Siyasi Yazılar [1 ed.]
 9757638226

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

nm Hil YAYlN

Siyasi Yazılar K . MARX-

F. ENGELS

hil yayın büyükparmakkapı sk., no: 3/5 beyoglu, istanbul, türkiye tel:

(o ı.ıı.) 2.30 09 64 (o ı.rı.) 2.19 42. 92.

faks:

www . hilyayin.com

e-mail: [email protected]

ISBN 9 7 5-763 8-ı.ı. birinci baskı, aralık 2.004

�) hil yayın 2.003 (türkçe yayın için)

türkçesi: ahmet fethi editör: ömer türkeş yayın danışmanı: hakan yılmaz iç düzen:

r.

milimetrekare

kapak tasarımı: savaş çekiç baskı: umut matbaası

hi! yayın pandora yayın ve bilgisayar tic. hd. şti.'nin yayın markasıdır.

Siyasi Yazılar KARL M ARX FRIEDRICH ENGELS

Türkçesi: AHMET FETHI

İçindekiler

Sunuş Komünist Parti Manifestosu K. MARX VE F. ENGELS

7 lJ

Fransa'da Sınıf Mücadeleleri, ı848-ı8so K. MARX

Louis Borıaparte'm ı8 Brumaire'i

K. MARX

Fransa'da lç Savaş K. MARX

79 J I

5

Gotha Programının Eleştirisi

K. MARX

Indeks Fransız Tarihi Kronolojisi

1 93

201

Sunuş A. ÖMER TüRKEŞ

MARX'IN politik, ekonomik ve felsefi görüşlerini yansıtan metinleri arasından derlenen üç ciltlik edisyonun ilk kitabı olan "Siyasi Yazı­ lar", içerdigi metinlerin seçildigi kitap isimlerini taşıyan "Komünist Parti Manifestosu", "Fransa'da Sınıf Mücadeleleri", "Louis Banapar­ te'ın ı8 Brumaire'i", "Fransa'da Iç Savaş" ve "Gotha Programının Eleştirisi" bölümlerinden oluşuyor. Söz konusu kitaplar 197o'li yıllarda -agırlıklı olarak- Sol ya­ yınları tarafından Türkçeleştirilmişlerdi. Ekonomik, siyasal ya da toplumsal alanlarda sürdürülen çalışmalara temel bir referans teş­ kil etmelerine ve mevcut çeviriler hakkındaki kimi şikayetlere rag­ men 8o'lerden sonra kitap piyasasındaki eşi görülmedik çeşitlenme ne yazık ki Marksist klasikiere hemen hemen hiç yansımadı. Marksizmin temel metinlerini yeniden gündeme getirmeyi amaçlayan bu edisyonun çevirisinde, önceki çevirilerle olan terim ve kavramsal farklılıklar dipnotları halinde belirtilmiştir. Ancak farklılıklara yapılan bu vurgu, önceki çevirileri n sahipleri ile bir po­ lemik anlamında düşünülmemeli; tersine, 7o'li yılların siyasi orta­ mında büyük bir özveriyle gerçekleştirilen ve

ı2

Eylül' den sonra

bedeli agır bir biçimde ödenen Marx neşriyatının Marksist düşün­ cenin gelişmesine yaptıgı katkı hiçbir şekilde azımsanamaz. Marx'ın geriye bıraktıgı eserleri arasında devrimci örgütlenme­ ye ilişkin Marksist bir teori ve dolayısıyla da Marksist bir siyaset te­ orisi olmadıgı gibi, o külliyat arasında Marksist bir devlet teorisinin de bulunmadıgı bizzat Marksist düşünürler arasında tartışılagelen

8

KARL MARX· SIYASİ YAZlLAR

bir meseledir. Dahası, devlete ve siyasal iktidara ilişkin Marksist cephedeki bu teorik eksiklik tespitinin -birkaç istisnai isim dışın­ da- bütün sol düşünce tarihine yayılmışlıgından da söz edebiliriz. Marx' da -özellikle vurgulamak gerekir ki- gerçekte olmaktan çok görünürdedir eksiklik; onun siyaseti teorisinde, kapitalist üre­ tim tarzını çözümleme girişimin kendisindedir. Çünkü kapitalist üretim tarzında ekonominin siyaset üzerinde son kertede sadece belirleyici degil aynı zamanda egemen bir rolü vardır. Ve Marx, sı­ nıfların varlıgının yalnızca üretimin belirli tarihsel gelişme aşarna­ larına baglı oldugunu, sınıf mücadelesinin -zorunlu olarak­ proletarya diktatörlüBüne götürdügünü, proleterya diktatörlüBü­ nün kendisinin de bütün sınıfların ortadan kaldırılması ve sınıfsız topluma geçişten başka bir şey olmadıBını ancak kapitalist üretim tarzının çözümlemesinden sonra ortaya koyabilecektir. Marx'ın siyasi alanla ilişkisi bu kadarla da sınırlı kalmaz; "Siyasi Yazı lar "da yer alan metinlerde görüleceBi gibi, Marx ve Engels ya­ şadıkları dönemin siyasi meseleleriyle yakından ilgilenmiş, o döne­ min sınıf mücadelelerini, devletin o mücadelelerle belirlenen yeni iktidar biçimlerini eksiksiz ve çok parlak bir üslupla çözümlemiş­ lerdir. Ancak "onlar kendilerine hiçbir zaman birer kahin rolü biç­ mediler; Marx ve Engels hiç bir zaman tarihin geleceBini çizmeyi, farklı zaman ve mekanlarda serpilip gelişecek sonraki sosyalist ha­ reketleri ve onların siyasi mücadelelerini baBlayıcı bir dizi dar kalıp ve kural sıralamayı düşünmediler." Kapitalizmin yayılıp, yeni ülke ve bölgeleri etkisi altına aldıBı süreçte, Marx ve Engels'in metinle­ rinde dile getirilmeyen ya da hiç dikkate alınmayan pek çok prob­ lemle ve yeni iktidar biçimleriyle ister istemez karşılaşılacaktır. Üs­ telik bu metinlerdeki kimi kavram ve sözcükler sonraki dönemler için yetersiz de kalabilirler. Çünkü Marx ve Engels, yepyeni bir dü­ şünce sisteminin -kimilerine göre yeni bir bilimin- kurucuları­ dır ve farklı içerikler taşıyan bu yeni zihin dünyasını, kendilerinden önceki düşünce tarihi içinde inşa edilmiş kavramlar ve nosyonlar

S U NUŞ

9

manzumesini kullanarak ifade etmek zorunda kalmışlar ve yeni içerikleri imleyen kendi kavramlarını -zorunlu olarak- o günkü dilde varolan ve bu yeni içerikleri taşımakta yetersiz kalan kelime ve kavramlarla dile getirmişlerdir. Tam da bu nedenle, kapitalizmin her farklı aşamasında ve farklı cografyasında -dilin degişimi, keli­ me

ve kavramların zaman içinde farklı anlamlara bürünmesi de göz

önüne alınarak- Marksist külliyata farklı okumalarta yaklaşılması gerekir. Her dönemin siyasi pratikleri, Marksizmin "ruhuna" uy­ gun olarak, "somut durumların somut tahıili" ile bu okumalardan çıkarılacaktır. .. "Siyasi Yazılar", "Komünist Manifesto" ile başlıyor; Marx ve En­ gel'in "Komünist Birlik" adına hazırladıkları ve

ı

848 devrimleri­

nin arifesinde, Şubat I948'de önce !ngilizce, ardından Fransızca yayımlanan Manifesto, dünya sosyalist hareketinin miladı olarak düşünülmelidir.

Elbette sosyalist düşüncenin filizlenmesi ondan

önce de vardı: Onyedinci yüzyılda İngiltere'de başlayan ve bütün bir

I

8. yüzyıla yayılarak Avrupa'nın ekonomik ve sosyal yapısını

altüst eden sanayi devriminin ürünü olan sosyalizm,

I

84o'lara

yaklaşıldıgında ezilen kesimlerin politik umudu haline gelmişti. "Ne var ki sosyalizm hala şekilsizdi ve olgunluga ulaşmamıştı. Bir dizi parlak sezgi ve algılar, düşsel tasarılar, tutkulu inanç ve umut­ lar bütünüydü. Sistemleştirilmesine; yani saglıklının saglıksızın ayıklanacagı, sosyalist görüşe burjuva felsefesinin ve sosyal bilimle­ rin en gelişmiş ögelerini kazandıracak dikkatli bir araştırmaya acil olarak gerek vardı. Karl Marx ve Friedrich Engels'in tarihsel görev­ leri bunu yerine getirmek oldu. Tam zamanında sahneye çıktılar; tecrübe ve egitim bakımından takdir edilecek bir olgunluktaydılar. Bu göreve, insanlıgın gelecegi açısından kesin önemini hayranlık verici bir açıklıkla görerek, egildiler". Daha önceki bütün düşünce ve tecrübelerin damıtılmış bir hali olan ve kendisinden sonraki bü­ tün mücadelelere damgasını vuran "Komünist Manifesto", insanlık tarihinin en önemli belgelerinden biridir.

IO

KARL MARX



SIYASİ YAZlLAR

Komünist Manifesto ile başlayıp yayımlanış tarihlerine göre;

"Fransa'da Sınıf Mücadeleleri" (ı8 50), "Lou_is Bonaparte'ın ıS Bru­ maire'i" (ı 8 52), "Fransa'da İç Savaş" (ı 871) ve "Gotha Programı­ nın Eleştirisi" (ı89ı) ile devam eden siyasi yazılar, barındırdıkları siyasi muhteviyat kadar güvenli, canlı, atak ve gür üsluplarıyla da dikkat çekicidirler. Birbirini tamamlar nitelikteki bu metinlerde özellikle Fransa deneyiminden hareketle Marx, bir yandan sınıf mücadelelerinin tarihteki rolünü, proleterya devriminin enternas­ yonel boyutunu, ı848 devrimlerinden ve Paris Komünü'nden çıkarılması gereken dersleri dile getirmiş diger yandan Louis Bona­ parte'ın darbesinden Paris Komünü'ne kadar uzanan Fransa'nın o en sıcak yıllarını, materyalist tarih kavrayışına sahip bir toplumsal ve siyasal tarihçi olarak mükemmel bir anlatıyla canlandırmıştır. "Siyasi Yazllar"da Devlet, Sm1f Bilinci ve Proleterya Diktatörlüğü ... Türkiye devrimci hareketi içinde devletin yapısını tayin ve tespit et­ mek maksadıyla bir dönem sıklıkla gündeme getirilen "Bonapartist diktatörlük mü, faşizm mi" tartışmaları, Marx'ın bu süreç içerisin­ de kaleme aldıgı kapsamlı broşürlerin izlerini taşır. Marx'ın Bona­ parte'ın hükümet darbesi üzerine yaptıgı çözümlemelerin dünya marksizminde de benzer tartışmalara neden oldugunu biliyoruz. Louis Bonaparte'a iktidar yolunu açan ekonomik, siyasal ve top­ lumsal olay ve olguları bir tarihçi titizligi ile kaydeden Marx, Bona­ parte'nin iktidarının sınıfsal yapısının ve kitle tabanının analizini de yaparak yirminci yüzyılda faşizm olarak anılacak devlet biçimi­ nin dogası ve anlamı üzerine daha sonraki marksist düşüneeye önemli bir miras bırakmıştır. .. Marx ve Engels'in devletin yapısına ve proleterya diktatörlügü­ ne ilişkin görüşleri

