Mitoloji Sözlüğü: Yunan ve Roma
 9789759972042

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

PIERRE GRIMAL MiTOLOJi SÖZLÜM Yunan ve Roma

Kabalcı Yayınevi: 376 Sözlük Dizisi: 10

Pierre Grima\ de la Myıhologie

Dictionnaire

grecque et romaine by Pierre Grimal

© Presses Universitaires de France,

195 1

Siege socia\: 6. avenue Reille 75685 Paris Cedex 14

Mitoloji Sözlüğü Yunan ve Roma © Kabalcı Yayınevi, lstanbul 2007 Kabalcı Yayınevi'nde Birinci Baskı: Mart 2012

Yayın Yönetmeni: Murat Ceyişakar Yayıma Hazırlayan: Enes Kabakçı

Kapak Tasarımı: Gökçen Yanlı

KABALCI YAYINEVI Gülbahar Mah. Cemal Sahir Sok. Çelik iş Merkezi No. 16 D Blok Mecidiyeköy-lsıanbul Tel.: (0212) 347 5451 Faks: (02 12) 347 5464 [email protected] www .kabalciyayinevi.com intemetten satış: www .kabalci.com.tr Sertifika No. 11245

KÜTÜPHANE BiLGi KARTI Cataloging-in-Publication Daıa (CiP) Grimal, Pierre

Mitoloji Sôzlüğü - Yunan ve Roma 1. Mitoloji Sözlügıı 2. Yunan ve Roma Mitolojisi

ISBN 978

975 997 204 2

Baskı: Yaylacık Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.

(0212 567-8003)

Litros Yolu Fatih San. Sitesi No: 12/ 1 9 7-203 Topkapı-lstanbul Sertifika No. 1193 1

PIERRE GRIMAL •



• •

• •

v

• •

MiTOLOJi SOZLUGU YUNAN VE ROMA Çevirmen: Sevgi Tamgüç

u; DIOD. SIC., iV, 44; HDT., iV, 104. Karş. P. E. ARIAS, 1

monumenti dell' lfıgenia in Aulide, Bol!, deli' Isı. naz. KALLIM.'tan alıntıyla); HERAKL. LEMB., De Re del Dramma antico, 1930, s. 89-96; S. FAZIO, lfi­ Pub., 25 (fr. hist. gr . . il, s. 2 19); DIOD Slc., V, 8; genia nella poesia . . . , Palermo, 1932; L. SECHAN, skol. ad Odys., i l, 2 ve 6. in Rev. Et. Gr., 1931, s. 368-426; P. CLEMENT, lokaos : PLUT.. Thes. 8. in Ant. Oass., 1934, s. 393-409; A. BASCHMA­ lolaos APD., Bibi . . il, 4, 1 1 ; 5, 2; 6, 1 ; PAUS., 1, KOFF, in B. A. G. B., 1939, s. 3-2 1. 19, 3; 29, 5; 44, 10; V, 8, 3 ve dev.; 17, i l ; Vll, lphlldes APD., Bibi., il, 4, 8 ve dev.; il, 7, 3; 1, 2, 2; Vlll, 14, 9; 45, 6; IX, 23, I ; 40, 6; X, 17, 8, 2; skol. ad Od., XI, 266; 269; ad 11 .,XIV, 323; 5; HES., Her. Kallıanı, 74 ve dev.; Theog., 317; TZET., ad LYC., 33; 38; 839; HES., Her. Kalka­ TZET., ad LYC., 830; DIOD. SIC., iV, 24; 29; 30; nı, 48 ve dev.; 87 ve dev.; THEOKR., idiller, 24; 3 1 ; 33; 38; V, 15; PIND., Nem., ili , 36; lsthm., NIC. DAM., fr. 20; DIOD. SIC., iv, 33 ve dev., 1 , 14; HYG., Fab . , 1 4 ; 1 7 3 ; 273; STRAB., V , 2, 7 , 48; PAUS., Vlll, 14, 9 ve 10. s. 225; EUR., Herakleidai 843 ve dev.; skol. ad Iphlld os 1) APD. , Bibi., 1, 9, 12, 111, 10, 8; Ep. , PIND., Pyth . . IX, 137; karş. j. BERARD. Colonisa­ ili, 1 3 ; Od., XI, 287 v e dev.; skol. ad loc., ve 292; ıion., s. 434 ve dev.; G. PICARD. Hannibal, Paris, EUST., ad HOM., s. 1685; APOLL., RH., Arg., 1, 1967 s. 32. ve dev. 45 ve dev., ve skol. ad loc.; HYG., Fab., 14; 103; lole APD., Bibi., il, 6, I; 7, 7; HYG. . fab., 31; 35; 251; PAUS., iV, 36, 2 ve dev.; V, 17, 10; X, 31, 36; SOPH., Trakhiniai, passim, ve skol.; DIOD., 10. Karş. MANNHARDT, Antike Wald-und Feld­ Slc., iV, 3 1 ; ATHEN., Xlll 560 c; PLUT. Parall., kulte, s. 30 ve dev.; 2) APOLL. RH., Arg., 1, 190 ve 308. dev.; ve skol. ad 1, 201 ; APD., Bibi. , 1, 9, 16; HYG. , lon : HDT., Vll, 94; IX, 44; APD., Bibi. , 1, 7, 3; skol. Fab. , 14. 3) TZET., ad LYC., 1 2 18. 4) ATHEN., ad il., 1, 2; STRAB., Vlll, 7, 1, s. 383; IX, 1, 2-2, Vlll, 360 (RODOSLU ERGIAS'tan alıntıyla). 3; 4, 2; 25, 8; EUR., !on, passim; skol. ad ARIS­ lphimedela : Od., XI, 305 ve dev.; PIND., Pyth., iV, TOPH., Bulutlar 1468; Kuş., 1527 SOPH., kayıp 156; skol. ad APOLL. RH., Arg., 1, 482; ad il, V, trag. Krcousa, frg. Nauck, s. 164. 385; HYG., Fab., 28; DIOD. SIC., V, 50 ve dev.; lonlos l) Skol. ad APOLL. RH.; Arg., iV, 308; PARTH., Narr., 19. TZET., ad LYC., 630; skol. ad PIND., Pyth., ili, lphls 1 l) PAUS., il, 18, 5; X, 10, 3; APD., Bibi., 120; SERV., ad VERG., Aen., 111, 2 1 1 . 2) APPIA­ 111, 6, 3; AISKH., Hepta. ep. Thebes, 458 ve dev. NOS, Beli. Ciu., il, 39. 2) Skol. ad APOLL. RH . , Arg. , iV, 223, 228; Dl­ lope : l) PLUT., Thes., 29. 2) ET. BYZ., s. v., 16mı; OD. SIC., iV; 28;VAL. FL., Arg. , 1, 44 1 ; Vll, 423. DEN. PER. fr. 910; CONON; Narrat., 40. 3) Bkz. Anaksarete. lplıianuaa : l) APD., Bibi., ll, 2, 2; skol. ad Od., XV, lphls ll 1) APD., Bibi., il, 7, 8. 2) il., IX, 667; PA-

342

US., X, 25, 4. 3) OV., Met., IX, 666

Bkz.

lthome : PAUS., lll, 26, 6; N, 1 2, 7 ve dev.; 33, 2

lpbitos : l) APD., 1, 9, 16; il., il, 518, ve skol. ad m.

ltonos : PAUS., IX, 1, 1, 34, 1, V, 1, 4. ltylos : Od. , XIX, 518 ve dev.; skol. ad loc, EUST., s. 1875, 1 5 ; PAUS., IX, 5, 9; X, 32, i l ; HES., işi. ,

Ianıhe.

ve dev.

ve dev.

517; XVII, 306; APOLL. RH. Arg., 1, 207 ve dev.;

iV, 529 ve dev.; 1547 ve dev.; PAUS., X, 4,2; 36, 10; HYG., Fab., 14; 97. 2) APD., Bibi., il, 6, 1

568 ve dev, EL., Hisı. Var. , Xll, 20, ve dev.; il, l l4; ltys : AISKH., lhediıes, 57 ve dev, Agam. , 141 ve HYG., Fab., 14; Od., Vlll , 226 ve dev.; XXI, i l dev.; HYG., Fab., 45; 239; 246; SOPH., kayıp ve dev.; skol. ad m . 22; SOPH., Trahh.,270-273; trag. Tereus, bkz. NAUCK., Tr. gr. fr., Fr. 519 ve TZET., Chil., il, 41 7-423; skol. ad EUR., Hip­ dev.; OV., Met., Vl, 4 1 l ve dev.; APD., Bibi., lll, pol., 545; ad SOPH., Trahh., 266; DIOD. SIC., 14, 8; CONON., Narr., 31; skol. ad VERG., Ecl., iV, 31; sol. ad n., il, J36; V, 392; PAUS., X, 1 3 , Vl, 78; Myıh, laı., Bode bas., 1, 4, 2; s. 2 1 7 8. 3) APD., il, 5, 1 . 4) PAUS., V , 4, 4 ve dev.; lulla Luperca : TZET., ad LYC., 183 (son). karş. PLUT. Lylıourg., l ; 23 ve dev.; EUSEBIOS, lulus : VERG., Atn., 1, 288; ıv, 274; Vl, 364; 789; Khron.,1, s. 291 f. SERV., ad VERG., Gtorg., lll, 35; SUET., Cesa­ iris : HES.; Theog., 266; 780; 784; ALKA!OS, fr. 13 rum., 8 1 ; IUVEN., Sat., Xll, 70; DEN. HAL., 1, B (Bergk); il., lll, 1 2 1 ; Vlll, 397 ve dev.; XVllll, 70, 4 ve dev.; FEST., p, 340, Silvi mad.; EUSEB. , 166; XXIV, 77 ve dev.; XV, 143 ve dev., Hom., Khron., 1, s. 389; De orig, geni, rom., s. 1 55; karş. Apoll. ôvgü, 102; VERG. Aen., iV, 694 ve dev., RIBEZZO, Riv. 1, G, 1., 1930, s. 74. IX, 5-20; EUR., Herah. , 822 ve dev.; CALLIM . , luno : VARR., L L., V, 158; OV., Fası. , lll, 177 ve Delos'a ôvgü, 22 ve dev.; THEOKR., XVII, 134. dev.; Vl, 183; MACROB., Sat. , 1, 12, 30; UV., Vll, lros : l) APOLL. RH., Arg., l, 72 ve skol.; TZET., ad 28, 7; SERV., ad VERG., Aen., Vlll, 638; 652, iV; LYC. , 175; skol. ad il., XXlll, 88; ANTON. UB. 518; CIC., De Nat, D., ll, 27, 69; PROP., Eleg., V, 38, 2) Od., XVlll, 1 ve dev.; HYG., Fab., 126. 8, 3 ve dev, (Lanuvium lunosu); karş. EL. Hisı, lsls : Bkz. PLUT., Is, ve Os., passim; APULEIUS, An., XI, 16; PUN., N., H., il, 16; SEN., ad LUK., Meıam., Xl. Karş. Fr. CUMONT, Lt Symbolisme 1 10; C.l.L, Vl, Vl, 2099, karş. V. BASANOFF, fı.ıntraire . . . indeks, s. v. ]unon falisque et ses culıes a Rome, RH.R., 1941, Iskhenos : TZET., ad LYC., 38; 42-43; PAUS., Vl, s. l l0-141. 20, 8. lupiter : VARR., L. L., V, 52; FEST., s. 189; UY., 1, lskhys : PIND., Pyıh., lll, 8 ve dev., ve skol. ad 14 10, 4 ve dev.; 12, 3; iV, 20; X, 37, 14; XU, 16, ve dev.; 60; OV., Met., il, 542 ve dev.; ANT. UB., 1 ve dev.; OV., Fası. , lll, 283 ve dev.; Vl, 793 Tr., 20; Ashlepios. Karş. CIC., De Nat. D., lll, 22. ve dev.; PLUT. , Numa, 15, PUN. H. N., lll, 69;

ve dev.; APOLL.

RH.,

Arg.1, 86

DEN. HAL., il, 50; VERG., Atn. , lll, 679; Vlll, 346 ve dev.; SERV., ad VERG., Atn., Xll, 135; Vl,

ismene : 1) APD. Bibi. , il, 1, 3. 2) SOPH., Anı,

passim; APD., Bibi., lll, 5, 8; SOPHOKLES'in

855;

Antigone'si hak. argümanlar. DIOD. SIC., iV, 72, 2) PAUS., IX, 10, 5; CALL., Dtlos'a Ôvgü, 76. 3) APD., Bibi., lll, 5, 6; OV., Met. Vl, 224; HYG., Fab., i l ; PLUT., Defi., 2.

Issa : 1) ET. BYZ., s. v.; TZET., ad LYC., 219; OV., Met., Vl, 124. 2) HEPHAISTION. , Nou. Hisı., 1 ,

ad Georg. ,

lll., 332; SUET., Aug., 29.

Karş.

C, KOCH, Der romisc�]uppiter, Franhfurı, 1937.

lsmenos : 1) HYG., Fab. , pr.; APD. , Bibi., lll, 12, 6;

lustltla : OV., Fası., 1, 249 ve dev.; Met.,

1, 150;

VERG., Georg., il, 474; HYG., Fab., 130; Asır. po­ eı., il, 25.

lutuma : CIC., Pro Quenı., 101; SERV., ad VERG.,

Atn, Xll, 139; OV., Fası., 1, 463 ve dev.; il, 583 ve

dev., VARR., L. L., V, 7 1 ; VERG., Aen., Xll, 134 ve dev.; 222 ve dev, 446 ve dev.; 843 ve dev.;

(WESTERMANN, s . 183).

Isthmlacles : PAUS., IX, 25, 7 ve dev. Istros : HES., �og. , 339; TZET., Anıeh., 274. ltalos : DEN. HAL., 1, 1 2; 35; 73; STRAB., Vl, 1, 4,

ARN., Adu. Geni., 3, 29. luventus : DEN. HAL., lll. , 69; LN., V, 54, 7;

s. 254; THUK., Vl, 44, 2; ARISTOTE., Poliı., Vll, 9,2;; TZET ad LYC., 1232; SERV., ad VERG., Atn,

Vl, 1, CIC., De N. D., 1, l l2; OV., Ponı. , 1, 10, 12;

ı, 2; 553; HYG., Fab, 127.

lthakos : Od., XVII, 207 ve dev.; skol. ad loc; EUST., ad HOM., 1 8 1 7, 43.

FLOR., 1, l; AUGUST., Civ. D., iV, 23

ve dev.;

karş., Fası. , Vl, 65 ve dev. (Hebeyle özdeşleşme). lygb : SUID., s. v., " IvyC; skol ad THEOKR., 11, 17;

343

PIND., Nem., iV, 56.

Kaanthos (Kaav8oç)

Okeanos'un

K

oğ­

bulunmakla birlikte, Herodotos'un an­

lu. Kız kardeşi Nymplıa Melia, Apol­

lattığına göre her tarafta, hatta Mısır'da

lon tarafından Thebai yakınlarında Is­

Memphis'te bile ibadet edilen esraren­

menos kıyılarından kaçırılınca, babası

giz tanrılar Kökenleri ve doğaları eski

onu kız kardeşini aramaya gönderdi.

mitografiar tarafından çok çeşitli şekil­

Kaanthos genç kızla tanrıyı buldu, ama

lerde açıklanmıştır Çoğu zaman Hep­

onları ayıramadı. Bunun üzerine, öfke­

haistos, onların babası ya da hiç de­

sinden Apollon'un tapınağını ateşe ver­

ğilse

di. Bu davranış onun hayatına mal ol­

Akousilaos'a göre, Kabeiro ile birleşen

du, çünkü Lamı onu bir okla öldürdü.

Hephaistos'un , ondan Kadmilos adın­

tanrısal atası olarak gösterilir.

Kaanthos'un mezarı, Thebai'da Ares

da bir oğlu oldu; Kadmilos da ayrıca üç

kaynağının yanında gösteriliyordu.

Kabeir dünyaya getirdi. Bunlar, Kabe­

Kabamos (Ka�aQvoç)

Demeler, Hades

iridler denen Nymphaların babalarıy­

tarafından kaçırılan kızını ararken Ka­

dı. Pherekydes'e göre Kabeirler, Hep­

barnos adında bir Paroslu, Demeter'e

haistos ile Proteus'un kızı Kabeiro'nun

kızını kimin kaçırdığını ihbar etti. Tan­

oğullarıydı. Bu versiyonlarda, Nympha

rıça da ödül olarak Kabarnos'a ve onun

Kabeiridler -ki üç tanedirler-, Kabeir­

çocuklarına, kültünü koruma ve devam

lerin (onlar da üç taneydiler) kız kar­

ettirme görevini verdi. Tümüyle Paros'a

deşleridir. Başka bazı yazarlar ise yedi

münhasır bir efsanedir bu.

Kabeiroi bulunduğunu ve babalarının

Kabeiridler ya da Kabelrides (Ka�ElQLÖEç) Kabeirlerin

kız

kardeşleri

olan

da Fenikeli Sydyk olduğunu söylerler.

üç

Bu durumda, Asklepios bunların erkek

Kabeirler) Kabeir1erya da Kabeiroi (Ka�ELQOL) Esas ta­

kardeşidir Pataralı Mnaseas'a dayanan

pınakları Samothrake'de (Semendirek)

eros, Aksiokersa, Aksiokersos ve Kad-

nympha (bkz

344

bir gelenek dört Kabeiroi sayar: Aksi­

Kadmos milos. Bunlar, sırasıyla Demeter, Per­ (bkz. Kabeirler). sephone, Hades ve Hermes ile (bazen Kadmos (Kabµoç) Thebai döngüsüne mensup bir kahraman. Fakat, onun de Romalılarda Iupiter, Mercurius, Iu­ efsanesi de tıpkı Herakles'inki gi­ no ve Minerva ile) özdeşleştirilirler. Fa­ bi Anadolu'dan Illyria'ya ve Afrika'ya kat bu hipotezde, bunların soy ağacına (Libye) kadar hemen hemen bütün dair bir şey söylenmemektedir. Kabeir­ ler bu versiyonda, ibadet edilen tanrıla­ Akdeniz alemine yayılmış bulunuyor­ rın mistik, fonksiyonel adından başka du. Kadmos, Agenor ile Telephassa'nın birşey değildir. Nitekim, Kabeirler ba­ (ya da başka bazı geleneklere göre zen Zeus ile Elektra'nın çocukları lasi­ Argiope'nin) oğlu (bkz. Agenor ve tab. on ve Dardanos (bu adlara bkz.) ile öz­ 1 8); Kiliks, Phoiniks ve Europe'nin deşleştirilirler. Bunlar da Samothrakeli kardeşidir (bazı geleneklerde Phoiniks kahramanlardır. onun ve Europe'nin babası olarak gös­ Esrarlı tanrılar olan Kabeirler, adları­ terilir) (bkz. Europe). Nihayet, geç ta­ nı ulu orta ananları cezalandırırlardı. rihlerde belgelenmiş bir Boiotia gele­ Bu nedenle insanlar onları genellikle neği, Kadmos'u Thebai'nin yerlisi Ogy­ gos (bu ada bkz.) adlı kahramanın oğlu Büyük Tanrılar diye anarlardı. Bir yo­ rum, yukarıda sayılan isimlerin yanısı­ yapmaktadır. ra, Kabeiro ile Hephaistos'un oğulları Europe'nin kaçırılmasından sonra, olan bir "çift" Kabeiroi olarak Alkon ile Agenor, oğullarını onu aramaya gön­ Eurymedon'u da zikretmektedir. Roma derdi ve onu bulup getirmeden gözü­ devrinde, Kabeirler çoğu zaman üç Ro­ ne görünmemelerini tembihledi. An­ ma tanrısından - lupiter, Minerva ve neleri de oğullarına katıldı ve hep bir­ Mercurius- oluşan bir üçlü olarak gö­ den, Agenor'un hüküm sürdüğü Tyr rülmekteydiler ülkesinden ayrıldılar. Fakat, delikanlı­ Kabeirlerin hemen hemen hiç mitosları lar, çok geçmeden araştırmalarının bo­ yoktur. Pergamon (Bergama) akropo­ şuna olduğunu anladılar. Bunun üze­ lisinde Zeus'un doğumunda hazır bu­ rine, kardeşleri çeşitli ülkelere yerle­ lundukları söyleniyordu. Bu, onların, şirken, Kadmos da annesiyle beraber Reia'nın maiyetinde yer alan daimonlar Trakya'ya gitti ve buranın sakinleri ta­ olmalarına uygun düşüyor. Kabeirler, rafından iyi karşılandı. Bir süre sonra tanrıçanın (Reia) hizmetka.rlarıydılar. Telephassa öldü. Kadmos da Delphoi Bu nedenle, Korybantlar ve Kouretler­ kahinine danışmaya gitti. Kahin ona le (bu adlara bkz.) karıştırılırlar. Kla­ Europe'yi aramaktan vazgeçip bir şehir sik devrin sonundan itibaren, tıpkı ara­ kurmasın söyledi. Fakat, şehri kuraca­ larında yakınlık bulunan Dioskour­ ğı. yeri seçmek için, bir ineği, hayvan lar gibi gemicilerin koruyucusu olarak yorgunluktan bitkin düşüp yere çöke­ görülmüşlerdir. ne dek takip etmesi gerekiyordu. Kad­ Kabelro (Ka�ELQW) Proteus ile mos, kehaneti yerine getirmek üzere Ankhinoe'nin kızı. Lemnoslu'ydu. yola koyuldu ve Phokis'ten geçerken, Lemnos'un tanrısı olan Hephaistos Amphidamas'ın oğlu Pelegon'un sürü­ ona aşık oldu ve ondan çocuklar -Ka­ leri içinde, her iki böğründe bir ay işa­ beirler ve Kabeiridler- dünyaya getirdi reti (ayı andıran beyaz bir daire) bulu-

345

Kadmos nan bir inek gördü. ineğin peşine düş­ tü; inek onu Boiotia'ya götürdü ve so­ nunda müstakbel Thebai şehrinin bu­ lunduğu mevkide yere uzandı. O za­ man Kadmos, kehanetin gerçekleştiğini anladı ve ineği Athena'ya kurban olarak sunmak istedi. Bu amaçla, yoldaşların­ dan birkaçını yakındaki bir kaynaktan su almaya gönderdi. Kaynağın adı, Ares kaynağıydı ve bazı yazarlara göre, biz­ zat Ares'in soyundan gelen bir ejder­ ha tarafından korunuyordu. Ejderha, Kadmos'un yolladığı adamların birço­ ğunu öldürdü. Kadmos, yoldaşlarının imdadına koştu ve ejderhayı öldürdü. Bunun üzerine, Athena, Kadmos'a gö­ rünüp, hayvanın dişlerini toprağa ek­ mesini ona öğütledi. Kadmos da öyle yaptı. Ama yapar yapmaz, topraktan si­ lahlı adamlar çıktı. Spartoi (yani Ekil­ miş Adamlar) adındaki bu mucizevi adamlar çok tehlikeliydiler. Bu durum­ da, Kadmos bunların üzerlerine taş at­ mayı düşündü. Kendilerini kimin taşla­ dığını anlayamayan Spartoi, birbirleri­ ni suçlayıp öldürdüler. Sadece beşi sağ kaldı: Ekhion (daha sonra, Kadmos'un kızlarından Agaue ile evlenmiştir), Ou­ daios, Khthonios, Hyperenor, Peloros. Ne var ki, ejderhanın katli dolayısıy­ la Kadmos'un kefaret ödemesi gereki­ yordu. Bu yüzden kahraman, sekiz yıl süreyle Ares'e kölelik etti. Fakat çilesi dolunca, Athena'nın himayesi sayesin­ de Thebai ülkesinin kralı oldu. Zeus da ona, Ares'le Aphrodite'nin kızlarından Harmonia'yı eş olarak verdi. Kadmos'la Harmonia'nın evliliği bü­ yük şenliklerle kutlandı ve şenliklere bütün tanrılar katıldı; Mousalar orada şarkılar söylediler. Tanrılar, gökyüzün­ den hediyeler taşıyarak Thebai'ın kale­ si Kadmeia'ya indiler. Harmonia'ya su346

nulan hediyelerin başında, Kharitler ta­ rafından dokunmuş harika bir fistanla. demirci tanrı Hephaistos'un eseri olan bir altın kolye bulunuyordu. Bu kolye, bazı yazarlara göre, Kadmos'a tanrının kendisi tarafından verilmişti; başka ba­ zı yazarlara göre ise, Europe'nin, kar­ deşine bir armağanıydı. Bu koliye ile fistan, daha ileride, Yedilerin Thebai'ye seferi sırasında çok önemli bir rol oy­ namıştır (bkz. Amphiaraos, Eriphyle ve

Alkmeon). Kadmos'un Harmonia'dan; Autonoe, Ino (tanrılaştırılmasından sonra Leu­ kothea adını almıştır), Agaue ve Seme­ le adlarında birçok kızı ile Polydoros adında bir oğlu oldu. Kadmos ve Harmonia, hayatlarının sonuna doğru, esrarengiz nedenler­ den ötürü Thebai'dan ayrılarak, taht­ larını torunları Pentheus'a (Agaue ile Ekhion'un oğlu) bıraktılar; Illyria'ya, Enkhelalılar ülkesine gittiler. Bunlar, Illyrialıların saldırısına uğramışlardı ve bir kahin, Kadmos ve Hermonia tara­ fından yönetildikleri takdirde zafere ulaşacaklarını onlara söylemişti. Ger­ çekten de bu şart yerine gelince zaferi kazandılar. Böylece, Kadmos lllyrialılar üzerinde hüküm sürdü ve Illyrios adın­ da bir çocuğu oldu. Fakat, daha sonra Harmonia ve o, yılana dönüştürüldüler ve Elysion'a (Ôlüler Diyarı'nda kahra­ manların ve erdemli kişilerin ruhlarının gittiği yer) gittiler. Mezarları Illyria'da gösteriliyordu (ayr. bkz. Agaue). Panopolisli Nonnos tarafından aktarı­ lan ve muhtemelen bu geç dönem şai­ rinin bir uydurmasından başka bir şey olmayan bir efsanede, Kadmos'un, kız kardeşini kaçıran boğanın izini nasıl ta­ kip ettiği ve nasıl Zeus tarafından, dev Typhon'a karşı sefere katılmak duru-

1

Zeus -lo

Bousiris

1

Ares -Aphrodite

1

Harmonia ,...., Kadmos

4)....-

Thebe (tab.

ı

______...._ ._ __________,

1

Agenor ,...Telephassa ., (ya da Argiope)

1

1

Phoiniks

1

Kiliks

Thasos

1

Autonoe -Aristaios lno -Athamas (Leukothea) Aktaion

1

Learkhos

1

Libye ,...., Poseidon

1

Minos

1

1

Epaphos -Memphis

1

Lysianassa ,...Poseidon .,

1

Nilos

1

Agaue ,...., Ekhion

34)

1

Melikertes (Palemon) Pentheus (bkz tab.

1

1

1

Europe ,...., Zeus ve Asterios

ı

Sarpedon

1

1

Dionysos

Danaos

1

1

1

1 --. .---'1 1

Polydoros -Nykteus

1

Labdakos

1

30

18

1

Illyrios

Haimon

38)

1

Aigyptos

1

50 kız

Laios ,...., Epikaste (lokaste) Oidipous (bkz. tab. ve

Soy tablosu No.

1

Kepheus

50 oğul

Radamanthys

Semele ,...., Zeus

1

Belos ,....,Ankinoe

Kaelra yeniden kadın oldu ya da parlak kanatlı munda bırakıldığı anlatılır. Kadmos, bir kuş olan tellitumaya dönüştü. hu iş için yoldaşı Pan tarafından ken­ disine verilen bir çoban elbisesini giyer. Başka bir geleneğe göre ise Kaineus, Typhon, Zeus'un tandonlarını koparıp erkeğe dönüştükten sonra pek kendi­ aldığı zaman, Kadmos onu !irinin nağ­ ni beğenir oldu. Şehir meydanının or­ meleriyle büyüler ve lirine tel yapacağı tasına mızrağını dikip silahına bir kült bahanesiyle ondan tanrının tandonları­ tahsis edilmesini istedi. Zeus, onu ce­ nı geri almayı becerir. Kadmos, Zeus'a zalandırmak için üzerine Kentaurosları tandonlarını geri verir ve tanrı bu sa­ saldı. Kentauroslar sonunda Kaiueus'u yede galebe çalmayı başarır. Kadmos, öldürdüler. Kaineus, Argonautlarla il­ ödül olarak Harmonia ile evlendirilir gili bazı listelerde yer alır. Oğlu Koro­ (bkz. Typhon). nos, Herakles zamanında Lapithlerin Kadmos'un Europe'yi aradığı sırada, kralıydı. Thera'da, Rodos'ta, Sarriothrake'de, Kalamos (KaAaµoç) Adı "saz" anlamına Girit'te ve daha birçok yerde şehirler gelen Kalamos, Phrygia'da nehir-tanrı kurmuş olduğu anlatılıyordu. Meandros'un oğluydu. Karpos adında Kaelra (KaELQa) Kodros'un oğlu olağanüstü yakışıklı diğer bir delikan­ Neleus'un efsanesinde rol oynayan Mi­ lıyla aşk ilişkisi içindeydi. Karpos, tan­ letoslu bir çömlekçinin kızı (bkz. Ne­ rı Zephyros ile Horalardan birinin oğ­ leus ve Kodros). Ülkesinden ayrılmak luydu. Bir gün, her ikisi de Meandros'ta zorunda kalan Neleus, kahine nere­ yüzerlerken, Kalamos yüzmede arkada­ ye gidip yerleşmesi gerektiğini sordu. şını geçmeye çalıştı. Fakat, bu yarış sı­ Kahin, bir genç kızın kendisine su ka­ rasında Karpos boğuldu. Kalamos, ıstı­ rılmış toprak vereceği yerde, kendi­ rabından zayıflayıp kurudu ve sonun­ ne yeni bir yun bulabileceğini söyledi. da nehrin kenarında bir saz oldu. Kar­ Neleus orada burada geze geze bir gün pos da (adı "meyve" anlamına gelir) Miletos'a geldi ve Kaeira'dan bir müh­ her yıl ölen ve yeniden canlanan "kır rün kalıbını almak için kendisine yu­ meyvesi"ne dönüştü. muşak kil vermesini istedi. Kaeira bunu Kalkhas (KaAxaç) Mikenaili ya da Me­ kabul etti. Böylece kehanet gerçekleş­ garalı bir kAhin. Zamanının, kuşların miş oldu. Neleus, Miletos'ta iktidarı ele uçuşunu en iyi yorumlayan ve geç­ geçirdi ve o yakınlarda üç şehir kurdu. mişi, bugünü ve geleceği en iyi bilen Kaineus (KmvEuç) Lapith Elatos'un oğlu kahiniydi. Apollon ona, olacakları ön­ olan Kaineus (tab. 5), önce Kainis adın­ ceden görme yeteneğini vermişti. Kalk­ da bir kadındı. Fakat, Poseidon ona has, Thestor'un oğluydu ve onun va­ aşık olunca tanrıdan kendisini silah iş­ sıtasıyla tanrının (Apollon) soyundan lemez bir erkeğe dönüştürmesini istedi. geliyordu. Yunanların Troia seferinin Poseidon da ona bunu sağladı. Kaine­ resmi kahinliğini yaptı. Savaşın hazır­ us yeni kimliğiyle Kentauroslara karşı lanmasında ve bunun her önemli anın­ savaşa katıldı. Kentauroslar onu öldü­ da, Kalkhas'ın bir kehanetine rastlanır. remedikleri için, çam kütükleriyle vura Akhilleus dokuz yaşına geldiği zaman, vura, diri diri toprağa gömdüler. Söy­ bu çocuk savaşa katılmazsa Troia'nın lendiğine göre, Kaineus öldükten sonra alınamayacağını bildiren ve dolayısıyla 348

Kalkhas Thetis'i, oğlunu Skyros kralının kızla­ rı arasında gizlemeye yönelten o oldu (bkz. Akhilleus). Aulis'te, sunak masası üzerinde kuşları yiyen yılanın oluştur­ duğu kehanet belirtisini o yorumladı ve şehrin, savaşın onuncu yılında alınaca­ ğını o açıkladı (bkz. Agamemnon). Ta­ lihsiz Mysia çıkarmasından sonra, Te­ lephos, Troas yolunda filoya kılavuz­ luk etmeyi kabul ettiği zaman, Kalkhas, kehanetleriyle Telephos'un gösterdiği yönleri doğruladı (bkz. Akhilleus). ikin­ ci sefere çıkış sırasında, filoyu Aulis'te hareketsiz bırakan durgun havanın Artemis'in öfkesinden kaynaklandığı­ nı ve bu öfkenin ancak lphigeneia'nın kurban edilmesiyle yatıştırılabileceğini o bildirdi (bkz. Iphigeneia ve Agamem­ non). Daha sonra, Akhilleus'un ölü­ münden ve Telemon'un oğlu Aias'ın in­ tiharından sonra, Herakles'in yayı elde edilemediği sürece şehrin zaptedileme­ yeceğini Yunanlılara o haber verdi. Do­ layısıyla, Odysseus'un, Philoktetes nez­ dindeki görevinin kaynağında o vardır (bkz. Odysseus ve Philoktetes). Paris'in ölümünden sonra Helenos, Ida'daki or­ manlara çekildiği zaman şehrin han­ gi şartlarda alınabileceğini ancak onun bildirebileceğini söylieyerek, onu tut­ sak almalarını Yunanlara o salık verdi (bkz. Helenos). Nihayet, sadece kuvve­ tin bir işe yaramadığını görerek, Yu­ nanlara tahta bir at inşa etmeleri, bu at sayesinde savaşçıların şehre girebile­ cekleri fikrini o telkin etti ve kendisi de bizzat atın içine saklanan savaşçılar ara­ sında yer aldı. Troia'dan ayrılış sırasın­ da Kalkhas, Athena'nın öfkesi yüzün­ den dönüş yolculuklarının hiç de kolay geçmeyeceğini Yunanlara önceden bil­ dirdi; çünkü, koruduğu Telamon oğlu Aias'ın (efsanesine bkz.) uğradığı hak349

sızlık, tanrıçayı gücendirmişti. Nite­ kim, konvoyun salimen limana ulaşa­ mayacağını bildiği için Kalkhas Yunan­ larla gitmek istemedi. Bir başka kahin­ le, Amphiaraos oğlu Amphilokhos'la (efsanesine bkz.) birlikte başka bir ge­ miye bindi; Leonteus, Podalirios, Po­ lipoites adlı kahramanları da yanında götürdü. Dalgalar, gemiyi Anadolu kı­ yılarında Kolophon'a attı (bazı yazar­ lara göre oraya yürüyerek gittiler). Bir kehanet (muhtemelen Helenos'un bir kehaneti) Kalkhas'a, kendisinden daha usta bir kahinle karşılaştığı gün ölece­ ğini bildirmişti. Kalkhas, Kolophon'da kahin Mopsos'la karşılaştı. Mopsos'un evinin yanında bir incir ağacı vardı. Kalkhas, "Ağaçta kaç tane incir var?" di­ ye sordu. Mopsos, "On bin bir ölçek ar­ tı bir incir" diye yanıt verdi. Sayım ya­ pıldığında Mopsos'un haklı olduğu gö­ rüldü. Bir de gebe bir dişi domuz vardı. Bu kez de Mopsos Kalkhas'a, "Karnın­ da kaç yavrusu var ve ne zaman doğu­ racak?" diye sordu. Kalkhas, domuzun karnında sekiz yavru bulunduğu karşı­ lığını verdi. Mopsos yanıldığını söyledi ve dişi domuzun karnında sekiz değil, hepsi de erkek dokuz yavru bulundu­ ğunu ve de domuzun, ertesi gün saat al­ tıda doğuracağını ekledi. Gerçekten de söyledikleri çıktı. Bu durumda Kalkhas kahrından öldü. Bazıları onun, kendi­ sini öldürdüğünü söylerler. Kalkhas'ı Kolophon yakınlarında Notion'a göm­ düler. Bu iki kahin arasındaki rekabete ilişkin başka bir versiyonu Konon şöy­ le anlatır: Lykia kralı bir sefere hazır­ lanıyordu. Mopsos, onun yenileceğini söyleyerek bu işten vazgeçmesini öğüt­ ledi. Kalkhas ise tam tersine galip gele­ ceğine dair ona güvence verdi. Savaşa giden kral yenildi. Bu olay, Mopsos'un

Kalkhos ününü artırdı ama ümitsizliğe kapılan Kalkhas'ın intihar etmesine yol açtı. Kalkhas'ın ölümü konusunda bir başka hikaye daha anlatılır: Kalkhas, Mysia'da Grynium koruluğunda (Apollon'un kutsal koruluğu) bir yere bir asma dik­ mişti. Yakın çevredeki bir kahin, asma­ sının üzümünden yapılacak şarabı hiç­ bir zaman içemeyeceğini ona söyledi. Kalkhas kahinle alay etti. Asma büyü­ dü, üzüm verdi ve üzümden şarap ya­ pıldı. Yeni şarabın içileceği gün Kalk­ has, civarda oturanlarla kendisine ke­ hanette bulunan kahini davet etti. Kalk­ has tam şarabı kupasına doldurmuş iç­ meye hazırlanıyordu ki rakibi ona bir kere daha bu şarabı tadamayacağını söyledi. Kalkhas gülmeye başladı; o ka­ dar güldü ki kupayı dudaklarına götü­ remeden katılıp öldü (bkz. Antinoos). Güney ltalya efsanelerinde de bir Kalk­ has vardır. Diğeri gibi kahin olan bu Kalkhas'ın mezarı Taranto körfezi kı­ yısındaki Siris'te gösteriliyordu. Başka bir Kalkhas'ın da tapınağında uykuya yatılıyor ve görülen rüyalardan gele­ ceğe dair bilgiler çıkarılıyordu. Bu ta­ pınak, Adriyatik kıyısındaki Garganon Dağı bölgesinde bulunuyordu. Söylen­ diğine göre, Siris'te yatan Kalkhas, He­ rakles tarafından bir yumrukta öldü­ rülmüştü. Bu çeşitli efsaneler, epey zor­ lanarak birbirlerine bağlanmaya çalışıl­ mıştır (ayr. bkz. Kalkhos). Kalkhos (KıiAxoç) ltalya'nın güneyin­ de çok eski bir halk olan Daunialıların kralı. Kirke, Odysseus'u yanında konuk ettiği vakit, Kalkhos büyücü kadına tu­ tuldu. Ama Odysseus'a aşık olan Kir­ ke, Kalkhos'un aşkını kabul etmek is­ temedi ve Kalkhos ısrar edince de onun için bir ziyafet verip ziyafet sırasında Kalkhos'u domuza dönüştürdü ve ahır-

!arına kapattı. Krallarının geri dönme­ diğini gören Daunialılar, onu Kirke'nin adasında zor kullanarak aramaya baş­ ladılar. Kirke, kralı tekrar insan hali­ ne dönüştürerek geri vermeye razı ol­ du, ama ne aşkını ilan etmek için, ne de başka bir nedenle bir daha adasına ayak basmamasını da şart koştu. Kallldlke (KaAAıbtxT)) Thesprotların bir kraliçesi. Odysseus, Ithake'den dön­ dükten sonra, Teiresias'ın kehaneti uya­ rınca oradan tekrar ayrılarak Thesprot!ar ülkesine kadar gitti ve ülkenin kra­ liçesi Kallidike ile evlendi. Odysseus'un Kallidike'den Polypoites adında bir ço­ cuğu oldu. Polypoites, annesi öldükten sonra ülkenin kralı oldu ve Odysseus da yeniden Ithake'ye döndü. (Bkz. Ody­ sseus ve tab. 29) Kalllope (KaAALÔ7IT)) Mousalardan biri. Kız kardeşleri gibi başlangıçta onun da görevi belli bir konuyu kapsamıyordu. Ama lskenderiye döneminden itibaren, özellikle lirik şiir onun uzmanlık konu­ su olarak kabul edilir oldu. Kalliope'ye bazen Seirenlerin, Linos ve Resos'un (bu adlara bkz.) annesi gözüyle bakılır. Ayrıca, bazı efsanelerde Adonis'i payla­ şamayan Persephone ile Aphrodite ara­ sında hakemlik yaptığı görülür. Kalllpolls (KaAA(rroALÇ) Alkathoos'un oğlu. Bir kurban töreninin düzenini bozduğu için babası tarafından öldü­ rüldü. Mezarı Megara'da gösterilmek­ teydi (bkz. Alkathoos). Kalllrroe (KaAAIQQÜT)) "Güzel derecik" anlamına gelen bu adı taşıyan birkaç kadın kahraman vardır.

350

1 . Bunlardan birincisi, Okeanos'la Tethys'in kızıdır. Gorgo ile Poseidon'un oğlu Khrysaor'la birleşerek canavar Geryoneus ile Ekhidna'yı dünyaya ge­ tirdi (tab. 33). Poseidon'dan Minyas'ı,

Kalllsto göre bu Kallirroe, Koresos adlı bir Di­ Nilos'tan Khione'yi, birinci Lydia kralı Manes'ten de Kotys'i doğurdu. onysos rahibinin aşkını geri çeviren bir 2. Bir başka Kallirroe de, nehir-tanrı genç kızdı. Rahip, başarısızlığından do­ Akheloos'un kızıdır. Alkmaion'la ev­ layı Dionysos'a dert yandı. Bunun üze­ lendi ve ondan Amphoteros ve Akar­ rine Dionysos, ülkeye bir delilik salgını nan adlarında iki oğlu oldu (tab. 1 ) . yaydı. Ülke sakinleıi Dodona kahinine Phegeus'un oğulları tarafından öldü­ gidip bu salgına karşı çare sordular. Kahin, tanrının öfkesini yatıştırabil­ rülen kocasının ardından Zeus ona aşık oldu. Kallirroe, Zeus'tan çocukla­ mek için Koresos'un hizmet ettiği tapı­ rını hemen büyütmesini ve onlara ba­ nakta bu genç kızın ya da onun yeri­ balarının öcünü alacak gücü vermesi­ ne geçecek herhangi bir kişinin kurban ni istedi. Zeus onun bu isteğini yerine edilmesi gerektiğini söyledi. Ne var ki, getirdi ve Kallirroe böylece öcünü al­ Koresos tam genç kızı kurban edece­ mış oldu (bkz. Akarnan). Kallirroe'nin ği sırada aşkı depreşti ve kendinde bu­ uğradığı felaketlerin nedeni, onun, nu yapacak gücü bulamadı; kızın yeri­ Harmonia'nın lanetli tanrısal armağan­ ne kendini öldürdü. Kallirroe de utan­ lar olan elbisesiyle kolyesini ele geçir­ cından, daha sonra adıyla anılacak olan mek istemesiydi (bkz. Kadmos). kaynağın yanında intihar etti. 3. Nehir-tanrı Skamandros'un da Kal­ Kallisto (KaMmı:w) 1 . Kallisto efsanesi lirroe adında bir kızı vardı. Bu Kallir­ Arkadhia menşeli bir mitostur: Kallisto, roe, Tros'la evlendi ve ondan dört ço­ bazı yazarlara göre bir orman nyrnpha­ cuğu oldu: Kleopatra, Ilos, Assarakos ve sı; bazılarına göre de kral Lykaon'un ya da Nykteus'un kızıdır. Kallisto, ba­ Ganyrnedes (bkz. tab. 3). Bununla aynı olması muhtemel bir Kallirroe'nin adı kire kalmaya ahdetmişti ve hayatını Artemis'in arkadaş grubu içinde dağ­ da Troas'a bağlı olarak geçer. Paris'in, !da Dağı'nda sürülere çobanlık ettiği larda avlanmakla geçiriyordu. Zeus zamanlar, yani Helene'yle olan mace­ onu gördü ve aşık oldu. Artemis'in kı­ rasından önce sevdiği bir nyrnphadır lığına girerek onunla birleşti, çünkü bu. Paris, Helene uğruna onu terketmiş Kallisto bütün erkeklerden kaçıyor­ ve söylendiğine göre Kallirroe kaybet­ du. Başka bazı yazarlara göre ise Ze­ tiği aşıkının ardından pek çok gözyaşı us, Artemis'in erkek kardeşi Arkadhi­ dökmüştü. alı tanrı Apollon'un şekline girdi. Kal­ 4. Bir başka Kallirroe de Libye kra­ listo, Zeus'tan Arkas'ı dünyaya getirdi. lı Lykos'un kızıdır. Troia Savaşı'ndan Kallisto Arkas'a hamile olduğu sırada, sonra Diomedes'in gemisi fırtına yü­ bir gün Artemis ve arkadaşları bir kay­ zünden Lykos krallığının kıyılarına nakta yıkanmaya karar verdiler. Kallis­ to soyunmak zorunda kaldı ve ayıbı or­ vurdu. Lykos onu tutsak etti ve Ares'e taya çıktı. Artemis öfkeyle onu kovdu kurban etmeye hazırlandığı sırada, ve ayıya dönüştürdü. Bu dönüşümün kahramana aşık olan Kallirroe onu kur­ tardı. Ama Diomedes onu terk etti ve Hera'nın kıskançlığından kaynaklandı­ genç kız kederinden kendini astı. ğı ya da aşığını gizlemek ve onu bu şe­ 5. Kallirroe ayrıca Kalydon yakınların­ kil altında karısının intikamından ko­ daki bir kaynağın adıdır. Anlatıldığına rumak isteyen Zeus'un bir tedbiri ol351

Kalydnos duğu da söylenir. Buna rağmen, Hera adı verilen dağda bir kayalığa dönüştü­ Kallisto'yu keşfetmekten geri kalmadı rülmüştür (ayr. bkz. Akheloos). ve bir okla onu öldürmesi için Artemis'i Kalypso (KaAU\jıw) 1 . Bir nympha. Ba­ ikna etti ya da bekaretini korumadığı zı yazarlara göre, Atlas'la Pleione'nin için onu bizzat Artemis öldürdü. Zeus kızı (bkz. Pleiadlar); bazılarına gö­ onu bir burca, Büyükayı'ya dönüştürdü re de Güneş'le (Helios) Perseis'in kızı­ (Efsanenin başka varyantları için bkz. dır (ki bu durumda Aietes ile Kirke'nin Arkas ve tab. 5). kız kardeşi olur; bunların efsanelerine Bazen, Kallisto'ya ikinci bir oğul daha bkz.). Kalypso, Ogygia Adası'nda yaşı­ atfedilir. Arkas'ın ikiz kardeşi olan bu yordu. Yazarların Batı Akdeniz'de ol­ çocuk tanrı Pan'dır. duğunu söyledikleri bu yer, büyük 2. Odysseus'un kız kardeşi olan diğer bir ihtimalle Cebelitarık'ın karşısın­ bir Kallisto için bkz. tab. 29. daki Ceuta Yarımadası'dır. Adı, "sak­ Kalydnos (KaAuôvoç) Ouranos'un oğlu layan kadın" anlamına gelen Kalypso, ve bazı geleneklere göre Ogygos'un se­ gemisi batan Odysseus'u konuk etti. Kalypso'nun Odysseus'u nasıl sevdiği, lefi olan birinci Thebai kralı. Şehrin sur ona boş yere ölümsüzlük teklif ederek ve kulelerinin inşası işi bazen ona atfe­ on yıl boyunca (yedi, hatta bir yıl ol­ dilir. Bu konudaki en yaygın geleneğe duğu da söylenir) nasıl yanında alıkoy­ göre ise bu iş Amphion ile Zetos'un ese­ duğu Odysseia'da anlatılır. Kalbinin de­ ridir (bkz. Amphion). Kalydon (KaAuôWv) 1 . Korinthos körfe­ rinlerinde lthake'ye dönme arzusunu taşıyan Odysseus, Kalypso'nun kendi­ zinin kuzeyinde, Aitolia'da Kalydon ül­ kesine adını veren kahraman; Aitolos'la sini baştan çıkarmasına izin vermedi. Kalypso birçok bölümleri olan derin Pronoe'nin oğlu (bkz. Aitolos, tab 24). bir mağrada oturuyordu. Mağara, in­ Amythaon'un kızlarından Alolia ile ev­ lendi ve ondan Epikaste ve Protogenia san eli değmemiş tabii bir bahçeye açı­ adlarında iki kızı oldu. lıyordu. Kutsal bir korusu, ulu ağaçları ve suları çimenler arasından akan kay­ 2. Başka bazı gelenekler, Kalydon'u Thestios'un oğullarından biri ola­ nakları olan bir bahçeydi bu. Kalypso, kendisi gibi nympha olan ve bir yan­ rak gösterir. Thestios, uzun bir süre dan çalışıp, bir yandan da şarkı söy­ Sikyon'da kaldıktan sonra dönüşünde Kalydon'u annesinin yanında yatar du­ leyen hizmetçileriyle birlikte yün eği­ rerek ve kumaş dokuyarak vakit geçi­ rumda buldu. Yanlışlıkla, onların en­ sest yaptıklarını sanarak ikisi ni de öl­ riyordu. Athena'nın ricası üzerine Ze­ dürdü. Daha sonra, hata işlediğini an­ us, Kalypso'yu bulup ona Odysseus'u serbest bırakmasını emretmesi için layarak kendini Aksenos Nehri'na at­ Hermes'ı gönderdi. Kalypso, sevdiği tı. Bu olaydan sonra nehir, Thestios'un adamın gitmesine, istemeyerek de olsa adıyla anılır oldu ve nihai olarak Akhe­ müsaade etti. Ona, sal yapması için kü­ loos adını alıncaya kadar bu adı taşıdı. tükler ve yolluk erzak verdi. Ayrıca, ro­ Daha başka bir geleneğe göre ise Kaly­ don, Ares'le Astynome'nin oğludur. tasını hangi yıldıza göre ayarlayacağım Artemis'i yıkanırken gördüğü için Ak­ da ona bildirdi. heloos Nehri yakınlarındaki Kalydon Odysseia'dan sonraki efsanelerde, Ody352

Kaphauros birçok çocuğu (bkz. tab. 6) olmuştur. sseus ile Kalypso'nun l.atinos adında hir oğulları olduğu söylenir (bu çocuk Kanopos (KavwTioç) Bir Mısır şehrine ve Nil Nehri ağzının lskenderiye yakınla­ çoğu kez Kirke'nin oğlu olarak göste­ rındaki bir koluna (Kanope) adını ve­ rilir); hatta bazen Nausithoos ve Nau­ ren kahraman (Kanobos da denir). As­ sinoos adlarında -bu adlar, "gemi"yi len Amyklaili olan Kanopos, Menelaos (Naüç) çağrıştırmaktadır- iki oğulla­ Troia'nın zaptından sonra Helene ile n olduğu anlatılır. Nihayet, Ausonia'ya birlikte Mısır'a gittiği zaman (efsanele­ adını vermiş olan Auson'un da Odysse­ rine bakınız) onun gemisinde kaptandı. us ile Kalypso'nun oğlu olduğu ileri sü­ Kanopos çok yakışıklı bir gençti. Mısır rülür (bkz. Auson ve Odysseus ve tab. kralı Proteus'un (bu ada bkz.) kızı The­ 29). onoe ona aşık oldu, ama aşkının karşı­ 2. Kalypso, aynı zamanda, Tethys'le lığını göremedi. Kanopos, karaya indiği Okeanos'un kızlarından birinin adıdır. bir gün, bir yılan tarafından sokularak Kambles (Kaµf3Arıç) Bir Lydia kralı. O öldü. Menelaos'la Helene onu gömdü­ kadar oburdu ki, kendi karısını yedi. ler ve Kanope Adası'nda ona bir mezar Sonra da yaptığından pişman olup in­ inşa ettiler. Kanopos'un ölümüne üzü­ tihar etti. Bu kral, bazen Kambles ye­ len Helene'nin döktüğü gözyaşlarından rine Kamblites adıyla da anılır (bkz. helenion adında bir bitki doğdu. lardanos). Bir başka gelenek de Kanopos'u Mısır­ lı tanrı Osiris'in kaptanı olarak gösterir. dişi yaratık. Kronos, Kyklopslarla He­ Kanopos, Argo gemisinde de kaptanlık katogkheirleri cehennem'e kapattığı etti ve hem kaptan hem de gemi takım­ zaman, Kampe'yi onlara bekçilik et­ yıldızlar mertebesine çıkarıldı. mekle görevlendirmişti (bkz. Kronos). Bir kahinin Zeus'a, ancak Kyklopsla­ Kapaneus (Ket7tetvt:uç) Yedi ônder'in Thebai'a karşı çıktıkları sefere katılan rın yardımıyla Kronos'u ve Titanları Argoslar prenslerden biri. Yediler ara­ yenebileceğini söylemesi üzerine Zeus, sında o da vardı (bkz. Amphiaraos ve Kampe'yi öldürdü ve Kyklopsları ser­ Adrastos). Hipponoos'un oğlu olan Ka­ best bıraktı. paneus, zorlu ve dev gibi iri bir adam­ Kanake (Kavaxrı) Aiolos'la Enarete'nin dı. Tanrılardan hiç mi hiç korktuğu kızlarından biri (bkz. Aiolos ve tab. yoktu. Şehre ilk saldırıda ön safta ile­ 4). Ovidius (şüphesiz Euripides'e da­ ri atıldı. Kesenkes şehri yakmak kara­ yanarak) Kanake'nin, erkek kardeşi rındaydı. Ama Thebai duvarlarına tır­ Makarius'tan bir çocuğu olduğunu söy­ manacağı sırada Zeus'un yıldırımı onu ler. Kanake'nin dadısı, çocuğu bir yer­ durdurdu ve öldürdü. Kapaneus'un ka­ lere bırakmak üzere onu kutsal eşyala­ rısı Euadne, kendini ateşe atıp yaktı. rın altına gizleyerek bir adak sunma tö­ Kapaneus'un, Troia Savaşı'na katılan renine gidiyormuş gibi saraydan çıkar­ Sthenelos adında bir oğlu vardı (efsa­ maya davrandığı sırada, çocuk bir fer­ yat koparıp varlığını Aiolos'a belli etti. nesine bkz.) Aiolos çocuğu köpeklere attı, kızına da Kaphauros (KacpetUQOÇ) Libyeli ve Amp­ hitemis (Garamas da denir) ile Tritonis bir kılıç göndererek kendisini öldürme­ gölünden bir nymphanın oğlu. Bu dusini emretti. Kanake'nin Poseidon'dan

Kampe (KaµTIT)) Canavar cinsinden bir

353

Kaphelra rumda, Akakallis'le Apollon'un torunu Kapys (Kanuç) 1 . Ilias'ta, Aineias'ın ata­ ları arasında Kapys adında birinin zik­ olur. Bir gün Libye'de, Triton gölünden ri geçer. Kapys, Assarakos'un oğluydu pek uzak olmayan bir yerde koyun sü­ ve Themiste'den Ilos ve Agkhises ad­ rüsünü güderken, Kanthos adında bir larında iki oğlu olmuştu (bkz. tab. 3). Argonaut, aç olan arkadaşlarını doyur­ Daha sonraki efsanelerde Aineias'ın, mak için sürünün bir kısmını çalma­ Campania'da Capua şehrinin kurucu­ ya kalkıştı. Kaphauros onu öldürdü, su diye geçen aynı isimde bir yoldaşın­ ama az sonra o da Argonautların sal­ dan söz edilmektedir. Fakat, Capua'nın dırısına uğrayıp öldürüldü (ayr. bkz. Aineias'ın oğullarından biri olan Romos Kephallon). tarafından kurulduğu ve Romos'un, Kaphelra (KacpEiQa) Bir Okeanos kı­ büyükbabasının babası anısına şeh­ zı. Reia'nın kendisine emanet ettiği re bu adı verdiği de söylenir (bkz. Ai­ Poseidon'u Rodos Adası'nda Telkhin­ gestes). Aineias'ın yoldaşı Kapys, bazen lerle birlikte yetiştirdi. Arkadhia'da Kaphyes şehrinin kurucu Kaphene (Kacptvrı) Karia'da Kryassos olarak da gösterilir. şehrinden bir genç kız. Nyrnphaios'un yönetimindeki Meloslu Yunanlardan 2 . Yazarlar, Capua'nın kurucusunun oluşan bir koloni, ülkede bir yerleşim bir Troialı değil, aynı adı taşıyan bir merkezi kurmuş ve büyük bir hızla ço­ Samnit olduğunu da söylerler. Öyle an­ ğalarak güçlenmişti. Kryassos sakinle­ laşılıyor ki Capua adı, gerçekte şahin ya ri bundan kaygı duydular ve kendile­ da genel olarak "pençeleri içe kıvrık" rini rahatsız eden komşularını yok etbütün canlılar anlamına gelen Etrüskçe meye karar verdiler. Bu amaçla, bü­ bir kelimeden türemedir. tün Yunanları bir şölene davet etme­ Karkabos (KaQxaj3oç) Yunanistan'ın ku­ yi ve hepsi toplandığı zaman da onla­ zeyinde Makedonya ile Trakya arasında rı öldürmeyi tasarladılar. Ama Kaphe­ hüküm süren Perrebler kralı Triopas'ın ne, Nyrnphaios'a aşıktı; komployu ona oğlu. Triopas acımasız bir tirandı ve açıkladı. Kariahlar Yunanları davet et­ oğlu ülkeyi kurtarmak için onu öldür­ meye gittiklerinde Yunanlar daveti ka­ dü. Ama babasını öldürdükten sonra bul ettiler, ama ülkelerinin adetleri ge­ kendi isteğiyle sürgüne gitti ve yanı­ reği karılarının da bu şölene çağrılma­ na sığındığı Troas kralı Tros tarafından sını istediler; istekleri kabul edildi. Er­ günahından arındırıldı. Tros ayrıca, kekler şölene silahsız olarak geldiler, Karkabos'a toprak bağışladı ve o da bu ama kadınlar giysilerinin altına birer topraklar üzerinde Zeleia şehrini kur­ kılıç gizlediler. Yemek sırasında, işa­ du. Karkabos'un soyundan gelen Pan­ ret verilince Kariahlar Yunanların üze­ daros, Troialıların safında savaştı. rine saldırdılar, ama Yunanlar onlar­ Karklnos (KaQXLvoç) Yunancada "yen­ dan önce davranıp hepsini öldürdüler. geç" (daha doğrusu "tatlı su ıstakozu" , Kryassos şehrini yerle bir ederek Yeni "kerevides") anlamına gelen Karkinos, Kryassos adını verdikleri bir başka şe­ Leme (ya da Lema) bataklığında yaşı­ hir kurdular. Kaphene, Nyrnphaios'la yan bir yengeçti. Herakles'in Hydra'yla evlendi ve büyük şeref payeleriyle mücadelesi sırasında, kahramanı topu­ ödüllendirildi. ğundan ısırdı. Öfkelenen Herakles onu

354

Kassandra tam Triptolemos'u da öldüreceği sı­ rada, Demeter yetişerek kralı yıldızlar arasına çıkardı ve onu orada, eliyle tut­ tuğu dragonu öldürmeye davranır şe­ kilde yerleştirdi. Lema mitosunun Euhemerosçu yoru­ Kamos (KıiQvoç) Aslen Akamanialı bir ka.hin. Heraklesoğulları Naupaktos'ta munda, Karkinos'un Herakles'in saldı­ toplanıp Peloponisos'u işgale hazırlan­ rısına uğrayan kral Lemos'un yardımı­ dıkları sırada, onların ordusuna katıldı. na koşan ve Herakles tarafından öldü­ Heraklesoğulları'ndan biri olan Hippo­ rülen bir askeri önder olduğu ileri sü­ tes, onu casus sandı ve öldürdü. Bunun rülür (bkz. Lernos ve Heralıles, s. 259). üzerine, ordunun üstüne bir veba salgı­ Kannanor (KaQµıivWQ) Giritli bir rahip. nı çöktü. Kendisine danışılan kahin bu Euboulos ile Khrysothemis'in babasıdır afeti, rahibinin öldürülmesine öfkele­ (bir sonraki maddeye ve Khrysothemis'e nen Apollon'un onların başına musallat bkz.). Giritlilerin anlattıklarına gö­ ettiğini söyledi. Hippotes, suçunun ke­ re, Python'un öldürülmesinden son­ fareti olarak sürgüne gönderildi ve He­ ra Apollon'la Artemis'i konuk edip on­ raklesoğulları, Apollon "Kameios"a bir ları suçlarından arındıran odur. Keza, kült tahsis ettiler. Apollon'la Akakallis'in aşklarına evini Gelenekte Kamos ya da Karneios adın­ açan da o olmuştur (bkz. Alıalıallis). da bir başka kahraman daha vardır. Ze­ Kanne (KıiQµT)) Britomartis'in annesi­ us ile Europe'nin oğlu olan bu Kamos'a nin adı. Karine, Britomartis'i Girit'te Apollon aşık oldu. Zeus'tan doğurmuştu (bkz. Britomar­ tis). Karine, Karmanor'un (önceki mad­ Karya (KaQıJa) Lakonialı bir genç kız. Ceviz ağacına dönüştürülmüştür (Kar­ deye bkz.) oğlu olan Euboulos'un kızı ya, Yunancada "ceviz ağacı" anlamına olarak gösterilir. gelir) (bkz. Dion). Başka bazı yazarlara göre ise Karrae, Bir başka efsanede Karya, Oreios'un oğ­ Agenor'un oğullarından Phoiniks'in lu Oksylos'la kız kardeşi Hamadryas'ın kızıdır (bkz. tab. 1 8). Annesi ensest ilişkisinden doğmuş bir Ha­ Kassiepeia'dır. Karme'nin, yaşlılık yıl­ madryad olarak gösterilir. larında tutsak olarak Megara'ya götü­ rüldüğü ve kral Nissos'ın kızı Skylle'ye Kassandra (KaaaıivQa) Priamos ile Hekabe'nin kızı. Helenos adında bir dadı olarak verildiği (bkz. Slıylle) ikiz erkek kardeşi vardır (tab. 35). On­ anlatılıyordu. ların doğumu nedeniyle Priamos'la He­ Kamabon (KaQva�wv) Triptolemos, kabe, Troia kapılarının dışında, yakın Demeter'in hizmetinde olduğu sıra­ bir yerde bulunan Thymbra Apollo­ da, insanlara buğday ekimini öğretmek nu tapınağında bir şölen verdiler. Ak­ için dragonların çektiği bir arabay­ şam giderken çocukları orada unuttu­ la yeryüzünü boydanboya dolaşırken lar. Çocuklar geceyi tapınakta geçirdi­ onu konukseverlikle karşılayan Getae ler. Ertesi sabah çocukları almaya gel­ kralı. Ne var ki, Kamabon daha sonra diklerinde, onları uyur halde buldular. Triptolemos'a saldırdı ve onun dragon­ iki yılan çocukları "arındırmak" için larından birini öldürdü. Kamabon'un ezdi, ama Herakles'in acı çekmesine se­ bep olduğu için Hera onu ödüllendir­ mek amacıyla gökyüzüne takımyıldız­ lar arasına çıkardı. Karkinos, böylece, Yengeç Burcu oldu.

