125 80 7MB
Turkish Pages 303 [307] Year 2009
Ebd Zeyd ed-Debüsi Ebü Zeyd ed-Oebüsi (ö.
430/ 1 040). ıx-xı. Asırla'
arasında Maveraünnehir
bölgesinde hakimiyet
süren ilk Müslüman Türk devletlerinden Kara hanlılar döneminde yaşamış bir Türk hukukçu sudur. Ebü Zeyd, Buhara ile Semerkand arasında yer alan Sogd şehrine bagI.ı Oebüs beldesinde dogmuş ve döneminin en ünlü Haneli fakih ve kadılann dan biri olmuştur. Ebü Zeyd ed-Oebüsfnin ilim silsilesi, hocalann dan Ebü Cafer el-Üsruşeni aracılıgıyla, Ebü Bekir
381/991) ve Ebü Bekir el 370/98 1) olmak üzere, iki fark
Muhammed b. Fazı (ö. Cessas er-Razi (ö.
lı kanaldan Haneli mezhebinin kurucu imamı Ebü Hanife'ye (ö.
150/767) ulaşır.
Oebüsi, İslam hukuk ve kültür tarihçileri tarafın dan, İslam hukuk mezhep ve doktrlnleri arasın daki farklı hukuki hüküm, kavram veya kurumla nnı
karşılaştırmalı olarak inceleyen ve bugün adı
na Mukayeseli İslam Hukuku diyebllecegimiz Hi
\af ilminin gerçek kurucusu kabul edilmiştir. Fıkıh ve fıkıh usülü yanında, tasavvuf ve nahiv (sentaks) gibi bazı ilimIerde de derin bilgiye sahip olan Oebüsi'nin bize kadar ulaşan eserleri şunlar dır:
ı. el·Emedü'I-Aksd (nşr. Muhammed Abdülkadir 1985. 2. el-Esrar fi'l·usÜı ue'l:fü.rıJ. (Süleymaniye Ktp., ,Hacı Beşir Aga, m. 310; Ayasofya, m. 1021; Kara Çelebizıi.de, m. 97). 3. Takvimü'l-edille (Süleymaniye Ktp., Bagdatlı Vehbi Ef., m. 350; Yeni Cami, m. 310, 350; Lıile li, m. 690). 4. Te'sisü'n-nazar (Elinizde tercümesi sunulan ki Ata), Beyrut
tap).
Ankara
Okulu Yaymları:
56
© Ankara Okulu Basım Yayın San. ve TIc. Ltd.
Dizgi ve kapak: Ankara Dlzgi Evi Baskı, ei/t. kapak baskısı: Özkan Matbaacılık Birine! basun: Kasım 2002
Ştİ.
İkıncı basım: Ekim 2009
ISBN:
978-975-8 1 90-56-0
Ankara Okulu Yaymları İstanbul Cad. İstanbul Çarşısı 48/81 Ulus/Ankara Tel/faks: (03 1 2) 34 1 06 90 web: www . ankaraokulu . com e-mail: ankaraokulu@arıkaraokulu.com
Mukayeseli İslim Hukuk Düşüncesinin Temellendirilmesi
Ebli Zeyd ed -Deblisi
Giriş ve not1arla tercüme
Doç. Dr. Ferhat
Ankara Okulu
Ankara
KOCA
Yayınları
2009
iÇİNDEKİLER
Önsöz
....... . . . . . . . ................. . . ..... . . . . . . . .................. . . . . . . . . . . . . . . . . . . ...........
7
GİRİş YERİNE HiLAF (MUKAYESELİ isLAM HUKUKU) İLMİNİN MAHiYETi.
i.
HilM ilminın Tanımı ve Benzer Bazı ilimlerle ilişkisi 1. Tanımı 2. Benzer Bazı İlimlerle ilişkisi B. Doğuşu ve Gelişmesi
A.
. . . . .. . . . . .. . . . .
. . . . . . .... . . . . . . . . . .......... . . . . . . .. . . . ................ . . . . . . . . . . . . . . . . .
13
. . . . . . . . . . . 13
15 32 .40 . .41 . .42 43 44
..... . . . . . . .................... . . . . ............... . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . ........ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
c. Literatüru .................. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ...... . . . . . . . . . . . . . .
1. 2. 3. 4.
Hanefi Mezhebi Maliki Mezhebi Şafii Mezhebi Hanbeli Mezhebi
n.
EBÜ ZEYD ED-DEBÜ siN ' İN
. . ...................
. . . . . . . . .. .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. .... . . .... . . . . . .
.
. .. . . . . . . . . .. . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ......... . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.......... . . . .. . . . . .. . . . . .. . .. . . . ...... . . . . . . . . . . . . . ........ . . . . . . . . . .....
Tarihi Arkaplan B. Hayatı . C. Eserleri
A.
. . ............ . . . . . . . . . . . . ................................
....... . . . . . . . .
. ...........
. . . . . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .49
. ....... . . . . . . . .......... . . . . . . ...... . . . . .. . . . . . . . ............ . . . . . . . . . . . . . . ....... ... . . . . . ........ . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .................... . . . . . . . . . . . . . . . .
