131 97
Turkish Pages 363 [365] Year 2021
DAN I E L BELL
Kapitalizmin Kültürel Çelişkileri
Çeviri: Ü mit Tatlıcan
© Daniel Beli
The Cu/tural Contradictions of Capitalism Kapitalizmin Kültürel Çelişkileri
Çeviri: Ü m it Tatlıcan Sentez Yayı ncı l ı k 202 1
Bu kitabın yayı n hakları Sentez Yayı ncıl ık'a aittir. Yayı nevi nin yazı l ı izni olmaksızı n, kısmen veya tamamen alıntı yapı lamaz, hiçbir şeki lde kopya edi lemez, çoğaltı lamaz, yayı nlanamaz.
ISBN 978-625-7906-50-0
1. Basım Sentez Yayı ncı l ı k
Anka ra Ara l ı k 202 1 Kapak ve İç Düzen: Sentez Baskı- Cilt
SALMAT BASIM YAYI NCILIK Zü bede Hanım Mah. Sebzebahçeleri Cad. (B.Sa n. l. Cadde) Arpacıoğ l u İşhanı No: 95/ 1 İskitler Altındağ/AN KARA Tel : 03 1 2 341 1 0 20 Sertifi ka No: 4777 1
SENTEZ YAYIN VE DAGITIM EGİTİM ve ÖGRETİ M KURUMLAR! TİC.ve SAN. A.Ş. C u m h u riyet Cad. Eski Ta h ı l İçi Soka k No:5 BU RSA Tel : (O 224) 225 1 1 80 (pbx) Fa ks: (O 224) 225 02 00 www. kita pl6.com e-mail: bilg i@sentezdagiti m.com.tr Sertifi ka No: 475 1 O
DANIEL BELL
Kapitalizmin Kültürel Çelişkileri Çeviri: Ümit Tatlıcan
"
SENTEZYAYI NCI LI K®
Pea rl'e, sevgiyle
F i ki r ve eyl e m i n sonsuz döngüsü, Sonsuz yen i l i k, sonsuz deneyim, H a re ketin b i l g i s i n i d oğ u ru r, ha reketsizl i ğ i n değ i l ; Kon uşma n ı n b i l g i s i n i , sessizl i ğ i n d eğ i l ; Kel i me l erin b i l g i s i n i , v e Kel i m e n i n eks i kl i ğ i n i . T . S. Eliot The Rock'ta n n a ka ratlar
İçindekiler
Önsöz 1978 Önsöz Açıklamalar Genel Giriş/ Alanların Ayrışması: Temaların Bir Açıklaması
9 31 35 37
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••.•....••••••••••••••••••••••••••
•••••••..•.•••••••••••••••••...••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
KISIM BİR: MODERNİTENİN İKİLEMİ
•••••••••••••
69
1 . BÖ L Ü M
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ 1
Kültürün Anlamı
71
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
............................... . . . . . . . ................. . ..................
M odern izme G i r i ş
................. ..................................... . . . ..............
74 85
il Protesta n A h l a kt a n Psi kede l i k Ça rşıya ..... . . . . . .............................. 94
Ta ri h i n Aksı
.............. ...................... .................... ...... . ............. . . .
122
2. BÖL Ü M
KÜLTÜREL SÖYLEM KONUSUNDA AYRIŞMALAR
Duya rlılıkta Devri m K ü l t ü r ü n Ayrışması
••••••••••••••••••••••••••••
127
...................................................................
130
............................... . . .......................... . . .......
134
Mesafe n i n Ortada n Ka l km a s ı
. . .. . . .......... ....................... . . .... . . . . . ..
141
•••••••.••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
165
. . ................ . ...... ..... . . . . . ........ . .. . . .....................
168
3. BÖL Ü M
1960'LARIN DUYARLILIGI
'Sa nat' ı n Tasfiyesi
Ya rat ı c ı l ı ğ ı n Demokrat i k l eşmesi Be n l iğ i n Kaybo l m a s ı Diyo n i sya n Yığı n
175
...................... ............ ................................
182
... . ........ . . . . . ............................. . . . .......... . . . . . .. . ... . .
186
................................. . ... . . . . . .......... . . . ......... . .... . ...........
190
.............. . . . .... . ........................... . . . . ... . . . . .... ....... ..............
191
Akı l Yeri n e Bir Final
..... ............ ........... . . . ......... . . .... . .
4. BÖ L Ü M
BÜYÜK YENİLENMEYE DOGRU: SANAYİ-ÖTESİ BİR ÇAGDA DİN VE KÜLTÜR 193 •••••••••••••.••••••••••••••••••••..•••••.•.••.••.•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Kutsa lda n D ü n yeviye
. . ... . .................. . ... . . . .. . . . ............................
İ l k N ede n l e r ve Son Şey l e r
. . . . . . ................ . . . ........ .............. . .... . . . .
203 2 10
KISIM İKİ: YÖNETİMİN İKİLEMLERİ BİR GİRİŞ AÇIKLAMASI: KÜLTÜRDEN YÖNETİME
221
.•.....................................................•..........•
222
5. B Ö L Ü M
İSTİKRARSIZ AMERİKA: ULUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER 1
.............•.......•..
224
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
224
İ st i k ra rs ı z l ı ğ ı n Kayn a k l a rı Ya pısa l Devri m l e r
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
227
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
239
Kısa ve Uzun Vadede G e l ecek il
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
246
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
252
6. B Ö L Ü M
KAMUCU EKONOMİ: MALI SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE 1
...........................
• • . • • • • . • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • . • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
M a li' Sosyo loj i n i n Ortaya Ç ı k ı ş ı Arta n Haklar Devr i m i
2 69
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
277
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
283
Büyü m e n i n İ k i l e m l e r i : Ka p ita l i z m i n Eko n o m i k Çe l i şkileri İ n a n ç Krizleri
269
. . . . . . . . .
288
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
295
il Ka m u Fel sefesi
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Libera l i z m i n Bir Yen iden Teyidi Dizin
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.......................................................... ........................................
304 333 339
..
On söz 1 978
Çok yön l ü efsanevi b i l i m i n s a n ı Sa m ue l Joh nson'a göre hiçbir i n sa n b i r kita bı baş ı n d a n son u n a kada r okumaz. Ki şi n i n yöntemi sayfa l a ra h ızla göz atmak, sadece ilgisini çeken kıs ı m ları oku mak ve diğer kıs ı m l a rı h ızla geçmekti r. Bir kita bı ta n ı m a n ı n yol l a r ı n d a n biri bud u r ve zeki bir okuyucu için yeterli o l a bi l i r. Fakat b u g ü n lerde çoğ u kişi bir kita bı değil, ona ilişkin yazı ları ve genel l i kl e h a kkı ndaki i n celemeleri oku mak tad ı r. Medya n ı n s ı n ı rl ı l ı kl a rı ve kültü rün doğası nedeniyle bu tür b i l g i dolaylı olara k bir ri s k içermekted i r. B i r kere, bir kitap kom p leks bir a rg ü mana sa h i p o l d u ğ u nda, çoğ u i nceleme yaza rı, çok meşg u l o l a n i n s a n l a r bir çal ı şmayı hızla okuya ra k a rg ü m a n ı kısa ve özet bir biçi mde açı klayaca k bazı satı rları ya ka l a m aya ve yaza rı s u n u m l a i l işki l i pazarla n a bi l i r term i noloj i l eri içeren konforl u ya şam a l a n larında kon u m l a n d ı ra b i lecek beyl i k sözler b u l m aya ça l ı ş ı rl a r. Ameri ka n kültüründe hakim temayü l l i bera l old u ğ u i ç i n l i bera l i z m i n ötesi n e geçen b i r arg ü m a n bazı i n celeme yazarları n ı ra hatsız edecektir. Ve ça l ışmaları nda çağdaş kültürün 'özg ü rleş me' idd i a l a rı n ı küçümseyerek eleştirenler çoğ u kez 'ye n i - m u ha fazakar' o l a ra k eti ketlen eceklerd i r. Böyle b i r eti ketleme ken d i teri m leri içinde a n l a m s ızd ı r, ç ü n kü topl u m s a l görüşleri n tek b i r boyuta sı kı ştı rı labileceği varsayı l ı r. ( İ ro n i k o l a n şey, gerçekte, 'tek boyutlu topl u m' eleşti risi ya pa n l a r ı n çoğ u kez bu türden bir tek boyutl u siyaset a n l ayışını beni m semeleri d i r.) Tek boyutl u top l u m teri mi daha geniş ta ri hsel bağ lamda a n l a msızd ı r, ç ü n kü yaptı ğ ı m kültürel e leştiri türü l i bera-
10
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKiLERİ
l izm i n ka b u l gören kategorileri n i aşmaktad ı r ve çağdaş topl u m u n açmazl a r ı n ı o ld u kça fa rkl ı b i r çerçeve içinde e l e a l m aya ça l ı şıyo rum -burada aklımda Peter Berger ve P h i l i p Ri eff'e yöneltilen benzer eleşti ri ler var. Bir yaza rı n bakış açısı o n u n n iyetleri n i a n l a m a k bakı m ı nd a n önem l i o l d u ğ u i ç i n , peşinen i ktisat kon u s u n d a sosya l i st, siyaset kon u s u n d a l i bera l ve kültür kon usunda m u hafaza ka r o l d uğ u m u bel i rtmen i n ya n l ış old u ğ u n u d ü ş ü n m üyoru m . Çoğ u insan b i r kişi bir a l a n d a rad i ka l se başka a l a n l a rd a da rad i ka l olması gerektiğ i n i, veya tersine bir a l a nda m u hafaza ka rsa diğer bütün a l a n l a rd a da m u hafaza ka r ol ması gerektiğ i n i varsayd ı ğ ı için b u açı klamayı kafa ka rıştırıcı bulabi l i r. Bu t ü rden b i r va rsayı m bu fa rkl ı a l a n l a r ı n d o ğası n ı hem sosyoloj i k hem de a h l a ki olarak ya n l ı ş yoru m l a m a kt ı r. Görüşleri m i n tutarlı old u ğ u n a i n a n ıyorum ve bu "Önsöz"de ka n ıt l a mayı u m uyoru m . İ l k olara k ben i msed i ğ i m değerl e ri a kta rarak başlayacak ve daha sonra sosyoloj i k ayrı m l a ra oda kla nacağ ı m . İ kti sat kon u s u nda: g ü n ü m üzde genel l i kl e i ktisadi a l a n ı n basit çe a raçsa l o l d u ğ u d ü ş ü n ü l ür. E l i n izdeki kita b ı n tem a l a r ı n d a n bi ri, b i ri ki mi vurg u l aya n kapita l ist topl u m u n i ktisadi etki n l iğ i baş l ı ba ş ı n a bir amaç kı l d ı ğ ı d ı r. Fakat Ari stoteles ve Aq u i n a l ı Thoma s'ta n J o h n Locke ve Ada m Sm ith'e kad a r h i çb i r a h l a k felsefecisi e ko nom iyi b i r a h l a ki amaçlar topl u l u ğ u ndan ayı rma m ı ş veya zen g i n l iğ i n ü reti m i n i baş l ı baş ı n a b i r amaç olara k görmem işti r; ekono m i d a h a ziyade fayd a l a r ı n elde ed i l mesi n i n bir a racı y a da uyg a r b i r hayata yönelten uyg u n b i r araç o l a ra k görü l m ü ştür. Modern i ktisat u l a ş ı l maya çal ı ş ı l a n amaçları n bi reyse l ve de ğ i ş ken old u ğ u n u ve ekonom i n i n sad ece kaynakların ra kip bi rey sel a ma ç l a r a rasında dağıtılması 'aracı' ya da rasyonel seçi m i n bir b i l i m i old u ğ u n u va rsaya n b i r 'pozitif b i l i m ' h a l i n e g e l m i şt i r. Dola yısıyla, fiyat siste m i sad ece mal ve h izmetlerin yarat ı l a n ta lep tür leri çe rçevesi içinde görel i dağ ı l ı m ı n ı n bir mekanizmasıd ı r. Yi ne de b u ta leplerin kökeni mevcut gel i r dağ ı l ı m ı değ i l d i r. Ve ayrıca, n i h ayeti nde ekonom iye yön veren şey içinde yer a l d ı ğ ı kültürün değer sistemid i r. İ ktisat politikası b i r a raç olara k etki l i o l a bi l i r, fa kat ken d i n i biçi m l end i ren kü ltürel değer siste m i ölçüsünde. B u ned e n l e ekonomi kon usunda sosya l isti m . Bana göre sosya l izm devletçil i k veya ü reti m a raçları n ı n kol l e ktif m ü l kiyeti d eğ i l d i r. Sosya l izm i ktisat pol iti ka l a rı n ı n öncel i kleri kon usunda b i r d üş ü n ced ir. B u neden le, iktisadi alanda i kti sat pol iti kas ı n ı m e ş r u kı l a n
ÖNSÖZ 1 978
11
değerler kon u s u n d a topl u m u n bi reyden önce geld i ğ i n e i n a n ıyo ru m . B i r topl u m u n kayna kları kon u s u ndaki temel g ö rev, bu ne den le, topl u m u n üyeleri olara k bi reylerin ken d i n e sayg ı i çeren bir hayata yönel meleri n i m ü m kü n kı l aca k 'toplu msal asgari'yi sağ lamak o l m a l ı d ı r.1 Top l u msal asgari ona u l aşmaya ça l ı şa n l a r için iş sağ l aya n b i r öncel i kler topl u l uğ u , piyasa n ı n ri s kleri ka rş ı s ı n d a ye terl i d üzeyde g üven l i k ve tıbbi h izmetlere yeterl i d üzeyde u laşma ve hasta l ı kl a r ve rahatsızl ı kl a r ı n y ı kıcı etki leri karş ı s ı n d a koru n m a a n l a m ı n a g e l i r. Klasi k i htiyaçlar ve a rzu l a r ayrı m ı n ı ka b u l ed iyoru m ve bu ki ta pta yeniden yoru m layaca ğ ı m . İ htiyaçlar 'tü rün' üyeleri olara k bütün bi reyleri n s a h i p old u kları şeylerd i r. Arzu l a r b i reylerin beğe n i l erine ve m izaçl arına bağ l ı o l a ra k değişen istekleri d i r. Bir top l u m u n birincil soru m l u l u ğ u n u n temel ihtiyaçla rı n ka rş ı l a n ması ol d uğ u n u d ü ş ü n üyorum; a ksi ta kd i rde b i reyler topl u m u n ta m 'yu rttaşları' ola mazlar. Ka b u l ed i l mesi gereki r ki, 'i htiyaçlar' söz cüğü b u l a n ı ktı r. Keynes'in b i r za m a n l a r bel i rttiği g i b i : . . . i n sa n l a r ı n ihtiya ç l a rı n ı n doyu r u l a m a z göründüğü doğrudu r. Fa kat o n l a r [ihtiya ç l a r] i kiye ayrı l ı r -etrafı m ı zda ki bütü n i n sa n l a rda va rl ı ğı n ı h i ssettiğ i m i z h e r t ü r l ü d u r u m a n l a m ı nda m u t l a k i htiyaç l a r ve sadece doy u r u ldu k l a rı nda kendi üzeri m i ze ç ı ktığı m ı z ı , b i z i 1
Modern düşüncede d ö n ü m noktası Bentham'la başlar. Bentham'a göre bütün i nsa n l a r -basitçe hazzın en üst düzeye çıkarıl ması ve acı n ı n en aza i n d i ri lmesi olara k betimlediği- mutl u l uğ u arzular. Prati kte bu bireylerin kendileri için iyi olanı tanı m l a d ı klarında ulaşmaya ça lışacakları bir 'amaçla rı' olduğu a n l a m ına gelir. Adam Smith Ulusların Zenginliği'nin ya n ı sıra, "tarafsız bir gözlemcinin" doğru düşünen i nsanların d i kkate a l m a k zorun da o l d u kları değer yargısını ortaya koyduğunu öne sürd ü ğ ü Ahlaki Duygu ların Teorisi baş l ı kl ı bir kitap yazm ıştı r. Fa kat Bentha m için, Ahlakın ve Hu kukun İlkelerine Giriş adlı kita bındaki ifadesiyle "Topl u l u k [toplum] bir var sayı msal bedendir" ve topl u l u ğ u n çıkarı "onu meydana getiren birçok üye n i n ç ı karlarının toplamıdır". Modern kapita l ist düşü nce bu a rgümanı kend i zara rına ka b u l etmişti r, çünkü sadece ve büyük ölçüde bi reysel çıka r temelinde bir meşru laştırma zayıf bir a h l a ki argümandır. Meslektaşım l rvi ng Kristol'un işaret ettiği g i bi, i ktisat zoru n l u olarak normatif faktörlerle -toplam bireysel ka rarların so nuçları n ı n adil ve d ü rüst olup olmadığıyla- bağlantı lıdır. Hiçbir top l u m neyin uyg u n v e a rzulanabilir o l d u ğ u ha kkı nda mantı klı bir ka ra r vermek ten ve i ktisadi ka rarların sonuçlarını bu sta ndartlar ışığında değerlend ir mekten kaçamaz.
12
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
diğer i n sa n l a r karşısı nda üst ü n kı ldığı n ı h issettiğ i m i z göre l i i hti ya ç l a r . Ü stü n l ü k a rzusu n u k a rşı layan i k i n ci katego rideki i htiyaç l a r ı n tatm i n i i m ka n sızdı r . . . fa kat a y n ı s ı m u t l a k i htiya ç l a r i ç i n ge çerli değildir. 2
E l i n izd eki kitapta bu ayrı m ı Aristoteles'i n ve daha sonra Aqui n a l ı Thomas'ın ayrı m ı a racı l ı ğ ıyla ele a lacağ ı m . Aq u i n a l ı Thomas para arzu s u n u n hiçbir s ı n ı r ta n ı mad ı ğ ı n a -Kato l i k Ki l i sesi n i n faiz c i l i ğ e ve fiyatları n serbestçe bel i rlen mesi ne n için s ı n ı rl a m a l a r geti rd i ğ i ne- d i kkat çeker. Fa kat g ıda, g iyi m, barın a k v b . biçim ler de ifade kaza n a n ihtiyaçları n ku l l a n ı c ı n ı n ka pasiteleri n i bel i rlediği s ı n ı rları vard ı r. Modern i ktisat kend i i htiyaçlar ve a rzu l a r ayrı m ı n ı , ya n i 'harca n a bi l i r gel i r'* kavra m ı n ı gelişti rmiştir. Kişi n i n harca m a l a rı n ı n bir pa rçası nispeten sabitti r: temel (Keynes'i n ku l l a n d ı ğ ı a n lamda m ut l a k) i htiyaçları doyu rmak için gereken m i ktar. Diğer pa rça de ğ i ş ke n d i r: ertelenebi l i r, fa rkl ı arzu l a rı ka rş ı l a m a k için kul l a n ı l a b i l i r v e b ü y ü k s ı kl ı kla statü işaretleri n i n v e üstü n l ü k arzu l a rı n ı n ifadesi olan uğraşlar için h a rca n a bi l i r. Savu n d u ğ u m 'topl u msal asgari' temel i htiyaçları ka rşı l a m a k için gerekl i olan a i l e gel i ri m i kta rıd ı r. V e bu ayrıca b i r kültüre l ta n ı m o l d u ğ u için, m i ktar mantı ken za mana göre değ işecekti r.3 Ve ben ayrıca, zengi n l i ğ i n ya rarlı o l m aya n a l a n l a rda h a ksız ayrıca l ı k l a ra d ö n ü ştürü l mesi gerektiğ i n e i n a n m a m a m a n l a m ı nd a sosya l i stim. N iteki m, bana göre (6. Böl ü m : "Özg ü rl ü k ve Eşitl i k" a lt-baş l ı ğ ı) b u n l a r herkes i n ulaşabil mesi gereken topl u msal haklar oldu ğ u için, zeng i n l i ğ i tı bbi h izmetlerde h a ksız ava ntaja çevi rmek adaletsizd i r. Servet, statü ve g ü ç a l a n l a rı n d a her b i r a l a n ı n kendi ne özg ü adil payla ş ı m i l keleri va rd ı r. 2 J. M. Keynes, "Economic Possibilities for Our Grandch i l d ren", Essays in Persuasion, The Collected Works of J. M. Keynes, Ci lt. IX (London: Macmi l lan, 1 972: 326). ' d iscretionary income: zorunlu harcamalar, vergiler d ü ş ü l d ü kten sonra kişi n i n istediği g i b i kullanabi leceği gelir; 'ku l l a n ı l a b i l i r gelir' olara k da kul l a n ı lmakta d ı r. wi kiped ia 3 Meslektaşım Lee Rainwater bazı empi rik araştırma larda oldukça çeşitli or tamlard a ki ve fa rklı etni k gruplardan gelen işçi s ı n ıfından bireylerin, 'say g ı n b i r hayatı' anlatma ları istendiğinde kes i n l i kle orta k bir ra kamda -top lumun medya n gelirinin ya klaşık yarısı nda- bul uştukları n ı buldu. Bkz. Rainwater, What Money Buys (New York: Basic Books, 1 976).
ÖNSÖZ 1 978
13
Fakat siyaset kon u s u n d a l i bera l i m -i ki teri m i d e Kantçı a n lam da ta n ı m l ıyoru m . Yönet i m kon u s u nda, g r u b u n (ai l enin, meslek g r u b u n u n , ki lisenin, etn i k veya azı n l ı k g r u b u n ) d eğ i l bi reyi n bi ri ncil a ktör olması gerektiğ i n e i n a n m a m a n l a m ı nda l i bera l i m . Ve yönetimde kam usal ve özel ayrı m ı n ı n sürd ü rül mesi gerektiğine i n a n ıyorum, b u yüzden kom ü n i st devletlerde o l d u ğ u g i bi bütün davra n ı ş l a r ı n pol i tize ed i l mesine ya d a geleneksel ka pita l i st top l u m lard a bırakınız yapsınlar uyg u l a ması n ı n meşrulaştırı l masında o l d u ğ u g i bi kısıtl a m a l a r ı n ta mamen ka l d ı rı l masına ka rşıyı m . Ka musal a l a n h u ku ku n üstü n l ü ğ ü kura l ı a ltı nda işler v e b u ne d e n l ere h u ku ki prosed ürlere daya n ı r: o bi reyler arası ndaki son uç ları tayin etmez; büt ü n i n s a n l a r ı "eş it kı l maya" ça l ış m a k yeri ne herkese eşit ya klaşı r. Özel alan -hem a h l a kta hem i ktisatta- ta raf ların uzl a ş ı m içinde ka rarları n ı verdi kl eri, böylece yayı l ma etki leri nin (bir örnekte pornografi n i n, bir başka örnekte kirlen menin) ka m usal a l a n a zara r vermed i ğ i b i r yerd i r. M i ra s ka l a n veya atfed i len topl u msa l kon u m lara değ i l bi reysel başarı i l kesi ne i n a n ıyorum. Fakat mevcut, moda o l a n a n l a m ı nda " h u ku k kişi l eri eşit kılmalıd ı r" a n l a m ı nda eşitl i kçi değ i l i m -bu gerçekte eşitl i k değ i l , sayısa l kotaya göre tems i l d i r. İ htiyaçlar ve a rzu lar ayrı m ı yapma neden l eri mden bi ri, i ktisadi a l a nd a geli rle ri n eşitl enebileceğ i n i d ü ş ü n mememdir. (İşçiler a rası nda old u kça güçl ü o l a n ) ücret fa rkl ı l ı klarına ısrarlı vurg u beceriler ve çaba l a r d a ki farkl ı l ı kl a r ı n fa rkl ı biçi m lerde öd ü l lendiril meleri gerektiğ i biçi m i n deki a h l a ki sezg iyi ya nsıtmaktad ı r. Bir 'topl umsal asgari' ya rat ı ld ı ğ ı nda, i n sa n l arın, a h l a k kon u s u n d a nasıl davra n aca kları nın ken d i b i l ecekleri b i r şey o l ması gi bi, pa ra l a rı n ı n ('ka n u n a ta bi olmaya n d ö n ü ştürme i l kesi'ne bağ l ı ) arta n kı sm ıyla ne yapacakla rı d a ken d i bilecekleri b i r şeyd i r. Ve topl u msal reka bette evrensel ci l i k egemen o l d u ğ u n d a topl u m d a bi reysel başarıyı öd ü l l e n d i r me ni n tek kriteri n i n l iya kat o l d u ğ u n a i n a n ıyorum. Geleneğe sayg ı d uyd u ğ u m için kültür kon usunda m u hafa za ka rı m; b i r sanat eseri n i n n itel i kleri h a kkında iyi ve kötü g i bi mantıklı ya rg ı lar ın m ü m kü n o l d u ğ u n a i n a n ıyoru m; ve deneyi m i n, sanatın ve eğiti m i n değeri n i n bel irlen mesinde bu otorite i l ke n i n g erekli o l d u ğ u n u ka b u l ediyoru m . Kültü r teri miyle -el i n izdeki kitapta açı kça görüleceğ i üzere hem herhangi b i r "ka l ı pl a ş m ı ş yaşam biçi m i n i " kü ltür olara k ta n ı m laya n a ntropoloj i k öteberi torbasından daha s ı n ı r l ı hem de
14
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
kültürü kibarl ı k ve yü ksek sanatla s ı n ı rl a n d ı ra n aristokrat gelenek teki nden daha ka psa m l ı bir şeyi kasted iyoru m . Kültür bana göre bütün i nsa n l a r ı n hayatl a rı n ı n geçiş dönemlerinde yüzleşmek zo runda ka l d ı kl a rı va rol uşsa l çı kmazlara tuta r l ı ve b üt ü n l ü kl ü ceva p lar b u l m a çabası d ı r. B u ned e n l e, gelenek bir kültürün va rl ı ğ ı n ı s ü rd ü rmesi i ç i n teme l d i r, zi ra kişi n i n ata l a rı n ı n aynı varol uşsal ç ı k mazlarla nasıl yüzleşti kleri n i öğ reten b i r h afıza s ü rekl i l i ğ i sağ l a r. (Davut peyg a m berin deyi şiyle: "Ey Kud üs, seni u n utu rsa m sağ e l i m kuru s u n ".) Ya rg ı-g ücüne vurg u 'a n l a m l ı ' bütü n deneyi m leri iyi o l a ra k a l a n v e her g r u b u n 'kü ltürü n ü n ' b i r başka g ru b u n kültürü kadar g eçerli old u ğ u biçimi ndeki kafa ka rışı kl ı ğ ı n ı o rtada n ka ld ırmak i ç i n zoru n l u d u r. Modernite n i n itibarı n ı kaybetmes i n i n nedeni 'kendini ifad e'ye vurg ud u r ve sanat ve hayat a rası ndaki fa rk orta dan ka l ktığı için, haya l g üc ü n ü d ü ş ü n ceyle d is i p l i nden ziyad e d ü rt ü n ü n d ı şavuru m u doyu m u n kriteri h a l i n e g e l m i şti r. B i r kültü rün a n l a m a sa h i p olması için bug ü n ü aşması gereki r, zira kültür ceva p l a rı, b i r semboller kü mesi aracı l ı ğ ıyla, va ro l u ş u n a n l a m ı h a kkında s ü rd ü rü l e b i l i r b i r tuta rl ı l ı k sağ l aya n- k ö k soru larla te kra r tekra r yüzleşmed ir. Ve kültürde geleneği değerlendi rme ve sanat ta ya rg ı-gücü (ve eğitimde uyu m l u b i r m üfredat) öğren i l mek zo runda o l u n d u ğ u için, otorite -bi lgi, öğretim ve n itel i kl i yorum bi ç i m i nde- zi h n i b u l a n ı k bi ri için gerekli bir kılavuzd u r. Ve b u tür den b i r otorite, h itabetle değ i l , sad ece a raştı rmayla kaza n ı la b i l i r. Ben i m sed i ğ i m bu ü ç l ü görüş (i) ken d i n e sayg ıyı m ü m kü n k ı l a n iktisadi asgariyi, (ii) b i reyi n top l u msal kon u m u n u l iya kat temel i n de elde etmes i n i v e ( i i i ) uygar bir d üze n i n zoru n l u koş u l l a rı ola ra k, geleceğ i biçi m lend i rmek a m acıyla, geçm iş ve bugün a rasın d a s ü rekl i l i kl e bütü n i nsanları yu rttaş kıl mayı b i r a raya geti rd i ğ i i ç i n tuta r l ı d ı r. il
Daha g e n i ş a n l a m d a b u kita b ı n a n a teması a s l ı n d a sadece ka pita l izm i n çel i ş kileri d eğ i l , aynı za manda b u rj uva topl u m u n, ya n i ti ca ret ve sanayi lonca l a rı n ı n ya rattığı yen i d ü n ya n ı n, 1 6. yüzyı ldan so n ra a s ke ri veya d i nsel i l g i l erden ziyade i ktisadi etki n l i ğ i topl u m u n merkezi özel l i ğ i kılarak modern top l u m u kökten değ iştiren orta s ı n ıfı n veya b u rj uvazi n i n kü ltürel çel işki l eri d i r.
ÖNSÖZ 1 978
15
Kapita l izm rasyonel m a l iyet ve fiyat hesa bı te me l i n d e 'meta la rı n ü reti mi'ne ve yen i d e n yatı r ı m l a i l iş ki l i amaçlarl a s ü rekli 'ser maye biriki mi'ne daya l ı sosyoekonom i k b i r sistemd i r. Fakat bu eşi görü l m e m i ş yen i işleyiş tarzı ayırt ed ici bir kü ltür ve ka ra kter ya pı sıyla içiçe geçm iştir. Kültürde, kend i n i gerçekleşti rme bi reyin ge leneksel kısıtl a m a l a rd a n ve atfed i len (a i l evi ve d oğ u m l a gelen) bağlardan kurtarıl ması, böylece kend i n i arzu l a d ı ğ ı bi ri 'kı l a b i l me si' a n l a m ı n a gelmekteyd i . Karakter yapısında, özdenetim ve do yu m u n ertelen mesi kura l ı ki ş i n i n bel irled i ğ i hed eflere ulaşması n da amaç l ı davra n ı ş ı n önem i n i v u rg u layan norm demekti. B u rj uva uyg a rl ı k bu i ktisadi siste m i n kültürü ve kara kter yapı s ı a ra s ı n d a ki ka rş ı l ı kl ı i l i ş ki d i r. Kita b ı m ızı n ka l a n kıs ı m ları n ı bu b i rl i ktel i ğ i ve son uçları n ı serg i lemek o l u şturmaktad ı r. Bu çel i ş ki l e ri i ki mercek a racı l ığ ıyla okuyoru m: sentetik bir kurg u o l a n i l ki bir 'ideal tip't i r. B u oku ma 'ta ri h-d ışı'd ı r ve o l g uyu bir kapa l ı sistem olara k a l ı r. B u yüzden, 'hipoteti ko-ded ü ktif' o l a b i l i r ve ol g u n u n s ı n ı rl a r ı n ı bel i rlemeyi sağlaya b i l i r. O n u n b i r ideal tip olarak üstü n l üğ ü , ta ri h sel d eğ i ş m e n i n a kışı n ı n bazen b u l a n ı k laştırd ı ğ ı s ı n ı rl ı topl u msal a l a n l ar ı n -eksen i l keler ve eksen ya pı l a r o l a ra k a d l a n d ı rd ı ğ ı m- ayı rt ed i ci özel l i kleri n i tespit etme i m ka n ı sağ lamas ı d ı r. Fakat stati k o l a n ideal t i p olg u n u n köke n l eri n i ve gel ecekteki yönel i m leri n i açı kla maz. Bu neden le, ikinci b i r ta ri h merceğ i n e ve o n u n içeri ğ i n i o l uştu ra n detayl ı empi r i k ka rmaş ı k l ı ğ ı n ı incelemeye gerek vard ı r. İdeal tip ku l l a n a ra k, kapita lizmin çel işki l eri ne topl u m u n tek n i k-i kti sadi, siyasal ve kültürel yapı l a rı n ı n teme l i n i ol uşturan an tagon i st i l keler içinde ba kıyoru m . N iteki m, ka pita lizmin baş l a n g ı c ında merkezi hale gelen tekn i k-i ktisadi alan, g ü n ü m üzdeki bü tün sanayi topl u mlarında old u ğ u g i bi, eksen i l ke ' i ktisadi kıl ma' üzeri ne kuru l u d u r, ya n i tüm etki n l i kleri -finansal m u h asebe s i s tem l eri a racı l ı ğ ıyla ta n ı m lanan- birim mal iyetleri n en küç ü k bile şen l eri içinde ayrışt ı ra ra k veri m l i l i ğ i sağ lamaya daya n ı r. Uzman laşma ve hiyerarşi üzeri ne ku rulan 'eksen ya pı' b ü ro krati k koord i nasyo n l a i l işki l i d i r. B u rada zoru n l u olara k b i reyler kişiler olara k değil, (sosyoloj i k söylemde davra n ışları r o l gereklerine göre d ü zenlenen) 'şeyler' olara k, ka rı m a ksi m u m a çıkarma a raçları o l a ra k a l ı n ı r.4 Kısaca, bi reyler görevleri içinde gözden kaybol u rlar. 4 Burada kar sözc ü ğ ü n ü, sözgelimi darlıklardan veya bir tekelin ya da ka rte-
16
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Çatışmayı d üzen l eyen siyasal a l a n eksen i l ke 'eşitl i k' ta rafı n d a n yönet i l i r: yasa önünde eşitl i k, eşit yu rttaşl ı k h a kları ve çok daha ya kı n l a rd a eşit top l u msal ve i ktisadi hak ta lepleri. B u ta l e p ler doğal haklara dönüştüğü için, siyasal d üzen i ktisadi siste m i n topl u md a ü rettiği kon u m ları v e öd ü l leri d üzenlemek için i ktisadi ve top l u msal a l a n lara (şirketlerin, ü n iversitelerin ve hasta n e l erin faa l iyetlerine) gid erek d a h a fazla müdahale etmekted i r. Yöneti min eksen ya pısı 'temsil' ve daha ya kı n l a rd a 'katı l ı m'd ı r. Ve katı l ı m ta lepleri, i l ke olara k, a rt ı k top l u m u n diğer bütün a l a n l a r ı n a ta ş ı n m ıştı r. B ü rokrasi ve eşit l i k a rası ndaki geri l i m l e r bugü n ü n top l u msal çatışma l a rı n ı n çerçevesi n i beli rlemekted i r. Son olara k, kültüre l a l a n kend i n i ifade ve kişisel tat m i n a l a n ı d ı r. B u a l a n, tatm i n i n ölçüsü olara k bireyi n a l ı n ması bakı m ı nd a n ku r u m l a ş maya v e a h l a k kura l larına terstir v e kültü re l nesneleri n değeri n i nesnel b i r eşitl i k v e değer sta n d a rd ı değ i l bi reyi n d uyg u l a rı, d ü ş ü nceleri ve değerlendi rmeleri beli rler. B u d uyg u en bariz biçi mde, ister gerçek ister yapay o l s u n, bir ş i i r, oyu n veya res m i gerektirir, fa kat " O şeyi ya pmak ben i m i ç i n ne a n lama g e l m e kte d i r?". Kültürün bu demokrati kleşmesi nde her bi rey mantı ken ken d i tüm 'pota nsiye l i n i ' gerçekleşti rmeye ça l ı ş ı r ve bu yüzden bi reysel 'ben l i k' tekn i k- i ktisadi d üzen i n rol gerekleriyle g i derek daha fazla çatı şmaya baş l a r. Bazı eleşti rmen ler bu açı klama biçi mleri n e 'g ücün' h a l a esasen i ktisadi a l a nda, çoğ u n l u kl a büyü k şi rketlerin e l i nde o l d u ğ u ve ken d i n i ifade d ü rtüleri n i n kültür içinde ka pita l ist sistem ta rafı n dan 'bel irlen d i ğ i ' ve meta l a ra, ya n i satı l a n nesnelere dön üştürül-
l i n uyg u l a masından gelen spekülasyon veya beklenil meyen kaza nçlar an l a m ı nda değ i l , kaynakların etkin ku l l a n ı mıyla sağ lanan ü retke n l i kten elde edilen kaza nçlar a n l a m ı nda, özel i ktisadi a n lamda ku l l a n ıyorum. Bir i kti sadi sistem ka rı amaçladığı ölçüde onun tersi israftır. Sosyoloj i k soru ka r hesaplanı rken hangi fa ktörleri n di kkate a l ı ndığıdır. Son 50 yıla kadar kapi tal ist g i rişim dar bir hesa plamayı beni mseme eğ i l i m i ndeyd i ve top l u msal m a l iyetlerin (çevre kirl i l i ğ i nden işin işçi nin sağ lığı ve güven liği üzerindeki etki lerine kadar m a l iyetlerin) kaynağı işçiler veya top l u m olara k görü l mek teyd i . Fa kat çoğu kez bürokrati k kuru m ların kendi işletmeleri nin para kay naklarını a rtı rmak (böylece binalar i nşa etmek ve tati ller için ödenek ayı r m a k) a macıyla, ka rlarını artı rmak için yü ksek toplumsal bedel lere (örneğ in sa h i l lerdeki kağ ıt fa brika l a rı nedeniyle Bayka l Göl ü ' n ü n kirletil mesi) yol açaca kları kom ü n ist ü l kelerde de d u ru m fa rklı deği l d i r.
ÖNSÖZ 1 978
17
d ü ğ ü ka b u l ü nden h a re ketle iti raz etti ler. Bu türde soru l a r (bu a n a l iz tarzı, ya n i a l a n l a rı n ayrı ştı kları fi kri ku l la n ı ş l ı o l s u n olmasın) bel i r l i ka b u l lerin s ı n a n d ı ğ ı empirik soru l a rd ı r. Cevaplar tari h i n m a h kemesinde b u l u n m a ktad ı r ve bu ce vapl a ra i l işkin tarihsel açı m l a m a m ı biti rd i kten son ra a n a l izi m i n i ki nci çizg i s i n e geçeceğ i m . 111
(Son 30 yı l d ı r) egemen kapita l izm a n layı ş ı n ı büyük ölçüde Max Weber' i n kend i n e has Batı l ı rasyonel ü reti m ve m ü badele orga ni zasyo n u n u n ortaya çı kışı n ı m ü m kü n kı l a n öğretiler olarak Ka lvin c i l i k ve Protesta n a h l a ka vu rg u s u -d isipl i n l i ça l ı ş m a n ı n rol ü ve zengi n l i k arayışı n ı n meşru l u ğ u fi kri- biçi m lend i rm i şti r. Fakat ka pita l izm i n i ki köke n i va rd ı r. B i r kayna k Weber' i n vurg u lad ı ğ ı çileci lik, diğeri bu za m a n d i l i m i nde n eredeyse ta mamen i h m a l ed ilen Werner Sombart'ı n merkezi b i r teması kazanç hırsıd ı r.5
5 Som bart'ın temel eserleri üç ci ltl i k ka psamlı Modern Kapitalizm ( i l k i ki cilt
1 9 1 6- 1 ?'de, üçüncü cilt 1 0 yıl sonra 1 927'de yayı m l a n m ı ştı r) ve Ya hudi ler ve ka pita l izm, l ü ks ve kapita l izm, savaş ve ka pita l izm üzerine bir dizi erken dönem çalışma ve b u n l a rı taçlandıran 1 9 1 3'te basılan Burjuvazi'dir. Som ba rt'ın ü n ü n ü n d ramati k bir biçimde sön mesi n i n i ki nedeni vard ır. Som bart Birinci Dünya Savaşı'ndan önce sosya lizme oldukça ya kındı ve ken d i ne büyük ün kaza n d ı ra n bazı eserler ü retti, bu dönemde başlangıç kita bı 1 896 ta rihli, 20'den fazla dile çevrilen Sosyalizm ve Sosyal Hareket idi. (On u n ABD üzerine 1 904'te yayı nlanan kita bı Warum gibt es kein Sozialis mus in de Vereingten Staaten ABD'de kök salan sosya l ist fi kirlerin başa rısız l ı ğ ı n ı n sta ndart bir açıklaması haline geldi). Bununla bera ber, Sombart Bi rinci D ü nya Savaşı'ndan sonra yen iden Ma rksizm'e yöneldi ve 1 934'te (A New Social Philosophy olara k çevrilen) Alman Sosyalizmi a d l ı kitabında muğlak bir biçimde Nasyonal Sosya l izmi ben imsedi, 1 94 1 'deki öl ü m ü ne kad a r, diğer çalışmalarla sürekl i l i k içi nde, muğlak bir manevi i nsan anlayı şını savundu. Siyasa ldan ziyade teori k olan ikinci neden, Sombart'ı n kapita l izm üzeri ne çal ışmasının, fevka lade zengin ve farklı olsa da (çü n kü bu konu üzerine m u htemel b i r başka yaza rdan çok daha fazla materya l topla m ı ştı), n i haye tinde, sindiri l mesi zor bazı u nsurları derin bir ka p içinde bir a raya getiren ve a s l a hiçbir açı k-seç i k nedensel bağlantı n ı n açıkça ortaya kon u l madığı bir 'türlü' olmasıdır. Sombart fa rklı za manlarda bir toplumsal grubun veya başka s ı n ı n (örneğ i n Ya hudiler ya da Floransa l ı ların) veya bir toplumsal ol g u n u n veya başkasının (örneği n değerl i meta l lerin a rzı n ı n ya da teknolo-
18
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Sombart Burjuva'da kapita l iz m i n köken leri n i n çeşitl i l i ğ i n i vur g u la m a k içi n altı temel 'kapita l ist g i rişimci' tipi beli rler: Korsa n l a r (" 1 6. yüzyılda İ n g i ltere'de . . . b o l m i ktarda b u l u n a n a c ı m a s ı z d e n iz kurtları"); Büyük Topra k Sah i pleri (örneğ i n, 1 8. yüzyı l başlarında Fra n sa'da olduğu g i bi, madenci l iğ e ve d e m i r i m a l i ne yönelen ka pita l ist çiftçi ler); Devlet M e m u rları (g i ri ş i m leri teşvi k ede n ler, örneğ i n F ra n sa'da Col bert); Borsacı l a r (örneğ i n den iza ş ı rı yatırım l a r için İ n g i l tere'ye borç veren South Sea fi rması n ı n a rd ı ndaki i nsan l a r); (başlard a simsarken g i rişi mci ler h a l i n e gelen) Tücca rlar; ve i m a l atçı l a r h a l i n e gelen Za naatkarlar veya üreticiler. Somba rt başl ı ca ka pita l i st g i r i ş i m a l a n l a rı n ı H o l l a nda, İ n g i ltere veya ABD g i bi Protesta n ü l ke lerd e d eğ i l , aksine Flora n sa l ı d ü nya d a kon u m la n d ı r ı r ve ona göre (kişisel hayatında bir zevk düşkünü) Benja m i n F ra n k l i n ' l e i l işki l i o l a n benzer türd e tem ki n l i b u rj uva d üstu rlar bi rkaç ası rd ı r Yönetim ve Aile a d l ı kita b ı kendi d ö n e m i n de klasi k olan v e orta s ı n ıf öze l l i klere, eylemlerin uyg u n koo rd i nasyo n u n a ve za m a n ı veri m l i ku l l a n maya i l işkin görüşleri İta lya ve F ra n sa'daki bi rçok b u rj uva g i rişi mci ve tüccar ta rafı n d a n be n i msenen Leon Bati sta Al berti ' n i n yazılarında b u l u na b i l i r.6 j i n i n ) önem i n i vurg u l a maya çal ı şsa da, fakat bunların a rası nda 'açgözl ü l ü k d ü rtüsü'ne temel bir vurg u vardı. Modem Kapitalizm' i n tam İ n g i l izce çevi risi yoktur, serbest bir çevi risi Frederick L. Nussbaum tarafından ya pılmıştır (A History of the Economic lnstitutions of Modem Europe: An lntroduction to Der Moderne Kapitalismus of Wemer Sombart, New York, F. S. C rofts, 1 933). Der Bourgeois Epstei n ta rafından The Quintessence of Capitalism: A Study of the History and Psycho Jogy of the Modem Business Man (New York: E. P. Dutton & Co., 1 9 1 5) adı altında çevri l m i ş ve edit ed i l m i ştir. İ lg i nç olan hiçbir yerde bu kita bın, Der Bourgeois'ın bir çevi risi olduğ u n u n bel i rtilme mesidir. Savaş s ı rasında
6
Lon d ra'da yayı n l a n m ı ş olması Al manca baskıya refera nsın yokl uğunu açı klaya b i l i r. Sombart'ı n görüşleri n i n en özl ü ifadesi için bakın ız: "Capita l i s m", The Encyclopedia of the Social Sciences (New York: The Mac m i l l a n Co., 1 930) C i lt 3, s. 1 95-208. The Quintessence of Capitalism, s. 1 04- 1 1 3. Bir rasyonel mekan ve za m a n esteti ğ i n i n kuru lması ndaki temel şa hsiyetlerden biri olara k Al berti üzerine b i r ta rtışma için, bkz. a.g.e., s. 1 08- 1 1 1 . Kapitalizmin kökenleri n i n Kato l i k İta lya'da kon u m l a n d ı rı labi leceği ve ka pita l iz m i n 'mekansal olarak aşı l masının' soru m l usunun Protesta n a h l a k d e ğ i l , karşı-Reformasyon olduğu iddiasını destekleyen ilginç a rg ü ma n ya kı n l a rda H u g h Trevor-Roper ta rafından s u n u l m uştur (Religion, the Refor mation and Socia/ Change, and Other Essays, London: Mac m i l lan, 1 967: 23,
Ö NSÖZ 1 978
19
Erken ka pita l izm i n kes i n yerleri nereleri ol u rsa o l s u n, başı ndan iti baren, i ki d ü rtü n ü n, ya n i çil eci l i k ve kaza n ç g ü d ü s ü n ü n içiçe geçtiğ i açı ktı r. B i ri ted birli b u rj uva hesa p l ı l ı k ru h u; d iğeri, modern e kono m i ve teknolojide ifade kaza n d ı ğ ı biçim iyle, ken d i n e slogan o l a rak "bitmeyen s ı n ı r" sözü n ü hedef o l a ra k doğa n ı n ta mamen dön üşt ü rü l mesi n i alan dur d u ra k bi l m eyen Faustian d ü rtüdü r.* İ çiçe geçen b u i ki d ü rtü modern rasyonel l i k a n layı ş ı n ı biçimlen d i rm i şti r. İ kisi a rası ndaki geri l i m d a h a önceki feti h dönemleri n i ka rakterize etm iş o l a n t ü ketimci davra n ı şlara a h l a ki b i r kısıtlama dayat m ı ştı r. B u rada a ş i ka r olan şey çileci unsurun (bu kita pta ki a rg ü m a n l a rd a n bi ri) ve o n u n l a birl i kte ka pita l ist davra n ı ş ı n a h l a ki meşru l a ştı rı l ma türlerinden b i ri n i n fi i len ortadan ka l kı ş ı d ı r. Felsefi meşrulaştırma düzleminde, çileci l i ğ e esas sal d ı rı çi leci l i ğ i n (ba ğ n azlar ın gön ü l süz d i ğerleri ne verd i kleri 'acı l a r ı n ') i nsanla rı yöneten 'doğ a l ' hazcı l ığa -haz a rayı ş ı n a ve acıdan kaçı n maya zarar verd i ğ i n i öne s ü ren Jeremy Bentham'd a n g e l m iştir. Ç i l eci l i ğ i n 'fe n a l ı ğ ı ', saf niyeti ne o l u rsa olsun, insanlar üzeri nde 'despo tizme' yöneltmes i d i r. Fayda i l kesi ya l n ız başına i n sa n ı n kend i fa rkl ı a maçları na u laşma a rayı ş ı n ı d üzen leyen bir a raç o l a ra k h iz met edebi l i r. Bu yüzden, orta k gayeler fi kri bi reysel terc i h ler için d e kaybol m uştur.
27-28). Ona göre
•
Ortaçağ Avru pası'nı kapitalist olara k görmeyen Marx, Weber, Som ba rt için problem kapita l izm i n niçin 1 6. yüzyı lda ya ratı ldığ ı n ı ortaya çıkar maktı. Kato l i k Avru pa'n ı n en azı ndan Reformasyona kadar kapita l i st bir ekonomi yaratabi leceğ ine inanan bizler için problem 1 6. yüzyı lda bu türden bir ekonom i n i n ana fa i l leri n i n -sadece g i rişimcilerin değ i l aynı zam a nda işçilerin- Kato l i k topraklarda hakim olan eski m erkezleri niçin terk etti kleri ve Protestan topraklarda hakim olan yen i merkezlere niçin göç etti klerid i r . . . On l a r sürüldü ler. Ve bu din adına yap ı l m ı ştı . . . Ayrıca ka pita l izmi ya rata n yen i i nsan tipini ya ratan Kalvi n c i l i k değ i l d i; daha ziyade, bunun nedeni Avru pa'nın eski i ktisadi seçki nlerinin, kuşak lar boyu m i rasçısı oldukl a rı zihinsel tutu mun aniden ve bazı ye rlerde sapkın ve hoşgörülemez olduğu ilan edil mesi yüzü nden, sapkınlara dö n ü ş meleriydi . . . H e r za man içi n ş u görüşe dönmekteyiz: Kalvi nist ve hatta kuzey Avru pa l ı Ya hudi g i rişimciler doğal bir gelişme değildi, onlar o za mana taşınan eski gelişim lerdi. dünyevi zen g i n l i k ve güç için manevi değerlerinden vazgeçme (Ü.T.) .
20
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Tarih düzleminde, 'i ktisadi d ü rtü'yü d a h a önceleri adetler ve gelenekler, bel l i ölçüde Kato l i k a h l a ki a d i l fiyat i l kesi ve d a h a son ra sadeliğe Pü riten vurgu kısıtl a m a ktayd ı . Dinsel d ü rtüler zayıfl a r ke n, başl ı baş ı n a kompleks b i r ta ri h içinde kısıtla m a l a r gevşed i . Kapita l izm i n ayı rt ed ici özel l i ğ i h a l i n e g e l e n şey -temel d i n a m iğ i h içbir s ı n ı r tan ı mamasıyd ı . Teknoloj i n i n d i n a m os u n u n etki siyle kapita l iz m i n üslü büyü mes i n i n ö n ü nd e hiçbir engel ka lmad ı . H i ç b i r s ı n ı r yoktu. H içbir şey kutsa l d eğ i ld i . Değ işme n orm h a l i n e g e l d i . 1 9. yüzyı l ortalarında i ktisadi d ü rtü n ü n yörü ngesi buyd u . O ayrıca kültürün yörüngesiyd i . iV
Kültür a l a n ı a n l a m l a r a l a n ı , d ü n yayı sanat ve ritüel a racı l ı ğ ıyla i m gesel b i r yol l a, b i l hassa her b i l i nçli i n san ı n hayat ı n ı n b i r nokta sın d a yüzleş mek zoru nda ka l d ı ğ ı va rol uşsal çı kmazl a r ı n ortaya ç ı ka r d ı ğ ı trajedi ve öl ü m g i b i 'kavra n ması zor şeyler' a racı l ı ğ ıyla an l a m l a n d ı rmayı a maçlaya n bir çabad ı r. Kişi bu yüzleş mel erde diğer her şeyin çerçevesi n i o l u ştura n temel soru n l a r ı n -Goethe' n i n Urphönomen * olara k a d l a n d ı r d ı ğ ı şeyi n- fa rkı na va rı r. 'Gize m l eri' kavra ma çaba l a rı n ı n en eskisi olan din ta ri h sel olara k kültürel sembollerin kaynağıyd ı . B i l i m d oğa n ı n b i r l i ğ i n i a raştı rmak i ken, d i n uygarl ı kların fa rkl ı ta rihsel dönemlerinde kültürel birl i ğ i a raştı rmak o l m u ştur. D i n bu birliği sağ l a m a k için "a n l a m ı n i nşası olan gelenek"le içiçe geçmiş ve ken d i a h l a ki norm l a rı n ı tehdit eden sanat ça l ı ş m a l a rı n ı redde derek kültürün ana ka pı l a r ı n ı koru m u ştur. Modern hareket bu birliği yıka r. B u n u üç şeki lde başarır: ( 1 ) es teti ğ i n a h l a ki norm l a rd a n özerkl i ğ i n i vurg u laya ra k, (2) yen i ve de neysel olana daha yü ksek değer vererek ve (3) (özg ü n l ü k ve bi ri c i kl i k a rayı ş ı nda olan) ben l i ğ i kültürel yarg ı-g ü cü n ü n kriteri olara k a l a ra k. Bu h a re keti n baş ı n ı çeken en a g resif atl ı uşak bizzat Mod er n izm olara k ad l a n d ı rı l a n , avangartlık iddias ı n d a ki ya klaşı m d ı r. Modernizm ta rtışması (bkz. 1 . Böl ü m : Modernizme Gi riş; Böl ü m 2 ve 3) bu kita b ı n ana çizgisid i r, zi ra Modernizmi b u rj uva d ü nya görüş ü n ü n çözü l mesi n i n fa i l i olara k a l ıyor ve 1 9. yüzyı l ı n i ki nci
•
Ü rfenomen: Özel bir bütü n ü n asli/a na öze l l i kleri (Ü .T.).
ÖNSÖZ 1 978
21
ya rı sı nda kü ltürde hegemonya s ı n ı kurd u ğ u n u ka b u l ediyoru m. Modernizmi ta n ı m l a m a kl a i l i ş ki l i çok bilinen g ü ç l ü kler va rd ı r. Şemati k olara k üç fa rkl ı boyut belirleyeceğ i m : 1 . Temati k olara k, Modernizm d üzene v e özelde b u rjuva d ü zene ka rşı bir öfked i r. Ben l i k v e s o n u gel meyen deneyi m a rayışı vurg u l a n ı r. B i r za m a n l a r Teren ce "İ nsani olan hiçbir şey bana ya bancı d eğ i l d i r" d erken, Modern ist ayn ı coşku n l u kl a "İ nsani olma ya n hiçbir şey ba n a ya bancı d eğ i l d i r" diyebi l i r. Rasyo n a l izm ca n l ı l ı ğ ı yok ed ici olarak görü l ü r; yaratı cı l ı kta a rtışa şeyta n ca b i r şeyin a raştı rı l ması yol açar. B u a rayı şta kişi estet i k s ı n ı rl a rı (ve hatta a h l a ki norm l a rı) haya l g ücü n ü n old u kça değişke n kapsa m ı n a göre aya rlaya maz. Merkezi önemde ısra r l ı vurgu, bu deneyi m i n tutku l a r ı n ı n h i ç b i r s ı n ı rı o l m ayacağı, "kutsa l h i ç b i r şey o l m ad ı ğ ı " iddiasıd ı r.7 2. Sti l l e i l i şki l i o l a ra k, 'mesafe n i n ortadan kal kması' olara k ad l a n d ı rd ı ğ ı m şeyde orta k b i r senta ks vard ı r. B u orta k sentaks este t i k ve psi ş i k mesafeyi orta d a n ka l d ı ra ra k dolaysızl ı k, etki, s i m ü lta nel i k ve d uy u m l a r yaratma ça ba s ı d ı r. Estetik mesafe orta d a n ka l ka rken kişi d ü ş ü n meyi b ı ra k ı r ve seyi rciyi deneyi m kuşatı r. Psişik mesafe ortadan ka l ka rken (Freudcu teri m ler içi nde) 'bi ri ncil sü reçler'* "rüya ve sa nrı", "içg ü d ü ve d ü rtü" vurg u l a n ı r. B u a rada, Modernizm g üzel sanatlara Rönesa n s döneminde g i ren ve Al berti tarafı n d a n kod l a n a n 'rasyonel kozmoloji'yi, ya n i çizi m a l a n ında fon ve zem i n i, za m a n d a baş l a n g ı ç, a ra ve son u ya d a sekansı, üsl upl a r ayrı m ı n ı ve her b i r üsl u ba uyg u n ayrı özel ça l ı ş m a ta rzl arı fi kri n i reddeder. Formel bir sentaks olara k mesafe n i n ortadan ka l d ı r ı l m a s ı bütün sanatları etki l er: edebiyatta 'bi l i nç akışı', resim d e tuva l d e "iç mesafe n i n orta d a n ka l kması", m üzikte melodi ve uyum d e n gesi n i n yı kıl ması, ş i i rd e serbest vezne geçi l mesi söz kon u s u d u r. En geniş a n l a m ı nda, bu orta k senta ks b i r sanat i l kesi olara k m i mesisi redded er.8 7
Bu arg ü ma n ı 1 9. ve 20. yüzyı l l a rdaki temel edebi eserler üzerine bir i nce lemede açı m ladım: "Beyond Modernism, Beyond Self", Art, Politics and Will: Essays in Honor of Lionel Trilling, ed. Quentin Anderson, Stephen Do nadio ve Steven Marcus (New York: Basic Books, 1 977). İd'den kaynaklanan, haz i l kesine yönel i k süreçler (Ü.T.). 8 Bütün Modern ist yaza rlar açı kça 'burjuva ka rşıtı' değ i ldi. T. S. Eliot bir Ang l i ka n Yü ksek Ki l isesi üyesi ve Wi l l iam Faul kner Gü ney pol iti kasında bir gelenekçi idi. Ancak i kisi de şiirde ve romanda büyü k 'deneyci ler'd i . Kendi *
22
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
3. Gereçle meşg u l o l m a . Sanatç ı l a r kültür ta ri h i n i n bütü n d ö n e m l erinde 'resmed i l meyeni' 'resmed i len' ürüne d ö n ü ştü rmede formel bir problem olara k gereci n doğası ve ka rmaşı kl ı ğ ı n ı n bi l i ncinde o l m uşlard ı r. Son 25 yı l da içeri k veya biçi m l e (örneğ i n sti l veya ta rzla) değ i l , a ksine bizzat sanatın gereciyle -yan i res m i n fi ili doku s uyla, resimde materya l lerle, m üzi kte soyut 'seslerle', ş i i rd e 'ses d izimi' i l e, hatta 'uya k'l a v e edebiyatta d i l i n soyut öze l l i kleriy le (çoğ u kez herha n g i b i r şeyi d ı şa rd a b ı ra kmayla) b i r meşg u l iyet o l d u ğ u n u görmekteyiz. Bu yüzden, Jasper Johns'un resi m lerin d e ki heyecan d uyg u s u ü reten şey -imge d eğ i l - ya kılarak ren k l e n d i ri l m i ş yüzey, John Cage'i n m üziğ inde bağ la ntısız veya tesa d üfi fa ktörler, Robert Creeley' n i n şiirinde bir m ı s ra ölçüsü o l a ra k heceden ziyade sol u kl u oku m ad ı r -hepsi bizzat gereci n s ı n ı rl a rı n a ve doğas ı n a i l işkin biçi msel a rayı ş l a rd a n ziyade ben l i ğ i n ifade ed i l melerid i r. Modernizm, kuşkusuz, Batı kültürü nde yaratıcı l ı kta büyü k a r t ı ş l a rd a n biri n i n kaynağı o l m u ştur. 1 850- 1 930 a rası dönem m u h temelen edebiyat, ş i i r, müzik v e resi mde ş i md iye kadar b i l d i ğ i m iz önceki herhangi bir dönemdekinden daha fazla -daha büyük sa nat eserleri ne değilse de- o l d u kça çeşitli deneyi m l ere ta n ı k ol m uştur. B u n ların çoğu kü ltürü n b u rjuva top l u msal yapı ka rş ı s ı n d a ki, aykı rı tutu m u n u n ü rettiği ya ratıcı geri l i mden ortaya çı km ı ş t ı r. F a kat b u n u n bedel leri va rd ı . B i r bed el, kültürd e, özel l i kl e a h l a ki normlara v e hatta bizzat kültürel ya rg ı fi kri ne ka rşı b i r t u t u m u n yayı l masıyla iç bütü n l üğ ü n kaybol masıyd ı . Da ha büyük bedel sanat ve hayat a ra s ı n d a ki ayrı m b u l a n ı klaştı ğ ı nda yaşa n d ı -böyl ece, b i r za m a n l a r imgelemde (cinayet, şehvet, sapkı n l ı k rom a n larında) izin veri len şey çoğ u kez kurguya dön üştü v e ke ndi 'hayatl arı n ı ' b i r sanat eseri kı l m a k isteyen b i reyler ta rafı n d a n d ı şa vurul maya başladı ve el eşti ri n i n 'demokrati kleşmesi' son ucunda ya rg ı g ü cü n ü n kriteri artı k sta n d a rtlar kon usunda konsensüse da ya l ı b i r şey o l m a ktan ç ı ka ra k, a ks i n e sanatın 'be n l i ğ i ' nas ı l gel iş tird i ğ i kon u s u n d a her 'ben l i ğ i n ' özel bir görüşü h a l i n e geld i . ***
özel siyasa l veya kültürel inançlarına rağmen, onların 'modernist sti l ler'inin etki lerinden b i ri b u rjuva "düzen l i za man ve mekan ilişkileri" görüşü n ü n temelinde yatan 'rasyonel kozmoloji'yi yıkmak olm uştur ( b kz . e l i n izdeki kitap, 2. Böl ü m : "Rasyonel Kozmosun Tükenişi" alt başlığı).
ÖNSÖZ 1 978
23
Kültürdeki değ i ş i m l er i l e bir topl u msal yapı a rası nda fa rkl ı kom p leks etki leşim ler vard ı r. Ha m i l i k s i ste m i n i n old u ğ u yerlerd e müş teri -pren s, kil ise veya devlet- bir sanat eseri sipa riş eder ve ku ru m u n, örneğ i n Ki l i se'n i n kü ltüre l i htiyaçları, pren s i n beğe n i leri ya d a Devletin ken d i s i n i yüceltme amaçlı talepleri za ma n ı n ege men sti l i n i biçi m l e n d i recekti r. Fa kat sanatın a l ı n ı p satı l d ı ğ ı yerde piyasa kü ltür ve topl u msal ya pı n ı n bul uştuğu yerd i r. Kültür bir 'meta' haline geldiği nde b u rj uva beğeni yayg ı n l aşaca kt ı r. Fakat s ı radışı bir ta ri hsel d u ru mda b u söz kon u s u d eğ i l d i r. İta lya n M a rksist Antonio Gramsci i l e özdeş leştirilen 'kültürel hegemonya' teri m i b i r h a l ka çağ ı n yoru m u n u sunan egemen d ü nya görü ş ü n ü n biçi m l e n d i r i l mesinde tek bir g r u b u n hakim ko n u mda o l d uğ u n u ifade eder. B i rçok kez Egemen bir s ı n ıfı n ü retti ğ i ve ona hizmet eden tek d ü nya görüşü yayg ı n o l m u ştur. 1 2. yüzyı lda -111. l n n ocentious'un si mgeled iği 'İnanç Çağı'nda- Kili se'n in topl u m üzerinde ki kontro l ü n ün, tek biçi m l i d i n darl ı k içinde değ i l , aksi ne, Brya n Wilson'ın ifadesiyle, "ru h ba n s ı n ıfı n otoritesi n i n gerektird i ğ i i n a n ç ve d üzen i n si mgesi n i n topl u msal çerçeveyi hakim iyeti altına a l ması" yüzünden yücelti l d i ğ i n i görmekteyiz. G ü n ü m üzde -gündel i k hayatı n d üzen len mesi, ü reti m ve bölüşü mün katı kontrol ü, d ü rtülerin kısıtla n ması ve otorite n i n yüceltil mesi nde- bu d u ruma en ya kın benzer l i k Parti ' n i n tam kültürel hegemonya uyg u l a d ı ğ ı Sovyet d ü nyas ı d ı r. O ideoloj i k o l a ra k beli rlen m i ş bir topl u msal d üzend i r. Ma rks i stler ka pita lizmde ayrıca tek kü ltürel hegemonya old u ğ u n u -'yön etici s ı n ı fı n fi kirleri n i n egemen old u ğ u n u- varsaym ış lard ı r. Anca k şaşırtıcı gerçek, son yüzyılda -en azı ndan yüksek kü ltürde- egemen b i r etki n i n bu yönetici s ı n ıfı n açı k d ü ş ma n ı n ı n, ya n i Modernizm i n etkisi olmasıd ı r. 'Ka pita l i st i ktisadi d ü rtü' ve 'modernite n i n kü ltürel d ü rtüsü' başl a rd a o rta k bir kaynağa sa h i plerd i : i ktisadi i l i şkilerde 'katı ksız b i reyci l i k' ve kü ltürd e 'kontrolsüz ben l i k' biçi m leri nde cisim leşen özg ü r l ü k ve serbest l i k fi kirleri. B u i ki fi krin orta k köke n i n d e gele neğ i n ve geçmi ş i n otoritesi n i n reddi b u l u nsa da, a ra l a rı nda h ızla bi rbi rleri n i n a l eyh i n e b i r i l işki gel işti. Freud' u n teri mleriyle, çal ış m a n ı n gerekti rd iği d isipl i n i n kültürün başka yöne sapma s ı n a yol açan l i bi d i n a l enerj i lerin tehd i d i a ltında o l d u ğ u söylenebi l i r. Bu i d d i a m u htemelen doğru ola b i l i r, fa kat soyuttur. Daha m u htemel b i r ta rihsel açı klama o l a ra k görülecek şey, burj uva hesapl ı l ı k ve
24
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
metot l u ken d i n i d izg i n leme tut u m l a rı n ı n Romantizmde b u l u n a n v e d a h a sonra Modernizme m i ras ka l a n 'd ürtüsel' d uyg u v e heye can a rayış l a rıyla çatışmaya başlad ı ğ ı d ı r. Ça l ı ş m a n ı n ve ü reti m i n organ izasyo n u bü rokrati kleşir v e bi reyler rol lere i n d i rg e n i rken, i şyeri norm l a rı kend i n i keşfetm eye ve kişisel doyu ma vurguyla g i derek daha fazla uyuşmamaya başla rken bu çel i ş ki deri n l eşmiş tir. B l a ke'i Byron'a ve -Modern izm i n simgesi olan- Ba u d e l a i re'e bağ l aya n çizgi h a ki ki olmaya b i l i r, o a ksine mecazi bir sembo l i k çizg i d i r. İş ve zengi n l i k d i n sel bir yaptırıma sa h i p o l d u ğ u için aşkı n bir meşru luğa sah i pti. Fakat ahlak a ş ı n d ı ğ ı nda meşru l u k kaybı yaşa n d ı , zira salt zen g i n l i k a rayışı ken d i ken d i n i meşru kı lan bir iste k de ğ i ld i r. Sch u m peter' i n bir za m a n l a r zekice ifade ettiği g i b i "Borsa Kutsa l Kasen i n yetersiz bir i ka m esidi r". Merkezi vurg u -baş l a n g ı çta, ü st düzey topl u msal g ru plar, ay d ı n l a r s ı n ıfı ve eğiti m l i sosya l s ı n ıfl a r ve daha sonra bizzat orta sı n ıf için- toplumsal davranışların meşruluğunun dinden modernist kültüre geçtiğidir. Ve böyl ece, vurgu -a h l a k kura l ları i l e d isipl i n l i a ma c ı n birl i ğ i olara k- 'kara kter'den -d ü rtüsel 'bi reysel fa rkl ı l ı k' a rayı şıyla ben l i ğ i n zen g i n l eşmesi a n l a m ı nda- 'ki ş i l iğe' doğru kay d ı . Kısaca, çal ı şma d eğ i l a ksine hayat ta rzı doyum kayna ğ ı ve top l u md a a rzu l a n a bi l i r davra n ı ş ı n kriteri h a l i n e gel d i . Fakat pa radoksal o l a ra k, özg ü r ben l i ğ i n si mgesi h a l i n e gelen hayat ta rzı ki ş i l i ğ i n i kendi 'd i n a m i k d ü rtüsüyle' ifade eden i şada m ı n ı n d eğ i l, a ksine topl u m u n adetlerine meyd a n okuya n sanat ç ı n ı n i mgesi i d i . Ve o, göstermeye ça l ı ştığ ı m g i bi (el i n izdeki kita p, Böl ü m 1 : "Sanatçı Seyi rciyi Yaratı r" alt baş l ı ğ ı), giderek daha fazla seyi rciye hakim olmaya, neyi n a rzu l a n a b i l eceğ i ve sat ı n a l ı n a bi le ceğ i kon u s u n d a kendi ya rg ı s ı n ı empoze etmeye başlaya n sanat ç ı d ı r. Bu paradoks topl u mda çöken burj uva a h l a k kü ltürd e daha az ta raftar bulduğunda çözülecektir (yaza rlar bel l i bir ku r u m u savu n u rl a r m ı ?) v e ortodoksiye b i r sa l d ı rı olara k Modernizm zafer kaza n m ı ş ve b u g ü n ü n egemen ortodoksisi h a l i n e g e l m i ştir. v
B i r geri l i m ken d i diya l e kti ğ i n i ya ratı r. Piyasa topl u msal ya pı ve kü ltürü n kesi ştiğ i yer o l d u ğ u için, b u rada olagelen şey son 50 yı l d ı r e ko nomi n i n kültür a racı l ı ğ ıyla serg i lenen hayat tarzları ü ret-
ÖNSÖZ 1 978
25
meye aya r l ı o l masıyd ı . B u yüzden, hem bu a l a n l a r arasında bir çel i ş ki ortaya çıkmış, hem de b u geri l i m bizzat i kti sadi a l a n içinde b i r başka çel işki ü retm i ştir. Ka pita l i st g i rişimci d ü nyada ü reti m ve org a n izasyon a l a n l a rı n d a ki baskı n değerler siste m i h a l e n ça l ı ş ma, doyu m u erteleme, ka riyer yön e l i m i , şi rkete bağ l ı l ı k teme l l i bir sis tem d i r. Fakat piyasa ta rafı nda, sahte cazi be ve seks i mgeleri için de paketlenmiş o l a n m etaları n satışı a rzu n u n ayı rt ed ici öze l l i kle ri n i n şehvet d o l u tatm i n i n i vadeden hazcı bir hayat tarzı n ı teşvik etmekted i r. Bu çel işki n i n son ucu, b u sayfa l a rda ortaya koyd u ğ u m g i bi, bir şi rketin kend i elem a n l a r ı n ı g ü nd üz d üzg ü n ça l ı şan ve gece hızl ı yaşaya n i n sa n l a rd a n b u l ması d ı r. Son 50 y ı l d ı r top l u md a olagelen şey -d i n sel a h l a kı n a ş ı n ması nın ve harca n a b i l i r gel i rde a rt ı ş ı n sonucu olara k- değişmenin art masında inisiyatifin kültürün eline geçmesi ve ekonom i n i n bu yen i a rzuları ka rş ı l a maya ayarlı olmasıd ı r. B u ba kımdan, top l u msal d eğ i ş m e n i n tarihsel örüntüsünde a n i b i r ö n e m l i değişikl i k o l m uştur. Kapita l izmin ortaya ç ı k ı ş döne m i nde -geleneksel b i r top l u m u n 'modern l eşme' s ü reci nde- top l u m u n i ktisadi ya pısı daha kolay değişebi l i r: h a l k topra kta n ko p u p fabri ka l a rd a ça l ı ş m a k zoru nda ka l a bi l i r, yen i bir ça l ı ş m a ritmi ve d isi p l i n i d ayatılabi l i r, sermayeyi a rtırmak için i n sa n l ı ktan uza k laştırıcı a raçlar veya önlemler ku l l a n ı la bi l i r (örneğ i n tüketimden ' kaçı n m a n ı n ' b i r öd ü l ü olara k fa ize başvu rulabi l i r) . Fakat 'üstya p ı ' -a i l e hayatı örüntüleri, d i n v e otoriteye bağ l ı l ı k, i n s a n l a r ı n top l u msal gerçekl i k a l g ı l a r ı n ı biçi mlend i ren yayg ı n görüşler- değiş meye old u kça d i rençl i d i r. G ü n ü m üzde, tersine, değişmesi daha g ü ç ola n i ktisadi ya p ı d ı r. Girişimlerde, boğ ucu b ü ro krat i k katmanlar 'esnek uyu m u ' azaltır ken, send i ka kura l ları yöneti m i n işleri ka ra rlaştırmayı kontrol et mes i n i e n g e l l e mekted i r. Toplumda, i ktisadi g i ri ş i m fa rkl ı baskı grupları n ı n (örneğ i n fa bri ka l a r ı n yeri veya çevre n i n k u l la n ı m ı ko n u s u nda) iti razlarına ve h ü kü m et ta rafı n dan giderek d a h a fazla d üzen lemeye ta bid i r. Fakat kültürde, fa ntezi neredeyse s ı n ı rs ız egemen l iğe sa h i ptir. Medya i n s a n l a rd a yen i i mgeleri beslemeye, geleneksel adetleri sarsmaya ve başka s ı n ı b i l i n çsiz taklitler haline gelen sapkı n ve tuhaf davra n ı ş l a r ı n gün yüzü n e çı kartı l masına aya rl ıd ı r. Art ı k ge leneksel b ı ktırıcı d ı r, a i l e ve ki l ise g i b i değ i şmeye aya k uyd u rama ya n 'ortod o ks' ku r u m l a r savu n m aya geçm işlerd i r.
26
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ ***
Fa kat ka pital izm ruti n l eşti ğ i n d e Modern izm s ı rad a n l a ş m ı şt ı r. N eticede geride şok yarataca k herhangi b i r şey ka l m a m ı şsa Mo dern izm şok etmeyi nasıl s ü rd ü rebi l i r? Deneyi mlemek norm h a l i ne g e l d i ğ i n d e nasıl 'özg ü n ' yen i bir şey olabi l i r? V e t ü m kötü tarih gibi Modernizm de kendi hedefi n i tekra r etmeye baş l a m ı şt ı r: bir kez Fütü rizm'in ve Dadaizm ' i n patlangaç t ü rde taşkı n l ı klarında, i ki n ci kez Pop res i m lerin fosforl u kopya l a rında ve kavra msal sana t ı n * d üş ü n cesiz m i n i ma l izmi nde.** B u Man ifestoları n her bir cüm lesi n i n son u n d a ki ü n lem işaretleri, basitçe, sonsuz tekra r ı n ya rat t ı ğ ı bı kkı n l ı k içinde ca n l ı l ı ğ ı n ı yiti ren dört noktaya d ö n ü ş m üştür. Ve b u rada olan şey a rt ı k son u n a g e l m i şti r. Beckett bunu h üzü n l ü d iya l oğ u nd a şöyle özetler:9 Vladi m i r : Doğru ol madığı nda b i l e b i r şey deyi n i z . Estrago n : N e dem el iyi m ? Vladi m i r : M ut l u y u m dey i n i z . Estrago n : M utl uyu m . Vladi m i r : B e n de . Est ra go n : Ben de. Vladi m i r : M ut l u y u z . Estrago n : M ut l u y u z . (Sessiz l i k ) Şu a nda yaptığı m ı z ş e y şu a nda m u t l u olduğ u m u zdur. Vladi m i r : Godot'yu bekley i n .
M i nerva'n ı n Baykuş u b i l g e l i ğ i keşfederken a l aca ka ra n l ığa doğru uçar, ç ü n kü hayat gri leşmekted i r. Modern izm i n m uzaffer kıya meti nde a lacakara n l ı k eğri ı ş ı k içinde h ızla geçi p giden bir d izi parlak ren kti r. G ü n ü m üzde Modernizm ciddi sanatç ı l a r ı n ça l ı ş m a l a rı h a l i n e değ i l , a ksine kültüratin in, 'kü ltürel yı ğ ı n ' ı n öze l l i ğ i
Kavra msal sanat: 1 960'1arda ortaya çıka n, nesneyi beti m lemekten vazge çip d ü ş ü n ceyi ön plana çıkaran yen i bir sanat anlayışı. Buna göre sanat eseri nin maddi va rl ı ğ ı n ı n ve biçi m i n i n yeri ni kavra msal düşünce a l m ı ştır. F i kir sanatı olara k da geçer. https://sanataki mlari.com/kavramsal-sanat te msilci leri/ M i n i malizm: Modern sanat ve m üzikte kökeni 1 960'1ara kadar g iden, sade l i ğ i ve nesnelliği öne çıka ran a kı m . https://tr.wi ki ped ia.org/wi ki/Mi n i m a l izm 9 Samuel Beckett, Waiting far Godot (New York: Grove Press, 1 954: 39). *
'*
ÖNSÖZ 1 978
27
h a l i ne, kü ltürel ü ret i m i n dağ ıtı m ı sektörü h a l i n e g e l m i şt i r (eski n i n şoku yen i n i n ş ı kl ığ ı n a d ö n ü ş m ü şt ü r). Kültürati, retori k olara k, bur j uva d üzene ve cidd iye m u h a l if b i r tavrı s ü rd ü rm üş, fa kat m u ha faza altı n d a ki kendi i l kelerinden sapa n l a ra uyu m cu l u k dayatmış tır. 1 960'1arda kişi ka rşı-kü ltürün 'yeni' o l g u l a rı n ı n fa rkı ndayd ı . Fa kat yen i kend i n i beğen m i ş l i k demekti. ' M u h a l if kültür' sanat i l e, i mgelemi kontrol ed i l emeyen a n ı l a rı veya materya l leri ken d i gü cü içinde çağ ı n ı aşa b i l ecek b i r esere dön üştürmek için ku l l a n mak la i l g i len mekteyd i . O kü ltürün a l a n ı nda va ro l du . Ka rşı-kü ltür ola ra k a d l a n d ı r ı l a n şey fantezi ve gerçekl i k a ras ı n d a ki çizgiyi ortadan ka l d ı rmaya ve ken d i d ü rtüleri n i b i r özg ü rleşme bayra ğ ı altında hayata geçirmeye ça l ışan çoc u k l a r ı n m ücadelesiyd i . Burj uva iffet le sadece l i bera l ebeveyn l e ri n i n gizli cinsel eğ i l i m l eri açı kça orta ya ç ı ktığ ı nda a lay ed i l d i ğ i öne s ü rü l ü r. Bohem l i ğ i n i n sadece ya rı m a s ı r öncesi n i n G reenwich Vi l l age'i n i n * erken dönem a l ayları yük sek sesle tekrarland ı ğ ı n d a -on u n rock g ü rültüsü medya n ı n elekt ron i k ya n k ı odasında a rtı rı l d ı ğ ı nda- yen i ve cesu r o l d u ğ u iddia ed i l i r. O b i r ka rşı-kültürden d a h a çok yapay b i r kültürd ü r. Ka pita l iz m i n bu çifte çel işkisi içinde son 30 yılda yerleşen şey bu geçici i l g i n i n ve moda n ı n zevksiz egem e n l i ğ i o l m uştur: o kü/ türati için 'çeşitl i l i kl er', orta s ı n ıfl a r içi n hazcı l ı k ve kitleler için por no fantezi ler d ü nyasıd ı r. Ve o m od a n ı n temel doğası içinde kü ltü rü s ı rad a n l a ştırmıştı r. VI
Modernizm, Herbert M a rcuse'n i n öne s ü rd ü ğ ü g i bi, a s i m i l e mi et m i ştir? B i r boyutta evet. O b i r promosyon ve ka r metas ına dönüş türü l m üşt ü r. Fakat b u s ü reç ya p ı n ı n daha derin dönüşüm lerinde sadece ka pita l iz m i n temellerini zayıflata b i l i r. Sosyol oj i k gerçek, top l u msal d üzen i n ken d i n i meşru laştıran -on u küçümseyen ler karşısı nda savu n u la r ya pan- kişi leri d estekl ed i ğ i d i r. Fakat kültü rün meşru l a ştı rı l ması, öne s ü rd ü ğ ü m g i bi, kişisel tatm i n a rayı şı ve 'kişi l i ğ i n ' ifade ed i l mesid i r. O [Modernizm] kişisel özerkl i k ve hete rodoksi ad ı n a yerleş i k ortodoksiye sal d ı rı r. Fa kat modern kü ltürün a n laya ma d ı ğ ı şey b u O rtodoks i n i n mevcut bir d üze n i n bekçisi
*
Greenwich Vi llage: 1 960'1arın karşı-kü ltür hareketi n i n merkezi (Ü.T.).
28
KAPİTALiZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
d eğ i l , aksine 'doğru akıl' bakış açısından i n a n çl a r ı n uyg u n l uğ u ve a h l a ki kara kteri h a kkında h ü kü m veren bir yarg ı ç o l d uğ u d u r. Bu rad a ki paradoks, bizzat 'heterodoksi'nin l i bera l çevre lerd e uyum c u l u k haline gelmesi ve bu uyu m c u l u ğ u n uzlaşmaz l ı k bayra ğ ı altında uyg u l a n ması d ı r. O , ken d i kafa ka rış ı kl ı kları içinde, paylaşı l a n bir a h l a ki d üzen i n çözülmesiyle i l i ş ki l i öneri len b i r reçeted i r. G ü ç h a l a i ktisadi alanda ve büyü k ölçüde d evasa şi rketleri n e l i nd e m i d i r? Bu Batı l ı top l u m d a hala büyük ölçüde geçerl i olsa da, b u t ü rden b i r a rg ü m a n g ü n ü m üzdeki genel top l u m sa l değiş men i n doğası n ı n ya n l ı ş yoru m u d u r. Kapita l ist bir d üzen siste m i n s ü re kl i l i ğ i n i sağ l a m a k için m ü l kiyet v e g ü c ü b i r d izi yönetici a i l e a racı l ı ğıyla bi rleşti rd i ğ i n d e ta ri hsel g ü ce sah i pti. Kapita l izmdeki i l k derin, iç ya pısal değ i ş i m a i l e ve m ü l kiyetin idari g üçten ayrı l ması ve seçki n ler zi nciri n i n s ü rekl i l i ğ i n i ortadan ka l d ı rmasıyd ı . G ü n ü m üzde i ktisadi g ü ç patro n l a r ı n bu g üçleri n i m i rasçı larına a kta ra mayacakları ve - m ü l kiyet özel değ i l (a ksine a n o n i m ) o l d u ğ u ve yön etici kon u m ların teme l i n i m ü l kiyet d eğ i l tekn i k beceri ol uşturd u ğ u için- bu g üc ü n uyg u l a n masında geleneksel doğal haklar, meşru laştı rmalar ve meşru l u ğ u n a rt ı k fazla bel i rleyici ol m a d ı ğ ı ve b u n u n yoğ u n olara k h i ssed i ld i ğ i kurumlardadır.10 Daha büyük gerçekl i k, modern bir top l u m u destekleyen grupların sayı s ı ve i ktisadi ve top l u msal etki ler a rasındaki ka rş ı l ı kl ı bağ ı m l ı l ı k a rtt ı ğ ı için, siyasal düze n i n bu karş ı l ı kl ı bağ ı m l ı l ı ğ ı n ortaya ç ı ka r d ı ğ ı sistematik problem leri ve d i ğer, devlet-destekli ekonom i l erin a rta n reka beti n i yön etebilmek için gücün ü reti l d i ğ i yer h a l i n e gel mesid i r. B u n u n temel sonucu, "Ka m u c u Ekonomi" a d l ı kesim d e (6. Böl ü mde) öne s ü rd ü ğ ü m g i bi, Devleti n g ü cü n ü n genişle mesi ve top l u mda g ü c ü n dağ ı l ma biçi m i n i g i ri ş i m içinde ka rları n paylaş ı l ması n ı n değ i l Devlet bütçesi n i n i ktisadi ka rarlard a (ser maye n i n o l u ş u m u d a h i l ) temel h a kem h a l i n e gel mesi ve ka pita l i st ve işçiler a ras ı n d a ki reka betin değ i l (şi rketleri n hala büyü k ölçüde etki l i old u kları) m a li destek grupları a rasındaki reka beti n bel i rlemesi d i r.
10
Bu değişme kon usundaki daha geniş bir tartışma için, bkz. 'The Break-up of Family Capital ism", Beli, The End of ldeology (Glencoe, il.: The Free P ress, 1 960).
ÖNSÖZ 1 978
29
Vl l
Ben i m için bu kita b ı n d estek n o ktası d i n üzeri ne son b i r iza htır. Dini (Du rkhei m gibi) top l u m için b i r 'işlevsel zoru n l u l u k' o l a ra k görm üyor veya d i n o l m ad ı ğ ı nd a top l u m u n çözüleceğ i n i d ü ş ü n m üyoru m . D i n i n topl u m u n sökü l m üş d i kişleri n i n b i r ta m i rcisi ol d uğ u n a i n a n m ıyoru m . N e d e din o l m ad ı ğ ı nda topl u m la r 'ortadan ka l ka r', h atta aşırı kriz dönemlerinde (örneğ i n savaş za m a n l a rın da) meşru l u k aza l d ı kça bu d u ru m a d iren mek zorlaşacakt ı r. Din ler imal ed i l emez. Daha kötüsü, imal ed i l d i kleri nde son uçlar ya pay olacak ve çok geçmeden d a h a sonra ki moda devra n ı içinde orta dan yok olacaklard ı r. Max Weber'i n b i r a s ı rd a n fazla s ü re önce acı b i r biçimde tespit ettiği g i b i Edebi, a kade m i k aydı n l a r ı n v e kafe ente l l e ktü e l l e ri n i n d i nsel duyg u l a rı kendi i z l e n i m l e r ve duyu m l a r kayn a k l a rı e nva nte r i n e da h i l e t m e i htiyacı v e t a rtışt ı k l a r ı kon u l a r asla yen i b i r din o rtaya ç ı ka r m a m ı şt ı r. Ne yaza rl a rı n eserler yaratma i htiyacı n e de zeki yayı n c ı l a r ı n b u t ü rden kita p l a rı satmaya çok da h a etki n i htiyacı dinsel bir rö n es a n s ü rete b i l i r. Yayg ı n bir dinsel i l gi n i n o rtaya ç ı k ması n ı teşvi k ets i n etm e s i n , aydı n l a r ı n i htiyaçla rı nda n ve soh bet leri nden a sla b i r di n ortaya ç ı k m a m ıştır. M oda devra n ı çok geç meden moda n ı n p o p ü l e r k ı ldığı bu soh bet ve gazetec i l i k teması n ı u z a k l a şt ı ra c a ktı r.11
D i n l e r orta k b i r uya n ı ş ı paylaşan bi reyleri n en derin i htiyaçla rından d oğ m uşlar, fa kat 'ruh m ü hendi sleri' tarafı n d a n ya rat ı l ma m ı ş l a rd ı r. Din kon u s u n a i l g i m kültürü n kurucu özel l i ğ i o l d u ğ u n u va r sayd ı ğ ı m şeye, ya n i kişiyi va rol uşsal çı kmazl ara, i nsan l a rı n kendi son l u l u kl a rı n ı n ve aşamayaca kları s ı n ı r l arı n (günah olan i h l a l i n ) fa rkında o l malarına v e neticede bu çı kmazları i n sa n l ı k d u r u m uyla bağdaşt ı racak tuta r l ı bir ceva p b u l m aya dön ü k soru lar çarkı na yö n e l i ktir. B u fa rkı nd a l ı k b i l i n c i n en derin kaynaklarıyla biti ş i k oldu ğ u için, d ü nyevi i radenin kutsa l ı yen iden ele geçirme a rayı ş ı nda b i r noktad a ken d i s ı n ı rl a rı n ı n fa rkı na va rd ı ğ ı b i r kültüre i n a n ıyo-
11
The Sociology of Religion, çev. Ephraim Fischoff (Bostan: Beacon Press,
1 963: 1 3 7).
30
KAPİTALiZMİN KÜLTÜREL ÇELiŞKİLERİ
ru m . 1 2 B i r ayd ı n la n m a yaşayaca ğ ı m ıza i n a n ıyoru m . Modern izm i n tü ken i ş i , Kom ü nist hayat ı n çora k l ı ğ ı , kontrolsüz ben l i ğ i n b ı kt ı rı c ı l ı ğ ı v e tekt i p siyasal teza h ü ratları n a n l a msızl ı ğ ı , hepsi u z u n s ü ren b i r çağ ı n ka pa n ı şı n ı n yavaş da olsa geld i ğ i n i göstermekted i r. Moder n izm i n d ü rtüsü öteye geçmek, doğa n ı n ötesine, kültürün ötes i n e, trajed i n i n ötesi n e sıçra m a k -aperionu, yan i rad i ka l ben l i ğ i n ken d i n i m utla klaştırıcı ru h u n u n yön lend i rd i ğ i s ı n ı rsızl ı ğ ı keşfetmek tir. A n a htar kel i mesi n i n s ı n ı r l ar o l a ra k görü n d ü ğ ü yen i b i r term i nolojiyi, ya n i gelişmen i n s ı n ı r ı n ı , çevreyi ta l a n ı n sınırını, biyoloj i k d oğayla oyna m a n ı n s ı n ı r ı n ı el yord a m ıyla b u l maya ça l ı ş m a ktayız. Ancak e konomi ve teknolojiye bel l i s ı n ı rl a r koymaya ça l ı ştı ğ ı m ız da, ayrıca a h l a ki norm lar ı n ötesine geçen ve "bütün deneyi m ler 'ya ratıcı'd ı r" ya n ı lsaması içinde şeyta n i olanı kucaklaya n kültü rel deneyi m lerin a raştı rı l masına d a s ı n ı rl a r koymaya ça l ı ş m a ktayız. Kibre bir s ı n ı r koya b i l i r m iyiz? Bu soru n u n ceva b ı ka pita lizmin kül türel çel i ş kisi n i çözmeyi ve onun aldatıcı ikilisi, ikiz kardeşi olan modern iten i n kültü r ü n ü yı kmayı sağlaya b i l i r. O sadece g ü n d e l i k ekonom i k v e siyasal d ü n yayı d ize geti rmekten vazgeçecekti r. Da n i e l BELL Oca k, 1 978
Cambridge, Massachusetts
12
Bu London School of Economics'te 1 9 Mayıs 1 977'de verd i ğ i m Hobhouse Dersinin temasıdır: "The Return of the Sacred: the Argu ment on the Futu re of Rel igion", British Journal ofSocio/ogy (Ara l ı k 1 977).
..
