Osmanlı İmparatorluğu'nda Emek ve İktidar: Tütün İşçileri, İşyeri Yöneticileri ve Devlet, 1872-1912 [1 ed.]
 9786058022216

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

.

Osmanlı lmparatorluğu'nda •

Emek ve iktidar TÜTÜN İŞÇİLERİ, İŞYERİ YÖNETİCİLERİ VE DEVLET, 1872-1912 c:: a:::Jc c:: =s c:ı � ı-rı

3

co ::;:ıı::;< co ::;:ıı::;-

() )> z z )> () )> ::o

OSMANLI IMPARATORLUC'.;U'NDA EMEK VE İKTİDAR TÜTÜN iŞÇiLERi, IŞYERI YÖNE TİCİLERİ VE DEVLET, 1872-1912

Koç Üniversitesi Yayınları: 278 TARiH

Osmanlı imparatorluğunda Emek ve iktidar: Tütün işçileri, lşyeri Yöneticileri ve Devlet, 1872-1912 Can Nacar lngilizceden çeviren: Ali Karatay

Yayına hazırlayan: Bayram Şen Düzelti: Ceyhan Usanmaz Mizanpaj uygulama: Gökçen Ergüven Kapak tasarımı: Emre Çıkınoğlu

First published in English under the title Labor and Power in the Late Ottoman Empire: Tobacco Workers, Managers, and the State, 1872-1912 by Can Nacar, edition:1 ©Can Nacar, under exclusive license to Springer Nature Switzerland AG, 2019 This edition has been translated and published under licence from Springer Nature Switzerland AG. Springer Nature Switzerland AG takes no responsibility and shall not be made liable for the accuracy of the translation. ©Türkçe yayın hakları: Koç Üniversitesi Yayınları, 2020 1. Baskı: lstanbul, Mayıs 2022

Bu kitabın yazarı, eserin kendi orijinal yaratımı olduğunu ve eserde dile getirilen tüm görüşlerin kendine ait olduğunu, bunlardan dolayı kendinden başka kimsenin sorumlu tutulamayacağını, eserde üçüncü şahısların haklarını ihlal edebilecek kısımlar olmadığını, kabul ve taahhüt eder.

Baskı: 12.rratbaa

Sertifika no: 46618

lbrahim Karaoğlanoğlu Cad. 35/1 KAğıthane/lstanbul

+90 212 281 2580

Koç Üniversitesi Yayınları

Sertifika no: 51577

Rumelifeneri Yolu 34450 Sarıyer/lstanbul

+90 212 338 1000

[email protected] • www.kocuniversitypress.com



www.kocuniversitesiyayinlari.com

Koç University Suna Kıraç Library Cataloging-in-Publication Daca Nacar, Can Osmanlı imparatorluğunda emek ve iktidar : tütün işçileri, işyeri yöneticileri ve devlet, 1872-1912

=

Labor and power i

the !ate Ottoman Empire : tobacco workers, managers, and ehe state, 1872-1912/ Can Nacar: lngilizceden çeviren Ali Karatay; yayına hazırlayan Bayram Şen.-- lstanbul : Koç Üniversitesi, 2022. 192 pages; 16,5x24 cm.-- Koç Üniversitesi Yayınları; 278. Tarih 978-605-8022-21-6 1. Tobacco--Turkey--History. 2. Tobacco indumy--Turkey--Employees--History. I. Karatay, Ali. il. Şen Bayram. 111. Title. HD9146.T9 N3320 2022

Osmanlı İmparatorluğu'nda Emek ve İktidar Tütün İşçileri, İşyeri Yöneticileri ve Devlet, 1872-1912

CANNACAR

İngilizceden çeviren: Ali Karatay

l!i1 KÜY

Tina'ya

İçindekiler

Teşekkür

11

Giriş

13

BiRiNCi BÖLÜM

27

Osmanlı Tütün Endüstrisi: Girişimciler v e işçiler

iKiNCi BÖLÜM

ss

Hayatlarını Tütünde Çalışarak Geçirenler: Fabrika ve Mağaza Duvarları Arasında Hayat

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

83

"Cehalet" Eylemde: il. Abdülhamid Döneminde işçi Protestoları

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

107

Yaşasın işçiler: 1908'in Devrim Coşkusu

BEŞi N C i BÖ L Ü M

1 33

Devrimin Coşkusu Geçince: Yeni imkanlar v e Zorluklar Sonuç

163

Kaynakça

171

Dizin

1 87

Şeki l ve Tablo Li stesi

HARiTA 1. Osmanlı lmparatorluğu'nun

Balkan ve Anadolu topraklarındaki başlıca tütün

üretim ve işleme merkezleri, 1883-1912

26

TABLO 1.1 Osmanlı lmparatorluğu'ndan gerçekleştirilen tütün yaprağı ihracatı, 1880-1913 (bin kg)

29

TABLO 1.2 Kavala, lskeçe ve Selanik'ten gerçekleştirilen tütün yaprağı ihracatı, 1901-1911 30

(bin kg)

ŞEKiL 1.1. lskeçe'deki bir tütün mağazasında tütün yapraklarını işleyen işçiler (Kaynak: Yani Hristaki, Tütün: Tütün Ziraatinin Is/ahına Dair Malumat-ı Mücmel, Dersaadet: Agop Matosyan Matbaası, 1327/1911, s. 45.)

ŞEKiL 1.2. lskeçe'deki bir tütün mağazasında çalışan işçiler (Kaynak: Hristaki, Tütün, s.

50 48.) 51

ŞEKiL 2.1. Cibali Fabrikası'nda tütün yapraklarını tefrik eden işçiler (Fotoğraf: Guillaume Berggren. Koleksiyon: Rezan Has Müzesi, lstanbul [lstanbul, lslam Bilim ve Teknoloji 69

Tarihi Müzesi'nde kayıtlı))

ŞEKiL 2.2.

Havanlarla tütün yapraklarını kıyan Cibali işçileri (Fotoğraf: Guillaume Berggren.

Koleksiyon: Rezan Has Müzesi, lstanbul [lstanbul, l_slam Bilim ve Teknoloji Tarihi 71

Müzesi'nde kayıtlı))

ŞEKiL 2.3. Cibali fabrikasında kadın makine operatörleri (Fotoğraf: Guillaume Berggren. Koleksiyon: Rezan Has Müzesi, lstanbul [lstanbul, lslam Bilim ve Teknoloji Tarihi 74

Müzesi'nde kayıtlı])

ŞEKiL 2.4 Cibali fabrikasında kadın

sigara işçileri (Fotoğraf: Guillaume Berggren. Koleksiyon:

Rezan Has Müzesi, lstanbul [lstanbul, lslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'nde kayıtlı))

ŞEKiL 2.S

79

Cibali fabrikasının paketleme bölümünde çalışan kadınlar (Fotoğraf: Guillaume

Berggren. Koleksiyon: Rezan Has Müzesi, lstanbul [lstanbul, lslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'nde kayıtlı])

80

TABLO 3.1

Reji'nin 1904 grevini kışkırtmakla suçladığı işçiler.

TABLO 4.1.

Dersaadet Sigara Amelesi lttihad Cemiyeti'nin kurucular listesi.

113

TABLO 4.2

Dersaadet Sigara Amelesi lttihad Cemiyeti idare heyeti

113

ŞEKiL S.1

Reji grevcileri (Kaynak: Kalem (21 Nisan 1327/4 Mayıs 1911])

99

156

Teşekkür

E

linizdeki kitabın ortaya çıkmasına katkıda bulunan çok sayıda insan var. Doktora tezi olarak başladığım bu çalışmaya olan tutkulu desteği ve Osmanlı

tarihi hakkındaki geniş bilgi ve tecrübesini seve seve benimle paylaştığı için da­ nışmanım merhum Donald Quataert'a; derin bir kavrayış ürünü olan kıymetli

eleştirileri ve önerileri için merhum Rifa'at Ali Abou-El-Haj'a ve yazım sürecindeki yol gösterici yardımları için Thomas Dublin, Heather Dehaan ve merhum Jean Quataert'a minnettarım. Birkaç kurum bu çalışmanın farklı aşamalarına mali destek sundu. Londra' daki araştırmalarım Koç Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi tarafından finanse edildi. 2007-2008 yıllarında bursiyeri olduğum Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) bana her açıdan olumlu ve zengin­ leştirici bir akademik ortam sundu. Kitabın hazırlık aşamasında imkanlarından yararlandığım Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi, Birleşik Krallık Ulusal Arşivi, İstanbul Büyükşehir B elediyesi Atatürk Kitaplığı, B eyazıt Devlet Kütüphanesi, İslam Araştırmaları Merkezi, TBMM Kütüphanesi, Binghamton Üniversitesi Glenn G. Bartle Kütüphanesi, Koç Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi, Kavala Tütün Müzesi ve İstanbul Rezan Has Müzesi'nin çalışanlarına değerli destek ve yardımları için teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Başta Dilek Barlas, Yonca Köksal, Mark Robert Baker, Kerem Tınaz ve Alexis Rappas olmak üzere Koç Üniversitesi Tarih Bölümü'nde birlikte çalışmış ya da çalışmakta olduğum meslektaşlarıma müteşekkirim. Onların teşviki ve desteği olmasaydı bu kitap da olmazdı. Metnin içeriğine tesir eden yorumları ve soruları için eski öğrencilerim Yeter Can Gümüş, Hatice Yıldız, Cem Güldüren, Murat Bozluolcay ve Semih Burak Örs'e içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bu kitaptaki fikirlerin çoğunu arkadaşlarımla, meslektaşlarımla ve hocala­ rımla tartışma şansım oldu. Nilay Özok-Gündoğan, David Gutman, Azat Zana Gündoğan, Yiğit Akın, İrfan Kokdaş, Erdem Çıpa, Kent Schull, Tutku Vardağlı, Filiz Dığıroğlu, Akın Sefer, John Chalcraft, Doğan Çetinkaya, Gülhan Balsoy ve

1 11

12 1

OSMAN LI IMPARATORLUc'.UNDA EMEK VE iKTiDAR

Erol Ülker cömertçe zaman ayırıp beni dinlediler, taslakları okudular, paha biçilmez yorum ve önerilerde bulundular. Hepsine teşekkür ediyorum. Uzun araştırma ve yazım süreci boyunca desteklerini esirgemeyen Binghamton ve İstanbul' daki dostlarımdan Yüksel Alper Ecevit, Zeki Yoldaş, Nilay Özok­ Gündoğan, Azat Zana Gündoğan, Umut Türem, Ergin Bulut, Burak Gürel, Barış Altan, Çetin Çelik, Özgün Altan, Salih Küçükal, Besim Akay, Erman Sabuncu, Ege Özen ve Daniel Johnson'a özellikle teşekkür etmek istiyorum. Kitabın son halini almasında çok değerli katkıları olan Palgrave Macmillan ya­ yınevinden editörüm Christine Pardue'ye, Koç Üniversitesi Yayınları çalışanlarına, Ali Karatay'a ve Bayram Şen'e minnettarım. Desteklerini hiç esirgemeyen annem ve babam Sevim-Naci Nacar ile Leyla­ Turgut Alaca'ya, kardeşlerim Tülin-Abdullah Özkök, Güler Alaca, Hana-Edip Sak ve Sandra Alaca'ya ve yeğenlerim Mirey, Lara, George, Devin ve Markos'a olan minnettarlığımı ifade etmek istiyorum. En büyük minnettarlığım ise sevgi dolu desteği ve cesaretlendirmeleri için eşim Tina'ya. Bu kitabı sevgi ve saygıyla ona adıyorum. Kitabın Birinci ve Üçüncü bölümlerinin bazı kısımları daha önce "Labor Activism and ehe State in the Ottoman Tobacco Industry" ismiyle lnternationaljournal of

Middle East Studies dergisinde (cilt: 46, no. 3 [2014] : 533-551) yayımlanmış ve Cambridge University Press'in izniyle bu kitaba alınmıştır.

Gi ri ş

ristof Kolomb ve denizcilerinin 1492 Yeni Dünya seferi sırasında Amerikan

K

yerlileri n i n tütünüyle tanışmalarından kısa süre sonra tütün farklı

coğrafyalarda ve farklı toplumsal sınıflar arasında hızla yayıldı. Öyle ki, 1650'li

yıllar itibarıyla Avrupa' dan Afrika'ya ve Asya'ya kadar dünyanın belli başlı bütün bölgelerinde yetiştirilip tüketilir hale gelmişti. Erken modern dönemde çoğunlukla pipoda ya da puro şeklinde tüttürülerek, enfiye şeklinde burundan çekilerek ya da ağızda çiğnenerek tüketilen tütünün1 tüketim tercihlerinde 19. yüzyıl ortalarında bir dönüşüm yaşandı: Sigara şeklinde tüketim tedrici olarak diğer kullanım bi­ çimlerinin yerini almaya, "hem çalışırken hem de boş zamanlarda gerçekleştirilen sosyal ve kültürel bir alışkanlığa dönüşmeye" başladı. 2 Tüketici tercihlerindeki bu dönüşüm Osmanlı İmparatorluğu üzerinde iki önemli etki yarattı. Birinci olarak, sigara farklı sosyal çevrelerden Osmanlılar arasında hızla yayılıp rağbet görmeye başladı. Bir tahmine göre, henüz 1860'ların ilk yılları itibarıyla imparatorluktaki tütün tüketicilerinin yaklaşık dörtte biri sigara içicisiydi.3 İkinci olarak, 19. yüzyılı ve 20. yüzyılın başını kapsayan süreç içinde dünyanın dört bir yanından çok sayıda sigara tüketicisi, imparatorluğun Balkan ve Anadolu bölgelerinde yetiştirilen Şark tütünü çeşitlerine özel bir teveccüh gösterir oldu. Bu da ağırlıklı olarak Avrupa, Kuzey Amerika ve Kuzey Afrika'ya gerçekleşen Osmanlı tütün yaprağı ihracatında bir patlamayı beraberinde getirdi. Bütün bunların sonucu olarak, Birinci Balkan Savaşı'nın patlak verdiği 1912 yılı itibarıyla Osmanlı İmparatorluğu 30 binden fazla insanın çalıştığı, hızla gelişen bir tütün endüstrisine sahipti. Elinizdeki çalışma, İstanbul ile Anadolu ve Balkanların çeşitli kasaba ve şehirlerinde konuşlanmış tütün mağazaları ve imalathanelerinde çalışarak geçimini sağlayan bu insanların hayatlarına odaklanmaktadır.

