine girmek daha uygundu. Yaln›zca askerî olanaklar ihtiyaç duyulan güvenli¤i sa¤lamaya yetmeyecekti; Amerikal›larla pazarl›¤a oturmak gerekliydi. n Ayn› s›ralarda, Ronald Reagan (1981-1989) ikinci baßkanl›k dönemine giriyordu. ABD, Vietnam yenilgisini izleyen ekonomik, malî ve manevî krizi atlatm›ßt›. "Y›ld›zlar savaß›" uzun vadeli stratejisinin bir parças› olmußtu; kendisini güçlü, dolay›s›yla pazarl›klara haz›r hissediyordu. Gorbaçov’un "yeni düßünce"si tam zaman›nda geldi. 1980’li y›llar›n ortalar›nda, uluslararas› ortam da silahs›zlanmay› teßvik ediyordu. Çernobil nükleer santralindeki kazan›n (25 Nisan 1986), dünyadaki nükleer savaß korkusunu güçlendirdi¤i günlerdi.

B. Avrupa’da silahs›zlanma, "Pekin bahar›"nda baßar›s›zl›k

Belge 2, 4 ve 5

n Ekim 1985’te Gorbaçov, ABD’ye SS‹’den vazgeçmesini ve iki süpergücün stratejik silah stoklar›n› yar› yar›ya azaltmalar›n› önerdi. Ekim 1986’da Reykjavik’te (‹zlanda) Reagan’la bir araya geldi. Bu bulußmada neredeyse anlaßmaya var›l›yordu, ama Reagan "y›ld›zlar savaß›"ndan vazgeçmeyi reddetti. Bir y›l sonra, 8 Aral›k 1987’de Washington’da, Reagan ve Gorbaçov SS 20 ve Pershing gibi k›sa ve orta menzilli nükleer silahlar› ortadan kald›racak anlaßmay› imzalad›lar. Do¤rudan ABD ve SSCB’yi tehdit eden uzun menzilli füzelere gelince, Gorbaçov’un Reagan’›n halefi George Bush’la 31 Temmuz 1991’de imzalad›¤› anlaßma ile onlar da 1980’li y›llar›n baß›ndaki seviyelerine indirildiler. n Bu, nükleer silahs›zlanman›n ilk aßamas›yd›. Reagan, Sovyetlere silahlanma yar›ß›n› dayatm›ß, ard›ndan da pazarl›¤a oturmaya zorlam›ßt›. Sovyetler önceli¤i ekonomik kalk›nmaya veriyorlard› ve savaß donanmalar›n› güçlendirme çabalar›n› b›rakm›ßlard›. SSCB, art›k Afrika ya da Nikaragua’da kendisinden yana olan güçleri de desteklemiyor, hatta Vietnam’›n Kamboçya’daki birliklerini geri çekmesini istiyordu. Sovyetler, 1988 ßubat›nda herkesi ßaßk›nl›¤a sürükleyen bir kararla, bir y›la kalmadan Afganistan’dan çekileceklerini aç›klad›lar.

2

1988’de, Kazakistan’daki bir üste Sovyet SS 20 füzelerinin imhas›.

250

n Art›k ABD’nin bir numaral› düßman› Pekin mi olacakt›? 1977’den beri Çin Halk Cumhuriyeti’ni yöneten Deng Ziaoping de art›k ekonomik reformlar› destekliyor, ama rejimin demokrasiye do¤ru ataca¤› en ufak bir ad›m› bile reddediyordu. Bu durum d›ßar›dan bak›ld›¤›nda Çin’i daha da tehlikeli yap›yordu. ‹çeride ise, yaßam koßullar›ndaki hafif ama yetersiz iyileßme tepkilere yol aç›yordu. 1989’da y›ll›k enflasyon %90’a ulaßt› ve hükümeti kemerleri s›kma politikas› uygulamaya zorlad›. Pekin’de ö¤renciler daha fazla özgürlük talep etmeye baßlad›lar ve halk›n deste¤ini ald›lar. 1989’da, haziran›n 3’ünü 4’üne ba¤layan gece, Çin ordusu Tien An Men meydan›nda ö¤rencilerin düzenledi¤i gösteriyi da¤›tmak için müdahale etti (1.000’den fazla ölü). Bu ßiddetli bask›, Çin’in demokrasiye do¤ru her türlü evrilmeyi reddetti¤i anlam›na geliyordu.

Rusya

NORVEÇ

Kuzey B‹RLEÞ‹K KRALLIK

‹RLANDA

18

100

Atlas Okyanusu

PORTEK‹Z

Oslo

36

Moskova Letonya

DAN‹MARKA Kopenhag

Litvanya

69

156 Lahey Berlin Varßova 48 FEDERAL 20 ALMANYA DOÚU Brüksel ALMANYA POLONYA BELÇ‹KA Prag Bonn ÇEKOSLOVAKYA 156 50 62 68 Paris 120 Odesa Budapeßte ROMANYA AVUSTURYA ‹SV‹ÇRE FRANSA MACAR‹STAN Bükreß Karadeniz ‹TALYA 18 YUGOSLAVYA BULGAR‹STAN Sofya

ARNAVUTLUK

Roma

4

Yeni düßünce ve yeni Sovyet politikas›.

Silahlanma yar›ß›, t›pk› nükleer savaß gibi, kazan›lmas› mümkün olmayan bir yar›ßt›r. Dünya üzerinde böyle bir yar›ßa kalk›ßmak ve bunu uzaya da taß›mak, nükleer silahlar›n say›s›n›n artt›r›lmas› ve modernleßtirilmesi süreçlerini h›zland›racakt›r. [...] Hepimiz bu dünyada bar›ß içinde yaßamay› ö¤renmek zorunlulu¤u ile karß› karß›yay›z [...] zira günümüz koßullar› k›rk y›l öncesinden çok farkl›d›r. Hükmedici bir bak›ß aç›s›yla yap›lanan d›ß politika anlay›ßlar›n› terketmenin zaman› gelmißtir. Böyle bir politikay› baßkalar›na ne Sovyetler Birli¤i, ne de ABD dayatabilir. [...] Yeni siyasal yaklaß›m›m›z›n temel ilkesi gayet basittir: Nükleer savaß, hedeflerimize ulaßmak için uygun bir yol de¤ildir. [...] Güvenli¤in sa¤lanmas›na giden yol, siyasal kararlardan ve silahs›zlanmadan geçer. Mihail Sergeyeviç Gorbaçov, Perestroika, çev. Kas›m Yarg›c› (‹stanbul, 1988).

May›s 1986’da Gorbaçov, Sovyet diplomasisinin ülke d›ß›ndaki tüm temsilcilerini Moskova’ya ça¤›rd›. Bu toplant›da, Sovyet diplomasisinin yeni rolü üzerinde durdu. Perestroika’da bak›ß aç›m› dile getirdim: Ülkemiz ve dünya ile ilgili yeni görüßler. Bana göre savaß sonras› düzenin yerini alacak olan yeni dünya düzenini kurmas› gereken ilkeleri tan›mlad›m. Bunlar ülkelerin ve halklar›n karß›l›kl› ba¤›ml›l›¤›, ç›karlar dengesi, seçim yapma özgürlü¤ü, ortak sorumluluk ve gezegenin küresel sorunlar›na herkes taraf›ndan kabul edilecek çözüm aray›ßlar›d›r. Mihail Sergeyeviç Gorbaçov, Jizniy i reformu (Moskova, 1995).

NATO ülkeleri K›sa ve orta menzilli nükleer silahlar: Pershing 2

Güdümlü füzeler Pershing 2’lerin menzili

Atina

108

1988’de Avrupa’da bulunan askerî güçler.

SS 20’lerin menzili

Güdümlü füzelerin menzili

Sicilya

3

Di¤er nükleer silahlar

Ankara TÜRK‹YE

YUNAN‹STAN

Akdeniz

K›sa ve orta menzilli nükleer silahlar:

44

Londra

‹SPANYA

Kazakistan

SS 20

SSCB

Belarus

HOLLANDA

Votkinsk

SSCB ve Varßova Pakt› ükeleri

Leningrad Estonya

Denizi

R LA AL UR

F‹NLAND‹YA ‹SVEÇ

Frans›z “vurucu gücü”

5

Washington Sözleßmesi, 8 Aral›k 1987.

ABD ve SSCB [...], nükleer bir savaß›n tüm insanl›k için yolaçaca¤› y›k›c› sonuçlar›n bilincinde olarak [...], aßa¤›daki konularda anlaßmaya varm›ßt›r: [...] MADDE IV – 1. Taraflardan herbiri orta menzilli füzelerini ve füze rampalar›n› [...], ißbu sözleßmenin yürürlü¤e girdi¤i tarihten itibaren en geç üç y›l içinde ve sonras›nda, taraflardan hiçbirinin elinde bu tür füze, füze rampas›, ek yap› ya da malzemeleri kalmayacak biçimde imha edecektir. 2. [...] ‹ßbu sözleßmenin yürürlü¤e girdi¤i tarihte, taraflar, ißbu sözleßmenin maddelerine uygun olarak [...], öngörülen süreler içinde aßama aßama orta menzilli füzelerinin konußland›r›lm›ß ya da konußland›r›lmam›ß rampalar›n›n [...] say›s›n› azaltmaya baßlayacak ve bunu sürdüreceklerdir. MADDE XI – 1. ‹ßbu sözleßmenin getirdi¤i yükümlülüklere uyuldu¤unun denetlenmesi amac›yla, taraflardan herbiri yerinde denetim yapma [...] hakk›na sahip olacakt›r. 3. ‹ßbu sözleßmenin yürürlü¤e girmesinden en geç otuz gün sonra, taraflardan herbiri füzelerin bulundu¤u tüm üslerde denetim yapma hakk›na sahip olacakt›r. 5. Taraflardan herbiri, ißbu sözleßmenin yürürlü¤e girdi¤i tarihten itibaren on üç y›l boyunca ißbu paragraf›n uygulanmas› ile ilgili denetim yapma hakk›na sahip olacakt›r.

1. Washington Sözleßmesi’yle yasaklanan nedir? 2. Böyle bir sözleßmenin imzalanmas›n›n yumußama yönünde önemli bir ad›m oldu¤unu gösteriniz.

251

III. Sovyet blo¤unun çöküßü S

Ö

Z

L

Ü

K

* ‹lk savunma hatt›

A. 1989, Berlin Duvar›’n›n y›k›lmas›

Belge 2

n 1989 y›l›, Tarih’te bir dönüm noktas› oldu. Gorbaçov hedeflerine ulaßt›¤›na inan›rken, SSCB y›k›lma noktas›na gelmißti. Do¤u Avrupa, özellikle de Polonya, çalkant›l› bir dönemden geçiyordu. Ülkesini çelikten bir yumrukla yöneten General Jaruzelski, komünist olmayan Dayan›ßma sendikas› yöneticileriyle 5 Nisan’da bir anlaßma imzalad›. SSCB kendisini desteklemiß, Polonya’da son derece etkili olan Katolik Kilisesi de onaylam›ßt›. Serbest seçimler düzenlendi. Komünist olmayan bir siyasetçi taraf›ndan yönetilen yeni bir hükümet kuruldu. n Macaristan, "demir perde"yi may›s 1989’da açt›, marksizm-leninizmi terketti ve serbest seçimlerin yap›laca¤›n› haber verdi. Sovyet blo¤unun bütünlü¤ünü tehdit eden daha vahim bir gelißme de Macaristan’›n, Federal Almanya Cumhuriyeti’nin Budapeßte elçili¤ine s›¤›nan Do¤u Almanlar›n komßu Avusturya’ya geçmelerini kabul etmesi oldu. Bu "demir perde"de gedik aç›lmas› demekti. Demokratik Almanya’n›n rejimi derinden sars›lm›ßt›; yöneticileri 9 Kas›m’da Berlin Duvar›’n›n aç›lmas›na izin verdiler ve serbest seçimlerin yap›laca¤›n› ilan ettiler. SSCB ise yaln›zca seyrediyor, Demokratik Almanya’da konußlanm›ß bulunan birlikleri duruma müdahale etmiyordu. Duvar›n kal›nt›lar› üzerinden atlayan kalabal›¤›n olußturdu¤u manzara dünya kamuoyunda s›n›rs›z bir heyecan dalgas›na yol açt›. Bu Avrupa için yeni bir dönemin baßlang›c›, dünya için ise art›k olabilece¤ine inan›lmayan bir dönüßümdü. n Kas›m ve aral›k aylar›nda, Çekoslovakya, Bulgaristan ve Romanya da komünizmden kurtuldular. Romanya’n›n komünist diktatörü Çavußesku idam edildi. "Halk demokrasileri" art›k gerçek demokrasi yoluna girmißlerdi; Sovyet modeli Orta Avrupa’dan siliniyordu. Sovyet imparatorlu¤u ilk savunma hatt›*n› kaybetmißti.

B. 1991, SSCB’nin sonu

Belge 1, 3, 4 ve 5

n SSCB içten çatlamakta gecikmedi. Sovyet hakimiyetini korumak için güç kullanmay› reddeden Gorbaçov, kendisini komünizmi haraç mezat satmakla suçlayan çok say›da Sovyet taraf›ndan eleßtiriliyordu. Balt›k ülkeleri ve Kafkasya’da milliyetçi hareketler yeniden ortaya ç›kt›. 13 Mart 1990’da, bir y›l önce kurulan halk temsilcileri meclisi Komünist Parti’nin yönetici rolünü kald›rd›. Gorbaçov, çökmekte olan bu rejimi kurtarmak için ekonomik reformlara h›z vermeyi denedi. Demokratl›¤› seçmiß eski bir Komünist Parti yöneticisi olan Boris Yeltsin, 29 May›s’ta Rusya Federasyonu baßkan› oldu. Yeltsin, Gorbaçov’un giderek zay›flayan iktidar› karß›s›nda alternatif bir gücü temsil ediyordu.

1

Gorbaçov, Sovyet televizyonunda görevinden istifa etti¤ini bildiriyor (25 Aral›k 1991).

n 1990 y›l› boyunca SSCB’yi olußturan cumhuriyetlerden pek ço¤u ba¤›ms›zl›klar›n› ilan ettiler. 12 Haziran’da Yeltsin, halkoyuyla Rusya Cumhuriyeti baßkanl›¤›na seçildi. Sovyet diktatörlü¤üne özlem duyan bir grup taraf›ndan a¤ustos ay›nda düzenlenen darbe girißimi baßar›s›zl›kla sonuçland›. Aral›k 1991’de, aralar›nda Rusya ve Ukrayna’n›n da bulundu¤u on cumhuriyet, "Sovyetler Birli¤i’nin art›k varolmad›¤›n›" bildirerek, eski SSCB’nin yerini alacak olan Ba¤›ms›z Devletler Toplulu¤u’nu (BDT) kurdular. Gorbaçov 25 Aral›k’ta istifa etmek zorunda kald›. n SSCB ve Sovyet modeli böylece ortadan kalkt›. Bu, hiç kußkusuz, 20. yüzy›l›n en önemli tarihsel olay›yd›. Bu çöküßün pek çok d›ß kaynakl› aç›klamas› da vard›r. Ekonomik kriz giderek a¤›rlaßm›ß ve Bat›’dan bak›ld›¤›nda san›ld›¤›ndan çok daha trajik bir boyut kazanm›ßt›. Gorbaçov siyasal alanda baz› de¤ißiklikler yapmadan ekonomik reformlar› gerçekleßtiremedi. Baßlatt›¤› reformlar di¤erlerine yol açmakta gecikmedi; oysa kendisi yeterli halk deste¤ine sahip de¤ildi. Gitgide daha çok aç›lan bir dünyada, yeni bilgi teknolojileri sayesinde demokrasiye duyulan özlem hem evrensel, hem de bast›r›lamayacak kadar güçlüydü. Kaybolup gitmiß oldu¤u san›lan milliyetçi duygular yeniden ortaya ç›kt›.

252

4

Gorbaçov’un istifas› (25 Aral›k 1991).

Ba¤›ms›z Devletler Toplulu¤u’nun kurulmas›yla ortaya ç›kan durum nedeniyle, SSCB baßkanl›¤› görevime son veriyorum. [...]

2

Avusturya-Macaristan s›n›r›nda "demir perde"nin Macar s›n›r muhaf›zlar› taraf›ndan aç›lmas›, may›s 1989.

3

Boris Yeltsin’in 19 A¤ustos 1991’de gerçekleßen komünist darbe girißimine tepkisi.

18-19 A¤ustos 1991 gecesi, ülkenin yasal olarak seçilmiß baßkan› iktidardan uzaklaßt›r›ld›.

Kader, ülkenin durumunun aç›kça kötüye gitti¤i bir dönemde devletin en üst kademesinde göreve gelmemi istedi. Bu ülkede herßey bol: Toprak, petrol, gaz, kömür, de¤erli madenler, baßka do¤al zenginlikler ve elbette Tanr›’n›n bize bahßetti¤i zeka ve yetenekler. Ama gelißmiß ülkelerdekinden daha kötü koßullarda yaß›yoruz, onlara oranla hep daha geriden geliyoruz. Bunun nedeni zaten aç›kt›: Toplum yönetim sisteminin cenderesinde bo¤uluyordu. ‹deolojiye hizmet etmek ve art›k aß›r›ya kaçan silahlanman›n korkunç yükünü taß›mak zorunda kalan toplum, dayanman›n s›n›r›na gelmißti. Tüm k›smî reform denemeleri baßar›s›zl›kla sonuçland›. [...] Art›k böyle yaßamam›z mümkün de¤ildi, herßeyi de¤ißtirmek gerekiyordu. [...] Bugün hâlâ, 1985 bahar›nda baßlat›lan demokratik reformlar›n tarihsel hakl›l›¤›na inan›yorum. [...] Ne olursa olsun, tarihsel önemi olan bir eser gerçekleßtirildi:

Bu eylemi desteklemek için öne sürülen ilkeler ne olursa olsun, sa¤c›, gerici ve anayasaya ayk›r› [...] bir darbeyle karß› karß›ya bulunuyoruz.

- Ülkeyi mutluluk ve refah içinde yaßama olana¤›ndan yoksun b›rakan totaliter sistem kald›r›ld›;

Bu da bizi iktidar› ele geçiren sözde komiteyi yasad›ß› ilan etmek zorunda b›rakmaktad›r. Sonuç olarak, komitenin tüm karar ve düzenlemelerini yasad›ß› ilan ediyoruz. [...]

- Serbest seçimler, bas›n özgürlü¤ü, inanç özgürlükleri, temsilî iktidar organlar› ve çok partili rejim birer gerçek oldu. ‹nsan haklar› da yüce bir ilke olarak tan›nd›;

Askerlere sesleniyor ve son derece uygar bir düßünce yap›s›n›n örne¤ini vererek gericilerin darbesine kat›lmamalar›n› istiyoruz.

- Çok yönlü bir ekonomiye do¤ru yürüyüß baßlad›, tüm biçimleriyle mülkiyet hakk› tan›nd›. [...]

Taleplerimiz yerine getirilmedi¤i sürece devam edecek s›n›rs›z genel grev ça¤r›s›nda bulunuyoruz. Uluslararas› toplulu¤un bu karanl›k sa¤c› darbe girißimini nesnel bir biçimde de¤erlendirece¤inden kußkumuz yoktur.

1. Yasad›ß› ilan edilen nedir? Yeltsin hangi yöntemlere baßvurmay› öngörüyor? 2. Sonuç nas›l olmußtur?

L‹TVANYA

Tüm bu de¤ißiklikler, devlet yönetimi ve ekonomi alan›nda Parti’nin eski yap›lar›n›n oldu¤u kadar al›ßkanl›klar›m›z›n, ideolojik önyarg›lar›m›z›n, asalak ve indirgeyici psikolojimizin muhalefetine ra¤men gerçekleßti. [...] Bizler büyük bir uygarl›¤›n mirasç›lar›y›z ve ßimdi bu uygarl›¤›n modern ve onurlu yeni bir yaßam için yeniden do¤mas›, hepimizin ve herbirimizin elindedir.

LETONYA ESTONYA

BELARUS

5 Parçalanan

1991

MOLDOVA 1990

SSCB (1991): 15 yeni devlet.

Moskova

Kiev 1991

UKRAYNA

RUSYA 1989

GÜRC‹STAN ERMEN‹STAN

1995 1988 1987

AZERBAYCAN

KAZAK‹STAN 1986

TÜRKMEN‹STAN

ÖZBEK‹STAN

Kuzey 1 000 km

KIRGIZ‹STAN TAC‹K‹STAN

1986’dan 1991’e önemli çat›ßmalar ve olaylar

253

IV. Yeni bir dünya düzenine do¤ru A N A H T A R S Ö Z C Ü K • PAZAR EKONOM‹S‹ Piyasa yasalar›n›n (fiyat özgürlü¤ü, üretim özgürlü¤ü, ticaret özgürlü¤ü, fiyatlar›n arz-talep kurallar›na göre belirlenmesi) geçerli oldu¤u ekonomik sistem. Piyasa ekonomisi planl› ekonominin karß›t›d›r. Bugün hemen hemen tüm Avrupa piyasa ekonomisi uygulamaktad›r.

S

Ö

Z

L

Ü

K

A. Avrupa’n›n merkezinde yeniden birleßen Almanya

Belge 1

n 3 Ekim 1990’dan itibaren, iki Almanya birleßerek 78 milyon nüfuslu tek bir devlet olußturdular. Alman mark›n›n gücü, Alman ekonomisinin gücünü simgeliyordu. Baßbakan Helmut Kohl, yeniden birleßme sürecini h›zland›rarak Almanya’y› dünyan›n üçüncü, belki de ikinci "büyü¤ü" haline getirdi. n Almanya’n›n yeniden birleßmesi ortaya pek çok güçlük ç›karmakta gecikmedi. Eski Demokratik Almanya ekonomisinin dinamik ve güçlü oldu¤u san›l›yordu. Oysa, bu bir hatayd›; Do¤u Alman ekonomisi, birleßmeden sonra çöktü. May›s 1990’da Federal Almanya ve Demokratik Almanya aras›nda imzalanan bir anlaßmayla, Do¤u Alman mark›n›n Bat› Alman mark›yla ayn› kur de¤erinden yararlanmas›na karar verilmißti. Bu uygulama da eski Federal Almanya’ya pahal›ya patlad›. Do¤u Almanya’daki siyasal ilißkiler düzeni tümüyle bozulmußtu ve baz› aß›r› hareketlerin, hatta "neo-nazi"lerin ortaya ç›kmas›na olanak tan›yordu. Kußkusuz, Almanya Avrupa Birli¤i’ne s›k› s›k›ya ba¤l›yd›, ama kapitalist sistemin mekanizmalar› eski Demokratik Almanya vatandaßlar›n› ßaßk›na çevirmißti. Bütünleßme kolay olmayacakt›.

* STK

B. Alt üst olan Orta Avrupa

Belge 2

n Eski "halk demokrasileri"nde de bunlara benzer güçlükler yaßan›yordu. Planl› ekonomiden piyasa ekonomisi*ne geçiß, aniden zenginleßen bir girißimci s›n›f yaratt›. Bunlardan baz›lar› gerçek anlamda mafyayd›. Oysa, art›k "sosyalist" toplumun avantajlar›ndan (güvence alt›nda mütevaz› bir maaß, düßük toplu taß›ma ücretleri ve kira) yararlanamayan halk kitleleri sefalet içinde yaß›yordu. "Komünistlerin tasfiyesi" söz konusu olmam›ß, eski komünistlerden ço¤u iktidarda kalm›ßlard›. Yaßanan hayal k›r›kl›¤› ac› veriyordu. Yükselen milliyetçilik ise y›k›mlara yol aç›yordu: Yugoslavya Federasyonu parçaland›; ortaya ç›kan küçük devletler 1991’den 1995’e kadar birbirleriyle savaßmaya devam ettiler.

C. Yeni bir uluslararas› ba¤lam

Belge 3, 4 ve 5

n 20. yüzy›l›n sonunda yeni bir dünya düzeni do¤abilecek miydi? ABD, hem kültürel ve ekonomik, hem de siyasal ve askerî alanlarda tek süpergüç olarak kalm›ßt›. 1990-1991’de yaßanan Körfez Savaß› bunu aç›k bir biçimde gösterdi. ABD gezegen ölçe¤inde etkisini hissettiriyordu; ancak süpergüç olmak, mutlak güç sahibi olmak anlam›na gelmiyordu; bu gücün s›n›rlar› vard›. Dünyan›n her yerinde kendi iradesini dayatam›yor ya da bunu yapmak istemiyordu. ABD’nin yan›nda Avrupa Birli¤i, Rusya, Japonya, Çin ve belki Hindistan da art›k önemli bir rol oynayan bölgesel güçler olarak varl›klar›n› koruyorlard›. n Küreselleßme ilerliyordu. Nüfus patlamas› ya da çevrenin korunmas› (1992’de Rio de Janeiro’da toplanan Dünya Zirvesi) olsun, ekonomilerin ve kültürlerin içiçe geçmesi olsun, her konuda dünya devasa bir köye dönüßmüßtü. Ama bu gelißmeler korkutuyordu. Bu nedenle ulus-devletler, ortadan kalkmak bir yana, ço¤al›yor, topraklar ya da do¤al kaynaklar için çekißiyor, kanl› savaßlara girißiyordu. Latin Amerika’dan Hint Okyanusu’na, savaßlar, katliamlar ve soyk›r›mlar sürekli olarak gündemi besliyordu. Yaln›zca Bat› Avrupa ve Kuzey Amerika, Balkanlar, Kafkasya, Afrika ya da Ortado¤u halklar›n› özendiren bir bar›ß ortam›n›n tad›n› ç›karabiliyorlard›. Buna ra¤men, milliyetçi talepler ad›na gerçekleßtirilen terorist sald›r›lara (Birleßik Krall›k’ta ‹rlanda Cumhuriyet Ordusu IRA’n›n girißti¤i eylemler gibi) ve aß›r› dinci eylemlere (Fransa’da 1995-1996’da Silahl› ‹slamî Gruplar›n girißti¤i sald›r›lar gibi) hedef olmaktan kurtulam›yorlard›

1

Yeniden birleßen Almanya: Tüm Almanya için tek bir mark (1990).

254

n So¤uk Savaß bitti, ama uluslararas› düzenin yeniden kurulmas› gerekiyor. Birleßmiß Milletler’in, Médecins sans frontières (S›n›r Tan›mayan Doktorlar) ya da Secours catholique (Katolik Yard›m) gibi Sivil Toplum Kurulußlar›*n›n (STK) ve devletlerin imzalad›klar› say›s›z anlaßma olmas›na karß›n, orman kanunu geçerli olmaya devam ediyor.

Dra

v a AVUSTURYA

MACAR‹STAN

SLOVENYA

TÜRK‹YE

Tuna

Lubliyana Zagreb

HIRVAT‹STAN S a v a

ROMANYA

Voyvodina Belgrad

Tu

S›rbistan

Pale

Mostar

Kosova

MISIR

iz

ARNAVUTLUK YUNAN‹STAN

SUUD‹ ARAB‹STAN

en

Bosna H›rvat-Müslüman Federasyonu Bosna S›rp Cumhuriyeti

Basra

KUVEYT

Savaßlar Kargaßalar

Riyad

Basra BAHREYN KATAR Körfezi B‹RLEÞ‹K ARAP EM‹RL‹KLER‹

Mekke 500 km

100 km

Müttefik sald›r›lar›:

2

Yugoslavya’da savaßlar ve kargaßalar, 1990-1995.

A¤ustos 1990’da Irak taraf›ndan ilhak edilen Kuveyt

3

"ABD’nin zaferi".

Irak karß›t› koalisyon

Kuveyt kurtar›ld›. Irak ordusu yenildi. Askerî hedeflerimize ulaßt›k. Kuveyt yeniden kendi kaderlerini tayin edecek olan Kuveytlilerin oldu. Bizde onlar gibi, çekilen ac›lar dolay›s›yla aß›r›ya kaçmayan bir sevinç içindeyiz. Bu akßam, Kuveyt bayra¤› yine özgür ve egemen bir ulusun baßkentinde, Amerikan bayra¤› da bu ülkedeki elçili¤imizde dalgalan›yor.

‹RAN

Ba¤dat

‹SRA‹L ÜRDÜN

›ld

MAKEDONYA

IRAK

K›z

Üsküp

‹TALYA

Tel-Aviv

na

BULGAR‹STAN

YUGOSLAVYA Karada¤

Denizi

SUR‹YE

LÜBNAN

BOSNAHERSEK

Adriyatik

Musul

KIBRIS

Bihaç

Saraybosna

Hazar Denizi

Bombard›manlar ve füzeler Müttefiklerin hava üsleri ve donanmalar› Müttefiklerin kara sald›r›s› Irak’›n sald›r›lara yan›t›: Irak füzeleri

4

Körfez Savaß› (1990-1991).

Yedi ay önce Amerika ve dünya, Kuveyt’e karß› girißilen sald›r›n›n hoßgörülemeyece¤ini ilan ederek kuma bir çizgi çekti. Ve bu akßam, Amerika ve dünya sözlerini tuttular. Þimdi zafer sarhoßlu¤u ve övünme zaman› de¤il, gurur duyma zaman›d›r. Askerlerimizle, kriz süresince yan›m›zda olan dostlar›m›zla, ülkemizle ve gücü ve kararl›l›¤› sayesinde bu zaferin h›zl›, kesin ve adil olmas›n› sa¤layan halk›m›zla gurur duyma zaman›. K›sa bir süre sonra muhteßem silahl› kuvvetlerimizi Amerika’da karß›lamak için kollar›m›z› açaca¤›z. Hiçbir ülke bu zaferin kendi zaferi oldu¤unu ilan edemez, çünkü bu yaln›zca Kuveyt’in de¤il, olußturdu¤umuz koalisyonun tüm ortaklar›n›n zaferidir. Bu, yasalar›n ve iyili¤in egemen olmas› için Birleßmiß Milletler’in, tüm insanl›¤›n kazand›¤› bir zaferdir. [...] Bu geceyar›s› [Perßembe, Türkiye saatiyle sabah 7], kara harekâtlar›n›n baßlamas›ndan tam olarak yüz saat ve "Çöl F›rt›nas›" harekât›n›n baßlamas›ndan alt› hafta sonra, ABD ve koalisyon kuvvetlerinin tüm sald›r› harekâtlar›na son verece¤ini bildirmekten mutluluk duyuyorum. ABD Baßkan› George Bush’un konußmas›, 27 Þubat 1991.

1. Belgeyi tan›t›n›z.

5 Silahl› ‹slamî Gruplar’›n Lyon’daki [Fransa] bir Yahudi okuluna sald›r›s›, 7 Eylül 1995.

2. George Bush Amerikal›lara hangi bilgileri veriyor? 3. Birleßmiß Milletler’in müdahalesine ne yol açm›ßt›?

255

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM

1975: Helsinki Anlaßmalar›.

Orta menzilli füzeler (1.000-5.000 km) = Pershing 2 ve güdümlü füzeler (ABD), SS 4, SS 5 ve SS 20 (SSCB): - Mediate Range Ballistic Missile (MRBM), karadan karaya; - Intermediate Range Missile (IRBM), karadan karaya; - Ground Launched Cruise Missile (GLCM), karadan karaya güdümlü füze; - Sea Launched Ballistic Missile (SLCM), denizden karaya. Uzun menzilli füzeler (5.000 km’den fazla): - Intercontinental Ballistic Missile (ICBM), karadan karaya; - Sea Launched Ballistic Missile (SLBM), denizden karaya.

1979: ‹ran ‹slam Devrimi; ikinci petrol ßoku. 1981-1989: Reagan ABD baßkan›. 1985-1991: Gorbaçov, önce SBKP birinci sekreteri, ard›ndan SSCB baßkan›. 1987: Silahs›zlanma konulu Washington Sözleßmesi. 1989: Berlin Duvar›’n›n y›k›lmas›, Orta Avrupa’da komünizmin çöküßü. 1991: SSCB’nin ortadan kalkmas›.

n

n

K›sa ve orta menzilli füzeler ve uzun menzilli füzeler

Stratejik Savunma ‹nisyatifi (SS‹) Gözetim uydusu

Sovyet füzesi Amerikan SS‹ sistemi projesi

Uydu lazeri

Lazer yans›t›c›

30 - 5 0 da k i k a Elektromanyetik top

Nükleer baßl›klar

l ›k k at

e tm

es ü

re

si

detektör

Atmosfer

Yer lazeri

ABD

ÖNEML‹ KISALTMALAR • SS‹: Stratejik Savunma ‹nisyatifi. • BDT: Ba¤›ms›z Devletler Toplulu¤u. • STK: Sivil Toplum Kurulußu. • IRA: Irish Republican Army (‹rlanda Cumhuriyet Ordusu).

n ‹slamc›l›k,

SSCB

SSCB taraf›ndan f›rlat›lan ICBM füzesi

‹slamc›lar ve Müslümanlar

‹slamc›l›k, bir ülkenin tüm siyasal ve toplumsal yaßam›n›n ‹slam dini üzerine kurulu olmas› gerekti¤ini savunan bir ideolojidir. Bu ideolojinin taraftarlar›, Bat›’dan ithal edilen bir siyasal model olan ulus-devlet modelini, yaln›zca Bat›’dan geldi¤i ve müminler toplulu¤unu (ümmet) böldü¤ü gerekçesiyle reddederler. ‹slamc›l›k, ‹slamî radikalizmin siyasal biçimidir. ‹slamc› ideolojinin taraftarlar›na islamc›lar denir. ‹slamc›lar, propaganda yoluyla ve gerekli gördüklerinde çeßitli sald›r›lar düzenleyerek ya da içsavaß ç›kararak ‹slam Devrimi’nin zaferi ve ‹slam Cumhuriyeti kurulmas› için mücadele ederler ve kendilerine yöneltilen eleßtirilerin ‹slam dinine ve Müslümanl›¤a yönelik sald›r›lar oldu¤unu iddia ederler. Müslümanlar ise, yaßad›klar› ülkenin siyasal rejimi ile herhangi bir ba¤lant›s› olmaks›z›n kendilerine inanç sistemi olarak ‹slam dinini seçmiß olan insanlard›r.

YARARLI B‹YOGRAF‹LER s. 246

s. 246

s. 248

s. 250

Lech Walesa (d. 1943)

Ruhullah Musavi Humeyni (1900-1989)

Ronald Reagan (d. 1911)

Mihail Gorbaçov (d. 1931)

1981’de, Polonya’daki Solidarnosk sendikas›n›n baßkan›.

256

1979’da ‹ran ‹slam Cumhuriyeti’nin kurucusu.

1981’den 1989’a ABD baßkan›.

1985’ten 1991’e kadar SBKP birinci sekreteri, sonra SSCB baßkan›.

belge incelemesi Baßkan Reagan’›n görevi devralma konußmas›, 20 Ocak 1981 Bizimle ayn› özgürlük idealini paylaßan komßular›m›z ve müttefiklerimizle aram›zdaki tarihsel ba¤lar› güçlendirece¤iz, onlara deste¤imiz ve kararl› ba¤l›l›¤›m›z konusunda güvence verece¤iz. Sadakate sadakatle karß›l›k verece¤iz. ‹lißkilerimizin karß›l›kl› yarar sa¤lamas› için mücadele edece¤iz. Egemenli¤imizi dayatmak için dostlu¤umuzdan yararlanmayaca¤›z, çünkü bizim kendi egemenli¤imiz de sat›l›k de¤ildir. Özgürlük düßmanlar›na, yani bizim olas› düßmanlar›m›za, Amerikan halk›n›n en büyük özleminin bar›ß oldu¤unu hat›rlataca¤›z. Bar›ß için pazarl›¤a oturaca¤›z, bar›ß için kendimizi feda edece¤iz, ama ne ßimdi ne sonra, onun için asla egemenli¤imizden vazgeçmeyece¤iz. Sabr›m›z asla yanl›ß anlaß›lmamal›d›r. Savaßa karß› besledi¤imiz nefret, irade yoksunlu¤u olarak yorumlanmamal›d›r. Ulusal güvenli¤imizi korumak için eyleme geçmemiz gerekti¤inde, geçece¤iz. Gerekti¤inde savaß kazanmaya yetecek gücü koruyaca¤›z. Bunu yaparsak, bu güce baßvurmak zorunda kalmamakta daha fazla ßans›m›z olaca¤›n› biliyoruz. Herßeyden önemlisi, dünyadaki cephaneliklerde bulunan hiçbir silah›n özgür erkek ve kad›nlar›n iradesinden ve cesaretinden daha etkili olamayaca¤›n› anlamak zorunday›z.

Sorular n 1. Belgenin yazar›n› tan›t›n›z ve hangi koßullarda seçildi¤ini anlat›n›z. n 2. Yazar nas›l bir dünya görüßü öneriyor? n 3. Reagan’›n konumunu aç›klayan uluslararas› verileri hat›rlat›n›z. n 4. Reagan nas›l bir politika izlemeyi öneriyor? Elde etti¤i sonuçlar neler oldu?

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N TAVS‹YELER • Belgeyi dikkatle okuyun ve iyice tan›mlay›n: Bu, resmî ve siyasal bir belgedir. Uluslararas› ilißkiler konusunu ißlemektedir (Bkz. Bölüm 11 ve 13). • ABD’nin siyasal kurumlar› ile ilgili bildiklerinizi toparlay›n (Bkz. Bölüm 7). • SSCB’nin 1981’deki konumunu hat›rlay›n. • ‹ki Büyükler aras›ndaki ilißkilerin gelißimini önemli hatlar›yla hat›rlay›n (So¤uk Savaß, yumußama, 1975 Helsinki Anlaßmalar›...).

• Soru 1

• Soru 3

Reagan’›n biyografisini hat›rlat›n (Bkz. s. 248). - Ne: Buradaki belge, yeni baßkan›n göreve baßlarken yapt›¤› ilk resmî konußman›n metnidir (Bkz. s. 148-149). D›ß politika konusunda bir program sunmaktad›r. - Ne zaman: Yumußama 1975’te Helsinki Konferans› s›ras›nda doruk noktas›na ulaßt›; iki cephe aras›nda pek çok anlaßma imzaland›. Ama 1970’li y›llar›n ortalar›ndan beri tüm gezegen üzerinde çok say›da girißimde bulunan SSCB’nin giderek güçlenmesine tan›k olunurken, ABD daha çok savunmaya a¤›rl›k veriyor gibi görünüyordu. Kas›m 1980 seçimlerinde Cumhuriyetçi aday Ronald Reagan, eski Demokrat baßkan Carter’la girdi¤i mücadeleyi kazanarak ABD baßkan› oldu.

"Bar›ß için pazarl›k yapaca¤›z": Daha önce yürütülen pazarl›klar hangileridir?

• Soru 2 Reagan, So¤uk Savaß’›n hakim oldu¤u dünyada, güç ilißkilerine bak›ß›n› anlat›yor ve daha canl› bir politikaya geri dönmeyi öneriyor. - 1980’de ABD’nin durumu nedir (ekonomik yönler ve d›ß politikadaki zay›fl›klar)? ‹ranl›lar taraf›ndan Amerikal›lar›n rehin al›n›ß›n› hat›rlat›n (Bkz. s. 249). - Reagan’›n dünya görüßü nedir? "Bizimle ayn› özgürlük idealini paylaßan komßular›m›z ve müttefiklerimiz" kimlerdir? "Özgürlük düßmanlar›" kimlerdir?

SSCB’nin Helsinki Anlaßmalar›’ndan sonra Asya’da, Amerika’da, Afrika’da, Avrupa’da ald›¤› çok say›da inisyatifi hat›rlat›n. ABD’nin konumu hangi olaydan dolay› zay›flam›ßt›r? Avrupa ile ilgili olarak füze krizini hat›rlat›n (Bkz. s. 248 ve 251).

• Soru 4 Reagan, Amerikal›lar›n yeniden kendilerine güvenmelerini ve ABD’nin SSCB karß›s›nda yeniden güç kazanmas›n› nas›l sa¤layabilir? - "[Bar›ß için] asla egemenli¤imizden vazgeçmeyece¤iz" sözlerine nas›l bir anlam verilebilir? - "Savaßa karß› besledi¤imiz nefret, irade yoksunlu¤u olarak yorumlanmamal›d›r" cümlesinde nas›l bir kararl›l›k göze çarp›yor? - SSCB’nin SS 20 füzelerini konußland›rmas› karß›s›nda ABD’nin tavr› ne oldu? - Reagan, SS‹ projesini baßlat›yor mu? Bu proje neye dayan›yor? - Reagan’›n tavr› ile SSCB’nin çöküßü aras›nda nas›l bir ba¤ kurulabilir?

257

verilerle çal›ßma Konu: 1945’ten 1990’a Almanya: Yenilgiden bölünmeye ve yeniden birleßmeye

1871’den 1919’a Almanya

r 1. Belgeleri tan›t›n›z.

8 May›s 1945: Almanya’n›n teslim olmas›. 1949: Federal Almanya Cumhuriyeti’nin kurulmas›. A¤ustos 1961: Berlin Duvar›’n›n yap›lmas›. May›s 1989: Macaristan’da "Demir Perde"nin aç›lmas›. Kas›m 1989: Berlin Duvar›’n›n aç›lmas›. 12 Eylül 1990: Moskova Anlaßmas›.

n

‹lgili olaylar›n zamandizimi

Re

Sorular

Neisse

Berlin O de r

n 2. Belgelerde verilen bilgileri izleklere göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

2

200 km

1919’dan 1938’e Almanya

Berlin O de r

"Komünizmin Bastille’i". n

200 km

1948-49’dan 1990’a iki Almanya

Do¤u AlmanyaO Bonn Re

3

n

S. July’nin yaz›s›, Libération, Berlin özel say›s›, aral›k 1989.

Federal Almanya

de

200 km

1990’dan günümüze Almanya

MADDE 1. – Birleßik Almanya Federal Almanya Cumhuriyeti ve Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin topraklar› ile Berlin’in tamam›n› kapsayacakt›r. D›ß s›n›rlar› Federal Almanya ve Demoratik Almanya’n›n s›n›rlar›ndan olußacakt›r. [...]

Berlin

O

de

r

MADDE 3. – Federal Almanya ve Demokratik Almanya hükümetleri, nükleer, biyolojik ve kimyasal silah üretimi, bulundurulmas› ve denetiminden vazgeçtiklerini teyid ederler.

Neisse

n Re

Birleßik Almanya ve Polonya Cumhuriyetleri aralar›ndaki mevcut s›n›r› uluslararas› bir sözleßme ile kesinleßtireceklerdir. Birleßik Almanya baßka devletlerden hiçbir toprak talebinde bulunmayacakt›r. [...]

MADDE 7. – Amerika Birleßik Devletleri, Fransa, Birleßik Krall›k ve SSCB, Berlin’e ve Almanya’n›n tümüne ilißkin hak ve sorumluluklar›na son verirler.

r

Demir Perde

Moskova Anlaßmas› (12 Eylül 1990).

Federal Almanya Cumhuriyeti, Demokratik Almanya Cumhuriyeti, Amerika Birleßik Devletleri, Fransa Cumhuriyeti, Birleßik Krall›k ve SSCB [...], Almanya’n›n kal›c› s›n›rlar içinde tek bir devlet olarak birleßmesinin Avrupa’daki bar›ß ve istikrara önemli katk› sa¤layaca¤›na inanarak [...]; aßa¤›daki konularda anlaßmaya vard›lar:

258

Berlin

Neisse

Duvar zorakî sosyalizmi, So¤uk Savaß’›, iki cepheye bölünmüß dünyay›, iki düßman evrene ayr›lm›ß Avrupa’y› [...] özetliyordu. Duvar›n ortadan kalkmas› için olas› tüm senaryolar düßünülmüßtü; biri hariç... Tüm pazarl›klardan ba¤›ms›z olarak, duvar›n kendili¤inden y›k›laca¤› kimsenin akl›na gelmemißti. Sürecin son aßamas›, at›lacak halatlar›n sonuncusu olaca¤› söyleniyordu. Bunun tersi gerçekleßti. Duvar›n milyonlarca Demokratik Alman’a aç›lmas›, komünist sistemin çöküßünü h›zland›rd›. [...] Duvar bir ayaklanman›n darbeleriyle aç›lmad›. [...] Çürümüß bir meyve gibi birkaç haftada kendili¤inden düßtü. Geçen may›s ay›nda, ilk kez Macarlar kendilerini Avusturyal›lardan ay›ran dikenli telleri keserken, Sovyetler Birli¤i y›rt›lmas› için demir perdeyi b›rakmakla yetindi. Do¤u Almanlar da önce bu gedikten kaçmaya baßlad›lar. Kaç›ß bir süre sonra onbinlerce insan›n göçüne dönüßtü. Etraf›ndan dolan›labildi¤i andan itibaren, duvar da bir yap› olarak t›pk› Maginot hatt› gibi gereksiz olmußtu.

Neisse

Re

14 Temmuz 1789, Bastille ßatosunun al›n›ß›n›n, yani Frans›z Devrimi’nin baßlang›c›n›n tarihidir [...]. Berlin Duvar› da komünizmin Bastille’iydi ve 9 Kas›m 1989’un tarihsel bellekte bir dünyan›n sonu olarak kalaca¤› kesindir [...].

200 km

1

1871’den günümüze Almanya.

4

5 1950 tarihli Sovyet karikatürü.

Aßa¤›da solda "Bonn Anayasas›" (Bonn, Federal Almanya’n›n baßkentiydi), sa¤da ise "‹ßgalcilerin Statüsü" yaz›lar› okunuyor.

A¤ustos 1989 tarihli Alman karikatürü.

Hannover’de (Federal Almanya) yay›nlanan Neue Presse gazetesinde ç›kan karikatür, 22 A¤ustos 1989. (Ungarn = Macaristan)

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1

r Soru 2

• Belge 4’ün Federal Almanya’n›n kurulmas›na karß› ç›kan bir karikatür oldu¤unu gösterin.

• Aßa¤›daki tabloyu inceleyin.

• Neue Presse’de ç›kan karikatürü (Belge 5), Macaristan’da "Demir Perde"nin aç›lmas› ve Berlin Duvar›’n›n y›k›l›ß›na göre tarihlendirin. Tarihler Belge 1

1871-1990

Belge 2

1989 sonu

Belge 3

1990

Belge 4

1950

Belge 5

1989 ortalar›

1945’ten önce Almanya Geniß topraklar

So¤uk Savaß’ta Almanya Bölünmüß Almanya - Zoraki sosyalizm - Duvar So¤uk Savaß’› özetliyor - ‹ki düßman "evren"

- Müttefikler Nazi Almanyas›’na karß›

"Demir Perde"nin aç›lmas›

Duvar’›n y›k›lmas›n›n sonuçlar› Yeniden birleßen Almanya

- Macaristan’da "Demir Perde"nin aç›lmas› - Sovyetler oluruna b›rakt›lar - Almanlar›n Demokratik Almanya’dan Federal Almanya’ya kaç›ß›

- Federal Almanya ve Demokratik Almanya’n›n varl›¤› - Almanya/bar›ß ilißkisi

Duvar’›n y›k›lmas› = 1789’da Bastille’in al›nmas›yla karß›laßt›r›labilecek bir simge - Yeniden birleßen Almanya’n›n SSCB taraf›ndan kabul edilmesi - Almanya/Polonya s›n›r› bir sözleßmeyle garanti alt›na al›nacak - Yeniden birleßen Almanya = Bar›ß›n güvencesi

- Federal Almanya’n›n 3 müttefik ülke taraf›ndan kurulmas› (3 tavuk) - Sovyetlerin savaß isteyen bir Almanya’dan çekinmesi (süngüler, gamal› haçlar) - ‹ki Almanya’n›n varl›¤› (Federal - Demokratik Almanya boßalacak ve Demokratik Almanya) - Federal Almanya aß›r› kalabal›k olacak - Ayak izleri: Macaristan’dan (ve Avusturya’dan) geçiß

259

KONU

14 Ortado¤u sorunu 1

945’ten beri Ortado¤u, gezegenimizin en "s›cak nokta"lar›ndan biridir. Üç k›taya dokunan stratejik konumu, petrol zenginlikleri, tektanr›l› üç büyük din (Yahudilik, H›ristiyanl›k ve ‹slam) aç›s›ndan taß›d›¤› önem, Ortado¤u’nun yaßad›¤› krizlerin neden uluslararas› bir boyut kazand›¤›n› aç›klar. Bölgede, ‹srail ve komßu Arap ülkeleri aras›ndaki çat›ßmalar, Filistinlilerin bir devlet kurmak için verdikleri mücadele, Arap dünyas› içindeki bölünmeler ve büyük güçler aras›ndaki rekabet gibi pekçok çat›ßma içiçe geçmißtir. n Yar›m yüzy›l gibi bir sürede neden bu kadar çok çat›ßma birbirine eklenmißtir? n 1990’lar›n baß›nda bar›ß umuduna nas›l ulaß›l›r gibi oldu?

KONUNUN PLANI I. Ortado¤u’daki çat›ßmalar›n kökenleri II. ‹srail devletinin do¤ußu III. Arap ulusunun birleßme rüyalar› IV. Filistin sorunu V. Parçalanan Ortado¤u • Unutmayal›m • Belge incelemesi: 1993 ‹srail-Filistin bar›ß anlaßmas› üzerine bir karikatür • Verilerle çal›ßma: Ortado¤u sorunlar›n›n merkezinde Kudüs

1947 Birleßmiß Milletler’in Filistin’i paylaßt›rma karar›

1954 M›s›r’da Nas›r’›n iktidara gelißi 1960 OPEC’in kurulußu

1970 Ürdün ordular›n›n Filistin kamplar›na sald›r›s›

1991 Körfez Savaß› ‹ran-Irak Savaß›

1. petrol ßoku

2. petrol ßoku

Lübnan’da iç savaß

1945

1950

14 May›s 1948 ‹srail’in ba¤›ms›zl›k bildirgesi

260

1955 1956 Süveyß krizi

1960

1965 1967 Alt› Gün Savaß›

1970

1975

1980

1973 Yom Kippur 1978 (Ramazan) Camp-David Savaß› Anlaßmalar›

1985

1990

1982 ‹srail’in Güney Lübnan’a müdahalesi

1993 ‹srail ve FKÖ aras›nda Washington anlaßmalar›

Aral

SSCB

Gölü

Karadeniz İstanbul Boğazõ Çanakkale Boğazõ

Hazar

TÜRK‹YE

Denizi

Lübnan Savaß› 1975-1990

LÜBNAN

SUR‹YE 1946

1943

1948

Kudüs ÜRDÜN

‹ran-Irak Savaß› 1980-1988

‹RAN

1932 F›ra

t

1943

Süveyş Kanalõ

Körfez Savaß› 1991

KUVEYT MISIR

1932

Basra Körfezi

1922

PAK‹STAN

Süveyß krizi 1956

IRAK

cle

‹SRA‹L

Di

Arap-‹srail Savaßlar› 1948-1956, 1967, 1973, 1982

AFGAN‹STAN

Akdeniz

BAHREYN Medine K›

KATAR 1971

B‹RLEÞ‹K ARAP Hürmüz Boğazõ EM‹RL‹KLER‹

SUUD‹ ARAB‹STAN

z›l

Nil

1971

de niz

Mekke

1971

UMMAN 1952

SUDAN 1956

YEMEN 1967

Hint Okyanusu

Aden

C‹BUT‹

Babülmendep Boğazõ

1977

SOMAL‹ ET‹YOPYA Arap ülkeleri

Araplar

UMMAN

‹ran

Kürtler

Avrupa ülkelerinin hakimiyeti

‹srail

Türkler

Arap Birli¤i ülkeleri

(ba¤›ms›zl›k tarihleriyle birlikte):

Türkiye

500 km

1960

Kutsal yerler

Stratejik önem taß›yan bölgeler:

1977

Fransa

Stratejik geçitler

1960

Birleßik Krall›k

Petrol yataklar›

Ortado¤u’da ülkeler ve insan topluluklar›.

261

I. Ortado¤u’daki çat›ßmalar›n kökenleri A N A H T A R S Ö Z C Ü K • S‹YON‹ST Kudüs kentine hakim bir tepenin ad› olan Sion sözcü¤ünden türetilmißtir. 1. Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmas›n› sa¤lamak için Theodor Herzl taraf›ndan 19. yüzy›l›n sonlar›nda Viyana’da baßlat›lan bir hareket olan Siyonizmin taraftarlar›na verilen ad. 2. Siyonizmle ilißkili olan.

A. Stratejik ve diplomatik bir sorun

Belge 2, 3 ve 5

n Yahudiler, H›ristiyanlar ve Müslümanlar için kutsal topraklar› bar›nd›ran ve üç büyük tektanr›l› dinin beßi¤i olan Ortado¤u, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun yönetimi alt›nda, uzun zaman (16. yüzy›l baßlar›ndan 20. yüzy›l baßlar›na) farkl› dinsel ve kültürel topluluklar›n bar›ß içinde yaßad›¤› bir yer olmußtu. Do¤u ile Bat› aras›ndaki önemli haberleßme yollar›n›n kesißme noktas›nda bulunan bu bölgenin denetimi, uzun süreden beri çeßitli güçler aras›nda rekabete yol aç›yordu. 20. yüzy›lda, bu co¤rafî nedene bir de ekonomik neden eklendi: Zengin petrol yataklar›n›n keßfedilmesi ve ißletilmesi sorunu. n Avrupal› sömürgeci güçlerin diplomatik çabalar›, bölgede çat›ßma tohumlar›n›n at›lmas›na büyük ölçüde katk›da bulundu. Topraklar›nda yaßayan az›nl›klar›n ulusçu talepleriyle sars›lan Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun zay›flamas›, siyasal istikrars›zl›¤a yol açt›. Birinci Dünya Savaß› s›ras›nda Birleßik Krall›k, Almanya’n›n müttefiki Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na karß› mücadeleye girißti. Mekke Þerifi Emir Hüseyin’i destekleyerek Araplar›n Osmanl›lara karß› baßlatt›klar› ayaklanmay› körükleyen ‹ngilizler, Araplara ba¤›ms›zl›k ve savaß›n bitiminde kurulacak büyük bir krall›k sözü verdiler. Oysa, 1916 may›s›nda Fransa ve Birleßik Krall›k aras›nda imzalanan gizli Sykes-Picot anlaßmalar›, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun yaln›zca hakimiyet bölgelerine bölünmesini öngörüyordu. Son olarak, 1917’de Balfour Bildirgesi de Filistin üzerindeki siyonist* talepleri destekledi.

B. Siyonistlerin Filistin’de Yahudi devleti kurma rüyas›

Belge 1

n 19. yüzy›l›n sonunda siyonist ayd›nlar, Avrupa’da yay›lmaya baßlayan Yahudi düßmanl›¤› dalgas›na karß›l›k, ‹lkça¤’da göçe zorlanmadan önce Yahudilerin yaßad›klar› Filistin topraklar›nda bir Yahudi devleti kurulmas›n› önerdiler. Dünya Siyonist Örgütü’nün yönetiminde, Filistin’e do¤ru büyük bir göç hareketi baßlad›. Bu arada örgütün baßkan› Theodor Herzl de Bat›l› güçlerle pazarl›ktayd›. Balfour Bildirgesi, kas›m 1917’de siyonistler için gerçek anlamda siyasal bir baßar› oldu.

C. ‹ki savaß aras› dönem: Gerilimin t›rmanmas› 1

Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl’in umudu. 1860’ta Budapeßte’de do¤an gazeteci ve yazar Herzl, 1896’da Der Judenstaat baßl›kl› kitab› yay›nlad›. Baßlang›çta bir toprak seçimi öngörmese de, bir Yahudi devletinin kurulmas›n› tek çözüm olarak görüyordu. Aßa¤›daki konußmada, Basel kentinde 1897’de toplanan 1. Siyonist Kongresi’nin sa¤layaca¤› avantajlardan duydu¤u mutlulu¤u dile getiriyor. "Basel Kongresi’ni, resmen aç›klamaktan kaç›naca¤›m bir formülle özetlemek isteseydim, ßöyle derdim: Basel’da bir Yahudi devleti kurdum. E¤er bunu yüksek sesle söyleseydim, herkes kahkahalara bo¤ulurdu. Ama beß y›l içinde, elli y›l içinde bunu herkes kabul edecek. Devletin esas›, halk›n, hatta tek bir güçlü kißinin siyasal iradesinde yatar. Toprak ise bunun somut ifadesinden baßka bir ßey de¤ildir.”

262

Belge 4 ve 6

n Birinci Dünya Savaß›’ndan sonra, Osmanl› ‹mparatorlu¤u yok oldu ve sömürgeci güçler bölgedeki konumlar›n› güçlendirdiler. Fransa, Suriye ve Lübnan’da, Birleßik Krall›k ise Irak, Filistin ve Ürdün’de manda* yönetimi kurdu. Filistin’deki ‹ngiliz mandas›n› pekißtiren Balfour Bildirgesi de Milletler Cemiyeti Sözleßmesi’ne dahil edildi. n M›s›r ve Irak ba¤›ms›zl›klar›na kavußtular, ancak Süveyß Kanal›’n›n denetimini elinde bulunduran Birleßik Krall›k bu iki ülke üzerinde a¤›rl›kl› etkisini korudu. Arabistan, 1932’de Suudi Arabistan Krall›¤›’n› kuran ‹bn-i Suud taraf›ndan birleßtirildi. Filistin’de Araplar›n Yahudi göçüne karß› hareketlenmeleri üzerine, ‹ngilizler verdikleri sözlerden dönerek Yahudilerin ‹srail’e gelißini s›n›rlamaya çal›ßt›lar. 1936’da, Yahudi göçüne karß› ç›kan bir Arap ayaklanmas›n›n ard›ndan ‹ngiltere, Filistin’in Yahudilerle Araplar aras›nda paylaßt›r›lmas›n› öngören bir plan önerdi. Ama bu plan Araplar taraf›ndan reddedildi. n ‹kinci Dünya Savaß› s›ras›nda ulusçu talepler yo¤unlaßt›. Filistin Yahudileri nazizme karß› ‹ngilizlerin müttefiki olduklar› halde, Avrupa Yahudileri yok edilme tehdidi alt›ndayken Birleßik Krall›k’nin Yahudi göçünü s›n›rlama politikas› uygulamas›na karß› ç›k›yorlard›. 1945’te, Yahudilerle Araplar aras›ndaki gerilimin t›rmanmas› ve Holokost sonras› bir Yahudi devleti kurma talebi, Filistin sorununu uluslararas› bir sorun haline getirdi.

3

‹ngilizlerin verdikleri çelißkili sözler.

a. Araplara verilen sözler Önerilen s›n›rlar içinde bulunan bölgelerle ilgili olarak [Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda bulunan ve bugünkü Lübnan d›ß›nda kalan Arap topraklar›], size aßa¤›daki güvenceleri vermeye yetkiliyim [...]: 1. [...] Büyük Britanya Araplar›n ba¤›ms›zl›¤›n› tan›maya ve Mekke Þerifi’nin talep etti¤i topraklarda yer alan tüm bölgelerde bu ba¤›ms›zl›¤› desteklemeye haz›rd›r. 2. Büyük Britanya, olas› tüm d›ß sald›r›lara karß› kutsal yerleri güvence alt›na alacakt›r. [...] 3. [Büyük Britanya] Araplara tavsiyelerini sunacak ve uygun hükümetlerin kurulmas› konusunda yard›mc› olacakt›r.

2

Arabistanl› Lawrence.

‹ngiliz gizli servislerinin ajan› olarak çal›ßmaya baßlayan arkeolog T. E. Lawrence, Mekke Þerifi Hüseyin’in o¤ullar›ndan biri olan Faysal’›n yan›nda, Osmanl›lara karß› Arap isyan›n› teßvik eden belli baßl› kißilerden biriydi.

‹srail devletinin kurulmas›ndan önce Filistin’de Yahudiler ve Araplar.

4

Yahudiler

Araplar

1922

24.000

660.000

1931

175.000

780.000

1946

600.000

1.250.000

LÜBNAN

Birleßik Krall›k’›n M›s›r Yüksek Komiseri Henry Mac-Mahon’un Mekke Þerifi’ne mektubu, 24 Ekim 1915.

Majesteleri’nin hükümeti, Filistin’de Yahudiler için ulusal bir yurt1 kurulmas›n› uygun bulmaktad›r ve Filistin’deki Yahudi olmayan topluluklar›n medenî ve dinsel haklar›na oldu¤u kadar, Yahudilerin baßka ülkelerdeki hak ve siyasal statülerine zarar verecek hiçbir tasarrufta bulunulmayaca¤›n› aç›kça ortaya koyarak, bu hedefin gerçekleßtirilebilmesi için tüm gücünü harcayacakt›r. Bu bildirgeyi Siyonist Federasyonu’nun bilgisine sunarsan›z size minnettar kal›r›m. Arthur Balfour [Birleßik Krall›k D›ßißleri Bakan›], 2 Kas›m 1917. 1. ‹ngilizce "national home"; farkl› yorumlara yol açabilecek, oldukça mu¤lak bir deyim.

1. Bu metinlerin yaz›ld›¤› tarihlerde bölgenin siyasal ve askerî statüsü nas›ld›? 2. Verilen bu iki sözün çelißkili oldu¤unu gösterin. 3. ‹ngilizler o tarihlerde neden bu tür sözler veriyorlard›? Verilen sözler tutulacak m›?

5

Sykes-Picot Anlaßmalar›.

a. b. c. d.

Ermenistan ve Kürdistan’›n bir bölümü Rusya’ya verilecektir. Fransa, Suriye ve Lübnan’› alacakt›r. Birleßik Krall›k, Mezopotamya ile Hayfa ve Akkâ limanlar›na yerleßecektir. Frans›zlar›n ve ‹ngilizlerin ele geçirdikleri bölgeler aras›nda kalan topraklarda bir Arap devletleri konfederasyonu ya da tek bir ba¤›ms›z Arap devleti kurulacak, ancak Frans›zlar ve ‹ngilizler bu topraklar üzerindeki etki alanlar›n› paylaßacaklard›r. e. Filistin’deki kutsal yerler uluslararas› denetime b›rak›lacakt›r.

SUR‹YE

Hayfa

b. Yahudilere verilen sözler: Balfour Bildirgesi

1916’da Birleßik Krall›k hükümetini temsil eden Mark Sykes ve Fransa hükümetini temsil eden Georges Picot taraf›ndan, Rus çar›n›n da r›zas›yla yürütülen görüßmelerin ard›ndan imzalanan Frans›z-‹ngiliz anlaßmas›.

Akdeniz Nas›ra

Belge 3’te yer alan metinlere ek olarak, burada nas›l bir güçlük ortaya ç›km›ßt›r?

Tel-Aviv Yafa

Kudüs Lût

Gazze

F‹L‹ST‹N

Gölü

Bîrü’s-sebi

MISIR MAVERA-YI ÜRDÜN 100 km

Eylat

‹ngiliz Filistin’i 1947’de Yahudi yerleßimleri

6

Yahudilerin Filistin’e göç etmesine karß› Araplar taraf›ndan düzenlenen gösteri:

"Ulusçuluk bizim dinimizdir. Ba¤›ms›zl›k yaßam›m›zd›r. Arap Filistin."

263

II. ‹srail devletinin do¤ußu S

Ö

Z

L

Ü

K

* ‹rgun * Kneset * Kibbuz

B ‹ Y O G R A F ‹ David Ben Gurion (1886-1973) Rus Polonyas›’nda do¤an ve 1906’ da Filistin’e yerleßen Ben Gurion, ‹srail devletinin gerçek kurucusu olarak kabul edilir. 1939’dan 1948’e kadar Yahudi Ajans›’n›n baßkanl›¤›n› yapt›, 1948-1953 ve 1955-1963 y›llar› aras›nda ‹srail’de baßbakan olarak görev yapt›.

Menahem Begin (1913-1992) Rus Polonyas›’nda do¤an ve 1942’de Filistin’e göç eden Begin, burada ‹rgun’un ve sa¤ muhalefetin liderlerinden biri oldu (1973’ten itibaren Likud Partisi’nin baßkan›). 1977’de baßbakan olduktan sonra M›s›r’la bar›ß anlaßmas› imzalad› ve ißgal alt›ndaki topraklar konusunda taviz vermeyen bir politika yürüttü. 1993’te istifa etti.

‹zak Rabin (1922-1995) Kudüs’te do¤an Rabin, birinci Arap-‹srail Savaß›’na ve Alt› Gün Savaß›’na kat›ld›. ‹ßçi Partisi’nin baß›ndayken, 1974-1995 y›llar› aras›nda iki kez baßbakanl›k yapt›. 1993’te Washington’da Yaser Arafat’la bar›ß anlaßmas› imzalad›. 4 Kas›m 1995’te, bar›ß düßman› aß›r› sa¤c› bir Yahudi taraf›ndan öldürüldü.

1 264

‹srailli üç devlet adam›.

A. ‹srail: Arap Ortado¤u’nun merkezinde bir Yahudi devleti

Belge 1, 3 ve 5

n ‹kinci Dünya Savaß›’n›n sonunda, Ortado¤u’daki siyasal durum tümüyle de¤ißti. Fransa ve Birleßik Krall›k’›n zay›flamas› ba¤›ms›zl›k taleplerinin artmas›na neden olurken, 6 milyon Yahudi’nin yok edilmesi uluslararas› kamuoyunda bir Yahudi devleti kurulmas› yönündeki siyonist taleplerine karß› bir duyarl›l›k yaratm›ßt›. n Savaß bittikten sonra, Birleßik Krall›k ve Filistin Yahudileri aras›nda aç›k bir mücadele baßlad›. Filistin Yahudilerinden ‹rgun mensuplar›, gerçek anlamda terorist bir gerilla savaß› yürütüyorlard›. ‹ngilizler ise hâlâ Filistin’e Yahudi göçünü durdurmaya çal›ß›yorlard›. Toplama kamplar›ndan kurtulan Yahudileri Filistin’e götürmekte olan Exodus adl› geminin ‹ngiliz donanmas› taraf›ndan geri çevrilmesi s›ras›nda gerilim doruk noktas›na ulaßt›. Pazarl›klarda oldu¤u kadar güç kullanma konusunda da baßar›s›zl›¤a u¤rayan Birleßik Krall›k, ßubat 1947’de sorunu Birleßmiß Milletler’e havale etti. n Birleßmiß Milletler’de Filistin’in bölüßtürülmesi konusunda benimsenen plan, Araplar taraf›ndan reddedildi. Yahudi lider Ben Gurion, 14 May›s 1948’de ‹srail devletinin ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etti. ‹srail, hemen ertesi gün Arap devletlerinin olußturdu¤u koalisyonun (M›s›r, Mavera-y› Ürdün ve Suriye) sald›r›s›na u¤rad›. S›cak çat›ßmalar sonunda ‹srail, Araplar› püskürtmeyi baßard› ve Birleßmiß Milletler’in bölüßüm plan›nda öngörülenden çok daha geniß bir topra¤›n denetimini ele geçirdi. Herhangi bir bar›ß anlaßmas› imzalanmad›. Bat› Þeria, Mavera-y› Ürdün taraf›ndan ilhak edildi, M›s›r da Gazze ßeridini ele geçirdi. Kudüs ise ‹srail ve Mavera-y› Ürdün aras›nda fiilen bölüßüldü.

B. Özgün bir ulus-devlet

Belge 2

n ‹srail devletinin kurulmas› kitlesel göçlere yol açt›. 600.000 Filistinli yeni kurulan devleti terkederek komßu ülkelere s›¤›nd›lar, bu da Filistin sorununun baßlang›c› oldu. Yahudi devletinin nüfusu da h›zla art›yordu. Toplama kamplar›ndan sa¤ kurtulanlar, Do¤u Avrupa Yahudileri, Ortado¤u’daki Arap ülkelerinde yaßayan ve durumlar› art›k hassas olan Yahudilerle Kuzey Afrika Yahudileri, ak›n ak›n ‹srail’e göç ediyorlard›. n 1950’de ‹srail parlamentosu taraf›ndan kabul edilen Dönüß Yasas›, baßvuruda bulunan tüm Yahudilerin ‹srail’e gelmesine olanak tan›d›. Birkaç y›l içinde, yeni bir devlet ve yeni bir toplum yarat›lm›ßt›. Yeni ‹srail demokrasisi, Kneset* ad› verilen bir parlamentoya dayan›yordu. Yürütme gücünün baß›nda baßbakan bulunuyordu. Farkl› göçmen gruplar›n›n kültürel ve etnik çeßitlili¤i ve kibbuz* uygulamas›yla somutlaßan öncü ruhun varl›¤›, kendine özgü bir toplumun olußmas›n› sa¤lad›. ‹srail bir yanda giderek al›ß›lageldik Bat› demokrasilerine benzemeye baßlarken, güvenlik ve d›ß politika sorunlar› da zamanla siyasal yaßam›na egemen oldu.

C. Sürekli savaßta olan bir devlet

Belge 4

n 1948-1982 y›llar› aras›nda, ‹srail beß savaß yaßad› ve bölgede çok say›da askerî harekât gerçekleßtirdi. Yahudi devleti komßu Arap devletlerinin düßmanl›¤›na karß› mücadele verirken, 1960’lardan itibaren baßl›ca müttefiki olan ABD’nin deste¤ine de güvenebildi. Haziran 1967’de patlak veren Alt› Gün Savaß›’n›n önemli yans›malar› oldu. Savaßtan zaferle ç›kan ‹srail yeni topraklar kazand›. ‹ßgal edilen bu topraklar›n yaratt›¤› sorun, siyasal s›n›f›n kendi içinde bölünmesine yol açt›. Büyük ‹srail yanl›s› "Þahinler", baz›lar› taraf›ndan Arap ülkelerine bask› yapmak için geçici bir çözüm olarak görülen bu topraklar›n ilhak edilmesini ve Yahudi yerleßimcilere aç›lmas›n› istiyor ve bu noktada Filistin sorununun pazarl›k yoluyla çözülmesini isteyen "Güverciler"le görüß ayr›l›¤›na düßüyorlard›.

a. Birleßmiß Milletler’in bölüßtürme plan›

3

LÜBNAN SUR‹YE

Hayfa Nas›ra

Akdeniz Tel-Aviv Yafa

Kudüs Lût

Gazze

Gölü Bîrü’s-sebi

MAVERA-YI ÜRDÜN

MISIR 100 km

Eylat ‹ngiliz Filistini Yahudi devleti Arap devleti Uluslararas› bölge

b. 1948’de, LÜBNAN 1. Arap-‹srail Savaß›’ndan sonra ‹srail Hayfa

SUR‹YE

‹srail topraklar›, Yahudi halk›n›n do¤du¤u yerdir. Yahudi halk›n›n manevî, dinsel ve ulusal kimli¤i [...], ‹ncil’i yazd›¤› ve dünyaya sundu¤u bu topraklarda biçimlenmißtir. [...] 1897’de, Theodor Herzl’in Yahudi devleti görüßünden esinlenen Birinci Siyonist Kongresi, Yahudi halk›n›n kendi ülkesinde yeniden ulusal bir varl›k olma hakk›na sahip oldu¤unu ilan etti. Bu hak, 2 Kas›m 1917 tarihli Balfour Bildirgesi’yle de kabul edildi. [...] Yak›n bir geçmißte, Avrupa’da yaßayan milyonlarca Yahudi’yi yok eden Holokost, Yahudi halk›n›n bir vatana ve ba¤›ms›zl›¤a sahip olmamas›ndan kaynaklanan sorunu çözme ihtiyac›n› yeniden ortaya koydu. [...] 29 Kas›m 1947’de, Birleßmiß Milletler Genel Kurulu Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulmas›n› öngören bir karar ald›. [...] Sonuç olarak, Ulusal Konsey’in üyeleri olan bizler, Filistin’deki ‹ngiliz mandas›n›n sona erdi¤i bu günde yapt›¤›m›z toplant›da, Filistin Yahudilerini ve Dünya Siyonist Hareketini temsilen [...], Filistin’de ad› ‹srail Devleti olacak bir Yahudi devleti kuruldu¤unu ilan ediyoruz. David Ben Gurion, Tel-Aviv.

Nas›ra Tel-Aviv Yafa

Bat› Þeria (Ürdün ißgali)

‹srail devletinin kurulußunun ilan› (14 May›s 1948).

‹srail Devleti’nin kurulußu nas›l do¤rulanmaktad›r?

4 Negma kibbuzunda sivillere verilen askerî e¤itim, ekim 1948.

Kudüs Lût

Gazze Gazze Þeridi (M›s›r ißgali)

Gölü

MAVERA-YI ÜRDÜN

MISIR

Eylat Birleßmiß Milletler plan›ndaki Yahudi devleti ‹lhak edilen bölgeler 1949’da ‹srail

2

1948-1949’da ‹srail. 1. Birinci Arap-‹srail Savaß›’n›n ‹srail topraklar› aç›s›ndan sonuçlar› ne olmußtur? 2. Savaß›n Filistinliler ve komßu Arap devletleri aç›s›ndan sonuçlar› nedir?

5

Exodus’un ‹srail’deki Hayfa liman›na gelißi, 18 Temmuz 1947.

265

III. Arap ulusunun birleßme rüyalar› A N A H T A R S Ö Z C Ü K • PAN-ARAPÇILIK "Tüm" anlam›na gelen Yunanca pan sözcü¤ünden. Tüm Araplar› tek bir devletin çat›s› alt›nda birleßtirme arzusu.

1

Alt› Gün Savaß›’ndan sonra düzenlenen Hartum Arap Konferans›’nda (1 Eylül 1967) al›nan kararlar.

1. Hartum Zirvesi, Arap saflar›n›n birli¤ini, eylem birli¤ini, sald›r›n›n yol aç›t›¤› hasarlar› ortadan kald›rma konusundaki kesin kararl›l›¤›n› [...] bir kez daha vurgular. 2. Zirve, sald›r›n›n izlerini silmek amac›yla girißilen çabalar› artt›rmaya karar verir ve ißgal alt›ndaki topraklar›n Arap topraklar› oldu¤unu ve bu topraklar› geri alma görevinin tüm Arap ülkelerinin yükümlülü¤ü oldu¤unu bildirir. 3. Burada bulunan ülkelerin krallar› ve devlet baßkanlar›, sald›r›n›n izlerini silmek ve ‹srail birliklerinin 5 Haziran’dan sonra ißgal edilen topraklardan çekilmelerini sa¤lamak için uluslararas› siyasal ve diplomatik alanda çabalar›n› birleßtirmek konusunda uzlaßmaya varm›ßlard›r. Bu ikili eylem, tüm Arap devletleri taraf›ndan kabul edilen ßu ilkelere dayan›larak gerçekleßtirilecektir: ‹srail devletinin tan›nmamas›, ‹srail’le her türlü pazarl›¤›n reddi ve Filistin halk›n›n ülkesi üzerindeki haklar›n›n yeniden belirtilmesi. 4. Arap ülkeleri Maliye, Ekonomi ve Petrol Bakanlar› Konferans›, bu mücadelede bir silah olarak kullan›lmak üzere petrol pompalama ißleminin durdurulmas›n› tavsiye etmißti. Ancak zirve, konuyu inceledikten sonra, asl›nda petrol pompalama ißleminin bir silah olarak kullan›labilece¤ine, çünkü petrolün sald›r›ya u¤rayan ülkelerin ekonomilerini güçlendirebilecek ve bu ülkelerin bu korkunç s›nav› atlatmalar›na olanak verecek bir zenginlik oldu¤una inanmaktad›r.

266

A. Arap siyasetinin a¤›rl›k merkezi M›s›r n 1950’li y›llarda, Arap ulusçulu¤u Ortado¤u’da kendini göstermeye baßlad›. Sömürgelerin ba¤›ms›zlaßmas› sürecinde (Bkz. 12. Bölüm), Bat›’n›n bir piyonu olarak görülen ‹srail’e karß› mücadele ile Arap devletlerinin geçirdikleri ekonomik ve toplumsal dönüßümler, bu ulusçulu¤un itici gücü oldu. 1945’te Arap Birli¤i’nin kurulmas›, "Arap ulusu"nun birleßme arzusunu dile getiriyordu. M›s›r, Nas›r’›n baßkanl›¤› döneminde Arap ulusçulu¤unun ve Pan-Arapç›l›¤›n* önderi oldu. n Albay Nas›r (Bkz. s. 229), 1954’te bir darbeyle iktidara gelmißti. Askerî olarak SSCB taraf›ndan destekleniyordu. ‹zledi¤i d›ß politika nedeniyle de, Arap ülkelerinde büyük sayg›nl›k kazanm›ßt› (Bkz. s. 208). Nas›r, 26 Temmuz 1956’da Süveyß Kanal›’n›n devletleßtirildi¤ini ilan etti. Bunu izleyen ikinci Arap-‹srail savaß› M›s›r için askerî aç›dan bir yenilgi, Nas›r için ise siyasal bir zafer oldu. Gerçekten, Fransa ve Birleßik Krall›k’›n ‹ki Büyükler’in bask›s› alt›nda geri çekilmesi, eski sömürgeci güçlerin kesin yenilgisi olarak yorumlanm›ßt›. 1950’li y›llar›n sonunda M›s›r, Arap davas›n›n sözcüsü olarak kendini dayatm›ßt›. 1958’de Suriye ile birlikte Birleßik Arap Cumhuriyeti’ni kurma denemesi, Arap ulusunu birleßtirme rüyas›n› somutlaßt›racak gibi görünüyordu.

B. Alt› Gün Savaß›

Belge 1, 2, ve 3

n Ancak, hiçbir konu ‹srail’e karß› verilen mücadeleden daha kaynaßt›r›c› de¤ildi. 1967 ilkbahar›nda, ‹srail ve komßular› aras›ndaki ilißkiler iyice gerginleßti. Nas›r, Birleßmiß Milletler birliklerinin Süveyß Kanal› bölgesinden çekilmesini talep etti ve bunu kabul ettirdi. Ard›ndan, Akabe Körfezi’ni ‹srail’in deniz ticaretine kapad›. n ‹srail, 6 Haziran 1967’de M›s›r, Suriye ve Ürdün’e karß› bir uyar› sald›r›s› baßlatt›. ‹srail birlikleri f›rt›na gibi ilerliyordu ve Arap ordular› onur k›r›c› bir yenilgi ald›lar. Zafer kazanan ‹srail, Sina Yar›madas›, Gazze Þeridi, Bat› Þeria ve Golan Tepeleri gibi geniß topraklar› ißgal etti. Birleßmiß Milletler Güvenlik Konseyi, 22 Kas›m’da, ‹srail birliklerinin ißgal ettikleri topraklardan çekilmesini talep eden 242 numaral› karar› ald›. Arap ülkeleri için ac› bir yenilgiyle sonuçlanan Alt› Gün Savaß›, Nas›r için de a¤›r bir siyasal yenilgi oldu ve Arap cephesinde bölünmelerin baßlamas›na yol açt›. SSCB taraf›ndan desteklenen Nas›r’›n etkisi, ABD’nin destekledi¤i Suudî Arabistan lehine azalmaya baßlad›.