On söz
El i nizdeki kita p önceki ça l ı ş m a m Sanayi Toplumunun Gelişi i l e d iya lekti k b i r i l işki i ç i n d e y e r a l ma ktad ı r. B u kita pta (ente l l e ktüel teknoloj i d a h i l ) teknoloj i n i n ve yen i bir yen i l i k ve pol itika i l kesi o l a ra k teori k b i l g i n i n kod la n ması n ı n tekn i k-i ktisadi d üzen i ve o n u n l a b i r l i kte ayrıca topl u m u n ta bakalaşma sistem i n i n a s ı l yen i den biçi m l e n d i rd i ğ i n i göstermeye ça l ı ştı m . B u kitaptaki yaz ı l a rda kültüre, b i l hassa modern ite fi kri ne ve top l u m u n değerleri n i n sı n ı rl a n d ı r ı l mayan a rzuyu vurg u l a d ı ğ ı kom pleks b i r yönet i m i n ida resiyle bağla ntı l ı probleml ere odakla n d ı m . Çağdaş ka pita l izmde görd ü ğ ü m çel işkiler bir za m a n l a r kültür ve topl u m u bir a rada tu ta n bağ l a r ı n kopma s ı n d a n ve top l u m la rı m ızda yayg ı n hazcı l ı ğ ı n etki sinden kaynakla n m a ktad ır. Önceki kita pta o l d u ğ u g i bi, b u rada da daha formel b i r teori k n iyete sa h i bi m . Çağdaş sosya l b i l i m i n neredeyse t ü m ü n d e top l u m egemen ku r u m l a r a racı l ı ğ ıyla ken d i n i 'yeniden ü retmeye' ça l ı şa n tek bir temel i l ke etrafı n d a organ ize o l m uş, ken d i n i egemen ku r u m l a r a racı l ı ğ ıyla yeniden ü retmeye ça l ı şa n bi rleşi k bir 's istem ' olara k görü l ü r (bu i l ke M a rx için m ü l kiyet i l işki l eri, Parsons için egemen b i r değer, örneği n başarı fi kri d i r). Fakat bana göre mo dern topl u m en iyi biçimde üç ayrı a l a n ı n , ya n i (i) top l u m s a l ya p ı (esasen tekn i k- i ktisadi d üzen), ( 2 ) yöneti m v e ( 3 ) kü ltürün kı rı l g a n b i r ka rı ş ı m ı o l a ra k a n a l iz ed i l e bi l i r. Sanayi-ötesi fi kri n i n b i l h a ssa tekn i k-i ktisadi d üzendeki değ i ş i m lerle bağla ntı l ı o l d uğ u n u i leri s ü rd ü m . F a kat top l u msal ya p ı d a ki değişimler yöneti m i veya kül türü belirlemez. B i l a kis, çağdaş d ü nyadaki çoğ u örnekte top l u m u n gerçek kontrol siste m i h a l i n e g e l e n siyasa l d üzen d i r. Bu kita pta gel işti rilen a rg ü mana göre, bu üç a l a n -ekonomi, yön et i m ve kültür- zıt eksen i l keler ta rafı n dan yöneti l i r: ekonomi
32
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
veri m l i l i k, yönetim eşitl i k ve kü ltür ken d i n i gerçekleşti rme (veya kişisel tatm i n ) . Son uçta ortaya ç ı ka n bu ayrışmalar son 1 50 yı l d ı r Bat ı l ı top l u mdaki geri l i mler v e top l u msal çatışmaların çerçevesi n i bel irlemiştir. E l i n izdeki kita b ı n böl ü m leri esasen büyü k l ü ğ ü ve d etayları b u a rg ü m a n ı ku l l a n ı şsız v e h a nta l kı l a n d a h a b ü y ü k b i r elyazmasın d a n a l ı n m ı ştır. O n l a r, fa rkl ı za m a n l a rda yayı n l a nsalar da, orta k b i r kayna ktan a l ı n m ı şlar v e b u rj uva topl u m u n ka rşı l ı kl ı i l işki içinde olan i ktisadi ve kültürel krizleri ve kü ltüre l modern izmin tükenişi ha kkı nda tutarlı bir önerme ol uşturmak için yen iden yazı l m ı ş l a r d ı r. E l i n izdeki kita pta bu a rg ü m a n ı n genel zem i n i ortaya seri l mek ted ir. Sonra ki yı l larda bu tema l a r ı n gel işti ri l diği ve daha formel b i r teori k ya pı n ı n ana hatlarıyla o rtaya kon u l d u ğ u bazı başka kita p l a r yazmayı u m uyorum. ***
B i r kita p -en azı ndan bana göre- ki ş i n i n dostlarıyla yaptığ ı b i r d iya log veya bazen b i r ta rtışmad ı r. B u b i l h assa e l i n izd e ki kita p için doğrud u r. Modernizme kültürel hayat ı n merkezi bir öze l l iğ i o l a ra k odakl a n m a m Steven M a rcus'la bazen s ü rekli, bazen a ra s ı ra fa kat s ü regelen bir d iya log ve ta rtı şma biçi m i n i kaza n d ı . Co l u m bia Ü n iversitesi'nde birl i kte bi rkaç yıl edebiyat ve top l u m üzeri n e, h e r yı l modern iten i n fa rklı b i r yön ü n ü a raştı rd ı ğ ı m ız semi nerler verd i k. Bu sem i n erlerde ve b u n l a rı n teti kled iği ta rtış m a l a rda Steve Marcus'ta n çok şey öğ ren d i m . Kültür h a kkı ndaki a ç ı kl a m a l a rı m ı b u n l a rd a n ç ı karı l a n m u h afazaka r son uçları m u h temel en redd edecek ol ması ona düşü nsel v e kişisel borcu m u azaltmaz. Son yazı " Ka m ucu Ekonomi"de a ç ı m l a n a n , b i r siyaset felsefesi o l a ra k l i bera l izmi bir yeniden teyit çabası o l a n tem a l a r ı n kayn a ğ ı nda benzer ö l ç ü d e dostu m l rving Kristol'la s ü regelen bir d iya log ve tartışma vard ı r. Açı kl a m a l a rı m ı değ i lse de, sosya l poli t i ka kon u s u n d a ki l i be ra l ç ı karı m la rı m ı reddedecek olması ona borç l a rı m ı hiçbir şeki l d e azaltmaz. Bir çevrede b u l u n m a k faydal ar sağ lar ve bu soru n lardan bazı l a r ı n ı ele a l d ı ğ ı m dostl a r ı n tepki l eri ben i m için bir şanstı: l i beral kültür kon u s u n d a ki tespitleri için Diana Tri l l i ng'e, modernizm ko n u s u nd a ki görüş a l ı şverişl eri için l rvi n g H owe'a, entel lektüe l l er kon u s u n d a ki d ü ş ü ncel eri için S. M. Lipset'e, teknoloj i kon u s u n da-
ÖN SÖZ
33
ki yaz kon u ş m a l a rı için Robert H e i l broner'a ve i ktisadi soru lar kon u s u n d a ki berra k eğiti mi i ç i n Robert M . Solow'a teşekkür borç l uy u m . Söyl emeye gerek yok ki, o n l a rd a n hiçbiri tepki leri ve ce va plarından ya rarlanara k ortaya koyd u ğ u m görüşl erden soru m l u değ i l d i r. Basic Books yayı nevi ndeki, m etn i m i büyü k titizl ikle okuya ra k a rg ü man ı n ı netleştirmekte ya rd ı mcı olan editörüm Midge Dec ter'a teşe kkü r borçl uyu m . E s a s borcum Russe l l S a g e Va kfı'nad ı r. Yed i yılda b i r ku l l a n ı l a n izi n yı l ında, 1 969- 1 970 eğiti m yı l ı nd a bir Mi safi r Öğret i m Üyesi olara k bu materya l i n çoğ u n u a l d ı ğ ı m büyü k bir ça l ı şmayı yazma ya başlad ı m . E l i n izdeki kita p, önceki kita b ı m g i bi, bir borc u n öde n m es i n i temsil etmekted ir. Ayrıca Aspen'de Tem m uz 1 974'te m i safi r öğreti m üyesi olara k "Ka m u sa l Ekonomi"yi yazd ı ğ ı m dö nemdeki m i safi rperve rl i ğ i için Aspen Beşeri B i l i m ler Enstitüsü'ne teşekkü r etmek istiyoru m . U l usal Beşeri B i l i m ler Fon u S. M . Li pset ve bana dört ü l kede entel l e ktüe l l er üzerine ka rş ı l aştı rmalı bir a raştırma ya pma i m ka n ı sağ lad ı; üzeri nde çal ıştı ğ ı m maka l e lerd e e l i n izdeki kita b ı n B i r i n c i Kısm ı n d a ki yazılarda yer a l a n bazı kav ra m l a rı for m ü l e etmeye ça l ı ştı m . Ayrıca, sekreteri m Baya n Sara Hazel'in yoğ u n ça lış m a baskı s ı altında bu met n i n büyü k b i r kıs m ı n ı d a kti l oda yaza ra k ya rd ı m l arı için teşekkü r etmek istiyorum. ***
Beni en çok mutlu eden şey, eşim Pearl 'e ithaf edeb i l eceğ im, temaları sadece entelektüel değil aynı za manda kişisel, vurg u s u sadece sosyo l oj i k d eğ i l a y n ı za manda i nsani olan b i r kita b ı n o l ması d ı r. Eşi m i n yüksek d üzeyde ed ebi eleşti ri leri a h e n ksiz b i r d ü nyada b i r a k l ı sel i m i n işareti o l a ra k d i kkat çekmekte v e ya ka la maya ça l ı ştı ğ ı m b i r standart sağ l a m a ktad ı r.
Açıklamalar
E l i n izdeki kita b ı n böl ü m leri b i r tema v e ç ı karım s ü re kl i l i ğ i sağla mak için d a h a önceki yaz ı l a r ku l l a n ı larak yen iden yazı l m ıştır. İ l k yazı "Ka pitalizm i n Kültürel Çel işkileri" 1 969- 1 970 yazında yazı l m ı ş d a h a büyük b i r meti n esas a l ı n a ra k yeniden yazı l m ıştır. Bu baş l ı ğ ı n ku l l a n ı ld ığ ı yazı n ı n bir kısmı Pub/ic lnterest derg i s i n d e Son ba har 1 970'de yayı n l a n m ı şt ı r. Yazı n ı n mevcut kısı mda yer a l a n bir başka parçası Col u m bia Ü n iversitesi İşletme Oku l u ve Sağ l ı k B i l i m leri Enstitüsü ta rafı ndan d üzenlenen Arden House konferansında s u n u l m u ş ve editörl ü ğ ü n ü Edwa rd S u l l iva n'ın ya ptığı Değişme veya Devrim'de ( 1 97 1 ) bir parçası "Ameri ka n Kül türü ve Değ işme Kavra m ı " ad ıyla yayı n l a n m ıştır. İ ki nci yazı "Kültürel Söyl emler Kon usunda Ayrı şmal ar" i l işki l i üç yazıd a n ya rarl a n ı larak v e ayrıca şu ek materya l ler ku l l a n ı l a ra k ol uşturu l m uştur: "Mesafe n i n Ortadan Ka l kması", Encoun ter, Mayıs 1 963; "Modern ite ve Kitle Top l u m u", Studies in Public Communu cation, C h i cago Ü n iversitesi, Yaz 1 96 1 ve "Kü ltür ve Topl u m u n Ayrışması", Daeda/us, K ı ş 1 965. Üçüncü yazı " 1 960' 1 a rı n Duyarl ı l ı ğ ı " 1 969- 1 970'de yazı l a n daha büyük bir m etinden ya rarlanara k ol uşturu l muş ve ayn ı ba ş l ı k al tında Commentary dergisi nde, Oca k 1 97 1 'de yayı n l a n m ı ştır. " Büyü k Yen i le n meye Doğru: Sanayi-Ötesi B i r Çağda D i n ve Kültür" Ara l ı k 1 974'te İsra i l , H ayfa'da Haifa Techn icon'un kuru l u ş u n u n e l l i nci y ı l ı için d üzen lenen eti k ve teknoloj i üzerinde b i r sem pozyu mda açı l ı ş d ersi o l a ra k s u n u l m uş, 1 975 sonba harında Social Research'ta yayı n l a n m ışt ı r. Beşinci yazı n ı n i l k kı s m ı "İsti kra rsız Ameri ka: U l usa l Bir Krizde Geçici ve Ka l ı c ı Faktörler" Encoun ter dergisinde Hazi ran 1 970'de "İ sti kra rsız Amerika" ad ıyla yayı n l a n m ı ştır; yazı n ı n i kinci kı s m ı
36
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Lon d ra'd a ki C I BA Va kfı 'n ı n d üzen l ed i ğ i bir konfera n s için 1 974 ba harında yazı l a n "So n ra ki 25 yıl" isi m l i daha büyük bir m a ka l e d e n o l u ştu ru l m uştu r. "Ka m ucu Ekonomi" d a h a önce 1 974 Sonba h arında Public lnte rest'te yayı n l a n a n maka l e n i n bi raz kısaltı l m ı ş h a l i d i r.
Genel Giriş / Alanların Ayrışması: Temaların Bir Açıklaması
Fried rich N ietzsche başeseri o l a ra k p l a n l a d ı ğ ı 1 888 baharında yayı n l a n a n son kita bı Güç isteği'n i n G i riş kı s m ı nda kısaca şöyle yaza r: B u rada a n l ataca k l a r ı m ö n ü m üzde ki i k i yüzyı l ı n ta r i h idir. G e l mek te olan, a rt ı k ta m a m e n fa rkl ı b i r biçi mde gele meyecek o l a n şeyi a n latıyoru m : nihilizmin gelişi. B u tarih bugü n l e b i l e i l i ş k i l i o l a bi l i r; çünkü b u rada zoru n l u l u k işlerl i ktedir. Bu gelecek ş i mdi bile yüzl erce işa ret l e di l e ge l m e ktedi r. . . B i r sü red i r t ü m Avr u p a kü ltü rü m ü z, h e r o n y ı lda b i r a rt m a kta olan b i r geri l i m l e, d u r durak b i l meden, şiddetle, ace l eyle, t ı p k ı s o n a va r m a k isteyen , a rt ı k d ü ş ü n meyen, kendi üzeri nde düşü n m e kten korka n b i r n e h i r g i b i fela kete doğru s ü r ü k l e n m e ktedi r. 1
N i etzsche için bu n i h i l izm i n kayn a ğ ı rasyonal izm ve h esapçı l ı k, niyeti 'd ü ş ü n cesiz kend i l iği nden l i ğ i ' yıkmak olan bir hayat yöne l i m i idi. Ona göre n i h i l izmin g ü c ü n ü özetleyen tek bir sem bol va rd ı r, o da modern b i l i m d i r.2 Fried rich Nietzsche, The Will to Power, ed. Walter Kaufmann (New York: Random House, 1 967: 3) [Güç İstenci, Çev. N i l üfer Epçeli, Say Yayı n ları, 201 O; Güç İstenci, çev. Sedat U m ran, Birey Yayı ncı l ı k, 2002] . İta l i kler Ni etzsche'ye a itti r. 2 Bu ayrıca Turgenyev'in i l k n i h i list olduğunu iddia eden kara kteri Baza rov'un, fa kat o l u m l u bir a n lamda temasıdır. Ona göre n i h i l izmin kaynağı "sloganı o l u m s uzlama değil Gerçeklik olan . . . modern Bilimin kuşkucu bi1
38
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
N i etzsche için, olagelen şey geleneğ i n , "homojen l i k sağ lama nın ve ka ra kterlerin kuşa klar boyu sürmesi n i n " p l a n l a n m a m ış, sorg u l a n maya n "araçla rı n ı n " y ı kı l masıyd ı . O n u n yeri ne "[art ı k] ka rşıt noktaya u laştı k; fa kat gerçekte ş u n a u l a ş m a k isted i k: en bü yü k b i l i nce, i nsan ı n kendisi ve ta rih a racı l ı ğ ıyla görebi l me yete neği ne". Topra kla orga n i k bağ l a r koptu, ' m ü l kiyetin devred i l e memesi' kura l ı yı k ı l d ı ve b u n l a r ı n yeri n i tica ri b i r uyg a rl ı k a l d ı . N i etzsch e za m a n ı n d üzen i boza n i l keleri nden bahseder: "(g ü n l ü k vaazların yeri n i a l a n ) gazete, d e m i ryol u, telg raf, m u azza m sayıda fa rkl ı ilgi a l a n l a rı n ı n -bu ned e n l e çok güçlü ve s ü rekli değişken olan- tek b i r ru hta toplan ması ".3 Bu tema N ietzsche'n i n 1 870-7 1 'de, hen üz 26 yaş ı n dayken yaz d ı ğ ı i l k kita bı Tragedyanın Doğuşu'nda n üve h a l i nde vard ı . O n u n büyük decca l ı, b i l i n c i n h i l kat gari besi 'des pot ma ntı kç ı ', "büyük Kiklops"* "sanatsal hayatı n sevi m l i çılg ı n l ı ğ ı n ı n asla ı ş ı l d a m a d ı ğ ı ", "sesi her za m a n caydırıcı çıka n " Sokrates'tir. Sokrates mesafe ko ya ra k ve sorg u l aya ra k kültürün hayat damarları n ı kesmeye esrik l i k içinde ve rüyayla elde ed ilen bilg iye şüpheyle bakarak baş l a r. Sokrates "bilgiden sonsuz haz d uya n" ve "en ü st doyu m u bizzat gerçeğ i n örtüsü n ü ka l d ı rma s ü reci nde, kendi g ücü n ü kend i n e ispatl a mada b u l a n " teorik insan ı n . . . benzersiz b i r örneğid i r".4 Dolayısıyla, n i h i l izm rasyo n a l izm i n son s ü reci d i r. N i h i l izm i n sa n ı n b i l i n ç l i "kendi geçmişi n i yı kma v e geleceğ i n i kontrol altına a l ma" isteğ i d i r. O modernite n i n uç noktasıd ı r. N i h i l izm, esasında metafizi k b i r durum olsa da, topl u m u n bütü n ü n ü ka p l a m ı ştı r ve
l i nci" idi. Edward Ga rnett bu nite lemeyi 1 895'te Babalar ve Oğullar'a yaz d ı ğ ı "Giriş"te yapa r: "O halde Baza rov nedir? ... Avrupa'nın her başkenti nde Devrimci m i lita n tipi üreten öğ retiyi te msil eden o [Baza rov] Bilimi Politi kaya ilk uygulayan boş zihindir... Onun açık kökeni mantıksal g ü ç l ü l ü k ru h u, Rus fa natizmi, ya da m u htemelen Slav'ın ayı rt edici dehası olan İdea'ya bağ l ı l ı kl a yoru m lanan Alman B i l i m i d i r . . . Saf b i l i m sel ruhun erken dönem ça l ı şması batı l ina nçların, bilinç bulanıklığın ın, Geçm işin duya rl ı l ı klarının ken d i n i engelleyeceğ i n i bildiği için mecburen yıkıcıydı, Baza rov'u n birincil görevi Yıkmaktı", Fathers a n d Children (London: Heinemann, 1 95 1 : 1 O). 3 a.g.e., s. 44. ' Cyclops: Eski Grek efsanelerinde tek gözl ü dev (çev. not.). 4 The Birth of Tragedy, çev. Francis Golffing (Ga rden City, N.Y.: Doubleday Anchor, 1 956). Akta rılan özdeyişler s. 84, 92, 95'te yer a l m a ktadır. Bütün ita l i kler Nietzsche'ye a ittir.
GENEL GİRİŞ I ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BİR AÇIKLAMASI
39
son unda kend i n i yı kması gereki r.5 Tari h sel Batı l ı d i nde ka rş ı m ıza ç ı ka n ve çağdaş edebiyatta Ni etzsche'n i n d e l i l iğe doğru g ittiğ i dönemde yazmaya başlaya n Joseph Conrad ta rafı nd a n ifade ed i l en i kinci, old u kça fa rkl ı b i r n i h i l izm a n l ayışı daha va rd ı r. B u fi kre göre uyg a rl ı k -va ro l u ş u n yüzeyi n i n ta m a l t ı n d a sakl a n a n v e d ışa rıya çı km a k i ç i n s ü rekli ba s ı n ç ya pan- a n a rşist d ü rtülerin ve hayatı n atasal köke n l e ri n i n ka rşısında i n ce bir koruyucu ta bakad ı r. N i etzsche i ç i n g ü ç isteğ i kurtu l u ş u n yol uyken, Conrad'a göre uygarlığı tehdit eden şeyd i r. H i l l i s M i l ler'ın ifadesiyle "Con rad'ın d üşünces in de uygarl ı k ka ra n l ı ğ ı n ayd ı n l ığa d ö n ü ş mesi d i r. O b i l i n meyen, i rrasyonel veya bel i rsiz her şeyi n i s i m l e n d i ri l m i ş ve d üze n l e n m i ş, i n sa n ı n a n l a m yükled i ğ i v e ku l l a n d ı ğ ı açık for m l a ra dön üştü rül mesi s ü recidi r". Uygarl ı ğ ı n i ki yön ü va rd ı r. "Uyg a r i n sa n ı n g üven içinde o l m a k için hazır prati k ödevlere kör bir sada kat, Vi ktoryen 'ça l ışma kültü'n ü hatı rlata n bir bağ l ı l ı k içinde ol ması gereki r. Carlyle kadar Conrad için de 'ça l ı ş m a k' ma razi ş ü pheden veya nörotik i rade felcinden ko ru r". Ve i ki nci yön b i r bağ l ı l ı k fi kri, ya n i başka l a r ı n a zoru n l u bir g üven d i r. Con rad için uyga rl ı k "aynı anda hem top l u m sa l bir idea l d i r h e m d e b i r kişisel hayat idea l i d i r. İdeal topl u m d üzen l i bir gem i n i n g üve rtesindeki i n sa n l a r a ras ı n d a ki i l işki temel i n d e, ya n i a ltta ki l e r i n üstteki lere itaat etti kleri v e t a m m ü ke m m e l b i r orga n izma o l u şturan h iyera rşi k bir ya pı etrafı nda tasavvu r ed i l i r".6 5 B u n u n l a beraber, b i l i m i n ve modernitenin son unu tasavvu r etmede i ki ki
taptaki ü s l u p farkl ı l ı ğ ı n ı karşılaştırın ız. Nietzsche Tragedyanın Doğuşu'nda şöyle yazar: "Bilg iye ve b i l i m sel iyimserliğe yönelik d iya lekti k d ü rtünün tragedya n ı n yön ü n ü n dönüşmesinde başa rılı olması teorik ve traj i k d ü nya görüşleri arasında sürekl i ebedi çatışma olabi leceğ ini, b i l i m son unda s ı n ı r larına u l a ştığı, bu s ı n ı rlarla yüz yüze geldiği, evrensel geçerl i l i k iddiasından vazgeçmek zoru nda ka ldığı ta kd i rde trajed i n i n yeniden doğabileceğ ini göstermektedir" (s. 1 04). Fakat N i etzsche 1 884'te Güç İsteği ndeki bir notta şöyle yazar: "Avru pa'n ın askeri gelişimi nden ve iç anarşik d u rumların bü yümesinden memnunum . . . Sinsi riya karlığın (Comte'un haya l i nde olduğu g i b i en başta mandarinl erle birlikte) sonu geldi. Her birimizin içindeki bar bar ya n teyit edildi, içim izdeki va hşi canavar da. İşte bunun için felsefeye daha çok önem veri lmekted i r. Ka nt her za man bir bosta n korku luğudur". Bkz. no. 1 27, Ka ufmann baskısı, s. 78; bu pasaj ı n ardındaki d ü rtüyü vurgu lamak için Nietzsche'n i n ka ba notlarının Kaufmann çevi risini gözden ge çi rdi m. 6 J. H i l l i s M i l ler, Poets of Reality (Ca m b ridge: Harvard U n iversity Press, 1 965: '
40
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
B u n u n l a bera ber, Con rad için hakim gerçek, topl u m u n doğal b i r varl ı k değ i l , a ksine -bel ki uyga rl ı ğ ı n i nce d ı ş ka buğ u n u n za ra r görmemesi için top l u msal i l işkileri d üze n l eyen keyfi b i r kura l l a r setine sa h i p- bir meka n izma o l masıd ı r. B u meka n izma içinde topl u m , Büyük Şa hsiyetlerden ve pol i s m e m u rlarından sistemi yı kmayı p l a n l aya n rad i ka l l ere kad a r bütün üyelerin i n ken d i du ruşları n ı serg i l eyebilecekleri, eyl em leri gerçekleştirebi l ecekleri ve uzlaşma oyu n u n d a ki rep l i kleri n i tekra rlaya b i l ecekleri kura l ları s ü rd ü rmek için gizli, açı kça dile getiri l meyen suç orta k l ı ğ ı içinde, başta n sona, siyasal sağda n siyasal sola kad a r ka rş ı l ı kl ı bağ ı m l ı l ı k içinded i r. Top l u m bu yüzden b i r g izem l i l eşti rme biçi m i d i r. Conrad 'ı n 20. yüzyı la geçerken anarşist faa l iyetlerin -bom ba l a m a l a r ı n ve sokaklard a öld ü rmek için 'burj uva araya n ' i n sa n la r ı n işled i kleri gelişigüzel cinayetlerin- kışkırttı ğ ı n i h i l izm hakkın d a ki güçlü rom a n ı Gizli Ajan' da bu tema işlenmekted i r. B u roman rad i ka l l eri n 1 960'1ard a ki daha yayg ı n terörü n ü n h a berci sid i r. Topl u m çok kı rılgan o l d u ğ u için, tek bir eylem, patlaya n b i r bom ba top l u msal d okuyu para m pa rça edebi l i r, b ü t ü n rol leri y ı ka b i l i r v e insanların d ü rtüleri n i a ç ı ğ a ç ı ka ra b i l i r. Die Tat (Eylem) derg i si n i n a n a rşist a n l ayışı n ı n mantığı her za man şuyd u : bir kıvı l cı m ı n top l u m u dönüştü receği romantik bir eylem. Fakat b u fi krin tüm içeri mleri Con rad' ı n roma n ı nda kom p l o ha reketi n i başlata n eyle m Rus Büyü kel ç i l i ğ i B i ri nci Sekreteri ta rafı n d a n ifade ed i l i r. Conra d Verl oc'a ş u n l a rı söyletir: "Tü m top l u msal evre n i yen mek i ç i n gerekl i ka ra rı m ü kemmel b i r biçimde verd i ğ i n izi açı kça gös teren" bir yı kıcı eyl e m i n olması gereki r. Fa kat b u n u ya pmak için b i ri n i n doğrudan " i n sa n l ı ğ ı n g ü n l ü k tutku l a rı n ı n d ı şı nda b i r şeyi körü klemesi gere ki r". Sözleri ne şöyle d eva m eder: Fakat bel i rtil mesi gere ken şey y ı k ı c ı b i r va h şet eyle m i n i n a k ı l a l maz, a n l a ş ı l maz, n e redeyse h i ç k i m se n i n a k l ı n a ge l m eyecek kada r saçma, gerçekte de l ice o l m a s ı m ı gerekir? D el i l i k t e k b a ş ı n a b i l e gerçekte korku n çt u r, o n u [de l iyi] tehditlerle, i k n a veya rüşvetle sa k i n l eşti remezs i n i z .
V e b u böylece die Tat büyü r. Büyükelç i l i k Birinci Sekreteri ko1 4, 1 6). Bu gemi -ayrıca orkestra- imgesi nin ayrıca Sai nt-Simon tarafı ndan işleve göre düzenlenen uyu m l u b i r toplumu betim lemek için ku llanı lması di kkat çekicidir.
GENEL GİRİŞ / ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BİR AÇIKLAMASI
41
n u şmasına şöyle deva m eder: "Uygar bir i n sa n ı m . Asla sadece bir kat l i a m ı organ ize etmek için sizi yön lend i rme haya l i kurmad ı m [ve] isted i ğ i m sonucu bir kat l i a m d a n bekleyemem. C i nayet her zam a n bizi m l e bera ber. O neredeyse bir ku rum. B u gösteri n i n öğrenmeye -bi l i me- daya l ı ol ması gereki r. Fakat her b i l i m [bunu] ya pmayacakt ı r. Sa l d ı rı, ta mamen, değerlere nedensiz küfrün şok ed i ci a n l a msızl ı ğ ı na sa h i p o l m a l ı d ı r". Ve ed i m Greenwich Gözle mevi ni, Başlangıç Meridye n i n i , yan i saat d i l i m l e ri n i n bu s ı n ı r ı n ı havaya u ç u r m a k -za m a n ı v e ayrı ca sembo l i k olarak ta r i h i yıkmak t ı r. Olan şey, kuşkusuz, bom bayı taşıyan genç a d a m ı n , eylem i n ne ya ptığ ı n ı n fa rkı nda ol maya n ku ryes i n i n b u n u keyifle ya pması ve ken d i n i patlatmasıd ı r. Fa kat, böyl ece, Con rad sayesinde, kişisel ve sembol i k d üzeyde, n i h i l izm i n terörü n ü n özü n ü görü rüz: nedensiz eylem, a n la msız eylem -del i l i k.7 B u kişi n i n geleceği g örmesi değ i l o n d a n kaçmasıd ı r. ***
Kaderi m i z bu m u d u r -ya teknoloj i k rasyone l l i ğ i n m a ntı ğ ı o l a ra k n i h i l izm mi, tüm uzlaşı m l a rı etkisiz k ı l a n kültürel d ü rtülerin n ihai ü rü n ü o l a ra k n i h i l izm mi? Ka rş ı m ızda vizyo n l a r, benzer şeki lde önceden bel l i b i rçok işa ret va rd ı r. Fakat bu aya rtıcı ve basit açık lama ları reddederek, o n l a r ı n yerine daha kompl eks ve e m p i r i k olara k s ı n a n a bi l i r bir sosyoloj i k a rg ü m a n ı ö n e s ü rmek i stiyoru m . Bat ı l ı top l u mda bir d ö n ü m noktasına gelmekte o l d u ğ u m uza i n a n ıyor u m : son 200 yı l d ı r modern çağı biçi mlendirmiş olan b u r juva fi kri n -insan eyle m i ve topl u msal i l işkiler, b i l hassa i ktisadi m ü badele kon us u n d a ki bu görüşün- son u n a ta n ı k l ı k etmekteyiz. Ve, b i r kültürel ha reket olara k, son 1 25 y ı l d ı r bütün g üzel sanatları hakim iyeti altına alan ve sem bo l i k ifadelerim izi biçi m l e n d i r m i ş olan modernizm i n ya ratıcı d ü rtüsü n ü n v e ideoloj i k h ü k ü m ra n l ı ğ ı n ı n s o n u n a geldiğ i m ize i n a n ıyorum. Bu a rg ü m a n ı gel i ştiri rken -soru n l a rı d ra matize etti kleri için g ü ç l ü- güçlü edebi a n l ayışlar d a n veya ayn ı eğ i l i m içindeki d i ğerleri nden (yeni za m a n l a rı n ka h i n leri o l a ra k göklere ç ı karı l a n B u rckhardt v e Spengler g i bilerin a n layı ş l a r ı n d a n ) baş l a m a k büyü k ölçüde aya rtıcıd ı r. Fakat b u yol u 7
Joseph Conrad, The Secret Agent (Garden City, N.Y.: Doub leday Anchor, 1 953). B i rinci sekreterin kon uşması için, bkz. s. 39-40.
42
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
o n l a r hata l ı oldu kları için değ i l ya n ı ltıcı old u kl a rı için terc i h etm i yoru m . N i etzsche v e Con rad her top l u md a çözü l ü ş ü n tekra rl a n m a i h t i ma l l erine çift-yüzl ü bir ayna n ı n fa rkl ı ta rafı nda ken d i n e özg ü ta rzd a ı ş ı k tutmaktad ı r, çünkü o n l a r fi kirleri ve i mgeleri n i b i l hassa kültü r a l a n ı nd a n a l ı rl a r. Fakat bu g i rişim ta rih ve sosyoloj i o l a ra k ya n ı ltı c ı d ı r. O n l a r ı n d ü nya görüşleri v e top l u msal değişme a n l a y ı ş l a r ı va h iy ta rzı ndad ı r, bu d ü ş ü n ce geleneğ i n i n kökleri Va hiy Kita bı'na,* 'Mahşer G ü n ü ' fi kri n e kada r uza n ı r ve gücünü A u g u s tine'in Roma'n ı n çöküşü üzeri ne d üşü ncel eri nden a l m ıştır. Va h iyle ve daha son ra d evri m l e meşg u l o l m a m ıza rağmen, bir topl u m u n ya p ı l a rı -hayat ta rzla rı, topl umsal i l işkiler, değerler ve norm l a r- ka ra n l ığ ı ayd ı n l ığa çevi rmemişti r. Güç ya p ı ları h ızla d e ğ i şebi l i r: yen i insanlar gel i r, yen i topl u msal i lerleme yol ları açı l ı r, egemen l i ğ i n yen i temel leri yaratı l ı r. Fakat bu türden d ra mati k a ltüst o l u ş l a r büyük ölçüde b i r seçki n lerin dolaş ı m ı d ı r. Büyük top l u msal ya p ı l a r, bil hassa a l ı ş ka n l ı kl a r, adetler ve yerleş i k, gele neksel ta rzla r çok d a h a yavaş d eğ i ş i r. Mahşer g ü n ü fi kri n d e n bü yü l e n m e m iz bizi s ı radan olana, ya n i -iktisadi ve top l u msal- a l ış veriş i l i ş ki lerine, işin ve mesleklerin ka ra kteri n e, aile hayat ı n ı n do ğası na ve her g ü n kü hayatı d üzen l eyen geleneksel davra n ı ş bi ç i m lerine körleşti rir. B i r siyasal d üzen savaşla veya devri m l e yı kı l d ı ğ ı nda yen i bir topl u m sal ya p ı n ı n i nşa ed i l mesi uzun za m a n a l ı r v e zord u r, mecbu ren eski d üzen i n tuğlaları n ı ku l l a n m a m ız gere kir. Bir b i l i m i n amacı görü n üşleri n teme l i nde yata n gerçekl i ğ i n ya p ı l a r ı n ı göstermekse, top l u msal değişmen i n za man boyutla rı n ı n -d i n sel veya devri mci- kıyamet vizyo n u n u n drama turg biçi m i n i n i n a n m a m ızı i steyeceğ inden daha yavaş ve daha kom p l eks old u ğ u n u a n l a m a m ız gereki r. İ l k sorun ta rihsel za m a n ı n çarpıtı l ması, i kincisi yekpare top l u m a n l ayışıd ı r. 1 9. yüzyı l ı n tahayyül d ü nyası i ç i n merkezi olan görüş b i r ağ o l a ra k (ve edebi sa n r ı l a rda bir örümcek a ğ ı olara k) top l u m a n layışıyd ı . Veya d a h a soyut fel sefi tarzda, Hegel ta rafı n d a n orta ya kon u l d u ğ u biçim iyle, her özel kültür, tari h i n her 'dönemi' ve • Va hiy Kita bı, Esinleme Kita bı ya da Apoka l i ps, Yeni Ahit'in böl ü m l erinden biri. Patmoslu Yu hanna ta rafından Patmos Adası'nda yazı lan, insanlığın geleceğinden sembol i k a n l atımlarla söz eden bir m eti n. Kitab-ı Mukad des'in son cüzü. https://www.turkcebilgi.com/a poka l i ps
GENEL GİRİŞ / ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BİR AÇIKLAMASI
43
b u n a bağ l ı o l a ra k her özel top l u m bir iç i l ke n i n b i r a raya getird i ğ i ya pısal o l a ra k ka rşı l ı kl ı i l i ş ki l i b i r b ü t ü n i d i . O Hegel için Geist veya içsel ruh, M a rx için d iğer bütün top l u msal i l i şki leri bel i rleyen ü re t i m tarzı i d i . Böylece, ta ri hsel veya topl u msal değ i şme her biri ken d i n itel o l a ra k fa rkl ı b i l i n ç ' u ğ rağ ı na' sa h i p temelde fa rkl ı birle ş i k kültü rlerin -Grek d ü nyası, Roma d ü nyası ve Hristiyan d ü nyası n ı n- ya d a her b i ri fa rkl ı türden top l u msal ü reti m i l i şki lerine ve ü retici g üçlere daya n a n fa rkl ı ü reti m tarzlarına -köleci, feoda l ve ka pital ist üret i m tarzına- sah i p top l u m l a r ı n [ta rihsel olara k] bi rbi rini izlemesi olara k ta n ı m la n m a ktayd ı . B u perspektifte ta rih diya lekti kti r, yen i ü reti m tarzı önce ki n i n o l u msuzla n masıd ı r ve kendi sinden sonrakine yol u hazı rl a r, hepsi n i a rd ı n a katı p çeken şey rasyonel l i k ereğ id i r.8 B i r kü ltürün her döneminde, her evresinde, a h l a kı ve sa natı n8 Bu Hegelci-Marksist a n l ayış tari h i n b i r a n lama sa hip olduğ u n u varsayar: o
b i l i ncin i lerleyen hareketi ya da insanın doğa üzerinde kontro l ü ve kendini zoru n l u l uğ u n kısıtlamalarından kurta rması d ı r. Ta ri h i n bu türden bir ereğe sahip olduğu g ü n ü m üzde söylenebi l i r mi? Spen g l er'i n Batı'nın Çöküşü a d l ı kita bı fa rkl ı bir keha net düzeni içerir. O biyoloj i k bir m etafor k u l l a n ı r: "Zira doğ u m , ölüm, genç l i k, yaş, ö m ü r fi kirle ri n i n temel leri olan her şey organ i ktir . . . " Ve ona göre kültürün morfoloji leri vard ı r: " . . . Diferansiyel Ka lkülüs ile X IV. Louis çağ ında haneda n l ı ğ ı n si yasal i l kel eri arasında, Klasi k Çağ şehir devleti ile Öklid geometrisi arasın da, Batı l ı yağ l ı boya resm i n uzay-perspektifi ile demiryol u, telefon ve uzak menzi l l i a raçlar arasında, konturpuan m üzik ile kredi ekonomisi a rasın da . . . a n l a m l ı tek-biçi m l i l i kler vard ı r". Böylece Spengler bir kültürün 'kade ri' veya kaçı n ı lmaz yörüngesi fi kri ne m ü racaat edebilirdi. Bu arg ü mandaki sıkı ntı, konturpuan m üzi k ve kred i ekonomisi g i bi gö rünüşte farkl ı formlar, sözgel i m i soyut i l işkiler üzerine bir a n layış orta k kavramsal kökene sa hip olabilseler de, bu kavra msal kökenler ile sonra ki gelişmeleri arasında zoru n l u bir bağla ntı olmamasıdır. Sosya list b i r eko nomi kredi uyg u lamasını terk ederken konturpuan m üziği sürdürebi l i r, zi ra, gösterm eye ça l ı ştığ ı m gibi, i ktisadi ve kültürel sistemler içinde gömü l ü olan unsurlar fa rklı gelişme ve kullanım 'kura l ları'na ta bi olabi l i rler. İ kti sadi u n s u rlar fayda kura l ı na tabid i r ve kişi on ları ku l l a n ı p kullanma maya veri m l i l i k teme l i nde ka rar verebilir; fa kat kültürdeki yeni l i kler fa rkl ı kültür lerden sa natçıların yararla n d ı kları ve yen i bileşim biçimleri n i n parçası ola ra k ku l l a n d ı kları insa n l ı k hazinesi n i n bir parçası haline gelirler. Özetle, kül tür veya topl u m u bir organizma olara k a l m a n ı n fazlasıyla ya n l ı ş olduğ u n u düşün ü yorum. B kz. Oswald Spengler, The Dec/ine o f the West (New York: Alfred A. Knopf, 1 939: 5, 7).
44
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERi
d a n siyasal biçimi ne, fel sefesine kad a r her şey (kültür ta rihi nde b i r dönemin 'sti l i ' fi kri ne yol açan) bu biricik Geist tarafı n d a n bi ç i m l e n d i ri l i r; b i r topl u m u n her yön ü, doğrudan veya dolayl ı ola ra k, ister h iyera rş i k feod al senyör ve serf i l i ş kisi, ister -ara l a r ı n d a ki i l iş ki l er, meta l a rd a n kültü rlere kada r, parayla dön ü ştürü lebilen bi reyler a rası ndaki şeklen özg ü r meta m ü badeleleri o l s u n , ege men i ktisadi ta rz ta rafı ndan bel irlen i r. Bu ka rş ı l ı kl ı i l i ş ki l i l i k, ya n i b i r ağ a n layı şı 1 9. yüzyı l rom a n ı nda, b i l hassa top l u m u n bütü n ta ba ka l a r ı n ı beti m l e m eye ça l ı şan bü yük top l u msal gerçekçi rom a n l a rda g ü çl ü bir imge h a l i n e gel m iş ti r. Richard Locke'u n i şa ret ettiği g i bi, Dickens'ı n Kasvetli Ev ro m a n ı nd a olay "Lond ra polisinden Müfettiş Bucket kad ı n ka h ra m a n ı İ n g i ltere'n i n [bu] sembo l i k merkezine sorg u la m a k için ge tird i ğ i n d e eylem çözü l ü r -suç bir çiçek hasta l ı ğ ı salg ı n ı n ı n ve ç ı k maza g i r m i ş b i r h u ku ki ve cinsel i d d i a l a r a ğ ı n ı n bütün İ n g i liz top l u m u n u n her yerine b u l aşı ncaya kad a r bir p i s l i k dalgaları h a l i nde yayı l d ı ğ ı Londra'n ı n bir geceko n d u bölgesindeki kasvet l i b i r me za rl ı kta i ş l e n m i şti r". Ve Steven Marcus'u n işaret ettiği gibi "ağ fi kri hemen her yerde b u l u n a b i l i r. Bel i rg i n biçi mde geç dönem Dic ken s'ta, George Ell iot' ı n bütün eserleri nde, bil hassa Middlemarch: Taşra Yaşamından Manzaralar'da karş ı m ıza ç ı ka r ve merkezi dü zeyd e Darwi n'in Türlerin Kökeni'nde yer a l ı r. O, deyi m yeri ndeyse, sosyoloj i n i n topl u m u n bir ağ i l işkileri olara k görü l d ü ğ ü temel ya pısal a n layışı i d i .9 Bu görüşün, doğru l u k payı ne o l u rsa olsun, artı k g eçerli oldu ğ unu d ü ş ü n m üyoru m . Batı l ı tari h i n bazı nokta l a rı nda -Hristiya n Ortaçağ'da, b u rjuva uygarl ı k ortaya ç ı ka rken- b i rleşi k topl u msal ve kültüre l tarzlar yer almış olabi l i r. Din ve o n u n h iyera rşi fi kri feodal d ü nya n ı n top l u msal ya p ı s ı n a ya n s ı m ı ş ve d i nsel tutku l a r d ö n e m i n sembollerine a ş ı la n m ı ştı r. B u rj uvaz i n i n ortaya çı kışıyla 9 Steven Marcus, Engels, Manchester and the Working Class (New York: Ran
dom H ouse, 1 974: 57-58). Locke bunları John le Ca rre'n i n Tinker, Tailor, Soldier, Spy (New York Times Book Review, 30 Haziran 1 974) a d l ı kitabı üze rine bir i n celeme yazısında ifade eder. Bir ağ olara k topl u m a n layı ş ı n ı n en belirg i n biçimde çağdaş edebiyatta, polisiye ve casusluk roma nlarında be n i msenmesi m u htemelen tesadüf değ i l d i r: polisin herkesi izlediği ve bu yüzden topl u m u n bütün d üzeyl eri arası nda bağ lantılar kurduğu ve casus l u ğ u n s ı rlarla ya da genel toplumsal ağların g izl i bağla rıyla i l g i l i olduğu varsayı l ı r.
GENEL GİRİŞ / ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BİR AÇIKLAMASI
45
i ktisadi i l i ş ki lerden a h l a ki davra n ı şa, kültürel a n layı şlardan kara k ter ya pısına kad a r bütün a l a n l a ra yayı l a n tek b i r genel topl u msal form ortaya çıkmış o l a bi l i r. Ve b u dönemde ta rih i n sa n ı n d oğa ve kendisi üzerindeki g ü c ü n d e b i r i lerleme olara k görülebi l i r. G ü n ü m üzde b u n lardan h i ç b i ri g eçerl i d eğ i l d i r. Ta ri h d iya lekt i k d eğ i l d i r. Sosya l izm ka pita l izm i a ş m a m ı şt ı r v e ken d i leri n i sosya l i st o l a ra k ad l a n d ı ra n devletler, g e l i ş m i ş sanayi topl u m la r ı n d a n ziya de, neredeyse ta mamen pre-ka pita l i st veya ta rı m egemen top l u m larda ortaya çı km ıştı r. Ve topl u m u n b i rleşi k değ i l ayrı ş m ı ş ol d u ğ u n u, farklı a l a n l a rı n fa rkl ı norm l a ra, fa rkl ı değ işme riti m leri ne sa h i p old u kl a rı n ı ve a l a n la r ı n fa rkl ı, hatta zıt 'eksen i l keler' tara fı ndan d üzen lendiğ i n i söylemek istiyoru m . Ka pita l iz m i n kültürel çel i ş ki leri n i n o l g u n laştığ ı b u rj uva hayatı n ve modern ist kültürün iniş ç ı kı ş l a rı hakkı n d a ki a rg ü ma n ı m ı a n lamak için ilk olarak "top l u m kon u s u n d a d ü ş ü n me biçi m i " h a kkı ndaki önermeleri me ba k m a m ız gereki r. ***
Bütüncü top l u m a n layışı n ı n a ks i ne, çağdaş toplumu her b i ri fa rkl ı eksen i l kelere ta bi o l a n üç a l a n olara k görmen i n daha ku l l a n ı ş l ı o l d u ğ u n a i n a n ıyorum (bu ayrı m ı n top l u m u n a s ı l ka ra kterine ge nelde uyg u l a n ı p uyg u l a namayaca ğ ı soru s u n u bir kenara b ı ra kı yorum). Topl u m u a n a l itik olara k teknik-iktisadi ya pı, yöneti m ve kültür biçi m i nd e üç kısma ayı rıyoru m. Bu kısı m l a r birbi rleriyle a h e n kl i d eğ i l lerd i r ve fa rklı değişme riti m leri ne sa h i p lerd i r; fa rkl ı ve h atta zıt davra n ı ş tipleri n i meşru laştıran fa rkl ı norm l a ra bağ l ı l a rd ı r. B u a l a n l a r a ras ı n d a topl u m içi ndeki fa rkl ı çel işkilerin kay n a ğ ı olan uyuşmazl ı kl a r vard ı r. 1 0 10
Bu metodoloj i k öncül çağdaş sosyolojideki i ki egemen paradigmaya, ya n i Marksizm'e v e işlevselciliğe göre değişi r. Bu i ki şema başka bakı m l a rdan keskin b i r biçimde fa rklı olsa bile orta k bir öncüle sa hiplerdir: top l u m ya pı sal olara k ka rş ı l ı kl ı i lişkili b i r sistemdir ve bir toplumsal eylem sadece bu b i rleşik sistemle bağlantı içinde a n laşılabi l i r. Marksistler için, ekonomi ve kültür m eta ü retimi ve m ü badele sürecinin ta n ı m ladığı bir 'bütü n l ü ğ ü n ' pa rças ı d ı r. İ şlevselciler i ç i n , D u rkheim'dan Parsons'a kadar, topl u m kendi içindeki bütün davra n ışların meşru l u ğ u n u beli rleyen ve böylece kontrol eden bir ortak değerler sistemidir. Onlara katı lmadığım noktaları daha tam olarak b i r makalede ifade etm işti m (bkz. Theories of Social Change, ed. Daniel Beli, New York: Basic Books, [bası lacağı bel i rtilen bu kita p yayı n-
46
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Tekn i k- i ktisadi d üzen ü retim i n org a n izasyo n uyla ve m a l ve h izmetlerin [topl u m u n fa rkl ı kı s ı m l a rı na] d a ğ ı tı m ıyla i l g i l id i r. B u d üzen topl u m u n meslek v e ta bakalaşma siste m i n i n çerçevesi n i o l u şturur v e teknoloj i n i n a raçsal amaçlar i ç i n ku l l a n ı l ma s ı n ı içeri r. Modern top l u mda e ksen i l ke işlevsel rasyon a lited i r ve d üzen l eyici ta rz iktisadi kılmad ı r. İ ktisadi k ı l m a özü nde veri m l i l i k, en d ü ş ü k m a l iyet, en fazla getiri, m a ks i m izasyon, opti mizasyon v e ayrıca kaynakların k u l la n ı l mas ına ve ka rı ş ı m larına ka ra r veri l mesi kon u s u n d a ki i l i ş ki l i benzer ö n l e m l e r a n l a m ı na g e l mekted i r. Tezat ma l iyetler ve kazançlar a rası ndad ı r ve tezatlar genel l i kl e parasal te ri m l er içinde ifades i n i b u l u r. Eksen ya pı b ü rokrasi ve h iyera rşi d i r, zira b u n ların kayn a ğ ı n d a görevl eri n uzma nlaşması, kısı m l a ra ay rı l ması ve etki n l i kleri koord i n e etme i htiyacı vard ı r. Basit b i r değer ölçüsü va rd ı r: fayda. Ve d eğ i ş i m i n [ m ü badelenin] ya l ı n b i r i l kesi va rd ı r: 'veri m l i l i k', ya n i daha rand ı ma n l ı olan ve daha d ü ş ü k m a l i yetl e daha fazla geti ri sağ laya n ü r ü n l ere ve sü reçlere yönel me. Topl u msal ya pı şeyleşti ri l m i ş b i r d ü nyad ı r, ç ü n kü o b i r 'kişiler ya p ı s ı ' değil 'ro l l er ya pısı'd ı r ve bu ya pı h iyerarşi ve görev i l i ş ki le ri n i d üzen l eyen organ izasyon şemaları içinde koord i n e ed i l i r. Otorite b i reyde değ i l kon u m d a d ı r ve top l u msal a l ı şveriş (birbi riy le uyu m l u ol ması gereken görevlere bağ l ı) rol ler a rasında bir i l işkid i r. Kişi bir nesne veya 'şey' haline g i ri ş i m i n sa n l ı k d ı ş ı olduğu i ç i n d eğ i l , a ksine bir görevi n yeri ne geti ril mesi örgütün amaçları na ta bi o l d u ğ u için gel i r. Görevler işlevsel ve a raçsal old u ğ u için, g i ri ş i m i n yöneti m i esasen teknokrati k kara ktere sa h i ptir. Yöneti m b i r sosya l adalet ve g ü ç a l a n ı, ya n i bir top l u m u n ge lenekleri nde ve yaz ı l ı ya da yazısız anayasasında cisim leşen bel l i a d al et a n layışları n ı (özg ü r l ü kçü topl u m l a rd a h u ku k u n egemen l i ğ i içi nde) uyg u la m a k için g ü cün meşru ku l l a n ı m ı n ı n denetlenmesi ve 'çatışm a n ı n d üzen l e n mesi'd i r. Siyasetin eksen i l kesi meşru l u k t u r ve meşru l u k demokrat i k bir yöneti mde gücün sadece yöneti l e n i n rızasıyla s ü rd ürülebil mesi ve yönetim biçi m i n i n rızaya da ya n masıd ı r. Z ı m ni koşu l eşitl i k fi kri, ya n i bütün insanların konsen süs içinde eşit ifade h a kkına sa h i p old u kl a rı d ü ş ü n cesid i r. Fakat bu a n layı ş ı n c i s i m leştiğ i yu rttaşl ı k fi kri son 1 00 y ı l d ı r sadece ka m usal a l a n ı değil, ayn ı za manda top l u msal hayat ı n diğer bütün boyutla rı n ı -yasa önünde eşitl i k, sivil h a kl a rda eşitl i k, fı rsat l a n m ış görünm üyor, Ü.T.]).
GENEL GİRİŞ / ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BİR AÇIKLAMASI
47
eşitliği, hatta son uçların eşitl i ğ i n i - i çerecek biçimde genişlemişti r, böylece kişi bir yurttaş o l a ra k topl u ma bütün kon u l a rda katı labi l i r. B u n l a r ı n çoğ u formel o l a b i l se de, her za m a n mağ d u r g rupların topl u mda adalet a ra rken m ü racaat etti kleri kaynaklard ı r. 'Eksen ya p ı ' temsil ve katı l ı m d ı r: siyasal pa rti ler ve/veya top l u m sa l grup l a r topl u m u n bel l i kesi m l eri n i n ç ı karl a rı n ı ifade edebi l i rler, bir tem s i l a racı ya d a b i r ka rarlara katı l ma a racıd ırlar. Yönet i m i n idari yön l eri teknokrati k olabi l i r ve problemler daha tekn i k meseleler h a l i n e geld i kçe teknokratik i d a re ta rzları yayı l m a eğ i l i m i nded i r. Fakat siyasal eylem, esasen, çatışan ve çoğ u kez uyuşmaya n çı kar ları uzlaştırmaya ça l ıştığı ve ya rg ı n ı n temeli olarak kapsayıcı b i r yasa y a d a a n ayasa b i ç i m iyle i l i ş ki l i b i r otorite sağla maya yoğ u n laştı ğ ı içi n , siyasal kara rl a r tekn i k rasyona l iteye göre d eğ i l, a ks i n e paza rlığa m üza kereye] y a da yasaya g öre ol uştu ru l u r. Üçüncü a l a n kültü r ile, bir a ntropoloğ u n bir g r u b u n ürün leri ve ka l ı p l a ş m ı ş hayat ta rzları o l a ra k kültür ta n ı m ı nd a n daha s ı n ı r l ı bi r şeyi v e sözgel i m i Matthew A rnold'ın "kültür bi reyde m ü kem mel l i ğ i n sağ l a n ma s ı d ı r" görüşü g i bi seçki nci fi kirlerden daha ka p sa m l ı bir d u r u m u kasted iyoru m . Kültür ile -Ernst Cassi rer'i izleye rek- 'se m bo l i k formlar a l a n ı ' n ı ve -bu kita pta ki arg ü ma n bağla m ı nda- daha dar anlatımsal sembolizm a l a n ı n ı, ya n i resi m, ş i i r ve roman a l a n ı ndaki ça ba l a rı ya da i n sani va ro l u ş u n a n l a m l a rı n ı i mgesel b i r biçimde keşfetmeye v e ifade etmeye ça l ışan d i nsel ayi n, tören ve ritüel biçi m leri içi nd eki çaba l a rı ka sted iyoru m.1 1 Bu kültür tarzları çeşitl i d i r ve kaynaklarında bütü n i nsa n la r ı n bütün çağ l a rda b i l inçlerinde b i l i şsel olara k yüzleşti kleri va roluşsal d u r u m l a r va rd ı r: örneğ i n ö l ü m ü n nası l ka rş ı l a n ması gerektiği, traje d i n i n doğası ve ka h ra m a n l ı ğ ı n ka rakteri, sadakat ve ödevin ta n ı m ı , ru h u n kurtu l uşu, sevg i n i n v e kend i n i feda etme n i n a n l a m ı, merhametin a n l a m ı , i n sa n ı n hayva ni ve i n sa ni doğası a rası ndaki geri l i m ler, i çg ü d ü n ü n ve kısıtlayı c ı l ı ğ ı n ta lepleri. Bu yüzden kültür ve din ta rih içinde bi rbi riyl e kaynaşm ıştır. Dolayısıyla, fa rkl ı topl u msal değişme 'riti m leri' o l d u ğ u ve bu
1 1 Burada kesi n l i kle kültür a l a n ı na ait olan bilme biçim leri olan fel sefe ve
b i l i m soru n u n u ele a l mayacağım. Burada tam bir sosyoloj i k g rameri ana hatlarıyla o rtaya koym uyorum. Bu ve başka kavra msal soru nları Russe l l Sage Foundation yayı nevi nden ç ı ka n kitaptaki d a h a ö n c e bahsetti ğ i m ya zımda ele a l d ı m .
48
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
üç a l a n arası n d a basit, sabit i l i şki ler b u l u n ma d ı ğ ı görü lebi l i r. 1 2 Tekn i k- i kti sadi d üzende d eğ i ş m e n i n doğası b i r l i k v e fayda i l kele ri n i n yen i l i k, eskiyi yı kma ve yen i s i n i getirme kon u s u n d a açı k kura l l a r sağ laması ba kı m ı ndan doğrusa l d ı r. Daha az etki l i b i r me ka n izma n ı n veya sürecin yeri n i daha etki l i veya daha ü retken o l a n ı a l ı r. B u i l erlemen i n bir a n l a m ı d ı r. Fa kat kültürd e her za m a n b i r tekrarlanma (ricorso), i nsa n la r ı n va rol uşsa l sancı ları olan kayg ı l a r ve soru n l a ra s ü rekl i dönüşler va rd ır. Ceva p l a r değişebilse de, onların kaza n a b i l ecekleri biçi m lerin kayn a ğ ı top l u mdaki başka değ i ş i m l e r olabi l i r. Bu ceva p l a r fa rkl ı za m a n l a rda değişe b i l i r veya yen i estetik formlarda yeniden şeki l leneb i l i r. Fakat h i ç b i r m utlak değişme 'i l kesi' yoktur. Bach ' ı n yeri n i Boulez a l maz. Yen i m üzik, yen i res i m veya yen i ş i i r i n sa n l ı ğ ı n gen işleyen b i r dağarc ı ğ ı n ı n, b i reylerin bir esteti k deneyi m i yen i bir formda yen iden şeki l len d i rmek için ku l lanabilecekleri ka l ı c ı bir hazi n e n i n parçası h a l i ne g e l i r. Kavra msa l bir a n lamda, fa rkl ı 'örgütsel d eğ i ş i m i l keleri' ayı rt e d i l e bi l i r. Top l u msal ya pıda, öze l l i kl e tekn i k- i ktisadi d üzende de ğ i ş m e i l k kez E m i l e Durkheim tarafı n d a n ta n ı m l a n m ı ş olan bir yol izler. B i r top l u msal a l a n ı n genişlemesi daha fazla etki leşime ve bu etki leşim ayrıca uzma n l aşmaya, ta mam layıcı i l işki lere ve ya pısal fa rkl ı l a şmaya yol aça r. Bunun en açık modeli uzma n laşma n ı n ve ya pısal fa rkl ı laşman ı n büyük ölçekli d eğ i ş i m i n ürünleri o l d u ğ u bir i ktisadi g i rişi md i r. Fakat kültürd e parça l ı topl u m l a r ı n veya m a ha l l i kü ltürlerin y ı kı l ması n ı n sebep o l d u ğ u etki leşimde artış kaynaş maya -Konsta nti n döneminde o l d u ğ u g i b i 'ya bancı ta n r ı l a r ka rı ş ı m ı na' veya modern sanatta (ve hatta orta s ı n ı f m e m u r meslek lerd e n a i l el eri n otu rma oda larında) kültüre l eserler ka rışı m ı na yol açar. B u kaynaşma modern sanatta -Afri ka l ı maskelerin veya Japon baskı l a r ı n ken d i tasviri mekansal a l g ı ta rzları içinde asi m i l e o l d u kl a rı y a da ken d i özel tari hleri n e sa h i p o l a n Doğ u l u v e Batı l ı d i n lerin modern bir dolayı m la m a b i l i nci içinde bi rbi rleriyle kay12
Bir başka, daha kom pleks soru vard ı r: İ nsan doğası üreti m tarzlarındaki veya başka bir tarihsel dönemeçteki değişimlere bağ l ı olarak değişir mi, yoksa sabit midir? İ n sa n doğası ayn ı kal ıyorsa bir 'bilinç' gelişmesinden nasıl söz edebi l i riz"? Peki, insan doğası değişiyorsa geçmişi nasıl a n l aya bi l i riz? Bu soru ları şu makalemde ele aldım: "Technology, Natu re, and Soci ety," The Frontiers of Knowledge, F ra n k Nelson Doubleday Dersleri, Seri ı (Garden City, N.Y.: Doubleday, 1 975).
GENEL GİRİŞ / ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BİR AÇIKLAMASI
49
naştıkları- bir sti l ler ka rı ş ı m ı d ı r. Modern kültürü bu o l a ğ a n ü stü d ü nya haznes i n i yağ malama ve önüne ç ı ka n her t ü rden sti l i kendi içinde eritme özg ü r l ü ğ ü şeki l l end i rmekted ir. B u t ü rd e n özg ü rl ü k modern kültürü n eksen i l kesi n i n ken d i n i ve ka pasiteleri n i gerçekleşti rmek için 'ben l i ğ i ' ifade etme v e yeniden i n şa etm e olmasından g e l mekted i r. V e bu özg ü r l ü k a rayış ında deneyi m i n çerçeveleri veya s ı n ı rları i h la l ed i l i r. Bu a rayış bütün deneyi m l e re uza n ı r; hiçbir yasak yoktu r, her şey keşfed i l meye açıktı r. Top l u m d a ki geri l i m i n ya pısal kaynakları b u çerçeve içinde ayı rt ed i l e b i l i r: büro krat i k ve h iyera rşi k bir top l u msal ya pı (esasen tekn i k-iktisadi ya pı) ile formel o l a ra k eşitl i k ve kat ı l ı ma i n a n ı l a n si yaset a rası nda; temelde rol ler ve uzman laşma temel i n d e organi ze olan b i r top l u msal ya pı ile ben l i ğ i ve 'ta m' ki ş i l i ğ i g üçlendi rme ve icrayla i l g i lenen bir kültür a rasında geri l i m ler va rd ı r. B u çel i ş ki lerd e ideoloj i k d üzeyde yaba ncı laşma, d uya rsızlaşma, otoriteye sa l d ı rı vb. biçimlerde ifade kaza nan birçok gizl i çatışma ayı rt ed i lebi l i r. A l a n l a r ı n bu zıt i l işkiler içinde ayrıştı kları görü l ü r. Bu a l a n lar ın ayrışması fi kri modern top l u m u n a n a l izi ne genel, teo rik b i r ya klaş ı m d ı r. B u noktada topl u msa l-teknoloj i k, sosyoe konom i k ve top l u m sa l-siyasal sisteml eri birbirlerinden ayı ra n be l i rl i teri m l erin ta n ı m l a n ması ku l la n ı ş l ı o l a bi l i r. Sanayileşme m a l l a r ı n kitlesel ü reti mi içi n enerj i n i n ve maki ne lerin uyg u l a n masıd ı r. Başka açılard a n bel i rg i n biçi mde fa rkl ı l ı kl a r serg i l eyen ABD v e Sovyetler B i r l i ğ i hem teknoloj i k topl u m l a r hem de sanayi top l u m l a rıd ı r. Sanayi-ötesi evre i n sa n l a r ı n ya pt ı kları iş türleri n d e -ima lat sanayinden h izmetlere (öze l l i kle beşeri ve pro fesyonel hizmetlere) ve i ktisadi yen i l i kler ve politi ka l a rda teori k b i l g i n i n yen i merkezi kon u m u n a kad a r- bir değ i ş i m i tem s i l eder. Hem ABD hem Sovyetler B i r l i ğ i benzer nedenlerle sa nayi-ötesi to pl u m l a r h a l i n e gelebi l i r. Ka pita lizm i ktisadi ba kımdan m ü l kiyet ku r u m u ve meta la rın ü reti mi etrafı nda org a n ize o l a n ve kültürel bakı mdan gerçekte top l u m u n çoğ u kıs m ı n a yayı l m ı ş m ü badele, a l ı m-sat ı m i l i ş ki l eri ne daya n a n b i r i ktisadi-kü ltürel siste m d i r. Demokrasi meşru l u ğ u n yöneti l e n i n rızasına daya nd ı ğ ı , siyasal arena n ı n fa rkl ı ra ki p g r u p l a ra açı k o l d u ğ u ve temel hakların koru n d u ğ u bir sosyo-pol iti k s i stemd i r. Ka pita lizm ve demokrasi ta rihsel olarak birl i kte ortaya çı kma-
50
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
s ı n a ve genelde fel sefi l i bera l izm ta rafı n d a n meşrul aştı rı l m a l a rı n a rağ men, i ki s i n i teori k veya prati k o l a ra k bi rbi ri n e ta bi kı l a n zorun l u b i r şey yoktur. Modern topl u mda siyasal d üzen g i derek özerk leşmekte ve tekn i k- i ktisadi d üzen i n idaresi, demokrat i k p l a n l a m a veya yönet i m ekonomisi ka pita l izmden s ü rekli olara k d a h a ba ğ ı msız h a l e gelmekted i r. Daha isabet l i biçimde bü rokrati k kol l e ktivizm olara k ad l a n d ı rı l a b i l ecek Sovyet kom ü n izmi bütün a l a n l a rı tek pa rça içinde kay naştı rmaya ve tek bir kurum, ya n i Parti a racı l ı ğ ıyla i ktisatta n siya sete, kültüre kad a r tek bir yön ü dayatmaya ça l ışan devl et-g ü d ü m l ü b i r topl u m d u r. Parti'n i n g i derek fa rkl ı l aşan b i r top l u md a bu yekpare ya pı içindeki kontro l ü n ü n seçki nlerin ka ra r a l a n ı n ı ge n i şletmeden s ü rd ü rü l ü p s ü rd ü rülemeyeceğ i g i derek daha fazla sorg u la n m a ktad ı r. Bu ayrı m l a r i ki neden l e zoru n l ud u r. İ l k olara k, o n l a r sanayi to pl u m u n d a n sanayi-ötesi top l u ma geçiş soru n u n u n ve ka pita l izmden sosya l izme ya d a bü rokrat i k kol lektivizme geçiş soru n u n u n, old u kça fa rkl ı i ki eksende gelişmeleri yüzü nden, ayrı i ki so run old u ğ u n u göstermekted ir. Sanayi-ötesi top l u m teknolojiye, i nsa n l a rı n ya ptı kları işin türüne (fa kat işçi s ı n ıfı n ı n ora n ı n ı n n i s pe ten d ü şmesi siyasa l içeri mlere sa h i ptir) ve b i l g i n i n organ izasyo n u na odakl a n ı r. B i r top l u m u n ka pita l i st mi sosya l i st mi veya ka pi ta l i st m i b ü rokrati k kol lektivist m i olduğu soru ları ekonomin i n yönet i m i v e topl u m u n değerler sistemi h a kkı nda soru l a rd ır. İ kinci olara k, ka pita l izm i n -bu sayfa l a rd a bah setti ğ i m - çel işki l e ri orga n izasyon türü ile i ktisadi a la n ı n gerektird i ğ i norm l a r, yan i g ü n ü m üzde kültürde h a l a merkezi önemde olan ken d i n i gerçekleşti r me normları a ras ı n d a ki uyuşmazl ı kla bağ lantı l ı d ı r. Ta rihsel o l a ra k tek b i r kara kter ya pısı -Pü riten ka ra kter v e meslek a h l a kı- ü rete cek biçimde b i r a raya g e l m i ş olan bu i kisi artı k birbiri nden kop m u ştu r. İ ktisad i a l a n ı n ve kü ltürel a l a n ı n i l keleri art ı k insa n ları zıt ta rafla ra yön lendi rmekted ir. Bu çel işkiler aslen Amerika'da ve d iğer Batı l ı top l u m l a rd a ortaya çı km ıştır. Ken d i veri m l i l i k d ü rtü s ü n e ve kend i n e has ken d i n i gerçekleştirme vaad i ne sa h i p olan Kom ü n ist d ü nya n ı n bu çelişkilerden bağ ı ş ı k o l d u ğ u h i ç de a ç ı k değ i l d i r. B i r t ü keti m topl u m u n u n Sovyetler Birliğ i'nde ne za man kurulacağ ı n ı (veya kuru l u p kurulamayacağ ı n ı ) bekl eyi p görme miz gere kecekti r. Maocu Ç i n 'e göre Ruslar zaten l a netle n m i ştir.
GENEL GİRİŞ / ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BİR AÇI KLAMASI
51
***
A n a l iti k ayrı m l a rı m ızda n sosyol oj i k ta rihe geçerken topl u msal ya pı ve kü ltür a rasındaki b u ayrı ş ma n ı n köken leri n i değişen a h l a ki m izaçla r a rası ndaki olağa n d ı ş ı zıtl ı k içinde a raştı ra b i l i riz. Modernite n i n temel ka b u l ü, ya n i Batı l ı uyg a rl ı ğ ı n 1 6. yüzyıl d a n beri içinden geçtiği d ü ş ü nce çizgisi topl u m u n top l u msal b i ri m i n i n g ru p, lonca, ka bile veya şeh i r d eğ i l a ks i n e kişi old u ğ u idd iası d ı r. Batı l ı i d e a l ka ra rı n ı kend i verirken özg ü r l ü ğ ü başaracak 'özerk i n san' idi. B u 'yen i i nsan'la b i r l i kte (i) ku r u m l a r ı n redd i söz kon usud u r (bu redded i ş ya rg ı g ü c ü n ü n kaynağı olara k bi reysel vicdanı esas a l a n Reformasyo n ' u n bel i rg i n sonucuyd u); ( i i i) yen i coğ rafi v e top l u msal s ı n ı rlar ol uştu v e ( i i i ) doğaya egemen olma ve kişi n i n kend i n i olabileceğ i şey kı l ma, hatta eski köklerden kur t u l u rke n ken d i n i ta mamen yeniden ya pma a rzusu ve yeteneği g e l i şti. A rtı k geçmiş d eğ i l g elecek d i kkate a l ı n maya başlad ı . Bu s ü reç ifades i n i i ki ayrı gelişme içinde kaza nd ı . Ekonomide b u rj uva g i rişimci ortaya ç ı ktı. Geleneksel dünya n ı n atfed i l e n bağ larından, sabit statüsünden ve ed i n m e üzeri ndeki s ı n ı rla m a l a rd a n özg ü rl eşen k i ş i i kti sadi d ü nyayı yeniden yapara k ken d i kaderi n i belirlemeye ça l ı ştı. M a l l a r ı n v e para n ı n serbest dolaşımı, bi reysel ve sosya l ha reketl i l i k bir ideal h a l i n e geldi. Bırakınız yapsınlar i l kesi en a ş ı rı biçimiyle 'dizg i n len meyen bi reyc i l i k' h a l i n e g e l d i . Kültürde, ki l i seden v e soylu hamiden özg ürleşen, hamisi n i n key fi ne göre değ i l hoş l a n d ı ğ ı şeyleri yaza n ve çizen, piyasa n ı n özg ü r kı lacağ ı bağ ı msız sanatç ı n ı n ortaya ç ı ktı ğ ı n ı görmekteyiz.1 3 Kültür g e l i ş i rken b u bağ ı m sızl ı k a rayı şı, sadece hamiden değ i l aynı za manda bütün adetlerden de bağı msız olma isteğ i ifadesi n i mo13 1 8. yüzyı lda yayı n c ı l ı ğ ı n gelişmesi ve bir piyasa n ı n yaratı lması yaza rı sade
ce bağ ı m sız değ i l, bazı örneklerde, sözgelimi Alexa nder Pope örneğ inde epeyce zengin kıldı. Ol iver Goldsm ith'in 1 762'deki ifadesiyle: "Ha l i hazırda İ n g i ltere' den çok az şair art ı k geçi m i n i sağ lamak için Büyük birine bağ ım l ı d ı r, o n ların h a l ktan başka hami leri yoktur ve h a l kı n top l u olara k iyi ve cömert bir efendi o l d u ğ u d ü ş ü n ü l ü r . . . Top l u l u ğ u n her ki bar üyesi bir adamın yazd ı klarını satın a l a ra k o n u öd ü l lendirmeye katkıda b u l u n u r. Bu yüzden, bir çatı katı nda yaşamayla a lay edil mesi bu son çağda ancak bir espri o l a bi l i r, a rtık sürmemektedi r, ç ü n kü gerçek değ i l d i r", a kt. Alexa nder Beljame, Men of Letters and the English Public in the XVllf'h Century (London: Kegan Paul, 1 948: 385); ilk Fransızca basım 1 88 1 . Pope'un kend i kita pla rından elde ettiği servet için, b kz. s. 366-370.
52
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
dern izmde ve o n u n en aşırı b i ç i m i olan 'kontrolsüz ben l i k' fi kri n de b u l d u . Hem g i rişi m ciyi hem d e sanatçıyı yön len d i ren d ü rtü s ü rekli yen iyi a ra ma, doğayı yeniden elden geçirme ve b i l i nci yeniden biçi m l e n d i rmed i r. Marx' ı n Komünist Manifesto'da b u rj u vaziye ka rşı neredeyse abartı l ı bir sevi n ç n idasıyla yazd ı ğ ı g i bi B u rj uva z i h e n ü z yüzy ı l ı b u l maya n s ı n ıfsa l ege m e n l iği s ü resince da ha ö n ceki bütün kuşa k l a r ı n hepsi nden da h a b ü y ü k ve da h a m u a zza m ü reti m g ü ç l e ri ya ratmışt ı r . Doğa n ı n g ü ç l e ri n i n i n sa n a , m a k i n eye tabi k ı l ı n ması, k i m ya n ı n sa nayiye v e ta r ı m a uygu l a n m a s ı , b u h a r l ı ge m i l e r, de m i ryo l l a rı, e l e ktri k l i telgrafla r, b ü t ü n k ı ta l a r ı n t a r ı m a a ç ı l ması, n e h i r taşı m a c ı l ığı, m a n ta r g i b i çoğa l a n n üfu s l a r - b u ü retici güçlerin top l u m sal emeğin bağrı nda uyu m a kta o lduğu ö n ceki yüzyı l l a rda n ha ngisi n i n a k l ı n ı n u c u nda n ge çe b i l i rdi? . . . B u rj uvazi ü reti m a ra çla rı n ı v e böylece ü ret i m i l iş k i l e ri n i v e o n l a r la bera ber to p l u mda ki t ü m i l i ş k i l e r i s ü rekl i devr i m c i l eşt i r m ede n va r o l a m a z . . . B ü t ü n s a b it, katı, do n m u ş ve pasla n m ı ş i l işki l e r eski ve sayg ı n önyarg ı l a r ve ka n a atlerle b i rl i kte s i l i n i p gidiyo r, yeni o l u şa n l a r ı n hepsi k e m i k l eşemeden eskiyor. Katı olan h e r şey bu h a rl a ş ıyo r, kutsa l olan h e r şey dü nyevi leşiyor ve e n so n u nda in sa n l a r hayat ı n gerçek koşu l l a rıyla ve diğer i n sa n l a rla i l işki l e riyle y ü z l eşm eye zorl a n ıyor.14
Sanatçı açısından 'kontrolsüz ben l i ğ i n ' h i ç d u rmayan kibri, en iyi biçimde, coşku n roma ntizmi b i r çağa da mgası n ı vura n Byron ta rafı n d a n ifade ed i l m i ştir: H ayatı n b üyü k gayesi Duyumdur - acı içi nde b i l e olsa va r oldu ğ u m u z u h i sset m e kt i r - b izi Kumar oyn a m aya - Savaşa - Seya h a te - e s a s ca z i besi başarı l a r ı nda n ayrı l m a s ı i m ka n sız aj itasyo n o l a n h e r bet i m l e m e ça bas ı n ı taşkı n fa kat gayretle h i ssetmeye güdü l eyen şey b u "a rz u do l u boşl u k"tu r . 15
İ ki d ü rtü de, ta ri hsel o l a ra k, modernite n i n aynı sosyoloj i k a n i yükse l i ş i n i n fa rkl ı yön leriyd i . O n l a r b i rl i kte rad i ka l bir biçimde 1 4 Ka ri Marx, Se/ected Works (Moscow: 1 935), Cilt 1, s. 2 1 O, 208-209. 15 Byron 's Letters and Journa/s, ed. Les l ie A. Marchand (Ca m bridge: Harva rd
U n iversity Press, Belknap, 1 974), cilt 3, s. 1 09.
GENEL GİRİŞ / ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BİR AÇI KLAMASI
53
Batı l ı d ü nya n ı n yol u n u açt ı l a r. Fakat s ı rad ışı bir paradoks, bu i ki d ü rtü n ü n diğeri n i n fazlasıyla b i l i n cinde ol ması, ondan korkması ve yı kmaya ça l ı şmasıyd ı . İ ktisatta rad i ka l olan b u rj uvazi a h l a kta ve kültürel beğ e n i lerde m u hafaza ka rlaştı . B u rjuva i ktisadi d ü rtü enerjil eri m a l l a r ı n ü reti m i n e ve i ş kon usunda içgüdüden, ken d i l i ğ i nden l i kten v e başı boş d ü rtüden korka n tutu m lar bütü n ü n e ka n a l ize eden o l d u kça kısıtlayıcı b i r ka ra kter ya pısı içinde organ ize o l m uştu. Ameri ka'n ı n a ş ı rı P ü riten l i ğ i n d e ölçüsüz davra n ı şı kısıt l a m a k için yasa l a r ç ı ka rı l ı rken, resimde ve edebiyatta b u rj uva be ğ e n i m uazza m ve vasattı . Kültü re l d ü rtü böylece b u rj uva değerlere ka rşı öfkeye dönüştü -Baudel a i re'i bu öfke n i n örnek şahsiyeti olara k a l ıyoru m . Baude l a i re "Fayd a l ı b i r insan o l m a k bana her za man old u kça i ğ renç bir şey olarak görü n m üştür" der. Ona göre fayda, rasyonel l i k ve mad d iyatçı l ı k çora ktı r ve b u rj uva n ı n h i ç b i r manevi hayatı ve h i çb i r a ş ı rı l ığ ı yoktur. Sanayi n i n "acımasız d üzen l i l iğ i " modern işyeri n i n yarattığı şeyd i r. "Makineleşme . . . bizi Amerika n l a ştı raca k, İ lerleme bizi, tüm manevi ya n ı m ızı old u kça köreltecektir . . . "1 6 Di kkat çekici olan şey, b u rjuva top l u m ekonomiye b i r rad i ka l b i reyci l i k geti rmesine v e b u s ü reçte b ü t ü n geleneksel top l u msal i l işkileri para m parça etme a rzusuna rağ men, b u rjuva s ı n ıfı n kül türd e modern izm i n rad i ka l deneyimci b i reyci l i ğ i nden korkmasıy d ı . Ters i n e, kültürde rad i ka l deneyi mciler, Baudelaire'den Rim baud'a ve Alfred Jarry'ye kad a r, deneyi m i n bütün boyutla rı n ı keşfetmeye i stekl i o l m a l a rı n a rağ men, b u rj uva hayatta n şiddetle nefret ediyorl a rd ı . B u sosyoloj i k b i l i n meyenin ta rihi, bu uzlaşmaz çel i ş ki n i n nasıl doğd u ğ u hala yazı l a b i l i r . 1 7
1 6 Bkz. Cesar Graria, "Bou rgeois Enterprise and Modern Life," Bohemian ver
sus Bourgeois (New York: Basic Books, 1 964), öze l l i kle s. 95-98; ve Joseph D. Ben nett, Baude/aire: A Criticism (Princeton: Princeton U n iversity Press,
1 944), Baudelaire'i n izleyen ta rtı şmayla i l işki l i olan köt ü l ü k a n layışı için, b kz. öze l l i kle Böl ü m 2 ve 3 . 1 7 Kom ü n i st d ü nyayla b i r para l e l l i k var mıdır? Rus Devrim i bütün g üzel sa natlarda benzeri görü l memiş bir can l ı l ı ğ ı n ve deneyi m patlaması n ı n önü n ü açtı. Devri m yüzlerce sanatçı ve yaza r ta rafından büyük coşkuyla ka rşı l a n d ı . Malevich'e göre "Kübizm ve fütürizm 1 9 1 ?'de siyasal ve i ktisadi ha yattaki d evri m i n habercisi olan devri mci sanatsa l form lardı". Kon strü kti vizm Kom ü nist topl u m u n yen i estetiği i l a n ed ildi. Tasa rım, res im ve m i ma ride Tatlin, Lissitsky, Gabo ve Pevs ner'in yeni l i kleri kadar Ka n d i nsky ve Ma-
54
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
B u rj uva topl u m u n tari h i nde hem kü ltürel hem d e i kti sadi a l a n l arı kökten dönüşt ü ren bazı sosyoloj i k 'geçitler' yer a l m ı ştı r. Kültürde, b i reyi n bir ben l i k o l ması a n l a m ı n d a köklü bir değişim vard ı . Kısıtlayı c ı l ı ğ ı n gücünden d ü rtüyü ka b u l e doğ ru eşit önem d e b i r değişim va rd ı . E konomide, g ü d ü l erin ka ra kteri nde bir i n sa nı çal ı şmaya yönelten ve işle o l u m l u veya o l u m suz bir biçi mde i l işki l e n d i ren merkezi önemde b i r değ i ş i m vard ı . Klasi k felsefe, Lovejoy' u n ortaya koyd u ğ u g i bi, va r l ı kla rın bir doğaya ve bu neden le ortak bir n itel iğe sah i p old u kl a rı n ı va rsa ya n bir metafizi k teolojiyd i . Platon'un Timaeus'ta yazd ı ğ ı g i bi, '"iyi' b i ri n i n kıska n ç l ı ktan kurtu l ması gerekir, böylece zoru n l u o l a ra k d a h a m ü kemmel olan [ya n] ortaya ç ı ka r veya d a h a a z m ü kem m e l olan v e 'kendi içinde ka l a mayacak' o l a n [ya n] ken d i d ı şı na taşa r". Daha a ltta ki n i n d a h a üstteki nden t ü red i ğ i b i r erdem h iyerarşisi va rd ı r. Fakat modern b i l i nçte bir orta k va rl ı k değil, a ks i n e b i r benlik va rd ı r ve bu ben l iğe i l g i o n u n -d üzenekler ve uzlaş ı m l a rdan, maskeler ve i kiyüzl ü l ü klerden, topl u m u n ben l i ğ i çarpıtma larından özg ü r- bi reysel sahiliğine, biricik, i n d i rgeneme yen kara kterine i l g i d i r. B u sa h i ben l iğe i l g i eyl emi d eğ i l güd üyü top l u msal açı s ı n d a n a h l a ki sonucu değ i l ben l i k üzerinde etkiyi a h l a ki ve estet i k ya rg ı l a rı n kayna ğ ı kılar.1 8
18
levich'in soyut sanat eserleri de vard ı. Tiyatroda Meyerhold, Ta i rov ve Vakhta n gov'un stil denemel eri vardı. Şiirde ("sokaklar fırça larım ız, mey danlar paletleri mizd i r" d iyen) Maya kovsky gibi başarı l ı fütü ristler, Blok ve Bely gibi (devri m i d i n sel bir teza h ü r olarak yorumlaya n) sembol istl er vard ı . Kurmaca edebiyatta Babel v e Pil nya k, Za myatin v e Bulgakov'un yazıla rı, si nemada Eisenstei n ve P udovki n'in fi l m leri va rd ı. Bu 1 930'1arda sona erdi. Geriye ka lan tüm şey Parti ta n ı m l ı bir 'sosya l ist gerçekçiliğin' donmuş pastasıydı. Heyecanlı deneyi mler yarata n l a r mah ku m l a r, intihar g i rişimleri nde b u l u n a n lar, suskunlar, başka memleketler den i nsanlardı. Açıkçası, oldukça ka rarlı biçimde bir halkı sanayi leşmeye seferberl iğe oda kla nan bir toplu mda, bağımsızl ı ğ ı n m ı yoksa sanatçılar ve yaza rların başı boş d ü rtüleri n i n mi 'yeni insan' yaratmadan ve Parti'nin yön lendirmeye çal ıştığı i ktisadi enerji leri ka nal ize etmekten bir 'uzaklaş ma' olacağı soru n u vardı. Bu dönüşü m ü n tam bir res m i n i b i r l i kte sunan i ki kita p için, b kz. Arth u r O. Lovejoy, The Great Chain of Being (Ca m b ridge: Harvard U n iversity Press, 1 936), öze l l i kle Böl ü m 2 Grek fe lsefesi ve Böl üm 1 O Romantizm (a l ı ntı: Ti maeus, s. 3 1 5-3 1 6); ve Lionel Tri l l i ng, Sincerity and Authen ticity (Cam brid ge: Harvard U n ivers ity Press, 1 972).
GENEL GİRİŞ / ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BiR AÇIKLAMASI
SS
Fa kat daha büyü k bağ lam, d i nden sekü ler kültüre kad a r, a n l a m larla yükl ü davra n ı ş ı modern topl u m d a ele a lacak biçimdeyd i . To p l u m u n, öze l l i kle Batı l ı top l u m u n tari h inde her za m a n b i r ser best l i k ve kısıtlama d iya lektiğ i va r o l m u şt u r. Büyü k tarihi d i n lerde şeyta n iden, kontrolsüz insan doğasından korku karş ı m ıza çıkar. Ve b u n l a r kısıtlayıcı d i n ler o l m u ş l a rd ı r. Serbest l i k yön ü n d e b i r de ğ i ş i m 1 9. yüzyı l orta l a rı nd a d i n sel otoriteden kopuşla ortaya ç ı k m ı ştır. Kültür -öze l l i kl e modern i st kültür- gerçekte şeyta n iyle i l iş kiyi ben i m sem i ştir. Fakat sekü ler kültür (sanat ve edebiyat) şey ta n iyi d i n i n ya pt ı ğ ı g i bi e h l i l eşti rmek yeri ne ka b u l etmeye, a raş tırmaya ve ondan zevk a l maya ça l ı ş m ı ş, ya ratıcı l ı ğ ı n bir kaynağı o l a ra k g ö rm üştür. Estet i ğ i n özerkl iği çağrısı nda, deneyi m i n ken d i içinde v e başl ı başı n a ü s t ü n b i r d e ğ e r o l d u ğ u, her şeyi n a raştı rı la b i l eceğ i, h e r şeye -hayatı ya n sıtmad ığı nda, en azı ndan haya l g ü cüne- izi n veri l mesi gerektiğ i fi kri ortaya ç ı ktı. Eyl e m i n meşru l u ğ u kon u s u n d a b u sa rkaç serbest l i k ta rafı na yöneldi, kısıtl a madan uza klaştı . 1 9 Bu yüzden, modernizm ayartıcı o l m u ştur. G ü c ü n ü ben liğe ta pı l ması n d a n a l ı r. Cazi bes i n i hayat ı n bizzat bir sanat eseri olması gerektiği ve sanatın sadece to p l u m u n, b i l hassa b u rj uva to plu mun adetleri ka rşısında ifade ed i lebileceğ i fi kri nden a l ı r. Bazen, ge rçekte yaşa n d ı ğ ı g i bi, modernizm siyasetle bağlantı l ı o l d u ğ u n d a , ister Wyn d h a m Lewis g i bi sağcı ların öfkesi ister B reton ve sü rrea listler g i b i sol c u l a r ı n aşağ ı l a m a l a rı içi nde, çağdaş topl u m u yıkıcı h a l e g el i r. G ü n ü m üzde modernizm kuvveti n i tüketm işti r. H içbir geri l i m yoktur. Ya ratıcı d ü rtüler zayıfl a m ı ş, boş b i r ka p h a l i n e gel m i şti r.20
1 9 Bu arg ü m a n ı d i n ve kültür üzerine yazımda açımladım, s. 1 5 7. Onun teolo
jiyle ve sa natla i l işkisinde şeyta n i n i n rol ü üzeri ne sıradışı bir tartışma için, bkz. "The Demonic", Paul Ti l l ich, The /nterpretation of History (New York: Cha rles Scribner's Sons, 1 936: 77-1 1 5). Bu makale i l k kez 1 926'da, Alma nca bası l m ı ştı r. 2° Kıdem l i modernist bir şair Octavio Paz şöyle yaza r: "Gü n ü m üzde . . . mo dern sanat kend i olumsuzlayıcı güçlerini kaybetmeye başlamıştır. Bi rkaç y ı l d ı r o n u n olu msuzlamaları artık ritüel tekra rlar haline ge l m i ştir: isyan Prosedü re, eleştiri retoriğe, i h l a l le r seremon iye dönüşm üştür. Olum suzla ma a rtı k yaratıcı deği ldir. Sanatın sonunu yaşa makta olduğ u m uzu söyle miyoru m : modern sanat fikrin i n son u n u yaşamaktayız". Paz bu modern fik ri ne, bilhassa İspa nyol kültüründe kazandığı bir ölçüde fa rkl ı biçime i l işkin
56
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
İ sya n d ü rtüsü 'kü ltürel kitle'21 ta rafı n d a n kuru msa l laştırı l m ı ş ve bu d ü rtü n ü n deneysel biçi m l eri reklamcı l ı k ve modac ı l ı ğ ı n sentaksı ve semantiği h a l i n e gel m i ştir. Bir kültürel sti l olara k isyan d ü rtüsü b i r ya ndan kü ltürel kitl e n i n 'daha özg ü r' hayat ta rzl a rı n ı n l ü ksü o l m a s ı n ı m ü mkün kı lan rad i ka l ş ı kl ı k olara k va r o l u rken, öte ya n d a n rahat işler bir i ktisadi sistem içinde bizzat o n u n g ü d ü l eri için d e dön üştürül mekted i r. İ ktisadi d ü rtüyle ha reket ed i l d i ğ i nde ki ş i n i n hem yurttaş hem d e burjuva olara k ikili, zoru n l u olara k çel işki l i rol ü erdem proble m i n i ortaya ç ı karmıştır. B i reyi n bir yurttaş olarak parçası o l d u ğ u siyasetle i l işki l i yükü m l ü l ü kleri, bir burjuva olarak özel çı karları peş i n d e koş ması n ı gerektiren özel i l g i leri vard ı r. Jeremy Benth a m b u türden bir ken d i l i ğ i bir top l u l u k olara k ka b u l etmez. Fakat ger çek bir ayrı m, 'topl umsal karar' ve 'bi reysel ka ra rl a r ı n özet topla mı' ayrı m ı mevcuttur: bir topl u m u n öd emeler dengesiyle i l işki l i
usta l ı kl ı b i r tartışma ya par. Tek itirazım 'g ü n ü m üzde' sözcüğüne olacaktır. Modern izm i n gücünü 50 yıl önce kaybettiğ ine inan ıyoru m. Bkz. Octavio Paz, Children of the Mire: Modern Poetry from Roman ticism to the Avant Garde (Ca m bridge: Harvard U n iversity Press, 1 974). Alıntı s. 1 49. Daha m u ha l if bir kayna ktan, daha erken dönem bir görüş için, bkz. Re nato Poggioli, The Theory of the Avan t-Garde (Cambridge: Harva rd U n iver sity Press, 1 968); modern ite ve modernizm hakkında o l d u kça i kna edici bir tartışma için, bkz. bil hassa s. 209-23 1 . 2 1 'Kültürel kitle' i le, ilk olara k b i r kültürel ü retim dünyasının kendi n i sürdür mesi n i sağlayan yeterli büyü k l ü kte izleyiciyi kasted iyoru m . Bu kültürel kit le, mesleki bir a n lamda, a i leleriyle bi rkaç mi lyon kişiyi bulan, esasen bilgi ve i letiş i m endüstrilerindeki kişiler ve ai leleri ni içerecekti r. Bu kültürel kitle sosyoloj i k olarak üç bileşene sahipti r. O kültürü yarata n ları değ i l iletenleri, yan i yü ksek eğitimde, yayı nevlerinde, dergilerde, yayı n kuru m l a rında, tiyatroda ve m üzelerdeki ciddi kültürel ürün leri işleyen ve a l ı m lanmalarında etki l i olan kişileri içermektedir. O bir kü ltür, kita p satışla rı, bası m ı ve ciddi m üzik kayıtları piyasası olacak yeterli büyü klükted i r. Ve o ayrıca daha geniş kitle kültürü izleyicisi için popüler materya ller ü rete n yaza rla r, dergi editörleri, fi l m ya pımcı ları, m üzisyen ler gibi grupları içerir. Fa kat o sadece büyük ölçüde kültürel kitleyi ka psar. Kaçı n ı l maz olara k, Tom Wolfe'un 'kültürati' olara k adlandırdığı daha küçük çevreler vard ı r; örneğ i n bunlar daha kültürel bir 'ton' a raya n l a r, 'tarz', 'moda' veya Trend' yaratmaya çalışanlar veya bun ları ku l lananlard ı r. Almanlar bunun için Tendenz [trend] teri m i n i ku l l a n ı rlar: kendini kültürel rüzgarlara b ı rakmak. Fakat b i r gençl i k kültürü için hangi biçimde moda ve hevesti r: Tendenz veya Tendenz vending kültürati için uygundur.