2 3

Jordan Goodman, Tobacco in History: 1he Cultures of Dependence, New York: Rouded­ ge, 1 993, s. 37-87; Carol Benedict, Golden-Silk Smoke: A History of Tobacco in China, 1550-2010, Berkeley: University of California Press, 20 1 1 , s. 1 5-33. Allan M. Brandt, 1he Cigarette Century: 1he Rise, Fail, and Deadly Persistence ofthe Product that Deftned America, New York: Basic Books, 2007, s. 98. Relli Shechter, Smoking, Culture, and Economy in the Middle East: 1he Egyptian Tobacco Market 1850-2000, Londra: I.B. Tauris, 2006, s. 28.

13

14

1

OSMAN LI IMPARATORLUGU'N DA EMEK VE iKTiDAR

Osmanlı Devleti, 19. yüzyılı ve 20. yüzyılın başını kapsayan süreçte impara­ torluğun maddi ve beşeri kaynaklarına daha rahat erişebilmek adına ahalisinin yaşamlarına gittikçe daha fazla müdahale eder oldu.4 Bu sürecin bir sonucu da siyaset alanının Osmanlı toplumunun elit olmayan kesimlerini de içine alacak şekilde genişlemesi oldu.5 Tanzimat dönemine (1839-1876) ve 1908 Jön Türk Devrimi'ne dair çalışmalar gösteriyor ki imparatorluğun farklı bölgelerindeki köylü toplulukları Tanzimat ilkelerini ve devrimi kendi çıkarları çerçevesinde yorumlayıp, bu yorumları şikayet ve taleplerini seslendirmekte kullandılar. Ayrıca taleplerini yerine getirmeleri için hem yerel eşraf hem de merkezi devlet elitleri üzerinde bas­ kı uyguladılar.6 Elinizdeki kitap bu çalışmalarla benzer bir yoldan ilerliyor ama köylülerin değil işçilerin Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan sosyoekonomik ve siyasal değişimleri nasıl yorumladıklarını ve bu değişimlere ne şekilde direnmeye, itiraz etmeye, uyum sağlamaya ya da yeni bir yön vermeye çalıştıklarını irdeliyor. Söz konusu değişimlerden biri Osmanlı maliyesi üzerindeki artan Avrupa kontrolüydü. Osmanlı tütün endüstrisinin evrimine şeklini veren şey büyük ölçüde Osmanlı hükümetinin 19. yüzyıl sonlarında karşı karşıya kaldığı mali zaruretler oldu. 1873'te Avrupa ve ABD' de yaşanan borsa krizinden sonra imparatorluğa yabancı sermaye akışı neredeyse tamamen kesildi. 1870'li yılların başlarında Anadolu' da yaşanan kötü hasat dönemleri ve kıtlık, mali sorunları daha da tırmandırıp, en

4

5

6

Eugene Rogan, Frontiers ofthe State in the Late Ottoman Empire: Transjordan, 1850-1921, Caınbridge: Cambridge University Press, 1 999; Nadir Özbek, Osmanlı lmparatorluğu'nda Sosyal Devlet: Siyaset, iktidar ve Meşruiyet, 1876-1914, İstanbul: İletişim Yayınları, 2002; Kent F. Schull, Prisons in the Late Ottoman Empire: Microcosms ofModernity, Edinburgh: Edinburgh University Press, 20 14; Nazan Maksudyan, Orphans and Destitute Children in the Late Ottoman Empire, Syracuse: Syracuse University Press, 20 1 4. Jaınes L. Gelvin, Divided Loyalties: Nationalism and Mass Politics in Syria at the Close of Empire, Berkeley: University of California Press, 1 998, s. 5 1 ; Y. Doğan Çetinkaya, 7he Young Turks and the Boycott Movement: Nationalism, Protest and the Wıı rking Classes in the Formation ofModern Turkey, Londra: I.B. Tauris, 20 14, s. 6. [ Osmanlıyı Müslümanlaş­ tırmak: Kitle Siyaseti, Toplumsal Sınıflar, Boykotlar ve Milli iktisat (1909-1914), İstanbul: İletişim Yayınları, 20 1 5). Ahmet Uzun, Tanzimat ve Sosyal Direnişler: Niş isyanı Üzerine Aynntılı Bir inceleme, İstanbul: Eren Yayıncılık, 2002; Ussaına Makdisi, "Corrupting the Sublime Sultanate: The Revolt of Tanyus Shahin in Nineteenth-Century Ottoman Lebanon", Comparative Studies in Society and History 42, no. 1 (2000) , s. 1 80-208; Nilay Özok-Gündoğan, "A 'Peripheral' Approach to the 1 908 Revolution in the Ottoman Empire: Land Disputes in Peasant Petitions in Post-revolutionary Diyarbekir", Social Relations in Ottoman Di­ yarbekir, 1870-1915 içinde, Joost Jongerden ve Jelle Verheij (der.), Leiden: Brill, 20 12, s. 1 79-2 1 6 [ Osmanlı Döneminde Diyarbekir'de Toplumsal ilişkiler (1870-1915), İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 20 1 5] .

GiRiŞ

1 15

nihayetinde hükümeti borçlarını ödeyemez duruma düşürdü.7 Osmanlı hükümeti Avrupalı güçlerin baskısıyla 1880'li yılların başında bir kısım gelirini yabancı ala­ caklılara bırakmaya razı oldu. Bu anlaşmanın bir parçası olarak, imparatorluğun üç büyük alacaklısının (Osmanlı Bankası, Bedin merkezli Bleichröder Bankası ve Viyana merkezli Credit Anstalt} kurduğu Reji Şirketi'ne iç tütün piyasası üzerinde tekel hakkı tanındı. Resmi adı Memalik-i Osmaniye Duhanları Müşterekü'l Menfaa Reji Şirketi olan Reji, 1881 ile 1914 yılları arasında gerçekleşen toplam doğrudan yatırımların tek başına yüzde 23'üne tekabül eden sermayesiyle Osmanlı İmparatorluğu'ndaki en büyük yabancı girişimdi.8 Osmanlı ahalisinin tütüne düşkünlüğünü hesaba katarak yüksek kar beklentisine giren şirket, imparatorluğun farklı bölgelerinde farklı büyüklüklerde fabrikalar ve imalathaneler kurdu. Dahası, ciddi mali ve teknik engeller sebebiyle Birinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar üretim süreçlerinde yeni teknolojileri kullanmakta isteksiz davranan Mısır' daki sigara imalatçılarının aksine, Reji tütün kıymakta ve sigara imalinde kullanılan makinelere büyük yatırımlar yaptı.9 Makineleşme, dünyanın diğer parçalarındaki şirketlere olduğu gibi Reji şirketine de çok sayıda işçisinden kurtulma olanağını verdi.10 İşlerini koruyacak

7

8

9

10

Anadolu'da kırlık meselesi hakkında bkz. Yener Bayar, " 1 873- 1 875 Orta Anadolu Kıtlığı", Yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi, 20 1 3 ; Özge Ertem, "Considering Famine in the Late Nineteenth Century Ottoman Empire: A Comparative Framework and Overview", Collegium: Studies Across Disciplines in the Humanities and Social Sciences 22 (20 1 7) , s. 1 5 1 - 1 72. 1 872 ile 1 875 yılları arasında yedi Orta ve Güney Amerika (Honduras, Kosta Rika, Paraguay, Bolivya, Guatemala, Uruguay ve Peru) , iki Afrika (Liberya ve Mısır) ve bir Avrupa (İspanya) hükümeti daha borçlarını ödeyemez hale geldi. Bkz. Şevket Pamuk, "lhe Ottoman Empire in the 'Great Depression' of 1 873-1 896", The fournal ofEconomic History 44, no. 1 (Mart 1 984), s. l 14 [Şevket Pamuk, " 1 873- 1 896 'Büyük Bunalımı'nda Osmanlı İmparatorluğu", Osmanlıdan Cumhuriyete Küreselleşme, iktisat Politikaları ve Büyüme: Seçme Eserleri-II içinde, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 20 1 7] . Murat Birdal, The Political Economy ofthe Ottoman Public Debt: lmolvency and European Financial Control in the Late Nineteenth Century, Londra: I.B. Tauris, 20 10, s. 1 5, 1 3 1 32. Joel Beinin ve Zachary Lockman, Wıı rkers on the Nile: Nationalism, Communism, Islam, and the Egyptian Wıırking Class, 1882-1954, Princeton: Princeton University Press, 1 987, s. 53; Shechter, Smoking, Culture and Economy in the Middle East, s. 87. Amerikalı sanayici James Duke, 1 884 yılında Durham'daki fabrikasına Bonsack sigara imal makinelerini kurduktan hemen sonra sigara işçilerinin ücretlerinde yaklaşık yüzde 65 'lik bir kesintiye gitti. Dahası, henüz birkaç yıl önce New York'tan Durham 'a getirilmiş yaklaşık yüz Yahudi sigara işçisinin fabrikadaki işine son verildi. Mısır'da Birinci Dünya Savaşı sonrasında sigara üretiminde makineleşme süreci hız kazandıkça oradaki tütün imalatçıları da sigara işçilerini işten çıkarmaya başladılar; resmi istatistiklere göre 1 920 yılında binden fazla sigara işçisi işini kaybetti. İspanya' da 20. yüzyıl başında sigara maki-

16 1

OSMANLI IMPARATORLUGU'NDA EMEK VE iKTi DAR

kadar talihli olan işçiler ise işsizlik korkusuyla yaşamaya başlamışlardı. Bu korku fabrika yöneticilerine üretim alanlarını daha etkili bir şekilde kontrol etme imkanını sağladı. İkinci Bölüm' de açıklanacağı gibi, artık işçileri daha düşük parça başı ücretlere ve daha yüksek çalışma temposuna zorlayabiliyorlardı. Reji'ye bağlı fabrikalardaki güç dengesi kesinlikle yöneticiler lehine olsa da, işçiler hiçbir zaman tam bir atalete düşecek derecede paralize olmadı. 1890'ların ilk yılları ile 1912 yılı arasında bu fabrikalar emekçi protestolarına sahne oldu. Büyük çoğunluğu itibarıyla, makineleşmenin geçim şartlarını tehdit ettiğini gören tütün kıyma ve sigara imal işçilerinin örgütlediği protestolardı bunlar. Ne var ki, Üçüncü, Dördüncü ve Beşinci bölümlerde irdeleyeceğimiz gibi, bu işçilerin militanlığının sınırları vardı. Reji üretim sürecindeki ilişkiler alanında tam cepheden saldırıya geçerken, tütün kıyma ve sigara işçilerinin mücadeleleri esasta savunmayla sınırlıydı. Makineleşmeyi yavaşlatıp, gerçek ücretlerdeki erimeyi durdurmayı ya da en azından sınırlamayı amaçlıyordu. İşçiler, ancak ülkedeki siyasal durum Reji'yi kendilerine karşı daha uzlaşmacı bir tutum takınmaya zorladığı ya da işleri makineleşmeden etkilenmemiş çalışma arkadaşlarının onların yanında durduğu zamanlarda, gerçek ücretleri ve sosyal hakları artırması için şirket üzerinde baskı oluşturabiliyorlardı. Buna karşın ihraç edilmeden önce tütün yapraklarının sınıflandırılıp paketlendiği mağazalarda durum daha farklıydı.