C. Yom Kippur (Ramazan) Savaß›

Belge 4

n Ekim 1973’te, Ortado¤u’daki Arap ülkeleri dördüncü kez ‹srail’e karß› bir araya geldiler. 1970’te Nas›r’›n yerini alan Enver Sedat baßkanl›¤›ndaki M›s›r, ißgal edilen topraklar› geri almay› hedefleyen sald›r› harekât›n›n baß›na geçti. Ramazan ay›na ve Yahudilerin dinî bayram› Yom Kippur’a rastlayan 6 Ekim 1973’te düzenlenen sürpriz bir sald›r›, ‹srail hatlar›n›n yar›lmas›n› sa¤lad›. Ancak sürprizin etkisi k›sa süreli oldu; ‹srailliler cepheleri h›zla eski haline getirmeyi baßard›lar. n Yom Kippur Savaß›, ayn› zamanda Arap-‹srail çat›ßmas›n›n uluslararas› bir boyut kazanmas›na da neden oldu. - Sovyetler Arap ülkelerine, ABD de ‹srail’e olmak üzere, hava köprüleriyle müttefiklerine yard›m eden ‹ki Büyükler gövde gösterisine baßlad›lar. - Petrol üreticisi Arap ülkeleri, ham petrolün varil fiyat›n› dört kat›na ç›karmaya karar verdiler. Bu karar ilk petrol ßokuna yol açt›. Petrol silah›, çözüm yolunda pazarl›klar›n baßlat›lmas› için uluslararas› bir bask› arac› olarak kullan›l›yordu. Yom Kippur Savaß›’n›n ard›ndan, ‹srail giderek yaln›z kalmaya baßlad›. Ancak M›s›rl› lider Sedat, art›k Arap ulusçulu¤undansa ülkesinin ç›karlar›na öncelik tan›yordu. Bu tutum, M›s›r’›n çat›ßmalardan yavaß yavaß çekilece¤inin habercisi oldu.

Alt› Gün Savaß›’ndan sonra ‹srail. 2

LÜBNAN

1949’da ‹srail

Golan

Haziran 1967 ‹srail sald›r›lar› ‹srail taraf›ndan 1967’de

Sina ißgal edilen topraklar

Birleßmiß Milletler Güvenlik Konseyi’nin 242 numaral› karar›.

Tel-Aviv

Do¤u Kudüs

Akdeniz

Karar Birleßik Krall›k taraf›ndan önerildi. Kas›m 1967’de, ne ‹srail ne de herhangi bir Arap ülkesi Güvenlik Konseyi üyesi de¤ildi. 242 numaral› karar oy birli¤iyle al›nd›.

Gazze Þeridi

Port-Said

Güvenlik Konseyi, Yak›ndo¤u’daki ciddî durumun uyand›rmaya devam etti¤i endißeyi dile getirerek, Savaß yoluyla toprak edinmenin kabul edilemeyece¤ini ve her devletin bölgede güven içinde yaßamas›n› sa¤layacak adil ve kal›c› bir bar›ß için çal›ßman›n gereklili¤ini vurgulayarak [...] 1. Birleßmiß Milletler Sözleßmesi’nde yer alan ilkelerin yaßama geçirilmesinin, Yak›ndo¤u’da aßa¤›daki iki ilkenin uygulanmas›n› da içerecek adil ve kal›c› bir bar›ß›n sa¤lanmas›n› gerektirdi¤ini bildirir: a. ‹srail silahl› kuvvetlerinin son savaßta ißgal edilen topraklardan çekilmesi; b. [...] bölgedeki tüm devletlerin egemenli¤i, toprak bütünlü¤ü ve siyasal ba¤›ms›zl›¤›n›n, ayr›ca güvenli ve tan›nm›ß s›n›rlar dahilinde, her türlü tehdit ya da sald›r›dan uzakta, bar›ß içinde yaßama hakk›n›n tan›nmas›. 2. Ayr›ca, a. bölgedeki uluslararas› yollarda seyretme özgürlü¤ünün güvence alt›na al›nmas›; b. mülteci sorununa adil bir çözüm bulunmas›; c. bölgedeki tüm devletlerin topraklar›n›n ve siyasal ba¤›ms›zl›¤›n›n her türlü tecavüze karß› silahs›zland›r›lm›ß bölgeler olußturulmas›n› da içeren önlemlerle güvence alt›na al›nmas› gerekti¤ini bildirir.

Amman

Bat› Þeria

Süveyß Kanal›

Kahire

ÜRDÜN Süveyß Eylat

Sina ve yß Kö rfe zi

100 km

e Kö rfezi



MISIR

Akabe

SUUD‹ ARAB‹STAN

Akab

3

SUR‹YE

Tiran Bo¤az›

K›z›ldeniz

22 Kas›m 1967

1. Metni tan›t›n›z (türü, yazarlar›, tarihsel ortam›). 2. Birleßmiß Milletler Güvenlik Konseyi çat›ßmaya nas›l çözümler öneriyor? 3. Bu metin neden karmaß›kt›r? 4. Arap cephesinde neden bölünmeye yol açm›ßt›r?

Nas›r’›n cenazesi için Kahire’ye gelen kalabal›k. M›s›rl›lar›n üzüntüsü çok derindi. Halkç› reformlar (tar›m reformlar›, devletçilik), M›s›r’›n Bandung Konferans›’na kat›lmas›na kadar giden özgün bir d›ß politika ve Arap ulusu ad›na yürütülen ulusal yüceltme politikas›, Nas›r’› Arap dünyas›n›n en sevilen liderlerinden biri haline getirmißti.

4

267

IV. Filistin sorunu A N A H T A R S Ö Z C Ü K • FKÖ 1964’te kurulan ve Filistin’deki birçok olußumu bünyesinde toplayan Filistin Kurtuluß Örgütü. Bunlardan en önemlisi olan Yaser Arafat’›n el-Fetih örgütü, "Filistin ulusçulu¤unu" benimseyen bir çizgide yer al›rken, Jurji Habbaß’›n Filistin Halk Kurtuluß Cephesi marksist e¤ilimliydi.

A. Filistin kimli¤inin olußmas›

n Filistin halk›n›n hiçbir zaman ulus-devleti olmam›ßt›. ‹srail devletinin kurulmas›yla birlikte, Filistinliler de kendi ulusal kimliklerinin bilincine vard›lar. 1948’de Yahudi devletinin kurulmas›, Filistinlilerin kitleler halinde Filistin d›ß›na göç etmelerine yol açt›. 1950’de, ‹srail’e komßu ülkelerde 914.000 Filistinli mülteci bulunuyordu. Genellikle kamplarda toplanan mültecilerin yaßam koßullar› son derece ilkeldi. Üstelik Arap ülkeleri bu insanlar›n kendi toplumlar›yla kaynaßmalar›n› pek istemiyorlard›. 1951’de Filistinli bir yetkili, "kardeß ülkelerin Filistinlileri ‹srail’e karß› bir silah olarak saklamak istediklerini" söylüyordu. ‹lk Arap-‹srail savaß›yla birlikte Filistin davas›, Pan-Arapç› politikalar›n temel propaganda ö¤elerinden biri haline geldi. Böylece, 1964’te Arap Birli¤i’nin girißimiyle Filistin Kurtuluß Örgütü kuruldu. FKÖ*, pekçok Filistinli örgütü bünyesinde toplad›. Bunlar›n en önemlisi, Yaser Arafat’›n el-Fetih örgütüydü.

B. Siyasal özerkli¤in elde edilmesi S

Ö

Z

L

Ü

K

* ‹ntifada

Akdeniz

Humus

Trablus

LÜBNAN Beyrut

SUR‹YE

Hayfa

Golan

ÜRDÜN Eriha

el-Halil

‹SRA‹L

Amman Kudüs Lût Gölü 75 km

‹srail’in 1967’den sonra ißgal etti¤i topraklar Suriye ve Ürdün’deki Filistinli üsleri (1970’den önce) 1968-1970 y›llar›nda Filistinlilerin denetimindeki Ürdün topraklar› 1972’den itibaren Filistinlilerin denetimindeki Lübnan topraklar› ‹srail’de Filistinli sald›r›lar› ‹srail’in “HaGalil bar›ß harekât›”

1967-1982 y›llar› aras›nda, Ürdün, Suriye ve Lübnan’daki Filistinliler.

268

n Araplar›n 1967’de Alt› Gün Savaß› s›ras›nda ald›klar› yenilgi, Filistinlilerin Arap devletlerinin etkisinden kurtulmas›n› sa¤lad›. Birleßmiß Milletler’in 242 numaral› karar›na karß› ç›kan ve Filistin sorununu ißgal alt›ndaki topraklar sorunundan ayr› ele alacak her türlü pazarl›¤› reddeden Arafat, Arap ülkelerinin tavr›ndan uzaklaßmaya baßlad›. El-Fetih, 1969’da FKÖ’nün denetimini ele geçirdi ve radikal bir çizgide Filistin’in kurtulußu için tek yol olarak sundu¤u silahl› mücadeleyi dayatt›. n Arap ülkelerinin ço¤u savaßan Filistinlilere yard›m ettilerse de, bu dayan›ßma s›k s›k zorlu s›navlardan geçiyordu. Örne¤in, 1970 eylülünde Filistinlileri "devlet içinde devlet" kurmakla suçlayan Ürdün Kral› Hüseyin, ülkesindeki Filistinli fedailerin kamplar›n› ortadan kald›rd›. Bask›lar sonucu binlerce kißi öldü. Ürdün’den ç›kar›lan FKÖ, Lübnan’a yerleßti.

Nas›ra

Nablus

1

Belge 4, 5 ve 6

n 1970’lerin baß›nda Filistinliler, taleplerini duyurmak için uluslararas› terorizme baßvurdular (uçak kaç›rma, bombal› sald›r›lar). Ancak bu eylemler Filistin’in uluslararas› sahnede yaln›z kalmas›na yol açt›. 1972 Münih Olimpiyat Oyunlar› s›ras›nda ‹srailli atletlerin öldürülmesi dünya kamuoyunu ßoka sürükledi. Filistin hareketi ç›kmaza girmißti.

Þam

HaGalil

Belge 2 ve 3

C. Diplomatik zaferler ve siyasal yenilgiler

Belge 1

n Bu arada, daha ›l›ml› bir tav›r, FKÖ’nün diplomatik alanda baz› baßar›lar kazanmas›n› sa¤lad›. Arafat, 1974’te Birleßmiß Milletler’de, "bir eliyle zeytin dal›, bir eliyle tüfek" uzatt›¤›n› aç›klad›. Ancak, Filistin Halk Kurtuluß Cephesi gibi FKÖ d›ß›nda kalan baz› örgütler bu yönelimi suçlad›lar. Aksine, 1977’de ‹srail’de sa¤c› bir politikac› olan Menahem Begin’in iktidara gelißi, bu ülkenin politikas›n›n sertleßmesine neden oldu. ‹ßgal edilen topraklardaki Yahudi yerleßimi yo¤unlaßt›. 1977-1984 aras›nda Bat› Þeria’da yaßayan Yahudilerin say›s› 3.000’den 44.000’e ç›kt›. Yahudi yerleßimciler ißgal edilen topraklara geldiklerine göre, ‹srail yine de bir gün bu topraklar› Filistin’e geri vermeyi acaba kabul edebilecek miydi? n 1982’de ‹srail ordusu Güney Lübnan’› ißgal etti ve Beyrut kap›lar›na kadar dayand›. Bu, "HaGalil bar›ß harekât›"yd›. Harekât›n aç›klanan hedefi, Güney Lübnan’daki kamplarda bar›nan ve ‹srail’in kuzeyindeki HaGalil bölgesinde silahl› sald›r› ve bombalama eylemleri düzenleyen Filistinli fedai gruplar›n› yok etmekti. Eylül 1982’de, Sabra ve Þatila kamplar›nda sivil Filistinlilerin H›ristiyan milisler taraf›ndan katledilmesine ‹srail ordusunun da suç ortakl›¤› etmesi, zihinlerde kal›c› bir iz b›rakt›. Bu beßinci savaß›n sonunda, FKÖ yönetimi zay›flad›. FKÖ’nün yeniden diplomatik alanda ön plana ç›kabilmesi için, 1987 y›l›n› ve yaßam›n› ‹srail ißgali alt›nda geçirmiß bir kußa¤›n umutsuzluk 盤l›¤› olan ‹ntifada*n›n baßlamas›n› beklemek gerekecekti.

Ürdün’de bir kampta yiyecek da¤›t›lmas›n› bekleyen Filistinli mülteciler, 1955.

2

B ‹ Y O G R A F ‹ 3

Yaser Arafat (d. 1929) Kahire’de do¤an Yaser Arafat, Filistin kurtuluß hareketinin tarihsel lideridir. Mühendislik e¤itimi ald›ktan sonra, birinci Arap-‹srail Savaß›’na kat›ld› ve 1958’de, sonradan FKÖ’ye kat›lacak olan el-Fetih örgütünü kurdu. Silahl› mücadele ve Arap ülkelerinden ba¤›ms›z olma stratejisini kabul ettirdi. 1993’ten beri, bir Filistin devletinin kurulmas› için ‹srail’le pazarl›k ve bar›ß yolunu savunmaktad›r. 1996’da Filistin yönetimi baßkan› seçilmißtir.

4

1964 ve 1968 tarihli Filistin ulusal bildirgeleri.

1. Filistin, Arap topra¤›d›r. [...] 2. Filistin, ‹ngiliz mandas› dönemindeki s›n›rlar› içinde bölünmez bir bütündür. 3. Filistin’in Arap halk›n›n vatan›na sahip olma hakk› vard›r. [...] 6. Filistinliler, bugün orada kalm›ß ya da kovulmuß da olsalar, 1947’ye kadar Filistin’de yaßam›ß olan Arap vatandaßlar›d›r. [...] 17. 1947’de Filistin’in bölüßtürülmesi ve ‹srail’in kurulmas› yasad›ß› ve yapay kararlard›r [...] çünkü Filistin halk›n›n iradesine karß› al›nm›ßlard›r.

5

"Kara Eylül".

Ev ve barakalar›, fedai-sivil mülteci, Filistinli-Ürdünlü, erkek-kad›n, çocuk-yaßl› ay›r›m› yapmadan yok eden Ürdün ordusunun tank ve toplar›n›n rastgele bombard›manlar›yla binlerce mültecinin katledilmesi, ›l›ml› bir dili olan André Fontaine taraf›ndan Le Monde gazetesinde "ikinci bir Budapeßte" olarak nitelendi. Bu katliam, Amerikan hava kuvvetleri taraf›ndan Vietnaml› köylülerin ya da Lon Nol’un birlikleri taraf›ndan Kamboçya’daki Vietnaml› sivillerin katledilmesine de benzetilebilirdi. [...] Uçak kaç›rma eylemleri [...] elbette Ürdün hükümetinin güçsüzlü¤ünü gözler önüne sermiß ve ordudaki sertlik yanl›lar›n› iyice k›ßk›rtm›ßt›. Di¤er yandan direniß hareketi de, Filistin Halk Kurtuluß Cephesi’nin tavr› ile bölündü¤ü için, yok edilmesi daha kolaym›ß gibi görünmüßtü. [...] Claude Bourdet [gazeteci], Témoignage chrétien, 24 Eylül 1970.

Birinci Filistin Ulusal Bildirgesi, 1964.

1. Filistin, Arap Filistin halk›n›n vatan›d›r. [...] 9. Silahl› mücadele Filistin’in kurtulußu için tek yoldur. [...] Arap Filistin halk›, Filistin’de normal bir yaßam sürme ve egemenli¤ini [...] kullanma hakk›n› beyan eder. 10. Komando harekât›, Filistin halk kurtuluß savaß›n›n çekirde¤ini olußturur. ‹kinci Filistin Ulusal Bildirgesi, 1968.

1. FKÖ 1964’te ne istiyor? 2. 1968 bildirgesinin FKÖ’nün sertleßmesini yans›tt›¤›n› gösteriniz.

6

1973’te, Libya’da, Filistinli komandolar taraf›ndan kaç›r›lan Japon Havayollar› uça¤›n›n havaya uçurulmas›.

269

V. Parçalanan Ortado¤u S

Ö

Z

L

Ü

K

* Camp-David Anlaßmalar› * Þiî * Lübnanl› H›ristiyanlar

A. M›s›r’›n Arap-‹srail çat›ßmas›ndan çekilmesi

Belge 3 ve 4

n M›s›r’›n acil çözüm bekleyen ekonomik ve toplumsal sorunlar› karß›s›nda Enver Sedat, ‹srail’le ülkesi aras›ndaki otuz y›ll›k y›k›c› çat›ßmaya son verme karar› ald›. Bu amaçla 1977’de ‹srail’e gitti. Eylül 1978’de, ABD’de ‹srail Baßbakan› Begin’le, Baßkan Carter’›n ev sahipli¤i yapt›¤› Camp-David Anlaßmalar›*n› imzalad›. Buna göre M›s›r, ‹srail’i tan›yacak, ‹srail de buna karß›l›k Sina Yar›madas›n› boßaltacakt›. Bu anlaßmalar M›s›r’›n Arap Birli¤i’nden ç›kar›lmas›na neden oldu. 6 Ekim 1981’de, fanatik islamc›lar Sedat’› öldürdüler. n M›s›r’›n aradan çekilmesi, meydan›n di¤er Arap ülkelerine kalmas›n› sa¤lam›ßt›. - Bunlar aras›nda en kat› tutuma sahip olanlar Suriye ve Irak’t›; - Bat› yanl›s› ve Sovyet karß›t› Suudî Arabistan ise, bir yandan Filistin davas›na ›l›ml› bir çizgide destek verilmesini sa¤lamaya çal›ß›rken, di¤er yandan ‹slam düzenine dönüß yanl›s› islamc›lara arka ç›k›yordu.

B. Arap ülkeleri aras›ndaki çat›ßmalar

1 ‹srail ve FKÖ aras›nda bar›ß anlaßmas›, Washington, 13 Eylül 1993. ‹srailli lider ‹zak Rabin, Filistinli lider Yaser Arafat’›n elini s›k›yor. SUR‹YE

LÜBNAN

Akdeniz

Golan

Tel-Aviv Gazze Þeridi

Bat› Þeria

Kudüs Gazze

Lût Gölü

MISIR

ÜRDÜN

75 km

‹srail 1967’den beri ißgal edilen topraklar 1981’de ilhak edilen topraklar Oslo Anlaßmalar›’nda öngörülen Filistin özerk bölgesi

2 Washington Anlaßmalar›’ndan sonra Filistin özerk bölgesi.

270

n 1979 ‹ran Devrimi, Ortado¤u’da yeni bir gerilim kayna¤› oldu. ‹ran ßah›n›n Bat› yanl›s› rejimi, Humeyni’nin liderli¤inde gerçekleßtirilen islamc› bir devrimle ortadan kald›r›lm›ßt›. Petrol fiyatlar› yeniden önemli ölçüde yükseldi ve ikinci petrol ßoku yaßand›. ‹ran’›n Lübnanl› Þiî*lere verdi¤i destek, ‹slam devriminin Yak›ndo¤u’ya da yay›laca¤› endißesini uyand›rd›. Bu endiße, ‹ran ve Irak 1980 eylülünde savaßa girdiklerinde iyice canland›. Il›ml› Arap ülkelerinin deste¤ini alan Irak’›n sald›r›lar› ‹ran’›n direnißiyle karß›laßt›. 800.000’den fazla kißinin can verdi¤i ölümcül savaß, 1988’e kadar sürdü. n Arap güçleri aras›ndaki bölünmeler, güneyi ‹srail, kuzeyi ise Suriye taraf›ndan k›smen ißgal edilen Lübnan’da da kendini gösterdi. 1975-1990 y›llar› aras›nda ülke uzun bir içsavaßla parçaland›. Filistinlilerle savaßan ‹srailliler, Lübnanl› H›ristiyanlar* ve Müslümanlar aras›ndaki içsavaß, Filistinliler ve Suriyeliler ya da Irakl› ve Suriyeli milisler aras›ndaki çarp›ßmalar gibi pek çok farkl› çat›ßma içiçe geçmißti. 1991’de, Irak’›n Kuveyt’i ilhak etmesiyle birlikte patlak veren Körfez Savaß› (Bkz. s. 255), Arap ülkelerinin yine da¤›n›k bir biçimde tepki vermesine neden oldu. Amerikal›larla müttefiklerinin destekledikleri petrol monarßilerine Suriye de eklenirken, resmen tarafs›z olduklar› halde gerçekte Irak’a yak›nl›k besleyen Ürdün ve FKÖ, Irak’› desteklediler ve uluslararas› alanda yaln›z kald›lar.

C. Bar›ß ümidi var m›?

‹SRA‹L

Belge 6

Belge 1, 2 ve 5

n Körfez Savaß›’n›n bitmesiyle, 1991’de bir bar›ß ümidi belirdi. So¤uk Savaß’›n sonu ve SSCB’nin ortadan kalkmas›, Amerikal›lar›n Ortado¤u’da yürüttükleri yo¤un diplomatik faaliyet ve ‹srail’de bar›ß› amaçlayan önemli bir hareketin baßlamas›, buna uygun bir ortam yaratm›ßt›. ‹srail ve FKÖ’nün 1992’de karß›l›kl› olarak birbirlerini tan›mas›ndan sonra, Rabin ve Arafat, 13 Eylül 1993’te Washington’da bir bar›ß anlaßmas› imzalad›lar. Bu anlaßma daha sonra Oslo Anlaßmalar›’yla tamamland›. Filistinliler Gazze Þeridi ve Bat› Þeria’y› içine alan bölgede özerk topraklara sahip oldular. Böylece bir Filistin devletinin tohumlar› at›lm›ß olacakt›, ancak Bat› Þeria’daki ‹srailli yerleßimcilerin varl›¤› Filistinlilerle Yahudilerin birarada yaßamas›n› güçleßtiriyordu. n ‹srail ve FKÖ aras›nda bar›ß›n sa¤lanmas›, her iki taraftan aß›r› dincilerin fanatizmi ve terorist eylemlerle frenleniyordu. 1995 kas›m›nda Rabin’in aß›r› dinci bir Yahudi taraf›ndan öldürülmesi, Arafat’a düßman olan aß›r› dinci Hamas gerillalar›n›n ‹srail’de düzenledikleri silahl› ve bombal› sald›r›lar, çat›ßma yanl›lar›n›n say›s›n›n artmas›na neden oldu. 1990’lar›n sonunda, bar›ß umutlar› yeniden uzaklaßm›ß gibi görünüyordu.

3

Enver Sedat’›n Kneset’te yapt›¤› konußma, 20 Kas›m 1977.

Yak›ndo¤u’daki savaß ve bar›ß sorununda yükün büyük k›sm›n› ve temel sorumlulu¤u omuzlar›nda taß›yan en büyük Arap ülkesinin devlet baßkan›n›n, henüz savaß halindeyken ve otuz y›lda yaßad›¤›m›z dört savaß›n yaralar›n› saramam›ßken, düßman topraklara gelmeye haz›r oldu¤unu bildirece¤ini kimse hayal edemezdi. [...] Daha önce de belirtti¤im gibi, bu kararla ilgili olarak Arap ülkelerinin ya da savaßmakta olan devletlerin baßkanlar› olan arkadaß ve kardeßlerimden hiçbirine dan›ßmad›m. [...] Size, bu çat› alt›na ißgal alt›ndaki topraklardan birliklerinizi çekmenizle ilgili bir savunma sunmaya gelmedim. ‹srail birliklerinin 1967’den sonra ißgal edilen topraklardan tümüyle çekilmesi elzemdir; pazarl›¤a ba¤lanamaz ve hiç kimsenin dilinde savunulacak bir konu olamaz. [...]

4

Sedat’›n öldürülmesi, 6 Ekim 1981.

‹srail’le bar›ß yap›lmas›na karß› olan aß›r› islamc› bir gruba ba¤l› askerler, geçit resmi s›ras›nda saflar›n› terk ederek Sedat’› öldürmek amac›yla ßeref tribününe ateß açt›lar. Sedat’› di¤er Arap ülkelerinden ba¤›ms›z olarak ‹srail’le bar›ß anlaßmas› imzalamakla suçluyorlard›. Sald›r›da dokuz kißi hayat›n› kaybetti.

5

Filistin sorununun tüm meselelerin merkezinde oldu¤unu hiç kimse inkâr edemez. Bugün dünyada hiç kimse, burada, ‹srail’de olup da Filistin halk›n› yok sayanlar›n, hatta bu halk›n nerede yaßad›¤›n› kendi kendilerine soranlar›n att›klar› sloganlar› kabul etmeyecektir. Filistin halk› ve meßru haklar› sorunu, bugün art›k ne inkâr edilmekte ne de hor görülmektedir. Bu sorunun inkâr edilmesi ya da yok say›lmas› kabul edilemez. Bu, uluslararas› toplulu¤un Bat›’da oldu¤u kadar Do¤u’da da destek verdi¤i ve uluslararas› belge ve resmî bildirgelerle tan›d›¤› bir sorundur. [...]

Filistinli Hamas örgütünün bildirisi, 9 Ekim 1991.

ABD, düzenledi¤i bar›ß konferans›yla, Körfez Savaß› ve SSCB’deki olaylar›n ard›ndan Arap ülkeleri ve dünyada ortaya ç›kan durumdan yararlanmak istemektedir. Amac›, tasarlad›¤› yeni uluslararas› düzene uygun olarak, bölgedeki hegemonyas›n› güçlendirmektir. Ayr›ca ABD [...] bize ait olan Filistin topraklar›nda siyonist bir devletin yasad›ß› varl›¤›n› meßrulaßt›rmak istemektedir. Filistin’de ya da Filistin d›ß›nda yaßayan kahraman Filistin halk›n› ve Arap ve Müslüman ulusunu olußturan kitleleri, Filistinlilerin kendi davalar›n›n sonunu kendi elleriyle imzalamalar›n› iste1. Hamas’›n Washington Anlaßmalar›’na muhalif oldu¤unu gösteriniz. yerek aßa¤›lama ve terk etme anlam›na gelen bu konferans› reddetmeye ve bar›ß konferans›n› 2. Hamas bu anlaßmalara hangi nedenlerle karß› ç›kmaktad›r? gerekli tüm yollara baßvurarak durdurmaya ça¤›r›yoruz.

1. Hamas’›n Washington Anlaßmalar›’na muhalif oldu¤unu gösteriniz. 2. Hamas bu anlaßmalara hangi nedenlerle karß› ç›kmaktad›r?

Sizlere, aß›r›l›¤› tan›mayan ve o¤ullar› (Müslüman, H›ristiyan, Yahudi) sayg›, sevgi ve hoßgörü içinde birlikte yaßayan M›s›r halk›n›n bar›ß mesaj›n› getirdim.

1. Bu konußma neden bir dönüm noktas› olußturmußtur? 2. Sedat’›n "yöntemleri" ile ilgili ne tür ipuçlar› vermektedir? 3. Sedat burada belirtilen davran›ß çizgisine ne ölçüde uymußtur?

1991 Körfez Savaß› s›ras›nda, Kuveyt’teki hurda Irak tanklar›.

6 271

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER 1948: ‹srail’in ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etmesi. 1973-1974: Birinci petrol ßoku. 1978: ‹srail ve M›s›r aras›nda Camp-David Anlaßmalar›.

KARIÞTIRMAYALIM n

‹srail ve Filistin

‹srail, iki Yahudi devletine verilen add›r: 1. ‹.Ö. 931’de Süleyman peygamberin krall›¤›n›n bölünmesiyle ortaya ç›kan iki krall›ktan biri olan ‹srail, ‹.Ö. 721’de Asurlular taraf›ndan fethedildikten sonra yok olmußtur. 2. 1948 y›l›nda kurulan bugünkü ‹srail devleti.

1991: Körfez Savaß›.

Filistin ise, Lübnan, Ölü Deniz, Akdeniz ve Suriye Çölü aras›nda kalan bölgenin co¤rafî ad›d›r. 1920’de ‹ngiliz mandas› s›ras›nda yeniden kullan›lmaya baßlayan bu ad, günümüzde Filistinlilerin kurmak istedikleri ulus-devleti belirtmektedir.

1993: ‹srail ve FKÖ aras›nda Washington Anlaßmalar›.

n

1979-1980: ‹kinci petrol ßoku.

Araplar ve ‹srail aras›ndaki beß savaß: - May›s 1948-ocak 1949: 1. Arap-‹srail Savaß› - Ekim-kas›m 1956: 2. Arap-‹srail Savaß› - 5-10 Haziran 1967: 3. Arap-‹srail (Alt› Gün) Savaß› - Ekim 1973: 4. Arap-‹srail (Yom Kippur ya da Ramazan) Savaß› - Haziran-eylül 1982: 5. Arap-‹srail Savaß› ya da "HaGalil bar›ß harekât›"

ÖNEML‹ KISALTMALAR • FKÖ: Filistin Kurtuluß Örgütü.

Ortado¤u ve Yak›ndo¤u

Ortado¤u, bugün Bo¤azlar’dan M›s›r, Arap Yar›madas› ve ‹ran’a kadar uzanan topraklar için kullan›lmaktad›r. Yak›ndo¤u, Türkiye’den M›s›r ve Ürdün’e uzanan topraklar› kapsar. Daha eski bir terim olan "Levant" (gündo¤umu) ise, Türkiye ve M›s›r aras›ndaki k›y› ßeridini belirtir.

n

"Arap ulusu" ve Arap Birli¤i

Bo¤azlar YAKIN

ORTA LEVANT

DOÚU DOÚU

Ortado¤u 500 km

Yak›ndo¤u

Arap Birli¤i, 1945’te kurulmuß olan bir örgüttür. Arapça konußan halklar›n yaßad›¤› ülkelerin ço¤unu bir araya getirir ve hedefi Arap dünyas›nda birli¤i sa¤lamakt›r. Arap Birli¤i’nin en önemli kararlar› Filistin sorunu konusunda al›nan kararlard›r; ancak birli¤e üye olan ülkeler, aralar›ndaki bölünmeleri durdurmakta pek baßar›l› olamam›ßlard›r. "Arap ulusu" ise, pek de belirgin olmayan bir biçimde Fas’tan Irak’a Arapça konußan halklar›n tümünü kapsar; siyasal aç›dan ise, Bat› yanl›s› muhafazakâr krall›klardan (Suudî Arabistan, Ürdün) Suriye ve Irak gibi halkç› ya da sosyalist rejimlere ve islamc› devletlere (‹ran), büyük çeßitlilik gösterir.

YARARLI B‹YOGRAF‹LER s. 262

s. 264

s. 264

Theodor Herzl (1860-1904)

David Ben Gurion (1886-1973)

Menahem Begin (1913-1992)

Siyonizmin kurucusu.

M›s›r’la 1978’de bar›ß anlaßmas› imzalayan ‹srailli sa¤c› devlet adam›.

s. 264

s. 229

s. 269

‹zak Rabin (1922-1995)

Cemal Abdü’n-Nas›r (1918-1970)

Yaser Arafat (d. 1929)

FKÖ ile 1993’te bar›ß anlaßmas› imzalayan ‹srailli solcu devlet adam›.

272

‹srail devletinin kurucusu.

1954’ten 1970’e kadar M›s›r Devlet Baßkan›.

FKÖ’nün lideri.

belge incelemesi 1993 ‹srail-Filistin bar›ß anlaßmas› üzerine bir karikatür NE ZAMAN?

NE?

Görüßmeler s›ras›nda, anlaßma imzalanmadan birkaç gün önce

Sorular n 1. Belge ne anlat›yor? Hangi olay ve karakterler temsil ediliyor?

Bar›ß güvercini

K‹M?

K‹M?

Yaser Arafat

‹srailli bir asker

n 2. Böyle bir belge neden özgün bir belgedir? n 3. Bu karikatürdeki anlat›m, tan›d›¤›m›z biçimiyle tarihsel gerçeklere uygun mu? Bar›ß›n önünde hangi engeller var? Plantu imzal› karikatür, Le Monde, 31 A¤ustos 1993.

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N • Soru 1 - Karakterler: Onlar› nas›l tan›yoruz (k›yafetler, tav›rlar)? Çizimde ö¤eler aras›ndaki dengeyi, ölçek farkl›l›klar›n› inceleyin. - Tarih: Bu tarihten önceki günlerde neler oldu? ‹srail ve FKÖ aras›ndaki yak›nlaßmay› sa¤layan koßullar› hat›rlat›n. - Ne? Bkz. s. 270-271. - Kim? Bkz. Biyografiler, s. 264 ve 269.

• Soru 2 Karikatür, bir olay›n basitleßtirilmiß ve basite indirgeyici anlat›m› ve bir kißili¤in görünüßüne mizah ögesi koyarak komikleßtirmek için biçiminin de¤ißtirilmesi ya da bir durumun abart›lmas›d›r. Karikatür, içerdi¤i ßifrelerin çözülmesi ve eleßtirilmesi gereken özel tarihsel bir belgedir. - Karikatürü dikkatle inceleyin. Karakterler henüz el s›k›ßmam›ßlar; neden? A¤layan ve iki ana karakterin el s›k›ßmalar›n›, birbirlerine yaklaßmalar›n› engellemeye çal›ßan iki küçük karakter ne yap›yor? - Bar›ß sürecinin önündeki engeller neler? (Kudüs’ün statüsü: Bkz. s. 274-275; Filistinli mülteciler sorunu ve kendi ülkelerine dönüßlerinin örgütlenmesi.) - Bar›ß sürecine hangi güçler muhalefet ediyor? (Filistin cephesinde: Bkz. Filistin Halk Kurtuluß Cephesi ve s. 271’de yer alan

Belge 5; ‹srail cephesinde: "Þahinler", ißgal alt›ndaki bölgelere gönderilen ‹srailli yerleßimciler, aß›r› dinciler.)

• Soru 3 Karikatür, 31 A¤ustos 1993’te Frans›z Le Monde gazetesinde yay›nlanm›ß; yani 13 Eylül’de imzalanacak olan Washington anlaßmalar›ndan birkaç gün öncesine ait. 31 A¤ustos 1993’te, Washington’da Arap-‹srail görüßmelerinin yeniden baßlamas›ndan önce, ‹srail ve FKÖ temsilcileri Oslo’da baßlam›ß olan ve 22 ayd›r devam eden gizli görüßmeleri "tarihsel bir dönüm noktas›" ve "belirleyici" olarak tan›mlad›lar. Bu tarihte henüz hiçbir belge imzalanm›ß de¤ildi, görüßmeler baßar›s›zl›kla sonuçlanabilirdi. ‹srail ve FKÖ’nün karß›l›kl› birbirlerini tan›malar› pek çok aßamadan sonra gerçekleßebildi: FKÖ’nün ‹srail devletini tan›mas› ve terorist eylemlerden vazgeçti¤ini aç›klamas›; ‹srail’in FKÖ’yü Filistin halk›n›n resmî temsilcisi olarak tan›mas›; 13 Eylül’de iki taraf›n Bill Clinton’un önünde (Bkz. s. 270, Belge 1) karß›l›kl› tan›ma anlaßmas›n› imzalamalar› ve ißgal alt›ndaki bölgelerin özerkli¤i ile ilgili ilke karar› almalar› (Bkz. s. 270, Belge 2). Çizer, karikatüre bar›ß ve aß›lmas› gereken güçlüklerle ilgili simgeler ekleyerek bir el s›k›ßma sahnesinden beklenenin ötesine geçiyor ve Ortado¤u’da bar›ß umutlar›n› resmediyor.

273

verilerle çal›ßma Konu: Ortado¤u sorunlar›n›n merkezinde Kudüs Sorular

1

‹srail’in Kudüs’e ilißkin temel yasas› (30 Temmuz 1980).

r 1. Belgeleri tan›t›n›z.

1. Kudüs, bütünüyle ve birleßmiß olarak ‹srail’in baßkentidir.1

r 2. Belgelerde verilen bilgileri konulara göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z.

2. Kudüs, devlet baßkan›n›n, Kneset’in, hükümetin ve Yüksek Mahkeme’nin merkezidir. 3. Kutsal yerler, her türlü tahrip ve sald›r›ya, ayr›ca farkl› dinlerden inananlar›n kendi kutsal yerlerine erißme özgürlüklerini k›s›tlayacak ve bu yerlerle ilgili duygular›n› rencide edecek her türlü tasarrufa karß› korunacakt›r.

r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

1. Birleßmiß Milletler’in 242 numaral› karar›, ‹srail’in Kudüs’ü ilhak etmesine izin vermiyordu. Buna ra¤men, ‹srail 1980 temel yasas›yla yeniden birleßtirilen kenti baßkent yapmaya karar verdi.

3

"Filistin’in çarpan yüre¤i".

Filistinliler Kudüs’ü, co¤rafî konumu ve tarihi nedeniyle, Filistin’in çarpan yüre¤i ve do¤al baßkenti olarak kabul eder. Kudüs ve Filistin halk›, ortak tarihleri ve kaderleri nedeniyle ayr›lmaz bir bütündür. Kudüs’ün an›tlar›nda ifade bulan kültür de buna tan›kl›k eder [...]. Filistinlileri Kudüs’ten ve orada egemen olma hakk›ndan ay›rmak, Filistin halk›n› bu ço¤ulcu ve insanc›l kimli¤in ifadesinden mahrum b›rakmak, esin kayna¤›ndan ve ortak de¤erlerinden koparmak ve ona milliyetçi ve fanatik bak›ß aç›s›ndan baßka bir seçenek b›rakmamak demektir. O. Masalha [UNESCO’da Filistin gözlemcisi], 1995.

2

1967’den 1995’e Kudüs’ün nüfusu.

1967’den beri, toplam 20.000 Filistinli Kudüs’ü terketti. Do¤u Kudüs’e Yahudi yerleßimcilerin yerleßtirilmesi politikas›, 1989’dan sonra Sovyet Yahudilerinin gelißiyle de beslenerek kentin bu k›sm›nda Yahudi nüfusun artmas›na neden oldu (‹srail kaynaklar›na göre, 1993’te 160.000).

Üç büyük tektanr›l› dinin kutsal mekânlar›n› bar›nd›ran Kudüs, üç kere kutsal bir kenttir.

274

4

Ramle

Büyük Kudüs havaalan›

Eriha’ya do¤ru

KUDÜS BATI DOÚU

‹SRA‹L

Harem-i Þerif Hz. Mesih Kilisesi Kutsal Mezar A¤lama Duvar›

Camiler alan› Mescid-i Aksâ

Eski kent Bat› Þeria

Yeßil hat (1949 b›rak›ßma hatt›)

Beytü’l-Lahm

1967’de ilhak edilen Do¤u Kudüs Müslüman mahallesi

Bat› Þeria

Kudüs

H›ristiyan mahallesi Yahudi mahallesi

‹SRA‹L

Ermeni mahallesi Yahudi yerleßimleri

El-Halil’e do¤ru 5

“Büyük Kudüs” s›n›rlar› Kaynak: Agnès LEVALLOIS ve Sophie POMMIER, Jérusalem de la division au partage (Paris, 1995).

Kudüs.

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1 • Önemli tarihlerin etraf›nda olaylar›n zamandizimini olußturun: 1949, 1967, 1980..

r Soru 2 • Belge 1, 3 ve 4: Kudüs’ün Yahudilerin ve Filistinlilerin ortak miras› oldu¤unu gösterin. • Belge 2 ve 5: Kudüs’ün nüfusu nas›l evriliyor? Belge 5’in lejand›nda verilen tarihler neye karß›l›k geliyor? Kudüs’ün statüsü hangi halklar› ilgilendiriyor?

• ‹sraillilerin ve Filistinlilerin bak›ß aç›lar›ndaki farklar› belirterek, bilgileri seçin ve karß›laßt›r›n.

r Soru 3 • Konu baßl›¤›n› de¤ißtirin: 1967’ye kadar ‹srail ve Ürdün aras›nda paylaß›lan, ard›ndan ‹srail taraf›ndan ißgal ve ilhak edilen Kudüs kentinin, Ortado¤u’nun sorunlar›ndan ço¤unun merkezinde yer ald›¤›n› gösterin.

• "Kutsal kent", "baßkent", "‹srail", "Filistinli Araplar", "büyük güçlerden ABD", "Yahudi göçü", "ißgal alt›ndaki bölgeler" sözcüklerini kullan›n. • Aßa¤›daki sorular üzerinde düßünün: - Baßkentin denetimi ile ilgili meseleler nelerdir? - ‹srail’in kente ilißkin politikas› nedir? - Filistinlilerin talepleri nelerdir?

• Arafat’tan, Begin’den, Kudüs’te varolan üç büyük dinden, Alt› Gün Savaß›’ndan, FKÖ’den söz edin.

275

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

1945’TEN GÜNÜMÜZE TÜRK‹YE BAÞLIKLAR 15. ‹K‹NC‹ DÜNYA SAVAÞI SONUNDA TÜRK‹YE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .s. 278

16. DEMOKRAS‹YE DOÚRU, 1946-1961 . . . . . . . . . .s. 288 17. ÇALKANTILAR DÖNEM‹: 1961-1982 . . . . . . . . .s. 308 18. L‹BERAL‹ZME DOÚRU, 1983-2002

. . . . . . . . . . .s. 322

19. 1945’TEN GÜNÜMÜZE TÜRK‹YE’DE EKONOM‹K, TOPLUMSAL VE KÜLTÜREL YAÞAM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .s. 342

Cumhuriyet’in 75. y›l› kutlamalar›, ‹zmir, 29 Ekim 1998.

KONU

15 ‹kinci Dünya Savaß› sonunda Türkiye T ürkiye, ‹kinci Dünya Savaß›’n›n d›ß›nda kalmay› baßarm›ß olmas›na karß›n, bu savaßtan neredeyse savaßm›ß ülkeler kadar etkilendi. Savaß s›ras›nda al›nan ekonomik önlemlerin do¤urdu¤u sorunlar, yirmi yaß›n› ancak doldurmuß olan genç devletin dayand›¤› toplumsal anlaßma zeminini zedelemißti. Ayr›ca, savaß sonunda ortaya ç›kan iki kutuplu yeni dünya düzeni, Türkiye’yi, özellikle de co¤rafi konumu dolay›s›yla, bu kutuplardan birine yaklaßmak zorunda b›rakm›ßt›. Bu iki önemli gelißme, Türk siyasal yaßam›nda çok önemli sonuçlar do¤uracak tarihi bir dizi karar›n al›nmas›na yol açt›. Hem kendi iç dinamikleri, hem de dünya konjonktürü, Türkiye’yi art›k cumhuriyet rejiminin gere¤i çok partili yaßama dönmeye zorluyordu. n ‹kinci Dünya Savaß› sonras›nda Türkiye’nin tarafs›z kalmas› olas› m›yd›? n Savaß sonras›nda Türkiye’de çok partilili¤e dönüßte iç dinamiklerin rolü nedir?

KONUNUN PLANI I. Yeni dünya dengesi ve Türkiye II. Siyasal dönüßüm yolunda • Unutmayal›m • Belge incelemesi: Molotov-Sarper görüßmesi, 7 Haziran 1945 • Verilerle çal›ßma: Muhalefet de CHP kökenli mi olmal›?

Ocak 1945 Yalta Konferans›

23 Þubat 7 Haziran Türkiye’nin Molotov-Sarper Almanya’ya savaß ilân› görüßmesi

temmuz - a¤ustos Potsdam Konferans›

2 Eylül Japonya’n›n teslim olmas›

5 Mart 1946 Churchill’in Fulton konußmas›

25 Nisan - 26 Haziran Türkiye San Fransisco Konferans›’nda

4 Nisan 1946 USS Missouri z›rhl›s›n›n ‹stanbul’a gelißi

Þükrü Saraco¤lu Hükümeti temmuz - ekim Millî Kalk›nma Partisi’nin kurulmas›-faaliyete geçmesi

1945 7 Haziran Dörtlü Takrir 11 Haziran Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu

278

15 A¤ustos BM’e kat›l›ß

21 Eylül Adnan Menderes ve Fuat Köprülü’nün CHP’nden ihrac›

1946

5 Ekim 1 Kas›m 7 Ocak 1946 Celâl Cumhurbaßkan› ‹nönü’nün Demokrat Parti’nin Bayar’›n Meclis’i aç›ß konußmas› kurulmas› milletvekilli¤inden istifas›

Cemal Nadir’in, 1 Gürcistan Bilimler Akademisi üyelerince dile getirilen Sovyet isteklerine ilißkin karikatürü, Cumhuriyet, 30 Aral›k 1945.

2

USS Missouri Bo¤az’da.

279

I. Yeni dünya dengesi ve Türkiye A. Savaß sonu gelißmeleri

Belge 2, 3 ve 4

n ‹kinci Dünya Savaß›’n›n son y›l›nda, art›k savaß› kazanacaklar› kesinleßmiß olan Müttefikler, Atlantik Sözleßmesi’nde dile getirilen kal›c› bar›ß›n sa¤lanmas› yolunda örgütlenmeye baßlam›ßlard›. Bu yönde at›lan ilk ad›m, Birleßmiß Milletler Örgütü’nün kurulmas›yla sonuçlanan San Fransisco Konferans› oldu. 1945 y›l›n›n nisan-haziran aylar›nda toplanan konferansa Türkiye de kat›lm›ß, bunun önkoßulu olarak da ßubat ay›nda Almanya ve Japonya’ya savaß ilân etmißti. Böylece Türkiye, etkin bir biçimde savaßa kat›lmamakla birlikte, savaß›n galipleriyle ayn› safta yer alm›ß oluyordu. n Türkiye’nin Birleßmiß Milletler’in kurucu üyelerinden olmas›, kendini güvende hissetmesine yetmedi. Sovyetler Birli¤i, 1945 y›l›n›n kas›m ay›nda süresi dolacak olan Türk-Sovyet Dostluk ve Sald›rmazl›k Antlaßmas›’n›n aynen yenilenmesini istememiß, mart ay›nda verilen Sovyet notas›, antlaßman›n yeni koßullarda tekrar ele al›nmas›n›, bunun için de görüßmeler yap›lmas›n› talep etmißti. ‹lißkiler, haziran ay›nda SSCB D›ßißleri Bakan› Viyaçeslav Molotov ile Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Selim Sarper aras›ndaki ilk görüßmede Sovyetler Birli¤i’nin Bo¤azlarda üs ve Do¤u Anadolu’da toprak istemesiyle gerildi. Sovyetler Birli¤i karß›s›nda yaln›z kalmaktan korkan Türkiye, ABD’den savunma güvencesi ve ittifak istedi. Ancak ABD, kesin bir tehdit söz konusu olmad›¤› ve Do¤u Akdeniz-Ortado¤u bölgesinde sorumluluk almak istemedi¤i için, buna olumlu bir yan›t vermedi. Ayr›ca, o s›ralarda ABD, Montreux Antlaßmas›’n›n gözden geçirilmesinden yanayd›. n Türkiye-SSCB ilißkileri, 1945 y›l›n›n sonlar›nda iyice gerildi. Aral›k baß›nda ‹stanbul’da üniversite ö¤rencilerince düzenlenen Sovyetler Birli¤i karß›t› bir miting, solcu olarak bilinen Tan gazetesinin ve matbaas›n›n tahrip edilmesiyle sonuçland›. Sovyetler Birli¤i bu olay› bir notayla k›nad›. Ard›ndan, birçok Sovyet gazetesinde Gürcistan Bilimler Akademisi üyesi iki profesörün Gürcistan’›n Do¤u Anadolu’daki "hakl› toprak talepleri"ne ilißkin makalesi yay›nlanmaya baßlad›.

B. Bat›’yla bütünleßmenin eßi¤inde

Belge 1

n 1946 y›l›n›n baßlar›nda durum de¤ißti. Sovyetler Birli¤i’nin, ißgali alt›ndaki Do¤u Avrupa ülkelerindeki tutumu ve Yunanistan’daki iç savaßta oynad›¤› rol daha aç›k bir biçimde ortaya ç›km›ßt›. ‹ngiliz ordusu ise Yunanistan’dan ç›kmaya haz›rlan›yordu. Sovyetler Birli¤i, ayr›ca, 1942’den beri Müttefiklerin ißgalindeki ‹ran’›n kuzey bölgesinden pek ayr›lmak istememiß, buna zorland›¤›nda da mart 1946’da burada komünist bir rejim kurdurmußtu. n So¤uk Savaß’›n baßlang›c› olarak kabul edilen bu gelißmeler, ABD’nin Türkiye’ye karß› tutumunda da önemli bir de¤ißikli¤e neden oldu. ABD, art›k Sovyetler Birli¤i’nin yay›lmac› politikas›na karß› durma konusundaki kararl›l›¤›n› göstermek istiyordu. Türkiye’nin eski Washington Büyükelçisi Münir Ertegün’ün cenazesinin ‹stanbul’a getirilmesi, Amerikal›lara böyle bir güç gösterisinde bulunma f›rsat› yaratt›. Cenazeyi taß›yan USS Missouri z›rhl›s›, 5 Nisan 1946’da ‹stanbul’a geldi ve sevinç gösterileriyle karß›land›. Büyük bir sembolik önemi olan bu olaydan sonra, Sovyetler Birli¤i ile Türkiye aras›ndaki nota de¤iß tokußlar›na ABD ve Birleßik Krall›k da ortak oldular. Sovyet istekleri, So¤uk Savaß ortam›nda çok boyutlu bir uluslararas› krizin ö¤elerine dönüßüp, daha Stalin’in sa¤l›¤›nda rafa kald›r›ld›lar gerçi; ama Türkiye, Bat› savunma sisteminin bir parças› olmußtu art›k.

1

USS Missouri’nin ziyaretinde bas›lan hat›ra kart›n›n ön ve arka yüzleri.

280

2

Türkiye BM’de

4

Türkiye Cumhuriyeti, 24 Þubat 1945 tarihinde Birleßmiß Milletler kurucu üyesi olabilmek için Almanya ve Japonya’ya savaß ilan etmißti. Türkiye’yi Birleßmiß Milletler saf›nda karß›lamakla da bahtiyar›z. Türkiye, y›¤›lan tehlikeler pek barizken 1939 ittifak› ile bizim taraf›m›zda oldu¤unu azimle bildirmißtir. Avam Kamaras›’nda bundan evvel muhtelif vesilelerle de söylemiß oldu¤um üzere, harp fiilen baßlad›ktan sonra Türkiye tamam›yla mahrum bulundu¤u ve bizimde kendisine verebilecek durumda bulunmad›¤›m›z yeni silahlar›n kesin tesiri dolay›s›yla beklenilmedik askeri bir zaaf duymußtur. Modern harp meydanlar›nda bu silahlar›n hakim tesiri dolay›s›yla Türkler, emniyetlerini geçen Cihan Harbi’ndeki meßhur piyade ve topçular›na art›k tevdi edemeyecekleri mütalaas›nda bulundular. Binaenaleyh Türkiye’nin harp açmas›nda uzun müddet ›srar etmedik. Ancak Tahran Konferans›’ndan sonrad›r ki, Türkiye’nin vahim bir ihtiyats›zl›k ißlemeden harbe girebilece¤i zaman›n geldi¤ine karar verdik. O zaman da

Gürcü profesörlerin toprak istekleri (Pravda, 20 Aral›k 1945).

Özgürlük savaß›n›n baßar›yla sona ermesiyle yengin gelen demokrasi, bir bar›ß ve güvenlik kalesi olarak kurulmaktad›r. Özgürlükçü halklar, bu kuruluß içinde hak ettikleri yeri almak istiyorlar, en sevdikleri ereklerine ulaßmak istiyorlar. Faßizmin yenilgiye u¤rat›lmas› davas›na önemli katk›lar› olan Gürcistan halk›, kendi hakl› istemlerini aç›klamak hakk›n› da kendinde gördü. Öncesiz ça¤lardan beri bizim olan topraklar›, Türkiye’nin zorla elimizden alarak kendi topraklar›na katmas› nedeniyle dünya kamuoyuna sesleniyoruz. Söz konusu olan çi¤nenen önemsiz topraklar de¤il, tersine halk olarak bizim kißili¤imizi belirleyen elimizden zorla al›nan anayurdumuzdur...

tu. Türklerin dostlu¤u hususunda asla en ufak ßüphemiz olmam›ßt›r. Tür-

Söz konusu olan Gürcü halk›n›n yüzy›llard›r süregelen savaß›m›d›r. Gürcü halk› tarihin en eski ça¤lar›ndan beri Büyük Toros Da¤lar›ndan Büyük Kafkasya’ya dek uzanan bu topraklar üzerinde yaßad›, çal›ßt› ve savaß›m verdi...

kiye de Birleßmiß Milletler saf›nda hararetle karß›lanacakt›r. Geçen harp fe-

...

laketinden sonra, iki memleketimiz aras›nda yeniden kurulan dostluk ba-

Gürcü halk›n›n 1920’de ve 1921 y›l›n›n baßlar›nda yaßad›¤› o zor dönemde Türkler, daha önce ald›klar›, en eski ça¤lardan beri Gürcülerin olan topraklara ek olarak, Gürcü topraklar›ndan olan Ardahan’›, Oltu’yu, Artvin’i ve Batum’un güney bölgesini alarak kendi topraklar›na katt›lar.

Türk Hükümeti, bunu yapmaya kendisini muktedir görmüyordu. Fakat anlat›lmas›nda fayda olmayan muhtelif suretlerde bize yard›mda bulunmuß-

¤›n› herhangi bir suretle zay›flam›ß telâkki edemem. Birleßik Krall›k Baßbakan› Winston Churchill’in Avam Kamaras›’nda yapt›¤› 27 Þubat 1945 tarihli konußma, Cumhuriyet, 28 Þubat 1945.

3

Tan Matbaas›’n›n bas›lmas›

1945 y›l›, siyasal hayatta h›zl› liberalleßmenin yan› s›ra sola karß› bask›n›n da doru¤una yükseldi¤i bir y›ld›r. Bizde biçimsel demokrasiye geçiß, solun ezilmesine ba¤l› olarak gerçekleßmißtir. Bu tutum, savaß sonras› demokrasimizin s›n›fsal niteli¤ini anlamak için önemli bir göstergedir. Sol aleyhtar› k›ßk›rtman›n nerelere götürüldü¤ünü anlatmak üzere, tek bir örnek vermekle yetinece¤iz. 4 Aral›k 1945 tarihli Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfas›nda, ßöyle bir haber var: "Bizim yoldaßlar nihayet maskelerini att›lar. Yeni Dünya ve Görüßler k›z›l propaganda organlar›d›r." ‹lginç olan, haberin gerekçesidir. Ciddiyetle tan›nm›ß Cumhuriyet gazetesi ßöyle bir keßif yapm›ß: Görüßler kelimesinin "G" harfi ters çevirilip bir k›sm› parmakla örtülünce ora¤a benziyormuß. Orak da komünist devrim ißaretinin bir parças› oldu¤una göre, bu dergi Moskova’n›n ußa¤› imiß... Ortam böyle haz›rland›ktan sonra, ayn› gün, Tan, Yeni Dünya gazeteleri ile Görüßler dergi-

Sovyet halk›n›n faßist Almanya’yla yapt›¤› Büyük Anayurt Savaß› s›ras›nda, gerçekte Alman sald›rganlar›n›n yan›nda yer alan Türkiye, yeniden topraklar›m›za göz dikti. Bu konuda Türk bas›n› aç›k aç›k yazd›. Türkiye, gönüllü olarak bir kez daha emperyalist Almanya’n›n hizmetine girerek, Anti-Hitler Koalisyonu’na zarar vermiß oldu. Ya biz? Gürcü halk›n›n, Birleßmiß Milletler’in kutsal davas›na ne gibi katk›lar› olabilece¤ini dünyaya hat›rlatmam›z gerekli mi? Gürcü halk›, hiçbir zaman vazgeçmedi¤i ve vazgeçmeyece¤i topraklar›n› geri almal›d›r. Bununla ßu bölgeleri, yani Ardahan’›, Artvin’i, Oltu’yu, Tortum’u, ‹sgira’y›, Bayburt’u, Gümüßhane’yi, Trabzon’u, Giresun’u, yani Gürcistan’dan al›nan topraklar›n yaln›zca bir bölümünü olußturan Do¤u Lazistan’› amaçl›yoruz. S. Canaßia ve N. Berdzenißvili, "Türkiye’den Hakl› ‹stemlerimiz", çev. Mehmet Özata, Tarih ve Toplum, VIII, 46(1987).

sinin matbaalar› ve iki kitabevi, düzenlenen bir gençlik gösterisi s›ras›nda tahrip edilmißtir. O günler ise Demokrat Parti’nin hummal› bir ßekilde kurulußunu haz›rlad›¤› günlerdir. Bir yandan siyasal liberalleßme, öte yandan fikre karß› zorbal›k. Göründü¤ünün aksine, bu bir çelißki de¤ildir. Halk›n figüranl›ktan öteye gidemeyece¤i biçimsel demokrasinin kuruluß gayretle-

1. Türkiye, “emperyalist Almanya’n›n hizmetine” nas›l girmiß olabilir? 2. Yazarlar›n istedikleri topraklar›n hepsini Türkiye 1921’de mi alm›ßt›?

ridir. Cem Ero¤ul, Demokrat Parti: Tarihi ve ‹deolojisi, 3. bask› (Ankara, 1998).

281

II. Siyasal dönüßüm yolunda A N A H T A R S Ö Z C Ü K • S‹YASAL UZLAÞMA Görüß ve ç›kar ayr›l›klar› olan toplumsal kesimlerin, bunlardan ödünler vererek tek bir siyasal hareketi desteklemeleri veya bu harekette do¤rudan do¤ruya yer almalar›.

S

Ö

Z

L

* Toprak reformu * Önerge

Ü

K

A. Siyasal uzlaßman›n sonu n ‹kinci Dünya Savaß› y›llar›nda uygulanan iktisat politikalar›, Türkiye toplumunun neredeyse küçük bir örneklemi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nde çatlamalara neden olmußtu. Varl›k Vergisi ve Toprak Mahsulleri Vergisi gibi yeni uygulamalardan zarar gören büyük toprak sahipleri, sanayiciler ve tüccarlar, art›k Cumhuriyet Halk Partisi’ne kendi partileri gözüyle bakm›yordu. Savaß dönemine kadar zaten politikada sesi duyulmayan köylü nüfus ise, hem seferberlik dolay›s›yla u¤rad›¤› ekonomik kay›plardan, hem de Toprak Mahsulleri Vergisinin uygulanmas›nda karß›laßt›¤› sertliklerden dolay› iktidar partisine tümüyle s›rt›n› çevirmißti. n Biraz köylülerin s›k›nt›lar›n› gidermek, biraz da savaß s›ras›ndaki tutumlar›ndan ötürü büyük toprak sahiplerini cezaland›rmak niyetiyle harekete geçen Cumhuriyet Halk Partisi iktidar›, 1945 may›s›nda Meclis’e toprak reformu*na ilißkin bir kanun tasar›s› sundu. Daha sonra Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu ad›yla kanunlaßacak olan tasar›, her ne kadar temelde devlet topraklar›n›n topraks›z köylülere da¤›t›lmas›n› öngörüyorduysa da, büyük toprak sahiplerinin arazilerinin de bir bölümünün devletleßtirilmesi söz konusuydu. Meclis’te uzun tart›ßmalara neden olan tasar›ya karß› en heyecanl› eleßtiriler, kendileri de büyük toprak sahibi olan Ayd›n Milletvekili Adnan Menderes’le Eskißehir Milletvekili Emin Sazak’tan ve daha önce birçok devlet memurluklar›nda bulunmuß olan ‹çel Milletvekili Refik Koraltan’dan geldi. Tasar›y› özel mülkiyet hakk›na yöneltilmiß bir tecavüz olarak niteleyen bu eleßtiriler, iktidar partisiyle büyük toprak sahiplerinin yollar›n›n kesin bir biçimde ayr›lm›ß oldu¤unu gösterdi. Tasar› 11 Haziran’da kanunlaßt›¤›nda, eleßtiriler do¤rultusunda epey de¤ißtirilmißti; ama parti içi uzlaßma sa¤lanamad›.

B. Partileßmeye do¤ru

Belge 1, 2, 3 ve 4

n Sovyetler Birli¤i yönünden alg›lanan tehdit dolay›s›yla Bat› dünyas›yla yak›nlaßmaya karar vermiß olan Cumhurbaßkan› ‹smet ‹nönü, toprak reformuna ilißkin kanun tasar›s›n›n gündeme geldi¤i ve San Fransisco Konferans›’n›n henüz sürdü¤ü günlerde önemli bir aç›klama yapm›ß ve 19 May›s 1945 günü söyledi¤i nutukta ülkenin siyaset ve düßünce yaßam›nda demokrasi ilkelerine daha çok yer tan›naca¤›n› bildirmißti. Bundan cesaret alan dört CHP milletvekili, haziran ay› baß›nda partinin Meclis grubuna bir önerge* vererek söz konusu ilkelerin yaßama bir an önce geçirilmesini istediler. Bu önerileri 12 Haziran günü reddedilince de, isteklerindeki ›srarlar›n› gazetelerde yay›nlad›klar› yaz›larla sürdürdüler. Baßkan›n›n demokratikleßme konusundaki sözlerine karß›n CHP, ßaß›rt›c› bir biçimde, bu milletvekillerinden Adnan Menderes’i ve Kars Milletvekili Fuat Köprülü’yü partiden ç›kard›. Eski baßbakanlardan ve takrirde imzas› bulunan ‹zmir Milletvekili Celâl Bayar ise, bu ihraçlar› protesto maksad›yla milletvekilli¤inden istifa etti. n ‹ktidar partisinde bu çalkant›lar yaßan›rken, ißadam› Nuri Demira¤, Millî Kalk›nma Partisi’ni kurmuß ve ‹çißleri Bakanl›¤›’ndan gerekli izni alm›ßt›. Ancak siyasal çevreler ve bas›n, Bayar’›n yeni bir parti kuraca¤› dedikodular›na Demira¤’›n partisinden daha çok önem veriyorlard›. Bayar bu söylentileri yalanlad›. n Cumhurbaßkan› ‹nönü, kas›m ay› baß›nda yapt›¤› Meclis’i aç›ß konußmas›nda gayet anlaml› mesajlar vererek, partisi içinde muhalif konumuna düßmüß olanlar› neredeyse yeni bir parti kurmaya davet etti. Bu konußmadan k›sa bir süre sonra da Bayar, CHP’den istifa etti. Bayar’›n CHP’den daha önce ihraç edilenlerle yeni bir siyasal parti kurmak için çal›ßt›¤› haberleri k›sa sürede bütün bas›n› kaplad›. Gerçekten de bu kißiler, 1950’lerde Türkiye’yi yönetecek olan Demokrat Parti’yi kurma haz›rl›klar›na girißmißlerdi.

282

1

‹lk ißaret.

‹leri bir insan cemiyet olman›n maddi ßartlar›n›, hele manevi vas›talar›n› mümkün oldu¤u kadar çabuk tamamlamak için durmadan hamleler yapmak zorunday›z. Cumhuriyetle kurulan halk idaresi her istikamette ilerlemeleri ve ßartlar›yla gelißmeye devam edecektir. Harp zamanlar›n›n ihtiyatl› tedbirlere lüzum gösteren darl›klar› kalkt›kça memleketin siyaset ve fikir hayat›nda demokrasi prensipleri daha geniß ölçüde hüküm sürecektir. En büyük demokrasi müessesemiz olan Büyük Millet Meclisi ilk günden itibaren idareyi ele alm›ß ve memleketi demokrasi yolunda mütemadiyen ilerletmißtir. Cumhurbaßkan› ‹smet ‹nönü’nün 19 May›s 1945 nutku.

3

‹ç siyaset ve d›ß dünya.

Birleßmiß Milletler Anayasas›’n›n tasdik için Millet Meclisi’ne getirilißinde muhalefet ilk defa olarak kendini a盤a vurdu. Tek parti idaresini sözünü hiç sak›nmadan tenkit eden Adnan Menderes, bu münasebetle, Birleßmiß Milletler Anayasas›’n›n memleket idaresinde halk egemenli¤inin sa¤lanmas›n› gerektirdi¤ini; bunun, Devlet ve kißiye ait siyasî ve toplumsal haklar›n uygulanmas›nda karß›l›kl› sayg› gösterme ve serbest seçim yolu ile mümkün olabilece¤ini belirterek, halk iradesini s›n›rlayan engellerin ortadan kald›r›lmas› ile milletlerin hürriyet ve ba¤›ms›zl›¤›n›n kuvvetlendirilmiß olaca¤›n› söyledi... Adnan Menderes’in tek parti idaresine karß› yapt›¤› bu konußmaya Meclis’teki eski Halk Partililer ßiddetli tepki gösterdilerse de Birleßmiß Milletler Anayasas›’na uymak iste¤i çok geçmeden bas›n›n ele ald›¤› ana konu oldu. Türkiye’nin iç siyaseti üzerine milletleraras› manevî bask› ve olaylar›n tesirleri, özellikle memleketin d›ßtan gelen tenkitlere aß›r› derecede hassas olmas›, daima bir tart›ßma konusu olmußtur. Geçmißte yabanc› Devletlerin bask›s›, 1839 Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanlar›’n›n kabulüne yol açt›¤› gibi, ßimdi de Birleßmiß Milletler Anayasas›’nda ifadesini bulan d›ß bask›n›n Halk Partisi’ni siyasî hürriyeti kabule mecbur etti¤i iddia edilmißtir. Her ne kadar d›ß dünyan›n demokrasi yönünde yapt›¤› bask›n›n tesiri küçümsenemez ise de, bunu Türkiye’nin çok partili rejime geçißinin biricik âmili olarak görmek yanl›ß olur. Böyle bir görüß, Türkiye’de mevcut sosyal ve kültürel kuvvetlerin inkâr› ve çok partili sisteme geçißin sadece oportünist maksatlarla yap›ld›¤› manas›n› taß›r. Bununla beraber, Birleßmiß Milletler Anayasas›’n›n kabulü hiç ßüphesiz tek-parti sistemine karß› koymaya elverißli bir ortam haz›rlad›. Muhaliflere tek-parti sistemine karß› kullanabilecekleri manevî ve hukukî deliller sa¤layarak, onlar› muhalefetlerini a盤a vurmaya ve halk›n deste¤ini aramaya dolay›s›yla teßvik etmißtir. Kemal H. Karpat, Türk Demokrasi Tarihi (‹stanbul, 1967).

Yazara göre etkileri daha önemli olan “sosyal ve kültürel” kuvvetlerin neler oldu¤unu an›msay›n.

2 Milli Kalk›nma Partisi Baßkan›, ißadam› Nuri Demira¤ program›n› aç›kl›yor.

4

"Nas›l bir parti kurulmal› idi?"

Her ßeyin baß› hürriyettir; o ilân olunur ve kanunlarla teminat alt›na al›n›rsa, bunun arkas›ndan herßey gelir ve memleket saadet ve refaha kavußur, fikrinden baßka [Demokrat Parti program tasar›s›]n›n hiçbir ideolojik temeli yoktu... Siyasi hayatta, iktisadi hayatta yeni parti, serbestlik ve hürriyet vadediyordu. Bunun olamayaca¤›n›, iß baß›na geçilirse tamamen aksi bir yol tutulaca¤›n› bile bile insan bunlar› kabul edemezdi. ... Demokrat Parti kurucular› en kolay yoldan gayeye varmak istiyorlar. Siyasi hava, milletleraras› durum art›k Türkiye gibi bir memlekette tek parti devrini devam ettirmeye imkân vermiyor. Baßka partiler de olacak. Bu, mutlaka lâz›m. Bunun muvazaa ve gösteriß ßeklinde olmas› mümkün; bu memleketin hayat ve istikbalini kurtaracak yeni fikirlere dayanan ve bunu yaymak suretiyle iktidara geçmeyi düßünen hakiki bir parti halinde olmas› da mümkün; nihayet, hürriyet bayra¤›n› açarak ve f›rsattan istifade ederek halk› Devlet aleyhine ayakland›rarak iktidar› elde etmek için çal›ßan bir parti ßeklinde olmas› da mümkün. Ben ne birincisini, ne de sonuncusunu istemiyordum. Mutlaka bir fikir partisi kurulmal›d›r, diyordum. Ama hakikat ancak ya bir muvazaa partisinin, yahut da mevcut tarihi f›rsattan istifade ederek kolayl›kla iktidar› elde edebilecek bir hürriyet partisinin kurulabilece¤i merkezinde imiß! Ben bu realiteye karß› geldim ve ma¤lûp oldum. Ahmet Hamdi Baßar, Yaßad›¤›m›z Devrin ‹çyüzü (Ankara, 1960).

283

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM

25 Nisan-26 Haziran: San Fransisco Konferans›

Türkiye, 1946’da çok partili sisteme geçiß de¤il, dönüß yapm›ßt›r. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, k›sa sürmüß de olsalar, birden çok partinin bulundu¤u dönemler olmußtur. 1924 kas›m›nda kurulan Terakkiperver Cumhuriyet F›rkas› normal bir muhalefet hareketi olarak kendili¤inden do¤muß, 1930 a¤ustosunda kurulan Serbest Cumhuriyet F›rkas› ise, baßlang›çta yapay bir parti olarak, hattâ dan›ß›kl› dö¤üß biçiminde ortaya ç›km›ß olsa da, halktan destek görmüßtür. Ayr›ca, 1946 ya da 1950 seçimlerinde oy kullananlar›n az›msanamayacak bir bölümü, gene birden çok partinin kat›ld›¤› II. Meßrutiyet ve Millî Mücadele dönemlerindeki seçimlerde oy kullanm›ßlard›.

7 Haziran: Dörtlü Takrir 11 Haziran: Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu 15 A¤ustos: Türkiye’nin Birleßmiß Milletler Örgütü’ne kat›lmas› 27 Ekim: Millî Kalk›nma Partisi’nin faaliyete geçmesi

n

Çok partili sisteme geçiß ve çok partili sisteme dönüß

21 Eylül: Adnan Menderes ve Fuat Köprülü’nün CHP’nden ihrac› 5 Ekim: Celâl Bayar’›n milletvekilli¤inden istifas›

Çok partili sisteme dönüßün önde gelen mimarlar›ndan ‹smet ‹nönü, CHP Kongresi’nde.

1 Kas›m: Cumhurbaßkan› ‹nönü’nün Meclis’i aç›ß konußmas› 27 Kas›m: Refik Koraltan ve Ethem Menderes’in CHP’nden ihrac› 3 Aral›k: Celâl Bayar’›n CHP’nden istifas› 7 Ocak 1946: DP’nin kurulmas›

USS Missouri’nin denizcileri F›nd›kl›’da.

YARARLI B‹YOGRAF‹LER s. 68 ve 290 ‹smet ‹nönü (1884-1973) Türkiye’nin ikinci cumhurbaßkan› (1938-1950).

284

s. 291 Celal Bayar (1883-1986)

Demokrat Parti kurucusu, eski baßbakan.

s. 293 Adnan Menderes (1899-1961) Demokrat Parti kurucusu, eski milletvekili.

belge incelemesi Molotov-Sarper görüßmesi, 7 Haziran 1945 Molotov: Yeni bir ittifak antlaßmas› yapmadan evvel aram›zdaki bütün pürüzlü sorunlar› çözümlememiz gerekir. Bunlar› birer birer s›ralayaca¤›m. Birinci sorun, Türkiye’yle aram›zda yapt›¤›m›z 1921 Antlaßmas› Sovyetler’in zay›f olduklar› bir zamanda yap›lm›ß ve bir tak›m arazi de¤ißiklikleri meydana getirmißtir. ‹lk önce bu durumu düzeltmek gerekir. Sarper: Türkiye’nin do¤u s›n›rlar›nda baz› de¤ißiklikler yap›lmas›n› m› kastetmek istiyorsunuz? M: Evet, eski haks›zl›klar›n tamirini kastediyorum. S: 1921 Antlaßmas› Sovyetler’e zorla kabul ettirilmiß bir antlaßma de¤ildir. Tamiri gereken haks›zl›klara gelince, bunlar› aramak için hiçbir olumlu sonuca varmadan memleketlerimiz aras›ndaki tarihi ilißkileri gerilere do¤ru araßt›rabiliriz. Kald› ki, 1921 Antlaßmas› ile meydana gelen durumu bir haks›zl›k de¤il, bir haks›zl›¤›n tamiri olarak görüyorum. Bu haks›zl›¤› bizzat Lenin görmüß ve tamir etmißtir. M: Sovyetler’le Polonya aras›nda 1921 y›l›nda imza edilmiß olan haks›z bir antlaßma Polonya taraf›ndan düzeltilmesi sonucu Polonya ile Sovyetler Birli¤i aras›nda uzun vadeli bir dostluk kuruldu. S: [...] ‹lk önce Türkiye’de hiçbir hükümet bunu kamuoyuna anlatamaz. Sonra ben ßahsen bunu hiçbir Türk hükümetine iletemem, nihayet ben bu iste¤inizi kendi kendime anlatam›yorum. [...] Bu iste¤inizin gerçekleßmesi için hiçbir ihtimal yoktur. Bu itibarla [...] bu noktan›n bir tarafa b›rak›lmas›n› rica ederim. M: [...] Þimdi bu konuyu geçelim. Biz bu savaßta [...] çok telefat ve zayiat verdik. En s›k›ß›k zamanlar›m›zda Karadeniz’deki güvenli¤imizle ilgilenmek zorunda kald›k. Bu kayg›m›zda yan›lm›ß olabiliriz ve Türkiye’nin tav›r ve hareketi sonuçta bu konuda bir güçlük yaratmad›. Fakat ne de olsa Bo¤azlar sorunununda 200 milyonluk bir insan kitlesi Türkiye’nin iradesine ba¤l›d›r. [...] Türkiye’nin iyi niyetinden eminiz. Fakat Bo¤azlar’› savunma olanaklar›ndan da emin olmam›z gerekir. S: [...] E¤er Türkiye’nin savunma imkans›zl›klar›ndan ç›kar›lan sonuç Bo¤azlar’da Sovyetler’e üs verilmesi sorunu ise, hemen söyleyeyim ki [...] söz konusu olamaz. [...] M: [...] Bar›ß zaman›nda Bo¤azlar’da üs vermek istemiyorsunuz. Savaß zaman› için bunu düßünebilir misiniz? S: Ben böyle bir ßey söylemedim. [...] [...] M: Montreux’nün de¤ißtirilmesi için yap›lacak görüßmeleri, ittifak antlaßmas› görüßmeleri ile paralel yürütmemiz yararl› olur. S: [...] Bunu görüßmekte yarar görmüyorum. [...] Biz egemenlik haklar›m›z› kullan›rken, ahdî vecibelerimiz müstesna, kimsenin müsaadesini almak zorunlulu¤unu duymay›z... Bask›n Oran (yay.), Türk D›ß Politikas›, cilt I (‹stanbul, 2001).

Sorular n 1. Belgeyi tan›t›n›z: Bu ne tür bir metin? Bu konußman›n yap›ld›¤› tarihteki uluslararas› ortam nas›l? n 2. D›ßißleri bakan› Molotov, Sovyet isteklerini hangi tarihsel temele dayand›r›yor? n 3. Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Selim Sarper, Sovyet isteklerini nas›l karß›l›yor? n 4. Sovyetler Birli¤i’nin, söz konusu istekleriyle büyük bir diplomatik hata yapt›¤› söylenebilir mi?

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N TAVS‹YELER • Metni ve sorular› dikkatle okuyun. • Önemli sözcüklerin ve ifadelerin alt›n› çizin. • Metnin tamam›n›n verilmedi¤ini, yaln›zca al›nt›lar yap›ld›¤›n› unutmay›n.

r Soru 1

r Soru 3

- Ola¤anüstü bir tak›m isteklerde bulunan Sovyetler Birli¤i’nin kendine çok güveniyor olmas› gerekir; bu güvenin nereden kaynakland›¤›n› aç›klamak do¤ru olur.

Sarper’in ßaßk›nl›k ifade eden sözlerinin diplomatik bir biçem oldu¤unu unutmamak gerekir.

r Soru 2

r Soru 4 Sovyetlerin d›ß politikas› ve Bat› dünyas›n›n tepkilerine ilißkin ö¤rendiklerinizi gözden geçirin.

Sovyetler Birli¤i ile Türkiye aras›ndaki kara s›n›r›n›n ve Montreux Antlaßmas›’n›n hangi koßullarda ve nas›l olußtuklar›na ilißkin tarihsel bilginizi gözden geçirmeniz gerekir.

285

verilerle çal›ßma

Konu: Muhalefet partisi de CHP kökenli mi olmal›? 1

Sorular r 1. Belgeleri tan›t›n›z. r 2. Belgelerde verilen bilgileri izleklere göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki soruya cevap olacak bir sentez yap›n›z.

2

Yok mu parti kuracak?!

Meßhur hikâyedir; karanl›k bir gecede Yeniçeri zorbalar› zavall› bir adam› tenha bir sokakta s›k›ßt›rm›ßlar. Hem mal›n› alma¤a, hem can›na k›yma¤a haz›rlanm›ßlar. Adam, can ac›s›yla ba¤›rm›ß: – ‹mdat, beni kurtaracak iyi bir müslüman yok mu? O sokakta oturan bir adam, bu feryad› cevaps›z b›rakamam›ß. Penceresini aç›p ba¤›rm›ß: – ‹yi müslüman var, ama soka¤a ç›kamaz. Falih R›fk› Atay da buna benzer bir ßekilde Ulus sütunlar›nda ba¤›r›yor: – Þahsi parti fena ßeydir. Ortaya ç›k›p prensip nam›na parti teßkil edecek vatandaßlar yok mu? Meydan ißte serbesttir. Bunu okuyan birçok vatandaßlar, içlerinden ßöyle cevap veriyorlar: Böyle vatandaßlar çok, fakat ortaya ç›kamazlar, çünkü meydan›n serbest oldu¤una, ortada samimî bir memleketçi ruh belirdi¤ine henüz inanam›yorlar. Ahmet Emin Yalman, "Samimiyet lâz›m", Vatan, 23 A¤ustos 1945.

286

Dörtlü Takrir, 7 Haziran 1945.

Daha ilk kurulußundan beri Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin en esasl› umdesini teßkil eden demokrasi prensiplerine inanm›ß ve Türk milletinin ancak bu prensiplerin tamam›yla tatbiki sayesinde refah ve saadete kavußaca¤› kanaat›na ba¤lanm›ß olan vatandaßlar›n bütün memlekette ve bilhassa Partimiz mensuplar› aras›nda en büyük ekseriyeti teßkil ettikleri ßüphesizdir. ‹ßte bu kanaatlad›r ki milletçe özlenen bu amac›n gerçekleßmesi için lüzumlu gördü¤ümüz tedbirleri Partimizin Meclis Grubu’na arz ve teklif etmeyi borç bildik. [...] Bütün dünyada hürriyet ve demokrasi cereyanlar›n›n tam bir zafer kazand›¤›, demokratik hürriyetlere riayet prensibinin milletleraras› teminata ba¤lanmak üzere bulundu¤u ßu günlerde memleketimizde de cumhurbaßkan›ndan en küçü¤üne kadar bütün milletin ayn› demokratik ülküleri taß›d›¤›ndan ßüphe edilemez. Uzun as›rlardan beri müstakil bir devlet olarak yaßayan Türkiye’de, hatta okuyup yazma bilmeyen vatandaßlar›n bile siyasî hürriyetlerini ßuurlu kullanacak bir seviyede bulunduklar› inkâr edilemez bir hakikatt›r. Okuyup yazma bilmeyen köylüler aras›nda bile dünyan›n en de¤erli idare ve siyaset adamlar›n› yetißtirmiß olan milletimizin, bilhassa Cumhuriyet idaresinin kurulußundan beri yap›lan büyük hamleler neticesinde, bundan 20 y›l evveline nisbetle çok yüksek bir seviyeye erißmiß bulundu¤u övünülecek bir gerçektir. ‹ßte, bir taraftan iç hayat›m›zdaki bu mes’ut tekâmülün yaratt›¤› siyasî olgunluk, di¤er taraftan bugünkü medeniyet dünyas›n›n umumî ßartlar› daha ilk Teßkilât-› Esasiye Kanunumuz’da hakim olan demokratik ruhu bugünkü siyasî hayat ve teßkilât›m›zda kuvvetle tecelli ettirmek zaman› geldi¤i kanaat›na bizi sevketmiß bulunuyor. Bunun bir an evvel gerçekleßmesi yönündeki düßüncelerimizi ßöyle hülâsa ediyoruz: 1- Millî hakimiyetin en tabiî neticesi ve ayn› zamanda dayana¤› olan Meclis murakabesinin Anayasam›z’›n yaln›z ßekline de¤il, ruhuna da tamam›yla uygun olarak tecelisini sa¤layacak tedbirlerin aranmas›. 2- Yurttaßlar›n siyasî hak ve hürriyetlerini daha ilk Teßkilât-› Esasiye Kanunumuz’un gerektirdi¤i genißlikte kullanabilmeleri imkânlar›n›n sa¤lanmas›. 3- Bütün Parti çal›ßmalar›n›n yukar›ki esaslara tamam›yla uygun bir ßekilde yeni baßtan tanzimi. [...] Cumhurbaßkan›m›z›n 19 May›s 1945 tarihli nutuklar›nda, "Siyaset ve fikir hayat›m›zda demokrasi prensiplerinin daha geniß bir ölçüde hüküm sürece¤i" hakk›ndaki ifadeleri, bu teklifimizin vakitsiz ve yersiz olmad›¤› hakk›ndaki inanc›m›z› büsbütün kuvvetlendirmißtir. Celâl Bayar (‹zmir) Fuat Köprülü (Kars) Refik Koraltan (‹çel) Adnan Menderes (Ayd›n)

3

4

“Kuzu Partisi”.