GENEL GİRİŞ / ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BİR AÇIKLAMASI
57
açıkları n ı ka patmak için ken d i petrol kaynakları n ı koruması gere ki r, fa kat her i nsan kend i özel i htiyaçlarına göre ha reket ederek daha fazla petrol satı n a l a bi l i r. Bir bireyi n çoğ u kez ken d i s i için is ted i ğ i şeyi n (örneğ i n açık bir üstgeç i d i n ) genelde bir kabus hal i ne gelme i h t i m a l i de ayn ı ölçüde açı ktır. Bu türden b i r özel a rzu lar ve ka m u sa l soru m l u l u k dengesi g erçektir. Peki, bu denge nasıl s ü r d ü rü l ür? Ka pita lizm i n i l k gelişme dö nemi nde kontrolsüz i ktisadi d ü rtü Pü riten kısıtlama ve Protesta n a h l a k a rac ı l ığ ıyla kontrol altında tutu l m a ktayd ı . P ü riten kısıtlama kişi n i n mesleki yükü m l ü l üğ ü n ü veya topl u m a karşı görevi n i yeri ne getirmesi sayesinde işled i . Fa kat Protesta n a h l a kı modernizm değ i l bizzat ka pita lizm zayıfl at m ı ştır. P rotesta n a h l a k ı n ta h r i b i n d e en büyük h ususi terti bat ta k sitli satı ş l a rı n veya tü ketici kred i s i n i n icad ıyd ı . Kişi daha önceleri satı n a l m a k için tasarruf etmek zorundayd ı . Fakat kred i kartları sayesinde i htiyaç h issettiği şeyleri a l a b i l ecek hale geldi. Kitlesel ü reti m ve kitlesel tüketi m, yen i i htiyaçların ve bu i htiyaçları ka rşı layacak yen i a raçların yaratılması sistem i dön üştü rd ü . Protestan a h l a k (sermaye d e ğ i l ) mal biriktirmeyi s ı n ı rlamaya h izmet etm i şti. Protesta n a h l a k b u rj uva top l u m d a n kopt u ğ u n d a geriye sadece hazc ı l ı k ka l d ı v e kapita l i st sistem kend i aşkı n a h l a kı n ı kaybetti. Geriye ka pita l iz m i n özg ü rl ü ğ ü n temeli o l a ra k ve hayat sta n d a rd ı n ı n yü ksel mesi ve yoks u l l u ğ u n yen i l mesi için h iz met ettiğ i a rg ü m a n ı ka l d ı . Fakat bu a rg ü m a n l a r doğru old u ğ u ta kd i rde b i l e a ş k ı n bir bağ ı n eksi kliği, bir topl u m u n kend i ka ra k ter ya pısı, ça l ı ş m a h ayatı ve kültürü içinde b i r 'ni hai a n l a m l a r' seti s u n m a d ı ğ ı d uyg u s u sistem i sarsmaya başlad ı -çü n kü açı ktır ki, özg ü r l ü k b izzat ka pita l i st sistemden ziyade bel l i bir topl u m u n ta rihsel geleneklerine bağ l ı d ı r, hatta a rtı k siste m i n ekonom i k bü yüme sağ l a ma yeteneği sorg u l a n m a ktad ı r.22 Ka pita l izmin -a h l a ki d eğ i l - kültürel meşru laştı r ı l ması hazc ı l ı k h a l i n e g e l d i, ya n i bir hayat ta rzı olarak haz fi kri ö n e ç ı kt ı . V e a rtı k g ü n ü m üzde egemen o l a n l i bera l değerler siste m i nde b i r kültüre l erg i n l i k modeli -bi r davra n ı ş tarzı olara k ken d i ideoloj i k d ü rtüsel 22
B u a rg ü m a n ı n bir açımlaması için, bkz. lrving Kristal, "When Virtue Loses All Her Loveliness" - Some Reflections on Capitalism and 'The Free Soci ety"', The Public lnterest, no. 21 (Sonbahar 1 970), yen iden basım, Capita lism Today, ed. Daniel Beli and l rving Kristal (New York: Basic Books, 1 97 1 ).
58
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
a rayı ş mantı ğ ı n a s a h i p- m od e rn ist bir d ü rtü h a l i n e gel d i . Ka pita l iz m i n kü ltürel çelişkisi b u d u r. Modernite n i n i k i l e m iyle sonuçla n a n şey bu çel işkid i r. ***
'Ekonomi' sözcüğü Gre kçe oikos, ev h a l kı teri m i nden g e l m es i n e rağ men, A n t i k d ü nyada bizi m ki g i b i b i r ekonomi, fiyat ta rafı ndan d üzen lenen ka rşı l ı kl ı bağ ı m l ı b i r piyasa l a r sistem i b i l i n m iyord u; ne d e o n l a r 'ekonom i k' teri m ler içi nde, ya n i hesa p l ı l ı k fi kri teme l i nd e d ü ş ü n üyorlard ı . Ü reti m ev h a l kı n a ve i htiyaçlara yönel i kti. B u i htiyaçlar biyoloj i k kaynaklıyd ı : yeterli besin, uyg u n barı n a k, etki l i sağ l ı k koru n ması. Aristoteles'in ifadesiyle "sabit b i r bağ va r d ı [çü n kü evi yönetme sanatı i ç i n m ü l kiyet gerekl iyd i ]". B u rjuva topl u m u ta n ı m layan öze l l i k i htiyaçlar d eğ i l a rzu l a rd ı r. Arzu l a r biyoloj i k d eğ i l psi koloj i ktir ve d oğ a l a rı gereğ i s ı n ı rsızd ı r. Top l u m orta k b i r amaca göre yönetilen doğal b i r i n s a n l a r top l u l u ğ u -pol i s veya a i le- olara k d e ğ i l , a ksine sadece kend i d oyu m la rını sağ lamaya ça l ışan atom benzeri b i reyl eri n b i l eşi m i olara k görü l ü r. İnsan psikolojisi, Hobbes' u n Leviathan ad l ı kita bı n ı n i l k kı s m ı n d a beti mled i ğ i g i bi, art ı k Platoncu rasyonel r u h h iyera rşisi nin ters i n e dönd üğü a rzu işta h açıcı bir d ü rtüd ü r ve bu a rzu l a r kişiyi a rzu l a rı n ı acımasızca d oyu rmaya iter. Modern bir top l u m d a a rzu n u n mekan izması hayat standard ı n ı n a rtması v e hayata par l a k reng i n i büyük ölçüde kaza n d ı ra n ü rü n ler çeşitl i l i ğ i d i r, fa kat ayrıca g österişe vurguyla kaynakların i htiyatsızca israfı d ı r. Rous sea u 'n u n İkinci Söyle v'd e ana hatla rıyla ortaya parlak bir biçimde koyd u ğ u g i b i, eşitsizl i ğ i n psi koloj i k kaynağı 'tek başı na' i nsan en g üçl ü, en g üzel, en iyi dansçı ve en iyi şarkıcı ol maya, m a l l a rd a n a ş ı rı p a y a l maya v e b u n ları elde etmeye baş l a d ı ğ ı n d a ortaya ç ı ka r. Kıskançl ı k kend i n i göstermeye başl a r. Kişi en g üzel veya en bece rikli o l m a k i ç i n diğerleri n i görmezd en gel meye başlar, ka ba ve çirkin o l a n ı maskelemek için ma kyaj l a r ku l l a n ı r, d ı ş görün üşe gerçekl i kten daha fazla değer veri l meye baş l a n ı r. Tüketi m psi ko l oj i k 'statü reka beti'n i tems i l ettiğ i n d e burj uva topl u m u n kıska n ç l ı ğ ı n kuru m l aşması o l d u ğ u söylenebi l i r.23 23 Sosyoloj i k l iteratürde kı ska n çl ı k fi kri n i n 'statü rekabeti'nin kaynağı olarak
çok az ku l l a n ı l ması şaşırtıcı d ı r. Bu konuda göz ardı edilen b i r yaza r Ahlaki Duygular Teorisi adlı kita bında "insanları sadece i ktisadi g ü d ü l eri yönet-
GENEL GİRİŞ / ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BİR AÇIKLAMASI
59
Kaynakların bol o l d u ğ u veya bi reyler a rasında yü ksek d üzeyde eşitsizl i ğ i n normal veya a d i l o l a ra k ka b u l ed i l d i ğ i yerlerde bu tü ket i m biçi mi uyg u n o l a bi l i r. Fa kat topl u m d a herkesi n daha fazla s ı n ı ta lep etmeyi bir hak olara k görd ü ğ ü ve kaynakları n ( m i kta rı n d a n çok m a l iyeti yüzü nden) s ı n ı r l ı o l d u ğ u za m a n l a rda, bu du r u m yöneti mde ta lepler ile ekono m i n i n yol açtı ğ ı s ı n ı rl ı l ı klar ara s ı n d a ki geri l i m i n temeli olara k görül meye başlar. B u rada 's ı n ı rlan d ı r ı l ma m ı ş arzu n u n ' i ktisadi a l a n d a n yönetime doğru yö neld iği b i r geçi d i görmekteyiz. 20. yüzyı l ı n i ki nci ya rı s ı n d a ki Batı l ı yöne time bakt ı ğ ı m ızd a eski piyasa siste m i n i ya pısal olara k b i r l i kte dö n ü ştüren beş u n s u r ka rş ı m ıza ç ı ka r. İ l k ola ra k, ekon o m i k büyü m eyle ve hayat standard ı n ı n artma sıyla i l işki l i kuru msa l l a ş m ı ş beklenti ler görü rüz; b u kuru msal l aş m ı ş beklentiler, değerleri n mevcut değ i ş i m i içinde, bir haklar duyg u s u n a d ö n ü ş m üştür. G ü n ü m üzde bir hakları n artışı d evri m i ne sa h i b iz. İ ki nci o l a ra k, fa rkl ı a rzu l a r ve daha önemlisi fa rkl ı d eğerler a ra sında bir uyuşmazl ığa tan ı k o l m a ktayız. Ayd ı n l a n macı d ü şü n ü rler b i r soru n u n tek ceva bı ol d u ğ u n u varsayma ktayd ı . B u ceva p l a r ı n tuta r l ı bir biçimde ortaya kon u l d u klarında sosya l problem lerin rasyonel bir çözü m ü n ü s u n d u kları düşü n ü l mekteyd i . Esas ihtiyaç cevapları n 'nesnel' bir biçimde for mül e ed i l mesiyd i : örneğ i n d a r görü ş l ü yetişti ri l mekten kaynaklanan 'ya n l ı l ı kların' azaltı l ması, ö n ya rg ı l a rd a n v e batı l i n a nçlardan kurtu l m a k, gelenekl erd en v e b i reysel ç ı ka rd a n vazgeçmek g erekliyd i . N e s n e l olmak için k i ş i fi kir leri 'saflaştı rma k' (haya l perest l i k a n l a m ı nda ideoloji teri m i başlan g ı çta bu n u a n latmak için ku l l a n ı l ma ktayd ı ve a h l a ken rasyonel olmak için davra n ı ş ı n ı b i r kategorik buyru k olara k 'evren sel kı l m a k' zoru ndayd ı . Fa kat özg ü rl ü k ve eşitl i k, etki l i l i k ve ken d i l i ğ i n d e n l i k, bi l g i v e mutl u l u k g i b i değerler arasında i ç k i n uyuşmaz l ı k lar olduğ u n u kavra maya başlad ı k. Ve, empirik olarak bakt ı ğ ı m ız da, ( h ü kü m et org a n l a rı n ı n 1 959'da Eisen hower U l usal Hedefler Ko m i syon u ile ya pmaya ça l ıştığı g i b i ) bir top l u m ta rafı nd a n bel i r-
seyd i üret i m i zoru n l u l uklar veya i htiyaçları n üzerinde artırma dürtüsü sı n ı rl ı d üzeyde ka lacaktı" d iyen Adam Sm ith'tir. Çünkü ona göre i n sa n ları i kti sadi 'geliş me'yi başlatan bir 'statü d ü rtüsü' yönlendi rmekted ir. Thors tei n Veblen bu temayı ayrı ntılı olarak ü n l ü fa kat i h m a l edilen Aylak Sınıfın Teorisi a d l ı kita bında açım lar.
60
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
lenen tüm top l u msal hedeflerin m a l iyetleri n i d i kkate a l d ı ğ ı m ızda, b u h edefleri eşa n l ı olarak gerçekleşti recek yeterl i kayna klara sa h i p o l m ad ı ğ ı m ızı görmekteyiz. Tercih problemleri kaçı n ı l m azd ı r. Üçüncü olarak, eko n o m i k büyü m e n i n anormal 'yay ı l m a etki l e ri'ne sa h i p old u ğ u n u görmekteyiz. Otomobi l sayısı nda a rtı ş ı n şe h i rl e rd e -çözümü nispeten kolay- hava ki rl i l iğ i ya rattığ ı açı kt ı r. Daha can s ı kıcı soru n, g ıda maddeleri n i n veri m l i l iğ i n i a rtı rmak i ç i n suni g ü bren i n arta n ku l la n ı m ı n ı n (bu Amerika n ta rı m ı n ı d ü n yad a en veri m l i kı l a n bir uyg u lamad ı r) ayrıca azot u n nehirler ve göl lere boşaltı l ması ve s u l a r ı n kirlenmesiyle sonuçla n m a s ı d ı r. Gı d a ve ki rl i l i k a ras ı n d a ki veya benzer b i r örnekte açı k maden oca ğ ı i ş l etmeci l i ğ i v e kı rsa l a razi lerin büyü k ölçeklerd e çora klaşması a ras ı n d a ki bu i l i şki n a s ı l h a l led i lebi l i r? Dörd ü ncü olara k, ta lep a rtışı, yetersiz ka pasite (çe l i kte old u ğ u g i bi b i l hassa b i r i n c i l ürün i ş l e m e ka pasitesinde yetersizl i k) v e a r tan kaynak mal iyetleri (petrol fiyatları n ı n siyasa l m a n i p ü l asyo n u) a rası nda i l i ş ki d ü nya ça pında enflasyona yol açmıştır. Fa kat enf lasyo n u n geçici d eğ i l , a ksi ne modern topl u m u n ya pısal b i r b i l e şeni, ekono m i k büyü me ve ta m isti hdam hedefi n e bağ l ı l ı ğ ı n bü yük ölçüde kaç ı n ı l maz b i r son u c u olduğ u n u görmekteyiz. Sorun, b u n u n l a bera ber, bu enflasyo n u n kontrol ed ilebi l i r oranda "tutu l u p tutula mayacağ ı d ı r". Ve beşinci olara k, i l g i m izi ekonomi ve top l u m ha kkı nda da ğı n ı k, top l a m piyasadan ziyade siyasal m ücadele a l a n ı içinde mer kezi önemde olan ka ra rlara odaklamaya başlad ı k. B u oda kl a n m a b i r ideoloj i k dön ü ş ü m ü n d eğ i l (çü n kü, ideoloj i leri ne rağmen, Eisenhower ve N ixon gibi siyasal kontroller siste m i n i genişleten kişilere b i l e d i renç gösteri l m işti r), a ksine Batı l ı siyasetteki ya pısal d ö n ü ş ü m lerin b i r son ucud u r. 20. yüzyı l ı n i ki nci ya rı sındaki temel siyasal gerçek devlet destekli ekonomileri n gen işlemesi o l m uştur. Bu türden e konomi ler ilk o l a ra k sistemi ekonom i k krizden koru mak için, d a h a sonra b i r savaş ekonom i s i n i n talepleri n i n ve as keri soru m l u l u kl a r ı n artması v e s o n o l a r a k m a li pol iti ka n ı n harca ma d üzeyleri v e yatı rım örüntüleri n i etki lemedeki stratej i k rol ü nedeniyle gel i ş m i şti r. 20. yüzyı l ı n son çeyreğ inde a rtı k devlet-güdümlü toplumlara doğ ru i lerlemekteyiz. Ve b u g e l i ş meler halk için haklar h a l i n e gelen büyük ö l çekl i top l u msal ta leplerde (sağ l ı k, eğitim, refa h, sosya l h izmetl ere ta lepte) a rtış nedeniyle ortaya çıkmıştır.
GENEL GİRİŞ ! ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BİR AÇIKLAMASI
61
Sanayi-ötesi top l u m u n yen i 'sı n ıf m ücadeleleri'nde i kti sadi g i rişim içinde yönetici v e i ş ç i a rası n d a ki a n l aş mazl ı kl a r fa rkl ı örgütlü kes i m lerin devlet bütçes i n i etki leme m ücadeleleri nden daha az çatışma kon u s u d u r. Devlet h a rca m a l a rı n ı n AB D'de old u ğ u gibi Gayri Safi M i l l i Hası l a n ı n ya kla ş ı k % 40 old u ğ u veya İska n d i nav ü l keleri ndeki g i b i o/o SO'den fazla old u ğ u yerlerde temel siyasal soru n l a r para l a r ı n nerelere ta h s i s ed i l eceği ve verg i ora n ı h a l i n e g e l i r. (Sch u m peter'i n teri m iyle) 'mali sosyoloj i ' n i n modern politi k i ktisad ı n merkezi öze l l i ğ i olarak ortaya çı kışı i l e a n latmak i sted i ğim şey b u sü reçtir. 'Devlet-topl u m i l işkileri', kam usal çıkar ve bi reysel arzu soru n u açıkçası son ra ki 1 O y ı l l a r ı n yöneti m i n i n bel i rg i n bir problem i d i r. Burj uva toplumda h u k u k, i ktisat ve siyaset kuru mları bi reylere ve aralarındaki a l ı şverişleri n -'formel rasyonal ite' ve esasen özselden ziyade prosed üre! a n lamda ' h u kukun üstü n l üğü' düşünceleri için de- d üzenlen mesine yönelik o l m uştu r. B i reyleri n taleplerinden önce top l u m u n temel taleplerine odaklanan 'ka m u h u ku ku'nun doğası h u ku k teori s i n i n temel problem lerinden b i ri n i oluşturacak tır. Sosyo l oj i k o l a ra k, b i r devlet i n etkisi n i n a ğ ı r l ı ğ ı proble m i va rd ır. Devletçi ka pita l i st b i r si stem kolayca korporatif bir devl ete, dev l etçi sosya l izm top l u m sa l g r u p l a r ı n uyuşmaya n talepleri n i n eko n o m i n i n büyüme ka pasitesi n i s ı n ı rl ayacağı ve çokl u idd i a l a rla si yasal siste m i n yü kü n ü a ş ı rı a rt ı racağ ı bir devletçi sosya l izm biçi mine kolayca dön üşeb i l i r. Ancak ayrıca ABD' de devlet-destekli bir ekonom i n i n ve d evlet-g ü d ü m l ü bir top l u m u n hoş ka rş ı l a n ma ih timali d ü ş ü ktür. Şi rketler, ka rları n ı s ü rd ü rebi l d i kleri nde bi le, i d a ri otorite n i n m ü d a h a l e d üzeyi reel old u ğ u ölçüde h ü kü met d üzen lemesine öfkeyl e tepki vereceklerd i r. Rad i ka l ler, herh a n g i bir so runa i l k tepki l eri daha fazla ' h ü kü met müdahalesi'ni gere kti rd i ğ i za m a n larda b i l e, sa n ki bu m ü d a h a l e ka m u ç ı ka rıyla biti ş i k m i ş g i bi, (sadece p l a n lamacılar v e b ü rokratları n faydasına olacağı kayg ı s ıyla) h ü kü m et ve p l a n l a m a kon u s u n d a giderek daha kuşku lu b i r tutu m içinde olacaklard ı r. Ve ortaya çı kaca k devlet yöneti m i -fa rklı şi rketler grupları n ı n v e b i rleşi k grupların s ü bva nsiyo n l a r ve i sti h kaklar yaygarasıyla çarpıttı kları, ancak yine de idari h a rcama ların aşırı a rttığ ı baş l ı başına b i r Leviatha n h a l i n e gelen- h a ntal, b ü rokrat i k bir ucube olacakt ı r. İ ki tem e l g üçl ü k vard ı r: Batı l ı topl u m lar hem yu rttaşl ı kta n (civi-
62
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
tas), ka m u sa l çıka r için kişisel özveride b u l u n ma i stekl i l i ğ i nden hem d e topl u m d a öncel i klerin belirlenmesine ve kaynakların ta h s i s i ne i l işkin normatif ku ra l l a rı meşru laşt ı ra n bir siyasal fel se feden yoks u n d u r. L i bera l e konomi piyasa n ı n h a l k ı n refa h ı n ı n yeterli b i r hakemi o l d u ğ u n u va rsaya r: b i reylerin fa rkl ı i htiyaçl a rı n ı n ve fa rklı mal la rın kıtl ı ğ ı n ı n a rzu lar ın yoğ u n l u ğ u i l e b u n ların bed e l i n i ö deme iste kl i l i ğ i a rası n d a uyu m u m ü m kü n kı l d ı ğ ı b i r dengeyle sonuçlanacak t ı r. Klasi k Ma rks izm top l u mda nispi adalet problemi ko n u s u n d a ta mamen fa rkl ı bir ceva ba sa h i pti. O reka bet, kıska n ç l ı k v e kötü l ü klerin kaynakların kıtl ı ğ ı n ı n son ucu o l d uğ u n u ve malların bo l l u ğ u n u n bu türden çatışmaları gereksiz kı l acağ ı n ı va rsayma ktayd ı . Fa kat, kaynaklar soru n u b i r tarafa b ı ra kı l ı rsa, kıtl ı k proble m i n i asla aşamayaca ğ ı m ızı kavra maya baş l a d ı k. Sanayi-ötesi top l u m d a (önceki kita b ı mda işa ret ettiğ i m g i bi) 1 9. yüzyı l d a ki ütopi klerin tasavvur dahi edemeyecekleri yen i kıtl ı klar olaca kt ı r: örneğ i n tekn i k bi l g i n i n gel işmesi n i n v e b i l g i n i n yayg ı n laşması i htiyacı n ı n yol aça b i l eceğ i 'bilgi kıtl ı ğ ı ' v e b i reylerin a rta n katı l ı m la rı n ı n b i r son ucu o l a ra k 'za m a n'la i l işki l i a rta n mal iyetlerin v e bu etki n l i kleri siyasal s ü reç içinde koord i nasyon i htiyac ı n ı n yol açab il eceği 'bi lgi kıtl ı ğ ı '. E ko n o m i kıt m a l l a ra ra ki p ta leplere ta hsisi sanatı d ı r. Ma rk sizm'e göre Kom ü n izmde ekonomi "ortadan ka l kaca ktı r"; bu ne d e nl e n i s pi ayrıca l ı k ve sosya l adalet soru n l a rı h a kkı nda h i ç kimse d ü ş ü n me zoru n l u l u ğ u hissetmeyecektir. Esas mesele, hala i ktisa di teri m ler içinde d ü ş ü n mek zoru nda old u ğ u m uz ve m u hteme len her za m a n bu temelde d ü ş ü n mek zoru nda kalaca ğ ı m ızd ır. Sorun, böylece, 'ekono m i ' n i n kı sıtl a m a l a rı içinde özg ü r l ü ğ ü ko ru maya, başarıyı öd ü l lendi rmeye ve ka m u m a l l a r ı n ı artı rmaya ça l ı şa n n ormatif kura l lara u l a ş ı p u laşa mayaca ğ ı m ızd ı r. Kita pta ki m a kale lerde b i r kamucu ekonomi fi kri öneriyoru m -o ev e konomisi n i n ve piyasa ekonom i s i n i n ya n ı nda üçüncü b i r sektör d eğ i l , a ksine i ki s i n i de ka psaya n v e piyasa meka n izma l a r ı n ı m ü m kü n o l a n yerlerd e, fa kat açık b i r toplumsal hedefler çerçeve si içinde k u l l a n maya ça l ışan b i r sektörd ü r. O, sivil topl u m u n birin c i l b i ri m i n i n bi rey olması ve bi reysel başarı n ı n ad i l b i r biçimde öd ü l l en d i ri l m esi gerektiğ i i n a n c ı nedeniyle l i beral bir a n l ayı ştı r. Fakat ya p maya ça l ı ştı ğ ı m şey siyasa l l i bera l izmi b u rj uva topl u m d a n ayı rmaktı r. Ta ri hsel olara k, i ki si n i n kökenleri i l iş ki l i olsa da,
GENEL GİRİŞ / ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BİR AÇIKLAMASI
63
b i ri d iğerine bağ ı m l ı d eğ i l d i r. Gerçekte, b i r felsefe o l a ra k siyasa l l i bera l izm özel i ktisadi a rzu n u n s ı n ı rsız talepleri n i meşru l a ştı rmak a macıyla ku l l a n ı l d ı ğ ı için soru n l u d u r. Kamucu Ekonomi fi kri içi n problem meselen i n açı kça (i) doğru veya ya n l ı ş i d d i a l a r çatışma sı ndan ziyade doğru i d d i a l a r a rası nda seç i m meselesi o l d u ğ u, (ii) grup üyeleri n i n idd i a l a rı n ı n b i reysel h a kl a rd a n d a h a baskı n o l d u ğ u, ( i i i ) özg ü r l ü k ve eşit l i ğ i n , ada l et ve e h l iyeti n d e n gelen mesi olduğu d u ru m l a rd a g ru p l a r ı n diğer g r u p l a r ka rş ı s ı n d a ki iddiaları n ı n n a s ı l değerle ndir il eceğ i d i r. Başlama noktası n ı n (arzu l a r ı n değ i l ) kayn aklar ve i htiyaçl a r ı n ka musal ka ra kteri n i n ve fa rkl ı iddiaların h a kl ı l ı kl a rı n ı değerlendi ri rken önemli farklılıklar i l kesi n i n ka b u l ed i l mesi gerekl i l iğ i old u ğ u n a i n a n ıyorum. Yöneti m üzeri ne temel m a ka lede b u n ları açmayı amaçl ıyoru m. ***
20. yüzyı l ı n son çeyreği e konom i k ve siyasal g ü çte önem l i deği ş i m l ere ta n ı k olacak, fa kat b u n l a r büyü k ölçüde, ka pita l izm ve sosya l izm gibi sosya l siste m l eri n reka bet i n i n ortaya ç ı ka rd ı ğ ı değ i ş i m l erden ziyade, u l usal devletlerin güçlerindeki d eğ i ş i kl i kler olacaktı r.24 İ l eri sanayi topl u m u n u n i ktisadi gücü yü ksek teknolo jisi ne, sermayeyi ha rekete geçi rebi l me yeteneğ ine ve idari yetki n lik düzeyle ri n e daya n ı r. B u ka pita l i st topl u m u n i kti sat ta ri h i n i n -çeyrek a s ı rd a n fazla s ü ren- büyük krizleri n i n soru m l usu o l d u ğ u neredeyse u n ut u l m a ktad ı r. Dü nya sanayi ü reti m i 1 948- 1 973 yı l l a24 Robert Heil broner kıyametimsi insanın Geleceği adlı kitabı nda farkl ı u l usal
toplumların veya fa rkl ı sosyal sistem lerin, ka pita l izmin ve sosya l iz m i n yüz yı l ı n son larında ortaya ç ı kacağ ını düşündüğü büyük ekoloj i k sorunları ve n üfus krizleri n i çözüp çözemeyecekleri n i sorar. Ard ı ndan 'kapitalizm'in veya 'sosya l izm'in bu krizlerle başa ç ı ka b i l m e ka pasitelerin i tartış ı r. Fakat b u n u n başa rılması siyasa l b i r meseledir ve etki n siyasal eylem birim leri, zoru n l u o l a ra k, soyut sosyal sistemler değ i l fa rklı u l usal top l u mlard ı r. Bir top l u m d a ki gel i r ve g ü ç dağ ı l ı m ları örüntüleri n i n biçi m lenmesinde bir sosya l siste m i n karakteri n i n etkisini ve böylece etki l i 'etki nokta ları' yarat ma pota nsiyelini küçümsemek n iyeti nde değ i li m, aksine bu türden gelir ve güç dağ ı l ı mlarının -ve etki l i sebeplerin- bir top l u m u n krizler ka rşısında tepki verm e biçimi olduklarına i n a n m ıyorum. İsveç ve ABD, Sovyetler Bir liği ve Yugoslavya 'sosya l sistemleri' neden iyle değ i l, daha ziyade u l usal gelenekte ve bir yurttaşlık duygusunda cisim leşen siyasal i rade nedeniyle ta mamen bir fa rklı tepki verebi l i r. Veya daha formel bir biçimde ifade edersek, 'sistem' değil aksine siyasal toplum top l u m sa l 'aktör' d ü r.
64
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
rı a rasında olağan ü stü d üzeyde, 3.5 kat a rtm ıştır ve orta l a m a a rtış ora n ı yı l l ı k % S'ti r. (Ja ponya'n ı n büyüme ora n ı d ü nya orta l a ması nın i ki katı, Brita nya'n ı n ki ya rısıyd ı -ikisi d e ka pita l i stti r.) Tüm bir kuşa k için, Economist derg i si n i n işa ret ettiği g i bi, tüm san ayi ü l ke l e ri n i n refa h d üzeyi a rtmıştı r.25 1 970'1eri n başlarında i leri ka pita l ist ü l kelerd e d ü nya çapında enflasyon u n ya pısal teme l i n d e bu 'yatı rım patlaması' va rd ı . Enerj i soru n u Batı l ı sanayi top l u m la rı n ı u c u z ol ması nedeniyle petrole bağı m l ı l ı kl a rı yüzü nden kı rı lgan hale geti rm iştir. (Sovyet ler B i r l i ğ i kom ü n ist old u ğ u ya da tam b i r petrol ve d oğa l gaz a rzı na sa h i p olduğu için m i bu krizden etki l e n m e m i ştir?) Ve petrol g e l i rleri nedeniyle sermaye n i n başka yerlere yönel mesi neredey se ta mamen dolara endeks l i b i r d ü nya ekonomisi n i n zayıfl ı ğ ı n ı göstermiştir. Ancak bütün bu gelişmeler çok geçmeden Batı l ı ekon o m i k g üce telafisi i m ka n sız m a li za rarlar verd i . Batı l ı ü l ke leri n Ortadoğu petro l ü n e bağ ı m l ı l ı kl a rı 1 970'1erin sonlarında büyük ölçüde aza l a b i l i r: yen i ve fa rklı enerj i kaynakları ve tü rleri olacakt ı r. B i r dö nem için sermaye büyük ölçüde Ortadoğu ü l ke leri ne yönelse de, Batı ' n ı n temel i kti sadi yönel i m i yü ksek teknoloj i ve yön etime doğrud u r ve bu o n u n a ğ ı rl ı ğ ı n ı koymasına bağ l ı d ı r. 1 970'1eri n u l us l a ra rası i ktisadi olayları siyasal i rad e n i n i ktisadi zaru retleri ka rş ı l aya m ad ı ğ ı n ı gösterm i ştir ve bu yetersiz l i k u l u s l a ra rası d üze n i n isti kra rsızl ı ğ ı n ı n fa rkl ı ve d a h a ra hatsız edici bir yön ü d ü r. F a kat son ı O yı l ı n olaylarından değ il, a ksine b u rj uva top l u m la rı kuşata n ve uzun vadede b i r ü l keyi g üçsüz kı lan, bireylerin gü d ü lerinde kafa ka rı ş ı kl ı kları ya rata n bir anı yaşa d uyg usu a ş ı l aya n ve yu rtta ş l ı k a rzu s u n u ba lta l aya n derin 'kü ltürel krizl er'den bah sediyorum. B u problemler ku r u m l a r ı n yeterl i l iğ iyle bağ lantı l ı a n l a m türleri nden d a h a ç o k b i r top l u m u aya kta tutan a n l a m tür leriyle i l i ş ki l i d i r. B u rj uva top l u m, l rvi n g Kristo l ' ı n ifadesiyle, fel a kete a h l a ki ve zi h i nsel olara k hazı r değ i l d i r. B i r ya nda, tüm varol u şsa l soru l a rı 'pro b l e m l er' içinde yeniden ta n ı m laya n ve problemlere 'çözüm ler' a raya n b i r l i bera l ruh hali vard ı r. (Ayrıca, rasyo n a l i st d üş ü n ce b i r 'soru' n u n tek ceva b ı old u ğ u n u iddia eder.) Öte ya ndan, tekno l oj i k veri m l i l i kle d eğ i l , m u azza m ekonomik ayg ı t ı n veri m l i l iğiyle 25 "Who Wi l l Su rvive the S l u m p ?" , Economist, Ara l ı k 28, 1 974: 40-42.
GENEL GİRİŞ / ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARI N BİR AÇIKLAMASI
65
u la ş ı l a b i l ecek ütopik b i r 'sı n ı rsız amaçlar' ka b u l ü va rd ır. Fa kat fel a ket da rbe vurmuştur ve tekra r tekra r vu raca ktır. Geçm işte, topl u m lar fel a ketle re kökleri n d e deneyi m ler b u l u n masına rağ me n za ma n-d ı ş ı b i r g e rçekl i k a n l ayışı s u n a n çı palarla hazırlard ı . Geleneksel o l a ra k bu ç ı pa din idi, zi ra din, Cliffo rd Ge ertz'i n işa ret ettiğ i g i bi, "insan eylemlerini tasavvur e d i l e n b i r koz m i k d üzen e ayarlar ve koz m i k d üzene d a i r i mgeleri insa n dene yimi d üzlemine ya nsıtı r".26 Mod e rn topl u m l a r d i n i n yeri n e ütop yayı geçi rd iler -fa kat b u ütopya aşkın bir ideal değil, a ks i n e tek noloj i k ü r ü n l e r i l erleme, rasyonel l i k, b i l i m l e ve d evri m i n ebeliğ iy le tari h içinde gerçekleşecek b i r i d ea l d i r. Modernite n i n gerçek meselesi i n a n ç problemid i r. Moda ol ma ya n bir teri m i ku l la n ı rsak, o m a n evi bir krizd i r, ç ü n kü yen i ç ı pala r ı n ya n ı ltıcı o l d u kl a rı görü l d ü ve eskileri suyun altında ka l d ı . B u bizi yen iden n i h i l izme geti ren b i r d u r u m d u r; geçmişten veya gelecekten yoks u n l u k, sadece b i r boş l u k va rd ı r. N i h i l izm, Baza rov için old u ğ u g i bi, bir şeyi yıka ra k yeri ne başkası n ı geçiri rken ata k b i r fel sefeyd i . Fakat g ü n ü m üzde geçmiş yı kı l d ı ğ ı nda geriye ka l a n ned i r v e geleceğe d a i r b i r u m u d u o l a n va r m ı d ı r? Heyeca n ı ve a n l a m ı d i n yeri n e edebiyat ve sanatta b u l m a ça bası bir kültürel ta rz olara k modernizme yol açmıştır. Fakat mo dern izm t ü ke n m işti r ve post- modernizm i n fa rkl ı türleri ( bi l i nci s ı n ı rl a r o l m ad a n genişletmeyi amaçlaya n psikedel i k çaba içi nde) basitçe bi reysel egoyu yok etme çabası içinde ben l iğ i pa rça la m a ktad ı r. Devri m idea l i hala bazı l a rı n ı cezbetse de,27 gerçek problemler "devri mden son ra ki g ü nde" ortaya çıkmakta -maddi d ü nya b i l i n c i yeniden i sti l a etmekte ve a h l a ki idea l l e r ki ş i n i n kar ş ı s ı n a engellenemeyen maddi öd ü l l ere ulaşma veya ayrı ca l ı kları çocukları n a a kta rma a rzusu ka rşısı nda soyut şeyler haline g e l i r. N itekim kişi ka rşı sında bizzat bü rokratik hale gelen veya s ü rekli 2 6 C l ifford Geertz, The lnterpretation of Cultures (New York: Basic Books, 1 973:
90). 27 Nadezhda Mandelsta m Rus deneyim i hakkında şöyle yaza r: "Biraderim
Evgeni Ya kovlevich ayd ı n s ı n ıfı n boyu n eğdiril mesinde bel irleyici önemde rol oynaya n şeyi n terör ve yolsuzl u k değ i l (fakat Tanrı i kisi nin yeterince o l d u ğ u n u bil iyor), aksine hiçbiri n i n vazgeçmeyeceğ i Devrim sözc ü ğ ü ol duğunu söyled i . O hiçbir u l us u n d i renemediği bir sözcüktür ve o n u n gücü yöneticilerimizin hala hapishanelere ve idam cezasına i htiyaç d uyaca kları kadar yüksekti r", Hope Against Hope (New York: Atheneum, 1 970: 1 26).
66
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
devri m ka rgaşası içine d üşen d evri mci b i r top l u m b u l ma ktad ı r.28 Kişi n i n l a i k a n l a m lar siste m i n i n b i r ya n ı lsama o l d uğ u n u i spat l a m a k m ü m kü n se, bi reyi gerçekl iğe bağ l aya n n ed i r? Gözde ol maya n b i r cevapla risk a l a ca ğ ı m -Batı topl u m u n d a b i r din a n l ayı şına dönüş söz kon usud u r. Ri m baud Görenlerin Mektupları a d l ı kita b ı n d a şöyle yaza r: Je sa i s q u'i l fa ut etre voya nt, se fa i re vo yant".* B i r sabiti o l m a k başka l a rı n ı n gözleri n i n hen üz göremed i ğ i , ta rih v e san atı n ötesinde, gerçekl i kleri ayı rt etmek, " i n spector l'i nvi s i b l e et entendre l ' i n o u i ya pmaktı r"**.29 Şa i r i n gel eceğe ku l a k vererek söyled i ğ i şey doğ ruysa, çağdaş şa i ri n sesi n i n gür çı ktığı ve i n sana en fazla acı veren şeyl eri ifade ett i ğ i bu ü l ked e (Sovyet Ru sya'd a), rej i m i n yön l e n d i rd i ğ i siyasal engeller ortadan ka l d ı r ı l m ad ı ğ ı s ü rece din kültürde en parlak dö nem i n i yaşayacaktı r. Sessizce işitilen görü n meyen b u yazıda tek ra rlanan g izl i te ma geleneksel i n a n c ı n ca n l a n masıyl a i n s a n ı n kurtu l u ş u d u r.30 28
Çin kültür devri m i n i n en hoş ve anlamlı sahnelerinden biri, yüzbin lerce heyecan l ı genç 1 966'da Pekin'e sel gibi aktığında her biri n i n kendi şehrini gösteren rozet ta ktığını fark etme lerid ir, fa kat bazı rozetler daha seyrek ve bu yüzden d i ğerlerinden daha nadirdi. Alenen ve ken d i l i ğ i nden ucuza fa rklı rozetlerin satıldığı bir piyasa oluştu. Gençler satı n a l a b i l d i kleri nadir rozetleri g u rurla gösterd iler -onları ka pitalizmin restorasyonuna karşı ve kültür devri m i için sergilediler. Bkz. Red Guard: The Political Biography of Oai Msiau-ai, ed. Gordon A. Bennett and Ron ald N. Monta perto (Garden City, N .Y.: Doubleday Anchor, 1 972: 99). "Görmen i n ve görü l ü r o l m a n ı n gerekli olduğunu b i l iyoru m" (çev. not.). •• "görül meyeni denetlemek [görmek], duyul maya n ı d uymaktı r" (çev. not.). 29 Bkz. Poggioli, a.g.e., s. 2 1 5. Lettre du voya nt: tüm meti n beceriksiz bir biçimde "The Poet as Visionary" adıyla İ n g i l izceye çevrilm iştir, Edgel l Rickword, Rimbaud: The Boy and the Poet (London: Background Books, 1 963: 1 5 3-1 55). 30 Bu Doktor Jivago' n u n şiirleri n i n temasıdır. Pasternak son şiir "Gethsemane Bahçesi"nde şöyle yaza r: Fakat a rtık hayatın kitabı bir sayfaya ulaştı Hang isi bütün kutsa l l ardan daha kıymetl i. Yazı lan şeyi n a rtı k yerine gelmiş olması gerekir. Dolayısıyla o ya p ı l m ı ş olmalı, Am i n . *
***
Mezarıma g i receği m . Ve üçüncü günde yeniden doğacağım. Ve hatta, bir nehirde sa l l a r süzülerek ilerlerken, Böylece yüzyı l l a r akıp geçerken bir kervan gibi onun peşinden gi-
GENEL GİRiŞ I ALANLARIN AYRIŞMASI: TEMALARIN BiR AÇIKLAMASI
67
D i n i n yeniden can l a n d ı ra b i leceğ i şey, bizi yeniden d iğerleri ne tevazu ve i lgi zem i n i olan va ro l uşsal çı kmazlara götü ren kuşakla rı n s ü rekl i l i ğ id i r. Fakat bu türden b i r s ü re kl i l i k yapay o l a ra k yaratı la maz, ne de bir kü ltürel d evri m gerçekleşti rilebi l i r. B u i p l i k, kişiye traj i k bir h ayat a n layışı, son l u l u k ve özg ü r l ü ğ ü n kes kin ucunda yaşanan b i r hayat s u n a n deneyi m lerle örü l ü r.
deceğ i m . Kıya m et geldiğinde ben im i ç i n ka ra n l ı k ortadan ka l kaca k. Ve Joseph Brodsky 1 O yıl sonra bu temayı geliştirir. Her g ü n ü n kucaklaşmaları n ı n tümü uza n a n el lerden çok daha az sevg i sunar İsa çarmı hta. Bu güçsüz şairin bulduğu şey Paskalyadan Önceki Haftada, 67'de ka rşımda beli ri r, 90'1ara sıçramamı engel ler. ''The poems of Yurii Zh ivago", İ n g i l izceye çev. Bernard G u i l bert Guerney, Doctor Zhivago (New York: Pantheon, 1 958: 558-559); Joseph Brodsky, "Ad ieu, Mademoiselle Wron ique", Selected Poems, İngil izceye çev. George Kl ine (New York: Harper & Row, 1 973: 1 36). Çevi rmen in bel i rttiği g i bi, Bu "güçsüz şair" bi raz ağır adım larla ilerleyen Pasterna k'a doğrudan bir refe ra nstı r.
.
KI S I M B i R: •
•
•
•
•
M O D E RN ITE N I N i Ki LE M i
B Ö L Ü M .
.
.
KAPiTALiZM i N KU LTU REL ÇELiŞKi LE Ri .
.
.
B i r uygarl ı ğ ı n sosyoekonom i k ya pısı i l e kü ltürü aras ı n d a ki i l işki sosyolog için büt ü n problemlerin m u htemelen en kom pl eksi d i r. Ma rksist a n layı şlara son derece doymuş bir 1 9. yüzyı l d ü ş ü n ce ge leneğine g öre topl umsal ya p ı d a ki değ i ş i m ler i n san ı n haya l g ücü nün ka psa m ı n ı bel irlemiştir. Bir erken dönem i nsan a n layı şına -homo faber, ya n i a l et ya pan i nsan değil, aksine homo pictor, ya n i sembol üreten hayva n a n layı ş ı n a- göre i nsan d a h a sonra 'nesne leşti receğ i ' veya gerçekl i k içinde inşa ed eceğ i şeyi z i h n i n d e ön ced en tasarlaya b i len tek ya ratı ktır. B u yüzden kültür al a n ı na de ğ i şmeyi başlatma gücü atfed i l i r. Geçm i ş hakkındaki bu eski ar g ü m a n l a r ı n doğru l u kları her ne o l u rsa olsun, g ü n ü m üzde kültür açı kça üst ü n h a l e g e l m i şti r; sanatç ı n ı n haya l g ücü i ç i n d e vücut b u l a n şey, b u l a n ı k bir şeki lde d e ol sa, ya rı n ı n top l u msa l g erçekl i ğ i n i n habercisid i r. Kültür b i rb i r i n i ta m a m layıcı i ki nedenl e üstün kon uma gel m i ş t i r. İ l k olara k, kültür uyga rl ı ğ ı m ızın -bizzat teknoloj i n i n d i n a m iz m i n i aşan- en d i n a m i k b i l eşen i h a l i n e g e l m işti r. Artı k sanatta son 1 00 yı l d ı r gidere k d a h a fazla gözle n d i ğ i g i bi- yen i ve özg ü n olana baskı n b i r yönel i m, b i l i n ç l i b i r gelecek biçi mler v e d uy u m l a r a rayışı ned e n iyle d e ğ i ş m e v e yen i l i k fi kri s o m u t değişmen i n bo yutl a rı n ı g ö l g ede bı ra km ıştır. Ve i kinci olara k, bu kültürel d ü rtü son 50 y ı l d a n fazla s ü red i r meşru l u k kaza n m ıştı r. Top l u m a rtı k geçm i şte o l d u ğ u g i b i kültürü norm u n bir d üzen l eyicisi o l a ra k görmekten ve yen i n i n kıyasl a n a b i l eceği v e (çok s ı k ol masa d a )
72
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
el eşti ri lebi leceğ i bir a h l a ki-fel sefi gelenek o l a ra k görmekten ziya d e, haya l g ü cü n ü n bu rol ü n ü ka b u l etmekted i r. Gerçekte topl u m yen i l i ğ i pasif b i r biçimde ka b u l d e n fazlası n ı ya pm ı ş, yen iyi büyük bir i şta h l a tü keten b i r piyasa sağ l a m ı şt ı r, zi ra yen i n i n bütün eski form l a rd a n daha değerli o l d u ğ u n a i n a n ı l makta d ı r. Dolayısıyla kültürümüz benzeri görü l me m i ş b i r m i syona sah i ptir: o resmi, so nu g e l m eyen yen i bir d uya rl ı l ı k a rayışıd ı r. Kuşkus uz, değ işme fi kri n i n modern ekonomiye ve modern teknoloj iye d e egemen o l d u ğ u doğrud u r. Fakat mevcut kayna k l a r ve m a l iyet ekonomi ve teknolojideki değişim leri sı n ı rl a n d ı r m a kta d ı r. Politi kada da yen i l i k mevcut kurumsal ya p ı l a r, ra ki p g ru p l a r ı n veto h a kkı ve bel i r l i ölçüde gelenek ta rafı n d a n s ı n ı rl a n d ı r ı l ma ktad ı r. Fakat d ı şavurumcu sembo l l e r v e form l a rd a ki d e ğ i ş i m l er, kitleler ta rafı n d a n özü msen meleri kolay ol maya b i lse d e, kültü r a l a n ı nda hiçbir d i rençle ka rşı laşmamaktad ı r. (Harold Rosen berg'in d eyişiyle) bu 'yen i geleneği' benzersiz k ı l a n şey kültürün sanatın özg ü r o l m a s ı n ı , bütün ü s l u pları yıkma sını ve bütün deneyi m ve d uya rl ı l ı k biçi m l eri n i keşfetmeyi m ü m kün k ı l m a sı d ı r. G ü n ü m üzde fa ntezi n i n bi reysel deli l i k r i s k i d ı ş ı nda çok az bede l l eri va rd ı r (herhangi bir şeyin g ü n ü m üzd e tuhaf veya tarif ed i l emeyecek kad a r korku nç olduğu varsayı l ma kta m ı d ı r?). Ve hatta del i l i k bile Fouca u lt ve R. D. Lai n g gibi sosya l teori syen lerin yazı larında a rtı k daha ü stü n b i r h a ki kat biçi m i olarak a n la ş ı l m a ktad ı r! Kend i leri n i yeniyi keşfetmeye adaya n küçü k top l u l u kl a r yen i d uya rl ı l ı kl a r ve i l i ş ki l i yen i davra n ı ş ta rzları ya ratmak tad ı r; yen i bizati h i değere sa h i p o l d u ğ u ve çok az d i rençle ka rşı l aştı ğ ı i ç i n, yen i d uya rl ı l ı k ve i l i ş ki l i davra n ış ta rzları h ızla yayı l ma kta, (daha büyük i n s a n l a r kütlesi n i n ol masa da) 'kültürel kit le'n i n , ya n i top l u m u n b i l g i ve i l etişim end üstri lerindeki yeni, bü yük ayd ı n l a r ta bakas ı n ı n d ü ş ü n celeri ve eylem leri n i d ö n ü ştür m e kte d i r. Ye n iye bu vurg u sanatçı ta rafı ndan b i l i n ç l i olara k ka b u l ed i len ideolojiye dön üştü ğ ü n d e sanat başı çekecek, avan ga rt olara k h izmet edecekti r. Art ı k ava n g a rt fi kri -bir i leri h üc u m ti m i- mo dern sanatı n veya kültürün temel topl u m sa l ya p ı n ı n b izzat b i r 'ya n s ı ması' o l a ra k h izmet etmesine asla izi n vermeyeceğ i n i, a ksi n e kökten yen i b i r şeye yol açacağ ı n ı göstermekted i r. Gerçekte, göreceğ i miz g i bi, ava n g a rt fi kri, meşru l u ğ u bir kez ka b u l ed i l d i ğ i nde, görg ü kura l l a rı, a h laklar v e n i hayeti nde siyaset alan larında
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERi
73
kü ltürün ü stü n l ü ğ ü n ü n kurumsa l laşmasına h izmet eder. Bu ava ngart fi kri i l k kez, i ron i k bir biçimde, teknokratlar yöne ti m i n i n temel sem bolü o l a ra k h izmet etm iş bi ri, Sai nt-Simon tara fı ndan form ü l e ed i l mi şti r. Sai nt-Simon kendi "ye n i topl u m u n yön l e n d i rici g ü c ü o l a ra k m ü h e n d i s" tasavvuruna rağ men, i nsan ların i l h a m i h tiyacı içinde old u kl a rı n ı, H ı ri stiya n l ı ğ ı n tüke n d i ğ i n i v e yen i b i r kü lte gerek o l d uğ u n u d ü ş ü n mekteyd i. Sai nt-Si mon bu yen i kültü bizzat sanat kültü içinde buldu. İ n s a n l a rı yen i bir uy garl ı k u m u d uyla heyeca n l a n d ı racak olan sanatçı topl u ma m ü kem mel geleceği gösterecekt i r. Sai nt-Simon bir sanatçı ve b i r b i l i m ada m ı a rasındaki b i r d iya log örneğ i n d e 'ava ngart' teri m i n i (daha önceki a skeri [öncü] a n l a m ı nd a n ziyade) modern kültürel a n l a m ı nd a ifade etm iştir: Size ava ngart o l a ra k h i z met edecek ola n l a r biz, sanatç ı l a r ı z : sa n a t l a r ı n gücü gerçekte e n dolaysız ve e n h ız l ıd ı r : i n sa n l a r a ra s ı n d a ye n i fi ki rleri yaym a k istediği m i zde o n l a rı mermere kazır veya tuva l e resmede riz; . . . ve bu yo l l a b i l h a ssa b i r e l ektri k l e n m e ve ga l i b iyet etkisi ya rat ı r ı z . B izzat h aya l g ü c ü n e ve i n sa n l ı ğ ı n duyg u l a r ı n a h ita p ede riz, b u yüzden h e r z a m a n hayat do l u v e e n b e l i rle yici ö n e mde eyl e m i ya p m a m ı z gere k i r . . . Sa nat l a r i ç i n e n güzel b i r h edef to p l u m üzeri nde pozitif g ü ç ya rat m a k (gerçek bir i l a hi i ş l ev) ve en büyük ge l i ş m e çağl a r ı nda bü tün entel l e kt ü e l yet i l e r i n ö n c ü l üğü nde t ü m güçle i l e r l e m e sağ l a m a kt ı r ! B u sa n atçı l a r ı n görevi, m i syonudur . . 1 .
G ü n ü m üzde a rtı k ö n e m l i b i r avangart olmadığı -a rt ı k şok eden yen i sanat ile şok olan topl u m a rasında rad i ka l bir geri l i m o l m a d ı ğ ı - biçi m i ndeki yayg ı n g özlem sadece avan gard ı n zafer kaza n m a d ı ğ ı n ı göstermekted i r. Değ işimi kıva n çla ka b u l içinde ken d i n i ta m a men yen i l i ğ e adaya n bir top l u m gerçekte ava n g a rd ı kurumsa l la ştı rmış v e m u htemelen kend i somut u m utsuz l u ğ u i ç i n d e ona s ü rekli olara k yen i bir şey ortaya ç ı ka rma görevi ver m i ştir. Gerçekte, 'kültür'e boş bir çek veri l m i ş ve topl u msa l de ğ işme ü retmede üstü n l ü ğ ü kesi n olara k ka b u l l en i l m iştir.
1
Opinions litteraires, phi/osophiques, et industriel/es, a kt. Donald Egbert, "The idea of 'Avant-Ga rde' i n Art and Politics", American Historical Review 73 (Ara l ı k 1 967: 343).
74
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
1
Kültürün Anlamı Kültür b i r top l u m, b i r g r u p veya b i r kişi i ç i n ( 1 ) i sti kra r l ı b i r estetik bakış açısıyla kaza n ı l a n i ç-bütü n l ü k sayesi nd e b i r ki m l i ğ i ka l ı c ı o l a ra k s ü rd ü rme, ( 2 ) a h l a ki b i r ben l i k a n l ayışı ve (3) kişi n i n evi n i süsleyen eşya l a rda v e bu b a k ı ş açı l a r ı n ı n ifadesi olan beğ e n i l erde bu a n layışların serg i le n d i ğ i bir hayat tarzı d ı r. Kültür, bu yüzden, d uya rl ı l ı k, d uyg u, a h l a ki m izaç ve -bu d uyg u ları d üzen lemeye ça l ı şan- zeka a l a n ı d ı r. Ta ri hte, çoğ u kü ltür ve top l u msal ya pı b i r l i k serg i lese de, g izli, sa p kı n, genel l i kl e a h l a ksız değerleri ifade eden küç ü k gruplar her za m a n o l m u ştur. Klas i k kültür ken d i b i rl i ğ i n i erdem a rayı ş ı n d a a k ı l v e i raden i n kayn aşması a racı l ı ğ ıyla ifade etm i şti r. H ı ristiya n kültü r bütü n l ü ğ ü n ü topl u m u n d üze n l i katma n l a rı n ı n ve ki l i sen i n d üzen l i katma n l a rı n ı n yen iden-üreti mi n de - h e m topl u msal hem d e estetik tems i l l e rde kurtu l u ş a rayışı içi nde- cen n et ve cehen nem h iyera rşi leri a racı l ı ğ ıyla sağ l a m ı ştı r. Modern çağ ı n başlarında b u rjuva kültür ve b u rj uva top l u msal ya pı bel i rg i n b i r b i rl i ğ i , d ü zen ve ça l ı şma teması etrafı nda, özel b i r ka ra kter ya pı sıyla sağla m ı ştır. Klasik sosya l teori (burada 'kl a s i k' teri m i n i 1 9. yüzyı l ı n ve 20. yüzyı l başları n ı n usta l a rı n ı n görüşl eri n i a n l atmak için ku l l a n ıyo rum) ayrıca top l u msal ya pı ve kültür a rası nda birliğe tan ı k o l m u ş t u r. Bel i rttiğ i m g i bi, Marx üret i m ta rzı n ı n bir topl u m u n d i ğ e r bü tün boyutla r ı n ı b i ç i m lend i rd i ğ i n i öne s ü rer. "İdeoloj i olarak kül tür" b i r a ltya p ı n ı n ya n s ı m a sı d ı r ve özerk olamaz. Ayrıca, b u rj uva top l u m d a kültür ekonom iyle bağ lantı l ı d ı r, zira bir meta h a l i n e g e l m i ş, değeri piyasaya göre bel i rl e n m i ş v e m ü badele s ü reciyle b i rl i kte a l ı n ı p satı l a n bir nesneye d ö n ü ş m ü ştür. Max Weber'e gö re d ü ş ü n ce, davra n ı ş ve genel topl u msal ya pı, bütün kı sı m l a rı n ı n -bi l i m, e konomi, h u ku k v e kültürün- baskı n biçimde rasyo n a l i st o l m a s ı neden iyle, yü ksek d üzeyde bütü nleşme içinded i r. Sanat ta rzları bile baskın biçimde rasyo n a l isttir. Weber için b u rasyonel lik i ki a n l a mda geçerli d i r: Batı l ı kü ltür ve düşü ncen i n kozmoloj i k yön l e ri n i büyü n ü n tasfiyesi (Sch i l ler'i n deyi m iyle 'd ü nya n ı n bü yüs ü n ü n bozu l ması') ka ra kterize etm i ştir; ve ya pı ve formel orga n izasyon, sanat sti l l e ri rasyoneld i r. Weber'in özel örneğ i -i l kel ve
KAPİTALİZMİN KÜLTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
75
Bat ı l ı olmaya n m üzi kteki nden farklı o l a ra k, m a ksi m u m d üzeyd e d üzen l i i l i ş ki lere izin veren b i r ö lçüye daya l ı - Batı l ı harm on i k m ü zikti .2 S o n olara k, Piti rim Soroki n Toplumsa/ ve Kültürel Dinamik ler'de kü ltü rleri n bütü n l ü ğ ü n ü d ü ş ü nce ve a n l a m ı b i r a raya geti ren ve topl u m u n bütün yön l erine n üfuz eden zi h n iyetleri n ("mer kezi i l ke 'a kıl'ı n ") sağlad ı ğ ı n ı öne s ü rer. Çağdaş topl u m empirik, madd iyatçı, d ı şadön ü k, tekn i k-yönel i m l i ve hazcı olması bakı m ı nd a n d uyu odakl ı d ı r. B u görüşlerin a ks i n e, g ü n ü m üzde top l u msa l ya pı (te kn i k i kti sadi d üzen) ile kü ltür a ra s ı n d a bel i rg i n b i r kökl ü kopuş oldu ğunu d ü ş ü n üyoru m . Topl u ms al ya pıyı etki l i l i k ve işlevsel rasyona l ite ekseni n d e ta n ı m l a n a n b i r i ktisadi i l ke, ya n i (şeyler o l a ra k in sa n l a r d a h i l ) şeyleri d üzen l eyen ü reti m i n organ izasyo n u yön len d i r mekted i r. Kültür ben l i ğ i n kültürel ya rg ı ların kriteri olara k a l ı n d ı ğ ı ve ben l i k üzeri nde etki n i n deneyi m i n esteti k değeri n i n ölçü sü olduğu a nti-rasyonel, anti-entel lektüel bir mizacı n ege m e n l i ğ i a lt ı n d a ki m i rasyedi, ayrı m gözetmeyen bir şeyd i r. 1 9. yüzyı ldan m i ras ka l a n , kişisel d i s i p l i n i , doyu m u n ertelenmes i n i ve kend ine hakim ol m ayı v u rg u l aya n b u kara kter ya pısı hala tekn i k-iktisadi yap ı n ı n ta lepleriyle i l g i l id i r; fa kat o -kısmen, paradoksal bir bi çi mde, bizzat ka pita l ist i ktisadi siste m i n işleyişi neden iyle- bu türden b u rjuva değerlerin ta mamen redded i l d i ğ i kültürle keskin b i r çatı şma içinded i r.
Sınırlandırılmayan Toplumsal Davranış Bir d i s i p l i n o l a ra k sosyol oj i top l u m d a ki kiş i l e r veya g rupların dav ra n ış l a rı n d a ki çeşitl i l i klerin top l u msa l ya pı içindeki s ı n ıfsa l veya diğer stratej i k kon u m l arına göre açı klanabi leceğ i, o l d u kça fa rklı yerlerde kon u m l a n m ı ş olan bireylerin çı ka rları ve tutu m l a rı n ı n s i stemati k o l a ra k fa rkl ı l ı kl a r serg i l eyebileceğ i v e yaş, cinsiyet, meslek, d i n, kentsel-kı rsa l yerleşim g i b i ayrı top l u msal öze l l i kler tem e l i n d e davra nacak ları ka b u l ü n e daya n ı r. (Genel l i kl e s ı n ıfsal teri m ler içinde ta n ı m la n a n ) b u öze l l i klerin kendine özg ü biçim l erd e öbeklendi kleri, bu yüzden oy k u l l a n ma davra n ı şı n ı n, satın a l ma a l ı ş ka n l ı kl a rı n ı n , çoc u k yetiştirme vb. n i n b i r s ı n ıf veya statü
2 Bkz. Max Weber, The Rational and Socia/ Foundations of Music, ed. Don
Marti ndale et al. (Carbondale, 1 1 1 . : Southern l l li n ois Un iversity Press, 1 958).
76
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
teme l i nd e sistemat i k farkl ı l ı kl a r serg i l eyebi leceğ i ve öngörülebi l ecekleri ka b u l ed i l i r. Bu genel önerme hem top l u m u n çoğ u n l u ğ u h e m de topl u m sal hayatı n çoğ u yön ü (örneğ i n oy ku l l a n ma davra n ı şı) için doğru olabi l i r. Fakat n üfus u n önem l i bir ora n ı için topl u m s a l kon u m l a kültüre l sti l a rası ndaki i l iş ki n i n -özel l i kle işçi s ı n ıfı, orta s ı n ıf v e üst s ı n ıf gibi ka ba boyutl a rda d ü ş ü n ü l d ü ğ ü nde- a rtı k g eçerli ol ma dığı giderek daha açık hale g e l mekted i r. Ki m i n uyuşturucu k u l la nacağı, kimlerin seks veya eş değiştirme pa rti lerine katı lacağı, ki m i n a ç ı k b i r eşci n sel olacağı, ki m i n müstehcen l i ğ i siyasal b i r ta rz olara k ku l l a n acağ ı veya ki m i n 'vu rd u l u kırd ı l ı ' ve a ksiyon fi l m l e rinden hoşlanacağı sorusu sosyoloj i k söyle m i n 'sta ndart değ iş ken leri' a racı l ı ğ ıyla kolayca i l işki l e n d i rilemez. Yaş ve eğiti m d a h a i l iş ki l i ayı rt ed ici fa ktörl er olabi l i r, fa kat yüksek e ğ i t i m kitlesi ge n i şlediği için, eğ iti m bile tek başına davra n ı ş ı öngörmen i n kolay bir değişkeni değ i l d i r. Düşü n d ü ğ ü şeyi sevi nçle eyleme dön üştü ren orta-üst s ı n ıfta n a i lelerin çocukları n ı n çoğ u n u n işçi s ı n ıfı, si ya hi, alt s ı n ıf hayat ta rzlarından çoc u kları n a ksine 'özg ü rken ' i ki n cilerin özg ü r olmad ı kl a rı b u l u na bi l i r. Geçmişte fa rkl ı s ı nıfsa l ta rz l a r ı n temel göstergeleri nden biri olan çoc u k eğiti mi örüntüleri önem l i ölçüde birbirine ya klaşmakta d ı r. Tı p kı e konomide i ktisatç ı l a r ı n harcanabilir gelir o l a ra k a d l a n d ı rd ı kları şeyi n -temel i htiyaçları ka rş ı l a m a k için zoru n l u o l a n ı n üzerindeki g e l i r i n - bi reylerin fa rkl ı tüketi m ta rzl a rı n ı serg i l emek için b i rçok fa rkl ı u n s u ru (yüzme havuzları, gemi yolcu l u kları, se ya hatleri) seçmes i n i m ü m kü n kı l ması g i bi, yü ksek öğ ren i m d üze yi n i n artması ve hoşgörü l ü b i r topl u msal atmosferi n yayı l ması da sınırlandırılmayan toplumsa/ davranış a l a n ı n ı geniş letm iştir. Kişisel deneyi m i n ve hayat h i kayes i n i n daha kend i n e mahsus yön l eri -kişisel nite l i kler veya vücut tipi i nşa etme, ebeveyn l erle o l u m l u veya o l u msuz deneyi m ler, a kra n larla deneyi m l er- ki şi n i n ken di hayat ta rz ı n ı bel i rlemesinde ka l ı plaşmış topl umsal öze l l i klerden g i d ere k d a h a önemli h a l e gel m i ştir. Geleneksel s ı n ıfsal ya p ı çözü l ü rken g i d erek d a h a fazla bi reyi (Ma rksist a n lamda) mesleki kö ken l e ri değil, a ksine kültürel beğ e n i l eri ve hayat ta rzla rı tan ı m la m a ktad ı r.
KAPİTALİZMİN KÜ LTÜREL ÇELİŞKİLERİ
77
Sanatçı Seyirciyi Yaratır Sa natçı n ı n h a l kl a i l i şkisinde d e b i r değ i ş i m yer a l m ı ştı r. 1 9. yüzyıl Roma ntizmi n i n b i r ü rü n ü olan b i l d i k i mge kend i n i beğ e n m i ş orta s ı n ı f seyirc i n i n küçümsed i ğ i ve aşağ ı l a d ı ğ ı zor deneysel ça lışma içinde yer a l a n b i r sanatç ı l a r g r u b u tasavvu ruyd u. B u i l k kez ege men beğeniden d uyd u kları t i ksi ntiyi vurg u l a m a k için Reddedilen ler Salonu'n da* ( 1 863) boy gösteren ve ayn ı özg ü r l ü ğ ü serg i lemek i ç i n Bağımsız Eserler Salonu** i ç i n 20 yı l beklemek zoru n d a ka lan E m p resyon i st ressa m l a r ı n kaderiyd i . Avan gart sa natçı b u reddi özg ü rl ü kle özdeşleşti rmekteyd i ve eseri n i ifade etmek i ç i n seyir ciyle bu türden bir geri l i m e m u htaçtı. Bu old u kça b i l i nen örüntü modern sanatın içkin bir koş u l u o l a ra k görül meye başlad ı . Fakat Ja mes Ackerma n ' ı n ifadesiyle "son 1 O yıl içinde [bu örü ntü] sanat la ve h a l kl a i l işkisinde o l d u kça sert ve kökl ü değişi m l erinden bi riyle işlemez hale g e l m i şti r . . . b u yen i alan ilk olara k sa natç ı l a r ı n 1 950'1eri n orta l a rı v e son larında New York Güzel Sanatlar Oku l u ' n u n n i h ai a l ı m la n ması sayesi n d e ta n ı n maya baş l a m ı ştı r". Jack son Poll ock, Wil lem de Koo n i ng, Franz Kline, Mark Roth ko, Ba r n ett Newman, Robert Motherwel l, David Sm ith ve Clement G re en berg'ün 'soyut izlen i m c i l i k' (ve H a rold Rosen berg'i n 'eylem res m i ') olara k adland ı rd ı ğ ı şeyi n ya ratıcısı olan i n s a n l a r s ı ra d a n i n sa n ı n deneyi m l eri d ış ı n d a özel ve ezoterik bir doğa n ı n ya pısı ve orta m ıyla i l i ş ki l i -'res i m seh pası'nı kul l a n ma, res m i n ken d i s i n i b i r s a n a t objesi olara k k u l l a n ma, san atçı n ı n resimde kend i kişi l i ğ i n i ku l l a n ma s ı g i bi- meselelerle u ğ raşt ı l a r. Profesör Ackerman şu tes piti ya par: "on l a r ı n sanatlarına ya klaşmak çok zor o l d u ğ u için, ka b u l gören profesyonel eleşti rmen lerin çoğ u n l u ğ u bile b u işare ti g öreme m i ş ve o n u i l i şkisiz nedenlerle övm ü ştü r". Gerçekte, kuşkucu b i r h a l k ı n dolaysız tepkisi o n u bir ta klit olarak n itelemek ti. Fakat b u o ku l u n üyesi olan temel şahsiyetler 5 yıl içinde övg ü ler a l maya baş l a d ı l a r ve resi m leri m üzeler ve galeri lere h a k i m • Salon des refuses: F ransa'da açılan Paris Salonu'na j ü r i tarafı n dan ka bul edil meyen eserlerin sergilendiği salon. Ayrıca, özel olarak 1 863'teki Red ded i lenler Sa lonu için de k u l l a n ı l ı r. tr.wi kipedia.org •• Salon des lndependa nts 29 Tem m uz 1 884'te Paris'te kuruldu. Dernek "Ne jüri ne de öd ü l ler" sloga n ı n ı seçerek Paris'te büyük sergiler organie etmek le ile başl a d ı . Kurucuları a rasında Al bert Dubois-Pi llet, Odilon Redon, Ge orges Seu rat ve Paul Signac da vard ı . wiki pedia.org
78
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLER/
o l d u . O n l a r ı n sanat an layışları a rt ı k h a l k ı n beğen i s i n i bel i rlemeye başladı.3 M u htemelen b u radaki d eğ i ş i m P rofesör Ackerman'ın d üş ü n d ü ğ ü kad a r a n i değ i l d i . 1 O yı l l a r ö n c e Pari s'te Picasso v e Matisse h a l kı n beğenisini biçi m lendi rmeye başlad ı ğ ı nda b u 'zor' sanatı n rol ü nde daha önce ve benzer değişim ler gerçekleşmişti. Fa kat genel işaret yeri nde d u rmakta d ı r. Art ı k sanat orta s ı n ıf seyi rci n i n, zen g i n a l ı c ı n ı n kontro l ü n d e d eğ i l d i r. Art ı k kü ltürel sa h n e resi mde, s i n e mada ( m u htemelen daha s ı n ı rl ı ölçüde modern m üzi kte) sa natçı n ı n ve genel l i kl e Ava ngart sanatçı n ı n kontro l ü altındad ı r. Sa natçı seyi rci ve piyasa ta rafı ndan biçi m lendiril mekten ziyade, h ızla o n l a rı biçimlend i rmekted ir. B u d eğ i ş i m i n top l u msal kon u m ve kültü re l sti l ara s ı n d a ki ko puşla bağ la ntı l ı o l d u ğ u n a i n a n ıyorum. Ayrıca Ackerma n şöyle yaza r: K i şi n i n toplu mda ki kon u m u o n u n yetki n l iği dışı nda ki a l a n l a rda h iç b i r b e l i rleyi ci 'değe r l e ndirme te m e l i ' n e i şa ret etm iyorsa, h iç b i r ka n a ate sa h i p o l m a m a k i l e u z m a n ı n fi kri n i ka b u l et m e k a ra s ı nda bir seç i m ya p ı l m a k zoru ndadı r ve en u yg u n u z m a n ü reten u z m a ndır. G ü zel sanat l a r k o n u s u nda değişen bu tepki n i n h a l k ı n m ü ze l e r, ticari ga l e r i l e r v e medyaya saygısı n ı n b i r ü r ü n ü olduğu n a i n a n ıyoru m .
Art ı k genel b i r 'uzm a n l a ra g üven' a l ı ş ka n l ı ğ ı o l u p o l m a d ı ğ ı ta r tışmaya a ç ı ktır. Siyasette uzman veya teknokrata d i kkate değer pop ü l i st b i r tepki va rd ı . Fakat sanatta d u ru m fa rkl ı d ı r. B u rada, uzma n ı n zaferi n i d eğ i l , a ks i n e bizzat kü ltürün -veya daha özelde, o n u n egemen a kı m ı modern izm i n- zaferi n i görmekteyiz. Son 1 00 yı l ı n, ya n i 'modern ha reket'i n kültürü top l u msal ya pısı n ı n (eko n o m i si, teknoloj i s i ve mesleki temel leri n i n ) b u rj uva o l a ra k ka l ma sı bakı m ı n d a n top l u md a zafer kaza n m ı ştır. Kültür m ü sta ki l ve ken d i kend i n i bel i rleyen b i r a l a n h a l i n e gelm i ştir. Bütün b u n l a ra rağ men, kültür (modern ha reket içinde cis i m l eştiği biçimiyle) ken d i n i sa l d ı r ı altında h issetmekte -ya n i ken d i zaferi n i a n lama m a kta veya ka b u l etmemekte- ve Lionel Tri l l i ng'in ad l a n d ı rd ı ğ ı 3 James Ackerman, ''The Dem ise o f t h e Avant Garde: Notes on the Sociology
of Recent American Art", Comparative Studies in Society and History 2 (Ekim 1 969: 3 7 1 -384, öze l l i kle s. 378).
KAPİTALİZMİN KÜLTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
79
biçi miyle bir 'm u h a l if kü ltür' o l a ra k ka l m aya deva m etmekted i r. Tri l l i ng'in ifadesiyle Mode rn çağ ı n ede biyat ı n ı n bir tarihçisi m u h a l if n iyeti, ge rçekte -m ode rn ya z ı m ı karakterize eden- fi i l e n y ı k ı c ı n iyeti gerçekte sorgu l a m ayaca k -o kuyucuyu da h a büyü k k ü l t ü r ü n e m poze ettiği düşü n ce ve duygu a l ı şka n l ı k l a rı nda n k u rtarmayı (ona kendisi n i ü rete n kültür ü değe rle ndi recek, e l eşt i recek v e m u hte m e l e n re vize edecek b i r z e m i n ve b a k ı ş a ç ı s ı s u n mayı) kendi a ç ı k a m acı o l a ra k gö rece kt i r . 4
Modern izm i n m iti b u rj uvaziyle savaşta özg ü r ya ratıcı ruh mi t i d i r. Bu t ü rden bir görüşün doğru l u k derecesi ne o l u rsa olsun, sözg e l i m i Whistler "resimde halkın yüzü ne bir s ü rü res i m fı rlat makla" eleşti rilse de, b u mit çağ ı m ızda g ü l ü nçtür. G ü n ü m üz d ü n yası nda, özel l i kl e k ü l t ü r d ü nyas ı nd a ki m b u rj uvaziyi savu n m a kta d ı r? Laki n kü ltür h a kkı nda ciddi b i r biçimde d üşünenlerin a l a n ı n da ve o n l a r ı n yayg ı n ve dağ ı n ı k taklit (epigone) a l a n ı nda "özg ür ya ratıcı r u h m iti" a rt ı k sadece b u rj uva topl u m uyla değ i l , aynı za manda 'uyga rl ı k'la, 'baskıcı hoşgörü'yle ya da özg ü rl ü ğ ü aza lta n yi n e de m u h a l if kültürü d eva m ettiren başka bir fa i l l e savaşmak tad ı r. M u h a l if kültür kültürel d üzene hakim ol maya başla m ı ştır ve bu nedenle, önceki n i n a ksine, kültürün tefsirci keşişleri -ressa mlar, yaza rlar, fi l m yapımcı ları- a rtık seyi rciye hakim olmaya başla mıştı r. Gerçekte, bu m u h a l if kültürü onaylayanlar ayrı bir kü ltü rel s ı n ıf oluşturacak yeterli çoğ u n l uğa sa h i ptir. Bir bütü n olarak top l u m l a karşı laştı rı l dığ ı nda, bu s ı n ıfı n üye sayı sı büyük değ i l d i r. H içbir ista tisti ksel ta h m i n m ü m kü n değ i l d i r ve ra ka m bi rkaç bin i le 2 m i lyon arasında değişebi l i r. Fakat sayı sal büyü kl ü k tek başına a n l a msızd ı r, zira geçm işle ka rşı laştırı ldığında sıradışı üç değişim açıkça görül mekted i r. İ l k o l a ra k, sayısal ölçekte a ç ı k bir değ i ş i m va rd ı r. Tüm to plu mun ra ka m l a rıyla ka rşı l a ştı rı l d ı ğ ı nda ufa k olsa bi le, mevcut kültü rel s ı n ıf a rt ı k b u bireyler top l u mda d ış l a n m ı ş l a r veya bohem bir ada o l m ayaca k kad a r büyüktür. O n l a r kurumsal d üzeyde b i r grup o l a ra k h a reket ederler ve türsel b i r bi l i nçle bi rbi rleri ne bağ l ı d ı rl a r. İ kinci o l a ra k, azı n l ı k hayat ta rzları ve kültürleri çoğ u n l uğ u n ki4 Lionel Tri l l i ng, Beyond Culture ( N e w York: Viking, 1 965: xi i-xiii).
80
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
lerle çoğ u kez çatışsa da, g ü n ü m üzde bel i rg i n olan şey çoğ u n l u ğ u n bu m u ha l if kültüre ka rşı ç ı ka b i l ecek ken d i n e ait sayg ı n b i r ente l lektüel kü ltüre -edebiyat, res i m veya ş i i rd e önde gelen h i ç b i r şa h siyete- sa h i p olma masıd ı r. B u rj uva kültür b u a n la m d a pa ra m p a rça o l m uştur. Üçüncü olara k ve m u htemelen en ö n e m l i si, m u ha l if kültürü savu n a n ların, geleneksel b u rj uva değerler üzeri ndeki yıkıcı ta rih sel etki neden iyle, g ü n ü m üzün kültürel kurul uşları -yayı n evleri, m üze ler ve galeril er, önde gelen gazeteler, res i m ve kültürel haf ta l ı k ve ayl ı k s ü rel i yayı n l a r, tiyatro, sinema ve ü n iversiteler- üze rinde hakim olmasalar bile, o n l a rı özü nde etki lemeleri d i r. G ü n ü m üzde -kendi kü ltü re l örüntüleri n i n m u ha l if kültürü n ü n sağ l a d ı ğ ı kriterlere göre hareket eden- h e r yen i kuşak, ka psa m l ı b i r biçimde, statüko n u n gerici m u h afazakarl ı ğ ı veya bastı rmayı tem s i l etti ğ i n i ve böylece, genişleyen bir döngü içi nde, topl u msal ya pıya yen i ve taze sa l d ı r ı l a rı n ı ilan etmekted ir. ***
Ana hatlarıyla ortaya koyd u ğ u m bu ta rihsel s ü reç derin ta ri h sel köklere s a h i ptir. O d i kkat çekici bir kültürel d ü rtüye ve s ü rekl i l iğe sa h i ptir. B u d ü rtün ü n çoğ u özel l i kle b i r siyasal m u h afaza ka rl ı k ve kültüre l z i h i nsel ka rı ş ı kl ı k on yı l ı olan 1 9SO'lerd e b u l a n ı kl a ş m ı ştır. Siyasal o l a ra k bu b i r büyü boz u m u dönemiyd i . Bu dönem ayd ı n l arı n Sta l i nc i l i kten ta mamen kopması na, Sovyetler Birliğ i'n i n sa dece bizzat sosya l i st ad ı n ı taş ı d ı ğ ı için 'ilerici' o l d u ğ u i n a n cı n ı n sarsı l ma s ı n a ta n ı k o l d u . Bazı sosyologlar -Raymond Aran, Edwa rd S h i ls, S. M . Li pset ve ben d a h i l - 1 9SO'leri bu yüzden bizzat bir 'ideoloj i n i n sonu'n u n ka ra kterize ettiği görüşüne u laştı l a r. B u sözle rad i ka l ha reketi n eski siyasal fi kirleri n i n ö m r ü n ü ta m a m la d ı ğ ı n ı ve a rtı k ayd ı n la r a rasında bağ l ı l ığa veya coşkuya yol açacak g ü ce sa h i p o l m ad ı ğ ı n ı kastetmekteyd i k.5 5 'İdeoloj i n i n sonu' a n a l izi n i n bütün toplu msal çatı şmaların sona erd i ğ i n i ve
ayd ı n l a r sınıfı n ı n bu yen i ideoloj i l e r a rayışından vazgeçecekleri n i va rsay mak a n l a m ı na gelmed i ğ i n i bel i rtmem gerekir. Gerçekte, 1 959'da yazd ı ğ ı m g i bi, "Genç entellektüel mutsuzd u r, ç ü n kü 'orta yol ' o n u n değ i l 'orta yaşın' yol u d u r; bu yol tutkudan yoksundur ve körelmekted i r . . . Bir 'gaye' a rayı şı nda derin, u m utsuz, neredeyse zava l l ı bir öfke va rd ı r". Bu arg ü mana göre ayrıca yen i ideolojiler rad i kalizmin bir kaynağı olarak ortaya çıkacaklar ve b u n l a r, 1 9. yüzyı l Batı top l u m u n u n h ü m a n ist ideolojileri değil, üçüncü
KAPİTALİZMİN KÜLTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
81
Siyasa l rad i ka l iz m i n binyılcı vaatleri kon u s u n d a bir büyü bo zu m u yaşa nsa da, o n u n yeri ne geçiri lebi lecek ol u m l u b i r bakış açısı hemen hemen yoktu. Refa h d evleti ve ka rma ekonomi ay d ı n ların coşku s u n u ya ka l aya b i l ecek türd e hedefler d eğ i l d i . Ayrıca, rad i kal siyasal u m utlar geçici o l a ra k y ı kı l d ı ğ ı nda bile temel kültü rel tavı r ayn ı ka l d ı : b u rj uva değerlerin redded i l mesi. Gerçekte, 1 950'1erd e rad i ka l izm i m s ü rekl i l i ğ i siyasetle değ i l kültürle m ü m kü n d ü . 1 940'1arın deneyi m i 1 950'1eri n ayd ı n larında travmaya yol açtı ve onların kültüre l i l g i leri n i b u deneyi m üzeri ne d ü ş ü nceler bel i r ledi. Çağ ı n yayg ı n kültürel teması bi reyin d uya rsızlaşması ve top l u m u n ato m laşmasıd ı r. Kuşkusuz İ ki nci Dü nya Savaşı korku n çtu. Fa kat, şeh i rler kitlesel o l a ra k bom ba l a nd ı ğ ı nd a bile savaş önce den tasavvur ed i l mekteyd i ve bir şey tasavvur ed i ld i ğ i nde tüm öfke veya korku yaratma g ücü n ü yitirebi l i r. La ki n on m i lyon insan barı n d ı ra n topl a m a ka m p l arı n ı ve m i lyon l a rca insanı b i r mezba hada s ı ğ ı r l a r g i bi işleme tabi tutan öl ü m ka m p l a rı n ı asla kimse tasavvur etmemişti.6 1 950'1eri n sosyolojisi benzer şeki lde 'kitle topl u m u' teorisiyle d ü nya ideoloji leri olacaktır. Bkz. The End of/deology (Glencoe, 111 Free Press, 1 960: 373 ve devamı). 6 1 9SO'lerin kültürü çağdaş r u h u n si mgeleri olarak oku n a n ve haklarında a raştı rma l a r yayı n l a n a n yaza rları n tota l iter terörü kavrayamadıklarının ya nsı masıyd ı. Burada temel edebi şahsiyet roman ları ve hi kaye leri 30 yı l önce yazı l m ı ş olan, adaletin tesis edilemeyeceği ve bu işkence makinası nın kendi kurbanlarını dehşet dol u bir ölüme zorladığı bu yoğ u n bü rokra tik dünyayı önceden gören Franz Kafka idi. Kierkegaard'ın yazıları 'keşfe d i l d i', b u n u n nedeni m u htemelen, o n u n inanç sıçra ması dışı nda, n i hai an lamda hiçbir rasyonel inancın m ü m kü n olmad ı ğ ı n ı öne sürmesiyd i . Barth ve Niebu h r'ün neo-ortodoks teolojisi insa n ı n kendi kibrinde içkin günah ka rl ığı aşa bil mesi konusunda kötümserdi. Simone Weil'in yazıl arı u m utsuz i nayet a rayışıyla i l işki liyd i . Camus siyasal eylemin ahlaki paradokslarını d i kkatle g özden geçirdi. 'Absü rt tiyatro'da, lonesco sa n ki d ü nya n ı n şey leşmiş nesneleri gerçekte insanın r u h u n u em iyorlarmış ve irades i n i elin den a l ıyorlarmış g i bi, nesnelerin ken d i ne ait bir hayata sa h i p oldukları Sandalyeler adlı kita bı yazd ı . Beckett'i n Godot'yu Beklerken ad l ı kitabı nda örneklenen 'sessizl i k a n ları tiyatrosu'nda za man ve ben l i kle i l işki l i zihin ka rışıklı kları m i n i m a l bir gerçekl i k di kdörtgeni içinde sahnelenir. Bu vurg u önem l i d i r, ç ü n kü siyasal m u hafaza karlığ ı n ciddi kültü rün kısır olduğu dönemde hakim kon u mda olduğu varsayı lma eğ i l i m i söz kon usu d u r. Durum gerçekte böyle değ i l d i r.
82
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
ve 'yaba ncı laşma'yı yeniden keşifle meşg u l d ü . Kitle topl u m u teo risi ne göre modern d ü nyada a i leyle ve yerel topl u l u klarla i l i ş ki l i geleneksel birincil g r u p bağ ları parça l a n m ı ş, geleneksel d üzen l e r i n yeri n i her bi reyin atom-benzeri veya a n o m i k ta rzda yaşad ı ğ ı 'kitle' a l m ı ştır. Ya bancılaşma n ı n yen iden keşfi sosyoloj i n i n birincil teması h a l i n e geldi -Ma rksizm'le, ilk Ma rksist yazarlar kuşağ ıyla (Kautsky, Plekhanov ve Len i n'le) bağla ntı l ı olan ya ba n c ı laşma teri mi, o n l a r tarafın d an bizzat ku l la n ı l masa da, b i r yeniden keşifti. Yaba ncılaşma bu dönemden ö n ce ta rtış ı l m a m ı ştı.7 Daha s ı radan b i r d üzeyde, 1 950'1erde sosyol oj i n i n en popüler kita b ı David Riesma n'ın çağdaş topl u m u n ka ra kter ya p ı s ı ndaki -ke n d i n i d i s i p l i n altına alan ve g üd ü le n m i ş bi reyden (özetle ta ri hsel 'burjuva i n sa n 'dan) esasen ken d i a kra n g r u p l a rı n ı n etki leri ne ve diğer insanların baskı l a r ı n a d uya rlı olan bi reye doğ ru- te mel b i r değişi m i beti mlediği Yalnız Kalabalık idi. Kita b ı n baş l ı ğ ı değişmen i n n itel i ğ i kon u s u n d a bir değerl endi rmeyi ya nsıtmak tayd ı . Benzer şeki lde, 1 950'1erde ortaya ç ı ka n gençl i k kültü rü n ü n prototip kita bı J . D. Sa l i nger'i n Çavdar Tarlasında Çocuklar a d l ı eseriyd i . Kita b ı n a n latıcı ka ra kteri Holden Cau lfield etrafı n d a ki d ü nyayla gerçek bağ l a r kuramaya n neredeyse otistik yen i b i r i nsan türü n ü n örneğiyd i . 1 960'1arın gençl i k ha reketi n i n ha bercile ri Ailen G i n s berg ve Jack Kerouac ta rafı n d a n yön lendirilen 'beat ler' top l u m d a n zaten 'kopmuş olan' ki şi lerd i . Kı saca, siyasal fi kirler ö m r ü n ü ta mam lasa -ve siyasal hayat ya bancı Kom ü n ist d üşman tehd i d i n i n hakimiyetinde olsa- bile, kü ltüre l ayd ı n l a r s ı n ıfı 1 960'1ard a siyasa l bir ca n la n m a sağ laya n u m utsuzl u k, a n o m i v e ya bancı laşma temaları üzeri nde d ü ş ü n-
7 Yabancılaşmanın çağdaş yen iden keşfi n i n i ki kaynağı vardı. Biri, esasen
Weber' i n yazıları aracı l ı ğ ıyla, bireylerin topl u m içinde h issetti kleri güçsüz l ü k duyg usuyla i l i ş ki l iyd i . Marx'ın işçin i n ü reti m araçlarından 'kopa rılma sı'na vurgusu Weber'in perspektifi nde modern askerin şiddet araç ların dan, bilim insa n ı n ı n araştırma a raçlarından ve ka m u görevl i s i n i n idari araçlardan yoksun ka l ması yön ü nde evrensel bir eğ i l i m i n özel bir örneği h a l i n e geldi. İ kincisi, b i l hassa Marx'ın erken dönem yazı ları nda, esasen Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları nda ye ni h ü ma n izm i n kaynakları n ı b u l mayı u m a n Ma rksist revizyon i stler, post-Sta l i nci kuşak ta rafından öne sürülen b i r temayd ı . İki örnekte de, kitle topl u m u teorisi ve ya bancılaşma teması modern toplumda hayat ka l itesi konusunda ki eleştirel kültürel değerlen d i rmelerle i l g i l iyd i . '
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERi
83
meye başlad ı l a r. l 950'1erin Vasat Kültürleri
1 950'1 erd e orta s ı n ıf Amerika'n ı n va rsı l l ı ğ ı n ı n ta m a m layıcısı yay g ı n bir 'vasat' kü ltürd ü . Bu teri m bizzat yen i b i r kültür eleşti risi sti l i n i yan s ıtmaktayd ı . Asl ında kü ltür, orta s ı n ıf magazin dergi le ri nde a n l a ş ı l d ı ğ ı biçim iyle, ciddi sanat eserleri üzeri ne b i r tartışma değ i l , a ksi ne organ ize ve tü ket i l e n b i r hayat ta rzıyd ı . Buna bağ l ı o l a ra k, kültür eleşti risi i nsan l a rı eğ lend i rerek oyn a n a n b i r züppe oyu n u, magazin çizerleri, ev dekoratörleri, kad ı n derg i s i ed itörleri ve Doğu Ya kasından eşci nsel lerin daha moda bir eğlence biçi miyd i . Vasat kültürler g özde old u klarında h ızla yen i i n-out oyu n u n u n yeri n i a l d ı l a r, yü ksek-a lt-ve-vasat kültür demode o l d u . ' i n ' o l m a k m o d a d a görg üsüz kitlen i n old u kça ötesi n e g e ç m e k veya tersi ne, g österişçi orta s ı n ıfı n hoşl a n d ı ğ ı şeylerden ziya d e kaba yığ ı n ların hoş l a n d ı ğ ı şeylerden (New York Daily News, a ksiyon d ol u, ikinci kal ite geri l i m fi l m leri, popüler şarkı l a rd a n ) h oş l a n m a k a n l a m ı na gelmekteyd i. 'Baya ğ ı eser'in yeri n i i n -out a l d ı ğ ı nda, moda n ı n 'vasat moda' h a l i n e g e l m esi d ı ş ı nda, son u ç aynıyd ı . Kültür eleşti risi b i r oyu n h a l i n e geldiğinde bile, ayn ı za manda art ı k her za m a n a lay ettiğ i kültür içinde rol oynaması için d avet ed i l e n ayd ı n la r için d a h i cidd i b i r problemdi. Partisan Review der g i s i n i n yaza rları a rtık 1 930'1a r ve 40'1 a rda hor görülen New Yorker derg i si n i n hakim iyeti altına g i rd i . Commentary dergisi n i n yaza rları New York Sunday Times Magazine'de yazmak için davet edi l d i ler. Saturday Evening Post bile "Zi h n i n Serüvenleri" a d l ı yazı seri lerin d e Ra nda l l Jarrel l ve element Green berg g i bi yazarlar ve e leşti r men lerin m a ka l elerine yer vermeye başlad ı . Rad i ka l yazarların ço ğu medya n ı n ken d i lerine magazi n derg i leri n i n prestij i n i a rtırmak için kur yaptı kları n ı h i ssettiler ve d a h a u ğ u rsuz b i r g üdü, ya n i ra d i ka l eleşti ri n i n ta mamen 'eh l i l eşti ri l m esi' zan l ı yd ı . Gerçekl iğe dö n ü şmeyen şey bizzat top l u m u n kü ltürel şa m a n d ı ra l a rı n ı kaybet mesiyd i . C i d d i e l eşti rmen v e ayd ı n ı n 1 950'1eri n fi l izlenen kitle kültü rüy le i l i ş kisi başlı başı n a m ü nferit b i r problem ve bi rçok uzu n m a ka l e n i n ve sem pozyu m u n kayna ğ ı h a l i n e geld i. Rad i ka l ayd ı n ı n temel tepkisi orta s ı n ıf kültüre old u kça ka psa m l ı b i r sa l d ı rıyd ı .
