Yunan Mitleri: Tanrılar, Kahramanlar, Söylenceler [2 ed.]
 9789754684544

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

Robert Graves

(d. 1895 - ö. 1985) İrlandalı yazar Alfred Percival Graves ile Amalia Von Ranke'nin oğlu olarak Wimble­ don'da doğdu. Okuldan sonra katıldığı Birinci Dünya Savaşı'nda Kraliyet Gal Tüfekli Piyade Alayı'nda yüzbaşılık görevine getirildi. Esas uğraşı şiir olan Graves'in Seçme Şi­ irleri, 20. yüzyıl Penguin Klasikleri arasında yayımlanmıştır. 1926 yılında Kahire Üni­ versitesi'nde bir yıl İngiliz Edebiyatı profesörü olarak görev yapmasının dışında, haya­ tını yazarak, çoğunlukla da tarihi romanlar yazarak kazanmıştır. Tarihi romanları ara­ sında; /, Claııdiııs; Claııdius The God; Sergeaııt Lamb of the Nintlı; Coımt Belisariııs; Wife to Mr. Milton; Proceed, Sergeant Lamb; The Golden Fleece; Tlıey Hanged My Saintly Billy; Tlıe Is­

sayılabilir. Apuleius, Lukianos ve Suetonius'u Pcnguin Klasikleri için çeviren Graves, aynı zamanda Yunan mitolojisinin ilk modem sözlüğü olarak kabul edi­ len Tize Greek Mytlıs'i (Yunan Mitleri) de hazırladı. Omar Ali-Shah'la birlikte Ömer Hay­ yam'ın Rubaileri adl eseri l�gilizceye çevirdi. 1961 yılında profesör olarak Oxford Üni­ versitesi'ne kabul edildi ve 1971'de Oxford St. John's College'ın onur üyesi oldu.

les of Unwisdom

Robert Graves

YUNAN MKT1LIERJİ

İngilizceden Çeviren: Uğur Akpur

f-ULUDA� ÜNIVf2RSiTESI -Tu�nif

Say Yayınları Mihenk Taşları Dizisi

Yunan Mitle ri

/ Robert Graves

Özgün Adı: Tlıc Grcck Mytlıs Copyriglıt© Rolıcrt Gravcs, 1955, 1960 Türkçe Yayın Hakları Akçalı Telif Hakları Ajansı aracılığıyla© Say Yayınları Bu eserin tüm hakları saklıdır. Yayınevinden yazılı izin alınmaksızın kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve yayımlanamaz. ISBN 978-975-468-454-4 Sertifika No: 10962 Yayın Yönetmeni: Aslı Kurtsoy Hısım lngilizceden Çeviren: Uğur Akpur Editör: Sinan

Kiiseoğlu

Sayfa Düzeni: Mehmet ilhan Kaya Kapak Tasarımı: Özlem Sarıcı Baskı: Kmtiş Matbaası Top kapı-İstanbul Tel.: (0212) 613 68 94

1. baskı: Say Yayınları, 2004 2. baskı: Say Yayınları, 2010

Say Yayınları Ankara Cad. 54/12 • TR-34410 Sirkeci-lstanbul Telefon: (0212) 512 21 58 •Faks: (0212) 512 50 80 web: www.sayyayincilik.com e-posta: sayyayinlarrnvttmai\.com Genel Dağıtım: Say Dağıtım Ltd. Şti. Ankara Cad. 54/4 • TR-34410 Sirkeci-İstanbul Telefon: (0212) 528 17 54 •Faks: (0212) 512 50 80 e-posta: [email protected] online satış: www.saykitap.com