355

Kassandra dillerini onlann duyu organlarına da­ yamışlardı. Ana babanın korkuyla bağ­ rışmaları üzerine hayvanlar orada bu­ lunan kutsal defnelere doğru çekildiler. Daha sonraları çocuklann, yılanların "anndırma"sı sayesinde kehanet yete­ neği kazandıkları görüldü. Bir başka efsanede, Kassandra'nın bu yeteneği bizzat Apollon'un kendisinden nasıl elde ettiği anlatılır. Kassandra'ya aşık olan tanrı, kendisinin olmayı ka­ bul ettiği takdirde, ona geleceği bilme hünerini öğreteceğine dair söz verir. Kassandra pazarlığı kabul eder ve tan­ rıdan dersler alır, ama gerekli bilgileri edindikten sonra yan çizmeye başlar. Bunun üzerine Apollon, Kassandra'nın ağzının içine tükürür ve ondan gelece­ ği bilme yeteneğini değilse de inandırıcı olma yeteneğini geri alır (bkz. Apollon). Genellikle, Kassandra'nın, Pythia ya da Sibylle gibi bir kahin olduğu anlatılır. Tanrı onu hükmü altına alıyor ve o da cezbeye kapılmış bir halde kehanetleri­ ni söylüyordu. Helenos ise tam tersine, geleceği kuşlara ve dış işaretlere baka­ rak yorumluyor du. Kassandra'nın, Troia tarihinin her önemli anında söylenmiş bazı kehanet]eri vardır: Paris'in gelişi sırasında, bu genç adamın (o sırada gerçek kimliğiyle tanınmıyordu) şehrin yıkımına yol aça­ cağını önceden söylemişti (bkz. Paris). Kassandra bu kehanetiyle Paris'in öldü­ rülmesine yol açmak üzereydi ki, bir­ denbire onun Priamos'un oğlu oldu­ ğunu fark etti ve böylece, Paris'in ha­ yatı kurtulmuş oldu. Daha sonra Pa­ ris, Helene'yle birlikte Troia'ya döndü­ ğünde, Kassandra bu kaçırmanın şeh­ rin mahvına sebep olacağını önceden bildirdi. Ama her zaman olduğu gibi, kimse ona inanmadı. Hektor'un ölü356

münden ve Priamos'un Akhilleus'a ri­ cada bulunmaya (oğlunun cesedini ia­ de etmesi için) gitmesinden sonra, Priamos'un oğlunun cesediyle birlikte döneceğini ilk bilen o oldu. Yunanların geri çekilir gibi yapıp kıyıya bıraktık­ ları tahta atın şehre sokulması düşün­ cesine, kahin Laokoon'un da desteği­ ni alarak, bütün gücüyle karşı çıktı. Bu atın, silahlı savaşçılarla dolu olduğunu söyledi. Fakat, Apollon yılanlar gön­ derdi; bu yılanlar Laokoon'la oğulları­ nı yediler (bkz. Laolıoon) ve Troialılar uyarılara aldırış etmediler. Şehrin alını­ şından sonra tutsak edilen Troialıların akıbetine ve Aineias soyunun gelecek­ teki kaderine ilişkin bazı kehanetler de Kassandra'ya atfedilir. Troia'nın yağmalanması sırasında, Kassandra'nın kendisi de Athena tapı­ nağına sığındı. Lokrisli Aias, onu ora­ ya kadar izledi. Kassandra, tanrıçanın heykeline sarıldı, ama Aias onu heykel­ den kopardı ve bunu yaparken heyke­ li kaidesinden devirdi. Heykel gözlerini gökyüzüne doğru çevirdi. Yunanlar, bu saygısızlık karşısında Aias'ı taşlayarak öldürmek istediler. Ama Aias, aşağıla­ dığı tanrıçanın tapınağına sığındı (bkz.

Oihus oglu Aias). Ganimetin paylaşılması sırasında, Kas­ sandra Agamemnon'a verildi. Agamem­ non, Kassandra'ya fena halde aşık oldu. Kassandra, o vakte kadar kendisiyle ev­ lenmek isteyen birçok talip çıktığı hal­ de, evlenmeyip bakire kalmıştı. Hatta bu taliplerden Othryoneus, Priamos'a zaferden sonra ödül olarak kızını ken­ disiyle evlendirecek olursa, onu Yunan­ lardan kurtaracağını vaat etmişti. Ne var ki, Othryoneus, Idomeııeus tarafın­ dan öldürüldü. Kassandra, Agamemnon'a Teledamos

KastaHa Kassiepeia'nın orijini konusunda gele­ ve Pelops adlarında ikiz çocuklar ver­ nekler birbirinden ayrılır. Çoğu kez, di. Fakat, Agamemnon Mykenai'a dö­ onun Suriyeli Agenor ailesinden ol­ nüşünde karısı tarafından öldürüldü. duğu söylenir. Phoiniks'in karısı ve Agamemnon'un karısı, Kassandra'yı Phineus'un annesi olduğu ileri sürü­ kıskandığı için, onu da kocasıyla bir­ lür (bkz. tab. 1 8). Herrnes'in oğulla­ likte öldürdü. Hatta, Agamemnon'un rından biri olup, Arabistan denen ül­ katline ilişkin bazı versiyonlarda, onun keye adını veren Arabos'un kızıdır. Ba­ Kassandra'ya olan aşkı, ölümünün tek zen, kocasının Phoiniks değil de Epap­ nedeni olarak gösterilir. hos olduğu ve ondan, Agenor'un anne­ Kassandra, bazen Aleksandra adıyla ge­ si Libye'yi dünyaya getirdiği söylenir. çer. Nitekim, Lykophron, Romalıla­ Nihayet, Kassiepeia'nın sık sık Aithi­ rın Yunanistan'ın iç işlerine doğrudan opia kralı Kepheus'un karısı yapıldı­ doğruya müdahale etmeye başladıkla­ ğı da görülür. Bütün bu soy ağaçla­ rı bir sırada, kehanetler üzerine yazdı­ rı, Kassiepeia efsanesini Uzakgüney'e, ğı bir manzumede, onu bu ad altında Arabistan'a, Aithiopia'ya ya da güney eserinin baş kişisi yapar. Lykophron, Mısır'a bağlamaktadır. Priamos'un, kızının kehanet yetenek­ lerinden hoşnut olmadığını ve Troialı­ Kassiphone (KaaaLuoç) Babylonlu Kleinis'in oğ­ emaneten elinde bulundurduğu mülk­ lu (adı Apollon'un bir sıfatıdır). Lyki­ leri ona geri vermek istemedi. Dostça os, Apollon'un iradesine karşı gelerek, bir gezinti bahanesiyle Theseus'u bir yarın tepesine çıkardı ve onu oradan Hyperborealılarda adet olduğu üzere, aşağıya attı (bkz. Theseus). bir eşek kurban ettiği için kargaya dö­ nüştürüldü. Başlangıçta karga beyazdı, Lykopeus (AuxwrrEuç) Agrios'un oğul­ larından biri. Thersites, Onkhestos, ama boşboğazlığı yüzünden siyah oldu Prothoos, Keleutor ve Melanippos'un (bkz. Kleinis ve Koronis). Lyko (Au>iliı) Lakedaimon kralı Dion'un kardeşi (tab. 24 ve 27) . Lykopeus, Oineus'a karşı düzenlenen sefere kar­ kızı Karya'nın iki kız kardeşinden bi­ deşleriyle birlikte katıldı. Oineus'tan ri. Lyko, kız kardeşleriyle birlikte, Kalydon krallığını aldılar. Daha sonra Apollon'dan kehanet yeteneği almıştı. Lykopeus, Argos'tan Oineus'un yardı­ Fakat, Dionysos'la Karya'nın aşkını en­ mına gelen Diomedes tarafından öldü­ gellemeye çalıştığı için kayaya dönüştü­ rüldü (bkz. Diomedes). rüldü (bkz. Dion). Başka bir geleneğe göre ise Lykopeus, Lykomedes (Auxoµt'Jbrıç) Skyros Adası'nda Dolapların kralı. Troia Sava­ amcası Alkathoos'la birlikte, Tydeus ta­ rafından öldürülmüş ve Tydeus, bu ci­ şı döneminde hüküm sürmekteydi. Ni­ nayetten sonra, Aitolia'dan Argos'a kaç­ tekim Thetis, Akhilleus'u kaderinden mak zorunda kalmıştır. kurtarmak için onun yanına götürüp 442

Lykos

Lykophron (Aux6ovia; ANTON. LIB., Tr., 23; TZET. ad

skol ad APOLL. RH., Arg., !, 168; 769; ad THE­ OKR., ldyl. . 1, 1 29; TZET., ad LYC. , 481 .

LYC., 83 1 .

Malra : 1 ) Bkz. /.ıJhros. 2) PAUS., Vlll, 48, 6 ; 53, 2; ve dev. 3) APD., Bibi., lll, 14, 7; HYG., Fab., 130; Asır. poeı., il, 4; Ov., Fası. , iV, 939 ve dev. Makar : Skol. adP!ND., Ol., Vll, 135; DIOD., V, 56 ve dev.; 81 ve dev.; NONN., Dion., XIV, 44;

Mala: 1 ) Odys., X!V, 435; HES., Theog., 948; SERV., ad VERG., Aen., Vlll, 130; skol. ad PIND., Nem., ıı. 16; A!SKH., Khoeph., 8 1 3; D!OD. sıc .. lll, 60; XXIV, 544 ve skol.; STRAB., Vlll, 356; Xlll, 588; APD., Bibi., lll, 10, 1 ve 2; 8, 2. Karş. L. RADERPAUS., X, 38, 5; DEN. HAL., 1, 18. MACHER, Noordische und hellenische Sage, F. und Makareus : 1) APD., Bibi., l, 7, 3; SERV., ad VERG., F., 1938, s. 39. 2) A. GELL., N. A., XVlll, 23, 1 Aen., 1, 75; HYG., Fab., 238; 243; EUR., fr. kayıp ve dev.; CENSOR, De dit Naı., XXll, 1 2 ; MACR., trag. Aiolos (NAUCK, fr. 14 ila 42); OV., Her., XI, Sat., l, 1 2, 19; JEAN LE LYD., Des Mois, iV, 52. PLUT. , Parall., 28. STOB. , LXIV, 35. 2) EL, Hisı., Maiıuıdros : HES., Theog. , 339; PAUS., Vll, 4, l ; Var., 1 3 , 2. OV., Met., IX, 450; ET. BYZ., s. v. 'Mafınvba. Makaria : Skol. ad PLAT., Büyük Hipp., 293 a; PAMainadea : EUR., Bahkh. passim; SOPH. , Anı., 1 1 50; US., 1, 32, 6; EUR., Herahleidai, 474 ve dev.; ATHEN. , V, s. 198; DJOD. SIC., lll, 64; iV, 3; ARISTOPH., Atlılar, 1 1 5 1 ve skol. ; EUST., Hom., NONN., Dionys., passim; vs. 1405, 36. Mainalos : APD., Bibi., lll, 8, I; PAUS., Vlll, 3, I; Makedon : STRAB., Vll, 329, fr. 1 1 ; HES., fr. 29

506

Medela (LEHRS); ET. BVZ., s. v. Maıu:bovıti:; skol. ad il., XIV, 226; EUST., ad DEN. PER., 427; DIOD.

sıc. . 1, ıs; EL, Nat. Aıı x. 48. Makello : BAKKHYL., 1, JEBB'e gôre, ed. ı90S, s. .•

443 ve dev.; NONNOS, Dionys., XVlll, 3S ve dev.; skol. ad OV., I!ris, 47S; SERV., ad VERG., Aen., VI, 618. Bkz. Telkhinler Mad.

LlANO, Manto e l'oracolo di Apollo Gario, R. f. 1. c.. ı 934, s. 313-32 1 . Marathoo : PAUS. , 1, ı5, 3; 32, 4; il, ı , ı , 6, 5 . Marathos: PLUT., Thes. . 3 2 ; SUID., s . v . MaQıAıJQa) Kentauros Kheiron'un ler göndererek, kendi deyişleriyle, soy­ (bu ada bkz.) annesi. Kronos'un sevgili­ ları arasındaki atasal bağları güçlendir­ si oldu. Bu konuda iki versiyon vardır. mek için, onlardan dullarını ve kızla­ Versiyonlardan birinde, karısı Reia'nın rını kendilerine vermelerini istediler. kıskançlığından korkan tanrı (Kro­ Romalılar, bu şarta uyup uymamakta nos) ata dönüşür ve Philyra'yla bu şe­ tereddüt ettiler; ne yapacaklarını bile­ kilde birleşir. Bu nedenle Kheiron, ya­ miyorlardı. Bu arada, Philotis ya da Tu­ rı at, yarı insan olan çift yapılı bir ya­ tola adında bir kadın köle, onlara şu ratıktır. !kinci versiyon, Philyra'nın, ar aklı verdi: Romalılar, bizzat Philotis'i duygusuyla tanrıyı reddettiğini ve on­ ve onunla birlikte bir miktar güzel ka­ dan kaçmak için kısrağa dönüştüğü­ dın köleyi, hür kadınlar gibi giydirilmiş nü anlatır. Ama Philyra'nın kısrağa dö­ olarak Latinlere göndereceklerdi. Gece nüşmesi üzerine Kronos da aygıra dö­ olunca, Philotis ışıkla bir işaret verecek nüşür ve zorla ona sahip olur. Khei­ ve işareti gören Romalılar, silahlı olarak ron, Tesalya'da Pelion Dağı'nda doğdu. gelip düşmanı uykudayken kılıçtan ge­ Annesi, onunla birlikte orada bir ma­ çireceklerdi. Aynen öyle yapıldı. Philo­ ğaraya yerleşti. Daha sonra, Kherion'a tis, bir incir ağacına lamba astı ve ör­ emanet edilen çocukların, özellikle Ak­ tülerle ışığını Latinlerin göremeyecek­ hilleus ile lason'un yetiştirilmesinde leri şekilde kesti. Romalılar, büyük bir Kheiron'a yardım etti. Akhilleus'a (bu hızla şehirden çıktılar ve Latinleri bü­ ada bkz.) küçük çocukluğunda Philyra yük bir kıyıma uğrattılar. Bu macera­ bakmıştır. nın anısına, Roma'da Caprotine Nonası Phlneus (ct>tvEuç) 1 . Bu adı taşıyan bir­ ya da lncir Nonası bayramı kutlanmak­ çok kahraman vardır. Birincisi Arkad­ taydı (Nona: Eski Roma'da Mart, Mayıs, hia kralı Lykaon'un oğullarından biri-

Phllomelos

627

Phlneus dir. Kardeşleriyle birlikte (Zeus tarafın­ dan) yıldırımla çarpıldı (bkz. Lykaon). 2. Aynı addaki bir başka kahraman, Kepheus'un kardeşi ve dolayısıyla Andromede'nin amcasıdır (bkz. Andro­ mede ve Perseus) ve yine dolayısıyla Be­ los soyundan gelmedir. Ancak bu soy ağacı, Kepheus efsanesinin çeşitli ver­ siyonlarında tutarlılık göstermekten uzaktır. Yazarlar sadece, Phineus'un yeğeniyle evlenmek istediğini, ama Per­ seus genç kızı elde edince kahramana karşı bir komplo düzenlemeye kalkış­ tığını anlatmakta birleşirler (bkz. Per­ seus). Perseus ile Phineus'un yandaşla­ rı arasında, Kepheus'un sarayının bü­ yük salonunda patlak veren çarpışma­ da Perseus, Phineus'a Medusa'nın başı­ nı göstererek, onu taşa dönüştürdü. Bu akıbet, Kepheus'un kardeşi Phineus'un, Argonautlar efsanesinde rol oynayan Phineus (aşağıya bkz.) ile özdeşleşti­ rilmesini mümkün kılmaktadır. Fakat, bunu mümkün kılmak için bazı geç dö­ nem mitografları, Phineus'un Perseus tarafından yalnızca kör edildiğini, ama öldürülmediğini iddia ediyorlardı. 3. Üçüncü ve en ünlü olan Phineus, bir Trakya kralıdır. Oldukça karışık olan efsanesinin birçok varyantları bulun­ maktadır. Genellikle anlatıldığına göre, kehanet yeteneğine sahip olan Phineus, vaktiyle gözlerinden vazgeçmek paha­ sına uzun yaşamayı yeğlemişti. Phine­ us böylece kör olmuştu. Onun bu terci­ hine öfkelenen Güneş, ona kanatlı dai­ monlar olan Harpyiaları (bu ada bkz.) musallat etti. Harpyialar, Phineus'a tür­ lü çeşit eziyetler ediyor, onun yiyecek­ lerini çalıyor ya da Phineus ne zaman yemek yemek istese yemeğini pisleti­ yorlardı. Yahut, Phineus'un cezasının bir başka nedeni vardı: Kehanet yetene628

ğini kötüye kullanan Phineus, insanlara tanrıların niyetlerini açıklıyordu. Söy­ lendiğine göre, Phriksos'a Kolkhos'un yolunu ya da Phriksos'un çocuklarına, onları Yunanistan'a götürecek yolu gös­ tererek (bkz. Phriksos) ilahi öfkenin hış­ mına uğramıştı. Argonautlar Kolkhis seferine giriş­ tiklerinde, izleyecekleri yol hakkında Phineus'a danışmaya gittiler. Phine­ us, onlara bilgi vermeyi kabul etti, ama önce Harpyialardan kurtarılmasını is­ tedi. Boreas'ın iki oğlu Kalais'le Zetes, iki daimonun peşine düştüler ve onla­ rın hakkından geldiler (bu efsane için bkz. Boreasoğullan ve Harpyialar). Yu­ karıdakinden bağımsız ama ona ben­ zer tarafları olan bir başka efsane de şu­ dur: Phineus, ilk evliliğini Boreas'ın kı­ zı Kleopatra'yla yapmıştı (bkz. tab. 7). Ondan iki oğlu oldu. Gelenekte bun­ ların adı, genellikle Pleksippos ve Pan­ dion olarak geçer. Phineus, daha sonra Kleopatra'yı boşayıp, Dardanos'un kı­ zı Idaia ile evlendi (tab. 3). Fakat üvey oğullarını kıskanan Idaia, kendisine te­ cavüz etmeye kalkıştıklarını söyleyerek onlara iftira etti. Phineus, Idaia'nın sö­ züne kanıp iki oğlunu da kör etti ya da onların gözlerini bizzat Idaia oydu. Çok ender geçen bir başka geleneğe göre ise Kleopatra, boş düşürüldükten sonra, Phineus'u cezalandırmak için, iki oğlu­ nun gözlerini bizzat kör etmiştir. Argonautlar Phineus'un sarayına uğra­ dıkları zaman, Kleopatra'nın kardeşle­ ri olan Boreasoğulları, bu kez Phineus'u kör ederek öç aldılar. Bu arada Asklepi­ os, iki delikanlıya gözlerini yeniden ka­ zandırdı, ama Zeus tarafından yıldırım­ la çarpılarak cezalandırıldı. Yukarıdaki iki dizi efsane mitograflar tarafından birleştirilerek şu şekle so-

Phloglos Phlegyas'ın kızı Koronis, bu yolculuk kulmuştur: Phineus, çocuklannı hak­ sırasında Apollon tarafından baştan çı­ sız yere suçladığı ve ortada yeterli kanıt kanldı. Asklepios'un Epidauros'ta doğ­ bulunmadığı halde onlan kör ettiği için muş olması bu şekilde açıklanıyordu Zeus tarafından cezalandınlmıştır. Üs­ (bkz. Asklepios). telik başına bir de Harpyialar musallat Efsanede aynca Phlegyas'ın, muhte­ edilmiştir. Phineus daha sonra, Argo­ melen, kızı Kronis'i sadakatsizliğinden nautlar tarafından kurtarılmıştır. Phlegethon (AEylı:wv) Ölüler Diya­ ötürü öldürmüş olan Apollon'dan inti­ kam almak için Delphoi'daki Apollon n'ndaki nehirlerden biri. Kokytos'la tapınağını yakmaya kalkıştığından da birleşerek, Akheron'u meydana getirir. söz edilmektedir. Vergilius, Phlegyas'ı iki nehrin birleştiği yerde, söylendiği­ cehennemde, dine saygısızlığından do­ ne göre, büyük bir şelale vardı. Bu neh­ layı cezasını çekerken gösterir. rin Yunanlar tarafından "yakmak" an­ Apollodoros, Phlegyas'ın Lykos ve lamına gelen fiille ilişkilendirilen adı, onun bir ateş nehri olduğu fikrini ak­ Nykteus tarafından Euboia'da (bu, ger­ çekte, Orkhomenos gibi, Boiotia'da la getiriyordu. Bu nedenle, ona bazen bulunan bir şehrin adı olabilir) öldü­ Pyriphlegethon (Ateş Phlegethon) da rüldüğü.nü ve iki kardeşin daha son­ deniliyordu. ra Euboia'dan kaçıp Thebai'a gittikle­ Phlegyas (AEyı.'.ıaç) Ilias'ta da kendi­ rini anlatır (efsanelerine bkz.). Lykos'la lerinden söz edildiğini gördüğümüz Nykteus'un, Phlegyas'ı neden dolayı öl­ Phlegyalılara adını veren kahraman. dürdükleri bilinmemektedir. Ares'le Dotis'in ya da Ares'le Khrise'nin (Halmos'un iki kızından biri) oğludur Phllas (Aiaç) Minyas'ın kızı Araith­ yreia ile Dionysos'un oğlu (tab. 1 7). (tab. 1 7). Her ne kadar Phlegyalılar, Pausanias'ın verdiği Sikyon kral­ Boiotia, Phokis ve Arkadhia ile ilişkili lan soyağacında (bkz. tab. 22), olarak anılırlarsa da, Phlegyas, genellik­ Khthonophyle'nin kocası olarak geç­ le bir Tesalyalı olarak kabul edilir. Ge­ mektedir ve ondan Androdamas adın­ lenekte onun bir çocuğu olduğu söyle­ da bir oğlu olmuştur. Khthonophyle, nir ve bu meyanda lksion (fakat, bunun bazen Phlias'ın kansı değil de, annesi başka soyağaçlan da vardır; bkz. lksion ve tab. 23) ve Asklepios'un annesi Ko­ olarak gösterilir. Phlias, Argonautlar­ dan biridir ve Peloponisos'ta Phliontes ronis onun çocukları olarak gösterilir. şehrinin isim atası olarak kabul edilir. Bazı yerel geleneklere göre Phlegyas, Eteokles'ten sonra Orkhomenos tah­ Phloglos (A6yLOç) Bu adı taşıyan birçok kahraman vardır. Bunlardan biri, Te­ tına geçti. Orada, Phlegya adında yeni salyalı Deimakhos'un oğludur. Deile­ bir şehir kurarak, bütün Yunanların en on ve Autolykos adlarında iki kardeşi cengaverlerini çevresinde topladı. Ço­ vardır. Phlogios, iki kardeşiyle birlik­ cuksuz olarak öldü. Yerini, Halmos'un te Herakles'in Amazonlar seferine ka­ kızı Khrysogeneia ile Poseidon'un oğ­ tıldı, ama Sinop yakınlarında kardeşle­ lu olan yeğeni Khrises aldı. Phlegyas, Peloponisos'a bir seyahat yaptı. Niyeti riyle birlikte kahramandan ayn düştü. Bir süre bu bölgede kaldılar. Sonunda, ülkeyi kolaçan etmek ve bir çapul se­ Argonautlar oradan geçerken, onlarferi hazırlamaktı. Söylendiğine göre, 629

Phobos dan kendilerini de almalarını rica etti­ ler. Argonautlar da razı olup onları da yanlarına aldılar. Phobos (cJ>6ffoç) Korkunun kişileştirilmiş şekli. Savaş alanlarında Ares'e refakat ediyordu. Phobos, bir erkek daimon­ dur. Ares'in oğlu ve Deimos'un karde­ şi olarak geçer. Kendine özgü herhangi bir efsanesi yoktur. Pholbe (cJ>ot(3T]) 1 . "Parlak" Ouranos ile Gaia'nın kızları olan Titanidlerden bi­ rinin adı (bkz. tab. 8 ve 1 2). Phoibe, Koios'la evlendi ve ondan Leto ve As­ teria adlarında iki kızı oldu. Themis'in hizmetçisi olması dolayısıyla, Delphoi kahinliğinin kuruluşu bazen ona atfedi­ lir. Söylendiğine göre Phoibe, bunu yaş günü münasebetiyle Apollon'a arma­ ğan etmiştir. Gerçekten de Leto'nun oğ­ lu olan Apollon, Phoibe'nin torunudur. 2. Phoibe, aynı zamanda leukippos kızlarından birinin adıdır (bkz. Leu­ hippos hızları ve tab. 1 6). Polydeukes'in karısıydı. Hilaira da Kastor'un karısı­ dır. Ama bazen, örneğin Properlius'ta, Phoibe Kastor'un karısı olarak geçer. Helios'un kızlarından Phoibe için, bkz.

Heliadlar.

Pholbos (cJ>oi(3oç) "Parlak" anlamına ge­ len Phoibos, Apollon'un sıfau ve çoğu kez de adı olarak kullanılır. Bu tanrı, özellikle Latincede, Apollon adı söylen­ meksizin yalnızca Phoebus diye anılır. Pholnlks (cJ>oivıE,) 1 . Europe ve Kad­ mos efsanesinin en ünlü versiyonunda Agenor'un oğullarından biri (bkz. tab. 1 8). Babası, onu, kardeşleriyle birlikte, Zeus'un kaçırdığı kız kardeşi Europe'yi aramaya gönderdi. Kız kardeşini bula­ mayan ve orada burada dolaşmaktan yorulan Phoiniks, Fenike'de müstakbel Sidon şehrinin bulunduğu yere yerleş­ ti. Burası, Fenike adını ondan almışur.

630

Ancak bu soyağacı, mitograflarca oy­ birliği ile kabul edilmiş değildir. Pho­ iniks, bazen Ogygos'un (bu ada bkz.) oğlu olarak tanıulır ya da Europe'nin kardeşi değil de, babası olarak geçer ve efsanede genellikle Agenor'a verilen ro­ lü oynar. 2. Bu adı taşıyan bir başka kahraman da Akhilleus'un arkadaşı ve Boiolia'da Eleon kralı Amyntor'un oğludur. Anne­ sinin adı, yazardan yazara değişir; ba­ zen Hippodameia, bazen Kleoboule ya da Alkimede olarak geçer. Amyntor'un, Klytia ya da Phthia adında bir odalığı vardı. Phoiniks, kıskanç annesinin is­ teği üzerine, bu odalığı ayarttı. Bu ağır suçu öğrenen Amyntor, oğlunun gözle­ rini oydu. Başka bir geleneğe göre ise, Amyntor'un odalığı Phthia, genç adamı boş yere baştan çıkarmaya çalışır ve bu işi başaramayınca da Amyntor'a gidip ona iftira eder. Bunun üzerine Amy­ ntor, oğlunun gözlerini kör eder. Kör olan Phoiniks, Peleus'un yanına sığınır. Peleus, onu Kentauros Kheiron'a götü­ rür. Kheiron, Phoiniks'e görme yetene­ ğini yeniden kazandırır. Bunun üzeri­ ne Peleus, oğlu Akhilleus'u Phoiniks'e emanet eder ve ayrıca onu Dolapların kralı yapar. danışmanı olduğu Phoiniks, Akhilleus'la birlikte Troia'ya gıttı. Akhilleus'u Agamemnon'la barıştırma­ ya çalışan önderlerin elçiliği sırasın­ da Phoiniks, arkadaşını ikna etmeye çalıştı, ama sonuç alamadı. Akhilleus, Patroklos'un ölümünü öğrendiği za­ man, Phoiniks, çadırda onun yanında kaldı. Nihayet, Patroklos'un onuruna düzenlenen cenaze töreni oyunların­ da rol oynadı; araba yarışlarına neza­ ret etti. Akhilleus'un ölümünden sonra Phoi-

Phokos niks, Odysseus'la birlikte, elçi olarak Neoptolemos'a gitti. Yunanların geri dönüşü sırasında, kara yolunu izleyen Neoptolemos'a yoldaşlık etti, ama yol­ da öldü. Neoptolemos onun için cenaze töreni düzenledi. (the bird) Hdt. 273; Ovid, Met. 15.392ff.; Tac. Ann. 6.28; Pomp. Mela 3.83; Achilles Tatius 3.25; Aelian, Nat. An. 6.58; Philostr. Vit. Apoll. 3.49; Tzetzes, Chil. 5.387ff.; Pliny, NH 10.2; Solinus 33; schol. on Lucan, Phars. 6.680; Nonnus, Dion. 40.394ff. ; Clu­ dian and Lactantius, poems on teh Phoenix. Phokos (ctıWxoç) 1 . Plutarkhos, bu adı ta­ şıyan Glisaslı (Boiotia'da) birinin, Kal­ lirroe adında bir kızı olduğunu söyle­ mektedir. Otuz talip Kallirroe'ye kur yapıp durmakta, ama babası, damadı­ nı seçeceği tarihi sürekli erıelemektey­ di. Sonunda, Delphoi kahininin öğü­ dü üzerine, hangi talibin seçileceği­ ne silahların karar vereceğini bildirdi. Bunun üzerine, talipler Phokos'u öl­ dürdüler. Genç kız kaçtı. Ama talipler onun peşine düştükleri için, köylüler genç kızı hasat edilmiş bir buğday de­ metinin içine gizlediler. Boiotia federal bayramında, Kallirroe, bir dilekçi sı­ fatıyla Athena Itonia sunağı önüne va­ rıp, talipleri babasını öldürmekle suç­ ladı. Talipler, Orkhmenos'a, oradan da Hippotai'ye kaçtılar. Boiotialılar, onları kuşattılar ve sonunda teslim olmak zo­ runda bıraktılar. Suçlular taşlanarak öl­ dürüldüler. Bunlar teslim olmadan bir gün önce, dağdan gelen ve "ben bura­ dayım" diye haykıran bir ses duymuş­ lardı. Onlara cezalandırılacaklarını bil­ diren Phokos'un sesiydi bu. 2. Phokos, aynı zamanda, Phokis'in isim atası olan kahramanın adıdır.

631

Ama onunla ilgili muhtelif gelenek­ ler mevcuttur. Bazı versiyonlara gö­ re, bu Phokos, bir Korinthoslu olup, Ornytos'un oğluydu. Omytos da Poseidon'un soyundan olduğu söyle­ nen Sisyphos'un oğullarından biriydi. Phokos, Parnassos'un eteğinde yer alan ülkeye yerleşti ve böylece orası Phokis adını aldı. Ama Phokis adını alan bu ül­ keye ilk yerleşenin Omytos olduğu ve Omytos'un orada Lokrislilerle savaştı­ ğı da anlatılıyordu. Ornytos daha son­ ra krallığını oğluna bırakarak inziva­ ya çekilmişti (bkz. Ornytos). Aynı Pho­ kos, Antiope'nin kocası olarak da ge­ çer. Dirke'nin cezalandırmasına öfkele­ nen Dionysos, Antiope'nin aklını almış­ tı ve genç kadın, Yunanistan'ın içinde oradan oraya dolaşıp duruyordu. Pho­ kos Antiope'ye rastladı, onu iyileştir­ di ve onunla evlendi. Ortak mezarları Tithoraia'da gösteriliyordu. 3. Phokis'in isim atası Phokos'la ilgili bir başka gelenek de, kahramanı Aiakos ile Psamathe'nin oğlu olarak gösterir (bkz. tab. 3 1 ). Aiakos ile Endeis'in oğulları olan Telamon ve Peleus, bu Phokos'un üvey kardeşleri idiler. Phokos adı ona, bir Nereus kızı ve dolayısıyla Tethis'in kız kardeşi olan annesinin metamorfo­ zu anısına verilmişti. Bütün deniz tan­ rıçaları gibi başka şeye dönüşme yete­ neğine sahip olan Psamathe, Aiakos'tan kaçmak için fok balığına dönüşmüştü. Ama bu, Aiakos'un amacına ulaşması­ nı ve onu bir oğul sahibi yapmasını en­ gellemedi. Bu Phokos, erkeklik çağına geldiği zaman, bir gemiye binerek ba­ basının ülkesi olan Salamis'ten ayrıldı ve orta Yunanistan'a gitti. Bir ülkeyi fet­ hederek, oraya Phohis adını verdi. Iase­ us adında (başka bir yerde geçmeyen) bir yerli ile ittifak kurdu ve Deion ile

Pholos ayağının üstüne düşürdü ve öldürücü Diomede'nin kızı olan ve büyük babası bir yara aldı. Herakles onun için gör­ Ksouthos tarafından Deukalion soyun­ kemli bir cenaze töreni düzenledi. dan gelen Asteria ile evlendi (tab. 4). Phorbas (ll>ôQ�aç) Bu adı taşıyan birçok Asteria'nın Phokos'tan Krisos ve Pano­ kahraman vardır. peus adlarında ikiz çocukları oldu. Da­ ha sonra Phokos, Aigina'ya geldi. Ora­ Bunların belli başlıları şunlardır: da, kendisini kıskanan kardeşleri tara­ 1 . En ünlü Phorbas, l.apithler soyun­ fından, belki de Aiakos'un meşru ka­ dan Tesalyalı bir kahramandır. Bazen, rısının kışkırtmasıyla öldürüldü (bkz. l.apithes ile Orsinome'nin oğlu olarak Peleus ve Telamon). Fakat Psamathe, (bkz. tab. 23); bazen de Triopas'ın (bu Phokos'un ölümünün intikamını aldı. da l.apithes'in oğludur ve yukarıdaki soyağacında Phorbas'ın kardeşi olarak Bir kurt göndererek, babası tarafından sürüldükten sonra Tesalya'ya sığınan gösterilmiştir) oğlu olarak geçer (bkz. Peleus'un oradaki sürülerini kırdırdı. Triopas). Phorbas, önceleri Tesalya'da Ama sonunda, Thetis'in ricası üzerine, Dotion Ovası'nda oturuyordu. Oradan hayvanı taşa dönüştürmeye razı oldu. kardeşi Periergos ile birlikte Knidos'a Phokos'un mezarı Salamis'te, Aiakos'un ya da Rodos'a göç etti. Kendisi Ialysos'a, mezarının yanında gösteriliyordu. Periergos da Karmiros'a yerleşti. Pholos (11>6Aoç) Pholoe'de yaşayan bir Çoğu Tesalya efsaneleri gibi, Phorbas ef­ Kentauros. Herakles, Erymanthos ya­ sanesine, aynı zamanda, Peloponisos'ta bandomuzunu avlamaya giderken, Si­ da rastlanır. Burada anlatıldığına göre, lenos ile bir dişbudak nymphasının oğ­ l.apithes'in oğlu Phorbas, Tesalya'dan lu olan (Iksion'un soyundan gelen Ken­ Olenos'a (Elis'te) göç etti. Elis kra­ lı Alektor, Pelops'un gücünden korka­ taurosların genellikle kabul edilen so­ yağacının aksine olarak; bkz. lhsion) rak Phorbas'la ittifak kurdu ve onun yardımlarına karşılık olarak krallığını Pholos'u ziyaret etti. Pholos, Herakles'i konukseverlikle karşıladı. Kendisi yal­ onunla paylaştı. Phorbas'ın Augias ve nızca çiğ et yerken, ona pişmiş et verdi. Aktor adlarında iki oğlu vardı. Phorbas Herakles şarap istedi. Pholos, ancak bir ölünce oğulları Elis'i aralarında paylaş­ testi şarabı bulunduğunu, ama bunun tılar. Yine anlatıldığına göre, Alektor'la Phorbas'ın ittifakı çifte evlilikle pekişti­ bütün Kentauroslara ait olduğunu söy­ rilmişti. Alektor, Phorbas'ın kızlarından ledi. Herakles, Pholos'a korkmamasını ve testiyi açmasını söyledi. Pholos da Diogeneia ile, Phorbas da Alektor'un öyle yaptı. Ama Kenıauroslar şarap ko­ kız kardeşi Hyrmine ile evlenmişti. 2. Pousanias tarafından nakledilen bir kusunu alınca, kayalarla, ağaçlarla, me­ Argos soyağacında (bkz. tab 1 4) rast­ şalelerle silahlanmış olarak Pholos'un mağarasına koştular. Herakles, onlarla ladığımız bir Phorbas'ı (Argos'un oğ­ lu), yukarıdakinden ayırmak herhal­ kavgaya tutuştu. Bu kavganın epizot­ de yerinde olur. Bu Phorbas, Triopas ları için bkz. Herahles. Pholos, kazaen adında birinin babasıydı. Karısının adı öldü: Arkadaşlarını gömerken bir yara­ Euboia'ydı. Triopas'tan başka, onun bir dan çekip çıkardığı bir oka bakarak, bu kadar küçük bir nesnenin nasıl bu ker­ de -çoğu kez torunu olarak geçen- Mes­ te etkili olabildiğini düşünürken, oku sene adında kızı vardı (bkz. Messene).

632

Phoroneus 3. Bir de Panopeia'da (Phokis) yaşayan Phonnion (OQµiwv) Bir zamanlar Tindareos'un oturduğu evin sonraki sa­ Phlegyalı bir Phorbas vardır. Bu Phor­ hibi olan bir Spartalı. Dioskourlar, tan­ bas, Delphoi'a giden yolcuların yolunu rılaştırılmalarından sonra, bir gün iki kesip, onları kendisiyle yumruk dövü­ yolcu kılığında onun evine geldiler ve şü yapmaya zorluyor ve yendikten son­ Kyrene'den geldiklerini söylediler. On­ ra da öldürüyordu. Sonunda Apollon, dan kendilerini konuk etmesini istedi­ bir gün, bir çocuk görüntüsüne bürü­ ler ve özellikle bir odayı (bir zamanlar nüp Phorbas'a meydan okudu ve onu çocukluklarını geçirdikleri odayı) ken­ tepeledi. dilerine vermesini rica ettiler. Phor­ 4. Phorbas, aynı zamanda Theseus'a mion, bütün evi onların emrine ver­ araba sürme sanatını öğreten kahra­ di, ama istedikleri odayı vermeyi kabul manın adıdır. Bazen, güreşin icadı etmedi, çünkü orada kızı oturuyordu. ona atfedilir. Ama genellikle bu şeref, Gece, genç kız hizmetçileri ile birlik­ Theseus'a ait saydır. te ortadan kayboldu. Dioskourlar da Phorkys (cI>6Q>tUÇ) Birinci tanrılar kuşa­ ertesi gün orada değildiler. Buna kar­ ğına mensup deniz tanrılarından biri. şılık, genç kızın odasında Dioskourla­ Çoğu zaman -ve Hesiodos'un Theogo­ rı gösteren bir tasvirle, üzerine silphion nia'sından beri- Gaia ile Pontos'un (Yer (Kyrene'nin başlıca üretimini oluşturan ve Deniz) oğlu olarak geçer. Nereus, güzel kokulu bitki) konulmuş bir ma­ Thaumas, Eurybie ve Keto'nun karde­ sa bulundu. şidir. Kendi kız kardeşi Keto ile evlendi Phoroneus (cI>OQWVEuç) Peloponisos efsa­ ve ondan çocukları oldu: özellikle "üç nelerinde ilk insan. Irmak-tanrı Inak­ kocakarılar" denen ve Perseus efsane­ hos ile adı dişbudak ağacının adını çağ­ sinde rol oynayan Phorkys kızları (bkz. rıştıran Melia (bkz. Meliadlar) adında Perseus ve Graiai). Keza, deniz canava­ bir nymphanın oğluydu. Phoroneus'un rı Skylle'nin (bu ada bkz.) babasının da Aigialeus ve Phegeus adlarında iki kar­ o olduğu bazen söylenir. Ôte yandan, deşi vardı (bkz. tab. 1 4) . Phorone­ dağınık bazı ifadelere göre, Skylle ve us, Peloponisos'u paylaşamayan Po­ Graiai'den başka, Ekhidna ile Hesperis­ seidon ile Hera arasındaki kavgayı so­ lerin de babası Phorkys'ti. Hatta, bazen nuçlandırmak için hakem olarak se­ onun, Eumenidlerin babası yapıldığı da çildi ve Hera'nın lehine karar verdi. viikidir. Phoroneus'un, insanlara ilk kez siteler Phorkys'in oturduğu yer, Akhai kıyı­ içinde birarada yaşamayı ve ateşi kul­ sında Arymnion ya da Kephallinia ya lanmayı öğrettiği de anlatılıyordu. Ar­ da Ithake'dir. Roma kaynaklı bir efsa­ goslu Hera kültünün Peloponisos'a so­ ne, Phorkys'i çok eski bir Sardinya ve kulması da ona atfediliyordu. Korsika kralı olarak göstermektedir. Bu Phoroneus'un karısının adı gelenekler­ efsaneye göre Phorkys, bir deniz muha­ de farklı şekillerde geçer: Bunun, bazen rebesinde Atlas tarafından yenilgiye uğ­ Kerdo, bazen Teledike, bazen de Peitho ratılmış ve boğularak ölmüştür. olduğu söylenir. Çocuklarının adları da Ama, Phorkys'in arkadaşları, onu tanrı­ kaynaklara göre alabildiğine değişir. Bu laştırmışlardı ve bir deniz tanrısı olarak konuda, çoğu kez Megara'nın ilk kralı görüyorlardı. Kar'ın ve Argoslu Niobe'nin adı zikre633

Phosphoros utlar seferinin amacını oluşturacaktır. dilir (bkz. Niobe). Bunlara bazen lasos, Phriksos'un Khalkiope'den birçok ço­ Lyrkos, Pelasgos ve Agenor da eklenir. Phosphoros (ctıwacp6Qoç) Sabah Yıldızı'na cuğu oldu. Bunların arasında özellikle Argos, Melas, Phrontis ve Kytissoros'u bazen verilen ad. Heosphoros (bu ada bkz.) da denir. Bu adın Latincedeki sayabiliriz. Ayrıca Phriksos'un bütün karşılığı Lucifer'dir. Lucifer, şiirde çoğu ömrünü Anates'in sarayında geçirdi­ ği ve çok ileri bir yaşta orada öldüğü; zaman Aurora'yı (Şafak) müjdeleyen ve Gün ışığını getiren yıldız olarak geçer. oğullarının ise, Orkhomenos'a dönerek Phraslos (Qıimoç) Kıbrıslı bir kahin. Bir orada tekrar krallıklarına kavuştuları kıtlık sırasında Mısır'a giderek, ülke­ söyleniyordu (ayr. bkz. Presbon ve tab. nin kralı Bousiris'e, her yıl bir yaban­ 23). Başka bir gelenekte ise, Aietes'in cının kurban edilmesi halinde kıtlığın Phriksos'u öldürdüğü anlatılır. Çünkü sona ereceğini bildirdi. Bousiris, bu bir kehanet ona, ölümünün Aiolos'un öğüde uyarak önce Phrasios'u kurban soyundan gelen birinin elinden olacağı­ etmekle işe başladı (ayr. bkz. Herakles nı bildirmişti. Hyginus tarafından nak­ ve Bousiris). ledilen bu geleneğin, efsanenin traged­ ya konusu olarak yemniden işlenmiş Phrlksos (Q(�oç) Athamas'la Nephele'nin çocuklarından biri. Helle adında bir kız bir şekli olması çok muhtemeldir. Aynı kardeşi vardı. Athamas, ikinci karısı metinde, Phriksos ile Helle'nin, kurban Ino'nun tavsiyesi üzerine, iki çocuğu edilmekten kurtulduktan sonra lno'yu Phriksos ve Helle'yi, Zeus Laphystios'a cezalandırmaya kalkıştıkları için Di­ kurban etmek istedi (bkz. Ino ve Atha­ onysos tarafından delinildikleri de an­ latılmaktadır. Bu versiyona göre Nep­ mas). Ama Zeus, iki çocuğa altın postlu ve kanatlı bir koç gönderdi. Koç, onları hele, koçu iki çocuğuna verdiği sırada, kaçırdı ve kurban edilmekten kanardı. onlar çılgın bir halde ormanlarda koşu­ şup duruyorlardı. Bir başka versiyon, bu harikulade koçu, iki çocuğa anneleri Nephele'nin verdi­ Phronlme (Qov(µT]) Kyrene kolonisinin ğini ve böylece onların hayatını kurtar­ kurucusu Bottos'un annesi. Girit'te Ak­ dığını anlatır. Nephele de, bu hayva­ sos şehrinde hüküm süren Giritli Kral nı Hermes'ten almıştı (bkz. Nephele ve Etearkhos'un kızıydı. Etearkhos yeni­ Demodike). den evlenmişti. Phronime'yi çekeme­ Phriksos ile Helle, bu kanatlı koçla yen üvey annesi, ona iftirada bulundu; Orkhomenos'tan ayrılarak doğuya doğ­ uygunsuz bir şekilde yaşadığını ileri ru uçtular. Yolda, Helle denize düştü ve sürerek onu babasına şikayet etti. Kral, boğuldu (bkz. Helle), ama kardeşi sağ karısına inandı ve konuklarından The­ salim Kolkhis'e, kral Aietes'in yanına mison adında Theralı bir tüccara, on­ dan isteyeceği bir şeyi yerine getireceği­ ulaştı. Aietes, Phriksos'u iyi karşıladı ve ne dair yemin ettirdi. Themison yemin onu kızı Khalkiope'yle evlendirdi. Buna karşılık Phriksos da, koçu Zeus'a kur­ etti ve kral, ona Phronime'yi yanında ban etti ve postunu krala sundu. Kral götürmesini ve denize açıldıktan son­ da, postu Ares'e adadı ve onu, tanrının ra onu suya atmasını söyledi. Yeminiyle kutsal ormanındaki bir meşe ağacına bağlanmış olan Themison, Phronime'yi götürdü ama onu öldürmek istemedi. çiviledi. Daha sonra bu post, Argona-

634

Phylas Onu denize daldırıp çıkarmakla yetin­ ada bkz.) ve Alkimede'nin (Iason'un di. Sonra, Phronime'yi Thera'da kara­ annesi) babası olarak tanınır. Phyla­ ya çıkararak onu adanın soylularından kos, Minyas'ın kızı Klymene ile evlen­ Polymnestos adında biriyle evlendirdi. di. Othrys Dağı'ndaki Phylakaia şehri­ Phronime'nin Polymnestos'tan Battos nin kurucusu ve isim atası olarak geçer. adında bir oğlu oldu. Phylakos'un muhteşem bir sürüsü var­ Phryglos (ı;ıı'.rymç) Miletos krallarından dı (bkz. Melampous). biri. Kral Phobios'un halefi. Phobios, 2. Phylakos adında bir de Delphoili bir Kleoboia'nın ölümünden sonra, tahtı­ kahraman vardır. Bu kahraman, Persler nı ona bırakmıştı (bu efsane için bkz. tapınağa saldırdıkları zaman, silahlı bir Anthaios). Myonteli Phytes'in kızların­ dev şeklinde göründü ve şimşekler, do­ dan Pieria, bir Artemis bayramı müna­ ğaüstü olaylar arasında Persleri kaçır­ sebetiyle Miletos'a geldiğinde, Phrygi­ dı. Phylakos'un yanında başka bir dev, os, genç kıza aşık oldu ve onunla evle­ Autonoos adında bir kahraman daha nerek Myontelilerle Miletoslular arasın­ bulunuyordu (Hyperborealılar madde­ daki savaşa son verdi. sinde buna berızer başka bir efsaneye Phthlos (0ioç) Tesalya'da Phthiotis'e bkz.). adını veren kahraman. Phylas (0uAaç) Efsanede bu adı taşıyan Değişik soyağaçları vardır. Bazen, Ar­ ve hemen hepsi de Herakles döngüsüy­ kadhia kralı Lykaon'un oğullarından le ilişkili olan birçok kahraman vardır. biri olarak, bazen de Poseidon'la Te­ 1 . Bunlardan birincisi Thesprotlar ülke­ salyalı nympha Larissa'nın oğlu ola­ sinde Ephyra kralıdır. Herakles, Kaly­ rak geçer. Bu durumda, Akhaios'la donlularla birlikte, ona karşı savaştı ve Pelasgos'un kardeşi olur. Nihayet ba­ şehrini aldıktan sonra onu öldürdü. Bu zen de, Akhaios'un oğlu olarak göste­ Phylas'ın Astyokhe adında bir kızı var­ rilir ve Iros'un kızı Khrysippe ile evlen­ dı. Astyokhe, Herakles tarafından tut­ diği söylenir. Phthios'un Khrysippe'den sak edildi ve ondan Tleptolemos adında Hellen adında bir oğlu oldu. Hellen, bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Tesalya'da Hellas şehrinin kurucu­ 2. Bir diğer Phylas, Polymela'nın ba­ sudur. Başka birtakım soyağaçları da basıdır. Polymela, Hermes'ten Eudo­ Phthios'u, değişik şekillerde büyük He­ ros adlı kahramanı dünyaya getirdi. Bu len soylarının isim atalarına bağlar. Eudoros, Troia'da Akhilleus'a yoldaşlık Phthonos (06voç) Arzu'nun kişileşti­ etmiştir. rilmiş şekli. Kişilikleri adlarından pek 3. Bir de Dryoplar kralı olan ve halkı­ ayırt edilmeyen bu tür daimonların ço­ nın başında Delphoi tapınağına saldı­ ğu gibi, Phthonos'un da kendine özgü ran bir Phylas vardır. Herakles, bu yüz­ bir efsanesi yoktur. den onunla savaştı ve Phylas'ı öldür­ Phylakos (0uAaxoç) 1 . Aiolos soyun­ dükten sonra, Dryopları toprakların­ dan gelen Tesalyalı bir kahraman. De­ dan kovarak, burayı Maleialılara verdi. ion (ya da Deioneus) ile Diomede'nin Herakles daha sonra, bu Phylas'ın kızı­ (Ksouthos'un kızı ve Deukalion'un nes­ nı tutsak olarak götürdü ve kıza Anti­ linden) (bkz. tab. 4 ve tab. 1 7) oğlu­ okhos adında bir oğul verdi. dur. Phylakos, özellikle lphiklos'un (bu 4. Bu Antiokhos'un da, Phylas adı635