50 54
TE' sisü'N-NAZAR: MUKAYESELiisLAM HUKUK DÜŞÜNCESİNİN TEMELLENDİRİLMESi Mukaddime. . . . ... ... . . . . . ... . . ... ... ... . . .. . . ................ . .. . . . . . . . ... .................. 7 1
BİRİNciBÖLÜM EBÜ HANiFE İLE İKİ ARKADAŞı ARASINDAKİ İHTiLAFLAR .
. . ...... . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . .
73
İKİNCİ BÖLÜM EBÜ HANİFE VE EBÜ YUSUF İLE MUHAMMED ARASINDAKİ İHTİLAFLAR
..................................
1 35
Ü ÇÜNCÜ BÖLÜM EBÜ HANiFE VE MUHAMMED İLE EBÜ YUSUF ARASINDAKİ iHTİLAFLAR
. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .
1 39
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM EBÜ YUSUF İLE MUHAMMED ARASINDAKİ iHTİLAFLAR
. . . ....
. . . . ... . . . . .. . . . .. . . . . . . . . . 1 45
Mukayeseli İslam Hukuk Düşüncesinin TemeUerıdiTilmesi
6
BEŞİNcİ BÖLÜM yç ARKADAŞıMıZ İLE ZÜFER ARASINDAKİ İHTİLAFLAR ALTıNCı BÖLÜM Üç İMAMIMIZ İLE MALiK. ARASINDAKİ İHTİLAFLAR
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . .
1 59
. . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . .
181
YEDİNCİ BÖLÜM BizİMLE İBN EBİ LEYlA ARASINDAKİ İHTİLAFLAR
... . . . . . . . . . . .
1 87
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . .. . . . . . . . . ......
1 93
sEKİzİNCİ BÖLÜM BizİMLE İMAMÜ'L-KUREŞİ EBÜ ABDULLAH MUHAMMED B. İDRİs EŞ-şAFİİ ARASINDAKİ İ HTİLAFLAR
DOKUZUNCU BÖLÜM BAZI MESELELERİN DAYANDlGI BİRTAKIM GENEL HUKUK PRENSİPLERİ
23 1
. . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .. . . .
EK: EBÜ'L-HASAN EL-KERHİ'NİN
RlsALE FI'lrusOL ADLI ESERİNİN TERCÜMESi.. Bibliyografya Dizin
255
. . .. . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . ...
. . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . .
277
289
ÖNSÖZ
Mukayeseli hukuk (comparative law, droit compare) , ulusal veya uluslar arası çeşitli hukuk düzenleri arasında, bu düzenle rin anlam ve üslupları yönünden ilişki kurulmasını ya da söz konusu hukuk düzenlerinin karşılaştınna yapmaya elverişli olan hukuki hüküm, kavram ya da kurumları arasında benzer lik veya farklılık bakımıanndan ilişki kurulmasını konu alan bir hukuk disiplinidir. Mukayeseli (karşılaştınnalı) hukukun temel amacı; çeşitli hukuklar arasında gözlenen ayrılıkların ne derece köklü ya da yüzeysel olduğunu ortaya koymak, bu ayrılıklann nedenlerini ve türedikleri sistemlerin genel yapılarıyla olan ilişkilerini tespit et mek ve görev üstlendikleri özel koşullar gözönünde bulunduru larak, incelenen özel hukuk kurallanmn başanları ya da başa nsızlıkları hakkında bir değer ölçüsü meydana getirebilmektir. Karşılaştırmalı hukuk ilmi, bu amaçlanm gerçekleştirebil rnek için uzun tarihsel ve düşünsel süreçlerden geçmiştir. Dünyada mukayeseli hukuk araştırmalannın ilk izlerine Es ki Yunan'da, Yupan site devletlerinin hukuki yapılarını değer lendiren Platon'un (m.ö. to'nun (m.ö.
427-347) Kanunlar (NomoQ ve Aris 384-322) Politika (Polüica) adlı eserlerinde rastlan
makla beraber, bu alandaki sistematik çalışmalar XVI . Yüzyıl dan itibaren başlamış ve XIX. Yüzyıldan beri de karşılaştınnalı hukuk, bağımsız bir hukuk disiplini haline gelmiştir. Öte yandarı. İslam'ın miladi VII. yüzyılda Arap Yarımada sı'nda doğmasından itibaren geçen ilk üç asır boyunca (h. i IlI/m. VII-X) İslam hukuku (fıkıh) müstakil bir ilim niteliğini ka zarımış. içerisinde toplumsal hayatın ihtiyaçlanna cevap verecek ve İslam medeniyetinin geleceğini yönlendirecek boyutta çeşitli hukuk mezhep ve ekolleri meydarıa gelmiştir. Bu ekollere men-
Mukayeseli İslam Hukuk Düşüncesinin Temellendirilmesi
8
sup hukukçular, şerVhukuki delillerin kaynaklar hiyerarşisin deki yer ve değerleri ile bu delillerden hüküm çıkarma yöntem leri hakkında farklı değerlendirmelerde bulunmuşlardır. İslami ilimIerin doğuş ve ilk gelişim süreçlerinin yaşandığı hicri i ve II. Asırlarda (m. VII-VIII) hukukçuların bu ihtilaflan, özel bir bilim dalı içerisinde ele alınmayıp, bazen fıkhi meseleler konumunda, bazen de ilgili olduğu hususi konusunda anlatıl mış, ancak daha sonraki süreçte bu ihtilaf ve farklılıklar, husu si eserler içerisinde ele alınıp incelenmeye başlanmıştır. Bu tür ihtilaflann değerlendirildiği ilk eserler arasında Ebü Yusufun (ö.
