139 107 26MB
Turkish Pages 162 Year 1978
VJ. Lenin DEVLET VE DEVRiM
V. i Lenin ..
Devi t
ve
Devrim
Marksizmi,n Devlet Öğretisi ve Proletaryanın Devrimdeki GörevlerF
Türkçesi:
M. Halim Spatar-
Celal Üster
AYDINLIK YAYlNLARI
'v.t
Lenin'in Devlet ve Devrim adlı bu eseri, The State and
Revolution ::§911 derece
kelci devlet kapitalizmine dönüşnıesi.iı5
ölçüde hızlandırmış ve
güçlü kapitalist gruplarla gittilr.çe· c!�lıEtşen devletin, emekçi kitleler
fc;ı:z;la, bütünle üzeriJ1dy*�: :tr,?:rlt\:ırıç baskısı
ız].a.ş):r:rçıli:t�d.ır.. Gelişmiş ülkeler -burada bu ülkeleri:q, tir.
Cgülme1rin! >
.
. Daha düne kadar
Mark-
12 sizmin kökünü kazınıakta uzman kesilmiş olan Alman burjuva bilim adamlan, şimdilerde, bir yağma savaşı nın Yürütülebilmesi için, son derec-e iyi örgütlenmiş iş
çi sendikalarını eğittiğini söyledikleri bir «milli-Alma]1:ı> Marks'tan gittikçe daha sık söz etmektedirler! Bu durumda, Marksizmin bu eşi görülmedik ölçü de yaygın çarpıtılması karş�sında, en başta gelen g ö:...
revimiz, Marks'ın devlet konusunda gerçekten öğret miş olduğu şeyleri yeniden ortaya koymaktır. için de, Marks ve Engels'in
Bunun
kendi eserlerinden uzun
uzadıya alıntılar yapmak zorunlu olacaktır.
Gerçi uzun
alıntıların metni ağırlaştıracağı ve yaygın bir biçimde. okunmasına hiç de yardımcı olmayacağı açıktır, ama bu alıntılardan vazgeçmemiz olanaksızdır. Okurun bi limsel sosyalizmin kurucularının görüşlerinin bütün selliği ve b u görüşlerin gelişimi konusunda kendi başı na bir karoya varabilmesi, bu görüşlerin günümüzde
· · yaygın olan «Kautskycilik» tarafından çarpıtılmasımn belgelerle kanıtlanabilmesi ve açıkça gözler önüne· se rilebilmesi için Marks ve Engels'in eserlerinde devlet
konusundaki bölümlerin
tümü ya da hiç değilse en
b ölümlerin tümü mutlaka elden bir biçimde aktanlmalıdır.
can alıcı . eksiksiz
geldiğince
Önce Engels'in en çok bilinen eserinden, daha 1894
yılında- _ Stuttgart'ta
altıncı basımı yapılmış olan Aile- niri, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni'nden başlaya-: lım. B1t kitabın birçok Rusça çevirisi olmasına karşın. bunlar gen ellikle ya- eksik ya da ?On derece yetersizdir, dolayısıyla. alıntılan eserin Almanca aslından çevirme;
miz gerekmektedir. Engels taril�i ta,hlilini özetlerken şöyle diyor: «Demek ki, devlet,
zorla kabul_ettirilm�ş
asla topluma
dışandan
bir güç değildir; hele Heger
13 in ileri sürdüğü gibi 'ahlaki düşüncenin gerçek liği.', «aklın imgesi ve gerçekliği» hiç değildir. Devlet, daha çok,
:çözülmez bir gelarneyeceği
mesinin
toplumun
çelişıneye
uzla ş maz
kendi
kendisiyle
düşmesinin,
üstesinden
karşıtlıklara
kabullenilmesidir.
şıtlıklann,
ekonomik
çıkarlan
rın gerek -kendilerini, gerekse
çelişen
muşatmB..k ve ' d üz en ' in
bir
s ınıfla �
toplumu kısır bir
mücadele içinde tüketmemeleri
toplumun üzerinde ·duran
bölünme
N e var ki, bu kar�
için, görünüşte
güç, çatışmayı yu
sınırları içinde
tutınak
anıacıyla z orunlu duruma gelmiştir. İşte, toplu mun ba ğrından doğan, ama kendini üzerine koyan ve ona _ gittikçe güç, devlettir . » 178)3
toplumun
yabancılaşan. bu
(Altıncı Almanca basım, s.- 177-
Bu s özler , Marksizmin,
devletin tarihteki rolü ve
anlamına ilişkin temel dü ş P, ncesini tam bir açıklıkla
dile getirmektedir. Devlet, sınıf karşıtlıklarının uzlaş mazlığının bir ürünü ve yansup.asıdır.
Devlet,
sınıf
karşıtlıklannın uzlaşma s ı nesnel olarak .mümkün ol madığı anda, yerde ve ölçüde ortaya çıkar. Tersinden
söylersek, devletin varlığı, sınıf karşıtlıklarımn uzlaş� mazlığını kanıtlar.
, 'işte, Marksizmin iki ana koldan yüİütülen çarpıtıl
ması bu en ö nemli ve temel noktada başlar.
Bir y andan , _su ·götürmez tarihi gerçekleri n baskısı
karşısında devletin ancak uzlaşmaz sınıf karşıtlıkları� nın ve· sınıf mücadelesinin var olduğu yerlerde bulun�
duğunu k abullen m ek zorunda kalan burjuva ve ö:z;el�
r �ı nıflann uzlaştırılmasının bir· qrganı olarak gösterf39E:l�.'
likle de küçük burj uva ideologlar, Ma ks ' � , devleti
biçimde «düzeltirler». Marks' a göre , eğer sı11ıfiarı _ 'l.l�t-
14
laştırroak
mümkün
olsaydı, devlet ne
ortaya çıkabilir'"
ne de .varlığını sürdürebilirdi. Oysa küçük burjuva ve dar kafalı profesö r ve siyaset yazarıarına göre, devlet,
sınıflan
gerçekten uzlaştırır-
bunu kanıtlamak ama
cıyla Marks'tan sık sık ahmakça
alıntılar
yaparlar.
devlet, qir sınıf hakimiyeti organıdır, bir sınıfın başka bir sınıf uzerindeki baskı organıdır; sınıf lar arasındaki çatışmayı· yumuşatarak bu baskıyı ya sallaştıran ve ona süreklilik kazandıran «düzen,in ku
Marks a göre, '
rulmasıdır. Küçük burjuva politikacılara bakılırsa dü
zen, bir sınıfın başka bir sınıfı ezmesi değil, tam anla�
mıyla sınıfların
uzlaştırılm.ası
demektir; çatışmayı yıi
muşatmak da, ezilen sınıflan
'ezenleri alaşağı etme yoksun kılmak değil, sınıfları uzlaştırmak demektir. Sözgelimi, 1917 Devriminde, devletin anlamı ve ro lü sorunu kitle çapında doğrudan eylemi gerektiren pratik bir sorun olarak tüm önemiyle ortaya çıktığın da, Sosyalist-Devrimcilerin ve Menşeviklerin hepsi de
·mücadelesinin belirli araç ve yöntemlerinden
«devlet» in sınıflan «uzlaştırdığı>> nı ileri süren küçük
burjuva
teorisine
hiç
vakit
kaybetmeden dört elle sa
nlıvermişlerdi. Bu iki partinin politikacılannın kale.., me aldıkları bir yığın karar . ve yazı baştan aşağı bu küçük burjuva ve dar
kafalı
doludur. Devletin, kendi laJ uzlaştınlması
«Uzlaştınna»
teorisiyle
karşıtıyla (karşıtı olan
müm.k�n olmayrın
sınıf
belirli bir sınıfın
hakimiyet organı olması, küçük burjuva demokratıa:.. · ·
nnın hiç bir zaman
kavrayamayacakları
Bunlann devlet karşısındaki
bir şeydir.
