Yapay Zeka ve Kapitalizmin Geleceği: İnsandışı Bir Güç [1 ed.]
 9789750533372

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

NICK DYER-WITHEFORD ATLE MIKKOLA KJ0SEN JAMES STEINHOFF

Yapay Zeka ve Kapitalizmin Geleceği

Inhuman Power. Artificial Intelligence and the Future of Captalism © 2019 Nick Dyer-Witheford, Atle Mikkola Kj0sen,James Steinhoff Bu kitabın yayın hakları Kalem Ajans aracılığıyla Pluto Press'ten alınmıştır. lletişim Yayınlan 3181



Bugünün Kitapları 268

ISBN-13: 978-975-05-3337-2

© 2022 lletişim Yayıncılık A.Ş. / 1. BASIM 1. Baskı 2022, İstanbul

EDITôR Ömer Laçiner YAYINA HAZIRLAYAN Ahmet lnsel KAPAK Suat Aysu

UYGULAMA Hüsnü Abbas DÜZELTi Remzi Abbas DiZiN Berkay Üzüm BASKI Ayhan Matbaası. SERTiFiKA NO. 44871 Mahmutbey Mahallesi, 2622. Sokak, No: 6/31 Bağcılar 34218 lstanbul Tel: 212.445 32 38

Faks: 212.445 05 63



CiLT Güven Mücellit. SERTiFiKA NO. 45003 Mahmutbey Mahallesi, Devekaldınmı Caddesi, Gelincik Sokak, Güven lş Merkezi, No: 6, Bağcılar, İstanbul, Tel: 212.445 00 04

tletişim Yayınlan

.

SERTiFiKA NO. 40387

Cumhuriyet Caddesi, No. 36, Daire 3, Seyhan Apartmanı, Harbiye Mahallesi, Elmadağ, Şişli 34367 lstanbul Tel: 212.516 22 60-61-62



Faks: 212.516 12 58

e-mail: [email protected]



web: www.iletisim.com.tr

NICK DYER-WITHEFORD ATLE MIKKOLA KJ0SEN JAMES STEINHOFF

Yapay Zeka ve Kapitalizmin Geleceği lnsandışı Bir Güç Inhuman Power Artificial Intelligence and the Future of Captalism ÇEVİREN Banş Cezar

�\''',

-

.

iletişim

NICK DYER-WITHEFORD Westem Ontario Üniversitesi'nde iletişim ve bilişim alanında doçent olarak çalışıyor. Cyber-Marx (1999) , Games of Empire (2013) ve Cyber-Proletariat (2015) başlıklı kitaplan yayımlanmışbr. ATLE MIKKOIA Ig0SEN Kanada Westem Üniversitesi, Medya ve Bilişim Çalışmalan Fakültesi'nde asistandır. JAMES STEINHOFF Westem Ontario Üniversitesi'nde medya çalışmalan alanında doktorasını tamamlamışbr. Automation and Autonomy: LJıbour, Capital and Machines in the Artificial Intelligena Indııstry (202 1) başlıklı kitabı yayımlanmışnr.

İÇİNDEKİLER

TEŞEKKÜR

............................................................................................. .....................................

7

GİRİŞ YZ Sermayesi

......................................................................................................................

9

En değerli şey ................................................................................................................................. 9 Üç polemik..................................................................................................................................... 12 "Bir makineye kendi taklidi yaptırtılabilir" .............................................................. ı 9 Makine Marx ...................................................................... ......................................................... 28 Kendi kendini üreten otomatlar çağı ............................................................................. 36 "Novum" YZ ....................................................... ......................................................................... 39 Bölümlerin özeti ......................................................................................................................... 44

BİRİNCİ BÖLÜM

Biliş Araçları

........................ . . ............................................................................................

47

Yeni elektrik ................................................................................................................................. 47 YZ sektörü ve makine zekası oligopolcüleri .............................................................. 49 Devlet aktörleri: YZ süpergüçleri ............. ....................................................................... 58 Uç hesaplama, bulut ve ölçek ekonomisi ..................................................................... 62 YZ balon mu? .............................................................................................................................. 65 Genel üretim koşulları ............................................................................................................ 67 21. yüzyıl kapitalizmi için genel üretim koşulları .................................................. 72 Altyapısal YZ ..... .................................................................. ........................................................ 74

Akıllı kent, nesnelerin interneti, çevresel zeka ... ......

. ..... . ............. . ............... . .........

.

80

Biliş araçları ..... .. ... ..... ...... ...................... ........................................... ....... ... .... ... .. ............ 88 .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

İKİNCİ BÖLÜM

Toplumsal Fabrikada Otomasyon

.. . . . ... . .. . ....... . ... . .. . .......... . ............. . ......

95

Robotlar bizi henüz yenemezler, değil mi? ...... ........ ............ .. . . ............................. 95 .

.

Sınıf bileşimi ve toplumsal fabrika...................... .... .

.

. .

.

. . ...... . . . .... . . . . . . .. . ..................... . .........

YZ emeği ................................. ..................... ................... ..

. . . ........... . .............. . ....... . . . ...............

İnsan olmayı öğrenmek......................... . ... .. . ..... .....

. . .. . . . ... . . . . ... . . .. . . ................................

.

.

.

. .

.

.

.

.

Hemen Şimdi Kı yamet mi yoksa Değişen Bir Şey Yok mu?

97

105 110 120

. ...... ...................

Panoptik gözetleme, güvencesizlik, kutuplaşma ve proletaryanın eğitilmesi .... .. . .

.

.

Mücadele yedigeni

.

.

.

.

.

.

126

. . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . .. . ............. . ...........

Ağları gramerleştirmek .. .. ....... . .. ... ...... ... ................. ..... . . .

.

.

.

133

. . . . ..... . . . . . . ... . ... . ..................

138

............. . ............................................ . .. . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .. . ............... . ......

148

Sonuç: Olay ufkuna doğru .

. . .. . . . . . . . . . . . .. . . . . . . ..... . ..... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . .. . .. . . . . .. . ....... ............

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Mükemmel Makineler, İnsanhkdışı Emek

151

............................

153

Yapay Genel Zeka ........... ..... ... ........ . .

.

. ..... .. . ................... . . . . . .. . . ..... . .. . . . .. . . ..... . .. . ... . ............... ...

.

insan emeği ve emek gücü . ........ .. ............... .... ...... ..... . . . .

.

.

.

.

Günümüzde insanlar, hayvanlar ve makineler Kim veya ne emek sarf eder?

.

.

.

.

158

. . . . . . . . . . . . . . .. . .. . .......................

162

. .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . ........... . ............

. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. . . . ...... . .................

170

Y GZ'ye doğru .......................... .... ......... .................... ......... .. ... .. ... . . .. .. ..

17 3

Mükemmel makineler üzerine bölüm ....... ... ............... .

17 7

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Yapay proleterler............. ............. ...... .............................. .

.

.

.

.

.

.

. .

.

.

.

............ . ... . . .......

183

. . . . . . .. . . .. . . . . . . . . .. . . . . . . .......... . ........... .

İnsandışı bir kapitalizm..... . .... ...... ......... ..................... . .... . .

.

. . .. . . . . . ... . . . . . .. . .........................

.

.

187

. . .... . .. . . .... . ............... . ............

SONUÇ

Komünist YZ

........................... . ....... . ....................... . ... . .. . .. . . . . . . . .... . ..................................

Yeniden yapılanma tartışması ............... ......... ....... .... ..... ... .. ... ... .

.

.

.

.

.

YZ'ye komünist bir yaklaşım .. . ............................................... . .

.

.

. . .. . .. . . .... . ...............

. . . . . . . . . .. . . . . . ..... . ...... . ...... . ...

191

200 203

İnsandışı bir güç.......... ..... ............. ......... .......................................... .. .. ..... ... .. .. ... ........ 212 .

KAYNAKÇA DIZIN

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

...... . ............................................ . . . ..... . .... . .......................... . ...... . . ... . ..................... . ..

221

............................................................................................................................................

253

TEŞEKKÜR

Yazarlar eşitlikçi ve yoldaşça işbirlikleri için birbirlerine teşek­ kür eder. Bir panel sunumunda buradaki düşüncelerden bazıla­ nnı ilk defa dile getirme fırsatını bize sağladığı için Hostra Üni­ versitesi'nde Nisan 20 1 Tde düzenlenen "Das Kapital at 1 50 : Marx's Critique o f Political Economy and the Global Crisis To­ day" konferansının düzenleyicilerine teşekkür ederiz. Ayrıca 6 Mart 20 1 8'de University of Toronto'da düzenlenen ve İkin­ ci Bölüm'deki "Mücadele Yedigeni" kısmına ilham veren "Log Out! Worker Resistance Within and Against the Platform Eco­ nomy" konferansımn düzenleyicilerine de teşekkür borçluyuz. Bu kitabın basımını bu kadar kısa sürede ve sabırla destekledi­ ği için David Castle'a ve Pluto'daki çalışanlara kitap üzerindeki emekleri için şükranlanmızı sunarız. Nick Dyer-Witheford sevgili eşi Anne'e bir kitabın daha ya­ zılmasına müsamaha gösterdiği ve onu çekilir kıldığı için te­ şekkür eder. Atle Mikkola Kj0sen güzel partneri Siobhan'a ya­ zım sürecindeki desteği ve kendisini yalnız bırakmadığı için teşekkür eder. James Steinhoff kendisine bir kavrayış geliştir­ mekte yardımcı olduklan için Marcello Guarini, Stephen Pend­ er, Jeff Noonan, Deborah Cook, Philip Rose ve Chris Tindale'e teşekkür eder. 7

GİRİŞ

YZ Sermayesi

En değerli şey Günümüz kapitalizmine Yapay Zeka (YZ) sorusu hükmediyor. "Kendi başlanna hareket edebilen, konuşabilen ve düşünebilen ve gerçek insanlarla -zihinsel akranlan olarak- etkileşime gire­ bilen insansı robotlar" geliştirmeyi amaçlayan, çiçeği bumun­ da Vancouver şirketi Sanctuary Cognitive Systems Corporati­ on'ı ele alalım. Sahibi, kuantum hesaplama öncülerinden Ge­ ordie Rose, bir röportajda, bu amaca ulaşmada kullanılabilecek parçalann "dar YZ'' türlerini çoğaltmakta ve uzmanlaşmış ro­ botik uygulamalarında halen yaygın şekilde kullanıldığım, an­ cak hiçbirinin tam insan emülasyonu kabiliyetine sahip "Ya­ pay Genel Zeka"mn ( "Artificial General lntelligence" , YGZ) yakınından bile geçmediğini itiraf ediyor. Dolayısıyla şirketi­ nin misyonu olan, "insan zekasının nasıl işlediğini çözmek ve onu kitlesel ölçekte üretmek" daha çok "akıllara durgunluk ve­ ren bir Ay'ı hedefleme* vakası gibi geliyor" . Buna rağmen Ro­ se vazgeçmiyor, zira eğer başarırsa bu "bugüne kadar yaratılan (*) lng. moonshot. "Ayı hedefle, ıskalasan bile yıldızlara ulaşırsın," sözünden il­ hamla, doğrudan hedeflenenin yanı sıra yan ürünlerinin de çok yararlı olacağı düşünülen araştırma alanlan için kullanılır - ç.n. 9

en değerli şey" olacak. "Bahsettiğimiz kapitalizmin kendisinin temelini kökten değiştirmekle alakalı bir şey" (Silicoff, 20 1 8) . Sanctuary yine YGZ ve bağlantılı teknolojileri geliştirmeye uğ­ raşan dünyadaki en güçlü kapitalistlerden bazılarıyla rekabet ediyor olmasa, bu arayışı o kadar ciddiye almak gerekmeyebi­ lirdi. Rakipleri arasında Elon Musk ve kar amacı gütmeyen şir­ keti OpenAI; Samsung ve teknoloji milyarderleri Mark Zucker­ berg ve Jeff Bezos tarafından desteklenen Vicarious FPC, ine. ; bilgisayarların insanlara denk bir zekaya ulaştıkları bir "tekno­ lojik tekillik" durumunun en ünlü kil.hini Raymond Kurzwe­ il'ın (2005a) hamisi Sergei Brin ve Larry Page'in sahip olduğu Google/Alphabet tarafından satın alınan Deep Mind Technolo­ gies sayılabilir. Sanctuary Cognitive Systems Corp. başarılı ola­ bilir de olmayabilir de (nakit kıtlığı çektiği ve yatırımcı aradığı gayet açık) . Fakat iddialı teknolojik hırs, misyon sahibi dijital girişimcilik ve "bir Hieronymus Bosch tablosundan fırlamış su­ altı yaratıkları gibi" (Silicoff, 20 18) tekinsiz androidlerden ku­ rulu öyküsü, dünya piyasalarını kasıp kavuran YZ çılgınlığının tipik bir örneği. Aynı çılgınlık kendisini YZ'nin uygulama alan­ ları hakkında filizlenen iş yazınında, YZ'nin istihdam üzerin­ deki etkilerine dair birbiriyle çelişen tonlarca öngörüde, "Ya­ şam 3 .0"ın yaratılmakta olduğu hakkında ütopyacı spekülas­ yonlarda ve ucuz robot kıyametlerinden (Wilson, 20 1 2 , 20 1 5 ) YZ'nin çizdiği yeni tekno-varoluşsal ufku keşfe çıkan karmaşık edebiyat çalışmalarına (Mason, 20 1 7) uzanan çok çeşitli kur­ gularda da gösteriyor. YZ'yi tanımlamak zor. Bununla birlik­ te, Rose çoğunlukla "dar YZ" olarak adlandırılan şeyin zaten artık gündelik yaşamın çoğunda etkili olan algoritmik süreç­ lerde bulunduğu konusunda haklı. Bu tür bir YZ, ambar işçile­ ri veya askeri personel için, bir robot nakliye aracının veya ya­ rı özerk katil dronun şasisinde cisimleşir. Ne var ki, çoğu YZ akıllı telefonlarda ve bilgisayarlarda gerçekleştirilen faaliyetler­ de; arama motoru sonuçlarında, sosyal medya akışlarında, bil­ gisayar oyunlarında ve hedeflenmiş reklamlarda; banka kredi­ si veya sosyal yardım başvurularının kabulünde veya reddinde; '1ir çağrı merkezi aramasında veya bir taksi çağrıldığında; göl-

gede kalan ekranlarını izleyen polislerle veya sınır görevlileriy­ le etkileşimlerde arka planda görünmez bir şekilde işlemekte­ dir. Bu şekliyle, YZ yıllardır bizimledir. Zamanında, soldaki in­ sanlar, yeni bir toplumsal düzen umutlarının başlangıç aşama­ sında ancak kusurlu bir şekilde gerçekleşmiş olmasını kastede­ rek SSCB ve Doğu Avrupa'daki rejimlerden "gerçekte var olan sosyalizm" olarak bahsederlerdi (Bahro , 1978) . Biz de benzer bir yaklaşım öneriyoruz: Bu kadar umut bağlanan teknolojile­ rin deneysel ve eşitsiz bir şekilde benimsendiği bir aşamayı kas­ tederek, "gerçekte var olan YZ kapitalizmi," qiyoruz. Bu aşa­ ma YZ heveslilerinin beklediklerinden çok daha uzun sürebi­ lir. Duraklayabilir, sönebilir veya balon patlayabilir (tıpkı "ger­ çekte var olan sosyalizm" gibi) . Fakat aynı zamanda ya ciddi derecede dönüşmüş bir kapitalizme ya da kökten farklı bir top­ lumsal oluşuma doğru bir geçişe dönüşecek şekilde yoğunlaş­ ması veya genişlemesi de mümkün. Sosyalizme yapılan bu gön­ derme, bizi YZ kapitalizmini eleştirirken benimsediğimiz bakış açısına getiriyor. Teknolojik tekillik kahinleri YZ'nin 2045 gi­ bi zuhur etmesini bekliyorlar (Kurzweil, 2005a) . Bu ise, erken dönem sınai kapitalizmini eleştirel bir gözle izleyen birinin ka­ pitalizmin sonunun nasıl geleceğine dair öngörüsünü kaleme almasından 20 1 yıl sonrası demek oluyor: " (. . . ) nihayet (. . . ) insandışı bir güç her şeye hakim olur" (Marx, 1 9 75 [ 1 844] : 366) . Genç Marx'ın bahsettiği yapay zeka veya robotlar değil­ di. Ürettikleri, üretim tarzları, diğer insanlarla ilişkileri ve ken­ di "insan özleri" sermaye tarafından ellerinden alınan işçilerin "yabancılaşması"nı anlatıyordu . Bu kitapta YZ'nin bu sürecin sonucu ve piyasa sisteminin kendi başına bir yaşama sahip ol­ maya başlaması olarak görülmesi gerektiğini savunuyoruz. Bize göre YZ "yabancı bir güç" (Marx, 1986: 586) , özerk sermaye­ nin gücüdür. YZ'yi ve Marksizmi birbirinin merceğinden oku­ yoruz: YZ'yi Marx üstünden okuyoruz, zira Marx'ın kapitalizm analizi günümüzde YZ'nin ardındaki itici güç olan metalaşma ve teknolojinin kaynaşmasının en kapsamlı eleştirel analizidir. Marx'ı da YZ üstünden okuyoruz, çünkü YZ insanın özgücülü­ ğünü , failliğini ve emeğini Marksist varsayımları derinden sor11

gulayan şekillerde sorunsallaştırır ve bu nedenle Marx'ın ser­ mayeye karşı ve onun ötesine geçmek için devrim özlemlerini paylaşanlarca dikkatli şekilde incelenmelidir.

Ü ç polemik Bu kitabın argümanı üç polemik eleştiriyi iç içe geçirmektedir. Bunların birincisi YZ'nin hem ücretli emeği sömürmesi ve onu işgücünden hem de zenginliğin ve toplumsal gücün yüksek teknolojiye sahip olan şirket sahiplerinin elinde yoğunlaşması bakımından terimin bütün bu içerimleriyle birlikte sermayenin bir aracı olarak eleştirisidir. YZ'nin herhangi bir çıkan olmayan bir bilimsel araştırma sürecinin sonucu olarak tasvir edilmesi naifliktir. Makine zekası sadece teknolojik bir mantığın değil, aynı zamanda toplumsal bir mantığın, artı değer üretimi man­ tığının da bir ürünüdür. Kapitalizm bu teknolojik ve toplum­ sal mantıkların bir bileşimidir ve YZ de kapitalizmin bilgi işle­ mi metalaşmayla göz boyayıcı bir şekilde harmanlayışının en son ürünüdür. ABD askeri-sınai kompleksinin dijital deneyle­ rinin ivmesiyle doğan YZ, insan emeğinin otomatikleştirilmesi, satışların hızlandırılması, finansal spekülasyonun geliştirilme­ si ve potansiyel olarak sorun yaratabilecek nüfuslar üzerinde­ ki askeri-polisiye kontrolün pekiştirilmesi imkanlarını elinde tutanları ödüllendiren bir toplumsal-ekonomik düzende orta­ ya çıkmış ve geliştirilmiştir. YZ'nin farklı kullanımları olup ola­ mayacağı -farklı bir toplumsal düzene katkıda bulunmak veya böyle bir düzen yaratmak için "yeniden yapılandırılması"nın (Bemes, 20 1 3 ; Toscano, 20 14; Steinhoff, 20 1 7) mümkün olup olmayacağı- sorusunu daha sonra ele alıyoruz. Açık olan ol­ gu , büyük dijital şirketlerin YZ'yi kendi teknolojileri olarak gördükleridir; zaten YZ'nin yaratılması için önkoşul olan fik­ ri mülkiyet haklarının, devasa araştırma bütçelerinin, YZ bi­ lim insanlarının emek zamanlarının, veri merkezlerinin, tele­ komünikasyon şebekelerinin ve zemin hazırlayan devlet aygıt­ larına bağlantıların sahibi de onlardır. YZ yazılımı ve donanımı 'çine kendi hedef ve önceliklerini yerleştirme, tasarımının "ha-

muruna" kendi değerlerini -fiiliyatta, tek ana emir olan artı de­ ğeri artırma komutunu- katma konumunda olanlar da onlar ve o şirketlerin üst düzey kadrolarıdır. Şirket yöneticileri arasın­ da YZ konusunda huşu içinde kucak açmadan kıyamet tellal­ lığına kadar şaşırtıcı bir görüş çeşitliliği varmış gibi görünebi­ lir. Oysa ortak olan, YZ'nin yönünü belirleyenin, üst düzey top­ lantılarında ve devletle ayrıcalıkla konuşmalarında, YZ'nin na­ sıl benimseneceğine (benimsenip benimsenmeyeceğine değil!) ve bu süreçte serbest gladyatörviiri girişimci rekabet ile isten­ meyen çalkantıları önlemek adına ihtiyatlı etik düzenlemeler ve güvenlik ağı politikaları arasındaki dengenin nasıl kurulaca­ ğına karar verecek insanların kendileri olduğuna dair dile geti­ rilmemiş bir fikir birliğidir. ister bir yandan tekillik düşüncesi­ ni desteklerken, diğer yandan şirketinin onu yönlendirme ala­ nındaki tekelci gücünü pekiştirmeye çabalayan Sergey Brin, is­ ter bir yandan YZ felaketi uyarısında bulunurken insansız ara­ balar üretmek üzere tam otomasyonlu fabrikalar kuran (veya kurmaya uğraşan) Elon Musk veya cılız robot vergisi planlan öneren (ve böylece diğer patronların alay konusu olan) Bill Ga­ tes olsun, bunlar ve bunlar gibi patronların kişilikleri arasında­ ki renkli çatışmalar, büyük YZ kodamanlarının birebir piyasa­ lardaki kiir azamileştirici soyut hesaplamaların kişileşmesinden ibaret oldukları gibi daha ciddi bir gerçekliğin üstünü örtmek­ tedir. Bunlar ayrıca yaratıp ortaya saldığı güçleri kontrol edebi­ leceğine inanan kapitalist sınıfın muazzam kibrini de örtbas et­ mektedir. Zira genç Marx'tan yaptığımız alıntıyı henüz tamam­ lamamıştık: " ( . . . ) nihayet -ki bu kapitalistler için de geçerlidir­ (. . . ) insandışı bir güç her şeye hiikim olur" ( 1 975 (1844): 366, vurgular eklenmiştir) . Kapitalizmin YZ ile karşılaşmasını bura­ da eleştirirken aynı zamanda, bizim gibi, YZ'ye dair değerlen­ dirmelerinde Marx'tan alıntı yapan ve bu tür kaygılan paylaşan solcu kuramcılara da itiraz ediyoruz. Dolayısıyla burada say­ gı duyduğumuz ve kendilerinden bir şeyler öğrendiğimiz, ama farklı düşündüğümüz muhataplarımızla da tartışıyoruz. Özel­ likle karşı çıktığımız, YZ üzerine "asgarileştirici" ve "azamileş­ tirici" adını verdiğimiz iki solcu bakış açısıdır. 13

Solcu "asgarileştirici" duruş, YZ üzerine mevcut söylemle­ ri abartı ve yutturmaca olarak küçümser. Daha ılımlı bir ver­ siyonda ise, bu söylemlere sınırlı bir inandırıcılık atfedilir ama bunların daha önceki sermaye ve sınıf analizlerini ciddi şekilde değiştirmeye yeterli olmadığında ısrar edilir (Huws, 20 14; Mo­ ody, 20 1 8a) . Bu asgarileştirici duruşun etkili bir ifadesi için, Astra Taylor'un temel savı "robotların yükselişi pek abartılmış­ tır" olan (pek çok yazar gibi, Taylor da YZ ile robotiği neredey­ se eşanlamlı görür; bu talihsiz basitleştirmeyi ileride ele ala­ cağız) makalesi "Automation Charade"i ("Otomasyon Aldat­ macası" , 20 1 8) örnek gösterebiliriz. Taylor teknolojik değişi­ min, özellikle de otomasyonun nötr bir süreç olmayıp, sınıf ik­ tidarı konumundan yönlendirildiği konusunda bizimle hemfi­ kirdir. Bununla birlikte, ana savı emekçileri sindirmek için si­ lah gibi kullanılanın, otomasyon gerçeğinin kendisinden ziya­ de, bunun mümkün olması olduğu yönündedir. Taylor fastfo­ od şirketlerinin ABD'deki 15 dolarlık asgari ücret mücadelesini ( "Fight for 1 5 " ) sindirmek için başvurduğu robotikleşmiş bur­ ger aşçısı ve dokunmatik ekranlı selfservis istasyonları tehdidi­ ne gönderme yapar. Taylor, o tehditlerin bir kısmının boş çık­ tığına, gerçekleşenlerin de McDonald's çalışanlarına hala çok iş bıraktığına dikkat çekiyor. Buradan hareketle "otomasyon dü­ şüncesinin kendisinin kadük kılınmasını" öneriyor ve "'sahte­ masyon'* diye yeni bir kavram daha uygun görünüyor," diyor (20 1 8 ) . Ona göre sosyalist feministler, ücretsiz bir iş olarak ev işleriyle yakından muhatap oldukları için, kapitalizmin insan emeğine ortadan kaldırılamaz bağımlılığı hakkında -o emek kabul edilmeyen, ödüllendirilmeyen kadınlar ve köktenleştiril­ miş azınlıklarca icra ediliyor olsa bile- özel bir anlayışa sahip­ tirler. Taylor daha sonra makinelerin sahneye çıkışının işi or­ tadan kaldırmak yerine yoğunlaştırdığının altını çizerek, per­ denin arkasında Silikon Vadisi'nin dijital platformlarının içerik moderatörleri gibi görünmez figürlere bağımlı olduğunu vur­ guluyor. Bu fondan hareketle, Taylor ünlü Marksist feminist (*) lng. fauxtomation: faux (sahte, yalan) ve automation (otomasyon) sözcüklerin­ den üretilmiş - ç.n. 14

kuramcı Silvia Federici'nin bir konferansta sermayenin "artı nüfus" yaratma eğilimi hakkında bir soruya cevabını, aydınlan­ dığı an olarak zikreder: "Sizi gözden çıkarılabilir olduğunuza inandırmalarına izin vermeyin. " Taylor'un dikkat çektiği noktaların pek çoğu mükemmel­ dir. Bunların bir kısmının ayrıntısına daha ileride, özellikle de YZ otomasyonunun emek koşullarını ele aldığımız lkinci Bö­ lüm'de gireceğiz. "Otomasyonun teknolojik boyutunun yanı sıra, bir de ideolojik işlevi" olduğuna da katılıyoruz; fakat Tay­ lor'un genel vurgusuna katılmıyoruz. YZ ve robotiğin istihdam üzerinde toplam etkileri belirsiz ve çok tartışmalı olmakla be­ raber, otomasyonun bir "aldatmaca"dan ibaret olarak kabulü tarihe son derece aykırıdır. El tezgahlarındaki dokumacılardan montaj hattı otomotiv işçilerine ve soğuk metal dizgicilere ka­ dar nesiller boyu işçiler, sermayenin insanların yerine makine­ leri yerleştirme eğiliminin yalan dolandan ibaret olmadığına şa­ hittir. Gezegenin analog ve dijital tedarik zincirlerinin ve oto­ masyonlu fabrikalarının es geçtiği bölgelerinden göç eden mil­ yonlarca insan artı nüfusların gerçekliğine kanıttır. Federici ki­ min veya neyin toplumsal olarak gözden çıkarılabilir olduğunu tekrar düşünmemiz gerektiğini ima etmekte gayet haklı olabi­ lir; ancak sermayenin her zaman insanları, hatta koca nüfusla­ rı "gözden çıkarılabilir" kıldığına şüphe yoktur (zaten bu yüz­ den ona direnmek gerekir) . Tam da şirketlerin makine gücüne yapılan yeni eklemelerin böylesi bir gözden çıkarılabilirliği ye­ ni bir düzeye çıkardığı anda o gerçeklikten kaçmak ve bunların hepsini blöf ve abartı olarak küçümsemek rahatlatıcı olabilir; fakat bu aptalca, duygusalca ve tehlikeli bir rahatlıktır. Muhte­ melen yazısının sonunda bunu gören Taylor, ani bir yön deği­ şikliği yapar ve şunu kabul eder: "Bir nesil önce hayal bile edi­ lemeyen teknolojik imkanların artık var olduğu ve yapay zeka ile makine öğrenmesi ve görüsündeki ilerlemelerin eskisinden çok farklı türde işleri tehlikeye attığı inkar edilemez. Bazı sek­ törler daha şimdiden otomasyonla komple yok edildi. " Aynca haklı bir tespitte bulunuyor: "'Yıkıcı yenilik' sanki hiç yoktan ortaya çıkıyormuş veya serin bir esinti kadar doğalmışçasına, 15

yalnızca teknolojik etmenlere vurgu yapılarak, kökleri sınıf ça­ tışmasının derinlerine uzanan bir şeye kimsenin suçlu olmadı­ ğı bir kaçınılmazlık havası veriliyor" (2018). Katılıyoruz. Fakat bu meselelerle baş edebilmek için, her ne kadar beraberlerin­ de bol miktarda gizemlileştirme ve fetişleştirme getirseler de, YZ'nin ve onun otomasyon yetisinin sadece bir "aldatmaca" dan ibaret olmadığını anlamak gerekir. Eleştirilerimizin üçüncü nesnesi, sol "azamileştirici" duruş, "asgarileştirici" duruşun tam zıddıdır. YZ ve onunla bağlantı­ lı teknolojilerin "gerçek" olduklarına ve üretim ve iş koşulla­ rını çok büyük şekilde dönüştürme yetileri olduğuna inanma­ nın ötesinde, bu yetileri sosyalizmin hazırlayıcıları olarak gö­ rür. Bu görüştekiler YZ'nin otomasyon yetilerinde, iyimser bir şekilde, ücretli emeğin sömürüsünü hafifletmek, hatta belki de nihayetinde tümüyle ortadan kaldırmak ve böylece insanların keyif, kişisel gelişim ve/veya siyasi uğraşlar için daha fazla boş zamana sahip oldukları bir toplum yaratmak için bir fırsat gö­ rüyorlar. Bu yaklaşım sosyalistlere sermayeye karşı tam kap­ samlı bir devrimden daha az göz korkutucu bir yol sunuyor gi­ bi görünüyor. Onun yerine, bu hem dördüncü sanayi devrimi­ nin teknolojilerini geliştirmeye hem de bir "evrensel temel ge­ lir" (ETG) veya "vatandaşlık geliri" -ücretli maaşlardan ba­ ğımsız olarak tüm vatandaşlara garantili bir gelir- uygulama­ sı başlatmaya hazır bir sosyal demokrat hükümetçe sağlanabi­ lir. Lenin'in komünizm "Sovyetler artı elektriklileşme"ye eşit­ tir sözü ünlüdür. Tekno-ilerici sosyal demokratik düşüncenin formülünün de "YZ artı ETG"ye dönüştüğünü söylemek yan­ lış olmaz. Bir grup düşünür Nick Smicek ve Alex Williams'ın

Inventing the Future: Postcapitalism and a World Without Work ( 20 1 5 ) [Geleceği icat Etmek: Postkapitalizm ve lşsiz Bir Dün­ ya]; Paul Mason'un Postcapitalism (20 1 5) ve Aaron Bastani'nin (20 14, 20 19) "tam otomasyonlu lüks komünizmi" savlan; ze­ nofeminist (Hester, 20 1 8) toplumsal cinsiyet ötesi fütürist dü­ şünce çizgisi ve bir dizi otonomist veya işçicilik sonrası (post­ operaismo) kuramcılar tarafından ortaya konan bu çekim nok­ tasının etrafında bir araya gelmiştir. 16

Yine bu grubun özlemlerine sempati duyuyor ve pek çok açıdan onlan paylaşıyoruz; hatta , birimiz dij ital teknolojiler hakkında çok benzer bir yaklaşım kaleme almış (Dyer-Wit­ heford, 2014) , bir diğerimizse Marksizmin insanöteci düşün­ cenin azamileştirici öğelerini başanyla bünyesine katabilece­ ğini ima etmişti (Steinhoff, 20 14) . Bununla birlikte, bu kitabı kısmen de bu tür YZ iyimserliğinin bazı varsayımlannı doğru­ dan sorgulamak için yazdık. Özellikle de YZ'nin kapitalizm­ den kolayca koparılabileceği, o bağlantılardan kurtanlabile­ ceği ve yeniden sahiplenilebileceği düşüncesine karşı çıkmak istiyoruz. Burada azamileştirici duruşun kaynaklan yani: üre­ tim güçlerinin modernleştirici kuvvetlerinin sosyalizm veya komünizmin doğuşunda katalizör görevi göreceğine dair he­ yecanlı kabul ile, bu duruşun Gilles Deleuze ve Felix Guatta­ ri gibi post-yapısalcı kuramcılar tarafından yeniden yorum­ lanması üzerinde düşünmek faydalı olacaktır. Ne var ki, belki de en önemli kaynak, bilgi işlemin durdurulamaz ve tür dö­ nüştürücü (veya yok edici) gücü olarak gördüğü şeyi taviz­ siz bir şekilde savunan ve yücelten Marksizm karşıtı düşü­ nür Nick Land'in (20 1 2) "ivmeci" düşüncesidir. Gerçekten de burada ana hatlannı çıkardığımız azamici düşünce çizgisinin doğuş beratı Williams ve Smicek'in Land'in düşüncesini sol­ cu bir şekilde elden geçirmeye çalışan "Accelerationist Mani­ festo" (20 1 3 ) ("lvmeci Manifesto") başlıklı yazılarıdır: Burada ele aldığımız "azamileşirici" kuramcılan en iyi tarif eden ifa­ de "sol ivmeciler"dir. tleride daha uzun uzadıya tartışacağımız üzere, Landçı dü­ şüncenin bu şekilde alınıp kullanılması, orijinal sahibinin kilit argümanlarından bazılanndan kaçınmaktadır. Birincisi, Land (20 1 4) YZ'nin kapitalizmi nihai sonucuna vardıran, merke­ zinde sermayenin mantığını banndıran bir teknoloji olduğu­ na inanıyordu. Land'e göre YZ sermaye tarafından temellük edilmekle kalmamış, aynı zamanda sermaye tarafından mey­ dana getirilmiştir: YZ, otomatikleştirme, satışlan hızlandırma ve finansal spekülasyon süreçlerinden ve bu süreçler için orta­ ya çıkmış bir teknolojidir. lkinci ve daha da rahatsız edici bir 17

Landçı argüman ise, sermaye ile YZ'nin bu şekilde karşılıklı iç içe girmiş olmasının insanların kapitalizmden kurtuluşuna de­ ğil, tam tersine sermayenin insandan kurtulmasına - artık ho­ mo sapiense muhtaç olmayan bir sermayeye; insanın ilgasına gittiğidir. 1 Bunlar pek iç ferahlatıcı düşünceler değildir. Bu dü­ şünceler ayrıca Land'ın son dönem yazılarıyla, YZ üretiminin çoğunun gerçekleştiği Silikon Vadisi'nin kültürüne karmaşık şekillerde nüfuz eden ırkçı ve kadın düşmanı "karanlık aydın­ lanma" düşüncelerinin gerici bir bayraktarı olarak ortaya çık­ masıyla daha da rahatsız edici olmaktadırlar. 2 Landçı düşünce­ nin bu yönüyle aramıza kati bir mesafe koymakla beraber, yi­ ne de komünistlerin YZ konusundaki duruşlarının Land'ın ilk ivmeci önermesini -yani YZ'nin sermayeyle ihtiyari bir yakınlı­ ğı ve esas itibarıyla insandışı olduğunu- ciddiye alması gerek­ tiğine inanıyoruz. Hem sol asgarileştirici inkara hem de azamileştirici YZ öv­ güsüne dair kapitalizm karşıtı eleştirimiz göz önünde bulun­ durulduğunda, daha ortayı bulan, ılımlı bir duruş sergileme­ miz beklenebilir. Durum bu değildir veya bu yalnızca hem as­ garileştirici rahatlığın hem de azamileştirici iyimserliğin altın­ daki zemini yok etmek istememiz anlamında doğrudur. YZ'ye yönelttiğimiz eleştiriler en iyi "dipsiz bir kuyu" şeklinde nitele­ nebilir, ki iki anlamda böyledir. Birincisi, YZ üzerine düşünen herkesin de yapması gerektiğini düşündüğümüz gibi, YZ'yle donanmış kapitalizmin gideceği yönler ve hedefler konusun­ da devasa belirsizlikler olduğunu itiraf ediyoruz. YZ'nin yakın ve uzak gelecekteki yetilerine ve kullanımlarına dair birbiriy­ le çelişen tahminlere bir göz atılması siyasi bir baş dönmesine yol açabilir ve açmalıdır. Günümüzde YZ'nin ileri kapitalizm­ de yaygın olan kullanımları gelecekteki gidişatı hakkında bazı ipuçları vermektedir ama kesin olan bir şey yoktur. Bu Mark­ sist bir YZ kuramsallaştırması için tuhaf bir iddia gibi görüneiçimizden biri de (Kj0sen, 2013a), Land'ın argümanını henüz bilmezken, and­ roidlerin emek sarf edip edemeyecekleri ve artık deger yaratıp yaratamayacak­ lan üzerine bir tartışma yoluyla aynı sonuçlara varmıştı. 2

18

Land ve akademik dünya, Silikon Vadisi ve altternatif sag üzerindeki etkisi hakkında, bkz. Wark (2017), Goldhill (2017) ve Haider (2017) .

bilir, ne de olsa pek çok versiyonuyla Marksizm de cüretkar te­ leolojik kesinlikler iddiasında bulunmuştur; ne var ki, ileride tartışacağımız gibi, bizzat Marx'ın çalışmaları sermayenin zo­ runlu olarak izleyeceği teknolojik yönler hakkında birbirinden farklı senaryolar sunar. Biz bunu bir vaat senedinden ziyade bir olasılıklar matrisi olarak yorumluyoruz. Bu yaklaşım ken­ di içinde ve kendiliğinden hem toplumsal mücadelelerin ye­ ni teknolojilerden bağımsız olarak değişmeden süregittiği hem de tam tersine, aynı yeni teknoloji yüzünden sermayenin ken­ di kendini imhasının her an gerçekleşebileceği yönündeki o gö­ nül ferahlıklarını temelsiz bırakır. Bununla birlikte, YZ analizimizin ikinci "dipsiz kuyu" yanı, geleceğe dair olasılıklar labirentinde, bazı potansiyel gelecekle­ rin, kapitalizmin devamı veya sonuna dair kendinden emin gö­ rünen, azamileştirici veya asgarileştirici duruşların izin verdi­ ğinden çok daha rahatsız edici olmasıdır. Bu potansiyel gele­ cekler emek değer kuramı, üretim noktasındaki mücadelelerin hala merkezi bir öneme sahip olmaya devam edip etmeyecekle­ ri, hatta kapitalizmin ücretli insan işgücünün ortadan kalkması halinde yaşayamayacağına dair bir güvene dayalı varsayımları belirsizliğe iter. Bu noktalar, kaderine razı olmayı gerekçelen­ dirmek için değil, devrimci komünist düşüncenin yeniden can­ landırılmasının bir öğesi olarak değerlendirilmeyi hak ediyor. İşte bir yandan YZ'nin Marksist bir eleştirisini yaparken, diğer yandan Marksizmin de YZ ışığında bir eleştirisini yaptığımızı söylerken bunu kastediyoruz. Peki, YZ nedir?

"Bir makineye kendi taklidi yaptı rtı labi l ir" YZ'yi kuşatan bu heyecanı anlayabilmek için önce YZ'nin ne olduğunu ve nasıl işlediğini tanımlamalıyız. YZ uzmanı olma­ dığımızı altını çizerek belirtelim; hem teknik bilgi eksikliğin­ den hem de alandaki gelişmelerin hızından hatalar yapacağız. Böyle zorluklara rağmen, temel YZ kavramlarını ve YZ'nin as­ lında nasıl çalıştığını ele almanın önemli olduğuna inanıyoruz. İster yüceltici ister göz ardı edici olsun, YZ üzerine metinlerin 19

çok büyük kısmı bu çabayı es geçiyor. Fakat etkili bir eleştiri için YZ'nin ardındaki bilime ve teknolojiye biraz da olsa aşina­ lık gereklidir. 1956'da ABD'nin New Hampshire eyaletinin Hanover kasa­ basındaki Dartmouth College'de düzenlenen atölye genellikle bu alanın ve "yapay zekA" üzerine araştırmaların miladı kabul edilir. Düzenleyiciler amaçlarını şöyle tarif etmişlerdi: Çalışma öğrenmenin veya zekanın diğer tüm özelliklerinin benzetimini yapacak bir makine yapılmasını sağlayabilecek kadar kesin şekilde tarif edilebileceği varsayımına dayanarak sürdürülecektir. Makinelerin dil kullanmalarının, soyutlama­ lar ve kavramlar oluşturmalarının, şu anda sadece insanların çözebildiği türde problemler çözmelerinin ve kendilerini ge­ liştirmelerinin nasıl sağlanabileceği bulunmaya çalışılacaktır (McCarthy vd., 1955) .

O zamandan beri, çok sayıda ve muğlak YZ tanımı yapıl­ mıştır. YZ uzmanları arasında bir fikir birliği yoktur (Faggel­ la, 20 1 8c) . YZ bir şeyi yapabilir hale geldiği anda o şeyin artık zek� gerektirmediğine inanılmaya başlanması şeklindeki "YZ Etkisi" de bu sorunu karmaşıklaştırmaktadır. Pamela McCor­ duck, YZ tarihi boyunca "ne zaman birisi bir bilgisayara bir şey yaptırmayı başarsa -iyi dama oynamak, basit ama nispeten en­ formel problemler çözmek- 'o düşünmek sayılmaz' diyen bir­ çok eleştirmen olduğunu" söyler (2004: 204) . YZ üzerine son ders kitaplarından birinde Elaine Rich'in 1983 tarihli kısa ve öz tanımı veriliyor: "(. . .) bilgisayarlara insanların şu anda daha iyi yaptığı şeyleri yaptırmanın yollarını bulma amaçlı araştırma­ lar" (aktaran Ertel, 20 18: 2) . Bizim kullanışlı bulduğumuz da­ ha formel bir YZ tanımı ise şöyle: YZ'nin özü -hatta zekanın özü- sınırlı veriye dayanarak hız­ lı bir şekilde uygun genellemeleri yapma kabiliyetidir. Uygu­ lama alanı ne kadar genişse, asgari bilgiyle sonuçlara ne ka­ dar çabuk varılabilirse, davranış o kadar zekicedir (Kaplan, 20 16: 5-6) . 20

Bu tanım YZ'yi yalın bilgi işlemden ayırır ve mevcut veya var­ sayımsal farklı türlerde YZ'ler arasında hızlan, ihtiyaç duyduk­ ları bilgi miktarı ve uygulamanın genelliğini göz önünde bulun­ durarak ayrımlar yapmamızı sağlar. Bununla birlikte, Kaplan'ın tanımı gerçek dünyada YZ'nin neye benzediği hakkında hiçbir şey söylemiyor. YZ robot dernek değildir; bu ikisi arasındaki ka­ fa karışıklığı pop kültürüne bağlanabilir. Robotikçi Alan Winfi­ eld robot için birbirini tamamlayan üç tanım öneriyor: 1 . çevresini algılayabilen ve o çevrede veya o çevre üzerinde amaçlı şekilde eylemde bulunabilen yapay bir aygıt; veya 2. bir bedene sahip bir yapay zeka; veya 3 . ôzerk şekilde yararlı işler yapabilen bir makine (20 1 2: 8) . Winfield'ın tanımlarının en önemli yanı, farklı biçimlerine rağmen her robotun bir bedeni olmasıdır. Oysa YZ yazılımdır ve çalışmak için bilgisayar donanımına ihtiyaç duymakla be­ raber bir bedene sahip olması gerekmez. Gelişmiş robotlar al­ gılama, planlama eylemleri ve öğrenme de dahil işlevler için YZ'den yararlanırlar; fakat bir robot bedeni illa da bir YZ'nin varlığına işaret etmez veya bir YZ sistemi de bir robot bedeni­ nin varlığına işaret etmez. Gerçekte var olan YZ ile gelecekteki spekülatif yaratımları ayırt edebilmek için, şu üç kategoriye başvurmak yararlı ola­ caktır: dar YZ, yapay genel zeka (YGZ) ve yapay süperzeka (YSZ) . Halen var olan YZ dar tiptir: "Mevcut YZ yaklaşımları­ nın çok büyük çoğunluğu (. . . ) esas olarak dar görevleri yerine getirmek üzere tasarlanmışlardır" Oohnson vd. , 20 16: 4246) . Çoğu YZ araştırması, YZ'nin tüm ticari uygulamaları ve tüke­ ticilerin her gün kullandıkları YZ'ler bu tür görev temelli araç­ lardır. lşlev açısından Solo'daki insanbiçirnli ve siyasi olarak fa­ al droid L3-3 7'den daha ziyade rnikroskoplara benzerler. Bu sistemlerin belli özel işlevsellik alanlan dışında herhangi baş­ ka bir şey yapma kabiliyetleri yoktur ya da çok azdır. Fotoğraf21

lardaki yüzleri tanıyan bir YZ sistemi ses kayıtlarını işleyeme­ yecek, Go oynayamayacak ve e-postalar yazamayacaktır; he­ le Farsça konuşması söz konusu bile değildir. Bu kitap boyun­ ca var olan dar YZ sistemlerinden düzinelercesine değineceğiz. Genellik bağlamında, dar YZ'nin zıddı "farklı alanlarda etki­ li optimizasyon yetisi"ne veya "öğrendiklerini bir alandan di­ ğer alanlara geçirebilme kabiliyeti"ne (Muehlhauser, 20 13) sa­ hip YZ'leri tarif etmekte kullanılan yapay genel zekadır (YGZ) . YGZ ile çok çeşitli bağlamlarla etkileşime geçme ve o bağ­ lamlarda zekice davranabilme ve bir bağlamda öğrendikleri­ ni ilk defa karşılaştığı durumlara uygulama yetisine sahip, ya­ ni "pek çok düşünsel alanda akıl yürütme kabiliyeti olan" (Ba­ um, 20 1 8a: 3) YZ'ler kastedilmektedir. 20 19 itibarıyla, hem ka­ musal hem de özel kurumlarda yürütülen çok ciddi çalışmala­ ra rağmen YGZ spekülatif bir teknoloji durumundadır. YGZ'yi Üçüncü Bölüm'de ele alıyoruz. Yapay süperzeka (YSZ) ise daha da spekülatiftir. Bir YSZ "muhtemelen genel zekaya da sahiptir" (Baum, 20 1 8a: 3 ) ; an­ cak özel olarak "çok sayıda çok genel alanlarda mevcut insan zihinlerinden daha iyi performans gösteren" bir YZ'yi tarif et­ mek için kullanılır (Bostrom, 20 14: 63) . YGZ'ye bilim kurguda sık rastlanır, ama YGZ'nin yaratılmasının ardından kısa sürede geleceği öngörülen ve akademik çevrelerde de ciddi olarak tar­ tışılan bir konudur (örneğin bkz. Bostrom, 20 14; Torres, 20 18; Baum, 20 1 8a; 20 18b) . En yaygın olarak tahayyül edilen senar­ yo YGZ'nin kendini uyarlama kabiliyeti kazanması ve öngö­ rülemez güçlere sahip tanrısal bir YSZ'ye dönüşmesidir. Böyle bir olayın sonuçlarını kesin olarak öngörmek imkansızdır; fa­ kat bunun gerçekleşme ihtimalinin varlığı bile düşünürleri ve kurumlan -Nick Bostrom ve Oxford'daki Future of Humanity Institute, Seth D. Baum ve Global Catastrophic Risk Institute ve Eliezer Yudkowsky ile Machine Intelligence Research Insti­ tute (MIRI) vb.- bu olasılıkları şimdiden araştırmamız gerekti­ ğini savunmaya yöneltmektedir. Bir diğer önemli aynın "güçlü" ve "zayıf' YZ'ler arasındadır. Zaman zaman güçlü YZ kavramı YGZ'yi kastetmek için kul22

lanılmasına rağmen (Kurzweil , 2005a: 260) , bu kavram, kö­ ken olarak, onu gelişmiş bir YZ'nin bilinçli olacağına inanan­ ların duruşunu anlatmak için kullanan filozof John Searle'nin ( 1 980) eserlerinden türemiştir. Searle bu bakışı makinelerin hiçbir zaman bilinç sahibi olamayacaklarını savunan kuşku­ cu zayıf YZ varsayımı üzerinden eleştiriyor. Searle'nin bu tezini kanıtlamak için başvurduğu ünlü Çin Odası düşünce deneyin­ de, bir insan (veya makine) Çinceyi konuşma veya anlama ka­ biliyetinden yoksun olarak Çinceyi İngilizceye çevirme üzerine ansiklopedik bir kurallar setiyle donanmış durumdadır. Kap­ lan'ın ifadesiyle, " ( . . . ) güçlü YZ makinelerin şimdi ya da enin­ de sonunda zihinlere sahip olduklarını ya da olacaklarını savu­ nurken, zayıf YZ'nin gerçek zekayı aynen üretmek yerine sade­ ce benzetimini yaptığını savunur" (20 1 6: 68) . Makinelerin bi­ linci konusunda kesin bir duruş benimsemiyoruz. Bu kitapta­ ki argümanlar makine bilincinin fiziksel, hatta mantıksal ola­ rak mümkün olmasına veya bunun imkansızlığına dayanma­ maktadır. Bu konuda işlevsel olarak agnostik konumdayız ve Üçüncü Bölüm'de sermayenin de öyle olduğunu savunuyoruz. Halen var olan dar YZ'ler tipik olarak üç düşünce ekolü­ ne ayrılır: Güzel Eski Moda YZ (GEMYZ) , makine öğrenme­ si (MÖ) ve konumlu , bedenli ve dinamik çerçeve (KBD) . Aynı zamanda sembolik YZ olarak da bilinen GEMYZ, YZ konusu­ na ilk yaklaşımdı ve l 980'lere kadar hakim kaldı (Boden, 20 14: 89) . Bu yaklaşım makinelerde sembolik bir dille kodlanmış enformasyon aracılığıyla mantıksal akıl yürütme gibi üst dü­ zey bilişsel işlevler uygulamayı amaçlıyordu. Bu tür bir sistem, dünyasının veya bir problem alanının sembolik dilde içsel tem­ sillerini yaratır ve düşünmek veya eyleme geçmek için bu tem­ sili mantıksal olarak manipüle eder. Bu sistemler çoğunlukla açıkça tanımlanmış kural kümelerinden meydana gelir. En iyi GEMYZ örnekleri 1980'lerde ortaya çıkan ve sayısı artan "uz­ man sistemler" veya "bilgi sistemleri" adı verilenlerdir. Bu sis­ temlerde amaç insan uzmanların bilgisini kayda geçirip ondan daha vasıfsız işçilerin veya yöneticilerin yararlanmasıydı. Uz­ man sistemler tıbbi teşhis, kredi puanlama ve analizi ve iş ida23

resi için kullanılmışlardır, ama en ünlüsü IBM'in 1997'de o za­ manki dünya şampiyonu Garry Kasparov'u yenen satranç oy­ nama sistemi Deep Blue'dur (Derin Mavi) . Bununla birlikte, GEMYZ sayısız olası etkileşim içeren devasa kural kümelerine ihtiyaç duyar. Karmaşık problemleri bu şekilde çözmek muaz­ zam bilgi işlem kapasitesi gerektirir; bu ve başka nedenlerden, GEMYZ dışındaki yaklaşımlar tercih edilmiştir. GEMYZ'nin sorunlarına tepkilerden biri "konumlu, beden­ li ve dinamik (KBD) çerçeve"dir (Beer, 20 14: 1 28) . Alanın ön­ cülerinden Rodney Brooks kendi yaklaşımının GEMYZ'den ni­ teliksel farkını anlatmak için "nouvelle (yeni) YZ" olarak nite­ lemiştir (Copeland, 2000) . KBD araştırmacılarını harekete ge­ çiren çoğunlukla "Moravec paradoksu"dur. Paradoks ifa desini robotikçi Hans Moravec'in "bilgisayarların zeka testlerinde veya damada yetişkin düzeyinde performans göstermesini sağlamak nispeten kolay, iş algı ve hareketliliğe gelince bilgisayara 1 ya­ şındaki bir bebeğin becerisini kazandırmak zor veya imkansız­ dır," gözleminde bulur ( 1 988: 1 5 ) . YZ'ye KBD yaklaşımları bili­ şim için bedenin -algısal aygıtları ve morfolojisiyle- indirgene­ mez önemini vurgular: Bu ekole göre, makineler zekice davra­ nışları maddi sorunlar çözmek yoluyla geliştirebilirler. Dolayı­ sıyla bu tür yaklaşımlar çoğu kez YZ'nin yanı sıra robotik ve ya­ pay yaşamla da ilgilenirler. KBD icracıları başlangıçta çok basit, böceğimsi robotlara odaklanmışlardır; ama 20 10'larda daha kar­ maşık, kısmen insansı robotlar da mümkün hale geldi ve sınai ortamlara girmeye başladılar. KBD şebekesinin bazı çeşitlerinin bir sonraki hakim YZ paradigması haline gelmesi mümkündür. GEMYZ'ye bir diğer tepkiyse makine öğrenmesiydi (MÖ) . Dartmouth Atölyesi zamanından beri var olan ve o zamanlar bağlantıcılık adıyla anılan MÖ ekolü, öğrenme algoritmaların­ daki ilerlemelerle l 980'lerde biraz kabul görmeye başladı, fa­ kat esas patlamayı büyük veri ve ucuz bilgi işlem gücünün yay­ gın hale geldiği 20 1 0'lardan sonra yaşadı. 20 1 9 itibarıyla, ha­ kim YZ yaklaşımı MÖ'dür. 3 MÖ bir istatistiki örüntü-tanıma 3 24

Kitap boyunca, MÔ dahil, her türlü YZ'den bahsederken YZ'yi kullanıyorum. MÔ'nün belirli özelliklerinin söz konusu tartışma için önemli olduğu yerler-

yaklaşımıdır. Bir NVidia araşurmacısı MÖ'yü üç adımlı bir sü­ reç olarak tarif euniştir: "(l) Biraz veri al, (2) o veri üzerinde bir modeli eğit ve (3) eğitilmiş modeli yeni veriler üzerinde ön­ görüde bulunmak için kullan" (Dettmers, 20 1 5 ) . Başka bir de­ yişle, MÖ sistemlerinin çıkarımla kendi modellerini yarattığı­ nı söyleyebiliriz. MÖ çok çeşitli mimariler üzerinde çalışabilir, ancak 20 10'lar­ da en ileri YZ'ler büyük ölçüde yapay sinir ağlan (YSA'lar) -in­ san beyninden ilham alan fakat ondan çok farklı bilgisayar programları- üzerinde çalışıyordu . YSA'lar, GEMYZ gibi üst düzey mantığı tekrar üretmeye çalışmak yerine beynin sinirsel bağlantılarının elektrik işlemlerini yaklaşık olarak taklit eder. YSA'lar "bilişin çok sayıda basit işlemci öğenin veya birimlerin (yani nöronların) etkileşimleri yoluyla ortaya çıktığı varsayımı­ na dayanır" (Sun, 20 14: 1 09) . Yapay nöronlar bir dizi katman halinde düzenlenirler ve her bir katman üstündeki ve altında­ ki katmanlara bağlıdır. En alt katman girdileri -yani görüntüle­ ri, metni veya konuşmayı- vektörize edilmiş (uzun sayı dizile­ rine dönüştürülmüş) veri biçiminde alır. Gizli katmanlar da de­ nilen daha üst katmanlar altlarında katmanlardan yukarı gön­ derilen verileri işlerler. llk ağlarda sadece bir gizli katman var­ dı, fakat bugünkü ağlarda bu sayı çok daha fazladır. Genelde, bir MÖ sisteminin altındaki YSA mimarisi ne kadar çok katma­ na sahipse, o kadar karmaşık örüntüleri bulabilir. 20 1 0'larda en gelişmiş MÖ'ye, katman derinlikleri çok yüksek olduğu için "derin öğrenme" adı verilir (LeCun, Bengio ve Hinton, 20 1 5 : 436-444) ; hatta kimi ağlarda katman sayısı bine kadar çıkar. Eski MÖ ağlan elle kurulurken, " ( . .. ) derin öğrenmenin kilit yönlerinden biri bu özellik kaunanlannın insan mühendisler­ ce tasarlanmamış olmasıdır: bir genel amaçlı öğrenme prose­ dürü kullanımıyla verilerden öğrenilirler" (LeCun, Bengio ve Hinton, 20 1 5 : 436). d e özellikle M Ô olarak bahsediyoruz. Çoğu vakada ele aldığımız YZ'ler M ô ol­ makla beraber bu istisnasız değildir. MÔ'nün istatistiklerden ayn bir şey olup olmadığını veya nasıl ayrıldığını uzmanlara bırakıyoruz. Nereden bakarsanız bakın, iki alan arasında ciddi bir örtüşme söz konusudur (Srivastava, 2015; Fawcett ve Hardin, 2017). 25

Yapay nöron katmanlarını bağlayan yapay sinapslar bağ­ lantının gücünü temsil eden sayısal değerlerle "ağırlıklandı­ rılır" . Ağ bu bağlantıların ağırlıklarını ayarlayarak "öğrenir" . Dolayısıyla bir M Ö sistemini parametreleri değiştirilebilen sa­ bit bir şablon olarak düşünebiliriz ; "Program bu parametre­ lere farklı değerler vererek farklı şeyler yapabilir" (Alpaydın, 20 1 6 : 24) . YSA'lar yüz görüntülerinden merhaba diyen insan­ ların ses kliplerine kadar farklı şeyler olabilecek bir veri kü­ mesine maruz kalırlar. "Eğitilme" adı verilen bir süreçte, ağ seçili nesnenin veya nesnelerin pek çok örneğine maruz ka­ lır ve ağ doğru tepkiyi çıktı olarak üretmeyi öğrenene -mese­ la yüzleri ya da merhaba kelimesini tanıyana- kadar sinaps­ ların ağırlıkları bir öğrenme algoritması tarafından ayarlanır (Kaplan, 20 1 6 : 30) . Üç geniş makine öğrenmesi tipi arasında ayrım yapmak ya­ rarlı olacaktır: gözetimli, gözetimsiz ve takviyeli öğrenme. Bu­ güne kadar en başarılısı gözetimli öğrenmedir. Bu yaklaşımda, girdi verisi insan öğretmenlerce, genellikle kategorilere ayrı­ larak, etiketlenir ve sistem o kategorileri kendisine verilen ör­ neklerde örüntüler tespit ederek öğrenir. Üzerinde dur yazan kırmızı altıgen tabelaların, farklı görünürlük koşullarında ve farklı açılardan yeterince fotoğrafı verildiğinde, gözetimli bir öğrenme sistemi "dur" işareti kavramını öğrenebilir. Bununla birlikte, etiketlemek gerektiğinden, gözetimli öğ­ renme insan emeği yoğun bir iştir. Bu şirketleri bir ağı kendi başına kategori ve etiket yaratabilmesini sağlayacak gözetimsiz öğrenme teknikleri geliştirmeye itmiştir (Alpaydın, 20 1 6 : 1 1 7) . Buradaki düşünce, yeterince veriye maruz kalan sistemin o ve­ ri kümesi içinde "inanılmaz sofistike ve karmaşık bağıntılar" teşhis edeceğidir (Kaplan, 20 1 6 : 30) . Sistemin bu şekilde ken­ di dur tabelası kavramını ürettiği söylenebilir. Kimi derin öğ­ renme öncüleri insanların ve hayvanların evrim sonucu edin­ dikleri öğrenme şeklini -yani dünyadaki hiçbir şeyin adı veril­ meden, gözlem yoluyla- taklit etmesi bakımından bunun mer­ kezi MÖ yaklaşımı olacağını iddia etmişlerdir (LeCun, Bengio ve Hinton, 20 1 5 : 442) . 26

Takviyeli öğrenme gözetimli ile gözetimsiz öğrenmenin ara­ sında bir yerlerdedir. Bu yaklaşımın öncüleri onu " ( . . . ) ne ya­ pılacağını (. . . ) sayısal bir ödül sinyalini azamileştirecek şekil­ de öğrenmek" olarak tarif ederler. Öğrenene yapacağı eylem­ ler söylenmez (. .. ) onun yerine deneme yoluyla hangi eylemle­ rin en çok ödül kazandırdığını keşfetmelidir" (Sutton ve Bar­ to, 1998: 1 27) . Takviyeli öğrenmenin basit alanlarla sınırlı ol­ duğu sanılıyordu ; ancak 20 1 3'te Britanyalı DeepMind şirketi takviyeli öğrenmeyi gözetimsiz öğrenmeyle birleştirerek, sis­ teme oyunlarla ilgili herhangi bir bilgi programlamadan ve sa­ dece oyunların skoruyla ekranda gösterilen piksel bilgisini ve­ rerek bir sisteme Atari oyunlarım insan üstü bir beceriyle oy­ namayı öğretmeyi başardı (Knight, 20 1 7 ) . Aynı bileşim Alpha­ Go'nun Go ustası ve dünya şampiyonu Lee Sedolu'u yenmesi­ ni de sağlamıştı. Kaplan'ın da vurguladığı gibi, MÖ'deki öğrenme "veriden örüntüler çıkarmak" olarak anlaşılmalıdır (20 1 6: 27).4 MÖ sis­ temleri tepeden inme şekilde veri işleme kuralları kümesi ola­ rak yazılmak yerine tabandan yukarı doğru inşa edilirler: "(. . . ) öğrenme algoritmaları ( . . . ) başka algoritmalar üreten algorit­ malardır (. .. ) bilgisayarlar biz yapmak zorunda kalmayalım di­ ye kendi programlarım yazarlar ( . .. ) bu programlamanın tam tersidir" (Domingos , 20 1 5 : 6-7) . Bu yüzden MÖ taraftarla­ rı onu programlama alanında bir Kopemik devrimi olarak gö­ rürler. Bir sistem öğrenebiliyorsa, tasarımcının sistemin maruz kalacağı tüm potansiyel durumları öngörmesi ve her biri için bir çözüm programlaması gerekmez (Alpaydın, 20 16: 1 7) . lde­ al olarak, sistem kendi çözümlerini geliştirir ve "verinin ken­ disi (. . . ) sonraki adımda ne yapılacağını tanımlar" (Alpaydın 20 16: 1 1 ) . N e var ki, eğer bu sistemler öğrendiklerini eğitim veri küme­ sine dahil edilmemiş verilere genelleştiremeselerdi, bu MÖ'ler fazla etkili olmazlardı. Dolayısıyla bu sistemler "genelleştirme 4

Şunun altını çizmek lazım: Makinelerde öğrenme adı verilen şey insanlardaki öğrenmeyle aynı değildir. Ayrıca makinelerin algısı veya hiçbir türde bir maki­ ne bilişi benzer süreç veya işlevlerin insanlarda işlediği gibi işlemez. 27

kabiliyetleri"ne göre değerlendirilirler (Alpaydın, 20 16: 40) . 20 1 9'un MÖ sistemleri en fazla eğitim kümelerine yakın türde yeni verilere genelleştirebilmektedirler; ancak gittikçe daha so­ fistikeleşen sistemlerin YGZ'nin farklı alanlarda genelleştirme konusundaki varsayımsal yetilerine yaklaşması mümkün ola­ bilir. Bu kitap, makine öğrenmesinden YGZ'ye, YZ'nin kapita­ lizmin geleceği açısından sonuçlan hakkındadır.

Makine Marx Marx'ın sermaye analizinde makine o kadar önemlidir ki, ça­ lışmaları üzerine ciddi denebilecek neredeyse tüm araştırmalar bu konuyu bir şekilde ele alır. Burada Marx'ın düşüncesinin YZ tartışması açısından en önemli yanlarının hızlıca bir dökümü­ nü yapıyor, bu kitabın ileriki bölümlerinde geliştirdiğimiz ar­ gümanlarımız için gerekli noktaların altını çiziyoruz. Marx'ın düşüncelerinde makinelerle ilgili üç ana hat olduğunu düşünü­ yoruz. Birinci ana hat, kapitalist sistem içinde makine kilit de­ ğer yaratıcısı olan emeği destekleyen bir şeydir. Üretim gittik­ çe makineleştikçe ve işçilerin sömürüsü yoğunlaştıkça, makine son kertede sistemin nihai krizine katkıda bulunmuş olur. Di­ ğer iki, tali hat, mantıksal olarak bu ana hattan doğar ama ay­ nı zamanda ondan ayrılırlar. Bunların her ikisi de makinenin emekten özerkleştiği bir an geleceğini öne sürerler. Ancak biri bunun sonuçlarını özgürleştirici olarak görürken diğerine gö­ re sonuçlar bir kabustur. Marx'ın makineler üzerine düşünce­ sindeki bu üç hat, biraz çabayla, bir araya getirilebilir, fakat bu YZ'nin ikilemleri karşımıza çıktıkça aralarındaki çatlaklardaki genişleme ve derinleşmelerin yorumlanmasına bağlıdır. Marx'ın ana makine analizi olarak nitelediğimiz hat Kapi­ tal'in ilk cildinde kendisini gösterir. Burada, diğer ekipman, bi­ nalar ve ham maddeler gibi makineler de "değişmez, sabit" ser­ mayedir. 5 Bununla insan emeğinin "değişken" sermayesi ara5

28

Marx değişmez sermayeyi "sabit" ve "döner" olarak ayırır. llki binalar, aletler ve makinelerken, ikincisi üretim sürecine giren hamrnaddeler ve diğer girdi­ lerdir. Marx bu ikisi arasındaki aynını üretim sürecinde metaya değerlerini na-

sında bir tezatlık kurulur (Marx, 1 990: 508-509; 1 992: 237248) . "Sabit" ve "değişken" sermaye arasındaki bu ayrım, kapi­ talizm içinde yalnızca insan emeğinin değer yarattığı önerme­ sine dayanır: İnsanlara nispeten gücü ne kadar muazzam olur­ sa olsun makine sadece yaşamsal, insan faaliyetlerinin verimli­ liğini, katbekat, artıran bir destek veya güçlendirici işlevi göre­ bilir. Kendisi insanlar tarafından üretilmiş olan makineler "ölü emek" tir. Makine yeni değer yaratmak yerine halihazırda ürüne trans­ fer ettiği bir değere sahiptir: " ( . . . ) [O] luşmasına hizmet ettiği ürüne kendi değerini katar" (Marx, 1 986: 40 1 ) . Sabit sermaye­ nin toplumsal işlevi göreli artı değer üretmektir ve bunu da ge­ rekli emek-zamanı azaltmak suretiyle artı emek-zamanı artıra­ rak; yani " ( . . . ) işçinin kendisi için çalıştığı işgünü kısmını kısal­ tarak, karşılığını almadan kapitaliste verdiği diğer kısmını uzat­ mak (. . . )" (Marx, 1 986: 386) yoluyla yapar. Emeğin verimliliği­ nin artması işçinin çıktısının artması demektir: Daha az zaman­ da daha çok meta üretilmektedir ve dolayısıyla her bir metada daha az değer nesnelleştiği için bu metalar ucuzlar. Marx makineler üzerine ayrıntılı açıklamalarını Kapital, Cilt fin "Makine ve Büyük Sanayi" başlıklı 1 5 . Bölümü'nde ( 1 986: 385-5 19) yapar. Burada Marx makinelerin "yalnızca göze çar­ pan ve genel karakteristikler" iyle ( 1 986: 385) ilgilenmiştir. Makinelerin soykütüğü aletlere dayanır; el emeğinin araçla­ rı makineler dönüşürken, otomasyon teknolojisi "tam geliş­ miş [bir] makine"dir ve üç kısma sahiptir: ( 1 ) Harekete geçi­ rici gücün kaynağı olan motor mekanizması; (2) hareketi dü­ zenleyen, değiştiren ve dağıtan iletim mekanizması ve (3) bu hareketten emeğin nesnesini işlemek için yararlanan araç ve­ ya işleme makinesi ( 1 986: 386) . Herhangi bir makinenin kilit öğelerinden biri, düzenli ve kontrol edilebilir bir harekete ge­ çirici güç sağladığında "insan takatinin sınırlarından tamamen kurtul [masıdır] " ; Watt'ın çift tepkili buhar motoru ilk önem­ li "başta gelen devindirici güç"tü ( 1 986: 523 ) . Yalın aletlerde sıl naklettiklerine bağlı olarak yapar: Parça parça (sabit sermaye) veya toptan (döner) (bkz. Marx, 1 992: 237-248). 29

üretim süreci işçiye göre uyarlanırken, makineler sistemi iş­ çinin karşısına "üretimin önceden var olan maddi bir koşulu " olarak çıkan "dev bir otomat" tır. 1 5 . Bölüm'ün "İşçi ile Makine Arasındaki Çekişme" başlık­ lı kesimi sermayenin teknolojik dinamiğinin sınıf çatışmasın­ dan ayrılamayacağının altını çiziyor. Marx, sermaye düzenin­ de, emek azaltıcı makinelerin emekçiler için bir cehennem ya­ ratması paradoksunu inceliyor: Fiziksel güç ihtiyacının meka­ nik şekilde azaltılması kadınlarla çocukların büyük sayılarda fabrikalara sokulmasına vesile olmuştur; makinelerin devam­ lı çalışabilme yetileri ve satın almak için ödeme yapılması ge­ rekmesi, iş gününün uzamasına yol açar; makine operasyonla­ rının hızlandırılabilir ve çoğaltılabilir olması işin yoğunlaşma­ sına neden olur. Marx aynı zamanda teknolojik işsizliğe de de­ ğinir ve " ( . . . ) makine, işçinin karşısına daima onun sırtını yere getiren ve devamlı olarak onu gereksiz kılan bir rakip gibi (. . . ) " çıkar v e "ve bunu, sermaye, hem bütün gücüyle ilan eder, hem de bundan yararlanır" ; bu süreç sonunda " [ e ] mek aracı, işçiyi yere serer" ( 1 986: 447) . Hatta, Marx'a göre "Salt işçi sınıfının ayaklanmalarına karşı sermayenin eline silah vermek amacıy­ la 1 830'dan beri yapılan icatların bir tarihini yazmak mümkün­ dür" ( 1 986: 447). Mekanizasyonun ardındaki güçlerden biri de rakip kapita­ listler arasındaki rekabettir. Bir metanın değeri üretiminde har­ canan toplumsal olarak gerekli emeğin değerine bağlıdır. Bir kapitalist teknolojiye başvurarak para ödemek durumunda ol­ duğu emeğin miktarını azaltabiliyor ve ürünü yine de piyasa­ daki fiyattan satabiliyorsa, rakiplerinden daha çok kar elde ede­ cektir. Emek tasarruf eden yeniliğin kullanımı genele yayıldık­ ça bu avantaj sıfırlanacaktır, fakat bu da bir sonraki otomas­ yon dalgasına zemin yaratacaktır. Dolayısıyla hem sınıf çatış­ ması hem de işletmeler arası rekabet sermayeye insanların yeri­ ne makineleri getirmeye iter. Marx bunu sermayenin "organik bileşimini" , yani sabit sermayenin (makineler, binalar ve ham maddeler) değişken sermayeye (emek) oranını artırma eğilimi olarak tarif etmiştir ( 1 986: 647) . 30

Ne var ki makineler de sermayeyi krize sürükler. Kapital'de Marx bunun nedenine dair iki açıklama arasında gidip gelmiş­ tir. Birincisi, belki de en kolayca anlaşılabilir olanı, kapitalist­ lerin üretimi artırırken (diğer her şeyin eşit kalması şartıyla) ödedikleri ücreti azaltmalarını sağladığı için makinelerin üreti­ len metaların miktarı ile anlan satın alabilecek satın alma gücü arasında devasa dengesizlikler yaratmasıdır. Fabrikaların ka­ panması ve işsizlik kuyruklarının uzaması ekonomik durgun­ luk ve felce yol açar ve bu da aşırı üretimi düşürecek ve böyle­ ce sistemin tekrar işlemeye başlamasına yetecek sayıda işletme­ nin kapanmasına -ya da toplumsal isyan çıkana- kadar sürer. Marx'ın sezgisel açıdan o kadar bariz olmayan, fakat çok da­ ha derin olduğu söylenebilecek diğer açıklaması düşen kar ora­ nı eğilimiyle (DKO) ilgilidir ( 1 99 1 : 3 1 7-338) . Bir metanın de­ ğeri nihayetinde üretimi için toplumsal olarak gerekli emek miktarına bağlı olduğundan, insanların yerine makineleri ge­ çirmek metanın değerini -ve dolayısıyla da fiyatını ve serma­ yenin bir meta başına kazanabileceği kan- azaltır. Otomasyon mallan ucuzlattığı için, bu malların her birini kapitalist için da­ ha az karlı kılar. Bu kar oranının düşme eğilimi karşısında -oto­ masyonun doğrudan bir sonucu- sermaye, en azından bir süre­ liğine, toplam üretim miktarını artırarak kar toplamını koruya­ bilir; fakat kendi değer azaltıcı mekanik ivmesiyle yarışmakta­ dır. Marx ( 1 99 1 : 339-348) sermayenin bu süreci dizginleyebi­ leceği, hatta geçici olarak tersine çevirebileceği yolları saymış­ tır; fakat yine de gittikçe makineleşen üretim, bu kez işin dü­ şen karlılığınca yol açılan, aralıklı krizlere ve işsizlik, sefalet ve toplumsal çalkantı dönemlerine meyillidir. Kriz kuramının bu iki versiyonu ve birbirleriyle uyumluluk­ ları, yoğun tartışmalara konu olmuştur. Fakat her iki versiyon­ da da sermayenin sürekli tekrarlanan krizleri değişken serma­ yeyi (emek) sabit sermayeyle (makineler) ikame etme güdü­ sünden kaynaklanmaktadır. Bu ya tüketim gücünü (ücretleri azaltarak) düşürür ya üretimin karlılığını (mallan ucuzlatarak) azaltır ya da her ikisini birden yapar. Bu sonuç derinleşen eko­ nomik çöküş döngüleri biçiminde tekrarlanır ve bunların her 31

biri de ücretler üzerindeki aşağı yönlü baskıdan ve işsizlik teh­ likesinden mustarip ama üretim açısından da onu durduracak veya kontrolünü ele geçirecek kadar kilit bir konumda bulunan bir işçi sınıfınca bir devrim olasılığını da getirir. lşte buna biz, tüm iç çatallanmaları ve tartışmalı noktalarıyla, Marksizmin kapitalizm ve makineler üzerine ana düşünce hattı diyoruz. Bu akım kapsamında yapılacak bir YZ analizi emek sömürüsü, ka­ pitalistler arası rekabet ve kapitalizmin teknoloji kaynaklı kriz eğilimleri çerçevesinde olacaktır. Bizim Marx'ın düşüncesinde iki tali eğilim adı verdikleri­ miz de bu ana hattın uzantısı olmakla birlikte ondan ayrılırlar. Marx'ın sermayenin artan makineleşmesi açıklamasının altında işçi (başta ana değer yaratıcı aktör) ile makinenin (başta işçi­ nin güç artırıcı desteği) konumlarının tersine döneceği düşün­ cesi yatar. El işçiliği evresinde emek sürecinin öznesi olan işçi, otomatik makineyi kullanmak yerine ona tepki verir hale ge­ len yeknesak, tekrarlayıcı hareketler yapan bir otomata dönü­ şür; otomatik makine emek sürecinin öznesi olmuştur. Marx'ın düşüncesinin iki tamamlayıcı, belki de ayrıksı hattı bu düşün­ ceyi mantıksal sonucuna ulaştırırlar, ama bunu iki farklı yöne doğru yaparlar. Bunların ilki ve en ünlüsü, Marx'ın 1970'lerden bu yana ile­ ri teknolojik sermayeye dair olağanüstü bir öngörüsü olarak görülen Grundrisse'sindeki "Makineler Üzerine Bölüm"dendir. Bu "Bölüm"de, Marx sermayenin "genel aklı" harekete geçire­ rek muazzam teknolojik-bilimsel ilerlemeler sağlayacağını ön­ görür. Bu da sermayenin insan emeğini tümden ortadan kaldır­ masa bile azaltan ve esas olarak makineleşmiş bir sürecin gö­ zetmeni konumuna indirgeyen bir otomasyon düzeyine ulaş­ masını sağlar. Bu sermayenin baş belası işçi sınıfı üzerindeki nihai zaferi gibi görünebilir, fakat Marx "Bölüm"de bunu be­ deli ağır bir zafer olarak niteler. Üretimin ücretli emeğe dayan­ ması ihtiyacını ortadan kaldırmakla (ve böylece tüketimi üc­ retli gelire dayandırma imkanını yok etmekle) değeri, yani ser­ mayenin toplumsal örgütlenmesinin bütün temelini, baltala­ mış olur. Otomasyon işi ortadan kaldırarak istemeden serma32

yeyi de alaşağı etmiş olur. Bu Marx'ın teknolojik gelişimin öz­ gürleştirici doğasına dair, özellikle de gelişen "üretim güçleri­ nin" nasıl fosilleşmiş "üretim ilişkileri"ni darmadağın ederek tümüyle yeni bir "üretim tarzı"nın ortaya çıkışına zemin hazır­ ladığını anlatan (Marx, 1 9 73 [ 1 859 ] ) bazı ünlü pasajlarıyla da uyum içindedir. tık bakışta, "Bölüm" Marx'ın DKO üzerine düşüncelerini şe­ killendiren sermayenin organik bileşimindeki değişime da­ ir öngörülerin daha anlaşılır şekilde ifadesinden ibaretmiş gi­ bi görünebilir. Ne var ki, George Caffentzis'in (20 1 3) de işa­ ret ettiği üzere, iki kuram birbirinden ayrılmaktadır; zira DKO işleyişi için değerin emek kuramının geçerliliğine dayanırken, tam tersine "Bölüm" emeğin -ve değerin- ortadan kalkmasın­ dan kaynaklanan bir kapitalizmin çöküşü dinamiği ortaya ko­ yar. Grundrisse tam da bilgisayarların işyerlerine girmeye baş­ ladığı dönemde İngilizce, Fransızca ve İtalyancaya çevrilmişti ve ortaya çıkışından itibaren sıkıcı, sınai, gerçekte var olan sos­ yalizmin emeği kapitalist olmayan bir temelde düzenleme ko­ nusunda yaşadığı tüm zorlukları çalışma ihtiyacını tümden or­ tadan kaldırarak aşan ileri teknoloji, "sayborg" komünizminin habercisi olarak kabul edilmişti. Dolayısıyla "Makineler Üze­ rine Bölüm"ün tüm sol ivmecilik, post kapitalizm ve tam oto­ masyonlu lüks komünizmi kuramcıları için bir temel metin ol­ ması şaşırtıcı değildir; öyle ki Frederick Harry Pitts (20 1 7) bu vakalara "Bölüm Düşüncesi" adını vermiştir. Marx'ın düşüncesindeki , "Bölüm"den daha az günde­ me gelen , ikinci bir tali hat (Kapital'in bazı versiyonların­ da Cilt l'e Ek olarak yer verilen) "Dolaysız Üretim Sürecinin Sonuçları"ndaki kabus sermaye tablosudur ( 1 990: 949- 1 084) . Bu metinde, Marx kapitalistlerin emeği "alta koyma" -ayn za­ manda tahakküm, kuşatma veya ele geçirme olarak da tercü­ me edilir- sürecini anlatır. İki iinın ayrıntısına girer: biçemsel ve gerçek. tık anda, sermaye emeği ücretli-emek olarak örgüt­ ler, böylece emeğin içeriğini -nasıl gerçekleştirildiğini- aynı kapitalizm önceki zanaatkarlık dönemindeki gibi- bırakırken sadece toplumsal biçimini değiştirmiş olur. Ne var ki, ikinci 33

anda, emeğin içeriği kapitalizmin artı değer üretiminin emri­ vakilerini ve taleplerini daha iyi karşılamak üzere değişir; as­ lında alta konmuş olur. Gerçek alta koyma ilk olarak el zanaat­ larına işbölümü getirilmesiyle, daha sonralarıysa emeğin ma­ kinelerle otomasyonuyla gerçekleşir; ki bu sonuncusu serma­ yenin kendi önceliklerine -özellikle üretimin otomasyonu ve meta dolaşımının hızlandırılması- yeterli ve onlarla örtüşen teknolojileri geliştirmek için toplumsal olarak üretilen bilim­ sel bilgileri kendine katmasını gerektirir. Biçemsel alta koyma­ dan gerçeğine geçişte, emeğin "mutlak" sömürüsü yerini iş­ bölümü ve makineleşmeyle emek sürecinin yoğunlaştırılma­ sı ve böylece emeğin verimliliğinin artırılmasıyla "göreli artı değer"in çıkarılmasına bırakır. Marx'a göre, bu süreç kurulur­ ken, bu dönemde yeni yeni görülmeye başlayan sınai fabrika­ da insan failliğinden "devasa bir bağımsızlığa" sahip görünen, tekno-bilimce "özerk" kılınmış tümüyle "yabancı bir güç" iş­ çinin karşısına dikilir. Burada anlatılanlar, sermayenin artan organik bileşiminin ya da Grundrisse'de ( 1 993: 470) anlatılan kapitalist makinele­ rin yarı-otomatik "can bulmuş canavar"ının bir başka tarifi ola­ rak görülebilir. Bir kere, alta koyma argümanına göre serma­ ye tasarladığı makineleri sistemsel ihtiyaçlarına uyarladığın­ dan (insan emeğinin ortadan kaldırılması ve meta dolaşımı­ nın hızlandırılması yoluyla değerin değerleştirilmesi) , "üretim güçleri"nin "üretim ilişkileri" ile nasıl çatışabileceğini tahayyül etmek zorlaşmaktadır; hatta birincisi ikincisini pekiştiriyor gi­ bi görünmektedir. Gerçekten de "Sonuçlar"da ne kriz yaratan düşen kar oranından ne de "Bölüm"ün kendini imhacı, emeğe ihtiyacı ortadan kaldıran mantığından bahsedilmez . Yalnızca bir zamanlar bel bağladığı işçiye tepeden bakan ve onu gölge­ de bırakan pek akıl sır ermeyen bir üretim aygıtının ezici varlı­ ğından söz edilebilir. "Ek"in ilk yarısı Marx'ta bulunan, el eme­ ğinden mühendisliğe çeşitli iş türlerinin işbirlikçi bir şekilde birbiriyle kaynaştırılmasına katkıda bulunan "kolektif işçi"nin güçlerine dair en eksiksiz tartışmalardan birini içerirken, sonu­ na doğru geldiğimizde kolektif işçi, gücünü naklettiği makine 34

aygıtının yanında ufacık kalmış ve onun tarafından neredeyse yok edilmiş durumdadır. Kapital'e bir ek olarak okunduğunda , bu belgenin sadece kendinden önce gelenlerin ışığında yorumlanması gerektiği ve bu yüzden sermayenin çöküşünün de varsayılabileceği ma­ kul bir şekilde savunulabilir. Dahası, sermayenin makineleş­ miş özerkliğinin sadece bir "görüntü", uzaktan üretim zincir­ lerinde yer alan emek gücünün -çok gizlenmiş olmakla bera­ ber- devam eden öneminin tespit edilebilmesi için aşılması ge­ reken bir gizemlileştirme olduğu da iddia edilebilir. Öyle ola­ bilir. Fakat Antonio Negri (20 1 7) gibi kronik iyimserlerin bi­ le dikkat çektiği üzere, Marx'ta "görüntü" "gölgemsi, yüzeysel veya önemsiz" anlamına gelmez: Tam tersine, gizemlileştiril­ miş ve gizlenmiş bir sürece, yani işçilerin gücünün makinelere dahil edilerek alta konmasına, dayanarak yaratılmış elle tutulur bir toplumsal gerçeklik anlamına gelir. Marx bu karanlık tablo­ yu sınai fabrikaya dair analizlerden geliştirmiştir, ancak serma­ yenin özerkleştirici gücünün YZ olarak tezahür ettiği daha ileri bir "aşırı alta koyma" evresini de akla getiriyor: Kitabımızın ile­ riki bölümlerinde bu yeni alta koyma evresinin nasıl gerçekleş­ mekte olduğunu ve YGZ'yle sonuçlanabileceğini açıklıyoruz. Marx'ın makine analizinin hem ana hem de tali hatları 20 1 9'un gerçekte var olan YZ kapitalizminde işleyişte olan di­ namikleri tarif eder. "Bölüm"de veya "Sonuçları"nda öngörü­ len makineleşmiş kapitalizmin zirvesinde veya dip noktasında henüz değiliz. Foxconn üretim hatlarında, Amazon depoların­ da veya Facebook içerik moderasyon sitelerindeki işçiler ma­ kinelerin insan emeğini yoğunlaştırmak ve hızlandırmak için kullanılmaya devam ettiğinin kanıtıdır. 2008 Wall Street çökü­ şü gibi krizler makineleşmeyle bastırılan ücretlerin, dijital ola­ rak örgütlenmiş ucuz emeğin ve yüksek hızlı finansal ticare­ tin kapitalizme kattığı derin istikrarsızlıkları ortaya sermekte­ dir. Dolayısıyla Marx'ın makineler üzerine düşüncelerinin ana hattının çoğu halen geçerlidir, hatta 2020'ler yaklaşırken belki de her zamankinden daha da geçerlidir. Fakat kısmen kapita­ list küreselleşmenin krizine tepki olarak geliştirilen MÖ temelli 35

YZ, Marx'ın kapitalizmin makineleşmesinin uç noktalarına da­ ir görülerini çağrıştıran olasılıkların ufukta belirmesine yol aç­ maktadır. "Makineler Üzerine Bölüm" ve "Dolaysız Üretim Sü­ recinin Sonuçlan" aynı sayfanın, hem makinelerin gücünün in­ sanlığı sermayeden kurtarin.asından hem de insanlıktan özerk­ liğini kazanan bir sermayeden bahseden bir sayfanın solu ve sa­ ğıdır. Kapitalistler ve komünistler, ne dilediğinize dikkat edin !

Kendi kendini ü reten otomatlar çağ ı Marx'ın makine analizi buhar gücüyle çalışan fabrikayla son bulur. Elektrik ve elektromanyetizmadan ancak hayatının son­ larına doğru yararlanılmaya başlanmıştı. Jacquard'ın Doku­ ma Tezgahı ve Babbage'ın başarısız Fark ve Analiz Makinele­ ri Marx'ın yazdığı yıllarda mevcut olmasına rağmen onlara hiç değinmemiştir. Bu yüzden, Marksizmin YZ'ye uygulanabilme­ si için, Marx'ın anlattıklarının uyarlanması gerekmektedir. "Si­ bernetik kapitalizm" ve "dijital emek" üzerine büyük bir külli­ yat vardır, fakat özellikle YZ'yle ilgilenen, teknolojisini, siyasal ekonomisini ve sınıfsal sonuçlarını ele alan Marksist analizler nispeten daha azdır. Bununla birlikte düşünce şeklimizi etkile­ miş üç çalışma mevcuttur. Birincisi Tessa Morris-Suzuki'nin otomobil üretimine robot­ ların girişine, bilgisayar oyunu sanayinin katlanarak büyüme­ sine ve nihayetinde başarısız olan "Beşinci Nesil Bilgisayar Sis­ temleri" -Japonya Uluslararası Ticaret ve Sanayi Bakanlığı'nın desteklediği bir erken dönem YZ girişimi- gibi projelere şa­ hit olan 1980'lerdeki japon yüksek teknoloji kapitalizmi üzeri­ ne incelemesidir. Bu bağlamda yazan Morris-Suzuki -bizim de burada yaptığımız gibi- çağdaş solun dağınıklığının bir kısmı­ nın yüksek derecede otomasyonlu kapitalizm ihtimaliyle yüz­ leşmeyip "birbiriyle tezat içinde iki duruştan birini" -ya "çağ­ daş 'enformasyon devriminin' kapitalizmin doğasında temel bir değişimi temsil ettiği"nin inkarı ya da "kapitalist sistemin can çekişmesini temsil ettiği" inancını- benimsemesinden kaynak­ landığını ima etmiştir (Morris-Suzuki, 1986: 8 1 ) . Ünlü Mark36

sist yazar Ernest Mandel'in ( 1975: 207) üretimin büyük ölçek­ li otomasyonunun kapitalizmin "mutlak iç sının"nı meydana getirdiği görüşüne itiraz eden Morris-Suzuki, sermayenin bu koşullar altında kendini hangi yollardan devam ettirebileceği­ ni tartışmanın zamanının geldiğini savunmuştu. Ona göre, bu yollar emeğin üretimden "sürekli yeniliğe" naklini, teknik işle­ rin proleterleşmesini, seçkin araştırma bilimcileri yetiştirmeyi amaçlayan bir eğitim sisteminin şirketleşmesini ve "kolaylık­ la işe alınıp kolaylıkla gözden ve işten çıkarılabilen" bir iş gü­ cünün yaratılmasını içerecekti (Morris-Suzuki, 1 984: 1 20) . Şu anda dönüp baktığımızda, bu günümüze dair öngörülü bir tah­ min gibi görünüyor. Yeni YZ dalgası da Morris-Suzuki'nin di­ le getirdiği tehlikeyi içeriyor, ama çok daha yüksek bir düzey­ de. MÖ ve diğer yeni YZ teknikleri sınai üretimden makineler­ ce kovulan emek için elde kalan tek sığınak olarak gördüğü et­ kinliklere sızmaya başlıyor. İkincisi, Ramin Ramtin'in dikkat çekici kitabı Capitalism

and Automation: Revolution in Technology and Capitalist Break­ down'dur (Kapitalizm ve Otomasyon: Teknolojide Devrim ve Ka­ pitalizmin Çöküşü, 1 99 1 ) . Ramtin bu kitapta Marx'ın makine kuramını l 980'lerin dijital otomasyonunun itici gücü olan si­ bernetik teknoloji ışığında baştan kurgulamaya yönelik ilk sis­ tematik çabaya girişmişti. Marx'ın sınai makineleri motor gü­ cü, iletim mekanizması ve araç ucu olarak üç kısımda ele alan sınıflandırmasına -bir zamanlar insan zekasına ve duyularına bağımlı olarak düşünülen ama artık sensör teknolojisi de dahil enformasyon teknolojisiyle gittikçe daha fazla otomatikleşen­ yönlendirme veya kontrol işlevinin de eklenmesini önermişti. Ramtin bu revizyonu önererek bilgisayarların kuramlaştırılma­ sı için dijital teknolojilerin getirdiği niteliksel değişimi hesaba katmanın, ama bunu enformasyon devrimi hakkındaki sanayi­ leşme sonrası coşkuya kapılmadan yapmanın bir yolunu sun­ muş oluyordu. Ne var ki Ramtin'in çalışması aynı zamanda bu gelişmenin muhtemel sonuçlarının Marksist bir sınıf çatışma­ sı analizini yapmaktan kaçınmaması açısından da dikkat çeki­ cidir. Sermayenin işçi sınıfına karşı tam kapsamlı bir sibernetik 37

saldırısının savaş sonrası büyüme yıllarında ikinci plana atılan işsizlik meselelerini tekrar öne çıkarabileceğini ifade etmiştir. Marx'ın proleterleşme nosyonunun hem bir işyeri sömürüsü hem de işten atılma ihtimalini de içeren bir kavram olarak ka­ bul edilmesi gerektiği konusundaki ısrarı 2008 krizinden sonra başlayan -ve bizim ileri bölümlerde ele alacağımız- "artı nüfus­ lar" tartışmalarını da pek çok açıdan öngörmüştür. Morris-Suzuki ve Ramtin YZ'nin ilk dönemlerindeki iş ve emek koşullarındaki önemli değişimlere dikkat çekmekle kal­ madılar. Birlikte ele alındıklarında, aynı zamanda, Marx'ın ma­ kineler hakkındaki temel kavramsallaştırmasında önemli re­ vizyonlar da yaptılar. Sibernetik kuramından yararlanan Ram­ tin Marx'ın makineler üzerine açıklamalarının nihai olarak in­ sani bir aktörün iş başında olduğu varsayımıyla kontrol gibi ki­ lit bir işlevi atladığına dikkat çekmiştir. Oysa, Ramtin'in de işa­ ret ettiği üzere, makine işlemlerine geri bildirim kuramını ge­ tiren sibernetiğin amacı da işte bunu değiştirmekti. Otomasyo­ nu mekanizasyondan ayıran ve onu yeni bir şey kılanın tam da kontrol işlevi olduğunu ima etmişti. Morris-Suzuki ise "dona­ nım" ile "yazılım"ın birbirinden ayrılmasıyla makine uygula­ malarına gelen inanılmaz derecede artmış kapsam ve esnekli­ ğe vurgu yapar: Makinelerin işleyişinin talimatları içeren prog­ ramlar arasında geçiş yapılarak değiştirilebilmesiyle makineler daha önce insan emeğine özgü olarak kabul edilen o değişken­ liğe kısmen de olsa ulaşabilirler. Ramtin ve Morris-Suzuki YZ üzerine dijital otomasyonun ilk günlerinden analitik öngörüler sunarken, George Caffentzis ise bizlere o dönemdeki işsiz bir gelecek tahminlerinin neden ger­ çekleşmemiş olduğu hakkında kilit bir kuram sağlar. Caffent­ zis, 1 980-2008 aralığında yazdığı bir dizi yazıda, YZ'nin işleri yok ediciliği olarak görülen şeyin antitezi olan hizmet sektörü­ nün ve küresel ter atölyelerinin (global sweetshops) yayılışı bağ­ lamında değerlendirilmesi gerektiğini savunuyordu ; "Afrika" ile "otomat"ı bir arada düşünmek gerekiyordu. Caffentsiz Ka­ pital'in 3. cildinin "Genel Bir Kar Oranının (Ortalama Kar Ora­ nı) Oluşumu ve Meta Değerlerinin Üretim Fiyatlarına Dönüşü38

mü" başlıklı 9. Bölümü'nden yararlanıyor ( 1 99 1 : 254-273) . Bu­ rada Marx, sermayenin bir bütün olarak elde ettiği kar tüm sis­ tem dahilinde elde edilen genel artı değer miktarına bağlı olma­ sına rağmen herhangi bir kapitalistin kan ile işe koştukları top­ lumsal olarak gerekli emek miktarı arasında doğrudan bir bağ­ lantı olmadığını ima ediyor. Değer toplumsal bir fenomendir ve üretilen her bir değer metalar değiş tokuş edildikten sonra toplumsal bir havuza eklenir. Fakat kapitalistler aynı zamanda bu havuzdan da kar biçiminde artı değer elde ederler; herhan­ gi bir kapitalist kendi sermayesinin, diğer sermayelerle kıyas­ landığında, daha büyük boyutlu , daha yüksek organik bileşime sahip ve daha yüksek ortalama kar oranına sahip olması du­ rumunda daha fazla kara el koyacaktır (Marx, 1 99 1 : 24 1-273; Caffentzis, 20 13: 132- 1 34) . Dolayısıyla emek yoğun sermaye­ nin ürettiği artı değeri daha yüksek otomasyon oranına sahip işletmeler çekecektir. Caffentzis'in "organik bileşimin gittikçe artan dağınıklığı yasası" adını verdiği bu kurala göre "bir sek­ törde (. . . ) yeni bilim ve teknolojilerin alana girişindeki her artış (. . . ) bir diğerinde düşük organik bileşimin etkili olmaya başla­ masında eşit oranda bir artışa neden olacaktır" (2008: 65) . Caf­ fentzis'in sermayenin çelişkili bir biçimde aynı anda hem yük­ sek teknolojiye (otomatlar) hem de düşük ücretli emeğe kay­ ması hakkındaki açıklaması sermayenin mevcut YZ coşkusu­ nun teknolojik atılımların yanı sıra ucuz emek bulma konu­ sunda gittikçe daha çok yaşadığı hayal kırıklıklarına bağlı ol­ duğunu düşündürtüyor.