182/798) er-Red ald Siyer-i Evzai' ve ihtiıaflı Ebi Hanife ve İbn Ebi Leyla, İmam eş-ŞafIi'nin (ö. 204/820) Kitdbü'l- Üm, İbn Cem et-Taberi'nin (ö. 310/923) İhtilaflı'l-Jukaha ve Ebü Ca'fer et-Ta havi'nin (ö. 321/933) İhtildfü'l-ulemd' adlı kitaplan sayılabilir. İslam hukuk tarihinde bu ihtilaf, hilafiyat ve reddiye kitapla n, mezheplerin oluşması ve birbirlerine karşı üstünlük mücade lesine girişmelerinin de etkisiyle, özellikle V/XL. Asırdan itibaren daha sistematik bir hale gelerek, yeni ve müstakil bir hukuk di siplinini meydana getirmişlerdir. Bu yeni disiplin, farklı hukuk mezhep ve doktrinlerinin hukuki hüküm, kavram veya kurum lanrun aynlık ya da benzerlik noktalarını inceleyen ve bugün ar tık kendisine "Mukayeseli İslam Hukuku" adını verebileceğimiz HilM ilmidir. IX-XL. Asırlar arasında Maveraünnehir bölgesinde hakimiyet süren ilk Müslüman Türk devletlerinden Karahanlılar dönemin de yaşayan büyük Türk hukukçusu Kadı Ebü Zeyd ed-Oebüsi (ö.
430/1039). elinizdeki tercümeye konu olan Te'sisü'n-nazar.fi ihti1dfi'l-eiırune (nşr. Mustafa el-Kabbani ed-Oımaşki-Muham
med Emin el-Hanci el-Halebi, Kahire ts. , el-Matbaatü'l-Edebiy ye) adlı kitabı sayesinde, İslam hukuk ve kültür tarihçilerinin it tifakıyla, bu ilmin gerçek kurucusu olarak kabul edilmiştir. Yukanda belirtildiği gibi, Oebüsi'den önce, İslam hukuk lite ratürü içerisinde birçok ihtilaf, hilM ve hilafiyat kitaplan ile kar şılıklı reddiyeler yazılmış olmasına rağmen, onu hilM ilminin gerçek kurucusu yapan özellik, Oebüsi'nin, farklı görüşleri fıkıh
Önsöz
9
bablanm esas alarak değil de bizzat ihtilM içerisinde bulunan fakibleri esas alarak ve onlar arasında bir sınıflandırmaya gide rek irıcelemesi, yani hUM literatürone yeni bir sistem getirmiş olmasıdır. Debüsi'nirı Te'sisü'n-nazar (Mukayeseli İsldm Hukuk Düşün cesinin TemellendirilmesO adlı eserine daha lisans öğrencisi iken ilgi duymaya başlamış ve 1979 yılında Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü'nden mezun olduktan sonra, fıkıh ilmirıe hevesli bir mübtedi olarak, bu eseri tercümeye çalışmıştırn. Yaptığım tercü me denemelerini önce kurşun kalemle, daha sonra da dönemirı teknik imkanlan çerçevesirıde daktiloyla yazmış ve bu deneme ye çok emek harcamıştım. Yanm kalmış çeşitli çalışma dosyalanmı kontrol ederken, yirmi küsür yıl önce yaptığım bu tercüme denemesi tekrar ilgi mi çekti ve onun içirı harcadığım gençlik zamanlanmı ve ilmi ça lışmalara karşı duyduğum heves ve şevkimi hatırladım ve so nuçta, bu çalışmamın zayi olmaması içirı onu yeniden ele alma ya karar verdim. Önce, ilk müsvedde tercümeyi bilgisayara geçirerek tashih ettim ve güncelleştirdim. Daha sonra, aradan geçen yirmi küsür yıl içerisirıde bu eser üzerinde yapılmış olan Prof. Dr. Yusuf Kı lıç'ın "Ebü Zeyd Debüsi'nin
Te'sisu'n-Nazar Adlı Eserinirı İslam (İsldm Med.eniyeti Mecmuası., V/3 , İstanbul 1982, s. 45-88); Dr. Şükrü Özen'irı İ/m-i Hildfın Or taya Çıkışı ve Ebü Zeyd ed-Debüsi'nin Te'sisü'n-nazar Adlı Eseri (İstanbul 1988, yayımlanmamış yüksek lisans tezi) ve Prof. Dr. Hukuku Bakımından Ehemmiyeti"
Ahmet Akgündüz'ün "Karahanlılann Büyük Hukukçusu Ebü Zeyd Debbüsi ve Mezheplerarası Mukayeseli Hukuka Te'sirleri"