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ

GİRİŞ

• •

11 13

1. PELASGLARIN Y ARADILlŞ MİTİ • 27 2. HOMERİK ve ORFİK YARADILIŞ MİTLERİ 3. OLYMPİK YARADILIŞ EFSANESİ • 33 4. İKİ FELSEFİ YARADILIŞ MİTİ • 36 5. İNSAN LIGlN BEŞ DEVRİ • 39 6. URANOS'UN KISIRLAŞTIRILMASI • 41 7. KRONOS SALTANATININ SONU • 44 8. ATHENA'NIN DOGUŞU • 50 9. ZEUS ve METİS • 52 10. FATALAR



31

55

11. APHRODİTE'NİN DOGUŞU HERA ve ÇOCUKLARI 13. ZEUS ve BERA • 62 12.







57

59

14. HERMES, APOLLON, ARTEMiS 15. EROS'UN DOGUŞU • 69 16. POSEİDON • 71 17. HERMES • 76 18. APHRODİTE • 81 19. ARES • 88 20. HESTİA • 90 21. APOLLON • 92 22. ARTEMİS • 100 23. HEPHAİSTOS • 105 24. DEMETER • 108 25. ATHENA • 117 26. PAN • 123 27. DİONYSOS • 127 28. ORPHEUS • 137 29. GANYMEDES • 142 30. ZAGREUS • 145

ve

DİONYSOS'UN DOGUŞU



65

31. YERALTI DÜNYASININ TANRILARI • 148 32. TYKHE ve NEMESİS • 154 33. DENİZİN ÇOCUKLARI • 157 34. EKHİDNA'NIN ÇOCUKLARI • 161 35. GİGANTLARIN (DEVLERİN) TANRILARA KARŞI SAVAŞI 36. TYPHON • 167 37. ALOEUSOGULLARI • 171 38. DEUKALİON TUFANI • 174 39. ATLAS ve PROMETHEUS • 180 40. EOS • 188 41. ORİON • 190 42. HELİOS • 195 43. HELLEN'İN OGULLARI • 199 44. İON • 205 45. ALKYONE ve KEYKS • 207 46. TEREUS • 210 47. EREKHTHEUS ve EUMOLPOS • 213 48. BOREAS • 216 49. ALOPE • 219 50. ASKLEPİOS • 221 51. KAHİNLER • 227 52. ALFABE • 233 53. DAKTYLLER • 237 54. TELKHİNLER • 241 55. EMPUSALAR • 243 56. ıo • 244 57. PHORONEUS • 248 58. EUROPA ve KADMOS • 250 59. KADMOS ve HARMONİA • 255 60. BELLOS ve DANAOS KIZLARI • 258 61. LAMİA • 265 62. LEDA • 267 63. İKSİON • 270 64. ENDYMİON • 273 65. PYGMALİON ve GALATEİA • 275 66. AİAKOS • 276 67. SİSYPHOS • 281 68. SALMONEUS ve TYRO • 287 69. ALKESTİS • 291 70. ATHAMAS • 294 71. GLAUKOS'UN KISRAKLARI • 302



163

72. MELAMPUS • 305 73. PERSEUS • 311 74. DÜŞMAN İKİZLER • 322 75. BELLEROPHON • 332 76. ANTİOPE • 338 77. NİOBE • 342 78. KAİNİS ile KAİNEUS • 345 79. ERİGONE • 348 80. KALYDON DOMUZU • 351 81. TELAMON ve PELEUS • 358 82. ARİSTAİOS • 369 83. MİDAS • 376 84. KLEOBİS ve BİTON • 383 85. NARKİSSOS • 385 86. PHYLLİS ve KARYA • 388 87. ARİON • 390 88. MİNOS ve KARDEŞLERİ • 393 89. MİNOS'UN AŞKLARI • 402 90. PASİPHAE'NİN ÇOCUKLARI • 409 91. SKYLLA ve NİSOS • 416 92. DAİDALOS ve TALOS • 421 93. KATREUS ve ALTHAİMENES • 432 94. PANDİON'UN OGULLARI • 435 95. THESEUS'UN DOGUMU • 439 96. THESEUS'UN KAHRAMANLIKLARI • 445 97. THESEUS ve MEDEA • 452 98. THESEUS GİRİT'TE • 458 99. ATTİKA FEDERASYONUNUN KURULMASI • 474 100. THESEUS ve AMAZONLAR • 479 101. PHAİDRA ve HİPPOLYTOS • 484 102. LAPİTHLER ve KENTAURLAR • 490 103. THESEUS'UN TARTAROS MACERASI • 493 104. THESEUS'UN ÖLÜMÜ • 498 105. OİDİPUS • 504 106. THEBAİ'YE KARŞI YEDİLER • 514 107. EPİGONLAR • 522 108. TANTALOS • 526 109. PELOPS ve OİNOMAOS • 535 110. PELOPS'UN ÇOCUKLARI • 544 111. ATREUS ile THYESTES • 549 112. AGAMEMNON ve KLYTAİMNESTRA • 558

