Türkiye'de İki Partili Siyasi Sistemin Kuruluş Yılları (1945-1950) Uzlaşma V [5, 1 ed.]
 9789750519062, 9789750507588

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

lletişim Yayınlan 2284 •Araştırma-İnceleme Dizisi 377 ISBN-13: 978-975-05-1906-2



ISBN-13: 978-975-05-0758-8 (Tk. No.)

© 2016 lletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2016, İstanbul EDlTôR Kerem Unüvar KAPAK Suat Aysu UYGULAMA Hüsnü Abbas DÜZELTİ Remzi Abbas DlZlN Ayla Duru Karadağ BASKI ve CiLT Ayhan Matbaası· SERTIFlKA NO. 22749

Mahmutbey Mahallesi, Devekaldırımı Caddesi, Gelincik Sokak, No: 6/3 Bağcılar, İstanbul Tel: 212.445 32 38 •Faks: 212.445 05 63

lletişim Yayınlan.

SERTiFiKA NO. 10721

Binbirdirek Meydanı Sokak, lletişim Han 3, Fatih 34122 İstanbul Tel: 212.516 22 60-61-62 •Faks: 212.516 12 58 e-mail: [email protected] •web: www.iletisim.com.tr

Uzlaşma CEMİL

KOÇAK

Türkiye'de iki Partili Siyasi Sistemin Kuruluş Yılları (1945-1950) CİLT 5

�,,,, . ,

...

iletişim

CEMİL KOÇAK 1956'da lzmir'de doğdu. Orta öğrenimini lzmir'de tamamladıktan sonra, 1978'de SBF Basın-Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. SBF'de yüksek lisans ve doktora eğitimine devam etti (1978-1980). Afet lnan Tarih Araştırmaları Ödülü'nü kazanan (1990) Türkiye'de Milli Şef Dönemi (1938-1945) yazann doktora tezidir (1985). Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi doktorasından sonra, 1991 yılında Siyasal ve Sosyal Bilimler doçenti oldu. Abdülhamid'in Mirası (1990) ile Sedat Simavi Vakfı Sosyal Bilimler Ödülü'nü kazanan (1991) Türk-Alman llişkileri (1923-1939) (1991) adlı araştırmaları yayımlandı. Makaleleri ve kitap tanıtım yazılan, başta Ta­ rih ve Toplum ve Toplumsal Tarih olmak üzere, çeşitli dergilerde yayımlandı. Samet Ağaoğlu'nun Siyasi Günlük; Demokrat Parti'nin Kuruluşu adını taşıyan günlüğünü (1992) ve Haldun Derin'in Çankaya Özel Kalemini Anımsarken (1933-1951) adlı anılarını (1995) yayına hazırladı. Sabancı Üniversitesi tarafından 1998 yılında ya­ yımlanan Birinci Meclis adlı kitabın da editörlüğünü yaptı. 2003 yılında lletişim Ya­ yınlan tarafından Umumi Müfettişlikler (1927-1952) adlı kitabı yayımlandı. Belgelerle Heyeti Mahsusalar kitabı da yine aynı yayınevinden 2005 yılında çıktı. Bunu Belge­ lerle iktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası kitabı (2006) izledi. Geçmişiniz itinayla Temizlenir (2009) ve Tek Parti Döneminde MuhalifSesler (2011) başlıklı kitaplarında çeşitli yazılarını bir araya topladı. Türkiye'de iki Partili Siyasi Sistemin Kuruluş Yıllan: ikinci Parti (cilt 1) adlı çalışması 2010'da, serinin ikinci cildi lktidar ve Demokratlar 2012'de, üçüncü cilt Rejim Krizi adıyla 2013'te, dördüncü cilt de Dönüşüm: Ordu, Din, Hukuk, Ekonomi ve Politika adıyla 2015'te yılında yayımlandı. 1984-1999 yıllan arasında TÜBlTAK'ta çalışan ve 2007'de profesör olan yazar, halen Sabancı Üniver­ sitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak, yakın dönem siyasi tarihimizle ilgili araştırmalarını sürdürmektedir.

YAZARIN KAYNAKÇA NOTU: Okuyucuların tam bir kaynakça künyesi elde edebilmeleri için son cilde kadar sabretmeleri gerekecek. Gerçi her cildin dipnotlarında kaynakları olabildiğince açık bir şekilde belirtiyorum, fakat yine de tam künyelerine ancak son ciltte yer verebileceğim. Bununla bir­ likte her cildin ayrı bir dizini bulunmaktadır.

İÇİNDEKİLER

GlRlŞ

............... ........

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ................... . . . . . . . . . . . . . . . . . . ............. ...... ........ . . . . . . . . . . . . . .

9

BlRlNCl BÖLÜM

UZLAŞMA: 12 TEMMUZ BEYANNAMESİ...

11

................

1.

12

TEMMUZ'A DOGRU

Haziran Görüşmeleri

...................

Temmuz Görüşmeleri 2.

12

.......

12

...................................................................

13

............. .................. . . . . . ................... . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

TEMMUZ BEYANNAMESl..

ARA EK 1: 12 Temmuz Beyannamesi

.35

............................. .......................................

(11 Temmuz 1947)..

..................... . . . . . . . . . . .

50 51

lKlNCl BÖLÜM

İKTİDARDA ÇATLAMALAR 1.

CHP'DE YOL AYRIMI...........................

2.

PARTi iÇi MUHALEFET: 35'LER

........................................

..

PEKER HÜKÜMETl'NIN ISTIFASl

63

......................... 63

....... ............................. ..................... ........

3. PEKER HÜKÜMETl'NDE DEGIŞIKLIK 4.

...................

BO

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . ..............

93

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . .................. . . . . . . . . . . . ....

99

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

MUHALEFETTE KIRILMALAR

.

........ ............... ..........................

109

.. ............... . . . . . . . ............................ ................ . . . . . . . . . . . .........

109

1.

DP'DE YOL AYRIMI .

2.

DP'DE AYRILIK SiNYALLERi

................................... . . . . . . . . . ......... . . . . . . . . . . . . . . . .

117

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

BİRİNCİ HASAN SAKA HÜKUMETİ...

. . . . . . ...............

......

125

1.

BiRiNCi HASAN SAKA HÜKÜMETl'NIN KURULUŞU

............

125

2.

BiRiNCi HASAN SAKA HÜKÜMETl'NIN PROGRAM!

..........

137

................................

151

.. ............................................

151

BEŞİNCl BÖLÜM

CHP YEDİNCİ BÜYÜK KURULTAYI 1.

KURULTAY ÖNCESiNDE CHP'DE VE BASINDA TARTIŞMALAR

2.

CHP YEDiNCi BÜYÜK KURULTAYl'NIN AÇILIŞl

3.

YENi ZiHNiYETiN iLK TEZA�ÜRLERl

4.

CHP GENEL BAŞKAN! iSMET INÖNÜ'NÜN KONUŞMASI

183

YENi ZiHNiYETiN TEZAHÜRLERi DEVAM EDiYOR: KOMISYONLARIN SEÇiMi, AÇIK VE GiZLi OYLAMA TARTIŞMALARI VE CHP UMÜMİ iDARE HEYETl'NIN FAALiYET RAPORU

185

6.

CHP GENEL SEKRETERi HiLMi URAN'IN "PARTi iŞLERiNE DAiR SÖYLEVi"

188

7.

"PARTi iŞLERiNE DAiR" GÖRÜŞLER, ELEŞTiRiLER VE TARTIŞMALAR

190

HALKEVLERI KOMiSYONU RAPORU VE HALKEVLERI ÜZERiNE GÖRÜŞLER, ELEŞTiRiLER VE TARTIŞMALAR

. . . . . . . . . . . . . . . ................ . . . . . . . . . . . . . . ...............

207

HALKEVLERI VE SONRASI

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..........................................

215

.......................

175

. . ............ ................ ...................

177

. . . . . .. ....... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

5.

. . . . . . . ................................................ ........................... ........

........................................................

............................................................

8.

9. 10.

TÜZÜK KOMiSYONU RAPORU VE TÜZÜK TASARISI ÜZERiNDE GÖRÜŞLER, ELEŞTiRiLER VE TARTIŞMALAR ARA EK il: CHP Tüzüğü

11.

(1947)

.216 .288

PROGRAM KOMiSYONU RAPORU VE PROGRAM ÜZERiNDEKi GÖRÜŞLER, ELEŞTiRiLER VE TARTIŞMALAR ARA EK 111: CHP Programı

12.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ...... .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . ..... . . ........ . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . .

SEÇIMLER

(1947)

. . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

307

................... ........................................................

317

.............. . . . . . . ..................................... . . . . . . . . . ..... . . . . . . . . . ................................

.329

13.

RECEP PEKER'IN ISTIFASI VESiLESiYLE PARTi iÇiNDE YAŞANAN TARTIŞMALARIN GÖRÜŞÜLMESl

. . . . .............................. ............ ........................... ........ ... ................

14.

KURULTAY SONRASINDA CHP TEŞKILATI VE PARTiDE DEGIŞIKLIKLER

.

....... ..... . . ............... ................................ .....

15.

339

.351

KURULTAY SONRASINDA PARTi iÇi AYRIŞMALAR: RECEP PEKER-NiHAT ERiM POLEMIGl

.............................................

360

ALTINCI BÖLÜM

PARTİLER ARASINDA YAKINLAŞMA . . .. .. .... .

1.

SIKIYÖNETIMIN KALDIRILMASI . . .. .. .... .. ..

2.

MiLLETVEKiLi MAAŞLARINA ZAM: DP'DE AYRIŞMANIN BAŞLANGICl .

.. .

. ..

. . .. .... . ..367

... ..

. . . .. . .. .. .. . . .. .. ..... .. . . . .. . . . . ...368

. . . ..

... .. . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .369

YILI BÜTÇE KANUNU TASARISI ÜZERiNDEKi GÖRÜŞMELER VE TARTIŞMALAR

3. 1948

4.

POLiS VAZiFE VE SALAHiYET KANUNU'NUN 18. MADDESiNiN KALDIRILMASI . .. . .. .. .. . . .... .... .. ..... . .. .... .....

5.

......................

SEÇiM KANUNUNDA DEGIŞIKLIK (1)

...

..

.

... .

.

. .

..

373

..376

. .

.... . . . . . . . . . ............. ....................

383

YEDlNCl BÖLÜM

ÜÇÜNCÜ PARTİ

.....

.. .

.

. ..

..

. .

.

. ... .. . ... .. .. .. .. ... .. .. ... .. .. . . . .. .399

...... ... . ... ........ . .... ... .. .. ..

1.

DP'DE MUHALEFETiN ISYANI . .. . . .. .. .. ... .... .. .. . ..... . ..... ... . ....

2.

"ÜÇÜNCÜ PARTi": MiLLET PARTISl'NIN KURULUŞU

.

Millet Partisi'nin Programı ARA EK

ARA EK

.

. ...

. .

.

.

. .. . . . . . . . . 400

.... .

..........

.

.

465

.. .. . . . ... . . .. ... .. .. . . .... 477

.... . . .. . .. .. .... . ..... ... .. ... .. .... ... .. .. ... .. .. . . .. .. . . . . . . . . 480

. . . . . . . . ..... .......................................................

V: Millet Partisi Tüzüğü . .. . ... . .

.

. . . . . . . . . . . . . . . . . ............... ..........

iV: Millet Partisi Programı... .

Millet Partisi'nin Tüzüğü

.

. . .. .493

...... .... . . ... .. .. ... .. .. .. ..... ..... .. .. .. . .. . . ... . .. .. . . . . . . . 494

SEK1Z1NC1 BÖLÜM

DEMOKRAT PARTİ İKİNCİ BÜYÜK KONGRESİ... . . . ...... .. . .. .. . ... . . . . ..

1.

. .

. .

. .

..

. . .. ... ......

.......

507

KONGRE ÖNCESiNDEKi ÇATLAMA VE PARÇALANMA . . 509 . .

Demokrat Parti Kurucuları Bu Davanın Adamı Değildirler

.

. . .. .509

........................................... .......... . .

2.

DP iKiNCi BÜYÜK KONGRESi ARA EK

522

VI: [Demokrat Parti] İkinci Büyük Kongre[si]

Müzakere Usulleri ARA EK

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . .

..................................................

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. . . . . .

. . . . . . . . . . ..

522

Vll: Demokrat Parti Birinci Büyük Kongresi'nde

KabUI Edilen Ana Davalar Komisyonu Raporu: Hürriyet Misakı (Milli Teminat Andı) 3.

YENi PARTi PROGRAM!

4.

YENi PARTi TÜZÜGÜ

. . . . . . . . . . . . . .. . . ................ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... ........ . . .

536

. . . . . . . . . . . . . . . .. . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . .... . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

538

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

550

. . . . . .. . . . . . . ...... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

555

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .

ARA EK

IX: Demokrat Parti Tüzüğü (1949)

5. DP'NIN YENi YÖNETiM KADROSU

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . .

572

DOKUZUNCU BÖLÜM

İKİNCİ HASAN SAKA HÜKÜMETİ

. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . .. . . . . .

1.

BiRiNCi HASAN SAKA HÜKÜMETl'NIN ISTIFASl

2.

iKiNCi HASAN SAKA HÜKÜMETl'NIN KURULUŞU

3.

iKiNCi HASAN SAKA HÜKÜMETl'NIN PROGRAMl...

4.

SEÇiM KANUNUNDA DEGIŞIKLIK (il): TARTIŞMALARIN SONU MU?

5. MiLLETVEKiLi ARA SEÇiMi

...... . . . . . . . . . . . . . .

.......... . . . . .

577 577 581

...... . . . . . .

588

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .

595

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..

621

SONUÇLAR VE DEGERLENDİRMELER.

. . . . . . . . . . . .. . . . . . . .