(Selçuk Ünv. Hukuk Fakültesi Dergis� 11/2, Konya 1989, s. 89ıo8) adlı çalışmalanndaki muhtasar tercümelerle kendi tercü memi tek tek karşılaştırdım. Bu karşılaştırmalardan sonra, ye niden başa dönerek, metirı ile tercümeyi bir daha, bir daha kontrol ettim. Bütün bu yorucu, sıkıcı ve zaman alıcı karşılaştınnal ar so nunda, yabancı dilde yazılmış klasik bir kitabı, hacmi ne kadar
Mukayeseli İslam Hukuk Düşüncesinin TemeUenıiiTilmesi
10
küçük olursa olsun, Türkçe'ye tercüme etmenin ne kadar zor ol duğunu anladım! Bu tercüme benim o kadar vaktimi aldı ki, bir çok defa bu işten vazgeçrnek istedim, ancak ona harcadığım za manlan bir türlü feda edernedim ve sonunda Allah'ın lütfu ile eseri tamamlayabildim. Bu tercümede iki husus bizi zorlamıştır. Bunlardan birinci si, elimizdeki metnin birçok baskısı bulunmasına rağmen, onla nn tahkik edilmemiş olmasıydı. Eserde çeşitli tashih hatalan yanında, hukuki meseleler, açıklaması yapılan genel hukuk prensibiyle yalnızca ilgi kurulabilecek kadar ve hatta bazen söz konusu genel prensiple ilgisi kurulamayacak kadar kısa veril mekte idi. Eserdeki çeşitli tashih hatalannı düzeltrnek için onun hemen hemen bütün baskılanna müracaat ettiğimiz gibi, zaman zaman da yazma nüshalanna müracaat etmek zorunda kaldık. Verilen örneklerin ilgili olduğu genel prensip le ilişkisini anlata bilmek için de dipnotlarda açıklamalar yaptık. Bazen bu örnek leri daha açık hale getirebilmek için çeşitli kaynaklardan söz ko nusu meseleyi aynntısıyla naklettik. Tercüme sırasında bizi zorlayan ikinci husus ise, metne sa dık kalma arzumuz olmuştur. Çünkü, elinizdeki kitabın İlahiyat Fakültelerindeki İslam Hukuk Tarihi, Mukayeseli İslam Huku ku, Klasik Fıkıh Metinleri... gibi lisans veya lisans üstü dersler de yardımcı ders kitabı olarak okunabileceğini düşündük ve bu sebeple de Arapça metni ile Türkçe tercümesini karşılaştırarak okumak isteyenlere yardımcı olmak amacıyla metne sadık kal mak istedik. Bu durum bizi, elinizdeki eseri belki de daha güzel bir Türkçe ile ve serbest bir üslupla tercüme etmekten ahkoy muştur. Te'sisu'n-Nazarın tercümesinden önce bir giriş yazarak, bu rada HilM ilminin tanınu, benzer bazı ilimlerle ilişkisi, bu ilmin doğuşu ve literatürü ile Kadı Ebü Zeyd ed-Debıısi'nin hayatı ve eserleri hakkında geniş bilgi verdik. Metnin tercümesi sırasında ise, anlaşılmayan konular dipnotlarda açıklandığı gibi, kitapta adı geçen ilim adamlan, eserler ve hukuki kavramlar da kısaca açıklarırnış, ilgili ayet ve hadislerin kaynaklan gösterilmiştir.
Önsöz
Te'slsu'n-Nazar'ın
II
ilk neşrini yapan Mustafa b. Muhammed el
Kabbam'nin koyduğu birkaç açıklayıcı dipnot dışında, metnin tercümesinde geçen bütün dipnotlar tarafımızdan konmuştur. Kitapta, fakibler arasındaki ihtilaflara sebep olan asıllar (el-asI) "genel prensip" adıyla tercüme edilmiş ve Romen rakamıyla sı ralanmış, bu genel prensiplerle ilgili örnekler ise sıra numara sıyla verilmiştir. Ayrıca, kitabın sonunda, Hanefilerin ilk usul-i fıkıh eserlerinden biri kabul edilen, Ebü'l-Hasan el-Kerhi'nin (ö.
340/951) Risdlefi'l-usül
adlı eseri de tercüme edilerek, konuyla
ilgili bir bütünlüğe ulaşılmak istenmiştir.