Komünist Manifesto'da

genel hatlarıyla çizilir;

"modern devletin yürütme organı, bütün burjuvazinin ortak işleri­ ni idare eden bir komiteden başka birşey degildir". Buradan hare-

SUNU Ş

II

ketle burjuvazinin ve devletin yekpare bir bütünlük arzetmedigini söyleyebiliriz. "Bütün burjuvazinin ortak işleri" hem burjuvazinin farklı bileşenlerini hem de bu bileşenlerin ortaklık dışındaki özel çı­ karlarının varlıgını işaret eder. "Bu böyle olunca, sözü edilen çeşit­ ten bir kuruma, yani devlete, açıkça ihtiyaç vardır; ama devlet, bel­ li ölçüde özerklige sahip olmadan bu ihtiyacı karşılayamaz". Yani devlet, Türk solunda sıklıkla tanımlandıgı gibi basitçe, yönetici sı­ nıfın istedigi şekilde idare ettigi basit bir araç olarak görülemez. Marx'ın

"Louis Bonaparte'ın

I

8

Brumaire'i"nde

ısrarla üzerinde

durdugu bu iktidar biçimini Engels'in "burjuvazinin dini" olarak nitelemesi, devletin ancak yönetici sınıfın farklı bölümleri karşısın­ da görece özerk oldugu zaman bu sınıfın genel çıkarlarına gerçek­ ten hizmet edebilecegi ve ancak böylelikle bu sınıfın tümünün ege­ menligini düzenleyebilecegi anlamındadır. Ancak tarihsel bir anın çözümlemesine dayalı bütün bu tahliliere ragmen ne Marx ve En­ gels'in kapitalist devlet biçimine ilişkin sistemli bir çalışmaya giriş­ tikleri ne de Bonapartizmi burjuvazinin biricik devlet modeli ola­ rak kavradıkları söylenemez.

"Siyasi Yazılar" içerisinde dikkat çekici önemli noktalardan biri de sınıflar mücadelesinde sınıf bilincine verilen önemdir. Buna gö­ re, bir sınıfın nesnel konumu ile o sınıfın bu konuma ilişkin öznel kavrayışı bir ve aynı şey degildir;

"Louis Bonaparte'ın

I

8

Bruma­

ire "inde açıkça görülecegi gibi, Marx sınıf aidiyeti ile sınıf bilinci arasında kesin bir ayrıma gider. Tarihsel çelişkiler ancak toplumsal bilincin ideolojik biçimleri tarafından, mücadele tarafından sonu­ ca ulaştırılabilirler; Marx, burjuvazi ve proletaryanın sınıf bilinçle­ rinin ortaya çıkmasını siyasal mücadelenin bir uzantısı olarak be­ timlerken, söz konusu durumu, sınıf bilincinin gelişmesindeki güç­ lükleri oy haklarını devrimci bir şekilde kendilerini hakim sınıf ha­ line getirmek yerine bir efendiye biat etmek için kullanan Fransız küçük mülk sahibi köylüleri üzerinden örnekler. Ancak kendisi için bir sınıf olma bilincine sahıp olduktan son-

KARL MARX · SIYASİ YAZlLAR

I2

radır ki p roleteryanın iktidar mücadelesi başlayacaktır.

«Komünist

Manifes to "da bu geçiş genel hatlarıyla çizilir. İzlenecek yol; "de­ mokrasi savaşını kazanmak", "proletaryayı hakim sınıfhaline getir­ mek" ve "politik gücü ele geçirmektir". Burada politik güç olarak ifade edilen devlet, bir sınıfın diger bir sınıf üzerinde tahakküm kurmak için kullandığı örgütlü güç anlamındadır ve proletarya, es­ ki üretim tarzlarını, genel anlamda sınıfları ve sınıf olarak kendi üs­ tünlügünü yıkmak için verili koşullar ve şartlar tarafından bu gücü kullanmaya zorlanmaktadır. İşte işçi devletinin özelliklerini belirt­ mek için ilk kullanıldıgında olduğu gibi şimdi de pek çok kesim ta­ rafından tepkiyle karşılanan "proleterya diktatörlügü" nitelemesi, bütün sınıfların ortadan kalkmasının bir aracı olarak bu baglarnda kullanılmıştır. "Proletarya diktatörlügü"nün tarihteki ilk anıtsal örnegi olarak selamladıkları Paris Komünü deneyiminden sonra, Marx ve Engels Komünist Manifesto'nun önsözüne asıl metinde olmayan çok önemli bir ilke eklediler; "işçi sınıfı hazır devlet makinesini ele ge­ çirip, kendi araçları için kullanamaz". Çünkü "hazır devlet makine­ si" hakim sınıflar tarafından, ve onlar için yapılmıştır, işçi sınıfının iktidar zaferinden sonra eskisinden farklı bir amacı ve yapısı olan yeni bir devlet makinesi onun yerini alacaktır. Bu, kapitalizmden komünizme giden yoldaki ilk aşamadır. Ancak ondan sonradır ki, Marx'ın, İşçi Partisi programının hazırlanmasına en önemli katkı­ larında biri, programatik konular üzerine en ayrıntılı açıklaması olan

"Gotha Programının Eleştirisi"nde ifade ettiği şekliyle; komü­

nizmin henüz sınıfların tamamiyle ortadan kalkmadıgı ilk evresi yaşanacak, oradan da bireyin işbölümüne olan mahkumiyetinin, düşünsel ve fiziksel emek arasındaki ayrımın ortadan kalktıgı ve herkese ihtiyaçlarına göre dagılım yapılan üst evresine geçilecek­ tir. ..

Komünist Parti Manifestosu* K.

MARX

VE

F.

ENGELS

ı836'da Paris'te yaşayan Almanyalı radikal işçiler "Adalet Birligi" adlı gizli bir örgüt kurdular. Örgüt ı 847'de Lond­ ra'daki kongrede adını "Komünist Birlik" olarak de!;iştir­ di, üyelerinden Marx ve Engels'i en yakın zamanda örgü­ tün manifestosunu hazırlamakla görevlendirdi. tkisi ilk taslakları hazırladılar. Engels'in "Komünizmin !lkeleri" başlı!;ını taşıyan taslagı, yirmibeş soru ve yanıtı içeren bir kitapçık biçimindeydi. Hem programatik bir bildiri, hem Marksçı teorinin bir özeti olarak Komünist Manifesto'ya son biçimini verınede Marx'ın daha büyük rol oynadıgına inanılır. tık olarak Şubat ı 848'de Londra'da yayımlanan ve Haziran ı848'deki ayaklanmadan kısa süre önce Fran­ sızca'ya da çevrilen Manifesıo, modern sosyalizmin en çok okunan ve en etkili belgesi oldu. Burada verilen metin, En­ gels'in yayma hazırladıgı ı888 tarihli İngilizce baskıdır.

Daha önce yayımianmış Türkçe metin: K. Marx, F. Engels, Komünist Mani­

festo ve Komünizmin llkeleri, çev. Muzaffer Erdost, 2. baskı (Ankara: Sol Ya­

yınları, 1991) . Bu çeviride, yukarıda b elirtilen metinle karşılaştırmalar yapıl­ dı. Kavram ve terim farklılıkları çevirmen notları olarak belirtildi.-çn.

I 8 72

Almanca Baskıya Önsöz

KOMÜNIST BIRLIK -zamanın koşulları altında elbette ancak gizli olabilen bir uluslararası

işçi birli�i-

Kasım r 8 47'de Londra'da

toplanan kongrede aşagıda imzaları bulunanları, partinin ayrıntılı bir teorik ve pratik programını yayıma hazırlamakla görevlendirdi. Şubat Devrimi'nden' birkaç hafta önce basılmak üzere Londra'ya gelen aşagıdaki elyazması

Manifesto'nun kökeni böyleydi. tık önce Manifesto'nun Almanya, İngiltere ve

Almanca yayımlanan bu

Amerika' da gene bu dilden en az oniki farklı baskısı yapıldı. İngi­ lizce olarak, ilk kez

I

8 so'de Miss Helen Macfarlane'in çevirisiyle

Red Republican'da ve ı 87ı'de en az üç farklı çevrisiyle Amerika'da yayımlandı. tık Fransızca versiyonu, ı 8 4 8 Haziran ayaklanmasın­ dan hemen önce Paris'te ve yakınlarda da New York'un

La Socialis­

te'sinde çıktı. Yeni bir çevirisi de hazırlanmaktadır. Lehçe bir versi­ yonu, Almanca ilk yayımından hemen sonra Londra'da çıktı. Rus­ ça bir çevirisi, altmışlarda Cenevre'de yayımlandı. 1lk çıkışından hemen sonra Danimarkaca'ya da çevrildi. Son yirmibeş yıl süresince durum ne kadar degişmiş olursa ol­ sun, bu Manifesto'da ortaya konulan genel ilkeler, bir bütün olarak bugün de her zamanki kadar dogrudur. Şurada ya da burada bazı ayrıntılar daha iyi hale getirilebilir. Bu ilkelerin pratik uygulaması,

Manifesto'nı,ın kendisinin de belirttigi gibi, her yerde ve bütün za­ manlarda, o gün var olan' tarihsel koşullara baglı olacaktır ve bu ne1 I848\k Fransa'daki Şubat Devrimi.

ı6

KARL MARX· SIYASI YAZlLAR

denle, Bölüm II'nin sonunda önerilen devrimci önlemlere hiçbir özel vurgu yapılmamıştır. Bu pasaj, bugün birçok bakımdan farklı bir biçimde ifade edilebilirdi. Modern sanayinin son yirmibeş yılda gösterdi�i devasa gelişme ve işçi sınıfının genişleyen parti örgütlen­ mesi karşısında, önce Şubat Devrimi'nde ve ardından daha da · önemlisi proletaryanın ilk kez siyasal iktidarı tam iki ay boyunca elinde tuttugu Paris Komününde kazanılan pratik deneyim karşı­ sında, bu program bazı ayrıntılarıyla eskimiştir. Komün özellikle bir şeyi kanıtladı, yani, "işçi sınıfının, basitçe hazır devlet mekaniz­ ·· masını eline geçirip onu kendi amaçları için kullanamayacagını" .

Ulusla­ rarası Işçi Birliği Genel Konseyi'nin Çağrısı, Londra, Trulove, I 87I,

(Bkz. bu noktanın daha da geliştirildigi Fransa'da lç Savaş;

s. I 5 ). Dahası, sosyalist yazın eleştirisinin, sadece I 84 ie kadar gel­ mesi nedeniyle bugün için yetersiz kaldı�ı; ayrıca, komünistlerin çeşitli muhalefet partileriyle ilişkileriyle ilgili belirlemelerin, siyasal durum bütünüyle degiştigi ve tarihin iledeyişi orada sıralanan siya­ sal partilerin büyük bir bölümünü yeryüzünden sildi�i için, ilke olarak hala do�ru olmalarına karşın, pratikte eskimiş oldukları açıktır. Bununla birlikte

Manifesto, artık degiştirıne hakkımızın bulun­

madıgı tarihsel bir belge olmuştur. Daha sonraki bir basım, I 847 ile bugün arasındaki boşlugu kapatacak bir girişle birlikte çıkabilir; bu basım, bize bunu yapma zamanı bırakmayacak kadar ani oldu.

