İnönü Ansiklopedisi / Türk Ansiklopedisi (cilt 15)

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

••

TURK AN SİKLO PEDİSİ CİLT XV

ANKARA 1968

-

MILLI EGITIM BASlMEVI

E ELCANO [elkqno] , Juan Sebastian ( 1 486 veya 1 4 8 7 - 1 5 2 6 ) , Bask asıllı İspanyol den izcisi. Guetaria ( Gui puzcoa ) da doğmuştur. 1 5 19 yılında Maga lhies (Magellan ) in dünya turuna katılmış ve onun Filipin yerli leriy le sa· vaşırken ölmesi üzerine ( 1 5 2 1 ) «Vicıoria» gemisinin kap tanlığına geçerek Maluku adaları ( İndonezya) na ulaşmış, orad�n da Ümit Burnu yoluyle hareket noktası olan San Lu· car de Barrameda ( İsp•nya) Jimanına dönmüştür (6 eylül 1 5 2 2 ) . E. böylece MagqJhies'in seferini tamamlayarak dün-

Alican te' nin güney batısında, bu şehirden aş. yu. 20 km uzaklıktadır. Nüfu ile ti treşimler mey­ dana getirir. Orgun çeşitli yarı tonlar türeten 96 disk gru­ pu vardır. Başka disk lerin sesleri katılmak veya elektrik fi ltresi kullanılmak suretiyle seda rengi değiştirilebi lir. Yeni Hammond orgları suni yan k ı efek leri meydana getirerek bir oda i ç indeki din leyiciye büyük bir konser salonunda yahut bir k i lisede bulunduğu duygusunu verir. Elektronik sistem : Bir elektriksel titreşim devresi, en basi t şekliyle, bir kondansatör ile bir bobinden ibarettir. Devre etkilerince belirli bir frekansla elektriksel ti treşimler hasıl o lur. Kondansatörün kapasitesi veya bobinin i letken liği deği ştiri tmekle frekans ayarlanabi lir. Bu kadar basit bir dev ı e içinde ti treşimler kısa zamanda sıfıra inebilirdi ; ama Elektromanyetik sistem : Bir elektromıknarıs ön ün­ bu devreye elektron lambaları bağlanınca, devre, isteni ldiği de bir demir dişli döner. Dişlerden biri manyetik alana sürece titreşim halinde tutulabilir. Bu araca osi latör adı gırınce alan değişir ve bobinin sarı miarı içinde potansiyel verilir. farklar meydana gelir. Diş ierin sayısına ve dişlinin biçiLev Teremin ( Leo Theremin ) in eıir dalgalı aleti (Etherwel/eninJtrumtnt) : Bu elektri kli alet 1 8 24 te bulun­ muştur. İ l k lambalı radyo cihazları, bir el yaklaştırılınca «uğuldama» eğiliminde idi ler. Teıemin aleti, bu özellikten faydalanmak üzere yapılmış bir radyo c ihazı idi. Kutusunun üzerindeki madeni bir kol üzerinde bir el gezdiri lmek veya bu kold:ın uzaklaştı rı lmak su reti yle elektrik t itreşimleri dev­ resinin kapasitesi değiştiri lir ve böylece türlü ton yüksek lik ler inde «uğultular» r lde edilirdi. B i r elektrik anahta­ rının yardımiy le stakkato'lar da çalınabi liıdi. Bu alet Fran­ sız piyan isti ve radyo elektrikçisi Marıenot tarafın dan geliş­ tirildi. Martenot'nun aleti, bir k laviye üzerine gerilmiş bir te lden i baretti r. Tel oynarı l ınca kapasite ve bövlece de ses yüksekliği (elektri ksel titreşim devresinin frekansı ) değişir. Sedanın rengi bir elektrik fi l tresinin yardımİyle değiştiri le­ bilir. Martenot aleti için özel besteler yapılmıştır ( Honegger, Andre ]ol i ver, Floren t Schmitt ) . Givefet v e Coup/eux'nün radyo orgu : 1 9 3 2 yı lında geliştirilen bu radyo orgunun 400 elektronl u l ambast, üç sıra üzerine diziimiş 56 rusu vard ır. Seda rengi 76 ses ELEKTRi K L i MÜZ i K ALETLE R İ NDEN d üğmesi ile değişti ri lcbi l ir. Bu org, şimdiye kadar yapılmış NEO · BECHSTElN PİYANOSU olanların en bü} üğüdür.

ELEKTRiKLi MüZiK ALETLERİ ELEKTRIKSEL GüÇ VE ENERJİNİN ÖLÇÜLMESi

Hel lertion, Trautonium, Novachord ve Solovox gibi başka elektronik müzik aletleri de vardır. 6 okıavlı Nova· chord i le 3 okıavlı Solovox çok kul lanı lır. Kuvvet/endirici/er ve filtre/er : Bir assi latörün yahut bir mekanik j eneratörün çok zayıf olan ti treşi m leri bir kn vvet· lend i ricinin lambaları yardı miyle güçlendirı li r. Bu kuvvet· lend iıi ciye bir veya bi rkaç hoparlör bağlanır. Beli rli fre­ kanslardaki titreşi mleri aktaran ve başka frekan slarda olan­ ları süzen fi ltrelerin yapımı tamamİyle mümkündür.

ELEKTRIKLI YAYlN BALICI [Zoo } ( Mala pıeru rus electricus, Alın. Z ı tteıwels. Fr. Poi sson chaı electriqu� ) . Kem ı k l i bılıklar ( Teleostei ) tak ımının Yarın bal ığıgiller ( S ı luridae) fami lyasından bir balık türü. Uzun luğu 50 1 00 cm dir. Deri ile kas arasında bulunan ve deri bezlerinin değismesiyle meydana gelen elektrik organı v ücudu manto gibi sarar. Nil'de yaşar. ·

ELEKTRIKLI YlLAN ( Lat. Electrophorus elecıricu s) , dış ııöıünüşü i le yı lan balığına benzeyen bir yı lan. İç or­ ganları deji;işikıir. Daha çok yı lana benzer. Amazon m h rinin sığ ve çamurlu yerlerinde yaşar. Bir atı devirecek veya bir motoru ça lıştırabi lecek kadar elektri k akımı yayar. Başı yassıdır. Vücudunun beşte dördünü elektri k o rganları kap­ lar. Bu organın dokusu kat kamr. Elektroplaklar bir akü­ nün plak ları gibi yan yana dizi l i d ir. Üç çift elektrik organı vardır. En büyük çift kuyruğun ucuna kadar uzanır. E lektrik akımı hayvanın gözünü kör edebi lir. D • ha küçük elektrik organları haberleşmeyi sağlar. Her elektrik ıepi ( i mpulse) si saniyeni n 20 0 0 de hiri kadar sürer. Yayı lan akım 200 300 volt olabi lir. Bu voltaj bir neon lambası nı yakmaya yete­ cek kadardır. ·

ELEKTRIKSEL DALGA ŞEKİLLERİ ( Fr. Formes d ' on des elecıriques) , dalga şekli, zamana orantı i le peryodı k olarak değişen b i r elektrik değeri nin değişiminin, a n i değer­ lerini gösteren grafi k Sin üsoi d a l olmayan bir dalga ŞPk li. bozulmuş bir dalga şeklıdir. Bozulmuş b i r dalga şekli f frekan siyle ıekrarlanı yorsa, o za man bunu Fou rier di zisine açmak mümkündür. Bu halde bozulmuş dalga ştkli, f fre­ kanslı temel b i r sinüsoi dal bi leşen ile frekansı f in ram katları olan bi leşen lerin toplamı şeklinde açık lanır. Eğer da lga şekli zaman eksen ine göre a lan bakımından si m�ırik deği lse ( yani za man ekseninin üstündeki kısmın alanı ile a ltındaki kısmın alanı birbirine eş i t deji;i l se ) , o zaman bile şenlere bir de frekansa bz ğlı olmavan bir ıerim karmak ge­ rekir. Bu ıerim bir doğru akıma karşı lıktır. - F Z. ELEKTRIKSEL DAYANlM ( Fr. Resisıivite elec­ ırique ) , katı yalııkan cisimler kul lanı lması halinde, di elek­ trik deli nıney e sebep o lan geri lim ıı;radyanı ( uygu lanan ge ri­ lim /ı letken ler arasındaki yalııkanın m i nimum kalınlığı ) . Sı­ vı larda ise E. D. zaman la ve gerilimin uygulanan niceliğine göre değişebi lir. Mesela b ı rkaç E. D. ölçüsü yapılan bir sı­ vı için değerin sürekli olara k arttığı görül ür. E. D. , ı. yalı ekanın blınlıji;ı, homoj en olup olmadığı ve ortamın özellikler i ; 2. sıcaklık, basınç ve nem durumu ; 3 . elektrotların yapısı ve şekli ; 4 . uygulanan geri limin fre­ kansı, dalga şek l i ve zamanı gibi faktörlere bağlıdır. ELEKTRIKSEL DOKUNMA ( Fr. Conıacı elecıri que), iletlenler arasındaki bir bağlantı şekli. Genel olarak meka­ nik bası nç yoliyle ilerkenler arasındaki bağlan ıı sağlanır v e bu bağlantı, çoğu zaman kolaylıkla meydana getiri lip orta· dan kaldırı labi lPcek bir şeki lde terı iplenir. İyı bir eltkrikt dokunması ( eski teri m: elekıriki temas) için i letkenler ara-

jj

sındaki dokunma direnci çok k üçük olmalıdır. Tek pa rça kontaktiarın dokunma direnci, dokunma yüzeyini büyütmek yolu ile yeter derecede küçültüleınez. Bundan dolayı dokun­ ma, yan yana geti rilmiş ince levhalarla gerçekleştirilirse, bi rçok bağımm kon rak paralel bağlan mış gibi etki yapaca ğ•ndan dokunma dı rerı ci k ii ç ü l ür. Basıncın arıması da d i ren­ cin küçülmesine yol açar.