Phyleus den herhangi bir silah kullanmadan bir nı verdiği bir oğlu oldu. Phylas, aslanı öldürdü; sonra, insanları parça­ Hippotes'in babası, dolayısıyla da He­ layan akbabaları diri diri yakaladı; daha raklesoğullarının (bu ada bkz.) yolda­ sonra da, bir boğayı Zeus sunağına ka­ şı Aletes'in büyükbabasıdır. Bu Antiok­ dar yalnızca ellerini kullanarak götür­ hos oğlu Phylas, Iolaos'un kızı Leipep­ dü. Phylos, ilk iki sınamayı tek başına hile ile evlendi ve ondan, Hippotes'ten başardı ama sonuncusu için Herakles'in başka, Thero adında bir kızı oldu. The­ yardımına başvurmak zorunda kaldı. ro da, Apollon'dan Khairon adında Bunun üzerine tanrı, hatır gözetmek­ -Kheronea'nın isim atası- bir erkek ço­ ten vazgeçmesini ona öğütledi. Ôğüdü cuk doğurdu (bkz. tab. 3 1 ) . dinleyen Phylios da, evvelce aslanı ve Phyleus (8uAEuç) Augeias'ın oğulların­ akbabaları Kyknos'a verdiği halde, bu dan biri, Elis kralı ve Herakles'in düş­ defa boğayı ona vermeye yanaşmadı. manı. Ahırların temizlenmesi için kah­ Kyknos buna çok kızdı ve öfkesinden ramanın istediği ücret konusunda kendini bir göle attı ve orada, kuğuya Herakles'le babası arasında geçen tar­ dönüştürüldü. Annesi de aynı akıbete tışmada Phyleus, babasına karşı tavır uğratıldı. aldı (bkz. Herakles). Bu yüzden, Auge­ ias tarafından sürüldü ve Dulikhium'a Phyllls (8uMıç) Bir aşk hikayesinin ka­ dın kahramanı. Hikayenin erkek kah­ yerleşti. Orada, Timandra (ya da Kti­ ramanı ise, bazen Akamas, bazen de mene) ile evlenen Phyleus'un, ondan onun kardeşi Demophon'dur (her iki­ Meges adında bir oğlu oldu (Bkz. Meges si de Theseus'un oğullarıdır) (bu iki ve Timandra). ada bkz). Akamas (ya da Demophon) Herakles, Augeias'ı yendiği zaman, Troia'dan dönerken, birkaç gemiy­ Phyleus'u Elis tahtına çıkardı. Ama le birlikte Strymon (Struma, Karasu) Phyleus, daha sonra tahtı kardeşleri­ Nehri'nin denize döküldüğü yerde, ne verdi ve tekrar Dulikhium'a dönüp Trakya kıyılarına vurmuştu. Orada ül­ orada yaşadı. Kalydon avına katıldı. kenin kralı olan Phyleus ya da Kiasos ya Phyleus'un, Meges'ten başka Euryda­ da Lykourgos (Drias'ın ya da Thelos'un meia adında bir kızı vardı. Eurydameia, oğlu) tarafından konuk edildi. Bu kra­ Polyeidos'la evlendi. lın Phyllis adında bir kızı vardı. Phyllis, Phyllos (8uALOç) Aitolialı bir kahra­ genç prense aşık oldu ve onunla evlen­ man. Kyknos'la (bu ada bkz.) ilgili bir di. Ya da, başka versiyonlara göre, genç aşk hikayesinde rol oynar. Phylion, prens ona evlenme sözü verdi, ama ay­ Pleuron'la Kalydon arasındaki orman­ rılmamak üzere birleşmelerinden ön­ larda yaşayan Kyknos adında çok ya­ ce, işlerini halletmek için Atina'ya ge­ kışıklı bir gence aşıktı. Kyknos, katı ri dönmesi gerektiğini söyledi. Phyllis kalpli bir gençti; kendisine kur yapan bu ayrılığı kabul etti ve nişanlısına kü­ aşıklarına çok kötü davranıyordu. So­ çük bir sandık vererek bunu açmadan nunda, Phylios dışında bütün aşıkları muhafaza etmesini ondan istedi. Sandı­ onu terk ettiler. Yalnız Phylios, onun ğın içinde Reia kültüne ait kutsal eşya­ bütün kaprislerine, bütün sınamaları­ lar bulunduğunu söyledi. Genç adam, na hiç yüksünmeden katlanıyordu. Ni­ sandığı ancak tekrar onun yanına geltekim Kyknos'un hatırına, önce demir636

Plcus me umudunu yitirdiği zaman açacaktı. Aradan zaman geçti ve geri dönüş için tespit edilen gün geldi, ama Phyllis'in yalnızlığı sona ermedi. Kız, sevgilisinin gemisinin gelip gelmediğini görmek için şehirden limana dokuz defa indi, ama gelen giden yoktu. Bu dokuz yol­ culuğun anısına bölgeye "Dokuz Yollar" adı verildi. Phyllis, sevdiği insana tek­ rar kavuşmaktan umudunu tamamen kesince kendini astı. Aynı gün vefasız aşık Demophon (ya da Akamas), yerleştiği ve başka bir kadın­ la evlendiği Girit'te küçük sandığı açtı. Sandıktan bir hayalet çıktı. Hayaletten ürken Demophon'un atı gemi azıya al­ dı ve genç adam kendi kılıcının üzerine düşüp öldü. Öte yandan Phyllis'in, yaprakları olma­ yan bir ağaca, bir badem ağacına dö­ nüştüğü de anlatılıyordu. Demophon, genç kızın ölümünden sonra, Trakya'ya gelir ve onun dönüşümünü öğrenir. Bunun üzerine, meyve vermeyen ba­ dem ağacına gidip sarılır. Ağaç yeşerir ve üzerinde yapraklar çıkar. Söylen­ diğine göre, Yunancada evvelce "Peta­ la" denen yapraklara, bundan böyle, "Phylla" denir olmuştur. Başka bir ver­ siyonda da, Phyllis'in mezarına ağaçlar dikildiği ve bu ağaçların, onun öldü­ ğü mevsimde yapraklarını döktükleri anlatılıyordu. Phyllis ile Demophon'un aşklarına mal edilen iki çocuk vardır: Akamas ve Amphipolis. Phytalos (8ı'.ı'taAoç) Ilissos kıyılarında yaşayan Attikeli bir kahraman. Deme­ ter, kızını ararken Attike'ye geldiğin­ de Phytalos, tanrıçayı evinde konuk et­ ti. Demeter de konukseverliğinin kar­ şılığı olarak ona incir ağacı fidanla­ rı verdi. Phytalos'un çocukları -Phyta-

losoğullan-, incir yetiştirme imtiyazını uzun zaman ellerinde tuttular. Theseus Korinthos'tan döndüğü zaman Phyta­ losoğulları kahramanı konuk ettiler ve Sinis ve diğer haydutları öldürerek iş­ lediği cinayetlerin kirinden, evlerinde­ ki sunakda onu arındırdılar (bkz. The­ seus). Bu hizmetin anısına, Phytaloso­ ğulları, Atina'da Theseus bayramının kutlanması sırasında bazı ayrıcalıklar­ dan yararlanıyorlardı. Piasos (Illaaoç) Bir Tesalya kralı. Ôz kı­ zı Larissa'ya tecavüz etti. Larissa da öç almak için, Piasos bir şarap fıçısına eğil­ diği sırada, onu fıçının içine itti. Piasos fıçıdaki şarapta boğuldu. *Plcus Çok eski bir Latium kralı. Ülke­ nin ilk ahalisi olan Aborigenler üzerin­ de hüküm sürüyordu. Faunus'un baba­ sı ve kral Latinus'un büyükbabası ola­ rak geçer. Bazen onun babasının, Ster­ ces ya da Sterculus adında biri olduğu söylenir. Bu ad "gübre"yi çağrıştırdığın­ dan, mitograflar "ona daha büyük bir saygınlık kazandırmak için" Sterces'i ya da Sterculus'u, Saturnus'la özdeşleştir­ mişlerdir. Picus, bütün kuşlar içinde geleceği haber veren tek kuş olan ye­ şil ağaçkakana sahip mükemmel bir kahindi.

637

Hatta mitograflar, yeşil ağaçkaka­ nın kral Picus'tan başkası olmadığı­ nı, Picus'un Kirke tarafından bu ku­ şa dönüştürülmüş olduğunu ileri sü­ rüyorlardı. Bunun nedeni de, karısı Pomone'yi ya da lanus'un kızı nympha Canens'i seven Picus'un, Kirke'nin aşıkane yaklaşımlarını geri çevirmiş ol­ masıydı (bkz. Canens). Yeşil ağaçkakan, Roma dininde, yalnız­ ca geleceği haber veren kuş olarak de­ ğil, aynı zamanda Mars'a adanmış kuş olarak rol oynar. Kutsal ikizler Romu-

Pieros \us ve Remus'un çevresinde görülür. Onların kurtulmasında, dişi kurt ka­ dar, onun da yardımı olmuştur (bkz.

Romulus).

Pleros (IlLEQOÇ) Efsanede bu adı taşıyan iki kahraman vardır. 1 . Bunlardan biri Pieria'ya adını vermiş olan ve çoğu zaman Peirides'in (bkz. Pieros kızları) babası olarak kabul edi­ len kişidir. Bu Pieros, Makedon'un oğ­ lu ve Amathos'un kardeşidir. Mousala­ rın kültünü ülkesine sokmuştur. Bazen Linos'un ya da Oiagros'un babası ve do­ layısıyla, Orpheus'un büyükbabası ola­ rak gösterilir. 2. Diğer bir Pieros da, Magnes ile Meliboia'nın oğludur. Mousa Klio, ona aşık oldu. Klio'ya bu tutkuyu, ona ce­ za olsun diye Aphrodite aşılamıştı. Ne­ deni de, Klio'nun tanrıçanın yakışıklı Adonis'e olan aşkıyla alay etmiş olma­ sıydı. Pieros ile Klio'nun beraberliğin­ den Hyakinthos dünyaya geldi (ayr. bkz. Hyakinthos ve onun doğumuyla il­ gili başka gelenekler).

Pieros Kızlan ya da Peirides (IlElQLÔEç) Ôzellikle Latin şairleri tarafından Mo­ usalar için kullanılan yerel bir sıfat. Bu ad, Pieria ülkesinden (Trakya'da) alın­ madır. Peirides, efsanede, Mousalar\a rekabete kalkışan dokuz genç kızdır. Pellalı Pieros ile Euippe'nin kızlarıydı bunlar. Şarkı söylemede çok ustaydılar. Bu nedenle, Mousaların dağı Helikon'a giderek onlarla bir şarkı yarışmasına gi­ riştiler, ama yenildiler. Mousalar, onla­ rı cezalandırmak için hepsini kuşa çe­ virdiler. Ovidius, onların saksağana dönüştürüldüklerini ileri sürer. Dokuz Peirides'in çeşitli kuşlara dönüştürül­ düklerini söyleyen Nikandros ise, bize onların adlarını aktarmaktadır: Koly­ mbas, lygks, Kenkhris, Kissa, Khloris,

Akalanthis, Nessa, Pipo, Drakontis. Pausanias da, Pieros kızlarının Mousa­ larla aynı adları taşıdıklarını söylüyor. Hatta, onun ifadesine göre, Mousalara atfedilen çocuklar (örneğin Orpheus, vs.), aslında, Pieros kızlarının çocukla­ rıdır ve de bu tanrıçalar, daima bakire olarak kalmışlardır. *Pletas insanın tanrılara, başka insanla­ ra, ana babasına, çocuklarına vs. karşı beslemesi gereken hislerin kişileştiril­ miş şekli. Bir soyutlamadan ibaret olan Pietas'ın mitosu yoktur. Capitolium'un eteğinde, tepeyle Tiberis arasında yük­ selen tapınağı, lô ikinci yüzyılın başın­ da inşa edilmiştir. imparatorluk dev­ rinde, iktidardaki imparatorun mane­ vi değerlerinin sembolü olarak, parala­ rın üzerinde Pietas tasvirlerine çok sık rastlanırdı. Plkoloos (Ilıx6Aooç) Geç dönemde bel­ gelenmiş bir efsanede adı geçen bir dev. Tanrılarla Devlerin Savaşı'nda Kirke'nin adasına kadar kaçtı ve büyü­ cü kadını oradan kovmaya kalkıştı. Fa­ kat Kirke'nin babası Güneş (Helios), Pikoloos'u öldürdü. Pikoloos'un kanın­ dan "mo\y" denen ot doğdu; bu ot be­ yazdı (güneşin rengi), kökü de siyahtı, çünkü devin kanı koyu renkliydi. Bu ot için bkz. Odysseus. •Pııumnus Evlerde, yeni doğmuş çocuk­ ları, daimon Silvanus'un saldırı ve kö­ tülüklerinden koruduğuna inanılan, mahiyeti fazlasıyla karanlık bir Roma tanrısı. Aynı şekilde mahiyeti karanlık başka iki "tanrıça" ile birlikte iş görü­ yordu. lntercidona ve Deverra adların­ daki bu iki tanrıçadan birincisi, adını bir çocuk doğduktan sonra kapı per­ vazına sembolik olarak vurulan "balta darbeleri"nden; ikincisi de, kapı eşiği­ nin süpürüldüğü süpürgeden alıyordu.

638

Plttheus Pilumnus'un adı da, yine aynı vesileyle kapıya vurulan dibek tokmağından (Fr. pilon) geliyordu. Balta, süpürge ve di­ bek tokmağı, tarımın sembolleri olarak kabul ediliyordu: ağaçları kesen balta, taneleri öğüten tokmak ve hububatın dövüldüğü alanı temizleyen süpürge. Bu semboller, vahşi daimon Silvanus'u kaçırmaya yetiyordu. Pilumnus, kendisi gibi esrarengiz bir tanrı olan ve adı, tanrı Picus'un (bu ada bkz.) adına benzeyen Picumnus'un ya­ nında da görünür. Pilumnus'un "tok­ maklı tanrı" değil de, "mızraklı tanrı" olması da mümkündür. Vergilius, Pilumnus'u, Tumus'un bü­ yükbabası ve Daunus'un babası yapar. Şunu da belirtelim ki, Festus'un bir şer­ hine göre "Pilumnoe" kelimesi, Saliens­ lerin şarkısında yer almaktaydı ve ge­ nellikle "mızraklı" anlamına gelen bir sıfat olarak yorumlanmaktaydı. Plndos (O(vôoç) Makedon'u Lykaon'un oğullarından biri olarak gösteren gele­ nekte, Makedon'un oğullarından biri. Anlatıldığına göre, Pindos bir gün av­ lanırken devasa bir yılanla karşılaştı. Ama hayvan ona saldırmadı. Yılana bu yüzden minnettar kalan Pindos, arası­ ra av ürünlerinin bir kısmını ona gö­ türmeye başladı. Sonunda hayvan, de­ likanlı ile dost oldu. Pindos'u kıskanan üç kardeşi, onu öldürünce, yılan katil­ leri öldürdü ve Pindos'un annesiyle ba­ bası gelip ona cenaze töreni yapıncaya kadar cesedin başında nöbet tuttu. Plsalos (Oı.aaioç) Bir Etrüsk kahrama­ nı. Adını, yurdu olan Pisa şehrinden (Toscana'da) almıştır. Borazanın ve savaş gemilerinin pruvasına konulan mahmuzların mucidi olarak geçer. Pisos (Oiaoç) 1 . Bu adı taşıyan birinci kahraman, Perieres'in oğludur. Arkad-

hialı Olympia ile evlendi ve Elis'te Pisa şehrine adını verdi. 2. Bazı geleneklerde ise, yine ltalya'da­ ki Pisa şehrinin, adını Hyperborea Apollonu'nun oğlu Kelt kralı Pisos'tan aldığı ileri sürülmektedir. 3. Bir başka Pisos (IlEiaoç: Peisos) da, Aphareus'un oğullarından biridir (bkz. tab. 1 6). *Pistor Anlatıldığına göre, Galyalılar Capitolium'u kuşattıkları zaman, kale­ de buğday kıtlığı baş göstermişti ve ya­ kında açlık çıkması bekleniyordu. Iupi­ ter, bir gece savunmacılara rüyalarında görünüp, en değerli şeylerini düşma­ na atmalarını öğütledi. Bunun üzerine Romalılar, hemen ellerinde kalan son unlarından ekmek yapıp, bu ekmekle­ ri düşmanlarının miğferleri ve kalkan­ ları üstüne attılar. Galyalılar, erzak ba­ kımından bu kadar iyi donanmış görü­ nen bir düşmanı aç bırakarak dize ge­ tirmekten umudu kesip kuşatmayı kal­ dırdılar. Romalılar, şükran nişanesi ola­ rak bir Ekmekçi lupiter (lupiter Pistor) sunağı inşa ettiler. Pltane (IlLı:avrı) 1 . Nehir-tanrı Eurotas'ın kızlarından biri. Poseidon'dan Euadne adında bir kızı oldu. Doğar doğmaz an­ nesi tarafından terk edilen bu kızı Aipy­ tos bulup aldı. Başka bazı versiyonlara göre Pitane, Euadne'yi gizlice Aipytos'a götürdü; Aipytos da onu bakıp büyüt­ tü. Lakonia'daki Pitane şehri adını on­ dan almıştır. 2. Bu adı taşıyan diğer bir kadın kahra­ man, Mysia'daki Pitane şehri ile Kyme ve Priene şehirlerini kuran bir Amazon olarak geçer. Plttheus (0Lı:8Eı'.ıç) Pelops'la Hippodameia'nın oğullarından biri (tab. 2); Thyestes'le Atreus'un karde­ şi. Troizen'de aynı adı taşıyan kralın

639

Pıtyreus ardından tahta çıktı (bkz. Troizen). Bu Pitys'in ruhu inler, ama buna karşılık şehirdeki en eski Yunan tapınağı olan çam dallan tanrı Pan'a taç olmayı seve Apollon Thearios tapınağının inşası ona seve kabul ederler. atfedilir. Pittheus, bilgeliği ve belagatıy­ Platanos (IL\a'ravoç) Aloadlann (bu ada la büyük bir ün yapmıştı ve mükemmel bkz.) kız kardeşi. iki erkek kardeşinin bir kahin olarak biliniyordu. Bu yetene­ ölümünden sonra, Platanos çınar ağacı­ ği sayesindedir ki, Aigeus'a değerli bir na dönüştü. erkek evladı olacağını bildiren keha­ Pleladlar ya da Plelades (CTATJiabEç) Tan­ neti, ondan önce doğru bir şekilde yo­ rılaştırılarak, Pleiades adı verilen ta­ rumlamıştır. Pittheus, bunun üzerine, kımyıldızın (Ülker takımyıldızı) yedi Aigeus'u sarhoş ederek geceyi kızı Aith­ yıldızına dönüştürülen yedi kız kardeş ra ile geçirmesini sağladı ve bu birleş­ (bkz. tab. 25). Adları; Taygete, Elekt­ me sayesinde Theseus'un büyük baba­ ra, Alkyone, Asterope, Kelaino, Maia ve sı olarak, onu yetiştirdi (bkz. Tiıeseus). Merope'ydi. Kallimakhos'un sadece bir Theseus'un Troizen tahtında hak sahibi parçası günümüze ulaşabilmiş olan bir olması, Pittheus dolayısıyladır. marızumesinde benimsediği diğer bir Pittheus, Theseus ile Amazon kadı­ geleneğe göre, Pleiadlar bir Amazonlar nın (Hippolite) oğlu Hippolytos'un kraliçesinin kızlarıydı ve dans korola­ eğitimiyle de meşgul olmuştur (bkz. rının, gece şenliklerinin ilk kurucula­ Hippolytos). rıydılar. Bu gelenekte Pleiadların adla­ Pıtyreus (CTLWQEUÇ) lon'un bir torunu. rı şöyledir: Kokkymo, Glaukia, Protis, Heraklesoğullarının dönüşü sırasın­ Parthenia, Maia, Stonykhia ve 1..ampa­ do. Bazen Kalypso ile Dione'nin de Ple­ da, Epidauros'ta (Peloponisos) hüküm sürmekteydi. Hiç savaşmadan, krallığı­ iadlar arasında gösterildiği olur. nı Heraklesoğullarından Deiphontes'e Merope dışında bütün Pleiadlar tan­ bıraktı ve kendisi, tebaasıyla birlik­ rılarla birleşmişlerdir. Yalnız Mero­ pe, Sisyphos'la evlendi. Ama bundan te, Atina'ya çekildi. Oğlu Prokles, bir utanç duyuyordu. Bu nedenle onun !on kolonisini Epidauros'tan Samos'a yıldızı, takımyıldızın en sönük yıldızı­ götürdü. Pltys (CTlwç) Pan'ın sevdiği bir nympha. dır (tab. 25). Bu tabloda özetlenen (ve Genç kız, bir gün Pan'ın kucaklamala­ Apollodoros'tan gelen) geleneğe ba­ rından kurtulmak için ondan kaçtı ve zı varyantlar eklenmiştir: Örneğin, da­ çam ağacına dönüştü (Pitys, Yunancada ha sonra Troizen adını alan şehrin iki kurucusu, Hyperes ve Anthas, bun­ "çam ağacı" anlamına gelir). Pan'ın alnı­ nı çam dalından bir taçla süslemesinin larda Poseidon'la Alkyone'nin oğulları nedeni budur. olarak geçer. Keza Nykteus da, bazen Poseidon'la Kelaino'nun oğlu olarak Başka bir varyanta göre Pitys'i, hem Pan hem de Boreas seviyordu. Pitys kendini gösterilir (Nykteus'a atfedilen değişik Pan'a verdi. Kıskanan Boreas, Pitys'i bir orijinler için bkz. Nykteus ve tab. 25). kayalığın tepesinden aşağıya attı. Pitys'e Anlatıldığına göre Peliadlar, Pleione'yle çok acıyan Yer, onun bedenini çam ağa­ birlikte Boiotia'da bulundukları bir cına dönüştürdü. Bu yüzden, Boreas gün, korkunç avcı Orion'la karşılaştı­ çamların dallarına sürtündüğü zaman lar. Orion, onlara il.şık oldu ve beş yıl

640

Pleisthenes boyunca onları takip etti. Sonunda Peli­ adlar birer güvercin haline geldiler. Pe­ liadlara acıyan Zeus, onları yıldıza dö­ nüştürdü. Ama daha başka gelenekler de vardır: Bunlardan birine göre, Ple­ iadların başka bir şekle girmeleri, ba­ baları Atlas'ın Zeus tarafından, göğü omuzlarında taşımaya mahkom edil­ mesinden duydukları teessürün bir so­ nucuydu. Diğer bir geleneğe göre ise, Pleiadlarla onların beş kız kardeşi olan Hyadların (bu ada bkz.) yıldıza dönüş­ türülmelerinin sebebi, erkek kardeşle­ ri Hyas'ın bir yılan tarafından sokulup ölmesidir. Troia'nın düşüşü sırasında, Troia kral­ ları soyundan gelen Pleiad Elektra, ke­ derinden, kız kardeşlerinin topluluğu­ nu terkedip, kuyruklu yıldız halini aldı. Pleione (ITATJLOVTJ) Pleiadların anne­ si; Okeanos'la Tethys'in kızı. Pleiad­ lardan başka Hyadların ve Hyas adın­ da bir erkek çocuğun (bu adlara bkz.) annesi olarak da kabul edilir. Orion, Pleione'nin hem kızlarına hem de ken­ disine aşık oldu ve beş yıl süreyle onu bütün Boiotia'da izledi. Sonunda, Pleio­ ne de kızlarıyla birlikte yıldıza dönüştü (bkz. tab. 3, 2 1 ve 25). Pleisthenes (ITAELaeivEç) Atreusoğul­ ları ve Pelopsoğulları soyağacında yer alan ve geleneklere göre, efsanede son derece değişik roller oynayan bir kah­ raman. Pleisthenes çoğu kez Pelops'la Hippodameia'nın oğlu ve dolayısıyla Thyestes ile Atreus'un kardeşi olarak geçer (bkz. tab. 2). Buna yakın bir baş­ ka versiyon ise onu, Pelops'la başka bir kadının oğlu olarak göstermektedir. Pleisthenes, bazen Atreus ile Kleola'nın (Dias'ın kızı) oğlu olarak geçer (Atreus, onunla, Makistos'a -Triphylia'da- yer­ leştiği zaman evlenmişti). Ama bazen

641

de Pleisthenes'in annesi olarak Aerope gösterilir. Bazı yazarlara göre ise Aero­ pe, Pleisthenes'in annesi değil karısıdır (bkz. Aerope ve Dias). Genellikle Agamemnon'la Menelaos, Atreus'un oğulları olarak kabul edil­ mekle birlikte, başka bir gelenek on­ ların babası olarak Pleisthenes'i göster­ mektedir. Bu soyağacının özellikle tra­ gedya yazarlarınca geliştirildiği sanı­ lıyor. Bu iki geleneği uzlaştırmak için Pleisthenes'in, iki kahramanın babası ve kendisinin de Atreus'un oğlu oldu­ ğu, ama hastalıklı bir yapıya sahip ol­ duğundan genç yaşta öldüğü ve iki oğ­ lunu (bunlara bazen, Anaksibia adın­ da bir kız çocuğu da eklenir) büyük­ babalarına emanet ettiği ve bunun da onların eğitimini üstlendiği var sayıl­ mıştır. Bu nedenle Agamemnon ve Me­ nelaos, genellikle Atreusogulları diye adlandırılırlar. Hyginus tarafından özetlenen bir hikayede, Pleisthenes, Thyestes'in oğ­ lu ve Tantalos'un kardeşi olarak tanı­ tılmaktadır. Burada anlatıldığına gö­ re, Pleisthenes ile Tantalos, . kardeşi Thyestes'ten öç almak isteyen Atreus tarafından öldürülmüşlerdir. Geç dö­ neme ait bu efsanenin bir karışıklığa dayandığı şüphesizdir (bkz. Tantalos ve

Tiıyestes). Nihayet, aynı şekilde nakledilen baş­ ka bir hikayeye göre, Pleisthenes, Atreus'un oğluydu, Thyestes tarafın­ dan yetiştirilmişti ve Thyestes onu ken­ di oğlu sanıyordu. Atreus'tan öç almak isteyen Thyestes, Pleisthenes'i ona gön­ derdi ve onu öldürmesini emretti. Ama Pleisthenes Atreus'u öldürecek yerde, Atreus delikanlıyı öldürdü. Atreus da­ ha sonra kendi öz oğlunu öldürmüş ol­ duğunu fark etti, ama iş işten geçmişti.

Plekslppos Persephone'nin maiyetinde bir delikan­ Bu efsanenin kaynağı -muhtemelen bir lı ya da bereket boynuzu taşıyan bir ço­ tragedya- tam olarak bilinmemektedir cuk olarak görülür. (karş. Aigisthos). Plekslppos (flAtj�mnoç) 1 . Bu adı taşı­ Daha sonra, menkül servetlerin geliş­ yan kahramanlardan biri, Meleagros'un mesiyle birlikte, Ploutos, Demeter'in grubundan aynldı ve genel olarak zen­ daytSı ve Althaia'nın kardeşidir (bkz. ginliğin kişileştirilmiş şekli oldu. Nite­ tab. 24). Kalydon yabandomuzu avı sı­ kim, Aristophanes'in onun için yazıl­ rasında, yeğeni tarafından öldürüldü (bkz. Meleagros). mış komedisinde, bu şekilde boy gös­ 2. Bir başka Pleksippos, Phineus ile terir. Ploutos, komedi yazarları (ve hal­ kın sağduyusu) tarafından bir kör kişi Kleopatra'nın iki oğlundan biridir. Ba­ olarak tasavvur edilir; çünkü o, hiç fark bası tarafından kör edildi (bkz. Phineus gözetmeden iyilere de, kötülere de ko­ ve tab. 7). nuk olur. Aristophones'in söylediğine 3. Pleksippos aynı zamanda bakılırsa, Ploutos'u bizzat Zeus kör et­ Khorikos'un (bu ada bkz.) oğulların­ mişti; amacı da, onu yalnızca iyilikse­ dan birinin adıdır. ver kimseleri ödüllendirmekten alıko­ Plemnalos (flArıµvaioç) Pausanias tara­ yup, kötüleri de kayırmaya zorlamak­ fından nakledilen gelenekte, bir Sikyon tı. Fakat bütün bunlar, mitos olmaktan kralı. Peratos'un oğlu ve Orthopolis'in çok, sembol mahiyetindedir. babasıdır. Efsanesi için bkz. Orthopolis. Plemnaios, Sikyon'a Demeter kültünü Plouton (flAoüTwv) "Zengin" Ölüler Di­ yarı tanrısı Hades'in ritüel lakabı. Baş­ sokan ve onun için bir tapınak yaptıran kral olarak geçer. langıçta onun gibi tarım tanrısı olan La­ tin tanrı Dis Pater'le özdeşleştirilmiştir, Pleuron (f1AwQW'1) Kalydon'un karde­ çünkü bütün servetler topraktan geli­ şi ve onun gibi Aitolos ile Pronoe'nin yordu (başlangıçta Ploutos ile Demeter'i oğlu (tab. 24). Aitoha'da Pleuron şeh­ birleştiren bağlar için yukarıya bkz.) rinin isim atası olan Pleuron, kahra­ man Doros'un kızı Ksanthippe ile ev­ (bkz. Hades). lendi ve böylece Aitolialılar ile Dar­ Podalelrios (TiobaAEIQıoç) Makhaon'un kardeşi ve onun gibi, hekim-tanrı lar arasında akrabalık bağını pekiştir­ Asklepios'un oğlu. Annesinin adı ba­ di. Ksanthippe'yle Pleuron'un birçok zen Epione, bazen de lampetia ola­ çocuğu -Agenor, Sterope, Stratonike, rak geçer. Podaleirios ve Makhaon, Laoponthe- oldu. Helene'nin talipleri arasında yer alır­ Başka bir gelenek, Pleuron'un Koures lar ve bu nitelikleri dolayısıyla Troia ve Kalydon adlarında iki oğlu olduğu­ Savaşı'na katılırlar. Tedavi sanatında nu söyler. çok usta olan Podaleirios ile Makhaon, Pleuron, Leda'nın büyükbabasının bü­ savaşta yalnız cengaver olarak değil, he­ yükbabasıdır (bkz. tab. 24). Bu sıfatla, Sparta'da bir tapınağı bulunuyordu. kim olarak da çok önemli bir rol oy­ "Zenginlik" namışlardır (bkz. Malıhaon). Makhaon (flAoüwç) Ploutos daha çok cerrah olarak anılırken, Poda­ Hesiodos'un theogoniasında, De­ leirios daha çok pratisyen hekim olarak meler ile lasion'un oğlu olarak ge­ geçer. Birçok kahramanın tedavisi ona çer. Girit'te doğmuştu. Demeter'in ve

642

Poimandros atfedilir: Örneğin, Akhilleus şerefine düzenlenen cenaze töreni oyunlarında boks yaparken ağır yaralanan Akhamas ile Epeiros'un yaralarını o tımar etmiş, Philoktetes'i o iyileştirmişti. Podaleirios, kardeşinden çok yaşadı ve onun ölümünün öcünü aldı. Zaferden sonra Kalkhas, Amphilokhos, Leonteus ve Polipoites ile birlikte Troia'dan ay­ rıldı ve kara yoluyla Kolophon'a gel­ di. Kalkhas'ın bu şehirde ölmesi üze­ rine, Yunanistan'a gitti ve Delphoi kahininden nereye yerleşmesi gerek­ tiğini sordu. Kahin ona, etrafına çepe­ çevre gökyüzü düşse bile, kendisi için korkulacak bir tehlikenin olmayaca­ ğı bir ülkeyi seçmesini söyledi. Bu şar­ ta uygun ülke, ufku çepeçevre dağlarla kaplı olan Khersonesos (Karia'da) ola­ bilirdi ancak. Podaleirios oraya yerleşti. Kahramanın, Karia'ya gelişi konusunda başka bir efsane daha anlatılmaktaydı: Gemisi bir fırtına yüzünden Karia kıyı­ larına vuran Podaleirios, orada bir ke­ çi çobanı tarafından kurtarılarak, ülke­ nin kralı Damaitos'un huzuruna çıkarı­ lır. Tam o sırada, kralın Syma adındaki kızı damdan düşmüş bulunmaktadır. Kral, Podaleirios'un kızı tedavi etme teklifini memnuniyetle karşılar. Podale­ irios genç kızı iyileştirir ve onunla evle­ nir. Hediye olarak Karia Yarımadası'nı alarak, orada Syrnos şehrini kurar. ltalya'da da Drion Dağı'nın eteğinde Podaleirios'a tahsis edilmiş bir tapınak ile, dağın tepesinde Podaleirios tarafın­ dan kurulduğu söylenen ve Kalkhas'a adanmış olan bir başka tapınak vardı. Bu iki tapınaktan birinde bir kara koç kurban eden ve hayvanın postuna bü­ rünerek uyuyan bir kimse, kehanet tü­ ründen rüyalar görüyordu. Podarge (TioMQYTJ) Harpyialardan bi-

ri. Rüzgar-tanrı Zephyros'la birleşerek, Ksanthos ve Balios adlarındaki iki atı doğurdu. Akhilleus'un atlarıydı bunlar. Podarge aynı zamanda, Diomedes'in (ya da Dioskourların) iki atının -Phlogeos ve Harpagos- anası olarak da geçer. Podarkes (TiobaQXT]Ç) 1 . Kral Priamos'un gençlik adı (bkz. Herakles, Priamos ve tab. 3). 2. Podarkes aynı zamanda, Iphiklos'un oğullarından birinin adıdır. Bu Podar­ kes, Troia önünde kardeşi Protesilaos'a yoldaşlık etti ve onun ölümünden son­ ra, Phylakai Tesalyalıları birliğinin ku­ mandasını üstlendi. Amazon Klonia'yı öldürdü, kendisi de Penthesileia tara­ fından öldürüldü. Yunanlar ona özel saygı gösterdiler ve ayrı bir mezar tah­ sis ettiler (bkz. tab. 1 7). Podes (TiobfJç) Hektor'un samimi dos­ tu olan bir Troialı. Patroklos'un cesedi çevresinde cereyan eden çarpışmalar sı­ rasında Menelaos tarafından öldürüldü. Poias (flo(aç) Thaumakos'un ya da Phylakos'un oğlu. Methone ile bera­ erliğinden, Philoktetes dünyaya geldi. Unünü, özellikle buna borçludur. Poi­ as, Argonautlar seferine katılmakla bir­ likte, burada çok silik bir rol oynamış­ tır. Her ne kadar bir gelenek, Talos'a karşı kazanılan zaferi ona mal eder­ se de bu, genellikle Medeia'ya tanınan bir şereftir (bkz. Talos ve Argonautlar). Poias, Herakles'in son anlarında onun yanında bulunmuş olan bir okçudur. Bazı mitograflara göre, Herakles'in üs­ tüne çıktığı odun yığınını ateşlemeye hiç kimse yanaşmazken, o ateşlemiştir. Poias'ın bu davranışına karşılık, Herak­ les de ona oklarını ve yayını verdi. Ama çoğu zaman, bu işi Philoktetes'in yaptı­ ğı söylenir (bkz. Philoktetes). Poimandros (flo(µavbQOç) Boiotialı bir kahraman. Khairesilaos ile

643



Polne hes de denir (ikisi eşdeğerdir). Ody­ Stratonike'nin oğludur. Mitoloji yazar­ sseus ile Penelope'nin oğullarından bi­ lannın söylediklerine göre Aiolos'un ya ri. Odysseus'un lthake'ye dönüşünden da nehir-tanrı Asopos'un kızı olan Ta­ sonra dünyaya geldi. Poliporthes doğ­ nagra ile evliydi. Poimandros, sonrala­ duğunda, Odysseus Thesprotlar ülke­ rı Tanagra adını alan Poimandria şeh­ sinde hüküm sürmekteydi ve buradan rinin kurucusudur. Bu şehir sakinle­ döndüğü zaman onu doğmuş buldu rinin, Troia Savaşı'na katılmayı kabul (bkz. Odysseus ve tab. 29). etmedikleri anlatılır. Bu yüzden Ak­ Polltes (TioALn:ç) Priamos'la Hekabe'nin hilleus, onlara saldırdı. Kralın anne­ oğullarından biri. Ilias'ın birçok epizo­ si Stratonike'yi kaçırdı ve kralın toru­ tunda rol oynar. Örneğin, Akhil\eus'un nunu öldürdü. Poimandros kurtulmayı saldırısına uğrayan Troilos'un yardımı­ başardı ve o zamana kadar surları ol­ na koşar, gemilerin çevresindeki çar­ mayan Poimandria'yı büyük bir ace­ pışmalara katılır ve burada Merion tara­ leyle tahkim etmeye koyuldu. Bu çalış­ fından yaralanan kardeşi Deiphobos'u ma esnasında Polykrithos adındaki du­ kurtarır. varcı ustası Poimandros'a hakaret etti­ ği için, Poimandros büyük bir taşı alıp Polites, Priamos'un oğulları arasında Polykrithos'a fırlattı, ama onu ıskalayıp son hayatta kalandır (Helenos dışın­ kendi öz oğlu Leukippos'u öldürdü. Bu da). Sarayın sunağında, babasının göz­ olaydan sonra Poimandros, Boiotia'dan leri önünde, Neoptolemos tarafından ayrılmak zorunda kaldı. Fakat, ülke öldürülmüştür. düşmanlarca kuşatılmış bulunduğun­ Vergilius, Agkhises'in cenaze töre­ dan, onlardan geçiş izni istemesi gere­ ni oyunlarında, yarışmacılar arasında, kiyordu. Akhilleus bu isteği kabul etti Polites'in Priamos adında bir oğlunu ve Poimandros'u Khalkis'te Elephenor'a zikreder. Politorium (Latium'da) şehri­ gönderdi. Elephenor, katili günahın­ nin kuruluşu belki de bu çocuğun eseri dan arındırdı. Buna karşılık Poimand­ sayılıyordu. ros, şehrin önünde Akhil\eus için bir 2. Bir başka Polites de Odysseus'un tapınak yaptırdı. Kirke tarafından hayvana dönüştürülen Polne (Timvı'J) intikamın ya da cezanın yoldaşlarından biriydi. Bu Polites'in ef­ kişileştirihniş şekli. Poine bazen, arka­ sanesi için bkz. Euthymos. daşları olan Erinyelerle karıştırılır. Geç Poltys (TiôAı:uç) Poseidon'un oğulların­ dönem Roma mitolojisinde Poena, Fu­ dan biri. Sarpedon adında bir karde­ riele rin (Erinyeler) annesidir ve cehen­ şi vardı (Minos'un kardeşinden ayrı) nem daimonları arasında yer alır. Fakat (bkz. Sarpedon) ve Ainos'ta (Trakya) burada daha çok, gerçek anlamda mi­ hüküm sürüyordu. Herakles, Amazon­ tolojiye yabancı şairane ve alegorik gö­ lar ülkesinden dönerken, Troas'tan ge­ rüşler sözkonusudur. çerek oraya geldiği zaman, Poltys, onu Ote yandan Poine'yi, Psamathe'nin ölü­ konukseverce karşıladı. Sarpedon, kı­ münün öcünü almak için Apollon tara­ yıda Herakles tarafından öldürüldü. Anlatıldığına göre, Troia Savaşı'nda, fından gönderilen özel bir canavar ola­ Troialılar, yardım istemek için arma­ rak gösteren bir efsane de bulunuyordu. Pollporthes (TioAmôQST}ç) Ptoliportğanlarla birlikte Poltys'e bir elçi heyeti

644

Polydektes Klytios kızı Phrontis'in (ya da Prono­ gönderdiler. Ama Poltys, (yardım için) me) oğlu. Polydamas, Hektor'la aynı Paris'in Helene'yi kendisine teslim et­ gecede doğmuştu ve Hektor savaşta ne mesini şart koştu ve Helene'nin karşılı­ kadar ustaysa, Polydamas da öğüt ver­ ğında iki güzel kadın vermeyi teklif etti. mede o kadar ustaydı. Örneğin, Akha Bu girişim, tabii ki sonuçsuz kaldı. ordugahının duvarlarına hücum planı­ Polybos (Il6Au�oç) 1 . Mısır'da, Helene nı o öne sürdü; Troialı önderleri top­ ile Menelaos'u konuk eden Teb kralı­ lantıya çağırmasını Hektor'a o telkin et­ nın adı (bkz. Helene ve Menelaos). Poly­ ti; yenilgiden sonra, Troialılara Ilion'a bos, aynı zamanda, Yunanistan'da kral sığınmalarını o salık verdi; yine onlara, soyağaçlannda rastlanan, ancak birbir­ Hektor'un ölümünden sonra, daha faz­ lerinden pek iyi ayırt edilemeyen birta­ la inat etmeyip Helene'yi geri vermele­ kım kahramanların adıdır: rini o tavsiye etti. 2. Bunlardan birincisi, bir Sikyon kra­ lı ve Hermes'le Khthonophyle'nin oğ­ Ayrıca Polydamas, savaş alanında bir­ çok başarılar gösterdi. Mekistos'u, ludur. Khthonophyle de Zeuksippe Otos'u öldürdü, Peneleos'u yaraladı. ile Sikyon'un kızıydı. Argos kralları­ Polydamas'ın, Leokritos adında bir oğ­ nın ve Atinalı Erethkheus oğullarının kanı Polybos'ta birleşmiştir (bkz. tab. lu olduğu söyleniyordu. 22) Polybos'un Lysianassa (ya da bazı Polydamna (IloAı'.ıbaµva) Bir gelene­ ğe göre, Mısır kralı Thon'un karısı. yazarlara göre Lysimakhe) adında bir Helene'yi kralın aşıkane girişimlerin­ kızı vardı. Polybos, kızını Argos kra­ lı Talaos'la evlendirdi ve Lysianassa'nın den korumak için, onu Nil'in denize döküldüğü yerdeki Pharos Adası'na gö­ Talaos'tan, aralarında Adrastos ve Pro­ türdü ve ona, adada kaynaşan yılanla­ naks da bulunmak üzere, birçok çocu­ rın sokmasına karşı otlar verdi (bkz. ğu oldu (bkz. tab. 1) Adrastos (bu ada Helene). bkz.), Polybos'un yanına kaçtı. Poly­ bos, erkek çocuğu olmadığı için, ölür­ Polydektes (IloAubixuıç) Aiolos so­ ken krallığını Adrastos'a bıraktı. yundan gelen Magnes (bkz. tab. 4) ile 3. Korinthos'ta, çocuk Oidipous'u bü­ bir Naias'ın ya da, bazı yazarlara göre, yüten kral Polybos'u bir öncekinden Peristhene'nin (babası Damastor dola­ yısıyla Nauplios'un torunu) oğlu. Bu herhalde ayırmak gerekir. Ama Oidi­ pous efsanesinin, çocuğun terk edil­ ikinci versiyonda, Polydektes'in anne­ diği yeri bazen Korinthos'ta, bazen de si, Perikastor'un kızı Androthea'ydı. Sikyon'da gösterdiğini de belirtmeliyiz Polydektes, kardeşi Diktys ile birlik­ (bkz. Oidipous). te, Seriphos Adası'na yerleşti. Dalga­ lar Danae'yi, oğlu Perseus'la birlikte, Polybotes (IloAu�ç) Tanrılarla savaş­ mış olan devlerden biri. Poseidon, onu adanın kıyısına attığı zaman, Danae, Kos'a kadar takip etti, orada adadan bir Diktys'in -ya da başka bazı gelenekle­ re göre, bizzat Polydektes'in- yanına parça kopararak, Polybotes'i bunun al­ sığındı (bkz. Perseus ve Danae). Poly­ tında ezdi ve böylece küçük Nissyros Adası'nı meydana getirdi. dektes, çok geçmeden Danae'ye aşık oldu ve Perseus erkeklik çağına gelin­ Polydamas (IloAuM:µaç) Troialı bir kahraman. Panthoos (bu ada bkz.) ile ce, onu uzaklaştırmak için delikanlıyı

645

Polydeukes Medusa'nın başını getirmeye gönderdi. Bahane olarak da başı, Oinomaos'un kızı Hippodameia'ya düğün hediyesi olarak vereceğini söyledi. Polydektes, Perseus'un yokluğunda, Danae'ye te­ cavüz etmeye kalkıştı. Danae, Diktys'le beraber sunaklara sığındı. Tam o sırada Perseus çıkageldi ve Medusa'nın başıyla Polydektes'i taştan heykele çevirdi. Hyginus tarafından aktarılan sıradı­ şı bir versiyonda, Perseus'un Polydek­ tes onuruna düzenlediği cenaze töre­ ni oyunları sırasında, kahramanın bü­ yükbabası Akrisios'un, bir kaza sonucu olarak torunu tarafından öldürüldüğü anlatılmaktadır (bu ölümün en yaygın versiyonu için bkz. Ahrisios ve Perseus). Polydeukes (OoAubEUXTJÇ) Dioskourlar­ dan biri. Kastor'un kardeşi (bkz. Dios­ hourlar ve tab. 1 6). Polydora (OoAubW(>a) Birçok kadın kah­ ramanın adı. Bunlar arasında özellikle Peleus'un, Antigone'den (Eurytion'un kızı) olan kızını zikredebiliriz (bkz. tab. 31 ve Peleus). Polydora'nın, nehir­ tanrı Sperkheios'tan Menesthios adın­ da bir oğlu oldu. Polydora daha sonra Perieres'in oğlu Bolos'la evlendi. Bu Bo­ ros, bazen Menesthios'un "insan baba­ sı" olarak geçer. Bazen, Polydora'nın annesinin, Anti­ gone değil Aktor'un kızı Polymela ol­ duğu söylenir. Ayrıca Polydora'nın, Peleus'un kızı değil, karısı olduğunu ileri süren bir gelenek de mevcuttur (ayr. bkz. Dryops). Polydoros (OoAı'.ıbwQoç) 1 . Bu adı taşıyan birinci kahraman Kadmos soyundandır (bkz. tab. 1 8). Kadmos ile Harmonia'nın oğludur. Nykteus'un kızı Nykteis'le ev­ lenen Polydoros'un, Labdakos adında -Oidipous'un büyükbabası- bir oğlu oldu. iktidarın Kadmos'tan Oidipous'a 646

geçmesinde Polydoros'un rolü konu­ sunda gelenekler arasında ayrılık var­ dır. Bazısına göre Kadmos, Illyria'ya gi­ derken Thebai tahtını Polydoros'a bı­ rakmıştır (bkz. Kadmos). Gerçekten de, o sırada Polydoros Kadmos'un tek oğ­ luydu. Bazısına göre de Kadmos ikti­ darı, kızı Agaue'nin oğlu Pentheus'a bı­ rakmıştır. Bu durumda, Polydoros'un da babasıyla birlikte Illyria'ya gitmiş olması gerekir. ikisi arası bir geleneğe göre ise, Kadmos'un gidişinden sonra, Pentheus meşru varis olan Polydoros'u tahttan uzaklaştırmıştır.

2. Bir başka Polydoros da, Priamos'un oğullarından biriydi. Onunla ilgili bir­ çok gelenek mevcuttur. Bunlardan bi­ ti, Polydoros'u Priamos'la l..aothoe'nin oğlu olarak gösterir. Polydoros, Troia Savaşı sırasında çok genç olduğu için, Priamos onu savaş alanından uzak tu­ tuyordu. Fakat o, hızlı koşmasına gü­ venerek, Akhilleus'a saldırdı. Akhille­ us da onu öldürdü. Polydoros, gümüş bir zırhla silahlanmıştı. Akhilleus, onu öldürdükten sonra bu zırhı aldı. Da­ ha sonra Thetis, oğlunun ölümü üzeri­ ne bu ganimeti Agamemnon'a armağan etmiştir. Homeros'un versiyonu bu şe­ kildedir. Fakat daha sonraları, özellikle tragedya yazarları ile lskenderiye ve Ro­ ma şairlerinde, Polydoros, Priamos'la Hekabe'nin oğlu olarak görünür. Pri­ amos, bu oğlunu, henüz çok gençken, Trakya kralı olan damadı Polymestor'a emanet etmişti. Priamos, aynı zaman­ da, savaş Troialıların aleyhine dönecek olursa itibarını koruyabilmesi için, ge­ rektiğinde Polydoros'a verilmek üze­ re, zengin bir hazineyi de, muhafaza et­ mesi için Polymestor'a teslim etmişti. Ne var ki, Polymestor, belki hazineye göz diktiği, belki de muzaffer Yunan-

Polyeldos Polydoros'un Polymestor tarafından öl­ !arın ısrarlı taleplerine karşı koyama­ dürülmediğini; Polymestor'un, onun dığı için, Polydoros'u öldürüp cesedi­ ni denize attı. Deniz, cesedi Troas kıyı­ yerine yanlışlıkla kendi oğlu Deipylos'u öldürdüğünü tahayyül etmişlerdir. larına sürükledi. O sırada, Hekabe'nin Polydoros daha sonra, hain kraldan hizmetçisi (ya da Hekabe'nin kendisi) Akhilleus'un mezarı üstünde kurban öcünü alır (bkz. Deipylos). edilen Polyksene'nin gerekli defin iş­ Polyeldos (TioAı'.ıeıhoç) 1 . Korinthos­ lemlerini yerine getirmek için su dol­ lu ünlü bir kahin. Melampous soyun­ dan geliyordu ve Melampous'la irti­ duruyordu. Hekabe, oğlunu tanıdı ve Agamemnon'dan onu Polyksene'nin ya­ batı şu şekildeydi: Melampous'un bir­ nına gömmek için izin aldı. Hekabe'nin çok çocuğu ve bu arada Mantios adın­ Polymestor'dan öç alma hikayesi için da bir oğlu vardı. Bu Mantios'un Klitos (bu ada bkz.) adında bir çocuğu, bu­ bkz. Hekabe. nun da Koiranos adında bir oğlu oldu. Vergilius tarafından izlenen gelene­ ğe göre Polymestor, Polydoros'u Trak­ Polyeidos'un babası işte bu Koiranos'tu. ya kıyısında bir yere gömdü. Aineias, Polyeidos, Augeias'ın torunu ve Phyleus'un kızı Eurydameia ile evlendi. ülkenin kıyılarına çıkıp, kurban sun­ duğu sunağı süslemek için onun me­ Ondan, Eukhenor ve Klitos adlarında zarında biten ağaçlardan dallar kes­ iki oğlu oldu. Bunlar Epigonların sefe­ tiği zaman, dallardan kan damlala­ rine katıldılar; sonra da Troia seferinde Agamemnon'a yoldaşlık ettiler. Polyei­ rı aktı. Bu sırada bir ses yükseldi ve dos, Eukhenor'a iki kader arasında se­ Aineias'a, Polydoros'un mezarının ol­ çim yapması gerektiğini önceden söyle­ duğu yerde bulunduğunu ve bu ağaç­ mişti: Ya evinde hasta yatağında ölecek ların Polydoros'u delik deşik eden ya da Troia'da savaş alanında can vere­ mızraklardan doğduğunu bildirdi; Polymestor'un, kendisine emanet edi­ cekti. Eukhenor, ikinci kaderi seçti ve Paris'in eliyle öldü. len çocuğun altınlarına sahip çıkmak Megara'da yerel bir gelenek, için onu nasıl öldürdüğünü anlattı. Ses, Polyeidos'un bu şehre geldiğini; bu­ ona, bu lanetli yerde bir şehir kurma tasarısından vazgeçmesini öğütledi. Bu­ rada Alkathoos'u, oğlu Kallipolis'i öl­ dürmüş olma günahından arındırdığı­ nun üzerine Aineias, öldürülen çocu­ nı (bkz. Alkathoos) ve Dionysos'a bir ta­ ğun mezarında saygı duruşunda bulun­ pınak kurduğunu anlatıyordu. Bu ge­ du ve ülkeden ayrıldı. lenekte Polyeidos, Koiranos'un oğlu ve Başka bir gelenekte ise, Polymestor'un Polydoros'u, krallığını yerle bir eden Melampous'un torunu olarak geçmek­ Aias'a (Telamon'un oğlu) teslim ettiği le birlikte, büyükbabası Abas'tır (bkz. anlatılır. Aias ve Yunanlar, çocuğu re­ tab. 1). Söylendiğine göre, Bellerophontes'e, hin olarak kullanmak ve Helene'yle ta­ kas etmek isterlerse de, Troialılar bunu Peirene kaynağına gidip, Pegasos'u ele kabul etmezler. Bunun üzerine Polydo­ geçirmesini öğütleyen Polyeidos'tur. ros, şehir duvarları önünde taşlanarak Keza lphitos'u (Eurytos'un oğlu) Tiryns'e, Herakles'in yanına gitme­ öldürülür ve cesedi Hekabe'ye verilir. yazarları, si için uyaran da odur. Mysia kralı Nihayet tragedya

647

Polygonos 1 6). Bu Polykaste, bir Akamanialı olan Teuthras'ı deliliğinden o kurtarmıştır. Lygaios'un kızı olarak gösteriliyordu Fakat, Polyeidos'un rol oyn adığı en ün­ (ayr. bkz. Ilıarios). lü hikaye, Minos'un oğlu Glaukos'un Polykrlte (IloAUXQL'tT)) Naksos'ta özel yeniden dirilişidir (bkz. Glaukos, 5). kültü olan bir kadın kahramanın adı. 2. Bir de Troialı Polyeidos vardır. Ioç) Yolcuların yolunu ke­ sip, onları soyan Elisli bir haydut. So­ nunda, bir gün Herakles tarafından öl­ dürüldü. Onun adını taşıyan bir yer var-

708

Phorkys'in çocuklan oldukları da söy­ leniyordu. Libanios, onların, Herak­ les tarafından yaralanan Akheloos'un kanından doğduklarını söyler (bkz.