Millî Kalk›nma Partisi, kurulmadan önce de, kurulduktan sonra da daima bir latife konusu olarak kald›. Nuri Demira¤’›n Üsküdar s›rtlar›nda muazzam bir korusu ve onun ortas›nda sar› boyal› bir kößkü vard›. Ad›n› "Kanarya Kößk" koymußtu. Onu Washington’daki Beyaz Ev ile k›yaslard› ve gazetecilere koruda s›k s›k kuzu ziyafetleri çekerdi. Onun için partisi, gerçek ad›ndan fazla "Kuzu Partisi" nam› alt›nda meßhur oldu... Buna ra¤men, teßebbüsün o günler yaratt›¤› ilgi görmezlikten gelinmemelidir. London Times olaya sütunlar›nda yer verdi. Merak edilen husus müracaat›n hükümetçe nas›l karß›lanaca¤› idi. ‹stek önce, bir formalite noksan› dolay›s›yla reddedildi. Cemiyetler Kanunu’nun 4. maddesine göre cemiyet teßkili için verilecek dilekçelere ana nizamnamelerin iki nüshas›n›n ba¤lanmas› mecburiyeti vard›. Demira¤ bunu yapmam›ßt›. Dilekçesi kendisine iade edildi. O da noksan› tamamlad›, müracaat›n› tekrarlad›.

Celâl Bayar’›n milletvekilli¤inden istifas›

‹zmir, 5 [Ekim 1945] (Telefonla) Fuat Köprülü ve Adnan Menderes’in Parti grubundan ç›kar›lmalar›n› müteakip eski Baßbakan ‹zmir milletvekili Celâl Bayar’›n milletvekilli¤inden istifas› haberi, intihap dairesi olan ‹zmir’de derin bir akis uyand›rm›ßt›r. Deveran eden ßayialara nazaran ‹zmir umumî efkâr›, Celâl Bayar’›n ßahsan güttü¤ü prensiplerin tahakkuku yolunda karß›laßt›¤› zorluklar neticesinde yurt menfaatine daha verimli bir surette çal›ßmak ve demokrasinin esaslar›n›n geniß ölçüde yer bulmas›n› sa¤lamak için milletvekilli¤inden istifa etti¤ini, icap etti¤i takdirde yeni kurulan partiyi destekleyece¤i veya yeni bir parti teßkil edece¤i kanaatindedir. Bununla beraber içine, memleketin tan›nm›ß simalar›n› alacak yeni bir parti teßkil etmesine daha kuvvetli bir ihtimal verilmektedir.

Hükümet eylül ay›n›n 22’sinde Millî Kalk›nma Partisi’nin kurulmas›na resmen müsaade etti. Demira¤ ve arkadaßlar›, tabii haz›rl›ks›zd›lar. Bundan dolay› partilerinin aç›l›ß törenini ancak 27 Ekim’de yapabildiler. Törende ‹stanbul Valisi Dr. Lütfi K›rdar da bulunuyordu ve ‹stiklal Marß›’n› Þehir Bandosu çald›. Ama Millî Kalk›nma Partisi’nin ifade etti¤i manay›, daha ziyade manas›zl›¤› ßuradan anlay›n›z ki, Cumhurbaßkan› ‹nönü 1 Kas›m 1945 nutkunda hâlâ "Bizim tek eksi¤imiz hükümet partisinin karß›s›nda bir parti bulunmamas›d›r" diyordu. Metin Toker, Demokrasimizin ‹smet Paßa’l› Y›llar›, cilt I, 2. bask› (Ankara, 1990).

Vatan, 6 Ekim 1945

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1 - Belgelerin yazarlar› ve söz ettikleri kißiler hakk›nda ek bilgi edinmeye çal›ß›n (kim?).

r Soru 2 5

Cumhurbaßkan› ‹smet ‹nönü’nün TBMM’nin 7. Dönem 3. Yasama Y›l›n› aç›ß konußmas›, 1 Kas›m 1945.

Demokratik karakter bütün Cumhuriyet devrinde prensip olarak muhafaza olunmußtur. Diktatörlük, prensip olarak, hiçbir zaman kabul olunmad›ktan baßka, zararl› ve Türk milletine yak›ßmaz olarak daima itham edilmißtir. Büyük Meclis’in her deneti yan›nda milletin vergileri ve harcad›klar› üzerindeki deneti, en ileri demokratik milletlerin hiçbirinden eksik kalmayacak kadar kesin ve kavray›ßl›d›r. Bizim tek eksi¤imiz, hükümet partisinin karß›s›nda bir parti bulunmamas›d›r. Bu yolda, memlekette geçmiß tecrübeler vard›r. Hattâ iktidarda bulunanlar taraf›ndan teßvik olunarak teßebbüse girißilmißtir. ‹ki defa memlekette ç›kan tepkiler karß›s›nda teßebbüsün muvaffak olmamas› bir talihsizliktir. Fakat memleketin ihtiyaçlar› sevkiyle, hürriyet ve demokrasi havas›n›n tabiî ißlemesi sayesinde baßka siyasi partinin de kurulmas› mümkün olacakt›r.

- Yap›lmak istenenin ne oldu¤una, bu yönde yap›lan tercihlere, karß›laß›lan güçlüklere ve gösterilen kolayl›klara ilißkin ek bilgilerinizden yararlanmay› unutmay›n.

r Soru 3 - Belgelerin gönderme yapt›¤› olaylar›n hangi uluslararas› ba¤lamda ve ne kadar bir sürede yer ald›klar›n› unutmay›n (ne zaman?). - Bu sürenin daha k›sa veya daha uzun olmas›n›n ne tür yarar veya zararlar› olabilece¤ini tahmin etmeye çal›ß›n.

... [Y]eni seçim için tabii olarak bir buçuk sene kadar bir zaman geçecektir... Tek dereceli olmas›n› diledi¤imiz 1947 seçiminde milletin çoklukla verece¤i oylar gelecek iktidar› tayin edecektir. O zamana kadar bir karß› partinin kendili¤inden kurulabilip kurulamayaca¤›n› ve kurulursa bunun Meclis içinde mi, Meclis d›ß›nda m› ilk ßeklini gösterece¤ini bilemeyiz. Þunu biliriz ki, bir siyasi kurul içinde prensipte ve yürütmede arkadaßlar›na taraftar olmayanlar›n hizip ßeklinde çal›ßmalar›ndan fazla, bunlar›n, kanaatleri ve programlar› ile aç›ktan durum almalar›, siyasi hayat›m›z için daha do¤ru yol, milletin menfaati ve siyasi olgunlu¤u için daha yap›c› bir tutumdur. ‹nönü’nün Söylev ve Demeçleri, I (‹stanbul, 1946).

287

KONU

16 Demokrasiye do¤ru, 1946-1961 ‹kinci Dünya Savaß› sonundan 1961 y›l›na kadar geçen sürede Türkiye’de siyasal ve toplumsal alanda önemli de¤ißiklikler meydana geldi. Bir yandan ülke içindeki de¤ißik toplumsal güçler yeni projeleriyle sahneye ç›karken, bir yandan da uluslararas› düzeyde savaß sonras› kurulan "yeni dünya düzeni" Türkiye’nin önüne yeni aç›l›mlar getirdi. Türkiye, d›ß politikada giderek Amerika Birleßik Devletleri’nin yörüngesine girerken, ekonomiden siyasete çeßitli alanlarda gözle görülür de¤ißimler yaßad›. Özellikle yeni kurulan Demokrat Parti’nin siyaset sahnesine ç›kmas› ve 1950’de iktidara gelmesi ülke tarihine damgas›n› vuracak temel bir gelißmeydi. n Demokrat Parti’nin yükseliß ve düßüß nedenleri nelerdir? n So¤uk Savaß’›n Türk d›ß politikas› üzerinde ne gibi etkileri oldu? n 27 May›s 1960 askeri darbesinin arkas›ndaki nedenler nelerdir?

KONUNUN PLANI I. II. III. IV.

Demokrat Parti’nin yükseliß ve düßüßü D›ß politika Toplumsal ve siyasal huzursuzluk Yeni bir dönemin eßi¤inde

• Unutmayal›m • Belge incelemesi: I. Menderes Hükümeti’nin program› (1950) • Verilerle çal›ßma: Demokrat Parti döneminde bas›n

7 Ocak 1946 DP’nin kurulußu

12 Mart 1947 Truman Doktrini

20 May›s 1948 ‹mam-hatip kurslar›n›n aç›lmas›

18 Þubat 1952 Nato’ya giriß

6-7 Eylül 1955 “6-7 Eylül Olaylar›”

11 Mart 1947

27 May›s 1960

Türkiye’nin IMF’ye kat›lmas› Þükrü Saraço¤lu

1945 21 Temmuz 1946 Seçimler

288

4 A¤ustos 1958 Stabilizasyon Kararlar›; devalüasyon

Askeri darbe

7 A¤ustos 1946 Recep Peker 10 Eylül 1947 Hasan Saka 16 Ocak 1949 Þemsettin Günaltay

Adnan Menderes Hükümetleri

1950 14 May›s 1950 Seçimler

1955 2 May›s 1954 Seçimler

30 May›s Cemal Gürsel

1960 27 Ekim 1957 Seçimler

9 Temmuz 1961 Yeni anayasan›n halkoyuna sunulmas›

1 “Yeter söz milletindir!”.

Demokrat Parti seçim afißi, 1950.

Taksim Meydan›, 27 May›s 1960. 2

289

I. Demokrat Parti’nin yükseliß ve düßüßü S

Ö

Z

L

Ü

K

* Serbest F›rka * Çift dereceli seçim sistemi * Tek dereceli seçim sistemi

B‹YOGRAF‹ 1

‹smet ‹nönü (1884-1973) Türkiye’yi ‹kinci Dünya Savaß›’na sokmayan ‹nönü, ülkenin demokrasiye geçmesini de sa¤layan kißidir. Genel baßkan› oldu¤u CHP içinde çok partili düzene yeniden geçiße ßiddetle muhalefet edenleri, ancak ‹nönü’nün kararl›l›¤› durdurabilmißtir. ‹nönü, hem ülkenin karß›laßt›¤› ekonomik sorunlar›n d›ß dünyaya aç›lmadan üstesinden gelinemeyece¤ini, hem de CHP’nin temelindeki toplumsal uzlaßman›n art›k yürüyemeyece¤ini anlam›ßt›. Bu yüzden, bir yandan Bat› dünyas›na yaklaß›rken, di¤er yandan da siyasal liberalleßmeye do¤ru gitti. Zaman zaman tümüyle tarafs›z bir cumhurbaßkan› gibi davranarak DP’nin olußabilme koßullar›n› haz›rlayan ‹nönü, partisinin 1950 seçimlerini kaybetmesinden sonra da iktidar› tereddüt etmeden teslim etti ve muhalefete geçti. 27 May›s’tan sonra sivil yönetime geçilmesinde de epey rol oynayan ‹nönü, 1961’ de yeniden baßbakan oldu ve Türkiye’nin ilk koalisyon hükümetini kurdu. Daha sonra, Adalet Partisi’nin seçim baßar›lar› karß›s›nda CHP’ye yeni bir çehre kazand›racak olan "ortan›n solu" ilkesini ortaya att›. ‹nönü, 1972’de Bülent Ecevit’in genel baßkan olmas› üzerine partisinden istifa etti.

290

A. Yeni bir çok partili dönem

Belge 2, 3, 4 ve 5

n ‹kinci Dünya Savaß›’n›n sonunda yeni bir dünya düzeni olußtu. Savaß, hem galip hem de ma¤lup ülkelerde önemli yap›sal gelißmelere yol açm›ß, yaln›zca savaßa kat›lan ülkeler için de¤il, Türkiye gibi savaß›n içinde do¤rudan yer almam›ß ülkeler için de önemli bir dönüm noktas› olmußtu. Türkiye’de çok partili hayata dönüß, iç siyaset aç›s›ndan bu yap›sal de¤ißikliklere en güzel örnektir. Gerçi Cumhuriyet’in tek parti y›llar› olarak an›lan dönemde iki kez çok partili hayat olmuß, ancak bunlar baßar›s›zl›kla sonuçlanm›ßt›. ‹kinci Dünya Savaß›’n›n sona ermesiyle birlikte, hem ülke içindeki hem dünyadaki gelißmeler sayesinde, çok partili hayata dönüß için uygun ortam olußtu. n Ülke içindeki toplumsal huzursuzluk de¤ißen yeni dünya dengeleriyle birleßince, Türkiye’de çok partili hayata dönüßün dinamikleri de olußmuß oldu. Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü gibi Atatürk döneminde de tan›nm›ß, CHP içinden gelen bir grup siyasetçi, 1946 y›l› baßlar›nda Demokrat Parti’yi (DP) kurdular. Halk bu partiye "Demirk›rat" ismini takm›ßt›. DP, CHP’ye göre üye yap›s›yla daha genç, daha az bürokratik, daha fazla sanayici, tüccar, büyük toprak sahibi ve serbest meslek sahiplerinden olußmuß bir partiydi. Ekonomide devletçili¤e karß› ç›k›yor, tek-parti döneminin anti-demokratik uygulamalar›n›n eleßtirisini siyasal projesinin merkezine al›yordu. n DP, 1946 y›l›nda girdi¤i ilk seçimlerde henüz ülke çap›nda yeterince örgütlenememiß olmas›na karß›n beklenmedik bir baßar› gösterdi. Gerçi seçimlerin galibi iktidardaki CHP olmußtu, ama seçimlere hile kar›ßt›r›ld›¤›na dair önemli ipuçlar› da mevcuttu. Üstelik DP ‹stanbul gibi önemli kentlerde de çarp›c› baßar›lar elde etmißti. 1946 sonras›nda DP seçimlerdeki ßaibeleri sürekli gündeme getirecek, seçmenlerin seçimlere etkin olarak kat›lmas› ve oylar›na sahip ç›kmas› gerekti¤i üzerinden etkili ve baßar›l› bir propaganda çal›ßmas› sürdürecekti.

B. Partileraras› rekabet

Belge 1 ve 6

n Kuruldu¤u günlerde Demokrat Parti halk›n gözünde iktidara gerçek bir seçenek olarak görülmüyor, daha çok 1930 y›l›nda yaßanan Serbest F›rka* deneyimini an›msat›yordu. Sanki CHP’nin halk›n gözünü boyamak amac›yla kurdurttu¤u bir partiydi. Ancak DP bu imaj› çok k›sa süre içinde y›kmas›n› bildi ve gerçek bir siyasal seçenek oldu¤unu kan›tlad›. Parti yöneticileri ilk iß olarak ülkenin dört bir yan›nda h›zl› bir örgütlenme faaliyeti baßlatt›lar. DP’ye karß› öylesine bir ilgi olußmußtu ki, baz› bölgelerde bir tak›m kißiler kendiliklerinden DP örgütleri kuruyorlard›. Parti, üst düzey liderlerin inisyatifi d›ß›nda, örgüt taban›n›n biçimlendirdi¤i bir harekete dönüßmeye baßlam›ßt›. Bunda kußkusuz on y›llard›r süregiden CHP iktidar›na karß› olußan güçlü tepkinin de rolü vard›. Ancak ilginç olan DP’nin vaat etti¤i birçok reformu CHP’nin kendisinin zaten yapmakta olmas›yd›. Ekonomiden siyasete, kültürel hayattan hak ve özgürlüklerin gelißtirilmesine birçok konuda, CHP siyasal sistemi yumußatma yönünde çeßitli reformlara girißmißti. DP ise, kendi farkl›l›¤›n› daha iyi gösterebilmek için a¤›rl›kl› olarak geçmiß tek parti y›llar›n› eleßtiriyor, CHP’nin yapt›¤› reformlar›n bu partinin geçmiß sicili düßünüldü¤ünde inand›r›c›l›ktan uzak oldu¤unu savunuyordu. Bunda kußkusuz önemli bir gerçek pay› da vard›. ‹ßte bu noktada iki parti aras›ndaki mücadele, Cumhurbaßkan› ‹smet ‹nönü’nün müdahalelerine karß›n, giderek sertleßti. 1950 y›l›na do¤ru Türkiye toplumu iki parti aras›nda ciddi bir siyasal kutuplaßmaya do¤ru gitmeye baßlad›.

B ‹ Y O G R A F ‹ 2

CHP 395

Celal Bayar (1883-1986) Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü cumhurbaßkan› olan Celal Bayar, 1907’den itibaren Jön Türkler’in ‹ttihat ve Terakki Cemiyeti’nde siyasi faaliyetlerde bulundu, Kurtuluß Savaß› s›ras›nda ulusalc› harekete kat›ld›. Mustafa Kemal’in direktifi üzerine Türkiye Komünist F›rkas›’n›n kurucular› aras›nda yer ald›. 1923’te ‹zmir’den milletvekili seçilen Bayar, 1924’te ‹ß Bankas›’n›n kurulußuyla görevlendirildi. 1932’de ‹ktisat Bakanl›¤›na getirildi, 1937’de Mustafa Kemal taraf›ndan ‹smet ‹nönü’nün yerine baßbakan olarak atand›. Cumhuriyet y›llar›nda ekonomide liberal politikalar›n sözcüsü olarak bilinen Bayar, ‹nönü’nün Cumhurbaßkan› olmas›ndan sonra baßbakanl›ktan ayr›ld›. 1945’teki Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’na muhalefet edenlerin yan›nda yer ald›. Ayn› y›l, CHP’den ayr›ld› ve 1946’da kurulan DP’nin baßkanl›¤›na getirildi. 1950 seçimiyle birlikte cumhurbaßkan› seçilen Bayar, Türkiye’nin ilk sivil cumhurbaßkan› oldu. 27 May›s 1960 askeri darbesiyle tutuklan›p, idama mahkum edildi. Daha sonra cezas› hafifletildi ve serbest b›rak›ld›. Cumhuriyet Senatosu’nda do¤al üye olarak yer ald›.

5

Ba¤›ms›z 4 DP 66

3 21 Temmuz

1946 seçimlerinde milletvekili da¤›l›m›.

Demokrat Parti’ye göre demokrasi, ulusal irade ve bürokrasi.

Madde 3. – Partimiz, demokrasiyi, millî menfaate ve insanl›k haysiyetine en uygun bir prensip olarak tan›r ve Türk milletinin siyasî olgunlu¤una inan›r. Madde 4. – Geniß ve ileri manas›yla demokrasi, bütün devlet faaliyetlerinde millî iradeyi ve halk›n menfaatini hakim k›lmak, yurttaß›n ferdî ve içtimaî bütün hak ve hürriyetlerine sahip olmas›n› gerçekleßtirmek, yurttaßlar aras›nda hukuk eßitli¤ini, karß›l›kl› sevgi ve sayg›y› ve iktisadî menfaatlerde ahengi sa¤lamakt›r. Madde 9. – Millî iradenin tam tecellisi, seçimlerin her türlü müdahaleden uzak ve serbest olarak gizli rey ile yap›lmas›na ve siyasî partilerin eßit haklara sahip bulunmas›na ba¤l›d›r. Seçimlerin serbestli¤ini bozacak hareketleri, millî hakimiyete karß› ißlenmiß bir suç addederiz. Madde 10. – Milletvekilli¤i seçimlerinin tek dereceli olmas›n›, seçim kanunumuzda, bu esasa göre ve yurttaß›n seçme ve seçilme haklar›n› daha geniß emniyet alt›na almak maksad›yla, de¤ißiklikler yap›lmas›n› lüzumlu görmekteyiz. Madde 19. – ‹çißlerimizde, hükümeti ve teßkilat›n›, halk›n d›ß›nda ve üstünde bir varl›k de¤il, sadece, halk taraf›ndan amme vazifesi ve hizmetlerini görmek üzere kurulmuß bir idare cihaz› saymak, esasl› bir prensibimizdir. ‹yi bir idarenin gayesi, devletle bütün muamele ve münasebetlerinde, yurttaßa tam bir emniyet verebilmektir. Memurlara verilen kanunî selahiyetlerin, idarî otorite temini bahanesiyle, keyfî olarak kullan›lmas› temayüllerini önlemeyi vazife edinece¤iz. [...] Madde 23. – [...] Memurlar›n, herßeyden evvel, halka hizmet duygusu taß›malar›, vazife ve mesuliyet hislerine ba¤l› ve ehliyet ve ihtisas sahibi olmalar› ßartt›r. [...] Demokrat Parti Program›, 1946.

1. Metinde geçen "siyasî olgunluk" sözüyle ne anlat›lmak isteniyor? DP neden tek dereceli seçim sistemini savunuyor? 2. Demokrat Parti’ye göre demokrasinin özellikleri nelerdir? 3. DP program›nda, devlet ve bürokrasinin halk›n hizmetinde olmas› gereklili¤ine yap›lan vurgunun nedenlerini araßt›r›n›z.

4

‹smet ‹nönü 1946 seçimlerinde oyunu kullan›yor.

6

"12 Temmuz Beyannamesi".

7 Haziran tarihinde görüßmek üzere ça¤›rd›¤›m Bay Celal Bayar bana, Demokrat Parti’nin idare mekanizmas›n›n bask›s› alt›nda bulundu¤unu beyan ve ßikayet etti. Haberdar etti¤im Baßbakan, ayn› mevzular› daha evvel aralar›nda görüßtüklerini hikaye ederek, böyle bir bask›n›n olmad›¤›n›, idare mekanizmas›n›n memleketin huzurunu bozacak mahiyette tahriklere karß› çok güç durumda kald›¤›n› beyan eyledi. ... ‹htilâlci bir teßekkül de¤il, bir kanunî siyasî partinin metotlar› ile çal›ßan muhalif partinin, ‹ktidar Partisi ßartlar› içinde çal›ßmas›n› temin etmek lâz›md›r. Bu zeminde, ben, Devlet Reisi olarak, kendimi her iki partiye karß› müsavi derecede vazifeli görürüm... Varmak istedi¤im netice, baßl›ca iki parti aras›nda temel ßart›n, yani emniyetin yerleßmesidir. Bu emniyet, bir bak›mdan, memleketin emniyeti manas›n› taß›d›¤› için benim gözümde çok ehemmiyetlidir. Muhalefet, teminat içinde yaßayacak ve iktidar›n kendisini ezmek niyetinde olmad›¤›ndan müsterih olacakt›r. ‹ktidar, muhalefetin kanun haklar›ndan baßka bir ßey düßünmedi¤inden müsterih bulunacakt›r. Büyük vatandaß kütlesi ise, iktidar bu partinin veya öteki partinin elinde bulunmas› ihtimalini vicdan rahatl›¤› ile düßünebilecektir... Cumhurbaßkan› ‹smet ‹nönü’nün 11 Temmuz 1947 akßam› radyodan yay›nlanan tebli¤i.

1. ‹smet ‹nönü’nün konußmas› Türkiye’de siyasal sistemin durumu hakk›nda bize ne tür ipuçlar› veriyor? 2. ‹nönü’nün konußmas›ndan demokratik aç›l›mlara ilißkin ne gibi ç›kar›mlarda bulunulabilir?

291

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Ço¤unlukçu seçim sistemi

C. 1950 seçimleri ve iktidar de¤ißimi

Belge 1, 2, 3 ve 4

n 14 May›s 1950 Türkiye tarihinde son derece önemli bir dönüm noktas› oldu. O gün yap›lan seçimleri DP ezici bir ço¤unlukla kazand› ve 27 y›ll›k CHP iktidar› sona erdi. Baz›lar›nca "beyaz devrim" diye de adland›r›lan bu iktidar de¤ißiminin ard›ndan gerek ülke, gerekse dünya koßullar›n›n farkl›laßmas› Türkiye’ye yeni bir çehre kazand›racak, ekonomiden siyasete, kültürden günlük yaßama her konuda geçmißle k›yasland›¤›nda bambaßka bir Türkiye olußmaya baßlayacakt›. Art›k seçmenler, en az›ndan görünüßte, siyasal iktidarlar› kendilerinin belirleyebileceklerine inanacaklard›. Türkiye’de devletin yap›lanmas› ve ßekillenmesi nas›l 1920’ler ve 1930’larda gerçekleßtiyse, bugünkü Türkiye’nin toplumsal ve siyasal dokusu da büyük ölçüde 1950’li y›llarda temellenecekti. Art›k tek parti döneminde oldu¤u gibi devlet partiye hakim olmayacak, seçilmiß bir parti olan DP devlete hakim olmaya çal›ßacakt›. n 1950 seçimlerine kat›l›m yüksek oldu. Bunun bir nedeni halk›n art›k kendi temsilcilerini özgürce seçebilece¤ine olan inanc› ise, di¤er bir nedeni de DP’nin seçmenin oyuna ve seçim sand›klar›na sahip ç›kmas› gerekti¤i yönündeki etkin propagandas›yd›. Seçimlere gidilen süreçte DP sürekli 1946 seçimlerinde hile yap›ld›¤›n› vurgulam›ß, seçmen iradesinin gerçek temsilinin demokrasinin en vazgeçilmez ö¤esi oldu¤unu söylemißti. Gerçekten de kitleler büyük bir itina ve dikkatle oylar›na sahip ç›kt›lar. Sand›k baß›ndan hiç ayr›lmay›p oylar›n say›lmas›n› bekleyerek sabahlayanlar bile oldu. Türkiye’nin ekonomik yönden geri kalm›ß, aßiret reislerinin oylar› yönlendirme yetisine sahip oldu¤u Do¤u ve Güneydo¤u bölgeleri hariç, hemen her yerde ezici bir ço¤unluk sa¤layan DP, toplam oylar›n % 53,59’unu alarak meclise 408 milletvekili sokmay› baßard›. CHP ise oylar›n % 39,9’unu alarak yaln›zca 69 milletvekili ç›karabildi. Bunda hiç kußkusuz uygulanan seçim sisteminin büyük rolü vard›. Yürürlükteki ço¤unlukçu seçim sistemi*ni asl›nda CHP kendisi için yasalaßt›rm›ß, ancak sistem kendi aleyhine çal›ßm›ßt›. CHP seçimi nas›lsa kazanaca¤›n› sand›¤›ndan bu tür bir seçim sistemiyle millet meclisinde ezici ço¤unlu¤u sa¤layaca¤›n› ümit etmißti. Oysa halk›n tercihi baßka yönde oldu. Halk, yeni bir hayat ve yeni bir iktidar için oy kullanm›ßt›. Toplumun birçok kesimi yeni hükümetten büyük beklentiler içindeydi. Demokrasi sihirli bir de¤nek gibi herßeyi de¤ißtirebilecek bir ßey olarak görülüyor, örne¤in Bursa’da topraks›z köylüler "demokrasi geldi" diyerek toprak ißgallerine baßlayabiliyorlard›.

D. DP’nin ilk aylar›

Ba¤›ms›z 9 DP 408

MP 1 CHP 69

1

14 May›s 1950 seçimlerinde milletvekili da¤›l›m›.

292

Belge 5 ve 6

n Seçimlerden sonra ilk iß, yeni meclisin Celal Bayar’› cumhurbaßkan› seçmesi oldu. Bayar, ›l›ml› kißili¤iyle tan›nan biriydi. Uzun y›llar ‹ß Bankas› genel müdürü olarak iß çevrelerince tan›nm›ß, sayg›nl›¤› olan bir önderdi. Baßbakanl›¤a ise karizmatik ve halk›n dilinden son derece iyi anlayan Ayd›n Milletvekili Adnan Menderes getirilip, h›zla yeni bir kabine olußturuldu. DP seçimi ezici bir ço¤unlukla kazanm›ßt›, ama hükümet olmakla gerçekten iktidar olmak aras›nda da bir fark vard›. DP ilk baßlarda hükümet olmas›na ra¤men kendini güvende hissetmeyecekti. Devlet kurumlar› y›llard›r CHP’nin yerleßtirdi¤i kadrolarla doluydu ve halk›n ço¤unlu¤unu arkas›na almas›na ra¤men devleti kontrol etmek pek de kolay olmuyordu. Özellikle orduda ‹smet Paßa’n›n hat›r› say›l›r bir sayg›nl›¤› oldu¤u düßünüldü¤ünde, DP’nin güvensizli¤ini anlamak mümkündü. Bu nedenle DP, ilk iß olarak çok say›da subay› emekliye ay›rd› ve orduda önemli bir temizlik harekât›na girißti. Eylül ay›nda yap›lan belediye seçimlerini de kazanarak kendine güvenini iyice pekißtirdi. 27 y›ll›k iktidar›n› yitiren CHP ise seçim hezimetini üzerinden atamam›ß, darmada¤›n bir parti haline dönüßmüßtü ve bu durum 1950’lerin ortalar›na kadar devam edecekti.

2

Bayar Karabük’te ißçi sorununa de¤iniyor. Millet Partisi %3

Biz memleket ihtiyac›n› düßünerek kurulan sendikalara taraftar›z. Hakiki ihtiyac› karß›layan sendikalar, hükümetin, partilerin aleti olmamal›d›r. Bizzat ißçilerin menfaatlerinin sa¤lanmas›n› ve bizzat ißçiler taraf›ndan idaresini istiyoruz. Sendikalar›, bir mesleki teßekkül olan memleketlerde büyük, hay›rl› neticeler yarat›lm›ßt›r. ‹ßte biz, bu son ßekli istiyoruz... Biz istiyoruz ki, ißçi meseleleri, sosyal meselelerimiz Anayasa ile emniyet alt›na al›ns›n.

Ba¤›ms›zlar %3

CHP %40

4

1950 seçimlerinde partilerin elde ettikleri oy oranlar›. 1950 seçimlerinde, yürürlükteki ço¤unluk sistemi yüzünden DP 408, CHP ise yaln›zca 69 milletvekili ç›kard›. Seçim sistemine ba¤l› olarak, Meclis’teki sandalye da¤›l›m› partilerin oy oranlar›yla uyumsuzdu.

Cumhuriyet, 13 Haziran 1949.

Sizce muhalefette iken sendikal özgürlük sözü veren DP bu tutumunu iktidar olduktan sonra neden yerine getirmemißtir?

DP %54

3

Adnan Menderes seçim sand›¤›nda.

B‹YOGRAF‹ 5

Adnan Menderes (1899-1961) Ayd›n’›n büyük toprak sahiplerinden Adnan Menderes, ‹zmir’in ißgaliyle birlikte ulusal harekete destek verdi. 1930’da, Ayd›n’da çiftçilik yaparken, Serbest Cumhuriyet F›rkas›’na kat›ld›. Bu partinin kapat›lmas› üzerine, Ayd›n milletvekili olarak CHP’ye girdi. 1945 y›l›nda ç›kar›lan Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’na muhalefet ederek CHP’den ayr›ld›. Bunun üzerine DP’nin kurulußuna öncülük etti. 1950 seçimlerinden sonra DP baßkan› Celal Bayar’›n Cumhurbaßkan› olmas› üzerine, DP genel baßkan› ve baßbakan oldu. 27 May›s 1960’daki askeri darbe sonucu iktidardan indirildi, yarg›land› ve 1961’de idam edildi. Adnan Menderes, Türkiye’de, ilk kez demokratik bir seçimle iktidara gelen ve ilk kez bir askeri darbe sonucu devrilen hükümet baßkan›d›r.

6

P›narl› köyü (‹zmir, Bay›nd›r) DP ocak teßkilat›n›n gösteri yürüyüßü.

293

A N A H T A R S Ö Z C Ü K • M‹LL‹ ‹RADE Tüm bir ulusun ortak görüßü ya da iste¤i oldu¤una inan›lan kan›.

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Halkevleri / Halkodalar› * Seçkinci

E. 1954 seçimleri ve DP’nin zaferi

Belge 1, 4 ve 6

n 1950’lerin ilk yar›s› DP iktidar›n›n siyasal, toplumsal ve ekonomik aç›lardan iyice güçlenme y›llar› oldu. ‹ç ve d›ß faktörlerin de beklenilenden iyi olmas› sonucunda DP, kitlesel deste¤ini giderek artt›rd›. Ancak, toplumda ve TBMM’deki ezici üstünlükleri nedeniyle "millî irade*"nin kendilerinde cisimleßti¤ini sanmalar›, DP’lileri muhalefete karß› son derece hoßgörüsüz davranmaya itti. CHP için çok önemli olan parti malvarl›¤›n›n 1953’de hazineye devredilmesi ve CHP’ye yak›nl›¤›yla bilinen Halkevleri* ile Halkodalar›*n›n mal varl›klar›na el konmas›, partiler aras›ndaki gerginleßmeyi gösteren ve DP’nin "intikam al›c›" tarz›n› yans›tan kararlard›. CHP’nin iktidara yöneltti¤i, haklar›n ve özgürlüklerin k›s›tland›¤›na ilißkin eleßtiri ise, 27 y›l boyunca bu konularda çok duyarl› olmam›ß bir partiden geldi¤i için, halk taraf›ndan pek ciddiye al›nm›yordu. ‹ßte bu ortamda 1954 seçimlerine girildi ve bu seçimlerde DP oylar›n› % 5 civar›nda art›rarak meclisteki sandalye say›s›n› 503’e ç›kard›; CHP ise ancak 31 milletvekilli¤i elde edebildi. n DP’nin 1954 seçimlerindeki baßar›s›n›n en önemli nedenlerinden biri, kußkusuz kültürel alanda yaßanan göreli serbestleßmeydi. DP yöneticileri halkla daha fazla kaynaßarak, CHP’ye göre çok daha az seçkinci* bir tav›r sergiliyorlard›. Art›k siyasal iktidar seçim sand›klar›nda belirlendi¤i için, her zaman gerçekleßtiremeseler de halk›n istemlerini s›k s›k gündeme getiriyor, "milli irade"nin hizmetinde olduklar› görüntüsünü yay›yorlard›. CHP’nin önceki dönemde tepeden inmeci, seçkinci ve iradî bir tarzda ortaya koydu¤u bat›l›laßma yaklaß›m›, yerini ekonomik dönüßümün modernleßmeyi kendili¤inden getirece¤i fikrine b›rakm›ßt›. DP, kültür de¤erlerinin zorla de¤ißtirilmesi yerine zaman içinde de¤ißmesi gerekti¤ini savunuyordu. Önceki dönemin, halk›n gerekirse "halka ra¤men" ayd›nlat›lmas› projesi büyük ölçüde terkedilmiß, yerini halk›n "varolan" de¤erlerini yüceltme anlay›ß›na b›rakm›ßt›. Bu tutum siyasal ç›kar sa¤lamak için zaman zaman "halk dalkavuklu¤u”na kadar varabiliyordu. Örne¤in, dini duygular›n okßanmas› gibi CHP’nin de uygulad›¤› politikay› DP, biraz da parti taban›ndan gelen bask› yüzünden, s›kça kullan›yordu.

Ba¤›ms›z 2

F. ‹ktidar-muhalefet ilißkilerinin sertleßmesi

CMP 5 DP 503

CHP 31

1

2 May›s 1954 seçimlerinde milletvekili da¤›l›m›.

HP 4 CMP 4 DP 424 CHP 178

2

27 Ekim 1957 seçimlerinde milletvekili da¤›l›m›.

294

Belge 2, 3, 5, 6 ve 7

n 1950’lerin ortalar›ndan itibaren ekonomik ve siyasal nedenlerle DP yönetimine karß› muhalefet güçlenmeye baßlad›. DP kendini ço¤unluk olarak görmenin verdi¤i vurdumduymazl›kla muhalefete karß› her türlü sert tedbiri al›yordu. Özellikle bas›n, yarg› ve üniversiteler üzerinde çok yo¤un bir bask› uyguluyor, bu yüzden de kentlerdeki önemli bir nüfusu giderek karß›s›na al›yordu. DP içinde bile bir muhalefet belirmißti. 1955 sonlar›nda DP’den ayr›lan bir grup milletvekili Hürriyet Partisi’ni kurdu ve Menderes yönetimini anti-liberal tav›r ve politikalar›ndan dolay› sert bir biçimde eleßtirdi. Siyasal yaßamda kutuplaßman›n giderek artt›¤› bu dönemde, DP ve CHP aras›ndaki mücadele iyice sertleßti. DP hükümet olman›n üstünlü¤ünü de kullanarak muhalefete keyfî bir bask› uyguluyor, CHP lideri ‹nönü bile ülke gezilerinde bask›larla karß›laß›yordu. Bu koßullarda yap›lan 1957 erken seçimleri herßeye karß›n DP’nin baßar›s›yla sonuçland›, ama bu kez önceki seçimlerde oldu¤u gibi büyük bir zaferden söz etmek mümkün de¤ildi. DP’nin oylar› hat›r› say›l›r oranda düßerek % 47,3’te kald›; CHP’nin oylar› % 40,6’ya ç›kt›. Hürriyet Partisi ise bir varl›k gösteremedi, seçimlerden sonra CHP’ye kat›ld›. 1957 seçimleri DP’nin az›nl›¤a düßmüß olmas›yla meclisteki ezici gücü aras›ndaki çelißkiyi gözler önüne sermiß, DP hükümetinin meßrulu¤u sorgulanmaya baßlam›ßt›. 1950’lerin sonunda iktidar-muhalefet ilißkileri o kadar gerginleßti ki, baz› durumlarda CHP lideri ‹nönü’nün can güvenli¤i bile tehlikeye girebiliyor, CHP Genel Sekreteri Kas›m Gülek yapt›¤› konußmalardan dolay› tutuklan›yordu. 1960 y›l›na do¤ru siyasal kutuplaßma ve gerilim hat safhaya ulaßm›ß, ülke kaosun eßi¤ine gelmißti.

B‹YOGRAF‹ 3

Kas›m Gülek (1910-1996) 1910’da Adana’da do¤du. Paris Siyasal Bilimler Okulu’nu bitirdikten sonra iktisat ve hukuk doktoras› alan Gülek 1939’da Bilecik’den milletvekili seçilerek siyasete at›ld›. CHP’nin haziran 1950’deki 8. Kurultay›nda ‹smet ‹nönü’nün aday› Nihat Erim’e karß› muhalefetin aday› olarak genel sekreter seçildi. ‹nönü’yle aras›ndaki çeßitli anlaßmazl›klara karß›n bu görevi 1959’a de¤in sürdürdü. Gülek CHP’nin yenilgi sonras› toparlanmas›nda ve partinin kitlelerle ilißkisinin düzelmesinde önemli rol oynad›. Türk siyasal yaßam›na Amerikanvari propaganday› getiren politikac› olarak da bilinen Gülek, 1973’te aktif siyasetten çekildi.

5

4

‹nönü portreli pullar.

DP iktidar›, 1948 y›l›nda bas›lm›ß ‹nönü portreli posta pullar›n›, ‹nönü’nün yüzünü iyice örten bir "Resmî" yaz›s›yla, yaln›zca devlet dairelerinin yaz›ßmalar›nda kullan›lan resmî posta pulu haline getirdi.

DP yok, Adnan Menderes var.

1954 seçimlerinde DP’ye verilen reyler ne Demokrat Parti’ye ne de milletvekillerinedir. Sadece ve sadece Adnan Menderes’edir. Bu itibarla ne Demokrat Parti’nin program›n›n ve seçim vaadlerinin, ne de Meclis’te kabul edilen Hükümet programlar›n›n k›ymeti vard›r. Mühim olan tek ßey Adnan Menderes’in iradesidir. Hakikat bu olunca Adnan Menderes’in emrine itaatsizlik en büyük suçtur. Milletin hakk› kanunlar›n tan›d›¤› hak de¤il Adnan Menderes’in tan›d›¤› hakt›r. Milletin okumak istedi¤i gazetelere de¤il Adnan Menderes’i meth eden gazetelere k⤛t verilir. Millete lüzumlu olan maddeleri ithal edene de¤il Adnan Menderes’in keyfine hizmet eden ithalâtç›ya döviz verilir. Ve nihayet Anayasa’n›n hak tan›d›¤› kimseler de¤il, ancak Adnan Menderes’in müsaade etti¤i kimseler mebus olabilirler. 1954 seçiminde halk›n kalbinden kopan reyleri sadece kendisine verdi¤ine inanan Adnan Menderes’in millete mukabelesi ißte budur. Art›k hakikati oldu¤u gibi kabul etmeliyiz. Bugün DP yoktur. Sadece Adnan Menderes vard›r.

1954 Seçimlerinde Oy Da¤›l›m› (%)

1957 Seçimlerinde Oy Da¤›l›m› (%)

CMP %4.74 Ba¤›ms›zlar %2.96

CHP %35.13

CMP %7.20

HP %3.65 Ba¤›ms›zlar %0.43

CHP %40.6 DP %57.16

DP %47.3

6

1954 ve 1957 seçimlerinde partilerin ald›klar› oy oranlar›.

7

Vatan Cephesi.

Bu seçimde tekrar Adnan Menderes’e rey vermek, "seni tasdik ediyoruz. Kanun da sensin, hak da sensin, anayasa da sensin" demektir. Buna mukabil milletten ald›klar› reyleri mukaddes bir emanet sayan, milletin dokunulmaz haklar›n› DP Meclis Grubu içinde müdafaa etmeyi her türlü ßahsi menfaata tercih eden ve neticede DP’den ya kovulan veya istifa edip bu memlekete yeni bir ufuk açmaya çal›ßan milletvekillerimize de, "siz siyasî ahlâks›zlars›n›z. Biz kimiz ki? Sizi oraya efendimiz Adnan Menderes’e hizmet etmek için göndermißtik. Siz bizim reylerimizi çal›p efendimiz Adnan Menderes’e arkan›z›, bize yüzünüzü döndünüz. Adnan Menderes’e de¤il bize hizmet edene verilecek reyimiz yoktur" demektir. Hürriyetçi Ne Diyor? [Hürriyet Partisi’nin seçim broßürü] (Ankara, 1957).

1. Hürriyet Partisi hangi aç›lardan siyasal sistemi eleßtirmektedir? 2. DP ‹ktidar› muhalefet üzerinde ne tür bask›lar yaratmaktad›r?

295

II. Dݧ politika S

Ö

Z

L

* Truman Doktrini * Marshall Plan›

Ü

K

A. Dݧ politikada ABD etkisi

Belge 1 ve 2

n ‹kinci Dünya Savaß›’ndan sonra yaßanan en önemli de¤ißimlerden biri de d›ß politikada gerçekleßti. ABD ve Sovyetler Birli¤i aras›nda ç›kan So¤uk Savaß’ta Türkiye aktif bir biçimde ABD’nin yan›nda yer ald›. Bunun karß›l›¤›nda Amerika’dan daha fazla ekonomik yard›m ve savunma alan›nda destek bekleniyordu. Nitekim, ABD baßkan› Truman kendi ad›yla an›lan Truman Doktrini* do¤rultusunda Türkiye ve Yunanistan’a önemli bir mali yard›m yapt›. Amerikan›n daha sonra Marshall Plan›* çerçevesinde sa¤lad›¤› maddî destekle bu durum iyice perçinlendi. Ancak Türkiye’nin d›ß politikas› giderek neredeyse tamamen ABD’ye ba¤›ml› hale geliyordu. 1950’lerde DP döneminde doruk noktas›na ulaßacak olan Amerika’ya koßulsuz destek politikas›, ilk olarak savaß sonras›nda CHP hükümetleri döneminde gündeme geldi. Art›k Amerikan filolar› s›k s›k Türk limanlar›n› ziyarete geliyor, bu durum gerek hükümet çevrelerinde, gerek medyada gurur verici büyük bir olay gibi yans›t›l›yor, bununla neredeyse övünülüyordu. Bu ortamda, Türkiye’nin kuzey komßusu Sovyetler Birli¤i ile ilißkileri de giderek gerginleßti.

B. So¤uk Savaß diplomasisi

Belge 3 ve 4

n 1950’li y›llarda, d›ß politika aç›s›ndan tam anlam›yla ABD’nin dümen suyunda gitme politikas› uygulanmaya baßlad›. 1950 y›l›nda Türkiye NATO’ya girebilmek için Kore’ye asker göndererek oradaki savaßta aktif bir rol oynad›, ancak bu girißimin bedelini çok a¤›r ödedi: Kore’de yüzlerce Türk askeri öldü, yaraland› ve sakat kald›. Sonunda Türkiye 1952 y›l›nda, muhalefetteki CHP’nin de hararetli deste¤iyle, NATO’ya kabul edildi. Türkiye topraklar› üzerinde Amerikan üslerinin konußland›r›lmas› da bu döneme rastlar. DP hükümeti Do¤u blo¤u ülkelerine karß› bir d›ß politika gelißtirirken, ülkeyi giderek Amerika’ya ba¤layacakt›.

C. Yeni dݧ politika

Belge 4 ve 5

n 1950’li y›llarda NATO üyesi olmak, azgelißmiß ülkelere karß› Kemalist dönemde izlenen politikalara da ters düßmek anlam›na geliyordu. Örne¤in Türkiye, Hindistan, Yugoslavya gibi baz› azgelißmiß ülkelerin uygulamaya koyduklar› "Ba¤lant›s›zlar Hareketi"ne aç›ktan cephe ald›. Bunda kußkusuz Menderes’in dünyan›n kesin hatlarla iki kutba ayr›ld›¤› ve Türkiye’nin bu düzenden ancak Bat› kamp›nda yer alarak ç›kar sa¤layabilece¤i yolundaki inanc› etkili olmußtu. Bu nedenle Türkiye’nin d›ß politikas› sömürgelerde meydana gelen ba¤›ms›zl›k hareketlerine karß› bile sömürgecilerin yan›nda yer almak biçiminde gerçekleßti. Örne¤in Türkiye, ba¤›ms›zl›k savaß› yürüten Cezayir’e karß› Fransa’y› destekledi. Filistin sorununda ise, komßusu oldu¤u Arap ülkelerine karß› ‹srail’in yan›n› tuttu. 1955’de kurulan Ba¤dat Pakt› gibi örgütlenmelerde rol alarak Birleßik Krall›k ve ABD’nin Ortado¤u politikalar›n›n hayata geçirilmesinde, Arap ülkelerini aç›ktan karß›s›na almak pahas›na, önemli bir rol oynad›. Hatta Baßbakan Menderes, 1958 Irak Devrimi’ne karß› Türk ordusunu harekete geçirmeyi bile düßünmüß, plan ABD taraf›ndan engellenmißti. n Türkiye’nin 1945’den 1961’e d›ß politikas›nda ABD’ye ba¤›ml› hale gelmesi iç politikadaki beklentilerle de örtüßüyordu. Sonuçta Türkiye bir "küçük Amerika" olmay› hedefliyor, bat›l› ülkeler düzeyinde bir refaha ulaßmay› arzu ediyordu. Bunu gerçekleßtirmek için de Amerika’dan gelecek maddi yard›ma bel ba¤lanm›ßt›. Ancak elde edilen Amerikan yard›m› beklentilerin oldukça alt›nda kald›.

296

1

Baßkan Harry S. Truman’›n ABD Senato ve Temsilciler Meclisi’nin birleßik oturumunda yapt›¤› konußma, 12 Mart 1947.

Dünyan›n özgürlü¤e gönül vermiß halklar› için, ba¤›ms›z ve ekonomik aç›dan istikrarl› bir devlet olarak Türkiye’nin gelece¤i, ßüphesiz Yunanistan’›nkinden daha önemsiz de¤ildir. Türkiye’nin ßu anda içinde bulundu¤u ßartlar Yunanistan’›n içinde bulundu¤u ßartlardan son derece farkl›d›r. Türkiye, Yunanistan’›n baß›na gelen felaketleri yaßamam›ßt›r. Savaß s›ras›nda hem ABD, hem de ‹ngiltere Türkiye’ye maddî destekte bulunmußtur. Türkiye’nin yine de ßimdi deste¤imize ihtiyac› var. Türkiye savaßtan beri ulusal birlik ve beraberli¤ini korumak için gerekli olan modernleßmeye ivme kazand›rmak amac›yla gerek ABD’den gerekse ‹ngiltere’den maddî destek sa¤lamaya çal›ßm›ßt›r. Türkiye’nin millî birlik ve beraberli¤i Ortado¤u’da düzenin korunabilmesi için son derece önemlidir. ‹ngiliz hükümeti, kendi içinde bulundu¤u zor durum ve güçlükler nedeniyle Türkiye’ye verdi¤i mali ve iktisadi deste¤i daha fazla sürdüremeyece¤ini bildirdi.

2

Truman, Senato ve Temsilciler Meclisi üyelerine doktrinini anlat›yor, 12 Mart 1947.

Yunanistan örne¤inde oldu¤u gibi, Türkiye’nin ihtiyaç duydu¤u yard›m› mutlaka almas› gerekiyorsa, ABD bu yard›m› sa¤lamak zorundad›r. ABD, bu deste¤i sa¤layabilecek tek ülkedir. …Yunanistan’›n yönetiminin silahl› bir az›nl›¤›n eline geçmesi durumunda, bu, komßu ülke Türkiye’yi de hemen, ciddi bir biçimde etkileyecektir. Karmaßan›n, istikrars›zl›¤›n bütün Ortado¤u’ya yay›lma ihtimali son derece yüksektir. Bu kader an›nda, Yunanistan ve Türkiye’ye gerekli yard›m› yapamazsak, bunun etkileri hem Bat›’da hem de Do¤u’da yaßanacakt›r. Acilen, büyük bir kararl›l›kla harekete geçmek zorunday›z. Bu yüzden, Türkiye’ye ve Yunanistan’a gerekli deste¤i sa¤lamak amac›yla Kongre’den 400.000.000 dolar kullanabilme yetkisi istiyorum…

1. ABD Baßkan› Truman için Türkiye neden önemli? 2. Truman için Türkiye’ye sa¤lanacak parasal yard›m›n ißlevi ne olacakt›r? 3. Bu belge hangi aç›dan So¤uk Savaß’›n yans›mas› olarak de¤erlendirilebilir?

4

Baßbakan Adnan Menderes ve NATO Türkiye Daimi Delegesi Büyükelçi Selim Sarper, Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Komutan› General Norstad ile, 1959.

5

Tek yol Amerika!

Dünyan›n bugün her bak›mdan en kuvvetli, en ileri ve en demokrat devleti olan Amerika, Yak›n ve Ortado¤u’da demokrasinin kalesi olan milletimizi kuvvetlendirme karar› vermißtir. Millî müdafaam›z› takviye için milyonlarca dolar k›ymetinde silah ve malzeme veriyor. Bunlar›n kullan›ß usullerini ö¤retmek için mütehass›slar gönderiyor. Yollar›m›z› süratle yapmak, ziraatimizi modern vas›talarla gelißtirmek, kara ve deniz ulaßt›rma vas›talar›m›z› ço¤altmak yolunda krediler aç›yor, mütehass›slar›n bilgi ve ihtisas›ndan faydalanmam›z› temin ediyor... Bir harikalar diyar› olan Amerika’n›n bilgi ve ihtisas›ndan tam olarak faydalanmak, memleketimizi süratle yenileßtirmek ve kalk›nd›rmak için tutaca¤›m›z tek yoldur. Abidin Daver, “Devlet makinas›n›n ›slah›”, Cumhuriyet, 20 A¤ustos 1948.

3

Kore’de bir muharebe s›ras›nda Türk askerleri.

Yukar›daki al›nt›da ABD nas›l tasavvur edilmektedir? Amerika’n›n bir "hay›rsever örgütü" gibi görülmesi inand›r›c› olabilmekte mi?

297

III. Toplumsal ve siyasal huzursuzluk S

Ö

Z

L

Ü

K

A. Ekonomik krizin etkisi

Belge 1

n 1950’lerin ortas›nda baßlayan ekonomik yavaßlama, durgunluk ve giderek ortaya ç›kan kriz belirtileri, DP iktidar›n› sarsmaya baßlam›ßt›. Özellikle kentlerin sabit gelirli çal›ßanlar› için enflasyon ciddi bir sorun olußturuyordu. Gerçek ücretlerin düßmesiyle ißçi, memur, subay, üniversite ö¤retim üyesi gibi sabit gelirli meslek gruplar› bu gelißmeden olumsuz etkilenmißti. Sanayiciler de tar›ma çok fazla kaynak aktar›ld›¤›n› ileri sürüyorlar, plans›z ve programs›z ekonomiden ßikayet ediyorlard›.

* Garanti Antlaßmas›

B. 6-7 Eylül olaylar›

Belge 2, 3 ve 4

n Toplumsal huzursuzlu¤u göstermesi aç›s›ndan tarihimize "6-7 Eylül Olaylar›" olarak geçen olaylar son derece ilginçtir. Bu olaylar 1955 yaz›nda K›br›s sorununun Türkiye’nin gündemini iyiden iyiye ißgal etmesiyle baßlad›. Siyasal ve ekonomik yönden s›k›ßan DP iktidar› bir yandan K›br›s meselesini gündeme getirerek kamuoyunun dikkatini bu soruna yönlendirmeye u¤raß›yor, di¤er yandan ‹ngiltere’nin girißimiyle Londra’da düzenlenecek olan ve Türkiye ile Yunanistan’›n da kat›laca¤› K›br›s konusundaki toplant› öncesi d›ß dünyaya Türk halk›n›n bu konuda çok duyarl› oldu¤unu göstermeye çal›ß›yordu. Bir ‹stanbul gazetesinde Atatürk’ün Selanik’teki evinin bombaland›¤› haberinin ç›kmas› üzerine, ‹stanbul ve ‹zmir gibi büyük ßehirlerde olaylar patlak verdi. Rum kökenli ve gayrimüslim vatandaßlar›n ißyerlerine, evlerine, kilise ve mezarl›klar›na sald›r›lar düzenlendi. Örne¤in ‹stanbul’un Beyo¤lu semti neredeyse savaß alan›na döndü. Ancak ilginç olan, baßlang›çta yaln›zca Rumlar› hedefleyen bu sald›r›lar›n giderek yoksullar›n müslüman olmayan zenginlere karß› öfkesine dönüßmeye baßlamas›yd›. Uzun bir süre müdahalede bulunmayan ordunun nihayet akßam saatlerinden itibaren devreye girmesiyle olaylar yat›ßt›, ama 6-7 Eylül’de yaßananlar›n izleri kal›c› oldu. n Olaylar› kimin baßlatt›¤› kesinlik kazanmad›ysa da, hükümetin bu ißin arkas›nda oldu¤una dair çok güçlü bulgular oldu¤u söylenegelmißtir. ‹stanbul, ‹zmir ve Ankara’da olaylar›n ard›ndan s›k›yönetim ilan edildi ve hükümet her yönden ßiddetli eleßtirilere maruz kald›. Oysa Baßbakan Menderes her gün bas›nda boy gösterip ülkede daha önce görülmemiß bir ekonomik refah oldu¤undan dem vuruyordu. Ancak gerçekler ülkede ekonominin giderek bozuldu¤unu, yoksullu¤un da h›zla artt›¤›n› gösteriyordu. Sonuçta, d›ß politikayla ilgili olarak baßlayan bu olaylar h›zla bir iç politika malzemesine dönüßtü ve Menderes k›sa bir süre sonra kabinesini de¤ißtirmek zorunda kald›.

C. Toplumsal muhalefetin yükselißi

Fiyat art›ßlar› (1950 = 100)

1

‹stanbul (333 madde) Ankara (327 madde)

1955

1956

174,6

228,7

175,8

232,7

Kaynak: Cumhuriyet, 2 May›s 1956.

298

Belge 1, 5 ve 6

n DP, 1950’lerin sonunda arkas›ndaki toplumsal deste¤i büyük ölçüde kaybetmeye baßlad›. Nüfusun ço¤unlu¤unu olußturan k›rsal kesim büyük ölçüde hâlâ DP’yi desteklemeye devam etse de, kentlerdeki destek giderek azald›. Özellikle 1958 sonras› ekonomik krizin derinleßmesiyle kentlerdeki kitlelerde büyük bir hoßnutsuzluk baß gösterdi. Enflasyonun artmas›yla çal›ßan kesimlerin gerçek ücretleri düßüyor, sanayiciler kaynaklar›n a¤›rl›kl› olarak tar›msal kesime ayr›ld›¤›ndan ßikayet ediyorlard›. DP yanl›s› siyasetçi ve ayd›nlar›n cumhuriyet ilkelerini esnek ve gevßek bir ßekilde yorumlamalar› ise ayd›nlar›n bir bölümü aç›s›ndan özellikle kültürel anlamda bir ihanet gibi alg›lan›yordu. Özellikle üniversiteli gençlik taraf›ndan s›k s›k hükümet aleyhine gösteriler düzenleniyor, ülke h›zla bir kaosun eßi¤ine sürükleniyordu.

2

K›br›s Cumhuriyeti’nin do¤ußu.

1923 Lozan Antlaßmas› ile yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetimini ‹ngiltere’ye b›rakt›¤› K›br›s adas›n›n yasal konumu, 1950’li y›llardan itibaren pek çok ülkenin taraf oldu¤u anlaßmazl›klara yol açm›ßt›r. Adada yaßayan Türk ve Rum halklar› aras›nda eßitlik sorunu, Türkiye’yi bu konuda harekete geçmeye zorlam›ßt›r. Bu çerçevede 1955’de Londra’da yap›lan toplant› ile Türkiye, ‹ngiltere ve Yunanistan aras›nda sorunu çözmek üzere ilk ad›m at›lm›ßt›r. K›br›s’›n ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmas› ve iki halk›n konumlar›n›n belirlenmesi ise 1959 y›l›nda yap›lan Zürich ve Londra konferanslar›n›n sonuçlar› do¤rultusunda gerçekleßmißtir. 19 Þubat 1959 tarihinde Londra’da adan›n Rum ve Türk temsilcilerinin de kat›l›m›yla çeßitli ilkeler saptanm›ßt›r. Bu çerçevede ne Yunanistan ve K›br›s Rumlar›n›n birleßmesi hedefi (Enosis) ne de Türkiye’nin adan›n iki bölgeye ayr›lmas› yaklaß›m› (taksim) kabul edilmißtir. ‹ki toplumun eßitli¤ine ve ortakl›¤›na dayanan federal K›br›s Cumhuriyeti’nin anayasas›n›n haz›rlanmas› kararlaßt›r›lm›ß, kurulacak cumhuriyetin ileride bir baßka devletle birleßmesi ya da bölünmesi yasaklanm›ßt›r. Bu durumun bir ittifak antlaßmas› ile kesinleßmesi planlanm›ßt›r. Ayr›ca K›br›s’›n ba¤›ms›zl›¤›n›, toprak bütünlü¤ünü ve anayasan›n uygulanmas›n› güvence alt›na almak için bir Garanti Antlaßmas›* yap›lmas› da öngörülmüßtür. Garantörlük, Türkiye, ‹ngiltere ve Yunanistan’a, gerekli gördükleri durumlarda adaya askeri müdahale yapma hakk›n› vermektedir. Ada halklar›n›n temsilcilerinin anayasan›n kesin biçimini onaylamalar›ndan sonra imzalanan ve yürürlü¤e giren antlaßmalar ile K›br›s Cumhuriyeti ilan edilmißtir (16 A¤ustos 1960). Ancak, cumhuriyetin iki toplumlu yap›s›, Rum ve Türk halklar›n›n ortak ve eßitlikçi bir yaßam anlay›ß› gelißtirememeleri nedeniyle k›sa sürede sorunlar yaratmaya baßlam›ßt›r.

1. 1950’li y›llarda K›br›s sorununa ilißkin farkl› çözüm önerileri nelerdi? 2. 1960’da kurulan K›br›s Cumhuriyeti hangi esaslar gözetilerek kurulmußtur?

4

7 Eylül 1955 sabah› ‹stiklâl Caddesi.

3

Cumhurbaßkan› Baßpiskopos Makarios ve Baßkan Yard›mc›s› Faz›l Küçük, Türk Alay›n› ziyaret ediyorlar.

5

"On ‹kiye Çeyrek Var".

[1959 y›l›n›n] en önemli bas›n davas›, 1960’a da sarkan "Pulliam davalar›"yd›. Ünlü Amerikal› gazeteci Eugene Pulliam, 1958’deki Türkiye ziyaretinden sonra "On ‹kiye Çeyrek Var" adl› bir yaz› yazm›ß ve bu yaz›, baßta Indianapolis Star olmak üzere 72 Amerikan gazetesinde yay›mlanm›ßt›. Pulliam yaz›s›nda Türkiye’deki politik gelißmeleri "tehlikeli" olarak niteliyor ve eleßtiriyordu. Yaz› Türkçe’ye çevirilerek Dünya, Ulus, Vatan ve Kervan gazeteleri ile Kim ve Alt›ok dergilerinde yay›mlan›nca, Baßbakan Menderes yaz›y› basan gazete ve dergiler hakk›nda kovußturma yap›lmas› için harekete geçti... [Ç]ok say›da gazeteci çeßitli hapis ve para cezalar›na çarpt›r›ld›; yaz›y› yay›mlayan dergi ve gazeteler hakk›nda bir aydan az olmamak üzere kapatma kararlar› verildi. "Pulliam Davalar›", Cumhuriyetin 75 Y›l›, cilt II (‹stanbul, 1998).

6

28 Nisan 1960 günü ‹stanbul Üniversitesi.

299

D. Ordu içinde huzursuzluk

Belge 1, 2, 3, 4 ve 5

n DP döneminde gerek ekonomik aç›dan gerekse toplumsal statü aç›s›ndan en çok kaybeden kesimlerin baß›nda devlet memurlar›, dolay›s›yla da ordu mensuplar› geliyordu. Oysa 1920’lerden 1940’lara, memurluk ve subayl›k en az›ndan toplumsal statü aç›s›ndan oldukça sayg›n ve hep avantajl› bir meslek olmußtu. Gerçi ‹kinci Dünya Savaß›’n›n zor y›llar›nda ordu mensuplar›n›n da durumu son derece kötüleßmiß, buna tepki olarak subaylar aras›nda da DP epey yandaß bulabilmißti. Ancak, ‹smet ‹nönü’nün tarihsel kißili¤i dolay›s›yla ordunun üst katmanlar›nda CHP’nin etkisi çok belirgindi. Bu yüzden de DP’nin iktidara geldi¤i ilk günlerde ordunun üst kademesinde birçok de¤ißikli¤e gidilmißti. Amaç, CHP’ye yak›nl›¤›yla tan›nan üst düzey subaylar› görevlerinden uzaklaßt›rmakt›. n 1950’lerde memur ve subaylar›n durumu, özellikle ekonomik aç›dan dramatik bir ßekilde kötüye gitti. Herßeyden önce enflasyon ordu mensuplar›n› güç durumda b›rak›yordu. Menderes hükümeti önceli¤i yol, su, elektrik gibi altyap› çal›ßmalar›na, endüstriyel ve tar›msal gelißmeye verdi¤inden, orduya bütçeden yeterli kaynak sa¤lanm›yordu. Bütün bunlara DP’nin ideolojik olarak cumhuriyet ilkelerine ihanet etti¤i kan›s› da eklenince, orduda DP karß›t› bir hava egemen olmaya baßlad›, ülke içinde artan siyasal kutuplaßma orduya da s›çrad›. 1950’lerin ortalar›ndan itibaren subaylar aras›nda DP iktidar›n› devirmek için birbirinden habersiz birçok gizli örgüt kuruldu. 1960 y›l›na do¤ru orduda iktidar› devirme yolunda örgütlenmeler giderek olgunlaßt› ve subaylar 27 May›s 1960’da ülke yönetimine el koydular.

Albay Alpaslan Türkeß, 27 1 May›s 1960 günü saat 15:00’de Genelkurmay Baßkanl›¤›’nda yap›lan bas›n toplant›s›nda. Bir gazeteci: "Bu sabahki harekât› nas›l tafsil edebilirsiniz? Bir darbe-i hükümet mi olmußtur, yoksa Anayasa’ya dönüß mü bahis konusudur?" Alpaslan Türkeß: "Yürürlükteki Anayasa idare taraf›ndan çi¤nenirse o idarenin meßruiyeti ßüpheye düßer. Onun için biz birkaç seneden beri memlekette Anayasa’n›n ihlal edildi¤ine ßahit olduk. Fakat sab›rla bekledik ve içten temenni ettik ki, bu yol parlamenter nizam içinde Meclis’te halledilsin. Son bir ayl›k hadiseler memlekette büyük üzüntüye sebep oldu ve demokrasi hayat›m›z bir ç›kmaza girdi. Fakat bütün ümit ve beklememize ra¤men Parlamento’da bunun düzelmesine gidilmedi. Diktatörlü¤e gidilece¤inden bütün memleket endißeye düßtü ve bu hal ayr› partilere mensup vatandaßlar›n münasebetlerini de güç hale soktu. Bu durum karß›s›nda memleketin ve milletin iç ve d›ß tehlikelerden korunmas› sorumlulu¤unu üzerinde taß›yan Türk Silahl› Kuvvetleri, kötü ßekilde yürütülen bu iç mücadelenin memleketin d›ß emniyetini de tehlikeye soktu¤unu gördü. Bunun hem Orta Do¤u bölgesinde sulh ve sükunu temin, hem de Anayasa’n›n her türlü tesirden azade bir hale getirilmesi maksad›yla Türk Silahl› Kuvvetleri kendi sorumlulu¤u dahilinde düzeltmeye karar verdi." Cumhuriyet, 28 May›s 1960.

300

2

Türk Silahl› Kuvvetleri’nin 27 May›s 1960 tarihli bildirisi.

Dikkat... Dikkat... Muhterem vatandaßlar, Radyolar›n›z›n baß›na geçiniz. Güvendi¤iniz Silahl› Kuvvetlerinizin sesi bir dakika sonra sizlere hitap edecektir. Bugün demokrasimizin içine düßtü¤ü buhran ve son müessif hadiseler dolay›s›yla ve kardeß kavgas›na meydan vermemek maksad›yla, Türk Silahl› Kuvvetleri memleketin idaresini eline alm›ßt›r. Bu harekete Silahl› Kuvvetlerimiz, partileri içine düßtükleri uzlaßmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafs›z bir idarenin nezaret ve hakemli¤i alt›nda en k›sa zamanda adil ve serbest seçimler yapt›rarak idareyi hangi tarafa mensup olursa olsun seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girißmiß bulunmaktad›r. Girißilmiß olan bu teßebbüs hiçbir ßahsa veya zümreye karß› de¤ildir. ‹daremiz hiç kimse hakk›nda ßahsiyete müteallik tecavüzkâr bir fiile teßebbüs etmeyece¤i gibi, edilmesine de asla müsamaha etmeyecektir. Kim olursa olsun ve hangi partiye mensup olursa olsun, her vatandaß kanunlar ve hukuk prensipleri esaslar›na göre muamele görecektir. Bütün vatandaßlar›n, partilerin üstünde, ayn› milletin ayn› soydan gelmiß evlatlar› olduklar›n› hat›rlayarak ve kin gütmeden birbirlerine karß› hürmetle, anlay›ßla muamele etmeleri, ›st›raplar›m›z›n dinmesi ve millî varl›¤›m›z›n selameti için zarurî görülmektedir. Kabineye mensup ßahsiyetlerin Türk Silahl› Kuvvetlerine s›¤›nmalar›n› rica ediyoruz. Þahsî emniyetleri kanun teminat› alt›ndad›r. Müttefiklerimize, komßular›m›za ve bütün dünyaya hitap ediyoruz. Gayemiz Birleßmiß Milletler Anayasas›’na ve insan haklar› prensiplerine tamam›yla riayettir. Büyük Atatürk’ün "Yurtta Sulh Cihanda Sulh!" prensibi bayra¤›m›zd›r. Bütün ittifaklar›m›za ve taahhütlerimize sad›k›z. NATO’ya inan›yoruz ve ba¤l›y›z. CENTO’ya ba¤l›y›z. Tekrar ediyoruz: Düßüncelerimiz, yurtta sulh, cihanda sulhtur. Türkiye dahilinde bütün garnizonlardaki garnizon komutanlar› o yerin mülkî ve askerî idaresine el koyacaklar ve vatandaßlar›n her hususta emniyetini sa¤layacaklard›r. Ümit Özda¤, Menderes Döneminde Ordu-Siyaset ‹lißkileri ve 27 May›s ‹htilali (‹stanbul, 1997).

3

DP önderlerinin Yass›ada’da durußmaya götürülüßleri.

4

Kütahya’dan Eskißehir’e...

[...] Kütahya’daki Hava Er E¤itim Tugay›’na telefon edilerek "Menderes ve maiyetindekilerin bir hadiseye mahal verilmeden Tugay’a getirilmesi ve muhafaza alt›na al›nmas›" emredildi. Biraz sonra Binbaß› M. Ali Biltan’›n idaresindeki C-47 tayyaresiyle Kütahya’ya do¤ru havaland›k. Vazifeyi almak için, birkaç yolcu tayyarelik gönüllü subay vard›, fakat bu arzuyu yerine getirmeye imkan yoktu. [...] Hepimizde ikißer tabanca ve yaln›z bir genç subayda makinal› tüfek vard›. Tayyarede, bütün subaylar› toplad›m ve ne ßekilde hareket edece¤imize dair kendilerine talimat verdim. Meydana indi¤imiz zaman, Tugay Komutan› Alb. Süleyman Demet ve Vilayet Jandarma Komutan› Albay Hamdi Alkan taraf›ndan karß›land›k. Alb. Demet, Menderes ve maiyetindekilerin kendi odas›nda oldu¤unu söyledi. Ben ve beraber gelen subaylar derhal binaya girerek üst kattaki odaya ç›kt›k. Odaya girdi¤im zaman A. Menderes, Tahsin Yaz›c› ve Zihni Üner odan›n ortas›nda ayakta, H. Polatkan kumandan›n masas› yan›nda telefonla görüßmek üzereydi. Ben ve yan›mdakiler, odadakilere askerce selam verdik. A. Menderes bana do¤ru ilerledi. Elimi s›kt› ve vaziyet nedir, gibilerden baß›n› bir tarafa e¤erek bakt›, bekledi... Kendisine "Silahl› Kuvvetler memleket idaresini ele ald›, benim vazifem sizi Eskißehir’e götürmektir" dedim. Biraz duralad›... "Yani beni tevkif mi ediyorsunuz?" sualini sordu. "Sizi emniyet alt›na alarak Eskißehir’e götürece¤im" cevab›n› verdim. "Suçum nedir?" dedi. "Ben size suç izafe etmekle vazifeli de¤ilim" dedim. [...] A. Menderes, hepimizin yüzüne teker teker bak›yor, sanki tesir alt›na almaya çal›ß›yordu. "Müsaade ederseniz, ben arkadaßlar›mla istißare edeyim" dedi. "Buyrun, edin" cevab›n› verdim. Odadan ç›kmam›z› arzu eden bir halleri vard›. Alb. Þ. Saybaßl› da bana, "ç›kmayal›m" ißaretini veriyordu. Biz oday› terk etmeyince konußmaktan vazgeçtiler. Üste¤m. Erhan Suar ilerledi ve kendilerine, "tayyareye binecekleri için üzerlerinde silah aramas›" yapaca¤›n› söyledi. Üzerlerinde silah ç›kmad›. Muhsin Batur, An›lar ve Görüßler (‹stanbul, 1985).

5 27 May›s 1960 günü ‹stanbul Beyaz›t Meydan›. 301

IV. Yeni bir dönemin eßi¤inde S * * * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Darbe Anayasa Mahkemesi Halkoylamas› Güçler ayr›l›¤› Özerkleßtirme ‹ki meclisli yasama sistemi

A. Ordu içinde görüß ayr›l›klar›

n 1960 darbe*sinin en belirgin özelliklerinden biri, darbenin ordudaki emir komuta zincirinin d›ß›nda, büyük ölçüde alt ve orta rütbedeki subaylar›n hareketi olarak gerçekleßmesiydi. Gerçi Orgeneral Cemal Gürsel hareketin liderli¤ine getirilmißti; ancak söz konusu alt ve orta rütbedeki subaylar›n a¤›rl›¤› dikkat çekiciydi. Öte yandan, subaylar aras›nda darbenin hemen sonras›nda ciddî bir farkl›laßma ortaya ç›kt›. "Radikaller" olarak adland›r›lanlar demokratik sisteme uzun bir süre sonra dönülmesini, "›l›ml›lar" ise seçimlerin bir an önce yap›lmas›n› istiyorlard›. Sonuçta, Ankara radyosunda askerlerin yönetime el koydu¤unu duyuran konußmay› yapan Albay Alparslan Türkeß gibi radikaller k›sa bir süre sonra tasfiye edildi ve yeni bir anayasa haz›rlanarak yeniden seçimlere gidilmesi görüßü ordu içinde a¤›rl›k kazand›. Amaç, Türkiye’de kökten bir kurumsal dönüßüm yaratmakt›. Bunun için de ilk ad›m olarak içinde subaylar›n a¤›rl›kl› olarak temsil edildi¤i Milli Birlik Komitesi kuruldu ve ülkedeki gerçek iktidar bu komiteye geçti.

B. DP’nin tasfiyesi

B‹YOGRAF‹ 1

Cemal Gürsel (1895-1966) Askeri ö¤renci iken kat›ld›¤› Birinci Dünya Savaß› ve Milli Mücadele’den sonra, Harp Akademisi’nden 1929’da mezun oldu. 1946’da tu¤general, 1957’de orgeneral, 1958’de de Kara Kuvvetleri Komutan› oldu. 1960’›n nisan ay›nda Millî Savunma Bakanl›¤›’na yazd›¤› uyar› mektubu nedeniyle emekliye sevkedilmek üzereyken 27 May›s darbesini yapacak olan Millî Birlik Komitesi’nin baßkanl›¤›na geldi. 27 May›s’tan sonra MBK Baßkan› s›fat›yla hükümet baßkanl›¤›, 1961’den itibaren de Türkiyenin dördüncü cumhurbaßkan› oldu. Bu görevine, rahats›zl›¤› nedeniyle TBMM taraf›ndan 28 Mart’ta 1966’da son verilen Gürsel, ayn› y›l›n 14 Eylül’ünde tedavi edildi¤i Gülhane T›p Akademisi’nde öldü.

302

Belge 1 ve 2

Belge 3 ve 4

n 27 May›s hareketinin karß›laßt›¤› en çetin güçlüklerden biri de, eski DP liderlerine ne yap›laca¤› sorusuydu. DP’nin önde gelenleri tutuklanm›ß ve Yass›ada’da gözetim alt›na al›nm›ßlard›. Daha sonra tarihe ünlü Yass›ada Davalar› olarak an›lacak davalar baßlad›. Bunlar›n sonunda, DP’nin üç önemli ismi Baßbakan Adnan Menderes, D›ßißleri Bakan› Fatin Rüßtü Zorlu ve Maliye Bakan› Hasan Polatkan mahkemece idam cezas›na çarpt›r›ld›lar. Cumhurbaßkan› Celal Bayar ise yaß haddi nedeniyle bu uygulamaya maruz kalmad›. 1960’da yaßanan bu altüst oluß, Cumhuriyet tarihimizde askerî darbeler ve siyasal idamlar döneminin de baßlang›c› oldu.

C. 1961 Anayasas› n 27 May›s 1960 darbesinin ülkeye getirdi¤i en radikal düzenleme hiç kußkusuz 1961’de halkoylamas›* ile kabul edilen yeni anayasad›r. 1961 Anayasas› çeßitli aç›lardan son derece önemliydi. Bu anayasayla güçler ayr›l›¤›* ilkesi derinleßtiriliyor, yürütmenin gücünü azaltacak, s›n›rlayacak çeßitli önlemler getiriliyordu. Örne¤in hükümet karß›s›nda bir kuvvet olabilecek Anayasa Mahkemesi* kuruldu, üniversiteler ve TRT gibi kurumlar özerkleßtirildi*. Ayr›ca millet meclisinin yan›nda seçkinlerden olußan bir senato kurularak iki meclisli yasama sistemi*ne geçildi. Bas›n yay›n, insan haklar› gibi konularda önemli at›l›mlar gerçekleßtirildi. Amaç, seçilmißlerin, yani siyasetçilerin güçlerini s›n›rlamakt›. Sonuçta yeni anayasa, gelecek için bir öngörüden çok, DP dönemi uygulamalar›na tepkiyi dile getiriyordu. DP gibi halk›n büyük ço¤unlu¤unun deste¤ini alsalar bile, siyasal partilerin gücünün k›r›lmas› öngörülüyor, özellikle de k›rsal nüfusun siyasal partiler üzerindeki etkisinin azalt›lmas› hedefleniyordu. Bir anlamda 1960 hareketi k›rsal ve kentsel ç›karlar›n çat›ßmas›n› simgeliyor, kentsel az›nl›¤›n haklar›n› ve ç›karlar›n› gözetmeye çal›ß›yordu. Sonuçta o y›llar›n Türkiyesi’nde oy verenlerin ezici ço¤unlu¤unu hala köylüler olußturmaktayd›. Kültürden e¤itime, iktisat politikalar›ndan siyasete kentsel Türkiye’nin ç›karlar› öne ç›kar›lacak, örne¤in sanayi kesimine özel bir önem veren iktisat politikalar› gündeme getirilecekti. Ancak 1961 Anayasas›’n›n getirdi¤i özgürlük ortam›, sendikalar ve sol hareketler gibi farkl› sosyal ve düßünsel gruplar›n da siyaset meydan›na ç›kmas›n› sa¤layacak, 1960 ve 1970’lerde biraz da bunlara tepki olarak gelißen siyasal çalkant›lara yol açacakt›. Bu nedenle birçok siyasetçi 1961 Anayasas›’n›n ülkeye "lüks" oldu¤unu söylediler ve anayasay› de¤ißtirmeye çal›ßt›lar.

2

Millî Birlik Komitesi bas›n toplant›s›nda.

4

Do¤ru bir suçlama, yanl›ß bir yarg›lama.

Bugün ayd›nlara düßen vazife, tarihte bir benzerine rastlanmayacak kadar mükemmel baßlayan bu "âdil ihtilal"in gölgelenmesine, baz› ihmaller yüzünden h›z›n› kaybetmesine mani olmakt›r... Hareket noktam›z, 27 May›s kurtuluß zaferinin hukukî ve sosyal mahiyeti hakk›nda do¤ru bir k›ymet hükmü vermek olmal›d›r. Anayasa Komisyonu’nun raporunda ve Türk Hukuk Kurumu’nun onu destekleyen yaz›s›nda belirtildi¤i üzere, 27 May›s darbesi çoktan gayr›meßru bir zulüm çetesi ve bir menfaat ßebekesi (yani hukuk d›ß› bir kaba kuvvet) haline gelmiß olan eski iktidar›n tasallutundan milleti kurtarmak için hak ve hukuk istikametinde yap›lan bir hamledir. Yüzy›llard›r, bütün demokrasilerde ve insan haklar› beyannamelerinde tan›nan "milletlerin zulme mukavemet ve ihtilal hakk›"n›n en mükemmel bir surette tatbik edilißidir. Bu hükme varabilmemizin kaç›n›lmaz ßart›, daha önceki iktidar›n anayasay› ve medenî bütün âlemde hakim olan ana haklar› çi¤nemek suretiyle, en büyük suçu ißlemiß siyaset zorbalar› oldu¤unu kabul etmektir. Bu hükümde, sat›lmam›ß her Türk hukukçusu müttefiktir. O halde 26 May›s günü bile bu zulüm makinesinin içinde vazife alan, yani DP grubundan istifa etmemiß olan her milletvekilinin aleyhinde bir "suçluluk karinesi" mevcuttur. Yap›lacak insafl› ve tarafs›z bir muhakeme neticesinde suçsuzluklar› meydana ç›k›ncaya kadar, DP grubuna dahil olan her mebusun, milletvekili yeminine ihanet etmiß ve hiç de¤ilse Ceza Kanunu’nun 146. maddesindeki en a¤›r suçu ißlemiß bir ßah›s olarak kilit alt›nda bulundurulmas› gerekir.