Te'slsu'n-Nazar,
mukayeseli İslam hukuku ilminin ilk kay
naklarından biri olması hasebiyle, İslam hukuk literatürü içeri sinde çok önemli bir mevkie sahip bulunmakla birlikte, onun genel hukuk ilkelerini açıklarken getirdiği alım-satım, kadın-er kek ilişkileri, köle ve cmye. nikah ve talak gibi konulardaki çe şitli örneklerin, bugün artık yürürlülüğü bulunmayan birtakım tarihsel olaylar olduğunu hatırlatmalıyız. Aslında bu durum, başta mukayeseli İslam hukuku olmak üzere, genel anlamda İs lam hukukuyla ilgili bütün eserlerde karşılaşılan bir olgudur ve artık bu örneklerin yenilenmesi ve güncelleştirilmesi bir ihtiyaç halini almıştır. Bu ihtiyacın varlığına ve apaçıklığına rağmen, İs lam hukuk düşüncesi ve literatürünün içine girilernez, değiş tirilemez veya aşılamaz bir "Çin seddi" şeklinde algılanması, İs lam hukukunun tedricen bütün geçerliliğini yitirmesine ve tam bir hareketsizlik. içerisinde donarak, sadece "kağıt üzerinde kalan bir hukuk (paper law)" haline gelmesine sebep olacaktır. Halbuki, "fırtınalı" günümüz için, "sakin" geçmişin hatıraları ve örnekleri yeterli olmayabilir ve günümüzün problemleri için yeni bir biçimde düşünmemiz ve yeni bir biçimde davranmamız gerekebilir. Son olarak. elinizdeki eserin neşre hazırlanması sürecinde katkısı olan herkese teşekkür borçlu olduğumu belirtmeliyim. Bunların başında, özellikle Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü'nde lisans öğrencisi iken ve mezun olduktan sonra, bizleri ilme ve araştırmaya teşvik eden. maddi ve manevi her türlü sıkıntımız da bizlere yardımcı olan, muhterem hocamız Prof. Dr. Ahmet
12
Mukayeseli İslam Hukuk Düşüncesinin Temellendirilmesi
Coşkun Bey'e, bu yüksek örnekligi için şükranlanmı sunanm. Ayrıca, bu tercümede,
Te'sisu'n-Nazar üzerinde
yaptıklan çalış
malardan yararlanmış oldugum Prof. Dr. Yusuf Kılıç, Prof. Dr. Ahmet Akgündüz ve Dr. Şükrü Özen Beylere teşekkürü bir borç bilirim. Tercüme sırasında çeşitli konulan ve kaynaklan ken dilerinden sordugum çorum İlahlyat Fakültesi'ndeki ögretim üyesi arkadaşlanma ve özellikle de İslam hukuku ögretim üyesi Doç. Dr. Salim Ögüt, Arapça ögretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdur rahman Özdemir ve İslam hukuku araştırma görevlisi Kaşif Hamdi Okur Beylere ayrı ayrı teşekkür ederim. Sayın Özdemir ve Okur elinizdeki eseri Arapça ve fıkıh bakımından baştan sona kadar dikkatli bir şekilde okuyarak, çeşitli katkılarda bulun muşlardır. Hatta, şükran-ı nimet olarak şunu itiraf etmeliyim ki, adı geçen bu arkadaşların eleştiri ve katkılan olmasaydı, eliniz deki kitap belki de insan huzuruna çıkacak duruma gelemezdi. Nihayet, her zaman oldugu gibi, bu çalışma sırasında da beni teşvikleriyle destekleyen, kitabın çeşitli safhalannda karşılaş tıgım sıkıntılan benimle paylaşan ve bana moral destek veren eşim F. Hatice Hanım'a ve biricik oglum M. Hamidullah'a teşek kür ederim. Doç. Dr. Ferhat Koca
22
Eylül
2002
çorum
GİRİş YERİNE
i. HtıAF (MUKAYESEU
İsLAM HUKUKU) tı.MtNtN MAHİYETI. ooGuşu. GEUŞMESİ VE ı.tıERATÜRO
A. HtıAF tı.MtNtN TANIMI VE
BENZER BAZI İLİMLERIE tıJşKlsİ ı. TANIMI HilM, sözlükte "karşı gelmek, aykın davranmak, muhalefet etmek, zıtlaşmak" gibi manalara gelir. ı Terim olarak ise, "gerçe ği ortaya koymak veya bir şeyin yanlış (batıl) olduğunu göster mek amacıyla, karşıt görüşlü iki kişi arasında cereyan eden tar tışma" demektir.2 HilM kelimesi zamanla, karşıt görüşlü iki kişi arasında cere yan eden tartışmalann adab ve usulünden bahseden bir ilim da lı anlamında, özel bir isim haıine gelmiştir. Taşköpnzade (ö. 968/1561) ilimler hakkındaki MiftaJıu's-sa ade (Mevzüdtü'l-ulüm) adlı ansiklopedik eserinde, hilM ilminin (ilm-i hilal), "icmaıi (özet) ve tafsili (ayrıntılı) delillerden çeşitli hükümleri çıkarma yöntemlerinden bahseden bir ilim" olduğu nu söylemiştir.3 Taşköpnzade; aynı eserinin bir başka yerinde ise hilM ilrnini, "Fıkhi mezheplerin taraftarlan arasında meydana gelen cedel (tartışma)" olarak tammlamıştır.4 Bu iki tammdan birincisi geniş, ikincisi ise dar kapsamlı bir tanım olup, birinci
tanım
hilM ilrnini fıkıh usulü ilminin, ikinci
tanım ise fıkıh ilminin alt bir şubesi haıine getirmektedir.