Akkehos). Seirenlerin adı ilk kez Odysseia'da ge­ çer. Orada sayıları ikidir. Daha sonra­ ki bazı geleneklerde bu sayı dört (Teles, Raidne, Molpe ve Thelksiope); ya da üçtür (Pisinoe, Aglaope, Thelksiepia; ya da diğer adlarıyla Parthenope, Leukosia ve Ligia). Mitograflar, geleneksel ola­ rak, bunların değerli birer müzisyen ol­ duklarını söylerler; hatta trio ve quatu­ or içinde yaptıkları müziği bile bilirler. Nitekim Apollodoros'a göre, Seirenler­ den biri lir çalıyor diğeri şarkı söylü­ yor, üçüncüsü de flüt icra ediyordu. En eski efsaneye göre, Seirenler, Akdeniz'de bir adada oturuyorlar ve yakınlanndan geçen denizcileri mü­ zikleriyle kendilerine çekiyorlardı. Ge­ miler, Seirenlerin bulunduğu adanın kayalık kıyılarına tehlikeli bir şekilde yaklaşarak parçalanıyordu. O zaman, Seirenler, tedbirsiz denizcileri parça­ layıp yiyorlardı. Anlatıldığına göre Ar­ gonautlar, (seferleri sırasında) Seiren­ lerin yakınından geçmişlerdi. Ama· Ar­ go, Seirenlerin müziğinin menzili için­ de bulunduğu sürece, Orphrns o kadar ahenkli şarkılar söyledi ki, kahraman­ lar asla adaya yanaşmak arzusu duy-

Semakhos madılar. Yalnız Boutes, Seirenlere ulaş­ !ar, onların tüylerini yolup, bu tüylerle mak için denize atladı, ama neyse ki kendi başlarına taçlar yapmışlardı. Gelenekte, Seirenlerin adası, güney Aphrodite onu kurtardı (bkz. Boutes ve Eryks). Odysseus da, aynı yerden geçti. ltalya kıyısı boylarında, muhtemelen Sorrente Yarımadası açıklarında yer Ama hem tedbirli hem de meraklı olan kahraman, bütün gemicilerine kulakla­ alıyordu (aynca, Napoli'nin isim ata­ rını balmumuyla tıkamalarını emretti. sı olan Parthenope'nin efsanesine bkz.; Napoli'nin en eski adı Parthenope'ydi). Kendisini de, gemisinin yelken direği­ Destan sonrası döneme ait eskatolojik ne bağlattı ve adamlarına, ne kadar yal­ (insanın ve dünyanın anlamını incele­ varıp yakaracak olursa olsun, kendisini yen) spekülasyonlarda, Seirenler, Bah­ çözmemelerini tembih etti. Odysseus, tiyarlar Adası'nda, bahtiyar kişiler için kendisini nasıl bir tehlikenin beklediği­ şarkılar söyleyen öbür dünya tanrıçala­ ni ona söyleyen Kirke'nin öğüdü üzeri­ ne yapmıştı bunu. Nitekim, Seirenlerin rı olarak geçerler. Böylece giderek se­ mavi ahengi temsil eder oldular. Bu ni­ sesini duymaya başlar başlamaz, onlara teliklerinden dolayı, lahitlerin üzerinde doğru gitmek için içinde yenilmez bir sık sık suretlerine rastlanır. arzu duydu. Ama yoldaşları onu engel­ lediler. Söylendiğine göre Seirenler, ba­ Selene (EEAT'JvE) Ay'ın kişileştirilmiş şek­ li. Bazen Hyperion ile Theia'nın kı­ şarısızlığa uğradıkları için kahırların­ dan kendilerini denize attılar ve ölüp zı olarak (bkz. tab. 14); bazen de Ti­ tan Pallas'ın ya da Helios'un kızı ola­ gittiler. rak geçer. Selene, gökyüzünü iki atın Antikçağdan başlayarak mitograflar, çektiği gümüş bir araba üzerinde kate­ Seirenlerin orijini ve iki şekilli olmaları den genç ve güzel bir kadın olarak ta­ üzerine çeşitli spekülasyonlarda bulun­ muşlardır. Ovidius, onların baştan beri savvur ediliyordu. Aşklarıyla ünlüy­ dü: Zeus'tan Pandia adında bir kızı ol­ kuş kanatlı olmadıklarını söylüyordu. du. Arkadhia'da, aşığı tanrı Pan'dı. Pan Eskiden onlar, Persephone'nin arka­ ona, armağan olarak beyaz sığırlardan daşları olan normal genç kızlardı. Ama oluşan bir sürü verdi. Fakat Selene, da­ Persephone, Pluton tarafından kaçırı­ ha çok Endymion adındaki yakışıklı lınca, bu kızlar, arkadaşlarını hem de­ nizde hem de karada arayabilmek için, çobanın aşığı olarak geçer. Ondan elli tanrılardan kendilerine kanat vermele­ kızı olmuştur (bkz. Endymion). Kahra­ man Naksos'un (bu ada bkz.) doğumu rini istediler. Başka bazı yazarlarsa bu da, bazen onların aşkının ürünü olarak değişikliğin, Demeter'in kızının kaçı­ gösterilir. rılmasına karşı çıkmadıkları için, tan­ rıça tarafından onlara verilmiş bir ce­ Sellnos (EiAıvoç) Poseidon'un oğulla­ rından biri. Aigialia'da (Akhaia'nın eski za olduğunu ileri sürüyorlardı. Ya da, bu kızlar aşkın zevklerini hor gördük­ adı) hüküm sürüyordu. lon'un (bu ada leri için, Aphrodite'nin, onların güzel­ bkz.), kendisiyle savaşmaya niyetlen­ liğini yok ettiği söyleniyordu. Nihayet, diğini anlayınca, biricik kızı Helike'yi Seirenlerin, değişikliğe uğramalarından onunla evlendirdi. Selinos'un ardın­ dan, Ion tahta geçti. sonra, Mousalarla rekabete kalkıştık­ ları anlatılıyordu. Buna kızan Mousa- Semakhos (Etjµaxoç) Atinalı Semakhi709

Semele dai (Semakhosoğulları) ailesinin atası. Kızları, Dionysos'u konukseverce kar­ şıladılar. Tanrı da, buna karşılık, onlara ve onların kızlarına kültünün rahibeli­ ğini verdi. Semele (Eq.ı.iATJ) Thebai geleneğin­ de, Kadmos'la Harmonia'nın kızı. Se­ mele, Zeus'un sevgilisi oldu ve ondan Dionysos'u dünyaya getirdi (bkz. tab. 1 8). Kıskançlık damarları kabaran He­ ra, Semele'ye, tanrısal aşığından, bü­ tün ihtişamıyla kendisine görünmesini istemek fikrini telkin etti. Tedbirsizlik ederek daha önce Semele'ye her isteğini yerine getireceğine dair söz vermiş bu­ lunan Zeus, ona yıldırımlarıyla yaklaş­ mak zorunda kaldı. Semele hemen ya­ narak öldü. Semele'nin kız kardeşleri, onun, aşığı sıradan biri olduğu halde, Zeus'un lütfunu elde etmekle övündü­ ğü dedikodusunu yaydılar. Güya, haki­ ki Zeus, Semele'yi cezalandırmak için, onu yıldırımıyla çarpmıştı. Bu iftira, onu edenler için felaketli sonuçlar do­ ğurdu. Bütün soyları lanetlendi (bkz.

Aktaion, lno, Penthru.s). Daha sonra, başarılarıyla tanrılaşmayı hak eden Dionysos, annesini aramak için Ölüler Diyarı'na indi (bkz. Diony­ sos). Bu suretle yeniden hayata dönen Semele, gökyüzüne çağrıldı ve orada Thyone adını aldı. Dionysos'un doğuşuna ilişkin bir l.a­ konia varyantı da şöyledir: Dionysos, Thebai'da Semele'den normal bir şe­ kilde doğmuştu. Ama Kadmos, anney­ le çocuğunu bir sandığa koyarak deni­ ze saldı. Dalgalar, sandığı Lakonia kı­ yılarına attı. Ölmüş olan Semele orada gömüldü. Bu geleneğe göre Dionysos, Lakonia'da bakılıp büyütülmüştür. Semiramis (EEµ[QaµLÇ) Efsanesi, Sicilyalı Diodoros'tan bize intikal eden Babylon 710

kraliçesi. Diodoros'un anlattığına göre, Suriye'de, Askalon'da, şehre yakın bir gölde yaşadığına inanılan bir tanrıçaya büyük bir saygı gösteriliyordu. Derketo adındaki bu tanrıçanın yüzü kadın yü­ züydü, ama vücudunun geri kalan kıs­ mı balık şeklindeydi. Derketo'dan hiç hoşlanmayan Aphrodite, Kaystros (bu ada bkz.) adında genç bir Suriyeli'ye karşı onda şiddetli bir tutku uyandır­ dı ve Derketo'nun Kaystros'tan bir kızı oldu. Fakat, bundan utanç duyan Der­ keto, çocuk doğduktan sonra onu terk etti ve babayı da öldürttü. Kendisi de gölünün derinliklerine gizlendi. Güver­ cinler, yakın çevredeki çobanlardan ço­ cuğun beslenmesi için gerekli olan sü­ tü ve peyniri çalarak, onu mucizevi bir şekilde büyüttüler. Sonunda çobanlar, olağanüstü güzel olan bu küçük kızı buldular ve onu reislerine götürdüler. Çobanbaşı, çocuğa, Suriye dilinde "gü­ vercinlerden gelen" demek olan Semi­ ramis adını verdi. Semiramis genç bir kızken, kralın da­ nışmanlarından Onnes, kral tarafın­ dan ağılları denetlemekle görevlen­ dirildi. Onnes, çobanbaşının evin­ de Senıiramis'i gördü ve ona tutul­ du. Semiramis'i, yanında Ninova'ya götürerek onunla evlendi. Onnes'in, Semiramis'ten Hyapate ve Hydaspe adlarında iki çocuğu oldu. Son dere­ ce akıllı olan Semiramis, kocasına öy­ le ustaca öğütler veriyordu ki, Onnes her giriştiği işte başarılı oluyordu. O zamanlar Babylon'da hüküm süren kral Ninos, Baktiriana'ya karşı bir sefere gi­ rişti. Baktiriana'yı fethetmenin çok zor bir iş olduğunu bildiği için de, son de­ rece büyük bir ordu topladı. ilk temas, Ninos'un aleyhine sonuç verdi. Ama bu ilk yenilgiye rağmen kral, birliklerinin

Semiramis sayıca üstünlüğü sayesinde bütün ül­ keyi istila etmeyi başardı; yalnız, baş­ kent Baktra ona uzun zaman direndi. Semiramis'in kocası Onnes de orduda bulunuyordu. Karısı uzakta olduğu için onu özleyip yanına getirtti. Semiramis, kuşatmanın yönetiliş şekli hakkında bazı gözlemlerde bulundu. Saldırıların hep ovaya doğru yapıldığını ve saldıran­ ların da savunanların da kaleyi ihmal ettiklerini gördü. Bizzat kendisi, dağlı askerlerden oluşan bir birliğin başına geçti ve kaleyi koruyan yarlardan tır­ manarak düşman savunmasını arkadan çevirdi. Kuşatılanlar, bozguna uğrayıp teslim oldular. Ninos, Semiramis'in us­ talığına ve cesaretine hayran kaldı. Çok geçmeden, Semiramis'in çarpıcı güzel­ liği, kralda onu kendi karısı yapmak ar­ zusunu uyandırdı. Ninos, kızı Sosana karşılığında, Onnes'e karısını kendisine vermesini teklif etti. Onnes kabul etme­ di. Ninos, onu gözlerini oymakla tehdit etti. Onnes, kederinden kendini astı. Bundan sonra, Ninos'un Semiramis'le evlenmesi hiç güç olmadı. Semiramis'in Ninos'tan Ninyas adında bir oğlu oldu. Ninos ölünce, tahta Semiramis geçti. Kraliçe ilk iş olarak, Ninos için Ninova'da, Euphrates (Fırat) Ovası'nda, göz kamaştırıcı bir Mausoleion (anıt mezar) yaptırdı. Sonra, Babylonia Ovası'nda kendisi için bir şehir kur­ maya karar verdi. Yeni şehrin sınırla­ rı, nehri ortasına alacak şekilde çizildi. Şehri kuşatan surların uzunluğu altmış altı kilometreydi ve surlar, üzerinden koşulu altı savaş arabasının yan yana gidebileceği genişlikteydi; yükseklikleri de yaklaşık yüz metreydi. Ama bazı ta­ rihçiler, surların çok daha alçak oldu­ ğunu söylerler. Surları savunmak için, iki yüz elli kule bulunuyordu. Euphra71 1

tes, dokuz yüz metre uzunluğunda bir köprüyle aşılıyor ve iki yanında otuz kilometre boyunca büyük rıhtımlar uzanıyordu. Köprünün iki ucuna sağ­ lamlaştırılmış iki şato inşa edildi. Bun­ lar, kraliçenin konutlarıydı. Semiramis, bu şatoları, nehrin altından geçen bir geçitle birbirine bağlattırdı. Bu iş için, nehrin yatağı geçici olarak değiştirildi. Kraliçe, ünlü asma bahçelerini işte bu şatolardan birinin -batıdakinin- hisarı içinde yaptırdı. Ancak başka bir gele­ nek, Babylon'un bu ünlü bahçelerinin yapımını farklı bir şekilde anlatır. Bu geleneğe göre, Semiramis'ten sonra ya­ şamış Pers asıllı bir Asur kraliçesi, ko­ casından, "cennet"in bir görüntüsünü, yani yurdunun büyük parklarını, ken­ disine sağlamasını istemişti. Diodoros, bu bahçeleri şöyle tasvir ediyor bize: Bunlar, bir amfiteatr basamakları gibi üst üste konulmuş kare şeklinde tara­ çalardan oluşuyordu. Bu taraçalardan herbiri kesme taştan tonozlu galeriler üzerine oturtulmuştu. Üzerleri kalın bir kurşun tabakasıyla kaplıydı ve bu­ nun üstüne de humuslu toprak konul­ muştu. Herbiri bir taraçaya açılan revak şeklindeki bu galerilerin içine de kral daireleri yapılmıştı. Bir hidrolik maki­ na sistemi bütün bahçelerin sulanması­ nı sağlamak için nehrin suyunu yukarı­ ya basıyordu. Semiramis, Euphrates ve Tigres (Dic­ le) kıyılarında daha birçok şehir inşa ettirdi. Sonra, büyük bir ordunun ba­ şında, Media'ya doğru yola çıktı. Yol­ da giderken, Bağıstan Dağı'nın karşı­ sında büyük bir park; sonra, biraz ile­ ride, garip biçimli bir kayanın yanın­ da başka bir park daha yaptırdı. Geç­ tiği yerleri her türlü sanat eserleriyle bezeye bezeye yoluna devam etti. Bu

Serestus sırasında Aineias'tan ayrı düştü, ama arada, Ekbatane'yi çeşmelerle donattı. Kartaca'da onunla yeniden buluştu. Bütün toprak tepecikler, nerden çık­ Agkhises'in onuruna düzenlenen yel­ tığı artık bilinmez olmuş bütün eski kenli yarışlarında Kentauros'a kuman­ yollar Senüramis'in çalışmalarına bağ­ da etti. Tumus'a karşı düzenlenen nihai lanıyordu. Semiramis, bu şekilde, bü­ saldırıya katıldı. tün Asya'yı dolaştı ve sonra Ammon'un *Servius Servius Tullius, Roma'nın al­ kahinine danışmak üzere Mısır'a git­ tıncı kralı. Hükümdarlık tarihi, mi­ ti. Kahine ne zaman öleceğini sordu. tolojide yer almasını gerektirecek ka­ Kahin, yanıt olarak, oğlu Ninyas ona dar efsaneyle karışmış durumdadır. suikast hazırladığı zaman, yaşayanlar Servius'un doğuşu bile esrarengizdir. arasından alınacağını söyledi. Bundan Yaşlı Tarquinius'un evinde, ocakta­ sonra, Semiramis Aithiopia'yı fethetti ki külden bir phallos şeklinde doğru­ ve yorgun bir halde Baktra'ya, ilk başa­ larak, köle bir kadınla birleşen ocak rılarının tanığı olan şehre döndü. Ama l..ar'ın oğlu olduğu anlatılıyordu (bkz. döndükten sonra, Hindistan'ı fethetme­ Larlar). Bir başka versiyonda ise, şe­ yi tasarlamaya başladı. Yıllar boyu bu hir Tarquinius ve Romalılar tarafından yolda hazırlıklar yaptı. Indus'u aşmayı alındığı sırada Comiculum'da hüküm başardı, ama az sonra bozguna uğradı, sürmekte olan Servius Tullius'un yetim kendisi de yaralandı ve kaçmak zoruda doğan oğlu olarak geçer. Baba Servius kaldı. Fakat düşman, onu nehrin öte­ öldürüldüğünde, annesi henüz ona ha­ sinde takip etmeyi göze alamadı. Kısa mileydi ve Tarquinius'un tutsağı olarak bir süre sonra, oğlu Ninyas, saraydaki bulunduğu Roma'da dünyaya getirdi harem ağalarıyla birlikte, ona bir sui­ oğlunu. Bir gün, küçük Servius uyur­ kast düzenledi. Semiramis, Ammon'un ken, kafasını çepeçevre alevler sardı. kehanetini hatırlayarak, imparatorluğu Kraliçe Tanaquil çocuğun uyandırılma­ genç adama teslim etti ve ortadan kay­ sını ve bu alevlerin söndürülmeye ça­ boldu. Güvercine dönüştürüldüğü ve lışılmasını engelledi. Gerçekten de, ço­ gökyüzüne götürülerek, orada tanrılaş­ cuk kendiliğinden uyandığında alevler tırıldığı ileri sürülüyordu. kayboldu. Tanaquil bu olayı şan ala­ *Serestus Aineias'ın yoldaşlarından bi­ meti olarak yorumladı ve bundan son­ ri ve Troia gemilerinden birinin kap­ ra o ve kocası Tarquinius, tutsaklarının tanı. Fırtına sırasında, Aineias'tan ay­ oğlunu son derece ihtimamla yetiştir­ rı düştü, ama Kartaca'da onunla yeni­ diler. Servius erkeklik çağma gelince, den buluştu. Aineias, Dido'dan ayrıl­ Tarquinius onu öz kızıyla evlendirdi ve mak istediği zaman, Serestus, onun em­ alenen halefi olarak atadı. Tarquinius, ri üzerine, filoyu gizlice alıp götürdü. Ancus'un oğulları tarafından ölürüldü­ Aineias'ın yokluğu sırasında, Tiberis'in ğü zaman, Tanaquil, Servius'un iktidarı denize döküldüğü yerde, ordugahı sa­ zorluk çekmeden alabilmesi için gere­ vundu ve daha sonra Turnus'un kuşat­ ken önlemleri aldı. Daha sonra Servius, tığı ordugahın kuşatmadan kurtarılma­ gerçek bir halk oylamasıyla tahta çıkışı­ sı sırasında, Aineias'ın yanında savaştı. nı onaylattı. *Sergestus Aineias'ın yoldaşı ve bir gemi­ nin komutanı olan bir Troialı. Fırtına Setala (EE'taia) Lykophron'a göre, Tro712

Slbylle iali kadın tutsaklardan biri. Tutsaklan efendileriyle birlikte Yunanistan'a götü­ ren gemileri, yolculuk sırasında çıkan bir fırtına ltalya kıyılarına, ileride Syba­ ris şehrinin yükseleceği yerin yakınları­ na attığı zaman, Setaia, galiplerin meş­ ru karıları tarafından aşağılanmaktan korktukları için, asla Yunanistan'a git­ mek istemeyen arkadaşlarını, bu gidişe engel olmak için gemileri yakmaya ikna etti. Kadınlar Setaia'nın dediğini yaptı­ lar. Yunanlar, ceza olarak, Setaia'yı çar­ mıha gerdiler. Onun çarmıha gerildiği yer, Setaion adıyla anılır oldu (Bkz. Ait­ hilla ve Roma). Aynı efsanede, Laomedon'un kızları olan Astyokhe ve Medesikaste (Medi­ kaste) adlarında Troiali iki başka kadı­ nın daha bahsi geçer. Seuekhoros (Ewt'JxoQoç) Efsanevi bir Babylon kralı. Bir kahin, ona kızının oğlu tarafından krallığından edileceğini söylemişti. Bu yüzden, Seuekhoros kı­ zını bir kuleye kapattı. Ama böyle yap­ ması, kızın bir erkek çocuk dünyaya getirmesini engelleyemedi. Kralın, olayı öğrenmesinden, kendileri hesabına çok korkan gardiyanlar, çocuğu doğar doğ­ maz kuleden aşağıya attılar. Çocuk ye­ re düşerken, bir kartal onu tuttu ve bir bahçeye götürdü. Bahçenin bekçisi onu alıp büyüttü ve ona Gılgamos adını ver­ di. Bu Gılgamos -kahraman Gılgamış­ daha sonra Babylon'da hüküm sürdü. Sibytle (fa�uMrı) Aslında Apollon'un ke­ hanetlerini bildirmekle görevli bir rahi­ benin adı. Sibylle ya da Sibylleler ile il­ gili birçok efsane vardır. Bazı gelenek­ lere göre, ilk Sibylle, Troiali Dardanos ile Neso'nun (Teukros'un kızı) kızıdır. Kehanet yeteneğine sahip olan Sibylle, bir kahin olarak çok büyük bir ün yap­ mıştı. Bu nedenle, genel olarak, bütün 713

kadın kahinlere Sibylle deniyordu. Başka bir geleneğe göre ise, bütün Siby­ llelerin ilki bu Troialı kız değil, Zeus ile Lamia'nın (Poseidon'un kızı) bir kızı­ dır. Libyelilerin Sibylle adını verdik­ leri bu kız, kendi zamanında, birta­ kım kehanetlerde bulunmuştu. ikinci Sibylle, Herophile'dir. Bu, bir nympha ile ölümlü bir babanın kızıydı. Tro­ ia Savaşı'ndan önce dünyaya gelmiş­ ti ve Troas'ın, Sparta'da doğan bir ka­ dının (Helene) hatası yüzünden yıkı­ lacağını önceden söylemişti. Delos'ta, onun, Apollon için bestelediği ve ken­ disinin, tanrının hem "meşru karı­ sı" hem de "kızı" olduğunu terennüm eden bir hymnos (şarkı, övgü) vardı. Bu Sibylle, hayatının büyük kısmını Samos'ta geçirdi; ama Klaros'a, Delos'a ve Delphoi'a de gitti. Yanında bir taş ta­ şıyor, kehanette bulunmak için bu ta­ şın üstüne çıkıyordu. Sibylle, Troas'ta öldü, ama taşı Delphoi'da durmakta ve Pousanias'ın zamanında hala orada gösterilmekteydi. Helen Sibyllelerinin en ünlüsü Eryt­ hraili (Lydia'da) olanıdır. Bu Sibylle'in babasının adı Theodoros'tu, annesi de bir nymphaydı. Korykos Dağı'nda bir mağarada doğduğu söyleniyordu. Do­ ğar doğmaz hızla büyümüş ve keha­ netlerde bulunmaya başlamıştı. Henüz çok küçükken, annesiyle babası onu, kendi arzusuna rağmen, Apollon tapı­ nağına adadılar. Sibylle, tanrısının bir okuyla vurulup öleceğini önceden söy­ lemişti. Rivayete göre bu Sibylle, her­ biri yüz onar yıllık dokuz insan hayatı yaşamıştır. Bir geleneğe göre, bu Erythraili Sibylle, Roma efsanelerinde önemli bir rol oyna­ yan Cumaeli (Campania'da) Sibylle'den başkası değildir. Bu İtalyan Sibylle, ba-

Side zen Amalthaia, bazen Demophile, ba­ kitapları" Roma dini üzerinde çok et­ zen de Herophile adıyla anılıyordu. Ke­ kili oldu. Bir felaket, bir mucize ya da hanetlerini bir mağarada bildiriyordu. olağandışı bir olay meydana geldiğinde Apollon, ona, bir daha asla Erythrai'ye bu kitaplara başvuruluyordu. Beklen­ dönmemesi şartıyla, avuçlayabileceği medik durumlara karşı yapılması ge­ kum tanelerinin sayısınca yıl kadar ya­ rekenleri bildiren dinsel talimatlar on­ şama izni vermişti. Sibylle, bu nedenle, larda bulunuyordu: yeni bir kült ihda­ Cumae'ye yerleşti. Ama Erythraililer, sı, kefaret kurbanı sunulması, vs. gi­ basiretsizlik edip, ona, ülkelerinin top­ bi. Bu kitapların korunması ve onlara rağından yapılmış bir mühürle mühür­ başvurulması için, özel magistratuslar lenmiş bir mektup gönderdiler. Sibylle, görevlendirilmişti. yurdunun bu parçasını görür görmez Vergilius, Aeneis'inde, Aineias'ı Ölüler öldü. Aynca Sibylle'nin, kendisini se­ Diyarı'na Cumae Sibyllesi'nin rehberli­ ğinde indirir. ven ve ilk dileyeceği şeyi, her ne· olur­ Aynı derecede ünlü olmayan bir başka sa olsun, yerine getireceğine dair ona söz vermiş olan Apollon'dan, uzun bir Sibylle de Samos'ta bulunuyordu. Bu ömür isterken, aynı zamanda gençlik Sibylle'nin adı Phyto idi. lbrani Sibylle istemeyi ihmal ettiği de anlatılıyordu. için, bkz. Sabbe. Tanrı, bunu, Sibylle'ye bekareti karşı­ Side (l:: l.brı) Yunancada narın adlarından biri ve aynı zamanda birçok kadın kah­ lığında vermeyi teklif ettiyse de, Siby­ ramanın adı. lle kabul etmedi. Bu yüzden, yaşlandık­ ça ufalıyor ve kuruyordu. Öyle ki, so­ 1 . Bir geleneğe göre, Belos'un karısı ve dolayısıyla Danaos'la Aigyptos'un anne­ nunda ağustos böceğine benzer bir hal aldı ve onu bir kuş gibi kafese koyup, si (genellikle, Belos'un karısı, Ankhinoe Cumae'deki Apollon tapınağına astılar. adıyla geçer; bkz. tab. 1 8). Fenike'deki Çocuklar ona, "Sibylle ne istiyorsun?" Sidon şehrinin, adını bu Side'den aldığı söyleniyordu. diye soruyorlar; o da, yaşamaktan bık­ tığı için, "ölmek istiyorum" diye karşı­ 2. Danaos'un kızlarından biri. Peloponisos'ta Maleus burnunun kuze­ lık veriyordu. Söylendiğine yindeki küçük Side şehrinin isim atası. göre, Tarquinius Superbus'un hükümdarlık döneminde, 3. Bir diğer Side, Asyalı bir kadın kah­ Roma'ya gelen ve beraberinde dokuz ramandır. Tauros'un kızı ve Kimolos'un kehanetler derlemesini de getiren Cu­ karısı idi. Pamhylia'daki Side şehrine adını verdi. maeli Sibylle'ydi. Sibylle, bunları krala 4. Apollodoros tarafından nakledilen satmayı teklif etti. Ama Tarquinius fia­ bir efsaneye göre, Orion, Side adında tı çok yüksek buldu. Teklifinin her ge­ bir kadınla evlenmişti. Bu Side, güzel­ ri çevrilişinde, Sibylle, üç derlemeyi ya­ kıyordu. Sonunda, Tarquinius son üç likten yana Hera ile rekabete cüret etti­ ği için, tanrıça tarafından Cehennem'e derlemeyi satın aldı ve bunları Iupiter Capitolinus tapınağına koydu. atıldı (bkz. Orion). Görevi tamamlanan Sibylle ortadan 5. Nihayet bir başka Side de, babasının tasallutundan kurtulmak için, annesi­ kayboldu. Cumhuriyet döneminde ve nin mezarı üzerinde intihar eden bir Augustus zamanına kadar, bu "Sibylle 714

Sllenos yağacına ilişkin çeşitli gelenekler mev­ genç kızdır. Tanrılar Side'nın kanından cuttur. Sikyon, bazen, Marathon'un bir nar ağacı çıkardılar. Babası, çayla­ oğlu ve Korinlhos'un kardeşi olarak ğa dönüştürüldü. Söylendiğine göre bu gösterilir (bkz. Marathon). Ama çoğu kuş, nar ağacının üstüne hiçbir zaman kez, o, Metion'un oğlu ve Atina kralı konmazdı. Erethkheus'un torunu olarak geçer. Bu Sldero (ELÔTJQW) Salmoneus'un ikinci ka­ durumda Sikyon, Daidalos'un kardeşi­ rısı ve Tyro'nun üvey annesi. Sidero, dir. Kral Lamedon, Argoslu düşman­ sert ve aksi bir kadındı; Tyro'ya çok ları Arkhandros ve Arkhiteles'e karşı kötü muamele ediyordu. Daha sonra, müttefiki olarak ondan yardım istedi. Tyro'nun iki oğlundan biri olan Pelias Lamedon, Sikyon'u kızı Zeuksippe'yle tarafından Hera tapınağında öldürüldü. evlendirdi. Sikyon'un Zeuksippe'den Sikanos (Eıxavoç) Sicilya'daki Sikan Khthonophyle adında bir kızı oldu. halkının (Sikanlar, Sicani) isim atası. Briareus'un oğlu ve Aitna'nın kardeş­ Sllenos (EıArıvôç) Yaşlanmış Satyros­ ların genel adı. Fakat aynı zamanda, lerinden biri olarak geçer. Sikanos'un, Dionysos'u yetiştirmiş olan bir efsa­ Kyklops, Antipates ve Polyphemos ad­ ne kahramanının da adıdır. Silenos'un larında üç oğlu vardı. soyağacına ilişkin gelenekler çok de­ Sikelos (EıxEAôç) Güney ltalya'dan ğişiktir. Silenos, bazen Pan'ın ya da Sicilya'ya geçerek, orada yaşayan Si­ Hermes'in bir nyrnphadan olma oğ­ kanları adanın batı bölgelerine süren lu olarak kabul edilir; bazen de, onun, Sikullara adını veren kral. Halikamas­ Ouranos'un Kronos tarafından kesi­ soslu Dionysios'a göre, Sikelos aslen len erkekliğinden damlayan kanlardan Romalı'ydı, ama oradan kovulmuştu. doğduğu ileri sürülür (bkz. Ouranos). Kral ltalos'un ardından tahta geçen kral Bu Silenos, son derece bilge bir kişiydi, Morges'in (bu ada bkz.) yanına sığın­ ama bilgeliğini insanlara ancak zor al­ dı. Morges, krallığının bir bölümünü tında gösterirdi. Örneğin bir keresinde, Sikelos'a verdi. Böylece, buranın sakin­ kral Midas tarafından derdest edilmiş leri Sikullar adını aldılar. Sikelos, bazen ve ona bilgece sözler söylemişti. Ver­ ltalos'un ya da Poseidon'un oğlu olarak gilius da, VI. Ecloga'sında, aynı şekilde, gösterilir. çobanların Silenos'u şarkı söylemeye Slklnnos (Ebüvvoç) Satyrosların Sikin­ zorladıklarını tahayyül eder. nis denen özel dansının mucidi oldu­ ğu söylenen bir Giritli'nin ya da barba­ Silenos'un, Kentauros Pholos'un ba­ rın adı. Bazen bu icat, Kybele'nin ma­ bası olduğu ve onu bir dişbudak ağacı nyrnphasından dünyaya getirdiği ileri iyeti arasında yer alan Sikinnis adında Phrygialı bir nyrnphya da atfediliyordu. sürülüyordu. Başka bazı efsaneler, onu Slkyon (EıxuWv) Peloponisos'ta Sikyon Apollon Nomios'un (Arkadhialı çoban Apollon) babası olarak da gösterirler. şehıinin ikinci kurucusu ve isim ata­ sı. Bu şehir "yerli" bir kral olan Aigi­ Silenos son derece çirkindi. Yassı bu­ aleus tarafından kurulmuş, onun so­ runlu, kalın dudaklı, boğa bakışlıydı. yundan gelenler Lamedon'a kadar ik­ Çok kocaman bir kamı vardı. Genellik­ tidarı, babadan oğula, ellerinde tut­ le bir eşeğin üstünde ve, çok sarhoş ol­ duğundan, dengesini güçlükle koruyamuşlardı (bkz. tab. 22). Sikyon'un so715

Slllos bilir bir halde tasvir ediliyordu.

Slllos (ELAAoç) Babası Thrasymedes ta­ rafından Nestor'un bir torunu. Ken­ disinin de Alkmaion adında bir oğlu vardı. Heraklesoğullan Peloponisos'u istila ettikleri zaman, Sillos, Attike'ye kaçtı. Oğlu orada, Atinalı soylu bir ai­ le olan Alkmaionoğulları'nın atası ol­ du. Bu Alkmaion, Amphiaraos'un oğ­ lu olan daha ünlü diğer Alkmaion'la karıştırılmamalıdır. *Sllvanus Koruluklara (Silvae) hükmeden bir Roma tanrısı. Faunus'tan pek fark­ lı değildir ve Helenleşmiş Roma· pante­ onunda çabucak Pan'la özdeşleşmiştir. Silvanus, yaşlı bir adam şeklinde tas­ vir edilmekle birlikte, gerçekte bir deli­ kanlının kuvvetine sahipti. Kültü, hem Hercules'in hem de ev Larlarının kül­ tüne bağlıydı. Bir "noumena"dan baş­ ka bir şey olmayan Silvanus'un kendi­ ne özgü bir mitosu yoktur. Silvanus ge­ nellikle şehir yakınlarında ya da kırsal alanlarda bulunan kutsal koruluklarda yaşıyordu. Tarquiniusların kovulması sırasında, Silvanus'a atfedilen bir mucizeden söz edilir. Etrüsk ve Roma orduları muha­ rebe etmişlerdi. Her iki tarafta da te­ lefat o kadar fazlaydı ki, muharebenin sonucu ortada kalmıştı. Derken, gecele­ yin, tanrısal bir ses duyuldu. Ses, zaferi Romalıların kazandığını, çünkü hasım­ larından bir kişi daha az kayıp vermiş olduklarını ilan ediyordu. Cesaretleri­ ni kaybeden Etrüskler, ordugahlarını Romalılara bırakıp kaçtılar. ôlüler sa­ yıldığında, esrarengiz sesin -bu ses Silvanus'un sesinden başkası değildi­ gerçekten de doğru söylediği anlaşıldı (buna benzer bir efsane için bkz. Aius

dan biri ve Askanios'un üvey kardeşi. Adı, ormanı (Latince silva) çağrıştıran Silvius'un doğumu konusunda bkz. L.a­ vinia. Silvius, Alba'da hüküm süren bü­ tün krallara adını vermiştir. Askanios, önce, Lavinium'daki yerini ona bırak­ mış, sonra da ona gölge etmemek için, gidip Alba'yı kurmuştu. Askanios, otuz sekiz yıl hüküm sürdükten sonra, ölür­ ken Alba'da iktidarı Silvius'a bırak­ tı. Silvius da yirmi dokuz yıl hüküm sürdü ve ölürken krallığını, büyükba­ bası gibi Aineias adını taşıyan oğluna devretti. Bu ikinci Aineias'tan sonra, Silvius ha­ nedanında babadan oğula geçmek su­ retiyle hüküm süren krallar şunlardır: Latinus, Alba, Capetus, Capys, Calpe­ tus, Tiberinus, Agrippa, Allades, Aren­ tinus, Procas, Amulius ve Numitor (Ro­ ma bunun krallığı sırasında kuruldu). Başka gelenekler, Silvius'u Aineias'la l..avinia'nın çocukları (Aineias'ın ölü­ münden sonra doğan çocukları) olarak gösterecek yerde, onu doğrudan doğru­ ya Askanios'un (Aineias'la Lavinia'nın oğlu) oğlu yaparlar. Nihayet, bazen de Silvius, Aineias'la Silvia'nın (Latinus'un karısı; Latinus'un ölümünden sonra Ai­ neias onunla evlenmişti) oğlu olarak gösterilir. Simoels (Eıµ6uç) Troia Ovası'nda akan bir nehir. Hesiodos, bütün akarsu­ lar gibi, onu da Okeanos'la Tethys'in oğlu olarak gösterir. Simoeis, Ilias'ta rol oynar. Nehir-tanrı Skamandros, Akhilleus'u püskürtmek ve Troialı­ ların kıyımını durdurmak için, onu yardımına çağırır (bkz. Alıhilleus ve

Locutius).

*SIMus Aineias ile Lavinia'nın oğulların716

Slıamandros). Simoeis'in, Astyokhe ve Hieromne­ me adlarında iki kızı vardı. Birincisi, Erikhthonios'un karısı ve Tros'un an-

Slnon nesi; ikincisi de, Assarakos'un kansı ve Kapys'in annesidir (bkz. tab. 3). Sinis (L.ivu;) Theseus'un, Atina'ya gider­ ken Korinthos berzahı boyunca öldür­ düğü haydutlardan biri (bkz. These­ us). Sinis, Poseidon'un oğlu olarak ge­ çer. Son derece güçlü bir devdi. La.kabı, "çamlar eğen"di. Çünkü, çam ağaçla­ rını eğerek, bunların arasına insanları bağlamak gibi bir adeti vardı. Bundan sonra, ağaçları serbest bırakıyor ve hız­ la eski şekillerine dönen ağaçlar, arada bağlı bulunan zavallıyı paramparça edi­ yorlardı. Başka bir geleneğe göre de Si­ nis, yakalayabildiği yolcuları, kendisiy­ le birlikte bir çam ağacını eğmeye zor­ luyor, sonra ağacı birdenbire bırakıyor­ du. Ağaç, yolcuyu uzaklara fırlatıyor ve orada yere çakılan adam paramparça oluyordu. Bazen, Theseus'un bu haydutu Atina'ya giderken değil de, çok sonra, Atina tah­ tına çıktığı zaman, tepelediği ileri sürü­ lür. Söylendiğine göre Theseus, lsthmia Oyunları'nı Sinis'in şerefine kurmuş­ tu. Bu oyunlara, Sinis'in cenaze töre­ ni oyunları gözüyle bakılıyordu (buna benzer bir versiyon için bkz. Skiron). Bu Sinis'in, Perigoune adında bir kı­ zı vardı. Theseus, onun babasını öldü­ rürken, Perigoune, bir kuşkonmaz tar­ lasına gizlenmişti. Sonra o, Theseus'la birleşerek, kahramana Melanippos (bu ada bkz.) adında bir oğul verdi. Bu Melanippos'un da Ioksos adında bir oğlu oldu. loksos'un torunlarının kuş­ konmazlara karşı özel bir saygısı ve bağlılığı vardı, çünkü ataları hayatını bu bitkiye borçluydu. Sinon (L.(vwv) Troia Savaşı'nda Yunanla­ rın kuşatmayı kaldırıp, bütün filolarıyla geri gidiyorlarmış gibi yaptıkları zaman Troia'da bıraktıkları casus. Sinon'un 717

görevi Troialılar tahta atı şehre sok­ tukları zaman, bunu Yunanlara haber vermekli. Sinon'un soyağacı, onun Odysseus ile akraba olduğunu gösteriyor. Sinon, Odysseus'un annesi Antikleia'nın erkek kardeşi olan Aisimos'un oğludur. Dola­ yısıyla, Odysseus ile Sinon kardeş ço­ cuklarıdır. ikisinin ortak büyükbaba­ ları, eli uzun Autolykos'tur (tab. 29). Vergilius, Aeneis'in ikinci kitabında, Sinon'un kurnazlığını etraflı bir şekilde anlatır. Troia'yı kuvvet yoluyla almak­ tan umudu kesen Yunanlar, içinde bü­ yük sayıda silahlı kahramanın gizlene­ bileceği muazzam bir tahta at yapmayı düşündüler. Bütün mesele, Troialıları kandırıp, onların bu atı şehre sokma­ larını sağlamaktı. Bunun için, filo de­ mir aldı ve gidiyormuş gibi yapıp giz­ lice Tenedos Adası'nın (Bozcaada) ar­ kasına pustu. Bu sırada Sinon karada kalmış ve çok geçmeden de Troialı ço­ banlar tarafından tutsak edilmişti. Si­ non zincire vurularak kral Priamos'un huzuruna çıkarıldı. Halk ona karşı düş­ manlık gösterisinde bulunuyor ve onun öldürülmesini istiyordu. Ama Pria­ mos yine de onu sorguya çekti. Sinon, Odysseus'un zulmünün kurbanı oldu­ ğunu ve tanrılara kurban olarak sunul­ mamak için kaçtığını söyledi, kendini Palamedes'in bir akrabası olarak tanıttı. Odysseus, Palamedes'e duyduğu kin­ le onu ölüme mahküm ettirince (bkz. Palamedes), Sinon hamisiz kalmıştı ve Palamedes'in akıbetine uğraması mu­ kadderdi. Odysseus'la gizliden anlaş­ mış olan Kalkhas, Yunanlara öfkelenen tanrıların bir insan kurban istedikle­ rini ileri sürmüş ve kurban olarak da Sinon'u göstermişti. Tam kurban tö­ reni hazırlanmışken, Sinon bir yolunu

Slnope bulup kaçabilmiş ve bir bataklığa giz­ huzuruna getirilen Sinon'un, uzun za­ lenerek filonun demir almasını bekle­ man konuşmayı reddettiğini ve sözde mişti. Sinon, işte bu şekilde Troialıların sırrını ancak bumu ve kulakları kesil­ eline düştüğünü ekledi. Bunun üzerine dikten sonra açıkladığını anlatıyordu. Troialılar, Yunanlar gemilerine binme­ Böylece Sinon, Vergilius'un onu tanıt­ den önce neden kıyıda bu kadar büyük tığı gibi dört dörtlük bir hain olmak­ bir tahta at bıraktıklarını ona sordular. tan çıkıp, yurduna hizmet etmek için Sinon, bunun, Odysseus'un Troia kale­ işkenceye katlanan örnek bir kahraman sinden Palladion'u çalmakla işlediği gü­ oluyordu. nahın kefareti olarak, Pallas Athena'ya Slnope (Eıvwnrı) Pontos Eukseinos'un sunulan bir sungu olduğu yanıtını ver­ (Karadeniz) Asya kıyısında, Sinope (Si­ di (bkz. Palladion). Çeşitli kehanet ala­ nop) şehrine adını veren kadın kahra­ metleri Yunanları korkutmuş; bunun man (karş. Sanape mad). Nehir-tanrı üzerine, Kalkhas, tanrıçanın, günahın Asopos'un kızlarından biriydi. Apol­ kefareti olarak, çalınan heykelin yeri­ lon tarafından kaçırılarak Anadolu'ya ne, kendisine at şekli altında bir kült götürüldü. Orada, Apollon'dan Syros tahsis edilmesini istediğini bildirmişti. adında -Suriyelilere adını veren- bir Ama Yunanlar, normal boyutlarda bir oğlu oldu. Başka bir gelenek, Sinope'yi at yapmak yerine, Troialıların, surla­ Ares'le Aigina'nın kızı olarak gösterir. rından bir kısmını yutmadan şehre so­ Sinope hakkında ilginç bir efsane da­ kamaya cakları büyüklükte bir at yap­ ha anlatılıyordu: Zeus, ona aşık olmuş mayı tercih etmişlerdi. Çünkü, tanrıla­ ve ne dilerse vereceğine yemin etmiş­ rın Kalkhas tarafından yorumlanan ira­ ti. Genç kız, ondan, bekaretini koru­ desi, Troialılara, şehirlerinde bu ata bir masını istedi. Yeminiyle bağlanmış olan kült tahsis etmeleri halinde, Yunanis­ Zeus, Sinope'nin dileğine uydu ve ona tan üstünde egemenlik vaat ediyordu. oturma yeri olarak Sinope ülkesini ver­ Sinon'un bu sözde ifşaatı, Troialıları ik­ di. Daha sonra, Sinope, Apollon'a ve na etti. Bu arada, Laokoon'un (bu ada nehir-tanrı Halys'e de aynı oyunu oyna­ bkz.) ölümünden çıkardıkları kehanet dı ve tanrıların elde edemediğini hiçbir de, onların kararını doğrulamaktaydı. ölümlünün almasına da izin vermedi. Sinon'un bağlarını çözdüler ve şehir Siproltes (El7tQOLTIJÇ) Giritli bir erkek. duvarlarında bir gedik açarak atı çeke Bir av sırasında, Artemis'i bir pınarda çeke oradan şehre soktular. Gece olun­ çırılçıplak yıkanırken gördü ve tanrıça ca, Sinon atın böğürlerini açtı ve ora­ tarafından kadına dönüştürüldü. ya gizlenmiş olan askerlerin dışarı çıka­ Siris (EiQıç) Taranto körfezinde aynı adı rak uyuyan ya da savunmasız Troialıla­ taşıyan şehrin isim atası. Bazen eski ita­ rı öldürmelerini sağladı. Aynı zamanda, lik kral Morges'in (bu ada bkz.) kızı, şehrin en yüksek yerinde bir ateş yaka­ bazen de kral Metapontos'un ilk karı­ rak Yunan gemilerine işaret verdi. sı olarak geçer (ve bu durumda Nere­ Bu efsanenin, muhtelif yazarların ona us kızlarından biri olarak kabul edi­ kattıkları edebi süslemelere daya­ lir) (bkz. Metapontos). Metapontos, nan bazı varyantları vardır. Örneğin, Aiolos'un kızı Arne ile evlenmek için Smymalı (lzmirli) Quintus, Priamos'un Siris'i kovdu. Ame, iki oğluna (Boiotos 718

Sisyphos ve Aiolos ll) Siris'i öldürttü. Sisyphos (Eiaucpoç) Ölümlülerin en kurnazı ve en pervasızı. Aiolos'un oğ­ lu (bkz. tab. 4) olan Sisyphos, Deu­ kalion soyundandı. O zamanlar, Eph­ yra adını taşıyan Korinthos'un kuru­ cusu olan Sisyphos, bazen bu şehirde Korinthos'un halefi ve öç alıcısı olarak (bkz. Korinthos), bazen de, Medeia şeh­ ri aceleyle terk etmek zorunda kaldı­ ğı zaman, iktidarı ondan devralan kişi olarak geçer (bkz. Medeia). Sisyphos ef­ sanesi birçok epizotu içerir ve bunların herbiri ayrı bir kurnazlık hikayesidir.





j





719

Autolykos, Sisyphos'un sürüleri­ ni çalmıştı. Sisyphos, sürülerini ara­ maya çıktı. Daha önce bir tedbir ola­ rak her hayvanın toynağı altına kaz­ dığı adını göstererek sürülerin kendine ait olduğunu kanıtlamayı başardı. O gün, Autolykos'un kızı Antikleia ile Laertes'in düğünleri arifesiydi. Geceleyin, Sisyphos, bir yolunu bulup genç kızın aşığı oldu. Antikleia ondan bir erkek çocuğa ha­ mile kaldı. Geleceğin Odysseus'ydu bu çocuk. Bazı mitograflara göre, Autoly­ kos, kendi isteğiyle, kızını Sisyphos'a vermişti, çünkü onun kadar kurnaz bir torununun olmasını istiyordu. Zeus, Asopos'un kızı Aigina'yı kaçırıp, Philonte'den Oinone'ye götürürken Korinthos'tan geçtiğinde, Sisyphos onu gördü. Dolayısıyla, her yerde kızını ara­ yıp duran Asopos, ona başvurduğu za­ man, Sisyphos, nehir-tanrıya, şehrin hisarında bir kaynak fışkırtması şartıy­ la kızını kaçıranın kim olduğunu açık­ layacağına dair söz verdi. Asopos bunu kabul etti. Sisyphos da, suçlunun Zeus olduğunu söyledi. Sisyphos'un bu dav­ ranışı, tanrıların efendisinin hışmına uğramasına sebep oldu. Bir versiyona

Sltlıon göre Zeus, onu hemen yıldınmla çar­ bir metniyle intikal etmiş bulunuyor. parak cehenneme attı ve orada sonsuza Hyginus, bir tragedyanın eksik özetin­ dek, bir kayayı yuvarlaya yuvarlaya, bir de, Sisyphos'un, kardeşi Salmoneus'tan yokuşun başına çıkarmaya mahkam et­ nefret ettiğini anlatıyor. Sisyphos, ti. Kaya, yokuşun başına gelir gelmez, Apollon kahinine "düşmanını", yani kendi ağırlığıyla gerisin geriye yuvar­ kardeşini nasıl öldürebileceğini sorar. lanıyor ve işe yeniden başlamak gere­ Apollon, Sisyphos'a, Salmoneus'un kı­ kiyordu. Fakat, ilk kez Odysseia'da an­ zı, yani öz yeğeni Tyro'yu çocuk sahi­ latılan bu cezanın başka bir açıklama­ bi ettiği takdirde, öcünü alacak kişileri sı daha rivayet edilmekteydi. Buna gö­ bulacağını söyler. Sisyphos, genç kadı­ re, Sisyphos'un muhbirliğine öfkele­ nın 11.şığı olur ve ona ikiz çocuklar do­ nen Zeus, onu öldürmesi için ölüm da­ ğurtur. Ama kehaneti öğrenen Tyro, iki imonu Thanatos'u gönderdi. Sisyphos, çocuğunu da küçük yaşta kendi eliyle Thanatos'a teslim olmak bir yana, onu öldürür. Sisyphos'un o zaman ne yap­ pusuya düşürüp zincire vurdu; öyle ki, tığını maalesef bilmiyoruz. Metindeki bu yüzden, bir süre insanlar ölmez ol­ boşluktan sonra, Sisyphos'u, "dine say­ dular. Zeus'un işe karışması ve görevi­ gısızlığından ötürü" cehennemde taşını ne devam edebilmesi için Thanatos'u yuvarlarken görüyoruz. serbest bırakmaya Sisyphos'u zorlaması Bazen, lsthmia Oyunları'nın Sisyphos gerekti. Tabii, ilk kurban Sisyphos ol­ tarafından, yeğeni Melikertes'in (bu ada du. Ama Sisyphos kaderine boyun eğe­ bkz.) şerefine ihdas edildiği söylenir. cek yerde, ölmeden önce karısına gizli­ Sisyphos'un karısı, bir ölümlüyle evle­ ce kendisi için cenaze töreni yapılma­ nen tek Pleiad olan Merope'ydi (bkz. ması talimatını verdi. Ölüler Diyarı'na Pleiadlar). Sisyphos'un, aralarında özel­ geldiği zaman Hades, ona, neden usu­ likle Glaukos ve Bellerophontes de bu­ lüne uygun şekilde gelmediğini sor­ lunan torunları için, bkz. tab. 36. du. Sisyphos, karısının dine saygısız­ Slthon (EL8wv) Bir Trakya kralı; Trak­ lığından yana yakıla şikayet etti ve öf­ ya'daki üç KhersonesosYarımadası'ndan kelenen tanrıdan, onu cezalandırmak ortadakinin (Sithonia Yarımadası) isim ve doğru yola getirmek için yeryüzüne atası. Sithon, Ares'le ya da Poseidon'la çıkma izni aldı. Ne var ki Sisyphos, yer­ Ossa'nın (yarımadanın yakınındaki da­ yüzüne çıktıktan sonra, tekrar Ölüler ğa adını veren "nympha") oğlu olarak Diyarı'na dönmekten vazgeçti ve çok geçer. Sithon, Nilos'un kızı Ankhinoe ileri bir yaşa kadar yaşadı. Ama ger­ ile (ya da Ankhiroe) ile evlendi ve on­ çekten öldüğünde, cehennem tanrıları, dan Roiteia ve Pallene adlarında iki kı­ onu bir daha elden kaçırmamak azmiy­ zı oldu. Pallene'nin efsanesi için bu ada bkz. Nonnos'un naklettiği bir varyanta le, Sisyphos'a hiç boş zaman ve hiçbir yere ayrılma imkanı bırakmayan bir gö­ göre, Dionysos da Pallene'ye 11.şık olmuş rev verdiler. ve bir thyrsos darbesiyle Sithon'u öl­ Sisyphos efsanesinin, onun cezasını dürdükten sonra, genç kızla evlenmişti. haklı göstermeyi amaçlayan başka bir Öte yandan, Ovidius'un bir imasından, epizotu daha vardır. Ne yazık ki bu epi­ Sithon'un erkek iken kadına dönüştüğü zot bize, Hyginus'un bazı yerleri eksik anlaşılmaktadır. Ama bu dönüşümün 720

Sklron Skhedios cr:.xebLOç) Helene'nin taliple­

hangi şartlarda olduğunu bilmiyoruz.

Skamandrlos

(ExaµLivbQLOÇ)

rinden biri. Bir Phokis birliğinin başın­ da, kardeşi Epistropos'la birlikte, Tro­ ia Savaşı'na katıldı. Her ikisi de, lphitos (Naubolos'un oğlu) ile Hippolyte'nin oğullarıydı. Skhedios, Hektar tarafın­

1.

Hektor'un, oğluna verdiği ad. Genel­ likle, Astyanaks (bu ada bkz.) adıyla tanınır.

2.

Aynı

adı

taşıyan

bir

Troia­

lı (Strophios'un oğlu) daha vardır. Bir çarpışmada, Menelaos tarafından öldürülmüştür. Skamandros (ExitµavbQoç) Troia Ova­ sı'ndaki nehrin (Kara Menderes) adı. Sularının renginden ya da -söylendi­ ğine göre- sularında yıkanan koyunla­ rın yünlerini kırmızıya boyamasından ötürü, Ksanthos (Kızıl) adıyla da anılır. Aphrodite'nin, Paris'in yargısından geç­ meden önce, saçlarına yaldızlı röfleler vermek için, onları Skamandros'un su­ yuyla ıslattığı anlatılır. Skamandros adı şu efsane ile açıklanmaktaydı: Herakles

dan öldürüldü. Savaşın bitiminden sonra, onun kumanda ettiği Phokis bir­ liği, bir fırtına sonucu ltalya kıyılarına savruldu. Sağ kalanlar, orada Temesa şehrini kurdular. Skhedios'un kemik­ leri Antikyra'ya (Phokis'te) nakledildi. Skhoineus (ExmvEl'..ıç) 1 . Bu adı taşıyan bir kahraman, Atalante ile Klyrnenos'un babasıydı. Aslen Boiotialı olarak geç­ mekle birlikte, Arkadhia'ya göç etmiş bulunuyordu. Her iki ülkede de birer şehre adını vermiştir.

2. Diğer bir Skhoineus (Autonoos'un oğlu) kuşa dönüştürülmüştür (bkz.

Alıanthis). Troas'ta iken, bir gün susadığında ba­ 3 . Atharnas ile Themisto'nun oğlu olan bası Zeus'tan kendisine bir kaynak gös­ termesini istedi. Zeus, topraktan küçük bir Skhoineus için, bkz. tab. 34). bir akarsu fışkırttı, ama oğlu bunu ye­ Skiapodlar ya da Skiapodes (ExlanobEç) Hindistan'da ya da Aithiopia'da yaşadı­ tersiz buldu. Bunun üzerine, Herakles toprağı kazdı (Yun. oxanTW, skapto) ğı söylenen bir halkın adı. Skiapodes, Yunancada "gölge ayaklar" anlamına ve büyük bir su yatağı buldu. lşte bu su yatağı, "Skamandros"un kaynağı oldu. geliyordu. Skiapodların ayakları o ka­ dar büyüktü ki, yazın, yere yatıp ba­ llias'ta, Skamandros, Zeus'un oğlu olan caklarını havaya kaldırıyorlar ve böy­ bir tanrı olarak geçer. Akhilleus'un lece güneşten korunuyorlardı; ayakları Troialılarla cenkleşmesinde rol oynar. onlara şemsiye vazifesi görüyordu. Suyunun bunca ceset ve kanla dolma­ sına öfkelenen Skamandros, kahrama­ Sklron (Ex{Qwv) Efsanenin en yay­ na engel olmaya karar verir ve yatağın­ gın versiyonuna göre, Pelops'un ya da dan taşarak, onu boğmakla tehdit eder. Poseidon'un oğlu olan bir Korinthos­ Ama sonunda, Hephaistos, nehri yata­ lu. Skiron, Megara toprakları üzerinde, ğına çekilmek ve tarafsız kalmak zo­ adına Skiron Kayaları denen bir yer­ de oturuyordu. Deniz kıyısı boyunca runda bırakır. Nyrnpha Idaia ile birleşen Skamand­ ros, ondan Troas'ın ilk kralı olan Teukros'u dünyaya getirdi (bkz. tab. 3). Dolayısıyla,Troia kral ailesinin soyu Skamandros'tan kaynaklanıyordu.