631

DlZlN.. . . . . . . . . . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..... .... . . . . ........................... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . 634

GlRlŞ

N ihayet serinin beşinci cildine geldik. Bu cildin ana konusunu "uzlaşma" oluşturuyor. "Rejim krizi"nin bu aşamada geride kaldı­ ğına şahit olacağız. Bu , çok önemli bir aşamaydı; fakat bunun ya­ nında başkaca önemli gelişmeler de vardı. Önce "rejim krizi"nin nasıl sona erdiğini ele alacağım. Bu kısımda 12 Temmuz Beyanna­ mesi'ne yol açacak gelişmeleri ayrıntıları ile gözden geçirecek, kri­ zin üstesinden nasıl gelindiğine dikkat çekeceğim. Krizin gideril­ mesinde yola döşenen taşları tek tek gösterecek ve ardından krizin nasıl adım adım yumuşadığını belirteceğim. Bu cilde "uzlaşma" adını verdim; çünkü uzlaşmalar, döneme damgasını vuracaktır. Partiler arasında normale dönen ilişkiler­ den söz ediyorum tabii ki. İktidarla muhalefet arasındaki diya­ log, o güne kadar hiç görülmemiş ölçüde yakındı. Ama unutul­ masın ki; siyasal hayatta gerginliklerin yarattığı çatışmalar ve par­ çalanmalar; uzlaşmaların getirdiği sonuçlardan bazen hiç de fark­ lı olmuyordu. Uzlaşmalar, partiler içinde çatışmalar; kırılmalar yarattı. Elbet­ te bu krizlere de göz atacağım: tık olarak, krizin çözülme şeklinin ortaya çıkardığı CHP içindeki çatlamaya dikkat çekeceğim. DP de bu yeni krizden uzak kalamadı. CHP'nin çatlamasına paralel ola­ rak, fakat çok daha derin bir kriz DP'nin de kapısını çalmıştı. Bu 9

bakımdan DP'deki parçalanmanın üzerinde uzun ve geniş bir şe­ kilde duracağım. Aslında bu parçalanma , belki de bu cilde adını verebil ecek "üçüncü parti"yi doğuracaktır. Millet Partisi (MP) , bu aşamada siyasal yaşamda hayli iddialı bir parti olarak yerini alacaktır. Hem iktidara, hem de muhalefete muhalif olan bu parti, eğer siyasal bir başarı gösterebilseydi, muhtemelen bu cilde adını verebilirdi. Fa­ kat böyle olmadı: MP, iddiası oranında siyasette yer kaplayamadı. Ama bunun da nedenlerini analiz etmek gerekir. Bu analizi de yap­ maya çalışacağım. "Rejim krizi"nin sona ermesinden sonra siyasal hayat olağan bir döneme girecektir. Bu cilde "değişim" adını da verebilirdim. Çünkü, sadece DP'nin değişimini değil, fakat aynı zamanda olağan siyasal yaşama ayak uydurmak zorunda kalacak olan CHP'deki değişimi de gözler önüne sermek ihtiyacındayım. CHP'nin ideolojik yönden geçir­ meye başladığı değişim, o zamana kadar görülenlerle kıyas edilir­ se, çok önemliydi. Hiç böylesine temelden bir farklılık görülme­ mişti denilebilir. Bu bakımdan CHP'nin Yedinci Büyük Kurultayı, parti tarihi açısından olsun, ülkenin siyasal yaşamı açısından ol­ sun, önemli bir dönemeçtir.

10

BİRİN Cİ B Ö L Ü M

UZLAŞMA: 12 TEMMUZ BEYANNAMESİ

" Rejim krizi" 194 7 yılının ortasında derinleşti. DP'nin kuruluşun­ dan beri geçen bir buçuk yıllık süre, kesintisiz bir şekilde, iktidar için olsun, muhalefet için olsun, sadece krizden ibaretti. 1 Özetle­ mek gerekirse; bir yandan Adnan Menderes, Mart ayının ilk yarı­ sında, DP'nin teşkilatlanmasında ortaya çıkan ve iktidar kaynaklı güçlüklerin aşılamamasının getirdiği sorunlardan söz ediyor; 2 di­ ğer yandan Fuat Köprülü , İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı'nın siyasi amaçlı gazete kapatma kararlarını eleştiriyordu . 3 Bayar ise, Peker Hükümeti'nin muhalefet üzerindeki sertlik yanlısı ve bas­ kı politikasını vurguluyordu. Bayar, "Gerçekten [ de ] Recep Peker iktidara gelir gelmez hükumetinin bir şiddet kabinesi halini aldı­ ğı göze çarpmıştır. O zamana kadar çok ürkek ve mütereddit da­ hi olsa demokrasiye doğru tevcih olunan adımlar devrilmiş ve de­ mokratik esaslara göre ayarlanarak hafifletilmesi lazım gelen ka­ nunlar bilakis şiddetlendirilmiştir" diyordu. Bayar'a göre, " Recep Peker kabinesinin bununla istihdaf ettiği gaye, siyasi tenkit sahaDP'nin kuruluşundan itibaren geçen bir buçuk yıllık dönemin ayrıntılı ve geniş öyküsü için bkz. Cemil Ko­ çak, i kinci Parti; i ktidar ve Demokratlar ve Rejim Krizi. Menderes Diyor ki, s. 55. Fuat Köprülü, "Parti Münasebetlerinin Bugünkü Anormal Durumundan Kim Mesüldür?", Kuvvet, (28.6. 1 947); Köprülü, Demokrasi Yolunda, s. 396-399. Bu konuda bkz. Cemil Koçak, Rejim Krizi, s. 532-537. 11

sını mümkün olduğu kadar daraltarak, basını nefes alamaz hale getirmekti. " 4 İzmir olayları, SCF'nin akıbeti ile DP arasında ister istemez parallelik kurulmasına yol açmıştı. Acaba kum saati dol­ muş muydu? Bu aşamada 1 2 Temmuz Beyannamesi'ne yol açacak gelişmeleri ayrıntıları ile gözden geçirerek, bu sorunun yanıtının nasıl verildi­ ğine dikkat çekeceğim. Krizin giderilmesinde yola döşenen taşları tek tek gösterecek ve ardından krizin nasıl adım adım yumuşa(tıl) dığını anlatacağım. 12 Temmuz Beyannamesi, yakın tarihimizin, ama özellikle de ele aldığımız 1945- 1 950 döneminin gerçekten de önemli, belki de en önemli, can yakıcı dönüm noktasıdır. Şimdiye kadar muallakta kalmış olan rejimin hangi yöne kıvrılacağına yönelik beklentiye ve­ rilen esaslı bir yanıttır. Nihai yanıttır. Bu tarihten itibaren de siyasi krizler olacaktır; fakat artık 'rejim krizi"nden söz edilmeyecektir. 12 Temmuz'a giden yolun arka planının bütünsel öyküsünü ya­ zabilmek için bugün artık elimizin altında yeterli ölçüde kaynak bulunmaktadır. Dönemin en önemli siyasi aktörleri, bu sürecin iz­ lerini rahatça sürebileceğimiz , üstelik birbiriyle karşılaştırabile­ ceğimiz kadar çok sayıda ayrıntılı anı ve günlük bırakmışlardır. Eğer sayacak olursak; en başta İsmet İnönü'den, Nihat Erim'den, Faik Ahmet Barutçu'dan, Asım Us'dan, Samet Ağaoğlu'ndan gün­ lükleri aracılığıyla bütün gelişmeleri, günbegün, saat be saat, an­ bean izlemek mümkündür. Bütün söylentileri ve dedikodularıy­ la birlikte. Böyle bir duruma tarihçiler genellikle nadiren rastlar­ lar; bu bakımdan önemli bir şansla karşı karşıya olduğumuzu ra­ hatlıkla söyleyebilirim. Bütün bu gelişmeler, yine büyük bir şans­ la, hem iktidarın ve hem de muhalefetin gözüyle aktarılmaktadır.

1. 1 2 TEM M UZ'A DOGRU İktidarla muhalefet arasındaki gerginlik tam bir çıkmaz içindeydi; kriz partiler içinde de yankı bulmuştu . Fakat diğer yandan diya­ log da devam ediyordu. Her ne kadar bu diyalogdan bir sonuç alı­ namadığını daha önce görmüş olsak da. Bir önceki ciltte gördüğüCelal Bayar Diyor ki (1920-1950), s. 182. 12

müz üzere, hatırlanacağı gibi, DP Ankara 11 Başkanı ve Ankara Ti­ caret Odası İkinci Başkanı Üzeyir Avunduk, bu sıralarda Bayar ile İnönü arasında bir temas sağlanması için arabulucuk yapmış ve görüşme önermişti. Avunduk, Mümtaz Ökmen nezdinde girişim­ de bulunmuş ve Peker'e Bayar'ın kendisi ile görüşmek istediğini haber vermişti. Nitekim Bayar-Peker görüşmesi, bu öneri üzerine 9 Mayıs'ta gerçekleşmişti. Aslında bu görüşme, bir anlamda tarafların politikalarında, id­ dialarında ve suçlamalarında ısrar ettikleri bir görüşmeydi ve bir ileri adım atıldığı da pek söylenemezdi. 5 Peker, bu görüşmeyi ve gelinen noktayı İnönü'ye de aktarmıştı. İnönü ise, 10 Mayıs'ta Ad­ nan Adıvar ile yaptığı görüşmede kesin bir tutum almaktan çe­ kinmişti. Adıvar, "kavga''yla da sonuçlansa, İnönü ile görüşme­ sini Köprülü'ye iletmişti. CHP Ankara Vilayet idare Heyeti üyesi ve Ankara Ticaret Odası Birinci Başkanı Vehbi Koç da , arabulucu olarak gereken önerilerde bulunmuştu. Nitekim 11 Mayıs tarih­ li Cumhuriyet gazetesi, Peker-Bayar ve Peker-İnönü görüşmeleri­ ni haber veriyordu. 6 Her iki taraftan da aracılar durmaksızın gidip geliyor; iktidar muhalefetin, muhalefet de iktidarın nabzını ölçmeye çalışıyordu. Karşılıklı güvesizlik, diyaloğun sonuçsuz kalmasında önemli bir etkendi. Tahammül sınırları aşılmaya başlanmıştı. Yeni seçime de daha yıllar vardı.

Haziran Görüşmeleri Unutulmasın ki, iki parti arasındaki diyaloğun bir kısmı da yurt dışında gerçekleşiyordu; Mayıs ayında neredeyse üç hafta boyun­ ca CHP milletvekilleriyle DP'den Fuat Köprülü birlikte yurt dışı gezisindeydiler. Cihat Baban da, anılarında, İngiliz Avam Kamara­ sı'nın daveti üzerine Londra'ya giden Türk parlamento heyetinde yer alan CHP milletvekilleri ile DP milletvekilleri arasında tam da bu sırada görülen yakınlaşmadan söz ediyor. Özellikle Fuat Köp­ rülü ile N ihat Erim arasındaki samimi görüşmeler dikkati çekmiş­ ti. Erim, İnönü'ye partiler arasındaki siyasi gerginliğin giderilmeVatan, (14.4. 1 947). Cumhuriyet, ( 1 1.5. 1947); Vatan, (14.5. 1947). Bkz. Cemil Koçak, Rejim Krizi, s. 535-537. 13

si ve olağan bir yörüngeye girilmesi için Köprülü ile görüşmesi­ ni tavsiye etmişti. Amaç, İnönü'nün denetimi ve hakemliği altın­ da, iki partinin de birbirlerine yönelik kuşkularını gidermekti. Ay­ nca, siyasi alandaki şikayetlerin de ortadan kaldırılması ve bir gü­ ven ilişkisinin oluşturulması amaçlanıyordu . Erim, bu süre içinde günlüğünde tuttuğu notlarda özellikle Köprülü ile olan yakınlaş­ masını anlatmaktadır. 7 Nitekim İnönü bu öneriyi kabul edecek ve İnönü-Köprülü görüşmesi 6 Haziran'da gerçekleşecektir. Bu görüşme, 1 2 Temmuz'a doğru giden yolda ilk önemli adım­ dı. Şimdi bu karmakarışık temas trafiğini yakından görelim: İnö­ nü , önce Köprülü ile 6 Haziran'da görüşecektir. Erim, 6 Haziran tarihli günlüğünde, Bayar'ın İnönü ile görüşmek istediğini not et­ miştir. Bu temasa Avunduk aracılık ediyordu. Diğer yandan, aynı gün İnönü Köprülü'yü çaya davet edecekti. Nitekim görüşmenin gerçekleşmesinden hemen sonra aynı akşam Eri:::n , Çankaya' da ya­ pılan toplantıyı not etmiştir. Buna göre, o akşam İnönü görüşmeyi anlatırken, yanında Hasan Saka, Şükrü Saraçoğlu ve Mümtaz Ök­ men de bulunuyordu. 8 İnönü de günlüğünde Köprülü ile görüşmesini şöyle not et­ miştir: "Celal Bayar i le bir görüşme yapmam i ç i n vuku bulan teşebbüslerin neticeleri : Bu­ gün Londra'dan dönmüş olan Fuat Köprülü'yü a ltıda çağırdım. İ ngiltere intibaları­ n ı bana anlatmasını arzu ettiğimi telefonda söyledi m . 'Mem nuniyetle' diyerek gel­ di. İ ki saat kadar rahat ve sakin bir hava i le görüştük. ( ... ) İç politikada gelir gel­ mez havayı gergin bulduğunu ve i lerisi iyi olmayacağını söyledi . Gerginlik sebepleri olarak idare amirlerinden şikayet etti. Ben kendisine teferruat sayılacak vak'alar ve hadiseler üzerinde de durmanın faydası olamayacağını, a rada bir emniyet mesele­ si mevcut olduğunu bildirdim. Kendilerinin halkı aya klandırmak, hatta insan ların canlarını almak gibi telkinler yaptıklarını ve bunun tabiatıyla endişe uyandırd ığını, mümkün olduğu kadar yumuşak bir d i l le anlatmaya çalıştı m. Fuat Köprülü, ayaklandırma, hususiyle c a n alma gi b i metod ları n şiddetle aley­ h inde olduğunu ve arkadaşlarının da o kanaatte olduklarını, m üfritleri suretle [?] her iki partiye faydalı olacağımı ve iktidar partisinin daha taha m m üllü olması laErim, age, (Cilt: 1), s. 123-134. Ayrıca bk.z. Baban, age, s. 430-431. Erim, age, (Cilt: 1), s. 135-136. Basit bir gözlem: Mayıs ayından itibaren Ulus gazetesinin başyazarı ola n Falih Rıfkı Atay, sürekli olarak dış politika konuları yazmaya başlayacaktır. Onun pol itikada olan bu önem­ li gelişmelerden hiç söz etmemesi anla mlıdır. Bu arada, Erim de gazetede yazı yazmıyordu. 14

zım gel diğini ifade etmek istedi. Beni m fiili vaziyetim öyle olduğunu, fakat kendi­ lerinin bundan istifade etmek istemediklerini, hatta Hatay'daki beyanatı m ı , Celal Bayar' ın açık ceva bıyla reddettikleri n i bildird i m . H ususi m a l u matı için ve başka kimseye söylememesi kaydıyla, Reisicumhur kaldıkça genel başkan lık vazifemi bi­ le nasıl idare etmeyi düşündüğüm ü bi ldirdim. Hulasa olarak, kendisiyle konuşmak, partiler arasında daha iyi a nlaşmayı temin etmek için bana bir ışık gibi geldiğini söyled i m . Memnun göründü. Enis [Akaygen] Bey i le birlikte akşam yemeğine davet ederek ayrıldık." 9