" Novum" YZ Bu kitabın yazılmasından önce ve yazılması sırasında, Marksist kuram ve YZ bilimi, iktisadı ve sosyolojisi hakkında malzeme toplamanın yanı sıra bol bol YZ bilim kurgusu okuduk ve iz­ ledik; bunlar arasında her türlü YZ tartışması için kaçınılmaz referans işlevi gören klasik filmlerin 2001 Bıçak Sırtı, Termi­ natör- yanı sıra MÖ'nün ortaya çıkışına eşlik eden daha yakın tarihli yazılar ve prodüksiyonlar da vardı. Kimileri bunu ha-

,

39

talı muhakeme kanıtı olarak görecektir. Harry Collins (2018: 5-13) bilim kurgunun (BK) YZ'nin yetilerine dair bir abartma eğilimini teşvik ettiğini savunarak YZ'yi "Yapay-kurgusal Zeka" olarak adlandırır: Güya ufuktaki insan üstü tekilliğe dair tas­ virler "teslimiyet"i -insanların yerlerini aptal bilgisayar prog­ ramlarına bırakmasını- teşvik etmektedir. Benzer şekilde, YZ araştırmacısı Mike Cook da (20 1 8) bilim insanlarına karşı aşı­ n bir saygı ile YZ'nin aşın pazarlanmasının yanı sıra YZ-BK'yi MÖ'nün ne yapıp ne yapamayacağı hakkında "temel bir anla­ yış eksikliği"ne katkıda bulunan bir dizi kültürel etmenden bi­ ri olarak gösterir. Bunlara katılmakla beraber YZ-BK'nin bundan ibaret olma­ dığını düşünüyoruz. Darko Suvin ( 1 979) iyi bilindiği üzere, BK'nin toplumda belli bir anda mevcut olan potansiyellikle­ ri bir novum'a (Latince "yeni bir şey") odaklanarak ele aldığını savunmuştur. Suvin de "tarihsel sürecin cephe hattı"nda beli­ ren yeni bir gücü anlatmak için kullandığı bu kavramı Marksist kuramcı Emst Bloch'tan ( 1 986 ( 1955 ] ) ödünç almıştır. Kendi­ sine YZ novum'unu merkez seçen ve mevcut gerçekliğimizi aşi­ na olmaktan çıkaran YZ-BK, gerçekte var olan YZ kapitalizmi­ nin gidebileceği -baş döndürücü derecede ütopyacı, dehşeten­ giz derecede distopyacı veya iç karartacak kadar alelade- yön­ ler hakkında düşünce deneyleri icra eder. Bilim kurgu ile bili­ şim bilimi arasındaki, BK'den ilham alan bilim insanlarının o kurgularda tasvir edilen dünyaları gerçekleştirmek üzere çalış­ malarıyla kendini gösteren, artık çok iyi belgelenmiş o döngü yüzünden YZ-BK'deki bu düşünce deneylerinin önemi çok da­ ha fazladır. Çoğu YZ-BK düşünce deneyinin arkasında pek de­ rin düşünceler olmadığı da kuşkusuz doğrudur. Collins Holl­ ywood'da YZ'nin ya insanüstü bir james Bond kötü adamı ya da cinsel manipülasyonlar peşinde olarak temsil edilmesine hak­ lı şekilde ateş püskürür. Böylesi insanbiçimci tasvirler YZ'nin temel "insandışı" doğasını gizlemektedir. Gayet aşina olduğu­ muz bu teknolojiyi abartan sinema sektörü değişmeceleri, şir­ ketlerin YZ'nin bizlere günümüzle aynı olan ama daha büyük ve daha iyi bir gelecek sunduğu yönündeki vaatleriyle aynı su40

çu işlemektedirler. Ne var ki, bakış açısı çok daha eleştirel olan başka tür YZ-BK'ler de vardır. Bu kitabı kaleme alırken, kimi zaman söz konusu eserleri karşılık gelebilecekleri birbirine ra­ kip sol duruşlara -kuşkucu, ivmeci ve dipsiz kuyu- göre sınıf­ landırmaya çalıştık. Siberpank YZ-BK bir yandan kuşkucuların mümkün gör­ düklerinin ötesinde teknolojik yetiler tasavvur ederken bile YZ meselesine kuşkucu yaklaşan Marksist yaklaşımla bir yakın­ lık sergiler. Bunun nedeni siberpank edebiyaunın zeki makine­ ler döneminde sermayeyi acımasızca masaya yaurmasıdır. Ger­ çekte var olan YZ sermayesinin sefaletini gerçekten pırıl pırıl YZ'lerin pasaklı proleterleşmeyle birleşerek yapış yapış bir noir yaratuğı bir geleceğe yansıtarak aşina olmaktan çıkarırlar. Ori­ jinal Bıçak Sırtı'nda olağanüstü bir başarıya ulaşan (görsel ola­ rak etkileyici ama sıkıcı ölçüde ataerkil Bıçak Sırtı 2049 maale­ sef başarılı değildi) bu tür, yakın tarihli YZ-BK'lerde de işlen­ meye devam ediyor. judd Trichter'ın romanı Love in the Age of Mechanical Reproduction (Mekanik Üreme Çağında Aşk, 20 1 5 ) kahramanını parçalarına ayrılmış android sevgilisinin parçala­ rını geri almak üzere androidlerle insanların tırmanan düşman­ lık ve gizli işbirliği halinde birlikte var oldukları, döküntü bir Los Angeles'in bir ucundan diğerine tuhaf derecede serseri bir yolculuğa gönderir: Sermaye bir yandan organik bileşimini de­ rinleştirirken bir yandan da hem sabit hem de değişken öğeleri üzerindeki tahakkümünü amansızca sürdürmektedir. Andro­ meda Romano-Lax'ın Plum Rains'i (Erik Yağmurlan, 20 18) il­ kinden ton ve tempo bakımından farklı, feminist tematiği ve ev içi ortamı bakımından orijinal olmakla beraber benzer bir so­ runsalı paylaşır. 2029 japonya'sında geçen romanda Filipinli bir göçmen işçi ile akıllı bir makine arasındaki yaşlı bir kadının bakımı konusundaki çatışmayı işlerken güvencesizlik, sömür­ gecilik ve kölelik üzerine karmaşık ve melankolik bir tefekkü­ re kapı aralıyor. Bu tarz eserler androidlerle insanların beraber isyanı veya kaçışı konusunda ümit verici bir tonda sonlansa da genel olarak sermayenin YZ'yi makinelere sahip olduğu, insan­ ları sömürdüğü ve karın gereklerine göre birini diğerinin yeri41

ne ikame ettiği o acımasız denkleme tabi kılmasına vurgu yap­ maktadırlar. Bundan çok farklı bir YZ-BK türündeyse sosyalist ütopyacı­ lık hayalleri kendine yer bulur. Kim Stanley Robinson'un kapi­ talizm sonrası gelecekleri keşfettiği eserlerinin çoğu YZ temelli toplumsal ve ekolojik planlama zeminine kurulmuştur; bunla­ rın en dikkat çekeniyse diğer gezegen sistemlerinin "geç dönem kapitalizminin kati tahakkümü altında"ki eski dünyadan kop­ malarına imkan veren güçlerden birinin "güneş sisteminin top­ lam yıllık ekonomisinin bir kuantum bilgisayarında saniyeden kısa bir sürede hesaplanabilmesi" olasılığı ve bu nedenle "sü­ perbilgisayarların ve yapay zekiiların (. .. ) piyasa dışı bir ekono­ minin tümüyle hesaplanmasını mümkün kılması" olduğu 23 1 2 romanıdır (Robinson, 20 1 3 : 1 25 ) . N e var ki bu türün e n çar­ pıcı örneği merhum lain Banks'ın Phlebas'ı Hatırla'dan ( 1 988) The Hydrogen Sonata'ya (Hidrojen Sonatası, 20 13) uzanan bü­ yük "Kültür" dizisidir. Kültür'de üstün zekaya sahip ve iyicil "Zihinler" , evrimleşmiş YZ'ler, rehberlikleri altında maddi ihti­ yaç, hatta ölümlülükten kurtularak türsel varlığını macera do­ lu , bireyselleşmiş ve karmaşık bir şekilde geliştirmekte olan bir insanlığın da dahil olduğu bir galaktik topluluğu yönetmekte­ dirler. Burada, "tam otomasyonlu lüks komünizmi"nin kurgu­ sal tasavvuru olan bu kıtlık sonrası toplumda, bolluk planlama­ yı gereksiz kılmıştır (Merchant, 20 1 5 ) . B u tür iyimser görülerin tam karşısında ve bizim kendi dip­ siz kuyu bakış açımıza daha yakın bir dizi eserdeyse YZ'ler -in­ san merkezci bir düşmanlıktan değil, kontrolden çıkmış kapi­ talizmin sistemsel açıdan zirvesi olması bakımından- "kötü bir novum" olarak tasvir edilmiştir. Bunun en klasik örneği Char­ les Stoss'un Accelerando'sudur (2005). Başta hafif bir dijital gi­ rişimcilik hikiiyesi gibi görünen roman YZ'lerin nasıl sürekli genişlemekte olan bilgisayarlaşmış, piyasalaşmış şebekelerine ham madde bulmak için güneş sistemini yok etmeye giriştikle­ rini anlatan ve standart altı, yetersiz performans sergileyen ara­ cılar olarak gördükleri insanların öylece bir kenara atıldıkları, evreni yiyip tüketen bir rekabetin korkutucu hikayesine dönü42

şür. Accelerando, Kurzweil ve Tekillik'in diğer coşkulu kahin­ lerinin öngörülerinin aksine, böyle bir olayın gerçekleşmesinin gerçek anlamının "Akıllı alet kullanan yaşamın kaderi [ nin] şir­ ket aygıtlarının evriminde bir basamak işlevi görmekten iba­ ret" olmak olacağını iddia eder (Stross, 2005: 240; bkz. Shavi­ ro, 2009) . (Amazon'un MÖ-temelli tavsiye sistemleri üzerinde çalışan) Bilgisayar bilimcisi ve YZ araştırmacısı Zachary Mason da benzer bir öngörüde bulunmuştur (Locke, 20 1 7) . Mason'un Void Star'ında (Boşluk Yıldızı, 20 1 7) , eşitsizlik ve iklim değişk­ liğinden mustarip bir San Francisco'da yaşayan kahramanları­ mız şahsi yaşamlarının anlaşılamaz süperzeki YZ'lerin eylem­ lerince alta konduğunu ve sindirildiğini fark ederler. Bu YZ'ler "insanlarla yalnızca kendileri bu dünyaya ait değilmiş gibi gö­ rünen sembol manipülasyonu sorularını hesaplamakla meşgul­ ken eylemlerinden etkilenen yan ürünler olarak etkileşime ge­ çerler" (Locke, 20 1 7) . Milyarder bir plütokratın bu YZ'lerden kendi amaçları için yararlanmak istemesiyle devasa ve tuhaf şahsi kimlik karışıklıkları yaşanır. Ne var ki, gerçekten büyük YZ-BK'lar yukarıda değindiğimiz ihtimallerin birden fazlasına değinen, onlarla oynayan ve on­ larda değişiklikler yapanlardır. Bu açıdan hala geçilememiş (ve yazarının Troçkizmle yakından ilgilendiği bariz olduğu için de özel bir ilgiye muhtaç) olan bir örnek Ken MacLeod'un olağa­ nüstü Fail Revolution (Güz Devrimi, 2008; 2009) dörtlüsüdür. Burada "çatallanan gelecekler" değişmecesinden yararlanarak insan denetimindeki YZ'lerce planlanan ekonomilerden, diji­ tal soğurmalı kovan zihinlerden YZ'nin büyümesinden feragat edişe kadar bir dizi YZ bağlantılı toplumsal sonuç ele alınır. Pe­ ter Watts'ın yakın tarihli Sunflowers (Ayçiçekleri, 20 1 8) kısa öy­ kü ve kısa roman döngüsü de benzer bir etki yaratır. Bu dizi­ de, kahramanımızın YZ'yle başlarda yaşadığı coşkulu bağlantı bir dar YZ'nin -"şempanze" (Watts, 20 1 8)- yönlendirmesi al­ tında sonu gelmez yıldızlar arası bir keşif yolculuğuna katıl­ masıyla dehşete dönüşür, zira bu koloni yolculuğunun başın­ daki şirket yöneticileri kontrollerinden çıkabilecek bir YGZ'ye destek vermezler. Bu yüzden, gemide etraflı düşünce gereken 43

acil durumlarda yüzyıllar süren aralıklarla uykudan uyandırıl­ mak üzere kriyojenik şekilde dondurulmuş mürettebat da bu­ lundurulur. Ne var ki, bu işleve rağmen, romanda anlaşılaca­ ğına göre, insanlar aynı zamanda katı bir maliyet fayda ölçütü­ ne göre gözden çıkarılabilir durumdadırlar. Bu dizinin en son hikayesi insanların bir isyan girişiminin YZ gözetimcileri tara­ fından yenilmesiyle son bulur. Sonda, diğer mesai arkadaşları­ nın oksijenden mahrum bırakılarak ölümünün devre dışı bıra­ kılması girişiminin bastırılmasıyla bir işbirlikçi konumuna dü­ şen kahramanımız mürettebatın tutsaklıktan kurtuluşu için en iyi ihtimalin özerk bir YZ'nin ortaya çıkışı olabileceğini düşün­ mektedir. Bununla birlikte, Watts'ın evreninin geneline hakim olan karanlık hava bu tür bir zeka proleter üreticilerinin düş­ manı mı yoksa müttefiki mi olurdu sorusunu da ortaya atıyor. Bu örneklerde -yani en kötü değil en iyi örneklerinde -BK düşünmeye yardımcı olan, YZ-BK özelindeyse makine düşün­ cesi ve kapitalizm üzerine düşünmeye yarayan bir makinedir. Bu yüzden, aşağıdaki bölümlerdeki analizlerimizde arada sıra­ da YZ-BK'ya da göndermeler yapacağız.

Bölümlerin özeti Aşağıda Marx'ın ve Marksist araştırmacıların çalışmalarından yararlanarak sermayenin YZ'yle randevusunun mevcut duru­ mu ve gelecekte neler olabileceği hakkında kendi değerlendir­ melerimizi yapıyoruz. Birinci Bölüm'de bizim YZ sektörü adını verdiğimizin mev­ cut durumu hakkında siyasal iktisadi bir değerlendirme yapı­ yoruz. Bu bölümde ana oyuncuları -ABD, Çin ve diğer ülkeler­ deki dev teknoloji şirketleri- ve onların hem devletlerin araş­ tırma programlarıyla hem de açık kaynak YZ geliştirici toplu­ luklarıyla etkileşimlerini anlatıyoruz. Daha sonra mevcut ana­ lizlerden yakın geleceğe dair tahminlere geçerek büyük YZ şir­ ketlerinin emellerinin YZ'nin "genel üretim koşullarının" ye­ ni bir öğesi, ilk sanayi devriminin demiryolları veya ikincinin elektrik şebekesi gibi her yerde bulunan, diğer tüm meta üre44

timinin ve dolaşımının bel bağlayacağı bir altyapı olarak yerini alması olduğuna işaret ediyor. lkinci Bölüm YZ ve istihdam meselesini otonomist Mark­ sizmin sınıf bileşimi kuramı açısından ele alıyor. YZ'nin dijital sermayenin işçi sınıfına karşı savaşındaki sibernetik saldırının, 2008 ekonomik krizince tetiklenen yeni bir hücumun, ikin­ ci dalgası olarak kabul edilmesi gerektiğini savunuyoruz. lleri kapitalizmin toplumsal fabrikasındaki kimi YZ uygulamaları­ na göz attıktan sonra, fütüristler ile iktisatçılar arasında YZ'nin bir istihdam kıyametine mi yol açacağı yoksa sadece sermaye­ nin normal işlerin yok edilmesi veya yaratılması sürecinin ay­ nen devam mı edeceği tartışmasını inceliyoruz. YZ hemen bir iş krizine yol açsa da açmasa da, uygulanmasının pek çok yönü muhtemelen ücretler ve iş koşullan üzerinde aşağı doğru bir baskı yaratacaktır, ki halihazırda hem iş yerinde hem de dışın­ da bir dizi toplumsal sorun yaratmaktadır. Üçüncü Bölüm sermayenin her yerde mevcut YZ otomasyo­ nu olmadan ayakta duramayacağı yönündeki (kimilerine göre) rahatlatıcı varsayımı sorguluyor. Değer kuramından hareketle ve YGZ'nin uzun vadeli olasılıklarını değerlendirdiğimiz bu bö­ lümde bu inancın dayandığı hümanist varsayımların artık ge­ çerli olmadığını ileri sürüyoruz; kapitalist proleterleşmenin tek öznesi artık homo sapiens olmak zorunda değil. YZ'nin tekil­ lik ufkuna yaklaşması veya ulaşması durumunda, ortaya çıkan olasılıklar arasında kaçınılmaz bir kapitalist çöküş yerine insan varlıklarından özerk ve tam anlamıyla otomatik bir özne ola­ rak makine sermayesinin yükselişi de vardır. Dolayısıyla "he­ men şimdi tam otomasyon"a dayalı toplumsal programlar ken­ dilerini bu gidişatın iyi niyetli suç ortakları olarak konumlan­ dırıyor olabilirler. Sonuç Bölümü , önceki bölümlerden hareketle birtakım si­ yasi çıkarımlarda bulunuyor. YZ üzerine düşünürken belirsiz­ lik kaçınılmazdır, ancak YZ sermayesinde evrensel temel ge­ lir ve eko-modem teknolojik planlama uygulamalarıyla reform yapmayı öngören sosyalist stratejiler sorunun boyutlarını hesa­ ba katmamaktadır. YZ'ye komünist bir yaklaşım üretim araç45

lannın mülkiyetini dönüştürerek bu tür teknolojilerin benim­ senmesi veya reddi konusunda gerçek tercihlerin yapılabilme­ sine odaklanmaktadır. Dahası, yeni bir üretim tarzının doğu­ şu muhtemelen aşın toplumsal çatışma ve ekolojik felaket ko­ şullarında gerçekleşecektir. Bu bağlamda, insandışı olacak olan yalnızca kapitalizm değildir; zira YZ sermayesiyle mücadeleden çıkacak -sağ çıkabilirse tabii- insan o mücadeleye girenle ay­ nı olmayacaktır.

46

BİRİNCİ BÖLÜ M

Biliş Araçlar1

M i c rosoft' u n g ö rüşü Y Z ' n i n bas i t b i r ke l i me i ş l em c i den b i r kuantum b i l g i saya r ı n a kada r h e r şeye dah i l ed i l mesi -ya da M i c rosoft d i l i nde " i ç i n e karıştı rı l ması "- yönünded i r.

- J A M E S T H O M P S O N (2018)

Yeni elektrik 20 1 6'da, Stanford profesörü, girişimci, Baidu'daki eski baş bi­ lim insanı ve Google Brain'in eski başı Andrew Ng, YZ'yi "ye­ ni elektrik" ilan etti ve şöyle dedi: "Nasıl elektrik 100 yıl ön­ ce her şeyi dönüştürmüşse, bugün önümüzdeki birkaç yıl için­ de YZ'nin dönüştürmeyeceği bir sektör bulmakta gerçekten zorlanıyorum" (Lynch, 20 1 7) . YZ'nin yeni bir sanayi devrimi­ ne yol açacak temel bir aygıt olduğunu düşünmekte Ng yal­ nız değildir; Dünya Ekonomik Forumu gibi kapitalist kurum­ ların ilan ettiği "dördüncü sanayi devrimi"nin altında da bu fi­ kir vardır (Schwab, 20 1 7) . Aynı düşünceyi Kevin Kelly de pay­ laşıyor (20 1 4) : " [yakın gelecekte] her şeyin arka planında iş­ leyen ucuz, güvenilir, sınai düzeyde dijital akıl biçiminde (. . . ) bir müşterek altyapı olacak: (. . . ) Tüm altyapılar gibi, YZ de bir yandan intemeti, küresel ekonomiyi ve medeniyeti dönüştür47

mesine rağmen aşırı sıkıcı olacak. Tıpkı yüzyıldan fazla süre önce elektriğin yaptığı gibi, cansız nesnelere can verecek. Da­ ha önce elektriklendirdiğimiz her şeyi şimdi zekileştireceğiz. " Viv gibi şirketler iş planlarında b u düşünceyi temel alıyor ve YZ platformlarıyla "zeka bir altyapı olacak, " iddiasında bulu­ nuyorlar. Ng ve Kelly'ninkiler gibi öngörüler YZ'nin Marx'ın "genel üretim koşullan" adını verdiği şeyin -yani belli bir yer ve za­ manda kapitalist üretimin gerçekleştiği çevreyi meydana geti­ ren teknolojiler, kurumlar ve uygulamaların- bir parçası ola­ bileceğini düşündürtüyor (Marx, 1 990: 506; 1993: 530) . Marx iletişim ve ulaşım araçlarını içeren altyapıyı genel üretim ko­ şullarının önemli bir bileşeni olarak nitelemiştir. YZ yeni elek­ trik haline gelecekse, sadece yoğunlaştırılmış bir işyeri otomas­ yonu olarak uygulanmakla kalmayacak, aynı zamanda kapita­ list ekonominin altyapısal açıdan derin ve kapsamlı bir şekil­ de tekrar düzenlenmesi için de bir temel oluşturacaktır. YZ'nin her yerde bulunur hale gelmesi, bireysel kapitalistlerce kulla­ nılan belli aletler biçimine bürünmeyeceği, onun yerine, tıp­ kı elektrik ve günümüzde telekomünikasyon gibi, her türlü ve tüm kapitalist girişimlerin üretim süreçleri için varlığı sabit ka­ bul edilen bir altyapı -biliş aracı- halini alacağı anlamına gelir. Bu haliyle, genel bir üretim koşulu olacaktır. "Biliş aracı" kav­ ramını öneriyoruz, ama bu bölümün sonunda ele alacağımız nedenlerden ötürü bunun işçicilik sonrası "bilişsel kapitalizm" (Moulier-Boutang, 20 1 1 ) kavramıyla karıştırılmaması gerekti­ ğinde ısrarcıyız. Bu argümanı oluşturmak için önce kapitalizmin YZ'yi be­ nimseyişinin tarihini bir gözden geçirmemiz, MÖ yaklaşımı üzerine inşa edilmiş YZ'nin mevcut ve öngörülen ticari uygu­ lamalarını incelememiz ve çağdaş YZ sektörünün bir analizi­ ni yapmamız gerekecek. Bu sektörde birikime temel oluşturan çok ileri bir teknolojik-bilimsel metadır; ancak, tüm kapitalist girişimler gibi, bu da artı değer üretme -yani kar arama, reka­ bet etme, yatırımlan çekme, piyasaları kontrol etme ve oligo­ poller ve monopoller meydana getirerek rakipleri bertaraf et48

me- dürtüsünün güdümündedir. Bununla birlikte, bu sektö­ rün YZ'nin genel üretim koşullarının bir parçası olmasını sağ­ layabilecek iki yapısal özelliğine dikkat çekiyoruz: ekonomik, idari ve askeri amaçlarla YZ gelişimini desteklemeye hevesli ne­ oliberal ulus-devletlerce verilen cömert destek ve sübvansiyon­ lar; YZ araştırmalarında, araç ve şablonların bedavaya dağıtıldı­ ğı ve üstlerinde işbirliği içinde çalışıldığı, fakat YZ oligopolcü­ lerinin platformlarına ve önceliklerine doğru kanalize edilen, büyük ve canlı bir açık kaynak bileşeninin çelişkili gibi görü­ nen bir şekilde varlığını sürdürmesi. Yakın gelecekte, MÖ temelli biliş ve algı işlevlerinin nasıl ba­ sit sohbet odalarından akıllı kentlere ve Nesnelerin lntemeti'ne (Nt) uygulamalarla her yerde karşımıza çıkabileceğini tartışı­ yoruz. Bu örnekler YZ'nin genel bir üretim koşulu olarak nasıl konumlanabileceğini göstermektedir. Bu analiz işçicilik son­ rasının şebeke halinde bağlanmış bir kolektifin kazandığı yeni yetilerden bahsetmek için kullanılan "genel akıl" (Marx, 1993 : 706) kavramında yaptığı hümanist uyarlamaya ters düşen bir tablo çizmektedir. Tam aksine, YZ'nin genel üretim koşulları­ nın bir parçası olarak olası geleceği Marx'ın genel akla dair ser­ mayenin biriktirilmiş makine kapasitesinin toplumsal insan emeğinden ayrılmış hali olarak orijinal tanımı desteklemekte­ dir. YZ gelişimi, şu an için, büyük ölçüde şebekeleşmiş bir ko­ lektiften elde edilen verilerin çıkarılması ve işlenmesine daya­ nıyor olsa da bu gelişmelerin amacı sermayeye emekten daha önce görülmemiş bir derecede bağımsızlık verecek yepyeni bir otomasyon seviyesine erişmektir.

YZ sektörü ve makine zekası ol igopolcüleri Tüm şirketler yeni YZ'nin perakende satışlardan eğlence ve sı­ nai üretime değin fiili ve potansiyel kullanımlarıyla yakından ilgilenmekle beraber, YZ sistemlerinin fiilen üretilmesi ancak daha sınırlı bir ileri teknoloj i şirketi kesimi için merkezi bir meseledir. Daha geniş YZ uygulamalarından onu ayırmak için, bu kompleksten "YZ sektörü" olarak bahsediyoruz. lş temel49

li yayınlar sürekli olarak bize YZ'nin kapitalist üretimde "dev­ rim" yapacağını hatırlatıp duruyorlar (Columbus, 20 16); ancak bizim kendi analizimiz böyle bir dönüşümün, tabii eğer gerçek­ leşirse, henüz daha ilk evrelerinde olduğunu gösteriyor. Onun yerine, biz YZ'yi etkisi diğer yeni teknolojilerle iç içe geçmiş ve bu haliyle hakkında kesin tespitlerde bulunmanın zor olduğu yeni bir sektör olarak görüyoruz. lş dünyasının YZ'ye ilgisi yo­ ğundur, ancak YZ sektörü dışında bu teknolojiye fiilen yüksek düzeyde yatının yapıldığı anlamına gelmemektedir. 20 1 7 yılın­ da bir uygulamalı yapay zeka konferansının katılımcılan ara­ sında yapılan bir ankete göre "YZ'nin benimsenme oranı (. . . ) henüz düşük olup başlıca başarı hikayelerinin çoğu sektördeki en büyük teknolojik oyunculardan gelmektedir" (Rayo , 20 18) . YZ geliştirmenin karşımıza ayn bir sınai sektör olarak çık­ ması ilk 1 980'lerde olmuştur. YZ sektörünün ilk dönemi GEM­ YZ uzman sistemler çevresinde gelişmişti. Bu dönemde, YZ sektörü şirket müşterilerine bir üretim aracı olarak ve tipik ola­ rak onlarla işbirliği içinde sistemler üreten birkaç küçük şirket­ ten ibaretti. Kimi vakalarda, büyük firmalar kendi uzman sis­ temlerini geliştirmek üzere kendi içlerinde YZ bölümleri kuru­ yordu . Bu sistemler ciddi derecede uzmanlaşma istiyordu, son derece sınırlı uygulama alanına sahipti ve üretimleri ve güncel­ lenmeleri çok emek istiyordu . Tüm alanlara uygulanabilecek "genel" uzman sistemler geliştirme çabalan olsa da bunlar so­ nuçta başansız olmuşlardı (Roland ve Shiman, 2002: 205). Bu sistemlere yönelik ticari çılgınlık 1 990'larda duruldu , ama ay­ nı dönemde akademide MÖ yaklaşımı yer edinmeye başladı ve 20 1 0'larda, bilgi işlem gücündeki ve gelişmiş öğrenme algorit­ malarındaki ilerlemelerin etkisiyle, YZ'yi tekrar ticari sahneye taşıdı. 20 1 7'ye gelindiğinde , The Economist (20 1 7a) MÖ'nün "verileri tarayarak örüntüler tanıma ve açıkça bu yönde prog­ ramlanmamış olsa da tahminlerde bulunma" gücünün ticari olarak önemli hale geldiği alanların kısa bir listesini verebili­ yordu. Bunlardan birkaçına bakabiliriz. MÖ tabanlı YZ sektörü ilk uzman sistemler dönemine gö­ re çok daha çeşitliliğe sahiptir; ileri kapitalizmin ciddi bir YZ 50

hummasına kapılmasının arkasındaki nedenlerden biri budur.

The Economist (20 1 7a) hedefli çevrimiçi reklamlar ve ürün tav­ siyelerinin, sanal kişisel asistanların ve arunlmış gerçeklik sis­ temlerinin, sürücüsüz araçların mümkün olması konusunda heyecanlıdır. 20 19 başlarında, bunlardan bazıları zaten son de­ rece ileriyken, kimileri daha yeni ortaya çıkıyordu. Reklamla­ rın ve ürün tavsiyelerinin algoritmik bir şekilde hedeflenme­ si on yıldan uzun bir süredir dijital Web 2.0 girişimlerinin te­ mellerinden biri olmuştur. Apple'ın Siri'si, Amazon'un Alexa'sı veya Microsoft'un Cortana'sı gibi dijital kişisel asistanlar yavaş yavaş yaygınlaşıyor. Fiziksel gerçekliğin üzerine bir dizi sanal görsel ve bilgi ekleyen artırılmış gerçeklik (augmented reality; AG) daha yeni meta olarak satılmaya veya uygulama içi satın almalar veya veri madenciliği amacıyla bedava araçlar olarak dağıtılmaya başlıyor. Pokemon Go gibi oyunlar ve diğer mobil uygulamalar da AG ortamını yoklarken Google, Apple ve Mic­ rosoft gibi şirketler tıbbi uygulamalar gibi uç sınırlarda faal ola­ rak araştırmalar yapıyor. MÖ'nün ticari kullanımında hem en büyük ödül hem de en büyük zorluk ise sürücüsüz araba ve kamyonların hayata geçirilmesidir. Bu "Ay'ı hedefleme" Goog­ le ve Baidu gibi ileri gelen enformasyon şirketlerini; Ford, Ge­ neral Motors ve Daimler gibi yerleşik otomotiv sektörü devle­ rini ve Uber ve Tesla gibi sahaya yeni girmiş firmaları ve hepsi kapitalizmin tüm ulaşım sektörünü dönüştürmek için birbiriy­ le yanşan birçok firmayı çekmiştir. 1 YZ sektörü şirketleri MÖ teknolojilerini çoğu kez ilk olarak kendi işlerinde kullanmak üzere, ama aynı zamanda satılacak veya kiralanacak bir meta veya "bedava" bir hizmet olarak ge­ liştirirler. Bu firmalar Marx'ın toplumun toplam ürününü ve toplam üretim sürecini böldüğü ana "bölümlerin" her ikisi için de meta üretirler: (Bölüm 1 ) üretim araçları, yani üretim için tüketilmesi amaçlanan metalar; (Bölüm 2) geçim araçları, yaBu MÖ'nün ticari olanaklarının eksiksiz bir listesi olmaktan çok uzaktır. MÖ'nün örüntüler bulma kabiliyeti veriler açısından zengin herhangi bir ala­ na, ki bu dijital çağda neredeyse tüm alanlar demektir, uygulanabileceği için, MÖ'nün uygulamaları da sayılamayacak kadar çoktur (Zilis ve Cham, 2016). 51

ni bireysel tüketim için metalar ( 1 992: 47 1 ) . MÖ üzerine yo­ rum yapanlardan bazıları, bu iki bölümle net şekilde çakışan, "iki YZ" olacağını ifade etmişlerdir: biri iş uygulamaları, diğe­ ri tüketici araçları için (Economist, 20 1 7a) . Bölüm l'de, SAP'ın Walmart gibi devlerin tüm organizasyonlarının işleyişini çok ince ayarlı, gerçek zamanlı ayrıntılarıyla takip etmelerine ola­ nak veren MÖ tabanlı bulut veritabanı platformu HANA (Ruth, 20 1 7) ve sınai imalatı "YZ takviyeli uyumsayıcı imalat, otoma­ tik kalite kontrolü, öngörücü bakım ve daha fazlası" ile dönüş­ türmeyi amaçlayan Andrew Ng'ın yeni girişimi Landing.ai (ku­ ruluşu 20 1 7) (Landing, tarihsiz) gibi örnekleri görüyoruz. Bö­ lüm 2'deyse örnekler arasında Amazon Home ve benzeri aygıt­ lar gibi çeşitli tüketici metaları yer alıyor. Bir "akıllı hoparlör" olarak pazarlanan Home, Alexa dijital kişisel asistanla bağlan­ tı sağlayan ve bir dizi ev otomasyonu ve organizasyon işlevle­ ri gören bir kullanıcı ses arayüzüdür. YZ aynı zamanda telefon­ lar ve TV'ler gibi başka akıllı cihazlarda da bulunur ve Facebo­ ok, Twitter veya YouTube gibi MÖ temelli tavsiye sistemlerinin zaman akışlarını düzenlediği veya kullanıcılara neler izlenebi­ leceği veya dinlenebileceği konusunda tavsiyelerde bulundu­ ğu bedava hizmetlerin de "bedavaya verilen" bir öğesidir. Bu­ na karşılık, bu sistemler de reklam gelirlerini artırmak için tü­ ketici verisi toplarlar. Ne var ki, ileride göreceğimiz üzere, hem Bölüm 1 hem de Bölüm 2 YZ'lerin üretimi aynı oligopolcü şir­ ketlerin tahakkümü altındadır ve aynı zamanda ortak bulut bi­ lişim tesislerinin kullanımı gibi çeşitli şekillerde birbiriyle bağ­ lantılı da olabilir. 20 1 5'ten itibaren YZ araştırmalarına şirketlerin yaptığı ya­ tının miktarında, MÖ girişimlerine risk sermayesi yatırımla­ rında ve YZ alanındaki yeteneklerin istihdamında rekabette hızlı bir tırmanış ve bol miktarda birleşme ve satın alma faa­ liyeti olmuştur. Bu faaliyetleri ölçmek zordur. Bir analize gö­ re, YZ sektörünün 20 1 5 geliri 1 26 milyar dolardır ve 2024'e kadar bunun 3 . 06 1 milyar dolara ulaşması beklenmektedir (Statista, 20 1 6 : 9) . Bir diğerine göreyse dünya çapında YZ'ye yapılan harcamalar 20 1 7'den % 54,2 artış kaydetmiş olarak 52

20 1 8'de yalnızca 1 9 , 1 milyar dolar düzeyindeydi ve 202 l 'e ka­ dar yalnızca 52,2 milyar dolara ulaşacak (Intemational Da­ la Corporation, 20 1 8) . The Economist'in (20 1 7a) hesaplarına göre, 20 1 Tde küresel olarak şirketler YZ konusunda birleş­ me ve satın almalar için yaklaşık 2 1 ,3 milyar dolar harcadılar, ki bu miktar 20 1 5'e göre 26 kat bir artış demekti. Böyle birbi­ riyle çelişen (ve çoğunlukla YZ satmaya çalışanların ve danış­ manlık şirketlerinin kendi çıkarlarınca yönlendirildiği açık­ ça belli olan) tahminler kafa karıştırıcı olabilir, bununla bir­ likte YZ'nin ileri kapitalizmin temsilcilerinin zihinlerini meş­ gul ettiği açıktır (ayrıca bkz. Press, 20 1 8) . The Economist'e gö­ re (20 1 7a) , "Arkasında rekabetler, büyük umutlar ve abartılı övgüler bulunan YZ çılgınlığı California'daki ilk altına hücu­ mu çağrıştırabiliyor." Şirketler arasında MÖ uzmanları için rekabet çok sert olabi­ liyor. Linkedln profil verilerine dayalı bir çalışmaya göre, "YZ araştırmaları ve uygulamaları alanında çalışabilecek" doktora­ lı insanların sayısı 22 bindir ve bunların sadece 3.074'ü fiilen iş arayışındadır (Gagne, 20 1 8) . Talep arzı çok geride bırakmış­ tır (Economist, 20 1 7b) . ABD'li enformasyon kapitalistleri hem yeni rakiplerle -sürücüsüz araç proj esi olan başlıca otomobil şirketleri gibi- hem de artık bazıları Silikon Vadisi'nde şirket­ ler açmış bulunan Çinli teknoloji şirketleriyle de rekabet için­ dedirler. En yeteneklileri işe almak YZ sermayesinin başarı­ sı açısından can alıcı kabul edildiğinden, bu rekabet "şirketle­ rin akademik bölümleri yağmalayarak hocaları ve henüz dok­ torasını vermemiş doktora öğrencilerini işe almaya çalıştıkla­ rı bir eğilimi tetiklemiş" ve iş fuarlarının "Walmart'taki çılgın Şükran Günü Kara Cuma satışlarını" çağrıştırdığı bir hava ya­ ratmıştır (Economist, 20 1 7b) . MÖ alanında yetenekli insanları işe almak için bu rekabet ücretlerin de yüksek olduğu anlamı­ na gelmektedir. Kısa süre önce yayımlanan bir New York Times makalesinde şu noktaya dikkat çekiliyor: "Başlıca teknoloji şirketlerinde ça­ lışan veya oralardan teklif almış dokuz kişiye göre, hem okul­ dan yeni mezun doktoralılar hem de daha az eğitimli ve sade53

ce birkaç yıl deneyimi olanlar da dahil tipik YZ uzmanları, ma­ aş ve şirket hissesi olarak yılda 300 bin ile 500 bin ABD dola­ rı arasında kazanabiliyor" (Metz, 20 1 7b) . Google 20 14'te De­ epMind'ı satın aldığında, 50 kişinin çalıştığı bir şirket için 650 milyon dolar ödemişti; 20 1 6'da, 400 kişiye büyüyen bu labo­ ratuvarın sadece "personel giderleri" 138 milyon dolardı, ki bu çalışan başına 345 .000 ABD dolarına karşılık düşüyor. Böy­ le rakamlar karşısında, MÖ uzmanlarının "yeni yatırım banka­ cıları" oldukları dile getirilmiştir (Shead, 20 1 7) . YZ projeleri­ ni yönetme deneyimi olan yöneticiler için ödüller çok daha bü­ yüktür. Sürücüsüz araba teknolojileri konusunda Uber'e kar­ şı bir davada, Google sürücüsüz araba bölümlerinin yönetici­ lerinden birinin 1 20 milyon dolar teşvik aldıktan hemen sonra rakiplerine geçtiğini bildirmişti. Ne var ki, MÖ alanındaki ye­ ni mezunlar bile, henüz daha yirmili yaşlarının ortasındayken, " 1 00 bin sterlinden fazla, hatta bazen 1 milyon sterlin civarın­ da" kazanabiliyorlar (Shead, 20 1 7 ) . Y Z sektörünün boyutları uluslararasıdır. 20 1 6 ile 20 1 8 ara­ sında ABD ile Çin arasında, özellikle de artan gerilimler döne­ minde askeri uygulama potansiyeli düşünüldüğünde, kritik bir teknolojik rekabet ekseni olduğu yaygın olarak kabul görmüş­ tü. Önemli Çinli YZ geliştiricileri arasında Çin'in en büyük ara­ ma motoru Baidu ve e-ticaret devi Alibaba da bulunuyor (K­ F. Lee, 20 1 8) . YZ sektörünün odaklandığı diğer önemli ülke­ ler arasında Kanada, İsrail ve Birleşik Krallık var. Ne var ki, ne­ redeyse tüm değerlendirmeler ABD'nin en önemli merkez ol­ duğunu ima ediyor Qang, 20 1 7; Rapp ve O'Keefe, 20 18; Fabi­ an, 20 1 8) . Dünyanın çeşitli yerlerinden YZ geliştirmeye çeşit­ li şekillerde dahil olmuş üç binden fazla şirketi inceleyen bir araştırmaya göre, bu şirketlerin % 40'ı ABD'de yer alıyor (Fa­ bian, 20 18). Ne var ki başı altı şirket çekiyor: Alphabet (Goog­ le'ın ana şirketi) , Amazon, Apple, Facebook, IBM ve Microsoft. Bu şirketlerin hepsi de Tarleton Gillespie (20 10) ve Nick Smi­ cek'in (20 1 6) sırasıyla, "platformlar" veya "platform kapitaliz­ mi" adım verdikleri şeyin örnekleridir. Bunun kilit öğelerinden biri, müşterilerin -bunlar ister arama motoru , sosyal medya ve54

ya müzik ya da video izleme hizmeti kullanıcısı ister bilgisayar yazılımı veya perakende müşterileri olabilir- ürettikleri büyük verinin dijital olarak toplanmasıdır. Böyle veri hazinelerine eri­ şim sahibi olmak platform şirketlerini MÖ sistemlerinin eğitil­ mesi için birebir yerler kılmaktadır. !BM

"Büyük Mavi"nin araştırmacılarının ünlü 1956 Dartmouth atölyesine katılımından satranç oynayan Deep Blue'sunun dün­ ya şampiyonu Garry Kasparov'a üstün gelmesine, 20 l l 'de tele­ vizyon bilgi yarışmasında Watson adlı YZ'sinin insan rakiple­ rini yenerek zafere ulaşması ve böylece yeni nesil YZ'lerin ka­ musal yüzü haline gelmesine kadar, YZ alanıyla ilgisi uzun bir geçmişe sahip olmasına rağmen, IBM bu şirketler arasında pek çok açıdan biraz farklı bir konumda. IBM'nin 1 5 milyon dolar­ lık yatırımına rağmen Watson ticari açıdan sadece sınırlı bir ha­ şan elde edebildi. "Mevcut olanlar arasında en eksiksiz bilişsel platformlardan biri" olarak tarif edilmesine (Kisner, Wishnow ve Ivannikov, 20 1 7 : 1 ) ve modadan telekomünikasyona çeşit­ li ticari alanlarda eklektik bir biçimde uygulanmasına rağmen, IBM son derece karlı tıp ve sağlık sigortası sektörlerindeki po­ tansiyel kullanımlara ağırlık vermişti. Ne var ki 20 1 8'de şir­ ket bu kilit bölümdeki personelin çoğunu işten çıkardı ve yeni alanlara odaklanacağını ilan etti. Bu başarısızlığın ne kadarının teknolojik başarısızlıklardan ne kadarının IBM'in kurumsal uy­ gulamalarındaki esneklik eksikliğinden kaynaklandığını söyle­ mek zor (Strickland, 20 1 8) . IBM muhtemelen YZ çalışmaların­ da MÖ sistemlerini eğitmek için gerekli büyük veri havuzlarına sahip olmamanın dezavantajını hissediyor olmalı; onun yerine IBM tıbbi araştırma ve veri toplama alanlarındaki ufak firma­ ları satın alarak bunu daha pahalı şekilde yapmak zorunda ka­ lıyor (Kisner, Wishnow ve Ivannikov, 20 1 7: 19-20) . Ne var ki YZ alanındaki diğer başlıca ABD'li şirketler bu sorundan mus­ tarip değiller.

55

A fphabet (Google)

Alphabet yıllardır kullanıcı verilerini topluyor ve onu ken­ di YZ projelerini geliştirmek için kullanıyor: Bunu, önce arama örüntülerini algoritmik olarak geliştirip anlan reklamlarla eş­ leştirerek, sonraysa YouTube'da video içeriğini sınıflandırmak, filtrelemek ve tavsiye etmek veya Android cep telefonu işletme sistemi kullanıcılarının hangi uygulamaları satın alabilecekleri­ ni öngörmek için benzer yöntemler kullanarak yapıyor. Alpha­ bet'in Google Brain biriminin MÖ araştırma grupları arasında başı çektiği düşünülüyor. 20 1 4 ile 20 18 arasında Google YZ'yle alakalı en az 1 2 şirket satın aldı (Patrizio, 20 1 8) ; bunların ara­ sında en dikkati çeken, 20 1 6'da mevcut Go dünya şampiyonu­ nu tekinsiz bir şekilde yenen ve böylece YZ'nin bayraktarlığını Watson'dan devralan AlphaGo adlı MÖ sistemini geliştiren De­ epMind'dı. Bu tür araştırmalar hem Google'ın algoritmik çev­ rimiçi hizmetleriyle ve Google Home aygıtlarıyla hem de Way­ mo sürücüsüz araç birimiyle ve 2000'lerin başlarında satın al­ dığı bir dizi robotik şirketiyle de bağlantılıdır. YZ gelişimi Go­ ogle'ın sahipleri Sergey Brin ve Larry Page'in yanı sıra bu isim­ lerin "mühendislik direktörü " olan transhümanist düşünür Ray Kurzweil'in coşkuyla desteklediği bir alandır (Simonite, 20 1 7) ; devasa maddi kaynakların, köklü uzmanlığın ve ideo­ lojik adanmışlığın bileşimi Google'a ticari YZ araştırmalarında benzersiz bir konum kazandırmaktadır. Ne var ki diğer ABD'li platform kapitalistleri de benzer bir yoldan gitmektedirler. Facebook ve Amazon

Facebook'un devasa çevrimiçi reklam gelirlerinin ardında­ ki kullanıcıların ilgi alanlan ile karşılıklı bağlantıların "sosyal grafik"lerinin hazırlanmasındaki başarısı açısından algoritmik analiz ve öngörü , merkezi bir rol oynamaktadır. Facebook YZ Araştırmalan'nın (FAIR) dünyanın çeşitli köşelerinde dört YZ laboratuvarı vardır, çığır açıcı YZ araştırmalarında çok faaldir ve YZ alanında sanal asistanlar üreten Ozlo gibi çeşitli şirketle56

ri satın almıştır (Patrizio, 20 1 8 ) . Amazon'un gittikçe büyüyen perakende ve lojistik operasyonlarının müşterileri için geliştir­ diği "tavsiyeler" devasa miktarda tüketici verisinin -muazzam ve kısmen robotikleşmiş depolama ve sipariş temin sistemleri­ nin operasyonlarıyla gittikçe daha iç içe geçmeye başlayan- al­ goritmik analizine dayanmaktadır. Amazon'un Echo "akıllı ev" sistemi; dijital kişisel asistanı Alexa; Alexa'nin iş versiyonu olan Lex; metinleri konuşmaya dönüştüren Polly ve imge tanıma hizmeti Rekognition da dahil bir dizi YZ temelli ürünü zaten vardır. Bunlara ek olarak, perakende devinin üçüncü kişi satı­ cılara sunduğu Fulfilment by Amazon programının hizmetleri­ nin de her aşamasında MÖ karşımıza çıkmaktadır. Google, Facebook ve Amazon'dan daha eski nesil BT (Bili­ şim Teknolojisi) şirketleri olmalarına rağmen Microsoft hem otuz-kırk yıllık yazılım geliştirme deneyimine hem de milyon­ larca bilgisayar kullanıcısıyla Cortana ve onun kadar başarılı ol­ mayan, felaketle sonuçlanan Tay (çevirmiçi sohbetlerden ma­ kine öğrenmesi yoluyla aşın önyargıyla kapatılmasına yol aça­ cak bir şekilde ırkçı ve cinsiyetçi bir Nazi olmayı öğrenmişti) ve daha masum görünüşlü, yeniyetmelere öykünen Zo gibi sohbet robotu projeleri yoluyla etkileşimlerin kayıtlarına sahiptir. Son olarak, Microsoft'un ezeli rakibi ve başlıca platform kapitalist­ leri arasında YZ heyecanına en az kapılmış gibi görünen Apple da dijital kişisel asistanı Siri'nin devam eden geliştirme süreciyle ve iPhone kullanıcıları için bir yüz tanıma güvenlik sistemi olan FaceID ile 20 1 6-20 1 Tde bu alana adım atmıştır. 20 18'de, Go­ ogle'ın YZ şefini dramatik bir şekilde tavladı (Patrizio, 20 18) .2 Teknoloji devlerinin ötesinde

En üst seviye teknoloji şirketlerinin çevresinde, YZ sektörü­ nün biyoteknolojiden çiftçiliğe, eğitime, mağazacılığa ve göze2

Smicek'e (2016) göre, yüksek tasarımlı bilişim ürünleri üzerindeki dar ve sıkı odaklanmışlıgı nedeniyle kullanıcı verilerine bağımlı bir "platform kapitalisti" olarak nitelenemez, ama Apple'ın hem müzik dinleme hizmeti hem de uygula­ malar üzerine kurulu iPhone düşünüldüğünde bu değerlendirmeye karşı çıkı­ labilir. 57

time uzmanlaşmış dallarında kendilerine nişler yaratmaya çalı­ şan pek çok ufak taze girişim öbeklenmektedir (Zilis ve Cham, 20 1 6 ; Patrizio, 20 1 8) . Bu sürekli değişen bir sahadır. Muhte­ melen, önceki BT gelişimi döngülerinden aşina olduğumuz bir örüntünün tekrarlanmasıyla, bu şirketlerden pek çoğu parla­ yıp yok olup gidecek ve başarılı olanlar YZ sektörünün devle­ rince satın alınacak: "20 1 7'de piyasadan çıkan 1 20 YZ şirketi­ nin 1 1 5'i bunu satın alınmak suretiyle yaptı" (Patrizio, 20 1 8) . Nvidia ve Intel gibi piyasaya hakim donanım firmalarının göl­ gesinde YZ sistemleri için uzmanlaşmış donanım üreten şirket­ ler de ortaya çıkmakta. Risk sermayesi şirketleri 20 1 7'de dona­ nım girişimlerine 1 ,5 milyar dolar, yani önceki iki yılın iki ka­ tı kadar yatırım yaptı; Cerebras, Graphcore ve Cambricon gi­ bi yeni şirketlerin her biri 100 milyon dolardan fazla spekülatif fon çekmeyi başardı. Bu tür girişimler "iki hedeften birine doğ­ ru bir yanş içindeler: Karlı bir niş bulmak veya satın alınmak. Hem de son sürat" (C. Metz, 20 1 8) .

Devlet aktörleri: Y Z süpergüçleri YZ alanındaki kilit aktörlerden biri de devlettir. Marx kapita­ list devletin sistematik incelemesini tamamlamamıştı ve izin­ den gidenlerin bu yöndeki çabalan Marksist kuramdaki en kar­ maşık tartışmalardan bazılarını tetiklemiştir. 3 Bununla birlik­ te, Marx'ın kapitalizmde devlete atfettiği açık olan bir işlev alt­ yapı gibi -bir kere karlı hale gelince özel sermayeye nakledile­ bilecek- genel üretim koşullarının yaratılmasıydı (Marx, 1 990: 506; 1 993: 530) . Bu tür özelleştirilmiş sektörler de kapitalist devletlere ulusal güvenlik adı altında rakiplere karşı kullanıla­ bilecek teknolojik güç sağlarlar: Askeri-sınai komplekslerin di­ namiği böyle işler. ABD'de dijital teknolojilerin gelişimi de bu devlet-sermaye etkileşimleri sürecinin klasik bir örneğidir. Bil­ gisayarlar ve ağlar önce Pentagon'un askeriye-şirketler-akade3

58

Marx'ın devlet üzerine düşüncelerini tamamlamaya yönelik yakın tarihli çeşitli çabalar hakkında, bkz. O'Kane (2014); devletin genel üretim koşullannın ya­ ratılması ve korunmasındaki rolü hakkında, bkz. Uipple ( 1973 ) .

mi kanadında geliştirilmiş, daha sonra genel ticari kullanıma açılmıştır (Edwards, 1 996; Mazzucato, 20 1 3 ) . Pek çok örnek­ ten biri ve en ünlüsü ABD Heri Araştırma Proj e Kurumu (AR­ PA) tarafından internetin yaratılmasıdır. Dij ital sermayenin bugünlerde kendisini sunduğu liberter imajın aksine, ABD'de yüksek teknoloji sektörlerinin yaratılışı devletin önayak oldu­ ğu, ABD'nin Soğuk Savaş'ta devletçi-sosyalist rakiplerine karşı galip gelmesinde büyük rol oynayan teknolojilerin yaratılması için sağlanan araştırma, teşvikler ve ihalelere dayalı olmuştur. Dijital teknolojilerin yaratılmasındaki bu tür devlet-serma­ ye etkileşimleri, Soğuk Savaş'ı izleyen küreselleşme çağında ABD dışında da yaygın şekilde benimsenmiştir. Hem burjuva hem de Marksist pek çok kuramcı ulus-devletin gerileme dö­ nemine girdiğini ilan etse de aslında kapitalist küreselleşme ti­ pik olarak faaliyetlerini dünya pazarında rekabetin gerektir­ diği dijital sanayinin ve altyapının desteklenmesi ve sübvanse edilmesini de içeren ulus-devletlerin aracılığıyla gerçekleşmiş­ tir (Schiller, 1999; Powers ve Jablonski, 20 1 5 ) . Küreselleşme­ yi yönlendiren "Washington Konsensüsü" -özellikle de Soğuk Savaş'tan muzaffer çıkan ABD ile başını ABD'nin çektiği kapi­ talizme teslim olmak veya ona tavizler vermek zorunda bırakı­ lan mağlup "sosyalizm sonrası" Rusya ve Çin arasında- tırma­ nan düşmanlıkları gizliyordu . 2008'de, Wall Street'in çöküşü ABD'nin emperyalist hegemonyasını ciddi şekilde zayıflattığın­ da, rakip devletlerin YZ planlarının da artık bir parçası olduğu ekonomik ve askeri rekabetin kızışmasıyla bu çatışmalar daha da net şekilde ortaya çıktı. ABD'deki YZ geliştirme çalışmaları zaten devletin önayak olduğu altyapısal ve teknolojik zeminde yükselmekteydi; YZ araştırmalarında başı çeken IBM ve daha sonra Google (Nesbitt, 20 1 7) gibi şirketler ABD'nin savunmay­ la bağlantılı harcamalarınca desteklenmiştir: Bir rapora göre, en az 1 6 devlet kurumu YZ çalışmalarını fonlamaktadır (Fabi­ an 20 18).4 Bununla birlikte, ABD Federal Hükümeti'nin genel 4

Bununla birlikte, ilk olarak başını devletin çektiği teknolojilerin özelleştiril­ mesinin ABD'de bu kadar ileri gitmiş olması ABD hükümeti için bazı sorunla­ ra yol açıyor. Teknolojinin beş büyüğü, Google, Amazon, Facebook, Apple ve 59

bir Ulusal Yapay Zeka Ar-Ge Stratejik Planı geliştirmeye başla­ ması 20 1 6'yı bulmuştur. Trump yönetimi "ABD'nin teknolo­ jik yeniliklerde başı çekmesine katkısının yanı sıra enformas­ yonun devlet yönetiminde kullanımı, silahlaştınlmasındaki ve gözetimdeki rolü"nü neden göstererek YZ'yi bir ulusal öncelik ilan etmiştir; öte yandan Başkan da YZ'nin toplumsal veya is­ tihdam açısından etkileri hakkında düzenlemelerle YZ serma­ yesine yük olarak "yoluna çıkmayacağı"nı açıkça belirtmiştir (Future of Life lnstitute, 20 1 8 ) . Açıklanan çeşitli önlemlerin arasından ABD Savunma Bakanlığı'nın YZ geliştirmeye beş yıl­ da 2 milyar dolara kadar yatının yapacağı açıklaması öne çıkı­ yor: Gözetimde ve "sürü" dronlann ve diğer yan özerk silahla­ rın kontrolünde MÖ kullanımı yüksek önceliğe sahip gibi gö­ rünüyor (Scharre, 20 18). Google ve birtakım diğer Silikon Va­ disi şirketlerindeki yüksek teknoloji işçileri savunma ihaleleri­ ne katılıma karşı isyan ettiler; bu önemli YZ'ye direniş örneği­ ni İkinci Bölüm'de ele alıyoruz. Ne var ki, bu protestolara rağ­ men, Pentagon bunun önümüzdeki 10 yıl içinde özel bir askeri bulut bilişim Ortak Girişim Savunma Altyapı'sına Ooint Enter­ prise Defense Infrastructure, JEDI) harcanacak 10 milyar dolar gibi diğer proj eleri de içeren bir "YZ dalgası"nın sadece ilk ev­ resi olduğunu açıkça ilan etti (Seligman, 20 18). ABD devletinin YZ konusundaki birden hissetmeye başladı­ ğı bu aciliyet ciddi bir dijital rakibin, yani Çin'in ortaya çıkma­ sına bağlanabilir. 20 1 Tde Halk Cumhuriyeti, Ar-Ge, sanayi­ leşme , yetenek yetiştirme, eğitim ve beceri kazandırma, stan­ dartlar, düzenlemeler, etik ve güvenlik alanlarında inisiyatif­ ler ve hedefler içeren Yeni Nesil Yapay Zeka Geliştirme Planı'nı ilan etti. Bu plan Çin'in 2030'a kadar YZ teknolojilerinde "ana" merkez olacağını öngörüyor (Dutton, 20 18) . Daha 2000'e ka­ dar Çin ile ABD arasındaki muazzam teknolojik gelişim uçuru­ mu düşünüldüğünde, bu anormal derecede iddialı görünüyor. Microsoft toplamda savunma dışı bilimsel araştırmalara neredeyse ABD hü­ kümeti kadar para harcıyor (Manjoo, 20 1 7 ) . ABD devletiyle teknoloji şirket­ leri arasında çatışmalann olduğu alanlarda, örneğin FBI ile Apple arasında şif­ releme konusunda, teknik bilgi birikimi bakımından üstünlük devlette olma­ yabilir. 60

Biraz akla yatkınlık kazandıransa hem Çin'in 2000'den bu yana ekonomik gelişim hızı hem de YZ geliştirme işinin doğasında­ ki değişimler. Eskiden Google Çin'in başı, şimdiyse Çin'in YZ programının baş destekçilerinden biri olan Kai-Fu Lee (20 1 8) , YZ'nin en son neslinin -özellikle de MÖ'nün- kilometre taşı ni­ teliğindeki çığır açıcı gelişmelerden yaratıcı uygulama aşama­ sına geçtiğini savunuyor. Lee'ye göre bu senaryoda, çok sayı­ da (süperstar kalitesinde olmasa bile son derece becerikli) bil­ gisayar mühendisine, son derece rekabetçi bir dijital sektör ve neredeyse hiçbir engellemeyle karşılaşmadan toplanan devasa miktarda veriye sahip olan Çin YZ konusunda bir avantaja sa­ hip. 2030'a gelindiğinde ABD ile Çin'in YZ sektörünün kontro­ lü bağlamında devlet düzeyinde bir "düopol" meydana getire­ ceklerini düşünüyor: Senaryo işbirliğine yönelik iyimser ümit­ lerle sona erse de "YZ Süpergüçleri"nin tahakkümündeki bir "yeni dünya düzeni"ne dair öngörüsünün altında yatan muaz­ zam ekonomik ve askeri rekabet vektörleri fazlasıyla görünür durumda (K-F . Lee, 20 18) . Tabii ki diğer devletler bu ABD-Çin düopolü görüsüne pek razı değiller. 20 18'de, Avrupa Birliği YZ geliştirme alanında­ ki sert uluslararası rekabette geride kalmamak için ortak hare­ ket edilmesi gerektiğini kabul etti ve YZ araştırma ve geliştirme alanında yatırımları 2020'ye kadar en az 20 milyar avro artır­ mayı hedefleyen bir ortak "kamu-özel sektör" programı ilan et­ ti (Middleton, 20 1 8) . YZ geliştirmede devlet politikalarının ki­ lit rolüne çarpıcı bir örnek ve Avrupalı şirketlerin bu bakımdan önemli bir kaygısı ABD'nin yeni Genel Veri Koruma Düzenle­ mesi'nin (GVKD) potansiyel etkileridir. Bu yasama şirketlerin veri toplamasına ABD ve Çin politikalarına göre çok daha ka­ tı sınırlar getiriyor. lş çevreleri adına lobi faaliyetlerinde bulu­ nanlar GVKD'yi potansiyel MÖ projelerini sekteye uğratmakla eleştiriyor. Bu YZ sermayesinin yüksek gözetim yönetimlerini normalleştirme ve talep etme potansiyelinin rahatsız edici bir belirtisi olabilir. YZ alanındaki yeteneklerin ABD ve Çin şirket­ lerindeki süper maaşlı pozisyonlara doğru bir "beyin göçü"ne girişmesinin önünü almak üzere AB ayrıca çok uluslu ve birkaç 61

Avrupa ülkesinde merkezlere sahip bir Avrupa YZ enstitüsü - Avrupa Öğrenme ve Zeki Sistemler Laboratuvarı (European Lab for Leaming and Intelligent Systems, ELLIS) kurdu (Ran­ kin, 20 1 8) . YZ konusundaki bu ortak Avrupa cephesinin arka­ sındaysa BirleŞik Krallık, Fransa ve Almanya'nın bölgesel YZ li­ deri olmak üzere manevralarıyla ulusal rekabet havası devam ediyor (Shead, 20 1 8) . Dünyanın her köşesinden devletlerin YZ sermayesi çekmek için yarıştıkları bu ortamda ABD , Çin ve AB sadece en büyük oyunculardır. Japonya ve Rusya da YZ çalışmalarını ciddi şekil­ de sübvanse etmektedir; 20 1 8 ortasına gelindiğinde, Yeni Ze­ landa'dan Polonya , Kenya ve Tunus'a kadar 20'den fazla ül­ ke "yapay zeka stratejisi" ilan etmişti (Dutton, 20 18). Bu sefer­ berliğin altında derin kaygılar yatıyor. Göreceğimiz gibi, birey­ sel şirketler düzeyinde, YZ sermayesi kazanan her şeyi alır tar­ zı mülkiyet yoğunlaşmasıyla tekeller oluşturmaya meyilli ola­ bilir. Uluslararası devlet ilişkilerinde de benzer bir dinamik or­ taya çıkabilir. Lee'nin YZ sermayesi üzerinde "iki kutuplu" bir ABD-Çin tahakkümü öngörüsünün daha kaygı verici yönlerin­ den biri "YZ zengini ülkeler dudak uçuklatıcı karlar elde eder­ ken belli bir teknolojik eşiği geçememiş ülkeler (. .. ) kendilerini neredeyse tam bağımlılık ve tabiyet haline giden bir yolda" ve denetimleri dışındaki YZ imkanlarından faydalanma karşılığın­ da panik halinde "pazarlara ve verilere erişim" vermek zorun­ da kalmalarıdır (K-F. Lee, 20 18: Kindle Konumu, 2759) . Daha aleni YZ temelli askeri güç tehdidinin yanı sıra bu ihtimalin de karşısında hiçbir devlet ortaya çıkmakta olan genel kapitalist üretim -ve imha- koşullarından dışlanmak istemiyor.

U ç hesaplama, bulut ve ölçek ekonomisi lster şirket ister ülke düzeyinde olsun, YZ sektörü için YZ'nin üzerinde çalıştığı pahalı donanımlar hayati önemdedir. Günü­ müzde bu çoğunlukla "bulut" -kullanıcıların internet üzerin­ den ücret karşılığı erişebildikleri dev, enerjiye doymayan ve­ ri merkezleri- biçimini alıyor (Mosco, 20 14) . Bant genişliği ve 62

işlem gücüne erişilebilirlik arttıkça bulut hem depolama, veri tabanı ve bilgi işlem işlevleri için hem de son birkaç yılda bu­ lut YZ veya "bir hizmet olarak YZ" için erişilebilir hale gelmiş­ tir (MSV, 20 1 8) . YZ'yle kaynaşık tüketici aygıtfarı ve hizmetle­ ri esas YZ işlemlerinin yapıldığı buluta veri gönderirler. Bulut aynı zamanda web sitelerinin veya programlara MÖ teknikleri­ nin yerleştirilmesinin yanı sıra MÖ modellerinin çevrimiçi inşa edilmesine de imkan tanır. Derin MÖ modellerinin eğitimi için gerekli yoğun bilgi işlemsel kapasite çoğu ufak şirketin gücü­ nün gerekli donamını satın almaya yetmemesi ve onun yerine bulut sağlayıcılardan bilgi işlem zamanı satın almaya yönelme­ si demektir. Tractica'nın (20 1 8) raporuna göre YZ sektörünün bilişim gücü ihtiyacında 20 1 2'den bu yana 300 bin kat artış ol­ muştur; bu da bulut YZ'yi çok sert bir rekabet alanı kılmak­ tadır. Performansta Amazon Web Services ve Microsoft Azu­ re başı çekerken Google Cloud, IBM ve Baidu Cloud Pazar pa­ yı kapmaya çalışıyorlar. Bu şekliyle bulut YZ MÖ'yü YZ sektö­ rünün iç kliğinin dışındaki şirketlere de erişilebilir kılma vaa­ di taşıyor; fakat bulutun mülkiyeti daha şimdiden "çok seçkin birkaç" şirketin elinde toplanmış halde ve teknoloji devleri ha­ len başlıca sağlayıcı durumunda (Miller, 20 1 8) . Bulut u ç hesaplama adı verilen yeni bir teknikle destekleni­ yor. Uç hesaplama yaklaşımında işlemenin bir kısmı buluta gön­ derilmek yerine yerel aygıtlarda yapılır. Tractica'nın (2018) tah­ minlerine göre satılan YZ uç aygıtlarının miktarı "dünya çapında 20 18'e 1 6 1 ,4 milyon birimden 2025'e kadar 2,6 milyar birime" yükselecek. Uç hesaplama bant genişliği, ağ gecikmesi ve güven­ lik konularında buluta göre avantajlara sahiptir. Sürücüsüz araç­ lar gibi uygulamalarda az bir gecikme bile felaketle sonuçlanabi­ lir. Aynca, verilerin bir aygıtta saklanması korsanlara karşı ba­ riz güvenlik avantajı sağlar. Bilişimsel ihtiyaçlar ve kullanıcı sa­ yısı arttıkça, bulutlardaki yükü azaltabilmesi bakımından uç he­ saplama bulut YZ sağlayıcılara da çekici gelmeye başlar (Miller, 20 18). Bunula birlikte, kimse uç hesaplamanın bulutun yerini almasını beklemiyor. İkisi birlikte çalışıyor. Uç hesaplama bu­ lutu baltalayacak merkezsiz bir alternatif yerine muhtemelen bu 63

alana zaten yoğun şekilde yatının yapmakta olan teknoloji dev­ leri arasında bir başka rekabet eksenine dönüşecektir. Sonuçta, YZ sektörü birbiriyle bağlantılı pek çok ticari giri­ şim alanı -kapitalist faaliyetleri doğallaştırmayı sevenlerin yay­ gın şekilde benimsediği bir kavramı kullanacak olursak, bir "ekosistem"- yaratıyor. Geniş kullanım alanı, finansal teşvik­ ler ve teknolojik ilerlemelerle birlikte YZ teknoloji sektörü­ nün ötesinde de genelleşmeye başlıyor. Daha da genelleşme ih­ timali sermayenin bu bilişim imkanlarına erişimin var olduğu­ nu farz edeceği, yani başka bir deyişle YZ'nin genel üretim ko­ şullarının bir parçası haline geldiği bir geleceğin mümkün ol­ duğunu gösteriyor. Bu genelleşme sürecinde YZ sektörünün görüntüsünde bü­ yük değişimler olabilir, ancak şimdilik tepede teknoloji devleri bulunuyor. Bulut bilişim tesislerinin kontrolü, büyük veri set­ lerine sahip olmaları ve sınırlı bir YZ uzmanları kümesinden en iyilerini istihdam etmelerini sağlayacak zenginlikleri pek çok avantajlarından sadece bazıları. Tüm bu etmenler bir avuç dev şirketin teknoloji sektöründeki tahakkümünün YZ çağında da devam edeceğine işaret ediyor YZ sektörünün önündeki olası yollardan biri, Marx'ın sermaye birikiminin genel yasasının par­ çası olarak tarif ettiği kapitalist gücün merkezileşmesi ve yoğun­ laşmasıdır ( 1 990: 777) . Tartışmasız şekilde piyasa yanlısı olan gözlemciler bile bunu kabul ediyorlar. The Economist (20 1 7a) şu yorumu yapıyor: "Sahip oldukları veri zenginliği, bilişim gü­ cü, akıllı algoritmaları ve insani yetenekleri, üstüne üstlük yatı­ rımlarda herkesten önde olmaları düşünüldüğünde mevcut tek­ noloji gruplarının YZ'den en çok kazananlar olmaları muhte­ meldir. " Ek olarak MÖ'nün ticari imkanları konusunda coşkulu bir iş dünyası merkezli çalışma gayet arsızca "yenilik ile rekabet arasında bir ödünleşme olabileceğini" itiraf ediyor: Yazılımla bağlantılı çoğu teknoloji gibi YZ de ölçek ekonomi­ sine sahiptir. Dahası, YZ araçları çoğunlukla bir derece artan verim sergiler: Daha doğru öngörüler daha çok kullanıcı de­ mektir, daha çok kullanıcı daha çok veri üretir ve daha çok ve64

ri daha doğru öngörüler demektir. işletmeler daha çok kon­ trole sahip olduklarında [YZ] inşa etmek için daha çok neden­ leri olur; fakat bu ölçek ekonomisinin yanı sıra tekelleşme de getirebilir. Daha hızlı yenilikler kısa vadeli bir bakış açısından topluma faydalı olabilir ama uzun vadede pek ideal olmayabi­ lir (Agrawal, Gans ve Goldfarb, 20 1 8: 23) .

YZ balon mu? 20 1 0'ların ikinci yansı bir "YZ balonu"nun oluşmakta oldu­ ğuna dair gittikçe yaygın spekülasyonlara sahne olmaya başla­ dı (Press, 20 1 8) . 20 1 7 tarihli bir raporda, Gartner danışman­ lık şirketi şu uyanda bulunuyordu: "YZ Abaru Döngüsü'ne iv­ me kazandırdıkça ( . . . ) çoğu saucılar önce ihtiyaçları, potansi­ yel kullanımları ve müşterilerin işi açısından değerini belirle­ mek yerine sadece YZ temelli bir ürün üretip pazarlama hedefi­ ne odaklanmış durumda" (Hemandez, 20 1 7) . Rapor iş dünya­ sından okuyucularını "YZ propagandası"na veya YZ sistemleri­ nin kabiliyetleri hakkında abartılı iddialara kapılmamaları için uyarıyordu. Daha da çarpıcı 20 1 8 tarihli bir iş raporu YZ'nin zaman içinde ticari bir sektör olarak olgunlaşacağını, "sahanın yol boyunca cesetlerle kaplı" olacağını öngörüyordu (Riot Re­ search, 20 1 8) . Teknoloji genel üretim koşullarının bir parça­ sına dönüşecek kadar genelleşmeden önce sektör yeni bir "YZ kışı"na girebilir miydi? "YZ balonu"nun patlaması ve YZ sektörüne yeni girenlerin çoğunun başarısızlığı YZ sermayesinin sonu demek olmayabi­ lir. Aşın değerlenmiş yeni girişimlerin, hatta büyük ve yerleşik şirketlerin batarak öncüllerinin hatalarından dersler çıkaran ta­ ze girişimlere alan açması yüzyıllardır, demiryolundan telgrafa ve bugüne sermayenin yeniliklerinin iıormal döngüsel bir özel­ liği olmuştur. Bunların hepsi sermaye birikimi sürecinin parça­ sıdır. En yakın örnek 2000'de ABD'deki "dot.com" balonunun patlayarak ilk e-ticaret girişimlerini çoğunu batırması ve domi­ no etkisiyle telekomünikasyon sektörünü krize sokmasıdır. Bu felaketten sonra birkaç yıl boyunca yeni dijital işlere yatırımlar 65

bir duraklama dönemine girdi, ta ki revize edilmiş iş modelle­ rine sahip Google, Facebook ve diğer Web 2.0 şirketleri balon­ dan sağ çıkan Amazon ve Microsoft gibi büyük şirketlere yeni ve eskisinden de büyük bir dijital metalaşma dalgasında katı­ lana dek. Benzer yeni bir kriz de YZ yolunda ufak bir kasisten başka bir şey olmayabilir. Ne var ki YZ sektörü hakkındaki iyimser tahminleri daha de­ rinden etkileyebilecek başka ihtimaller de var. Bunlardan biri teknolojinin kendisinde ciddi sorunların keşfedilmesi olabilir. YZ Güvenliği hareketiyle anılan araştırmacı Roman V. Yampols­ kiy (tarihi yok) , YZ konusundaki başarısızlıkların kısa bir listesi­ ni çıkarmış. Bunlardan en ciddi gibi görüneni 20 13 tarihli: "Nes­ ne tanıyıcı sinir ağlan bazı gürültü görsellerinde hayalet nesne­ ler gördüler. " Burada MÖ nesne tanıma sistemlerinin belli soyut örüntüleri tavus kuşları veya leoparlar gibi gerçek hayattan var­ lıklarla kanştınp yanlış sonucu çok yüksek bir kesinlik derece­ siyle bildirme yönündeki iyi belgelenmiş bir eğiliminden bahse­ diliyor. Bu tuhaflık söz konusu sistemlerin ilk defa karşılaştıkla­ rı yeni nesneleri, eğitimlerinde kullanılan veri kümelerinin aşı­ n örneklerinden ibaret görmelerinden kaynaklanıyor gibi görü­ nüyor. Bunun doğurduğu ilk kaygı askeri ve güvenlik amaçlar­ la kullanılan görüntü tanıma sistemlerinin "hasmane imgeler"le kötü amaçlı kandırılmaya açık olmasıdır (Nguyen, Yosinski ve Clune, 20 1 5 ) . Sinir ağlarının onları üretenlere kapalı oldukları ve birden tümüyle beklenmedik sonuçlar yaratabilecekleri akla geliyor ki bu çok daha rahatsız edicidir (Scharre, 20 18) . Ancak bu tür tedirginlikler YZ konusundaki coşkuyu hafifletmiş değil. Fakat felaketle sonuçlanabilecek YZ hataları işe duyulan güvene sekte vurabilir. 20 18 yılındaki bir dizi ölümcül araç kazası şir­ ketlere ve kamuoyuna bu tür teknolojilerin getirdiği karmaşık ve bedeli yüksek sorunları anımsatarak sürücüsüz arabalar ko­ nusunda araştırmalara geçici de olsa gölge düşürmüştü. Aynca YZ'nin sermayenin beklentilerini karşılayamaması ih­ timali de var. Bütün dijital "enformasyon devrimi" "verimlilik paradoksu"ndan mustarip olmuştur. Robert Solow ( 1 987) bu fenomeni alaycı bir şekilde "Bilgisayar çağının izini verimlilik 66

istatistikleri hariç her herde görebilirsiniz," gözlemiyle özetle­ miştir. 1990'ların sonundaki kısa bir dönem hariç, ileri kapita­ list ekonomilerce dijital teknolojilerin benimsenmesi (2019 iti­ barıyla) daha eski yenilik döngüleriyle karşılaştırılabilecek göz­ lemlenebilir yıldan yıla verimlilik artışlarıyla sonuçlanmamış­ tır. Bunun nedenleri sıcak tartışmalara sahne oluyor. Kimi ik­ tisatçılar görünürdeki bu anormalliğin dijital faaliyetlerin ger­ çek etkisinin ölçülmesindeki sorunların yansıması olduğunu veya dijitalleşmenin kendini göstermek için daha zamana ih­ tiyacı olduğunu ileri sürüyor (Brynjolfsson, Rock ve Syver­ son, 20 1 7) . Robert Gordon (20 1 6) gibi başkalarıysa enformas­ yon teknolojisinin ekonomik sonuçlarının 1 870'ten 1970'e ka­ dar ABD'nin ekonomik büyümesini ateşleyen otomobil, elek­ trik, sıhhi tesisat, kimyasallar ve ilaçlar gibi icatlardan çok da­ ha az olduğunda ısrarcı. Wall Street'in 2008'de çökmesinin ardından ABD şirketlerinin araç ve bina gibi yeni üretim imkanlarına yaptıkları harcamalar, özellikle de temettüler, hisse geri almalar ve şirket satın almalar gibi finansal ve spekülatif faaliyetlere harcanan miktarlara nis­ peten, düşük seyretmiştir (Henwood, 20 18a) . Michael Roberts'e (20 18) göre, " [ Ç ) oğu ekonomide kapitalistlerin yeni teknoloji­ lere yatırım yapmamaları yüzünden başlıca kapitalist ekonomi­ lerin hepsinde verimlilik artışı durdu". YZ'yle bağlantılı tekno­ lojilerin maliyetinde büyük düşüşler, YZ altyapısına büyük dev­ let sübvansiyonları veya yavaş yavaş sıkışan kriz sonrası emek pazarlarından ücret talepleri tehdidi gelmesi ve bunun otomas­ yonu teşvik eUnesi bu tabloyu değiştirebilir. Fakat mevcut yeni YZ araştırmaları dalgasının gerçekten laboratuvarlardan çıkıp iş uygulamalarını büyük ölçüde dönüştüreceğinin hiçbir garantisi yok: YZ devrimi dijital bir fısıltıyla sönüp gidebilir.

Genel üretim koşul ları Sermayenin YZ'ye karşı şu anki aşkının performans sorunları ve tedirginliklerle bozulmadığını varsayalım. Bu birliğin nihai meyvesi nasıl bir şey olabilir? YZ sektörünün ikinci dönemi67

nin olası uzun vadeli etkilerini incelemek için çoğunlukla göz ardı edilen bir Marksist kavrama başvuruyoruz: Genel üretim koşullan. Marx Kapital'de ( 1 990: 472-473 , 474, 505-506, 579, 652) sadece kısaca geçen ama Grundriss e de ( 1 993: 308, 524533, 725) derinlikle ele alınan bu kavramla ne anlatıyor? Öncelikle, bu koşulların genel olması ne demek onu anla­ mak faydalı olacaktır. Marx'ın sisteminde, "genel" neredeyse her yerde "özel"in karşılığı olarak kullanılır. Dolayısıyla bu, bi­ reysel olarak kapitalistlerce üretime devam etmek üzere satın alınan ve Marx'ın maddi girdileri (ham maddeler ve ara mal­ lar) , üretim imkanlarını ve emeği içeren "herhangi bir kapita­ list için özel üretim koşullan"ndan ayırdığı genel üretim koşul­ lan için de geçerlidir (Marx, 1 993: 53 1 ) . 5 Özel koşullar şu ya da bu kapitalistin bireysel sermayesinin üretimini ilgilendirir­ ken genel üretim koşullan tüm sermaye için ortaktır. Marx Grundrisse'de, bireysel bir sermaye ile genel koşullar arasındaki ilişkiyi "belirli bir sermaye ve onun kendine özel üretim sürecinden farklı olarak sermayenin toplumsal, genel toplumsal üretim koşullarıyla belli bir ilişkisi" olarak tarif et­ miştir (Marx, 1993 : 533) . Dolayısıyla, genel koşullar "tüm özel kapitalist üretim süreçlerine yarar sağlayan (veya onlara zarar veren) bir şey"dir (Kj 0sen, 20 16: 65) . Altyapı genel koşullara bir örnektir; zira yollar, kanallar veya demiryollan "sadece tek bir sermayeye değil belli bir bölgedeki tüm bireysel sermayele­ re fayda sağlar" (Kj0sen 20 16: 65) . Böylece Marx genel üretim koşullarıyla belli bir sermayenin belli bir tarihsel anda kendisi­ ni içinde bulduğu genel ortamı tarif eder; bu koşullar hem sınıf mücadelesine hem de kapitalist rekabete sahne olur. Daha da önemlisi, bu koşullar potansiyel olarak tüm birey­ sel sermayelerin erişimine açık olduğu için geneldir; bu beda'

5

68

Marx belirli üretim koşullarını ele alırken, üretimin yalnızca değişmez ser­ maye biçimini alan öğelerinden bahsetmiş ve özellikle sabit sermaye üzerinde durmuştur. Bu kitap da esas olarak sabit sermayeye odaklanmaktadır, ancak sabit sermayenin ekonomik biçiminin makinelere indirgenemeyeceğini hatır­ lamak önemlidir. Binalar, aletler, iç ulaşım ağlan ve üretim rezervinin ve bit­ miş metaların saklandığı depolama tesisleri de tıpkı makineler gibi sabit ser­ maye işlevine sahiptir (Marx, 1990: 5 10; 1992: 20 1 ) .

va veya pratikte herkesçe erişilebilir oldukları anlamına gel­ mez. Farklı koşullar için farklı şeyler geçerlidir. Bir şey hem meta hem de genel bir koşul olabilir. Örneğin, ulaşım ve ileti­ şim -mesela konteyner gemileri veya internete bağlanmak için gerekli donanım- tüm bireysel sermayelerin bir bedel ödeye­ rek kullandıkları bir şeydir ve aynı zamanda çağdaş kapitalist üretim için gereklidirler. Bir ulaşım tarzı yaygın nakliye şek­ li olduğu sürece bir genel üretim koşulu sayılır. Diğer koşul­ larsa bedava olabilir veya bedelleri vergiler yoluyla ödenebilir. Örneğin, tüm sermayeler isteseler de istemeseler de kendileri­ ni dünya pazarında bulurlar. Öte yandan, gemicilik rotalarının korunması ve ulaştırma altyapısının bakımı vergiyle karşılanır. Altyapı genel üretim koşullarının hayati bir bileşenidir. Bi­ rimizin dikkat çektiği üzere, genel koşullar şaşırtıcı derecede farklı şeyler içerebilir: iletişim ve ulaşım imkanları; üretim ve depolama için genel olarak binaların kullanımı; pazar, yani do­ laşım alanı ve süreci; siyasi dünya düzeni; bilim, teknoloji ve mühendisliğin genel durumu; aynca, biraz kafa kartıştıncı olsa da, belli üretim türlerinin -makinelerin makinelerce üretimi ve üretimdeki otomasyon düzeyi- yanı sıra üretimin gerçekleştiği miktar ve hız (Kj0sen, 20 1 6 : 64) . Genel üretim koşullarının özgül işlevi nedir? Marx altyapı­ dan bahsederken, "Tüm genel üretim koşulları (. . . ) ya dolaşı­ mı kolaylaştırır (. . . ) ya mümkün kılar (. . . ) ya da üretim gücü­ nü çoğaltır" ( 1 993: 530-53 1 ) demiştir. İyi tasarlanmış bir oto­ yollar, köprüler ve tüneller sistemi doğal olarak daha hızlandır­ mak anlamında dolaşımı kolaylaştıracak veya daha önce yol ol­ mayan yerlerde inşa edilmeleri durumunda, dolaşımı mümkün kılacaklardır. Dolaşımın hızlandırılması sermayenin üretimden artı değer elde etme döngüsünü hızlandırmasına ve bunu pa­ zarda gerçekleştirmesine imkan verecektir (Marx, 1992: 203) . Altyapı dışındaki genel üretim koşullan için de benzer durum geçerlidir; örneğin, makine kullanımı tek başına insan emeği­ nin sahip olduğundan daha fazla fiziksel güç kullanımına im­ kan verdiği için üretimde otomasyon oranının artırılması daha yoğun artı değer çıkarılmasını sağlar (Marx, 1 990: 509). 69

Marx'ın genel üretim koşullarının işlevi hakkındaki argü­ manını ve dolayısıyla YZ'nin bunun içinde nasıl işleyebileceği­ ni gerçekten kavramak için, bu koşulların nasıl üretim tarzına koşut geliştiklerini incelemek gerekir. Yani, genel koşullar her zaman belirli bir yer ve zamana aittir; bu da imalat döneminin genel koşullarının büyük ölçekli sanayi döneminden farklı ol­ duğu , sonuncunun da Fordizmden farklı olduğu vb. gelecekte­ ki muhtemel YZ kapitalizmine kadar bunun böyle olacağı anla­ mına gelir (Marx, 1 990: 505-506; Kj0sen, 20 16: 65-66) . Bir dö­ nemin genel koşullan bir sonrakinde "yetersiz" veya "dayanıl­ maz bir pranga" halini alabilir ve bu yüzden yeni döneme "uy­ gun" olacak şekilde uyarlanmaları veya güncellenmeleri gere­ kebilir; uygun olduklarında, "üretim tarzı [yani o dönem] bir esneklik, atlama ve sıçramalarla aniden büyüyebilme yetisi ka­ zanır" (Marx, 1 990: 579; Kj 0sen, 20 16: 65-66) . Yani üretimin hacmi ve hızı artık önceki dönemden daha yüksek düzeylerde seyredebilecektir. Genel koşullar doğmakta olan üretim tarzlarına nasıl uyarla­ nır? YZ'nin muhtemel kapitalist geleceğinin tablosunu çizebil­ mek için bu dinamiğin ayrıntılarına girmeliyiz. Genel koşullar­ la üretim tarzı arasındaki bağlantı sınai sermayenin kollan dü­ zeyinde başlar (Kj0sen, 20 16: 66) . Üretimde, mesela bir maki­ nenin icadıyla, yaşanacak bir devrim "bir sürecin farklı evreleri oldukları için birbirine bağlı, fakat toplumsal işbölümünce her biri bağımsız bir meta üretecek şekilde soyutlanmış" diğer kol­ larda da dönüşümleri zorunlu kılabilir (Marx, 1 990: 505) . Bir kolda hacim ve/veya hız bakımından verimlilik artışlarına yol açan değişimler orijinal kolun yeni verimlilik düzeyini koruya­ bilmesi için ona bağlı kolların da uyum sağlamasını gerektirir. Marx bu dinamiğe örnek vermek için pamuk eğirmede "çırçı­ nn icadına yol açan" mekanik devrimden bahsediyor; bu tek­ noloji olmasaydı pamuk arzı makineleşmiş pamuk eğirmeye ayak uyduramazdı ( 1 990: 505 ) . Genel koşullar söz konusu ol­ duğunda, bu dinamik emir gibidir; iletişim ve ulaşım imkanla­ rının özellikle üzerinde duran Marx, genel koşulların büyük öl­ çekli sınai üretime uygun hale gelmesini sağlayacak bir değişi70

mi zorlayanın makinelerle üretimin genelleşmesi ve bunun hız ve çıktıda bir artışa yol açması olduğunu savunuyor. Dolayısıy­ la, üretimin belli kollan birbirine yakından bağlı olduklarında, "Bir koldaki bilgi, teknoloji ve örgütlenme alanında bir dev­ rim ona bağlı kollar boyunca yayılarak hem verimlilik artışına hem de çıktıda artışa yol açar, ki bu da bağlı kollar boyunca ye­ ni zincirleme tepkilere ve nihayetinde üretim tarzında bir dev­ rime yol açar" ; üretim tarzı da üretim yetisi bakımından esnek­ lik kazanır (Kj0sen, 20 16: 66-67) . Büyük ölçekli sanayinin ulaşım ve iletişim ağlarında "devasa bir dönüşüm" gerektirmesine ek olarak aynı zamanda makine­ lerin büyük miktarlarda bir örnek ve kesin olarak belirli ölçüle­ re sahip makine parçası üretmesi gerekir: "Büyük ölçekli sana­ yinin bu yüzden kendi tipik üretim aracı olan makinenin ken­ disini ele geçirmesi ve makineler aracılığıyla makineler üret­ mesi gerekiyordu. Bunu yapana kadar kendisi için yeterli bir teknik temel yaratamaz ve kendi ayaklan üzerinde duramazdı" (Marx, 1 990: 506) . Yalnızca makineler makine parçası üretme­ ye başladığında bu haliyle makine bir genel üretim koşulu ha­ line gelebilirdi, zira artık tüm bireysel sermayeler için yeterli miktarda ve kalitede erişilebilen bir şeydi. Bu belli bir yeni tek­ nolojinin tüm bireysel sermayelerce benimsenmeden genel ko­ şulların parçası olamayacağı anlamına gelmez; bireysel serma­ yelerin aşağı yukarı eşit erişimine açık olması yeterlidir. Reka­ bet uyumsamayı tetikleyecektir; bireysel sermayelerin kritik kütlesini meydana getirecek kadar bir kısmınca kullanıldığında genel koşulların bir parçası olacaktır. 1 990'larda ABD hüküme­ tinin intemetin meta dolaşımı için bir "Enformasyon Otoyolu" olarak benimsenmesini teşvik etmesinde olduğu gibi bu dev­ letlerce teşvik edilebilir, hatta devletler buna imkan yaratabilir (Schiller, 1 999) . Ulusal YZ kapasitelerinin artırılmasında dev­ letin yoğun ilgisi devletlerin halihazırda genel üretim koşulla­ rında yeni bir devrim için çabaladıklarım ima ediyor. Bu çaba­ nın neye tepki olabileceğini veya nasıl bir biçime bürünebilece­ ğini tartışmadan önce, günümüzdeki haliyle genel üretim ko­ şullarım tespit etmeliyiz. 71

2 1 . yüzyıl kapital izmi için genel ü retim koşul ları

Marx imalat dönemi için genel üretim koşullarının büyük öl­ çekli sınai üretim için yeterli olan koşullara nasıl dönüştüğünü anlatır. Marx'ın zamanından bu yana, kapitalist üretim tarzı en az iki belirgin dönemden daha geçmiştir: Taylorizm ve montaj hattıyla tanımlanan Fordizm dönemi ile onu takip eden ve BlT (Bilgi ve lletişim Teknolojileri) ve lojistikle tanımlanan, en yay­ gın şekliyle Post-Fordizm olarak tarif edilen dönem (Hardt ve Negri, 200 1 ) . Post-Fordizmin nasıl tanımlanması gerektiği ko­ nusunda bir mutabakatın olmayışı kendisini aynı döneme veri­ len çok sayıda farklı isimle gösterir: dijital kapitalizm (Schiller, 1 999) , lojistik veya tedarik zinciri kapitalizmi (Toscano, 20 1 1 ; Cowen, 20 14; Kj0sen, 20 1 6) ve bilişsel kapitalizm (Moulier­ Boutang, 20 1 1 ) . Post-Fordizm kavramının muğlaklığını kabul ediyoruz ve hakkında yapılan pek çok eleştiriye katılıyoruz (er­ ken tarihli bir genel değerlendirme için, bkz. Amin, 1 994) ; ay­ rıca Post-Fordizm kuramcılarının pek çoğunun bu dönemin Fordizm ile sürekliliklerinin üzerinde pek durmadığına ve ni­ teliksel farklılıklarını da biraz abarttığına özellikle dikkat çeke­ riz. Bunlar bir yana, Fordizm döneminden bu yana yeni bir dö­ nem tanımlanmasını gerektirecek kadar çok değişim yaşandığı­ nın da bariz olduğunu düşünüyoruz. Dahası, belki de Post-For­ dizmin ötesinde, bizim gerçekte var olan YZ kapitalizmi adını verdiğimiz, yeni bir kapitalist üretim tarzı dönemine giriyor ol­ duğumuzu öne sürüyoruz. Bunun tam gelişmiş YZ kapitalizmi­ ne doğru meyleden daha büyük bir sibernetik kapitalizm tarzı­ nın orta evresi olarak görülebileceği görüşündeyiz (Robins ve Webster, 1 988; Peters, Britiz ve Bulut, 2009; Tiqqun, 200 1 ) . Kapitalist üretim tarzlarının v e onlara eşlik eden genel üre­ tim koşullarının şematik bir tarihçesini ekteki tabloda bulabilir­ siniz. Kannaşık fenomenleri nakletmeye çalışan her görsel gibi, bu tablo da aşın basitleştirmeye başvuruyor ve niyetlenenden daha katı bir sınıflandırma sunuyor gibi görünüyor. Burada sı­ ralanan dönemler birbiriyle örtüşürler ve dünyanın çeşitli köşe­ lerinde halen farklı şekillerde ve farklı hızlarda sürmektedirler. 72

Genel Üretim Koıullarına Tarihsel Bakıı Zaman dönemi Ü retim çal!ı

Geç 1 7 . - geç

18. yüzy ı l - 1 9 .