3

Muammer Aksoy, "En Büyük Tehlike: Yersiz Ac›ma Hissi", Forum, 1 Haziran 1960.

Yass›ada durußmalar›.

303

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM

Ocak 1946: DP’nin kurulußu

Ço¤unlukçu seçim sistemi, bir seçim çevresinde ço¤unlu¤u elde eden siyasal partinin o seçim çevresindeki milletvekilliklerinin tümünü almas›n› öngören bir seçim sistemidir. Genellikle büyük ve güçlü siyasal partilerin lehine ißler. Nisbî seçim sistemi ise, her siyasal partinin seçime kat›ld›¤› seçim çevresinde elde etti¤i oy oran›nda milletvekili ç›karmas› esas›na dayan›r. Bu sisteme göre, bir seçim çevresinde ço¤unlu¤u elde etme ßans› bulunmayan küçük partiler de parlamentoya temsilci gönderebilirler.

21 Temmuz 1946: Seçimler Mart 1947: Türkiye’nin IMF’ye kat›lmas› ve Truman Doktrini’nin aç›klanmas› 14 May›s 1950: Seçimler Þubat 1952: Türkiye’nin NATO’ya girißi 2 May›s 1954: Seçimler

n

Ço¤unlukçu seçim sistemi ve nisbî seçim sistemi

Tek parti dönemi ve tek parti iktidar›

1955: "6-7 Eylül Olaylar›"

n

27 Ekim 1957: Seçimler

Tek parti dönemi, Türkiye’nin siyaset sahnesinde, iktidardaki Cumhuriyet Halk Partisi’nden baßka bir partinin bulunmad›¤› 1931-1945 y›llar›n› kapsayan zaman dilimine verilen add›r. Ancak, yürürlükte olan 1924 Anayasas› baßka partilerin kurulmas›n› yasaklamad›¤› için, bu dönemde, Milletvekili seçimleri örne¤in Sovyetler Birli¤i’nde oldu¤u gibi, bir Millet Meclisi tek parti iktidar›ndan söz edilemez. Nitekim 1945 ve 1946’da yeni partiler kurulurken herhangi bir anayasa de¤ißikli¤i de gerekmemißtir.

A¤ustos 1958: Stabilizasyon kararlar›; devalüasyon 27 May›s 1960: Askerî darbe 9 Temmuz 1961: Yeni anayasan›n halkoyuna sunulmas›

n

Seçim ve halkoylamas›

Seçim, oylama yoluyla yasama meclisinin, baz› ülkelerde devlet baßkan›n›n (ABD, Fransa...) ya da yerel yöneticilerin (belediye baßkan›, il genel meclisi...) belirlenmesi amac›yla yap›l›r. Halkoylamas› ise, halk›n kendisine sorulan bir soruyu genel oy ile “evet” ya da “hay›r” biçiminde cevapland›rmas›d›r.

evet

halkoylamas› hay›r

kat›lmayanlar

YARARLI B‹YOGRAF‹LER

ÖNEML‹ KISALTMALAR • CHP : Cumhuriyet Halk Partisi • DP: Demokrat Parti • MP: Millet Partisi • CMP: Cumhuriyetçi Millet Partisi • HP : Hürriyet Partisi • MBK : Millî Birlik Komitesi

304

s. 68 ve 290

s. 291

s. 293

‹smet ‹nönü (1884-1973)

Celal Bayar (1883-1986)

Adnan Menderes (1899-1961)

1950-1960 y›llar›nda muhalefet lideri.

Türkiye’nin 3. cumhurbaßkan›.

s. 295

s. 302

Kas›m

Cemal Gürsel

Gülek

(1895-1966)

(1910-1996) 1950-1959 y›llar›nda CHP Genel Sekreteri.

MBK Baßkan› ve Türkiye’nin 4. cumhurbaßkan›.

Demokrat Parti’nin karizmatik baßbakan›.

belge incelemesi Menderes Hükümeti’nin program› (1950) Þimdiye kadar verdi¤imiz izahattan anlaß›lm›ß olacakt›r ki, iktisâdi ve mali görüßlerimizin esas› bir taraftan devlet müdahalelerini asgariye indirmek di¤er taraftan iktisâdi sahada devlet sektörünü mümkün oldu¤u kadar daraltmak ve buna emniyet vermek suretiyle hususi teßebbüs sahas›n› mümkün oldu¤u kadar genißletmek diye ifade olunabilir. Bu esaslar›n takibinden do¤acak ilk neticelerden biri devlet tesis ve ißletmecili¤ini tabiat› ve mahiyeti icab› olarak yaln›z ve yaln›z hususi teßebbüs ve sermayenin hiçbir suretle ele alamayaca¤› ißlere ve bir de ayn› zamanda amme hizmeti mahiyetinde olan iktisâdi ißlere hasretmek olacakt›r. Çünkü bize göre hususi mülkiyet ve ßahsi hürriyete dayanan bir iktisat rejiminde, iktisâdi sahan›n as›l olarak ferde veya ßirket halinde hususi teßebbüse ait olmas› laz›md›r. Devletin do¤rudan do¤ruya iktisâdi teßebbüslere girißmesi, naz›m veya murakabeci olarak iktisâdi sahada üzerine vazifeler almas› ancak bir istisna teßkil etmeli ve ancak kati zaruret haline inhisar etmelidir. ... Nüfusumuzun yüzde sekseni zirâatle meßgul bulunmakta, Türkiye’de zirâat milli ekonominin ticaretimizin ana kayna¤›n› teßkil etmektedir. Bunun içindir ki milli gelirin artmas› ve her sahada kalk›nman›n ana ßart› bu temelin kuvvetlenmesi suretiyle mümkün olabilecektir. Zirâat›n iktisâdi bünyemizin temelini teßkil etti¤ini hiçbir zaman gözden uzak tutmayaca¤›z. Eski iktidar›n yapt›¤› gibi gösterißçi ve pahal›ya mal olan bir devlet müessesesinin, karasaban ve ka¤n›n›n mahkumu olan geri bir zirai bünye üzerine kurulamayaca¤›, kurulmak istendi¤i takdirde ise milli ekonomiyi takatsiz düßürece¤i hakikati daima hesap olunmak laz›md›r. Demokratik ink›lâb›m›z›n bugüne kadar elde edilmiß neticelerini mahfuz tutmakla kalmay›p, Anayasada vatandaß hak ve hürriyetlerine ve millet iradesine dayanan istikrarl› bir devlet nizam›n› teminât alt›nda bulunduracak esasl› tadiller haz›rlay›p huzurunuza arz etmek karar›nday›z. Bunun sebebi, bugünkü Anayasan›n kuvvetler birli¤i esas›na dayanmas› ve vatandaß hak ve hürriyetlerini kafi teminât alt›nda bulunduracak müeyyidelerden mahrum olmak itibariyle millet hakimiyeti yerine tek parti hakimiyetinin kurulmas›na mani olamam›ß bulunmas›d›r. Bununla muvazi olarak kanunlar›m›zda itiyatlar›m›zda ve telâkkilerimizde tek parti devrinden arta kalan ne varsa tam olarak tasfiye edece¤iz. Bu cümleden olmak üzere, mesela matbuat ve ceza kanunlar›, memurin muhakemat kanunu gibi belli baßl› antidemokratik hükümleri ihtiva eden kanunlar› ve mevzuat›m›z içinde yer yer tesadüf olunan buna mümasil hükümleri demokrasi ruhuna uygun tadillerle huzurunuza getirece¤iz.

Sorular n 1. Belgeyi tan›t›n›z ve belgenin haz›rland›¤› (okundu¤u) siyasal ba¤lam› hat›rlat›n›z. n 2. DP, ekonomik politikada devletçili¤e nas›l bak›yor? n 3. Tar›m neden milli ekonominin temeli olarak görülüyor?

TAVS‹YELER

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

• Belgeyi dikkatle okuyun ve iyice tan›mlay›n: Bu, siyasal bir belgedir. Hükümet program›n›n ne oldu¤unu araßt›r›n.

r Soru 1

r Soru 2

- Ne: Buradaki belge, yeni hükümetin güvenoyu almak için TBMM’ye sundu¤u ilk resmî belgedir. Hükümetin çeßitli konularda izleyece¤i politikalarla ilgili bilgi vermektedir. - Ne zaman: Demokrat Parti, CHP’den ayr›lan bir grup milletvekili taraf›ndan ocak 1946’da kuruldu. Temmuz 1946’da kat›ld›¤› ilk seçimleri kaybetti. Ancak, önemli bir örgütlenme çabas›yla siyasal alanda CHP’ye gerçek bir rakip oldu¤unu gösterdi. Artan rekabet ortam›nda, CHP tek parti döneminden kalma baz› politikalarda önemli de¤ißiklikler yapmak zorunda kald›, ama 1950’de yap›lan seçimlerde a¤›r bir yenilgi alarak 27 y›ld›r elinde tuttu¤u iktidar› DP’ye teslim etti. Meclis’te ço¤unlu¤u elde eden DP, Adnan Menderes baßbakanl›¤›nda hükümeti kurdu.

Hükümet program›nda, devletin ekonomideki rolünü en aza indirmekten ve devlet sektörünü daraltmaktan söz ediliyor. - Yeni hükümet ekonomide devlete nas›l bir rol biçiyor? - Özel girißimle ilgili neler öngörüyor?

• Adnan Menderes’i tan›tmay›n, böyle bir belgenin yazar› tek bir kißi de¤ildir. • Türkiye’de tek parti dönemi ile ilgili bildiklerinizi toparlay›n. • CHP’nin uygulam›ß oldu¤u ekonomi politikalar›n› hat›rlay›n. • Belgede ele al›nan farkl› konular› saptay›n. Teknik terimlerin tan›mlar›n› araßt›r›n.

r Soru 3 - Konu 19’a bakarak Türkiye’nin o dönemdeki ekonomik yap›s›na ilißkin bilgi edinebilirsiniz. - Nüfusun ekonomik sektörler aras›ndaki da¤›l›m› ile siyaset aras›nda ilißki kurabilece¤iniz gibi yeni bir zenginlik kayna¤›n›n ancak eldeki sermayeden yola ç›k›larak yarat›labilece¤ini de unutmamal›s›n›z.

305

verilerle çal›ßma Konu: Demokrat Parti döneminde bas›n 2

Sorular r 1. Belgeleri tan›t›n›z. r 2. Belgelerde verilen bilgileri izleklere göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

1

Daha üç buçuk y›l önce hürriyetçi bas›n› göklere ç›karan, onun yard›m›yla kuvvetlendi¤ini aç›kça ilan eden, ißbaß›na gelir gelmez eski Bas›n Kanunu’nun zincirlerini koparan bir iktidar, ßimdi genel seçimlere ßunun ßuras›nda dört-beß ay kala birdenbire zihniyet ve huy de¤ißtirsin, bu kolay kolay akla s›¤ar bir ßey de¤ildir… Yer yüzünde hem demokrasi yapmak, hem de iktidar› incitmeden bir bas›n rejimini kurmak bugüne kadar hiçbir millete nasip olmam›ßt›r. Hür bas›n›n zararlar›n› önlemek u¤runa göze al›nan her tedbir, sonunda mutlaka o bas›ndan beklenen faydalar› da silip süpürmüß, yani hürriyeti yok etmißtir. Nadir Nadi, "Hangi Bas›n Rejimi?" Cumhuriyet, 8 Aral›k 1953.

Bir gazeteciye göre 1946-1950 aras›nda bas›nla DP ilißkisi.

1946-50 y›llar›nda Türk bas›n›n›n manzaras› ßuydu: Zaman ilerledikçe muhalefeti destekleyen gazetelerin say›s› gittikçe art›yordu. Artmamas›na da sebep yoktu. Zira muhalefet, düßüncede ve eylemde her ßeyin en mükemmelini öne sürüyordu. Genellikle ayd›nlar demokrasinin bütün nimetlerinin elde edilece¤i hayali ile etkilenmißlerdi. Halk ise adalet ve eßitlik 盤l›klar› aras›nda, sigaran›n beß kurußa içilece¤i, ßekerin ucuza yenece¤i günleri düßünmeye baßlam›ßt›. Bas›n, muhalefetin hayallerini kamç›layan bütün propagandalara kollar›n› açarken biraz da kendisine güveniyordu. Teminatl› bir özgürlük düzeni içinde, hür bas›n›n halk ad›na en mükemmel kontrolü kuraca¤›na inan›l›yordu. Onun için muhalefete çok geniß bir kredi aç›lm›ßt›. ‹ktidara ise o ölçüde hasis davran›l›yordu. Sadun Tanju, "Türk Bas›n›," Vatan, 19 Aral›k 1959.

306

Cumhuriyet gazetesi baßyazar› Nadir Nadi’ye göre 1953 y›l›nda DP’nin bas›na ilißkin tavr›.

3

24 May›s 1960 tarihli Cumhuriyet gazetesinin ön sayfas›.

DP iktidar› döneminde gazetelerde yay›nlanmas› yasaklanan haberlerden baz›lar›: - Akßehir’in Çak›llar köyü ile Bisse köyü aras›ndaki su anlaßmazl›¤› yüzünden ç›kan, iki kißinin ölümü ve 60 kißinin tutuklanmas› ile biten olay (6 Kas›m 1956). - Malatya ßehir sinemas›nda Celal Bayar’a hakarette bulunan kißilerle ilgili haberler (10 Ekim 1954). - Afyon kaçakç›l›¤› suçuna kat›lmaktan san›k Malatya Emniyet Amiri Recai Dayro¤lu ve arkadaßlar› hakk›ndaki haberler (4 Haziran 1955). - Ankara’da Küçük Esat’ta 27 A¤ustos 1956 günü bulunan kad›n cesediyle ilgili haber (31 A¤ustos 1956).

4

Maddi yönden DP’nin bas›n› bask› alt›nda tutmas›n›n göstergeleri.

Hükümetin gazetelere verdi¤i resmi ilanlar›n hükümet yanl›s› Zafer gazetesiyle di¤er gazetelere oran›: Y›l

Zafer

Di¤er gazeteler

1954

13.38

86.42 (toplam 44 gazeteye)

1955

11.31

88.69 (toplam 50 gazeteye)

1956

13.20

86.80 (toplam 53 gazeteye)

1957

12.34

87.66 (toplam 55 gazeteye)

1958

10.46

89.54 (toplam 58 gazeteye)

1959

11.04

88.96 (toplam 63 gazeteye)

1 Temmuz 1950’den 31 Aral›k 1959’a kadar gazetelere verilen resmi ilan ve reklam tutarlar›: Cumhuriyet

2.653.704 TL

Milliyet

2.271.437 TL

Hürriyet

2.269.643 TL

Vatan

1.641.145 TL

Tercüman

1.139.578 TL

Havadis

1.146.822 TL

Son Posta

2.145.394 TL

Yeni ‹stanbul

1.817.612 TL

Zafer-Zafer Akßam Postas›

7.114.330 TL

Hürses

1.021.926 TL

Ankara Telgraf

1.083.296 TL

Ulus

930.953 TL

Son Havadis

690.418 TL Korkmaz Alemdar, “DP Döneminde Bas›n”, Tarih ve Toplum, IX, 53 (1988).

5

Forum dergisinde DP’nin radyoyu kullan›m›* ile ilgili bir okuyucu mektubu.

26 Nisan 1959 tarihine müsadif pazar gecesi… Mu¤la ve Köyce¤iz havalisinde ßiddetli bir zelzele olmuß, yüzlerce ev y›k›lm›ßt›r… Pazar günü sabah›n erken saatlerinde Dünya ve Vatan gazetelerini okuyunca tüylerimi ürperten bu ac› haberin tam iki z›mn›nda sabahleyin ‹stanbul Radyosunun ajans haberlerini verece¤i saati yani saat 9’u sab›rs›zl›kla bekledim. Saat 9, radyonun dü¤mesini çeviriyoruz… Zelzele ile ilgili haberleri bekleyip dural›m. Saat 9:15, ‹stanbul Radyosunun haber bülteninin okunmas› sona ermißtir. Zelzele ile uzaktan ve yak›ndan alakal› hiçbir haber yok. Bak›n radyonun haber bülteninde neler var: Endonezya Cumhurbaßkan› Dr. Sukarno ile Cumhurbaßkan›m›z Celal Bayar rukublar›na tahsis edilen hususi bir trenle saat 23:35’te Ankara’dan ‹stanbul’a müteveccihen hareket etmißlerdir. .. Üçüncü bir haber olarak spiker karß›lama mevzuunda ‹stanbul Valili¤i’nin bir tebli¤ini okumußtur. Dördüncü haber olarak da fevkalade bir ßeymiß gibi Demokrat Parti’nin Ankara’da açt›¤› Matbuat Oca¤›na geniß bir yer ay›r›lm›ßt›r…. ‘Okurlar›n Forumu,’ Forum, say› 124, 15 May›s 1959. *1950’li y›llarda devlet tekelinde bulunan radyo DP hükümetleri taraf›ndan oldukça partizan olarak kullan›lm›ßt›r. Nitekim 1960 askeri darbesinden sonra Yass›ada Mahkemelerinde DP, radyoyu tarafl› kulland›¤› yönünde yo¤un suçlamalarla karß›laßm›ßt›r.1950’ler sonunda kurulan ‘Radyo Dinlemeyenler Derne¤i’ radyonun partizanca kullan›lmas›na karß› tepkiyi göstermesi aç›s›ndan anlaml›d›r.

TAVS‹YELER • Demokrat Parti’nin 1950’de iktidara gelebilmesinde bas›n ve radyonun da önemli bir rolü olmußtur. Dolay›s›yla, 1946-1950 döneminde bas›n ve radyoya ilißkin gelißmelerin iyi bilinmesi gerekir. • Demokrat Parti’nin 15 y›ll›k ömrü, genelde Türk siyaset tarihinin, özelde de Türk demokrasi tarihinin en önemli ve en ibret verici evrelerinden biridir. Özgürlükçülük ilkeleriyle yola ç›kanlar›n nas›l olup da yasakç›l›k yapar duruma geldiklerini anlamaya, bunun k›sa dönemli siyasal nedenlerinin yan›s›ra, kültürel ve e¤itsel nedenleri üzerinde de düßünmeye gayret gösterin. • Bellibaßl› siyasal olaylarla bas›n karß›s›ndaki tutum aras›nda bir ilißki olup olmad›¤›n›n saptanabilmesi için, siyasal tarihi iyi bilmeniz gerekti¤ini an›msay›n.

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1

r Soru 3

- Belgeleri tarih s›ras›na göre yeniden

- Sentez yaln›zca bir durum

dizin ve türlerine göre s›n›flay›n.

de¤erlendirmesi olmamal›, durumun

r Soru 2

zaman içerisinde nas›l de¤ißti¤ini de çözümlemeli, ayr›ca, 1950 öncesiyle

- Verilen bilgiler aras›nda, DP iktidar›

sonras› aras›nda bir de¤ißiklik olurken,

dönemine ilißkin olanlar kadar, DP’nin

1953 ile 1959 aras›nda bir de¤ißiklik

iktidara gelmesinden önceki döneme

olmamas›n›n ne anlama geldi¤ine de

ilißkin olanlar da önemli.

de¤inmelidir.

307

KONU

17 Çalkant›lar dönemi: 1961-1982 D emokratik haklar alan›n› genißleten 1961 Anayasas›’n›n getirdi¤i karma ekonomi sistemi, yönlendirici bir planlamayla birlikte, toplumsal de¤ißimin h›zlanmas›na ve ekonominin gelißmesine önayak oldu. Ordunun siyasal yaßamdaki a¤›rl›¤›n›n kurumsallaßmaya baßlad›¤› y›llarda Türkiye, iktisadi büyümenin giderek yavaßlamas›, siyasal istikrars›zl›¤›n artmas› ve k›smî bir iç savaß ortam›n›n yayg›nlaßmas›yla birlikte, 1980’de yeni bir askeri darbeye sahne oldu. n 1961 Anayasas› Türkiye için bir "lüks" müydü? n Ordu mensuplar›n›n politikac›lara güven duymamalar› ne tür sonuçlar do¤urmußtur? n Ortak Pazar’a aday olan Türkiye, neden tam üyelik yolunda ilerleyemedi?

KONUNUN PLANI I. II. III. IV.

1961 Anayasas›’ndan 1982 Anayasas›’na Siyasette silâhl› kuvvetler Siyasal çat›ßmadan silahl› çarp›ßmaya D›ß politikada aç›l›mdan izolasyona

• Unutmayal›m • Belge incelemesi: ‹smet ‹nönü’nün TBMM’de konußmas›, 27 A¤ustos 1971

1963 AET ortakl›k protokolü

15 Ekim 1961 Seçimler

308

1965 10 Ekim 1965 Seçimler

1970 12 Ekim 1969 Seçimler

1974 K›br›s Harekât›

26 Mart 1971 Nihat Erim 22 May›s 1972 Ferit Melen 15 Nisan 1973 Naim Talu 26 Ocak 1974 Bülent Ecevit 17 Kas›m 1974 Sadi Irmak

20 Þubat 1965 Suat Hayri Ürgüplü 27 Ekim 1965 Süleyman Demirel

20 Kas›m 1961 ‹smet ‹nönü

1960

12 Mart 1971 Muht›ra

31 Mart 1975 S. Demirel (I. MC) 21 Haziran 1977 Bülent Ecevit 21 Temmuz 1977 S. Demirel (II. MC) 5 Ocak 1978 Bülent Ecevit (az›nl›k) 12 Kas›m 1979 S. Demirel (az›nl›k)

1975 14 Ekim 1973 Seçimler

12 Eylül 1980 Askerî darbe

5 Haziran 1977 Seçimler

1980

6 Kas›m 1982 Halkoylamas›

1985

1 ‹stanbul Bo¤az Köprüsünün aç›l›ß›, 1973.

2

Kahramanmaraß olaylar›, 1979. ‹ßaretlenmiß bir dükkan koruma alt›nda.

309

I. 1961 Anayasas›’ndan 1982 Anayasas›’na A N A H T A R S Ö Z C Ü K • SOSYAL DEVLET Toplumun yaßam koßullar›n› iyileßtirmeyi Devletin görevi sayan ve bu amaçla ortaya ç›kan toplumsal örgütlenme ve hak arama biçimlerini k›s›tlamadan Devlet güvencesi alt›na alan Devlet anlay›ß›.

S * * * *

Ö

Z

L

Ü

Kurucu Meclis Dan›ßtay Say›ßtay Muht›ra

K

A. Temel hak ve özgürlükler güvence alt›nda

Belge 1 ve 2

n Asker ve sivil atanm›ßlarla seçilmißlerden olußan Kurucu Meclis*’in haz›rlad›¤› yeni anayasa 9 Temmuz 1961’de halkoyuna sunuldu. Oy verenlerin % 61,5’inin olumlu oy kullanmas›ndan sonra, anayasa yürürlü¤e girdi. Ard›ndan 15 Ekim’de yap›lan genel seçimlerle, yeni parlamenter demokratik dönem baßlad›. n 1961 Anayasas› temel hak ve özgürlükler konusunda demokratik ve liberal e¤ilimliydi. Cumhuriyetin nitelikleri aras›nda demokratikli¤i ilk kez say›yordu. Temel haklar› korumakla yetinmeyip, bunlar›n fiilî olarak gerçekleßmesini bir devlet yükümlülü¤ü olarak kabul ediyordu. Siyasal haklar› 1924 Anayasas›’ndan çok daha geniß bir biçimde tan›ml›yan yeni anayasa, ayr›nt›l› bir sosyal haklar listesi içeriyordu. Bunlar anayasada ilk kez yer alan "sosyal devlet*" kavram›n›n somutlaßmas›n› amaçl›yordu. n Yarg› ba¤›ms›zl›¤›, temel hak ve özgürlüklerin güvencesi olarak tasarlanm›ßt›. Yarg›, yasama ve yürütmenin yan›nda bir "üçüncü kuvvet" olarak anayasal düzeyde ilk defa ba¤›ms›z ve güvenceli hale geldi. Ayr›ca bas›n özgürlü¤ü güçlendirildi, siyasal özgürlüklerin kapsam› genißletildi. 1963 y›l›nda ç›kar›lan sendika kurma, toplu iß sözleßmesi, grev ve lokavt haklar›n› düzenleyen kanunlarla çal›ßma hayat›nda yeni bir dönem baßlad›.

B. Güçler ayr›l›¤›n›n pekißtirilmesi n 1961 Anayasas›’yla Türkiye’de güçler ayr›l›¤› ilkesi ilk defa gerçekten uygulamaya girdi. Seçimler, Yüksek Seçim Kurulu’nun sorumlulu¤unda, yarg› gözetim ve güvencesine ba¤land›. Yeni kurulan Anayasa Mahkemesi, yetkileri genißletilen Dan›ßtay*, Say›ßtay* gibi kurumlarla, yarg›n›n yasama ve yürütme üzerindeki denetimi artt›. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, iki meclisli yasama sistemi uygulamaya girdi. "Okumußlar meclisi" konumundaki Senato ile, Millet Meclisi’nin yetkilerinin dengelenmesi amaçlan›yordu. DP iktidar›n›n son dönemlerindeki uygulamalar nedeniyle yürütmeye karß› bir çekingenlik söz konusu oldu¤undan, yeni rejimde yasama-yürütme dengesi bir ölçüde yasama lehine güçlendirildi. ‹ktidar›n yetkilerinin s›n›rlanmas› ve denetlenmesinin hukuk-ötesi araçlar› da, Anayasa’n›n temel hak ve özgürlükler sistemi sayesinde gelißti. Böylece, baz› k›s›tlamalar›n sürmesine ra¤men, etkili bir kamuoyu rejimi kurulabildi.

C. Temel haklar ve özgürlüklerin daralt›lmas›

Belge 3, 4 ve 5

n 1961 Anayasas›’n›n uygulamaya konmas›yla Türkiye’de toplumsal ve siyasal hayatta ciddi bir demokratikleßme rüzgâr› esti. Ama yarg› denetimi ve Anayasa yarg›s›na al›ß›k olmayanlar bundan tedirgin oldular. "Hakimler hükümeti" iddialar›, özellikle merkez sa¤ partiler taraf›ndan sürekli dile getirildi. Meclis içindeki sol muhalefet Türkiye ‹ßçi Partisi’nin faaliyetleri, Adalet Partisi hükümetleri taraf›ndan engellenmeye çal›ß›ld›. n 1969’dan itibaren artan siyasal istikrars›zl›k ve kutuplaßma, demokratikleßmenin devam etmesini engelledi. 12 Mart 1971 muht›ra*s›yla baßlayan yar›-askeri rejim s›ras›nda önemli anayasa de¤ißiklikleri yap›ld›. Yeni yönetim ve Meclis’teki partilerin ço¤u, 1961 Anayasas›’n›n "Türk toplumuna bol geldi¤i" ya da "partilerüstü baßbakan" Nihat Erim’in tabiriyle, "lüks oldu¤u" kan›s›ndayd›lar. Temel hak ve özgürlükler rejiminde k›s›tlamalara gidildi. Yürütme, yasama aleyhine güçlendirildi ve üzerindeki yarg› denetimi hafifletildi. TRT ve üniversitelerin özerklikleri daralt›ld›. S›k›yönetim uygulamalar›n›n kapsam› genißletildi. Türkiye ‹ßçi Partisi ve Milli Nizam Partisi kapat›ld›.

1

‹smet ‹nönü, 1961 seçim kampanyas›nda.

310

n Ordu üst kademesinin yönetime el koydu¤u 12 Eylül 1980 sonras› iki y›l yürürlükte olan Milli Güvenlik Konseyi, bu k›s›tlanm›ß temel hak ve özgürlükler rejimini de büyük ölçüde "ask›ya alarak", ola¤anüstü bir ara rejim hukuku uygulad›. 1982’de haz›rlanan yeni anayasa, otorite kavram›n› ön plana ç›karacak, devletin kutsall›¤› fikrini ißleyecek ve temel hak ve özgürlükler üzerinde kal›c› k›s›tlamalar› anayasal ve kurumsal seviyede pekißtirecekti.

2

1961 Anayasas›.

3

BAÞLANGIÇ

Kuvvet komutanlar›n›n 12 Mart 1971’de verdikleri muht›ra metni.

Tarih boyunca ba¤›ms›z yaßam›ß, hak ve hürriyetleri için savaßm›ß olan;

Cumhurbaßkanl›¤›, TBMM ve Cumhuriyet Senatosu’na:

Anayasa ve hukuk d›ß› tutum ve davran›ßlar›yla meßrulu¤unu kaybetmiß bir iktidara karß› direnme hakk›n› kullanarak 27 May›s 1960 Devrimini yapan Türk Milleti;

dumuzu anarßi, kardeß kavgas›, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar

Bütün fertlerini, kaderde, k›vançta ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde, millî ßuur ve ülküler etraf›nda toplayan ve milletimizi, dünya milletleri ailesinin eßit haklara sahip ßerefli bir üyesi olarak millî birlik ruhu içinde daima yüceltmeyi amaç bilen Türk milliyetçili¤inden h›z ve ilham alarak ve,

reformlar› tahakkuk ettirememiß olup, Türkiye Cumhuriyeti’nin gele-

"Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" ilkesinin, Millî Mücadele ruhunun, millet egemenli¤inin, Atatürk Devrimlerine ba¤l›l›¤›n tam ßuuruna sahip olarak;

1. Parlamento ve Hükümet süre gelen tutum, görüß ve icraat› ile yuriçine sokmuß, Atatürk’ün bize hedef verdi¤i ça¤daß uygarl›k seviyesine ulaßmak ümidini kamuoyunda yitirmiß ve Anayasa’n›n öngördü¤ü ce¤i a¤›r bir tehlike içine düßürülmüßtür. 2. Türk milletinin ve sinesinden ç›kan Silâhl› Kuvvetleri’nin bu vahim ortam hakk›nda duydu¤u üzüntü ve ümitsizli¤i giderecek çarelerin partilerüstü bir anlay›ßla meclislerimizce de¤erlendirilerek mevcut anarßik durumu giderecek ve Anayasa’n›n öngördü¤ü reformlar› Atatürk’çü bir görüßle ele alacak ve ink›lâp kanunlar›n› uygulayacak

‹nsan hak ve hürriyetlerini, millî dayan›ßmay›, sosyal adaleti, ferdin ve toplumun huzur ve refah›n› gerçekleßtirmeyi ve teminat alt›na almay› mümkün k›lacak demokratik hukuk devletini bütün hukukî ve sosyal temelleriyle kurmak için;

kuvvetli ve inand›r›c› bir hükümetin demokratik kurallar içinde teßki-

Türkiye Cumhuriyeti Kurucu Meclisi taraf›ndan haz›rlanan bu Anayasay› kabul ve ilan ve onu, as›l teminat›n vatandaßlar›n gönüllerinde ve iradelerinde yer ald›¤› inanc› ile, hürriyete, adalete ve fazilete aß›k evlatlar›n›n uyan›k bekçili¤ine emanet eder.

korumak ve kollamak görevini yerine getirerek idareyi do¤rudan

MADDE 2 - Türkiye Cumhuriyeti, insan haklar›na ve ‘Baßlang›ç’ta belirtilen temel ilkelere dayanan, millî, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

Bilgilerinize.

MADDE 10 - Herkes kißili¤ine ba¤l›, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Devlet, kißinin temel hak ve hürriyetlerini, fert huzuru, sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle ba¤daßmayacak surette s›n›rlayan siyasî, iktisadî ve sosyal bütün engelleri kald›r›r, insan›n maddî ve manevî varl›¤›n›n gelißmesi için gerekli ßartlar› haz›rlar.

li zaruri görülmektedir. 3. Bu husus süratle tahakkuk ettirilmedi¤i takdirde Türk Silâhl› Kuvvetleri kanunlar›n kendisine vermiß oldu¤u Türkiye Cumhuriyeti’ni do¤ruya üzerine alma¤a kararl›d›r.

Memduh Ta¤maç Orgeneral Genelkurmay Baßkan›

Faruk Gürler Orgeneral KK Komutan›

Celâl Eyiceo¤lu Oramiral DK Komutan›

Muhsin Batur Orgeneral HK Komutan›

ve MGK Üyesi

ve MGK Üyesi

ve MGK Üyesi

ve MGK Üyesi

Muhsin Batur, An›lar ve Görüßler (‹stanbul, 1985).

5

1982 Anayasas›’n›n halkoyuna sunulmas›.

Anayasa tasar›s›n› milletin oyuna sunma ißini düzenleyen metin, Anayasa’n›n Halkoyuna Sunulmas› Hakk›nda Kanun’dur. Burada iki hüküm özellikle dikkat çekicidir. Birincisi, 70 say›l› karar çerçevesinde Anayasa tasar›s›n›n aç›klanmas› ve tan›t›lmas›n›n serbest olmas›, eleßtirilmesine ise izin verilmemesidir (md. 5). ‹kincisi, oy kullanmayanlar›n beß y›l süreyle seçme ve seçilme haklar›ndan yoksun b›rak›lmalar›d›r (md. 12). Bu sonuncu düzenleme, sand›k baß›na gitmeme suretiyle sessiz direniß ya da protesto eylemlerinin önünü kesmek içindi. Anayasa tasar›s›n›n tart›ß›lmas›n› k›s›tlayan ve eleßtirileri yasaklayan bir baßka düzenleme 71 say›l› kararla getirildi. Kararda "Anayasa tasar›s› (...) çok geniß ölçüde serbest ve demokratik biçimde eleßtirilmißtir" dendikten sonra ßu kay›t getirilmekteydi: "Parlamenter demokratik rejime sa¤l›kl› ve güvenli bir biçimde süratle geçebilmeyi sa¤lamak amac› ile düzenlenmiß olan Anayasan›n geçici maddeleri ile Devlet Baßkan›n›n Radyo-Televizyonda ve yurt gezilerinde yapacaklar› Anayasay› tan›tma konußmalar› hiçbir suretle eleßtirilemez ve bunlara karß› yaz›l› veya sözlü herhangi bir beyanda bulunulamaz".

4

Bülent Tanör ve Necmi Yüzbaß›o¤lu, 1982 Anayasas›’na Göre Türk Anayasa Hukuku, 3. bask› (‹stanbul, 2002).

Nihat Erim ve kuvvet komutanlar›.

311

II. Siyasette silâhl› kuvvetler S

Ö

Z

L

Ü

K

* Millî Güvenlik Kurulu (MGK) * Millî Güvenlik Konseyi * Cunta

B‹YOGRAF‹ 1

Kenan Evren (d. 1918) Maltepe Askerî Lisesi'nden mezun olduktan sonra, 1938 y›l›nda Kara Harp Okulu'nu, 1949 y›l›nda Harp Akademisi'ni bitirdi. Topçu subay› ve kurmay subay olarak silahl› kuvvetlerin çeßitli kademelerinde görev yapt›. Dokuzuncu Kore Türk Tugay›'nda, önce Harekât ve E¤itim Þube Müdürlü¤ü, sonradan Kurmay Baßkanl›¤› görevlerinde bulundu. Tu¤generalli¤e yükseldi¤i 1964’ten itibaren, silahl› kuvvetlerin bütün komuta kademelerinde görevini sürdürerek, Ordu Komutanl›¤› ve Kara Kuvvetleri Komutanl›¤›'ndan sonra, 7 Mart 1978 tarihinde Genelkurmay Baßkanl›¤›'na atand›. Bu görevi s›ras›nda, 12 Eylül 1980 tarihinde yap›lan askeri müdahale ile, di¤er görevleri yan›nda Devlet Baßkanl›¤› görevini de üstlendi. 7 Kas›m 1982 tarihinde kabul edilen Anayasa ile, Türkiye’nin 7. cumhurbaßkan› oldu. 9 Kas›m 1989 tarihinde, görev süresini tamamlad›.

312

A. Özerk bir güç olußumu

Belge 1, 3 ve 5

n 27 May›s darbesini izleyen dönemde Türk Silahlar› Kuvvetleri (TSK), geleneksel ayr›cal›kl› konumundan daha öteye giderek, siyasal ve ekonomik yaßam içinde özerk bir güç olmaya baßlad›. Yeni anayasan›n baßlang›ç bölümünde, ordunun "Türk milleti" ad›na iktidara el koymas› meßrulaßt›r›l›yordu. Milli Güvenlik Kurulu* olußturularak, ordu hiyerarßisinin siyasal alanda aktif biçimde var olmas› yasallaßt›r›ld›. Yarat›lan “tabii senatörlük” kurumuyla, 27 May›s’› yapan Milli Birlik Komitesi (MBK) üyesi subaylar›n, yasama içinde ömür boyu kalmalar› sa¤land›. TSK, rejimin üst güvencesi konumuna geldi. Yürütmeyi denetleme, yürütme ve yasama güçlerine müdahale hakk› elde etti. TSK’n›n, meßruiyetini parlamentodan alan organlar›n denetiminden ç›kmas›n›n önemli ad›mlar› 1960-1971 döneminde at›ld›. Genelkurmay Baßkanl›¤› do¤rudan Baßbakanl›¤a ba¤land›, askeri yarg› özerkleßtirildi. 1971 muht›ras›, gerekti¤inde TSK’n›n müdahale yetkisini kullanaca¤›n›n somut bir göstergesiydi. Genißletilen s›k›yönetim yetkileri ve s›klaßan s›k›yönetim uygulamalar›, TSK’y› bir tür paralel mülki yönetim organ› konumuna getirdi. n 12 Eylül 1980 darbesi, ordu üst kademesinden olußan bir Milli Güvenlik Konseyi* (MGK) olußturarak, yönetim ve yasama yetkilerini bir elde toplad›. ‹ki tarihi siyasal parti CHP ve AP baßta olmak üzere, bütün siyasal partileri kapatan, Millet Meclisi’ni fesheden MGK, atama yöntemiyle, yasama yetkisi olmayan bir Dan›ßma Meclisi kurdu. ‹ki y›l süren MGK yönetiminin ald›¤› kararlar yarg› denetimine tabi de¤illerdi. Bunlar 1982 Anayasas›’nda da yarg› denetimi d›ß›nda b›rak›ld›lar.

B. Emir-komuta zinciri içinde müdahale

Belge 2

n 27 May›s darbesini, rütbeleri yüzbaß›dan tümgenerale kadar de¤ißen bir grup subay yapm›ßt›. TSK’n›n hiyerarßik yap›s› son anda Cemal Gürsel’in MBK’n›n baß›na geçmeyi kabul etmesiyle korunmußtu. Müdahaleden sonra, DP ile yak›nl›¤›ndan ßüphe edilen subaylar emekliye ay›r›ld›. Ard›ndan, "kal›c› ve radikal" bir askeri yönetim yanl›s› subaylar›n tasfiye edilmesi geldi. Ama TSK içinde ve müdahaleyi destekleyen sivil çevrelerde, "27 May›s devriminin" tamamlanmad›¤› inanc› canl› kalmaya devam etti. n Ordu içinde, Talât Aydemir’in önderli¤inde ßubat 1962 ve may›s 1963’de baßar›s›z kalan iki darbe girißiminden sonra MBK h›zla etkisizleßtirildi. Beß tabii senatörün dokunulmazl›¤› kald›r›ld›. Yüksek Komuta Konseyi ad›yla olußturulan kurul aktif hale getirildi. Buna ra¤men, 1971’e kadar TSK içinde çalkant›l› bir dönem yaßand›. Ordu içinde hiyerarßi d›ß› gelißen cunta* girißimlerinin 12 Mart müdahalesiyle tasfiye edilmesinden sonra, emir-komuta zincirine s›k› s›k›ya ba¤l› biçimde, TSK’n›n siyasal yaßama müdahalesi, anayasal bir çerçeve içerisinde kurumlaßm›ß oldu.

C. S›naî ve malî bir askerî yap›

Belge 4

n 1950-60 döneminde toplumun di¤er kesimlerinin refah seviyesinin h›zla yükselmesine karß›n, toplumsal hiyerarßideki konumlar›n› göreli olarak kaybeden asker ve sivil bürokrasi hoßnutsuzluk duymaktayd›. Bu beklentilere cevap vermek amac›yla, 1961’de TSK kadrolar›nda görevli tüm personeli kapsayan Ordu Yard›mlaßma Kurumu (OYAK) kuruldu. Kat›l›nmas› zorunlu bir sosyal güvenlik kurumu olan OYAK, elindeki fonlar› de¤erlendirmek için otomotiv, g›da, çimento, petrol, petrokimya, tar›msal ilaç, elektronik sanayiinde, konut ve inßaat sektörlerinde geniß çapl› yat›r›mlara girißti. TSK üyelerinin yaßam düzeylerinin yükselmesinde önemli bir rol oynamaya baßlad›. n Özerk bir askeri sanayi kurulmas› ihtiyac›, önce 1964 K›br›s krizinde, ard›ndan 1974 K›br›s ç›karmas›n› izleyen silah ambargosu döneminde kendini hissettirmißti. Bu dönemde Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vak›flar› kuruldu ve bunlar›n bünyesinde Aselsan, Tusaß, ‹ßbir, Havelsan gibi ßirketlerin temeli at›ld›. Bu girißimler ekonominin girdi¤i kriz ortam› nedeniyle, 1985’e kadar s›n›rl› kald›.

2

Talât Aydemir’in a¤›z›ndan 27 May›s sonras›.

15 Eylül 1961 seçim sonuçlar›n›n aksettirdi¤i umumî iradenin ileri bir Anayasa ve seçim kanunu ile ortaya konan sistemin özüyle gerçek demokrasiyi gerçekleßtirmeye matuf 27 May›s ihtilaliyle ne dereceye kadar ba¤daßabilece¤i tereddüdü muciptir... Meclis’te temsil edilen siyasi partilerin yeni Anayasa’n›n devrimci ruhundan yoksunlu¤u bir gerçektir. Hükümetin telâkki tarz› da ayn› mekanizman›n tabii sonucudur. Demokrasinin özüne de¤il ßekline özenmiß bir baßbakan Atatürk ilkelerine rötuß yap›lmas›n› teklif etmekle taviz politikas›n›n en büyük tatbikçili¤ini yapmakta idi. Önder Atatürk’ün hasta adam olmaktan kurtard›¤› muas›r medeniyet seviyesine ulaßt›r›lmas›n› emretti¤i devrimci Türkiye, profesyonel oyuncu politikac›lar›n elinde tekrar hastalanm›ßt›. Meclis’in ilk faaliyetleri bu hasta bünyeyi iyileßtirmeye matuf tedbirleri aramak yerine, kendi ödeneklerinin artt›r›lmas› ve eski borçlar›n›n kald›r›lmas› için gayret sarfetmeleri birinci planda geliyordu. Anayasa’n›n emretti¤i reformlar› sevketmesi, Türkiye’nin çeßitli problemlerini halletmesi beklenen Meclis’in en önemli meselesi bir ya¤ma ve vurgun devrinin san›klar›n›n affedilip edilmemesi veya aff›n tatbik ßekli idi. Can Kaya ‹sen, 22 Þubat-21 May›s: Geliyorum Diyen ‹htilâl (‹stanbul, 1964).

3

Türk ordusuna göre 1980’de ülkenin durumu.

Bugüne kadar iktidara gelen çeßitli hükümetlerin, her y›l artan bir h›z ile yayg›nlaßan ve dünya tarihinde say›s›z örnekleri görülen özel harbin s›zma ve çökertme harekât›na karß› iç güvenli¤i sa¤layacak kararlar› ve tedbirleri birinci öncelikle alacaklar›n› vadetmelerine ra¤men, sonuç alacak teßebbüsleri, siyasi ç›kar çat›ßmalar› ve basit parti hesaplar›, kaprisler, hayaller, gerçek d›ß› talepler ve Türk Devleti’nin niteliklerine ters düßen gizli ve aç›k emeller aras›nda kaybolup gitmißtir. ...[A]narßi, terör ve bölücülü¤ün ulaßt›¤› düzey özel hukuki tedbirlere, idari düzenlemelere, sosyal koßullar›n gelißtirilmesine, millî e¤itim ve iß hayat›n›n düzenlenmesine ihtiyaç göstermekteyken, milletin vekâletini taß›yan milletvekilleri ve senatörler meclislerde aylardan beri hiçbir sorumluluk duymadan yaln›z parti menfaat ve disiplini u¤runa bu olaylara seyirci kalabilmißlerdir. ‹ktidarlar›n baßar› ümit ederek ald›klar› her tedbir muhalefetler taraf›ndan k›nanarak ve hatta memleket yarar›na da olsa baltalanm›ßt›r. [...] Siyasi partiler, bu kritik dönemde milletin özlemle bekledi¤i önlemleri almak yerine, iç gerilimi devaml› olarak artt›rarak, y›k›c› ve bölücü mihraklar› büsbütün k›ßk›rtarak, onlara cüret ve cesaret verecek beyan ve eylemleri ile adeta yar›ß›rcas›na seçim yat›r›mlar› için zemin yaratma yollar›n› tercih etmißlerdir. ‹ktidara gelen siyasi partiler devlet teßkilât›n›n bütün kademelerini kendi görüßleri do¤rultusundaki kißilerle doldurarak, kamu görevlilerinin ve vatandaßlar›m›z›n bir tarafa giderek kamplara bölünmesini zorunlu hale getirmißler, giderek anarßi ve bölücülü¤ü destekleyen kaynaklar›n ßekillenmesine ve kamu kurulußlar›nda çal›ßanlarla polis ve ö¤retmenlerin dahi birbirine düßman kamplara ayr›lmalar›na neden olan partizan tutum ve davran›ßlar›ndan vazgeçmemißlerdir. Böylece tarafs›z halk›m›z, devletten beklediklerini parti kap›lar›nda aramaya mecbur b›rak›larak devlet otoritesi yok olma¤a, vatandaßlar›n hak ve hukukunu korumak ve ona tarafs›z hizmet götürmek yerine, devletin sayg›nl›¤› yavaß yavaß erime¤e mahkûm olmuß ve dolay›s›yla ülkemizde tam bir otorite boßlu¤u teßekkül etmißtir.

4

Ordu Yard›mlaßma Kurumu (Oyak) bankac›l›k sektörüne Oyak Bank olarak kendi ad›yla girdi.

Genelkurmay Baßkan› Orgeneral Kenan Evren’in 12 Eylül 1980 tarihli radyo ve televizyon konußmas›.

5

Millî Güvenlik Konseyi.

313

III. Siyasal çat›ßmadan silahl› çarp›ßmaya S * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Millî bakiye Nispî temsil sistemi Az›nl›k hükümeti Gensoru

B‹YOGRAF‹ 1

Süleyman Demirel (d. 1924) Isparta’n›n Atabey ilçesine ba¤l› ‹slamköy’de do¤an Demirel, 1949'da ‹TÜ ‹nßaat Fakültesi’ni bitirdi. 1954 y›l›nda Barajlar Dairesi Baßkan›, 1955 y›l›nda da Devlet Su ‹ßleri Genel Müdürü oldu. 1962 y›l›nda Adalet Partisi’nden siyasete at›ld›. 28 Kas›m 1964’te bu partiye genel baßkan seçildi. 1965 seçimlerinde, baß›nda bulundu¤u AP’nin tek baß›na iktidar olmas› üzerine baßbakan oldu. Bu hükümet 4 y›l sürdü. 1969 seçimlerinde de AP tek baß›na iktidar olunca, 31. hükümeti kurma görevini üstlendi. Daha sonra, parti içi bir kriz dolay›s›yla yeni bir hükümet kurmak zorunda kald›. 12 Mart 1971 muht›ras›ndan sonra baßbakanl›k görevini b›rakt›. 1975, 1977 ve 1979'da 3 defa daha hükümet kurdu. 12 Eylül 1980 müdahalesinin ard›ndan, 7 y›l yasakl› olarak siyaset d›ß› kald›. 24 Eylül 1987 tarihinde, DYP Genel Baßkan› olarak siyasete döndü ve 1987 seçimlerinde yeniden Isparta milletvekili olarak parlamentoya girdi. 1991 seçimlerinden sonra kurulan DYPSHP koalisyon hükümetinde baßbakan olarak görev ald›. 16 May›s 1993’te, Turgut Özal’›n ölümü üzerine TBMM taraf›ndan cumhurbaßkan› seçildi ve görev süresinin bitimine kadar bu görevi yürüttü.

314

A. Ayr›ßan siyasal ak›mlar

Belge 2, 3 , 4 ve 5

n 1961’de yeniden canlanan siyasal yaßam, savaß sonras›n›n iki ana siyasal ak›m›n› temsil eden DP ve CHP içinde yeni olußumlar ortaya ç›kard›. DP gelene¤i, kültürel ve siyasal aç›dan muhafazakâr, iktisadî aç›dan liberal olan geniß bir ittifakt›. DP’nin devamc›s› olan Adalet Partisi (AP), bu ittifak›n yeniden partileßebilmesini k›smen baßard›. Radikal milliyetçi ve dinî-muhafazakâr ak›mlar art›k ayr› partilerde örgütlenmeye baßlad›lar. Bunda, 1965’de getirilen "milli bakiye*" ile güçlendirilen nispî temsil sistemi*nin parlamentoya küçük partilerin girmesini kolaylaßt›rmas›n›n da etkisi vard›. n Milliyetçi-muhafazakâr çevreler, daha sonra Milliyetçi Hareket Partisi ad›n› alan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nde, eski MBK üyesi Alpaslan Türkeß etraf›nda topland›lar. Dinî-muhafazakâr çevreler ise, Necmettin Erbakan’›n liderli¤inde Milli Nizam Partisi’ni kurdular. Bu parti 1971’de kapat›ld› ve yerini Milli Selamet Partisi’ne b›rakt›. AP içinde de, Süleyman Demirel’e muhalif olanlar daha sonra Demokratik Parti’yi kurdular. n CHP’nin solunda ise, ißçi sendikalar›n›n da deste¤iyle Türkiye ‹ßçi Partisi (T‹P) kuruldu. 1965’te Cumhuriyet tarihinde ilk kez sosyalist etiketli milletvekilleri parlamentoya girdi. T‹P’in ö¤renci gençlik ve ücretliler aras›nda etkili olmas› karß›s›nda ‹smet ‹nönü, CHP’nin "ortan›n solu"nda oldu¤unu ilan etti. Buna karß› ç›kanlar 1967’de Güven Partisi’ni kurdular. Bülent Ecevit genel baßkan olduktan sonra CHP’den ayr›lanlar›n kat›lmalar›yla bu parti, ad›n› Cumhuriyetçi Güven Partisi olarak de¤ißtirdi. 1967’de ise, ço¤u CHP gelene¤inden gelen Alevi kökenli siyasetçiler Birlik Partisi’ni kurdular ve 1969 genel seçimlerinde parlamentoya girdiler. 1970’lerde CHP, k›rsal bölgelerdeki geleneksel ilißkilerin yan›nda, kentli ücretlilerin partisi görünümü kazand›. n 1960 ortalar›ndan itibaren T‹P etraf›nda olußan sosyalist hareketlerde de farkl›laßmalar baßlad›. Gençlik hareketleri de kendi içlerinde bölünerek, farkl› siyasal olußumlar haline geldi ve parlamento d›ß› muhalefet siyasetini benimsedi. T‹P’in kapat›lmas›n› izleyen dönemde sosyalist partiler parlamentoya hiç temsilci gönderemediler. n 1961’den itibaren, seçimlere kat›lan parti say›s›nda önemli bir art›ß görüldü. Bu, bir ölçüde, Türkiye’de toplumsal farkl›laßman›n siyasal alana yans›mas›n›n sonucuydu. Bu süreç, 16 Ekim 1981’de bütün siyasal partilerin MGK taraf›ndan kapat›lmas›yla durdu.

B. Koalisyon hükümetlerinin ola¤anlaßmas›

Belge 1 ve 2

n 1961 Anayasas›’n›n getirdi¤i seçim sistemi, nispî temsile dayan›yordu. Tek bir partinin meclis ço¤unlu¤una dayal› hükümetlerin kurulmas› 1961’den sonra zorlaßt›. Ancak, 1961-1965 aras›nda kurulan koalisyon hükümetlerinin ard›ndan AP, 1965 seçimlerinde oylar›n % 52,9’u ile tek baß›na hükümet kurabilecek bir ço¤unluk elde etti. Bundan sonraki seçimlerde de AP % 46,5 oy alarak Meclis’te yeterli ço¤unlu¤u sa¤lad›. 12 Mart müdahalesinden sonraki seçimlerde ise hiçbir parti tek baß›na meclis ço¤unlu¤u olußturacak oyu alamad›. 1973 seçimlerinden birinci parti olarak ç›kan CHP, Meclis’te üçüncü parti olan MSP ile uzun çabalar sonunda ve sekiz ay süren bir koalisyon yapt›. n 1973 seçimlerinden sonra, hükümetlerin kurulmas› sanc›l› pazarl›klar gerektirmeye baßlad›. 1975’te, AP-MSP-CGP-MHP’den olußan "Milliyetçi Cephe" hükümeti, Süleyman Demirel’in baßbakanl›¤›nda kuruldu ve 1977’de yap›lan erken seçime kadar görevde kald›. 12 Eylül müdahalesinden önceki bu son genel seçimde CHP, oylar›n % 41,3’ü ile birinci parti olmas›na ra¤men, Meclis’te ço¤unluk elde edemedi ve kurdu¤u az›nl›k hükümeti* güvenoyu alamad›. Bunun ard›ndan Süleyman Demirel, 1977 temmuzunda, AP, MSP ve MHP ile "‹kinci Milliyetçi Cephe" hükümetini kurdu, ama 31 Aral›k 1977’de güvensizlik oyuyla düßürüldü. Bu, Cumhuriyet tarihinin gensoru* ile düßürülen ilk hükümeti oldu. 1978’de Bülent Ecevit’in ba¤›ms›zlarla kurdu¤u koalisyon hükümeti, 1979 sonbahar›na kadar görevde kald›. Bunu Süleyman Demirel’in kurdu¤u ve 12 Eylül darbesine kadar ißbaß›nda kalacak olan AP az›nl›k hükümeti izledi.

1961

3

AP 158

YTP 65

CHP 173

CKMP 54

1965

AP 240

CHP 134

T‹P 15

YTP MP CKMP 19 31 11

GP 15

TBP 8

1969

CHP 143 YTP MP MHP BÚZ 6 6 1 13

1973 TBP 1 CGP 13 CHP 185

Türkiye ‹ßçi Partisi, kußkusuz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin daha solundad›r. Ama ne kadar daha solunda? Henüz bu konuda yarg›ya varmak için zaman erkendir. Nas›l Adalet Partisi’nde ortan›n sa¤›ndan, hattâ "orta"dan aß›r› sa¤a kadar unsurlar yer al›yorsa, Türkiye ‹ßçi Partisi’nde de, Cumhuriyet Halk Partisi’nin sol s›n›r›ndan aß›r› sola kadar uzanan unsurlar yer almaktad›r. Bu genç parti henüz bir oluß ve yerine oturuß, daha do¤rusu yerini aray›ß dönemindedir. Aß›r› solcu unsurlarla demokratik sosyalizm s›n›rlar› içinde kalan unsurlar›n çat›ßma veya uzlaßmas›, zamanla bu partinin yelpazedeki yerini daha kesinlikle belli edecektir. Anadolu halk›yla daha yak›ndan temas ve Parlamento içi siyaset tecrübesinin bu partideki aß›r› ve sivri uçlar› törpüleyip yumußat›c› etkiler göstermesi beklenebilir. Þimdiden bu yönde belirtiler görülme¤e baßlam›ßt›r.

AP 256

T‹P 2

Bülent Ecevit’in gözünden Türkiye ‹ßçi Partisi.

Fakat henüz sözcülerinin konußmalar›, yaz›lar› aras›ndaki çelißmeler, ilerici ve sosyal adaletçi olmakla beraber demokrasiye de ba¤l› bulunanlar›n bu parti üzerindeki tereddütlerini devam ettirecek nitelik ve ölçüdedir. Bülent Ecevit, Ortan›n Solu (‹stanbul, 1966).

AP 149

B‹YOGRAF‹ 4

Bülent Ecevit (d. 1928) 1944’de Robert Kolej’i bitiren Ecevit Bas›n Yay›n Enformasyon Genel Müdürlü¤ü’nde çal›ß›rken yüksek ö¤renimini yar›da keserek Londra bas›n ataßesi oldu. 1957’de CHP’den Ankara milletvekili seçilen Ecevit 1961’deki Kurucu Meclis’te de görev ald›. 1961 seçimlerinde Zonguldak’tan parlamentoya girdi ve ‹nönü hükümetinde Çal›ßma Bakan› olarak görev ald›. CHP’de "ortan›n solu" hareketi içinde yer ald› ve 1966’da Genel Sekreter seçildi. 12 Mart 1971 muht›ras›n›n ard›ndan istifa etti ve ‹smet ‹nönü ile yollar›n› ay›rd›. 1972’de CHP 5. Ola¤anüstü Kurultay›nda ço¤unlu¤u kaybeden ‹nönü’nün istifas› üzerine CHP Genel Baßkan› oldu. 1973 seçimlerinden sonra, MSP ile koalisyon kurarak 6 ßubat 1974'de ilk kez baßbakan oldu. Sekiz ay süren baßbakanl›¤› s›ras›nda, ABD’nin ambargosunu göze alarak haßhaß ekimini serbest b›rakmas›, K›br›s Bar›ß Harekat› ve genel af uygulamalar› ile sol kamuoyunda popülaritesini art›rd› ve “Karao¤lan” lakab› ile an›lmaya baßlad›. Ocak 1978 - ekim 1979 aras› yeniden baßbakan olan Ecevit, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra gözalt›na al›narak bir ay Hamzaköy’de kald›. 1987’de siyasi yasaklar›n kalkmas›yla, DSP’nin baß›na geçerek siyasete döndü. 1999 seçimlerinden sonra, DSP-MHPANAP koalisyon hükümetinin baß›nda, 2002 seçimlerine kadar baßbakanl›k görevini yürüttü. Partisinin bu seçimlerdeki baßar›s›zl›¤› üzerine siyaseti b›rakaca¤›n› aç›klad›.

DP 45 MSP 48

MHP 3

BÚZ 6

1977 CGP 3 CHP 213

AP 189 MSP 24 DP 1

MHP 16

BÚZ 4

2

1961-1980 aras›nda yap›lan milletvekili seçim sonuçlar›na göre TBMM’deki sandalye da¤›l›mlar›.

5

Türkiye ‹ßçi Partisi (T‹P) Genel Baßkan› Mehmet Ali Aybar seçim konußmas›nda.

315

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Kanl› Pazar * Lokavt

C. Toplumsal gerginli¤in yükselmesi

Belge 1, 2, 3, 4, 5 ve 6

n 1961 sonras›nda yaßanan siyasal ve toplumsal hareketlenme, geleneksel kal›plar› da zorluyordu. Gençlik hareketlerinin güçlenmesi, o güne kadar CHP ve orduyla özdeßleßen "ilerici" kamp›n ayr›ßmas›n› h›zland›rd›. O dönemde dünyada güçlenen antiemperyalist hareketler, özellikle Vietnam Savaß›’n›n yaratt›¤› ortam, Küba ve Afrika devrimleri sosyalist gençlik hareketlerini etkiledi. Geniß bir toprak reformu, NATO’dan ayr›lma, AET ile yeni imzalanan anlaßman›n iptali, madenlerin devletleßtirilmesi gibi talepler karß›s›nda muhafazakâr çevreler tepki gösterdiler. n 1966’da Genelkurmay Baßkan› Cemal Tural’›n Silahl› Kuvvetlere aß›r› solla mücadeleye girißmeleri için emir vermesinin ard›ndan, yeni cumhurbaßkan› (eski genelkurmay baßkan›) Cevdet Sunay, Anayasa’n›n sosyalizme kapal› oldu¤unu iddia etti. AP ve di¤er sa¤ partiler, "anti-komünist tepki"nin örgütlenmesine ve kanalize edilmesine özen gösterdiler. Art arda yap›lan "Uyan›ß Mitingi", "Milli Þahlan›ß Mitingi" gibi gösterilerle, “milliyetçi-muhafazakâr” bir gençlik kesimi sola karß› bir denge unsuru olarak güçlendirildi. 1969’da yaßanan "Kanl› Pazar*" olay›n›n ard›ndan, gençlik içinde sol-sa¤ çat›ßmas› ßiddetlendi. Milliyetçi sa¤ içinde "komandolar" ad›yla bir gençlik milisi örgütlenmesi baßlat›ld›. Solda yer alan baz› gençlik hareketleri de silahl› mücadele yöntemlerini giderek benimsediler. Bu ise, 1961 Anayasas›’n›n tan›mlad›¤› temel hak ve özgürlüklerin "lüks" oldu¤u fikrinin devlet yönetimi kademelerinde yayg›nlaßmas›na yol açt›.

1

1969-1980 y›llar› aras› terör olaylar›nda ölenler. Y›llar

Ölü say›s›

1969

9

1970

19

1971

22

1972

22

1973

15

1974

27

1975

37

1976

108

1977

315

1978

1095

1979

1362

1980

2206

Kaynak: Rußen Keleß ve Artun Ünsal, Kent ve Siyasal Þiddet (Ankara, 1982).

Tüm Ö¤retmenler Birleßme ve 2 Dayan›ßma Derne¤i, 1976 y›l›nda genel grev hakk› için bir gösteride.

316

n Devrimci ‹ßçi Sendikalar› Konfederasyonu’nun (D‹SK) 1967’de kurulmas›n›n ard›ndan, sendikal faaliyetler de h›z kazand›. AP hükümeti, bunu engellemek için yürürlükteki Sendikalar Kanunu’nu de¤ißtirmek istedi. Buna tepki gösteren ißçiler, 15-16 Haziran 1970’de büyük sokak gösterileri yapt›lar. S›k›yönetim ilan edildi. 1973’den itibaren, ißçi sendikalar›yla ißveren örgütleri aras›ndaki gerginlik yükselerek devam etti. D‹SK’in mücadeleci sendikac›l›k prati¤i karß›s›nda 1977’de, baß›nda Turgut Özal’›n bulundu¤u Metal Eßya Sanayicileri Sendikas› (MESS), metal ißkolunda lokavt* ilan etti. Birçok toplu grev ve ißyeri ißgali, polis ya da jandarman›n sert müdahalesiyle sonuçland›. 1980 y›l›nda, TAR‹Þ’te ç›kan ve bir ay süren olaylar, ißçi-ißveren ilißkilerinin bütünüyle bozuldu¤unu sergiliyordu. n 1971 muht›ras›n› izleyen ara rejim, muhalif sol gençlik hareketlerini ßiddetle bast›rd›. ‹dam cezalar› infaz edilen üç gençlik liderinin yan›nda, güvenlik güçleriyle çat›ßmalarda ölenlerin say›s› artt›. 1974 genel aff›n› izleyen dönemde, Türkiye’de görünüßte yükselen politikleßme, ayn› zamanda iç savaß senaryolar› için de uygun bir zemin olußturuyordu. Kahramanmaraß (1978) ve Çorum (1980) katliamlar› ve 1 May›s 1977’de ç›kar›lan olaylar gibi girißimlerle, ola¤an demokratik rejimin sürdürülemez oldu¤u fikri güçlendirildi. Bu dönemde, Do¤u ve Güneydo¤u’da Kürt sorunu yeniden canlanmaya ve s›n›rl› da olsa, yeni çat›ßmalar yaßanmaya baßland›. Bu genel çat›ßma ortam›nda, baz› Kürt örgütleri, 1980’lerde baßlatacaklar› silahl› ayaklanma politikas›n›n altyap›s›n› haz›rlamaya baßlad›lar. 1978’den sonra h›zlanan sokak çat›ßmalar›, suikastler, katliamlar, güçlendirilmiß bir s›k›yönetim rejiminin uygulanmas›na ra¤men devam etti. 1979 ve 1980 y›l›nda önde gelen birçok ö¤retim üyesi, gazeteci, sendikac›, siyasetçi üst üste öldürüldü ve terör havas› daha da t›rmand›. 1980’de çat›ßmalarda ölen say›s› 2.000’i aßt›. 12 Eylül 1980 darbesinin ard›ndan kanl› çat›ßmalar süratle azald›.

1974 =100

3

Kanl› Pazar, 16 Þubat 1969.

5

Kabahat ißçilerde mi?

400 380 360 340 320 300 280 260 240 220 200 180 160 140 120 100 80 60 40 20 0

1974

Yol açt›¤› baz› istenmeyen gelißmelerin araßt›r›lmas› için bile s›k›yönetim ilan›n› gerektiren son ißçi hareketine karß› ve ißçi kitlesine karß› baz› kurulußlar›n tak›nd›¤› yanl›ß tav›r, giderek ayn› istenmeyen gelißmelerin ortam›n› haz›rlayaca¤a benzemektedir. ‹stanbul olaylar›n› izleyen ßu bir ay›n tecrübesi kimin hangi noktaya kadar kendilerinden yana oldu¤unu ißçilere gösterirken, bir yandan da çeßitli kurulußlar›n Türkiye’yi ne kadar yanl›ß de¤erlendirdiklerini ortaya koymaktad›r. Son ißçi hareketi, gerçekten de, ißçilere karß› güçlü bir cephenin hemen kuruluvermesine yaram›ßt›r; Türk-‹ß yöneticilerinden Milli Emniyet görevlilerine, kimi hükümet üyelerine ve baz› ißverenlere kadar uzanan bu cephe, s›k›yönetimden yararlanmaya çal›ßarak ißçi kitlesine karß› hesapl› bir sald›r›ya girißmißtir. Sald›r›da, baß› Türk-‹ß yöneticileri çekmektedir. Bu yöneticiler kendi sendikalar›ndan olmayan ißçileri görülmemiß bir sertlikle suçlamakta, en kat› ißverenin bile kullanmad›¤› bir sertlikle suçlamakta, en kat› ißverenin bile kullanmad›¤› bir üslupla ißçi kitlesini yermektedir. ‹ßçi haklar›n› s›n›rlayaca¤› bütün objektif bilim adamlar›nca aç›klanan bir tasar›y› savunmakta; tasar›ya karß› ç›kan milletvekillerine ise; "Böyle giderse Türk-‹ß’in de Parlâmentoya itimad› kalmayacak" gibi hangi güçlerin ad›na söylendi¤i pek anlaß›lamayan bir tehditte bulunmaktad›r. ‹ßçi kitlesi, onu temsil iddias›ndakilerin bu tür aç›klamalar›na hedef olurken, suçlama yar›ß›na hükümet üyeleri de kat›lmaktad›r. Olaylar›n hemen ertesi günü, ‹çißleri Bakan› kesin yarg›s›n› vermißtir bile: "Bu bir isyan, bir ayaklanmad›r." ... Bütün bu karmaß›kl›¤›n aras›nda en ilginç tutum, bâz› ißverenler taraf›ndan benimsenen anlay›ßt›r. Olaylar›n ç›kmas›na do¤rudan sebep yaratmazken bu olaylardan en büyük zarar› gören kimi sanayici, s›k›yönetiminin varl›¤›ndan yararlanmak gibi k›s›r ç›kar hesaplar›na girmiße benzemektedir. [‹]ßçinin bir çeßit esir durumunda oldu¤u devir art›k çoktan geçmißtir. ‹ßçi haklar›n› bir ad›m geriye götürecek tasar›lar bile büyük tepkilere yol açmaktad›r. Türkiye’deki her kurulußun (ve baz› sendikac›lar›n) bundan böyle ißçileri dikkatle de¤erlendirmesi, alaca¤› kararlarda ißçilerdeki gelißmeyi gözönünde tutmas› gerekmektedir. Meselelerin gittikçe berrakl›k kazanarak ortaya ç›kt›klar› ßu günlerde, son ißçi hareketinin olumlu bir taraf› da vard›r: Kimin kimden yana oldu¤una aç›kl›k getirirken, yeni olaylar› yaratacak davran›ßlardan uzak durmay› da baz› çevrelere hat›rlatm›ßt›r. Çünkü ne ißçi eski ißçidir, ne de Türkiye eski Türkiye... ‹smail Cem, "De¤ißen Türkiye ve de¤ißen ißçi", Milliyet, 19 Temmuz 1970.

1975

1976

1977

1978

1979

1980

1980

Öldürülenler

Toptan eßya fiyatlar›

‹ße yerleßtirilemeyenler

D›ß aç›k

Türk liras›n›n de¤er kayb›

Ekonomik büyüme h›z›

Kaynak: Rußen Keleß ve Artun Ünsal, Kent ve Siyasal Þiddet (Ankara, 1982).

4

Ekonomik göstergeler ve terörün t›rman›ß› (1974-1980).

6

Terör ve hükümet.

Terörizm yeni ve sinsi bir rota izlemeye baßlad›. Katiller belirli kißileri baßkalar›n› uyarmak için hedef almaya baßlad›lar. 11 Temmuz 1978 günü Ankara’da Profesör Bedrettin Cömert, görev yapt›¤› Hacettepe Üniversitesi’nde sa¤ terör olaylar›n› sorußturmak için kurulan bir komitede yer ald›¤› için öldürüldü. Ayn› derecede sars›c› baßka cinayetler de ißlendi. Bütün ülkeyi sarsan bir cinayet, Milliyet gazetesi baßyazar› Abdi ‹pekçi’nin 1 Þubat 1979 günü öldürülmesiydi. ‹pekçi, demokrasiye ba¤l›, liberal, orta yolcu bir gazeteciydi. Kendisi de meslekten gazeteci olan Ecevit’in kißisel dostuydu. Onun öldürülmesi do¤rudan baßbakan›n ve hükümetin prestijine indirilmiß bir darbeydi. Siyasal amaçla ißlenen cinayetlerin ço¤unda polis kimseyi tutuklam›yordu. Tutuklasa bile, teröristler devletin hem güçsüz hem de yetersiz oldu¤unu gösterecek ßekilde hapisanelerden, hatta askerî hapisanelerden bile, kaçabiliyorlard›. [...] Genellikle kendisinin sorumlu oldu¤u ßiddete bir çare olarak muhalefet Ecevit’i s›k›yönetim ilan etmesi için zorlamaya baßlad›. 8 Kas›m [1978’de] bir konußma yapan Ecevit, ›srarla "Terörizm hukuk düzeni ilkelerinden fedakarl›k etmeden ve teröristlere kendi silahlar›yla karß›l›k vermeden yok edilecektir" diyordu. Ecevit yeni yasalar önerdi. Ruhsats›z silah taß›yanlara verilen cezalar artt›r›lacak ve uzmanlaßm›ß sivil mahkemeler kurulacakt›. Ecevit, siyasal ßiddet olaylar›nda 800 kißinin öldü¤ünü, hükümetin 1052’si sa¤c›, 778’i solcu olmak üzere 1999 tutuklama yapt›¤›n› aç›klad›. Feroz Ahmad, Modern Türkiye’nin Olußumu, çev. Yavuz Alogan (‹stanbul, 1995).

317

IV. D›ß politikada aç›l›mdan izolasyona S

Ö

Z

L

* Garanti Antlaßmas›

Ü

K

A. Yeni d›ß aç›l›mlar

Belge 1 ve 2

n 1964 K›br›s bunal›m› s›ras›nda ABD baßkan› Johnson’un ‹nönü’ye yollad›¤› sert mektup Türkiye’nin so¤uk savaß ittifaklar›n› gözden geçirmeye zorlad›. 1939’dan sonra Moskova’ya ilk resmi ziyaret, 1964 ekiminde D›ßißleri Bakan› Feridun Cemal Erkin taraf›ndan yap›ld›. Bunu Sovyetler Birli¤i temsilcilerinin, 1965 y›l› içinde yapt›klar› iki ziyaret izledi. Bu temaslar sonucunda bir Sovyet ticaret heyeti Türkiye’ye geldi. Sovyetler Birli¤i demir-çelik, enerji gibi alanlarda baz› yat›r›mlara finansman ve teknoloji deste¤i verdi. n AET ile 1960 öncesinde baßlayan görüßmeler, 1963 y›l›nda Ortakl›k Anlaßmas›’n›n imzalanmas›yla sonuçland›. Ayn› dönemde, bu anlaßman›n da etkisiyle, Türkiye NATO ittifak› içinde Avrupa kanad›n›n politikalar›n› izleme karar› ald›. Bundan önceki dönemde uluslararas› alanda ço¤unlukla karß›s›nda yer ald›¤› üçüncü dünya ülkeleriyle ilißkilerini düzeltmeye girißti. 1974 yaz›nda haßhaß ekimi yasa¤›n›n kald›r›lmas› karar› ABD’nin sert tepkisine yol açt›. Ard›ndan gelen K›br›s bunal›m›, ABD ile ilißkileri bir dönem dondurdu. n Türkiye, ‹ran, Irak, Pakistan ve ‹ngiltere aras›nda karß›l›kl› güvenlik ve savunma örgütü olarak 1955’de Ba¤dat Pakt› kurulmußtu. Irak’›n ittifaktan 1959’da ayr›lmas›yla kalan dört ülke, ittifaka CENTO ad›n› verip, merkezini Ankara’ya taß›m›ßlard›. ABD’nin giderek etkin oldu¤u bu kurum, Hindistan-Pakistan savaß› ve K›br›s bunal›m› s›ras›nda ABD’nin tak›nd›¤› tav›r nedeniyle etkinli¤ini h›zla yitirdi. ‹ran’daki yönetim de¤ißikli¤inin ard›ndan, 1979’da ‹ran ve Pakistan’›n da CENTO’dan ayr›lmas›yla, ayn› y›l ittifaka son verildi.

B. K›br›s ç›kartmas›n›n sonuçlar›

Belge 3 ve 4

n K›br›s’ta cumhurbaßkan› Makarios’a karß› düzenlenen darbenin ard›ndan K›br›s Hellen Cumhuriyeti’nin ilan edilmesi üzerine Türkiye, 1960 Garanti Antlaßmas›*’n›n kendisine tan›d›¤› haktan yararlanarak K›br›s Bar›ß Harekât›’n› baßlatt› ‹lk harekât Türkiye’nin yasal müdahalesi biçiminde alg›lanarak dünya kamuoyunda görece az tepkiyle karß›lanm›ßt›. ‹kinci harekât ise büyük tepki gördü. Bunun bir ißgal veya ilhak girißimi oldu¤u gerekçesiyle, hem ‹ngiltere ve ABD’den, hem SSCB’den önemli tepkiler geldi. ABD Türkiye’ye silah ambargosu uygulamaya baßlad›. Yunanistan, harekât› gerekçe göstererek NATO’nun askerî kanad›ndan ayr›ld›. K›br›s harekât›n› izleyen y›llarda Türkiye d›ß ilißkilerinde göreli bir yaln›zl›k evresine girdi. n K›br›s harekât›, Yunanistan’da Albaylar Cuntas›’n›n devrilmesi ve demokrasinin yeniden kurulmas›na yol açt›. Sürgünden dönen Karamanlis, k›sa zamanda Yunanistan’›n aday üyeli¤ini AET’ye kabul ettirdi. Türkiye ise, aday üyelik gereklerini yerine getirmesinin ßimdilik mümkün olmad›¤›n› beyan etti.

C. 12 Eylül sonras› izolasyon n 12 Eylül müdahalesinin ard›ndan, yeni kurulan Avrupa Parlamentosu Türkiye-AET ilißkilerinin ask›ya al›nmas› önerisini reddetti. Ama Avrupa ülkeleriyle ilißkilerde, 1980 ortas›na kadar devam edecek bir so¤ukluk baßlad›. ‹dam cezas› 1972’den beri fiilen uygulanm›yordu. 12 Eylül müdahalesinin hemen ard›ndan cezalar h›zl› biçimde infaz edildi. Bu ve parlamentonun kapat›lmas› nedenleriyle, Avrupa Konseyi’nde Türkiye’nin üyeli¤i ask›ya al›nd›. Türkiye, ABD ile ilißkileri yumußatmak için Yunanistan’›n NATO’nun askeri kanad›na geri dönmesine ses ç›karmad›.

318

1

Baßkan Johnson’›n Baßbakan ‹nönü’ye mektubu. 5 Haziran 1964

Say›n Bay Baßbakan, Türkiye hükümetinin K›br›s’›n bir k›sm›n› askerî kuvvetle ißgal etmek üzere müdahalede bulunmaya karar vermeyi tasarlad›¤› hakk›nda Büyükelçi Hare vas›tas›yla sizden ve D›ßißleri Bakan›n›zdan ald›¤›m haber beni ciddî ßekilde endißeye sevketmektedir. En dostane ve aç›k ßekilde belirtmek isterim ki, geniß çapta neticeler do¤urabilecek böyle bir hareketin Türkiye taraf›ndan izlenmesini, hükümetinizin bizimle evvelden tam bir istißarede bulunmak hususundaki taahhüdüyle uyußur saym›yorum. ... Y›llar boyunca Türkiye’yi en sa¤lam ßekilde destekledi¤ini ispat etmiß olan Amerika gibi bir müttefikin, bu ßekilde neticeleri olan tek tarafl› bir kararla karß› karß›ya b›rak›lmas›n›n hükümetiniz bak›m›ndan do¤ru oldu¤una gerçekten inan›p inanmad›¤›n›z› sizden sorar›m. Bundan ötürü böyle bir harekete girißmeden önce, Amerika Birleßik Devletleri ile tam istißarede bulunmak mesuliyetini kabul etmenizi hassaten rica etmek mecburiyetindeyim. 1960 tarihli Garanti Antlaßmas› hükümleri gere¤ince, böyle bir müdahalenin caiz oldu¤u kanaatinde bulundu¤unuz intiba›nday›m. Bununla beraber, Türkiye’nin düßündü¤ü müdahalenin Garanti Antlaßmas› taraf›ndan aç›kça yasaklanan bir çözüm olan taksimi gerçekleßtirme amac›na yönelmiß olaca¤› yolundaki anlay›ß›m›za dikkatinizi çekmek zorunday›m. Ayr›ca, söz konusu antlaßma teminatç› devletler aras›nda istißareyi gerektirmektedir. Birleßik Amerika bu durumda bil cümle istißare olanaklar›n›n hiçbir ßekilde tüketilmedi¤i ve dolay›s›yla tek tarafl› harekete geçme hakk›n›n henüz kullan›lamayaca¤› inanc›ndad›r. [...] Ayn› zamanda Bay Baßbakan, askerî yard›m alan›nda Türkiye ile Birleßik Devletler aras›nda mevcut iki tarafl› antlaßmaya dikkatinizi çekmek isterim. Türkiye ile aram›zda mevcut Temmuz 1947 tarihli antlaßman›n 14. maddesi mucibince, askerî yard›m›n veriliß amaçlar›ndan gayr› gayelerle kullan›lmamas› için, hükümetinizin Birleßik Devletler’in onay›n› almas› gerekmektedir. Hükümetiniz bu ßart› tamamen anlam›ß bulundu¤unu muhtelif vesilelerle Birleßik Devletler’e bildirmißtir. Mevcut ßartlar alt›nda Türkiye’nin K›br›s’a yapaca¤› bir müdahalede Amerika taraf›ndan temin edilmiß olan askerî malzemenin kullan›lmas›na Birleßik Devletler’in muvafakat edemeyece¤ini size bütün içtenli¤imizle bildirmek isterim.