Şimdi gözümüzü Erim'in günlüğüne çevirmenin zamanıdır. Erim de günlüğünün 6 Haziran tarihli no tunda , Celal Bayar'ın İnönü ile görüşmek istediğini yazmaktadır. Avunduk bu görüşme­ ye aracılık etmişti. Ayrıca, aynı gün İnönü Köprülü'yü davet ede­ cekti. Nitekim akşam Çankaya'da yapılan toplantıya Saka, Sara­ çoğlu ve Ökmen katılmıştı. İnönü , Köprülü ile görüşmesini aktar­ mıştı. Görüşme uzun sürmüştü ve ertesi gün İnönü Bayar ile gö­ rüşecekti. 1 0 Gerçekten d e hemen ardından İnönü, 7 Haziran'da Köprülü v e Bayar ile birlikte bir görüşme daha yapacaktır. Yine İnönü'nün ay­ nı tarihli günlüğünden devam edebiliriz: "Celal Bayar ile görüştüm. Akşam yemeğine F[uat] Köprülü'yü Enis Akaygen'i Lond­ ra seyahat arkadaşları ile beraber çağırdım. Cel al Bayar' la görüşme: Bundan evvel Üzeyir Avunduk, Vehbi Koç teşebbüsleriy­ le, Mümtaz Ökmen ve Başbakan ile Cela l Bayar a rasında ayrı ayrı görüşmeler oldu. Bunla rda ben Celal Bayar'ı çağırırsam memnuniyetle görüşeceğin i söylemişti. Va­ ziyeti bu halde on beş gün geçtikten sonra Üzeyir Avunduk, benden bir şey çıkmadı­ ğını aynı kanallardan hatırlatmış. Cevap olarak, 'Üzeyir Bey Celal Beye sorsun, be­ nimle görüşmek istiyorsa, memnuniyetle çağırırım ' dedim. Araları nda toplantılar ve konuşmalardan sonra Celal Bey'in haber beklediğini Mü mtaz Ökmen bana ulaştır­ dı. Ben de bu akşam saat beşte randevu verd i m . Cela l Bey, idare amirleri tarafından şiddetli bir baskıya maruz olduklarını söy­ ledi. Mümkün olan yerlerde teşkilatları tehditle kapatılıyor, partisine mensup olan­ lar dövülüyor, işlerinden çıkarılıyorlar, vesaire ... Heyecanlı, ısrarlı ve çok vak'alar zikretmeye çalışıyor. Ben karşı tarafın kendilerini i htilal metodları takip etmek, suİnönü, Günlükler, (Cilt: ll, s. 453. 10

Erim, age, (Cilt: 1), s. 135-136. Bayar'ın kendi çabalarını anlatması için bkz. Bayar, Başvekilim Menderes, s. 86. 15

ikastler teşvik ve telkin etmek gibi kanun dışı hareketler içinde gördüğü mü, bu se­ beple aradaki emn iyet havasının bozu l m u ş olduğunu ve esas derd i n bu old uğu­ nu söylemek istedim. Tabii bu isnadları şiddetle reddediyor. Kanun dışı hareketle­ rin prensiplerine ve m izaçlarına uymadığını anlatmaya çalışıyor. Arslanlar köyü 1 1 vak' asını anlattı. 'Kendi lerinden bir mebusun teşvik ederek köylüleri tecavüze sevk etmiş olduğunu bana söylediler' ded i m . Tabii reddediyor. ( ... ) Gayet yu muşak bir tonla hareketlerinin doğru olmadığını, kendilerinin adalet ci­ hazı ol madıklarını, Meclis kürsüsünden konuşma ları lazım olduğunu, hüku met ak­ sini söylese ve Mec l is çokluğu kend ilerine hak vermese bile, ellerindeki vasıta bun­ dan i ba ret ve bu vasıta iyi ve sebatlı kullanılırsa, haksızlıkları düzeltmek için te­ sirli olduğunu anlatmaya çalıştı m. Kabul eder görünmüyordu. 'Heyecandan olduk­ larını söylediğiniz halk kütlelerine, Meclis, hüku met, kanun aleyhine mütemadiyen telkin yapmak, elbette onları şuursuz hareketlerle sevk edebilir' d iye söylüyord um. Celal Bey, bir vesile ile seçimlerden yine bahsetti ve yüzlerce milletvekilinin ken­ dilerinden haksız olarak al ı nmış olduğunu tekrar etti. 'Birçok haksızlıkların olma­ sı m ü mkündür, fakat ka nuni bir şeki lde şikayetler tasfiye edi l m iştir. Bu Meclisin çokluğunu haklı olarak [Cu m huriyet] Halk Partisi'nin kazanmış olduğunda vicda­ nen şü pheleriniz var mı?' diye sordum. 'Zaten kafi namzet göstermemiştik. Çokluk [Cumhuriyet] Halk Partisi'nde olacaktı' ceva bını alabildi m . Kon uşmalarda bir i k i cüm leyi yerinde sarf e d i l m i ş olmasında isabet olmaksı­ zın söyled i . Tah m i n ediyoru m ki, söylemeyi hususi olarak tasa rlam ıştı. B i risi: Par­ tisinin muhtelif hati plerinin hareketlerinden ve söylenen lerden kendisinin mesu­ liyeti ka bul ettiği n i ve bütün partisinin hareketlerine ve şahıslarına hakim oldu­ ğunu bu vesile ile söylemesidir. İ lave ed iyor ki, müfritler ol urs a , h a klarında ica b eden m ua meleyi yapmaya m u kted i rd i r. İ kincisi: Benim a rz u m h i lafı nda Mec­ l is'te ve partide bir hareket olmayacağına kani olduğunu söylemesidir. Üçüncü­ sü: Ordunun politi kaya karıştırılmasının ta m a m iyle a leyhinde olduğunu göster­ meye çalışmasıd ır. 1 2 Celal Bey i le b u konuşma i k i saat çok yorucu olarak devam etti. Gayet sinirli ve tahri k edici tavır gösteriyordu. Yumuşa k bir ed ayı n ihayete kadar tutarak, esas­ lı noktaları gözünde canland ırmaya çalıştım. Nihayet dedim ki, 'Dün Fuat [Köprü­ lü] Bey ile görüşürken daha ü m itli bir intiba a l m ıştı m . Fakat görüyorum ki, siz en şiddetli ve sinirli bir haldesiniz. Siz sükunetinizi muhafaza etm ezseniz, meselele­ ri kim inle halledeceğiz? 11

Bkz. Cemil Koçak, Rejim Krizi, s. 5 1 5.

12

Bu mesele, muhtemelen İ nönü'nün Hadımköy'de subaylara yönelik doğrudan konuşmasının yankısıydı. Bkz. Cemil Koçak, Rejim Krizi, s. 534-535.

16

Bu sözümden şu şekilde alındı: Başbakan da kendisine sa bit fikirler isnad et­ miş, ben de aynı şeyleri söylüyormuşu m . Özür d iledi k. Maksadımızın sükunetle ko­ nuşmak olduğunu ifade ettik. Ben ihtilal metod ları takip etmeyeceklerini veyahut zaten etm iyorlarsa, dikkat edeceklerin i gösterir bir vaat a l m aya çalıştım. O, gör­ d ükleri m uamelede iyil i k ve iyileşme olduğunu gösterir birkaç misal görse, kendi­ sinin bizzat hükumette hüsnü niyet olduğuna dair konfera nslar vermeye hazır ol­ duğunu söylüyordu. En nihayet şuraya bağladık; hükumetle a ran ızda iyi münasebetler temin etmek için h içbir ümit göstermiyorsunuz. 'Mütehayyir bir haldeyim' [hayretler içindeyi m] dedim. 'Bilakis, ümit vard ır' gibi müphem bir şey söyledi. 'Anlattıklarınızı hüku me­ te ve diğer arkadaşlara anlatırım. Bir çıkar yol bulmaya çalışırım ve sizi tekrar a ra­ rım' dedim. Memnun göründü, ayrıldık. Hakikat şudur ki, bir meseleyi ken disiyle görüşmek son derece güç olan ruh ha­ leti içindedir. Benim le görüşmesi, uzlaşmak isteyen unsurlarını memnun etmek için görüşmüş olmak sebebiyle izah olunabilir gibi fikirler de zihnime geld i. Akşa m: Yemekten sonra Başbakana vaziyeti a nlattım. Şikayet ettiği baskının ya pılma ması için evvelce kendisinden istemiş olduğu ta m i m fikrine temas ettim. Başbaka n, artık yahut uzun zaman için şimdilik onlarla yeni bir temasın doğru ol­ m ayacağı mütalaası ile temasları m ı kesmemi tavsiye etti. 'Hele düşünelim' di­

ye ayrıldım." 1 3

İnönü , baştaki pozisyonları aşmayı pek de başaramamış gibi gö­ rünüyordu ; Bayar da , Peker de , kendi pozisyonlarında ısrarlıydı­ lar. İnönü , ertesi gün 8 Haziran'da günlüğüne "karşı partiden gel­ mediler" şeklinde not düşecektir. 1 4 Basında da İnönü-Bayar görüşmesi, tam bu sırada söylentiye da­ yalı bir haber şeklinde yayınlanmıştı. 1 5 Vatan gazetesi, İnönü ile Bayar'ın 7 Haziran'da görüştüklerini haber veriyordu . 1 6 Cumhu­

riyet gazetesi, aynı içerikte bir haberi ancak 9 Haziran'da yayınla­ yacaktır. 1 7

Bu son haberin yayınlandığı gün lnönü'nün günlüğünde yeni bir görüşmenin işareti bulunmaktadır. Buna göre, bu görüşmede 13

İ nönü, Günlükler, (Cilt: 1), s. 454-456.

14

İnönü, Günlükler, (Cilt: 1), s. 456.

15

Vatan, (1 0.6. 1 947). Ayrıca bkz. Us, age, s. 712.

16

Vatan, ( 1 1.6.l 947).

17

Cumhuriyet, (9.6. 1947). 17

Uran , Saka, Barutçu , Reşat Şemsettin Sirer, Cavit Ekin ile DP'li bir başka kişi lnönü'nün yanındaydılar. Anlaşılan Bayar'ın sert tutu­ mu ümidi kırmamıştı. 1 8 lktidar açısından bakıldığında Bayar'ın tutumu belki sertti; fa­ kat DP'nin bazı yöneticilerine sorulsa, Bayar'ın tutumu onaylana­ mazdı. Mesela, Samet Ağaoğlu'nun günlüğünün 9 Haziran tarih­ li notunda, 7 Haziran görüşmesiyle ilgili bilgi verilirken, Bayar'ın onları "biraz heyecanlı" olarak gösterdiği belirtiliyor ve bu tutum eleştiriliyordu. Öyle görünüyor ki, lnönü'nün DP içinde farklı gö­ rüşler ileri süren parti yöneticilerinden şikayeti de duyulmuştu. 1 9 Erim, 7 Haziran tarihli günlük notunda, lnönü ile baş başa gö­ rüştüğünü ve lnönü'nün kendisine Köprülü ile olan görüşmesi hakkında ayrıntılı bilgi sunduğunu belirtmektedir. lnönü , Köp­ rülü'nün "bu derece basit düşünceler, politikadan anlamaz adam oluşuna şaşıyor" du . Aynı akşam Köprülü'yü yine davet edecekti. Bu arada Köprülü ile görüşmesi sırasında, "ona önümüzdeki ku­ rultayda tüzüğe, ' [ Cumhuriyet] Halk Partisi Genel Başkanı Cum­ hurbaşkanı olursa, parti başkanlığını yalnız kurultay ve genel se­ çim zamanı bilfiil yapar' diye kayıt koyduracağını söylemiş ve Erim'e 'bunu hiç kimseye söyleme, mahrem tut' demişti . " lnönü , aynı açıklamayı Saraçoğlu, Ökmen ve Saka'ya da yapmıştı. Bunun üzerine Peker'e de aynı şeyi söyleyeceğini eklemişti; lnönü , "ken­ di arkadaşlarıma karşı dürüst olmalıyım" demişti. Erim arkadaşlarıyla birlikte DP'de "görünen lnönü'ye sokulma temayülünü tahlil" ediyordu. Erim şu yorumda bulunmuştu: " lçe­ ride zorbalığı denediler. Sökmedi. Dışarıdan müdahale beklediler. Olmadı. Amerika'nın ve lngiltere'nin tutumu bu ümitlerini de kö­ künden kırdı. Ne yapsınlar, başka yol kalmadı. Şimdi size yanaşı­ yorlar. Bu esas amiller yanında bir takım tali sebepler de var." lnö­ nü bu yorum karşısında "bunu böyle yazmalı; iyi olur" demişti. 7 Haziran akşamı Çankaya'daki toplantıda Köprülü ile Enis Akay­ gen de bulunuyordu . Sonra toplantıya Peker de katılmıştı. Ay­ nı gün Bayar ile görüşmesinde lnönü, onu ertesi gün için at yarı­ şına da davet etmişti. Üstelik Köprülü ile Akaygen'i de bu dave­ te katmıştı. 18

İnönü, Günlükler, (Cilt: !), s. 454-456.