Tütün İşleme Endüstrisi: Farklı Bir Güç Dengesi Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı öncesi kırk yılı mercek altına alın­ dığında, aralarında ham ipek üretimi, halı dokuma ve tütün işlemenin de bulunduğu ihracat odaklı bazı sektörlerde hatırı sayılır bir genişleme yaşandığı görülür. Sözgelimi bu yıllarda Osmanlı halı ihracatı hızla yükselirken, İstanbul ve İzmir' de konuşlanmış tüccarlar Batı Anadolu' daki geleneksel halı üretim merkezlerinin dışındaki yerlerde nelerinin üretim süreçlerine dahil olması büyük çaplı işcen çıkarmalarla sonuçlanmamakla birlikte, İspanyol cücün tekelini elinde bulunduran şirket yeni işçi alımlarını durdurdu ve bundan dolayı da 1 9 1 4 ile 1 930 yılları arasında cücün işçilerinin sayısı yaklaşık yüzde 1 5 oranında azaldı. Bkz. Leonard Rogoff, Homelands: Southern Jewish Identity in Durham and Chapel Hill, North Carolina, Tuscaloosa: The Universicy of Alabama Press, 200 1 , s. 42-45; Beinin ve Lockman, Workers on the Nile, s. 53; Shechcer, Smoking, Culture and Economy in the Middle East, s. 90; Lina Galvez-Munoz, "Bread-winning Paccerns and Family Exogenous Faccors: Workers ac ehe Tobacco Faccory of Seville During ehe Indusc­ rialization Process, 1 887- 1 945", lnternational &view ofSocial History 42, no. 55 ( 1 997), s. 1 1 6- 1 1 7; Rosa Maria Capel Martinez, "Life and Work in ehe Tobacco Faccories: Female Induscrial Workers in ehe Early Twenciech Cencury", Constructing Spanish Womanhood: Female !dentity in Modern Spain içinde, Viccoria Loree Enders ve Pamela Bech Radcliff (der.), Albany: Scace Universicy of New York Press, 1 999, s. 1 3 5 .

Gi RiŞ

1 17

imalathaneler açarak üretim hacmini artırdılar. Çoğunluğu kadınlardan müteşekkil dokumacılar "emek sürecinin sıkı denetim altında olduğu" bu imalathanelerde, Uşak gibi geleneksel halı üretim merkezlerinde çalışan muadillerine göre "daha uzun saatler boyunca, daha hızlı bir tempoda ve daha az paraya çalışıyordu."11 Dolayısıyla ihracatın büyümesi ile sermayenin emek üzerindeki kontrolünün artması birbiriyle bağlantılı olarak ilerledi. Halı endüstrisindeki bu gelişme sürecinin aksine, eskiden beri tütün işleme merkezi niteliğindeki Anadolu ve Balkan şehirleri tütün mağazalarının bü­ yük kısmına ev sahipliği yapmaya devam etti. Dahası, Birinci Balkan Savaşı patlak verdiğinde tütün işleme sektörü makinelerin hala üretim sürecine dahil olmadığı, büyük ölçüde el emeğine bağımlı bir sektör durumundaydı. Bu durum vasıflı mağaza işçilerine bir güç hissi ve işyerlerinde bir dereceye kadar bağımsız hareket edebilme imkanı veriyordu. Alacakları ücretler üzerinde söz hakları olduğu gibi, çalışma tem­ polarını önemli ölçüde kendileri belirleyebiliyor, formenlerin sıkı gözetiminden bir ölçüde azade olmanın keyfini sürebiliyorlardı. Mağaza yöneticileri 1910'ların ilk yıllarına kadar işçilerin çalışma alanlarında sahip olduğu imtiyazları sınırlama ve emek maliyetlerini düşürme amaçlı müşterek ve eşgüdümlü bir gayret içine girmediler. Bunun temel sebebi mağazaların mas­ raflarının artan ihracat gelirleriyle karşılanabilmesiydi. Ayrıca yöneticiler, emek maliyetlerini azaltma amacıyla gerçekleştirdikleri münferit girişimlerden, işçilerin çıkarlarını savunma noktasında etkili bir şekilde seferber olup tütün işleme sürecini felce uğratabildiğini öğrenmişlerdi. Bu noktada mağaza işçilerinin her zaman savun­ mada kalmadıklarını da önemle not etmeliyiz. Yurtdışı pazarlarda Şark tütününe olan talep arttıkça, tütün mağazalarının vasıflı emek talebi de artıyordu. İşçiler bu durumdan istifade ederek, çalışma şartlarının iyileştirilmesi için patronlar üzerin­ de baskı kuruyorlardı. Liman taşımacılığı, halı dokuma ve ham ipek üretimi gibi sektörlerdeki işçiler 20. yüzyılın başı itibarıyla çalışma şartları üzerindeki kontrol­ lerini büyük ölçüde kaybetmişken, tütün işleme işçileri çalıştıkları sektördeki güç dengesini bir dereceye kadar kendi lehlerine değiştirmeyi başarabildiler.12

11

12

Donald Quaraert, "lhe Age of Reforms, 1 8 1 2-1 9 1 4," An Economic and Social History ofthe Ottoman Empire, c. 2: 1 600- 1 9 1 4 içinde, Halil İnalcık ve Donald Quacaert (der.), Camb­ ridge: Cambridge University Press, 1 997, s. 9 1 9 [ Osmanlı İmparatorluğu 'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Cilt 2: 1600-1914, çev. Süphan Andıç, Serdar Alper ve Ayşe Berkray, İstanbul: Eren 2004] ; Donald Quataert, "Machine Breaking and the Changing Carper Industry of Wesrern Anatolia, 1 860- 1 908",joumal ofSocial History 19 ( 1 986): 473-489. İstanbul'daki liman işçileri için bkz. Donald Quataert, Social Disintegration and Popular Resistance in the Ottoman Empire, 1881-1908: Reactions to European Economic Pmetrati­ on, New York: New York University Press, 1 983, s. 95- 1 20 [ Osmanlı Devleti 'nde Avrupa İktisadi Yayılımı ve Direniş 1881-1908, çev. Sabri Tekay, İstanbul: İletişim Yayınları,

18 1

OSMANLI IMPARATORLUGU'NDA EMEK VE i KTiDAR

işçiler, işverenler ve Osmanlı Yönetici Elitleri ilham Khuri-Makdisi'nin belirttiği üzere, Mısır, Avrupa ve ABD'deki muadilleri gibi Osmanlı tütün endüstrisi de işçiler arasında " bir karşı koyma kültürü ve radikal bir siyasete yatkınlık yaratmış görünmektedir. 13 Osmanlı emek tarihçileri, zengin bir kaynak yığınına dayanarak, 1891 ile 1911 yılları arasında imparatorluk sınırları içinde 260 civarında grevin gerçekleştiğini ortaya koydular. Bulgularına göre tütün endüstrisi, yüzlerce işçinin katıldığı yetmiş yedi grevle, tekstil sektöründen sonra en fazla grevin yaşandığı ikinci sektördür.14 Buna karşın işçilerin taleplerini işverenleriyle ve Osmanlı devlet yetkilileriyle ne şekilde müzakere ettiği mevzusu hala yeterince incelenmiş değil. Geç Osmanlı dönemindeki emekçi protestolarına odaklanan araştırmalar, işçilerin eylemlerini özet halinde ortaya koymakla birlikte, onların bu eylemleri neden yaptığını çoğu zaman açıklamıyor. Mesela söz konusu araştırmalarda Makedonya ve Trakya' daki tütün mağazalarında gerçekleşen grevlerde mağazaların kapı ve pencerelerini parçalama şeklinde şiddet içeren işçi eylemleri anlatılır ama grev­ cilerin neden bu tür bir eyleme başvurduğu sorusu yanıtsız bırakılır.15 Bu çalışmaya göre tütün fabrikaları ve mağazalarında çalışan işçiler grev kararı aldığında, hem zamanın siyasal koşullarına uygun hem de pazarlık güçlerini artırma potansiyeline sahip protesto taktikleri geliştiriyordu. Dahası, tarihsel aktörler olarak bu işçiler he­ deflerini ve protesto taktiklerini yereldeki ve imparatorluk siyasetindeki değişimlere uyarlayabiliyorlardı. Üçüncü ve Dördüncü bölümlerde gösterileceği gibi, işçilerin il. Abdülhamid dönemi boyunca benimsediği taktikler, Jön Türk Devrimi'nin ilk aylarında kullandıkları taktiklerden önemli ölçüde farklıydı. 20 1 7] . Bursa'daki ipek işçileri için bkz. Hatice Yıldız, "Parallels and Contrasts in Gen­ dered Histories of lndustrial Labour in Bursa and Bombay, 1 850- 1 9 1 0", The Historical journal 60, no. 2 (Haziran 20 1 7) : 464. 1 3 ilham Khuri-Makdisi, The Eastern Mediterranean and the Making ofGlobal Radicalism, 18601914, Berkeley: University of California Press, 2010, s. 1 55. Dünyanın diğer kısımlarındaki tütün işçileri aktivizmi için bkz. Beinin ve Lockman, W0rkm on the Nile, s. 49-57; Mary C. Neuburger, Balkan Smoke: Tobacco and the Making ofModern Bulgaria, Itlıaca: Cornell University Press, 20 1 3, s. 65-69; Patricia A Cooper, Once a Cigar Maker: Men, W0men, and W0rk Culture in American Cigar Factories, 1900-1919, Urbana: University of Illinois Press, 1 987; D. J. O'Connor, "Representations ofWomen Workers: Tobacco Strikers in tlıe l 890s", Constructing Spanish W0manhood· Female !dentity in Modern Spain içinde, s. 1 5 1 - 1 72. 1 4 Kadir Yıldırım, Osmanlı'da işçiler (1870-1922): Çalışma Hayatı, Örgütler, Grevler, İstan­ bul: İletişim Yayınları, 20 1 3, s. 358-365 . 1 5 Peter Cari Mentzel, "Nationalism and Labor Movement i n the Ottoman Empire, 1 872- 1 9 1 4'', Doktora Tezi, University of Washington, 1 994, s. 87-89; Cevdet Kırpık, "Osmanlı Devleti'nde İşçiler ve İşçi Hareketleri ( 1 876- 1 9 1 4)", Doktora Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, 2004, s. 236; Yıldırım, Osmanlı'da işçiler, s. 220.

GiRiŞ

1 19

B u çalışmada tütün endüstrisindeki grevler irdelenirken, işçi eylemlerinin patron­ lar ve Osmanlı devlet yetkilileri tarafından ne şekilde yorumlanıp üzerine gidildiği de ele alınacak. Tütün fabrikaları ve mağazalarının yöneticileri, işçi eylemleriyle karşı karşıya kaldıklarında öncelikle işçilerin pazarlık gücünü azaltmaya çalışıyor, bu amaçla söz konusu eylemleri kriminalize edip, onları polisin ve mahkemelerin üstesinden gelmesi gereken bir tehdit olarak lanse ediyordu. Ayrıca sık sık işçileri işleriyle tehdit ediyor, onlar arasındaki ayrışma noktalarını istismar ediyorlardı. Bu taktikler işçiler -özellikle de Reji işçileri- üzerinde genellikle sonuç da veriyor, onların ücretlerin ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi taleplerini sınırlıyordu. Gelgeleli m bu durum Reji işçilerinin pazarlık masalarını elleri boş terk ettiği anlamına gelmiyor. Organize olma, eyleme geçme ve birlikte hareket edebilme becerilerine sahip bu işçiler tütün fabrikalarında şirketin tek karar verici haline gelmesini engellemek için büyük mücadeleler verdiler. Bu mücadeleler sayesinde çalışma hayatlarını etkileyen kararlarda zaman zaman söz sahibi olabildiler. Osmanlı emek tarihi üzerine akademik çalışmalar, gerek Abdülhamid rejiminin (1876-1908) gerekse de Jön Türk rejiminin (1908-1918) İstanbul'da ve taşra vilayetlerinde gerçekleşen emekçi protestolarını yakın takip altına alıp, bu eylemleri kışkırttığı iddia edilen insanlara karşı çoğu zaman polisiye önlemlere başvurduğunu gösteriyor. Ne var ki bu gerçek, Osmanlı sultanlarının, nazırlarının ve memurlarının emekçi protestola­ rını salt kanun ve nizama yönelik birer tehditten ibaret gördükleri anlamına gelmez. Jens Hanssen, 1890'lı yılların başında Beyrut'ta greve çıkan liman işçilerinin limanı işleten Fransız şirketine karşı mücadelelerinde hem Sultan II. Abdülhamid' den hem de bölgenin Osmanlı valisinden destek aldığını gösteriyor. Öyle ki grevcilere verdiği destek Sultan'ı kısa bir süreliğine şehirde popüler bir şahsiyet haline bile getirmişti.16 Beyrut'ta yaşananların 1876 ile 1908 yılları arasında gerçekleşen grevleri ve başka türden işçi protestolarını ne kadar temsil ettiği tartışmaya açık olsa da bu kitabın iddiası Beyrut örneğinin kesinlikle tek olmadığıdır. Nadir Özbek çalışmalarında, Abdülhamid rejiminin, bilhassa 1890'lı yıllardan itibaren meşrutiyetçi muhalefetle karşı karşıya kalınca, tebaasının gözünde meşruiyetini artırma arayışına girdiğini gösteriyor. Abdülhamid rejiminin bürokrasisi, hayırseverlik faaliyetleri üzerinden, "Sultan'ı hayırsever bir monark ve halkın hiç yabancı olmadığı bir baba figürü olarak"

16

Jens Hanssen, Fin de Siecle Beirut: 7he Making ofan Ottoman Provincial Capital, Oxford: Oxford University Press, 2005, s. 1 0 5- 1 1 2 . John Chalcraft da Pon Said'deki kömür ha­ malları üzerine yaptığı çalışmada Mısır devletinin işçi protestolarına her zaman hasmane yaklaşmadığını gösterir. Bkz. John Chalcraft, "lhe Coal Heavers of Port Sa'id: State­ Making and Worker Protest, 1 869- 1 9 1 4", lnternational Labor and Working-Class History 60 (Ekim 200 1 ) : 1 1 0- 1 24.