Londra, 24 Hazira11 I872 KARL MARX

fRIEDRICH ENGELS

"siyasal iktidar" (political power); M . Erdost çevirisinde "siyasal" sözcü�ü yok n. -ç • • Tırnak içindeki cümle Erdost çevirisinde şöyledir: "işçi sınıfı mevcut devlet mekanizmasını salt elinde tutmakla onu kendi amaçları için kullanamayaca­ gını..." -çn.

ı 8 82

KOMÜNIST PARTI

Rusça Baskıya Önsöz

Manifestosu'nun

Bukharin'in çevirdigi ilk Rusça

baskısı, altmışların başında2 Kolokol basımevi tarafından yayım­ landı. O sıralar Batı, buna (Manifesto 'nun Rusça baskısına) sadece edebi bir merak olarak bakabiliyordu. Böyle bir görüş bugün ola­ naksızdır. Proleter hareketin o sırada (Aralık ı 847) hala ne kadar sınırlı bir alanı işgal ettigini, Ma nifesto 'nun son bölümü -çeşitli ülkeler­ de çeşitli muhalefet partileriyle ilişkide komünistlerin konumu­ en açık şekilde gösterir. Orada Birleşik Devletler ve Rusya atlanıyor. Rusya'nın bütün Avrupa gericiliginin son büyük yedek gücünü oluşturdugu, Birleşik Devletler'in Avrupa'nın artı proleter güçleri­ ni göç yoluyla emdigi dönemdi. Her iki ülke Avrupa'ya hammadde saglıyorlardı ve aynı zamanda Avrupa'nın sınai ürünleri için bir pa­ zardılar. Her iki ülke de o sıralar şu ya da bu şekilde mevcut Avru­ pa düzeninin temel dayanaklarıydı. Oysa bugün ne kadar da çok farklı! Avrupalı göçü, rekabetiyle tam da büyük-küçük Avrupa toprak mülkiyetinin temellerini sar­ san devasa bir tarımsal üretim bakımıııdan Kuzey Amerika'ya ke­ sinlikle uygundu. Ayrıca söz konusu göçler Birleşik Devletler'e, muazzam sınai kaynaklarını Batı Avrupa'nın, özellikle de İngilte2

Tarih dogru degil; sözü edilen haskı

ı

869'da çıktı.

18

K A RL MARX · SIYASI YAZlLAR

re'nin bugüne kadar süren sınai tekelini kısa sürede kıracak ölçek­ te ve enerjiyle kullanma olanagı sagladı. Her iki koşul, bizzat Ame­ rika'yı d evrimci bir şekilde etkiliyordu. Bütün siyasal yapının teme­ lini oluşturan çiftçilerin küçük ve orta toprak mülkiyeti, dev fırma­ ların rekabeti karşısında adım adım çöküyor; aynı zamanda sanayi bölgelerinde ilk kez bir proletarya kitlesi ve müthiş bir sermaye yo­ ğunlaşması gelişiyordu. Ya şimdiki Rusya! 1848-49 Devrimi sırasında sadece Avrupa­ lı pre:ısler degil, Avrupa burjuvazisi de, daha yeni uyanmaya başla­ yan proletaryadan tek kurtuluş yolunu Rusya'nın müdahalesinde buldular. Çar, Avrupa gericiliginin başı ilan edildi. Bugün ise Catc­ hina'da devrimin bir savaş tutsagıdır ve Rusya, Avrupa'daki dev­ rimci eylemin öncüsüdür. Komünist Manifesto'nun amacı, modern burjuva mülkiyetİn yaklaşmakta olan kaçınılmaz çözülüşünü ilan etmekti. Fakat Rus­ ya'da yeni gelişmeye başlayan burjuva toprak mülkiyetiyle ve hızla gelişen kapitalist dolandırıcılıkla karşı karşıya kalan köylülerin top­ ragın yarısından fazlasına ortaklaşa sahip olduklarını görüyoruz. Şimdi soru şudur: Büyük ölçüde aşınmış olmasına karşın, yine de ilkel bir ortak toprak mülkiyeti biçimi olan Rus obshcina'sı3 daha yüksek komünist ortak mülkiyet biçimine doğrudan geçebilir mi? Ya da tersine, ilk önce Batı'nın tarihsel evrimini oluşturan aynı çö­ zülme sürecinden mi geçmesi gerekiyor? Bugün bunun tek olası yanıtı şudur: Rus devrimi Batı'daki bir proleter devrimin işareti haline gelirse ve bu iki devrim birbirini ta­ mamlarsa, Rusya'daki mevcut ortak toprak mülkiyeti, komünist gelişmenin başlangıç noktası olarak hizmet görebilir. Londra, KARL MARX

1

Köy toplulugu.

21

Ocak r88ı FR!EDRıCH ENGELS

I 8 83

Almanca Baskıya Önsöz

BU BASKININ önsözünü ne yazık ki tek başıma imzalamak zorun­ dayım. Marx, Avrupa'nın ve Amerika'nın bütün işçi sınıfının baş­ ka herhangi bir. kişiye oldugundan çok daha fazla şey borçlu oldu­ gu bu adam, Highgate Mezarlıgı'nda yatıyor ve mezarının üstünde ilk otlar yeşermeye başladı bile. Maııifesto'yu yeniden gözden ge­ çirmek ya da tamamlamak, hele onun ölümünden sonra hiç düşü­ nülemez. Burada bir kez daha şunları açıkça belirtmeyi zorunlu sa­ yıyorum: Manifesto'ya egemen olan temel düşünce -ekonomik üreti­ min ve zorunlu olarak bundan kaynaklanan her tarihsel çagın top­ lum yapısının o çagın siyasal ve entelektüel tarihinin temellerini oluşturdugu; dolayısıyla (ilkel komünal toprak mülkiyetinin çözü­ lüşünden beri) bütün tarihin bir sınıf mücadeleleri tarihi, toplum­ sal gelişimin çeşitli evrelerindeki egemen olunan ile egemen olan, sömürülen ile sömüren sınıflar arasındaki mücadelelerin tarihi ol­ dugu; ne var ki bu mücadelenin, sömürülen ve ezilen sınıfın (pro­ letarya) bütün toplumu sömürüden, baskıdan ve sınıf mücadelele­ rinden sonsuza dek kurtarmaksızın kendisini sömüren ve ezen sı­ nıftan (burjuvazi) kurtulamayacagı düşüncesi -bu temel düşünce yalnızca ve tamamıyla Marx'a aittir.

Bunu zaten birçok kez belirtmiştim; fakat bizzat Manifesto'nun önünde de yer alması şimdi özellikle zorunludur. Londra, ıB Haziran ı883 FRIEDRICH ENGELS

KOMÜNİS T PARTİ MANİFES TOSU

AVRUPA'DA

bir hayalet dolaşıyor -Komünizm hayaleti. Eski

Avrupa'nın bütün güçleri, bu hayaleti defetmek için kutsal bir ittifak içine girdiler: Papa ile Çar, Metternich ile Guizot, Fransız radikaller ile Alman polis ajanları. İktidardaki muhalifleri tarafından komünist ilan edilmeyen muhalefet partisi nerede vardır? Bu yakıcı komünizm suçlama­ sını daha ileri muhalefet partilerine oldugu kadar gerici hasım­ Iarına karşı da gerisin geri fırlatmamış muhalefet nerede vardır? Bu olgudan iki şey çıkar: I. Bütün Avrupalı güçler komünizmin bir güç oldugunu iti­ raf ediyorlar. II. Komünistlerin görüşlerini, amaçlarını, egilimlerini bütün dünyanın karşısında açıkça yayımlamalarının ve bu komünizm hayaleti masalına bizzat partinin manifestosuyla karşılık verme­ nin tam zamanıdır. Bu amaçla, çeşitli milliyetlerden komünistler Londra'da toplanıp, !ngilizce, Fransızca, Almanca, ltalyanca, Felemenk ve Danimarka dillerinde yayımlanmak üzere aşagıdaki manifesto­ yu kaleme aldılar.

22

K ARL M ARX · S IYASI YAZlLAR I. Burjuvalar ve Proleterlerı

Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi5 sınıf mücadeleleri tarihidir. Özgür insan ile köle, patrisyen ile pleb, lord ile serf, !onca ustası6 ile kalfa, tek sözcükle ezen ile ezilen sürekli birbirlerine karşı durmuş, kah gizli kah açık kesintisiz bir savaş, her seferin­ de ya bir bütün olarak toplumun devrimci bir yeniden kurulu­ şuyla, ya da çekişen sınıfların birlikte mahvolmalarıyla sonuçla­ nan bir savaş sürdürmüşlerdir. Tarihin erken çaglarında hemen hemen her yerde toplumun çeşitli zümreler halinde karmaşık bir düzenlenmesini, çok-kat­ lı bir toplumsal rütbe derecelenmesini buluruz. Eski Roma'da patrisiyenleri, şövalyeleri, plebiyenleri, köleleri; Orta Çagda fe­ odal lordları, vassalları, !onca ustalarını, kalfaları, çırakları, serf4

5

6

Burjuvazi ile modern kapitalistler sınıfı, toplumsal üretim araçlarının sahip­ leri ve ücretli emegi çalıştıranlar kastediliyor. Proletarya ile ise, kendilerine ait üretim araçlarına sahip olmadıklarından yaşamak için emek güçlerini satmak durumunda bırakılan modern ücr�tli emekçiler sınıfı kastediliyor. [ Engels'in ı 8 8 8 Ingilizce hasuna notu] Yani bütün yazılı tarih. ı847'de toplumun tarih öncesi, kayıtlara geçmiş ta­ rihten önce var olan toplumsal örgütlenme henüz tam bilinmiyordu. O za­ mandan bu yana, Haxthausen, Rusya'daki ortak toprak mülkiyetini keşfetti; Maurer bunun, bütün Tötonik ırkların tarihe başlangıç yaptıkları toplumsal temel oldugunu kanıtiadı ve giderek köy topluluklarının, Hindistan'dan Ir­ Ianda'ya kadar her yerde toplumun ilkel biçimi oldukları anlaşıldı. Bu ilkel komünist toplumun iç örgütlenmesi, tipik biçimiyle, Morgan'ın gens'in haki­ ki dogası ve kabileyle ilişkisiyle ilgili üstün keşfınde ortaya kondu. Bu ilkel toplulukların çözülmesiyle birlikte toplum ayrı ve sonunda antagonist sınıf­ lar şeklinde farklılaşmaya başlar. B u çözülme sürecini Der Ursprung der Fami­ :, •• des Privateigenthums und des Staats, [Ailenin, Özel Mülkiyerin ve Devletin Kökeni} 2. baskı, Stuttgart, ı88 6'da izlemeye çalıştım, [Engels'in ı8 8 8 Ingi­ lizce baskıya notu] Lo nca ustası, yani bir lancanın tam üyesi, bir lancanın başı degil, ]onca için­ de bir usta. [ Engels'in r888 lngi)izce baskıya notu]