19

Samet Ağaoğlu, Siyasi Günlük: Demokrat Parti'nin Kuruluşu. s. 77.

18

Çankaya'daki toplantıda seçim sistemi de gündeme gelmişti. İnönü , DP'nin nisbi temsil sisteminde ısrarcı olup olmadığını an­ lamak istemişti. Köprülü , nisbi temsil sisteminden yana olmakla birlikte, partide bu konuda bir karar alınmadığını bildirmişti. İnö­ nü , nisbi temsil sistemiyle Meclis'te çok partinin bulunabileceğini, oyların bölünebileceğini belirtmişti. Erim ise, "bu mahzuru berta­ raf edecek ortalama bir sistem" bulunmasını istemişti. Akaygen ile Köprülü de Erim'e katılmışlardı. 2 0 Faik Ahmet Barutçu da, günlüğünün 8 Haziran tarihli notunda, aynı görüşmeyi yine İnönü'den duyduğu şekilde yazmıştır. Buna göre, İnönü Köprülü'den memnun kalmıştı; buna karşılık Bayar hayli sertti. Barutçu'nun da katıldığı Çankaya'daki toplantıda ki­ min kimi davet ettiğine hiç değinilmemişti; fakat İnönü görüşmesi boyunca Bayar'ı ikna etmeye çalışmıştı. 9 Haziran tarihli notunda ise Barutçu , yine Çankaya'daki toplantıda, bu kez Hasan Saka'nın DP'den "hayır" beklenemeyeceği yolundaki açıklamasına yer ver­ mektedir. İnönü ise , tam aksi görüşteydi; Baru tçu'ya göre , Saka her zaman müfrit tabiatlıydı; hatta SCF kurulduğunda da aynı şe­ yi söylemişti. İnönü ise, DP'den daha yumuşak bir muhalefet bu­ lunamayacağı kanısındaydı. Eğer kapatılırsa daha "mülayim" bir muhalefet bulunamazdı; bu bakımdan da yaşatılması lazımdı. 21 Samet Ağaoğlu'nun günlüğüne bakacak olursak; Bayar'ın duru­ mu da o kadar kolay sayılmazdı; o da DP yöneticilerini ikna etme çabasındaydı. DP Genel İdare Kurulu'nda görüş ayrılıkları vardı. Yine de çoğunluk 9 Haziran günü yapılan toplantıda Bayar'ın gö­ rüşmesini onaylamıştı. Ama at yarışına gitmesine izin verilmemiş­ ti. O da gitmemişti. 22 Erim de 1 0 Haziran tarihli günlük notunda, İnönü, Saka, Atay ve Hüsamettin Kural'ın katıldığı bir Çankaya toplantısını yazmakta­ dır. İnönü, Bayar ve Köprülü ile görüşmelerini özetlemişti. İnönü, hükumet ileri gelenleriyle birlikte Bayar ve Köprülü'yü karşı karşı­ ya getirmek istediğinden de söz etmişti. Bu fikrini diğerlerine danış­ mıştı. Saka, olumsuz tutum almıştı; diğerleri onu desteklemişti. 2 3 20

Eri m, age, {Cilt: 1), s. 136-137.

21

Barutçu, age, {Cilt: 2 ) , s . 818-820.

22

Samet Ağaoğlu, Siyasi Günlük: Demokrat Parti'nin Kuruluşu, s. 77.

23

Erim , age, {Cilt: 1), s. 137. 19

İnönü , 1 1 Haziran tarihli günlük notunda, bu kez Bayar'ı kısa bir görüşmeye ihtiyacı olduğu ifadesiyle çağırdığını belirtmekte­ dir. Bayar'a son görüşmeden bu yana kendi çevresiyle yaptığı gö­ rüşmelerin sonuçlarından söz edecektir; yine onun günlüğünden okumaya devam edebiliriz: " 'Şikayet ve ızdıra plarınızı hüku mete ve [Cu m huriyet] Halk Partisi'ne elimden gel­ d iği kadar doğru bir şekilde na klett i m. Onların da bana şikayet ve ızdıraplar ifade ettikleri ni tahmin edersiniz. Düşündüm ki, sizi h ükumetle karşı karşıya burada top­ l ayayım . Bir de beraber şikayetleriniz karşıl ıklı söylensin . Aranızda iti mat d uygu­ larını artıracak b i r yol bulmaya çalışayı m . Muvafakat ederseniz, (. . . ) Başbaka n , M[ü mtaz] Ökmen, [Şükrü] Sa raçoğlu, H i l m i Uran bulunacak. Sizden başka F[uat] Köprülü ve daha bir iki a rkadaş bulundurursun uz' ded i m . 'Evet, görüşürüz. Belki ben yal nız geliri m . Arkadaşlar ile görüşeyim' dedi. 'Fuat Köprülü Meclis'te başka­ nınızdır. Onu çağı rmaya hakkım var. İ ş, nihayet Meclis işidir. Daha bir veya iki ki­ şi bulundurursanız, iyi olur. Herkes birbirine yardım eder' ded i m . 'Arkadaşlarla gö­ rüşeyi m ' ded i. Ayrılırken, 'Bir neticeye varmak için bana yardı m ed iniz. Birbirimiz­ le m ünasebetlerim izde havayı yu muşatmakta faydamız vardır' ded i m . 'Normal, ka­ nuni yollarda çalışmaktan başka emel i miz yoktur. lztırap içindeyiz. Bir neticeye var­ makta n memnun olacağız' dedi. 'Kokard ınız pek şık' dedim. (DP); çıkard ı , bana ver­ di; gülüştük." 24

Yine Erim'in notlarına dönecek olursak ; Erim, 1 1 Haziran' da Ökmen ile birlikte İnönü ile görüştüklerini yazmaktadır. İnönü , DP'lilerle hükumetten temsilcileri birlikte davet etmek ve ardın­ dan da bir tebliğ yayınlamak istiyordu. Peker, toplantıyı kabul et­ mişse de, tebliğ fikrine karşı çıkmıştı. "Hükumet zayıf düşer" di­ yordu. İnönü , Peker'i ikna ve " teselli" etmesi için Ökmen'i görev­ lendirmişti. Kendisi uygun bir formül bulacağını da vaat etmiş­ ti. Toplantı sonrasında Ökmen, İnönü'nün her istediğini kendi­ lerine yaptırmakta olduğundan dolayı Erim'e şikayetçi olmuş­ tu. Önce karşı çıkıyorlar, ardından İnönü kendilerini "ısrarla yo­ la getiriyor" du. 25 24

İ nönü, Günlükler, (Cilt: 1), s. 457.

25

Erim , age, (Cilt: 1), s. 138. Barutçu da, günlüğünün 11 Hazira n tarihli notunda benzer bir sahneyi anlat­ maktadır: Hilmi Uran ve Mümtaz Ökmen ile birlikte Çankaya'daki toplantıyı aksettirmektedir. Buna göre, Bayar'ın İnönü i le görüşmeye yal nız gelmesi halinde CHP'den de Başbakan Yardı mcısı Ôkmen'in bulunma­ sının yeterli olacağına karar verilmişti. Barutçu, age, (Cilt: 2), s. 822-823.

20

Asım Us da, 1 2 Haziran akşamını Hatıra Notları'nda şöyle tas­ vir ediyor: " 1 2 Hazira n 1 947 . . . Perşem be ... Bu a kşam Çankaya Köşkü'ne davet ed ildim. Ye­ mekte, Hasan Ali Yücel, Nihat Erim, Ta hsi n Banguoğlu da vard ı . İ smet İnönü , De­ mokrat Parti [Genel] Başkanı Celal Bayar ile Recep Peker'i yan ı nda karşılaştırarak konuşturacağını ve a ra larında anlaşma i m ka n ı n ı a rayacağı n ı söyledi . Celal Ba­ yar'ın istediği, Hürriyet Misakı bahsi üzerinde kon uşmak değil m iş. Muhalefet parti­ sinin icra vasıta larının baskısı altında olduğundan şikayetçi i m iş. Şikayetlerini an­ latacak. Recep Peker ceva p verecek. Cu mhurbaşkanı hakem vaziyetinde kendilerini dinleyecektir. Verilecek karar icab ederse bir tebliğ ile neşrolunacaktır. Nihat Erim , Köprülü Fuat' ın [Fuat Köprülü'nün] Devlet Bakanı olarak hükumete a lınması şekiln­ de bir tertibin iyi netice vereceği n i söyledi. İnönü, buna mütemayil görünmedi." 26

Samet Ağaoğlu , 13 Haziran tarihli günlük notunda , bu görüş­ meden de söz etmektedir. 1 1 Haziran'da İnönü Bayar'ı görüşme­ ye davet etmişti. Köprülü'nün de toplantıya katılmasında ısrar et­ mişti. Bayar, ertesi gün DP Genel İdare Kurulu'nda bu görüşmeyi anlatmıştı. İnönü'nün ısrarına karşın Bayar yalnız gelmekte diren­ mişti. Nedenini de kendi arkadaşlarına şöyle açıklamıştı: "Bu su­ retle aramızdaki tesanüdü belirttim ve bu konuşmaya fazla ehem­ miyet vermediğimizi anlatmış oldum. " Bayar, Avunduk aracılığıy­ la Ökmen'e toplantıya yalnız geleceği haberini iletmişti. Bu arada Avunduk'a bu toplantıya katılacak olan herkesin son seçimde hi­ le yapanlar arasında olduğunu belirterek, böyle bir görüşmeden ne çıkacağı konusunda kuşkulu olduğunu da bildirmişti. Avun­ duk, ertesi gün Ağaoğlu'na, Bayar'ın bu açıklamasını nakletmedi­ ğini, nakletmeyeceğini de, çünkü doğru bulmadığını açıklamıştı. Avunduk, bu konudan hiç söz etmemişti, fakat kendisi DP Genel İdare Kurulu'ndaki görüşmelerin iktidar tarafından bilindiğini an­ lamıştı. Anlaşılan dışarıya bilgi sızdırılıyordu. 27 Hüseyin Cahit Yalçın, tam bu sırada iki parti arasındaki görüş­ melerin olumlu bir sonuca varacağına ilişkin iyimser ve olum­ lu beklentilerle doluydu . Yalçın , " en çetin zannolunabilecek 26

Us, age, s. 7 1 1-712. Ası m Us'un bu notlarına bakarak, Nisan ayında basında bir söylenti şeklinde görülen koalisyon hükumeti haberlerinin tamamen temelsiz olmadığı ve muhtemelen CHP iktidarını n bir kesimin­ den kaynaklandığını düşünmek yanıltıcı olmayacaktır.

27

Samet Ağaoğlu, Siyasi Günlük: Demokrat Parti'nin Kuruluşu, s. 78-79. 21

ihtilaflar [ ın] samimi ve açık bir fikir teatisi neticesinde pek kolay" çözülebileceğini açıklıyordu . 2 8 Bu, son derece iyimser görüş dik­ kat çekiciydi. lnönü'nün günlüğü sürecin bütün ayrıntılarını içermektedir: 13 Haziran'da " Celal Bayar yalnız geleceğini Avunduk vasıta­ sı ile Ökmen'e söylemiş" ti. N itekim 14 Haziran'da Başbakan Pe­ ker, Ökmen ve Bayar arasında uzun bir görüşme gerçekleşecek­ tir. lnönü'nün günlüğünde bu toplantı gayet ayrıntılı olarak nak­ ledilmektedir: "Celal Bayar'ı bugün için davet ett i m. Yalnız geldi. Gerek bundan, gerek birkaç gündür muhalif basının tahrik ve tahrif edici yayınlarından, hususiyle Kuvvet gaze­ tesinde F[uat] Köprülü'nün dünkü, bugünkü tecavüzlerinden ve şartlarından ümi­ d i m çok kırılmış idi. Bu hal ile görüşme başladı. Başbakan ise lüzumsuz, ü mitsiz yere bu konuşma lara sevk ettiğim için bir iki gündür adeta hasta derecede kırgın ve neşesiz idi. ( .. . ) Başbakan R[ecep] Peker, Demokrat Parti [Genel] Başkanı Celal Bayar, yardım­ cı M[ü mtaz] Ökmen toplandık. Sükunetle Cela l Bayar'ı söze davet ettim. Söyleye­ cek yen i bir şeyi yokmuş gibi, bir iki söz ile çekingenlik gösterdi. Başbakana bak­ tım. Nihayet iki tarafın şikayetlerini tahlil ederek, bir çıka r yol bulmaya çalı ştığım ı anlatmaya çalıştım. G üç hal ile konuşma akıcı b i r hal alabildi. Bu esnada Celal Ba­ ya r'ın idare amirlerinin baskısından şikayet ettiği konusu ortaya kondu. Başbaka n , evvelki kon uşma lardan d a hatıra l a r na klederek, i d a re a m irleri­ nin ve idare mekanizmasının Demokrat Parti'ye karşı ya ptıklarını iddiaya mesned olacak şümul ve ehemm iyette bir d u ru m olmadığı, metin ve kesin olara k söyled i. Zikrol unan ve olunabi lecek hadiselerin her za man, her yerde olabi lecek hacimde vak'a lar olduğunu ve bunla rın da normal yollarda takip olunduğunu ve olunaca­ ğını ve kendisinin bu kabil taki pleri ya pmaya, her suale, her hesaba, her za man Meclis'te cevap vermeye hazır olduğu n u i lave etti . Ka rşı parti hakkında saygı­ lı kanaat ve d uygula rını, hareketleri bu kanaatten ilham aldığını ve kimseye aksi­ n i emretmediğini, aksine hareket edenleri takip ettiğini ve edeceğin i söyledi. Yal­ n ız kon uşma ları nda bahsed i p Celal Bey' in ka bul etmediği başlangıç tasvirine te­ mas etti. Yine o zaman zikrettiği Çubuk kaym aka m ı vesaire gibi m isaller hakkın­ da yen i malumatını bildirdi. Aldıkları malumat yüzde 90 haki kat değil veya o dere­ cede m üba lağalıdır. Bu da şikayetçilerin ta bii halleridir. Her vak'a için izahat ver­ meye hazır olduğunu ilave etti. 28 22

Hüseyin Cahit Yalçın, "Birleşme Noktaları", Tanin, (13.6.1947); AT, Sayı: 163, (Haziran 1947).