tutumlan, bizim Sosya
list-Devrimcilerimiz ve Menşeviklerimizin asla- sosya
oiİ.nadıklarını (biz Bolşevikler.in her zaman savun duğumuz.· bir.görüştür bu), sosyalizmi andıran sözler eden küçük burjuva demokratlan olduklannı ortaya . koyan en çarpıcı kanıtlardan biridir. list
1&
Öte yandan. Marksizmin «Kautskyci» çarpıtılması çok daha ustacadır. «Teorik olarak», _d�vletin bir sınıf
hakimiyeti organı olduğu ya· da sınıf karşıtlıkl�rının uzlaşmaz olduğu inkar ediimez. Ama bir nokta gözden
kaçırılır ya da geçiştirilir: Devlet, sınıf karşıtlıklannın· uzlaşmazlığının
bir
ürünü olduğuna
göre, toplumun
üzerinde yer alan ve «topluma g i t t i k ç e y ab a n ıla ş ;cı n» bir güç olduğ.una göre, ezilen sınıfın kur tuluşunun yalmzca şidde te dayanan bir.devrim olmak sızın değil, a y n ı z a m a n d a hakim sınıf tara fından yaratılmış bulunan ve bu «yabancılaşma»nın somut ifadesi olan devlet aygıtı y ı k ı .lma k s ız ı n. c
·
..,.
da olanaksız oldu ğu açıktır. Daha ileride de göreceği
miz gibi, Marks, teorik bakımdan son der ece açık olan
bu sonuca, devrimin görevlerinin somut bir tarihi tah lili sonucunda tam bir kesinlikle varmıştı. İşte -ileride, ayrıntılı olarak göreceğimiz gibL Kautsky'nin «Unut m uş ya da çarpıtmış olduğu şey de bu sonuçtur. . . .
»
2.
ÖZEL SİLAHLI MÜFREZELER, HAPiSHANELER
VB.
Engels şöyle devam ediyor: «Devlet, kan bağına dayanan eski örgütlenme nin (kabile ya da klan) tersine, ke ndi uyruklannı. ilkönc e toprağa göre ayınr.�
Bu bölünme bize «doğal» görünür, oysa kabile
ya · da kan bağına d ayanan toplumun eski biÇimine karşı uzun bir mücadeleyi gerektirmiştir.
�
«İkinci belirleyic özellik, ·artık halkın kendinf silahlı bir kuvvet olarak örgütlernesiyle doğrudan doğruya aynı şey o lmay an bir kamu gücünün kU.; rulmasıdır. Bu özel k�mu gücü zorunludur,-çürık'Y:' sınıflara bölünme yüzunden, halkın başına.bl2Y+
16
ruk silahlı örgütlenmesi olanaksız
duruma gelmiş
tir . Bu kamu gücü her devlette vardır ve yalnız .
.
ca silahlı adamlardan değil, aynı zamanda kan bağına dayanan toplumda [ldan] hiç rastlanma yan maddi uzantıla.rdan, hapishanelerden ve her türlü baskı kurumundan oluşur.» Engels, toplumun bağnndan. doğan, ama kendini toplumun üzerine koyan ve topluma gittikçe daha faz..; la yabancılaşan ve devlet adı verilen bu «güç» kavra mım daha da açıklığa kavuşturur. Bu güç esas olarak nelerden oluşmaktadır? Emrinde hapishaneler vb. de bulunan özel silahlı müfrezelerden. Özel silahlı müfrezeler dememiz yerindedir, çün kü her devletin belirleyici niteliği olan kamu gücü, «başına buyruk silahlı örgütlenmesi» olan silahlı halk la «doğrudan doğruya aynı şey» değildir. Bütün büyük devrimci. düşünürler gibi Engels de, sınıf bilincine varmış işçilerin dikkatini, yaygın dar kafalılığın en önemsiz, en alışılmış saydığı ve yalnızca kökleşmiş değil, aynı zamanda taşlaşmış denilebilecek önyargılar tarafından kutsanmış olan bu gerçeğe çek meye çalışmaktadır. Sürekli ordu ve polis, devlet ikti darının başlıca araçlarıdır. Zaten başka türlü olabilir· mi? Engels'in seslendiği ve tek bir büyük devrimi bile yaşamamış ya da yakından gözlememiş olan 19. ,·üzyıl sonu Avnıpalılarının büyük çoğunluğuna göre, başka türlü olamazdı. Onlar, «halkın başına buyruk silahlı örgütleıimesi»nin ne olduğunu zerre kadar kavraya..; madılar. Toplumun üzerinde yer alan ve topluma ya bancılaşan özel silahlı müfrezelere (polis ve sürekl] ordu) niçin gerek duyulduğu· sorusuna, Batı Avrupalı ve Rus dar kafalılar toplumsal hayatın artan karma,.
17 şıklığınd an görevlerin farklılaşmasından vb. dem vu.., ,
-
rarak Spencer ya da Mihaylovski'den* ödünç alınmış
·birkaç sözcükle cevap verme eğilimindedirler.
Böyle bir açıklama «bilimsel» görünmekte ve en
önemli ve en temel gerçeği� yani toplumun uzlaşması
mümkün olmayari l}.arşıt sınıflara bölünmüş o�duğunu gizleyerek sokaktaki adamın duyulannı adamakıllı kö"'"
reltmektedir. Eğer bu bölünme olnı asaydı gene de karmaşıklığİ, ,
ge lişmiŞ tekniği vb. ile «halkın başına buyruk silahlı örgütlenmesi», sopa kullanan bir maymun sürüsünün ya da ilkel
insamn
ya da klanlar halinde birleşmiş in
sanların ilkel örgütlenmelerinden farklı olurdu; ama
böyle bir örgütle nme gene de mümkün olurdu.
Oysa böyle bir örgütlenme olanaksızdır, çünkü uy�
buyruk» siİahlanmalan araların silahlı müc adeleye yol açacak karşıt, hem de uzlaş ması mümkün olmayan karşıt sınıflara böl�nmüştür. gar toplum, « başına
da
Bir devlet ortaya çıkar, öze l bir güÇ, özel silahlı müfre zeler yaratılır
hakim sınıfın
ve her
devrim devlet aygıtını
k e n d i s i n e
yıkarak,
hizmet eden özel silah
lı müfrezeleri nasıl yeniden kurmaya, ezilen sınıfın ise
sömürenlere değil de, sömürülenlere hizmet edebilecek bu türden yeni bir örgütleurneyi nasıl yaratmaya çalış
tığını bize açık bir bi'çimde gösterir.
Yukarıdaki sözlerinde Engels, her büyiik devrimin pratikt e somut olarak, hem de bir kitle eylemi ölçüsün-
de· önümüze getirdiği sorunu, yani «özeh silahlı müf-·
re zeler ile «halkın' başına buyruk silahlı örgütlenmesi» *
NE. Mihaylovski (1�42-1904), liberal Narodizmin önde �IT.
len teorisyenlerinden biri olan Rus toplumbilimci, sanat eleştir meni ve gazetecisi. 1892'de çıkarmaya başladığ'ı
vo
Russkoye Bog�tst-'
rRus Zenginli.ğiJ dergisinde Ça-rlık�hükümetiyle işbirliği:nj_'.���
vundu ve Marksizme düşman bir tutum takındı.