KOMÜNIST PART! MANIFESTOSU

23

leri; hemen hemen bu durumların hepsinde yine alt derecelen­ meleri görürüz. Feodal toplumun yıkıntıları arasında filizlenen modern bur­ juva toplumu sınıf antagonizmlerine son vermedi. Aksine eski­ lerin yerine yeni sınıfları, yeni baskı koşullarını, yeni mücadele biçimlerini yerleştirdi. Ne var ki, çagımız, burjuvazinin çagı şu ayırt edici özellige sahiptir: sınıf antagonizmlerini basitleştirdi: bir bütün olarak toplum giderek daha fazla iki b üyük düşman kampa, dogrudan karşı karşıya gelen iki büyük sınıfa bölünüyor: burjuvazi ve pro­ letarya. Orta Çagın serflerinden, ilk kentlerin heratlı şehirlileri çık­ tı. Bu şehirlilerden de burjuvazinin ilk ögeleri gelişti. Amerika'nın keşfi, Ümit Burnu'nun dolaşılması, yükselen burjuvaziye yeni alanlar açtı. Dogu Hint ve Çin pazarları, Ame­ rika'nın sömürgeleştirilmesi, sömürgelerle ticaret, mübadele araçlarında ve genel olarak metalardaki artış ticarete, denizcili­ ge ve sanayiye daha önce eşi görülmemiş bir itilim ve dolayısıy­ la, sallanan feodal toplumdaki devrimci ögeye hızlı bir gelişim kazandırdı. Sınai üretimin kapalı foncaların tekelinde oldugu feodal sanayi sistemi, yeni pazarların artan isteklerine artık yet­ miyordu. Manüfaktür sistemi onun yerini aldı. lmalatçı orta sı­ nıf lonca ustalarını bir kenara itti; farklı !onca birlikleri arasın­ daki işbölümü tek tek her işyerindeki işbölümü karşısında yok oldu. Bu arada pazarlar sürekli büyüyor, talep sürekli yükseliyor"Beratlı şehirliler" (chartered burghers); Erdost "beratlı" yerine "imtiyazlı'' diy or . Burada, kraldan ya da benzeri bir üst otoriteden kentte kalma ve faali­ yet yürütme heratı alan ve bu bakımdan bir im tiya z sahibi olan şehi rl il er an­ latılıyor; bu nedenle "beratlı" jfadesini kullandık. -çn.

24

KARL MARX · SIYASI YAZlLAR

du. Manüfaktür bile artık yetersiz kalıyordu. Bunun üzerine bu­ har ve makine, sınai üretimi devrimci bir şekilde degiştirdi. Manüfaktürün yerini dev Modern Sanayi, sınai orta sınıfın ye­ rini sınai milyonerler, bütün sınai orduların önderleri, modern burjuvalar aldı. Modern sanayi, Amerika'nın keşfinin kolaylaştırdıgı

••

dün­

ya pazarını kurdu. Bu pazar ticarete, denizcilige ve kara yoluyla iletişime muazzam bir gelişme kazandırdı. Bu gelişme de sana­ yinin genişlemesi üzerinde etkili oldu; ticaret, denizcilik, demir yolları genişledigi oranda burjuvazi de gelişti, sermayesini art­ tırdı ve Orta Çagdan kalan her sınıfı geri plana itti. Böylece modern burjuvazinin kendisinin nasıl uzun bir ge­ lişme seyrinin, üretim ve mübadele tarzlarında bir dizi devri­ min ürünü oldugunu görüyoruz. Burjuvazinin gelişimindeki her adıma, bu sınıfın buna denk siyasal bir iledeyişi eşlik etti. Feodal soylulugun, ortaçag komü­ nünde7 silahlı ve kendi kendini yöneten bir birligin hükümranErdost çevirisinde "sınai üretimi devrimcileştirdi" (revolutionised industrial production ) deniliyor. "Devrimcileştirmek" daha çok etkin öznelerin siyasal duruşunu ça)l,rıştıran bir ifade oldugu için, "devrimci bir şekilde degiştirdi" ifadesini uygun gördük -çn. · "Amerikanın keşfinin kolaylaştırdıgı (for which the discovery of America pa­ ved the way); Erdost çevirisinde, "Amerika'nın keşfinin temellerini atııgı" çn. • " Komün," yeni dagan kentlerin "üçüncü zümre" olarak kendi lordlarından ve e fendilerinden yerel öz-yönetimlerini ve siyasal haklarını almadan önce kul­ la ndıkları addı. Genel olarak söylemek gerekirse, burada burjuvazinin ekono­ mik gelişmesi bakımından tipik ülke olarak Ingiltere, siyasal gelişme bakımın­ darı ise Fransa alınıyor. [ ı888 İtıgılizce hasıma Engels'itı tıotul Başlangıçtaki öz-yönetim haklarını kendi feodal lordlarından satın aldık­ tan ya da zorla ele geçirdikten sonra, l ıalya'nın w Fransa'nın kentlilerinin kendi kent topluluklarına verrl;kJeri ad buydu. [ Eııge/s'in ı890 Almanca bas­ kıya notu)

KOMÜNIST PARTI MANIFESTOSU

25

lı�ı altında ezilen bir sınıf olan; şurada bagımsız kent cumhuri­ yeti ( İtalya ve Almanya'da), burada monarşinin vergi mükellefı "üçüncü zümre" (Fransa'da) olan, ardından hakiki man üfaktür döneminde soyluluga karşı bir denge unsuru niteligiyle ya ya­ n-feodal ya da mutlak monarşiye hizmet eden, gerçekte ise bü­ yük monarşilerin köşe taşı olan burjuvazi, sonunda, modern sa­ nayinin hükümranlıgını ve dünya pazarının kurulmasından iti­ baren modern temsili devlette kendi siyasal hükümranlıgını ele · geçirdi. Modern devletin yürütme organı, bütün burjuvazinin ortak işlerini idare eden bir komiteden başka birşey degildir. Burjuvazi, tarihsel olarak

en devrimci rolü oynamıştır.

Burjuvazi, üstünlügü ele geçirdigi her yerde bütün feodal, ataerkil ve kırsal ilişkilere son verdi. İnsanı "dogal üstler''ine baglayan bütün bagları acımasızca kopardı ve insanla insan ara­ sında çıplak öz-çıkardan, duygusuz "nakit ödeme"den başka hiçbir bag bırakmadı. Dinsel şevkin, şövalyece coşkunun, fılis­ ten duygusallıgın en yüce esrimelerini bencil hesapların buzlu suyunda bogdu. Kişisel kıymeti mübadele degerine indirgedi ve sayısız dokunulmaz heratlı özgüriiigün yerine, o tek, ölçüsüz özgürlügü -Özgür Ticareti- koydu. Tek kelimeyle, dinsel ve siyasal yanılsamalada örtülen sömürünün yerine, çıplak, arsız, dolaysız, kaba sömürüyü koydu. Burjuvazi o zamana kadar saygı duyulan ve huşuyla bakılan her meslegin halesini söküp attı. Doktoru, hukukçuyu, papazı, şairi, bilim insanını kendi ücretli emekçilerine çevirdi. Burjuvazi, aileden duygusal peçeyi çekip aldı ve aile ilişkile­ rini salt bir para ilişkisine indirgedi. "Modern devletin yürütme organı" (The executive of the modern State); Er­ dost çevirisinde; "modern devletin yönetimi" -çn. 'Tarihsel olarak" (historically); Erdost çevirisinde;"tarihte" -çn.

26

KARL MARX



SİY ASI Y AZILAR

Burjuvazi, gericilerin o kadar hayran oldukları Orta Çağda­ ki kaba güç gösterisinin uygun tamamlayıcısını en tembel uyu­ şuklukta nasıl bulduğunu açığa çıkardı. İnsan etkinliğinin neye kadir olduğunu ilk gösteren o oldu. Mısır piramitlerini, Ro­ ma'nın su kemerlerini ve Gotik katedralleri kat kat aşan harika­ lar yarattı; ulusların daha önceki bütün göçlerini ve haçlı sefer­ lerini gölgede bırakan seferleri yürüttü. Burjuvazi, üretim araçlarını ve dolayısıyla üretim ilişkilerini ve bunlarla birlikte toplumun bütün ilişkilerini devrimci bir şe­ kilde sürekli değiştirmeden var olamaz. Daha önceki bütün sınai sınıfların ilk varlık koşulu ise aksine, eski üretim tarzları­ nın değişmez biçimde korunmasıydı. Üretimin sürekli devrim­ ci bir şekilde değiştirilmesi, bütün toplumsal koşulların kesinti­ siz bozulması, sonu gelmez belirsizlik ve ajitasyon, burjuva ça­ ğını daha önceki bütün çağlardan ayırt eder. Bütün sabit, don­ muş ilişkiler, beraberlerinde getirdikleri eski ve saygın önyargı­ lar ve fıkirlerle birlikte silip süpürülür; yeni oluşmuş olanların hepsi kemikleşmeden eskir. Sağlam olan herşey havada erir; kutsal olan her şey lanetlenir ve insan, sonunda kendi gerçek ya­ şam koşullarıyla ve hemcinsleriyle kurduğu ilişkilerle ayık bir kafayla yüzleşrnek zorunda kalır. Ürünleri için sürekli genişleyen bir pazar gereksinimi burju­ vaziyi yeryüzünün dörtbir yanına ittiriyor. Her yerde barınma­ lı, her yere yerleşmeli, her yerle bağlantılar kurmalıdır. Burjuvazi, dünya pazarını sömürmekle her ülkedeki üreti­ me ve tüketime kozmopolit bir nitelik verdi. Gericileri derin ke­ dere boğarak, üzerinde durduğu ulusal zemini sanayinin ayak­ ları altından çekip aldı. Bütün eski-yerleşik ulusal sanayiler yı­ kıldı ya da her gün yıkılıyor. Bunlar, kurulmaları bütün uygar uluslar için bir ölüm kalım sorunu haline gelen yeni sanayiler