2 Baßbakan ‹nönü’nün Baßkan Johnson’› ziyareti, Washington D.C., 22 Haziran 1964. 3

K›br›s.

1963’ten itibaren devlet baßkanl›¤›n› üstlenen Makarios yönetimi alt›nda K›br›sl› Türklere karß› girißilen sald›r›lar Türkiye’nin ciddi endißeler duymas›na neden olmußtur. ‹ki toplum aras›ndaki bölünme bu olaylar nedeniyle derinleßmißtir. Türk temsilcilerin hükümetteki görevlerini terk etmelerinden sonra Birleßmiß Milletler (BM) 1964 y›l›nda tek meßru hükümet olarak K›br›s Rum Yönetimi’ni tan›m›ßt›r. Ayr›ca garantör devletlerin sorunun çözümünde anlaßamamalar› nedeniyle K›br›s için bir BM Bar›ß Gücü kurulmas› ve bir arabulucu atanmas› kararlaßt›r›lm›ßt›r. 1967 y›l›nda ise K›br›s Türkleri adan›n kuzeyinde ayr› bir yönetim olußturmußlard›r. 15 Temmuz 1974’te, Yunanistan’daki askeri yönetimin (cunta) deste¤iyle, K›br›s’ta girißilen Enosis amaçl› askeri darbe, Türkiye’nin kendi soydaßlar›n›n gelece¤i aç›s›ndan daha büyük bir kayg› duymas›na yol açm›ßt›r. Bu nedenle Türkiye, Garanti Antlaßmas›’na dayanarak adaya asker ç›karm›ßt›r (20 Temmuz 1974). Bu davran›ß Türkiye taraf›ndan bir hak ve K›br›s Türklerinin güvenli¤i aç›s›ndan do¤ru bir "müdahale" olarak tan›mlansa da, uluslararas› toplum taraf›ndan bir "ißgal" olarak alg›lanm›ßt›r. Bölünmenin göstergesi 1975 ßubat ay›nda art›k sadece Rum kesiminin yönetti¤i K›br›s Cumhuriyeti’nden ayr› olarak, adan›n kuzeyinde K›br›s Türk Federe Devleti’nin kurulmas› olmußtur.

[...] Nihayet Bay Baßbakan, en ciddî meseleyi, "savaß m›, bar›ß m›?" meselesini öne sürmüß bulunuyorsunuz... Sizin, Türkiye hükümetinin baßbakan› olarak sorumluluklar›n›z var, benim de Birleßik Amerika baßkan› olarak sorumluluklar›m mevcuttur. Bu sebeple en dostane ßekilde size ßunu bildirmek isterim ki, bizimle yeniden ve en geniß ölçüde dan›ßmaks›z›n böyle bir harekete girißmeyece¤inize dair bana güvence vermedi¤iniz takdirde, meselenin gizli tutulmas› hususunda Büyükelçi Hare’den iste¤inizi kabul edemeyecek ve Nato Konseyi ile Birleßmiß Milletler Güvenlik Konseyi’nin acele toplant›ya ça¤r›lmas›n› istemek mecburiyetinde kalaca¤›m. Haluk Þahin, Johnson Mektubu (‹stanbul, 2002).

4

K›br›s ç›kartmas›.

319

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM

1961: Seçimler.

Millî Güvenlik Kurulu, ilk kez 1961 Anayasas› ile olußturulmuß (Md. 111) ve yönetsel a¤›rl›¤› 1982 Anayasas›’nda artt›r›lm›ß (Md. 118), sürekli bir devlet organ›d›r. Cumhurbaßkan›n›n baßkanl›¤›nda, Baßbakan, ‹çißleri, D›ßißleri ve Millî Savunma Bakanlar›, Genelkurmay Baßkan›, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlar› ve Jandarma Genel Komutan›ndan olußur. Görevi, ulusal güvenlikle ilgili sorunlara ilißkin kararlar almak ve bunlar›, öncelikle ele al›nmak üzere, Bakanlar Kuruluna bildirmektir.

1963: AET ortakl›k protokolü. 1965: Seçimler. 1969: Seçimler. 12 Mart 1971: Muht›ra. 1973: Seçimler. 1974: K›br›s harekât›. 1977: Seçimler. 12 Eylül 1980: Askerî darbe. 6 Kas›m 1982: Yeni anayasan›n halkoyuna sunulmas›.

n

Millî Güvenlik Kurulu ve Millî Güvenlik Konseyi

Millî Güvenlik Konseyi ise, 12 Eylül 1980’den 6 Kas›m 1983 seçimlerine kadar Devlet’in en üst yasama ve yürütme organ› olan, beß kißilik konseydir. Genelkurmay Baßkan›, Kara Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlar› ve Jandarma Genel Komutan›ndan olußuyordu.

n

Kurucu meclis ve yasama meclisi

Kurucu meclis, ola¤anüstü koßullarda seçilmiß ya da toplanm›ß bir meclistir. ‹ßlevi, yeni bir anayasan›n haz›rlanmas›n› sa¤lamakt›r. Görevi anayasa yaz›ld›ktan ve halk taraf›ndan kabul edildikten sonra sona erer. Yasama meclisi ise, Anayasa’ya uygun olarak seçilmiß bir meclistir. Yasalar› ve bütçeyi oylar. Görevi yasama döneminin sonunda (4 ya da 5 y›l) ya da herhangi bir sebepten feshedildi¤inde sona erer.

n

Darbe ve muht›ra

Darbe (gerçek ad›yla, Devlet darbesi), yönetime, anayasaya ayk›r› olarak el konmas› veya el koymaya çal›ß›lmas›d›r. Muht›ra ise, yönetime, yasama veya yürütmeye ilißkin konularda, anayasaya ayk›r› olarak müdahale edilmesidir.

ÖNEML‹ KISALTMALAR • TSK: Türk Silahl› Kuvvetleri. • MGK: Millî Güvenlik Kurulu. • OYAK: Ordu Yard›mlaßma Kurumu.

YARARLI B‹YOGRAF‹LER s. 315

s. 314

Bülent Ecevit (d. 1928)

Süleyman Demirel (d. 1924)

CHP Genel Sekreteri, sonra CHP Baßkan› ve birçok kez baßbakan.

• AP: Adalet Partisi.

AP Genel Baßkan› ve birçok kez baßbakan; Türkiye’nin 9. cumhurbaßkan›.

• T‹P: Türkiye ‹ßçi Partisi.

s. 331

s. 312

• CGP: Cumhuriyetçi Güven Partisi.

Necmettin Erbakan (d. 1926)

Kenan Evren (d. 1918)

• MSP: Millî Selamet Partisi. • MHP: Milliyetçi Hareket Partisi.

320

MSP kurucusu ve baßbakan.

12 Eylül 1980’de Genelkurmay Baßkan›, ard›ndan Türkiye’nin 7. cumhurbaßkan›.

belge incelemesi ‹nönü’ye göre Türkiye’de ordu ve siyaset Demokratik rejimde geçirdi¤imiz devir, yeni bir devirdir. T›pk› bundan evvelki 1960 devri gibi yeni bir devirden geçiyoruz. Bu devirde de Cumhuriyet ordusunun özel bir karakteri bütün dünya karß›s›nda tekrar belirmektedir. Bizim ordumuz, hakikaten memleket çaresiz bir bunal›m içinde bulundu¤u kanaati milletçe benimsendi¤i zaman, yayg›n oldu¤u zaman, bir vazife ßuuru ile harekete geçmektedir. Harekete geçti¤inin ilk günü, geçici oldu¤unu söyler. Eskiden 1960 y›l›nda, "Bir an evvel yeni anayasa yap›lacak, çekilece¤iz" diyorlard›; bugün, "Demokratik kurallar içinde bugünkü anarßiyi önleyecek bir çare bulunsun" diye teßebbüs ettiklerini söylüyorlar ve, "mecbur olursak el koruz" diyorlar. El koymay› katiyen istemiyorlar. El koymak ßöyle dursun, s›k›yönetimde, s›k›yönetimle ordunun bu kadar meßgul olmas›n› mahzurlu görüyorlar. Genelkurmay Baßkan›’ndan bizzat ißittim; "S›k›yönetim, ordunun kendi vazifesi içinde çal›ßmas›na mani olmaktad›r, bizim buna vaktimiz yoktur" diyor. Hakk› vard›r. Ordu, ordu d›ß›nda herhangi bir idare veya siyaset içinde meßgul olursa, as›l vazifesinde geri kal›r. Þuurlu bir ordu, böyle bir ßey arzu etmez; ve bizim ordu, böyle ßuurlu bir ordudur; kendi vazifesinde ßuurlu oldu¤u kadar, memleketin demokratik rejim içinde gelißip yükselmesine inanm›ßt›r. Buna hizmet etmeyi vazife bilir, ßeref bilir. Demek istiyorum ki, ordu taraf›ndan demokratik rejimin ißlemesinde, gelece¤inde hiçbir zaman tehlike görmeyece¤iz. Ordular›n siyasi hayata müdahalesi her memlekette görülmektedir. Memlekette bunal›m herkesin huzurunu bozacak bir nitelik ald›¤› zaman, her vatandaß gibi, her zümre gibi, her topluluk gibi, ordunun bundan müteessir olmamas› mümkün de de¤ildir, tabiidir. Bahusus milli ordular... Yedek subaylar bunun her gün içinde. Hürriyet memleketi... Siyaset adamlar›n›n bütün hayatlar›, her türlü tenkidin, tahlilin ortas›nda. E bunun içinde yaßayan gerçekten vatansever ve ayd›n bir büyük milli varl›¤›n duygusuz olarak yaßayaca¤›n› tasavvur etmek mümkün de¤ildir. Herkesin baß› kanuna ba¤l›d›r; ordunun da baß› kanuna ba¤l›d›r. Bunlar, resmi siyaset mevkilerinin emri alt›ndad›rlar. Meclis’in emri alt›ndad›rlar; bundan ayr›lmay› düßünmemektedirler. Biz, siyasetçiler olarak vazifemizi yapmakta dikkatli olursak, yaparsak, demokratik hayat›m›z›n bu gelißme ve tekâmül etme devirlerini atlayabiliriz. ‹smet ‹nönü’nün, 430 milletvekili ve senatörün Anayasa’n›n baz› maddelerinin de¤ißtirilmesi ve geçici maddeler eklenmesi hakk›ndaki teklifi dolay›s›yla TBMM’de yapt›¤› konußma, 27 A¤ustos 1971.

TAVS‹YELER • Baz› sözcükler, size ilk bak›ßta önemli gözükmeyebilir. Ancak, tek bir sözcük bile baßl›baß›na bir yorum olabilir. Bu yüzden, metni dikkatle okuman›z ve bilmedi¤iniz her sözcü¤ün anlam›na bakman›z gerekir.

Sorular n 1. Belgeyi tan›t›n›z. n 2. ‹nönü’ye göre Türk ordusu nas›l bir ordudur? Bu ordunun betimlenißinde herhangi bir çelißki görüyor musunuz? n 3. Metinde, ordunun yönetime el koymaya mecbur olup olmad›¤›na kimin karar verece¤ine ilißkin bir ipucu var m›? n 4. Metinde siyasetçilere ilißkin nas›l bir yaklaß›m görüyorsunuz? n 5. ‹nönü, Türkiye’nin o günlerde yaßad›klar›n› nas›l bir tarihsel sürece yerleßtiriyor?

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N • Türkiye’de ordu-siyaset ilißkileri hakk›nda ek bilgi edinmeye çal›ß›n. • Yap›lan tarihsel göndermelere

• Yasall›k ve meßruluk aras›ndaki anlam fark›n› gözden kaç›rmay›n (bkz. s. 338).

dikkat edin.

321

KONU

18 Liberalizme do¤ru, 1983-2002 Ö zal’›n ölümünü izleyen dönemde bir yandan terör, ekonomik krizler, siyasal istikrars›zl›k ve yolsuzluklar gibi önemli sorunlarla mücadele edilirken, di¤er yandan rejimin demokratikleßtirilmesi ve sivilleßtirilmesi yolunda ad›mlar at›ld›. 28 Þubat kararlar› ile ordu-siyaset ilißkilerinde darbeler dönemi kapan›rken, laik düzenin her ne pahas›na olursa olsun muhafaza edilece¤i bir kez daha vurguland› ve siyasal islam›n tasfiyesine girißildi. Özal’›n inisyatifiyle yeniden canland›r›lm›ß olan Avrupa Birli¤i’ne üyelik sürecinin h›z kazand›¤› 2000’li y›llar›n baß›nda, demokratikleßme çabalar› ve K›br›s sorunu gündemin merkezine yerleßti. n 1983 seçimlerinden sonra ortaya ç›kan düzen 1980 askeri yönetiminin tasar›m›na uyuyor muydu ? n 1983-2002 döneminde genel seçimler sonucunda hangi hükümetler kuruldu? n Türkiye’de demokrasinin sorunlar› nelerdir?

KONUNUN PLANI I. II. III. IV. V.

1983 seçimleri: Normale dönüß Turgut Özal y›llar› Yeni bir dönemin baßlang›c›nda 28 Þubat süreci 21. yüzy›l baß›nda Türkiye politikas›

• Unutmayal›m • Belge incelemesi: Yarg›tay Baßkan› Sami Selçuk’un 1999-2000 Yasama Y›l›n› aç›ß konußmas›, 6 Eylül 1999 • Verilerle çal›ßma: Türkiye ve AB

6 Eylül 1987 Referandum Siyasal yasaklar›n sonu

13 Aral›k 1983 / 21 Aral›k 1987 Turgut Özal

1980

1985 6 Kas›m 1983 Seçimler

322

3 Kas›m 1996 Susurluk kazas› 23 Haziran 1991 Mesut 9 Kas›m 1989 Y›lmaz Y›ld›r›m 21 Kas›m Akbulut 1991 Süleyman Demirel

5 Ekim 1995 Tansu Çiller 30 Ekim 1995 Tansu Çiller

1990 29 Kas›m 1987 Seçimler

6 Mart 1996 Mesut Y›lmaz 28 Haz. 1996 Necmettin Erbakan 30 Haz. 1997 Mesut Y›lmaz

1995 20 Ekim 1991 Seçimler

24 Aral›k 1995 Seçimler

16 Ocak 1998 RP’nin kapat›lmas›

11 Ocak 1999 Bülent Ecevit 28 May›s 1999 Bülent Ecevit

18 Kas›m 2002 Abdullah Gül

2000 18 Nisan 1999 Seçimler

3 Kas›m 2002 Seçimler

1 Türkiye’nin 10. cumhurbaßkan› Ahmet Necdet Sezer, 16 May›s 2000’de TBMM’de and içerken.

www.eata-online.net/stuttgart/ 2 aradabir.html 17 May›s 2000 tarihinde oynanacak olan Galatasaray-Arsenal UEFA Kupas› final maç›na çok say›da politikac›n›n gitmek istemesi üzerine bir karikatür.

323

I. 1983 seçimleri: Normale dönüß S

Ö

Z

L

Ü

K

A. Seçimler ve yeni parlamento

Belge 2, 3 ve 4

n 6 Kas›m 1983’te yap›lan genel seçimlerle birlikte, Türkiye’de ola¤anüstü rejim* sona erdi. Seçim sonuçlar›, askerî rejimin ekonomiden sorumlu baßbakan yard›mc›s› Turgut Özal’›n kurdu¤u Anavatan Partisi’ni (ANAP) iktidara getirdi. ANAP, yaklaß›k 19.800.000 seçmenin % 92,3 oran›nda kat›ld›¤› seçimlerde oylar›n % 45,1’ini alarak birinci parti oldu ve 400 sandalyeli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 211 milletvekilli¤i kazand›.

* Ola¤anüstü rejim

n Askerî yönetim, parlamentoda çok say›da partinin temsil edilmesinin demokrasinin ißleyißini aksatabilece¤i düßüncesiyle seçimlere kat›lacak parti say›s›n› s›n›rlayacak baz› hukukî düzenlemelere gitmißti. Bu düzenlemeler sayesinde, seçimlerden önce kurulmuß olan 15 siyasal partiden yaln›zca üçü parlamentoya girebildi. Partilerin ideolojik kimli¤ini ifade eden siyasal yelpaze üzerinde, bu partilerden ANAP merkezde, Necdet Calp liderli¤indeki Halkç› Parti (HP) merkeze yak›n solda, emekli general ve büyükelçi Turgut Sunalp liderli¤indeki Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) ise merkeze yak›n sa¤da yer al›yordu. HP seçimlerde oylar›n % 30,5’ini, sandalyelerin ise 117’sini kazanarak ANAP’›n ard›ndan ikinci olurken, MDP % 23,3 oy oran› ve 71 sandalye say›s›yla üçüncü oldu. Seçime ba¤›ms›z olarak girenler de vard›. Bu adaylar oylar›n %1,1’ini ald›lar, ancak Meclis’te hiçbir sandalye kazanamad›lar.

B. Yeni bir siyasal aktör: Anavatan Partisi

1 ‹TÜ mezunu Özal ve partisi, ar› gibi çal›ßacaklard›.

1983

ANAP 211 HP 117

2

MDP 71

1983 seçim sonuçlar›na göre TBMM’de sandalye da¤›l›m›.

324

Belge 1, 5 ve 6

n Seçimlerden önce ve hemen sonra, Cumhurbaßkan› Kenan Evren’in hükümeti kurma görevini Turgut Özal’a vermeyece¤i söylentisi kamuoyunda yay›lm›ßt›. Özal’›n baßbakan atanmayaca¤›na ilißkin bu söylentinin k›sa bir süre partiler ve lider kadrolar aras›nda gerilim yaratacak düzeyde etkili olmas›nda Cumhurbaßkan› Kenan Evren’in seçimlerden bir gece önce televizyonda kamuoyuna yapt›¤› konußmayd›. Kamuoyunun büyük bir k›sm› konußmay› askerî rejimin destekledi¤i düßünülen MDP lehine yorumlarken, di¤er k›sm› ANAP aleyhine yorumlamaktayd›. ‹lginç olan, ANAP’›n seçimlerden birinci parti olarak ç›kmas›n›n MDP çevrelerince Cumhurbaßkan›n›n konußmas›n›n yaratt›¤› ters etkiye ba¤lanmas›yd›. Neyse ki, Evren’in Özal’› Çankaya Kößkü’nde kabul edip hükümeti kurma görevini vermesi, rejimi, söz konusu söylenti do¤rultusunda bir siyasal gerilime girmekten kurtard› ve Özal’›n baßbakanl›¤›nda yeni bir dönemi baßlatt›. n Turgut Özal, 12 Eylül darbesine gerekçe teßkil eden siyasal kargaßay› ve z›tlaßmay› tekrar diriltmeyecek bir tutumla baßbakanl›¤› üstlendi. Bunun belirtilerini daha partisini kurarken vermiß ve sosyal demokratlar›, liberalleri, milliyetçileri ve dinci muhafazakârlar› bir araya getirerek uzlaßmac› yaklaß›m›n› kan›tlam›ßt›. Seçim meydanlar›nda iki avucunu baß›n›n üstünde birleßtirerek simgelemek istedi¤i, söz konusu dört siyasal ak›m›n birlikteli¤iydi; ayr›ca bu, toplumsal uzlaßma için yapt›¤› genel bir ça¤r›yd›. Özal’›n bu tutumu, hem 12 Eylül’ün simgesi olan Cumhurbaßkan› Evren’le ›l›ml› bir ilißki olußturmas›na olanak tan›d›, hem de ekonomide uygulamaya girißti¤i liberal politikalar için kamuoyundan uzun süre geniß bir destek görmesini sa¤lad›.

Edirne

K›rklareli

Tekirda¤

‹stanbul Kocaeli Sakarya

Çanakkale

Zonguldak Bolu

Mu¤la

Denizli

Çorum

Yozgat K›rßehir

Manisa Ußak

Amasya

Ankara

Eskißehir Kütahya

Ayd›n

Samsun Çank›r›

Bilecik

Bursa

Bal›kesir

‹zmir

Kastamonu Sinop

Afyon Isparta

Konya

Burdur Antalya

Artvin Ordu Giresun Trabzon

Tokat Sivas

Rize

Gümüßhane

Erzurum A¤r›

Erzincan Tunceli

Kars

Bingöl Muß

Nevßehir Van Bitlis Malatya Elaz›¤ Kayseri Ni¤de Diyarbak›r Kahraman Siirt Maraß Ad›yaman Hakkâri Mardin Adana Urfa Gaziantep ‹çel Hatay Anavatan Partisi’nin oylar› % 60’dan çok

3

Kas›m 1983 seçim sonuçlar›.

4

“Parti enflasyonu”.

% 50 - 60

5

Büyük Türkiye Partisi, askerî rejimin h›ßm›na u¤rayan ilk kuruluß oldu ve Millî Güvenlik Konseyi’nin 79 say›l› karar›yla kapat›ld› (31.5.1983). Gerekçe, feshedilmiß bir partinin devam› olarak faaliyette bulundu¤u idi. Bu karar bas›nda tart›ß›lmayacakt›. [...] Büyük Türkiye Partisi’nin boßluktaki izini sürmek için bu defa da Do¤ru Yol Partisi (DYP) kuruldu. Bunu Yeni Düzen Partisi, Yeni Do¤uß Partisi, Bizim Parti, Cumhuriyetçi Muhafazakâr Parti, Bayrak Partisi, Türkiye Huzur Partisi (sonradan Huzur Partisi), Fazilet Partisi gibileri izledi. Bunlardan Huzur Partisi laikli¤e ayk›r›l›k nedeniyle 1984’te Anayasa Mahkemesi’nce kapat›lacak, AP-Büyük Türkiye Partisi misyonunun takipçisi oldu¤u anlaß›lan DYP ise, ayakta kalan ve büyüyen parti olacakt›. Bu gelißmelerin yeni k›zg›nl›klar yaratmamas› düßünülemezdi. Nitekim Evren, gerekirse seçimlerin ertelenece¤ini bildirdi (Çorum, 1.6.1983). [...] Bu arada, Yüce Görev Partisi’nin 62 kurucusuna veto isabet etmißti. Baßkan Baha Vefa Karatay da bunlar›n aras›ndayd› (Karar 86). Vetolara bir de istifalar eklenince, bu partide topu topu bir tek kurucu üye kald›. Siyaset dünyas› ile askerî yönetim aras›ndaki parti kurma-veto etme düellosu duraca¤a benzemiyordu. "Þimdi inad›na parti kuruyorlar" diye yak›nan Evren (Bolu, 2.7.1983), parti enflasyonu oyununa gelmeyeceklerini bildirmeyi de ihmal etmiyordu (Bilecik-Kütahya, 3.7.1983). Nitekim s›ra DYP’ye gelmißti. Onun da pay›na 30 veto düßtü. Temmuz ay›n›n ilk haftas›nda 217 kurucudan 104’ü, ikinci haftas›nda da 235 kurucudan 185’i veto edilmißti (Cumhuriyet, 4 ve 9 Temmuz 1983). Fakat vetolar›n arkas› kesilmedi¤i gibi, yeni kuruculuk için baßvuruda bulunmaktan usanan parti de yoktu. Bülent Tanör, "Siyasal Tarih (1980-1995)", Sina Akßin (yay.), Türkiye Tarihi, cilt V: Bugünkü Türkiye, 1980-1995 (‹stanbul, 1995) içinde.

Siyasal yasakl› olmayanlar›n veto edilmesinin ne biçim gerekçeleri olabilir?

Birlik için “eller havaya”.

Turgut Özal, ANAP bünyesinde sosyal demokratlar›, liberalleri, milliyetçileri ve dinci muhafazakârlar› bir araya getirmeyi amaçl›yordu.

6

Kenan Evren’in seçim konußmas›, 4 Kas›m 1983.

[...] Kinin çok ac›d›r, ancak s›tman›n tedavisi için o ac› ilac› içmek zorunlulu¤u vard›r. Biz gelmiß geçmiß iktidarlar gibi, hata yapmad›k da demiyoruz. Hatalar›m›z belki olmußtur. Ancak bu hatalar›n asgarî olmas› için büyük bir itina gösterilmißtir. Gelece¤in iktidar›na talip olan yeni partilerimiz bir çok tatl› vaatlerde bulundular. 1980 ve 1981 y›llar›nda ekonomik durumun düzelmesini kendilerine maledenleri, ekonominin tabiî kanunlar›n› bu memlekette kendisinin bildi¤ini söyleyenleri, bilgi, beceri ve ißbilirlik vas›flar›n›n Allah taraf›ndan yaln›z kendilerine verildi¤ini büyük bir gururla her gün çekinmeden ifade edenleri, ihracat›n sihirli deyne¤inin yaln›z kendisinde bulundu¤unu, bugüne kadar gelmiß geçmiß bütün yönetimlerin hatal› hareket ettiklerini, ancak kendilerinin hatal› olmad›¤›n›, yap›lm›ß faydal› yat›r›mlarda kendi paylar›n›n bulundu¤unu, enflasyonu ancak ve ancak kendilerinin aßa¤› çekebilece¤ini, anarßi ve terörün baßl›ca sebebinin ekonomik kriz oldu¤unu, herkesi ev sahibi yapacaklar›n›, orta dire¤i yaln›z kendilerinin ayakta tutabilece¤ini, nerede ise köy yollar›na var›ncaya kadar asfalt yapacaklar›n›, bir ekip çal›ßmas›yla de¤il, ancak kendisinin bunlar› gerçekleßtirebilece¤ini ve daha bir çok tatl› vaadleri dinlediniz. Elbette böyle söyleyeceklerdir. Hiçbir sat›c› benim mal›m çürüktür der mi? ‹nßallah gerçekleßtirirler. Ancak üzüntü veren taraf, 12 Eylül’den sonra yönetimde görev al›p, görevde kald›klar› sürece bütün iyi kararlar› kendilerinin ald›¤›n›, Ekonomik Kurulu, Bakanlar Kurulunu ve Millî Güvenlik Konseyini ortada yok kabul etmelerindedir. 12 Eylül’den sonra al›nm›ß bütün kararlar›n Millî Güvenlik Konseyinin tasvibinden geçti¤ini, tasvip edilmeyenlerin yürürlü¤e konmad›¤›n› bildikleri halde, daha iktidara gelmeden ßimdiden bu ßekilde hilaf-› hakikat beyanda bulunanlar›n, bundan sonra ne yapabilece¤ini takdirlerinize sunmak isterim. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaßkan› Kenan Evren’in Söylev ve Demeçleri (12 Eylül 1982-9 Kas›m 1983) (Ankara, 1983).

325

II. Turgut Özal y›llar› S * * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

Üçlü parti sistemi Siyasal yasaklar Emanetçiler Veto Ülke baraj›

A. K›s›tlamalar›n sonu

Belge 1, 3 ve 5

n 1984 yerel seçimlerinden de baßar›l› ç›karak sahip oldu¤u deste¤i somut olarak gören Özal, 12 Eylül döneminde düßünüp tam gerçekleßtirme f›rsat› bulamad›¤› ekonomi politikalar›n› uygulamaya h›z verdi. Rakip partilerin ANAP’›n seçimlerden elde etti¤i ezici baßar› karß›s›nda u¤rad›klar› ßaßk›nl›k ve buna ba¤l› olarak yaßamaya baßlad›klar› iç sorunlar, Özal’a ve partisine belli avantajlar sa¤lamaktayd›. Buna ra¤men, dört y›l sonra gelen ikinci genel seçimlerin sonucu ANAP’›n arkas›ndaki deste¤in eridi¤ini ortaya ç›kard›. 1987 genel seçimlerinde ANAP’›n oy oran› % 36,4’e düßtü. n 1987 seçimlerinde, siyasal yaßam› 12 Eylül öncesi partilerinden ar›nd›rmaya yönelik üçlü parti sistemi* projesinin aksine bir durum ortaya ç›kt›. Bunda rol oynayan en önemli etken, 1982 Anayasas›’n›n siyasal yasaklar*la ilgili geçici 4. maddesinin referanduma sunulmas›n›n kabul edilmesiydi. Askeri yönetim, baßta AP ve CHP olmak üzere, kapatt›¤› partilerin faal kadrolar›n› siyasal faaliyetten men ederek "eski siyasal z›tlaßmalar›n ve kavgalar›n" son bulaca¤›n› ummuß, ancak eski partiler yeni isimlerle ve emanetçiler*in yönetiminde siyaset sahnesinde yeniden belirmeye baßlam›ßlard›. Herhangi bir partinin eski siyasal kadrolarla olan ba¤› saptan›nca, kurucular› MGK taraf›ndan veto* ediliyor, ancak bu biçimde siyasetten men edilen partinin yerine hemen yenisi kuruluyordu. Siyaset adeta bir satranç oyununa dönmüßtü. Bu durum, 6 Eylül 1987’de düzenlenen referandumda halk›n söz konusu yasaklar›n kald›r›lmas›na "evet" demesi ve uzun süre siyaset yapmaktan yasaklanan siyasetçilerin siyasal haklar›n› yeniden elde etmesiyle son buldu. Eski liderlerin ço¤u siyasete döndüler.

B. Yasakl›lar›n dönüßü

n 1987 eylül ay› ortalar›nda Bülent Ecevit, 1985’te kurulan ve genel baßkanl›¤›n› eßi Rahßan Ecevit’in yürüttü¤ü Demokratik Sol Parti’nin (DSP), Süleyman Demirel ise Y›ld›r›m Avc› liderli¤indeki Do¤ru Yol Partisi’nin (DYP) genel baßkanl›klar›na seçildiler. Askerî yönetimin demokrasi için aç›k bir tehdit olarak kabul etti¤i Milli Selamet Partisi (MSP) de Refah Partisi (RP) ad› alt›nda yeniden siyasal yaßama döndü. Yeni bir parti olarak ANAP kendini böyle bir ortamda yar›ß›r buldu ve bu yar›ßtan seçim sisteminin teknik özelliklerini de¤ißtirmek suretiyle sandalye say›s›n› artt›rarak galip ç›kmay› baßard›, ama seçmen deste¤ini hat›r› say›l›r bir oranda kaybetti.

ANAP 292 SHP 99

DYP 59

1

1987 seçim sonuçlar›na göre TBMM’de sandalye da¤›l›m›.

ANAP 115 SHP 88 DSP 7

2

DYP 178 RP 43 MÇP 19

1991 seçim sonuçlar›na göre TBMM’de sandalye da¤›l›m›.

326

Belge 2, 4, 6 ve 7

n 1987 seçimlerinde ANAP % 36,4 oran›nda oy alarak 550 sandalyeli yeni mecliste 292 sandalye kazand›. DYP % 19,2 oy oran›yla 59 sandalye kazan›rken, DSP % 8,6, RP % 7,2, Milliyetçi Hareket Partisi’nin devam› olan Milliyetçi Çal›ßma Partisi ise % 2,9 oran›nda oy elde ettiler, ancak % 10’luk ülke baraj›*n› geçemedikleri için Meclis’e giremediler. Seçimin en ilginç sonuçlar›ndan biri, 31 Haziran 1983’te kurulan Erdal ‹nönü’nün genel baßkanl›¤›ndaki Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) ile Halkç› Parti’nin birleßmesinden (2 Kas›m 1985) meydana gelen Sosyal Demokrat Halkç› Parti (SHP)’nin oylar›n % 24,8’ini alarak 99 sandalye kazanmas› ve ikinci parti olmas›yd›. SHP bu baßar›s›n› sürdürdü ve 1989 y›l›nda yap›lan ara seçimlerde % 28 oran›nda oy alarak birinci parti durumuna geldi. ANAP’›n seçimlerdeki baßar›s›zl›¤›, parti içinde yönetim ve liderlikle ilgili tart›ßmalar baßlatt›. n Turgut Özal’›n 31 Ekim 1989’da cumhurbaßkanl›¤›na seçilmesi parti içi çekißmelere yeni bir boyut kazand›rd›: Özal’›n destekledi¤i Y›ld›r›m Akbulut, ANAP genel baßkan› ve baßbakan oldu; fakat bu uzun sürmedi: 1991 y›l›nda genel baßkanl›¤a Mesut Y›lmaz seçildi. Ayn› y›l yap›lan genel seçimlerden sonra Süleyman Demirel’in baßbakanl›¤›ndaki DYP-SHP koalisyon hükümeti kuruldu (DYP bu seçimlerde % 27 oy oran›yla 178, SHP ise % 20,8 oy oran›yla 88 sandalye kazanm›ßt›). 1991 seçimlerinin en önemli sonucu RP oylar›ndaki göreli patlamayd›. RP, MÇP adaylar›na da listelerinde yer vererek girdi¤i seçimlerden, % 16,9 oy oran› ve 62 sandalye ile üçüncü parti olarak ç›km›ßt›.

3

6 Eylül 1987’de halkoyuna sunulan Anayasa’n›n geçici 4. maddesi.

GEÇ‹C‹ MADDE 4. – 1) 16 Ekim 1981 tarih ve 2533 say›l› kanunla feshedilmiß bulunan siyasî partilerden; 11 Eylül 1980’den sonra gerek parti tüzel kißili¤i, gerek bunlar›n merkez yöneticilerinden veya Parlamento üyelerinden herhangi biri hakk›nda Türk Ceza Kanunu’nun ‹kinci Kitab›n›n birinci bendinde yer alan Devletin ßahsiyetine karß› ißlenmiß cürümlerden herhangi biri ile ilgili kamu davas› aç›lm›ß olanlarla, 11 Eylül 1980 tarihinde iktidar partisi ve ana muhalefet partisi durumunda bulunan siyasî partilerin; a) 1 Ocak 1980 ve daha sonraki tarihlerde; genel baßkan, genel baßkan yard›mc›lar› veya vekilleri, genel sekreterleri, bunlar›n yard›mc›lar› ve merkez yönetim kurulu veya benzeri organlar›n üyeleri; Anayasan›n halkoylamas› sonucu kabulü tarihinden baßlayarak on y›l süre ile siyasî parti kuramazlar; Anayasa hükümlerine dayal› olarak kurulacak siyasî partilere üye olamazlar, bu partiler taraf›ndan veya ba¤›ms›z olarak milletvekili genel ve ara seçimlerinde, mahallî seçimlerde aday gösterilemezler ve aday olamazlar. Siyasî partilerle herhangi bir ßekilde ba¤lant› kuramazlar ve siyasî partilerde fahrî olarak bile herhangi bir görev alamazlar.

5

Özgün politikac› Turgut Özal.

Turgut Özal, Türkiye’nin yenileßme tarihinin dönüm noktalar›ndan birinin sembol ismidir. [...] 80’li y›llar›n global e¤ilim ve yönelißlerini do¤ru teßhis etmenin avantaj›ndan Türkiye’yi yararland›rmay› baßarm›ßt›r. Baz› ulusal ve uluslararas› politika meselelerinin yak›n gelecekte nas›l bir yön alabilece¤i konusunda genellikle do¤ru tahminlerde bulundu¤unu da bugün ülkemizde ve çevremizde gözledi¤imiz gelißmelerden anlayabiliyoruz. [...] Özal, Türkiye’yi girmekte geç kalm›ß oldu¤u yeni ve evrensel istikamete yöneltmek yolunda önemli bir baßar› sa¤lam›ßt›r. Özal herßeyden önce, "Devlet"le vatandaß aras›ndaki mesafeyi önemli ölçüde azaltm›ß, bu iki farkl› siyasal düzeyi eßitleme yönünde baz› ad›mlar atm›ß, Türk siyaset gelene¤inin "hikmet-i hükümet" efsanesini ve "devletin vatandaßa önceli¤i" saplant›s›n› aß›nd›rmaya çal›ßm›ß, Türk vatandaß›na siyasal toplumun as›l ve öncelikli biriminin kendisi oldu¤unu ve devletin asl›nda kendisi için varoldu¤unu anlatmaya çabalam›ß, devletin ideolojik karakterini yumußatabilmek için kendi kariyerini bile riske atmaktan çekinmemiß bir politikac›yd›. Mustafa Erdo¤an, "Türk Politikas›nda Bir Reformist: Turgut Özal", ‹hsan Sezal ve ‹hsan Da¤› (yay.), Özal: Siyaset, ‹ktisat, Zihniyet (‹stanbul, 2001) içinde.

[...]

B ‹ Y O G R A F ‹ 4

Turgut Özal (1927-1993) 1927 y›l›nda Malatya'da do¤an Özal, 1950 y›l›nda ‹stanbul Teknik Üniversitesi'nden Elektrik Mühendisi olarak mezun oldu. 1952 y›l›nda ABD'ye giderek ekonomi e¤itimi ald›. Türkiye'ye döndükten sonra Elektrik ‹ßleri Etüd ‹daresi Genel Müdür Yard›mc›s› olarak Türkiye'nin elektrifikasyonu ile ilgili projelerde çal›ßt›. Askerli¤ini Milli Savunma Bakanl›¤› Bilimsel Dan›ßma Kurulu üyesi olarak yapt› ve Devlet Planlama Teßkilat›'n›n kurulmas›na katk›da bulundu. Bu s›rada, Ortado¤u Teknik Üniversitesi'nde dersler verdi. 1967-1971 y›llar› aras›nda Devlet Planlama Teßkilat› Müsteßarl›¤› görevini yürüttü. Ekonomik Koordinasyon Kurulu, Para ve Kredi Kurulu, RCD Koordinasyon Kurulu ve AET Koordinasyon Kurulu baßkanl›klar›nda bulundu. 1971-1973 tarihleri aras›nda Dünya Bankas›'nda dan›ßman olarak çal›ßt›. 1979 y›l› sonlar›na do¤ru Baßbakanl›k Müsteßar› olarak atand›. Ayn› dönemde Devlet Planlama Teßkilat› Müsteßarl›¤› görevini de vekaleten yürüttü. 12 Eylül 1980 müdahalesinden sonra kurulan hükümete ekonomik ißlerden sorumlu Baßbakan Yard›mc›s› olarak atand›. 1982 y›l›nda bu görevinden istifa etti. 1983 y›l›nda Anavatan Partisi'ni kurdu ve ayn› y›l yap›lan genel seçimlerde partisinin baßar›l› olmas› üzerine hükümeti kurmakla görevlendirildi. 1987 y›l›nda yap›lan seçimleri de ANAP’›n kazanmas› üzerine, baßbakanl›k görevine devam etti. 31 Ekim 1989'da TBMM taraf›ndan Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. cumhurbaßkan› seçildi ve 9 Kas›m 1989 tarihinde görevine baßlad›. 17 Nisan 1993 tarihinde geçirdi¤i bir rahats›zl›k sebebiyle görevi s›ras›nda vefat etti.

6 1991 seçimlerinden sonra kurulan koalisyon hükümetinin liderleri: Baßbakan Süleyman Demirel ve Baßbakan Yard›mc›s› Erdal ‹nönü.

B ‹ Y O G R A F ‹ 7

Mesut Y›lmaz (d. 1947) 1975-1983 y›llar› aras›nda çeßitli özel ßirketlerde yönetici olarak çal›ßan Y›lmaz, kurucular› aras›nda yer ald›¤› ANAP’ta Genel Baßkan Yard›mc›l›¤› görevini de üstlendi. Özal hükümetlerinde Devlet Bakanl›¤› ve Hükümet Sözcülü¤ü, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› ve D›ßißleri Bakanl›¤› yapan Y›lmaz, 1991’de ANAP Genel Baßkan› ve Baßbakan oldu. 53. ve 55. hükümetlerde de Baßbakanl›k görevini yürüttü. Partisinin 2002 seçimlerinde ald›¤› yenilgi üzerine ANAP Genel Baßkanl›¤›’ndan istifa ederek siyaseti b›rakt›.

327

III. Yeni bir dönemin baßlang›c›nda S

Ö

Z

L

Ü

K

* Orta direk

B‹YOGRAF‹ 1

Tansu Çiller (d. 1946) Robert Kolej mezunu olan Tansu Çiller, Bo¤aziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nü bitirdi. Doktoras›n› Connecticut Üniversitesi’nde verdi. 1978 y›l›nda doçent, 1983 y›l›nda profesör oldu. Çiller, 1990 y›l› kas›m ay›nda Do¤ru Yol Partisi’nden politikaya at›ld›. 1991 y›l› seçimlerinde ‹stanbul’dan milletvekili seçildi. Sosyal Demokrat Halkç› Parti ile kurulan ve Süleyman Demirel’in baßbakanl›¤›ndaki koalisyon hükümetinde ekonomiden sorumlu Devlet Bakan› olarak görev ald›. Demirel’in Cumhurbaßkan› seçilerek baßbakanl›k görevini b›rakmas›ndan sonra DYP genel baßkanl›¤›na aday oldu. 13 Haziran 1993 tarihli DYP ola¤anüstü genel kurulunda ‹smet Sezgin ile Köksal Toptan’› geride b›rakarak Genel Baßkan seçildi ve Türkiye’nin ilk kad›n baßbakan› oldu. 5 Nisan kararlar›yla Türk ekonomisinde bir döneme imza att›. 1995 seçimlerinden sonra kurulan REFAHYOL hükümetinde Baßbakan Erbakan’›n Yard›mc›s› ve D›ßißleri Bakan› olarak çal›ßt›. DYP’nin 3 Kas›m 2002’de yap›lan seçimlerde Meclis d›ß›nda kalmas›n›n ard›ndan görevinden istifa edece¤ini aç›klad›. DYP’nin 14-15 Aral›k 2002’de düzenlenen 7. Ola¤an Kongresinde görevini genel baßkanl›¤a seçilen Mehmet A¤ar’a devrederek siyaseti b›rakt›.

328

A. Demokratikleßme çabalar›

Belge 1 ve 2

n Cumhurbaßkan› Turgut Özal 17 Nisan 1993’te vefat etti. 17 May›s 1993’te Süleyman Demirel cumhurbaßkan› seçildi; DYP’de Demirel’den boßalan genel baßkanl›¤a iktisat profesörü Tansu Çiller geldi ve DYP-SHP koalisyonunun baß›na geçerek Türkiye’nin "ilk kad›n baßbakan›" oldu. n 1990’lar Türkiyesi adeta iki z›t yöne çekilmek istenir gibiydi: Bir yanda Özal’›n sa¤l›¤›nda girißilen daha "demokratik" bir hukuk düzeni sa¤lamaya yönelik düzenlemeler vard›. Örne¤in, uzun y›llard›r tart›ßma konusu olan Türk Ceza Kanunu’nun "s›n›f diktatörlü¤üne dayanan bir düzeni" yasaklayan 141. ve 142. maddeleri ile "dinsel bir devlet kurmay›" engelleyen 163. maddeleri yürürlükten kald›r›ld›. Amaç, "ßiddet" ve "zor" kullanmay› ve "bölücülük" yapmay› desteklemedikçe ve övmedikçe her türlü düßüncenin serbestçe ifadesini mümkün k›lmakt›. Fakat, bu düzenlemelerin siyasal yelpazedeki ideolojileri eßit ßekilde gözetmedi¤i; asl›nda "muhafazakâr" olan Özal’›n siyasal kanaatleri dikkate al›nd›¤›nda söz konusu eßitsizli¤in tesadüf olmad›¤› tart›ßma konusu oldu. Öbür yanda ise, bir çok ö¤retim üyesi, yazar, gazeteci ve ayd›n›n katledilmesine yol açan ve giderek t›rmanan terör eylemleri, sadece demokratikleßme girißimlerine ayk›r› bir durum olußturmuyor, ayn› zamanda baz› ideolojik gruplara uzun süredir tarafl› davran›lmas›n›n bu eylemleri k›ßk›rtt›¤›ndan söz ediliyordu. n Demokrasi üzerinde k›s›tlay›c› etkilere sahip oldu¤u düßünülen bir k›s›m yasal ve anayasal hükümleri kald›rma girißimleri baßka hükümetlerce sürdürüldü. 1995 y›l›nda bu do¤rultuda yap›lan de¤ißiklikler, ißçilerden, memurlara ve üniversite mensuplar›na kadar çeßitli kesimlerin demokratik haklar›n› görece genißletti: ‹ßçiler grev haklar›na, memurlar sendika kurma ve toplu iß sözleßmesi yapma haklar›na, üniversite mensuplar› siyasi partilere üye olma haklar›na kavußtular. Ayr›ca seçmen yaß› da 18’e indirildi.

C. Siyasal istikrars›zl›k

Belge 3, 4, 5 ve 6

n Demokrasinin s›n›rlar›n›n hukuken genißletilmesini uygulamaya geçirmede baßar›l› olunamamas› ve de¤ißikliklerin ka¤›t üzerinde kalmas› yüzünden, siyasal istikrar bir türlü sa¤lanam›yordu. SHP Genel Baßkan› ve Baßbakan Yard›mc›s› Erdal ‹nönü’nün siyaseti b›rakma karar› almas› ile SHP’de yaßanan de¤ißiklik bunun göstergelerinden biriydi. SHP 1993 eylül ay›nda Murat Karayalç›n’› genel baßkan seçti; bundan iki y›l sonra da Deniz Baykal’›n liderli¤indeki Cumhuriyet Halk Partisi ile birleßme karar› ald› (18 Þubat 1995). Birleßme karar›ndan bir y›l önce yap›lan 1994 yerel seçimlerinde SHP’nin oy oran› % 13,6, CHP’ninki ise % 4,6 idi. Bu seçimlerde DYP ve ANAP’›n birbirlerine yak›n oy almalar› (s›ras›yla % 21,4 ve % 21,0) ve dinsel muhafazakârl›¤› sebebiyle "rejim karß›t›" say›lan Refah Partisi’nin % 19,1 oran›nda yüksek bir seçmen deste¤ine sahip olmas› siyasal hayat› çalkant›l› hale getirdi. n Söz konusu çalkant› iki önemli sonuç do¤urdu. Bunlardan birincisi kendini ekonomide gösterdi. Tehlike sinyali veren ekonomide tasarruf tedbirleri ad› alt›nda kamu harcamalar›n›n k›s›lmas›na gidildi, konulan yeni vergi yükü ile Özal’›n siyasal sözlü¤ümüze kazand›rd›¤› orta direk* kesiminin ekonomik durumu sars›ld›. Buna ba¤l› olarak ikinci sonuç hükümet düzeyinde belirdi. Hükümetin sosyal haklara ve gelir bölüßümüne daha duyarl› politikalar› savunmas›ndan yana olan SHP, savunduklar›na ayk›r›l›k teßkil eden politikalar nedeniyle rahats›z olmaya ve yeni bir bürokratik düzenlemeyle yetki kullanmakta daha etkili konuma gelen orta¤› karß›s›nda kendisini güçsüz hissetmeye baßlam›ßt›. Sonunda 1995 y›l›nda hükümet da¤›ld›; DYP parlamentodaki partilerin bir hükümet boßlu¤u yarat›lmas›n diye hükümete girmeden verdikleri destek sayesinde az›nl›k hükümeti kurdu, ama güvenoyu alamad›. Daha sonra erken seçime gitme koßuluyla DYP ile CHP anlaßarak yeni bir hükümet olußturdular.

B ‹ Y O G R A F ‹ 4

Recep Tayyip Erdo¤an (d. 1954) Orta ö¤renimini ‹stanbul ‹mam Hatip Lisesi’nde, yüksek ö¤renimini de Marmara Üniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi’nde tamamlayan Erdo¤an, Camialt›, ‹ETT ve Erokspor’da 16 y›l futbol oynad›. Özel sektör kurulußlar›nda müßavir ve üst düzey yönetici olarak çal›ßt›. 1969’danberi fiili siyasetin içinde bulunan Erdo¤an, 1975 y›l›nda MSP ‹lçe Gençlik Kolu Baßkan› ve Gençlik Kollar› Genel ‹dare Kurulu Üyeli¤i’ne seçildi. 1984 y›l›nda RP Beyo¤lu ‹lçe Baßkan›, 1985 y›l›nda RP ‹stanbul ‹l Baßkan›, 1986 y›l›nda RP MKYK üyesi oldu. 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde ‹stanbul Büyükßehir Belediye Baßkan› seçildi. Siirt’te yapt›¤› bir konußmada "Halk› s›n›f, ›rk, din, mezhep veya bölge farkl›l›¤› gözeterek kin ve düßmanl›¤a tahrik etti¤i" gerekçesiyle 312’nci maddeden yarg›land› ve suçlu bulunarak 120 gün hapis cezas›na çarpt›r›ld›. Fazilet Partisi’nin kapat›lmas›n›n ard›ndan, bu parti içindeki di¤er muhalif "yenilikçi" siyasetçilerle birlikte Adalet ve Kalk›nma Partisi’ni kurdu ve oybirli¤iyle partinin genel baßkanl›¤›na seçildi. Erdo¤an liderli¤indeki AKP, 3 Kas›m 2002 seçimlerinde 363 milletvekili ç›kararak tek baß›na iktidara geldi, ancak Erdo¤an sicili nedeniyle milletvekili aday› olamad›¤›ndan Meclis’e giremedi.

2

Turgut Özal’›n 17 Nisan 1997’de aç›lan an›t mezar›.

5 27 Mart 1994 yerel seçim sonuçlar›.

3

Oy

Yüzde

Belediye Say›s›

ANAP

6.551.028

22,60

793

RP

5.832.850

20,12

329

DYP

5.202.786

17,95

886

SHP

5.113.895

17,64

436

DSP

2.588.465

8,93

23

MHP

1.904.571

6,57

118

CHP

1.132.661

3,91

64

BBP

221.731

0,77

11

BAÚIMSIZ

167.881

0,58

44

DP

70.383

0,24

6

MP

66.050

0,23

-

YDP

54.897

0,19

-

IP

49.186

0,17

-

SBP

35.700

0,12

-

16 Haziran 1993: DYP - SHP koalisyonu sürüyor.

6 27 Mart 1994 genel seçimlerinde büyük oy patlamas› yapan RP’nin Genel Baßkan› Necmettin Erbakan ve ‹stanbul Büyük Þehir Belediye Baßkan› seçilen Recep Tayyip Erdo¤an. 329

S

Ö

Z

L

Ü

K

D. 1995 seçimleri

Belge 1 ve 3

n DYP ve CHP erken seçimin 24 Aral›k 1995 tarihinde yap›lmas›nda anlaßt›lar; ayr›ca "Türkiye Milletvekili" ad› alt›nda 100 milletvekilinin herhangi bir seçim bölgesi gözetilmeden partilere ald›klar› oy oran›nda da¤›t›lmas›n› öngören bir maddeyi erken seçim tarihini düzenleyen yasaya eklediler. Fakat, yasan›n bu maddesi Anayasa Mahkemesi taraf›ndan iptal edildi.

* Seçim ittifak› * Orta sa¤

n RP, % 21,4 oy oran› ve 158 milletvekili ile 24 Aral›k seçimlerinden birinci parti olarak ç›kt›. % 14,6 oran›nda oy alarak 76 milletvekilli¤i elde eden Ecevit liderli¤indeki DSP’nin baßar›s› bir sürpriz oldu. ANAP % 19,6 (132 milletvekili), DYP ise % 19,2 (135 milletvekili) oran›nda oy kazand›. 1995 seçimlerinin önemli bir özelli¤i, seçim yasas›nda daha önce yap›lm›ß olan de¤ißiklikle partilerin birbirleriyle seçim ittifak›* yaparak seçime kat›lma olana¤›n› elde etmeleriydi. Bu sayede ANAP, Büyük Birlik Partisi (BBP) ile birlikte tek bir partiymiß gibi seçime girdi ve daha sonra kazand›¤› sandalyelerden sekizini aralar›nda daha önce yapt›klar› protokole uygun olarak bu partiye verdi. Benzer bir ittifak girißimi DYP ile MHP aras›nda gerçekleßtirilmek istendi, fakat seçimlerden önce bundan vazgeçildi.

E. Koalisyonlar dönemi

Belge 2, 4 ve 5

n RP’nin di¤er partiler taraf›ndan "rejim karß›t›" bir parti olarak alg›lanmas›, birinci parti olmas›na ra¤men onu d›ßar›da b›rakacak bir hükümet aray›ß›n› gündeme getirdi. Necmettin Erbakan, Cumhurbaßkan› Demirel taraf›ndan hükümeti kurmakla görevlendirildi, ama di¤er partilerin kendi partisiyle koalisyona girmek konusundaki isteksizli¤i nedeniyle baßar›l› olamad›. Bunun üzerine ikinci büyük partinin baßkan› olarak Mesut Y›lmaz cumhurbaßkan›nca görevlendirildi. Resmî girißimlere baßlamadan önce kamuoyunda DYP ve ANAP’›n birlikte bir hükümet kurabileceklerine ilißkin her iki parti taraf›ndan yarat›lan izlenim Y›lmaz’›n ißini kolaylaßt›rd› ve ANAYOL olarak adland›r›lan ANAP-DYP koalisyon hükümeti 12 Mart 1996 tarihinde Meclis’ten güvenoyu alarak icraat›na baßlad›.

ANAP 124 DSP 76

DYP 135 RP 158

CHP 49 BBP 8

1

1995 seçim sonuçlar›na göre TBMM’de sandalye da¤›l›m›.

330

n ANAYOL hükümetinin ömrü uzun olmad›. ‹ki parti de "orta sa¤*" diye tan›mlanan ayn› seçmen kitlesinin tüm deste¤ini almay› hedefliyordu ve bunun için sürekli bir siyasal çekißme içindeydi. Dolay›s›yla, hem ANAP hem DYP birbirleri aleyhine her f›rsat› kullanma e¤ilimi gösteriyordu. Hükümet kurulduktan k›sa bir süre sonra RP’nin "ihalede suiistimal" gerekçesiyle Tansu Çiller aleyhine verdi¤i sorußturma önergesi, ANAP’›n Çiller’i savunmayan tutumu nedeniyle hükümet ortaklar› aras›nda zaten varolan çekißmeyi ve gerilimi doruk noktas›na ç›kard›. Ancak, bu sars›nt›y› atlatmay› baßaran koalisyon baßka bir sebeple sona erdi: Hükümet kuruldu¤unda yap›lan güven oylamas›nda DSP çekimser kalm›ß, yani hükümete ne "evet", ne "hay›r" demißti. Bu durum, hükümetin ald›¤› güvenoyu üzerinde hukukî bir tart›ßma baßlatt›: Hükümetin Meclis’ten Anayasa’da tan›mland›¤› ßekilde oylamaya kat›lanlar›n salt ço¤unlu¤unun (yar›dan bir fazlas›n›n) oylar›yla güven almas› gerekirken, DSP’nin "çekimser" kalmas›yla bu durum gerçekleßmemißti. Gerçekleßen, "evet" oylar›n›n "hay›r" oylar›ndan fazla olmas›na dayanan bir güvendi ve bu sonuç Anayasa’ya ayk›r›l›k do¤urmaktayd›. Nitekim Anayasa Mahkemesi, RP’nin baßvurusu üzerine ald›¤› kararla hükümetin ald›¤› güvenoyunu iptal etti. Dolay›s›yla, hükümet istifa etmek zorunda kald› ve hemen yeni bir koalisyon olußturma girißimleri baßlad›. n Dört ayl›k ANAYOL hükümetinden sonra, RP ile DYP’den olußan REFAHYOL hükümeti kuruldu ve 1996 temmuz ay›nda göreve baßlad›. DYP’nin RP ile yapt›¤› ißbirli¤i, parti içinde Çiller’e karß›, baßta partinin kurucular›ndan Hüsamettin Cindoruk olmak üzere baz› milletvekillerinin baßka bir parti (Demokrat Türkiye Partisi) kurmalar›yla sonuçlanan bir muhalefet baßlatt›. Bu durum, ayn› zamanda, daha sonra REFAHYOL’un düßürülmesinde rol oynayacak zemini de haz›rlam›ß oldu.

B‹YOGRAF‹ 2

Necmettin Erbakan (d. 1926) 1948 y›l›nda ‹stanbul Teknik Üniversitesi’ni bitiren Erbakan, ayn› kurumda ö¤retim üyeli¤i yapt› ve 1962 y›l›nda profesörlü¤e yükseldi. K›sa süren tart›ßmal› TOBB baßkanl›¤›ndan sonra, 1969’da Konya’dan ba¤›ms›z milletvekili seçildi. 1970’ de Milli Nizam Partisi’ni kurdu. Parti 1971 y›l›nda kapat›ld›. 1973’ te Milli Selamet Partisi ad›yla kurulan yeni partiye girdi ve genel baßkan seçildi. 1973’te kurulan CHP-MSP koalisyon hükümetinde Devlet Bakan› ve Baßbakan Yard›mc›s› oldu. 1974-1977 y›llar› aras›nda Milliyetçi Cephe hükümetlerinde de ayn› s›fatla yer ald›. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra siyaset yapmas› yasakland›. Siyasi yasa¤›n›n kalkmas› üzerine 1987 y›l›nda Refah Partisi’nin genel baßkan› seçildi. RP-DYP koalisyon hükümetinde baßbakanl›k yapt›. 28 Þubat süreciyle birlikte hükümetin y›k›lmas›ndan sonra Refah Partisi kapat›ld› ve Necmettin Erbakan’›n siyasi yasa¤› baßlad›. Ayr›ca Bingöl’de yapt›¤› bir konußmadan dolay› 1 y›l a¤›r hapis cezas›na çarpt›r›ld›, ama af kanunuyla hapis cezas›ndan kurtuldu. Siyaset sahnesinde Millî Görüß gelene¤inin simgesi haline gelen Erbakan’›n destekledi¤i Saadet Partisi, 3 Kas›m 2002 seçimlerinde ancak % 2,49 oran›nda oy alabildi.

3

DYP-CHP koalisyon hükümeti baßbakan› Tansu Çiller ve baßbakan yard›mc›s› Deniz Baykal.

4

12 Mart 1996’da güvenoyu alan hükümetin ortaklar›: ANAP Genel Baßkan› Mesut Y›lmaz ve Do¤ru Yol Partisi Genel Baßkan› Tansu Çiller.

REFAHYOL liderleri: 5 Baßbakan Necmettin Erbakan ve Baßbakan Yard›mc›s› ve D›ßißleri Bakan› Tansu Çiller.

331

IV. 28 Þubat süreci S

Ö

Z

L

Ü

K

* Devlet yönetiminde ßeffafl›k

A. Refah Partisi faktörü

Belge 2, 3 ve 4

n REFAHYOL hükümetinin uygulamalar› Türk siyasal yaßam›nda önemli izler b›rakt›; partiler, kurumlar ve toplum kesimleri aras›nda belirli gerilimler yaratarak rejimin istikrar›n› sarst›. Özellikle RP’nin tutumunun bu konuda belirleyici bir etkisi oldu. Taksim Meydan›na büyük bir cami inßa etme projesinin yeniden gündeme getirilmesi, üniversitelerde uygulanan türban yasa¤›n›n siyasal malzeme yap›lmas›, tarikat ßeyhlerinin baßbakanl›k konutunda "görüß al›ßverißi" için a¤›rlanmas›, Ankara’n›n Sincan ilçesinde RP’li belediye baßkan› taraf›ndan düzenlenen "Kudüs Gecesi"nde Filistin’e destek gösterisinin dinsel bir devlet düzenine özlem mesaj›na dönüßtürülmesi, baz› radikal dinsel grup ve ak›mlar›n izinsiz protesto eylemleri, RP’nin iktidarda bulunmas›n›n verdi¤i cesarete ba¤land› ve "laiklik karß›t›" gelißen bir tehlike olarak görüldü. 3 Kas›m 1996’da Susurluk’ta meydana gelen ve baz› siyasetçi, bürokrat, resmi görevli ve sivillerin yasal olmayan gizli ilißkilerinin ortaya ç›kmas›na neden olan trafik kazas›, devlet yönetiminde ßeffafl›k* tart›ßmalar›n› ön plana ç›kararak siyasal yaßam›n istikrar›n›n bozulmas›nda önemli rol oynad›. Kazan›n ard›ndan kamuoyunda çeßitli protesto eylemleri baßlad› ve siyasal otoriteye gösterilen güven tart›ßma konusu edildi. n Bütün bunlar, MGK’n›n 28 Þubat 1997 tarihinde yapt›¤› toplant›da tart›ß›ld› ve ülkenin içine düßmüß oldu¤u durum bir bildiri metniyle hükümete anlat›ld›. Bildiri metni, üstü örtülü de olsa, genelde hükümeti, ama özellikle hükümetin RP kanad›n› sorumlu tutuyor ve onun destek verdi¤i varsay›lan olaylar› ele al›yordu. RP genel baßkan› ise Necmettin Erbakan’d›. Dolay›s›yla, MGK’n›n bir üyesi olarak baßbakan›n böyle bir metnin alt›na imza atmas›, RP’nin sorumlulu¤unu kabul etmek anlam›na geliyordu. Baßbakan›n imzalay›p imzalamayaca¤› uzun süre tart›ß›ld›, ama sonunda metin kamuoyuna aç›kland›.

B. Laiklik tart›ßmalar›

Belge 1, 2 ve 4

n 28 Þubat metninin temel vurgusu, "laik" devlet düzeninin "ça¤d›ß›" rejim aleyhtar› baz› faaliyetlerle tehlikeye düßürülmesi üzerineydi. Türk Silahl› Kuvvetleri (TSK) laiklikle ilgili tehlikelere daha kesin bir üslupla dikkat çeken ve bu tehlikeleri besleyen tutum, düßünce ve politikalar› yeren bir baßka metin yay›mlad›. Tarihe "28 Þubat Kararlar›" olarak geçen ve Türk siyasal yaßam›n› yeni bir dönemece getiren bu metindir. Bu kararlar bas›nda "demokratik gelenekler" aç›s›ndan eleßtirildi ve ordunun siyasete yapt›¤› bu "ince ayar" (askeri bir yetkili kararlar› "demokrasinin balans ayar›" olarak tan›mlam›ßt›), "postmodern darbe" olarak nitelendi. TSK’n›n laiklik konusundaki duyarl›l›¤›n›n siyasetçiler üzerindeki etkisi k›sa sürede hissedildi. Koalisyon liderleri, baßta erken genel seçim karar› olmak üzere siyasal tansiyonu düßürücü çareler arad›lar. En etkin çare olarak akla gelen ise Erbakan’›n baßbakanl›ktan istifas› oldu ve Erbakan istifa etti.

1

Kendilerini okullar›n›n parmakl›¤›na zincirleyen türbanl› ö¤renciler.

332

n REFAHYOL hükümeti protokolünde parti liderlerinin ikißer y›l süreyle "dönüßümlü" baßbakanl›k yapmalar› öngörüldü¤ü için, Çiller baßbakan olarak atanmay› bekliyordu. Ancak Cumhurbaßkan› Demirel ANAP lideri Mesut Y›lmaz’› hükümeti kurmakla görevlendirdi. Mesut Y›lmaz, CHP’nin d›ßar›dan deste¤ini sa¤layarak DSP ve DTP ile ANASOL-D koalisyon hükümetini kurdu. ANASOL-D hükümeti Türkiye’yi erken seçime götürmek üzere kurulan bir hükümet olmas›na ra¤men, "28 Þubat Kararlar›"nda de¤inilen sorunlar› çözmek üzere baz› politikalar›n uygulanmas›n› da hedef al›yordu. Bunlar›n baß›nda ‹mam-Hatip okullar›nda orta e¤itimi fiilen sona erdirecek olan "8 Y›ll›k Kesintisiz E¤itim" projesi geliyordu. Ne var ki bu proje, hem ANAP içindeki muhafazakâr kanad›n etkisi, hem de RP’nin Meclis’teki direnci, ayr›ca projeyi dinsel de¤erleri eritmeye yönelik olarak gören gruplar›n eylemleriyle uzun tart›ßma ve gerilim konusu oldu. ‹stanbul baßta olmak üzere büyük kentlerdeki birçok camide cuma namaz› sonras› yap›lan yo¤un protestolar, laik/laik olmayan karß›tl›¤›n› k›ßk›rt›c› bir ißlev gördü. Buna ra¤men, projenin daha sonra yasalaßarak yürürlü¤e girmesi önlenemedi.

2

28 Þubat Kararlar›.

Milli Güvenlik Kurulu ile Erbakan'›n baßbakanl›¤›ndaki 54. hükümet aras›nda yap›lan kritik toplant› ard›ndan al›nan kararlar Türk siyaset tarihine "28 Þubat Kararlar›" olarak geçti. Radikal dinci faaliyetlere ilißkin M‹T raporunun ele al›nd›¤› toplant›dan sonra al›nan kararlar için bir çeßit "sivil muht›ra" yorumu yap›ld›. Tarihi toplant›da al›nan kararlar ßunlard›: 1- Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni hedef alan rejim aleyhtar› faaliyetler karß›s›nda ödün verilmemelidir. Anayasa'n›n 174. maddesinde koruma alt›na al›nan Devrim Kanunlar›'n›n ödün verilmeden uygulanmas› esast›r. Hükümet, icraat›nda Devrim Yasalar›'na uygunlu¤u sa¤lamakla görevlidir. 2- Savc›lar, Devrim Yasalar›'n›n ihlalini olußturan davran›ßlar karß›s›nda harekete geçmelidirler. Yasalar› ihlal eden dergahlar kapat›lmal›d›r. 3- Sar›k ve cüppeli giyim ßeklinin özendirildi¤i görülmektedir. K›l›k ve k›yafetleri bu yasaya ters düßen kißilerin onurland›r›lmamalar› gerekir. 4- Anayasa'n›n 163. maddesinin kald›r›lmas›n›n yaratt›¤› hukuki boßluklar, irticai ak›mlar›n ve laikli¤e ayk›r› tutumlar›n güçlenmesine yol açm›ßt›r. Bu boßluklar› telafi edecek yasal düzenlemeler getirilmelidir. 5- E¤itim politikalar›nda yeniden Tevhidi Tedrisat Kanunu ruhuna uygun bir çizgiye gelinmelidir.

3

Susurluk kazas›, 3 Kas›m 1996.

Susurluk’taki trafik kazas› ve sonras›ndaki gelißmeler, kartpostallara konu oldu. ÖDP Ußak ve Denizli ßubeleri üyelerinin dostlar›na gönderdikleri y›lbaß› kartlar›nda Susurluk’taki trafik kazas›n›n görüntüleri yer al›yor.

6- Temel e¤itim 8 y›la ç›kar›lmal›d›r. 7- ‹mam - hatip okullar› toplumdaki bir ihtiyac› karß›lamak üzere kurulmußlard›r. Bu ihtiyac›n fazlas› olan imam hatip okullar›, meslek okullar›na dönüßtürülmelidir. Ayr›ca kökten dinci gruplar›n kontrolünde olan Kuran kurslar› kapat›larak, Milli E¤itim Bakanl›¤›'na ba¤l› okullarda düzenlenmelidir. 8- Devlet dairelerinde ve belediyelerde kökten dinci bir kadrolaßma hareketi sürdürülmektedir. Hükümet, bu kadrolaßman›n önüne geçmelidir. 9- Cami yap›m› gibi dini konular› siyasi amaçlar için istismar etmeye dönük olan her türlü davran›ßlara son verilmelidir. 10- Pompal› tüfekler kontrol alt›na al›nmal› ve gerekirse pompal› tüfek sat›ßlar› yasaklanmal›d›r. 11- ‹ran'›n Türkiye'deki rejimi istikrars›zl›¤a itmeyi amaçlayan çabalar› yak›n takibe al›nmal›d›r. ‹ran'›n Türkiye'nin içißlerine kar›ßmas›n› önleyici politikalar uygulanmal›d›r. 12- Yarg› mekanizmas›n›n daha etkin çal›ßmas›n› sa¤layacak ve yarg› ba¤›ms›zl›¤›n› güvence alt›na alacak, hükümetin tasarruflar›ndan koruyacak düzenlemeler bir an önce getirilmelidir. 13- Son dönemde Türk Silahl› Kuvvetleri mensuplar›n› hedef alan tahriklerde büyük art›ß gözlenmektedir. Bu sataßmalar TSK içinde rahats›zl›¤a yol açmaktad›r. 14- ‹rticai faaliyetlere kar›ßt›klar› için TSK'daki görevlerine son verilen subay ve astsubaylar›n belediyelerde istihdam edilmelerinin önüne geçilmelidir. 15- Partilerin belediye baßkanlar› ve il, ilçe yöneticilerinin konußma ve davran›ßlar› da Siyasi Partiler Yasas›'n›n sorumluluk alan›na sokulmal›d›r. 16- Tarikatlar›n denetimindeki finans kurulußlar› ve vak›flar arac›l›¤›yla ekonomik güç haline gelmeleri dikkatle izlenmelidir.

4

Ankara Sincan’da RP’li belediyenin düzenledi¤i iddia edilen 2 Þubat 1997’deki Kudüs gecesinde ßeriatç› gösteri üzerine, 4 Þubat günü tatbikata giden tank birli¤i Sincan’dan geçti. Birli¤in geçißi, ordunun uyar›s› olarak yorumland›.

17- Laiklik aleyhtar› yay›n çizgisi olan TV kanallar› ve özellikle radyo kanallar›n›n verdikleri mesajlar dikkatle izlenmeli ve bu yay›nlar›n Anayasa'ya uygunlu¤u sa¤lanmal›d›r. 18- Milli Görüß Vakf›'n›n baz› belediyelere yapt›¤› usulsüz para transferleri durdurulmal›d›r.

333

V. 21. yüzy›l baß›nda Türkiye politikas› S

Ö

Z

L

Ü

K

* Devlet Güvenlik Mahkemeleri * Uluslararas› Tahkim Kurumu * Uyum yasalar› * Milli Görüß

A. Refah Partisi’nin tasfiyesi

Belge 1, 3 ve 4

n Refah Partisi "laiklik-karß›t› tutumu", "dinsel temelli devlet kurma niyeti", bu tutum ve niyeti taß›yan di¤er dinsel gruplarla ilißkisi ve onlara verdi¤i siyasal destek nedeniyle 1998 y›l›nda Anayasa Mahkemesi taraf›ndan kapat›ld›. Partinin hukuken k›s›tlanmayan üyeleri Fazilet Partisi (FP) ad› alt›nda yeniden örgütlenip faaliyetlerine devam ettiler. RP’nin yerine kurulan FP, 1999 genel seçimlerinde RP’nin daha önceki baßar›s›na ulaßamad›ysa da elde etti¤i oy oran› % 15,4’ü buldu. ‹lk defa yerel seçimlerle ayn› anda yap›lan 1999 seçimlerinde DSP % 22 oy oran› ile birinci parti olurken, onu say›sal üstünlüklerine göre ßu partiler izledi: MHP % 17,9, FP % 15,4, ANAP % 13,2, DYP % 12. n Seçim sonuçlar›, REFAHYOL hükümetinin yaratt›¤› siyasal krizin gölgesinde DYP ve RP’yi d›ßlay›c› bir hükümet formülü aray›ßlar›n› beraberinde getirdi. 28 May›s 1999’da DSP, MHP ve ANAP’tan olußan bir koalisyon hükümeti kuruldu. Hükümet, hem REFAHYOL döneminden kalma olumsuzluklar› düzeltmek, hem de AB’ye Türkiye’nin tam üyeli¤ini sa¤layacak at›l›mlar› gerçekleßtirmek üzere iße koyuldu. Devlet Güvenlik Mahkemeleri*’nin sivilleßtirilmesi, sosyal güvenlik sisteminin düzeltilmesi, bankac›l›k sisteminin yeniden düzenlenmesi, Uluslararas› Tahkim Kurumu*’nun ülkede faaliyet göstermesine izin veren anayasal düzenlemelerin yap›lmas› gibi kararlar al›nd›. Hükümetin sergiledi¤i uzlaßmac› tutum, görev süresi sona eren Demirel’in yerine yeni cumhurbaßkan›n›n seçilmesi konusunda di¤er partilere de yans›d›. Beß partinin genel baßkanlar›n›n anlaßarak aday gösterdikleri Anayasa Mahkemesi eski baßkan› Ahmet Necdet Sezer 10. cumhurbaßkan› seçildi.

B. Avrupa Birli¤i’ne giden yol

ANAP 86

DYP 85

FP 111

DSP 136

MHP 129 BÚZ 3

1

1999 seçim sonuçlar›na göre TBMM’de sandalye da¤›l›m›.

AKP 263 CHP 178 BÚZ 9

2

2002 seçim sonuçlar›na göre TBMM’de sandalye da¤›l›m›.

334

Belge 6 ve 7

n Koalisyon hükümeti baz› konularda ç›kan görüß ayr›l›klar›na ra¤men, yolsuzluklar›n üstüne gidilmesinde (yirmiden fazla yolsuzluk ve rüßvet operasyonu) ve AB’ye üyelik için haz›rlanan "Ulusal Program" çerçevesinde "uyum yasalar›*"n›n ç›kart›lmas›nda baßar› sa¤lad›. AB’ye üyelik konusunda DSP ve ANAP birbirine yak›n olumlu tav›r sergilerken, MHP özellikle idam cezas›n›n kald›r›lmas›na karß› ç›k›yordu. Bununla birlikte, MHP’nin “uyum yasalar›”n›n kabulünde zorluk ç›karmamas›, koalisyonun devam›n› sa¤lad›. Ecevit hükümeti, Cumhuriyet tarihinin en uzun süren koalisyonu olmakla birlikte, özellikle ANAP ve MHP aras›nda AB’ye yönelik z›t tutumlar› nedeniyle t›rmanan çekißme ve DSP’den 60’dan fazla milletvekilinin ayr›lmas›n›n etkisiyle (bu milletvekilleri koalisyon hükümetinin D›ßißleri Bakan› olan ‹smail Cem’in liderli¤inde "Yeni Türkiye Partisi"ni kurdular) al›nan erken seçim karar›yla hukuki ömrünü tamamlad›.

C. Adalet ve Kalk›nma Partisi

Belge 2, 4, 5 ve 6

n Uzun tart›ßmalar ve baz› milletvekillerinin yeniden seçilemeyeceklerini anlamalar› üzerine ç›kard›klar› erteleme söylentilerinin ard›ndan, seçimler 3 Kas›m 2002’de yap›ld›. Seçim sonuçlar›, kendini “muhafazakâr demokrat bir merkez partisi” olarak tan›mlayan Adalet ve Kalk›nma Partisi’ni (AKP) tek baß›na iktidara taß›d›. Oylar›n % 34,2’sini alan AKP’nin yan›nda, Meclis’e yaln›zca % 19,3 oy oran›yla CHP girebildi. n AKP, laikli¤e ayk›r› sözler içeren bir konußmas› nedeniyle yaßam boyu siyasetten men edilen FP’li eski ‹stanbul Büyükßehir Belediye Baßkan› Recep Tayyip Erdo¤an ile, FP’nin kapat›lmas›n›n ard›ndan bu partiden ayr›lan bir grup siyasetçi taraf›ndan 2001 a¤ustosunda kurulmußtu. Millî Görüß* gelene¤inden yetißmiß olmalar›na ra¤men, FP içinde de merkez odakl› geleneksel siyaset anlay›ß›na karß› ç›karak muhalefet baßlatan AKP kurucular›, hem parti içinde hem ülkede daha fazla demokrasi, yolsuzluklarla mücadele ve ekonomik at›l›m sözü vererek halk›n karß›s›na ç›kt›lar ve muhafazakâr kesimin deste¤iyle birlikte her kesimden tepki oylar›n› almay› baßard›lar. Abdullah Gül’ün baßbakanl›¤›nda kurulan ve merkez sa¤›n farkl› e¤ilimlerinden isimlere yer veren yeni hükümet de, AKP’nin Türkiye’de siyasal islam›n simgesi olan Erbakan çizgisinden ayr›ld›¤›n›n bir göstergesi oldu.

B‹YOGRAF‹ 3

Ahmet Necdet Sezer (d. 1941) Ahmet Necdet Sezer, 1958’de Afyon Lisesi’nden, 1962’de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Dicle-Yerköy hakimlikleri ve Yarg›tay tetkik hakimli¤i görevlerinde bulundu. Medeni hukuk alan›nda 1977 ve 1978 y›llar›nda Ankara Hukuk Fakültesi’nde yüksek lisans ö¤renimi yapan Sezer, 7 Mart 1983’de Yarg›tay üyeli¤ine seçildi. Sezer, Yarg›tay ‹kinci Hukuk Dairesi üyesi iken Yarg›tay Genel Kurulu’nca belirlenen üç aday aras›ndan dönemin Cumhurbaßkan› Kenan Evren taraf›ndan 27 Eylül 1988’de Anayasa Mahkemesi üyeli¤ine getirildi. Sezer, Yekta Güngör Özden’in yaß haddinden emekli olmas›ndan sonra, 6 Ocak 1998’de Anayasa Mahkemesi’nin 14. baßkan› oldu. Sezer, 25 Nisan 2000 tarihinde Baßbakan Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli, Mesut Y›lmaz, Recai Kutan ve Tansu Çiller baßta olmak üzere 131 milletvekilinin imzas›yla 10. cumhurbaßkan› seçimi için aday gösterildi. Sezer, 5 May›s 2000’de TBMM’de yap›lan 3. tur oylamada 330 oy alarak Cumhurbaßkan› seçildi.

4

Adalet ve Kalk›nma Partisi’nin önde gelen kurucular› (Abdüllatif Þener, Abdullah Gül ve Bülent Ar›nç) Fazilet Partisi üyesi iken...

5

3 Kas›m 2002 seçimlerinde partilerin ald›klar› oy oranlar›. Partiler

GP

Oy oran› (%) 7,25

AKP

34,26

CHP

19,4

DYP

9,55

MHP

8,34

DEHAP

6,23

ANAP

5,12

SP

2,49

DSP

1,23

YTP

1,15

BBP

1,02

Di¤er

2,98

Ba¤›ms›z

1

6 D›ßißleri Bakan› ‹smail Cem ve AB D›ß Politika ve Güvenlik Temsilcisi Javier Solana.

7

1999-2002 koalisyon hükümetinin liderleri: Baßbakan Bülent Ecevit ve Baßbakan Yard›mc›lar› Devlet Bahçeli ve Mesut Y›lmaz.

335

D. Yap›sal sorunlar ve aß›r› duyarl›l›klar

Belge 2 ve 3

n Türkiye’de demokrasinin tam anlam›yla standartlaßm›ß, sürekli kurallar›n uyguland›¤› kurumsallaßm›ß bir yap›s› olmad›¤› söylenebilir. Örne¤in, neredeyse her seçime ayr› bir seçim yasas›yla girildi, yasalar ve yönetmelikler s›k s›k de¤ißtirildi. Ayn› biçimde, seçimler ço¤unlukla erkene al›nd›, 1950’den bu yana tam 7 erken seçim yap›ld›. Erken seçim uygulamas› ise, özellikle 1987 y›l›ndan itibaren süreklilik kazand› ve Anayasa’n›n öngördü¤ü 5 y›ll›k seçim süresi hiçbir zaman tamamlanamad›. n Çok say›da siyasal parti çeßitli nedenlerle kapat›ld›, ama bu partiler baßka adlar alt›nda yeniden siyasal yaßama döndüler. Bu da kurumlaßm›ß bir zemin üzerinde siyaset yap›lamamas›n›n nedenlerinden biri olarak kabul edilebilir. Kußkusuz, hukuk düzeninden kaynaklanan aksakl›klar› gidermek kadar, partilerin demokrasi kültürüne, yani birlikte yaßaman›n zorunlu k›ld›¤› sayg›l› üsluba, haklara ve özgürlüklere karß› sergilenmesi gereken sorumlu davran›ßlara göstermeleri gereken duyarl›l›k da siyasetin yap›laca¤› zemini sa¤lamlaßt›r›r. Bu nedenle, siyasete kißisel/grupsal bencillik duygular›ndan çok, kamusal duyarl›l›klar hakim olmal›d›r. 20. yüzy›l sonlar›nda Türkiye’de böyle görünmeyen durumun 3 Kas›m 2002 seçimlerinden sonra de¤ißecekmiß gibi görünmesi bir iyimserlik ümidi uyand›rd›.