�.N�
18 arasındaki ilişki sorununu teorik
olarak ortaya koy-.
maktadır. Bu sorunun, Avrupa ve Rusya devrimlerinin tecrübeleriyle nasıl somut olarak açıklığa kavuştuğu
nu ileride göreceğiz. Ama şimdi Engels'in açıklamasına dönelim. Engels, pu kamu gücünün bazan, örneğin Kuzey Amerika'nın belirli yörelerinde (burada, kapitalist top� lurnda pek ender rastlanan bir istisnayı ve Kuzey Ame rika'nın emperyalizm öncesi döneminde, özgür göç
menlerin ağır ba stı ğı yörelerini kastetmektedit) zayıf olduğunu, ama genel olarak bakıldığında güçlendiğini belirtmektedir: « • ••
Ne var ki, devlet içindeki
uzlaşmaz sınıf
]rarşıtlıklan keskinleştiği ve komşu devletler ge nişlediği ve kalabalıklaştığı ölçüde güçlenir� Sıruf mücadelesinin
kamu
gücü de
ve fetih yanşımn,
kamu gücünü, bütün toplumu ve hatta devleti yut
makla tehdit edecek boyutlara
ulaŞtırdığı günü
müz Avrupasına bir göz atmamız yeterlidir.» Engels'in son önsözü 16 Haziran 1891 tarihini taşı dığına göre, bu sözler en geç 1890'-lann başlannda ka leme alınmıştı. Tröstlerin mutlak . hakimiye ti, büyük bankalarlrı sımrsız
gücü. geniş
çapta bir sömürge siya..,·
seti vb. demek olan emperyalizme yöneliş Fransa'da
daha yeni başlıyordu, Kuzey Amerika ve Almanya' da
is e. daha da zayıftı. O z amand an bu yana «fetih yarışı» ,
dev adımlar atmıştır; özellikle 191Q'lara gelindiğinde artık bütün dünya. «rakip fatilıler», yani büyük yağ
macı devletler arasında bölüşülmüştü. O zamandan bu yana ordunun ve donanmanın silahlanması dev bo� yutlara u1aşmış ve dünyanın İngiltere ya da Almanya. tarafından hakimiyet altına alınması, ganimetin pay laşılması için yapılan 1914-1917 yağma savaşıt toplumun
.
19 bütün güçlerini açgözlü devlet iktidan tarafından cyu
tulmak»
gibi tam bir felaketin eşiğine getirmiştir;
Engels, «fetih yarışı» nin, Büyük Devletlerin dış po,..
. litikalannın en önemli belirleyici
özelliklerinden
biri
1891 yılmda gösterebilmişti. Oysa çok daha fazla şiddetlenmiş olan bu y anş 1914-1917 arasın olduğunu. daha
da emperyalist· bir savaşa yol açtığında,
sosyal-şoven.
alçaklar «kendi» burjuvazilerinin yağmacı çıkarlarının savunulmasını, «ana'Yurdun savunulması»ndan, ·«cum huriyetin·ve devrimin savunulması»ndan vb. dem,vu rarak örtbas etmektedirlerı 3.
EZİLEN SINITIN SÖMÜRÜLMESİNİN BİR
ARACI
OLARAK DEVLET
Toplumun üzerinde yer alan özel kamu varlığının
gucunun
sürdürülmesi içinvergilereve devlet borçla
nna ge rek
duyulur.
«Kamu gücüne ve vergi toplama· hakkına sa.., hip olan görevJiler,» diye yazıyor Engels, «toplu
mun organlan olarak, artık toplumun üstünde yer alırlar.
Kan
ba·ğına
dayanan
örgütlenmenin
(klanJ organıanna gösterilen özgür, gönüllü say
gı, bunu kazanabiimiş olduklarını düşünsek bile, onlara yetmez » Görevlilere_ kutsallık ve doku nulmazlık ta nıya n özel yasalar çıkanlır. «En sıra dan polis memuru» klan tems�lcilerinden daha fazla «Otorite»ye sahiptir, ama uygar bir devleti:ı;ı askeri gücünün başı bile toplumun yaşlı bir k1a11 üyesine gösterdiği «zorlamasız şaygı» yı pekala 1qs.,. kanabilir. . . .
Burada, karşımıza, devlet iktidarının . organla:g. olarak görevlilerin ayncalılqı olması sorunıı
çılqı:l,fı.l-{:2
20
tadır. Dikkat çekilen asıl soru şudur: Onlann toplumun üzerinde yer almalannı sağlayan nedir? Bu teorik so� runun 187l'de Paris Komünüyle pratikte nasıl cevap landmldığını ve 1912'de Ka.utsky tarafından gerici bir anlayışla nasıl geçiştirildiğini göreceğiz. .
«Pevlet,
sınıf karşıtlıklannı dizginleme ihtiya.,.
cından, ama ayın zamancıa bu sınıfıann çatışması
içinde doğduğuna göre,. bir kural olarak, en güçlü iktisadi bakİmdan hakim durumda bulunan, dev let aracılığıyla siyasi bakımdan da hakim sınıf du.,; rumuna gelen ve böylece ezilen sınıfı baskı altın da tutabiirnek ve sömünnek için yeni araçlar elde eden sınıfın devletidir.» Eski çağ devleti ve feodal devlet nasıl kölelerin ve s en1 erin sömürülmeleri-· nin orga:q1an idiyse, «modern temsili devlet de üc retli emeğin sermaye tarafından sömürülmesinin aracıdır Ne var ki; istisnai olarak, mücadele ha lindeki. sınıflann birbirlerini n erd eyse dengele dikleri öyle·dönemler olur ki, devlet iktidan görü nüşte bir arabulucu olarak o an için her iki sınıf .
karşısında da belirli ölçüde bir bağımsızlık kaza nır». İşte 17. ve 18. yüzyınann mutlakiyetçi kral lıklan, Fransa'daki Birinci ve İkinci İmpara.torluk lann Bonapartçılığı ve Almanya'daki
Bismark
rejimi böyleydi. Buna, küçük burjuva
demokratlarının
önderliği
yüzünden Sovyetlerin daha şimdiden iktida-rsız duru ma geldiği, buna karşılık daha Sovyetleri
dağı.tacak
kadar güçlü olmadığı bir anda, devrimci proletexyaya baskı uygulamaya başlamasından
bu yana cumhuri,.
yetçi Rusya'daki Kerenski hükümetini de katabiHriz.
«Demokratik bir cumhuriyette,»
diye devam
ediyor Engels. «servet, iktidarını dolaylı, ama çok
21
daha güvenli bir biçimde», birincisi «memurların doğrudan yiyiciliği» yoluyla
(Amerika);
«hükümet ile borsa arasındaki (Fransa ve Amerika)
ittifak»
ikincisi yoluyla
uygular.