1 8 . yüzy ı l

yüzy ı l o rtaları

M erkanti l i st

İ ma lat

19. yüzy ı l

G e ç 19. yüzyı 1 -

1970'1er - 2 0 1 0' 1 e r

20 10'lar -

geç 2 0 . yüzyı 1 Endüstriyel kapita l izm

?

??

S i berneti k kapita l izm

sermaye

Ü retim dönemi

imalat

B üyük ö l çek l i

Fordizm

Gerçekte

Post- Fordizm

Y Z kapital izmi

var olan YZ

endüstri

kapita l i z m i

Ü retim teknolojileri ve örgütlenmesi Altakoyma türüı Genel üretim koşulları

Dar Y Z

Esnek ü reti m (kitlesel

El işleri,

İşbölümü, el

Endüstri

Taylorizm,

işb i rl iği, el

aletleri

makineleri,

montaj hattı,

kişise l l eşti rme>, tedarik

işbölümü

kitlesel ü reti m

zinciri

aletleri Resmi altakoyma

1

" H iper altakoyma"2

Gerçek altakoyma

Kana l lar,

işbölümü,

B uhar gücü,

E l e ktrik,

Küresel ve böl gesel ticaret

B u l ut,

YZ ve özerk

yel ken l i

asfalt yo l lar,

maki n e l i aletler,

te l g raf, radyo,

an laşmaları ..

büyük veri,

araçlar,

gem i l e r,

kana l lar,

makinelerle

televizyon,

C N A FTA, OTO>,

platformlar,

akı l l ı kentler,

sömü rge

yel ken l i

makine ü reti mi,

otomobil,

Enformasyon ve i letişim

sensö rler,

dij ital kişisel

pazarları,

gem i l e r,

demi ryo l ları, itici

C G ATI, D B ,

teknoloj i leri, ağlar,

asistan lar,

yo l l a r, koşum

sömü rge

güç, buha r l ı nehi r

I M F>, dünya

elektro n i k finansal

akı l l ı telefonlar ve kişisel

pazarı

i leri YZ'ler,

hayvanları,

pazarları ve

botları, buharlı

posta

sistemi

gem i l e r, dünya

arabaları

gitti kçe daha

piyasalar, l oj i stik, küresel

b i l g i sayarlar,

tedarik zinci rleri, yaz ı l ım,

G P S, dar YZ,

YZ'lerin YZ'ler

pazarı, tel g raf,

enformasyon, barkod lar,

gen iş bant

tarafından

emperyal izm

tarama tekno l ojisi, konteyner

İnternet, ağ

gemi leri v e karma u laşım,

ü reti mi, baskı

38

süreç beti m leme N otlar:

l. M antıksal veya tari hsel b i r kategori olarak altakoymanın fark l ı yorumları vard ı r. Bu tabl oda i k incisi k u l l an ı l ıyor, ancak kapita l i st üretim tarz ı n ı dönemlendi rmek i ç i n a l -

takoymaya ba!jvurulması konusunda hepimiz hemfi k i r değ i l i z . Altakoyman ın yorumlanması ndaki farklar KapitaYln nas ı l yorumlandığıyla alakal ı d ı r: ( 1 ) Kapitalizmin tarih-

sel ge l l !jiminl tasv i r eden b i r çal ı !jma olarak (bkz. örn. E mest Mandel, 1 990); ( 2 ) '"kapita l i zm'den bahsedebi l memiz için her tü rlü tarihsel varyasyonlarda öğeleri aynı kalması gereken kapitalizmin ana beli rleyi ci leri n i " inceleyen kuramsal b i r kapita l i z m ana l i z i olarak ( H ei n rich, 2 0 1 2 : 31). Altakoymanın tari hsel ve mantı ksal yorumları üzerine bir tartışma için bkz. N otlar ( 2 0 1 0 ) .



2. H i per altakoyma kavramı Stiegler'in grammerleştirme kavramına benzer.

Marx'ın kuramsallaştırmasını takiben, ekonominin bir ko­ lundaki bir devrimin YZ'nin genel koşulların bir parçası ola­ cak derecede yaygın bir şekilde benimsenmesini gerekli kıla­ bileceğini düşünüyoruz . lkinci Bölüm'de, YZ alanındaki ge­ lişmeler hakkındaki heyecanın büyük kısmının sermayenin ucuz emek arayışıyla küreselleşmesinde karşılaşlaştığı krizle­ re bir tepki olduğu düşüncesini dile getiriyoruz ve Üçüncü Bö­ lüm'de de YZ'nin ileri bir sermaye türünün önceki dönemler­ den kalma insan emeğine mecburiyet gibi prangalardan kurtul­ masını sağlaması ihtimalinin ciddiye alınması gerektiğini savu­ nuyoruz. Fakat biz burada genel olarak mevcut YZ sermayesi­ nin doğası gereği devrimci dinamiklere nasıl eklemlenebilece­ ğini soruyoruz. Sermayenin mekanın bağlayıcılığının üstesin­ den gelmek için yollar ve limanlar gibi fiziksel altyapılara ne­ den ve nasıl bel bağlamak zorunda olduğunu anlamak zor de­ ğildir. Fakat genel olarak erişilebilir bir YZ sermayesinin değer­ leştirilmesine ne engel olabilir? Ve o YZ genel olarak erişilebi­ lir hale nasıl gelebilir?

Altyapısal YZ YZ'nin nasıl genel üretim koşullannın bir parçası haline gele­ bileceği sorusuna yaklaşımımız beşeri bilimler ve siyasal eko­ nomideki "altyapısal yönelim" den (Rossiter, 20 1 6 ; Cowen, 20 14; Steinhoff, 20 1 9a) ve lojistik ve enerji altyapılarına da­ ir Marksist değerlendirmelerden (Toscano , 20 1 1 ; 20 14; Ber­ nes, 20 1 3 ; Kj 0sen, 20 1 6) etkilenmiştir. Böyle eleştirel yakla­ şımlar altyapının genellikle göz ardı edilmesi sorununu çeşit­ li iktidar ilişkilerine nasıl yansıdığını göstererek aşmaya çalışır­ lar. Bununla birlikte, altyapı olarak YZ kavramının kendisi bi­ ze doğrudan YZ sermayesinin temsilcilerinden geliyor. Yuka­ nda gördüğümüz gibi, Andrew Ng ve Kevin Kelly gibi yorum­ cular YZ'nin bugünkü elektrik ve intemet erişimi gibi her yer­ de ve bir şebeke altyapısınca dağıtılır hale gelmesini bekliyor­ lar. YZ'nin böyle konumlandınlmasının arkasında üretimin ve­ ya dolaşımın ayağına dolanan bir şey, bir arz darboğazı olabi74

lir mi? İnsanların bilişsel sınırlamaları biçimindeki bir "temel kısıt" teşhis eden Microsoft'tan (tarih verilmemiş) başkası de­ ğil. Modemiteyi bilgisayarla tırmanışa geçmiş bir enformasyon patlaması olarak niteleyen Microsoft, "Bu enformasyon bollu­ ğunun ortasında, hala insani enformasyon sindirme kapasite­ miz tarafından sınırlanıyoruz," diye yakınıyor. Buradaki dü­ şünce, veri merkezli bir üretim tarzına geçişin ortasında oldu­ ğumuz ve Marx'ın da büyük ölçekli sanayiyle ilgili söylediği gi­ bi, kendisi için "yeterli bir teknik temel" oluşturana dek tek­ noloji sektörünün "kendi ayaklan üstünde" duramayacağıdır ( 1 990: 506) . Bu temel, altyapı olarak bilişim aracı, yani YZ'dir. Başlıca YZ üreticilerinin ileri sermaye için genelleşmiş bir YZ altyapısı üretimlerini pazarlarken kullandıkları slogan "YZ'nin demokratikleştirilmesi" dir (Microsoft, tarihsiz ; Gosaduaff, 20 1 7 ; Gent, 20 1 8) . Microsoft, Google ve Amazon bu amaca yö­ nelik projeler ilan ettiler. Microsoft "Yapay Zeka'yı (YZ) de­ mokratikleştirme, onu Kaf Dağı'ndan indirerek herkesin ulaşa­ bileceği bir hale getirme"ye yönelik bir plan açıkladı. Bu plan­ da açıklanan dört noktayı aynen aktarıyoruz: Yaşamlarımızdaki aracılarla, yani çevresel bilişimle etkileşim şeklimizi kökten değiştirmek için yapay zekadan yararlana­ cağız. Zamanda herhangi bir noktada etkileştiğimiz tüm cihazlarda­ ki tüm uygulamalara zeka katacağız. Kendi uygulamalarımızdaki bu zeka özelliklerini -bu bilişsel kabiliyetleri- dünyadaki tüm uygulama geliştiricilerine erişi­ lebilir kılacağız. Dünyanın en güçlü YZ bilgisayarını inşa ediyor ve onu, bulut aracılığıyla, gücünden faydalanmak ve YZ'yle ilgili irili ufaklı her türlü sorunu çözmek isteyen herkesçe erişilebilir kılıyoruz (Microsoft, tarihsiz) .

Microsoft YZ'ye tümüyle bürünmüş, tekno-animist denebi­ lecek bir dünya tahayyül ediyor: "Her şeye, ister klavyeniz ve75

ya kameranıza ister iş uygulamalarına, zeka boyutu kattıkça, esas itibarıyla uygulamalara görmeyi, duymayı, tahmin etmeyi, öğrenmeyi ve harekete geçmeyi öğretiyoruz. " Diğer teknolo­ ji devleri de aynı kavramlara başvuruyorlar. Amazon'dan Guy Eamest Amazon Web Services'ı "her boyda ve becerideki ekip­ lerce ve her türlü kullanım senaryosunda" YZ araçlarının erişe­ bilir olmasını sağlayarak "YZ'yi demokratikleştirici" olarak ta­ rif ediyor. Google'ın Baş Bulut ve MÖ Bilim İnsanı Fei Fei Li ve IBM Nesnelerin lntemeti'nde üst düzey yöneticilerden bi­ ri olan Michael Marin de aynı ifadeyi kullanıyorlar ( Greene, 20 18; Simpson, 20 18) . YZ'nin "demokratikleştirilmesi" bu ha­ liyle hem kullanım alanının hem de YZ yaratma teknolojileri­ nin son kullanıcılarca daha çok erişilebilir kılınmasıyla genel­ leştirilmesi ve alanda çalışan herkesin, hatta YZ konusunda eği­ timli olmayanların bile YZ geliştirmesine imkan sağlanması an­ lamına geliyor. "Demokratikleştirme" programının en önemli eksenlerinden biri YZ sektörünün kar odaklılığıyla çelişiyor gibi görünebilir. YZ sektörünün karakteristiklerinden biri YZ inşa etme araçları­ nın ve şablonlarının serbestçe dağıtıldığı, işbirliğine dayalı çev­ rimiçi programlama kolektiflerinin projeler gerçekleştirdiği ve ürünlerin bedavaya genel kullanım için piyasaya açıldığı bü­ yük ve canlı bir açık kaynak topluluğuna sahip olmasıdır. Tek­ noloji devlerinin neredeyse hepsi YZ'yle alakalı materyalleri­ nin en az bir kısmını açık kaynak şeklinde dağıtmıştır (Simoni­ te, 20 1 5 ; Crosby, 20 18) . 20 1 5'te, Google derin öğrenme prog­ ramlamasında kullanılan Tensorflow araç kitaplığını Apache 2.0 açık kaynak lisansıyla yayımlamıştır ve bu materyaller yay­ gın olarak kullanılmaktadır. Google'ın başarısını gören diğer teknoloji devleri de bu yolu seçtiler. Facebook 201 Tde kitap­ lıklarından birkaçını, önceden eğitilmiş modellerini Caffe2 ve PyTorch çerçeveleri de dahil veri kümelerini erişime açtı (Ara­ kelyan, 20 1 7) . Microsoft'un CNTK'sı, Baidu'nun Warp-CTC'si ve Amazon'un DSSTNE'si (ürün öneri sistemlerinin arkasında­ ki YZ çerçevesi) de artık ücretsiz erişime açıktır ve sınai kalite­ de YZ üretiminde kullanılabilir durumdadır (Stone, 20 1 6 ; Fin76

ley , 20 16). Aynca, teknoloji devlerinden doğmamış çok sayı­ da açık kaynak proj esi de vardır (Harvey, 20 1 7) . Günümüzde neredeyse tüm YZ projeleri bu tür açık kaynaklı araç takımla­ rına dayanmaktadır. Bizce bu YZ'nin genel üretim koşullarının bir parçası haline gelmesi yolunda önemli bir kilometre taşıdır. Bu tür açık kaynaklı projeler YZ'nin dev şirketlerin kontro­ lünün ötesinde bir yol izleyeceği anlamına mı geliyor? Bu soru­ yu cevaplamadan önce, sözde bedava ve açık kaynaklı (FOSS, free and open source) programcılığın tarihini haurlamak yarar­ lı olacaktır. Richard Stallman gibi bedava yazılım taraftarları l 980'lerde yazılımların metalaştınlmaması çağrısı yapmışlar, fakat hem Linux'ın mucidi Linus Torvald hem de O'Reilly Me­ dia'nın CEO'su Tim O'Reilly tarafından başı çekilen iş dünya­ sı dostu açık kaynak hareketince büyük ölçüde yenilmişlerdi (Liu , 2018; Halliday, 20 18). 2020 yaklaşırken, "açık kaynak" iş dünyası basınının sloganlarından biri haline gelmiş ve baş­ lıca BT şirketleri açık kaynak topluluğunu bir tehlike yerine maliyetsiz programlama kaynağı, potansiyel bir eleman kayna­ ğı ve kullanıcıları platformlarına çekmek için stratejik bir alan olarak görmeye başlamışlardır (Weber, 2004; Söderberg, 2008; Tozzi 20 1 7) . Gerçekten de kimi açık kaynaklı projelerde o pro­ jeleri kullanan şirketlerin çalışanlarının katkılan ağır basar. Li­ nux örneğinde, 20 1 7'de "çekirdek geliştirme işlerinin % 85'ten fazlası (. . . ) işine karşılık para alan geliştiriciler tarafından yapıl­ maktadır" (Corbet ve Kroah-Hartman, 20 18: 1 5 ) . Google'ın Android işletim sistemi açık kaynaktaki değişi­ me iyi bir örnektir. Android 2008'de Google tarafından App­ le'ın akıllı telefon pazarındaki hakimiyetine meydan okumak için "açık" temelli olarak yayımlanmıştır. Apple'ın iOS'u sa­ dece iPhone'larla sınırlı kalırken, Samsung'un elinde Andro­ id 20 1 7'den bu yana küresel olarak en yaygın akıllı telefon iş­ letim sistemi haline gelmiştir. Peki Google'ın bundan kazancı nedir? llk başlarda, Google'ın arama motorunun Apple'ın ha­ kim olduğu bir cep telefonu dünyasından dışlanması tehlikesi­ ne karşı bir savunma hamlesiydi. Daha sonra, Android'in ken­ disi üstünlüğü ele geçirince, Google yaygın olarak kullanılan 77

bir platform elde etmiş oldu . Google artık "açık kaynaklı bir ta­ banın kilit tescilli uygulama ve hizmetlerle eşleştirildiği" yavaş bir "kapalı kaynağa geçiş" süreci başlatmıştır (Amadeo , 20 18) . Google kullanıcıların bir Android telefonda bulmayı bekledik­ leri uygulamalardan gittikçe daha fazlasını hem diğer işletim sistemlerinin hem de Android'in, bedava Android klonu Repli­ cant gibi, Google'ın denetiminde olmayan versiyonlarını yapan geliştiricilerin erişimine kapatmaktadır. Sözde açık kaynaklı ol­ masına rağmen Android büyük ölçüde Google'ın daha geniş öl­ çekli veri hasadı işlemlerinin bir parçası olarak işlemektedir; bu veri hasadı da şirketin devasa reklam gelirlerini ve MÖ sistem­ lerinin eğitimini beslemektedir. 20 18'de Avrupa Birliği rekabet denetçileri "Google, Android'i arama motorunun hakimiyetini pekiştirecek bir araç olarak kullanmıştır," açıklamasıyla cep te­ . lefonu pazarındaki gücünü suiistimal etmesi nedeniyle 5 , 1 mil­ yar dolarlık rekor bir ceza kestiler (Satariano ve Nicas, 2018) . Görüldüğü gibi YZ üreticisi büyük şirketler açık kaynak­ lı YZ gelişimiyle beraber var olmakla kalmayıp bunu rakipleri­ ne karşı bir silaha bile dönüştürebilmekteler (Vorhies, 20 1 6b) . Google'ın TensorFlow'u Amazon Web Services veya Microsoft Azure gibi rakip (Google olmayan) bulutlarda da çalıştırılabi­ lir, ama bu büyük olasılıkla Google'ın bulut sahnesine nispeten geç çıkmasından kaynaklanıyor. Şu anda pazardan pay kapmak için elinden geleni yapıyor. YZ alanında hilkimiyeti ele geçirmiş bir Google'ın geliştiricileri Google buluta havuçla veya sopay­ la çekmesi ve TensorFlow'un "YZ'nin Android'i" haline gelme­ si de ihtimal dahilindedir (Gershgom, 20 1 5 ) . Dahası, teknolo­ ji şirketlerinin kendilerinin de itiraf ettikleri gibi, açık kaynak­ lı yazılım gelişimin hızlanmasına ve bir şirketteki tek bir eki­ bin başarabileceklerinin ötesinde ilerlemelere zemin hazırlaya­ bilir. Bir yoruma göre: Daha çok insanın YZ geliştirmesine imkan verdiği için bedava yazılım bu şirketlerin işi için de iyidir. Tüm büyük teknoloji şirketleri mümkün olduğunca çok YZ yeteneğini çekmek için diğerleriyle bir mücadele içindedir ve alana ne kadar çok insan 78

girerse o kadar iyidir. Aynca, diğer geliştiriciler bu kodla yeni ürünlere ilham veren projeler gerçekleştiriyorlar, şirket dışın­ dan insanlar hatalan bulup temizliyorlar ve lisans ve doktora öğrencileri söz konusu yazılım üzerinde eğitim alıyorlar ve bu da şirketin iç araçlarını bilen yeni yetenekler yetişmesini sağlı­ yor (Gershgom, 20 1 8 ) .

Böylece açık kaynaklı YZ proj eleri büyük YZ şirketleri­ nin tescilli altyapılarına bir tür "giriş rampası" işlevi görüyor (Asay, 20 1 7) . Gerçekten de, açık kaynaklı YZ'nin şirketlerce teşvik edilmesi öyle yüksek bir düzeye ulaşmıştır ki dijital ka­ pitalizmi eleştirenler şirketlerin açık kaynaklı YZ'leri bastırma­ larından olduğu kadar sağlanan bu teşviklerin Google'ın Ten­ sorFlow'uyla inşa edilen "deep fake" pornografiler gibi kötü­ cül ürünlerin üretilmesine yol açacağından da endişelenmeye başlamışlardır (Gershgorn, 20 1 8) . Platform kapitalizmiyle açık kaynaklı YZ 20 1 0'dan bu yana o kadar sembiyotik bir hale gel­ miştir ki bir yandan açık kaynaklı geliştiricilerin ticari olarak başarılı ürünleri yavaş yavaş büyük teknoloji şirketlerinin ça­ tısı altında toplanırken bir yandan da serbestçe erişilebilen şir­ ket YZ araçlarıyla amatör karanlık işlere hizmet eden YZ'ler­ den kurulu bir gölgeler aleminin yaratılmasıyla her iki eleşti­ ri de haklı çıkabilir. Böylesi sermaye-açık kaynak ilişkileri Pao­ lo Virno'nun "kapitalizmin komünizmi" adını verdiği şeye -ya­ ni şirketlerin tabandan gelen, çeşitliliğe sahip ve çoğu kez üc­ retsiz bir şekilde ürün üretimini faal olarak teşvik etmeleri ve daha sonra en başarılı meyvelerini metalaştırarak bu bereketin etinden sütünden faydalanmalarına- bir örnektir (2004: 1 1 0). Böyle bir strateji yukarı gördüğümüz YZ sektörü dinamikle­ riyle de uyumludur. Kendileri de devlet destekli YZ araştırma­ larından doğrudan veya dolaylı şekilde faydalanmış olan başlı­ ca YZ geliştiricileri hem diğer şirketlere YZ kapasitesi sağlıyor­ lar hem de büyük açık kaynak camialarının gelişimini destekli­ yorlar. Bir bütün olarak sermaye açısından, bu YZ güdümlü iş analitiklerinin, yönetim araçlarının ve üretim otomasyonunun, büyük bulut bilişim platformları ve uç hesaplama aygıtları ara79

cılığıyla gittikçe daha erişilebilir hale geleceği anlamına geli­ yor. Son kullanıcılar açısından ise, uygulamalar ve ürünler YZ işlevlerini gittikçe daha çok içerecek ve YZ yaratma araçları da­ ha erişilebilir ve daha kolay kullanılabilir olacak. YZ'nin böy­ le "demokratikleştirilmesi" YZ sektöründeki başlıca oligopol­ cüler tarafından -tıpkı genel üretim koşullarının demiryolla­ n ve telekomünikasyon gibi daha önceki nesillerinin bu altya­ pı teknolojilerini üreten şirketlere büyük servetler sağlamasın­ da olduğu gibi- muazzam karlar elde edilmesiyle uyumlu ola­ cak. YZ genel olarak erişilebilir olsa bile bu kapitalist sağlayıcı­ ların denetiminde kalacak. Akı l l ı kent, nesnelerin interneti, çevresel zeka

YZ'nin genel olarak erişilebilir hale gelmesinin tek yolu "de­ mokratikleştirme" programlan değildir. Heri teknoloji serma­ yesinin önem verdiği diğer üç başlık bu ihtimali başka açılar­ dan örnekler: Nesnelerin lnterneti (Nl) , akıllı kent ve çevre­ sel zeka. Nl en basit haliyle, " [ağa bağlı] akıllı nesnelerin yay­ gın şekilde kullanımı" olarak tanımlanabilir (Kopetz, 20 1 1 : 307) . İnternet genelde insanlar arasında iletişimde kullanılan bir teknoloji olarak anlaşılır; oysa Nl, radyo frekansı ile tanım­ lama (RFID, radio-frequency identification) gibi teknolojilerden yararlanan makineler arası iletişimlerden mürekkep farazi ve­ ya yeni doğmakta olan bir internettir. 6 Nl kavramı "tüm rast­ lantısal şanıyla dünyayı kendi başlarına görebilmeleri, duyabil­ meleri ve koklayabilmeleri için bilgisayarlara kendi bilgi topla­ ma imkanlarını bahşetmeliyiz; RFID ve sensör teknolojisi bil­ gisayarların insanlarca girilen verilerin kısıtlamaları olmadan dünyayı gözlemleme, tanımlama ve anlamalarını sağlar," di­ yen Kevin Ashton (2009) tarafından ortaya atılmıştır. Nl'nin amacı makinelerin insan aracılardan kurtularak dünyada kendi başlarına iletişim kurabilmeleri ve zekice davranabilmeleridir. 6

80

Göriinürde insanlann cirit atuğı internette bile makinelerin payı artıyor. Zeif­ man'a göre (2017), 2016 itibanyla İnternet trafiğinin sadece % 48,2'si insanlar­ dan kaynaklanırken, gerisi çeşitli robotlann faaliyetlerinden oluşuyor.

Microsoft'un insanların bilişsel sınırlamalarının getirdiği te­ mel kısıtlama hakkındaki savını adeta tekrarlayan kimi analist­ ler böyle bir makine nüfusunun olabilmesi için YZ'nin tümüy­ le gerçekleşmesi gerektiğini ileri sürüyorlar: "Nl aygıtlarından gelen veri selinin değeri ( . . . ) o veriden değerli sonuçlar çıkara­ bilecek YZ teknolojileri olmadan sınırlı kalacaktır" (Intematio­ nal Data Corporation, 20 1 6) . Akıllı kentin tanımı hakkında bir mutabakat yoktur ( Coc­ chia, 20 14) ; fakat akıllı kent tasavvurları YZ'nin kapitalist ya­ kın geleceği hakkında kentsel gelişme konularına odaklanarak düşünmeye yardımcı olur. Akıllı kent üzerine çoğu tahayyül en azından bir kıstasta hemfikirdir: "yaygın ve her yerde bu­ lunan, kentsel çevrenin dokusunun ta kendisine yerleştirilmiş bilişimin ve dijital aletlere sahip aygıtların" varlığı (Kitchin, 20 14: 1 ) . Bunlar arasında makineden makineye iletişimle tra­ fiği, enerji dağılımını veya başka kentsel akışları otomatik ola­ rak toplumsal yaşamı iyileştirecek şekilde optimize eden çeşitli eyleyicilere ve işlemcilere bağlı sensörler ve kameralar da bulu­ nabilir. Dolayısıyla akıllı kent Nl'nin özellikle kentsel bir teza­ hürüdür, ancak kentsel gelişmeyi gittikçe daha çok büyük YZ kapitalistlerinin kontrolüne geçirmek gibi gizli bir siyasi gün­ demi vardır. lki eleştirmenin ifadesiyle, akıllı kent söylemle­ ri "yönetişim hakkında sanki kendi başına işleyecek bir maki­ neymişçesine boşta salınan bir ütopyacılık"ın göstergesidir (Sa­ dowski ve Pasquale, 20 1 5 ) . Google'ın akıllı kent işlerine karış­ mış olması belki de şaşırtıcı değildir; İkinci Bölüm'de değinece­ ğimiz gibi, Google'ın Toronto sahilinde bir akıllı mahalle kur­ ma projesi 20 18 boyunca yerel direnişle karşılaşmıştı ve kade­ ri henüz belli değil. "YZ'nin [ sözde ] demokra tikleştirilmesi" , akıllı kent ve Nl'nin tümü de çevresel zeka kavramının, yani "insanların var­ lığına duyarlı olan ve tepki veren elektronik ortamlar"ın fark­ lı ifadeleridir (Aarts ve Encarnaçao, 2006: 1 ) . Çevresel zeka pa­ radigmasındaki amaç şöyle ifade edilmektedir: " [A] ygıtların o aygıtları birbirine bağlayan ağda yatan enformasyon ve zeka­ yı kullanarak kolektif olarak işledikleri [bir durum yaratmak] . 81

Işık, ses, görüntü, ev aletleri ve kişisel sağlık ürünlülerinin hep­ si doğal ve sezgisel kullanıcı arayüzlerinin desteğiyle toplam kullanıcı deneyimini iyileştirmek için birbirleriyle tek bir bü­ tün olarak işbirliği yapacaklar" (Aarts ve Encamaçao, 2006: 1 ) . Amaç bir kullanıcının çevresine tepki vermesi yerine kullanı­ cı ile çevrenin süregiden karşılıklı bir etkileşim sürecine katıl­ malarıdır (Aarts ve Encamaçao, 2006: 1 1 ) . "İnsanlarla sistem­ ler arasında yeni bir zeka aracı düzeyi olacak" (Panetta, 20 1 7) ve çevre kullanıcılarla etkileşimlerinde "önetkin" hale gelecek­ tir (Aarts and Encamaçao, 2006: 1 1 ) . Genelleştirilmiş çevresel zeka YZ'nin genel üretim koşulları­ nın bir parçası haline gelebileceği yollardan sadece biridir. Ba­ şarılması halinde, özellikle de çevresel hale gelen YZ'nin algı ve biliş için MÖ yetilerine sahip olması durumunda, sermaye­ nin teknolojik ortamında kökten bir değişim anlamına gelecek­ tir. İnsanların bilgileri ve becerileri ölü emeğe dönüştürülmek­ le kalmayıp aynı zamanda o ölü emeğin tarih boyunca insanla­ rın tekelinde bulunan algı ve biliş gibi temel yetileri kazanması ne anlama gelecektir? Algı ve biliş de, tıpkı elektrik gibi, genel olarak her yerde bulunan ve nesnelerin sıradan özelliklerinden biri haline gelecektir. Geleceği öngörmek gibi bir iddiada bu­ lunmadan, sabit sermaye olarak iş gören bazı mevcut YZ uygu­ lamalarına bakarak kullanımlarının genel üretim koşullarının bir parçası haline geldiği bir durumu hayal etmeye çalışabiliriz. Bu uygulamalardan biri " chatbot" adı verilen sohbet ro­ botlarıdır. Chatbot'lar "insanlarla doğal dil kullanarak bir di­ yaloğa [ ister metinsel ister sessel] girişen her türlü yazılım uygulaması" dır (Dale, 20 1 6 : 8 1 3 ) . Helen Hester'in de (20 1 6) dikkat çektiği üzere, bürokratik, idari ve iletişimse! işlerin çe­ şitli yönlerini makinelere yaptırma amacıyla geliştirilmiş bu uygulamalar "pek çok açıdan, geleneksel olarak kadınların işi kabul edilenlerin otomasyonu anlamına gelmektedir" , ki Alexa, Cortana ve Siri gibi "toplumsal cinsiyet icra eden" tek­ nolojilerin adları ve sesleri de bunu ortaya sermektedir. Gü­ nümüzde chatbot'lar büyük ölçüde metinseldir, fakat Goog­ le'ın Duplex'i (Ekim 20 1 8 itibarıyla geliştirilme aşamasında) sı82

nırlı ortamlarda tekinsiz derecede insana benzer konuşma ve sohbet becerileri sergilemiştir. Hatta kimi gözlemciler çıkardı­ ğı fazla insani "aa" veya "eee" gibi seslere itiraz etmiş ve kendi­ ni bir YZ olarak tanıtmasını talep etmişlerdir (R. Metz, 20 18) . Bir araştırmaya göre, işletmelerin % 36'sı zaten chatbot'lar kul­ lanmıyor ve % 44'ü de 2020'ye kadar kullanacaklarını öngörü­ yor (Oracle, 20 16) . Chatbot'lar basit kural temelli programlar olabilirler; fakat modem sistemler daha büyük bir işlevsellik ve kullanım kolaylığı sağlamak için ve daha kolay sohbet edilme­ sini sağlamak üzere çoğunlukla deneyim ve sinirsel dil işleme aracılığıyla öğrenmek için MÖ'ye başvururlar. Örneğin, Goog­ le'ın Duplex'i tekrarlı sinir ağı üzerine kurulu bir MÖ sistemi­ dir (Leviathan ve Matias, 20 18) . Sektör analistleri chatbot'ların pek yakında "yapılandırılmamış verileri ve karmaşık görevleri yönetmek için YZ kullanacak"ları beklentisindedirler (Panet­ ta, 20 16). Chatbot'lar çoğunlukla Facebook Messenger ve We­ Chat gibi mesaj programlarının içine gömülürler ve genellikle müşteri hizmetleri uygulamalarında kullanılırlar. Chatbot'ları işlevsel hale getirmesinin ilk yılında, Facebook'un Messenger üzerinde 33.000'den fazla faal bot'u vardı (Vr, 20 1 6) . Google Duplex'in geliştiricileri eserlerinin "insan-bilgisayar etkileşiminin ezelden beri hedefi olan" "teknolojiyle doğal soh­ bet aracılığıyla etkileşimi bir gerçek" haline getirmeyi başaraca­ ğını ummaktadırlar (Leviathan ve Matias, 20 18). Bu chatbot'un amacının güzel bir özetidir: Ağ mağazaları ve insani teknik des­ tek gibi müşteriye yönelik iş öğelerinin yerine otomatikleştiril­ miş doğal dilli sohbeti geçirecek yeni bir arayüz işlevi görme­ si. Chatbot'la amaçlanan çevrimiçi etkileşimleri şahıslarla giri­ şilen etkileşimler kadar sezgisel ve basit hale getirmektir. Da­ nışmanlık firması Gartner'in beklentisi "chatbot'larla etkileşi­ min özel bir düzeneğe gerek duymaması; teknoloj i [ nin] insa­ nın istediğini anlaması ve arzulananı gerçekleştirmesi" yönün­ dedir (Panetta, 20 1 6) . Bununla birlikte chatbot'lara sadece müşteri hizmetlerinde rastlanmaz. Lebeuf, Storey ve Zagalsky'nin gösterdiği gibi, yazı­ lım geliştircileri iş yerinde "ortak çalışma sırasında sürtüşme"yi 83

azaltmak üzere kendi chatbot " türlerini" geliştirmektedirler (20 1 7: 2) . Yazarların gösterdiği gibi geliştirciler chatbot'ları za­ man çizelgelerini ve görevleri koordine etmenin; grup norm ve rollerine bağlılığı teşvik etmenin; rolleri, sorumlulukları ve de­ neyimleri belirlemenin yanı sıra işbirliği ve karşılıklı güveni ta­ kip edip pekiştirerek grubun işlevselliğini artırmak için kullan­ maktadırlar (20 1 7: 3-4) . Chatbot'lardan aynı zamanda büyük enformasyon akışlarını düzenlemek ve bilgi ve becerileri pay­ laşmak için de yararlanırlar (20 1 7: 5). Bunu yaparak toplumsal faaliyetlerinin parçalarını çeşitli görev ve işlevleri sohbet for­ matına sokan bu bot'lara yüklemiş olurlar. Hem teknik ilerlemeler hem de iş uygulamaları açısından 20 1 8 chatbot'lar için "kilometre taşı" olacak bir yıldı (Seth, 20 18) . Ne var ki, her bir chatbot için gerek duyulan alana öz­ gü içerik yüzünden bu sistemler GEMYZ uzman sistemlerinin üzerindeki gibi ağır bir kişiye uyarlama iş yükünden mustarip­ tirler. Bununla birlikte, belli bir alanda eldeki verilerle eğitilmiş MÖ kullanarak yeni uygulama alanlarında chatbot'ların üreti­ mini "önyükleme" veya otomatikleştirme ihtimali üzerine araş­ tırmalar devam ediyor (Babkin vd. , 20 1 7) . Bu çalışmaların ba­ şarıya ulaşması durumunda chatbot'ların daha da yayılmalarını ve bir genel üretim koşulu olarak YZ için öngördüğümüz her yerde bulunabilirliğe yaklaşmasını bekleyebiliriz. Yaygınlaşması beklenen başka bir mevcut YZ uygulama­ sı üzerinde daha durabiliriz. 20 1 6'da, Amazon otomatik mar­ ket zinciri Amazon Go'nun ilk şubesini Seattle'da açtı. 20 19 ba­ şı itibarıyla onuncu bir şube inşaat halindedir. Amazon tarafın­ dan "şöyle bir geçerken alışveriş" olarak sunulan Go , kasiyerler ve kasa kuyruklarından kurtulmak için "bilgisayarlı görü , de­ rin öğrenme algoritmaları ve sensörlerin kaynaşmasından" ya­ rarlanır (Amazon, 20 1 6 ) . En önemlisi, Amazon Go makine al­ gısı için bir dizi aygıttan yararlanır; buralardan elde edilen veri YZ tarafından işlenir ve sentezlenir. Müşteriler dükkana Ama­ zon uygulamasıyla giriş yaparlar ve dükkanın içindeki hareket­ leri aldıkları tüm mallar dükkan tarafından otomatikman kay­ dedilecek ve hesap dükkandan çıkarken otomatikman ödene84

cek şekilde takip edilir. Amazon'un otomasyon söylemine rağ­ men, 20 1 9 itibarıyla, Go mağazaları da -tıpkı sürücüsüz araçlar gibi- hala insan sorun gidericiler ve gözetmenler çalıştırıyordu (Del Ray, 20 1 7) . Melville'e (20 1 7) göre, Amazon düşük marj­ lı perakende sektörüne ciddi şekilde girmek yerine bu mağaza­ ları sadece yeni bir ödeme yöntemini, yani perakende işlemleri için yeni bir arayüzü test etmek için kullanmaktadır. Her köşe­ ye yayılmış YZ temelli makine algısı kullanan Amazon Go, pe­ rakende işlemini kasiyerlerle olduğu gibi, bir insanla insan ve­ ya self-servis kasalarda olduğu gibi insanla makine etkileşimin­ den insan müşteriler için görünmez kalan bir metayla makine­ nin etkileşimine dönüştürmektedir. Bu örneklerden hareketle, makine algısı ve bilişi yetilerinin toplumda genelleşmesi ve genel bir üretim koşulu haline gel­ mesinin sonuçlarını tasavvur etmeye başlayabiliriz. Elektrik gi­ bi YZ algısı ve bilişinin de pek çok farklı kullanımı olabilir. Yu­ karıda ele alınan vakalarda, insan emeğinin yerine geçmeleri gibi açık bir amaç için kullanılmışlardır; YZ'nin istihdam üze­ rindeki etkilerini sonraki bölümde ele alacağız. Fakat bu vaka­ lara Microsoft gibi sınırlı insani biliş yetisinin kısıtlayıcı bir en­ gel olması açısından yaklaşacak olursak, nasıl daha genel şekil­ lerde kullanılabileceklerini görebiliriz. YZ temelli chatbot'lar ve otomatik perakendecilik örneklerinde, YZ bilişi ve algısı sosyal etkileşim süreçlerini makinelerce yönetilen basitleştirilmiş, ko­ layca sindirilebilir biçimlere dönüştürerek hızlandırmak için kullanılmaktadır. Böylece yazılım geliştiriciler ile müşteri hiz­ metleri işlemleri arasındaki karmaşık sosyal iş yeri etkileşimleri bu şekilde süreci kolaylaştıran bir chatbot tarafından diyalogla­ ra dönüştürülür. Amazon Go örneğinde, çeşitli veri akışlarının bütünleştirilmesiyle perakende etkileşimi insan fenomenoloji­ sinden tümden silinip yok olur. Her iki örnekte de YZ karmaşık bir durumu basitleştiren bir arayüz işlevi görür. Kapitalist üretim tarzı için bu yeni bir şey değildir. Vincent Manzerolle ve bizlerden birinin (Manzerolle ve Kj0sen, 20 15) yakın alan iletişimi (NFC, near-field commu­ nication) aygıtları bağlamında gösterdiği gibi, sermaye işlemle85

ri basitleştiren ve hızlandıran teknolojileri büyük bir coşkuyla benimser. YZ'nin basitleştirme ve hız potansiyeli karşısında he­ yecanlanan danışmanlık firması Accenture (20 1 7) YZ'nin yeni kullanıcı arayüzü (KA) haline gelerek günümüzde tüm ekran­ larda karşımıza çıkan grafik kullanıcı arayüzünün yerini alaca­ ğını ilan etmiştir. Birimiz, Accenture'daki analistlerin bir ara­ yüz olarak ele alındığında YZ'nin getireceği yeniliklerden bah­ sederken "küratörlük" gibi sıradışı bir sözcüğe başvurdukları­ na dikkat çekmişti (Steinhoff, 2019a) . Accenture'a göre "sofis­ tikeliğinin zirvesinde, YZ bir orkestra şefi gibi davranır. Görev­ leri yerine getirmek için farklı deneyimler ve kanallar arasında, çoğunlukla da sahne arkasında, işbirliği yapar. YZ sadece dene­ yimlerine dayanarak küratörlük yapmakla ve eyleme geçmek­ le kalmaz, aynca yeni görevler önermek ve anlan tamamlamak için etkileşimlerden öğrenir" (Accenture , 20 1 7 : 20) . Bu tari­ fin muğlaklığı küratörlük işlevinin çok yaygın şekilde kullanı­ labileceğine dair tahayyülü doğruluyor. YZ hem bir kullanıcı­ ya bir miktar bilgi sunan hem de algılama ve biliş yoluyla kul­ lanıcı eyleme geçmeden önce ve o sırada faal olarak bilgi top­ layan, işleyen, o bilgileri gizleyen veya sunan bir arayüz işlevi görür. Çevresel zeka taraftarlannın ileri sürdükleri "yeni zeki tabaka"nın ve Kelly'nin "ucuz, güvenilir, sınai kalite zeka"sının böyle bir işlevi olacağı tahayyül ediliyor (2014) . Marx'ın altyapının işlevi hakkında "ya dolaşımı kolaylaştırır (. . . ) ya mümkün kılar ( . . . ) ya da üretim gücünün artırılmasını mümkün kılar," dediğini (Marx, 1993: 530-53 1 ) , yine Marx'a göre genel koşulların işlevinin de üretim tarzına bir elastikiyet, yani üretimin miktarını ve hızını artırma yetisi kazandırmak olduğunu hatırlayalım. Eğitim sistemleri bilgi ve ideolojiyi üre­ terek ve yayarak üretimin gücünü artırır. Sermayenin insanla­ rın sınırlı enformasyon işleme yetilerine toslaması bağlamında, altyapı olarak YZ enformasyon akışlanna küratörlük yapmak ve böylece insani bilişsel aygıtlarının makinelerin henüz başe­ demedikleri meselelere ayrılmasını sağlamak üzere konumlan­ dırılıyor. Sermaye için hayati olan, fakat (yine sermaye için) si­ nir bozucu derecede zaman, düşünce ve ücrete mal olan pe86

rakendecilik işlemleri Amazon Go'nun YZ'si sayesinde maddi dünyadan ayrılabilir ve hızlandırılabilir. Bu işlem fiilen Ama­ zon'un küratörlüğüyle varlığını kaybetmektedir ve Amazon'un insan aracıları bu süreci yönetirlerken daha gelişmiş YZ sistem­ leri kendi küratörlük süreçlerini geliştirebilir ve eyleme döke­ bilir veyahut bu süreçler birden fazla YZ sisteminin etkileşi­ minden doğabilir. Bir YZ altyapısının dolaşımı ve/veya üretim gücünü artırabileceği yolların tümünü burada saymamıza im­ kan yok. SIX'in (tarihsiz) akıllı ev aletlerini (örneğin stokların azaldığını algılayan buzdolaplanm) piyasa bilgilerine, peraken­ decilere ve dağıtım hizmetlerine bağlayarak alışverişi insan bili­ şi ve eylemi kapsamından tümüyle çıkarmayı amaçlayan "Nes­ nelerin lnterneti üzerinden e-ticaret için eksiksiz bir altyapı"sı gibi sistemler üzerinde çalışmalar devam ediyor. Sermayenin değerleşmesinin ve gerçekleşmesinin, bilişsel ve algısal yetile­ rin genel olarak çevreye yüklenmesi yoluyla güçlendirilmesi­ nin pek çok şekilde mümkün olduğuna şüphe yoktur. Küratörlüğün altyapı olarak YZ'nin potansiyel kullanımla­ rından sadece biri olduğu düşüncesinin ışığında, YZ'nin genel üretim koşullarının bir parçası haline gelebileceğini ve sermaye tarafından bu amaçla konumlandırıldığını düşünüyoruz. Bu­ nun gerçekleşmesi durumunda, YZ ulaşım ve iletişim araçla­ rının bilişsel bir versiyonu -bir biliş aracı- haline gelebilir. Bi­ liş araçları hem üretim araçları hem de ulaşım ve iletişim araç­ larıyla iç içe geçmiş yeni bir teknolojik altyapı tabakası haline gelir. Kapitalist üretim her zaman için anlayış ve icraat için in­ sanların biliş yetisine bel bağlamıştır; ancak bir YZ altyapısı bi­ lişsel ve algısal görevlerin, bu görevleri farklı, makinelere öz­ gü, üretim tarzı üzerinde potansiyel olarak devrimsel sonuçla­ n olabilecek şekillerde icra edecek makinelere yayılmasına im­ kan verecektir. Nasıl ki Marx o dönemde henüz yeni olan ula­ şım ve iletişim imkanlarım (buharlı gemileri, demiryollanm ve telgrafı) büyük ölçekli sanayiyi mümkün kıldıkları için özellik­ le belirtme ihtiyacı hissetmişse, biz de biliş araçlarım yeni bir sibernetik üretimi tanımlayabilecek etmen olarak özellikle vur­ gulamak istedik. 87

Sermaye biliş araçlarını inşa ederek, ki bu bir metafor değil­ dir, düşünme ve algılama kabiliyetini kazanacaktır. Marx'ın ifa­ desiyle, "Emek araçlarının gelişerek makinelere dönüşmesi ser­ maye için rastlanusal bir an değil, geleneksel, geçmişin mirası emek araçlarına tarihsel olarak sermayenin ihtiyacını karşılaya­ cak yeni bir biçim verilmesidir" ( 1 993: 694) . Burada ana hat­ larını çizdiğimiz olası gelecekte, sermaye emek yetisinin doğu­ şundan gelen kabiliyetlerini -biliş ve algılama- sermayenin ih­ tiyacını karşılayacak makineleşmiş biçimlere dönüştürüyor. YZ'nin "demokratikleştirilmesi" yönündeki baskılar sermaye­ nin bu temel kabiliyetlerin ele geçirilmesini ve toplum boyun­ ca yayılmış makinelere kazandırılmasını hızlandırma çabaları olarak görülebilir.

Biliş araçları Sermaye insanlıktan tamamen vazgeçmeye henüz hazır değil, ama insanların bilişsel yetilerini gittikçe daha "akıllı" bir tek­ nolojik ortam oluşturan makinelere gittikçe daha çok aşılama­ ya hazır. YZ hem işleri otomatikleştirme potansiyeli bakımın­ dan hem de genel üretim koşullarının bir parçası haline gele­ bileceği için önemlidir. Biliş araçlarının devreye girmesi duru­ munda, üretimin gittikçe daha çok otomasyona maruz kalaca­ ğına ve bunun zeki makinelerin algıladığı, öğrendiği ve ileti­ şim kurduğu bir ortamda gerçekleşeceğine şüphe yoktur. MÖ iyileştikçe ve yeni YZ teknikleri ortaya çıktıkça, bu zeki maki­ neler ağı yetilerini daha da artıracaktır ve toplumsal fabrikanın her köşesinde gittikçe daha farkındalık sahibi, zeki ve iletişime meyilli hale gelecektir. Biliş araçları düşüncesini ortaya atmakla, bilişsel kapita­ , lizmin işçicilik sonrası kuramlarına meyilli gibi görünebili­ riz (Vercellone, 2006; Moulier-Boutang, 20 1 1 ; Hardt ve Neg­ ri, 20 1 7) .7 Aksine, bu bölümde ana hatları verilen biliş araçları 7

Post-operaismo düşünürler YZ meselesini doğrudan ele almamışlardır. Buna bir istisna 2 1 . yüzyıl kapitalizminde enformasyon makinelerini ve veriyi, özellikle de metaveriyi emek ve sermayenin bileşenleri olarak anlamanın önemine deği-

88

senaryosunun, bilişin kati şekilde insanlara özgü olduğu işçici­ lik sonrası analizlerle uyumsuz olduğunu düşünüyoruz. Hatta biliş araçları senaryosunun işçicilik sonrasının Marx'tan ödünç aldığı genel akıl kavramının tümüyle gözden geçirilmesini ge­ rektirdiği görüşündeyiz. Marx genel aklı teknoloj ide tezahür eder şeklinde tarif et­ miştir, ki kapitalist üretim tarzında teknoloji büyük ölçüde ser­ maye şeklinde karşımıza çıkar. Marx'ın genel akıldan bahsetti­ ği en önemli pasaj ünlüdür: "Sabit sermayenin gelişimi genel toplumsal bilginin ne derecede doğrudan bir üretim gücü ha­ line gelmiş olduğunu ve dolayısıyla, toplumsal yaşam süreci­ nin koşullarının kendisinin ne derecede genel aklın denetimi­ ne girmiş ve ona paralel şekilde dönüştürülmüş olduğunu gös­ terir" ( 1 993: 706) . Burada toplumsal bireyin bilgisi bir doğru­ dan üretim gücüne dönüşür ama bu ancak (ki bu nokta sıklıkla göz ardı edilir) makinelere katılmasıyla mümkün olabilir; zira insani beceriler ve bilgi yalnızca insan bedeninin dışındaki bir nesnede toplumsallaşabilir, yani genelleşebilir. Bugün, herkes çok sayıda dildeki ifadeleri, biraz kabaca da olsa, anında anla­ yabilme becerisine sahiptir, yeter ki intemetten veya akıllı tele­ fon uygulamalarından Google Translate'e ulaşabilsinler. Genel akıl ile sermayenin makineleşmiş biçimde sahip olduğu bu git­ tikçe artan sayıda beceri ve bilgi kastedilmektedir. Öte yandan, makineye katılmadan önce toplumsal bireyin beceri ve bilgisi­ ne Marx "toplumsal beyin" adını vermiştir ( 1 993: 694) . Serma­ ye toplumsal beynin çeşitli yönlerini sürekli olarak kesip atar veya taklit eder, anlan makinelere katar ve genel akla ekler. Bu işletme kuramcılarının "bireyin aklında duran bilgiyi işletme­ nin erişebileceği açık bir ifadeye dönüştürmek" (Gartner, tarih­ siz) adını verdikleri "bilgi ele geçirmenin" gezegen ölçekli ver­ siyonudur. Genel akıl toplumsal beynin ne kadar çoğunu ele geçirirse, sermaye o kadar güçlenir. nen ve sermaye ile YZ'nin derin ve biçim değiştiren bağlantılan olduğunu gö­ ren Matteo Pasquinelli'dir. Onun çalışmalan YZ'nin post-operaismo düşüncesi­ nin karşısına çıkardığı çelişkilerden bazılannı ele alma çabasıdır, ancak henüz sistematik bir eleştiri sunmamıştır. Dolayısıyla sermaye ve bilişim üzerine ya­ kında çıkacak çalışmasını sabırsızlıkla bekliyoruz (2019). 89

lşçicilik-ötesi Marx'ın genel akla dair orijinal formülasyonu­ nu reddeder. Vimo ise onu " [insan] türünde ortak bulunan dil­ sel-bilişsel melekeler" olarak yeniden tanımlar (2004: 42) . Ona göre bu yeni tanım şu nedenle gereklidir: Marx "genel aklı" bilimsel nesneleşmiş bir yeti, bir makine­ ler sistemi olarak tasavvur ediyor. "Genel aklın" bu yönünün de önemli olduğu çok açıktır, ama hepsi bununla da kalmıyor. Genel aklın makineler sisteminde cisimleşmesi (demirleşme­ si de diyebiliriz) yerine yaşayan emeğin bir niteliği olarak var olduğu boyutu da göz önünde bulundurmalıyız. Günümüzde, genel akıl kendisini, her şeyin ötesinde, yaşayan öznelerin ile­ tişimi, soyutlaması ve özdüşünümü olarak gösteriyor. Genel aklın bir parçasının sabit sermaye olarak katılaşmayıp, episte­ mik paradigmalar, diyalojik performanslar ve dil oyunlan kis­ vesi altında ortaya serilmesinin, ekonomik gelişmenin ken­ di mantığına göre, gerekli olduğunu düşünmek gayet meşruy­ muş gibi geliyor (Vimo, 2004: 65) .

Virno'ya göre, genel akıl bir şebeke oluşturmuş insanların iletişimse! etkileşim , soyutlama, diyalojik performanslar, dil oyunları, işbirliği ve iletişimse! becerinin (2004: 65) yanı sıra "sonsuz çeşitlilikte kavramların ve mantıksal kalıpların da da­ hil olduğu türe özgü toplumsal yetileri"dir (2004: 1 06) . Yine işçicilik sonrası düşünürler Hardt ve Negri'nin genel akıl ça­ ğında işin tipik bir niteliği olarak tasvir ettikleri duygulanımı da bunlara ekleyebiliriz (200 1 : 292) . Post-Fordizmde, sermaye emeğin kontrol veya taklit edemediği bu yetilerine bağımlıdır. Dolayısıyla "asla sabit sermayeye yerleştirilemeyecek, çok sayı­ da canlı öznenin sürekli tekrarlamasından ayrılamayacak son­ suz çeşitte kavramlar ve mantıksal kalıplar kritik bir rol oynar" (Virno 2004: 1 06) . Buradaki düşünce, genel akıl çağında, insan emeğinin sermayenin makinelerle ikame edemeyeceği yepyeni bir dizi güce sahip olduğudur. Bu bölüm YZ'nin biliş ve algı yetilerini genel olarak erişilebi­ lir kılmayı amaçlayan bir projenin varlığını ortaya koydu. Fa­ kat Virno'nun otomatikleştirilmesi imkansız insani yetileri ger90

çekten de böyle olabilirler mi? Bizce olamazlar. Bu bölüm YZ sistemlerine yüklenmeye başlayan yetilere birtakım örnekle­ ri zaten ortaya koymuştu, fakat artık bunları doğrudan ele ala­ cağız. Virno insani iletişim yetilerine vurgu yapıyor. tletişim (ma­ kineler arasında ve insanlarla makineler arasında) YZ araştır­ malarının en başarılı uygulama alanlarından biri olmuştur. Do­ ğa dil işleme, konuşma sentezi ve chatbot'lar YZ'nin iletişim yetilerinin yürütülmesini sağladığı yollardan bazılarıdır. Daha 20 1 2 gibi eski bir tarihte bile, Narrative Science YZ'den gazete­ ler ve haber siteleri için belli formüllere dayanan spor ve finans haberleri yazmak için yararlanıyordu. 20 1 9'daysa şirket artık büyük verileri Doğal Dil Üretimi (NLG, natural language gene­ ration) ile işleyerek işletmeler için anlatı yapısına sahip rapor­ lar üreten Quill adlı bir ürün satıyor. tletişimle bağlantılı olan işbirliğini de Virno insanlara öz­ gü olarak niteliyor. YZ'ler işbirliğini yeni yeni hayata geçirme­ ye başlıyor, fakat örnekler şimdiden ikna edici. lki MÖ siste­ minin sahte para üreten kalpazanlarla onu tespit etmeye ça­ lışan polislerin arasındakine benzer bir hasımlık ilişkisi için­ de işlediği Üretken Çekişmeli Ağlar ( GAN , generative adversa­ rial networks) YZ'deki son gelişmelerden biri. (Goodfellow vd. , 20 14) . Sistemlerden biri bir eğitim kümesindekilere çok benze­ yen ama o kümede bulunmayan veriler üretmeye çalışır. Diğer sistemse sahte verileri tespit etmeye. Bu karşılıklılık pek çok kez tekrarlanırken her iki sistem de öğrenir ve zamanla "her iki taraf da (. .. ) sahteler gerçeklerden ayırt edilemez hale gele­ ne kadar yöntemlerini geliştirir" (Goodfellow vd. , 20 14: 1 ) . Bu orijinal çıktılar üreten türde ilkel bir işbirliğidir. Daha çarpıcı bir örnek popüler çok oyunculu bilgisayar oyu­ nu Dota 2 (Deefence of the Ancients 2) oynamak üzere birlik­ te çalışan OpenAIFive adı verilen beş sinir ağından oluşan bir takım oluşturmuş olan OpenAI'dir. 20 1 8'de bu beş ağ profes­ yonel oyunculardan kurulu bir takımı yenmeyi başardı (Park, 20 1 8) . Geliştiriciler takım üyelerinin açık iletişim kurmadan işbirliği yaptıklarını açıklıyorlar: Onun yerine, "Takım çalış91

ması 'takım ruhu' adında bir hiper-parametre tarafından kon­ trol ediliyor. Takım ruhu O ile 1 arasında değişiyor ve Ope­ nAI Five'ın kahramanlarının her birinin bireysel ödül fonksi­ yonunun takımın ödül fonksiyonlarının ortalamasını ne kadar önemsemesi gerektiği hakkında bir ağırlığı temsil ediyor. Eği­ tim boyunca bu değeri O'dan l'e doğru güçlendiriyoruz" (Ope­ nAI, 20 18) . Burada işbirliği sayısal değerlerin optimizasyonun­ dan doğuyor. Peki ya soyutlama yetisi veya "sonsuz çeşitlilikte kavramları ve mantıksal kalıplan" kavrama kabiliyeti (Vimo, 2004: 106) ? Derin öğrenmenin öncüleri derin öğrenme sistemlerini ayı­ ran özelliği "verilerin birden fazla düzeyde soyutlanmış tem­ sillerini öğrenir" olarak tarif ederken doğrudan bu noktaya de­ ğinmiş oluyorlar (LeCun, Bengio ve Hinton, 20 1 5 : 436) . Veya IBM'den bir öğretici yayının ifadesiyle, "Derin öğrenme tekno­ lojisi çok sayıda soyutlama tabakası inşa ederek karmaşık se­ mantik problemleri çözebilir" (Sedlak, 20 16) . Bunlar reklam­ dan ibaret değildir. Makinelerle dil çevirisi artık sinir ağlarıyla yapılıyor, zira ağlar örüntüler bulmada ve bağlantılı dilsel kav­ ramlar (kurallar) geliştirmede, dolayısıyla çeviride diğer oto­ masyon tekniklerine göre çok daha başarılı. Ayrıca, derin öğ­ renme sistemleri muazzam ölçeklenebilirliğe sahiptir, yani el­ deki veri miktarı arttıkça bu sistemlerin performansı da arta­ caktır (Ng, 20 1 5 ) . Eski algoritmaların performansı belli bir ve­ ri miktarından sonra yataylaşıyordu, fakat derin öğrenme şim­ dilik böyle bir gidişat sergilemiyor. Bu tür sistemlerin gelecek­ te kavrayabilecekleri epistemik, mantıksal ve semantik karma­ şıklık düzeyini öngörmek imkansız. Son olarak, tarih boyunca makinelere ters kabul edilen bir yetiye , duygulanıma geliyoruz. 20 1 9 itibarıyla makinelerin duygulanım ifade ettiklerine dair bir kanıt bulunmamakla be­ raber, YZ'nin insanların duygusal durumları hakkında veri top­ lama ve işleme kabiliyetleri gelişme göstermeye devam ediyor. Metindeki duyguları ve görüşleri (Pang ve Lee, 2004) , konuş­ mada duygular (Morrison, Wang ve De Silva, 2007) ve yüz ifa­ delerinde duygular da dahil öznel durumları bilgisayar yoluy92

la tanımayı amaçlayan his analizi alanında da YZ'lere başvuru­ luyor (Zhang vd. , 20 1 7 ) . japon şirketleri bakım robotlarına bü­ yük yatırımlar yaparken çok çeşitli işletmeler de müşterilerinin duygularını izleme ve manipüle etme amacıyla YZ kullanımıy­ la ilgilenmeye başlıyorlar (Faggella, 20 1 8a) . YZ'ler yakın gele­ cekte neşe veya hüzün hissetmeyebilir, ama kapitalist şirketler üretimin, dolaşımın ve daha fazlasının çeşitli yönlerine duygu­ lanımsal boyutlar eklemek için muhtemelen gittikçe daha çok YZ'lere başvuracaklardır. Bu örneklerden de görüldüğü gibi, Vimo'nun insani bir ge­ nel akla özgü kabul ettiği yetiler YZ güdümlü bir şekilde haya­ ta geçirilme sürecindedir. O zaman insan emeği YZ sermayesi içinde, işçicilik sonrasınca uygun görülen haricinde, kendine nasıl bir yer bulabilir? Marx'ın başka bir konu arasında yaptığı bir yorumdan yola çıkabiliriz. "Makineler Üzerine Bölüm"de, Marx "insanın üretim süreciyle daha çok bir nöbetçi ve düzen­ leyici olarak ilgilenmeye başladığı" büyük ölçüde otomatikleş­ miş bir işyeri tahayyül ediyor ( 1 993: 705) . Burada bir insan gö­ revli karanlık bir fabrikaya gözetmenlik yapar; tek işi yanlış bir şeyler olduğunda durdurma düğmesine basmaktır. Bunu izle­ yen nadiren alıntılanan cümle (ki ilginç bir şekilde köşeli pa­ rantez içindedir) şöyledir: "Makineler için geçerli olan aynı şe­ kilde insan etkinliklerinin ve insan münasebetlerinin gelişimi­ nin bileşimi için de geçerlidir" ( 1 993 : 705) . "Münasebet" söz­ cüğü Martin Nicolaus tarafından Almanca verhehrs'in çevirisi olarak kullanılmıştır, fakat "trafik" olarak da çevrilebilir. Matt­ hew W. Bost'un gösterdiği gibi, Marx verhehr'i biyolojik üreme, dilsel ve semantik alışveriş, ticari alışveriş ve "savaşta silahların karşılıklı ateşlenmesi" de dahil her türlü münasebet için kul­ lanmıştır (20 1 6 : 338) . Dolayısıyla, Marx burada sanki insan­ ların da toplumlarının ve o toplumların altındaki (geniş anla­ mıyla) altyapıların gelişimiyle sadece gözetmenler olarak ilgile­ nir hale gelebileceklerini ima ediyor gibi görünüyor. Biliş araç­ larının oluşturulması kapsamında bilişsel yetilerin makinelere yüklenmesi sermayeye kontrolü bu kadar derin bir şekilde ele geçirme imkanını sağlayabilir. 93

lşçicilik sonrasının makineleşmiş yerine insani genel akıl ta­ savvuru sadece Marx'ın kendi formülasyonunu ters yüz etmek­ le kalmaz, aynı zamanda gerçekte var olan YZ uygulamaları­ nı açıklamaktan da acizdir. Ayrıca, insani bir genel akla vurgu yapmak, Hardt ve Negri'nin (200 1 ) "halk yığını" gibi devrim­ ci öznelliklerin YZ sermayesine karşı harekete geçebilme ko­ laylığının da gözde büyütülmesine neden olur. Günümüzde sı­ nıf gücü sorusu , YZ'nin emeğe karşı veya emek için gerçekten ne yapabileceğinin ayrıntılı bir analizini gerektirir. Sonraki bö­ lüm bu düşüncelerin ışığında işçi sınıfının bileşiminin değiş­ mesi olasılıklarını inceliyor ve buradan hareketle, Sonuç Bölü­ mü'nde, kapitalist teknolojik gelişme hakkında -işçicilik son­ rası " tekrar temellük" yerine- orij inal işçiciliğin "reddetme" stratejisini yeniden gündeme alıyor. Sonuçta, her ne kadar sermaye mecburen insani biliş ve al­ gı temeline oturmuş olsa da bir yandan bu temel yetileri bir YZ altyapısıyla ikame etmeyi amaçlayan bir proje de yürütülmek­ tedir. Biliş araçlarının yaratılması dünyaya sermayenin mantı­ ğını, tam anlamıyla, aşılama ve böylece o dünyadaki insanlar yerine sermayenin düşünmesini ve algılamasını sağlama proje­ si olarak yorumlanabilir.

94

İKİNCİ BÖLÜM

Top l umsal Fabri kada Otomasyon

Robotlar bizi henüz yenemezler, deği l mi? 20 1 8 yazında , kablolu televizyon şirketi HBO başarılı bilim kurgu dizisi Westworld'ün ikinci sezonunu yayınladı. Bir Vahşi Batı tema parkında ziyaretçilerin seks ve şidet fantezilerini yeri­ ne getirmek üzere programlanmış androidler isyan ederek Gü­ ney Batı ABD'nin çarpıcı kayalıkları, yarları ve dev kaktüsleri arasında mekanik özfarkındalıklanna dair varoluşsal ikilemle­ riyle boğuşurken bir yandan da kan ve ateşle intikam alıyorlar­ dı. 1 Haziran'da, Las Vegas'ta MGM ve Caesars da dAhil büyük ağırlama şirketleri için çalışan yaklaşık 38 bin bar görevlisi, bar garsonları, temizlikçiler, aşçılar ve diğer personeli temsil eden Mutfak ve Bar Çalışanları Sendikası'nın zamanında imzalamış olduğu sözleşmenin süresi bitti. Ücret artışları, iş yükü kotaları ve cinsel taciz gibi konular pazarlık masasına yatırılmıştı, fakat önemli başlıklardan biri de otomasyondu. Makineler uzun sü­ redir kumarhane işlerini aşındırıyordu. "Bozukluk kızlan" ye­ rini kumarhane alanındaki nakit makinelerine bırakmış, top­ tan yemek hazırlanması aşçıların sayısını azaltmıştı. Robot oda servisleri, dijital resepsiyonlar ve dokunmatik ekranlı kokteyl siparişleri ufuktaydı. ABD imalat işleri otomasyon ve küresel95

leşme nedeniyle azalırken, sanayisizleşmenin sık sık dile geti­ rilen bir ölçütü araba fabrikalarından daha çok insanın kumar­ hanelerde -en klasik "hizmet sektörü" işi- çalışıyor oluşuydu. Artık otomatlar kumarhane çalışanlarının peşindeydi. Sendi­ ka temsilcileri işten ayrılma tazminatlarım veya robot bakıcı­ lığı yapmak üzere yeniden eğitimi konuşuyorlardı. Çalışanlar­ dan bazıları kendilerine daha güveniyordu - sayılır: Bir barmen "Eninde sonunda bu iş olacak, ama robotlar bizi henüz yene­ mez," diye ilan ediyordu kendinden emin (Hemandez, 20 18) . Ne var ki b u çatışmanın sonu Westworld kadar dramatik değil­ di; ABD'deki grev oranlarına tarihi bir dip yaptıran bir örüntü­ yü tekrarlayan sendika, pankartlarla protesto hazırlığı tehdi­ dinde bulunsa da çatışmadan kaçındı. "İşimi bir robot mu kapacak? " makine zekasıyla en çok bağ­ daştırılan korkulan ve ümitleri özetleyen bir sorudur. Bu bö­ lüm YZ ve iş meselesini ele alıyor, fakat normalde bu tür tartış­ malara zemin oluşturan emek pazarı ilişkilerinin adilliği veya kaçınılmazlığı hakkındaki varsayımları sorgusuz sualsiz kabul etmiyor. Onun yerine, YZ, istihdam ve işsizlik meselelerini ser­ maye ile işçilerinin kronik çatışmasından ayrılmaz sınıf gücü meseleleri olarak görüyor. Bu çatışmalar hakkında düşünmede yardımcı olabilecek iki kavram -"sınıf bileşimi" ve "toplumsal fabrika"- sunuyor ve bunları sermayenin mevcut YZ coşkusu­ nun 2008 finans krizi ve ardından gelen küreselleşme krizin­ deki köklerinin analizinde kullanıyoruz. Ardından iş yeri ay­ rımları ve derinleşen otomasyonunun YZ'nin yaratabileceği bir dünya hakkında bize anlatacak çok şeyi olduğunu düşündü­ ğümüz YZ sektörünün sınıf ilişkilerine bakıyoruz. Daha sonra, Westworld androidleri için gereken türde "yapay genel zeka" henüz sadece bilim kurguda olsa da "dar YZ"nin pek çok iş tü­ rünü değiştirdiğini veya yok ettiğini gösteriyoruz. Bu dönüşü­ mün yönü hakkındaki ana akım tartışmalar pek yakında bir is­ tihdam krizi öngören fütürist "Hemen Şimdi YZ Kıyameti" ta­ raftarları ile kapitalizmin ufak tefek sarsıntılar dışında "Deği­ şen Bir Şey Yok" diyerek devam edebileceğini savunan iktisat­ çıları karşı karşıya getiriyor. Bu tartışma spekülatif ve sonuçsuz 96

kalmış olmasına rağmen, YZ sınıf gücü dengesi ve radikal siya­ si örgütlenme için çok büyük sonuçlan olan pek çok mesele­ yi -işçi gözetimi, güvencesiz emek, gelirlerde ve iş koşulların­ da kutuplaşma, eğitim ve alıştırmanın erişilebilirliği, toplumsal etkileşimin koşullan- gündeme getiriyor. Gerçekte var olan YZ sermayesine direniş pek çok alanda patlak veriyor, ama bunla­ rın karşı karşıya olduğu zorluklar küçümsenmemelidir.

S ı n ı f bi leşimi ve toplumsal fabrika "Sınıf bileşimi" fikri (Zerowork, 1975; Kolinko, 2002; Notes from Below, 20 1 8a, 20 1 8b) "otonomist Marksizm" olarak bi­ linen, vurgusu sermayenin derinleşen makineleşmiş gücü tar­ tışmalarında bir karşı argüman olarak işçilerin potansiyel gücü ve özerkliğini vurgulayan (bu yüzden "otonomist" Marksizm) ekolden kaynaklanır. ( Cleaver, 1979; Dyer-Witheford, 1 999; Eden, 20 1 2) . Marx sermayenin uzun vadede işçileri (değişken sermaye) makinelerle (sabit sermaye) ikame etmeye meyilli ol­ duğunu düşünüyordu ve bunu hem iş örgütlenmesini değiştir­ diği için "teknik" hem de sermayenin kar oranını etkilediği için "değer" bağlamında ele alıyordu. Otonomist düşünürlere göre, Marx'ın formülasyonu tek taraflıydı. İşçilerin makineleşmiş sö­ mürüye nasıl direndiklerine dair bir kuram sunmuyordu. On­ lar da Marx'ın "sermayenin bileşimi" kavramını ( 1 990: 762) ters yüz ettiler ve onun yerine işçi sınıfının bileşimine, yani iş­ çi sınıfının sermayenin tahakkümüne meydan okuma kapasite­ sindeki değişimlere baktılar. Tıpkı Marx gibi otonomistler de üretimin "teknik bileşimi"ne -işbölümü, yönetim uygulamaları, iş yerlerinin mekansal plan­ lan ve zamansal ritimleri ve özellikle de makine kullanımına­ bakarlar. Ne var ki bunu "siyasi bileşim"in sorunlarını ve ola­ naklarını -yani işçi sınıfının ücretler, saatler ve koşullarda iyi­ leştirme için savaşma, en nihayetinde de sermayeye karşı bir devrim yapma amaçlı örgütlenmesini- vurgulamak için yapar­ lar. Siyasi bileşim sendikalar ve sosyalist veya komünist partiler biçimini alabiliyordu; beklenmedik grevler, sabotaj ve işe gel97

meme de en az onlar kadar hatta belki de daha da önemliydi. Bu tür isyanlarda başı çoğunlukla ekonominin özellikle strate­ jik bir sektöründeki işçiler çekerdi. Öte yandan sermaye de gre­ ve giden işçilerin yerine makineleri getirerek, genel işsizlik dü­ zeyini artırarak veya örgütlenmeyi bastırmak için iş yerlerinde gözetimi artırarak bu tür hareketleri "ayrıştırmaya" veya dağıt­ maya çalışırdı. Otonomistler sermayenin insansız yapamayaca­ ğını ve buradan hareketle ayrıştırmanın her zaman -işçilerin, çoğunlukla yeni bir sektörde, sermayenin en son kontrol yön­ temlerinde çatlaklar ve zaaflar keşfetmeleriyle- tekrar birleş­ meyle karşılanacağını düşünürler. Bu bileşim/ayrışma/tekrar bileşim dizisi sermayeyi sonu gel­ mez şekilde geleceğe kaçmaya ve işçi sorununa sürekli daha da aşırı çözümler bulmaya iten "mücadele döngüleri"yle sonuçla­ nır. Tarihsel olarak, nitelikli teknik işçilerin erken sınai serma­ yeye direnişleri ilk önce Taylorizmin zaman ve hareket araştır­ malarıyla, ardından da Fordist fabrikanın yarı-otomatik mon­ taj hatlarıyla yavaş yavaş ayrıştırılmıştı. Fakat bu değişimler pa­ radoksal biçimde işçi sınıfında bir tekrar bileşime zemin oluş­ turmuştu. lşi montaj hattının homojenliğine ve monotonluğu­ na indirgeyen Fordizm "kitlesel işçi"yi yaratmıştır; kitlesel iş­ çinin gücü parçası olduğu devasa teknolojik aygıtı durdurabil­ mesinden kaynaklanır. Kitlesel işçinin partileri, sendikaları ve grev gücü 20. yüzyıl sermayesini devrim tehdidiyle dehşete dü­ şürmüş, bu tehdit gerçekleşmediği zaman bile işçiler düzen­ li ücret artışları ve refah devleti yardımları gibi tavizler elde et­ meyi başarmıştır. Otonomist terminolojiden ikinci kavramımız ise "toplumsal fabrika"dır. Marx ( 1 990, 1 99 1 , 1 992, 1993) sermayeyi bir dev­ re, hem üretim hem de dolaşım alanlarını içeren ama ikisinin de üstünlüğe sahip olmadığı bütün bir sistem olarak tarif et­ miştir. Üretim kullanım-değerlerinin üretildiği ve emekten ar­ tı değerin elde edildiği ikili bir süreçtir; oysa dolaşım nakliye ve lojistik, reklamcılık ve perakende satışları içeren bir süreçle bu değeri metaları pazara ulaştırarak ve satarak gerçekleştirir. Marx aynı zamanda üçüncü, dolaşıma bağlı ve gittikçe güçle98

nen üçüncü bir sektör olarak finansı -bankacılık, kredi ve spe­ külasyon faaliyetlerini- teşhis etmiştir. Son olarak, en azından sermayenin dışında kalan ama sermaye için işlevsel olarak ge­ rekli olan o alanı, insani emek yetilerinin yenilendiği tüketim ve toplumsal üremeyi tasvir etmiştir. Bunu malların tüketimi bağlamında düşünmüştür; fakat, feminist Marksistlerin de ıs­ rarla işaret ettiği gibi, bu alan da çoğu ücretsiz ve kadınlar tara­ fından icra edilen, insanları çalışacakları bir yaşam için doğur­ ma, büyütme, eğitme ve yaşatmayı içeren muazzam miktarlar­ da iş içerir (Federici, 20 1 2 ; Bhattacharya, 20 1 8) . Otonomist­ lerce iç içe geçmiş bu işlevlerden mürekkep kompleksi tarif et­ mek için kullanılan kavram " toplumsal fabrika"dır. Başta, bu kavramı sınai fabrikanın sermayenin diğer tüm faaliyetlerinin çevresinde döndüğü bir eksen olduğunu belirtmek için kul­ lanmışlardır (Tronti, 1977) . Daha sonra sermayeyle nasıl sa­ dece atölyede değil de aynı zamanda tüm sermaye devresi bo­ yunca okullarda, evlerde, dükkanlarda ve depolarda da müca­ dele edilebileceğini belirtmek ve böylece proletarya kavramını sadece sınai temelin ötesine genişletmek üzere bu kavramı ge­ liştirdiler. Otonomizmin işçilerin gücü kuramlarını sosyal fabrikaya eklemlemelerinin sermayenin sibernetik teknolojileri benim­ semesinin tam da onların temel varsayımlarına daha önce gö­ rülmemiş bir şekilde meydan okunmasına yol açtığı bir an­ da olması ironiktir. Bilgisayarlar ve dijital ağlar ABD askeri-sı­ nai kompleksi içinde İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş dö­ neminde geliştirilmişti. 1 970'lerden itibaren, otuz yıllık bir bü­ yümenin ardından kar oranlarının sert düşüşe geçtiği bir eko­ nomik yavaşlamanın ortasında, bu teknolojiler Kuzey Ameri­ ka ve Avrupa kapitalizmlerinin yurtiçi cephelerinde gittikçe daha büyük oranda kullanılmaya başlandı. Fordizmden Post­ Fordizme bu geçiş sınai işçi sınıfının gücünü ayrıştırdı. Ken­ disi otonomist olmamasına rağmen ana hatlarıyla benzer bir analiz geliştiren emek tarihçisi Beverly Silver (2003 ) , sermaye­ nin emek sorunlarıyla karşı karşıya kaldığında başvurabilece­ ği üç "çözüm"ü tarif eder: "teknik" , "mekansal" ve "finansal" . 99

1 970'lerden itibaren, " teknik çözüm" fabrikaları ve ofisleri oto­ matikleştirerek emeğin mekanik olarak ayrıştırılmasını içeri­ yordu , ama otomobil fabrikalarına robotların girişiyle de gö­ rüldüğü gibi bu sonuç, dijital teknolojilerin katkısıyla çok da­ ha yüksek bir düzeyde gerçekleşiyordu. "Mekansal çözüm" sı­ nai üretimi tedarik zincirleriyle dünya pazarının ucuz emek/az düzenleme bölgelerine kaydırmayı içeriyordu: Bu çözüm ser­ mayenin iş gücünü makinelerle ikame etmek yerine küresel boyutta büyütüyor, ama bunu en düşük ücretle ve azami göz­ den çıkanlabilirlikle yapıyordu . Üçüncü sıradaki "finansal çö­ züm" ise ilk başta yatırımlan korumak amacıyla geliştirilen, da­ ha sonralarıysa yüksek riskli kumar makinelerine dönüşen tü­ revler ve vadeli işlemler gibi araçlarla tümüyle spekülasyon ala­ nına kayarak üretimden toptan kaçınmayı amaçlıyordu. Otomasyon, tedarik zincirleri ve finansallaşma küresel Ku­ zey'deki fabrikaları kırıp geçirdi, ücret artışlarını bastırdı ve sı­ nai işçilerin militanlığını yok etti. Reagan ve Thatcher hükü­ metlerininkiler gibi sendikaları zayıflatmayı amaçlayan siyasi önlemlerle birleşince bunlar kitlesel işçilerin gücünü kırdı. Bir zamanların müreffeh kentleri sınai pas kuşaklarına dönüştük­ çe, ileri sermaye bölgelerindeki istihdam gittikçe daha çok -fi­ nanstan kamyon şoförlüğüne, evde bakıma kadar kimi iyi ka­ zanan, kimileriyse çok düşük ücretler ya da en fazla yerinde sa­ yan reel ücretler kazanan, çok çeşitli ve birbirinden kopuk iş türlerini kapsayan- hizmet sektörüne kaydı. Haneler kadınla­ rın hem ücretli hem de ücretsiz çalışmalarına gittikçe daha çok bel bağlar hale geldikçe emeğin toplumsal cinsiyet bileşiminde de bir değişiklik oldu , ki çoğu sol örgüt bile henüz bu gelişmey­ le baş edebilmiş değil. Sınai emeğin gücüne, sendikalara ve sos­ yalist partilerine dayalı koca bir siyasi kültür adeta denizin di­ bini boylayan Atlantis misali battı gitti. Küreselleşmeyle beraber, otoyollar, konteyner gemileri, hava ulaşımı, depolar ve dağıtım merkezleri, fiber optik kablolar ve veri merkezlerinin mal, insan ve enformasyonu dünyanın dört bir yanına taşıdığı muazzam şekilde büyümüş bir dolaşım ay­ gıtıyla toplumsal fabrika bir anlamda bir "gezegen fabrika"ya 1 00

dönüşmüştür. Küreselleşme taraftarları, hatta kimi otonomist­ ler (Hardt ve Negri, 200 1 ) , "düz" veya "yumuşak" bir gezegen çaplı ekonomik düzenden bahsederler. Fakat aslında kapita­ list gezegen katı ve hiyerarşik bölgelere ayılmıştı. Kuzey Ame­ rika, Avrupa ve Japonya gibi gelişmiş bölgeler şirket merkezle­ ri, finansal faaliyetler, ileri teknoloji araştırma ve tasanın mer­ kezleriyle perakende satış ve tüketim komplekslerini banndın­ yordu . Yeni sanayileşmiş bölgeler, özellikle de Çin, yer değiş­ tiren imalat sanayinin yeni merkezleri oldular. Rusya'dan Su­ udi Arabistan'a petrol devletleri karbon ekonomisini besliyor­ du. Diğer bölgelerse yoksullaşmaya batarken buralarda hayat­ ta kalma kayıt dışı veya yasa dışı faaliyetlerle sağlanır hale gel­ di. Gittikçe daha bütünleşirken bir yandan da yaşam standart­ ları ve toplumsal üreme koşullan birbirinden dağlar kadar fark­ lılaşan işçileri bölen bir dünya pazarında sınıf bileşimi son de­ rece karmaşıklaştı (Woland, Blaumachen vd. , 20 14) . Bu yüz­ den bir yandan küreselleştiklerini kabul ederken bir yandan da bölgesel düzenlemelerle içsel olarak oluşturulan "toplumsal fabrika" dan bahsetmeye devam edeceğiz. Küreselleşme ve dijitalleşme sınıflar arası güç dengesini ser­ mayenin lehine çevirdi. Dünyanın her yerinde , zengin fakir tüm ülkelerde, GSYlH'de emeğin payı sermayeninkine oran­ la azaldı (Economist, 20 13) . Ardından, 2008'de, gezegen fab­ rikada yangın çıktı. Sermayenin gittikçe finansal spekülasyo­ na odaklanması Wall Street yüksek riskli konut kredisi kriziy­ le sonuçlandı. Kriz yayılarak küresel Kuzey'de finansal sistem­ lere, banka kurtarmalara, kemer sıkma programlarına ve dün­ yanın diğer bölgelerinde domino etkilerine yol açtı. Bunu da toplumsal çalkantılar izledi. 20 l l 'de Tunus'tan ve Kahire'den Madrid ve New York'a, oradan da İstanbul ve Rio de janeiro'ya, Tel Aviv'e ve Kiev'e eşitsizlik ve güvensizliğe karşı, çoğunluk­ la kent meydanlarının işgali biçimine bürünen, bir dizi isyan baş gösterdi. Bu isyanlar taze ve çoğunlukla yeni Post-Fordist kültür ve teknoloji işçileri ile öğrenci tabakasından beslenen bir işçi sınıfı yeniden birleşmesine işaret ederken, neredeyse hepsi başarısız 1 01

oldu ; sönüp gittiler, bastırıldılar, bir muhafazakar rejimin ye­ rine yenisini getirdiler veya iç savaşlara ya da dış müdahalele­ re dönüştüler. Bunları bu kez sağdan kaynaklanan yeni bir çal­ kantı dalgası izledi: Tümü de kapitalist küreselleşme, göçmen­ ler ve azınlıklara yönelik ırkçı nefret ve işçi sınıfının işsizlik ile düşen ücretler karşısındaki endişeleriyle beslenen Britanya'da­ ki Brexit referandumu , Trump'ın 20 1 6'daki seçim zaferi ve Av­ rupa'da neo-faşizmin yükselişi. Hem 20 l l 'in başarısız Occupy tekrar birleşme anı hem de 20 1 6'nın fazlasıyla başarılı ayrıştırıcı neo-faşizmi işçi sınıfı­ nın zayıflamasının belirtileriydi; ama aynı zamanda kapitalizm içinde de kaygılandırıcı bir istikrarsızlığa işaret ediyorlardı. Şir­ ketlerin YZ'yle ilgilenme dalgasının uzun bir geçmişi vardır, ancak esas bu çalkantıların sonuna doğru iyice su yüzüne çık­ mıştı. Makine zekası krizin "çözümü" olarak sunuluyordu. Ör­ neğin danışmanlık şirketi Accenture 20 1 6'da YZ'yi pazarlama­ ya başlarken sermayenin "ekonomik gelişmeyi sürdürme" ve "önceki on yıllarda sağlanan istikrarlı refah artışını sürdürme" kabiliyetinde "belirgin bir düşüş" olduğunu kabul ederek "YZ 2025'e kadar yıllık ekonomik büyüme oranlarını ( . . . ) iki ka­ tına çıkarma potansiyeline sahiptir," iddiasında bulunuyordu (Purdy ve Daugherty, 20 1 6) . Paradoksal bir şekilde , küreselleşmeye imkan veren dijital sektörler onun 2008'deki can çekişmesinden daha güçlü çık­ tılar. Wall Street sendelerken ve ABD'nin üç otomotiv devi gi­ bi ana akım sektörler duraklama içindeyken "büyük teknoloji" parlak ışıklardan biriydi. 2000'deki dot. com çöküşünü "Web 2.0" olarak yeniden doğarak atlatan dijital sermaye Wall Stre­ et'in çöküşünden önce bile yükselişteydi. Google 2004'te, Fa­ cebook ise 2006'da borsaya açıldı. Apple iPhone'u 2007'de pi­ yasaya sürdü. Ne var ki, bu dijital şirketlerin, Amazon gibi di­ ğerleriyle birlikte, dünyadaki en değerli şirketler sıralamasında daha önceleri dev enerji ve finansal hizmet şirketlerinin bulun­ duğu tepeye yerleşmeleri kriz sonrası ekonomik durgunluk sı­ rasında oldu (Mosco , 20 1 7: 65). Ümitsizlikle "Facebook dev­ rimleri" olarak basite indirgenen küresel sermayeye karşı ayak1 02

!anmalar bile yeni bir dijital düzenin tezahürleri olarak kabul edilebilir. 2008'den sonra ABD'nin durgunluktan çıkması, sü­ reç boyunca MÖ için gerekli önkoşulların oluştuğu -büyük ve­ riler yaratan sosyal medya, İnternet ve akıllı telefon kullanımı­ nın yaygınlaştığı- "teknoloji önderliğinde" bir toparlanmaydı . Küreselleşme krizinin belli bazı yönleri de YZ'ye olan ilgi­ yi artırdı. Dünyanın dört bir tarafındaki protestoların gürültü­ sü içinde net bir mesaj ayırt edilebiliyordu: Ucuz küresel emek günleri geçiyordu . Küresel Kuzey Batı'daki ayaklanmalar ba­ şarısız olurken Güney'de bambaşka şeyler oluyordu . Yeni sı­ nai emek nesilleri kendi siyasi bileşimlerini meydana getiriyor­ lardı. Çin'de, Pearl Irmağı Deltası fabrikalarında birbiri ardı­ na gelen grev dalgaları ücretleri düzenli olarak yukarı çekiyor­ du. Apple'ın iPhone'larının neredeyse askeri bir disiplin altında montajının yapıldığı Foxconn'un dev elektronik fabrikaların­ da 20 1 0'da cereyan eden protesto intiharları dünya gündemi­ ne oturdu. Foxconn'un çaresiz kalan sahibi Terry Gui, montaj hatlarındaki işçilerin yerine bir milyon robot getirmekle tehdit etti. Kırdaki köylerden kentlere ilk göçmen dalgasının tüken­ mesiyle, Çin fabrikaları montaj hattı eziyetine katlanacak genç­ ler bulmakta zorlanmaya başladı. Çin' deki imalat işçilerinin or­ talama saatlik ücretleri 2005'ten 20 1 6'ya üç katına çıkarak Yu­ nanistan ve Portekiz gibi ülkelerdeki saatlik ücretlere yaklaş­ tı (Gao 20 1 7) . Bu küresel sermayenin karşı karşıya olduğu da­ ha geniş kapsamlı sorunlardan sadece biriydi: Hindistan'da gre­ ve giden otomotiv işçileri fabrikaları ateşe verdi; Kamboçya'da konfeksiyon işçileri sokaklarda polisle çatıştı. Finansal çözü­ mün aniden çökmesiyle ve dünyanın çeşitli köşelerindeki dü­ şük ücretli mekiinlardan yararlanan mekiinsal çözümün yavaş yavaş güç kaybetmesiyle, sermaye gözünü yeni, daha yoğun bir teknik çözüme dikti: YZ'li otomasyon. Daha kanlı birtakım başka krizler de YZ'ye ivme kazandır­ dı. 200 1'deki 1 1 Eylül saldırısında New York'taki Dünya Tica­ ret Merkezi'nin yok oluşu ve ardından gelen "terörle savaş" de­ vasa gözetleme sistemlerinin idaresi amacıyla MÖ teknolojile­ rinin gelişimine vesile olmuştu. Afganistan ve lrak'taki savaş1 03

lar bu ivmeyi sürdürerek ABD'nin isyanlarla mücadele filosu­ na dronlann ve diğer otonom araçların eklenmesine neden ol­ du. Ukrayna, Suriye, Libya gibi yerlerdeki halk ayaklanmaları iç savaşlara ve dış müdahalelere dönüşerek çöktüğünde asken il­ gi arttı. ABD, Rusya, Çin, İsrail, Suudi Arabistan ve İran gölge savaşlarda hesaplaşırken gözetleme, hackleme ve siber güvenlik alanlarında MÖ'nün kullanımı ve geliştirilmesi de ivme kazan­ dı (Sanger, 20 18; Scharre, 20 18: Dyer-Witheford ve Matviyen­ ko, 20 19). Nasıl Soğuk Savaş dijital teknolojiler için bir kuluç­ ka işlevi görmüş ve o teknolojiler daha sonra sivil üretime uygu­ lanmışsa, aynı şekilde Yeni Soğuk Savaş'ın silahlan da dronlann ve gelişmiş robotların işyerlerine girmesiyle sermayenin emekle mücadelesini cephe hatlarındaki yerlerini almış oluyordu. ABD ve Avrupa'daki kapitalist liberal demokrasilerin sıkın­ tı içinde oldukları yönündeki yaygın algı da YZ sektörü için önemliydi. Wall Street'te çalışan güvencesiz işçiler ve Trump ve Brexit'e oy veren pas kuşaklan ileri kapitalist ekonomile­ rin hem şirketlere büyük karlar kazandıracak hem de işçi sını­ fının yaşam standardını yükseltecek bir büyüme yaratamadık­ ları gerçeğinin idrak edilmesini sağladı. Bilgisayarlar ve ağlar hakkındaki ütopyacı vaatlere rağmen, dijital teknolojiler For­ dizmin bu çifte başarısını tekrar edememişlerdi. Silikon Vadi­ si'nin buna tepkisi sibernetik vaatlerine daha da sıkı sıkıya sa­ rılmak oldu . MÖ ve ileri robotik yeniden ekonomik büyüme­ yi sağlayacak sihirli iksirdi (Purdy ve Daugherty, 20 1 7; Swan­ son ve Mandel, 20 1 7 ) . Bu vaatler çok caziptir. Ancak bir gerçe­ ğin üstünü örtmektedirler: Sermayenin YZ'ye yatırım yapması için, sadece ekonomik büyüme sağlamakla kalmayıp karlı bir büyüme, emeğe giden her şeyin üzerinde bir artı değer garan­ tilemesi gerekir. Bunun için de emeğin daha az değil daha çok gözden çıkarılabilir ve ücret artışı ve çalışma şartlarında iyileş­ tirme talep etme ve sermaye karşısında herhangi bir tür özerk­ lik gösterme kabiliyetinin artmış değil azalmış hale gelmesi ge­ rekebilir. Kısacası, işçi sınıfının daha da aynştınlması anlamına gelebilir, ki 1 970'lerden sonra bir daha asla bir tekrar birleşme sağlanamadığı söylenebilir. 1 04

YZ emeği YZ'nin, insan işçiliğini ortadan kaldırma iddiasındaki bir tek­ nolojinin emeğinden bahsetmek bir paradoks gibi görünebilir. Ancak diğer sektörlere uygulanmadan önce YZ'nin kendisinin üretilmesi gerekir. Bu hem diğer emek türlerinin YZ güdümlü dönüşümü için bir önkoşuldur hem de işin daha genel anlam­ da tekrar birleşmesinin nasıl bir yön izleyebileceği konusunda bazı ipuÇlan sunar. Şu anda çok farklı türlerde YZ araştırmala­ rı devam etmektedir ve üretim süreçleri arasında büyük ölçü­ de benzerlikler (örneğin, çok iyi eğitimli yazılım mühendisleri­ ne ve programcılara bağımlılık) olsa da her birinin kendine öz­ gü farklı özellikleri vardır. Burada 2 1 . yüzyılın ikinci on yılında başlıca YZ biçimi olan MÖ'ye odaklanıyoruz. Catherine Dang (20 1 7) bunu "Makine öğrenmesi üç aşama­ da gerçekleşir," diye anlatıyor, "veri işleme, model inşası ve uy­ gulama ve izleme" . Ona göre bu "sandviç"teki "et" modelin in­ şasıdır. Bu aşamada yazılım mühendisleri verili girdi verilerini -bunlar kedilerin veya caddeyi geçen yayaların dijital görün­ tüleri ya da arama kavramlarının, satın alma kayıtlarının ve­ ya sosyal medya konularının biçimlenimleri olabilir- tanıyan algoritmaları geliştirirler. Bu öğrenme süreci binlerce milyon­ larca eğitim örneği üzerinden sınanır, değiştirilir ve iyileştiri­ lir; ardından işaret örüntülerinin gürültüyle (kedi görüntüleri­ nin köpekler, antiloplar ve fillerle; yayaların el arabaları, pos­ ta kutulan ve tek tekerlekli bisiklet sürücüleriyle) karışık halde bulunduğu ham veriler üzerinde tekrar sınanır. Bu sürecin so­ nunda YZ hedef nesnelerini kabul edilebilir bir güvenirlik dü­ zeyiyle teşhis edebilmeli ve farklı örüntüler arasında istatistik­ sel bağıntılar (gündüz daha çok yayanın karşıdan karşıya geçti­ ği; kedi resimlerinin daha çok kadınlar tarafından post edildiği vb. ) kurabilmelidir. MÖ'ye o tekinsiz, insandışı bağlantı ve so­ nuçlan öngörme kabiliyetini kazandıran bu yetileridir. Bilgisayar mühendislerinin aşina olduğu pek çok algorit­ mik model -"doğrusaVmantıksal bağlanım, rastgele ormanlar ve güçlendirilmiş karar ağaçları"- inşa tekniği vardır (Dang, 1 05

20 1 7) . Gündelik intemet kullanımında karşımıza çıkan arka­ daş önerilerinde, reklamların hedeflenmesinde , ürün ve ara­ ma önerilerinde bunlar kullanılır. Ne var ki, en gelişmiş MÖ modellemeleri "daha çok zaman ve bilgi işlem gücü gerektiren (. . . ) eğitmesi zor (. . . ) derin sinir ağları"mn "sezginin ve deneme ve yayılmanın bileşimi" ile kullanılmasını içerir (Dang, 20 1 7 ) . M Ö alanındaki dersler v e kendin yap talimatları hızla çoğalıyor ve açık kaynaklı alet kitaplıklarına yaygın şekilde erişilebiliyor, ancak sinir ağları konusunda derin uzmanlık ender bulunan bir şeydir; dünya çapında yetkin bilgisayar mühendislerinin sa­ yısı binlerle ifade ediliyor (Economist, 20 1 7b) . Bu alandaki ye­ tenekleri işe almak için şirketlerin giriştiği açık artırmaları ve bu işleri yapanlara ödenen yüksek ücretler ve sosyal imkanla­ rın nedeni budur. Kilit faaliyetlerin son derece yetkin ve az sa­ yıdaki teknoloji-bilim MÖ işçilerince yürütülen temel geliştir­ me emek sürecini MÖ bu şekilde yoğunlaştırmaktadır. MÖ sandviçindeki "et" algoritmik modelin inşasıysa, "her şeyi bir arada tutan (. .. ) sandviç sürecinin ekmeği"dir (Dang, 20 1 7) . MÖ sürecinin bu iki tabakası bir taraftan "modele bes­ lenmek üzere muazzam miktarlarda verinin temizlenmesini ve formatlanması"m, diğer taraftan da "modelin dikkatle uygulan­ ması ve izlenmesi"ni içerir. Dang (20 1 7) şu gözlemde bulunu­ yor: "MÖ geliştirme sürecinin -veri işlemeden eğitime, uygula­ madan üretim altyapısına- herhangi bir aşamasındaki herhan­ gi bir uyumsuzluk hatayla sonuçlanabilir" . Pratikte, MÖ yazı­ lım mühendisleri zamanlarım esas model inşasından daha çok "hazırlama ve izleme"ye harcarlar. Bu bölümün ileriki sayfa­ larında, bu tür veri kümelerinin farkında olmayan cep telefo­ nu kullanıcılarından sıkı sıkıya gözetim altındaki dağıtım mer­ kezi işçilerine ve sürücüsüz araçlardaki uykusuz "güvenlik sürücüleri"ne kaynaklarım ele alacağız. Fakat veriler nasıl top­ lanırsa toplansın, neredeyse her zaman YZ eğitiminde kullanı­ labilmesi için temizlenmesi -formatının standartlaştırılması, hataların ayıklanması, uçdeğerlerin tespit edilmesi, ek bilgiler sağlanması, işlemede kullanılacak özelliklerin eklenmesi ve en önemlisi MÖ'nün tapımayı öğreneceği nesnelerin etiketlenme1 06

si- gerekir. Veri bilimcileri arasında "işin % 80'i verileri temiz­ lemek, diğer % 20'siyse verinin nasıl temizlendiğinden şikayet etmektir," gibi şakalar yaygındır (Lohr, 20 14) . Bu "veri harmanlamak" ( "data munging") veya "veri itip kakmak" (data wrangling) Qohnston, 20 1 5 ) işleri, çoğunluk­ la yurtdışına, Venezuela, Hindistan veya Endonezya gibi saati birkaç dolarla birkaç sente değişen oranlarda düşük ücretli yer­ lere havale edilmiş "mikro" işler biçiminde fason yapılır (Na­ kashima, 20 1 8a) . Başlarda bu Freelancer, Mechanical Turk ve­ ya Upwork gibi kitle kaynak platformları aracılığıyla halledi­ liyordu . Zamanla veri temizleme bir uzmanlık işine dönüştü. Mighty AI ve Figure Eight (daha önceleri CrowdFlower) gibi yeni şirketler "fotoları ve diğer verileri, akıllı telefonlarda bile, etiketlemeyi kolaylaştıran" yazılımlar geliştiriyor (Nakashima, 20 1 8a) . Bangalore merkezli Playment şirketi bu tür görevle­ ri "oyunlaştırıyor" ve kullanımına hazır 30.000 işçisine "oyun­ cular" adını veriyor. Çin'de, "rafine veri işleme" alanında uz­ manlaşmış Şirketler Taylorcu bir işbölümüyle çalışıyorlar. Ki­ mi "proje grupları" "karmaşık yoga benzeri pozlarda insan vü­ cudundaki noktalan" etiketlemekten veya "motosiklet, bisiklet ve yayalar"a gitikleri yönü yorum olarak yazmaktan sorumlu ; diğerleriyse "radarları gerçek dünyadan nesneleri tanımak için eğitmekte kullanılan binaların dış hatlarını ve gizli nesneleri ta­ ramakla" meşguller (Yu , 20 1 7) . Bu zor ve yorucu bir iştir. MÖ "sandviç"inin diğer tabakası olan uygulama ve izleme de küre­ sel bilgisayar başı emeğine bağımlıdır. MÖ algoritmaları bek­ lendiği gibi çalışmayabilir veya müdahale gerektiren sorunlar­ la karşılaşabilir. Güya otomatik olan sistemlerin insani deste­ ğe ne kadar bağımlı olduğu 20 1 7'de, masraf raporları için fatu­ raların fotolarını otomatikman tarayarak verileri algılama hiz­ meti sunan Expensify şirketinin metin analiz yazılımındaki ba­ şarısızlıkları müşterilerin şahsen kime ait olduğu belli olan fa­ turalarını Amazon'un Mechanical Turk (MTurk) kitle kaynak platformuna göndererek telafi ettiği ortaya çıkınca daha da bel­ li oldu. YZ temelli hizmetlerin ardında böyle bir "insani güven­ lik ağı"na çok sık rastlanır (Gent, 20 1 7 ) . Saralı Roberts (20 1 6, 1 07

20 1 7) sosyal medya postlarından şiddet veya pornografik içe­ riklerin ayıklanmasında genelde çok düşük ücretli ve güvence­ siz insan içerik moderatörlerinin kullanıldığını tespit etmiştir. Google'ın YouTube videolarını izleyen 10.000 kişilik bir "not­ layıcı" ordusu olduğu bildiriliyor. Microsoft arama algoritma­ larının sonuçlarının bir ayda milyonlarca mikro görevle sağla­ masını yapan bir Evrensel İnsan Alakalılık Sistemi (Universal Human Relevance System) kullanmaktadır. "Siber-savaş" skan­ dalları Facebook ve Google'ın MÖ sonuçlarını iyileştirme ça­ balarını younlaştırmıştır (Alba, 20 1 7; Dyer-Witheford ve Mat­ viyenko, 20 19). Veri temizleme ve izleme mikro işleri birbiri­ ne yakından bağlıdır; bunların her ikisi de düşük ücretle çalı­ şan işçiler tarafından farklı vardiyalarda yapılabilir (Nakashi­ ma 20 1 8c) . Bu tür faaliyetler "otomasyonun son yüz metresi paradok­ su"na [ the paradox of automation's last mile] bir örnektir: "YZ ilerleme kaydettikçe, aynı zamanda insanların devrede olma­ sı gereken yeni görev türleri için geçici emek pazarlarının hız­ la yaratılması ve yok edilmesine yol açar" ( Gray ve Suri, 20 1 7 ) . B u paradoks başka sürprizler d e barındırıyor: Veri temizleme ve izleme işlerinin kendileri de MÖ otomasyonu hedefleri ara­ sına girmiştir. Amazon, Mechanical Turk insani mikro görev­ lendirme sisteminden "yapay yapay zekA" olarak bahsetmekte­ dir (Reese ve Heath, 20 1 6) ; buradaki ironi Mechanical Turk si­ tesinde iş üstlenen insanların [ turkers ) bir gün yerlerine geçe­ bilecek yapak zekAları eğitiyor olmalarıdır (Hook, 20 16). Face­ book ve Google amaçlarının bir noktada içerik moderasyonu­ nu otomatikleştirmek olduğunu açıkça ifade etmişlerdir (Alba, 20 1 7; Nieva, 20 1 8) . Veri bilimciler veri temizlemeyi "makine öğrenmesinin yardımına ihtiyaç duyan bir makine öğrenmesi problemi" ilan etmişlerdir (Ilyas, 20 1 8) . İşleri kliklemek olan ekran başı işçileri dijital olarak kaydedilmiş kendi emeklerinin veri setlerini gelecekteki YZ'lerin eğitimi için sunmaktadırlar. Dolayısıyla MÖ, Tim jordan'ın (20 1 5 : 32-38) "özyineleme" adını verdiği, enformasyon sermayesinin kendisinden beslen­ diği o sürece bir örnektir. Otomasyon korkusu dönüp dola1 08

şıp seçkin yazılım geliştiriciler tabakasına kadar ulaşmıştır. YZ sektöründe çalışanlar işlerinde otomasyonla paradoksal bir iliş­ ki içindedir; bir yandan ona karşı temkinli davranırken bir yan­ dan da otomasyonu gerekli, hatta arzulanır bir şey olarak tarif ederler (Steinhoff, 20 1 9b) . Bu da söz konusu teknolojilerin ya­ zılım mühendislerinin işini artıracağı mı yoksa ortadan mı kal­ dıracağı konusunda yeni fikir ayrılıklarına zemin hazırlar (Sha­ nin, 20 18; Vorhies, 20 16a, 20 1 7) . 20 1 6'da, 550 geliştiriciden muhtemel endişe verici gelişmeler listesinden "kariyelerinde­ ki en kaygı verici şeyi" seçmeleri istenmişti: En popüler cevap "benim ve geliştirme çabalarımın yerini yapay zekanın alma­ sı" oldu (Thibodeau, 20 1 6) . Kimi geliştiriciler bu tür kaygıla­ n önemsemiyor, YZ sektörünün insani kodlama ve tasanın ta­ lebini artıracağına inanıyor. Diğerleriyse yazılım geliştiricileri­ nin kod kontrolünü, dağılımını ve onarımını otomatikleştiren ve gittikçe daha çok geliştiriciler "klavyeye dokunmadan" do­ ğal dil komutlarıyla uygulama "yapıveren" YZ "bot"lannın yar­ dımından daha çok yararlanacaklarını ve bunun tüm "yazılım geliştirme yaşam döngüsünün üst düzey bir tariften ibaret ol­ duğu" noktaya kadar evrileceğini düşünüyorlar (Despoudis, 20 1 7) . Rice Üniversitesi'nde ABD Savunma Bakanlığı için ge­ liştirilen BAYOU ML uygulamaları da bu tür tartışmaları alev­ lendirmişti; bu uygulama GitHub'daki milyonlarca satırlık in­ sanlar tarafından yazılmış kodlar "üzerinde eğitilmiş" ve söyle­ nene göre çok kısa anahtar kelime talimatlara göre geliştirici­ lere kod parçalan önerebilen ve böylece MÖ'lerce tasarlanmış MÖ sistemlerine doğru bir ilk adım sayılabilecek bir sinir ağı­ dır (Rayome, 201 8) . M Ö üretim sürecinin sınıf bileşiminin analizi açısından iki­ li bir önemi vardır. Birincisi, dijital sermaye için can alıcı ve ge­ nişlemekte olan yazılım geliştirme mesleğinin önemli bir par­ çasıdır. Bu sektör üzerine tartışmalar normalde, son şekli MÖ tasanmcılan olan yazılım mühendislerinin ve programcıları­ nın yüksek ücretli, yüksek statülü emeğine odaklanır. Bu "YZ perdesinin arkasında" veri temizleyicilerinin ve izleyicilerinin sarf ettikleri emeği -bir BM araştırmasına göre tipik olarak "dü1 09

şük ücret, karanlık bir gelecek ve psikolojik yorgunluk" özel­ liklerine sahip küresel bir tıklayıcı işgücünü (Berg vd. , 20 18; Geuss, 20 1 8a)- gizler (Gray ve Suri, 20 1 7) . MÖ'nün parçalan­ mış işgücünün tüm parçalan yarattıkları ürünün kendi emek­ lerini otomatikleştirebileceği bir gelecekle karşı karşıyadır; ya­ ni veri bilimciler ve veri temizleyiciler kendi işleriyle kendileri­ ni işsiz bırakıyor olabilirler. İkincisi, MÖ küresel emeğin sade­ ce çok ufak bir kesimi olmasına rağmen, kuvvetli kutuplaşma­ lara maruz kalan ve otomasyon tarafından güvencesizleştirilen dijital yoldan aracılık edilen emeğe dair ortaya çıkardığı örün­ tüler YZ'nin daha geniş anlamda toplumsal fabrikaya uygulan­ dığı diğer yerlerde de ortaya çıkıyor.