Celal Bey, Demokrat Parti aleyh inde fikri olmadığı, emir vermediği, takip ede­ ceği sözleri ile Başbakanın verdiği tem inata teşekkür ederek, bunun kati olmadı­ ğını söyledi . Seçimlerden ve ondan sonra vükü bulan hallerden şikayetleri üzerine, hiçbir şey yapılmadığını, Çubuk kaymakamını seçimde dövdüklerini, mazbataları , Senirkent hildisesini, 29 Bursa'da dövme vak'asını, s u a l ceva p ile hadiselerin ka­ panmadığını, İ çişleri Bakanı'na itimat etmediğini, kend i a ldığının mübalağa , içiş­ leri Bakanı'nın verd iğinin hakikat olmasını kabül etmed iğini, Demokratların işten çıka rıldığını, adetlerinin toplandığını, h u lasa ne takip, ne cezaya dair bir tek misal olmadığını söyledi. Başbakan, ihtilal metod larından şiddetle şikayet etti. Cela l Bayar, i htilal fik­ ri ve metodu isnadını kat'I olarak reddetti. Seçi m hadiselerinin infial i nden bahset­ ti. Bir münasebetle Büyük Millet Meclisi meselesi olmadığını, seçim emniyeti me­ selesi olduğunu söyled i. Başbakanın bahsettiği bir 'darbei hükumet' sözünü Celal Bayar şiddetle karşıladı. 'Üç aya, a ltı aya kadar i ktidara geleceğiz. Nasıl geleceğiz, geldiğimiz zaman görürsünüz' gibi sözlerin başka manası olmayacağını Başba ka n iza h etti. Bu kadar s ert sözlerin karşılıklı olarak yalnız sakin bir e d a v e saygılı tavır­ la söylen mesidir ki, konuşmanın kopup kırılmasına mani oldu. Her sözü hatırda tut­ muş olarak bir silsile ile hikaye etmeye imkan yoktur. Şiddetli sözler arasında ü m it verici olarak geçen cümleleri nakledeceğim. Başba kan, muhalefet partisinin çal ışması ve bu rejimin alışılıp yerleşmesi için birçok fırsatlarda en iyi arzuları canlandırıyordu. İhtilal edebiyatından vazgeçilme­ sini rica ediyordu. İleriye aid geçinme h isleri üzerinde duruyordu. Celal Bayar, geç­ miş hadiseleri değil, istikbali düşündüğünü, iktidarı alacak kadar h azır olmad ığı­ nı, muhalefet partisi ve l iderliği i le bir i nkılap vazifesini yaptığına inandığını söylü­ yordu. Hava iyice yumuşamıştı. Ben dedim ki; 'Acı ve sert tarafları i le beraber bu konuşmalar, eğer aynı ile dı­ şarıda bilinmiş olsa, şikayet konusu olan mesele ve havanın halledilmiş olacağı­ nı zannederim. İ ki tarafın söyledikleri o kadar tesirlidir. Teessüf ederim ki, müm­ kün değil. Fakat görüyorum ki, itimadı muhafaza ederek bir arada çalışmak iki ta­ raf için mümkündür.' Sükut ed ildi. Bir defa da Başbakana Celal Beyi memnun etmek için ne vereceklerini sordum. Başbaka n, en iyi anlaşma ve sıcak karşılama cüm leleri ile cevap verdi. Bay Cela l Bayar, ni hayette b ana 'arkadaşlarımla görüşeyim; size veya vasıta i le a r z ederi m.' Bay M[ümtaz] Ökmen kendisini aşağıya kadar uğurladı. Yolda Bayar kendisine, 'siz beni dinleyiniz; beni m bir şeyler yapmamı istiyorsanız, bana bir iki fiiliyat gösteri­ niz' demiş. Başbakan çok memnun oldu. Temasta sam i m iyet ve iyiniyet görm üştü. 29

Bkz. Cemil Koçak, Rejim Krizi, s. 516. 23

Bu hava içinde yaklaşmayı temin, gerginliği tasfiye edecek bir şeyler ya pmaya ça­ l ışacağını söyledi. Görüşmeyi hazırladığım ve bu vaziyeti hasıl ettiğim için sam i mi ve lütufkar ifadelerle bana teşekkür ediyordu. Not: Celal Bayar, dava larını bilerek ve muvaffakiyetle konuşuyor; çok idman et­ miş. Bir iki kişinin fena sözlerini 'halt' diye vas ıflandırdı. Partinin hareketinden me­ suliyeti kabul ediyor ve hakim olduğunu söylüyor. (Belirtmeyi iltiza m ederek).'.Jo

Görüşmeler, bu arada artık basında da haber olarak görülüyor­ du. 3 1 Asım Us da, Hatıra No tları nda bu görüşmeleri şöyle anlatıyor: '

"Cela l Bayar ile Recep Peker arasında a nlayış farkı şudur: Celal Baya r, hüku me­ tin muhalefet partisi üzerinde baskısından şikayet ediyor. Recep Peker, baskıyı red­ detmekle bera ber Demokrat Parti'nin Meclis d ışındaki hareketlerine karşı tedbir al­ mış olduğunu ka bul ediyor. Recep Peker'i n emniyet için a ldığını söylediği tedbirleri, Celal Bayar baskı diye anlıyorsa, aralarında fa rk yok demektir. Demokrat Parti, mu­ halefeti Meclis d ışından Meclis içine naklettiği hakkında kesin kanaat gelince, alı­ nan emniyet ted birleri de kendiliğinden kalkacak demektir. ( . . . ) Cumhurbaşkanı, baskı meseleleri üzerinde ara larında ta m bir anlaşmazlık bu­ lunan [Cumhuriyet] Halk Partisi ile Demokrat Parti a rasında hakem olmaya karar verdi. Bu karar, iki tarafın a leyhine sayılamaz. [ İ nönü], her i ki tarafın [da] tedbir­ lerinden şikayet etmekte bir dereceye kadar hakları bulunduğunu ka bul ediyor. Fa­ kat iki tarafın şi kayetlerinde haklı bulunduğu noktaları sarahatla göstermiyor. Yal­ nız aralarında bir köprü kurmaya çalışıyor. Bu köprü, emniyet bahsi üzerinde her iki tarafın tam bir m utabakat halinde olarak çalışmalarıdır." 32

Erim de benzer gelişmeleri günlüğüne not etmiştir: 14 Hazi­ ran'da İnönü , Bayar ile görüşmesinden sonra Erim ile görüşmüş­ tü . Peker ile Ökmen de görüşmede hazır bulunmuşlardı. İnönü , "sürpriz" demişti; "Celal Bayar gayet yumuşak konuştu . " Sadece idarenin baskısından yakınmıştı; fakat anti-demokratik seçim ya30

İnönü, Günlükler, (Cilt: 1), s. 458-460. Barutçu da, 11 Haziran tarihli günlük notunda İ nönü' nün kendile­ rine anlattığını neredeyse aynı ifadelerle nakletmektedir. İ nönü'nün şunları söylediğini notunda yazmak­ tadır: "Bu iş muvaffak ola mazsa, bunu beni m zihniyetime veya aczime verirler. Bunlar giderse daha iyileri gelmez. Daha fenalarının gelebileceğini hesaba katmak lazımd ır. Bu işin muvaffakiyeti lazımdır." Barutçu, age, (Cilt: 2), s. 823.

31

Vatan, ( 1 5.6.1947); Cumhuriyet, (16.6.1947). Gerçi görüşmeler doğruydu. Fakat basında yayınlanan pek çok haber, gerçek bilgiden ziyade "mütalaa ve tefsir"lere dayanıyordu. Kuvvet gazetssi, hükumetin istifa edeceğini, a ncak Recep Peker' i n Başbakan olarak kalacağı n ı ileri sürüyordu. Cumhuriyet, (1 6.6.1 947). Ulus' da da İ nönü-Bayar görüşmesine yer ayrı lmıştı. Ulus, (16.6.1947).

32

Us, age, s. 7 1 2 .

24

sasından hiç söz açmamıştı. Peker de bunu duyduğundan o kadar memnun olmuştu ki, İnönü'nün boynuna sarılıp öpmüştü . Son­ ra da "sen hepsinden akıllısın" demişti. Peker memnuniyetini bel­ li etmek için Erim'e bile sarılmıştı. Bu görüşmeden dolayı herkes memnundu . Akşam İnönü , Saraçoğlu , Uran, Saffet Arıkan, Şem­ settin Günaltay, Barutçu ve Atay'ı birlikte kabul etmişti. Bayar ile görüşmesini anlatmıştı yeniden. Erim, ertesi gün 15 Haziran'da İnönü ile yalnız başına kaldığından söz etmektedir. İnönü , dün akşamın değerlendirmesini istediğinde de, hepsinin "şüphe ve te­ reddüt ile karşılamakta" olduklarını belirterek, "sizin ne yapmak istediğinizi anlamıyorlar" demişti. 3 3 Yeniden Samet Ağaoğlu'nun günlüğüne dönecek olursak; onun 13 Haziran tarihli günlük no tunda , İnönü-Bayar buluşmasının sahnesi canladırılmaktadır. Buna göre, toplantıya Peker, Ökmen, Saraçoğlu ve Uran katılacaktı. Bayar yalnız olacaktı. İnönü ise "ha­ kem " ve " toplantının reisi" vaziyetinde. 3 4 Yine Erim, 16 Haziran tarihli günlük notunda, bu kez Ulus ga­ zetesinde yayınlanan İnönü-Bayar görüşmesine ilişkin yazısının herkes tarafından çok beğenildiğini yazmaktadır. Bayar da bir açıklama yapmış ve DP yanlısı gazetelerde görüşmeye ilişkin ya­ yınlanan haberleri tekzib etmişti. 35 Aradan geçen üç günden sonra lnönü , 1 7 Haziran tarihli gün­ lük notunda, Bayar ile yeniden görüştüğünü yazmaktadır. Bu kez Bayar görüşmek istemişti. Yine İnönü'nün kaleminden okuyalım: "B[ay] B ayar: Görüştükleri m izi a rkadaşlara iza h ett i m. Sizin durumunuzdan (ya­ ni şahsen benim) m ütehassıs oldula r. Şükran ve m innetlerini söylememi istedi ler. Vaziyet üzerine şu ka naati muhafaza ediyoruz. İdare tarafından parti m iz üzerinde baskı vardır. Anlaşılıyordu ki, Cela l Bey'in söyleyeceği bitmişti. Bunları Başbakan­ la görüşmeyi hatırlatmak istedi m . 'Kafi görüşüldü; iki taraf aynı noktada duruyo­ ruz' demek istedi. Hak verd i m. 'Fakat bir beyanat yahut bir sual-cevap efkarı çok teskin edeceğini düşünmüştüm' dedim. 'Düşünmed i m , bir şey söylemek istemem' demek i stedi. 'Karşı partinin emniyet içinde çalışmasını tem i n etmek vazifemdir. Mübalağalı alındığı halde de bunda bir hakikat vard ır' ded i m. Bu mealde karşılık33

Erim , age, (Cilt: 1), s. 138-139.

34

Samet Ağaoğlu, Siyasi Günlük: Demokrat Parti'nin Kuruluşu, s. 78.