113. ORESTES'İN İNTİKAMI • 565 114. ORESTES'İN YARGILANMASI • 574 115. ERİNYLERİN BARIŞMASI • 582 116. İPHİGENEİA TAURİS'TE • 586 117. ORESTES'İN TAHTA GEÇİŞİ • 593 118. HERAKLES' İN DOGUMU • 599 119. HERAKLES'İN GENÇLİGİ • 606 120. THESPİOS'UN KIZLARI • 612 121. ERGİNOS • 615 122. HERAKLES'İN AKLINI YİTİRMESİ • 619 123. BİRİNCİ İŞ: NEMEİA ASLANI • 623 124. İKİNCİ İŞ: LERNA EJDERİ • 628 125. ÜÇÜNCÜ İŞ: KERYNEİA GEYİGİ • 632 126. DÖRDÜNCÜ İŞ: ERYMANTHOS YABAN DOMUZU • 635 127. BEŞİNCİ İŞ: AUGEİAS'IN AHIRLARI • 639 128. ALTINCI İŞ: STYMPHALOS KUŞLARI • 643 129. YEDlNCt lŞ: GİRİT BOGASl • 646 130. SEKİZİN Cİ İŞ: DİOMEDES'İN KISRAKLARI • 648 131. DOKUZUNCU İŞ: HİPPOLYTE'NİN KEMERİ • 651 132. ONUNCU İŞ: GERYON'UN SIGIRLARI • 661 133. ON BİRİNCİ İŞ: HESPERİDLERİN ELMALARI • 675 134. ON İKİNCİ İŞ: KERBEROS'UN YAKALANIŞI • 684 135. İPHİTOS'UN ÖLDÜRÜLMESİ • 691 136. OMPHALE • 696 137. HESİONE • 703 138. ELİS'İN İSTİLA EDİLİŞİ • 711 139. PYLOS'UN ELE GEÇİRİLMESİ • 719 140. HYPPOKOON'UN OGULLARI • 723 141. AUGE • 726 142. DEİANEİRA • 731 143. HERAKLES'İN TRAKHİS SERÜVENİ • 737 144. İOLE • 742 145. HERAKLES'İN TANRISAL PAYE KAZANMASI • 744 146. HERAKLES'İN ÇOCUKLARI • 752 147. LİNOS • 758 148. ARGONAUTLARIN TOPLANMASI • 763 149. LEMNOSLU KADIN LAR ve KRAL KYZİKOS • 773 150. HYLAS, AMYKOS ve PHİNEUS • 778 151. SYMPLEGADES'TEN KOLKHİS'E UZANAN YOLCULUK • 784 152. KUTSAL POSTUN ELE GEÇİRİLİŞİ • 789 153. APSYRTOS'UN ÖLDÜRÜLMESİ • 795