84
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Ciddi eleşti rmen için gerçek teh l i ke, en kötü kitsch* geniş saçma l ı kl a r deryası değ i l , a ksi n e vasat kültür veya Macdon a l d ' ı n ifade siyle 'Midcu lt' idi. Dwig ht Macd o n a l d "Kitle Kültürü' ad l ı m a ka l e si nde şöyle yazar: "Aldatmaca a ç ı ktır -be l i rl i b i r a raçla ka l a ba l ı ğ ı n gön l ü n ü o kşa m a k. Fakat Vasat Kültür o n u i ki şeki l d e ku l l a n ı r: Yüksek Kültürün standartla rı n a sayg ı gösteriyormuş g i bi davra n ı r, ancak ayn ı anda gerçekte o n u s u l a nd ı rı r ve baya ğ ı laştı rı r.8 Titiz ve sorg u layıcı bir sosya l e l eşti rmen H a n n a h Arendt klasi k b i r a rg ü m a n ı b i r ad ı m daha i leri götü rür ve ta ri hsel-Ma rks i st b i r a n a l izle harma n l a r. Ona göre b u rj uva 'to p l u m ' - b u rada n i speten homojen eğ iti m l i ve kültürlü i nsan l a r topl u l u ğ u kasted i l mekte d i r- kültürü her za m a n bir meta o l a ra k ele a l mı ş ve ken d i a l ı şveri şi nden snop değerler kaza n m ı ştır; kültür (ya n i sanat ü reti ci leri) i l e top l u m (ya n i onu tüketen ler) a rasında her za m a n bel i r l i b i r geri lim o l m u ştu r.9 Fakat ona g öre geçmiş ve bugün a rasında merkezi önemde i ki fa rkl ı l ı k va rd ı r. Geçm iş g ü n l erde bi reyci l i k top l u m d a n çoğ u kez i sya n kar veya bohem d ü nya l a ra kaçışla yeşermiş veya bu kaç ı ş sayesi nde m ü m kü n o l m u ştur. ("Kitle top l u m u koşu l la rında bi reyleri n u m utsuzl u ğ u n u n önem l i b i r kısm ı n ı n kaynağı, kuşkusuz kitle topl u m u n bütü n ta baka l a rı n ı içermeye başladı ğ ı nda b u kaçış yol l a rı n ı n kapa l ı ol masıd ı r".) Ayrıca 'to p l u m ', geç m i şte kültürü büyü k ölçüde s n o p l u ğ u nedeniyle şiddetle a rzu etti ğ i nde, hatta s u i isti mal ettiğ i n d e ya da d eğeri n i d üş ü rd ü ğ ü nde ve "kü ltürel şeyleri top l u msal meta l a ra" dön üşt ü rd ü ğ ü n d e b i l e k ü l t ü r ü tüketmemiştir. Kitle top l u m u "a ksine, kü ltürü değ i l eğlen ceyi ister ve eğlence endüstrisi n i n sunduğu meta lar g erçekte topl u m ta rafı nd a n herh a n g i b i r tüketi m m a l ı g i bi tü keti l i r". Özetl e, rad i ka l siyasal i rade 1 950'lerd e sönse bile, bu top l u m * U c u z edebiyat veya sanat (Ü.T.). 8 Macdona ld'ın deyi m i açıklan maya m u htaçtır. 1 930'1arın başlarında Ameri
kan rad i ka l izm i n 'zorlu' dönemi, Bolşevi k bir kelimeleri kısaltma alışka n l ı ğ ı -Parti'nin siyasal b ü rosu yerine Politbüro veya örgüt bürosu yerine orgbu ro deyi m i n i n ku l l a n ı l ması- gözdeyd i. Bu yüzden, proleter l iteratü rün mo da teri m i pro/etkült olara k b i l i nmekteyd i. Macdonald bu tutu m u kendi alaycı sti l i içinde beni mser; b kz. Masscu/t & Midcu/t, Partisan Review Series, no. 4, 1 96 1 . 9 Hannah Arendt, "Society and Culture", Culture for the Millions?, ed. Norman Jacobs (Princeton: Van Nostrand, 1 96 1 : 43 53) Bu argüman Between Post and Future adlı kita pta açı mlanm ıştır (New York: Viking, 1 961 : 1 97-226). -
.
KAPİTALİZMİN KÜLTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
85
dan uzaklaşma kültürd e ve kültür eleşti risi a racı l ı ğ ıyla sürm üştü r. 1 960'1ard a yen i siyasal d ü rtüler ortaya çıktığ ı nda rad i ka l izm, yen i b i r rad i ka l dönemin ortaya ç ı kı ş ı n ı m ü m kü n kılan Ariad ne'ni n mantığı* o l a ra k m u h a l if kültü r ü n değerleri n i -örneğ i n kitle top l u m u , anomi, ya ba ncılaşma g i b i tem a l a r a racı l ı ğ ıyla top l u m a sa l d ı r ı y ı - yeniden keşfetti .
Modernizme Giriş M ü stesna bir sosyoloj i k b u l macaya g e l d i k. Özel bir kültürel m izaç, ruh h a l i, h a reket -amorfl u ğ u veya s ü rekli değişen doğası o n u tek bir kavra m içinde ele a l m ayı engel lemekted i r- 1 25 y ı l d a n fazla sürmüş ve top l u msal ya pıya yen i ve s ü rekl i sal d ı r ı l a r i çerm i ştir. B u kültürel m izaç için en ka psayıcı teri m modemizm d i r: o 'ge l i şen b i l i ncin' ö n saflarında ka l ma k için i n atçı bir sti l ve d uya rl ı l ı k a rayı ş ı d ı r. Dolayısıyla, bu duyg u n u n doğas ı n ı Ma rksizm'den önce b i l e o l u ştura n şey b u rj uva top l u ma s a l d ı r ı o l uşturm uştur v e b i r siyasa l ha reket s ü rekl i türd e b i r organ izasyona sahip olmadan böylesi bir prog ra m ı s ü rd ü rebi l i r miyd i ? Modernizm [teri m i] kuşakl a r boyu sürebilecek sanatsal i mgelemi n a s ı l bu kadar ka psaya b i l m iş ve n i ç i n her yen i ayd ı n l a r kuşa ğ ı i ç i n taze bir cazibe kaynağı o l m uş tur? Modern izm bütün sa natları istila etm iştir. Fa kat özel örneklere bakı l d ı ğ ı nda, tek bir bi rl eşti rici i l ke yok görünmekted i r. Moder n izm M a l l a rme'ın yen i senta ks ı n ı , kübizmde for ml arı deformas yon u, Virg i n i a Woolf ve Joyce'ta b i l i n ç akışını, Berg'te ato n a l l i ğ i içermekted i r. B u n l a r ı n her b i r i n i i l k ortaya çıktı kları biçi m ler için d e a n l a m a k 'zor'd u. Gerçekte, bazı yazarları n öne s ü rd ü ğ ü g i bi, ası l zorl u k modern izm i n bir gösterges i n i n ol mamasıd ı r. O kasıtl ı olara k m u ğ l a ktır, aşina o l u n maya n formlarla ça l ı ş ı r, b i l i n ç l i o l a ra k deneyseld i r v e seyi rciyi ra hatsız etmeye -şoka u ğ ratmaya, sa rs maya, hatta b i r d i n değişti rmedeki ne benzer biçi mde d ö n ü şt ü r meye- ça l ı ş ı r. Bu temel zorl u k a ç ı kçası o n u n gösterilere daveti n i n b i r kaynağ ı d ı r, zira esoterik b i l g i , örneğ i n anti k ra h i pleri n özel * Ariadne' n i n ipi: bir problem i n -bir fizi ksel labirentin, bir mantık b u l maca s ı n ı n veya bir ahlaki ikilemin- mantığ ı n mevcut bütün yollara tam kap sa m l ı olara k uyg u l a n masıyla, b i rçok a raçla çözü l mesi (Wi kipedia).
86
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
m ü n ecci m l i k veya hermetizm for m ü l ü g i bi, görgüsüz ve ayd ı n l a n m a m ı ş o l a n ka rşısında a rta n b i r g ü ç h issi sağ l a r. l rving Howe'a göre modern i n o l m a d ı ğ ı şeye göre, ya n i b i r 'kapsaya n o l u m s uz' olara k ta n ı m l a n ması gereki r. Ona göre m o dern ite "egemen sti l e ka rşı b i r i syan, resmi d üzene karşı kararlı bir öfke içeri r". Fakat bu temel koşu l H owe'u n işa ret ettiği b i r i ki l e m ya rat ı r: "Modern izm i n her za m a n m ücadele etmesi, fa kat asla t a m zafer kaza n maması gereki r, böylece b i r s ü re sonra a rt ı k zafer ka za n m a m a k için m ücadele etmesi gereki r". 1 0 B u n u n doğru o l d u ğ u n u ve modern izm i n m üzm i n m u h a l if tavrı n ı açıkladığ ı n ı d ü şü n üyorum. Fakat onun bu öze l l i ğ i 'sert öfkesi'ni veya son u nda, kendi si d e dahil, bütün egemen sti l leri ol u m suzlaması n ı açı kla maz. Bir bütün olara k modern izm sosya l bi l i m i n 1 9. yüzyıl son l a rı n d a ki orta k b i r ka b u l üyle i l g i n ç b i r para l el l i k serg i l er. Ma rx, F reud ve Pa reto için gerçekl iğ i n altya p ı l a rı n ı n i rrasyonel l i ğ i görü n üşle rin yüzeysel rasyonel l i ğ i n i gizlem iştir. Marx için m ü badele s ü reci n i n altında 'piyasa a n a rşisi' va rd ı r; Freud için egon u n katı ege men l i ğ i n i n altında i çg ü d ü ler ta rafı n d a n yön l e n d i ri len 'uçsuz bu ca ksız b i l i nçd ı ş ı ' va rd ı r; Pa reto için ma ntı k biçi m leri n i n a ltı nda i rrasyonel sezg i n i n ve d uyg u n u n tortuları va rd ı r. Modern izm d e ısrarla d ı ş görü n ü ş ü n a n lamsızl ı ğ ı n ı vurg u l a r v e hayal g ü cü n ü n a ltya p ı s ı n ı ortaya çı ka rmaya ça l ış ı r. B u çaba i ki şeki lde ifade kaza n ı r. İ l ki, sti l i st bir tarzda, 'mesafe'yi -psi ş i k, sosya l ve estet i k m esa feyi- ortad a n ka ld ı rma g i rişi m i d i r ve kes i n mevcudiyeti, deneyi min eşa n l ı l ı ğ ı ve dolaysızl ığ ı n ı vurg u l a r. İ ki ncisi, temati k olara k, ben l i ğ i n , kend i ötesine geçmeye yönelen 'kend i n i ebed i l eştiren' yaratı k o l a ra k i n sa n ı n kes i n zorba l ı ğ ı n ı vurg u l a r. Modernizm 1 9. yüzyı l d a ki, b i ri topl u msal orta mı d uyusal a l g ı d üzeyi nde, diğeri ben l i k h a kkında b i l i n ç d üzeyi nde g erçekleşen i ki top l u msal değişmen i n bir n eticesidir. Her g ü n kü d uyusal izle n i m ler d ü nya s ı n d a meka n ve za m a n d uyg u s u n da -kökeninde ha reket ve h ız, ışık ve ses kon u s u n d a i l etişi m ve taş ı macı l ı ktaki d ev ri m b u l u n a n yen i fa rkı ndal ı ktan kaynaklanan- b i r yönel i m kaybı vard ı . B i reysel b i l i n çteki krizin köken inde d i n sel kesi n l i ğ i n , öte d ü nyaya, cennete veya cehen neme i nancın kaybol ması ve ö l ü m 10
l rving Howe (ed.), The idea of the Modern in Literature and the Arts (New York: H orizon Press, 1 967: 1 3). ita l i kler bana aittir.
KAPİTALİZM İ N KÜLTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
87
den son ra kes i n s ı n ı r ve ö l ü m ü n h i ç l i ğ i kon u s u n d a yen i b i l i n ç vard ı . Gerçekte, b u n l a r d ü nyayı i ki yen i d eneyi m leme biçi m iyd i ve çoğ u kez sanatçı top l u msal orta mdaki -d ü n yayı sa rsa n ve sa n ki sad ece parça l a r m ı ş g i b i görün mesine yol açan- bu yönel i m kayb ı n ı n a s l a bütün üyle fa rkı nda d eğ i l d i . Fakat sa natçı b u pa rça ları yen i b i r biçi mde tekrar b i r a raya geti rmek zoru ndayd ı .
Modernizm: Sentaks ve Form Dolayısıyla, 1 9. yüzyı l ı n i kinci ya rısı için d üzen l i bir d ü nya haya l d i . B i r orta m a i l i şki n d uyusal a l g ı b i çi m leni rken an iden gerçek olan şey hareket ve a kıştı. Estet i k a l g ı n ı n doğası nda ani b i r köklü deği ş i m ortaya ç ı ktı. Estetik teri m l e r içinde modern i n sa n ı n d uy u m l a r veya d uyg u l a r ı n deneyi m len mesi bakı m ı ndan G reklerden nasıl fa rkl ı old u ğ u soru l d u ğ u nda, ceva p a rkad a ş l ı k, sevg i, korku, acı masızl ı k ve sa l d ı rga n l ı k gibi h e r yaşta n i n san için orta k olan temel i n sa ni d uyg u larla değ i l , a ks i n e ha reketin ve a ğ ı r l ı ğ ı n za m a n sa l mekansal olara k altüst ol masıyla bağla ntı l ı olaca ktı. 1 9. yüzyı lda insanlar tari hte ilk kez yü rüyerek veya bir hayva n s ı rtındaki nden daha h ızl ı seya hat edebi l mekteyd i ve -d aha önce asla deneyi m lemed i kleri- fa rklı bir ma nzara, bir i mgeler a rd ı ş ı kl ı ğ ı , h a re ketin b u l a n ı klaşması duyg u s u kaza n d ı l a r. Veya, ilk kez bir ba londa ve d a h a son ra b i r uçakta gökyüzünde b i n l erce fit yü kseğe ç ı kt ı l a r ve eski lerin asla b i l m ed i kl eri hava topoğ rafi k örüntü leri n i görd ü ler. Fiziksel d ü n ya için doğru olan şey topl u msa l d ü nya için de ayn ı ölçüde doğruyd u . Kentlerde, sayı l a r ı n ve yoğ u n l u ğ u n a rtma sıyla, i n sa n la r a rası nda daha fazla etki leşim, yen i hayat ta rzları na, coğ rafi ve sosya l ha reketl i l iğe daha önceden asla mevcut o l ma ya n ani bir açı kl ı k kaza n d ı ra n bir deneyi m kü melenmesi va rd ı . Tuva l lerd e ki tema l a r a rt ı k geçm i ş i n m itoloj i k ya ratı kları veya ha reketsiz doğa d eğ i l , a ksi ne gezinti ve kumsal, kent hayat ı n ı n ko şuşturması ve elektri k ışığ ıyla dö n ü ştürülen kentsel b i r ortam d a ki parlak gece ı ş ı kları i d i . Sanat ı n yen i senta ks ı n ı m ü m kü n kı l a n ve gelen eksel formların a ltüst ol ması n ı sağlaya n şey hareket, meka n v e değişi m ka rş ı s ı n d a veri len bu tepki d i r. Klasi k çağ ı n a n layı ş ı n d a sanat esasen düşü nseldi; seyirci veya izleyi c i n i n deneyi me ka rş ı s ı n d a ki şeyle a rasındaki esteti k m esafe yi koruya ra k 'haki m ' olacağ ı n a i n a n ı l m a ktayd ı . Modernizmde n iyet seyredene ' h a ki m olmak', böylece sanat eseri n i kend i n i
88
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
ken d i koş u l larında seyirciye -resimde perspektifi küçü k göstere rek veya ş i i rde Gera rd M a n l ey Hopkin s'i n uyg u l a d ı ğ ı 'serbest vezin'i öne çı kara ra k- em poze etmesid i r. Modern izmde üsl u p deneyi m i n a kışı içinde fa rkl ı l ı kların göz a rd ı ed i l d i ğ i arka i k b i r kavra ma dön üşür. Virg i n i a Woolf' u n " İ n sa n ı n doğası Ara l ı k 1 9 1 O'da veya ya kl a ş ı k o l a ra k b u ta ri hte değişm işti r" veciz söz ü n ü a n l a m l ı kı l a n şeyi n modern izm i n bu akışı ya kal ama çabası o l d uğ u n u d ü ş ü n üyoru m. l rving Howe'u n yoru m u nd a olduğu g i bi, bu a ba rtıda "geleneksel geçmiş ile sars ı l m ı ş b u g ü n a rasında ü rkütücü b i r sü reksizl i k va r d ı r . . . tari h i n çizgisi eğri l m iş, m u htemelen kırı l m ı ştı r". Bu kı rı l ma gerçekleşi rken, 'kesi n bugü n'e vurguyla hem sanat çı hem de seyi rci kend i n i her an ya pmak ve yeniden ya pmak zo rundad ı r. Bozu lan sürekl i l iğ i n redded i l mesiyle ve geleceğ i n bu günde o l d u ğ u inancıyla b i rl i kte klasi k bütü n l ü k veya ta m l ı k d uy g u s u kaybol m uş, bütü n ü n yeri n i fragman veya pa rça a l m ı ştır. Kişi 's ı n ı rl a n d ı rı l m ı ş bütü n l ü k'ten ziyade kırı k gövde heyke l i nde, el pa rçası nda, basit yüz bu ruştu rmada, çerçeveye g öre kesilen re si mde yen i b i r estet i k b u l ur. Sti l ler ka rı ş ı m ı ve ka l a ba l ı ğ ı içinde üslup ve sınır fi kri, b i r üsl u ba uyg u n i l keler fi kri terk ed i l i r. Gerçek te estetik yı kı m ı n bizzat bir estetik h a l i n e geld i ğ i söylenebi l i r.
Modernizm: Hiçlik ve Benlik Ha reket ve değ i ş me d uyg usu -dü nyayla yüz yüze gelme ta rzı nda büyük d eğ i ş i m- i n s a n l a r ı n ken d i d uyusa l a l g ı l a rı n ı ve deneyi m le ri n i değerl e n d i rd i kleri etki l i yen i uzl a ş ı m l a r ve form l a r ü retm i ştir. Fakat daha g üç a l g ı l a n a n bir biçimde, bu değ i ş i k l i ğ i n fa rkı nda ol m a k i n san ru h u n d a daha derin bir krize, h i ç l i k korkusuna yol aç m ı ştır. Dine ve b i l h assa ru h u n ö l ü msüzl ü ğ ü n e i na n c ı n zayıflaması yüzyı l l a rı n-eski i n sa n ve i l a hi va rl ı k a rasında a ş ı l a maz b i r uçurum o l d u ğ u a n l ayışından ciddi kopuşa yol açmıştı r. İ n s an a rtı k bu a ş ı l a maz u ç u ru m u orta d a n ka l d ı rmaya ve bi r modern i n ifadesiyle, Faust g i b i 'ta n rı-benzeri b i l g i ' elde etmeye, "insa n ı bir ta nrı s u re tinde ka nıtla maya" veya tersine "soluca n l a a kra ba l ı ğ ı n ı " doğru la maya ça l ış m a ktad ı r. B u i n san-üstü ça ba n ı n b i r sonucu olara k 1 9. yüzyı lda ben l i k d uyg u s u ö n e çı kmaya başla d ı . Bi rey özleml ere sa h i p ken d i n e özg ü b i r va rl ı k o l a r a k a l ı n maya b a ş l a d ı v e hayat daha b ü y ü k kut-
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
89
sal l ı k ve kıymet kaza n d ı . B i rici k hayatın gelişmesi baş l ı başına bir değer h a l i ne g e l d i . İ ktisadi iyi m serl i k, köle l i k ka rşıtı d uyg u, kad ı n hakları v e çoc u k emeğ i n i n v e acı masız ceza ların sona ermesi g ü n ü n topl u msa l soru n l a rı h a l i n e geld i . Fakat d a h a deri n metafizi k b i r a n lamda, b u manevi g i ri ş i m i n s a n l a r ı n zoru n l u l u kları aşabi l e cekleri, a rtı k doğa tarafı n d a n kı sıtlan mayaca kları, a ksine, Hegel'in deyi m iyle, m ü kemmel özg ü r l ü ğ ü n kra l l ı ğ ı nda tari h i n son u n a u la şabilecekleri fi kri n i n temeli h a l i n e g e l d i . Hegel'in h a kkı nda yazd ı ğ ı 'm utsuz b i l i nç' i n sa n ı n ulaşmak için m ücadele etmesi gereken kutsa l bir g ü c ü n ve statü n ü n gerçekl eşmes i d i r. Modern i n sa n ı n en derin doğası, ru h u n u n -modern metafizi k tarafı n d a n sergi l e n d i ğ i biçimiyle- sı rrı i n s a n ı n ken d i n i aşmaya ça l ışmasıd ı r; o l u m suzla n m a n ı n -öl ü m ü n- b i r son o l d u ğ u n u bilen modern i nsan bunu ka b u l etmeyi reddeder. Modern i n san ı n binyı l c ı l ı ğ ı n ı n a r d ı n d a ken d i n i sonsuz kı l m a meg a l o m a n i si vard ı r. N eticede, mo dern ki b i r s ı n ı rl a rı ka b u l ü reddetmek, sürekl i olarak ısrarla ötesi n e geçmeyi v u rg u l a m a ktır; v e modern d ü nya her za m a n ötesi o l a n b i r yazg ı önerir: a h l a ki l i ğ i n ötesi, trajed i n i n ötesi, k ü l t ü r ü n ötesi.1 1
Arzunun Zaferi Batı l ı bi l i n çte i n s a n ı yön lend i ren g üçler olara k rasyonel ve rasyo nel-olmayan arasında, a k ı l ve i rade arası nda, a kı l ve içg ü d ü a ra sında her za m a n geri l i m o l m uştur. Spesifi k ayrı m l a r ne o l u rsa ol11
Çağdaş i ki yaza rın güçlü ifadeleri n i ka rşılaştı rın ız. Malra ux, Man's Fate [ İnsanın Yazgısı] (New York: Vintage Books, 1 96 1 : 228). Yaş l ı Gisors Yabani i n sa n ı ve onun a rzu ları n ı şöyle betim ler: "Bir erkekler dü nyasında bir in sandan fazlası ol mak. İ n sa n ı n yazgısından kurtu lmak. Güçlü değ i l, tam güçlü [ol m a k] . Güç isteğ i n i n tek entellektüel meşru l u k olduğu haya l i has ta l ı k Ta n rı olma isteğ idir: her i nsan tanrı olma hayali kurar". Sa u l Bel low'un Bay Sammler'ın Gezegeni adlı kitabında (New York: Vi king, 1 970: 33-34) yaşlı Sa m m ler şöyle düşünür: "Siz . . . uyga rlığın en kötü düşmanları n ı n ona en zayıf a n ı nda -a kı l adı na, irrasyonel l i k adı na, d uygu sal deri n l i k adı na, tam ve hemen özg ü r l ü k adına sa ldıran gözde entellek tüel leri o l d u ğ u n u n ka n ıtla n ı p ka n ıtlanamayaca ğ ı n ı merak etti n iz". Zira o s ı n ı rsız ta lep -açgözl ü l ü k, bu d ü nyayı doyu msuzl u ktan uzaklaştı rmaya m a h ku m ( kesin ve son ölüme doğru giden) yaratığ ı n redded i l mesi- anla m ı n a gel m ekteyd i . Bu neden le, her bir bi reyden bir dolu istek ve şi kayet gelmiştir. M üza ke re edil mez. İnsa n ı n herha ngi bir kısm ında hiçbir eks i kl i k ka bul ed i l mez".
90
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
s u n , geleneksel olarak rasyonel değerlendirmenin h iyerarşide üs tün kon u mda olduğu d ü şü n ü l m üş ve b u d üzen Batı l ı kültüre ya klaşık 2.000 yı l boyu nca hakim o l m uştur. Modern izm bu h iyerarşiyi pa rça l a m ı ştı r. O cesa retin, a rzu n u n zaferid i r. H obbes v e Roussea u'da zeka a rzu n u n v e tutku l a r ı n b i r kölesid i r. Hegel'de arzu b i l m e n i n zoru n l u bi leşen i d i r. N ietzsc he'de a rzu b i l g i n i n en dolaysız biçimde esri k l i k ve rüya d a n geldi ğ i (Tragedyanın Doğuşu'n u n ilk satı rında söyled i ğ i g i b i kavra na n , tespit ed i l emeyen) estetik ta rz i l e kaynaş mı ştı r. V e estet i k dene yim tek başı na hayatı doğrul uyorsa a h l a ki l i k as kıya a l ı n ı r ve a rzu nun hiçbir s ı n ı rı yoktur. Ben l i ğ i d uya rl ı l ı kla i l i şkisi içinde bu keş fetme ça bası nda her şey m u htemeld i r. Modernizm asla geçm işi değ i l, a ksine b u g ü n ü veya geleceğ i vurg u l a r. Geçm işle bağ koparı l d ı ğ ı nda b i l e böylece geleceğ i n içerd i ğ i n i hai h i ç l i k d uyg u s u n d a n kaçı n ı l a maz. İti kat a rtı k m ü m kü n d eğ i l d i r ve sanat, doğa ya da d ü rtü ben l i ğ i Diyo n i sya n ed i m i n sarhoş l u ğ u veya coşku n l uğ u nd a n sad ece geçici olara k a r ı n d ı ra b i l i r. Fakat sarhoşl u ğ u n etkisi her za m a n geçer v e g ü n ü n ağarmasıyla b i rl i kte geriye d ö n ü lemez biçi mde soğ u k sabaha va rı l ı r. B u kaçı n ı l maz eskatoloj i k kayg ı kaçı n ı l maz olara k her kişi nin hayat ı n ı n "za m a n ı n son u nda" olduğu duyg u s u n a yol açar modern ist d üş ü n ce n i n ka ra çizg i s i n e ulaşı l ı r. B i r ecel d uyg usu, b i r kıya met çağ ında yaşa n d ı ğ ı h i ssi, Fra n k Kermode' n i n tes pit ettiği üzere, "tı pkı kıya met ütopyacı l ı ğ ı o l a ra k adland ı rd ı ğ ı m ız siyasal d evri mde olduğu gibi, modern izm olara k a d l a n d ı rd ı ğ ı m ız şeye özg ü d ü r . . . O n u n [bu duyg u n u n] tekrarlan ması kültüre l gelene ğ i m izin b i r özel l i ğ i d i r".1 2 Modern izmi ta rtışı rken 'sol' ve 'sağ' kategori leri fazla a n l a m l ı değ i l d i r. Modernizm, Thomas M a n n ' ı n ifadesiyle, "cehenneme b i r sempati" ü retir. N i etzsche, Yeats, Pound v e Wyn d h a m Lewis siya sal o l a ra k sağcıyd ı . Gide bir pagan, M a l raux bir devri mciyd i . Siya sa l çizg i s i ne ol u rsa o l s u n, modern ha reketi i l k neden o l a ra k top l u msal d üzene öfke ve son neden olara k bir kıya met i n a ncı bir a raya geti rmiştir. Modern ha rekete ka l ı c ı cazibe ve ka l ı c ı rad i ka l izm kaza n d ı ra n b u g i d i şattır. Geleneksel modern izm d i n i n veya a h l a ki l iğ i n yeri ne hayatı n 12
Fra n k Kermode, The Sense o fa n Ending ( New York: Oxford U n i versity P ress, 1 967: 98).
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
91
estet i k b i r doğru l a m a s ı n ı geçirmeye, bir sanat eseri ya ratmaya, b i r sanat çalışması ol maya ça l ı ş m ıştır -bu sadece i n sa n ı n kend i n i a ş m a ça bası n a b i r a n l a m kaza n d ı r m ı ştı r. Fakat sanata geri döner ken, N ietzsche'de açı kça görü l d ü ğ ü g i bi, ben l i ğ i n kökleri arayı şı modern iz m i n a rayı ş ı n ı sanatta n psikoloj iye, ya n i üründen ü rete ne, nesneden psişik ya pıya kayd ı r m ı şt ı r. 1 960'1arda modern izm i n m a ntığ ı n ı en i leri uçlarına taşıya n g ü ç l ü b i r postmodernizm a kı m ı gelişti. Norman O. Brown v e M i c hel Fouca u lt'n u n yazı larında, Wi l l i a m B u rro ughs'un, Jean Ge net' n i n ve bir dereceye kad a r Norman Mailer'i n rom a n l a r ı n d a ve g ü n ü m üzde etrafı mızı saran porno-pop kültürd e modern ist ni yetlerin mantı ksal b i r doruk n oktası n ı görmek m ü m kü n d ü r. On l a r, Diana Tri l l i ng'i n ifades iyle, " bi l i nc i n ötes ine geçmeye ça l ışa n serüvenci l e rd i r". Postmodern i st ru h h a l i n i n bazı boyutları va rd ı r. N iteki m post modern izm h ayat ı n estet i k doğrulan ması n ı n ka rşısı na ta mamen içg üd üsel i geçirmiştir. Sadece d ü rtü ve haz gerçektir ve hayatın d oğ r u l a n m asıd ı r; başka her şey n evroz ve ölümd ü r. Ayrıca, gele neksel modern izm, ne kad a r cesu r olsa da, d ürtülerini haya l g ücü içinde, sanat ı n kı sıtl ı l ı kları içinde uyg u l a m ı ştır. B u fa ntezil er, ister şeyta n i ister ca n i ce olsun, estet i k for m u n d üzen l eyici i l kesi aracı l ı ğ ıyla ifade ed i l m i ş lerd i r. B u yüzd en sanat, topl u m u ta h r i p ed ici o l d u ğ u nd a bile, ken d i n i yi ne d e d üzen ta rafı nda ve, örtük olara k, içeriğ i n d eğ i l se bile formun rasyonel l iğ i ta rafında kon u m l a n d ı r m ı ştır. Postmodernizm sanat ı n ka p l a rı n ı n d ışına taşmakta d ı r. O s ı n ı rları yı ka r ve ısra rla, ayrı m l a r ya pmakta n ziyade, sahnelemenin b i l g i ed i n m e biçi m i old u ğ u n u vurg u l a r. 'Olay' ve 'orta m', 'soka k' ve 'sa h ne' sanatı n değ i l a ksine hayatın uyg u n a l a n ı d ı r. B u n ları n h i çb i ri asl ı n d a ta mamen yen i değ i l d i r. Gizl i ku rt u l uş, sefi h ritüel l ere katı l mayı ve gizli b i l g i aracı l ı ğ ıyla g izl i ta ri katla rı başlata n ları n, ya n i 'g nosti kler'in ta m özg ü r l ü kleri n i onaylaya n bütün Batı l ı d i n lerde her za m a n ezoterik bir gelenek o l m uştur. G nostisizm, kendi entel lektüel for m ü lasyonları içinde, her toplu m u n kendi üyeleri ne d ayatt ı ğ ı s ı n ı rl ı l ı klara sal d ı r ı l a r ı n meşrul aştı rı l ması n ı sağ l a m ıştır. Fakat geçmişte b u b i l g i gize m l i ola n ı koru m u ştur, o n u n üyeleri ketu m d u r. Postmodern izm kon u s u n d a en d i kkat çeki ci olan şey, bir za m a n l a r gizlice sürd ü rülen şeyi n a rtı k b i r ideoloj i i l a n ed i l mesi ve b i r za m a n l a r ruh u n asalet i n i n öze l l i ğ i olan şeyin a rtı k kitle n i n demokrati k özel l iğ i ne dönü şmesid i r.
92
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
G n osti k tarz her za m a n uyga rl ı ğ ı n tarihsel, p s i koloj i k ta b u l a r ı n a sa l d ı rmak o l m uştur. B u sa l d ı rı a rt ı k yayg ı n b i r kültürel ha reket platformu ol uştu rmaktad ı r. Postmodern m izaç, i l i ş ki l i b i r gevşek öğ retiler topl u l uğ u ola ra k ba kı l d ı ğ ı nda, bizzat i ki yön d e i lerlemektedi r. B i ri felsefi d i r, bir negatif Hegelci l i k türüd ü r. Michel Fouca u lt i n sa n ı kısa s ü re l i bir ta ri hsel cisi m l eşme, dalgalar ta rafı n d a n s ü rü klenebilecek "kumsal üzerindeki b i r iz" olara k görür. " İ n sa n ı n 'ruh' ve 'va rl ı k' o l a ra k ad l a n d ı rı l a n vira n e ve za ra r l ı böceklerle d o l u şeh i rleri ya p ı-bozu m u n a u ğ ratılacaktı r". O a rt ı k Batı ' n ı n zayıflaması d eğ i l , a ksi ne tüm uyga rl ı ğ ı n son u d u r. Bunun çoğ u son moda, b i r d ü ş ü n ceyi saçma mantı ksa l l ığa iten b i r kel i me oyu n u d u r. Dadaizmi n veya sü rrea l iz m i n öfkel i oyu ncu l u ğ u g i bi, o m u htemelen, h i ç değ i l se, kültür tari h i n e d üş ü le n b i r d i pnot olara k hatı rlanaca ktı r. F a kat bir başka yönde ilerleyen postmodern m izacı n çok d a h a önem l i b i r içeri m i va rd ı r: 'g ü n d e l i k' davra n ı ş ı n değerleri n e v e gü d üsel ka l ı plarına örneğ i n özg ü rleşme, erotizm, d ü rtü n ü n serbest b ı ra kı l ması a d ı n a sa l d ı rı için psi koloj i k öncü sağ l a m a k. Daha po p ü l er bir kı l ı k içinde s u n u l a n postmoderni st öğ retiyle i l i ş ki içinde önem l i olan b ud u r. Zira o orta s ı n ıf değerlerin b i r krizi n i n çok ya kında olduğu a n la m ı n a gelmektedi r.
Burjuva Dünya Görüşünün Ö lümü Rasyo n a l i st, maddiyatçı, prag matist olan b u rj uva d ü nya görüşü 1 9. yüzyı l ı n ortalarında sadece teknoloj i k- i ktisadi ya pıyı d eğ i l , ayn ı za man d a ayrıca kü ltürü, b i l hassa d i n sel d üzen i v e çocuğa 'uyg u n ' g ü d ü leri a ş ı l aya n eğ itim sistem i n i egeme n l i ğ i a l t ı n a al maya baş l a d ı . Bu d ü nya görüşü her yerde, b u rjuvazi n i n za m a n kon u s u n d a ki d üzen l i tutu m u n a o l d u ğ u kad a r korka k v e a nti traj i k ruh h a l i n e karş ı ç ı ka n l a r üzeri nde de sadece kültür a l a n ı nda zafe r kaza n d ı . Görd ü ğ ü m üz g i bi, s o n 1 00 yı l d ı r b u rj uva kültüre ka rşıtl ı ğ ı n ( i l k o l a ra k sanat a l a n ı nd a b u rj uva değerleri yadsıya ra k, i kinci o l a ra k bohem v e ava n g a rd ı n ka rşıt b i r hayat tarz ı n ı s ü rd ü rebi leceğ i d ı şa ka pa l ı a l a n l a r o l u ştura ra k) top l u m sa l ya pıdan özerkleşme ça bası na ta n ı k old u k. 20. yüzyı l baş larında ava n g a rt ken d i ne a it b i r 'ha yat a l a n ı ' ku rmayı başa rd ı ve 1 9 1 0- 1 930 a rası nda geleneksel kül türe ka rşı s a l d ı rı h a l i ndeyd i .
KAPİTALİZMİN KÜ LTÜREL ÇELİŞKİLERİ
93
B u rj uva ka rşıtı hare ket hem öğ reti hem hayat ta rzı bakı m ı n d a n neticede g a l i p gel d i . B u zafer kültürd e kura l l a ra ve kurumsal laş maya ka rşıtl ı ğ ı n egemen olması a n l a m ı n a gelmekteyd i. Sanat a l a n ı nda, estet i k öğ reti d üzeyi nde s ı n ı rsız deneyi m, s ı n ı rl a n d ı rıl m a m ı ş d uya rl ı l ı k, d ü rtü n ü n d üzene egeme n l i ğ i, haya l g ü c ü n ü n rasyonel e l eşti riden ta m amen m uaf o l m a s ı fi kri ne ç o k az k i ş i kar şıyd ı . Art ı k bir avan g art yoktu, zira postmodern kültürü m üzde h i ç ki mse d üzen veya geleneğ i n ya n ı nda d eğ i l d i . Sadece b i r 'yeni a rzusu' -veya eski ve yen i ka rş ı s ı n d a d uya rsızl ı k- vard ı . G ü n ü m üzde hayat ı n geleneksel b u rjuva orga n izasyo n u n u rasyonalizmi ve sad e l i ğ i n i- kültür a l a n ı nda savu n a n çok az kişi vard ı, ne d e bu organ izasyon entellektüel veya kültüre l sayg ı n lığa sa h i p yerleşik bi r kültürel anlamlar veya sti l ler siste m i n e sah i pti. Bazı sosya l eleşti rmenlerin ya ptı ğ ı g i bi, teknokrati k zi h n iyetin kü l türel d üze n i egemen l i ğ i altına a l d ı ğ ı n ı varsayma k eldeki her ka nıt pa rças ı n ı d i kkate a l ma m a kt ı r. G ü n ü m üzde sa h i p old u ğ u m uz şey kültür ve top l u msal ya p ı a rası nda köklü bir kopuşt u r ve d a h a do laysız topl u msal devri m lere ta ri hsel olarak zem i n hazı rlaya n bu türd e kopu ş l a rd ı r. Yen i d evri m zaten i ki temel biçimde baş l a m ıştı. İ l k o l a ra k, sa natta sağ l a n a n kültü rün özerkl i ğ i a rtık hayat a l a n ı n a geçmeye başlar. Postmodernist m izaç d a h a önceden fa ntezide ve hayal gücünde rol oyna m ı ş olan şeyi n ayrıca hayat içinde de rol oyna ması n ı ta l e p eder. Sanat ve h ayat ayrı d eğ i l d i r. Sa n atta izin veri len b i r şeye hayatta d a izin veri l i r. İ ki nci o l a ra k, b i r za m a n l a r küç ü k b i r romantik yazarlar çevresi ta rafı ndan uyg u la n a n b i r hayat ta rzı, i ster bir Ba udelaire sakin hayat maskesi ister b i r Ri mbaud sa n rı l ı öfke olsun, a rtı k 'bi rçok kişi' (kesi n l i kl e top l u mda bir azı n l ı k fa kat yine de sayısı fazla kişi) ta rafı nd a n taklit ed i l mekte ve kültürel sahneyi egemen l i ğ i altına a l m a ktad ır. B u sayısal ölçek d eğ i ş i kl i ğ i 1 960'1arı n kültürüne ken d i özel yü kse l i ş i n i s a ğ l a d ı , ya n i b i r za m a n l a r ç o k küçük b i r e l i t l e s ı n ı rl ı b o h e m hayat tarzı a rtı k kitle i leti ş i m araçları n ı n d e v ekra n ı n da sahnelen meye başlad ı . B u i ki d e ğ i ş i m i n b i r a raya gel mesiyle 'kü ltür'ün 'toplumsal ya p ı 'ya sa l d ı r ı s ı yen iden ca n l a n d ı . Bu türden sa l d ı r ı l a r daha önce başl a d ı ğ ı n d a (sözgel i m i A n d re B reton'un 1 930'1arı n baş l a r ı n d a ki sü rrea l i st ö nerisi, ya n i N otre Dame'ın kuleleri n i n yeri ne anormal büyü k l ü kte ca m b i r şişe kon u l ması, şişel erden biri n i n ka n d i ğeri-
94
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
n i n sperm i l e d o l d u r u l ması, ki l isen i n bizzat bakireler için b i r c i n se l okul h a l i n e g e l m e s i ta lebi) topl u m u n patentl i 'a pta l l a rı n ı n ' pata vatsızca şaka l a rı olara k a n laşı l m a ktayd ı . Fakat h i ppi-uyu ştu rucu rock kültürün popü ler h a l e g e l m esi (ve kültür a l a n ı nda şeyta na ta p ı n ma m iza h ı n a ve şiddeti n e i l işkin 'yeni d uya rl ı l ı ğ ı n ' ortaya ç ı kması) top l u msal ya pıyı bizzat sürmesi n i sağ l aya n g ü d üsel ve psişi k öd ü l siste m i n e da rbe vura ra k ted rici olara k zayıflattı. Bu an la mda, ı 960'1arın kü ltürü hem b i r bitiş hem de bir baş l a n g ı ç ola ra k yen i ve m u htemelen ayırt ed ici b i r tarihsel a n l a m a sa h i pti.
il
Protestan Ahlaktan Psikedelik Çarşıya Kültürel fi kirlerdeki d eğ i ş i m ler b i r içki n l i k ve özerkl iğe sahi plerd i r, ç ü n kü b i r kültüre l gelenek içinde i şlerl i kte olan bir iç mantı kta n g e l i ş i rler. B u a n lamda, yen i fi kirler ve formlar önceki fi kirler ve forml a rla b i r tür d iya logdan veya onlara isya n d a n doğarl a r. Fakat kültürel prati kler ve hayat ta rzları n d a ki değ i ş i m ler zoru n l u ol ara k topl u msal ya pıyla etki leşi m içinded i r, ç ü n kü sanat eserleri, süsler, plaklar, fi l m ler ve oyu n l a r piyasada a l ı n ı p sat ı l ı rlar. Piyasa top l u m sa l ya p ı v e kültürün kesişti ğ i yerd i r. B i r b ü t ü n olara k kü ltü rdeki d eğ i ş i m leri, b i l hassa yen i hayat tarzla rı n ı n ortaya çıkış ı n ı sadece d uya rl ı l ı klard a ki d eğ i ş i m l er değil, aynı za manda ayrıca bizzat top l u msal yap ı d a ki d eğ i ş i m l e r m ü m kü n kı l a r. Bu d u ru m Ameri ka n top l u m u nda, b i r yü ksek tüketi m e konomisinde yen i satı n a l ma a l ı ş ka n l ı kl a rı n ı n gelişmesinde ve b u n u n son ucunda Ameri ka n b u rj uva topl u m u n geleneksel değer siste m i n i aya kta tutan i ki kod u n -Protestan a h lakın ve Püriten mizacı n- n i hai a ş ı n m a s ı n d a kol ayca görülebi l i r. Top l u msa l ya pıdaki d eğ i ş i m ler kadar kü ltür deki d eğ i ş i m lere de bağ l ı olara k, Amerika n topl u m unda ça l ı şmayı ve öd ü l ü kutsa l laştıra n inançların ve meşru l u kları n ı n da altı n ı oya n şey a h l a k v e m izaçta ki b u a ş ı n m a d ı r. Yön ü n ü kaybetme d uyg u s u n u n ve g ü n ü m üzd eki ka m usal ruh h a l i n e işa ret eden u m utsuzl u ğ u n büyük ölçüde soru m l usu olan şey bu d ö n ü ş ü m ve bel i rl i köklere s a h i p bir a h l a kı n olmamasıd ı r. B u rada ya pmak iste d i ğ i m şey, modernizm ve b u rj uva topl u m u ha kkı ndaki a rg ü ma n ı m ı ele a l m a k ve d a h a özelde b u rjuva ta rzı n örnek modeli olan
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
95
Ameri ka n topl u m u ndaki etki leri n i n izleri n i a raştı rmakt ı r.
Küçük Kasaba Hayatı Protestan a h l a k ve P ü riten m izaç çalışma, sad e l i k, tutu m l u l uğ u, c i n sel perh izi ve hayat ka rşısında yasaklayıcı b i r tutu m u vurg u la ya n kod l a rd ı . B u kod lar a h l a ki davra n ı ş ı n ve top l u msal sayg ı n l ığ ı n doğa s ı n ı ta n ı m l a d ı . 1 960' 1 a rı n postmoderni st kültürü, ken d i n i b i r 'ka rşı kültü r' olara k ta n ı m la d ı ğ ı i ç i n , Protesta n a h l a ka meyd a n okuya n, Pü riten l i ğ i n son u n u i l a n e d e n v e b u rj uva değerlere son bir sa l d ı rıyı tırma nd ı ra n bir şey o l a ra k yoru m l a n d ı . B u yoru m ol d u kça yüzeysel d i r. Protesta n a h l a k ve Pü riten m izaç, topl u msal olgular olarak, zaten uzu nca s ü red i r aşı n m ı ştı ve daha ziyade a h l a kç ı l a r ta rafı ndan nasihat etmek için ve sosyologlar ta rafı n d a n davra n ı şsa! gerçekl i kler o l a r a k görü l mekten ziyade m itleşti rmek için ku l l a n ı l a n sol u k ideolojil er olara k ka l d ı l a r. Geleneksel b u rj uva değer siste m i nden kopuşa, gerçekte, burj uva i ktisadi siste m kes i n l i kl e serbest piyasa- yol açm ı ştır. Bu kopuş Amerika n h aya tında ka pita l izm i n çel işkisi n i n kaynağıd ı r. ABD'd e P rotesta n a h l a k ve P ü riten m izaç ta rımsal, küçük ka saba l ı , tücca r ve za naatka r yaşam biçi m i n i n d ü nya görüşüyd ü. ABD'de, Page Sm ith'in bize hatı rlattığı g i bi, "a ile ve ki l i seyi istisna tutarsak, 20. yüzyı l ı n ilk ı O y ı l l a r ı n a kadar ana top l u msal org a n i zasyon biçi m i k ü ç ü k kasa ba i d i ".1 3 Amerikan topl u m u n u n hayatı ve kara kteri küçük kasaba ve d i n leri ta rafı nd a n biçi m l e n d i ri l d i . B u kasaba lar d üşman b i r çevrede topl u l u ğ u n ya ptırı m l a rı n ı n g ü ç l ü a h l a ki kod l a r ı n ı yerleşti rmek için zoru n l uyd u; onlar geç i m eko n o m i l erinde i ş i n ve kısıtla m a n ı n a n l a m ı n ı ve meşru l u ğ u n u sağla d ı l a r. Amerika n top l u m u n u n çekirdek değerleri n i 'Pü riten m izaç' ve 'Protesta n a h l a k' teri m l eriyle özetlemek m ü m kü nse, bu değerleri erken dönem Amerika n ru h u n örnekl eri olara k yer alan i ki ada m ı n, P ü riten Jonathan Edwa rds'ın ve Protesta n Benj a m i n F ra n k l i n'in temsil ettiğ i söylenebi l i r. Amerika n ka ra kteri n özel erdem le ri n i n ve i l kel eri n i n tem e l i n d e b u i ki ada m ı n d ü ş ü n cesi ve etki l i vaazları va rd ı r. Va n Wyck B rooks Amerika'nın Gelmekte Olan Çağı ad l ı kita b ı n d a şöyle yaza r: 1 3 Page Sm ith, As a City upon a Hill (New York: Alfred A. Knopf, 1 960: vii).
96
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Üç kuşaktır ege men A m e r i ka n karakter b i r ti pte, a y n ı za m a nda papaz o l a n bir eylem ada m ı nda teksif etm i şt i r . B u ayrışma ve o n u n l a b i r l i kte temel ' K ü l t ü r l ü ' ve 'Kültü rs ü z' ayrı m ı 18. yüzyı l a kada r o rtaya ç ı kmadı . O i k i fi l ozofta, o rta k yö n l e ri 18. y ü zyı lda yaşa m a l a rı o l a n Jonath a n Edwa rds ve Benj a m i n Fra n kl i n'de ken d i n i gösterdi. B u t i p ile o n l a r ı n b i ri c i k safl ı k l a rı ve a ma ç l a r ı a ra s ı nda ki görü n ü r uyuşma z l ı k i ç i nde, b u orta k özel l i kl e r b i r ı rksa l olgu o l a ra k Amerikan ka ra kteri be l i rledi ve o n l a rda n s o n ra Dev r i m a rt ı k kaçı n ı l m az h a l e geldi . Ch a n n i ng, Lincoln, E m e rson, W h itman, G ra nt, Webster, G a rrison, Ediso n, Rockefe l l e r. Baya n Eddy, Woodrow Wi lson, h e psi, şu veya bu şeki lde, A m e r i k a n z i h n iyet i n bu i k i büyük atası n ı n karı ş ı m l a rı v e terki p l e ridir. 14
Kuşku suz, Brooks'un ve onu izleyen Perry M i l ler' ı n ı srarla vur g u l a d ı ğ ı g i bi, Pü riten teokrasi n i n d ü ş ü n cesi Ameri ka n zi h n i n ta r i h i üzeri nde büyü k bir etkiye sah i p o l m uştur. 1 8. yüzyıl orta la rında Ameri ka'n ı n önde gelen entellektüel leri din a d a m l a rıyd ı ve d ü ş ü nceleri de teoloj i ha kkı ndayd ı . O n l a r ı n d ü ş ü nceleri b i r asır d a n d a h a fazla süre Ameri ka'daki tüm fel sefi d ü ş ü n ceyi hakim iye ti altına a l d ı . Teoloj i i ktidardan ayrı l d ı ğ ı nda bile aşı l a n m ı ş olan derin g ü n a h ka rl ı k, bil hassa c i n sel davra n ı ş l a r kon usunda suçl u l u k d uyg u s u Ameri kan ka ra ktere damgas ı n ı v u rd u v e neredeyse b i r a s ı r sonrası n a kadar kökü kazı namad ı . George Santayana'n ı n 50 y ı l d a n fazla za m a n önce tespit ettiği g i bi "Pü riten leri bu kıyı l a ra götüren tutku n u n metafizi k o l ması dehşet vericid i r; onlar bu kıyı l a ra daha m ü kemmel b i r ruh içinde yaşama u m u d uyla g e l m i ş l erd i".1 s Pü riten inancın çekirdeği uyg a r l ı ğ a d ü ş m a n l ı k i d i . Za ma n ı n top l u m u yozlaş m ı ştı ve i rades i n i i n sa n ü r ü n ü ku r u m l a rd a n d eğ i l doğrudan Ta n rı'dan a l a n i l k ki l i sen i n i l kel sade l i ğ i n e d ön ü l mesi gerekliyd i . Pü rite nl e r h e r b i reyi n örnek b i r hayatı s ü rd ü rd ü ğ ü bi r a n l aşma ya ptı l a r. Fakat h i ç ki mse -veya öğ reti- uzunca bir dönem aynı coşkuyla yaşaya maz -bu d u r u m b i l h assa d ü rt ü n ü n kayna kları üzeri nde katı d i si p l i n l i b i r hayatı s ü rd ü rmek a n l a m ı n a g e l d i ğ i nde. Ka lvinc i l i k, ilk Ameri ka n kolon i l eri döneminde bi le, (Wes l ey'n i n 1 4 Va n Wyck Brooks, America's Coming-of-Age (Garden City, N .Y.: Doubleday
Anchor, 1 958; i l k baskı, 1 9 1 5: 5). 15 George Sa ntaya na, Character and Opinion in the United States (New York:
B razi l ler, 1 955; i l k baskı 1 920: 7).
KAPİTALİZMİ N KÜLTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
97
Metod izm i n i n temeli o la n ) Arm i n izm* g i b i yen i öğretiler 'şa rt l ı seçi l m i ş l i k' fi kri n i içeren mutlak kader a n layış ı n ı n yeri n i a l m aya ça l ı şırlarken yı pra n maya baş l a m ı ştı. Jonathan Edwa rds M utlak olanı yeniden ca n l a n d ı rmayı a maçlaya n ve b i reyi n ken d i ke nd i n i i rdeleyebileceğ i v e soru m l u l u kl a r ı n a sa h i p ç ı ka b i l eceği b i r meka n izma s u n m uştu. Edwa rd s Büyük Hıristiyan İlk Günah Öğretisinin Savunusu ( 1 758) ad l ı eseri nde Ka lvi n c i l i ğ i zayıflatmak isteye n lere sa l d ı rd ı . Ona göre g ü n a h ka rl ı k kaçı n ı l mazd ı, ç ü n kü b i l i n c i n özdeş l i ğ i bütün i n s an ları Adem'le bir kı l ma ktayd ı . Edwa rds ayrıca l ı kl ı b i r seçi l m i ş l iğe, fa kat ça l ı ş ma n ı n d ı ş işaretlerine d eğ i l a ks i n e b i r i ç ayd ı nl a n mayla, dönüştürücü b i r deneyi mle i nayeti koruya ra k yaşaya n ki şilerin işa reti ne i n a n ıyord u . Jonatha n Edwa rd s estet i k v e sezg ici bir P ü rite n ken, Benj a m i n F ra n k l i n p rag mati k v e faydacı bir Protesta n'd ı . F ra n k l i n d ü nyaya gözü n ü kırpmadan, esasen sadel i k ve tutu m l u l u k, ça l ış ka n l ı k ve saf bir akılcı 'iş hayatı nda i lerleme' n iyetiyle baka n prat i k bi riyd i . Fra n kl i n 'i n hayatı temel Ameri ka n özel l i k olan ken d i n i g e l i şti rme n i n timsa l i yd i . Add ison'ı n Spectator dergisi n i n tarz ı n ı ta klit etme ye çal ışan F ra n k l i n kend i parag rafları n ı akıl hocas ı n ı n ki lerle ka rşı laştırara k yazd ı ve yeniden yazd ı, böylece bir terminoloj i ol uştu r d u ve kend i n e has b i r sti l oluşturd u . Azi m l e kend i ken d i n e Fran s ızca, İspanyolca, İta lya n ca ve Latince öğ rendi. Gen ç l i k tutku la rı n ı n 'g üçlü a rzu s u n u ' yeniden yaşamak için ev sa h i besi n i n kızıyla res m i n i ka h sız evlend i ve i ki çoc u kları o l du . F ra n kl i n ' i n term inoloj i s i n d eki a n a htar sözcük 'fayd a l ı ' i d i . B i r kita bı, Otobiyografi ken d i oğ l u için fayda l ı olabilecek b i r şeyle başlamaktayd ı; b u a maca h izmet eden kita p asla ta m a m l a n m a d ı . B i r ı s ıtıcı i cat etti, bir hasta ne kurd u, soka klara ka l d ı r ı m d öşetti, kol l u k kuvveti o l a n bir şeh i r kurdu, b u n ların hepsi 'fayd a l ı ' proje lerd i . O Ta n rı 'ya i n a n m a n ı n fayd a l ı o l d u ğ u n a i n a n ı r, ç ü n kü Ta n rı erdemi öd ü l lendirir ve suçu ceza l a n d ı rı r. Fra n k l i n Fakir Richard'ın Almanağı n d a ( 1 732- 1 757) d ü nya n ı n aforizmalar hazi nes i n i aşı rd ı ve b u n l a rı fa kirler için vaazlara uyarlad ı . "Fakir Richard dedi ki" bütün gerçek erdemlere önem kaza nd ı ra n b i r deyi m h a l i n e g e l d i . F ra n kl i n'e göre 1 3 fayd a l ı e r d e m vard ı r: nefse hakim iyet, sü kut, '
* Arminizm, Ateşç i l i k Hollandalı Reformcu teolog Jacobus Armi n ius'un ve Remonstra ntlar olara k b i l i nen tarihi destekçileri n i n teoloj i k fi kirlerine da ya nan bir P rotesta n l ı k dalı. https://stringfixer.com/tr/Arm i n ianism
98
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
d üzen, azi m, ka naatka rl ı k, ça l ış ka n l ı k, d ü rüstl ü k, adalet, ölçü l ü l ü k, temizl i k, saki n l i k, n a m u s l u l u k ve a l ça k gön ü l l ü l ü k. Amerika n i na n c ı n m u htemelen b u n d a n d a h a i y i b i r dökü m ü yokt u r. F ra n kl i n'in ifadesiyle, kendisi bu erdemlerden her birine b i r hafta titizl i kle uymakta, ken d i pratiği ndeki g ü n l ü k başarı m i ktarı n ı b i r d eftere kaydetmekteyd i. Ve bu şeki lde " 1 3 haftada ta m a m l a n a n bir derse ve bir yılda dört ku rsa" d eva m etmekteyd i.1 6 Fakat bütün b u n l a r kı smen kurnazl ı k ve hatta m u hte melen a l d atmaca idi. Fra n k l i n tutu m l u ve ça l ı şkandı; başa rısı, tı p kı bi rçok iyi Ya n kee g i bi, etki l i dostla r ed i n m e ka pasitesi n den, m uazza m ken d i rekl a m ı n ı ya pma yeteneğ i n d en, kişi l i ğ i n e ve yazı l a r ı n a ya n sıya n cazi besinden ve kıvrak zekasından gel mekteyd i . ( B u 'g üçlü arzu'n u n değişti ri lebi l i r o l d u ğ u ka n ıtlansa b i l e, on u n gayrı meşru i ki çoc u ğ u o l d u .) F ra n k l i n makul b i r fı rsatı değerlend irmiş, doğa fel sefesiyle ve elektri kle i l g ilen meyi b i r kenara b ı rakmı ş ve ka m u sal hayata g i rmeden önce va kti n i ta rafsız b i r araştırma i ç i n 6 yı l harca m ı ştı r. Amerika n ka ra kteri n özü n e i l işkin bize i ki i mge intika l etm i ştir: ( 1 ) i n sa n ı n a h l a k bozukl u ğ u n a takı n t ı l ı Jonath a n Edwa rds'ın d i n d a rl ı ğ ı v e çileci l i ğ i v e ( 2 ) b i r i m ka n v e kazan ç d ü nyas ı n a yönelen Benja m i n F ra n kl i n'i n prati kl i ğ i ve menfaatç i l i ğ i . Ayrıca, b u d üa l izm ya klaşı k olara k 60 yıl önce en iyi biçimde Va n Wyck Brooks tarafı n d a n beti m l e n m iştir: B u yü zde n, başı nda n beri Amerikan z i h n iyeti nde yan y a n a i l e rle yen fa k;:ıt n adiren birbirine ka rışa n i k i temel a k ı ntıyla -yü ksek ve alçak ç ı k a n i k i ses l e- k a rş ı l a ş ı r ı z ve i k i s i de a y n ı ö l çüde dış top l u m sa l i l işki l e re ka p a l ıdır: b i r ya nda köke n i nde P ü rite n l e r i n din da r l ı ğ ı b u l u n a n a ş kı n l ı kçı a k ı ntı Jonath a n Edwa rds'ta b i r fe l sefe ye dö n ü ş ü r, Emerson a ra c ı l ığıyla a kta r ı l ı r, önde gelen A m e r i ka n
16
Max Weber yetkin çalışması Protestan Ahlak ve Kapitalizmin Ruhu'nda F ra n klin'i ikisinin de cisim leşmesi olara k görür. 'Yeni i nsan'ı n karakteristi k değerler sistem i n i n bir işareti olara k" o n u n 'vaazlarını' a ktarır, ("Za man Pa rad ı r . . . Güve n i n para olduğ u n u hatı rı nızda tutu n . Bir adam kazandığı pa rayı e l i m e veriyorsa bana fa iz vermekted i r . . . "). İ lginç olan, Weber'in bu yen i eti ğ i n ayırt edici özel l i kleri n i beti m lemek için Luther, Ka lvin, Baxter, Bailey veya b i r başka P ü riten d i n adamlarından çok daha fazla F ra n k l i n'den a l ı ntılar ya pması d ı r. Bkz. Max Weber, The Protestant Ethic and the Spirit of Capitalism, çev. Ta lcott Parsons (London: G. Ailen & U nwin, 1 930).
KAPİTALİZMİ N KÜ LTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
99
yaza rl a r ı n titiz safl ı ğı n ı ve mesafe l i l iğ i n i ü retir ve çoğu çağdaş Ameri k a n k ü l t ü r ü n n i hai gerçek dışıl ığıyla sonuçla n ı rken, öte ya nda köke n i nde P ü riten hayat ı n pratik değişken l i k l e ri b u l u n a n u c u z fı rsatç ı l ı k a k ı nt ı s ı Fra n kl i n'de b i r fe lsefe h a l i n e gel i r, Ameri ka n miza h ç ı l a r a ra c ı l ığıyla a kta r ı l ı r ve çağdaş i ş hayatı m ı z ı n at mosferiyle s o n u ç l a n ı r . 17 ..
P ü riten teoloj i n i n teme l i ndeki i rrasyonel g izem her ne o l u rsa o l s u n, top l u l u k bizzat a h l a k yasa s ı n ı n katı ve d ü rüst bir zoru n l u l u k o l d u ğ u rasyonel b i r a h l a ki l i k ta rafı n d a n yöneti l m i ştir. Pü riten l i ğ i n çekirdeğ i n i , teoloj i k ka b u kları soyu l u p ç ı karı rsa k, g ü n d el i k davra n ı ş ı d üzen l e n meyi amaçlaya n yoğ u n bir a h l a ki çaba o l u ş turmaktayd ı, b u n u n nedeni P ü ritenleri n katı veya istekl i o l maları d eğ i l , a ks i n e top l u l u kl a rı n ı n b ütü n b i reyl eri n birbi rleriyle s ı kı b i r l i k içinde old u kl a rı bir a n l aşma o l a ra k kurul masıyd ı . Ka pa l ı bir d ü nyada yaşa m a n ı n d ı şsa l teh l i keleri ve psi koloj i k geri l i m leri neden iyle, bi rey sadece ken d i d avra n ışlarıyla d eğ i l , topl u l u kla da i l g i l e n mek zoru nd ayd ı. Kiş i n i n g ü n a h ları sadece ken d i s i n i değ i l g r u b u da teh l i keye atmaktayd ı; a n laşma n ı n gerekl eri ne uyma mak Ta nrı'n ı n to p l u l uğa öfkelen mesine yol aça b i l i rd i . Anlaşma n ı n koş u l l a rı h e r kişiyi örnek bir hayata bağ l a m a ktay d ı . Fakat a n laşma n ı n apaçık ol ması -ve köy hayat ı n ı n ya kın i l işki leri- herkesin başta n ç ı kma n ı n g ü n a h l a rı n ı n ve bed e n i n aya rtma l a rı n ı n fa rkı nda o l m a s ı n ı sağ l a m a ktayd ı .1 8 B u d u r u m üyeleri daha 1 7 Brooks, a.g .e., s. 1 0.
18
B u gayri meşru d ü rtülerin en g ü ç l ü edebi betim lemesi m u htemelen Hawthorne'un kısa h i kayesi Salem ormanlarında bir şeyta na ta pınma ayi n i n i n düşsel bir yoru m u n u n beti mlendiği "Genç Goodman Brown"d ı r. Bu h i kayede, Genç Good man Brown g ü n a h ı n gizemleri içinde vaftiz edilen (kıvrı k bir ç u b u k = fa l l u s taşıyan) şeyta nla ormana gitmek için karı s ı n ı terk eder. Şaşkı n l ı k ve korku içi nde, kasa b a n ı n bütün 'iyi' insanları n ı n ka b u l tö ren i ne büyük bir keyifle g itti kleri n i ve ayrıca genç ka rısı n ı n İnancını fa rk eder. Bu seremoni ve m üzik bir d i n sel ayi n biçimine sah i p olmasına rağ men, içeriğ i şeyta n ı n süslü konuşmaları d ı r. Sonunda, b u n u n, Goodman Brown için, kendi a h la kdışı d ü rtü leriyle m ücadele ettiği gerçek bir olay mı yoksa bir rüya m ı olduğu kes i n l ikle açık değ i l d i r. Fakat hayatı sefi l d i r. ("Şa bat g ü n ü n de kutsa l bir mezm u r okunu rken cemaat onu dinleyem ezdi, ç ü n kü o s ı rada yüksek sesle kulağ ı na bir i lahi okunmaktayd ı . . . ".) O kötücül ve ku rumuş bir varoluşa yöneldi ve ö l ü m saati kasvetl iydi. Bkz. "Young Good man B rown", The Novels a n d Ta/es ofNathaniel Hawthorne ( New York: Modern Li b rary, 1 937: 1 033-1 042) .
1 00
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
fazla ka mçıladı ve o n l a r g ü n a h karlar o l m a n ı n ya n ı s ı ra büyük tövbeka rl a rd ı -zi ra gayri meşru cinsel i l i ş ki ve seks kon u s u nda ö n e m l i m i ktarda b i r köyl ü gerçekçi l i ğ i vard ı . Günah ç ı karma ritüe li ü l kede hem New Engla n d 'd a hem de daha son ra -Pürite n l i ğ i n teol oj i s i n i deği lse de a h l a ki ceza l a n d ı rmayı sürd ü ren- Midwes tern uya n ışçı d i ni top l u l u kl a rda P ü rite n l i ğ i n ka l bi n de yer a l m a k tayd ı . İ l k kez çöl lerde v e d a h a son ra bozkı rlarda ku r u l a n kasa ba l a r çoğ u kez yü ksek oranda top l u msal uyu msuzluğa v e serseriye sa h i p olan bir n üfus arasında top l u msal d üzeni sağ l a m a problemiy le ka rş ı laştı lar. Bi rkaç yüz a i leden ol uşan b i r kasaba ken d i kura l la rı ndan sapa n l a rı hapse atabi lecek veya heps i n i s ü rebi lecek g üce sa h i p d eğ i l d i r. Ded i koduyla veya uta nçla, herkesi n ö n ü n d e gü n a h ç ı ka rmayla veya tövbe etmeyle sağ l a n a n b i r sosya l kontrol sistem i çoğ u topl u l u kta büyü k ölçekl i yozlaşmayı önlemen i n a racı h a l i n e gel d i . Saygıdeğerl i k fi kri -dengesizliğe, hazza v e içki ye ka rşı g üvensizl i k- ilk maddi zoru n l u l u k ka rş ı l a n d ı ktan sonra uzun s ü re deva m ederek old u kça deri n l ere kök sa l d ı . Baş l a n g ı çta ça l ı ş m a ve zen g i n l i k seçi l m i ş l i ğ i n alametiyken, son ra ki yüzyı lda sayg ı n l ığ ı n işaretleri haline geldi.
Bir İ deoloji Olarak Püritenlik Bir değer sistemi çoğ u kez d ağ ı n ı ktır ve o l u ş u m h a l i nded i r. O s pesifi k b i r kod içinde düzen lendiği nde ve bir d i n sel dogmalar kümesi, açı k b i r sözleşme veya bir ideoloj i olarak formüle ed ildi ğ i nd e b i r to pl u l uğ u hare kete geçi rme, d i si p l i n i uyg u l a m a a racı veya bir sosya l kontroller öbeğ i h a l i n e g e l i r. Bir ideoloj i n i n niçin kolay orta d a n ka l km a d ı ğ ı ve g iderek daha g ü ç l ü hale geldiği, n i ç i n b i r sosya l ha rekete ilk uyu m u nd a n uzun s ü re sonra ortadan ka l kt ı ğ ı egeme n l i k sosyolojisi n i n ka rmaş ı k bir kon us u d u r: sözge l i m i mevcut d i nsel a h l a k kura l ları na bir tepki olara k gel işen ancak g ü n ü m üzde bir m u h afaza ka rl ı k kaynağı olara k işleyen yen i l i kçi bir va hiy öğ reti si olan Mormon teol oj i n i n g ü c ü n e veya Sovyetler B i rl iği'nde eşitl i kçi Kom ü n ist ideoloj i n i n devri mden ya r ı m asır son ra yen i b i r orta s ı n ıfı n ortaya ç ı kışı n ı meşru laşt ı rma s ı n a şahit o l m a ktayız. B u türden d u rum l a rda ideoloji bunu geçm i ş i n otori tesi n e ve kutsa l l ığ ı n a dayanara k s ü rd ü rür; ideoloji çocuğa a ş ı l a n ı r v e d ü nya n ı n old u ğ u kad a r a h l a ki davra n ı ş norm ları n ı n da tek
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
101
kavra msal haritası h a l i n e gel i r. Çoğ u kez, başla n g ı çtaki retori k ve semboller va rl ı ğ ı n ı sürd ü rse b i l e, egemen s ı n ıfı n top l u msal g ücü n ü n paya n d a l a rı olan yerleşik top l u msal kod ları ve sosya l kontrol leri meşru laştı rmak için içeri k ayrı ntı l ı olara k yen iden ta n ı m l a n ı r. Bu bir ideoloj i n i n işlevsel bi leşen i d i r. Fakat ayrıca bi l i şsel veya ente l lektüel bir bi leşen de va rd ı r. İdeoloj i n i n ka ra kteri n d e sadece temel bir gerçekl iği ya nsıtmak veya meşru laştı rmak yoktur, ayn ı za manda bir kez başlad ı ğ ı n d a za m a n l a ken d i n e ait b i r hayata sa h i p o l u r. Gerçekte güçl ü b i r ideoloj i haya l g ü c ü n e yen i b i r hayat vizyo n u açar; b i r kez form ü l e ed i l d i ğ i nd e entel lektüeller, teolog lar veya a h l a kç ı l a r ı n i n s a n l ığa açı k çeşit l i olası l ı klar a ra l ı ğ ı n ı n bir parçası olara k ya ra rla n ı l a bi lecekleri bir a h l a ki dağarcı ğ ı n parçası o l a ra k ka l maya deva m eder. Eko n o m i lerden ve eski m iş teknoloji lerd e n fa rklı olara k ideolojil er ortadan ka l kmazlar. Heg e l ' i n teri m iyle bu 'bi l i n ç u ğ ra kl a rı ' yeniden ca n l a nabi l i r; bir uyg a rl ı ğ ı n ta ri h i boyunca o n l a ra m ü racaat ed i l ebi l i r v e yen iden form ü l e ed ilebi l i rler. N itekim, yı pranan, sağ ı nd a n sol u nd a n çekişti rilen, üzeri nde tartı ş ı l a n , d i kkatl i ce i ncelenen ve bir yaza rlar, a h l a kç ı l a r v e entel lektüel ler ord u s u tarafı n d a n yen iden ifade ed i len bir ide oloj i başlı başına b i r g ü ç h a l i n e g e l i r. Bu Püriten l i ğ i n de kaderiyd i. Başl a n g ı çta ideoloj iyi teşvi k eden katı çevre koş u l ları yum uşad ı ktan uzu n süre son ra bile i n a n ç gü c ü n ü deva m ettirir. Va n Wyck B rooks'u n bir za m a n l a r doku naklı b i r biçimde bel i rttiği g i b i "Pü riten lerin şarabı [kadehe] dökü l d ü ğ ü n d e kokusu aşkı n l ı kçı l ı k v e şara b ı n kendisi b i r tica ri meta h a l i ne gelmişti r". B i r fi ki r sistem i olara k P ü rite n l i k 200 yı l d ı r katı Ka lvinci kader a n layı ş ı n d a n Edwa rd ' ı n estet i k iza h ları na, Emerson' ı n aşkı n l ı kç ı l ı ğ ı n a d o ğ r u şeki l değiştird i v e n i h ayetinde İç Savaş'ta n sonra "as i l b i r gelenek" olara k ayrı ştı. B i r top l u m sa l prati kl er seti o l a r a k P ü ri ten l i k d izg i n len meyen bi reyci l i ğ i n ve para kaza n m a n ı n sosya l Darwi nist meşru laştı rma larına (Ed m u nd Morga n'ı n da gözlem le d i ğ i g i bi, Benja m i n Fra n kl i n kendi parası n ı kaza n m a ktayd ı; J o h n D. Rockefe l l er ken d i s i n i Ta n rı 'n ı n gönderd i ğ i n i d ü ş ü n me kteyd i) ve küçük kasaba hayatı n ı n katı kura l larına dön üştü.
Yeni Özgürleşme Pü riten liğe ka rşı temel ente l lektüel saldırı 20. yüzyı l ı n i l k 1 0- 1 5
1 02
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
yı l ı nda kültür a l a n ı ndan, Genç Entelektüel lerden, Wa lter Li pp m a n n , Va n Wyck Brooks, J o h n Reed ve H a rold Stea rns'ın d a h i l o l d u ğ u H a rva d l ı bir g r u ptan g e l d i . 1 9 Va n Wyck Brooks'un 1 9 1 5 ta ri h l i Amerika'nın Gelmekte Olan Çağı baş l ı kl ı kita bı kültürün b u yen i gerçekle yüzleşmesi v e 'gerçekl iğe' yoğ u n la ş m a k zorunda ka l ması a n l a m ı n a gelmekteyd i . Brooks'a göre Amerika n edebiyatı hayatta n uzaktı, kendi kurtu l u ş u n u gerçekle temastan kaç ı n a ra k sağ l a m a ktayd ı . Ona göre Pü riten l i k "eski b i r kuru m u ş Yan kee d a l " h a l i n e gel m işti. P ü riten liğe sa l d ı rı l a r ı n bi rkaç yön ü vard ı . İ l k olara k, esasen B rooks ta rafı ndan ifade ed ilen, göçmen, Zenci Ameri ka'yı ve ke ntsel ma nzarayı ya nsıtan daha ka psayıcı bir kültür a rzu l a n mak tayd ı . Amerika' n ı n rüştü n ü ispatlaması için kü ltürü n ü n d a h a koz mopolit olması ve top l u m u n ca n l ı l ı ğ ı n ı ya nsıtması zoru n l uyd u . Ve i ki n c i olara k, ci nsel özg ü rl ü k ta lebi va rd ı . H a rold Stea rn s'e göre " B i r P ü riten özel zevklerden yoks u n, sadece başka l a rı n ı n zevkleri n e m ü d a h a le etmekten haz d uya n cinsel olara k yetersiz bir kişi idi". Üst orta s ı n ıftan çocukl a r yen i bir Bohemya ya ratmak için ka l a ba l ı kl a r h a l i n d e Greenwich Vi l l age'e akın etti ler. B rooks'un ifadesiyle "On l a r Nietzsche, Ma rx, F reud ve Kraft-Ebi ng okum uş lardı". "Çoğ u seks kon u s u n d a ki, ş i md iye kad a r genç i n sa n l a rı n zi h i n ma hzen leri nde saklı ka l a n yen i fi kirleri denemek istiyorl a r d ı . . . "20 Hayatı n ca n l ı l ı ğ ı ve neşesi b i r d izi sloganda özetlenmekteyd i. B u s l oga n l a rd a n b i ri 'Yeni' idi. Yen i Demokrasi, Yen i M i l l iyetçi l i k, Yen i Özg ü rl ü k, Ye n i Ş i i r ve hatta ( 1 9 1 4'te başlayan) Yeni Cumhuri yet vard ı . İ kinci slogan seksti. Bu sözcüğü ku l l a n ma k bile gazete okuyu c u l a r ı n d a açı kça büyük heyecan uya n d ı rmaktayd ı . M a rgaret Sanger 1 9 1 3'te 'doğ u m kontrolü' teri m i n i icat etti. İ sveç l i fem i n ist E l l e n Key evl i l i ğ i n h u ku ki veya ekono m i k bir zoru n l u l u k kon u s u o l m a ması gerekti ğ i n i öne s ü rd ü . Anarşist Emma G o l d m a n eşcin1 9 Genç Entellektüel ler üzeri ne bir tartışma için, bkz. Henry F. May, The End of
American lnnocence, Kısım 3 (New Yark: Alfred A. Knopf, 1 959). Ka ra kteris tik bir ses için, bkz. Harold Stea rns, America and the Young lntellectual 20
(New Yark: Daran, 1 92 1 ). Va n Wyck Braoks, The Confident Years: 7 885- 7 9 7 5; (New Yark: Duttan, 1 952: 487). "Genç i n sanların zihin ma hzen leri" deyi m i n i n kaynağı Ernest Paale' u n 1 900'1erin başlarında yayı m lanan Princetan'daki hayatı beti m le d i ğ i The Harbor a d l ı rom a n ı d ı r.
KAPİTALİZMİN KÜLTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
1 03
sel l i k, 'ara cins' kon usu nda ders verd i . F l oyd Del l n i kahsız b i r l i kte yaşa mayı övd ü ve Genç Ente l lektüel lerin çoğ u gösteriş l i b i r evl i l i k d ı ş ı tekeş l i i l işki s ü rd ü rd ü . V e üçüncü b i r slogan özgürleşme i d i . Kendini bilinçli olara k b i r 'hareket' olara k ta n ı m l aya n Özg ü rleşme Ha reketi Avrupa'dan esen rüzgar, modern izm i n Ameri ka n sa h i lle ri ne gelen rüzgarıyd ı . Sanatta Fovizm ve kübizm öncel i kle 1 9 1 3'de Armory Modern Sanat Galerisi'nde serg i lendi. O tiyatroda sem bo l izm, etki ve atmosfer, Maeterl i n ck, Du nsany ve Synge'i n rea l ist o l m aya n etkis i n i n ka b u l ü a n l a m ı n a gel mekteyd i . Edebiyatta b i r Shaw, Conrad v e Lawrence modası va rd ı . Fakat en b ü y ü k etki i rrasyona l izm, vita l izm ve içg ü d ü a k ı m l a rı n ı n Bergson ve F reud dolayı mıyla kırıl maya u ğ rad ı ğ ı ve basitl eşti ri l m i ş bir biçimde h ızla yayı l a n 'fel sefe'de i d i . Henry May' i n ifadesiyle "İsya n ı n gözde öğ reti si" m utl u l u ğ u n ta m içg üd üsel ken d i n i ifadeyle m ü m kü n olacağıyd ı . Fazla basit bir F reud c u l u k d ü nyadaki Pü riten şeyta n ı n çoğ u n u n ke n d i n i kontrol yüzü nden varold u ğ u n u v e özg ü rl ü ğ ü n yol u n u n bastı rıl mış ci nsel d ü rtü leri n serbest b ı ra kı l masında yattığ ı n ı i la n etti. Hen ri Berg son'un şii rsel b i r düzyazı içinde s u n u l a n vita l ist öğ reti si (on u n Yaratıcı Evrim ad l ı kita b ı Amerika'da 2 yılda Fransa'da 1 5 y ı l d a ki m i ktar kad a r sattı) popülerleşti r i l m i ş 'yaşa m g ücü' öğ reti s i n i n , evrene yen i h ayat kaza n d ı ra n biyoloj i k, 'n iyetli ru h' a n layı ş ı n ı n tem e l i h a l i n e geld i . Sol ka nat ayd ı n l a r arasında gözde olan send i ka l izm Bergson'un vita l izmiyle felsefi m ü ridi olara k övd üğü Georges Sorel a racı l ığ ıyla i l işki l iyd i . Ça l ı ş ması m i sti k ve veciz söz lerden o l u şa n ("bir Cariyle ve El bert H u bba rd ka rı ş ı m ı ola n") Fra n cis G rierson çağ ı n bir peyg a m beri olara k a l ı nd ı .21 Genç E ntel lektüeller Pü rite n l iğe ve a n l aşıl ması g ü ç bir hayat ta rzı na s a l d ı rılarında bir hazcı l ı k, haz ve eğlence -özetl e bir tüke tim- a h l a kı vazettiler; fa kat i ron i k b i r biçimde bu a h l a k, bu 'is ya n ' ı n yör ü n gesi ol masa da, ka pita l izm ta rafı ndan, b i l i n ç l i olara k tasa rlanmadan, 1 O yı ldan daha a z za manda 'yeni ka pital izm' adıy21 Grierson g ü n ü m üzde unutulm uştur, fa kat Fransa'da Mallarme o n u n bü
yük hayra n ıyd ı ve ABD'de Floyd Deli ve Francis Hackett ile ya kın dosttu . Edwi n Bjorkman'in Voices of Tomorrow a d l ı kitabı (New York: M itchell Kennerly, 1 9 1 3) bu yen i fi kirlerin, Grierson'ı Bergson ve Maeterlinck ile bir l i kte dönem i n ana eğ i l i m i n i n tem silcisi olarak kon u m l a n d ı ran coşku l u bir iza h ıyd ı . G rierson'a ilişkin kısa bir açıklama için, bkz. Brooks, The Confident Years, s. 267-270.
1 04
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
la gerçekleşebi l i rd i (o 'isya n ' ı n zayıf bir ya n kısıyd ı ) . ***
P ü riten l i ğ i n ente l lektüel meşru laştı rmaları b u h a rlaşsa da top l u msal pratikleri küçük kasa ba l a rda, kes i n l i kl e değ i ş i m korku su neden iyle, yen iden güç kaza n d ı . B u örnekte değişme yen i b i r ya şam biçi m i n i n -b üyü k şeh i r hayatı n ı n, g ü rü ltü l ü ve patı rt ı l ı , koz mopolit ve g ü n a h d o l u hayatı n- ortaya ç ı kması a n l a m ı n a gel mekteyd i . Sayg ıdeğerl i ğ i n bir tan ı m ı teh l i ke a ltı nd ayd ı ve sem bo l ü n ü İçki Yasağ ı fi kri nde b u l d u . B i r hayat tarzı ku r u m l a r (ki l i se, o k u l , a i l e) ta rafı ndan d üze n l e nen bir değerler kümesiyle meşru laştı rı l m ış ve ka ra kter ya pısı içinde cisim leşmişti. Bu hayat ta rzı n ı n homojen b i r topl u l u k tara fı n d a n ifade ed i l d i ğ i yerlerde sosyologları n 'statü grubu' olara k ad l a n d ı rd ı kları d u r u m vard ı r. İçki Yasağı H a re keti ' n i n tem s i l ettiği bu hayat ta rzı P ü rite n l i kten d a h a sonra gelişse de, kayn a ğ ı Pro testa n ça l ı ş ka n l ı k, tutu m l u l u k, d i si p l i n ve içkiden uza k d u rma, kurumsal temeli F u nda menta l i st ki l i seler idi; kara ktere vurgusu nun kaynağında nefsine h a ki m o l m a va rd ı . İçkiden uza k d u rma normu Ameri ka n to pl u m u n u n genel ah l a kı n ı n pa rçası haline g e l d i . B u norm göçmenl er, fa ki rler ve sap kı n l a rı, orta s ı n ıf i ktisadi b i r d u ru m a değil, orta s ı n ıf statü n ü n içine çekm e n i n b i r a racıyd ı . O 1 9. yüzy ı l son larında a rt ı k isteğe bağl ı değ i l d i ; a ksine ken d i hayat ta rzı a rt ı k egemen ol maya n b i r top l u msal g r u b u n baskıcı s i l a h ıyd ı . Yen i kentli gruplar a l kolden uza k d u rmayı b i r yaşam biçi mi olarak gön ü l l ü olara k ka b u l etmeyecek leri için, bu norm h u ku k ta rafı ndan zorla uyg u l a nacak ve gele neksel orta s ı n ı f değerlere res mi b i r sayg ı meselesi h a l i n e g ele cekti. 1 896'da Barlara Karşı H a reket'i n (Anti-Sa l oon League) gel iş mesiyle İçki Yasağı H a reketi geleneksel kı rsa l Protesta n top l u m u n ye n i ortaya çı kmakta o l a n kentsel v e sı nai sosya l sisteme ka rşı kültürel m ücadeles i n i n çok g ü ç l ü bir sembolü h a l i n e geldi. Barla ra sa l d ı rı İçki Yasa ğ ı H a reketi ' n i n çeşitli bi rçok u n s u ru siyasal bir simge altında b i r a raya geti rmes i n i m ü m kü n kıldı. Küçük kasa ba l ı yerel Ameri ka n Protesta n için b a r göçmen n üfu s u n top l u msal a l ı ş ka n l ı kl a rı n ı temsil etmekteyd i . İ lerici için ba r kişi n i n siyasal ha yatı n yı kı m ı o ld u ğ u n u d ü ş ü n d ü ğ ü yozlaşma n ı n kaynağıyd ı . Po p ü l i st için bar şeh i r h ayat ı n ı n g üçsüzleşti rici etki lerine a nti patisi-
KAPİTALİZMiN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
1 05
n i n kaynağı h a l i n e geldi. B i l i nen örüntü içinde, a h l a kl ı l ı k a h l a k l ı kı l maya ve d ü rüst l ü k b e n b i l i r i m c i l i ğ e d ön ü ştü. 1 9. yüzyı l ı n hayat ı n ı o l u m l a m a v e ona itimat dar ve katı b i r gelecek korku s u na dön üştü. Richard H ofs tadter'ın ifadesiyle İçki Ya sağı enge l le n e n her l i bido n u n soru n l a r ı n ı n bir çıkış n o ktası h a l i n e gele b i l i rdi. Da h a erken bir dö n e mde Kato l i k l iğe ka rş ıt l ı k P ü rite n i n porn ografisi o l a r a k h i z m et et m i şti : duygu l a r ı n ı dışa vu ra maya n z i h i n ya n l ı ş ra h i p l e r i n ve ra h i be l e r i n h i kaye l e ri nde ça m u ra sa p l a n m ı şt ı . İçki Ya sağı dö n e m i nde hem cinsel a rzu h e m korku a l kol v e c i n se l a ş ı rı l ı k bağl a n t ı s ı n a veya de l i l i k v e ı rksa l yoz laşma korku s u n a , hatta Zenci n i n kendi n i ı rksa l o l a ra k ifade etmesi korku s u n a oda k l a n a n l a r ta rafı nda n i stis m a r edi ldi .
G ü n a h ka r ı s l a h ed i l e m iyorsa g ü n a h ı n -hatta g ü n a h karın- kö kü kazı nabi l i rd i . İçki yasağı a l ko l ku l la n m a meselesinden daha fazlasıyd ı . O ka rakter meselesi ve b i r hayat ta rzı ndaki kırı l m a nok ta sıyd ı . Fa kat başka bir şey s ü regelmekteyd i : o Amerika n top l u msa l hayatı n ı n dön üşmesi ve b i r top l u msal gerçek olara k küç ü k kasa ba n ı n top l u msal hayata egemen l i ğ i n i n sonuyd u . İ l k o l a ra k kent sel merkezlerin geli şmesiyle ve siyasal a ğ ı rl ı kl a rı n ı n değ işmesiyle son uç l a n a n s ü regelen bir d emografi k dönüşüm vard ı . Ancak d a h a ka psa m l ı d üzeyde, h a rcamayı ve maddi mal va rl ı ğ ı n ı vurg u laya n bir t ü keti m topl u m u ortaya ç ı kmakta v e tutu m l u l u k, sade l i k, ken d i n e ve d ü rtülerine hakim olmayı vurg u l aya n geleneksel değer siste m i n i zayıflatmaktayd ı . Her i ki top l u msal değ i ş i m i n d e ta mam layı c ı parçası kı rsa l soyutl a n m ış l ı ğ ı -otomobil, sinema ve radyo sayesi nde- yı ka n teknoloj i k b i r devri mdi ve tari hte i l k kez ü l ke orta k b i r kültür ve u l usal b i r top l u m içinde birbirine kaynaştı. Bu topl u m sa l d ö n ü ş ü m geleneksel değer siste m i n i d este kleyebi l ecek bir topl u msal pratikler kümesi olara k Pürite n l i ğ i n son u n u n soru m l usuyd u . Top l u m s a l s ü reçleri n kaynağ ı n a i n d i ğ i m izde 200 yıl önce, 1 8. yüzyı l baş l a rı n d a topl u msal ya pı i l e o n u n sürmes i n i sağ laya n bir kültürün b i r b i riyle kaynaştığ ı n ı görebi l i riz. Kü ltürün etki si kade meli olara k aza l d ı ve 20. yüzyı l başlarında "küçük kasaba P rotes ta n l ı ğ ı " a rt ı k etki l i kültürel sembol lere veya etki l i bir sem bol i k a n l a m l a r topl u l uğ u na y a d a s a l d ı r ı l a r ka rşısında ken d i n i savu nabi-
1 06
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELiŞKİLERi
l ecek kültür ta rzlarına sa h i p d eğ i l d i . Kentl i b i r orta s ı n ıfa ve yen i rad i ka l gruplara daya n a n ortaya çı kmakta o l a n b i r kültüre l s i stem h ızla neredeyse hiç kimse n i n savu n m aya ça l ı şmayacağ ı eski kül türün o l d u kça etki l i bir e l eştirisi n i başlata b i l i rd i . Geleneksel de ğerlerin somutlaşması olan statü gr u b u meşru l u ğ u n u sürdü rmek için egemen l i ğ i n i teyit eden siyasal a raçlara başvu rd u . Fa kat bir statü g rub u b u n u etki l i b i r biçimde sadece ken d i top l u msal te m e l i top l u msal ya pıyla uyu m l u o l d u ğ u nda başa ra b i l i r. Ve İçki Yasa ğ ı grupları n ı n teme l i n i n, ya n i eski topl u msal tem e l i n -ta rımcı değerlere daya l ı kırsal küçük kasa ba hayatı n ı n- daya n a k l a rı n ı 20. yüzy ı l baş l a rı n ı n yen i sı nai d ö n ü ş ü m leri zayıflatm ı ştı. Eski orta s ı n ı f meziyetlerin topra k h u ku ku içinde kan u n laşmasıyla gelecek leri teh l i keye d ü şen İçki Yasağ ı g rupları ken d i leri n i bu türden norm l a r ı n artı k geçerli topl u m s a l davra n ı ş biçim leri olara k gö rü l med i ğ i b u i lga dönemi içinde b u l d u l a r ve buna bağ l ı o l a ra k meşru l u kl a rı b ü y ü k ö l ç ü d e kaybol d u . N iteki m b i r değ işim i l k kez kültürde gerçekleşir, fa kat top l u msal ya pı içinde ka b u l görd ü ğ ü n d e etki l i o l maya başlaya b i l i r.