Elektrik dokunm .. sı yüzey i : Bir elektrik konıak· ıında i letken ler a rasında akım•n akıığı yüzer. Çok iyi temi z­ lenmiş ve pariatı lmış dokunma yüzey lerinde bile gercek dokun ma yüzeyi oldukça küçüktür ve hemen hemen kon­ takı basırıcöyle oran ıılı olarak ar tar, yani dokunma direnci basınçla ters oran tılıdır. - F. Z. ELEKTRIKSEL GÜÇ VE ENERJ ININ ÖLÇÜL­ MESI ( Fr. Mesure de pui ssance tt de l'energie electriques ) : Güç, birim zamanda sarf ed i len veya ü ·Ptilen enerj i olarak açıklanır. Herhangi bir elektrik devresindeki ani güç. dev­ reden akan akımın ani değeri ile devre uçlarındaki geri­ limin ani değerinin çarpımına eşittir (p = v. i ) . B i r doğru akım devresinde eğer akım v e geri lim de­ ğişmiyorsa, .ıı ü ç de değ işmez. O zaman gücü bulmak için akım ve geri lim değerlerin i ayrı ayrı ölçüp bunların çarpı­ mını almak yeter. Ölçü, amperemetre - volı merre metodu vf'ya çok daha doğru olarak d · c potansi yomeıre ile yapı labilir B i r alternatif akım devresir. de, akım ve gerilim peri­ yod i k olarak değişıi kçe, ani ıı;üç de devamlı olarak değişir. Bu değişmeler hızlı olduğu için bunlar adi bir ölçü aletiy l e izleni p ölçülemez. Değişimi tam olarak görebi lmek için osi­ loskopıan yararlan ı labi l i r. Bununla bi rlikte i steni len değer genel olarak ani değer ( p ) olmayıp ortalama değer ( P ) d i r. Bir peryoı veya herhangi sayıdaki tam peryotlar boyunca i ntegral alınarak güç için P =



0 JT

v. i. dı

değeri hesa p lanabi l ir. Sürek li rej imlerde belli bir t zamanı süresince sarf edilen en e rj i W = P.

ı

dir.

Sinüsoidal geri lim ve akımlar için V ile I gerilim ve akımın efektif değerleri, qı ise geri limle akım arasındaki faz farkı o lduğuna göre güç, P = V. I. c os qı bağıntısiyle hesaplanabilir. Fn uygun yol, bir varmetre kul lanı larak güç ölçülme­ sidir. O zaman, akım ve gerilim dalga şekilleri ne ol ursa olsun, devrenin ortalama gü•ü ölçülebi lir. 2 0 den 2 5 0 c/'n arasındaki frekanslar için elekırodinamomeıre tipi bir ölçü a leti ile kolayca ö lçü yapılabi lir. Böyle bir aletle hi rbirinin aynı iki sabit bobin yatak bir eksen üzerine yerleştirilmiş olup bunların arasında, düşey bir eksen etrafı nda dönebı len merkezi bir bobin bulunur. Bi rkaç sarımlı sabit bobin ler­ den yük akımı akar : Hareket edebilen hafif bobinden ise devre uçlarındaki gerilimle orantılı bir akım akar. Hareket­ li bobine hızlı olarak büyük ve end üktif o l mayan bir direnç koyarak, hareketli bobin akımının bu bobinin endüktansına bağ lı ol maması sağ lanabi l i r. Duyar ölçülerde aletin bobin lerinde harcanan gücü göz ön ünde tutmak veya kend i güç kaybı kompanse edi l mi� bir alet kullanmak gerekir.

34

ELEKTRiKSEL GÜÇ VE ENERJİNİN ÖLÇÜLMESi ­ ELEKTRiKSEL İLETKENLİK

E lektrik ener j isinin ölçülmesi zorun luğu, geçen y üzyı· !ın son larına doğru ilk enerj i �anıra lının kurulması i le mey dan·a çıkmıştır. Bu doğru akım sistemlerinde i l k olarak r i . dr enerj isini ölçmek üzere elekırolitik pi l ler kul· 0 )anılmıştır. Burada ölçü, kaıor plakasında meydana gelen ağırlı k artmasını ölçme i lkesine dayanı r.

/

Pratik önemi olan i l k doğru eneı j i ö l çü a leti 1889 da Elihu Thomson tarafından bulunmuştur. Bu a lette dinamo· metrenın hareketi, bir devir sayıcısını döndüren demirsiz bir motor şekline çevri lmiştir. Bugün lrullanılan enerj i saatlerinde. dönen bir man· yer i k a lanın, k uvvet çizgi lerin e d ı k durumdaki madeni bir diski döndürmesinden yararlanılır. - F. Z.

ELEKTRIKSEL İLETKEI\LİK ( Fr. Conductihi l i r e electrique) : Tür l ü maddelerı n t ü r l ü hal lerde elektrik akımını geçirme olayı i leti m, akımı geçiren ci simler de i lerken adını alır. A. Snnlarda iletim : Sıvılarda i letkenlik katı larda oJ. duğu gibi açıklanır. Yani meral elektrorlardan yararlanarak I uzunluğunda ve A kesi di bir su sütunu için direnç A

ve i lerken l i k G

R

şeklinde ölçülebi lir. Burada Q özgül direnç (ohm - cm) ; 1 uzunluk (cm ) ve A kesit (cm2 ) olup d i renc birimi ohm olduğuna göre i letkenlik için birim ohm - 1 veya mho şek­ linde açıklanır. Türlü sıvıların özgül i leıkenlik leri, sıvı m•rıı.ller için 1 05 ohm- 1 cm-1 değerinden ; inorgan i k tuzların, bazların ve asirlerin derişik eriyik lerinde O 2 ohm-1 cm- 1 ve arı hekzan gibi dayanıklı ve kutuptanmayan o rganik sıvı larda ı o - 1 8 ohm- 1 cm- 1 veya daha aşağı değerlere kadar değişebi lir. E lekrriği i leten sıvı lara elekıroliı (b. bk. ) denir. E lele trolitlerde i letim, iyonlar sebebiyle meydana gelir. Sıvı içinde meydana getirilen bir elektri k alanı, serbest iyon ları etk i le­ yerek bunların harekerini sağlar. E lektrolit sıvı lar içinde pozitif ve negatif elekrri kle yüklü ivon lar vardır. Pozitif iyonlar negarif elektroda, yani katoda gittiklerinden bun lara kariyon denir. Negatı f iyon lar ise anoda giderler ve bundan dolayı bunlara aniyon adı veri lir. i norganik asit, baz ve tuzların iletken hale gelmeleri için suda eritılmİş olmaları gerekir. Negatif iyonlar anoda vardıkları zaman fazla elektronları n ı anoda vererek kendi leri yüksii z ( nötr) hale geçer. Yüksüz hale geçen bu atom veva moleküller ya açığa çıkar ya da anor maddesiy1e kimyasal bir bi leşim meydana getirir. Bu bileşim suda eriyorsa yeni· den elektrolit i çine karışır. Pozi tif iyon lar ise katoda va rdı k· larında karor yüzünden elekı ron alarak nötürleşir ve yine açığa çıkar veya kaıot maddesiyle bir kimyasal reaksiyon meydana g•ri rir. Bk. ELEKTRO L İZ. B. Katı dJimlerde iletim : Bir cisimde iletkenlik. akı­ mın uygu l anan gerilime oranı olarak açıklanır. Akım yo­ ğun luğunun elektri k a lan şiddetine oranı iJ, özgül ilerken l ı k a d ı n ı alır. A k ı m yo,ii u nluğu A /cm 2, a lan şiddı:ri V/cm olduğuna göre Ö lgül ı lerkenlik ( oh m-1 cm-I ) olarak bu

lunur. Ohm k anununa göre ll elektrik alan şiddetine bağlı deği ldir. Genel olarak katı cisimler, i letkenliklerinin değerine ve ı sıya olan bağlılıklarına göre üçe ayrı l ı r : Mera ller, yarı iletken ler ve yalırkan cisimler. a. Meraller : Metallerin elektrik direnci oldukça k ü­ çüktür. Oda sıcaklığındaki değerler. orta l a ma 2 X ı o - 6 ile ı o-4 ohm X cm arasındadır. Genel olarak, direnç sıcaklık karsayı ları poı i ıifıir. Debby noktasından ergime derecesine kadar direnç sıcaklı k l a hemen hemen lineer olarak artar. Bunun matematik anlatımı R = R0 ( 1 + a t)