72 1

uzanan yolun geçtiği bir yerdi burası. Skiron, yoldan geçen yolcuları, ayakla­ rını yıkamaya zorluyor ve yolcular bu işi yaparken, onları itip denize düşürü­ yordu. Denizdeki devasa bir kaplumba-

Sklros ğa da onların cesetlerini parçalıyordu. Theseus, Troizen'den Atina'ya giderken Skiron'u öldürdü. Megaralı tarihçiler ise aksine, Ski­ ron hakkında bu söylenenlerin iftira­ dan başka bir şey olmadığını ve onun, aslında, iyi işler yapan ve iyi aileler­ le akrabalığı olan bir kahraman oldu­ ğunu iddia ediyorlardı. Onlara gö­ re Skiron, Salamis ile Poseidon'un oğ­ lu olan Kykhreus'un kızı Khariklo ile evliydi (bkz. Kykhreus). Skiron ile Khariklo'nun evliliğinden, Endeis adın­ da bir kız çocuğu dünyaya geldi'. Ende­ is, daha sonra, Aiakos'un karısı ve Te­ lemon ile Peleus'un annesi oldu (bkz. tab. 3 1 ). Theseus, Skiron'u Atina'ya ge­ ri dönüşünde değil, kral olduktan son­ ra, Eleusis'i ele geçirmek amacıyla yap­ tığı sefer sırasında öldürdü. Bir baş­ ka gelenek de, Theseus ile Skiron ara­ sında akrabalık bağları kurar. Çün­ kü bu geleneğe göre, Skiron, Kanet­ hos ile Heniokhe'nin (Pittheus'un kızı ve dolayısıyla Theseus'un annesi olan Aithra'nın kız kardeşi) oğluydu. Bu du­ rumda, Theseus ile Skiron kardeş ço­ cukları (kuzen) oluyorlardı. Theseus'un lsthmia Oyunları'nı, Skiron'u öldür­ müş olmasının kefaretini ödemek için, onun şerefine ihdas ettiği düşünülüyor­ du (ayr. bkz. Sinis). Nihayet, Skiron, Megara kralı Pylas'ın oğullarından biri olarak da tanıtılır. Bu durumda, onun büyükbabası Kle­ son, büyükbabasının babası da Leleks oluyordu. Atina kralı Pandion, Metion'un oğulla­ rı tarafından Atina'dan kovularak sür­ güne gönderildiği sırada, Skiron, onun kızlarından bitiyle evlendi. Pandion'un ölümünden sonra Skiron, kayınbi­ raderlerinden Nisos'la ihtilafa düştü.

Çünkü Nisos, Megara tahtını ele geçir­ mişti. lkisi birlikte Aiakos'un hakemli­ ğine başvurdular. Aiakos, iktidarı iki­ si arasında taksim etti; Nisos'a krallığı, Skiron'a da ordunun yönetimini verdi. Sklros (ExiQoç) 1 . Bu adı taşıyan kahra­ manlardan biri, Erethkheus zamanın­ da, Eleusis'le Atina arasındaki savaş sı­ rasında Dodone'den Eleusis'e giden bir kahindir. Çarpışmalar sırasında öldü­ rüldü ve kutsal Eleusis yolunda, Skiron denen mevkide gömüldü. 2. Skiros, aynı zamanda, Salamis­ li bir kahramanın adıdır. Theseus, Minotauros'u öldürmek için Girit'e gi­ derken, ona tecrübeli denizciler, özel­ likle de kaptanı Nausithoos'u verdi. Bu Skiros, çoğu kez, Megaralı Skiron'la ka­ rıştırılır (bkz. bir önceki mad.). Skylakeus (ExuAaxEl'.ıç) Glaukos'un yol­ daşı olan bir Lydialı. Troia Savaşı sıra­ sında, Glaukos'la birlikte Troialıların safında çarpıştı. Lokrisli Aias tarafın­ dan yaralandı. Bütün Lydialılar arasın­ da bir tek o, yurduna geri dönebildi. Döndüğü zaman, bütün kadınlar ona kocalarından haber sordular. Skylake­ us, hepsinin öldüğünü itiraf etmek zo­ runda kaldı. Ona fenahalde kızan ka­ dınlar, Bellerophontes tapınağı yakınla­ rında bir yerde, onu taşa tutup öldür­ düler. Daha sonra, Apollon'un emriyle Skylakeus'a tanrısallık atfedildi. Skylle (ExıJAATJ) iki ayn kadın kahrama­ nın adı. Mitograllar bu iki kadın kahra­ manı bazen birbirine karıştırsa da, gele­ nek genellikle onları ayım. 1 . Birincisi, Messina boğazında (ltal­ ya kıyısında) pusuda bekleyen bir de­ niz canavarıdır. Vücudunun alt kısmı çepeçevre köpeklerden, erişebildikleri yerden geçen her şeyi parçalayıp yiyen altı yırtıcı hayvandan oluşan bu cana-

722

Skyttıes üzerine Herakles onunla mücadeleye var, bir kadındı. girişir ve sonunda onu öldürür. Fakat, Odysseus'un gemisi bu caıi.avann pus­ daha sonra Phorkys, yanan meşalelerin tuğu mağaranın önünden geçerken, kö­ yardımıyla ve sihirli işlemlerle kızını pekler saldırarak, kahramanın altı yol­ yeniden hayata döndürür. daşını (Stesios, Ormenios, Ankhimos, 2. Diğer Skylle, Megara kralı Nisos'un Ornytos, Sinopos ve Amphinomos) kızıdır. Minos, Androgeus'un öldürül­ parçalayıp yediler. mesinin öcünü almak için Megara'yı Odysseia'da Skylle, Krataeis adında kuşatmaya geldiğinde, Skylle, bu yakı­ bir tannçanın kızı olarak geçer. Başka şıklı yabancıya aşık oldu. Oysa, başın­ yerlerde, babasının adı Trienos ya da Phorkys'tir (deniz tanrısı). Başka bazı daki kızıl bir saç teli (bazılan bunun al­ tın bir saç teli olduğunu söylerler) ye­ soyağaçlan, onu Phorbas'la Hekate'nin rinde durduğu sürece Ninos'un yenil­ ya da Hekate'yle Phorkys'in kızı olarak mesi mümkün değildi. Skylle, vatanına gösterirler. Mitolojik canavarların çoğu ihanet ettiği takdirde kendisiyle evlene­ gibi onun, Typhon'la Ekhidna'nın ya da ceğine dair Minos'tan söz aldıktan son­ Lamia'nın kızı yapıldığı da vakidir. ra, sevdiği adamı galip getirmek için, Skylle'nin, nasıl olup da Odysseia'da an­ Ninos'un saçlan arasındaki bu kader te­ latılan korkunç canavar haline geldiği konusunda gelenekler birbirinden ay­ lini kesti. Böylece Minos, Megara'yı ele rılmaktadır. Ovidius'un anlattığına gö­ geçirdi. Fakat, Skylle'nin işlediği ihanet suçundan duyduğu nefretle, onu gemi­ re, Glaukos Skylle'yi seviyordu ve onun sinin pruvasına bağladı ve Skylle boğul­ uğruna Kirke'nin aşkını reddetmişti. du. Skylle'ye acıyan tannlar onu tepeli­ Buna öfkelenen büyücü kadın, rakibe­ balıkçıla (ciris) dönüştürdüler. sinden intikam almaya karar verdi ve onun yıkandığı pınarın suyuna sihirli Şkyphios (I:.xucpLOç) Poseidon tarafın­ dan dünyaya getirilen ilk atın adı. Tan­ otlar kanştırdı. Pınarda yıkanan Skylle, hemen bir dönüşüme uğradı; vücudu­ n, bu iş için, bir taşı menisiyle ıslat­ tı ve böylece döllenen yer, Skyphios'u nun üst kısmı olduğu gibi kaldı, ama doğurdu. Bu olayın Tesalya'da geçtiği kasıklarından altı korkunç köpek çık­ tı. Öte yandan, Poseidon'un genç kı­ söyleniyordu. za aşık olduğu ve kıskançlığa kapılan Skythes (I:.xuSrıç) Skythlere (Skythai, İskitler) adını veren kahraman. Ba­ Amphitrite'nin, Kirke'den zavallı kı­ zı böyle bir metamorfoza uğratması­ zen, Herakles ile - Ekhidna (bu ada bkz.) olduğu ileri sürülen- yılan vücut­ nı istediği de söyleniyordu. Ya da, baş­ lu bir dişi canavarın oğlu olarak geçer. ka bir söylentiye göre, Glaukos'a aşık olan Skylle, Poseidon'un tutkusuna yüz Skythes'in Agathyrsos ve Gelonos ad­ lannda iki erkek kardeşi vardı. Herak­ vermemiş, bunun üzerine Poseidon da les, Skythia'dan (lskitler ülkesi) ayrılır­ onu bu şekilde cezalandırmıştı. ken, Ekhidna, bu çocuklar büyüdükle­ Skylle'nin ölümü bazen Herakles'e atfe­ dilir. Geryoneus'un ülkesinden dönen ri zaman onlan ne yapması gerektiğini Herakles, güney ltalya'dan geçerken, Herakles'e sordu. Bunun üzerine He­ Skylle, Herakles'in yanında getirdiği rakles, yanında taşıdığı iki yaydan bi­ sığırlardan bazılannı parçalar. Bunun rini ve üzerinde altın bir kupa asılı du723

Smaragos ran omuz kayışını ona vererek, üç ço­ cuktan hangisi bu yayı gerebilir ve bu omuz kayışını onun gibi kuşanabilirse, o çocuğun ülkede iktidarı ele alması ge­ rektiğini söyledi. Diğerleri gurbete gi­ deceklerdi. ôyle de yapıldı. Üç çocuk­ tan ancak Skythes, bu şartları yerine getirebildi. Dolayısıyla, anneleri iktida­ rı ona verdi. Ôteki kardeşler de gurbe­ te çıktılar.

tutuştular. Kavga sırasında iki kardeş, karşılarında tanrıça Leukothea'nın be­ lirdiğini gördüler. Tanrıça onlara, Mi­ letoslulardan, kendi onuruna ve yalnız çocukların katılacağı bir jimnastik ya­ rışması geleneği kurmalarını istemele­ rini emretti. Daha sonra, Smikros, Mi­ letoslu bir soylunun kızıyla evlendi ve ondan Bragkhos (bu ada bkz.) adında bir oğlu oldu.

Başka bir versiyonda, tanrıçanın görün­ Diodoros tarafından aktarılan bir gele­ nek, Skythes'in babası olarak Herakles'i tüsünün, Smikros'un manevi babasına, değil, bizzat Zeus'u gösterir. çocuğa çok büyük bir itibar gösterme­ Smaragos (EµıiQayoç) Asbetos, Sabak­ sini salık verdiği anlatılır. Bunun üzeri­ tes ve Omodamos ile birlikte, çömlek­ ne Eritharses, Smikros'u öz kızıyla ev­ çilerin fırınlarında çömleklerin patla­ lendirmiştir. Dolayısıyla bu versiyona masına yol açarak eğlenen kötülük cin­ göre, Bragkhos'un annesi Eritharses'in lerinden biri. Zanaatkarlar, çömlek pi­ kızıdır. şirmeye başlamadan önce, her defasın­ Smlntheus (EµLv8Euç) Lesbos Adası'nı da ona dua ederlerdi. işgal eden ilk kolon olan Ekhelas'ın Smerdlos (EµiQôLoç) Leukippos'un (Penthilos'un oğlu) yoldaşların­ dan biri (bkz. Penthilos). Bir kahin, (Naksos'un oğlu) oğlu; Naksos'un ilk Smintheus'un kızının denizde boğdu­ kolonları olan Trakyalıların gidişinden sonra, adaya yerleşen Karia hanedanı­ rulmasını emretti. Genç kızın aşığı Ena­ nın üçüncü kralı. Girit'ten dönen The­ los da, onunla birlikte denize atladı. Bu seus, Dionysos'un emriyle, Ariadne'yi bağlılıktan çok duygulanan tanrılar, yumuşadılar ve böylece iki genç ölüm­ adada terkettiği zaman, Naksos'ta Smerdios hüküm sürüyordu. den kurtulmuş oldu. Smlkros (EµixQoç) Delphoi sakinlerin­ Smyma (EµtıQva) Bu adı taşıyan birin­ ci kadın kahraman, Anadolu'da bir­ den Demoklos'un oğlu. Demoklos, Miletos'a gitmiş ve giderken henüz on çok şehir -bu arada özellikle Ephesos'u ve Smyma'yı (izmir)- kurmuş olan bir üç yaşında olan Smikros'u da yanında götürmüştü. Ne var ki, Delphoi'a dö­ Amazondur. nüşünde baba, oğlunu Asya'da unut­ Smyma, aynı zamanda Adonis'in an­ tu. Smikros Eritharses'in, dağda bir nesinin de adıdır; Myrra adıyla da anı­ lır. Smyrna, bazen, Theias'ın (Belos ile keçi sürüsünü gütmekte olan oğlu ta­ rafından bulundu ve Eritharses'e götü­ nympha Oreithyia'nın oğlu); bazen de rüldü. Eritharses, çocuğa sorular sor­ kral Kinyras'ın kızı olarak gösterilir. Ef­ duktan sonra, onu yanında alıkoydu sanesi için, bkz. Adonis. ve ona kendi oğlu gibi baktı. Bir gün, *Sol (Güneş.) Söylendiğine göre, kültü, ilk Sabin kralı Titus Tatius tarafından, Smikros'la manevi kardeşi bir kuğu Luna (Ay) kültüyle birlikte, Roma'ya buldular ve çevredeki küçük çocuklar­ la kuşun sahipliği konusunda kavgaya sokulan bir Sabin tanrısı. Güneş kül724

Sopatros tünün ilk kez Aurelii ailesi tarafından icra edildiği ve bu aile mensuplarının Güneş'in soyundan geldikleri kabul ediliyordu. Güneş'le ilgili Helen efsaneleri için bkz. Helios. Soloels (Eoi\ôrn:;) Theseus'un Amazonla­ ra karşı seferinde, ona yoldaşlık eden üç genç Atinalı'dan biri. Diğer ikisinin ad­ lan Euneos ve Tholoas'tı. Dönüşte, The­ seus, Antiope'yi yanında getirdi. Gemi­ de, Soloeis genç kadına �ık oldu. Sır­ rını bir dostuna açtı ve dostu da haberi Antiope'ye iletti. Ama Antiope Soloeis'i reddetti. Buna çok üzülen Soloeis, bir uğrak yerinde kendini bir nehre attı ve boğuldu. Theseus, genç adamın intiha­ rını ve üzüntüsünün nedenini öğren­ diği zaman büyük bir acı duydu ve o an bir kehaneti hatırladı: Pythia, bir za­ manlar ona, yabancı bir toprakta yol­ culuk yaptığı bir sırada, yüreğinde bü­ yük bir acı duyduğu gün, hemen orada bir şehir kurarak, yoldaşlarından bazı­ larını oraya yerleştirmesini emretmiş­ ti. Bu kehanete uyan Theseus, bir şe­ hir kurarak, Pythia Apollonu'nun şe­ refine ona Pythopilis (Bithynia'da) adı­ nı verdi. Şehrin yanından geçen neh­ ri da, genç Atinalı'nın anısına, Soloeis diye adlandırdı ve onun kardeşleri ile, Hermos adındaki bir Atinalı'yı bu şeh­ re yerleştirdi. Solymos (EôAuµoç) Zeus'un ya da bazı yazarlara göre Ares'in oğlu. Anadolu'da Solymoslar denen halkın isim atası. Sopatros (Ec.�nta'tQOÇ) Bir zamanlar, in­ sanlar henüz sadece meyve ve sebzey­ le beslenir ve tanrılara kanlı kurbanlar sunmazlarken, Atina'da yaşayan bir ya­ bancının adı. Sopatros'un orada bir tar­ lası vardı. Bir dinsel tören sırasında, So­ patros, sungusunu sunağa koyduğu za725

man, birden bir boğa çıkageldi ve sun­ guyu oluşturan bitkilerle taneleri yedi. Boğanın bu yaptığına sinirlenen Sopal­ ros, bir baltayı kaptığı gibi, hayvanı öl­ dürdü. Sonra da, dine saygısızlık olarak değerlendirdiği bu hareketinden piş­ manlık duyarak, kendi kendini Girit'e sürgün etti. Ancak, onun sürgüne git­ mesinin ardından, ülkeye bir kıtlık çöktü. Durum tanrılardan sorulduğun­ da, onlar, ancak Sopatros'un buna bir çare bulabileceğini söylediler. Katledi­ len hayvanın aynı dinsel tören sırasın­ da yeniden canlanması ve katilin ceza­ landırılması gerekiyordu. Bunun üzeri­ ne, elçiler gönderilip, Sopatros aranma­ ya başlandı. Sonunda, onu Girit'te bul­ dular. Sopatros, vicdan azapları içinde kıvranıyordu. Atinalı elçiler, tanrıla­ rı yatıştırmak için ne gibi ayinlerin ic­ rası gerektiğini kendisine sordukların­ da, günahını başkalarıyla paylaşırsa onun azabına daha kolay dayanabile­ ceği umuduyla, Sopatros, önce elçiler­ den, öğütlerinin karşılığı olarak ken­ disine yurttaşlık hakkı verilmesini is­ tedi. Atinalılar, bunu kabul ettiler. Bu­ nun üzerine Sopatros, onlarla birlikte Atina'ya döndü ve şöyle bir şey düşün­ dü: Bütün Atinalıların katıldığı genelbir toplantıda, evvelce öldürmüş olduğu boğaya benzer bir boğa getirtti. Genç kızlar ona su sundular. Sopatros, başka Atinalılar tarafından bilenen bir bıçağı bu suyla arındırdı ve hayvanı boğazla­ dı. Başkaları da, onu yüzdüler ve par­ çaladılar. Böylece, öldürme işine her­ kes katılmış oldu. Bundan sonra, bo­ ğanın eti paylaşıldı. Ziyafet bittiğinde, boğanın derisi samanla dolduruldu ve bu şekilde elde edilen göstermelik bo­ ğa, bir sabana koşuldu. Son olarak, ka­ tili yargılamak için bir mahkeme kurul-

Sophaks du. Yargılama sırasında, gerçek suçlu­ nun bıçak olduğu sonucuna varıldı ve bıçak denize atılmaya mahk1lm edildi. Hüküm infaz edildi. Böylece, kahinin belirttiği şartlar yerine getirilmiş, bo­ ğa göstermelik olarak "yeniden canlan­ mış" ve suçlu mahk1lm edilmiş oldu. Kıtlık son buldu. Bu kurban sunma tö­ reni, Atina'da yerleşti. Bu töreni orada, Sopatros'un soyundan gelenler -Sopat­ ridler- icra ediyordu. Sophaks (EôcpaE,) Herakles, Antaios'u öldürdüğü zaman, onun karısı Tin­ ge (Tanger (Tanca) şehrinin isim ata­ sı) ile birleşti ve ondan bir oğlu oldu. Herakles'in Sophaks adındaki bu oğlu, daha sonra Mauretania'da hüküm sür­ dü. Sophaks'ın Diodoros adında bir oğ­ lu oldu. Diodoros, babasından miras al­ dığı imparatorluğu genişletti ve Maure­ tania kralları hanedanını kurdu. •soranus Hirpi Sorani'nin (çoğl. i) (bu ada bkz.), Roma'nın kuzeyinde, So­ ratte Dağı'nın tepesinde taptıkları tan­ rı. Bazen, Dis Pater ile özdeşleştirilen Soranus'a, genellikle bir Apollon gö­ züyle bakılıyordu. Vergilius, onu bu şe­ kilde anar. Bunun sebebi, belki de kurt kültünün Apollon kültüne bağlı olma­ sıydı (Apollon Lykeios kültü gibi) (bkz. bir "Cehennem" Apollonu yapılmış olan Veiovis). Sosthenes (EwaSEvrıç) Kyzikos'tan gelen Argonautlar Bosporos'tan geçmek iste­ dikleri zaman, Amykos (bu ada bkz.) tarafından engellendiler. Bunun üze­ rine, Argonautlar küçük bir koya sı­ ğındılar. Orada, onlara olağanüstü bü­ yüklükte, bir kanatlı adam görünerek, Amykos'u yeneceklerini söyledi. Cesa­ retlerine yeniden kavuşan Argonaut­ lar, Amykos'a saldırdılar ve kolaylıkla onun hakkından geldiler. Bunun üzeri-

ne Argonautlar, kendilerine güven ve­ ren koruyucu cinlerine bir tapınak dik­ tiler ve ona Sosthenes adıyla ibadet et­ tiler. Konstantinos zamanında bu tapı­ nak başmelek Mikael'in capellası oldu. Sparta (EnaQ'ra) Sparta şehrinin isim atası; Eurotas'la Kleta'nın kızı ve Lakedaimon'un karısı. Sparta, Amyklas ile Eurydike'nin de annesidir (bkz. tab. 2 1 ). Bazen, Himeros ve Asine'nin onun çocukları olduğu söylenir. Spartol (EnaQwO ("Ekilmiş adamlar"). Kadmos'un öldürdüğü dragonun diş­ lerinden doğan adamlar. Kadmos, Athena'nın (ya da Ares'in) tavsiyesiyle, Thebai şehrinin kurulacak olduğu yer­ de, bu dişleri toprağa ekti. Yerden, te­ peden tırnağa silahlı adamlar biterek, birbirleriyle çarpışmaya başladılar. So­ nuçta, beşi hariç hepsi öldü. Hayatta kalanların adları şöyleydi: Khthonios, Oudaios, Peloros, Hyperenor ve Ekhi­ on. Kadmos, onları şehrine kabul etti ve Thebai'nin kalesi Kadmeia'yı onların yardımıyla inşa etti (ayr. bkz. Kadmos). Sperkhelos (EmQXELÔç) Aynı adı taşı­ yan nehrin tanrısı; bütün nehirler gi­ bi, Okeanos ile Tethys'un oğlu. Pele­ us, oğlunun Troia Savaşı'ndan sağ sa­ lim dönmesi için, Akhilleus'un saçlarını ona adamıştı. Bu adak, Sperkheios'un Akhilleus'un eniştesi olduğu ileri sürü­ lerek açıklanıyordu, çünkü Sperkheios, Peleus'un kızı Polydora ile evlenmiş­ ti (bkz. Polydora). Sperkheios'un, aynı zamanda Dryops'un (Dryoplar halkı­ nın atası) (bkz. Dryops) ve muhtemelen Othrys nymphalarının babası olduğu da söyleniyordu. Sphalros (EcpaiQoç) Pelops'un araba sü­ rücüsü Killas'ın, öldükten ve kahra­ manlaştırıldıktan sonraki adı. Sphairos, Troizen yakınlarında Sphaira Adası'nın

726

Stentor isim atasıdır. Aithra, bir gece, ona kur­ ban sunduğu sırada, Poseidon'un bas­ kınına uğradı (bkz. Aithra, Aigeus, The­ seus ve Killas). Sphlnks ya da Sphlgks (Ecp(yf;) Geleneğe göre, yüzü bir kadın yüzü olan, göğ­ sü, ayaklan ve kuyruğu aslana benze­ yen ve yırtıcı kuş kanatları taşıyan di­ şi canavar. Sphinks'e, özellikle, Oidipo­ us efsanesinde ve Thebai döngüsünde rastlanır. Nitekim, Hesiodos'un Theo­ gonia'sında da bu vesileyle sözkonusu olur. Sphinks bazen, Geryoneus'un kö­ peği Orthros'la Ekhidna'nın oğlu ola­ rak geçer. Bu durumda o, Nemea asla­ nının kardeşidir. Fakat, Sphinks'in ba­ basının, canavar Typhon (bu ada bkz.) olduğu da söyleniyordu. Hatta, daha da ilginç bir gelenek onu, Thebai kra­ lı Laios'un ya da Boiotialı Ukalegon'un evlilik dışı kızı olarak göstermektedir. Bu canavar, Thebai'a, Pelops'un oğlu Khrysippos'u günahkar bir aşkla seven Laios'un bu suçu yüzünden siteyi ceza­ landırmak için Hera tarafından gönde­ rilmişti (bkz. Khrysippos ve Laios). Ca­ navar, Thebai'nin batısında, şehrin he­ men yakınında bulunan bir dağa yerleş­ miş, erişebildiği yerden geçen insanları parçalayıp yiyerek ülkeyi kınp geçiri­ yordu. Ôzellikle, gelip geçenlere, çöze­ meyecekleri bilmeceler soruyor; sonra da, çözemediler diye onları öldürüyor­ du. Yalnız, Oidipous, onun bilmecesi­ ni çözmeyi başardı. Bunun üzerine ca­ navar, kahrından kendini bir kayadan aşağıya attı ve öldü. Oidipous'un, onu mızrağıyla vurarak öldürdüğü de söy­ leniyordu (bkz. Oidipous). Staphylos (E'tacpuAoç) Yunancada "sal­ kım" anlamına gelen bu kelime, hep­ si de bağ tanrısı Dionysos döngüsüne mensup, birbirinden pek iyi ayırt edile-

meyen birkaç kahramanın adıdır. Staphylos, bazen, Aitolia kralı Oineus'un çobanlarından biridir. Her gün sürüleri otlamaya götürüyordu. Bir seferinde, keçilerden birinin diğerlerin­ den daha geç döndüğünü ve daha neşe­ li göründüğünü fark etti. Keçiyi takip etti ve onun, ne olduğunu bilemedi­ ği bir meyveden yediğini gördü. Olayı krala anlattı. Kral, bu meyvenin salkım­ larını sıkıp suyunu çıkarmayı düşündü ve böylece şarap imal etmiş oldu. Şa­ rap, böyle icat edildi. Bu yeni sıvıya kralın adı verildi (oivoç, (oinos) yun. "şarap" anlamına gelir). Meyvenin ken­ disi de "staphylos" adını aldı. 2. Buna yakın bir efsane, Staphylos'u, Dionysos'un yaşlı yoldaşı Silenos'un oğlu olarak gösterir. Söylendiğine göre, şaraba su katmayı ilk o bulmuştur. 3 . Ama genellikle Staphylos, Dionysos ile Ariadne'nin (Ariadne, Theseus tara­ fından Naksos'ta terk edildikten son­ ra) aşklarından doğan erkek çocuk ola­ rak gösterilir (bkz. tab. 28). Fakat, onu Theseus'un oğlu olarak gösteren bir ge­ lenek de mevcuttur. Bu Staphylos, Tho­ as, Dinopion ve Peparethos'un kardeşi­ dir. Bunlara, bazen Latramys, Euant­ hes ve Tauropolis de eklenir. Staph­ ylos, Khrysothemis'le evlendi ve ondan Molpadia, Roio ve Parthenos adlarında üç kızı oldu (bazı yazarlara göre, He­ mithea adında dördüncü bir kızı da­ ha vardır). Staphylos, Roio dolayısıyla Anios'un dedesi olur (bkz. Roio). Öte­ ki kız kardeşler için, bkz. Partheaos ve Lyrkos. Staphylos, Argonautlar arasında da yer alır. Nonnos, Dionysiaka'sında, kişiliğini es­ ki efsaneye pek bağlı kalmaksızın işle­ yerek, Staphylos'a yer verir. Stentor (E'tEV'tWQ) Ilias'ta, elli insan gi-

727

Sterope tab. 8 ve tab. 20). bi haykıran bir Stentor'dan -yalnız bir kez- söz edilir. Adı bir deyim haline Sthenebola (E0Evt�oıa) Kral Proitos'un karısı. Çoğu zaman, Lykia kralı gelmiş olan bu Stentor hakkında yo­ rumcuların bütün bildikleri, onun bir lobates'in (bu ada bkz.) kızı olarak gös­ Trakyalı olduğu ve Hermes'le (tanrı­ terilir. Söylendiğine göre, Akrisios ta­ rafından kovulan Proitos, Anadolu'ya ların "habercisi") bir nara atma yarış­ göç ettiği zaman, Stheneboia onunla ması yaptığı ve yenilerek öldürüldüğü evlendi (bkz. Proitos ve Akrisios). Fa­ hikayesinden ibarettir. kat Stheneboia'nın başka soyağaçları da Sterope (EnQ67tTJ) Birçok kadın kahra­ vardır: Lykia kralı Amphianaks'ın ya da manın adı. Bunlardan biri: 1 . Atlas ile Pleione'nin kızı olup, Pleiad­ Arkadhia kralı Amphidas'ın kızı olduğu da ileri sürülür (bkz. bu geleneği özet­ lar arasında yer alır (bkz. tab. 25). Bu leyen tab. 5). flias'ta Stheneboia yerine Sterope, Ares'le evlendi ve ondan Oino­ Anteia adı geçerse de, sözkonusu olan maos adında bir oğlu oldu. Fakat, bir ge­ aynı kadın kahramandır. Tragedya ya­ lenekte Sterope'nin bizzat Oinomaos'la evlendiği söylenir. Başka bir gelenek­ zarları Stheneboia adını tercih ederler. te ise, Sterope Hyperokhos'la evlenmiş Stheneboia, efsanede, Proitos'un ka­ ve Oinomaos, ondan doğmuştur (ayr. rısı olarak Tiryns'te sahneye çı­ bkz. Oinomaos). kar. Krala, Proitos kızları ya da Pro­ 2. Bir başka Sterope, Pleuron'un kızla­ itidler (bu ada bkz.) denen çok sayı­ da kız çocuğu ile bir oğul vermiştir. rından biridir (bkz. tab. 24). 3. Bu Sterope, Porthaon ile Euryte'nin, Stheneboia'nın mutluluğu, genç kah­ nehir-tanrı Akhelos'la evlenen Aito­ raman Bellerophontes'in Tiryrıs'e gelip, lialı kızları ve Seirenlerin annesi olan yakışıklılığıyla onu etkilemesi sonucu Sterope'den ayrıdır (bkz. Seirenler) bozuldu. Stheneboia, Bellerophontes'e 4. Bir başka Sterope de, Apollodo­ sokulma girişimlerinde bulunduysa ros tarahndan anlatılan, Herakles ile da, o bunları geri çevirdi. Buna kızan, Tegea kralı Kepheus arasındaki it­ Stheneboia da, Proitos'a gidip, gizlice, kahramanı kendisine tecavüze yelten­ tifak hikayesinde boy gösterir (bkz. mekle suçladı. Bellerophontes'e sem­ Kepheus). pati duyan ve üstelik, onu bir cinaye­ 5. Sterope, aynı zamanda, lolkos kra­ tin günahından arındırmış olan Proi­ lı Akastos'un kızlarından biridir. Pe­ tos, günaha girmeden onu kendi eliy­ leus, Akastos'un sarayına sığındığı za­ le öldüremeyeceği için, bir mektup ya­ man, Akastos'un kahramana aşık olan zarak Bellerophontes'e verdi ve onu karısı Astydameia, Peleus'un karısı Lykia'ya, kayınpederinin yanına gön­ Antigone'ye gönderdiği bir mektupta, derdi; mektupta, Iobates'ten, mektu­ onun güya genç kızla (Sterope) evlen­ bu getireni öldürmesi isttmiyordu (bkz. mek isteğini bildirmiş ve Antigone bu Bellerophontes). mektup yüzünden intihar etmişti, (bkz. Maceranın, Bellerophontes'in zaferleri­ Peleus ve tab. 1 3). ni müteakip vardığı son, Euripides'in Steropes (E'tEQ67tfJÇ) Yunancada "şim­ Stheneboia adlı kayıp tragedyasında dra­ şek" anlamına gelen kelimeyi çağrıştı­ matize edilmiştir: Kahraman Lykia'dan ran bu adın sahibi bir Kyklops'tur (bkz. 728

Sthenelos

Proitos -Stheneboia (bkz. ıab. 32)

1

1

1

Megapenthes

Proiıidler

(ya da Proitos kızlan)

1

Anaksagoras

1

1

Iphianeira ,...,, Melampous (bkz. tab. 1)

Alektor

Hipponoos

1

Kapaneus ,...,, Euadne

lphis

1

1

Kapaneus -Euadne

Sthenelos

Eteoklos

Kylarabes

Sthenelos

1

Kylarabes Soy tablosu No. 37

(/talik adlar PAUSANIAS'ın aktardığı [il, 18, 5] bir varyantı göstermektedir.)

döner, kurbanı olduğu iftiraların ocunu almaya kararlıdır. Ama Proi­ tos zaman kazanır ve Stheneboia'nın, Bellerophontes'in atı Pegasos'a binip kaçma girişiminde bulunmasını sağlar. Ancak, Stheneboia kaçarken, Pegasos onu sırtından atar. Stheneboia, denize düşer ve ölür. Cesedi Melos Adası ya­ kınlarında balıkçılar tarafından buluna­ rak Tiryns'e getirilir. Başka bir geleneğe göre ise Bellerophontes'in geri döndü­ ğünü öğrenen Stheneboia intihar eder. Sthenelas (I:.8eveAaç) Phorbas ailesin­ den Krotopos'un oğlu (bkz. tab. 1 4). Babasından sonra, Argos tahtına geç­ ti. Danaos, Mısır'dan gelip, Argos tahtı üzerinde hak iddia ettiği zaman, tahtta Sthenelas'ın oğlu Gelanor bulunuyordu (bkz. Danaos). Sthenelos (I:.8eveAoç) Bu adı taşı729

yan birçok kahraman vardır. Bazıları şunlardır: 1 . Aktor'un oğlu ve Herakles'in silah arkadaşı. Herakles, Amazonlara kar­ şı sefere çıktığında, onunla birlikte git­ ti. Yaralandı ve dönüşte Paphlagonia'da öldü, kıyıya yakın bir yere gömüldü. Daha sonraları, Argonautlar o yakınlar­ dan geçerken, Persephone, onları gör­ mesi için Sthenelos'un kısa bir süre için yeryüzüne çıkmasına izin verdi. Argo­ nautlar, kahramanlara yapıldığı gibi, ona kurban sundular. 2 . Bir başka Sthenelos da aynı şekilde, Herakles döngüsüne bağlıdır. Bu Sthe­ nelos, Androgeos'un oğullarından biri ve dolayısıyla Minos'un torunuydu. Al­ keus adında bir kardeşi vardı. Herak­ les, Amazonlar kraliçesinin kemerini elde etmeye giderken, Paros Adası'na

Stllbe uğradı. Yoldaşlarından ikisi, orada bu­ birçok çocuğu vardı: Alkinoe (ya da lunan Minos'un dört oğlu tarafından öl­ Alkyone), Medusa, Eurystheus (bu ada dürüldü. Herakles, onların yerine Sthe­ bkz.) ve Iphis ya da Iphitos. Sthenelos, nelos ile Alkeus'u yanında götürdü. Dö­ Perseus'un kurmuş olduğu Mykenai nüşte, Thasos Adası'nı aldı. Trakyalıla­ şehrinde hüküm sürdü. rı oradan kovdu ve adayı krallık olarak Stllbe (E·dA(3T]) 1 . Tesalya'da nehir-tan­ iki kardeşe verdi. rı Peneios ile nympha Kreousa'nın kızı 3. Kapaneus'un oğlu olan bir diğer (bkz. tab. 23). Stilbe, Apollon'la birle­ şerek ona, Kentauros ve Lapithes (La­ Sthenelos, Thebai'yi fetheden Epigon­ pitler denen Tesalyalı halkın isim atası) lardan biridir. Annesi, Euadne'dir. Iphis'ten (geleneklere göre, Iphis, onun adlarında iki oğul verdi. Stilbe'nin Ai­ büyükbabası ya da amcasıydı, bkz. lp­ neus adında (Kyzikos'un babası) başka bir oğlu daha olduğu söylenir. his), Argos krallığının üçte birini miras 2. Eosphoros'un kızı olan bir diğer Stil­ olarak almıştı. Daha sonra, oğlu Kyi­ arabes bütün krallığı iktidarı altında be, bazen Autolykos'un annesi olarak geçer. topladı. Bu Sthenelos, Helene'nin talipleri ara­ Stirus ya da Styrus Aslen Albanialı (bugün­ sında yer alır ve bu nedenle Troia kü Dağıstan) bir prens. Medeia ile ev­ Savaşı'na katılmıştır. Fakat, Thebai'nin lenmek istiyordu. Skytler (lskitler) kra­ lı Anausis de genç kızla evlenmek is­ alınışında (bu, Troia Savaşı'ndan ön­ cedir) Diomedes'le dostluk kurmuştu. tediği için, Stirus, onunla mücadele­ ye girişti ve her ikisi de yaralandılar. Troia'da, yirmi beş gemilik bir donan­ Medeia'nın Iasion tarafından kaçırılma­ maya kumanda ediyordu. Savaşta ve sından sonra, Stirus Medeia'nın peşine özellikle Diomedes'in hizmetinde (gö­ düştü. Ama Hera'nın çıkarttığı fırtınada rünüşe göre, onun sancaktarlığını ya­ pıyordu) temayüz etti. Ewelce, bir du­ boğuldu. vardan atlarken (belki, Thebai'nin alı­ •Strigalar Halk inancına göre, kanatlı ve nışı sırasında) ayağını yaraladığı için yırtıcı kuş pençeli dişi daimonlar. Ço­ cukların kanı ve iç organları ile besle­ ancak araba üstünde savaşabiliyordu. Daha sonra, Troia dönüşünde, kral nirlerdi (bkz. Carna). Oineus'u yeniden tahta çıkarmak için, Strophlos (E'rQ6cpmç) 1 . Bu adı taşıyan birinci kahraman Krisos'un (bu ada Aitolia'da Diomedes'e yoldaşlık etti (bkz. Diomedes). bkz.) oğlu olup, Phokos'un ve dolayı­ sıyla Aiakos'un soyundan gelir (bkz. Diomedes'i Aigialeia ile aldatan tab. 3 1 ) . Strophios, Phokis'te Kri­ Kometes'in babası, muhtemelen bu sa şehrinde hüküm sürmekteydi. An­ Sthenelos'tu (bkz. Kometes). nesi, Naubolos'un kızı Antipathia'dır. 4. Oncekilerden farklı bir diğer Stehe­ nelos da, Perseus ile Andromede'nin Strophios, karısı Anaksibia dolayısıyla, oğullarından biridir (bkz. tab. 32). Agamemnon'un eniştesi olur (bkz. tab. 2). Pylades adında bir oğlu vardı. Ye­ Geleneklerde, onun karısının ba­ ğeni Orestes, onun yanında büyüdü ve zen Pelops'un kızı Nikippe, bazen de Amphidamas'in kızı Artibia (ya da An­ Pylades'le efsanevi dostluk bağı kurdu (bkz. Orestes ve Pylades). tibia) olduğu söylenir. Sthenelos'un 730

Styks 2. Bir diğer Strophios, yukandaki­ nin torunu ve Pylades ile Elektra'nın (Orestes'in kız kardeşi) oğludur (ayn. tab.). Strymo (E'tQuµw) Nehir-tanrı Skamandros'un kızı. l..aomedon'la evlendi (bkz. tab. 3). Dolayısıy­ la, Priamos'un (Podarkes) annesidir. Stryrno'nun diğer çocukları için bkz. ayn. tab. Bazen, Priamos'un annesinin Stryrno değil de, Plakia ya da l.eukippe olduğu söylenir. Strymon (E'tQuµwv) Trakya'da aynı adı taşıyan nehrin (Struma, Karasu) tannsı. Stryrnon, adı kaynaklara göre değişen bir Mousa'dan dünyaya gelen Resos'un babası olarak geçer (bkz. Resos). Resos'tan başka, Brangas, Olynthos (bu adlara bkz.), Treine ve Euadne'nin de (bkz. tab. 1 5) babası olduğu söylenir. Bir efsane Stryrnon'un, Ares'in oğlu olan bir Trakya kralı olduğunu söyler. Oğlu Resos Troia önünde öldürüldü­ ğü zaman, Stryrnon büyük üzüntüye kapılarak, kendini, o sıralarda adı Pla­ istinaos olan nehre attı ve nehir o za­ mandan sonra Stryrnon adını aldı. Ni­ hayet karanlık bir efsane, Herakles'le Stryrnon'un bir mücadelesine gönder­ me yapar. Herakles, Geryoneus'un sü­ rülerini ele geçirmiş olarak geri döner­ ken, Stryrnon'un kıyısına gelir, ama ne­ hir geçit vermediği için onu aşamaz. Bunun üzerine, akarsuya kocaman ka­ yalar atar ve böylece onu sandallar için kullanılamaz hale getirir. Styks (faı'.ıt;) Ölüler Diyarı'nın nehri. Hesiodos'un Theogonia'sında Okeanos ile Tethys'in en büyük çocukları. Fakat, Hyginus'un fabllerinin başına koyduğu soyağacı, onu Gece ile Erebos'un (Ka­ ranlık) çocukları olarak gösterir. Styks, Homeros'un Demeter'e Ôvgü'sünde yer 73 1

alır. Fakat, Apollodoros tarafından nakledilen ve Styks'i, Demeter'in değil de, Persephone'nin annesi olarak gös­ teren bir gelenek de mevcuttur. Styks, genellikle, Pallas'ın karısı olarak geçer ve ondan Zelos, Nike, Kratos ve Bia'yı, yani sırasıyla Gayret, Zafer, iktidar ve Güç'ü doğurur. Zeus'un, Devlerle sava­ şı sırasında Styks, çocuklarıyla birlikte, tanrıların kralına yardım etti ve onun zafer kazanmasına katkıda bulundu. Zeus da, bu hizmetinin karşılığı olarak, onu, tanrıların resmen ettikleri yemin­ lerin kefili yaptı. Epimenides'in bir fragmanından bize intikal eden başka bir versiyona göre Styks, Peiras CilEiQaç) adında birisiy­ le birleşmiş ve ondan Ekhidna (bu ada bkz.) adında bir kızı olmuştur. Niha­ yet, Styks'in Askalabos ya da Askalap­ hos (bu ada bkz.) adında bir çocuğu daha olduğu söylenir. Arkadhia'da Nonakris köyünden (Phe­ nea şehri yakınında) pek uzak olmayan bir yerdeki bir su kaynağına Styks adı veriliyordu. Yüksek bir kayadan çık­ tıktan sonra, yerin altında kaybolan bir kaynaktı bu. Bu kaynağın suyuna tehli­ keli özellikler atfediliyordu: Bu su hem insanlar hem de hayvanlar için zehir­ liydi; içine daldırılan demir ve metalleri ve de toprak kapları parçalıyordu. Bu­ na karşılık bir at toynağı bu suya da­ yanabiliyor, ondan etkilenmiyordu. Styks suyunun bu sayılan özelliklerini Pausanias'tan öğreniyoruz. Pausanias, ayrıca lskender'in bu kaynağın suyuy­ la zehirlendiğine dair bir efsaneye de değiniyor. Ölüler Diyarı Nehri'nin suyunun da (bu nehre döküldüğü düşünülen kay­ nağın suyundan ayrı olarak), bazı bü­ yülü özellikler taşıdığı söyleniyordu.

Stymphalos adında bir oğul veren Parthenope adın­ Thetis, Akhilleus'un vücudunu silah iş­ da bir kızı vardı. Stymphalos, Pelops'un lemez yapmak için onu bu nehre dal­ saldırılarına karşı Arkadhia'yı muzaffe­ dırmıştı (bkz. Ahhilleus). Fakat, Styks'in rane korudu. Sonunda, silahla hiçbir suyu, asıl, tanrıların resmi yemin tö­ şey elde edemeyeceğini anlayan Pelops, renlerinde kullanılmaktaydı. Bir tanrı, onunla uzlaşır gibi görünüp, bir ziya­ kendini bir yeminle bağlamak istediği fette onu öldürdü; sonra da cesedini zaman, Zeus, Iris'i Styks'ten bir ibrik su parçalayıp, her bir uzvunu bir yana da­ getirmeye yolluyor ve yemine "tanık" ğıttı (bkz. Aiakos). olması için suyu Olympos'a götürü­ yordu. Yemin eden tanrı, yeminini çiğ­ Karanlık bir geleneğe göre, Stympha­ neyecek olursa, onu korkunç bir ceza los, Omis'in kocası ve Stymphalidler bekliyordu: Bütün bir yıl boyunca so­ denen genç kızların babasıydı. Herak­ luk almaktan menediliyor ve ağzına ne les, Molionidleri konuk ettikleri için bu bir lokma ambrosios, ne de bir yudum genç kızları öldürdü (bkz. Herakles). nektar koyabiliyordu. Yılın sonunda, o *Summanus Iupiter'in tezahürlerinden bi­ rini -gece şimşeklerinin tanrısı- temsil tanrı yeni bir çileye koşuluyordu: Do­ kuz yıl süreyle, ölümsüz tanrılardan eden Roma tanrısı. Kendine özgü efsa­ uzak kalıyor ve ne onların meclisleri­ nesi yoktur. Capitolium'daki Iupiter ta­ ne, ne de ziyafetlerine katılabiliyordu; pınağında Summanus'un bir heykeli­ ancak onuncu yılda, imtiyazlarına ye­ nin bulunduğu ve lô 278'de bir yıldı­ niden kavuşabiliyordu. Theogonia'nın rım düşmesi sonucu heykelin kafasının bir pasajına sonradan sokulmuş olan koparak Tiberis Nehri'ne fırladığı an­ yemine sadakatsizliğin sonuçlarına iliş­ latılıyordu. Bu mucizevi olay, tanrının, kin bu tasvir, ayrıca, bu uğursuz suyun kendisi için ayrı bir tapınak istediğini nasıl bir şey olduğuna dair bazı bilgi­ gösteren bir işaret olarak yorumlan­ leri de içermektedir. Söylendiğine gö­ dı. Nitekim 20 Temmuz günü Circus re Styks, Okeanos'un bir kolu olup, asıl Maximus'ta ona böyle bir tapınak adan­ nehrin tam onda birini oluşturmaktay­ dı. Summanus'un, Titus Tatius'un ge­ dı. Öteki dokuz kısım, nehrin, yer dis­ tirdiği Sabin kültleri arasında Roma'ya kini çepeçevre saran dokuz helezon girdiği kabul ediliyordu. parçasını teşkil ediyordu. Bu dokuz he­ Sybarls (EuJ3aQLÇ) 1 . Phokis'te Lamia lezon parçasına, Vergilius'un Ölüler Di­ adıyla da anılan bir dişi canavar (bkz. yarı Nehri Styks hakkındaki tasvirinde Alkyoneus). Canavarın öldürüldüğü de rastlanır. Orada da Styks, kıvrımla­ yerde, kayalıktan bir kaynak fışkırdı ve rıyla Yer altı dünyası krallığını çepeçev­ bu kaynak Sybaris adıyla anılır oldu. re kuşatır (ayr. bkz. Ahheron). Lokrisli kolonlar, güney Italya'da kur­ Stymphalos (E'tuµaAoç) Elatos ile dukları şehre bu adı verdiler. 2. Aineias'ın yoldaşı olan ve Tumus ta­ Kiynras'ın kızı Laodike'nin beş oğlun­ dan biri (bkz. tab. 5) ve Peloponisos'ta rafından öldürülen bir Troialı'nın adı Stymphalos gölü yakınındaki Stympha­ da Sybaris'ti. los şehrinin isim atası (bkz. Herakles). 3. Aynı ada, bir Phrygia efsanesinde de Stymphalos'un birçok oğlu -Agamedes, rastlanır. Bu efsaneye göre Sybaris, tan­ Gortys, Agelaos- ile Herakles'e Eueres rıça Artemis'in kutsal ormanında bir 732

Syleus canavarla birleşen Alia adlı bir genç kı­ Diyan'nda tekrar kocasına kavuştu. zın babasıydı. Alia'nın bu birleşmesin­ Aeneis'ten ayrı bir gelenekte, Sykha­ den, "Ophiogenler", yani "Yılanoğulla­ ios, Dido'nun değil de, onun kardeşi Anna'nın kocası olarak geçer. n" soyu doğdu. Bunlar, Hellespontos'ta Parion bölgesinde oturuyorlardı. Bu Syleus (EuAEuç) Herakles döngüsü­ ne mensup bir şahıs. Herakles'in halk, yılan sokmalarını sihirli sözlerle Omphale'nin yanındaki köleliği sıra­ iyileştiriyordu. Ophiogenlerin atasının, sında, kahraman bazı işler yaptı. Bu iş­ insana dönüşmüş bir yılan olduğu da söyleniyordu. ler arasında Syleus'un cezalandırılması da yer alır. Syleus, bir bağcıydı. Gelip Sykeus (Euxdıç) Yerel ve muhtemelen geçenleri durdurarak bağında çalışma­ geç döneme ait bir geleneğe göre, Zeus ya zorluyor, sonra da onları öldürüyor­ tarafından takip edilen annesi Gaia'yı du. Herakles, onun hizmetine girdi ve kurtarmak için, yerden bir incir ağacı çıkaran ve bu suretle annesinin onun bağı işleyecek yerde, kütükleri söktü ve türlü çeşit taşkınlıklar yaptı. Sonra altında korunmasını sağlayan (çünkü, incir ağacı yıldırımın yönünü saptırıcı da, bir çapa darbesiyle Syleus'u öldür­ olarak biliniyordu) bir Titan. dü. Bir geleneğe göre, Syleus'un Dikai­ Sykhalos ya da Sygkhaios (Euxaioç ya da os (Adil) adında, ismiyle müsemma ve onunla taban tabana zıt huylu bir kar­ Euyxaioç) En eski gelenekte, krali­ çe Dido'nun kocasının adı Sykharbas'tı deşi vardı. Her ikisi de Poseidon'un oğ­ (bkz. Dido). Fakat Aeneis'ten itibaren, luydular ve Tesalya'da Pelion Dağı'nda bu adın yerini Sykhaios almıştır. Sykha­ yaşıyorlardı. Herakles, Syleus'u öldür­ ios, Fenikeli bir prensti. Dido'nun er­ dükten sonra, Dikaios'a konuk oldu kek kardeşi, Tyrus (Tir) kralı Pygma­ ve orada Syleus'un kızını gördü. Kıza, lion, Sykhaios'un hazinelerini ele ge­ amcası bakıyordu. Herakles, kıza 1!.şık çirmek için onu öldürdü. Gelenekle­ oldu, onunla evlendi, sonra da bir sü­ re göre cinayet, bir av ya da bir kur­ re için oradan ayrıldı. Sevdiği adamın ban töreni sırasında işlendi. Pygmalion, yokluğuna dayanamayan genç kadın cesedi gömmeden bıraktı ve Dido, bir öldü. Söz verdiği gibi geri dönen He­ rakles, karısının öldüğünü öğrenince süre, olup bitenleri öğrenemedi. Fakat büyük üzüntüye kapıldı ve onun cese­ Sykhaios karısına rüyada görünerek komployu açıkladı. Dido'ya kaçmasını dinin yakıldığı odun yığınının üzerine öğütledi ve bunun için de altınlarının kendini atmak istedi. Onu bu işten alı­ bir bölümünü gömdüğü yeri ona bil­ koymak dünyanın zahmetine mal oldu. dirdi. Dido'nun kaçışı için, bu ada bkz. Syleus'un oturduğu yer, bazen Lydia, Dido, Kartaca'da sarayının orta yerin­ bazen Aulis bölgesi, bazen Thermopy­ de, Sykhaios için bir tapınak yaptırdı lai (Sıcak Kapılar), bazen de Tesalya'da ve onun anısını sadakada korudu. Yal­ Pelion bölgesi olarak gösterilir (ayr. nızca Aineias, Venus'un iradesi sayesin­ bkz. Herakles). de, onun vuslatına nail olabildi. Ainei­ Herakles'in, Iphitos'un kan bedelini as gittiği zaman, Dido, kocasının anısı­ ödemek için köle olarak Oraphale'ye değil, Syleus'a satıldığını ileri süren bir na ettiği sadakatsizlikten duyduğu vic­ dan azabı yüzünden intihar etti. Ölüler gelenek de mevcuttur. 733

Syme Syme (Euµrı) Ialysos (bu ada bkz.)

Syrigks'in melodili sesleri duyuluyor­ ile Dotis'in kızı. Syme, Anthedon'la du. Az sonra, kapı kendiliğinden açılı­ Halkyone'nin oğlu Glaukos tarafından yor ve genç kız başında çam dalların­ kaçırıldı. Glaukos, Bodos'la Knidos Ya­ dan bir taçla dışarı çıkıyordu. Aksi du­ rımadası arasındaki Syme (günümüzde rumda, içerden canhıraş feryatlar geli­ Simi (Sömbeki)) Adası'nı ele geçirerek, yordu ve birkaç gün sonra mağaranın buraya karısının adını verdi. Adanın kapısı açıldığında genç kız kayıplara daha önceki adları, sırasıyla, Metapon­ karışmış oluyordu. tis ve Aigle idi. Syme'nin Poseidon'dan Syma (EıJQva) Syrnos şehrinin isim atası Khthonios adında bir oğlu oldu. ve Karia kralı Damaithos'un kızı. Syrna, Syrlgks (EUQLyE,) Pan'ın aşık oldu­ damdan düşmüştü ve ölüm tehlikesi ğu Arkadhialı bir Hamadryad. Tan­ içindeydi. Tam o sırada Podalirios (bu rı, Syrigks'in peşine düştü ve tam onu ada bkz.) çıkageldi ve Syrna'nın iki ko­ yakalayacağı sırada, Syrigks, ·Ladon lundan kan alarak onu iyileştirdi. Da­ Nehri kıyısında bir kamışa dönüştü. maithos da buna karşılık, Syrna'yı kur­ Rüzgarın, esintisiyle kamışları inletti­ tarıcısıyla evlendirdi. ğini farkeden Pan, ayrı ayrı boyda ka­ Syros (EUQOÇ) Suriyelilerin isim atası. Fa­ mışları balmumuyla birleştirmeyi dü­ kat, efsanesine ait veriler karanlık ve şündü. Böylece, bir müzik aleti meyda­ çelişkilidir. Bazılarına göre Syros, Aso­ na getirdi ve nymphanın anısına buna pos ile Apollon'un kızı Sinope'nin oğlu­ Syrigks (syrinks, Pan flütü) adını verdi. dur (bkz. Sinope). Bazılarına göre de o, Öte yandan, Ephesos yakınlarında, Agenor'la Telephassa'nın oğullarından Pan'ın ilk Syrigks'i içinde sakladığı bir biridir. Bu sonraki durumda, Syros, mağaranın varlığından söz ediliyor­ Kadmos, Phoiniks ve Kiliks'in karde­ du. Bu mağara, bakire olduğunu iddia şi olur. Aritmetiğin icadı ve metampsi­ eden genç kızları sınamaya yarıyordu. koz doktrininin ilk ortaya atılışı Syros'a Bu kızlar, mağaraya kapatılıyorlar ve atfedilir. gerçekten bakire iseler, mağaradan bir

Sabazloı : DIOD. SIC., iV, 4, l ; karş. , LYDIALI IOANNES, De Mens., iV, 5 1 ; ClC., De Nat. De­ or., lll, 23, 58; EL, Nat. An., Xll, 39; STRAB., X, 3, 15 ve 18, skol. ARISTOPH., Kuşlar., 874; MACR., Sat., 1, 18, 1 1 ; ISK. KLEM., Adv., Gent., s. 1 3 ; karş. DEM., Taç Meselesi Üzerine, 259 ve dev. (Sabazios'un mysterleri).

Sabbe : PAUS., X, 12, 9.