Günümüzde, emperyalizm ve hankalann hakimiye ti, servetinsınırsız gücünü savunma ve hayata geçirme konusundaki bu iki y ö n t em i de her t ürd en demokratik cumhuriyette -«geliştirerek» -son. derece· ince bir sanat haline getirmiştir. Eğer, örneğin Rus demokratik cum huriyetinin daha ilk aylannda ya da başka bir de yiş
le burjuvaziyle nikahlanan �
Günümüz
Sosyal-Demokrasisinin propaganda ve
ajitasyon yazılannda bu alıntıya pek rastlayamıyoruz. Rastladığımız
zaman da. bu · bölüm, tıpkı bir ikona önünde secdeye vanrcasına a:ktanlıyor, Engels'e res:
mi bir saygı göstermek amacıyla ve şl:!- «tüm devlet ay gıtının Eski Eserler Müzesine» gönderilmesinin öngör düğü devrimin
genişliğini ve derinliğini göz önüne al küçük bir çabada bulunulmaksı
ma doğrultusunda en
a
.
zın aktanlıyor. Çoğu z man Engels'in devlet aygıtı de� diği şeyin ne anlama geldiği bile kavranılmıyor. 4.
DEVLETİN
Engels'in
sözleri
«YOK OLUP GİTMESİ»
DAYANAN DEVRİM
devletin «yok olup
VE ZORA ·
gitmesi»ne ilişkirı
öyl esine · yaygın bir biçimde bilinir, o kadar sı}\:
24
.
aktarılır ve Marksizmi oportünizme benzetrnek için yapılan alışılagelmiş s aht e cili ğ;i n özünü öylesine açık seçik gözler önüne serer ki, bu sözleri ayrıntılı olarak ele almamız gerekn1 ektedir. Bu sözlerin alındığı bölü mü olduğu gibi aktarmak istiyoruz. ({Proletarya devlet iktidarını ele geçirir _ve ilk ağızda üretim araçlarını devlet mülkiyetine dö _ nüştürür. Ama bunu yaparken, proletarya olarak kendi kendini ortadan kaldırır, bütün sınıf ayniık larını ve uzlaşmaz sınıf karşı tlıklarmı
ortadan
kaldırır; ve aynı zamanda devlet olarak devleti de
ortadan k aldınr Uzlaşmaz sınıf karşıtlıklan için .
de ilerleyen daha ön c eki toplumun, devlete , yani
_
söm ürüc ü sınıfın her dönemde
kendi dış
üretim
koşullarını sürdürmek, dolayısıyla da esas olarak
biçimi tarafın- ·
sömürülen sınıfı var olan üretim
dan belirlenen baskı koşullan (kölelik, toprak kö ·ya da serflik, ücretli emek) altında _ zorla · tutahilrnek için oluşturduğu bir ör.., güte ihtiyacı vardı. Devlet, bir bütün olarak top leliği
lumun resmi temsilcisi, onun gözle görülür bir
birlik içindeki özetiydi; ama bu, ·kendi çağında bir bütün olarak toplumu temsil eden sınıfın devleti olduğu ölçüde böyleydi:
Eski ça ğd a köle sahibi .
_
yurttaşların devleti, Orta Çağda fe odal soylu:Iu ğun devleti, çağımızda burjuvazinin devleti. Dev let en sonunda gerçekten bir bütün olarak toplu mun temsilcisi durumuna geldiğinde , k end i ken- . dini ge rek s iz kılar. Artık toplumda baskı altında tutulacak hiç bir sınıf kalmadığı z am an ; sınıf ege menfiği ve o güne kadarki üretim an arşi si ne da yalı bireysel var olma mücadelesiyle birlikte, bun lardan kaynaklanan çatışmalar ve aşınlıklar da
25
ortadan kalktığı zaman,
artık özel bir baskı gücü
nü, devleti zorunlu kılan, bastırılması gereken hiç
bir şey ·kalmaz. De vl e tin gerçekten bir bütün olarak toplumun temsilcisi olarak ortaya çıktığı. i�k -:eylem -üretim araçlarına toplum adına el ko nulması- aynı zamanda onun bir devlet olarak
son bağımsız
eylemidir. Devlet iktidannın toplun1-
sal ilişkilere m üd ahale si birbiri ardından her alan� da gereksiz durunıa gelir ve sonunda kendi kendi ne son bulur. Kişilerin hükümetinin yerini, şeyle rin yönetimi alır. Devlet 'ortadan kaldırılamaz ' , yok olup
gider.
İşte, 'özgür halk devleti' deyinıini,
salt ajitasyon açısından bir süre için kullanılması. haklı görüle bilen, ama bilinisel bakımdan son tah lilde yetersiz kalan bu d�yimi bu açıdan de ğe rlen '
adı verilen
anarşist
dirınemiz gerekir. Aynca,
kimselerin, devletin bugünden yarına ortadan
dırılınası
kal
gerektiğinde eliretmelerini de bu aç·ıdan
değerlendirmemiz
gerekir,}>
(Bay Eugen Düh
ring'ir.ı Bilirnde Yaptığı Dev rim IAnti-Dühringl ,
üçüncü Alm anca basım, s . 301 -303) 4
Yanılgıya duşrnekten
çekinmeksizin
denilebilir
ki, Engels'in son derece zengin düşüncelerle dolu
. olan
bu sözlerinin yalnızca bir noktası, başka bir deyişle devletin «ortadan kaldırılması» öğretinin
tersine,
Marks' a göre
yolundaki
devletin - «yok
mesi» , günümüzdeki sosyalist
anarşist olup git
partilerdeki sosyalist
düşüncenin aynlmaz bir parçası durumuna gelmiştir.
in: çünkü p{)yl�.
Marksizmi böylesine budamak onu oportünizme
dirgemekten · başka · bir bir
«yorum» , geriye,
anlam taşımaz,
sıçramalar ve patlamalarc1?ıl)
yoksun, devrimden yoksun, değişikliğe ilişkin belirsiz
kadeıneli bir düşünceden bi�_
pjf(
26
şey bırakmaz. Devletin «yok olup gitmesi»ne ilişkin
yürürlükteki, yaygın ve deyim yerindeyse kitle
çapın
daki . anlayış, deyrimin inkar edilmesi olm as a bile, hiç kuşkusuz ılımlılaştırılm.ası anlamına gelir.
Ne var ki, böyle bir «yorum» , Marksizmin en ka ba bir biçimde çarpıtılmasıdır ve yalnızca burj uva
zinin işine yarar; teorik bçılınndan, örneğin Engels'in az önce tümüyle aktardığrmız «özetleme» sinde en . önemli koşullann ve düşüncelerin gözardı edilmesine dayanmaktadır.
Birincisi, Engels sözlerinin hemen başında. prole: taryanm, devlet iktidannı ele geçirmekle «devlet ola�
.
rak devleti ortadan kaldırdığun» -söylemektedir. Bunun anlamı üzerinde kafa yormak «ade t değildir» . Bu genellilde ya olduğu gibi gözardı edilmekte, _ ya da En gels'in «He�elci zaafı» gibi bir şey olarak görülmekte dir. Gerçekteyse, bu sözler, özlü bir biçimde ,· en büyük proletarya . devrimlerinden birinin, sırası . geldiği za man çolt daha aynntılı olarak sözünü edeceğimiz 1871 Kom�ünün
Paris
tecrüb esini
dile
getirmektedir.
Gerçekte burada Engels, proletarya devriminin bur
juva
devletini «Ortadan kaldırmasından» söz etmekte
dir; buna karşılık, devletin yok olup gitmesine ilişkin sözleriyle�- sosyalist d evrimden sonra proletarya dev� letimn
kalıntılarını
kastetmektedir. Engels'e göre,
burjuva d evleti «YOk olup gitmez » , devrim süreci için de proletarya tarafından
l
ı r» .