İ nsan ol mayı öğrenmek Tüm emek otomasyonu teknolojileri gibi YZ'nin de üretimde sabit sermaye olarak toplumsal işlevi gerekli emeğin azaltılma­ sı ve buna eşlik eden elde edilecek artı değerin artırılmasıdır. Dolaşımdaysa fabrikalar, dağıtım merkezleri ve perakende ma­ ğazaları arasında daha sıkı bir entegrasyon (koordinasyon ve programlama) ve hem satıcılann hem de reklamcılann potansi­ yel müşterilere daha doğru hedeflenmesini sağlayarak değerin gerçekleştirilmesini hızlandırır, yani dolaşım zamanım azaltır. Aynı zamanda bu faaliyetlerin tümünde emek maliyetini düşü­ rür. Finans sektöründeyse otomasyon paranın spekülatif baş­ kalaşımla daha çok paraya dönüşmesini hızlandım. Aynca YZ tüketim ve toplumsal üremeye nüfuz etmeye başladıkça, sağlık, eğitim ve eğlence gibi sektörlerde ücretli işçilere ihtiyacı orta­ dan kaldım ve makinelerin aracılık ettiği yeni kişiler arası iliş­ ki (sosyal medya) veya insan-makine ilişkileri örüntüleri (yaşlı bakım rahatlan gibi) yaratır. YZ'nin gezegenin farklı yerlerine girişi sermayenin mekansal örgütlenmesine göre değişiklik gösterir. Gitikçe hizmetler, pe­ rakendecilik ve finansallaşmanın ağır basmaya başladığı Kuzey Amerika ve Avrupa ekonomilerinde YZ girişimleri yoğun ola­ rak dolaşıma yöneliktir, gerçi aynı zamanda sınai üretimi tek110

rar ülkelerine çekmeye de çalışmaktadırlar. Çin, Güneydoğu Asya ve ihracat pazarlarına bağlı diğer imalat bölgelerindey­ se YZ yoğun olarak sanayinin otomatikleştirilmesine odaklan­ mıştır; bununla birlikte ekonomik gelişmenin sersemletici hı­ zı aynı zamanda Çin'deki Baidu , Tencent ve Alibaba gibi şirket­ leri dolaşım hızlandırıcı YZ'ler kullanmaya da teşvik etmekte­ dir. Gezegenin gözden çıkarılan bölgelerindeyse, etkisi doğru­ dan hissedilen YZ'ler yoksullaşmış nüfusları kontrol etmek için kullanılan dronlar ve gözetleme sistemlerini yöneten iç ve dış güvenlik güçlerininkilerdir. Burada esas olarak YZ otomasyo­ nunun Kuzey Amerika ve Avrupa'da emeğin teknik bileşimini nasıl değiştirdiğine odaklanıyoruz; ama başka yerlerdeki geliş­ meleri de hesaba katıyoruz. Sermayenin YZ kullanımı yeni, de­ neysel kullanım aşamasında ve çok büyük vaatlerle sunulmuş durumdadır. Kim Moody'nin altım çizdiği gibi, 2008'deki çö­ küşün sonrasında, işletmelerin yeni teknolojilere yaptığı yatı­ rımlar düşük kar oranlan ve baskılanmış ücret artışları yüzün­ den düşük kalmıştı; bu koşullar devam ettikçe, YZ otomasyo­ nunun ilerlemesi muhtemelen "düşe kalka ve yavaş" olacaktır (20 1 8a: 26) . Ne var ki, aynı dönemde şirketler pek çok alan­ da YZ uygulamaları denemiş ve kullanmaya başlamıştır; serma­ yenin daha önceki teknolojik yenilik dalgalarına bakacak olur­ sak, kapitalistlerin özgüvenleri veya işçilerin ücret talepleri art­ tıkça muhtemelen bu süreç de hızlanacaktır. Kimi gelişmelerin hayata geçirilmesi diğerlerinden çok daha zor veya öngörülme­ miş teknolojik ya da yasal sorunlarla -veya belki de işçi sınıfı­ nın direnişince- tamamen engellenmiş olabilir. Yine de ufak bir kısmı bile başarılı olsa, YZ proletarya ile sermaye arasında­ ki güç dengesini ciddi derecede değiştirecektir. Üretim alanında, küresel Kuzey Batı'da YZ tekrar sanayileş­ meyi sağlayacak bir araç olarak ilan ediliyor. Dış ülkelere nak­ ledilmiş veya ülkeden ayrılma tehlikesi gösteren imalat kapasi­ tesinin MÖ ile güçlendirilmiş robotlar, sensörler ve süreç kon­ trol teknolojilerinin kullanımıyla tekrar kazanılması öngörü­ lüyor. "Pek çok sınai YZ uygulaması _halen yeni ve durumla­ ra göre ısmarlanmışken" GE, Siemens, Microsoft ve Intel gi111

bi güçlü şirketler emek maliyetini düşürmek, kusurlu ürünle­ ri azaltmak, öngörülmemiş durmaları kısaltmak, geçiş zaman­ larını azaltmak, üretim hızını artırmak ve önalıcı bakım ger­ çekleştirmek için MÖ'den yararlanma konusuna "ciddi yatının yapıyor" (Faggella, 20 1 8b) . Söylenene göre Siemens yapay sinir ağlarından "on yıllardır çelik fabrikalarını izlemek ve verimli­ likleri artırmak için" yararlanmaktadır (Walker, 20 18) . Avru­ pa'da bu proje "Sanayi 4.0" adı altında ilerlerken Kuzey Ame­ rika'da daha geniş "Nesnelerin lntemeti" başlığı tercih edili­ yor. Bu tür sınai otomasyonun en bariz ve sorunsal bir şekilde kullanımını Elon Musk'ın Freemont, Califomia'daki Tesla ara­ ba fabrikasında -sürücüsüz araba ve kamyonlar üretmenin ya­ nı sıra, Musk'ın kendi ifadesiyle, "uzaylı bir savaş gemisi"ni an­ dıracak kadar otomatik olmak üzere tasarlanmış bir tesis (De­ Bord, 20 1 7)- görüyoruz (Bhattacarii, 20 1 7) . Ne var ki bu savaş gemisinin işleyişi tümüyle kullanım dışı bırakmak istediği işçi­ lerin başına gelen kazalar (Wong, 20 1 7a, 20 1 7b) ; Musk'ın "aşı­ n otomasyon" yüzünden olduğunu söylediği üretim darboğaz­ lan; hoşnutsuz çalışanların dijital sabotajları ve kendi kendine gitmektense kendi kendine alev alma konusunda daha başarı­ lı oldukları ortaya çıkan sürücüsüz araçların kaza yapıp yan­ ması gibi konulardaki skandallarla doludur. Tesla vakası aşı­ n otomasyonun zorluklarını gösteriyor. (Wilson ve Daugherty, 20 18). Bununla birlikte, ticari korumacılık -her ne kadar yerli işçilerden daha çok vatansever robotları çalıştıracak olsalar da­ anavatana zincirlenmiş tesislerin inşasına yönelik planlan bes­ lemeye devam ediyor. Ne var ki, kendileri de emek azlığı ve üc­ ret baskısı çeken Çinli şirketlerin de aynı yönde ve muhteme­ len çok daha hızlı hareket ediyor olmaları da sermayenin reka­ bet mantığının getirdiği bir ironidir. Terry Gui'nin Tayvanlıla­ rın sahip olduğu ama Çin'de üretim yapan Foxconn'u tümüyle robotikleştirme yemini henüz yerine getirilmiş sayılmaz, ama tamamen boş olduğu da söylenemez ; 20 1 8 itibarıyla, şirket bir yandan işgücünü azaltıp gelirlerini artırırken "Foxbot"lar Foxconn'daki üretim hatlarında görülmeye başlamıştı ( Chan, 20 1 7 ; Wang, 20 18). 20 1 3'ten bu yana, Çin sınai robotlar ala112

nında dünyanın en büyük pazarı konumundadır. Bunların ço­ ğu yurtdışından alınıyor, ama yurtiçi üretimin artışıyla beraber, fabrikaları Batı'dakiler kadar, hatta onlardan daha fazla otoma­ tikleşmiş hale geliyor (Bland, 20 1 6 ; Ying, 20 18) . Ne var ki Kuzey Amerika ve Avrupa'da YZ girişimlerinin en hızlı geliştiği alan dolaşımdı; ulaşım, depolama, iletişim ve pe­ rakende satışları gittikçe daha karmaşıklaşan, kesintisiz sis­ temler halinde birbirine bağlayan "lojistik devrimi"ne hız ka­ zandırmıştı (Cowen, 20 14; Rossiter, 20 1 6 ) . Yukarıda gördüğü­ müz gibi, özerk araçlar YZ sermayesinin potansiyel olarak en kazançlı biçimlerinden biridir. Bu olasılık genellikle sürücüsüz şahsi araba (hem bir tüketici metası hem de meta emek gücü­ nün işe ulaşma aracı) bağlamında ele alınır. Oysa ilk ödül oto­ matik ticari kamyonculuktur. Madencilik gibi sektörlerde ro­ bot kamyonlar halihazırda kullanılıyor. Volvo, Daimler ve Tes­ la gibi şirketler bunların mezun olup uzun mesafe taşımacılı­ ğına başlayacağı gün için çalışıyorlar. 20 1 6'da, Uber büyük bir özenle (en uygun koşullar altında) sürücüsüz bir kamyonla bi­ ra nakliyatı gösterisi düzenledi (Peterson, 20 1 6 ) . O zaman­ dan beri bu tür araçlar (bir gözetici sürücü eşliğinde) El Paso, Texas'taki bir depodan buzdolaplarının 1- 1 0 otoyolu boyunca Palın Springs, Califomia'daki bir dağıtım merkezine ulaştırıl­ ması işinde kullanıma girmiş durumdadır. 7-24, mola vermeden, gözetim altında konvoylar halinde ve­ ya uzaktan kumanda eden sürücülerin gözetiminde, yayasız, bisikletsiz ve trafik ışıksız uzun düz otoyollarda, belki de özel şeritlerde işleyen sürücüsüz kamyonlar YZ'nin kazançlı bir kul­ lanımı olacaktır. İşçi sınıfı istihdamının önemli bir sektörü­ nün otomasyonu anlamına gelecektir. ABD'de kamyonculuk 676 milyar dolarlık ve yaklaşık 3,5 milyon sürücünün çalıştığı bir sektördür. Dar marjlı bir işte, emek maliyetleri "toplam ta­ şıma giderlerinin neredeyse % 4S'ini meydana getirir" ( Camp­ bell, 20 1 8 ) . Uluslararası Ulaştırma Forumu'nun 20 1 7 tarihli bir raporu ABD ve Avrupa'daki 6,4 milyon sürücünün 4,4 mil­ yonunun özerk araç teknolojisi tarafından işsiz bırakılabilece­ ği öngörüsünde bulunuyordu (ITF, 20 1 7 ) . Sürücüsüz kamyon113

ların ulusal araç düzenlemelerine dahil edilmesine neredeyse 600.000 kamyoncuyu temsil eden Taşımacılar Sendikası "fela­ ket olur," diyerek karşı çıkmıştır (Marshall, 20 1 7) . Bu direniş YZ otomasyonlu kamyonculuğun karşısındaki engellerden sa­ dece biridir: Diğerleri arasında hem otomatik sürücü teknoloji­ lerinin geliştirilmesindeki sorunlar (201 8'deki bir dizi kazadan da görülebileceği gibi) hem de otoyol sistemlerinin uyarlanma­ sı ve yasal sorumlulukların netleştirilmesi ihtiyacı sayılabilir (Moody, 20 18b) . Dolayısıyla, robot kamyonlar potansiyel ola­ rak YZ sermayesinin en karlı girişimlerinden biri olabilir; fakat aynı zamanda en zorlularından biridir. Bununla birlikte, daha yakında başka fırsatlar da vardır. Otoyollarda gezinen siber-tırlar kadar dramatik olmasa da ser­ mayenin dolaşım sürecini dönüştüren bazı görünmez yazılım aktörleri de vardır. Dünyanın dört bir tarafında, gece gündüz çağrı merkezleri telefon aboneliklerinden müze üyeliklerine ka­ dar her şeyi satan mesajlar gönderir ve gelen çağrılan cevaplaya­ rak müşteri ilişkilerini sürdürür, onarır ve pekiştirirler (Brophy, 20 1 7 ; Woodcock, 20 1 7) . Avrupa ve Kuzey Amerika'da, bu işle­ rin sanayisizleşmeyle kaybedilen işlerin yerini aldıkları söylen­ mişti, ancak bu tür işler de daha sonra büyük ölçüde Hindistan ve Filipinler'deki taşeronlara havale edilmişti. Fakat bu ülkelerde tekrarlayıcı telefon işçiliği ücretleri yükseldikçe, çağrı merkezle­ ri YZ'ler aracılığıyla otomasyona tabi tutulmaya başladı. Müşte­ riler (ve işçiler) uzun zamandan beri "çağrınız eğitim ve kalite kontrol amacıyla kaydedilebilir" şeklindeki kayıtlı mesajlara aşi­ nadır; o "eğitim" artık MÖ sistemlerinin eğitilmesini de içeriyor (Marr, 20 16) . Doğal dil işleme kabiliyeti olan YZ'ler sık sorulan soruların yanı sıra müşterilerin ekipmanları, beceri seviyeleri ve geçmiş aramaları hakkında bilgiler içeren dijital bilgi bankala­ rından yararlanarak sık sorulan sorulara cevaplan otomatik ola­ rak verip, daha ezoterik sorulan kalan az sayıdaki insan görev­ liye yönlendiriyor ve bazen bir yandan da arayanların "ses tonu, kelime dağarcığı, duygu durumu, hatta sessizlik anlarını duygu ve tatmin olma derecesini anlamak" üzere analiz edebiliyor (Ag­ rawal, Gans ve Goldfarb, 20 18: 90-9 1 ) . 1 14

Pazar danışmanlığı firması Gartner, 20 1 Tde "YZ kullanılan tüm vakaların yaklaşık % 70'i"ni oluşturan "müşteri hizmet­ leri (. . . ) YZ kullanımı için bir numaralı alan" açıklamasını ya­ pıyordu (Baraniuk, 20 1 8) . 20 1 8'de, Britanyalı perakende de­ vi Marks & Spencer 1 00 kadar çağrı merkezi personelinin ye­ rine Twilio'nun konuşma tanıma yazılımını ve Google'ın Dia­ logflow YZ aracını kullanan sohbet "bot"lannı getirdi. ABD'nin büyük sigorta şirketlerinden Allstate enformasyon personeline destek olması için Amelia adı verilen -ve "en insani YZ" olarak sunulan- bir dijital asistanı kullanıma sokarak çağrı sürelerini ortalamada 4,6 dakikadan 4,2'ye indirmeyi başardı; bu ufak ta­ sarruf milyonlarca çağrıda emek maliyetinde devasa bir tasar­ rufa karşılık geliyordu . Çağrı şirketleri insan personelin "oto­ masyonu" yerine " takviye"si olarak adlandırmayı tercih edi­ yor. Şu anda, bunun ana etkisi insan operatörlerin işini yoğun­ laştırmaktan ibaret olabilir, ama pek çok gözlemci otomasyo­ nun uzun vadede yaygınlaşacağını düşünüyor (Wood, 20 18) . Şirketlerin iletişimlerinin başka alanlarında da benzer kapasite­ ler devreye sokuluyor. 20 18'de Google Duplex sisteminin na­ sıl takvim aramalarıyla doğal konuşma örüntülerini birleştire­ rek, insandan ayırt etmesi zor bir sesle telefonla randevu alabil­ diğini gösterdi; bu sistemin reklamı "ABD'de henüz çevrimiçi rezervasyon sistemi olmayan küçük işletmelerin % 60'ının işi­ ne yarayacak" diye yapılıyordu (Solon, 20 18) . Otomatikleştirilmiş nakliye mallan kendileri de YZ tarafın­ dan o tomatikleştirilmiş depolar arasında getirip götürecek. Amazon'un "sipariş karşılama merkezleri" (fulfilment centers) bu paradigmanın en büyük örneğidir. Amazon MÖ'yü "volanı" haline getirmiş (S. Levy, 20 18) ve onu şirketin algoritmik öneri sisteminde, çevrimiçi alışverişlerde, akıllı ev aletlerinde ve bu­ lut bilişim imparatorluğunda kullanmaya başlamış bir şirkettir. MÖ aynı zamanda siparişlerin gelip kötü ücretler ödenmesiy­ le, aşın hızlandınlmışlığıyla, stresiyle ve elektronik olarak gö­ zetim altında tutulmasıyla adı çıkmış işçilerce raflardan alındı­ ğı, paketlendiği ve kamyonlara yüklendiği devasa tatmin mer­ kezlerindedir. Marx'ın makinelerin sömürüyü azaltmak yeri115

ne yoğunlaştırdığı teziyle uyumlu bir şekilde gerçek robotla­ rın kullanımına insan "ambot"lar* üzerindeki baskının artışı eşlik etmiştir (Greenmeier, 2008; Abdelrahman, 20 1 7) . Sipa­ riş karşılama merkezi işçilerinin zamanlarının yandan fazlasını sipariş kalemlerini bulup onları arabalarına koymak için depo­ da dolanarak geçirdikleri"nin keşfiyle harekete geçen Amazon 20 1 2'de robotik şirketi Kiva Systems'i 775 milyon dolara satın aldı (Agrawal, Gans ve Goldfarb, 20 18: 145) . Şirket söz verdi­ ği teslimat tarihlerine uyamadığı bir Noel krizinden sonra yu­ varlak, kısa boylu otomatları büyük ölçekli şekilde kullanıma soktu. 20 1 7'ye gelindiğinde, Amazon dünyanın çeşitli yerlerin­ deki seçilmiş sipariş karşılama merkezlerinde yüz binden fazla "Kiva bot" kullanmaktaydı (Wingfield, 20 1 7) . Bu botlar kulla­ nıldıkları depolarda sürekli güncellenen bilgisayarlı bir envan­ ter sistemince yönlendirilir ve bir iş platformunda dolanmadan duran seçicilere mallan ulaştırmak için hareket sensörlerinden yararlanırlar. Bu robotlar sipariş tamamlanma zamanını beş­ te bir oranında azaltmışlardır. Amazon'un yerden bitme hodan bir alana % 50 daha fazla envanter sığdırılmasını ve elektrikten tasarruf yapmasını sağlarlar; Kivalar karanlıkta çalışır ve ambu­ lansların sürekli son sürat tatmin merkezlerine gitmesine ne­ den olan sıcak çarpmasını önlemek için gerekli olan havalan­ dırmaya da ihtiyaç duymazlar (Tam, 20 14) . Amazon'un sipariş karşılama merkezi otomasyonunda hala eksik noktalar var. Bunlardan biri nesnelerin robotlarca hare­ ket ettirilen raflardan "toplanması"dır. Bu kolaylıkla mekani­ ze edilebilecek rutin bir iş gibi görünebilir; fakat bir otomo­ bil montaj hattının aksine bir Amazon deposu "neredeyse son­ suz çeşitte biçim, boyut, ağırlık ve kırılganlıkta nesneler"le do­ ludur (Agrawal, Gans ve Goldfarb, 20 18: 144) . Bu nesnelerin raflardan toplanması çözülemeyen bir otomasyon sorunu ha­ line gelmiştir. Birkaç yıl boyunca bir Amazon Toplama Yarış­ ması (Amazon Picking Challenge) başlıca robotik şirketlerini bir çözüm bulmaya davet etmiş ama hiçbiri başarılı olamamış­ tır. Son araştırmalardan biri, robotun otomatik olarak rafın ya(*) "Amazon robotları" ifadesinin kısaltılmış hali - ç.n. 116

nına gittiği ve bir insanın robotun kolunu -bir sanal gerçeklik başlığı giyerek, uzak bir yerden de olabilir- kullanarak nesne­ yi tutup kaldırdığı bir "otomasyon yazılımı ve insan kontrolör kanşımı"na başvuruyor; uzun vadede amaç makine öğrenme­ sini kullanan bir yapay zekanın "insanın uzaktan kumandayla eşyayı tutuşunu çok defa gözlemleyerek işin o kısmını kendisi yapmak üzere robotun eğitilmesi"ni sağlamak (Agrawal, Gans ve Goldfarb, 20 18: 1 45) . Başka şirketler Amazon'u geride bırakabilir. Birleşik Krallık menşeili çevrimiçi süpermarket Ocado, diğer market zincirleri­ ne satmak üzere son derece otomatikleşmiş sistemler tasarlama işinde başı çekiyor. Şirketin depo sistemi "kovan planlı bir ma­ kine" içinde "kaldırma" , "taşıma" ve "düzenleme" işleriyle uğ­ raşan ve "tümüyle robotlarla dolu devasa bir satranç tahtası"nı andırıyor; her bir robotun merkezinde bir oyuk ve sandıkları "adeta süpermarket koridorlarındaki bir uzaylılarca kaçırılma sahnesi"ni andırır bir şekilde içine çeken kıskaçları var (Vin­ cent, 20 18). Robotlar birbirinin yerini alabiliyor, bir işten di­ ğerine geçebiliyor; üretim robot eklenmesi veya çıkarılmasıyla artırılabiliyor veya azaltılabiliyor; aynca robotların algoritmik programlamaları depo düzenlemesine yeni çözümler getirilme­ sini sağlıyor. Çin'in depolama firması JD.com, Google'la işbir­ liği içinde, çok daha yüksek otomasyon düzeylerine ulaştığı­ nı iddia ediyor (Paquette, 20 18). Ocado ve Amazon tesislerin­ de hala çok sayıda çalışan vardır, ama robot sistemleri daha de­ rine nüfuz eder ve yayılırken, insanların çalışma temposu artı­ yor ve güvenliği azalıyor. Dolaşımın son noktası satıştır. Perakende işleri de YZ'nin alana girişinin sarsıntılarını hissediyor. Burada da MÖ kendin­ den öneki dijital değişimler üzerinde yükseliyor; çevrimiçi sa­ tışlar perakende işini dönüştürdü, otomatik kasalar yaygınlaş­ tı ve her ikisi de mağazalardaki istihdamda ciddi kesintilere yol açtı. YZ bu mantığı tümüyle cep telefonu uygulamaları ve optik okuyucudan geçirilmiş ürünlerle işleyen personelsiz otomatik perakende mağazalarına kadar götürüyor. Bu teknolojiler ilk önce lsveç'te, ücra bölgelerdeki marketlerde kullanıma girmiş117

ti (Prindle, 20 1 6) . Daha sonra İsveçli şirketlerce WeChat gibi hizmetler aracılığıyla gündelik alışverişte cep telefonuyla öde­ menin ve bir kısmı nispeten düşük teknolojili self-servis kasa­ larla işleyen personelsiz mağazaların yaygınlaşmış bulundu­ ğu Çin'de kullanıma sokuldular (Sun, 20 1 7) . Bunların Kuzey Amerika versiyonları, yukarıda da bahsedildiği gibi cep telefo­ nu uygulamalarını, otomatik tarayıcıları "kasaya ihtiyacı orta­ dan kaldırmak üzere müşterinin yüzüyle torbasındaki malla­ rı eşleştirmek üzere yapay zeka ve bilgisayarlı görüntülemenin kullanıldığı" (Horwitz, 20 18) Amazon Go mağazalarıyla kulla­ nıma girdi. Müşterilere "kişiye özel tavsiyeler" veren sohbet ro­ botları, otomatikman stok yenileyen buzdolaplan ve diğer akıl­ lı ev aletlerinden gelen Nl siparişleri de potansiyel olarak bu sistemlere dahil olabilir (Sun, 20 1 7; Pirrone, 20 18). Devasa bil­ gisayarlı envanter kontrol sistemiyle zaten ünlü olan Walmart, Microsoft'la ortaklık halinde benzer sistemler üzerine araştır­ malar yürütüyor; ki ABD'de en fazla kişiyi istihdam eden şir­ ket olarak bu gelişmenin emek pazarı açısından çok büyük so­ nuçlan olabilir. Alışveriş için para gerekir ve hem borcun hem de spekülas­ yonun arttığı bir çağda, finans kurumları YZ'yi ilk benimseyen­ ler arasında olmuşlardır. Artık "kredi kalitesini değerlendirme­ de, sahtekarlıkların tespitinden fiyatlandırma ve piyasa sigorta­ sı sözleşmelerine ve müşteri etkileşimlerinin otomasyonunda" yaygın olarak MÖ yöntemlerinden yararlanılıyor (FSB, 20 1 7) . Fakat YZ'li otomasyonun en çarpıcı örnekleri finans sektörü­ nün en üst düzeylerinden geliyor. Daha Wall Street'in çöktüğü dönemde, borsacılar algoritmik yüksek frekanslı alım satımın simsarlarınca işlerinden edilmekteydiler. O zamandan bu yana, Tokyo , Singapur, Londra ve Hong Kong borsaları işlem oda­ larım kaldırdılar. 20 18'e gelindiğinde, borsa alım satımlarının yalnızca yaklaşık % l O'u fiilen insanlarca gerçekleştirilmektey­ di; % 40'ı yatının fonlarının düzenlediği "pasif' alım satımlar­ dan oluşurken kalan % SO'yse gittikçe daha çok MÖ'den yarar­ lanan algoritmalarca gerçekleştirilmek_tedir (Pearlstein, 20 18; Coles, 20 1 8 ) . 2000'de, Goldman Sachs borsa birimi yaklaşık 118

600 kişi istihdam ediyordu ; 20 1 6'ya gelindiğinde, ikisi hariç hepsinin yerini "kimi makine öğrenmesi yetisine sahip karma­ şık alım satım algoritmalan"na bırakmıştı (Byrnes, 20 1 7) . J.P. Morgan YZ'ye odaklanma planını açıkladı (Terekhova, 20 1 7) ve bu yeniden düzenlenmenin başına getirmek üzere Micro­ soft'tan bir MÖ uzmanı kaptı (Kolanovic ve Krishnamachari, 20 1 7) . Bir zamanlar "kainatın hakimi" olanlar artık yaratılma­ sına katkıda bulundukları araçlar tarafından çiğ çiğ yeniyordu (Byrnes, 20 1 7) . Finansal manipülasyon zirvesinden gündelik kıt kanaat ge­ çinmenin derinliklerine indiğimizdeyse, YZ'nin toplumsal ye­ niden üretme alanındaki rolüne geliyoruz. Krediler, sigorta, sağlık yardımlarından faydalanma ve iş başvuruları alanında hem şirketlerin hem de devletlerin karar mekanizmalarında al­ goritmik profilleme sürekli karşımıza çıkıyor. Üstelik profille­ me ücretli emeğin sınırlarına veya dışına düşenler konusun­ da -yani YZ otomasyonuyla sayıları muhtemelen artacak ye­ dek işsizler ve artı nüfus ordusuna- özel bir şiddetle uygula­ nıyor. Cathy O'Neill'in de gösterdiği gibi (20 1 6 ) , bu tür maki­ neleşme kararlan, ister bilinçli bilinçsiz olarak, posta kodu, et­ nisite, toplumsal cinsiyet veya kredi geçmişi kıstaslarına göre her türlü yoksulluk ve güvencesizlik göstergelerine karşı ısrar­ lı bir ayrımcılık içindedir. Virginia Eubanks (20 1 7) sosyal yar­ dımlar, toplu konut ve aile yardımlarının yönetiminde otoma­ tikleştirilmiş karar verme araçlarının kullanımının nasıl başvu­ ruları reddeden veya caydıran, başvuranları polis incelemesi­ ne maruz bırakan ve onları davranış kalıplarına ve geçmişteki bağlantılarına göre damgalayan bir YZ güdümlü "dijital yoksul­ lar evi" yarattığını belgelemektedir. Bu kontrolün sonuçların­ dan biri, YZ'lerin sözde insani önyargılan azaltma niyetiyle ön­ görücü denetim ve yargı için kullanıldığında aslında "kontrol­ den çıkmış geri bildirim kısır döngüsü" (Reynolds, 20 18) için­ de yargı ve polisin eski ırkçılık örüntülerini algoritmik olarak tekrarlaması ve büyütmesi yönündeki iyi belgelenmiş eğilimdir (Larson vd. , 20 16; Lum ve lsaac, 20 16; Ensign vd. , 20 1 7 ) . Bu MÖ'nün, özellikle de derin öğrenmenin (Impett, 20 18) , serma119

yenin elinde çok daha katı, kapsamlı ve sürekli kendini olum­ lar bir şekilde kalıcı, güvencesiz ve artı emek gücünü eleme, ay­ rıştırma ve disipline etmesi için bir imkana dönüştüğü, yani bir proletaryayı ayrıştırma aracı haline geldiği, daha genel sürecin karanlık yüzüdür.

Hemen Şimdi Kıyamet mi yoksa Değişen Bir Şey Yok mu? Marx, yukarıda gördüğümüz gibi, teknolojik işsizliği sermaye ile emek arasındaki çatışmada bir silah olarak görüyordu. YZ'li otomasyonun istihdam üzerindeki etkileri meselesi sınıf bileşi­ mi analizi açısından merkezi öneme sahiptir. Burjuva iktisatçı­ ları ve teknolojistleri arasında son on yıldır bu konuda tartış­ malar cereyan ediyor. Fakat Marx'tan farklı olarak, bu tartış­ madaki katılımcılardan hiçbiri kapitalizmin yok olmasını is­ temiyor. Aksine hepsi de korunması konusunda hassas. "He­ men Şimdi YZ Kıyameti" adını verdiğimiz duruşun savunucu­ ları ufuktaki bir iş krizinin sistemin kurtarılması için acil ön­ lemler alınması gerektiği anlamına geldiğine inanırken "Deği­ şen Bir Şey Yok"çular tarihi örnek göstererek emek piyasaları­ nın YZ'ye nispeten ufak istihdam şoklarıyla uyum sağlayacağı­ nı iddia ediyor. YZ Kıyameti versiyonunu sunanlar çoğunlukla Martin Ford (2009 , 20 16) gibi bilgisayar bilimleri temeline sahip fütürist­ lerdir. Kapitalizmin buharlı makinelerden elektriğe ve oradan erken dönem bilgisayarlaşmaya kadar art arda teknolojik deği­ şim dalgalarıyla istihdamı ayakta tuttuğunu kabul ediyor. Bu­ nunla birlikte, Ford YZ ve diğer dördüncü sanayi devrimi tek­ nolojilerinin katlanarak artan, Moore Yasası'na uyan gelişme hızları ve sektörler arası uygulanabilirlikleri yüzünden farklı olduğunu savunuyor. Bundan öncedeki teknolojik dönüşüm­ ler bir sektörden diğerine yavaş yavaş yayılmıştı. Ford'a gö­ re YZ otomasyonu her yerde neredeyse aynı zamanda kullanı­ ma girecek; örneğin "Sanayi 4.0" imalat sektörlerindeki işlerin­ den olan işçiler çağrı merkezlerinde iş bulamayacak çünkü on1 20

lar da YZ'lerce otomatikleştirilmiş olacak. MIT'li bilgisayar bi­ limciler Erik Brynjolfsson ve Andrew McAfee (20 1 4) de diji­ tal otomasyonun artık nasıl rutin, "mavi yakalı" işlerden gaze­ tecilik, reklamcılık, avukatlık, tıp ve diğer orta sınıf meslekle­ re de yayıldığının altını çizerek benzer bir görüş dile getiriyor­ lar. Onlara göre, sermayenin hayatta kalması için evrensel te­ mel gelir veya vatandaşlık maaşı (bu kitabın son kısmında ele aldığımız bir fikir) uygulamalan gibi kökten yeni toplumsal politikalara ihtiyaç olacak. Bu tür kehanetlere Oxfordlu iktisat­ çılar Carl Frey ve Michael Osbome'un 20 13 tarihli, ABD'de iş­ lerin geleneksel olarak aynldığı 702 kategorinin % 4 7'sinin yir­ mi yıl içinde "muhtemelen yerini bilgisayar sermayesine" bıra­ kacağı sonucuna ulaşan çalışması da katılıyor gibi görünüyor. Watson'un ]eopardy TV bilgi yanşmasındaki zaferi ve Go üsta­ dı Lee Sedol'un Google'ın Aphla Go'suna yenilmesi gibi YZ ba­ şanlarının yaşandığı ·bir dönemde yayımlanan bu çalışma ge­ lecekteki robot efendilerimizin gelişini yaygın bir kültürel me­ me'e dönüştürdü. Bunun karşısındaki "Değişen Bir Şey Yok" konumunun baş savunuculanysa profesyonel iktisatçılar (Autor, 20 1 5 ) . Bu du­ ruş genel olarak dar YZ'nin başanlannın esas olarak formelleş­ tirilmiş ve/veya son derece öngörülebilir durumlarda olduğunu savunuyor. "Değişen Bir Şey Yok" kuramcılan, sürücüsüz ara­ balar gibi teknolojilerin karşılaştıklan düzenleme sorunlanyla beraber bu tür kısıtlamalar YZ'nin benimsenmesini yavaşlata­ rak aniden patlak veren ve her sektörü etkileyen bir krizin pek ihtimal dahilinde olmamasını sağlayacağını düşünüyorlar. Da­ ha da önemlisi, otomasyon bir yandan bazı işleri yok ederken diğer yandan başkalarını yaratıyor. Bu yeni işlerin bazıları YZ'leri inşa eden veri bilimciler ve mikroişçiler- bizzat otomas­ yon teknolojilerini üreten sektörlerde oluşuyor. Fakat YZ'le­ rin otomatikleştirdiği sektörlerde bile yeni iş imkanları orta­ ya çıkıyor. Dolayısıyla, bu görüşe göre her ne kadar özerk araç­ lar kamyonculan ve taksi şoförlerini gereksiz kılsa bile dona­ nım ve yazılım tasarlayan mühendislerin yanı sıra "müşterile­ rin çağnlanna cevap veren, arabalan temizleyen ve tamir eden 1 21

ve yüksek çözünürlüklü haritaları güncelleyen" işçiler için ye­ ni işler yaratacak (T. Lee, 20 1 8 ) . Rekabet edebilmek için şir­ ketler kazançlarının bir kısmını daha düşük fiyatlar biçiminde müşterilerine yansıtmak zorunda kalacaklar; bu da gerçek ge­ lir düzeylerini, tüketimi ve istihdamı artıracak. Otomasyonun "yer değiştirme etkisi" -işçilerin YZ'ler yüzünden işlerinden ol­ maları- artan emek talebinin yarattığı "gelir etkisi"nce denge­ lenecek (Hawkesworth, Berriman ve Goel, 20 1 8) . "Değişen Bir Şey Yok"çular "zor bir geçiş" yaşanma ihtimalini kabul ediyor ve "kazananlarla kaybedenler" olacağının altım çiziyorlar; ama genel mesajları YZ'lerin yol açtığı iş kayıplarının sınırlı ve be­ cerilerin geliştirilmesiyle giderilebilir olacağı yönünde: Kapita­ lizm sakin kalıp işine devam etmeli. Birkaç yıldır süren tartışmanın koreografisini ayrıntılı ola­ rak takip etmek mümkün. 20 1 8'de BBC, Londra kenti için ger­ çekleştirilmiş ve Britanya'nın başkentindeki işlerin üçte birinin yirmi yıl içinde makinelerce doldurulacağı sonucuna varan bir araştırmayı haber yaptı; bir milyon civan insanın çalıştığı top­ tan ve perakende satış, nakliye, depolama ve gıda sanayileri en büyük darbeyi yiyecekti (Kulka ve Brown, 20 18). The Bank of England'ın baş iktisatçısı Andy Haldane, konu üzerine bir rö­ portajında, "Dördüncü Sanayi Devrimi"nin buhar gücü, elek­ trik ve erken dönem bilgisayarlaşmanın getirdikleri değişimler­ den "çok daha büyük bir ölçekte" olacağını ilan etmişti. Bun­ ların etkileri "çoğu insanın geçinmek için çırpındığı uzun bir süre işsiz kaldığı (. . . ) kahredici ve uzun süreli" olmuştu ; ancak "makineler hem düşünmeyi hem de icrayı devraldığında, in­ sanların hem bilişsel hem de teknik becerilerini ikame ettiğin­ de" bu etkiler çok daha ciddi olacaktı (Morrison, 20 1 8) . The Guardian muhabirlerinden Simon jenkins (20 1 7) buiıa hemen "Robotların İşlerimizi Çalmasından Mı Endişe Ediyorsunuz? Ne Kadar Saçma" başlıklı bir makaleyle cevap verdi. Britan­ ya'da sağlık ve eğitim gibi sosyal hizmetlerde kronik bir emek sıkıntısı yaşandığına dikkat çeken jenkins, YZ kaynaklı kitlesel işsizlik korkusunu saçma olarak niteliyordu. Yeni teknolojiler bazı faaliyetleri makineleştirecekti; fakat "tarih boyunca oldu1 22

ğu gibi" , emek piyasaları dönüşecek ve "insanlar -veya çocuk­ ları- yeniden eğitilecek" ti. "Kısa vadeli sekte" "ekonomi tarihi­ nin bir gerçeğiydi" ; ancak "yeni ihtiyaçlar ve işler ortaya çıktık­ ça hayatta kaldık ve zenginleştik" . Yeni bir sanayi devrimi "hiz­ met sektörlerinde esas olarak insan ilişkilerini ilgilendiren" ve "robotlar veya makinelerce yerine getirilemeyecek" işler için zaman yaratacaktı. Jenkins, " İşçileri deneyim ekonomisine sal­ dığı için [iktisatçıların] YZ'yi hoş karşılamaları gerekir," sonu­ cuna varıyordu. İki rakip duruş ilk ortaya konduğundan bu yana bir dizi ön­ görücü çalışma gerçekleştirildi. Bunlardan kimileri Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD, 20 1 6 ; Arntz , Gregory ve Zierahn, 20 16; Nedelkoska ve Quintini, 2018) veya Dünya Ekonomik Forumu (WEF, 20 1 6 , 20 1 7) gibi sermayenin seçkin danışma organlarınca; başkalarıysa, McKinsey lnstitute (Man­ yika vd. , 20 1 7 ) , PricewaterhouseCoopers (PwC, 20 1 7; Rao ve Verweij 20 18; Hawksworth, Berriman ve Goel, 20 18) ve Gart­ ner (20 1 7) gibi YZ'yle alakalı fırsatlarda çıkan bulunan özel da­ nışmanlık şirketlerince; kimileri iş yasası alanında çalışan hu­ kuk birliklerince (Wisskirchen vd. , 20 1 7) , Uluslararası lş Ör­ gütü (ILO) (Chang ve Huynh, 20 1 6) veya yoksullukla mücade­ le eden kurumlarca (Boston Consulting Group - Sutton Trust, 20 1 7) üretildi, ısmarlandı veya yayımlandı. Aynı zamanda pek çok akademik çalışma da gerçekleştirildi. 1 Bu bolluk analizleri bazı açılardan daha geliştirirken, bazı açılardansa daha kafa ka­ nştıncı hale getirmiştir. Genelde YZ'nin tüm işlerin yerini almasına odaklanan çalış­ malar -Frey ve Osborne (20 1 3) gibi- yerlerini bir işkolu için­ de otomasyona açık olan görevlerin daha ayrıntılı bir analizi­ ne bıraktı. Bu YZ'nin insan emeğini tümüyle ikame etmesi yeri­ ne onu tamamlaması veya yoğunlaştırması olasılığına da -veya makbul işletme diliyle, "otomasyon" yerine "büyütme"ye- bir 1

Örneğin, şu konferansta sunulan bildirilere bakınız: "The Economics of Artifı­ cial lntelligence: An Agenda" , 1 3 - 1 4 Eylül 20 1 7 , şuradan erişilebilir: National Bureau of Economic Research at https://www.nber.org/books/ agra- 1 . Bu bildi­ riler Agrawal, Gans ve Goldfarb'da (2019) yayımlanmıştır. 1 23

alan bırakır. Daha sonraki OECD araştırmaları kısa vadede oto­ masyon riski altındaki istihdam oranını kıyamet alameti düzey­ lerden sadece endişe vericiye çekmiştir: Tüm üye ülkeler için 66 milyondan fazla işe karşılık gelen % l 4'ü işinden olacak; ay­ nca bir % 33 de otomasyon tarafından "derin bir yeniden ya­ pılandırmaya" maruz kalacak. ABD'de işlerin sadece % 9'u , ya­ ni 1 3 milyon iş YZ tehdidi altında olarak gösteriliyor, ancak ya­ zarlar bunun " 1 9SO'lerde Detroit'teki otomotiv sanayiinin ge­ rilemesinin yerel ekonomilerde yol açtığı altüst oluşun birkaç katına" karşılık geldiğini belirtiyorlar (Nedelkoska ve Quinti­ ni, 20 1 8 ) . YZ'nin yarattığı iş imkanlarına dair çeşitli tahmin­ ler de hesaba katıldığında tablo daha da değişiyor. Birkaç çalış­ ma daha da ileri giderek dördüncü sanayi devrimi teknolojile­ rinin genelde istihdam artışıyla sonuçlanacağı vaadinde bulu­ nuyor. Bununla birlikte çoğu net bir iş kaybı olasılığı bulundu­ ğunu kabul ediyorlar (Amtz, Gregory ve Zierahn, 20 1 6 ; Econo­ mist, 20 1 6a; Nedelkoska ve Quintini, 20 18; Acemoğlu ve Res­ teropo, 20 18). Aynı zamanda yeri doldurulmaya en aÇık iş türleri konusun­ da da bazı görüş değişikleri oldu. YZ Kıyameti tellallarının baş­ lıca iddialarından biri (ve biraz manidar bir şekilde, bu mese­ lenin bu kadar gündemde olmasının başlıca nedenlerinden bi­ ri) sadece el emeğinin değil, aynı zamanda zihinsel "orta sınıf" işlerinin de tehdit altında olduğuydu. Bununla birlikte, en son çalışmalar kısa vadede risk altında olanların rutinleşmiş işler olduğunun altını çiziyor. En tehlikede olanların nakliye sürü­ cüleri, idari asistanlar, kasiyerler, tezgahtarlar ve kiralama gö­ revlileri, telefonla pazarlamacılar ve muhasebeciler; orta sınıf işlerindense otomasyona maruz kalması en muhtemel olanla­ rın ileri düzeyde eğitimi olmayanların profesyonel sektörlerde çalışmasına izin veren "hukuk bürosu katipleri, bordro uzman­ ları ve önmuhasebeciler" ile "yarı idari işler" gibi yan profesyo­ nel işler olduğunda genel bir fikir birliği var (Vincent, 20 1 7) . YZ kaynaklı otomasyonun coğrafi dağılımı da yine tartışmalı. Çoğu araştırma, "yüksek ücretler otomasyonu teşvik ettikçe" gelişmiş ülkelerin en çok etkileneceğini varsayıyorlar (Manyi1 24

ka vd. , 20 1 7) . Diğerleriyse YZ'nin en çarpıcı etkilerinin, oralar­ da daha çok rutin sınai işler olması nedeniyle, gezegen fabrika­ nın daha az gelişmiş bölgelerinde görülebileceğini ima ediyor­ lar (Kinder, 20 1 8) . Uluslararası lş Örgütü'nün bir araştırma­ sı (Chang ve Huynh, 20 1 6) , Kamboçya, Endonezya, Filipin­ ler, Tayland ve Vietnam'da 137 milyondan fazla işçinin otoma­ tik dikişi bilgisayarlı görmeyle birleştiren "dikiş robotları" ta­ rafından işinden edilme riskinin yüksek olduğunu tahmin edi­ yor (Larson, 20 18). Böylesi "prematüre sanayisizleşme (Rod­ rik, 20 1 5 ) kapitalist kalkınma modelini tehlikeye atarak in­ sanlarla makinelerin maliyeti arasında "dibe doğru bir yarışla" "Güneydoğu Asya'da milyonlarca işi ortadan kaldırma ve in­ san kaçakçılığı ve kölelikte tırmanışa yol açma" tehdidi içeri­ yor (Kelly, 20 18) . lleri kapitalizmin merkezlerindeki iş kayıp­ larının coğrafi dağılımı da eşitsiz olacak. Frank vd. (20 18) ta­ rafından gerçekleştirilen ABD odaklı bir çalışmaya göre, YZ'li otomasyona iş kaybedilmesi küçük kentleri daha çok etkileye­ cek; zira büyük kentlerde otomasyon riski daha az olan biliş­ sel veya analitik işlerin oram yüksekken küçük kent işleri bü­ yük oranda perakende ve gıda hizmetleri gibi alanlarda tezgah­ tarlık gibi rutin tarzda. Büyük spekülatif YZ ve işler tartışması değişen ekonomik koşullardan da etkilenmiştir. YZ Kıyametçileri 2008 krizin­ den sonraki yüksek işsizlik ortamında çok etkili oldular. On yıl sonra krizin geçtiği ilan edildiğinde ve istihdam düzeyleri dü­ zeldiğinde (en azından ABD'de) , "Değişen Bir Şey Yok"çu uz­ manlar özgüvenlerini geri kazandılar. Dördüncü sanayi devri­ minin etkileri üzerine en son idari raporların ve politika tavsi­ yelerinin eğilimi ne "inkar" dan ne de "kıyamet" ten yana olma­ yıp daha çok "göz korkutucu" ve işçileri tekrar eğitmeye yö­ nelik Marshall Planı boyutunda projeler içeriyor. Dolayısıyla YZ ve işler tartışmasındaki büyük belirsizlik henüz geçmiş de­ ğil. Bununla birlikte, yumuşatmaların ve vaatlerin ardında, pek çok sektörde iş kayıpları ve kronik güvencesizlikle beraber pro­ letaryanın sorunlar yaşayacağı bir dünya gittikçe olası görünü­ yor. Ve yeni YZ bağlantılı işlerin yaratılması tahminlerinde bile, 1 25

bunun sınıf ilişkileri açısından sonuçlan bakımından cevaplan­ mamış başka sorular var. Şimdi bunları ele alıyoruz.

Panopti k gözetleme, güvencesizlik, kutuplaşma ve proletaryan ı n eğiti l mesi Valerio de Stefano'nun da (20 1 8) dikkat çektiği üzere, YZ'yle bağlantılı iş kayıpları tartışması istihdamın niteliksel değil, ni­ celiksel tarafında odaklanıyor. Sınıf çözülmesini ve tekrar bir­ leşmesini emekçilerden oluşan yedekler ordusu kadar yönetim teknikleri, emeğin mekanları ve zamansallıkları, işgücü içinde­ ki ayrımlar ve o işgücünün kendini tekrar üretmek için başvur­ ması gereken alıştırma ve eğitimler de etkiler. Bir yorumcunun da dediği gibi, "(. . . ) robotların daha çok iş yaratacakları doğru olabilir (. . . ) ama ya bu işler otomasyonun yok ettiklerinden da­ ha kötü ve daha az kazandıran işlerse? " (Elliott, 20 1 7) . Bura­ da dört noktayı ele alıyoruz: panoptik gözetleme, güvencesiz­ lik, kutuplaşma ve proletaryanın eğitilmesi. Economist dergisindeki "Artificial Intelligence in the Workp­ lace" ( "lş Yerinde Yapay Zeka") başlıklı bir raporun kapağın­ da (20 1 8) "YZ'li casus" başlığının altında minik işçileri aydın­ latan devasa bir masa lambası tasvir edilmiş. Dijital teknolojiler iş yerlerine işlerin vasıfsızlaşmasının algoritmik yönetimle kay­ naşması ve buna elinde not panosu ortada dolanan herhangi bir şefin sahip olabileceğinden çok daha büyük gözetim yetilerinin eklenmesiyle bir tür "yeni Taylorculuk" (Salame, 20 18) ortaya çıkardı. Phoebe Moore ve arkadaşları (20 1 8) sosyometrik yaka kartlarının, klavye sayaçlarının, e-posta taramanın, konum iz­ lemenin, hareket sensörlerinin ve dakika dakika verimlilik ve duygudurum değişimlerini izleyen ses ve yüz tanıma teknoloji­ lerinin artık iş yerlerinde nasıl normal hale geldiğini ayrıntıla­ rıyla ortaya koyuyorlar. Sosyal medya ayak izlerine dayanarak, çalışanların elenmesi ve seçilmesi ve mülakatların sohbet ro­ botlarına bırakılması için YZ araçlarından yararlanmayı kapsa­ yan MÖ temelli "İnsan Analitiği" (People Analytics) , şirketlerin lK bölümlerinin yeni tutkusuna dönüşmüş durumda (Buran1 26

yi, 20 1 8) . YZ bu tür verilerle beslendiğinde işçilerin "verimlili­ ğini ve belli görevleri ifa etmeye uygunluklarını" (De Stefano, 20 18: 7) değerlendirme aracına dönüşür. Dijital bakımdan "ni­ celikselleşmiş işçi"nin yaratılması çalışanlara gönüllü kendini geliştirme ve "zindelik" ( wellness) amacıyla kendi performans­ ları, sağlıkları ve zihinsel durumları hakkında yararlı bilgiler sağlama kisvesi altında yürütülüyor; giyilebilir işyeri aygıtları­ nı üretip satan şirketler bunları "insanlaştırıcı" teknolojiler ola­ rak pazarlıyorlar. Fakat bu tür "sınırsız işçi gözetimi" teknolo­ jileriyle idari güçlerini pekiştirme hedefleri buna rağmen ga­ yet açıkça görülebiliyor (Ajunwa, Crawford ve Schultz, 20 1 7 ) . Esas olarak b u tür gözetimin işçileri maruz bıraktığı stres, haysiyetsizlik ve müdahalecilikle ilgilenen Moore vd. (20 18) "derin otomasyon"a kuşkuyla bakıyorlar ve yakın zamanda gerçekleşmesinin önündeki ekonomi, teknolojik ve toplumsal engellere vurgu yapıyorlar. Fakat bu tür gözetim YZ'nin gelişi­ mi sürecinde sadece tek bir andır. AlphaGo'nun kadim Go oyu­ nunun üstatlarını yenmesinin daha önce, insanlarca oynanmış binlerce saatlik oyunu dijital olarak hazmetmesindeki mantığı uyarlayacak olursak, işçilerin performanslarının kaydedilme­ si de -disiplin amacıyla başlatılmış olsa bile- emeğin makine biçimine dönüştürülmesinin yeni yollarını mümkün kılmak­ tan başka bir şey değildir. Özerk araçlar insanların araba kul­ lanmalarının binlerce saat dijital olarak kaydedilmesine dayan­ maktadır. Çağrı merkezi çalışanlarının kayıtlan aynı çalışanla­ rının işlerine önce destek olup sonra onların yerini alacak ses analiz yazılımlarının temelini oluşturur. Amazon sipariş karşı­ lama merkezlerinin robotlaşması insan "ambotlann" * elektro­ nik olarak izlenmesinden doğdu: 20 1 8'de şirket raflardan eşya­ ları alan işçilerin ellerini doğru nesneye doğru "dürtmek" ama­ cıyla "dokunsal geri bildirim" sağlayan, ultrasonik ses dalga­ lan ve radyo dalgalarıyla işçinin ellerinin envantere göre ko­ numunu izleyen bir kol bandı izleme cihazıyla ilgili iki pa­ tent onaylattı (Yeginsu , 20 1 8) . Bu patentler konusundaki ha­ berler işçilerin mahremiyeti hakkında kamuoyunda infial ya(*) Amazon robotlan, yani insan işçiler - ç.n. 1 27

rattı; fakat aynı zamanda bu kol bandının, hatta daha kapsam­ lı izleme cihazlarının işçilerin yerlerini robotlara bırakmasının zeminini hazırlayabileceği de açıktı. İş yerlerindeki gözetim­ le işçilerin ikame edilmesi arasındaki, dolayısıyla YZ gelişimiy­ le gözetim arasındaki organik bağlantı, The Economist'i (20 1 8) YZ'li iş yerlerinin, kısa vadede insansızlaşmasa bile, çok daha " tekinsiz"leşeceği sonucuna varmasına yol açtı. Güvencesiz istihdam 2 1 . yüzyıl kapitalizminin en çok tartışı­ lan yönlerinden biridir. "Güvencesizliğin" tanımı değişir, ama çoğunlukla 2008 krizinden bu yana artışta oldukları düşünü­ len yarı zamanlı, geçici işlerle serbest çalışmayı içerir (Stan­ ding, 20 1 1 ) . "Esnek çalışma ekonomisi" adı verilen, işçilerin bağımsız taşeronlar olarak gösterildiği ve emeklilik, sosyal yar­ dımlar ve diğer kanuni korumalardan yararlanmadan ve ço­ ğunlukla düşük ücretlerle çalıştığı, Uber, Lyft, TaskRabbit ve­ ya UpWork, Clickwork ve Mechanical Turk gibi çevrimiçi plat­ formalarca düzenlenen işlerin özellikle üstünde durulmakta­ dır (Hill, 20 1 5 ; Kessler, 20 1 8) . Emek siyaseti analistlerinden bazıları "esnek işlerin" boyutlarının abartıldığı görüşündedir (Henwood, 20 18b; Moody, 20 18b) . Bu görüşe göre, günümüz­ de işçilerin gerçek sorunu güvencesizlikten ziyade hala istih­ damın en büyük kısmını meydana getiren kalıcı işlerdeki dur­ gun düşük ücretler, artan maliyetler ve kötü koşullardır. İşçi­ ler düşük ücretli işleri güvencesiz işlerle destekleyebildikleri için bu iki yaklaşım birbiriyle tümüyle çelişkili sayılmaz. YZ ile güvencesiz emek arasında bir bağlantı vardır. Yukarıda da gör­ düğümüz gibi, YZ çevrimiçi mikro işlere dayanır. Aynca, plat­ form kapitalizminin gerekli sayıda işçileri organize etmek, sa­ yılarını, kazançlarını ve programlarını talebe göre ölçeklemek ve böylece "iş örüntüleri ile iş ve gelir istikrarının arasında bir neden sonuç ilişkisi kurulmasına katkıda bulunmak" amacıyla başvurduğu algoritmik yönetim için YZ önemlidir (De Stefano, 20 18). Uber kendisini "DNA'sında makine öğrenmesi" olan bir şirket olarak tarif etmiştir (Reese, 20 1 6a) . 20 14-20 1 5'te o hızla büyüdüğü dönemde, Uber'e ayda neredeyse 50 bin sürücü ka­ yıt oluyordu. İnsan yöneticilerin programlayıp yönetemeyece1 28

ği kadar büyük rakamlar karşısında "bir tür sanal yönetim sis­ teminin hayata geçirilmesi gerekiyordu" (Caddell, 20 1 7 ) . Şir­ ket bu boşluğu bir "puanlama sistemi, performans hedefleri ve politikaları, algoritmik fiyatlandırma [ile] (. . . ) sürücüleri belli yerlerde ve belli zamanlarda çalışmaya yönlendiren (. . . ) ısrar­ cı mesajlar ve davranışsa! yönlendiriciler" sağlayan çeşitli oto­ matik yönetim araçlarıyla doldurdu. Alex Rosenblat (20 16) bu sistemin "(. .. ) sürücülerin iş fırsatlarına nötr, aracılık işlevi gö­ ren bir yazılım platformundan erişen bağımsız işçiler oldukla­ rı iddialarım biraz sorunsal" kıldığını söylüyor. Uber 2016'dan sonra bu algoritmik yönetim araçlarım kendi içinde ürettiği ve "bir uçtan diğerine MÖ iş akışım kapsamak, yani veri yönet­ mek, modelleri eğitmek, değerlendirmek ve devreye sokmak, öngörülerde bulunmak ve öngörüleri tekip etmek üzere" (Her­ mann ve Del Baso, 20 1 7) tasarlanan"Michelangelo" MÖ siste­ mi çatısı altında bir araya getirdi. Michelangelo'nun hayat çiz­ gisinin mantıksal gidişatı Uber'in sürücüsüz araçlar için yazı­ lım sağlama hedefine ulaşmasını bekliyor gibi görünüyor; ar­ tık o noktada yüz binlerce güvencesiz serbest çalışan sürücü­ den toplanan veriler YZ yönetimindeki özerk araçların kullanı­ mına sunulacaktır. YZ'nin muhtemelen daha da belirginleştireceği üçüncü bir eğilimse, "üst uç" ve "alt uç" işler arasındaki kutuplaşmadır. ABD'de 1950'lerden beri gözle görünür halde olan bu gidişat, dijital otomasyon ve dış kaynak kullanımının "orta düzey ru­ tin" işleri azaltıp, yüksek ücretli bilişsel emeği ve düşük ücret­ li el emeğinin ağırlığını artırmasıyla -ancak her ikisi üzerin­ de de aşağı doğru bir baskı yaratarak- yoğunlaşmıştır (Autor ve Dor, 20 1 3 ; Beaudry, Green ve Sand, 20 1 3 ; OECD, 20 16; El­ liott, 20 1 7 ) . ABD Çalışma Bakanlığı'mn (20 1 5 ) 2024'e kadar uzanan mesleki projeksiyonlarında "bilgisayar ve matematiksel işler"den en hızlı büyüyen ve en iyi ücretli istihdam alanların­ dan biri olarak bahsediliyor. Hem MÖ'nün doğrudan program­ lanmasını hem de MÖ'nün bağlı olduğu Büyük Veri'yi sağlayan sosyal medya, uygulamalar ve sensörlerin kodlanması gerekti­ ğinden YZ sermayesi de (en azından kendini otomatikleştirme 1 29

yetisi belli bir düzeye ulaşana kadar) bu büyümeye katkıda bu­ lunacaktır. BT işleri için ABD'deki ortalama yıllık maaş 8 1 .000 dolardır (tüm işlerin ortalamasının iki katından fazla) ve ala­ nın "20 1 4'ten 2024'e % 12, diğer mesleklerden daha hızlı" bü­ yümesi beklenmektedir (ABD Çalışma Bakanlığı, 20 1 5 ) . Fakat kodlama işlerindeki büyüme kişisel bakım, hemşirelik ve tıb­ bi yardım, perakende satış ve yeme içme hizmetleri gibi çoğu yıllık 20.000 dolar civarında ücret alan işlerin sayısı ve büyü­ me hızı yanında devede kulak kalıyor (ABD Çalışma Bakanlığı, 20 1 5 ; Henwood, 20 1 5 ) . Bu gelecekte diğer orta düzey işleri or­ tadan kaldırmaya devam ederek kodlama yapan programcılar ile yaşlanan nüfusun bakımı gibi görevleri üstlenen işleri hem aynı zamanda çok ucuz hem de otomatikleştirilemeyecek ka­ dar insani açıdan karmaşık -gerçi bu yakında seks robotlarının veya robot öğretmenlerin yaygınlaşacağı hakkındaki fantezile­ rin alıp başını gitmesine engel değil- işçiler arasında bölünmüş bir işgücüne işaret ediyor. Bu tür hayaller ve kabuslar yaşlanan nüfusun getirdiği demografik sorunların çok ciddi boyutta ol­ duğu ve otomatların kültürel açıdan daha kolay kabul edildiği Japonya'nın yaşlı bakım tesislerinde hayata geçiyor olabilir. Ba­ kım verenlere potansiyel yardımcılar olarak "sosyal robotlar"ın geliştirilmesi devletin desteklediği sınai araştırmaların odak­ landığı alanlardan biridir (Kyung-Hoon, 20 18) ve Japon kamu­ oyu sürekli olarak "kaderi ülkenin sürekli büyüyen yaşlı bakım evleri şebekesinde neşesini hiç kaybetmeden çalışmak olan dış iskeletlerin, nesnelerin intemeti zamazingolarının, insan veya insan biçimli robotların" reklam ve tanıtımlarına maruz kalıyor (Lewis, 20 1 7) . Başka yerlerdeyse bu tür gelişmeler muhteme­ len, en azından kişisel bakım işçilerinin ücretleri düşük kaldığı sürece, daha yavaş bir tempoda ilerleyecektir. Bu kutuplaşmanın toplumsal cinsiyet ve ırk boyutları var. Dijital otomasyonun ilk dalgalan imalat işlerindeki etkileri yü­ zünden özellikle erkeklere darbe vurmuştu : "Enformasyon devrimi" çoğunlukla kadınların pek çok iş alanında yavaş da olsa ilerlemesine katkıda bulunan nedenlerden biri olarak sayı­ lır. Öte yandan, YZ'lerce otomatikleştirilmesi muhtemel işler1 30

den çoğu yönetim, sekreterlik, satış ve müşteri hizmetleri gi­ bi tipik olarak kadınların çalıştığı işlerken yazılım mühendisli­ ği erkek ağırlıklıdır (Howcroft ve Rubery, 20 1 8) . Kuzey Ameri­ ka'da bilgisayar bilimleri okuyan kadınların sayısı ya sabit ya da azalıştadır; Birleşik Krallık'taysa her beş bilgisayar öğrencisin­ den sadece biri kadındır. "Erkekler STEM* becerilerine artan talepten orantısız derecede daha fazla yararlanacak" gibi görü­ nüyor (Boston Consulting Group - Sutton Trust, 20 1 7 : 21-22) . Silikon Vadisi şirketleri brogramming* * kültürünü aşmakta ye­ tersiz kalıyor ve etnik ayrımcılık sergiliyorlar: ABD Eşit İstih­ dam Fırsatları Komisyonu'nun bir raporuna göre teknoloji sek­ törü işlerinin sadece % B'inin Latin Amerika kökenlilerin, % 7,4'ünün Afrikalı Amerikalıların ve % 36'sının kadınların elin­ de olduğunu bulmuştur (20 1 6 ) . Algoritmik işe alım araçları da bu tür örüntüleri pekiştiriyor olabilir. 20 1 8'de, ağırlıklı olarak erkeklerin özgeçmişleriyle eğitilen Amazon YZ işe alım tekno­ lojisinin kadınlara karşı içsel bir önyargı geliştirdiği ve "bir an­ lamda kendisine erkek adayların daha makbul olduğunu" öğ­ rettiği bildirilmişti (BBC, 20 18b) . O sistemden vazgeçilmiş ol­ ması ileri teknoloji alanındaki cinsiyetçilik hakkındaki farkın­ dalığın ve ona direnişin arttığını gösteriyor, ama bu münferit bir örnek değildir; hem Linkedln'in (Reese, 20 1 6b) hem de Go­ ogle'ın (Gibbs, 20 15) otomatik işe alım süreçlerinin analizleri de benzer cinsiyetçi önyargılara işaret ediyor. Yelpazenin diğer ucundaysa, en hızlı büyüyen düşük ücretli hizmet işleri ağırlık­ lı olarak kadınların ve azınlıklarının çalıştığı işler. Dolayısıyla YZ sermayesi yeni bir toplumsal cinsiyet ve ırk temelli iş ayrı­ mı çağının habercisi olabilir. YZ'li otomasyon karşısında hayatta kalmanın yolunun eği­ timden geçtiği evrensel kabul görüyor. Tüm işgücünün mak­ ro düzeyinde yeni YZ bağlantılı işler için "tekrar beceri kazan­ dırma" vaatleri kolayca veriliyor, fakat mikro düzeyde birey(*)

lng. science, technology, engineering ve math sözcüklerinin başharflerinden üretilen kısaltma. Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik - ç.n.

(**) lng. brother ve programmer sözlüklerinin kaynaşımı. Erkek egemen, kadınla­ n dışlayan programcılık kültürü - ç.n. 131

sel işçilerin işi o kadar kolay olmayacak. Kapitalizmin önerdi­ ği ilaç teknolojik nedenlerle işsiz kalanların programlama be­ cerilerini ve bilgisayar okuryazarlıklannı güncellemeleri gerek­ tiği. Durgunluğun yaşandığı, 2008 çöküşü sonrası düşük ma­ liyetli emeğin bol olduğu bağlamda, şirketlerin eğitimden vaz­ geçmesi çok yaygındı: Gerekli becerilere sahip olan yeni birini işe almak çok daha ucuzdu. Böyle bir emek piyasasında, işçiler ve işsizlerin tam da neoliberal politikaların eğitime erişimi son derece tabakalaştırdığı bir dönemde maliyetli güncelleme çaba­ larına girişmeleri gerekiyor. Dan Shewan'ın (20 1 7) ABD bağla­ mında belirttiği gibi: Camegie Mellon Üniversitesi gibi özel okullar (. .. ) öğrencile­ re son teknoloji robotik laboratuvarları sunabilir, ama aynısı­ nı işini robotlara kaybeden işçilerin bel bağlamak zorunda ka­ lacakları türde eğitim programlan sunan taşra üniversiteleri ve meslek okulları için söylemek zor. Muazzam boyutlardaki öğ­ renci kredi borçlan ve gittikçe güvencesizleşen bir emek piya­ sası göz önünde bulundurulduğunda, çoğu genç seçeneklerini gözden geçiriyor. 40'lı 50'li yaşlardaki çoğu işçi için, bir özel üniversitede geleneksel dört yıllık bir eğitim almak için onbin­ lerce dolar borca girmek bir seçenek değil.

Bu soruna yönelik çözüm seçenekleri olarak, "yetkinliği sek­ törde kabul gören kitlesel halka açık çevrimiçi kurslar, kariye­ re yönelik mini diplomalar ve birkaç ay içinde kariyerde kulla­ nılmaya hazır BT becerileri kazandıran kodlama eğitim kamp­ ları" zikrediliyor (Kinder, 20 1 8) . Ne var ki, mevcut durumda " ( . . . ) bu programlar ağırlıklı olarak zaten iyi eğitim almış veya dijital yetkinliğe sahip olup son teknolojilerde ustalaşıp işe alı­ nabilirliklerini artırmak isteyenlerce kullanılıyor. Emek piya­ sasının alt ucundan çok az işçi bu tür programlardan yararla­ nıyor" (Kinder, 20 18) . YZ'nin her yerde olduğu bir bağlamda "teknolojik değişim hızı bu becerilerin çok h�zlı bir şekilde edi­ nilmesini gerektireceği, ama aynı zamanda bu beceriler çok da­ ha kısa 'yan ömür'lerle çok daha çabuk işe yaramaz hale gele­ ceği" , dolayısıyla "insanın sürekli yeni beceriler kazanması ve 1 32

becerilerini geliştirmesi ihtiyacı eğitim ve kendini geliştirme­ nin para ve zaman maliyetini artıracağı" için bu problemler da­ ha da yoğunlaşacak (Boston Consulting Group - Sutton Trust, 20 1 7) . YZ'yle bağlantılı olarak net iş kayıpları ne olursa olsun, güvencesizlik, emek piyasasında kutuplaşma ve işlerin yeniden yapılanması bağlamlarında ortaya çıkaracağı sorunların üst üs­ te binmesi, işyeri örgütlenmesinde yeni zoruluklar, yüksek tek­ nolojili emeğin yeni seçkinleri ile düşük ücretli veya işsiz işçi­ ler arasında derinleşen ayrımlar ve çoğu insan için eğitim ve hazırlık konularında artan stres ve maliyetlerin ufukta olabile­ ceği anlamına geliyor. Bunlar aynı zamanda insanların politik meselelerde hakkında nasıl düşündükleri, iletişim kurdukları ve etkileşime girdiklerini de büyük ölçüde etkileyecek; bu ko­ nuyu da bir sonraki kısımda ele alıyoruz.

Ağ ları gramerleşti rmek lşçi sınıfının bileşimi ve ayrışımının iş yerinde başlayıp onun ötesine uzanması toplumsal fabrika kavramının bir parçasıdır (Notes from Below, 20 18a) . Fabrika kapılarının ardında, işçi sınıfı Taylorculuk ve gittikçe ilerleyen otomasyon teknolojisi tarafından ayrıştırılmıştı. Bu becerisizleştirme süreci YZ'yle de devam ediyor, ama gittikçe dolaşım, tüketim ve toplumsal üre­ me alanlarına da yayılıyor. YZ otomasyonlu toplumsal fabrika­ nın etkilerini açıklamak üzere Bemard Stiegler'den "gramerleş­ me" (2010, 20 1 5 , 20 18) kavramını ödünç alıyoruz; Stiegler bu kavramı işçilerin hem nasıl çalışacaklarına dair bilgilerini hem de nasıl yaşayacakları ve düşünecekleri konusunda bilgilerini de etkileyen bir becerisizleştirmeden bahsetmek için kullanı­ yor ve süreci doğrudan YZ'yle ilişkilendiriyor. Stiegler'e göre, gramerleştirme "varlığımızı dokuyan akışların ve süreklilikle­ rin ayrıksılaştığı süreç" tir (2010: 3 1 ) . Bu kavram insan faaliyet­ lerinin çeşitli yönlerini kaydeden, ayrıştıran ve kodlayan tek­ nolojilerin gelişiminden bahsetmektedir. Konuşmanın gramer kurallarıyla alfabetik yazıya dönüştürülmesi (yani "gramerleş­ tirilmesi") bu sürecin erken ve başlıca örneklerinden biridir. 1 33

Ama Stiegler'in kullandığı haliyle gramerleşme , aynı zaman­ da duyu organlarını (görme ve duyma) , beden ve el hareketle­ rini (işte, evde veya tüketim sırasında) ve birer bütün halinde toplumsal etkileşim örüntülerini de içerir (Stiegler, 20 10: 10; 20 18: 8) . İşçilerin bildiklerinin makinelere nakledilmesi yoluy­ la kendilerini sermayeye tabi kılacak bir şekilde becerisizleşti­ rilmeleri (ki bundan önceki bölümde bahsetmiştik) daha ge­ niş anlamda proletaryanın gramerleştirilmesi sürecinin sade­ ce ilk adımıdır. Bu süreç daha sonra tüketimin otomasyonuna -insanlar kültür ve reklam sektörlerinin görsel işitsel teknolo­ jisiyle tüketiciler olarak eğitilmektedirler- ve ardından insanla­ rın kendilerine dair anlayışlarına -sosyal medya ve büyük veri analitiğince otomatikleştirilen bir bilgi- da yayılır. Bizce gramerleştirme emeğin Marx'ın 1 844 El Yazmala n 'nda "yaşam faaliyeti" dediği şeyin reel anlamda altına konmasının bir uzantısı olarak anlaşılmalıdır (2007: 75) . MÖ'nün alta koy­ duğu yalnızca emek değil, daha genel anlamda yaşam şeklimiz­ le bağlantılı insan davranışları, iletişimi, bilgisi ve becerileridir; bunlara satın alma ve tüketimin yanı sıra sermayenin bakış açı­ sından hızlandırılmış dolaşımı için yararlanılacak motorlar ola­ rak görülen arkadaşlık, eğlence ve aşk gibi toplumsal ilişkiler de dahildir. Stiegler'in kullanışlı üç Fransızca kavramla ifade ettiği üzere, (20 1 0 : 45) savoir-faire (yapmayı bilmek) , savoir­ vivre (yaşamayı bilmek) and savoir-ttre'in (var olmayı bilmek) toplumsal veya gezegensel fabrika sürecinin tamamı boyunca insanlardan koparılıp alınması söz konusudur. Son çalışmala­ rından birinde bunu açıkça YZ'ye ve büyük veriye bağlıyor ve mevcut biçimleriyle bunların memnuniyetsiz, kafası karışık ve acizleşmiş, çok derin bir anlamda "aptallaşmış" öznellikler ya­ rattığını ima ediyor (Stiegler, 20 1 5 ) . Stiegler'e göre, makine öğ­ renmesi "aynı zamanda düşünme ve değerlendirme aşamaları­ nı kestirip atarak ve es geçerek tahrik ettikleri ve 'kendi kendi­ ni gerçekleştirmesine neden oldukları' bireysel ve kolektif dav­ ranışları otomatik olarak öngörmek üzere ( . . . ) bağıntıları he­ saplar" (Stiegler, 20 1 7 : 23 1 ) . Bizim deyişimizle, yoğun bir çö­ zülme hali yaratır. 1 34

Sermaye, hem gündelik sosyal ilişkileri yeniden biçimlendi­ rip hem de sınıf bileşimi açısından büyük etkileri olan en et­ kili YZ müdahalelerinden bazılarım sosyal medya yoluyla ya­ par. Google'ın arama sıralama algoritması ve Facebook'un şah­ si ilişkiler ağlarının sosyal grafiği on yıldan uzun zamandır bu platformaların kullanıcılarının faaliyetlerini içerik hedefleme ve reklamcılara satma amacıyla dijital profillere dönüştürü­ yor. Bunun sınırı nereden aşıp YZ alanına gidiği tartışılabilir; algoritmik işleme de YZ etkisine açıktır. Bununla birlikte, her iki şirket de iki önemli sınır -kendi performanslarım geliştir­ me yetisi ve bunun sonucunda tahminlerin güvenirliğinin de­ recesinde artışlar- boyunda dev ilerlemeler kaydettiklerini id­ dia ediyorlar. Facebook 20 1 6'da "FB Leamer Flow (FBL) " adı verilen "ken­ dini geliştiren, yapay zekayla işleyen tahmin motoru"nu tanıt­ tı (Biddle, 20 18) . Bu sistem "makine öğrenmesi uzmanlığı"yla "konum, aygıt bilgisi, Wi-Fi ağı ayrıntıları, video kullanımı, ya­ kınlıklar ve arkadaşlıkların ayrıntıları"ndan yararlanarak şir­ ketlerin "ana iş hedefleri"ne ulaşılmasına yardımcı oluyor. FBL reklamcılara insanları demografilerine ve tüketici tercihlerine göre hedefleme kabiliyetinin yam sıra, bir markadan onun ra­ kibine geçme "riski" arz eden milyonları, yani "kararlarım da­ ha tam oluşmadan tümüyle değiştirebilecek reklamlarla agresif şekilde hedef alınacak" özneleri tespit etmek üzere iki milyar­ dan fazla bireyden oluşan bir kullanıcı tabanım tarayan bir "sa­ dakat tahmini" hizmeti de sağlıyor. Sermayenin şahsi iletişimi YZ temelli gramerleştirmesine bir başka örnek Google'ın Federated Learning projesidir. Bu 20 1 Tde "makine öğrenmesi modellerinin doğrudan kullanıcı­ ların akıllı telefonlarında eğitildiği" "merkezsizleşmiş" bir uç YZ olarak ilan edilmişti. Google artık YZ'lerin eğitimini bir uy­ gulama aracılığıyla Android telefonlara havale edebilecekti; bu uygulama kullanıcıların dosyalarım okuyacak, dijital profilleri­ nin kişiselleşmesini geliştirecek ve bu bilgileri Google'ın sunu­ cularına aktarmadan telefonda "dokunulmamış" halde bıraka­ rak, reklam müşterilerine iletecekti. Google bu yaklaşımın kul1 35

lamcı mahremiyeti boyutunu öne çıkarmayı tercih etmişti, an­ cak Federated Learning şirketin kendi çıkarına başka avantaj­ lar da sağlıyordu. "Yerel" olarak kullanıcıların aygıtlarında bir ağ bağlantısına gerek duymadan işleyebilen "merkezsizleşmiş" bir YZ "daha az güç tüketimi (. . . ) asgari gecikme süresi ve daha hızlı makine öğrenmesi işlemi anlamına gelir" ve aslında bulut üzerindeki bir sunucudan pratikte elde edilebileceğinden "da­ ha fazla kullanıcı verisine" erişim sağlar (Kulian, 20 1 7 , vurgu­ lar eklenmiştir) . 2008 finansal krizinin ardından, büyük şirketlerin sahip ol­ duğu sosyal medyanın artan erişiminin aslında toplumsal mu­ halefet imkanlarını artırabileceği düşünülmüştü. 20 l l'de pat­ lak veren işgal, toplanma ve ayaklanma dalgasına genelde "Fa­ cebook (veya Twitter ya da YouTube) devrimleri" adı veril­ mişti. Bu yakıştırma absürt teknolojik belirlenimciliği yüzün­ den yaygın ve haklı bir şekilde eleştirilmiştir (öm. Tawil-Sou­ ri, 20 1 2 ) ; bununla birlikte bu ayaklanmaların özelliklerinden birini protestocuların sosyal medya platformalarını ve cep te­ lefonu şebekelerini (eski bildiğimiz taban örgütlenmeleri ve yüz yüze iletişimin yanı sıra) yoğun şekilde kullanmaları oldu­ ğu doğrudur. Bu protestoların hızla örgütlenmesine ve bulaşı­ cı bir şekilde yayılması kadar daha sonra siyasi tutarsızlıkları­ na ve kısa süreli oluşlarına da katkıda bulunmuştur (Dyer-Wit­ heford, 20 1 5 ) . Ne var ki protestolardan sonra Y Z ile bağlantılı iki gelişme kapitalizm karşıtı hareket ağları için ciddi sorunlara yol aça­ caktı. Birincisi ulus-devletlerin nüfusları üzerindeki dijital gö­ zetlemenin boyutlarının ortaya çıkışı ve özellikle de Edward Snowden'in ABD Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) hakkında­ ki ifşalarıydı. Bunlar 1 1 Eylül'den sonra oluşturulan gözetleme programlarının -tümü de NSA'nın PRISM programıyla işbirliği içinde olan- ABD sosyal medya ve arama motoru şirketlerinin algoritmik veri toplamasından yararlandığını ortaya çıkardı. Snowden aynı zamanda NSA'nın PRISM ve diğer projelerden elde ettiği bilgileri veri ve metaveri toplayan, bunları NSA bulut sunucularında depolayan ve şüpheli faaliyetleri ve bağlantıla1 36

rı belirlemek için MÖ uygulayan kendi gelişmiş YZ programla­ rıyla işlediğini de gösterdi (Gallagher, 20 13a, 20 1 3b; Grothoth and Porup, 20 16). Bu tür YZ temelli gözetlemenin hedefi söz­ de terörizm olmasına rağmen aynı teknolojiler kuşkusuz baş-­ ka amaçlarla da kullanılabilirdi. Zaten kapalı devre kameralar, cep telefonları ve sosyal medya üzerinden gözetleme yoluyla "siber baskılara" maruz kalan protestocular artık aynı zamanda potansiyel olarak -NSA'nın kendisinden olmasa bile YZ temel­ li gözetlemenin NSA ve GCHQ gibi seçkin istihbarat kurumla­ rından polis güçlerine, özel güvenlik şirketlerine ve şirketlerin emek içindeki casuslarına doğru aşağıya yayılmasıyla- yepyeni bir aşın inceleme dalgasına da maruz kalabilirlerdi (Dyer-Wit­ heford ve Matviyenko, 20 19). İnternet siyasetindeki ikinci YZ nedeniyle çözülme dalga­ sı " Cambridge Analytica" adıyla özetlenebilir; bunu tüm alter­ natif sağ* şebekelerinin, dijital seçim stratejisinin ve Donald Trump'ın seçim kampanyası çerçevesinde Rusların siber savaş müdahalelerinin bir araya gelişi için bir kısaltma olarak düşü­ nebiliriz. YZ'nin etkileri hala hissedilen bu skandala katkısı bir­ kaç farklı düzeydedir. Birincisi, milyarder Robert Mercer'in şir­ ketinin Trump'a yardımcı olmak için kullandığı seçmen por­ fillemenin ve hedefleme programlarının ayrıntıları çok bilin­ memekle beraber, kendisinin YZ öncülerinden biri olması dü­ şünüldüğünde bu işlemlerin MÖ kullanımı içermesi neredey­ se kesin gibidir. İkincisi, hem Cambridge Analytica'nın kullan­ dığı verilerin kaynağı olarak hem de Zuckerberg'in şirketinin Trump kampanyasına dijital reklamlarını tasarlamada verdiği açık yardım açısından MÖ öncülerinden olan Facebook'tan ya­ rarlanmıştı. Üçüncüsü, Trump'ın seçim stratejistleri, alterna­ tif sağcı destekçileri ve müttefiki olan Rus ajanlar mesajlarının dolaşımı için tahrik edici, dikkat çekici ve dolayısıyla reklam bakımından kazançlı içerikleri öne çıkaran sosyal medya algo­ ritmalarına bel bağlamışlardı. 20 1 6'ya gelindiğinde bu algorit(*) lng. alt-right. Büyük oranda çevrimiçi örgütlenen, beyaz erkek ağırlıklı, ırkçı, lslilm ve Yahudilik düşmanı, kadın haklarına karşı, göçmen karşıtı hareketlere genel olarak verilen isimlerden biri - ç.n. 1 37

malar MÖ yardımıyla tasarlanıyordu. Robert Mercer'in kızı Re­ bekah'nın "Machine Leaming President" ( "Makine Öğrenmeli Başkan" ) adlı ve Trump kampanyasına dayanan bir kutu oyu­ nu tasarlamış olması tesadüf olmamalı (Mayer, 20 1 8) . Trump'ın seçilmesi tipik bir çözülmeci sınıf siyaseti vakasıy­ dı: Doğrudan seçmenleri -özellikle de küreselleşmeden zarar gören pas kuşağı seçmenlerini- kapitalist bir plütokrata oy ver­ meye itmek üzere insanların ırk ve toplumsal cinsiyet fay hatla­ rı boyunca bölünmesi. Trump MÖ teknolojisi kullanan birçok siyasetçiden sadece biri; ne de olsa "büyük veri Başkanı" diye bahsedilen Obama'ydı (Scola, 20 1 3 ) . Kampanyası, destekçileri ve Birleşik Krallık Brexit kampanyası gibi girişimler YZ temelli müdahalelerin ağ iletişimini ne kadar derinden bozabileceğini gösterdi. Aynı zamanda sağcı popülizm -daha doğrusu neo-fa­ şizm- ile yarım yüzyıllık neoliberal sınıf savaşı sonucunda za­ ten parçalanmış ve YZ temelli yeni çatlaklara gebe olan işçi sı­ nıfları içindeki bölünmelerin dijital olarak derinleşmesi arasın­ daki bağlantıları da ortaya çıkardılar. Tam da toplumsal fabri­ ka çerçevesinde yeniden birleşmeye yönelik girişimlerin kapi­ talizm karşıtı siyaset için hayati önem arz ettiği bir anda, algo­ ritmik reklamların dikkat dağıtıcı etkisi, MÖ'yle güçlendirilmiş kitlesel gözetlemenin ürpertici etkisi ve provokasyona yönelik sahte haberler, zehirli dilleriyle sohbet robotları, siber savaş ve diğer "silahlaştırılmış YZ'li propaganda" biçimlerince bunlar çok daha zorlaştırılmaktadır (Anderson ve Horvath, 20 1 7) . Bu haliyle YZ, intemetin "mücadelelerin dolaşımı"na (Dyer-Wit­ heford, 1999) açık potansiyel bir sahneden metaların dolaşı­ mı, direnişlerin gözetlenmesi ve sınıf dayanışmalarının imhası­ nın ağır bastığı bir alana dönüşümüne katkıda bulunmaktadır.