20 1

OSMANLI IMPARATORLUCU'NDA EMEK VE iKTiDAR

lanse etmeye çalışıyordu. 17 Bu çalışma Abdülhamid rejiminin meşruiyet arayışlarına dair tartışmayı, toplumsal huzursuzluğun hem kentsel hem de kırsal alanlarda giderek büyüdüğü 20. yüzyıl başlarında, il. Abdülhamid yönetiminin tütün endüstrisindeki grevleri işçilerin sadakatini elde etmek amacıyla nasıl kullandığına ışık tutmak su­ retiyle genişletmeye çalışıyor. Aynı dönemde muhalif siyasi aktörler, gittikçe büyüyen bu toplumsal huzursuzlu­ ğu, geniş halk kitlelerini Abdülhamid rejiminden soğutmak ve toplumsal tabanlarını genişletmek için kullanıyorlardı. Donald Quataert Batı Anadolu' daki halı endüst­ risine odaklandığı çalışmasında, 20. yüzyıl başlarında, Uşak'ta ekonomik sıkıntılar büyürken, gizli bir Jön Türk militanı olan Uşak kaymakamının şehirdeki halı dokuyucularını şiddet içeren protesto gösterileri düzenlemeye teşvik ettiğini ortaya koyar. Kaymakamın gayretleri sonuç da vermiştir: 1908 Mart'ında 1.500 civarında protestocu şehrin sokaklarına dökülüp, makinelerin kullanıldığı üç yün eğirme fabrikasına saldırmıştır.18 Aynı yıllarda meşrutiyetçi muhalif grupların tütün işçileri arasında da faaliyetler yürüttükleri anlaşılıyor. Bu ilk temaslar tütün işleme merkezi niteliğini haiz en az bir şehirde Jön Türk Devrimi'nden sonra iktidardaki İttihad ve Terakki Cemiyeti (bundan sonra İTC olarak anılacaktır) ile işçiler arasında bir ittifak kurulmasına zemin hazırladı. Söz konusu ittifak tütün işçilerine yerel siyasette daha belirgin bir rol oynama fırsatını verdi. Ne var ki yerelde kurulan ittifaklar hükümetin emek yanlısı politikalar izlemesi gibi bir sonuç üretmedi. Osmanlı emek tarihçileri, Jön Türk Devrimi 'nin imparatorluktaki emek hareketi açısından kritik bir dönüm noktası olduğunu ortaya koydular. 1908 yılının Temmuz sonu ile Aralık ayı arasında binlerce işçinin katıldığı, imparatorluğun her tarafına yayılmış 143 kadar grev gerçekleşti; İTC üyeleri bu grevlerin çoğunda işçiler ile patronlar arasında hakem rolü oynadı.19 Nader Sohrabi, bu hakemlik rolü İTC'nin prestijini artırsa da, söz konusu grev dalgasının cemiyetin lider kadrolarını

endişeye sevk ettiğini yazar. 20 İşçi hareketinin gittikçe daha militan bir hal almasıyla çıkarları tehdit altına giren yabancı girişimcilerin Osmanlı İmparatorluğu'ndaki ya­ tırımlarını büyütmeyeceklerinden korkan bu kadrolar kapitalistlerin safını tutarak, işçilerin siyasal bakımdan güçlenmesini önleme amaçlı birtakım hızlı adımlar attı. 17

18 19 20

Nadir Özbek, "Philamhropic Acriviry, Ottoman Pacriotism, and ehe Hamidian Regime, 1 876-1 909'', lnternational journal of Middle East Studies 37, no. 1 (2005): 69. Ayrıca bkz. Özbek, Osmanlı imparatorluğu 'nda Sosyal Devlet. Quataerc, "Machine Breaking" Yıldırım, Osmanlı 'da işçiler, s . 263-269. Nader Sohrabi, Revolution and Comtitutionalism in the Ottoman Empire and Iran, Camb­ ridge: Cambridge University Press, 201 1 , s. 1 88.

GiRiŞ

j 21

Geç Osmanlı dönemindeki işçi sınıfı aktivizmi üzerine yapılan akademik ça­ lışmalar bu adımların imparatorluğun farklı bölgelerindeki işçileri 1908 Devrimi sonrasında atalete sürüklemeye yetmediğini ortaya koymaktadır. Sözgelimi, il. Abdülhamid döneminde yaşanan emekçi protestoları ekseriyetle en fazla birkaç gün içinde sonlanırken, 1910 yılında İstanbul ve Bursa' daki tekstil işletmelerinde bazıları bir aydan fazla süren bir dizi grev yaşandı.2ı Elinizdeki çalışma, tütün sektöründeki işçi sınıfı aktivizminin 1908-1911 yılları arasında ciddi bir ivme kazandığını göstermek suretiyle söz konusu akademik çalışmalara eklemleniyor. Dönemin nispeten liberal siyasi atmosferi içinde, İstanbul' da ve imparatorluğun Avrupa' da kalan vilayetlerinde çalışan tütün işçileri, aralarında solcu milletvekil­ lerinin, işçi sınıfı aktivistlerinin ve diğer sektörlerden işçilerin de olduğu çeşidi aktörlerle işbirliğine dayalı ilişkiler geliştirdiler. Bu işçiler 1911 yılı itibarıyla, Jön Türklerin işçi dertlerine ve taleplerine çok daha duyarlı yaklaştığı 1908 yazında ve sonbaharında olduklarından daha örgütlü ve militandılar. Ne var ki patronları da aynı şekilde çok daha militan ve örgütlüydü. 1911 ve 1912 yıllarında imparatorluk bu iki sınıf arasında bir dizi hesaplaşmaya şahit oldu ve bu hesaplaşmanın sonuçları tütün endüstrisindeki güçler dengesinde kritik bir kırılma noktası yarattı.

İşçiler Arasındaki Bölünmeler: Cinsiyet Eşitsizliği ve Toplumlar Arası Gerilimler Elinizdeki çalışma tütün işçilerinin tarihsel aktörler olarak oynadıkları role vurgu yaparken, onları patronlarına karşı birleşmiş yekpare bir kitle olarak tasvir etmekten ziyade, işçiler arasındaki eşitsizliklerin, gerilimlerin ve çatışmaların altını özellikle çizmektedir. Tütün fabrikalarında ve mağazalarında işe alınan genç erkek ve kadın­ lar cinsiyetçi asimetrilere dayalı sosyal ilişkilerin içine gömülüyorlardı. İstanbul ve Selanik'teki kadın işçiler üzerine gerçekleştirilen yakın tarihli akademik çalışmaların gösterdiği üzere bu işçilerin çalıştıkları fabrikalara ve mağazalara cinsiyetçi hiyerarşiler damgasını vurmuştu. 22 Ustalık gerektiren yüksek ücretli işler kendi aralarında güçlü bağlara sahip erkek işçilerin tekelindeydi. Tütün işleme merkezi niteliğindeki bazı 21

22

Stefo Benlisoy, lstanbul'un Irgat/an: il. Meşrutiyet'te Sosyalist Bir işçi Örgütü, İstanbul: İstos Yayın, 20 1 8, s. 29-33 ve 1 1 6; Nicole Van Os, "Bursa'da Kadın İşçilerin 1 9 1 O Grevi", Toplumsal Tarih, no. 39 ( 1 997): 7- 1 0; Yıldız, "Parallels and Contrasts", s. 466-467. Efı Avdela, "Class, Ethnicity, and Gender in Post-Ottoman lhessaloniki: lhe Grear Tobacco Strike of 1 9 1 4", Borderlines: Genders and ldentities in War and Peace, 1870-1930 içinde, Billie Melman (der.), New York: Routledge, 1 998, s. 42 1 -438; Gülhan Balsoy, "Gendering Ottoman Labor History: lhe Cibali Regie Factory in the Early Twentierh Century'', lnternational Review of Social History 54, no. S l 7 (2009) : 45-68 ["Osmanlı Emek Tarihi in Toplumsal Cinsiyet Açısından Okunması: Erken 20. Yüzyılda Cibali

22 1

OSMAN LI IMPARATORLUGU'NDA EMEK VE iKTiDAR

şehirlerde vasıflı erkek işçiler grevlerin planlanmasında ve yönetilmesinde, ayrıca işçi örgütlerinin yaratılmasında aktif bir rol oynuyordu. Bu militan adamları güdüleyen hususlardan biri de yüksek statülü ve ücretli işler üzerindeki tekellerini sürdürme arzusuydu. Nitekim uzunca bir süre için kadınları bu vasıflı işlerden uzak tutmayı başardılar. Ancak tütün tüccarlarının tütün işleme yöntemlerini basitleştirerek vasıflı işleri vasıfsızlaştırmaya başlamaları başarılarına gölge düşürdü. Dahası kadınların, aynı işi yapsalar da erkeklerden daha az kazandığını gösteren çok sayıda kanıt bulunmaktadır. Bunun muhtemel sebebi, patronların ve kimi erkek işçilerin, kadınları bu sektördeki işgücünün müstakil üyeleri olarak değil, aile bütçelerine ek gelir sağlayan ya da çeyizleri için para biriktiren kişiler olarak görmesiydi. Kadınlar, emeklerinin daha ucuz olmasının yanı sıra kontrol edilmesi daha kolay, daha uysal işgücü olarak da görülüyordu. Bu sebeplerden dolayı im­ paratorluğun farklı bölgelerindeki tütün işletmeleri, çalışma temposu yüksek ama bağımsız hareket etme imkanı düşük işler için çoğunlukla kadınları işe alıyorlardı. Gelgelelim kadın işçilerin bu uysallık imajına meydan okuması hiç de uzun sür­ medi. Osmanlı Selanik'i üzerine yapılan akademik çalışmalar kadın işçilerin Jön Türk dönemindeki işçi protestolarına aktif olarak katıldıklarını göstermektedir. 23 Elinizdeki çalışma Selanik'in bu bağlamda tek örnek olmadığını gösterip, kadın sigara imal ve paketleme işçilerinin gerek Abdülhamid gerekse de Jön Türk dönem­ lerinde oynadığı özne rolüne ışık tutmaktadır. Tütün işçileri sendikaları erkeklerin hakimiyetinde olsa da, buralarda gücü ellerinde tutan adamlar mutlak bir otori­ teye sahip değillerdi . Bilakis, sendika liderleri kadın işçilerin desteği ve katılımı olmaksızın güçlü bir işçi hareketi örgütlemenin çok zor, hatta imkansız olduğunu biliyorlardı; çünkü kadınlar İstanbul ve Selanik'te bulunan tütün işletmelerindeki işgücünün çoğunluğunu oluşturuyordu. Kadınlar bu konumlarının verdiği güçle, 1910'ların ilk yıllarında işverenlere sunulacak taleplerin belirlenmesinde ciddi söz sahibi olurken, grevlerin yönetilmesinde de sorumluluk üstleniyorlardı. İstanbul, Trakya ve Makedonya'nın tütün fabrikaları ve mağazalarında çalışan kadın ve erkekler, etnik ve dinsel bakımdan heterojen bir işgücünü teşkil etmektey-

23

Tütün Fabrikası", Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti'nde Emek Tarihi içinde, çev. Can Cemgil, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 20 1 2] . Örneğin bkz. Gila Haclar, "Jewish Tobacco Workers in Salonika: Gender and Family in the Context of Social Life and Ethnic Strife", WOmen in the Ottoman Balkans: Gender, Culture and History içinde, Arnila Buturovic ve lrvin Cemil Schick (der.), Londra: l.B. Tauris, 2007, s. 1 27- 1 52 [ Osmanlı Döneminde Balkan Ka.dınları: Toplumsal Cinsiyet, Kültür, Tarih, çev. Güniz Enginsoy, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2009] ; Şükrü Ilıcak, "Jewish Socialism in Ottoman Salonica'', Southeast European and Black Sea Studies 2, no. 3 (2002) : 1 1 5 - 1 46.