35

Erim, age, (Cilt: 1), s. 138. 25

lı yum uşak sözler söylendi. Cela l Bey, karşılıklı sual-cevap veya beyanattan sakın­ dığı yeri şöyle belirtti: 'Kanun dışı hareket, ihtilal teşebbüsleri düşünmüyoruz, de­ mek bile gücüme gidiyor' dedi . Açı ktan karşılıklı konuşmanın bu tarafından sakın­ dığı anlaşılıyodu. Kendisine hak verdim. 'Başbakanla görüşürü m ; size de ma l u mat veririm ' dedim . 'Peki' dedi. 'Tatilde ne yapacaksınız?' ded i m . 'Gezi olacak; toplanma olacak.' Sordum: 'Mitingler olacak mı?' 'Hayır, topla ntı olacak, konuşulacak; ne söylenecek, ne söylenmeyecek, tanzim edeceği m' d iye cevap verdi. Yu muşak ve sakin bir hava i le ayrı ld ık." 36

İnönü , bu görüşmeden sonra bu kez de Ökmen'in kendisini ara­ dığını, Bayar'ın, İnönü ile görüşmesinden daha önce Avunduk ile görüştüğünü ve kendisine daha önceki görüşmelerden hiçbir so­ nuç alınamadığını söylediğini nakletmişti. İnönü günlüğüne bü­ tün bu gelişmeleri de aktarmıştır; buna göre, Bayar oyalandıkla­ rı iddiasındaydı. DP teşkilatı da bu görüşmelerden haberdardı ve sonuç bekliyordu . Bayar, teşkilata bir genelgeyle durumu duyur­ mak istediğini ve partinin eski yolundan ayrılmayacağını yazaca­ ğını söylemişti. Bunun üzerine Avunduk, böyle bir genelgeden uzak durmasını rica etmişti . Kendisi Ökmen ile görüşmek iste­ mişti. Hatta bizzat İnönü ile de görüşmek istemişti. Fakat İnönü , Avunduk'u o sırada zaman bulamadığından hemen davet edeme­ mişti. Yine de görüşecekti. İnönü günlüğünde bu gelişmeyi "ha­ kikatte mevcut olan siyasi havadan farklı olan bu işittirmeyi an­ layamadık" şeklinde değerlendirmiştir. 3 7 Nitekim Erim de 1 7 Ha­ ziran tarihli günlük notunda, yine Çankaya'da Hüseyin Cahil Yal­ çın, Kazım Özalp, Mümtaz Ökmen ve Kasım Gülek ile birlikte ol­ duğunu belirtmektedir. 3 8 Asım Us da , gelişmeleri " ileri bir adım" olarak değerlendir­ mekle birlikte, görüşmeler ve sonucu hakkında ihtiyatlı bir tu­ tum almayı tercih ediyordu . Görüşmelerden olumlu bir sonuç alınması esas itibari ile muhalefe tin tutumuna bağlıydı. 3 9 Gö­ rüşmelerin sonuçsuz kalmadığı, Bayar'ın bir açıklamasının aynı gün 1 7 Haziran'da ilk kez Anadolu Aj ansı tarafından açıklanma36

İnönü, Günlükler, (Cilt: 1), s. 460-461 .

37

İnönü, Günlükler, (Cilt: ! ) , s . 46 1 .

38

Erim, age, (Cilt: 1), s. 139.

39

Ası m Us, "Muhalefet Lideri İ le Yapılan Mülakat", Vakit, ( 1 7.6. 1947); AT, Sayı: 163, (Haziran 1 947).

26

sı ile de belli oluyordu . 40 19 Haziran tarihli Vatan gazetesi, İnö­ nü ile Bayar arasında üçüncü bir görüşmenin daha yapıldığını haber veriyordu . 41 Görüşmelerse sürüyordu; İnönü , 20 Haziran' da Bayar ile bir kez daha görüşecektir; bizzat kendi kaleminden günlüğünde şöyle an­ latıyor: "Celal Bayar i le görüşme. (Ben davet ettim). Ben- ' 1 7 [Hazira n ] tari h inde görüştük. Söyled i kleri n izi aynı gün Başbaka­ na n aklettim. Dün, demek 1 9 [Hazira n'da] Başbaka nla tekrar görüştük. Başba­ kan, Mecl is'teki çalışmaları, iki parti arasındaki m ü nasebetleri takd i r ile h ika­ ye etti. Sizin kend i l iğin izden tuttuğunuz yol ve part i n ize verdiğin iz istika met üze­ rined i r ki , müşahadeleri ni en iyi vasıflarla ifade etti . Son ra bana şunları söyle­ d i : 'Size ( bana) söz veriyoru m ki, biz de bize düşen vazifeleri sadakatle ifa ede­ ceğiz. Meclis'in iki ayl ı k tati l i nden sonra çok i lerlemiş bir iti mat havası içinde buluşacağı m ıza ü m i d i m pek kuvvetlidir' ded i . Size bun ları n akledeceğ i m i söy­ led i m . ' ' Peki' ded i . Celal Bayar- 'Fi i li b i r neticeye varm ış değiliz.' Ben- 'Nasıl bir netice istiyorsunuz? Beni m gördüğüm şudur: iki ta raf kendiliğin­ den karşı tarafın şikayet ettiklerini bertaraf etmeye çalışacak. Her şey karşılıkl ı ha­ reketlerin tesirine kalıyor. Yine bir ihtiyaç olursa, ben hizmetinize hazırım . ' C e l a l Bey, bir a ra l ı k tekrar eski h i kayelerden bahsetti. ( . . . ) B i r ara l ı k geçmiş hadiseler üzerinde durmak lazı m olup olmadığını sordum. 'Durmayız; istikbal i te­ min edel im' dedi. Ona 'çalışıyoruz' dedim. 'Siz baskıdan şikayetçisiniz. Ya ni çalış­ ma emniyeti istiyorsunuz. Hükumet sizin ihtilal metodları takip ettiğinizi i leri sürü­ yor. İ l k işimiz, bu iki nokta üzerinde arada bir emniyet kurulmasıdır. Gerisi kolaydır. Şimdi bu tatilde bu mevzularda herkes kendine d üşeni fiilen ya ptığı nisbette vazi­ yet terakki edecektir. Bir defa emniyet teessüs ederse, ben de önümüzdeki fırsatlar­ da daha açık konuşurum' dedim. ( .. . ) i ntiba: Korkuyorum ki, yüz yüze konuşurken, Cela l Bey' in şikayetlerin ceva pları tekrarlam akta gösterdiğim i msak [kendimi tutmam] ve müsamaha, yalnız kendi­ sini haklı görmek temayü lünün kuvvetlenmesine sebep oluyor. Bir sened ir d ü pedüz ihtilal metodu takip ettiğini yakın zam anda tamamiyle unutacak. Çok iyi. İ tham la­ rını da beraber unutsa . Arada emniyet ancak böyle teessüs edebilir."42 40

Cumhuriyet, ( 1 7 .6.1 947).

41

Vatan, ( 19.6. 194 7).

42

lnönü, Günlükler, (Cilt: 1), s. 461-463. 27

Erim, günlüğünde 18 Haziran'da Tanrıöver'in Köprülü ile bir­ likte kendisini nasıl övdüklerini kayda geçirmek ihtiyacını hisset­ miştir. 21 Haziran tarihli notunda da yine İnönü ile olan görüşme­ sini aktarmaktadır. lnönü, Erim'e bu kez de Bayar ile yaptığı gö­ rüşmeyi açıklamıştı. Buna göre, İnönü Bayar'a, "hükumet sizin­ le temaslardan çok memnundur; kendi bakımından yapılabilecek olanı yapacaktır" demişti. Bunun üzerine Bayar, "fiili bir şey olma­ yacak demek" deyince, bu kez İnönü "fiili ne olsun istiyorsun? " diye sormuştu. Şöyle devam etmişti: "Başbakan sizi dinledi. Siz de onu dinlediniz. Karşılıklı birbirinizin şikayetlerinizi biliyorsunuz. Ona göre tedbirini alacağız. Bakalım önümüzdeki iki ay Meclis ta­ til iken nasıl inkişaf edecek? " lnönü Erim'e özel olarak şunu da aktarmıştı: "Bir anlaşma ol­ sun, hava yumuşasın diye, kendi şikayetlerimizi asgari hadde tutu­ yoruz; Celal Bayar bunu unutuyor. " Erim bir gün önce İnönü'nün Tanrıöver ile de görüştüğünü nakletmektedir. O da Bayar ile gö­ rüşüp İnönü'ye haber verecekti. N itekim görüşmeyi İnönü'ye de aktarmıştır. 22 Haziran tarihli günlüğünde Erim, İnönü'nün Ba­ yar ile görüşmesinden kendisine hiç söz etmediğini yazmaktadır. Kendisi de özel olarak sormamıştı zaten. 24 Haziran akşamında da Çankaya'da davet olmuştu. Erim ile birlikte Peker, Ökmen, Tahsin Bekir Balta, Hasan Reşit Tankut, Nazif Ekin ile Hamdullah Suphi Tanrıöver de bu davete katılmışlardı. 43

Vatan gazetesi, 21 Haziran tarihli bir haberinde, İnönü-Bayar görüşmesinden söz ediyordu. 44 Gazete, birkaç gün sonraki bir ha­ berinde de, o zamana kadar görüşmeleri olağan ve sıradan görüş­ meler olarak sunarken, bu aşamada artık bu görüşmelerin önem­ li sonuçlar doğuracağından söz etmeye başlamıştı. Gazeteye gö­ re, İnönü , partiler arasındaki ilişkileri normale dönüştürmek is­ tiyordu. Bunun için de partiler arasında hakem olmaya çalışıyor­ du . İnönü , bu sürecin başarılı olması için CHP içinde bu tür gö­ rüşmelere ve taviz politikasına karşı çıkan "müfritler"i ikna etme çabasındaydı. Habere göre, bütün bu gelişmelerin CHP kurulta­ yının sonbahara kadar ertelenmesine neden olabileceği belirtili43

Erim, age, (Cilt: 1), s. 139-142.

44

Vatan, (21 .6. 1947).

28

yordu . Ancak bütün bu haberler nihayet söylentiye dayalıydı. 45 N itekim Cumhuriyet gazetesi de, 20 Haziran tarihli bir haberin­ de, hükumette değişiklik olacağına ilişkin söylentileri aktarıyor­ du . Habere göre, Ticaret, Ekonomi, Maliye ve Milli Eğitim Bakan­ ları değişecekti. Yeni hükumet Hilmi Uran ya da Ali Fuat Cebe­ soy tarafından kurulacaktı. Ancak bu tür haberler de tekzib edi­ lecektir. 46 Bu arada , başka arabulucular da devreye girmek üzereydi. Ham­ dullah Suphi Tanrıöver bunlardan biriydi ve Bayar ile İnönü ara­ sında arabulucuk yapıyordu. Cumhuriyet gazetesi , İnönü-Bayar görüşmelerinin devam edeceğini haber veriyordu. Bayar ile Tanrı­ över arasında da bir görüşme olmuştu . 47 Hüseyin Cahit Yalçın da iyimser beklentileri gündeme getiriyor­ du. Ona göre, iki parti arasındaki uzlaşma, DP'nin muhalefet par­ tisi olarak işlevini ortadan kaldırmayacaktı. 48 Anlaşılan Yalçın, DP yöneticilerinin elini güçlendirmeye çalışıyordu. Cumhuriyet gaze­ tesinde ise, " [ Cumhuriyet] Halk Partililer: 'Muhakkaktır ki, iç po­ litikada bir devir kapanmış ve yeni bir devir açılmıştır' diyorlar. ( . . . ) Bu temaslardan sonra hava temizlenmiş, suitefehhümler hafif­ lemiş, ileriki gelişmeler için saha oldukça müsait bir hale gelmiş­ tir" deniyordu. 49 Erim, bu kez 25 Haziran tarihli günlük notunda, Bayar'ın Avun­ duk aracılığıyla İnönü ile görüşmek talebinde bulunduğunu aktar­ maktadır. Avunduk, Ökmen aracılığıyla İnönü'ye ulaşmıştı. İnönü görüşmenin bu şekilde aracılıkla yapılmasından duyduğu rahat­ sızlığı sezdirmişti. "Ne acayip görüşme tarzı; [Bayar] her seferin­ de böyle yapıyor; zahiren benim kendisini çağırdığım süsünü ver­ mek istiyor" demişti. 50 İnönü , günlüğünün 26 Haziran tarihli notunda, Bayar ile görüş45

Vatan, (24.6. 1947).

46

Cumhuriyet, (20 ve 22.6. 1 947).

47

Cumhuriyet, (22.6.1947).

48

Hüseyin Cahit Yalçın, "Hükumet ile Anlaşacak Bir Muhalefet", Tanin, (25.6.1947); AT, Sayı: 163, (Hazi­ ran 1 947). Benzer türde iyimser görüşler taşıyan yazılar için bkz. Nadir Nadi, "iyiye Doğru'', Cumhuriyet, (29.6.1947); Hüseyin Cahit Yalçın, "Celal Bayar'ın Sivas'taki Beyanatı", Tanin, (30.6.1947); AT, Sayı: 1 63, (Haziran 1947).

49

Cumhuriyet, (25.6.1947).