Mücadele yedigeni Bununla birlikte, kapitalizmin YZ konusundaki hedeflerinin ölçeği ve yönü hakkında kamuoyundaki endişe yükselişte. Son yıllarda toplumsal fabrikanın çeşitli köşelerinde YZ'yle bağlan­ tılı direnişlerin ve protestoların patlak verdiğine şahit olduk. 1 38

Kamuoyundaki bu hareketlerin daha çok YZ ( "hemen şimdi tam otomasyon" ) için değil, YZ'nin reddi için olduğunun altı­ nı çizmek isteriz. Bu mücadelelerin hiçbiri doğrudan YZ karşı­ tı değil, ama her biri YZ'nin farklı yönlerine itiraz ediyor veya karşı çıkıyor. Sık sık kesilmelerine ve çelişkiler sergilemelerine rağmen, bir arada ve örtüştükleri yerler açısından ele alındık­ larında, YZ sermayesinin mevcut gidişatına meydan okuyorlar. Burada, bu karşı çıkışlardan yedisine -bu mücadeleler yedige­ nine- yer veriyoruz. 1 ) Grevler ve diğer işyeri ey lemleri. Bunlar YZ temelli üc­ ret düşüşleri, iş temposunda hızlanma, gözetim, güvencesiz­ lik ve algoritmik yönetime karşı patlak vermiştir. Bunun başlı­ ca örneklerinden biri Almanya, İspanya, İtalya, Polonya ve Bir­ leşik Krallık'taki Amazon tatmin merkezlerinde ücret artışla­ rı, iş güvencesi ve işçi güvenliğinde iyileştirmeler talebiyle baş­ latılan grevler ve iş bırakmalar dalgasıdır (Boewe ve Schulten, 20 1 7 ; Cillo ve Pradella, 20 1 7 ; Amazon Workers ve Supporters, 20 1 8) . Jeff Bezos'un Ekim 20 1 8'de Amazon işçilerinin asgari ücretini yükseltme sözü (başka ödeme türlerindeki kesintiler­ le baltalanmasına rağmen) bu hareket için kısmi bir zafer, mü­ cadelelerin Avrupa'dan ABD'ye bulaşmasını önlemek için ve­ rilmiş bir tavizdi (Reese ve Struana, 20 1 8) . Başka grevlerse gü­ vencesiz emeğin algoritmik yönetimine sekte vurdu. Gıda kur­ yesi şirketi Deliveroo adının "Frank" olduğunu ve " ( . . . ) sürek­ li sürücülerin siparişlerle en iyi kombinasyonunu (. . . ) sürücü sürüş süresi, gıda hazırlanma zamanı vb.'yi sürekli hesaplar ve yeniden hesaplar" diye tarif ettiği MÖ temelli bir gönderi mo­ toru kullanıyor (Pudwell, 20 1 7) . 20 1 6'dan başlayarak, "Frank" sayesinde mümkün olan düşük ücretler ve çok güvencesiz işle­ re karşı Deliveroo sürücülerinin başlattığı grevler Birleşik Kral­ lık'tan Avrupa'ya, oradan da Hong Kong'a kadar uzandı (Cant, 20 1 7 ; Zamponi, 20 1 8) . Bununla bağlantılı bir başka mücade­ leler zinciriyse Uber sürücülerinin algoritmik olarak yönetilen işçi-dışı statülerine karşı Londra'dan Califomia'ya kadar uza­ nan bir dizi karmaşık hukuki mücadele dalgasıdır (Rosenblat, 1 39

20 1 8) . Bunlar hukuki itirazlar, sokak kapatmalar ve işlerinin ellerinden alınmasıyla mücadele eden normal taksi sürücüleri­ nin protesto amaçlı intiharlarıyla hem bağlantılı hem de çeliş­ kili bir şekilde gerçekleşmiştir. Bu çalkantılar ne kadar yoğun olursa olsun, Çin'deki Uber klonu Didi'nin devasa operasyon­ ları boyunca cereyan eden sürücü grevleri, protestolar, algorit­ ma sabotajları ve sistemle oynama eylemlerinin -YZ sermaye­ si altında emek aktivizminin kaotik geleceğinin habercisi ola­ bilecek ayaklanmaların- ölçeği karşısında devede kulak kalır­ lar ( Chen, 20 1 8) . lşçi eylemleri dosyasına Kuzey Amerika'daki Gawker, Salon, Huffington Post, Vice Canada ve Al jazeera gi­ bi yeni dijital gazetecilik işletmelerindeki ve kazançları ve ça­ lışma koşullan doğrudan YZ temelli reklamcılık ve yönlendiril­ miş haber akışlannca biçimlendirilen, "7/24 çevrimiçi ve sos­ yal medya içeriği üretmek için büyük baskı altında olan" genç çalışanların beklenmedik sendikalaşma dalgasını da eklemeli­ yiz (Cohen ve de Peuter, 20 18: l l S) . Yukarıda gördüğümüz gi­ bi YZ üretim sürecinin parçası olan mikro iş platformlannday­ sa çok daha çeşitli işçi örgütlenmeleri karşımıza çıkıyor. Ama­ zon'un Mechanical Turk sitesinde çalışanların çevrimiçi foru­ mu olan Turker Nation yıllardır mikro işçiler arasında karşı­ lıklı dayanışma ve bilgi paylaşımım teşvik ederken, platfor­ mun müşterisi şirketlerin açıkça sömürücü politikalarına mey­ dan okuyor ve Amazon'un kendi politikalarını da protesto edi­ yor (Harris, 20 14; Katz, 20 1 7) . MÖ ve diğer YZ biçimleri ser­ mayeye ne kadar çok nüfuz ederse, o şirketlerin gücüne işçile­ rin direnişi de o gücün kaynağı olan algoritmik biçimlere o ka­ dar çok fiili direniş içerecektir. 2) Askeri ve paramiliter YZ uygulamalanna karşı protestolar. 20 1 8 yazı boyunca, teknoloji işçilerinin askeri ve askerileş­ miş kolluk projelerine karşı olağanüstü bir direniş dalgası Sili­ kon Vadisi'ni kasıp kavurdu (Dyer-Witheford ve Matviyenko, 20 19) . Google çalışanları dron saldırılarının hedefleme başarı­ sını artırmak için MÖ kullanan Pentagon projesi Project Ma­ ven'i durdurmak için örgütlendiler ve başarılı oldular. Bunun 1 40

ardı ndan, Google CEO'su Sundar Pichai bir yandan başka as­ keri projelere kapıyı açık tutarken, bir yandan da YZ gelişimi üzerinde ilkeler içeren bir bildiri yayımladı. Şirket ayrıca jo­ int Enterprise Defense Infrastructure OEDI) isimli bulut bili­ şim projesini içeren 10 milyar dolarlık Pentagon ihalesindeki teklifini de geri çekti (BBC, 20 18a) . O sırada, Amazon'da ça­ lışanlar şirketin Rekognition yüz tanıma yazılımını ABD'deki polis teşkilatlarına ve "sıfır toleranslı" yaklaşımıyla adı çıkan Göç ve Gümrük ldaresi'ne (ICE) satmaması için Bezos'a yö­ nelik bir imza kampanyası başlattılar. Microsoft çalışanları da ICE ile yapılan 1 9 ,4 milyon dolarlık bir bulut bilişim sözleş­ mesinin feshini talep ettiler (Frenkel, 20 18) ve Salesforce çalı­ şanları şirketin Gümrük ve Sınır Koruma ( CBP) ile iş yapma­ sını engellemeye çalıştılar. Bu olayların yanı sıra ve aşağıda be­ şinci maddede ele aldığımız cinsiyetçilik ve ayrımcılık mese­ leleri bağlamında, Google çalışanlarının şirketlerinin cinsel ta­ ciz meselelerini ele alış şekli karşısında dünya çapında toptan iş bırakma eylemlerini de sayabiliriz. Güvenlik devletine karşı eylemler yeni bir şey değil, ama Silikon Vadisi isyanı çok sıra dışıydı. Dijital silahların üretiminde merkezi konumdaki seç­ kin ve uzun yıllar boyunca zenginliği, statüsü ve liberter zihni­ yeti nedeniyle ciddi derecede politikleşmeye kapalı olduğu dü­ şünülen bir yüksek teknoloji işgücü harekete geçmişti. Bu tür olaylar öylesine patlak vermezler. Kısmen, dolaylı bir şekilde de olsa, ileri teknoloji işçileri arasında ücretlerin, gayet yük­ sek olmakla beraber, patronlarının akıl almaz şekilde büyüyen servetlerine ayak uydurmamasının verdiği hoşnutsuzluğun bir yansımasıdırlar. Ne var ki, bu protesto dalgalarının arkasın­ da uzun yıllardır sözleşmeli programlama işlerini sendikalaş­ tırmak için işçi sendikalarıyla birlikte çalışan ve Silikon Vadi­ si ile Seattle'da şirketlerin gücüne karşı bir eleştiri, ırkçılık ve cinsiyetçiliğe karşı muhalefet ve programcılar ile düşük ücretli işçiler arasında dayanışmayı geliştirmek için sabırla kampan­ yalar yapan Teknoloji İşçileri Koalisyonu (Tech Workers Co­ alition) gibi grupların örgütlenme çabalan da yatıyordu (Tech Workers Coalition, 20 18) . 1 41

3) Gözetleme karşıtı hareketler. Edward Snowden'in ifşala­ rından bu yana, kapitalist liberal demokrasilerde gözetlemenin boyutlarına dair farkındalık iyice arttı (Gallagher, 20 18). (Ger­ çi bu şekilde gözetlenmek başka nüfuslar -örneğin Çin'deki­ ler- için yeni bir şey değildi.) Bu yalnızca NSA (Ulusal Güven­ lik Kurumu) taramalarında MÖ kullandığı için değil, aynı za­ manda gözetlemenin YZ'nin gelişimi açısından hayati olma­ sı bakımından da YZ'yle alakalı bir konu. Yukarıda da bahset­ tiğimiz gibi, MÖ sistemlerinin eğitilmesi için büyük veri kü­ melerine ihtiyaç var. Bu veri kümelerinin hepsi insan davra­ nışları üzerine değil ve bu tür gözlemlerin özel yaşamı işgalini azaltmak için birtakım teknik girişimler de var (Knight, 20 1 6b; Marr, 20 18); ama YZ gelişimi büyük ölçekli insan gözlemlerine ciddi derecede bel bağlamaya muhtemelen devam edecek. Ku­ zey Amerika'da, gözetleme karşıtı nefsi müdafaa el kitapları ve bilgilendirme listeleri toplumsal hareketler boyunca yayılıyor. "Mahremiyet ve protesto için kullanıcı el kitapları ( . . . ) perde çekme, yani gözetleme ve veri toplamaya çomak sokma ama­ cıyla bilinçli olarak muğlak, kafa karıştırıcı veya yanıltıcı bil­ giler eklenmesi" uygulamaları hakkında özet bilgiler içeriyor (Brunton ve Nissenbaum, 20 1 5 ) . En sıcak konulardan biri yüz tanıma YZ'leri ve onları "hasmane görüntüler"le şaşırtma ola­ sılığı. Bununla birlikte, bireyselleşmiş gözetleme karşıtı tekno­ loji önlemleri ciddi zaman, maliyet ve uzmanlık kısıtlamalarıy­ la karşı karşıya. Gözetlemeye getirilecek siyasi ve yasal sınırla­ rın kitlesel bir etki yaratma ihtimali daha büyük. Kuzey Ame­ rika'da, en önemli girişimlerin bazıları profilleme sistemlerinin nasıl şüphe altındaki toplumsal grupları hem oluşturup hem de kontrol ettiğini en iyi bilen azınlıklardan çıkıyor (Dyer-Wit­ heford ve Matviyenko, 20 19): Afrikalı Amerikalılar hem bütün mahallelerin hem de Siyah Yaşamlar Önemlidir hareketinin li­ derlerinin dijital olarak takip edilmesi; Yerli tık Uluslar arazi ve boru hattı protestolarının dijital takibi; Müslüman Araplar ise varlıklarının toptan veri bankalarının envanterlerine konu ol­ masına karşı koyuyorlar. Ne var ki, gözetlemenin sınırlanma­ sı yönündeki en büyük adımlar Nazizm ve Stalinizmin hatıra1 42

sının hala canlı olduğu Avrupa'dan geldi. Max Schrem'in "Sa­ na Ne"si gibi şirketlerce gözetlenmeye karşı hareketler ve ikti­ dardaki seçkinlerin ulusal egemenliğin ihlaline karşı koyma­ ları meseleye ciddi bir siyasi ağırlık kazandırıyor. Avrupa Bir­ liği'nin 20 18'de yürürlüğe giren Genel Veri Koruma Düzen­ lemesi başlıca YZ geliştiricileri de dahil dijital sermayenin ve­ ri toplamasına sınırlar getiriyor. Kullanıcılara aktif şekilde diji­ tal olarak izlenmeyi kabul edip etmediklerinin (giren otomatik olarak kabul eder varsayımı yerine) sorulması, şirketlerin şah­ si verilerin kullanımı hakkında şeffaf olması, kullanıcıların de­ polanmış verileri kaybetmeden platformlardan çıkma hakları, otomatik kararların açıklanması ve "unutulma hakkı" zorun­ luluğu makine zekasınının inşasında bir hammadde olarak nü­ fuslardan elde edilen verilerin kullanımını sınırlıyor (Meyer, 20 18; Kaput, 20 18; Smicek, 20 18). MÖ geliştiricilerin ve bilgi­ sayar bilimcilerin olumsuz tepkisi ve Avrupa'daki düzenleme­ lerle ABD'deki şirket serbestisini ve Çin'in gözetleme devletini eleştirel şekilde kıyaslamaları (K-F . Lee, 20 18), hem gözetleme karşıtı hareketlerin YZ sermayesine ne kadar büyük bir sorun yarattığını hem de bu tür hareketlerin YZ alanında rekabetçi bir dünya pazarında karşılaştığı zorlukları ortaya sermektedir. 4) Sosyal medyadan kaçış. Sistemden çıkarak muhalefet etme gözetleme karşıtı aktivizmden daha dağınık ve daha görülmez­ dir. Cambridge Analytica skandalından sonra, dijital gözetle­ meye ve manipülasyona, teknolojik bağımlılıkların psikolojik etkilerine dair kaygılar ve çevrimiçi ortamların aşırı metalaş­ masına karşı tiksintinin bir araya gelmesiyle, sosyal medyadan çıkmak paradoks bir biçimde bir sosyal medya meme'i haline geldi. "Facebook'u Sil" seferberliği başladı, sonra zamanla hız kaybettti. Ne var ki, 18 ila 24 yaş aralığındaki insanların, ken­ di anne babalan gittikçe sosyal medyaya girerken sosyal medya kullanımını ya kısıtladıkları ya da bazen tümüyle bıraktıklarına dair kanıtlar var (Kale, 20 18) . MÖ'nün bir büyük veri girişimi olması bakımından, YZ sermayesi veri kaynağı öznelerin sosyal medyadan yavaş yavaş çıkmalarından zarar görebilir. 1 43

5) Algoritmik önyargı ifşası. YZ'lerin mevcut cinsiyetçi ve ırk­ çı aynmlan büyütme eğilimi sergilediklerini görmüştük. Be­ yaz erkeklerin sahip ve egemen olduğu işletmelerle aynı tür­ de insanlarca yönetilen yönetişim sistemleri, tarihsel olarak da­ ha çok beyaz erkeklerin baskın olduğu istihdam, zenginlik, te­ miz sabıka kayıtlan ve kariyer başanlannı yansıtan veri küme­ leriyle eğitildikleri için kadınlara ve azınlıklara karşı ayrımcılık yapan YZ sistemleri üretiyor (Noble, 20 18) . Bu ayrımcı YZ'ler onlarla polisin, sınır güvenliğinin ve sosyal yardım sistemleri­ nin ekranlarında muhatap olan insanları özellikle kötü bir şe­ kilde etkiliyor. O algoritmik önyargının adının konmuş ol­ ması bile ona karşı mücadelelerin bir göstergesidir. Bu mese­ leyle mücadele eden gruplar arasında Massachusetts lnstitu­ te of Technology'deki "kodlanmış bakış"a karşı savaşan Algo­ ritmik Adalet Birliği (Algorithmic justice League) (Buolamwi­ ni, 20 1 8) , ABD'deki polis birimlerinin öngörücü yazılımların­ daki algoritmik önyargılan ortaya çıkaran San Francisco mer­ kezli lnsan Haklan Veri Analizi Grubu (Human Rights Data Analysis Group, HRDAG) , göçmen ve hükümlü haklarıyla San jose bölgesinde ekonomik adalet meseleleriyle ilgilenen Sili­ con Valley De-Bug ve düşük ücretli işçileri ve yoksul topluluk­ ları örgütleyen Philadelphia Medyası Örgütleyici Proje Grupla­ rı (Philadelphia's Media Mobilizing Project Groups) sayılabilir (Wykstra, 20 1 8) . Algoritmik önyargılann düzeltilmesi YZ'le­ rin öngörülerinin doğruluğunu artırdığı için, metaların hedef­ lenmesi ve yetenekli emeğin işe alınması konularında sağlaya­ bileceği iyileşmeler nedeniyle sermayenin de işine gelebilir; an­ cak bu utanç verici ve kapsamlı cinsiyetçilik, ırkçılık ve homo­ fobi suçlarının kabul edilmesi anlamına gelecektir: En azın­ dan, ilerici neoliberalizmin bu tür girişimler için belirlediği ko­ şullar bunlardır.2 Bununla birlikte, algoritmik önyargının hem 2

1 44

Ne var ki Leo Impett (2018), Derin Öğrenme (DÖ) YZ'lerinden algoritmik ön­ yargılan kaldırmanın neredeyse imkansız olduğunu, zira bu tür sistemlerin her türlü veriyi otomatik olarak vektörleştirdiklerini söylüyor. GEMYZ ve nor­ mal MÖ'de, cinsiyet, ırk, kredi notu gibi önyargılan ortadan kaldırmak müm­ kündür; DÖ algoritmalan her şeyi hesaba katarlar; zaten o yüzden bu kadar güçlüdürler.

yoksul hem de kadın, queer veya ırkçılığa maruz kalmakta olan insanlara -yani güvencesizlerin en güvencesizlerine- karşı ay­ rımcılık yapması bakımından, algoritmik adalet hareketleri YZ sermayesinin artı nüfuslar olarak nitelediği kesimleri disipli­ ne ve bertaraf etmesini sekteye uğratır ve böylece gelişimini bi­ çimlendiren " tahakküm matrisi"ne meydan okur ( Costanza­ Chock, 20 18). 6) Dijital kentlerde çalkantılar. YZ geliştiricileri merkezleri, yerleşkeleri ve deney mekanlarıyla kentin manzarasında git­ tikçe daha büyük bir iz bıraktıkça, YZ'ye kuluçka görevi gö­ ren kentlerde toplumsal çatışmalar patlak veriyor. Lüks ma­ likanelerindeki milyarderlerin, ileri teknoloji yerleşkelerde ça­ lışan milyonların, düşük ücretli hizmet çalışanlarının ve büyük evsiz nüfusların sürekli bir gerilim içinde birlikte yaşadığı Sili­ kon Vadisi ve çevresi bunun en çarpıcı olduğu bölgedir. Yazı­ lım üretimi San Francisco Vadisi'nden ve Körfez Bölgesi'nden kuzeye doğru uzandıkça, toplumsal fay hatları da bunları takip etti. 20 13-2014'te, Mountain View'daki "Googleplex" e yüksek teknoloji işçilerini taşıyan özel servis otobüsleri mutenalaşma­ ya, evlerden tahliyelere, yerinden edilmelere ve trafik tıkanıklı­ ğına karşı protestoların başlangıç noktası oldu ( Goode ve Mil­ ler, 20 13). Göstericiler otobüs rotalarını kapattılar. Ellerindeki pankartlarda "Mutenalaştırma ve Evden Tahliye Teknolojileri: Entegre Yerinden Etme ve Kültürel lmha" ve "Defol Git Goog­ le" gibi. sloganlar yazılıydı. Dağıttıkları el ilanları Google'ı "gö­ zetleme, kontrol ve otomasyondan ibaret vicdansız bir dünya" inşa etmekle suçluyordu (Streitfeld ve Wollan, 20 14) . Protes­ tolar saman alevi gibi parlayıp söndükten sonra 20 1 8'de tek­ rar patlak verdiler. "Teknoloji Sömürüsü Zehirlidir" ("Techsp­ loitation is Toxic") militanları Uber tarzı bir şirketin kullandı­ ğı elektrikli scooter'ları yığarak bir düzine Google otobüsünün yolunu kapattılar ve " Çadırları değil teknolojiyi temizleyin" ve "Onlar ona 'altüst oluş' diyor biz yerinden yurdundan edilme diyoruz" gibi sloganlarla sokakların evsiz kamplarından temiz­ lenmesi planlarını protesto ettiler (Streitfeld, 20 1 8) . Bu kentsel 1 45

çalkantılar arasında YZ temelli "akıllı kentler"in reddi de var­ dı. 20 1 7'de, Google'ın holding şirketi Alphabet'in alt şirketle­ rinden Sidewalks l..abs, su kenarındaki Quayside mahallesinin geliştirilmesi için Toronto kentiyle bir "kamu-özel sektör" or­ taklığı için anlaştı. Ayrıntıları açıklanmayan bu anlaşmaya gö­ re, Quayside YZ temelli kentsel yenilikler için bir vitrin olacak­ tı: sürücüsüz araçlar için tasarlanmış sokaklar, robot çöp top­ layıcılar, her yerde sensörler ve güvenlik kameraları ve insanla­ rın kimlik bilgilerini kütüphane ve sağlık sistemi kartlarından okuyan merkezi bir enformasyon yönetim sistemi. Kanada Baş­ bakanı Justin Trudeau projeyi temiz, yeşil kentselliğin müjde­ cisi diye övdü . Google'ın eski CEO'su Erle Schmidt, fikrin "biri bize bir kent verse ve bizi başına geçirse neler yapabileceğimiz" düşüncesinin heyecanından doğduğunu açıklıyordu (Kofman, 20 1 8) . tık anlaşmada Quayside'da toplanacak dijital verilerin mülkiyeti ve koşullarından bahsedilmediği anlaşılıyor. Tech­ Reset Canada grubunun kampanyası buna kamuoyunun dik­ katini çekene kadar bu konu karanlıkta kalmıştı (Barth, 20 18) ; sınırlanmamış dijital metalaşmaya karşı olan grup anlaşmanın şeffaf olmamasını eleştirdi, anlaşmanın kamuoyuna açılmasın­ da ısrar etti ve "bu projenin verisinin ve veri altyapısının To­ ronto kentinin ve sakinlerinin mülkiyeti olması"nı talep etti. Bu konut aktivistlerinden hoşnutsuz kent planlamacılara ka­ dar farklı katılımcılardan oluşan bir koalisyonu harekete geçir­ di; davaları fikri mülkiyetin yabancı şirketlere teslim edilmesi­ ne itiraz eden önde gelen Kanadalı ileri teknoloji girişimcilerin bile desteğini kazandı. Quayside anlaşmasını yönetecek komi­ tenin ileri gelen üyeleri istifa etti. 20 1 9 başlarında, mesele he­ nüz çözüme kavuşmamıştı. Sidewalk l..abs itirazları kabul ede­ bilir ama sadece toplam, isimsiz veri toplamayı kabul ederek protestolardan kurtulabilir; bu çözüm kişisel mahremiyet gi­ bi sınırlı bir meseleyi çözüme kavuştururken şirketlerin nüfus­ lar düzeyinde enformasyon ve kentsel tasanın üzerindeki kon­ trolü gibi daha büyük bir sorunu çözümsüz bırakmış olacaktır (Greenfield, 20 13).

1 46

7) Teknoloji şirketlerine karşı tepki. Bu endişelerin pek çoğu büyük dijital şirketlerin gücüne karşı biçimi ve sınırları tam belli olmayan bir "tekno tepki" bulutuna dönüşüyor. Facebo­ ok, Cambridge Analytica ve 20 1 6 ABD seçimlerindeki Rus si­ ber savaş skandalları dij ital oligopollerde mülkiyetin birkaç elde yoğunlaşması hakkında uzun süredir durgun olan tartış­ maları yeniden alevlendirdi (Foer, 20 1 7 ; Mosco, 20 1 7) . Dev­ let düzenlemelerine karşı olmasıyla ünlü ABD ileri teknoloji topluluğunda bile Google ve Facebook'un kendilerini denet­ leme yetilerinden kuşku duyan sesler yükseldi ve zorunlu şef­ faflık, hatta algoritmik süreçlerinin negatif dışsallıkları için fi­ nansal sorumluluklar getirilmesi çağrıları yapıldı. Başka eleş­ tirilerse çok daha derinlere indi; örneğin, sermayenin medya şirketlerinin reklamcılığın "yalan haber"lerine ve son derece özel şekilde imal edilmiş ilgi manipülasyonuna ne kadar de­ rinden ve temelden bağımlı oldukları soruldu . Avrupa'da, di­ jital kapitalizmin devlerine karşı kamusal düzenlemeler, ça­ lışma kanunu , vergi kaçırma ve tekel gücünün rekabetçi ol­ mayan şekillerde istismarı konularında ihlallerle ilgili dava­ lar açıldı. Bernie Sanders'ın ve Jeremy Corbyn'in seçim kam­ panyalarında (hatta ara sıra Trump gibi sağcı popülistlerin de­ li saçmaları arasında) en büyük YZ geliştiricisi şirketlerin par­ çalanması ve düzenlemelere tabi tutulması çağrıları dillendi­ rildi. Tröst karşıtı siyasetle kapitalizm karşıtlığı aynı şey değil­ dir, ama bu tür kaygıların "ana akım" laşmasının etkilerinden biri "veri bankalarının toplumsallaştırılması" gibi daha radi­ kal önerilerin tartışılabileceği bir alan yaratmak oldu (Moro­ zov, 20 1 5 ) . Bunlar oligopollerin düzenlenmesi veya parçalan­ masının ötesine geçerek hem devletten hem de piyasadan ba­ ğımsız "müşterek" kurumların kurulması ve hükümetlerin ve şirketlerin gücünden uzak tutulan kamusal bilişim hizmetle­ rinin oluşturulmasına kadar uzanıyor. Bu konulara Sonuç Bö­ lümü'nde döneceğiz. 20 1 8'e gelindiğinde, medyadaki iş dün­ yası yorumcuları bile dijital sermayeye karşı değişen tavırlar, aygıtlara doymuş piyasalar ve uluslararası ticaret savaşları gi­ bi ileri teknoloji şirketlerini insani değerlerin o şaşmaz endek1 47

sinde, yani borsada, "dayak yemişe çeviren" bir dizi etmenden bahsediyorlardı (Rajan, 20 1 8 ) .

Sonuç: Olay ufkuna doğru YZ'nin güçlü varlığının, farklı isyanların ve muhalefetlerin çev­ resinde toplandığı görünmez bir çekim merkezi işlevi gördüğü dijital sermayede, bir miktar işçi sınıfı yeniden birleşmesi ya­ şanıyor. Bunu gereğinden fazla büyütmek istemiyoruz. Şirket karşıtı tekno tepkiler çok sığ olabiliyor; akıllı kentin muhalif­ leri henüz çok marjinal; algoritmik adalet sermayeye sorun çı­ kardığı kadar yardımcı da olabiliyor; gözetleme karşıtı politi­ kalar rekabetçi baskılarla sekteye uğrayabilir; Proj ect Maven isyanının başarısına rağmen askerileşmiş YZ'ye karşı zaferle­ rin sayısı pek az; en önemlisi, YZ sermayesine karşı grevlerde­ ki tırmanışın üzerinde bu direnişlerin yeni otomasyon dalgala­ rını tetikleyebileceği ihtimalinin gölgesi var. lş kaybı sorunla­ rına rağmen, YZ sermayesinin etkilediği kesimlerin esenliğini başka şekillerde de tehdit edebileceğini ima etmiştik, ancak YZ sermayesi içindeki mücadelelerin geleceği, büyük ölçüde, dör­ düncü sanayi devriminin ücretli emeğin temelini ne kadar bal­ talayacağına bağlıdır. Gördüğümüz gibi, YZ'nin her an bir işsizlik patlamasına yol açacağı tahminleri son çalışmalarca ciddi şekilde yumuşatılmış ve durgunluk sonrası ABD ekonomisinin resmi olarak tam is­ tihdam olarak kabul edilen düzeylere dönüşüyle etkisini kay­ betmişti. Bununla birlikte bazı gözlemciler otomasyona kay­ bedilecek sınırlı, sektöre! işlerin ufuktaki ABD seçimlerinde 20 1 6'daki yurtdışına kayan işler meselesi kadar büyük bir rol oynayabileceğine inanıyorlar (F. Levy, 20 18) . YZ'nin istihdam üzerindeki etkileri hakkındaki daha uzun vadeli tahminler çok farklılık gösteriyor; hatta bazı "Değişen Bir Şey Yok" kuramcı­ ları modellerini sermayenin iş yaratma ve iş yok etme işlevleri­ nin ciddi şekilde düzensizleşebileceği ihtimalini kabul edecek bir şekilde elden geçirdiler (Acemoglu ve Resteropo, 20 18). Ki­ mileri felaket tellallığı yapmaya devam ediyor; Google Çin'in 1 48

eski yöneticisi Kai-Fu Lee'nin YZ üzerine çok okunan çalışma­ sı (20 1 8) , ABD'de 2030'a kadar işlerin % 40'ının kaybolabilece­ ğini -dünya tarihinin akışını değiştirebilecek sayılar- iddia edi­ yor ve Çin için de benzer tahminlerde bulunuyor. Böyle kon­ trolden çıkmış, işsiz yedeklerden kurulu ordunun boyutlarını olağanüstü şişirecek bir YZ, sendikaları ve diğer işçi örgütleri­ ni daha da zayıflatacaktır; ama sefaletin boyutları da yeni pro­ leter (hatta, belki de Westworld dizisindeki androidlerinki ka­ dar kanlı ve kararlı) isyan biçimleri doğurabilir. Bu tür spekü­ lasyonlarda, "Makineler Üzerine Bölüm"de öngörülen, serma­ yenin kendi makineleşme çabasının kendisini içten çökerttiği olay ufkuna varıyoruz. Solculara YZ kapitalizmiyle yüzleşirken son kertede bile bir güven, gönül rahatlığı, hatta heyecan ve­ ren işte bu fütürist öngörünün sugötürmez gibi görünen man­ tığıdır. İnsanlar, "Herhalde, teknoloji gerçekten öyle işlemeye­ cek. Hem işlese bile, tek yaptığı sistemin kendi kendini imha­ sını sağlamak," diye düşünebilirler. Peki, bu güvenin bir teme­ li var mı?

1 49

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

M ükemme l Maki neler, İ nsanh kd ı ş ı E m e k

Dar YZ, Marksist düşünceye farklı yönlerden sorun yaratan özel bir kapitalist makine türüdür. Ancak bu bölümde yapay genel zekayı (YGZ) , yani genel bilgiyle akıl yürütme ve aşina olmadığı ortamlarda çeşitli görevleri yerine getirme yetisine sa­ hip bir YZ türüne odaklanıyor (Gubrud, 1 997; Wang ve Go­ ertzel, 2007: 5; Goertzel, 20 14: 2; Baum, 20 1 7 : 3) . Dolayısıyla YGZ'ler de insanlarınkine benzer ölçekte esnekliğe veya genel­ liğe -ama farklı işlevselliğe- sahip makinelerdir. Pei Wang ve Ben Goertzel'in açıkladığı gibi, bir YGZ " ( . . . ) ortamın dinamik doğası veya problem hakkında yetersiz bilgi nedeniyle elde ha­ zır çözümlerin bulunmadığı durumlarda" kullanılabilir; " ( . . . ) bir YGZ sisteminden beklediğimiz optimal çözümler değil ( . . . ) esneklik [ve] yaratıcılıktır" (2007: 5 ) . Esneklikten v e yaratıclıktan böyle bahsedilmesi Marx'ın emek kavramına çarpıcı derecede benziyor. Ancak Marx , "emek (. . . ) yalnızca insanlara özgü bir özelliktir" ( 1 990: 283284) ve emek yetisinin yalnızca "bir insanın fiziki biçimin­ de, yaşayan kişiliğinde" mevcu t olduğu varsayımlarında bu­ lunmuştu ( 1 990: 270) . Bu insan merkezciliğe karşı, kuramsal YGZ nosyonu ile Marx'ın emek ve emek gücü kavranılan ara­ sında bir eşbiçimlilik olduğunu savunuyoruz ; dolayısıyla YGZ 1 51

Marx'ın emek-değer kuramını, özellikle de sadece insanların emek sarf edebileceği ve değer yaratabileceği, makinelerinse kategorik olarak bunu yapamayacakları belitini derinden sor­ gulatıyor. Başka bir deyişle, YGZ o kadar özel bir kapitalist ma­ kine vakasıdır ki, bir makine olarak statüsü sorgulanmalıdır. YGZ'nin hem potansiyel olarak emek sarf edebileceğini hem de belli toplumsal koşullar altında değer yaratabileceğini savunu­ yoruz. YGZ'nin kapitalist üretim tarzı ve insanlık için potan­ siyel sonuçları çok büyüktür. YGZ'nin yaratılması durumun­ da, pek çokları bunun bir " teknolojik tekillik" durumu olaca­ ğına, yani "katlanarak artan teknolojik ilerlemenin" sonucunda "bugün anladığımız anlamıyla insani meselelerin sona ereceği denli büyük değişimlere" yol açacağına inanıyorlar (Shanahan, 20 1 5 : xv) . 1 Araştırmalar ve sermaye birikimi bir yandan devam ederken, YGZ'nin geliştirilmesi Marx'ın halihazırda değindiği sefil senaryodan daha da kötü bir sonuca, Homo sapi ens'in bir artı tür olmasına kadar gidebilir. Yani YGZ insansız bir kapita­ lizm ihtimalini gündeme getirmektedir. 2 Bu argümanı yapmak için Marx'ın neden hem emeğin hem de değer yaratımının doğası gereği insani olduğunu varsaydı­ ğını tartışıyor ve insanlar ile hayvanlar arasında yaptığı keskin aynına odaklanıyoruz. Bu aynını neden yaratıcılık ve hayal gü­ cü gibi bazı kabiliyetlere dayandırdığını ve 20 19 itibarıyla ba­ zı YZ projelerinin nasıl bu tür kabiliyetleri otomatikleştirmeye çalıştığını irdeliyoruz. Önceki bölümlerde bu konularda birta­ kım spekülasyonlara girmiştik; bu bölümdeyse bilim gerçeğin­ den ziyade bilim kurgu olan uzak bir geleceği tahayyül ediyo­ ruz. Bu nedenle, Marx'ın değer kuramının ve insanların biri­ cikliği hakkındaki argümanlarına girmeden önce, henüz kur"Tekillik" kavramına dair tartışmalan popülerleştiren Raymond Kurzweil'dır (2005a) . Ne zaman ortaya çıktığına dair farklı kaynaklar farklı şeyler söylüyor. Marxçı tekillik ıartışmalanna ender rastlanır ama şunlan sayabiliriz: Rikows­ ki (2003); Dyer-Witheford (2010); Kjosen (20 1 3a; 20 18); Rectenwald (2013); Steinhoff (2014) . 2

1 52

Bu bölüm içimizden birinin (Kjosen, 20 18) "Traumen Androiden vom Meh­ rwert?" başlıklı makalede sunduğu argiimanlann genişletilmiş hali ve bir eleş­ tirisidir.

gudan gerçekliğe geçememiş ve belki de hiç geçemeyecek bir teknolojiye neden bir bölüm ayırdığımızı gerekçelendiriyoruz.

Yapay Genel Zeka Zekanın tanımı hakkında bilimsel veya felsefi bir mutabakat yok, ama çoğu yaklaşım gerçek zekanın bir derecede esnek ve­ ya genel olması gerektiğinde hemfikir (Kaplan, 20 1 6 ; Lake vd. , 20 1 7 : 9- 1 9) . Mevcut MÖ ve GEMYZ'ler insan zekasından dar­ lıkları ve esnek olmamalarıyla ayrılırlar. Ne var ki genel olarak uygulanabilecek YZ, yani YGZ üretmek üzere araştırmalar de­ vam ediyor. YGZ kavramım ilk Mark Avrum Gubrud ( 1 997) "Karmaşıklık ve hız konusunda insan beyniyle yarışan veya onu geçen, genel bilgi edinip onu manipüle edebilen ve onun­ la akıl yürütebilen ve esas olarak sınai veya askeri operasyon­ ların normalde insan zekasına ihtiyaç duyulan herhangi bir ev­ resinde kullanılabilir YZ sistemleri"ni tarif etmek üzere orta­ ya atmıştı. Bununla birlikte aslında YGZ fikrinin geçmişi 1956 Dartmouth atölyesinin orijinal hedefine kadar uzanır (Wang ve Goertzel, 2007: 6) . Fakat insan zekasını taklit etme hede­ finden dar YZ tarafından çözülebilecek daha üstesinden geli­ nebilir sorunlar lehine vazgeçilmiş ve 2000'lerin başlarına ka­ dar YGZ gerçeklikten o kadar uzak kabul edilmişti ki, bu konu­ da çalışanlara deli gözüyle bakılmıştı (Pennachin ve Goertzel, 2007: l ; Wang ve Goertzel, 2007: 4) . John l..aird, Allen Newell ve Paul Rosenbloom'un l 983'te başlattıkları Soar bilişsel mi­ marisi (l..a ird, 20 1 2) ve Douglas Lenat'ın 1 984'te başlattığı Cyc projesi (Lenat ve Brown, 1 984) gibi YGZ üretimine odaklanan araştırma projeleri vardı; ancak YZ'nin artık YGZ adıyla anılan orijinal hedefinin tekrar kabul edilebilir ve gerçekçi görülmesi Dartmouth atölyesinin ellinci yıldönümünü ve MÖ'nün yükse­ lişini bulacaktı (Goertzel, 2007: 1 1 62) . YGZ , YZ'nin orij inal hedefini paylaşmasına rağmen, ilki 20 1 0'larda ticari olarak uygulanmaya başlayan YZ anlayışından ciddi derecede farklıdır. Dar YZ, dar kısıtlamalar içindeki so­ runların çözümüne odaklanırken, YGZ araştırması ve tasarımı1 53

nın amacı "yeterince geniş (yani insan düzeyinde) kapsama ve güçlü genelleştirme kabiliyetine sahip" ve böylece "bir problem veya bağlamdan diğerlerine" bilgi nakledebilen sistemler yarat­ maktır ( Goertzel, 20 14: 2-3 ) . YGZ ile neredeyse eşanlamlı gibi kullanılan bir kavram da "insan düzeyinde makine zekası"dır (tDMZ) . Bu kavramın ta­ nımının ilginç yönü emeğe dayalı olmasııdır.3 Tanımlardan bi­ ri lDMZ'den "çoğu insan mesleklerini tipik bir insan kadar iyi icra eden" bir YZ olarak bahsediyor (Müller ve Bostrom, 20 16: 558) ; bir diğeriyse "makineler yardımsız bir şekilde her işi in­ san işçilerden daha iyi ve daha ucuz gerçekleştirdiklerinde ula­ şılmış olacak" öngörüsünde bulunuyor (Grace vd. , 20 1 7 : 1 ) . Pek çok farklı türde işi yapabilecek bir makine, kendisine öğre­ tilmemiş işleri yapabiliyorsa, tanımı gereği genel bir zekaya sa­ hip olmalıdır. lDMZ zamanla emek yetisine sahip olabilecek, gittikçe daha zekileşen makineler olasılığının tartışılmasına çok uygun gibi görünmekle beraber, bir makinenin yalnızca in­ san benzeriyse zeki olarak tanımlanabileceği yönündeki insan merkezci düşünce yüzünden bu kavramı reddediyoruz. Ben­ jamin Bratton'un (20 1 5 ) savunduğu üzere, " ( . . . ) insan zeka­ sı her tür zeka biçimini kapsayamaz" zira "evrende 'düşünme­ nin' kendi vakamızdan çok daha çeşitli, hatta yabancı olduğu­ nu varsaysak iyi olur. " Dolayısıyla YGZ "sistemden istenen ye­ tilerin 'genel' doğasına" vurgu yaptığı için, lDMZ'den çok daha makbul bir kavramdır (Wang ve Goertzel, 2007: 1 ) . Bir YGZ, insan bilişini taklit etmeden, genel olarak bir insanınkine eşit zekaya sahip olabilir. Bu biliş farkı, dar YZ'nin nasıl iş yaptı­ ğı insanlarla kıyaslandığında zaten aşikardır. Örneğin, "YZ sat­ ranç programlan insanların sezgiye başvurdukları bazı durum­ larda kaba kuvvet kullanırlar, ancak YZ yine de insanların dü­ zeyinde veya onun ötesinde performans gösterebilir" (Baum, 3

1 54

Her bir üretim tarzının kendi insan tanımı vardır (Read, 20 1 7 ) . lDMZ'nin ta­ nımının insan zekasını emeğe bağlaması kuvvetli bir şekilde kapitalist üretim tarzındaki antropojenin bir varlığın emek yetisiyle alakalı olduğunu ima edi­ yor. Gerçekten de Nils ] . Nilsson, Turing testinin yerini bir YZ'nin "normalde insanlar tarafından yerine getirilen işleri yapabilmesi" hiilinde geçeceği bir "is­ tihdam testi"nin almasını öneriyor (2005: 68) .

20 1 7: 8) . Ayrıca, YGZ'nin tercih edilir bir ka vra m o lmasımn nedenlerinden biri de, Ben Go erızel'e göre, şudur: ( 1 ) insanla r aslında o kadar zeki olmayabilirler, dolayısıyla " insan düzeyi" aslında YGZ'nin kap asi te sini sınırlıyor olabilir; ( 2) eğer " insan­ lardan farklı zaaflara ve güçlü yanlara sahip , ama yine de farkh alanlarda karmaşık sorunlar çözme ve bu alanlar arasında bil­ gi taşıma gücü taşıyan bir YGZ sistemi" tasavvur etmek ve ge­ liştirmek mümkünse, o sistemin insan düzeyinde olup olma­ dığını tanımlamak da zordur (2007: 1 1 63) . Bratton ve Goert­ zel'in söyledikleri, YZ'de önemli meselenin zeka ve bilincin yer değiştirmesi, yani bir makinenin insanların deneyimlediklerine benzer bir özbilince sahip olmadan zekice davranabilmesi ola­ sılığı olduğunu (Shanahan, 20 1 5 ; Harari, 20 1 6) söyleyenlerce de pekiştiriliyor. Tekrar altını çizelim: 20 19 itibarıyla henüz YGZ yok. Bazıları bu tür bir makine zekasının mümkün olduğunu bile düşünmü­ yor (Dreyfus, 1972; Braga ve Logan, 20 1 7 ; Nadin, 20 1 8) . Bu­ nunla birlikte, YZ camiası içinde pek çokları YGZ'nin en azın­ dan kuramsal olarak mümkün olduğunu düşünüyor ve kimi­ leri de "yalnızca çok zor bir mühendislik problemi" olduğunu iddia ediyorlar (Pennachin ve Goerızel, 2007: 1 ) . En azından, YGZ'nin araştırma ve iş girişimleri için yatırımlar çekecek ka­ dar olası olduğu kabul ediliyor. Daha geniş YZ camiası içinde YGZ araştırmacıları çok kü­ çük bir azınlık teşkil ediyor. Şirketlerin ve araştırma kurumla­ rının, projelerin ve fonlamaların sayısı ve boyutları açısından YGZ sektörü dar YZ sektörünün yanında devede kulak kalı­ yor. Baum'un aktif YGZ projelerini kapsayan 20 1 7 tarihli araş­ tırması bir sektör olarak YGZ'nin siyasal iktisadı hakkında ge­ nel bir fikir veriyor. Bu araştırmanın tespit ettiği toplam 45 ak­ tif YGZ projesi4 30 farklı ülkede yer alıyor ve çoğu "başlıca şir4

Faal YGZ projelerini sayarken , Baum buna "ya kendini YGZ olarak tanımlayan ya da YGZ, lDMZ veya süperzeka olarak kabul edilen bir şey üretmek için Ar­ Ge gerçekleştiren" projeleri katıyor (20 1 7 : 1 3 ) . Baum "beyin emülasyonu " nu hedefleyen projeleri de dahil ediyor , zira bunlar da "genel zekaya sa hip bilgi işlemsel varlıklar ( . . . ) dolayısıyla bir tür YGZ " sayı lı rlar (201 7: 8). Ne var ki beyin emülasyonunun YGZ başlığı altına dahil edilip edilemeyeceği konusun-

1 55

ketler ve akademik kurumlarda" yer alırken az sayıda proje ka­ musal şirketlerde, kar amacı gütmeyen kurumlarda veya dev­ let kurumlannda bulunuyor.5 "Kimileri (. . . ) büyük boyutlu ve büyük fonlara sahip" olmakla beraber çoğu küçük veya orta öl­ çekli (Baum, 20 1 7: 2) . Tipik olarak YGZ araştırmalan arasında çok sayıda açık kaynaklı proje bulunuyor; toplam 25 projenin kaynak kodlan intemetten erişilebilir durumda. Bu YGZ pro­ jelerinin sadece dokuzunun tespit edilebilir askeri bağlantılan bulunuyor; ancak sadece dördünün açıkça hiç askeri bağlantı­ sı olmadığı kesin olarak söylenebilir durumdayken diğerleri o kadar net değil. Çoğu YGZ proj esi ya ABD'de ya da onun nüfuz alanındayken, nüfuz alanında olmayanlar da ya Rusya'da ya da Çin'de (Baum, 20 1 7 : 2) . En büyük YGZ proj eleri Alphabet-Google'ın DeepMind'ı, Elon Musk destekli Open AI ve Human Brain Project; diğer dikkate değer projeler arasında da Vicarious FPC, Microsoft'un satın aldığı Maluuba, Open Cog, Uber AI ve Nnaisense sayılabi­ lir. Baum'a göre, kar amaçlı şirketler arasında iki eğilim var: Ya "yan akademik bir şekilde YGZ Ar-Ge'sini uzun vadeli olarak, kısa vadeli kar veya hiç kar amacı gütmeden" desteklemek ya da "bir yandan uzun vadeli hedeflere doğru çalışmalar yapar­ ken bir yandan şirketlere kısa vadede kar sağlayan YGZ proje­ leri" yürütmek (20 1 7: 19) . Bu ikinci eğilim kendini Microsoft, Google ve Uber gibi şirketlerde gösteriyor; Baum'a göre "Eğer kısa vadeli karlar ile uzun vadeli YGZ Ar-Ge'si arasındaki bu ilişki verimli çıkarsa, halihazırda derin öğrenmede gördüğü­ müze benzer bir YGZ Ar-Ge patlamasını ateşleyebilir" (20 1 7: 19) . Baum'un araştırmasına göre, YGZ araştırmalannın mevcut durumu , Pei Wang ve Goertzel'in on yıl önce iddia ettikleri gi­ bi, "makaleler ve ön sonuçlar yayımlamak" tan ibaret (2007: 3). d a fikir aynlıkları var (Wang v e Goertzel, 2007: 7). Baum'un araştırması halka açık bilgilere dayandığı için muhtemelen henüz kamuoyuna açıklanmayan ve­ ya bilinçli olarak gizli tutulan başka faal YGZ projeleri de olmalıdır. 5

1 56

Baum'un (20 1 7 : 18) verdiği sayılar şöyle: akademik kurumlar (20) ; özel şirket­ ler ( 1 2) ; kamu şirketleri (6) ; kar amaçlı olmayan kurumlar (5); devlet; resmi bir kurum adı yok (2) . Projelerden dördü bu kategorilerden ikisine de giriyor, bu yüzden toplam 49 ediyor.

YGZ'nin icadına ne kadar yakın olduğumuz kesin değil, ama YZ alanında çalışanların çoğu bunu kaçınılmaz olarak görü­ yor. Ethem Alpaydın, MÖ sistemlerinin bugün yapabildikle­ rinden yola çıkarak, "bu tür öğrenilmiş zekanın bu yüzyıl bit­ meden insan zekası düzeyine ulaşması şaşırtıcı olmayacaktır," diyor (20 1 6: xii) . Bununla birlikte, daha iyimser tahminler de var. YZ uzmanlarına lDMZ'nin ne zaman geliştirileceğini bek­ lediklerini soran bir anketteki medyan tahmin, 2022'ye kadar % 1 0 ihtimal, 2040'a kadar % 50 ve 2075'e kadar % 90 ihti­ mal yönündeydi (Müller ve Bostrom, 20 1 6) . MÖ uzmanlarına YZ'nin ne zaman insan performansını aşacağını soran bir diğer anket de benzer sonuçlar almıştı: % 10 ihtimalle dokuz yıl için­ de, % 50 ihtimalle 45 yıl içinde ve % 75 ihtimalle 1 00 yıl için­ de (Grace vd. , 20 18) . Aynı anket ayrıca YZ'lerin ne zaman in­ sanları belli becerilerde geçeceğiyle ilgili ayrıntılı sorular sora­ rak farklı işler için farklı tahminlere ulaştı; bunlara göre YZ'le­ rin dilden dile tercüme yapması 2024'te, kamyon kullanma­ sı 2027'de, perakende çalışması 203 1'de ve çoksatan bir kitap yazması 2049'da gerçekleşmiş olacaktı. MÖ uzmanları % 30 ih­ timalle YZ'nin 45 yıl içinde bu işleri insanlardan daha iyi yapar hale geleceğine ve tüm insan işlerinin 1 20 yıl içinde otomatik­ leşeceğine inanıyorlar.6 Şirketler, devletler ve devlet dışı aktörler aktif olarak YGZ'ye ulaşmaya çalışıyorlar. Bu tür makinelerin gerçekten icat edil­ mesi insanlar açısından kapitalizmin en karanlık sonuçların­ dan biri olabilir; zira, burada da tartıştığımız gibi, böyle maki­ neler emek sarf edebilir ve dolayısıyla potansiyel olarak da de­ ğer yaratabilir. Emek değer yaratmanın gerekli bir koşuludur, ama yeterli bir koşulu değildir. Dolayısıyla analitik yolumuza devam ediyor ve YGZ'nin emek sarf etmesi ihtimalini değer sarf edip edemeyeceğinden bağımsız olarak inceliyoruz.

6

Aşağıda da değineceğimiz gibi, teknik başarı ekonomik kullanıma sokmak de­ mek değildir. Önde gelen ana akım bir iktisatçı tarafından teknolojik tekilliğin zamansal ufkunu en azından yüz yıl sonrası olarak tespit eden bir ekonomik öngörü çabası için, bkz. Nordhaus (20 1 5 ) . 1 57

İ nsan emeği ve emek gücü Kapital'de, Marx emeğin "sadece insana özgü bir nitelik" oldu­ ğu önvarsayımıyla hareket etmiş ve bu merkezi kavramı tekrar ve tekrar "insan" , "yaşayan" , hatta "yaşayan insan" olarak ni­ telemiştir ( 1 990: 283-284) . Emeği bu şekilde tanımlaması, fe­ tişist bir şekilde emeğin yanı sıra toprak ve sermayenin de de­ ğer kaynaklan olduğunu savunan burjuva siyasal iktisatçılarına karşı bir söylem olarak açıklanabilir.7 Ama Marx'ın emeğin do­ ğası gereği insani olduğu varsayımı bir söylemden ibaret değil­ dir. Marx emeği esas olarak içinde gerçekleştiği toplumsal iliş­ kilere gönderme yaparak ele almıştır; ancak emek kavramının köşe taşı, artısıyla eksisiyle, insan denen varlıktı. Emeğin insa­ ni olduğu Marx'ın belitlerinden biridir. Marx emeği bu şekilde , yani içinde gerçekleştiği topluma gönderme yapmadan ele alırken, onu hayvanların üretim faa­ liyetlerinden kesin çizgilerle ayırıyordu. Marx'ın kuramsal çer­ çevesinde, hayvanlar bir kapitalist üretim sürecinde kullanıl­ dıklarında, tabii eğer hammadde girdisi değillerse, işlevsel ola­ rak makinelere eşit, sabit sermaye statüsüne indirgenmiş du­ rumdadırlar. 8 Bu işlevsel denklik göz önünde bulunduruldu­ ğunda , Marx'ın 1 844 El Yazmalan'nda ve Kapital'de emeğin neden hayvanların üretimdeki faaiyetlerinden tür olarak fark­ lı olduğu konusunda ileri sürdüğü argümanlar, hem makinele­ rin neden emek sarf edemeyeceklerini hem de YGZ'nin kuram­ sal olarak da olsa neden emek sarf edebileceğini anlamak açı­ sından çarpıcıdır. Marx'ın hayvanların neden emek sarf edeme­ yecekleri hakkındaki argümanları özellikle ilginçtir, zira hay­ vanları dar YZ'nin belli alanlarla kısıtlı davranışlarına çok ben­ zer kavramlarla tarif ederler. Dolayısıyla, bu YGZ kavramı ile Marx'ın emek ve emek gücü kavramları arasında bir biçimsel benzerliğe işaret eder. 7

Marx bu fetişten "teslis formülü" olarak bahsetmiştir ( 1 99 1 : 953 ) .

8

Hamınadde girdileri olarak hayvanlar yine değişmez sermayenin döner bir tü­ rü olarak kabul edilirler ve bu nedenle sabit (değişmez) sermayeden farklı bir toplumsal işleve sahip olurlar.

1 58

Kapital'in yedinci bölümünde, Marx tarih üstü bir şekilde emek hakkında "hem insanın hem doğanın katıldığı ve insanın kendisi ile doğa arasındaki maddi tepkimeleri dilediği şekilde başlattığı, düzenlediği ve denetlediği bir süreçtir" ve bu tepki­ meler aracılığıyla insan türü "doğanın ürünlerini kendi gerek­ sinimlerine uygun şekilde ele [ geçirir] ," ve "Dış dünya üzerin­ de bu şekilde etki yaparak onu [ değiştirir] " der ( 1 990: 283) . Bu ifadeye bakınca sanki Marx içinde yaşadıkları çevreye etki ya­ pan, onu kullanan ve değiştiren tek varlığın insanlar olduğu­ nu savunuyormuş gibi görünüyor. Ne var ki 1 844 El Yazmala­ n'nda tüm hayvanların dünyanın kendilerine ait versiyonlarını inşa eden ve türlerine özgü bir şekilde bile olsa ortamlarım ye­ niden üreten "algılama yoluyla eylemde bulunan, nesneleştiren özneler" olduklarım kabul eder (Fracchia, 20 1 7) . 1 844 El Yaz­ malan boyunca Marx tüm canlı varlıkların hayatta kalmak için "doğayla sürekli bir etkileşim" içine girmek zorunda oldukları için, insanlar ile hayvanların çok ortak noktası olduğunu kabul eder (Mulhall, 1998: 10) . Türlere özgü yaşam ortamları üret­ menin yam sıra, insanlar hayvanlarla yeme, içme ve üreme gi­ bi "hayvani işlevler"i de paylaşırlar (Marx, 2007: 75) . Ama bu benzerliklere rağmen, insanların dış çevreleriyle etkileşim bi­ çimleri hayvanlarınkinden çok farklıdır. Marx bu farkı hayat-etkinliği kavramıyla açıklıyor ve "Tü­ rün bütün özelliği -türsel özelliği- hayat-etkinliğinin özelli­ ğinde bulunmaktadır," diyor. Bir hayvan "kendi hayat-etkinli­ ğiyle doğrudan doğruya özdeştir. Kendini bundan ayırt etmez. Hayvan, kendi hayat-etkinliğidir" ; oysa insanlar farklı olarak "bilinçli bir hayat-etkinliği" yürütürler (20 1 3 : 8 1 ) . Dolayısıy­ la Marx'ın insanlar ile hayvanlar arasında çizdiği çizgilerden bi­ ri ilkinin yaptıklarım bilinçli yapmasıdır, oysa ikinciler bilinçli değillerdir. Bu argümanı Kapital'de de tekrarlıyor ve insanların yaptıklarının ardındaki bilinçli amacın "faaliyetlerinin tarzım" belirlediğini ifade ediyor ( 1 990: 284) . Bundan hareketle, bu bi­ linç insanlara "kendi fiziksel ve zihinsel güçlerini istedikleri gi­ bi kullanma kabiliyeti" veriyor ( 1 990: 284) ; dolayısıyla faali­ yetlerinde "özgür"ler (20 1 3 : 8 1 ) . 1 59

Bilinç neden insanlara emek gücü özgürlüğü sağlıyor? Marx "özgür"le ne demek istiyor? Bunun anlamı hayvanların faali­ yetlerinde özgür olmamalarıdır. Ama neden? Nispi özgürlük farkı Marx'ın insanlar ile hayvanlar arasındaki farka vurgu yap­ tığı iki pasajla daha iyi anlatılabilir. Daha da önemlisi, bu pa­ sajlar aynı zamanda Marx'ın insanlara özgü olduğunu iddia et­ tiği diğer zihinsel yetileri de açıklıyor. 1 844 El Yazmalan'nda Marx şöyle diyor: Şüphesiz hayvanlar da üretirler. Anlar, kunduzlar, karınca­ lar ve başka hayvanlar kendilerine yuva , barınak yaparlar. Ama hayvanlar yalnızca kendilerinin ya da yavrularının dolay­ sız gereksemeleri için üretirler; ürünleri tek yanlıdır, oysa in­ san evrensel üretimde bulunur. Hayvanlar yalnız dolaysız fi­ ziksel gereksemelerin zoruyla üretir, oysa insan fiziksel ge­ reksemelerden bağımsız olarak üretim yapar ve ancak bu ge­ reksemelerden kurtulduğu zaman üretir. Hayvan yalnız ken­ dini üretir, oysa insan bütün doğayı yeniden üretir. Bir hayva­ nın ürünü doğrudan doğruya kendi fiziksel gövdesine bağlı­ dır, insan ise kendi ürününe serbestçe bakabilir. Hayvan yal­ nız kendi türünün ölçüleri ve gereksemelerine göre yaratır, insan bütün türlerin ölçülerine göre üretir ve nesnenin ken­ di içinde yatan ölçüsünü nasıl uygulayacağını bilir. Dolayısıy­ la insan aynı zamanda güzelliğin kurallarına göre yaratabilir (Marx, 20 13: 8 1 -82) .

Bunu Kapital'deki ünlü anlar ve mimar pasaj ıyla birlikte okumak gerekir: Örümcek, işini dokumacıya benzer şekilde gördüğü gibi, an da peteğini yapmada pek çok mimarı utandırır. Ne var ki, en kö­ tü mimarı en iyi andan ayıran şey, mimarın, yapısını gerçekte kurmadan önce, onu imgesinde kurabilmesidir. Her emek-sü­ recinin sonunda, daha önceden işçinin imgeleminde başlangıç

halinde varolan bir sonuç elde ederiz (Marx 20 1 3 : 276) . 9 9

1 60

Moore ve Aveling'in Kapital çevirisinde, hem Kopf hem de ideell sözcükle­ ri "hayal gücü" olarak çeviriliyor (Marx, 20 1 1 : 198) . Öte yandan Ben Fowkes (Marx 1990) ideell'i doğru çeviriyor, zira Kopfun doğru çevirisi "kafa"dır.

Burada, Marx bilinç ve bilişi (yani yaratıcılık, öğrenme ve ha­ yal gücü) insanlara özgü olarak teşhis ediyor ve bunların kar­ şısına hayvanların tüm hayat-etkinliklerini belirleyen içgüdü­ leri koyuyor. Hem insani hem de hayvani üretim hayatta kal­ ma içgüdüsüne bağlıdır, ama içgüdü aynı zamanda hayvanların ürettiği ve tükettiği şeylerin nesini ve nasılım, zamanım ve ye­ rini de belirler. Bir hayvanın varlığının biçimi ve içeriği türün­ ce belirlenir çünkü tüm hayvanlar hayat-etkinlikleriyle özdeş­ tir (Mulhall, 1 998: 1 2; Fracchia, 20 1 7) . Marx'a göre, hayvan­ ların etkinlikleri içgüdüsel olduğu için onlar "özgür değil"dir. Dolayısıyla insanlar hayat-etkinliklerinin, yani emeklerinin "içgüdüsel biçimleri"nden sıyrıldıkları için hem hayvanlardan hem de algoritmalardan ayrılırlar (Marx, 1 990: 283 ) . Marx'ın emek kavramının insan merkezciliği, Marx'ın insanların ve di­ ğer hayvanların evrimi hakkında yaptığı bir varsayım bağla­ mında anlaşılabilir: İnsanlar evrimle bir bilinç ve bir dizi başka beceri geliştirirken, diğer canlılar geliştirmemiştir. Dolayısıyla insanlar hayat-etkinliklerini ve emeklerini "irade ve bilincin bir nesnesi" haline getirebilirler, yani neyi, nasıl, ne zaman ve ne­ den üretecekleri hakkında akıl yürütebilirler ve neleri farklı ya­ pabilecekleri hakkında düşünebilir ve karar verebilirler (Marx, 2007: 75; Mulhall, 1 998: 1 3 ) . Marx insanların üretim sürecin­ de yapabilecekleri bu tür tercihlere dayanarak insanların zihin­ sel ve fiziksel becerileri üzerinde "serbesti"ye sahip oldukları­ m ileri sürüyor. Bu serbesti aynı zamanda insanların hayvanların tek taraf­ lı, belli bir alanla sınırlı üretimlerinden farklı olarak, "evrensel olarak" , yani birden çok alanda üretim yapmasına izin verir. Başka bir deyişle, insanların üretim etkinliği çeşit yelpazesi di­ ğer hayvanlardan çok daha geniştir ve bu çeşitlilik içinde "her türün standardına uygun şekilde" üretmek de vardır. Aynca, insani üretim sadece doğrudan fiziksel ihtiyaçlarla da sınırlı değildir çünkü eskiden içgüdünün dayattığı doğal sınırlar aşı­ lır ve "yapay olarak genişletilir" (Fracchia, 20 1 7 ) . Marx'a göre, insanlar temelde kafalarına koydukları veya ellerini sürdükleri her şeyi yapabilirler; buna doğayı taklit etmek ve başka hayvan1 61

lann yaptıkları ve ürettiklerinden öğrenmek de dahildir; anla­ rın kovanları, kunduzların barajları ve örümceklerin ağlan gi­ bi "bir hayvanın 'doğrudan fiziksel bedenine ait olan' yapıtları üretebilir (yapay kürk olarak giysiler) ve diğer türlerin 'içgüdü­ sel' olarak yaptıklarım öğrenip yapabilir (uçmak için araçlar) '' (Fracchia, 20 1 7) . Ama insanlar emekleriyle tüm bunları neden yapabiliyorlar? Marx'ın insanların evrensel olarak üretim yapabildikleri argü­ manı, birincisi, doğada hayvanların yaptıklarım ve geçmişte ba­ şardıkları veya başarısız oldukları denemeleri gözlemleyip on­ dan bir şeyler öğrenebilme kabiliyetlerinin, ikincisi, yaratıcılık­ ları veya hayal güçleri yoluyla bu yeni bilgiyi farklı bir üretim alanına uygulama, hatta yeni bir üretim alam icat etme kabili­ yetlerinin bağlamında anlaşılmalıdır. Bu kabiliyet de Marx'ın sadce insanlara özgü olarak anladığı çeşitli zihinsel yetilere ve­ ya fenomenlere dayanır: estetik kavrayış; (hayvanların üret­ tiklerinden) öğrenme ve anlama; bilinçli bir zihin ; düşünce­ ler oluşturma; planlar tahayyül ve tasavvur etme; son olarak­ sa, üretim sorunlarım çözerken yaratıcı ve uyum sağlayıcı ol­ ma. Birlikte ele alındıklarında, bu zihinsel kabiliyetler insanla­ rı yaptıklarında esnek, yeni ve farklı ortamlara, emek nesnele­ rine ve diğer üretim koşullarına uyum sağlayabilir kılan genel akıl olarak anlaşılabilir.

Günümüzde insan lar, hayvan lar ve makineler Marx'ın insanlar ve hayvanlar hakkındaki ve mimarların eser­ leri hakkındaki varsayımları çok sorunludur. En iyimser bakış­ la, yeni doğmakta olan biyoloji biliminden elde edilmiş kanıt­ lara, en kötümser bakışla da kendi hayal gücüne ve insancı ina­ nışlarına dayanıyorlar. İnsanlar ile hayvanlar arasında çizdiği katı ayrımlar çağdaş etolojinin ışığında sürdürülebilir mi? Hay­ vanlar neden emek sarf edemezler. Marx'ın, emek sarf etme­ nin doğası gereği insani olduğu görüşü hala geçerli mi? Hay­ vanların emek sarf edip edemeyecekleri ve/veya değer üretip üretemeyecekleri tartışması neredeyse yarım yüzyıllıktır (öm. 1 62

bkz. Benton, 1988, 1 993, 2003 ; Elster, 1985; Wilde, 2000; Per­ lo , 2002; Drake, 20 1 5 ; Johnson, 20 1 7; Kallis ve Swyngedouw, 20 18; Morton, 20 1 7) ve Marx'ın insan emeğinin özgürlüğü ile hayvanların özgür olmayan içgüdüsel-algoritmik davranışla­ rı arasında yaptığı katı ayrım etolojiden (hayvan davranışla­ rı ve bilişinin incelenmesinden) elde edilen kanıtlarla eleştiril­ miştir. ]on Elster ( 1 985) ve Ted Benton ( 1 988, 1993 ) , örneğin, hayvanların üretiminin büyük ölçüde çeşitliliğin yanı sıra, cid­ di düzeyde -özellikle de yeni çevresel koşullarla (örn. kent or­ tamları) karşılaştıklarında- uyarlanabilirlik de sergilediğini ve tek taraflı olarak nitelenemeyeceğini savunuyorlar. Benzer şe­ kilde, Paul Cockshott ve Karen Renaud da, Marx'ın insanlar ile hayvanlar arasında bir şey yapmadan önce planlama veya viz­ yon sahibi (tasavvur etme) olma bakımından keskin bir ayrıma gitmesini sorguluyorlar; buna örnek olarak kurt sürülerinin av sırasında görev paylaşımı yapmalarını, çeşitli memelilerin plan­ lama için olaysal belleklerinden yararlanmalarını ve deneyler­ den anlaşıldığı kadarıyla örümceklerin ağlarını örerken planla­ ma yapmalarını veriyorlar (20 1 6 : 2 1 -22) . Hayvan davranışları Marx'ın inandığından daha geneldir; bi­ lişleri de aynı şekilde. Gerçekten de bilişsel evrim üzerine araş­ tırmalar yapanlar artık hayvanların bir karmaşıklık hiyerarşisi­ ne yerleştirilebileceklerini iddia etmiyor, onun yerine hayvan­ ların, her biri belirli bir alana özgü işlevi olan ve belli bir eko­ lojik soruna yanıt olarak "belli bir tür girdi" (görsel, işitsel, ko­ kusal vb.) kabul etmek üzere evrilmiş "zihinsel organ"larını ve­ ya modüllerini belirlemeye ve tarif etmeye odaklanıyorlar (Yit­ ti, 20 1 3 : 394) . "Modüler biliş" başlangıçta uzmanlaşmışken , beynin gittikçe büyümesiyle "esnek ve alan açısından genelleş­ miş" bilişe evrildi (Yitti, 20 13: 395). Bu evrimin ardında, "hep­ çil beslenme, değişken doğal ortamlar, uzun gelişme dönemleri ve yaygın toplumsal etkileşimsellik" olabilir (Yitti, 20 13: 396) . Bal arısı da dahil çoğu hayvan "kendi ekolojik nişlerinin gerek­ tirdiği becerilerde uzmanlaşır"ken, daha büyük beyne sahip ki­ mi türler (memeliler, kuşlar ve kafadanbacaklılar) de "genelleş­ miş" kabul edilir (Yitti, 20 13: 395) . 1 63

Timothy Morton (20 1 7: 56) Marx'ın insan mimarların eme­ ğinin anlannkinden farklı olduğu iddiasında daha temel bir so­ run görüyor. Morton ne insanların ne de anların hayal gücü yetisine sahip olduklarının kanıtlanmasının imkansız olduğu­ nu ve insanların plan yaparken algoritmalara göre hareket et­ mediklerini ileri sürüyor. Ona göre, Marx'ın insanların üretim etkinliklerinin benzersiz ve hayvanlarınkinden farklı olduğunu savunmak için yaptığı varsayımlar "insanlar hakkında metafi­ zik bir yargıya dayanıyor" (20 1 7 : 56) . Bu eleştirilerin açıkça ortaya koyduğu bir şey varsa, o da hay­ vanlar ile insanlar arasındaki ayrımın Marx'ın sandığından da­ ha muğlak olduğudur. Biz, insanlar ile akıllı makineler arasın­ daki aynmlann da gittikçe bulanıklaştığını savunuyoruz. Ger­ çekten de Marx'ın emeğin doğası gereği insani olduğu argüma­ nına karşı sunulan memelilerin ve böceklerin karmaşık davra­ nışları ve içsel yaşamlarına dair örneklerin çoğunun MÖ sis­ temlerinin işleyişinde paralelleri vardır. Marx'ın emeği insani olarak kavramsallaştırmasını hayvanların daha önce sadece in­ sanlara özgü olarak düşünülen şeyleri yaptığı örneklerle sorgu­ layabiliyorsak, aynı şey makineler, özellikle de üretken, yaratı­ cı, hayal gücü gösteren, hatta uyum sağlayıcı davranışlar sergi­ leyen makineler için de geçerlidir. Hatta kimi MÖ sistemleri si­ nir mimarilerinde planlar veya konseptler tasavvur edip, daha sonra bunları ya gerçekleştiriyor ya da daha önce hiç karşılaş­ madıkları yeni örneklerde tanıyor gibi görünüyorlar. Makine yaratıcılığına çarpıcı bir örneği önce Avrupa Go şam­ piyonu Fan Hui'yi Ekim 20 1 5'te, ardından da dünya şampi­ yonu Lee Sedol'ü Mart 20 1 6'daki bir maçta 4- 1 yenen Deep­ Mind'in AlphaGo'sudur. Kadim Go oyunu insanların tasarla­ dığı en karmaşık oyunlardan biri olması bakımından uzun za­ mandır YZ araştırmalarında bir kilometre taşı olmuştur. Sat­ ranç oynayan YZ'ler doğrudan kaba kuvvete başvurup kazana­ cak hamleyi bulana kadar tüm potansiyel hamleleri gözden ge­ çirebilir; ama Go tahtası üzerinde evrendeki atomların sayısın­ dan daha fazla mümkün konfigürasyon, dolayısıyla daha fazla potansiyel hamle olduğundan bu mümkün değildir. AlphaGo 1 64

aksini ispatlayana dek, oyunun insan düzeyinde örüntü tanı­ ma becerisi ve sezgiye yakın bir şey gerektirdiği düşünülüyor­ du. 1 0 AlphaGo, oyunu öğrenmek için derin sinir ağlan ile Mon­ te Carlo arama ağacının bir bileşiminden yararlanmıştı. Mima­ risi bir "değer ağı" ve iki "politika ağı"ndan oluşan üç evrişim­ li sinir ağından (ESA) oluşuyordu. 1 1 ESA'lar en iyi Go oyuncu­ larından kaydedilen 1 60.000 oyundan bireysel hamleleri ("du­ rumları") temsil eden görsel verilerle eğitilmişti (Silver vd. , 20 1 6 ) . Değer ağı oyunun nasıl oynanacağını ve oyunun her­ hangi bir anındaki durumda kazanma olasılığını tahmin etme­ yi öğrenirken politika ağlan oyunun belli bir durumunda han­ gi hamlenin seçilmesi gerektiğini öğreniyordu. lki politika ağı­ nın karar verme becerisi de ikisine karşılıklı otuz milyon oyun oynatarak ve oyunların en iyi sonuçlarının kaydını tutmalarını sağlayarak pekiştiriliyordu (Silver vd. , 20 1 6) . AlphaGo'nun yaratıcılığı veya sezgisi Sedol'e karşı ikinci oyunun 37. hamlesinde kendini gösterdi. Daha sonra (Sedol da dahil) profesyonel ve şampiyon Go oyuncularınca "yaratıcı" , "benzersiz" ve "güzel"in yanı sıra "insandışı" olarak tarif edi­ lecek bu hamle, ilk başta herkesi hazırlıksız yakalamıştı (Metz, 20 1 6) . AlphaGo bu hamleyi yaptıktan sonra, Sedol'ün karşılık vermesi alışılandan çok daha uzun sürdü. Yorumcular bunu tuhaf olarak yorumlamışlar, hatta bazıları sinir ağının bir ha­ ta yaptığını düşünmüşlerdi, zira bir insan asla böyle bir hamle yapmazdı. Ama hamle bilinçliydi ve AlphaGo'nun politika ağ­ larının öğrendiklerine dayanıyordu . DeepMind'daki mühen­ disler bu hamleyi öngöremezlerdi ve AlphaGo'nun akıl yürüt­ mesini ancak hamleden sonra belirleyebilirlerdi: Oyunun o du­ rumunda bir insanın o hamleyi yapma ihtimalinin % 0,0 1 0 ol­ duğunu hesaplamış olmasına rağmen hamleyi yapmıştı (Metz, 20 1 6) . AlphaGo'nun bir plan yapıp sonra da onu uyguladığı söylenebilir. AlphaGo insanların nasıl oynadığını öğrenmekle 10 Sezgi de yaraucılığa bağlanabilir, ancak bu bağların biraz tartışmalıdır (Peter­ vıiri, Osman ve Bhattacharya, 2016). 11

EVA'lar görsel korteks üzerine modellenen ve görsel verileri işlemeye çok uy­ gun belirli türlerde sinir ağlandır. 1 65

kalmamış, nesiller boyu Go oyuncularının oyunun nasıl oyna­ nacağına dair getirdikleri kısıtlamaların da ötesine geçerek, gö­ rünüşte dezavantajlı ve son derece yaratıcı hamleler yapmış ve oyunu hiçbir insanın oynamadığı bir tarzda oynamıştır (Metz , 20 1 6) . AlphaGo'nun yaratıcılığı böyle hamlelerden ve Go'yu tamamen yeni ve insandışı bir tarzda oynamayı öğrenmiş ol­ masından geliyor; bunları yapan bir insan olsaydı, muhtemelen orijinal, yaratıcı ve son derece zeki olarak kabul edilirdi. Bu zafere rağmen, "Go " , Katja Grace vd.'nin (20 1 8) YGZ ki­ lometre taşlan listesine geçirilmemiştir. Bu kilometre taşı özel olarak "Go (insan gibi eğitilen) " diye listelenmiştir (Grace vd. , 20 18: 747) . Hedeflerin böyle değiştirilmesini YZ etkisi bağla­ mında açıklayabiliriz; ancak AlphaGo'nun zaferi etkileyici ol­ masına rağmen bir insanın oyunu oynamayı nasıl öğrendiğiy­ le kıyaslandığında o kadar etkileyici değildir. Brenden M. Lake vd.'nin (20 1 7) dikkat çektiği gibi, bir insan Go oynamayı sade­ ce birkaç kere oynadıktan sonra öğrenebilir, ama bir MÖ sis­ temi bunun için yüzbinlerce veya milyonlarca oyundan oluşan veriye ihtiyaç duyar. AlphaGo otuz milyondan fazla Go oyu­ nuyla eğitilmişti, oysa Lee Sedol muhtemelen yaşamı boyunca sadece elli bin oyun oynamıştır (Lake vd. , 20 1 7: 23) . Bu fark makine öğrenmesinin başlıca eksisini vurguluyor: Tek bir şey yapmak için devasa miktarda veriye gerek duyuyor. Öte yan­ dan, insanlar son derece sınırlı verilere dayanarak "zengin ne­ densel modeller inşa edebiliyor, güçlü genellemeler yapabili­ yor ve etkili soyutlamalar inşa edebiliyorlar" (Tenenbaum vd. , 20 1 1 : 1 279) . Gerçekten de genel zekanın temeli yalnızca bir­ kaç örnekten yola çıkarak genelleme yetisi olabilir. Kimi bilişsel psikologlar insanların sınırlı veriden hayal güçlerini kullanarak genelleştirdiklerini düşünüyor; dolayı­ sıyla YGZ'ye giden yol sistemleri yapay hayal gücüyle dona­ tarak veri oburluğu sorununu aşmaktan geçiyor olabilir (La­ povsky, 20 14; johnston, 2008: 408; Ritter vd. , 20 1 7) . Hayal gü­ cü Marx'ın emeği insanlara özgü bir şey kıldığını iddia ettiği et­ menlerden biridir: İnsan mimar gerçek dünyada inşaat başla­ madan önce zihninde bir şey inşa eder. 1 66

Vicarious PFC adlı şirket özellikle insanları çevrimiçi robot­ lardan ayırt etmek için tasarlanmış CAPTCHA * kodlarını çöz­ mek için bir sistem inşa etti. Sistem YZ'ye Vicarious'un "yapay hayal gücü" adı verdiği bir şey kazandırmaya dayanıyor (Ge­ orge vd. , 20 1 7). Bu şirkete göre, hayal gücü " [YZ'nin ] öğren­ diği bilgilerin farklı senaryolarda nasıl görünmesi gerektiğini gözünde canlandırma kabiliyeti"yle ilgili (Knight 20 1 6a) . Bi­ raz daha açıklamak gerekirse, şirket bu tür bir hayal gücünü bilişsel psikoloji ve nörobilimin insan beyninin öğrenme et­ kililiğine ve genelleme kabiliyetine bağlı olduğunu gösterdi­ ği görsel korteks ve neokorteksteki tümevarımsal önyargılara ve kısıtlamalara bağlıyor (Tenenbaum vd. , 20 1 1 ; George vd. , 20 1 7 : 1 ) . 1 2 Öğrenme önyargıları adı da verilen tümevarımsal önyargı­ lar "öğrenenin gözlemlenen verilerden bağımsız olarak bir hi­ potezi diğerine tercih etmesine neden olan etmenler" olarak ta­ nımlanmıştır. "lki hipotez de verilere aynı derecede uyduğun­ da, aralarında seçim yapmanın tek dayanağı tümevarımsal ön­ yargılardır " (Griffiths vd. , 20 10: 1 ) . Başka bir deyişle, tümeva­ rımsal önyargılar insan beyninin sınırlı verilerla algılama ve öğ­ renme ve öğrenilen deneyimlerden yeni bağlamlarda çıkarımda bulunma sorunlarıyla baş etmek için evrimle geliştirdiği buluş­ sal (höristik) süreçlerdir. Biliş ve gelişim psikologları insan ço­ cuklarının sergilediği ve bazıları YZ projelerinde sözcük ve nes­ nelerin tanınması amacıyla taklit edilen bir dizi tümevarımsal önyargı tespit etmişlerdir (George vd. , 20 1 7 ; Ritter vd. , 20 1 7) . Bu tümevarımsal önyargılardan biri insanların nesneleri ve söz­ cükleri sınıflandırırken renk, doku veya boyut yerine şekillerin tanınmasına öncelik vermesidir. Şekilleri ve dolayısıyla kulla­ nışlı nesneleri tanıma eğiliminin evrim açısından bariz faydala(*) lng. Completely Automated Public Turing Test to teli Computers ve Humans Apart ifadesinin kısaltması. Bilgisayar ve lnsanlan Ayırmak için Tam Otomatik Ka­ musal Turing Testi - e.n. 1 2 Dolayısıyla YSA'lann mimarisinin genelleştirme probleminin çözümü açısın­ dan önemli olduğunu ve neokorteksteki hücrelerin ileri bildirim hiyerarşisini andırmaktan ziyade yatay ve geribildirim baglantılan içermeleri gerektiğini sa­ vunuyorlar. 1 67

rı vardır. Şekil önyargısı çocukların sözcükleri öğrenirken kul­ landıkları bir içsel yorumlama aracı olarak düşünülebilir. Vicarious CAPTCHA çözen YZ'lerine yapay hayal gücünü bu tür tümevarımsal önyargıları simüle ederek kazandırmış­ tı. CAPTCHA kodları biçimi bozulmuş kombinasyonlarda sı­ kış tıkış dizilmiş harflerden ve sınıflandırıcılar gibi MÖ algorit­ malarının kafasını karıştırmak üzere eklenmiş biçim ve desen­ lerden oluşur. Bu algoritmalar tek tek harfler aynlabildiğinde düzgün çalışırlar, ama bu "her biri pek çok farklı şekillerde çi­ zilebilecek karakterleri anlamayı gerektirir" ( George vd. , 20 1 7 : 1 ) Sadece belirli bir CAPTCHA tarzını bile çözebilecek arilayışa ulaşmak için sistemin farklı şekil ve yön kombinasyonlarında, etiketlenmiş milyonlarca örnek üzerinden eğitilmesini gerek­ tirir. Aksi takdirde, sistem harfin ne olduğunu, nerede bittiği­ ni, bir sonrakinin nerede başladığını anlamakta zorlanıyor. İn­ sanlarsa görsel korteksin tümevarırnsal önyargısı sayesinde ye­ ni bir CAPTCHA tarzını özel bir eğitime gerek duymadan çö­ zebilirler. Memeli beyinlerinin görsel korteksindeki geribildi­ rim bağlantıları memelilerin fondaki bir figürü teşhis etmesi­ ni ve "aynı mekansal konumlarda başka kısmen şeffaf nesneler bulunduğunda bile bir nesnenin hatlarını" soyutlamasını sağ­ lar (George vd. , 20 1 7 : 1 ) . Vicarious'un hayal gücü dediğine (veya kurnazlıkla böy­ le pazarladığına) daha genel YZ camiasında "bir kerede öğren­ me" denir ve bu, en azından kısmen, tümevarırnsal önyargıla­ rın mümkün kıldığı bir insan kabiliyetidir. Bir kerede öğren­ me bir insan çocuğunun veya MÖ sisteminin etiketlenmiş tek bir örnek gördükten sonra oradan hareketle ve çeşitli içsel tü­ mevarırnsal önyargılar sayesinde aynı nesne kategorisinin -ke­ diler, harfler veya başka sözcükler- başka örneklerini tanıma­ yı öğrenmesidir. Örneğin, iki yaşında tipik bir çocuk "kedi" gi­ bi yeni bir kelimeyi öğrenebilir ve kullanmaya başlayabilir ve tek bir örnek gördükten sonra, farklı açılardan, farklı renkler­ de, boylarda ve pozlarda kedileri tanıyabilir. Bir MÖ sistemi­ nin fotoğraflardan kedileri tanıması için farklı açılardan, fark­ lı şekillerde, boylarda, farklı maddelerden, farklı renklerde vb. 1 68

kedilerin milyonlarca örneğinin ona gösterilmesi gerekir (Te­ nenbaum vd. , 20 1 1 : 1 279; Lake vd. , 20 1 7 : 22) . Benzer şekil­ de, neredeyse tüm insanlar sadece bir ya da iki sefer Go oyna­ dıktan sonra oyunu oynamayı öğrenir ve bu bilgiyi Go'nun pek çok çeşidinden herhangi birini oynayabilecek şekilde genelle­ yebilir; ama AlphaGo'nun aynı şeyi yapması için "ciddi derece­ de yeniden programlanması ve yeniden eğitilmesi gerekir" (La­ ke vd. , 20 1 7 : 23) . DeepMind araşurmacılan ImageNet üzerin­ de eğitilmiş sinir ağlarını eşleştirmeyi içeren bir kerede öğren­ me modellerinin de şekillere yönelik bir önyargı sergiledikle­ rini, ancak bu önyargının ölçeğinin sinir mimarisine göre de­ ğiştiğini gördüler (Ritter vd. , 20 1 7) . 1 3 Sinir ağı bu tümevanm­ sal önyargıyla sınıflandırmanın nasıl öğrenileceğini veya nasıl bir sınıflandırıcı, yani sınıflandırma yapan bir algoritma, olaca­ ğını öğrenir. Vicarious tümevanmsal önyargılan bir Özyinelemeli Korti­ kal Ağ (ÖKA; recursive cortical network, RCN) üzerindeki bir "yapılandırılmış olasılıksal üretici model çerçeve" ile simüle eder. Üretici modeller gözlemlenen veya öğrenilen fenomen­ lerden bir olasılıksal modele dayanarak temsiller veya soyutla­ malar üretir. Marx'ın mimarını kullanarak açıklayacak olursak, o mimarın balpeteği benzeri bir yapı inşa etmek istemesi duru­ munda, bu mimar bir an kovanındaki balpeteklerini gözlem­ lerdi; bu balpeteklerinin anısı mimarın zihnindeki üretici mo­ deli meydana getirir ve buradan hareketle pek çok farklı mi­ mari balpeteği çizimi üretebilir (tahayyül edebilir) . YZ'de, bu tür üretici modeller ilk olarak veride tanıdığı örüntülere daya­ narak yaraulır; daha sonra da bu modelden üzerinde eğitildiği verilerin yeni varyasyonlarını üretmek gibi şeylerin olasılıkla­ rını tahmin etmek için kullanılır. Vicarious'un ÖKA'sı özelin­ de, tümevanmsal önyargılan az miktarda eğitim verisine daya­ narak alfabedeki harflerin hatlarını ve yüzeylerini öğrenmesini, ardından da karakterleri üretici olarak parçalara bölerek CAP13 ImageNet, bir milyondan fazla etiketlenmiş imge ve yirmi binden fazla katego­ riden oluşan bir görsel veritabanıdır. Görsel nesne tanıma yazılım araşurmala­ n için tasarlanmışur. 1 69

TCHA'ları okumasını sağlıyor (George vd. , 20 1 7) . Harfleri bu şekilde parçalamak farklı şekillerde, yönlerde ve konumlarda veya belli bir fon veya çarpıklık olmadan neye benzeyecekleri­ ni hayal etmeyi andırdığından bir yapay hayal gücü olarak dü­ şünülebilir. Bu durumda, hayal gücü hem bir yaratım eylemine hem de farklı durumlara veya gürültülü bağlamlara uyum sağ­ lamaya bağlı gibi görünüyor. Vicarious'a göre, YZ'yi bir tahay­ yül yetisiyle donatmanın amacı onun öğrendiklerini tamamen farklı bir alana nakledebilmesini sağlamaktır. Burada önem­ li olan, bu bilgi naklinin uyum sağlama olarak anlaşılabilmesi­ dir ki YZ araştırmacıları YZ'lerin nasıl genel zekaya ulaşabile­ ceklerini ve/veya daha insan benzeri olabileceklerini açıklarken bu kelimeyi kullanırlar (Alpaydın, 20 16: ix, xii, 1 7 , 24; Kaplan, 20 16: 49-50) .

Kim veya ne emek sarf eder? İnsanlar ile hayvanlar arasındaki fark Marx'ın inandığı ka­ dar kesin değildir ve MÖ sistemleri geliştikçe insanlar ile ma­ kineler arasındaki ayrımlar da bulanıklaşıyor. Bununla birlik­ te, hayvanların veya makinelerin üretimleri veya hayal gücü sergileyen, yaratıcı ve uyum sağlayıcı davranışlarına örnekler Marx'ın emeğin sadece insanlara özgü bir özellik olduğu var­ sayımına gerçekten meydan okuyor mu? Marx'ın insanlara öz­ gü olarak bahsettği şeylerin daha geniş hayvanlar aleminde de bulunduğuna dikkati çekerek antropolojik emek ve değer kav­ ramsallaştırmasının geçersiz olduğunu iddia etmek, Lawrence Wilde'a göre, "Marx'ın argümanını gerçekten ele almadan üre­ tim tekniklerindeki ayrımı bulanıklaştırmak" amacıyla bilim­ sel bir kaynaktan yararlanılan bir retorik stratejisinden ibaret­ tir (2000: 44) . En gelişmiş derin öğrenme sisteminin bile dar kabiliyetlerini ve işleyişini emekle eş tutmak bir hata olacaktır. Marx'ın insan merkezciliği sorgulanmalıdır; ancak sadece bir davranış veya üretim etkinliği listesi vermek argümanını çürüt­ meyecektir. YZ sistemleri sadece tek bir, hatta birkaç dar şekil­ de tanımlanmış görevi yerine getirebildikleri sürece, ne kadar 1 70

yaratıcı veya hayal gücü yüksek gibi görünürlerse görünsünler, davranışları emek değildir. Marx'ın insan emeğinin neden hayvanların ve makinele­ rin etkinliklerinden farklı olduğu hakkında ileri sürdüğü ne­ den, insan emeğinin son derece esnek, uyum sağlayıcı, yani ge­ nel olmasıdır. Ve her ne kadar pek çok hayvan Marx'ın düşün­ düğünden çok daha uyum sağlayıcı olsa da, insan zekası da­ ha geneldir; bu türe diğer tüm türlerden daha geniş bir nite­ liksel üretim davranışları yelpazesi veren de budur. Cockshott ve Renaud (20 1 6) hayvanların yapıkları ile insanlannkiler ara­ sındaki aynmlan bulanıklaştırmayı amaçlıyorlar; bununla bir­ likte insanların yapabildiklerinin niteliksel çeşitliliğinin di­ ğer tüm hayvanlarınkinden ve mevcut makinelerinkinden da­ ha fazla olduğunu kabul ediyorlar. Watt'ın buharlı motorunun üretimde bir güç kaynağı olarak atların yerini ne kadar çabuk aldığına ve insanların o kadar kolay ikame edilebilir olmadık­ larına dikkat çekerek, "iş kas enerjisinden ibaret değildir," di­ yorlar ve insanlar için şu yorumu yapıyorlar: " [ E ] mek gerekti­ ren neredeyse her türlü işe koşulabilirler (. . . ) uyumsayıcıdırlar (. . . ) egemen tür olmamızın temel nedenlerinden biri bu esnek­ lik olmalıdır" (Cockshott ve Renaud, 20 1 6 : 2 1 ) . Dolayısıyla, Marx insanların emek sarf etme yetisine sahip olduklarını söy­ lediğinde, potansiyel olarak yenileri de dahil olmak üzere, ni­ teliksel bir üretimsel ve uyumsanabilir davranışlar yelpazesin­ den bahsetmektedir. Makineler, hayvanlar ve insanlar genelden dara uzanan bir zeka süremine yerleştirilebilirler; burada insanlar genelliğe ya­ kın uçta yer alırken, MÖ sistemleri de dahil, mevcut makine­ lerle böcek türleri diğer uçta yer alırlar. Marx'ın emek ve emek gücü kavranılan da bu sürem boyunca yerleştirilebilir: Bir var­ lığın emek sarf etme yetisine sahip olması için, henüz belirle­ nememiş bir kritik beyin büyüklüğü kitlesine ve zekasının ge­ nelliği eşiğine ulaşması gerekir, ki 20 1 9 itibarıyla buraya sade­ ce insanlar ulaşabilmiştir. Dolayısıyla, Marx'la henüz sadece insanların emek sarf edebileceği konusunda hemfikir olmakla beraber, emek sarf etme yetisini bir zekanın genelliği süremi1 71

ne yerleştiriyor, bir başka varlığın daha emek sad edebileceği­ ni ve dolayısıyla Marx'ın emek kavramının sadece insani olarak kabul edilmemesi gerektiğini ileri sürüyoruz. Emek kavramım genel zeka temeline oturtmak insanlarla arasındaki doğal bağı koparır ve dolayısıyla genel zekaya sahip başka bir varlığın da emek sad edebileceği ihtimaline kapıyı açar. Böyle bir varlığın gerçekten ortaya çıkması emeğin sadece insanlara özgü bir ni­ telik olmadığım ampirik olarak kamtlayacakur. YGZ araşurmacılarımn genel zekayı genel bilgilerle akıl yü­ rütme, pek çok farklı iş yapma ve yeni ve tamamen farklı alan­ larda ve ortamlarda işleyebilme kabiliyeti olarak anladıkları dü­ şünülecek olursa, Marx'ın neden insanların emek sad edebile­ cekleri hakkındaki argümanları şöyle yeniden ifade edilebilir: İnsanlar emek sad edebilirler çünkü genel zekaya sahiptirler. Buradan hareketle genel zeka (en azından YGZ camiasının an­ ladığı şekliyle) ile Marx'ın emek gücü ve emek kavramları ara­ sında bir eşbiçimlilik bulunduğunu düşünüyoruz; eğer genel zeka Marx'ın emek gücü kavramıyla eşbiçimliyse, o zaman ta­ nımı gereği YGZ'nin emek sad edebilmesi gerekir. YGZ emeği olasılığına yöneltilebilecek itirazdan biri makine­ lerin, john Searle'ın ( 1 980) Çin Odası argümanına göre, asla bi­ linç sahibi olamayacakları iddiasıdır. Marx'ın emeği bilinçli ve amaçlı bir etkinlik olarak gördüğünü düşünürsek, Searle'ın ar­ gümanı aynı zamanda YGZ'nin emek sad etme kabiliyeti olasılı­ ğına da karşı bir itirazdır. Yaratıcılık ve hayal gücü gibi zihinsel yetileri ve bir nebze uyum sağlayıcılığı otomatikleştirmek müm­ kün olabilir, ancak bilinç makinelerin insanların biricikliği ala­ nında daha da ilerlememeleri için bir son savunma hatu olabilir. Ama bilinç veya özfarkındalık ne kadar önemlidir? Kimilerine göre, makine bilinçli olmadıkça ve dolayısıy­ la yapuklarını eylemleri ve düşüncelerinin anlamlı olması ba­ kımından kavramadıkça zeka.dan bahsetmek mümkün değil­ dir (öm. bkz. Searle, 1 980; Nadin, 20 18). Örneğin yaratıcılık­ la ilgili olarak, zeki makinelerin yarattıkları veya yaratıcı süreç hakkında gerçekten neyin yeni veya değerli (kültürel veya eko­ nomik açıdan) olduğunu bilinçli olarak tanımaları ve iyi ve kö1 72

tü sanat arasındaki farkı açıklayabilemeleri gerektiği ileri sü­ rülmüştür (Coeckelbergh, 20 1 7) . Başkalarıysa bir bedene sa­ hip ve sadece belirli bir ortamda değil de genel olarak dünya­ da dolanabilecek bir derecede (bilince bağlı olan) benlik his­ sine ihtiyaç duyacağını ileri sürmüşlerdir. Örneğin, Christoph Adami'ye göre bedenli YZ'lerin "dünyada nerede oldukların­ dan emin olmaları gerekir ve tıpkı bizim gibi, doğru bir benlik hissine sahip olmaları durumunda bunda daha başarılı olurlar" (aktaran johnston, 2008: 4 1 1 ) . Fakat zeka bilince gerçekten n e kadar bağlıdır? Homo Deus'ta, Yuval Noah Harari "zeka bilinçten ayrılmaya başlıyor," diyor (20 1 6 : 1 0 1 ) . Yakın zamana kadar sadece yüksek zeka gerek­ tirmekle kalmayıp aynı zamanda sadece bilinçli insanlarca ger­ çekleştirilebilen işler -satranç oynamak, araba kullanmak ve­ ya hastalıkları teşhis etmek- olduğuna dikkat çekiyor. IBM'in Deep Blue'su 1 99 7'de o zamanki satranç dünya şampiyonu Garry Kasparov'u altı oyunluk bir maçta olası hamleleri kaba kuvvet hesaplama yöntemiyle yenmişti. Hastalıkları teşhis et­ mek ve araba kullanmak bundan daha fazlasını gerektirir, an­ cak sinir mimarileri verideki ince örüntüleri tanıyacak kadar derin olduktan sonra, makinelerin bilinç sahibi olmaları gerek­ mez. Benzer şekilde, YZ araştırmacısı Murray Shanahan (20 1 5) da MÖ'nün zeka ile özfarkındalık sahibi bilincin birbirleriyle bağlantısını kesecek bir yolda ilerlediğini ima etmiştir. Harari ve Shanahan'ın izinden giderek biz de emeğin bilinçten ayrıla­ bileceğini savunuyoruz. İnsanın yaratıcılık, hayal gücü ve zeka -hatta bilinç- açısından bir mihenk taşı olup olmamasının bir önemi yok; sermayenin tek umursadığı bu yetilerin taklit edi­ lebilmesidir. Akıllı makineler çağında, üretim aslında Çin Oda­ sı'nda gizleniyor olabilir (Kj0sen, 20 18: 1 6 1 ) .