şeklindedir. Burada R 0 , 0 ° C deki d i rei' Ç, a merale bağl ı bir değişmez ( sabit) ve t ise santigrat derecesi cinsinden sıcak­ lı ktır. Kurşun, civa ve alüminyum gibi bazı metallerde 0 ° K (-273°C) sıcaklığı yakınında di ren ç bi rdenlıice sıfır olur. Bu tip i lerkenliğe süpra i letken lik denir. ·

b. Yarı ilerkenler : Adından da antaşılacağı üzere i let­ ken likleri metailere göre daha az olan elementlerdir. B u elemem ler alçak sıcak l ıklarda ç o k d ü ş ü k i letken l i k göster­ dik leri halde sıcaklık yüksel d i kçe i letken lik leri de artar. Bu artmanı n logari tmı k bir şekli vardır. Bununla birlikte mese­ la oda sıcak l ığında bun lardaki i letkenlik, merailere göre çok azd ı r. Yarı iletkenler dört değerli elemenderdir (ger­ manyum, silisyum, selenyum gıbi ) . Bunlara öteki üç veya beş değerli elf m•ntleri katara k i leılcen l ı k leri artı rılabi lir. Böylece n - tipi veya p- tipi yarı i lerkenler elde edi lir. Foto · i letken deni len birtakım yarı iletken lerde, ci sim üzerin e uygun frekansta ışık düşürmek yoliyle i letkenliği arıı cı labi lir. c Yalırkanlar : Geni ş bir sıcaklık bölgesi içinde çok küçük i letkenlik (genel olarak ı o- 1 1 ohm�1 cm- 1 den aşağı } gösteren cisimlerdir. Yalııkanlar küçük alan şiddeti gradyanı için Ohm kanununa uyduk ları halde, a l an şiddeti gradyanı ç�k fazla büyür ve kritik değere eri şirse i letkenlik hııla artar ve cisim iyi bir i letken durumuna geçer. Bu kritik g radyan, yalıtkanın d ielektrik delinme alan şiddeti adını alır. Bi rçok yalııkan lar organik ve hidroka rbon lu maddeler olup bunların delinme geri limi genellikle ıo6V/cm ölçüsün­ dedir. Bu alan gradyanı uygulanır uygulanmaz delinme meydana gel i r. C. Gazlarda iletim : Bir gazda elektri k akımının meydana gelmesi için gaz moleküllerinin herhangi bir etki a ltında iyonlaştırı lması gerekir. Gazda iyonizasvon, bir radyoaktif radyasyon yüzünden veya kozmik ışın larla mevdana gelebi lir. Böyle bir ortama bir elektrik alan ı uy­ gulanırsa iyonlaşan moleküller alan etkisi i le hareket ederek akım meydana getirir. Yüksek alan şidderlerinde hızla hare­ ket eden i yonlar, karşıianna çıkan yeni molekülleri de iyonl ıştırarak akımın artması na sebep olabilir.

Yüzeysel elektrik iletkenliği : yalııkan y üzeylerde meydana gelen elektrik i letimi. Elektrik yük�ek i letkenliği i zol:uörlerin veva yüksek değerli dirençlerin hesaplanmasın· da ciddi prob lemler doğurabi lir. Gerçekte böyle yüksek dirençli olması gereken bir di renç veya izola törde, yüzey­ deki akımın sebep olduğu i l• rken lik, isteni len direnç değe­ rini şöntleyerek ( yani Shunr i letken i meydana geti rerek ) küçültecek niteli kte olabi lir. Bu sebepten dolayı yapılmasr geı e·ken dirtnç değerleri büyii d ükçe, yapım işleri de güçle�ir.

ELEKTRiKSEL İLETKENLİK - ELEKTRiKSEL ZAYlFLAMA Yalıtma amacı için kullanılan maddelerin elektrik i letimi çok küçük olmakla bi rlikte yine r1 e bun ların içinde normal sıcak L kta birkaç serbest iyon bulunabi lir. Bu iyon · ların, uygulanan elektrik alanı etkı sinde hareketi, iyonik i lerkenliğin artmasını sağlar. Bu serbest iyonların niceliği sıcaklıkla, ekspota nsiyel olarak artar. Bu olay, bütün yalıt· kan maddelerin, maksimum çalışma sıcakl ı ğını sınırlar. Işık enerj isi de. özel l i kle ülrraviyole olmak üzere serbest iyonla· rın niceliğini artırabi lir. Bir başka önemli fak tör de serbest iyon ları meydana getirmek için gereken enerj idir Bir kristal veya bir cisim içinde, serbest iyon ların m•ydana gelme ihtimali, uygu lanan enerj iyle ekspotansiyel olarak a rtar. Yani enerj ide mevda· na gelen küçük bi r artma, fazla sayıda serbest iyonun açığa çıkması sonucunu doğurur. İki y ü k arasındaki çekme kuv· vetini veren aşağıdaki an latımdan kolayca görü leceği gibi enerj i , maddenin d i ellarma volıa j ı beraber ıa ıbık edı U i ğin­ karakteristikler çi zmek m ümkündür Örnek olarak ortak ta de ıransisıor hart keıi b1ş lar. Şekil 9 da tran sistor sembolleri ve han t ransisıoru ele alına ·ak olursa, i htimallerden biri erne p.:ılarma vol ıa; Jarı .ııö s · erilmişıi r. Seçi len akım yönleri gerçt kıe tör taban gerilimi { V E B ) ile koliektör akımı { l e ) nın her­ transi sıor terminallerinden geçen akım yönleri i le aynıdır. birini ernetör akımı ( l E ) ile kol lekrör taban geri limi { Vc B ) Bir P - N - P ıransistorda ernetör akımı ( l E ) çok ince olan nin birer fonksiyonu olarak göstermekti r. tabandan geçerek koliektör tarafın a varı r ve az bi r za > i atla { 9 a) VEB fı ( lE , VCB ) koliektör akımı { Ic ) nı meydana geti rir. Bi rbi rine çok yakın = {9 b ) Ic fz ( l E , VCB) olan bu iki akım arasındaki fark, taban akımı { l s ) n ı ve -

-

=

rir. N P N transisıor i ç i n de ben zer bir d ü şünce tarzı yü rütülebi lir. Üç terminalden herhangi biri ortak terminal yapı labileceği için transisıoru o r tak - taban, ortak - ernetör veya ortak koliektör olmak üzere üç şekilde kul lanmak mümkün­ dür. Bunlardan i l k ikisi amplifikatör devrelerinde kulla n ı lır. Genel olarak giriş devresine tat'f>ik edilecek bir sinyal sonunda çıkış devresinin akımı iz i se •·e devreye bir R z yü­ kü konmuşsa, çıkış volıaj ı vz = i2 Rz ol ur. Giriş devresi­ n i n akımı iı ve rezisıansı Rı i s e giriş voltaj ı v ı = iı Rı dir ve voltaj kazancı aşağıdaki denklem le veri l i r : ·

A

_

v.

it Rt

_

- -;;- - �

{8)

Den klem ( 9 a ) da VcB değişken bir parametre olacak şe­ kilde VEB nin lE i le değişimini gösteren bir g rup grafik eğrisi ile denklem ( 9 b) de lE değ işken bir parametre alı­ nara k Ic nin V c B i le değişimini gösteren bir diğer grup eğ­ ri t ra n s i st o ru n bütün özelliğini ortava koy_ar. Şekil 1 0 da bu karakteristikler bir P N · P tip transister için çi zilmiştir. Transister ka rakteristikleri üzerinde triyoddakilere ben­ zer i şlemler yapı labi lir (Yük doğrusunu çizmek, çalı ;ma noktasın ı tespit etmek, kazancı hesaplamak v . b. ) . Fotoelektrik gereçler : h ığın etkisi altında elektrik akımı mevdana geti ren veya kontrol eden gereçlerdir. Telefe­ to ve televi Hon gibi görme yolu i le haberleşme fotoelektrik gereçlere bağlıdır.

A k ı m v e volraj i ç i n ku llanı lan küçük harfler, bunların polarma değerleri olmayıp sinyal so nucunda meydana gelen k ü ç ü k deği )ik likler old · ·ğu n u gnstermek içindir. Ortak - ral-an tran sistor de resinde ernetör giriş ,. e koliektör çı­ kış termin alleri olduğundan ıc iı = ic ve i ı = i e dır. a tranıe

sistorun akım ka73ncını veri r ve 0,96 ile 0,99 a rasında bir değer taıır. Voltaj ka?ancı denk­ lem (8) e göre Rı R· A = a Rı Rı olur.

S e m bol

- ,

o

' �

Rz Rı den çok daha büyük seçilerek ka ·anç yüksek yapı labi l i r. Oı tak ernetör devresinde taban giriş ve koliektör çıkış terminalleri oldu,

ğundan

iı = i, ve iı = ib dir.