50

Erim , age, (Cilt: ll, s. 143. 29

mesini yazmaktadır. Bu arada Bayar, DP'ye gizli genelgeler gön­ dermekteydi. Avunduk aracılığıyla bu görüşmeyi Ökmen istemiş­ ti. İnönü , notunda "hiçbir şey görüşmek için gelmemiş; sadece gö­ rüşmüş olmak için zannederim; tebliğ yaptım, memnun oldu" de­ mektedir. 51 İnönü , belki de daha ayrıntılı açıklamayı bizzat Erim'e yapmış­ tı. Erim günlüğünün 26 Haziran tarihli kısmında, İnönü'nün bu görüşmeye ilişkin olarak kendisine anlattıklarını yansıtmaktadır. İnönü , aynı gün Bayar ile görüşmüştü. Görüşmeye ilişkin değer­ lendirmesi şöyleydi: İnönü "şaştım" demişti; "Niçin mülakat is­ tediğini anlayamadım. Sarih hiçbir şey istemedi ve söylemedi. Si­ vas'a hareket etmeden evvel benim tarafımdan kabul edilmiş ol­ mak. .. Esas maksat bu idi galiba. Eğer ben söz açmasam, söyleye­ cek bir şeyi olmadığından mülakat beş dakikada bitebilirdi. " Ba­ yar, "laf arası"nda "rnüsbet ve kat'ı bir şey yapılsaydı" demişti. İs­ tediği, hükumetin idare amirlerine yönelik bir tebliğ yayınlayarak, DP'ye baskı yapılmadığını bildirmesiydi. Görüşme sonunda İnönü , Bayar'a görüşmeye ilişkin bir açıkla­ ma yapmasının doğru olup olmayacağını sormuştu. Bayar bundan memnun olacağını açıklayınca, onun önünde kısa bir tebliğ ka­ leme almıştı. Bunu Ökmen'e de vermişti; Ökmen Başbakan Yar­ dımcısı olarak hükumetin bir diyeceği olup olmadığını bildirecek­ ti. Peker, tebliği "mükemmel" bulmuştu . Aynı şekilde de Anado­ lu Ajansı'na verilmişti. Erim ile İnönü , Bayar'ın ziyaretine anlam vermeye çalışmışlar­ dı. Erim'e göre, iktidarla görüşme yanlısı olan DP'liler, CHP için­ de az sayıda kişinin Peker tarzı bir politikadan yana olduğunu dü­ şünüyordu; oysa İnönü rej imin önünü açmak istiyordu ve bu ba­ kımdan Bayar, DP açısından İnönü'nün işini kolaylaştırmaktan ya­ naydı. İnönü de Bayar'a esas sorunun karşılık güvenin sağlanması olduğunu söylemişti. Bayar da aynı kanıdaydı. İnönü , CHP kurul­ tayında olsun, Meclis açış konuşmasında olsun, bu sorunu bütün açıklığıyla belirteceğini söylemişti. İnönü Bayar'ı teşvik ettiğini de söylemişti. "Bu iş yürür" demiş­ ti. " Güzel bir muhalefet teessüs ederse, şerefi sana aid olacaktır" 51 30

İ nönü, Günlükler, (Cilt: 1), s. 463.

demişti. Erim, DP'nin bu yeni yola Amerikan ve lngiliz telkini ile girdiği yolunda içinde beliren kuşkuları dile getirince, lnönü "ben neticeye bakarım" demekle yetinmişti. İnönü , Bayar'a otomobil tahsis edilmesi ve Başbakan gibi muhalefet liderine de özel tahsi­ sat verilmesi gerektiğini düşünüyordu. Ama acaba DP bunu kabul eder miydi, bunu bilemiyordu . Hatta İnönü , Bayar'ı Sivas'a gider­ ken uğurlamayı bile düşünmüş, fakat sonra "şimdilik kalsın" di­ yerek vazgeçmişti. 52 Anlaşılan bütün bu görüşmelerin kamuoyuna sunulması için vakit gelmişti: Anadolu Ajansı'ndan aynı gün 26 Haziran'da yapı­ lan resmi bir açıklamada , İnönü-Bayar görüşmelerine ilişkin ilk resmi bildiri yayınlanıyor ve görüşmeler doğrulandığı gibi, İnönü ile Bayar arasında aynı gün bir görüşme daha yapıldığı haber veri­ liyordu . 5 3 Resmi Ayın Tarihi dergisi, görüşmenin "memleket me­ seleleri üzerinde" olduğunu yazıyordu . 54 Gerçekten de kamuo­ yuna açıklanan tebliğde, İnönü'nün Bayar'ı kabul ettiği ve "mem­ leket meseleleri üzerinde hususi olarak" görüştüğü belirtilmişti . Bayar d a , " Cumhurbaşkanı'ndan baskının kaldırılması için dela­ letlerini rica e ttim; herhalde hükumetle görüştükten sonra ola­ cak, baskının kaldırılacağını hükumetin vaat ettiğini söylediler" demişti. Nadir Nadi, gelişmelerden duyduğu memnuniyeti belir­ tiyordu . 55 Yeniden İnönü'nün günlüğüne dönmenin zamanıdır: İnönü, 27 Haziran'da Tanrıöver ile yaptığı görüşmeyi not etmektedir. Tanrı­ över de 25 Haziran'da Bayar ile görüşmüştü. İnönü şöyle not al­ mış: "Bayar bir ayaklanmayı 'meçhul karanlık, bela' sayıyor. Karşı­ sında [ Cumhuriyet] Halk Partisi'ni lazım sayıyor. Benim güçlük­ lerden çıkarma kabiliyetime inanıyor. 'Kırıklıklarımı memleket kararlarında kullanmam' diyor. " 56 Bu arada aynı gün 27 Haziran'da Bayar da yaptığı bir açıklama­ da, İnönü ve Peker ile yaptığı görüşmelere değiniyor ve bu görüş­ melerde dile getirdiği şikayetleri yeniden gündeme taşıyordu. Ba52

Erim, age, (Cilt: 1 ) , s. 143-144.

53

Vatan, (27.6. 1 947); Cumhuriyet, (27.6. 1 947); Nutku, age, s. 55.

54

AT, Sayı: 1 63, (Haziran 1947).

55

Nadir Nadi , "İki Parti Arasında", Cumhuriyet, (26.6. 1 947).

56

İ nönü, Günlükler, (Cilt: 1), s. 464. 31

yar, İnönü'nün tarafsız bir hakem rolü oynamasını destekliyor­ du. Talebi, İnönü'nün CHP'nin Genel Başkanlığı'ndan ayrılmasıy­ dı. Cumhurbaşkanlığı ile parti başkanlığının tek bir kişide birleş­ memesi talebi, bu vesileyle bir kez daha siyasi gündemi işgal edi­ yordu . 57 Ayrıca Bayar, İnönü'nün DP'ye teminat verdiğini de açık­ lıyordu. Sorun, uygulamada bu tür taahhütlere ne derece uyuldu­ ğuydu. 58 Bu noktada herhalde belirtmeliyim ki, Erim'in günlüğü de bu sırada İnönü ile arasında geçen Cumhurbaşkanlığı ile parti başkanlığı meselesiyle doludur. Bu konu Çankaya'da bazen açık, bazen de kapalı bir şekilde görüşülmeye başlanmıştı. Ancak ikti­ dar içinde yoğun itirazlar vardı. tleride bu meseleye ayrıntılı bir şe­ kilde yeniden değineceğim. Erim, günlüğünün 27 Haziran tarihli notunda, İnönü'nün Saka ile görüşeceğini nakletmektedir. Gerçekten de 25 Haziran'da Tan­ rıöver Bayar ile görüşmüştü; bu arada Bayar'a "memlekette karga­ şalık olursa ne yaparız? " diye sormuştu. Bayar, kısaca "böyle bir şeye ihtimal vermem; fakat olursa felakettir ve ancak İnönü yatış­ tırabilir" şeklinde yanıtlamıştı. 59 28 Haziran'da İnönü günlüğüne şunları not edecektir: "Hamdullah Suphi Tanrıöver i le Fuat Köprül ü a rasında 27 Haziran'da görüşme ol­ muş. B[ay] Tan rıöver 28 Haziran' da nakletti. Hamdullah Suphi: 'Memleketi gerginlik, kimse istemediği ha lde, b i r fiili mü­ cadeleye yol açabilir m i ? ' Fuat Köprül ü: 'Evet' H[amdullah] S[uphi]: 'Bu m ücadele çıkarsa , ne gibi i htimaller karşısında ka­ lırız?' F[uat] K[öprülü]: 'En kötü, en ka ra n l ı k i htimaller pek mebzu l olarak mevcut­ tur. İ ş, bizi m elimizden çıkar; aventurier'leri n eline geçer ve koskoca felaketlere se­ bep olur.' H[amdullah] S[uphi]: 'Cumhurreisinin, m uhalif parti veya parti ler teessüs et­ mesi lüzumuna kanaat getirdiğini, mesaisi nde bu istikameti a ldığını, memleket­ te ve dünyada hasıl olan yeni şartların neticesi, geniş bir m u ra kabe sisteminin ku57

Bkz. Cemil Koçak, i ktidar ve Demokratlar, s. 88-98. Meselenin basındaki tartışmaları için ayrıca bkz. Bu konuda ayrıca bkz. Gürkan, age, s. 359-378.

58

Celal Bayar Diyor ki (1 920-1950), s. 1 79- 180 ; Celal Bayar'ın Söylev ve Demeçleri (1 946-1950), s. 1 1 7122; Vatan, (28.6.1947); Cumhuriyet, (28.6.1947).

59

Erim , age, (Cilt: 1), s. 144- 145.

32

rul masından başka bir çare olmadığını d üşünerek, partiler fevkinde bir arbitre [ha­ kem] rolü olmayı kabül ettiğini takdir ve teslim ediyor m usunuz?' F[uat] K[öprülü]: 'Buna tam a m iyle kanaat getirdi m . Zekası, tecrübeleri, görüş ve kavrayış kabiliyeti, ona bu lüzümu hissettird i ve kabül ettird i.' H[a m d u l lah] S[uphi]: ' İ smet İ nönü hayatta i ken herhangi bir buhran neticesi onun yerine geçecek, onun kadar kitayetle Devlet Başkanı vazifesini görecek diğer bir şahsiyet aklına geliyor mu?' F[uat] K[öprülü]: 'Malum mevcutlar a rasında aynı vazifeyi aynı l iyakatle görecek bir kimse tanımıyorum . Mareşal hakkında yaptığı mız tecrübe, m uzır olabilecek ha­ ya llerden bizi kurtardı. Devlet riyaseti için tek solution'dur [çözümdür].' H[amdullah] S[uphi]: 'CHP'nin dağıl ması vüküa gel i rse, bunu memleket için bir ziyan, bir tehlike addeder misin?' F[uat] K[öprü lü]: 'O zaman biz tek-parti hal inde ka lacağız. Ara mızda ihtiras adamları, muvazenesizler, kötü ruhlu, hesa psız insanlar var. Biz böyle bir vaziyet­ te bir sene dayanamayız.'" 60

Erim , 28 Haziran tarihli günlük notunda, Bayar'ın Sivas nut­ kunun hayli sert olduğunu yazıyordu . İnönü de aynı kanıdaydı ve Erim'den Ulus gazetesinde yanıt vermesini talep etmişti. İnö­ nü , yanında Peker ve Uran varken Erim'i de görmek istemişti. İnö­ nü "durgun" du; Peker "hiddetli"ydi . Peker şöyle demişti: "Bun­ lar adam olmaz. Bunlar yola gelmez . Ama biz vazifemizi yaptık. Artık vicdanım müsterihtir. (. . . ) Biz de demokratların içyüzünü meydana vurmak için iyi muamele etmiş olduk. Ben bunların yo­ la gelmeyeceğini zaten biliyordum. " Bu konuşma Erim'i şaşırtmış­ tı. Şöyle yazıyor: "Acaba benim bilmediğim noktalar var mı, diye düşündüm. İnönü'nün yüzüne bakıyordum. Recep Peker'e dedim ki, 'birden fikrinizi değiştirdiniz.' 'Hayır, birden değil; senin bilme­ diğin şeyler var' dedi . " B u konuşmanın hemen ardından Peker toplantıdan ayrılınca, İnönü Erim'e Peker'in konuşmasını değerlendirmesini istemiş­ ti. Erim, İnönü'den yeni bir gelişme de olmadığını anlayınca, Ba­ yar'ın Sivas nutkunun Peker üzerinde hayli olumsuz etkisi oldu­ ğunu söylemişti. İnönü , kısaca "ben de üzerine varmadım" de­ mişti. Erim, Bayar'a yanıt mahiyetinde hazırladığı yazısını hem İnönü'ye , hem de Uran'a okumuştu . Çok beğenmişlerdi; fakat 60

İnönü, Günlükler, (Cilt: 1), s. 464. 33

lnönü , "bir iki yerine Demokrat liderlerini okşayacak cümleler" ilave etmesini tavsiye etmişti. Erim bunları zaten koyduğunu söy­ leyince, lnönü'den "biraz daha okşa" tavsiyesini almıştı. Aynı gün Çankaya'daki bir başka toplantıya Erim ile birlikte Uran , Sara­ çoğlu ve Yücel de katılmıştı. Peker'in "haleti rühiyesi" garip kar­ şılanmıştı. Erim, bir gün sonra 29 Haziran tarihli günlük notun­ da da, lnönü'nün Peker'in tutumundan hoşnut kalmadığını yaz­ maktadır. 61 Hamdullah Suphi Tanrıöver, 30 Haziran tarihinde aldığı notta, Bayar'ın kendisine şunları söylediğini yazacaktır: "Celal Bayar ile konuştu m : 'Sivas'ta söyled iğim nutukta, Cumhurreisimizin iç po­ litika mücadelesinden hariç tutulması, onun bir hakem mevkii nde görün mesi hal­ kın derhal d ikkatini cel betti ve bana birçok kimseler, bu yeni vaziyetten duyduk­ ları ferahı a n lattı lar. Vaziyeti m iz, Cumhurbaşkanına yen i kararını tatbi ke elimiz­ den geldiği kadar yardı m etmek, kolayl ı k göstermektir. Mem lekette mevcut ma­ nevi buhran bir sokak mücadelesine müncer olursa, nereden ne kadar haris ser­ güzeştçi çıkacak, bizi nereye sürükleyecekler, bunu kimse kestiremez. Tek yol , tel­ kin ve ikna yol udur. Vaktinden evvel yen i bir seçim, bugün kü şartlar dahil inde as­ la göze alamayacağımız kötü ihti mallerle doludur. Onu üç sene sonra, va kti geldi­

ği vakit yapacağız."' 62

Erim, 30 Haziran tarihli günlük notunda , yine lnönü ile olan görüşmesini anlatmaktadır. lnönü o gün hayli neşeliydi . "Daha ziyade mühim kararlar vermiş bir insan hali vardı. " 63 Şimdi kısaca da olsa basına bir göz atacak olursak; Nadir Nadi, gelişmeleri övüyor ve DP'nin uzlaşmacı tutumunu destekliyor­ du . 64 Fuat Köprülü de, DP'nin tutumunu savunuyor ve Erim'in tam bu sırada Ulus gazetesinde yayınlanan makalelerini yanıtla­ maya çalışıyordu. Erim'in yazılarında DP yöneticilerinin, özellikle de Bayar'ın partiyi ihtilalci bir tutum alanlardan temizlemeye çalış­ ması ima edilirken, Köprülü'nün bu tür haberleri yanıtlamaya ça61

Erim, age, (Cilt: 1), s. 146. Ulus, l nönü-Bayar görüşmesini yazmıştı. Ulus, (27.6. 1 947). Erim, Ulus'taki ya­ zısında ümitlerinin kırı lmadığını yazarken, "bu iş yürüyecektir" diyordu. Ni hat Eri m, "Muhalif Parti Lideri­ nin Son Nutku", Ulus, (29.6. 1 947).