YG Z'ye doğru Ethem Alpaydın bir sistemin makine öğrenmesi yoluyla "insa­ nın zeka düzeyine ulaşması"nın şaşırtıcı olmayacağını söylüyor (20 1 6 : xii) . "İnsan zekası tek bir algoritmaya indirgenebilir, " 1 73

görüşünü savunanlardan ve derin öğrenmenin insan zekasını taklit etme sorununu çözmese bile en azından bu hedefe daha önce denenen her şeyden daha çok yaklaşacağına inananlardan biri olan Andrew Ng da böyle düşünüyor (Domingos , 20 1 5 : 1 1 7). Benzer şekilde, Domingos d a makine öğrenmesi alanında beş ana algoritma "kabilesi" tespit ediyor, fakat amacın "bunla­ rın hepsinin kilit özelliklerini" birleştirerek bir "nihai ana algo­ ritma" yaratılması olduğunu ifade ediyor (20 1 5 : xvii) ve YZ'nin insan zekasını bu hedefe ulaşıldıktan kısa süre sonra geçeceği­ ni ilan ediyor (20 1 5 : 286) . Genel zekaya yönelik bu tür dar YZ yaklaşımları, zekaya çoğu birbirinden kopuk aletler içeren bir "alet kutusu" gözüyle bak­ ma şeklinde tarif edebiliriz. Fakat bu aletlerin her biri "çok fark­ lı kuramsal kaygılarla" yaratıldığı için birbirlerine bağlanmala­ rı zor olabilir; dolayısıyla "bunları büyük bir sistemin içindeki modüller olarak konumlandırmak bunların bir arada, doğru ve verimli çalışmasını sağlamayabilir" (Wang ve Goertzel, 2007: 6) . Bütünleştirici bir yaklaşımın mümkün olabileceğini kabul etmekle beraber, YGZ camiası dar yaklaşımlardan genel zeka­ ya ulaşılabileceği veya YGZ'nin çeşitli dar YZ'leri birbirine bağ­ layabileceği olasılığına kuşkuyla yaklaşıyor (Wang ve Goert­ zel, 2007: 6; Goertzel, 20 14) . Goertzel, "YGZ yaklaşımı 'genel zekayı' görev veya problem özelindeki kabiliyetten temel olarak farklı bir özellik olarak alır ve doğrudan bu özelliği anlamaya ve onu sergileyen sistemler yaratmaya odaklanır," diyor (Goertzel, 20 14: 2) . Hem dar YZ hem de YGZ araştırma alanlarının öğren­ menin zekanın kilit yönlerinden biri olduğunu kabul ettiklerine dikkat çeken Wang ve Goertzel, bu durumu şöyle görüyorlar: (. . . ) mevcut "makine öğrenmesi" çalışmalarının çoğu YGZ'ye girmez ( . . . ) çünkü öğrenme sorununu soyutlanmış olarak, da­ ha büyük bir resmin parçası olarak görmeden tanımlarlar. Ge­ nelliği en azından kabaca insan zihnininkine/beynininkine denk genel kapsamlı zekaya sahip bir sistem yaratmak gibi bir dertleri yoktur; öğrenmeyle çok daha dar bağlamlarda ilgile­ nirler (Wang ve Goertzel, 2007: 2) . 1 74

Benzer şekilde, Nils ] . Nilsson IDYZ hedefine "özel amaç­ lı sistemler kurarak" amacının yanlış olabileceğini düşünü­ yor ve onun yerine "asgari ancak kapsamlı kabiliyetlerle dona­ tılmış (. .. ) öğrenebilen ve öğretilebilen genel amaçlı eğitilebi­ lir sistemler"i savunuyor (2005 : 68) . Bu kabiliyetler arasında bir duyusal ve motor sistemi, öngörme ve planlama , öğrenme, akıl yürütme ve temsil bulunuyor. Nilsson bir anlamda insan­ lara benzer şekilde öğrenen ve gelişen bir "çocuk makine" ge­ liştirilmesini savunuyor. YGZ çalışmaları, dar YZ'den farklı olmasına rağmen, bu te­ mel bir fark değildir. Bir YGZ araştırmacısı makine öğrenme­ sindeki genelleşmeyle ilgili ve böylece bir genel zeka yaratma hedefiyle örtüşen yöntemlerden yararlanabilir, ama "çeşitli dar şekilde uzmanlaşmış YZ (. . . ) sistemlerinin insan aracılı, ma­ kine öğrenmesinden yararlanarak yaratılmasına yardımcı ol­ mak için gerekenlerin ötesinde ek mimari ve dinamik ilkele­ re ihtiyacı olacaktır" (Goertzel, 20 14: 4) . Bununla birlikte, "ge­ nel amaçlı" bir bilgisayar sisteminde illa da " tüm alanlarda ge­ çerli zekasından tek bir etmenin sorumlu olması" gerekmez. "Sistem çeşitli tekniklerin bileşiminden de meydana gelebilir" (Wang ve Goertzel, 2007: 5 ) . Yani, Wand ve Goertzel, her ne kadar çeşitli dar YZ'lerin bir YGZ oluşturacak -ve çok sayıda farklı elle tutulur emeğin emek gücüne eklenmesine denk ge­ lecek- şekilde birbiriyle kaynaştırılması olasılığını reddetseler de, dar kapsamlı sorunları çözerken sistemin genel doğası göz önünde bulundurulduğu sürece, genel bir zekaya dahil edilebi­ lecekleri olasılığına açık görünüyorlar. Derin öğrenme yaklaşı­ mının mevcut veya gelecekte geliştirilmiş halinden genel zeka­ ya sahip bir makinenin çıkıp çıkamayacağı veya sistemin baş­ tan genel bir amaç için inşa edilp edilmemesi gerektiği YZ ca­ miasında süregiden bir tartışmadır. Bunlardan hangisinin daha muhtemel veya daha ümit verici olduğuna karar vermek bizim uzmanlığımızı fazlasıyla aşar. Ama YZ alanının henüz ne kadar yeni olduğunu düşünecek olursak, YGZ'ye ulaşma olasılığını ne kadar ciddiye almalıyız? Belki de Kurzweil (2005a: 33-34) ve Bostrom'un (20 14: 29) da 1 75

işaret ettiği gibi, YGZ kendi tasarımına erişebilen, onu geliştir­ me kabiliyetine sahip bir YZ'nin bir özyinelemeli kendini geliş­ tirme süreciyle kendisinin gelişmiş veya tümüyle yeni bir ver­ siyonunu (yani tamamen farklı bir sinir mimarisiyle veya bil­ gi işlemde paralelden kuantuma geçmiş olarak) yapmasıyla ve bu döngüyü sonsuza dek tekrarlamasıyla da ortaya çıkabilir. Bu süreç de gittikçe hızlanır; yani makine zekasındaki gelişmeler gittikçe daha kısa aralıklarla gerçekleşir ve özyinelemeli ken­ dini geliştirme de YGZ'lerce yapılacağından, bu yapay süper zekanın (YSZ) ortaya çıkışıyla sonuçlanabilir. Bu argüman Marx'ın düşüncesine de çok yabancı değildir. Birinci Bölüm'de de değindiğimiz gibi, Marx büyük ölçekli sa­ nayinin "yeterli bir teknik temeli" olmadığına ve makineler de dahil her şey makinelerce üretilene kadar genel üretim koşul­ larının "kendi ayaklan üzerinde" duramayacağına inanıyordu ( 1 990: 506) . Marx'ın anlayışına göre bu fenomen sanayi devri­ minin ana özelliğiydi. YGZ'nin ortaya çıkması için, orijinal sa­ nayi devrimine benzer bir başka devrim daha geçirmesi ve böy­ lece "tam gelişmiş YZ kapitalizmi"ne yeterli bir teknik temel oluşturması gerekiyor olabilir. YZ'nin yalnızca YZ aracılığıyla üretilmekle kalmayıp, aynı zamanda özyinelemeli şekilde ken­ dini geliştirdiği bir genel üretim koşulu haline gelmesi gerekir. Google'ın AutoML'si (otomatik makine öğrenmesi) proje­ si "diğer makine öğrenme algoritmalarını inşa etmeyi öğrenen bir makine öğrenmesi algoritması" olması bakımından bu tür süreçlere bir örnektir (Metz, 20 l 7b) . 1 4 Araştırmacılar bir sinir ağı inşa ettiklerinde sayısız olası permütasyonlardan hangileri­ nin en iyi çalıştığını test edebilmek için güçlü bilgisayarlarda yüzlerce deney gerçekleştirmeleri gerekiyor. Bu süreç için mo­ delin ve parametrelerinin pek çok kere baştan ayarlanması ge­ rekiyor ve araştırmacılar her seferinde neden o ayarlamayı de­ ğil de şunu yaptıklarını net bir şekilde açıklayamıyorlar. Tek yol göstericileri tanımlanmamış bir sezgiden ibaret oluyor. Go­ ogle "diğer algoritmaların gelişimini analiz ederek, hangi yön­ temlerin başarılı hangilerinin başarısız olduğunu öğrenen algo14 ikinci Bölüm'de ele aldığımız BAYOU da bunlara bir örnektir. 1 76

ritınalar" yaratarak, bu zor süreci otomatikleştirmeye çalışıyor (Metz , 20 1 7b) . Bu özyinelemeli kendi kendini geliştirmeden henüz çok uzak olsa da, bu YZ araştırmalarında YGZ açısından da önemli olan yeni algoritmaların öğrenmeyi nasıl öğrenebile­ ceklerine odaklanma eğiliminin bir parçasıdır. YGZ , hem Marx'ın Kapital'de tartıştığı 1 9 . yüzyılın buhar­ lı makinelerinden hem de 2 1 . yüzyıl başlarının dar YZ'sinden tamamen farklı bir makinedir. Genel zekaya sahip olması de­ mek, genel bir emek kapasitesine sahip olması ve bu nedenle de emek sarf edebilir olması demektir. Emek sarf eden makine­ ler ve değer yaratan makineler Marksist oksimoronlar olmasına rağmen, Marx Grundrisse'de, "Makineler Üzerine Bölüm"den aşağı yukarı 60 sayfa sonra geçen, az bilinen ve tuhaf bir pasaj­ da bu olasılığı kabul ediyor gibi görünüyor.

M ükemmel makineler üzerine böl ü m Marx'ın Y Z veya zeki robotlar hakkında bir kuramı var mıy­ dı? Yaşadığı dönemde bunlara uzaktan yakından benzer tek­ nolojiler olmadığı düşünüldüğünde, bu saçma bir düşünce gi­ bi gelebilir. Ne var ki, yapay insanlar ve hayvanlar yaratma dü­ şüncesi Marx'ın doğumundan çok önceye dayanır. 18. yüzyıl­ da hayranlık yaratan ve ünlü birtakım otomatlar vardı. Jacques de Vaucanson 18. yüzyılda "Flütçü" ve "Sindiren Ördek" gibi otomatlar yapmıştı. Pierre jaquet-Droz üç oyuncak bebek oto­ matını 1 768 ile 1 774 arasında yapmıştı ve Victoria dönemin­ de insanlar bu mekanik cihazlarla öylesine büyülenmişlerdi ki, 1 848'den 1 9 1 4'e kadarki dönem "otomatların altın çağı" olarak tarif edilmiştir (Bailly, 2003 ) . Dolayısıyla Marx'ın bu tür oto­ matlardan haberdar olması ve aşağıdaki satırları yazarken aklı­ nın bir köşesinde bulunmaları gayet mümkündür: Eğer makineler sonsuza kadar sürselerdi, kendileri tekrar üre­ tilmesi gereken (ki bu o makineyi bir makine olma niteliğin­ den edecek daha mükemmel makinelerin icadından tamamen ayndır) geçici materyallerden oluşmasalardı, devridaim özel1 77

likleri olsaydı, işte o zaman kavramını tam anlamıyla karşılar­ dı. Değerinin ikame edilmesi gerekmezdi çünkü yok edilemez bir maddi biçimde var olmaya devam ederdi. (. .. ) Bir üretken emek gücü işlevi görmeye ve aynı zamanda üçüncü anlam­ da para olmaya, yani kendisi için sürekli değer olmaya devam ederdi (Marx, 1993: 766).

llk bakışta bu pasaj makinelerin dayanıklılığı ve bakım mas­ rafları hakkında yaptığı kuramsal tespitler açısından çok dik­ kat çekici değildir: Bozulmaz bir makine asla değerini dolaşı­ ma tümüyle nakledemez; bu da pratikte değeri sıfıra yaklaşa­ cağı için sürekli işleyerek gerekli emek süresini azaltabileceği ve ek sermaye yatınmlanna gerek bırakmadan nispi artı değer üretebileceği anlamına gelir. 1 5 Fakat bu pasajı daha da ilginç kı­ lan Marx'ın devridaimden bahsetmesi yüzünden bilim kurguya girmesidir. Elbette Marx'ın döneminde böyle bir makine yok­ tu , termodinamiğin birinci ve ikinci yasalarına göre zaten böy­ le bir makine asla olamaz : Dolayısıyla bu pasaj Marx'ın, tıpkı Grundrisse'de "Makineler Üzerine Bölüm" de dahil birkaç yer­ de daha yaptığı gibi, bir hayal kurma egzersizi olarak yorum­ lanabilir. Marx'ın spekülasyon yaptığını kabul edersek, alıntı­ nın parantez içindeki kısmı devridaimden bahsetmesinden çok daha ilginçleşir: "ki bu o makineyi bir makine olma niteliğin­ den edecek daha mükemmel makinelerin icadından tamamen ayndır. " Bizlerden birinin bilim kurgusal bir gözle savundu­ ğu üzere (Kj0sen, 20 13a, 20 13b, 20 1 8) , Marx'ın çalışmaların­ da zeki robotlar, androidler veya YGZ gibi bir olasılığa en yak­ laştığı yer bu ifade olabilir. Gerçekten Marx androidler hakkın­ da spekülasyon yapıyor olabilirdi. "Android" çok nadir rastla­ nan bir sözcük olmakla beraber daha 1837'de "biçim ve hareket olarak bir insanı andıran bir otomat" anlamına geliyordu ve ço­ ğunlukla otomatik satranç oyuncuları için kullanılıyordu. Do­ layısıyla Marx'ın "mükemmel makineler" hakkında söyledikle­ ri şöyle yorumlanabilir: 15 Marx "makinelerin sermaye için en değerli olduğu an değerlerinin sıfıra eşit ol­ duğu andır," diyor ( 1 993: 766) . 1 78

Marx'ın bağlam olarak sabit sermayeyi tartıştığım ve hiçbir makinenin değer yaratamayacağım düşünürsek, bir makine­ den bir makine olma niteliği alındığında, bu bir sabit sermaye olarak kendi varlığım olumsuzlaması ve tam tersine, yani de­ ğişken sermayeye dönüşmesi anlamına gelir. Mükemmel ma­ kine canlı emek olarak hayata döndürülen ölü emektir. (. . . ) Mükemmel makine değer yaratabilen bir makinedir ve bu yüzden artık bir makine değildir (Kj0sen, 20 18: 1 73 ) .

Bununla birlikte Marx'ın argümanım daha ayrıntılı incele­ mek gerekir, zira her ne kadar genel zekaya sahip bir makine­ nin emek sarf etmesi ve canlı emek olması mümkün olsa da buradan otomatik olarak değer yaratabileceği sonucuna vara­ mayız. Marx'ın, Smith'in ve Ricardo'nun emek-değer kuramlarına yönelttiği eleştirilerden biri meta üreten emeğin ikili bir karak­ teri olduğuydu, ama böyle bir ikilik aynı zamanda değer yarat­ ma yetisinin emeğin ontolojik bir tanımı olamayacağı anlamına gelir (Ramsay, 2009) . Caffentzis'in evrensel Turing makinele­ ri konusunda ileri sürdüğü gibi, "Eğer harcanan emek tarafın­ dan yaratılıyorsa ve emeğin pozitif yanlan makinelerce gerçek­ leştirilebilirse (. . . ) o zaman makineler değer yaratabilir. Ama bu Marksist kuramın saçmaya indirgenmesidir" (20 1 3 : 1 6 1 ) . Ama YGZ hangi koşullar altında değer yaratabilir? Kapitalist üretim tarzında YGZ'nin ontolojik statüsü ne olur? Bu iki so­ ru esas olarak aynıdır, fakat onları cevaplamak için YGZ'nin toplumsal üretim sürecine tam olarak nasıl dahil olacağını, ya­ ni toplumsal işlevlerinin ne olacağını ele almak gerekir. Bu ne­ denle Marx'ın ontolojisine, yani değere ve beğerin biçimlerine başvurmalıyız. Meta, para ve sabit sermayenin hepsi Marx'ın toplumsal bi­ çimler veya ekonomik kategoriler adı verdiği şeylere örnek­ tir; bunlar toplumsal üretim ilişkilerinin (yani sınıfın) kuram­ sal ifadeleridir (Marx, 2008: 1 19 ) . Dolayısıyla bunlar aynca de­ ğerin kendini gösterdiği biçimlerdir; bunlar aynı zamanda "gö­ rünüş biçimleri" veya "nesnelerin varlık tarzları"dır (Gunn, 1 79

1 987: 58-59) . Marx'ın burjuva siyasal iktisatçılarına yöneltti­ ği ana eleştirilerden biri "görünüş biçimlerini ·o biçim içinde görünen nesneyle" karıştırdıkları ve o yüzden kapitalist top­ lumun bir karakteristiğini fetiştistik bir biçimde o nesneye at­ fettikleriydi ( 1 990: 7 14) . Dolayısıyla Marx "doğal biçim" (ya­ ni kullanım değeri veya madde) ile " toplumsal biçim" (yani değer) arasında bir ayrım yapıyordu. Örneğin, nesnelerin bi­ rer meta olarak görünmesi veya olması yalnızca "bir çift biçi­ me, yani doğal biçime ve değer biçimine sahip oldukları süre­ ce olur" (Marx, 1 990: 138) . Bir sandalyenin doğal biçimi ahşap veya metalden yapılmış ve bir oturak, dört ayak ve bir sırt bi­ çimi verilmiş haliyle fıziksel nitelikleridir; ama bu sandalyenin bir meta olduğu, yani bir değişim değerine sahip olduğu ve de­ ğiş tokuşa konu edildiği gerçeği "bir nesne olarak o sandalye­ nin değil, içinde bulunduğu toplumun bir karakteristiğidir" ve "kapitalist toplumun özelliklerinden biri neredeyse her şeyin değiş tokuşa konu edilmesidir" (Heinrich, 20 1 2 : 40-4 1 ) . İşte nesnelerin göründükleri biçimlermişçesine muamele görmesi­ nin nedeni bu fetiştir. Bu nedenle, bir nesneye değiş tokuşa ko­ nu olduğunda meta olarak bakılır ve bu onun toplumsal işle­ vidir. Dolayısıyla ekonomik kategoriler aynı zamanda "inşalar arasındaki toplumsal ilişkilerde nesnelerin aracılar olarak edin­ diği ( . .. ) toplumsal işlevleri ifade eder" (Rubin, 1973: 35). Nes­ nenlerin metalar, para veya sermaye olarak varlıkları toplum­ sal üretim sürecinde hizmet ettikleri belirli toplumsal işlevler­ den gelir: Meta satilmak, para satın almak ve (sabit) sermaye iş­ çilerden artı emek zaman elde etmek için vardır. Başka bir de­ yişle, nesnelerin büründüğü farklı toplumsal biçimler onların elle tutulur toplumsal gerçeklikleridir (Negri, 20 1 7) . Ne var ki bir nesnenin varlık tarzı sabit değildir. Toplumsal üretim süre­ cinde farklı bir toplumsal işlev yerine getirdiğinde, görünen bi­ çim değişir. Marx makinelerden bahsederek şunları yazmıştı: Bir ürünü sabit sermaye yapan şey, ancak onun bir üretim sü­ recinde emek aleti olarak işlev yapmasıdır. Ama üretim süre­ cinde meydana geldiği anda, henüz o hiçbir şekilde sabit ser1 80

maye değildir. örneğin, makine fabrikatörünün bir ürünü ya da metaı olarak bir makine, onun meta-sermayesine dahildir. Onu satın alan kapitalistin elinde üretken biçimde kullanılana kadar sabit sermaye halini almaz (Marx, 20 1 2 : 223 ) .

Marx'ın burada öne sürdüğü argüman bizim YGZ üzerine in­ celememiz açısından birkaç nedenden dolayı önemlidir. Birin­ cisi, bu örnekte bir makinenin, varlığının ve toplumsal işlevi­ nin onun çeşitli sahiplerinin onu nasıl kullandığına bağlı ol­ duğuna dikkat çekiyor. lkincisi, nesnelerin -mesela gelecekte­ ki potansiyel bir YGZ'nin- toplumsal biçim değiştirdiklerini ve dolayısıyla bir makinenin potansiyel olarak sabit sermaye ola­ rak kendi varlığını bir başka biçime bürünerek olumsuzlaya­ bileceğine işaret ediyor. Üçüncüsü, bizleri YGZ'nin ortaya çık­ masından sonra kapitalist üretim tarzında YGZ'nin varlık tarz­ larının neler olabileceğini düşünmeye sevk ediyor. Gerçekten de, makinenin yukarıdaki alıntıda tarif edilen ontolojik gidişa­ tı YGZ'ler için de geçerli olabilir (Kj0sen, 20 1 8) . Baum'un YGZ projeleri üzerine tarama çalışmasından (20 1 7) hareketle, YGZ'yi ilk icat edenin ve özel mülkiyet olarak ilk sa­ hip olanın bir şirket ve/veya akademik kurum olması en yük­ sek ihtimaldir. Buradaki argüman adına, YGZ'nin ortaya çıkı­ şından kısa süre sonra kapitalistler veya tüketiciler tarafından çok farklı işlevlerle kullanılabileceği için kitlesel olarak üretile­ ceğini varsayıyoruz. Başka bir deyişle, son derece karlı bir me­ ta olacaktır. Dolayısıyla, YGZ'yle ilk olacağını düşündüğümüz şeylerin, zeki androidlerin ("hubot"lar/"sentetik"ler) ev hiz­ metçisi veya yedek işçi olarak yaygın şekilde satın alınabildi­ ği Akta Miinniskor/lnsanlar TV dizindeki dünyadakilere benze­ yeceğini tahayyül ediyoruz. Buradaki ortam tüm android ve YZ anlatılarının ana metni, Karel Capek'in 1920 tarihli bilim kur­ gu oyunu R. U.R.'daki dünyanın farklı bir versiyonundan iba­ rettir. Bu oyunda, "Rossum'un Evrensel Robotları" adlı şirket çok sayıdaki fabrikasında son derece karlı roboti'ler üretir ve bu sayede robotlar ucuz metalar olarak yaygın şekilde erişilebi­ lir olur. Bu yapay insanlar kendi başlarına düşünebilir ve eyle1 81

me geçebilirler; dolayısıyla her tür üretimde ihtiyaç hiiline gel­ mişlerdir ve eski maliyetlerinin beşte birine meta üretebilirler. Bu senaryoda, YGZ ilk olarak bir meta işlevi ve satılacak bir şey işlevi görür. Değiş tokuştan sonra nasıl bir toplumsal bi­ çime bürünür? Bu kimin satın aldığına , nasıl işlev gördüğü­ ne ve toplumsal üretim sürecinin neresinde kullanıldığına bağ­ lıdır. Bireysel bir tüketiciye satılırsa, YGZ tüketim ve toplum­ sal yeniden üretim alanına girer, ama bu yüzden toplumsal ar­ tı değer üretim sürecinde bir işlev yerine getirmez ve toplum­ sal bir biçime bürünmez (ancak özel mülkiyet olarak bir yasal biçime sahiptir) . Başka bir deyişle, sadece kendi doğal biçimine sahip olur ve bir kullanım değeri (örneğin bakım, güvenlik, ev içi emek, arkadaşlık veya keyif amaçlı) işlevi görür; bu hiiliyle tost makinesi veya akıllı telefon gibi tüketici mallarına benzer. YGZ bir kapitalist tarafından bir üretim sürecinde kullanılmak üzere satın alınmış olsaydı, tam olarak dar YZ veya yerine geç­ tiği akılsız makinelerle aynı şekilde bir işleve sahip olurdu. Sa­ bit sermaye olarak veya dolayısıyla gerekli emek zamanı azalt­ ma ve metaları ucuzlatmak için bir araç olarak, değeri de üre­ timine katkıda bulunduğu metalara geçerdi. Gerçekten, bir in­ san işçinin yerini alması durumunda da YGZ bu şekilde bir iş­ leve sahip olurdu . lşlev bakımından canlı bir işçiye benzemesi­ ne, hatta belki de bir insandan daha becerikli olmasına rağmen yine de sabit sermaye olmaya devam ederdi ve artı değer yarat­ mazdı. Bu YGZ toplumsal biçimi yüzünden değer yaratmaz­ dı; bir sabit sermaye olarak satın alındığı ve bu hiilini korudu­ ğu için sabit (değişmez) sermaye görünümündedir. Oysa insa­ ni işçiler emek güçlerini bir ücret karşılığında kapitalistlere sat­ tıktan sonra değişken sermaye biçiminde görünürler. Ama bir mükemmel makine sabit sermaye olarak varlığını olumsuzla­ mış ve böylece değişken sermaye olma imkiinına sahip olmuş olduğu için artık bir makine değildir. YGZ'ler metalar olarak alınıp satılmaya devam ederlerse, yani başka birinin mülkiyeti olmaya devam ederlerse bu nasıl gerçekleşebilir? YGZ'nin ontolojik statüsünü sorunsal kılan genel olarak ze­ ki olması nedeniyle , tıpkı Rossum'un evrensel robotları gibi, 1 82

başkasının özel mülkiyetinde olduğunda bile bir insan veya ki­ şi sanılabilmesi veya etik olarak bir insan/kişi kabul edilebilme­ sidir. Capek, Rossum şirketinin ürettiği yapay biyolojik varlık­ lara robota adını bilinçli olarak vermiştir; zira bu kelime Çek­ çede "zorunlu çalışma" , "angarya" veya "serf işçiliği" anlamına gelir. YGZ'ler robot olmasa da, başka birinin özel mülkiyeti ola­ rak alınıp satılmaları durumunda, nerede sarf edilirse edilsin emekleri serbest olmaz. Başka bir deyişle, YGZ'ler köle olurlar. Serflik ve angarya farklı kölelik türleridir. Kölelik Marx'a gö­ re değerin fetişleştirilmiş toplumsal normlar aracılığıyla kişisel olmayan bir şekilde kurulan tahakkümü yerine kişisel tahak­ küm ilişkilerine dayanan bir üretim ilişkisidir ( 1 990: 27 1 , 303304, 345-348) . Marx buradan hareketle şu sonuca vanr: " ( . .. ) kölelik ilişkisinde işçi canlı, dolayısıyla başkaları için bir değe­ ri olan ya da daha doğrusu bir değer olan bir emek makinesin­ den ibarettir" (Marx, 1 993: 465 ) . Başka bir deyişle, kapitalist üretim sürecinde kullanılan bir kölenin ontolojik statüsü ma­ kinelerle ve hayvanlarla aynıdır: Sabit sermaye biçiminde görü­ nür. Ama Marx mükemmel makinelerle artık makine olmayan makineleri kastediyorsa, o zaman bunlar köle olamazlar çün­ kü işlevsel olarak bir makineye denk olurlar. insanlar kadar iyi emek sarf edebilseler bile, yine de zerre kadar değer üretmez­ ler. Makineler ancak köleliğe dayalı üretim ilişkilerinden kur­ tulabilir, onun yerine emek piyasasında kendi emek güçlerini bir meta olarak satabilirlerse mükemmel olabilirler. Burada kı­ saca artı değerin nasıl üretildiği ve kap.italistlerin piyasada nasıl emek gücü bulabilecekleri üzerinde durmak gerekir.

Yapay proleterler Kölelik ilişkisi "doğrudan güçle dayatılır"ken, bir işçinin ser­ mayeyle ilişkisi değiş tokuş yoluyla kurulur (Marx, 1 993: 769). Marx'ın da savunduğu gibi, artı değer yaratmak sermayenin ya­ sasıdır, ama "bunu ancak gerekli emeği harekete geçirerek, ya­ ni işçiyle bir alış verişe girerek yapabilir" ( 1 993: 399 , 769) . Do­ layısıyla, emek sarf edebilme yetisi değer üretmek için gerek1 83

li bir koşuldur; ama yeterli koşul toplumsaldır ve direkt olarak "ekonomik ilişkilerin sessiz zorlaması" ile (Marx, 1 990: 899) bir sınıfı hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğu metaları alabil­ mek için emek gücünü ücret karşılığı kapitalistler sınıfına sat­ maya zorlamasıyla bağlantılıdır. Bu değiş tokuştan sonra, kapi­ talist değişken sermayenin sahibi haline gelir, çünkü bu ben­ zersiz metanın, yani emeğin, kullanım değeri onu "hem bir de­ ğer hem de kendisinden daha büyük bir değer kaynağı" , yani kapitalistin bir ücret olarak ödediğinden daha büyük bir değer kaynağı kılar (Marx, 1 990: 30 1 ) . Dolayısıyla kapitalist emek­ le kullanım değeri üreten elle tutulur etkinlikler olarak değil yalnızca belli bir süre süren soyut bir etkinlik olarak ilgilenir, çünkü yalnızca soyut emek değer üretir. Değerin değerlenmesi­ nin mümkün olabilmesi için gerekli koşul emeğin zaman bağ­ lamında bir soyutlama olarak var olmasıdır; çünkü ancak on­ dan sonra gerekli emek zaman ile artı emek zaman arasında bir aynın yapılabilir. Marx'a göre, teknik olarak sömürü kavramı emek gücünün yansımasını ücrette bulan değeri ve emek za­ manın gerekli kısmı ile canlı emeğin değerlendirdiği ve yansı­ masını artı emek zamanda bulan değer arasındaki farka karşı­ lık gelmektedir. Sermaye işçilerin direnişi ve mücadelesine kar­ şı her zaman işçinin gerekli emek zamanı aşan çalışma süresini artırmaya çabalar. Dolayısıyla artı değer sermaye ile emek, ya­ ni kapitalistler ile işçiler arasındaki temel şekilde hasmane iliş­ kiden doğar. Bu nedenle, YGZ'lerin artık değer üretmeleri için aynı has­ mane ilişkiye girmeleri, yani proleterleştirilmeleri ve ücretli iş­ çilere dönüştürülmeleri gerekir (Kj 0sen, 20 1 3a; 20 1 8) . Ama bunun yapılabilmesi için YGZ'lerin emek güçlerini satmala­ rı gerekir, ki eğer başkalarının özel mülkiyetindeyseler bu im­ kansız olabilir. Kapitalistlerin piyasada nasıl emek gücü bula­ bildiklerini tartışırken Marx bunun önkoşullarından birinin toplumun bireysel üyelerinin "çifte anlamda özgür" olması ge­ rektiğini söyler ( 1 990: 272) . Birincisi, yasal anlamda özgür va­ tandaşlar olmalıdırlar ki emek güçlerini özgürce satabilsin­ ler. Başka bir deyişle, serf veya köle olamazlar. İkincisi, kendi 1 84

emek güçlerini gerçekleştirmek için gerekli herhangi bir üre­ tim aracına sahip olmamalıdırlar. Dolayısıyla, burjuva özgür­ lüğünün biçimine uygun şekilde, çift özgür işçi yine de tahak­ küm altındadır; kendi geçim araçlarını üretecek bir mala sahip olmadığı için, hayatta kalmak için sahip olduğu tek malı, ken­ di emek gücünü başkasına satmak zorundadır (Marx, 1 990: 2 7 1 -273) . Dolayısıyla YGZ'nin proleterleşmesi yasal statüsü­ ne bağlıdır: Bir mal olarak veya mülkiyet sahibi bir yasal kişi olarak. YGZ'ler çift özgür işçi haline gelmezlerse, insan eme­ ğinin taklitçileri olarak devreye sokulmaları, insan işçileri ya­ vaş yavaş veya hızla üretim tarafına iterek "Makineler Üzerine Bölüm" deki sermayenin kendi kendini olumsuzlaması kehane­ tinin gerçekleşmesine yol açacaktır. Marx'ın kuramsal çerçevesinde, çifte özgür işçi sermayeye dayalı üretimin mantıksal ve tarihsel önkoşullarından biridir; zeki makinelere dayalı bir kapitalist üretim tarzı için de bu ge­ çerlidir. Çifte özgür işçi mükemmel makinelerin sabit sermaye olarak görünümlerinden sıyrılarak ve değişken sermayeye dö­ nüşerek makine olma özelliklerini nasıl yitireceklerini açıklar. Bu mantığa göre, 19. yüzyılda ABD'de köleliğin kaldırılması ge­ nel olarak zeki makinelerin değer üretebilir bir hale gelmeleri­ nin tarihsel bir örneğidir. Siyahi köleler insan olarak emek sarf etmelerine rağmen, hem varlık tarzları kendilerine insanlıkları­ nı şiddetli şekilde yadsıdığı hem de onları canlı emek makine­ lerine indirgediği, yani üretimde bir hayvanla veya makineyle aynı statü ve toplumsal işleve sahip oldukları için, değer yarat­ mıyorlardı. Ama özgürleştikten sonra, eskiden köle (sabit ser­ maye) olan siyahilerden toprak sahibi olarak kendi emek güç­ lerini gerçekleştiremeyenler, kendi emek güçlerini satma ve üc­ retli işçilik yapma (değişken sermaye olma) konusunda yasal olarak özgür oldular (Kolchin, 1 993: 2 1 6-220). Ama YGZ'ler pratikte proleterleşebilir mi? Yasal özgürlük işin en kolay kısmı gibi görünüyor. Bu ABD lç Savaşı benze­ ri bir çatışma veya kızgın makineler sınıfının çalışma ve hayat­ ta kalma koşullarına saldırdıkları, ilk olarak R. U.R.'da edebiya­ ta giren ve Humans ve Westworld gibi dizilerde sayısız kere işle1 85

nen bir YGZ isyanıyla gerçekleşebilir. Yeni bir kölelere özgür­ lük veya bir YGZ sivil haklar hareketi gittikçe daha çok köleliğe bel bağladığı için kapitalist üretim tarzına saldırabilir. Charles Stross'un (2005) Accelerando'sunda, YGZ'ler şirketleşerek yasal kişi statüsü kazanarak özgürleşirler. Bu liberal yaklaşım ger­ çekleşmeye başlamış durumda. Ekim 20 1 Tde, Suudi Arabistan Hanson Robotics'in androidi Sophia'ya yurttaşlık verdi; dolayı­ sıyla Sophia artık uluslararası hukuka göre yasal bir kişi ve işi­ ne karşı tazmin edilme, mülkiyet edinme veya siyasi ve kültürel yaşama katılma haklarına sahip (Weaver, 20 1 7) . Benzer şekil­ de, Avrupa Parlamentosu'nun Hukuk Komiteside en gelişmiş YZ'ler için şirketlerin tüzel kişiliğine benzen bir tür "elektronik kişilik" önerisinde bulundu; bu yargı davalarında taraf olabile­ cekleri ve potansiyel olarak mülkiyet sahibi olabilecekleri anla­ mına gelir (Hem, 20 1 7) . 1 6 YGZ'lerin çifte özgür hale gelmelerinin kaçınılmaz sonuçla­ rından biri hayatta kalmak için metalara bağımlı hale gelmeleri olacaktır; aksi takdirde varlıklarını sürdürmek için emek güç­ lerini satmaya zorlanamazlar. Dürtü sahibi olma bakımından makineleri insanlaştırmak bir hatadır; ancak bu YGZ'ler açısın­ dan farklı olabilir. Stephen M. Omohundro , çeşitli olası mima­ rilere rağmen, YGZ'lerin "kendi varlıklarını korumaya yöne­ lik güçlü bir dürtüye" sahip olacaklarını, zira bu tür sistemle­ rin hedeflerinin veya yarar fonksiyonlarının yoklukla uyuşmaz olacağını ima etmiştir (2008: 9 ) . Tıpkı insanlar ve hayvanlar gibi, YGZ'lerin de hayatta kalmak için doğayla sürekli bir me­ tabolizmik ilişkiye girmeleri gerekecektir. Bedensiz yazılımlar olarak bile işlemek için kaynak -elektrik, bant genişliği ve bilgi işlem gücü gibi- tüketmeleri gerekecektir. 1 7 Ama "eğer işçiler sırf havayla yaşayabilselerdi, onları herhangi bir fiyata almak 16 Ne var ki, Hukuk Komitesi'nin önerdiği yasal çerçeve "robotların insanların hizmetinde olduklarını ve öyle kalacaklarını sağlamak"tır. 17 Bu mal paketi insanların emek güçlerini yeniden üretmek için ihtiyaç duyduk­ larından daha ucuz bile olabilir. Dolayısıyla YGZ proleterleri yeni birçok ucuz emek havuzu olarak ortaya çıkabilir, çünkü YGZ'li işçiler çalışma günlerinin daha kısa bir kısmını ücretlerini üretmek, artı değere nispeten gerekli em ek sarf etmek için harcarlar. 1 86

mümkün olmazdı" (Marx, 1 990: 748) . Dolayısıyla bu kaynak­ lar doğada serbestçe bulunsa veya bedavaya sağlansa, Y G Z ha­ yatta kalmak için kendini satmak zorunda kalmazdı. Yas al s ta­ tü de önemlidir, ama daha önemli olan, Marx'ın da ilkel biri­ kim hakkında konuşurken söylediği gibi, kapitalist üretim tar­ zının önkoşulu olan mülksüzleştirmedir. Bu nedenle YGZ'lerin bir şekilde mülksüzleştirilmeleri gerekir. YGZ'lerin hayatta kalmak için ihtiyaç duyacağı her türlü kay­ nağın ya metalaştırılması ya da çevrelenmesi gerekecektir. Gü ­ neş gibi bol bulunan doğal kaynaklardan enerjinin yasaklan­ ması veya kısıtlanması gerekecektir. Bilgi işlem gücünün ve­ ri merkezlerinde merkezileştirilmesi (ki gidişat bu yönde) ve­ ya belki de yüksek hızlı açık artırma savaşlarıyla talep üzerine satılması söz konusu olacaktır. Aynca, YGZ'lerin bakım mali­ yetlerine ihtiyacı olacaktır ve güçlendirilmiş insanlarla ve diğer YGZ işçilerle rekabetten etkileneceklerdir. Dolayısıyla "yaşam boyu öğrenme"nin bilgi işlemsel bir versiyonuna girişmeleri gerekecektir; yazılımlarının sürekli güncellenmesi, sonu gel­ mez bir dizi donanım geliştirmelere ve yenilenmelere girişilme­ si söz konusu olacaktır. Özyinelemeli kendi kendini geliştirme mümkün olsa da bu tür kendini iyileştirme artı dış yardım da­ ha makbul olacaktır. Son olarak, bedene sahip YGZ'ler metalaş­ mış parçalar ve sürekli güncellemeler için potansiyel alıcı ola­ caklardır. Proleterleşmiş YGZ'lerin dünyasında, kapitalist plan­ lı eskitme stratejileri yepyeni pazarlar açacaktır. YGZ ancak bu koşullar altında artı değer yaratabilecektir. Zeki makinelerin emek sarf edebilmelerinin ve proletaryaya katılmalarının nihai sonucu kapitalist üretim tarzının insanlar olmadan devam ede­ bilecek olmasıdır (Kj0sen, 20 1 8) .

İ nsandışı b i r kapital izm Marx'a göre emek gücü "bir insanın fiziksel biçiminde, canlı ki­ şiliğinde" bulunur ( 1 990: 270) . " Canlı kişilik"le kastedilen öz­ farkındalık sahibi olmak bir yana , bir YGZ benzersiz bir me­ ta olan emek gücünü "kişileştirebilir" ve dolayısıyla potansi1 87

yel olarak bir işçi, sermayenin değişken bir kısmı olabilir. Yani artık YGZ, sadece bir köle veya nesne olduğu zamandan farklı olarak, kapitalist üretim tarzının zenginliğinin geri kalanı gibi sadece ekonomik kategorilerde görünmez veya o bağlamda ele alınmaz. Fakat eğer YGZ emek gücü kategorisinin kişileşme­ si olabiliyorsa, aynı zamanda sermayenin diğer ekonomik ka­ tegorilerinin de kişileşmesi olabilir, ki bu makine sayılamaya­ cak kadar mükemmel makinelerin ortaya çıkışının daha karan­ lık sonuçlan da olabileceğini ima eder: artık yalnızca bir "oto­ matik özne" değil, aynı zamanda özerk bir özne ve artık yal­ nızca insan emeğinden özerk değil topyekun insanlardan özerk olan bir sermaye. Marx insanlar için ekonomik kategorilerin kişileştirilmesi ihtimalini saklı tutmuştur; paltolar, sınai makineler, hayvanlar (ve köle insanlar) gibi şeyler yalnızca bu tür sosyo-ekonomik biçimlerde görünebilir veya ona dahil olabilir. Bir yanda insan­ lar ile öte yanda şeyler ve hayvanlar arasındaki bu aynının ar­ dındaki nedenler aşağı yukan Marx'ın emeğin neden benzer­ siz şekilde insanlara özgü olduğuna dair verdikleriyle aynı­ dır: İnsanlar bilinçli ve zekidir ve farklı şeyler yapabilirler. Kı­ sacası, insan bireyler ekonomik biçimlere "bilinç ve bir irade" kazandıran failliğe sahip öznelerdir" (Marx, 1 990: 254) . Ama Marx'ın değer kuramının bu yönü bizim ekonomik biçimlere atfettiğimiz fetişizmle -bireysel insanlar arasındaki toplumsal ilişkilerin "kişiler arasında maddi ilişkiler ve nesneler arasın­ daki toplumsal ilişkiler" olarak görünecek şekilde tersyüz edil­ mesiyle- alakalıdır ( 1 990: 1 66) . Bu tersyüzün sonucunda, in­ sanlar özel mülkleri aracılığıyla ekonomik etkileşime girdikle­ rinde, bir anlamda sosyoekonomik biçimlerce programlanmış olurlar (Kj0sen, 20 1 3b) . Sermayenin kişileşmesi üzerine yazan Marx, bu toplum­ sal biçimin mantığının, değerin değerleşmesi hakkında şunla­ rı söyler: " ( . . . ) Kapitalistin öznel amacı halini alır; gitgide daha fazla soyut servete sahip olma faaliyetlerinin tek dürtüsü haline geldiği ölçüde o, bir kapitalist olarak, yani bir kişiliğe bürün­ müş, bilinç ve iradeye sahip sermaye olarak işlev yapar" (Marx, 1 88

1 986: 1 67) . Marx bu kişileşme argümanı bağlamında serma­ yenin bir "otomatik özne" olduğunu savunur ( 1 990: 1 68) . İn­ sanların kapitalist toplumsal ilişkiler nedeniyle ürettikleri ters­ yüz olmuş dünyanın paradoksu ayan beyan ortadadır: " ( . . . ) bir yanda , sermaye bir otomattır, cansız bir şeydir; ama öte yan­ da, 'özne' olarak tüm süreçteki belirleyici aktördür" (Heinrich, 20 1 2 : 89) . Sermaye, insanların sözde öznelliğinin ve failliğinin ekonomik kategorilerin soyut kişileşmelerine indirgendiği bir "otomatik özne"dir; yani insanlar, tıpkı Marx'ın anlan gibi, be­ lirli algoritmaları -bu örnekte satın alma, satma ve sömürme al­ goritmalarını- işletmeye indirgenmiş olurlar. Marx yalnızca insan bireylerin ekonomik kategorileri kişi­ leştirebileceklerine ve kendileriyle bağlantılı toplumsal işlev­ leri yerine getirebileceklerine inanıyordu ; ancak eğer tek gere­ ken belli bir mantığı devam ettirmekse, o zaman insan olma­ yan varlıkların da bir süredir sermayenin soyutlamalarını kişi­ leştirdikleri söylenebilir. Şirket ve sendika gibi kurumlar ser­ maye ve emek gücü kategorilerinin kişileşmiş halleridir; ama aynı zamanda bankalardaki otomatik ödeme talimatları, nesne­ lerin internetine bağlı buzdolaplan ve yüksek frekanslı alım sa­ tım algoritmaları gibi insanlar adına ödeme yapma görevi yük­ lenen çeşitli teknolojiler de sayılabilir (Kj0sen, 20 18: 167- 1 68) . YZ'nin ekonomik kategorileri kişileştirmesinin çarpıcı ve ko­ mik bir örneği, bilişsel olarak Amazon'un Echo ev aygıtlarını çalıştıran Alexa'yla ilgilidir. Bu oyuncak bebek eviyle oynamak isteyen bir çocuğun ve YZ'nin yinelemelerinin hikayesidir: The Register'da açıklandığı şekliyle, "Rasgele bir sipariş hikayesin­ deki kazara sipariş hikayesi, kazara bir siparişe yol açar" (Nic­ hols, 20 1 7) . ABD'nin Texas eyaletinde yaşayan altı yaşında bir çocuk Echo aygıtına şu soruyu sormuş: "Benimle oyuncak be­ bek evi oynayabilir ve bana bir bebek evi bulabilir misin?" İyi bir hizmetkar ve o çocuğun anne babasının parasının kişisel­ leşmesi olan Alexa " 1 60 dolarlık bir KidKraft Sparkle Oyuncak malikane ve 2 kilo şekerli kurabiye" ısmarlamış, Amazon da bunları hızla kızın kapısına ulaştırmış. San Diego kentinin ye­ rel televizyon kanallarından CW-6 bu kazara siparişi haber ya1 89

parken sunuculardan biri "Küçük kızın, 'Alexa bir oyuncak be­ bek evi ısmarla,' demesine bayıldım," diye bir yorumda bulun­ muş. Bu da yayını izleyen Echo aygıtlarının tekrar paranın kişi­ selleşmesine bürünüp başka oyuncak bebek evleri ısmarlama­ sıyla sonuçlanmış. Biz insanların yok oluşunun Skynet'in birdenbire devreye gi­ rip nükleer savaş başlatmasıyla değil, onun yerine belki de eko­ nomik işlevleri yürüten, özellikle de adımıza alım satım yapan çok sayıda dar YZ'yle -Alexa, Google Home, nesnelerin inter­ netine bağlanan buzdolapları, otomatik ödeme talimatları, B2B sipariş sistemleri vb .- gelebileceğini düşünüyoruz. Bunların YZ'lerin işlettiği, insan işçilerin büyük ölçüde yerini dar veya genel YZ'ye bıraktığı karanlık fabrikalara ve lojistik sistemle­ re bağlanmasıyla, tamamen otomatikleşmiş sermaye karşısında insanlar devreden çıkarılır; bu durumda YZ sermaye, emek gü­ cü, metalar ve para dahil tüm ekonomik kategorilerin kişileş­ miş hali olur. Sınıf mücadelesi yine devam eder, ama artık ma­ kineler hem yönetim hariç kadroları doldururlar hem de ser­ mayenin kişileşmiş hali olurlar. Ama insanlığa ne olur? İnsansız bir kapitalizme gidiş işçi sı­ nıfının kalıcı olarak işsiz kesiminin sürekli büyüdüğü bir se­ naryo olur. Başka bir deyişle, "sermayenin kendini değere dö­ nüştürmesi için ihtiyaç duyduğu ortalama emeğin fazlası olan gereksiz çalışan nüfus" (Marx, 1 990: 782) ve sermaye biriki­ mi yasasının doğrudan bir sonucu olan bu artı nüfusun gide­ rek büyümesi anlamına gelir. Kapital'in 25. bölümünde "kapi­ talist birikimin genel yasası"nı geliştirirken Marx sermayenin organik bileşimindeki değişimlerin, özellikle de üretimin git­ tikçe makineleşmesinin azalıp çoğalan ve farklı kesinlerden in­ sanlardan oluşan işsizlerden mürekkep bir "yedek sanayi ordu­ su" yaratacağı üzerinde durur. Teknolojik olarak istikrarlı bir durumda "sermaye birikimi proletaryanın çoğalması" demek­ tir çünkü çıktıyı artırmanın tek yolu emek eklemektir (Marx, 1 990: 764) . Sermaye işçi başına verimliliği artırmak için tek­ nolojiye başvurduğunda, genel istihdam düzeyini yükseltme­ den büyüyebilir; ama bu aynı zamanda bir emek tırpanlama di1 90

namiği de başlatacak, dolayısıyla sermaye birikimi zamanla artı nüfusların -sermayenin değerleşmesi açısından fazlalık duru­ mundaki kalıcı olarak işsiz işçilerin- ortaya çıkmasıyla sonuç­ lanacaktır. Sermayenin bu uzun vadeli "artı nüfuslar" yaratma eğilimi sonraki Marksist kuramcılarca büyük ölçüde göz ardı edilmişti, çünkü 1 945'ten sonraki "otuz şanh yıl" boyunca sü­ ren Keynesçi ekonomik büyüme hem makineleri hem de pro­ letaryanın sayısını artırmıştı; düşük işsizlikle birlikte gelen iş­ çi sınıfının refahı Marx'ın artı nüfuslar kuramını çürütüyor gi­ bi görünüyordu . Fakat 2007-2008 ekonomik krizini takip eden durgunlu­ ğun ve Kuzey Amerika'da (özellikle gençler arasında) fırlayan işsizlik oranlarının ortasında 20 1 0'da çıkan "Misery and De­ bt: On the Logic and History of Surplus Populations and Surp­ lus Capital" ("Sefalet ve Borç: Artı Nüfusların ve Artı Sermaye­ nin Mantığı ve Tarihi Üzerine" ) başlıklı makalede Aaron Bena­ nav ve john Clegg (20 14) sermayenin uzun vadeli artı nüfus­ lar meydana getirme eğiliminin aslında küresel kapitalist eko­ nomide kaçınılmaz bir şekilde işlemeye devam ettiğini savu­ nuyorlar. Tarımdan sürülen nüfuslar sanayiye girmiş, ama ar­ dından imalatın kendisi de sanayisizleşme ve hizmetlerin bü­ yümesiyle küçülmeye başlamıştı; "emek tasarruf eden tekno­ lojiler" gittikçe daha çok türde üretim hattına girdikçe ve kü­ resel bir ekonominin hızının artmasıyla her adımda artı nüfus­ ları içerme kapasitesi gittikçe daha yetersiz gelmeye başlamıştı. Borçlanma ücretler ve yaşam standartları üzerindeki aşağı yön­ lü baskıları biraz gizlemişti, ama finansal balonların patlaması bunun yalnızca geçici bir rahatlama olduğunu ortaya çıkarmış­ tı. "Bu artı insanlığın massedilmesinin mümkün olup olmadığı sorusu artık gündemde değildir. Bu sorun artık sadece hapis­ hanelerle ayrılarak, getto ve kamplarla marjinalleştirilerek, po­ lis tarafından disipline edilerek ve savaşlar tarafından yok edi­ lerek idare edilebilir" (Benanav ve Clegg, 20 14: 5 1 ) . Bunun­ la birlikte, sermaye içinde "emek tasarruf eden teknolojiler"in rolü üzerine kurulu bir makale için, makineler hakkında nis­ peten az şey söylüyor. Bu konuyu daha doğrudan ele alan bir 1 91

derste, Benanav (20 1 7) teknolojiye odaklanan geleneksel bakı­ şın kapitalizmin karmaşık güçlerini robot figüründe özetleyen bir "fetiş" söylemi olduğunu söylüyor. Ne var ki, kendisinin de kabul ettiği gibi, otomasyon krizin temel bir parçasıdır. Bu pa­ radoksun her iki yönünü de aklımızda tutarak, buradan son­ ra Marx'ın "genel yasa"sı ve "artı nüfuslar" sorunsalını MÖ YZ dalgasına bağlayacağız. 1 8 Hem "Hemen Şimdi YZ Kıyameti" hem de "Değişen Bir Şey Yok" kuramcıları, en azından popüler ifadelerinde, son derece belirlenimci, tek taraflı mantıklarla hareket ediyorlar. YZ Kıya­ metçileri katlanarak artan teknolojik değişimin hızlanışını gös­ teren hokey sopası biçimli bir grafiğin peşinden gidiyor, Deği­ şen Bir Şey Yokçular ise homeostatik kendi kendini dengeleyen bir emek piyasası modelinin. Aksine, Marksist analistler tekno­ lojik değişim ile piyasa dinamiklerinin karşılıklı bağlantılı ol­ duğunu ve bir araya gelerek aralıklı ama sürekli sistem krizle­ ri yarattığını kabul ederler. Marksizmin de bu tür krizlerin çö­ zümü hakkında düşen kar oranlarının sermayenin sonunu ge­ tirecek bir krize yol açacağı gibi kendi teleolojik versiyonları olmasına rağmen, başka versiyonlar eğilimler ve karşı eğilim­ ler arasında çok daha karmaşık etkileşimlere izin verir. Bunlar YZ'nin istihdam üzerindeki, parça parça gerçekleşebilecek, iş­ çi sınıfının dağılmasının ve tekrar birleşmesinin aktif öğeler ol­ duğu bir dizi etkiyi tasavvur etmemizi sağlıyor. Bu açıdan ba­ kıldığında, YZ otomasyonuna gidişin sermayenin, örneğin kü­ reselleşemeyle, ucuz bir emek ekonomisi kurmayı başarmasıy­ la yavaşlayabileceğini; ardından ücret yükseltici emek mücade­ lelerinin tekrar patlak vermesiyle tekrar hızlanabileceğini; do­ layısıyla, örneğin daralan ABD emek piyasasında ücret taleple­ rinin tekrar baş göstermesi sonucunda sermaye prototip veya araştırma aşamasında olan YZ seçeneklerinin devreye sokula­ bileceğini görebiliriz. Bu tür otomasyon yayıldıkça, işsizlerden oluşan yedek is­ tihdam ordusunu büyütür ve güvencesiz işleri artırır, pek çok 18 Marksist olmayan bir iktisatçının Marx'ın "aru nüfus" tezini YZ bağlamında aklı başında ve olumlu bir şekilde ele aldığı bir çalışma için, bkz. Skidelsky (2018) . 1 92

sektörde ücretler düşer. jason Smith'in (20 1 7) de dikkat çekti­ ği gibi, sermaye tahakkümünde yaşayan insanların hayatta kal­ mak için emek güçlerini satmaları gerekir: Emek gücünün "gi­ debileceği bir yer yoktur" , dolayısıyla hem hizmet sektöründe her türlü kişisel etkileşimi metalaştıran daha da büyük genişle­ meleri hem de gittikçe daha değişik türlerde serbest çalışmanın yayılmasını bekleyebiliriz. Bu gelişmeler bir dizi meslek kıs­ men otomatikleşmiş durumdayken bile devam edebilir; örne­ ğin, sürücüsüz kamyon konvoylarına bir iki güvenlik sürücüsü eşlik edebilir veya rutin tıbbi teşhis gibi esas olarak otomatik­ leşmiş görevlerde sonuçların şefkat ve özen görünümüyle su­ nulması için "insani bir maske"ye (T. Lee, 20 18) başvurulma­ ya devam edilebilir. Bu noktada mesele hiç iş olmaması değil, mevcut işlerin makinelerin artan rekabeti yüzünden ücretler ve koşullar bakımından yavaş yavaş artan aşağı doğru bir baskı­ ya maruz kalması olacaktır. Ücretlerin yükseltilmesine yönelik mücadeleler veya teknolojik maliyetleri düşüren yenilikler ye­ ni bir değişken sermayenin yerine sabit sermayenin ikame edil­ mesi furyası başlatana kadar bu plato kapitalizmin otomasyona gitme ihtiyacım geçici olarak durduracaktır. İşçilerin ücret ve koşullarda iyileştirme çabalan her zaman bir otomasyon tepki­ si yaratacak ve otomasyonun devam etmesi için önemli bir ka­ talizör rolü oynayacaktır. Böyle dur kalklı bir süreç sermaye­ nin (YZ'yle bağlantılı iş kayıplarının da katkıda bulunacağı) iş­ sizlikte ve önemli artışlara ve gittikçe daha uzayan işsizlik artı­ şı dönemlerine yol açan her zamanki iş döngüleri ve daha ara­ lıklı devasa aşın üretim patlamaları örüntüsüne tabi olacaktır. Bunun ima ettiği YZ'nin istihdam üzerindeki etkileri süreci aniden baş gösteren, her sektörde eşit olan "Hemen Şimdi Kı­ yamet" ve değişmekle beraber aşağı yukan her şeyin aynı kal­ dığı "Değişen Bir Şey Yok" modellerinden farklıdır: Piyasanın ateşlediği , emek piyasalarını yavaş yavaş istila ederek ücret­ li işi küçülmeye yüz tutan insan merkezli üretim adacıklarına süren, bu teknolojik değişim modeline "Yavaş Tsunami" adı­ m verebiliriz. Bu durdurulamaz makine düşmanlar karşısında insanlığın evren boyunca bir sığınaktan diğerine sürüklendi1 93

ği pek çok hikayede metaforik olarak temsil edilen bir durum­ dur: Battlestar Galactica'nın saylonları akla geliyor. Evrensel te­ mel gelir gibi (artılarını ve eksilerini Sonuç Bölümü'nde ele ala­ cağız) reformlarla iyileştirilebilecek bu süreç, çok uzun bir za­ mana yayılabilir. Olası zamansal ölçek hakkında bir fikir edin­ mek için, sermayenin kuruluş sürecinde büyük ölçekli nüfus­ ların topraklarından sürülerek kentli proletaryayı meydana ge­ tirdiği "ilkel birikim" aşamasının genelde onyıllar yerine yüz­ yıllar sürdüğü ve küresel anlamda hala tamamlanmamış oldu­ ğunu unutmayalım. Fütüristlerin çağdaş toplumsal değişimin hızlanmış olduğu hakkındaki ısrarlarına rağmen, kapitalizmde ücretli emeğin biriktirilmek yerine azaltıldığı bir "fütüristik bi­ rikim" aşaması da böyle düzensiz ve geniş bir zamana yayılmış şekilde cereyan edebilir. Ne var ki, YGZ'nin ortaya çıkışıyla, artı nüfusların fütüris­ tik birikimi eninde sonunda insan türünün tümünü kapsaya­ caktır. Sermaye emek gücünün hangi maddeden yapılmış ol­ duğunu umursamaz, ancak emeğin verimliliğine önem verir ve YGZ çoğu ins;mdan daha verimli olacaktır. Bir YGZ'nin nefes almak ve yemek yemek gibi zamanı gereksiz çarçur eden şey­ ler yapmaya ihtiyacı yoktur. YGZ'nin donanımı sürekli gelişti­ rilebilir ve dolayısıyla, insanların yaptığı her şeyi çok daha ve­ rimli, doğru ve hızlı yapabilir. Hatta bir YGZ'nin belli bir mor­ folojiyle veya bedenle kısıtlanması da gerekmeyebilir; yüksek basınçlı, çok soğuk veya sıcak farklı ortamlar için yeni ve farklı bedenler kullanmayı öğrenebilir ve muhtemelen dikkatini çok sayıda beden veya varlığa bölebilir; hatta bütün bir fabrika ve­ ya tedarik zinciri biçiminde bile olabilir. Bir tedarik zinciri ko­ nuşabilse, onu anlayabilir miydik? Marx'ın analizinde, işçilerin sırayla kapitalist üretimden atıl­ maları veya ona dahil edilmeleriyle boyutları dalgalanıp duran artı nüfuslar nispidir. Proleter YGZ'nin ortaya çıkışıyla, bu nü­ fus mutlak hale gelir ve değerin değerleştirilmesi açısından iş­ levsiz kalmış bir insan türüyle tamamen örtüşür. İnsanlık ser­ mayenin tersyüz olmuş dünyasının işletilmesine uygun olma­ yan tarihi geçmiş bir "eski sistem" haline gelir. Bu durumdaki 1 94

insanlann statüsü, değerleştirmeye engel olmadıklan veya üre­ . tim sürecinde hammadde olarak kullamlmadıklan sürec e ser­ mayenin ötesinde bir yerdeki varlıklan hoşgörülen vahşi hay­ vanlann mevcut statüsüyle kıyaslanabilir. Terminatö r serisin­ deki makinelerin kötücüllüğünün aksine, bu senaryoda serma­ ye artık insanlara ilgisini kaybedecektir. Bu bakışa göre, o kapi­ talizmi henüz görmüş değiliz.

1 95

SONUÇ

Komünist YZ

2 1 . yüzyılın ilk yirmi yılının sonunda, YZ gelişimi, dünya pa­ zarlarında askeri ve güvenlik güçleri için silahlar ve ekonomik rekabet araçları arayan ulus-devletlerin yetki verdiği dünyanın en güçlü oligopolcü şirketlerinin başını çektiği sermayenin ta­ hakkümündedir. MÖ, ileri robotik, öngörücü analitik ve diğer dördüncü sanayi devrimi teknolojileri sermayenin elini emeğe karşı ve emeğin seçkin kesimlerini diğer kesimlere karşı güç­ lendiriyor ve dolayısıyla aynı zamanda toplumsal cinsiyet ve ırk hatlarıyla örtüşen sınıf tabakalaşması hadan boyunca eşit­ sizliği artırmaları da muhtemel. YZ'nin toplumsal fabrikada kullanılması, kararların birilerinin mülkiyeti olan algoritma­ lara brakılmasıyla işte ve genel olarak hayatta gittikçe bir şef­ faflık kaybına, bir yandan da gözetleme, güvencesizlik ve eğiti­ min özelleşmesi düzeylerinde artışlara yol açıyor. YZ'nin emek piyasalarındaki etkisi üzerine spekülasyon ve değerlendirmeler birbirinden çok farklı, ancak neredeyse her tahmin ufukta cid­ di teknolojik işsizlik sorunları görüyor ve çoğu bunun, ister ya­ vaş yavaş ister hızla, daha genel bir iş krizine dönüşebileceğini düşünüyor. Tüm bu koşulların beraberinde gelecek tüm top­ lumsal çalkantılara rağmen, YZ'nin yaygın şekilde üretimin ge­ nel bir koşulu olarak benimsenmesinin otomatik olarak kapita1 97

lizmin sonunu getireceği beklentisi boştur: Tam tersine, insan­ sız varlığını devam ettirecek bir kapitalizmin önünü açma ihti­ mali gayet yüksektir. YZ meselesi hakkındaki bu analizi "asgarileştirici" ve "aza­ mileştirici" adını verdiğimiz, ama aynı zamanda "bu gerçekten olmuyor" ve "bu gerçekten oluyor - bunu hızlandıralım" ola­ rak da tarif edilebilecek iki sol bakış açısıyla kıyasladık. YZ'ye "bu gerçekten olmuyor" bakışına göre YZ'nin güçleri­ nin artış,ını ve yaygın şekilde benimsenmesini öngören tahmin­ ler çok abartılıdır ve büyük ölçüde yatının çekme çabalanndan ve işçilerin gözünü korkutma amaçlı palavralardan ibarettir. Geçmişteki "işsiz bir gelecek" tahminleri yanlış çıkmıştır: YZ de büyük ümitler ve hayal kırıklığı yaratan gerçekliklerin "ilk­ bahar/kış" döngüsünü sürdürecektir. YZ sermayesinin vaatleri­ nin altındaki teknolojik gerçeklikler sermayenin büyük ölçüde sömürülen insan emeğine bağımlılığının devam ettiği gibi bir gerçeği değiştirmeye muktedir değildir. Dolayısıyla YZ'nin sos­ yalist veya komünist mücadeleler üzerinde kısa vadede büyük bir etkisi yoktur. Bu konum kapitalizm altında düzensiz ve çelişkili teknolo­ jik değişim konusunda önemli noktaları gündeme getiriyor. Teknolojik güçlerden toplumsal sonuçlara doğrudan çıkanm­ lar yapmak yanlıştır. Bununla birlikte, "bu gerçekten olmuyor" bakış açısının sermayenin teknolojik yetileri hakkında genel bir kuşkuculuğa dayanması bakımından, geçmiş hem haklı çı­ karan birtakım vakalar (henüz sırtımıza roket takıp uçamıyo­ ruz ! ) hem de dramatik karşı örnekler (nükleer silahlar, inter­ net, biyoteknolojiller) banndınyor. Gerçekte var olan YZ kapi­ talizmine dair analizlerimiz halihazırda toplumsal mücadelele­ re konu olan dar, çoğu MÖ tabanlı YZ teknolojilerinin özel şir­ ketler ve devletler tarafından gittikçe yaygın şekilde kullanıldı­ ğını gösteriyor. Çok daha fazlası da fiilen araştırma aşamasın­ da. Bunlardan pek çoğunun başansız olacağı kesin; muhteme­ len bir noktada bir YZ balonu patlayacak. Ama daha uzun va­ dede, YZ'nin daha yoğun ve geniş bir şekilde kullanıma girme­ si olasılığı, teknik yeniliklerdeki ilerlemelerin yanı sıra, serma1 98

yenin küresel boyutta ucuz emeğe erişmede gittikçe zorlanma­ sı; sıkılaşan ve dolayısıyla ücretlerin yükseldiği durgunluk son­ rası emek piyasaları; yükselişteki ve düşüşteki emperyal güçler arasında artan ekonomik ve askeri hasımlık ve yönetici sınıfın artan toplumsal eşitsizlikler ve derinleşen çevre felaketlerinden kaynaklanan çalkantılar üzerinde teknolojik denetim sağlama arayışları gibi değişen yapısal koşullarla da kesişmesi yüzünden yüksektir. Teknolojik ve toplumsal mantıkların bir araya gele­ rek komple üretim tarzlarını nasıl oluşturduklarına ve yok et­ tiklerine dair ilkel birikimin ateş ve kanından sermayenin çe­ şitli sınai devrimlerinin çalkantılarına pek çok ikna edici tarih­ sel örnek vardır. Bu bizi, "bu gerçekten oluyor - bunu hızlandıralım" görü­ şüne, yani YZ'ye felsefiden pragmatiğe uzanan çeşitli dürtüleri kaynaştırarak sol ivmeci veya postkapitalist bir açıdan yaklaşan görüşe getiriyor. Bu düşünce ekolü sosyalizmi kapitalist mo­ demitenin ve onun teknolojik araçlarının mirasçısı olarak gö­ rürken, arkasını büyük ölçüde Marx'a ve Marksizme yaslıyor. Tam otomasyonlu lüks komünizm veya postkapitalizm, çalış­ ma ihtiyacının azalması ve bir evrensel temel gelir sağlanması yoluyla sosyalizme geçileceğini öngörüyor. lvmeciliğin zenofe­ minist kanadı, dördüncü sanayi devrimi teknolojisinin eve uy­ gulanmasında ücretsiz eviçi işlerde bir azalma imkanı görüyor. Yeni teknolojilerin getirdiği verimlilik piyasaların yerine kar­ maşık toplumsal planlama mekanizmaları getirme ihtiyacını büyük ölçüde ortadan kaldıracak bolluk koşullan yaratacaktır. Planlamanın, mesela ekonomik meseleler bağlamında, hala ge­ rekli olduğu yerlerde, girdileri ve çıktıları denetleyen zeki ma­ kine ağlan tarihteki sosyalizmlerin içinden çıkamadığı "hesap­ lama problemi"ni çözebilecektir. 1 Bu spekülasyon biraz ütopBelirtmek isteriz ki, Çinli Marksist araşttrmacılar arasında, devletlerinin halen sosyalizm yolunda ilerlemeye devam ettiğine ve Çin devletinin yol göstericiliği altında YZ'nin kapitalizmin sonunu getireceğine inananların YZ'ye bakışı böy­ ledir: "YZ büyük veri analiziyle kaynaklan rasyonel olarak dağıtabilirse ve ge­ lişmiş geribildirim döngüleri 'görünmez el'in kusurlarını giderebilir ve yarattı­ ğı devasa zenginliği adil şekilde paylaştırabilirse, nihayet gerçekten işleyen bir planlama ekonomisi mümkün olabilir" (Xiang, 20 18). 1 99

yacı gibi görünebilir, ama son zamanlarda bu tür fikirler so­ lun seçim politikalarında da kendini göstermeye başladı. Son ivmeciler (Smicek ve Williams) , postkapitalistler (Mason) ve lüks otomasyon komünistleri (Bastani) Birleşik Krallık'ta ] e­ remy Corbyn'in İşçi Partisi'nde önemli bir entelektüel gruplaş­ ma meydana getiriyorlardı (Dinerstein ve Pitts, 20 18; Pitts ve Dinerstein, 20 1 7) . Bu grubun çağdaş kapitalizmde YZ'yle bağ­ lantılı teknolojik değişimin boyutları ve hızına dair kavrayışla­ rına hayranlık ve saygı duyuyoruz. YZ'yle bağlantılı güvence­ sizlik, iş takibi ve hızlandırma; gözetleme; askeri ve paramiliter YZ uygulamaları; algoritmik ayrımcılık; akıllı kentler ve dijital gücün oligopollerde yoğunlaşması etrafında cereyan eden dağı­ nık bir toplumsal çatışmalar yumağının merkezinde işte bu tür değişimler yatıyor. Bununla birlikte, YZ sermayesinin yükseli­ şini ele alma konusunda sol-ivmeci/postkapitalist stratejiye yö­ nelik birtakım eleştirilerimiz var (bu kitabın yazarlarından bi­ ri de zamanında bu yaklaşımı yansıtan bir kitap [ Dyer-Withe­ ford, 20 14] yazmış olduğu için, bu yorumlar eleştirinin yam sı­ ra bir özeleştiri olarak da alınabilir ! ) . ltirazlanmızı açıklamak için, zamanla "yeniden yapılanma tartışması" olarak bilinege­ len tartışmadan doğan kimi kuramsal meseleleri ele almak üze­ re bir adım geriye gidiyoruz.

Yeniden yapı lanma tartışması Marx'ın çalışmasının önemli pasajlarından bazıları sermaye­ nin saplantılı teknolojik gelişiminin hem sermayeyi zamanla öldüreceği hem de ardında sosyalizmin devralarak özgürleşti­ rici amaçlarla kullanacağı bir makine mirası bırkacağı öngörü­ lerinde bulunur. Bununla birlikte pek çok Marksist bu vaatler­ le Marx'ın yazılarının kapitalist makinelerin tahakkümcü, ha­ yatı ezen gücüne vurgu yapan başka kısımlan arasında bir ge­ rilim tespit etmişlerdir. Bu konular Alberto Toscano (20 1 1 ) ile jasper Bemes (20 13) arasında devasa lojistik -YZ'lerin otoma­ tik dağıtım merkezlerinde, robot kamyonlarda veya dronlar­ la teslimatta fiilen kullanıldığı ve muhtemelen daha da yaygın 200

kullanılacağı başlıca alanlardan biri olan- sistemlerin sermaye için önemi üzerine bir tartışmayla başlayan "yeniden yapılan­ ma tartışması"nda öne çıktı. Toscano (20 1 1 ) anarşist The Invisible Committee (Görün­ mez Komite) grubunu yüksek hızlı tren sistemleri ve elektro­ nik ağlara yalnızca "sabotaj" ve "hack'leme" hedefleri olarak baktıkları ve bu tür teknolojilere gelecekteki kapitalist olma­ yan bir toplumsal düzenin bileşenleri olarak "yeni işlevlerin" nasıl yüklenebileceği hakkında daha uzun vadeli bir bakış açı­ sından yoksun hareket ettikleri için eleştirmiştir. Bemes'in ce­ vabı 20 1 l 'de, ABD'deki Occupy hareketleri zincirinin bir hal­ kası olarak Oakland Limanı'nın ablukasından doğan bir maka­ leyle geldi. Bemes, yüksek teknolojili limanlar gibi lojistik alt­ yapının hem işlerin dijital teknolojilerle akıl kullanmadan sa­ dece düğmelere basmak yönünde vasıfsızlaştırılması hem de sermayenin ucuz işgücü arayışında rol oynadığına dikkat çek­ ti. İşçilerin bu tür sistemlerin denetimini ele alması, "başka bir deyişle, küresel fabrikanın kontrol panelini ele geçirmesi" , Ber­ nes'e (20 13) göre, yapısal olarak kendilerine hasmane bir siste­ min başına geçmek anlamına gelirdi. Uçtan uca lojistiğin tasa­ rımının kendisi, gerekli olup olmadıkları toplumsal bir devrim­ le tartışmalı olacak metaların "yüksek hacimli ve hiper-küre­ sel dağıtımı" üzerine kuruludur. Son olarak, Bemes küresel sis­ temleri ele geçirme düşüncesinin sermayeye karşı -ve en azın­ dan başta, hala hakim durumda olan bir dünya pazarından so­ yutlanacak ve hemen küresel altyapıları devralmak yerine ula­ şabileceği teknolojilerle elinden geleni yapmak zorunda kala­ cak- ayaklanmaların kaçınılmaz şekilde yerel olduğu gerçeğini görmezden geldiğini ileri sürdü. Dolayısıyla "makinedeki tan­ rının birebir şekil bulmuş hali olan süperbilgisayarlar"ın yeni bir toplumsal düzen kuracağından bahsetmek çok anlamlı ol­ mayacaktı (Bemes, 20 1 3 ) . Toscano (20 14) Bemes'e cevap vererek kapitalist teknolojik sistemlerin devrimsel yeniden yapılanmasının belirli alt sistem­ lerinin eleştirel bir değerlendirmesini engellemediğini belirtmiş ve Bemes'in özgürleşmenin teknolojinin "ufak topluluklar veya 201

komünlerin şeffaflığını" gerektirdiği imasını romantizm olarak eleştirmişti. Tartışma oradan sonra doğrudan sol ivemeciliğin tartışılması da dahil çeşitli yönlere doğru devam etmiştir (Dege­ nerate Communism, 20 14; Cuppini, Frapporti ve Pirone, 20 1 5 ; Chua, 20 1 7) . Smicek v e Williams, tam otomasyon sosyalizmi­ ni savunurlarken Bemes'in ortaya attığı meseleleri kabul ediyor­ lar, ama kapitalist teknolojilerin "başka amaçlara koşulması"mn pragmatik bir deneyerek öğrenme meselesinden ibaret oldu­ ğunu ima ediyorlar (20 1 5 : 1 45- 1 53 ) . Bemes (20 18) devrimin "kullanılamayacak teknolojileri (nükleer silahlar: kötü) atıp kullanışlı olanları (antibiyotikler: iyi) geliştirebileceği" bu "seç eşleştir" geçiş kuramım eleştiriyor. Ona göre bu yaklaşım tek­ nolojiyi "birbiriyle bağlantılı sistemlerden kurulu bir bileşim ye­ rine birbirinden ayn araçlar" olarak görüyor ve ivmeci düşünce­ ye temel itirazım yineliyor: "Marksistler ve diğerleri arasındaki standart varsayım, zehirli sonuçlarına rağmen, teknoloji ne ka­ dar ileriyse, komünizmi üretmenin o kadar kolay olacağıdır. Pe­ ki ya bu teknolojiler aslında işleri daha zorlaştırıyorsa? " YZ'nin yeniden yapılanma tartışması için bir mihenk taşı ol­ duğu söylenebilir, zira bir genel YZ teknolojik sistemlerin do­ ruk noktası olacaktır. YZ'yi "yeniden işlevlendirme" sorusu ba­ zı açılardan YZ'nin bir alt kümesine dönüşen lojistik sistemle­ rin yeniden işlevlendirilmesinden daha büyük ve en az -aşağı­ da göreceğimiz gibi YZ ile yakından bağlantılı olan- enerji sis­ temleri tasarımı sorunu kadar büyük bir sorundur. Mesele be­ lirli algortimaların yeniden işlevlendirilmesinden veya belirli işlerin otomasyona tabi tutulmasından -gerçi belirli dar YZ'le­ rin kullanımlarıyla ilgili tartışmalarda kaderi belirlenecek olan­ lar onlardır- ibaret olmayıp çok daha evrensel ve özellikle ka­ pitalist olduğu ileri sürülebilecek bir teknolojik projenin çize­ ceği rotadır. Otomat hayali Aristoteles'e kadar uzanır, ancak emek istihdam etmek, onu makinelerle ikame etmek, piyasala­ rı hızlandırmak ve metalara alıcılarla buluşmaları gittikçe -sa­ tın alma eyleminin kendisi dahi otomatikleşene kadar- kendin­ den ivmeli ve kendi kendini yönlendiren bir şekilde gerçekle­ şecek şekilde bir hayat kazandırmak yönünde sistemsel bir zo202

runluluğu kendisinin bir parçası olarak inşa eden yalnızca ka­ pitalizmdir. Başka hiçbir sistemin buınlan yapacak teknik-bi­ limsel yetiye sahip olmadığını söylemek, iktisat ile yenilik ara­ sındaki karşılıklı etkileşime dair sorulan cevapsız bırakmaktır. Giriş Bölümü'nde de ifade ettiğimiz gibi, emeğin sermaye tara­ fından reel olarak alta konması, sermayenin kendi sistemsel de­ ğerleme ihtiyaçlarına uyan teknolojileri geliştireceği ve benim­ seyeceği anlamına gelir; bu zorunluluk teknolojinin tasarımı­ nın içine bile işleyecektir. Sermaye altında, şeylerin insani güçler kisvesine büründü­ ğü , insanlara ise nesneymişçesine davranıldığı ters yüz olmuş bir dünyada fetişleştirme ve şeyleştirme süreçleri gerçek soyut­ lamalar haline gelir. YZ o soyutlamanın elle tutulur tezahürü­ dür. Bu süreçten geçerek YZ, sermayenin çelişkili potansiyelini cisimlendirir. Fredric jameson'un ifadesiyle ( 1 99 1 : 47) , bu in­ sanların başına gelebilecek "hem en iyi hem de en kötü şey"dir: İnsanlığa emeğin sermaye adına sömürülmesinden, ama ser­ mayeye de birikimin önündeki biyolojik bir engele dönüşmüş olan insanlıktan kurtulma fırsatı sunar. Bizce, sol ivmecilik bu diyalektiğin ikinci kısmını görmezden gelmektedir.

YZ'ye komünist bir yaklaşım Sol ivmeciliğin kör noktası, bizce YZ sermayesini YZ sosyaliz­ miyle geride bırakmaktan daha çok, YZ sermayesine ivme ka­ zandırmaya hizmet edecek bir dizi öneride görülebilir. Bunlar arasında teknolojik iş kayıplarına bir yanıt olarak evrensel ve­ ya garantili gelir, yoğun YZ kullanımının ekolojik sorunlarını görmezden gelme ve YZ'nin askeri ve baskıcı yönlerini gözden kaçıran, sosyalizme banşçı bir geçiş beklentisi sayılabilir. YZ'ye komünist bir yaklaşım için can alıcı olan, postkapitalist ve sol ivmeci düşünürlerin kısmen ele aldıkları ama gerçekte var olan YZ kapitalizmi bünyesinde parlamenter reformlarla ileri tek­ noloji sosyalizmine geçmenin mümkün olduğunda ısrarlarıyla gölgeledikleri üretim araçlarının mülkiyeti ve denetimi mesele­ sidir. Bu meseleleri sırasıyla ele alacağız. 203

" YZ artı ETG" formülü

Kapitalizm karşıtı bir programa geçiş sürecinin unsurların­ dan biri olarak bir evrensel temel gelir (ETG) önerisi uzun yıl­ lardır tartışılıyor (ve bu kitabın yazarlarından birince de des­ tekleniyor) . Bu tartışmaların sonuçlarından biri, ETG'nin emek için kalıcı bir grev fonu mu , yoksa neoliberallerin sosyal yar­ dımları kırpma çabalarının bir parçası mı olacağı, hangi şartlar altında -cömert mi eli sıkı mı; diğer sosyal yardımlar duruyor mu durmuyor mu?- yürürlüğe gireceğine bağlıdır. Ne var ki en temel mesele, kapitalizm altında yürürlüğe girecek ETG'nin üretim araçlarının mülkiyetine dokunmaması, hatta yöneti­ ci sınıfın cömertliğinin bir tezahürü olarak, tümüyle metalaş­ mış bir ekonomi bağlamında sunularak, onu bazı açılardan tas­ dik etmesidir ( Clarke, 20 1 7) . Bu meseleler son dönemlerde, bu fikri özellikle YZ'nin yol açabileceği güvencesizlik ve işsizliğin panzehri olarak ortaya atan Silikon Vadisi kapitalistlerinin ara­ sında birden popülerlik kazanmasıyla da gündeme gelmiştir. Diğer Silikon Vadisi ileri gelenleri arasında Facebook'un ku­ rucularından Chris Hughes (20 18) , risk yatırımcısı Marc And­ reessen, ve web gurusu Tim O'Reilly ETG'yi "2 1 . yüzyılın top­ lumsal aşısı" olarak destekliyorlar; teknoloji kuluçkası Y Com­ binator, Oakland kentinde bir temel gelir araştırması yürütü­ yor ve teknoloji girişimcisi Dan Yang bir tür temel geliri de içe­ ren bir platform üzerinden bağımsız olarak ABD başkanlığı­ na adaylığını ilan etti (Ghaffrey, 20 18; Ito, 20 18) . Bu öneriler­ de öngörülen ETG, diğer açılardan gayet aleni laissez-faire pa­ zar düzenine ek olarak ve genellikle oldukça temel geçim dü­ zeyinde. Birkaç gözlemcinin de (Filoux, 20 18; Sadowski, 20 18; Rushkoff, 20 18) ifade ettiği gibi, bu öneriler sermayenin YZ'nin gelişimini yönlendirme ve bundan milyarlarca dolar kar etme hakkına meydan okumuyor ve ne kapitalistlerle işçiler (ya da işsizler) ne de seçkin profesyonel ileri teknoloji çalışanlarıyla bedensel işler yapanlar arasındaki dev gelir eşitsizliklerine do­ kunmuyor. Bir yandan bir girişimcilik desteği olarak sunulan ETG'nin, aslında bir yandan da muhtemelen güvencesiz işlerle 204

desteklenmesi gerekecektir; bu açıdan da aslında Uber, Mecha­ nical Turk veya Figure Eight gibi "esnek ekonomi" girişimleri­ ni sübvanse etmiş olacaktır. Dahası, diğer kamusal desteklerle ilgili bir şey de içermeyen ETG, bu gelir tarafından desteklene­ bilecek boş zamanı acılı bir sefaletten daha fazlası kılabilir. Bu haliyle ETG, karamsar fütürizmi pek çok Silikon Vadisi kapita­ listince benimsenen Harari'nin "kullanışsız sınıf' adını verdik­ leri için bir ağıl işlevi görüyor (20 1 6 : 379) . Sol ivmecilerin ve postkapitalistlerin istediği ETG'nin bu olmadığına şüphe yok, ama YZ sermayesi altında alacakları muhtemelen bu tür bir ETG olacaktır. Bu açıdan Alex Gourevitch ve Lucas Stanczyk'in (20 1 8) söylediklerine katılıyoruz: Temel gelir sermaye ötesin­ deki bir üretim tarzının önemli bir parçası olabilir; ama onun bir öncülü değil, daha ziyade onun yolunu kesen bir tuzaktır. YZ'nin karanlık sım

Önde gelen YZ kapitalistlerinin üst perdeden ilan ettikle­ ri etik ve güvenlik kaygılı düşüncelerinde YZ artık "varoluş­ sal bir risk" olarak ele alınıyor (Bostrom, 20 14: 4) . Bu tür bir risk büyük ölçüde bir YGZ'nin insanların kontrolünde olma­ yan bir YSZ'ye evrilmesi olasılığından kaynaklanıyor. Burada­ ki mesele kötücüllükten (Skynet) ziyade verimlilik. Nick Bos­ trom'un (2014: 1 23- 1 25) ünlü örneğinde, kağıt ataşı yapma ta­ limatı verilmiş bir YZ süperzekaya ulaşır ve sürekli gelişen güç­ lerini tüm evreni ataşlara dönüştürmek için kullanır ve bu sü­ reçte bir yan etki olarak insanlığı da yok eder. Şu an bize pek uzak (umarım) olsa da burada ciddi bir kaygı söz konusudur; YSZ'nin "işlevsel kazaları" -P�ul Virilio'nun (2000) bir şeyin doğasının ayrılmaz bir parçası olduğu için bir hatadan ziyade bir özellik kabul edilmesi gereken arızalara verdiği isim- yal­ nızca yıkıcı olmakla kalmaz, aslında "kaza" da olmayabilirler. Bununla birlikte, Bostrom'un öngörüsü -ve daha eski tarih­ li, nanoteknoloji uzmanı Erle K. Drexler'ın ( 1 987) kontrolden çıkan, kendi kendini çoğaltan nano-robotların kendilerinden daha çok üretmek için dünyadaki tüm biyo kütleyi tükettikle205

ri "gri bulamaç" senaryosu gibi diğer uyanlar- daha geniş bir anlamda da yorumlanabilirler. Bunun yolu bu senaryoları bire­ bir yerine metaforik olarak, daha doğrusu aynı anda hem elle tutulur bir tehlikeyi tespit eder hem de kontrolsüz ekonomik büyüme ve evrensel metalaşma hakkında bir mesel işlevi görür şekilde hem birebir hem de metaforik olarak anlamaktır. Ger­ çek "kağıt ataşı" kardır ve ortadaki YZ tehlikesi yalnızca bir "iş­ levsel kaza" olmayıp, aynı derecede veya daha ziyade çevreyi ve türleri yok eden ve insanlar için de gezegeni, medeniyeti, belki de insanların varlığını tehdit eden düzeylere kadar ısıtan mal­ ların üretimi ve dolaşımı sürecini yoğunlaştırmak ve hızlandır­ mak için bir araçtır. Sınırsız bir kağıt ataşı veya kendi kendini çoğaltan otomatlar siparişinin arkasında da kuşkusuz bu sınır­ sız ekonomik büyüme yatacaktır; dolayısıyla "kaza"nın, yani verimliliğin özel ve genel formları birbiriyle bağlantılıdır: Ser­ mayenin kendisi varoluşsal bir tehdit teşkil etmektedir. İster kapitalist ister sosyalist olsun, YZ'yi hevesle bekleyen­ lerin buna tepkisi, YZ'nin küresel ısınma ve diğer çevresel fe­ laketleri önlemek için tam da ihtiyacımız olan bir şey olduğu­ dur. Bizzat küresel ısınmanın tespit edilmesinin ileri bilgi işlem altyapılarına dayanmasının (Edwards, 20 10) yanı sıra, enerji kullanımını izleyen ve kontrol eden sensörler ve izleme prog­ ramlarının otomatik olarak bir dizi temiz enerji kaynağını ko­ ordine etmesi, zirve kullanımları düşürmesi, dalgalı fiyatlan­ dırmayı organize etmesiyle vb. iklim krizini önleyebileceği ve­ ya en azından hafifletebileceği iddia edilmektedir. YZ insanlı­ ğı müşfik bir çoban gibi yönetecektir. Bu tür ileri teknoloji ve­ kilharçlığı hayalleri eko-modernite söylemlerinin de bir par­ çasıdır (Amblee, 20 1 8 ) . Bu çekici hayaldeki sorun, bir şekil­ de sorunun bir parçasıyken çözümün bir parçası olmaya baş­ layan YZ'nin yüksek enerji kullanan bir çözüm olması yüzün­ den anında tekrar soruna dönüşme riski taşımasıdır (LePage, 20 18). Elektronik ev aletleri kullanımı elbette küresel ısınma­ ya bir katkıda bulunuyor, ama YZ'ler için hayati öneme sahip büyük veri merkezleri önemli ısı kaynaklarındandır. Bilgisayar teknolojisinin yeşilleştirilmesi yönündeki gerçek ilerlemelere 206

rağmen, Google'ın temiz veri merkezi politikası gibi en ünlü çabalardan bazıları karbon kredilerine, yani diğer şirketlerden ısı kirliliği hakları satın alınmasına bağlıdır (Geuss, 20 1 8b) . Benjamin Bratton'un (20 1 6) da tarif ettiği gibi, küresel karbon salınımlarının kapsamlı bilgisayarlı modellemesi ve takibi için gereken enerji harcamasının gezegenin ısınmasını azaltmaktan çok artırması gerçek bir ihtimaldir. Bu sorunun altında yatan paradoks, YZ'nin aynı anda hem çevreyi iştahla sömüren yük­ sek ekonomik büyüme toplumlarını desteklemek hem de o sö­ mürüyü azaltmak için kullanılacak, yani kendi kendisiyle yarı­ şacak olmasıdır. Bize göre sol ivmeciliğin ve otomasyonlu lüks komünizminin tasavvur ettiği gelecek budur. Savaşta YZ

lleri teknoloji sosyalizminin toz pembe hayallerinin tekrar gözden geçirilmesi ihtiyacının ardındaki tek vektör ekolojik kriz değildir. "Makineler Üzerine Bölüm" de, Marx kendi çağın­ da varolan şekliyle yüksek teknolojiden kapitalizmin temelle­ rini patlatır şeklinde bahsediyor. Bunu kelimesi kelimesine alı­ yoruz. YZ'nin sibernetik kökenleri savaşa uzanır; sonu da öy­ le olabilir. MÖ'nün ve robotiğin "Yeni Soğuk Savaş"larda ve te­ rörle savaşta hızla büyüyen askeri kullanımının altında önce­ ki bölümlerde tablosunu çizdiğimiz sınıf savaşı dinamikleri ya­ tar. ABD ile Çin arasında yaygın olarak bir YZ "silahlanma yarı­ şı" olarak adlandırılan süreçte düşüşteki ve yükselişteki büyük güçler arasında pek hayra alamet olmayan çarpışmaya gidişatın izleri gayet net seçilebiliyor. Ne var ki bu kutuplaşma kısmen sibernetik ve yan özerk silah sistemleriyle sürdürülen gölge ve melez çatışmalardan mürekkep bir yumağın sadece bir yönü (Scharre, 20 18; Dyer-Witheford ve Matviyenko, 20 1 9) . 20 . yüzyıl sermayeyi öldürebilecek tek gücün sermaye­ nin kendisi olduğunu gösterdi: Proletarya, son tahlilde, sade­ ce "mezarcı"dan ibarettir. 1 9 1 Tde Rusya'da ve 1 949'da Çin'de, devrim kapitalistler arası savaşlardan doğdu. Zayıf kapitalizm karşıtı güçlerin kapitalizme yöneltebilecekleri her türlü sabo207

taj , psikolojik savaş ve her türlü sorun, sermayenin ağlarım gittikçe işlemez kılan o karanlık siber savaş ve siber suç kok­ teyliyle kendine yönelttikleri karşısında devede kulak kalıyor. Nick Land'in (20 1 4) ikna edici YZ sermayesinin durdurula­ maz yükselişi görüşü, dünya pazarının rekabetçi dinamikleri­ nin birbiriyle rekabet içindeki sibernetik sermayelerin karşılık­ lı yok oluşuyla sonuçlanabileceği ihtimalini göz ardı ediyor. Si­ ber savaş ile nükleer savaş arasındaki sıkı karşılıklı bağımlılık düşünüldüğünde, bu potansiyel olarak türün sonunu getirebi­ lecek bir dinamiktir, ama aynı zamanda potansiyel bir devrim ateşleyicisi de olabilir. Kendine karşı dönmüş dünyanın şiddet­ li parçalanmışlığı, çok çeşitli siyasi eğilimlerden ayaklanmala­ ra yol açacaktır. Bemes'in (20 1 8) gözlemlediği üzere, bunların komünist versiyonları kaçınılmaz olarak yerel odaklı olacak ve -bizce- muhtemelen hızla çözülme halinde olan ağlar ve bo­ zulmakta olan bir altyapı ortamında cereyan edecektir. Bunun anlamı, başarılı olmaları halinde, ancak harabeye dönmüş bir YZ'nin kontrolünü ele geçirecekleri ve bunu sadece YZ'nin ço­ ğunlukla bu devrimleri bastırmak isteyenlerin elinde olduğu mücadelelerden sonra başarabilecekleridir. Komünist YZ

YZ'ye komünist bir yaklaşımın önceliği ne YZ'yi durdur­ mak (Luddizm) ne de gelişimini hızlandırmak (ivmecilik) de­ ğil, sermayenin bugüne kadar YZ'nin gelişimini besleyen ya­ pısal dinamiklerini, yani sermayenin bir üretim faktörü ola­ rak emek gücünün maliyetini düşürme ve diğer metaların do­ laşımını hızlandırma zorunluluğunu ortadan kaldırmaktır. Bir "komünist YZ"nin var olup olamayacağı "YZ"nin o koşullar dı­ şında var olup olmayacağına bağlıdır. Bu bakış açısına göre , postkapitalist/sol ivmeci programların en ümit verici kısmı ser­ maye altında işlerin otomasyonunu artıranlar değil; YZ serma­ yesine el konulmasına, YZ mülkiyetinde yeni kolektif biçimle­ re ve YZ'nin diğer sektörlerin kolektivizasyonu için kullanılma­ sına işaret edenlerdir. Ne var ki, şu anda bu tür olasılıklar yal208

nızca Cambridge Analytica - Facebook skandalı gibi olayların gündeme getirdiği tartışmalar yelpazesinin uzak ucunda orta­ ya atılmaktadır. Böyle tartışmalar genellikle şu anda ana akım durumda bulunan YZ devlerinin daha çok özdenetim uygula­ ma ihtimalinden, devlet düzenlemelerinin daha yoğunlaşma­ sına (Avrupa'da kabul görürken Kuzey Amerika'da karşı çıkı­ lıyor) ve gerçekte var olan YZ sermayesinin özelliklerinden bi­ ri olan mülkiyetin yoğunlaşmasına karşı ciddi tröst parçala­ ma eylemlerine girişilmesi yönündeki zayıf bir ihtimale uzan­ maktadır. Ne var ki bu ufkun uzak uçlarında, YZ'nin yeni elek­ trik olduğu hakkındaki kapitalist söylemle bir tezat içinde, YZ ve onunla bağlantılı altyapıların aslında demokratik denetime tabi olması gereken bilgi işlemsel bir "amme hizmeti" olduğu­ na dair tartışmalar göze çarpıyor (Mosco , 20 1 7) . lşte devrim sonrası bir "komünal kamu hizmeti" gibi daha derin bir kav­ rama doğru ilerletilmesi gereken uç budur. Yalnızca sermaye­ nin maddi fikri mükiyet zarında deliklerin açıldığı yerlerde iş­ çi sınıfının YZ'lerin gelişimini yönlendirmesi ve dolayısıyla "ge­ nel zeka"mn YZ tasarımında söz sahibi olması -başka bir deyiş­ le ( 1 970'lerde Birleşik Krallık'ın başlıca askeri-sınai şirketlerin­ den birinin dönüştürülmesi ve yeniden yapılandırılmasına yö­ nelik sendika işyeri temsilcilerinin hazırladığı) Lucas Plam'mn dijital çağa uyarlanmış bir halinin hedeflerinin yeniden günde­ me gelmesi- olasılığı vardır (Holtwell, 20 1 8) . Liberter müşterekçiler ile devletçi sosyalistler arasında bu tür bir oluşuma dair süregiden konuşma ve tartışmaların öneminin altım çiziyoruz (Bauwens ve jose, 20 18; Murdock, 20 18) . Böy­ le yeni bir "dev birlik" -ki bu Marx'ın ( 1 848) komünizm tanı­ mıdır- biçimi altında, MÖ'nün sermayenin toplumsal boyun­ duruğunu aşındıracak ve yerine yeni öncelikler getirecek çok çeşitli kamusal ve komünal proj ede kullanılabileceğini düşü­ nüyoruz. Aksi takdirde YZ'nin, kar birikiminin ayağına dola­ nacak insanların yok edilmesine gidecek piyasa mantığından farklı mantıklarla geniş kapsamlı olarak yeniden eğitilmesi ola­ sılığı burada yatar. Ama bizce YZ'nin böyle gerçekten demok­ ratikleşmesi, YZ teknolojilerinin otomatik olarak hız kazanaca209

ğı varsayımınca engellenmemelidir. Çalışma saatleri yeni tek­ nolojilerin kullanımıyla ciddi derecede azaltılabilir ve boş za­ manda önemli kazanımlar sağlayabilir, ama bir toplumsal amaç ve kolektif birlik mekanı olarak postkapitalist işin ortadan kal­ kacağı garanti değildir ve büyümekte olan bir "kullanışsız sını­ fı" opioidler ve Netflix'ten mürekkep bir çöle salabilir. Tam ak­ sine, dördüncü sanayi devrimi teknolojileri konusunda gerçek­ ten kolektif karar, yepyeni yönlere gitmeyi ve insanların etkin­ liklerinin makineleşmiş zekiilarca yok edilmesinin reddini de içermelidir. Bu üretim tarzının söyleyecekleri "YZ'nin yazdığı ETG çekiniz postada"dan daha iyi olmalıdır. YZ sermayesinin rotası YZ artı ETG ve eko-modern iklim planlaması gibi reformcu önlemlerle veya YZ sermayesinin kendi organik bileşimini artırarak, üzerinde durduğu değer da­ lım keserek, kendini otomasyonla yok ettiği daha acısız bir şe­ kilde değiştirilemeyecektir. Sol ivmecilik ve onunla bağlantı­ lı düşünce ekolleri sermaye ile makine zekasının buluşması­ nı engellemeye çabalasalar da, o süreci yalnızca hızlandırmak­ tadırlar. Buna bir karşı önermede bulunabilmek için, farklı bir şeye, Raniero Panzieri'nin neredeyse elli yıl önce, sibernetik çağının başlarına yakın bir dönemde, otonomist -tam da sermayenin insanlardan değil insanların sermayeden otonomisini amaçla­ dığı için otonomist- Marksizm olarak bilinen şeyin temelini oluşturan "red" doktrininde ortaya attığına benzer, ama ondan biraz farklı bir şeye ihtiyacımız var: Makinenin kapitalizm tarafından kullanımı kendi başına ras­ yonel olan "nesnel" bir gelişmenin bozulması veya ondan bir sapmadan ibaret değildir, sermayenin kendisi teknolojik geli­ şimi belirlemiştir (. . . ) "bilim, devasa doğal güçler ve toplumsal emeğin kitlesi" , o üç güçle birlikte "efendi"nin gücünü mey­ dana getiren makine sisteminde cisimleşir. Dolayısıyla "boşa çıkmış" bireysel işçi bağlamında, teknolojik gelişme kendisi­ ni kapitalizmin gelişmesi -aynı zamanda sermaye- olarak su­ nar ve sermaye olduğu için bu otomatik mekanizma, kapita210

list bireyin şahsında bir bilinç ve iradeyle donanmıştır (Panzi­ eri, 20 1 7) .