Bu
«O
r t a
d an kald
ı r ı-
devrimden sonra yok olup giden ise, pro
letarya devleti ya da yan.:.devlettir.
İkincisi, devlet «Özel bir baskı gücüdür» . Engels, bu
eşsiz ve son derece derin tanımlamayı burada tam bir
a çıklıkl a dile getiımektedir. Ve· bundan da, bunuva zinin proletaryaya karşı, bir avuç ze nginin milyonlar ca emeKçiye karşı kullanciığı «özel baskı gücü» nün ye-
·
27
burjuvaziya k�rşı
rini, proletaryanın
«özel baskı gücü»nün
(proletarya
kullandığı bir
diktatörlüğÜnün)
alması gerektiği sonucu çıkmaktadır. «Devletin devlet -olarak ortadan kaldırılması» nın anlamı kesin olarak budur. Üretim araçlarına toplum adına el koyma «ey lem»inin anlamı da kesin
budur.
olarak
Ve
elbette
.açıktrr ki, bir (burjuva) «Özel güç»ün yerini başka (proleter)
«Özel
güç»ün böylesine
olup gitme» biçiminde -
almasının,
gerçekleşmesi . asla
bir
. «yok
mümkün
d eğildir
.
üçüncüsü, Engels, devletin «yok olup gitmesinden>� ,
hatta · daha da canlı ve renkli bir deyimle «kendi ken :d.ine göçüp gitmesinden» söz ederken son derece açık ,
ve ke s in olarak, «devletin_ bütün toplum adına üretim s o n r a k i, yani sosya list devrimden s o n r a k i dö nemi kastetmektedir. > ·
·
burada sonuç olarak d e m o k r a s i n i n «kendi kendine göçüp gitmesinden» ya da «yok olup gitmesin- den» söz ettiğini, Marksizmi hiç utanmadan çarpıtan oportünistlerden hiç birinin kafası hiç bir zaman al maz. Bu, ilk . bakışta çok tuhaf görünür. Ama bu an cak, demokrasinin d e bir devlet . olduğunu ve dola yısıyla d�vlet yok olduğu zaman demokrasinin de yok - olacağını hiç akıllanndan geçirmemiş olanlar için «an laşılmaz» bir şeydir Burjuva devletini anc ak devrim ·
·
·
.
«ortadan kaldırabilir» . Geriel olarak devlet yani en
-�ksiksiz
· demokrasi ise ancak «yok olup gidebilir» .
Dördüncüsü, Engels ünlü > Ubli s çe bir gücün ayna
dığından)
«başka bir rol, devrimci bir rol de oy�
nannış; Marks'ın deyişiyle, yeni bir topluma gebe olan J;ıer eski toplumun ebesiymiş, toplumsal ha re ke tin ölmüş, taşıliaşmış siyasi biçimleri kınp geçmesine ve dağıtmasına yardımc ı olan bir araç mış
-
Bay Dühring bu konuda tek bir söz bile ·et7
miyor. Yalnızca, zorun, iktisadi sömürü sisteminil1
yıkılınası iÇin ne yazık ki zorunlu olabilece ği!lt yana yakıla kabul e diyor çünkü ne şekilde ol'\1) ; · ! ,
sa olsun zor kullanmak insanın alılakırtı
boz arıiuş.
30
Hem de bunu, her muzaffer devrimin sonucunda
ahlaki ve ruhi atılıma
doğmuş olan o . muaz zam
karşın söylüyor ! Hem de bunu, ·belki de gerçekten
zorl.a kabul
ettitilecek
zora dayanan bir çatışma
Otuz Yıl Savaşının getirdiği aşağılanma sonu cunda milli bilince i şl emiş bulunan kölelik ruhu nun hiç değilse kökünü kazıma üstünlüğüne sahip
mn,
olduğu Almanya'da söylüyor !
Üstelik
bu cansız�
yavan ve güçsüz rahip zihniyeti, .kendini tarihte
şimdiye kadar görülmüş en devrimci partiye kabul:
ettinne iddiasında!» (Üçüncü Almanca basım, Kı-
sım II, Dördüncü Bölümün sonu, s. 193)
.
Engels'in 1878 'den 1894'e. yani ta öl ümüne kadar;
Alman Sosyal-Demokratlannın sürekli olarak dikka
tine
sunduğu bu zora dayanan devrim övgüsü; devle
tin «yok olup gitmesi}> teorisiyle aym öğreti içinde nasıl birleştirilebilir? Genellikle, bu iki düşünceden kimi zaman biri. kimi zaman da öteki gelişigüzel bir biçimde ( ya da iktidardakileri · hoşnut edecek biçimde)
ele alınarak,
eklektik -'bir - yoldan, ilkesiz ya da saçmasapan bir seç
ıneyle birleştirilmekte ve ön plana çıkanlan şey, yü.zde
doksan dokuz -eğer da ha fazla değilse- «yok olup git me» düşüncesi olmaktadır. Diyalektiğin yerine eklek
tizm konulmaktadır; - günümüz resmi
rat li teratüründ e Marksizme
Sosyal-Demok
ilişkin . olarak rastlanan
en alışılmış, en yaygın olgu budur. Hiç · kuşkusuz, di
r
yalektiğin ye in e ekletizmin geçirilmesi yeni
değildir, aynı şey klasik
Yunan
bir
felsefesi tarihinde
şey
bile
görülmüştür. Marksizmi oportünistçe· çarpıtırken . di
yalek tiğin yerine · eklektizmi geçinnek, kitleleri aldat
mamu en kolay yoludur; aldatıcı · bir doygunluk verir; sürecin bütün yönlerini, büt�
gelişme eğilimlerini.
·.
31
bütün çelişıneli etkileri vb. göz önüne alıyormuş gibi görünür, oysa gerçekte toplumsal gelişme sürecine ili::ı
kin hiç bir bütünsel v� devrimci kavrayış getlrm.ez. Yukanda belirtmiştik,
ileride de daha
aynntıh
olarak prtaya koyacağız; Marks 've Engels'in devrimin
zora dayanmasının kaçınılmazlığına ilişkin öğretileri burjuva devletiyle ilintilidir. Burjuva devletinin yeri� ni proletarya devletinin (proletarya diktatörlüğünün)
alm ası «yok olup gitme» süreciyle değil, genel bir ku ral
olarak
ancak
zora dayanan
bir devrimle · gerçe!4e
şebilir. Engels'in zora dayanan devrimden övgüyle. söz· etmesi, Marks'ın te krar tekrar yaptığı açıklamalarla
tam bir . uygunluk i çinde dir.
(zora dayanan bir dev
rimin kaçınılmazlığını onur duyarak ve açıkça ilan eden Felsefenin . Sefaleti'nin5 ve Komünist . Manifesto'"
nun6 s onu ç bölümlerini hatırlayalım; Marks'ın aşağı
.
yukan otuz yıl s onra, 1875 Gotha Programını7 eleşti rirken programın oportünist niteliğini acımasızca malı-. kum ettiği zaman yazdıklanm hatırlçıyalım) . Engels'in bu övgüsü, kesinlikle, bir ·«dürtü» , tumturaklı söz söy: leme düşkünlüğü ya da bir poJemik hamlesi değildir. Özellikle bu zora daya nan devrim görüşünü kitlelere sisteınli bir biçimde özüroletme zorunluluğu, Marks ve Engels'in bütün öğretilerinin temelinde yatmaktadır. Günümüzde ağır basan sosyal-şoven :ve Kautskyci akımıann her ikisinin de bu p rop aganda ve ajitasyonu savsaklamalan. bu akımıann Marks ve Engels'in öğretisine ihanetlerini çarpıcı bir açıklıkla gözler önü,n�: sermektedir.