Gi RiŞ

j

diler. Bazıları Rum ya da Bulgar Ortodoks Hristiyan, bazıları Müslüman, bazıları da Yahudiydi. Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa' daki topraklarından gerçek­ leştirilen tütün yaprağı ihracatının hızla büyüdüğü yıllarda, buralardaki işçiler birbirleriyle mücadele halindeki Balkan milliyetçilikleri arasındaki çatışmaların yoğunlaşmasına tanık oldular. 1878 Berlin Amlaşması'ndan beri Bulgar, Yunan ve Sırp silahlı çeteleri bölgede faaliyet yürütmekteydi. Dahası, Rum Patrikhanesi ile Bulgar Eksarhlığı, Makedonya ve Trakya' daki Ortodoks Hıristiyan nüfusun bağlılığını kazanma noktasında birbirleriyle rekabete tutuşmuşlardı. Patrikhane yanlısı ile Eksarhlık yanlısı cemaatler arasında küçük köylerde bile okul ve kilise binalarını kimin kontrol edeceğine yönelik ciddi ihtilaflar patlak veriyordu. 24 İpek Yosmaoğlu'nun da ifade ettiği gibi, bu ihtilaflar toplumsal sınırları kalınlaştırıyor, dinsel kimlikleri daha da pekiştirerek ulusal kimliklere dönüştürüyordu. 25 Kuşkusuz bu gelişmeler tütün işçilerini de etkiliyordu. Trakya' daki başlıca tütün işleme merkezlerinden biri olan İskeçe' deki Eksarhlık yanlısı işçilerin silahlı Bulgar çetelerinin üyeleri ya da destekçileri olduğu iddia edilirken, aynı şehirdeki Patrikhane yanlısı bazı işçiler ise şehirde bir Bulgar Ortodoks kilisesinin açılmasına karşı düzen­ lenen protestolara katılıyordu. Jön Türk Devrimi yaklaşırken, Yunan milliyetçilerin tütün mağazası yöneticilerini Bulgar işçi çalıştırmamaya çağıran bir kampanya örgüt­ lemeleri, toplumlar arası gerilimlerin tütün mağazalarına doğru yayılmasına neden oldu. Aynı sıralarda, Osmanlı Balkanlar'ındaki başlıca tütün işleme merkezlerinden bir diğeri olan Kavala'da cemaatler arası ilişkilerde bu kadar büyük yarılmalar görün­ mese de yaşanan gerilimler buraya da bir ölçüde sirayet etmiş durumdaydı. 1907 yılı baharında bu şehirde üç Rum tütün işçisi Yunan Konsolosluğu'ndan aldıkları emir doğrultusunda bir Bulgarı öldürmek suçlamasıyla tutuklandı.26 Keza, 1909 yazında bir Rum Ortodoks metropolitinin şehri ziyaret etmesi Rum ile Müslüman işçiler arasında şiddetli kavgaların yaşanmasına neden oldu. 24 Yarı özerk olan bu Eksarhlık, 1 870 yılında bir padişah fermanıyla kuruldu. Fermanın 1 O. maddesine göre, belirli bir bölgede düzenlenecek referandumda Ortodoks nüfusun üçte ikisi bağlı oldukları dini otoriteyi değiştirme isteğini ortaya koyarsa, Osmanlı yönetimi bu değişimi resmen tanıyacaktı. Bkz. Paraskevas Konortas, "Nationalist Infiltrations in Ottoman lhrace (ca. 1 870- 1 9 1 2)", State-Nationalisms in the Ottoman Empire, Greece and Turkey: Orthodox and Muslims, 1830-1945 içinde, Benjamin Fortna, Stefanos Katsikas, Dimitris Kamouzis ve Paraskevas Konortas (der.), New York: Routledge, 20 1 3, s. 77-78. 25 İpek Yosmaoğlu, Blood Ties: Religion, Violence, and the Politics ofNationhood in Ottoman Macedonia, 1878-1908, Ithaca: Cornell University Press, 20 14, s. 1 93. 26 Sir N. O'Conor'dan Sir Edward Grey'e, 1 5 Mayıs 1 907, Great Britain Parliamentary Papers, Turkey No. 3 (J 908): Further Correspondence Respecting the Ajfairs ofSouth-Eastern Europe (Cd. 4076) içinde, s. 27-28.

24

1

OSMAN LI IMPARATORLUGU'NDA EMEK VE iKTiDAR

Bununla birlikte toplumlar arası gerilim ve çatışmalar farklı etnik ve dinsel kökenlere sahip işçiler arasındaki ilişkilerin tümüyle kesilmesi sonucunu vermedi. Tam tersine, Mary Neuburger'ın ifade ettiği gibi, tütün ekonomisinin dinamikleri "etnik ufukların ya da düşmanlıkların net bir şekilde kristalleşmesini engelliyordu."27 1900'lerin ilk yıllarında toplumsal huzursuzluk derinleşirken, farklı etnik ve dinsel topluluklardan emekçiler müşterek çıkarlarını tespit etmek amacıyla sık sık bir araya geliyor, tespit ettikleri çıkarlar doğrultusunda bilfiil harekete geçiyorlardı. Tütün sektöründe Jön Türk Devrimi'nden sonra kurulmuş çoğu işçi örgütü bu gelenekten beslenerek Hıristiyan, Yahudi ve Müslüman işçileri bir araya getiriyordu. Bu örgütler etnik ve dinsel temelde örgütlenme yaptıkları zamanlarda bile farklı etnik ve dinsel topluluklardan işçiler birbirlerine sırtlarını dönmediler. Aksine, dahil oldukları yapılar genellikle aralarında işbirliği ve dayanışma temelli bir ilişki tesis edebildiler. 1908 sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'na karakterini veren şey imparatorluğun çeşitli etnik ve dinsel toplulukları arasında gittikçe büyüyen mücadele ve çekişmeler olsa da, tütün işçileri farklılıkları bastırmadan kolektiviteler yaratmanın mümkün olduğunu gösterdiler. İşçiler ayrıca örgütlenme faaliyetlerini genişletme doğrultusun­ da büyük çabalar sergilediler. 1910'lu yılların başlarında farklı şehir ve kasabalardan işçiler birbiriyle iletişime geçip, bölgesel ve hatta mümkünse imparatorluk ölçeğinde diyaloğun ve dayanışmanın mümkün olup olmadığını tartışıyorlardı. Jön Türkler örgütlü emek faaliyetlerini gittikçe daha fazla sınırladığı ve imparatorluk 1911 yılı sonrasında bir savaşlar dizisine sürüklendiği için bu çabalar pek mesafe alamadı. Yine de elinizdeki çalışmada bu çabalara dikkat çekilip, şayet siyasal ortam ve ko­ şullar farklı ve daha emekten yana olsa Osmanlı emek hareketinin yönelebileceği bazı olası istikametlere dair ipuçları veriliyor. Dahası, bu kitabın iddiası, işçi sınıfı içindeki işbirliğini büyütme yönlü çabaların tamamen başarısız olmadığıdır. Sonuç bölümünde irdeleyeceğimiz gibi, Makedonya ve Trakya' daki mağaza işçileri söz konusu çabalar sayesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun bu topraklardan çekilme­ sinden kısa süre sonra bölgesel bir tütün işçileri sendikası yaratmayı başardılar.

Kitabın Yapısı Bu çalışma, izleyen altı bölüm boyunca tütün işçilerinin hayatlarına odaklanıyor. Birinci Bölüm' de Osmanlı tütün endüstrisinde 1870'ler ile 1914 arasında yaşanan büyüme irdeleniyor, geç Osmanlı dönemindeki tütün fabrikalarından ve mağaza­ larından geçimini sağlayan insanların bir profili çıkarılarak sonraki bölümler için bir temel hazırlanıyor. Bu bölümde kadın ve erkek, yerli ve göçmen, Müslüman ve 27

Neuburger, Balkan Smoke,

s.

69.

GiRiŞ

1 25

gayrimüslim işçilerin tütün endüstrisindeki işyerlerinde omuz omuza ter döküp, birlikte sosyalleştikleri gösteriliyor. İkinci Bölüm Osmanlı tütün fabrikalarının ve mağazalarının içinde neler yaşandığına odaklanıyor. İşçiler ile patronlar arasındaki ve işçilerin kendi aralarındaki güç ilişkilerine ışık tutmak amacıyla, emek sürecinin ne şekilde örgütlendiği ve işçilerin çalışma koşulları üzerinde ne kadar kontrol sahibi olduğu irdeleniyor. Sonraki üç bölüm tütün endüstrisinde yaşanan emekçi protestolarını, bilhassa da grevleri yakın plana alıyor. Bu yapılırken, geç Osmanlı dönemindeki emek ile sermaye arasındaki güç dengesine, işçiler ile devlet arasındaki ilişkilere ve işçi mücadelelerinin potansiyellerine ve sınırlarına ışık tutuluyor. Üçüncü Bölüm il. Abdülhamid dönemine odaklanıyor. Bu dönemde işçilerin grev ve sendika hakları tanınmamış olmasına rağmen, tütün fabrikaları ve mağazaları sık sık emekçi protes­ tolarına sahne olur. Bölümde 1890'lı yıllar ile 1900'lerin başlarında imparatorluğun başlıca tütün üretim ve işleme merkezlerinde yaşanan grevlerin sebepleri, sonuçları ve grevler sırasında yaşanan önemli olaylar irdeleniyor. Dördüncü Bölüm tek bir yıla, Jön Türk Devrimi'nin Abdülhamid rejimini yıktığı 1908 yılına odaklanıyor. Osmanlı toplumunun çeşitli kesimleri arasında bir coşku dalgası yaratan bu devrimi tütün işçilerinin nasıl yorumladığı, devrim sonrası Osmanlı İmparatorluğu'nda kendi yerlerini nerede gördükleri irdeleniyor. Jön Türk dönemi üzerine akademik çalışmalar, devrimin yarattığı sevinç ve coşku dalgasının kısa sürede söndüğünü gösteriyor. 1908 yılının sonlarından itibaren İTC yurttaş haklarını ve siyasal özgür­ lükleri kısıtlama amaçlı bir dizi uygulamayı hayata geçirmeye başladı. Devrim sonrası dönemin diğer önemli gelişmeleri Osmanlı tütün yaprağı ihracatında bir patlama yaşanması. ve imparatorluk topraklarındaki sol aktivistlerin ve örgütlenmelerin görünürlüklerinin artmasıydı. Beşinci Bölüm bu siyasal ve ekonomik gelişmelerin tütün işçilerinin hayatını ne şekilde değiştirdiğini ve işçilerin bu gelişmelere ne şekil­ de tepki verdiğini irdeliyor. Son olarak, Sonuç bölümünde tütün işçilerinin Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasından sonraki akıbeti anlatılıyor. Osmanlı tütün mağazalarında kazandıkları tecrübelerin bu işçilerin Yunanistan ve Türkiye' deki hayatlarını nasıl etkilediği üzerinde özellikle duruluyor.

KARADENiZ

HARiTA 1. Osmanlı lmparatorluğu'nun Balkan ve Anadolu topraklarındaki başlıca tütün üretim ve işleme merkezleri, 188 3-1912

B i R i N C i BÖLÜ M

Osmanlı Tütün Endüstr isi: Gir işimciler ve İşçiler

19.

yüzyılda Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya' da sigaraya gösterilen ilgi arttı.

Avrupa' da İspanyollar 17. yüzyıldan beri sigara içiyorlardı ama 1830'lu yıllara kadar

sigara tüketiminin İber Yarımadası'nın ötesine pek de geçmediği anlaşılıyor. 1830'lu yıllardan sonra sigara önce Fransa'ya, oradan da Almanya ve Rusya'ya yayıldı. Kırım Savaşı sırasında (1853-1856) sigara tüketimi Britanyalı askerler arasında giderek yayıldı ve kısa süre sonra da İngiliz firmaları sarma sigara üretmeye başladı. Bu tütün tüketim biçimi bir şekilde Britanya' dan Kuzey Amerika'ya yayıldı. ABD' de İç Savaş'tan (1861-1865) sonra başlayan sigara üretimi yüzyılın sonuna kadar ciddi ölçüde büyüdü. Büyümeyi mümkün kılan, sigara sarma işinin Amerikalı imalat­ çılar ile Britanya ve Fransa' daki muadillerinin öncülüğünde makineleşmesiydi. İleri teknoloji ürünü sigara imal makineleri üretim hızını ve hacmini artırırken, üretici şirketler büyük kitleleri hedef alan reklam kampanyalarıyla kendilerine yeni pazarlar yarattılar. 1 Aynı dönemde Osmanlı İmparatorluğu'nda da pek çok tüketici lüleyle tütün içmeyi bırakıp sigaraya geçiş yaptı. Dahası, 20. yüzyılın başı itibarıyla sigara ABD ve Britanya' dan Mısır ve Çin'e kadar dünyanın çok farklı bölgelerinde kitlesel ölçekte tüketilen bir meta halini aldıkça, Osmanlı Devleti'nin tütün yaprağı ihracatı da büyük bir hızla arttı.2 Bu bölümde, bahsettiğimiz gelişmelerde karlarını büyütme fırsatı gören yerli ve yabancı girişimcilerin nasıl çok sayıda fabrika ve mağazadan oluşan bir endüstriyel altyapı inşa ettiği ve bu işletmelerde ne kadar işçi istihdam

2

Jarrett Rudy, "Cigarettes", Tobacco in History and Culture: An Encyclopedia c. l içinde,, Jordan Goodman (der.), Detroit: Thomson Gale, 2005, s. 1 44- 1 50; Shechter, Smoking, Culture, and Economy in the Middle East, s. 28; Steven Cassedy, Connected: How Trains, Genes, Pineapples, Piano Keys, and a Few Disasters Transformed Americans at the Dawn of the Twentieth Century, Stanford: Stanford University Press, 20 14, s. 1 52- 1 57. ABD'de sigara üretimi 1 90 1 yılında 3,7 milyar adetken, 1 9 1 1 yılında 8,6 milyar adede yükseldi. Keza, 1 902 itibarıyla 1 34 milyon dal olan Çin'deki toplam sigara satışı, 1 9 1 2 yılı itibarıyla 7 milyara ulaşmış durumdaydı. Bkz. "The Development o f the Cigarette lndustry", 7he Pharmaceutical Era 45, no. 1 (Ocak 1 9 1 2) : 29; Benedict, Golden-Silk Smoke, s. 1 1 8 . 27

28

1

OSMANLI IMPARATORLUGU'NDA EMEK VE iKTiDAR

edildiği irdelenecek. Ayrıca işgücünü oluşturan insanların detaylı bir profili çıkarı­ larak Osmanlı tütün endüstrisinin temel bileşenlerine genel bir bakış sunulacaktır.