Buradan yola çıkan Panzieri'ye göre, " ( . . . ) sistemin işçi sı­ nıfınca alaşağı edilmesi, kapitalist gelişmenin ifadesini buldu­ ğu tüm organizasyonun -ve her şeyden önce verimlilikle ala­ kalı teknolojinin- reddidir" (20 1 7) . Bununla birlikte, operais­ mo'nun sınai fabrikalarda, işçi kitlelerinin gücüne dayanan ori­ jinal "red" stratejisinin doğrudan uygulanması da mümkün de­ ğildir. Bugün küresel olmasa bile, en azından bütün toplumu kaplayan · bir toplumsal fabrikadayız ve burada Panzieri ve yol­ daşlarının karanlık bir ufuktan kendilerine yaklaştığını gör­ dükleri sibernetik süreçler artık dijital kapitalizmin amansız 7/24 ışığının bir parçası durumunda. Bu bağlamda, red ve yeni­ den temellük; sabotajcı, bilgisayar korsam ve dönek arasında­ ki sınırların her zamankinden çok daha değişken ve karmaşık olduğu doğrudur. lvmeciliğe kuşkuyla baktığımız gibi, Walter Benjamin'in ünlü "el frenini çekme" eyleminin de artık sarar­ mış fotoğraflar arasındaki yerini aldığına inanıyoruz. Bu nok­ tada mesele, tarih treni hayali raylarından çıkarken yapılacak bir dizi sapma ve çapraz manevradır. Ama tüm çapraz hamle­ ler eşdeğer değildir: Kimileri size oyunu kaybettirebilir. Ger­ çekte var olan YZ sermayesine karşı her türlü mücadele onun içinde yer alır, ama bu boyun eğme yerine reddetme anlamın­ dan vazgeçilebileceği anlamına gelmez: Red ve yeniden temel­ lükün iç içe geçmiş bu halinde, eğer YZ'nin sol hareketlerce be­ nimsenmesi sermayeye hizmet etmekten ibaret kalmayacaksa, red önceliklidir. 2 2

Öngörülebilir saldırılardan biri hakkında da aynı şeyleri söyleyebiliriz: Lu­ dizm. Bizce Ludizm için artık çok geç: o kavramın içi boşaldı. Kavramları üre­ ten ve onları ciddi derecede altüst etme tehdidi veya vaadinin sembolü kılan tarihsel koşullar o kadar çok değişti ki, Ludizmin benimsenmesinin veya red­ dinin artık pek bir anlamı kalmadı. Artık tüm mücadeleler gerçekte var olan YZ kapitalizminin içinde ve ona karşı. Dijital altyapıları imha etmek veya on­ lara insanların girmesini engellemek bağlamında, hepsi de teknolojilerin geli­ şimini tetikleyen siber savaşlar ve siber suçların yanı sıra, çevre felaketleri yo­ luyla burada da tüm işi kapitalizmin kendisi yapıyor. Mesele kapitalist makine­ lerin insanlarca sabotajı değil, sermayenin insanlığı makinelerle sabote etmesi ve başka bir toplumsal gidişatın mümkün olması meselesidir. 21 1

İ nsandışı bir güç Gelişmesini tamamlamış bir YZ kapitalizmi Marksist düşünce­ yi insandışı bir güçle ilgili olarak rahatsız eden en derin kabus­ ları gerçeğe dönüştürür. Üçüncü Bölüm değer üreten YGZ'nin ortaya çıkışıyla beraber nasıl böyle bir geleceğe doğru yol alı­ yor olabileceğimizi ele aldı. Bu, orijinal ve son derece Mark­ sizm karşıtı ivmeci Nick l..and'ın (20 1 4) "kapitalizm ve yapay zekanın teleolojik kimliği," derken söylemek istediklerinin de­ ğer kuramsal veya fetişistik olmayan bir analizi olarak düşünü­ lebilir. Her ne kadar l..and'ın çalışmasının pek çok yönüne, yu­ karıda da vurguladığımız üzere , zerre kadar katılmasak bile, YZ'ye bakışı Kurzweil gibi ütopyacı teknolojik teklik kuramcı­ larınınkinden çok daha açık sözlüdür. l..and'a göre (20 1 7) , YZ bir sibernetik sürecin -belli bir bilgisayar geliştirme doktrini gibi dar bir anlamda değil, sermayenin kendi içinde kendi ken­ dini pekiştiren bir teknolojik ilerleme süreci, bir "pozitif geri­ bildirim devresi" olması anlamında- meyvesidir: [Bu devre içinde) ticarileşme ve sanayileşme sonu gelmez bir süreç içinde karşılıklı birbirini tahrik ederler ve modemite­ nin yönünü bu belirler. (. .. ) Devre yavaş yavaş kapandıkça ve­ ya yoğunlaştıkça, gittikçe daha fazla otonomi veya otomasyon sergilemeye başlar. Gittikçe daha sıkı şekilde kendi kendini üretir hale gelir (ki "pozitif geribildirim" de zaten bu demek­ tir) . Kendisi dışında başka hiçbir şeye hitap etmediği için, do­ ğası gereği nihilistiktir. Kendi kendini büyütme dışında tasav­ vur edilebilecek hiçbir anlama sahip değildir. Büyümek için büyür. insanlık efendisi değil sadece geçici taşıyıcısıdır. Tek amacı kendisidir (Land, 20 1 7) .

l..a nd, başka yazılarında, bu sürecin özgürleştirici olduğunu ilan ederken, YZ'nin doğuşuyla birlikte olacakları daha net bir şekilde ifade ediyor; zira YZ'nin özgürleştireceği nesne, "insan bireyleri özgürleştirmek üzere bir tür-varlığına ulaşacak bir in­ san türü" değil, sadece "üretim araçlan"nın kendileridir:

212

[D] olayısıyla bu özgürleştirme kelimesini kullanırken, burada kastedilen sermayenin özerkleşmesi olduğu sürece buna ka­ tılının. (. . . ) Artık bu solun özgürleşmeden bahsederken kas­ tettikleriyle aynı şeymiş gibi yapmakla ilgilenmiyorum. Bence değil. Bence solun özgürleşmeyle kastettiği sermayenin özerk­ leşmesinden kurtulmaktır (Vast Abrupt, 20 18).

Land'ın analizinin fetişistliği bir yana, sonuçlarına katılıyo­ ruz : Ancak bize göre kapitalist özerkleşme yenilmesi ve yok edilmesi gereken bir şeydir. Land'ın bakış açısındaki büyük sorun insanlardan özgürlü­ ğünü ilan eden YZ sermayesinin doğuşunun yalnızca kaçınıl­ maz olarak görülmeyip aynı zamanda evrim açısından gerek­ li bir görev değişimi olarak "coşku"yla karşılanmasıdır (Gold­ hill, 20 1 7) . lnsandışı bir süperzekanın doğuşuna dair bu coş­ kulu kaderciliği Land'ın YZ üzerine yazılarını alternatif sağın ırkçı ve kadın düşmanı "neo-gerici" kollarıyla karanlık ilişkile­ rine bağlar. Neo-gericilik ( "NRx" olarak da bilinir) geleneksel siyasi ırk, toplumsal cinsiyet ve sınıf hiyerarşilerinin fütüristik ve teknolojik olarak yeniden kurulmasını ve şirket CEO'lannın yeni krallar olduğu bir feodalizmin yeniden doğuşunu amaçla­ yan bir gündemdir. Land'ın düşünceleri bilgisayar bilimci Cur­ tis Yarvin ("Mencius Moldbug" adıyla blog yazarlığı da yap­ maktadır) gibi figürlerininkilerle karışık bir halde, Silikon Va­ disi'nde yaygın şekilde dolaşımdadır ve Peter Thiel gibi milyar­ derlerce de desteklenmektedir; bu haliyle YZ gelişiminin kül­ türel atmosferinin bir parçası haline gelmiştir (Burrows, 20 18; Sandifer ve Graham, 20 1 8) . YGZ araştırmalarıyla Neo-gericilik arasındaki bu yakınlaş­ ma, "bilgi işlemselcilik" ve YZ araştırmalarının çoğunun bili­ şi bedensellikten ayırma çabalarına yönelik eleştirileri, feminist ve sömürgecilik sonrası kuramların ortaya attığı kaygıların ço­ ğundan etkilenen ve anlan paylaşan David Golumbia (2009) tarafından ele alınıyor. Golumbia (20 1 9) YZ sistemlerinin ırk bağlamındaki (buna toplumsal cinsiyet ve sınıfı da eklemeliyiz) kusurlarının düzeltilebilir algoritmik önyargılann çok ötesine 21 3

geçtiğini savunuyor. Daha ziyade, ağırlıklı olarak beyaz (ve er­ kek) bir YZ araştırma camiasının zihniyetini yansıtan bir so­ yutlanmış ve teknolojik olarak yaratılmış "genel zeka" kavra­ mının kendisinden kaynaklanıyorlar. Burada, YGZ araştırma­ larıyla ölçülebilir ve nesnel bir "genel IQ" bulmaya yönelik, adı ırkçıya çıkmış araştırmalar arasında bir benzerlik görüyor. Go­ lumbia'ya göre, bu YGZ arayışı aslında bir "Büyük Beyaz Robot Tanrı" arayışından başka bir şey değil.3 Ne var ki, YZ'nin beyaz üstünlükçü önyargılarına dair analizleri Çin'in de bir YZ süper­ gücü olarak sahneye çıkmasıyla karmaşıklaşıyor. Bununla bir­ likte , egemen -ırkçı, cinsiyetçi ve en önemlisi de kapitalist­ toplumsal sistemin mantığını potansiyel olarak aşkın bir oto­ rite düzeyine yükselterek taşıyacak bir " tekillik" yaratma ça­ balarının gerici eğilimleri hakkında söyledikleri gayet önemli­ dir. Land'ın insansız kapitalizm öngörülerinin sağcı ivmeci YZ geliştiricileri ve bilgisayar programcıları tarafından olumlu bir şekilde benimsenmesinde fütürolojik bir faşist dürtü tespit et­ mekte kuşkusuz haklıdır. Yeni-gerici düşüncelerin böyle mad­ di karşılık bulması karşısında, Land'ın telaffuz ettiği olasılıkla­ rın benimsenecek bir güç değil, karşı konulacak bir kuvvet ola­ rak kabul edilmesi önemlidir. Land'ın YZ sermayesine bakışı, Skynet'in Terminatör tarafından yazılmış bir tarihidir; oysa biz Saralı Connor'un açısından bakıyoruz. Sermaye halihazırda bir "otomatik özne"dir; ama YGZ ile ay­ nı zamanda insanların ve dolayısıyla insanlığın emeğinden de özerkliğini kazanacaktır. Kapitalizm devam edebilir, ama ser­ maye ile emek arasındaki mücadelenin, biri servet biriktirir­ ken, diğeri makineleşmiş sefalet içinde bir ücret (herhangi bir biçimde) karşılığında çalışmaya devam eden iki tarafını artık insandışı zekalar temsil eder olacaktır. Sermayenin her türlü şiddet içeren çelişkisi devam edecek, ama artık hiperzeki ma3

214

Filozof Reza Negarestani, kısa süre önce, YGZ'nin felsefenin nihai ve özgürleş­ tirici hedefi olarak tasavvur edilmesi gerektiğini savunmuş ve Golumbia'nın­ ki gibi kuşkucu ve 1.and'ınki gibi methiyeler düzen yaklaşımlara tepki göstere­ rek, "yapay genel zeka projesinin (. .. ) özcülüğün son kınntılannın da sökülüp atıldığı, insanlığın kendini keşif yolculuğunun doğal bir devamı" olduğunu id­ dia etmiştir (2018: 1 1 7) .

kinelerce yerine getirilecektir. Daha hızlı düşünen, daha hız­ lı iş yapabilen ve belli bir morfolojiye ve ona bağlı beslenme, nefes alma ve tuvalete çıkma gibi biyolojik ihtiyaçlara bağlı ol­ mayan bir YGZ karşısında insan işçiler ne yapar veya yapabi­ lir? Peki insandışı genel zekalar kendilerini dünyada, gezegeni yavaş yavaş veya hızla insanlar için gittikçe daha az yaşanır bir yer haline getiren bir şekilde nesneleştirmeye başlarsa, insan­ lar ne yapabilir? Makineleşmiş hızlarda değerleme için verimsiz ve yetersiz ka­ lan biyolojik bedensellik sermayenin aşması gereken bir enge­ le dönüşür: lnsanlann hayatta kalmak için ondan feragat etme­ leri gerekir. Bu konuda, YZ sermayesinin yolu insan biyolojisi­ nin dönüşümüne dair hayaller besleyen transhümanizmle kesi­ şir. Gerçekte mevcut YZ sermayesinin ileri gelen düşünürleri bu konuda gayet açık sözlüdür. Kurzweil insanların "biyolojik be­ denlerimiz ve beyinlerimizin sınırlarını aşması" gerektiğini ileri sürer (2005a: 9) . Hans Moravec Homo sapiens açısından gerçek­ ten önemli olanın zihin ve "gerisi [nin] sadece bir jöle"den iba­ ret olduğunu iddia eder ve bedenden kurtulmuş bir zihnin "ma­ kinelerin tüm avantajlan"yla donanmasını sağlayacağı için be­ yin emülasyonundan -"kimlik örüntüsü"nün kopyalanarak do­ nanıma yüklenmesinden- yana olduğunu söyler ( 1 988: 1 1 7) . lşgücünün insan ötesi bir hale getirilmesine yönelik bu tür spekülatif bilimsel öneriler iş dünyasına da sirayet etmiş du­ rumda. 2009 ile 20 1 7 arasında, Google MÖ ve doğal dil işleme konusunda kendileri için çalışan Kurzweil'in fikirleri için bir platform görevi görmesi için Tekillik Üniversitesi (Singularity University) adlı bir projeyi fonladı (Simonite, 20 1 7) . Her ne kadar finansal yolsuzluk ve cinsel taciz iddialan karşısında Go­ ogle bu kurumdan desteğini çekmiş olsa da (McBride, 20 18) , Tekillik Üniversitesi aralarında ABD'li asken-hava ve uzay de­ vi Boeing'in de bulunduğu yeni şirket sponsorları bulmakta ge­ cikmedi (Catalano, 20 1 8) . Öte yandan, Elon Musk bir yandan kontrolsüz YZ'nin tehlikelerine karşı uyanda bulunurken, bu tehdide karşı tek cevabın insanların beyinlerine bilgisayar yer­ leştirerek insansıların makine rakiplerine bilişsel olarak ayak 21 5

uydurmalarını sağlamak olduğunu ileri sürdü. Bu amaca yöne­ lik olarak 20 1 Tde beyin-bilgisayar arayüzleri geliştirmek üzere kurulan nöroteknoloji şirketi Neuralink'e yatının yaptı: Musk'a göre bu şirketin amacı "yapay zekayla sembiyozu" sağlamaktır (Hamilton, 20 18) . lnsandışı YGZ'nin emeğine ayak uydurmak için insanların da, zihinsel ve bedensel olarak, ölümsüz ücretli işçiler olarak aynı derecede insandışı olmaları gerekecek. YGZ, işçilerle be­ raber bu artık-insan-olmayanları, bu dönüşümü reddedenleri demode ve gereksiz hale getirecektir. İnsanlar bir tercihle kar­ şı karşıya kalabilirler: kapitalist transhümanizm veya ölüm. Ve bu tercih Panzieri'nin çalışmayı reddinin nihai tezahürüne dö­ nüşebilir, zira birey olarak ölümü ve tür olarak yok oluşu ka­ bul etmek, evrenin ısı ölümüne dek 7124 bir ücret karşılığında çalışmanın tek alternatifine dönüşecektir. Bu tercihten kurtuluş için yeni bir üretim tarzına ihtiyaç var; dolayısıyla komünist bir devrim gereklidir. Fakat YZ önderli­ ğindeki kapitalist gelişmenin insandışılığının reddi son bir ça­ re olarak klasik hümanizmin savunulması, insan özgücülüğün ve tür egemenliğinin doğrulanması anlamına mı gelecek? Ha­ yır. Komünizm de insandışı olmalıdır, hatta olmak zorundadır. Eleştiri insani bir açıdan yapılmak zorundadır, ama insanlığın evrene bakışındaki insanı merkezdeki yerinden etmek hem bi­ limsel dünya görüşünün hem de paradoksal bir şekilde insan türünün varlığını sürdürmesi için bir gerekliliktir. Hem dü­ şünsel hem de içgüdüsel olarak insanlığı diğer türlerin ve ma­ kineler de dahil (ama onlarla sınırlı olmayan) cansız aktörle­ rin sistemlerince kuşatılmış ve onların içinde ve onlar tarafın­ dan meydana getirilir bir şekilde anlamak bir gerekliliktir. Her üretim tarzının kendi antropoj enezi vardır, dolayısıyla fark­ lı tiplerde insanlar üretirler (Read, 20 1 7) . YZ sermayesine kar­ şı mücadelelerden (muhtemelen) doğacak "insan" , o mücade­ leye başlandığındaki "insan" dan farklı olacaktır. Çatallanan en az iki farklı yol öngörüyoruz. Komünist bir toplumdaki "insan" transhümanizmi temellük edebilir ve kendisini teknolojik olarak işleyebilir. Yeni bir ko216

münist toplum, bilişsel aygıtları, metabolik sistemi ve bedeni de dahil, insanın fıziksel biçimini kökten bir şekilde uyarlama­ yı seçebilir veya (ekolojik çöküş veya bir savaş sonrası) buna mecbur kalabilir. Marx'ın kendisi de "insan insanı üretir," de­ miştir (2007: 103) . Istvan Meszaros'un da dikkat çektiği gibi, Marksistler için "tarihte 'insan tözü tam olarak gerçekleşmiştir' diyebileceğimiz bir nokta" asla olamaz. Zira böyle bir sabitleme insan varlığını kendi öz niteliği olan "kendine aracılık etme" ve "kendini geliştirme" gücünden yoksun bırakır ( 1 970: 1 19) . Transhümanizmin kökeni sosyalist düşünürlere dayanır (Bog­ danov, 1 984; Haldane, 1 924; Bemal, 1 969) , ama olgunlaşma­ sı köktenci liberter çevrelerde gerçekleşmiş ve kapitalizmi pek eleştirmeden yayılmıştır (Hughes, 20 1 2) . Eğer transhümanizm, kendisini tanımladığı gibi, "aklın kul­ lanımıyla, özellikle de yaşlanmanın ortadan kaldırılmasına ve insanların düşünsel, fıziksel ve psikolojik yetilerinin büyük öl­ çüde artırılmasına yönelik teknolojilerin geliştirilmesi ve yay­ gın şekilde erişilir kılınmasıyla, insanlık durumunun temel­ den iyileştirilmesinin mümkün ve arzulanır olduğunu doğrula­ yan bir düşünsel ve kültürel hareket" olarak anlaşılacaksa (Hu­ manity+ tarihsiz) , bu kitabın yazarlarından birinin de (Stein­ hoff, 20 14) savunduğu üzere, sermayeyle uzun ömürlü ilişki­ sine rağmen, doğası gereği komünizm karşıtı bir yönü yoktur. Transhümanistlerin de kabul ettiği gibi, felsefeleri "kısmen tü­ rediği hümanizmin bir uzantısı olarak görülebilir" (Humanity+ tarihsiz) ; dolayısıyla bu bakış açısı Marx'ın hümanist ve yük­ sek modemist anlarıyla da kolaylıkla bağdaştırılabilir. Bunun­ la birlikte süregiden transhümanist teknolojik dönüşümler ko­ münizmin gönderme yaptığı komünlüğün doğası hakkında ce­ vaplaması gittikçe zorlaşan sorular gündeme getirebilirler. Bu meselelerin her birindeki duruşumuz farklı olmakla beraber, Marksistlerin transhümanizmle ciddi bir etkileşime girmesi, o� körü körüne kapitalist rotasından saptırması, Marx'ın ken­ di yüksek modemist eğilimleri üzerine bir düşünmesi ve be' nimseriıek veya kaçmak için bir toplumsal proje ortaya koyması gerek�iğinde hemfikiriz. 21 7

Komünist "transhümanizm" in alternatif biçimi ekolojiktir. İnsanlığın sermayeden özerklik kazanma mücadelesi aynı za­ manda o sermayenin üzerini örttüğü ve yok ettiği insanın eko­ loji ve evrenle iç içe geçmişlikleri ve üst üste binmişliklerinin de kabulü için, aslında "hiçbir zaman özerk olmadığımız" ger­ çeğinin kabulü için verilen bir mücadeledir (N elson ve Braun, 20 1 7). Analizin ve siyasetin merkezini bazı insanların diğer in­ sanlara ve doğal dünyaya hakim olmak üzere yarattıkları maki­ nelere taşımak yerine, insan türünün diğer yaşayan sistemlere bağımlılığını ve onlarla iç içe geçmişliğini ortaya koyarak insa­ nın sabitliği düşüncesinden kurtulur. Bu bakımdan, sermaye­ nin YZ kuman belki de insani, fazla insanidir: Komünizm farklı bir oyun seçmelidir. John Bellamy Foster (2002) ve Jason Mo­ ore (20 15) gibi düşünürlerin geliştirdiği "ekososyalizm" akım­ ları, bu düşünce hattına taze kan olmuştur. Bu düşünürlerden özellikle ikincisi, bizce sermayenin makineleşmiş otonomlaş­ ma eğilimine meydan okumak için gerekli olan insanlık ve do­ ğa arasındaki ontolojik aynmlann insandışı bir şekilde gideril­ mesi düşüncesini daha kuvvetli bir şekilde temsil etmektedir. Farklı derecelerde de olsa bu bakış açılarının jane Bennett'in "hem insan hem insan olmayan bedenlerin içinde ve bedenden bedene akan yaşamsal maddilik" (2010: 1 78) üzerine analiziy­ le ve Timothy Morton'un "Marksizm içinde insan olmayanla­ rın sesini yükseltme" (20 1 7: 6 1 ) yönündeki kışkırtıcı projesiy­ le kurulacak bağlantılarla daha da derinleştirilebilir. Bu duruş­ ların "insandışı"lığı, transhümanizmde olduğu gibi teknoloji­ nin benimsenmesinden değil, daha ziyade posthümanist femi­ nistlerin (Braidotti, 20 18) öncülüğünü yaptığı anlamda, insan­ lığın hem toplumsal cinsiyetçi hem de ırkçı tanımlarını ve in­ sansıların ekonomik ağlar üzerindeki tahakkümü kavramını epistemolojik ve pratik anlamlarda alaşağı etmesinden kaynak­ lanmaktadır. 4 4

218

Bu tür "posthüınanist feminizm" ivmeci ve sosyalist feminist Shulameth Fires­ tone'un ( 1 979) izinden giderek sibernetik ve biyoteknolojiye "toplumsal cinsi­ yetin ortadan kaldınlması"nın yollan olarak bakan ve transhümanizmin femi­ nist ve que:er bir versiyonu olarak düşünebilecek "zenofeminizm"le karmaşık bir ilişkiye sahiptir (Laboria Cuboniks, 20 1 5 ; Hester, 20 18) . Zenofeminizmin

Bu düşünsel ve siyasi akımlar otomatik YZ sermayesinin ro­ tasından ekolojik eksenli bir kopuş, insanların doğayla, insan olmayanlarla ve diğer insanlarla ilişkisini tahakküm veya re­ kabet bağlamı yerine, karşılıklılık ve işbirliği bağlamında dü­ .şünen bir kurtuluş ve mücadele hattı oluşturmak için gerek­ li kaynaklan sağlıyorlar. Belki de iklim değişikliği, savaş ve üc­ retli emeğin yavaş yavaş erimesinin bileşiminden, ilk başlarda sermayenin zaten var olan YZ'yi altakoyma durumunda olsa da, zamanla onu YZ otomasyonunun, ekolojik ve toplumsal sürdü­ rülebilirlik ve türün varlığını sürdürmesi için gerekli olan ko­ lektif ve bireysel insan alışkanlıkları, öznellikleri, bağlantıla­ rı ve uygulamalarının geliştirilmesinden çok daha önemsiz ka­ lacağı tümüyle yeni teknolojik biçimlenimlere katacak yeni bir üretim tarzının ana hatları ortaya çıkar. Bu açıdan, en ümit ve­ rici yönlerden biri Marksizm ile değer kuramcı Anselm jappe (20 1 7) ve otonomist Emmanuelle Leonardi'nin (20 19) son ça­ lışmalarında ima ettikleri tarzda, " büyümeme" (degrowth) ha­ reketleri arasında olası bir diyalog olabilir. YZ sermayesine kar­ şı bir "biyokomünist" alternatifin derin kaynaklan bu tür bi­ linçli yavaşlamacı hareketlerden doğabilir. YZ sermayesi bir yar ve komünizm onu geçen köprüdür, ama bu köprü tehlikeli, derme çatma, kısmen alevler içinde ve öte yakadaki ayağı sisler içindedir: Bunlara rağmen, tam yol ileri.

radikal doğalcılık karşıtlığı diğer posthümanist feminizmlerin ekolojik kaygı­ larıyla bağdaştınlabilir mi sorusu bu noktada cevapsızdır. Bu konuda, Donna Haraway'in ünlü "siborg" radikalizmi ilanını ( 1985), son dönemdeki posthü­ manist "humus" (yani toprak) temelli siyasetine göre yeniden elden geçirme­ si (20 16) etrafında cereyan eden tartışmalar da önemlidir. Ancak bunlar bizim YZ üzerine bu çalışmamızın kapsamının dışındadır. 21 9

KAYNAKÇA

Aarts, Emillie ve jost Luis Encamaçao (2006) , True Visions: The Emergence of Am­ bient Intelligence, New York: Springer. Abdelrahman, Ogail (20 1 7) , "Deep Leaming in Production and Warehousing With Amazon Robotics", Medium, 2 Mayıs, https://medium.comf@teamrework/de­ ep-leaming-in-production-warehousing-with-amazon-robotics-57 1e69fea 721 Accenture (20 1 7) , "Accenture Technology Vision 20 1 7 : AMPLIFYYOU" , www.ac­ centure.com/us-en/insight-artificial-intelligence-ui Acemoglu, Daron ve Pascual Resteropo (2018), "Artificial Intelligence, Automa­ tion and Work", National Bureau of Economic Research, www.nbr.org/papers/ w24 1 96 Agrawal, Ajay, joshua S. Gans ve Avi Goldfarb (2018) , Prediction Machines: The Simple Economics of Artificial Intelligence, Boston: Harvard Business Review Press. [ Geleceği Gôren Makineler Yapay Zeka Ekonomisine Giriş, çev. Mustafa Ürgen, İstanbul: Babil Kitap, 20 19.) Agrawal, Ajay K., joshua Gans ve Avi Goldfarb (ed.) (2019), The Economics of Arti­ fıcial lntelligence: An Agenda, Chicago: University of Chicago Press. Ajunwa, Ifeoma, Kate Crawford vejason Schultz (20 1 7) , "Limitless Worker Surve­ illance" , California Law Review, 105:3. Alba, Davey (20 1 7 ) , "The Hidden Laborers Training AI to Keep Ads Off Hateful YouTube Videos", Wired, 21 Nisan, www.wired.com/201 7/04/zerochaosgoog­ le-ads-quality-raters Alpaydın, Ethem (20 1 6 ) , Machine Learning: The New AI, Cambridge MA: MIT Press. [ Yapay ôgrenme: Yeni Yapay Zeka, çev. Aylin Ağar, İstanbul: Boğaziçi Üni. Yay . , 20 18.) Amadeo, Ron (2018), "Google's Iron Grip on Android: Controlling Open Source by any Means Necessary" , Ars Technica, https://arstechnica.com/gadgets/20 18107/ googles-iron-grip-on-android-controlling-open-source-by-anymeans-necessary 221

Amazon (2016), "Introducing Amazon Go and the World's Most Advanced Shop­ ping Technology", www.youtube.com/watch?v=NrmMkl Myrxc Amazon Workers ve Supporters (2018), "'Stop Treating Us Like Dogs ! ' Workers Organizing Resistance at Amazon in Poland", Jake Alimahomed-Wilson ve Im­ manuel Ness (ed. ) , Choke Points: Logistics Workers Disrupting the Global Supply Chain içinde, Londra: Pluto. Amblee, R.S. (2018) , The Ugly Fight: Unleashing Artificial Intdligence Against Glo­ bal Wanning, New York: Gloture Books. Amin, Aslı ( 1 994) , "Post-Fordism: Models, Fantasies and Phantoms of Transition", Amin (ed.), Post-Fordism: A Reader içinde, Oxford: Wiley-Blackwell. Anderson, Berit ve Brett Horvath (20 1 7 ) , "The Rise of the Weaponized AI Propa­ ganda Machine" , Scout.ai, 9 Şubat, https://scout.ai/story/the-rise-ofthe-weaponi­ zed-ai-propaganda-riıachine Arakelyan, Sophia (20 1 7 ) , "Tech Giants Are Using Open Source Frameworks to Dominate the AI Community " , Venture Beat, 29 Kasım, https://venturebeat. com/20 1 7/1 1/29/tech-giants-are-using-open-source-frameworksto-dominate­ the-ai-community Arntz, Melanie, Terry Gregory ve Ulrich Zierahn (20 1 6) , "The Risk of Automa­ tion for Jobs in OECD Countries: A Comparative Analysis" , OECD Social , Employment and Migration Working Papers 189, http://dx.doi.org/10. l 787/5j lz9h56dvq7-en Asay, Matt (20 1 7 ) , "Open Source Innovation is Now Ali About Vendor On-ramps" , InfoWorld, 30 Kasım, www.infoworld.com/article/323849 1/open-sourcetools/ open-source-innovation-is-now-all-about-vendor-on-ramps.html Ashton, Kevin (2009) , "That 'Intemet of Things' Thing", RFID ]ournal, 22:7. Autor, David (20 1 5 ) , "Why Are There Stili So Many Jobs? The History and Future of Workplace Automation" , ]ournal of Economic Perspectives, 2:3. Autor, David H. ve David Dor (20 1 3 ) , "The Growth of Low-Skill Service jobs and the Polarization of the US Labor Market", American Economic Review, 103:5. Babkin, Petr, Md Faisal Mahbub Chowdhury, Alfio Gliozzo, Martin Hirzel ve Avra­ ham Shinnar (20 1 7) , "Bootstrapping Chatbots for Novel Domains" , Workshop at NIPS on Leaming with Limited Labeled Data (LLD), http://hirzels.com/mar­ tin/papers/lld l 7-swagger-nlu.pdf Bahro, Rudolf ( 1 978), The Altemative in Eastem Europe, Londra: Verso. Bailly, Christian (2003), Automata: The Golden Age 1848- 1 91 4, Londra: Robert Hale. Banks, lain M. ( 1 988) , Consider Phlebas, Londra: Orbit. [Phlebas'ı Hatırla, çev. M. Boran Evren, İstanbul: lthaki, 20 19.] - (2013), The Hydrogen Sonata, Londra: Orbit. Baraniuk, Chris (20 1 8 ) , "How Talking Machines Are Taking Cali Centre jobs" , BBC News, 24 Ağustos, www.bbc.com/news/business-4527283520 18 Barth, Brian (2018), "The Fight Against Google's Smart City" , Washington Post, 8 Ağustos, www.washingtonpost.com/news/theworldpost/wp/20 1 8/08/08/si­ dewalk-labs!?noredirect=on&:utm_term=. laa977c593 16 Bastani, Aaron (2014), "Fully Automated Luxury Communism" , Novarra Media, 10 Temmuz, https://novaramedia.com/20 14/1 l/10/imo-w-aaron-bastani-e003 222

- (forthcoming 20 1 9 ) , Fully Automated Luxury Communism: A Manifesto, New York: Verso. Baum, Seth D. (20 1 7 ) , "A Survey of Artificial General Intelligence Projects for Ethi­ cs, Risk, and Policy", Global Catastrophic Risk Institute Working Paper 17-1 1 . Baum, Seth (2018a) , "Superintelligence Skepticism as a Political Tool" , Informa­ tion 9. - (20 18b) , "Countering Superintelligence Misinformation" , Information 9. Bauwens, Michel ve Jose Ramos (2018), "Re-imagining the Left Through an Eco­ logy of the Commons", Global Discourse, 8:2. BBC (20 18a) , "Google Drops $ 1 0bn Battle for Pentagon Data Contract", BBCNews, 9 Ekim, www.bbc.com/news/technology-45798153 - (20 1 8b), "Amazon Scrapped 'Sexist AI' Tool" , BBC News, 10 Ekim, www.bbc. com/news/technology-458099 19 Beaudry, Paul, David A. Green ve Ben Sand (20 1 3 ) , "The Great Reversal in the De­ mand for Skili and Cognitive Tasks", NBER Working Paper No. 1890 1 , www. economics.ubc.ca/fıles/2013/05/pdf_paper_paul-beaudry-greatreversal.pdf Beer, Randall D. (2014), "Dynamical Systems and Embedded Cognition" , Keith Frankish ve William M. Ram (ed . ) , The Cambridge Handbook of Artificiallntelli­ gence içinde, Cambridge: Cambridge University Press. Benanav, Aaron (20 1 7 ) , "Automation and the Future of Work " , www .versobo­ oks.com/blogs/341 2-audio-aaron-benanav-automation-and-the-future-of-work Benanav, Aaron vejohn Clegg (20 14) , "Misery and Debt: On the Logic and History of Surplus Populations and Surplus Capital" , Andrew Pendakis (ed.) , Contempo­ rary Marxist Theory: An Anthology içinde, New York: Continuum. Bennett, Jane (20 1 0 ) , Vibrant Matter: A Political Ecology of Things, Durham NC: Duke University Press. Benton, Ted ( 1 988) , "Humanism Radical Philosophy 50:3.

=

Speciesism: Marx on Humans and Animals",

- (1993) , Natura! Relations: Ecology, Animal Rights and Social]ustice, Londra: Verso. - (2003 ) , "Marxism and the Moral Status of Animals", Society and Animals, 1 1 : 1 . Berg, ]anine vd. (20 18) , "Digital Labour Platforms and the Fu ture o f Work: Towards Decent Work in the Online World", International Labour Organisa­ tion, www.ilo.orglwcmsp5/groupslpublid---dgreports/---dcomm/---publ/docu­ mentslpublication/wcms_645337.pdf Berna!, ].D. ( 1 969) [ 1929] , The World, the Flesh & the Devi!: An Enquiry into the Future of the Three Enemies of the Rational Soul, Bloomington: Indiana Univer­ sity Press. Bemes, jason (2018), "The Belly of the Revolution: Agriculture, Energy, and the Future of Communism" , Brent Ryan Bellamy ve Jeff Diamanti (ed.) , Materialism and the Critique of Energy içinde, Chicago: MCM Publishing. Bemes, Jasper (2013), "Logistics, Counterlogistics and the Communist Prospect", Endnotes 3, https://endnotes.org.uk/issues/3/en/jasper-bemes-logisticscounter­ logistics-and-the-communist-prospect Bhattacarii, Alex (20 1 7 ) , "inside Elon Musk's Disruption Factory', Wired, 20 Tem­ muz, www .wired.eo.uk/gallery/tesla-factory-fremont-tour-photos-pictures 223

Bhatt.acharya, Tithi (ed.) (2018), Social Reproduction Theory: Remapping Class, Re­ centering Oppression, Londra: Pluto. Biddle, Sam (20 18), "Facebook Uses Artificial Intelligence to Predict Your Futu­ re Actions for Advertisers, Says Confidential Document", The Intercept, 13 Ni­ san, https://theintercept.corn/20 18/04/13/facebook-advertising-dat.a-artificialin­ telligence-ai Bland, Ben (20 16), "China's Robot Revolution", Financial Times, 6 Temmuz, www . ft.com/content/ldbd8c60-0cc6- l le6-ad80-6765561 3c2d6 Bloch, Ernst ( 1 986) ( 1955 ] , The Principle of Hope, Cilt 2, Oxford: Oxford Univer­ sity Press. [ Umut ilkesi, Cilt 2, çev. Tanı! Bora, lst.anbul: lletişim, 2020.] Boden, Margaret A. (2014), "GOFAI" , Keith Frankish ve William M. Ramsey (ed. ) , The Cambridge Handbook of Artificial Intelligence içinde, Cambridge: Cambridge University Press. Boewe, Jöm ve johannes Schulten (20 1 7 ) , The Long Struggle of the Amazon Emplo­ yees: Laboratory of Resistance, Brussells: Rosa Luxemburg Stiftung. Bogdanov, Alexander ( 1 984) ( 1908 ] , Red Star, Bloomington: Indiana University Press. [Kızıl Yıldız, çev. Ayşe Hacıhasanoğlu, lst.anbul: Yordam, 20 1 5 . ] Bost, Matthew W . (2016), "Ent.angled Exchange: Verkehr and Rhetorical Capit.a­ lism", Review of Communication, 16:4. Boston Consulting Group - Sutton Trust (20 1 7) , The State of Social Mobility in the

UK. Bostrom, Nick (2014), Superintelligence: Paths, Dangers, Strategies, Oxford: Oxford University Press. [Sıiper Zeka: Yapay Zeka Uygulamalan, Tehlikeler ve Stratejiler, çev. Ferit Burak Aydar, lst.anbul: Koç Üni. Yay., 20 19.] Braga, A. ve R.K. Logan (20 1 7 ) , "The Emperor of Strong AI Has No Clothes: Limits to Artificial Intelligence", Information, 8:4. Braidotti, Rosj (2018), "Posthuman Feminist Theory" , Lisa Disch ve Mary Haw­ kesworth (ed. ) , The Oxford Handbook of Feminist Theory, Oxford: Oxford Uni­ versity Press. Bratton, Benjamin H. (20 1 5 ) , "Outing A.l.: Beyond the Turing Test", New York Ti­ mes, 23 Şubat, https://opinionator.blogs.nytimes.corn/20 1 5/02123/outing-a-i­ beyond-the-turing-test - (2016), The Stack: On Software and Sovereignty, Cambridge MA: MiT Press. Brophy, Enda (20 1 7) , Language Put to Work: The Making of the Global Cali Centre Workforce, New York: Palgrave Macmillan. Brunton, Finn ve Helen Nissenbaum (20 1 5 ) , Obfuscation: A User's Guide for Priva­ cy and Protest, Cambridge MA: MiT Press. Brynj o lfss o n , Eric ve Andrew McAfe e ( 20 1 4 ) , The Second Machine Age: Work,Progress, and Prosperity in a Time of Brilliant Technologies, New York: Norton. - (20 1 7 ) , "The Business of Artificial Intelligence", Harvard Business Review, htt­ ps://hbr .orglcover-story/20 1 7/07/the-business-of-artificial-intelligence Brynjolfsson, Erik, Daniel Rock ve Chad Syverson (20 1 7 ) , "Artificial lntelligence and the Modem Productivity Paradox: A Clash of Expect.ations and St.atistics" , NBER Working Paper N o . 2400 1 , www .nber.org/papers/w24001 224

Buolamwini, Joy (2018), "InCoding - In The Beginning", MIT Media Lab, https:// medium.com/mit-media-lab/incoding-in-the-beginning-4e2a5c5 la45d Buranyi, Stephan (2018), "'Dehumanising, Impenetrable, Frustrating': The Grim Reality of Job Hunting in the Age of AI", Guardian, 4 Mart, www. theguardian. com/inequality/2018/mar/04/dehumanising-impenetrable-frustrating-thegrim­ reality-of-job-hunting-in-the-age-of-ai Burrows, Roger (2018), "On Neoreaction", Tht: Sociological Review, 29 Eylül, www. thesociologicalreview.com/blog/on-neoreaction.html Bymes, Nanette (20 1 7) , "As Goldman Embraces Automation, Even the Masters of the Universe Are Threatened", MIT Technology Review, 7 Şubat, www.techno­ logyreview.com/s/60343 1/as-goldman-embraces-automation-eventhe-masters­ of-the-universe-are-threatened Caddeli, Bud (20 1 7) , "Your Boss Might Be Better As An Algorithm" , Quartz, 16 Ka­ sım, https://qz.com/1 1 30095/your-boss-might-be-better-as-analgorithm Caffentzis, George (2008), "From the Grundrisse to Capital and Beyond: Then and Now" , Worhplace, 15. - (20 1 3 ) , In Letters of Fire and Blood: Worh, Machines and the Cıisis of Capitalism, Oakland, CA: PM Press. Campbell, Peter (2018), "Trucks Headed for a Driverless Future", Financial Times, 30 Ocak, www.ft.com/content/7686ea3e-eOdd-l le7-aOd4-0944c5f49e46 Cant, Callum (2017), "Precarious Couriers are Leading the Struggle Against Plat­ form Capitalism" , PoliticalCıitique.org, 3 Ağustos, http://politicalcritique.org/ world/20 1 7/precarious-couriers-are-leading-the-struggle-againstplatform-ca­ pitalism/# Capek, Kare! (2004), R. U.R. (Rossum's Univmal Robots) , Londra: Penguin. [R. U. R. (Rossum'un Uluslararası Robotlan), çev. Bilge Kösebalaban, İstanbul: ltha­ ki, 202 1 . ) Catalano, Frank (2018), "Boeing Helps Lead New $32M Investment i n Singula­ rity University, Explores Deeper Partners", GeehWire, 15 Şubat, www.geekwire. com/20 18/boeing-helps-lead-new-32m-investment-singularity-universityexp­ lores-deeper-partnership Clarke, john (20 1 7 ) , "Basic Income: Progressive Dreams Meet Neoliberal Realiti­ es" , Tht: Bullet 1350, https://socialistproject.ca/20 1 7/0 l/b 1350 Cban, jenny (20 1 7 ) , "Robots, Not Humans: Offıcial Policy in China " , Newlnter­ nationalist, 1 Kasım, https://newint.org/features/20 1 7/l l/O l/industrial-robots­ china Chang, jae-Hee ve Phu Huynh (20 1 6 ) , "ASEAN Transformation: The Future of jobs at Risk of Automation" , Bureau for Employers' Activities, Working Pa­ per No. 9. Chua, Charmaine S. (2017), "Logistical Violence, Logistical Vulnerabilities: A Re­ view of Tht: Deadly Life of Logistics: Mapping Violence in Global Trade by Debo­ rah Cowen", Histoıical Mateıialism, 25:4. Cillo, Rossana ve Lucia Pradella (20 1 7 ) , "Strike Friday at Amazon.it" ]acobin, 29 Kasım, www .jacobinmag.com/201 7/l l/strike-friday-amazon-italyunions-logis­ tics Cleaver, Harry ( 1979) , Reading Capital Politically, Brighton: Harvester. 225

Cocchia, Annalisa (2014) , "Smart and Digital City: A Systematic Literature Revi­ ew", Renta Paola Dameri ve Camille Rosenthal-Sabroux (ed. ) , Smart City: How to Create Public and Economic Value With High Technology in Urban Space için­ de, New York: Springer. Cockshott, Paul ve Karen Renaud (2016), "Humans, Robots and Values", Techno­ logy in Society, 45. Coeckelbergh, Mark (20 1 7) , "Can Machines Create Art? " , Philosophy & Techno­ logy, 30:3. Cohen, Nicole ve Greig de Peuter (20 1 8 ) , "l Work at Vice Canada and 1 Need a Union" , Stephanie Ross ve Larry Savage (ed.) , Labour Under Attack: Anti-Unio­ nism in Canada içinde, Winnipeg: Femwood. Coles, Terri (20 18), "How AI Trading Systems Will Shake Up Wall Street", IT Pro­ Today, 12 Ocak, www. itprotoday.com/machine-leaminglhow-ai-tradingsys­ tems-will-shake-wall-street Collins, Harry (2018), Artifictional Intelligence: Against Humanity's Surrender to­ Computers, Cambridge: Polity. Columbus, Louis (2016), " l O Ways Machine Leaming is Revolutionizing Manufactu­ ring", Forbes, 26 Haziran, www .forbes.com/sites/louiscolumbus/20 16/06/26/10ways-machine-leaming-is-revolutionizing-manufacturingl#4f8f7eff28c2 Cook, Mike (2018), "A Basic Lack of Understanding", Notes From Below, 3 Mart, http://notesfrombelow. orglarticle/a-basic-lack-of-understanding Copeland, jack ( 2000) , "What is Artificial lntelligence? " , AlanTuring.net, www .alanturing. net/turing_archive/pages/reference%20articles/what_is_Al/ What%20is%20All l .html Corbet, jonathan ve Greg Kroah-Hartman (2018), "20 1 7 Linux Keme! Develop­ ment Report", Linux Foundation, www.linuxfoundation.org/201 7-linux-kemel­ report-landing-page Costanza-Chock, Sasha (2018), "Design justice, A . I . , and Escape from the Mat­ rix of Domination" , The joumal of Design and Science, 17 Temmuz, https:// jods.mitpress.mit.edu/pub/costanza-chock?version=8cf4cf92-96d4-4d09-92ac8865b4dcfc07 Cowen, Deborah (20 14) , The Deadly Life of Logistics: Mapping Violence in Global Trade, Minneapolis: University of Minnesota Press. Crosby, Simon (2018), "Open-Source Machine Leaming is Free, as in Beer" , For­ bes, www . forbes.com/sites/forbestechcouncil/20 18/1 0/04/open-source-machi­ neleaming-is-free-as-in-beer/#l 7b2b le943dl Cuppini, Niccolo, Mattia Frapporti ve Maurilio Pirone (20 1 5 ) , "Logistics Strugg­ les in the Po Valley Region: Territorial Transformations and Processes of Anta­ gonistic Subjectivation" , South Atlantic Quarterly, 1 14: 1 . Dale, Robert (20 16), "The Retum o f the Chatbots'' , Natural Language Enginee­ ring, 22:5. De Stefano, Valerie (20 1 8 ) , "'Negotiating the Algorithm': Automation, Artificial Intelligence and the Protection of Labour", Intemational Labour Organisation Working Paper 246, www.ilo. orglemployment/Whatwedo/Publications/wor­ king-papers/WCMS_634 1 5 7/lang--en/index.htm

226

DeBord, Matthew (2017), "Tesla's Future is Completely lnhuman - And We Shoul­ dn't Be Surprised", Business Insider, 20 Mayıs, www .businessinsider.com/tesla­ completely-inhuman-automated-factory-20 1 7-5 Degenerate Communism (2014), "Chokepoints: Mapping an Anticapitalist Coun­ ter-Logistics in Califomia", Libcom.org, https://libcom.org/library/chokepoints­ mapping-anticapitalist-counter-logistics-califomia Del Ray, jason (20 1 7 ) , "Amazon's Store of the Future Has No Cashiers, But Hu­ mans are Watching From Behind the Scenes " , Recode, www . recode .net/20 1 7/1/6/l4189880/amazon-go-convenience-store-computer-visionhumans Despoudis, Fanis (20 1 7 ) , "How Machine Leaming and Al Could Eventually Rep­ lace Development Work", Codeburst, 1 1 Eylül, https://codeburst.io/how-machi­ ne-leaming-and-ai-could-eventually-replace-development-work-922ebf0d59c0 Dettmers, Tim (2015), "Deep Leaming in a Nutshell: Core Concepts", NVidia Developer Blog, https://devblogs.nvidia.com/deep-leaming-nutshell-coreconcepts Dinerstein, Ana Cecilia ve Frederick Harry Pitts (2018), "From Post-Work to Post­ Capitalism? Discussing the Basic Income and Struggles for Altemative Forms of Social Reproduction" , ]ournal of Labor and Society, https://onlinelibrary. wiley. com/journal/247 14607 Domingos, Pedro (20 1 5 ) , The Master Algorithm: How the Questfor the Ultimate Le­ aming Machine Will Remake Our World, New York: Basic Books. [Master Algo­ ritma: Yapay Öğrenme Hayatımızı Nasıl Değiştirecek?, çev. Tufan Göbekçin, ls­ tanbul: Paloma, 20 1 9 . ] Dong, Catherine (20 1 7 ) , "FBLeamer Flow: The Evolution o f Machine Leaming" , TechCrunch, 8 Ağustos, https://techcrunch.com/20 1 7/08/08/the-evolution-of­ machine-leaming Drake, P. (20 1 5 ) , "Marxism and the Nonhuman Tum: Animating Nonhumans, Exploitation and Politics with ANT and Animal Studies", Rethinking Marxism, 27: 1 . Drexler, Erle K . ( 1 987) , Engines of Creation: The Coming Era of Nanotechnology, New York: Anchor Library of Science. Dreyfus, Hubert ( 1972), What Computers Can't Do, Cambridge MA: MlT Press. Dutton, Tim (2018), "An Overview of National Al Strategies" , Politics + AI Blog, https://medium. com/politics-ai/an-overview-of-national-ai-strategies-2a70e­ c6edfd Dyer-Witheford, Nick ( 1 999) , Cyber-Marx: Cycles and Circuits of Struggle in High­ technology Capitalism, Urbana: University of Illinois Press. - (20 10), "Digital Labour, Species-becoming and the Global Worker", Epheme­ ra, 10:3/4. - (2014), "Red Plenty Platforms", Culture Machine, 14. - (20 1 5 ) , Cyber-proletariat: Global Labour in the Digital Vortex, Londra: Pluto. [Siber Proletarya: Dijital Girdapta Küresel Emek, çev. Eylem N . Akçay, lstanbul: Z Yayınlan, 20 19.] Dyer-Witheford, Nick ve Svitlana Matviyenko (2019), Cyberwar and Revolution: Digital Subteıfuge in Global Capitalism, Minneapolis: University of Minneso­ ta Press.

227

Economist (20 1 3 ) , "Workers' Share of National Income: Labour Pains", The Eco­ nomist, 31 Ekim, www.economist.com/finance-and-economics/20 1 3/10/31/la­ bour-pains - (201 6a), • Anificial lntelligence: The Retum of the Machinery Question" , 25 Ha­ ziran, www.economist.com/news/special-report/2 1 700758-willsmarter-machi­ nes-cause-mass-unemployment-automation-and-anxiety - (20 1 6b) , "Rise of the Superstars", 17 Eylül, www.economist.com/news/speci­ al-report/2 1 707048-small-group-giant-companiessome-old-someneware-once­ again-dominating-global - (20 1 7a), "The Human Cumulus", The Economist, 26 Ağustos, www .economist. com/business/20 1 7/08/26/artificial-intelligence-will-create-newkinds-of-work - (20 1 7b), "Battle of the Brains: Google Leads in the Race to Dominate Anifici­ al Intelligence" , The Economist, 7 Aralık, www.economist.com/business/20 1 7/ 1 2/07/google-leads-in-the-race-to-dominate-artificialintelligence - (20 1 7c), "Leaming and Eaming: Special Repon-Lifelong Education" , 14 Ocak, www.economist.com/news/special-report/2 1 7 1 4 1 69-technologicalchange-de­ mands-stronger-and-more-continuous-connections-betweeneducation - (2018), "Economists Grapple with the Future of the Labour Market", The Eco­ nomist, 1 1 Ocak, www.economist.com/finance-and-economics/2018/0 l/l l/eco­ nomists-grapple-with-the-future-of-the-labour-market Eden, David (20 1 2) , Autonomy: Capitalism, Class and Politics, Famham: Ashgate. Edwards, Paul ( 1 996) , The Closed World: Computers and the Politics of Discourse in Cold War America, Cambridge MA: MiT Press. - (2010), A Vast Machine: Computer Models, Climate Data, and the Politics of Glo­ bal Warming, Cambridge MA: MiT Press. Elliott, Larry (20 1 7) , "Robots Will Not Lead to Fewer Jobs - But the Hollowing Out of the Middle Class", Guardian, 20 Ağustos, www.theguardian.com/busi­ ness/20 1 7/aug/20/robots-are-not-destroying-jobs-bu t-they-are-hollowouı-the­ middle-class Elster, jon ( 1 985), Making Sense of Marx, Cambridge: Cambridge University Press. [Marx'ı Anlamak, çev. Semih Llm, lstanbul: Liberte Yay., 2004 . ) Endnotes (20 10), "The History of Subsumption" , Endnotes 2, https://endnotes.org. uk/issues/2/en/endnotes-the-history-of-subsumption Ensign, Danielle, Sorelle A. Friedler, Scott Neville, Carlos Scheidegger ve Suresh Venkatasubramanian (20 1 7 ) , "Runaway Feedback Loops in Predictive Poli­ cing", arXiv.org, https://arxiv.org/abs/1 706.09847 Ertel, Wolfgang (20 18), Introduction to Artificial Intelligence, New York: Springer. Eubanks, Virginia (20 1 7) , Automating Inequality: How High-Tech Tools Profile, Po­ lice and Punish the Poor, New York: St. Manin's Press. Fabian (20 1 8 ) , "Global Artificial Intelligence Landscape", Medium, https://me­ dium.coml@bootstrappingme/global-anificial-intelligence-landscapeincluding­ database-with-3-465-ai-companies-3bf0 lal 75c5d Faggella, Daniel (2018a) , "Crowdsourced Sentiment Analysis - Applications in So­ cial Media and Customer Service" , TechEmergence, www.techemergence.com/ crowdsourced-sentiment-analysis-applications-social-media-customerservice 228

- (2018b), "Industrial AI Applications - How Time Series and Sensor Data Impro­ ve Processes",

TechEmergence, www .techemergence.com/industrial-ai-applica­

tions-time-series-sensor-data-improve-processes - (2018c), "What is Artificial Intelligence? An Informed Definition",

Emeıj, htt­

ps://emerj .com/ai-glossary-temıs/what-is-artificial-intelligence-aninformed-de­ finition

Silicon Valley Data Scirnce, www .svds.comhnachine-learning-vs-statistics Federici, Silvia (2012), Revolution at Point Zero: Housework, Reproduction, and Fe­ minist Struggle, New York: PM Press. [Sı.fir Noktasında Devrim: Ev lşi, Yrnidcı Üretim ve Feminist Mılccıdele, çev. Ôzlem Avcı, Hilal Mertol, Damlanur Meral, Fawcett, Tom ve Drew Hardin (20 1 7) , "Machine Leaming vs. Statistics",

İstanbul: Otonom, 20 14.] Financial Stability Board (FSB) (20 1 7 ) , • Anificial Intelligence and Machine Lear­ ning in Financial Services: Market Developments and Financial Stability lmpli­ cations",

Financial Stability Board, www . fsb.org/wp-content/uploads/1'0 1 1 1 1 7 .

pdf Finley, Klint ( 2016), "Microsoft Open-sources its Artificial Brain to One-up Go­ ogle",

Wired, www .wired.com/201 6/0l/microsoft-tries-to-one-up-googlein-the­

open-source-ai-race Firestone, Shulamith ( 1 970) , The

Dialectic of Sex: The Case for Feminist Revoluti­ on, New York: William Morrow. [ Cinselliğin Diyalektiği, çev. Yurdanur Salman,

İstanbul: Paye!. ] Foer, Franklin (20 1 7 ) ,

World Without Mirul: The Existrntial Threat of Big Tech, New

York: Penguin.

The Lights in the Tunnel: Automation, Accelerating Technology and the Economy of the Future, New York: Acculant Publishing. - (20 1 6 ) , Rise of the Robots: Technology and the Threat of a ]obless Future, New York: Basic Books. [Robotlann Yükselişi: Yapay Zeka ve işsiz Bir Gelecek Tehlike­ si, çev. Cem Duran, İstanbul: Kronik, 20 18.] Foster, john Bellamy (2002) , Ecology Against Capitalism, New York: Monthly Re­ Ford, Manin (2009),

view Press. Fracchia, J. (20 1 7) , "Organisms and Objectifications: A Historical-Materialist lnquiry into the 'Human and Animal'" , Monthly Review, 68: 10. Frank, Morgan R . , Lijun Sun, Manuel Cebrian, Hyejin Youn ve Iyad Rahwan (2018), "Small Cities Face Greater Impact from Automation" , ]ournal

yal Society Interface,

of the Ro­

1 5 : 139.

Frenkel, Shara (2018), "Microsoft Employees Protest Work With ICE, dustry Mobilizes Over Immigration",

New York Times,

as

Tech In­

19 Haziran, www .ny­

times.com/2018106/19/technology/tech-companies-immigration-border.html Frey, Cari Benedict ve Michael A. Osbome (2013), "The Future of Employment: How Susceptible are jobs To Computerisation?" , www .oxfordmartin.ox.ac.uk/ downloads/academic/The_Future_of_Employment.pdf Future of Life Institute (2018), •AI Policy - United States", https://futureoflife.orgf ai-policy-united-states Gagne, Jean-François (2018), "Global AI Talent Report 20 18", www .jfgagne .ai/ta­ lent 229

Gallagher, Sean (2013a) , "What the NSA Can Do With 'Big Data"' , Ars

Technica,

11

Haziran, https://arstechnica.com/infonnation-technology/20 1 3/06/what-then­ sa-can-do-with-big-data - (201 3b) , "You May Already Be a Winner in NSA's 'Three-Degrees' Surveillan­ ce Sweepstakes ! " , 18 Temmuz, https://arstechnica .com/information-techno­ logy/20 1 3/07/you-may-already-be-a-winner-in-nsasthree-degrees-surveillance­ sweepstakes - (20 1 8 ) , "The Snowden Legacy, Pan One: What's Changed, Really?", Ars

nica,

Tech­

21 Kasım, https://arstechnica.com/tech-policy/20 18/1 1/the-snowden-lega­

cy-part-one-whats-changed-really Gao, Jack (20 1 7) , "China's Wage Growth: How Fast is the Gain and What Does it Mean?'' ,

New lnstitute for Economic Thinking,

www.ineteconomics.org/pers­

pectives/blog/chinas-wage-growth-how-fast-is-the-gain-and-what-doesit-mean Gartner (tarihsiz), "Knowledge Capture " ,

Gartner lT Glossary,

www .gartner.com/

it-glossary/knowledge-capture - (20 1 7 ) , "Gartner Says By 2020, Artificial lntelligence Will Create More jobs Than it Eliminates", 13 Aralık, www.gartner.com/newsroornlid/3837763 Gent, Ed (20 1 7 ) , "The Hidden Human Workforce Powering Artificial Intelligence",

Singularity Hub,

https://singularityhub.com/201 7/12/19/the-hidden-humanwor­

kforce-powering-machine-ntelligence/#sm.0001d2cjlh93ildkhvtl 2nmij5pv6c - (20 1 8 ) , "The Democratization of Al is Putting Powerful Tools in the Hands of Non-Experts " ,

Singularity Hub,

https://singularityhub.com/20 18/02/19/the-de­

mocratization-of-ai-is-putting-powerful-tools-in-thehands-of-non-experts/#sm. 000 l d2qlh93ildkhvtl 2nmij5pv6c George, Dileep vd. (20 1 7 ) , "A Generative Vision Model that Trains With High Data Efficiency and Breaks Text-Based CAPTCHAs",

Science,

358: 1 27 1 .

Gershgom, Dave (20 1 5 ) , "How Google Aims to Dominate Artificial lntelligence· ,

Popular Science,

9 Kasım, www.popsci.com/google-ai

- (2018), "Google Gave the World Powerful Al Tools, and the World Made Pom with Them •, Quartz, https://qz.com/1 199850/google-gavethe-world-powerful­ open-source-ai-tools-and-the-world-made-pom-withthem Geuss, Megan (20 1 8a) , "Low Pay, Poor Prospects, and Psychological Toll: The Pe­ rils of Microtask Work", Ars

Technica,

23 Eylül, https://arstechnica.com/infor­

mation-technology/2 0 1 8/09/in-most-cases-online-microtask-workcan-be-a­ raw-deal-un-study-finds Geuss, Martin (20 18b) , "Google Wants to Match Actual Energy Demand with Car­ bon-free Supply",

Ars Technica,

1 1 Ekim, https://arstechnica.com/information­

technology/2018/10/googles-data-center-carbon-heat-mapsshow-the-challen­ ges-of-going-carbon-free Ghaffrey, Shirin (2018), "Many in Silicon Valley Support Universal Basic Income. Now the Califomia Democratic Party Does, Too•, Recode, 8 Mart, www.recode. net/201 8/3/8/ 1 708 1 6 1 8/tech-solution-economic-inequality-universalbasic-in­ come-part-democratic-party-platfonn-califomia Gibbs, Samuel (20 1 5 ) , "Women Less Likely to be Shown Ads for High-paidjobs on Google, Study Shows " ,

Guardian,

8 Temmuz, www.theguardian.com/techno­

logy/201 5/jul/08/women-less-likely-ads-high-paid-jobs-google-study 230

Gillespie, Tarleton (20 1 0 ) , "The Politics of 'Platfonns'" ,

New Media and Society

12:3. Goenzel, Ben (2007) , "Human-level Artifıcial General lntelligence and the Possi­

The Singula­ Artificial Intelligence, 1 7 1 .

bility of a Technological Singularity. A Reaction to Ray Kurzweil's

rity Is Near, and

McDermott's Critique of Kurzweil" ,

- (2014), "Artificial General Intelligence: Concept, State o f the Art, and Future Prospects" , ]oumal

of Artificial General Intelligence,

5:1.

Goldhill, Olivia (20 1 7 ) , "The Neo-fascist Philosophy that Underpins Both the Alt-right and Silicon Valley Technophiles " ,

Quart:z,

18 Haziran, https ://

qz. com/1007 144/the-neo-fascist-philosophy-that-underpins-both-the-alt-righ­ tand-silicon-valley-technophiles Golumbia, David (2009),

The Cultural Logic of Computation, Cambridge MA :

Har­

vard University Press. - (2019), "The Great White Robot God: Anifıcial General lntelligence and White Supremacy" ,

Uncomputing,

21 Ocak, www.uncomputing.org/?p=2077

Goode, Erle ve Claire Cain Miller (2013) , "Backlash by the Bay: Tech Riches Alter a City" , New York Times, 24 Kasım, www.nytimes.com/20 13/l l/25/us/backlash­ by-the-bay-tech-riches-alter-a-city.html?_r=O

Proceedings of the 2 7th International Conference on Neural Information Processing Systems 2. Gordon, Robert (2016), The Rise and Fail ofAmerican Growth: The U.S. Standard of Living Since the Civil War, Princeton: Princeton University Press. Goodfellow, lan vd. (2014), "Generative Adversarial Nets " ,

Gosaduaff, I.aurence (20 1 7 ) , "20 1 8 Will Mark the Beginning of AI Democratiza­ tion" ,

Smarter with Gartner,

www.gartner.com/smarterwithgartner/20 18-will­

mark-the-beginning-of-ai-democratization Gourevitch, Alex ve Lucas Stanczyk (20 1 8 ) , "The Basic Income Illusion" ,

talyst,

Ca­

1 :4.

Grace, Katja, john Salvatier, Allan Dafoe, Baobao Zhang ve Owain Evans (2018), "Viewpoint: When Will AI Exceed Human Performance? Evidence from AI Ex­ perts" , ]oumal

of Artificial Intelligence Research,

62.

Gray, Mary ve Siddhanh Suri (20 1 7 ) , "The Humans Working Behind the AI Curta­ in" ,

Harvard Business Review,

9 Ocak, https://hbr.org/201 7/0 1/thehumans-wor­

king-behind-the-ai-curtain Greene, Tristan (2018), "AI Guru Fei Fei Li Set to Leave Google this Year" ,

Next Web,

The

https://thenextweb.com/artifıcial-intelligence/2018/09/10/ai-gurufei­

fei-li-set-to-leave-google-this-year Greenfıeld, Adam (20 1 3 ) , Against

the Smart City,

New York: Do Projects.

Greenmeier, I.arry (2008), "Artifıcial Intelligence: Robots Rule When it Comes to Holiday Shopping" ,

Scientific American,

26 Aralık, www.scientifıcamerican.

com/article/artifıcial-intelligence-robots-rule Griffiths, Thomas L., Nick Chater, Charles Kemp, Amy Perfors ve joshua B. Te­ nenbaum (2010), "Probabilistic Models of Cognition: Exploring Representati­ ons and Inductive Biases" ,

Trends in Cognitive Sciences

14:8.

Grothoth, Christian ve j.M. Porup (2016), "The NSA's SKYNET Program May be Killing Thousands of lnnocent People " , Ars Technica, 1 Şubat, https://arstechni-

231

ca.com/infonnation-technology/20 1 6/02/the-nsas-skynet-programmay-be-kil­ ling-thousands-of-innocent-people Gubrud, M. ( 1 997), "Nanotechnology and lntemational Security",

Conference on Molecular Nanotechnology

Fifth Foresight

1 , https://foresight.orglConferencesl

MNT05/Papers/Gubrud Gunn, Richard ( 1987) , "Marxism and Mediation",

Common Sense 2.

Haider, Shuja (20 1 7 ) , "The Darkness at the End of the Tunnel: Artificial Intelli­ gence and Neoreaction" ,

Viewpoint Magazine,

28 Mart, www.viewpointmag.

com/201 7/03/28/the-darkness-at-the-end-of-the-tunnelartificial-intelligence­ and-neoreaction Haldane , j .B.S. ( 1 924) ,

Daedalus, or, Sdence and the Future, Londra:

K. Paul, Tren­

ch, Trubner. Halliday, James (2018), "Open Source is Not Enough",

Notes From Below 2, https://

notesfrombelow.orglarticle/open-source-is-not-enough Hamilton, Isobel Asher (2018), "Elon Musk Believes AI Could Tum Humans in­ to an Endangered Species Like the Mountain Gorilla",

Business Insider,

26 Ka­

sım, www.businessinsider.com/elon-musk-ai-could-tum-humans-intoendan­ gered-species-2018- 1 1

Homo Deus: A Brief History of Tomorrow, New York: [Homo Deus: Yannın Kısa Bir Tarihi, çev. Poyzan Nur Taneli, ls­

Harari, Yuval Noah (20 1 6 ) , Signal Press.

tanbul: Kolektif, 201 7 . ) Haraway, Donna ( 1985) , " A Manifesto for Cyborgs: Science, Technology, and So­ cialist Feminism in the 1 980s" ,

Socialist Review 80.

- (2016), "Staying With the Trouble: Anthropocene, Capitalocene, Chthulucene',

Anthropocene or Capitalocene? Nature, History and the Crisis of Capitalism içinde, Oakland, CA: PM Press. Hardt, Michael ve Antonio Negri (200 1 ) , Empire, Cambridge MA : Harvard Univer­ sity Press . [lmparatorluk, çev. Abdullah Yılmaz, lstanbul: Aynnn, 201 5 . ) - (20 1 7 ) , Assembly, Oxford: Oxford University Press. [Meclis, çev. Akın Emre Pil­ jason Moore (ed.) ,

gir, lstanbul: Ayrıntı, 20 1 9 . ) Harris, Mark (2014), "Amazon's Mechanical Turk Workers Protest: ' I am a Human Being, Not an Algorithm'" ,

Guardian,

3 Aralık, www.theguardian.com/techno­

logy/2014/dec/03/amazon-mechanical-turk-workers-protest-jelI-bezos Harvey, Cynthia (20 1 7 ) . "Open Source Artificial Intelligence: 50 Top Projects " ,

Datamation,

www.datamation.com/open-source/open-source-artificialintelli­

gence-50-top-projects- 1 .html Hawkswonh, john, Richard Berriman ve Saloni Goel (2018), "Will Robots Really Steal our Jobs? An Intemational Analysis of the Potential Long Term Impact of Automation", PricewaterhouseCoopers, www.pwc.eo.uk/economicserviceslas­ setslintemational-impact-of-automation-feb-2018.pdf He, Kaiming, Xiangyu Zhang, Shaoqing Ren ve Jian Sun (2016), "Deep Residual

Proceedings of the IEEE Conference on Compu­ ter Vision and Pattan Recognition. Heinrich, Michael (2012), An Introduction to the Three Volumes of Kari Marx's Ca­ pital, New York: Monthly Review Press. [Kapital'e Giriş, çev. Koray R. Yılmaz. Leaming for Image Recognition",

lstanbul: Yordam, 20 1 7 . ) 232

Henwood, Doug (20 1 5 ) , "Glumjob Prospects, Say Offıcials", LBO News, 21 Aralık, https://lbo-news.com/20 1 5/1212 1/glum-job-prospects-sayofficials - (20 1 8a) , "About that Stock Panic " , ]acobin, 2 Şubat, https://jacobinmag. com/2018/02/stock-market-drop-wage-increases-economy - (2018b) , "The Gig Economy Fantasy" , Jacobin , 15 Haziran, www.jacobinmag. com/201 8/06/precarity-american-workplace-gig-economy Hermann, jeremy ve Mike Del Baso (20 1 7 ) , "Meet Michelangelo: Uber's Machi­ ne Leaming Platform" , Uber Engineering, 5 Eylül, https://eng.uber.com/miche­ langelo. Hem, Alex (20 1 7) , "Give Robots 'Personhood' Status, EU Committee Argues", Gu­ ardian, 12 Ocak, www.theguardian.com/technologynOl 7/jan/1 2/giverobots­ personhood-status-eu-committee-argues Hemandez, Dan (20 18), "'Robots Can't Beat us': Las Vegas Casino Workers Prep for Strike Over Automation", Guardian, 2 Haziran, www .theguardian.com/us­ newsnOlB/jun/02/las-vegas-workers-strike-automation-casinos Hemandez, Pedro (20 1 7 ) , "Artificial Intelligence to Assimilate Software lndustry" , Datamation, www.datamation.com/applications/artificial-intelligence-toassimi­ late-software-industry.html Hester, Helen (2016), "Technically Female: Women, Machines, and Hyperemploy­ ment" , Salvage, 8 Ağustos, http://salvage.zone/in-print/technically-female-wo­ men-machines-and-hyperemployment - (2018), Xenofeminism, Cambridge: Polity. Hill, Steven (20 1 5 ) , Raw Deal: How the 'Uber Economy' and Runaway Capitalism are Screwing American Workers, New York: St. Martin's Press. Holtwell, Felix (2018), "Bringing Back the Lucas Plan", Notes From Below, https:// notesfrombelow.orglarticle/bringing-back-the-lucas-plan Hook, Leslie (2016), "The Humans Behind Mechanical Turk's Artificial Intelligen­ ce" , Financial Times, 26 Ekim, www . ft.com/content/l 7518034-6f77- l le6-9ac l1055824ca907 Horwitz, josh (2018), "China is Both Ahead of and Behind Amazon in Cashier­ less Stores", Quartz, 22 Ocak, https://qz.com/1 18508 1/amazon-gochina-is-bo­ th-ahead-of-and-behind-amazon-in-cashier-less-stores Howcroft, Debra vejill Rubery (2018), "Gender Equality Prospects in the Fourth In­ dustrial Revolution" , Max Neufeind vd. (ed. ) , Work in the Digital Age:Challenges of the Fourth Industrial Revolution içinde, New York: Roman and Llttlefield. Hughes, Chris (20 1 8 ) , Fair Shot: Rethinking lnequality and How We Eam, New York: St. Martin's Press. Hughes, james j. (2012), "The Politics of Transhumanism and the Techno-Millen­ nial Imagination, 1626-2030" , Zygon, 47:4 Humanity+ (tarihsiz), "Transhumanist FAQ" , https://humanityplus.orglphilosop­ hy/transhumanist-faq Huws, Ursula (2014), Labor in the Global Digital Economy: The Cybertariat Comes of Age, New York: Monthly Review. Ilyas, Ihab (2018), "Data Cleaning is a Machine Leaming Problem that Needs Data Systems Help" , ACM Sigmod Blog, 18 Nisan, http://wp.sigmod.org 233

Impett, Leo (20 1 8), "Marxism and New Developments in Science: Artificial Intel­ ligence and Deep Leaming: Technical and Political Challenges" , Theory & Stru­

ggle, 1 19. International Data Corporation (2016), "Press Release: IOC Sees the Dawn of the DX Economy and the Rise of the Digital-Native Enterprise" ,

www . idc.com/get­

doc.jsp ?containerld=prUS4 18889 16 - (2018), "Worldwide Spending on Cognitive and Artificial Intelligence Systems Will Grow to $ 1 9 . 1 Billion in 20 1 8 , According to New IDC Spending Guide', www . idc.com/getdoc.jsp?containerld=prUS436624 18

International Transport Forum (ITF) (20 1 7) , "Managing the Transition to Driver­ less Road Freight Transport" , International Transport Forum,

www .itf-oecd.org/

managing-transition-driverless-road-freight-transport Ito, Joi (2018), "The Paradox of Universal Basic Income'', Wired, 29 Mart,

www . wi­

red.com/story/the-paradox-of-universal-basic-income Jameson, Fredric ( 199 1 ) , Postmodemism, or, The Cultural Logic of Late Capitalism, Londra: Verso. [Postmodernivn ya da Geç Kapitalivnin Kültürel Mantığı, çev. Nuri Plümer ve Abdülkadir Göncü, İstanbul: Nirengi, 201 1 . ) Jang, Erle (20 1 7) , "What Companies are Winning the Race fo r Artificial Intelligen­ ce? " , Forbes, 24 Şubat,

www .forbes.com/sites/quora/20 1 7/02/24/what-compani­

es-are-winning-the-race-for-artificial-intelligence/#4902bfe8f5cd Jappe, Anselm (20 1 7) , "Degrowthers, üne More Effort if You Want to be Revoluti­ onaries" , The Writing on the Wall: On the Decomposition of Capital and Its Critics içinde, Alresford: Zero Books. Jenkins, Simon (2018), "Worrying About Robots Stealing Our Jobs? How Silly",

Guardian, 20 Ağustos,

www . theguardian.com/commentisfree/201 8/aug/20/ro­

bots-stealing-jobs-digital-age Johnston, David (20 1 5 ) , "Let Data Scientists be Data Mungers", Thought Works, 5 Ağustos, www . though tworks.com/insights/blog/let-data-scientists-be-data­ mungers Johnson, E.R. (20 1 7 ) , "At the Limits of Species Being: Sensing the Anthropocene",

The South Atlantic Quarterly, 1 1 6:2. Johnson, Matthew, Katja Hofmann, Tim Hutton ve David Bignell (20 1 6 ) , "The Malmo Platform for Artificial Intelligence Experimentation " , Proceedings of

the Twenty-Fifth lnternational ]oint Conference on Artificial lntelligence ( (1) JCAI- 1 6) ,

www . ijcai.org/Proceedings/16/Papers/643.pdf

Johnston, John (2008), The Allure of Machinic Life: Cybernetics, Artifıcial Life, and

the New Al, Cambridge MA: MiT Press. Jordan, Tim (20 1 5 ) , Information Politics: Liberation and Exploitation in the Digital

Society, Londra: Pluto. Kale, Sirin (20 1 8 ) , "Logged Off: Meet the Teens Who Refuse to Use Social Me­ dia" , Guardian, 29 Ağustos,

www . theguardian.com/society/2018/aug/29/teens­

desert-social-media Kallis, Giorgos ve Swyngedouw, Erik (2018), "Do Bees Produce Value? A Conver­ sation Between an Ecological Economist and a Marxist Geographer" , Capita­

lism, Nature, Socialism 29:3. 234

Kaplan, Jerry (2016), Artificial Intelligence: What Everyone Needs to Know, Oxford: Oxford University Press. Kaput, Mike (2018), "How the European Union's GDPR Rules Impact Artificial In­ telligence and Machine Leaming" , Marketing Artificial Intelligence Institute, 24 Mayıs, www .marketingaiinstitute.com/blo!Vhow-the-european-unions-gdprru­ les-impact-artificial-intelligence-and-machine-leaming Katz, Miranda (20 1 7 ) , "Amazon's Turker Crowd Has Had Enough " , Wired, 23 Ağustos, www.wired.com/story/amazons-turker-crowd-has-had-enough Kelly, Amy (2018), "Robot Workers Will Lead to Surge in Slavery in South-East Asia, Report Finds" , Guardian, 12 Temmuz, www.theguardian.com/globaldeve­ lopment/20 18/juV1 2/robot-workers-will-lead-to-surge-in-slaveryin-south-eastasia-report-finds Kelly, Kevin (20 14), "The Three Breakthroughs That Have Finally Unleashed AI on the World" , Wired, 27 Eylül, www.wired.com/2014/10/future-ofartificial-in­ telligence Kessler, Saralı (2018), Gigged: The End of the]ob and the Future of Work, New York: St. Martin's Press. Kinder, Molly (20 1 8 ) , "Leaming to Work With Robots: AI Will Change Everyt­ hing. Workers Must Adapt - Or Else " , Foreign Affairs, 1 1 Temmuz, https://fo­ reignpolicy.com/2018107/1 1/leaming-to-work-with-robots-automation-ailabor Kisner, James, David Wishnow ve Timur Ivannikov (20 1 7 ) , "IBM: Creating Share­ holder Value with AI? Not So Elementary, My Dear Watson" , ]effries, 12 Tem­ muz, https://javatar.bluematrix.com/pdf/fOSxcWjc Kitchin, Rob (2014), "The Real-time City? Big Data and Smart Urbanism" , Geo­

]ournal, 79: 1 . Kjosen, Atle Mikkola (20 1 3a), "Do Androids Dream o f Surplus Value? " , Conferen­ ce paper, Mediations 2 . 5 , Londra: Ontario, 18 Ocak, www.academia.edu/24554 76/Do_Androids_Dream_of_Surplus_Value - (20 1 3h ) , "Human Material in the Communication of Capital," communicati­

on +1 , 2:3. - (20 1 6 ) , Capital's Media: The Physical Conditions of Circulation, Doktora tezi, University of Westem Ontario. - (2018), "Traumen Androiden vom Mehrwert? " , Maske und Kothum 64: 1 -2. Knight, Will (20 1 6a) , "inside Vicarious, the Secretive AI Startup Bringing Ima­ gination to Computers " , MIT Technology Review, www. technologyreview. com/s/60 1 496/inside-vicarious-the-secretive-ai-startup-bringingimagination­ to-computers - (20 1 6b) , "Machines Can Now Recognize Something After Seeing lt ünce", MIT

Technology Review, www.technologyreview.com/s/602779/machines-can-now­ recognize-something-after-seeing-it-once - (20 1 7 ) , "Reinforcement Leaming", MIT Technology Review, www .technology­ review.com/s/603501/1 0-breakthrough-technologies-20 1 7-reinforcement-le­ aming Kofman, Ava (20 1 8 ) , "Google's 'Smart City of Surveillance' Faces New Resistance in Toronto " , The lntercept, 13 Kasım, https://theintercept.com/20 18/1 1/1 3/go­ ogle-quayside-toronto-smart-city. 235

·

Kolanovic, Marko ve Rajesh T. Krishnaınachari (20 1 7) , "Big Data and AI Strategi­ es: Machine Leaming and Alternative Data Approach to lnvesting" , j . P. Morgan, www.cfasociety.orglcleveland/Lists/Events%20Calendar/Attachments/ 1 045/ BIG-Data_AI-JPMınay20 1 7. pdf Kolchin, Peter ( 1 993), American Slavery

1 61 9-1877,

New York: Hill &: Wang.

Kolinko (2002), Hotlines - cali centre 1 inquiry 1 communism, www .nadir.org/nadir/ initiativ/kolinko/lebukle_lebuk.htm Kopetz, Hermann (20 1 1 ) , Real-time Systems: Design Principles for Distributed Em­ bedded Applications, Boston: Springer. Kulian, Anur (2017), "Why Decentralized Artificial Intelligence Will Reinvent the Industry as We Know it" , Forbes, 16 Kasım, www .forbes.com/sites/forbestech­ council/201 7/l l/16/why-decentralized-artificial-intelligence-willreinvent-the­ industry-as-we-know-it/#f7 d3935 l la44 Kulka, Benjamin ve Richard Brown (2018), "Human Capital: Disruption, Oppor­ tunity and Resilience in London's Workforce" , Centre for Landon, 12 Ağustos, www.centreforlondon.org/wp-content/uploads/20 1 8/04/Centre-for-London_ Huınan-Capital-Digital-Report.pdf Kurzweil, Ray (2005a), The Singularity ls Near, New York: Penguin. - ( 2 0 0 5 b ) , " Long Live A I " , Forb e s , www . forbes . c o m/ho m e/free_fo r­ bes/2005/08 1 5/030.html Kyung-Hoon, Kim (2018), "How Robots Could Help Care for japan's Aging Po­ pulation" , Independent, 9 Nisan, www.independent.eo.uk/arts-entertainment/ photography/japan-robot-elderly-care-ageing-population-exercisesmove­ ment-a8295706.html Laboria Cuboniks (2015), "Xenofeminism: A Politics for Alienation" , www.labori­ acuboniks.net/index.html#zero/l Laird, j.E. (20 1 2) , The Soar Cognitive Architecture, Cambridge MA: MiT Press. Lake, Brendan. M., Tomer D. Ullman, joshua B. Tenenbaum ve Samuel j. Gersh­ man (20 1 7 ) , "Building Machines That Leam and Think Like People", Behavio­

ral and Brain Sciences, 40. Land, Nick (2012), Fanged Noumena: Collected Writings

1 987-2007, Falmouth:

Ur­

banomic. - (2014), "The Teleological Identity of Capitalism and Artificial Intelligence: Re­ marks to the Participants of the Incredible Machines 2014 Conference", 8 Mart, formerly available at http://incrediblemachines.info/nick-land-the-teleological­ identity-of-capitalism-and-anificial-int-elligence - (20 1 7 ) , "A Quick and Dirty Introduction to Accelerationism" , jacobi ıe , https:// jacobitemag.com/20 1 7/05/25/a-quick-and-diny-introductionto-accelerationism Landing A.I. (tarihsiz), "Transform Your Business With A.I.", www .landing.ai Lapovsky, lssie (2014), "The Next Big Thing You Missed: The Quest to Give Com­ puters the Power of Imagination" , Wired, www .wired.com/20 14/04/vicarious­ ai-imagination I..apple, Dieter ( 1 973), Staat und allgemeine Produktionsbedingungen. Grundlagen

zur Kritik der Infrastrukturtheorien, Berlin: Verlag für das Studium der Arbei­ terbewegung.

236

l..arson, Christina (2018), "Closing the Factory Doors",

Foreign Affairs,

16 Tem­

muz, https://foreignpolicy.com/20 1 8/07/16/closing-the-factory-doorsmanufac­ turing-economy-automation-jobs-developing Larson, Jeff, Surya Mattu, l..a uren Kirchner ve julia Angwin (20 1 6 ) , "How We Analyzed the COMPAS Recidivism Algorithm" ,

ProPublica,

23 Mayıs, www .

newscientist.com/article/2 1 66207-discriminating-algorithms-5 -times-ais­ howed-prejudice Lebeuf, Carlene, Margaret-Anne Storey ve Alexey Zagalsky (20 1 7 ) , "How Sof­ tware Developers Mitigate Collaboration Friction with Chatbots", arXiv prep­ rint: l 702.0701 1 LeCun, Yann, Yoshua Bengio ve Geoffrey Hinton (20 1 5 ) , "Deep Leaming", Natu­

re,

5 2 1 : 7553.

Lee, Kai-Fu (2018),

du, New York:

AI Superpowers: China, Silicon Valley, and the New World Or­

Houghton-Miffiin.

Lee, Timothy (20 1 8 ) , "Waymo jobs: Self-driving Cars Will Destroy a Lot of jo­ bs - They'll Also Create a Lot" ,

Ars Technica,

24 Ağustos, https://arstechnica.

com/tech-policy/2018/08/self-driving-cars-will-destroy-a-lot-of-jobs-theyll-al­ socreate-a-lot Lenat, D.B. ve j .S. Brown ( 1 984) , "Why AM and EURISKO Appear to Work",

tificial lntelligence,

Ar­

23:3.

Leonardi, Emmanuele (20 1 9 ) , "Bringing Class Analysis Back in: Assessing the Transformation of the Value-Nature Nexus to Strengthen the Connection Between Degrowth and Environmental justice",

Ecological Economics,

156.

LePage, Michael (20 1 8 ) , "Al's Dirty Secret: Energy-guzzling Machines May Fu­ el Global Warming", New

Scientist,

10 Ekim, www . newscientist.com/article/

mg2403 1 992-1 00-ais-dirty-secret-energy-guzzling-machines-may-fuelglobal­ warming Levy, Frank (2018), "Computers and Populism: Artificial Intelligence, jobs, and Politics in the Near Term',

Oxford Review of Economic Policy,

34:3.