KOMÜNI ST PARTI MA NIFESTOSU

27

tarafından; artık yerli harnınade ile yetinmeyip en uzak diyariar­ dan getirilen hammaddeleri işleyen sanayiler tarafından, ürün­ leri sadece ülke içinde degil, dünyanın her tarafında tüketilen sanayiler tarafından yerlerinden ediliyorlar. Ülkenin üretimiyle karşılanan eski İstekierin yerine, uzak toprakların ve iklimierin ürünleriyle karşılanması gereken yeni istekler çıkıyor ortaya. Es­ ki yerel ve ulusal kapalılıgın ve kendi kendine yeterliligin yerini ulusların çok yönlü ilişkilerinin, evrensel karşılıklı bagımlılıgın aldıgını görüyoruz. Ve maddi üretimde olan, entelektüel üre­ timde de yaşanıyor. Tek tek ulusların entelektüel yaratıları ortak mülk haline geliyor. Ulusal tek yanlılık ve dar kafalılık giderek daha fazla olanaksızlaşıyor; sayısız ulusal ve yerel edebiyattan bir dünya edebiyatı doguyor. Burjuvazi, bütün üretim araçlarında hızlı bir iyileşmeyle, son derece basitleşmiş iletişim araçlarıyla bütün ulusları, hatta en barbar olanları bile uygarlıgın içine çekiyor. Ucuz meta fıyat­ lan, bütün Çin setlerini yerle bir eden, barbarların inatçı yaban­ cı

düşmanlıgını teslim olmaya zorlayan agır toplardır. Bütün

ulusları, yok etme tehdidiyle burjuva üretim tarzını benimse­ meye zorluyor; onları uygarlık dedigi şeye geçmeye, yani burju­ va olmaya zorluyor. Tek kelimeyle, kendi imgesine göre bir dünya yaratıyor. Burjuvazi, kın kentlerin egemenligi altına soktu. Çok büyük kentler yarattı; kentsel nüfusu kırsal nüfusa oranla büyük ölçü­ de arttırdı ve böylece nüfusun önemli bir kısmını kırsal yaşamın bönlügünden kurtardı. Kın kentlere bagımlı hale getirdigi gibi, barbar ve yan-barbar ülkeleri de uygar ülkelere, köylü ulusları burj uva uluslara, Dogu'yu Batı'ya bagımlı hale getirdi. Burjuvazi, nüfusun, üretim araçlarının ve mülkiyetİn dagı­ nık durumuna giderek daha çok son veriyor. Nüfusu biraraya

28

KARL MARX · S I YASi YAZlLAR

topladı, üretim araçlarını merkezileştirdi ve mülkiyeti birkaç ki­ şinin elinde yogunlaştırdı. Bunun zorunlu sonucu, siyasal mer­ kezileşme oldu. Ayrı çıkarları, hukukları, yönetimleri

ve

vergi

sistemleri bulunan bagımsız, ya da gevşek baglada birbirine baglı eyaletler, bir tek yönetime, bir tek hukuk düzenine, bir tek ulusal sınıf-çıkarına, bir tek sınıra ve bir tek gümrük tarifesine sahip bir tek ulus biçiminde toparianmış duruma geldiler. Burjuvazi, sadece yüz yılı bulan egemenligi sırasında, daha önceki bütün kuşakların birlikte yaratmış olduklarından daha fazla kütlesel ve daha büyük üretken güçler yarattı. Doga güçle­ rinin insana boyun egmesi, makineleşme, kimyanın sanayiye ve tarıma uygulanması, buharlı gemiler, demiryolları, elektrikli telgraf, bütün kıtaların tarıma açılması, nehirlerin su yolu hali­ ne getirilmesi, nüfusun yerden b itereesine çogalması-toplum­ sal emegin kucagında böylesine üretken güçlerin yattığını daha önce hangi yüzyıl sezebilmişti? O nedenle şunları görüyoruz: Burjuvazinin üzerinde yüksel­ digi temel olan üretim ve mübadele araçları, feodal toplumda yaratıldılar. Bu üretim ve mübadele araçlarının gelişiminin bel­ li bir aşamasında, feodal toplumun üretimde ve mübadelede bulundugu koşullar, tarımın ve manüfaktür sanayinin feodal örgütlenmesi, tek kelimeyle feodal mülkiyet ilişkileri, zaten ge­ lişmiş olan üretken güçlerle artık bagdaşmaz duruma geldiler; bir o kadar ayak bagı oldular. Bunların parçalanmaları gereki­ yordu; parçalandılar. Bunların yerini, serbest rekabete uygun toplumsal ve siyasal bir yapının ve burjuva sınıfın ekonomik ve siyasal hükümranlı­ gının eşlik ettigi serbest rekabet aldı. Benzer bir hareket gözlerimizin önünde gerçekleşiyor. Üre­ tim, mübadele ve mülkiyet ilişkileriyle modern burjuva toplum,

K O M Ü N I S T P A RTI M A NIFESTOSU

29

böylesine devasa üretim ve mübadele araçlarını yaratan bir top­ lum, kendi büyüleriyle çagırdıgı ölüler ülkesinin güçlerini artık kontrol edemeyen büyücüye benziyor. Birçokları için on yıl ön­ cesinin sanayi ve ticaret tarihi, modern üretken güçlerin mo­ dern üretim koşullarına karşı, burjuvazinin ve burjuva yöneti­ minin varlık koşulları olan mülkiyet ilişkilerine karşı başkaldırı tarihinden başka bir şey degildir. Periyodik geri dönüşleriyle, her seferinde daha tehdit edici bir şekilde bütün burjuva toplu­ mun varlıgını sorgulayan ticari krizlerden söz etmek yeter. Bu krizlerde, sadece mevcut ürünlerin degil, daha önce yaratılmış üretken güçlerin de büyük bir kısmı periyodik olarak yok edilir. Bu krizlerde daha önceki bütün çaglarda saçmalık olarak görü­ nen bir salgın -aşırı üretim salgını- baş gösterir. Toplum bir­ denbire kendisini yeniden bir barbarlık durumuna sokulmuş bulur; adeta bir kıtlık, evrensel bir yıkım savaşı her türlü geçim aracının arzını kesmiş gibidir; sanayi ve ticaret yok olmuş gibi­ dir; peki niçin? Çünkü gereginden fazla uygarlık, gereginden fazla geçim aracı, gereginden fazla sanayi ve gereginden fazla ti­ caret vardır. Toplumun elindeki üretken güçler, artık burjuva mülkiyetin koşullarını daha fazla geliştirme egiliminde degil­ ' dir; aksine, kendilerine ayakbagı olan bu koşullar için geregin­ den fazla güçlü olmuşlardır ve bu ayakbaglarının üstesinden ge­ lir gelmez, burjuva toplumun tamamına düzensizlik getirirler, burjuva toplumun varlıgını tehlikeye sokarlar. Burjuva toplu­ mun koşulları, bu koşulların yarattıgı serveti kucaklayamayacak kadar dardır. Peki burjuvazi bu krizleri nasıl atlatır? Bir yanda " ..... artık burjuva mülkiyetİn koşullarını daha fazla geliştirme egitiminde de­ gildir" ( ... no tonger tend to further the development of the conuitions of bourgeois property) . Erdost çevirisinde; "burjuva mülkiyet ilişkilerinin ilerle­ mesine artık hizmet etmiyor" -çn.

30

KARL MARX · S I Y A S I YAZlLAR

bir üretken güçler kütlesini zorla yok ederek, diger yanda yeni pazarlar fethederek ve eski p azarları daha fazla sömürerek. Ya­ ni, daha yaygın ve daha yıkıcı krizierin yolunu açarak ve krizle­ ri önleme araçlarını azaltarak. Burjuvazinin feodalizmi yere serınede kullandıgı silahlar, şimdi bizzat burjuvaziye dönmüştür. Fakat burj uvazi sadece kendisine ölüm getiren silahları ya­ ratmakla kalmamış, bu silahları kullanacak insanları, modern işçi sınıfını, proleterleri de var etmiştir. Burj uvaziyle, yani sermayeyle aynı oranda proletarya, mo­ dern işçi sınıfı da -ancak iş buldukları sürece yaşayan ve emek­ leri sermayeyi arttırdıgı sürece iş bulan bir emekçiler sınıfı- ge­ lişir. Kendilerini parça parça satmaları gereken bu emekçiler öteki her ticaret nesnesi gibi bir metadırlar ve dolayısıyla, reka­ betin bütün iniş çıkışlarına, piyasanm bütün dalgalanmaianna maruz kalırlar. Yaygın makine kullanımı ve işbölümü yüzünden, proleter­ lerin işi tüm bireysel niteligini, dolayısıyla işçi için tüm çekicili­ gini yitirmiştir. İşçi makinenin bir uzarrtıŞı durumuna gelir ve ondan sadece en basit, en monoton ve en kolay beceri istenir. Dolayısıyla bir işçinin üretim maliyeti, neredeyse tamamen, onun bakımı ve ırkının devamı için gerekli geçim araçlarıyla sı­ nırlanır. Fakat bir metanın, dolayısıyla emegin8 fiyatı üretim maliyetine eşittir. Bu yüzden işin igrençligi arttıgı oranda ücret düşer. Dahası makine kullanımı ve işbölümü hangi oranda ar­ tarsa, ya iş saatlerinin uzatılmasıyla, ya verili bir zamanda yapı­ lan işin arttırılmasıy'ia, ya da makine hızının arttınlmasıyla vb. çalışma yükü de o oranda artar. " M arx, daha sonra, işçinin emegini degil emek gücünil sattıgını belirtmiştir.

KOM Ü N I S T P A RTI M AN I F ESTOSU

3I

Modern sanayi ataerkil ustanın küçük atölyesini sınai kapi­ talistin büyük fabrikasına çevirmiştir. Fabrikaya doluşan emek­ çi kitleleleri, askerler gibi örgütlenirler. Sanayi ordusunun erie­ ri olarak, kusursuz bir subaylar ve çavuşlar hiyerarşisinin ko­ mutası altındadırlar. Sadece burjuva sınıfın ve burjuva devletin köleleri olmakla kalmazlar, makine tarafından, denetleyici tara­ fından ve herşeyden önce bizzat bireysel burjuva imalatçı tara­ fından her gün ve her saat köleleştirilirler. Bu despotluk amaç ve hedefinin kazanç oldugunu ne kadar açıkça ilan ederse, o kadar bayagı, o kadar nefret uyandırıcı ve o kadar öfke yaratıcı bir ha­ le gelir. El emeginin gerektirdigi beceri ve güç harcaması ne kadar az olursa, başka bir ifadeyle modern sanayi ne kadar çok gelişirse, erkek emeginin yerini o kadar çok kadın emegi alır. Yaş ve cin­ siyet farklılıklarının işçi sınıfı için artık herhangi ayırt edici top­ lumsal geçerliligi yoktur. Bunların hepsi, kullanımı yaşiarına ve cinsiyetlerine göre degişen az ya da çok pahalı emek araçlarıdır­ lar. ' lmalatçı tarafından sömürülmesi son bulup ücretini nakit olarak alır almaz, emekçinin üzerine burjuvazinin öteki kesim­ leri, evsahibi, dükkancı, tefeci vb. çullanırlar. Orta sınıfın alt tabakaları -küçük çaplı ticaretle ugraşanlar, dükkan sahipleri ve genel olarak emekli esnaf, zanaatçılar ve köylüler- bunların hepsi, kısmen küçücük sermayelerinin mo­ dern sanayinin yürütüldügü ölçege göre yetersiz kalması ve bü­ yük kapitalistlerle rekabette yenik düşmeleri nedeniyle, kısmen de yeni üretim yöntemleriyle özel becerilerinin degersizleşmesi nedeniyle giderek proletaryaya karışırlar. "emek araçları" (instrumenıs of labour). Erdost çevirisinde; "iş araçları" ---çn .