fl =

Şeki l : 8 Tiratron karakteristiği

ELEKTRONiK

56

c

ura rak gö · ünür hale gerir­ mekı i r . Elekıronlar elektrik veya magnerik �ahada mey­ d a na g e l e rı deği ş i k l i k l ere >Üratle uyduk larından pek çab u k meydan a gelen ve hemen değişen ola ı ları göz­ le görü lür hale wkarlar. Bunun mümkün olması için söz konusu olayı elekıriğe E = E m etôr ce•irmek ve elekıron ışı­ B = Ta b a n nını e · kileve�ek �eki lde tü­ Ca ) p - N - p C: . K o l l e k t ör ( b) N - P - N pe tatbik etmek gertki r. Bısiı bi r katot ışın· lı ıüo şeması şeki l 12 de Şekil : 9 göste ri l mişti r. Fi lemandan Tran si star sembolleri ve polarma geçen a k ımla ı sınan kaıot hık altında tutulan selen vumun rezistansında deği�ik ıe rmoi yonik tüplerde olduğu gibi elek tron n e ; re ımekıe.:! i r. lik old uğu X I X . yüzyıldan beri bilinmekte idi Diğer taraf Katortan son arıoda kadar olln kısım bir elekno stat i k tan görünen ışık altında sodyum ve potasyum elektron neş· mercek si stemi meydana getirir ve elek ı ro n ların dağı lmasına reder. İşte bu gibi elemanların özelliğinden yararlanılarak engel ol ırak ekran ü zeri nde bir nok tada toplanma! J rını sağ­ verimli bir foıokatot ( ışık alıında elektrorı neşeeden bi r lar (odaklama ) . Arıotl ara doğru çekilen elektron l ı rın hızını y üzey ) yapılabi lir. Fotokatodun neşeettiği elekıronlar havası artırmak icin k ıroda göre ano ·lar çok d aha y ü bek gerilim­ boıaltı lmı) bir tüp içinde pozitif geri limli bi r anotta topla de tutulurlar. Katot•an ne;re li lerı ışından sade�e i lk anot nabi lir ( fotosel ) . Bu metotla elde edi len akım çok düşük önündeki delik•en geçen elek ıronla r ekrana çarpan elekıron olduğundan bunun yerine genellikle fo :oçoğaltıcılar kullanı · demerini meydana geti rir. Katot ışınlı tüplerdeki anotlar !ır. Şekil l l bi r fotoçoğaltıcı tı şematik olarak göstermekte­ ıermoiyonik tüplerdeki gibi elektro:ı toplayıcı ol mayıp elek ­ dir. Elektrotların herbiri bir önceki ne göre V ı geri limin­ tronların hızı nı arıırma ve bi r elektron de:neti meydana ge­ dedir ve bi r önceki elektrodun neşeettiği elektronlara hedef ti rme ve yöneltme gö cevini görürler. Elek tıon deme t i n i n olacak şeki lde dizilmi�lerdir. Işık altında ve sıfır gerilirnde flüoresans ekrana çarptığı n okıada meydana geti rdiği ı ş ığın olan fotokatodun neşeettiği elekıron lar Yı gerilimdeki ı . pa rldklığı demetin enerj isine bağ l ı d ı r. B u da anot - karot elekıroda �iddetle çarparlar. Bunun sonucu olarak sekonder gerilimine bağlı olduğundan arıodırdan birinin gerilimini emi syon meydana gelir ve 1. elektroda çarpan her elektron değişti rmekle ışık şiddeti kontrol edi lebi lir. Diğer taraftan o elektrottan biı kaç elekır on kopm asına sebep ol ur. Kopan ek •an üzeri ndeki ı şığın odaklanmaI olu şturmak amacını güden bir ruh hastalıkları tedavisi usulü. Bu metot ı 936 yılında Cerlettİ ve Bini tara· fından insanl ara uygulanmaya ba şlanm ı ş t ı r. E. , haftada 3 4 seanstan 4 - ı o sean s h a l i nde uygulan ır. Uygulamadan önce hastaya pen cobarbi tal gibi uyuşturucu bir i laç v e ri l mesi hem hastanın kaygı sını dağıtır, hem de kas - kemik kompli­ k asyon larına yol açabilen çırpınmaları önler. ÖLel l ıkle me­ lankoli k çöküntü hallerine karşı kullanılan bu tedavi usu lü, psikiyatrik hastalıkların pronostiği, yani yürüyüşü i le i l g i l i tahminleri değ iştir m i ş r i r.

ELEKTROT ( Fr. E l ectrode) : ELEKTRODLAR. ELEKTROTERAPİ ( Fr. E lectror herapie ) : bk. E LE K­

TRi K TE DAVİSİ.

ELEKTROTERMİ ( Fr. E lectrorhermie, Yun. e/ek tron, kehli bar, elektri k ; therme, ısı) : ı. Tekniğin ve bi li­ min, ya lnız elektri k en erj i si n i n ı sıya dönüştürülmesiyle uğ­ ra şa n bölümü. 2. Elektrometalürj ide, elektrik e ne rj isinin yalnı z maddenin ısı derecesini yükseltmede kul lanı lması usulü.

ELEKTROTEST ( Fr. E lectrotest ) , bir alaşımın için­ de bulunan ana maden ierin c insin i bul mava ve aç ı k l amaya yarayan ayıı;ıt d ü zenine veri len ad. E. teki analiz, maden ierin elektrolitik aşının ı a y rı n t ı larından yararlanmak yoliy le yapı· !ır.

B a

z

e- veya Be + veya � + y

e

ı

A d

Sembolü

I

e m a n t e r

ELEKTRU M ( Fr. Electrum, Yun. elel:tron, kehli ı r makların, özel l i k le A na d o l u ' da Gediz'in bir kolu

olan Sart (eski adı : Pacıolus) çayının kumlarında bulunan tabii altın · gümüş alaşımına verilen ad. Ege Denizinin kıyı­ sında kurulan eski Yunan şehirlerindeki en eski paralar (M. Ö. VII. y ü z y ı l ) E. dan bası lmıştır. Karışımında % 2 0 den çok gümüş bulunan altına da E. veya simli altın ( or argenta l ) adı verilir.

ELEKTRYÖN ( Y u n . mit. ) , efsanevl Mykenai krah. Perseus ile Andromeda'nın oğludur. Kardeş inin kızı Anak ­ so i le evlenmiş ve ondan Al km ene adında bir kızı ile bir­ kaç oğl u olmuştur. Kardeşinin oğlu Amphytryon onu bir

kaza sonucunda öldürmüştür.

ELEMANTER ANALİZ ( Fr. Analyse elementaire) [Kim.] : bk. ANALİZ.

ELEMANTER PARÇACIKLAR ( Fr. Particules e l e · menıa ires ) , her m adde n i n yapı lmış o lduğu bölünemeyen bi­ r i m ler olarak düşünülen pa rçacı klar. Mesel a bir atom çek i r­ değinin temel kurucuları olan. pro :on, nötron ve e l ekt r on (b. bk. ) gibi. Şimdiye kadar 3 0 dan fazla böy le parçacık ­ lar de ·ekre edi l mişti r, ancak bun lardan pek a zı karaı lıdır (mesel a proton, elektron . nötrino ) . Kararlı olmayan pa ; ça­ cıklar ( mesela n öt r o nla r, mezon la r, hiperon lar) kendil ığİn­ den iki v e y a daha çok p a r ç acı k lar a parçalanır ve bu par­ çalanma işleminde bir enerj i açığa çıkar. Bazı b ak ı m !.ırd a n foton l a r da E. P. olarak göz önüne a lı nır. Çok t a n ın a n bazı E. P. ı n bir l i stesi aş a ğ ıya ç ıka r ı l m ış t ır. ELEMANTER YÜK ( Fr. Charge elemenıaires ) . elek · tronun negatif elektrik yüküne eşit bir elektrik yükü. E . Y. veya elektronik y ü k ı ,602 X ı o-19 t: ou l omb = 4,803 X ı o-10 e. s. b. dir. Bk. ELE KTRON. a c ı k l a r ı n Durma kütlesi

ö z e l l i k I e r Spin'i

Magneti k momenti

- ı

0,0005486

1/2

- ı83S



0,000 5486

ı/2 ı

+ 1 83S

1/2

< 0, 3

ı/2

- ı,9 ı 3

V

nötr in o

o

n

nötron

o

ıt

pi - mezon

m ü - m ez on

veya P

bar ) ,

elektron

o



ç

daki değişiklik.

po z itr on fo ton

"'

P a r

Y ü k ü

ELEKTROTONUS ( Fr. Electrotonus, Yun. elektron, elektrik ; Lat. tonus, gerilim, güç, enerj i ) [ Fizyoloj i ] : 1 . Bir e lektri k akımının geçtiği bi r sinirin veya bir kasın uyarı l ı d ığının gösterdiği değişme. Gerçekten de, akım anot bölgesinde sinirin veya kasın uyarı lırlığını azaltır, katot bölgesinde ise çoğalt ır . Akımın kesilmesi anında bu olayla­ rın tersi meydana gelir. 2. B i r akımın geçişi sırasında veya sonra, bir sin icin veya bir kasın zar potansiyelleri dağı lışın­