Zora dayanan bir devıi m olmadan proletarya dey letinin burjuva devletinin yerini alması olanaks� ciıp Buna karşılık, proletarya · devI etinin , yan� genel olct.J!i:tlf .
i
devletin ortadan kalkması, ancak «yok olup gitnıe»-
reciyle mümkün olabilir.
Ş.'Q_j
32 Marks · ve E�gels, ayn ayrı her devrimci durumu incelerken, tek tf:11r her de vrim in tecrübelerinden çı kanlan dersleri t) ve devlet m akinasını yetkinleştirmeyi değil, parçalayıp yok etmeyi anı.açlamaya zorlar. Sorunun bu şe:Kilde ortaya konulmasına yol açan, mantıksal akıl yürütme değil, olayların gerçek gelişi mi, 1848-1851 döneminin canlı tecrübesiydi. Marks'ın 1852'de, yok edilmesi gereken bu devlet makinasının yennı n e y i n alacağı sorununu henüz s omut ola rak ele almaması, onun tarihi tecrübenin sağlam teme line ne kadar sıkı sıkıya bağlı- kaldı ğını göstermektedir. Tecrübe, tarihin daha sonraları, 1871 yılında gündeme getireceği bu sorunun çözümü için gerekli malzemeyi o sıralar henüz sağlamamıştı. 1 852 yliında, bilimsel bir gözlem kesinliğiyle ortaya konulabilecek tek şey, proletarya devriminin, devlet iktidanna karşı «tüm -yıKıcı güçlerini bir araya toplama» , devlet m akinasını «parçalama>> görevinin e ş i ğ i n d e o l d u ğ u y d u. Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Marks'ın tec-: �
üzere ezilen sınıflar
,
rübesini, gözlemlerini ve vardığı sonuçlan genelleştir:-: mek ve bun1an !848-1851 arasındal{i üç yıllık Fransa, ta--
44
rihinden daha geniş bir alana uygul amak doğru mu dur? Bu sorunu ele almadan önce, Engels'in bir görü şünü hatırlayalım, sonra da olgulan inceleyelim. ı s Brumaire'in üçüncü basımına yazdığı önsözde Engels
şöyle diyordu: biçi
nasıl bir şeydi? Yaratmaya
bir şeydi?
başladığı
devlet . nasıl
Komünün çıkardığı ilk kararnam e . · sü rekli ordunun kaldırılması ve onun yerine silah « • . •
. .
landırılınış halkın geçirilmesi oldu.»
Bugün bu t'aıep, sosyalist olduğunu ileri süren her p artinin programında bulunmaktadır. Ama bunların
programlarının ne menem bir · program olduğunu,
27 --
Şubat Devriminden hemen sonra bu talebi yerine ge tirmeyi reddeden Sosyalist-Devrimcilerimiz
ve
Menşe
viklerimiz kendi tutumlanyla en açık bir biçimde or
taya koydular!
(> tan annchnlmış ve son derece yetkin bir biçimde donatılmış bir mekaniz�
67
maya; teknisyenler, ustabaşılar ve muhasebeciler cak ve bunlann hepsine, tıpkı ge nel olarak tüm
tuta «dev
let» memurlanna olduğu gibi, işçilerle aynı ücreti öde
yecek ol an birleşmiş işçilerin kendileri tarafından pe kala işletilebilecek bir· mekanizmaya sahip _ olmamız
için, kapitalistleri alaşağı etmemiz, bu sömürücülerin
direnişini silahlı işçilerin demir pençesiyl e ezmemiz ve modern devletin bürol'""Jatik - aygıtinı parçalamamız ye terlidir. Bu, bütün tröstlerle ilgili olarak hem�n ger:.. çekleştirilmesi mümkün, somut ve pratik bir görevdir;
emekçileri - sömürüden kurtaracak ve Komünün
likle
(özel
devletin inşası açısından) uygulamaya başlamış
bulundugu tecrübeyi göz önüne aıa·cak bir görevdir.
Tüm ülke ekonomisini, · posta hizmetleri örneğine
uygun olarak ve teknisyenlerin, ustabaşıların, ınuha
sebecilerin ve aynı z am an da biitün memurlann ücreti» nden yüks ek aylık
«işçi
almayacaklan ve hepsinin
silahlı proletaryanın denetimi ve önderliği altında ola cağı. biçimde örgütlemek: İşte, önümüzdeki ilk hedef
budur. Bizim, böyle bir ekonomik . temele
böyle bir
dayanan,
devlete ihtiyacımız vardır. Parlamentoculu�
ğun ortadan kaldınlmasını ve temsi li kurumlann ko..;
runmasını sağlayacak olan budur. Emekçi sınıfları, bu
kururolann burjuvazi tarafından yozlaştınlmasından kurtaracak olan budur. '
4.
'
üLKENİN BİRLİG1N1N öRGÜTLEmmsi
(( . . . KomünÜn
geliştjrmeye
vakit bulamadığı
ül:Ke çapında örgütlenmenin kaba bir taslağında,
küçük köylerin bile siyasi biçiminin Komün olması gerektiği açik seçik belirtilmektedir ,./ Paris'teki «l\!filli Ten1sHci1er Kurulu» da Komün� en
. . .
ler tarafından seçilecekti.
68 «�
. •
Hala merkezi bir hükümetin elinde kalmış
olabilecek sayıca az, ama ö nemli işlevler, bile bile
yanlış bir biçimde açıklandığı gibi · ortadan kal
dırılmayacak, Komün te�silc�leri olan ve bu nite
liklerinden dolayı son derece sorumlu kimselerce üstlenilecekti.
Ülke ni n birliği parçalanma-y acak, tam ter sine Komün Anayasası tarafından örgütleriecek «. • •
ve m illetin kendisinden bağımsız _ve üstün olarak bu
birliğin
somut ifades i
olduğun_u öne süren,
ama aslında asalak bir urdan başka bir şey olma yan devlet iktidarının yıkılınası yoluyla g�rçekle şecekti. Eski devlet iktidarınuı s alt baskıcı organ- . . lan kesilip atılacak, ama bu devlet iktidarının ya sal işlevleri kendini toplumun üstünde tutan bir · otoriteden sökülüp alınacak ve t oplumun sorum1u temsilcilerine devredilecekti.»
Günümüzdeki Sosyal-Demokrasi oportünistlerinin·, Marks'ın bu · gözlemlerini ne ölçüde kavrayamadıklan
-belki de , kavram ak istemedikleri demek daha do'ğru olacak- dönek Bernstein'a Herostratosvari* bir ün ,
daha do ğru su nam kazandıran Sosyalizmin Teme lle ri v e Sosyal-Demokrasinin Gö rev leri a dlı kitapta en açık
btr biçimde görülmektedir. B ern stei n Marks'ın yuka ,
n da
aktardığımız sözleriyle ilgili olarak
yurdu: Bu program
«• • •
ş.öyle
ya.zı
siyasi içeriği açısından, bütün
temel özellikleriyle, ProudhQn'un federa.lizmine büyüli bir benzerlik göstermektedir . Marks ile 'küçük bur. .