32

KARL M A RX · S I Y A S I Y A Z l L A R

Proletarya çeşitli gelişme aşamalarından geçer. Dogmasıyla birlikte burjuvaziyle mücadelesi de başlar. Mücadele başlangıç­ ta bireysel emekçiler tarafından, sonra bir fabrikadaki işçiler ta­ rafından, ardından bir yerellikteki bir işkolunun çalışanları ta­ rafından kendilerini dogrudan sömüren bireysel kapitaliste kar­ şı yürütülür. Saldırılarını burjuva üretim koşullarına degil, biz­ zat üretim araçlarına yöneltirler; emekleriyle rekabet eden ya­ bancı malları tahrip eder, makineleri parçalar, fabrikaları ateşe verir, Orta Çag işçisinin ortadan kalkmış statüsünü zorla geri getirmeye çalışırlar. Bu aşamada emekçiler hala bütün ülkeye dagılmış ve karşı­ lıklı rekabetle parçalanmış, iç bütünlügü olmayan bir kütle oluştururlar. Eger herhangi bir yerde daha toplu gövdeler oluş­ turmak üzere birleşirlerse, bu durum onların kendi aktif birlik­ lerinin degil, kendi siyasal amaçlarına ulaşmak için bütün pro­ letaryayı harekete geçirmek zorunda kalan ve dahası bir süre için bunu gerçekleştiren sınıf olan burjuvazinin birliginin sonu­ cudur. Bu nedenle, bu aşamada, proleterler kendi düşmanlarıy­ la degil, düşmanlarının düşmanlarıyla, mutlak monarşinin ar­ tıklarıyla, toprak sahipleriyle, sınai olmayan burjuvaziyle, küçük burjuvaziyle savaşırlar. Bütün tarihsel hareket böylelikle burju­ vazinin ellerinde yogunlaşır; bu şekilde elde edilen her zafer burjuvazi için bir zaferdir. Fakat sanayinin gelişmesiyle birlikte proletarya sadece sayı­ ca artmakla kalmaz, aynı zamanda daha büyük kütleler halinde yogunlaşır, gücü büyür ve bu gücü daha fazla hisseder. Proletar­ ya saflarındaki çeşitli çıkarlar ve yaşam koşulları, makine bütün emek ayrılıklarını sildigi ve hemen hemen her yerde ücretleri aynı alt düzeye indirgedigi oranda, giderek daha fazla eşitlenir. Burj uvalar arasında artan rekabet ve bunun sonucu olan ticari

KOMÜNI S T PART! MANIFESTOSU

33

krizler işçilerin ücretlerini sürekli dalgalandırır. Giderek daha hızlı gelişen makinelerdeki aralıksız iyileşme işçilerin geçimini giderek daha fazla sallantılı hale getirir; işçiler ile kapitalistler arasındaki bireysel çarpışmalar, giderek iki sınıf arasındaki ça­ tışma niteligine bürünür. Bunun üzerine işçiler burjuvalara kar­ şı birlikler (sendikalar) kurmaya başlar; ücret oranını yüksek · tutmak için birlikte hareket ederler; zaman zaman çıkan baş­ kaldınlara hazırlık yapmak için kalıcı birlikler kurarlar. Müca­ dele, şurada ya da burada başkaldırılar biçiminde patlak verir. Arasıra işçiler galip gelir, fakat sadece bir süre için. Savaşım­ larının gerçek meyvesi, dolaysız sonuçta degil, işçilerin giderek genişleyen birliginde yatar. Modern sanayinin yarattıgı gelişmiş iletişim araçları bu birlige yardımcı olur ve farklı yerelliklerden işçileri birbirleriyle ilişkiye sokar. Hepsi de aynı nitelikte sayısız yerel mücadeleyi sınıflar arasında bir tek ulusal mücadelede merkezileştirmek için gerekli olan tam da bu ilişkidir. Fakat her sınıf mücadelesi siyasal bir mücadeledir. Orta Çag şehirlilerinin perişan kara yolları nedeniyle ulaşmak için yüzyıllara gerek duy­ dukları bu birligi, modern proleterler demiryolları sayesinde birkaç yılda gerçekleştirirler. Proleterlerin bir sınıf ve ardından bir siyasal parti şeklinde­ ki bu örgütlenmeleri, bizzat işçiler arasındaki rekabet yüzünden sürekli bozulur. Fakat her seferinde daha güçlü, daha saglam ve daha kuvvetli olarak yeniden dogar. Burjuvazinin içindeki bö­ lünmelerden yararlanarak, işçilerin tikel çıkarlarının yasal ola­ rak tanınmasını zorlar. İngiltere'deki on saat tasarısı böyle ger­ çekleşmiştir. ·

"birlikte hareket ederler" (club together). Erdost çevirisinde "biraraya gelir­ ler" -çn.

34

K A R L MARX



S I Y A S İ YAZlLAR

Eski toplumun sınıfları arasındaki bütün çatışmalar prole­ taryanın gelişim seyrine birçok yönde yardımcı olur. Burjuvazi kendisini s ürekli bir muharebe içinde bulur; ilk önce aristokra­ siyle; daha sonra, çıkarları sanayinin ilerlemesiyle çelişen burju­ va kesimlerle ve yabancı ülkelerin burjuvazisiyle. Bütün bu mu­ harebelerde proletaryaya başvurma, onun yardımını isteme ve böylece onu siyasal arenaya çekme zorunda kaldıgını görür. Bu nedenle bizzat burjuvazi, proletaryaya siyasal ve genel egitim ögelerini saglar; başka bir ifadeyle proletaryayı burjuvaziye kar­ şı savaşınası için silahlarla donatır. Dahası, görmüş oldugumuz gibi, egemen sınıfların bütün kesimleri, sanayinin ilerlemesiyle proletaryaya dogru itilirler, ya da en azından varlık koşulları tehlikeye girer. Bunlar da prole­ taryaya taze aydınlanma ve ilerleme ögeleri saglar. Nihayet, sınıf mücadelesinin karar saatine yaklaştıgı zaman­ larda, egemen sınıf içinde, aslında bütün toplumda sürmekte ola n çözülme süreci öyle şiddetli, öyle göz kamaştırıcı bir nite­ lik alır ki, egemen sınıfın küçük bir kesimi bagını koparıp dev­ rimci sınıfa, gelecegi ellerinde tutan sınıfa katılır. Bu nedenle, nasıl ki bir önceki dönemde soylulugun bir kesimi burjuvazinin safına geçtiyse, şimdi de burjuvazinin bir kesimi, özellikle bir bütün olarak tarihsel hareketi teorik olarak kavrama düzeyine yükselmiş burjuva ideologların bir kısmı proletaryanın safına geçerler. Bugün burj uvaziyle karşı karşıya gelen bütün sınıflardan sa­ dece proletarya gerçekten devrimci bir sınıftır. Öteki sınıflar modern sanayi karşısında gerileyip sonunda yok olurlar; prole­ tarya ise modern sanayinin özel ve özsel ürünüdür. Alt orta sınıf, küçük imalatçı, dükkan sahibi, zanaatçı, köy­ lü, bunların hepsi, orta sınıfın parçaları olarak yok olmaktan

KOM Ü N I S T P A R T ! M A N I F E S T O SU

35

kurtulmak için burjuvaziye karşı savaşırlar. B u nedenle devrim­ ci değil tutucudurlar. Dahası gericidirler; zira tarihin tekerlegi­ ni geriye çevinneye çalışırlar. Kazara devrimci olsalar bile, pro­ letaryaya katılmak üzere olmalarından ötürü öyledirler; bu yüz­ den şimdilerini değil geleceklerini savunurlar, kendilerini prole­ taryanın yerine koymak üzere kendi duruş noktalarını terk ederler. "Tehlikeli sınıf," toplumsal tortu, eski toplumun en alt taba­ kaları tarafından fırlatılıp atılmış, pasif bir şekilde çürümekte olan kitle, bir proleter devrimle şurada burada hareketin içine sürüklenebilir; ne var ki yaşam koşulları onları daha çok gerici entrikaların paralı aleti olmaya zorlar. Genel olarak eski toplumun koşulları, proletaryanın koşul­ ları içinde zaten fiilen eriyip gitmiştir. Proleter mülksüzdür; eşiyle ve çocuklarıyla ilişkisinin burjuva aile ilişkileriyle ortak hiçbir yanı artık kalmamıştır; İngiltere'de ve Fransa' da, Ameri­ ka'da ve Almanya'da aynı olan modern sınai emek, modern ser­ mayeye bagımlılık, proJeteri ulusal niteligin bütün izlerinden arındırmıştır. Onun için hukuk, ahlak, din, burj uva çıkarların ardında pu suya yattığı burjuva önyargılardır. Bundan önce üstünlüğü ele geçiren bütün sınıflar, bir bütün olarak toplumu kendi mülk edinme koşullarına tabi kılarak za­ ten edinilmiş statülerini sağlamlaştırmaya çalıştılar. Proleterler daha önceki kendi mülk edinme tarzlarını ve böylece daha ön­ ceki bütün mülk edinme tarzlarını ortadan kaldırmadan toplu­ mun üretken güçlerinin efendileri olamazlar. Güvenceye alıp sağlamlaştıracak hiçbir şeyleri yoktur; onların misyonu bireysel ·

"Efend ileri olamazlar" ( cannot beconıc masters of). Erdost çevirisinde "ele ge­ çireınczler'" -çn.

36

K A R L MARX · SI Y A S I Y A Z l L A R

mülkiyetin daha önceki bütün güvencelerini ve korunaklarını yok etmektir. Daha önceki bütün tarihsel hareketler azınlıklara ait ya da azınlıkların çıkarına hareketlerdi. Proleter hareket, büyük ço­ gunlugun büyük çogunlugun çıkarına bilinçli, bagımsız hareke­ tidir. Proletarya, şimdiki toplumumuzun en alt tabakası, resmi . toplumu n bütün üst makamları . havaya uçurulmadan kıpır­ dayamaz, ayaga kalkamaz. Proletaryanın burj uvaziyle mücadelesi, töz bakımından ol­ masa bile biçim bakımından, başlangıçta ulusal bir mücadele­ dir. Her ülkenin proletaryası, elbette, herşeyden önce kendi burjuvazisiyle hesaplaşmalıdır. Proletaryanın gelişiminin en genel evrelerini betimlerken, mevcut toplumun içinde yürütülen az çok örtülü içsavaşı, bu savaşın açık bir devrim şeklinde patlak verdigi ve burjuvazinin şiddetle devrilmesinin proletaryanın egemenliginin temellerini attıgı noktaya kadar izledik. Görmüş oldugumuz gibi bugüne kadar her toplum biçimi ezen ve ezilen sınıflar antagonizmine dayanmıştır. Fakat bir sı­ nıfı ezmek için, ona en azından kölece varl ıgını sürdürebilecegi belli koşulları saglamak gerekir. Serflik döneminde serf, kom ün üyeligi d üzeyine yü kseld i , t ı pkı feodal mutlakiyetçil igin boyun­ durugu altında küçük burjuvazinin bir burjuva haline gelmeyi " B i reysel mülkiyet" ( i ndividual p ro p e rty) ; -ç n . "

üst makam ta ba k a l a rı "

Erdost

.;c·virisiııde "özel m ülkiyet"

(supcri ı ıcuıııbeııt strata ) . Frdost çevirisiııde; "üstya­

pı tabakaları". Marksist litcratürıiıı tcııı..·' k

K A R L M A R X · SIYASi YAZlLAR

1 94

komünist toplumda, 4 0

Bismarck, Otto vo n . ı ı 6, 1 1 7, ı ıo, • 3 9· 1 4 7, ı s o, 1 5 1 , 1 5 4, 1 5 5 , ı 6ı, ı 6J , 1 7 9 , ı 8o, ı 8 ı , 190