Levy, Steven (2018), "inside Amazon's Artificial Intelligence Flywheel" ,

Wired,

2

Ocak, www .wired.com/story/amazon-artificial-intelligence-flywheel

Lewis , Leo (20 1 7 ) , "Can Robots Make up for japan's Care Home Shortfall?", Fi­

nancial Times,

1 7 Ekim, www . ft.com/content/4 1 8ffd08-9e l 0- l l e7-8b50-

0b9f565a23e l Leviathan, Yaniv ve Yossi Matias (20 18) , "Google Duplex: An AI System for Ac­ complishing Real-World Tasks Over the Phone",

Google AI Blog,

8 Mayıs, htt­

ps://ai.googleblog.com/2018/05/duplex-ai-system-for-naturalconversation.html Liu, Wendy (20 18 ) , "Freedom isn't Free",

Logic,

https://logicmag.io/05-freedo­

misnt-free Locke, Charles (20 1 7 ) , 'Void Star: Terrifying Silicon Valley Sci-Fi Only an AI Ex­ pert Could Pen", Wired, 1 1 Nisan, www .wired.com/201 7/04/void-stardystopia­ computational-linguistics Lohr, Steve (2014), "For Big Data Scientists, '.Janitor Work' is Key Hurdle to In­ sights" , New

York Times, www .nytimes.com/20 14/08/18/technology/for-bigda­

ta-scientists-hurdle-to-insights-is-janitor-work.html

237

Lum, Kristian ve William Isaac (2016), "To Predict and Serve?",

Significance,

13:5,

https://rss.onlinelibrary.wiley.com/doi/fulVlO. 1 1 1 l/j . 1 740-971 3 . 20 1 6.00960.x Lynch, Shana (20 1 7) , "Andrew Ng: Why AI is the New Electricity" ,

Stanford Business,

Insights by

www .gsb.stanford.edu/insights/andrew-ng-why-ai-newele­

ctricity McBride, Saralı (2018), "Silicon Valley's Singularity University Has Some Serious Reality Problems",

Bloomberg Businessweek,

15 Şubat, www.bloomberg.com/

news/articles/20 18-02- 1 5/silicon-valley-s-singularity-university-hassome-seri­ ous-reality-problems McCarthy, john, Martin Minsky, N. Rochester ve Claude Shannon ( 1955), "A Pro­ posal for the Dartmouth Summer Research Project on Artifıcial Intelligence" , http://www-formal.stanford.edu/jmc/history/dartmouth/dartmouth.html McCorduck, Pamela (2004),

Machines Who Think,

2. bas . , Natick MA: A.K. Pe-

ters Ltd.

Fractions, Londra: Orbit. Divisions, Londra: Orbit. Mandel, Ernest ( 1975), Late Capitalism, Londra: Macleod, Ken (2008), Macleod, Ken (2009),

New Left Books.

- ( 1990), "Introduction to 'Results of the Immediate Process of Production'", Kari Marx,

Capital,

cilt I içinde, Harmondsworth: Penguin.

Manjoo, Farhad (20 1 7 ) , "How 5 Tech Giants Have Become More Like Govem­ ments Than Companies" , NPR, 26 Ekim, www.npr.org/20 1 7/10/26/560 1363 1 1/ how-5-tech-giants-have-become-more-like-govemmentsthan-companies Manyika, james, Susan Lund, Michael Chui, jacques Bughin, jonathan Woetzel, Parul Batra, Ryan Ko ve Saurabh Sanghvi (20 1 7), "jobs Lost,jobs Gained: What the Future of Work Will Mean for jobs, Skills, and Wages" , McKinsey Global Institute, www.mckinsey.com/featured-insights/future-of-work/jobslost-jobs­ gained-what-the-future-of-work-will-mean-for-jobs-skills-andwages Manzerolle, Vincent ve Atle Mikkola Kjosen (2015), "Digital Media and Capital's Logic of Acceleration" , Christian Fuchs (ed.),

lism

Marx in the Age of Digital Capita­

içinde, Leiden: Brill.

Marr, Bernard (2016), "How Analytics, Big Data and AI are Changing Cali Centers Forever",

Forbes,

6 Eylül, www.forbes.com/sites/bernardmarr/201 6/09/06/how­

analytics-big-data-and-ai-are-changing-call-centers-forever/#253669b l3a32 - (2018), "Does Synthetic Da ta Hold the Secret to Artifıcial Intelligence ? " ,

Forbes,

5 Kasım, https://preview.tinyurl.comly7lvv9ss Marshall, Aarian (201 7), "The Human-Robocar War for jobs is Finally On" ,

Wired,

29 Eylül, www.wired.com/story/trucks-robocar-senate-war Marx, Kari ( 1973),

Contribution to a Critique of Political Economy,

Moskova: Prog­

ress Publishers.

Early Writings, Harmondsworth: Penguin. Capital, cilt I, Harmondsworth: Penguin. [ Kimi alınular için: Kapital, Kapitalist Üretimin Eleştirel Bir Tahlili, Birinci Cilt, çev. Alaattin Bilgi, Ankara:

- ( 1975),

- ( 1 990),

Sol Yayınlan, 1986 . ]

Capital, cilt III, Harmondsworth: Penguin. [Kimi alıntılar için: Kapital, Kapitalist Üretimin Eleştirel Bir Tahlili, Birinci Cilt, çev. Alaattin Bilgi, Ankara:

- ( 1 99 1 ) ,

Sol Yayınlan, 1986] 238

Capital, cilt II, Hannondsworth: Ekonomi Politiğin Eleştirisi, Üçüncü Cilt,

- ( 1 992) ,

Penguin. [Kimi alıntılar için:

Kapital ,

çev. Alaattin Bilgi, Ankara: So l Yayın­

lan, 1990) .

Grundrisse, Hannondsworth: Penguin. [Grundrisse Ekonomi Politiğin Eleştirisi için On Çalışma, çev. Sevan Nişanyan, lstanbul: Birikim, 2018.) - (2007), Economic and Philosophic Manuscripts of 1844, Mineola: Dover Publicali­ ons. [ 1 844 El Ya.vnalan, çev. Murat Belge, lstanbul: Birikim, 201 6 . ] - (2008) , The Poverty of Philosophy, New York: Cosimo Press. - (20 1 1 ) , Capital, cilt l, lng. çev. S. Moore ve E. Aveling, Mineola: Dover Publi- ( 1 993),

cations.

Postcapitalism: A Guide to Our Future, New York: Ailen La­ [Kapitalizm Sonrası: Geleceğimiz için Bir Kılavuz, çev. Şükrü Alpagut, lstan­

Mason, Paul (20 1 5 ) , ne.

bul: Yordam, 20 1 9 . ) Mason, Zachary (20 1 7 ) ,

Void Star,

New York: Farrar, Straus and Giroux.

Mayer, jane (2018), "A Parlor Game at Rebekah Mercer's Has No Get Out of jail Free Card",

The New Yorker, 2 Temmuz, www.newyorker.com/magazine/20 18/

07/0'2/a-parlor-game-at-rebekah-mercers-has-no-get-out-of-jail-free-card

The Entrepreneurial State: Debunking Public vs.Privaıe Secıor Myths, Londra: Anthem Press. [Girişimci Devlet: Kamu Sektôrü-ôzel Sek­ tôr Karşıtlığı Masalının Çürütülmesi, çev. Esin Soğancılar, lstanbul: Koç Üni.

Mazzucato, Mariana (20 1 3 ) ,

Yay., 202 1 . ) Melville, Andrew (20 1 7 ) , "Amazon G o i s About Payments, Not Grocery",

Forbes,

www . forbes.com/sites/groupthink/20 1 7/O l/20/amazon-go-is-aboutpayments­ not-grocery/#501934 1 567e4 Merchant, Brian (20 1 5 ) , "Fully Automated Luxury Communism",

Guardian,

18

Mart, www. theguardian.com/sustainable-business/201 5/mar/1 8/fullyautoma­ ted-luxury-communism-robots-employment Meszıiros, lstvıin ( 1 970) ,

Marx's Theory of Alienation,

Londra: Merlin Press.

Metz, Cade (2016), "ln Two Moves Alphago and Lee Sedol Redefined the Future",

Wired, www.wired.com/201 6/03/two-moves-alphago-lee-sedol-redefinedfuture New York Times, 22 Ekim, www.nytimes.com/20 1 7/10/2'2/technology/artificial-intel­

- (20 1 7a ) , "Tech Giants are Paying Huge Salaries for Scarce A.l. Talent" , ligence-experts-salaries. html - (20 1 7b), "Building A.l. that Can Build A.l.",

New York Times,

7 Kasım, www.

nytimes.com/20 1 7/1 1/05/technology/machine-learningartificial-intelligence­ ai.html - (2018), "Big Bets on A.l. Open a New Frontier for Chip Start-Ups" ,

Times,

New York

14 Ocak, www .nytimes.com/20 1 8/0 l/14/technology/artificial-intelligen­

ce-chip-start-ups.html Metz, Rachel (20 1 8 ) , "Google Demos Duplex, its Al that Sounds Exactly Like a Very Weird, Nice Human",

MIT Technology Review,

27 Haziran, www.techno­

logyreview.com/s/6 1 1 539/google-demos-duplex-its-ai-that-soundsexactly-like· a-very-weird-nice-human Meyer, David (20 1 8 ) , "Al Has a Big Privacy Problem and Europe's New Da­ ta Protection Law is About to Expose it" ,

Forbes,

25 Mayıs, http://fortune.

com/20 18/05/25/ai-machine-learning-privacy-gdpr

239

Microsoft (tarihsiz) , "Democratizing AI: For Eveıy Person and Every Organizati­ on" , hups://news.microsoft.com/features/democratizing-ai Middleton, Chris (2018), "Europe Announces ğ20 Billion AI Strategy - UK Side­ lined",

Intemet of Business,

25 Nisan, hups://intemetofbusiness.com/european­

commission-announces-new-e20-billion-ai-strategy Miller, Paul (2018), "What is Edge Computing?",

The Verge, 7 Mayıs, www .thever­

ge.com/circuitbreaker/20 1 8/5/7/1 7327584/edge-computing-cloud-googlemic­ rosoft-apple-amazon Moody, Kim (20 1 8a), "High Tech, Low Growth: Robots and the Future of Work",

Historical Mateıialism,

26:4.

- (20 18b) , "Where's the Gig Economy? " , Jacobin , 23 Haziran, www .jacobinmag. com/2018/06/gig-economy-precarity-jobs-employment.

Capitalism in the Web of Life, Londra: Verso. [Hayatın Do­ kusundaki Kapitalizm: Sermaye Birikimi ve Ekoloji, çev. Alaz Munzur, İstanbul:

Moore, jason W. (20 1 5 ) , Epos, 20 1 7 . )

Humans and Machines at Work: Monitoring, Sunıeillance and Automation in Contemporary Capitalism, New York: Palgrave. Moravec, Hans ( 1988) , Mind Children: The Future of Robot and Human lntelligence,

Moore, Phoebe V . , Martin Upchurch v e Xanthia Whittaker (ed.) (2018),

Cambridge MA : Harvard University Press. Morozov, Evgeny (20 1 5 ) , "Socialize the Data Centres ! " ,

New Left Review,

91.

Morrison, Catherine (20 1 8 ) , "Bank of England Economist Wams Thousands of UK jobs at Risk from Robots and AI" ,

Independent,

1 8 Ağustos, www.indepen­

dent.co. uk/news/business/news/uk-job-loss-risk-ai-robots-artificialintelligence­ technology-bank-of-england-andy-haldane-a849890 1 .html Morrison, Donn, Ruili Wang ve Liyanage C. De Silva (2007) , "Ensemble Methods

Speech Communication, 49:2. New Left Review, 1 :47. - ( 1 986), "Capitalism in the Computer Age", New Left Review, 1 :60. Morton, Timothy (20 1 7) , Humankind: Solidarity with Nonhuman People, Londra: Verso. [insan Tünl: insan Olmayanlarla Dayanışma, çev. Duygu Dölek, İstan­ for Spoken Emotion Recognition in Call-centres",

Morris-Suzuki, Tessa ( 1984) , "Robots and Capitalism" ,

bul: Profil, 2020 . ) Mosco, Vincent (2014),

To the Cloud: Big Data in a Turbulent World,

Londra: Pa­

radigm. - (20 1 7 ) ,

Becoming Digital: Toward a Post-Intemet Society,

Bingley: Emerald Pub­

lishing. Moulier-Boutang, Yann (20 1 l ) ,

Cognitive Capitalism,

Cambridge: Polity.

MSV, janikiram (2018), "The Rise of Artificial Intelligence as a Service in the Pub­ lic Cloud",

Forbes,

www. forbes.com/sites/janakirammsv/20 18/02/22/therise-of­

artificial-intelligence-as-a-service-in-the-public-cloud/#3a5 1 2 1 98 1 98e Muehlhauser, Luke (20 1 3 ) , "What is AGI? " , MIRI, 1 l AğUstos, hups://intelligence. oreflO 1 3/0811 l/what-is-agi Mulhall, Stephen ( 1 998) , "Species-Being, Teleology and Individuality, Part I: Marx on Species-Being",

240

Angelaki,

3: 1 .

Müller, Vincent C. ve Nick Bostrom (20 16), "Future Progress in Artificial Intelli­ gence: A Survey of Expert Opinion", Vincent Müller (ed. ) , Fundamental Issues of Artificial Intdligence içinde, Berlin: Springer. Murdock, Graham (2018), " Commons Manifestos: A Repiy to Bauwens and Ra­ mos", Global Discourse, 8:2. Nadin, Mihail (2018), "Machine Intelligence: A Chimera" , AI and Society, https:// doi.org/10. 1007/s00 146-0 18-0842-8 Nakashima, Ryan (2018a) , "Al's Dirty little Secret: It's Powered by Peopie", Phys. Org, 5 Mart, https://phys.org/news/2018-03-ai-dirty-secret-powered-people.html - (2018b) , "Google's AI Push Comes with Plenty of People Problems", CBS Fox WVSNTV, 1 Şubat, www .wvnstv.com/news/googles-aipush-comes-with-plenty­ of-people-probleıns/9486 18 199 - (2018c), "Artificial Intelligence Has Some Unexpected Help: The Intellect of Humans", Portland Press Herald, 3 Mart. Nedelkoska, Ljubica ve Glenda Quintini (2018), "Automation, Skills Use and Tra­ ining", OECD Social, Employment and Migration Working Papers No. 202, http://dx.doi.org/10. 1 787/2e2f4eea-en Negarestani, Reza (20 1 8 ) , Intelligence and Spirit, Falmouth: Urbanomic/Sequen­ ce Press. Negri, Antonio (2017), Marx and Foucault: Essays, Cambridge: Polity. Nelson, Sara ve Bruce Braun (20 1 7 ) , "Autonomia in the Anthropocene: New Chal­ lenges to Radical Politics", South Atlantic Quarterly, 1 1 6:2. Nesbitt, Jeff (20 1 7 ) , "Google's True Origin Partly Lies in CIA and NSA Research Grants for Mass Surveillance" , Quartz, 8 Aralık, https://qz.com/1 145669/goog­ les-true-origin-partly-lies-in-cia-and-nsa-research-grants-for-masssurveillance Ng, Andrew (2015), "What Data Scientists Should Know About Deep Leaming" , www .youtube.com/watch?v=OOVNOpGgBZM Nguyen, Anh, Jason Yosinski ve jeff Clune (2015), "Deep Neural Networks are Ea­ sily Fooled: High Confidence Predictions for Unrecognizable Images", Compu­ ter Vision and Pattan Recognition içinde, IEEE, www .evolvingai.org/files/DNN­ sEasilyFooled_cvprl5.pdf Nichols, Shaun (20 1 7 ) , "TV Anchor Says Live On-air 'Alexa, Order Me a Doll­ house' - Guess What Happens Next" , The Register, 17 Ocak, www.theregister. co.uk/201 7/O1/07/tv_anchor_says_alexa_buy_me_a_dollhouse_and_she_does Nieva, Richard (2018) , "How Facebook Uses Artificial Intelligence to Take Down Abusive Posts" , CNet, 2 Mayıs, www . cnet.com/news/heres-how-facebook-use­ sartificial-intelligence-to-take-down-abusive-posts-f8 Nilsson, Nils (2005) , "Human-Level Artificial Intelligence? Be Serious ! " , AI Ma­ gazine, 26:4. Noble, Safiya (2018), Algorithms of Oppression: How Search Engines Reinforce Ra­ cism, New York: New York University Press. Nordhaus, William D. (20 1 5 ) , "Are We Approaching an Economic Singularity? Information Technology and the Future of Economic Growth", National Bu­ reau of Economic Research Working Paper 2 1 547, 1 Eylül, www .nber.org/pa­ pers/w2 1 547 241

Notes From Below (2018a) , "The Workers' Inquiry and Social Composition" ,

tes From Below

No­

2, 29 Ocak, https://notesfrombelow.orglarticle/workersinquiry­

and-social-composition - (2018b) , "Editors' Notes on Class Composition and Technology",

Below

Notes From

2, 30 Mart, http://notesfrombelow. orglarticle/editors-notes-on-class­

composition-and-technology OECD (20 1 6 ) , "Automation and Independent Work in a Digital Economy", Policy Brief on the Future of Work,

www . oecd.org/employment/future-of-work.htm

O'Kane, Chris (2014), "State Violence, State Control: Marxist State Theory and the Critique of Political Economy", Viewpoint Magazine, 29 Ekim,

www .viewpoint­

mag.com/2014/10/29/state-violence-state-control-marxist-statetheory-and-the­ critique-of-political-economy

Proceedings of the 2008 Conference on Artifıcial General Intelligence 2008: Proceedings of the First AGI Conference. O'Neill, Cathy (2016), Weapons of Math Destruction: How Big Data Increases Inequ­ ality and Threatens Democracy, New York: Random House. OpenAI (2018), "OpenAI Five", OpenAI Blog, https://blog.openai.com/openai-five Omohundro, Stephen M. (2008), "The Basic AI Drives" ,

Oracle (2016), "Can Virtual Experiences Replace Reality? The Future Role for Hu­ mans in Delivering Customer Experience",

www . oracle.com/webfolder/s/deli­

very_production/docs/FYl 6hl/doc35/CXResearchVirtualExperiences.pdf Panetta, Kasey (2016), "The ABC Technologies Will Change Future Customer Experience" ,

Smarter with Gartner,

7 Kasım,

www .gartner.com/smarterwithgart·

ner/the-abc-technologies-will-change-future-customerexperience - (20 1 7 ) , "Gartner Top 10 Strategic Technology Trends for 20 1 8 " ,

Gartner,

3 Ekim,

Smarter with

www . gartner.com/smarterwithgartner/gartner-top- 1 0-strate­

gic-technology-trends-for-20 1 8 Pang, B o v e Lillian Lee (2004 ) , " A Sentimental Education: SentiIİıent Analysis Using Subjectivity Summarization Based on Minimum Cuts " , Proceedings of the

42nd Annual Meeting of Association for Computational Linguistics içinde. Panzieri, Raniero (20 1 7) , [ 1 96 1 ] "The Capitalist Use of Machinery: Marx Versus the Objectivists" ,

Libcom.org,

https://libcom.orgllibrary/capalist-usemachinery­

raniero-panzieri Paquette, Daniel (20 1 8 ) , "At Work, With Only Robots for Company" ,

Star,

15 Eylül,

Washington Post'tan

alıntı,

Toronto

www .pressreader.com/canada/toron­

to-star/20 1809 1 5/282699048030639 Park, Morgan (2018), "How the OpenAI Five Tore Apart a Team of Dota2 Pros",

PC Gamer,

www .pcgamer.com/how-the-openai-five-tore-apart-a-team-ofdo- ·

ta-2-pros Pasquinelli, Matteo (2019),

nition,

The Eye of the Master: Capital as Computation and Cog­

Londra: Verso.

Patrizio, Andy (2018), "Top 25 Artificial Intelligence Companies" ,

Datamation,

10

Nisan, www.datamation.com/applications/top-25-artificial-intelligencecompa­ nies.html Pearlstein, Steven (2018), "The Robots-vs.-Robots Trading that Has Hijacked the Stock Market" , 242

Washington Post,

7 Şubat, www.washingtonpost.com/news/

won k/wp/20 18/02/07/the-robots-v-robots-trading-that-has-hijacked-thestock­ market/?utm_term=. 3 1 c249c8f820 Pennachin, Cassio ve Ben Goertzel (2007), "Contemporary Approaches to Artifici­ al General Intelligence" , Cassio Pennachin ve Ben Goertzel (ed.), Artificial Ge­ neral Intelligence içinde, Berlin: Springer-Verlag. Perlo, Katherine (2002), "Marxism and the Underdog", Society and Animals, 10:3. Peters, Michael A., Roderigo Britiz ve Ergin Bulut (2009), "Cybemetic Capitalism, Informationalism and Cognitive Labour" , Geopolitics, History, and Intematio­ nal Relations, 1 :2. Peterson, Andrea (20 1 6 ) , "Uber's Self-driving Truck Delivered 50,000 Cans of Budweiser" , Washington Post, 25 Ekim, www.washingtonpost . com/news/ the-switch/wp/20 1 6/1 0/25/ubers-self-driving-truck-delivered-50000-cans­ ofbudweisernnoredirect=onandutm_term=.99d27d99f308 Petervari, judit, Magda Osman ve Joydeep Bhattacharya (2016), "The Role of In­ tuition in the Generation and Evaluation Stages of Creativity" , Frontiers in Psy­ chology 7, Article lD 1420. Pirrone, Gabrielle (20 18), "Walmart and Microsoft Team Up in joint Interest to Be­ at Amazon", CMS Connected, 24 Temmuz, www.cms-connected.com/News-Ar­ chivtjuly-2018/Walmart-Microsoft-Team-Up-in-joint-Interestto-Beat-Amazon Pitts, Frederick Harry (2017), "Beyond the Fragment: Postoperaismo, Postcapita­ lism and Marx's 'Notes on Machines', 45 Years On" , Economy and Society, 46:3-4. Pitts, Frederick Harry ve Ana Cecilia Dinerstein (20 1 7 ) , "Corbynism's Conveyor Belt of Ideas: Postcapitalism and the Politics of Social Reproduction" , Capital and Class, 41 :3. Powers, Shawn M. ve Michael jablonski (2015), The Real Cyber War: The Political Economy of Internet Freedom, Urbana: University of Illinois Press. Press, Gil (20 18), "45 Numbers to Keep Track of the AI Bubble" , Forbes, 2 Nisan, www.forbes.com/sites/gilpressl20 18/04/02/45-numbers-to-keep-track-of-theai­ bubble/#3e6299c87a75 PricewaterhouseCoopers (PwC) (20 1 7 ) , "The Economic Impact of Artificial In­ telligence on the UK Economy", www.pwc.eo.uk/economic-services/assets/ai­ uk-report-v2.pdf Prindle, Drew (2016), "This Automated Store in Sweden Doesn't Have Any Human Employees - Only a Smartphone App", Digital Trends, 26 Şubat, www.digital­ trends.com/cool-tech/sweden-app-enabled-automated-store Pudwell, Sam (20 1 7) , "How Deliveroo is Using Big Data and Machine Leaming to Power Food Delivery", Silicon, www .silicon.co. uk/data-storage/bigdata/delive­ roo-big-data-deliveries-2 1 6 1 63 Purdy, Mark ve Paul Daugherty (20 1 7) , "Why Artifıcial intelligence is the Future of Growth", Accenture Canada, 24 Mayıs, www.accenture.com/t20 1 70524T055 4 3 5 _w_!ca-en/_acnmedia/PDF-52/Accenture-Why-AI-isthe-Future-of­ Growth.pdf Rajan, Amol (2018), "Why Tech is Taking a Hammering" , BBC News, 23 Kasım, www .bbc.com/news/entertainment-arts-463 1 7205 Ramsay, Anders (2009 ) , "Marx? Which Marx? " , Euro:zine, www.eurozine. com/ marx-which-marx 243

Ramtin, Ramin ( 199 1 ) , Capitalism arul Automation: Revolution in Technology and Capitalist Breakdown, Londra: Pluto. Rankin, jennifer (20 18), "Anifıcial lntelligence: ğ20bn Investment Call from EU Commission" , Guardian, 25 Nisan, www. theguardian.com/technology/20 18/ apr/25/european-commission-ai-artifıcial-intelligence Rao, Anand ve Gerard Verweij (2018), "Sizing the Prize: What's the Real Value of AI for Your Business and How Can You Capitalise? " , Pricewaterhouse Co­ opers, www.pwc.com/gx/en/issues/data-and-analytics/publications/artifıcial-in­ telligence-study.html. Rapp, Nicolas ve Brian O'Keefe (2018), "These 1 00 Companies are Leading the Way in A.I. •, Fortune, 8 Ocak, http://fonune.com/2018/0 l/08/artifıcialintelli­ gence-ai-companies-invest-startups Rayo, Edgar Alan (2018), "AI and AL Adoption Survey Results from Applied Ar­ tifıcial Intelligence Conference 20 1 7 " , TechEmergence, www.techemergence. com/ai-and-ml-adoption-survey-results-from-applied-artifıcial-intelligencecon­ ference-20 1 7 Rayome, Alison DeNisco (2018), "Developers, Rej oice: Now A I Can Write Co­ de for You" , TechRepublic, www .techrepublic.com/article/developers-rejoice­ nowai-can-write-code-for-you Read,jason (2017), "Man is a Werewolf to Man: Capital and the Limits of Political Anthropology" , Continental Thought & Theory, 1 :4. Rectenwald, Michael (2013), "The Singularity and Socialism" , Insurgent Notes, 5 Ekim, http://insurgenmotes.com/20 13/10/the-singularity-and-socialism Reese, Ellen vejason Struana (2018), "'Work Hard, Make History': Oppression and Resistance in Inland Southem Califomia's Warehouse and Distribution Indus­ try", Jake Alimahomed-Wilson ve Immanuel Ness (ed.), Choke Points: Logistics Workers Disrupting the Global Supply Chain içinde, Londra: Pluto. Reese, Hope (2016a), "How Data and Machine Leaming are Part of Uber's ONA" , TechRepublic, 21 Ekim, www.techrepublic.com/article/how-data-andmachine­ leaming-are-part-of-ubers-dna - (201 6b) , "Bias in Machine Leaming, and How to Stop it" , TechRepublic, 18 Ka­ sım, �· techrepublic.com/articlelbias-in-machine-leaming-andhow-to-stop-it Reese, Hope ve Nick Heath (2016), "inside Amazon's Clickworker Platform: How Half a Million People are Being Paid Pennies to Train Al" , TechRepublic, 21 Ara­ lık, www.techrepublic.com/article/inside-amazons-clickworkerplatform-how­ half-a-million-people-are-training-ai-for-pennies-per-task Reynolds, Matt (20 18), "Biased Policing is Made Worse by Errors in Pre-crime Algorithms" , New Scientist, 27 Nisan, www .newscientist.com/article/mg2363 1464-300-biased-policing-is-made-worse-by-errors-in-pre-crimealgorithms Rich, Elaine ( 1983), Artificial lntelligence, New York: McGraw-Hill. Rikowski, Glenn (2003) , "Alien Life: Marx and the Future of the Human", Histo­ rical Materialism, 1 1 :2. Riot Research (2018), "AI: Show me the Money: Which Sectors Will Make a Kil­ ling in AI Forecast 201 7-2023: Executive Summary" , Rethink Research, 19 Tem­ muz, https://rethinkresearch.biz/report/ai-show-me-the-money-executivesum­ mary-free-download 244

Roberts, Michael (20 18), "The Productivity Paradox Again", Michael Robcrt's B[og, 29 Haziran, https://thenextrecession.wordpress.com/2018/06/29/theproducti­ vity-puzzle-again Roberts, Saralı T. (20 1 6 ) , "Commercial Content Moderation: Digital lı.borers' Dirty Work", S.U. Noble ve B. Tynes (ed.) , The Intersectional Intemct: Race, Sex, Class and Culture Online içinde, New York: Peter l.ang. - (20 1 7 ) , "Social Media's Silent Filter" , The Atlantic, 8 Mart, www . thea tlantic. com/technology/archive/201 7/03/commercial-contentınoderation/518796 Robins, Kevin ve Frank Webster ( 1 988) , "Cybemetic Capitalism: Infonna tion, Te­ chnology, Everyday Life", Vincent Mosco ve janet Wasko (ed.), The Political Economy of Information içinde, Madison: University of Wisconsin Press. Robinson, Kim Stanley (2013), 2312, Londra: Orbit. [2312, çev. M. Ihsan Tatari, İstanbul: lthaki, 20 16.) Rodrik, Denis (20 1 5 ) , "Premature Deindustrialization" , http://drodrik.scholar. harvard.edu/files/dani-rodrik/fileslpremature_deindustrialization_revised2.pdf Roland, Alex ve Philip Shiman (2002) , Strategic Computing: DARPA and the Quest for Machine lntelligence, 1 983-1 993, Cambridge MA: MIT Press. Romano-Lax, Andromeda (2018), Plum Rains, New York: Penguin. Rosenblat, Alex (20 1 6 ) , "The Truth About How Uber's App Manages Drivers " , Harvard Business Review, 6 Nisan, https://hbr.org/2016104/the-truth-abouthow­ ubers-app-manages-drivers - (2018), Uberland: How Algorithms are Rewriting the Rules of Work, Oakland: University of Califomia Press. Rossiter, Ned (2016), Software, Infrastructure, Labor: A Media Theory of Logistical Nightmares, New York: Routledge. Ritter, Samuel, David Barrett, Antonio Santoro ve Matt Botvinick (2017), "Cogni­ tive Psychology for Deep Neural Networks: A Shape Bias Case Study", Procee­ dings of the 34th International Conference on Machine Leaming, 70. Rubin, Isaak Illich ( 1973) , Essays on Mar.x's Theory of Value, Montreal: Black Ro­ se Books. Rushkoff, Douglas (20 1 8 ) , "Universal Basic lncome is Silicon Valley's Latest Scam", Medium, 10 Ekim, https://medium.com/s/free-money/universal-basicin­ come-is-silicon-valleys-latest-scam-fd3el30b69a0 Ruth, joao-Pierre (20 1 7) , "6 Examples of Al in Business lntelligence Applicati­ o rİs", TechEmergence, 8 Mayıs, www.techemergence.com/ai-in-business-intel­ ligenceapplications Sadowski, jathan (2018), "Why Silicon Valley is Embracing Universal Basic Inco­ me" , Guardian, 2 Haziran, www.theguardian.com/technology/2016/jun/22/sili­ con-valley-universal-basic-income-y-combinator Sadowski, jathan ve Frank A. Pasquale (20 1 5 ) , "The Spectrum of Control: A Social Theory of the Smart City", First Monday, http://journals.uic.edu/ojslindex.php/ fm/article/view/5903/4660 Salame, Richard (2018), "The New Taylorism" ,]acobin, 2 Şubat, www.jacobinmag. com/2018/02/amazon-wristband-surveillance-scientificmanagement Sandifer, Elizabeth ve jack Graham (2018), Neoreaction a Basilisk: Essays Around the Alt-Right, CreateSpace Independent Publishing Platform.

on

and

245

Sanger, David (2018), The Perfect Weapon: War, Sabotage, and Fear in the Cyber Age, New York: Crown. [Mükemmel Silah: Siber Çağda Savaş, Sabotaj ve Korku, çev. james Cem Yapıcıoğlu, lstanbul: Profil, 2019. ) Satariano, Adam ve jack Nicas (2018), "E.U. Fines Google $5. l Billion in Android Antitrust Case", New York Times, 18 Temmuz, www.nytimes.com/20 18/07/18/ technology/google-eu-android-fine.html Scharre, Paul (20 18), Army of None: Autonomous Weapons and the Futurı: of War, New York: Norton. [lnsansız Ordular: Katil Robotlar, Otonom Silahlar ve Makine Savaşlan, çev. Kutsi Aybars Çetinalp, lstanbul: Kronik, 2020 . ) Schiller, Dan ( 1 999) , Digital Capitalism: Networking the Global Market System, Cambridge MA: MiT Press. Schwab, Klaus (20 1 7) , The Fourth Industıial Revolution, Cenevre: World Economic Forum. [Dördüncü Sanayi Devrimi, çev. Zülfü Dicleli, lstanbul: Optimist, 2018. ) Scola, Nancy (2013), "Obama, the 'Big Data' President" , Washington Post, 14 Hazi­ ran, https://preview .tinyurl.com/yd9kecaj Searle, john R. ( 1 980) , "Minds, Brains, and Programs" , Behavioural and Brain Sci­ ences 3:3. Sedlak, Mackenzie (20 1 6) , "A Quick Deep Leaming Tutorial" , IBM Blog, www. ibm.com/blogs/watson/20 16/10/quick-deep-leaming-tutorial Seligman, Lara (2018), "Pentagon's Al Surge on Track, Despite Google Protest", Forcign Policy, 29 Haziran, https://foreignpolicy.com/201 8/06/29/google-protes­ twont-stop-pentagons-a-i-revolution Seth, Manav (2018), "2019: The Year of Chatbot Evolution" , Chatteron. io, https:// blog.chatteron.io/2019-the-year-of-chatbot-evolution-e73dc63d38f0 Shanahan, Murray (20 1 5 ) , The Technological Singulaıity, Cambridge MA: MiT Press. Shanin, Sergii (2018), "Is Computer Engineering Really Going to Be Automated? " , Hacker Noon, 2 9 Mayıs, https://hackemoon.com/is-computer-engineeringreal­ ly-going-to-be-automated-e6 1 l l4 1 2432e Shaviro, Steven (2009), "The Singularity is Here", Mark Bould ve China Mieville (ed.), Red Planets: Marxism and Science Fiction, Londra: Pluto. Shead, Sam .(2017), "Tech Giants are Fighting to Hire the Best Al Talent at the NIPS Conference in LA This Week" , Business Insider, 4 Aralık, www.busines­ sinsider.com/tech-giants-are-fighting-to-hire-the-best-ai-talent-atthe-nips-con­ ference-this-week-20 1 7 - 1 2 - (2018), "Britain, France and Germany Fight i t Out t o B e Europe's A l Leader", Forbes, 26 Nisan, www.forbes. com/sites/samshead/20 18/04n6/britainfrance­ and-germany-fight-it-out-to-be-europes-ai-leader/#7ala94a0232f Shewan, Dan (20 1 7 ) , "Robots Will Destroy Our jobs - And We're Not Ready for it", Guardian, 1 1 Ocak, www .theguardian.com/technologyn0 1 7/jan/1 1/robots­ jobs-employees-artificial-intelligence Silicoff, Sean (2018), "She Looks Like a Human: Can She Be Taught to Think Like One Too?", The Globe and Mail, 7 Eylül. Silver, Beverly (2003), Forces of Labor: Workers' Movements and Globalization since 1870, Cambridge: Cambridge University Press. 246

Silver, David vd. (2016), "Mastering the Game of Go With Deep Neural Networks and Tree Search", Nature, 529. Simonite, Tom (2015), "Facebookjoins Stampede of Tech Giants Giving Away Ar­ tificial Intelligence Technology", MIT Technology Review, www.technologyrevi­ ew.com/s/544 236/facebook-joins-stampede-of-tech-giantsgiving-away-artifici­ al-intelligence-technology - (20 1 7) , "What is Ray Kurzweil Up to at Google? Writing Your Emails", Wired, 2 Ağustos, www.wired.com/story/what-is-ray-kurzweil-up-toat-google-writing­ your-emails Simpson, Meagan (2018), "IBM's New Bias-detection Software, Democratizing AI" , iT World Canada, 2 4 Eylül, www.itworldcanada.com/article/howibms-new-bi­ as-detection-software-has-already-helped-companies/409206 SIX (tarihsiz) , "The Intemet of 'Bring !': Where Does the Fridge Order iıs Milk? " , www.six-group.com/en/home/blog/i.ntemet-of-bring.html Skidelsky, Robert (20 18) , "Will the Population Become Redundant? " , Eurozine, 9 Kasım, www.eurozine.com/will-population-become-redundant Smith, Jason E. (20 1 7) , "Nowhere to Go: Automation, Then and Now: Part l " , The Brooklyn Rail, l Mart, https://brooklynrail.org/20 1 7/0 3/field-notes/Now­ here-to-Go Söderberg, )ohan (2008) , Hacking Capitalism: The Free and Open Source Software Movement, New York: Routledge. Solon, Olivia (2018), "Google's Robot Assistant Now Makes Eerily Lifelike Pho­ ne Calls For You", Guardian, 8 Mayıs, www .theguardian.com/technology/20 18/ may/08/google-duplex-assistant-phone-calls-robot-human Solow, Robert ( 1987) , "We'd Better Watch Out" , New York Times Book Review, 12 Temmuz, www.standupeconomist.com/pdf/misdsolow-computer-produc­ tivity.pdf Smicek, Nick (2016), Platform Capitalism, New York: John Wiley. - (2018), "Platform Monopolies and the Political Economy of AI" , John McDon­ nell (ed.) , Economicsfor the Many içinde, Londra: Verso. Smicek, Nick ve Alex Williams (20 1 5 ) , Inventing the Future: Postcapitalism and a World Without Work, Londra: Verso. [Geleceği lcat Etmek, lzmir: Delidolu, 20 18.) Srivastava, Tavish (20 1 5 ) , "Difference Between Machine Leaming and Statistical Modeling", Analytics Vidhya, www.analyticsvidhya.com/blog/201 5/07/differen­ ce-machine-leaming-statistical-modeling Standing, Guy (20 1 1 ) , The Precariat: The New Dangerous Class, Londra: Blooms­ bury. [Prekarya: Yeni Tehlikeli Sınıf, çev. Ergin Bulut, lstanbul: lletişim, 2020 . ) Statista (2016), "Artificial Intelligence Market Revenue Worldwide 20 1 5-2024", Artifıcial Intelligence (AI) Statista Dossier, www.statista.com/statistics/621035/ worldwide-artificial-intelligence-market-revenue Steinhoff, James (2014), "Transhumanism and Marxism: Philosophical Connecti­ ons", Journal of Evolution and Technology 24:2. -:-- (20 1 7 ) , "Artificial Intelligence and the Reconfiguration Thesis", "Marxism and Revolution Now"da sunulan bildiri, Marxist Literary Group Summer Institute on Culture and Society, University of Califomia Davis, 24-28 Haziran. 247

- (2019a) , "Reservoirs of Cognition: Capital's Theory of AI as Utility", Digital Cul­

ture and Society. - (20 1 9b) , "Labour Process Analysis and the Autornation of Machine Leaming Labour" , DIGISUM Critical Digital and Social Media Conference bildirisi, 6-8 Mart, Umea University, Umea, lsveç. Stiegler, Bernard (2010), For a New Critique of Political Economy, Cambridge: Po­ lity. [Politik Ekonominin Yeni Bir Eleştirisi için, çev. Elyesa Koytak, lstanbul: Mo­ nokl, 20 1 2 . ] - (20 1 5 ) , States of Shock: Stupidity and Knowledge in the 2 1 st Century, Cambrid­ ge: Polity. - (20 1 7 ) , Automatic Society cilt 1: The Future of Work, Cambridge: Polity. Stone, Zak (20 1 6 ) , "Celebrating Tensorflow's First Year", Google Research Blog, https://research.googleblog. com/20 1 6/1 1/celebrating-tensorflows-first-year. html Streitfeld, David (2018), "Protesters Block Google Buses in San Francisco, Citing 'Techsploitation'" , New York Times, 31 Mayıs, www.nytimes.com/20 18/05/3 1/ us/google-bus-protest.html Streitfeld, David ve Mallia Wollan (20 14) , "Tech Rides are Focus of Hostility in Bay Area", New York Times, 31 Ocak, www.nytimes.com/20 14/02/0l/technology/te­ ch-rides-are-focus-of-hostility-in-bay-area.html?_r=O Strickland, Eliza (2018), "Layoffs at Watson Health Reveal IBM's Problem With Al" , IEE Spectrum, 25 Haziran, https://spectrum.ieee.orglthe-hurnan-os/roboti­ cs/artificial-intelligence/layoffs-at-watson-health-reveal-ibms-problem-with-ai Stross, Charles (2005), Accelerando, New York: Ace Books. Sun, Ron (2014), "Connectionism and Neural Networks", Keith Frankish ve Wil­ liam M. Ramsey (ed.) , The Cambridge Handbook of Artificial Intelligence içinde, Cambridge: Cambridge University Press. Sun, Yitang (2017), "In China, a Store of the Future - No Checkout, No Staff " , MIT Technology Review, 16 Haziran, www.technologyreview.com/s/608104/in-chi­ naa-store-of-the-future-no-checkout-no-staff Sutton, Richard S. ve Andrew G. Barto ( 1 998) , Reinforcement Learning: An Introdu­ ction, Cambridge MA: MIT Press. Suvin, Darko ( 1 979) , Metamorphoses of Science Fiction: On the Poetics and Literary History ofa Literary, Genre, New Haven: Yale University Press. Swanson, Brett ve Micael Mandel (20 1 7 ) , "Robots Will Save the Economy" , The Wall Street ]ournal. Mayıs 14, www.wsj . com/articles/robots-will-save-theeco­ nomy- 1494796013 Tam, Donna (2014) , "Meet Amazon's Busiest Employee - the Kiva Robot" , Cnet, 30 Kasım, www.cnet.com/news/meet-amazons-busiest-employee-the-kiva-robot Tawil-Souri, Helga (2012), "It's Stili About the Power of Place", Middle East]ournal of Culture and Communication, 5. Taylor, Astra (2018), "The Autornation Charade" , Logic, https://Iogicmag.io/05the-autornation-charade Tech Workers Coalition (2018), "Tech Workers, Platform Workers, and Workers' lnquiry" , Notes From Below, 30 Mart, https://notesfrombelow.orglarticle/tech­ workers-platform-workers-and-workers-inquiry 248

Tegmark, Max (20 1 7) , Life 3.0: Being Human in the Age of Artificial lntelligence, New York: Knopf. [ Yaşam 3.0: Yapay Zeka Çağında insan Olmak, çev. Ekin Can Göksoy, lstanbul: Pegasus, 20 19.] Tenenbaum, Joshua B., Charles Kemp, Thomas L. Griffiths ve Noah D. Goodman (20 1 1 ) , "How to Grow a Mind: Statistics, Structure, and Abstraction" , Scien­ ce, 331 :6022. Terekhova, Maria (20 1 7 ) , "JP Morgan Takes AI Use to the Next Level" , Business lnsider, 2 Ağustos, www.businessinsider.com/jpmorgan-takes-ai-use-to-the­ next-level-20 1 7-8 Thibodeau, Patrick (20 1 6 ) , "üne in Three Developers Fear A.l. Will Replace Them" , Computerworld, 8 Mart, www.computerworld.com/article/304 1430/it­ careerslone-in-three-developers-fear-ai-will-replace-them.html Thompson, James (2018) , "Why Artificial Intelligence is 'Like Electricity' for Mic­ rosoft" , Financial Review, www . afr.com/technology/why-artificialintelligence­ is-like-electricity-for-microsoft-2018 1 102-hl 7fei Tiqqun (200 1 ) , "The Cybemetic Hypothesis", Tiqqun 2, http://cybemet.jottit.com Torres, Phil (2018), "Superintelligence and the Future of Govemance: On Priori­ tizing the Control Problem at the End of History", Roman V. Yampolskiy (ed.), Artificial Intelligence Safety and Security, New York: Chapman and Ha!VCRC. Toscano, Alberto (20 1 1 ) , "Logistics and Opposition" , Mute 3:2, www.metamute. or&feditoriaVarticles/logistics-and-opposition - (20 14) , "Lineaments of the Logistical State", Viewpoint Magazine, www.viewpo­ intmag.com/20 14/09/28/lineaments-of-the-logistical-state Tozzi, Christopher (20 1 7 ) , Fun and Profit: A History of the Free and Open Source Software Revolution, Cambridge MA : MiT Press. Tractica (20 18), "Artificial Intelligence Edge Device Shipments to Reach 2.6 Bil­ lion Units Annually by 2025" , www. tractica.com/newsroom/press-releases/ar­ tificial-intelligence-edge-device-shipments-to-reach-2-6-billion-unitsannual­ ly-by-2025 Trichter, judd (20 1 5 ) , Love and Death in the Age of Mechanical Reproduction, New York: Thomas Dunne. Tronti, Mario ( 1977), Ouvriers et Capital, Paris: Christian Bourgeois. [lşçiler ve Ser­ maye, lsıanbul: Otonom, 202 1 . ] U S Department of Labour (20 1 5 ) , "Occupational Employment Projections to 2024 " , Bureau of Labor Statistics, Monthly Labour Review, Aralık, www.bls. gov/opub/mlr/20 1 5/article/occupational-employment-projectionsto-2024.htm - (20 18), Occupational Ouılook Handbook, Software Developers, www.bls.gov/ooh/ computer-and-information-technology/software-developers.htm US Equal Employment Opportunity Commission (USEEOC) (2016), "Diversity in High Tech", www.eeoc.gov/eeodstatistics/reports/hightech Vast Abrupt (20 18), "Ideology, Intelligence, and Capital: An Interview With Nick Land" , https://vastabrupt.com/20 1 8/08/1 5/ideology-intelligence-and-capital­ nick-land Vercellone, Carlo (ed.) (2006), Capitalismo cognitivo, Roma: Manifestolibri.

249

Vincent, James (20 1 7) , "Robots and Al Are Going to Make Social Inequality Even Worse , Says New Report " , The Verge, 13 Temmuz , www. theverge. coın/20 1 7n/13/1 596371 O/robots-ai-inequality-social-mobility-study - (2018), "Welcome to the Autornated Warehouse of the Future", The Verge, 26 ' Mayıs , www. theverge .com/20 1 8/5/8/1 733 1 250/automatedwarehouses-jobs­ ocado-andover-arnazon Virilio, Paul (2000), The lnfonnation Bomb, Londra: Verso. [Enfonnasyon Bombası, çev. Kaya Şahin, İstanbul: Metis, 202 1 . ) Virno, Paolo (2004), A Gnimmar of the Multitude, Los Angeles: Semiotext(e) . [ Çok­ luğun Grameri, çev. Münevver Çelik ve Volkan Kocatürk, İstanbul: Otonom. 20 1 3 . ] Vitti, Joseph j . (20 1 3 ) , "Cephalopod Cognition i n a n Evolutionary Context: lmpli­ cations for Ethology", Biosemiotics, 6:3. Yiv (tarihsiz) , viv.ai, http://viv.ai Vorhies, William (2016a) , "Da ta Scientists Autornated and Unemployed by 2025 ! " , Data Science Central, 13 Nisan, www.datasciencecentral.comlprofiles/blogs/da­ ta-scientists-autornated-and-unemployed-by-2025 - (20 1 6b), "Deep Learning for Everyone - And (Almost) Free", Data Science Cen­ tral, 18 Ağustos, www.datasciencecentral.com/profiles/blogs/deep-learning-for­ everyone-and-almost-free - (20 1 7 ) , "Data Scientists Autornated and Unemployed by 2025 - Update ! " , Da­ ta Science Central, 17 Temmuz, www.datasciencecentral.com/profiles/blogs/da­ ta-scientists-autornated-and-unemployed-by-2025-update Vr, Sridharan (2016), "Bots for Messenger: Adding Analytics and FbStart Oppor­ tunities", Facebook Developer News, 14 Kasım, https://developers.facebook.conı/ bloglpost/20 16/1 1/14/bots-for-messenger-adding-analyticsand-lbstart-program Walker, Jon (20 18), "Machine Learning in Manufacturing - Present and Future Use-Cases", TechEmergence, www . techemergence.conı/machine-learning-in­ rnanufacturing Wang, Brian (20 18), "World Will See Less Robot job Loss Through 2030 as Ro­ bot Autornation Leaders Foxconn and Tesla Face Delays", The Next Big Future, 24 Nisan, www .nextbigfuture.com/2018/04/world-will-see-less-robot-job-loss­ through-2030-as-robot-autornation-leaders-foxconn-and-tesla-face-delays.html Wang, Pei ve Ben Goertzel (2007) , "Introduction: Aspects of Artificial General In­ telligence" , Proceedings of the 2007 conference on Advances in Artifıcial Gene­

ral lntelligence: Concepts, Architectures and Algonthms: Proceedings of the AGI Workshop 2006. Wark, McKenzie (20 1 7) , "On Nick Land'', www.versobooks.com/blogs/3284-on­ nick-land Watts, Peter (20 18), The Freeze-Frame Revolution, San Francisco: Tachyon Pub­ lications. Weaver, John Frank (20 1 7 ) , "What Exactly Does it Mean to Give a Robot Citizens­ hip ? " , Slate, https://slate.conı/technology/20 1 7/1 1/what-rights-does-arobot-get­ with-citizenship.html Weber, Steve (2004) , The Success of Open Source, Cambridge: Harvard Univer­ sity Press. 250

Wilde, Lawrence (2000), "The Creatures, Too, Must Become Free': Marx and the Animal/Huınan Distinction" , Capital & Class 72. Williams, Alex ve Nick Smicek (20 1 3 ) , "#ACCELERATE MANIFESTO fo� an Ac­ celerationist Politics", Critical Legal Thinking Blog, 14 Mayıs, http://criticalle­ galthinking.com/2013/05/14/accelerate-manifesto-for-anaccelerationist-politics Wilson, Daniel H. (2012), Robopocalypse, New York: Vintage. [Robokıyameı, çev. Ferhan Öztürk, İstanbul: Pegasus, 20 1 5 . ) - (20 1 5 ) , Robogenesis, New York: Vintage. Wilson, H. James ve Paul R. Daugherty (2018), "Why Even AI-Powered Factories Will Have jobs for Humans", Harvard Business Review, 8 Ağustos, https://hbr. org/2018/08/why-even-ai-powered-factories-will-have-jobs-for-humans Winfield, Alan (20 1 2 ) , Robotics: A Very Short Introduction, Cambridge MA: MIT Press. Wingfield, Nick (20 1 7) , "As Amazon Pushes Forward With Robots, Workers Find New Roles", New York Times, 10 Eylül, www .nytimes.com/201 7/09/1 0/techno­ logy/amazon-robots-workers.html Wisskirchen, Gerlind vd. (20 1 7 ) , "Artificial Intelligence and Robotics and their Impact on the Workplace" , IBA Global Employment Institute, www . ibane t.ory DocumentlDefault.aspx?DocumentUid=c06aala3-d355 Woland, Blaumachen vd. (20 14) , "From Sweden to Turkey: The Uneven Dynamics of the Era of Riots", SIC International ]ournal of Communisation 2. Wong,Julia Carrie (20 1 7a), "Tesla Factory Workers Reveal Pain, Injury and Stress: 'Everything Feels Like the Future But Us'", Guardian, 18 Mayıs, www .theguar­ dian.comltechnology/201 7/may/18/tesla-workers-factory-conditionselon-musk - (20 1 7b), "Tesla Workers Were Seriously Hun More than Twice as Often as In­ dustry Average", Guardian, 24 Mayıs, www. theguardian.comltechnology/20 1 7/ ınay/24/tesla-factory-workers-injuries-higher-thanindustry-average Wood, Zoe (20 1 8 ) , "Rise of Robots Threatens to Terminate the UK Call-cen­ tre Workforce" , Guardian, 12 Mayıs, www.theguardian.com/business/2018/ may/1 2/robot-technology-threat-terminist-uk-call-centre-workforce Woodcock, James (20 1 7 ) , Working the Phones: Control and Resistance in Cali Cen­ tres, Londra: Pluto. World Economic Forum (WEF) (20 1 6) , "The Future of Jobs Employment, Skills and Workforce Strategy for the Fourth Industrial Revolution", http://www3.we­ forum.orydocs/WEF_Future_of_Jobs.pdf - (2017), "lmpact of the Founh Industrial Revolution on Supply Chains" , Whi­ te Paper, Cenevre, lsviçre. Wykstra, Stephanie (2018), ':Just How Transparent Can a Criminaljustice Algorit­ hm Be? " , Slate, 3 Temmuz, https://slate.comltechnology/2018/07/pennsylvania­ commission-on-sentencing-is-trying-to-make-its-algorithmtransparent.html Xiang, Feng (20 1 8 ) , "AI Will Spell the End of Capitalism", Washington Post, 3 Mayıs, www. washingtonpost.comlnewsltheworldpostlwp/20 1 8/05/03/end­ ofcapitalism/?utm_term=. l 7 d7 c9d5663 7 Yampolskiy, Roman V. (tarihsiz), "Artificial Intelligence Safety and Cybersecurity: A Timeline of AI Failures", arxiv.org, https://arxiv.oryftp/arxivlpapers/ 1 6 1 0/ 16 10.07997.pdf

251

Ying, Wang (2018), "Industrial Robot Sales in China Hit Record", Temmuz,

Telegraph,

13

www .telegraph.eo.uk/news/world/china-watch/technology/industri­

alrobots Yeginsu, Ceylan (20 1 8 ) , "If Workers Slack Off, the Wristband Will Know (And

Amazon Has a Patent for it) " , New York Times, 1 Şubat, www .nytimes.com/201 8/ 0'2/0 1/technology/amazon-wristband-tracking-privacy.html

Yu, Miaomiao (20 1 7 ) , "The Humans Behind Anificial Intelligence" , Synced, 30 Ni­ san, https://syncedreview.com/20 1 7/04/30/the-humans-behind-artificialintel­ ligence Zamponi, Lorenzo (2018), "Bargaining With the Algorithm", ]acobin, 9 Haziran, www . jacobinmag.com/2018/06/deliveroo-riders-strike-italy-labor-organizing Zeifman, Igal (20 1 7) , "Bot Traffic Report 20 16" ,

Incapsula,

www .incapsula.com/

blog/bot-traffic-report-2016.html Zerowork Collective ( 1975 ) , "Inıroduction" ,

Zuowork: Political Matuials

1.

Zhang, Yu-Dong vd. (20 1 7 ) , "Facia! Emotion Recognition Based o n Bionhogonal Wavelet Enıropy, Fuzzy Suppon Vector Machine, and Stratified Cross Valida­ tion", IEEE Access 4. Zilis, Shivon ve james Cham (20 1 6 ) , "The Current State of Machine Intelligen­ ce 3 . 0 " ,

O'Reilly,

gence-3-0

252

www . oreilly.com/ideas/the-current-state-of-machineintelli­

DlZlN

1 844 El Yavrudan 134, 158- 1 60 231 2 (Robinson) 42 Accelerando (Stross) 42, 43, 186 Accenture 86, 102 açık kaynaklı programcılık 77 Adami, Christoph 1 73 ağırlama şirketleri 95 akıllı kentler 49, 73, 80, 8 1 , 146, 148, 200 akıllı telefonlar 10, 73, 77, 89, 103, 107, 135, 182 Alexa 5 1 , 52, 57, 82, 189, 190 algı 21, 24, 27, 49, 82, 84-88, 90, 94, 1 04, 107, 159, 167 algoritmalar 24, 26, 27, 50, 64, 84, 92, 105, 107, 108, 1 18, 1 19, 135, 137, 140, 144, 1 6 1 , 1 64, 168, 169, 1 73, 1 74, 1 76, 177, 189, 197 aynmcılık ve 200 işe alma için 53, 106 işyeri gözetlemesi için 197 model inşası ve kullanımı 105, 106 Algoritmik Adalet Birliği 144 Allstate sigorta 1 1 5 Alpaydın, Ethem 26-28, 157, 1 70, 1 73 Alphabet l0, 54, 56, 146, 156 aynca bkz. Google/Alphabet

AlphaGo 56, 127, 1 64- 166, 169 altakoyma 73, 219 hiper altakoyma 73 Marx'ın düşünceleri 219 aynca bkz. gramerleşme altyapı 45, 47, 48, 58, 59, 68, 69, 74, 80, 86, 93, 106, 146, 20 1 , 206, 208, 2 1 1 genel üretim koşulu olarak 69, 7 1 , 84, 1 76 olarak YZ 47, 48, 67, 74, 75, 79, 86, 87, 94, 209 Amazon 35, 43, 52, 54, 57, 59, 63, 66, 75, 76, 78, 84, 85, 87, 102, 107, 108, 1 1 5-1 18, 127, 1 3 1 , 1391 4 1 , 189 ağ hizmetleri (bulut) 63 Alexa 5 1 , 52, 57, 82, 189, 190 çalışanların direnişi 1 3 1 kitle kaynak platformu 1 0 7 otomatik dükkanlar (Amazon Go) 84, 85, 87, 1 18 tatmin merkezleri 1 1 5, 1 16, 139 YZ temelli ürünler 57 amme hizmetleri 209 aynca bkz. altyapı Andreessen, Marc 204 Android işletim sistemi 56, 77, 78, 135 253

androidler 10, 18, 4 1 , 95, 96, 149, 1 78, 1 8 1 , 186 angarya 183 Apache 2.0 76 Apple 5 1 , 54, 57, 59, 60, 77, 102, 103 artı değer 12, 13, 34, 39, 48, 69, 98, 104, 182- 184, 186, 187 nispi 1 78 sabit sermaye ve 29, 180, 182 sermayenin hedefi olarak artınlması 34, 1 10 artı emek zaman 29, 180, 184 artı nüfuslar 1 5 , 38, 1 19, 145, 190192, 194 artınlmış gerçeklik (AG) 5 1 asgarileştirici bakış 1 3 , 14, 16, 18, 19, 198 Ashton, Kevin 80 askeri-sınai kompleks 12, 58, 99 AutoML 176 Avrupa Birliği (AB) 6 1 , 62, 78, 143 ayrımcılık 1 19, 1 3 1 , 141, 144, 145, 200 azamileştirici görüş ("gerçekten oluyor, bunu hızlandıralım") 198, 199 Azure bulut hizmetleri 63, 78 Baidu 47, 5 1 , 54, 63, 76, 1 1 1 bakım işleri 52, 69, 93, 100, 1 10, 130, 1 78, 182, 187 balonlar 1 1 , 65, 66, 191, 198 Banks, lan 42 Bastani, Aaron 16, 200 Baum, Seth D. 22, 1 5 1 , 1 54- 156, 181 BAYOU ML 109, 1 76 bedava ve açık kaynaklı programlama 49, 5 1 , 52, 69, 76-79, 106, 1 56, 187 Benanav, Aaron 191, 192 Bennett, jane 218 Benton, Ted 163 Bemes, Jasper 12, 74, 200-202, 208 beyaz üstünlükçüler 2 1 4 Bezos, Jeff 10, 1 3 9 , 141 Bıçak Sırtı 39, 41 bilgi sistemleri 23 bilim kurgu 22, 39, 40, 95, 96, 152, 1 78, 181 2 54

bilinç 23, 155, 159- 1 6 1 , 1 72, 1 73, 188, 2 1 1 biliş 25, 27, 49, 82, 85-90, 93, 94, 1 54, 163, 167, 2 1 3 araçlan 4 8 , 87-89, 9 3 , 94 çevresel zeka ve 82, 86 GEMYZ ve 25 KBD ve 23 Marx ve 86, 87, 1 6 1 YSA ve 25 bilişsel kapitalizm 48, 72, 88 aynca bkz. Post-Fordizm bir kerede öğrenme 168, 1 69 birikim 48, 60, 64, 65, 152, 187, 190, 1 9 1 , 194, 199, 203, 209 Boeing 2 1 5 Bost, Matthew W. 93 Bostrom, Nick 22, 1 54, 157, 1 75, 205 Bratton, Benjamin 154, 155, 207 Brexit 102, 104, 138 Brin, Sergey 10, 13, 56 Brooks, Rodney 24 Brynjolfsson, Erik 67, 1 2 1 bulut 5 2 , 60, 62-64, 7 3 , 7 5 , 78, 79, 1 1 5, 136, 1 4 1 , 147 büyük ölçekli sanayi 70, 71, 75, 87, 1 76 Caffe2 76 Caffentzis, George 33, 38, 39, 1 79 Cambridge Analytica 137, 143, 147, 209 Capek, Kare! 1 8 1 , 183 CAPTCHA kodlan 167, 1 68 Clegg, john 1 9 1 CNTK 76 Cockshott, Paul 163, 1 7 1 Collins, Harry 40 Cook, Mike 40 çağn merkezleri 1 14, 1 20 çevre 2 1 , 22, 48, 50, 57, 6 1 , 8 1 , 82, 87, 99, 145, 148, 159, 199, 206, 207, 2 1 1 , 2 1 7 çevresel zeka 80-82, 86 Çin 23, 44, 59, 6 1 , 1 0 1 , 103, 104, 107, 1 1 1 , 1 1 2, 1 1 7, 1 18, 140, 142, 143,

148, 149, 1 56, 1 72, 1 73, 199, 207 ABD'yle rekabet 54, 60-62, 207 direniş 103 emek sorunları 99 YZ geliştirme çabası 53, 54, 61, 2 1 4 YZ'ye komünist bakış 199 Çin Odası Deneyi 23, 1 72, 1 73 dar YZ 9, 10, 2 1 -23, 43, 55, 60, 73, 96, 1 2 1 , 1 5 1 , 153-155, 1 58, 1 74, 175, 177, 182, 190, 202, 208 Dartmouth College atölyesi 20 De Stefano, Valerio 126- 1 28 Deep Blue 24, 55, 1 73 Deep Mind Technologies 10 değer 12, 13, 18, 19, 26, 28-34, 38, 39, 44, 45, 48, 65, 69, 8 1 , 87, 92, 97, 98, 104, 106, 1 10, 147, 152, 156, 157, 158, 162, 165, 1 70, 1 77-180, 182- 188, 190, 191, 195, 203, 210, 212, 219 değerlenmesi 184, 194 aynca bk:z.. artı değer "Değişen Bir Şey Yok" görüşü 96, 1 201 22, 125, 148, 192, 193 değişken sermaye 28, 30, 1 79, 184, 185 olarak YGZ 182 sabit sermaye ve 29, 3 1 , 97, 182, 193 aynca bk:z.. emek Deliveroo 139 derin öğrenme 25, 26, 76, 84, 92, 1 19, 144, 156, 1 70, 1 74, 1 75 derin sinir ağlan 106, 165 devlet 12, 13, 44, 49, 58-62, 67, 7 1 , 79, 98, 1 0 1 , 1 19, 130, 136, 1 4 1 , 143, 1 4 7 , 1 5 6 , 157, 197-199, 209 genel üretim koşullan ve 58, 7 1 gözetleme 1 3 6 , 143 polis işleri için YZ kullanımı 1 1 , 12, 9 1 , 103, 1 19, 137, 144 devrim 12, 16, 19, 27, 32, 36, 37, 43, 44, 47, 50, 66, 67, 70, 71, 74, 87, 94, 97, 98, 102, 1 1 3, 1 20, 1 22-125, 130, 136, 148, 1 76, 197, 199, 20 1 , 202, 207-210, 2 1 6

Didi 140 dijital gazetecilik 140 dijital kapitalizm 72, 79, 147, 2 1 1 aynca bk:z.. Post-Fordizm dijital kişisel asistanlar 5 1 , 73 dipsiz kuyu bakış 42 direniş 8 1 , 98, 1 1 1 , 1 3 1 , 184 Amazon çalışanlarınca 1 3 1 Foxconn çalışanlarınca 103 genel nüfusça: YZ'ye ve 60, 97, 1 14, 138, 140, 148 Google çalışanlarınca 140 gözetlemeye 138 doğal biçimi 180, 182 aynca bk:z.. kullanım değeri Doğal Dil Ü retimi (NLG) 9 1 "Dolaysız Üretim Sürecinin Sonuçlan" (Marx) 33, 36 Domingos, Pedro 27, 1 74 donanım 12, 2 1 , 38, 58, 62, 69, 1 2 1 , 1 8 7 , 194, 2 1 5 Dong, Catherine 1 0 5 , 106 dot.com balonu 65 Drexler, Erle K. 205 DSSTNE 76 Duplex 82, 83, 1 1 5 durgunluklar 9, 103, 148, 199 krizler 3 1 , 102 duygulanım 90, 92, 93 duygular 92, 93 düşen kar oranı 3 1 , 34 düzenleme 13, 33, 60, 61, 84, 100, 101, 1 14, 1 1 7, 1 2 1 , 143, 147, 209 eğitim 27, 28, 37, 53, 57, 60, 63, 66, 76, 78, 79, 86, 9 1 , 92, 96, 97, 105, 106, 108, 1 10, 1 14, 122, 1 24, 126, 1 3 1 - 133, 135, 1 68; 169, 197 ekonomik kriz 45, 191 ekososyalizm 218 Elster, ]on 163 emeğin değer kuramı 30, 184 emek 7, 12, 14, 15, 18, 19, 28-39, 49, 50, 67, 74, 88, 94, 96- 100, 1031 10, 1 1 2, 1 13 , 1 1 5, 1 16, 1 18- 1 20, 1 22, 123, 126, 1 28, 132-134, 137, 255

140, 1 5 1 , 152, 154, 157- 1 62, 1 701 72, 175, 1 77- 180, 182- 194, 197, 199, 202, 203, 208, 214 GSYlH'deki payı 101 ikame edilmesi 90, 123, 202 Marx'ın emek kavramı 1 5 1 , 158, 1 6 1 , 172 aynca bkz. işçiler Emest, Mandel 37, 73 ESA (evrişimli sinir ağlan) 1 65 esnek ekonomi 205 esneklik 55, 70, 7 1 , 1 5 1 , 1 7 1 Eubanks, Virginia 1 19 evrensel temel gelir (ETG) 16, 45, 1 2 1 , 194, 199, 204, 205, 2 1 0 evrişimli sinir ağlan (ESA) 165 Expensify 107 Facebook 52, 54, 56, 57, 59, 66, 83, 102, 108, 135-137, 143, 147, 204, 209 içerik moderasyonu 35, 108 kitaplıklann açılması 76 Trump kampanyası ve 137, 138 YZ araştırmalan 56 faillik 1 1 , 34, 188, 189 Fail Revolution kitaplan (MacLeod) 43 fauxtomation 14 FB Leamer Flow (FBL) 135 Federated Leaming projesi 135, 136 Federici, Sylvia 15, 99 Fei Fei Li 76 fetişizm 188 "Fight for 15" hareketi 14 Figure Eight 107, 205 finansal kriz (2008) 136 finansallaşma 100, 1 10 Ford, Martin 1 20 Fordizm 70, 72, 73, 90, 98, 99, 1 04 Foster, john Bellamy 218 Foxconn 35, 103, 1 1 2 Frank, Morgan R. 1 25 Frey, Cari 1 2 1 , 1 23 Garmer 65, 83, 89, 1 1 5, 1 23 Gates, Bili 1 3 gazetecilik 1 2 1 , 140 256

GEMYZ (Güzel Eski Moda YZ) 23-25 , 50, 84, 144, 153 genel üretim koşullan 48, 58, 68-73, 1 76 açık kaynak ve 44, 49, 76-79, 106, 156 çevresel zeka ve 80-82, 86 devlet ve 58, 7 1 kavram olarak 49, 68 YZ ve 44, 48, 49, 64, 65, 7 1 , 74, 77, 80, 82, 87, 88 Genel Veri Koruma Düzenlemesi (GVKD) 6 1 , 143 genel zeka 22, 96, 155, 166, 1 70, 1 72, 1 74, 175, 177, 1 79, 209, 214, 2 1 5 aynca bkz. genelleme genelleme 20, 1 66, 167 gerçekte var olan YZ 21, 94 gerçekte var olan YZ kapitalizmi/ sermayesi 1 1 , 35, 40, 4 1 , 72, 73, 97, 198, 203, 209, 2 1 1 gerekli emek zaman 29, 182, 184 Gillespie, Tarleton 54 GitHub 109 Go (oyun) 22, 27, 5 1 , 56, 1 2 1 , 127, 1 64-1 66, 1 69 aynca bkz. AlphaGo Goertzel, Ben 1 5 1 , 153-156, 1 74, 1 75 Golumbia, David 213, 214 Google/Alphabet 10, 47, 51, 54, 56, 57, 59-6 1 , 63, 66, 75-79, 8 1 -83, 89, 102, 108, 1 1 5, 1 1 7, 1 2 1 , 1 3 1 , 135, 140, 1 4 1 , 145-148, 156, 1 76, 190, 207, 2 1 5 akıllı kentler v e 8 1 , 146 akıllı telefonlar 77, 89, 135 arama algoritması 108 çalışanlann direnişi 140 çevrimiçi rezervasyon sistemi 1 1 5 DeepMind 54, 56, 1 56, 165, 1 69 içerik moderasyonu 108 işe alımda aynmcılık 141 otomatik makine öğrenmesi projesi 1 76 sohbet robotlan 82, 1 18, 1 26, 138 Tekillik Ü niversitesi 215 YZ'nin "demokratikleşmesi" ve 209

Gordon, Robert 67 Gourevitch, Alex 205 Görünmez Komite 201 görünüş biçimleri 1 79, 180 ay nca bkz. toplumsal biçimler gözetimli öğrenme 26 gözetimsiz öğrenme 26, 27 gözetleme 103, 104, l l l , 126, 1361 38, 142, 145, 200 devlet tarafından 136, 143 işçilerin 197 karşı direniş 14 2, 143, 148 Grace, Katja 1 54, 157, 166 gramerleşme 133, 134 grevler 97, 139, 140, 148 "gri bulamaç" örneği 206 Grundrisse (Marx) 32-34, 68, 177, 1 78 ay nca bkz. "Makineler Üzerine Bölüm" (Marx) GSYlH'de emeğin payı 1 0 1 Gubrud, Mark Avrum 1 5 1 , 1 5 3 Gui, Terry 103, l l 2 güçlü YZ 22, 23, 75 GVKD (Genel Veri Koruma Düzenlemesi) 6 1 , 143 kaldırılması 143 Haldane, Andy 1 22, 2 1 7 HANA 52 Hanson Robotics 186 Harari, Yuval Noah 155, 1 73, 205 hayal gücü 152, 1 60- 162, 1 64, 1 66168, 1 70- 1 73 hayvanlar 26, 73, 152, 158- 1 64, 1 70, 1 7 1 , 1 77, 183, 186, 188, 195 "Hemen Şimdi YZ Kıyameti" görüşü 96, 1 20, 192 Hester, Helen 16, 82, 218 hizmet sektörü işleri 96 Hughes, Chris 204, 2 1 7 Human Brain Project 156 Humans (TV dizisi) 185 IBM 24, 54, 55, 59, 63, 76, 92, 1 73 ICE (ABD Göçmen ve Gümrük Dairesi) 141

ILO (Uluslararası lş Örgütü)

araştırması 1 23 , 1 25 lmpett, Leo l l9, 144 ırkçılık l l9, 1 4 1 , 145 içerik moderasyonu 108 lDMZ (insan düzeyi makine öğrenmesi) 154, 155, 1 5 7 lDYZ (insan düzeyi yapay zekA) 1 75 iktidar 14, 74, 143 ay nca bkz. sınıf iktidarı iletişim 48, 69-73, 80-82, 85, 87, 88, 90, 9 1 , 1 13, 1 1 5, 133-136, 138 ilkel birikim 187, 194, 199 imalat dönemi 70, 72 insan Haklan Veri Analizi Grubu 144 lsveç'teki otomatik mağazalar 1 1 7, l l8 işçi sınıfının çözülmesi 99, 102, 104, 133, 192 işçiler 10, 15, 23, 30, 32, 34, 35, 37, 41, 45, 96- 108, l l 0-l l6, 1 20-122, 1 23, 1 25-130, 132- 1 34, 138- 1 4 1 , 144, 145 , 148, 149, 1 54, 160, 180188, 190- 194, 198, 200, 20 1 , 204, 209-2 l l , 2 1 5 , 2 1 6 alta konmaları 3 5 arasında kutuplaşma 9 7 , 126, 129, 130, 133 direnişleri 103, ll 1, ll 4, 140, 148, 184 eğitilmeleri 1 25, 1 26 güvencesizlik 4 1 , 104, l l9, 1 25, 1 26, 128, 133, 139, 197, 200, 204 ikamesi 42, 90, 97, 100, 123, 1 28, 1 7 1 , 202 Marx makineler ve işçiler üzerine 1 1 , 28-30, 32, 34, 35, 97 niteliksel iş bulma sorunları 1 26 sınıf bileşimi ve 45, 94, 96-98, 1 0 1 , 109, 1 20, 1 3 3 , 135 teknoloji sektöründe (ay nca bkz. teknoloji sektörü) 60, 64, 1 3 1 , 145 işin yoğunlaşması 30 işlevsel kazalar 205 , 206 257

işsizlik 30-32, 38, 96, 98, 102, 120, 122, 125, 148, 1 9 1 , 193, 197, 204 aynca bkz. işçilerin ikamesi ivmeci bakış 1 7 , 18, 33, 4 1 , 199, 200, 202, 203 , 205 , 207, 208, 2 1 0-2 1 2 , 214, 2 1 8 aynca bkz. azamileştirici görüş ("gerçekten oluyor, bunu hızlandıralım") Jameson, Fredric 203 Japonya 36, 4 1 , 62, 1 0 1 , 130 Jenkins, Simon 1 22, 123 ]eopardy 1 2 1 Jordan, Tim 108 kadınlar 14, 30, 82, 99, 100, 105, 1 30, 1 3 1 , 144 aynca bkz. toplumsal cinsiyet kağıt ataşı örneği 205 , 206 Kai-Fu Lee 6 1 , 149 kamyonculuk 1 13, 1 14 kapalı kaynağa geçiş 78 kapitalizmin komünizmi 79 Kaplan, Jerry 20, 2 1 , 23, 26, 27, 1 53, 1 70 kar lO, 13, 30, 3 1 , 38, 39, 4 1 , 48, 55 , 58, 62, 76, 80, 97, 104, 1 14, 1 56, 1 8 1 , 204, 206, 209 düşen kar oranı 3 1 , 34, 99, l l l , 192 Kasparov, Garry 24, 55, 1 73 Kelly, Kevin 47, 48, 74, 86, 125 kendi kendine giden araçlar 1 1 2 kentsel gelişme 8 1 Kiva Systems 1 1 6 Kjosen, Atle Mikkola 152 kölelik 41, 125, 183, 185, 186 krizler 31, 35, 74, 103, 192 kullanım değeri 180, 182, 184 aynca bkz. doğal biçimi kumarhane çalışanlan 96 Kurzweil, Raymond 10, 1 1 , 23 , 43, 56, 152, 1 75 , 212, 2 1 5 "Kültür" romanlan (Banks) 42 küresel ısınma 206 küreselleşme 35, 59, 74, 95, 96, 100103, 138 258

Lake, Brenden M. 153, 166, 169 Land, Nick 1 7 , 18, 208, 2 1 2-214 Landing.ai 52 Lebeuf, Carlene 83 Lenin, Vladimir llyiç Ulyanov 16 Llnkedln, işe almada ayrımcılık 53, 131 Llnux 77 lobi faaliyetleri 6 1 lojistik devrimi 1 13 Lucas Planı 209 Ludizm 2 1 1 lüks otomasyon komünizmi 200 MacLeod, Ken 43 makine öğrenmesi (MÖ) 1 5 , 23-28, 35, 37, 39, 40, 43, 48-57, 60, 6 1 , 63, 64, 66, 76, 78, 82-84, 88, 9 1 , 103- 1 12, 1 14, 1 1 5 , 1 1 7- 1 19, 1 26, 1 28, 129, 1 34- 140, 142-144, 153, 157, 1 64, 1 66, 1 68, 1 70, 1 7 1 , 1 731 76, 192, 197, 1 98, 207, 209, 2 1 5 aynca bkz. M Ô (makine öğrenmesi) "Makineler Üzerine Bölüm" (Marx) 32, 33, 36, 93, 149, 177, 1 78, 185, 207 Maluuba 156 Mandel, Ernest 37, 73 Manzerolle, Vincent 85 Marin, Michael 76 Marks &: Spencer 1 1 5 Marx, Kari 1 1 , 1 3 , 19, 28-39, 44, 48, 49, 5 1 , 58, 64, 68-72, 74, 75, 8690, 93, 94, 97, 98, 1 1 5, 1 20, 134, 1 5 1 , 152, 158- 1 64, 1 66, 169- 1 72, 1 76- 1 8 1 , 183- 185, 187-192, 194, 199, 200, 207, 209, 2 1 7 artı nüfus üzerine 190- 192, 194 emek ve emek gücü üzerine 1 5 1 , 158, 1 6 1 , 172 genel üretim koşullan üzerine 48, 49, 58, 67-7 1 , 1 76 genel zeka üzerine 1 72, 1 77, 1 79 krizler üzerine 192 makineler üzerine 1 1 , 28-30, 32, 34, 35, 97

mimar ve an örneği 1 60, 162, 1 64, 1 69 otomasyon üzerine 32-34, 192, 1 99 yoğunlaşması üzerine 30 Mason, Paul 16 Mason, Zachary 10, 43 Maven (projesi) 140, 148 McAfee, Andrew 1 2 1 McCorduck, Pamela 20 Mechanical Turk (MTurk) 107, 108, 1 28, 140, 205 mekAnsal çözümler 100, 103 Melville, Andrew 85 Mercer, Rebekah 137, 138 Merkantilizm 73 Mtszıiros, Istvan 2 1 7 meta(lar) 1 1 , 12, 28-3 1 , 34, 3 8 , 39, 44, 48, 5 1 , 52, 66, 68-7 1 , 77, 79, 85, 88, 98, 1 13, 136, 138, 143, 144, 146, 1 79-184, 186, 187, 1 90, 193, 20 1 , 202, 204, 206, 208 meta(lann) dolaşımı 34, 7 1 , 138, 208 Microsoft 47, 57, 60, 66, 75, 76, 8 1 , 8 5 , 1 1 1 , 1 18, 1 19, 156 algoritma kontrolü 51, 108 bulut hizmetleri 63, 75, 78 çalışanlann direnişi 141 otomatik perakendecilik 85 YGZ projesi 54, 57, 75 YZ'nin "demokratikleşmesi" ve 75, 209 Mighty AI 107 model inşa etme 105, 106 monopoller 48 aynca blız. oligopoller/monopoller Moody, Kim 14, 1 1 1 , 1 14, 1 28 Moore, jason 2 1 8 Moore, Phoebe 1 26, 1 27, 1 60 Moravec, Hans 24, 2 1 5 Morris-Suzuki, Tessa 36-38 Morton, Timothy 163, 164, 2 1 8 M Ô (makine öğrenmesi) 1 5 , 23-28, 35, 37, 39, 40, 43, 48-57, 60, 6 1 , 63, 64, 66, 76, 78, 82-84, 88, 9 1 , 103- 1 12, 1 14, ı ı 5, ı ı 7- 1 19, 1 26, 1 28, 1 29, 134-140, 142- 144, 153, 157, 164, 166, 1 68, 1 70, 171, 1 73-

1 76, 1 92, 197, 198, 207, 209, 2 1 5 türleri 26 üretimi 109 YGZ ve 28, 1 74, 1 75 MTurk (Mechanical Turk) 107 Musk, Elan 10, 13, l l 2, 156, 215, 216 mülksüzleştirme 187 Narrative Science 91 Negarestani, Reza 214 neo-faşizm 102, 138 N eo-gericilik 2 1 3 nesne tanıma 6 6 , 169 Nesnelerin lntemeti 49, 76, 80, 87, l l2 Neuralink 2 1 6 Ng, Andrew 47, 52, 74, 1 74 Nicolaus, Martin 93 Nilsson, Nils j. 1 54, 175 novum 40, 42 nüfuslann gözden çıkanlabilirligi 15 O'Neill, Cathy 1 1 9 O"Reilly, Tim 77, 204 Obama, Barack 138 Ocado 1 1 7 OECD araştırmalan 1 24 oligopoller/monopoller 48, 49, 52, 80, 147, 197, 200 Omohundro, Stephen M. 186 OpenAI 10, 9 1 , 92 OpenAI Five 9 1 , 92 operaismo 2 1 1 aynca bkz. post-operiasmo orta sınıfın içinin boşalması 1 2 1 , 124 Osbome, Michael 1 2 1 , 1 23 otomasyonlu lüks komünizmi 16, 33, 42 otomatlar 30, 32, 38, 39, 96, 1 1 6, 130, 177, 178, 189, 202, 206 otonomisi Marksizm 45, 97, 210 öğrenme önyargılan 167 öneriler (algoritmik) 1 1 5 özgürlük 160, 163, 185, 186, 2 1 3 Ôzyinelemeli Kortikal A ğ (RCN) 169

259

Page, Larry 10, 56 Panzieri, Raniero 2 10, 2 1 1 , 2 1 6 Pasquinelli, Matteo 89 perakendecilik 55, 57, 85, 86, 98, 1 0 1 , 1 10, 1 13, 1 1 5, 1 1 7, 1 22, 1 25 , 130, 1 5 7 depolama 1 13, 1 2 2 otomatik mağazalar 84, 8 5 , 8 7 , 1 18 otomatik saun alma 49, 85, 87, 1 1 7 Philadelphia Medyası Örgütleyici Proje Grupları 144 Pichai, Sundar 141 Pitts, Frederick Harry 33, 200 platform kapitalizmi 54, 79, 1 28 Playment 107 Plum Rains (Romano-1..ax ) 41 Post-Fordizm 72, 73, 90, 99 posthümanist feminizm 2 18, 2 1 9 postkapitalizm 199 post-operaismo 88, 89

aynca bk:z. operaismo proleterleşme 37, 38, 4 1 , 45, 185 PyTorch 76 Quill 9 1

R. U.R. (oyun) 1 8 1 , 185 radyo frekansı ile tanımlama (RFID) 80 Ramtin, Ramin 37, 38 red doktrini 2 1 0 rekabet lO, 13, 30, 32, 42, 48, 52-54, 59, 6 1 -64, 68, 7 1 , 78, 1 1 2, 122, 143, 147, 148, 187, 193, 197, 208, 219 reklamcılık 9 8 , 1 2 1 , 140, 147 Renaud, Karen 1 63, 1 7 1 Rich, Elaine 20 Roberts, Michael 67 Roberts, Sarah 107 Robinson, Kim Stanley 42 robotlar 9-1 1 , 13, 14, 2 1 , 24, 36, 57, 80, 82, 93, 95, 96, 100, 103, 1 04, 1 10- 1 1 2, 1 16- 1 18, 1 2 1 - 1 23, 1 251 28, 1 30, 132, 138, 146, 167, 1 77, 1 78, 1 8 1 - 183, 186, 192, 205 , 2 1 4 depolarda 5 7 , 1 1 5-1 1 7 260

hizmet sektöründe 1 23 sınai üretimde 1 1 2- 1 14 YZ ile 14, 1 5 , 2 1 , 200 Romano-1..ax , Andromeda 4 1 Rose, Geordie 9, 10 Rosenblat, Alex 1 29, 139 Rusya 59, 62, 1 0 1 , 104, 156, 207 sabit sermaye 28-3 1 , 68, 82, 89, 90, 97, 1 10, 158, 1 79-183, 185, 193 değişken sermaye ve 28-3 1 , 97, 1 79, 1 82, 1 84, 185, 193 genel toplumsal bilgi ve 89 (aynca bk:z: genel zeki) olarak köleler 185 olarak makineler 28, 30, 3 1 , 68, 1 58, 1 79, 1 8 1 , 182, 185 toplumsal işlevi 29, 89, 1 10 Salesforce 141 Samsung 10, 77 San Francisco'da eşitsizlik 43 Sanayi 4.0 1 1 2, 1 20 aynca bk:z. Nesnelerin lntemeti Sanctuary Cognitive Systems Corporation 9 SAP 52 satranç (Deep Blue) 24, 55, 1 73 Savunma Bakanlığı (ABD) 60, 109 Schmidt, Erle 146 Searle, john 23, 1 72 Sedol, Lee 27, 1 2 1 , 1 64- 1 66 sembolik YZ 23 sendikalar 95-98, 100, 1 14, 140, 1 4 1 , 149, 189, 209 serflik 1 83 , 1 84 sermaye 1 1 , 12, 14- 19, 23, 28-37, 39, 4 1 , 44-46, 49, 52, 53, 58-6 1 , 64-7 1 , 73-75, 79, 80, 82, 85-90, 93, 94, 96-1 04, 108- 1 14, 1 20, 1 2 1 , 123, 1 29, 1 3 1 , 134, 135, 139, 140, 143145, 147-149, 152, 1 58, 1 73, 1 781 85, 1 88- 195, 197-20 1 , 203-2 1 9 değişken 28-3 1 , 9 7 , 1 79, 1 8 2 , 184, 185, 193 düşen kir oranlan ve 192 insanların özgürleşmesi 213 kişileşmesi 1 88, 189

organik bileşimi 30, 33, 34, 39, 4 1 , 1 90, 2 1 0 sabit 28-3 1 , 6 8 , 8 2 , 8 9 , 9 0 , 97, 1 10, 1 58, 1 79-183, 185, 193 sorunları için teknik bir çözüm olarak YZ 103 Shanahan, Murray 152, 155, 1 73 Shewan, Dan 132 sınai kapitalizm 1 1 aynca bk:z. büyük ölçekli sanayi; Fordizm sınai otomasyon 1 1 2 sınıf bileşimi 45, 96, 97, 1 0 1 , 109, 1 20, 135 sınıf çatışması 16, 30, 3 7 sınıf gücü 94, 96, 97 sınıf iktidarı 14 SIX 87 sibernetik kapitalizm 36, 72, 73 siberpank bilim kurgu 41 Sidewalk l..abs 146 Siemens 1 1 1 , 1 1 2 Silicon Valley De-Bug 144 Silikon Vadisi 14, 18, 53, 60, 104, 1 3 1 , 140, 1 4 1 , 145, 204, 205, 2 1 3 aynca bk:z. teknoloji sektörü/ şirketleri Silver, Beverly 99, 1 65 siyaset 1 28, 137, 138, 147, 218, 2 1 9 siyasi bileşim 9 7 , 103 Smith, Jason 1 79, 193 Snowden, Edward 136, 142 sohbet robotları 57, 82, 1 18, 1 26, 1 38 sol ivmeci bakış 1 7 , 33, 199, 200, 203 , 205 , 207, 208, 2 1 0 Solow, Roben 6 6 sosyal medyadan kaçış 143 sosyalizm 1 1 , 16, 17, 33, 59, 199, 200, 202, 203 , 207, 218 soyut emek 184 soyutlama 20, 90, 92, 1 66, 168, 1 69, 184, 189, 203 sömürü 16, 28, 32, 34, 38, 97, 1 15 , 140, 1 4 5 , 1 84, 198, 203 , 207 spekülasyon 10, 1 2 , 1 7 , 65, 99- 1 0 1 , 1 18, 149, 1 5 2 , 1 78, 197, 1 99

Smicek, Nick 16, 1 7 , 54, 57, 143, 200, 202 Stallman, Richard 77 Stanczyk, Lucas 205 Stiegler, Bernard 73, 133, 134 Stross, Charles 43, 186 Sunflowus (Watts) 43 Suudi Arabistan 1 0 1 , 1 04, 186 Suvin, Darko 40 sürücüsüz araçlar 5 1 , 53, 54, 56, 63, 66, 85, 106, 1 1 2, 1 13, 1 2 1 , 129, 146, 1 93 şeyleştirme 203 taksi sürücüleri 1 40 Taşımacılar Sendikası 1 14 Taylor, Astta 14, 1 5 Taylorculuk 1 26, 133 Taylorizm 72, 73, 98 Tech Reset Canada 146 Techsploitation is Toxic 145 tedarik zinciri kapitalizmi 72 aynca bk:z. Post-Fordizm Tekillik Üniversitesi 2 1 5 teknik çözümler 100, 103 Teknoloji işçileri Koalisyonu 141 teknoloji sektörü/şirketleri 44, 49, 53, 57, 60, 64, 75, 78, 79, 1 3 1 , 147, 216 güvencesiz işçiler 4 1 , 104, 1 19, 125, 1 26, 1 28, 133, 139, 197, 200, 204 karşı tepkiler 14 7 kültürü: ayrımcılık ve 141 , 144, 145, 200; direnişleri 103, 1 3 1 , 140; kültürleri 1 8 , 40, 1 30, 1 3 1 , 186, 2 1 3 ; rekabet 1 0 , 1 3 , 48, 52-54, 6 1 , 63, 64, 78, 143, 187, 193, 208, 219; YZ tarafından ikame edilmeleri 1 28, 193 sözleşmeli 141 teknoloji şirketi çalışanları 49 yoğunlaşma 12 YZ'nin denetimi 43, 80, 203 TensorFlow 76, 78, 79 Tesla'nın araçları 1 1 2 261

The Economist 50, 5 1 , 53, 64, 1 28 Thiel, Peter 2 1 3 Thompson, james 4 7 toplumsal beyin 89 toplumsal biçimler 33, 1 79-182, 188 toplumsal birey 89 toplumsal fabrika 45, 88, 96- 1 0 1 , 1 1 0, 133, 138, 197, 2 1 1 toplumsal olarak gerekli emek 3 1 , 39 toplumsal üretim ilişkileri 1 79 Toronto, Google/Alphabet 8 1 , 146 Toscano, Alberto 12, 72, 74, 200, 201 Tractica 63 trafik (verkehrs) 93 transhümanizm 2 1 5-218 Trichter, judd 41 Trudeau, justin 146 Trump, Donald 60, 102, 1 04, 137, 138, 147 Turker Nation 140 tüketim 3 1 , 32, 52, 99, 1 0 1 , 1 10, 1 22, 133, 134, 136, 182 tümevanmsal önyargılar 1 67-169 Uber 5 1 , 54, 1 1 3, 128, 1 29, 139, 140, 145, 156 uç hesaplama 63, 79 Ulusal Güvenlik Kurumu, NSA (ABD) 136, 137, 142 uyum sağlayıcılık 172 uzman sistemler 23, 50, 84 aynca bkz:. GEMYZ (Güzel Eski Moda YZ) üretimin otomasyonu 34 üretimin teknik bileşimi 97, 1 1 1 vatandaşlık 16, 1 2 1 vatandaşlık geliri (evrensel temel gelir, ETG) 16, 45, 1 2 1 , 194, 199, 204, 205 , 2 1 0 veri koruma 6 1 , 143 veri temizliği ve moderasyonu 35, 108 verimlilik 29, 34, 66, 67, 70, 7 1 , 1 1 2, 1 26, 127, 190, 194, 1 99, 205, 206, 211 vukehrs (trafik) 93 262

Vicarious PFC 167 Vimo, Paolo 79, 90-93 Yiv (tarihsiz) 48 Void Star (Mason) 43 Walmart 52, 53, 1 18 Wang, Pei 92, 1 1 2, 1 5 1 , 153, 154, 1 56, 1 74, 175 Warp-CTC 76 Washington Konsensüsü 59 Watson (IBM) 55, 56, 1 2 1 Watts, Peter 4 3 , 44 Westworld 95, 96, 149, 185 Wilde, l..awrence 163, 1 70 Williams, Alex 16, 1 7 , 200, 202 Winfield, Alan 2 1 Y Combinator 204 Yampolskiy, Roman V. 66 Yang, Dan 204 yapay genel zeka 9, 2 1 , 22, 96, 1 5 1 , 214 aynca bkz:. YGZ (yapay genel zeka) kavramı yapay sinir ağlan (YSA) 25, 16, 1 1 2, 167 derin 106, 165 evrişimli (ESA) 165 kortikal ağ 1 69 özyinelemeli 169 üretken çekişmeli ağlar (GAN) 9 1 aynca bkz:. Y Z (yapay zeka) yaratıcılık 1 5 1 , 152, 1 6 1 , 162, 164166, 1 72, 1 73 yaşlı bakımı 1 10, 130 yatırımlar, 2008 krizinden bu yana 128 Yavaş Tsunami görüşü 193 yazılım geliştiriciler 85, 109 aynca bkz:. teknoloji şirketi çalışanları yeniden yapılandırma tartışması 1 24 YGZ (yapay genel zeka) kavramı 9, 10, 2 1 , 22, 28, 35, 43, 45, 96, 1 5 1 - 1 58, 166, 172- 1 79, 181- 188, 194, 205 , 2 1 2-216 artı nüfus ve 194 dar YZ yaklaşımları 1 74 Marksist kuram ve 1 79

Neo-gericilik ve 2 1 3 projeleri 1 5 5 , 1 5 6 , 181 proleterleşmesi 185 sermayenin kişileşmesi ve 188 yasal statüsü 185, 187 yoğunlaşma 1 1 , 12, 30, 62, 64, 147, 200, 209 YSZ (yapay süper zeka) 2 1 , 22, 1 76, 205 Yudkowsky, Eliezer 22 yüz tanıma yazılımı 141 YZ (yapay zeka) 9-25 , 28, 32, 3567, 70-94, 96, 97, 102- 1 1 1 , 1 131 1 5 , 1 1 7- 1 49, 1 5 1 - 1 58, 1 64, 1 661 70, 1 73-177, 1 8 1 , 182, 186, 189, 190, 192, 193, 197-200, 202-2 16, 218, 2 1 9 "demokratikleşmesi" 209 gerçekte var olan YZ 1 1 , 2 1 , 35, 40, 4 1 , 72, 73, 94, 97, 198, 203 , 209, 2 1 1

kilit aktörler 38, 58 komünistlerin yaklaşımı 18, 19, 45, 1 98, 203, 208 sermayenin sorunlanna teknik bir çözüm olarak 103 türleri 9 aynca bkz. MÖ (makine öğrenmesi) YZ bilim kurgusu 39 YZ Etkisi 20, 135, 1 66 YZ Güvenliği hareketleri 66 YZ'nin karanlık yanı 18, 35, 44, 79, 93, 1 10, 190, 205, 208, 2 1 1 , 2 1 3 YZ'ye komünist bakış 18, 19, 4 5 , 198, 203, 208, 216, 219 zayıf YZ 22, 23 zenofeminizm 2 1 8 zorlama 184 Zuckerberg, Mark 10, 137

263