Sabo& : DEN. HAL, il , 49; karş. SERV., ad VERG., Aen., Vlll, 638. Sagarlı : 1) SOLIN., il, 10. 2) ET. MAGN., 707, 18; PLUT., De Fi., 12, 1 . Sagarltls : OV., Fası., lV, 229 ve dev. Saggarios : HES., Tlıeog., 344; ARNOB., Adv. Naı., 5, 6; PAUS., Vll, 1 7, 1 1 ; APD., Bibi., lll, 12, 5; skol. ad /!., XVI, 718; WESTERMANN, Mythogr.,

734

Seuekhoros Satyroalar Aphrodite'ye Ovgü., 262; HES., in s. 347, 15. STRAB., X, 47 1 ; karş. PAUS., 1, 23, 5 ve 6; karş. Salada : A. GELL, N. A., Xlll, 23; AUG., Civ. Dei., F. BROMMER, Satyroi, Wurzbourg, 1937 iV, 10; VII, 22; SERV. , ad VERG., Georg., l, 1 1 ; Saoroı : PAUS., VI, 21, 3. Aen., 1 , 44; X , 76. Salambo : ET. MAGN. , 747, 48, Hist. Aug., Elaga­ Selrenler : Odys., XII, 1-200; skol. ad 39; EUST., ad HOM., s. 1709; skol. ad LYC., 653; PAUS., bal, 7. IX, 34, 3; X, 5, 12; 6, 5; TZET. , ad LYC., 7 1 2 ; Salamlı : PAUS., 1, 35, 2; DIOD. SIC., iV, 72; skol. HYG. Fab., 1 2 5 ; 141; APD. , Bibi., 1 , 3 , 4; 7, 1 0 ; ad PIND., Ol., VI, 144; TZET., ad LYC., 1 1 0; 175; 9, 2 5 ; Ep., VII, 18 v e dev.; SOPH., kayıp ırag. 451; APD., Bibi., lll, 12, 7. (fragm . , Pearson, ed. 2. bas. lll, s. 66, fr. 861); Sallos : PLUT., Num., 13; FEST., s. 329,s. v.; SERV., PLAT., Dev., 6 1 7b; karş. Krat., 403 e; OV., Met., ad VERG., Aen., VIII, 285; karş. VG., Aen., V, 298 V, 5 12-562; L!BAN.; Narr., 1, 3 1 ; PLUT., Qu. ve dev. Conv., IX, 14, 6; APOLL RH., Arg., iV, 895; bkz. Salmoneoı : APD., Bibi., 1, 9, 7 ve dev.; sko!. Odys., V. BERARD, Navigations d'Ulysse, 1, 895; bkz. V. Xl, 236; DIOD. SIC., iV, 68, 1 ve dev; HYG., Fab., BERARD, Navigations d'Ulysse, iV, s. 197 ve dev.; 6 1 ; 250; VERG., Aen., VI, 585 ve dev.; SERV., ad F. CUMONT, Symbolisme funtraire, s. 325 ve loc.; STRAB. , VII, 3, 31 ve dev. s. 356; ET. BYZ., s. dev.; Ch. P!CARD, Ntrtides et Sirtnes . . . , A. E. H. v. EaAµWvT]. Karş. W. Nesıle, in A . R.W., 1936, E. G., 1938. s. 125-153. s. 248 ve dev. Saim : CIC., De l.Lg., II, 28. Samon : DEN. HAL, 1, 6 1 . Sanape : Skol. a d APOLL RH., Arg., 1 1 , 946; ETYM. MAGN., s. 739, 67, s. v. r:ıvwmı.

SanCOI : OV., Fast., VI, 213 ve dev., LACT., lnst. Div., 1, 15, 8 ; AUG., Civ. Dei., 18, 19: DEN. HAL, II, 49. Saon : PAUS., IX, 40, 2. Sanlo : 1) Skol. ad PLAT., Tim., 25 b. 2) HYG., Fab., 275. Sanlos : PAUS. , X, 17, 2; SOL!N., X, 4, 1. Saron : PAUS., 1 1 , 30, 7; ET. MAGN., s. v. I:aQWU;, s. 708, 5 1 ; skol. ad EUR., Hippol., 1200. Sarpeclon : 1) APD., II, 5, 9. 2) HES., fr. 30, Rzach; BAKKHYL., fr. 56 Be; HDT., 1, 173; karş. iV, 45; EUR., Res. 29, DIOD. SIC., iV, 60; V, 79; APD., Bibi., lll, 1, 1 ve dev.; HYG., Fab., 155; 178; PA­ US., VII, 3, 7; skol. ad APPOLL RH . , Arg., 1, 185; STRAB., XII, 573. 3) ll., II, 876 ve dev., V, 471 ve dev.; 627 ve dev.; VI, 198 ve dev.; XII, 101 ve dev.; 290 ve dev.; 392 ve dev.; XVI , 419 ve dev.; 466 ve dev.; 569 ve dev. Karş. Sp. MARl­ NATOS, l.Ls ltgendes royales de la Crtte minoenne, Rev. Arch., 1 949, II, s. 1 1 ve dev. Satornm : DEN. HAL , 1, 34; VERG., Georg., II, 538; VI, 792; VIII, 319 ve dev. 357 ve dev.; karş. SERV., ad loc.; OV., Fast., l, 235 ve dev.; PLUT. , Qu. rom. 34. Satyrla : Skol. Bem. ad VERG., Georg., II, 197, ve PROBUS, ad loc.; SERV., ad VERG., Aen., 1, 533; karş. PAUS., X, 10, 8. V. ]. BERARD, Colonisati­ on, s. 187.

Selene : Hom. Hermes'e Ovgıı, 100; EUR., Phoin., 1 75 ve skol. ; NONN., Dion., XL!V., 191; VERG. , Ge­ org., lll, 391 , ve SERV., ad loc., skol. ad APOLL. RH., Arg., iV, 57; THEOKR., lll, 49. Selinos : ET. BYZ., s. v. 'Eyiıcrı; PAUS., VII, 24, 5 . Semakhos : ET. BYZ., s . v . r:rıµaxlbaı; EUSEB., Khron., 30.

Semele : APD., Bibi., lll, 4, 2 ve dev.; 5, 3; Hom. ôvgü, 34, 21; HES., Theog., 940 ve dev.; EUR., Bakhh., 1 ve dev.; 242 ve dev.; 286 ve dev.; Dl­ OD. S!C., iV, 2, 2 ve dev.; 25, 4; V, 52, 2; PAUS., II, 31, 2; Ill, 24, 3; !X, 5, 2; skol. ad ll., XIV, 325; P!ND., Ol., ll, 44; LUK . , Tannlann Konuşmalan, 9; OV., Met., lll, 259 ve dev.; HYG., Fab., 167; 179; LACT. PLAC., ad STAT., Theb., l, 12.

Semlramla : DIOD. SIC., ll, 4 ve dev. 13 ve dev.; HDT., 1, 184; lll, 1 55; HESYCH., s. v.; LUK., Su­ riyeli tanrı>a, 14. Karş. R. DUSSAUD, Mtl. Radet, 1940, s. 131-136. R. HOLLAND, Konan über Se­ miramis, Ph. Woch., 1924, s. 496, 498. Serestoa : VERG., Aen., 1, 6 1 1 ; iV, 288; V, 487; IX, 1 7 1 ; 779; X, 541; Xll, 549; 561; SERV., ad VERG., Aen., X, 541. Sergestoa : VERG., Aen. , 1, 510; iV, 288; V, 122; 155 ve dev.; 282 ve dev.; XII, 561 . Servim : T . LIV., 1 , 3 9 ve dev.; VARR. , L L, V , 6 1 ; ARNOB., Adu. Gent., V , 1 8 , s . 1 0 7 b ; DEN. HAL., !V, 1 ve dev. Bkz. G. DUMEZIL, Servius et la For­ tune, Paris, 194 2. Setaia : LYC., Alex., 1075; TZET., ad loc., ve 92 1 ; ET. BYZ. , s . v . I::fJ'ta(ou. Seoekhoros : EL, Hist. An., XII, 2 1 .

735

Slbylle SJbylle : Hist. Gr. Frag., lll, p. 598, 64; ISK. KLEM., Sır., 1, 108; VARR., in LACT., insi. Div., 1, 6; PAUS., X, 12, l ve dev.; SUID., s. v.; HERMAS. , ad Pi.AT., Phaidr., 244 b; EUSEB., Or. ad sancı., 18; PS. ARIST., De Mirab., 1 158; SERV., ad VERG., Atn., lll, 441 ve dev.; VI, 32 1 ; VERG., Atn., VI, 10 ve dev.; PTER., Sat., 48; AMPELIUS, VIII, 16; DEN. HAL., iV, 62; OV., Met., XIV, 130 ve dev. Karş. S. REINACH, in Culıes, Myth, et Rel., lll. s. 3 1 1 -32 1 ; W. HOFFMANN, Wandel und Herlıunft der Sibyll. Bılcher in Rom, Diss. 1.Lip:zig, 1933; C. BONNER, in Mtl. K Lake, Londra, 1937, s. 1-8.

Side : l) Hist. Gr. Fr., iV, 544. 2) PAUS., lll, 22, 1 1 . 3) ET. BYZ., s. v. 4) APD..·, Bibi., 1 , 4 , 3 . 5) Poet. Buc. et Didact. (Didot), s. 109. Sidero : APD., Bibi., 1 , 9, 8; karş. TZET., ad LYC.,

Slnon : APD., Ep., V, 1 5; 19; TZET., Posthom., 720 ve dev.; ARIST., Poeı., 23, 1459 b, 7; Pi.AUT., Bahkh., 937 ve dev.; VERG. , Acn., II, 57 ve dev.; SERV., ad m. 79; HYG., Fab., 108; QUINT. SM., Xll, 243 ve dev.; LYC., Aleıı:. , 344 ve skol. ad loc. Slnope : DIOD. SIC., iV, 72; APOLL. RH., Arg., ll, 946, skol. ad loc. Slproltes : ANTON. LIB., Tr., 1 7. Slriıı : STRAB. , VI, 264; ATHEN., Xll, 523; skol. ad DEN., PER, 461 ; ETYM. MAGN., 714, 12; karş. DIOD. SIC., iV, 67. ]. BERARD, Colonisation, s, 344 ve dev. Sisypboı : il., VI, 152; skol. ad 1, 180; VI, 153; Odys., XI, 593-600; APD., Bibi., 1, 7, 3; 9, 3; 111, 4, 3; 10, l ; 12, 6; PAUS., ll, 1, 3; 3, 1 1 ; 5, 1 ; IX, 34, 7; karş. X, 30, 5; PlND., Ol., Xlll, 72; skol. ad APOLL. RH., Arg., 111, 1240; TZET., ad LYC., 107; 176; 229; 284; 344; AISKH., SOPH., EUR., ırag. ya da dr. sat. Sisyphos; bkz. Tr. gr. fr., Na­ uck (2. bas), s. 74 ve dev.; 771 ve dev.; skol. ad SOPH., Aias., 190; SUID., s. v.; HYG., Fab., 60; 201; SERV., ad VERG., Georg., 1, 138; Aen., VI, 616. karş. S. REINACH. , in Cultes, M. et Rel., ll, s. 1 59-205.

175; DIOD. SlC., iV, 68; EUST., ad HOM . , 158, 24; 1940, 57

Slkanos : SOLIN., V, 7; ISID., Or., 14, 6, 32; ET. BYZ., s. v. TQıVctKQla; skol. ad THEOKR., 1, 65. Slkelos : DEN. HAL, 1, 22; ISID. Or., XIV, 6, 32; SOLIN. , V, 7, s. 49; SERV., ad VERG., Aen., Vlll, 328. V.]. BERARD, Colonisation, s. 467.

Sldnnoı : DEN. HAL, Vll, 72; ATHEN .; XIV, 630 b; karş. EUST., ad HOM., 1078, 22. Slkyon : PAUS. , il, 1, l; 6, 5 ve 6; karş. 7, l; Vll, 1, 1 . Silenos : APD., Bibi. , l l , 5, 4; HDT., Vlll, 138; VERG., Ed., VI; ve SERV., ad loc., m. 13; ISK. KLEM., Proır., 24, bkz. Midas. Sillos : PAUS., ll, 18, 8. Sllvanus : CATON, DeAgr. Culı., 83; VERG. , Ed., ll, 24 ve dev. Georg., 1, 20; Aen., Vlll, 597 ve dev.; OV., Met., XIV, 639 ve dev. PLUT., Publ., 9; LIV., ll, 7. Sllrius : DEN. HAL., 1, 70; VERG., Aen., VI, 760, eı SERV., ad loc.; OV., Fası., IV, 4 1 ; Met., XIV, 610; De Orig. Genı. rom., XVI, 17, 4 ve dev.; GELL., N. A., ll, 16, 3; LIV., 1, 3, 6 ve dev.; DION. KASS., fr. 3, 7 ve dev.

Simeoels : il., V, 777; Xll, 19 ve dev.; XXI, 305 ve dev.; HES., Theog., 342 ve dev.; VERG., Atn., 1, 100 ve dev.; APD., Btbl., lll, 12, 2; TZET., ad LYC., 29.

Slnlı : PLUT., Thes., 8, 2; karş. 25, 4; BAKKH. , XVll, 1 9 ve dev.; DIOD. SIC., iV, 59; APD., Bibi., lll, 16, 2; PAUS., II, 1, 4; OV., Met., Vll, 440 ve dev.; PS. OV. , !Uis., 403 ve dev.; HYG., Fab., 38; Chron. de Paros, 35 ve dev.; skol. ad PIND., lsthm., Arg., s. 514 (Boeckh).

Slthon : PARTH., Eroı., 6; CONON, Narr., 10; skol. ad LYC., 583; 1 16 1 ; 1356; NONNOS, Dion., XLVIII, 183 ve dev.; OV., Met, IV, 279.

Skamandrlos : 1) il., VI, 400 ve dev.; bkz. Astya­ nahs. 2) 11., V, 49. Skamandros : il., XXI, 1 3 1 ve dev. skol. ad m . 1 ve 2; HES., Theog., 337 ve dev. DIOD. SIC., iV, 75; APD . , Bibi., 111, 12, l ; ARISTOTE, Hist. an., 3, 12; EL., Naı. An., Vlll, 2 1 ; EUST., 1 197, 49 ve dev. Skhedloı : HYG., Fab., 97; il., ll, 517; XVll, 306; karş. XV, 5 1 5; PAUS., X. 4, 2; 30, 8; 36, 10; APD., Bibi., 111, 10, 8; LYC. , Aleıı:. , 1067 ve dev.; ve TZET., ad loc.; STRAB., IX, 3, 17, s. 425. Skholneus : l) APD., Bibi., 1, 8, 2; TZET., ad LYC., 22; skol. ad APOLL. RH . Arg., 1, 769; ll, 1 144; ET. BYZ. , s. v. I:xoıuoüç; DIOD. SIC., iV, 34; HES., fr. 41 (RZ); skol. ad EUR., Phoin., 150; ad THEOKR., 111, 40; HYG., Fab., 173; 185. 2) AN­ TON. LIB., Tr., 7 3) APD., Bibi., 1, 9, 2.

Sldapodlar : PLIN. , H. N., Vll, 2, 2, 23; HESYCH., s. v.; ET. BYZ., s. v.; PHILOSTR., Apollon'un Ha­ yatı; 111, 47. Skiron : APD., Ep. 1, 2; PLUT., Thes., 10; 25; BAKKHYL., XVll, 24 ve dev.; DIOD. SIC., iV, 59, 4; PAUS., 1, 44, 8; skol. ad EUR., Hippol., 979;

736

OV., Met., Vll, 443 ve dev.; HYG., Fab., 38; PA­ US., 1, 39, 6; II, 29, 9.

Strlgalar Sldros : 1) PAUS., 1, 36, 4. 2) PLUT. , Thes., 17 Slı:ylakeıu : QUINT., SM., X, 147 ve dev. Skylle : 1) Odys., Xll, 73 ve dev. , skol. ad m. 257; EUST., s. 1721, 8; LYC. , Alex., 44 ve dev.; 668 ve dev.; 738 ve dev.; TZET., ad LYC., 45; PS. VERG. , Culex, 331 ve dev. ; Ciris, passim; DICT. CR., Vl, 5; APOLL. RH., Arg., iV, 789 ve dev.; 825 ve dev.; skol ad iV, 828; APD., Ep., VII, 20; HYG., Fab. 125; 199; OV., Met., VII, 62 ve dev.; Xlll, 900 ila XIV, 74; LACT. PLAC., ad OV., Me­ tam., arg. şarkı XIV; SERV. ad VERG., Ed., Vl, 74; Aen., lll, 420. Karş. V BERARD. Navig. d'Vlysse. 2) AISKH., Khoeph., 613 ve dev.; PS. VERG., Ci­ ns, passim; VERG., Georg., 1, 404 ve dev.; SERV., ad VERG., Ed., Vl, 74; OV., Met., Vlll, 6 ve dev.; APD., Bibi., lll, 15, 8; PAUS., 1, 19, 4; ll, 34, 7; TZET., ad LYC., 650; skol. ad EUR., Hippol., 1 200; HYG., Fab., 198. Skyphloa : Skol. ad PIND., Pyth., iV, 246; TZET., ad LYC., 766; skol. ad APOLL. RH., Arg., lll, 1244; LACT. PLAC., ad STAT., Theb., iV, 43. Skythes : HDT., iV, 9 ve 10; ET. BYZ., s. v. EKu8a ı; DIOD. SIC., il, 43. Smaragos : Hom. epigrammalar. (ed. Baumeister). 14, 9 ve dev. Smerdloa : DIOD. SIC., V, 5 1 . Smlkroa : CON. , Narr., 33; LACT. PLAC., ad STAT., Theb., Vlll, 198. Sıninthewı : PLUT., Se sol!. anim., 36. Smyma : 1) STRAB., XI, s. 505; XII, s. 550; XIV, s. 633; ET. BYZ., s. v. " Ecpmoç; TAC., Ann., iV, 56. 2) Bkz. Adonis. Sol : VARR., L L, V, 74; DEN. HAL, il, 50; AUG. , Civ Dei., iV, 23; PAUL., s. 23. Soloels PLUT. , Thes., 26 (MENEKRATES'in Nikaia'nın Tarihi'nden alıntıyla). Solymoa : ET. MAGN. , 72 1 , 43 ve dev. Sopatros : PORPHYR. , De abst., 2, 29 ve dev. Sophalıs : PLUT., Sertor., 9. Soranus : VERG. , Aen., XI, 785; SERV., ad loc; STRAB., V, s. 250; Sil. ITAL., V, 175 et suiv. ; PLIN. , N . H., Vll, 1 9 . Soıthenes : MAL., 4, s . 7 8 v e dev. (Bonn). Sparta : APD., Bibi., lll, 10, 3; PAUS., lll, 1,2; skol. ad EUR., Or., 626. Spartol : Bkz. Kadmos, ve skol. ad EUR., Phoin., 942; ad APOLL. RH . , Arg., ili, 1 179. Sperlıeios : il., XVI , 174; skol. ad XXlll, 142; AN­ TON, LIB., Tr., 22; 32. Splıairos : PAUS., ll, 33, l; V, 10, 7; bkz. Killas.

Sphinx : HES., Theog., 326 ve dev., ve skol. ad loc.; APD., Bibi., lll, 5, 8; SOPH., Kr. OUI., 391 ve dev., EUR., Phoin., 45 ve dev.; skol. 26; 45; 1 760; Dl­ OD. SIC., iV, 63; PAUS., IX, 26, 2 ve dev:; HYG., Fab., 67; SEN., Oid., 92 ve dev.; ATHEN., X, s. 456 b; TZET., ad LYC., 7; M. DELCOURT, Oedi­ pe, s. 104 ve dev. Stapbyloa : 1) PROB., ad VERG., Georg., 1, 9. 2) PLIN ., H. N., Vll, 199. 3) PLUT., Thes. , 20; PARTH., Erat., !; skol. ad APOLL., RH, Arg., III, 997; APD., Bibi., !, 9, 16; Ep. , 1, 9; skol. ad LYC., Alex., 570; DIOD. sıc.. v. 62. Stentor : il., V, 785; EUST., ve skol. ad loc., ve skol. ad ll, 96. Sterope : 1) DIOD. SIC., ili, 60; APD., Bibi., ili, 10, l ; PAUS., V, 10, 6; ERAT., Cat., 23; karş. TZET., ad LYC., 149; 219. 2) APD., Ibid., 1, 7, 7. 3) ID., 1, 7, 10; skol. ad l'Odys., Xlll, 39; EUST., ad HOM., s. 1 709, 38. 4) APD., Bibi., il, 7, 3; PAUS., VIII, 47, 5. 5) APD., ibid., ili, 13. 3. Steropes : HES., Theog., 141; CALLIM., Tannlara ôvg., lll, 68; VERG .. Aen., Vlll, 425; OV., Fası., iV, 188; APD., Bibi., 1, 1, 2. Sthenebola : Bkz. il., VJ, 164 (Anteia); APD., Bibi., ll, 2, I; 3, I ; lll, 9, 1 ve dev. HYG., Asır. Poet., ll, 18; Fab., 57; 243; EUST., ad il., V, 158; VJ, 174; EUR. kayıp ırag. Stheneboia, Nauck, Cr. gr. fr., 2. bas. s. 567 ve dev.; skol. ad il., Vl, 157; 200; skol. ad Odys., Xl, 325; 326; APOLL. RH., Arg. 1, 161 ve dev. Sthenelaa : PAUS., ll, 16, 1 ; 19, 3. Stheneloa : 1) APOLL. RH., Arg., ll, 913 ve dev., skol. ad loc. 2) APD . . Bibi., il, 5, 9. 3) il., il, 564; iV, 367; V, 109 ve dev.; 241; 319 ve dev.; 835; VIII, 1 14; ıx. 48; XXlll, 5 1 1 ; APD., Bibi., ııı. 7, I; 10, 8; HYG., Fab., 97; 257; SERV., ad VERG ., Aen., ll, 261; PAUS., ll, 30, 10; X, 10, 4; skol. ad il., iV, 106; WESTERMANN, Myth., s. 346, 1 . Bkz. Kometes mad. ve SERV., ad VERG., Aen., Vl­ ll, 9; TZET., ad LYC., 603; 610; 1093. 4) il., xıx. 1 16, ve skol. ad loc.; APD., Bibi., ll, 4, 5; TZET., ad LYC. , 838; EUR., Alh., 1 1 50; Herahleidai, 36 1 ; OV., Met., IX, 273; skol. ad APOLL. RH . , Arg., iV, 223; 228. Stllb e: 1) Skol. ad il., 1, 266; DIOD. SIC., IV, 69; V, 61; OV., Am., ili, 6, 31 ve dev.; skol. ad APOLL. RH. Arg., 1, 948. 2) Bkz. Autolyhos. Stirus : VAL. FLACC., Arg., ili, 497; V, 459; VJ, 265 ve dev.; Vlll, 299 ve dev.; 328 ve dev. Strigalar : OV., Fası., VI, 131 ve dev. PETR., Sat., 63; karş. PLIN., Hist. Nat., XI, 232.

737

Strophlos Strophioe : 1) EUR., Or., arg.; skol. ad m. 33; 765; des Verrins hlas. Philol. in Wirn, 193 1 , s. 35-42. 1233; PAUS., il, 29, 4; PIND., Pyıh., XI, 53 skol. Sybrala : 1) ANTON. LIB., Tr., 8. V. Alhyoneus. 2) ad loc.; OV., Pont, lll, 6, 25; AISKH. , Agam., 840 VERG., Aeıı., Xll, 363. 3) EL, Nuı. Aıı., Xll, 35; ve dev; SEN., Agam., 920 ve dev. 2) PAUS., il, karş. STRAB., Xlll, 588. 16, 7. Sykeua : ATHEN. , lll, 78 b; ET., BYZ., s. v.; EUST. Strymo : APD., lll, 12, 3; skol. Veron. U. , XI, 5; ad Odys. , XXIV, s. 1964. TZET., ad LYC., 18. Syldıaia : VERG., Arn., 1, 343 ve dev. iV, 457 ve Strymon : EUR., Res., 279; 346 ve dev. skol. ad m. dev.; VI, 474 ve dev.; OV., Her., Vll, 97; Sil. 351; CON., Narr., 4; PS. PLUT., De Fi., 21, 3; !TAL., 1, 8 1 ; Vlll, 123; APPlANOS, Punica, ! ; ANT. LIB., Tr., 2 1 ; APD., Bibi., 1, 2, 5; il, l, 2. MAL., Klıron., VI, 68; EUST., ad DION. PERIEG., Styks : HES., Theog., 361 ve dev.; 383 ve dev.; 775 ve skol. ad ID .. , Geogr. gr. min., Mılller ed. il, s. ve dev.; CALLIM., Zeus'a Ôvgü, 36; HYG., Ônsz., 193 ve 195. 1, 17; Hom. Demeıer'e ÔVgü, 424; APD., Bibi., 1, 2, Syleua : APD., Bibi., il, 6, 3; DIOD. SIC., N, 31; l; 3, I; TZET., ad LYC., . 707; EPIMENIDES, fr. PHILON, Quod omnis probus liber ist., !Ol; TZET. , 10, s. 236 (Kink.); VERG., Aen., VI, 439; SERV., Chil., l l , 429 ve dev.; CON., Narr., 1 7 ; EUR., ka­ ad Aen., iV, 462; PAUS., Vlll, 17, 6 .ve dev.; yıp. sat. dr., bkz. NAUCK, Tr. gr.fr., 2. bas. 575. . STRAB., Vlll, s. 389; HDT., VI, 74; APUL, Met, Syme : ATHEN., Vll, 297 b ve dev.; ESUT., ad il., VI, l3 ve dev., EL., De Naı. An., X. 40. s. 518 ve 671; ET. BYZ., s. v.; DIOD. SIC., V, 53. Stymphaloı : PAUS., il, 24, 6; Vlll, 4, 4; 22, l ; 35, Syrigks : OV., Met, 1, 689 ve dev.; THEOKR., po­ 9; APD., Bibi., lll, 9, l ; 12, 6; skol. ad APOLL. em figüre "Syrigks"; WESTERMANN., Mylhogr., RH., Arg., II, 1052. s. 347, 89 ve dev.; SERV., ad VERG., Ecl., il, 3 1 ; Summanuı : CIC., De Div., l, 16; OV., Fası., VI, 729 X , 26; ACH., TAT., Vlll, 6. ve dev.; PLIN., N. H., il, 138; AUG., Civ. Dei., iV, Syma : ET. BYZ., s. v. 23; C. /. L, VI, s. 574; No. 206; VARR., L. L., V, Syroı : 1) Skol. ad APOLL. RH., Arg., il, 946; Dl­ 74. Karş. H. PETRIKOVITZ., Summanus; Miııeil. OD. sıc.. iV, 72. 2) EUST., ad DEN. PER., 899.

738

T

•Tages Birgün bir Etrüsk çiftçisi sabanıy­

rak geçer ve kral Abas'ın kızı -yani

la tarlasını sürerken, ansızın bir top­

Talaos'un amcasının

rak topağının ayaklanarak bir çocu­

gösterilir (bkz tab.

ğa dönüştüğünü gördü. Çocuğun adı

anassa olarak geçer ve Sikyon kra­

Tages'ti . Bu Tages, Genius lovialis'in oğ­

lı Polybos'un (bu ada bkz.) kızı olarak

torunu- olarak

1);

bazen de Lysi­

lu olarak geçer. Tages, son derece akıl­

gösterilir. Talaos'un çocukları için, bkz.

lıydı ve olağanüstü bir kehanet yetene­

ayn. tab.

ğine sahipti . Doğduğu tarlanın çevresi­

Talaos, Argonautlar arasında yer alır.

ne koşup gelen köylülere gelecekleri­

•Talassio Ritüel bir haykırış. Düğünlerde,

ni söyleyecek ve onlara kurbanların iç

genç gelin düğün evinin kapı eşiğine

organlarına bakarak tanrıların irade­

getirildiği zaman, hazır bulunanların

sini yorumlamanın kurallarını öğrete­

"Talassio" diye bağırmaları adettendi.

cek kadar yaşadı; sonra da öldü. Söz­

Anlamı bilinmeyen bu haykırış, Ta­

leri yazılı olarak muhafaza edildi ve

lassius adında biriyle ilgili bir e fsane­

Etrüsk kehanet kitaplarının temelini

nin doğmasına yol açmıştır. Bu kişi­

oluşturdu .

nin, Romulus'un yoldaşlarından biri

Talaos (Tw\.ac'ıç) Bias'ın oğlu . Özellik­

olduğu söyleniyordu. Sabin kadınları­

le Adrastos'un babası olmakla ünlü­

nın kaçırılması sırasında, onun hizme­

dür (bkz. Adrastos). Talaos, Argos kral­

tindeki çobanlar, çok güzel bir genç kı­

lığının, Proitos (bu ada bkz.) tarafın­

zı kaçırmışlardı ve kızı götürürlerken,

dan babasına verilmiş olan bölümünde

birileri onu ellerinden almasın diye,

hüküm sürdü. Annesi Neleus'un kızı Pero'dur (bkz. Bias).

"bu Talassius içindir" (Latince: Talas­ sio) diye haykırıyorlardı. Söylendiği­

Talaos'un karısının adı gelenekten ge­

ne göre, Talassius'un evliliği son dere­

leneğe değişir: Bazen, Lysimakhe ola-

ce mutlu geçtiğinden, bu uğurlu haykı-

739

Talos rış daha sonra, düğün adetleri arasında lecek başka tehlikelerden de korkmala­ muhafaza edildi. Talassio'yu Yunanca rı gerekiyordu. Talos, onları yakaladığı 'taAaala (talasia) (yün işleme) kelime­ takdirde, bir ateşin içine atlıyor, metal sine bağlayan bir açıklama daha vardır. vücudunu ak kor haline getiriyor ve za­ Gerçekten de, Sabinlerin kaçınlmasın­ vallıların üstüne saldırarak, onları kol­ dan sonra, Sabinlerle Romalılar arasın­ larıyla sımsıkı sarıp yakıyordu. da Sabinlerin hiçbir aşağılayıcı işe ko­ Bu Talos'un bütün bedeni silah işlemez şulamayacaklanna, yalnızca "yün egir­ nitelikteydi, yalnız bacağının alt tara­ mekle" meşgul olacaklarına dair bir an­ fında bir takozla tıkanmış küçük bir laşma yapılmıştı. lşte Talassio haykırışı damar bunun dışındaydı. Argonautlar bu taahhüdü hatırlatıyordu. adaya geldikleri zaman, Medeia, büyü­ Talos (TaAwç) 1 . Girit efsanesinin ki­ leriyle bu damarı açmayı başardı ve Ta­ şilerinden biri. Bazen bir insan, ba­ los öldü (bkz. Argonautlar). Bir başka zen de tunçtan bir robot olarak ge­ versiyonda, Philoktetes'in babası olan çer. Birinci şıkta adaya adını veren Argonautlardan Poias'ın bu damarı bir kahraman Kres'in oğlu ve ateş tanrısı okla deldiği anlatılır. Talos'un, Leukos Hephaistos'un (bu ada bkz.) babasıdır. adında bir oğlu olduğu söyleniyordu Hephaistos'un oğlu da Radamanthys'tir. (bkz. Idomeneus). Öte yandan, sıra dışı bir versiyon, 2. Metion'un ailesinden, Atinalı başka Talos'un babası olarak Oinopion'u gös­ bir Talos daha vardır. Daidalos'un ye­ termektedir. ikinci şıkta ise, Talos, ba­ ğeni olan bu Talos, onun ustalığını kıs­ zen Hephaistos'un eseri (Hephaistos kanan Daidalos tarafından öldürülmüş­ onu Minos'a armağan etmişti), bazen tür (bkz. Daidalos). kralın resmi sanatkarı Daidalos'un bir Talthyblos (TaA0ı'.ıf3LOç) Agamemnon'un icadı, bazen de "tunç ırkının" yeryü­ habercisi. Onunla birlikte Troia zündeki son temsilcisi olarak gösterilir. Savaşı'na katıldı. Görevini, meslekta­ Esasında Talos, Girit'in bekçisidir. Yo­ şı haberci Eurybates ile birlikte yapı­ rulmak bilmez bir güce ve uyanıklı­ yordu. Ilias'ın anlatılarında, Talthybios ğa sahip olduğu için, Minos tarafından birçok kez değişik roller oynar. Briseis'i bu göreve getirilmiş ya da sevgili Euro­ Akhilleus'tan almakla görevlendirilir; pe'sinin adasını koruması için Zeus ta­ Makhaon'a elçi olarak gönderilir. Ayrı­ rafından görevlendirilmişti. Talos, gün­ ca, kurban edilmek üzere Aulis'e geti­ rilişinde Iphigeneia'ya refakat ettiği ve de üç defa silahlı olarak Girit'in çevre­ sini dolaşmaktaydı. Yabancıların adaya Kinyras'a (bu ada bkz.) gönderilen elçi­ ler arasında yer aldığı da söyleniyordu. girmelerine ve aynı zamanda, ada sa­ Sparta'da, bir Talthybios tapınağımev­ kinlerinin Minos'un izni olmadan ada­ cuttu. Talthybios'a elçilerin serbest do­ dan çıkmalarına engel oluyordu. An­ laşılan, Daidalos, hava yolunu ondan laşımını sağlayan uluslararası hukukun kaçmak için seçmişti (bkz. Daidalos). koruyucusu gözüyle bakılmaktaydı. Talos'in en gözde silahı, uzak mesafe­ Tanals (Tavmç) Okeanos ile Tethys'in lere kadar atabildiği kocaman taşlardı. oğlu olan nehir-tanrı (günümüzde Ama bu ilk engeli aşmayı becerebilen Don Nehri). Geç döneme ait bir efsa­ "kaçak göçmenler"in, Talos'tan gelebineye göre, Tanais, Berosos ile Amazon 740

Tantalos Lysippe'nin oğlu olan bir delikanlı, bir kahramandı. Tanais tanrılardan yalnız­ ca Ares'e tapıyor ve kadınlardan nef­ ret ediyordu. Buna gocunan Aphrodite, onu cezalandırmaya karar verdi ve bu­ nun için onda annesine karşı ensest aşk uyandırdı. Umutsuzluk içinde ne yapa­ cağını bilemeyen Tanais, tutkusundan kurtulmanın tek çaresini, kendini, o zamana kadar Amazonios adını taşıyan nehre atmakta buldu. Bu olaydan sonra nehir, Tanais adını aldı. Tantalos (Tav'taAoç) 1 . Genellikle, Zeus ile Plouto'nun oğlu olarak geçer. Tan­ talos, Phrygia'da ya da Lydia'da Sipy­ los Dağı'nda hüküm sürüyordu. Ala­ bildiğine zengindi ve tanrılar tarafın­ dan çok seviliyor ve onların ziyafetleri­ ne buyur ediliyordu. Tantalos, Atlas'ın kızlarından Pleiad Dione ile evliydi. Ama nehir-tanrı Paktolos'un kızı Eur­ yanassa adında başka bir karısı daha olduğu söyleniyordu. Bazı mitograflar, Amphidamas'ın kızı Klytia'yı ve bir baş­ ka Pleiad olan Sterope'yi de onun karısı olarak anarlar. Pelops ve Niobe, Tantalos'un çocukla­ rıdır (bkz. tab. 2). Bunlara bazen Bro­ tias, Daskylos ve başka bazıları da ek­ lenir. "Tantalidler", yani Thyestes, At­ reus ve nihayet Agamemnon ile Mene­ laos, Pelops vasıtasıyla, onun soyundan gelirler. Mitoloji yazarlarının, onun, hayatı bo­ yunca yaptığını söyledikleri işler olduk­ ça önemsizdir: Pandareos'un (bu ada bkz.), ona emanet ettiği Zeus'un köpe­ ğini Hennes'e vermemek için yalan ye­ re yemin eder. Bu ağır suç, Zeus'un öf­ kesini çeker ve Tantalos önce Sipylos Dağı'nın altına hapsedilir, sonra da ce­ henneme atılır (aşağıya bkz.). Bir baş­ ka serüven, onu Troia'nın ilk kurucu741

su llos'la karşı karşıya getirir. llos, kı­ zı Niobe'nin uğradığı felaketten son­ ra, onu Anadolu'dan kovar. Nihayet, bir başka epizot, onu Ganymedes'i (bu atlas bkz.) kaçıran kişi olarak gösterir. Fakat mitolojide Tantalos'u asıl ünlü yapan şey, onun Ölüler Diyarı'nda çar­ pıldığı cezadır. Odysseia'da, manzume­ nin en geç tarihli pasajlarından biri olan "Ölüler Diyarı'na lniş"te bu cezanın bir tasviri yer alır. Ancak mitoloji yazarla­ rı, cezanın nedeni üzerinde hemfikir değildirler. Bazılarına göre Tantalos'un suçu, kendini beğenmişlikti: Tanrıla­ rın, sofralarına davet ettikleri Tanta­ los, kendi yanında serbestçe konuşulan tanrısal sırları insanlara açıklıyordu. Ya da, bu şölenler sırasında bir mik­ tar nektar ve ambrosios çalarak ölümlü dostlarına veriyordu. Bir başka suçlama için, bkz. Pelops: Lykaon gibi Tantalos da, oğlunu kesip ondan yemek yapmış ve tanrılara sunmuştu. Kabahati her ne olursa olsun, çarpıldığı ceza her zaman için hatırlarda kaldı. Fakat bu ceza da, değişik şekillerde anlatılıyordu. Bazen, Tantalos'un Cehennem'de her an üze­ rine düşecekmiş gibi duran, ama hep dengesini koruyan devasa bir taşın al­ tına konulmuş olduğu söyleniyordu. Bazen de onun, ebedi bir açlık ve su­ suzluk işkencesine tabi tutulduğu anla­ tılıyordu: Boynuna kadar suya batırıldı­ ğı halde, su içemiyordu, çünkü ağzını suya değdirmeye davrandığı an, su he­ men çekiliveriyordu; başının üstünde meyvelerle dolu bir dal sallandığı hal­ de, meyveleri koparmaya uzandığı an, dal hemen onun erişemeyeceği bir yük­ sekliğe kalkıveriyordu. 2. Bir diğer Tantalos (Tantalos II), Thyestes'in ya da Broteas'ın oğlu­ dur. Bunların her ikisi de Tantalos'un

Taphlos oğullarıdır. Bu Tantalos'un mezarı Ar­ gos'taydı. Onunla ilgili iki farklı efsa­ ne vardır: Bunlardan birine göre Tan­ talos, Thyestes'e kin besleyen Atre­ us tarafından öldürülerek, yahni ya­ pılıp ona sunulmuş; diğerine göre ise, Klytaimnestra'nın ilk kocası iken öz ye­ ğeni Agamemnon tarafından öldürül­ müştür (bkz. Klytaimnestra ve tab. 2). 3. Amphion ile Niobe'nin oğullarından birinin adı da Tantalos'ti.ır. ile Poseidon (Tıhoç) Taphlos

rinden aldığı bir "büyü"yü gömmüş ve bu büyü sayesinde Oinomaos'un atla­ rını ürküterek yarışı kazanmayı başar­ mıştı (bkz. Oinomaos). lkincisine göre ise, Pelops'un bizzat kendisi Olympia hipodromuna gömülmüştü ve vaktiy­ le müstakbel kayınpederinin atlarını ürküttüğü gibi, şimdi de atları ürküt­ meye devam ediyordu. Nihayet, bazı il.kil kişiler, sözü geçen sunağın yanın­ da bir defne ağacının bulunduğunu ve bu ağacın rüzgil.rda sallanan yaprakları­ nın pistte koşan atları ürküttüğünü id­ dia ediyorlardı.

Hippothoe'nin oğlu. Perseus'un so­ yundan geliyordu (bkz. tab. 32). Pte­ 2. Bir diğer Taraksippos da, Korint­ relas adında bir oğlu vardı (bkz. Ptere­ las ve aynı maddedeki değişik soylar). hos hipodromunda bulunuyordu. Bu Taphios, Taphos Adası'na adını veren Taraksippos, Sisyphos'un oğlu olan ve kahramandır. atları tarafından parçalanan kahraman Tarakslppos (TaQa�moç) 1 . Adı "At­ Glaukos'un ruhuydu (bkz. Glaukos). Ürküten" anlamına gelen Taraksippos, Taras (TaQaç) Güney ltalya'da Taranto'ya adını veren kahraman. Poseidon Olympia hipodromunda kol gezen bir ile Satyra ya da Satyria adında ye­ daimondu ve yarışa katılan atları, bir sunağın yer aldığı belli bir dönemecin rel bir nymphanın oğluydu. Saty­ ria bazen, Minos'un kızı olarak geçer yakınında ürkütüyordu. Bu daimon­ (Taranto'nun köklerinin Girit'e dayan­ la ilgili çeşitli efsaneler vardı. Bazen, dığını ileri süren gelenek buradan kay­ bu daimon'un bir kıtlığı sona erdirmek naklanmaktadır) (bkz. Satyria). için kurban edilen lskhenos adındaki Taranto'nun diğer bir kurucusu için kahramanın azap içindeki ruhu (bkz. bkz. Phalanthos. lskhenos); bazen, Olympia'da ünlü bir arabacı olan Olenios'un ruhu; bazen de •rarkhetlos (TaQxiı:ıoç) Tarkhetios ef­ sanesi, Romulus ile Remus'un doğuşu­ Herakles'in Augeias'a karşı düzenledi­ nun bir varyantını oluşturur. Tarkheti­ ği sefere katılan ve Kteatos tarafından os, bir Alba kralıydı. Birgün, onun sa­ atıyla birlikte öldürülen Phlious'un kı­ rayında topraktan bir phallosun çıktı­ zı Dameon'un ruhu olduğu söyleniyor­ ğı görüldü. Tarkhetios, tanrıça Tethys'e du. Hayvanla sahibi, tam o sözü geçen ne yapması gerektiğini sordu. Kil.hin bir yere gömülmüşlerdi. Bu At-Ürküten'in, genç kızın bu phallosla birleşmesi ge­ Hipodameia ile evlenmek girişiminde rektiğini ve bu birleşmeden doğacak bulunduğu sırada Oinomaos tarafın­ çocuğun anlı şanlı bir hayatı olacağını dan öldürülen, Porthaon'un oğlu Al­ söyledi. Tarkhetios, gidip kızlarından kathoos olduğu da söyleniyordu. Aynı birini buldu ve tanrıçanın belirttiği şar­ daimon, Oinomaos efsanesiyle de iki tı yerine getirmesini emretti. Genç kız, şekilde ilişkilendirilmekteydi: Birin­ utancından kendi yerine bir hizmetçicisine göre Pelops, bu yere Mısırlı bi742

Tarpela sini gönderdi. Tarkhetios bunu öğren­ diği zaman sinirlenerek, iki genç kızı da öldürtmek istedi. Fakat tanrıça Ves­ ta, Tarkhetios'a rüyasında göründü ve onu bu niyetinden vazgeçirdi. Tarkhe­ tios iki suçluyu cezalandırmak için, on­ ları bir yün eğirme iskemlesine bağladı ve önlerine koyduğu işi bitirdikleri za­ man kendilerini serbest bırakacağına ve evlendireceğine söz verdi. Kızlar gün­ düzleri çalışıyor, ama gece uyudukları zaman Tarkhetios'un gönderdiği başka hizmetçiler onların yaptıklarını sökü­ yorlardı. Sonunda, mucizevi phallos­ la birleşmiş olan hizmetçi, bir çift ikiz çocuk dünyaya getirdi. Tarkhetios on­ ları öldürtmek niyetindeydi, ama ikiz­ lerin annesi onları, Teratios adında bi­ rine emanet etti ve bu Teratios da, ikiz­ leri nehrin kıyısına bıraktı. Orada, bir dişi kurt onlara meme verdi ve böylece iki çocuk kurtulmuş oldular. Bir zaman sonra, iki kardeş, Tarkhetios'u tahtın­ dan indirip öldürdüler. •Tarkhon (TıiQxwv) Roma'nın kuzeyin­ deki Tarqunii şehri ile başka bazı şehir­ lerin (özellikle, Mantova, Cortona, vs.) kurucusu olarak geçen Etrüsk kahra­ man. Tarkhon, kimi zaman Tyrrenos'un kardeşi ve Telephos'un oğlu olarak gös­ terilir. Etrüsk göçmenlerini Lydia'dan ltalya'ya kadar onun götürdüğü söyle­ nir. Anlatıldığına göre, Tarkhon doğ­ duğu zaman saçları bembeyazdı ve bu da onun yüce bir kadere sahip olduğu­ nu gösteriyordu. Tarkhon'un Cacus ef­ sanesinin bir versiyonunda oynadığı rol için bkz. Cacus. Vergilius Aenaeis'inde Tarkhon'a rol ve­ rir. Onu Euandros'un ve dolayısıyla da Aineias'ın müttefiki yapar. Etrüsk birli­ ğinin başında onu yürütür. •Tarpela Capitolium'a (Mons Tarpeius) 743

ya da, daha özel bir deyişle, "Tarpeia Kayası"na (bazı suçlular, buradan aşa­ ğıya atılmak suretiyle idam edilirlerdi) adını veren Romalı kadın kahraman. Tarpeia efsanesinin en bilinen şekli şu­ dur: Tarpeia, Sp. Tarpeius'un kızıydı. Sabin kadınlarının kaçırılmasının yol açtığı savaşta Romulus, Capitolium'un korunması işini Tarpeius'a vermiş­ ti. Fakat Sabin kralı Tatius, ordusuyla birlikte, Capitolium'un eteğinde (müs­ takbel Comitium'un yerinde) kamp kurmuş olduğundan, Tarpeia, kahra­ manı gördü ve ona aşık oldu. Bir hiz­ metçisinin (ya da dadısının) yardımıy­ la Tatius'a haber gönderip, kendisiyle evlenmeyi kabul edecek olursa kale­ yi ona teslim edeceğine dair vaatte bu­ lundu. Tatius, şartı kabul etti. Bunun üzerine Tarpeia, Tatius'u askerleriyle birlikte Capitolium'a soktu. Fakat Ta­ tius, genç kızla evlenecek yerde, onu askerlerine kalkanlarıyla ezdirdi. Böy­ lece Tarpeia, ihanetinin karşılığını ala­ madan canından oldu. Başka bir versi­ yonda, Tarpeia'nın, ihanetinin karşılığı olarak, Tatius'tan, "askerlerlerinin ve kendisinin sol kollarında taşıdıkları şe­ yi, yani değerli altın takıları istediği an­ latılır. Ama Tatius, genç kızın istediği şeyi, "kalkanlar" olarak anlamış görü­ nüp, yukarıda anlatıldığı şekilde genç kızı öldürttü. Başarılarını bir ihanete borçlu görün­ mek istemedikleri için, genç kızı bizzat Sabinlerin katlettikleri de söyleniyordu. Romalı mitograflar, Capitolium'da ken­ disine yerel bir kült tahsis edilmiş olan Tarpeia'yı temize çıkarmaya da çalış­ mışlardır. Bunlar, örneğin, Tarpeia'nın, Tatius'un kızı olduğunu ve Romulus tarafından kaçırıldığını anlatıyorlar­ dı. Dolayısıyla, Tarpeia'nın ihaneti, as­ lında, onun, kendisini kaçırandan al-

Tartaıos aµUQLÇ) (Thamyras da de­ tis adlı, günümüzde kayıp tragedyasın­ da yapmıştı. Euripides de, aynı konu­ nir). Kendisine çeşitli manzumeler ve müzik alanında çeşitli buluşlar atfedi­ daki piyesinde bunu taklit etmiştir. len efsanevi müzisyenlerden biri. Söy­ Thanatos'un gerçek anlamıyla bir mi­ tosu yoktur. Euripides'in Alkestis'in­ lendiğine göre Thamyris, bir Theogo­ nia, bir Kosmogonia ve bir Titanomak­ de Herakles'le mücadelesi, Sisyphos'la hia bestelemiştir. Ayrıca, Dor tarzının (bu ada bkz.) talihsiz serüveni, mit­ mucidi olarak da geçiyordu. sel sistemin dışında uydurulmuş halk hikayeleridir. Thamyris, müzisyen Philammon (bu ada bkz.) ile nympha Argiope'nin oğ­ Thasos (E>aaoç) Thasos Adası'na adını ludur. Ama başka bazı gelenekler, onu veren kahraman. Aslen Fenikeli olup, Aithlios'un oğlu ve Endymion'un toru­ bazen Agenor'un oğlu ve Kadmos'un, nu olarak gösterirler. Aynı şekilde, an­ vs. kardeşi olarak geçer (bkz. tab. 3); nesi de bazen Mousalardan Erato ya da bazen de, farklı bir şekilde, Europe'nin Melpomene'dir. Thamyris, son derece ailesine bağlanır (özellikle, Kiliks'in ya

760

Thebe da Phoiniks'in oğullarından biri ola­ rak gösterilir). Telephassa, Kadmos ve Europe'nin diğer erkek kardeşleri onu aramaya çıktıklarında, Thasos da on­ larla birlikteydi. Thasos Adası'nda du­ rup yerleşti ve buraya adını verdi (bkz.

Kadmos). Thaumas (8auµaç) Pontos (Deniz) ile

!eri sırasında, onları, kocasının konuk­ ları olarak evinde kabul etti. Bu neden­ le, şehrin alınışını izleyen çatışmalar sırasında Antenor ve çocuklarıyla bir­ likte onun da canına dokunulmadı ve Asya'dan serbestçe ayrılmasına izin ve­ rildi. Theano, kocasıyla Illyria'ya gitti (bkz. Antenor). Daha sonraya ait bir ge­ lenek, Theano'nun Antenor'la birlikte şehre ihanet ettiğini ve Palladion'u Yu­ nanlara verdiğini anlatır.