Blanc, Louis, 6 ı , 67, 75, So

Blanqui, Louis-Auguste, 7 5 , 89, 95, 1 24, ı ı6, ı ı7, ı ı.R, r 6 ı

Bo nap arte , Lo u i s Napole on , 6 5 , 79- ı q, I l 6 , no, ı 3 3 - ı 3 4 , • 4 4 • 1 5 3

diktatörhl�ü. 9 4 - ı o ı ve köylüler, ıo ı - ıo6

B u rjuva Devrimi, So-Sı

Burjuva toplumu birikmiş emek, 3 2 cumhuriyetin sınıfsal yapısı, 9 1

k uru l uş u, a ı - 8 3

Burj u vazi

aile ilişkileri, ı ı, 4 3 devrimci rolü, 23 -28, 46, ı 7 9 doAuşu -feodal toplum Fransız, 6 ı -n. ı r 8

içi nde n,

23

kadına karşı tutumu, 44 köylüler üzerindeki baskıları, ı oo- ı o J

Kültür, 4 2 P h ill ippe egemenlil!inde, özg ü rl ü k kavramı, 3 9 - 4 1 po li tik ilerlemesi 24- 1 6 Louis

94-9 5

sınıf antagonizmleri, ı 3

sınıf egemenligini pek işt ir mesi , 9 5 - 9 7

sömürü,

.z _1 - 2 5

üretim tarzı, 1.4-2 5

varhgının özsel koşulu, 3 7 ve nüfus dagılımı, 17

Bürokrasi

m er kez ileş me , ı o S - ı 09 parlarnanter

c u mhu riye tte,

Cabet, Eıienne, 6 ı

97

Calonne, Charles-Aiexandre, ı ı o

Ca rlyle, Thomas, so

Ca va ignac , louis-Eugene, 6 5 , 87,

Code Napoeleon, ı c ı , ı o ı Cromwell,

Olivier, 8 ı

Çartistler, 6 ı

ı



I N DEKS Doga ve ernek gücü, ı 6 8 Devrimci

sınıf

(olarak) alt orta s ın ı flar ,

3 1 · H • 1 79

(olarak) burjuvazi, >J -ıS,

46, 179

(olarak) proleterya, 3 4 - 3 5 , ı So

Dan ton, Georges- Jacques, So, S ı

Demokratik Cumhuriyet, ı S S Desmoulins, C•mille, So Devrim burjuva, Sı-84

parlamenter cumhuriyetin devrilmesi, 97 proletarya, 8 5 , 9 5

Douay, Gen. Felix,

156

Egitim, 4 3 • 4 8

devletin rolü, 1 S 9 zorunlu, ı 89 Emek eşitsizlik

hakkı,

176

eşit yüküml!llük, 48 komünist toplumda,

1 7 5 - 177

ve servet, ı 6H, ı 70 Emek gücü ve artı deger, 1 8 3

ve doga, ı 6 8

v e ücret, ı 8.1 Emperyalizm, ı H u l usa l , ı6 ve pazarın gen işl e mesi , >4

Eudes, General, 1 14 Favre, Jules, 1 4 6, ı 54·

ı

55

Feodalizm

çöküşü,

98

-içinde- burjuvazinin filizlenmesi, 23

parçalanmas1(Fransız devriminde), S ı Fourier, Charles, 5 8 , 6 ı

Fransa ,

cumhur iyet, ı ıo burjuvazisi, � s - n . ı ı 8

Ikinci Imparatorluk, köylüler, 103- ıo4

1 20, • H - • 3 5

19 5

K A R L M A RX · S I Y A S I YA Z l LAR

1 96

Paris Komünü, ı 6 , ı S ı , r 2. ı- ı J 5 , r 5 8 - ı 6 3 , ı 6 s fraksiyonları, 126- 1 2 8

yenilgisi, ı I 5 , I I 7

yönetimi, ı ı.8-ı3o sınıf mücadeleleri ( 1 8 4 8 - 1 9 5 0), 6 5 - 77 Şubat Devrimi, I 6 , 67, 6 8 , H4, 94 Temmuz Devrimi ( 1 8 30), 49 Üçüncü zümre, >4 ve Avustury�-Prusya savaşı, no ve Rusya, ı ı 6- I I 7 Fransa'da lç Savaş (Marx), I 1 5 - ı 6 5

Fransa'da Sınıf Mücadeleleri( ı 848-ı 8 50), 6 5 - 7 Fransız Devrimi ( 1 789) burjuva devrimi olarak, 97-99 Roma kültüründen miras aldıgı, I 8 I Gelir vergisi, 4 8 Gotha Programının Eleştirisi ( Marx), I 67 - 1 9 > Grün, Herr Karl, 5 6

Guizot, François, ı 8 , Bo, 9 7 , ı ız. Hanedan partileri, 8 6

Hasselman n, Georges Eugene, Baron, ı S o Hıristiyanlık, 4 6 ve sosyalizm, 5 ' idCe nopoleonienne, ıo4, r os , ıo6, ıo7 , ı oS

Ikinci Imparatorluk, no, ı 3 4- r ı s Işçiler Çocuk, 43-44, 4 8 Kadın, ı ı

jaubert, Hippolyte-François, ı 6 4 Kadın işçiler, 3 ı Köylüler sınıf olarak -Fransa' da, I O J - I04 ipotek borcu, ı o 5 tutuculugu, Ioı.- ı o ı vergilendirilmesi, ı o ı Komünist birlik amacı, 3 8 - 4 9 kuruluşu, ı ı

I N DEKS

197

muhalefet partileriyle ilişkileri, 6 ı - 6 3 proleterya ile ilişkileri, 3 7 - 4 9 Komünal mülkiyet, ı 8 , 40 Komünist Parti Manifestosu (Marx and Engels), ı. ı - 6 3 Komünist

toplum -

birikmiş em ek, 40 devrimci geçiş, 46-49

ve aile, 4 3 -44 ve devlet, ı 8 7 - 1 8 9 v e ulusalhk, 4 s Küçük burjuva, 3 6 1 8 4 8 devriminde, 93 Lamartine, Alphonse de, 64 , 66 Lange, Friedrich, ı 8 ı. Lasalle, Ferdinand, ı 6 6

Lecomte, gen. Calude, ı 5 4, ı s 6

Ledru-Rollin, Alexandre,

6o, 62, 66

Louis Bonaparıe'ın ı8 Brumaire'i (Marx), 7 9 - ı ı4 Louis

-XIV, ı o r -XV, l l J -XV!, ı ı.J -XVIll, 8 2

-Blanc, 6 ı , 67, 7 5 , H o -Napoleon Bonaparte, 6 J , 7 3 , 79, ı ı ı , ı ı 4, r ı .ı . ı 3 4, 1 J 6 , 2 44, 1 4 6 , ' 4 9 , l88

-Philippe, 63 , 8 7 , 8 9 , 9 4 , 9 5 , 9 9 , u 8-ıı.o, r J S , ı s ı., ı s ı , ı 8 5 , ı 8 8 -Philippe, 63

Lumpen proleterya, l l ı devrimde, 92 köylü, ı o 8

Luther, Martin, So MacMahon, Marie-Edme-Patrive, Malthusçu nüfus teorisi, ı S ı.

Maurer, Georg Ludwig von, n Mülkiyet

komünal, ı 8-u

Nüfus dagılımı, 4 8

kentlerde,

l7

I

5 6, r 6 o, r 6 2

198

KARL MARX



S I YA S i Y A Z l LAR

On Saat Yasası, 3 3 Özel mülkiyet-

ortadan kalkması, 3 9 - 4 3

Paris Komünü, ı 6 , ı R r , 1 2. 2 - 1 3 I , 1 3 5 - 1 5 2 grupla r, 1 2 6 - n S

yenilgisi, ı ı ; - ı 1 7

Parlamenter cumhuriyet

1 8 4 8 d evrim i nde , 9 3

yıkılması, 9 7

P a zar

genişlemesi, 2 3 - 28

burjuvazinin yükselmesiyle, 2 J , ı6-ı8 sin a i üretim il�. 1 3

dünya, ı ; - ı R Phalansteres, 6o

Pietri, )oseph Marie,

ı

Politik merkezileşme,

5'

28

Proletarya

ı 8 4 8 devriminde, 6 s -n. s s - 9 o

ayaklanmanın başarısızlıgı ( ı 8 5 ı 'de), 9 6 devrimci bir s ı n ı f ol a ra k, 3 5 - 3 6 birleşik muhalifleri, 9 1

d iktatörlügü, ı S 7 fabrika

ö rg ütlen me s i,

ı

ı

sendikal organizasyonu, 3 3

komünistlerle ilişkisi, 3 7- 3 9 tanımı, 2 2 toplumsal durumu, 3 3 , 3 7

ulusal mücadelesi, ı s . ı s

ul uslar a rası niteliSi, 3 5 , ı S

ücretler, 3 2 - 3 3

ve alt orta sınıflar, ı ı, 3 4

ve burjuva ideologları, 3 4 ve makine, 30-3 J , ı ı

Proletarya devrimi­ niteligi, S s

ve

pa r l ament er cumhuriyetin

Rahiplerin egemenli!li, ı o7 Rohespierre, Maximili"n de, So, S ı Royer-Collard, Pierre Paul, S ı

d evrilmesi, 9 7

INDEKS Rusya toprak mülkiyeti, ı 8

ve Fransa, ı 7 , ı ı 6- ı ı 7

Saint-)ust, Louis de, 79 Saint Simon, Claude Sendikalar, 3 3

Henri, Comte de,

sB

Sosyal Demokrat Parti -Alman, 5 3- 56, ı 67 SosyalizmAimanya'da, 5 3 - 5 6 burjuva, s 6 - 5 8

eleştirel-ütopik, ı B - 6 ı

gerici,

ı ı -ı6

Alman, 5 3 - 5 6 feodal, 4 - ı ı

"gerçek", n - s 6

küçük burjuva, ı ı - 5 3 muhafazakar, ı6-ı8

Tarih yapmak, B o

Thiers, Adolphe, 6 6 , ı ı ı, 1 2 4 , ı ı. s , ' 3 3 · 1 3 5 , 1 4 2, 1 4 j , 1 4 7 , 1 4 9-1 6 4

Thomas, l.lemept, ı s ı- ı ı 6 Trochu, Louis )ule, 6o Toplum-

komünist (bkz. komünist toplum) sınıfsız, ı 8 4

tarih öncesi, ı. ı.

ve devlet, ı 86- ı 8 9 Uluslararası Işçi Birligi, ı B ı Ulusların bagımlılıgı, ı6-ı7 Üretimaşırı, 1.9, 5 ı burjuva tarzı, ı6-ı8 Vaillant,

ı

ı6

Valentin, ).B.P, r ı ı

1 99

Fransız tarihi kronolojisi L 789 - L905

I 7 89

1 4 Temmuz

Halkın Basrille'i ele geçirmesi ve vali De Launay'ı katietmeleri ile Fransız Devrimi'nin başlaması

4 A�ustos

Ulusal Anayasa Meclisi'nde asiller feodal

27 Agustos

İnsan ve vatandaşlık hakları deklarasyonu

haklarından feragat etti.