proton

o

ğı gibi, küçük oğlu Kası m'a da el · Cezire ve Sügur eyalerlerini vermiş ve kardeş ler ara­ sında bir anlaşmazlık dağmaması için de iki belge düzen­ letmişti. Memun'un annesinin İranlı oluşu ve yönetimine bırakılan vi iiyerlerin çoğunlukla İranlılarla meskun bulunuşu İ slam hilafetinin parçalanmasında ilk işareti te�ki l etmişti. E. in Araplada meskun bö lgelere inhisar eden ve gerçek yö nerimine bırakılan Suriye, Afrika ve Arabistan'ın bi rleştiril­ mesi ise ancak Memun'un d i rayeti i l e mümkün olabi lmiştir. E. babasının ölüm haberin i alınca 809 da Bağdad'da halife oldu. İ l k günlerinde halka gösterdiği davranışları ile kendisini sevdiediği gibi . Memun tarafını tutan komutanla­ rın dahi ona yönelmesine yol açmıştı. Ancak, onun içkiye düşkün oluşu, günlerini kadınlarla ve kara Araplada boş yere geçirişi , namaza önem vermeyişi, devlet iş lerini ihmal edişi başlangıçtaki bu sevginin süratle kaybol masına sebep oldu. Öte yandan veziri Fazi b. er - Rebi'in telkin leri altın­ da kalarak Horasan valisi bulunan ağabeyi Memun'a karşı davranışl arını değiştirdi. Kardeşi el - Cezire valisi Kasım'ı ise buradan alarak onun üzerinde sadece Sügur eyaler­ lerini bıraktı. Bu tutumu Memun'u kendi bakımından endişelendirdi. Bu sırada Suriye'de i syan ed.-n ve hem Ümeyye, hem de Ali soyundan olan Süfyan'a karşı olan tutumu ise Arabistan ve Suriye ahalisinin ondan sağu­ masına ve Memun'a biat etmesine sebep oldu. E. i n bu yanlış tutumları durumunu gittikçe kötüleşıirirken, Memun, Horasan halkından a lınan vergileri azaltmakla halkı kendi yönüne çekiyor, aynı zamanda kendine bağlı d üzen li bir ordu da meydana getiriyordu. İ ki kardeş arasın­ daki soğukluğu m ücadele haline getiren olay ise, E. in kendi oğlu Musa'yı veliaht imişçesine hutbeye dahil etti rme­ sinden çıktı. Bu konuda Herseme b. Hazm E. i i kaz etmeye çalıştıysa da, bir fayda sağlavamadı. Bunu hal-ıer alan Me­ mun ise hakimi bulunduğu vilayetlerde onun adını hutbe­ den kaldırm. Böylece iki kardeş açık bir m ücadeleye giriş­ miş oldular. Bu durum sonunda E. , onu kesin olarak vali likten uzaklaştırdı, yerine eski Horasan valilerinden sert ta­ biatlı Ali b. İsa'yı tayin ederek onu bir ord u ile doğu i lle·



69

rine gönderd i. Ali'nin vali olarak gönderi lişi onu tanıyan doğu halkının Memun'u daha candan tutmasına ve hafifeye iyice cephe a lma larına yol açtı Nitekim Ali 'nin güçlü ordu­ su, halktan �elen bu direnme karşısında Rey'de Memun'un komutanı Tahi r b. H üseyin komutasındaki küçük birlik ö­ nünde yen i lgiye u ğ r ad ı ve Ali savaş sırasında ö l d ü r üld ü . Bu başarı üzerine Memun, bi rliklerini Bağdad üzerine yöneltti. E. bunları karşı lamak üzere Abdurrahman b. Cebele kornu­ tasında i k inci bir ordu sev k etti ise d e, bu ordu da yenil­ giye uğrayacak Abdurrahman öldürüldü ve Tahir böylece bütün Cibal'i eline geçi rmiş oldu. 8 1 2 de E. , durumunu d üzeltmek amacı ile Ahmed b. Mürted i le Abdullah b. Humeyd kamutasında yeni­ den bir ordu hazırladı. Ancak bu askerler aralarına so­ kula n casusların tahri kleriy l e Hanıkin'e kadar gidebi lmiş ler ve orada dağı lmışlardı. Bu durum sonunda artık her şeyin kavbedi lmiş olduğuna kanaat geti ren E. in veziri Fazi ha­ lifeyi kendi halinde hı rakarak kaçtı, yerine getiri len İ brahim ise durumu kurraracak seviyede bir ki mse deği ldi. Böylece Memun'un iki kornuranı Tahir ve Herseme, Bağdad önüne gelerek şeh ri kuşattılar. Bu sırada E. in en başarı lı komu­ tanları da Memun tarafına geçince, E. de kaçmak zorunda kaldı. Dicle yolivle bi r kayık vasırasİyle kaçarken Tahir'in adamları haber alıp kayığı devirdiler. E. v e kendisini bı rak­ mayan Herseme b. Hazm yakalandılar. Tahir azaılı kölele­ rinden Ku reyş b. Şibli'yi gönderip eylül 8 1 3 re onu ö l d ürt­ tü, kesik başını Memun'a gönderip cesedini defnetıirdi. An­ nesi Zübeyde ile vezi ri Faz i ' ı n resiri altında kalan E. yanlış tutumu ile babası tarafından ken disine sağlanan bütün im­ kanları kendi eliyle yıkmış ve Abbasi halifeleri arasında faz­ la bir iz bı rakmamıştır. - İ . P.

ELEMİSİN ( Fr. E lemicine) , Manilla elemi' sinden elde edilen esans. Formülü CH2 = CH - CH 2 - C6H2 ( OCHs h olan E. trimeıilpi rogalol'un bir alil türüdür. Al­ kollü sud ile izo - elemisin transpozisyonu meydana gelir. Bu da bir propenilik türü olup oksit lenince trimetilgallik asit elde edilir. ELJ;:NA, Bulgaristan'da, Tirnovo çevre (okrig) sinde, Balkan dağlarının Elena bölümünün kuzey kolları üzerinde bir kasaba. N üfusu 4 805 ( 1962) tir. Gorna Oryai:Jovi�a ve Tirnova'ya düzgün bir şose ile bağlıdır. Keresteci lik, ki lim­ cilik, ipekçilik, meyvacı lık ve hayvancı lık yapılır. Türk hakimiverinden önce bir yerleşme yeri olarak bilinen E. XV. yüzyıla ait Türk kaynaklarında geçmektedir. XVI I I - XIX. yüzyıllarda ev sanatları alanında büyük bir gelişme göstermiştir. 1 8 7 7 - 1 878 Türk - Rus harbinde ağır hasara uğramıştır.

�LENKHOS (Yun. ; lar. Elench us), eski zamanda küpe yapmak ve yüzükleri süslemek için kullanılan armut şeklinde büyük bir inci. ELEOKARPUS ( Lat. Elaeocarpus ; Yun. elaia, zeytin ; karpus, meyva ) , E laeocarpaceae familyasından olup bu fami lyanın tipini teşkil eden bir tropikal ağaç. Zeytine benzeyen meyveler veri r. E . cinsi Eski Dünyada yetişen yüz kadar türü i çine alır. ELEOLİT ( Fr. E l eolite ) , feldispatoit grupundan tabit bir silikat minerali. E nefelin'in bir türü olup yağlı veya reçineli bir görünüşü vardır. Buna yağ taşı adı da ve­ rilir.

70

ELEONORA, Anjou'lu - ELEONORE veya ALIENOR, Provence'lı

ELEONQRA, Anjou'lu (Fr. Eleonore d'An j ou, İ ra . Eleonoca d'Angio : aş. yu. ı 2 8 2 - 1343), Capet soyundan gelme Anjou prensesi. C•tania'd:ı. ölmüstür. Sicilya kralı I I. Charles'ın k ı z ı olan , 1 2 99 da Antakya prensi Ph i l i ppe de Toucy ile evlenme sözleşmesi imzalamışsa da, bu evlilik gerçekleşmemiş ve 1302 deki Caltabellotta barışından sonra Sicilya kralı Aragon'lu Il. Frederico ile e vlendirilmiştir. Kocasının ı 337 de ölmesinden sonra bir Franciscusçu ma· nastırına çekilmişıir. ELEONORA. Aragon'lu ( B i yog . ) : bk. l E ONO R de Arag6n. ELEONORA. Castilla'lı : bk. LEONOR de CASTIL lA (2 Arag6n, ı İngİlıere ve ı Navarra kraliçesi). ELEONORA, İngiltere'li ( B i y og . ) : bk. LEONOR İngiltere'li (İ sp. Leonor de Inglarerra ı ve 2 ) . ELEONORA (Por teki z kraliçeleri ) : bk. L E ON O R . ELEONO RA, Portekiz'li ( Bi y og ) : bk. LE ONOR DE PORTUGAL. ELEONORA, Sicilya'lı (Biyog.) : bk. LEONOR DE E.

SICI LIA.

ELEONORA. Teles de Menses ( Por t ekiz

bk. T EONOR TELES.

krali�esi) :

ELEONORA, Toledo'lu ( İ sp. Leonor de Toledo ; Eleonoca dı Toledo , ı522 ı562), Floransa düşesi. Napoli kral naibi Pedro de Toledo'nun kızrdır. ı 539 da I. Cosimo de Medicis ile evlenmiş ve ondan on bir çocuğu olmuştur. Bronzino'nu.,, E. yı oğlu Ferdinando ile birlikte tasvir eden güzd bir tablosu bugün Floransa'daki Uffizi müzesindedir. ELEONQRA D'ARBOR�A ( ölm . ı403), Sardunya'lı pren ses. IV. Mariano'nun kızıdır. Kardeşi VI. Ugone'nin öldürülmesinden sonra adanın dört hakimli.iiinden {giudica­ to) biri olan Arborea'nın başına get i ri l mişti r . F . , Arag6n boyunduruğuna girmek istemeyen Sardunyalıları etrafında toplamıştır. Açılan savaş 1 388 e kadar sürmüş, 1 388 den 1390 a kadar süren bir barış devresinden sonra E. yeniden Arag6nlulara baş kald•rmıştır. Arag6n kralı } uan'ın ölümün den sonra tahta geçen Martin savaşa son vermek istemiş. 1395 te kes ı n barış antla�ması imzalanmışur. E. , bundan sonra kendisini kanurı yapmağa vermiştir. Carte de Logu adiyle ranınan kanun derlemesi, dünya hukuk tarihinde ün kazanmış olup dört yüz yıl yürürlük te kalmışıır. tLtONORE [e/eonpr] , Aquitania'lı (Fr. tıeonore veya Alienor d' Aquitaine, İng. Eleanor of Aquitaine, Eleanor of Guienne ; 1 1 2 2 · ı204), Aquitania ve Gaskon ya düşesi ve 1 137 den son­ ra Poiıou konresi. Fontev­ rault ' da ö l müştür. A q uita nia d ukası X. Guillau m e'­ un büyük k ızıd ı r. ll 37 de Genç Lo u i s (Louis le }eu­ ne) ile evlenmiştir. Genç Louis, bir av sonra VII. Louis saniyle t ahta çıkmış, karı sını II. Haçlı sefe r ine beraberinde götürmüşrür. VII. Louis, 1 152 de top­ lan an Beaugency k onsilin­ İra.