154. ARGO'NUN YUNANİSTAN' A DÖNÜŞÜ • 800 155. PELİAS'IN ÖLÜMÜ • 807 156. MEDEİA'NIN EPHYRA'YA GELİŞİ • 811 157. MEDEİA'NIN SÜRGÜNE GÖNDERİLMESİ • 815 158. TROYA'NIN KURULUŞU • 818 159. PARİS ve HELEN • 829 1 60. AULİS'TE İLK TOPLANTI • 841 161. AULİS'TE İKİNCİ TOPLANTI • 855 162. SAVAŞIN DOKUZ YILI • 862 1 63. AKHİLLEUS'UN ÖFKESİ • 874 1 64. AKHİLLEUS'UN ÖLÜMÜ • 884 1 65. AİAS'IN DELİRMESİ • 895 1 66. TROYA KEHANETLERİ • 900 167. TAHTA AT • 906 1 68. TROYA'NIN YIKILIŞI • 913 1 69. GERİ DÖNÜŞ • 925 1 70. ODYSSEUS'UN YOLCULUKLARI • 936 171 . ODYSSEUS'UN EVE GELİŞİ • 956 GREK DÜNYASININ HARİTASI DİZİN • 967



965

Hıırma ağacıyla özdeşleştirilen Girit rahibesinin denetimi altında Yılın Yaşlı Boğası baltayla öldü­ rülüyor ve Yeni Yılın buzağısı doğuyor. Yazarın koleksiyonundaki bir Orta-Minos mührü (1,5 kez büyütülmüş). Yaklaşık MÖ 1900.

Önsöz

Yunan Mitleri'nin 1958'de bir kez daha gözden geçirilmesinden bu yana, sar­ hoş tanrı Dionysos hakkında, bilgelik ve kabahat açısından çelişkili bir üne sahip olan Kentaurlar hakkında ve tanrıların kutsal yiyecekleri ambrosia ile kutsal içecekleri nektar hakkında bir kez daha düşündüm. Bütün bu konular birbirleriyle çok yakından alakalı, zira Kentaurlar, adına, "Ambrosia" denen sonbahar şölenleri düzenlenen Dionysos'a taparlardı. Dionysos'un Mainad­ larının,* kırsal bölgede hayvanları ve çocukları parçalayarak, öfkeden çıldır­ mış bir halde dolaşıp, Hindistan' a yaptıkları seyahatten sonra övünürlerken, yalnızca şarap ve sarmaşıktan elpe ettikleri bir çeşit içki ile kendilerinden ge­ çip sarhoş olduklarına artık in�nmıyorum. What Food the Centaurs Ate (Kentuarlar Hangi Yiyeceği Yerlerdi) (Steps: Cassel & Co., 1958, 319-343) ad­ lı kitabımda özetlediğim kanıtlar, Satyrlerin (keçileri kutsal sayan kabile}, Kentaurların (atları kutsal sayan kabile} ve Mainadların bu içecekleri, olduk­ ça kuvvetli bir uyuşturucudan, benzer deyişle sanrı, amaçsız isyan, geleceği görme becerisi, erotik enerji ve olağanüstü bir kas kuvveti yaratan çiğ man­ tardan (amanita muscaria) sonra ağızlarını temizlemek için kullandıklarını akla getiriyor. Birkaç saat süren bu kendinden geçme hali yerini tam bir uyu­ şukluğa bırakıyor; bu, Lykurgos'un, silah olarak yalnızca bir üvendireyle, Di­ onysos'un muhteşem Hindistan zaferinden dönen Mainadlar ve Satyrlerden oluşan sarhoş ordusunu bozguna uğratmasını açıklayan bir olgu. Bir Etrüsk ikonunda amanita muscaria, İksion'un ayaklarının dibine oyul­ muştur; İksion tanrılarla birlikte "Ambrosia" yeme ayrıcalığına sahip olmuş Tesalyalı bir kahramandı. Birçok efsaneye uygun düşen teorime göre, İksi­ on' dan doğan Kentaurlar da bu mantarı yediler. Hatta bazı tarihçiler, Viking

soyundan gelen İskandinavların savaşlardan önce kendilerine cesaret ve güç vermesi için mantar yediklerini iddia eder. "Ambrosia" ile "nektar"ın sarhoş eden mantarlar olduklarına inanıyorum: Kesinlikle amanita muscaria, ama belki başkaları da, özellikle de kişiye zararsız ve eğlenceli sanrılar gösteren panaiolos papilionaceus adlı küçük, narin gübre mantarı da vardır. Bir Atti­ ka vazosunda, Kentaur Nessos'un toynakları arasında yer alandan farkı ol-