1 2 3 4
İbn Manzur. Usdnül-Arab. 8eyrut ts. . Dam Sadır, IX. 90 (Halefe maddesı). Seyy1d Şerif el-Cürcaru. et-Ta'rifCıt. Istanbul 1308, Ahter Matbaası, s. 48 (hiIar maddesı). Taşköpıiziide Ahmed b. Mustafa, Mifltıhu's-saiıde, Beyrut 1405/ 1 985, Dfuü ' l Kütübt'l-İ1mıyye, ı. 283. Taşköpıiziide, age., II, 556.
14
Mukayeseli İslam Hukuk Düşüncesinin Temellendirilmesi Katib Çelebi (ö.
1067/1657)
hilM ilmini, "Şer'i delillerin kul
lanılış şeklini ve kafi burhanlar getirerek şüpheyi giderme ve muhalif delilleri ortadan kaldırma yollarını öğreten bir ilim" ola rak tarif etmişttr.5 İzmirli İsmail Hakkı (ö.
1366/1946)
ise, hilM ilmini, "istinbat
edilen şer'i bir hükmü muhaliflerin yıkrnasından korumak için şer'i delillerin çeşitli şart ve durumlanndan bahseden bir ilim" olarak tanımlamıştır.6 Katib Çelebi ve İzmirli İsmail Hakkı'nın bu tanımlan, hilM il mini, fıkıh usulü ilminin alt bir dalı haline getirmektedir. Hilaf ilmi hakkında sevk edilen yukandaki farklı tanımlar dan, onun, ilim ve kültür tarihçileri tarafından benimsenmiş or tak ya da kesin bir tanımının bulunmadığı gözlemlenmektedir. İslam hukuk tarihinde yazılmış olan hilM literatürü ve onla rın içerikleri dikkate alındığı zaman, İzmirli İsmail Hakkı'nın yu
kanda zikredilen tanımının, hilM ilmi hakkında yapılmış isabet li bir tanım olduğu söylenebilir. Bununla birlikte, bize göre, söz konusu tanım şu şekilde ge liştirilebilir: HilM ilmi, "İslam hukuk mezhepleri arasında, hu kuki usul veya üsluplan açısından ilişki kurulmasını ya da on lann çeşitli hukuki kavram, kurum ve hükümleri arasında, ben zerlik veya farklılık bakımıanndan karşılaştırma yapılmasını ko nu edinen bir ilimdir." Ne var ki, bu "ilişki" ve "karşılaştırma", hilM ilminin tarihi seyri içerisinde, herhangi bir ekolün ya da onlann herhangi bir hukuki kavram, kurum veya hükmünün daha isabetli ve tercİ he daha layık olduğu, karşıtlarının ise hatalı ve zayıf olduğu çer çevesinde gerçekleşmiştir. Genel olarak, çeşitli ilimlerin tarihi gelişim süreçlerinde ortaya çıkan birtakım eğilim ve ekollerin birbirlerine karşı üstünlük mücadeleleri dikkate alındığı zaman, hilM ilminde görülen bu üstünlük mücadelesi ve "cedeli" yakla-
5
Kattb Çelebi.
72 1 . 6
Ke�·z-zunün.
İstanbul 1971. II. Baskı. Mıııi Eğitim Basımevi. I.
İzmirli İsmail Hakkı. İlm-i Hildj. Dersaadet 1330. Hukuk Kltabcısı. s. 3.
Giriş
15
şım anlayışla karşılanabilir. Ancak, hilaf ilmi tarihindeki bu yaklaşım, söz konusu ilmin genel bir karakteri haline gelmiş ve bu sebeple de hilMa dair yazılan eserler, bu üstünlük mücade lesinden armarak, islam hukuk doktrin ve ekollerinin ya da on lara ait birtakım hukuki kavram, kurum ve hükümlerin 'benzer lik' ya da 'farklılık' bakımıanndan birbiriyle "salt" karşılaştınl masını yapma düzeyine çıkamamışlardır. Bu arada, yukanda yapmış olduğumuz tanım, hilM ilrnini fı kıh veya fıkıh usulü ilimIerinin alt bir şube veya bölümü haline getirmekten ziyade, onu bağımsız bir hukuk disiplini olarak ka bul eden bir yaklaşımı da içerisinde banndırmaktadır.