Büyüyen Tütün ihracatı Sigara 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında giderek daha büyük rağbet görürken, çok sayıda sigara içicisi, imparatorluğun Balkan ve Anadolu bölgelerinde yetiştirilen, kendine has bir aroması ve tadı olan birkaç Şark tütünü çeşidine özel bir ilgi gösterir oldu. Bir İngiliz sigara imalatçısı 1884 yılında Londra merkezli Pall

Mail Budget dergisine verdiği bir röportajda bu tütünlerden yapılan sigaraların ne büyük şöhret kazandığından bahseder: "Artık insanlar bana gelip şunu söylüyorlar: 'Evet. Bunlar bugüne kadar içtiğim en iyi sigaralar."'3 ABD' de ilk sigara üretimi 1860'lı yılların başlarında, Anadolu ve Balkanlar'ın Şark tütünü kullanılarak ger­ çekleştirildi. Amerikan tütün şirketleri 1910 yılı itibarıyla yılda 2,6 milyar adet Türk sigarası üretiyordu.4 Balkan ve Anadolu tütünlerinin harmanlanmasıyla üretilen sigaralar Avusturya-Macaristan, Mısır, Almanya ve Rusya' da da ciddi rağbet görü­ yordu.5 Bütün bunların bir sonucu olarak ABD, Avrupa ve Mısır' daki başlıca sigara imalatçıları, harmanlarında kullanmak için Makedonya, Trakya ve Anadolu' dan ithal ettikleri yüksek kaliteli tütün yapraklarına bağımlı hale gelmeye başladılar. Osmanlı tütün yaprağı ihracatı, dönemsel düşüşler ve yükselişler yaşasa da, istik­ rarlı bir şekilde büyüdü. Resmi istatistiklere göre yurt dışı pazarlara gönderilen tütün miktarı 1880 yılında 8,9 milyon kiloyken, 1897 yılında 15,9 milyon kiloyu buldu. Ama asıl patlama 1900'lerin ilk yıllarında gerçekleşti. 1911 yılında rakamlar zirve noktasına ulaşarak 38,4 milyon kiloyu buldu. Balkan Savaşları (1912-1913) Makedonya ve Trakya' da bulunan başlıca tütün üretim merkezlerindeki Osmanlı egemenliğine son verse de imparatorluğun tütün ihracatı 1890'lı yıllardaki seviyelerin epey üstünde seyretmeye devam etti (bkz. TABLO 1.1). Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde Anadolu'nun bir numaralı ihraç mahsulü tütündü.6

3 4

5 6

"The Cigarette and lts Manufacture: An lnterview with a West-End lmporter", 7he Pal! Mali Budget, 1 2 Eylül 1 884, s. 1 9 . Cassedy, Connected, s. 1 54; Goodman, Tobacco in History, s. 229; Shechter, Smoking, Culture and Economy in the Middle East, s. 59. Türk sigaraları ya tamamen Anadolu ve Balkanlar'dan ithal edilen tütün yapraklarından ya da bunlarla tütsülenmiş Amerikan tütünlerinin harmanlanması ile yapılıyordu. Goodman, Tobacco in History, s. 98; Shechter, Smoking, Culture and Economy in the Middle East, s. 59. Quataert, "The Age of Reforms", s. 852.

OSMANLI TÜTÜN ENDÜSTRiSi: Gi RiŞiMCiLER VE iŞÇiLER

1 29

Osmanlı Makedonya'sı ve Trakya'sında yetiştirilen tütün yapraklarının başlıca ihraç merkezleri Kavala, İskeçe ve Selanik'ti. 20. yüzyılın ilk on yılında yıllık tütün ihracatı 8,2 milyon ile 13,5 milyon kilo arasında değişen Kavala, bu şehirler ara­ sında başı çekiyordu. Aynı dönemde İskeçe ve Selanik'ten gerçekleştirilen toplam yıllık ihracat miktarı 1,2 milyon ile 6 milyon kilo arasında değişiyordu ancak 1911 yılında ciddi bir sıçrama yaparak 8 milyon kiloyu aştı. İhracattaki büyüme tarım arazilerinin daha büyük bir kısmının tütün üretimine ayrılmasını teşvik ederken,7 Kavala, İskeçe ve Selanik bölgelerindeki tütün üreticileri mahsulün büyük kısmını ihracatçı tüccarlara satmaya başladı. Sözgelimi 1905 yılında bu bölgelerde satılan tütünün yüzde 88'i bu tüccarların depolarına girdi.8

TABLO 1 .1 Osmanlı lmparatorluğu'ndan gerçekleştirilen tütün yaprağı ihracatı, Yıl

M i ktar

Yıl

ı 88o

8920

1881

1 2.203

1 88 5

1 880-1913 (bin kg)

Miktar

Yıl

Miktar

1 896

14.820

1 906

24.189

1 897

1 5 960

1 907

23.851

1 1 .5 2 1

1 898

1 6.899

1 908

26.203

1 886

1 1 .688

1 899

1 9,366

1 909

3 1 .7 3 7

1 8 88

8083

1 889

1 0. 4 5 4

1 89 2

1 3 .826

1 89 3

1 7.9 2 2 1 90 1

1 9. 1 4 5

1 903

20.667

1 8. 8 7 3

1 894

1 3 .641

1 904

2 3 .$97

1 89 5

1 1 .767

1905

2 1 .507

2 4.758 1911

38.409 23.252

Kaynaklar: "Tabakerzeugung, Bearbeitung und Handel in Der Europaischen Türkei", Berichte über Hande/ und lndus trie 18, no. 7 (Ara l ı k 1912): 338; 1296/1880, 1297/1 881, 1301/1885, 1302/1886, 1304/1888, 1305/1889 ve 1329/1913 mali yıllarına ait Osmanlı dış ticaret istatistikleri.

Bu noktada ihracatçı tüccarların yekpare bir grup oluşturmadığını da belirtmek gerekiyor. Bunlardan bazıları hatırı sayılır bir sermayeye sahipti. Şirketler kurup küçük tüccarları simsarları olarak kullanarak tütün yaprağı alım satımını büyük ölçeklerde yapıyorlardı. Bu önde gelen tüccarlardan biri Allatini ailesiydi. 19. yüzyılın ortalarında tütün işine giren bu aile, 1880'lerin ortalarına kadar Makedonya' dan

7

8

Kavala bölgesinde tütün ekilen arazi miktarı 1 904 ile 1 9 1 2 yılları arasında yüzde 42 oranında artmıştı. Basil C. Gounaris, Steam over Macedonia, 1870-1912: Socio-Economic Change and the Railway Factor, Boulder: East European Monographs, 1 993, s. 1 24. Adam Block, Special &port on the Ottoman Public Debt, 1905-1906, Londra: Bradbury, Wilkinson and Co. Limited Printers, 1 906, s. 85.

30 1

OSMANLI IMPARATORLUGU'N DA EMEK VE iKTiDAR

gerçekleştirilen tütün ihracatını domine etti.9 Bu tarihten sonra, Macar yatırımcı ve sanayici Pierre Herzog'un kurucusu olduğu Avusturya-Macaristan merkezli Herzog Şirketi kurduğu yaygın şubeler ve simsarlar ağı sayesinde bölgede daha belirleyici bir rol oynamaya başladı. Bu yeni şirket esas olarak Avusturya tütün tekeline tütün yaprağı sağlamakla birlikte, ABD'ye de hatırı sayılır miktarda tütün gönderiyordu.10 1890'ların ortaları itibarıyla, Osmanlı Makedonya'sından yapılan ihracatın yaklaşık üçte ikisi Allatini ailesine ait Selanik Ticaret Şirketi (The Commercial Company of Salonica) ile Herzog eliyle gerçekleştiriliyordu.11

TABLO 1.2 Kavala, lskeçe ve Selanik'ten gerçekleştirilen tütün yaprağı ihracatı, 1901-1911 (bin kg) Yıl

Kavala

lskeçe

Selanik

1901

1 0,770

277

956 1 338

1 902

9025

1 554

1 903

8239

1 266

1 283

1 904

8549

1 962

2 1 76

2 1 79

1 905

8197

1 906

1 0, 8 5 3

1 907

9470

1 5 76 2445

2185

1828

1 908

9742

2665

1 497

1 909

1 3, 5 5 6

2968

3016

1910

9529

1951

1 78 8

1911

1 2,681

4 1 36

4046

Kaynaklar: "Tabakerzeugung, Bearbeitung und Handel", s. 339; 1 327/1 911 mali y ı l ı na ait Osmanlı dış ticaret

istatistikleri.

9

10 11

Donald Quataert, "The Workers ofSalonica, 1 850-1 9 1 2", WOrkers and the WOrking Class in the Ottoman Empire and the Turkish Republic 1839-1950 içinde, Donald Quataert ve Erick Jan Zürcher (der.), Londra: I.B. Tauris, 1 995, s. 68 [ Osmanlı'dan Cumhuriyet TUrkiyesi'ne işçiler 1 839-1950, çev. Cahide Ekiz, İstanbul: İletişim Yayınları, 20 1 7] ; Maria Renterzi, "Configuring Identities Through Industrial Architecture and Urban Planning: Greek Tobacco Warehouses in Late Nineteenth and Early Twentieth Century", Science Studies 2 1 , no. 1 (2o"08): 70. "Baron d e Herzog Passes Away i n Budapest", United States Tobacco ]ournal, 2 6 Aralık 1 9 14, s. 6; Renterzi, "Configuring ldentities", s. 70. Great Britain Diplomatic and Consular Reports, Turkey, Reportfar the Years 1893-94 on the Trade of the Consul.ar District of Salonica (Annual Series No: 1 663) , s. 4. Quataert, Selanik Ticaret şirketinin 1 895 yılında ailenin tütün ticaretini finanse etmek amacıyla kurulduğunu kaydeder. Bkz. Quataert, "The Workers of Salonica", s. 68.

OSMAN LI TÜTÜN ENDÜSTRiSi: Gi RiŞiMCiLER VE iŞÇiLER

1 31

Tütün ticareti bir kısım Amerikalı girişimciyi de Osmanlı İmparatorluğu'na çekti. 1860'lı yıllarda New York merkezli Kinney Brothers Tütün Şirketi civardaki köylerden satın alınmış tütün yapraklarını depolamak ve işlemek amacıyla Kavala'da bir mağaza açtı.12 İlerleyen süreçte James Duke yönetimindeki dev Amerikan Tütün Şirketi ticari faaliyetlerini Balkanlar'a doğru genişleterek Makedonya ve Trakya' daki üreticilerden büyük m iktarda tütün satın almaya başladı. ı3 Şirketin üreticilere verdiği yüklü avanslar nedeniyle, "1903 yılı 'Amerikan yılı', 1908-1911 yılları a rası ise 'Amerikan altın yağmuru dönemi' olarak adlandırılıyordu."ı4 Amerikan Tütün Şirketi, Anadolu'nun Samsun ve İzmir gibi başlıca tütün üretim merkezlerinde de aynı yolu izliyordu. 1902 yılında şirketin İzmir' deki temsilcileri mahsule piyasa se­ viyelerinin çok üstünde fiyat verdikleri için bölgedeki tütün ekim alanları genişledi. 1907 ile 1910 yılları arasında Samsun bölgesindeki toplam tütün rekoltesinin altıda bir ile üçte biri arasında bir kısmı yine bu şirket tarafından satın alındı.ıs Büyük ölçüde Amerikan Tütün Şirketi'nin bu yatırımlarının bir sonucu olarak Anadolu' dan gerçekleştirilen ihracat hızla büyüdü. 1910 ve 1911 yıllarında Samsun, sırasıyla toplam 5,5 milyon ve 7,5 milyon kilogramlık ihracat rakamlarıyla imparatorluğun ikinci büyük tütün ihracatçısı oldu. 1910 ile 1913 yılları arasında tütün ihracatı 2,4 milyon kilogramdan 7,5 milyon kilograma çıkan İzmir ise üçüncü sıradaydı. ı6 12

13

14

15

16

Rentetzi, "Confıguring ldentities'', s . 70. ABD'de Amerikan tütününden yapılan ilk siga­ ralar 1 869 yılında Kinney Brothers şirketi tarafından üretildi. Bkz. Goodman, Tobacco in History, s. 229. Neuburger, Balkan Smoke, s . 55. Amerikan Tütün Şirketi, ABD'deki beş büyük sigara üreticisinin birleşmesiyle 1 890 yılında kuruldu. Şirket 1 9 1 O yılı itibarıyla ABD' nin top­ lam tütün ürünleri imalatının yaklaşık yüzde 75'ini gerçekleştiriyordu. Bkz. Goodman, Tobacco in History, s. 230-232. Neuburger, Balkan Smoke, s. 5 8 . Britanya'nın Selanik'teki konsolos yardımcısı 1 903'te şöyle yazıyordu: " Kavala ve İskeçe'deki Amerikan [Tütün Şirketi] şubeleri daha önce ödedikleri ortalama fiyatların iki, hatta üç katını ödediler." Bkz. Great Britain Diplomatic and Consular Reports, Turkey. Report far the Year 1903 on the Trade ofSalonica, Annual Series No: 3250, s. 4. US Department o f Commerce and Labor, Monthly Comular and Trade Reports, Ocak 1 9 1 0, no. 352, Washington, DC: Government Printing Office, 1 9 1 0, s. 55; US De­ partment of Commerce and Labor, Daily Comular and Trade Reports, 6 Ekim 1 9 1 0, c. l , no: 80, Washington, DC: Government Printing Office, 1 9 1 0, s. 7 1 ; Great Britain Diplomatic and Consular Reports, Turkey. Reportfar the Year 1909-- 1 91 O on the Trade and Commerce ofthe Trebizond Vilayet, Annual Series No: 4740, s. 6. Rüsumat Müdiriyet-i Umumiyesi Ticaret-i Hariciye istatistiği 1326, Dersaadet: Matbaa-i Amire, 1 328/ 1 9 1 2, s. 8; Rüsumat Müdiriyet-i Umumiyesi, Ticaret-i Hariciye istatistiği 1327, Dersaadet: İkdam Matbaası, 1 329/ 1 9 1 3, s. 8; Rüsumat Müdiriyet-i Umumiyesi Ticaret-i Hariciye istatistiği 1329, Dersaadet: Matbaa-i Amire, 1 33 1 1 1 9 1 5 , s. 8.