12

Yunan

Mitleri

mayan bir mantar. Efsanelerde "ambrosia" ve "nektar" sadece kendileri için ayrılan tanrılar, Klasik öncesi çağın kutsal kral ve kraliçeleri olmuşlardır. Kral Tantalos'un suçu, sıradan insanları ambrosia'sını paylaşmaya davet ederek tabuyu yıkmaktı. Yunanistan'da zamanla kutsal krallığın ya da kraliçeliğin hükmü kalma­ dı; o zaman ambrosia, Eleusis'e ait, Orfik ve Dionysos'la bağdaştırılan diğer Mysterionların gizli öğesi haline gelmiş gibi görünüyor. Ambrosia şölenine katılanlar, yedikleri içtikleri konusunda sessiz kalacaklarına yemin ettiler, unutulmaz görüntüler gördüler ve kendilerine ölümsüzlük vaat edildi. Daha sonra "ambrosia" olimpiyat oyunlarının birincilerine kutsal kral unvanı yeri­ ne sunulan bir ödül haline geldi. What Food the Centaurs Ate de gösterdiğim gibi, bu yemeğin hazırlanışında kullanılan malzemelerin ilk harfleri bir araya getirildiğinde Yunanca "mantar" kelimesi ortaya çıkar. Aynı şekilde Klasik yazarların nektar için, Demeter'in Eleusis'te içtiği nane tadında bir içecek olan kekion tariflerinden yaptıkları alıntılarda da benzer şekilde mantar geçi­ yordu. Meksika-Oaxaca' daki Mazatek Yerlileri'nin çok eskiden kullandıkları kut­ sal bir ambrosia olan ve sanrılara yol açtığı söylenen psilocybe' den ben de ye­ dim; din görevlilerinin Mantar tanrısı Tlaloc'a yakardıklarını duydum ve aş­ kın görüntüler gördüm. Bu deneyimden sonra, bahsedilen ritüelleri keşfeden Amerikalı araştırmacı R. Gordon Wasson'la, Avrupa'daki cennet ve cehen­ nem düşüncelerinin benzer gizemlerden kaynaklanmış olabileceği konusun­ da hemfikirim. Tlaloc yıldırımla ortaya çıktı; Dionysos da öyle; Mazateklerde olduğu gibi, Yunan folklorunda da, yaygın biçimde bütün dinlerde, "tanrıla­ rın yiyeceği" denen mantar da öyle. Tlaloc yılan figürü taşıyan bir taç takıyor­ du; Dionysos da öyle. Tlaloc'un denizin altında bir sığınağı vardı; Diony­ sos'un da öyle. Mainadların kurbanlarının kafalarını koparmaya yönelik vah­ şi geleneklerinin, simgesel olarak kutsal mantarların başlarının koparılmasıy­ la ilgisi olabilir; çünkü Meksika'da mantarın sapı hiçbir zaman yenmez. Ar­ gos'un kutsal kralı Perseus'un Dionysos'a tapınmaya başladığını ve Myke­ ne'ye bölgede yetişen ve bir su akıtan zehirli mantarın adını verdiğini anlıyo­ ruz. Tlaloc'un simgesi bir karakurbağasıydı; Argos'unki de öyle ve Tepentit­ la freskinde Tlaloc'un karakurbağasının ağzından bir su akar. Ancak o çağda Avrupa ve Orta Amerika kültürleri temas halinde miydi? Bu teoriler daha fazla araştırma gerektiriyor, ben de bu nedenle bulgula­ rımı bu baskıda metne dahil etmedim. Sorunun çözülmesine yardımcı olacak her uzman görüş büyük bir şükranla karşılanacaktır. R. G. * Mainadlar: Tanrı Dionysos-Bakkhos'un dinsel törenlerinde yer alan kadın­ lar alayı. (Ed. n.)