Şeffaf Hayat Modern topl u mdaki kü ltürel d ö n ü ş ü m lerin kayn a ğ ı nda, d i kkat çekici bir biçimde, kitle top l u m u n u n ortaya ç ı kı ş ı veya top l u mda ki orta ve alt s ı n ıflar ın b i r zam a n l a r l ü ks olara k görd ü kleri şeylerin yayı l ması va rd ı r. B u süreçte geçm işte l ü ks o l a n şeyler zoru n l u i htiyaçlar o l a ra k yeniden ta n ı m l a n ı r, böylece n i hayeti nde s ı radan b i r nesneye s ı radan b i r i n sa n ı n h içbir za m a n u laşa mayacağ ı dü ş ü n cesi i na n ı l maz görü n ü r. Örneğ i n ısı, homojen l i k ve sayda m l ı k la i l i ş ki l i problemler nedeniyle büyük pencere ca m l a rı b i r za man l a r paha l ı l ü ksl erd i ve n a d i rd i; fa kat 1 902'den son ra, F ra nsız Four cault pres l e n m i ş pencere ca m ı ü retmek için prati k b i r ü ret i m a racı g e l işti rd iğ i nde pencere ca m l a r ı şeh i rlerd e mağaza l a rı n vit ri n l e ri n d e veya taşra evleri nde yayg ı n olara k ku l l a n ı l maya başl a d ı v e yen i b i r g ö r ü n t ü v e ma nza ra çeşitl i l iğ i yarattı .22 22
Bu resmetme Jean Fourastie'den a l ı n m ıştı r (The Causes of Wealth, Glencoe, 1 1 1 .: Free Press, 1 959: 1 27). Profesör Fourastie'nin kita bı, Siegfried Gie deon'un Mechanization Takes Command adlı kita bı (New York: Oxford U n i versity Press, 1 948) gibi, bu sürecin örnekleri n i içeren etki leyici b i r derle medir.
KAPİTALİZMİN KÜ LTÜ REL ÇELİŞKiLERİ
1 07
1 920'1erde başlaya n kitlesel tü keti m i teknolojideki devri m ler, esasen elektri k enerjisi n i n ev işlerine uyg u l a n ması (bulaşı k maki neleri, buzdolapları, elektri kl i s ü p ü rgeler vb.) ve üç top l u msal icat m ü m kü n kı ld ı : (i) ucuz otomobil ü retmeyi sağ laya n ü reti m bandı, (ii) fa rkl ı t ü rd e tü ketici g ru pl a rı n ı ta n ı m l a ma ve tüketi m a rzu ları n ı a rtı rma sanatı olara k rasyonel leşti rilen pazarlamacı l ı ğ ı n g e l i ş mesi ve ( i i i) eski Protesta n borç korku s u n u -bir başka top l u m s a l a raç ta n daha fazla- y ı ka n taksitl i satı şların yayg ı n laşması. Taş ı macı l ı k v e i l etişimdeki eşl i k eden devri m ler b i r u l usal top l u m için v e orta k b i r kültürün başlangıcı için b i r temel sağ l a d ı . Hepsi b i r l i kte ele a l ı nd ı ğ ı nda, kitlesel tü ketim topl u msal değişme ve kişisel dönü ş ü m fi kri n i n merkezi yaşam biçi m i a l a n ı nda ka b u l ed i l mesi a n la m ı n a gel mekteyd i ve m ucitlere ve ü reti m kad ar kültürde öncü l ü k ya pacak o l a n l a ra da meşru l u k kaza n d ı rd ı . Kitlesel tü keti m i n sem bo l ü -ve tekn oloj i n i n topl u m s a l a l ı şkan l ı kl a rda d evri m ya pma biçi m i n i n başlıca örneği- kuşkusuz oto m o b i l d i r. F rederick Lewis A i l e n birbirinden ayrı ve uzak top l u l u k ların taşı m a cı l ı k için ta mamen d e m i ryo l u n a ve posta a ra bası na bağ ı m l ı o l m a l a rı n ı n nasıl bir şey old u ğ u n u g ü n ü m üzde tasavvur etmemizi n ne kadar zor o l d u ğ u n u gösteri r. Dem i ryo l u n a ya kın o l maya n b i r ka saba kesi n l i kle uzaktı. İ l çe merkezinden 5 mil uza k ta yaşaya n b i r çiftçi n i n a i lesi n i b i r Cumartesi öğ len kasa baya gö türmesi o l ayd ı; 1 O mil uza ktaki bir a rkadaşı ziya ret etmek m u h temelen t ü m g ü n ü harca m a k demekti, ç ü n kü atın d i n len mesi ve doyu r u l m a s ı gerekmekteyd i . Her küçük kasaba, her çiftçi esasen eğ l e n ce ve a rkadaş çevresi için e l i ndeki kaynakları na bağ ı m l ıyd ı . Ufu kl a r ka pa l ı yd ı v e bi reyler ta n ı d ı k i n s a n l a r v e ta n ı d ı k şeyleri a rasında yaşa m a ktayd ı l a r. Otomobil ka pa l ı küçük kasaba topl u m u n u n çoğ u ya ptı r ı m la rını yok etti. 1 9. yüzyı l a h l a kı n ı n baskıcı tehditleri, And rew S i n c l a i r' i n tespit etti ğ i g i bi, büyük ölçüde yaşa n ı l a n yerden uza klaş m a n ı n ve uyg u nsuz davra n ı ş ı n sonuçlarından kaçman ı n i m ka n sızl ı ğ ı n a daya n m a ktayd ı . 1 920'1 eri n orta ları nda, ka rı-koca Lynd'in M i d d l etown 'd a gözl emlediği g i bi, oğ l a n l a r ve kızla r ı n d a n s için komş u l a r ı n mera k l ı gözleri nden uzak, yol kenarı nda, 20 mil ya kı ndaki tesise b i r araç olmadan g idemeyecekleri d ü ş ü n ü l m ek teyd i . 'Ka p a l ı a ra ba' orta s ı n ıfı n locası (ca bi net pa rtic u l ier), mace racı genç i n sa n l a r ı n i l i ş ki l i cinsel engell erden kurtuld u kları ve eski
1 08
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
ta b u ları yıktı kları yer h a l i n e g e l d i .23 Kapa l ı küçü k kasaba topl u m u ndaki i kinci esas değ i ş i m a racı s i nemayd ı . F i l mler bi rçok şey -d ü nyaya açılan b i r pencere, hazı r b i r haya l l e r seti, fa ntezi ve perspektif, gerçeklerden kaçma ve her yerde olabil me- demekti ve sağ l a d ı kl a rı d uyg usal g ü ç anorm a l d i . Dü nyaya a ç ı l a n bir pencere o l a ra k fi l m l e r öncel i kl e kültürü dö n üştü rmeye h izmet etti . Ka rı-koca Lynd 1 O yıl sonra Midd letown'ı tekra r ziya ret etti kleri nde şunu gözled i ler: "Seks M i d d l etown ' ı n uzu n za mand ı r korkmayı öğ rettiği şeylerden bi rid i r" v e i kisi n i n tespiti ne göre "on u n ku r u m l a rı . . . b u kon uyu m ü m kü n o l d u ğ u kad a r gözden v e d ü ş ü n mekten uza k tutaca k b i ç i m d e işlemekte d i r". Gençlerin akın a kı n g itti kleri fi l m ler d ış ı n d a . Ergenler fi l m l erd en h o ş l a n m a k l a ka l ma d ı l a r, ayn ı za ma nda b unl a r içinde yetişti ler. F i l m yıld ızla rı n ı mo del a l d ı l a r, fi l m lerd eki espri leri ve hareketleri taklit ettiler, c i nsiyetler a rası davra n ı ş ı n i n ce detayl a rı n ı öğrendiler v e böylece sofi sti ke bir görü n ü m gel iş tird i ler. Ve o n l a rı n bu i nce zevkleri davra n ı şa dönüştürme, kafa ka rı ştı rıcı bel i rsizl i kleri ve çapra ş ı k yön leri n i görü n ü şte ke n d i nd e n e m i n eylemle çözme ça balarında örüntü "da h a ziyade, ken d i ih tiyatl ı ebeveyn leriyle yaşantı l a rı . . . değ i l . . . başka a lternatif d ü nya lardı". Fi l m ler gençl i k kültünü yüceltti (kızl a r saçları n ı kısa kestird i ler ve kısa şortla r giyd i ler) ve orta yaş erkekler ve kad ı n la ra "hen üz va kit varken fı rsatları değerlendi rmeleri" tavsiye ed i l d i . 'Özg ü rl ü k' fi kri kişi n i n g izli içki satı l a n yerlerde ve çı l g ı n pa rti lerd e kurtları n ı dökmesi n i n meşru laşmasıyla c i s i m leşti . Lewis Jacobs' u n sözleriy le "Ah l a kla, erkek ve kad ı n fi l m ka h ra m a n l a rı n ı n eski 'safl ı kla rıyla'
23 Karı-koca Lynd O rta Batı l ı bir gözlemci n i n sözleri n i aktarır: "Bu ü l kede
d ü nyayla ilişkili neyi n değişti ğ i n i araştı rma gereğ i n i duymam ıza yol açan şey nedir? . . . Ne olduğunu size sadece dört harfle söyleyebilirim: A-U-T0!", Robert S. Lynd and Helen Merre l l Lynd, Midd/etown (New York: Harco u rt, Brace, 1 929: 25 1 ). 1 890'da bir m i d i l l i Middletownlı bir oğ lanın büyük haya l iyd i . 1 923'te " Middletown'ın 'at kültürü' neredeyse ta mamen yok oldu". Kasa baya i l k otomobil 1 900'de gelm işti. 1 906'da "şeh i rde ve kırda m u htemelen 200" otomobil vard ı . 1 923 sonunda 6.200'den fazla araba vard ı, her altı kiş iye bir veya ka baca her üç ai leden i kisine bir araba d üş mekteyd i. Ka rı koca Lynd'in gözlemled i ğ i gibi "Grup ya ptırımına daya l ı değerleri otomobilin a i l e b ütçesi nde açtığ ı gedikler bozmaktayd ı. Burada otomobil satın a l m a k için evi n i i potek ettirmek nad i r bir uygulama değ i l di" (s. 254) .
KAPİTALİZMİN KÜLTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
1 09
a l ay etme maddi şeylere bu yen i i l g iyle paraleldi". Otomobil, sinema ve radyo teknoloj i k köke n l i d i r; reklamcı l ı k, ko ntro l l ü tüketi m ve kred i, hepsi sosyoloj i k icatlard ı r. David M. Potter'a göre, nasıl şöva lye l i k kültü n ü b i l m eden Ortaçağ'd a ki bir oza n ı veya d i nsel uya n ışçı l ı ğ ı b i l m eden 1 9. yüzyı l d a ki katı Protes ta n l ı ğ ı a n l a m a k m ü m kü n değ i l se, reklamcı l ı ğ ı b i l meden de mo dern bir popüler yaza rı a n l a m a k m ü m kü n değ i l d i r. Rekla m cı l ı k kon usunda s ı radı ş ı olan her yere n üfuz etmesid i r. Büyü k bir şeh ri n işa reti trafi k l a m baları değ i l se ned ir? B i r uça k geçerken geceleyi n gökyüzü n deki ı ş ı k kırı l ma ları sayesi nde çok parlak taşlar g i b i ı ş ı l d aya n kırm ızı, turuncu, mavi ve beyaz işa ret ler öbekleri görül ür. Büyük şehi rlerin merkezleri nde i nsa n l a r Ti me Meyd a n ı , P i ccad i l ly, Cham ps-Elysees, Gi nza'da- sürü h a l i n d e k i ka l a ba l ı ğ ı n coşku n l uğ u n u paylaşmak için ya n ı p s ö n e n neon ı ş ı kl a rı n ı n a l t ı n d a caddelerde top l a n ı rlar. Rekl a m cı l ı ğ ı n top l u m sa l etki si d ü ş ü n ü l ü rse, o n u n en dolaysız fa kat genel l i kle d i kkat çek meyen son ucu n u n kentin fizi ksel merkez i n i dön üştürmek o l d u ğ u görü lebi l i r. Fizi ksel topoğ rafya yen iden şeki l l e n i rken, rekl a m cı l ı k eski katedralleri n, beled iye b i n a l a rı n ı n veya büyü k sarayları n ı n yeri ne uyg a rl ı ğ ı m ızı n tepesi n e bir 'parlaya n ma rka' geçirmiştir. Reklamcı l ı k maddi şeylerin bel i rteci, yen i hayat ta rzl a rı n ı n si mge si, yen i değerlerin ha bercisid i r. Moda g i bi rekla mcı l ı k da çekic i l i ğ i vurg u l a m ı ştır. B i r a ra ba i y i yaşa nan 'yü ksek hayat sta n d a rd ı ' n ı n si mgesi h a l i ne gel i r v e çekici l iğe m ü racaat yayg ı n laşı r. B i r tüketi m ekonom isi n i n kendi gerçekl i ğ i n i d ı ş görü n üşlerde b u l d u ğ u söy lenebi l i r. Kişi n i n teş h i r ettiği, serg i l ed i ğ i şey başarı n ı n b i r işareti d i r. Başa rm ak a rtı k, 1 9. yüzyı l sonlarında olduğu g i bi, bir top l u m sal merdivende yuka rı ç ı kma meselesi değ i l , a ksine kiş i n i n bir tüketi m topl u l u ğ u n u n üyesi ol d u ğ u n u gösteren özel b i r yaşam biçi m i n i ben i m semesi -golf ku l ü büne deva m etme, sa natla i l g i len me, seya hat, hobil eri olma- meselesi d i r. Kom p l e ks, çok-g ru p l u, sosya l olara k hareketli b i r top l u m d a rekl amcı l ı k bazı yen i 'aracı ' işlevler kaza n ı r. ABD tari hte top l u m i ç i n d e kü ltürel değ i ş i m i i nşa etmesi m u htemel i l k büyük topl u m d u ve basitçe bu türden d eğ i ş i m i n sersemletici h ızı nedeniyle bi rçok statü proble m i ortaya ç ı ktı. Gerçekte çok az top l u m h ız l ı d eğ i ş i m e a ya k uyd u ra b i l i r. Temel top l u m sa l ku ru m l a r -a i l e, ki l i se, eğitim si stemi- topl u m u n yerl eşi k a l ışka n l ı kl a r ı n ı a kta rmak için ku ru l m uşt u . H ızla değişen b i r topl u m kaçı n ı l maz olara k uyg u n
1 10
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
davra n ı ş, beğeni ve giyim biçi m leri kon us u n d a kafa ka rı ş ı kl ı kları na yol açar. Sosya l olara k hare ketli b i r i n sa n önceki nden 'daha iyi' n a s ı l yaşa ması gerektiğ i kon u s u n d a yen i b i l g i ler ed i n mesi n i sağ layaca k hazı r bir kı lavuza sah i p değ i l d i r ve b i reyi n k ı lavuzl a rı fi l m l e r, televizyon v e rekl a m l a rd ı r. B u bakımdan, rekl a m l a r a l ı ş ka n l ı k l a r ı n değişmesinde saf uya rıcı a rzu l a rd a n d a h a i ncel i kl i b i r rol oy n a m a ktad ı r. Kad ı n derg i l eri ndeki rekl a m l a r, ev ve dekorasyon derg i l eri ve New Yorker g i b i sofisti ke derg i ler i ns a n l a ra n a s ı l g iyi n ecekleri ni, bir evi nasıl dayay ı p d öşeyecekleri n i , doğru şarabı n a s ı l sat ı n a laca kları n ı -kısaca yen i statül ere uyg u n yaşam ta rzla rını- öğ reti rler. İlk değ i ş i m l e r görgü kura l ları nda, giyim, beğ e n i l e r v e besle n m e a l ı ş ka n l ı klarında o l s a d a , er veya geç daha temel örüntü l eri, ya n i a i lede otorite ya p ı s ı n ı , topl u m d a bağ ı msız tüketi c i l e r olara k çoc u kların ve yetişkin ergenleri n rol ü n ü, a h l a kl ı l ı k örü n t ü l eri n i v e topl u m d a başarı n ı n fa rklı a n l a m l a rı n ı etki lemeye başlarlar. B ütü n b u n l a r top l u m u n d eğ i ş i m e aya k uyd u rmasıyla ve kültü rel değişi m i ben i m semesiyle ortaya çıkmış, kitlesel tü keti m ve yü ksek hayat sta ndardı i ktisadi d üzen i n meşru amacı o l a ra k gö rü l m ü ştür. A l ı şveri ş çağdaş Amerika'n ı n en bel i rg i n etki n l iğ i h a l i ne g e l m iştir. Tutu m l u l uğa ka rşı müsrifl i k, çileci l i ğ e karşı bol l u k vurg u l a n m ı ştı r. A h l a ki a l ışka n l ı kl a rda d evri m, ta ksitli satış fi kri o l m asayd ı b u n l a r ı n hiçbiri m ü m kü n o l m ayaca ktı. Ta ksitl i satış, A B D'de B i r i n c i D ü nya Savaşı'ndan önce d üzensiz bir biçi mde uyg u lansa d a , uta n ç verici i ki d a m g a l a n maya s a h i pti. İ l k olara k ç o ğ u ta ksitli satış temel harca m a l a rı n ı ya pa maya n fa kirler içindi; o n l a r m a l l a rı sata n ve aynı za manda hafta l ı k ta h s i l atları ya pan bir satıcıya ödeme ya p m a ktayd ı la r; ta ksitl i satış bu yüzden kiş i n i n mali i sti kra rsız l ı ğ ı n ı n işa retiyd i . İ ki nci olara k, ta ksitli satış orta s ı n ıf için borç a n l a m ı na g e l m e kteyd i v e borç l a n m a ya n l ı ş v e teh l i keliyd i . M icawber'i n sözleriyle, borç kişi n i n i m ka n l a rı n ı n ötesinde yaşad ı ğ ı n ı n b i r işare tiydi ve son u ç sefa l et olacakt ı . Ahlaklı o l m a k ça l ı şkan ve tutu m l u o l m a k a n l a m ı na g e l m e kteyd i . Kişi b i r şey sat ı n a l m a k isted i ğ i nde tasarruf ya pması gerekliyd i . Ta ksitli satı ş ı n ka n d ı rmacası 'borç' sözcüğ ü n ü n yerine 'kred i' teri m i n i n ku l l a n ı l masıyd ı . Ayl ı k ödeme ler posta çekiyle ya p ı l m a kta ve böylece ticari i l i şkiler siste m l i bir temelde s ü rd ü rü l me kteyd i . Tasarruf -veya perh iz- Protestan ahlakın kalbidir. Adam Smith'in
KAPİTALİZMİN KÜ LTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
111
aşı rı tutu m l u l u k veya kanaatkarl ı k ve Nassau Senior'ın perhiz fi kri sayesinde tasarrufun gelecek ürünleri artı rdığı ve öd ü l ü n ü faiz olarak aldığı düşüncesi sı kıca yerleşti. Son uçta ba n kacı l ı kla i l işki l i a l ı ş ka n l ı k lar değişti . Bu değişim yı l larca orta sınıf ahlakın -ba n kaya fazla borçlanmakta n, en azı ndan ba n ka çeki n i n ka rş ı l ı ksız çıkmasından korka n i nsanların- korku dolu büyü k kuruntusuyd u . 1 960'1arın son larında ba n kalar bir m u d i n i n (ayl ı k taksitler halinde geri ödemek şa rtıyla) bi rkaç bin dolar çekebi leceği nakit rezerv h izmetleri n i n yoğ u n reklamlarını ya ptılar. Hiç ki msen i n b i r m üzayedede ya d a satışta d ü rtüsü nü doyu rmaktan vazgeçmesine gerek yoktu. Tü ke tici n i n aya rtı l ması s ı n ı rsız hale geldi. Va n Wyck B rooks kutsa l erdem l eri n uzun s ü red i r h a ki m oldu ğ u Katol i k ü l kelerdeki a h l a ki l i kten ve g ü n d el i k davra n ı ş ı n değişe b i l mesinden söz eder. Ameri ka'da eski Protestan kutsa l erdemler büyü k ölçüde ortadan kaybo l d u ve orta l ı ğ ı d ü n yevi öd ü l ler ka p l a d ı . Temel Ameri ka n değer örüntüsü s ı kı ça l ışma ve elde etme olara k ta n ı m la n a n başarı erd e m i n i ve b i r adamın kend i ka rakteri ni ça l ışması n ı n ka l ites iyle serg i lemesi gerekl i l iğ i n i v u rg u la m a k tayd ı . 1 9SO'l erd e bu başarı örüntüsü va rl ı ğ ı n ı s ü rd ü rd ü, fa kat sta tüyü ve beğeniyi vurg u l a m a k için yeniden ta n ı m l a n d ı . Kültür a rt ı k n a s ı l ça l ı ş m a k v e başa rmak gereki r i l e d e ğ i l , a k s i n e nasıl harca n ı r v e h a z a l ı n ı r i l e i l işki l i h a l e g e l d i . Protesta n a h l a k ı n d i l i b i r ölçüde ku l l a n ı l m aya deva m etmes ine rağmen, 1 950'1 erin Amerika n kül türü esasen hazcı ha le, zevk, eğlence, debd ebe ve hazla i l i ş ki l i h a l e gel d i -ve b u n l a r Amerika' d a tip ik d ü rtüler h a l i n e geld i . Hazcı l ı ğ ı n d ü nyası moda, fotoğ raf, reklamcı l ı k, tel evizyon, se ya hat d ü nyasıd ı r. O kişi n i n beklentiler için, olan şeyden d a h a zi yad e gelecek olan şey için yaşa d ı ğ ı bir haya l ü r ünü d ü nyad ı r. Ve o n u n bir çaba h a rca madan gel mesi gerekir. Önceki 1 O yı l ı n başa rı l ı yen i derg i s i n e Playboy adı veri l mesi tesad üf değ i l d i ve dergi nin başarı s ı n ı n - 1 970'1erd e 6 m i lyon tiraj ı n - nedeni büyü k ölçüde erkek ci n se l fa ntezi leri n i teşv i k etmes i d i r. Max Lerner' ı n daha ön ce bel i rttiğ i g i b i , seks Ameri ka n hayatındaki son öncü o l d u ğ u n a göre, h a re ketl i b i r top l u mda başarı g ü d ü s ü sekste zirvesine ç ı ka r. 1 9SO'ler ve 60'1 a rda Ameri ka n hayat ı n temel tutkus u olara k H ı rs veya Zen g i n l i k kültü n ü n yeri n i O rgazm kültü a l d ı . H iç b i r ş e y ABD'n i n hazcı l ı ğ ı n ı Ka l iforniya Eya l etinden daha iyi tem s i l ede m ez. Time derg i si n i n bir ka pa k kon u s u "Ka l iforn iya: B i r Heyeca n Eya leti" şöyle baş l a m a ktayd ı :
112
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Ka l iforn iya n e red eyse b a ş l ı b a ş ı n a b i r u l u st u r, fa kat o Ameri ka l ı l a r i ç i n tu haf b i r u m ut, b i r h eyeca n -ve b a z e n b i r d e h şet- d u y gusu içerir. O n l a r ı n çoğu n u n görd üğü biçi m iyle K a l iforn iya güzel, d i nsiz, sürüler h a l i n d e h a z a rayış ı d ı r. Lotus l a n d ' i n yu rtta ş l a r ı da i m a havuzla rd a yüzer, g ü n eşte b ro n z l a ş ı r, Sierra'da to p l a ş ı r, p l aj l a rd a üstü ç ı p l a k eğl e n i r, h e r y ı l b o y ata r, ağa ç l a rd a n p a ra top l a r, üstsüz d o l a ş ı r, Ka l iforn iya ça m l a r ı n ı n a l t ı n d a avare a va re d o l a ş ı r v e -so l u k l a n m a k için b i raz a ra verd i k l e r i n d e- kıska n ç b i r d ü nya nın d iğer kısmı karşı s ı n d a ka m e raya b ö b ü r le n i r görü n m ekted i r . Ka l iforn iya' d a n ye n i d ö n e n z iya retçi "Gel eceği görd ü m" d e r v e "o n u oyn a r" .24
Neticede, d ü rtüleri frenlemeyi vurg u l aya n 'g üzel a h l a k' ı n yeri n i eğlence a h l a kı a l ı r. Eğlenceden uza k d u rmak bir ken d i n i sı na ma fı rsatıd ı r: "Nerede ya n l ı ş ya pıyorum?" Dr. Wolfenste i n ' ı n göz l e m i n e göre "Yasa klanan d ü rtüleri tatm i n ka ra kteri sti k olara k suç l u l u k duyg usu ü retse de, eğ l e n m eyi bil meme a rtık kişi n i n ken d i ne sayg ı s ı n ı aza ltmaktad ı r".25 Eğ lence a h l a kı çoğ u örnekte seks odaklıd ı r. Ve b u rada tüketi c i n i n aya rtıl ması neredeyse ta m d ı r. En uya rıcı örneğ i n Eastern Ha vayo l l a rı 'n ı n 1 973'te New York Times 'ta ki i ki sayfa l ı k bir rekla m ı o l d u ğ u n a i n a n ıyoru m : "Bob v e Carol'u, Ted v e Al ice'i, P h i l v e An na'yı U ç u ra l ı m ". B u radaki a h la kd ı ş ı tema Bob ve Carol, Ted ve Ali ce'i uçu rma, dost i ki çiftin beceri ksizce eş değ iştirme g i ri ş i mleri ha kkı nda g ü l ü n ç b i r rekla m fi l miyd i . B u rada Eastern Havayo l l a rı gerçekte ş u n u demekted i r: "Sizi Karayi plere uçuracağ ız. Ad ı n ıza sa h i l d e bir ku l ü be ki ra layacağız. Ş i m d i uçun, ödemeyi son ra ya pı n". Eastern Havayo l l a rı size ne ödeyeceğ i n izi söylem ez, a ks i ne ücreti ödemeyi erteleye b i l i r (ve bu soru m l u l uğ u u n uta b i l i r) ve Bob ve Carol, Ted ve A l i ce g i bi davra n a bi l i rsiniz (ve daha fazla zevk için ya n ı n ıza b i r başka çift eklenebi l i r), Phil ve Anna boştur. B u rekl a m ı F ra n k l i n ' i n -nefse hakim iyet, kanaatka rl ı k, sükunet ve iffeti içeren- 1 3 fayd a l ı erdem iyle ka rşı laştı rı n ız. 20. yüzyı l başla rında Midwest'te b i r ki lise içinde genelev b u l u nan b i r b i na n ı n sa h i bi o l a bi l i rd i . V e böylece en azı ndan şu söylenebi l i rd i : "Pekala, bede n leri kaybetti k, fa kat ru h la rı ku rta rmak için para kaza n ıyo24 Time, Kas ı m 7, 1 969: 60. 25 Martha Wolfenstein, "The Emergence of Fun Moral ity", Mass Leisure, ed.
Eric La rrabee and Rolf Meyersohn (Glencoe, 1 1 1 .: Free Press, 1 958: 86).
KAPİTALİZMİ N KÜLTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
113
ruz". G ü n ü m üzde bedenler satı l d ı ğ ı nda a rt ı k ayrı ca r u h l a r kur t u l m a ktad ı r. P ü rite n l i ğ i ve Protesta n a h l a kı bu terki n sonucu, kuşkusuz, meyda n ı nı hiçbir a h l a ki veya aşkı n etiğe sa h i p ol maya n ka pital iz me b ı ra kı l ma sı d ı r. Ka pital izm ayrıca sadece kü ltürün norm l a rı ile top l u msa l ya p ı n ı n norm ları a ras ı n d a ki kopmayı değil, ayn ı za ma n da bizzat topl u msal yapı i ç i ndeki s ı radışı bir çel i ş kiyi pekişti r mekted i r. B i r ya nda, şi rket bi reyd en s ı kı ça l ışması n ı , ka riyer ya p m a s ı n ı , d oyu m u ertel emeyi ka b u l etmes i n i -kaba a n lamda örg üt a d a m ı o l m a s ı n ı - ister. Buna rağ men, şirket ürün leri ve rekl a m la rında hazzı, a n l ı k doyu m u , gevşemeyi ve ra hatlamayı teşvik eder. Kişi g ü n d üz 'd üzg ün' ve geceleri 'hızl ı yaşaya n' bi ri ola bi l i r. Bu ken d i ni tat m i n ve ken d i n i gerçekl eşti rmed i r!
Pop Hazcılık ABD'de o l a n şey geleneksel a h l a ki l i ğ i n yeri n i psi koloj i n i n, s u ç l u l u k d uyg u s u n u n yeri n i kayg ı n ı n a l masıyd ı . Hazcı b i r çağ ı n uyg u n psi kotera p i leri de va rd ı r. Psika n a l iz B i rinci Dü nya Savaşı'ndan bi raz önce P ü riten l i ğ i n baskı l a ma l a rı n ı n yarattığı soru n la rı çöz mek için ortaya çıkmışken, hazcı çağda o n u n ka rş ı l ı ğ ı d uya rl ı l ı k eğiti mi, ka rşı laşma g r u p l a rı,* 'haz tera pisi' v e özü nde hazcı b i r ruh h a l i nden kaynaklanan i ki ka ra kteristiğe sa h i p olan benzer tekn i k lerd i : (i) b u terapi ler neredeyse sadece g ru plar içinde s ü rd ü rü l d ü v e (ii) bi reyi fizi ksel temasla, el temasıyla, doku n a ra k, o kşaya ra k, uya ra ra k 'baskı l a malard a n ku rta rmaya' ça l ı ştı l a r. Psi ka n a l izi n baş l a n g ı ç dönemi ndeki n iyeti hasta n ı n kend i n i tan ı ma s ı n ı ve böyle ce hayatı n ı yeniden yön l en d i rmes i n i sağ lamakken (bu a h l a ki b i r bağ l a m d a n ayrı l ması i m kansız b i r a maçtı), daha yen i tera p i ler ta ma men a raçsalcı ve psikoloj i stti; bu terapileri n amacı kiş iyi baskı l a m a l a r ve bastı rmalard a n 'özg ü rl eşti rmek', böylece d ü rtüle ri ve d uyg u l a rı n ı daha kolay ifade ed ebi l mesi n i sağ la maktı. H azcı b i r çağ ayrıca ken d i uyg u n kü ltürel ta rzına sa h i ptir: pop. Popart sti l e ad ı n ı veren eleşti rmen Lawrence A l loway'e göre 'çok l u ğ u n estetiğ i ' n i ya nsıtı r. Popartı n i konları ve tasvi rleri her g ü n kü
* Katı lımcıların birbi rleriyle etki leşim leri yol uyla kend ileri n i ta n ı d ı kları bir grup eğiti m i biçi mi. Kendi leri, başkaları ve g ru plarla i l g i l i bilgi edin mek için geri b i l d i ri m , problem çözme ve rol oynamayı ku l lanı rlar. Wikipedia.
1 14
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
d ü nyadan, ya n i ev eşyalarından, fi l m lerden ve medyadan görün tü lerden (çizg i rom a n l a rdan ve hit m üzi k l i stelerinden), g ı d a l a r d a n ( h a m b u rgerler ve Kola şişeleri nden) ve g iyi mden g e l i r. Pop kon u s u n d a önemli olan resi m l erin hiçbir geri l i m içermemes i d i r sadece parod i vard ı r. Popartta kişi Alex Hay' i n s ı ra d a n b i r mektup eti ket i n i n beş fit büyütü l m ü ş halini, Roy Lichtenste i n ' ı n dev not d efteri ni, Claes Oldenburg'ün sentet i k kumaş içinde büyü k h a m b u rgeri n i b u l u r; nesneleri n parod i lerini, fa kat d a i m a y u m u ş a k b i r eğ lence içinde b u l u r. Pop u n estetiği S u z i Ga b l i k'in ifadesiyle "ön ceki yerleş i k i n celeme-konusu h iyera rş i s i n i a ş ı n d ı rmayı (Mond rian ve M i ki Fare art ı k ayn ı ölçüde a n l a m l ı d ı r) ve ş i m d iye kad a r sanatı n refera n s çerçevesi n i n ka psa m ı d ış ı nda kal a n u n s u r l a rı n ı n örneğ i n teknoloji, kitsch ve m iza h ı içerecek biçimde genişletil mes i n i . . . g erektirir".26 Ve son olara k, hazcı bir çağ ı n kendi uyg u n ka h i n i va rd ı Marsh a l l Mclu h a n . H azcı bir çağ -bi l g i n i n for m ü l ler, sloga n l a r ve i ki l i ayrı m l a r biçi m i nde d üzen l enen mesaj l a r içinde kod l a n a ra k ta n ı m l a n d ı ğ ı - bir pazarlama çağ ı d ı r. K i ş i kod u kavra d ı ğ ı nda etra fı n d a ki kompleks d ü nyayı a n l a mada kend i n i ra hat h i sseder. Mcluhan hazcı çağ ı hem bu kod layıcı araçlar bağ l a m ı n d a ta n ı m l a r, hem d e ayn ı za manda ayrıca çağ ı n ken d i d ü ş ü nceleri n i za m a n a uyg u n bir form ü l ler kümesi içinde kod lama a racı n ı ken d i sti l i içinde verd i ğ i örneklerle bu aldatmacayı aşar. Aracı n kendisi mesaj d ı r (bu yüzden fi ki rl er i ki n ci l d i r veya d i kkate a l ı n maz); bazı a raçl a r, örneğ i n radyo 'sıca k'ken (insanları d ı şa rd a tutarken), d i ğerl eri, örneğ i n 'te levizyon' 'soğ u k'tu r (ta m katı l ı m ı gerektirir); ya zı l ı kültür doğrusa l ken, görsel kültür eşza m a n l ı d ı r fi kri -bütün b u ayrı m l a r o n l a rı n a n a liti k olarak ku l l a n ı lab il ecekleri veya bazı e m p i ri k a raçlarla s ı nanabi lecekleri a n l a m ı na gelmez; o n l a r b i r kiş i n i n kayg ı l a rı n ı g i dere n v e yen i i letiş i m ta rzları içinde h uzur d uyg usu n u a rtıran vaazla rd ı r. Onlar zi h n i n Türk h a m a m l a rıd ı r. Neticede, M a rsh a l l Mcluhan i n sa n ı n rüya s ı n ı b i rden fazla biçimde ta n ıta n 26
"The Long Front of Culture", Pop Art Redefined, ed. John Russell and Suzi Ga b l i k (London: Thames and Hudson, 1 969: 1 4). Bize bu ha reketin mü kem mel belgesin i n Richard H a m i lton'ın 1 6 Ocak 1 957 tari h l i mektubu ol duğu söyl e n i r, ona göre popart a rtık "Popüler (seyi rci kitlesi için tasa rlan m ış), Geçici (kısa vadel i çözü m), Gözden-Ç ı karılabi l i r (kolayca u n utula n), Düşük-Mal iyetli, Kitlesel-Olara k-Ü reti lm iş, Genç (hedef kitlesi Genç l i k ola n), E s p r i l i , Seksi, Ka n d ı rıcı, Büyüleyici, Büyük Çaplı . . . " i d i .
KAPiTALİZMİN KÜLTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
115
b i ri d i r. 1 960'1 a rda yen i b i r kültüre l sti l ortaya ç ı ktı. O psi ked e l i k kültür veya ta rafta rları n ı n deyi m iyle b i r 'karşı-kültür' olarak a d l a nd ı r ı l ı r. O b u rj uva değerlere ve Ameri ka n yaşa m ı n ı n geleneksel kod larına katı bir karşıtl ı ğ ı n i l a n ı d ı r. Şöyle söyleriz: " B u rj uvazi h ı rs ta kıntısı içinded i r; onun seks hayatı s ı kıcı ve bağnazd ı r; onun aile örü ntü leri baya ğ ı d ı r; on u n köl ece g iyi m ve ken d i n e bakı m çabaları kü çük d ü ş ü rücüd ü r; hayat ı n ı n ç ı ka rcı ruti n i katl a n ı l mazd ı r . . . "27 Bu t ü rden beya n l a rd a g ü l ü n ç o l a n şey, o n l a r ı n ya kl a ş ı k 60 yıl önce Genç Entel l ektüe lle r i l e başlaya n, uzun za m a n önce ayaklar altına alınan b i r kod l a r kümes i n e i l işki n polem i k ve ideoloj i k ka ri katürlerid i r. Fakat bu türden bir ka ri katü r old u ğ u n d a n daha ces u r v e daha d evri mci olarak görü n e n yen i ka rşı-kü ltürü yaratmak i ç i n zoru n l uyd u . B u sal d ı rı ol maya n b i r ayrı m ı vurg u l a mayı amaçlaya n b i r meyd a n okumayd ı . Bu yen i h a reket, aşı rı olsa da, ne ces u r ne d e devri mciyd i . Gerçekte o basitçe 1 950'1eri n hazcı l ı ğ ı n ı n b i r uza ntısı ve ü s t s ı n ıfl a r ı n g e l i ş m i ş kesi mleri n i n uzun zam a n önce zaten sağ lad ı kl a rı serbestl iğ i n b i r demokrati kleşmesi [yayg ı n laş ması] idi. Tı p kı 1 960' 1 a rı n siyasal rad i ka l iz m i n i siyasal l i bera l izmin 1 O yıl önceki başarısızl ı ğ ı n ı n izlemesi g i bi, 1 950'1eri n zoru n l u haz c ı l ı ğ ı n ı (ci n se l l i kte, ç ı p l a kl ı kta, ci nsel sapkı n l ı klarda, esra r ve rock müzikte) psikedel i k aşı rı l ı kl a r ve ka rşı-kültür izlem iştir. ***
Artı k s ü reci özetleyecek kon u md ayız. Geleneksel Amerikan d e ğerlerin a ş ı n ması i ki d üzeyde gerçekleşmişti r. Kültür ve fi kirler a l a n ı nda küçük kasaba hayatı na sığ ve baya ğ ı o l d u ğ u idd iasıyla za ra r veric i sald ı rı ilk kez 1 9 1 O'larda b i l i n ç l i olara k kuru l m u ş olan Genç Ente l lektüe l l er ta rafı n d a n org a n ize ed i l m i ş ve son ra ki 1 O yı lda H . L. Mencken'in gazete yazı larındaki eleşti ri lerde ve Sherwood Anderson ve S i n c l a i r Lewis'i n skeçleri ve roma n l a rı n d a deva m etm i şti r. Fakat d a h a temel b i r d ö n ü ş ü m bizzat top l u msal ya pıda ortaya çıkmaktayd ı : i ktisadi siste m i n g ü d ü leri ve öd ü l l e ri n i n değişmesi. Ya l d ızlı Çağ'd a * a ş i ka r hale gelen zeng i n ler erki n i n serveti nde 2 7 Theodore Roszak, The Making of a Counter Cu/ture (Garden City, N .Y.: Do
ubleday, 1 969: 35). • Amerika B i rleşik Devletleri tari h i nde 1 9. yüzyı l ı n sonlarından 1 900'lerin
1 16
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
a rtış ça l ı ş m a ve biri kti rmen i n a rtı k bizzat sona ermesi a n l a m ı n a g e l mekteyd i (fa kat b u n l a r y i n e d e J o h n D. Rockefe l l e r veya And rew Ca rneg ie için merkezi öneme sa h i pti), fa kat ayrıca tüket i m ve gösteriş demekti. Ça l ışma ve Ta n rı tarafı n d a n seçi l m iş l i k değ i l , statü v e işaretleri başa rı n ı n göstergesi h a l i n e g e l d i . B u d u ru m yen i s ı n ıfların doğ u ş u n u içeren sosya l ta ri h i n a ş i n a b i r s ü reci d i r. Fakat o geçmişte evlatl arın s a d e b i r hayatta n l ü ks ve zevk d üşkü n ü hayata geçtiği bir askeri yağ m a l a m a l a r s ü reciyken, b u t ü red i s ı n ıfl a r kendi leri n i top l u mdaki diğer i n sa n l a rd a n uza k tuta b i l i rlerdi ve bu türden top l u msal d ö n ü ş ü m l e r çoğ u kez alt s ı n ıfla r ı n hayatları ndaki d eğ i ş i m l erden bağ ı msız olara k gerçek leşmişti. Fakat modern top l u m d a ki gerçek top l u msal d evri m 1 920'1erde, kitlesel ü reti m ve tü keti m artışı orta s ı n ıfı n hayat ı n ı d ö n ü ştürmeye başlad ı ğ ı nda gerçekleşti . As l ı nda, b i r top l u m sa l gerçekl i k olarak v e orta s ı n ıf hayat ta rzı olara k Protesta n a h l a kı n yeri n i madd iyatçı b i r hazcı l ı k ve P ü riten mizacı n yeri n i b i r psikolo j i k m utl u l u k a h la kı a l d ı . Fa kat bu eski a h laklar ta rafı nd a n daha önce ken d i enerj i l eri içinde meşru laştırı l a n ve yön l e n d i rilen b u r juva topl u m bu değ i ş i m i kolayca ka b u l ed emeyebi l i rd i . O hazcı bir yaşam ta rzı n ı ciddi olara k teşvi k etmekteyd i ( b u n u görmek için sad ece 1 920'1erde reklamcı l ı ktaki dönüşüme bakm a k yeterli d i r), fa kat o n u meşru laştı ramazd ı . O eski s i n i n yeri n i a lacak yen i b i r d i nden veya değer sistem i nden yoks u n d u v e s o n u ç ayrı şmay dı. B i r bakıma, b u rada insan top l u m u nd a ki sıra d ı ş ı b i r tari hsel de ğ i ş i m i görmekteyiz. B i n l e rce yı l d ı r ekonom i n i n işlevi hayatı n g ü n l ü k zaru retleri n i ka rş ı l a m a -geçi m i n i sağ l a ma- ol m u ştur. Farkl ı üst s ı n ıf g ru p l a r için ekonomi stat ü n ü n temeli ve bir tüketi m ta rzı o l m u şt u r. Fakat g ü n ü m üzde, kitlesel bir ölçekte, ekonomi kültü rün gerekleri ne aya r l ı hale g e l m i ştir. B u rada ayrıca kü ltür a n l a m l ı sem bol ler veya a h l a ki a n l a m l a r olara k değ i l , a ksine hayat tarzı olara k egemen kon u m a gel meye baş l a m ı ştır. 'Ye n i ka pita l izm' (bu teri m i l k kez 1 920'1erde ku l l a n ı l m ıştır) ü reti m -ya n i ça l ı ş ma- a l a n ı nda b i r Protesta n a h l a k ta lep etmeyi sürdü rü rken, t ü keti m a l a n ı nda hazzı ve hoşça va kit geçirmeyi teşv i k etm i ştir. Bu ayrı şma genişlemeyle bağ lantıl ıyd ı . Kentsel hayat ı n çeşitl i çı l g ı n l ı kl a rı ve çokl u uya rı c ı l a rıyla yayı lması; büro başına kadar olan dönem. Wikipedi
KAPİTALİZMİN KÜLTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
117
i ş l eri genişlemesi n i n ve daha özg ü r top l u msal ve ci nsel i l işkilerin yen i kad ı n rol l e ri ya ratması; sinema fi l m leri ve radyo sayesinde u l usal bir kültürün ortaya çıkması -hepsi eski değer s i ste m i n i n top l u msal otoritesi n i yiti rmesine katkıda b u l u n m uştur. P ü riten mizaç en basit biçi m d e 'doyu m u n ertelen mesi' ve do yu m u n kısıtl a n m a s ı teri miyle beti m l enebi l i r. O, kuşku suz, b i r kıtl ı k d ü nya s ı n d a ki Malth u sc u tutu m l u l u k em rid i r. Fa kat Amerika n i k ti sadi siste m i n i n iddiası bol l u k yarattı ğ ı d ı r ve bu bol l u ğ u n doğası tutu m l u l u kta n ziyade israfı teşvik etmekted ir. Böylece baş l ı başı na bir hedef olara k ça l ışma d eğ i l , daha yü ksek bir hayat sta ndardı d eğ i ş i m i n m otoru haline gel m i ştir. C i m ri doğaya boyu n eğmek ten ziyade bol l u ğ u yüceltme siste m i n meşru laştı rı l ması h a l i n e g el i r. Fakat b ü t ü n b u n l a r ayrıca Ameri ka n değer sistem i n i n temeli o l a n 1 9. yüzyıl Protesta n l ı ğ ı n ı n teol oj i k ve sosyol oj i k temel l eriyle büyük ölçüde uyuşmamaktayd ı . 1 920'1erde, 1 950'1erde v e 1 960'1 a rda bu uyuş mazl ı kl a rd a n top l u mda maddi bol l uğ u n a h l a ki doğru l u ğ u kon usunda konsensüs bulunduğu va rsay ı m ıyla sorg u l a maksızın uza k d u ru l d u . 1 920'1erin ü stü n körü desteğ i i ç i n d e a h l a ki mazeret b u l m aya dö nük i l kel bi r çaba va rd ı (örneğ i n Bruce Barton'ın "İsa tüm za man l arı n en büyük pazarlamacısıyd ı" iddi ası28) . Ve 1 950'1erd e Luce' u n derg i l erinde ü retken l i ğ i n sırrı v e Amerika n i ktisadi s i ste m i n d ü n ya n ı n gelmekte olan zeng i n l iğ i n e katkı s ı n ı n o l d u ğ u 'sü rekli dev rim'i vurg u l aya n sofisti ke b i r retori k va rd ı . Benzersiz o l g u Time dergisi n i n, Reader's Digest g i bi, 1 920'de kurul ması ve i ki derg i n i n de değerlerin (kentl i orta s ı n ıfı n v e küçük kasaba lardaki d iğer a lt-
28
Bir re klamcı Ba rton BBD&O (Batten, Ba rton, Durstine, and Osborn) olarak b i l i nen popüler bir ajansın kurucusuyd u . O kendi teması n ı 1 924'te yayı m lanan, çok geçmeden çoksata nlar arasına giren Hiç Kimsenin Bilmediği Adam adlı kita pta ifade eder. Frederick J. Hoffman onu şöyle resmeder: "Bay Barton'ın İncil' den ortaya çıkarmaya ça l ıştı ğ ı 'Gerçek İsa' bir organ iza tör olarak becerisini etkisiz mazilere sa hip ta nınmaya n 20 adamı bir a raya getirerek ve onları tüm za manların en büyük organ izasyon u içinde 'kay naştı ra ra k' ka n ıtlar. Barton'a göre İsa ta n ı n m a ktayd ı ve "modern paza rla mac ı l ı ğ ı n i l keleri n i n her birini" uygulamaktayd ı . Meseller tüm zam a n l a rı n en g ü ç l ü rekl a m l a rı arasındayd ı . V e İsa'nın modern iş hayatının kurucusu olduğunu söyleyen Barton, basitçe, bizzat ustası n ı n sözlerine d i kkat çeker: "Wist ye not that 1 m u st be about my father's business?", bkz. The Twenties (New York: Viking, 1 955: 326).
1 18
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
orta s ı n ıfla r ı n değerleri n i n ) 20. yüzyıl orta l a rı Ameri ka sı n ı n hayat ta rzla rı içinde dönüşmesi n i n a raçları ol ması i d i . H e n ry Luce' u n d e h a s ı o n u n geleneksel Ameri ka n değerleri, Ta nrı'ya, ça l ı şmaya, başa rıya i n a n cı gel mekte o l a n kentsel uyga rl ı ğ ı n d i l iyle d ü nya ölçeğ i nde b i r Ameri ka n kader ('Ameri kan yüzy ı l ') i na nc ı n a dön üş türmesiyd i -ve o, ABD'de d eğ i l , Çin'de ortaya ç ı ka n A uslönder [Ecnebıl Luce ta rafı nd a n yerl i l i kten ziyade yerli değerlerin yüce l t i l d i ğ i sosyoloj i k meseled i r. L u c e bu d ö n ü ştü rmeyi yen i d ı şavu rumcu dergici l i ğ i n kayg ı l ı riti mlerini, yen i görün üşleri ya n sıtan d i l i kentsel hayat ı n tem posuyla ve yen i hazcı l ı kl a kaynaşt ı rarak başa rd ı . B u bağ l a mda, Luce'u n özel yaratısı olan derg i si n i n ad ı n ı n Fortune ol ması tesadüf değ i l d i . (Time derg i s i n i n itici g ü c ü Luce' u n Yal e'd eki derg i ci meslektaşı B ritton Hadden'dan, Life fikri D a n i e l Longwe l l 'den v e Time derg i si n i n d i ğ e r editörleri nden g e l d i .) Amerika n iş d ü nyası küç ü k kasa ba hayat ı n ı para m pa rça eden ve Amerika'yı d ü nya n ı n i ktisadi egemeni kon u m u n a yükselten di namik fa i ld i ; ve bu Protesta n a h la kı n dili içinde ve örtüsü a ltında başarı l d ı . Geçiş a paçı ktı r. Di ldeki ve ideolojideki açı k çel i ş kiler tuta rl ı a h l a ki veya fel sefi b i r öğ reti n i n yokl uğu- sadece g ü n ü m üzde a ş i ka r hale g e l m iştir.29
Şirket Sınıfının Tahtından Olması B i r sosya l siste m i n temel d esteğ i h a l kı n otoriten i n a h l a ki bir m eş rulaştı rmas ı n ı ka b u l etm es i d i r. B u rj uva topl u m u n daha önceki meşru laştı rmaları -Locke ta rafı n d a n gel işti rilen, bizzat kişi n i n emeğ i n i m ü l kiyete dön üştürd üğü idd iasıyla temel lendirilen- özel m ü l kiyetin savu n u l mas ın a daya n m a ktayd ı . Fakat 20. yüzyı l ı n 'ye n i ka pital izm'i ya b u türden -toplumsal gerçekl i kle g i derek daha uyu msuz hale gelen- a h l a ki teme l l e n d i rmeden yoks u n d u v e kriz dönemlerinde y a geleneksel değer-iddialarına başvu rd u ya da ideoloj i k bakı mdan etkisiz ka l d ı . Ameri ka n 'şirket ka pita l izmi'n i n bu yüzyı l ı n temel ikilemlerin den bazı l a rı n ı çözmeye ça l ı şı rken zayıf ka l d ı ğ ı bu bağ lamda görü lebil i r. ABD'd eki siyasal çatı şmalara (ve değer çatı şmalarına) i ki fa rkl ı perspektiften bakı l a b i l i r. B i r perspektife göre çiftçi ve ban-
29 Bu sorun üzeri ne parlak bir i nceleme için, bkz. Kristol, "When Vi rtue Loses
A l l Her Lovel i n ess", Capitalism Today.
KAPİTALİZMİ N KÜ LTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
1 19
kacıyı, işçi ve i şvere n i bölen ve b i l hassa 1 930'1arda şiddet l i i ş l evsel çatışmalara ve ç ı ka r g r u pları a rası nda çatı şmalara yol açan i ktisadi ve s ı n ıfsa l soru n l a r o l m uştur. Fa rkl ı bir sosyoloj i k eksenden baka r sa k, 1 920' 1 eri n ve b i r ölçüde 1 950'1erin siyasetinde, 'gelen ek' ve 'modern l i k' ka rşıtl ı ğ ı çerçevesinde, ken d i tari hsel değerleri n i re forma ve sosya l refa ha od a kl a n a n kozmopolit l i bera l l ere ka rşı sa vun mayı amaçlaya n kı rsa l, küçük ka sa ba l ı Protesta n ' ı n va r l ı ğ ı n ı görebi l i riz. B u radaki soru n l a r esasen ekonomik d eğ i l sosyokültü rel d i r. Gelenekçi ki şi fu nda menta l ist d i n i, sa nsürü, katı boşa n m a k u ra l ları n ı v e kü rtaja ka rşı yasa l a rı, modernist ise sekü ler rasyo n e l l i ğ i , daha özg ü r kişisel i l işki l eri, ci nsel sapmaya hoşgörü vb.ini savu n u r. Bunlar kü ltürel soru n l a r ı n siyasal yön ü n ü tem s i l ederler ve kültür -deneyi m i n sembol i k ifadesi ve meşru laştı rı l ma sı oldu ğ u ölçüde- sembo l i k veya anlam teme l l i siyaseti n a l a n ı d ı r. Bu bakı mdan Ameri ka n kültür pol iti kas ı n ı n büyük sembo l i k meselesi İçki Yasa ğ ı i d i . B u yasa k küçük kasa ba l ı v e gelenekçi güçlerin topl u m u n diğer kısı m ları na özel bir değeri {içki yasağ ı n ı ) d ayatma sıyla i l g i l i temel -ve nered eyse son- ça bası i d i ; v e kuşku suz başlarda gelenekçi ler kaza n d ı . Bir ölçüde farkl ı bir a n l a mda, 1 950'1erdeki McCh a rty dönemi bazı gelenekçi g üçlerin bir Ameri ka ncı l ı k ideoloj i s i n e ve kes kin bir a nti kom ü n izme uyu m a racı l ı ğ ıy la topl u m a tek ti p b i r siyasa l a h l a k d ayatma çabaları n ı temsil et mekteyd i . Ve, tersi b i r biçi mde, 1 972 McGovern ka mpa nya s ı bü yük ölçüde modern istleri n ı ra k eğ i l i m leri n i temsil eden bir 'yen i pol iti ka'd a n -kad ı n hakları n ı savu n a n l a r, ci nsel geleneklere ka rşı o l a n l a r ve siya h larla ve d iğer azı n l ı k g ru p l a rla geçici ittifaklar ku ra n kültürel rad i ka l l erden- bes l e n m iştir. Art ı k, i l g i n ç olan, 1 920'1erde ortaya ç ı ka n 'yen i bol l u k ka pita lizmi'nin b u kü ltürel-siyasal soru n la ra i l işkin görü ş ü n ü, ekonom i k siyasal çatı ş m a l a rd a ya ptı ğ ı g i bi, asla ta n ı m laya ma masıyd ı . Bö l ü n m üş l ü ğ ü nedeniyle zaten b u n u ya pamazd ı . On u n değerleri n i n kayn a ğ ı o l a n gelenekçi g eç m i ş v e d i l P rotesta n a h l a k ı n eski m i ş d i l iyd i . B u n u n la bera ber, o n u n teknolojisi n i n v e d i na m izm i n i n kayn a ğ ı modern l i k ru h u -sü rekl i yen i l i kler v e taksit yöntem i için d e yen i 'i htiyaç lar' yaratma r u h u - idi. N i h ayeti nde bu yen i ka pita l izmi tah ri p edecek bir şey "tat m i n i n cidd i olara k ertelenmesi" i d i . Şi rket s ı n ıfı n ı n üyeleri kültürel-siyasal soru n l a r kon u s u n d a ta vır a l d ı kları za m a n l a rd a çoğu kez coğ rafi bölgelere göre ayrı şt ı l a r. O rtabatı l ı l a r, Teksa s l ı l a r veya küç ü k kasaba orta m larından gelen-
1 20
KAPiTALiZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
ler gelenekçi tutu m l a r serg i l ed i ler; Doğ u Ameri ka l ı l a r veya l vy Lea uge oku l l arından gelenler daha l i bera l d i . Daha ya kı n l a rda b u ayrı şma bölgeden ziyade eğ itime v e yaşa daya n m a ktayd ı . Fa kat bu m ü stesna ayrı şma h a l a s ü rmekted i r. Top l u m u d ö n ü şt ü ren esasen yen i ka pita l izmd i r ve bu s ü reçte Pü riten mizaç aşı n m ı ş, fa kat kapita l izm asla başa rı l ı b i r biçi mde değişmeyle uyu m l u yen i b i r ideoloj i gel iştirememiş v e eski Protesta n değerl eri n d i l i n i kul lanmış -ve çoğ u kez bu d i l i n tuzağ ı na d ü ş m ü ştür. Modernite n i n bu top l u msal ve kü ltürel soru n l a r kon u s u n d a gelenekçi l ere ka rşı öncü r o l oynayan güçleri bir ente l lektüe l l er, profesörler, refa h ve reform ta rafta rı bireyler ka rı ş ı m ıyd ı (fa kat, paradoksal olara k, İçki Yasağ ı ha reketi baş l a rda sanayi leşmen i n v e kent hayatı n ı n kötü l ü klerine ka rşı reform c u l a rl a ittifa k ya p m ı ş tı), siyasal ned e n lerle o n l a ra kentsel g üçleri tem s i l eden emek ha reketi l iderleri ve etn i k amaçlı politikac ı l a r katı l m ı ştı .30 Egemen felsefe ka pita lizmin ü rettiği eşitsizl i klerin ve top l u msal bedel lerin eleşti risi n i içeren bir l i bera l izm türüyd ü . Şirketler ekonom i s i n i n ken d i n e ait birleşik b i r değer siste m i n e sa h i p ol maması veya hala Protesta n erdemlerin gevşek bir türünden bah sed i l mesi ideal iz m i n ideoloj i k o l a ra k sorg u l a n a mayaca ğ ı a n l a m ı na gelmekteyd i . Şirket s ı n ıfı kültür v e sosyokü ltüre l soru n la r a l a n ı n d a -kısaca siya set fel sefesinde- egemen l iğ i n i kaybetti. Ö n e m l i h usus, bu son 1 O yı l la rd a bir ideoloji olarak l i bera l izmin kültürde egemen kon u ma g e l m esiyd i . Kültürel bir bakış açısından, 1 920'1er v e 1 960'1ar a rası ndaki siya set gelenek ve modern leşme arasında bir m ücadeleyd i . 1 960'1arda yen i kültürel sti l b u rj uva değerleri ve Ameri ka n hayatı n gelenek sel kod l a rı n ı açı kça eleşti rmekteyd i . Fa kat, daha önce göstermeye ça l ı ştığ ı m g i bi, b u rj uva kültür uzun za m a n önce ö m r ü n ü ta mam l a m ı ştı . Karşı-kültürün cisim leştird i ğ i şey 60 yıl önce siyasal l i bera l iz m i n ve modern i st kültürü n başlattığ ı eğ i l i m lerin bir uza ntısıyd ı ve gerçekte modernist ka m pta b i r böl ü n m eyi temsil etmekteyd i. 30 Benzer bir a n lamda, örg ütl ü e m e k ha reketi içinde AFL-CIO bizzat bir aç
mazla ka rşı karşıya gelir. O i ktisadi meselelerde l i beral veya solcudur, fa kat kü ltürel rad i ka l izmi kendi inançlarına yabancı olarak görerek açıkça red deder. Bu neden le, bu emek hareketi gerçekte Ameri kan bir harekettir ve kapita l ist d üzen i n egemen değerleri n i paylaşır. Send i kacı l ı k, George Ber nard Shaw'u n b i r zam a n l a r bel i rttiği g i bi, en azı ndan ekonomik d üzen i n genişlediği v e zengin o l d u ğ u za m a n l a rda proletarya n ı n kapita lizmidir.
KAPİTALİZM İN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
1 21
Fa kat bu ka rşı-kü ltür kişisel özg ü r l ü kle, uç deneyi m l e rle ('uyuştu rucu'yla ve 'uçuşlar'la) i l i ş ki l i ve (sanat ve tasarımda b u türden fi kirleri onaylayaca k) l i beral z i h n iyeti n gitmeye hazı r o l m a d ı ğ ı hayat tarzı i ç i n d e c i n s e l deneyi m l e bağ l a ntı l ı öğütl eri a n l a maya ça l ı ştı. Fa kat l i bera l izm vermeye ça l ı ştığı ceva bı kolayca b u l a ma dı. O teme l b i r özg ü r l ü ğ ü onaylar, fa kat s ı n ı rl a rı herh a n g i bir ke s i n l i kte ta n ı m l ayamaz. Ve bu o n u n bir i kil emid i r. Libera l izm siya sette old u ğ u g i bi kültürd e de a rt ı k köşeye s ı kı ş m ı ştı r. Libera l izm ken d i n i ayrıca ka pita l izmi -ekonom iyi- reformdan geçi rmeye ça l ı ştığı bir arenada ka rı ş ı k l ı k içinde buldu. Amerika n l i bera l izm i n i n i ktisadi fel sefesi n i n köklerinde büyü me fi kri vard ı r. 1 940'1arın sonlarında ve 1 950'1erde Walter Reuther, Leon Keyser l i n g ve diğer l i bera l lerin çel i k fi rma larına ve Amerika n e n d ü strisi nin büyü k bir kıs m ı n a ka pasiteyi geni şletmek istemed i kleri gerek çesiyle sa l d ı rd ı kları ve h ü kü m eti büyüme hedefleri n i bel i rlemeye teşvi k etti kleri u n ut u l m a ktad ı r. Ka rtelleşme, tekelci l i k ve ü reti m i n s ı n ı rl a n d ı rı l ması ka pitalizmin tari hsel eğ i l i m leri o l m uştu r. Eisen hower yöneti mi b i l i n ç l i ol ara k büyümede fiyat isti kra r ı n ı hedefle d i . H ü kü m et teşvi kleriyle (örneğ i n sanayici lerin başl a n g ıçta istekli ol mad ı kları yat ır ım kred i l eriyle) ve h ü kümet yatı r ı m l a rıyla toplu ma b i l i nçli b i r planlı büyüme pol iti kası tel ki n edenler l i beral i kti satç ı l a rd ı . Pota n siyel Gayri Safi M i l l i Hasıla fi kri ve -kayn akların ta m olarak ku l l a n ı l d ı ğ ı b i r ekonom i n i n başarab il eceği şeyi n bir işa reti n i n som ut ra ka m larla tespit ed i ldiği- 'iktisadi açık' kavra m ı i l k kez Cou ncil of Economic Advisers'taki l i bera l ler tarafı nd a n or taya kon u l m u ştur. Büyüme fi kri i ktisadi bir ideoloj i olara k tama men özü m sen d i ğ i için, önceden beli rttiğ i m g i bi, a rtık o n u n ne kad a r yen i b i r l i bera l b u l u ş o l d u ğ u n u kavra mak i m ka nsızd ı r. Yoksu l l u k g i b i sosya l probleml ere l i bera l ceva p büyü m e n i n yoks u l la r ı n gel i rleri n i a rtıracak kaynakları sağ layacağı idi.3 1 Ka m u 3 1 Daha tek n i k düzeyde, bu ceva p refah ekonomisi nin Pareto opti m u m u
teoremine -ya n i bazı insanların herhangi biri yoksul laşmadan d a ze ngin leşebilecekleri bir durumun a raştı rılması gerektiğ i düşüncesine- daya n m a ktayd ı . Gelirin dolaysız yen iden dağılımı, i m kansız olmasa bi le, siyasal olara k zord ur. B u n u n l a beraber, ye n i veya ek bir u l usal gelirden elde edi len daha yü ksek o ranlarda kazanç sosya l refah prog ra m larını fi nanse et mek için k u l l a n ı l a b i l i r; ve Otto Eckstei n'ın "Altmışların Ekonomisi" adlı ya zısında (The Pub/ic lnterest, no. 1 9, Bahar 1 970: 86-97) işaret ettiği gibi, ke s i n l i kle Kongre'n i n Kennedy yönetimi nde i ktisadi büyüme yen iden başla-
1 22
KAPİTALiZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
h izmetleri n i n fi nanse ed i l mesi i ç i n büyü m e n i n zoru n l u old u ğ u tezi Ken n eth Gal braith'in Zengin Toplum a d l ı kita b ı n ı n daya n a k noktasıyd ı . B u n u n la bera ber, paradoksal o l a ra k, b u e kon o m i k bü yüme fi kri a rt ı k l i bera l ler ta rafı n d a n d a s al dı rıya u ğ ra maya başla m ı şt ı r. Zen g i n l i k artı k bir ceva p o l a ra k görü l memekted ir. Çevre n i n yağ m a l a n masından, doğal kaynakların açgözl ü b i r biçimde ku l l a n ı l masından, eğlence ve d i n le n m e a l a n l ar ı n d a ki ka l a ba l ı k ta n, şehi rl erdeki yoğ u n l u kta n ve benzeri nden büyü m e soru m l u tutu l m a ktad ı r. Ted i rg i n b i r biçimde, sıfı r eko n o m i k büyü me J o h n Stu a rt M i l l'in deyi miyle 'd u rağa n l ı k h a l i'- fi kri n i n a rt ı k cid d i b i r h ü kü m et politikası n ı n hedefi olara k öneri l d i ğ i görü l mekted i r. 'Yeni siyaset' Ameri ka n siyaseti n i n geleneksel problem çözme odakl ı pra g m atizm i n i reddettiği g i bi, art ı k topl u m u n pozitif bir hedefi o l a ra k daha yeni, l i bera l ekono m i k büyüme politi kası n ı d a reddetmekted i r. Fakat ekono m i k büyümeye bağ l ı ka l ı n mayacak sa ka pita l i z m i n va rl ı k nedeni ned i r?32
Tarihin Aksı Ta rihsel olara k geriye bakı ld ı ğ ı nd a b u rj uva top l u m u n i k i l i b i r kay nağa ve i ki l i bir kadere sa h i p o l d u ğ u görü lebil ir. Akı m l a rd a n bi ri sad ece i ktisadi faa l iyeti değ i l ayn ı za manda ayrı ca ka ra kter o l u ş u m u n u (sade hayat, d ü rüst l ü k, bir meslek olara k ça l ı şmayı) vur g u laya n P ü riten, Wh i g * b i r ka pita l izmd i . D iğeri i n sa n ı n a rz ula rı n ı n s ı n ı rsız old u ğ u n u, b i r egemen ta rafı nd a n siyasal olara k s ı n ı rl a n d ı rı l ması fa kat i ktisatta v e kü ltürd e ta mamen özg ü r b ı ra kı l ması gerekt i ğ i n i vurg u l aya n b i r sekü ler Hobbesc u l u k, bir rad i ka l bi rey ci l i kti. Bu i ki d ü rtü hep kolay o l maya n bi r beraberl i k içinde yaşa d ı . Za m a n l a a ra l a r ı n d a ki bağ lar zayıflad ı . Görd ü ğ ü m üz g i bi, ABD'de Pü riten eği l i m sadece sayg ı d eğerl i k fi kri n i vurg u l aya n d ı rd ı rcı, küd ı ğ ı nda ya pmak isted iği şey buydu. 32 Bu soru lar e l i n izdeki kitabın İ kinci Kısmında tartı şılmaktad ı r.
' Whig Partisi ABD'de Jackson demokrasisi döneminde mevcut olmuş bir siyasi parti. Pa rti nin kuru l uş a macı Başkan Andrew Jackson'ın ve Demokrat Parti'nin politikalarına karşı gelmekti. Genelde Whigler kongren i n üstün gücüne ve ayrı bir kongre böl ü m ü n ü n modernizasyon ve ekonom i k geli şim için u ğ raşması gerektiğine inan ıyorlardı. Wikiped ia.
KAPiTALiZMi N KÜLTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
1 23
ç ü k kasa b a l ı b i r zi h n iyete doğru geri led i . Sekü ler Hobbesc u l u k modern çağ ı n b a ş etkenleri n i , s ı n ı rsız deneyi me olan şiddetl i aç l ı ğ ı besled i . Whiglerin açı k ve i lerlemeci ta rih a n layışı, ortadan ka l kmasa da, topl u m u n kend i kend i n i yönetmesi görü ş ü n ü bo ğ a n yen i b ü rokrat i k ayg ıtlar ı n ortaya ç ı kmasıyla sendeled i . Bütün bu i nançların s ü rmes i n i sağ laya n bağ l ı l ı klar para m pa rça o l d u . 1 960'ların kültürel d ü rtüleri, b u n larla paralel siyasal rad i ka l izm g i bi, bir s ü red i r etki s i n i büyü k ölçüde yitird i . Ka rşı-kültürün fa nte zi b i r kavra m o l d u ğ u görü l d ü . O l i bera l hayat ta rzı n ı doğrudan bir d oyu m ve g österişçi teşh i r d ü nyası n a dönüştürme çabası, büyük ölçüde gençl i k h a reket i n i n b i r ürünü i d i . Son unda s ı n ı rl ı b i r kültür ü retti ve h içbir şeye ka rşı d u ra m a d ı . Daha derin ve d a h a ka l ı c ı köklere sa h i p modern ist kültür i mgelemi dön üştürmeyi a maçla ya n b i r g i r i ş i m d i . Fakat sti l ve form d eneyleri, öfke ve -güzel sa natlarda görkem l i bir patlama ü reten- sürekl i şok yaratma ça bası a rt ı k g ücü n ü tü ketti. Onlar kültürel kitle, ya n i ya ratıcı ol mayı p a k sine -ya ratı c ı l ı ğ ı n ve geçmişle d iya lektik i l işki n i n zoru n l u b i r kay nağı olan geri l i m sanatı n ı yağ m a l aya n b i r eritme s ü reci içinde kültürü yaya n ve doğa l l ı ğ ı nd a n uza klaştıran ta baka ta rafı ndan meka n i k b i r biçimde yeniden ü reti l mektedi r. Top l u m yokl u kl a r, kıtl ı kl a r, enflasyon g i bi d a h a bezd i rici ve tehdit edici soru n la rla ve ü l keleri n içl eri ndeki ve ü l keler a rası ndaki ya pısal gel i r ve servet eşitsizl i kleriyle meşg u l ol maya başlam ış, bu neden lerle a rt ı k kül türle i l işki l i soru n l a r geri plana iti l m i ştir. La kin kü ltürle i l iş ki l i soru n l a r aslı nda temel soru n l a r o l maya deva m etm e kted i r. l rvi ng Kristol'la b i rl i kte Günümüzde Kapita lizm'in "Gi riş" yazıs ı n d a bel i rttiğ i m iz g i bi "Modern topl umda orta ya ç ı km ı ş ve çıkmakta olan değ i ş i m l e r ka pita l iz m i n ya ratt ı ğ ı endi şel i b i l i n çl i l i k bütün üyle d i kkate a l ı n madan a n laşıla maz. Bu bi l i nç l i l i k sadece ideoloj i k üstya pı değ i l d i r. O bizzat siste m i n en kritik önemde ve temel gerçekl i kleri nden b i ri d i r". Bu değ i ş i m l e r asli ve temeldi rler, ç ü n kü i raden i n doğa s ı n ı , bir h a l k ı n kara kterini, si ste m i n meşru l uğ u n u ve a h l a ki h a kl ı l aştı rmaları n ı içerir -on lar b i r siste m i n sürmes i n i sağ laya n en t e m e l el ementlerd i r. Uygarl ı kl a r ı n yü ksel işi ve düşüşünde d i kkat çekici olan şey, top l u m l a r ı n d ö n ü ş ü m leri n çöküşe işaret etti kleri bel i rl i evre l er den geçmel e rid i r -bu görüş yetenekli Arap d ü ş ü n ü r İbn-i Hal d u n' u n ta ri h felsefesi n i n temeliyd i . B u işaretler sad e l i kten l ü kse kayma (Platon Cumhuriyet'i n İ ki nci kitabı nda b u n u sağ l ı k l ı şeh i r-
1 24
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
den hasta l ı kl ı şehre geçiş olarak a d l a n d ı rır), çileci l i kten h azcı lığa geçişti r. Her yeni, yükselen top l u msa l g ü c ü n -bu yen i bir d i n , yen i bir a skeri g ü ç veya yen i bir d evri mci hareket ola b i l i r- çileci b i r ha re ket o l a ra k başlaması d i kkat çekicid i r. Çileci l i k maddi olmaya n de ğerleri, fiziksel hazla rı terk etmeyi ve nefsine hakim o l mayı, çaba göstermeyi gerektiren, p l a n l ı d i s i p l i n i vurg u l a r. B u d i s i p l i n ben li ğin d ış ı n d a ki ödevler için, psişi k ve fiziksel enerj i l eri ha rekete geçirmek için, başka l a r ı n ı fethetme gayesiyle ben l i ğ i fethetmek ve kend i ne ta bi kı l m a k için zoru n l ud u r. Max Weber' i n ifadesiyle "Din savaş ları n ı n kaza nd ı rd ı ğ ı d i s i p l i n hem M ü s l ü m a n hem de Cromwel lci süva ri lerin yen i l mezli kleri n i n kaynağıyd ı . Benzer şe kilde, iç d ü nyacı çileci l i k ve Ta n rı 'yı mem n u n edecek b i r meslekte d i s i pl i n l i kurtu l u ş a rayışı P ü ritenlere özg ü açgözl ü l ü kteki usta l ı ğ ı n kayna kla rıyd ı ".33 Eski d i n sel 'Ta n rı'n ı n savaşç ı l a r ı ' n ı n d i s i p l i n i askeri örg ütlen m eye ve savaşa kan a l ize ed i l mekteyd i . P ü riten m izaç kon u s u n d a "ta ri hsel olara k biricik" olan ş e y bu d ü nyacı çileci l i ğ i n b i r mesleki u nvana, ça l ı şmaya ve biriktirmeye daya n masıyd ı . Fakat P ü riten varol u ş u n hedefi esasen zen g i n l i k değ i l d i . Weber'in sözleriyle, Pü riten zen g i n l i kten kendisi için b i r şeyi değ i l , a ksine kurtu l uşu nun ka n ıtı n ı a l ı r.34 Ve b i r sı nai uygarl ı ğ ı i nşa eden de bu çok g ü ç l ü enerj i i d i . P ü riten için " e n acil görev" kend i l i ğ i nden, d ü rtüsel davra n ı ş ı y ı k m a k v e hayatta ki davra n ı ş l a ra b i r d üzen vermekti. G ü n ü m üzde çileciliğe esasen d evri mci hareketlerde ve devri mci rej i m l erd e rastla n m a ktad ı r. P ü rite n l i k psi koloj i k ve sosyol oj i k a n lamda Ko m ü n ist Ç i n ' de, Cezayi r ve Li bya' da o l d u ğ u g i b i d evri mci d uyg uyu Kur'a n ' ı n a m a ç l a rıyla kaynaştıran rej i mlerd e görü l me kted i r. İ bn-i H a l d u n ' u n 1 4. yüzyı l d a ki Berberi ve A ra p uyga rl ı kların yükse l i şleri ve d ü şüşleri n i yan s ıtan şemasında dönüşüm d izi leri Bedevi hayatta n yerleş i k hayata, oradan hazcı hayata ve b u radan, ü ç kuşak içinde, top l u m u n çöküşüne doğru i lerlemekted i r. Hazcı h ayatta bir i rade zayıfl ı ğ ı ve sabrın kaybolması vard ı r. Daha öne ml isi, i n sa n l a r birbi rleriyle d a h a l ü ks b i r hayat için m ücadele 33 Max Weber, The Sociology of Religion, çev: Ephraim Fischoffs (Boston:
Beacon Press, 1 963: 203). 34 Weber, Protestant Ethic, s. 7 1 .
KAPİTALİZMİN KÜLTÜ REL ÇELİŞKİLERİ
1 25
etmeye başlarlar, paylaşma ve feda karl ı k yeteneği kaybol u r. İ bn-i H a l d u n' u n sözleriyle, böylece asabiyye, daya n ışma d uyg usu, " b i r bi rleri için m ü cadele etme ve ö l me duyg u s u ve i radesi a n l a m ı nda g r u p d uyg u s u "35 kaybol u r. Asabiyyen i n temeli sadece orta k fed a ka r l ı k ve o rtak tehdit d uyg usu -m ücadele eden i n s a n l a r takı m l a rı n ı bir a rada tutan ve ya d evri mci kad roları birl i kte gizlice ha reket etmeye yönelten un s u r l a r- değil, aynı za manda b i r a h l a ki a maç, top l u m a a h l a ki meş ru l aştırm a l a r sağ l aya n bir gayed i r. ABD'yi baş l a rda zı m ni b i r an laşma, Ameri ka'n ı n Jefferson'ı n deizm i n i n teme l i n i ol uştu ra n Ta n rı'n ı n tasarı m ı n ı n vücut b u laca ğ ı bir kıta o l d u ğ u d uyg u s u bir ara d a tutma ktayd ı . Bu i n a n ç yok o l u rken top l u m u bir a rada tuta n şey b i ricik b i r yönetim, top l u m a kat ı l maya ça l ışan çoğu iddia sa h i plerine d uya rlı, Anayasada cisi m l eşen h u ku k i l kelerine sayg ı l ı ve Ü st Mah keme'n i n ka rarlarına bağ l ı açık, uyarlanabi l i r, eşit l i kçi ve demokrat i k b i r sistem i d i . Fa kat bu d uya rl ı l ı k bil hassa büyü k öl çü de ekon o m i n i n büyü mesiyle ve topl umsal geri l i mlerin bir çözü mü olarak maddi refah vaadi nedeniyle m ü m kü n d ü . G ü n ü m üzde ekonomi soru n l u d u r ve siyasal sistem daha önceden asla ka rşı laşmad ı ğ ı soru n l a r ı n yükü altında ezi l mekted i r. Bir problem sis tem i n old u kça yoğ u n soru n l a rı yönetmeyi başa rı p başaramaya cağ ı d ı r -ve kita pta ki "Ka m u c u Ekonomi" i s i m l i yazı m ı n temas ı n ı b u proble m o l u şturmaktad ı r. Bu, bir ölçüde, 'tekn i k' i ktisadi çö z ü m l e re ve ayn ı ölçüde d ü nya siste m i n i n isti krarı na bağ l ı d ı r. Da ha derin ve daha zor soru l a r top l u m u n -bi reyl eri n g ü d ü lerinde ve ü l ke n i n a h l a ki amaçlarında ifades i n i b u l a n- meşrulaştı rma larıd ı r. Ve kültürel çel işkiler -ka ra kter ya pısı ndaki uyuşmaz l ı kl a r ve a l a n l a r ı n ayrışması- merkezi soru n l a r h a l i n e gelmekted i r. Kültürde ve a h l a ki m izaçta ki değ i ş i m l e r -haya l g ü cü n ü n ve hayat ta rz l a rı n ı n kaynaşması- 'toplu msal m ü hend i s l i k'le veya si yasa l kontrolle d üzen lenemez. Bunların kaynağı nda top l u m u n değerleri v e a h l a ki gelen ekleri va rd ı r v e bu değerler v e gelenekler yönetm e l i klerle 'd izayn ed i l emez'. N i hai kaynaklar bir top l u m u d estekleyen d i nsel a n l ayışlard ı r; ya kın kaynaklar -köken lerinde ça l ı şma a l a n ı b u l u nan- öd ü l sistemleri ve motivasyo n l a r (ve onla35 l b n Kha l d u n, The Muqaddimah: An lntroduction to History, çev. Franz Ro
senthal (New York: Pantheon Books, 1 958). Bu önemli kısım için, bkz. C i lt 1 , Bölüm 3; a l ı ntı: s. 3 1 3.
1 26
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
r ı n meşru laştı r ı l m a l a rı d ı r). Amerika n ka pita l izmi, göstermeye ça l ı ştığ ı m g i bi, köklerinde P rotesta n l ı ğ ı n ça l ı şmayı kutsa ması b u l u na n b i r 'a h l a ki öd ü l sis temi'ne daya l ı geleneksel meşru iyeti n i kaybetmiştir. O n u n yeri n i maddi zeng i n l i k v e l ü ks vadeden, yi ne d e t ü m top l u msal serbest l i ğ i ve özg ü rl ü kç ü l ü ğ üyle " l ü ks d üş kü n ü bir siste m i n " bütün ta rih sel sonuçları ndan kaç ı n a n b i r hazcı l ı k a l m ı ştı r. Kültür (bu ö n e m l i a l a nda) modern izm i n b u rj uva hayatı ta h ri p etm i ş o l a n b i r i l kesi nin ve orta s ı n ıf hayat ta rzl a r ı n d a top l u m u n a h l a ki teme l i n i sağ l a m ı ş Protesta n a h l a k ı n altı n ı oya n bir hazc ı l ı ğ ı n hakim iyeti altın d ad ı r. ( 1 ) Ö n e m l i sanatçı l a r ta rafı n d a n geliştirilen b i r ta rz o l a ra k modern izm i n neticesi, ( 2 ) 'kü ltürel kitle' ta rafı n d a n t ü ketilen form l a rı n ku ru msa l l aşması ve (3) iş d ü nyas ı n ı n paza rla ma s i stemi nin teşvi k ettiği bir hayat tarzı olara k 'hazcı l ı k' ka pita l izm i n kültü rel çelişki s i n i ol uşturmaktad ı r. Modern izm tüken m i ş ve a rt ı k teh d it o l m a kta n ç ı km ıştır. Hazcı l ı k onun yava n h i l eleri n i ta klit etmek ted ir. Fa kat top l u m s a l d üzen ya herha n g i b i r yaşama g ü cü n ü n sem bol i k ifadesi o l a n b i r kültürden y a da g ü d üsel veya bağ layıcı bir güç o l a ra k a h l a ki bir d ü rtüden yoks u n d u r. O halde topl u m u b i r a rada ne tuta b i l i r? B u gelişme modern topl u m u n doğasından kaynaklanan d a h a yayg ı n b i r prob lemle b i r a raya g e l m iştir. Sanayi leşmen i n kara kte risti k ta rzı e konomi ve i ktisadi kı l ma i l kel eri ne, ya n i veri m l i l i k, en az m a l iyet, aza m iye ç ı ka rma, opti m izasyon ve a raçsa l rasyo n a l ite ye daya n m a ktayd ı . Fakat Batı l ı d ü nya n ı n i leri kültürel eğ i l i m l eriy le çatı şma içinde o l a n sa nayi leşmen i n bu ka ra kteristi k ta rzıd ı r, zira modern i st kü ltür içg ü d ü se l ifade kaynakları n a dön üşe özle m d uya n a nti-bi l işci v e a nti-entel lektüel ta rzl arı vurg u l a r. B i ri a raçsa l rasyo n a l iteyi, tekn i k ka ra r a l mayı ve meritokratik öd ü l l eri, d iğer kıya m etçi r u h h a l l eri n i ve rasyonel ol mçıyan davra n ı ş biçimleri n i v u rg u lar. Bütün Batı l ı b u rj uva top l u m ların tari hsel krizi bu ayrış mad ı r. B u kültürel çel işki, uzun vadede, topl u md a ki en kriti k önemdeki ayrı şmad ı r.
B Ö L Ü M ..
..
KU LTU REL SOYLEM KON USU N DA AYRI ŞMALAR
Önceki böl ü m d e kü ltür ve top l u m a rası ndaki ayrışman ı n toplu mun (ayrıca b i reyi n) idare etmekte zorl a n d ı ğ ı yayg ı n bir d izi geri lim yarattığ ı n ı göstermeye ça l ı ştı m . Fakat bir başka, merkezi so run daha va rd ı r: modern topl u mda kültürün iç-büt ü n l ü ğ ü ve (dinden ziyade) kültü rün g ü n l ü k hayatta ka psa m l ı veya aşkı n b i r n i hai a n l a m l a r v e hatta ka naatler seti sağlayıp sağ laya mayaca ğ ı . Kültürün iç-bütü n l ü ğ ü soru n u Wordsworth ta rafı n d a n "s ı ra dışı olana duyu l a n özlemi" ve i letişi m i n hızlı yayı l ması n ı n ve hayat ı n tempos u n u n hızlanması n ı n ya ratt ı ğ ı 'a ş ı rı uya rı l ma' açl ı ğ ı n ı ko n u m l a n d ı rd ı ğ ı Lirik Balat/ara Giriş'te ( 1 800) ortaya kon u l m u ştur; Wordsworth'u "çı l g ı nca roma n l a r, hasta l ı kl ı ve aptal A l m a n traje d i l e r ve ş i i rdeki başı boş ve abartı l ı coşkularda Shakespea re ve M i lton ' ı n ça l ı ş m a l a rı n ı n göz a rd ı ed i l mesi yön lendirm işti r . . . " T. S. E l i ot ya klaş ı k 1 50 yıl sonra b u problem üzeri nde d ü ş ü n ü rken kül türün tüm top l u m l a veya b i r g r u p ya da s ı n ıfla i l işki içinde farkl ı a n l a m l a ra g e l meye başlad ı ğ ı na d i kkat çeker ve şu sonuca u l a ş ı r: " B i r topl u m u n işlevsel kompleks l i ğ i ve fa rkl ı laşması arta rken bazı fa rkl ı kültürel d üzeyl erin oluşmas ı n ı bekleyebi l i riz: özetle, s ı n ıf veya g ru p kültürü sa h n eye çı kaca ktı r". 1 B u i ki g e l i ş m e de çağdaş dönem lerde alevlendi ve i kisi de kül-
1
Bkz. Wi l l i a m Wordsworth, Se/ected Poems a n d Prefaces (Boston: Houg hton Miffi i n, 1 965: 449); ve T. S. Eliot, Notes Towards the Definition of Cu/ture (London: Faber and Fa ber, 1 948: 25).
1 28
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLER/
türle i l i ş ki l i merkezi sosyol oj i k problemler olara k a l ı n m aya başlad ı -ve hatta ta n ı n m ı ş edebi şahsiyetler ta rafı n d a n çarpıcı b i r biçim de ortaya kon u l d u . Sıradan l ı ğ ı n yayı l ması ciddi kültürü n mahve d i l mesi tehdidi yarattı; önem l i m i ktarda sözlü a lt-kü ltür biçi m leri nin ortaya çıkışı top l u m u n önem l i kesim leri ne kendi i l g i lerine odaklanma biçi mleri sağ ladı (örneğ i n ya kı n yı l l a rı n gençlik kültürü). Fakat bana göre ana problem, bu aşikar sosyoloj i k gelişmel er den ziyad e, kü ltüre mevcut iç-bütü n l ü ğ ü n ü kaza n d ı ra n temel söyl e m lerdeki -d i l l erde ve d i l l e ri n bir deneyi m i ifade etme yete neğ i ndeki- bir bozu l mad ı r. Bu bozu l m a n ı n çoğ u n u n ard ı nda 'modernite' teri m i n i n ve ifade ettiği şeyleri n m u ğ l a k l ı ğ ı vard ı r. Daha ziyade kültürel sti l lerin temel senta ks ya p ı l a r ı n d a bozu l ma vard ı r. B u n u n köke n i n d e merkezkaç esteti k g üçlerin ve sanatçı n ı n hem estetik deneyi m iyle hem d e seyi rciyle i l işki içinde yaşa d ı kları temel bir deği ş i m i n ( mesafe n i n ortadan ka l kması o l a ra k a d l a n d ı rd ı ğ ı m şeyi n) Rönesa n s'ta n beri uzay v e za m a n a l g ı s ı n ı b i l hassa 'rasyonel' bir biçimde d üzen leyen birleş i k kozmoloj iyi yıkması ve neticede modern iten i n bizzat kültürd e bir uyu m s uzl u k ü retmesi va rd ır. ***
B i l i nce yol gösterecek, kü ltüre yayı lan (ve modernite n i n krizi n i n kaynağ ı o l a n ) yayg ı n 'kaybol m u ş l u k d uyg usu' ki şiyi aşkı n kavra m larla uyg u n biçimde i l işki l e n d i reb il ecek b i r d i l i n -bir ilk nedenler fel sefesi n i n ya d a n i hai şeyler eskatolojisi n i n *- olmamasıyla a ç ı k l a n a b i l i r. Kavra ma biçi m l eri m izi isti la eden d i n sel term inoloj i fazlaca aşı n m ış, ş i i rsel v e retorik tarzl a r ı m ızı ka playa n sem bol ler aza l m ı ştı r (örneğ i n İ n c i l ' i n Kra l James Versiyo n u n u Yen i Ang l i ka n İ nc i l i l e karşı laştı rın ız). G ü n ü m üzde d uyg usal d i l i n yoks u l l uğ u ayi n l e r veya ritüe l l erden yoks u n b i r hayat ı n zayıfl ı ğ ı n ı ya nsıtmak tad ı r. B i r a n l a mda b u n l a rd a n hiçbiri yen i değ i l d i r. İ nsan, görü n üşe bakı l ı rsa, tekra r tekra r kaybo l m u ş l u k ya d a d ü nyadan d ı ş l a n m ı şl ı k -ya n i ya ba n c ıla şma, terk ed i l m i ş l i k veya va rol uşsa l u m utsuzl u k' Eskatoloj i teoloj i ve felsefenin bir böl ü m üdür. İnsa n l ı ğ ı n nihai kaderi veya d ü nya ta r i h i n i sonuçlandıra n olaylar, daha ka ba b i r ta bi rle dünya n ı n sonu i l e i l g i l e n i r. Birçok din, öğ reti veya kültte dünya n ı n sonu gelecekte olacak b i r olay olarak kutsa l metin, mit veya fol klorda bel i rti l i r. Vikipedi
KÜL TÜREL SÖYLEM KONUSU NDA AYRIŞMALAR
1 29
d uyg u s u n a sa h i p o l m uştur. H ı ristiya n d uya rl ı l ı kta büyü k acı çe ken i nsan ı n Tan rı'dan ayrı l m ı ş ol ması teması va rd ı r. Sch i l l er'in estet i k h ü m a n izminde i n sa n ı n m ü kemmel bir bütün o l a ra k gö r ü l d ü ğ ü G rek hayat ı n 'd uyusa l d u ru m u ' n u n işlevsel fa rkl ı laşması nın yol u n u n açması na, sonuçta sezg isel ve spekü latif zi h i n lerin yaba ncılaşmasına ve d uya rl ı l ı ğ ı n kaybol masına ağıt va rd ı r. He gel'de d ü n ya n ı n önceden va r o l a n i l ksel b i r birl i kten doğa ve ta rih, d üş ü nce ve deneyim, insan ve ruh i ki l i leri a racı l ı ğ ıyla fe lse fen i n 'gerçekleş mesinde" M utlak'ı n yeniden birl i ğ i n e doğru hare ket i çeren koz m i k d rama vard ı r. M a rx için, daha natüra l ist ta rzda, işte yaba n cılaşmadan genelde soru m l u olan (zi h i nsel ve fizi ksel, kasaba ve kır ayrı m ı biçi m i n d eki) işbö l ü mü, a rtı meta l a rı n m ü ba delesine daya l ı topl u md a i n sa n ı n kend i emeği içinde 'şeyleşme si', böylece bi reyin kişi l i ğ i n i n görevi içinde eri mesi söz kon usu d u r. Çağdaş deneyi m ken d i yönel i m kaybı n ı ifade etmeye ça l ı ş ı r ken bütü n bu spekü l atif ve fel sefi d ü ş ü n celerden ya rarla n ı r. Fakat ki m i zama n la r fazlasıyla yararla n m aya ça l ı ş ı r, ç ü n kü 'insa n l ı k d u ru m u ' hakkı n d a ki soyut d ü ş ü nceler modern za m a n l a r ı n ayı rt ed ici özel l i ğ i n i ve bu d a h a büyü k hakikatlerden bazı l a rı n ı n som ut olara k ifade kaza nd ı kl a rı özel biçi m leri b u l a n ı klaştırır. Fa kat dene yim biçi m le ri za mana ve yere köklü değ i ş i k l i kler serg i ler. Lucien Febvre bir zama n l a r Ra bel ais'ı n dönem i n i n o l d u kça s ı n ı rl ı görsel a n l a m a sa h i p old u ğ u na, bi l hassa işitme n i n görmeden önce gel diğine ve o n d a n daha önem l i o l a ra k ka l mayı s ü rd ü rd ü ğ ü ne, dö n e m i n nesi r ve ş i i r i mgesine ya nsıya n önceliğine işaret etm iştir. Marcel Gra n et özel m i ktar (a ncak n i ce l i k değ il), uzay ve za man a n layı şları n ı n kla s i k Çin siya set felsefesi n i n ve kl asik Ç i n sanatı n ı n şeki l lenmesinde nası l özel b i r rol oynad ı ğ ı n ı göstermeye ça l ı ş m ı ş tır. Yine de çağdaş sosya l bi l i m b u a n a l iz biçi m i nden kaçı n m a eği l i m i nd e o l m u ştur. O resmi org a n izasyo n l a r veya top l u msal s ü reç ler (örneğ i n sanayileşme) i l e i l g i l e n m iş, fa kat çel işki l i -topl u msal ya pı ve kü ltür a rasında a racı- deneyi m biçi m leriyle nad i ren ilgi l e n m iştir. Aşa ğ ı d a ki gözlemlerde, ya n i bir sosyoloj i k a n a l i z a rayı ş ı n d a top l u msal a l g ı l a rı n çel i ş ki l i deneyi m biçim leri ta rafı ndan çoğ u kez b i l i n çsizce şeki l l e n d i ri l m e tarzları ve uyu msuz bir kü ltü rün bir d ö n e m i n kök kafa ka rı şı kl ı kl a rı n ı ifade etme biçi m i örnek l e n m eye ça l ı ş ı l m a ktad ı r.