­

de görünüşte

kan

yakın-

ELEONORE, Aqui tania'Iı

lığı gerekçesi ile, gerçekte ise karısı sadece iki kız evlat doğurduğu için, evlıliğini bozdurmuştur. Üç hafta sonra E. , İngi l iz kralı olan Normandiya dukası ve A n i ou kontu Henri Plantag•net ( I I . H enry ) ile e v l enm şt i r ( l l H ) Bu suretle, İngiliz kralı kendi topraklarına, E. un çeyizi olan ve V I I . Louis'nin geri vermek zorunda kaldığı Fransa'nın geniş RÜ­ neybau wpraklarını katmıştır. E. un II. Henry'den ikisi kız, beşi erkek yedi çocuğu olmuşsa da, onunla da geçinememiş, ı ı73 te babalarına karşı ayaktanmış bulunan çocuklarının ta rafı n ı tuttuğu için I L Henry kendisini önce Salisbury'de, sonra da Winchesıer'da bir yarı mahpus hayatı sürmeğe mah­ kum ermişıir. E . . ancak kocasının ı ı89 da ölümünden sonra hürriyetine kavuşabilmiş, fakat siyasi etki n J i k ve entrikaları elden bırakmamış, kü�ük kardeşi Topraksız John (John Lackland) a karşı oğlu Arslan Yürekli Richard (Richard Coeur de Lion, Richard the Lion H e arted) ı tutmuş, Arslan Yürekli Richard'ın tursaklığı sırasında İngilizlerin Philippe Auguste'e diren m e azimlerini perçinleşrirmişrir. Arslan Yü­ rekli Richard'ın ölümünden ( 1 199) sonra ise İngi ltere tah· tına Topraksız John'ın adaylığını desreklem i ştir. 80 yaşın­ darken torunu Castilla' l ı Blanche'ın Louis le Lion (sonra V I I I . Louis) ile nişanlanma törenini yönetmek üzere İs­ panya'ya gitmiştir. E. un etkisi sadece siyasi alanda kalma­ mıs, geniş külıür sahibi bir güneyli Fransız olarak rrubadur (saz şairi) ede�iyatını Fransa ve İngiltere'de yaymı şıır . ELEONORE, Avusturya'lı veya Habsburg'lu (Fr. .Eıeonore d' A �triche, Atm. Eıeonore von Ösıerreich, Port. leonor de A u stria : ı498 ı 5 5 8 ) , Portekiz ve da ha sonra Fransa kraliçesi. Louvain'de doğmuş, Talavera'da ölmüş­ tür I. Felipe ile Castilla'lı Juana'nın kızı, V . Karl'ın ab lasıdrr. ı5 ı9 da Portekiz kralı Mutlu Emmanuel ile evlen­ miştir. ı 5 2 ı de dul kalmış ve Bourbon connetable'i ile evlen­ mek üzere iken Pavia zaferi üzerine fikrini değişti r en V. Karl, ablasını Claude de Fran­ ce'tan dul kalmış olan I. Fran ­ çois ile evlenmeğe ikna etmiş­ tir. Bu evlenme n26 Madrid ve n29 Cambrai anrlaşmaların­ ca da tescil olunmuştur. Nikah ELEONORE, Avu > turya ' ­ 1530 da Gaskonya'daki Caps i �" ux manas r ın nda k ı yrlmıştır. lı veya Habsburg'lu E. , zevk ve safasma düsmüş olan sarayda bir köşeye çekilip erdemli bir hayat sürmüş, kocasının ihanetleri kar­ sısında kendini ibadete ve hay ır işlerine vererek avunmaya çalışmıştır. I F rançois'dan çocuğu o l mayan E. , kocasının 1 547 de ölümü üzerine Fransa'dan ayrılmış, önce Hollanda' ya V. Karl'ın yanına gitmiş, en son olarak da n�6 da Is­ panya'da Badajoz yakınlarındaki Talavera'ya çekilmiş r ir . i

ELEONO RE [eleonpr] veya ALIENOR, Proven­

(Fr. E : eonore veya Alienor de Provence, İng. Elea­ nor of P rovence ; ı223-ı29ı ) , İngiliz kraliçesi. Sainr - Ma i me (Forcalquier) de doğmuş, Amesbury'de ölmüştür. Provence kontu IV. Raimond Berenger ile S avoia'lı Beatri:ıı: ' in kızı olan E. , 1236 da İngiltere kralı III. Herıry ile evlenmiştir. E. un ana ve babasının adları Provence şairleri kitabında geçmek tedi r. E. , Pro\'ansa l lehçesinde bir kahramanlık şii-

ce'lı

ELEONORE veya ALIENOR, Provence'lı - EL - ESVED, Esvedü'l - Ansi

rinin yazarı olarak hilinmekted i r . Sarayda yurttaşları olan Fransızları tercih etmesi yüzü nden İngilizleri kendisinden soğutmuş, hatta bir gün yolda Londralıların hücumuna uğ· rayarak St. Paul katedraline sığınmak zorunda kalmıştır. Oğlu olan İng iltere kralı I. Edward, çok saydığı anasının uğradığı bu bakaretin öcünü Londra h alkın d a n pek a ğ ı r bir şekilde almıştır. E. , 1 286 da kocasının ölümü üzer in e Ames­ bury manastırına çekilmiştir ELEüSTEARAT ( Fr. E l eosrearate) [Kim ] : bk. OLEOSTEARAT (Fr. O l eostea ra te) . ELEPHANT [ele fq ] SIRADA�LARI (Coğ ) : bk. FİL SIRADAGLARI ( lj mer dilinde : Phnnôm Kômçay). ELEPHANTA [elefqrıta] (Hintçe adı : Gharapuri ve­ ya Gharipur), Hindistan ' da, Bombay körfezinin anasında küçük bir ada. Adaya bu adı karava çıktıkları yerde taş­ tan bir fil heykeli bularo Por· tekızlıler vermiştir. Adanın verli ad ı «Mağaralar şehri» anlamına gelir. Bu ada d a bu·

tası i h tiyacını karşı lamak üzere yerli bir vali tarafından yık­ tırılmı - ı ı r. Eski k rallıkta E. Kapısı» adını tasırdı, çünku bura a m an Tan rı'dan gafil olmaması ge­ rekir Bu yönden, yemek yemek de onun için bir ibadettir ; çünkü şükrü gerekti rir. Mevlevilikte mutfak kutsal bir yerdir. Çiğler, orada pişer, hamlar orada olgunlaşır. E. S. , Mevlevi dervişlerinin bir a rada yemek yemele­ ri için kullanılan meşin bir sofranın adıdır. Yayı­ lınca Arap alfabesindeki elif harfine benzediği için bu ad veri lmiştir. Bu sofra, bazan mutfakta boylu boyuna se­ rilip dervişler etrafın a toplanır, yemek yerlerdi. Fakat daha çok kahvaltı, çerez gibi herkesin önüne konulabilecek ha­ zı r şeyleri yemek i çindir. Genellikle yolcu luklarda kul· lanılırdı. E. S. , sumathanede, sumathanesi bulunmayan Mevle­ viharı elerde ise, meydan - ı şerifteki şeyh po tunun altına i liştiri lirdi. Bk. SUMAT. EL - I HVANÜ'S - SAFA ( Saflık b rdeşleri ) , X. yüz­ yılın ikinci yarısında Müslümanları taa ıdır. Bu görüş tamamİyle psikoloj i k esasa bağlı kalmaktadır. E. S. ya göre, din felsefesinin amacı i lim ile hayatı, fel­ sefe ile inancı bi ı biıine uyduı maknr. Bu alanda insanlar arası nda büyük fark vardır. Sıradan insanlar Tan ı ı 'ya kul­ luk ederken duygularının erkisinden kurtulamazlar. Bun ların nefislerinden aşağı derecede bulunan bitki ve hayvan nefis­ leri için de böyledir. Bunların üstündeki tabakada ise, pey­ gamberlerin ve filozofların nefisleri bulun ur. Ndis en yük­ sek kata ulaştığı zaman, avaının şekilden ibaret olan dininin de üstüne çıkar. E. S. görüşüne göre, Hri stiyanlık ve Zerdüştilik mükem­ mele en yakın iki dindir. Bunlara göre, Kur'an'ın ibare le­ rindeki hissi şekiller, bilgisiz çöl insanlarının anlayış iarına göredir. Bu y üzden bilgi yön ünden iler:emiş insanların Kur­ an'ı ıevil ederek ondaki hissi nitelikleri gidermeleri gerek-

lidir. Gerçek . bütün s ı flığı i l e milli din lerde de ortaya ko­ nulmu� deği ldir. B ü tün bunların üstünde akla uvgun ve metafi zik şe kilde bir inanç or taya koymuş l ard ı r. Allah i l e kul arasında ü ç ü � c ü bi r var l ığın o lduğunu kabul ederler. Au, fa a l akı ldır. Tanrısal kanun her şeyi kapsJr. O hiçbir şeyin kötü olmı rak kabu l ed iyorlardı. Bu görüşe göre, in­ san gerçtk tabiatma uygurı olara k hareker e.:lerse, doğru o­ l anı yapar. Bir iş nefis tarafınd in hür olarak yapılı rsa, ö­ vülmeye layıktır. A k l i düşünce sonucu olduğu sürece daha üstün bir değer ra y > b 2 > p. > c 2 > l > - co

eşitsizlikleri ge;erlidir. l = değişmez değerlerine elipsoi t­ ler, P. = değişmez yüzeylerine tek kollu hiperboloitler ve Y = değişmez yüzey lerine de iki kollu hiperboloi tler karşıt olmaktadır. Bu k oo rd i na t yüzeyleri de her zaman dik açılar altında kesişmektedir. Bundan başka, uzayın herhangi bir

89

noktasından bu koordinat y ü zey lerinden aynT cins olanlar­ dan ancak biri geçer. Bu koordinat si stemine eşodaklı elip · soidal koordinat sistemi de den i r . - Y. Ö.