*
Herostratos,
jÖ
356 yılında Yunan mitologyı:ı.sındaki be
reket tannçası Artemis'in Efes kentindeki tapınağını yakan bir
Efeslidir. Dünyamn yedi h arikasından biri sayılan · bu tapınağı yaknıasıyla kötü bir nam kazanmıştır. �ç.N.
·
69
juva ' Proud.hon
(Bernstein, alay etme çabasıyla, «kü-'
çük burj uva>> sözünü tırnak içinde kullanıyor)
.arasın�
daki bütün öteki ayrılık noktalanna karşın, . bu nok
talardaki düşünce tarzları birbirine son de re ce yak laşmaktadır. «Hiç ku şkusuz >> , diye devam e diy or Berns . tein, belediyelerin önemi artmakta dır, ama «demok rasinin ilk görevinin, mo dern devletin bu şekilde da ğıtılması CAuflösungJ ve hu devletlerin örgütlenme lerinin Marks ve Proudhon'un düşündükleri gibi (ken dileri de Koroünlerden gelen delegelerden oluşan il ya da semt delegelerinin meydana g etirdi ği bir Milli Mec lisin kurulm as ı ) böylesine eksik :�ü z bir b�çimde dönüş türilimesi CUmwandlungJ · ve böyl e ce daha önceki bütün m illi temsil biçiminin tamamen . silinip gitmesi, benim pek aklıma yatmıyor.»
•
-
(komiserler, bölge polis
şefleıi, valiler ve genel olarak yukandan atanan
bütün memurlan) «ne kadar kararlılıkla ortadan
kaldıracaksak,
o ölçüde kararlı bir biçimde orta
dan kaldırmak zorunda kalacağımız bir özellik tir.» Buna uygun olarak Engels, programdaki yö netim özerkliği madde si için - şu tanımı önermek�
tedir: «İller)lo (guberniya ve yöreler) , «bölgeler ve koroünler için genel oyla seçilmiş memurlar ara cılığıyla tam yönetim özerkliği. Devlet tarafın dan atan an bütün yerel ve bölgesel görevlilerin kaldınlması.
Kerenski
»
hükümeti ve ö te ki «Sosyalist» bakanlar
taraf1 ndan yasaklanan Pravdla'da (Sayı 68, 28 Mayıs l917) ·ıı , bizim sahte devrimci sahte demokrasimizin sahte sosyalist temsilcilerinin bu noktada (elbette ki sadece bu noktada değil ) demok"tiasiden göz göre gö re nasıl uzaklaşmış olduklarını ortaya koyma fırsatını bulmuştum. Hiç kuşkusuz, emperyalist burjuvaziya bir koalisyon ile· b ağl anmı ş olan kimseler bu eleŞtiriye kulaklanın tıkamışlardır. Gerçeklerle silahlanmış olan Engels'in,
özellikle
küçük burjuva demokratlar arasında çok yaygın olan
bir önyargıyı, federal bir cumhuriyetin ister istemez merkezi bir cumhuriyetten daha fazla özgürlük geti-
97
receği
önyargısını çok yerinde bir örnekle çürüttü�
ğünü belirtmek son derece önemlidir. Bu önyargı doğ
ru
değildir. 1792-1798
merkezi
Fransız Cumhuriyeti ve
federal İsviçre Cumhuriyeti konusunda Engels'in be� tirttiği olgular bu önyargıyı çürütmüştür. Gerçekten demokratik olan merkezi cumhuriyet, federal
cumhu
riyetten daha geniş özgürlük tanımıştır. Başka - bir deyişle tarihin tanık olduğu en geniş yerel, bölgesel ve başka her türlü özgürlük, federal bir cumhuriyet ta rafından değil, merkezi bir cumhuriyet tarafından ,
sağlanmıştır.
Part� propaganda ve ajitasyonumuzda, gerçekten tüm federal ve m erke zi cumhuriyet ve yerel yö netim özerkliği sorununa olduğu gibi, bu olgu ya da yeteri _kadar dikkat gösterilmemiştir ve hala da gösterilme� m ektedir. 5. MARKS'IN FRANSA'DA İÇ SAVAŞI'NIN
ÖNSÖZ
1891 BASIMINDA
Fransa'da
İç Savaş'ın üçüncü basımına yazdığı ön�
sözde ( 18 Mart 1891 tarihini taşıyan bu önsöz ilk ola rak
Neue
Zeit'ta yayınlanmıştı) Engels
,
devlet konu
�
sundaki tutuma ilişkin sorunlar Üzerine zama n zaman bazı düşünceler belirtmenfn yanı sıra, Koroünden
çı�
karılan derslerin son derece canlı bir özetini vermek tedir.23 Komün ile yazarın önsözü
arasındaki yirmi
yılın bütun bir tecrübesiyle daha da de rinlik kazanan
ve özellikle Almanya'da alabildiğine yaygın «devlete
körü körüne inancı>> hedef
alan bu özet, incelenmekte
olan . sorun konusunda haklı ol arak
sözü kabul
edilebilir.
Engels, Fransa'da
'
işçilerin
Marksizmin . son .
her devrimdeın,
98 silahlamnış olatak çıktıkl arim belirtiyor; «bu
ne-
·
denle de devletin dümeninin başındaki burjuva
için i ş çilerin silahsızlandınlması birinci gör ev oldu. Dolayısıyla, işçilerin kanı pahasına gerçek
lar
leşen her devrimin ardından işçilerin yenilgisiyle
s onuçlanan yeni bir mücadele
Burjuva
patlak verdi» .
devrimleri konusundaki
öze ti anlamlı olduğu kadar özlüdür ,
tecrü.benin bu
de. Sorunun özü
-bu arada devlet sorununa ilişkin olarak da
s ı n ı f ı n
re z i l e n
s i l a h l a r ı v a r m i ? J - burada iyi' kavranmıştır. Hem burjuva ideol ojisin
son dere.ce ' den etkilenen
profesörlerin, hem de küçük -burjuva de _
mokratlann ç o ğu zaman gözardı 'ettikleri sorunun özü
budur. 1917 Rusya Devriminde, butjuva devrimlerinin
bu sırrını ağzından kaçırma şerefine ( Cavaigiı.ac şere- · fi) 24 «Men ş evik «Ve de Marksist» Tsereteli nail olmuş »,
tu. «Tarihi» 11 Haziran söylevinde Tsereteli, burjuvazi
nin P e trograd işçilerini silahsızlaİıdırmaya kararlı ol duğunu ağzından kaçırdı; . tabii bu kararı kendi _ kara
nymış v e genel olarak «devlet» açısından bir zorun lulukmuş
gibi
gö s�erere k !