2. BENZER BAZI İLlMLERlE tıJşKist İslam ilimler tarihinde, hilM ilmiyle benzer bazı ilimler ara sında, metot ve problematik bakımlanndan birtakım yakınlıklar ve hatta birbirine geçişler (tedahül) bulunmaktadır. Bu açılardan, hilM ilmine en çok benzerlik gösteren ilimIer den biri, ihtilaf ve hilafiyat ilimIeridir. ilmü'l-ihtilM, islam hukuk tarihinin özellikle ilk dönemlerine ilişkin olarak, sahiibe ile tiibiün ve müteakip dönemdeki müçte hitlerin görüş farklılıklannı ve bu farklı görüşlerin bilinmesini konu edinen bir ilimdir. 7 Bazı bilginler, herhangi bir delile dayanılarak ileri sürülen farklı görüşler hakkında "ihtilaf", herhangi bir delile dayanılma dan ileri sürülen görüşler hakkında ise "hilaf" kavramını kullan mayı tercih etmişlerdir.8 ihtilaf ve hilM kavramlan arasında ortaya konulmaya çalışı lan bu farklılığa rağmen, söz konusu iki kavramın, çoğu zaman birbiri yerine kullanıldığı ve ihtilM ilminin zamanla konu ve problemlerini hilM ilmine devrettiği söylenebilir. Aynı şekilde, klasik hilM literatürünün içeriklerine genel ola rak bakıldığı zaman, "hilaf" ile "hilafiyat (el-hilafiyyat)" kavram-
7
8
Şükrü Özen. "Hilal". Türkiye Diyanet Vakfı İsliımAnsiklopedisi (DiAı. XV11. 527. Muhammed Ali b. Ali et-Tehanevi. Keşşdju ıstıliı.hdti·ljfınün, İstanbul 1 984 (of set). Kahraman Yayınlan. I. 441 (İhtilaf maddesı).
16
Mukayeseli İslam Hukuk Düşüncesinin Temellendirilmesi
lannın da eş anlamlı olarak kullanıldığı görülür. Özellikle, hilM
ilmi, hukuki hükümler esas alınarak, "farklı mezheplerin görüş lerini bilme, birbirleriyle mukayese etme" anlamında kullanıl ması halinde, "hilafıyat"la eş anlamlı olarak kullanılmış demek tir. HilM ilmi, hukuki hükümlere ulaşmada kullanılan usul ve
yöntemler esas alınarak, "cedel yöntemiyle hasmı susturma ve ya kendi mezhep görüşünü müdafaa edip ötekini çürütme ama cıyla, mezhepler arası farklı görüşlerin dayandığı gerekçeleri bil me" anlamında kullanıldığı takdirde ise, hilafıyattan farklı bir nitelik kazanır ve bu durumda o, fıkıhtan ziyade, fıkıh usulünün alt bir dalı haline gelmiş olur.9 HilM ilmine yakın olan, hatta yöntem ve problematiklerinin bazen birbirine kanştığı diğer alanlar ise cedel, münazara ve fı
kıh usulü ilimIeridir. Cedel (diyalektik, dialectica), "bir tezin doğruluk veya yanlış lığını göstermek amacıyla yapılan tartışma kurallanndan bahse den bir ilimdir. "10 CedeI. "dini veya din dışı konulara ilişkin tar tışmalarda herhangi bir görüşün savunulmasını hedef alır. "ll Cedelden amaç, kişinin kendi görüş veya inancını kabul ettirme si veya hasınını susturmasıdır. I2 Cedel ilmi felsefe, mantık ve kelam sahasındaki çeşitli geli şim süreçlerinden sonra, "dini konularla ilgili delilleri kullanma usullerini öğreten bir ilim" haline gelmiştir. 13 İbn Haldün (ö.
808/1406)
ve İzmirli İsmail Hakkı, cedel ilmi
ni, "Fıkıh veya diğer mezhepler arasında cereyan eden münaza ranın adabırn bildiren bir ilim"I4 şeklinde dar kapsamlı olarak tanımlamışlar ise de bu ilim, hilM ilmi gibi yalnızca şer'i deli1ler den elde edilen hükümlerin, muhaliflere karşı korunması veya
9
Şükrü Özen. "Hlbif', DİA, XVII, 528. Lo Taşköprizade, MijtiıJıu's-scıtide, I, 28 1 ; Katlb Çelebi. KeWi'z-zuniuı, I, 579; Yu suf Şevki Yavuz, "Cedel", DİA, VII, 208. 1 i Yusuf Şevki Yavuz, age., VII, 210. 12 Cürcaru, et-Ta· rifdJ., s. 35 (cedel maddesı); Taşköpnzade, M!ftiıhu's-scıtide, i,
281 . 1 3 Tehanevi, Keşşö.j, I , 242 (Cedel maddesi). 14 ıbn Haldün, Mukaddime (nşr. Ali Abdülvahld Van), el-Fec3le-Kahlre ts., III. Baskı, Dam Nehdatl Mısr U't-Tıba' ve'n-Neşr, III, 1068; İzmlrli ısmail Hakkı. İlm-i Hiliıj, s. 10.