Gaia'nın (Yer) oğullarından biri (bkz. tab. 8 ve tab. 33). Nereus, Phorkys, Keto ve Eurybie'nin kardeşi ve dolayı­ sıyla ilk deniz tanrıları grubundandır. 2. Bir başka Theano, "Ikaria"da hükılm Okeanos'un kızı Elektra ile birleşerek, süren kral Metapontos'un karısıydı. ona kız çocuklar doğurttu: Harpyialar Çocuğu olmadığı için kocası onu boşa­ ve iris. Kendisinin herhangi bir özel ef­ makla tehdit ediyordu. Theano, koca­ sanesi yoktur . sını memnun edebilmek için çobanla­ Theaneira (8EıiVELQa) Herakles, Tro­ ra giderek, onlardan kendisine, koca­ ia şehrini ilk kez zaptettiği zaman, sına kendi çocuğu gibi gösterebileceği ele geçirdiği kadın tutsaklar arasında bir çocuk bulmalarını istedi. Çobanlar yer alan Troialı bir kadın. Paylaşımda ona bir çift ikiz çocuk bulup gelirdiler. Telamon'un hissesine dılştü. Telamon, Theano bunları krala sundu. Ama bu Theaneira ile birleşti ve onu hamile bı­ işler olurken kendisinin de hiç beklen­ raktı. Theaneira, o halde, Miletos'a ka­ medik bir şekilde ikizleri oldu. Bunun dar kaçmayı başardı. Miletos kralı Ari­ üzerine, Theano aslında Melanippe ile on, onu iyi karşıladı, onunla evlendi ve Poseidon'un oğulları olan bulunmuş iki dünyaya getirdiği erkek çocuğu -bu çocuktan kurtulmanın yolunu arama­ çocuk kahraman Trambelos'tu (bu ada ya başladı. Kendi öz çocuklarına bu iki bkz.)- bakıp bılyılttıl. yabancıyı öldürmelerini emretti. Ama Theano (8rnvw) 1 . Birkaç kadın kahra­ ölüm kalım savaşını, bulunmuş çocuk­ manın adı. Bunlardan biri, Trakya kra­ lar kazandılar ve gidip Metapontos'a lı Kisseus'un Troialı Antenor (bu ada karısının suçlarını açıkladılar. Meta­ bkz.) ile evlenen kızıdır. Theano'nun pontos Theano'yu boşadı (ya da öldür­ annesi, Ilos'un kızlarından biri olan dü?) ve onun yerine Melanippe'yi aldı Teleklia'ydı. Theano'nun, Antenor'la (bkz. Aiolos, 2). evliliğinden birçok çocuğu oldu: lp­ Thebe ı'JPTJ) Thebai adını taşıyan şehir­ hidamas, Arkhelokhos, Akamas, Gla­ lerin isim atası olan birden çok kadın ukos, Eurymakhos, Helikaon ve Poly­ kahramanın adı. darnas. Theano, ayrıca, Antenor'un bir 1 -2. Boiotia'daki Thebai, bazen Pro­ başka kadından olan oğlu Pedaios'u metheus ile bir nymphanın kızı olan bir da büyük bir özenle bılyılttıl. Troia'da Thebe'ye (bkz. Prometheus), bazen de kendisine, Athena'nın rahibeliği görevi Zeus ile Iodama'nın kızı olan ve Deuka­ verilmişti. Çarpışmanın başlamasından lion soyundan gelen bir başka Thebe'ye önce, Odysseus ile Menelaos'un elçilik(bkz. tab. 4) bağlanıyordu. 761

Thela Thelkslon (E>EA�lwv) Aigialeus'un neslin­ 3. Boiotiaklann da kendilerinden say­ den (bkz. tab. 22) beşinci Sikyon kralı. dıklan bir başka Thebe ise, nehir-tanrı Bu adı ıaşıyan başka bir kahraman (ya Asopos ile Metope'nin en küçük kızıdır. da aynı kişi?), Apis'in (bu ada bkz.) iki 4. Kilikia'daki Thebai'nin de Thebe katilinden biridir. adında bir kadın kahramanı vardı. Bu Themis (E>iµıç) Titanlar soyuna mensup Thebe, Adramytteion'a adını veren Pe­ Yasa tanrıçası. Ouranos ile Gaia'nın kı­ lasgos soyundan Adramys'in kızıydı. zı (bkz. tab. 8 ve tab. 20) ve Titanid­ Adramys, kim kendisini koşuda geçe­ lerin kız kardeşi. Ezeli ve ebedi yasa­ cek olursa kızını onunla evlendireceği­ ların tanrıçası olarak, Zeus'un tanrı­ ni ilan etmişti. Herakles, bu işi başar­ sal eşleri arasında yer alır ve bunların dı ve Thebe'yle evlendi. Kahraman, bu­ Metis'ten (bu ada bkz.) sonra ikinci­ nun anısına Kilikia'da Thebai şehrini sidir. Themis, Zeus'tan üç "Horai"yi kurdu ve şehre genç kadının adını ver­ (bkz. Haralar), üç Moirai'yi (Parkalar), di (ayr. bkz. Granihos). Klotho'yu, Lakhesis ve Atropos'u, Baki­ Aynı kadın kahraman için bazen baş­ re Astraia'yı (Adalet'in temsilcisi), Eri­ ka bir soyağacı daha verilir. Bu so­ danos nymphalarını (Herakles, Hespe­ yağacı, Thebe'yi Kadmos'un soyu­ rislerin yolunu onlara sormuştu) do­ na bağlamakta ve Kiliks'in kızı olarak ğurdu. Bazen, bizzat Hesperisler de bu göstermektedir. topluluğa katılır. Mısır'daki Thebai'a (Teb) adını veren Aiskhylos'un tek başına temsil ettiği Thebe de, aynı soyağacına mensuptur: Bu Thebe, Nilos'un kızıdır (bkz. tab. bir gelenek, Themis'i Prometheus'un 3.). annesi olarak göstermektedir. Ayrıca, Euandros'un annesi olan ve Roma ge­ Theia (E>Eia) Olymposlulardan önceki bi­ leneğinde genellikle Carmenta (bu ada rinci tanrılar kuşağından bir tanrıça. bkz.) adıyla geçen Arkadhialı nympha Theia (tanrısal) Ouranos ile Gaia'nın da bazen Themis adıyla anılır. kızı ve Titanidlerden biridir (bkz. tab. Mitograflar ve filozoflar, Adalet'in ya 8 ve tab. 20). Hyperion'la birleşerek da ezeli ve ebedi Yasa'nın Zeus'a danış­ (bkz. tab. 1 0) ondan üç çocuk doğur­ manlık ettiğini düşünmüşlerdir. Keçi du: Helios (Güneş), Eos (Şafak) ve Se­ Amaltheia'nın postu Aigis'e bürünerek lene (Ay). Thelas (E>Eiaç) Adonis efsanesinin bir Gigantlara (Devler) karşı savaşta bunu zırh olarak kullanmasını Zeus'a Themis şeklinde, Adonis'in babası ve Babylon salık vermişti. Keza, Troia Savaşı fikri­ kralı Belos'un oğlu. Theias, nympha Oreithyia ile evlendi ve Myrra adında nin ilk ondan çıktığı ve onun bu savaşı, yeryüzü nüfusunun aşırı derecede art­ bir kızı oldu (bkz. Adonis). masına karşı bir çare olarak çıkarttığı Theiodamas (E>uobaµaç) Herakles dön­ söyleniyordu. Birinci kuşaktan tanrılar güsüne ait bir kahramanın adı. Efsane­ arasında Themis, Olymposlularla be­ si, bazen Drioplar ülkesinde, bazen de raberlik kuran ve onların Olympos'ta­ Kıbrıs'ta yer alır. Birinci şıkta, Theioda­ ki hayatını paylaşan ender tanrılardan mas, Hylas'ın (bu ada bkz.) babası ola­ rak geçer. Efsanenin kendisi için bkz. biridir. Themis bu şerefi, sadece Zeus'la olan Herahles. 762

Theonoe acımasız bir adamdı. Eline geçirebildiği ilişkilerine değil, aynı zamanda kehanet bütün Yunanları kurban ediyordu. Sa­ sanatını, ritleri ve kanunları icat ederek rayına sığınan Helene'yi baştan çıkar­ tanrılara yaptığı hizmetlere borçludur. maya çalıştı. Helene, onu aldattığı za­ Kehanet usullerini Apollon'a o öğret­ miştir. Apollon'dan önce, Delphoi'da man da şiddete başvurdu ve Helene'yle elbirliği etmekle suçladığı kız kardeşi Pythia tapınağının sahibi oydu. Gele­ Theonoe'yi öldürmeye kalkıştı. Ancak neklerde, onun bazı kehanetlerinden Dioskourların müdahalesi üzerine onu söz edilir: Zeus'un bir oğlunun, Hespe­ rislerin altın elmalarını çalacağına dair öldürmekten vazgeçti. Atlas'ı uyaran kehaneti ya da Thetis'in Theonoe (8wv6rı) 1 . Bu adı taşıyan bir (bu ada bkz.) doğuracağı çocuk hak­ kadın kahraman, Proteus'un kızı ve Theoklyrnenos'un kardeşidir (bkz. kındaki kehaneti gibi. bir önceki mad., 2.). Euripides'in He­ Themlsto (8q.ua'tw) Bu adı taşıyan en !ene'sinde, tanrısal atalarından keha­ ünlü kadın kahraman, Tesalyalı ne­ net gücü tevarüs etmiş merhametli bir hir-tanrı Peneios ile Kreousa'nın oğ­ danışman olarak görülür. Mısır'dan lu Hypseus'un kızıdır (bkz. tab. 23). kaçması için Helene'ye yardım etti ve Themisto, Aiolos ile Enarete'nin oğul­ bu yüzden kardeşinin hışmına uğra­ larından Athamas'la evlendi (bkz. tab. 34). Ondan dört çocuğu oldu: Leukon, dı. Ancak Dioskourların müdahale­ si sayesinde kurtulabildi. Bir gelenek­ Erythrios, Skhoineus ve Ptoos (Bkz. At­ te, Theonoe'nin Menelaos'un kaptanı hamas, Leukothea). Theoklymenos (8wxAuµt:voç) 1. Kanapos'a (bu ada bkz.) aşık olduğu anlatılır. Polypheides'in oğlu ve dolayısıyla 2. Bir başka Theonoe, Hyginus'un, şüp­ Melampous'un torunu olan (bkz. Poly­ hesiz günümüzde kayıp olan bir tra­ peidos) ve Odysseia'da belli bir rol oy­ gedyaya dayanarak bize anlattığı roma­ nayan kahin. Theoklyrnenos, aslen nesk bir maceranın kadın kahramanı­ Argoslu'ydu, ama bir cinayet sebebiyle dır. Bu Theonoe, Thestor'un kızıdır; er­ gurbete çıkmak zorunda kaldı. Pylos'a sığındı, orada Telemakhos'la karşılaş­ kek kardeşi kahin Kalkhas, kız kardeşi tı. Onunla birlikte Ithake'ye geldi ve Leukippe'dir. Bir gün kumsalda oyun ikisi beraberce karaya ayak bastıkla­ oynarken, korsanlar tarafından kaçırıl­ dı ve Karia kralı Ikaros'a satıldı. Thes­ rı sırada bir kuşun verdiği bir kehanet alametini yorumladı. Başka bir sefer, tor, derhal kızını aramaya çıktı. Ama Penolope'nin huzurunda, Odysseus'un gemisi battı ve kendisi bir raslantı so­ nucu dalgalar tarafından Karia kıyıla­ artık uzakta olmadığı kehanetinde bu­ lundu. Nihayet, taliplere kendilerini rına atıldı. Tutuklanarak, kralın huzu­ bekleyen akıbeti haber verdi. runa çıkarıldı ve kralın sarayına köle 2. Aynı adı taşıyrnan diğer bir kahra­ olarak alındı. Öte yandan, hem baba­ sını hem de kız kardeşini kaybeden Le­ man da, Proteus ile Psamathe'nin oğlu olup, Euripides'in Helene'sinde rol oy­ ukippe, Delphoi kahininin talimatıyla, onları aramak için yola çıkmaya karar nar. Bu Theoklyrnenos, bir aşağı Mısır kralı olarak gösterilen Proteus'un ar­ verdi. Saçlarını traş ederek rahip kılığı­ na girdi. O da, Karia'ya geldi. Theonoe dından tahta çıktı. Yunanlara düşman, 763

Theophane

1

Oidipous (ayr. bkz. tab. 30)

1

Adrastos Polyneikes .....Argia 1

Eteokles Laodarnas

1) 1

Tirnias

Dernonassa ...... Thersandros (bkz. tab.

Alastor

Tisarnenos 1

Autesion 1

Theras·

1

1

Argia il 1

.....

1

Aristodemos (bu ada bkz. ayr. bkz. tab. 1 2)

Prokles

1

Eurysthenes

Soy tablosu No. 38

onu gördü, ama tanıyamadı ve erkek birbirini tanıdı. Kral Ikaros, onları ar­ olduğunu zannederek ona aşık oldu. mağanlara boğdu ve hepsini vatanları­ Hizmetkarları aracılığıyla ona aşıkane na geri gönderdi. tekliflerde bulundu. Büründüğü kılık­ Euripides, Helen; Conon, Narr. 8. (2) tan büyük sıkıntıya düşen Leukippe, bu Hyg. Fab. 190. teklifleri geri çevirdi. öfkelenen Theo­ Theophane (E>rnq:ıavrı) Kral Bizaltes'in kızı olan Trakyalı bir kadın kahraman. noe, onu tutuklatıp hapse attırdı. Sonra Theophane çok güzel bir kızdı. Birçok da, kölelerinden birini onu öldürmek­ soylu talip, onunla evlenmek istiyor­ le görevlendirdi. Oysa bu köle, kim­ senin tanımadığı Thestor'du. Thestor, du. Ama Poseidon ona aşık oldu ve ta­ Leukippe'nin hapsedildiği yere girdi, liplerden kaçırmak için onu Krumissa Adası'na götürdü (coğrafyacılarca bi­ ama o da onu tanıyamadı. Bunun üzeri­ linmeyen bir ada; adı, gelenekte tah­ ne, iki kızı Theonoe ve Leukippe'yi kay­ rife uğramış olabilir). Fakat talipler, bettikten sonra, kendisini bir de cinayet Theophane'nin gizlendiği yeri öğren­ işlemeye zorlayan kaderinden yanıp ya­ diler ve onu aramaya çıktılar. Poseidon kınmaya başladı. Bu monologu duyan Leukippe, karşısındaki kişinin kim ol­ onları şaşırtmak için genç kızı çok gü­ zel bir koyuna dönüştürdü, kendisi de duğunu anladı ve tam Thestor, kılıcını koç oldu; adanın sakinleri de koyuna kendi kendisine çevirdiği an, atılıp kılı­ çevrildiler. Adaya gelen talipler, orada cı onun elinden aldı, kendini tanıttı ve "kraliçe"yi yani Theonoe'yi öldürmeye koyun sürülerinden başka bir şey bu­ azmetti. Bunu da az kalsın başaracak­ lamadılar, koyunları yemeğe başladı­ lar. Bunu gören Poseidon, onları kur­ tı ki, ölüm korkusuna düşen Theonoe, da dönüştürdü, kendisi de koç halin­ babası Thestor'u imdada çağırınca, bir de Theophane'yle birleşti ve ona bir genel tanışma ortamı doğdu. Herkes 764

Thersites oğul verdi: Altın postlu koçtu bu oğul. Phriksos ile Helle, bu koçun sırtına bi­ nip kaçacaklardı. Theras (0ı']Qaç) Thera Adası'na adını ve­ ren kahraman. Kadmos soyundan geli­ yor ve Oidipous'un beşinci göbek toru­ nu oluyordu (bkz. tab. 38). Theras'ın babası Autesion, Sparta'ya yerleşmişti. Theras'ın kız kardeşi Ar­ gia, Sparta'da Heraklesoğullarından Aristodemos'la evlenmiş ve ondan Prokles ve Eurysthenes adlarında iki oğlu olmuştu. Aristodemos, çocukla­ rı henüz küçük yaştayken öldü. The­ ras onların vasisi oldu ve onlara naip­ lik yaptı. Çocuklar kendi başlarına hü­ küm sürecek yaşa gelince, Theras, on­ ların buyruğu altına girmemek için ül­ keden ayrıldı ve sonraları Thera adını alacak olan, ama o sırada Kalliste (Çok Güzel) adını taşıyan adaya gidip yerleş­ ti. Bu adayı seçmesinin nedeni, vaktiy­ le Kadmos'un yoldaşı olan Fenikeliler tarafından kolonize edilmiş olmasıydı. Theras, bir zamanlar Lemnos'tan sü­ rülerek, Lakedaimon'a yerleşmiş Argo­ nautların soyundan gelme bazı Minya­ iler ile birlikte denize açıldı. Kendisiyle birlikte yola çıkan üç gemi daha vardı. Böylece adaya yerleşti ve ada onun adı­ na izafeten Thera adını aldı. Thero (0TJ(}W) Herakles'in ikiz karde­ şi Iphikles'in üçüncü göbek torunu. Apollon'la birleşen Thero, Khairon adında bir erkek çocuk dünyaya getir­ di. Bu Khairon, Boiotia'da Khaironeia'ya adını veren kahramandır (bkz. tab. 32). Thersandros (8tQUavbQoç) Bu adı ta­ şıyan en az iki kahramanın varlığı bilinmektedir. 1 . Bunlardan biri Sisyphos ile Merope'nin oğludur (bkz. tab. 36). Bu­ nun da, Haliartos ve Koronos adlarında

-Haliartos ve Koroneia şehirlerine ad­ larını veren- iki oğlu oldu. 2. Diğeri, Polyneikes ile Argia'nın oğ­ ludur. Dolayısıyla, Oidipous'un so­ yu ile Adrastos'un soyu onda birleşir (bkz. tab. 1 ve tab. 38). Bu Thersand­ ros, Epigonlann Thebai seferine katıldı. Eriphyle'ye, oğlu Alkmaion'u sefere ka­ tılmaya razı etmesi için, Harmonia'nın peplosunu (antikçağda Yunan kadın­ ların giydikleri yünlü kumaştan elbi­ se) veren odur (bkz. Eriphyle). Şehrin alınmasından sonra, Thersandros ikti­ darı ele geçirdi ve talan sırasında kaçan şehir sakinlerini Thebai'a geri çağırdı. Amphiaraos'un kızı Demonassa ile ev­ lendi ve ondan Tisamenos adında bir oğlu oldu. Mysia'ya çıkışla sonuçlanan birinci Troia seferine katıldı. Telephos tarafından öldürüldü. Cenaze töreni­ ni Diomedes yaptı. Fakat Vergilius'un, Thersandros'un asıl Troia Savaşı'na ka­ tıldığını ve tahta atın içinde yer alan savaşçılar arasında bulunduğunu söy­ leyen başka bir geleneği aktardığını görüyoruz. Thersites (8EQOL'IT]Ç) Kökeni itibarıy­ la bir Aitolia kahramanı. Gerçekten de Thersites, Porthaon ile Euryte'nin to­ runu ve Agrios'un oğullarından biridir (bkz. tab. 27). Beş erkek kardeşi vardı: Onkhestos, Prothoos, Keleutor, Lyko­ peus ve Melanippos. Amcaları Oineus yaşlanıp kendisini savunamaz hale ge­ lince, Thersites, kardeşleriyle el birliği edip, onu Kalydon tahtından attı (bkz. Oineus ve Diomedes). Fakat Thersites'in ünü, daha çok I!ias'ta, Troia Savaşı'nda ona yakıştırılan ve hiç de şerefli olma­ yan rolden kaynaklanır. Ilias'a göre, Thersites, Troia önünde­ ki Yunanların en çirkini ve en aşağılı­ ğıydı. Topal ve çarpık bacaklıydı. Sır-

765

Theseus tı kamburdu, kafasında tek tük saçı vardı. Agamemnon, askerleri sınamak için kuşatmayı kaldırmayı teklif ettiği zaman, Thesites bu çözümü ilk kabul edenlerden biri oldu ve patlak vermek üzere olan ayaklanmanın elebaşları ara­ sında yer aldı. Bu yüzden Odysseus ta­ rafından, okkalı bir sopa darbesiyle ce­ zalandırıldı ve askerlerin kahkahaları arasında yere yıkıldı. Thersites'in, Kalydon yabandomuzu­ nun avına katıldığı, ama hayvanı gö­ rünce korkup kaçtığı da anlatılıyordu (ancak bu anlatı Ilias'ta yer almaz). Si­ ki destanlardan, Thersites'in, kötülüğü yüzünden öldüğünü öğreniyoruz: Ak­ hilleus, güzel Amazon Penthesileia'yı öldürdüğü ve Amazon kadınını ölür­ ken görüp ona aşık olduğu zaman, Thersites kahramanın aşkıyla alay etti ve mızrağının ucuyla genç kadının göz­ lerini çıkardı. Bu haince davranıştan in­ fiale kapılan Akhilleus, Thersites'i yum­ ruklayarak öldürdü; sonra da, cinayeti­ nin günahından arınmak için Lesbos'a gitti (ayr. bkz. Diomedes). Theseus (E>rjaEuç) Attike'nin en öz kah­ ramanı ve belli başlı büyük işleri­ ni Peloponisos'ta gerçekleştirmiş olan Dorlu kahraman Herakles'in simetri­ ği. Efsanesine ait başlıca kaynaklarımız, Plutarkhos tarafından yazılmış olan Hayat'ı ve Apollodoros ile Diodoros'un kısa tanıtma yazılarıdır. Theseus, Troia Savaşı'ndan bir kuşak önce yaşamış olarak kabul ediliyordu. Onun iki oğlu, Demophon ile Akamas (bu adlara bkz.) bu savaşa katılmışlar­ dır. Fakat Theseus, Herakles'ten en az bir kuşak daha gençtir. Her ne kadar bazı gelenekler, iki kahramanı efsane­ ler çağının büyük kolektif seferlerinde -Altın Post'un aranması (bkz. Argona766

utlar) ve Amazonlarla savaş- bir araya getirirlerse de, bunlar, efsaneye gerçeğe benzer bir kronoloji kazandırmaya yö­ nelik suni ayarlamalardır. 1. Kôheni ve çocukluğu. Theseus'un kö­ keni hakkında iki gelenek mevcuttur: insani gelenek ve ilahi gelenek. Birinci­ si, Theseus'u Aigeus ile Aithra'nın oğul­ larından biri olarak gösterir ve böyle­ ce onun kişiliğinde, Erethkheus'un ve onun babası Erikhthonios vasıtasıy­ la Hephaistos'un kanını (bkz. tab. 7), Pelops'un ve Tantalos'un kanıyla (bkz. tab. 2) birleştirir. Anlatıldığına göre Ai­ geus, birbiri ardınca evlendiği kadın­ lardan bir türlü çocuk sahibi olama­ mış ve bunun nedenini öğrenmek için Delphoi kahinine danışmaya gitmişti. Tanrı ona, anlamı karanlık mısralarla yanıt vermiş ve bu arada "Atina sitesi­ ne varmadan önce, şarap tulumunun ağzını çözmemesini" ihtar etmişti. Bu­ nun ne anlama geldiğini anlayamayan Aigeus, Pelops'un oğullarından Troizen kralı Pittheus'a danışmak için yolunu değiştirip Troizen'e kadar uzandı. Pitt­ heus, kehanetin anlamını hemen anla­ dı; Aigeus'un sarhoş olmasını sağlaya­ rak, geceleyin kızı Aithra'yı onun koy­ nuna soktu. Aigeus, Aithra'yla birleş­ ti. Aithra bir çocuğa hamile kaldı. Bu çocuk, geleceğin Theseus'u idi. Fakat Theseus'un, aslında tanrı Poseidon'un oğlu olduğu da söyleniyordu. Aith­ ra, Aigeus'la birleştiği gece, Athena'nın gönderdiği bir rüyaya kanarak, önce bir adaya tanrılara kurban sunmaya gitmiş ve orada tanrı Poseidon, Aithra'ya zorla sahip olarak, ona bir erkek çocuk vermişti. Aigeus'un kendi oğlu sandığı çocuk, aslında bu çocuktu. Her halükarda, Theseus ilk yılları­ nı Troizen'de, büyükbabası Pittheus'a

Theseus emanet edilmiş olarak geçirdi. Aigeus, ye�enleri Pallasoğullarmdan (Pallanti­ dai) (bu ada bkz.) korktuğu için, ço­ cuğu Atina'ya götürmek istememişti. Troizen'den ayrılırken, büyük bir ka­ yanın arkasına bir kılıçla bir çift sandal gizleyerek, bunu bir sır olarak Aithra'ya söylemiş ve ancak doğuracağı erkek ço­ cuk, kayayı tek başına yerinden oyna­ tıp, gizlediği nesneleri alabilecek güce eriştiği zaman, bu sırrı ona açıklaması­ nı tembihlemişti. O zaman, çocuk, san­ dalları giyecek, kılıcı kuşanacak ve Pal­ lasoğullarımn kendisini öldürmek için herhangi bir tertibe başvurmalarını ön­ lemek için büyük bir gizlilik içinde ba­ basını aramaya çıkacaktı. Theseus'un eğitmeni Konnidas adın­ da biriydi. Atinalılar, tarihi dönem­ de dahi, Theseus bayramı arifesinde, ona bir koç kurban ediyorlardı. Ayrı­ ca, Troizen'de, çocuğun yiğitliğini gös­ teren bir olay anlatılmaktaydı: Herak­ les, Pittheus'a konuk olduğu bir gün, sırtında taşıdığı aslan postunu yanına koyar. Saraydaki çocuklar, canlı bir as­ lanın odaya girdiğini sanarak çığlık çığ­ lığa kaçışırlar. Yalnızca, o sıralar henüz yedi yaşında olan Theseus kaçmaz ve hizmetkArlardan birinin silahını kaptığı gibi, canavarın üstüne saldırır. Ergenlik çağına gelen Theseus, Delphoi'a gitti ve adet olduğu üzere orada saçlarım tanrıya sundu. Ama saç­ larım tümüyle kesecek yerde, Abantlar (llias'ta adı geçen savaşçı bir kavim) gi­ bi başının ön tarafını traş etmekle ye­ tindi. Bu suretle, tarihi devirde de var­ lığını sürdüren bir adeti başlatmış oldu. ll. Atinaya Dônüş. Theseus, on altı ya­ şına geldiğinde o kadar güçlenmişti ki, Aithra onun doğuşundaki sırrı ar­ tık açıklamanın zamanı geldiği kanısı767

na vardı. Onu, Aigeus'un kılıç ve san­ dalları gizlediği kayanın yanma götür­ dü. Delikanlı, bir hamlede kayayı ye­ rinden oynattı, eşyaları aldı ve kendi­ ni tanıtmak için Atina'ya gitmeye ka­ rar verdi. Aigeus'un talimatım unut­ mayan ve oğlunu her türlü tehlikeden korumak isteyen Aithra, Troizen'den Attike'ye giderken, deniz yolunu seç­ mesini Theseus'tan ısrarla rica etti. Pittheus da, onun ricalarına katıldı ve Theseus'a, Korinthos berzahı boyun­ ca kara yolunu izlediği takdirde karşı­ laşacağı tehlikeleri bir bir anlattı. Ger­ çekten de, o sırada Herakles, Lydia'da Omphale'nin yanında tutsak durumda olduğundan, o zamana kadar kahra­ manın korkusundan sinmiş olan bütün canavarlar başlarım kaldırmaya ve ye­ niden zarar vermeye başlamışlardı. Bu yüzden, berzah boydan boya haydut­ larla dolmuştu. Ama, Theseus'un hiçbir şey dinlediği yoktu. Herakles'in şanım kıskandığından, onu taklit etmeyi kafa­ sına koymuştu. Birbiri ardınca tepele­ dikleri şunlar oldu: Önce, Epidauros'ta Periphetes'i öldürdü ve onun gürzünü aldı; ardından Kenkhreai'de bir çam ağacının yardımıyla yolcuların kolları­ m bacaklarım kopartan haydut Sinis'i (bu ada bkz.) hakladı; bunu Kromm­ yon dişi domuzu takip etti. Birçok in­ sanı öldürmüş olan bu azgın ve yırtı­ cı hayvan, Typhon'la Ekhidna'mn dölü olarak biliniyor ve onu besleyen bir ko­ cakarının adıyla Phaia diye anılıyordu. Theseus, bir kılıç darbesiyle hayvanın işini bitirdi. Skiron Kayalıkları adıyla anılan yere gelince de haydut Skiron'u (bu ada bkz.) öldürdü. Daha sonra Eleusis'te Kerkyon'la dövüşerek onu da tepeledi (bkz. Kerkyon). Biraz daha ileride, Damastes'e ya da diğer adıyla

Tiıeseus Prokroustes'e (bu ada bkz.) hak ettiği cezayı verdi. Bütün bu badireleri başarıyla atlattık­ tan sonra, Theseus, Kephisos'un kıyısı­ na ulaştı; orada, Phytalidler soyundan gelen insanlarla karşılaştı. Bu insanlar onu iyi karşıladılar ve işledikleri cina­ yetlerin kirinden arındırmayı kabul et­ tiler. Böylece arınan Theseus, Atina'ya geldi. O gün, Hekatombeon ayının se­ kizinci günüydü ve o ·sıralar şehirde durum son derece karışıktı. Aigeus, af­ sunlarıyla kendisini o üzücü kısırlık il­ letinden kurtaracağını vaat eden bü­ yücü Medeia'nın pençesine düşmüştü. Theseus, canavar itlafçısı olarak saldı­ ğı büyük ünle çıkageldi. Medeia, onun gerçek kimliğini hemen anladı. Ama bu yabancının kendi oğlu olduğunu bil­ meyen Aigeus, ondan korktu. Medeia, onun yanılgısını gidermek için hiçbir şey yapmadı. Tam tersine, delikanlıyı onurlandırmak bahanesiyle -oysa ger­ çekte, zehirleyerek ondan kurtulmak için- onu yemeğe çağırmaya Aigeus'u ikna etti. Theseus, daveti kabul etti, ama kendini hemen tanıtmak istemedi. Yemek sırasında Theseus, sanki eti kes­ mek istiyormuş gibi yapıp, babasından kalma kılıcını çekti. Bunu gören Aige­ us, önceden hazırlanmış olan zehirli kupayı devirdi ve orada toplanmış olan yurttaşların önünde, oğlunu resmen ta­ nıdı. Aigeus, Medeia'yı boşadı ve onu sürgüne gönderdi (bkz. Medcia). Medeia'nın, Theseus'u zehirlemeye kal­ kışmadan önce, onu Marathon Ovası'nı kırıp geçiren canavar bir boğa ile ce­ belleşmeye göndererek yok etmeye ça­ lıştığı da anlatılıyordu. Yine bazen an­ latıldığına göre, bu canavar, Herakles tarafından Peloponisos'a getirilen ve oradan kaçan Girit boğasından başka768

sı değildi (bkz. Herakles). Burnundan alevler saçan bir boğaydı bu. Theseus onu yakaladı, zincire vurdu ve Apollon Delphinios'a kurban olarak sundu. Söy­ lendiğine göre, bu kurban Aigeus'un huzurunda gerçekleşti ve Theseus (he­ nüz kendini tanıtmamıştı) hayvanın al­ nındaki tüyleri kesmek için (tanrıya adama riti gereği olarak) kılıcını çektiği zaman, Aigeus, Troizen'de kayanın ar­ kasına sakladığı silahı tanıdı. Tanışma konusunda daha önce anlattıklarımız­ la uyuşmayan bu versiyonun, tragedya şairlerinden birinin bir buluşu olduğu muhakkaktır. Kallimakhos'un ünlü bir küçük manzu­ mesinde anlattığı Hekale epizotu, Ma­ rathon boğasının avlanması sırasında cereyan etmiştir. Hekale, kırlık yerde bir kulübede yaşan ihtiyar bir kadın­ dı. Theseus, boğayı yakalamadan bir önceki gece onun evinde kaldı. Heka­ le, bu cenk arifesi gecesinde kahrama­ nın yanından ayrılmadı ve ona büyük dostluk gösterdi; delikanlı giriştiği işten sağ salim dönecek olursa Zeus'a kurban sunmaya söz verdi. Ne var ki, Theseus avıyla birlikte geri döndüğünde, Heka­ le ölmüş ve yakılmak üzere odun yığı­ nının üzerine konulmuştu. Bunun üze­ rine, Theseus, ihtiyar kadının anısına Zeus Hekalesios adıyla bir kült ihdas etti. Theseus, babası tarafından resmen tanındıktan sonra, kuzenleri olan Pallas'ın elli oğluyla mücadele etmek zorunda kaldı. Aigeus uzun zamandır çocuksuz olduğu için, Pallasoğulları, o ölünce mirasını aralarında paylaşma­ yı umuyorlardı. Ama Theseus'un geli­ şiyle bu imkAnın ellerinden kaçtığını görünce ayaklandılar ve iktidarı zorla ele geçirmeye kalkıştılar. Pallasoğulla-

Theseus rı iki gruba ayrıldılar. Gruplardan bi­ ri, Sphettos istikametinden siteye karşı doğrudan hücuma geçti; diğeriyse, düş­ manı arkadan vurmak için, Gargettos'ta pusuya yattı. Ancak, aralarında Leos adında Agnouslu bir haberci bulunu­ yordu. Bu Leos, Pallasoğullarının planı­ nı Theseus'a ihbar etti. Bunun üzerine, Theseus, pusu kuran gruba saldırdı ve bütün grup efradını öldürdü. Diğerle­ ri dağıldılar ve böylece savaş bitmiş ol­ du. Bu anekdotla, Agnousluların hiçbir zaman Pallane'den (Pallas'ın isim ata­ sı olduğu köy) bir kimseyle evlenme­ yişlerinin nedeni açıklamış oluyordu. Pallasoğullarını öldürmenin kefareti­ ni ödemesi için, Theseus'un Atina'dan sürgüne gittiği ve bir yılını Troizen'de geçirmek zorunda kaldığı da bazen söylenir. Euripides'in Hippolytos'un­ da benimsediği versiyon budur. An­ cak Euripides'in, bu sürgün sırasında Phaidra'nın da Theseus'la birlikte bu­ lunduğunu ve Phaidra'nın, üvey oğluna günahkar bir aşkla Troizen'de bağlan­ dığını söylemesi, olayların mütat kro­ nolojisini değiştirmekte ve Theseus'un Amazonlara karşı giriştiği seferi, Palla­ soğullarının kıyımı öncesine koymuş olmaktadır. Bu ise, geleneğin en yay­ gın şekline aykırı düşmekte ve tama­ men şairin getirdiği bir yenilik olarak görünmektedir. III. Girit döngüsü. Oğlu Androgeus'un ölümü üzerine, Minos'un, Atinalılar­ dan her dokuz yılda bir yedi delikanlı ile yedi genç kızdan oluşan bir haraç ta­ lep ettiğini biliyoruz (bkz. Androgeus). Bu haracın üçüncü kez verilme zama­ nı geldiğinde, Atinalılar Aigeus'a kar­ şı homurdanmaya başladılar. Theseus düşündü ve onları sakinleştirmek için, Girit'e gönüllü olarak gitmeye karar 769

verdi. Öte yandan, Minos'un, kurban­ ları bizzat seçtiği, gençlerin silahsız ola­ rak gelmelerini şart koştuğu, ama buna karşılık, onların, yem olarak verilecek­ leri Minotauros'u öldürmeyi başaracak olurlarsa, serbestçe geri dönmek hakkı­ na sahip olacaklarını söyleyerek, özel­ likle Theseus'u istediği de anlatılıyor­ du. Minotauros'un niteliği ve bu konu­ da mevcut farklı versiyonlar için, bkz.

Minotauros. Theseus, Mounykhion ayının altın­ cı günü bir Atina gemisiyle yola çıktı. Gemi Kaptanı Salamisli Nausithoos'tu. Bu kaptanı ona Salamis kralı Skiros vermişti, çünkü torunu Menesthes de Minos'a gönderilen delikanlılar arasın­ daydı. Genç kızlar arasında da, Mega­ ra kralı Alkathoos'un kızı Eriboia (ya da Periboia) yer almaktaydı. Periboia hakkında şöyle bir hikaye an­ latılıyordu: Haracı bizzat almaya gelen -bu versiyonda- Minos, yolculuk sı­ rasında genç kıza aşık olur. Genç kız, Theseus'u yardımına çağırır. These­ us da Minos'a, onun Zeus'un oğlu ol­ duğunu bildiğini, ancak kendisinin de Poseidon'un oğlu olarak onun kadar soylu olduğunu söyler. Bunun üzeri­ ne Minos, babasından ricada bulunur ve Zeus bir şimşek gönderir. Minos, Theseus'u sınamak için, denize bir yü­ zük atar ve gerçekten Poseidon'un oğ­ lu ise, bu yüzüğü denizden alıp ken­ disine getirmesini Theseus'a emreder. Theseus, hemen denize dalar ve baba­ sının sarayına kabul edilir. Babası ona, Minos'un yüzüğünü verir. Daha sonra Theseus, Periboia ile evlenir. Fakat Pe­ riboia, asıl Telamon'un (bu ada bkz.) karısı olarak ünlüdür. Theseus yola çıkarken babası ona iki ta­ kım gemi yelkeni verdi. Biri beyaz, biri

Tbeseus siyah olan bu yelkenlerden, siyah gidiş içindi - çünkü gidiş yolculu�u. ölüm yolculuğuydu. Fakat Theseus, maddi ve manevi özellikleriyle herkeste öyle bir güven uyandırmıştı ki, kimse onun Minotauros'u öldüreceğinden şüphe et­ miyordu. Bu ümitle ve dönüş yolculu­ ğunun sevinçli geçeceği güvencesiyle, Aigeus, oğluna bir takım da beyaz yel­ ken vermişti. Girit'e gelen Theseus, · yol arkadaşla­ rıyla birlikte Minofauros'un "saray"ı Labyrinthos'a kapatıldı. Ama These­ us hapsedilmeden önce, Minos'un kız­ larından Ariadne kahramanı görerek ona aşık olmuş ve Labyrinthos'ta yo­ lunu bulabilmesi için ona bir iplik yu­ mağı vermişti. Başka bir versiyona gö­ re, Ariadne'nin Theseus'a verdiği ip­ lik yumağı değil, Dionysos'tan nişan hediyesi olarak aldığı ışıltılı bir taçtı ve Theseus bu tacın saçtığı ışıltılar sa­ yesinde karanlık Labyrinthos'un için­ de yolunu bulmuştu. Bazen de tanrı­ sal tacın, Theseus'e Ariadne'nin değil, Amphitrite'nin armağanı olduğu söyle­ nir. Theseus, Minos'un yüzüğünü bul­ mak için Poseidon'un sarayına indiği zaman (yukarıya bkz.) bunu ona Amp­ hitrite vermişti. Ariadne, Theseus'a yardım etmeden önce, onun kendisiyle evlenmesini ve kendisini de birlikte yurduna götürme­ sini şart koşmuştu. Theseus söz verdi ve sözünü tuttu. Theseus, Minotauros'u öldürdüğü zaman (yumruk darbesiy­ le), herhangi bir takip girişimini en­ gellemek için, Giritlilerin gemilerini delip batırdı ve geceleyin Ariadne'yle ve Minotauros'u öldürerek kurtardığı genç Atinalılarla birlikte yelken açtı. Efsanenin en ünlü versiyonuna göre Theseus, bir akşam Naksos'a geldi ve 770

orada konakladı. Ariadne uyudu; uyan­ dı�ında tek başınaydı ve onu terk eden Theseus'un gemisi neredeyse ufukta kayboluyordu. Mitograflar bu terkedi­ şin nedenini araştırmışlardır. Bazıları, Theseus'un bir başka kadını, Phokisli Panopeus'un kızı Aigla'yı sevdiğini söy­ lüyorlardı. Bazıları da onun, Ariadne'yi gören ve ona aşık olan Dionysos'un emri üzerine genç kadını terk ettiği­ ni ileri sürüyorlardı. Tanrının (Diony­ sos) Ariadne'yi geceleyin kaçırdığını ya da Athena ya da Hermes'in, Theseus'a Ariadne'yi terk etmesini emrettiğini id­ dia edenler de vardı. Daha sonra, Di­ onysos Ariadne'yle evlendi ve onu tan­ rılar ülkesine götürdü (bkz. Ariadne). Ariadne epizotunun başka versiyonları da vardır. Örneğin, onu ve Theseus'u taşıyan geminin, bir fırtına tarafından Kıbrıs'a kadar sürüklendiği anlatılır. Hamile olan ve aşırı derecede deniz tutmasına uğrayan Ariadne, gemiden indirilir. Thesus, geminin güvenliğini sağlamak için tekrar gemiye çıkar. An­ cak, birden çıkan bir rüzgar gemiyi açı­ ğa sürükler. Terkedilen kadına acıyan ada kadınları, ona bakarlar ve ona, ken­ di yazdıkları, ama Theseus'tan geldiğini söyledikleri mektuplar iletirler. Ne ya­ zık ki, Ariadne çocuğunu dünyaya geti­ rirken ölür. Bir süre sonra, Theseus ge­ ri döner, ada kadınlarına paralar verir ve Ariadne'nin anısına bir ritüel ve bir kurban töreni ihdas eder. Theseus, dönüş yolunda Delos'a da uğradı. Burada, Ariadne'nin kendisi­ ne verdiği bir Aphrodite heykelini ta­ pınağa sundu. Orada, kurtarılmış olan gençlerle birlikte, Labyrinthos'un do­ lambaçlı yollarını taklit eden çember dönüşlü karmaşık bir dans icra etti. Bu rit, tarihi devirde de varlığını

Theseus sürdürmekteydi. Gemisi Attike kıyılanna gözle gonı­ lecek kadar yaklaştığında, Theseus, Ariadne'yi kaybetmiş olmanın acısıyla, gemisinin siyah yelkenlerini değiştir­ meyi ve zafer işareti olan beyaz yelke­ ni takmayı unuttu. Kıyıda Theseus'un dönüşünü gözleyen Aigeus, yelkenle­ ri siyah görünce, oğlunun ölmüş oldu­ ğunu sanarak kendini denize attı. Bu olaydan sonra, bu denize Aigeus (Ege) denizi adı verildi. Yaşlı adamın, denizi, Akropolis'in tepesinden, şimdi Kanat­ sız Zafer tapınağının yükseldiği yerden gözlediği de anlatılıyordu. Siyah yelke­ ni görünce, kendini yardan aşağıya atar ve ölür. IV Atina'daki siyasi faaliyetleri. Aigeus'un ölümünden sonra, These­ us Pallasoğullarından da kurtulmuş olduğundan iktidarı ele aldı. Ilk işi, "Synoikismos"u, yani o zamana kadar kırsal alanda dağınık bir şekilde yaşa­ yan Attike sakinlerinin tek bir sitede toplanmasını sağlamak oldu. Böylece oluşturulan devletin başkenti Atina ol­ du. Theseus, başkenti, Prytaneion (baş­ yargıçların ve önemli kişilerin birara­ ya gelerek yemek yedikleri kamu bina­ sı) ve Boule (bir Yunan sitesinin sena­ tosu), vs. gibi politik yapılarla donattı. Attike'nin siyasi birliğinin sembolü olan Panathenaia Bayramı'nı ihdas etti. Para bastı. Toplumu, soylular, zanaatkarlar ve çiftçiler olarak üç sınıfa ayırdı. Kla­ sik devirde var olduğu şekliyle, demok­ rasinin mekanizmasını, ana çizgileriyle kurdu. Megara şehrini fethetti ve onu kurmuş olduğu devlete kattı. Peloponi­ sos ile Attike sınırında, iki ülkenin -bir yanda Dorlar ülkesi, öbür yanda Io­ nialılar ülkesi- ayrım noktasını belirt­ mek için bir taş dikti. Herakles'in Ze771

us şerefine Olympia oyunlarını kurma­ sı gibi, Theseus da Poseidon şerefine Korinthos'ta lsthmia oyunlarını kurdu, daha doğrusu yeniden düzenledi. Yedilerin Thebai seferi, Theseus'un hükümdarlığı döneminde olmuştur. Onun rolü hakkında, bkz. Adrastos. Oidipous, Kolonos'a sığınmak istedi­ ği zaman, Theseus, ondan himayesi­ ni esirgememişti (bkz. Oidipous); keza, şehrin önünde ölen kahramanların gö­ mülmesini de sağladı. Aynı rol, Herak­ lesoğullarının (bu ada bkz.) dönüşü sı­ rasında, Theseus'un oğlu Demophon'a da atfedilir. V. Amazonlar Savaşı. Gelenek, Attike­ lilerin, ülkelerini işgal eden Amazonla­ ra karşı yapmak zorunda kaldıkları bir savaşın anısını da muhafaza etmiştir. Bu savaşın çıkış nedeni hakkında deği­ şik şeyler anlatılır. Bazen, Theseus'un, Herakles'in (bu ada bkz.) seferine ka­ tıldığı ve yararlılıklarının karşılığı ola­ rak tutsak Amazonlardan biri olan Antiope'yi aldığı söylenir. Fakat mitog­ rafların çoğu, Theseus'un Antiope'yi tek başına kaçırdığını anlatırlar. Gemi­ siyle Amazon krallığı kıyılarına yanaşan Theseus, iyi karşılanmıştı �ünkü bu savaşçı kadınlar, yabancılardan nefret etmiyorlardı- ve Theseus'a armağanlar gönderilmişti. Theseus, bu armağan­ ları getiren Antiope adlı Amazonu gü­ verteye çıkmaya davet etmiş, ama genç kadın onun yanına gelince, kalleşçe bir davranışla yelkenleri açıp kaçmış­ tı. Savaşın nedeni buydu. Amazonlar, silahlanarak Atina üzerine yürüdüler, Attike'yi ele geçirdiler ve bizzat sitenin içinde ordugah kurdular. Nihai savaş, klasik devirde Boedromia Bayramı'nın kutlandığı günde, Akropolis'in eteğin­ deki Pnyks yakınlarında oldu. Amazon-

Tiıeseus !ar geçici bir zafer kazandılarsa da, ce­ nahlarından biri Atinalılar tarafından yarılınca, barış anlaşması imzalamak zorunda kaldılar. Bu savaşın, araya Theseus'un aşk ma­ ceralarını katan başka versiyonları da vardır. Bazı yazarlara göre, Ama­ zonlar Attike'ye Antiope'yi kurtar­ mak için değil; Theseus, Minos'un oğ­ lu Deukalion'un kendisine eş olarak verdiği Phaidra ile evlendikten sonra, Antiope'yi boşadığı için saldırmışlardır. Theseus'tan bir oğlu (Hippolytos) olan Antiope, öç almak istemiş ve Attike'ye karşı sefer düzenlemişti. Saldırı, The­ seus ile Phaidra'nın evlendikleri gü.n yapıldı. Antiope, Amazonların başın­ da, şölen salonunu işgal etmeye çalış­ tı, ama konuklar kapıları kapatmayı ve Antiope'yi öldürmeyi başardılar. Attike seferini, Antiope'yi kurtarmayı amaç­ layan Amazonların bir girişimi olarak sunan bir başka versiyonda, Theseus, Antiope'ye sadık kalır ve kendi kız kar­ deşlerine karşı Theseus'un safında yer alan Antiope, çatışma sırasında ölür. Theseus, ancak Antiope'nin ölümün­ den sonra, Phaidra ile evlenir. Nihayet, karanlık bir gelenekte, bir kahinin em­ ri üzerine Theseus'un, savaşın başın­ da Antiope'yi Phobos'a (Korku tanrısı) kurban ettiği ileri sürülmektedir. VI. Peirithoos'la Dostluk. Ortak özellik­ leri, Theseus ile Lapith kahraman Pei­ rithoos arasındaki dostluktan kaynak­ lanmaları olan ve kahramanın olgun­ luk çağına ait bulunan birçok epizot vardır. Bu dostluğun nasıl doğduğu­ nu (bkz. Peirithoos), Theseus'un ünün­ den ve başarılarından gözü kamaşan Peirithoos'un onu nasıl sınamak heve­ sine kapıldığını biliyoruz. Peirithoos, tam kahramana saldıracağı sırada, ona 772

karşı öyle büyük bir hayranlığa kapılır ki, dövüşmekten vazgeçip onun kölesi olduğunu ilan eder. Bundan çok etkile­ nen Theseus da, ona dostluğunu sunar. Theseus, Peirithoos'un yanında La­ pitlilerin Kentauroslarla savaşına ka­ tıldı. Birgü.n, iki dost, Zeus'un kızla­ rından başkasıyla evlenmemeye ka­ rar verdiler. Çünkü ikisi de en büyük tanrıların oğlu oluyorlardı: Theseus Poseidon'un, Peirithoos da Zeus'un oğ­ luydu. Theseus, Helene'yle, Peiritho­ os da Persephone'yle evlenmeye karar verdi. lki dost, Helene'yi kaçırmakla işe başla­ dılar. O sırada Theseus elli yaşındaydı, Helene ise evlenme çağına gelmemişti. Aradaki bu yaş farkından tedirgin olan bazı mitograflar, Theseus'un Helene'yi bizzat kaçırmadığını, kaçıranların Idas'la Lynkeus olduğunu ve bunların Helene'yi Theseus'a emanet ettiklerini; ya da Helene'nin babası Tyndareos'un Helene'yi kaçırmak isteyen Hippoko­ on oğullarından birinin korkusundan, onu, koruması için Theseus'a verdiğini ileri sürüyorlardı. Fakat, en genel geçer ve gerçeğe en uygun görünen versiyon şudur: Theseus ile Peirithoos, birlikte Sparta'ya giderek, Helene'yi Artemis Orthia tapı­ nağında ritüel bir dans yaparken kaçır­ dılar. Sonra da hızla oradan uzaklaştılar. Gerçi takip edildiler, ama takip edenler Tegea'da durdular, iki yoldaş selame­ te kavuştuktan sonra, Helene için ara­ larında kura çekmeye karar verdiler. Kurayı kazanan, Persephone'yi elde et­ mek için ötekine yardım etmeye söz ve­ recekti. Kura çekildi, Helene'yi Theseus kazandı. Ama Helene henüz evlenecek yaşta olmadığı için, Theseus onu büyük bir gizlilik içinde Aphidna'ya götürdü

Theseus ve Aithra'nın gözetimine bıraktı; son­ ra da, Persephone'yi ele geçirmek üze­ re yola çıktı. sırasında, yokluğu Theseus'un Helene'nin kardeşleri, Kastor ve Poly­ deukes, Arkadhialılardan ve 1.akedai­ monlulardan oluşan bir ordunun ba­ şında, Attike'yi işgal ettiler. Once, Ati­ na halkından barışçı bir tavırla kız kardeşlerini istediler. Ama Atina halkı genç kızın kendilerinde olmadığını ve nerede olduğunu bilmediklerini söyle­ yince, Kastor ve Polydeukes savaşçı bir tavır aldılar. O sırada, Helene'nin giz­ lendiği yeri öğrenmiş olan Akademos adında biri, onlara bu sırrı verdi. Bu­ nun içindir ki, Attike'nin tarihi devirde 1.akedaimonlular tarafından birçok kez istilası sırasında, 1.akedaimon orduları, Akademos adlı kahramanın mezarının bulunduğu bahçe olan Akademia'ya za­ rar vermekten daima kaçınmışlardır. Helene'nin Aphidna'da saklandığını öğ­ renen Dioskourlar, şehri alarak kız kar­ deşlerini buldular ve Aithra'yı da tutsak olarak götürdüler (bkz. Aithra). Sonra, Atina tahtına Erethkheus'un torunu­ nun oğlu olan Menestheus adında bi­ rini çıkardılar. Menestheus, yönetim­ den hoşnut olmayanları, özellikle de Theseus'un reformlarına bozulan soy­ luları çevresinde topladı. Ôte yandan, Theseus ve Peirithoos, Ôlüler Diyarı'nda cüretkarhklarının kurbanı oldular. ilk bakışta, Hades, on­ ları iyi karşıladı; bir ziyafet için onla­ rı sofrasına buyur etti. Ancak, iki dost, sandalyelerine oturur oturmaz, bir da­ ha kalkamaz oldular ve tutsak edildiler. Herakles, Ôlüler Diyarı'na indiği za­ man onları kurtarmak istedi. Ama yal­ nızca Theseus, tanrılardan tekrar yer­ yüzüne çıkma izni alabildi. Peirithoos,

773

sonsuza kadar Nisyan Sandalyesi'nde otura kaldı. Anlatıldığına göre, These­ us, sandalyesinden kurtulabilmek için çaba sarf ederken, vücudunun bir par­ çasını sandalyede bırakmıştı. Atinalıla­ rın kalçalarının neden dolayı daima çok etsiz olduğu, bu şekilde açıklanıyordu. Theseus ve Peirithoos efsanesinin Ha­ des bölümünün Euhemerosçu bir yo­ rumu için bkz. Peirithoos. Vll. Theseııs 'un ölümü. Herakles tara­ fından esaretten kurtarılan Theseus, Atina'ya döndüğü zaman, orada duru­ mu oldukça kritik buldu: iktidar çe­ şitli hizipler arasında bölüşülmüştü ve kendisi de artık yalnızca ismen kral­ dı. Sonunda, yeniden tahta çıkmaktan umudunu kesen Theseus, çocuklarını gizlice Euboia'ya, Khalkodon'un oğlu Elephenor'un yanına gönderdi. Kendisi de, Atina'ya lanetler okuyarak, gurbete çıktı. Bazen Theseus'un Girit'e, kayın­ biraderi Deukalion'un yanına sığınmak istediği, ama bir fırtınanın onu Skyros kıyılarına attığı; bazen de, onun kendi isteğiyle Skyros'a, akrabası olduğu kral Lykomedes'in yanına gittiği anlatılıyor­ du. Kaldı ki, Theseus'un adada ailesi­ ne ait mülkleri vardı. Kral Lykomedes Theseus'u görünüşte dostlukla karşıla­ dı, ama adanın manzarasını göstermek bahanesiyle onu bir dağa çıkardıktan sonra, bir kayanın tepesinden kalleş­ çe aşağıya itip öldürdü. Bazı yazarlar­ sa, Lykomedes'in Theseus'un ölümüy­ le hiçbir ilgisi olmadığını, Theseus'un, bir akşam, yemekten sonra, dağda ge­ zinirken kazaen öldüğünü ileri sürer­ ler. Her ne olursa olsun, o sırada kim­ se bu ölümün üzerinde durmadı. Me­ nestheus, Dioskourların istedikleri gi­ bi, Atina'da hüküm sürmeye devam etti ve Theseus'un iki oğlu, sıradan ki-

Thesplos Kithairon aslanını öldürerek büyük iş­ şiler olarak Troia Savaşı'na katıldılar; lerine başladığında, onun yanında ka­ Menestheus'un ölümünden sonra geri lıyordu (bkz. Herakles). Thespios'un, döndüler ve Atina krallığını ele geçirdi­ gerek tek karısı Megamede'den, gerek­ ler (bkz. Ahamas ve Demophon). se çeşitli nikahsız kadınlardan olma el­ Perslerle yapılan Marathon muharebe­ li kızı vardı. Av süresince, Herakles, sinde, Atinalı askerler, son derece hey­ Thespios'un yanında kaldı ve her ge­ betli bir kahramanın, başlarında çar­ ce onun kızlarından biriyle beraber ol­ pıştığını gördüler ve bunun Theseus du. Çünkü kral, böyle bir kahraman­ olduğunu anladılar. Med savaşların­ dan erkek torunları olsun istiyordu. dan sonra, Delphoi kahini, Atinalılara, Herakles ise, gün boyunca o kadar yo­ Theseus'un kalıntılarıriı almalarını ve ruluyordu ki, değişikliğin farkına var­ şehirlerinde ona şanlı şerefli bir kabir mıyor ve her seferinde aynı kadınla be­ yapmalarını emretti. Kimon, Pythia'nın raber olduğunu sanıyordu. Başka gele­ bu emrini yerine getirdi. ·skyros nekler, Herakles'in, bütün kızlara yedi Adası'nı fethetti ve orada bir tümseğin gecede, hatta tek bir gecede sahip ol­ üzerine konmuş, pençeleriyle toprağı duğunu ileri sürerler. Kızların hepsi eşeleyen bir kartal gördü. Kimon, tan­ de, Herakles'ten birer oğul sahibi ol­ rısal bir ilhamla, işaretin manasını anla­ du. Yalnız, en büyükleriyle en küçük­ dı. Tümseği kazdı ve onun altında, için­ leri (birer ikiz doğurdular (bkz. tab. de muazzam cesamette bir kahramanın 1 1 ). Bu çocukların büyük bölümü, yattığı bir tabut buldu. Kahramanın ya­ Herakles'in emri üzerine, lolaos tara­ nında tunçtan bir mızrakla, bir de kı­ fından Sardinya'ya götürüldüler ve ora­ lıç vardı. Kimon, bu kutsal kalıntıları, da kolonlar halinde yerleştiler. Söylen­ üç sıra kürekli gemisiyle taşıdı. Atina­ diğine göre, çocuklardan ikisi Thebai'a lılar, kahramanlarının kalıntılarını gör­ geri döndü; yedi tanesi de, Thespiai'de kemli şenliklerle karşıladılar. Şehirde, kaldı. Thespiadların (Thespios kızları) daha sonra Ptolemaios gyrnnasionunun Sardinya'ya yerleşen oğullarının ölme­ yükseldiği yerin yanında, onlara yaraşır yip, derin bir ebedi uykuya daldıkları bir kabir yapıldı. Bu mezar, kaçak kö­ ve böylece mezarda çürümekten ya da lelere ve zenginlerce takibata uğratılan odun yığınında yanmaktan kurtulduk­ yoksullara sığınma evi (asylum) oldu. ları anlatılıyordu. Çünkü Theseus sağlığında demokrasi­ Thespios, aynı zamanda, Herakles nin şampiyonluğunu yapmıştı. Megara'dan olan çocuklarını öldürdük­ Hippolytos ve Phaidra epizotu için, bu ten sonra, onu bu cinayetin günahın­ adlara bkz. dan arındıran dosttur (bkz. Herakles). Thesplos (0fomoç) Boiotia'da Thespia Hypermnestra'nın babası Thespios için, şehrine adını veren kahraman. Attike bkz. Thestios. kralı Erethkheus'un oğullarından biri­ dir (bkz. tab. 7). Thespios, Attike'den Thesprotos (0EU7tQW'r6ç) Lykaon'un Thesprotos, biri. oğullarından ayrılarak, Boiotia'da bir krallık kur­ Arkadhia'dan ayrılarak, Epeiros'ta da­ muştu. Bu kahraman, Herakles efsane­ ha sonra ''Thesprotlar ülkesi" adını alan leri döngüsünde ikincil bir rol oynar. ülkeye yerleşti. Thyestes efsanesinin bir Herakles, henüz on sekiz yaşındayken, 774

Thetis bazen Deidameia (Perieres'in kızı), ba­ versiyonunda, Thyestes, Thesprotos'un zen de l..aophonte (Pleuron'un kızı ve yanına sığınır (bkz. Thyestes). dolayısıyla alışılmış soyağacına göre, Thessalos (8waaA6ç) Tesalya'ya Thestios'un büyükhalası) olarak ge­ (Thessalia) adını veren kahra­ çer. Thestios'un çok sayıda çocuğu ol­ man. Thessalos'un kimliği konusun­ du. Bunlar arasında şunları sayabili­ da birbirinden farklı birçok gelenek bulunmaktadır: riz: Althaia (Meleagros'un annesi), Le­ 1 . Latin tarihçiler, aslen Thesprotlar ül­ da, Hypermestra, lphiklos, Euippos, Pleksippos, Eurypylos (Meleagros'un kesinden olan ve Tesalya'yı fethederek dayıları; bazen Thestiadlar (Thestioso­ orada kendi krallığını kuran, bu isim­ ğullan) adıyla anılan bu son dört kar­ de bir kraldan bahsederler. Bu Thessa­ deş, Kalydon avı sırasında öldürüldü­ los, Graikos'un oğludur. Thessaloniki ler (bkz. Meleagros). Thestios'un kı­ (Selanik) şehrinin kuruluşu bazen ona zı Hypermestra'nın, ''Thespios'un kızı" atfedilir. 2. Herakles döngüsüne bağlı bir Thes­ Hypermestra ile aynı kişi olması müm­ kündür, çünkü el yazmalarında bu iki salos daha vardır. Bu Thessalos, Herak­ les ile Khalkiope'nin ya da Astyokhe'nin isim, yani Thestios ile Thespios çoğu kez birbiriyle karıştırılır. oğlu olarak (Astyokhe'nin oğlu olması durumunda, Tleptolemos'un kardeşi­ Thestios ve Kalydon efsanesi için bkz. dir, bkz. tab. 1 1 ) gösteriliyordu. Thes­ Kalydon. salos, Kos Adası'nın kralıydı ve iki oğlu Thestor (Sfoı:wQ) Apollon ile l..aothoe'nin Phidippos ve Antiphos'u Troia Savaşı'na oğlu ve kahin Kalkhas ile Leukip­ katılmaya göndermişti. Phidippos ve pe ve Theomoe adlı iki kızın babası. Antiphos, şehrin alınışından sonra, ba­ Thestor'un kendisi de Apollon'un rahi­ balarının anısına Tesalya adını verdik­ bi ve Hyginus tarafından bize nakledi­ leri ülkeye yerleştiler (Thessalos'un do­ len romanesk bir maceranın kahrama­ ğumu konusunda, bkz. Herakles). nıdır (bkz. Theonoe). 3. Nihayet, efsanede, Medeia ile Thetis (Sinç) Nereidlerden (Nereus kızlan) biri, Deniz ihtiyarı Nereus ile lason'un oğlu olan bir Thessalos da­ Doris'in kızı. Dolayısıyla, ölümsüz bir ha geçer. Bu Thessalos, Pelias'ın oğlu deniz tanrıçası ve bütün Nereus kızları­ Akastos'un ölümü sırasında annesinin nın en ünlüsüdür. Fakat, Thetis'i Ken­ hışmından kurtularak, Korinthos'tan tauros Kheiron'un kızı olarak gösteren lolkos'a kaçtı ve orada iktidarı ele ge­ çirdi. Söylendiğine göre, ülkeye Tesalya karanlık bir gelenek de mevcutur. Hera, Okeanos'un kansı Tethys tara­ adını o vermiştir. fından büyütülmüş olduğu gibi, The­ 4. Haimon'un oğlu olan Thessalos için, bkz. Haimon, 2 . tis de Hera tarafından büyütülmüş­ tür. Efsanede, birçok epizot, bu Nere­ Thestios (8Eanoç) Pleuron krallarından us kızıyla Zeus'un eşi arasındaki sev­ biri ve Aitolialı bir kahraman. Genel­ gi bağında bulur açıklamasını. Örne­ likle, Agenor'un (Pleuron'un oğlu) to­ ğin Zeus, Hera'yla arasındaki tartış­ runu olarak gösterilir. Annesi Demo­ maya Hera'dan yana müdahaleye kal­ nike, babası da Ares'tir (bkz. tab. 24). kıştığı için Hephaistos'u Olympos'tan Thestios'un kansı bazen Eurythemis, 775