62

İnönü, Günlükler, (Cilt: ll. s. 465. Aynı bilgi Nihat Erim'in de 1 Temmuz tarihl i günlüğü nde kayıtlıdır. Biz­ zat İnönü bunları Erim'e tekrar etmiştir. Erim, age, (Cilt: 1), s. 148.

63

Erim, age, (Cilt: 1), s. 147.

64

Nadir Nadi, " iyiye Doğru", Cumhuriyet, (29.6.1947).

34

lışıyor olması ilginçti. 65 Nadi, CHP yanlısı basında görülen yazıla­ ra dikkat çekerek, aradaki çelişkiye değiniyordu. 66

Temmuz Görüşmeleri Haziran ayı yoğun görüşmeler içinde akıp geçmişti. İyimserlik bir yandayken, diğer yanda somut bir sonuç alınamamasının verdi­ ği sabırsızlık ve sinirlilik havası da hakimdi. Başbakan Peker ise, siyasi gelişmelerin tam da bu önemli ve kritik noktasında, Tem­ muz ayının hemen başında, 3 Temmuz'da Ankara'dan İstanbul'a geçecektir. Üstelik de "bir ay kadar sürecek olan " iznini geçir­ mek üzere. 67 Bu , tabii ki olağan bir durum değildi ve olamazdı da. Nihayet Cumhurbaşkanı, Başbakan ve muhalefet partisi lideri ara­ sında yakın temasların kurulduğu ve görüşmelerin yapıldığı bu sı­ rada Başbakanın, üstelik izin alarak Ankara'dan ayrılması ve tatili­ ni geçirmek üzere İstanbul'a gitmesi doğal karşılanamazdı. Anlaşı­ lan Peker, gelişmelerden duyduğu rahatsızlığı, bu şekilde, tek-par­ ti geleneğine uygun bir tarzda açıklamak istemişti. Cumhurbaşka­ nı ile anlaşmazlığa düşen Başbakanın Ankara'dan İstanbul'a geç­ mesi, ancak kritik ve ciddi siyasi anlaşmazlıkların baş gösterdiği sırada görülürdü. 68 O halde Peker ile İnönü arasında da iktidar-muhalefet diyalo­ ğundan doğan önemli bir anlaşmazlık ve çatışma olmalıydı. Pe­ ker, verdiği demeçte, hükumette değişiklik olacağına ilişkin ve son zamanlarda bir söylenti şeklinde basında görülen haberleri kesinlikle tekzib ediyordu. Peker'e göre , hükumet içindeki daya­ nışma güçlüydü. Peker, Bayar'ın görüşmeler sırasında ortaya koy65

Fuat Köprülü, "Demokrat Parti Hakkındaki Son Tenkitlere Cevap", Kuvvet, (30.6.1 947); Köprülü, Demok­ rasi Yolunda, s. 399-403; Fuat Köprülü, "Son Tenkitlere Cevap", Kuvvet, (2.7. 1 947); Köprü lü, Demok­ rasi Yolunda, s. 403-406; Fuat Köprülü, "Recep Peker'in Son Hücumu Karşısında", Kuvvet, (4.7.1947); Köprülü, Demokrasi Yolunda, s. 406-409; Fuat Köprülü, "Tek-Parti Zihniyetinin Son Bir Misali", Kuvvet, (6.7.1947); Köprülü, Demokrasi Yolunda, s. 4 10-4 12; Fuat Köprülü, "Tek-Parti Zihniyetinin İflası", Kuvvet, (8.7.1947); Köprü lü, Demokrasi Yolunda, s. 41 3-415; Fuat Köprülü, "Hala İsnad ve Tehdit Politikası", Kuv­ vet, (10.7. 1 947); Köprülü, Demokrasi Yolunda, s. 41 5-4 19.

66

Nadir Nadi, "Potu Kim Kırdı?", Cumhuriyet, (1.7. 1947). Gelişmelerin olumlu bir yönde olduğu, Vatan ga­ zetesinde yayınlanan yeni bir seçim yasası hazırlanacağına il işkin bir haberde de göze çarpıyordu. Vatan, (1.7. 1947).

67

Cumhuriyet, (8.7 . 1947); Vatan, (2.7. 1947); AT, Sayı: 164, (Temmuz 1 947).

68

Bkz. Cemi l Koçak, TMŞD , (Cilt: 1), s. 47-76. 35

duğu görüşleri ve eleştirileri de reddediyor ve hükumete yönelti­ len ithamların haksızlığını ileri sürüyordu. Ona göre, Bayar, aksi­ ne , muhalefetin hükumetin şikayetçi olduğu tutum ve davranış­ lardan uzak kalacağına ilişkin açıklamalarda bulunmuştu . 69 Nadir Nadi, iki taraf arasında arabulucu rolü oynuyor ve "ifratlardan ve ifratçılardan sakınmanın yolunu elbirliği ile aramalıyız" çağrısın­ da bulunuyordu. 70 Erim, 1 Temmuz'da günlüğüne aldığı notlarda, İnönü'nün bir gün önce Peker ile yaptığı görüşmeden söz ettiğini yazmaktadır. Buna göre , Peker Bayar'a yanıt yazmış ve İnönü de bu yanıtı oku­ muştu. İnönü iki noktayı metinden çıkarmıştı. Ökmen de Peker'i yatıştırmıştı. "Teskin ve ikna etmişti. " İnönü de Peker için "olabil­ diği azami derecede yumuşattım" demişti. Erim bir gün önce Köp­ rülü ile de görüşmüştü; bu haberi lnönü'ye nakledince memnun olmuştu . Hatta İnönü özel olarak haber almak üzere Tanrıöver'i de ziyaret etmişti. Erim, lnönü'nün yakında bir tebliğ yayınlayacağını da günlüğüne geçirmiştir. lnönü'nün aklı yayınlayacağı tebliğdey­ di. 71 Ulus gazetesinde ise, Peker, Bayar'ı eleştiriyordu. Baskı iddia­ larını da şiddetle reddediyordu . 72 Erim, 3 Temmuz'da da İnönü ile görüşmesinde, İnönü'nün ak­ lının hala yayınlayacağı tebliğde olduğunu yazmaktadır. Erim'in önerisi üzerine tebliğin taslağını sözlü olarak ona dikte ettirmeye karar vermiştir: "Uzun bir beyanat dikte ettirdi. Gayet kolay dikte ettiriyor. Belli ki kafasında bitirmiş. (. . . ) Üç saatte bitirdik. Çok us­ talıklı bir beyanat. Her iki tarafı hem takbih, hem methediyor. Asıl 69

Cumhuriyet, (2.7 . 1 947); AT, Sayı: 164, (Temmuz 1 947). Diğer yandan; hüku mette değişiklik yapılacağı­ na ilişkin haberler, Peker'i n resmi tekzibine karşın sürecektir. Cumhuriyet, (5.7. 1 947). Hatta Cumhuriyet gazetesi, bir koalisyon h ükumetinden dahi söz ediyordu. Habere göre, Bayar ve Genelkurmay eski Başka­ nı Mareşal Fevzi Çakmak da hükumete katı lacaklardı. Hükumete üç DP'li üyenin alınacağı belirtiliyordu. Hatta bakanlar bile belli olmuştu. Ticaret Bakanlığı ile iki Devlet Bakanlığı DP'ye verilecekti. Cumhuriyet, (6. 7.1947). Bu yöndeki haberler hız kesmeden sürecektir: Cumhuriyet gazetesi, yaklaşık bir ay sonraki bir başka haberinde de, aynı konudaki gelişmelere yer vermeye devam ediyordu. Habere göre, hükumet istifa edecek ve bir koalisyon hükumeti kurulacaktı. Hatta yeni hükumet Cevdet Kerim İncedayı tarafından kuru­ lacak ve Menderes ile Köprülü de hükumete gireceklerdi. Ayrıca TBMM Başkan ı da değişecekti. CHP Genel Sekreterliği'ne de Hilmi Uran'ın yerine Cevat Dursunoğlu gelecekti. Cumhuriyet, ( 13.8.1947). Bu tür haber­ ler, ne ölçüde bir siyasi temele sahipti; bu bell i değildi. Muhtemelen söylentiye dayalıydı ve Cumhuriyet ga­ zetesinin de bir miktar taleplerini yansıtıyor olabilirdi.

70

Nadir Nadi , " İ syan mı, İ htilal mi?", Cumhuriyet, (2.7.1947).

71

Erim, age, (Ci lt: 1), s. 1 47- 149.

72

Ulus. (2.7. 1947).

36

mühim olan, kendisini birden bu münakaşaların dışına çıkartıyor. Hükumetin işlerinden, mesuliyetinden sıyrılıyor. Tamamen bita­ raf bir eda alıyor. Hatta muhalefeti koruyor. Kendisini partiler üs­ tü durumda takviye edecek bir beyanat." Tebliğ, taslak olarak Ka­ rabekir'e, Peker'e, Günaltay'a, Saka'ya ve Atay'a da iletilmişti. Birer taslak da Bayar'a, Saraçoğlu'na ve Uran'a göndrilmişti. Hepsinin gö­ rüşleri istenmişti. Önce Ökmen bazı itirazlarda bulunmuştu . Parti başkanlığı meselesini hiç zikretmemek yanlısıydı. İnönü ise, "Ben herkesin mütalaasını, herkesin dediğini yapmak için almıyorum. Yine kendi dediğimi yapacağım. Eğer herkesin dediğine uyarsam, o benim dediğim olmaz" diyerek, itirazı ilk etapta önlemişti bile. 7 3 Erim, bir yandan 1 2 Temmuz Beyannamesi'nin ilk taslağını ka­ leme almaya başlarken, yine aynı gün 3 Temmuz'da, Peker'in 1 Temmuz'da Bayar'a verdiği yanıtları ele alıyor ve Peker'in deme­ cini mümkün olduğunca iyimser ve olumlu yönde değerlendirme gayretinde görünüyordu. Erim'e göre, "karşılıklı iyiniyet ile çözül­ meyecek güçlük pek azdı" ve siyasi arenada " taze ve ferah verici bir hava esmeye başlamıştı" bile. Görüşmeler kamuoyuna yanlış aksetmişti. Oysa "hayırlı gelişmeler" vardı. Sadece müfritlerle yol alınması imkanı yoktu . 74 Ahmet Emin Yalman da aynı kanıdaydı. Yalman, "hükumet bu partiden zerre kadar olsun kuvvet almıyor, [ aksine] kendi nüfuz ve kudreti ile onu sun'i surette yaşatıyor" di­ yordu. Yalman, bu şekilde Peker ile İnönü arasında kalın bir çizgi çiziyor ve İnönü'nün tutumunu övüyordu. 75 Erim, 4 Temmuz'da günlüğüne düştüğü notta, Peker'in Ökmen aracılığıyla tebliğin bazı kısımlarına itiraz etmekte olduğunu yaz­ mıştı. O akşam İnönü , Erim olmaksızın, Saka, Saraçoğlu ve Uran ile toplanmıştı. Aynı gün Ulus gazetesinde Peker, hükumet içinde anlaşmazlıklar olduğu , hükumette değişiklikler olacağı yolundaki haberleri tekzib edecektir. Kendisi bir ay daha İstanbul'da dinlene­ cekti. Basının buna özel bir anlam vermemesi gerekiyordu. 76 Erim de, Peker'i destekliyordu. 77 73

Erim , age, (Cilt: 1), s. 149- 1 52.

74

Nihat Eri m, "Başbakanımızın Demeci", Ulus, (3.7.1947).

75

Ahmet Emin Yalman, " Ü m it Verici Siyasi Gelişmeler", Vatan, (3.7.1947).

76

Ulus, (4.7. 1947).

77

Nihat Eri m, "Peker Hükumeti Yerindedir", Ulus, (4.7.1947). 37

Erim'in Ulus gazetesindeki yazıları ile günlüğü arasındaki çe­ lişki belirgindir. Belli ki, gazetede partinin resmi görüşünü yansı­ tıyor; ya da yansıtmaya çalışıyordu. Bir yandan da Peker'in şiddet dozu yüksek eleştirilerini yumuşatmaya gayret ediyordu . Diğer yandan, İnönü ile olan görüşmelerinden hareketle, uzlaşma zemi­ nini yitirmemeye gayret ediyordu. Erim'in bu tutumu elbette İnö­ nü'nün bilgisi ve talimatı çerçevesinde gelişmişti. Ertesi gün 5 Temmuz'da Erim günlüğüne tebliğ metni üze­ rinde hayli görüşme ve tartışma olduğunu not etmiştir; nihayet Cumhurbaşkanlığı Özel Kale m Müc:ürü Haldun Derin, metnin değiştiğini kendisine haber verecr�ktir. Yeni taslak Bayar'a da ile­ tilmişti. İnönü ertesi gün Bayar'ı