32 j

OSMAN LI IMPARATORLUCU'NDA EMEK VE iKTiDAR

İhracat hacmi büyüdükçe, yerli ve yabancı girişimciler çok sayıda yeni mağaza açtılar. Buralarda tütün yaprakları işleniyor (yani kalitelerine göre ayrıştırılıp bal­ yalanıyor) ve yurtdışı pazarlardaki müşterilere gönderilebilecekleri zamana kadar depolanıyordu. Britanya'nın Kavala konsolos yardımcısının 1859 tarihli bir raporuna göre, son yıllara kadar şehre ulaşan tütün balyaları, "zemininde döşemesi ve yağ­ mura karşı hiçbir koruması olmayan" hanlarda depolanıyordu.17 Bununla birlikte konsolos yardımcısı bazı önde gelen ihracatçı tüccarların mahsulün saklanmasına uygun mağazalar inşa etmeye başladığını da ekliyordu. İzleyen on yıllarda inşaat faaliyetlerinde bir patlamanın yaşandığı Kavala' da tütün mağazalarının sayısı sürekli olarak arttı.18 20. yüzyılın başı itibarıyla şehirde 10.000-15.000 arası işçinin çalıştığı 200' den fazla mağaza bulunmaktaydı. Bu işçiler şehir nüfusunun yüzde 40 ile 60 arasında bir kısmını teşkil ediyordu. 19 Tütün tüccarları Samsun, İskeçe ve Selanik'te de büyük yatırımlar yaptılar. Samsun'un doğu kısmında, Tütün Çarşısı adı verilen bir ticari merkezde küme­ lenmiş elli-altmış mağaza vardı. 1911 Temmuz'unda şehri ziyaret eden bir Osmanlı gazetecisi bu mağazalarda 7.000-8.000 işçinin çalıştığını yazıyordu. 20 Osmanlı vilayet salnamelerine göre 1890'lı yılların başlarında İskeçe' de çoğu muhtemelen tütün yapraklarının işlenmesinde ve depolanmasında kullanılan yetmiş iki mağaza vardı. Bu mağazalarda çalışan işçilerin sayısı 1890 yılında birkaç binken, 1910'ların başlarında 5.000-6.000'e çıktı. Sonuç olarak, Balkan Savaşları'nın hemen öncesinde

Cavalla: Report by Mr. Maling, Vice-Council at Cavalla, Great Britain Parliamentary Papers, Abstracts ofReports ofthe Trade ofVarious Countries and Places far the Year 1859, c. 63, 1 86 1 , s. 56. 1 8 Great Britain Diplomatic and Consular Reports, Turkey, Reportfa r the Year 1895 on the Trade of the Salonica Cansular District, Annual Series No: 1 837, s. 1 0; George Frederick Abbott, 1he Tale ofa Tour in Macedonia, Londra: Edward Arnold, 1 903, s. 296. 1 9 Cavalla: Report by Mr. Maling, s . 56; Konstandinos A . Vakalopoulos, Modern History of Macedonia, 1830-1912, Thessaloniki: Barbounakis, 1 988, s. 1 44; Rentetzi, "Configuring Identities", s. 68-7 1 ; BOA, TFR.l.SL 68/6732, lef: 1 (2 1 Mart 1 32 1 /3 Nisan 1 905); BOA, TFR.l.SL 67/6659, lef: 3 (25 Mart 1 905); 1322 Sene-i Hicriyesine Mahsus Selanik Vilayet Salnamesi, s. 44 1 ; 1325 Sene-i Hicriyesine Mahsus Selanik Vilayet Salnamesi, s. 426. Gounaris'e göre Kavala'nın nüfusu 1 898 yılı itibarıyla 22 bin, 1 908 yılı itibarıyla 24 bindi. Bkz. Gounaris, Steam over Macedonia, s. 235. 20 Filiz Dığıroğlu, Memalik-i Osmaniye Duhanları Müşterekü'l-Menfaa Reji Şirketi: Trabzon Reji idaresi, 1883-1914, İstanbul: Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi, 2007, s. 54-58; Ahmet Şerif, Anadolu'da Tanin, Mehmed Çetin Börekçi (der.), Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 999, s. 256. 17

OSMAN LI TÜTÜN EN DÜSTRiSi: Gi RiŞiMCi LER VE iŞÇiLER

1 33

hem Samsun' da hem de İskeçe'de hayatını tütün işleme endüstrisinden kazananların şehir nüfusu içindeki oranı yaklaşık üçte bire varmış durumdaydı. 21 Liman kenti Selanik'te 20. yüzyılın başlarında şehrin en büyük istihdam kay­ nağı, 4.000-5.000 arası insanın çalıştığı tütün mağazalarıydı.22 Aynı dönemde İzmir' de 1.000' den fazla işçinin çalıştığı yirmi civarında mağaza bulunuyordu. Batı Anadolu'nun iç kesimlerinde bulunan, emeğin İzmir' den daha ucuz olduğu birkaç şehir ve kasaba da önemli tütün işleme merkezleri haline gelmişti. Ôdemiş'te 1912 yılında kadın emeğinin yaygın olarak kullanıldığı çok sayıda mağaza vardı.23 Keza 1922 Mayıs'ında Batı Anadolu'yu ziyaret eden Güney Afrikalı bir tarım görevlisi Tire' de beş mağaza olduğunu yazıyordu.24 Anadolu ve Balkanlar'daki bu mağa­ zalar yurtdışındaki üreticilere yüksek kalite tütün yaprakları sağlarken, Osmanlı İmparatorluğu'nun kendisi de büyüyen ve istikrarlı bir iç pazara sahipti.

iç Pazarda Kar Arayışı Tütün ürünleri Osmanlı insanları arasında epey rağbet görüyordu. Üst düzey bir Osmanlı hükümet yetkilisi 1888 yılında imparatorluk içindeki tütün tüketiminin 20 milyon kilogram civarında olduğunu raporlamıştı.25 Keza, yabancı gözlemcilere göre 1890'lı yılların sonlarında imparatorlukta yıllık kişi başı tütün tüketimi 937 ile 1500 gram arasında değişiyordu.26 Bu dönemde ayrıca Osmanlı tütün tüketi­ cilerinin zevklerinde ve tercihlerinde tedrici bir değişim de yaşanıyor, sigara diğer tütün kullanma biçimlerine tercih edilmeye başlıyordu. Balıklı Rum Hastanesi'nde çalışan Doktor Aleksandros Paspatis 1860'ların başında İstanbul' daki çoğu tütün 21

22 23

24 25 26

1309 Sene-i Hicriyesine Mahsus Edirne Vilayet Salnamesi, s . 235; BOA, OH.MKT 1 686/47 (20 Kanunuevvel 1 305/ 1 Ocak 1 890) ; BOA, OH. İO 1 32/7, lef: 2-3 ( 1 2 Teşrinievvel 1 327125 Ekim 1 9 1 1 ) ; George Haupt ve Paul Oumont, Osmanlı imparatorluğunda Sos­ yalist Hareketler, çev. Tuğrul Artunkul, İstanbul: Gözlem Yayınları, 1 977, s. 9 1 . 1 9 1 2 yılı itibarıyla Samsun'un nüfusu 2 5 bin, İskeçe'nin nüfusu ise 1 8 bindi. Bkz. Quataert, "The Age of Reforms", s. 78 1 ; US Oepartment of Commerce and Labor, Daily Comular and Trade &ports, 23 Ekim 1 9 1 2, c. 4, no. 250, Washington, OC: Government Printing Office, 1 9 1 2, s. 427. Quataert, "The Workers of Salonica, 1 850- 1 9 1 2", s. 7 1 . US Oepartment of Commerce and Labor, Monthly Comular and Trade Reports, March 1910, no. 354, Washington, OC: Government Printing Office, 1 9 1 0, s. 55; BOA, OH. İO 1 07/29, lef: 2, 3, (26 Haziran 1 328/9 Temmuz 1 9 1 2 ve 27 Haziran 1 328/ J O Temmuz 1 9 1 2) . L. M. Stella, "The Turkish Tobacco Industry in Asia Minor and Macedonia'', journal of the Department ofAgriculture, Union ofSouth Africa 8, no. 4 (Nisan 1 924) : 398. BOA, Y.EE 1 1 1 1 7, lef: 2. Quataert, Social Oisintegration, s. 1 5 .

34 1

OSMAN LI IMPARATORLUCU'NDA EMEK VE iKTiDAR

içicisi arasında lülenin yerini sigaranın aldığını yazıyordu. 27 Bundan otuz yıl son­ ra İstanbul'u ziyaret eden bir Amerikalı yazarın dikkatini çeken hususiyetlerden birisi sigara içiciliğinin şehir ahalisi arasındaki yaygınlığıydı.28 20. yüzyıl başı İstanbul'unda büyümüş İsmail Hakkı Sunata ise içinde hala tütün kalmış sigara izmaritlerinin dahi tiryakilerden rağbet gördüğünü hatırlıyordu. 29 Bu noktada sigaraya gösterilen rağbetin İstanbul'la sınırlı kalmadığını da belirtmek gerekiyor. 1920'li yıllara gelindiğinde Türkiye ve Yunanistan' daki sigara içicileri, toplam tütün tüketiminin yüzde 50' den fazlasını gerçekleştiriyordu. 30 Gerek Osmanlı gerekse de yabancı girişimciler artan sigara tüketimini kendi­ leri için kazanca dönüştürmenin gayretine girdiler. Bazıları hükümetle müzakere edip kendilerine tütün alma, üretme ve satma tekeli veren sözleşmeler elde etmeye çalıştılar. Bunlar arasında, 1850'ler ile 1880'lerin ilk yılları arasında hükümetin borçlanma ihtiyacının karşılanmasında önemli rol oynayan Rum bankerler George Zarifi ve Hristaki Zografos da vardı. Nitekim Mart 1872' de İstanbul' da tütün alma ve satma tekelini beş yıllığına elde etmeyi başardılar. Karşılığında hükümete yılda 400 bin Osmanlı lirası ödeme yapacaklardı. Bu imtiyaz resmileşir resmileş­ mez ortaklar önce tütün üretimini ve ticaretini finanse edecek bir şirket, sonra da içinde küçük bir motorlu tütün kıyma makinesinin de bulunduğu bir fabrika kurdular. Gelgelelim şirketin ilk birkaç aylık satış geliri beklentilerinin altında kalınca Zarifi ve Zografos imtiyaz sözleşmesinin iptalini talep ettiler. Osmanlı hükümeti Ekim 1872' de bu talebe olumlu yanıt verdi ve birkaç ay sonra bu tekeli devralmak üzere İnhisar-ı Duhan İdaresi 'ni (bundan sonra İDİ olarak anılacaktır) kurdu.31 İDİ imalathane olarak kullanmak üzere Eminönü bölgesinde birkaç bina kiraladı. Amerikan konsolosluk raporlarına göre 1875'te bu imalathanelerde 1.400 işçi ile yetmiş memur çalışıyordu.32

27 28 29 30 31

32

Aleksandros Paspatis, Balıklı Rum Hastanesi Kayıtlarına Göre lstanbul'u n Ortodoks Esnafı, 183�1860, çev. Marianna Yerasimos, İstanbul: Kitap Yayınevi, 20 14, s. 1 1 1 . Francis Marion-Crawford, 1890 '/arda lstanbul, çev. Şeniz Türkömer, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 36, 74-77. İsmail Hakkı Sunaca, İstibdattan Meşrutiyete Çocukluktan Gençliğe, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 77. Goodman, Tobacco in History, s. 236. Murat Hulkiender, Bir Galata Bankerinin Portresi: George Zarifi, 1806-1884, İstanbul: Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi, 2003, s. 7 1 -8 1 ; Fatma Doğruel ve A. Su ut Doğruel, Osmanlı 'dan Günümüze Tekel, İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, 2000, s. 47-5 1 . BOA, Y.PRK.ML 4/62, lef: 1; Quataert, "The Age of Reforms", s. 902.