·
Tsereteli'nin tarihi ı ı · Haziran
söylevi, hiç kuşku suz 1917 Devrimini yazan her tarihçiye başını Bay Tsereteli'nin çektiği Sosyalist-Devrimci · ve Menşevik blokun devrimci proletarya karşısında nasıl burjuva ziya kapağı attığını gösteren en ç arpıcı örneklerinden
biri olacaktır. . Engels'in,
gene devlet sorunuyla bağlantılı olarak de dinle ilgilidir. Al-
arada belirttiği bir başka görüş
. man Sosyal-Demokrasisi yozlaştıkça ve gitgide oportü
nist bir nitelik aldıkça, ünlü
«din, herkesin
runudur» formülünün bağ:riazca
yanlış
gittikç e daha sık düştüğü iyi bilinir
.
ke ndi so
yorumlamşma
Yani, bu formül
dinin, devriınci proletaryamn partisi için bile özel bir sorun olduğu anlamına gelecek şekilde çarpıtılıyor du! ! İşte Engels'in şid d etle
devrimci
kınadığı
şey, proletaryamn
programına bu katıksız ihanetti. 1891'de par�
tisi içinde oportünizmin yalnızca çok zayıf tohumlan
nı görüyor, dolayısıyla
temkinli
da düşüncelerini
son derece
bir biçimd e dile getiriyordu; «
. Koinünde hemen hemen yalnızca . işçiler ya . .
da işçilerin tanınmış temsilcileri . bulunduğundan, Koroünün kararlan kesinlikle proleter bir nitelik . taşımaktaydı. Komün, ya dev let açısından dinin bütünüyle özel bir sorun
olduğu
ilkesinin gerçek�
leşmesi gibi, cumhuriyetçi burjuvazinin sırf kor� kaklıktan geçiştirdiği, ama işçi sınıfının özgür ey lemi için zorunlu bir teme l oluşturan reformları
karara bağlıyor ya da doğrudan doğruya işçi sını
fının yaranna olan ve bir ölçüde
de eski toplum
düzeninde derin yaralar açan kararnameler çı kanyordu,l> Engels, «devlet açısından» sözünü, dini parti açı
sından öz el bir sorun olarak ilan eden ve böylece dev
rimci proletaryanın partisini, hiç bir dine bağlanılma
masını kabule hazır, ama halkı sersemleten din afy� nuna karşı parti mücadelesini reddeden en kaba «öz gür düşünceli» bağnazlık
derekesine
indiren Alman
opprtünizmine doğrudan bir darbe indirmek üzere özel
likle vurguluyordu.
Gelecekte Alman
Sosyal-Deınokrasisinin tarihini
yazacak kişi, Alman Sosyal-Demokrasisinin· ut.anç ve
rici iflasının temelinde yatan nedenleri araştınrken, bu sorunla ilgili olarak, partinin ideolojik önderi Kautsky'nin makalelerin de oportünizme kapıyı ardına kadar açan k açarn aklı açıklamalardan başlı;ıyan .ve
100
partinin
1913'te «Los-von-Kirsche-Bewegung»
( «Kilise
nin devletten ayrılması» hareketi) karşısındaki tutu muna kadar varan bir yığın ilginç belgeye rastlaya caktır.
Ama biz şimdi, gels'in, proletarya
Koroünden
için
yirmi yıl sonra En
Koroünden ne gibi dersler çı
kardığına bakalım.
İşte Engels'in en önemli gördüğü dersler: .« •
• •
Napolyon'un
1798'de yaratmış olduğu ve
ondan bu yana da her yeni hükümetin bir araç
olarak
seve seve devraldığı ve hasımıanna karşı
kullandığı eski merkezi hükümetin, ordunun, siya� si polisi n bürokrasinin işte bu baskı gücüydü, tıpkı daha önce Paris'te olduğu gibi her yerde devrilecek olan bu iktidardı. ,
«Komün, daha ilk gününden, işçi sınıfının bir kez iktidara geldikten sonra yönetme işini ar- · tık eski devlet makinasıyla
sürdüremeyeceğini;
daha kay yandan, daha ön
daha yeni · ele geçirdiği hakimiyeti bir betmemek . için işçi
sınıfının
bir
ce kendisine karşı kullanılan eski baskı aygıtını tümüyle parçalaması, öte yandan
kendi
da
kendisini
temsilcilerine ve memurlanna karşı, bunla� · nn istisnasız - hepsinin her an görevden alınabilir olduklannı ilan ederek, koruması gerektjğini ka- bul etmek zorunda - kaldı . »
J?ngels,
yalnızca bir krallıkta değil, aynı zamanda
demokratik cumhuriyette de devletin
devlet
olarak
kaldığını, yani memurları, «toplum hizmetkarları» nı, kendi organlarını toplumun efendilerine dönüştürme temel belirleyici özelliğini koruduğunu döne döne vur
gular. «Devlet ve devlet organlarının toplumun
biz-
101
nıetkarlan olmaktan çıkıp toplumun
efendileri ne dönüşmelerine -önceki bütün devletlerdeki kaçınılmaz dönüşüme- karşı Komün şaşmaz · iki ,..
araçtan yararlandı. Birincisi, yönetim, adliye ve.
eğitimle ilgili tüm görevlere, ilgili herkesin genel oyuyla seçilen kişileri getirdi ve aynı seçıp_enlere onları her zaman .görevden uzaklaştırabilme hak,.. kını tanıdı. İkinci olarak da,
büyük-küçük tüm
ni emurlara ancak öteki işçiler kadar ü cre t öden,.. di. Koroünde ödenen en yüksek m aa ş 6000 frank� tı. * Böylelikle, temsili organİ ara seçilen d elegelere
getirilen bağlayıcı hükümlerili ötesinde, post kap,..
ma ve mevki düşkünlüğülle karşı etkili bir . engel konulmuş oluyordu.» Engels burada tutarlı demokrasinin bir yandan sosyalizme lu
kıldığı
dönüştüğü, bir yandan
da sosyalizmi zorun,..
o ilginç sın� çizgisine vanyor. Çünkü, devle
tin ortadan kaldırılması için, devlet hizmetlerinin, nü fusun büyük çoğunluğu ve giderek tek tek her birey tarafından yapılabilecek kadar basit _ denetim ve hesap
kitap işlerine dönüştürmesi gerekir. Ve m evki düş
künlüğünü
tamamen ortadan kaldınnak
için,
devlet
hizmetlerindeki kar getirmeyen, ama «şerefli» mevki lerin, en özgür kapitalist ülkelerin hepsinde her za.., man olduğu gibi banka. ya da anonim şirketlerdeki karlı mavkile re bir sıçrama tahtası olanik kullanılma sını olanaksız kılmak gerekir.
Ama Engels, bazı Marksistlerin, s özgelimi millet�
*
Nominal kurdan yaklaşık 2400 ruble. Cari kurdan ise yak�
!aşık 6.000 ruble. Belediye Meclisi üyelerine, sözgelimi b_ütün dev
let için geçerli olacak 6 ooo rublelik azami bir yıllık maaş C olduk� ça yeterli bir miktar) yerine 9 ooo ruhielik yıllık maaş öneren kimi Bolşevikler bağışlanmaz bir hata işliyorlar.
102
lerin ke n di kaderlerini tayin hakkından söz ederler ken, bunun kapitalizmde olanaksız olduğunu, sosya lizmde ise gereksiz olacağını ileri süre re k düştükleri hataya düşmemiştir. Bu akıllıca göriliıen, gerçekteyse yanlış olan anlayış, m emurlann yüksek olmayan . ma aşları da dahil he r demokratik ·kurum için ileri sürüle biliri çünkü tam anlamıyla tutarlı demokrasi, kapita .
list düzende olanaksızdır; sosyalist düzende ise demokrasi yol3 olup gider.
tüm
bir adamın o tel de döküldügü zaman dazlak kalıp kalmayacağı yolundaki eski fıkrayı hatırlatan .· b ir s afsatadır. Bu, kafasında tek tel kalmış
pemokrasiyi sonuna kadar geliştirmek, bu gelişme biçimlerini bulup çıkarmak, bunları uygulama içinde sınamak vb. ; bu, tümüyle, toplumsal devrim mÜcadel e sinin temel görevlerinden biridir. Tek başına alındığın da, demokrasinin hiç bit türü S