GİRİŞ

rtaçağda Katolik Kilisesi'nin elçileri Büyük Britanya'ya, kutsal tarihin

O bütün külliyatına ek olarak, Yunan ve Latin klasiklerine dayanan bir kı­ ta üniversite sistemini de getirdiler. Kral Arthur, W arwickli Guy, Robin Ho­ od, Leicester'in Mavi Cadısı ve Kral Lear gibi yerel efsaneler kitleler için ol­ dukça uygun sayılıyordu, ancak Tudorların ilk döneminde din adamları ve eğitimli sınıflar Ovidius ve Vergilius'un efsaneleriyle, Troya Savaşı'nın orta­ okul ve lise düzeyindeki okullarda okutulan özetlerine çok daha sık başvuru­ yorlardı. Bu nedenle, 16. ve 19. yüzyıllar arasındaki resmi İngiliz edebiyatı ancak Yıınan Mitleri'nin ışığında adamakıllı anlaşılabilse de, Klasikler son za­ manlarda okul larda ve üniversitelerde o denli önemini yitirdi ki, artık eğitim­ li bir insanın (örneğin) Deukalion'u, Pelops'u, Daidalos'u, Oinone'yi, Laoko­ on'u ya da Antigone'yi bilmesi beklenmez. Bu efsanelerle ilgili bugünkü bil­ giler büyük ölçüde Kingsley'nin Heroes'u ve Hawthorne'un Tanglewood Tales'i gibi peri masallarından kaynaklanır; ilk bakışta bunun pek önemi yokmuş gi­ bi görünür, çünkü son iki bin yıl boyunca efsaneleri, kilisenin, Kutsal Kitap'ın daha büyük olan ruhani önemini vurgulamak üzere, doğal olarak küçümse­ diği tuhaf ve asılsız hayaller ve Yunan zekasının çocukluğundan kalma çeki­ ci bir miras olarak bir kenara atmak moda haline gelmiştir. Fakat bu efsane­ lerin erken dönem Avrupa tarihi, dini ve sosyolojisiyle ilgili araştırmalardaki yerleri önemlidir. "Chimerical" ("hayal ürünü"), "dişi keçi" anlamına gelen klıimaira kelime­ sinin sıfat haline getirilmiş biçimidir. Dört bin yıl önce Khimaira bugünün herhangi bir dini veya ticari ambleminden ya da bir hanedan armasından da­ ha tuhaf görünmüş olamaz. Sözü edilen canlı (Homeros'un kaydettiği gibi) aslan başlı, keçi vücutlu ve yılan kuyruklu, görünüş olarak karma bir hayvan­ dı. Karkamış'taki bir Hitit tapınağının duvarlarındaki kabartma resimlerde de bir Khimaira bulunmuştur ve aynı Sphinks,1 tek boynuzlu at vb. karma hayva�lar gibi bir takvim simgesi olmuştur: Vücudunun her parçası Cennet Kraliçesi'nin Kutsal Yılı'nın bir mevsimini temsil ediyordu; Sicilyalı Diodo-

14

Yunan Mitleri

ros'a göre, kaplumbağa kabuğundan yapılan !irinin üç teli de öyleydi. Çok eski zamanlardan kalma bu üç mevsimli yılı, Nilsson Primitive Time Recko­

ning' de (1920) irdelemektedir. Yunan mitolojisinin geniş, düzenlenmemiş külliyatının, Girit, Mısır, Filis­ tin, Frigya, Babil ve başka yerlerden aktarılmış bir şeyler içeren yalnızca kü­ çük bir kısmı Khimaira ile biı ;;;