Thoas dokuz yaşına girdiği ve kahin Kalk­ aşağı attığı zaman, onu Thetis kurtar­ has Troia'nın Akhilleus'un yardımı ol­ mıştır (bkz. Hephaistos ve varyantlar). maksızın alınamayacağını bildirdiği za­ Hera'nın emri üzerine, Symplegades'ten man, Akhilleus'un şehrin önünde öle­ geçiş sırasında, Argo gemisinin dümeni­ ni o kullanmıştır. Nihayet, bazı mitog­ ceğini bilen Thetis, onu Skyros'ta kral raflara göre, Zeus onunla sevişmek is­ Lykomedes'in yanına götürdü ve kızla­ tediği zaman, Thetis, Hera'yı üzmemek rın arasında gizledi. Ama Akhilleus, ka­ derinden kaçamadı ve savaşa gitti. Bu­ için, Zeus'un aşkını reddetmiştir. Gerçi, başka bazı gelenekler, bu epizotu fark­ nun üzerine Thetis, onu her çareye baş­ lı şekilde yorumlarlar. Bunlar, gerek vurarak korumaya çalıştı, ama bunların Zeus'un gerekse Poseidon'un, Thetis'i hepsi boşa gitti. Thetis, Akhilleus'un elde etmek istediklerini, ama Themis'in yanına, mukadder akıbete yol açacak hataları önlemekle görevli bir yoldaş bir kehanette bulunarak, Thetis'ten do­ kattı (bkz. Tenes). Troia kıyısına ilk çı­ ğacak erkek çocuğun babasından daha güçlü olacağını söylemesi üzerine, iki kan kişi olmaktan onu menetti. Çünkü, büyük tanrının o günden sonra artık kıyıya ilk çıkan kahraman, aynı zaman­ Thetis'i elde etme konusundaki ısrar­ da ilk ölecek kişi olacaktı. Ona silah­ larından vazgeçerek, onu bir ölümlüyle lar verdi ve Patroklos'un ölümünden baş göz ettiklerini anlatırlar. Öte yan­ sonra, kendisine son derece sadık olan Hephaistos'a başka silahlar da yaptırdı. dan, sözkonusu kehaneti Prometheus'a atfeden gelenekler de vardır. Bunlar da, Nihayet, hayatının her tehlikeli anında onu teselli etti. Özellikle, Hektor'u öl­ Zeus ile Thetis'in ilişkisinden doğacak dürmekten onu vazgeçirmeye çalıştı, erkek çocuğun bir gün Gökyüzü'nün efendisi olacağını bildirenin Promethe­ çünkü kendisi de bunun ardından çok geçmeden ölecekti. us olduğunu söylerler. Öyle ya da böy­ Daha sonra, Akhilleus ölünce, The­ le, tanrılar için dokunulmazlık kaza­ tis, torunu Neoptolemos'la da aynı şe­ nan Thetis, artık ancak bir insanla ev­ lenebilirdi. Bunu öğrenen Kentauros kilde ilgilendi. Öteki Akhalarla bir­ likte geri dönmemesini ve birkaç gün Kheiron, hemen gidip, hamisi olduğu Peleus'a bu fırsattan yararlanarak, bir Tenedos'ta beklemesini ona öğütledi. tanrıçayla evlenmesini salık verdi. Ama Böylece, onun hayatını kurtardı (ayr. Thetis, büyük zorluklar çıkardı. Bütün bkz. Molossos). deniz tanrıları gibi o da, şekilden şekle Thoas (E>oaç) Birçok kahramanın adı. En girebilme yeteneğine sahipti ve bu yete­ önemlileri şunlardır: 1. Dionysos ile Ariadne'nin oğulların­ neğini kullandı. Ama sonunda Peleus, onu yenmeyi ve onunla evlenmeyi ba­ dan biri (bkz. tab. 1 3 ve tab. 28). Bu şardı (bkz. Peleus). Thoas, bazen Dionysos'un değil de, Akhilleus'un doğuşu ve Thetis'in, kardeşleri Oinopion ve Staphylos ile onu ölümsüz kılma girişimleri için, birlikte, Theseus'un oğlu olarak göste­ rilir (bkz. Ariadne). Lemnos Adası'nda bkz. Ahhilleus. Bu girişimler, Thetis'le doğduğu söylenen Thoas, Myrina şeh­ Peleus'un evliliğinin bozulmasına yol rinde hüküm sürüyordu ve bu şeh­ açtı. Ama Thetis, bu yüzden oğluy­ la ilgilenmemezlik etmedi. Akhilleus, re adını vermiş olan Myrina'nın koca776

Thoas sıydı. Troas'ın Myrina'dan, Argonaut­ lar efsanesinde rolü geçen Hypsipyle (bu ada bkz.) adında bir kızı dünyaya geldi. Aphrodite'nin laneti yüzüı'ıden, Lemnoslu kadınlar adadaki bütün er­ kekleri öldürmeye karar verdikleri za­ man, Hypsipyle de, Thoas'ı kurtarmaya karar verdi ve böylece bütün Lemnoslu erkekler arasında bir tek Thoas kıyım­ dan sağ çıkabildi. Hypsipyle, Thoas'ı öldürmekte kullanacağı kılıcı ona ver­ di ve onu kılık değiştirmiş olarak Di­ onysos tapınağına götürüp, orada gizle­ di. Ertesi sabah, Thoas'ı Dionysos kılı­ ğında, tanrının ritüel arabasına binmiş olarak, güya onu gecenin cinayetlerinin kirinden arındırmak bahanesiyle, deniz kıyısına götürdü. Thoas, orada eski bir kayığa binerek denize açılmayı başar­ dı ve Tauris'e geldi. Başka bir gelene­ ğe göre, Thoas, o zamana kadar Oinoe adıyla anılan Sikinos Adası'na (Kyklad­ lardan biri) çıktı. Kardeşi Oinopion'un hüküm sürdüğü Khios Adası'na çıktı­ ğı da söyleniyordu. Lemnoslu kadınlar, Thoas'ın kurtulduğunu öğrenince, kızı Hypsipyle'yi köle olarak sattılar. 2. Bir diğer Thoas, bir öncekinin to­ runu, lason'la Hypsipyle'nin oğlu ve Euneos'un (bu ada bkz.) ikiz kardeşi­ dir. Bu Thoas, kardeşiyle birlikte, Kral Lykourgos'un yanında köle olan an­ nesinin kurtarılması işine katıldı (bkz. Hypsipyle ve tab. 1 3). Euripides'in gü­ nümüzde kayıp olan Hypsipyle adlı tra­ gedyasında, o, bu şekilde görünüyor­ du. Ancak tragedyanın, günümüze ka­ lan fragmanları, Thoas'ın rolünü tam olarak belirlememize imka.n vermiyor. 3. Efsanede bir de lphigeneia'nın Tauris'te Artemis rahibesi olduğu sı­ rada, orada kral olan bir başka Tho­ as vardır. Bu şahıs, bazen Dionysos ile

777

Ariadne'nin oğlu olan (yukarıya bkz.) ve Lemnos'tan kaçtıktan sonra Tauris'e sığınan Lemnoslu Thoas'la özdeşleş­ tirilir. Orestes ile Pylades, ülkeye ge­ lip kız kardeşlerini buldukları zaman, kral, geleneklere uygun olarak, onları, kız kardeşleri eliyle kurban etmek iste­ di, ama onlar, lphigeneia ve tanrıçanın heykeli ile birlikte kaçtılar. Thoas, peş­ lerine düştüyse de, bu takip onun haya­ tına mal oldu (bkz. Iphigeneia). 4. füas'taki Gemiler Listesi'nde baş­ ka bir Thoas'ın daha adı geçer. Andraimon'un oğlu ve bir Aitolia bir­ liğinin komutanı olan bu Thoas'ın an­ nesi Oineus ile Althaia'nın kızlarından ve dolayısıyla Meleagros'un kız kardeş­ lerinden biri olan Gorge'ydi (bkz. tab. 27 ve tab. 29). Thoas, hem Helene'nin talipleri hem de savaşın sonunda tahta atın içinde yer alan savaşçılar arasında görülür. Troia dönüşünde, o, bazı ya­ zarlara göre ltalya'ya (Bruttium'a), ba­ zı yazarlara göre de Aitolia'ya yerleş­ ti. Neoptolemos tarafından lthake'den kovulan Odysseus'un, onun yanına sı­ ğındığı ve kızıyla evlenerek buna Leon­ tophonos (Aslan Öldüren) adında bir oğul verdiği söyleniyordu (bkz. Ody­ sseus). Bir casusluk girişiminden önce, Odysseus'u kırbaçlayarak onun tanın­ maz hale gelmesine yardım eden Tho­ as, işte Andraimon'un oğlu olan bu Thoas'tır (bkz. Odysseus). 5. Aslen Korinthoslu olan bir Tho­ as da, babası Omytion dolayısıyla, Sisyphos'un torunu olur (bkz. tab. 36). Bu Thoas, Phokis'e adını veren kahra­ man Phokos'un kardeşiydi (bkz. Pho­ kos). Fakat, kardeşi Phokis'e göç eder­ ken, Thoas, Korinthos'a yerleşti ve ora­ da babasının ardından iktidara geldi. Kendisinden sonra, öz oğlu Damophon

Thon çük çakıl taşlarından yararlanarak ke­ tahta çıktı ve krallığı Heraklesoğulları­ hanette bulunma sanatının mucidi ola­ nın gelişine kadar korudu. Hiç değilse, rak gösteriliyorlardı. Balı çok sevdikleri Korinthos geleneğinde anlatılan budur. için, Thrilere danışmaya gidenler, onla­ 6. Bütün bu kahramanlardan ayrı ola­ ra bal götürürlerdi. rak, Ikarios'un oğlu ve Penelope'nin kardeşi olan bir Thoas daha vardır Thyestes (0ufo'CT]ç) Atreus'un ikiz karde­ şi, onun gibi Pelops ile Hippodameia'nın (bkz. tab. 1 6). oğlu (bkz. tab. 2). Thyestes'in bütün Thon (E>Wv) Helene Mısır'a geldiği zaman, efsanesi, Atreus'a karşı beslediği kin­ hüküm sürmekte olan Mısır kralı. Karı­ den ve iki kardeşin sırayla birbirlerin­ sı Polydamna, Helene'ye acılarını unut­ den aldıkları intikamlardan oluşur. turabilecek bir iksir gönderdi (ayr. bkz. Tam anlamıyla tragedyalık bir konu Polydamna). olan bu efsane, şairler tarafından kul­ Thoosa (E>üwaa) Phorkys'in kızı. lanılmış ve hepsi de birbirinden za­ Poseidon'un sevgilisi oldu ve ona · Poly­ limce epizotlarla keyfice dallandırılıp phemos adında bir oğul verdi. budaklandırılmıştır. Thrake (E>QCOtT)) Trakya'ya adını ve­ ren kadın kahraman. Okeanos ile Parthenope'nin kızı ve Avrupa kıtasına adını veren Europe'nin kız kardeşidir Ülkesinin kadınları gibi, onun da seçkin bir büyücü olduğu ileri sürülüyordu. Thrasymedes (E>QaauµfJbT)ç) Nestor'un oğullarından biri. Babası ve kardeşi Antilokhos'la (bu ada bkz.) birlikte Tro­ ia Savaşı'na gitti. On beş gemilik bir do­ nanmaya kumanda ediyordu. Thrasy­ medes, ikinci planda olmak üzere bir­ çok olayda rol oynar: Kardeşinin cese­ di çevresinde Memnon'a karşı çarpışır, tahta atın içinde gizlenen cengaverler arasında yer alır. Thrasymedes, savaşın bitiminde sağ salim Pylos'a döndü ve orada Telemakhos'u evinde konuk et­ ti. Sillos adında bir oğlu ve Alkmaion adında bir torunu (Amphiaraos'un aynı adı taşıyan oğluyla karıştırılmamalıdır) oldu. Thrasymedes'in mezarı Pylos ya­ kınlarında gösteriliyordu. Thrller ya da Thrlal (E>Qı.aO Kadın kahinler. Thriler, Zeus'un çocukları olan üç kız kardeş, Parnassoslu üç nymphadır. Apollon'u büyüttükleri ve onun hiz­ metinde kaldıkları söyleniyordu. Kü778

Bu efsanenin ana çizgileri için bkz. At­ reus. Hippodameia'nın kışkırtmasıy­ la, Thyestes ve Atreus, gençliklerin­ de üvey kardeşleri Khrysippos'u öl­ dürdüler. iki kardeş, bu cinayetten sonra, Sthenelos'un yanına kaçtılar ve Mikenai'de iktidarı ele geçirdiler (bkz. Atreus). Ama Thyestes, yenge­ si Aerope'yle (bu ada bkz.) sevişmeye başladı. Atreus, öç almak amacıyla kar­ deşine kendi çocuklarını yedirmek gi­ bi korkunç bir plan kurdu. Bu nedenle Thyestes'in nikahsız bir kadından olan çocuklarını (bazı yazarlara göre üç ço­ cuk: Aglaos, Kallileon, Orkhomenos; bazılarına göre de iki çocuk: Tantalos ve Plisthenes) öldürdü ve bunlardan bir yemek hazırlayarak kardeşine ye­ dirdi. Sonra da, çocukların kollarını ve kafalarını ona gösterdi. Güneş, bu dav­ ranış karşısında, dehşete düşüp gökte­ ki yürüyüşünü ters yüz etti. Thyestes bunun üzerine, kral Thesprotos'un (bu ada bkz.) yanına kaçtı ve oradan da kı­ zı Pelopia'nın bulunduğu Sikyon'a git­ ti. Bir kahin ona, ancak bir ensestle öz kızından sahip olacağı bir erkek çocu-

Tiberis Adası da Semele'nin Dionysos'un annesinin ğun, kardeşinden onun intikamını ala­ "ölümlü" adı, Thyone'nin ise onun tan­ bilecep;ini söyledi (bkz. Aigisthos). Ger­ rısal adı olduğu varsayılmaklaydı. Bu çekten de, Aigisthos adındaki bu erkek varsayıma göre Dionysos, Thyone adını çocuk, Atreus'u öldürmeyi başardı ve annesine, onun tanrıçalaştırılmasından Thyestes'e, Atreus tarafından elinden sonra, yani annesini Ölüler Diyarı'ndan alınmış olan krallığı geri verdi. alıp tanrılar sırasına koymaya götürdü­ Tiıyla (E>uia) Bir Delphoi geleneğine göre, ğü zaman vermiştir (bkz. Dionysos). ülkenin nymphalarından biri ve nehir­ tann Kephisos'un ya da ülkenin ilk sa­ •Tiberinus 1. Roma efsanesinde iki veçhe­ li olarak görünür: Bir veçhesiyle Tibe­ kinlerinden Kastalios adlı kahramanın ris Nehri'nin tanrısı, yani Helenik tipte kızı. Apollon, Thyia ile sevişti ve ona bir şairane soyut varlık; öbür veçhesiy­ Delphos (bu ada bkz.) adında bir erkek le de, Aineias'ın onuncu göbekten toru­ çocuk -Delphoi'nin isim atası- verdi. nu olan bir Alba kralıdır. Söylendiğine Pamassos yamaçlarında Dionysos kül­ göre Tiberinus, o zamana kadar Albula tünü ilk kutlayan Thyia olmuştur ve, adını taşıyan nehre yakın bir yerde çar­ söylendiğine göre, bu olayın anısına, pışırken ölmüş ve bu olaydan sonra ne­ Mainadlara bazen Thyadlar da deniyor­ hir, Tiberis adını almıştır. du. Ayrıca, Thyia'nın Poseidon'un sev­ 2. Yukarıdakinden farklı bir gelenek ise, gilisi olduğu da söyleniyordu. Tiberinus'u, nehre adını veren bir kah­ Aynı kadın kahramanla ilgili başka raman yapmakla birlikte, onu tanrısal bir gelenek daha vardır. Buna göre, bir kökten gelme sayar ve Aineias'ın so­ Deukalion'un kızı olan Thyia, Zeus'a Magnes ve Makedon adlarında iki oğul yundan geldiğini kabul etmez. Bu gele­ neğe göre Tiberinus, tanrı lanus ile Llı­ vermiştir. Bu iki çocuk, Tesalya'da tiumlu bir nympha olan Camasene'nin Magnesia bölgesi ile Makedonya'nın oğluydu. Nehirde boğularak öldü ve bu isim atalarıdır (bkz. Makedon). Tiıyınoites (8uµo(uıç) Diodoros'un nak­ yüzden nehre onun adı verildi. lettiği bir gelenekte, Llıomedon'un *Tiberis Adası Roma'da anlatıldığına gö­ re, Tarquiniuslar kovulduğu zaman oğullarından ve dolayısıyla Priamos'un arazilerinin Roma'nın hemen kuzeyin­ kardeşlerinden biri. Ama çoğu zaman, Thymoites, Killa'nın (bu ada bkz.) koca­ de uzanan kısmı Mars'a adandı ve adı sı olarak geçer. Dolayısıyla, Priamos'un Mars Alanı oldu. Fakat, vakit hasat vak­ kardeşi değil, eniştesidir. Bir kehaneti ti olduğu ve bütün ova olgunlaşmış yanlış yorumlayan Priamos, Killa'yı öl­ buğdayla kaplı bulunduğu ve de tan­ rıya adanan buğdayların tüketilmesi, dürtmüştü. Thymoites, Priamos'u affet­ medi ve ondan öç almak için tahta atı kudsiyetin çiğnenmesi anlamına gele­ ceği için bütün mahsulün nehre dökül­ Troia'ya ilk sokanlardan biri oldu. mesine karar verildi. Si.ı derin değildi, Tiıyone (E>uWvrj) Bazı geleneklerde, onun için ekin demetleri kum yığınları­ Dionysos'un genellikle Semele (bu na takılarak Palatinus'un eteğinde Tibe­ ada bkz.) diye anılan annesinin adı. ris Adası'nı meydana getirdi. Bu isim farklılığını açıklamak için, ya Başka bir versiyona göre ise, Mars Alanı bu iki durumda aynı Dionysos'un söz­ Tarquiniuslara ait değildi. Oranın sahikonusu olmadığı ileri sürülmekte ya 779

Tlbumus Bu bilgileri o, bizzat Athena'dan almış­ bi Vesta rahibesi Tarquinia'ydı ve Alan, tı. Fakat onun kara savaşlarına katıldı­ onun tarafından gönüllü olarak Mars'a ğı hiçbir zaman görülmez. Tiphys, sefe­ adandı. rin sonunu göremedi; Pontos Eukseni­ •Tibumus Tiburtus da denir. Latin Tibur os (Karadeniz) kıyılarında, Mariandy­ (Tivoli) şehrini kuran ve ona adını ve­ nler ülkesinde, kral Lykos'un sarayında ren kahraman. Bazen, Thebaili kahra­ hastalıktan öldü. Dümende onun yerini man Amphiaraos'un üç oğlundan bi­ Ankeus aldı. ri olarak gösterilir. Babalarının ölü­ münden sonra bunlar ltalya'ya gelerek Tisamenos (TmaµEv6ç) 1 . ôç Alan an­ lamına gelen bu adı taşıyan kayda de­ burada koloniler kurdular (ayr. bkz. ğer iki kahraman vardır. Bunlardan Catillus). birincisi, Orestes ile Hermione'nin Tlgge (TLYYTJ) Herakles'in öldürdüğü oğludur (bkz. tab. 9). Sparta krallı­ dev Antaios'un karısının adı. Herakles, ğı Menelaos'tan Orestes'e miras kaldı­ Tigge'yle birleşti ve ona Sophaks (bu ğından, Orestes'in ardından Tisamenos ada bkz.) adında bir oğul verdi. Sop­ tahta geçti ve Heraklesoğullarının saldı­ haks, annesinin şerefine Tiggis (günü­ rısına uğradığı güne kadar hüküm sür­ müede Tanca) şehrini kurdu. dü ve onlarla savaşırken öldü. Plutarch, Sertorius 9.

(TlµaAxoç) Megara kralı Megareus'un büyük oğlu. Dioskourlar, Theseus'un kaçırdığı kız kardeşlerini ararlarken, Megara'ya da uğradılar. Ti­ malkos da onlara katıldı ve Aphidna'nın alınışında bulundu, ama çarpışmada Theseus tarafından öldürüldü. Paus. 1 ,4 1 ,3ff. Tlmandra (TlµavbQa) Tyndareos ile Leda'nın kızlarından biri (bkz. tab. 2 ve tab. 1 6). Timandra, Ekhemos (bu ada bkz.) ile evliydi ve Servius'un naklettiği bir geleneğe göre, ondan Euandros (bu ada bkz.) adında bir oğlu olmuştu. Fa­ kat, Aphrodite'ye ritüel sunguları sun­ mayı ihmal ederek, onu gocundurdu ve tanrıça onu delirtti. Deliren Timandra, Phyleus'un (bu ada bkz.) kendisini ka­ çırmasına ses çıkarmadı. Phyleus, onu Dulikhion'a götürdü. Tlphys (Ticpuç) Argo gemisinin ilk kapta­ nı. Hagnias'ın oğlu olarak geçer ve as­ len Siphaili'dir (Boiotia'da). Tiphys'in rüzg�rlar, yıldızların seyri vs. hakkın­ da derin bilgisi olduğu söyleniyordu.

Tlmalkos

780

Başka bir gelenekte anlatıldığına göre ise, Tisamenos Heraklesoğulları tarafın­ dan Argos'tan ve Sparta'dan kovuldu, ama tebaasıyla birlikte çekilip gitmesine izin verildi. Bunun üzerine Tisamenos, Kuzey Peloponisos kıyılarına yerleşmiş bulunan lonia\ılara yöneldi ve onlar­ dan kendisini ve tebaasını kabul etme­ lerini istedi. Savaşçı değeri ve bilgeliği herkesçe bilinen Tisamenos'un birgün kendilerini egemenliği altına almasın­ dan korkan lonialılar, Tisamenos'un teklifini reddettiler ve ona saldırdı­ lar. Muharebede Tisamenos öldürül­ dü, ama askerleri galip geldiler ve Heli­ ke şehrine çekilen lonialıları kuşattılar. Sonunda kuşatılanlar, Attike'ye gitme iznini elde ettiler ve orada Atinalılar ta­ rafından kabul edildiler. Tisamenos'un ülkeye sahip çıkan yoldaşları, kralla­ rına muhteşem bir cenaze töreni dü­ zenlediler. Tisamenos'un oğulları, fet­ hettikleri bölgede lonialılara karşı ege­ menliklerini pekiştirdiler ve bu bölge Akhaia adını aldı. Tisamenos'tan sonra,

1

Ouranos .....Gaia (bkz. ıab. 8 ve ıab. 20)

1

o"'"oo-'"'�

?ı""" "�' � 1

1

ı-

1 oor"':"'"' , ""'

,

_J__ 11

1

"" - "- -'"""

Okeanos kızlan Asıeria Leto ..... Zeus Eos Helios Selene Astraios Pallas Perses Atlas Promeıheus ..... KelainoEpimetheus ..... Pandora 1 (Styks, Asia, Elektra, (tab. 33) (bkz. ıab. 10) (bkz. ıab. 33) Doris, Eurynome, Metis, vs.)

Artemis

1

Hesıia

1 111

Apollon

Deukalion Lykos (bkz. ıab. 4)

1

Demeter ....Zeus .

Persephone

1

Fn

Hera- .....Zeus

Hephaisıos Ares

Soy tablosu No. 39

Hebe

Khimaireus

1

Hades

Eileiıhyia

Kheiron

Pyrra (bkz. ıab. 4)

1

Poseidon ..... Amphitriıe

ı1ı

Triton

Rode

1

Zeus (bkz. ıab. 40)

Tltanidler altı kız kardeşleri vardı (bkz. bir önce­ onun büyük oğlu Kometos tahta çıkı, ki mad.). Titanlar, Titanidler ile birleşe­ ardından da Asya'da bir koloni kurma­ rek, ikinci sıradan bir dizi tanrıyı mey­ ya gitti. Tisamenos'un diğer dört oğlu­ dana getirdiler (bkz. tab. 39). nun adları şöyleydi: Daimenes, Spar­ Ouranos'un Kronos tarafından sakat­ ton, Tellis ve Leontomenes. lanmasını müteakip, evvelce babaları 2. Tisamenos adındaki ikinci kahra­ tarafından Gökten uzaklaştırılmış olan man, Thersandros ile Demonassa'nın Titanlar, iktidarı ele geçirdiler. Yal­ oğludur. Bu Tisamenos, Oidipous'un nız Okeanos, bu işte Kronos'a yardım üçüncü göbekten torunu idi (bkz. tab. 38). Tisamenos, ikinci Troia seferi sıra­ etmeye yanaşmadı ve daima kenarda durdu. Ama daha sonra Zeus, Kronos'u sında (babası, Mysia çıkartm�ında Te­ tahtından indirmeye giriştiğinde, Oke­ lephos tarafından öldürülmüştü, bkz. anos ona yardım etti. iktidarın Oly­ Thersandros) Thebai birliğinin komuta­ sını üstlenemeyecek kadar gençti. mposlulara geçmesine yol açan bu mü­ cadele, Titanomakhia adıyla bilinir. He­ Onun yerine, Peneleos, Telephos'un siodos, Theogonia'sında bu mücadeleyi oğlu Eurypylos'u öldürerek, önce­ uzun uzadıya anlatır. Ancak bu pasa­ ki kralın öldürülmesinin öcünü al­ ja sonradan eklemeler yapılmış olma­ dı (bkz. Peneleos). Tisamenos, yetişkin bir adam olunca Thebai'da hüküm sür­ sı muhtemeldir (bkz. Kronos). Bu mü­ cadelede Zeus'un müttefikleri yalnızca dü. Tisamenos'un Autesion adında bir Olymposlular (Athena, Apollon, He­ oğlu oldu. Autesion, Tisamenos'un ar­ ra, Poseidon, Plouton, vs.) değildi; Ti­ dından tahta çıkamadı, sürgüne git­ tanların zulmüne uğramış olan Heka­ mek zorunda kaldı ve Peloponisos'ta Heraklesoğullarına katıldı. Bu durum­ togkheirler (Hekatogkeiroi) ve hatta, Iapetos'un oğlu olmasına rağmen, Pro­ da, Peneleos'un torunu Damasikhton, metheus ve Okeanos kızlarının ilki olan Tisamenos'a halef oldu. Styks de onun safında yer alıyorlardı. Tltanidler ya da Titanides (TLı:avlbEç) Ou­ ranos ile Gaia'nın altı kızına -Theia (ya Tıthonos (TL8wv6ç) Sıra dışı bir soy tablosunda Eos (Şafak) ile Atinalı da Thia), Reia, Themis, Mnemosyne, Kephalos'un oğlu olarak gösterilmekle Phoibe ve Tethys- verilen ad (bkz. tab. birlikte (bkz. tab. 1 9), genellikle Troia 8). Titanidler, erkek kardeşleri Titanlar­ döngüsüne bağlanan ve Laomedon'un la birleşerek çeşitli rütbe ve dereceden oğullarından biri olarak geçen (bkz. tanrıları doğurdular (bkz. tab. 39 ve bu tab. 3) bir kahraman. Tithonos'un an­ tanrılara ait maddeler). Görünüşe göre nesi, nehir-tanrı Skamandros'un kı­ Titanidler, Titanomakhia'da, erkek kar­ zı Styrmo'dur. Dolayısıyla Tithonos, deşlerinin safında yer almamLŞlardır. Priamos'un ağabeyi olur. Tithonos Titanlar ya da Tltanes (TL'tavEç) Ouranos çok yakışıklıydı. Şafak, onu gördü ve ile Gaia'nın altı erkek çocuğuna verilen aşık olup kaçırdı. Tithonos'la Şafak'ın, genel ad (bkz. tab. 8 ve tab. 20). Titan­ Emathion ve Memnon (bu adlara lar ilk tanrılar kuşağındandırlar. içle­ bkz.) adlarında iki oğulları oldu. Şa­ rinde en genci Kronos'tur. Olymposlu­ fak, Tithonos'a duyduğu aşk nedeniyle, lar kuşağı, ondan türemiştir (bkz. Kro­ Zeus'tan onun için ölümsüzlük istedi, nos). Titanların Titanidler adı verilen 782

Tmolos ama ebedi gençlik istemeyi unuttu. Bu yüzden, ilşıgı hep aynı kalırken, Titho­ nos yaşlanıyor ve kuruyup büzülüyor­ du. Öyle ki, bir zaman sonra, onu bir bebek gibi hasır bir sepete koymak icap etti. Sonunda Eos, onu ağustos böceği­ ne dönüştürdü. Tıtyos (TLwôç) Zeus ile Elara'nın (bazen Orkhomenos'un, bazen de Minyas'ın kızı olarak gösterilir) oğlu olan bir dev. Hera'nın kıskançlığa kapılmasından korkan Zeus, sevgilisi hamile kalınca, onu yerin derinliklerine gizledi. Bu ne­ denle, dev Tityos, doğduğu zaman top­ raktan çıktı. Leto, Zeus'tan Artemis'le Apollon'u do­ ğurduğunda, rakibesini kıskanan Hera, canavar Tityos'u onun üzerine saldı ve aynı zamanda onda Leto'nun ırzına geç­ me isteği uyardırdı. Ama Zeus, Tityos'u yıldırımla çarparak Cehennem'in dibi­ ne attı. Orada iki yılan (ya da iki kartal) durmadan Tityos'un karaciğerini yiyor ve devin karaciğeri, ayın safhalarına gö­ re yeniden oluşuyordu. Başka bazı ya­ zarlara göre ise, Leto'nun iki çocuğu, annelerini canavara karşı korumuşlar ve onu oklarıyla öldürmüşlerdir. Böy­ lece Tityos ebediyen yerin altında kaldı. Vücudu dokuz "hektarlık" bir yer kap­ lıyordu. Euboia'da Tityos'a ibadet edi­ len bir mağara vardı. Tlepolemos (TArınôAeµoç) Herakles ile Astyokhe'nin (Thesprotlar kra­ lı Phylas'ın kızı) oğlu. Herakles, Kaly­ donlularla birlikte giriştiği bir sefer sı­ rasında, Ephyra şehrini aldıktan sonra, Astyokhe'yle birlikte olmuştu. Ancak, Astyokhe'nin baba adı llias'ta Aktar ola­ rak geçmektedir (bkz. tab. 1 1 ). Herakles'in ölümünden sonra, Herakle­ soğulları Peloponisos'a dönmek için bir süre boş yere uğraştılar (bkz. Heralıle-

sogullan). Fakat, Heraklesoğullarının, bu yoldaki her girişimlerinden sonra Attike'ye geri çekilmek zorunda kalma­ larına karşılık, Tlepolemos ve büyük dayısı Likymnios (Alkmene'nin üvey kardeşi, bkz. tab. 32) ile Likymnios'un çocukları, Argoslulardan Argos'a yer­ leşme müsaadesi aldılar. Tlepolemos'la büyük dayısı arasında çıkan bir tartış­ ma sırasında, Tlepolemos Likymnios'u bir sopayla vurarak öldürdü. Başka ba­ zı yazarlara göre bu, kazaen işlenmiş bir cinayetti, çünkü Tlepolemos aslın­ da sopayla bir öküze vurmak istemiş ya da bir köleyi cezalandırmak ama­ cıyla davranmış, ama kötü bir tesadüf eseri olarak sopa hedefinden sapmıştı. Her halükarda, sonuçta ölünün akra­ baları, Tlepolemos'u Argos'tan sürgüne gitmek zorunda bıraktılar. Tlepolemos, karısı Polykso'yla birlikte Argos'tan ay­ rılarak Rodos'a yerleşti. Orada, Lindos, Ialysos ve Kamiros adlarında üç şehir kurdu. Helene'nin talipleri arasında da yer al­ dığı görülen Tlepolemos, bu neden­ le Polykso'yu Rodos'ta naibe olarak bı­ rakıp, dokuz geminin başında, Troia Savaşı'na gitti. Sarpedon tarafından öl­ dürüldü. Polykso'nun intikamı konu­ sunda, bkz. Polylıso. Tlepolemos'un yoldaşları, Troia dönü­ şünde önce Girit'e uğradılar, sonra da gidip "Iberia Adaları"na yerleştiler. Tmolos (TµwAoç) 1 . Lydia'da bir dağın adı. Öte yandan, Omphale'nin dul kal­ dığı kocasının adı da Tmolos'tur. 2. Ayrıca Ares'le Theogone'nin oğulla­ rından biri de aynı adı taşır. Aynı za­ manda Lydia kralı olan bu Tmolos, Artemis'in Arripe adındaki bir nedi­ mesine tecavüzde bulundu. Tanrı­ ça da onu azgın bir boğaya öldürttü.

783

Tokseus ile Rodos'un oğullarından birinin adı Tmolos'un oğlu Theoklymenos, onu da Triopas'tır (bkz. Heliadlar). dağa gömdü. Dağ, bu olaydan sonra, Tmolos adını aldı. Tesalya ve Argos soyağaçlarını birleşti­ Tokseus (To�Euç) 1 . "Okçu" anlamına ge­ ren ilişkiler için, bkz. Phorbas. Triopas, bazen Knidos şehrinin kuru­ len bu isim, Oikhalia kralı Eurytos'un cusu olarak da gösterilir. oğullarından birine aittir. Kardeşleriyle birlikte, Herakles tarafından öldürüldü. Trlptolemos (TQLm6AEµoç) Eleusis'in Demeler mitosuna bağlı en büyük kah­ 2. Kalydon kralı Oineus ile Althaia'nın ramanı. En eski efsanede sadece bir oğullarından birinin adı da Tokseus'tur (bkz. tab. 27) . Bir "hendeğin üzerin­ Eleusis kralı olarak geçer. Zamanla, kral Keleos ile Metaneira'nın (bu ad­ den atladığı" için Oineus, onu kendi lara bkz.) oğlu ve Demophon'un (bu elleriyle öldürdü (Remus'un ölümüyle ada bkz.) kardeşi olarak geçmeye baş­ karşılaştırınız). Trambelos (TQaµ13rıAoç) Telamon ile lar. Başka bazı gelenekler, onu Dysau­ les ile Baubo'nun (bu ada bkz.) ya da Troialı tutsak kadın Theaneira'nın (bu ada bkz.) oğlu. Trambelos, tutsaklıktan kahraman Eleusis'in (bu ada bkz.), hat­ kaçan Theaneira'yı sarayına alan kral ta Yer'le Okeanos'un oğlu olarak göste­ Arion tarafından, Miletos'ta yetiştiril­ rirler (bkz. tab. 8). Demeter, Eleusis'te Triptolemos'un ar­ di. Trambelos'un Apriate'ye olan aşkı kabalarından gördüğü konukseverliğe ve genç kızın ölümü konusunda, bkz. karşılık olarak, kahramana kanatlı dra­ Apriate. Kısa bir süre sonra, Akhille­ gonlar tarafından çekilen bir araba ver­ us bir korsanlık seferinden dönerken, Trambelos onunla çarpıştı ve öldü. Fa­ di ve bununla yeryüzünü baştan başa dolaşarak, her yere buğday tohumları kat, genç adamın yiğitliğini takdir eden Akhilleus, onun kim olduğunu araştır­ ekmesini emretti. dı ve Telamon'un oğullarından biri ve Triptolemos, bazı ülkelerde şiddetli dolayısıyla kendi akrabası olduğunu direnişlerle karşılaştı. Örneğin, Getae öğrenince, deniz kıyısında Trambelos halkının kralı, Triptolemos'un dragon­ için bir mezar inşa etti. larından birini öldürdü, ama Demeler Trikke (TQtxXT]) Tesalya'da nehir-tanrı derhal onun yerine bir başkasını koy­ Peneus'un kızı ve kral Hypseus'un karı­ du. Patras'ta, Eumolos'un oğlu Anthe­ ias, kahraman uyurken dragonları tan­ sı (bkz. tab. 23). Trikke, Tesalya'da ay­ rısal arabaya koşup bizzat kendisi buğ­ nı adı taşıyan şehrin isim atasıdır. day ekmeye kalkıştı. Ama arabadan Trlopas (TQL6naç) Triops da denir. Ay­ düşüp öldü. Eumelos ve Triptolemos, nı zamanda hem Tesalya hem de Ar­ onun şerefine Antheia şehrini kurdular. gos efsanelerinde rastlanan, soyağacı Daha sonra Triptolemos, Ölüler çok belirsiz bir kahraman. Triopas, ba­ zen Aiolos ile Kanake'nin ya da Kana­ Diyarı'nda ölülerin yargıcı oldu. Orada, bazen Aiakos, Minos ve Radamantys'in ke ile Poseidon'un; bazen Lapithes ile Orsinome'nin (bkz. tab. 23); bazen de yanında yer aldığı görülür. Atina'da Demeter şerefine kutla­ (Argos geleneğinde) Niobe ve Argos so­ nan Thesmophoria Bayramı'nın Trip­ yundan gelen Phorbas ile Euboia'nın tolemos tarafından ihdas edildiği (bkz. tab. 1 4) oğlu olarak geçer. Güneş 784

Trolzen söyleniyordu. gün gölün kıyısına bir testi şarap ko­ nuldu. Kokuyu duyan Triton, kıyıya Demeter'in, Keleos'un oğulların­ dan birini ölümsüz kılma girişimi yanaştı ve şarabı içti. Sonra da olduğu için, bkz. Demophon. Bazen, bizzat yerde uyuyakaldı. Böylece, onun balta Triptolemos'un tanrıçanın büyülerine darbeleriyle öldürülmesi mümkün ol­ hedef olduğu söylenir. Yerel gelenek­ du. Dionysos'un, deniz tanrısına karşı lerde Triptolemos'a mal edilen çocuk­ kazandığı zafer, "rasyonel" olarak böyle lar için, bkz. Krokon. açıklanıyordu. Triton (TQhwv) Dar anlamda, Nereus'a, Triton adı, çoğu kez, tek bir tanrıya de­ ğil de, Poseidon'un maiyetini oluşturan Glaukos'a Phorkys'e, vs. benzer bir de­ niz tanrısı. Genellikle, Poseidon ile bütün bir sıra tanrısal varlığa verilir. Bunlar, vücutlarının üst kısmı insan, alt Amphitrite'nin oğlu olarak geçer (bkz. tab. 39). Bir kız kardeşi vardı: Rode (bu kısmı balık şeklinde varlıklardır. Ge­ nellikle, borazan yerine kullandıkları ada bkz.). Genellikle, meskeni bütün denizler olmakla birlikte geç dönemler­ deniz kabuklarını üfler vaziyette tasvir de belgelenmiş efsanelerde, bazen Lib­ edilirler (bkz. Misenos). ye'deki Tritonis gölünün tanrısı olarak Troilos (TQwlAoç) Priamos ile Hekabe'nin gösterilir ve ayrıca onun Pallas adın­ en küçük oğulları. Fakat Hekabe'nin, da bir kızı olduğu söylenir. Athena'nın onu Apollon'dan dünyaya getirdiği de bazen iddia edilir. Troilos yirmi yaşına oyun arkadaşı olan bu Pallas (bu ada bkz.), tanrıça tarafından kazaen öldü­ gelirse, Troia'nın alınamayacağına da­ rülmüştür. Gelenekte, Triton'un Tri­ ir bir kehanet vardı. Fakat, Yunanların teia adında başka bir kız çocuğu daha şehrin önüne gelişlerinden kısa bir süre vardır. Bir Athena rahibesi olan Trite­ sonra, Troilos, Akhilleus tarafından öl­ dürüldü. Troilos'un hangi şartlar için­ ia, Ares'in sevgilisi oldu ve ondan Mela­ de öldürüldüğü konusunda gelenekler nippos adında bir oğlan doğurdu. Efsane, Triton'a Argonautlar seferin­ birbirinden ayrılır. Bazısına göre, deli­ de de rol verir. Eurypylos'un sureti­ kanlı, bir akşam atları Skaia kapısı ya­ ne bürünerek Euphemos'a (bu adla­ kınlarındaki bir su başına suvarmaya ra bkz.) konukseverlik hediyesi olarak götürdüğü sırada Akhilleus'un baskı­ bir topak toprak veren ve gemicilere, nına uğramış (ayr. bkz. Polyksene); ba­ zısına göre de Akhilleus tarafından tut­ Akdeniz'e ulaşmak için izleyecekleri yolu gösteren odur. sak alınıp, kurban edilmiştir. Bir diğer Triton, yerel bir Tanagra (Boiotia'da) varyanta göre ise Akhilleus, Troilos'u efsanesinde de görülmektedir. Anlatıl­ su başında görür ve ona aşık olur. Ama dığına göre, bir Dionysos bayramında, Troilos kaçar ve Thymbra Apollonu ta­ pınağına sığınır. Akhilleus, onu oradan ülke kadınları gölde yıkanıp yüzüyor­ çıkarmak için boşuna uğraşır. Sonunda larken, Triton onlara saldırdı. Ama ka­ öfkelenerek, Troilos'u tapınağın içinde dınların yakarışlarını duyan Dionysos, mızrağıyla öldürür. onların imdadına koştu ve Triton'u ka­ çırttı. Triton'un, kendi gölü kıyıların­ Trolzen (TQoLl;.t'Jv) 1 . Trezen de denir. Sa­ da yağmacılık yaptığı, sürüleri kaçır­ ronikhos Körfezi'nde Troizen şehrine adını veren kahraman. Yerel gelenekdığı vs. de söyleniyordu. Nihayet, bir 785

Trokhllos te, Pelops ile Hippodameia'nın oğlu ve Pittheus'un kardeşi olarak geçer (bkz. Pittheus ve tab. 2). Pittheus ile Troizen, ileride Troizen'in adını alacak olan şeh­ re göç ettiler. O sırada, şehirde kral Ai­ tios hüküm sürmekteydi. iki kardeşin gelişinden sonra, her üçü birlikte hü­ küm sürmeye başladılar. Troizen'in Anaphlystos ve Sphettos adlarında iki oğlu oldu. Bunlar, Attike'ye göç ettiler. 2. Aynı adı taşıyan diğer bir kahraman Euopis ve Dimoites (bu ada bkz.) efsa­ nesinde rol oynar. Trokhllos (TQox!Aoç) Adı "tekerlek"i çağ­ rıştıran Argoslu bir kahraman, lo'nun oğlu. Arabaların, özellikle de Argoslu Hera kültünde kullanılan kutsal araba­ nın icadı ona atfedilir. Agenor'un öç al­ ma azmiyle peşine düştüğü Trokhilos, yurdundan kaçtı ve Attike'ye sığındı. Söylendiğine göre, orada Eleusisli bir kadınla evlendi ve ondan Eubouleus ve Triptolemos (bu ada bkz.) adlarında iki oğlu oldu. Daha sonra, gökyüzünde ta­ kımyıldızlar arasına konularak Arabacı Burcu'nu oluşturdu. Trophonlos (TQocpW..wç) Lebadealı (Boiotia'da) bir kahraman. Kendisi­ nin orada çok ünlü bir kehanet mer­ kezi vardı. Trophonios'un soyağacı ko­ nusunda gelenekler birbirinden ayrılır. O, bazen, Epikaste ile Apollon'un oğ­ lu ve dolayısıyla Agamedes'in (bu ada bkz.) üvey oğlu olarak gösterilir; ba­ zen de, Erginos'un çocuklarından biri olarak geçer (bkz. tab. 34). Söylendi­ ğine göre, Trophonios, Demeler tara­ fından emzirilmiştir. Özellikle mimar olarak çok namhydı. Birçok ünlü yapı­ nın inşası, Agamedes'le birlikte ona at­ fediliyordu: Thebai'da, Amphitryon'un evi; Delphoi'da, Apollon tapınakların­ dan biri; Elis'te, Augeias'ın hazine dai-

resi; Hyria'da, Hyrieus'un hazine daire­ si; Mantineia'da, Poseidon tapınağı gibi. Trophonios son derece usta bir mimar­ dı. Bir seferinde, çıkar uğruna ustalığı­ nı kötüye kullandı ve bu da onun haya­ tına m�al oldu (bkz Agamedes). Fakat, onun ölümüne ilişkin başka versiyonlar da bulunmaktadır. Bazen, Apollon'un, tapınağının yapım ücretini ona ölüm­ le ödediği söyleniyordu. Çünkü, ölüm bir tanrının insana verebileceği en iyi ödüldür. Tros (TQWÇ) Troia soyuna ve Troia ülke­ sine adını veren kahraman; Erikhtho­ nios (Dardanos'un oğlu) ile nehir-tanrı Simoeis'in kızı Astyokhe'nin oğlu (bkz. tab. 3). Tros, Skamandros'un kızı Kal­ lirroe ile evlendi ve ondan birçok çocu­ ğu -Kleopatra adında bir kızı ve llos, Assarakos, Ganymedes adlarında üç oğlu- oldu. •Tumus Bir italik kahraman. Ainei­ as ltalya'ya geldiği zaman Rutulle­ rin kralıydı. Kral Daunus'un oğlu ve Pilimnus'un (bu adlara bkz.) torunu­ dur. Annesi nympha Venilia'dır.

786

Latinus'un efsanesi ve Aineias'ın La­ tium'daki bütün maceraları gibi, Tumus'un hiMyesinin de birçok ver­ siyonu vardır. Bunlardan hangisinin en eski olduğunu ayırt etmek güçtür. Ef­ sanenin, muhtemelen Cato'nun Origi­ nes'ine kadar dayanan şekline göre Tur­ nus, Latinus'un müttefikiydi ve bu it­ tifak, Latinus'un kızının Aineias'la ev­ lenmesinden sonra kurulmuş bir itti­ faktı. Latinus, Troialıların eşkıyahkla­ rına karşı kendini savunmak için onu yardımına çağırmıştı. ilk muharebe­ de Latinus öldü. Tumus, Caere'de kral Mezentius'un yanına kaçtı ve onun yardımını elde etti (bkz. Mezentius). Mezentius'un yardımını elde eden Tur-

Tydeus nus, Aineias'a saldırmak üzere geri döndü, ikinci bir muharebe oldu ve bu muharebede, Tumus öldü. Bir başka versiyona göre, Aineias ile latinus, müttefiktiler ve ikisi birden Tumus'un Rutullerinin saldırısına uğ­ radılar. Bir muharebede, hem Latinus hem de Tumus öldüler. Vergilius, Tumus figürünü işle­ yip geliştirmiştir. Vergilius, Tumus'u Iutumus'un kardeşi ve Latinus'un kızı lavinia'nın nişanlısı yapar. Tumus'un teyzesi Amata, Lavinia'yı ona verme­ yi vaat etmiştir (bu adlara bkz.). Dola­ yısıyla, Tumus'un Aineias'a karşı düş­ manlığı siyasi olduğu kadar kişiseldir de. Tumus, Latinus'un isteğinin tersi­ ne, Troialılara karşı savaş açar ve on­ lara amansız bir düşmanlık gösterir. Genç ve haşin Tumus, yabancıların orta ltalya'ya gelip yerleşmelerine ta­ hammül edememektedir. Bu yüzden, o civardaki bütün halkları onlara karşı ayaklandırır. Sonunda, Aineias'la yaptı­ ğı teke tek bir çarpışmada, onun tara­ fından öldürülür. Tydeus (TubEuç) Kral Oineus'un Peribo­ ia (Hipponoos'un kızı) ile olan ikin­ ci evliliğinden dünyaya gelen Aitolia­ lı kahraman (bkz. tab. 27). Oineus ile Periboia'nın evliliğine dair çeşitli ge­ lenekler vardır. Bunlardan birine gö­ re, genç kız, evlenmeden önce, Oine­ us tarafından iğfal edilerek, domuz ço­ banlarına terk edilmiş ve genç Tydeus, bu çobanların arasında büyümüştür. Öte yandan, Oineus'un, Zeus'un em­ ri üzerine öz kızı Gorge ile seviştiği ve Tydeus'un aslında bu aşkın ürünü ol­ duğu da bazen ileri sürülüyordu. Ergenlik çağına gelen Tydeus, bir ci­ nayet işledi: Yazarlara göre, Tydeus'un kurbanı, Oineus'un kardeşi Alkathoos 787

ya da Oineus'a karşı bir komplo kuran Melas'ın oğullan Pheneus, Euryalos, Hyperlaos, Antiokhos, Eumedes, Ster­ nops, Ksanthippos ve Sthenelaos; ya da öz kardeşi Olenias'tı. Her halükarda, Tydeus, yurdundan ayrılmak zorunda kaldı ve bir süre orada burada dolaş­ tıktan sonra, Polyneikes'le aynı zaman­ da, Adrastos'un yanına geldi. lki kah­ ramanın karşılaşmaları hakkında bkz. Adrastos. Adrastos, Tydeus'u cinayeti­ nin günahından arındırmayı kabul et­ ti ve eski bir kehanete dayanarak kız­ larından Deipyle'yi onunla evlendirdi. Polyneikes de, Adrastos'un diğer kı­ zı Argia ile evlendi. Adrastos, aynı za­ manda, iki damadına yurtlarını geri vermeyi de vaat etti. Bu suretle, Tyde­ us, Polyneikes'i yeniden Thebai tahtına oturtmayı amaçlayan Yedi Önderlerin seferine katılmak zorunda kaldı. Arkhemoros epizotu sırasında, Tydeus, kral Lykourgos'a karşı Hypsipyle'nin tarafını tuttu (bu adlara bkz.) ve Lykourgos'la çatıştı. Amphiaraos'la kavgayı yatıştırdılar. Adrastos, Arkhemoros'un şerefine kutlanan ve sonraları Nemea Oyunları'na dönüşe­ cek olan oyunlarda, Tydeus yumruk dövüşünde birinci oldu. Tydeus, daha sonra, Thebai'a elçi ola­ rak gönderildi, ama Eteokles onu din­ lemeyi kabul etmedi. Bunun üzerine, Thebailileri sınamak isteyen Tydeus, onları teke tek çarpışmaya çağırarak, meydan okudu ve birbiri ardınca hep­ sini yendi. Geri döndüğü sırada The­ baililer, ona elli kişilik bir pusu kur­ dular. Tydeus, Maion (bu ada bkz . , 1 .) dışında hepsini öldürdü. Karanlık bir gelenek, kuşatma sırasında geçen ve Tydeus'un gaddarlığını gösteren bir epizota yer verir: Eteokles'in kız karde-

Tykhe kadar sürekli artmıştır (bkz. Fortuna). şi ismene, Theoklymenos adında genç Tykhe'nin mitosu yoktur. Bu, soyut bir bir Thebaili'yi seviyordu ve şehrin dı­ varlıktan başka bir şey değildir. Gide­ şındaki bir pınarın yanında ona ran­ rek, isis gibi bazı tanrıçaları da özüm­ devu vermişti. Athena'nın teşvikiyle, semiş ve sonunda isitykhe adı verilen Tydeus, pusuya yatıp gençleri bekledi karma bir tanrıçaya vücut vermiştir. ve onlara baskın yaptı. Theoklymenos isitykhe, imparatorluk devrinin dinsel kaçmayı başardı. Ama ismene tutsak senkretizminde, dünyanın tabi olduğu düştü. Genç kız, Tydeus'u yumuşatma­ yarı Hikmet-i Ilahi, yarı Tesadüf şek­ ya çalıştıysa da, Tydeus hiç acımadan linde anlaşılan bir kudreti temsil edi­ onu öldürdü. yordu. Her sitenin kendi Tykhe'si var­ Şehrin yedi kapısı önünde yapı­ dı. Bu Tykhe, sitelerin koruyucu tan­ lan nihai savaşta, Tydeus'un hasmı rıları gibi, başında bir duvarlı taçla ve Melanippos'tu. Melanippos, Tydeus'u bazen kör olarak tasvir ediliyordu. Bü­ kamından yaraladı. Ama Tydeus, öl­ tün bunlar, birtakım sembollerden iba­ dürücü bir yara almasına rağmen, has­ rettir ve gerçek anlamıyla mitolojiye ait mını yere serdi. Tydeus'un koruyucu­ değildir. su olan tanrıça Athena, ona Zeus'tan elde ettiği ölümsüzlüğü vermeye ha­ Tykhlos (Tuxioç) Aslen Boiotialı ünlü bir ayakkabıcının adı. Telamon oğlu zırlanıyordu ki, hayatına mal olacak Aias'ın deriden kalkanını o yapmıştı. bu seferin düzenlenmesine katkıda Kendisine ayakkabıcıların piri gözüyle bulunduğu için Tydeus'u affetmeyen bakılıyor ve sık sık anılıyordu. Amphiaraos, tanrıçanın niyetini anla­ Tyndareos (TuvMQEWç) 1.akedaimon­ dı ve Melanippos'un kafasını keserek lu bir kahraman; Dioskourların, Tydeus'a götürdü. Tydeus, düşmanı­ Helene'nin, Klytaimnestra'nın ve de Ti­ nın kafatasım yardı ve beynini yedi. Bu mandra ile Phylonoe'nin babası (bkz. davranıştan büyük tiksinti duyan Athe­ tab. 1 6). Soyağacı konusunda çeşit­ na, Tydeus'u ölümsüzlükten yoksun bı­ li gelenekler arasında mutabakat yok­ rakmaya karar verdi ve savaş alanından tur. Tyndareos, bazen, Oibalos ile Na­ çekildi. ias Batia'nın ya da Perseus'un kızların­ Tydeus'un cesedi, hayatını bağıŞladığı dan Gorgophone'nin oğlu olarak göste­ için ona minnet borcu duyan Maion'un rilir (bkz. tab. 2 1 ). Bazen de, babasının çabalarıyla gömüldü. Başka bir geleneğe Oibalos değil de, Messinialı Perieres ya göre ise, Tydeus'un cesedi, Theseus'un da Kynortas (çoğu zaman Perieres'in Atinalı yoldaşları tarafından götürüle­ babası olarak geçer) olduğu söylenir. rek, Eleusis'te toprağa verilmiştir. Son iki gelenekte, Tyndareos'un anne­ Tydeus, Diomedes'in (bu ada bkz.) si Gorgophone'dir. ikarios, Aphareus babasıdır. ve Leukippos adlarında erkek kardeş­ Tykhe (Tuxrı) Bir tanrıça şeklinde kişileş­ leri (ya da bazı geleneklere göre üvey tirilmiş Talih ya da Tesadüf. Tykhe'ye erkek kardeşleri; bkz. Gorgophone) var­ Homeros'un manzumelerinde rastlan­ dır. Bazen, bunlara Arene adında bir de maz. Fakat, o, daha sonra, büyük bir kız kardeş eklenir. önem kazanmış ve bu önem, Helenis­ Oibalos ölünce, Hippokoon kartik döneme ve hatta Roma dönemine 788

Typhon