ELİPSOİT ( Fr. E l lipsoide) , d üı lemle kesiti elips veya çember olan bir kapa l ı kuad ratik yüzey. E. karş ı l ı k l ı olarak birbi rine dik o la n üç doğ r uya ve bu doğru la r tara­ fından tayin edilen üç d J zleme göre simetriktir. Merkezden geçen herhangi bir kesene E. in çapı denir. Merkezi orij inde olan ve eksenleri sıra ile - a, a, - b, b, - c, c noktalarında kesen bir E. in dik koord inat sisteminde denk lemi : y2 z2 x2 = ı dır. -2 c2 a- + b, + .

Eğer a > b > c ise : a ya yarım büyük eksen, b ye yarım or­ ta eksen ve c ye yarım küçük eksen deni r. Eğer a = b = c i se yukarıdaki E. denklemi küre denk­ lemine dönüşür. Eğer E. denkleminde e 1 i ı liğin sağ ta rafı ı yerine O olarak yazılırsa, denklem nokta E. denk lemine dö­ nüşür. ( Çünkü bu durumda yaln ı z bi r nok tan ı n koordinat­ ları bu denklemi sağlar. ) E. denkleminde eıitliğin sağ tara­ fı ı yerine - ı olarak vaz ed ili rse, denklem bi r i rreel E. denklemi olur. Bu d u rumda denklemi sağlayan r eel bir nokta mevcut deği ldir. Bu üç doğruya E . i n a sı l eksen leri, bu üç düı leme E. in a s ı l düzlemleri , bu düzlemlerin kesim noktasına d a E in merkezi den i r. Bu nokta aynı zamanda E in simetri merkezidir. S feroi t, elipıin eksenlerinden bi ri etrafında dönmesiy­ le elde edilen bir E. tir. Buna dönme E. i de denir. Bu E. in eksenlerinden birine dik düzlem· lerle kesitleri birer çemberdir. Bu çem berierin merkezle­ rinden geçen eksene dönme ekseni denir. En büyük çember E Lİ PSO İ T ekvator adını a l ır. Döııme ekseninin uç noktalarına sferoidin kutupları de­ n i r. Ekvator çemberinin çapı, dönme eksen inin boyun­ dan küçükse sferoit, prolote sferoit ( kutup noktaların­ dan uzaıı lmış küre ) ; dönme ekseninin boyundan büyükse sferoir, oblote sferoit ( k utup noktalarından yansıtı lmış kü­ re) adın ı alır. Başka bir deyişle, x z düzlemi içinde büyük ek sen x, küçük eksen i z koordinat eksenleri üzerinde olan x2

z2

-;;:z + � = ı

a > c elipsini büyük E . i ek ;en etrafında döndüre l i rn . Elde edilen dönme a > b = c bağıntı�ını sağlayacaktır. B u E. e prolote sferoi t deni r ve x = O düzlemine paralel bir düz­ lemle çevri l i bir çemberdir. Eğer e lipsi küçü k eksen etra­ fında döndürürsek, elde edilecek E . a = b > c bağıntısını sağlayacaktır. Bu E. e i se oblote sferoit deni r ve z = O d ü z !emine paralel bir düzlemle arake siti bir çemberdir. Yarım eksen uzunlukları a , b, c olan bir E. in h acm i ·

4 - 3t a b c 3 formülü i le beli rlidir. a = b = c olduğunda E. k ü reye , ve 4

hacim formülü - 3t a3 d ö n ü ş ü r 3

.

ELIPTİK DENKLEMLER - ELIPTİK FONKSIYONLAR

90

ELIPTİK DENKLEMLER ( Fr. �quations ellipti · ques) : İkinci dereceden kısmi diferan siyel denkle mler yük­ sek ınatematikıe önemli bir yer tutar.

a zxx + b zxy + CZyy = f ( x , y, 2', 7r , z1 ) (ı) ikinci dereceden kısmi diferansiycl denklemini göz önüne alalım. Burada a, b ve c ; x ve y nin sürekli ve i kinci de­ receden türevleri de sürekli olan fonksiyonlarıdır. f ise x, y, z, zx, ve z ye ta hi çok deği�ken li bir fonksiyondur. Bu denklem b2 - 4 ac > O ise hiperbolik,

vy - vx uy = O şartını sağlayan

u

=

u

( x , y)

v = v (x, y)

ve

dy

( 1 3)

dz

ile elde edilir. 1-

2

( u + v)

(u

2

( 15) = r ve fl



= ( zx ) u ux + ( zx ) v v x

=

v 1 cu y

( 1 6)

o

dir. ( 1 6) bağıntısı :

au2x + bux vy +

hesaplanır. Diğer taraftan :

Iy

= -

2

1

i ( u y - vy ) ve

vy

+

--

= av2x + b vx

( Zvu

Ux

+

2uv Vx

+ Zvv vx } v x +

Ux

}

Ux

+

+ (4)

şekline girer. zu v = zv u olduğundan, b u bağıntı ( 4 ) denk­ leminde kullanı larak biraz daha değişik olarak a�ağıdaki şekilde elde edilir : 2 Zxx = zuu U x

+ 2 zuv

2u Uxx

Aynı yolla

zx

Zx y

=

vx + Zvv V 2x +



+ lv vxx

(5}

zuu u x u y

Zvv vx vy + lu

+

( ux

z uv

Ux y

vy

+

u y vx ) +

(6}

Z v Vx y

+

= zuu u\ + 2 Zuv u y vy + (7) Zvv v21 + zu U yy + Z v Vyy Z yy

Elde edilen zu•

Zx y •

de yerine kanarak : cı lu u

zYY ' zx v e

z

y

( 1 ) numaralı denklem­

+ flZuv + rzvv + Jzu + E Zv = (8)

F ( u , v, z, z,. , z 1 )

elde edi lir. Burada : cı

= au1 x + bux

+ c u2Y

r = av2x + bvx v + cv y y u

y

fl = 2 aux vx + b ( u x 2 cur vy

denklemi verilmiş olsun. Denklemin E. D. old uğu hemen görülecektir. ar2 + br + c = O bağınıısı ( k ) denk lemi için r2 + y2 = O şekline girer. Kökleri ise ± iy olacaktır. dy

dy o + ıy = o dx ya zılarak u = ye

ix

u

d; -

v e v fonksiyonları :

,

ı

vy

J = a uxx + bux y + CU yy E = a vxx + bvxy + cv

yy

(9)

+

Uy

v x) +

(ıo)

(ll)

ve F, f nin ( 2 ) ile transform edi lmiş şek lidir. Şimdi elip tik hal için kanonik formu elde edelim. Bu hal için b1 - 4 ac < O olacağından ar2 + br + c = O denkle­ minin kökleri 1 .± il' şeklinde olacaktır.

iy = o

( !)

= y (cos x + i sin x ) , v = y (cos x - i sin x) ( m )

olarak bulunur,

ve zyy elde e Jilir :

y

= O

(k )

Zu Ux x

Zv Vx x

cv 2Y

bağı ntılarından faydalan ılır. Örnek :

olduğu göz önüne alınarak ( 3 ) denk lemi : ( 2uu

( 14 )

yazılırsa, E. D. için :

(3)

Zxx =

- v)

kanonik formu elde edi lir. Eliptik hal için :

(2)

fonksiyonları kullanılarak ( 1 ) denklemi kanonik şekle ko­ nabi lir. z nin u ve v nin fonkiiyonu olacağı dikkate alına rak x ve y ye göre türe v l eri :

2xx

(12

- + 1 + i 1' = 0

ı

b2 - 4 ac < O ise eliptik diferansiyel denklem adını alır.

= 1 - i l'

kullanılarak değişken değişti rmesi yapılabilir, u ve v fonk· siyonları :

u =

b2 - 4 ac = O ise parabolik, ux

vx

ı

u = ı < u + v) = y cos x , 1

vı = -

i( u - v)=' y sinx (n) 2

( n ) , ( 3 ) , ( 9 } , ( 1 0 ) ve ( l l ) bağıntılarının yardımı ile ( k ) da yerleştirilirse : (p) e l d e edi lir. Bu denklem «deği�kenlerin ayrılmısı» metodu ile çözülür ve u ve v in ( n ) deki değerleri yerlerine ko­ ı ı n ursa : k

Z = I: [cık sin

(

(Yk y

cos x) + c2 k cos

Yk y sin x + c4

c3 k e

k e

(Yk y

-]'k y sin x

elde edilir.

cos x) ]

)

ELIPTİK FONKSIYONLAR ( Fr. Fonctions ellipti­ ques ) , sonlu sayıda kutup noktasın ı ve mı ile mı herhangi iki tamsayı olmak üzere f (z + mı roı + mz ro 2 )

özelliği bulunan tek kompleks deği şkenli fonksiyonlara ve­ ri len ad. Bu son bağıntı E. F. ın roı ve ro, gibi i ki peri­ yod u bulunduğunu göstermektedir. Bu periyotların birbirle­ ne oranı reel değildir.