I 7 90

I 79 1

I792

1 79 3

r2 Temmuz

Ruhhan sınıfı Sivil Anayasa 'sı oluşturuldu

14 Temmuz

Kral yeni anayasayı kabul etti.

27 A�ustos

Pillnitz Dek larasyonu

ı

Yasama meclisi toplandı.

Ekim

20 Nisan

Fransa Avusturya'ya savaş açtı.

2-7 Eylül

Eylül Soykırımı

21 Eyliil

Monarşi yıkıldı.

2r Ocak

XVI.Louis idam edildi.

ı

Fransa Büyük Britanya'ya savaş açtı.

Şubat

2 6 Mart

Kralcıların Vendee'de ayaklanması

6 Nisan

Kamu Güvenligi Komitesi kuruldu.

22 Haziran

1 7 9 3 Anayasa'sı oluşturuldu, uygulamaya konulmadı.

1 7 Eylül

Gıdaya ve diger ürünlere maksimum fiyat

ı 6 Ekim

Kraliçe Marie Amoinette idam edildi.

kondu.

l. O l.

KARL MARX · SIYASI YAZl LAR ı o-Kasım

The Cult of Reason orta ya atıldı. Devrim rakvimi yürürlüğe kondu.

7 M ayıs

Cult of the Supreme Being ortaya atıldı.

10 Haziran

2 2 Prairial Kanunu'nun uygulanması.

1 79 5

2 2 Ağustos

lll. Anayasa uygulamaya kondu.

ı 8o:z.

27 Mart

1 7 94

-

Amiens antiaşması imzalandı, Fransız Devrim Savaşı sona erdi.

1 1 Eylül

Piedmont, İtalya Fransa tarafından işgal edildi.

1 80 5

2.6 Aralık

Fransa & Austurya Pressburg Andaşması i mza ladı.

1 8 09

ı 3 Şubat

ı8q

3 0 Mayıs

French Saragossa, İspanya'yı aldı. Fransa'nın 1 792'deki sınırlarına döndüğü I. Paris Antiaşması ilan edildi.

1830

5 Temmuz

Fransa 40 yıl sürecek Cezayir işgalini gerçekleştirdi.

26 Temmuz

Kral X. Charles siyasi ve sivil hakları sınırlayan beş kanun çıkardı.

29 Temmuz

Marquis of Lafayette'in başını çektiği liberaller kralın vatandaşlık haklarını kısıtlamasına k arşı geldi.

1832

4 Aralık

Fransa Antwerp kalesini bombalamaya başladı.

1838

3 0 Kasım

1839

9 Mart

Meksika Fransa'ya savaş açtı. Meksika ile Fransa arasındaki savaş

sona

erdi. 1 84 4

6 Ağustos

Fransa ile Fas arasında savaş başladı.

1848

2 6 Şubat

Il. Fransız Cumhuriyeti ilan edildi.

FRAN S I Z T A R I H I KRO N O L O J I S I

ı 2 Mart 26 Temmuz

1 7 8 9- 1 9 0 5

2C 3

Il. Fransız Cumhuriyeti kuruldu. Fransız ordusu Paris ayaklanmasını bastırdı.

ı s s9

3 Mayıs

1 8 70

ıo

Ocak

Fransa Avusturya'ya savaş açtı. Cumhuriyetçi gazeteci Victor Nair'ın Pierre Bonaparte tarafindan öldürülmesi

1 2 Ocak

Victor Nair'ın cenazasi için Cumhuriyetçiterin gösterisi

20 Nisan

Danışma meclisi tarafından pariementer rejimin yer alması

8 Mayıs

lmparatorhık yanlısı biiyük plchisite ( % 70 )

5 Temmuz

Paris'te enternasyonelin başındakilerin hüküm giymesi

1 9 Temmuz

Prusya'ya savaş ilanı

14 Ağustos

Blanqui isyanının başarısızlıgı

2 Eylül

Sedan bozgunu, III.Napolyon teslim oldu ve hapse girdi.

4 Eylül

llLCumhuriyetin kurulması

19 Eylül

Prusya güçleri Paris'i kuşattı.

9 Ekim

Gambetta balonla Paris'ten kaçtı ve Bordeaux'a sığındı.

1871

27 Ekim

Sazaine Metz'e teslim oldu.

ı.8 Ocak

Fransız-Alman ateşkesi, Paris'in teslim olması

8 Şu bat

Mil let meclisi seçimleri

ı 5 Şubat

Mil liyetçi cephe barışa karşı çıktı.

1 7 Şubat

Thiers hükümet başkanı oldu

ı.6 Şubat

Prusya ile Fransa arasında barış hazırlığı antlaşmasının imzalanması

ı Mart

Prusyalılar Paris'e girdi.

20 4

K A R L M A RX · S I Y A S İ YAZlLAR

1 0 Mart

Bordeaux Paktı tüm rejim kararlarını dur-

17 Mart

Blanqui'nin tutuklanması

18 Mart

Thiers ve millet meclisi Versailes'ı işgal

durdu.

etti. 26 Mart 26 Mart

Paris Komünü seçimleri Şehir otelinde Komün bildirgesinin okunması

1 0 Mayıs

Francfort Andaşması Almanlada barışı

1 8 Mayıs

Antlaşmanın millet meclisi tarafından

sağladı. onaylanması 21 Mayıs

Kanlı haftanın sonunda Versailes ordu-

27 Mayıs

Paris komününün son kalesinin düşmesi

3 1 Ağustos

Thiers cumhurbaşkanı seçildi

1872

2 Kasım

Thiers cumhuriyet lehinde karar verdi.

ı 87 3

9 Ocak

III. Napolyon İngiltere'de öldü.

1 873

24 Mayıs

Thiers'in güvensizlik oyuyla düşürülmesi

larının Paris'e girmesi

24 Mayıs

Mareşal Mac-Mahon Cumhurbaşkanı seçildi

26 Mayıs

Mareşal Mac-Mahon " ahlaki düzen" politikasını sundu

18 Kasım ı 875

30 Kasım

Kral yedi yıllık başkan vekili atadı. Tüm yurttaşiara doğrudan genel oy hakkı tanınması

1 8 76

30 Ocak

Senato seçimlerinde Monarşi yanlılarının zaferi

5 Mart

Yasama seeimlerinde Cumhuriyetçilerin zaferi

F R AN S I Z TARIHI K RO N O LO J ISI I 7 8 9 - 1 9 0 5 r8n

r 6 Mayıs

20 5

Jules Simon hükümetinin çekilmesi ve muhafazakar dükün yerine gelmesi

2.2.

Haziran

Senato seçimlerinde Monarşi yanlılarının zaferi

ı.8 Ekim

Yasama seeimlerinde Cumhuriyetçilecin zaferi

1 5 Kasım

Broglie dükünün çekilmesi

1 8 78

ı Mayıs

Paris'te Evrensel serginin açılışı

ı 879

3 0 Ocak

Jules Grevy Mareşal Mac-Mahon'un yerine geçti.

3 1 Ocak

Gambetra Millet Meclisi Başkanı seçildi

ı 8 8o

2.9 Haziran

Tahiri Fransa tarafından işgal edildi.

ı88ı

1 2 Mayıs

Bordo Antlaşması, Tunus Fransız

30 Haziran

Toplantı özgürlüğü kanunu

2.9 Temmuz

Basın özgürlüğü kanunu

ı 882

2. 7 Ocak

Gambetta hü kümeti düştü.

ı 88J

2 0 Mart

Endüstriyel mülkiyeri koruyan Paris

hakimiyetine girdi.

Antiaşması imzalandı. ıss5

ı 8 89

2 1 Mart

Ferry'nin ll. Fransız hükümeti çekildi.

17 Aralık

Fransa Madagaskar'! hakimiyet altına aldı.

10 Ocak

lvory Coast'ın Fransız hakimiyetine girmesı.

1 89 1

o ı Ocak

Fransız birlikleri Nioro'yu kuşattı.

2.4 Şubat

Fransız birlikleri Diena West Sudan'ı kuşa ttı.

ı 89 3

1 0 Mart

lvory Coast'nin Fransız kolonisi olması.

1 7 Aralık

Rusya Fransa ilc Duple Birliği'ni onayladı.

206

KARL MARX

2 8 A ralık



SIYASİ YAZlLAR

Fransız Teğmen Boiteux'un Tumbuktu'yu işgal i

r894

04 Ocak

Fransa Rusya ile Duple Birliği'ni onayladı.

1 895

15 Ocak

Fransız filosu Majunga, Madagascar'a ulaştı.

I 7 Ocak

Fransa Başkanı Casimir-Perier istifa etti.

I 7 Ocak

Felix Faure Fransa Başkanı oldu.

3 0 Eylül

Fransa Madagascar'da hakimiyetini ilan etti.

1 904

o8 Kasım

Emile Combs Fransa'da kilise ve devletin ayrılmasını öngören bir kararname çıkardı. Kanun Aralık 1 9o8'te geçti ve böylece ı 8 o 1 Konkordatosu sona erdi, tam bir bilinçsel özgürlük kazanıldı.

1 90 5

ı8 Ocak

Fransız Combes hükümeti düştü.

09 Aralık

Kilise ve Devletin ayrılmasını öngören kararname kanun şeklini aldı.

Marx'ın geriye bıraktığı eserleri arasında devrimci örgutlenmeye ilişkir Marksist bir teori ve dolayısıyla da Marksist bir siyaset teorisi olmadığı gibi, o küllıyat arasında Marksıst bir devlet teorisının de bulunmadığı bizzat Marksist düşünürler arasında tartışı lagelen bir meseledir. Dahası. devlete ve sıyasal iktidara ilişkin Marksist cephedeki bu teorik eksiklik tespitinın -bırkaç istisnaı ısim dışında- butOn suı d üşünce tarihıne yayılmışilgından da sözedebilirız Marx'da -özellikle vurgulamak gerekir kı- gerçekte olmaktan çok görunurdedir eksiklik. onun siyaseti bızzat teorisinde. kapitalist ü retim tarzını çözümleme girışımin kendisindedir Marx'ın politik. ekonomik ve felsefi görüşlerini yansıtan metinleri arasından derlenen üç ciltlik edisyanun ilk kitabı olan "Siyasi Yazılar". ıçerdiği metinlerin seçildiği kitap isimlerini taşıyan "Komünist Parti Manifestosu

Fransa'da Sınıf Mücadeleleri". "Louis

Bonaparte'ın 18 Brumaire'i" "Fransa'da iç Savaş ve 'Gotha Progranıının Eleştir'sı bölümler'� den oluşuyor Barındırdıkları siyası muhtevıyat kadar güvenli, canlı. atak ve gür üsluplarıyla da d ikkat çekıci olan b ı rbirini tamamlar nitelikli bu metinlerde Marx. bir yandan sınıf mücadelelerinin tarihtekı rolünü, proleterya devriminin enternasyonal boyutunu. 1 848 devrimlerinaan ve Paris komününden çıkarılması gereken dersleri dile getirmiş diğer yandan Louis Bonaparte' n darbesınden Paris Komü nıı ne kadar uzanan Fransanın o en sıcak yıllarını, materyalist tarih kavrayışına sahip bir toplumsal ve siyasal tarihçi olarak. mükemmel bır anlatıyla canlandırmıştır