1 30
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERi
Duyarhhkta Devrim Tekn i k uyg a r l ı ğ ı m ı z sadece ü reti mde (ve i l etiş i m de) bir d evri m değ i l d i, aynı za manda d uya rl ı l ı kta da bir devri m d i . 'Kitle top l u m u ' veya 'san ayi top l u m u ' olarak a d l a n d ı r ı l a n b u uygarl ı ğ ı n ayırt ed ici öze l l i ğ i bi rkaç şeki lde a n laşılabi l i r; onu (bütün öze l l i kleriyle d e ğ i l ) aşağ ıdaki boyutlar içinde ta n ı m l a mayı terc i h ediyorum: m i kta r, etki leşim, b i l i n çl i l i k ve gelecek yönel i m i . Gerçekte, d ü nyayla ka rşı laşma biçi m i m iz bu unsurlar ta rafı ndan koş u l l a n d ı r ı l m a ktad ı r. Miktar. 1 789'da, George Was h i ngton Bi rleş i k Devl etler'i n i l k başka n ı olarak göreve başlad ı ğ ı (ve Anayasa n ı n henüz ka b u l ed i l d iği) dönemde Ameri ka n top l u m u 750.000'i siya h l a rd a n o l u ş a n 4 m i lyondan az n üfusa sah i pti. Çok az insan şeh i rlerde yaşa ma ktay d ı; başkent New York 33 .000 n üfusa sa h i pti. Topl a m 200.000 bi rey 'kentsel a l a n lar' olara k ta n ı m lanan, içinde 2.SOO'den fazla i n sa n ı n barı n d ı ğ ı yerlerde yaşa m a ktayd ı . O genç bir n üfustu: orta l a m a ya ş 1 6'yd ı ve bu yaş ı n üzeri nde sadece 800.000 erkek va rd ı . ABD küç ü k bir ü l ke o l d u ğ u için, siyasal seçki n lerin üyeleri, kü ç ü k i leri gelen a i leler ta bakası g i bi, birbi rleri n i ta n ı m a ktayd ı l a r. Fa kat ya l ıt ı k g r u p l a r içinde veya seyrek nüfu s l u yerleş i m l erde ya şaya n çoğ u kişi için hayat m uazza m derecede fa rkl ıyd ı . İ nsan l a r uza k mesafe l i yerl ere nad i ren seya hat etmekteyd i l er; uzaklardan b i r ziya retçi n i n gel mesi nad i rd i . H a berler yerel ded i kod u l a rd a n i ba retti v e zaten ç o k a z o l a n gazeteler cemaat olayları na yoğ u n l a ş m ı ştı. S ı radan i n s a n l a r ı n d ü nya v e d ü nya pol iti kası tasavvu rları fazlasıyla d a rd ı . G ü n ü m üzde AB D'deki i n s a n l a r ı n sayısı 2 1 0 mi lyon u n çok üze ri nded i r ve metropol a l a n l a rda (ya n i en azı ndan 50.000 kişi n i n yaşad ı ğ ı b i r kenti içeren eya l etl erde) 1 40 mi lyon d a n fazla insan yaşa m a kta d ı r. Çiftl i kl erde 1 O m i lyondan daha az i n san yaşa mak tad ı r. O rta lama yaş ya kla ş ı k 30'd u r ve 1 7 yaş üstü 1 40 m i lyon i n san va rd ı r. Çok az k i ş i top l u msal ya l ıtıkl ı k i ç i n d e ya şa makta veya ça l ı ş m a ktad ı r. Çiftl i klerde ça l ı şa n l a r bile u l usal top l u m l a kitle i l eti ş i m a raçlarıyla ve popüler kültürle bağ la ntı l ı d ı r. G ü n ü m üzde d ü nyayı a l g ı lama biçi m i m izde, 1 789'dan fa rkl ı olara k, i ki yön d i kkat çekicid i r: tanıdığımız ki şilerin m i ktarı ve bizi tanıyanların m i kta rı oldu kça a rtmışt ı . İşte, oku lda, mahal lede, bir meslekte, b i r top l u msal orta mda bi rey g ü n ü m üzde, bin lerce de ğ i lse b i l e, aba rtmasız yüzl erce i n s a n ı ta n ı ma ktad ı r; ve kitle i l etişim
KÜ LTÜ REL SÖYLEM KONUSUNDA AYRIŞMALAR
131
a raçla r ı n ı n çoğ a l masıyla, siyasal d ü nya n ı n genişlemesiyle ve eğ lence dünya s ı n d a n ki şilerin ve ta n ı n m ı ş şahsiyetl eri n olağan üstü m i ktarda çoğ a l masıyla b i reyi n tanıdığı ki şilerin m i ktarı i n a n ı l maz d üzeyde artmakta d ı r. Basitçe, böylece, bi rbi ri m izle ka rş ı l a ş m a l a rı m ızı n m i kta rı ve i s i m ler, olayl a r ı n ka psa m ı ve sa h i p o l m a m ız gere ke n bilgiler de artma kta d ı r -d ü nya ha kkı nda g ü n ü m üzde bir veri olarak ka rşı m ıza çı kan en aşika r gerçek b u d u r. Etkileşim. B u n u n l a bera ber, 'kitle topl u m u ' m i kta rlard a n ibaret değ i l d i r. Ça r Rusyası ve Ç i n İ m pa ratorl u ğ u büyük toprak kitlesine sa h i p, çok fazla m i kta rda i n san d a n oluşan top l u m la rd ı . Fa kat b u n l a r a s l ı n d a pa rça l ı to p l u m lardı, her köy büyük ölçüde d iğer köylerin öze l l i kleri n i n kopyasıyd ı . Bize kitle topl u m u n u n ayı rt ed ici öze l l i ğ i ne i l işkin i p u c u n u E m i l e D u rkhei m Toplumda İşbölü mü'nde vermişti r. Parça l ı l ı k orta d a n ka l ktı ğ ı nd a ve n üfu s l a r birbir leriyle etki leşim içi ne g i rd i klerinde yen i top l u msal form l a r ve sonrada n o rtaya ç ı ka n reka bet zoru n l u olara k çatı şmaya d eğ i l, a ks i n e daha kompleks işböl ü m leri n e, ta mam layıcı i l işki lere ve a rta n ya pısal fa rkl ı laşmaya yol aça r. O halde, çağdaş topl u m u n ayı rt ed ici öze l l i ğ i sadece büyü k l ü k v e m i kta r değil, ayn ı za manda hem (seya hatl er, daha büyü k iş b i ri m l eri v e d a h a yoğ u n barı n ma koş ul l a rı a racı lığ ıyla) fizi ksel ola ra k hem d e (kitle i leti ş i m araçlarıyla) psişi k olarak artan i l eti ş i m d i r v e b u i leti ş i m i n sa n l a rı p e k ç o k kişiye dolayl ı v e sembo l i k olarak bağ l a maktad ı r. Artan etki leş i m sadece topl u msal fa rkl ı l a ş m a l a ra d eğ i l , aynı za manda b i r deneyi m biçi m i olara k psi ş i k fa rkl ı laşma ya -değ işme ve yen i l i k a rzusu na, heyeca n arayış ı n a ve kültürün hepsi oldu kça ayı rt ed ici b i r biçimde çağdaş hayat ı n rit m i n e işaret eden özel l i kleri n i n kaynaşmasına- yol açar. Bilinçlilik. Geleneksel b i ri kla s i k "Ki ms in?" sorusuna "Ba ba m ı n oğluyum" ceva b ı n ı verecekti r.2 G ü n ü m üzde biri "Ben ben i m , ken d i m i n ürü n üyüm ve kend i m i seçi m leri m ve eyl eml eriyle ya pıyo r u m " ceva b ı n ı verecektir. Bu ki m l i k değ i ş i m i modern çağ ı m ızın ayırt edici b i r öze l l i ğ i d i r. Bizim için gelenek, otorite, söylenenler ve hatta a kı ld a n ziyade deneyi m anlamın ve ki m l i ğ i n kayna ğ ı h a l i n e gel m i şti r. Deneyi m b i l i nçl i l i ğ i n, ben l i ğ i n çeşitli ben l i klerle 2 Bu, kuşkusuz, geleneksel Rus soy adında veya örneği n Ali ben Ahmed gibi
genel Arap adlandırma biçimi nde ya da Joh n/son, Thom/son gibi eski İn giliz isimlerinde karşımıza çıkar.
1 32
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERi
ka rş ı laşması n ı n büyü k kaynağ ı d ı r. Kişi ken d i deneyi m leri n i g erçeğ i n ölçüsü kı l d ı kça ortak a n l a m l a ra ulaşmak için kendisi g i b i i n s a n l a rı aramaya ve b u l maya ça l ı ş ı r. Bu n i spette, kuşa kların ortaya çıkışı ve kuşa k d uyg usu modern ki m l i ğ i n bel i rg i n oda ğ ı h a l i n e geli r.3 Fa kat bu değişi m ayrıca b i r 'ki m l i k krizi' n i n kaynağ ı d ı r. Gerçekl i k fi kri, sosyol oj i k bakı mdan, old u kça basit b i r d ü ş ü n ced i r. Gerçekl i k 'ön e m l i d i ğerleri' tarafı n d a n onayl a n ma d ı r. Gele n eksel olara k, ergen l i k töre n i Ya h u d i topl u l u k tarafı n d a n bir onayla n ma, seremon i k b i r etki n l i k içinde kiş i n i n yen i statüsü n ü n s ı n ı rl a rı n ı n (statü n ü n soru m l u l u ğ u n u ka b u l ü n ) teyi d i d i r. Okuldan mezun olma yen i b i r rol ve yen i b i r statü içinde onaylan mad ı r. B i r ki şi d i ğerleri tarafın d a n onayl a n d ı ğ ı n d a b u onayla m a n ı n b i r işare t i n i n olması gerekir. O n aylaya n 'd iğerleri' ken d i n i top l u m içinde kon u ml a n d ı rmak veya yer ed i n mek isteyen kişi için a n l a m ı n ı yitird i ğ i nd e gerçekl i k a rt ı k işlemez. Çağ ı m ızda sosyol oj i k 'gerçekl i k problemi' -topl u m sa l kon u m ve ki m l i k açısından- bi reyler eski daya n a kla rı terk et ti kleri, a rtı k kuşa ktan kuşağa a kta r ı l a n yol ları izlemedi kleri, s ü rekli olara k yen i seçi m problemleriyle (ka riyer seçimi, hayat tarzı, a rka daş seçi m i veya siyasal temsilcilerin seçi mi, h a l k kitlesi n i n sosya l ta ri hte yen i b i r şeyi seçi m i i le) ka rşı karşıya ka l d ı kları ve a rt ı k ken d i l e ri n e reh berl i k edecek otorite sta ndartlar veya el eşti rmen ler b u l a mad ı kları za m a n l a rd a ortaya ç ı kar. Onayl a n ma n ı n 'ya p ı s a l ' kayna ğ ı o l a ra k a i l e v e s ı n ıfı n yeri n i kuşağ ı n a l ması b u yüzden ki m l i k kon u s u n d a yen i geri l i mler ya ratı r.
3 Geleneksel Batı l ı toplumda veya çağdaş topl u m u n erken evrelerinde
sosyal sınıf genel l i kle ki m l i ğ i n temel kaynağıyd ı . Sch u m peter'i n bel i rttiği
g i bi, sosya l sı nıfların yü kselişi ve düşüşü aynı za manda a i lelerin yü kselişi ve düşüşüyd ü. Top l u mdaki daha önceki kon u m ve güç a rayışında bir sın ıf la birli kte yü kselmeye veya, daha açı k hareket l i l i k m ü m kün olduğu nda, bir sınıfı n içinde yüksel meye ça l ı ş ı l m a ktayd ı (krş. Stendhal, "Young Man from the P rovi nces"). Sosya l sınıf g ü n ü m üzde hala ki m l iğ i n güçlü bir biçim len d i ricisi olmasına rağmen, eğiti min topl umda 'yer edin me'n i n temel bir yo lu h a l i n e gelmesiyle önemi azalmaktadır. Hem (bu sürecin uzun bir tarihe sa h i p olduğu) edebi a landa hem de g ü n ü m üzde siyasal alanda kuşaklar büyük önem kazandı. Göçmenler açısından, kuşak entelektüel için psişik ki m l iğ i n temel kaynağı oldu ve Ameri ka birçok ü l keden göçmene ev sa h i p l i ğ i ya pmaktad ı r.
KÜLTÜREL SÖYLEM KONUSUNDA AYRIŞMALAR
1 33
Zaman yönelimi. Bizi m topl u m u m uz bütün boyutla rıyla 'gele cek yönel i m l i ' hale gelen b i r top l u md u r: bir h ükümetin gelecek teki büyü m eyi p l a n l a ması, b i r şi rketi n gelecekteki i htiyaçları (ör neğ i n sermaye kayna kl a rı, paza r ve ürün d eğ i ş i k l i kleri) için plan ya pması, bi reyi n n as ıl b i r ka riyer yapacağ ı n ı d ü ş ü n mesi gereki r. Topl u m aslında artık ken d i l iğ i nden gelişmemekted i r, belirli amaç lar için seferber ed il mesi gereki r. G ü n ü m üzde genç insan üzeri n d e daha büyü k baskı l a r va rd ı r. Kişi erken yaşta kes i n seçimler ya pma baskısı altındad ı r: okulda iyi notlar a l m a k, iyi bir yüksekoku l a g i rmek, bir meslek seçmek zo rundad ı r. Kişi bütün eğiti m basa maklarında onayl a n ı r ve başarı puan l a rı a rt ı k onun hayat boyu taş ı d ı ğ ı bir ki m l i k ka rtı h a l i n e gel m i ştir. Geçiş döneminde (oku l rehberl iği nde, mesleki d a n ışman l ı kta) uyg u n meka n izma ların s u n u lama ması açık geri l i m l e re yol açmakta ve kişiyi siste m i n d ış ı n d a ka l m aya davet etmekted ir. Bu bakımdan, 1 950'1eri n 'beat müzik' modası çift l i kten kopa n ve iş t u l u m u g iyen erken dönem sanayi işçisi n i n davra n ı ş ı na benze mekted i r. İ ki örnekte de, va hşice öfke patlamalarıyla (Sanayi Dev ri m i ' n i n baş l a rı nda makinelerin kırı l ması, m u htemelen, l iseler ve yü ksekoku l la rda o ku l u terk ora n l a rıyla uyu m l ud u r), ( beat kuşağı örneğ i nde varoş rom a n ı h a l i n e gelen) pastora l rom a n la ve ben zer örgütsüz s ı n ıf m ücadelesi biçi m leriyle karşılaşı l ı r. Topl u msal p l a n l a m a kad a r bi reysel p l a n l a mada da geleceğe b u yen i vurg u -ve ka psad ı ğ ı yen i baskı türleri nedeniyle b u vur g uya d i re n ç- Ameri ka n topl u m u nd a deneyi mleri m izin yen i bir boyutud u r. ***
Bu dört u n s u r bi reyleri n d ü n yaya tepki verme ta rzı n ı biçimlen d i rmekted i r. O n l a rd a n i kisi, m i ktar ve etki leşim tepki leri m izi bi l i nçsiz olara k (bir gazete n i n ön sayfasındaki h a rfi n hacm i n i n ve büyükl üğ ü n ü n ayarlan ması n ı n bakışları m ızı bel irli b i r a rd ı ş ı k d ü ze n içinde yön l e n d i rme eğ i l i m i nde o l d u ğ u g ibi) ya p ı l a n d ı ra n top l u m sa l o rta m ı n öze l l i klerid i r. B u u n s u rl a r esasen modern do laysızlık, etki, algı ve eşanlılığa vurg u n u n kayn a kl a rıd ı r. Bu riti m l e r ayrıca res i m , m üzi k v e edebiyat ı n tekn i k biçim leri n i şeki l l e n d i rm e eğ i l i m i nded i r. B i l i n ç l i l i ğ i n (veya 'deneyi m kültü'n ü n ) ortaya ç ı kı ş ı v e hareket l i b i r top l u m u n baskı ları, öze l l i kle topl umsal meka n iz m a l a r ı n yen i l i k ve ada ptasyon problemleri n i çözecek yeterl i l iğe
1 34
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLER/
sa h i p o l m ad ı kları d u r u m l a rd a bas kı l a r kültürün yüzeyi n i keskin bir biçimde aşınd ı ra n top l u m a -isya n , yaba n c ı l aşma, geri çeki l m e , d uya rsızl ı k veya uyu m cu l u k g i bi - daha a ç ı k v e b i l i n ç l i ideolo j i k tepki biçi m lerine yol a ç m ı ştır. Bu yüzden i kisi, ya n i b i l i n ç l i l i k ve ha rekete geçi ri len za man bizzat deneyi m ta rzla rı h a l i ne g e l m e k ted i r.
Kültürü n Ayrışması Bu deneyi m ta rzları (sanayi topl u m u n u n daha formel yön l e riyle, esasen işlevsel uzma n l aşmayla ve yen i 'entel lektüel teknoloj i ' n i n gerekleriyle birl i kte) sadece top l u msal ya pı v e kü ltür a ra s ı n d a ki değil, aynı za manda ayrıca b i l i şsel ve d uyg usal ifade ta rzla rı a ra s ı n d a ki ayrışmalara d a ya n s ı m a ktad ı r. B u ayrı ş m alar ın içinde ortaya ç ı kt ı ğ ı üç a l a n ı örnekleyeceğ i m : ( 1 ) Rol v e kişi a rasında ayrışma, (2) işlevsel uzm a n l a ş ma, ya n i rolde ve simgesel anlatımda ayrı şma ve (3) term i n olojide metafordan matematiğe kayış.
Rol ve Kişinin Ayrışması Çağdaş sosyolojide, bir bütü n olara k entel lektüel d ü nyada oldu ğ u g i bi, modern topl u m d a kişi l i k a ş ı n masında m ı yoksa özg ü rl ü k te m i a rtış o l d u ğ u kon usu nda b i r ta rtı şma yaşa n m ı şt ı r. Bu kad a r ta ban t a b a n a z ı t görüşlerin bi raz arabu l u cu l u kla, biraz uzlaştır mayla ve hatta ta rtı ş m a n ı n s ü rd ü rü l d ü ğ ü teri mleri oluşturma kla soru m l u ki şiler ta rafı nd a n savu n u l ması tuhaf görü n mekted i r. Teorik b i r a n l a mda, yukarıdaki i ki görü ş ü n (sosyoloj i k teoride ifade ed i l d i ğ i biçi m iyle) kökleri Max Weber'e ve E m i l e D u rkheim'a uza n m a ktad ı r. Weber için, top l u m u n yön e l i m i görevi n d a h a fazla uzma n laşması n ı n bireyi n b i r parçası o l d u ğ u g i rişimler üzerindeki ko ntro l ü n ü d a h a fazla yitirmesi a n l a m ı n a geldiği arta n bü rokra ti kleşme (veya işlevsel rasyonal ite) doğrultusundad ı r. Etki l i l i k, he sapla n a bi l i rl i k ve uzma nlaşma norm ları tarafı nd a n d üzen lenen i n san, b u d ü ş ü n ceye göre, "işleyen bü rokrati k meka n izma n ı n" bir i l aves i d i r. Du rkhei m tersi b i r perspektife sa h i pti. O topl u msal değişmeyi 'meka n i k daya n ı şma'd a n 'orga n i k daya n ı şma'ya geçiş, homojen-
KÜ LTÜREL SÖYLEM KON USU NDA AYRIŞMALAR
1 35
l i kten heterojen l i ğe, tek-biçi m l i l i kten çeşitl i l i ğ e doğru b i r ha reket olara k d i kotomi kleşti rd i . Birinci t ü rden topl u m l a rda old u kça s ı n ı r l ı b i r işbö l ü m ü va rd ı; kol l ektif r u h kura l ların çiğnenmes i n i ceza l a n d ı ra ra k h a l l edecek ölçüde g üç l üyd ü . İ kinci ti pten top l u m l a rı ki m l i ğ i n ve aid iyetin kaynağı o l a ra k d a r bir g r u ptan ziyade, kom p leks b i r işbö l ü m ü, kutsa l u ns u rl ar ı n sekü ler u n s u rl a rd a n ayrı l ması, d a h a fazla m e s l e k seçme fı rsatına sa h i p olma v e kiş i n i n mesleğ i n e � a ğ l ı l ı ğ ı biçi m lendirmiştir. Henry M a i n e veya H erbert Spencer'ın tek-çizg i l i a n l ayış ı n ı d eğ i l 1 9. yüzyı l ı n evri mci i n a nçla rı n ı n bazı u n s u rları n ı ben i m seyen D u rkheim top l u msal değişmeyi ken d i doğ a l g e l i ş i m i içinde 'ilerleyen', a nca k yen i türden prob l e m l eri de teti kleyen bir sü reç o l a ra k görür. (Bir a n lamda, We ber'i n bir v u rg u s u rasyone/leşmeyken D u rkhei m'ın bir vurg u s u rasyonel olan d ı r.) B u ayrışma çağdaş sosyolojide ve genelde entel lektüel hayat ta sürm üştür. Ma rksist veya va ro l u şçu görüşleri ben i m seye n l er modern bü rokratik hayatta kişi l i k aşın masına işaret ederler (bkz. M a rcuse, F ro m m, Ti l l ich). Diğerl eri, örneğ i n Ta l cott Parsons veya Edwa rd S h i l s modern top l u m u n daha geniş seçi m çeşitl i l i ğ i n i m ü m kü n kı l ma biçi m i n e -başa rıya, meslekleri n uzma n laşmasına ve d a h a yü ksek oranda bi reyc i l i ğ e vurg u s u na- önem vermiştir. Bu ta rtışma nereye doğru g itmekted i r? B i r za m a n l a r Wi l l ia m James'in söyled iği g i bi, b i r çel i ş kiyle ka rşı laştığ ı n ızda bir ayrı m ya pars ı n ız, ç ü n kü i n sa n l a r çoğu kez i ki fa rkl ı şeyi an latmak için aynı sözleri ku l l a n ı rl a r. İ l g i n ç b i r biçimde i ki teori de doğrud u r, ç ü n kü o n l a r büyü k ölçüde aynı şeyi n fa rklı bir boyutu ndan söz ederl er. Roller ve kişiler ayrı m ı ya p ı l d ı ğ ı nd a m u htemelen teori lerin geç m i şten söz etme biçi mleri a ras ı n d a ki fa rkı görebi l i riz. Weber g i bi, modern top l u m u n g i derek daha fazla dar bir rol ler uzma n laşmasına ittiğ i n i n yeteri nce açı k old u ğ u n u d ü ş ü n üyo rum. Hayat ı n bir za m a n l a r a i l e içinde, merkezinde yer a l a n yön l eri (ya n i ça l ı şma, oyu n, eğ iti m, kaza n ç, sağ l ı k) g iderek uzma n kurum ların (g irişi m l er, oku l l a r, send i ka l a r, sosya l ku l ü p l er, devleti n) eline geç m i şti r. Rol ta n ı m l a rı (deyi m ye ri ndeyse giyd i ğ i m iz bi rçok şap ka) d a h a ba riz h a l e g e l m i ş ve ça l ı şma merkezi önemded i r, 1 9. yüzyı l miti n d e b i r i n sa n ı n kend i ki m l iğ i n i , görevi n i ve rolleri n i b u l d u ğ u a l a n d a o l d u kça ayrı ntı l ı b i r biçimde uzman laşmıştır. (Meslek Adları Sözlüğü'ndeki mesleki fı rsatlar a n a l izinde 20.000'd en fazla fa rkl ı uzma n l aş m ış iş s ı ra l a n m a ktad ı r. Hatta bu uzma n laşma n ı n
1 36
KAPiTALiZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
entel lektüel görevlerde de o l d u ğ u n u göreb i l i riz. Ü l kedeki entel l e ktüel yetenekler l i steleri n i i çeren Bilimsel ve Uzman Personel Kaydı'nda bi l i m l erdeki ya klaş ı k 900 a l a n ı n adı yer a l ma ktad ı r.) Ö rg ütler içinde h iyera rş i l e rin, soru m l u l u kl a r ı n old u kça ayrı ntı l ı b i r biçimde ta n ı m l a n d ı ğ ı iş öze l l i kleri n i n , p u a n l a m a si stem l e ri n i n, maaş a rtı şları n ı n ve benzerleri n i n yaratı l ması rol a racı l ı ğ ıyla ta n ı m la n d ı ğ ı şekl iyle ben l i ğ i n parça l a n d ı ğ ı d uyg u s u n a a ğ ı r l ı k ka za n d ı rm ı ştı r. Ayn ı za manda, ayrı ca, bir kişi o l a ra k b i rey d a h a ön ceki lerden daha ka psa m l ı ve çeşitli seçi m l e r ya pma i m ka n ı n a sa h i ptir. B i rçok fa rkl ı iş ve uzm a n meslek va rd ı r. Kişi o l d u kça fa rklı yerlere gidebi l i r ve fa rkl ı şehi rlerde yaşaya b i l i r. Tü keti m çağ ı nda (ve kültürün b i r tüketi m biçi m i o l a ra k k u l l a n ı l masında) kişisel veya seçilen b i r hayat tarzı n ı yaratmak için geniş b i r alan va rd ı r. Bütün bu sü reç -modern uyg u la m a s ı n d a ayı rt ed ici b i r kavram ol an- 'sosya l ha reketl i l i k' teri m iyle özetlenebi l i r. Modern hayat d uyg u l u b i r kişi için geri l i m kayna ğ ı olan rol ve kişi ayrışması yaratı r.4
İ şlevsel Uzmanlaşma: Rolde ve Simgesel Anlatımda Aynşma B i l i m i n ka ra kteristi k bir özel l iği, neredeyse bütün organ ize i nsan etki n l i ğ i g i bi, her b i r bilgi a l a n ı n ı n g iderek ayrı şması, fa rkl ı laşması ve uzma n l aşması, alt böl ü m lere ve alt uzma n l ı kl a ra ayrı l masıd ı r. 1 7. yüzyı lda kapsayıcı bir terim olan doğa felsefesi daha son ra fizi k, ki mya, bota n i k, zooloj i g i bi doğa b i l i mlerine böl ü n d ü . 1 9. yüzyı l ı n spekü latif felsefesinden sosyoloji, psikoloji, matemati ksel mantık, sembo l i k mantık, an alitik felsefe vb. ortaya çıktı. G ü n ü m üzdeki alanların hepsi nde daha fazla uzmanlaşmalarla i l g i l i problemler ortaya çı kmaktad ı r: a n a l itik ki mya, organ ik ki mya, inorg a n i k ki mya ve fizikoki mya biçi minde böl ünen ki mya ayrıca ka rbo n h i d rat kim yası, steroitler ki myası, s i l i kon ki myası, n ü kleer kimyası, petroki mya 4 Bu rol ve kişi ayrışması görev ve kişi ayrışmasından bir ölçüde farkl ıdır.
Herhangi bir toplum, otorite uygulamak için, (en belirgin biçimde ord uda) rütbe ve bu rütbe sa h i b i ayrı l ı ğ ı n ı vurgu lar. Bi rey kişiye değil rütbeye itaat eder. Zoru n l u olara k bir bireye değ il, görevl iye (örneğ in hakime) sayg ı gösteri r. Fakat bir rol bireyi n g ü n l ü k etki n l i ğ i n i n ayrı bir kısm ıdır. O (rütbe veya görevde olduğu gibi) formel olarak ta n ı m lanmış bir soru m l u l u klar kümesi değ il, a ksi ne top l umsal ku l l a n ı m l a ta n ı m lanan emredici bir davra n ı ş ka l ı p ları kümesidir.
KÜ LTÜ REL SÖYLEM KONUSUNDA AYRIŞMALAR
1 37
ve yarı iletkenler ki myası biçi m i n d e alt böl ü m lere ayrı ldı. B u s ü reç sadece b i l g i alanlarında d eğ i l , aynı za manda -yen i problemlerin yen i işlevleri ve i l iş ki l i yen i uzma n laşmaları ortaya ç ı ka rd ı ğ ı- organ izasyo n l a r ı n ka ra kteri n d e görülebi l i r. N iteki m bir za m a n l a r basit b i r otorite ve soru m l u l u k organ izasyo n u o l a n özel b i r fi rma, b ı ra kı n görevleri n her bi ri içinde d üzinelerce a lt-görev le, a rtı k ken d i n i a raştı rma, paza rla ma, reklamcı l ı k, ka l ite kontrol, personel, h a l kla i l iş ki l e r, tasa rım, fi nans ve ü reti m g i b i bir d üzine işlevi içeren koord inasyon problem leriyle boğ u ş u r halde b u l m u ş tur (bu yüzden personel örneğ i n iş i l i şkileri, iç i leti ş i m ler, iş eğiti mi, i şyeri g üven liğ i, za m a n çizelgesi, sosya l ya rd ı m ve tıbbi haklar vb. a l a n l a rd a uzma n l a rı içerecektir) . Benzer ayrı ş m a l a r, ister şirket, ister ü n iversite, ister hasta ne, ister b i r yöneti m biri m i o l s u n , her resmi org a n izasyonda ka rşı m ıza çıkmaktad ı r. Bütün b u n l a r -hem b i l g i a l a n l a rı n d a hem de org a n izasyonla r ı n ya p ı l a rı nda- yü ksek d üzeyd e uzma n l aşma n ı n kültür ve top l u msal ya pı a rasında, kaçı n ı l maz olara k, neredeyse katlan ı l maz b i r geri l i m ya rattığ ı n ı göstermekted i r. Gerçekte, sadece uzma n l ı kl a r -(a ntropol oj i k a n l a mda)- 'a lt-kü ltürler' veya özel d ü nya l a r ya rat t ı ğ ı için d eğ i l, aynı za manda b u n l a r ayrıca çoğu kez kültü rün 'ka m usal' d ü n yas ı n a sıza n özel d i l ler, özel işaretler ve sembol ler yarattı kları için kültürden bile söz etmek g iderek zorlaşmaktad ı r (caz m üzisye n i b u n u n en açık örneğ i d i r) . G ü n ü m üzde kü ltür i n s a n l a r ı n i ç i n d e yaşa d ı ğ ı topl u m u ya kla şık o l a ra k ya nsıta b i l i r. Top l u msal i l işkiler sistemi old u kça kom p leksti r ve fa rkl ı la ş m ı şt ı r ve deneyi mler çok fazla uzma n laştığ ı , ka r maşı klaştı ğ ı veya çetrefi l h a l e geldiği için bir deneyi m i b i r başka deneyi m l e i l işki lend i recek orta k semboller b u l m a k zord u r. 1 9. yüzyı lda a n latı m 'bi ri m i ' roma n d ı . Kurg u yazı m ı n iş levi, pa radoksal o l a ra k, gerçeğ i ra por etmekti . Sosya l sın ıfl a r 1 9. yüzyı lda görg ü kura l ları ve a h laklar komedyasında ka rşı ka rşıya g e l m eye başlad ı kl a r ı n d a her bir s ı n ıfı n geçi m i n i nasıl sağ l a d ı ğ ı veya d a h a üst top l u m s a l merdive n l ere ç ı ka n bi reylerin yen i s ı n ıfsal sti l ler ve ta rzları nas ı l ed i n d i kleri kon u s u n a mera k büyük ölçüde a rttı . Ça l ışman ı n doğasına da ayn ı ölçüde büyü k i l g i vard ı . G ü n ü m üzde ortaya ç ı ka n fevka lade fa rkl ı l a ş m ı ş top l u m s a l ya pı bir roma n c ı n ı n -hatta sosyolog u n- ça l ı ş ma d ü nya l a rı n ı n d oğa sını incelemes i n i old u kça zorlaştı rmaktad ı r. B u kurg u yazım, top l u msal eleşti ri g i bi, t ü keti m tarzları n ı ele a l m a veya yaza rın top-
1 38
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
l u msal ya p ı n ı n petek benzeri kom pleks l i ğ i n e ka rşıtl ı ğ ı n ı ya bancı laşma ve bü rokrati kleşme tem a l a rı içinde ya nsıtma eğ i l i m i nded i r, fa kat b u rada ça l ı ş ma deneyi m iyle nad i ren i l g i l en i l mekted i r. (J o seph Hel ler'ı n daha yen i rom a n ı Bir Şeyler Oldu' da sahne ça l ışma orta m ı d ı r, fa kat karş ı m ıza ana ka ra kteri n ya d a şirketi n ya ptı ğ ı şey h a kkında asla bir şey çı kmaz. Rom a n ben l i k h a kkında uzu n b i r monologd u r). Topl u m d a ki deneyi m l e r a rt ı k kültüre genel lenemed i kleri nde kültür kişisel hale g e l i r ve b i reysel sanat faa l iyetleri ya tekn i kti r ya da a n l a ş ı l ması zord u r. 20. yüzyı l başları nda eleşti ri n i n işlevi res i m v e müzikte sürd ü rü len ya ratıcı yen i deneyi m ler a rası nda i l işkilen meler sağ l a m a k ve bu deneyi m leri açıklamak için bir 'ortak este t i k' b u l m a ktı. G ü n ü m üzde müziği res i m l e veya res m i m üzikle kı yaslayaca k hiçbir eleşti rmen yokt u r -ve m u htemelen bu eleşti r m e n i n hatası d eğ i l d i r. Hatta g üzel sanatla r son d erece tekn i k h a l e gel m i ştir: örneğ i n edebiyatta roma n ı n b ü y ü k usta l a rı n ı n tekn i k yen i l i kleriyle paralel l i k i ç i n d e olan Yen i Eleştiri ha reketi; soyut izle n i mci res m i n yüzeye ve uza ma yen i vurg uyu içeren kom p l eks yön e l i m l eri. (Hem edebiyatta hem resi mde) 'modern'i değerlendirmekle i l iş ki l i gerçek zorl u kları o n l a r ı n moda haline gel meleri ve popüler k ı l a n l a r ve ta kl itçi ler aracı l ı ğ ıyla tüketi m kü ltürü için orta k d eyi m b u l m a l a rı g izlem iştir. G ü n ü m üzde tek gerçek ava n g a rt ha reket müzikted i r ve hala böyle ka l ması n ı n ned e n i ye ni elektro n i k mü zik, post-Webern ton l a rd ı r ve seri a l müzi ğ i n yen i matematiği çok tekn i k old u ğ u için, b ı rakı nız h a l kı, bir eleştirmen bile başka sanat ları i l i ş ki l e n d i rmekte zorl a n m a kta d ı r. Pop sanatı n doğuşu, m üziğe rastla ntı u n s u r l a rı n ı n g i rmesi, 'dökü ntü'n ü n estet i k değer kaza n ması ve res i m, heykel (bedensel d u ruş), m üzik ve d a n s ı n b i rbi riyle kaynaştığı 'doğaçlamaları n ' mo da ol ması -hepsi sanatta ki tekn i k ve a n l a ş ı l ması zor u ns u rl a r ka r ş ı s ı n d a ki tepki lerd i r. Bu trendler bezg i n bir h a l kı bile yen i şoka u ğ ratma biçi m leri n i ya nsıtma n ı n ya n ı s ı ra, geleneksel (ve biçimci) üsl u ba ka rşı yen i b i r tepki türünü ortaya ç ı karmaktad ı r. John Dewey "sa nat deneyi m d i r" d erken, bu uyg u l ayıcı l a r "her deneyi m sanattı r" d e mekted i r. Gerçekte, o n l a r ısrarla bütün sanatl a r ı n bi rbi riyle kaynaştı kları n ı vurg u laya ra k uzma n l aşmayı reddederl er. O n l a rı n ki sanatlar aras ı n d a ki ve sanat ve deneyi m a rası n d a ki bü tün s ı n ı rları ka l d ı rm a ktı r.
1 39
KÜL TÜREL SÖYLEM KONUSU NDA AYRIŞMALAR
Terminolojide Kayış: Metafordan Matematiğe Gerçekl i k her za man çı karı msa l d ı r (adetleri gören va r m ı d ı r?) ve gerçekl iği beti m l emek için kavra m ları ku l l a n ı rız. Kültür tari h i n d e kavra m l a rı n kayna ğ ı olara k bel irli b i r deneyi m ta rzı hakim o l m uş t u r. Deneyi m leri m izin ayrışması n ı körükleyen d i l d e d eğ i ş i m d i r ya n i soyut d ü ş ü n me biçi m i n i n g e n i ş l emesid i r. İ l kel d ü nya görüşünde -ve Zen B u d izm g i bi o l d u kça g e l i ş ki n b i r i l kel d ü ş ü n cede- d ü nya dolaysızl ığı v e somutl u ğ u içinde su n u l u r. Greklerde evre n i n doğ u ş u bize b i r ilk d üzey soyutlama ter m i n olojisi s u n a r. Presokratikler edebiyata metaforu sokm u ştur; Platon Dem i u rge* ideası n ı , sem bo l ü ve Ari stoteles a n a l oj i fi kri n i fel sefeye sokm u şt u r. (Geleneksel d üş ü nce biçi m l eri m izde üçü de ku l la n ı l ı r. İ mgeler görsel, işitsel veya dokunsal olabi l i r, fa kat d ü n ya 'resmed i l i rken' metafor, sem bol veya a n a l oj i g i b i tekn i kler ku l l a n ı l ı r.) Kaynağ ı nd a H ı ri stiya n d ü ş ü n ce b u l u n a n teol oj i k söyl em sem bol l e re doymuştu r (Haç, Mes i h , Yortu l ar, Di ni Ayi n ler) ve d i l d e g izem v e kişi l i k vurg u l a n ı r: örneğ i n merhamet, ka rizma, kairos,** tutku veya acı çekme, ritüel. Teol oj i k ina nçları n yı kı l m a s ı n a ve ta hta fiziğ i n ve doğa bi l i m l e ri n i n otu rması n a yol açan b i l i msel d ü nya görü ş ü n ü n ortaya çıkışı bize bir meka n i k kozmoloj i -bir makine olara k veya meka n i k bir saat olara k d ü nya i mgesi- s u n m u şt u r. B u d üzen l i d ü nya i ki i mge i ç i n d e doruğ u n a u l a ş ı r: ( 1 ) La p lace'ı n evre n i bir mücevher g i b i işled i ğ i Gök Mekaniği n i n gü zel l i ğ i ve kesi n l iğ i i mgesi ve (2) bütü n ya ratı kları n m ü kemmel bir çizgi üzerinde bi rleştiği 'gen iş varl ı k zi nciri' fi kri. Alexa nder Po pe' u n sözleriyle: '
Ta n rı'yla başlayan ge n iş Va rl ı k ! zi nciri, Ete r doğa, i n s a n , m e l e k, a d a m , Vahşi hayva n, k u ş , b a l ı k, böcek, h i ç b i r gözün göre meyeceği şeyler, H i ç b i r büyütecin u l aşa m ayacağı; Sonsuzd a n sa na d oğru . . .
Köke n i n d e teoloj i b u l u n a n b u a n a l iz d i l i g ü n ü m üzde erken dönem fizi k b i l i m l erinden a l ı n m ı ştı r. (Wh itehead'i n ifadesiyle bi lim ta rafı n d a n o l g u l a r d ü nya s ı n d a n sürülen şiir kend i an latı m ta r-
' Faal akıl: Grek geleneğ inde Dü nyayı oluşturan tanrı (Vi ki ped i). " Grekçede doğ ru, eleşti rel veya fı rsatçı (Vi ki ped ia).
1 40
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
zı olara k m ü phemliğe m ü racaat ederken, modern va ro l u şçu teo l oj i ken d i tarzı n ı paradoksta b u l u r.) Sosya l bi l i m l erde a n a htar teri m ler Kuvvet, Ha reket, Enerji, Güç idi (ve b u teri m lerin fizi kte özel göndergeleri olsa da, sosya l b i l i m lerde çok azı özel işlemsel öze l l i kl ere sah i pti). Fakat doğa b i l i m leri i l erlerken, sosya l b i l i mler fizi kten a l ı na n metaforl a ra yen i biyoloj i k a n a l oj i l e r ekled i l er: ev rim, geliş me, orga n i k ya pı ve işlev; bu teri m l er old u kça ya k ı n za m a n l a ra kad a r sosyoloj i n i n d i l i n i o l u ştu rmaktayd ı . 1 9. yüzyı lda, sosya l bi l i m i n ken d i n e ait bir d i l b u l maya ça l ı şt ı ğ ı -'eko n o m i k insan', 'ps i koloj i k i n s a n ', ka pita l izm v b . teri m l erin k u l l a n ı l d ı ğ ı- d ö n e m d e bile bu ç a b a bir kavra msal rea l izme veya Wh itehead'i n "ya n l ı ş kon u m l a n d ı rı la n somutlaştı rma h ata s ı " ola ra k a d l a n d ı rd ı ğ ı şeye yol açt ı . Şeyl eşti rme tuza ğ ı n d a n kaçı n m a k için "ken d i n e m a h s u s bir d i l a rama" (Ta l cott Parso ns'ı n Toplumsa/ Eylemin Yapısı 'nda görü l d ü ğ ü g i bi) 'anal itik soyutlama'ya yol açtı . Bu yüzden, sosyolojide teori i nşası, bil hassa, bi rkaç temel a ksi yom d a n veya gerçekte bel l i a n a l iti k kavra m l ard a n elde ed i len o l d u kça yü ksek d üzeyde b i r tümdenge l i msel s i stem h a l i n e geldi (örneğ i n Parsons'ı n eylem şema s ı n d a ki ka l ı p değişkenler); b u rada e m p i r i k göndergeler -bi rey, top l u m vb.- art ı k som ut va rl ı kları n yer i n i tutmazla r. Fakat b i l g i n i n daha egemen a l a n ı nd a b u g ü n ü n ente l lektüel d i l i n i n egemen biçi m i matemati kseld i r ve öze l l i kl e yen i 'entel lek tüel teknoloj i m iz'de ( l i neer prog ra m l a ma, ka rar teorisi, s i m ü las yonda) 'ye n i ' değişke n ler, para m etreler, mod e l ler, olas ı l ı kl ı işlem ler, a lgoritma l a r, sezg isel a n a l izlere, en küçük-en büyük i l kesi * g i bi sosya l b i l i m ler ta rafı ndan ben i m senen diğer teri m l ere sahi biz. Fa kat b u rada etki l i olan matemati k tipi klasik meka n i kteki determ i n ist ka l kü l ü s değ i l , a ksine bir olası l ı kl a r ka l kü l üsüd ü r. H ayat b i r 'oyu n 'd u r -doğaya ka rşı b i r oyu n, i n sa n ı n insana ka rş ı b i r oyu n u- ve hayatta m a ksi m u m risklerle maksi m u m fayd a l a r ve m i n i m u m risklerle m i n i m u m faydal ar sağlaya b i l ecek stratej i l e r ü reti l i r v e fayda-terc i h teorisi ndeki en gözde teri m l er a racı l ı ğ ıyla, 'pişma n l ı k kriteri'yle son uçlara u la ş ı l maya ça l ı ş ı l ı r. Fa kat bütün b u n l a r b i r paradoksa yol aça r: modern term inolo ji salt rasyonel d i r, kend i n e yeten matemati ksel form ü l l erd en baş• istatisti kte, ya n l ı ş bir kara r a l ı nd ı ğ ı n da en büyük çekinceyi en küçük yap mayı sağ l aya n ka ra r alma i l kesi. kel imeler.gen.tr.
KÜLTÜ REL SÖYLEM KONUSU NDA AYRIŞMALAR
1 41
ka b i r göndergeye sah i p d eğ i l d i r. Modern kozmolojide (fizi kte ve g ü n ü m üzde başka b i l i m lerde old u ğ u g ibi) res i m ler, kel i meler ku l l a n ı l ı r ve geriye kal a n şey -za rifl i k d ı ş ı nda- soyut form ü l l erd i r, hatta formel ya ratıcı l ı kta b i r zarifl i k va rd ı r. Ve bu form ü l lerin altın d a daha önceden b i l d i klerim ize benzer -ebed i, evrensel, değiş mez ve gerçekte ayı rt ed i lebi l i r- h i ç b i r yasa yokt u r. Alt kıs ı m bel i r sizl i ktir, za mansal ve meka n s al a rd ı ş ı kl ı ğ ı n y ı kı l masıd ı r.5 N iteki m termi n oloj i m iz m isti k d eğ i l soyut b i r d ü nya a n l ayışı nın d oğ u ş u n u pekişti rmekted ir. Ve bu ayrı şma g ü n d e l i k olgu ve deneyi m d ünyas ı n ı n kavra m l a r ve madde d ü nyas ı n d a n sondan b i r önceki ayrışmasıd ı r.
Mesafenin Ortadan Kalkması Her kültürü bir şeki lde bir a rada tutan bir şey old u ğ u n u varsayma eğ i l i m i n d e old u k ve onu kültü rün sti l i olara k adl and ı rd ı k. Bir d i n sel kültür çoğ u kültüre kıyasla daha büyü k b i r b i r l i ğ e sa h i ptir, ç ü n kü büt ü n u n surları orta k bir hedefe yönel i ktir: g izem i vurg u la ma, korkuyla ka rı ş ı k sayg ı ya ratma, yüceltme, aşma. Ruh h a l i için d e vurg u l a na n b u birl i k ken d i m i m a risi, müziği, resm i ve edebiya tıyla -kendi ça n l a rı, ayi n l e ri, d u a l a rı n da, fig ü rlerin meka nsa l tem s i l lerinde ve kutsa l meti n l erde- bir çizg i g i b i i l erler. Sekü ler kü l t ü r l e r böyle bir b i l i n ç l i tasavvu ra n a d i ren sa h i p lerd i r. Fakat o n l a r d a rit i m ler v e ruh h a l leri nde ifade kazanan orta k bir sti le sa h i p l e rd i r. Ö rn e ğ i n ba rok, rokoko veya ma nerist sti l lerden söz ederiz. Ve bu sti l l e r uygarl ı k içindeki temel u n surlar karşı s ı n d a serg i l enen tepkiler olan tekni klere dö nüştürü l ü r; onlar a l g ı l a n ı r, fa kat çoğ u kez bil i nç l i b i r biçimde ifade ed i l mezler. Bu türden u n s u rl a r b i r
5 Pa rçacık fiziğ i nde, a n l a d ı ğ ı m kada rıyla, bataklık ya ka mozu ya ka l a maya
ça l ı ş ı l ı rken şaşkı n l ı k içinde 'atomaltı parçacı kların oktetler olara k dizi l i m i', 'tı l s ı m l ı kuarklar' metaforuna başvu ru l m uştur. Fiziğin tari h i madden i n en temel birimini b u l m a çabası olm uştur; fa kat sonunda bu türden hiçbir kend i l i k o l m ad ı ğ ı, aksine sadece ya gözlemcinin kon u m u ndaki değ işmey le birlikte ya da onların değişen i l işkileri n i n bir fon ksiyonu olarak bizzat parçacı kları n farklı bozu n u m o ra n larına bağ l ı olara k değişen bir i l işkiler kümesi b u l u nduğu ortaya ç ı kara b i l i r. Ve böylece Anaksi mandros'un bel i rt tiği g i bi, s ı n ı rl ı ile değ i l 'sı n ı rsız' ile kal a ka l ı rız.
1 42
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
kültürün her ya n ı n ı ka plar, hatta fa rkl ı biçi m lerd e ifade ed i l i rler. Çağdaş eleşti rmenler a ras ında yü ksek kü ltürü (veya ciddi kültürü) kitle (eğ lence) kültü rüyle ka rş ı laştı rmak ve i kincisi n i i l ki nden bir sapma veya doğal l ı ğ ı n ı kaybetmesi olara k görmek yayg ı nd ı r. Fa kat i ki s i n i n d e ortak bir kü ltü rün pa rçası o l d u ğ u varsayı l ı r ve o n l a r ı n b i r şeki lde o rta k temel riti m l e r veya d uyg u-d u r u m l a r ı o l a ra k ifade ed i l meleri gereki r. F a kat belirli b i r za man d i l i m i nde bu 'd ü nya'yı bi rici k tarzd a ta n ı m laya n hol ist bir i l ke b u l u n d u ğ u n u varsayd ı ğ ı m ızda -örneği n Hegel g i b i b i r Grek d ünyada n , b i r Roma d ü nya s ı n d a n veya b i r H ı ristiya n Uyga rl ı ktan söz ed i l d i ğ i nde- kültürleri b u şeki lde d ü ş ü n me k ya n ı ltıcı olabi l i r. Geç m i ş kültü rleri tek bi rleşti rici tem a l a r tem e l i n d e d ü ş ü n m e n i n veri m l i o l u p o l m a d ı ğ ı biçi m i ndeki ta rih sel soruyu bir kenara b ı ra ka b i l i riz -fa kat o n u neredeyse sorm a k zorundayız, ç ü n kü söyle m d i l i mizin veri l i u n s u r u h a l i ne g e l mek ted i r. Fakat -bu l u n ması i m ka n s ız b i r i l keyi boş u n a a ra m a k yeri ne- modern iteyi ta n ı m laya n tek bir i l ke b u l m a k m ü m kü n m ü d ü r? B u l a b i leceğ i m izi d ü ş ü n m üyor u m ve idd i a m ı desteklemek için dört arg ü m a n s u n uyoru m .
Kültürel Deneyimin Çeşitlilikleri Kitle top l u m u n u n en bel i rg i n yön ü , o n u n topl u m u gen i ş kitl eye b i r dönüştürü rken d a h a büyük b i r fa rkl ı l ı k ve çeşitl i l i k üretmesi ve d ü nya n ı n giderek fazla yön ü -coğ rafi, siyasal ve kültürel boyutla rı- s ı radan i nsa n l a rı n görüş a l a n ı içine gi rerken yoğ u n bir 'dene yim açl ı ğ ı ' yaratması d ı r. Ufku n bu fazla genişlemesi, g üzel sanat l arı n bu kaynaştı rıcı içiçel iği, bu 'yeni arayı şı', i ster b i r keşif gezisi o l a ra k ister kend i n i başkal ar ı n dan züppece ayı rma çabası olara k, bizzat yen i bir sti l, b i r modern ite türün ya ratı l ması demekti r. Bu p roblem i n ka l binde kültür kavra m ı n ı n a n l a m ı vard ır. B i r 'kl a s i k kültür'd en veya b i r 'Katol i k kü ltür'den söz ed i ld i ğ i nde (ne red eyse b i r ba kteri kü ltürü -be l i rg i n biçimde tespit ed ilebi l i r tür ler ü retme- a n l a m ı nda), a kla kend i tari h i n i n seyri içinde homojen sti l e sa h i p b i r öze l l i k kaza n a n uzun dönemde bi rbi rleriyle bağ lan tı l ı i na n ç l a r, gelenekler, ritüe l l e r ve buyru kla r kümesi g e l i r. Fakat modernite, bel i r g i n biçi mde, geçmiş olarak geçmişten bir kopuş, o n u n b u g ü n ü n içine fı rlatı l masıd ı r. De Tocq uevi l l e a ristokrasi n i n kra l d a n köyl üye kad a r top l u l u ğ u n bütün mensupları n ı içeren bir
KÜL TÜREL SÖYLEM KONUSUNDA AYRIŞMALAR
1 43
zincir yarattığ ı n ı söyler; demokrasi bu zi nciri kı rmış, h a l ka larından her birine zara r vermişti r. Son u ç o l a ra k, de Tocq uevi l l e sözlerine şöyle deva m eder: demokrasi "her i n sa n a kendi ata l a rı n ı u n uttu rur" -"bu 'd üşman' 'Kü ltür' kel i mesi o l m uştur" ve "prensin ilti mas l a rı n ı n kokusu n u a l a n " b i r edebiyat "ta m a men kast fi kri [üzeri ne] kuru l u r" d iye i l a n eden Whitman g i bi ler içi n cazi pti r. De Tocq ue vi l l e için modernite n i n ka ra kteristi k yön ü "za ma n ı n doku s u n u n her an kı rı l ması v e nes i l leri n izleri n i n yok olması d ı r". Modern ite 'ye n i n i n geleneği' o l a ra k ta n ı m l a n m ıştır. B u türden koş u l lard a ava n g a rt bile m ü m k ü n değ i l d i r, zira ava ngart, doğası gereği, bel i r l i b i r geleneği reddetmektir. Ka ra kteristi k ava nga rt ta kt i k ska n d a l ya ratmakt ı r. Modern kültürde ska nd a l sadece b i r başka sa nsasyona kada r büyü k b i r heyeca n l a s ü rd ü r ü l ü r. Moder n ite ava n g a rd ı h ızla ka b u l eder ve çok geçmeden o n u kısırlaştırır; o benzer şeki lde sadece Batı l ı geçm işten, Biza n s l ı geçm işten, Doğ u l u geçmişten (ve b u g ü nden) u n s u rl a rı kendi kültürler toplu l u ğ u kaynaşması içinde, eşit ı l ı m l ı l ı k içinde ka b u l eder. Eski kültür fi kri sürekl i l iğe daya n ı rken modern kü ltür çeşitl i l iğe daya n ı r; eski değerler geleneğe değer veri rken, çağdaş ideal kayn aştı rmakt ı r. 1 00 yı l d a n b i raz daha fazla s ü re önce Anglo-Ameri ka n 'kü ltür l ü söyl em d ü nyası' kla s i k yaza rlar, Lat i n şairler, Grek ve Rönesa n s sanatı, F ra nsız filozoflar (Volta i re v e Roussea u) v e kısmen -ço ğ u n l u kl a Carlyle'ı n çeviri l eriyle ü l keye g i ren- Alman edebiyatı i l e s ı n ı rl ıyd ı .6 G ü n ü m üzde d ü nya n ı n s ı n ı rları coğ rafi olara k yı kı l m ıştı r ve edebiyat, resim, yontu ve m üziğ i n geleneksel çerçeveleri için deki g üzel sanatları n ka psa m ı kad a r bu çerçeveleri n d ı ş ı n d a ki l e-
6 Wh itehead Bilim ve Modern Dünya adlı kitabı nda şöyl e yaza r: " 1 8. yüzyı lda
her iyi eğiti m l i insan Lucreti us'u oku m u ş ve atomlar hakkında fi kir sah ibi o l m u ştur". Ve Ra lph Wa ldo Emerson çağdaş Avru pa l ı ayd ı n l a rla ta nışmak için yurtd ışına i l k gezisini yaptığında söylemleri n i n ka psa m ı yine de ortak bir çerçeveye sah i pti. Wordsworth'un ifadesiyle: "Kon uşma kita plara dön dü. Lucretius şiire Virg i l 'den çok daha fazla değer verir . . . Goethe'n i n Wil helm Meister'in Çıraklık Yılları adlı kitabını gereği gibi ku l lanm az. O tama men evl i l i k dışı i l işki biçim leriyle dol uydu". Carlyle'ın ifadesiyle: "O Pla ton'u oku m a m ı ş ve Sokrates'i yerm iş . . . Gi bbon'u 'eski Dü nya ve yen i a ra sında 'muazza m bir köprü' olara k n itelendirm işti r. . . Tristram Shandy: Beye fendinin Hayatı ve Görüşleri o n u n Robinson Crusoe'dan sonra yayı n l anan ilk kitaplarından bi riyd i". Bkz. English Traits (Boston: Houg hton Miffl i n, 1 876: 1 4-24).
1 44
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKiLERİ
ri n ka psa m ı da neredeyse s ı n ı rsızd ı r. Örneğ i n sanat piyasası sade ce u l u s l a rarası h a l e gelmemiştir, n iteki m Polonya l ı ressa m l a r Pa ris'te serg i açmakta ve Ameri ka n res i m le r İ n g i ltere'de satı l ma kta veya tiyatro artı k u l usal öncüleri n i göz ardı etmekted i r (bu yüz den Çehov, Stri nd berg, B recht, O'Nei l l , Ten n essee Wi l l ia ms, G i ra udoux, Anouilh, l onesco, Genet ve Beckett sanatları n ı ayn ı anda Pa ris, Lon d ra, New York, Berl in, Fra n kfu rt, Stockholm, Va rşova'da ve başka kıta l a rdaki başka yüzlerce kentte ayn ı anda icra etmek ted irl er. H atta dahası, kü ltürün kapsa m ı çok fazla genişled i ğ i için i l g i 'ko n u ları' epeyce art m ı şt ı r, 'kültürl ü ' i n sa n ı gerçekte ta n ı m la ya b i l ecek herha ngi bir özel cazi be merkezi b u l m a k neredeyse i m ka nsızd ı r. B üyü k Çağdaş Sanatlar Serg i Salonu'nda serg i ler d ü nya kültürü n ü n sarsıcı old u ğ u n u i l a n etmeye ça l ışan herkese açı ktı r.7 Peki, kültür ned i r? Kültürlü kişi ki m d i r? Söylem top l u l u ğ u ne d i r? Modern ite doğası gereğ i b u türden sorul a r ı n tek ceva bı ola mayacağ ı n ı gösterir.
Bir Merkezin Yokluğu Kültürel a l a n ların şaşırtıcı çokl u ğ u (ve uzman, yarı-vasıfl ı veya a m atör uyg u layı c ı l a r ı n büyük çeşitl i l iği) sadece b i r dağ ı n ı kl ı k d uy g u s u değ il, ayn ı za manda hem otorite hem de -önde gelen res-
7 Sta n ley Edgar Hyma n'ın yı l l a rca önce di kkat çektiği gibi "Ses kayd ı n ı n ve
uzu nça l a r plakların icadı, ü reti mleri n i n ve satı şları n ı n hızla artması sonu cunda kita p satışlarından bile daha büyü k bir devrim olarak ortaya çıkmış olabi l i r ve bunlar kes i n l i kle herhangi bir yayı n biçiminden daha fazla ş i i rle i l g i l i ü r ü n lerdi. Burada, kelimenin tam anlam ıyla, bazısı bir tabeladan daha fazlası o l a n yüzlerce plak şi rketi binlerce kayıt ü retm iş, m üziği m ü m kü n olan her yere taşı mışlar v e b i l i nen merkezleri nin dışı nda ca n l ı m üzi k için büyük b i r ta lep yaratmışlard ı r. Teknik olara k, doğala en ya kın ve stereo kayıt içinde yen iden ü reti len ses 20 yıl önce tasavvur bile edilemeyecek ka l iteye ve genişliğe sa h i pti. Tek bir şirket, ya n i Folkways kimisi egzotik bin lerce fol k müzik kayd ı yayı nladı ve fa kat Eskimo Music o fAlaska a n d the Hudson Bay veya Temiar Dream Songs from Malaya g i b i şi rketler b u n a ya naşmad ı l a r ve bir kuşak önce dünya n ı n büyük a rşivlerinde rastlanamaya cak b i r kolleksiyona sahip olmak için gerekli olan parayı ödeyecek birini bulmak a rtı k m ü m kü n d ü r. Çok uzun olmayan bir süre önce ilgili şa nslı bir d ünya gezg i n i h a re ketl i ömrü içinde bi rçok h a l k şarkısı duya b i l i rdi", b kz. Culture for the Millions?, ed. Norman Jacobs (Princeton : Van Nostra nd, 1 96 1 : 1 26).
KÜLTÜ REL SÖYLEM KONUSUNDA AYRIŞMALAR
1 45
sa m l a r, m üzisyenler ve roma n c ı l a r ı n ka rşı laşabi lecekleri ve birbir lerini ta n ı yabi lecekleri- b i r yer sağ l aya n coğ rafi veya m a n evi bir merkezi n yokl u ğ u h i ssi ya ratmakta d ı r. Geçm işteki yüksek b i r kü l türe sa h i p neredeyse bütü n top l u m l a r bir merkeze -agora, mey d a n veya paza ryeri ne- sa h i p lerd i , b u ra l a rda bu yoğ u n laşma için d e sanatç ı l a r a l ı şveriş ve reka bet ya da d ü e l l o içinde bi rbirleri n i g ü d ü m l emekte, ka rşı l ı kl ı a l ı şverişler b i r ca n l ı l ı k d uyg u s u ya rat makta ve tü retmekteyd i . Pa ris 20. yüzyı l başlarında (Roger S hat tuck' ı n d eyi miyle 'şölen yı l l a rı'nda*) ve daha son ra 1 920'1erde bütün g üzel sanatl a r ı n bi rbi rleri n i g ü d ü m l ed i ğ i ve b i r ölçüde içiçe geçt i kleri bu türden b i r merkezd i . B i r ba le Michel Foki ne ta rafı ndan Chaga l l veya P i casso i le, müzik Stravi n s ky veya Satie ile dekore edilebi l i rd i . İ n g i ltere Devlet oku l la rı ve s ı kı üçlü Oxford, Cam bridg e ve Lon d ra ü n i versiteleri sayesinde İ n g i ltere üyeleri n i n b i rbi rleriyle doğrudan edebi v e topl u msal temas kura b i l ecekleri bir seçki n ler s ı n ıfı n a sa h i p o l m uştu. l rvi n g Kristal Karşılaşma ad l ı kita bında (Eki m 1 905 'te) şöyle yaza r: "Beni hayrete d üşürmüş o l a n ve herh a n g i b i r Ameri ka l ıyı d a hayrete d ü ş ü ren şey neredey se bütün İ n g i l iz ente l l e ktüellerin kuzenler ol masıyd ı -kuşkusuz kel i me n i n d üz a n l a m ı nda değ i l, sadece -boş bir reto ri kten fazlası olan- metafori k bir a n lamda . . . o n l a r ayn ı devlet oku l la rı n a g itti ler ( Eton'da George O rwe l l 'i ta n ı yor görünen insanların sayı s ı ne redeyse o n u n h a kkı nda kita p l a r yaza n insanların sayı sına d e n kti); veya biri n i n babası bir başkas ı n ı n ba bas ı n ı n magazi n dergisine katkıda b u l u n ma ktayd ı vb. Gerçekte o birbirine sı kıca bağ l ı küçü k b i r ada i d i . ABD b u t ü rden b i r merkezde n h e r za man yoks u n d u . ı 9. yüzyı l orta l a r ı n d a Baston şehri bi rleşti rici bir zem i n sağ ladı ve ki l ise zen g i n l i k ve kültürün içiçe l i ğ i sayesi nde bir türler sti l i ya rattı. Fa kat o n u n temel birliği -bir N ew E n g l a nd sti l i olması bakı m ı n d a n "kend i n i baltalayıcı" t ü r d e n d i ve asla bir b ü t ü n olara k ü l keye ege men ola m a d ı . 1 9. yüzyı l son larına doğru New York a rzu d o l u ve sonrad a n görme Topl u m u n b i r merkezi ve ayrıca bel l i ölçüde b i r k ü l t ü r merkezi h a l i n e g e l d i , fa kat kend ilerini göstermeye başla mış olan fa rkl ı Ameri ka n bölgesel kültürleri -Orta batı, s ı n ı r eya l et leri, G ü n ey ve G ü n eybatı kü ltürleri ni- asla kapsayamad ı . Birinci D ü nya Savaşı'ndan bi rkaç y ı l öncesi ve sonrası bile, G reenwich • 1 885 ve B i rinci Dü nya Savaşı a rası dönem (Ü.T.).
1 46
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Köyü'n ü n topoğ rafya ve simge olara k gelişmeye başlamasıyla New York Ameri ka n kü ltürü n ü n b i r u n s u r u n u , ava n g a rd ı sadece kısa bir s ü re için ya ka l adı, ç ü n kü Paris' giden bir yol üzerindeki b i r istasyon o l a ra k h izmet etmeye yöne l d i . Ü l ke n i n aşı rı büyükl ü ğ ü ve etn i k v e d i n sel gr u p l arın hetero jen l i ğ i d i kkate a l ı n ı rsa, Amerika n ente l l e ktüe l ler, Kristo l ' ı n ifade siyle, "Deyi m yeri ndeyse, birbi rleriyle ka ra n l ı kta ka rş ı l a şt ı l a r". Büyü k derg i leri n editörleri pol i t i ka, tiyatro veya m üz i kte herh a n g i b i r fa rkl ıyla ka rşılaşma fı rsat ı n a genel l i kl e sa h i p değ i l lerd i . Siyasi i n s a n l a r Was h i ngton'da, yayı n c ı l a r ve tiyatrocu l a r N ew York'ta, fi l mciler Los Angeles'tayd ı ve profesörler ü l ked eki çeşitl i büyük ü n iversitelere dağ ı l m ıştı. Ü n iversiteler g ü n ü m üzün Am eri ka n kü l tür d ü nyasında egemen g üç haline gelmişl erd i r: bi rçok romancı, besteci, ressam ve eleşti rmen ken d i s ı ğ ı n a kl a rı n ı ücra yerlerdeki ü n i versitelerde b u l d u l a r ve ta n ı n mı ş 3 ayl ı k edebiyat ve kültür derg i l eri ü n iversitelerde yayı ma hazı rland ı . N e w York'ta ki g i bi ta n ı n m ı ş büyük bir yayı n, tiyatro, m üzi k ve res i m merkezi b u l u n d u ğ u nda bile, bu merkezde b i r a raya gelen çok sayıd a i n san, a rtı profesyo n e l l i ğ e büyük vurgu ciddi sanatçı ları bir başka sanatç ı l a r g r u b u n d a n soyutlaya n bir kompart ı m a n laşma ya rattı. Çok a z ressa m tiyatrocu l a r, m üzisyenler veya yazar ları ta n ı ma ktayd ı . Besteci ler besteci lerle, ressa m l a r ressa m l a rla, yaza rlar yaza rla rl a kon u ş m a ktayd ı . Geçmişte, bir ava ngart ol uş turdu kları n ı d üşünen m ü stakil bir azı n l ı k b i l i n ç l i olarak ayn ı a l a n da deneyi m leri olan başka l a rı n ı a ra m a ktayd ı . O n l a r y a orta k bir i syan ru h h a l iyle ya da ortak bir esteti k a n layışıyla (bazen İta lya n fütü riz m i nd e o l d u ğ u g i b i h e r i kisiyle) bir a raya geldiler. G ü n ü m üzde, h e m daha önce ken d i i sya n ı n ı i l a n etme fı rsatı b u l d u ğ u n d a b i l e bel l i b i r ava ngardı h ı zl a ka b u l e d e n v e ben i mseyen doym a k b i l mez kültürl ü bir seyi rc i n i n hem de g üzel sanatl a rda deneyi m lemen i n -i ster müzikte seri bestelerin i ster resi mde m i n i m a l iz m i n - tekn i k doğas ı n ı n, g i derek a rtması ortak b i r estet i k i hti m a l i n i engeller görün mekted i r. Geçmişte, bu türden tekn i k etke n l er a rasında b i r edebiyatçı l a r s ı n ıfı n ı n ya d a Apol l i n a i re ve Ka ri Kra u s g i b i b i rden fazla a l a nda kolayca dolaşabi lecek ve ara l a rında bağla ntı l a r kura b i l ecek eleştirmenlerin varl ığı sayes i n d e köprü kuru l m a ktayd ı . Fakat g ü n ü m üzde eleşti rmen ler b i l e uz m a n l a ş m ı ş l a rd ı r ve kom p a rtı m a n laşma daha ka pa l ı hale gelmek ted i r.
KÜLTÜ REL SÖYLEM KONUSU NDA AYRIŞMALAR
1 47
1 930' 1 a rd a Marksizm a racı l ı ğ ıyla kültürün siyasa l l aşması, bir süreliği ne, fa rkl ı sanatları açıkl a m a k için (ve bu kriterleri bi rleşi k b i r kü ltür fi kri ya rarı na meka n i k o l a ra k uyg u l aya n e leşti rmenler için) özel kriterlere sa h i p tek b i r estet i k ya ratı rken, 'ra d i ka l d ü nya' sanatçı l a r, yaza rlar ve m üzisyen ler için orta k bir çevre sağ l a m ı ştı. G ü n ü m üzde siyasal olara k b i rleşi k bir d ü nya ihti m a l i ortada n ka l km ıştı r v e mesleki, u z m a n bağ l antı l a r veya bazen a kadem i k bağ lantı l a r d ış ı n d a hiçbir o rta k çevre yoktur. En çok göze çarpa n şey u l u sa l kültürlerin ya l ıtı l m ı ş l ı ğ ıd ı r. 1 920'1er ve 1 950'1erde ente l l ektüeller ve yaza rlar birbirleri n i n büyü k ölçüde farkı ndayd ı lar v e a ra l a rı nda d i kkate değer u l u s l a ra ras ı bir temas vard ı . 1 920'1erde T. S. El iot'ı n Criterion dergisi ve 1 950'1erde Partisan Review fa rklı şehi rlerden -g üzel sanatla rd a ve kü ltürdeki yen i temaların rapor ed i ld iği- uzu n m a kaleler ve 'mek t u p l a r' içermekteyd i . G ü n ü m üzd e bu temas ı n o l m a ması üzücü d ü r. Yaza rlar ve ente l l e ktüe l l e r kendi top l u m l a rı n ı n s iyaseti ne ken d i leri n i b i r dereceye kad a r daha fazla ka ptı ra b i l i rler. Veya m u htemelen, g üzel sanatlar d a h a tekn i k ve profesyonel bir u ğ raş h a l i n e gelebi l i r. Fakat b u d u r u m u n daha büyük nedeni, bana gö re, bizzat modern izm i n tüke n m i ş l i ğ id i r. Modern izm i n zi rvedey ken yapt ı ğ ı şey yen i devri mci hare ketler (ve her biri nd e b i r m a n i festo) kusmasıyd ı : örneğ i n fütü rizm, i mgeci l i k, vortisizm,* kübizm, Dadaizm, konstrü ktivizm, sü rrea l izm. Modernizm yen iydi ve ha ber değerine s a h i pti. O yen i esteti k, yen i formlar, yen i sti l l er i l a n etti. Fakat a rtı k b u -izmlerin modası geçmişti r (veya espri l i b i ri n i n ifadesiyle b ü t ü n '-izmler' a rtı k "geç m i şe i nti ka l etm işlerd i r") . Ve h i çbi r merkez yoktur; sadece periferiler vard ı r. B i r kültür b i r merkezi n b u l u n d u ğ u yeri büyütür ve kişi ler a ra s ı n d a ki etki leşi m i n yoğ u n o l d u ğ u bir yer i l işki l i ki ş i l erin ça bala rı n ı n ca n l a n d ı rd ı ğ ı bir etki ler yoğ u n laşması ya ratır. Modern i st kü l türün -hem u l usal hem d e u l u s l a rarası- bir merkezi n i n o l m a m a s ı v e kültürü n kompartı m a n l a ş m ı ş kes i m lere böl ü n mesi kaçı n ı l maz olara k tüm to p l u m a uyg u n bir kü ltürün sü rmes i n i sağlaya n söy l e m i yı kma eği l i m i nded i r.
• Nesnesiz ve soyut resmi temel alan Fransız Kübist ve İtalyan Fütüristlerin ideallerini kapsayan, İngiliz resmindeki soyut resme karşı ilk orga nize hare ket. https://www.forumtutkusu.com/u-u-v-y/64856-vortisizm-ned ir.htm l
1 48
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Görsel Kültür Modernite n i n yü ksek kü ltürle b u l u ştu ğ u en ö n e m l i kavşa klardan b i ri tek bir sanatlar h iyera rşi s i veya kültürün birliği fi kri n i n (örne ğ i n Peri kles Yunanista n'ı, İta lya n Rönesa ns ı n ı n şeh i r devletleri, El iza beth İ n g i ltere'si gibi kavra m l a rı n) redded i l mesid i r. M od e rn d ü nyada bu b i rl i k art ı k m ü m kü n d eğ i l d i r ve m u htemelen, genel d e va rsayı la n ı n a ksi ne, daha önceki dönem l erde d e o l m a m ı ştı r.8 N iteki m Meyer Schapiro şöyle yaza r: E l iza beth d ö n e m i ş i i r i ve d ra m a s ı n a ka rşı l ı k g e l e n b i r res i m sti l i b u l m a k i ç i n İ ngi ltere'ye boşu n a b a ka rız; t ı p k ı 1 9 . y ü zy ı l d a R u s ya ' d a res i m d e bu b ü y ü k e d e bi h a rekete p a ra l e l gerçek b i r şey o l m a m a s ı g i b i . B u örneklerd e fa rklı s a n a t l a r ı n b i r d ö n e m i n k ü ltü rü n d e ve to p l u msal hayat ı n d a fa rklı rol l e re ve fa r klı içe r i k l e re sa h i p o l d u kl a r ı ka d a r fa r k l ı i l g i l e r i ve değerleri fa rkl ı biçi m l e rd e ifa d e etti k l e ri n i görmekteyiz. B i r d ö n e m i n ege m e n b a k ı ş açısı va rlığı ayı rt e d i l e b i l d iğ i n d e bi l e- b ü t ü n s a n a t l a r ı ayn ı d e recede etki l e m ez, n e d e bütün s a n a t l a r aynı bakış açısı n ı eşit ölçüde ifa d e edeb i l i rler.9
H . Stua rt H ug hes H e n ry Ada ms'ı n " 1 800'1 erde ABD neredeyse ta mamen teoloji, ede biyat ve h itabetle s ı n ı rl ı o l a n kü ltürel b i r d o n a n ı m a sa h i pti" tespiti n i hatı rlatı r; görsel sanatlar ve d uyusal 8 Greklerle başlayan Batılı kültür her za man -boş za man ve çalışma ayrı m ı
na paralel- ya ratıcı v e faydacı sanatlar ayrı mı ya pmıştır. Sıradan za naatkarı yüceltmekle suçlanan Ki lise bile m u htemelen bu ayrı m ı benimsem iştir, m u htemelen Kato l i k kültür bu ayrı m ı boş za man ve ça l ışmanın keskin bir biçimde ayrı ldığı tarihsel dönemde güç kazandığı için ya pmıştır. Bi reysel sanatlar o l a ra k edebiyat ve m üzi k her zaman en tepede yer a l m ı ştır; bu nunla bera ber, za naatı n statüsünün daha muğlak olduğu resim ve yontu ise en tepede yer a l m ı ştır, b u n u n nedeni kısmen bu sanatların d i nsel oto riteyi pekiştirmesi, kısmen de onların ürünleri n i n koll eksiyoncuların statü s ü n ü a rtıra bi lecek kıymetli eserler olmalarıydı. Geleneksel Çin'de, yeterince ilginç olan, gölgelendirmelerin bi raz fa rkl ı biçimde çizil mesiydi. 'Yüce l i k sanatı' l iterati nin kendi zevki için ya ptığı ve sadece benzer kon u m l a rda kilerin anlayabilecekleri şiir, hattatlık ve resim d i . Çinli diğer sanatsal ifade biçimleri n i -bronz sanat eseri, ev ve mezar se ra m i klerini- sadece za naatkarların ürün leri olara k görmekteyd i. İkinci ko n uda, bkz. Mario Proda n, Chinese Art (New York: Pantheon, 1 958: 24-26). 9 Meyer Schapi ro, "Style", Anthropology Today, ed. Sol Tax (Chicago: U n iver sity of Ch icago Press, 1 953: 295).
KÜLTÜ REL SÖYLEM KONUSUNDA AYRIŞMALAR
1 49
t ü keti m a l a n ı prati kte m evcut d eğ i l d i . 1 0 G ü n ü m üzde 'egemen b a k ı ş açısı' görseld i r. İşitme v e görme, öze l l i kle i kincisi estetiği organ ize etmekte ve seyirciyi yön l e n d i r mekted i r. Bir kitle topl u m u n d a neredeyse başka türlü ola maz.1 1 Kitlesel eğ l enceler (si rkler, gösteri ler, tiyatrol a r) her za man görsel ol m uşsa da, çağdaş hayat ı n zoru n l u olarak görsel u n s u r u vurgu laya n i ki a y r ı yön ü va rd ı r. İ l k o l a ra k, modern d ü nya b i r kent sel d ü nyad ı r. "Büyük kentte h ayat" ve "uya r ı m ı n ve sosya l l i ğ i n ta n ı m la n m a biçi m i " i n s a n l a r ı n görmek ve şeyleri (oku makta n veya işitmekten ziyade) görmek istemeleri için bi rçok fı rsat s u n a r. İ kinci o l a ra k, çağdaş m izac ı n doğas ı n ı, (düşünme açl ı ğ ı n ı n a ks i n e) ey lem açl ı ğ ıyla b i rl i kte, yen i l i k a rayı şı ve d uyusa l a rzu o l u ştu rmak tad ı r. Ve g üzel sanatla rd a bu tutku ları en iyi tat m i n eden şey gör sel u n s u rd u r. B i r kent sadece bir yer d eğ i l, ayn ı za manda zi h n i n b i r d u ru m u, ya n i temel nite l i kleri çeşitl i l i k ve heyeca n olan ayı rt edici b i r hayat tarzı n ı n bir si mges i d i r; bir kent ayrıca s a h i p o l d u ğ u a n l a m ı ta ma men kuşatmaya yöne l i k herh a n g i bir çabayı ö n l eyen b i r 'ölçek d uyg usu' yaratı r. Bir kenti 'bi l mek' için kişi n i n caddeleri nde yü rümesi gereki r; fa kat b i r kenti 'görmek', bir bütün olara k a l g ı la mak için onun dışına çıkmak g erekl i d i r. 1 2 Bel irli b i r uza k l ı kta n ba kı l d ı ğ ı nda kenti n yeri n i s i l ueti a l ı r. Onun kitlesel yoğ u n l u ğ u b i l i ş sel sars ı l m a yaratı r, s i l ueti ise o n u ta n ı ma n ı n ka l ıcı işaretid i r. B u görsel u n s u r o n u n sembo l i k tem s i l i d i r. İ n sa n ya p ı m ı olan şeh ri n manza rası m i marisine ve köprü lerine izleri n i b ı ra kı r. B i r s ı n ai uygarl ı ğ ı n ki l it ma lzemeleri, ya n i çel i k ve beton ayı rt ed ici ku l l a n ı m l a rı n ı b u ya p ı l a r içi nde kaza n ı r. Taş yeri ne çel i k ku l l a n ı l ması m i marların bir bi nayı sıva m a k için basit bir
1 0 H . Stua rt H ughes, "Mass Cu lture and Social Criticism", Culture for the Mil/i
ons?, s. 1 43 . 1 1 Duyarl ı l ı ğ ı n -fazlasıyla i h m a l ed i l m iş olan- tari h inde 1 6. yüzyı lda F ransız
şai rlerin i mgesinde koklama, tatma ve işitmenin vurg u l a n d ı ğ ı n ı görmek i l g inçti r ve bir bireyi ya da yeri b i r okuyucu için 'gerçek' kı lmak için onu 'resmetmek' veya görselleşti rmek i m kansız görünmektedi r. H içbir manza ra, doğa resmi veya deniz ma nza rası yoktur. Gerçekl ik ba kışta n çok koku ve ses ile elde ed i l i r. 1 2 Bu kon uda ya ratıcı bir tartışma için, bkz. R. Richard Woh l and Ansel m L. Stra uss, "Sym bol ic Representation and the U rban M i l ieu," American Jour nal of Sociology 64 (Mart 1 958: 523-532).
1 50
KAPiTALiZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKiLERi
i s kele kurmaları n ı ve bu iskeleyi gökyüzü ne doğru daha yü kseğe uzatm a l a rı n ı m ü m kü n kı l mı ştır. Betonarme n i n ku l l a n ı l ması mi m a r ı n 'heyke l g i bi' ken d i lerine ait hayatlara sa h i p a kı ş ka n şeki l ler ya ratmas ı n ı m ü m kü n kı l m ıştır. B u yen i formlar içinde ka rşı m ıza g ü ç l ü bir yen i mekan kavrayı şı ve org a nizasyo n u ç ı k m a ktad ı r. Bu yen i meka n kavrayışlarında içkin b i r m esafe n i n ortadan ka l kması va rd ı . Hem d a h a yen i modern taşı macı l ı k biçi m l eriyle fizi ksel mesafe kısa l m ı ş, seya hate ve bi rçok fa rkl ı yeri görmen i n görsel hazzına yen i b i r vurg u yarat ı l m ı ş, hem de aynı za ma nda yen i sanatsa l tekn i kler, esasen sinema ve modern res i m baka n kişi i l e görsel deneyi m a ras ı n d a ki psişik v e estetik m esafe n i n or tad a n ka l kmasına yol açm ı ştı r. Kübizmde s i m ü lta n e l i ğ e ve 'soyut izlen i mc i l i k'te etkiye v u rg u l a r d uyg u n u n dolaysızl ı ğ ı n ı a rtı rma, seyi rciyi -deneyi m üzeri nde d ü ş ü n mekten ziyade- eylem i n içine çekme g i r i ş i m lerid i r. B u sinemada d a temel i l ked i r, fi l m i n montaj ı s ı rasında d uyg u l a rı 'd üze n l eme' yön ünde -görü ntül eri, imgelemi, tek b i r ma nza ra n ı n uzu n l u ğ u n u ve sanat eseri n i n 'si n a ps ı n ı ' seçe rek- bir başka çağdaş sanatta o l a n d a n daha i leri g i d i l i r. Moderni ten i n bu merkezi yön ü -top l u m sa l ve esteti k tepkilerin yen i l i k, h eyeca n, s i m ü lta nel i k ve etki odakl ı organ izasyonu- temel ifade s i n i görsel sanatla rda b u l m a ktad ı r. Modern estet i k o l d u kça baskın bir biçimde ba raj l a r, köprü l e r, s i l o l a r ve yol d esen leriyle -ya p ı l a rı n çevreyle ekoloj i k i l işki leriyle bağ l a n t ı l ı - b i r görsel estetik meselesi h a l i n e g e l miştir.1 3 Meka n ı n org a n izasyonu, gerek modern resi mde, gerek m i m a ride, gerek yo ntuda, 20. yüzyı l orta larında kültürün ana esteti k problemi h a l i n e geldi, benzer şeki l d e 2 0 . yüzyı l ı n i l k on yı l l a rı n d a ( Bergson, Proust ve J oyce'ta) za m a n problemi temel estet i k i l g i kon usu ha li ne gelm işti . Uzay ve form odakl ı bu g i ri ş i md e modern hayatın can l ı l ı ğ ı en iyi biçimde onun m i m a risi, sineması ve res m i nde d i l e gel m i ştir. 2 0 . yüzyı l orta larında b u n l a r önem l i sanatlar h a l i n e gel m i ş ve o n ların bakış açı l a rı çağ ı m ız ı n öne m l i b i r bakış açısı o l m u ş t u r. Kitle topl u m u n u n yü ksek kü ltü r üzeri ndeki etki leri ha kkı n d a ki ta rtışmada bu a n layış göz a rd ı ed i l d i ğ i nd e -çü n kü tartış mayı ken d i yü ksek kü ltü r a n layı ş l a r ı n ı esasen edebiyat kon us u n d a 1 3 Örneğ i n Erich Gutkind'ın etkileyici kitabına bakın ız: Our World from the Air
(Ga rden City, N.Y.: Doubleday, 1 952). Ayrıca Bernard Rudofsky' n i n Eyl ü l 1 96 1 'de Modern Sanat M üzesi için d üzen l ediği sergiye bakın ız.
KÜLTÜREL SÖYLEM KONUSUNDA AYRIŞMALAR
1 51
formüle eden h ü ma n istler biçi m lend i rm i ştir- kitle kü ltü r ü n ü n doğas ı n ı n en önem l i yön üyle, ya n i kesi n l i kle bir görsel kü ltür olduğu gerçeğ iyle yüzleşi l mem iştir. Çağdaş kültü rün bir bas ı l ı kü ltürden ziyade görsel kültür ha li ne gelmekte old u ğ u d ü ş ü nces i n i o l d u kça yeri nde b u l uyoru m . B u değ i ş i m i n kaynakları, b i r medya olara k fi l m ler v e tel evizyondan d a h a fazla, i n sa n l a rı n 1 9. yüzy ı l orta l a rı nd a deneyi ml emeye baş l ad ı kları yen i coğrafi ve sosya l ha reketl i l i k d uyg u s u ve b u tepki içinde ortaya çı ka n yen i estet i ktir. Ka pa l ı meka n l a r o l a n köy ve ev yerini gezmeye, (de m i ryol u n u n icadıyla) hız heyeca n ı na ve gez meyle i l i ş ki l i hazl ara, plaja, plaza l a ra ve Renoir, Manet, Seu rat' n ı n v e d iğer e m p resyon i st v e post- e m p resyonist ressa m l a r ı n o l d u k ça baskı n biçimde resmettikleri benzer g ü ndel ik hayat de neyi m lerine bıra k m ı ştı. Mars h a l l Mclu h a n ' ı n 'sıca k' ve 'soğ u k' medya ayrı m ı ve o n u n tel evizyo n u n yarattığı 'küresel köy' fi kri bana, basit b i r düzey d ı ş ı nda, fazla a n l a m l ı görü n m emekted i r. ( B i l a kis, daha geniş i l eti şim ağları n ı n yayı l ması daha büyük top l u m ların pa rça l ı etn i k ve kökensel biri m l ere ayrı ş m a l a r ı n a yol açma eğ i l i m i nded i r.) Fa kat b i l g i n i n o l u şmasında matbuat ı n ve görse l i n görel i a ğ ı rl ı kl a rı b i r kü ltürün i ç-bütü n l üğ ü bakı m ı nd a n son uçlara sa h i ptir. Yazı l ı med ya bir arg ü m a n ı kavra mada veya bir görü ntüyü d ü ş ü n mede ken d i kend i n e öğrenmeyi ve d iya l o ğ u m ü m kü n kı lar. Matbuat sade ce b i l i şsel ve semboliği d eğ i l , ayn ı za ma nda, daha önem l isi, kav ra msal d ü ş ü n me n i n zoru n l u ta rzı n ı vurg u lar. Görsel medya b u rada si nema ve televizyo n u kasted iyorum- seyirciye kend i tem pos u n u e m poze eder v e sözcü klerden ziyade görüntül eri vurg u l a rken kavra mlaştırmaya değ i l d ramatize etmeye davet eder. Tel evizyon ha berleri fe l a ketlerle ve i n sa ni trajed i lerle i l i ş ki l i yen i yerleri vurg u l a rken a r ı n maya veya a n l a maya d eğ i l, aksine d uyg usa l l ı k ve acı maya, hızla tüketi len d uyg u l a ra ve olaylara sözd e katı l ı m la i l i ş ki l i sözde b i r ritüele davet eder. Ve bu ta rz ka ç ı n ı l maz o l a ra k aşırı d ra matizasyon i ken, tepki ler çoğ u kez ya gösterişli ya da boş şeyler h a l i n e g e l i r. Tiyatro sanatı ve res i m benzer b i ç i m d e ş o k ed ici gösterileri a rtı rmaya, ekstrem d u ru m la rı a ra maya odakl a n ı r ve daha ya kı n l a rda seyirciler farkl ıla şı rken si nema d a ayn ı s ı n ı ya pmakta d ı r. En 'ka m usa l ' a raç olan televizyo n u n kend i s ı n ı rl a rı va rd ı r. Yine de bir bütü n olarak görsel kü ltür, kültüre l yığ ı n ta rafı n d a n beni msenen modern itki leri yazıya dök-
1 52
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
meye kıyasla daha kolay idare ed i lebi l d i ğ i için, içeri ğ i d a h a h ız l ı t ü ke n i r.