OSMANLI TÜTÜN EN DÜSTRiSi: Gi RiŞiMCiLER VE iŞÇi LER

1 35

Hükümet bu tütün tekelini imparatorluğun geri kalan kısımlarına teşmil etmek yerine, 1874 yılında İstanbul dışındaki bölgeler için bandrol (damga pulu) sistemine dayalı bir düzenlemeyi yürürlüğe koydu. Düzenlemeye göre yalnızca hükümetin yetki verdiği fabrikalar tütün üretimi gerçekleştirebilecekti. Bu fabrikaların hükü­ metin çıkardığı damga pullarından satın alıp kıyılmış tütün ve sigara paketlerine yapıştırması gerekiyordu. Yalnızca bu damga pullarını taşıyan ürünler piyasada yasal olarak satılabiliyordu.33 Hükümet 1877 yılında İDİ'yi feshettiğinde,34 band­ rol sistemi imparatorluk başkentine de teşmil edildi. Bu gelişmenin sonucunda İstanbul' daki özel tütün imalathanelerinin sayısı hızla arttı; 1879' da yirmi sekiz olan bu sayı, 1881 yılına gelindiğinde kırk biri bulmuştu.35 Aynı yıllarda pek çok taşra şehrinde ve kasabasında da tütün endüstrisi hızla büyüyüp gelişmeye başla­ dı. Rüsumat Emaneti 'nin hazırladığı bir rapora göre hükümet 1874 ile 1878 yılları arasında, taşra vilayetlerinde yeni bir tütün fabrikası açma talebini içeren yaklaşık 1.000 başvuruya onay verdi.36 1881 yılı itibarıyla İzmir' de on üç, Selanik'te en az dokuz, Edirne' de yedi, Erzurum' da altı, Halep ve Yanya' da beşer, Bursa, Diyarbakır ve Samsun' da ise dörder fabrika bulunuyordu.37 Bundan iki yıl sonra imparatorluk sınırları içindeki tütün fabrikası sayısı tahminlere göre 300 ile 450 arasındaydı.38 Bu kuruluşlar arasında muhtemelen makinenin girmediği küçük imalathaneler de vardı, onlarca işçinin çalıştığı makineleşmiş işletmeler de. Ne var ki imparatorluktaki bütün tütün fabrikaları 1883 yılından sonra resmi olarak kapatıldı. Zira o yıl Osmanlı Bankası'nın iki önemli Avrupa bankasıyla (Berlin merkezli Bleichröder Bankası ve Viyana merkezli Credit Anstalt) birlikte kurduğu Reji Şirketi, ihraç edilecek tütünler istisna olmak üzere, imparatorluk sınırları içinde yetiştirilen bütün tütün rekoltesinin alınması, satılması ve işlenmesi üzerinde imti33 34

35 36 37

38

Birdal, 1he Political Economy, s. 1 30; Doğruel ve Doğruel, Osmanlı'dan Günümüu Tekel, s. 5 1 -57. İmparatorluk başkentinde tütün fabrikası açmak isteyen girişimcilerin bu kararda rol oy­ nadığı anlaşılıyor. İDİ'nin feshedilmesinden sonra hükümete İstanbul' da fabrika açma ve işletme izni için doksan başvuru yapılmıştı. Bkz. BOA, ŞD 565/24, lef: 7 ( 1 5 Kanunusani 1 294/ 27 Ocak 1 879) . BOA, ŞD 565/24, lef: 7 ( 1 5 Kanunusani 1 294/27 Ocak 1 879); BOA, ŞD 568/ 1 9, lef: 8 (25 Şubat 1 296/9 Mart 1 88 1 ) . BOA, ŞD 564/27, lef: 5 ( 1 3 Temmuz 1 294/25 Temmuz 1 878) . Ne yazık ki bu belgede söz konusu başvurulardan kaçının fiiliyata geçtiği bilgisi bulunmuyor. BOA, ŞD 568/ 1 9, lef. 8 ve 26 (25 Şubat 1 296/9 Mart 1 88 1 ve 28 Teşrinievvel 1 296/9 Kasım 1 880); Can Nacar, "The Regie Monopoly and Tobacco Workers in Late Ottoman lstanbul", Comparative Studies ofSouth Asia, Africa and the Mitldl.e F.ast 34, no. 1 (20 1 4): 207. Birdal, The Political Economy, s. 1 38.

36 1

OSMANLI IMPARATORLUGU'NDA EMEK VE iKTiDAR

yaz hakkı elde etti. Reji, varlığını Osmanlı'nın 1870'li yıllarda yaşadığı mali krize borçluydu. Osmanlı Devleti 1854-1875 yılları arasında bazı Avrupalı kreditörlerden borçlar almış, bunları esas olarak askeri malların alımında ve tüketim harcamaları­ nın finansmanında kullanmıştı. Kaynakların böylesine verimsiz kullanılması borç yükünü ağırlaştırıp sonunda sürdürülemez hale getirdi. Hükümet 1876 Nisan'ında dış borçların faiz ödemelerini askıya aldı. Bu kararın ardından Avrupalı kreditörlerin temsilcileriyle gerçekleştirilen müzakereler Düyun-u Umumiye İdaresi'nin (bundan sonra DUİ olarak anılacak) kuruluşuyla sonuçlandı. Bir Avrupalı kreditörler kon­ sorsiyumu niteliğindeki DUİ alacaklarına karşılık olarak belirli vergileri toplama yetkisine sahipti. Borçların ödenmesi amacıyla bu kuruma imparatorlukta tüketilen tuz ve tütün üzerinde tekel hakkı da tanındı. Bununla birlikte iki yıl sonra DUİ Osmanlı hükümetinin izniyle tütün üzerindeki tekel hakkını Reji Şirketi'ne devretti.39 Reji bu imtiyaz karşılığında DUİ'ye yılda 750 bin lira ödemeyi kabul ediyordu. Reji ayrıca bu yıllık ödemeden ve temettü ödemelerinden sonra kalan kardan da DUİ ve hükümete pay verecekti. Buna göre 500 bin liranın altında kalan kardan Reji ve DUİ yüzde 35, hükümet ise yüzde 30; 500 bin ile 1 milyon lira arasındaki kardan ise Reji yüzde 34, DUİ yüzde 27, hükümet yüzde 39 pay alacakrı.40 1870'lerin sonuna gelindiğinde Osmanlı Bankası, Bleichröder Bankası ve Credit Anstalt Osmanlı İmparatorluğu'nun çıkardığı yüksek faizli tahvillere büyük para yatırmış durumdaydılar.41 Ne var ki hükümet ciddi bir borç krizinin içine sürükle­ nince, adı geçen bankalar imparatorlukta kendilerine yeni kar kaynakları bulmak amacıyla bir konsorsiyum oluşrurdular.42 Bu konsorsiyumun kurduğu ilk ve en büyük yapı Reji'ydi.43 Üç bankanın DUİ'ye yüklü ödemeler yapmayı kabul etmesi, 39

Murat Birdal'a göre yabancı tahvil sahiplerinin tütün tekelini Reji'ye devrederkenki muhtemelen amacı Osmanlı Bankası'nın DUİ ile Osmanlı hükümeti arasındaki borç anlaşmasını onaylamasını sağlamaktı. Bkz. Agy., s. 1 33. 40 Necla Geyikdağı, Foreign Investment in the Ottoman Empire: !nternational Trade and Relatiom, 1854-1914, Londra: l.B. Tauris, 20 1 1 , s. 1 27 [ Osmanlı Devleti 'nde Yabancı Sermaye 1854-1914, İstanbul: Hil Yayın, 2008] ; Birdal, 7he Political Economy, s. 39-40, 54; Quataert, Socia! Disintegration, s. 1 4- 1 5 . 4 1 Roger Owen, Osmanlı hükümetinin 1 854 ile 1 874 arasında çoğu zaman yüzde 1 0- 1 2 reel faiz ödeyerek borçlandığı paranın fiilen ancak yarısından biraz fazlasını elde edebildiğini kaydeder. Bkz. Roger Owen, 7he Middle East in the World Economy, 1800-1914, Londra: l.B. Tauris, 2009, s. 1 04. 42 Andre Autheman, 7he lmperial Ottoman Bank, İstanbul: Osmanlı Bankası Arşiv ve Araş­ tırma Merkezi, 2002, s. 1 1 4 [Bank-ı Osmani-i Şahane: Tanzimat'tan Cumhuriyete Osmanlı Bankası, çev. Ali Berktay, İstanbul: Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi, 2002] . 43 Bleichröder ve Osmanlı bankaları aynı zamanda Rumeli Demiryolu Bağlantı Hacları İnşaat Şirketi'nin de kurucu ortakları arasındaydı. Bu şirket 1 885- 1 887 yılları arasında Osmanlı

OSMAN LI TÜTÜN ENDÜSTRiSi: Gi RiŞiMCiLER VE iŞÇi LER

1 37

Reji girişiminden büyük kar beklentisinde olduklarını gösteriyordu.44 Gelgelelim Reji 1884 Nisan'ında faaliyete geçtiğinde beklentilere ulaşmanın hiç de kolay olma­ yacağını anladılar. 1884-1885 ile 1886-1887 yılları arası dönemde şirketin giderleri gelirlerini aşınca Bleichröder Bankası kısa bir süre şirketin tasfiyesi için bastırdı.45 1889 yılında Reji kar etmeye başladı ama hızlı bir gelir artışının önünde hala engeller vardı. Bu engellerin en büyüklerinden biri Osmanlı İmparatorluğu'nda yaygın bir şekilde tütün kaçakçılığı yapılmasıydı. Bir Osmanlı yetkilisinin tahminlerine göre kaçakçılar 1888 yılında 12 milyon kilogram tütün satmıştı ve bu miktar Reji'nin resmi satışlarının iki katına tekabül ediyordu. Bir diğer kaynağa göre ise 1896 yılında kaçak tütün satışları 10 milyon kiloya düşmüştü ama bu rakam iç piyasadaki toplam tütün satışının hala yarısından fazlasını teşkil ediyordu.46 Reji, kaçakçıların rekabetinden tümüyle kurtulamadıysa da iç pazardaki var­ lığını tedrici olarak büyüttü: 1888-1889' da 6 milyon kilogram olan tütün satışı 1904-1905'te 7,4 milyon kilograma, 1910-1911' de ise 8,4 milyon kilograma çıktı.47 Şirket ayrıca resmi tekel konumunu kullanarak üretim maliyetleri ile satış fiyatları arasındaki marjı nispeten geniş belirleyebiliyordu. 1905 Mart'ı ile 1908 Mart'ı arası dönemde Reji'nin sattığı tütünün maliyeti, satış fiyatının yalnızca yüzde 23' ünü teşkil ediyordu.48 Yüksek kar oranlarının keyfini süren Reji, imparatorluğun belli başlı şehir merkezlerinde kıyılmış tütün, sigara ve enfiye üreten yeni fabrikalar kurdu. En büyük fabrikası İstanbul'un Cibali bölgesindeydi. 1884 yılında faaliyete geçen fabrika, bütün üretim aşamalarında kendi kendine yeterli olacak şekilde inşa edil­ mişti. Dolayısıyla yalnızca kıyılmış tütün ve sigara değil, sigara kağıdı ve tütün ürünlerinin içine konulduğu teneke kutu da üretiyordu. 1891 yılı itibariyle Cibali

44

45

46 47 48

Balkanlar'ında iki kısa demiryolu hattının inşasını üstlendi. Bkz. Agy., s. 1 1 8- 1 20. Yıllık ödeme miktarı olarak belirlenen 750 bin lira 1 880'lerde önemli bir paraydı. 1 8801 8 8 1 ile 1 883- 1 884 yılları arasındaki dönemde DUİ' nin topladığı tütün gelirinin yıllık ortalaması 702.803 liraydı. Bkz. Birdal, 1he Political Economy, s. 1 6 1 . Agy., s. 1 44; Autheman, 1he Imperial Ottoman Bank, s. 1 1 6. Bu noktada DUİ'ye yapılan yıllık ödemelerin giderler kalemine dahil olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Bu ödemeler hesaba katılmazsa şirketin gelirleri giderlerini aşıyordu. BOA, Y.EE 1 1 I 1 ?lef: 2; Quataert, Social Disintegration, s. 2 1 . Birdal, 1he Political Economy, s. 1 58. Block, Special Report on the Ottoman Public Debt, 1905-1906, Londra: Bradbury, Wil­ kinson and Co. Limited Printers, 1 906, s. 85; Adam Block, Special Report on the Ottoman Public Debt, 190�1907, Londra: Bradbury, Wilkinson and Co. Limited Printers, 1 907, s. 43-44; Adam Block, Special Report on the Ottoman Public Debt, 1907-1908, Londra: Bradbury, Wilkinson and Co. Limited Printers, 1 908, s. 46 ve 56.

38 1

OSMANLI IMPARATORLU