ELIPTİK FONKSIYONLAR - ELİS Bir köşesi z0 gibi bir noktada, diğer köşeleri ise z , + ro ı , z0 + o.ı ı +•o.ız ve z0 + o.J2 noktalarında bulunan bir paralelkenara peryot paralelkenan adı verilir. Çifte periyo :lik­ lik özel liğinden dolayı eliptik bir fonksiyonun incelenmesi fonksiyonun böyle bir peıyot paralelkenarındaki değişimine ind i rge ne bi l i r . E . F. ın bu paralelkenar i çinde tekil nokta olarak anca k kutup noktaları olabi lir. E. F. , f

Y� in

(x)

bir polinarn ve R

[ x, ffin şekil­ Iere ula�amamıştır. Her devlette, her hükümdar zamanında hiıap- olunan kişiye kar�ı d uyulan saygıya göre değışmişcir. E. R yi meydana geriren deyimler ufak tefek farklada birlikte her zaman kullanı lmıştır. E. R. nin k u l lanılmadığı tek şa­ h ı s, Abbasi ler devrinde emirü'l - m üminin, yani halifedir. Vali, kom utan ve h ükümdarlar bu devrede halifeye hi cap edemezler, ancak onun vezirleci i le )·a 2 1 şma yapabilirlerdi. Türk devletlerinde i se gerek Selçuklular, gerek bey likler zamanında hiıku mdarlara sulıaniı' l - beı ri ve' ! - bahr, sulta­ nü' l · m u a z z am, sulıanü' l - azam, maliki rikal'ıi 1 - ümem , •

v. b. E. R. ile hitap olunurdu. Yarı

emirü' l - muazzam, sultanü'l - müluki ve'l - Acemi ve' ! - Arab

bağımsız beylere ise

ELKAB .. İ RESMİYE - ELKAS MiRZA

10ö

emi rü'l - kebir, isfehsalar, emi rü'l - eceli'J kebi r, çelehi - i azam, emirü kebir, felek ü'd devle ve'd . din, muzafferü'd ­ dünya vt>'d - din, şüciiü 'd - devle ve' d - din, gazi el - müca· hid fi sebi l i ' llah, Mısı r, Suriye ve I rak ile Azerbaycan bey lik'erinde ise atabegü'J - izim, melikü'l - ümera deyimleri kullan ı l ı rdı. Mo,ğollar bu unvaniara kaanü' I - izim deyimi­ ni eklemişlerdi. Sal ıanat naiplerine ise k iifilü memaliki ' I ­ hUmiye ile hitap olunurdu. Padişalt anneleri ve eşierine gelince, bunlar çoğunlukla ismeıü'd - d ünya ve' d - din, saf­ vetü'd - dünya ve'd - din ve O;man lılar devrinde de mehd - i u J , · a - i s1 ltanat · i seniye adiyle değerlendirilirlerdi. Padi şah çocukları için kullanılan E. R. de de bir kesinlik yoktu. Genellikle şehzadelere ferzend - i ercemend - i es' ad - ü em­ ced, varis - i mülk - i Sü leym ani, niır - i hadeka - i su l r ani, niır - i hadeka - i hilafet ve şehriyari veya devlet - ü kim· kii r i, sahibü ' l - izzi ve't - temkin, mahz - i luıfi Ilah oğlum . . . şeklinde hitap o lunu r du . Osmanlı imparatorluğu devrinde sadra zamlara, vezirl ere, beyler beyi lere, sancakbeyi lere, şey­ h ü lisl amlara, nakibüleşraf, kaza�ker ve k a dı gibi dev let memurlarıoa padişahlar tarafından yazı l ' n ferman ve buyu­ ruldularda veya bunların bi rbirleriyle olan yazışmalarında Selçu klu devrine nazaran daha sade ifadeler kul lanı lmakla beraber, bu unvan lar da yine bir kesinlik almamışıı. Bu imparatorluk za manında i l k defa 1 846 da E . R. nin tespiti ele alınmış, her rütbe ve derecedeki görev liye yazılacak hi­ tapların neler olacağı tek tek tespi t olunmuştu. Böy lece ge· çici olarak bir nizama bağlanan E. R. çok geçmeden II. Abdü lhamid devrinde yeniden bozulmuş ve küçük rüıbeli­ lere daha üstün hi tapların kullanı lmaya başlandığı görül­ m üştür. 1908 de Meşruıiyetin ilanından sonra ise, eski Bab - I ali kalemler inden yeti ş en ler E. R . kul lanmaya devam etmi� ler;e de, ink i lapla birlikte i ş ba� ına geçen ler artık bu eski geleneğe itibar etmez olmuşl.ırdı . E. R. ni h ayet 1934 taribinde 2590 sayılı efendi, bey, paşa gibi lakap ve un· van ların kaldırı ldığına dair kanunla a rıık kulldnı lmaz ol­ muştur. Osmanlı imparatorluğunda kullanılan E. R. arasıoda mesela XVI. yüzy ılda bir bevlerbe} ine emi rü'J ümeriii ' l ­ kiram, kebirü' l - kübenii ' J - fiham zü'l . kadri ve'! i lı ıiram, sahibü ' J - izzi ve'! · ibıişam el - muhtas bi - mezid i iniiye ti'J me l iki'J allarn . . . beylerbeyisi . . . veya Mekke emirine rikiib - i ki imyiib · i hazret - i zi'Ilullahiden halen emir - i Mekke - i mükerreme cenab - i emaretmealı, ev alet - nisiib. siyiidet - intisiib şerif . . . , sadrazam ve ve zirler için ise d üsıiır - i ekrem, müşir - i efham, ıı i zamü'l - alem, m üdeb bir - i umiıri ' J - cumhuri bi '! - fikri 's siikib, mütemmim - i mihami' J - enim bi' r - reyi 's'saib, mümehhid - i bünyani'd ­ dev le ve'! - i kbiil, m üşeyyid - i erkiini's - saade ve'! - icliil el-mahfiıf bi - suniıfi avaııfi 'l-meliki' l-ala vezi r - i ( a z am) paşa edilm Allahü ıaala iclalehu . . . padişahlara hitap tarzı ise şevkeılu, keramet!u, mehabeı!u, kudret!u velinimeıim padişahım . . . arz - ı bende - i bi - mikdar budur ki . . şek­ linde olurdu. Padişahlar hatt ı hümayunlarında Benim ve zir - i meali - semirim . . . paşa hiıabıo ı kullanı rlardı. ·

·

·

·

. • .



·

Tanzimattan sonra kabul edi len E. R. klişele inde i se sadrazarnlara fahameılu, devleılu paşa ve m J ruz · i dai - i (çakeri - i ) kemineleridir ki , Mekke şeriflerine devlet­ lu, siyadeılu, seraskerlere ve da rn acl - i ş ehriyarilere devlet­ lu, atufet!u, serdar · i ek ı emiere devlet!u, re'feılu, bala ricali ile general iere atufet!u, ulii evvelleri ile beylerbeyi­ lere saiideılu, ula sanileri ve sancakbeylerine saidet!u, alaybeyi lere ve siniye müıemiyizlerine i zzetlu, yarbaylara • • .

izzeılu, binbaşılara rif'aılu, kolağaları ve yüzbaşılara fü­ tüvvetlu şeklinde hitap edilmesi kabul edi lmiş ve u lema de­ receleri de aynı ı ekilde düzen lmmisri. Mesela şeyhülislam­ Iara devletlu, semahaı l u , kazasker lere semahat!u, m üder­ rislere mekreme ılu, kadı lara reşadeılu şeklinde yazılmakta idi. Şehzadelere ise devletlu, neciibetlu, Mısır hidivine devleılu. fehameılu, patriklere de rüıbeılu E. R. olarak kabul edilmişti. - İ . P.

ELKAID ( Asır. ) , B üyük Ayı takım yıldızının kuyru­ ğundaki son yı ldız. Kısalıması '1 dir.

J;:LKAN, Benno ( 1877 1 960 ) , Alman hcykelcisi. Dortmund 'da doğmuş, Londra 'da ö lmü�tür. München'da ressam Gynis'in ve Karlsruhe'de Fehr'in yanında ressamlığa çalı>tıktan sonra Paris'te heykelci Bartholome'nin yanında çalışmış ve 1 907 - 1 9 1 0 yılları arasında Roma'da bu sanatı ilerletmişıir. Rheinland kurtuluş anın i le Mainz şehri şe­ hitler anın başl ıca eserleri arasındadır. B üstler, madalyon­ lar ve plaklar da yapmıştır. ·

J;:LKAN, Sophie ( kızlık adı : Salomon ; 1853-192 1 ) , İ sveçli kadın yazar. Göıeborg'ıa doğmuş, orada ölmüştür. E. , önce Rust Roest takma adı i le hikaye ve roman1ar ya­ yınlamıştır. Dur O(h Moll ( Maj ör ve minör ) ( 1889 } ; Med Sordin (Surdin i le ) [ 1 89 1 } ve Rika Flickor (Zengin kızlar) [ 1893} bunlara örnek olarak gö