Rasyonel Kozmosun Tükenişi Batı l ı estet i k gaye, 1 6. yüzyı l orta l a r ı n d a n 1 9. yüzyı l ı n orta l a r ı n a kad a r, rasyonel meka n v e za m a n organ izasyo n u etrafı nda sanatın bel l i formel i l keleri n i ortaya koymakt ı . Estet i k uyu m idea l i odağ ı n b i r i l i ş kisel bütün v e b i r form birliği o l d u ğ u d üzen l eyici b i r i l ke o l a ra k işled i . Rönesa n s resm i , Al berti tarafı nd a n ortaya kon u l a n i l keler içinde, sadece bir manzara n ı n tasvi rine formel matematik sel i l keleri uyg u l a ması (örneğ i n orantı ve perspektifi n rol ü ) bakı m ı nd a n değil, ayn ı za manda ayrıca sanatı rasyonel b i r "deri n l i k o l a ra k uzay" v e "ard ı ş ı kl ı k o l a ra k za man" kozmog rafyas ına dön üş türmeye ça l ı şması bakı m ı nd a n d a 'rasyonel' idi. M üzikte, h armo n i k a kortların ku l l a n ı l maya başlaması Batı ' n ı n bi rici k bir özel l i ğ i o l a n riti m v e melod iyi ya pısal bir harmoni i ç i n d e b i r a raya geti ren ve 'ön plandaki' melod iyi 'fo n d a ki' a kortlarla dengeleyen d üzen l i b i r ses a ra l ı kl a rı ya pısına yol açtı. N eo-kla s i k eleşti rmenlerin niyeti, örneğ i n Lessing'in Laocoön ad l ı eserin d e amacı estetik a l g ı n ı n yasa l a rı n ı 'ortaya koymak'tı : fa rkl ı d uyusa l a raçlarla ça l ışa n ş i i r v e resi m ya ratı l ma l a rı n ı d üzen l eyen i l keler bakı m ı n d a n fa rkl ı d ı r, ç ü n kü res i m sadece eyle m i n uza m d a ki t e k bir a n ı na yoğ u n l a şa b i l i rken, ş i i r za manda a rd ı ş ı k eyl e m l erle i l g i l id i r. 1 4 H e r sanat t ü r ü kendi i l işki l i a l a n ı na sa h i ptir ve b u n la r bi rbiriyle b i r karı ş ı m o l u ştura mazla r. Bütün b u n l a r ı n altında t e m e l b i r kozmoloj i k d ü nya tasavvuru vard ı : deri n l i k, bir üç boyutl u uzayı n ya ratı l ması gerçek dünya n ı n b i r s i m ü l a syon u n u sağ laya n b i r 'içsel uza kl ı k' yarattı; bir başla n g ı ç, orta v e son fi kri içeren a n latı b i r i lerleme ve bitiş d uyg usu sağlaya n a rd ış ı k bir kronoloj i k zi ncir ya rattı. Kökenler Rönesa ns'ı n uzay a n l ayışlarına dönüş olmasına rağ men, o n l a r ı n kayn a ğ ı n d a N ewtoncu bir 'd üze n l i evren ' o l a ra k d ü nya görüşü va rd ı . J o a n Gadol'un ifadesiyle: 1 4 "Kural şudur: za manda a rdışıklık şairin alanıyken, uzayda bir-arada-bu l u n
ma sanatçı n ı n alanıdır. Za man olara k uzak i ki noktayı bir ve ayn ı resim içinde bir a raya g eti rmek zoru n l u olara k . . . ressa m ı n -iyi beğen i n i n asla yaptı rım olamayacağı- şiirin alanını i h l a l etmesidi r", G. E. Lessing, Laocoön (New York: Noonday Press, 1 965: ı 09).
KÜLTÜREL SÖYLEM KONUSU NDA AYRIŞMALAR
1 53
Avru pa l ı sa na tın a n a öze l l i kl e ri n i 1 9 . yü zyı l dolayı m ıyla g e l e n b u Ö k l i d c i u z a y a n l ayışı b i çi m l e n d i rm i şt i r . Perspektifte, o rga n i k fo rm i d ea l i n d e v e k l a s i k d ü z e n l e m e l erde estet i k harmani teorisi terk e d i l d i kten s o n ra d a orantı n ı n u zaysa l ma ntığı uzun s ü re de vam et m i ştir . Fel sefe d e e m p i ri z m i n o rtaya ç ı k ı ş ı n d a n son ra ' d ü zen l i o ra n l a r' a rt ı k aslında 'nes n e l ' o l a ra k, ya n i Doğa n ı n olgusa l d ü nya n ı n elementl e ri n i b i r b i r i n e bağladığı uyu m l u i l iş k i l e r o l a r a k görü l e mezd i . Yi ne d e sa natsa l u z a y geomet r ik o l a r a k yasa l a ra bağlı ve tek-biç i m l i o l a ra k ka l maya d eva m ett i . O rasyo n e l o l a ra k ka l d ı , M a n iyerizmden E m p resyo n izme ka d a r Rön esa n s st i l d e k i bütün d eğişi k l i k l e r a ra c ı l ığıyla ' k u ra l' a gö re yö n eti l d i v e b u n u n n e d e n i yen i sa n atsa l d ü nya i mgesi n i d ü z e n l eyen u zaysa l sezg i n i n ayrıca y e n i b i r teori k d ü nya res m i o rtaya ç ı ka rmasıyd ı . Ye n i b i r kozmoloj i bu sa natsa l i m geyi d a h a ö n c e k i estet i k-metafi z i k te m e l i b e n i m seyerek d e ste k l e m eye b a ş l a d ı . N i hayeti n d e m o d e r n Avru pa' n ı n evre n i n h o m oj e n l iğ i n e v e siste matik, rasyo n e l d ü ze n i n e s a n atsa l i n a n c ı n ı m eşru k ı l a n şey başlangıcı Ko pern i kç i d ü n ya siste m i i ç i n d e b u l u n a n b i l i msel koz moloj i i d i . 15
Çoğu Batı l ı sanatın ve edebiyat ı n esteti k gayele ri n i d üzen l e yen i kinci klasik i l ke mimesis fi kri veya gerçekl iği ta klit a racı l ı ğ ıyla yoru m l a m a idi. Sanat doğa n ı n bir aynası, hayat ı n b i r tem s i l iyd i .
1 5 Joan Gadol, Leon Battista Alberti, Universal Man o f the Early Renaissance
(Ch icago: U n iversity of Chicago P ress, 1 969: 1 5 1 ). Modern uzay ve za man a n l ayışı n ı n ortaya çıkışını ve dön ü ş ü m ü n ü matemati kten sanata kadar çeşitl i a l a n l arla i l işki içinde- ana hatlarıyla sy nan m uazza m çalışma Ernst Cassirer'in 'The lndividual and the Cosmos" a d l ı yazı s ı d ı r: b kz. Renaissance Philosophy, ed. Ernst Cassirer et al. (New York: Barnes and Noble, 1 963). Cassire r'in fi kirleri m üstesna bir biçimde opti k teorisiyle ve Erwi n Pa nofsky'ye göre ressa m ı n uzayı görse l leştirmesiyle i l işki l iydi . Panofsky Al berti'den bah sederken şöyle yaza r: " ... bir resm i bir pence reyle ka rşılaştır m a k sanatçıya dolaysız b i r gerçekl i k ya klaşı m ı atfetmek veya ondan böyle bir şey beklemektir. .. Ressa m Aristoteles tarafından bel i rti lenin, Aq u i n a l ı Thomas ve Meister Eckhart ta rafı ndan i d d i a edilenin a ksine, a rtı k "kendi ruhundaki ideal bir i mgeyle" değil, gözü ndeki opti k i m geyle ça l ı ştığına i n a n ı r. .. Özetle, Hellenistik and Roma resmi nde varsayı lan ve sunulan uzay Picasso'yla b i r l i kte modern sanatta varsayı lan ve sunulan uzayı kara kterize eden i ki n itel i kten yoksundur: sürekl i l i k (böylece ölçüleb i l i r l i k) ve sonsuz l u k". Bkz. Erwin Panofsky, Renaissance and Renascences in Western Art (Stockh o l m : A l mqvist and Wi ksell, 1 960: 1 20, 1 22 ve devamı).
1 54
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
B i l g i 'orada' olan şeyi n -Spiege/bild [su ret] a racı l ı ğ ıyla b i l i nen- b i r ya n s ı ması, görü l en şeyi n d uyu m l a rl a a l g ı l a n d ı ğ ı biçi m iyle kopya sıyd ı . Değerlendi rme özünde derin d üş ü n me, gerçekl iğe d i kkatl i bakmayd ı ve gerçekl iğin mimesisi o n u n değeri üzeri ne b i r d ü ş ü n m e i d i . Deri n d ü ş ü n m e seyreden kiş i n i n (ba ş l a n g ı çta temaşa a n l a m ı n a gelen) theoria ya ratması n ı m ü m kü n kı l m a ktayd ı ve theoria bir nesne veya deneyi m i özü m seyebi l mek ve değerlen d i rmek için gerekl i za manı ve meka n ı beli rleye bi l mek a macıyla o n u n l a a ras ın a bir mesafe -genel l i kle esteti k b i r mesafe- koya b i l m e a n l a m ı n a gelmekteyd i . Modernizm mimesisin y ı kı l ma s ı d ı r. O d ı ş gerçekl i ğ i n önce l i ğ i ni, veri l i o l d u ğ u n u ka bul etmez. B u gerçekl iği y a yeniden d üzen lemeye ya da bi reyi n -kendi i l g ileri ve estetik çaba l a rı n ı n kaynağ ı o l a ra k- kendi içi ne, özel deneyi me çeki l mesi n i sağla maya ça l ış ı r. Bu d eğ i ş i m i n köke n l eri fel sefede, esasen Desca rtes'ta ve Ka nt'ı n kod l a d ı ğ ı yen i i l kel erde yatmaktad ı r. B u rada a n l a ma n ı n kriteri olara k ben liğe ve bi l g i n i n kaynağı olara k -nesnen i n ka ra kterin den ziyade- bilenin etki n l i ğ i n e vurgu va rd ı r. Kantçı d evri mde (Kant b u n u Kopernikçi bir d evri m olara k a d l a n d ı rır) zi h i n d ü n ya n ı n ka rmaşası içinde deneyi m i gözd en geçiren ve ayı rt eden, ancak yine de bu işlem leri a l g ı n ı n veri l i eksen leri olara k sabit uzay ve za m a n koord i n atları içinde gerçekleştiren a ktif fa i l d i r. Yi ne de b u m ü d a h a l e gerçekl eşti ri l i r. Etki n l i k -ya pma ve etme- b i l g i n i n kayna ğ ı h a l i ne gel i r. Theorian ı n v e i l k nedenleri n yeri ne praksis ve son uç geçi r i l i r. Sanatta ve edebiyatta bi l g i n i n etki n l i ğ i teorisi eski mimesis ta rzları n ı n ve eski uzay ve za m a n koord i natları n ı n dönüşmes i n i n fa i l i h a l i n e g el i r. V e d e r i n d ü ş ü n me n i n yeri ne ka rşı m ıza duyum, simültanelik ve etki yaratma ç ı kar. Bu yeni gayeler 1 9. yüzyı l orta l a r ı n d a n 20. yüzyı l orta l a rı n a kadar bütün sanatların dolaysız or ta k, formel b i r senta ks ı n ı ol uşturm uştur. Al berti b i r res mi görünen d ü nyayı seyretmen i n bir a racı olara k ele a l ı r; bu [seyretme] d e r i n d üş ü n me n i n v e seyreden v e deneyi m a ra s ı n d a ki 'mesafe' n i n temel i i d i . Modern resi m ta mamen fa rkl ı b i r görüş biçim iyd i . Ceza n n e için mimesis olarak doğa n ı n yad s ı n ması söz kon usuyd u . O kendi esteti ği nde şu ü n l ü i l keyi i l a n etm i ştir: gerçek d ü nya n ı n b ü t ü n ya pı ları üç temel c i s i m kü p, kü re ve kon i n i n çeşitlerid i r. Ve o ken d i resi m uza m ı n ı bu form l a rd a n b i ri n i veya b i rkaç ı n ı vurg u la m a k için resim d üzlemleri içinde or-
KÜL TÜREL SÖYLEM KONUSUNDA AYRIŞMALAR
1 55
gan ize etm i ştir. Turner'la b i rl i kte nesneleri b i l d i ğ i miz b i ç i m iyle beti m lemekten alg ıyla i l i nti l i d uy u m l a rı ya ka l a maya doğ ru Ka r tezyen d ö n üşe va rı rız. Turner' ı n "Ya ğ m u r, B u h a r ve H ız" a d l ı ese rinde, ya n i Tha mes nehri üzerindeki b i r köprüd en geçen b i r tren res m i nde h a re keti d a h a önceden asla ya pı l m a m ı ş bir biçimde ya ka l a ma çabası görü rüz. Uzay ve hareket a n layı ş ı n d a ki bu değ i ş i m ler ma ntı ksal olara k modern izmi doruğ u n a -post-em p resyon izm, fütü rizm, d ı şavu rumcu l u k ve kübizme- götüren fa rkl ı hareketler içinde gerçekleş ti. Ve tekn i kler yen i yöne l i m l eri ifade etmek için geliştiri l d i . Va u l l i ard ' ı n res i m l erinde fig ü rlerin kıyafetleri nde ön p l a n a çıka n desen d uva r kağıtlarındaki desen leri n tekrarlarıyd ı , bu yüzden şeki l (fi g ü r) ve zem i n neredeyse b i rd i . M u nch'un resi m l erinde res m i n 'iç uza k l ı ğ ı ' d a raltı l m ı ştı ve böyl ece, yata ğ ı n kenarı nda otu ra n genç kız res m i n d e o l d u ğ u g i bi, ön taraf ve zem i n a rasında uza kl ı k çok azd ı ve resi m uyum içinde "hare ket l i kı l ı n ma ktayd ı". Post-em p res yon izmin yen i ru h u n i n a n c ı n ı ortaya koya n teori sye n i M a u rice Denis "Panj u rları ka patm a m ı z gereki r" der. Bir res i m bir deri n l i k ya n ı lsaması i d i , i ki kısımda üç boyut l u l u k ya n ı lsaması değ i l, a ksine dolaysızl ı k u n s u r u n u n h a ki m olduğu tek bir yüzey idi. Ka nt uzay ve za m a n kateg ori leri n i n sentetik apriori old u ğ u n u, ki ş i n i n deneyi m l eri org a n ize etmes i n i m ü m kü n kı l a n sa bit kate gori ler old u kl a rı n ı söyl emişti. Fa kat bu a rg ü m a n Di lthey' ı n tarih selci l i ğ i n d e uzay ve za m a n ı n ı n bile gerçekl iği temel deneyi m le me tarzl arı, sabit ol mayı p fa rkl ı kültürel ta rzla r olara k a l ı nd ı ğ ı b i r şeye dön ü ştürü l ü r. B u yüzden, s a b i t b a k ı ş açısı n ı n v e seyi rc i n i n nesnel ka rş ı l ı ğ ı n ı n yeri n i rölativizm v e ta rihsel perspektif a l d ı . Sa natta bu değ işen bi l i n ç fütü rizmde ve kübizmde temsil ed i l m işti r. Fütüristler için uza kl ı k hem za mansal hem meka nsal o l a ra k yoktur. O n l a r kendi 'Teknik M a n ifesto'larında bir resm i d üzen l e medeki hedefleri n i n "seyi rciyi res m i n merkezine yerleşti rmek" ol d u ğ u n u i l a n ettil er.1 6 O n l a r ı n ya p maya ça l ı şt ı kl a rı şey, yan i nesne ve d uyg u a ras ı n d a özdeşl i k d ü ş ü n ceyle değ i l eyl emle sağ l a n a bi l i rd i . Jos h u a Taylar aynı ta rafsızl ı k içinde "d ü nyayı seyi rci n i n zih n i n i n içine sokm a k isted i ğ i m iz" söylenebi l i r der. Kübizmde ka rş ı m ıza, ya rı - karışı k b i r biçi mde, görel i l i k an layışlarına bir ya klaşma 16
The "Tech n ical Man ifesto", Futurism, ed. Joshua Taylor, (New York: Mu seum of Modern Art, 1 96 1 : 1 25-1 27).
1 56
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
çabası çı kar. C. H . Wad d i n gton ş u n u söyler: Görel i l i k teorisinde "kl a s i k fizi kte üzeri nde d ü ş ü n ü l m eyen bi r şeyle -her b i ri d iğerleri kad a r iyi b i r 'uzay çerçeveleri' çokl uğ uyla- karşı laştı k". Kübistler için, gerçekl iği kavra mak, böylece, şeylere "ayn ı anda her taraf ta n " bakma ve farklı nesneleri n çokl u d üzlemleri n i resm i n d üz yüzeyi n i n tek d üzlemi üzeri n e yerleşti rerek s i m ülta n e l i k d uyg u sunu ya ka l a ma a n l a m ı na g e l m e kted i r. B u rada tek görüş açısı s i m ü lta n e b i r biçimde ayn ı d üzlemi kesen çokl u görüş a ç ı l a rı n ı n üzerine yerleşti ri l i r. Nite ki m, modern res m i n n iyetleri ayı rt ed i l mekted i r: senta ks d üzeyi nde d üze n l i uzayı bozma; kendi estetiğinde nesne ve se yirci a rasında köprü kurma, bizzat seyi rc i n i n üzeri ne 'g itme' ve etki ya rata ra k ken d i n i doğrudan o l u şturmas ı n ı sağ l a ma. Kişi sah neyi yoru m l amaz; tersine onu b i r d uyg u olara k h isseder ve bu d uyg uyla kavra n ı r. ***
Mal l a rme " . . . m u ğ l a k edebiyatl a üzeri n i çizmeyi"; ka ba gerçekliğe old u kça s pesifi k b i r refera n s l a tüm sözc ü klerin üzeri n i çizmeyi ve bizzat sözcü klere ve o n l a r ı n deyi m ve c ü m l e içindeki i l işkilerine yoğ u n laşmayı" sa l ı k veri r. Joseph F ra n k'ı n ifadesiyle "Modern ş i i r d e estet i k form böylece okuyucu n u n d i le ka rşı tutu m u n u ta m o l a ra k yen iden yönl e n d i rmeyi gere kti ren b i r uzay-mantığı üzeri ne kuru l u r. Herh a n g i bir sözc ü k g r u b u n a öncel i kl i refera n s ş i i r i n içine b i r ş e y yerleştirmektir, modern ş i i rd e d i l gerçekte refleksifti r. A n l a m - i l i şkisi sadece za m a n içinde a rd ı ş ı k olarak o ku n d u klarında b i rb i rl e riyle h i ç b i r a n laşı l ı r i l iş kiye sah i p ol maya n 'sözcü k-g rupları uzayı' içinde eşa n l ı o l a ra k a l g ı l a nd ı klarında ta m o l u r".1 7 H e m a rd ı ş ı k l ı k bir a n l a m kılavuzu olarak rol ü n ü kaybeder, hem d e ayrıca bel i r l i b i r sözc ü k i l e bel i r l i bir a n l a m a rasında b i r m üte ka b i l iyet old u ğ u fi kri param pa rça o l u r. P a u l Demeny'ye ü n l ü bir mektu pta R i m ba u d sözl ü k ta n ı m l a r ı n ı n , sabit senta ks ve g ra mer kura l l a rı n ı n a kademisyen ler için sadece fos i l ler old u kları n ı iddia eder. Her sözc ü k b i r ide -Aldous H uxley' n i n deyi m iyle, "rahatsız ed ici bir m u a m ma d ı r". Roger Shattuck' ı n gözlemled i ğ i g i bi: "Ya1 7 Joseph Fra n k, "Spatial Form in Modern Literatu re", The Widening Gyre:
Crisis and Mastery in Modern Literature, (New Brunswick, N .J.: Rutgers Uni
versity P ress, 1 963: 1 5).
KÜL TÜREL SÖYLEM KONUSUNDA AYRIŞMALAR
1 57
zımda gerçek klas i k sti l bir sözc ü ğ ü n her özel bağ lamda açık, mantıklı b i r a n l a m a sah i p o l m a s ı n ı gerekti rmekteyd i. [Örneği n La B ruyere' i n " F i ki rlerim izden b i ri n i beti m l eyebilecek bütün fa rklı ifadeler a ras ı nd a n sadece b i ri d oğ r u d u r" sözü.] Sembol istler -ön cel i kl e Mal larme- için dil her bir sözcüğ ü n işa ret edebileceği fa rk lı yön leri n m i kta rı na bağ l ı o l a ra k a rtan b i r a n l a m gizemiyle do l uyd u . Ja rry bir meti nde keşfed ilebi lecek bütün a n l a m la r ı n ayn ı ölçüde meşru old u kl a rı n ı öne s ü ren benzer i leri b i r 'şi i rd e a n l a m teorisi'ni beni msemekteyd i . D i ğ e r hata l ı a n l a m ları kova n t e k doğ ru a n l a m yokt u r". 1 8 1 9. yüzyı l son larına doğru edebiyatta, sözc ü kler v e c ü m leler uyu m u içi nde, hayat ı n anlamı bi rbi ri n i izleyen ayrı kend i l i kler d eğ i l , a ks i n e b i r 'bi l i n ç akışı' i d i . B u teri m Wi l l ia m J a m es'e a itti r ve 1 890'da Psikolojinin İlkeleri a d l ı kita b ı n d a ku l l a n m ı ştı r. Teri m mer kezi kon u m u n u büyük ölçüde 1 892'd e yayı m l a n a n ü n l ü Psikoloji: Kısa Bir Ders ad l ı eseriyle kaza n m ıştır. B i l i n ç a kı ş ı fi kri, b i r za man a ra l ı ğ ı olduğunda b i l e, zam a n geçti kten son ra bilincin hala bu za m a n ara l ı ğ ı nd a n önceki b i l i nçle örtüştüğ ü n ü, böylece 'yaşanı lan za m a n ' ı n kronoloj i k d eğ i l eşa n l ı old u ğ u n u ima eder. A n l a m h issi m iz i ç i n e ş i t ö n e m d e o l an , za m a n bir b i l i n ç akışı olara k ya şa n d ı ğ ı n d a bu akışın geçi ş l i u n s urları n ı n kend i l i kleri n işa ret etti k leri temel n o kta l a r kadar a n l a m a ve etkiye sa h i p o l m a l a rıd ı r. Ja mes'in di kkat çekici b i r ifades i n d e yazd ığı gibi "bir d uyu m ve, ona i l işkin bir d uyum, fakata i l işkin d uyum ve tarafından duyum gibi kolayca bir mavi d uyu m u nd a n veya b i r soğ u k duyu m u n d a n söz edebi l i riz. Fakat yine de söz etmeyiz: ç ü n kü bu kada r kökleşen d uyum sadece temel parça l a r ı n va rl ı ğ ı n ı ta n ı ma a l ı ş ka n l ı ğ ı m ız h a l i n e gel i r, d i l bizzat başka bir ku l l a n ı ma yönelmeyi adeta red d eder". Geleneksel d i l geçişli önermelerin köprü görevi üstlend iği bir d üze n l i özler fi kri ne sah i p ken, modern edebiyat bu geçişli u n s u rla rın sadece d uyg u n u n s i n i rsel uyarı m l a rı n ı i l eten, bir şeyi d uyumlar labirenti içine soka n nöronlar olduğunu vurgula maya çal ışmışt ı r. Bu g i rişi m i n habercisi Flau bert'in Madam Bovary ad l ı eserid i r. Sah nede, kasa ba panayı rında (burada Joseph Fra n k'ın açıklamasına bağ l ı kalaca ğ ı m), caddede a kı n akın i lerleyen, itiş kakış içinde, çiftl i k hayvanları n ı n a rası na karışmış h a l d e bir kalaba l ı k va rd ı r. B i r cadde18
Roger Shattuck, The Banquet Years (New York: Random House, 1 968: 36).
1 58
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERi
de bir platformu n üst tarafı ndaki bi raz yü ksek bir yerde tumtu raklı kon uşma yapan memurlar vard ı r. Manza rayı yukardan gören bir pencereden bakan seyi rci ler Emma ve Rodolphe sevg i l i lerd i r, olan ları izlemekte ve aralarında ya pmacık bir tavı rla konuşmaktad ı rl a r. Flaubert bu sa hneyi daha son ra yorum l arken şöyle yaza r: "Her şeyi n ayn ı anda işiti l mesi gereki r; ineğ i n böğ ürtüsü n ü n, aşıkların fısı ldaşmaları n ı n ve memurların tumturaklı sözlerin i n ayn ı anda işiti l mesi gereki r". Fakat d i lde a n l a m za man ilerlerken ol uştuğu için, zamansal a rd ı ş ı klığı bozma d ı ş ı nda deneyim i n bu eşan l ı l ığ ı n ı yaratma k i m kansızd ır. V e kes i n l i kle Flaubert'i n ya ptığı bud u r: o i leri ve geri gid işlerle a rd ı ş ı kl ı ğ ı boza r (bu sinematog rafi k analoj i kasıtlı d ı r) ve son bir ses artışıyla ard ı ş ı k iki şey bi rleşi k bir etki ya ratmak için tek cümle içinde bir araya getiri l i r -M. le President aşıklar a ra sındaki ka rşı kon u l a maya n ma nyetik cazi beyi beti m lerken Cincin natus'tan ve Rodolphe'tan a l ı ntılar yapar. Formu n b u mekansa l laşmasıyla hareketsiz bir za m a n a ra l ı ğ ı i ç i n d e d i kkati i l i şki lerin etki l eşi m i ne sa bitlemek i ç i n bir a n l atı n ı n za man-akışı n ı (Joseph Fra n k' i n deyi miyle) kesi ntiye uğ ratı l ı r. O Ja mes'in 'a l g ı sa l a kış' olarak ad land ı rd ı ğ ı şeyi ya ka l a m a k ku l l a n d ı ğ ı bir stratej id i r. Gertrude Stein, J a m es Joyce ve Virg i n ia Woolf' u n deneyleri n i n ka l bi nde y e r a l a n diğer stratej i okuyucuyu bizzat za m a n ı n akışı içine d a l d ı rm a ktır. Vi rg i n i a Woolf Jacob'un Odası' nda ( 1 922) b i rb i ri içinde gözden kaybol a n 'imgeler etki l eş i m i ' a rac ı l ı ğ ıyla b i r d uyarl ı l ı k değ i ş i m i ya ratı r. Bayan Dal/oway'de b i r kad ı n ı n hayat ı n d a ki b i r g ü n ü n h i kayesinde geçm i şe dönüşler tekn iğ iyle b i l i nç-a kışı yarat ı l ı r. Dalgalar' da ( 1 93 1 ) roman ta mamen bir d izi iç d iya logd u r. Joyce' u n Ulysses ad l ı rom a n ı nda ( 1 922), u sta l ı ğ ı n bu en s ı radı şı serg i le n i ş i n d e, bütü n za manı bir a raya getirme tekn i k leri ku l l a n ı l ı r ve değişen perspektifl er fi kri, b i r h i kayen i n bi rçok biçimde a n latı l a bi leceğ i n i göstermek için, sadece bir a raya ge tirmelerle ve geçmişe dönüşlerle değ i l , ayn ı za manda her bir böl ü m için ayrı b i r sti l ben i msenerek vurg u l a n ı r. Gertrude Stein, bütü n b u çaba l a r ı n i l ki nd e ( 1 925'te yayı n l anan, fa kat 20 yıl önce yazı l m ı ş Amerikalıların Oluşumu'nda) ('a n latı'yı d eğ i l ) ke ndi 'za man-bi l g i ' fi kri n i b i r a i l e n i n ta m ve basmaka l ı p tari h i n i (yaklaşık 900 sayfada) ş i m d i ki za man d i l iyle yaza ra k örneklemeye ça l ış ı r. Bu romanda gözlemleri n i şöyle ifade eder
KÜLTÜREL SÖYLEM KONUSUNDA AYRIŞMALAR . . . Amerikalıların Oluşumu ' n d a . . .
1 59
h a kk ı n d a k a d e m e l i o l a r a k ve
d i kkatlice d ü ş ü n m e m gere ken i k i şey keşfett i m : b i l gi n i n deyim yeri n d eyse bellek sayes i n d e e d i n i l d iğ i n i ; fa kat bir şeyi b i l d iğ i n iz d e belleğin d evreye g i r m ed i ği n i . Bir şeyi b i l d iğ i n i z i n b i l i n c i n d e o l d u ğu n u z herha ngi b i r a n d a b e l l e k h i ç b i r r o l oyn a m a z . B i r başka şeyi hissettiğ i n i z d e d e b e l l e k d evreye girmez. Dolays ı z l ı k d uygu s u n a sa h i ps i n i z d i r . . . . Bu mevcut d o l aysı z l ığa h e r h a ngi b i r şey i n i ç i n e s ü r ü k l e n m e d e n u l a şmaya ça l ı şt ı m . G e n i ş z a m a n k i p l e ri n i, ye n i gra m er ya p ı l a r ı n ı k u l l a n m a k zoru n dayd ı m . G r a m e r ya p ı l a rı doğru d u r, fa kat b u do laysızlığı y a ka l a m a k i ç i n d eğiş m e l e r i gere k i r . Kısaca, b u n d a n son ra dolays ı z l ı k d uygusu n u ed i n m e n i n h e r m u htemel biçi m i n i de n e m eye ç a l ıştı m ve pratik o l a ra k b ü t ü n ça l ı ş m a m ı bu yönde s ü r d ü rd ü m . 19
M üzi kte de benzer değişme örüntüleri b u l u n m a ktad ı r. Moder n i st ka nonda sese -ya n i sadece ön p l ana ç ı kana- artan b i r takıntı o l m u ştur. Wag ner'den Schoe n berg'e kad a r değ i ş i m bu geçişi göstermekted i r. Schoenberg ' i n erken dönem ça l ı şması Wag ner'i n etki s i n i göstermekted i r, fa kat d a h a son ra Schoen berg ya pısal b i r a rka-plan harmoni zoru n l u l u ğ u n u reddetmiş v e ya pısal i l keyi sad ece öne çı kana uyg u l a m ı ştır. Bu i l ke Schoenberg'i n ta kipçisi m üzi kte bile terk ed i l m i ş ve şa n sa bağ l ı elementl er, 'tı n ı desen l eri' veya, John Cage'i n m üzi kteki yen i l i klerinde o l d u ğ u g i bi, sessizl i k i ç i n g erekl i zaman seri leri neredeyse ta mamen terk ed i l m i ştir. 1 890- 1 930 arası modernizm i n kend i parl a k sti l a n layı ş ı nda ve parlak form deneyl erinde en etki l i dönemiyd i . 45 yı ldan beri bu dönemd e, teknolojiyi m üzikle veya teknolojiyi res i m ya da m i ma riyle kaynaştıra n ça ba l a r (örneği n Rauschen berg'in ya rattığı 'ışık desen leri'n i n ve 'heyke l ' aranj m a n ı n ı n seyi rci lerin paspart u l a r* üzeri n e basm a l a rıyla veya bir seyi rc i n i n beden i n i n sensörler üze rind eki ı s ı etkileriyle tesad üfi olarak değiştiği orta m l a r), sanat ı n (nesnelerden ziyade) b e l l e k üzeri ndeki yükü n ü a rtı ra n (akı lda
1 9 Stein'ın beti m lemesi i ç i n , bkz. " H o w Writi ng Is Written," Oxford Üniversite
si'nde veri len bir ders, yen iden basım, b kz. Somerset Maugham, lntroduc tion to Modern English and American Literature (New York: New Home Lib ra ry, 1 943: 1 3 56- 1 365). * resi m ve çerçeve arasındaki ka rton kenar (Ü.T.).
1 60
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELiŞKİLERİ
ka l ı c ı h içbi r şeyi n ka l ma d ı ğ ı ) 'ortam l a r' b i r ken a ra b ı ra kı l ı rsa, ne redeyse denen meyen hiçbir yen i l i k yoktu. Tek b i r estetik o l m u şsa o d a nesne fi kri n i yıkma g i ri ş i m iyd i . Bu değişen b i r sanat ı n 'sü resi' [a kışı] an layışıyla başladı. Tchel itchew b i r za m a n l a r Picasso' n u n res i m leri n i n ku l l a n ı l a n tuva l i n ka litesi nedeniyle 5 0 y ı l d a n d a h a fazla ka l ı c ı olmayacağ ı nd a n ya kı n m a kta v e Picasso b u iddiaya omuz s i l kmekteyd i . Sa n atta, Ti nguely'n i n makinelerinde kend i n i i m ha olara k d eneyler va rd ı; veya Picasso'n u n Clouzot'da n 'a l d ı ğ ı ' (fi l m i n üzeri ne kayded ilen) 'flaş res i m l er' g i b i 'ensta nta n e olaylar' mevcuttu. Yen i bir estet i k va rsa o da, Harold Rosen berg ' i n a n a l i zinde o l d u ğ u g i bi, res m i n a n l a m ı n ı 'eylem' içinde ta n ı m l a m a ktı, b u rada resm i n değeri n i n ü retilen nesnede d eğ i l, a ks i n e ressa m ı n o n u ü reten eylem inde yatt ı ğ ı ö n e s ü r ü l mekteyd i; v e seyi rc i n i n değerlendi rmeyi öğre n m esi gereken şey görd üğü i mg e değ i l, a ks i n e i mgen i n a rd ı ndaki kinestetik etki n l i ğ i n izleri i d i . Bu şeki l d e 'ye n i'ye yönelen s a n a t için en d i kkate değer yük o n u s ü rd ü recek 'bel l eğe' b i nd i ri l d i . ***
S ı radı şı görüş, bütün sanatlarda -resim, ş i i r, roman, müzikte- mo dern ist d ü rt ü n ü n sanat türleri n i n fa rkl ı doğa l a rı n ı n teme l i nde ifa d e n i n orta k bir senta ksı b u l u n d u ğ u d u r. O, bel i rttiğ i m g i bi, seyi rci ve sanatçı a rası n d a ki, esteti k deneyim ve sanat eseri a ra s ı n d a ki uza kl ı ğ ı n ortada n ka l kmasıd ı r. Bu psişik mesafe n i n, sosya l mesa fen i n ve estet i k mesafe n i n ortadan ka l kması o l a ra k görül ü r. Psişi k m esafe n i n o rtadan kal kması za m a n ı n askıya [paranteze] a l ı n ması a n l a m ı n a g e l m e kted i r. Freud'a göre b i l i nçd ış ı n d a zam a n h içbir a n lama sa h i p d eğ i l d i r: geçmişteki olayla r sanki ş i m d i ki olayl a rm ı ş g i bi, fa kat ş i m d i n i n dolaysızl ı ğ ı , güncelliği i l e deneyim l e n i r. B u n ed e n le, ken d i geçmiş i saklama yerine sa h i p olan ve öze l l i kl e çocu kl u kta yaşan a n şiddetl i korku ları i çeren b i l i nçd ışı teh d i d i n i büyük ölçüde s ü rd ü r ü r ve bunlar bastı rı l m a k zorunda ka l ı n ı r. F reud'da o l g u n laşma n ı n anlamı, geçmiş olara k geçmiş şey ile ş i m d i olan şey g i bi zoru n l u ayrı m l a rı yapmak için a raya zoru n l u mesafe koya b i l mek, ya n i b i r geçmiş v e ş i m d i d uyg usuna sa h i p ol m a ktı r. Fa kat modern ist kültürün doğrultusu bu geçmiş ve g ele cek d u yg u s u n u n yı kıl ması veya parça l a n masıd ı r. Proust' u n Kayıp Zamanın İzinde ad l ı roma n ı nd a d uyusa l deneyi m i radi o l maya n bel leği uya r ı r, geçm işin i ç i m izde ne kadar deri n lerde ka l d ı ğ ı n ı ve
KÜLTÜ REL SÖYLEM KON USUNDA AYRIŞMALAR
1 61
bel l e ğ i n ş i m d iyi nası l aşabi leceğ i n i gösteri r. Fa u l kner Ses ve Öfke ad l ı roma n ı nda ( 1 929) olayların ortasından başl a r. B i ri kon uşmak tad ı r, fa kat ki m o l d uğ u n u bi l m eyiz; sad ece o n u n Benjy i s i m l i a l ı k b i r çocuk o l d uğ u n u yavaş yavaş kavra rız, Benjy ayn ı za ma nda bir başka ka ra kteri n de adı olduğu için kafa m ız ka rışır. Ve rom a n iler l erken bel l e ğ i n karıştı rmaları içinden bir a rd ı ş ı kl ı kl a r d izisi n i ayı rt etm e m iz g erekmekted ir. Psi ş i k mesafe ortada n ka l ktı ğ ı nd a za m a n sa l l ı k d a ortadan ka l ka r ve za m a n oku n u n yön ü genel l i kle etki l i d i r. Nata l i e Sa rraute'u n öne s ü rd ü ğ ü g i bi, kişi herh a n g i bir uya r ı m veya hazı rl ı k ol madan da, ken d i rom a n l a rı n ı biçimlendi ren 'yöne l i m ler' veya h a reketleri n ta m merkezine d a l a ra k bel l i ö l ç ü d e sponta n el i k sağlaya b i l i r, fa kat o ayrıca b i l i n c i n i çok-biç i m l i b i r sapmadan o l g u n laşmaya d o ğ r u oda klayara k bi rey o l m a m ü cadelesi verirken doruğ u n da o l ma, başarı duyg u s u n u kaybed er. Estetik mesafe n i n ortadan ka l kması kişi n i n deneyi mler üze rindeki kontrol ü n ü -geri çeki l meyle ve sanatla 'd iya l oğ u n u' s ü r d ü rme yetis i n i - kaybetmesi demektir. Rus yönetmen Ta i rov'un 1 920'1erdeki deneysel tiyatrosu n d a sa h n e ve seyi rci a ras ı n d a h i ç b i r boş l u k, perd e ve kemer g i b i biçi msel bir bariyer yoktu. Eyl e m b a ş l a r v e seyirci içinde v e a rası nda gerçekl eşi r, seyirci eylem i n i ç i ne çeki l i r ve olaylara d a h i l ed i l i r. (8 fit g e n i ş l i ğ i nde v e 1 2 fit uzun l u ğ u nda o l a b i l e n güçlü d üz tuva l ler ü reten Mark Roth ko seyi rci n i n 1 8 inç uza kta d u rd u ğ u n u öne s ü rer.) Estetik mesafe n i n orta d a n ka l kması n ı n bel ki de en ya l ı n örneği son 2.500 yı l d ı r g e l i ş m i ş t e k yen i s a n a t biçi m i olan sinemad ı r. Sinema n ı n tekn i k doğası içi nde, ka ra n l ı k b i r sinema sa l o n u nda otu ra n seyi rciye o l ay mesafe (ya kı n çeki m veya uza k çeki m), 'görüntü n ü n ' s ü resi, b i r başka s ı n d a n ziyade bel i r l i b i r karaktere yoğ u n laşma, g ö r ü n t ü h ızı ve ritm i- 'em poze ed i l i r' (ve bu, esas itiba riyle, 1 930'1a rda Abel Gance'ın si nemasında veya d a h a sonra Cinera mada ve çok ekra n lı Rou n d h ouse fi l m l erd e uyg u la n m ı ştır) . Ve sinemati k tekni ğ i n etkisi -hızl ı çeki m, geri d ö n ü şler, tema ların bi rbi ri n i n i ç i n e g i rmesi ve a rd ı ş ı k d üzen i n ortadan ka l kması- romana baskı n çı kacak ölçüde yayg ı n laşm ış, m u lti medya ışı k gösteri l eri için b i r model sağ l a m ı ş ve rekl a m l a rın s u n u l u ş u n u ve ken d i m izi içine fı rlatı l m ı ş h a l d e b u l d u ğ u m uz d ü nyada h e r g ü n bize sa l d ı ra n bütün çok d uyu l u uya r ı m l a rı biçi m lendirmişti r.20 20 Burada sosya l mesafenin ortadan ka l kması soru n u n u esteti kten fa ktörler-
1 62
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Bütün b u n l a r, kaç ı n ı l maz o l a ra k, tüm i nsan d eneyi mlerinde orta k sağd uyusal algının ça rpıtı l mas ı na yol a ç m ı şt ı r. Dolaysızl ı k, etki, s i m ü ltanel i k ve esteti k -ve psi koloj i k- deneyi m biçi m i o l a ra k d uyu m u n etkisi h e r a n ı dramatize etmek, geri l i m l eri m izi a rtı rmak ve yine de herhangi bir çözü m, uzlaşma o l madan ya d a - b i r ritüe l i n serg i l en mesi olan- anı dönüştürmeden bizi ortada bı ra kmak t ı r. B u zoru n l u olara k böyled i r, ç ü n kü ya rat ı l a n etki ler içerikten (aşkı n bir a d l a n d ı rmayla b i r başka l a ş ı m d a n ya da trajed i ve ıstırap a racı l ı ğ ıyla bir arın madan) değil, a ksi ne neredeyse ta mamen tek n i kten kayn a kl a n ı r. S ü rekli uya r ı l m a ve yönel i m kaybı va rd ı r, yi ne de ayrıca psi ked e l i k a n geçti kten sonra boşl u k [d uyg usu] vard ı r. Kişiyi psişik b i r 'zi rve' n i n ya da del i l i ğ i n kıyı s ı nda ol m a n ı n heyeca nı sarar ve olayların içine fı rlat ı r; fa kat d uyular g i rd a b ı n a ka p ı l ma nın ötesi her g ü n kü h ayatı n sı kıcı ruti n l erid i r. Tiyatroda, perde iner ve oyu n sona erer. Hayatta, kişi eve gitmek, uyu m a k, ertesi sabah uya n m a k, d i şleri n i fı rça l a m a k, yüzü n ü yı ka m a k, tıraş o l m a k, tuva l eti n i ya pmak ve işe g itmek zoru ndad ı r. Her g ü n kü za man, zoru n l u olara k, psiked e l i k za m a n d a n fa rkl ı d ı r; ve a radaki bu ya rık ne kad a r genişleyeb i l i r? Modern a rayışı büt ü n boyutları içinde deneyi m i n çoğ a l m ası a rayı şı ve b u deneyi m l eri i n sa n l arın d uya rl ı l ı ğ ı n a açık k ı l m a g i ri ş i m id i r. Fa kat, en azı n d a n yü ksek kültür içinde (bu türden b i r a n layış h a l a m ü m kü n o l d u ğ u n d a bile) bu aşama n ı n son u n a g e l d i ğ i m izin s ü rekli işa retleri vard ı r, b u arayı şlar b i l hassa kültü rel kitle n i n basitleşti rmeleri n i aşmaktad ı r. Modernite n i n edebiyatı Yeats, Lawrence, Joyce ve Kafka'n ı n edebiyatı- Lionel Tri l l i n g ' i n d e n ziyade sosyoloj i k faktörlerde yatan nedenlerle bir kenara b ı ra kıyoru m . Fa kat etki ler de öne m l i d i r. Sosya l mesafenin ortadan ka l kması davra n ı ş kura l l a r ı n ı n ortadan ka l kması v e kişiler arasındaki teması yönetileb i l i r kılan ve b i reylerin kendilerine ait 'yü rüme mesafesi'ne sa h i p olmalarını m ü m kün kı lan medeni liğin aşınması a n l a m ı n a gelmekted i r. B u n u n ortaya ç ı ktı ğ ı d üzlemde kon uşma, beğeni ve sti l ayrı lı kları aşınır, böylece herhangi bir ku l l a n ı m veya g ramer bir başkası kadar iyidir. Kişisel a n lamda sosya l m esa fe nin o rtadan ka l kması mah remiyetin bir i h la l i, arzu lanabi l i r yerlerde di ğerleriyle resmi i l işkileri sürdürmekte giderek zorlanma, ka laba l ı ktan kaç ma ya da görevi n i ve işini kendine göre tan ım lama anlamına gelmektedir. Sosya l ha reketl i l i ğ i n o l d u ğ u top l u m l a rda birey Partiye, gruba veya top l u l uğa katı l ı r. Batı'nın hazcı top l u m l a rında görünür ilişkilere, bireyler arasın daki kişi l i k ve görünüşler sayesinde gerçekleşen hızlı karş ı l ı k l ı temaslara vurgu va rd ır.
KÜLTÜ REL SÖYLEM KON USUNDA AYRIŞMALAR
1 63
bel i rttiği g i b i "bir za m a n l a r d i n i n bel i r l i yönleri n i n i nsan zi h n i üzerinde uyg u la d ı ğ ı ka ra n l ı k g ücü bizzat" d evra l a n bir edebiyat tı r. O, ken d i n e özg ü biçi mde, manevi kurtu l uşla i l g i l iyd i . Fa kat o n u n mirasçıları kurt u l uşa i l g i leri n i kaybetmiş görü n mekted i r. Bu a n l amda, g ü n ü m üzde sanat post-modern ve post-H ı ristiya n hale g e l m iştir. Diğer ta rafta, bu g i d i şatı n d o l a m baçlı gayesi, böyl ece, Batı l ı d ü ş ü n ceyi 1 5 . yüzyı ldan beri biçi m lend i ren 'rasyonel kozmoloji'yi, ya n i za mansal a rd ı ş ı k l ı ğ ı (gi riş, gelişme ve sonucu), meka n ı n iç uza k l ı ğ ı n ı (ön-plan ve arka-pl a n ı , şeki l ve zem i n i), oran ve ölçüyü tek bir d üzen a n layışı içinde b i r araya getiren a n l ayışı ta htından i n d i rmektir. Esteti k, sosyoloj i k ve psiş i k bir o l g u olara k mesafe n i n ortadan ka l kması i n s a n l a r içi n v e d üşüncen i n organ izasyo n u için h içbi r sınırın, deneyi m ve değerlendi rmeyle i l işki l i h i çb i r d üzen l e yici i l ke n i n o l m a ması a n l a m ı na gel mekted i r. Modern insan için a rtık za m a n ve meka n b i r evi n koord i natları n ı ol uştu rma m a kta d ı r. Ata l a rı m ız, ne kad a r uzaklaşı rla rsa uzaklaşs ı n l a r, ken d i lerine kökl eri n i kaza n d ı ra n d i nsel bir daya nağa sa h i plerd i . Köksüz bi rey sadece dönecek b i r evi ol maya n bir kü ltürel gezg i n olabi l i r. Prob lem, böyl ece, kü ltürün bir tuta rl ı l ı k kaza n ı p kazanamayacağı, sadece biçi m i n d e ğ i l hayat ı n ve deneyi m i n bütü n l üğ ü n ü yeniden sağ l ayı p sağ layamayaca ğ ı d ı r.2 1
21 'Mesafe n i n ortadan ka l kması' teması ana hatla rıyla i l k kez k ı s a bir m a kale
de ortaya kon u l m uştu r (Encounter, Mayıs 1 963) ve bu kesimde bu maka leden önemli ölçüde, daha fazla açım layarak yararland ı m . Bu . a rg ü m a n ı n ka nıtı çeş itl i birçok kaynak içermektedir. Önceki di pnotlardaki a l ı ntı lara e k olara k aşağıdaki ça l ışmalardan o l d u kça ya rarlandım: Erich Auerbach, Mi mesis: The Representation of Rea/ity in Western Literature (Princeton: Pri nce ton U n iversity Press, 1 953); Joseph Frank, The Widening Gyre (New Brunswick, N.J.: Rutgers University Press, 1 963), bu kitapta kısa hali i l k kez 1 945'te Sewanee Review dergisinde yayı mlanan "Spatial Form in Modern Literature" isi m l i parlak makale yer a l m a ktad ı r; Aldous H uxley, Literature and Science (New York: Harper & Row, 1 963); Roger Shattuck, The Banquet Years (New York: Random House, 1 968); Joshua Tayl or, Futurism (New York: Museum of Modern Art, 1 96 1 ); C. H. Waddi ngton, Behind Appearan ce: A Study of the Re/ations Between Painting and the Natura/ Sciences in this Century (Ca m b ridge: M.l.T. Press, 1 970) . Wi l l i a m James'in bili nç-akışı ta r tışması i ç i n, b kz. Psycho/ogy: The Briefer Course, ed. Gordon All port (New York: Harper Torch book, yeniden basım 1 96 1 ).
B Ö L Ü M .....
1 960'LARI N DUYARLI LIG I
Her 1 0 yı l ı n ayı rt ed ici özel l i kleri va rd ı r -g ü n ü m üzd e top l u msal za m a n biri m leri olara k a kl ı m ıza on yı l l a r veya kuşa klar gelmekte d i r. 1 960'1ar b i r siyasal ve kültüre l rad i ka l izm dönemiyd i . İ ki rad i ka l izm de orta k bir isya n d ü rtüs ü n ü n boyu n d u r u ğ u nda olsa da, siyasal rad i ka l izm esasen sadece asi değ i l aynı za manda d evri m c i d i r ve ö n ce ki n i n yerine yen i b i r topl u msal d üzen i geçi rmeye çal ış ı r. Kültürel rad i ka l izm, sti l ve senta ksta ki biçi msel d evri m l er den fa rkl ı olara k, öfkeye yol aça n d ü rtüleri nedeniyle sadece bü yük ölçüde i sya n kard ı r; bu neden l e, 1 960'1arı n d uya rl ı l ığ ı nda kültürel m odern izmi n m erkezi önemde bir yön ü n ü n g ü c ü n ü yiti rd i ğ i n i g örebi l i riz. Dolayısıyla, bu 1 O yı l ı genel arg ü m a n ı m ı n örnek b i r va kası olara k a l ıyor u m . ***
1 960'1arın d uya rl ı l ı ğ ı ta n ı m l a n ı rken ona i ki şeki l d e bakı l a b i l i r: 1 950'1eri n d uya rl ı l ığ ı n a b i r tepki olarak ve 1. Dünya Savaşı'ndan önceki yılların modern izminde doruk noktasına ulaşan daha ön ceki b i r d uya rl ı l ı ğ ı n zıttı, a n cak ayn ı za manda b i r uzantısı olara k. 1 950'1erin d uya rl ı l ığ ı büyük ölçüde edebiyd i . Bu dönemin eleşti risi n i n Lionel Tri l l i ng , Yvor Wi nters ve John Crowe Ra nsom gibi temsi l c i l e ri n i n yazı larında kompleks l i k, i roni, m u ğ l a kl ı k ve paradoks v u rg u la n m a ktayd ı . B u n l a r zi h n e has öze l l i klerd i r; eleşti rel bir tutu m u , yan i kişiyi bir iti kat ya da deneyi me ka rşı kon u la maz b i r biçimde katı l ma, içinde kaybol ma, kend i n i ku rba n etme ka rşısı nda koruya n bir ta rafs ızl ı ğ ı ve mesafeyi beslerler. B u tutum en kötüsünden kayıtsızl ı k, en iyisi nden bir bili nçli l i k ta rzı içinde,
1 66
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
özü nde ı l ı m l ı bir tona sa h i pti. 1 960'1arın d uya rl ı l ı ğ ı bu vahşi, hatta d ü ş ü n cesiz ruh h a l i n i reddet m i şti r. Yen i d uya rl ı l ı k öfke d o l u za m a n larında yü ksek sesli, lanetti, m ü stehce n l iğe eği l i m l iydi ve siyasal veya fa rkl ı türden bütün benzer soru n l a rı bölücü soru n l a r o l a ra k s u n m a ktayd ı . B u n u n la bera ber, e n ka l ı c ı ruh h a l i n i n kayna ğ ı önceki d ü rtü l e rd i r. 1 895-1 9 1 4 yı l l arı a ras ı n d a o l d u kça pa rla k b i r a l eve s a h i p o l a n modernist yen i l i kleri kü ltürde s ı radışı i ki d eğ i ş i m taçl a n d ı r ma ktayd ı . İ l k olara k, g üzel sa natlarda önceki böl ü mde tartı ştığ ı m b i r d izi biçi msel devri m yaşa n d ı : şiird e senta ks ı n yı kıl ması, kurgu d a b i l i n ç-akışı, tuvalde çoklu res i m d üzlemi, m üzi kte atona l l iğ i n ortaya çı kışı, za mansal s u n u md a a rd ı ş ı k l ı ğ ı n , uza m ı n tasvi ri nde fon ve zem i n i n ka l kması. Ve i ki nci olara k, Roger Shattuck' ı n Tatlı Yıllar'da 4 özel l i k temel inde resmettiği ben l i ğ i n yen i b i r s u n u l uşu va rd ı : (i) çocu kl u k kültü, (ii) saçma n ı n hazzı, (iii) daha üst d ü rtü lerden daha kötü o l a n l a rı yüceltmek için değerleri tersine çevi r me ve (iv) h a l ü s i n asyona i l g i . Estet i k yen i l i kler h a kkı ndaki soru n l arı ş i md i l i k b i r ken a ra b ı ra kacağ ız. 1 960'1 a rda en fazla göze çarpan şey ben l i kle daha önceki meşg u l iyetleri n fa kat daha yü ksek sesle ve daha ka ba bir biçimde tekra r l a n masıyd ı . Çocu kl u k sancısı n ı n yeri n i Robert Lowel l, Anne Sexton ve Sylvia Plath'i n 'g ü n a h ç ı ka rma ş i i ri'nde* en özel ş i i r de neyi m l eri n i -hatta psi koz nöbetleri ni- serg i l eme a l d ı, fa kat ma s u m iyet d uyg usu Whitman, B l a ke ve H i ntli Vedalard a n ya rarlanan ken d i kurg u s u n a sa h i p Ailen G i n s berg g i bi şairlerin ça l ı ş m a l a r ı n d a sa kl ı ka l d ı . A n l a m s ızl ı k d uyg usu -lonesco'n u n oyu n l a rında o l d u ğ u g i bi- objeler kend i lerine ait bir hayata sa h i p olacak kad a r genişleti l d i . Değerlerin tersyüz ed i l mesi fi ilen ta m a m l a n d ı , fa kat bu kez bu teme l i n yüceltil mesiyle bütün hazlar ve haşarı l ı kla rın içi boşa l tı l d ı . Kuşkusuz uyuşturucu ve psiked e l i k deneyi m içinde h a l üsi nasyon tahta çı ka r ı l d ı . Anca k 1 960'1a rı n d uya rl ı l ı ğ ı bütü n b u n l a ra öze l l i kle ken d i n e
• G ü n a h ç ı ka rma ş i i r i veya 'Confessiona lism' 1 950'1eri n sonlarında ve 1 960'1arın başlarında Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya çıkan b i r şiir tarzı. Kişisel ya da 'ben' şiiri olarak tan ı m l a n m ı ş olup, genellikle akıl hasta l ı ğ ı , cinse l l i k ve i ntihar gibi daha önce ve ara s ı ra hala olan ta bu meseleler d a h i l , bi reysel deneyi m i n, ruhun ve kişisel travma n ı n aşırı a n larına odakla n ı r. https://stri ngfixer.com/tr/Confessiona l_poet
1 960'LARIN DUYARLILIGI
1 67
has b i r şey kattı: şiddete ve a c ı m asızl ı ğ a il gi; cinsel sapkı n l ı kla meşg u l iyet; g ü rü ltü ç ı karma a rzusu; ka rşı-bi l i şsel ve ka rş ı ente l lektüel bir ta rz; 'sa n at' ve 'hayat' a rasındaki s ı n ırı ta mamen ortadan ka l d ı rma çabası; ve sanat ve pol it i ka n ı n kaynaşması. B u özel l i klerden her b i ri n i sırayla kısaca ele a l a l ı m : F i l m i n a rası na serpiştirilen şiddet v e za l i m l i k estet i k d uyg usal ra hatlama değ i l , a ksine şok etmeye, h ı rpa l a maya ve bezg i n l i k ya ratmaya ç a l ı ş m a k a n l a m ı na g e l m e kteyd i . F i l m ler, doğa çla ma la r, res i m ler ka n d o n d u rucu ayrı ntı l a rı s u n m a k içi n bi rbi rleriyle ya rış t ı rı l ma ktayd ı . Bu türden b i r şiddeti n ve za l i m l iğ i n basitçe etrafı m ızda ki d ü nyayı yansıttığı söylen mekteyd i, l a ki n 1 940'1ardaki ka n dond u rucu ve çok daha va hşi 1 O y ı l 1 960'1arın Bonnie ve Clyde ve M*A *S*H g i bi fi l m lerinde ka rşı m ıza çıkan za l i mce ayrı ntı lara bo ğ u l maya yol açmam ıştı. Ci nsel sapkı n en azı n d a n kayıt l ı tari hte Sodom ve Gomore ka d a r eskid i r, fa kat 1 960'1 a rd a o l d u ğ u g i bi nad i ren açı kça ve doğru d a n serg i l e n m işti r. Andy Wa rhol ' u n Chelsea Kızları ve İsveçli Merak İçindeyim (Sarı) g i b i fi l m l e rde, Futz ve Che gibi oyu n la rda eşcinsel l i k, travesti l i k, anal seks ve hepsi n i n en yayg ı n ı herkes i n ö n ü nde oral-gen ita l i l işki kurma ta kı ntısı va rd ı . B u ta kıntı n ı n tem s i l eder görü n d ü ğ ü şey, m u htemelen, 1 960'1arı n sonlarında açı k h a l e ge len agresif kad ı ns ı cinsel l i kten kurtu l m a k için heteroseks üel ha yatta n kaç m ayd ı . Ke ndi d uya rl ı l ığ ı n a sa h i p o l d u ğ u söylenebilecek 1 950'1er b i r sessizl i k dönemiyd i . Sa m uel Beckett'i n oyu n l a rı bir 'sessiz l i k d uy g usu' ve h atta John Cage'in m üziği 'estetik sessiz l i k' üretme g i ri ş i m iyd i . Fa kat 1 960'1 a r baskı n biçimde bir g ü rü ltü dönemiyd i . 1 964'te Beatl es'ı n 'new sound 'uyla başlayan rock m üzi k kişi n i n ke ndi d ü ş ü n ces i n i d uyma s ı n ı i m kansız k ı l a n v e gerçekte niyeti bu olabi lecek t ü rde daha d a g ü ç l ü kreşendolara kadar uza n m a ktay dı. Ka rşı-bi l işsel, ka rşı-ente l l ektüel r u h h a l i 'içeriğe' v e 'yoruma' sa l d ı rıyla, forma ve sti le vurg uyla, fi l m ve dans g i bi 'sa ki n' a raçlara d önüşle -Susan Sontag'ın deyi şiyle "fi kirler içermeye n [ve] o l u m suzl a m a n ı n ötesinde gelişigüze l liğe daya l ı " bir d uya rl ı l ı kl a - so n uç l a n d ı . S a n a t ve hayat aras ı n d a ki s ı n ı rı n ortadan ka l kması tarzı n y ı k ı l mas ı n ı n, b i r olayı resmetmeye d ö n ü ş ü n , sanatı m üze orta m ı d ışı na taşı m a n ı n , t ü m deneyi m l eri -bir forma sa h i p olsun ol masın-
1 68
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
sanata dönüştürmen i n b i r başka yön üyd ü . Bu s ü reç hayatı yücel terek sanatı yı kma eği l i m i ndeyd i . Sanat v e politika 1 960'1 a rda modern ta ri hteki herh a n g i b i r dö neme kıyasla çok daha yoğ u n ölçüde kaynaşm ı ştı. 1 930'1a rd a sa nat politi kaya, fa kat old u kça despot bir ideoloj i k ta rzda h izmet etm i şti. 1 960'1arda ideoloj i k içeri k değ i l a ks i n e m izaç ve ruh h a l i vurg u la n m a ktayd ı . Geri l l a tiyatrosu v e gösterisi öfke d ı ş ı nda çok az içeriğe sa h i pti. Sanat ayrıca benzer bir ton u ya ka laya b i l mek için politikayla dolduğ u n da 1 890'1arın a n a rşizm i n e dönmek zo ru n d a ka l ı naca ktı; fa kat 1 960'1 a rda en açı k olan şey sadece yöne tim ka rşıtı değ i l ayn ı za manda neredeyse ta mamen kurum ka rşıtı ve n i h ayeti nde a h l a k kura l la r ı n a ka rşı duyg u n u n büyü k l ü ğ ü ve yoğ u n l uğ u i d i . B u d u ru md a 1 960'1 a rd a göze çarpan şey, tüm bu ça l ka ntı l a r sonucunda estetik formda kayda d e ğ e r h i ç b i r d evri m yaşan ma masıyd ı . M a ki nelere ve teknoloj iye yoğ u n laşma sadece B a u h a u s v e Moholy-Nagy'yi hatı rlamaya h izmet etti, tiyatro Alfred Ja rry' n i n prati kleri n i n ve Anto n i n Arta ud'n u n teori leri n i n ya nsı masıydı, sanatta dalga geçmeler Dada n ı n tekra rıyd ı veya reto ri k olara k s ü rrea lizm refera n s a l ı n ma ktayd ı . Sadece roman da, m u h temelen N a bokov' u n d i l sel yetki n l i ğ i içinde B u rroug h s ' u n me ka nsal yeri nden ç ı karmalarında ve Fran sa'da yeni roman ı n bazı u n s u rlarında i l g i n ç bazı yen i l i kler o rtaya çıkt ı . 1 960'1ar, form ve sti l üzeri n e ya p ı l a n bütün kon uşmalara rağ men, her ikisinde de özg ü n l ü kten yoks u n bir 1 O yı l d ı . Fakat d uya rl ı l ı kta ton ve m izaçta b i r şiddet a rtışı, siyasal kökene s ahip, sanatı n üzeri ne taşa n bir öfken i n m eyveleri vard ı . Kültürel tarih açısından önem i n i s ü rd ü ren şey sanata karşı b i r ruh h a l i n i ve b i r kültürel kütl e n i n ş i md iye kad a r d a r ve yetenekli b i r seçki n l er zümresi n i n b i r öze l l i ğ i o l m u ş hayat ta rzı n ı n ben i m sen mesi v e serg i l en mesi i d i .
'Sanat'm Tasfiyesi 1 95 0'1erde kültürün h a kemleri kitle i l etişim a raçları ndan saç ı l a n gelişig üzel, s ü s l ü p ü s l ü v e u c u z şeylere v e genel l i kle 'vasat kültü r' o l a ra k bi l i nen şeyi n damgas ı n ı taşıya n iddialı ve gösteri ş l i şeylere ka rşı ol m a kl a övü n d ü l er. B u n u ısrarla klasik kültü r a n layı ş ı n ı vur-
1 960'LARIN DUYARLILIGI
1 69
g u l aya ra k ve sanatı değerlen d i rmek için ta ri h-aş ırı ve aşkın bir kriter öne s ü rerek gerçekleştirmeye çal ı ştılar. Bu bakış açısı n ı n m u htemelen en isa bet l i açıklaması H a n n a h Arendt'e a itti r. O n u n ifadesiyle Sa n at ça l ış m a l a rı sadece dış görü n ü ş d i k kate a l ı n a ra k ya p ı l ı r. Gö r ü n üşü d eğerl e n d i rm e n i n uyg u n kriteri güzel l i kt i r . . . görü n üş l e r i n fa rkı n d a o l m a k i ç i n i l k o l a ra k ke n d i m i z l e nesne a ra s ı n a belirli bir m esafe koyacak biçimde özgür o l m a m ı z gere k i r . . .
Kü ltü r ü n esasen deri n d ü ş ü n meye daya n d ı ğ ı b i r Grek sanat a n l ayışına sahi biz. Sanat hayat değ i l , a ksine bir a n l a md a hayata ka rşı bir şeyd i r, ç ü n kü hayat geçici ve değişken, sanat ise ka l ı c ı d ı r. Arendt bu a n l ayışa Hegelci nesneleştirme fi kri n i ekler. B i r sanat ça l ı şması bir fi kri n veya d uyg u n u n ken d i d ış ı n d a ki b i r nesneye ya ratıcı kişi a racı l ı ğ ıyla ya nsıtı l masıd ı r. Arendt'e göre . . . B u ra d a ö n e m l i o l a n şey sa n atçı n ı n psikoloj i k d u ru m u n d a n çok d a h a fa z l a sı d ı r; ö n e m l i o l a n , ş i m d iye ka d a r somut şey l e r i kita p l a r ve res i m leri, h eyke l l e r ve b i n a l a rı ve m ü ziği- içeren ve ü l ke l e r i n , u l u s l a r ı n ve n i h ayet i n d e i n sa n l ı ğ ı n t ü m kayded i l m i ş mazisi n i kapsaya n v e b u n l a ra ta n ı k l ı k e d e n kü ltü re l d ü nya n ı n nesnel statüs ü d ü r. As l ı n d a b u b i l h assa kü ltürel şeyleri değerlen d i rme n i n to p l u msal ol mayan ve s a h i c i tek kriteri o n l a r ı n göre l i ka l ı c ı l ı k l a r ı v e h atta ö l ü m s ü z l ü klerid i r . 1
B u radaki paradoks, 1 960'1ard a old u kça a rka i k görünen b u gö rüşün a ltı n ı n kültürsüzler veya vasat kü ltü r l ü ler d eğ i l , bizzat mo dern kültü rün temel hocaları olan yü ksek kültü rl üler ta rafı ndan oyu l ması d ı r. Zira o n l a r yen i d uya rl ı l ı ğ ı n ayı rt ed ici öze l l i ğ i n i ta n ı m l a maya ça l ı ş ı rken Arendt' i n b i l i msel teri m leri n i kes i n l i kl e red d ettiler. O n l a ra göre sanatın ve kültürün yeri bağ ı m s ız ça l ı şma dan sanatç ı n ı n kiş i l i ğ i ne, kal ıcı nesneden geçici sü rece kaym ıştır. Jackson Pollock, Wi l l e m de Kooning, Franz Kli ne'ı ve 'eylem res samları' o l a ra k a d l a n d ı rd ı ğ ı d iğerleri n i açı klaya n kişi bu kavra m ı i l k kez kuvvetl e ifade eden H a rold Rosen berg i d i . Rosen berg şöy le yazar: 1
Hannah Arendt, "The Crisis i n Culture'', Between Past and Future: Eight Exercises in Political Thought, ed. Hannah Arendt (New York: Viking, 1 96 1 : 1 02).
1 70
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
B e l i r l i b i r d ö n e m d e tuva l d a h a son ra b i r A m e r i ka n ressa ma -so m u t veya tasa r l a n a n bir n es n eyi ye n i d e n ü reteceği, ye n i d e n tasa rlayacağı, a n a l i z ed eceği y a d a 'ifa d e ed eceği' b i r u z a m d a n ziyade- ey l e m d e b u l u n a cağı b i r a l a n o l a ra k görü n m eye başla d ı . Tuval üzerinde süregelen şey bir resim değil aksine bir oluşum du . . . M aterya l l erle b u h a reket i ç i n d e estet i k de ta bi k ı l ı n d ı . B i
ç i m , ren k, kompozisyo n, ç i z i m d e n . . . vazgeçi l e b i l i rd i . H e r z a m a n ö n e m l i o l a n ş e y eyl e m i n içerd iği keşift i .
Res i m bir eylemse, baş l a n g ı çta ki taslak i l e ta m a m la n m ı ş nes ne a rasında a s l ı n d a hiçbir fark yoktur. İ ki ncisi i l ki nden 'daha iyi' veya daha tam olamaz. San atta hiçbir baş l a n g ı ç veya h iyera rşi yoktur ve her ed i m başl ı baş ı n a bir olayd ı r. As l ı nda, eser olarak eser eylem içinde kaybol u r ve eylem bu yüzden kriti k önemded i r. Rosen berg şu sonuca va rır: Ye n i res i m sanat ve hayat a ra s ı n d a ki b ü t ü n ayrı m l a r ı y ı k m ı şt ı r . B u ra d a n h e r şey i n o n u n l a [eylem le] i l i ş k i l i o l d u ğ u so n u c u ç ı k a r. H e r şey eyl e m l e -psi ko l oj i , fe lsefe, tarih, m itoloj i , k a h ra m a n laş t ı rmayla- i l i ş k i l i o l m a k zoru n d a d ı r . O sanat e l eşti ri s i n d e n başka bir şeyd i r . Ressa m ke n d i res m et m e eyl e m iyle san atta n kaçar; fa kat e l eşti rmen kaça m a z . E k o l l e r, sti l l er, b i ç i m ekse n i n d e de ğerl e n d i rm e l e r ya p a n e l eşt i r m e n -ressa m hala tuva l ü z e r i n d e ca n l ı b i r şey i n yeri n e b e l i rl i t ü rd e n b i r nesne ( s a n a t e s e r i ) ü ret m eye ça l ı şıyo rsa- b i r ya b a n c ı o l a r a k görü n m e k z o ru n d a d ı r.2 ***
Rosen berg a ş ı l ması zor doğru b i r ka h i n o l d uğ u n u ka n ı t l a m ı ştı r. 2 Harold Rosen berg, The Tradition of the New (New York: Horizon Press,
1 959: 25 ve deva m ı). Onun "Amerikan Eylem Ressa m l a rı" maka lesi i l k kez 1 952'de yayı m l a n d ı . Rosen berg "Hans Hofmann: Nature i nto Action" (Art News, Mayıs 1 957) a d l ı m a kalesindeki bir dipnotta ek bir düşü nce ortaya koya r: "Soyut sanat eyleme yönelirken, resm in daha önce m üzi kten ve romandan kopmasında olduğu g i bi, m i ma riyle ittifakını sona erdirir ve e l i n i pantomime ve dansa uzatı r . . . Resi mde fizi ksel hareketi n birincil tem silcisi (Fütü ristlerde olduğu gibi ha reketin ya nılsamalı s u n u m undan ayrı olara k) sadece d üzlemlerin en i ncesi olarak anlaşılan çizgi, kenar, dış çizgi veya bi rleşti rici çizgi değ i l , aynı za manda çizgi ya da ('hareketli fig ü r' an l a m ı nda) fig ürd ü r. Resmin tuva l üzerindeki a kışı içinde bu türden h e r bir çizgi bir estetik ifade olarak sanatçının bedeninin somut hareketini tespit edebilir". ita l i kler bana aitti r.
1 960'LARIN DUYARLILIGI
1 71
1 960'1arda tüm sanat h a reketi sanat eseri n i b i r 'kültürel nesne' h a l i n e getirmeye, özne ve nesne ara s ı n d a ki, sanat ve hayat a ra s ı n d a ki ayrı m ı yı kmaya ça l ı şt ı . B u ha reket hiçbir yerde heykeldeki ya da heykel ve resim kaynaşm a s ı n d a ki ve hem meka n l a r, orta m l a r, h a reketler, m edya bileşim leri, olayl a rd a ki hem de 'insa n-ma kine' etki leşim siste m lerindeki kad a r bel i rg i n değ i l d i . H eykel sanatı kla s i k olarak baskı n biçimde nesne oda klıyd ı . Bizzat üç boyutl u b i r form o l a ra k kütleyle i l g i l e n i l mekteyd i ve d i kkat bu raya sabitl e n m i şti. G ü n l ü k orta mdan veya d uva rdan mekansal o l a ra k uza k b i r ka ide veya kolona daya n m a ktayd ı . 1 960'1arda bütün b u n l a r kaybol d u . Ka ide heykel çevres i ndeki l erle kayn aşaca k derecede ortadan kaybo l d u . Kütle mekan içinde kay bol d u ve m eka n ha rekete dön üştü. N itekim ' m i n i m a l heykel'de (Donald J udd, Robert Morris, Dan F l avi n'in heyke l leri n d e) i mge ta mamen terk ed i l d i . H eyke l i n ortaya kon u l a n d a n başka bir şey ol maması için ça l ış ı l d ı : ne org a n i k, ne mecazi, ne si mgesel ne de i n san biçi mci kutu l a r, biçi m l er, i l işkiler yer a l m a ktayd ı . O n l a r kel i men i n ta m a n l a m ıyla kendinde şeylerd i . Benzer şeki lde, bu uyg u l a m a 1 968 yazı nda Whitney M üzesi'n i n organ ize ettiğ i ve "Ka rşı İ l l üzyon : P rosed ürler ve Materya l l er" olara k ad l a n d ı rı l a n serg ide görü l d ü . Materya l ler örneğ i n sa man, g res yağ ı , kum, köpek ma masıyd ı . Ja mes M onte' u n bahsettiğ i kata log şu tespitle başla m a ktayd ı : "Bu serg ideki çoğ u eseri n rad i ka l doğası, sa natç ı l a rı n yen i materya l l eri ku l l a n ma l a r ı n d a n ziyad e, pa rça ları eserlerin nesne n itel i ğ i n i n önüne geçi recek içimde tasarlama ları ve ko n u m l a n d ı rm a l a r ı n a daya n m a ktad ı r". Bu heykeller "her b i ri ya nesne-o l m a ktan-çı km ı ş, ya pa rça pa rça ya da yerl eri nden ç ı karıl m ı ş d u rumdad ı rl a r ve bazı örnekl erde ayn ı anda üçü de o l a bi l i r ler".3 Lynd a Beng l is'in l ateks ça l ışmalarında ma lzemeler ta bana dökü l ü r ve biçim leri n i kaza n maları için b ı ra kı l ı r. Barry La Va kağ ıt la veya kumaşla b i rl i kte tebeşir tozu ve madeni yağ ka rı ş ı m l a rı ku l l a n m ışt ı r; ka rıştı rı l d ı klarında kuru l u k veya nem, emi l i m ve doyma derecelerine bağ l ı o l a ra k fa rkl ı biçi m l er ortaya ç ı k m ı ştır. "La Va son parça l a r içinde za m a n ı temel b i r element olarak kul la n a bi l i r; eseri n izleyen gelişim i n i b i r biyoloğun la boratuva rd a ge l i ştiri len m i kro org a n izm a l a r ı n büyümesi n i ta h m i n inde ya pt ı ğ ı n a 3 James Monte and Marcia Tucker, Anti-Jllusion: Procedures/Materials (New
York: Wh itney Museum, 1 969).
1 72
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
benzer biçimde tasarlaya b i l i r". Michael Asher'ı n 'havada heykel'i bir ga leriden sonra ki galeriye geçiş a l a n ı n ı n yü ksekl iği, g e n i ş l i ğ i v e deri n l i ğ i n i tan ı m laya n uçmakta o l a n b i r bezden o l u ş m a ktayd ı . B u rada 'uza m ' geçerken beden üzeri nde ya rattığ ı bası n ç l a h i sse d i l i r. "Parça n ı n gövdesiz gerçekç i l i ğ i ağaç işçi l i ğ i içermeyen bir ta b l a n ı n biçi m i n i a n d ı rı r. Heyke l i görme ve böylece b i l m e döngü sünün yeri n i h issetme ve böylece b i l m e döngüsü a l ı r". 1 968'te ayrıca Robert Morris, bir noter h uzurunda, yaptı ğ ı bir binadan "bütün estet i k n itel iği ve içeriği çektiğ i n i " ilan etti. Ha rold Rosenberg bu a ş ı rı 'form-ka rşıtı' ha reketi şöyle yoru m l a r: Estetiği çekme . . . -ki myas a l , fizi kse l veya mevs i m s e l kuvvet l e r i n orij i n a l materya l l eri etki l e d iği ya d a büyüyen ç i m e n v e ba kteri içeren veya pasl a n maya d avetiye çıkaran eserlerde o l d uğu g i b i b i ç i m l e ri n i d eğişt i rd iği veya bozd uğu- 'sü reç s a n atı' n ı ve b i çi m i v e içeriği tesa d üfl er ta rafı n d a n b e l i r l e n e n 'tesa d üf sanatı' n ı meş ru l aşt ı r ı r. N i hayet i n de, estet i ğ i n red d e d i l mesi sanat objesi n i n or ta d a n ka l ktığı n ı ve yeri n i, kavra m sa l san atta o l d uğu g i b i , b i r ese re i l iş k i n bir fi kri n ya d a yayı l a n m a l u mat ı n a l d ı ğı n ı göste rir. K u l lanılan
materya l le r i n gerçe k l i ğ i n e vu rguya r a ğ m e n , estetize
ed i l m eyen sanatın bütü n katego r i l e r için o rta k i l kesi t a m a m l a n m ı ş ü rü n ü n , eğer va rsa, esere va r l ı k kaza n d ı ra n v e i z i o l d uğu p rosed ü rlerden daha az ö n e m l i h a l e g e l m e s i d i r.4
Rosen berg bu 'ha reket' veya 'süreç' sanatı na i l i şki n -ve bu dö ne mde ka b u l gören- i l k yazı s ı n d a n 1 5 yıl sonra b u eğ i l i m i n u laş tığı g ü rü l tü l ü evred en açı kça bir pa rça m utsuzd u . O a rt ı k genç sa natçı l a ra "esteti k nite l i klerin -sanat eserleri olsun o l m a s ı n şeylerde i ç k i n old u ğ u n u " hatı rlatmaya gayret etti. Ona göre "Es tet i k sanatçı n ı n i radesiyle uza klaştırab il eceğ i bağ ı msız olara k va r o l a n b i r u n s u r d eğ i l d i r. Morri s'in estet i k içeriği eksi k o l d u ğ u yerde i ç ine d a h i l edebi l eceğ i ken d i yoru m u n d a olandan daha fazla çekmesi i m ka n s ızd ı ".5 ***
4 H a rold Rosen berg, "De-aestheticization", New Yorker, Ocak 24, 1 970: 62.
The De-definition of Art (New York: H orizon Press, 1 972: 28-38) a d l ı kita pta
yeniden bası l m ı ştır. 5 A.g.e.
1 960'LARIN DUYARLILIGI
1 73
Res i m de benzer bir g üzergah izledi . Res i m her za m a n uzak geç m i şteki köken lerinden i ki u n s u ra daya n m ı ştı r: s i m etri k, geometri k a l a n ve b i r d üz yüzey. Kişi n i n d uvara çizd i ğ i görüntü n ü n etrafı na b i r çizg i çektiği ilk mağara resm i res m i n kend i s i n i d uva rda n ayı r m a ktayd ı; res i m böylece gerçekl i ğ i n, büyüsel bir m a n i p ü l a syo n u ndan ziyade, b i r sembo l ü h a l i n e g e l d i . Son 20-30 yı l d ı r resm i n geleneksel s a h a s ı olan a l a n v e yüzey den son ayrı l ı ş ı n a ta n ı k old u k. H a m u r ma lzeme, kol ajda o l d u ğ u g i bi, yüzeyden ayrı l ı kt ı r; biçi m le n d i r i l m i ş tuva l ler geometri k a l a n d a n ayrı l ı r. Malzeme g ru b u yüzeyi n d ışına taşar. Orta m l a r bi reyi kuşatır. Bu i ki orta mda, bu ha reketin bir l ideri A l l a n Ka prow'un işa ret ettiğ i g i bi, resi mde 'uza m ya n ı lsaması' eserdeki bütün ci s i m ler arası n d a ta m uza kl ı k haline g e l i r. 1 969'da Modern Sanat M üzesi bu yen i ha reketi J e n n ifer Licht ta rafı ndan d üzen l enen 'Uza m l a r' serg isiyle onayl a m ı ş o l d u . B u ra da uza m ı n ortadan ka l kması ta m d ı : res i m tersine çevri l d i ve seyi r ci res m i n d ış ı n d a d eğ i l içinde d u rm a ktayd ı . Baya n Licht serg i kata loğ u n a şu notu d üşer: G e ç m i şte uzam sadece sanat eseri n i n -re s i m d e i l l üzyo n i st eği l i m lerle veya heyke l d e h a c m i n a ra d a n ç ı k a r ı l masıyla uygu l a n a n b i r n itel iğiyd i ve sey i rci ve n e s n eyi ayıran uzam u za k l ı k o l a ra k göz a rd ı ed i l m e kteyd i . G ö r ü n meyen bu boyut, a rt ı k, basitçe sa natçı ta rafı n d a n s u n u l a b i lecek değil ayn ı za m a n d a biçi m l e n d i ri lecek ve ca n l a n d ı rı l a b i l ecek, d a h a büyük bir ufka ve ö l çeğe sa h i p b i r d u r u m d a seyirciyi v e sa natı içere b i l e n v e kaynaştı ra b i l e n a ktif bir u n s u r o l a ra k görü l me kted i r . Gerçekte, kişi a rt ı k sa n at eseri n i n iç u z a m ı n a -ya n i zorla d a h i l e d i l e n değil, daha evvel sad ece d ı şard a n görsel o l a ra k d e n ey i m l e n e n , ya klaşı l a n bir a l a n a- g i r mekte ve eser ta m a m l a n m ı ş b i r nesne o l a ra k değil b i r koş u l l a r öbeği o l a r a k s u n u l m a kta d ı r.
Bu serg i biri büyük sarı tasa rı m l a r ve yeşil floresa n l a m b a l a rla d o l u a ltı oda veya meka n içermekted i r. B i r başka odada beyaz a kustik levh a l a r va rd ı r. Va ku m l a ka p l a n m ı ş ca mdan oluşan üçün cü oda n eredeyse ta mamen siyahtır. Spor sa l o n u benzeri dör d ü ncü odaya örneğ i n m i nderler seri l m i ş veya keten bezlerle kap l a n m ıştır. B a h çede P u l se grup ta rafı nd a n bir ka rış ı k-araçlar tepkisi ya ratmak için b i r ı ş ı k, ses ve ı s ı orta m ı organ ize ed i l m iştir.
1 74
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKiLERİ
Çevresel sanat* uza m ve kişi a rası ndaki s ı n ı rı ortadan ka l d ı rı r. Olayl a r d u rum veya o l u ş u m ile seyirci a ras ı n d a ki mesafeyi orta dan ka ld ı rı r. Olaylard a sadece ren k ve meka n d eğ i l ısı, koku, tat ve ha reket de eseri n yön l eri h a l i n e gel i r. A l l a n Ka p row'u n sözleriyle: "Esasen Orta m l a r ve Olayl a r benzerd i r. Onlar i l kesi uzam olan ayn ı şeyin pasif ve a ktif yönleri d i r". B i r 'olay' sanat orta m ı olara k bir çevreyi teatra l bir performans la b i r araya geti ren b i r pastiştir. O aslen res m i n d uva rd a n i n d i ri l d i ğ i v e açık b ı ra k ı l a n a l a n ı n ı o l u ştura n nesneler v e materya l lerin görü n d ü ğ ü bir 'ressam ı n tiyatrosu'd u r. O seyred e n i bizzat 'ya ratma' s ü reci n i n içine taş ı r. Tiyatroda bir olayda, J a n Kott'u n gözl em iyle, "bütün gösterge ler d üz a n l a m l ı d ı r: bir sanda lyeler p i ra m i d i sadece bi rbiri üzeri ne yerleşti ri l mi ş bir sanda lyeler yığ ı n ı, d i n l eyiciyi ıslatan bir su dam lası sadece seyi rci l e ri ıslata n b i r su d a m l a s ı d ı r. Gerçekl i kte, seyirci ve a ktör a rası nda bir 'böl me' bile yoktur ... " B u rada, tiyatro n u n mi meti k ve sembol i k işlevleri, Kort'u n d i l i n i ku l l a n ı rsa k, elen i r. An l a m l ı içeri k d ü z a n l a m içinde kaybo l u r, me tafor ve a m blemler olara k a n l a m l a r kaybol u r. Çağ rışım fi kri bile a n l a m ı n ı yiti ri r, ç ü n kü bu olay b i r şeyi tem s i l etmez veya resm et mez -çağ rı ş ı m çağ rı ş ı m dır. Düz an lama vurg u metafizi k ifadeye sa l d ı rı n ı n b i r parçasıd ı r. Örneğ i n 1 960'1ard a bi rçok ressam ve şai ri cezbeden b i r fel sefe Zen'de 'katı' ve 'yu m u şa k' g i bi kavra m l a r ku l la n ı la m az, ç ü n kü b u n l a r b i r özü n özel l i kleri veya nite l i klerid i r; n itel i kler ve öz metafizi k teri m lerd i r. On ların kes i n l i kl e d üz an l a m d a ol ması ve ka rş ı laştı rma l a r ya p ı l d ı ğ ı nda taş, ta hta, s u vb.yle gösteri l e n s pesifi k dokunma deneyi m leri ne işa ret etmeleri gere kir.
* Sanatçı n ı n ve izleyenin doğa ve çevreyle i lişkilerini i rdeler, ki m i za man doğayı sanat objesine dön üştü rü rken, kimi za man da doğa n ı n rastlantısal değişken l i klerini ma lzeme olara k ku l l a n ı r. Doğaya müdahalede b u l u narak ya da doğada yen i bir "çevre" oluşturarak eserler üretir. https://yesilgazete.org/cevresel-sanat-envi romenrtal-art-kubra kopru l u og l u-asa n l i
1 960'LARIN DUYARLI LIGI
1 75
Yaratıcıhğm Demokratikleşmesi G üzel sa natlarda bir h iyera rşi ve (örneğ i n entellektüel, vasat kül türlü ve kültürsüz biçi m i nde) kültüre l bir seyi rci ayrı m ı fi kri (o 1 950'1eri n H a n n a h Arendt ve Dwig ht Macdonald g i bi b u türden tem s i l ci yoru m c u l a rı n ı n ayrı m ı d ı r}, zoru n l u olara k, b i r sta n d a rtlar fi kri n i ve b u standartları koruya n ve ta n ı m layan bir u ğ ra şıyı, ya n i eleşti riyi içermekteyd i. 1 940'1 a r v e l 950'1er gerçekte eleştiri ve e leşti rel o ku l l a r çağ ı olara k ad l a n d ı r ı l m a ktayd ı : J o h n Crowe Ran som'ı n Yen i Eleşti risi, R. P. Blackm u r' u n metin eleşti risi, Lionel Tri l l i ng'in a h l a ki eleşti risi, Ed m u n d Wi lson'ın top l u msa l-ta ri hsel eleşti risi, Ken n eth Bu rke'ü n d ra m atu rg tavrı, 1. A. Richards'ın len g ü i stik a n a l izi, Northrop Frye'n i n m itleştirme eleşti risi. 1 960'1arın teması, a ks i n e, eleşti riye ka rşı g üvensizl i kti. Yen i d u ya rl ı l ı ğ ı n önde gelen bir s i h i rbazı Susan Sontag bu d uyarl ı l ı ğ ı Yoruma Karşı' d a ( 1 966) i l a n etti: "G ü n ü m üzde . . . yoru m projesi büyük ölçüde tepkiseldir. Kenti n havas ı n ı kirleten otomobil ve a ğ ı r sanayi gazları g i b i sanat yoru m l a rı bol l uğ u da g ü n ü m üzde duya r l ı l ı kl a rı m ızı zeh i rlemekted i r . . . Yoru m zeka n ı n sanatta n i nti ka m ı d ı r. H atta daha fazlas ı d ı r. O zeka n ı n d ü nyadan i nti ka m ı d ı r". Duyu l a rı uyuştura n sadece eleştiri d eğ i l , ayn ı za manda ayrıca "'içeri ğ i n ' a ğ ı r yü kü n ü taşıya n " ede biyattır. On u n ifadesiyle "Za m a n ı m ız ı n model sanatları gerçekte çok az içeriğe sa h i ptir ve ah l a ki yarg ı n ı n çok daha d o n u k bir biçi m i d i r -örneğ i n m üzi k, fi l m ler, dans, m i m a ri, resim, heykel". Kaçı n ı l maz o l a ra k, yü ksek ve aşağı kültür (veya kitle kü ltürü, popüler kültür) ayrı m ı özel b i r küçümsemeye ma ruz ka l m ıştır. Sontag'ı n görd ü ğ ü biçim iyle, b u sadece "biricik objeler ve kitlesel olara k ü retilen objeler" ayrı m ıyd ı . Kitlesel teknoloj i k yen iden ü re t i m çağ ı n d a cidd i sanatçı n ı n eseri n i n özel bir değere sa h i p olması gerektiği, ç ü n kü bi reysel, ki şisel bir i mzaya daya n d ı ğ ı varsayı l ma ktayd ı . "Fa kat bu ayrı m g üzel sanatl a rda ki çağdaş prat i k ışı ğ ı nd a fazl asıyla sığ görü n m e kted i r. Cidd i sanat eserleri n i n çoğ u son 20-30 y ı l d ı r kesi n l i kl e . . . 'bireysel, kişisel ifade' o l m a kta n ziya de . . . kişisel-ol maya n bir ka ra ktere sa h i pti r". Yen i d uya rl ı l ı k d uyuları zi h i nden ayı rmaktı. "Duyu m l a r, d uyg u l a r, soyut d uya rl ı l ı k biçi m l eri ve sti l leri önemsen i r. Çağdaş sanatı n bizzat yön e l mesi gereken b u n l a rd ı r . . . biz göreb i l d i ğ i m i z (işite b i l d i ğ i m iz, tad a b i l d i ğ i m iz, koklaya b i l d i ğ i m iz, h issedebi l d i ğ i m iz)
1 76
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
şeyiz, hatta kafalarım ızda biriktird i ğ i miz fi ki rleri n donatt ı ğ ı şey lerden d a h a kuvvetl i ve daha ka psa m l ı b i r biçimde". Ayrıca, "sanat . . . d uyu l a r ı n bir prog ra m l a n ması o l a ra k a n l a ş ı l d ı ğ ı nda, b i r Ra uschen berg res m i n i n verd i ğ i d uyg u (veya d uyum) Su premes g ru b u n u n bir şarkı s ı n ı n verd i ğ i d uyg uya veya d uyuma benzer o l a bi l i r". Böylece başka ayrı m l a r silinir ve h e m sofisti ke re s i m hem de popüler m üzik -art ı k sanatı n işlevi old u ğ u iddia ed i len- 'bi l i nc i n yeniden org a n izasyo n u ' (veya "duyu merkezi n i n ye niden org a n ize ed i l mesi") için aynı ölçüde g eçerl i etki n l i kler ola b i l i r. Bütün b u n l a rda hiçbir şeyi n yü ksek veya düşük o l a ra k a l ı na mayacağ ı bir kültürün 'demokratikleşmesi', büt ü n duyu m ları n ayn ı ölçüde kaynaştığ ı bir sti l l er bi rleşmesi ve herkes için u la ş ı l a b i l i r olan b i r d uya rl ı l ı k d ü nyası vard ı r. ***
B i r rad i ka l 'd uyg u eşitl i kçi l i ğ i ' n i n eski zi h i n h iyera rşisine baskı n g e l d i ğ i b i r kü ltürün demokrati kleşmesi va rsa 1 960'1arın son ların da d a bir ya ratı c ı l ı ğ ı n demokrati kleşmesi söz kon u s uyd u . Yaratıcı b i ri o l a ra k sanatçı, ( Edwa rd S h i l s'in beti m l e mesinde) "top l u m u n yasa l a r ı n a v e otoriteleri n e a l d ı rmaya n " v e "sadece ben l i ğ i n geniş l emesi n i n iç zoru n l u l ukları n ı yön l endi rmeyi -yeni deneyi m leri kuca klamayı" amaçlaya n ayrı bir varl ı k olara k sanatçı fi kri n i n kö ken leri 1 9. yüzyıl başlarına kad a r uza n ı r. Sa natçı n ı n d ü n yaya özel b i r perspektiften bakt ı ğ ı d ü şü n ü l mekteyd i. Whistler'a göre san at ç ı l a r sta n d a rtları ve özle m leri s ı radan i n sa n ı n kavrayı ş ı n d a n uza k ayrı b i r s ı n ıft ı r. l rving Howe' u n bel i rttiği g i bi, Hegel bin lerce eleş tirmen, yaza r ve gazeteci ta rafı ndan y ı l l a rca d i l e geti rilen bir cüm lesinde şunu ilan eder: " B i r ya ratıcı i l e izleyici leri a rasında çatış ma" varsa, "burada sadece izleyicilerin suçlanması gereki r ... Sa natçı n ı n tek yükü m l ü l ü ğ ü doğ ruya ve ya ratıcı d uyg u larına uy m a ktı r". De Tocq uevi l le'in gözl emled i ğ i g i bi, bu gelenek "Edebiyatç ı la r ı n u l u sa l m izacı ve hayata bakış açıs ı n ı biçi m l e n d i rmede" uzun s ü re başı çektikleri Fra n sa'da bil hassa deri n lere kök sa l m ı ştı r. Sa natçı l a r d iğer fa n i l erden sadece ya ratı c ı l ı kları bakı m ı nd a n farklı değ i l lerdi; onlar ayrıca, Victor H u go'n u n ortaya koyd u ğ u g i bi, u l us u n 'manevi l i d e rl e ri ' o l m a k istiyorl a rd ı . Gerçekte, d i n i n geri lemesiyle yaza r ra h i b i n i mtiyazları na daha fazla sah i p ol maya baş ladı, zi ra o doğaüstü vizyona s a h i p b i ri olara k görü l me kteyd i .