17
Giriş
muhaliflerin hükümlerini geçersiz kılma usul ve esaslanyla sı nırlı olmayıp, ondan daha kapsamlıdır. Hatta, hilM ilminin, ce del ilminin birtakım kurallarnun fıkıh ve fıkıh usulü ilimIerine uygulanmasından meydana geldiği dahi söylenebilir. Bu sebep le, fıkıh literatüründe geçen "el-cedel alci tarikati'l-fukaha", "el cedel ala tarikati'l-usüliyyin" veya kısaca "tarika", "fıkhu't-tari ka" veya "ilmü'l-hilM ve'l-cedel" kullanımlan, hem cedel ilmi ile hilM ilmi arasındaki yakın ilişkiyi hem de fıkıhla ilgili ilimIere uygulanan "cedel" ile mantıkta kullanılan "cedel" arasındaki far kı belirtmeye yönelik işaretler olarak kabul edilebilir. Taşköprizade hilM ilminin temel prensiplerinin cedel ilmin den alındığını, cedel ilminin madde (öz, kurallar), hilM ilminin ise süret (şekiL, örnekleme) derecesinde bulunduğunu, cedel il minin amacının karşıt düşünceyi yıkma (ibram ve nakz) meleke si kazandırmak olduğunu: hilM ilminin yararnun ise, tercih edi len bir mezhep hakkında her türlü şek ve şüpheyi gidermek, muhalif görüş ve mezhep hakkında şek ve şüphe atmak olduğu nu söylemektedir.15 İzmirli İsmail Hakkı, cedel ilmi ile hilM ilminin birbiriyle sıkı ilişkisine işaret ederken, söz konusu ilimler "o kadar birbiriyle bağlantılıdır ki, çoğu zaman birlikte olarak tedvin olunmuştur" demiş ve cedel ilminin tarihçesi hakkında şunlan anlatmıştır: "eedel ilminin kurucusu Hanefi imamlanndan Fahru'l-İslam Pezdevi'dir (ö.
482/1089).
Ne var ki, Pezdevi sadece fıkhi cedelin
usulünü ortaya koymuştur. Her ilimle ilgili tartışma ve münazaraların usül ve kurallan nı bir araya getiren ise, yine Hanefi bilginlerinden Rükneddin E bü Hamid el-Amidi'dir (ö.
615/1218).
Bu sebeple cedel ilminde iki metot ortaya çıkmıştır: Pezdevi ve Amidi metodu. Pezdevi metodu, şer'i delillere mahsustur. Amidi metodu ise, hangi ilimden olursa olsun, kendisiyle istidIal olunan bütün de lilleri kapsar." 16
15 Taşköpnzade. MijUıhu·s-saiule. I. 283: II. 556. 16 IzmirlJ İsmail Hakkı. hm-i HiliıJ, s. 1 0 - 1 ı. Aynca bk. İbn Haldun. Mukaddime. III. 1 068.
Mukayeseli İslam Hukuk Düşüncesinin Temellendirilmesi
18
Münazara ilmi (ilmü Mabi'l-bahs) ise, "aralanndaki tartışma doğru bir şekilde cereyan etmesi ve böylece gerçeğin ortaya çık ması için, tartışan tarafların hal ve durumlanndan bahseden bir ilimdir:17 Bu tanundan, münazara ilminin, "gerçeği bulmayı amaçla ması" sebebiyle, salt tartışma tekniklerinden bahseden cedelden aynıdığı ve yalnızca fıkıh ve fıkıh usulü konulanyla sınırlı olma yıp, her alanla ilgili tartışma kurallarını içennesi sebebiyle de hi laf ilminden daha kapsamlı bir ilim olduğu anlaşılmaktadır. Ay nca, Taşköpnzade'nin de işaret ettiği gibi, akli ilimierden olan münazara ilminin, usul ilminin bir fer'i olmasına da herhangi bir engel yoktur. i S Hilaf ilmiyle yakın ilişkisi bulunan nazar ilminin (ilm-i nazar) mahiyeti haklonda ise, Taşköpnzade iki ayn tanun sevk etmek tedir. Bunlardan birincisine göre, nazar ilmi, "Tartışma yapan taraflar arasında sözün nasıl kullanılacağından bahseden bir ilimdir."19 İkinci tanıma göre ise, nazar ilmi, "sem'i (şer'i) delille rin ahvaıinden veya şer'i hükümlerin sınırlarından bahseden mantık ilmidir."20 Taşköprizade'nin birinci tanımı, cedel ilmini bile nazar ilmi içerisine alırken, ikinci tanımı nazar ilmini usul-i fıkıh ilminin bir dalı haıine getinnektedir. çünkü, usul-i fıkıh, kendilerinden şer'i hükümlerin istinbat edilmesi sebebiyle sem'i (şer'i) delille rin durumlarından, şart ve sıhhatinden bahsetmektedir. Delille rin ise Kitap, sünnet, icma gibi sem'i; kıyas gibi akli türleri bu lunmaktadır.21 TaşköprizMe'nin bu tanunlarına göre, nazar ilmi ile hilaf il mi arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığı anlaşılmaktadır. Taşköpnzade ve Katib Çelebi gibi Osmanlı müelliflerinin ce del, hilaf, münazara ve nazar ilimIeri hakkında yaptıklan yuka-
17 Taşkôpnzade. Miftdhu·s-satıde. II. 555. 18 Taşkôpnzade. age .. II. 555. 19 Taşkôpıiz