1

336

Türkiye’de seçime kat›lma oranlar› (1950-2002). Partiler

Oy Oran› (%)

1950

89,3

1954

88,6

1957

76,6

1961

81,0

1965

71,3

1969

64,3

1973

66,8

1977

72,4

1983

92,3

1987

93,3

1991

83,9

1995

85,2

1999

87,1

2002

78,9

n Kurumsallaßmam›ß bir siyaset ve demokrasi, farkl›l›klar› abartan uç siyasal ak›mlar› beslemeye yarad›¤› için, Türkiye zaman zaman demokrasinin pekißememesi konusunda bunun zarar›n› gördü. Bunun bir örne¤i 1991 seçimlerinden sonra TBMM’deki yemin töreninde yaßand›. Halk›n Emek Partisi (HEP) milletvekili Leyla Zana’n›n kürsüde Kürtçe yemin etmesiyle baßlayan gerilim, daha sonra bu partiden baz› milletvekillerinin dokunulmazl›klar›n›n kald›r›lmas› ve partinin kapat›lmas›yla sonuçland› (HEP’in yerine 1993’te Demokrasi Partisi, bu partinin kapat›lmas›yla da yerine 1994’te Halk›n Demokrasi Partisi kuruldu, ayn› parti 2002 seçimlerine Demokratik Halk Partisi ad›yla kat›ld›) ve demokrasi bak›m›ndan yeni istikrars›zl›klara sebep oldu. Oysa HEP, Güneydo¤u Anadolu bölgesinde SHP’ye destek vermiß ve bu partinin listesinden Meclis’e milletvekili sokmußtu. Öte yandan, HEP ve devam› partilerin etnik temelde bir temsil anlay›ß›n› daha fazla önemsemeleri, en az›ndan ayn› do¤rultudaki karß›t anlay›ßlar› uyararak demokrasinin kurumsallaßmas›nda daha öncelikli sorunlar›n ele al›nmas›n› önleyici bir gerilim kayna¤› yaratt›. Ancak, siyasal ortam›n 1999 seçimlerine oranla daha özgür olmas›na karß›n, 3 Kas›m 2002 seçimlerinde etnik oylarda azalma oldu¤una bak›larak seçmen kitlesinin bu yaklaß›m› pek desteklemedi¤i de söylenebilir.

E. Kat›l›m ve temsil

Belge 1 ve 4

n Türkiye’de demokrasinin birçok aç›dan genißleyerek gelißti¤ine kan›t olarak, demokratik hak ve özgürlüklere sahip olmada daha bilinçli ve duyarl› bir yurttaß profilinin belirmeye baßlad›¤› da söylenebilir. Bunun en belirgin göstergelerinden birisi, 1983 ve sonras›nda yap›lan genel seçimleri dikkate ald›¤›m›zda, seçimlere kat›l›m oran›n›n oldukça yüksek olußudur. Ortalama olarak al›nd›¤›nda bu oran % 80’lerin üzerindedir ve gelißmiß demokrasilerde bile bu oranlarda kat›l›ma rastlanmaz. Öte yandan, yurttaßlar›n demokrasi d›ß› uygulamalar› protesto etme duyarl›l›klar›nda belirgin gelißmeler görüldü. Bunun örnekleri, Susurluk olay›n›n ard›ndan, "Sürekli Ayd›nl›k ‹çin Bir Dakika Karanl›k" slogan›yla çok geniß bir halk kesiminin ayn› saatte lambalar›n› söndürmeleri ve irticay› protesto için büyük kalabal›klar›n kendiliklerinden biraraya gelmeleri biçiminde yaßand›. n 3 Kas›m 2002 seçimlerinde kat›l›m›n uzun bir aradan sonra ilk kez düßtü¤ü de gözlemlendi. Belki bunun da bir sonucu olarak, 20. yüzy›l sonu Türkiye politikas›na damgas›n› vurmuß iki parti, ANAP ve DYP, Meclis d›ß›nda kald›lar. Ancak bu durum, seçmen memnuniyetsizli¤inin d›ßavurumu olarak alg›land›¤› kadar, Seçim Kanunu’nun öngördü¤ü % 10’luk ülke baraj›n› da tart›ßmalar›n odak noktas›na taß›d›. Söz konusu baraj› yaln›zca iki partinin geçebilmesi, ortaya oylar›n üçte birinden biraz fazlas›yla elde edilmiß, neredeyse üçte ikilik bir Meclis ço¤unlu¤u ç›kard›. Nispî temsil sistemi ad› alt›nda 1950’lerin ço¤unluk sistemini and›ran bu durum da, ister istemez seçim sisteminde adaletsizlik oldu¤una ilißkin tart›ßmalar baßlatt›.

B ‹ Y O G R A F ‹ 3

2

Demokrasi ve hukuk devleti aras›ndaki s›k› ba¤lant›y› bireyin özgürlüklerini ön plana ç›kararak vurgulamas›yla kamuoyunun sayg›s›n› kazanan hukuk adam›, Yarg›tay Baßkan› Sami Selçuk.

4

Abdullah Gül (d. 1950) ‹stanbul Üniversitesi ‹ktisat Fakültesi’ni bitirdikten sonra ayn› fakülteden doktoras›n› ve doçentli¤ini alan Gül, bir süre Sakarya Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Bölümü’nde iktisat dersleri verdi. 1983-1991 y›llar› aras›nda ‹slam Kalk›nma Bankas›’nda ekonomi uzman› olarak çal›ßt›. 1991 y›l›nda Refah Partisi’nden Kayseri milletvekili olarak parlamentoya girdi. 1993'de Refah Partisi’nde Genel Baßkan Yard›mc›l›¤› görevine getirilen Abdullah Gül, 1995’de yap›lan genel seçimlerde, ikinci kez Refah Partisi Kayseri milletvekili seçildi. 28 Haziran 1996’da kurulan RP-DYP Koalisyon Hükümetinde Devlet Bakanl›¤› ve Hükümet Sözcülü¤ü görevlerinde bulundu. RP’nin Anayasa Mahkemesi’nce kapat›lmas› üzerine Fazilet Partisi’ne geçti ve 1999 genel seçimlerinde FP’den Kayseri milletvekili seçildi. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyeli¤ini de yürüten Gül, 14 May›s 2000’de yap›lan 1. FP Ola¤an Kongresi’nde, partide "yenilikçi kanat" olarak adland›r›lan milletvekillerinin deste¤ini alarak, genel baßkanl›¤a aday oldu, ancak 521 oy alarak Recai Kutan’›n (633) gerisinde kald›. FP’nin kapat›lmas›n›n ard›ndan, Adalet ve Kalk›nma Partisi’nin kurucular› aras›nda yer ald› ve Genel Baßkan Recep Tayyip Erdo¤an’›n milletvekili olamamas› nedeniyle, 18 Kas›m 2002’de hükümeti kurmakla görevlendirildi.

Yolsuzluklara karß› düzenlenen ve 1 Þubat 1997 günü baßlayan “Sürekli Ayd›nl›k ‹çin 1 Dakika Karanl›k” eylemi.

337

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER 6 Kas›m 1983: Seçimler 6 Eylül 1987: Anayasa’n›n geçici 4. maddesinin referandumla kald›r›lmas›; yasakl› eski liderlerin siyasete dönüßü 29 Kas›m 1987: Seçimler 31 Ekim 1989: Turgut Özal’›n cumhurbaßkan› seçilmesi 20 Ekim 1991: Seçimler 17 Nisan 1993: Turgut Özal’›n ölümü 17 May›s 1993: Süleyman Demirel’in cumhurbaßkan› seçilmesi 1995: ‹ßçilere grev, memurlara sendika kurma ve toplu iß sözleßmesi yapma, üniversite mensuplar›na siyasal partilere üye olma haklar›n›n verilmesi 18 Þubat 1995: SHP’nin Deniz Baykal’›n baßkanl›¤›ndaki CHP ile birleßmesi 24 Aral›k 1995: Seçimler 12 Mart 1996: ANAP-DYP (ANAYOL) koalisyon hükümeti 28 Haziran 1996: RP-DYP (REFAHYOL) koalisyon hükümeti 3 Kas›m 1996: Susurluk kazas› 1997: 28 Þubat Kararlar› 30 Haziran 1997: ANASOL-D hükümeti A¤ustos 1997: "8 y›ll›k kesintisiz e¤itim" 16 Ocak 1998: RP’nin kapat›lmas› 18 Nisan 1999: Seçimler 28 May›s 1999: DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti 16 May›s 2000: Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaßkan› seçilmesi 3 Kas›m 2002: Seçimler

ÖNEML‹ KISALTMALAR • ANAP: Anavatan Partisi • HP: Halkç› Parti • MDP: Milliyetçi Demokrasi Partisi • DSP: Demokratik Sol Parti • DYP: Do¤ru Yol Partisi • RP: Refah Partisi • SODEP: Sosyal Demokrasi Partisi • SHP: Sosyal Demokrat Halkç› Parti • ÖDP: Özgürlük ve Dayan›ßma Partisi • FP: Fazilet Partisi • AKP: Adalet ve Kalk›nma Partisi • HEP: Halk›n Emek Partisi

338

KARIÞTIRMAYALIM n

Hükümet krizi ve rejim krizi

Kriz, bir ülkenin siyasal yaßam›n›n normal ißleyißinin geçici bir süre için t›kanmas›d›r. Hükümet krizi, hükümetin herhangi bir nedenle meclisin güvenini kaybettikten sonra istifa etmesiyle meydana gelir. Bu durum s›k tekrarlanmaya baßlad›¤›nda ise "siyasal istikrars›zl›k"tan söz edilir. Türkiye’de özelllikle 70’li ve 90’l› y›llarda s›k yaßanan hükümet krizleri, ülkeyi ciddî bir siyasal istikrars›zl›¤a sürükledi. Bir ülkedeki devlet kurumlar› güncel sorunlara çözüm bulamayacak hale geldi¤inde ve bu durum geniß halk kitleleri aras›nda hoßnutsuzluk yaratmaya baßlad›¤›nda ise, rejim krizinden söz edilir.

Üç partili sistem ve üçlü koalisyon n

Üç partili sistem, bir ülkenin siyasal yaßam›nda üç önemli siyasal partinin söz sahibi olmas› anlam›na gelir. Bu sistemde, seçim kanununda yap›lan düzenlemeler ve baßka denetim mekanizmalar›n›n devreye girmesiyle, çok küçük siyasal partilerin parlamentoya temsilci göndermeleri engellenir. 1980 darbesinden sonra Millî Güvenlik Konseyi’nin bu konudaki uygulamalar› Türkiye’de böyle bir parti sistemini yerleßtirmeyi amaçl›yordu. Üçlü koalisyon ise, bir ya da iki partinin hükümet kurmak için gerekli sandalye say›s›n› elde edemedi¤i durumlarda, üç partinin bir araya gelerek hükümet kurmalar›d›r. Türkiye de 70’li ve 90’l› y›llarda üç ya da daha fazla partiden olußan hükümetler taraf›ndan yönetilmißtir. 70’li y›llarda kurulan Milliyetçi Cephe hükümetleri, 90’lardaki ANASOL-D ve DSP-MHPANAP hükümetleri üç ya da daha fazla partinin yer ald›¤› koalisyonlard›r.

n

Yasall›k ve meßruluk

Yasalara uygun olan her türlü eylem ya da uygulama yasald›r. Yasall›k hukuksal bir kavramd›r. Hakkaniyet ilkelerine ya da geçerli adalet anlay›ß›na uygun olan davran›ß ve uygulamalar ise meßrudur. Meßruluk felsefî, bazen de tarihsel bir kavram olarak karß›m›za ç›kar. Örne¤in, askerî bir darbe yasal olmayan bir rejimin kurulmas›na neden olabilir. Bu rejim k›sa süre içinde kendini yasallaßt›racak kararlar› da al›r. Ancak böyle bir rejimin kendini meßrulaßt›rmas› çok daha güçtür. Hem yasal hem meßru olabilmek için, bir rejimin benimsedi¤i Anayasa’n›n ilkelerine her koßulda sad›k kalmas› gerekir.

YARARLI B‹YOGRAF‹LER s. 327 Turgut Özal (1927-1993)

Türkiye’nin 8. cumhurbaßkan›. s. 327 Mesut Y›lmaz (d. 1947)

ANAP Genel Baßkan› ve birçok kez bakan ve baßbakan. s. 328 Tansu Çiller (d. 1946)

DYP Genel Baßkan› ve birçok kez bakan ve baßbakan. s. 331 Necmettin Erbakan (d. 1926)

REFAH Partisi Genel Baßkan› ve baßbakan. s. 329 Recep Tayyip Erdo¤an (d. 1954) AKP Genel Baßkan›. s. 335 Ahmet Necdet Sezer (d. 1941) Türkiye’nin 10. cumhurbaßkan›. s. 337 Abdullah Gül (d. 1950)

Devlet bakan› ve baßbakan.

belge incelemesi Yarg›tay Baßkan› Sami Selçuk’un 1999-2000 Yasama Y›l›n› aç›ß konußmas›, 6 Eylül 1999 Demokrasinin oda¤›nda hak ve özgürlüklerle donat›lm›ß, bask›lardan ar›nm›ß, özgür/özerk birey vard›r... Bireyin özgürlü¤ü ilkin beynin özgürlü¤ünü sa¤lamakla baßlar. Bunun için de devletin görüßler, inançlar karß›s›nda yans›z olmas› gerekir. Görüßler karß›s›nda yans›z devlet düßünce özgürlü¤ünü, inançlar karß›s›nda yans›z devlet laikli¤i güvence alt›na alm›ß olur. Devlet okullar›nda bireye bilimin verileri, ideolojik süzgeçlerden geçirilmeden, yans›z, nesnel olarak sunulur, alg›lama kap›lar› aç›k tutulur. Birey onlar›, koßullanmam›ß, özgür beyniyle kendisi de¤erlendirecek, seçimini kendisi yapacakt›r. Birey insand›r; ö¤renir. Okullarda bu nedenle ö¤renim vard›r, e¤itim de¤il. Demokrasi, düßünceler, inançlar cumhuriyetidir. Düßünceler üzerinde yaln›zca kaba bask›y› de¤il, beyin y›kama biçimindeki dolayl› bask›y› da reddeder. ‹deoloji aß›layan, kußkucu ve sorgulay›c› temele dayanmayan ö¤renim demokratik de¤ildir. Demokratik toplumun [...] gelißmesi için Sokratesçi sorgulama ve eleßtirel ak›lc›l›k al›ßkanl›¤›n› kazanm›ß bireylere gereksinmesi vard›r. Okullar›n ißlevleri böyle yurttaßlar yetißtirmektir. Çünkü toplumun yarar› için bireyin devlet gibi düßünmeme, "kurulu düzeni sorgulama, eleßtirme, k›nama, hatta mahkûm etme özgürlü¤ü" vard›r. Düßüncelerin aç›klanmas›n› yasaklamak, yaln›zca düßünceyi üreten insan›n de¤il, baßkalar›n›n dinleme ve de¤erlendirme özgürlüklerine de sald›r›d›r. Çünkü ötekilerin düßünceyi dinleme, de¤erlendirme özgürlükleri, berikilerin düßünceyi aç›klama özgürlüklerinin bulunmas›na ba¤l›d›r. [...] Beynin her ürünü söze dönüßüp d›ßar›ya yans›t›lamaz. Sövgüler, iftiralar böyledir, düßünce say›lmazlar ve her düzende cezaland›r›l›rlar. Ayr›ca hukuk, suç say›lan eylemlere k›ßk›rtmalar›, zorla düßünce dayatmalar›n› da suç sayar. Ancak bunlar›n d›ß›nda kalan ßeyler, toplumu sarsan, yüre¤inden yaralayan görüßler bile, düßünceyi aç›klama özgürlü¤ünün s›n›rlar› içinde kal›r, suç say›lmazlar... Ötekinin demokrasiyi y›kma amac› varsa, b›rakal›m konußsun. Konußsun ki, demokrasi içinde sa¤duyu onu yapayaln›z b›raks›n. [...] Özgürlü¤ü yerli yersiz s›n›rlayan bir hukuk ve devlet, insan› insan yapan temel ö¤eye, özgürlü¤e ihanet etmiß bir hukuk ve devlettir. Böyle bir düzende hukuk da, devlet de meßru de¤ildir. Devlet hukuka sayg›l› oldu¤u, hukuk da insanlar› özgürleßtirdi¤i oranda meßrulaß›r ve güç kazan›rlar. Sonuçta her ikisinin de ißlevi, özgürlüklerin aç›l›m›n› sa¤lamakt›r... Hukukun üstünlü¤üne yaslanan bir devlette, hiç kimse hukukun ne üstündedir ne de alt›ndad›r, yaln›zca içindedir. Hukukun karß›s›nda herkes eßittir; her görüß, her inanç hukukun egemenli¤i alt›nda birlikte yan yana yaßar, yar›ß›r ve gelißir.

Sorular n 1. Belgeyi tan›t›n›z ve belgenin okundu¤u siyasal ba¤lam› hat›rlat›n›z. n 2. Yazara (konußmac›ya) göre demokrasinin bir toplumda var olabilmesi için bireylerin neden kendilerini özgürce ifade edebilmeleri gerekir? n 3. Bireysel özgürlüklerin s›n›rlar›n› tart›ß›n. n 4. Yazar "düßünce suçu" ile ne kastetmektedir? n 5. Hukukun üstünlü¤ü ilkesini aç›klay›n ve bu ilkeye dayanmayan devlet yap›lar› alt›nda yaßayan toplum ve bireylerin karß›laßabilece¤i sorunlar› tart›ß›n.

TAVS‹YELER

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

• Metin siyasal ve felsefi ögeler içermektedir. Yasama, yürütme ve yarg› olarak tan›mlanan güçler ayr›l›¤› ilkesini araßt›r›n.

• Buradaki metin, Yarg›tay Baßkan› Sami Selçuk'un 6 Eylül 1999 tarihinde 19992000 Yasama Y›l›n›n aç›l›ß› nedeniyle düzenlenen törende yapt›¤› konußman›n bir bölümüdür. Konußma hangi siyasal ba¤lamda, hangi kat›l›mc›lara hitaben yap›lm›ß?

• Yarg› ba¤›ms›zl›¤›n›n neden önem taß›d›¤›n› hat›rlay›n. • Yarg›tay’›n yarg› sistemi içindeki ißlevini araßt›r›n. • 1982 Anayasas›’n›n kißisel hak ve özgürlükler ve yarg› ba¤›ms›zl›¤› ile ilgili hükümlerini araßt›r›n.

• "Özerk", "koßullanmam›ß" ve "demokrasi içinde sa¤duyu" ifadeleri ne anlama geliyor? • Kißilerin nereye kadar özgür olabileceklerini düßünmeye çal›ß›n. Örne¤in bir tart›ßmada, bir yar›ßta ya da bir kütüphanede özgürlü¤ünüzün s›n›rlar› neler olabilir?

• Metinde yer alan farkl› konular› ve bunlar›n birbirleriyle ilißkilerini saptay›n.

339

verilerle çal›ßma Konu: Türkiye ve Avrupa Birli¤i 1

Türkiye’nin 17 Nisan 1987’de yapt›¤› adayl›k baßvurusundan iki y›l sonra Avrupa Toplulu¤u Komisyonu’nun sundu¤u görüß.

[...] 1989’un son çeyre¤inde Komisyon’un de¤erlendirmesine göre, Türkiye’nin ekonomik ve politik durumu, son zamanlardaki gelißmelerin olumlu taraflar›na ra¤men, e¤er Toplulu¤a kat›l›rsa Türkiye’nin karß›laßaca¤› intibak sorunlar›n›n orta vadede aß›labilece¤ine Komisyon’u ikna etmemektedir. Genel düßüncelerde ifade edildi¤i gibi, Komisyon o görüßtedir ki, Avrupa’n›n tamam› bir de¤ißme içindeyken ve Toplulu¤un kendisi büyük de¤ißimlerden geçerken, bu aßamada yeni kat›l›m müzakerelerine girilmesi uygun olmayacakt›r.

Sorular r 1. Belgeleri tan›t›n›z. r 2. Belgelerde verilen bilgileri izleklere göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z.

Bununla beraber, Komisyon, bu ülkenin Avrupa’ya do¤ru genel aç›l›m› dikkate al›nd›¤›nda, Toplulu¤un Türkiye ile ißbirli¤ini sürdürmesi gerekti¤ine inan›r. [...] Topluluk, Türkiye ile ilißkilerini yo¤unlaßt›rmada ve politik ve ekonomik modernleßme sürecini bir an önce tamamlamas› için bu ülkeye yard›m etmede temel bir menfaate sahiptir.... Türkiye’nin modernleßme çabalar›na katk›da bulunmak için, Komisyon, Topluluk taraf›ndan Türkiye’ye, bu ülkenin Toplulu¤a üye olma ehliyeti üzerinde ßüphe yaratmaks›z›n, Ankara Anlaßmas› imza edildi¤i zaman gösterilmiß olan siyasi iradeye uygun olarak, her iki orta¤›n daha fazla karß›l›kl› ba¤›ml›l›k ve bütünleßme yoluna girmelerine imkan verecek bir dizi somut tedbir teklif etmesini tavsiye eder.

r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

Türkiye’nin Toplulu¤a Kat›lma Baßvurusu Hakk›nda Komisyon Görüßü, Avrupa Topluluklar› Komisyonu SEC(89) 2290 kesim/2 (Brüksel, 20 Aral›k 1989).

2

Kopenhag Avrupa Konseyi’nde (21-22 Haziran 1993) belirlenen tam üyelik kriterleri.

AB karß›s›nda aday ülke konumunda bulunan her ülke için üye olma koßullar› niteli¤ini taß›yan Kopenhag kriterleri üç baßl›k alt›nda toplanabilir : - Siyasi kriterler, bütün aday ülkelere yönelik olarak üyelik müzakerelerinin aç›labilmesi için ön koßul olarak ileri sürüldü¤ünden göreli olarak öncelik taß›maktad›rlar. Siyasi kriterler k›saca aday ülkelerde demokrasiyi, hukukun üstünlü¤ünü insan haklar›na ve az›nl›klara sayg›y› ve az›nl›klar›n korunmas›n› teminat alt›na alan kurumlar›n istikrar›n›n sa¤lanmas› olarak tan›mlanmaktad›r. - Ekonomik kriterler ißleyen bir pazar ekonomisine sahip olunmas› ve AB içindeki rekabet bask›s› ve piyasa güçleri ile rekabet edebilme yetene¤ine sahip olunmas› ßeklinde ifade edilmektedir. - AB Üyelik Yükümlülüklerini Üstlenebilme Yetene¤i (yasal de¤ißiklikler ve bu de¤ißiklikleri uygulamaya geçirecek idari kapasite) "Topluluk Müktesebat›"n›n yani bir anlamda AB hukukunun üstlenilebilmesi ve uygulamaya geçirilebilmesi için gerekli hukuki ve idari yap›ya sahip olunmas› anlam›na gelmektedir. Bu ba¤lamda, AB üyeli¤ini 1960’lardan baßlayarak bir devlet politikas› haline getirmiß bir ülke olarak Türkiye’nin söz konusu kriterleri 1993 y›l›ndan itibaren gündemine almas› gerekirken, bu kriterler Türkiye’nin gündemine geçti¤imiz y›l›n [1999] sonunda, 1011 Aral›k’ta Helsinki de toplanan Avrupa Hükümet ve Devlet Baßkanlar› zirvesi sonunda, Türkiye’nin üye adayl›¤›n›n resmen onaylanmas›ndan sonra girmißtir. Kaynak: Avrupa Birli¤i Genel Sekreterli¤i”nin internet sayfas›.

340

3

Türkiye’nin Avrupa Birli¤i tam üyeli¤ine adayl›¤›n›n kabul edilmesi, Avrupa Konseyi Helsinki Zirvesi, 10-11 Aral›k 1999.

Helsinki Zirvesi sonuçlar›na göre: "Avrupa Konseyi Komisyonu’nun ilerleme raporunda belirtildi¤i gibi Türkiye’deki son olumlu gelißmeleri ve Kopenhag kriterlerine uyum göstermek için reformlar› sürdürme niyetini memnuniyetle karß›lamaktad›r. Türkiye di¤er aday ülkelere uyguland›¤› gibi ayn› kriterler temelinde Birli¤e kat›lmaya aday bir devlettir. Varolan Avrupa stratejisi kapsam›nda Türkiye di¤er aday devletler gibi reformlar› h›zland›rmak ve desteklemek için bir ön-adayl›k stratejisinden yararlanacakt›r."

4 ODTÜ Uluslararas› Serbest Düßünce Toplulu¤u’nun, Türkiye ve Avrupa Birli¤i’nin ortak gelece¤ine esprili yaklaß›m›.

10-11 Aral›k 1999 Helsinki Avrupa Konseyi Zirve Sonuç Belgesi, Brüksel (11/12/1999), Nr. 00300/1/99.

AB’nin d›ß ticaretinde Türkiye’nin pay› (%) 3,5 3,0 2,5 ‹hracat

2,0 1,5 1,0

‹thalat

0,5 0,0

1965

1970

1975

1980

1985

1990

1995

Türkiye’nin d›ß ticaretinde AB’nin pay› (%) 55 50 45

‹hracat

40 35 30 25 1965

5

‹thalat

1970

1975

1980

1985

1990

Türkiye’nin AB ile ticareti.

1995

Kaynak: Deniz Akagül, "La Turquie et l’économie européenne: vers l’intégration ou la coopération?", Ahmet ‹nsel (yay.), La Turquie et l’Europe: Une coopération tumultueuse (Paris, 1999) içinde.

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N • Türkiye’nin Avrupa Birli¤i ile ilißkileri yaln›zca co¤rafi bir yak›nl›k anlam› m› taß›maktad›r yoksa siyasal, sosyal ve ekonomik de¤erler boyutunda bir yak›nlaßma m› hedeflenmißtir? • Adayl›k sürecinde Kopenhag kriterlerini yerine getirmeye çal›ßan Türkiye, Avrupa Birli¤i’nin on iki y›ld›zl› bayra¤›n› de¤ißtirecek kadar farkl› bir yer mi hedeflemektedir?

• Türkiye’nin, baz› aç›lardan bak›ld›¤›nda, daha ßimdiden Avrupal› oldu¤u söylenemez mi? • ODTÜ’lü ö¤rencilerin esprisi, baz› Bat› Avrupal›lar›n hangi tedirginliklerini dile getirmek için de kullan›labilir?

TAVS‹YELER • Metinleri dikkatle okuyun ve bilmedi¤iniz kelimelerin anlamlar›n› araßt›r›n. • Avrupa Birli¤i’nin kuruluß aßamalar›na ve Türkiye’nin ‹kinci Dünya Savaß› sonras›ndaki Bat› Avrupa politikas›na ilißkin bilgilerinizi gözden geçirin.

341

KONU

19 1945’ten günümüze Türkiye’de ekonomik, toplumsal ve kültürel yaßam ‹ kinci Dünya Savaß›’n›n sona ermesiyle Türkiye, tek parti dönemini kapatt› ve dünya düzenine eklemlenmenin yollar›n› aramaya baßlad›. Ekonomik alanda 1962’ye kadar uzanan dönemde tar›ma dayal› bir büyüme denendi, 1962’den 1979’a kadar ise ithal ikamecilik uyguland›. Bu büyüme stratejisinin de krize girmesiyle 1980’den itibaren d›ßa dönük bir büyüme benimsendi. Bu ekonomi politikalar›na koßut olarak artan nüfus, gittikçe kent a¤›rl›kl› ve, 1950’lerde baßlayan ulaß›m ve iletißim alanlar›ndaki gelißmelerin de katk›s›yla, daha bütünleßmiß ve dünya kültürlerine daha aç›k bir hale geldi. n ‹thal ikameci büyümenin baßar›s›zl›kla sonuçlanmas›n›n nedenleri nelerdi? n 1980 sonras› d›ßa dönük ekonomik büyüme neden ekonomik istikrars›zl›¤a neden oldu? n Köylerden kentlere göçün ulusal bütünleßmeye ne tür bir katk›s› oldu?

KONUNUN PLANI I. II. III. IV. V. VI.

Tar›ma dayal› büyüme, 1945-1961 ‹thal ikameci büyüme, 1962-1979 D›ßa aç›l›m ve istikrars›zl›k, 1980-2002 Kentli toplumuna geçiß Gündelik yaßamda de¤ißim Popüler sanat dünyas›

• Unutmayal›m • Belge incelemesi: ‹statistiklerle Türkiye • Verilerle çal›ßma: “Arabesk” olgusu 1968 TRT’nin ilk televizyon yay›n›

1989 Sermaye hareketlerinde serbestleßme ve konvertibiliteye geçiß

1967 D‹SK’in kurulußu 15-16 Haziran 1970 Olaylar›

1951 Günseli Baßar Avrupa Güzellik Kraliçesi

1945 1945 Çal›ßma Bakanl›¤›’n›n kurulmas›

342

1954 Yaßar Kemal ‹nce Memed

1955 1951 Türk-‹ß’in kurulußu

1964 Susuz Yaz

1982 Yol 1983 Latife Tekin Sevgili Ars›z Ölüm

1970 Umut

1965 1966 Anadol marka otomobilin piyasaya ç›k›ß›

1996 Eßk›ya

1975

1985 1990 ‹lk özel televizyonun yay›na baßlamas›

1995

GAP Projesi ve 1 Atatürk Baraj›.

2

Metin Erksan’›n, 7 Temmuz 1964’te Berlin Film Festivali’nde birincili¤i kazanan Susuz Yaz filminin afißi.

343

I. Tar›ma dayal› büyüme, 1945-1961 S

Ö

Z

* Ticaret hadleri

L

Ü

K

A. De¤ißimin iç ve d›ß nedenleri

Belge 1 ve 2

n ‹kinci Dünya Savaß› sonras›nda yaßanan de¤ißikliklerin farkl› nedenleri vard›. Herßeyden önce, Türkiye savaßa kat›lmam›ß olsa da seferberlik politikalar› uygulam›ßt›: Vergiler artm›ß, kentleri ikmal etmek için hükümetin k›rsal alandan aynî talepleri fazlalaßm›ßt›. K›rsal alandaki az varl›kl› ve yoksul kesim bu uygulamalardan kötü etkilendi. Savaßtan sonra ise, ekonominin düzeltilmesi amac›yla kentsel bölgelerdeki girißimcilerden talep edilen vergiler artt›r›ld›. Bu gelißmeler, cumhuriyetin kurulußundan bu yana de¤ißmeyen iktidara ve tek partiye karß› duyulan tepkinin toplumun tüm kesimlerinde büyümesine neden oldu. Bu tepkiye yan›t vermek amac›yla, özel teßebbüse ve tar›m sektörüne dayanan d›ßa aç›k bir ekonomi yönünde ilerleme karar› al›nd›. n ‹kinci Dünya Savaß› küçük köylüyü fakirleßtirmiß, ama kentlerin iaßesine katk›da bulunan büyük toprak sahipleri ve ticaretle u¤raßan girißimciler bu dönemde zenginleßmißlerdi. CHP bu durumu telafi etmek üzere 1945’de Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nu gündeme getirdiyse de, oy kayb›n› önleyemedi. Toplumun büyük bir kesiminin Demokrat Parti’ye oy vermesinin nedenlerinden biri, küçük köylünün DP iktidar›nda daha az ma¤dur olaca¤›na inanmas›; bir di¤eri ise, zenginleßen kesimin siyasal alanda meßruiyetini artt›rmay› ve zenginleßmeye devam etmeyi ummas›yd›. n Ülke içinden gelen bu taleplerin yan›s›ra, uluslararas› ekonomik ve siyasal düzen de de¤ißiyordu ve Türkiye’nin olußmakta olan yeni düzenin neresinde yer alaca¤› sorusu gündeme gelmißti. ABD’nin savaßtan egemen güç olarak ç›kmas›, dünya genelinde siyasal ve ekonomik alanda daha liberal bir düzene do¤ru gidilmesine neden olmußtu. Buna karß›l›k, güç kazanan di¤er bir ülke de Sovyetler Birli¤i’ydi. Ancak, bu ülkenin Türkiye üzerinde toprak talebi olmas› Türkiye’yi ABD taraf›na yak›nlaßt›rd›. Bu yak›nlaßmadan do¤an ißbirli¤i sonucu Türkiye, Marshall Plan›’na dahil oldu ve bu çerçevede ABD, Türkiye’ye askeri ve ekonomik amaçl› yard›mlarda bulundu. Bunun karß›l›¤›nda Türkiye, devletin ekonomik alanda rolünün görece azald›¤› ve ekonominin d›ß ticarete aç›k oldu¤u daha liberal politikalara yöneldi.

B. Ticarî serbestleßme ve etkileri

Belge 3 ve 4

n Tek parti hükümeti (CHP), yeni taleplerin sözcüsü DP iktidara gelmeden önce bu de¤ißimleri göz önünde bulundurarak, 1947’de devletçi ekonomik politikalarda büyük önem taß›yan Kalk›nma Planlar›’ndan üçüncüsünü baßlatmama, özel sermayeye ve tar›ma daha çok önem verme ve ithalat› serbestleßtirme karar› ald›. n DP’nin getirdi¤i en belirgin de¤ißim tar›m alan›nda oldu. Tar›m üretimi 1947 ile 1953 aras›nda iki kat›ndan fazla artt›. Bu de¤ißimin baßl›ca nedeni ekilen alanlar›n artmas›yd›. Bunun birkaç nedeni vard›: 1946 Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu ile birçok devlet arazisi, üretime aç›lmak üzere küçük toprak sahibi ya da topraks›z köylülere da¤›t›lm›ßt›. Daha sonra DP, Marshall Plan›’n›n sa¤lad›¤› yard›mdan yararlanarak büyük say›da tar›m aleti, özellikle de traktör ithal etti, bu da verimlili¤in büyük ölçüde artmas›n› sa¤lad›. 1946 y›l›nda ülkede çal›ßabilir durumda bin kadar traktör varken, bu rakam 1955’de 43 bin civar›ndayd›. Traktör kullan›m› sayesinde Türkiye’de ekilebilir topraklarda muazzam bir art›ß oldu. 1948’de 14,5 milyon hektar olan ekilebilir topraklar, 1956’da 22,5 milyon hektara ç›kt›. Ayr›ca, elverißli hava ßartlar›n›n olumlu bir etkisi oldu. Son olarak, Kore Savaß› nedeniyle ABD’nin stoklama politikalar› gütmesi sonucunda, ticaret hadleri* Türkiye gibi büyük miktarda tar›msal ürün ihraç eden ülkelerin lehine gelißti. ‹hracat›n artmas›, zaten savaß süresince s›k› politikalar sonucu biriktirilmiß döviz gelirlerinin art›ß›na da katk›da bulundu. Bu da DP’nin serbestleßtirdi¤i tüketim mallar› ithalat›n›n sanc›s›z artmas›n› sa¤lad›. Tüm bu gelißmeler sonucunda, gerek k›rsal, gerekse kentsel kesim büyük büyüme oranlar› kaydetti, yaßam seviyeleri yükseldi.

344

1600 1400 1200 1000 800 600 400 200 0

1 1946

1947

1948

1949

1950

‹thalat

1951

1952

‹hracat

1953

1954

1955

1956

Ticaret a盤›

1957

1958

1959

Türkiye’nin d›ß ticaret dengesi, 1946-1959.

Ticaret fazlas›

Kaynak: ‹statistik Göstergeler 1923-1992 (Ankara, 1994).

2

1945 sonras› iktisat politikalar›n›n de¤ißimi

1950’lerde Anadolu köylüsü, ürünlerin, girdilerin ve kendi ißgücünün ticarileßmesine giden bir yola kararl› bir ßekilde koyulmuß görünmektedir. Bu yeni itici gücün makroekonomik ve sosyolojik d›ßvurumlar› bilinmektedir. Tar›m, Amerikan kalk›nma örgütlerinin de bask›s›yla, savaß sonras› dönem hükümetlerinden ilgi görmeye baßlad›. 1946’dan sonra, Cumhuriyet Halk Partisi Köylülü¤ü tatmin etme konusuna daha önceki dönemlerden çok daha fazla önem verdi. Yabanc› uzmanlar›n d›ßar›dan sa¤lanan yeni parasal kaynaklar› k›rsal kalk›nmaya kanalize etme yönündeki tavsiyeleri kabul edildi. Türkiye’ye 1948’den sonra girmeye baßlayan traktörlere ve tar›m makinalar›na, tar›mda verimi art›rmak için baßlat›lan programlar eßlik etti.

3

Ancak bu yeni yönelimin gerçek etkisi, 1950’lerin baß›nda popülist Demokrat Parti, köylü oylar›n›n ço¤unu alarak iktidara gelene kadar pek hissedilemedi. ‹nand›r›c›l›k taß›yan bir k›rsal kalk›nma vaadi ilk kez bu dönemde ortaya ç›kt› ve toprak talebi yeni bir h›z kazand›. Umut verici piyasa koßullar› ve kredi olanaklar› yeni alanlar›n tar›ma aç›lmas›na neden oldu; traktörler bu at›l›m› teknolojik bak›mdan olanakl› k›ld›. ‹ßlenen toprak alan›ndaki büyük genißleme sonucuunda, iyi hava koßullar›n›n da yard›m›y›la, ürün h›zla artt›. Baßlang›çta, Kore Savaß› s›ras›ndaki canlanama nedeniyle, ticaret hadleri tar›m lehindeydi. Sonralar›, iktidar partisinin enflasyonist politikalar› köylü seçmenlerin sadakatini ödüllendirmeye devam etti. Ça¤lar Keyder, "Türkiye’de tar›mda küçük meta üretiminin olußumu", Oya Baydar (yay.), 75 y›lda köylerden ßehirlere (‹stanbul, 1999) içinde.

Marshall yard›m›yla gelen traktörler. 50000 45000 40000 35000 30000 25000 20000 15000 10000 5000 0 1945

1947

1949

1951

1953

1955

‹ßlenen alan (bin hektar)

1957

1959

1961

1962

Traktör say›s› (adet)

Kaynak: ‹statistik Göstergeler 1923-1992 (Ankara, 1994).

4

Baßl›ca tar›msal girdilerin say›sal gelißimi (1945-1962).

345

S

Ö

Z

L

Ü

* Ödemeler dengesi * Kamu ‹ktisadi Teßekkülleri (K‹T) * Stand-by anlaßmas› * Popülizm

K

C. 1950’lerin ortas›nda ilk kriz belirtileri

Belge 1 ve 3

n Ekonomi alan›ndaki olumlu gelißmeler, 1953 y›l›nda sona erdi. Bunun nedenlerinden biri, Kore Savaß›’n›n bitmesiyle tar›msal ürünlere olan d›ß talebin azalmas›, bu ürünlerin fiyatlar›n›n düßmesi, dolay›s›yla Türkiye’nin döviz gelirlerinin azalmas›d›r. ‹kinci bir neden, tar›mda kimyasal gübre kullan›m› ve sulama o dönemde henüz yayg›nlaßmad›¤›ndan, üreticilerin bozulan hava ßartlar›na karß› mücadele edememiß olmalar›d›r. Baßka bir neden de, 1950’lerin ikinci yar›s›na gelindi¤inde, verimli ekilebilir alanlar›n kullan›labilirlik s›n›rlar›na ulaß›lm›ß olmas›d›r. Tar›mda büyüme ancak 1960’lar›n ikinci yar›s›ndan itibaren yeniden ivme kazanmaya baßlad›. Serbest ticaret rejiminden dolay› ihracat›n azalmas›na ra¤men ithalat artt›, döviz rezervleri h›zla eridi ve 1953 y›l›n›n sonunda ödemeler dengesi* bozuldu. n Devlet, hayat pahal›l›¤› karß›s›nda kredi miktarlar›n› ve enflasyonu yükselterek, tar›m destekleme fiyatlar›n› ve K‹T* zararlar›n› artt›rd›. Ayr›ca baz› ülkelerle, mallar›n malla ödenmesini sa¤layan kliring anlaßmalar› yap›ld›. Böylelikle ekonomik büyümeyi birkaç y›l daha sürdürebilmiß oldu. Ancak ithalat›n yeniden k›s›tlanmas›n›n ard›ndan, zamanla temel tüketim ihtiyaçlar›n›n birço¤u karß›lanamaz hale geldi. n 1950’lerin ortas›nda yaßanan bu ekonomik s›k›nt›lar nedeniyle DP, 1958-1960 aras›nda, 1951-1958 y›llar›n›n aksine, liberal politikalardan vazgeçip müdahalecili¤e dönüß yapt›. Döviz kullan›m›na ve ithalata yeniden k›s›tlama getirildi, özel sektöre verilen krediler büyük miktarda azalt›ld›, özel girißimcili¤in de krizden olumsuz etkilenmesiyle K‹T’lere önem verildi.

D. 1958 krizi ve IMF ile ilk anlaßma

Belge 2, 3, 4 ve 5

n K›s›r döngüye neden olan bu politikalar, ekonomiyi 1958 y›l›nda derin bir krize sürükledi. Ekonomik s›k›nt›lar›n gerektirdi¤i önlemler, 1957 seçimleri yüzünden 1958’e ertelenmiß, bu da krizi daha sanc›l› bir sürece sokmußtu. 1954’den sonra yaßanan süreçte Türk liras›n›n aß›r› de¤erlenmesine karß›l›k, 1958 y›l›nda para de¤er kaybetmeye baßlad›. Ayn› y›l›n a¤ustos ay›nda resmen devalüasyon yap›larak, 1 dolar 2,80 liradan 9 liraya yükseltildi. ‹stikrar politikalar›n›n kararl› bir ßekilde sürdürülmesi ise ancak 27 May›s 1960 darbesinden sonra mümkün olabildi. 1 Ocak 1961’de ise Uluslararas› Para Fonu (IMF) ile ilk stand-by anlaßmas›* imzaland›. n ‹stikrar politikalar›n›n maliyeti çok yüksek oldu. Bunda önlemlerin geciktirilmesinin de büyük rolü vard›. Öte yandan IMF, krizden kurtulmak için kendisinden borç talebinde bulunan ülkeden ekonomik alandaki devlet müdahalesini azaltmas›n› istiyordu. Bunun nedeni, IMF’nin ülkenin karß›laßt›¤› krizi popülizm*le aç›klamas›yd›. Dolay›s›yla, verdi¤i borcun etkin kullan›m›n› ekonominin serbestleßmesine ba¤l›yordu (bu, devletin ekonomik alana müdahalesinin kendi baß›na zararl› birßey oldu¤u anlam›na gelmez). Ancak devalüasyon ithalatta beklenen düßüßü, ihracatta ise art›ß› sa¤layamam›ßt›r. Ulusal üretimin ithalata ba¤l›l›¤› artm›ßt›r. ‹hracat ise tar›ma dayal› oldu¤undan, tar›msal ürünlere d›ß talebin azalmas› ve/veya bu ürünlerin sanayi ürünlerine göre fiyatlar›n›n düßük olmas› itibariyle ithalattaki art›ß› karß›layamam›ßt›r. n Genel olarak de¤erlendirildi¤inde, DP’nin iktisat politikalar›, tar›msal ürünlere ilißkin fiyat müdahaleleriyle, en az›ndan 1957’ye kadar k›rsal alan›n kazançl› ç›kmas›na, buna karß›l›k özellikle dönem sonunda kentlilerin maaß ve ücretlerinin göreli olarak azalmas›na neden oldu. Bu yüzden memurlar›n, özellikle de savunma alan›nda çal›ßanlar›n gelirlerinin azalmas›, 1960 askeri darbesinin nedenlerinden biri olarak görülebilir.

346

2

milyon dolar

120 100

600 500

Baßbakan "keßke bulsak da, biraz daha borç para alsak" diyor. Borç yiyen, kesesinden yer diye bir atasözümüz var ya, onu hat›rlat›yor. Baßbakana göre borçtan korkmamal›. Havaya atm›yoruz ya! Al›nan paralarla memleketin ihtiyac› olan tesisleri kuruyoruz. Bunlar rand›man verme¤e baßlayacak, biz de hem borç ödeyece¤iz hem de gül gibi geçinip gidece¤iz! Baßbakan bankadan yüzde 7 faizle kredi al›p, yüzde 100 kazanan bir becerikli ißadam›n›n mant›¤› ile karß›m›za ç›k›yor. Böyle bir vaziyette borçtan korkulur mu? Sanki daha fazla borç verirlerse daha fazla kazanacakm›ß›z gibi bir itimat vermek istiyor baßbakan! ‹çimizdeki korku ile alay ediyor. Ne demek borçlar›n alt›nda ezilmek, ne demek faizleri bile ödeyememek?

80 60 40

400 300

20 0 -20

200 100

-40 -60

0 1950 1951 1952 1953 1954 1955 1956 1957 1958 1959 1960 Ihracat

Ithalat

Ödemeler dengesi Kaynak: D‹E.

1

‹thalat, ihracat ve ödemeler dengesi. endeks 1987=100

0.15

Baßbakan borçtan korkmaz görünsün ama, taksitlerin ödenmeye baßlayaca¤› 1961 y›l› geliyor. Bir taraftan anl›yanlar, 1960 bütçesinin denk olmad›¤›n› ve ›ßt›ra gücü bak›m›ndan 1950 seviyesinin pek üstünde bulunmad›¤›n› söylüyorlar. Öbür yandan masraflar bir y›l evveline nazaran beßte bir nispetinde artt›r›l›yor. Sorulan sual, bu masraflar›n hangi gelirle karß›lanaca¤›d›r? Peki ama, bizim bir de gelir fazlal›¤› temin edip borçlar›m›z› ödemek meselemiz var. Þu yaßad›¤›m›z iktisadî buhran içinde, devlet gelir ve giderleri aras›nda acaba nas›l bir sihirli muvazene yarat›lacakt›r ki, borç ödemek, baßbakan›n umursamad›¤› gibi bize de v›z gelsin?

0.10

...

oran 0.40

8.0

0.35

7.0

0.30

6.0

0.25

5.0

0.20

4.0 3.0 2.0

Tarih, iyi kullan›lmam›ß f›rsatlar›n, geniß hayallere yol açan borçlar›n neticede milletleri nas›l bir müßkülâtla karß› karß›ya b›rakt›¤› misalleriyle doludur. "Keßke bulsak da biraz daha borç alsak" demek, yaßayan ve do¤mam›ß nesillerin ›st›rab› ile ilgilenmemek mânâs›na geliyorsa, ac›d›r. ‹nsan borcu, kendi helâl paras›ndan daha temkinli, daha k›skanç kullanmal›d›r.

0.05

1.0

0.00

0.0 1950 1951 1952 1953 1954 1955 1956 1957 1958 1959 1960 D›ß borç / gsmh

Deflatör (1987=100) Kaynak: D‹E.

3

"Borç yiyen".

Sadun Tanju, "Borç yiyen", Kim, say› 829, Aral›k 1959.

D›ß borç oran› ve enflasyon.

5

Türkiye’de toprak da¤›l›m›. 1952 ‹ßletme büyüklü¤ü (hektar)

hane %

1963 alan %

hane %

alan %

0-2

30,6

4,3

40,9

7

2,1-5

31,5

14,3

27,8

17,3

18

5,1-10

21,9

20,7

10,1-20

10,3

19,3

9,4

23,7

23,9

20,1-50

4,2

16,6

3,2

17

50’den çok

1,5

24,8

0,6

11,1

Kaynak: A. Halis Akder ve Haluk Kasnako¤lu, “Tar›m”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, cilt XV (‹stanbul 1996).

En büyük ißletmelerin alan oran›ndaki düßüßü nas›l aç›klayabiliriz? s. 345’deki 4 numaral› belgeyi gözden geçirmeyi unutmay›n.

4

Ankara’da süt kuyru¤u, kas›m 1957.

347

II. ‹thal ikameci büyüme, 1962-1979 S

Ö

Z

L

Ü

K

* ‹thal ikamecilik * Fiyat destekleme politikalar›

A. ‹thal ikamecilik

Belge 1

n DP’ye yöneltilen en önemli eleßtirilerden biri, ülke ekonomisi konusunda uzun dönemli bir yaklaß›mdan yoksun olmas›yd›. Gerçekten de DP, baßlang›çta toplumun talebine karß›l›k liberal ekonomiyi savunan bir söylemle iktidara geldikten sonra, ekonominin krize girmesi üzerine müdahaleci politikalara dönmüßtü. ‹ç ve d›ß nedenlerden ötürü ekonomik ßartlar›n zora girmesi ve hükümette kalma kayg›s›yla popülist politikalara baßvurmußtu. 1960’da, askeri rejimin ilk yeniliklerinden biri DPT’yi (Devlet Planlama Teßkilat›) kurmak oldu. DPT’nin amac›, ekonomiyi uzun dönemli olarak yönlendirecek beß y›ll›k kalk›nma planlar› tasarlamakt›. Birinci Beß Y›ll›k Kalk›nma Plan› (19631968), e¤itim, sa¤l›k, bölgesel dengesizliklerin düzeltilmesi gibi hedefler de içeriyordu. n 1960’l› ve 70’li y›llarda yürütülen iktisat politikalar›n›n, devlet müdahalesi a¤›rl›kl› ve birbirini tamamlayan baßl›ca iki özelli¤i vard›. Bunlardan birincisi, sanayileßmeyi amaçlayan ithal ikamecilik*, ikincisi ise amac› iç piyasay› korumak olan d›ß ticaret k›s›tlamalar›yd›. Baz› mallar›n ithali k›s›tlanacak ve bu yolla o mallar›n içeride üretimi teßvik edilecekti, baßka bir deyißle ithalat yerli üretimle ikame edilecekti. Beß y›ll›k kalk›nma planlar›, bu çerçevede yat›r›m kararlar›n›n eßgüdümlü gerçekleßebilmesi amac›yla tasarlanm›ßt›. Planlar kamu sektörü için ba¤lay›c›, özel sektör için ise yönlendirici nitelikteydi. Öte yandan devlet, özel sektörü desteklemek amac›yla düßük faizli kredi, vergi muafiyeti, ithalat imtiyazlar›, vb. politikalar uyguluyordu. Böylece kamu sektörü, özel sektörü tamamlay›c› bir nitelik kazan›yordu: K‹T’ler daha büyük kapsaml› yat›r›m gerektiren ara mallar› üretip görece ucuz fiyata özel sektöre sat›yor, özel sektör ise tüketim mallar›n› üretiyordu. Ayr›ca Güneydo¤u’yu kalk›nd›rmak ve enerji darbo¤az›na çözüm bulmak için Güneydo¤u Anadolu Projesi (GAP) haz›rland›.

1

Planlar ve büyüme oranlar›.

I. Plan (1963-1967)

Tar›m Sanayi Hizmetler GSMH

HEDEF

GERÇEKLEÞME

4,2 12,3 6,8 7,0

3,9 10,9 7,2 6,6

II. Plan (1968-1972)

Tar›m Sanayi Hizmetler GSMH

HEDEF

GERÇEKLEÞME

4,1 12,0 6,3 7,0

1,8 9,1 6,6 6,3

III. Plan (1973-1977)

Tar›m Sanayi Hizmetler GSMH

HEDEF

GERÇEKLEÞME

3,7 11,2 7,7 7,9

1,2 8,8 7,3 5,2 Kaynak: DPT.

348

B. Yirmi y›ll›k ekonomik büyüme

Belge 2, 3, 4 ve 5

n 1963-1977 y›llar› aras›nda GSMH istikrarl› olarak genißledi. Ortalama büyüme oran› % 6,8, imalat üretiminin ortalama büyüme oran› ise % 10 olarak gerçekleßti. Örne¤in otomotiv sanayii ithal ikameci politikalar sayesinde kurulup gelißtirildi. 1961 Anayasas› Türkiye’de ilk kez "sosyal devlet" ilkesini kabul ediyordu. Buna ba¤l› olarak, sendikalaßma haklar›n›n yan›nda toplu pazarl›k ve grev haklar›n› da aç›kça öngörüyordu. 1963’de kabul edilen Sendikalar Yasas› ve Toplu ‹ß Sözleßmesi, Grev ve Lokavt yasas› ile, Türkiye’de çal›ßma ilißkilerinde yeni bir dönem baßlad›. Anayasa tüm çal›ßanlara, dolay›s›yla memurlara da sendikalaßma hakk› tan›yordu. Bu gelißmeler ücretlerin artmas›n› sa¤lad›. Ayr›ca üretim a¤›rl›kl› olarak iç tüketime dönük oldu¤undan, ücretlerin belirli ölçüde artmas›, çal›ßanlar›n al›m gücünü, dolay›s›yla ulusal üretime olan talebi artt›rd›¤›ndan, ißverenler de gelirlerini ücretli kesimle paylaßmay› bu süre içerisinde olumlu karß›lad›lar. n K›rsal kesim de bir yandan devletin fiyat destekleme politikalar›*, di¤er yandan artan talebin kendisine de yans›mas› sayesinde, bu dönemde gelir art›ß›ndan faydaland›. Ayr›ca, 1960’lar ve 70’lere gelindi¤inde ekilebilir alanlar›n s›n›rlar›na ulaß›lmas›yla, tar›msal üretimde yayg›n bir yap›dan daha yo¤unlaßm›ß bir yap›ya geçildi: Ekilen ürün çeßidi, kimyasal gübre kullan›m›, makinalaßma oran› (traktör say›s› 1960’da 42.000’den 1980’de 430.000’e ulaßm›ßt›r) ve sulanan alanlar artt›. Bu gelißmeler sonucunda tah›l üretiminde verimlilik % 70 artt›. Genel olarak 1960-1978 y›llar› aras›ndaki tar›msal verimlilik art›ß› ise % 65 oran›nda gerçekleßti. Bu art›ßlar›n iki nedeni vard›. Bunlardan birincisi, talep art›ß›yd› (dönemine göre iç ve/veya d›ß talep). ‹kincisi ise, ucuz döviz ve düßük faiz politikalar›yla devletin, kentsel alanda da yapt›¤› gibi, üretimde kullan›lan ürünlerin ucuza gelmesini sa¤lamas›yd›. Devletin k›rsal kesime dolayl› olarak yard›m etmiß olmas›, Türkiye’de tar›msal yap›n›n oy potansiyeli olan küçük köylü ißletmelerinden olußmas›yla da aç›klanabilir. Dönemin sonunda hâlâ nüfusun % 50’sini olußturan bu kesim, iç talepte çok önemli bir yer tutuyordu.

2

Saraçhanebaß› mitingi, 31 Aral›k 1961. 1962 y›l› için öngörülen zamlar›n›n 1963’e b›rak›lmas› üzerine 31 Aral›k 1961 günü Saraçhanebaß›’ndaki mitinge 100.000 ißçi kat›ld›.

3

Destekleme al›mlar› için ödenen fonlar›n tar›m gelirlerine oran›.

Cari fiyatlarla % YIL

ORAN

1970 - 1974

11.5

1975 - 1977

21.8

1978 - 1980

17.2

1981 - 1982

14,6

Kaynak: Gülten Kazgan, "Tar›m", Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, cilt IX (‹stanbul, 1983).

(%) 20.0 15.0 10.0 5.0 0.0 -5.0 -10.0

60 961 962 963 964 965 966 967 968 969 970 971 972 973 974 975 976 977 978 979 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1

19

Tar›m

Sanayi

Hizmetler

GSMH Kaynak: D‹E.

4

Sektörel büyüme oranlar›.

5 5

15-16 Haziran 1970 olaylar›.

Sendikalar Kanunu’nda 11 Haziran’da yap›lan de¤ißiklik üzerine 15-16 Haziran tarihlerinde ißçi yürüyüßlerine polis ve asker müdahale etmek zorunda kald›.

349

S * * * * *

Ö

Z

L

Ü

K

C. 1970 krizi

Belge 3

n Bu büyüme modeli, üretim sürecinde ihtiyaç duyulan ürünlerin ithal edilmesi bak›m›ndan büyük miktarda döviz gerektiriyordu. Bu döviz gereksiniminin bir k›sm› tar›msal ürünlerin ihrac›ndan, di¤eri ise yurt d›ß›ndaki Türk ißçilerinin yurda yollad›klar› dövizlerden sa¤lanm›ßt›. Ancak iç talebin ve ithalat›n h›zla artmas›, buna karß›l›k ihracat art›ß›n›n yetersiz kalmas› ve döviz girißleriyle Türk liras› aß›r› de¤er kazand›. Bunun sonucunda 10 A¤ustos 1970’de devalüasyona gidildi, 17 A¤ustos’ta ise IMF ile stand-by anlaßmas› yap›ld›.

Ara mal› Yat›r›m mal› Döviz darbo¤az› Resesyon Modern sektör

n Desteklenen imalat üretiminin büyük ölçüde iç piyasaya dönük olmas›, Türkiye’de uygulanan ithal ikameci kalk›nma modelinin en zay›f yan› oldu. Güneydo¤u Asya ülkelerinde oldu¤u gibi bu üretimin ihracat›na önem verilerek, tar›m ürünlerine oranla ekonomideki pay›n› büyütme ve böylece ülkenin uluslararas› alanda rekabet gücünü artt›rma, ayr›ca imalat sanayii teknolojisini gelißtirme yollar›na gidilmedi. 1970 devalüasyonu sonras›nda, Türk ihraç mallar›n›n fiyat›n›n düßmesiyle bu mümkün olabilirdi, ancak gerek ißverenlerin gerekse ißçilerin ç›karlar› yönünden bu çözüm tercih edilmedi. Böyle bir de¤ißimin ißveren aç›s›ndan sat›ß fiyatlar›n›, ißçi aç›s›ndan ise ücretleri düßürmesinden endiße duyuldu.

D. ‹thal ikamecili¤in iflas›

milyon dolar

endeks

1,000

6,00

800 5,00

Ödemeler dengesi

600 400

4,00

200

3,00

0 -200

2,00

-400

1,00

-600 -800

1980

1975

1970

1965

1960

0,00

Ödemeler dengesi Deflatör (1987=100) Kaynak: D‹E.

1

Ödemeler dengesi ve enflasyon oranlar›.

350

Belge 1, 2, 4 ve 5

n ‹thalat›n büyük bölümü yerli üretime girdi olarak kullan›lan ara mal›* ve yat›r›m mallar›*ndan olußuyordu. Dolay›s›yla üretim artt›kça ithalat da art›yordu. Ne var ki ihracat, d›ß talebi fazla artmayan, tar›m a¤›rl›kl› geleneksel kalemlerle s›n›rl›yd›. Bu durum, ciddi bir döviz darbo¤az›* yaratt›. Buna bir de 1973 y›l›nda petrol krizinin patlak vermesiyle olumsuzlaßan dünya konjonktürü eklendi. Petrol al›mlar› görece az miktarda oldu¤u için, gelißmiß ülkelerin aksine, Türkiye’de hükümet s›k› para politikalar›na yönelmek yerine genißleyici para ve yat›r›m politikalar›n› tercih etti ve bu sayede büyüme oranlar›nda düßme görülmedi. Ancak, bu politikalar›n finansman› yüklü miktarlarda d›ß borç al›narak yürütüldü¤ünden, Türk liras› da de¤er kazanmaya devam etti. Fakat dünya piyasa koßullar›n›n daha da kötüleßmesiyle, 1978 ve 1979 y›llar›nda ödemeler dengesi krize girdi, büyüme h›z› yavaßlad›, ard›ndan ekonomi resesyon*a girdi. Bunun üzerine IMF, borçlar›n ertelenmesi ve yeni kredilerin verilmesi için kapsaml› bir istikrar program›n›n uygulaya konmas›n› istedi ve üç temel koßul dayatt›: Devalüasyon, devlet teßviklerinin büyük miktarda azalt›lmas›, ithalat ve ihracat üzerindeki miktar k›s›tlamalar›n›n kald›r›lmas›. n Ancak, araya seçimler, az›nl›k hükümetleri, siyasi hoßnutsuzluk ve karmaßan›n girmesiyle, hükümetler böylesine köklü bir de¤ißimi gerçekleßtiremeyince, devlet harcamalar› büyük oranda artt›r›ld›. Kaynak eksikli¤i nedeniyle petrol ve birçok tüketim mallar›n›n ithalat›n›n k›s›lmas› ve ülkedeki üretimin de azalmas›yla, halk birçok temel tüketim mallar›ndan yoksun kald›, ekonomi genelinde büyük boyutlu bir krize girildi. n Türkiye için ithal ikamecilik tecrübesinin temel olarak olumsuz yönü, korumac›l›¤›n toplumun baz› kesimlerine ç›kar sa¤lamas›, bunun ise sürdürülebilir büyümenin önkoßulu olan ihracata aç›lmaya engel olmas›d›r. Gerçekten de, ithal ikamecilik üretim için gerekli birçok ürünün ithalat›n› gerektirdi¤inden ve bunlar›n ödemesi dövizle yap›ld›¤›ndan, döviz gelirlerinin ço¤unlu¤unu olußturacak ihracat›n da ivme kazanmas›, ayr›ca ihraç mallar›n›n da tar›m sektöründen modern sektör*e kaymas› beklenir. Üstelik ithal ikamecilik geçici bir süreç olarak görülür, yani bir ülkenin üretim yap›s›n›n dönüßmesi, modern sektörün gelißmesi için uygulanan bir politikad›r. Uzun dönemde ekonominin yap›s›n›n de¤ißmesi, buna karß›l›k korumac›l›¤›n yerini zamanla serbest ticarete b›rakmas› gerekir. Oysa Türkiye’deki uygulamalar›n sonucunda bunlar›n hiçbiri gerçekleßmemißtir.

Özal’a göre ödemeler dengesinin önemi.

milyon dolar

Ödemeler dengesi bir ülkenin döviz durumunu gösterir. E¤er ülkenin kasalar›nda döviz yoksa, bir döviz ihtiyac›n› tamamen borçlarla karß›l›yorsa, o ülkenin ödemeler dengesi bozuk demektir. Bir ülke döviz ihtiyac›n› kendi kazanc›yla karß›lamal›d›r. Bu kazanç: ‹hracattan, turizmden, navlun dedi¤imiz taß›mac›l›ktan ve yurt d›ß›ndaki müteahhitlerimizin kârlar›ndan olußur. E¤er bu döviz gelirlerinizi art›rabilirseniz, kurmak istedi¤iniz fabrikalara, barajlara, köprülere gerekli malzemeyi d›ßardan sat›n alabilirsiniz. Döviziniz yoksa yat›r›m da yapamazs›n›z. Bu bak›mdan ödemeler dengesi çok ama çok önemlidir.

16.000

14.000

12.000

10.000

Türkiye’de ödemeler dengesi bütün siyasi krizlerin temelini olußturmußtur. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun çöküßüne sebep olan neden de ödemeler dengesidir. Dövizi olmad›¤› için Avrupa’da borçlanm›ß, fakat bu borcunu ödeyemedi¤inden s›k›nt›ya düßmüß, kapitülasyonlar› tan›mak zorunda kalm›ßt›r.

8.000

Ayn› s›k›nt›lar Cumhuriyet döneminde de devam etmißtir. 1950’deki iktidar de¤ißikli¤inin bir sebebi de ödemeler dengesidir. 1948’lerde baßlayan döviz s›k›nt›s› 1950’lere kadar yüksek enflasyonla kendini göstermiß. ‹ktidar de¤ißikli¤ine sebep olmußtur. Yine ayn› ßekilde 1958’in döviz krizi 1960’daki ihtilali getirmißtir. 1970’deki ödemeler dengesi s›k›nt›s›, 1971’in 12 Mart olay›n› yaratm›ßt›r. 1979 ve 80’deki ödemeler dengesinin sebep oldu¤u bunal›m, 12 Eylül harekat›n› zorunlu k›lm›ßt›r. Türkiye’nin k›sa ancak bilinçli, ak›ll› çal›ßan idareciler sayesinde gerçekleßebilir. E¤er s›rf politik hesaplarla memleket idare edilmeye çal›ß›l›rsa, Türkiye’nin k›sa zamanda ödemeler dengesi tekrar bunal›ma düßer, tekrar yeni siyasi krizler olabilir. Ödemeler dengesi sadece Türkiye için bir sorun de¤ildir. Dünyada ödemeler dengesi bunal›m›na düßmüß tüm ülkelerde, siyasi krizler görülmektedir. Ödemeler dengesi bir evin bütçesine benzer. E¤er bir evde aile reisinin borcu çok artm›ß ise, o evde huzur, düzen kalmaz. Evde huzur olmas› için eve taze para girmesi laz›md›r. Bu paran›n borç de¤il de, aile reisinin al›n teriyle kazanaca¤› maaß› olmas› gerekir. Nas›l bir aile borçla uzun süre ayakta kalamazsa bir devlet de borçla ayakta kalamaz. Onun için kendi dövizini kendi kazanmas› ßartt›r.

6.000

4.000

2.000

0

1964 1965 1966 1967 1968 1969 1970 1971 1972 1973 1974 1975 1976 1977 1978 1979

2

‹hracat

‹thalat

D›ß borç Kaynak: D‹E.

3

D›ß ticaret ve d›ß borç.

“Turgut Özal’›n Görüßleri, 1983”, www.anap.org.tr

4

1970’lerin sonlar›nda tüpgaz kuyru¤u.

5

‹lk 1 May›s yürüyüßü, 1 May›s 1976.

351

III. D›ßa aç›l›m ve istikrars›zl›k, 1980-2002 S * * * *

Ö

Z

L

Piyasa ekonomisi Fiyat kontrolleri Devlet teßvikleri Makroekonomik dengesizlikler * Reel ekonomi * Konvertibilite

Ü

K

A. Serbest ticaret ve ihracata yönelik büyüme

Belge 1, 2, 3 ve 4

n 1970’ler sonunda yaßanan kriz Türkiye’ye özgü de¤ildi. ‹thal ikamecili¤i benimseyen di¤er gelißmekte olan ülkeler de benzer bir kriz içine girmißlerdi. Buna borç veren ülkelerin iki petrol krizi sonras› s›k›nt›ya düßmeleri de eklenince, borç veren uluslararas› kurumlar Türkiye de dahil önemli bir borç krizine giren tüm ülkelere borçlar›n›n ertelenebilmesi ve yenilenebilmesi için kapsaml› de¤ißiklikler içeren a¤›r koßullar dayatt›lar. n 24 Ocak 1980’de al›nan kararlar ve tedrici yap›sal uyum politikalar›yla, önce iç talebin k›s›lmas› amaçlan›yordu. 1980 öncesi hükümetin topluma ra¤men yerine getiremedi¤i bu koßullar›, askeri yönetimin gelmesiyle yeni hükümet uygulamaya koydu. Bu yeni politikalar›n amac› k›sa dönemde ödemeler dengesini düzeltmek ve enflasyonu düßürmek, uzun dönemde ise piyasa ekonomisi* ve ihracata yönelik bir üretim biçimine geçmekti. Bu paketin gerçekleßtirilebilmesi için al›nan en acil önlemler aras›nda devalüasyon (ABD dolar› 47 liradan 70 liraya ç›kar›ld›) ve ard›ndan enflasyonun düßüßüne paralel olarak Türk liras›n›n de¤er kaybetmeye devam ettirilmesi, ayr›ca d›ß ticaretin h›zla serbestleßmesi, fiyat kontrolleri*nin kald›r›lmas›, devlet teßvikleri*nin birço¤unun kald›r›lmas›, faizlerin serbestleßmesi, ihracata teßvik ve yabanc› sermayeyi çekici politikalar say›labilir. Bunun yan›s›ra, yeni anayasa ißgücünün örgütlenmesini yasaklad›, toplu sözleßme düzenine k›s›tlamalar getirildi. Sonuç olarak, gerek kentsel ücretlerde (1983 y›l›nda gerçek ücretler, 1977’ye oranla neredeyse yar›ya indi), gerekse tar›msal kesimin gelirinde büyük düßüßler oldu. Ama askeri rejim döneminde, üç y›l gibi k›sa bir sürede ekonomik dengelerdeki bozulma durduruldu. n ANAP hükümetleri döneminde, özellikle 1980’lerin ilk yar›s›nda, makroekonomik dengesizlikler* düzeltildi, ihracat artt›. ‹thal ikameci dönem boyunca gelißtirilen üretim kapasitelerinin ihracata yöneltilmesi bunda büyük rol oynad›. Türk liras›n›n de¤er kaybetmesi ve ißgücü maliyetinin azalmas› (ücretlerin düßmesi), ihraç ürünlerinin uluslararas› fiyat›n› düßürdü¤ünden talebi de artt›rd›. Ayr›ca ihracatç›lar, ihracata yönelik krediler, vergi muafiyeti ve ucuza döviz tedarik programlar›ndan yararland›lar. Ancak ihracat art›ß›n›n bir k›sm› "hayali" idi, yani baz› üreticiler, ihracat yapmad›klar› halde ihracat teßviklerden yararlanmak için ka¤›t üzerinde yap›yorlarm›ß gibi gösteriyorlard›. Ayr›ca, enflasyonun düßmesine ra¤men d›ß borçlar art›yor, özellikle ihracat›n yo¤un oldu¤u imalat sanayiinde yat›r›mlar›n üretimdeki pay› azal›yordu. ‹hracata yönelik teßvikler ise, devletin harcamalar›n› artt›rmas› nedeniyle 1980’lerin ikinci yar›s›nda azalmaya baßlad›.

B. Finansal serbestleßme

Belge 4

n Yeni politikalar›n reel ekonomi*de, özellikle de yat›r›mlar üzerinde pek etkisi olmad›. Büyüyen ihracat sektöründe bile yat›r›mlar artmad›. Hatta imalat sanayiinde yat›r›mlar›n pay› 1980’de % 32,8’den, 1989’da % 14,6’ya düßtü. Bunun baßl›ca nedenleri, 1980 öncesinde at›l kalan kapasitenin kullan›m›, faizlerin artmas› ve siyasal istikrars›zl›kt›. Sonuç olarak, 1980’li y›llarda, y›ll›k GSMH büyüme oran› ortalama % 4,6, kißi baß›na ise % 2,3 olarak gerçekleßti. Ayr›ca bu büyüme oran› yüklü miktarda borç al›narak sa¤lanm›ßt›: 1980’de 10 milyar dolardan az olan d›ß borç, 1990’da 50 milyar dolara ulaßm›ßt›. n 1986’ya gelindi¤inde, devletin a盤› artm›ßt›. Siyasal rejimin 1987’de tamamen demokrasiye dönmesiyle, siyasal rekabet de sertleßti. Devlet harcamalar› için ek kaynak aray›ß› içinde, sermaye hareketleri a¤ustos 1989’da serbest b›rak›ld› ve Türk liras›n›n konvertibilite*si sa¤lanarak finansal serbestli¤e geçildi. Ancak finansal serbestleßmeyle bulunan kaynaklar›n 1990’larda istikrarl› bir büyümeye katk›s› olmad›.

352

1

12 Eylül öncesindeki grevlerden bir görüntü.

2

12 Eylül 1980 darbesinden sonra ilk ißçi mitingi 50.000 ißçinin kat›l›m›yla 22 Þubat 1986’da ‹zmir’de yap›ld›.

Kaynak: D‹E.

3 Ana sektörlere göre ihracat paylar› ve toplam ihracat.

12 Eylül sonras›nda ilk gösteri.

% 60.0 50.0 40.0 30.0 20.0 10.0

Yat›r›mlar›n 4 GSMH’deki pay›.

0.0 1979

1980

1981

1982

1983

1984

Yat›r›m/üretim (imalat sanayi)

1985

1986

1987

1988

1989

1990

Yat›r›m/üretim (toplam) Kaynak: D‹E.

353

S * * * * *

Ö

Z

L

‹ç borçlar Kamu a盤› Para arz› Aç›k piyasa ißlemleri Reel faizler

Ü

K

C. 1990’lar: Ekonomide istikrars›zl›k

Belge 1, 2, 3, 4 ve 5

n Parasal kaynaklar› artt›rmas› ve böylece iç borçlar*a çare olmas› beklenen finansal serbestleßme, ekonominin krizden kurtulmas›n› sa¤layamad›. 1983’ten bu yana enflasyon etkin düzeyde düßürülemedi. Enflasyonun baßl›ca nedenini kamu a盤›* olußturuyordu. Aç›klar› giderecek önlemlerin kendileri de a盤›n büyümesine neden oldu. Bu önlemler k›saca dört baßl›k alt›nda s›ralanabilir: Uluslararas› sermaye piyasalar›ndan al›nan borçlar (zaman zaman bu borçlar iç borca dönüßtürüldü), para arz›*n›n artmas› (1994’den baßlayarak, 2001’de tamamlanan Merkez Bankas›’n›n ba¤›ms›zlaßma süreciyle kamu aç›klar›n› kapatmak için para arz›n› artt›rmak imkans›z hale getirildi), aç›k piyasa ißlemleri* arac›l›¤›yla iç borçlanma, Ziraat Bankas› ve Halk Bankas› arac›l›¤›yla piyasa de¤erinin alt›nda kredi verilmesi. n 1989’dan itibaren, yabanc› sermaye girißinin artmas› ve Türk liras›n›n de¤erlenmesi ile birlikte ihracata yönelik büyüme biçiminden, iç talebin, dolay›s›yla ithalat›n h›zla artmas›yla içe dönük büyüme biçimine geçildi. Kamu a盤› ve enflasyon artt›. Buna karß›l›k faiz oranlar›n›n ve döviz kurlar›n›n bask› alt›nda tutulmas› sonucu Türk liras›ndan kaç›ß ile baßlayan süreç TL’ye yap›lan spekülatif sald›r›yla birlikte krizle sonuçland›. Bunun üzerine nisan 1994’de IMF ile istikrar program› düzenlendi ve devalüasyona gidildi.

D. 1994 krizi sonras›

Belge 3 ve 4

n 1995 y›l›nda yeni seçimlerle istikrar program› b›rak›ld›, 1995-1999 döneminde 1989-1994 aras› sürdürülen politikalara devam edildi. Ancak bu kez reel faizler* büyük art›ß gösterdi, bu da borç stokunun yan›s›ra faiz ödemelerinin de artmas›na neden oldu. Buna ek olarak, ekonomi Asya (1997) ve Rusya (1998) krizlerinden de olumsuz etkilendi. 1999’a gelindi¤inde borç miktar› bir hayli artm›ß, aral›k ay›nda yeni bir istikrar program›na daha imza at›lm›ßt›. n Programa uyulmas›na ra¤men 2001’de yeni bir kriz yaßand›. Bu tarihe kadar, krizler istikrar programlar›ndan uzaklaß›ld›¤›, popülist politikalara dönüldü¤ü dönemlerde yaßand›¤› halde, 2001 krizinin bir istikrar program› yürütülürken gerçekleßmiß olmas›, Türkiye’nin ekonomik düzenine karß› büyük bir güvensizli¤in bulunmas›, banka sisteminin zay›fl›¤›n›n dikkate al›nmamas› ve sermaye hareketlerinin çok k›sa vadeli olmas›yla aç›kland›.

E. Ekonominin düzenlenmesi

Belge 3 ve 4

n 1980 sonras› Türkiye ekonomisinin temel iç borç sorununun kökeninde de, popülist politikalara ba¤l› olarak finans ve banka sisteminin zay›f düßmesi, dolay›s›yla ekonomiye duyulan güvensizlik ve sermaye hareketlerinin k›sa vadeli olmas› yat›yordu. n 1980’lerde ithal ikameci, görece korumac› bir büyüme rejiminden d›ßa aç›k büyüme rejimine geçen birçok ülkede de Türkiye’de oldu¤u gibi, ekonomik istikrars›zl›k ve krizler yaßanm›ßt›. Buna karß›l›k, borç veren uluslararas› kurumlar, bu s›k›nt›lar›n nedenini piyasa ekonomisine geçißte yaßanan zorluklar olarak yorumlam›ß, bunlar›n baß›nda ise popülizmi ve iç borçlar› tespit etmißti. Piyasa ekonomisi kendi halinde etkin ißlemedi¤i, devlet müdahalesinin ise bu durumu düzeltmedi¤i saptamas› üzerine, ekonominin genel anlamda etkinleßmesinde piyasa ve devlet d›ß› kurumlar›n önemi üzerinde duruldu. Bu ba¤lamda ekonominin "düzenlenmesi" ya da "regülasyonu" çerçevesinde, Özelleßtirme Yüksek Kurulu (devletin üretimdeki rolünün azalt›lmas›), Bankac›l›k Düzenleme ve Denetleme Kurumu (bankac›l›k sisteminin denetlenmesi), Sermaye Piyasas› Kurulu (sermaye piyasalar›n›n denetlenmesi), Rekabet Kurumu (rekabet kurallar›n›n uygulat›lmas›) gibi kurumlar›n gereklili¤i gündeme geldi.

354

1

Toplam d›ß borç ve d›ß ticaret a盤›n›n GSMH’ya oranlar›.

endeks 1994=100

Kaynak: D‹E.

2001

1999

2000

1998

1997

1996

1994

1995

1993

1992

1991

1990

1989

1988

1987

1986

1985

1983

1984

1982

1980 1981

GSMH büyüme oran›

(%)

Kaynak: D‹E.

2

Enflasyon de¤ißme ve büyüme oranlar›.

5

Turgut Özal, kalk›nma için gerekli kaynaklar› nereden bulmay› planl›yordu?

GSMYH oran› (%) 80

60

40

Kalk›nma için gerekli unsurlar›n baß›nda ihracat ve görünmeyen kalem gelirleri gelir. Bu, ödemeler dengesinin sa¤lam olmas›n› sa¤lar. ‹stikrarl› kalk›nman›n en önemli ßart› budur.

20

2000

1999

1998

1997

1996

1995

1994

1993

1991

1992

1990

1989

1988

1987

1986

1985

1984

1983

1982

1981

1980

0

Kaynak: D‹E.

3

‹ç borç stokunun, anapara ve faiz ödemeleri.

Kaynaklar›n en önemlisi vatandaß›n tasarruflar›d›r. Bunu da serbest veya gerçekçi faiz politikas› bir ölçüde sa¤lamaktad›r. Tasarruflar›n di¤er bir bölümü de, sermaye piyasas› dedi¤imiz hisse senedi ve tahvil piyasas› çekecek ve bu da yat›r›mlar› art›racakt›r. Bundan baßka, iyi kullan›ld›¤› takdirde d›ß borçlanma ve d›ß sermaye kaynak olabilir. D›ß borçlanma ak›ll›ca yap›l›rsa, döviz üretebilecek projelerde kullan›l›rsa, Türkiye tekrar s›k›nt›ya düßmeden bu kaynaklar› da büyük ölçüde kullanabilir. Örne¤in 1 milyar dolar borçla yapt›¤›n›z yat›r›m, iki-üç y›l içinde yine 1 milyar dolarl›k ihracat› gerçekleßtirirse, bu ak›ll› bir borçlanmad›r. Bu ßekilde hem borçlar rahatça ödenir, hem de baßkas›n›n paras› kullan›larak daha h›zl› kalk›n›l›r. Geçmißte borçlan›rken yap›lan hata ßuydu; al›nan borçlar döviz üretmeyen yat›r›mlara verildi. Bunun sonucu olarak da Türkiye s›k›nt›ya düßtü. Ayn› ßekilde, d›ß yat›r›mc› ak›ll› bir politikayla Türkiye’ye getirilebilirse, hem teknolojik ilerleme h›z›n› art›rabilir, hem de ißsizli¤i daha k›sa sürede çözebiliriz. “Turgut Özal’›n Görüßleri, 1983”, www.anap.org.tr

Kaynak: D‹E.

4

‹ç borçlanmada ortalama bileßik faiz ve kriz tepe noktalar›.

Aral›k 1999 ve aral›k 2000 tarihlerinde iç borçlanma olmam›ßt›r.

355

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Yolsuzluk

F. Gelir da¤›l›m›

Belge 1 ve 2

n Her ne kadar ‹kinci Dünya Savaß›’ndan bu yana k›rsal alanda makineleßme, gübre kullan›m›, vs. yayg›nlaßm›ß, kentlere göç artm›ßsa da, tar›m sektörü kentsel üretimdeki verimlilik art›ßlar›n› yakalayamad›. Dolay›s›yla k›rsal ve kentsel alan aras›ndaki gelir fark› yeterince kapanmad›. Kentlerdeki özel sektör üretimi, ülkenin bat›da kalan üçte birlik kesiminde yo¤unlaßt›. Ticarîleßen tar›m ise, bat› ve k›y› bölgelerine do¤ru kayd›. Ayr›ca turizmin bat›da gelißmesi, ticaret hadlerinin tar›m aleyhine artmas› ve 1980 sonras› Güneydo¤u bölgesinde yaßanan terör sorunu, eskiden beri varolan bölgesel farkl›laßmay› vurgularken, bat›ya ve kentsel bölgelere göç hareketlerinin de yo¤unlaßmas›na neden oldu. Günümüzde, Güneydo¤u’da yeniden bar›ß ortam›n›n sa¤lanmas› ve bölgede baßlat›lan geniß çapl› sulama projelerinin tamamlanmas›n›n, uzun vadede bu bölge ile ülkenin bat›s› aras›ndaki fark›n kapanmas›na yard›mc› olaca¤› umuluyor. n Bölgeler aras›nda da bir eßitsizlik mevcuttur. Kentleßme oran› Marmara ve Ege bölgelerinde di¤er bölgelere oranla daha fazla oldu¤una göre, gelirin büyük bir bölümünün bu bölgelerde üretildi¤i ve tüketildi¤i söylenebilir. Ayr›ca kißi baß›na gelir yaln›zca bu iki bölgede Türkiye ortalamas›n›n üzerindedir. n Türkiye için hesaplanm›ß olan % 20’lik hanehalk› dilimleri itibariyle gelir da¤›l›m›na bak›ld›¤›nda, 1994 y›l›nda en yüksek % 20 dilimine giren hanelerin milli gelirin % 54,9’unu ald›¤› görülür. Bölgeler itibariyle en üst % 20’lik kesimin gelirinin en alt % 20’lik kesimin gelirine oran›, Güneydo¤u Anadolu’da % 6,2 ile en düßük, Marmara bölgesinde ise % 14,2 ile en yüksek orand›r ve Türkiye ortalamas› olan % 11,2’yi aßan tek bölge bu sonuncusudur. Kißisel gelir eßitsizli¤inin en yüksek oldu¤u bölge ise, ayn› zamanda en zengin olan Marmara bölgesidir. n Tarihsel gelißmeye bak›ld›¤›nda, gelir da¤›l›m›ndaki eßitsizli¤in 1963 ile 1970 aras› yüksek büyüme h›z›na ra¤men artt›¤› görülür. 1974-1977 döneminde gelir da¤›l›m›nda gözlenen göreli düzelme, iç piyasay› d›ß rekabete kapatan ithal ikameci stratejinin yo¤unlaßmas› ve buna ba¤l› olarak ücretlerin ulusal gelirden ald›¤› pay›n artmas›n›n sonucuydu. 1970’lerin sonunda ekonominin içine düßtü¤ü ödemeler dengesi bunal›m› ve artan enflasyon, gelir da¤›l›m›nda gözlenen göreli düzelmeyi bozdu. 1980 sonras›nda baßlayan yeni düzenleme reel ücretlerin düßürülmesine, faizlerin enflasyonun üstüne ç›kmas›na (pozitif reel faiz), iç tüketimin ve yat›r›mlar›n k›s›lmas›na dayand›¤› için, gelir da¤›l›m›n› ücretliler aleyhine bozmas› kaç›n›lmazd›. Gelir da¤›l›m›n›n bozulmas›nda ikinci önemli etmen, bölgeler aras›ndaki kalk›nma farklar›d›r. Gelir da¤›l›m›n› bozan üçüncü bir etmen de, 1970 baßlar›ndan itibaren artan enflasyondur.

G. ‹nsani gelißme ve yolsuzluk

GSY‹H 1996

Karadeniz

Güneydo¤u Do¤u Anadolu Anadolu 9

5

4

Akdeniz 12 Ege 16

1 356

Marmara 38 ‹ç Anadolu 16

Bölgeler itibariyle GSY‹H.

Belge 3 ve 4

n Birleßmiß Milletler Gelißme Program›’n›n (United Nations Development Programme) haz›rlad›¤› 2002 ‹nsani Gelißme Raporu’na (Human Development Report) göre, Türkiye 2000 y›l›nda 173 ülke aras›nda 85. s›rayla orta derecede gelißmiß ülkeler grubunda yer al›yordu. Bu s›ralama, ortalama yaßam süresi, okur-yazarl›k, e¤itim ve gelir düzeyleri gözönünde bulundurularak hesaplanan ‹nsani Gelißme Endeksi’ne (Human Development Index) göre gerçekleßtirilmißti. Yine ayn› endeksin tarihsel gelißimine bak›ld›¤›nda, Türkiye’nin 1975’ten (100 ülke) 2000’e 6 s›ra ilerledi¤i gözlemlenmektedir. Ancak bu ilerleme, Türkiye’nin 173 ülkeden ilk 53’ünün bulundu¤u yüksek insani gelißme düzeyine sahip gruba yak›nlaßmas›n› sa¤layacak boyutta olmam›ßt›r. Ayr›ca ayn› kurumun hesaplar›na göre, 1999 y›l› için Türkiye’nin HDI’deki yeri kißi baß›na gelir s›ralamas›ndaki yerinden 18 s›ra geridedir; yani dünya ülkeleri s›ralamas›nda Türkiye’nin insani gelißme düzeyi, kißi baß›na gelir düzeyi s›ralamas›n›n alt›nda kalm›ßt›r. n Bunlara ek olarak, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakf›’n›n yapm›ß oldu¤u kapsaml› bir araßt›rma, Türkiye’de yolsuzlu¤un son y›llarda artt›¤›n› göstermektedir. Araßt›rmada yolsuzluk* sorunu, hanehalk› nezdinde araßt›r›lm›ßt›r. Di¤er ülkelerle k›yasland›¤›nda, Türkiye’de yolsuzlu¤un ortalaman›n üstünde bir oranda alg›land›¤› ortaya ç›kmaktad›r. Ekonominin istikrara ve etkinli¤e kavußmas› için gerekli hukuki ve ekonomik düzenlemeyi yapacak olan devlet ayg›tlar›n›n zay›flamas› da aß›lmas› gereken bir engeldir.

2

Kißisel gelir da¤›l›m›n›n gelißimi.

Hanehalk› yüzdeleri

1963 (a)

1968 (b)

1973 (c)

1978 (d)

1983 (e)

1986 (f)

1987 (g)

1994 (h)

4,9

En düßük

% 20

4,5

3

3,5

2,9

2,7

3,9

5,2

‹kinci

% 20

8,5

7

8

7,4

7

8,4

9,6

8,6

Üçüncü

% 20

11,5

10

12,5

13

12,6

12,6

14,1

12,6

Dördüncü

% 20

18,5

20

19,5

22,1

21,9

19,2

21,2

19

En yüksek

% 20

57

60

56,5

54,7

55,8

55,9

49,9

54,9

Kaynak: S. Gürsel, H. Levent, R. Selim ve Ö. Sar›ca, Türkiye'de Bireysel Gelir Da¤›l›m› ve Yoksulluk - Avrupa Birli¤i ‹le Karß›laßt›rma (‹stanbul, 2000) çizelge 2.1’den: (a) T. Çavußo¤lu ve Y. Hamurdan, Gelir Da¤›l›m› Araßt›rmas› (Ankara, 1966). (b) T. Bulutay, S. Timur ve H. Ersel, Türkiye’de Gelir Da¤›l›m›, 1968 (Ankara, 1997). (c) DPT, Gelir Da¤›l›m› Araßt›rmas›, 1973 (Ankara, 1976). (d) ve (e) M. Celasun, "Income Distribution and Domestic Terms of Trade in Turkey", ODTÜ Gelißme Dergisi, XII, 1-2(1986). (f) F. Esmer ve E. Kalayc›o¤lu, Türkiye’de Sosyo-Ekonomik Öncelikler, Hane Gelirleri, Harcamalar› ve Sosyo-Ekonomik ‹htiyaçlar Üzerine Araßt›rma Dizisi (‹stanbul, 1986). (g) D‹E, 1987 Gelir Da¤›l›m› (Ankara, 1990). (h) D‹E, 1994 Hanehalk› Gelir Da¤›l›m› Anketi Sonuçlar› (Ankara, 1996).

3

4

1998’de ortaya ç›kan yolsuzluklardan biri de TBMM Genel Kurul Salonu’nun ceylan derili koltuklar›n›n ihalesine ilißkindi.

Yolsuzluk.

Kentli Türkiye hanehalk› gözünde yolsuzluk ve rüßvetin sorun olarak taß›d›¤› önemin son dönemde artt›¤› gözlenmißtir. Hanehalk›n›n kamu kurumlar›na duydu¤u güven son derece zay›f, kamu kurumlar›n›n verdi¤i hizmetlerden ald›¤› memnuniyet de son derece düßük bulunmußtur. Hizmet sunumunda yurttaßlara ve ihalelerde ßirketlere eßit muamele yap›ld›¤›n› düßünenlerin oran› gerek yerel, gerek merkezi yönetimler için son derece düßük bulunmußtur. Benzer biçimde, gerek yerel yönetimlerde, gerek merkezi yönetimde istihdam›n tarafs›z bir ßekilde ve liyakata ba¤l› olarak yap›ld›¤›n› savunanlar›n oranlar› da son derece düßük olarak ölçülmüßtür. Görüßülen her dört kißiden yaklaß›k biri ya kendisine ya da akraba, komßu ya da arkadaßlar›ndan birine nisan 1999 seçimlerinde herhangi bir partiden oy karß›l›¤›nda hediye, para veya bir menfaat teklifinde bulunuldu¤unu belirtmißtir. Görüßülen kißilerden az›msanmayacak bir bölümünün son iki y›ldaki kißisel deneyiminde çeßitli kurumlardaki kamu görevlilerine para ya da hediye vererek ißini çözmeye çal›ßm›ß oldu¤u ö¤renilmißtir. Bu da halk›n genelde yolsuzluk ve rüßveti içselleßtirdi¤inin bir göstergesidir. Halk›n yolsuzluk ve rüßveti içselleßtirdi¤inin bir di¤er örne¤i de üç hipotetik senaryo karß›s›nda yine az›msanmayacak bir kesimin rüßvet verme seçene¤ini seçmiß olmas›d›r. Ancak, gerek yolsuzluk ve rüßvetin önemli bir sorun olarak alg›lanmas›, gerek hizmetlerden duyulan memnuniyetin çok düßük olmas›, halkta yolsuzlu¤a karß› bir reform program›na destek verme e¤ilimi bulundu¤una ißaret etmektedir. Görüßülen kißiler de¤ißik reform önerilerini farkl› kurumlar baz›nda ayr›ßt›rmakta; örne¤in bir kurum için ek kaynak yaratman›n önemli bir düzeltici rol oynayaca¤›n› savunurken baßka bir kurum için bürokratik düzenlemelerin azalt›lmas›n›n alt›n› çizmektedirler. Ama her koßulda devletin denetleyici rolünü en önemli yöntem olarak kabul etmektedirler. TESEV (yay.), Hanehalk› Gözünden Türkiye'de Yolsuzlu¤un Nedenleri ve Önlenmesine ‹lißkin Öneriler (‹stanbul, 2001).

357

IV. Kentli toplumuna geçiß S

Ö

Z

L

Ü

* Sosyal konut * Master plan

K

A. Artan nüfus ve h›zlanan kentleßme

Belge 1, 2, 3, 4, 5 ve 6

n 1940’lar›n sonunda 20 milyonu geçen Türkiye nüfusu, 1980’de 44 milyona, 21. yüzy›l baßlar›nda da 65 milyona ulaßt›. Yüksek nüfus art›ß h›z› yan›nda, tar›mda makinleßmeyle ortaya ç›kan ißgücü fazlas›n›n kentlere göçü, Türkiye toplumunun demografik dengelerinin de¤ißimini h›zland›rd›. 1950’de toplam nüfusun % 25’i 10.000’den büyük nüfuslu yerleßim yerlerinde otururken, bu oran 1990’da % 59’a ulaßt›. n 1950’de toplam ißgücünün % 85’i tar›mda çal›ß›yordu. 20. yüzy›l sonuna gelindi¤inde ise tar›m, toplam ißgücünün % 40’›n› istihdam ediyordu. Sanayileßme ve kentlerde yo¤unlaßan yeni hizmet faaliyetleri, güçlü bir iß bulma umudu uyand›r›yordu. Bunun yan›nda kent yaßam› da yeni kußaklara çekici geliyordu. Kentler güçlü birer çekim merkezi oldular. K›rsal bölgelerde yaßayanlar›n say›s› mutlak olarak azalmad›, ama artan nüfus içindeki pay› düßtü. n Kentleßme, 1980’lerin baß›na kadar sanayi veya hizmet sektörünün yo¤unlaßt›¤›, ‹stanbul, Ankara, ‹zmit, ‹zmir, Bursa, Adana gibi birkaç kent çevresinde gerçekleßti. Daha sonraki dönemin iktisadi dinamikleri ise, Gaziantep, Denizli gibi orta boyda kentlerin gelißmesine katk›da bulundu. Ancak, sosyal konut* programlar›n›n eksikli¤i, kentleßmeyi yönlendirecek master planlar›*n›n sürekli de¤ißtirilmesi, kamu arazilerinde mülkiyet haklar›n›n esnek de¤erlendirilmesi gibi nedenlerle, iç göçün taß›d›¤› nüfus, büyük kentlerin etraf›nda olußan "gecekondu" çemberlerine yerleßti ve bunlar› genißletti. ‹lk kez Ankara’da 1950’lerde baßlayan gecekondulaßma olgusu, 1960’lardan sonra bütün büyük kentlerin "kenar mahallelerini" kapsar hale geldi. Kentlileßme-gecekondulaßma, 1980’ler ve 1990’lar›n siyasal ve toplumsal gelißmelerine damgas›n› vuracak boyutta ve kal›c› bir toplumsal olgunun habercisi oldu. n Kentlere yeni gelenler beraberlerinde kendi kültürel özelliklerini de getirdiler; bir yandan kentte varolan yaßam tarz›ndan etkilenirken, di¤er yandan kendi yaßam tarzlar›yla kentlere damgalar›n› vurdular. Kentlerde biraraya gelen de¤ißik yörelerin insanlar›, hem birbirlerine hem de yerleßtikleri kentlere yeni birçok ßey tan›tt›lar. 1950’lerde Ankara, ‹stanbul ve ‹zmir gibi kentlerde hemen hemen hiç bilinmeyen lahmacun ya da ßöbiyet gibi lezzetler, ayn› kentlerin 1990’lardaki yaßam›ndan ayr› düßünülemez oldu. Ancak, bazen etnik boyutlar› da olabilen siyasal ßiddet, kentlerde birbirine karß› güvensiz farkl› kültürel yap›lar da ortaya ç›kard›. n Hem 1970’lerin siyasal ßiddetinden duyulan huzursuzluk, hem de özellikle ABD’den gelen bir moda, refah düzeyi yüksek kesimleri daha korunakl› konut alanlar›na yöneltti. 1970’lerde kurulmaya baßlayan Bahçeßehir gibi özel sitelere, zaman içinde, 1980’li ve 90’l› y›llarda ‹stanbul’daki Alkent, Zekeriyaköy, Kemer Country gibi çok daha "seçkin", yeni uydu-kentler eklendi. Baz› itibarl› semtlerde ev kiralar›nda alt›n ve döviz ça¤› baßlad›. n Kentlerin çehresinin de¤ißmesi sadece göçlere ba¤l› olmad›. 1950’li y›llar›n sonlar›na do¤ru büyük kentlerde baßlayan imar çal›ßmalar› zaman içinde devam etti. 1984’te ‹stanbul’da belediye baßkan› Bedrettin Dalan’la birlikte "mega" projeler dönemi baßlad›. Bunlardan en büyü¤ü Haliç ve Tarlabaß› projeleriydi. Öte yandan, Bo¤aziçi’nin ve kentin kuzeyinde yer alan tar›m ve orman alanlar› yap›laßmaya aç›ld›. Turizmi teßvik amac›yla do¤al ve kültürel de¤erler bak›m›ndan koruma alt›nda olmas› gereken alanlar "yat›r›m alan›na" dönüßtü. Büyük oteller ve iß merkezleriyle kentin çehresi önemli de¤ißimler yaßad›.

1

1950’lerde ‹stanbul’a göçedenler Eminönü’nde.

358

n II. Dünya Savaß›’ndan sonra, demiryollar› yerine tercih edilen karayollar› politikas›na ba¤l› olarak kentler aras›nda otobüs ve kamyon gibi motorlu taß›tlara önem verilirken, kent içi ulaß›mda da otomobil büyük önem kazand›; özellikle ABD mal› büyük otomobillerle, dünyan›n baßka ülkelerinde çok ender olarak rastlanan bir ulaß›m yöntemi olarak "dolmußçuluk" yayg›nlaßt›. Elektrikli ve rayl› sistem ise bu süre içinde oldukça ihmal edildi. Hatta ‹stanbul’da 92 y›l hizmet vermiß olan tramvay 1961’de kald›r›ld›. Ancak zaman içinde, ilk önce Ankara’da olmak üzere tekrar rayl› sisteme yat›r›mlar yap›ld›. Kent merkezlerini çevre semtlere ba¤layan hafif tramvay sistemleri kurulurken, her iki ßehirde de metro aç›ld›.

2

1946’da yeni yap›lan bir yol (Ankara).

3

Uydukent reklam broßüründen bir sayfa.

5

Kurtuluß-Beyaz›t tramvay› Eminönü’nde.

4 ‹stanbul’da 1950’lerin imar çal›ßmalar› s›ras›nda Beßiktaß meydan›.

6

Yolcu ve yük taß›mas›nda paylaß›m (%)*.

Y›l

Karayolu

Karayolu yük

Demiryolu

Demiryolu

Denizyolu

Denizyolu

Havayolu

Havayolu

yolcu

yük

yolcu

yük

yolcu

yük

yolcu

yük

1960

72,9

43,8

24,3

54,6

2,0

1,9

0,8

0,1

1970

91,4

72,9

7,6

25,8

0,3

1,2

0,7

0,1

1980

93,9

77,6

4,1

12,6

1,0

0,7

0,8

0,1

(*) Yük taß›mac›l›¤›nda yaln›z yurtiçi

Kaynak: D‹E.

359

B. Yeni tüketim kal›plar›n›n gelißmesi

Belge 1, 2, 3, 4 ve 5

n Kapal› bir toplum yap›s›ndan, d›ßa aç›lan ve dünyadaki gelißmelerden etkilenen bir toplum yap›s›na geçißte 1945-1946 y›llar› önemli bir dönüm noktas› oldu. Örne¤in, ‹ngiltere-Türkiye uçak seferleri baßlad›; bir y›l sonra da New York-Londra-Ankara seferleri baßlad›. 1946’da özel otomobil ithaline izin verildi. Geniß kitlelere yay›lmas› uzun süre alsa da, otomobil hem bir statü sembolü hem de hareketlili¤in, yükselme arzular›n›n sembolü haline geldi. 1960’da yüz binden biraz fazla olan karayolu motorlu taß›t say›s›, 1980’de bir milyona ulaßt›. n Yeni modern yaßama uygun olarak, ayn› dönemde Filistin’den gelen 36 bin diß f›rças›n›n piyasaya sürülerek sa¤l›k anlay›ß›nda gelenekselli¤in d›ß›na ç›k›l›rken, görünüß ve görünüßün en önemli unsuru olarak giyim kußam önem kazanmaya baßlad›. Kad›n›n görünümü giderek modernleßmenin ve gelißmenin en önemli ißaretlerinden biri olmaya baßlad›. 1946’da II. Dünya Savaß› nedeniyle üretimi azalan ve giderek pahal›laßan ipek çorap yerine, dünyada h›zla yay›lan naylon çorap Türkiye’de de kad›nlar taraf›ndan kullan›lmaya baßland›. n Ekonomideki de¤ißikliklere ve tüketim kapasitesinin artmas›na ba¤l› olarak, Türkiye gündelik hayatta yeni adet ve ürünlerle tan›ßt›. 1960’larla birlikte, modada haz›r giyim geniß kitlelerin zevklerinin de benzeßmesini getirdi. Özellikle 1980’lerde giyim kußamda markalar dönemi baßlad›. Baz› markalar kullanan için önemli bir prestij göstergesine dönüßtü. 1990’larla birlikte dev al›ßveriß merkezleri dönemi baßlad›. ‹stanbul’da Galleria, Akmerkez, Capitol, Carousel, Ankara’da Karum gibi al›ßveriß merkezleri, tüketim ihtiyaçlar›n› karß›lamaktan öte, giderek bir yaßam biçimi haline geldi. n II. Dünya Savaß› sonras›nda gelißmiß ülkelerde yayg›nlaßan dayan›kl› tüketim mallar› a¤›rl›kl› büyüme, Türkiye’ye 1960’larda k›smen ithal ikamesi politikas›yla k›smen de do¤rudan ithalat yoluyla girdi. Önce kentlerde ve pahal› oldu¤u için, zengin ailelerde kullan›lan buzdolab›, çamaß›r makinesi ve radyo, elektrik da¤›t›m›n›n Anadolu’da yay›lmas›yla beraber yayg›nlaßmaya baßlad›. 1961’de 1,5 milyon civar›nda olan radyo al›c›s›, 1973’te 4 milyonun üzerine ç›km›ßt›. Yeni tüketim kal›plar›n› de¤ißtiren etmenler, kentlileßme, kad›nlar›n ücretli ißlerde çal›ßmaya baßlamas› ve apartman tipi konutlar›n artmas›yd›. Yeni dayan›kl› tüketim mallar›na sahip olmak toplumsal statüde bir yükselme göstergesi olarak da alg›lan›yordu. Bu statü sa¤lay›c› tüketim mallar› aras›nda özel otomobil 1960’larda önde gelmeye baßlad›. Yurt içinde montaj otomobil sanayiinin kurulmas›yla beraber, otomobil kullan›m› h›zla artt›. Bir dönemin yerli halk otomobili olan Anadol, orta s›n›flar›n statü simgesi haline geldi.

1 360

Naylon çorap reklam›.

n Televizyonun günlük yaßama girmesi 1970’lerde gerçekleßti. Türkiye’de ilk televizyon yay›n› ‹stanbul’da ‹TÜ’de, ard›ndan 31 Ocak 1968’den itibaren Ankara’da, haftada üç gün deneme yay›n› olarak baßlad›. TRT bünyesinde televizyon yay›n›, tek kanall› ve siyah-beyaz olarak 1970’lerde yay›n faaliyetini genißletti ve Türkiye’nin birçok bölgesini kaplar duruma geldi. Televizyonun yayg›nlaßmas›, o güne kadar en yayg›n haber alma arac› olan radyoyu ikinci plana itti. 1982’de ilk renkli yay›n›n› yapan TRT, 1984’te tümüyle renkli yay›na geçti. Özel radyolar ve televizyonlar Cumhurbaßkan› Turgut Özal döneminin belki de en önemli reformlar›ndan biri oldu. 1990’da Magic Box’a ait ilk özel televizyon kanal› Star 1 yay›na baßlad›. 1994’te Özel Radyo ve Televizyon Yasas›’n›n ç›kart›lmas›yla, onlarca ülke genelinde, yüzlerce yerel düzeyde yay›n yapan televizyon ve binlerce radyo tam bir ifade özgürlü¤ü patlamas› yaratt›. Cumhuriyet döneminin en önemli resmi ideoloji taß›y›c›s› TRT’nin tekeli bir y›l içinde ortadan kalkt›. Herkes be¤endi¤i müzi¤i dinleyebilece¤i, hoßland›¤› program› izleyebilece¤i iletißim araçlar›na kavußtu. 1994’de, ayn› zamanda uydu radyo ve televizyon yay›nlar›, bilimsel araßt›rma, özel veya diplomatik haberleßme ve askeri haberalma alanlar›nda kullan›labilen ve telekomünikasyonda devrim niteli¤i taß›yan Türksat 1B uydusu uzaya f›rlat›ld›. 1996’da Türkiye internet’le tan›ß›rken, televizyonda da kablolu yay›na geçildi. Türkiye, televizyon izleme konusunda dünya ölçe¤inde üst s›ralara yerleßti.

2

20 Þubat 1935 tarihli Yedigün (say› 102) dergisinde Telefunken marka radyo ilan›.

3

19 Aral›k 1966’da piyasaya ç›kan, orta s›n›f›n simgesi Anadol marka otomobil.

4 ‹smet ‹nönü, 30 A¤ustos 1971’de ‹stanbul Teknik Üniversitesi’nde, televizyon deneme yay›n›nda misafirken.

Latif Demirci’ye göre 5 televizyon kanal› enflasyonu.

361

V. Gündelik yaßamda de¤ißim A. Kültürel benzeßme ve farkl›laßma

Belge 1, 2, 3, 4 ve 5

n Yükselme arzusundaki farkl› toplumsal kesimler ortak tüketim kal›plar›n› benimseyerek bir benzeßme ve bütünleßme süreci yaßarken, ayn› zamanda farkl›laßman›n ve farkl› kültürlerin karß›laßmas›n›n da sanc›lar›n› yaßad›. Bu sanc›lar›n en somut yans›mas› 1970’li y›llar›n siyasal ßiddet olaylar›yd›. Öte yandan, ayn› dönemde "arabesk" olarak adland›r›lan müzik, kentlere yeni gelen k›rsal kökenli kesimlerin kentle bütünleßmelerindeki zorluklara ve çektikleri ac›lara ißaret etti. Bu müzikte somutlanan ve kentin geleneksel ve modern ö¤elerini bir araya getiren yeni bir kültür, bu kesimlerin kimliklerinin olußmas›nda büyük rol oynad›. Ancak kentle ba¤lar› daha eskilere giden kesimlerce “arabesk” kültür bir tehdit ve kirlenme olarak alg›land›. n Kentlerdeki ahlak anlay›ß› ve de¤erleri zaman içinde h›zl› ve büyük de¤ißim geçirdi. Cinsellik anlay›ß›ndaki de¤ißim, 1970’lerde yay›nlad›¤› cinsel bilgiler kößesiyle gerçekte bir siyasal haber ve yorum dergisi olan Yank›’n›n sat›ßlar›nda patlama yaratt›. 1981’de erotik içerikli Erkekçe’nin ilk say›s› ç›kt›. Daha sonra, 1981’de klasik Türk müzi¤i icra eden Bülent Ersoy’un kad›n olmas› ya da 1983’te kürtaj›n yasallaßmas› çok farkl› alanlarda cinsellikle ilgili de¤ißimlere ißaret etti. n Ahlak de¤erlerindeki de¤ißim oldukça farkl› sonuçlara yol açt›. Geleneksel kesimlerin yaßad›klar› mekansal de¤ißim, karß›laßt›klar› farkl› ahlak anlay›ßlar› nedeniyle bir kültür ßokuna dönüßtü. Bu ßok, “arabesk”in yan›s›ra, çok farkl› ßekillerde tezahür etti. Örne¤in cinsellik, kent yaßam›nda giderek daha fazla görselleßmesine ra¤men geleneksel zihniyet nedeniyle yaßanamad›¤› için, çok önemli bir sorun haline geldi. Cinsel sorunlar› olan topluma yönelik 1970’li y›llarda seks filmleri furyas› baßlad›. Bas›nda da, Tan gibi gazetelerde uydurma haberlerle, "erotik-komik" diye adland›r›labilecek haberler yer ald›. Bu haberlerde s›k s›k "Türkiye’ye gelen turist Helga’n›n Türk erkeklerine olan hayranl›¤›" vurguland›. n 1980’lerde, özellikle de 1990’larda baz› gazetelerin verdikleri eklerde ve televizyon kanallar›n›n magazin programlar›nda yayg›nlaßan "televole" kültürü, "Helga" kültürünün yerine geçti. Toplumun refah düzeyi yüksek kesimleri aras›nda az›nl›k fakat görünürlü¤ü yüksek, ünlü sanatç›, futbolcu, manken veya di¤er tan›nm›ß kißilerden olußan bir sosyal grup içindeki ilißkiler medya için okur ve seyirci çekme arac› oldu. Bu grubun medyaya yans›yan e¤ilimleri cinsellikle ilgili de¤erleri altüst edici bir rol oynad›. Cinselli¤in bu ßekilde ißlenmesiyle ortaya ç›kan olumsuz sonuçlar›n biri de, "baßörtüsü" konusunda kendini gösterdi. Geleneksel müslüman kesimler için bir inanç meselesi olman›n ötesinde baßörtüsü, modern kent yaßam›nda ve en genel anlam›yla kamusal alanda bir korunma ißlevi de üstlendi.

1

Yelpaze dergisinin kapa¤›, cilt XI, say› 6, 23 Eylül 1957.

362

n Yaßam giderek, ne pahas›na olursa olsun kazanmak gereken bir yar›ßmaya dönüßtü. Yükselme arzusu, bir yandan ilkokuldan baßlayarak üniversiteye kadar kurslarla ve s›navlarla süren mücadelede, di¤er yandan e¤itim ve iß olanaklar›na s›n›fsal olarak sahip olmayan kesimler aras›nda ßiddete dayal› yöntemlerde kendini gösterdi. 1988’de silah sat›ß›nda serbestlik tan›nmas›yla bu e¤ilimler güçlendi. Karagümrük Çetesi ya da ço¤u zaman siyasetle içiçe geçen mafya çeteleri, Alaattin Çak›c› gibi isimler ünlü oldu. Bu isimler hukuken "suç" kategorisi alt›nda ele al›nmalar›na ra¤men, umutsuz kesimler için "kahraman" statüsüne yükseldiler. Futbol taraftarlar› aras›nda yaßanan ßiddetin yan›s›ra, milli futbol tak›m›n›n ya da kulüp tak›mlar›n›n uluslararas› baßar›lar›, "sevinç terörü" diye bir kavram›n toplumsal yaßama girmesine neden oldu. Futboldaki baßar›y› gölgeleyen kutlamalar s›ras›nda silahla havaya aç›lan ateß, sadece 1995 y›l› içinde 5 kißiyi öldürdü, 10 kißiyi yaralad›.

2

Ses dergisinin kapa¤›, say› 9, 27 Þubat 1982.

3 4

G›rg›r dergisinden al›nt›, Nokta, 25 A¤ustos 1985.

Komßum, ßu yabanc›...

80’lerin ikinci yar›s›nda en çok yak›n›lan ßeylerden biri büyük ßehirlerin "istilâs›"yd›. Gecekondular daha önce de vard›, ama ‹stanbul’un "elden gitti¤i" en çok gecekondulaßman›n h›z›n› kaybetti¤i 80’lerde dile getirildi. Arabesk denen müzik 70’lerde de vard›, ama bu ancak 80’lerde bir söylem nesnesi haline geldi; yaln›zca bir müzik tarz›n›n, ßehirlilere yabanc› bir müzik tarz›n›n de¤il, "kültürsüzlü¤ün" de ad› oldu. 68’li olman›n, bugün ço¤u yönetici olmuß insanlar› baßkalar›ndan ayr›ßt›ran bir kußak ideolojisine dönüßmesi de son üç dört y›l›n ürünü. Bütün bunlar, farkl› s›n›f, meslek ya da kußaklardan insanlar aras›nda bir geçißkenlik sa¤layan zeminlerin ortadan kalkt›¤›n›, yabanc›lar aras›ndaki s›n›r›n ßimdiye de¤in olmad›¤› kadar kal›nlaßt›¤›n› gösteriyor. 80’lerde ßehirlerdeki kutupsall›klar artarken, eskiden ortak bir hayat vaadi etraf›nda bir araya gelmiß insanlar›n "müstahak" olduklar› yere --birinin banka müdürlü¤üne ötekinin ayn› bankan›n müstahdemli¤ine, birinin ißkenceye ötekinin ißsizli¤e vb.-- iade edildi¤ine, yaln›zca bu ortakl›¤›n y›k›lmakla kalmad›¤›na, ayn› zamanda yabanc›larla herhangi bir ortakl›k fikrinin, bir geçißkenlik zemininin de tümüyle geçersiz k›l›nd›¤›na tan›k olduk. Hiç kimsenin yabanc› olmad›¤› bir kurgudan, herkesin yabanc› oldu¤u, baßkalar›n›n ilginçlikten baßka bir ßey ifade etmedi¤i bir kurguya geçtik. Öznelli¤in alan› kamu taraf›ndan hiç bu kadar yak›ndan kußat›lmam›ß, baßkalar› hiç bu kadar az ßey vadetmemißti. Nurdan Gürbilek, Vitrinde Yaßamak: 1980’lerin Kültürel ‹klimi (‹stanbul, 1992).

G›rg›r 5 dergisinden al›nt›, Nokta, 25 A¤ustos 1985.

363

S

Ö

Z

L

Ü

K

* Çok hukukluluk

1

‹ki Demokrat Parti.

[O]y toplama kayg›s›yla arkadaßlar›n›n vermiß oldu¤u tavizler, [Celâl Bayar’›] Demokrat Parti içinde tesirsiz hale getirmißti. Daha muhalefet devrinde Zonguldak’taki kongrede bir delege, "Kad›nlar evlerine dönmelidir, dairelerde bunlara maaß vermek kötülü¤ü teßvik etmektir. Biz ezan sesiyle uyanmak, ezan sesiyle uyumak istiyoruz" dedi¤i zaman, Bayar kula¤›ma e¤ilmiß, "Bu geri ve iptidai insanlarla ne yapaca¤›z?" diye sormuß, fakat söz s›ras› kendine geldi¤i zaman, oylar› ürkütmemiß olmak için, o densiz delegenin haddini bildirmemißti. Bu ve buna benzer sözler, Cumhuriyet Halk Partisi’nin dinsiz oldu¤u, camileri ah›r yapt›¤›, toplant›larda her gün tekrar ediliyor, alk›ß topluyor, Demokrat Parti kurucular› da bu sözlerin karß›s›na, hep ayn› endißeyle, yani oy kaybetmek korkusuyla, ç›kam›yorlard›. Nihayet idareciler bu sözlerle o kadar yüz göz oldular ki, Menderes baßbakan olduktan bir süre sonra, bir gün ‹zmir’de bir kongrede, "Biz elhamdülillah Müslüman›z, Müslüman kalaca¤›z" gibi bir söz sarfetti. Bu söz sürekli alk›ßlar toplay›nca Menderes bundan memnun oldu. Bu hatadan dönece¤ine, açt›¤› 盤›rda yürüdü. Art›k hiçbir fren kalmam›ßt›. Demokrat Parti irtica› kucaklayan bir parti haline geliyordu. Cihad Baban, Politika Galerisi (‹stanbul, 1970).

364

B. Toplum ve din

Belge 1, 2, 3 ve 6

n 1946’da çok partili seçimler döneminin baßlamas›yla birlikte siyasal bir gözboyama biçimi olarak sömürülmeye çal›ß›lan dinsel duygular, 1950’ler ve 60’lar›n So¤uk Savaß ortam›nda bilinçli bir propaganda malzemesi oldu. Toplumsal ve kültürel muhafazakârl›k, anti-komünizm görünümü alt›nda e¤itime egemen oldu. Cumhuriyet’in temel ilkelerinin zaten iyi ö¤retilmedi¤i bir ülkede ve siyasal yaßam›n gittikçe sa¤ ve sol biçiminde kutuplaßmaya baßlad›¤› 1960’larda ortaya ç›kan "milliyetçi-mukaddesatç›" söylemin, gerçekte milliyetçi olmad›¤›n›, tam tersine ulusal bütünlü¤e zarar veren bir gelißme oldu¤unu, iktidardaki AP hükümetleri, belki de oy kayg›s›ndan dolay›, göremedi. Bu gelißmenin sonucu olarak 1970’lerde ç›kan Alevi karß›t› ßiddet hareketlerinin de do¤as›, gene kullan›lan anti-komünist söylem dolay›s›yla anlaß›lamad›. Herßeyden önce bir demokrasi ilkesi olan laikli¤in tam olarak anlaß›lamam›ß olmas›, 12 Eylül döneminde ve gene anti-komünist kayg›larla ders programlar›na zorunlu din dersinin dahil edilmesine yol açt›. Söz konusu din derslerinin içeri¤i nedeniyle de Cumhuriyet Türkiyesi’nin, kurulußundan 60 y›l sonra bir "Alevi sorunu" oldu. n II. Dünya Savaß›’ndan sonra siyasal yaßamda ortaya ç›kan göreli ßeffafl›k, iktidardakilerle kendilerini destekleyenlerin yapt›klar› adam kay›rma, ihalelere hile kar›ßt›rma gibi yolsuzluklar›n çok daha iyi izlenmesi sonucunu do¤urmußtur. Söz konusu yolsuzluklar›n toplumda yaratt›¤› ahlaksal tepkiye, Bat› dünyas›na özgü parlamenter rejim içerisinde olmayacak sözler vererek iktidara gelenlerin ekonomik baßar›s›zl›¤›, toplumsal modernleßmenin geleneksel de¤erleri yeni yeni aßma durumuna gelmiß çevrelerde yaratt›¤› korunma içgüdüsü ve geri kalm›ß birçok ülkede siyaset ilkelerini do¤rudan do¤ruya dinden ald›klar›n› iddia eden rejimlerin kurulmas› da eklenince, dinsel duyarl›l›¤›n siyasette kullan›lmas› biçiminde baßlayan bir e¤ilim, dini siyasete temel yapma e¤ilimine dönüßtü. Toplumdaki dinsel farkl›l›klardan kaynaklanan ve özünde demokrasi prensipleriyle ba¤daßmas› mümkün olmayan "çok hukukluluk"* gibi bir kavram bile, görüßlerinin "millî" oldu¤unu iddia edenlerce savunulabilir oldu. n Bir yanda Millî Güvenlik Kurulu’nun kararlar›, di¤er yanda silâhl› kuvvetlerin ihtarlar›, baßka bir yanda da bas›n ve medyada artan ve zenginleßen tart›ßmalar, 1990’lar›n sonlar›na do¤ru önemli bir de¤ißiklik yaratt›. "Dinsel politika" yapmaya çal›ßanlar›n baßlatt›¤› özeleßtiri, Refah Partisi’nin kapat›lmas›na Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’nden itiraz gelmemesiyle güçlendi. "Çok hukukluluk" gibi kavramlar ortadan kayboldu. 1990’lar›n baßlar›nda, y›lbaß› kutlamalar›na karß› "islâmî alternatif" olarak ç›kar›lan, Mekke’nin fethini milâdî takvimle 31 Aral›kta kutlama çabas›ndan vazgeçildi. Bu tür gelißmeler, Bat› Avrupa’da "h›ristiyan demokrat" partilerin varl›¤›na karß›n, yeni kurulan Adalet ve Kalk›nma Partisi’nin kendisine yak›ßt›r›lan "müslüman demokrat" nitelemesini bile kabul etmeyip, "muhafazakâr" s›fat›yla yetinmesine yol açt›.

C. Kad›nlar›n konumu

Belge 1, 4, 5 ve 6

n 1950’li y›llarda yaßanan göreli muhafazakârlaßman›n en önemli d›ßavurumlar›ndan biri de popüler dergilerde yay›nlanan, kad›n ve aile hayat›na ilißkin yaz›lar ve tavsiyelerdir. 1930’larda, özellikle de ilk kad›n milletvekillerinin Meclis’e girdi¤i 1935 y›l›ndan itibaren kad›n-erkek eßitli¤ine yap›lan vurgular unutulmuß, kad›nlar›n iß hayat›na at›lmalar› istenmez olmußtu. Bat› Avrupa toplumlar›ndan çok Amerikan toplumuna özgü olan bu yaz› ve tavsiyelerde, kad›nlar›n baßl›ca görevlerinin iyi bir anne ve iyi bir eß olmak oldu¤u, kad›nlar›n erkeklerden farkl› ve geri olduklar› vurgulan›yordu. Kad›nlar›n fizik görünümlerine önem vermeleri gerekti¤i anlat›l›yor, eßlerine birçok konuda boyun e¤meleri teßvik ediliyor, çal›ßan kad›nlar›n iyi bir anne ve eß olamayaca¤› üzerinde duruluyordu. n 20. yüzy›l›n sonlar›na gelindi¤inde, TBMM’deki kad›n milletvekili oranlar› 1930’lardakinin çok alt›ndayd› gerçi. Ancak, 1930’larda at›lan tohumlar tutmuß ve Türkiye’de kad›nlar, kad›n haklar›n›n tam oldu¤u varsay›lan birçok ülkeyi aratmayacak bir biçimde ö¤renim ve çal›ßma hayat›na girmißlerdir. Kültürel aç›dan muhafazakâr say›lan kesimlerde bile durumun ayn› olmas›, "baßörtüsü sorunu"nu gündeme getirmekle birlikte, kad›n›n evinde oturmas›n› öneren gelenekçi anlay›ß›n tarihe kar›ßt›¤›n› gösterir.

2

3

Komünizme karß› imanl› gençlik.

Yüksek ö¤retim gençli¤inin komünizm tehlikesine karß› ciddi bir mücadele açt›¤›n› memnunlukla haber al›yoruz. Milli varl›¤›m›z› yoketmek amac›n› güden bir düßman› s›n›rlar›m›z›n ötesinde zarars›z bir hale sokabilecek yegane kuvveti ancak fikir ve iman gençli¤imizde arayaca¤›m›za göre teßebbüs do¤rudur ve yerindedir... ‹lk bak›ßta gençli¤in teßebbüsünü belki lüzumsuz göstermek istiyenler ç›kacakt›r. Türkiyede komünizm propagandas› yasak edildi¤i ileri sürülerek, tek tarafl› bir savaß›n uygunsuzlu¤u üzerinde belki gizlice durulacakt›r. Fakat düßman›n pek yak›n›m›zda bulundu¤unu ve aç›k emellerini yürütmek için her çareye baßvurdu¤unu hat›rlayanlar bu sinsi iddialara kulak asm›yacaklar, gençli¤i mücadelesinde desteklemekten geri kalm›yacaklard›r. Nadir Nadi, "Komünizmle Savaß›rken," Cumhuriyet, 14 Aral›k 1947.

Neden komünizmle mücadele konusunda özellikle gençli¤in önemi vurgulan›yor?

4

‹mran Öktem’in cenaze töreni.

Yarg›tay Birinci Baßkan› ‹mran Öktem 1 May›s’ta [1969] öldü; büyük bir kalabal›¤›n kat›ld›¤› cenaze töreni olaylara sahne oldu... Öktem’in, Yarg›tay birinci baßkanl›¤›na getirildi¤i 1966’da, adli y›l›n aç›l›ß› dolay›s›yla yapt›¤› konußmada Nurcular hakk›nda söyledi¤i sözler, bu çevrenin tepkisine neden oldu. 1968’de, bu kez din ve Tanr› konusunda aç›klad›¤› görüßler tepkilerin daha da genißlemesine yol açt›. 3 May›s’ta Ankara’da Maltepe Camii’nde yap›lan cenaze töreninde, ço¤unlu¤unu çember sakall› kißilerin olußturdu¤u bir kalabal›k cenaze namaz›n›n k›l›nmas›n› engellemeye çal›ßt› ve cami görevlileri görevlerini yerine getirmekten kaç›nd›. Olaylar s›ras›nda camide bulunan ve sald›rganlar aras›nda kalan ‹smet ‹nönü’yü korumak amac›yla Nabi Alpartun adl› bir tu¤general tabancas›n› çekti. ‹nönü olaylar hakk›nda, "Her manas›yla kesin ölçüde bir 31 Mart vakas›d›r" derken, Baßbakan Süleyman Demirel de "Hadise gayet üzücüdür" biçiminde konußtu. Cumhuriyetin 75 Y›l›, cilt II (‹stanbul, 1998).

Aile dergisine göre kad›nlar ve erkekler.

Kad›n için ev iß demektir. Mütemadiyen çal›ßt›¤›, yapmaya mecbur oldu¤u ißlerle yükümlü oldu¤u yer.... Kad›n için ev bir istirahat ve e¤lence vas›tas› veya yeri olmaz... Evli olmayan kad›nlar kendilerine bir yuva haz›rlayabildikleri halde bekar erkeklerin ancak pek az› bu kabiliyeti haizdirler. Þu halde evlenen erkeklerin, kar›lar›ndan, çoktan beri hasret kald›klar› yuvay› istemeleri tabidir. "Niçin Evlenirler", Aile, ‹lkbahar 1950.

Bir anne (çal›ßma) hususunda karar vermeden önce kendi kendine ßunlar› sormal›: Çal›ß›rsa çocu¤u memnun olacak m›? Kocas›n› tatmin edebilecek mi? Evde aile hayat› yaratabilecek mi? Yoksa yavrusu kendisini mesut bir çocukluk hayat›ndan mahrum, kocas› kendisini ev erke¤i olmaktan aciz mi hissedecek? Yahut çal›ßmas›yla, cemiyet y›k›lan bir yuva, suçlu bir çocuk mu kazanacak?... (E¤er) annenin çal›ßmas›yla çocu¤u ve kocas› memnun olmaz, çocu¤u annesinin yoklu¤undan dolay› yaln›zl›k hisseder, kocas›n›n bu vaziyetten neßesi kaçarsa ßüphesiz bu anne çal›ßmamal›. "Anneler Çal›ßmal› m›", Aile, K›ß 1951.

5

1950’de Ankara Üniversitesi’nden bir görüntü.

6

G›rg›r, say› 766, 10 May›s 1987.

Bir kad›n ne kadar ak›ll› olursa, zekas› o nisbette erkekleßir. Aksine erkeklerin erkekçe bir zekaya sahip olmalar› onlar›n mutlaka ak›ll› olduklar›n› göstermez. Gerçekten, ço¤u zaman, fevkalade ak›ll› erkeklerin zekas›nda bir tak›m kad›nca unsurlar›n bulundu¤u tespit edilmißtir. Bu tip erkeklerin ço¤u.... mücadeleci olmayan kimselerdir... ‹yi anlaßm›ß bir ailenin erke¤inde, yuvas›na ve çocuklar›na gerekli ilgiyi gösterecek kadar kad›nl›k vard›r. O ailenin kad›n› da kafi miktarda erkekçe vas›flara sahipse yuvas›n›n hayat›n›, kocas›n›n kendi ißlerini baßard›¤› bir erkeklikle tanzim eder. "Kad›n Gibi mi Erkek Gibi mi Düßünüyorsunuz", Aile, K›ß 1951.

365

VI. Popüler sanat dünyas› S

Ö

Z

L

Ü

* Aranjman

K

A. Klâsik Türk müzi¤inin sonu

n Baßta TRT olmak üzere birçok yay›n kurumunun hâlâ programlar›nda gözükmesine karß›n, klâsik Türk müzi¤i 20. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda giderek öldü. Radyo ve televizyon programlar›nda, önce Münir Nurettin Selçuk, sonra da Nevzat Atl›¤, Bekir S›tk› Sezgin ve daha birçoklar›n›n çabalar› sayesinde günümüze kadar yer bulabilen klâsik Türk müzi¤inin son büyük bestecisi, ayr›ca ola¤anüstü bir ses sanatç›s› da olan Zeki Müren’dir. 1940’lar›n sonunda radyoda meßhur olan Zeki Müren, daha sonra birçok müzikal filmde rol ald› ve bunlar›n bestelerini yapt›. Kendisinden sonra gelen ve neredeyse herkesin dilinde olan baz› çok tan›nm›ß bestelerin sahibi Y›ld›r›m Gürses ve Baki Çall›o¤lu gibi sanatç›lar› ise, klasik Türk müzi¤inin son temsilcileri olmaktan çok, "arabesk" müzi¤in ilkleri olarak kabul etmek daha do¤ru olur. Ancak, Hamiyet Yüceses, Alâattin Yavaßça, Müzeyyen Senar ve Bülent Ersoy gibi ses sanatç›lar› ile Ulvi Erguner (ney), Akagündüz Kutbay (ney), Necdet Yaßar (tanbur) gibi çalg› ustalar›, birer icrac› olarak ßöhret kazand›lar.

B. Âlemin kral› "arabesk"

1

Müzeyyen Senar, BBC mikrofonlar›nda.

2 May›s 1961 tarihli Melodi dergisinin kapa¤›nda Erol Büyükburç.

366

Belge 4 ve 5

n As›l tüketicilerinin yeni bir tür olarak alg›lamad›klar›, fakat "klâsik müzik" ve "halk müzi¤i" adlar› alt›nda iki kategoriye sad›k kalanlar›n önce "minibüs müzi¤i", sonra da, müzikalitesindeki baz› özellikler nedeniyle, "arabesk" ad›n› takt›klar› tür, 1960’lar›n sonlar›na do¤ru en çok dinlenen ve en çok satan müzik oldu. Köyden ç›km›ß, ama kente de henüz tam anlam›yla girememiß gecekondu çevrelerinin, hem elektrosaz kullan›m›yla geleneksel halk müzi¤ine benzeyen, hem de bat›l› yayl› çalg›lar›n bollu¤u nedeniyle kentlilik ve incelmißlik izlenimi veren bu müzi¤e olan tutkusu, yeni bir endüstri bile yaratt›. 1970’de Orhan Gencebay’›n Bir Teselli Ver pla¤›yla baßlayan sat›ß rekorlar› furyas›, daha sonra Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses ve t›pk› Orhan Gencebay gibi geleneksel halk müzi¤inden "arabesk"e yan geçiß yapan ‹brahim Tatl›ses taraf›ndan sürdürüldü. "Arabesk"in bu benzeri görülmemiß ticari baßar›s›, Zeki Müren’i ve daha sonra Bülent Ersoy’u tarz de¤ißtirmeye götürdü¤ü gibi, TRT’yi de baßlang›çta uygulad›¤› sansürden vazgeçmeye zorlad›. "Arabesk" sanatç›lar›, Zeki Müren örne¤ini izleyerek, 1970’ler ve 80’lerde bol ßark›l› birçok film de yapt›lar.

C. Müzikte bat›l›laßma

2

Belge 1 ve 3

Belge 2, 6 ve 7

n Geleneksel müzik türlerinin pabucunu dama atan "arabesk", kimilerine göre daha Zeki Müren’den de önce baßlayan bir ticarileßmenin sonucudur. Ancak, be¤enilerin de¤ißmesi denilen ve kökeninde kentleßme olgusunun görüldü¤ü bu sürece koßut bir süreç daha vard›r ki, buna da bat›l›laßma diyoruz. Nitekim hep daha varl›kl› ve daha seçkin kentli çevrelerde baßlay›p yay›lm›ß olan kültürel bat›l›laßma, 20. yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren bu çevreleri Bat› müzi¤iyle daha tan›ß›k bir konuma getirmiß ve bu çevreler art›k geleneksel müzi¤in yeniden üretimine katk›da bulunmaktansa, rock ve caz gibi çeßitli Bat› müzi¤i alanlar›nda daha etkin olmußlard›r. Nitekim, t›n›s› çok c›l›z ve çalg› kullan›m› çok zay›f olan, ama 1960’larda özellikle Erol Büyükburç’un, daha sonralar› da Ajda Pekkan’›n parçalar›yla çok popüler olmuß "aranjman"* müzi¤i, giderek yerini daha özgün çal›ßmalara b›rakt›. Radyo ve televizyon programlar›n›n zenginleßmesi ve müzik festivalleri sayesinde kula¤› Bat› müzi¤iyle daha çok dolan kentli Türkiye, 1990’lara gelindi¤inde özgün caz ve rock besteler hale geldi. Mazhar-Fuat-Özkan üçlüsü Eurovision ßark› yar›ßmas›n› üst s›ralarda tamamlayamad› ama, bir rock parças›yla ‹ngiliz ve ‹rlandal› jürilerden puan almay› baßard›.

5

“Arabesk” dinleyicilerinin ilk göza¤r›s›: Orhan Gencebay.

3

Zeki Müren’in baßrolde oynad›¤› Dü¤ün Gecesi filminin afißi, 1966.

6

Ajda Pekkan’›n “Petrol” pla¤›n›n kapa¤›.

4

“Arabesk” ßark›c›s› Ferdi Tayfur’un, Herßeyim Sensin adl› filminin afißi, 1985.

7

Mazhar-Fuat-Özkan bir konserde.

367

D. Sinema

Belge 4, 5, 6 ve 7

n 1990’larda bile birçok il merkezinde sinema salonu bulunmamas›na karß›n sinema, Türkiye’de önemli bir üretim ve izlenme gelißmesi göstermißtir. 1940’larda Bat› Avrupa ve Amerikan filimlerinin seyrekleßmesi üzerine müzikal M›s›r filimleri çokça gösterilmeye baßlam›ßt›. Bunun sonucunda, 40’lar›n sonunda ve 1950’lerde Türkiye’de de bu tür filimler üretilmeye baßlad›. Zeki Müren’in ününü pekißtiren bu ak›m›n yan›s›ra, üretim merkezi haline gelen Beyo¤lu’ndaki Yeßilçam soka¤›n›n ad›n› taß›yan ve uzun y›llar boyunca macera ve aßk komedisi türlerinde ürün veren bir ak›m ortaya ç›kt›. Baz›lar›nca Yeßilçam sinemas›n›n manifestosu say›lan Kanun Nam›na filminde büyük be¤eni toplayan Ayhan Iß›k, Türkiye’nin en popüler simalar›ndan biri oldu. Ancak Yeßilçam sinemas›, birkaç senaryo yazar› ve yönetmenin özgünlük p›r›lt›lar›na karß›n, yüksek bir sanatsal düzeye erißemedi.

1

Yaßar Kemal (d. 1922).

n Yeßilçam’›n kentli macera ve komedi filimlerinin yan›s›ra ve 1960’lar›n "köy romanlar›" ak›m›n›n etkisiyle ortaya ç›kan "köy filimleri", giderek daha özgün ve daha evrensel ürünler oldular. Bu ak›m içerisinde, 1963’te çekti¤i Susuz Yaz’la Berlin’de Alt›n Ay› ödülü alan Metin Erksan ve Yeßilçam filimlerinde "Çirkin Kral" nam›yla meßhur olduktan sonra yönetmen-oyunculu¤a geçen Y›lmaz Güney, Türk sinemas›n› yurtd›ß›nda tan›tan ilk isimler oldu. Y›lmaz Güney’in 1970’te çekti¤i Umut, Adana film ßenli¤inde en iyi film ödülünü, Grenoble’de de jüri özel ödülünü ald› ve Cannes film festivalinde büyük be¤eni toplad›. n 1970’lerde ve 1980’lerin baßlar›nda Türk sinemas›, sanki siyasal yaßam› taklit edercesine, ciddî bir kriz yaßad›. Bu dönemde a¤›rl›kl› olarak göze çarpan yap›mlar, seks komedileri ve "arabesk" müzik filimleri oldu. Hiçbir sanatsal de¤eri olmayan ve birbirlerine neredeyse t›pat›p benzeyen bu filimlere insanlar, yar›ç›plak kad›nlar seyretmeye veya "arabesk" ßark› dinlemeye gittiler. Önemli bir gelißme, Y›lmaz Güney’in senaryosuyla Þerif Gören’in çekti¤i ve 1982’de Cannes film festivalinde büyük ödülü alan Yol filmi oldu.

2

n 1980’lerin ortalar›ndan itibaren Türk sinemas›nda bir canlanma oldu. Güçlü senaryo yazarlar› ve özgün karakterli yönetmenlerin elinden ç›kan farkl› türlerde filimler, Türk filimlerinin karß›laßt›¤› bütün da¤›t›m zorluklar›na karß›n önemli say›larda seyirci çekebildiler. At›f Y›lmaz, Ömer Kavur, Bar›ß Pirhasan, Nesli Çölgeçen, Yavuz Turgul, Zeki Demirkubuz gibi isimler ön plana ç›kt›. Baßrollerinde Þener Þen ve U¤ur Yücel’in oynad›klar›, Yavuz Turgul’un 1996’da gösterime giren Eßk›ya filmi, tüm zamanlar›n giße rekorunu k›rd›. Aziz Nesin (1915-1995).

E. Edebiyat

Belge 1, 2, 3 ve 8

n Okuma al›ßkanl›¤›n›n henüz pek yayg›n olmad›¤› Türkiye’de edebiyat›n popüler bir sanat olup olmad›¤› tart›ßmaya aç›kt›r. Nitekim Türkiye’de "çok satanlar" listesine giren kitaplar›n toplam sat›ßlar›, Fransa gibi nüfusu Türkiye’ninki ile aßa¤› yukar› ayn› olan bir ülkede çok satma eßi¤i olarak kabul edilen rakamlara ancak ulaß›yor. Gene de, Orhan Pamuk ve Ahmet Altan gibi romanc›lar›n 20. yüzy›l sonu ve 21. yüzy›l baßlar›nda geniß bir okur kitlesine erißmiß olmalar›n›n, Türkiye için hat›r› say›l›r bir yenilik oldu¤unu teslim etmek gerekir. Onlar›n popülerli¤ine, 20. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda, o da görece daha uzun bir sürede erißmiß iki büyük yazar, 1954’te ‹nce Memed roman›yla büyük bir ç›k›ß yapan ve romanlar› birçok dile çevirilen Yaßar Kemal ile, eserleri gene birçok dile çevirilmiß, mizah ustas› Aziz Nesin’dir. Bu yazarlara ßiir dal›nda eßlik eden büyük bir sanatç› da, yabanc› dillerde de tan›nan, 20. yüzy›l Türk ßiirinin en büyük yenilikçisi Naz›m Hikmet’tir.

3 368

Naz›m Hikmet (1902-1963).

5

Metin Erksan’›n Susuz Yaz (1964) filminden bir sahne.

6

Y›lmaz Güney’in Umut (1970) filminden bir sahne.

4

Lütfi Ömer Akad’›n Ayhan Iß›k’› y›ld›z yapan Kanun Nam›na filmi, 1952.

Tövbe, 1981.

7 8

Yaßar Kemal’in ‹nce Memed kitab›n›n ilk bask›s›n›n kapa¤› (1955).

Günah, 1983.

‹brahim Tatl›ses’in iki filminin afißi. Afißlerden yola ç›karak iki film aras›nda herhangi bir fark oldu¤u söylenebilir mi?

369

unutmayal›m ÖNEML‹ TAR‹HLER

KARIÞTIRMAYALIM

1949: Devlet Tiyatro ve Operas›’n›n kurulmas›.

Kitle kültürü önce, iki dünya savaß› aras›nda ABD’de, sonra 1950’lerde Bat› Avrupa’da ortaya ç›km›ß, 1960’lardan itibaren de Türkiye’de yayg›nlaßm›ßt›r. Benzer kültürel nesnelerin büyük miktarlarda ve görece ucuza yay›l›p tüketilmesi (plaklar, kasetler, dergiler) veya halk müzi¤i, rock müzi¤i konserleri ya da sinema gibi gösteriler, en belirgin örnekleridir. Seçkin kültürü ise, daha k›s›tl› ve, görece zengin olmasa da, daha e¤itimli, daha entelektüel bir çevrenin ilgi gösterdi¤i, tiyatro, klasik müzik konseri veya sanat sergileri gibi kültür etkinliklerini kapsar. Burada unutulmamas› gereken önemli bir nokta da, operaya ya da sanat galerisine gitmek kadar, sinemaya gitmenin ya da bir müzik kasedi sat›n alman›n, hattâ gazete okuman›n da bir kültür etkinli¤i oldu¤udur.

1951: Günseli Baßar’›n Avrupa güzellik kraliçesi seçilmesi. 1953: ‹lk renkli Türk filmi: Hal›c› K›z. 1954: Yaßar Kemal’in ‹nce Memed roman›. 1961: Ahmet Hamdi Tanp›nar’›n Saatleri Ayarlama Enstitüsü roman›. 1964: Metin Erksan’›n filmi. Susuz Yaz’›n Berlin film festivalinde büyük ödülü almas›. 1964: I. Antalya Alt›n Portakal Film Þenli¤i. 1970: Y›lmaz Güney’in filmi Umut. 1970: Orhan Gencebay’›n “Bir Teselli Ver” pla¤› sat›ß rekorlar› k›rd›. 1972: O¤uz Atay’›n Tutunamayanlar roman›. 1973: I. ‹stanbul Festivali (1994’ten itibaren Uluslararas› ‹stanbul Müzik Festivali). 1980: ‹brahim Tatl›ses’in, “Aya¤›nda Kundura” ile meßhur olmas›. 1982: Þerif Gören’in, Y›lmaz Güney’in senaryosuyla yapt›¤› Yol filminin Cannes film festivalinde büyük ödülü almas›. 1983: Latife Tekin’in Sevgili Ars›z Ölüm roman›. 1993: Tansu Çiller Türkiye’nin ilk kad›n baßbakan› oldu. 1996: Yavuz Turgul’un Eßk›ya filmi giße rekorlar› k›rd›. 1996: Millî futbol tak›m› ilk kez Avrupa Þampiyonas› finallerine kat›ld›.

1952 Avrupa Güzellik Kraliçesi Günseli Baßar.

370

n

Kitle kültürü ve seçkin kültürü

belge incelemesi ‹statistiklerle Türkiye 1950

1960

1970

1980

1990

10.826,9

19.929,5

34.468,6

50.869,9

84.591,7

119.144,5

-

-

1633

1959

2589

3134

Tar›m›n pay›

% 41

% 38

% 32

% 25

% 17

% 13

Sanayinin pay›

% 13

% 16

% 19

% 22

% 27

% 29

Hizmetin pay›

% 46

% 47

% 49

% 53

% 56

% 58

20.947.188

27.754.820

35.605.176

44.736.957

56.473.035

67.803.927

Tar›m

% 85

% 75

% 64

% 54

% 48

% 35

Sanayi

%6

%8

% 11

% 14

% 16

% 18

GSMH

(1987 sabit fiyatlar›yla) milyar TL

Kißi baß›na GSY‹H

Üretim

Nüfus ‹stihdam›n iktisadi faaliyetlere göre da¤›l›m›

(1995 fiyatlar›yla ABD $)

Toplam

Hizmetler

%9

% 17

% 24

% 31

% 37

% 47

6.936

3.379

2.572

1.642

1.115

834

104.215

49.037

47.728

54.095

65.896

65.009

1.112

606

494

451

468

391

Okul baß›na ö¤renci say›s› (ilkokul)

93

117

131

125

134

289

Ö¤retmen baß›na ö¤renci say›s› (ilkokul)

45

46

38

26

30

31

-

1.651

1.423

1.075

689

1.609

Nüfus/araba sahibi oran›

% 0,1

% 0,2

% 0,4

% 1,7

% 2,9

%6,3

Nüfus/telefon abonesi oran›

% 0,3

% 0,6

% 1,1

% 2,6

% 12,2

% 27,6

D›ß ticaretin GSMH içindeki pay›

% 16

%8

%8

% 16

% 23

% 41

Hekim baß›na nüfus

Sa¤l›k

Hastane baß›na nüfus Yatak baß›na nüfus

E¤itim*

Adalet

Ulaßt›rma ve haberleßme

Dݧ ticaret

2000

Adalet personeli baß›na nüfus

* Veriler, y›l içerisinde baßlayan e¤itim y›l›na aittir. 2000 y›l› verileri, 8 y›ll›k temel e¤itime geçilmesi nedeniyle ilkokul de¤il ilkö¤retim verileridir.

Kaynak: D‹E .

Sorular

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N

n 1. GSMH ile kißi baß›na GSMH aras›ndaki fark nedir? Hangisi bir ülkenin gelißmißlik düzeyi ile ilgili en sa¤l›kl› bilgiyi verir? Türkiye için bu rakamlar ne gösteriyor?

• Bir verinin kißi baß›na hesaplanmas›, nüfus art›ß›n›n gözönünde bulundurulmas›n› sa¤lar. Örne¤in nüfusun üretimden daha h›zl› artmas› kißi baß›na üretimin azald›¤› anlam›na gelir.

• D›ß ticaretin yeri zaman içerisinde de¤ißiklik göstermißtir, uluslararas› ve ulusal büyüme rejim ve politikalar›na göre bazen daha önemli bazen de daha önemsiz olmußtur.

• Genelde bir ülkenin sanayileßmesi o ülkenin üretim ve istihdam yap›s›n›n sanayiye yönelmesinden izlenebilir. Ayr›ca bir sektörde üretimin istihdamdan daha fazla artmas› o sektörde verimlilik art›ß› gerçekleßti¤inin göstergesi olabilir, çünkü bu daha az say›da ißgücüyle daha fazla üretim yap›ld›¤› anlam›na gelir.

• Bir ülkenin gelißmesiyle e¤itim, sa¤l›k ve adalet gibi alanlarda iyileßme beklenir. Bunlar bire bir hizmet gerektirdi¤inden tar›m ve imalat üretiminin aksine, kalite art›ß› bir kißinin ya da birimin daha az insana hizmet vermesiyle gerçekleßir.

n 2. Toplam üretim ve istihdam içerisinde tar›m, sanayi ve hizmet sektörlerinin pay› nas›l gelißmiß? Gözlemlenen de¤ißiklikler Türkiye’nin gelißim süreciyle ilgili ne gibi ipuçlar› verebilir? n 3. Toplam nüfusun araba kullan›m ve telefon abonelik oranlar› neyi gösterir? n 4. D›ß ticaretin üretim içerisindeki pay› nas›l bir gelißme sergiliyor? n 5. E¤itim, sa¤l›k ve adalet ile ilgili verilerden ne gibi sonuçlar elde edebilirsiniz? n 6. Tüm bu gelißmeler zaman içerisinde ayn› yöne do¤ru mu ilerlemißtir? Aç›klay›n›z.

• Bir ülke gelißtikçe, bu ülkede modern tüketim kal›plar›n›n, nüfusta yayg›nlaßmas› beklenir.

• Farkl› dönemlerde farkl› politikalar uygulanm›ßt›r, herbirinin getiri ve götürüleri olmußtur. Bir ülkenin gelißme süreci her alanda ve her dönemde tek bir yöne do¤ru gitmeyebilir.

371

verilerle çal›ßma Konu: "Arabesk" olgusu

1

Sorular r 1. Belgeleri tan›t›n›z. r 2. Belgelerde verilen bilgileri konulara göre seçiniz, s›n›fland›r›n›z ve karß›laßt›r›n›z. r 3. Belgelerden derleyece¤iniz bilgilerin yard›m›yla, yukar›daki konuyu tart›ßan bir sentez yap›n›z.

Zevksiz yeni zenginler!

1950’lere gelindi¤inde siyasal düzendeki de¤ißikliklerle birlikte toplumsal, ekonomik ve kültürel alanda da birtak›m de¤ißiklikler baßlam›ß, Demokrat Parti’nin oy kazanma amac›yla gütmekte oldu¤u siyasal kat›l›m› özendirici yöndeki politikas› sonucu Anadolu eßraf›ndan baz› kimseler ... zenginleßerek kasaba ve kentlerin siyasal iktidar› temsil eden önderleri konumuna yükselmißlerdi. Türedi zenginler de diyebilece¤imiz bu insanlar ... bu yeni yaßam biçimine birdenbire geçtikleri için Anadolu’ya özgü geleneksel be¤eni düzeylerini ve sanat anlay›ßlar›n› henüz üzerlerinden atamam›ßlard›... [E]konomik güç, be¤eni düzeylerinde herhangi bir yükselmeye yol açmam›ßt›. Oysa bu yeni kesim de kendisini sosyeteden say›yordu art›k. Onlar gibi giyiniyor, onlar gibi tatile ç›k›yor, onlar›n yediklerini yiyebiliyordu. Peki neden onlar gibi e¤lenmesin? Gazinolara gitmek, içmek, dans etmek, dans etmese de ßark› söyleyenleri, dans edenleri yak›ndan görmek ekonomik güçlerinden dolay› sosyeteden de çok kendi haklar› de¤il miydi? Nitekim bu tür aray›ßlar yeni zenginleri gazinolara, üstelik de içkili, dansl›, müzikli gazinolara çekmeye baßlad›. Ama bu elbette ki ileri düzeyde e¤itim görmüß, dolay›s›yla da ileri düzeyde bir be¤eni olußturmuß olan sosyetenin e¤lence yerleri olan gazinolar olamazd›. Bunun üzerine de bu yeni kesimin zevklerine seslenebilen, onlar›n e¤lence anlay›ß›n› yans›tabilen aßa¤› s›n›f gazinolar aç›ld›. Buralara dönemin en iyi dansç›lar›, çiftetelli oynayan, göbek atabilen cilveli kad›nlar, ßark›lar› en etkileyici biçimde söyleyebilen edal›, cilveli sanatç›lar getirilebilecekti elbette ki. Gazinocular kral› olarak bilinen Fahrettin Aslan’›n deyimiyle gazino denen bu dükkânlara, müßterilere hitap etmesini bilen sat›c›lar gerekliydi. Nazife Güngör, Arabesk: Sosyokültürel Aç›dan Arabesk Müzik, 2. bask› (Ankara, 1993).

2

Sahnelerin yeni y›ld›z›.

Yarabbim ne emniyetti o! Nas›l ba¤›r›yordu! Nas›l kendinden memnundu! Ve o ba¤›rd›kça bütün etraf onunla beraber nas›l coßuyordu! ...[O]kumakta oldu¤u ßark› bitince, alk›ßlar› bile do¤ru dürüst beklemeden, benim y›llarca kendisine ö¤retmeye çal›ßt›¤›m halde muvaffak olamad›¤›m bir semaiye baßlad›. Zavall› semai acemi terzi eline düßmüß Hint kumaß› gibi gözümün önünde do¤rand› gitti. Bu tahribat hayran dinleyiciler taraf›ndan ayn› ßekilde alk›ßland›... Semainin arkas›ndan Dede’nin güzel bir bestesini tuzla buz etti. Bir ordu çi¤neseydi zavall› beste bu hale giremezdi. Tabiatiyle alk›ß ayn› derecede ßiddetli oldu. Ondan sonra çok hazin bir maya baßlad›. Fakat bu musikî de¤ildi art›k! Bu bir sürü kurdun açl›ktan ulumas› gibi bir ßeydi. ‹kisini de askerli¤imde Þeytan Da¤lar›n›n yaln›zl›¤›nda s›k s›k dinlemißtim. Maya, bölü¤ümün neferlerinin a¤z›nda y›ld›zlarla konußma gibi bir ßeydi. Onlar›n erkek seslerinden bu keder taßt› m›, bütün tabiat canlan›rd›. Halbuki büyük bald›z›m›nki... Bununla beraber herkes teessüründen a¤l›yordu. Bu umumî matem filan gibi bir ßeydi. Belki de böyle oldu¤u için onu bitirir bitirmez, k›vrak bir oyun havas›na baßlad›. Bu seferki muvaffakiyetinin art›k hududu yoktu. Dans edenlerin yar›s› etraf›m›zda topland›lar. Herkes el ç›rp›yordu. Ahmet Hamdi Tanp›nar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü (‹stanbul, 1962).

372

3

"Minibüs müzi¤i".

"Arabesk" dedi¤imiz müzikte Araplar›n da pay› var, genel olarak do¤ululu¤un da. Bu do¤ru ama onu ortaya ç›karan koßullar da bat›l›laßma dedi¤imiz ßeyin bir parças›. Çalg›larda bu müzik de tamamen bat›ya aç›k. Dinleyenler, bat›l›laßman›n sonucu olarak de¤ißen geleneklerinden kopmußlar... ... Peki, "Arabesk" denilen ßark›lar› kim dinledi? ‹lk bak›ßta, ßoförler gibi görünüyor. Daha altm›ßlarda, ßehirleraras› otobüslerde bu müzik çal›n›rd›. Þehir içinde daha çok minibüslerde ißitildi. Sonra da taksilerde. Hani birçok müzi¤in dinlendi¤i özel yerler olur, "oda müzi¤i" ad›, odada dinlendi¤i için söylenmiß. "Disko müzi¤i" dedikleri diskoteklere özgü. Bunlar gibi bizde bir de "minibüs müzi¤i" ç›kt›. Gerçekten de bu taß›tlar bu müzi¤i yayan seyyar müzik salonlar› oldular. Sanki müzi¤in ritmi, araban›n yolda gidißinin sal›nt›s›na da uymußtu. Bat›n›n pop konserlerinde nas›l h›ncah›nç adam dolar, bu gezici konser salonlar› minibüsler de t›ka basa adam taß›makla ünlüydü, "abi ßöyle duruver". "Toplanal›m abiler" sesleri aras›nda plaklar›n› ç›ng›r ç›ng›r çalarak gidip geliyorlard›. Ama yaln›z minibüsle, otobüsle aç›klanamaz arabeski dinleyenler. "Bir teselli ver" pla¤› yar›m milyon kadar satt›. Yar›m milyon minibüs yoktu oysa. Öyleyse "minibüs müzi¤i" ad›n›, o s›ralar bu müzikle yaln›z taß›tlarda karß›laßanlar verdi. Evlerdeki pikaplar› görseler, dinleseler, belki de "gecekondu müzi¤i" diyeceklerdi. Çünkü orada tutundu "Arabesk". Þehire gecekonduyu ba¤layan minibüste çal›nmas› bundan do¤ald›. Murat Belge, "Arabesk’in Öyküsü", Tarihten Güncelli¤e (‹stanbul, 1983) içinde.

4

5

“Arabesk”in “protest” boyutu.

1970’lerde Orhan Gencebay’›n ... sesi --bu inleyen, çatlayan ses-- kalabal›klar›n dolays›z bilincinin ifadesiydi; yaln›zca bir itiraz, bir ßikayet, bir s›zlanma, can› yanm›ß birinin 盤l›¤› olarak duyuluyordu. Orhan Gencebay kötü bir yazg›n›n, karanl›k bir baht›n, çilenin, garipli¤in içinden konußuyor, bir yandan bunun aß›lamayaca¤›n› söylüyor, bir yandan da o zaman yaßand›¤› biçimiyle bu yazg›n›n Türk müzi¤inin bilinen kal›plar›, al›ß›lm›ß terbiyesi içinde dile getirilemeyece¤ine ißaret ediyordu. Bu yüzden de sesi, 1970’lerde bu yazg›n›n aß›laca¤› umudunu taß›yanlar için, ayd›nlanmayla kitlelerin, terbiyeyle kötü yazg›n›n bulußabilece¤ini umanlar için bir 盤l›k, bir inleme olmaktan öteye gidemedi. Ama bugünden geriye bak›ld›¤›nda, Gencebay’› 70’lerde popüler k›lan›n, asl›nda ayn› y›llarda solu popüler k›lan ßeyle akraba oldu¤u görülebilir. Yaln›zca, "yaßaman›n kanunu"ndan söz etti¤i, insan›n kendi kaderini kendisinin tayin edemedi¤i durumlar› dile getirdi¤i, baz›lar›na bu dünyada hayat hakk› tan›nmad›¤›n› söyledi¤i için de¤il. Bütün kadercili¤ine ra¤men, "Bir gün mutlaka görece¤iz / Biz de o güzel yar›nlar›" diyebildi¤i için de de¤il. Onu 70’lerin solculu¤unun üzerinde yükseldi¤i zemine yak›n k›lan, daha çok sesinin mutlakl›¤›, müzi¤inin dramatikli¤iydi. Onu bir zamanlar soka¤›n sesi k›lan, bugünse art›k geride kalm›ß bir dram›n inatç› bir sözcüsü gibi görmemize neden olan bu. Nurdan Gürbilek, Vitrinde Yaßamak: 1980’lerin Kültürel ‹klimi (‹stanbul, 1992).

Lâtif Demirci, Yes Problem (‹stanbul, 1987).

YORUMLAYAB‹LMEK ‹Ç‹N r Soru 1 • Belgeleri, konuya yaklaß›m biçimlerine göre de ay›rt etmeye çal›ß›n.

r Soru 2 • "De¤ißen bir toplum", "yaßam tarz›", "toplumsal çevre ve be¤eni ilißkisi" gibi farkl› izlekler seçebilirsiniz.

r Soru 3 • Belgelerin tarihlerini ve yans›tt›klar› dönemleri gözden kaç›rmadan, zaman içerisindeki dönüßümü yans›tmaya çal›ß›n.

TAVS‹YELER • "Arabesk"in yaln›zca bir müzik türü olmad›¤›n› unutmay›n. • Belgelerin kaplad›klar› zaman diliminde Türkiye’nin geçirdi¤i evrimi gözden kaç›rmay›n.

373

2000’de dünya n 2000’de dünya, 1939’da oldu¤undan çok farkl›d›r. Tüm sömürge imparatorluklar› ortadan kalkm›ß ya da okyanuslara da¤›lm›ß "konfeti"lere indirgenmißtir (Örne¤in, ‹ngiliz imparatorlu¤u 2000’de okyanuslara da¤›lm›ß on iki kadar ada ya da tak›maday› kapsamaktad›r). n Genel e¤ilim ekonomik bütünleßmelerden yanad›r: 1993’ten beri Avrupa Birli¤i’ne dönüßmüß olan AET’nin baßar›s›, bu modelin Amerika k›tas›na (NAFTA, And Sözleßmesi, MERCOSUR), Güneydo¤u Asya’ya (ASEAN) ve Afrika’ya (Bat› Afrika ülkeleri ekonomik birli¤ini kurma çabalar›) da yay›lmas›n› aç›klar. Ancak, dünya ekonomisi hâlâ adaletsiz bir büyüme sergilemekte, ABD/Avrupa Birli¤i/Japonya üçlüsünü merkez alan zengin ve gelißmiß "Kuzey" ile gezegendeki ülkelerin ço¤unu kapsayan yoksul "Güney" aras›ndaki karß›tl›k süregitmektedir. SSCB’nin ve sosyalist blo¤un çöküßü ve So¤uk Savaß’›n son bulmas› ise, komünist ülkelerin hemen hemen tümünün yok olmas›na (dünyada yaln›zca beß tane komünist ülke kalm›ßt›r) ve dünyadaki çat›ßmalar›n do¤as›n›n de¤ißmesine neden olmußtur. 2000’li y›llar›n baßlar›nda, ülkeler aras›ndaki savaßlar azal›rken uluslar›n kendi içlerinde girilen mücadeleler artmaktad›r.

Atlas Okyanu KÜBA HA‹T‹

Chiapalar

KOLOMB‹YA EKVATOR

Büyük Okyanus

PERU

OECD üyesi ülkele 3 000 km Mercator projeksiyonu

Avrupa Birli¤i ülke

NAFTA (North Am Free-Trade Associa

374

Kuzey Buz Denizi

Kuzey ‹rlanda

Çeçenistan BOSNA

GÜRC‹STAN KUZEY KORE

TAC‹K‹STAN

IRAK

usu

‹SRA‹L

Bat› Sahra

‹RAN

KEÞM‹R

Ç‹N

AFGAN‹STAN

CEZAY‹R

yengeç dönencesi

TAYVAN LAOS

N‹JERYA

SENEGAL

SUDAN

V‹ETNAM

SOMAL‹

SIERRA LEONE KONGO

KONGO (Zaire)

SR‹ LANKA

Ekvator

Timor

BURUND‹

ANGOLA

PAPUA YEN‹ G‹NE

Hint Okyanusu

r

MERCOSUR (Güney Amerika Ortak Pazar›)

eleri

And Sözleßmesi

erican ation) ülkeleri

ASEAN (Güneydo¤u Asya Uluslar› Birli¤i)

o¤lak dönencesi

Sosyalist ülkeler (komünist parti iktidar›)

Radikal ‹slamc› ak›mlar›n odakland›klar› bölgeler

Arap Ülkeleri Birli¤i

‹çsavaßlar ve ßiddetli çat›ßmalar

‹slamc› devletler

Çözüm aßamas›ndaki çat›ßmalar

OPEC üyesi ülkeler

Gerilim bölgeleri

375

SÖZLÜK A Aç›k piyasa ißlemi (AP‹): Merkez Bankas›’n›n para de¤erinde kararl›l›k sa¤lamak amac› ile girißti¤i piyasa ißlemleri. Piyasaya hazine bonosu ya da tahvil satarak para hacmini daraltabilir veya al›m yaparak genißletebilir. Afrika Korps: ‹talyanlar›n Kuzey Afrika’ da ‹ngilizlere yenilmeleri üzerine Almanya’n›n bu bölgeye gönderdi¤i ordunun ad›. Al›m-sat›m paras›: Yaln›zca kißiler ya da ülkeler aras›ndaki al›m-sat›mlarda ödeme amaçl› kullan›labilen para. Alman-Sovyet Pakt›: Hitler ve Stalin aras›nda 23 A¤ustos 1939’da imzalanan karß›l›kl› sald›rmazl›k pakt›. Polonya ve Do¤u Avrupa’n›n Almanya ve Sovyetler Birli¤i aras›nda paylaßt›r›lmas›n› öngören baz› gizli maddelere de yer veriyordu. Ambargo: Bir ya da birkaç ülkenin bir ülkeye baz› mallar›n ihracat›n› yasaklamas›. Anayasa de¤ißikli¤i: Bir ülkenin anayasas›nda, hüküm ekleme, ç›karma ya da yeniden yazma yoluyla yap›lan her türlü de¤ißiklik. Bu tür bir de¤ißikli¤in yap›labilmesi için, her ülkede yerine gelmesi gereken baz› ßartlar vard›r. Örne¤in, Türkiye’de Anayasa de¤ißikli¤i yapabilmek için toplam milletvekili say›s›n›n üçte ikisinin oyu aran›r. Anayasa Mahkemesi: Parlamentonun haz›rlad›¤› yasalar›n anayasaya uygun olup olmad›¤›na karar veren yüksek mahkeme. ANZUS (Australia, New-Zealand, United -States, "Avustralya, Yeni Zelanda, ABD"): Bu üç ülke aras›nda 1951’de imzalanan askerî ittifak. Apartheid: Güney Afrika’da 1909’da kurulan ›rk ayr›mc›l›¤› rejimi. ‹ngiltere ya da Hollanda kökenli beyaz az›nl›k, kendilerinden çok daha kalabal›k olan siyahî halka karß›, siyahlara oy hakk› tan›mayan ve belli topraklarda ya da mahallelerde yaßamaya zorlayan kat› bir yasal düzen dayat›yordu. Otel, okul, toplu taß›ma araçlar› ve kamuya ait alanlar›n kullan›m› konusunda da ayr›mc›l›k yap›l›yordu. Ara mal ve yat›r›m mallar›: Ara mal, üretim sürecinin herhangi bir aßamas›nda kullan›lan mald›r. Yat›r›m mal› ise, üretim sürecinin en baß›nda al›nmas› gereken mald›r. Aranjman: Belirli çalg›lar, sesler ya da topluluklar için olußturulmuß bir müzik yap›t›n›n,

376

baßka çalg›lar, sesler ya da topluluklarca çal›n›p söylenen biçimi. Arîleßtirmek: Bir Yahudiye ait olan bir ißyeri ya da ticarethaneye el koyarak, Yahudi olmayan ya da "Arî" ›rktan olan birine vermek ya da düßük fiyatla satmak. Nazilerin etkisiyle, ißbirlikçi devletlerin ço¤u arîleßtirme ißlemine girißtiler. Arz kuram›: Vergi indirimine gidilerek yat›r›mlar› artt›rmak ve ekonomiyi canland›rmak için gerekli paray› sa¤lama ilkesi üzerine kurulu iktisat kuram›. ASDIC (Anti-Submarine Detection and Investigation Committee, "Denizalt› Arama ve Saptama Komitesi"): Ultrasonlar yard›m›yla dal›ßtaki denizalt›lar› saptamaya yarayan cihaz. Asgarî ücret: Vas›fs›z ißçilere verilebilecek, devletin onaylad›¤› en düßük ücret. Askerî sanayi: Ulusal savunma alan›nda faaliyet gösteren devlete ait sanayi ßirketlerinin tümü. SSCB’de özellikle gelißmiß olan bu sektör, sanayi ißgücünün yaklaß›k % 30’unu çal›ßt›r›yordu. Aßar: Ürünün onda birine karß›l›k olan vergi. Askerî sanayi: Ulusal savunma alan›nda faaliyet gösteren devlete ait sanayi ßirketlerinin tümü. SSCB’de özellikle gelißmiß olan bu sektör, sanayi ißgücünün yaklaß›k % 30’unu çal›ßt›r›yordu. Ayetullah: Þiî ruhanî lider. Aynî: Herhangi bir ödemenin parayla de¤il malla yap›lmas›. Ayr›cal›klar toplumu: Ortaça¤ Avrupas›’nda, 11. yüzy›lda dua edenler, savaßanlar ve çal›ßanlar aras›nda yap›lan ay›r›ma dayanarak, ruhban s›n›f›, soylular s›n›f› ve üçüncü s›n›f biçiminde s›n›flara ayr›lm›ß toplum. Az›nl›k hükümeti: Parlamentodaki üyeleri ço¤unluk olußturmayan bir partinin veya partilerin kurdu¤u hükümet.

B Baby-boom: ‹kinci Dünya Savaß›’n›n ard›ndan gelißmiß ülkelerin ço¤unda gözlenen do¤um oranlar›ndaki patlamayla birlikte nüfusun h›zla artt›¤› dönem. Ba¤dat Pakt›: 1955’te ‹ngiltere, Türkiye, ‹ran, Irak ve Pakistan’›n imzalad›¤› ißbirli¤i anlaßmas›. Irak pakttan 1958’de çekildi.

Ba¤lant›s›zlar: Belgrad Konferans› (1961) s›ras›nda, dünyadaki kutuplaßmadan kaç›nmak ve ekonomik kalk›nmalar›n› sa¤layabilmek için bar›ß› korumak endißesindeki Yugoslavya ve çok say›da üçüncü dünya ülkesi taraf›ndan baßlat›lan hareket. Hareketin k›sa sürede kendi içinde farkl› e¤ilimlere bölünmesi (Sovyet yanl›lar›, Bat› yanl›lar›, tarafs›zl›k yanl›lar›), ba¤lant›s›zl›¤›n da uluslararas› çekißmelerden pay›n› alaca¤›n› gösterdi. "Bâkir topraklar": Krußçev döneminde, büyük ölçüde propaganda gücüyle tar›ma aç›lan Kazakistan topraklar›. Bu girißim baßar›s›zl›kla sonuçland›. n Bar›ßç›l birliktelik: Bkz. s. 208. Bat›l›lar: So¤uk Savaß döneminde, Do¤u Bloku’nu olußturan sosyalist ülkeler karß›s›nda, ABD’nin müttefiki olan ülkelere verilen ad. Beßy›ll›k plan: Beß y›la yay›lm›ß ekonomik kalk›nma planlar›. SSCB ekonomisi gibi devlet güdümlü bir ekonomide, planlar›n kesin olarak gerçekleßtirilmesi gerekiyordu. Türkiye’de 1933’te "beß y›ll›k sanayi plan›" uygulanm›ß, 1961’ den sonra ise "beß y›ll›k kalk›nma planlar›" yürürlü¤e konmußtur. Bunlar, kamu sektörü için zorunlu, özel sektör için ise özendirici idi. n Birleßmiß Milletler: Bkz. s. 90. Black power: 1960’larda Amerikan kentlerinde siyahlar›n yaßad›¤› mahallelerde baßlayan ve siyahlar›n kendi kaderlerini ve siyasal geleceklerini tayin hakk›n› ele geçirmelerini amaç edinen devrimci hareket. n Blitzkrieg: Bkz. s. 24. Bunker: Makineli tüfek veya hafif top yuvas› olarak da kullan›lan kal›n betonarme korunak. Bürokrasi: "Yönetim"in olumsuz anlam yüklü eßanlaml›s›. Özellikle SSCB’de, yönetilenlerin aleyhine kendilerine ç›kar sa¤layan ve kendilerine herhangi bir talep iletildi¤inde cevap vermemek için bir üst otoritenin ve bir yönetmeli¤in arkas›na saklanan memurlar için kullan›l›rd›. n Bütçe a盤›: Bkz. s. 122. n Büyük ‹ttifak: Bkz. s. 30.

C Camp-David Anlaßmalar›: 1978’de ABD baßkan›n›n Camp-David’deki ikametgâh›nda M›s›r

devlet baßkan› Sedat ile ‹srail baßbakan› Begin aras›nda imzalanan anlaßmalar. ‹srail birliklerinin Sina’dan çekilmesiyle sonuçland›.

Çok hukukluluk: Tek bir ulusal hukuk dizgesinin yerine, vatandaßlar›n inançlar›na göre farkl› hukuk dizgelerine ba¤l› olmalar›.

Canland›rma politikas›: Tüketimi ve ßirketlerin faaliyetlerini canland›rmak ve ißsizli¤in önüne geçmek amac›yla, devlet harcamalar›n› büyütmeye, ücretleri artt›rmaya ve kredi al›m›n› kolaylaßt›rmaya dayanan bir tür Keynesci ekonomi politikas›.

Çokuluslu ßirket: Çok say›da ülkede ßubesi bulunan ßirket. Bu deyim, özellikle dünyan›n çeßitli bölgelerine yerleßerek devletlerin dayatt›klar›, vergilere veya toplumsal haklara ilißkin hukuksal k›s›tlamalar›n bask›s›n› azaltmaya çal›ßan firmalar için kullan›l›r.

CIA (Central Intelligence Agency, "Merkezî Haberalma Örgütü"): Temmuz 1947’de kurulan Amerikan gizli servisi. Cinsiyet ay›r›mc›l›¤›: Erkekler ve kad›nlar aras›ndaki sözde farkl›l›klara dayanarak, kad›nlar›n baz› ißlerde çal›ßmas›na engel olan ayr›mc› tav›r. Commowealth: Eskiden ‹ngiliz imparatorlu¤una ba¤l› olan ve aralar›nda belli bir dayan›ßma bulunan devletler toplulu¤u. Commonwealth üyesi ülkeler ba¤›ms›z devletlerdir ve ‹ngiliz taht›na ba¤l›l›k yemini ile birbirlerine ba¤l›d›rlar. Günümüzde Commonwealth’de 50 devlet yer almaktad›r. n Condominium: Bkz. s. 210. Cunta: Yönetime egemen olan veya olmaya çal›ßan küçük ve genellikle askerlerden olußan grup.

Ç Çerçeve-yasa: Frans›z Parlamentosu taraf›ndan kabul edilen ve yaln›zca bir konu ile ilgili ilkeleri belirleyen genel yasa; uygulaman›n nas›l yap›laca¤›n› yönetmelikler arac›l›¤›yla yürütme gücü belirler. Çevirilebilir para: Belirlenen bir de¤er üzerinden alt›nla ya da baßka bir parayla de¤ißtirilebilen para; korvertibl para. Çift dereceli seçim sistemi: Seçmenlerin do¤rudan do¤ruya milletvekillerinin de¤il, milletvekillerini seçek olanlar› seçtikleri seçim sistemi. Çinli milliyetçiler: Çin’de 1900 y›l›nda Sun Yatsen taraf›ndan kurulan milliyetçi parti Guomindang yanl›lar›. General Çang Kay-ßek yönetimindeki Çinli milliyetçiler, 1925’te iktidar› ele geçirdiler. Komünist gerillaya ve 1930’lu y›llardaki Japon istilâs›na karß› mücadele etmek zorunda kald›lar. ‹kinci Dünya Savaß› s›ras›nda, milliyetçiler ve Mao Zedong’a ba¤l› komünistler Japonlara karß› birleßtiler, ama savaß›n sonunda iki cephe aras›nda yeniden bir iç savaß ç›kt›. ABD’nin deste¤ine karß›n, milliyetçiler 1949’da komünistler taraf›ndan yenilgiye u¤rat›ld›lar ve Formoza Adas›’na (Tayvan) çekildiler. Ço¤unlukçu seçim sistemi: Bkz. s. 304.

D Damping: Bir mal ya da hizmetin maliyetinden daha ucuza sat›lmas›. Bu uygulama, pazara yerleßmek isteyen üretici taraf›ndan rekabeti k›rmak için kullan›l›r. Dan›ßtay: Haz›rlanan yasalar› inceleyip görüßlerini bildirmek ve yönetim davalar›na bakmak gibi görevleri olan yüksek dan›ßma ve yarg›lama kurumu. Darbe: Darbe: ‹ktidar› güç kullanarak ele geçirmek ya da ele geçirmeye teßebbüs etmek; ayr›ca bkz. s. 320. Dayan›ßma (Solidarnosk): Polonya’da, Lech Walesa taraf›ndan yönetilen, komünist iktidardan ve resmî sendikalardan ba¤›ms›z bir sendikal hareket. De¤erler: Ahlakî ve siyasal anlamda, önem verilen herßey (onur, sadakat, gerçeklik, özgürlük, demokrasi, adalet, eßitlik, insana sayg›...). Demir Perde: Bat›l› Avrupa ülkeleri ile halk demokrasilerini ay›ran s›n›r. ‹lk kez Churchill taraf›ndan Fulton konußmas›nda (1946), Bat›l›lar aç›s›ndan Avrupa’n›n Sovyetler taraf›ndan ißgal edilen bölgelerinde ne olup bitti¤ini denetlemenin olanaks›zl›¤›n› aç›klamak için mecazî anlamda kullan›lan Demir Perde terimi, daha sonra Do¤u ile Bat› aras›na her türlü geçißi engellemek için halk demokrasileri taraf›ndan çekilen s›n›r› anlatmak için kullan›ld›. Devalüasyon: ‹thalat giderlerinin artmas› pahas›na, ihracat› kolaylaßt›rmak amac›yla bir hükümet taraf›ndan paran›n de¤erinin düßürülmesine karar verilmesi. n Devlet düzenlemelerinin kald›r›lmas›: Bkz. s. 146. Devlet Güvenlik Mahkemeleri: 31 Ocak 1973 tarihli kanunla kurulan ve baßta terör ve bölücü etkinlikler olmak üzere, ülkenin güvenli¤iyle ilgili davalara bakan ola¤anüstü mahkemeler. Devlet teßviki (veya sübvansiyon): Devletin, piyasa koßullar›nda kendili¤inden gelißmesi zor olan, ancak ekonomiye faydas› dokunacak baz› mallar›n üretimini teßvik etmek için çeßitli yollardan yapt›¤› yard›m.

Devlet yönetiminde ßeffafl›k: Devletin, ald›¤› kararlara ve girißti¤i uygulamalara ilißkin olarak gizlilik ilkesi yerine kamuoyunu bilgilendirmeyi ye¤lemesi. Dinci sa¤: ABD’de ‹ncil’in mesaj›n› sa¤›n siyasal ve ahlakî de¤erlerine göre yorumlayan bir dinsel ak›m. n "Dört Modernleßme": Bkz. s. 192. "Dörtler Çetesi": Mao Zedong’un 1976’da ölümünden sonra, "kültür devrimi"nin yaratt›¤› siyasal çizginin en kat› yorumunu temsil eden, aralar›nda Mao’nun dul eßinin de bulundu¤u dört Çinli yönetici için kullan›l›r. Daha sonra komplo ile suçland›lar, yarg›land›lar ve Mao’nun eßi d›ß›ndakiler idam edildi. Döviz darbo¤az›: Bir ekonominin, döviz gelirlerinin ihtiyac›n alt›nda olmas› sonucunda döviz darl›¤›na girmesi.

E Einsatzgruppen ("müdahale ekipleri"): Alman polis memurlar›ndan olußan bu küçük devriye ekipleri, 1941’de SSCB’ nin ißgali s›ras›nda ele geçirilen topraklarda bulunan Nazi "düßmanlar›n›", yani özellikle Yahudileri ve komünistleri öldürmekle görevliydi. n Egemenlik: Bkz. s. 174. n Ekonomik büyüme: Bkz. s. 102. Emanetçiler: Aktif siyasete kat›lmalar› yasaklanm›ß kißilerin yerine, geçici olarak önemli siyasal ißlevler yüklenmiß olan kißilere bas›n ve halk taraf›ndan tak›lan ad. Emperyalizm: Bir devletin baßka devletler ya da topraklar üzerindeki ekonomik, siyasal (sömürgeler için) ve kültürel hakimiyeti. Endeksleme: Ücret art›ßlar›n› fiyat art›ßlar›na ba¤lama uygulamas›. Fiyatlar artt›¤›nda, ücretler de do¤rudan ayn› oranda artt›r›l›r. Enflasyon: Piyasadaki para hacminin, piyasadaki mal miktar›na oranla h›zl› artmas›. Enflasyonun sonucu, bir para biriminin de¤er kaybetmesi ve fiyatlar›n artmas›d›r. Halk dilinde enflasyon genellikle fiyat art›ß›n›n karß›l›¤› olarak kullan›l›r.

F n Federal devlet: Bkz. s. 136. Fiyat destekleme politikalar›: Devletin baz› ürünlere taban fiyat› belirlemesi. Bu politikalar genelde tar›msal ürünlerde uygulan›l›r.

377

Fiyat kontrolleri: Devletin baz› ürün fiyatlar›n›n art›ß›n› engellemek amac›yla fiyatlar üzerine getirdi¤i k›s›tlamalar. n FKÖ (Filistin Kurtuluß Örgütü): Bkz. s. 268. n FLN (Front de Libération Nationale): Bkz. s. 230. Fordizm: Amerikal› sanayici Henry Ford (18631947) taraf›ndan gelißtirilen ve yüksek ücret politikas› sayesinde genel tüketimi canland›rmay› amaçlayan ekonomik uygulama. Frans›z Birli¤i: Fransa’n›n 1946 Anayasas› ile Frans›z sömürge imparatorlu¤unun yerine kurulan jeopolitik birlik. Frans›z Birli¤i, Fransa Cumhuriyeti (metropol ve halk› Frans›z vatandaß› olan deniz aß›r› vilayetler ve topraklar) ile birlikte, kendi milliyeti ve ayr› bir siyasal sistemi oldu¤u halde Fransa’ya ba¤l› topraklar› ve devletleri içerir. n Frans›z Toplulu¤u: Bkz. s. 228.

Glasnost (Rusça, "ßeffafl›k"): 1970’lerde Sovyet muhaliflerin talep ettikleri glasnost, Mihail Gorbaçov taraf›ndan uygulamaya kondu. Önceden gizli tutulanlar› aç›klamak, sorunlar›n varl›¤›n› yads›mamak, hatta bunun da ötesinde Sovyet sisteminin bütünüyle krize girmiß oldu¤unu kabul etmek anlam›na geliyordu. ‹fade özgürlü¤ünü ve eleßtiri hakk›n› beraberinde getirdi. GTTA ("Genel Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Anlaßmas›", General Agreement on Tariffs and Trade-GATT): Gümrük tarifelerini indirerek serbest ticareti kolaylaßt›rmak amac›yla 1947’de 80 devlet taraf›ndan imzalanan anlaßma. Gulag (Glavnaye Upravlenniye Lagerey, "Kamplar Genel Müdürlü¤ü"): 1930’lar›n baßlar›ndan 1950’lerin sonlar›na kadar SSCB ‹çißleri Bakanl›¤› taraf›ndan yönetilen kamplar›n tümünü anlatmak için kullan›l›r. 1934-1953 y›llar› aras›nda, 15-20 milyon kißi (adî ya da siyasî suçlu) Gulag kamplar›na gönderildi. n Güçler ayr›l›¤›: Bkz. s. 182.

G Garanti Antlaßmas›: K›br›s Cumhuriyeti’nin kurulma aßamas›nda yap›lan ve K›br›s’›n statüsünü Birleßik Krall›k, Türkiye ve Yunanistan’›n güvencesine alan antlaßma. Garip savaß ("Drôle de guerre"): Fransa ile Almanya’n›n savaßta olduklar›, ama iki ülke aras›nda askerî harekât›n henüz baßlamad›¤›, eylül 1939-may›s 1940 aras›ndaki dönemin Frans›zca ad›. Gauleiter: Nazi Almanyas› örgütlenmesinde, bir bölgenin idarî ve siyasî sorumlusu. Gayri safi milli has›la (GSMH): Bkz. s. 112. Gayri safi yurtiçi has›la (GSY‹H): Bkz. s. 112. Gensoru: Milletvekillerince baßbakana veya bakanlardan birine bir sorunla ilgili olarak sorulan ve görüßmeler sonunda o konuda sorußturma aç›lmas› istenebilen soru. Gestapo (Geheime Staatspolizei, "Gizli Devlet Polisi"): 1930’larda Almanya’da Himmler ve Heydrich’in sorumlulu¤unda örgütlenen ve ißgal alt›ndaki Avrupa’da da faaliyet gösteren Nazi siyasî polisi. Getto: Eskiden, Venedik’te Yahudilerin oturmak zorunda b›rak›ld›klar› ve geceleri kapat›ld›klar› mahalle. 19. ve 20. yüzy›lda, Do¤u Avrupa ülkelerinde Yahudi mahallelerine verilen ad. ‹kinci Dünya Savaß›’nda, Nazilerin Yahudileri bulunduklar› yerde ya da kamplarda toplu halde öldürmeden önce kapatarak içiçelik, açl›k ve pislik içinde yaßamaya zorlad›klar› mahalleler. GI’lar (Government Issue, "Demirbaß"): ‹kinci Dünya Savaß›’nda Amerikan askerleri için kullan›lan resmî olmayan k›saltma.

378

H n Halk demokrasileri: Bkz. s. 182. Halkevleri / Halkodalar›: 19 Þubat 1932’de kurulmaya baßlanan ve amaçlar› Türkiye halk›n› cumhuriyet ve ça¤daßl›¤›n gereklerine göre e¤itmek olan kurumlar. Bunlar, yerleßim birimlerinin büyüklü¤üne göre "ev" ya da "oda" oluyordu. n Halkoylamas›: Bkz. s. 304. Halk komünü: 1958’den sonra, Çin toplumunun en küçük birimi. Halk komününün topra¤› ve toplumsal hizmetleri (hastane) vard›r ve "‹leriye do¤ru büyük hamle" çerçevesinde kendi sanayiini kendi kurmas› gerekir. Konutlar komüne aittir ve çal›ßma yaßam›, üretim tugaylar› olußturularak örgütlenir. Gerçekte, halk komünlerinin kurulmas› ile geleneksel tar›m üretiminin ve tüm ekonominin düzeni bozuldu; bu girißim, milyonlarca Çinlinin ölümüne yol açan büyük k›tl›klarla sonuçland›. "Hayat sahas›": Almanca Lebensraum. Naziler taraf›ndan, Alman halk›n›n yaßam›n› sürdürebilmek için ihtiyaç duydu¤u ve özellikle do¤uda Slav halklar›ndan al›nmas› gereken topraklar› anlatmak için kullan›lan terim. n Helsinki Anlaßmalar›: Bkz. s. 214.

Bat› dünyas›na yay›lan kendili¤indenci hareket. "Tüketim toplumu"nu reddeden ßiddet karß›t› hippiler, cemaat halinde yaß›yor, do¤aya dönüßü ve toplumsal kurals›zl›¤› savunuyorlard›.. Holding: Birçok ßirketin hisse senetlerinin tümünü veya büyük bir bölümünü elinde tutarak o ßirketleri denetleyen ve yönlendiren sermaye grubu. Hukuk devleti: Tüm siyasal ve toplumsal ilißkilerin yasalar çerçevesinde yürütüldü¤ü devlet. Bir hukuk devletinde, hiçbir vatandaß (sivil ya da resmî) yasalar›n üzerinde de¤ildir. Hücre: Komünist partilerde, tüm üyelerin ba¤l› oldu¤u en küçük taban örgütü.

I Irk ayr›mc›l›¤›: ‹nsanlar aras›nda, etnik kökenlerine ya da derilerinin rengine göre yapay farklar yarat›larak ay›r›m yap›lmas›.

‹ ‹ç borçlar: Devletin tahvil ve/veya bono ç›kararak faiz karß›l›¤›nda piyasadan toplad›¤› parayla borçlanmas›. ‹ki meclisli yasama sistemi: Yasalar›n iki aßamada, farkl› iki meclisce haz›rland›¤› yasama sistemi. Bu sistemlerde milletvekillerinden olußan meclise alt meclis (temsilciler veya vekiller meclisi), senatörlerden (ABD, Fransa, 1961-1980 aras› Türkiye) veya lordlardan (2002’ye kadar Birleßik Krall›k) olußan meclise de üst meclis de (senato) denir. ‹lhak: Bir ülkenin ya da bir ülkeye ait bir toprak parças›n›n istenerek ya da zorla baßka bir ülkeye kat›lmas›. ‹lk savunma hatt›: Bir devletin s›n›rlar›n›n hemen önünde yer alan co¤rafî alan. Savaß halinde, çarp›ßmalar ülke topraklar› üzerinde de¤il, gözden ç›kar›lan bu alanda gerçekleßir. n IMF (Uluslararas› Para Fonu): Bkz. s. 88. n ‹nsanl›k suçu: Bkz. s. 86. ‹ntelligentsia: Çarl›k Rusyas›’nda oldu¤u gibi SSCB’de de iktidara karß› eleßtirel ve isyanc› bir tutum sergileyen e¤itimli kißilerden olußan grup.

Himaye: Bir baßka devletin vesayeti alt›na yerleßtirilmiß bir devlet ya da topra¤›n, kendi hükümetini ve idarî yap›s›n› korumas›na izin veren sömürge statüsü. Örne¤in, 1939’da Laos, Kamboçya, Fas ve Tunus Frans›z himayesi alt›ndayd›.

‹ntifada: 1987’de, ‹srail ißgali alt›ndaki bölgelerde Filistinli gençler taraf›ndan baßlat›lan "taß savaß›". ‹ntifada’n›n ‹srail ordusu taraf›ndan bast›r›lmas› s›ras›nda yüzlerce kißi öldü

Hippiler: 1960’lar›n baßlar›nda Kaliforniya’da baßlayan ve 1970’lerin baßlar›na kadar tüm

ißgal eden ‹ngilizlere karß› mücadele etmek

‹rgun: Araplara ve manda yönetimi ile Filistin’i için 1937’de kurulan gizli askerî Yahudi ör-

gütü. ‹rgun, ‹srail devleti kurulduktan sonra,1948’de feshedildi. ‹slamc›l›k: Baz› müslümanlar›n, gerekti¤inde güç kullanarak, ‹slam’›n de¤er ve kurallar›n›n en kat› biçimiyle uyguland›¤› bir yaßam biçimini herkese dayatan, baßka kültürleri, özellikle de Bat› etkisini tümüyle reddeden bir rejim kurma arzusu. ‹stiklâl Partisi: 1943’te kurulan ve Fas’›n ba¤›ms›zl›¤› için mücadele eden baßl›ca güçleri sultan›n yetkesi alt›nda bir araya getiren parti. n ‹ßbirlikçi: Bkz. s. 48. ‹thal ikamecilik: ‹thal edilen mallar›n yurt içinde üretilmesini hedefleyen, korumac› iktisat politikas›.

Kartel: Ayn› faaliyet kolunda (kömür, petrol, çelik) iß yapan üreticilerin, rekabeti önlemek amac›yla fiyatlar› belirlemek ve pazarlar› paylaßmak için yapt›klar› anlaßma. Katyußa: Tek bir rampadan ayn› anda birçok orta menzilli füze atan bir Sovyet bataryas›. KEYK: "Karß›l›kl› Ekonomik Yard›mlaßma Konseyi"nin k›saltmas› (‹ngilizce, COMECON). 1949 y›l›nda Moskova’da kurulan ve bünyesinde SSCB ile birlikte yedi Do¤u Bloku ülkesini (Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Macaristan, Mo¤olistan, Polonya, Romanya) bar›nd›ran ekonomik ißbirli¤i kurulußu. Do¤u Almanya 1950’de, Küba 1972’de, Vietnam 1978’de KEYK’e kat›l›rken, Arnavutluk 1961’de üyelikten çekildi. n Keynescilik: Bkz. s. 106.

J Jeep: GP (general purpose, "her türlü kullan›m için") k›saltmas›n›n fonetik okunußu gee pee (ci pi)’den gelir; Amerikan ordusu taraf›ndan 1942 y›l›nda gelißtirilen ve milyonlarca adet üretilen dört teker çekißli arazi arac›.

K Kamu a盤›: Devletin (kamu kesiminin) dengesinin eksiye geçmesi, yani harcamalar›n›n gelirlerinden çok olmas›. Kamu ‹ktisadi Teßebbüsü (K‹T): Sermayesinin yar›s›ndan fazlas› devlete ait olan ve mal ve hizmet üretmek üzere kurulmuß ticaret kanununa tabi olarak çal›ßan, tüzel kißili¤e sahip ißletmeler. Kamikaze ("tanr›n›n rüzgâr›"): 1281’de Japonya’y› istilâya gelen Mo¤ol donanmas›n› darmada¤›n eden tayfunun an›s›na, 1944 ekiminden itibaren patlay›c› yüklü uçaklar›n› Amerikan gemilerinin üzerine düßüren Japon intihar pilotlar›na verilen ad. Kanl› Pazar: Toplama kamplar›nda di¤er tutuklulardan sorumlu olan ve SS’lerin gözetiminde onlar üzerinde her türlü yetkiye sahip bulunan adî suçlu ve Alman kökenli tutuklular. Kapos: Toplama kamplar›nda di¤er tutuklulardan sorumlu olan ve SS’lerin gözetiminde onlar üzerinde her türlü yetkiye sahip bulunan adî suçlu ve Alman kökenli tutuklular. Kararname: Yürütme gücü taraf›ndan yasama gücünün denetiminden geçmeksizin al›nan karar. Kararname yasa niteli¤i taß›yorsa, "kanun hükmünde kararname"den söz edilir. Karne: Darl›k zamanlar›nda tüketimde israf› önlemek için kullan›lan ve kißi baß›na düßen k›s›tl› tüketim maddelerinin sat›n al›nmas›na yarayan kuponlar›n bulundu¤u vesika.

KGB (Komitet Gosudarstvennoy Bezopastnosti, "Sovyet Devlet Güvenlik Komitesi"): 1954’te kurulan siyasal gözetim, polis, casusluk ve karß›-casusluk birimi. ÇEKA (1917), GPU (1922), NKVD (1934) ve MGB (1946)’nin yerini ald›. K›z›l Kmerler: Kmer, Kamboçya halk›n›n ad›d›r. K›z›l Kmerler, 1970’lerde Kamboçya’da rejime karß› mücadele eden komünist muhaliflerdi. Pol Pot taraf›ndan yönetilen ve Çin’in destekledi¤i K›z›l Kmerler, 1975’te zafer kazanana kadar gerilla savaß› yürüttüler. Maoculuktan esinlenen marksist ideolojileri, milyonlarca Kamboçyal›n›n ölümüne neden olan bir soyk›r›m gerçekleßtirmelerine yol açt›. 1978’de, Vietnam ordusu taraf›ndan iktidardan indirildiler, ama Kamboçya’da birbirini izleyen rejimlere karß› gerilla mücadelesine devam ettiler. Kibbuz: Önceleri Filistin’de, daha sonra ‹srail’de Yahudi yerleßimciler taraf›ndan kendi kendini yönetme esas›na göre ißletilen tar›m kooperatifi. Kneset: Tek seçim sevreli nisbî seçim sistemiyle dört y›l için seçilen ‹srail parlamentosu. Bu seçim sistemi, dinî partiler gibi küçük partilerin ‹srail’in siyasal yaßam›nda önemli rol oynamas›n› sa¤lar. Kolhoz (Rusça, "kollektif ißletme"): SSCB’de tar›m kooperatifi. Kominform (Komuniçeskaya informatsiya, "Komünist haberalma"): 1947’de kurulan, Do¤u Bloku ülkeleri, Fransa ve ‹talya komünist partileri aras›ndaki iletißim kurumu. 1943’te varl›¤›na son verilen Komintern’in (Komünist Enternasyonal) yerini ald›. Kominform da 1956’da kapat›ld›. Kongre: ABD’de, yasama ißlevi gören iki meclisin toplam›na verilen ad; Temsilciler Meclisi (her eyalette nüfusla do¤ru orant›l› say›da seçilen temsilciler) ve Senato (her eyalet için iki senatör).

Kongre Partisi (Indian National Congress): 1885 y›l›nda kurulan ve Hindistan’›n ba¤›ms›zl›¤› için mücadele eden siyasal parti. 1945’te, baßl›ca yöneticileri Gandi ve Nehru’ydu. 1947’de Hindistan’›n ba¤›ms›zl›¤›na kavußmas›ndan sonra, Kongre Partisi de yeni devletin baß›na geçti. Konvertibilite: Bir ulusal paran›n, iç ve d›ß döviz piyasalar›nda baßka bir ulusal paraya serbestçe çevirilebilmesi. Kota: ABD’de, yürürlükteki kota yasalar›, milliyetlere göre her y›l ülkeye giriß yapacak göçmen say›lar›n› belirler. Kota, önceden belirlenmiß bir miktar ya da bir yüzde oran›d›r. Kulaklardan ar›nd›rma: Kulak, Rusya’da zengin ve girißimci köylülere verilen add›r. 1930’larda Stalin, kulaklardan ar›nd›rma, yani "bir s›n›f olarak" kulaklar› ve "kulak zihniyetine sahip" köylüleri ortadan kald›rma emrini verdi. Kulaklardan ar›nd›rma operasyonu milyonlarca kißinin ölümüne yol açt›. n Kurtuluß Cephesi: Bkz. s. 224. Kurucu Meclis: Seçim veya atama yoluyla ya da her iki yoldan olußan ve yeni bir anayasa yapmak için toplanan meclis. Kuzey Atlantik Anlaßmas›: 1949’da ABD, Kanada ve Bat› Avrupa ülkeleri aras›nda, komünizmin Avrupa’daki yay›lma politikas›n›n önüne geçmek için imzalanan anlaßma. Birleßmiß Milletler Sözleßmesi’ne de dahil edilen bu anlaßma, savunma esasl›yd› ve askerî bir örgütle (NATO) tamamlan›yordu. Küçülme: Ekonomik faaliyette k›sa ya da uzun süreli azalma. Üretimin büyüme oran› düßtü¤ünde ise, daha çok "depresyon"dan söz edilir. "Kültür Devrimi": 1965-1968 y›llar› aras›nda, gençli¤in ("K›z›l muhaf›zlar") deste¤ini alarak Çin Komünist Partisi’nin denetimini yeniden ele geçirmeyi amaçlayan Mao Zedong taraf›ndan baßlat›lan kitle hareketi. Mao’nun, muhafazakârl›¤› ve Çin Komünist Partisi’nin sa¤ kanad›n› yenmek için ideolojide ve zihinlerde gerçekleßtirmek istedi¤i devrim, ayaklanmalara ve milyonlarca Çinlinin ölümüne yol açt›.

L n Laogay: Bkz. s. 190. Lobi: ‹deolojik, dinî ya da meslekî bask› grubu. Lokavt: ‹ßverenin çeßitli anlaßmazl›klar nedeniyle ißyerini kapatmas›. Luftwaffe ("Hava ordusu"): Hava kuvvetlerini anlatmak için kullan›lan Almanca sözcük. Lübnanl› H›ristiyanlar: Lübnan’da ‹lkça¤’dan beri yaßayan H›ristiyan topluluklar›n›n soyundan gelen kißiler. Lübnanl› H›ristiyanlar

379

çok say›da cemaate ayr›l›rlar: Papal›k otoritesini tan›yan ve Lübnan halk›n›n % 25’ini olußturan Mârunîler (5. yüzy›lda ölen aziz Mârun’un ad›ndan); Katolikler; Melkîler ve Yakubîler (ortodoks mezhebinden).

M Maccarthy’cilik: ABD’de, 1950’lerin baßlar›nda senatör McCarthy öncülü¤ünde baßlayan siyasal ak›m. Ço¤unlukla kan›ts›z olarak komünist fikirlere yatk›n ya da yaln›zca ilerici olmakla suçlanan herkes aleyhinde polis sorußturmas› baßlat›l›yor ve bu kißilere karß› ayr›mc›l›k yap›l›yordu ("cad› av›"). Maccarthy’cilik, 1954’te Senato taraf›ndan d›ßland›. Maginot Hatt›: 1927-1936 y›llar› aras›nda, Savaß Bakan› André Maginot’nun karar›yla Fransa’n›n do¤usunda, ‹sviçre s›n›r›ndan Lüksemburg’a kadar inßa edilen savunma istihkâmlar›. Her türlü Alman sald›r›s›n› durdurmak üzere planlanm›ßlard› ve 1930’lardaki Frans›z savunma stratejisinin simgesi oldular. Maki örgütleri: Yetke güçlerinden kaçmak isteyenlerin sakland›¤›, genellikle ulaß›lmas› güç bölgelerde (da¤lar, ormanlar, batakl›klar...) örgütlenen savaßç›lar. ‹kinci Dünya Savaß› s›ras›nda bunlar, Zorunlu Çal›ßma Hizmetinden kaçmak isteyenler, siyasal nedenlerle ya da ›rklar›ndan dolay› arananlar ve ellerine silah al›p savaßmak isteyen direnißçilerden olußuyordu. Halk›n yard›m›yla gizlilik içinde yaß›yor ve etkin bir biçimde kurtuluß hareketine kat›l›yorlard›. Makroekonomik dengesizlikler: Kamu kesimi dengesi, ödemeler dengesi, vs gibi makroekonomik dengelerin ekonominin istikrar›n› bozacak ölçüde bozulmas›. Manda: I. Dünya Savaß› sonunda, siyasal ve ekonomik aç›dan zay›f ve kendi kendini yönetemeyecek oldu¤u kabul edilen bir ülkeyi, yeni kurulan Milletler Cemiyeti ad›na yönetmek için büyük bir devlete verilen yetki. n Marksizm-Leninizm: Bkz. s. 164. Marshall Plan›: Avrupa’y› fakirlik nedeniyle komünizme kaymamas› için bir an önce kalk›nd›rma amac›yla yürürlü¤e konan plan; ayr›ca bkz. s. 203. n Mass media: Bkz. s. 142. Master plan: Bir yerleßim biriminin ana gelißme akslar›n›, konut, sanayi, ticaret gibi ißlevlerin mekânsal da¤›l›m›n› belirlemek üzere haz›rlanan fiziki plan. n Melting pot: Bkz. s. 144. Merkez Bankas›: Bir ülkede para basarak piyasaya sürmekle görevli banka (örne¤in, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankas›).

380

Metropol: 1. Büyük kent; 2. Sömürge imparatorlu¤u olan ülkelere verilen ve bunlar›n sömürgelerine oranla gördü¤ü ißlevi de anlatan ad.

New Deal: “Yeni paylaß›m”; Baßkan Roosevelt’in 1932-1934 y›llar›nda uygulad›¤› ve ekonomiyi tüketicilerin sat›n alma gücünü artt›rarak düzeltmeyi amaçlayan politika.

n Mihver: Bkz. s. 26.

Nispî temsil sistemi: Siyasi partilerin parlamentoda, seçimlerde ald›klar› oya orant›l› olarak temsil edilmelerini öngören seçim sistemi; ayr›ca bkz. s. 304.

Militarizm: 1. Bir ülkede ordu gücünün aß›r› ölçüde a¤›r basmas›, ülke yönetiminde a¤›rl›¤›n› duyurmas›; 2. Bütün yurt sorunlar›n›n ancak ordu gücüyle çözülebilece¤ini öne süren siyasal görüß. Millî bakiye: ‹l düzeyinde bir milletvekilli¤i için gereken oy say›s›na varmayan oylar›n ulusal düzeyde toplanarak ziyan olmamalar›n› amaçlayan bir nispi seçim sistemi türü. Millî Görüß: Necmettin Erbakan ve 17 arkadaß› taraf›ndan 1969 y›l›nda Milli Nizam Partisi'nin kurulmas›yla ortaya ç›kan ve ‹slam dini baßta olmak üzere milli ve manevi de¤erleri ön plana ç›kararak siyaset sahnesine yerleßen siyasal hareket. Bu hareketi daha sonra, s›rayla, Mili Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi ve Saadet Partisi temsil etmißtir. n Millî Güvenlik Kurulu: Bkz. s. 320. n Millî Güvenlik Konseyi: Bkz. s. 320.

n Nomenklatura: Bkz. s. 160.

O OAS (Organisation armée secréte, “Silahl› Gizli Örgüt”): Cezayir’deki Avrupa kökenli halk›n ve ordunun bir bölümünden destek alan terorist hareket. OAS, 1961-1963 y›llar› aras›nda Fransa ve Cezayir’de gerçekleßtirdi¤i çeßitli sald›r› eylemleriyle Cezayir’in ba¤›ms›zl›¤›na kavußmas›na engel olmaya çal›ßt›. Oder-Neisse Hatt›: Oder ›rma¤› ile bat›dan bu nehre kavußan Neisse ›rma¤›n›n olußturdu¤u hat. Bu iki ›rmak, 1945 y›l›ndan beri Almanya ve Polonya aras›ndaki s›n›r› belirlemektedir.

n Misilleme: Bkz. s. 54.

Ola¤anüstü rejim: Anayasan›n veya baz› yasalar›n geçici olarak ask›ya al›nd›¤› veya kay›t alt›nda bulundu¤u dönemlerde rejimin niteli¤i.

Modern sektör: Sanayi sektörüdür, buna karß›l›k geleneksel olarak da nitelendirilen sektör ise tar›m sektörüdür.

Ortadirek: Genellikle orta s›n›f anlam›na kullan›lan ve ço¤unlu¤unu sabit gelirlilerin olußturdu¤u toplum kesimi.

Muhalif: SSCB’de ve Do¤u Bloku ülkelerinde komünist sisteme karß› ç›kan entellektüellere verilen ad. Stalin’in ölümünden sonra, muhalifler genellikle zorunlu ikamete mahkum edildiler ya da ak›l hastanelerine gönderildiler. Yazar Aleksandr Solyenitsin ve Sovyetler’in atom bombas›n›n babas› fizikçi Andrey Saharov en ünlü muhaliflerdendi.

Orta sa¤: Siyasal yelpazede sa¤› temsil edenler aras›nda piyasa ekonomisinden yana ve en az muhafazakâr olan, liberal sa¤.

n Millî irade: Bkz. s. 294.

n Muht›ra: Bkz. s. 320.

N NATO (North Atlantic Treaty Organization, "Kuzey Atlantik Sözleßmesi Örgütü"): 1950 y›l›nda kurulan NATO, müttefiklerin çeßitli askerî birimlerini bünyesinde bar›nd›r›r. Bunlardan en önemlisi, bir Amerikal›n›n komuta etti¤i, 1967 y›l›na kadar Fransa’da Paris yak›nlar›nda, o tarihten itibaren de Belçika’da, Mons yak›nlar›nda bulunan SHAPE’tir (Supreme Headquarters Allied Power Europe, "Avrupa Müttefik Güçleri Yüksek Karargâh›"). NATO’nun hizmetindeki tüm askerî güçler bu entegre komuta merkezinde al›nan kararlara uymak zorundad›r. n Nazi Yanl›s›: Bkz. s. 48.

Ö Ödemeler dengesi: Bir ülkedeki bireylerin, firmalar›n ve devlet kurumlar›n›n belirli bir dönem içinde di¤er ülkelerin bireyleri, firmalar› ve devlet kurumlar›yla gerçekleßtirdi¤i uluslararas› ißlemlerin parasal de¤erlerini gösteren hesap tablosu. Ödünç Verme ve Kiralama Yasas›: Mart 1941’de oylanan ve Baßkan Roosevelt’e, savunmas› ABD’nin güvenli¤i aç›s›ndan yaßamsal kabul edilen tüm ülkelere her türlü savaß gerecini ya da baßka mallar› satma, ödünç verme ya da ba¤›ßlama yetkisi veren Amerikan yasas› (Lend-lease Act). Bundan ilk yararlanan ‹ngiltere oldu; onu SSCB, Çin ve Fransa izledi. Yasa, 21 A¤ustos 1945’te yürürlükten kald›r›ld›. Önerge: Eski deyimle "takrir"; Meclis, parti kongresi,vb. toplant›larda, herhangi bir öneride bulunmak isteyen üye veya üyelerin haz›rlay›p baßkanl›¤a sundu¤u, oya koyularak üzerinde karar verilmesi istenen belge.

Özel Ekonomik Bölgeler: Komünist Çin taraf›ndan, 1980’den itibaren yabanc› yat›r›mlara aç›lan k›y› bölgeleri. Özelleßtirme: Devletleßtirmenin tersi. Devlet ißletmelerinin, sermayelerinin hisse senedi biçiminde sat›larak, özel sektöre devredilmesi. Özerkleßtirmek: Devlet taraf›ndan kurulup bütçesi de Devlet taraf›ndan karß›lanan ve kamu hizmeti gören radyo ve televizyonlar, üniversiteler gibi kurumlar›n kendi kendilerini yönetmelerinin ve siyasal iktidardan ba¤›ms›z olabilmelerinin sa¤lanmas›.

P Pan-Afrikac›l›k: Afrika devletlerinin, özellikle sömürgecilik döneminde çizilmiß s›n›rlarla birbirinden ayr›lan farkl› topraklar› yeniden bir araya getirmek suretiyle aralar›nda birlik ve dayan›ßma sa¤lama arzusu.

Sabit kur: Bir paran›n di¤er bir para karß›s›ndaki sabit de¤eri.

Püritanizm: Baßlang›çta, püritenlik Protestan Reform ilkelerinin çok kat› uygulamas›ndan yana olan ‹ngiliz Protestanlar için kullan›l›yordu. Yayg›n anlam›yla, H›ristiyanl›k’ta ilkelerinin kat›l›¤› ve mensuplar›n›n azla yetinme ve aß›r› ahlakç›l›¤›yla kendini gösteren dinsel e¤ilim.

Sandinist: 1970’li y›llarda faaliyet gösteren ve 1934’te rakip Somoza ailesi (1979’a kadar Nikaragua’da iktidarda kald›) taraf›ndan öldürülen Augusto Sandino’ya ba¤l› Nikaragual› devrimciler.

n Pan-Arapç›l›k: Bkz. s. 266. Panzer ("z›rh"): Z›rhl› araçlar için kullan›lan Almanca sözcük; tank. Para arz›: Belirli bir anda ekonomide dolan›mda bulunan ve para olarak kullan›lan araçlar›n toplam›. n Parasalc›l›k: Bkz. s. 124. Partizanlar: Yayg›n anlam›yla, birine ya da bir partiye ba¤l› olan kißileri belirtir. 19. yüzy›l savaßlar›ndan beri, partizan (ya da keskin nißanc›) sözcü¤ü cephe gerisinde faaliyet gösteren silahl› siviller için kullan›lmaktad›r. ‹kinci Dünya Savaß›’nda ise, genellikle komünist direnißçiler "Partizan" diye adland›r›l›yordu.

Roma Kulübü: ‹nsanl›¤›n ekonomik faaliyetini dünya çap›nda bir sistem olarak araßt›rmak amac›yla 1968’de baz› uzmanlar taraf›ndan kurulan düßünce grubu.

tikrarl› büyümeye herhangi bir katk›da bulunmaks›z›n, oy kayg›s› ile gerçekleßen devlet harcamalar› iktisadi anlamda popülizm olarak nitelendirilebilir. 1980 sonras›, Türkiye’de iktisadi popülizmin artmas›n›n baßl›ca nedeni olarak siyasi rekabetin art›ß› ve ço¤alan siyasi partilerin oy toplama kayg›s›yla "sorumsuz" harcamalar yapmalar› gösterilebilir. Genel olarak, gelir eßitsizli¤i ve ißsizlik gibi sorunlar da toplumun siyasal partilerin bu tür davran›ßlar›na karß›l›k vermesini sa¤lam›ßt›r. Popülist politikalar›n baßl›ca özelli¤i k›sa dönemde olumlu sonuçlar vermesi, uzun dönemde ise krize yola açmas›yla büyüme-kriz dönemlerine neden olarak istikrars›z bir ekonomik yap›ya neden olmas›d›r.

R Reel ekonomi (reel sektör): Ekonomide tar›m, sanayi ve hizmetler ana sektörlerinde üretici ve tüketici konumundaki bireylerin tümünü temsil eden kesimdir. Buna karß›l›k finans sektörü tüm parasal faaliyetlerin yap›ld›¤› sektördür. Reel faiz: Faiz oran› paray› do¤rudan kullanmaktan belirli bir süre vazgeçerek baßkas›n›n kullan›m›na sunman›n bedelidir. Reel olmas› fiyat hareketlerinden (enflasyondan) ar›nd›r›lm›ß oldu¤unu gösterir.

S n Sa¤ ve sol: Bkz. s. 178. SALT 1 (Strategic Armements Limitation Talks, "Stratejik silahlar›n s›n›rland›r›lmas› görüßmeleri"): 1972’de, ABD ve SSCB aras›nda imzalanan nükleer silahlar›n azalt›lmas›na ilißkin anlaßmalar. SALT 1’i 1979 y›l›nda imzalanan SALT 2 anlaßmalar› izledi.

Say›ßtay: Devlet harcamalar›n› denetleyen ve yarg›lama yetkisi bulunan yüksek kurum. SEATO (South-East Asia Treaty Organization, "Güneydo¤u Asya Sözleßmesi Örgütü"): 1954’ten itibaren ABD, ‹ngiltere, Fransa, Avustralya, Yeni Zelanda, Tayland, Laos, Filipinler ve 1975’e kadar Güney Vietnam’› bir araya getiren Güneydo¤u Asya’da NATO’nun eßde¤eri örgüt. Seçim ittifak›: ‹ki ya da daha fazla partinin seçimlere, yüksek oy oran›yla daha fazla sandalye kazanabilmek ya da, seçim baraj›n› geçemeyecek olanlar aç›s›ndan, Meclis’e girebilmek için, tek bir aday listesiyle kat›lmas›.

n Pazar ekonomisi: Bkz. s. 254.

n Refah Devleti: Bkz. s. 104.

Seçkinci: Toplumu seçkinlerin de¤erleriyle yorumlayan veya toplumlar›n seçkinler taraf›ndan yönetilmesini isteyen kimse.

n Perestroika: Bkz. s. 166.

Reich: ‹mparatorluk; Nazi Almanyas›, Üçüncü Reich olarak an›l›rd› (birincisi, eski Kutsal Roma-Germen ‹mparatorlu¤u, ikincisi ise 1871-1918 aras›ndaki imparatorluk dönemidir).

Serbest F›rka: Resmî ad› "Serbet Cumhuriyet F›rkas›"; Atatürk’ün, 1930’da kriz ortam›n› yat›ßt›rabilmek için arkadaß› Fethi Okyar’a kurdurdu¤u, ancak halk›n umulandan daha çok destekledi¤i muhalefet partisi.

Reichsprotektor: “‹mparatorlu¤un koruyucusu”; baz› özel yönetim birimlerine vali atanan yüksek rütbeli nazilere verilen ad.

n S›f›r büyüme: Bkz. s. 110.

Piyasa ekonomisi: Birbirinden ba¤›ms›z, çok say›da üretici (arz) ve tüketicinin (talep) ißleyißine dayanan bir ekonomik olußumdur. Burada temel kavram piyasad›r. Piyasan›n arz ve talebi kendili¤inden ve en etkin biçimde karß›laßt›r›laca¤› düßünüldü¤ünden piyasa ekonomisi taraftarlar› devletin ekonomideki rolünün ancak etkinsizli¤e yol açaca¤›n› savunurlar. n Planl› ekonomi: Bkz. s. 158.

Resesyon: Belirli süreyle (genelde alt› ay) genel ekonomik faaliyetlerin gerilemesi, yani GSMH art›ß›n›n ekside olmas›.

Pop art: 1955’te ‹ngiltere’de baßlayan ve 1960’larda ABD’de Andy Warhol ve Roy Lichtenstein gibi sanatç›lar etraf›nda gelißen sanat hareketi. Pop art sanatç›lar›, reklamlarda, çizgi romanlarda ve moda dünyas›nda kullan›lan grafik yöntemlerine baßvurarak resmi bir tüketim malzemesi haline getirecek biçimde ißliyorlard›.

Rezerv paras›: Sabit bir alt›n karß›l›¤› olan (1971’e kadar ABD dolar›) ve merkez bankalar›nda alt›n gibi de¤er rezervi olarak korunan para. Bu nedenle, dolar›n "alt›n kadar iyi" oldu¤u söylenirdi. 1971’den beri, hiçbir para alt›na çevrilemiyor, ancak ABD dolar› uluslararas› al›m-sat›mlarda bir referans olarak de¤erini koruyor.

Popülizm: Popülizmin tan›m› farkl› bilim alanlar›na göre de¤ißmektedir. Temel olarak, is-

Robotlaßt›rmak: Çal›ßma hayat›nda insanlar›n yerini robotlarla doldurmak.

S›n›r: ABD tarihinde frontier ("s›n›r"), 19. yüzy›lda do¤udan bat›ya do¤ru kayan ve tüm ülke topraklar›n›n ißgal edilip yerleßime aç›lmas›yla kaybolan, öncülerin bulundu¤u s›n›r bölgesidir. Sigorta kesintileri: Ücretlilerin ve ßirketlerin gelirleri üzerinden yap›lan ve emekli maaß›, aile yard›m›, vb. sosyal yard›mlar biçiminde yeniden da¤›t›lmak üzere bu ißten sorumlu kurumlara devredilen zorunlu kesintiler. Sivil toplum kurulußu (STK): Olußturulmas›nda devletin katk›s› bulunmayan ve belli bir alanda vatandaßlar›n ç›karlar›n› korumaya ya da kamu kurumlar›n›n etkinli¤ini sa¤lamaya yönelik vatandaß girißimi.

381

Siyasal ço¤ulculuk: Özgürce ifade edilen ve örgütlenen çok say›da siyasal ak›m›n bir arada varolabilmesi. n Siyasal uzlaßma: Bkz. s. 282. Siyasal yasaklar: Türkiye’de 12 Eylül 1980 darbesi sonras›nda kapat›lan partilerin yöneticilerinin aktif siyasetle meßgul olmalar›n›n yasaklanmas›na ilißkin hükümler. Siyonist: Bkz. s. 262. n So¤uk Savaß: Bkz. s. 202. n Sosyal devlet: Bkz. s. 310. Sosyal konut: Zaman zaman “toplu konut” da denilen ve kamu sektörünce yap›l›p dar gelirlilere ucuza kiralanan konut. Sosyal yard›m: Sosyal sigorta kurumlar› taraf›ndan, vatandaßlar›n yaßam›n› ve sa¤l›¤›n› güvence alt›na almak için yap›lan ödemeler. Örne¤in, hastal›k ya da iß kazas› nedeniyle ortaya ç›kan tedavi giderlerinin karß›lanmas›, emekli ayl›¤› ödenmesi, vb. Sosyalist cephe: Komünist partinin iktidarda oldu¤u devletlerin tümü. Soyk›r›m: Bir halk›n, ortadan kald›rma amac›yla kitle halinde öldürülmesi. Avrupa’daki tüm Yahudilerin ortadan kald›r›lmas›n› hedefleyen "nihai çözüm"ü anlatmak için kullan›l›r. Spekülasyon: Fiyat de¤ißikliklerinden yararlanarak h›zl› kâr elde etmeyi hedefleyen malî ißlem. Borsada spekülasyon ise, hisse senetlerinin k›ymetlenmesinden kazanmaktansa, bunlar›n al›m ve sat›mlar› aras›ndaki kârdan kazanmay› hedefler. SS (Schutzstaffeln, "koruma birlikleri"): 1922’de Nazi Partisi içinde Führer’i korumak amac›yla olußturulan milis kuvveti. Himmler’in komutas›ndaki SSler, gerçek bir siyasal ordu halini alm›ßlard›. Rejim karß›tlar›yla mücadeleden ve toplama kamplar›n›n yönetiminden sorumluydular. Gönüllülerden ve Avrupa’n›n her yan›nda zorla görevlendirilenlerden olußan birlikleriyle, say›lar› yaklaß›k 500.000’i buluyordu. n Stagflasyon: Bkz. s. 118. Stand-by anlaßmas›: IMF'nin ihtiyaç içine düßen üye ülkelere destek vermek üzere yapt›¤› baßl›ca düzenleme. 18 aya kadar olan stand by düzenlemesinde üye ülkeye kotas›n›n % 100'ü kadar; 3 y›la kadar olan stand by düzenlemelerinde (süresi uzat›lm›ß fon kolayl›¤›) üye ülkeye kotas›n›n % 300'ü kadar destek sa¤lanabilir. IMF son y›llarda bu limitleri istisnai hallerle s›n›rl› kalmak kayd›yla aßabilmektedir. Stratejik bombard›manlar: Düßman› fabrikalar›n›, iletißim araçlar›n› yok ederek ve kentle-

382

rini y›k›p halk›n›n moralini çökerterek yenmeyi amaçlayan yo¤un hava sald›r›lar›.

Þ n Þebeke: Bkz. s. 52. Þiî: Müslümanl›¤›n, inananlar toplulu¤unu yönetme görevinin Halife Ali’nin soyundan gelen kißiler aras›ndan seçilmiß bir imama verilmesi gerekti¤ini savunan kolu. Þiî sözcü¤ü, Arapça "Ali’nin taraftarlar›" demek olan "ßiat Ali" teriminden gelmektedir.

T Taylorizm: ABD’de, Frederic W. Taylor (18561915) taraf›ndan gelißtirilen çal›ßmay› bilimsel olarak örgütleme yöntemi. Yap›lmas› gereken ißi en ufak hareketlere bölerek, gerekli her hareketi bir kronometre yard›m›yla sürelendirmeye ve böylece gereksiz tüm hareketlerden kurtulmaya dayan›yordu. Tek dereceli seçim sistemi: Seçmenlerin do¤rudan do¤ruya milletvekillerini seçtikleri seçim sistemi. Teknik yönetim ekibi: Amerikal› iktisatç› J. K. Galbraith’e göre, modern ßirketlerde kararlar› alan yöneticilerin tümü (mühendisler, hukukçular, muhasebeciler, pazarlama uzmanlar›, vs.). Teknokrat: Yetkileri gere¤i, bir sorunun toplumsal ya da insanî sonuçlar›ndan çok teknik yönlerine a¤›rl›k veren üst düzey memur ya da yönetici Teneke mahalleleri: Türkçe’de gecekondu mahallelerine, "gecekondu" sözcü¤ü türemeden önce verilen ad. Teokratik devlet: Siyasal iktidar›n dinsel temelli oldu¤u ve medenî haklar›n dinsel hukukla karß›land›¤› devlet. Tepki oyu: Seçmenlerin bir bölümünün büyük siyasal partilere karß› duyduklar› güvensizli¤i ya da memnuniyetsizli¤i, küçük, yeni ya da parlamentoda temsil edilmeyen partilere oy vererek ifade etmesi.

n Todt Örgütü: Bkz. s. 50. Toplama kamplar›: Siyasal muhaliflerin kapat›ld›¤› kamplar. Çok kat› bir biçimde yönetilen Nazi toplama kamplar›, "yavaß ölüm kamplar›" olarak da adland›r›l›yordu. n Toplu öldürme kamplar›: Bkz. s. 58. Toprak reformu: Devlete ait topraklar›n topraks›z köylülere, ödeme kolayl›¤› da gösterilerek sat›lmas›. Toussaint Bayram›: Azizler Yortusu; her y›l 1 Kas›m’da kutlanan bir Katolik bayram›. Troçkistler: Stalin’e 1920’lerin sonlar›ndan itibaren muhalefet eden Troçki yanl›lar›. Troçkistler komünizme ve leninizme sad›k kal›rlar ve Stalin’in 1917 devrimine ihanet etti¤ini savunurlar. Tröst: Ekonominin bir alan›na tümüyle hakim olan büyük bir ßirket ya da bir ßirketler toplulu¤u. Truman Doktrini: Bkz. s. 203 ve 297. Turanc›lar: Yeryüzündeki bütün Türkleri tek bir yurt ve tek bir bayrak alt›nda toplamay› amaçlayan ›rkç› ak›m yandaßlar›.

U n Uluslararas› Para Fonu (IMF): Bkz. s. 88. Uluslararas› sözleßme: Devletler aras›nda belli bir konuda imzalanan anlaßma. Örne¤in, Cenevre Sözleßmesi (1929) yaral› ve savaß esirlerinin durumunu belirliyor, bunlara karß› her türlü kötü muameleyi ve savaß sanayiinde ißgücü olarak kullan›lmalar›n› yasakl›yordu. Uluslararas› Tahkim Kurumu: Uluslararas› ekonomik anlaßmazl›klarda (ticaret sözleßmeleri, ihaleler, vb) hakemlik görevi üstlenen kurum. n Uluslarüstülük: Bkz. s. 180. Uyum yasalar›: Avrupa Birli¤i’ne üye olmak isteyen ülkelerin, yasal sistemlerini Avrupa Birli¤i’nde geçerli olan yasalarla uyumlu hale getirmek için koyduklar› yasalar.

Ü

Ticaret dengesi: Bir ülkenin toplam ihracat›n›n de¤eriyle toplam ithalat›n›n de¤eri aras›ndaki fark. Ticaret dengesi, ihracat›n de¤eri ithalat›n de¤erinden fazlaysa pozitif, aksi halde negatif olur.

Üçlü parti sistemi: Bir muhafazakâr, bir liberal, bir de sol partiden olußan siyasal rekabet düzeni.

Ticaret hadleri: Genelde d›ß ticaret hadleri anlaß›l›r; bir ülkenin ihracat›n› ithalat cinsinden tan›mlayan fiyat endeksidir. Endeksin art›ß (düßüß) göstermesi d›ß ticaret hadlerinin düzeldi¤ini (bozuldu¤unu) gösterir. ‹ç ticaret hadleri ise genelde sanayi ürünlerinin tar›msal ürünler cinsinden ifade edilmesidir.

Üçüncü dünya: ‹lk kez Frans›z iktisatç› Alfred Sauvy’nin 1952’de L’Observateur’de yay›nlanan bir makalesinde ortaya att›¤› terim, 1789’da üçüncü s›n›f›n durumuna gönderme yaparak ekonomik aç›dan az gelißmiß eski sömürgelerden olußan yoksul ülkeleri anlatmak için kullan›l›r.

Ülke baraj›: Bir partinin, parlamentoda temsil edilebilmek için genel seçimlerde ulaßmas› gereken, ülke çap›ndaki oy oran›. Bu oran bugün Almanya’da % 5, Türkiye’de % 10’dur.

V V1 ve V2 (Vergeltungswaffe, "mukabele silah›"): V1, Almanlar›n 1944 haziran›ndan itibaren ‹ngiltere’ye att›klar›, uçan bir tepkili bomba türüdür (250 km menzilli, 500 kg patlay›c›). V2 (Bkz. foto¤raf, s. 43) ise, mühendis von Braun ve ekibi taraf›ndan gelißtirilmiß çok güçlü bir füzedir (350 km menzilli, 1 ton patlay›c›). Sesten daha h›zl› gidebilen V2’ler önceden saptanam›yorlard› ve ‹ngiltere’ye 1944 eylülünden itibaren at›lmaya baßlad›lar. V1 ve V2’ler, tepkili uçaklarla birlikte Hitler’in savaß›n gidißat›n› de¤ißtirmek için güvendi¤i gizli silahlar aras›nda yer al›yorlard›. Vak›f: Savundu¤u dava ad›na ßirketlerden ya da kißilerden ba¤›ß toplayan özel kuruluß. Ba¤›ßta bulunanlara uygulanan çeßitli vergi indirimleri sayesinde, çok say›da vakf›n yaßayabildi¤i ABD’de bu sistem çok gelißmißtir. Vas›fl› ißçi: Farkl› ve karmaß›k ißleri yapabilen, belirli bir e¤itim alm›ß ißçi. n Vas›fs›z ißçi: Bkz. s. 108. Vatansever: Ülkesini seven ve onu savunmak için savaßan kimse. Verimlilik: Üretilen mal ya da hizmet miktar› ile bu üretimi gerçekleßtirmek için gerekli çal›ßma miktar› aras›ndaki oran. Baßka bir deyißle, çal›ßan kißi baß›na düßen üretilmiß mal ya da hizmet miktar›

Veto: 1983 seçimleri öncesinde parti kurarak ya da bir partiye üye olarak siyasete girmek isteyenleri Millî Güvenlik Konseyi’nin engellemesi. Veto hakk›: Herhangi bir karara, tek baß›na da olsa, karß› ç›kma hakk›. Veto hakk›, Birleßmiß Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerine, ç›karlar›na ters düßecek her türlü karar› durdurma olana¤› verir. Vichy Hükümeti: Fransa’n›n yenilgisi üzerine Mareßal Pétain taraf›ndan Vichy kentinde kurulan ve Almanlarla ißbirli¤i yapan hükümet. Vietkong: "Komünist Vietnaml›"n›n k›saltmas›. Amerikal›lar taraf›ndan komünist Vietnam gerillalar›na verilen ad. n Vietmin: Bkz. s. 226.

W Waffen SS: SS’lerin seçme komando birlikleri. Watergate skandal›: Watergate, Washington’da Demokrat Parti’nin merkezinin bulundu¤u binan›n ad›d›r. 1972’de, binaya gizli mikrofonlar yerleßtirmekte olan baz› kißiler polis taraf›ndan yakaland›. Washington Post’ta çal›ßan gazeteciler bir araßt›rma yapt›lar ve 1972’de yeniden ABD baßkan› seçilen Richard Nixon’›n sorgusu s›ras›nda bu operasyondan haberi olmad›¤›n› aç›klarken yalan söyledi¤ini ortaya ç›kard›lar. Bu skandal karß›s›nda, Nixon 1974 a¤ustosunda istifa etmek zorunda kald›. Wehrmacht ("Savunma gücü"): 1. 1935’ten itibaren, Alman silahl› kuvvetlerinin bütününü anlatmak için kullan›lan Almanca sözcük. 2.

Baz› durumlarda, yaln›zca Alman kara ordusunu anlatmak için kullan›l›r.

Y Yekpâre model: Kendi ürettiklerinin d›ß›nda hiçbir ilerlemeyi ve hiçbir tart›ßmay› kabul etmeyen rejimler ya da devletler için kullan›l›r. Yeni Düstur Partisi: "Düstur", Arapça "anayasa" anlam›na gelir. Yeni Düstur Partisi, 1934 y›l›nda Habib Burgiba taraf›ndan Tunus’un ba¤›ms›zl›¤›na kavußmas› ve modern, laik bir rejimin kurulmas› için mücadele etmek amac›yla baßlat›lan harekettir. Yeni sömürgecilik: Üçüncü dünya ülkeleri üzerindeki ekonomik ve siyasal hakimiyetlerini yeni biçimler vererek korumak ya da yine bir tür hakimiyet kurmak amac›yla baz› gelißmiß ülkeler taraf›ndan yürütülen siyaset. n Yeni Uluslararas› Ekonomik Düzen: Bkz. s. 234. Yolsuzluk: Siyasal iktidar›n ve/veya kamu görevlilerinin erklerini görev tan›mlar› d›ß› (kißisel ya da kendilerini ba¤l› hissettikleri gruplara ç›kar sa¤lamak amac›yla) kullanmalar›.

Z n Zorunlu Çal›ßma Hizmeti: Bkz. s. 50. Zorunlu kesintiler: Devlete ya da yerel yönetimlere ödenen vergilerle sigorta kurumlar›na ödenen sigorta kesintilerinin tamam›.

383

GÖRSEL KAYNAKLAR Kapak: NASA/SPL/Cosmos; Associated Press; C. Kahraman; R. Bossu/Sygma; Cumhuriyet; Keystone; s. 20: AKG Photo; s. 23 b. 1: Tallandier; b. 2: Keystone; s. 24: Imapress; s. 25: Tallandier; s. 27 b. 3: BPK; b. 5: Keystone; b. 6: Tallandier; s. 30: Keystone; s. 31 b. 2: Archive Photos; b. 4: Edimédia; b. 5: Imperial War Museum; s. 32 b. 1: Harlingue-Viollet; b. 2: Elise Palix; s. 33 b. 3: Keystone; b. 5: Imperial War Museum; b. 6: Keystone; s. 35 b. 3: DITE/USIS; b. 5: BPK; s. 36 b. 1: Keystone; s. 37 b. 4: Archive Photos; b. 5: Keystone; b. 7: DITE/USIS; s. 41 DITE/USIS; s. 43 b. 4: A. Gesgon/CIRIP; b 5: Imperial War Museum; s. 45: DITE/USIS; s. 47 b 1: A. Gesgon/CIRIP; b 2: Musée de la Résistance, Besançon; s. 48: Keystone; s. 49: AKG Photo; s. 51 b. 3: J.L. Charmet; b. 5: Novosti; s. 52: Tallandier; s. 53 b. 3: Imapress; b. 4: Lapi-Viollet; s. 54: BPK; s. 55 b. 2: AKG Photo; b. 3: Tallandier; b. 5: A. Gesgon/CIRIP; s. 57 b. 3: Musée de la Résistance, Besançon; b. 5: LapiViollet; s. 58: CDJC; s. 59 b. 2: Keystone; b. 6: Lapi-Viollet; s. 61 A. Gesgon/CIRIP; s. 62 b. 2: BPK; b. 3: AKG Photo; s. 65 b. 2: L. Mallet; s. 67 b. 2: C. Kahraman; b. 4: R. Massigli; s. 68: R. Massigli; s. 69 b. 3 ve 5: C. Kahraman; s. 70: C. Kahraman; s. 71 b. 2: C. Kahraman; b. 4: L. Mallet; s. 73: C. Kahraman; s. 75 b. 3-4 ve 6: C. Kahraman; s. 77: R. Massigli; s. 78: R. Bali; s. 81 b. 1: © MNAM/B. Ortner b. 2: Keystone; s. 85 b. 3: Photri b. 5: AKG Photo; s. 89: Keystone; s. 90 Elise Palix; s. 91: Kobal/PPCM; s. 92: Keystone; s. 95 b. 4: L’Illustration/Sygma; b. 5: Photri; s. 97: Lapi-Viollet; s. 98: NASA/SPL/Cosmos; s. 101: KharbineTapabor; s. 105: Archive Photos; s. 109: J. Niepce/Rapho; s. 111 b. 2: Prod; b. 5: H. Cartier-Bresson/Magnum; s. 117: J. Fraser/ Camera Press; s. 119: Sipa Press; s. 120: A. Gesgon/CIRIP; s. 121: © Plantu; s. 123 b. 3: J. Van Hasselt/Sygma; b. 4: P. Aventurier/ Gamma; s. 125 b. 3: G. de Keerle/Gamma; b. 6: Benali/Gamma Liaison; s. 126: © Plantu; s. 130: G. Schachmes/Sygma; s. 33: J.-P. Laffont/Sygma; s. 137 b. 4: E. Lessing/Magnum; b. 6: UPI/Corbis-Bettmann/Sipa; s. 139 b. 2: Photo.SDP; b. 5: W. Miller/Magnum; s. 141: E. Leonelli/Cosmos; s. 142: © Adagp, 1998; s. 143 b. 3: PPCM; b. 5: Corbis-Bettmann/Spinger Film Archivies/PPCM; b. 6: J. Fernandez/Cosmos; s. 144: J.-P. Laffont/Sygma; s. 145 b. 2: A. Zapruder/Colorific/Cosmos; b. 3: UPI Corbis-Bettmann; b. 4: E. Erwitt/Magnum; b. 6: © Tribune Media Service; s. 147: U. Shone/Gamma; s. 149: W. Miller/Magnum; s. 150: E. Haas/Magnum; s. 151: Keystone; s. 153 b. 1: A. Gesgon/CIRIP; b. 2: U. Shone/Gamma; s. 158: B. Hatala/RMN-Picasso varisleri, 1998; s. 159 b. 3: Edimédia; b. 6: Keystone; s. 160: Keystone; s. 161 b. 2: Keystone; b. 3: Bilderdienst Süddeutscher Verlag; b. 4: J. Winderberger/Rapho; s. 162: A. Noguès/Sygma; s. 163: A. Noguès/Sygma; s. 165 b. 2.: Grob/Kharbine-Tapabor; b. 3: J.-C. Mazur/Georges Pompidou Merkezi © Adagp, 1998; s. 167 b. 8.: D. Hovassz/Sygma; b. 5: Y. Morro/Sygma; b. 6: © Pancho; s. 171: Keystone; s. 173 b. 1: Hulton Getty/Fotogram-Stone Images; b. 2: AFP; s. 175 b. 3: Josse; b. 4: J.-L. Charmet; s. 177: P. Forestier/Sygma; s. 179: Giansanti/Gamma; s. 180 üst: Keystone; alt: AKG Photo; s. 182: Harlingue-Viollet; s. 183: Keystone; s. 184: Kharbine-Tapabor; s. 185: A Gesgon/CIRIP; s. 187: C. Spengler/Sygma; s. 189 b. 1: Koch/Rapho; b. 2: S. Francklin/Magnum; s. 190: Sygma; s . 191: Edimédia; s. 192: J. Andanson/Sygma; s. 193 b. 2: Çin Halk Üniversitesi, ‹ßçi-Köylü-Asker’in eki, eylül 1967; b. 5: Francklin/Magnum; b. 6: AFP; s. 194 üst: Sygma; alt: J. Andanson/Sygma; s. 195: Roger-Viollet; s. 196: © Plantu; s. 197: Aventurier-Buu-Hires/Gamma; s. 199 b. 1: © Adagp, Paris, 1998; b. 2:

384

J.-H. Charmet; s. 202 üst: Hachette; alt: Edimedia; s. 205 b. 4: Archive Snark/Edimedia; s. 207 b. 3: Keystone; b. 5: Kharbine-Tapabor; b. 6: UPI/Corbis-Bettmann/Sipa; s. 208: Keystone; s. 209: J. G. Jung/Ullstein, s. 210: Laffont/Sygma; s. 211: Associated Press; s. 212: D. MacCullin/Magnum; s. 213 b. 4: UPI/Corbis-Bettmann/Sipa; s. 215 b. 2: CTK/Sipa; b. 4: Sipa; s. 217: Arthur/Gamma; s. 218: DITE/NASA; s. 221 b. 1: J.-L. Charmet, b. 2: N. Quidu/Gamma; s. 225: DR/Hachette; s. 227 b. 3: Harlingue-Viollet; b. 5: Roger-Viollet; b. 6: Paris-Match, © Camus; s. 228: Viollet; s. 229 b. 3: Viollet; b. 4: R. Burri/Magnum; s. 231 b. 3: Keystone: b. 5: Tallandier; b. 6: M. Riboud/Magnum; s. 232: R. Depardon/Magnum; s. 233: J.-C. Francolon/Gamma; s. 237: J. L. Charmet, s. 241: Keystone; s. 243: R. Bossu/Sygma; s. 246 b. 1: Kalari/Sygma; b. 2: Y. Philippot/Sygma; s. 247: Deutsches Allgemenies Sonntagsblatt’›n izniyle; s. 248: Sipa Press; s. 249: Setboun/Sipa Press; s. 250 b. 1: A. Noguès/Sygma; b. 2: G. Popov/Tass/Sygma; s. 252: P. Vauthey/Sygma; s. 253: Gamma; s. 254: Reuter; s. 255: R. Deyrail/Gamma; s. 259 b. 4: Kharbine-Tapabor; b. 5: New Press’in izniyle; s. 262: Keystone; s. 263 b. 2: Hulton Getty/Fotogram-Stone; b. 6: Viollet; s. 264 üst: B. Glinn/Magnum; orta: Shlomo-Arad/Sipa Press; alt: Kessler/Sipa Press; s. 265 b. 4: Archives Photos/Tal; b. 5: Archives Photos/Tal; s. 267: Hulton Getty/Fotogram-Stone; s. 269 b. 2: Hulton Getty/Fotogram-Stone; b. 3: B. Barbey/Magnum; b. 6: P. Chauvel/Sygma; s. 270: Villard/Sipa Press; s. 271 b. 4: Al Akbar/Gamma; b. 6: Y. Arthus-Bertrand/Altitude; s. 273: © Plantu; s. 274: Goldman/Rapho; s. 276: Cumhuriyet; s. 279: Cumhuriyet; s. 279: TÜS‹AD; s. 280: C. Kahraman; s. 283: Yap› Kredi Yay›nlar›; s. 284 üst: Yap› Kredi Yay›nlar›; alt: C. Kahraman; s. 289 b. 1: Tarih ve Toplum; b. 2: Fahri Aral; s. 290: Remzi Kitabevi; s. 291 b. 2: Harvard University Press; b. 4: C. Kahraman; s. 293 b. 3, 5-6: C. Kahraman; s. 295 b. 3 ve 7: C. Kahraman; b. 4: S. Kuyaß; s. 297 b. 3 ve 4: C. Kahraman; s. 299 b. 34 ve 6: C. Kahraman; s. 300: C. Kahraman; s. 301 b. 3 ve 5: C. Kahraman; s. 303 b. 2 ve 3: C. Kahraman; s. 306: ‹letißim Yay›nlar›; s. 309 b. 1 ve 2: C. Kahraman; s. 310: C. Kahraman; s. 311: C. Kahraman; s. 312: C. Kahraman; s. 313 b. 4: Cumhuriyet; b. 5: C. Kahraman; s. 314: TÜS‹AD; s. 315 b. 4: TÜS‹AD; b. 5: C. Kahraman; s. 316: Yap› Kredi Yay›nlar›; s. 317: C. Kahraman; s. 319 b. 2 ve 4: C. Kahraman; s. 323 b. 1: Yap› Kredi Yay›nlar›; b. 2: Cumhuriyet; s. 325 b. 3: Westview Press; b. 5: Cumhuriyet; s. 327 b. 4 ve 7: TÜS‹AD; b. 6: Yap› Kredi Yay›nlar› s. 328: TÜS‹AD; s. 329 b. 2, 4, 5 ve 6: Cumhuriyet; s. 331 b. 2, 3 ve 5: Cumhuriyet; b. 4: Yap› Kredi Yay›nlar›; b. 5: C. Kahraman; s. 332: Cumhuriyet; s. 333 b. 2 ve 3: C. Kahraman; s. 335 b. 3: Hulton Archives; b. 4 ve 6: TÜS‹AD; b. 7: Yap› Kredi Yay›nlar›; s. 337 b. 2, 3 ve 4: Cumhuriyet; s. 341: ODTÜ Uluslararas› Serbest Düßünce Toplulu¤u, s. 343 b. 1: Yap› Kredi Yay›nlar›, b. 2: Mimeray; s. 345: C. Kahraman; s. 347: Associated Press; s. 349 b. 2 ve 5: Yap› Kredi Yay›nlar›; s. 351 b.4: C. Kahraman; b. 5: Yap› Kredi Yay›nlar›; s. 353 b. 1 ve 2: Yap› Kredi Yay›nlar›; s. 357: Yap› Kredi Yay›nlar›; s. 358: C. Kahraman; s. 359 b. 2: Associated Press, b. 4 ve 5: C. Kahraman; s. 360: C. Kahraman; s. 361 b. 2 ve 4: C. Kahraman; b. 3: G. Atuk; b. 5: Türkiye ‹ß Bankas› Kültür Yay›nlar›; s. 362: Yelpaze; s. 363 b. 2: Ses; b. 3 ve 5: Nokta; s. 365 b. 5: University of Pennsylvania Press, b. 6: G›rg›r; s. 366 b. 1 ve 2: C. Kahraman; s. 367 b. 3: Mimeray; b. 4: Yap› Kredi Yay›nlar›; b. 5, 6 ve 7: Cumhuriyet; s. 368 b. 1, 2 ve 3: Cumhuriyet; b. 4, 5 ve 6: Yap› Kredi Yay›nlar›; b. 7: Mimeray; b. 8: Yap› Kredi Yay›nlar›; s. 370: Yap› Kredi Yay›nlar›; s. 373: ‹letißim Yay›nlar›.