1 960'LARIN DUYARLILIGI
1 77
Dara l mış bir d ü nyada yaza r sadece ada pte olamaya n b i r adam, (Ri m baud g i bi) s ı radan olandan s ü rekli kaçan bir göçebeyd i. Tri este'de J oyce, Londra'da Pound, Pari s'te H e m i ngway, Taos'ta Lawre nce, H i n d ista n'd a Ailen G i n s berg -on l a r 20. yüzyı l d a ki bu sanatçı-ka h ra m a n tipi n i n i l k-örnekleriyd i . B u rj uva yuvadan uza k yerlere bu göçebe l i k vizyon bağ ı ms ız l ı ğ ı n ı kaza n m a k için zoru n l u b i r a d ı m h a l i n e geldi. Bütün b u n l ar ı n temel inde sanatı n s ı radan b i l işsel yol l a a l g ı l a n a n d a n d a h a yü ksek b i r hakikati a n lattığ ı, sana t ı n 'd i l i n i n ', H erbert M a rcuse' n i n sözleriyle, "bir h a ki kati, g ü ndel i k d i l l e v e g ü nd e l i k deneyi m lerle u la ş ı l a maya n b i r nesnel l i ğ i i l etme si gerektiğ i "6 i n a n c ı va rd ı r. Fa kat, Lionel Tri l l i n g ' i n (ke n d i s i n i b i l e "daha fazl a şaşırta n" bir görüş içinde) hata l ı bir biçi mde gözlemled i ğ i g i bi " . . . sanat her za man h a ki kati veya en iyi hakikat türünü a n l atmaz m ı ve her za m a n doğru yol u göstermez m i ?" Sanat sahte l i k ve sahte o l a n ı ku l l a n ma a l ışka n l ığ ı yarata b i l iyorsa v e . . . çoğ u d u rumda . . . özerk l i ğ i n ya ra r ı n a gerçe kte rasyonel zeka n ı n detayl ı i ncelemes i n e tabi o l a bi l i r m i ?" Bu soru bel ki de b u rada ele a l ı nabilecek en ka psa m l ı soru d u r. F a kat sanatsal vizyo n u n yü ksel işi diğer h e r şeyden önce bir başka şeyi, acil bir soruyu ortaya ç ı ka rı r: Sa natın d i l i n e s ı radan d i l l e ve s ı radan deneyi m l e ulaşmak m ü m kü n değ i l se, ona s ı radan halk n a s ı l ulaşabil ir? 1 960'1arı n bir çözü m ü her i n s a n ı sanatçı ka h ra m a n kı l m a ktı. Mayıs 1 968'de Paris Ecole des Bea ux (Güzel Sanatlar O ku l u) öğrenci leri "her b i reyde içkin olan yaratıcı etki n l i ğ i " yön l e n d i recek, böylece 'sa nat eseri' ve 'sanatçı ' n ı n "bu etki n l i k içi ndeki u ğ ra k l a r" h a l i n e geleceğ i b i r b i l i n ç gelişimi ta lep etti. 1 969'da Stockho l m Modern Sanatlar M üzesi'ndeki d evri mci sanat kata loğu ş u n u ilan ederek b u görevi daha i leriye taş ı d ı : "Devri m Ş i i rsel l i ktir. Siste m i n org a n izasyo n u n u boza n bütü n bu ed i m lerde ş i i rsel l i k va rd ı r". Fakat bu türden a ktivist i l a n l a r modern izm i n problemi n i çözmez, sadece on ları geçişti ri r -ve 1 960'1ar çözüm lerden yoks u n d u . ***
Bu probl e m i n ka l binde kültürün gelenekle i l işkisi va rd ır. Örneğ i n b i r klasi k kültürden veya Kato l i k kü ltürden söz ed i l d iğ i n d e ta r i h i n a k ışı içi n d e ayırt e d i c i b i r sti l kaza nan kapsa m l ı bir bağ l a ntı i ç i n 6 H erbert Marcuse, An Essay o n Liberation (Boston: Beacon Press, 1 969: 40).
1 78
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
deki inançlar, gelenekler ve ritüel ler akla gelmekteyd i . Sti l i n kay n a ğ ı n d a sadece kend i içinde tuta r l ı b i r sağd uyusa l a l g ı l a r veya formel uzlaşı m la r bütü n ü değ i l, ayn ı zamanda ayrıca d üzen l i b i r evre n v e i nsan ı n o n u n içindeki yeri fi kri va rd ı r. Modern ite, doğası gereğ i, geçmiş olarak geçmişten kopa r, o n u şimdi ve gelecek uğ ru na d efterden si ler. İnsanlar büyü k va rl ı k zi nciri n i genişletmek ten ziyade ken d i leri n i yen i l emeye ça l ı ş ı rl a r. Kültürün geçm işle i l işki l i o l d u ğ u yerlerd e kü ltüre u l aşmayı ge lenek biçi m lendirir ve ritüel içinde ifade ed i l ir. Kişisel deneyi mler ve d uyg u l a r büyük s ü re kl i l i k zi nciriyle a l a kasız özel l i kler olara k görü l ü r. Fa kat kültür kuru m l a r veya yasa l a rd a n ziyade sanatçı n ı n b i reysel kişi l i ğ iyle i l i ş ki l i olduğ u n d a a rzu ed i l ebi l i r o l a n şeyi n esas testi 'deneyi m i n biricikl iğ i 'd i r ve değ i ş i m i n ana meka n izması 'd u yu m u n yen i l iği'd i r. Modern i st kültür tam b i r ben l i k kü ltürüd ü r. O n u n merkezi 'ben'd i r ve s ı n ı rları ki m l iğe göre ta n ı m l a n ı r. B i rici klik kültü, büyü k ölçüde modern itede o l d u ğ u g i bi, Roussea u'n u n İtirafları n açı l ı ş satı rlarındaki şu sözüyle baş l a m ı ştı r: "Şimd iye kad ar örneği o l ma ya n b i r işe başl ıyoru m . Kend i m l eyi m ! Ka l b i m i n d uyg u l a r ı n ı tanı yorum". Ve gerçekte, bu açıkla m a n ı n mutlak biricikl i k iddiası n ı n ("Va rol u ş içinde b u n lardan herhangi birine benzer b i r şey ya pmı yorum") ve kesi n açı k sözl ü l ü ğ ü n ü n ("Ne herh a n g i bir şeyi kötü olara k ortadan ka l d ı rd ı m, ne de herhan g i bir şeyi iyi olarak d a h i l etti m") l i teratürde b i r benzeri yoktur. E l i n izdeki kita b ı n ilk sayfası n ı n her c ü m l esi n i n başlad ı ğ ı (bu rad a d a b u l u na n ) 'ben' sözü n ü basit narsisizmle ka rıştı rmak veya okuyucuyu yı l d ı rıcı detaylarla kasıtlı şok etme çabası, kend i n i gösterme biçi mi olara k ( " . . . kızın yü ksek sesl e etrafa d uyurd u ğ u ö l ü m acı l a rı " o l a ra k) görmek hata olacaktır. Roussea u'n u n İti raf l a r'da ya p maya çal ı ştı ğ ı şey, zorun l u o l d u ğ u kad a r acı ma sız da görünen, kend i s i n i n "haki kat rasyonel ya rg ı veya soyut a kı l yü rütmeden çok d uyg uyla veya h i s l e kavranabi l i r" özdeyiş i n i örnek lemekti. " H i ssediyorum, o halde va rım". N itekim Roussea u'n u n Pa pazı Desca rtes'ı n a ksiyo m u n u tas h i h eder v e klasi k sa h i l i k ta n ı m ı kad a r bu ta n ı mdan gelen sanatsa l ya ratı ta n ı m ı n ı da tek h a m lede yı kar. B i r deneyi m i n 'sa h i ' -ya n i bütü n i n sa n l a r için doğru ve böyle ce geçerl i- o l u p o l m ad ı ğ ı nas ı l b i l i nebi l i r? Klasik gelenek sa h i l i ğ i h e r za m a n otoriteyle, zanaat becerisiyle, b i l g i biçim iyle v e -ister
1 960'LARIN DUYARLILIGI
1 79
estet i k i ster a h l a ki- m ü kemmel l i k a rayı şıyla özdeşleşti rmiştir. B u türden m ü ke m me l l i k, Sa ntayana'n ı n sözleriyle, sadece saflaştı r mayla, a n ca k biçi m i n ta m l ığ ı n ı n işareti olan öz a rayı ş ı n d a bütün i l i neksel -d uyg usal, acıklı, kom i k, a n l a m sız- u n s u rl a r ayı kla n a ra k sağ lanabi l i r. Sanatın J o h n Dewey' n i n teori lerinde o l d u ğ u g i bi de neyi m l e özdeşleşti ri l d i ğ i yerlerd e estet i k hazz ı n bir kriteri olara k 'ta m l ı k' v u rg u l a n maya d eva m eder. Dewey'ye göre sanat sanat ç ı n ı n 'yö n l e n d i rici n iyeti' i l e deneyi m i n n üfuz ed i l mesi zor doğası a rası nda b i r etki leşi m l e bağ l a ntı l ı b i r biçi m l en d i rm e s ü reci d i r. Sanat eseri ancak sanatçı "iç bütü n l ü k ve icra" sağlad ı ğ ı nd a tam d ı r. Sanat, başka deyişle, bir örü ntü ve yapı meselesi o l a ra k ka l m ı şt ı r ve ayrı u n s u rları a ra s ı n d a ki i l işkiler b i r sanat eseri n i n a n l a m olara k a l g ı l a n m a k zorund ayd ı . Fakat 1 960'1 a rda ortaya ç ı ka n yen i d uya rl ı l ı kta bu türden ta n ı m la r ta m a m e n küçü msend i. B i r sanat eseri nde sa h i l i k neredey se tama m e n dolaysızl ı ğ ı n ka l itesi, hem sanatçı n ı n n iyet i n i n do laysızl ı ğ ı hem d e izleyi ci üzerindeki etkisi esas a l ı n a ra k ta n ı m la n d ı . Örneğ i n tiyatroda kend i l i ğ i n d e n l i k ta mdı; meti n fi i len ortadan kaybo l u r ve doğaçlama egemen form h a l i n e g e l i r -'doğal' yap macıkl ı ğ ı n , içte n l i k değerlendi rmen in, kend i l iğin den l i k d ü ş ü n ce n i n üzeri n e ç ı ka r. 'Yaşaya n tiyatro'n u n yönetmeni J u d ith M a l i n a "(sa h nede) Antigone o l m a k iste miyorum, J ud ith M a l i na'yı m ve J u d ith M a l i n a o l m a k istiyorum" d ed i ğ i n d e ressa m l a rı n sanatta ya ptı kları g i b i i l l üzyo n u tiyatrodan uza klaştı rmayı amaçl ıyord u. Fa kat b i r başkası n ı 'temsil etmeyi' bıra kmak, bu örnekte, sade ce metni b ı rakmak d eğ i l d i r; o i nsan d eneyi m i n i n ortaklaşa l ı ğ ı n ı yad s ı m a k v e ı sra rla kiş i l i ğ i n ya n l ı ş birici kliğ i n i vurg u l ama kt ı r. An tigone i ns a n l a r ı n yüzyı l la rd ı r tekra rlanan bel l i probl emlerini, ya n i sivil itaatsizl i ğ i n gerekl eri ni, yem i n lere bağl ı l ığı, adaletin doğası n ı yeniden ifade eden -gel eneksel olara k b i r sah nede meka nsal olara k seyi rciden bağ ı msız b i r biçi mde icra ed i l en- bir si mged i r. Antigone'u bı rakmak veya madd i l i ğ i n i yad s ı mak h afızayı red detmek ve geçmişi bir kenara itmekti r. Benzer şeki lde, 1 960'1a rda 'yazma' duyg u n u n sa h i l iği, 'ya l ı n ya ratıcı d ü rtü'yü ya nsıtma başa rısı v e "d üşü ncen i n ken d i l iğ i nde l i kl e dolayı m l a n ması" gerektiği iddiası temelinde değerlendiril mekteyd i . A i l e n G i n s berg "ya ratıcı haya l g ücümü gerçek z ihnim den büyü sel çizi kti rmelere do ğr u oda kl a m a l ıyım" der . Bize tekra r tekra r, on u n en çok tan ı na n ş i i rleri nden i kisini önceden d üş ü n -
1 80
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
meden yazd ı ğ ı veya gözden geçi rmeden yayı n l a d ı ğ ı söyle n i r: O Uluma 'n ı n uzun i l k kı s m ı n ı b i r öğleden sonra d a kti loda yaz m ı şt ı r. Su nflower Sutra a d l ı şarkısı n ı 20 d a ki kada ta ma m l a m ı şt ı r: "ma samda çizi ktiri rken kır evi n i n ka p ı s ı n d a Kerouac ça l ış ma m ı bitir m e m i bekliyord u". Ve Jack Kerouac benzer doğaçlayıcı tarzda, rom a n l a rı n ı asla gözden geçirmeden anormal büyü k l ü kte kağ ı t ruloları - h e r g ü n 6 fit kağıt- bitene kad a r yazma ktayd ı . Sanatçı ların ça lış m a tezga h l a r ı n d a n bu ra porl ar ı n çoğ u beğe n i l mekteyd i, zira yen i d uya rl ı l ığa eleşti ri l e r ton bakı m ı nd a n sa natçı l a rı n ki l erden daha az kişisel değ i l d i . Bir oyun, bir kita p veya fi l m l e yüz yüze geldi kleri nde bu el eşti rmenlerin a maçları ça l ı ş mayı geleneksel esteti k teri m ler içinde değerl end i rmekten ziyade h a kkı ndaki d uyg u l a rı n ı ifade etmekti: eser esasen b i r kişisel ifade fırsatı olara k hizmet etmekteyd i . B u yüzden, her b i r sanat eseri ister resi m , ister roman, ister fi l m , ister 'bir başka' sanat 'eseri' için b i r vesi le -eleşti rme n i n özg ü n eser ha kkı ndaki duygularını ilan etmes i n i n b i r vesi lesi- h a l i ne geldi. 'Eylem sanat' böylece 'eylem tepki 'ye yol açmakta ve her i n san b izzat sa natçı h a l i n e gelmek teyd i. Fakat bu sü reçte nesnel ya rg ıyla i li ş ki l i fi ki rler önem i n i kay betmekteyd i. Ya ratıcı l ı ğ ı n demokrati kleşmesi ya rg ı lar sorg u l a n ı rken d uyg u ları sorg u lamadan m ü m kü n o l u r. B i r eseri n ürettiği d uyg u l a r sizi n için çeki c i d i r, fa kat başka l a rı için değ i l d i r ve h i çb i r i n sa n ı n d uyg u ları bir başka i n sa n ı n kilerden d a h a fazla otoriteye sa h i p değ i l d i r. Yü ksek eğiti m i n yayg ı n laşmasıyla ve ya rı-vasıfl ı ayd ı n s ı n ıfı n ge l işmesiyle ayrıca bütün b u ölçülerde önem l i bir değ i ş i kl i k yaşa n d ı . D a h a ö n ceden meseleye i l g i siz kal a n ç o k sayıda i nsan art ı k ı s ra rla -d ü ş ü n celeri veya d uya rl ı l ı kl a rı n ı geliştirmek değ i l a ksine kişi l i kle rini 'icra etmek' için- sanatsa l g i rişime katı l m a ha kkı n ı vurg u la m a ktad ı r. Hem sanatın ka rakterinde hem d e ona tep ki n i n doğa sında ben l iğe ilgi nesnel sta ndartlara baskı n çı kmakta d ı r. B u g e l i ş m e a s l ı n d a öngörü l mem işti . 30 yıl önce Ka ri M a n n h e i m şu uya rıda b u l u n m uştur: . . . d e m o k rat i k kitle to p l u m u n u n açık kara kteri, b ü y ü k l ü ğ ü n d e a r t ı ş l a ve h a l k ı n genel katı l ı m eği l i miyle b i r l i kte, sad ece o l d u kça fa z l a çeşit l i seç k i n ü retm e m e kted i r, o ayrıca bu seçki n le r i n 'd ü r t ü n ü n yücelti l mesi' i ç i n i htiyaç d uyd u k l a rı ayrıca l ı ktan da yok s u n d u r. B u a sga ri ayrıca l ı k kaybo l d u ğ u n d a beğen i n i n ma ksatl ı
1 81
1 960'LARIN DUYARLILIGI
o l a ra k fo r m ü l e ed i l mesi, sti l i n yön l e n d i rici b i r i l kesi i m ka ns ı z h a l e ge l i r. Yeni d ü rt ü l e r, sezg i l e r v e taze d ü nya ya k l a ş ı m l a rı kü ç ü k gru p l a r içinde olgu n l a şa ca k zaman b u l a m ad ı kl a r ı n d a kitl e l e r ta rafı n d a n sad ece 'uya rı m' o l a r a k d eğerl e n d i ri l ecekl e r d i r . 7 .
.
Ortega y Gasset, Ka ri Jaspers, Pa u l Ti l l ich, E m i l Lederer ve H a n n a h Arendt g i b i yazı l a rı 1 950'1erde o l d u kça etki l i o l a n diğer kitle topl u m u teorisyen le ri ayrıca b u otorite kayb ı n ı n, kuru m la r ı n parça l a n m as ı n ı n v e geleneğ i n a ş ı n ması n ı n top l u m sa l sonuçla rıy la i l g ilendi ler; fa kat vurg u ları kültürelden ziyade siyasa l d ı . O n l a r kitle topl u m u n u n fazlasıyla isti kra rsız old u ğ u n u v e tota l itarizm i n h e n üz baş l a n g ı ç aşamasında b u l u nd u ğ u n u d ü ş ü n üyorla rd ı . On ların 'kitleler'i n top l u m l a i l i ş kisi h a kkı ndaki teori leri b u g ü nden bakı l d ığ ı n d a top l u msal yap ı h a kkı ndaki değerlendi rmeleri aşırı basitleşti rici ve siyasetin doğas ı n a i l i şkin a n a l izleri h a m o l m a s ı n a rağ men topl u m u n bir kes i m i n e -çağdaş k ü l t ü r d ü nyası na- şaş ı r tıcı b i r i l g i n i n ka n ıtıyd ı . Bu teori syenl eri n hantal teri m lerinden b i ri n i ku l l a n ı rsak, 'yı ğ ı n laşma' o l a ra k adland ı rd ı kl a rı şey a rt ı k g ü z e l sanatlar d ü nyasında d a y e r a l m a ktad ı r. Sti l modayla eşa n l a m l ı h a l e gel m i ştir v e sanatta sürekli v e şaşkı n l ı k yaratıcı b i r ard ı ş ı k l ı k i ç i n d e 'ye n i ' sti l l e r birbiri n i n yeri n i a l maktad ı r. Kültürel ku r u m l a r b u g ü n e m u ha l efet içinde işlememekte, böylece yen i n i n iddiala rı n ı sı nayacak zoru n l u geri l i m ü retmelerine rağ men, m ü cadele etmeden g eçici gelgitl ere tes l i m o l m a ktad ırlar. Yüksek sanat, H i lton Kra mer'i n gözlemlediği g i bi, "her za m a n seçki n ci o l m u ştur, hatta top l u m sa l kon u mda seçkin ol m a ktan ziyade sad ece d uya rl ı l ı kta seçki n o l d u ğ u nd a bile. Yüksek sa nat öze l yete nek, özel vizyon, özel eğiti m ve ken d i n i ada mayı gere kti rir -o özel b i reyleri gerekti ri r . . . "8 B u türden bir gerekl i l i k, kuşku s uz, herh a n g i b i r popü l i st ideoloj i türüne aykı rıd ı r -g ü n ü m üz Ameri ka n kültürüne hak i m o l a n pop ü l i st ideoloj iye de. Bu yüz den, pek çok eleşti rmeni popü ler kültür etrafı nda hiza l a n maya
7 Ka ri Mannheim, Man and Society in an Age of Reconstruction (New York:
Harcourt, B race and Compa ny, 1 94 1 : 86-87). 8 Hi lton Kra mer, "High Art and Social Chaos'', New York Times, 28 Ara l ı k 1 969; ayrıca b kz . Kramer, The Age o f the Avant Garde (New York: Fa rra r, Stra us a n d G i roux, 1 973), özel l i kle o n u n m ü kemmel makalesi "Art a n d Po l itics: l n c u rsions and Conversations", s. 522-529.
1 82
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERi
zorlayan bir telaş söz kon u s u d u r.9 Ciddi eleşti rmen için b u d u r u m gerçek bir i ki l e m ortaya çı ka rma kta d ı r. H i lton Kra mer'i n işaret ettiği g i b i "Eleşti rmen l i k mes leği kend i ta ri hsel ç ı kışı n ı yü ksek sanatın büyük, b i l g i siz bir h a l ka ka rşı i l k kez savu n u l ması gerektiği anda ya pmaktad ı r". Fa kat bu d u r u m çoktan değişmiştir. Yüksek sanat 'yı kım' deği lse b i l e ka rı ş ı kl ı k içinded i r (zaten yı kı m ter i m i de asla yeteri n ce ta n ı m l a n ma m ı ştır); 'ha l k' a rtı k -eleşti rmenler a rasında savu n u l ma kta n çok uza k olan- bu ava ngard ı ka mu s al a l a nda o l d u ğ u kadar kültüre l bakı mdan da ta lep etmekted i r. B u yüzden, ciddi eleşti rmen i n ya yen iden yü kse k sanata yönel mesi, böylece siyasal has ı m la r ı n ı sevi ndi rmesi y a da, John G ross'un d eyişiyle, "ken d i n i d i s kotekler de ka pı g örevlisi o l m aya hazı rla m a s ı " gereki r. Kültürel ya rat ı c ı l ı ğ ı n demokratikleş m e n i n yörü ngesi b u d u r.
Benliğin Kaybolması D u r u m m u htemelen edebiyat a l a n ı nda çok daha cidd i d i r. Ya kla şık 200 yı l önce ortaya ç ı ka n rom a n ani ve büyü k değişikl i k içinde b i r d ü nya d uyg u s u ya rattı. O i mgelem aracı l ı ğ ıyla o l g u d ü nyası n ı b i r ra por etme a racıyd ı v e roma n ı n temel öze l l i ğ i duyg u l a r a racı l ı ğ ıyla ya nsıtı l a n ve zeka tarafı nd a n d i s i p l i n e ed i l e n deneyi me bütün çeşitl i l iğ i ve dolaysızl ı ğ ı içinde- katı l ma k i d i . Bir romancı, deyi m yerindeyse, kişisel deneyi mleri bir tür konuşma-d eneyi m i o l a n b i r timsa l d i . K i ş i kaza ra k ken d i ru h u nd a ki travma l a rı ortaya ç ı karma k için b i l i n c i n e d ö n d ü ğ ü n d e -iyi bir romancıysa- b i r kol l e ktif b i l i n ç l e de temas içi nded i r. Roma n ı n i l k 1 00- 1 50 yı l l ı k döneminde roma ncı n ı n görevi top l u m u ayd ı n l atma kt ı . Fakat n i hayeti nde b u n u n i m ka nsız o l d u ğ u görü l d ü . Çağdaş ro ma n c ı n ı n soru m l u l uğ u n u ta n ı m lamaya ça l ı şa n Diana Tri l l i ng'in ifadesiyle "Ça ğ ı m ızı n gelişmiş yaza rı için 9 Lionel Tri l l i n g şöyle yazma ktayd ı: "Bizi m ki çoğ u i n s a n ı n g üzel sanatlarda
büyük başarı özlemi d uyd uğu ilk kültürel çağdı ve onların haya l kı rıklı kları geleneksel sın ıfsal çizgi leri kesen, ru hun bir proletaryasını ü reten m ü l ksüz bir s ı n ıf ya ratmaktadı r", "On the Modern Element i n Modern Literatu re", The idea of the Modern in Literature and the Arts, ed. l rving Howe (New York: Horizon Press, 1 967).
1 960'LARIN DUYARLILIGI
1 83
ben l i k ken d i en önemli, hatta yegane göndergesid i r. Topl u m kayg ı lan ması g ereken hiçbir teşekkü l veya göreve sa h i p değ i l d i r; bu görev soru m l u old u ğ u m uz ve b izi kes i n l i kl e büyük ölçüde koş u l land ı rd ı ğ ı için va rd ı r . . . G ü n ü m üzün romancısı ben l i ğ i sade ce bizi kuşatan ve tehdit eden d ü nyayla i l işki içinde ta n ı m l a m a kta ya rd ı mcı o l u r".1 0 B u 20. yüzyı l ı n i l k ya rı sı h a kkında geçerl i olan parlak bir ifade d i r; lakin 1 960'1ara g e l i n d i ğ i n d e romancı bir gönderge olara k ben l i ğ i terk etm i ş, ben l i k i l e d ü nya aras ı n d a ki s ı n ı rlar giderek bu l a n ı klaş m ı şt ı r. Mary McCharty 'vata nsız' yen i b i r roman türü n ü n bu dönemde yazı l maya başlad ı ğ ı n ı söyler v e ka n ıt olara k Vlad i m i r Na bokov v e Wi l l ia m B u rroug h s ' u n yazı l a rı n ı verir. B u i d d i a n ı n bel l i ö l ç ü d e d o ğ r u old uğ u n u d ü ş ü n üyoru m . B u n a ka rşın, 1 960'1arın orta larında 'yaza rl ı k' g i derek daha içine ka pa l ı h a l e g e l m i ş v e romancı n ı n s e s i gid erek daha fazl a sa h i psiz ka l m ı ştır. Çağ ı n mora l i n i bozan roma n c ı l a r okund u ğ u n d a 1 960'1arın te mel uğraşısı n ı n delilik o l d u ğ u görü l ü r. Topl u msal hayat a rkad a b ı ra kı l d ı ğ ı nda v e s ı n ı r l ı b i r özn e olara k ben l i k ortadan kaybol d u ğ u nda geriye ka l a n tek tema kopm a d ı r ve bu on yı l ı n her önem l i yaza rı kopma temasıyla şu veya bu şeki lde i l g i l e n m i şti r. B u ro m a n c ı l a rı n tarzı kuruntu yaratmad ı r; o n l a rı savu n a n l a rı n çoğ u şi zoid d i r; normal l i kten ziyade d el i l i k gerçekl i ğ i n kriteri h a l i n e gel m i ştir. 1 960'1a rd a ki bütün top l u msal ça l kantı l a ra rağmen bu ya za rları n roma n l a rı siyasal d eğ i ld i ; yine de hiçbiri (Be l l ow'u n Bay Sammler'ın Gezegeni ad l ı rom a n ı d ı ş ı nda) rad i ka l izm, gençl i k veya topl umsal h a re ketlerle i lg i l i d eğ i l d i -yi ne de hepsi fa rkl ı şeki l lerd e m i st i kti. B u yaza rları n d uya rl ı l ı ğ ı içinde b ü t ü n b u n la ra teka b ü l e d e n şey, bir kat l i a m ı ön lemeyi öğütler görünen -bi r fı rtınadan önce kı rl a n g ıçların ha reketlerinde gözlenen tü rde- b i r fel a ket ü rpertisid i r.1 1 ıo 11
Diana Tri l l i ng, ''The Moral Rad i ca l i s m of Norman Mailer", Claremont Essays (New York: Harcourt Brace and World, 1 964: 1 77- 1 78) . Bu okuma biçim inde 1 960'ların önde gelen çoğ u romancısının -örneğ in Updi ke, Salinger, Cheever, J. F. Powers, Styron, Roth, Malamud ve Baldwin'in- ta mamen göz ardı edildiğini biliyorum. Sadece bu şahs iyetlerin insa n ı n bir top l u m s a l çerçeve içinde yaptığ ı şeyleri beti mleyen romancının daha ras yonel i l g i lerine oda kl a n d ı klarını söyleyebilirim, fa kat b u n l a rdan Malamud kes i n l i kle çoğu kez fa ntezileri keşfe yönel m i ştir. Bu za manların kıya m etçi m izacına i l işki n sosyoloj i k okumam bağ l a m ı nda, seçtiğim roma ncıların
1 84
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
B i l i n d i k yaza rlar 'siyah m iza h ç ı l a r' i d i -Joseph Hel l er, J . P. Don l eavy, B ruce J . Fried man, Thomas Pynchon ve daha pop bir 'izle yici' Terry Southern. O n l a r absürt ve n i h i l i st d u ru m la rla i l g i le n d i ler, olay örg ü leri delice v e h a ş a r ı t ü rdendi, sti l l eri küsta h, a b u k sa b u k, saçma ve g ü l ü n ç, ka ba komedi ta rzda i d i . Bütün bu d u ru m l a rd a b i rey devasa v e ki şisel-ol maya n kuru m l a r ı n saçma l ı kl a rı a ra sında gidip gelen bir tür p i n pon topuyd u. 1 960'1a r ı n en popüler rom a n larından b i ri Catch 22'de a n a kara kter H ava Kuvvetleri nden kaçamaz, ç ü n kü deli o ld u ğ u n u gösteren bir kura l a m ü racaat etti ğ i nde gerçekte a kı l sağ l ı ğ ı n ı n yeri nde o ld u ğ u n u göstermekted i r. O klasi k del i l i k temasıd ı r. Anthony B u rgess, Kurt Von negut ve Wi l l i a m B u rroug hs'un bi lim kurg u s u ve fütü rizminde oyu n ka ra kterleri fizi ksel biçi m leri somut d eğ i ş i m l ere u ğ ra rken absürtl ü kler a ba rtı l ı r. Olayl a r ı n man t ı ksızl ı ğ ı ve iyi ve kötü n ü n b u l a n ı klaşması vurg u l a n ı r. John Barth 'ı n Giles Keçi Oğlan ad l ı fi l m inde i ki dev b i l g i saya r a racı l ı ğ ıyla d ü nya için m ücadele ed i l i r. Thomas Pynchon'ı n 49 Numaralı Par çanın Nidası ad l ı fi l m i nd e 'ko n u ' n u n merkezi nde d ü nya ça p ı n d a b i r kom p l o va rd ı r - bu tema ayrıca B u rroug h s'ta ka rş ı m ıza ç ı ka r ve b i r kıya met keşmekeşi a rtarken Amerika' n ı n son u n u bekleriz. Şizoid temalar Ken Kesey' n i n Guguk Kuşu, Barth ' ı n Yolun Sonu ve M a i l e r'in Bir Amerikan Rüyası eserlerinde aşika r hale g e l i r. Ke sey' n i n kita bı n ı n kısı mları uyuştu rucu ve LSD etkisinde yazı l m ı ştır, b i r ka ra kter lobotomi ya p ı l masına rağmen hapis orta m ı n d a n kaç m a k için d e l i l i ğ i ku l l a n ı rken, ayn ı hasta nede yata n H i ntl i şizoid dev bir adam kaçar ve "akı l sağ l ı ğ ı n a kavu şur". M a i l e r'in -baş l ı ğ ı açı kça sembo l i k o l a n - Bir Amerikan Rüyası'nda ana ka h ra m a n Stephen Rojack ( C I A i l e v e diğer g izem l i g üçlerle ka rş ı l a şma d a h i l) çeşitli s ı n ı rsız fa ntezi leri n i gerçekleşti rir ve daha ötesine geçmek için d üşü nce d a l g a l a rı n ı yönetir ve son unda görevi ta m a m l a r. Dönemin önde gelen başka romancı l a rı nda -Nabokov, Bel l ow, B u rrou g h s ve Genet- fa ntezi temaları baskı n d ı r. Nabokov' u n Solgun A teş rom a n ı b i r c a s u s veya Rusya'yı a n d ı ra n haya l i bir ü l kede azled i l m i ş b i r kra l ol ması m u htemel bir ka h ra m a n ı n (burada b i r ki m l i k ka rmaşası merkezi öneme sa h i ptir) uzu n b i r ş i i ri üzeri ne ayrı ntı l ı b i r yoru m u (ayrıca g ü ç, sevg i ve öğrenme h a kkında me1 960'1arın d uya rl ı l ı ğ ı konusunda daha ayı rt edici önermeler ol uştu rd u kla rını d ü ş ü n üyoru m.
1 960'LARIN DUYARLILIGI
1 85
lodra mati k, dola m baçl ı b i r ken d i n i beğe n m i ş l i ğ i) i çeren b i r tür fa ntasti k dedektifl i k h i kayesid i r. Ada ya da Arzu (veya diğer çoğ u versiyon) sevg i h a kkı nda -geç m i ş ve gelecek za m a n a rası ndaki bütün ayrı mları yok etmek için b i l i nçli o l a ra k ana kron izme başvu ru l a n - ayn ı ölçüde kom p l e ks bir fa ntezid i r. Kıyametçil i k-karşıtı o l a n tek yaza r Sa u l Bellow n i h ayeti nde şu soruyu sorar: "O büyü k, mavi, beyaz, yeşi l gezegeni patlatma n ı n . . . za m a n ı m ıyd ı, yoksa bu eylemden dol ayı m ı patla d ı ? " Bay Sammler'ın Gezegeni büyük ölçüde H i ntli bir fizikç i n i n d ü nyan ı n a ş ı rı ka l a ba l ı ğ ı nd a n kaçmak i ç i n aya yerleşme p l a n ı etrafı nda i lerl er. B u rada D r. La l'in plan ıyla önde gelen fütü ristlerd e n H . G. Wel l s'in hayat ı n ı n fa razi biyog rafisi içiçe geçmiş görü nmekted i r. Ve -roman ı n g üzel kı l d ı ğ ı başka h ra m a n- Bay Sa m m ler vata nsız d ı r, sanki t ü m eski ya p ı l a rı n y ı kı l ı ş ı n ı vurg u l a m a ktad ı r. Na bokov ve Bel l ow d ü nya n ı n i htiyatlı gözlemcileri d i r, fa kat B u rroughs ve Genet'de kıya met bize ya kı nd ı r. Dü nya ta m ve sem bol i k olarak pa rça l a n m ı ştır. B u rro u g hs'ta d ışkı benzeri vizyon do kunsa l d ı r. Müthiş Yemek görü n ü şte yaza rın uyuşturucu bağ ı m l ı l ı ğ ıyla m ü cadelesi h a kkında olsa da, pisl i k teması kita pta açı k bir lağım g i b i işlen mekted i r: a na l l ı kla, her türden bedensel boşa lt mayla, kad ı n genita l l i ğ i korkusuyla ve a s ı l m ı ş bir a d a m ı n refl eksle c i n sel boşa l masıyla büyü k bir meşg u l iyet vard ı r. İ nsa n l a r yengeç ler, dev kırkayaklar veya etç i l hayva n l a ra dönüşür. B u rro u g h s "ro m a n form u n u n m u htemelen modas ı n ı n geçti ğ i n i " ve yaza rların "korkutucu eylem fotoğ rafları o l a ra k okuyucu üzeri nde benzer etki ü reten" daha kesin tekn i kler gelişti receğ i n i söyler. O n u n ro m a n ları -Müthiş Yemek, artı Yumuşak Makine, Nova Ekspresi ve Patlamış Bilet üçlemesi- 'kü ç ü k pa rça l a ra ayrı lan' kita p l a rd ı r: "Müthiş Yemek'i herha n g i bir a ra kesitte pa rça lara ayı ra bi l i rs i n iz". Müthiş Yemek bir 'sü rekl i gösteri'd i r, ç ü n kü hiçbir ta rihsel ku l l a n ı m a sa h i p d eğ i l d i r. Başka rom a n l a r şeritler üzeri ne yazı l m ıştır ve kişi o n l a rı i sted i ğ i g i b i sayfa l a r h a l i nde d üzen l er. Gerçekl i k h içbi r gerçekl iğe sa h i p değ i l d i r, çü n kü [su n u landan] daha fazl a boyut ve d a h a fazla s ı n ı r yoktur. Benzer u ğ ra ş ı l a r Jean Genet' n i n ça lışma larında d a yer a l ı r, fa kat o n u n yazı m tarzı öncel i kl e s ı n ıf-a ltı na b i r övg ü d ü r. Susan Son tag'a göre "Suç, ci nsel ve top l u msal yozlaşma, öncel i kle c i nayet Genet ta rafı ndan görke m l i l i k için fı rsatla r olara k görü l ü r. Genet h ı rsızlar, tecavüzcüler ve ca n i ler d ü nyas ı n ı en d ü rüst tek d ü nya
1 86
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
o l a ra k görür, ç ü n kü b u rada i n sa n ı n en ka psa m l ı ve en yasak d ü r t ü l eri doğrudan i l kel koş u l l a r içinde ifade ed i l mekted ir. Genet için ya mya m l ı k fa ntezi leri ve 'bedensel içe-a l ma' i nsan a rzu ları h a k k ı n d a ki en derin h a ki kati n ifadelerid i r.1 2
Diyonisyan Yığm Kıya metçi ruh h a l i hiçbir yerde 'Diyonisya n tiyatro' o l a ra k ad l a n d ı rı la n ve kum pa nya topl u l u ğ u n u n b i r Diyo n i sya n y ı ğ ı n tü rü ola ra k ele a l ı nd ı ğ ı sanat ha reketi içinde olandan daha fazla usa n ma d a n sa hnelenmem iştir. O ken d i l iğ i nden l i ğ i, zevk verici ra hatla mayı, d uyusal i l etişimi, Doğ u m i stisizm i ve ritüe l i n i vurg u l a r; o n u n niyeti, eski rad i ka l tiyatro n u n a ksine, özg ü rleşme seremoni lerine bi rl i kte katı larak hem seyirci n i n hem de a ktörl erin ruh h a l leri n i yeniden i nşa ederek seyi rc i n i n fi kirleri n i değ i ştirme değ i ld i . B u hare ket -oyu ncuların veya metn i n herha n g i bir biçi m i n i n, b i r beceri veya öngörü biçi m i n i n "yaratıcı o l m a d ı ğ ı v e yaşa m ka rşıtı" o l d u ğ u fi kri temel i nde- d i s i p l i n -ka rşıtı ve usta l ı k-ka rşıtı bir tiyatro oku l u n u teşvik etm i şti r. U staca kurg u la n a n geleneksel tiyatroda hiçbir değişken he def, h i çb i r a h l a ki bel i rsizl i k, h i çbir ku l l a n ı l maya n olay örg ü s ü u n s u ru yoktu r; her za m a n eylemi son uca götü ren bir temel mantık va rd ı r, zi ra oyu n yaza rı her şeyi n yeri n i beli rlemek ister. Fakat 'ye n i tiyatro' d üzen l i olan şeye itimat etmez ve b u n l a rı keyfi ve seçici ol m a kla eleşti rir. Zoru n l u olara k, bu türden bir tiyatro oyu n yaza rları n d a n biri n i n tiyatrosu d eğ i l d i r, zi ra yazı l ı b i r oyu n bir ölçüde s ı n ı rları bel l i ve s ı n ı rland ı rı l m ı şken, yen i tiyatro eyl e m i n d üzen i n i bozma k, seyirci v e sa h n e a rası ndaki, seyirci v e a ktör a ras ı n d a ki ayrı m ı ortadan ka l d ı rm a k ister. Düşün meye itimat etmeyen yen i tiyatro i l kel ritüe l i n bir a n l a m ı n ı tiyatroda yeniden
1 2 Genet'yi bir 'Ameri ka l ı ' g r u ba d a h i l etmek ve 1 960'1arın bir yaza rı olarak
eti ketl emek tuhaf görünebi l i r. Temel yazı larını 1 940'1er ve 1 950'1erde yaz sa da, Genet'nin bir Amerikan takipçi kazandığı kitapları -Çiçeklerin Mer yem Anası, Hırsızın Günlüğü ve Cenaze Töreni- 1 960'1a rda çevri l i n ceye ka dar Ameri ka' da sah neye çıkmamıştı r. Bu rroughs da 1 950'1erde yazmasına rağmen, i ki adam can çekişmekte olan Amerikan bilinç içinde tam olarak sadece 1 960'1arda ortaya ç ı km ıştır.
1 960'LARIN DUYARLILIGI
1 87
ya ka l a m aya ça l ı ş ı r. Dramada yen i duya rl ı l ı ğ ı n prototipi J u l ia n Beck ve J u d ith Ma l i n a ta rafı n d a n org a n ize ed i l e n Yaşaya n Tiyatro'd u r. B u tiyatro top l u l u ğ u Avru pa'da bi rkaç yı l l ı k tu rneden son ra yen i bir tesad üfi eylem sti l i ne evri l d i ve b i r devri mci a n a rşizm biçi m i tel ki n etmeye başl a d ı . O n l a r ı n yen i s l og a n ı 'Tiyatro özg ü r kı l ı n m a l ı d ı r" ve "so ka kta ya p ı l ma l ı d ı r" idi. M a ri netti'n i n Fütü rist Man ifestos u n u a n d ı ra n sözler içinde, B e c k eski tiyatroya b i r ka rş ı h ü c u m başlattı : Ya l a n l a r tiyatros u n u n b ü t ü n b i ç i m l e r i y ı k ı lacaktır . . . S h a kespea re' i n nesnel bi lgel i ğ i n e, sadece asi l i n d e n eyi m i n e ta h s i s ettiği trajedi d uygu s u n a i htiya c ı m ı z yok. K o l l e ktif haz kon u s u n d a k i ce h a l eti onu çağ ı m ı z için k u l l a n ışsız k ı l a r. Ş i i rse l l iğ i n aya rt m a s ı n a ken d i n i k a ptı rma m a k ö n e m l i d i r. B u n e d e n l e Arta u d "Metin leri Ya kı n " der. G e rçekte zeka n ı n t ü m tiyatrosu y ı k ı l aca kt ı r . Yüzyı l ı m ı z ı n ve geç miş yüzyı l l a r ı n tiyatrosu ente l l e kt ü e l s u n u m a ve cazi beye sa h i p b i r tiyatrod u r . K i ş i çağı m ı z ı n tiyatros u n u terk eder, u z a k l a ş ı r ve d ü ş ü n ü r. Fa kat d a h a ö n ceden koş u l l a n m ış z i h i n l e r ta rafı n d a n koş u l l a n d ı rı l a n d ü ş ü n m e m i z güve n i l e m eyecek ka d a r yoz l a ş m ı ş t ı r. . .
B u doğ rultuda, Yaşaya n Tiyatro'n u n y ı l d ızı Paradise Now'da seyi rci ler s a h n e ö n ü ndeki ışıkları atl aya ra k geçmeye ve sa h n edeki a ktörlere katı l m aya davet ed i l i rken, diğer oyu n c u l a r sarı l m ı ş ma ri h u a n a i çerek seyi rci ler a rası nda dolaşır ve onlarla kon u ş u rlar. Za m a n za m a n a ktörlerden b i ri veya diğeri sahneye döner, köstü m ü n ü ç ı ka r ı r ve seyirciyi de kendisi g i b i davra n m aya teşvik eder. (Nad i ren u l a ş ı l a n ) niyet bir tür kitlesel eğl ence organ ize etmektir. N i h ayeti n d e herkes tiyatroyu terk etmeye, pol isi ka rgaşaya itme ye, cezaevlerine sa l d ı rmaya, m a h ku m l a rı sa l m aya, savaşa son vermeye ve "ha l k adı na" şehi rleri ele geçirmeye teşvi k ed i l i r. Tiyatroda bu yen i d uya rl ı l ı ğ ı n tek öncüsü 1 948'd e ölen F ransız yaza r ve e leşti rmen Anto n i n A rta ud'd u r. Başta a ktörl ük eğ iti m i a l a n Arta u d 1 928'de Robert Aran ile Alfred Ja rry Tiyatrosu'n u kurdu, bu tiyatroda seyi rciyi Ja rry' n i n r u h u içinde şeyta n kovma ayi n i n e davet etti. Arta ud tiyatro n u n metne bağ l ı l ı ğ ı n a "son ver mek" ve h a reket ve d ü ş ü nce a ras ı n d a ki bi rici k b i r d i l t ü rü n ü n işa reti n i ca n l a n d ı rmak gerektiğ i n e i n a n ı r. G ü n l ü k hayatta gaddar-
1 88
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
l ı k veya sad izm i savu n masa da, ken d i tiyatrosu n u n 'ritüelleşmiş şiddet'i n i n seyi rciye b i r ra hatla m a duyg u s u sağ layara k tera p i k bir i ş l eve hizmet edebil eceğ i ne i n a n ı r. B u bakı mdan, Arta ud rasyo n e l l i ğ e sa l d ı ra n ve d ü rtü n ü n i l kel kökleri ne dö n meye ça l ı şan ge n i ş post-modern istler a kı m ı n ı n b i r parçasıd ı r. 1 960'1arda zen g i n lerin çocu kları n ı n bazen ö l ü m c ü l şeki lde d evri m oyu n u oyna r görü n d ü kl eri ve bazen ölümcül şeki lde ha l üs i n a syo n l a rla oya l a n d ı kları ABD'de Artaud'n u n 'Va h şet Tiyat ro's u n u n a rd ı ndakine benzeyen teoriler a s l ı n d a ne old u kları a n la ş ı l madan moda olm u ş l a rd ı . Z i ra b u dönemde "ritüel olarak tiyat ro" h a kkında söyl enen her şeyde tuhaf bir boşl u k h i ssi, i n a n çsızl ı k v e d ü ped üz teatra l l i k va rd ı . 1 3 Ritüel, E m i l e D u rkhei m ' ı n gösterd iği g i bi, h e r şeyden önce kültür içinde yer a l a n l a r ı n heps i n i n ben i msed i ğ i açı k b i r kutsa l ve d ü n yevi ayrı m ı n a daya n ı r. Ritüel kutsa l ı n ka p ı l a r ı n ı korur ve işlev lerinden b i ri söz kon u s u ritüel i n uya n d ı rd ı ğ ı sayg ı d uyg u s u saye s i n d e s ü regelen bir top l u m için temel önemde o l a n tab u l a rı ko r u m a ktı r; ritüel, başka deyişle, kutsa l g ü c ü n dramatize ed i l miş b i r tems i l id i r. B u n u n la bera ber, b u i ki va rl ı k a l a n ı a rası ndaki b u temel ayrı m d a n ha reket etmeyen ve bir d üzen l i değerler h iyera rşisiyle i l işki l i bütün d üş ü n celeri reddeden bir top l u md a ritüel benzeri a n l a m l ı bir şey n a s ı l yer a l a bi l i r? Yen i tiyatro n u n ritüel olara k a d l a n d ı rd ığ ı şey kaçı n ı l maz o l a ra k şiddetin yücelti l mesi ne evri l d i . Başlarda şiddet eseri n s ı n ı rl a rı içinde ka l d ı -Siyahlar oyu n u n d a ki şeytan kovma ritüel i n d e oldu ğ u g i bi, beyaz b i r ada m ı n siyah bir adam tarafı nd a n ö l d ü r ü l mesi sembo l i k o l a ra k sahnelendi. B u n u n la bera ber, daha sonra san sas yon açl ı ğ ı daha ca n l ı bir şeye ta lebe dö nüştüğü nde, kademeli olara k şiddetin sa h nelendiği temel a l a n o l a ra k yazı l ı oyu n l a r ı n yeri n i 'olayl a r' a l d ı . Tiyatro n i h ayetinde sadece hayatı ta klit eder, fa kat b i r 'olay'da gerçek kan a ka b i l i r -ve akmı ştır da. "Sa natta Y ı kı m " sem pozy u m u 1 968'de N ew York J udson Ki l isesi'nde ya pıl d ı , katı l ı m c ı l a rd a n b i ri ca n l ı beyaz b i r pilici çengele astı, sağa sola
1 3 Polonya l ı yönetmen Jerzy Grotowski'nin kostüm ler, ışıklandırma v e setle
rin ortadan ka l d ı rıldığı, acı n ı n ve ö l ü m ü n vurgulandığı 'yoksul tiyatro'su bu dönemde benzer bir popülariteye sahipti, fa kat onun yaratıcısı -ya n i d i n sel b i r meslek d uygusuna sa h i p katı v e kendini soyutlayan kişi- kendi izleyici lerinden çoğ u n u reddetmiştir.
1 960'LARIN DUYARLILIGI
1 89
çekiştirdi ve a rd ı nd a n baş ı n ı ba h çe m a kasıyla kesti . Ard ı nd a n kesi k b a ş ı aya kl a rı n ı n a rası na, ferm ua r ı a ç ı k pantolon u n u n i ç i n e ye rleşti rd i v e hayva n ı n cesed i n i bi r piya no içinde pa rça l a ra ayı rd ı . 1 968'de S i n ematekte A l m a n sanatçı Herman N itsch sah n ede b i r koyu n u n ka rn ı n ı deşti, i ç org a n l a r ı n ı v e ka n ı bir g e n ç kızın üzeri ne boca etti ve hayva n ı n cesed i n i b i r haça çivi l ed i . B u olayda, Ç ı l g ı n l ı k-Gizem Tiyatrosu'n u n oyu n c u l a rı birbirlerine kan v e hayvan bağ ı rsakl a rı fı rlattı l a r, m u htemelen Rom a' n ı n bir boğa n ı n ku rba n ed i l mesi ritüe l i n i sahnelemekteyd i ler, bu ritüelde b i r çukur içinde kurba n l ı k bir boğa b i r adam ı n başı üzeri nde F ri gya gizemlerine ka b u l ed i l mesi n i n b i r pa rças ı o l a ra k katled i l mekteyd i . B u i ki olay d a res i m leriyle Art in America isi m l i dergide h a berleşti ri l d i . Her m a n N itsch ' i n kontro l ü altında b i r hayva n ı n katled i l mesi n i içeren b i r başka o l ay Village Voice derg i s i n d e ka pak resm i olara k yer a l d ı . Geleneksel o l a r a k şiddet ente l l e ktüel için başa rısızl ı ğ ı n b i r iti rafı o l m uştu r. Söylemde, b i reyler kuvvete sadece a kı l l a i kna g ücü n ü yitird i klerinde başvu rurlar. Dolayısıyla, sanatta kuvvete m ü ra caat -tuva l d e, sah nede veya bir m eti nde şiddetin bireb i r ca n lan d ı rı l ması a n l a m ı nda- d uyg uyu ya n sıtaca k sa natsa l g ü çten yoks u n sanatç ı n ı n bu g ücü doğrudan şok ya rata ra k serg i l eme çabas ı n a i n d i rg e n m i ştir. Fakat 1 960'1arda şiddet sadece bir tera p i olara k değ il, a y n ı za manda top l u m sa l değ i ş m e n i n zoru n l u b i r b i l eşeni olara k meşrulaştı rı l m ı ştır. F ransız yü ksek b u rjuvazi n i n çocukları g i bi şiddet d eyi m leri kullanan ve Jean-Luc God a rd ' ı n Çinli ad l ı eseri nde Mao'n u n Kızı l Kita b ı n ı o kuya n biri orta l ı ğ ı yozla ş m ı ş bir roma ntizm i n d ehşet dol u ö l d ü rme d ü rtüsü n ü n ka plad ı ğ ı n ı kav rar. Benzer şeki lde, God a rd ' ı n ca n l ı hayva n l a rı gerçek katl i a m ı n ı n yer a l d ı ğ ı Hafta Sonu ad l ı eseri nde kişi, kata rsis içi n d eğ i l sağ l aya cağ ı zevkl er için u ğ u rsuz bir ka na susa m ı ş l ı ğ ı n köklerinden etki l e nd i ğ i n i kavraya b i l i r. Devri m retori ğ i n i n -hem yen i d uya rl ı l ı kta hem de yen i siyaset te- izi n verd i ğ i şey rol ve gerçekl i k a ras ı n d a ki çizg i n i n kaybol ma sı, böylece h ayatın (ve örneğ i n gösteri ler olara k 'devri mci' eylem lerin) bir tiyatro oyu n u g i b i s ü rd ü r ü l mesiyken, şiddet a rzusu i l k olara k tiyatroda v e daha son ra soka k gösteri lerinde zoru n l u psi kol oj i k bir i la ç, bir bağ ı m l ı l ı k biçi m i h a l i n e gel i r.
1 90
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Akll Yerine 1 960'1arın sonlarında yen i d uya rl ı l ığa bir isim (karşı-kü ltür i s m i ) veri l d i v e ona b i r ideoloj i eşl i k etti. B u ideoloj i n i n t e m e l eğ i l i m i -'teknokrat i k topl u m 'a sa l d ı rı kı l ı ğ ı nda ortaya ç ı ksa d a - bizzat a kl a sa l d ı rıyd ı . 1 4 Akı l yerine -örneği n Charles Reich'ın "Bilinç 1 1 1 ", Theodore Ros zak'ı n 'şaman ist vizyon' başlığı altında- şu veya bu ön-rasyonel bir kend iliğinden l i k biçimine terk edildiğimiz söylenir. Bu hareketin en açı k sözcüsü Bay Roszak'a göre Y i n e de ben-merkez l i ve sere b ra l b i l i n ç biçi m i n e s a b it b i r bağl ı l ı k içeren b i l i msel d ü nya görüşü n ü n y ı k ı l m ası gere k l i d i r. O n u n yeri n e kişi l i ğ i n z i h i nsel-o l maya n kapasitel eri n i n -göz k a m a şt ı r ı c ı ı ş ı k tan ve i n sa n ı n d uygu orta k l ı ğı d e n eyi m i n d e n besle n en- doğru, iyi ve güze l i n ya rgıçları h a l i n e ge l d iği yeni bir k ü l t ü r ü n geç mesi gere k i r .
Tekra r tekra r devri mci değ i ş i m i n topl u m kad a r psi keyi de ku caklaması gerektiğ i n i işitmekteyiz. Fakat bunun gerçek koş u l l a rda hangi a n lama gelebi leceği -bu yeni, varsayı m gereğ i devri m son rası kültürün hangi biçi m i a l a b i l eceğ i- kon u s u nd a ipuçları a raştı rı l maya başland ı ğ ı nda, b i l m e n i n ağır yükünden ku rtu l ma k için ka rş ı mıza sadece başka tavsiyeler ve "şa m a n ı n a n l a msız coşku l u sözleri n i içeren" başka ayi n ler çı kar. Bu tavsiyeler ideal ize edi l miş bir çocukl uğun kaybol u p giden hazlarına özlemden başka bir şey sağlayabilir mi? Bu tüm ütopik ha reketlerin tekrarlanan özlemi olmuştur. Bununla beraber, 1 960'1arı n -psi kolojinin ve antropolojinin d i i i içinde süslenmiş olandan farkl ı pastoral fantezisinde yen i olan şey, bu özlemler geçmişte büyük ölçüde retorik iken (örneği n Fourier'nin "bütün i nsanların ruh sağlı ğının iyi olduğu ütopyası"), 1 960'1arın kültürel tari hinde çocu kl uk 1 4 Bu sa l d ı rıyı bütün rad i ka l izmlerle komşu görmek bir hata ve çarpıtma
olacakt ı r. Gerçekte, i rrasyonal izmden nefret eden daha eski bir rad i ka l ge lenek va rd ı r ve onun bazı savu nucuları -Ph i l i p Rahv, Robert Brustein, Lio nel Abel, l rving Howe- yeni d uya rl ı l ı ğ ı n hususiyetlerine sa l d ı ra n fa rkl ı yazı lar yayı m l a m ışlard ı r. Onların a rg ü m a n larının çoğ u ndaki sı kıntı, heps i n i n modernizm le ente l lektüel v e estetik m utabakat içinde olmaları v e öncül leri n i ka b u l etmeleridir. Yine de ye ni d uya rl ı l ı ğ ı n başa rdığı şey, modern iz m i n öncül leri n i mantı ksal son uçlarına taşımasıyd ı .
1 960'LARIN DUYARLILIGI
191
fantezilerin i n ve cinsel arzuları n ı n yetişki n l i k döneminde önceden görül memiş kitlesel bir ölçekte d ışa vurulduğu görü l ü r. Bir başka yeni l i k, yetişki nliğin işareti olan -iki cinsiyet arasındaki ve fiki rler arasındaki- zoru n l u ayrımların yadsın masından ziyade, bu ayrımların olumsuzlan ması ve yapılmaması talebiydi. Bir başka yen i l i k ise u mut suz Diyonisyan arayıştan ziyade Kova Çağı'nın* gençli k kültürü, i l k bahar rock-uyuşturucu dansı idi. Fakat ne doğa ne din kutsan madı ğı nda veya ritüelleşti ri l mediğinde bu nasıl mümkün olacaktı r? Olan tüm şey, benliğin -içi boşaltı lan ve Devri m oyun uyla yaşamsal oldu ğu görüntüsü veri len ben liğin- hazin bir kutsan ışıydı.
Bir Final 1 970'1erde -onyı l la rı n izi n i n bizi ha psetti ğ i dönemde- kü ltüre l ra d i ka l izm tüke n d i . Resimde fig ü r ve betimlemeye dön üş, yontuda teknolojiye, materya l lere ya da iletişim araçla rıyla 'kavra msal ifa de'ye bir i l g i va rd ır. Tiyatro eski m i ş ve roman, Pynchon'un Yerçe kiminin Gökkuşağı a d l ı eseri nde görü l d ü ğ ü g i bi, d el i l i kl e ve tek nolojiyle d a h a derinden meşg u l o l m uştur. Kültürel kitle için, (Ste ven M a rcus' u n teri m i n i ku l l a n ı rsak) 'pornotopya', ya n i pornog rafi ve ka rışık seks a rt ı k sıkıcı d ı r. Bu sadece b i r onyı l ı n değil ayn ı za manda bi r kültürel ta rzın da son u n a mı işa ret etmekted ir? Daha ö n ce gösterd i ğ i m g i bi, 'kontrolsüz ben l i k' s ı n ı rsız bi rey c i l i ğ i yücelten b u rj uva top l u m u n bir ürünüyd ü. B u rj uva topl u m e konomide kısıtl a n m a m ı ş bi reyc i l i ğ i onayla rken, kü ltürde be n l i ğ i n aşırı l ı kl a rı n d a n korkma kta v e b u n l a rı engellemeye ça l ış m a k tayd ı . Çeşitl i ka rma ş ı k top l u m sa l nedenlerle, 'kültürel ben l i k' b u r juva-ka rşıtı ben l i k h a l i n e geldi ve b u hareketi n kes i m leri b izzat siyasal rad i ka l izmle ittifa k ya pt ı l a r. Yi ne de kültürel ben l i ğ i n d ü r t ü leri rad i ka l değ i l gerçekte isya n ka rd ı . B izzat kısıtla mayı redde derek ve [d ü rt ü leri] serbest b ı ra ka ra k 'ken d i n i ifade etme'ye ça l ı ş tı. G ü n ü m üzde ortaya ç ı ka n şey, kısıtla m a n ı n gevşemesi ve h i ç b i r geri l i m le ka rş ı l a m a m a k için d ü rtül eri serbest bıra kma -ya n i ya ra tıcı l ı ktır. Daha öneml isi, serbestl i k a rayışı l i beral bir kültür içinde * Aquarian A g e : M . S . 2500'lerde başlayacağı, uzaya ya pılan yol c u l uklar, h ızla gel işen yen i teknolojiler, b i l i msel keşifler, insan hakları ve bi reyse l l i ğ i n gi derek yükseleceğ i n i n varsayı l d ı ğ ı çağ. Wiki pedi
1 92
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
meşrulaştı rı l m ı ş ve ( m üzi k end üstrisi nde o l d u ğ u g i bi) ken d i lerine ait 'modern' b i r hayat tarzı n ı etki l eyen g i rişimciler ta rafı n d a n i stismar ed i l m i ştir. Kültürel modern izm i n i sya n ka r d ü rtü leri a rtı k b i r paradoksa yumruk atmakta d ı r. Batı l ı ol maya n d ü n ya n ı n -Çi n, Cezayi r veya Küba'n ı n - rad i ka l izmi Pü rite n ken, Sovyetler B i r l i ğ i ' n i n Marksizm'i kü ltürel olara k baskı c ı d ı r. Kültüre l modern izm, hala yıkıcı o l a ra k a d l a n d ı rı l sa da, büyü k ö l ç ü d e b u rj uva, kapita l i st top l u m d a ken d i n e bir yuva b u l m a ktad ı r. Kendi içi boş i n a n ç l a r ı n d a n ve içi ku ru m u ş d i n l erd en kaynaklanan bir kültürden yoksu n o l a n bu top l u m, ayrıca, 'özg ürleşmek' veya l i bera l l eşmek' isteyen bir kültü rel kitl e n i n hayat ta rzı n ı ken d i normu olara k beni msese de, yine de önem l i değerleri n neler olabi l eceği kon u s u n d a kes i n a h l a ki veya kü ltüre l kı lavuzlardan yoks u n d u r. Kültürel modernizm t ü ken m i ş m i d i r yoksa genişleyen b i r g i rd a p i ç i n d e daha fazla debelen ecek, (en seste, s ü bya n c ı l ığa, çift ci n siyet l i l iğe ka rşı) d a h a fazl a engel lemelerin devreye soku lacağı b i r s ı kı ş ı kl ı k içinde d a h a fazla kıvra nacak m ı d ı r? Bu noktada bu soru gerçekte önemsizd i r. B u radaki özg ü l olgu ya ratı cı (esteti k form ve içeri kte ya ratıcı) kü ltürel bir güç o l a ra k modernizm i n a rt ı k tü ken m i ş olmasıd ı r. Mena poz d ö n e m i n e 50 yı l önce va rı l m ı ştı r. 1 960'1arın d uya rl ı l ı ğ ı basitçe şok ve d uyum estetiğ i n i n sadece s ı radan ve usa n d ı rıcı h a l e g e l d i ğ i n i n ka nıtı olarak önem l i d i r; v e o kültürel kitl e n i n öze l l i ğ i h a l i n e geldi ğ i ölçüde ka pita l izmin kültürel çelişkileri n i n bir başka gösterg esi d i r.
B Ö L Ü M .
BUYU K YEN i LEN M EYE DOG RU : SANAYl-OTES I B i R ÇAG DA D i N VE KU LTU R """
.
"""
.
..
.
..
.
..
Her topl u m i n sa n l a rı n ken d i l e ri n i d ü nyayla i l işki l e n d i rebi l ecekleri bir a n l a m l a r top l u l u ğ u o l u şturmaya ça l ı ş ı r. B u a n l a m l a r bir a maç lar topl u l u ğ u n u bel i rler veya m it ve ritüel g i bi 'payl a ş ı l a n d ene yi m ler'i n ka rakteri n i açıklar ya da insanların büyüsel g üçl eriyle veya tekn i kl e doğayı dönüştürmeleriyle i l g i l id i r. B u a n la m l a r d i n de, kültürde v e ça l ı şmada cis im leşir. B u a l a n l a rd a a n l a m la r ı n kay bolması i n sa n l a r ı n katlanamayaca kları bir d izi b i l i n mez l i k yaratı r v e i nsa n l a r bir n i h i l izm v e boş l u k d uyg u s u n u n sü rmemesi i ç i n a c i l e n yen i a n l a m a rayı şlarına yön e l irler.1 İ n sa n l a rı n kara kterleri n i n ve top l u msal i l işki kal ı pl a rı n ı n çoğ u ya ptı kları iş türü tarafı n d a n biçi mlend i r i l i r. İşi ka ra kter ta rzları n ı 1 B u yazı ayrıca b i r başka yazı n ı n ta mam layıcısı olarak okuna b i l i r: "Techno
l ogy, Natu re and Society: The Vicissitudes of Th ree World-Views and the Confusion of Rea lms", Ara l ı k 1 972'de Sm ithsonian Enstitüsü'nde sunul m u ştur ve Fra n k N . Doubleday serisi nden, Technology a n d the Frontiers of Knowledge (Garden City, N .Y.: Doubleday, 1 975) a d l ı kitapta, Daniel Boors tin'in önsözüyle yer a l m ıştır. Bu m a kaleyi kita ba dahil etmememin nedeni, burada kültüre özg ü problem lerden ziyade toplumla i l işki içinde felsefi d ü nya görüşleri nin ortaya çıkışına odaklanı lmasıdır, fa kat i ki yazı birbiri n i ta mam layıcı olara k görü l e b i l i r. Bu böl ü m ü n açılış kı smında d i n ve kültür tartışması n ı n çerçevesi n i o l uş turmak için The Coming of Post-Jndustrial Society adlı kitabı mdaki bazı açı k lama ları tekrarlama gereğ i d uyd u m .
1 94
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
bi rbi rinden ayı ra n bir i l ke olara k a l d ı ğ ı m ızda sanayi-öncesi ça l ı ş ma, s ı nai ça l ı şma ve san ayi-ötesi ça l ışma tarzl a r ı n d a n söz edebi l i riz. B u i l keyi eşza m a n l ı o l a ra k b u u n surlar a y n ı topl u m i ç i n d e bir a rada var o l d u klarında görebi l i r veya b u n ları topl u m l a r ı n içinden geçti kleri a rd ış ı k s ü reçler olara k a l a b i l i riz. Kişi n i n amaçlarına bağ l ı o l a ra k h e r bir ya klaş ı m geçer l id i r -çü n kü b u n l a r a n a l itik inşalar d ı r. Fakat bu ayrı m kayn a ğ ı n d a bizzat ça l ı ş m a b u l u n a n a n l a m l a rı a n l a m a n ı n bir zem i n i olara k ka l ı r. Sanayi-öncesi top l u m l arda hayat esasen doğaya karşı bir oyun d u r -bu oyu n yine de g ü n ü m üz d ü nyas ı n ı n çoğ u n u n ö n koş u l u d u r. Emek-g ücü baskı n biçi mde doğal maddelerin işlen mesiyle i l g i l i sanayi lerde, yan i ta rım, madenci l i k, ba l ı kçı l ı k, orma ncı l ı kta yer a l maktad ı r. Kişi m i ras aldığı biçimlerde ka ba kas gücüyle ça l ı ş ı r ve o n u n d ü nya a l g ı s ı n ı doğa güçleri n i n iniş çıkışları -mevsi mler, fı rtı nalar, toprağın veri m l i l iği, su kaynakları, maden ta baka l a rı n ı n de ri n l iği, ku ra kl ı klar ve seller- koş u l l a n d ı rı r. Hayatı n riti m leri bu o l u m sal koş u l l a r ta rafı ndan biçi m lendiri l i r. Zaman d uyg usu bir akış (duree) hissidir ve ça l ışma tem posu mevsimlere ve havaya bağ l ı d ı r. M a l l a rı n ü reti lmesine daya l ı sa nayi top l u m larında üretilmiş doğaya karşı bir oyun söz kon u s u d u r. Dü nya tek n i k ve rasyonel h a l e g e l i r. Makine h a ki m d i r ve hayatı n riti m leri meka n i k b i r tem poya sa h i pti r; za man kronoloj i k, meka n i ktir, saat d i l i m lerine göre eşit olara k d üzen l e n i r. Ka ba kas g ü cü n ü n yeri n i enerj i a l m ı ştı r ve ü retke n l i kteki büyü k sıçra m a l a rı n , bir sanayi top l u m u n u ka ra kte rize eden standart m a l l a r ı n kitlesel ü reti m i n i n te me l i n i bu o l u ştu rur. Enerj i ve makineler ça l ı ş ma n ı n doğa s ı n ı değ i şti rmiştir. Beceri ler d a h a fazla bileşe n l ere ayrı l ı r ve geçmişin zanaatkarı n ı n yeri n i i ki yen i fig ü r a l ı r: ça l ışma n ı n d üzeni ve akışından soru m l u o l a n m ü he n d i s v e - m ü h e n d i s i n tekn i k beceri siyle ken d i si n i n yeri n i a l a n yen i b i r maki n e ya ratı l ı n caya kad ar- m a k i n e l e r arasına s ı kış mış o l a n yarı-vasıfl ı işçi. O i ş i n parça l a rı n ı n bant siste m i n d e kes i n za m a n s ü re leri içinde b i r a raya getiri l d i ğ i bir p l a n l a m a v e prog ra m l a m a d ü nyasıd ı r. O i n sa n l a r, materya l l er ve piyasa l a r ı n m a l la rı n ü reti m i ve dağ ı l ı mı n a göre b i r a raya getiri l d i ğ i b i r koord i nas yo n d ü nyası d ı r. O şeyler i n sa n l a rdan daha kolay biçimde koord i n e ed i le b i l d i ğ i için i n s a n l a rı n şeyler olara k a l ı n d ı kl a rı bir orga n i zasyon -h iyerarşi v e bürokrasi- d ü nyasıd ı r. Dolayısıyla, rol ler ve kişiler ara s ı n d a zoru n l u bir ayrı ma g i d i l i r ve bu ayrı m g i riş i m l erin personel çizelgelerinde ve teşkilat şema larında res m i l eşti ri l i r.
SANAYİ-ÖTESİ BİR ÇAGDA DİN VE KÜLTÜ R
1 95
B i r sanayi-ötesi top l u m kişiler bir arasında oyun d u r, ç ü n kü h iz metlere -beşeri h izmetler, uzm a n ve tekn i k h izmetlere- odakla n ı r. B i r araştırma e ki b i n i n org a n izasyo n u ya da heki m ve hasta, öğ retmen ve öğrenci, devlet m e m u ru ve vata ndaş a ra s ı n d a ki i l iş ki koord inasyon ve h iyera rşiden ziyade işbirliği ve ka rşı l ı kl ı l ı k içe rir -o kısaca örneğ i n bi l i msel b i l g i , yüksek eğ iti m, top l u msal or g a n izasyon ta rzları n ı n egemen o l d u ğ u b i r d ü nya d ı r. Bu yüzden, sanayi-ötesi top l u m top l u msal b i ri m i n bi reyden ziyade top l u m sal org a n izasyo n olduğu ve ka ra rl a rı n piyasada n ziyade -yöneti m içinde o l d u ğ u kad a r özel org a n izasyo n l a r a rasında da top l u mü zakerelerle- bir politi ka a racı l ı ğ ıyla a l ı nd ı ğ ı kat ı l ı mcı bir to p l u m d u r. Fakat i nsan l a r a ra s ı n d a işbirliği sağ l a m a k şeyleri yönetmek ten daha zord u r. Katı l ı m b i r topl u l uğ u n koş u l ud u r; ve çok fa rklı g r u p l a r pek çok fa rkl ı şeyler i sted i kl eri nde ve pazarlığa hazır ol mad ı klarında çatı ş m a l a r veya çözümsüz son uçlar a rta r. Ya bir kon sensüs pol iti kası ya da a ks i n e b i r engelleme politi kası va rd ı r. Fa kat to p l u m s a l org a n izasyo n daki bu değ işim ler maddi o l ma ya n daha fazla değişi m i n -bi l i nçte ve evre n a n layı ş ı nda bir değ i ş i m i n , h a l i h azı rda i n sa n ı n kend i n e ve d ü nyaya i l işkin an layışı n ı n kıyı sında b u l u n m uş, artı k fenomenoloj i k merkeze geçebil ecek a l aca ka ra n l ı k içindeki bir şafa ğ ı n - habercisid i r. Va ro l uşçu te rmi noloj iye göre insan d ü nyaya 'fı rlatı l m ıştı r', a n l a maya ve egemen o l m aya ça l ı şması gereken ya bancı ve düşman g üçlerle ka rşı ka r şıya d ı r. İ l k ka rşı laşma doğayla i d i ve i n sa ni va ro l u ş u n b i n l erce yı l ı n ı n büyü k bir kısmında hayat doğaya ka rşı b i r oyu n, doğayı ke n d i nden uza k tutma stratejisi, ya n i doğ a l güçlerden ke nd i n i ko ruma, s ı ğ ı n a k b u l ma, s u lara v e rüzga ra h ü kmetme, topra kta n, s u l a r ve d i ğer ya ratıklard a n besin ve yiyecek elde etme m ü cade lesiyd i . İ n s a n davra n ı şı n ı n çoğ u n u n kod l a n ı ş ı n ı bu değişken ko ş u l l a ra uyu m i htiyacı biçi mlendi rmiştir. Homo faber olara k i n sa n şeyler ya pmaya ça l ı ş m ı ş ve bir şeyler ya parken d oğayı yeniden-işleme haya l leri kurmuştur. Doğaya bağ ı m l ı o l m a k o n u n değ i ş ken i stekl eri ne boyun eğmekti. Doğayı -uyarlayarak ve kopya laya ra k- yen iden ya pmak i n s a n ı n g üçleri n i n artması demekti. Sanayi d evri mi esasında doğal bir d üzen i n yeri ne tekn i k bir d üzen i geç i rme çabası, kaynakları n v e i kl i m i n d üzensiz e koloj i k d ağ ı l ı m l a rı n ı n işlevleri v e rasyonel l i ğ i kon u s u n da bir m ü h e n d i s l i k a n layışı i d i . Sanayi-ötesi top l u m i ki s i n i de reddeder. İnsanlar ö n e çıka n ça-
1 96
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
l ışma deneyi m i içinde giderek d a h a fazla doğa n ı n d ı ş ı n d a ve g i d erek daha az maki neler ve şeyl erle yaşa m a kta; daha fazla b i r bi rleriyle yaşa m a kta ve sadece bi rbi rleriyle karş ı l a ş m a kta d ı rl a r. Kuşkusuz, grup hayat ı n ı n geçmişi mağa ra hayat ı n a ve kla n lara kad a r uzanan problem leri uyg a rl ı ğ ı n ka rşı laştığ ı en eski g ü ç l ü kler a ra s ı ndad ı r. Fa kat g ü n ü m üzde b u bağ l a m d eğ i ş m i ştir. G r u p ha yatı n ı n en eski biçi m l eri d oğ a n ı n bağ l a m ı içinde yer a l ma ktayd ı ve d oğayı aşmak i n sa n ların hayatları na d ı şsal, orta k b i r amaç sağ l a d ı . Şeylere bağ ı m l ı olan g ru p hayatı i n s a n l a ra d ü nyayı d ö n üştü rmeleri için meka n i k a raçlar sağ l arken m u azza m b i r g ü ç d uyg u s u kaza n d ı rd ı . Fakat sa nayi-ötesi top l u md a ki k i ş i l e r i n çoğ u i ç i n eski bağ l a m l a r orta d a n ka l ktı. Ça l ı ş m a n ı n g ü n d e l i k d ö n g ü s ü içinde i nsa n l a r a rt ı k doğayla -ya ba n c ı veya cömert b i r şey o l a ra k ka rşı laşmazlar ve a letler ve şeyler çok az kişi ta rafı nd a n ku l l a n ı l m a kta d ı r. Daha uzun tarihsel bağ l a mda, sa nayi-öncesi top l u md a i n san l a r ı n ka ra kteri ve g r u b u n gelenekleri top l u m ta rafı n d a n biçim l e n d i ri l i r. D u rkhei m'ın kullandığı a n lamda, bi reylerden bağ ı m s ız, baş l ı baş ı n a bir va rl ı k olara k topl u m vard ı r. Dü nya şeki l l e n mekte o l a n b i r d ünyad ı r. Sa nayi top l u m unda i nsa n l a r şeyleri i m a l eder ler, fa kat i m a l ed i l e n bu şeyler hakikatlere dö nüşmez; o n l a r i n sa n ı n d ı ş ı nda, kend i leri n e ait va ro l u ş l a ra sa h i p kend i l i kler, şeyleşti ri l m i ş ken d i l i kler o l a ra k va r o l u rl a r. Sanayi-ötesi topl u md a i n san l a r sadece bi rbi rleri n i ta n ı rl a r ve "birbi rleri n i sevmek, yoksa öl mek" zoru ndad ı rl a r. Gerçekl i k 'orada' değ i l d i r, i nsa n "bizzat i m a l etmed i ğ i b i r d ü nyada ya l n ız v e korku içinde" yaşar. Gerçekl i k a rt ı k problem l i d i r v e yen iden i m a l ed i lebi l i r. Bu değişen deneyi m b i l i n çte ve d uya rl ı l ı kta b i r değişim yara tacak m ı d ı r? İ n s a n tari h i n i n büyü k kı s m ı n d a gerçekl i k doğa idi ve i ns a n l a r ken d i l eri n i doğal d ü nyayla ş i i rde ve i mgelemlerinde i l işkilend i rm eye çal ı ştı l a r. Son 1 50 yılda gerçekl i k tekn i k, a l etler ve i ns a n l a r ı n yapt ı kları şeyler h a l i n e geldi, fa kat şeyleşt i ri l m iş bir d ü nyada i nsa n l a rı n d ı ş ı nda bağ ı msız bir varo l u ş olara k. Artı k ger çekl i k sadece -doğayı ve şeyleri d ışard a b ı ra ka n - esasen d ı şsal bir gerçekl i k o l m a kta n ziyade başka l a rı n a d a i r ka rş ı l ı kl ı bilinç a ra c ı l ı ğ ıyla deneyi m lenen topl u msal d ü nya h a l i n e gel mekted i r. Top l u m g i derek d a h a fa z l a b i r b i l i n ç a ğ ı na, bir sosya l i n şa olara k gerçekl i k kaza n a b i l ecek b i r i mg e biçi m i ne dönüşmekted i r. Fa kat h a n g i ku ra l larla v e h a n g i a h l a ki a n layı şlarla? Doğa veya tekn i k o l m a d ı-
SANAYİ-ÖTESi BİR ÇAGDA DİN VE KÜ LTÜR
1 97
ğ ı nd a insa n l a rı sonsuza kad a r bi rbi rine ne bağ l aya b i l i r? ***
Üç o rtam -doğa d ü nyası, tekn i k d ü nya ve top l u m sa l d ü nya- ve bu gerçekl i klerle i l i ş ki l i üç gerçekl i k tarzı ortaya koyd u m . B u n ların her biri n i n ayrıca, sembo l i k o l a ra k, b i r kozmoloj i k i l kesi vard ır.
Doğa Dünyası Doğa d ü nyası n ı n kozmoloj i k i l kesi kaderden talihe doğ rud u r. Örnek olarak doğaya ken d i deneyi m leri n i önem l i ölçüde ya nsıtan ve b u n l a rı din, mitoloj i ve fel sefe içinde somutlaştı rmaya ça l ı şa n G rek d ü ş ü n cesi n i e l e a lacağ ı m . Homeros Odessa v e İlyada'da za m a n ı h e r yı l öl ü bitki ler d ü n yası n ı n yen iden doğd u ğ u b i r d ö n g ü olara k s u n a r v e bu vizyon ve bu ritüel döngü, en azı ndan M i st i k ve Orfist geleneklerde, i n sa n ı n kaderi n i n yaşam v e ö l ü m ü yen id e n ca n l a n m a n ı n v e yen i b i r ha yatı n izled i ğ i ta m döng üyü içerd i ğ i b i r temaya dö nüştü rü l ü r. Platon'un Cumhuriyet'i n kapa n ı ş böl ü m ünde d eğ i nd i ğ i Er m ito sunda bu eskatoloj i a h l a ki bir d üzen l e bir araya geti ri l i r. Er m itosu geçmiş şeylere i l i ş ki n -şaşırtıcı bir biçimde hayata dönen katle d i l m i ş bir savaşçı n ı n a n l attığ ı - b i r rüya d ı r. Fakat h i kaye gelenek sel d i r - r u h l a r ı n kaderi doğ m a k ve yeniden doğ m a kt ı r - temel v u rg u insa n ı n sonsuz mutl u l uğ u ya da m utsuzl u ğ u n u n bu hayat ta ki eylem lerine bağ l ı old u ğ u d u r. Bu yüzden, i nsan l a ra kuşa klar döngüsünden nasıl kaçmaları gerektiğ i n i göstermek için fel sefi i l keler O rfist ve popüler m itol oj iyle b i r a raya geti ri l i r. Bu gözd e n geçiri l m i ş a n l ayı şta za man ş i m d i d i r. Zaman, Pet rarca'n ı n ş i i ri n d e old u ğ u g i bi, sonsuzl u ğ u n egeme n l i ğ i n e değil, a ks i n e kad e re veya G rekleri n moira olarak ad l a n d ı rd ı kları şeye ta b i d i r. D a h a önce İlyada'da zaten açı k o l d u ğ u üzere, moira b i r 'pa rça' veya -ta n rı l a ra, cen nete, den ize v e puslu ka ra n l ığa- 'ta hsis ed i l m i ş b i r parça' a n l a m ı na gel i r. Moira böylece zama nsaldan ziyade m e ka nsal b i r şeye, geçmiş, bug ü n ve gelecekten ziyade bi r-a rada-var-olan a l a n l a ra d ö n ü ş ü r. M.S. 5. yüzy ı l son larında o l d u kça bel irgin olan ve Yunan is ta n'da ol d u ğ u gibi dörd ü ncü yüzyılda derin leşen, s ü rekl i b i r sa vaş l a pa rça l a n a n, ya rı va hşi M a kedonya kra l ı na yen i k d üşen kö tümser h ayat a n l ayışı ifades i n i Kader Ta n rı çası n ı n doğ u ş u n d a
1 98
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
b u l u r. Zoru n l u l u kla bağ l a ntı l ı o l a n bir şeyler şemas ı n d a kader her za m a n ta l i h e boyu n eğer -fa kat bu, d ü ş ü n d ü ğ ü m üz g i bi, olası l ı k veya risk olara k değil, a ks i n e rastlantı o l a ra k, b i l i n m eyen g üçler tarafı ndan yönetilen nesnel bir gerçekl i k olara k ta l i htir. N ite kim, i n s a n l a r daha u m utsuz hale g e l d i kçe ken d i le ri n e 'tah s i s ed i l m i ş o l a n pa rça'yı kaybederler, y i n e d e sürmekte o l a n i ç kaderleri n i değiştirme i l kesinden yoks u n l a rd ı r, hayatla rı n ı n yö n ü a n l a m ı n ı kaybeder v e kader ta l i h e yol açar. H e l l e n isti k dönemde (Homeros'a aykı rı o l a ra k) Ti ke,* 'ta n rılaş t ı r ı l a n ta l i h ' olara k, a nti k d ü nya n ı n büyü k ta n rıçası h a l i n e g e l i r. Teb Kralı Oidipus'ta, eylem a l a n ı a rt ı k kaderle d eğ i l ta l i h l e s ı n ı rl ı d ı r. H içbi r kesin b i l g i ol mad ığı, Ti ke yönettiği, Jacosta** ta rtıştı ğ ı için en iyisi ken d i n i ta l i h i n kol l a rı n a bı ra kmaktı r. Hayat keyfi o l a ra k geliştiğ i n d e kişi kafayı ta l i he ta ka r ve d u a eder. Profesör Bernard Knox'u n sözleriyle "Bu paradoksa l b i r so n u çtu r". "Parlak ve araştırmacı bir d üşünce yüzyı l ı nd a n daha öte s i n e geçiş i leriye değ i l a ksi ne başlama noktas ı n a doğru . . . Ho me ros'u n O l i m piya l ı larından Kader Ta nrıças ı n a doğru ha rekettir. Fakat bu döngüsel i l erleme tek bir d üzlemde hareket d eğ i l d i r; d ö n ü ş noktası daha alt b i r d üzeyd ed i r. Bu ha reket aza l a n b i r sar m a l d ı r".2 Bu yüzden, g i d i şat ta hsis ed i l m i ş olan bir parça d a n tesad üfi eyleme, mekansal b i r d üzenden rastgele b i r d üzene doğrud u r. Soru, a h l a ki i l ke n i n tem e l i n d e doğa n ı n ka prisleri varsa bu yönde b i r hare keti n değ iş mez olup o l m a d ı ğ ı d ı r. Bu soruya daha sonra döneceğiz.
Teknik Dünya Tekn i k d ü nyayı rasyone l l i k ve i lerleme ta n ı m la r. Hegel'e göre ta r i h ken d i l i k b i l i n ci n i n -irade ve eylemi m utlak b i l g i içinde kay naştı rmak için- öznel l i ğ i n s ı n ı rlayıcı at gözl üğü üzerinde zafer kaza n d ı ğ ı içkin s ü reçti r. M a rx i n sa n ı n gelişmes i n i maddi ve tekn i k
Bir şehrin ta l i h i n i v e genel olara k refa h ı n ı v e kaderi ni bel i rleyen ş a n s ta nrı çası (Ü.T.). ** Oed i pus'un a n nesi, İokaste olarak da b i l i n i r (Ü .T.). 2 Bernard M. W. Knox, Oedipus at Thebes (New Haven: Ya le U n ivers ity Press, 1 957: 1 67-1 68). *
SANAYİ-ÖTESİ BİR ÇAGDA DİN VE KÜL TÜR
1 99
g üçleri n i n i lerlemesinde, o n u n e l i ndeki doğayı kontrol araçla rı n ı n genişlemesinde görerek bu ta rihsel s ü reci doğa l l aştı rı r. Orta k çerçeve 'zoru n l u l u kta n', i n sa n ı n g üçleri n i s ı n ırland ı ra n kısıtla ma l a rd a n 'ku rtu l ma' fi kri idi. Beşeri olayların basitçe kayd e d i l mesi olarak değ i l , aynı za manda bir fel sefi demiurgos* o l a ra k ta rih i n sa n la rı 'zorun l u ğ u n kra l l ığ ı 'ndan 'özg ü r l ü ğ ü n kra l l ı ğ ı'na götüre cek olan fa i l d i . B u yüzden, 'tari h i n sonu' i n sa n ı n tüm kısıtl ı l ı kl a r üzeri ndeki zaferi n i n , doğaya v e ben liğe ta m olara k egemen ola b i l mes i n i n işa reti olacakt ı r. Bu modern mizacın kayn a ğ ı d ı r. O b i l i mde göm ü l ü d ü r, Bacon ta rafı ndan Yeni Atlantis'te Solomon'un Evi n i n yöneticisi ya d a the Col l ege of Six Day's Works•• a racı l ı ğ ıyla ifade ed i l i r: "Kuru m u m u z u n amacı nedenlerin b i l g i s i n e ve şeyleri n görün meyen ha reketi n i n s ı rrına u l a ş m a k; m ü m kü n her şeyi etki l emek için i nsan i m pa ratorl u ğ u n u n s ı n ı rları n ı genişletmektir". August Comte, i nsan bil g i s i n i n tüm açıklamas ı n ı yazmaya yön e l i k m u htemelen son g i ri ş i m olan ( 1 842'de ta m a m l a n a n ) Pozitif Felsefe Dersleri'nde, m u h temelen doğası gereğ i bi l i nemeyecek tek şeyl eri n uza k yı l d ızları n ki myasal b i l eş i m i ve "on ların yüzeyi nde yaşaya n başka org a n ize va rl ı klar" o l u p o l m a d ı ğ ı sorus u n u n ceva b ı n ı arar. 20 y ı l içinde gökbi l i mci G u stav Ki rc h h off tayf a n a l izi n i yıld ızlara uyg u la r ve Comte'un u l a ş ı l a mayaca ğ ı n ı d üş ü n d ü ğ ü bu temel b i l g i n i n i l k parça s ı n ı ortaya koya r. B izler bu temel b i l g i n i n i ki nci pa rça s ı n ı değerlen d i rebi lecek kon u mda o l a bi l i riz. B i l g i n i n yörü ngesi n i n ha ritas ı n ı ç ı ka rmayı amaçlaya n bu tutku modern i n s a n l a r olara k hepim izi yön l en d i rmekted i r. M uhtemelen en zorl u çaba Amerika'n ı n en büyü k a i lelerinden b i ri n i n çocuğu ve Amerikan Ta rih B i rl iği'n i n eski başka n ı olan tarihçi Henry Adam s'a a itti r. Henry Adams b i r 'sosya l fizi k', çeki m ve tepkime o l a ra k, ha reket ve kütle olara k, kuvvet çizg i l eri ola rak, b i rl i kten çokl uğa doğru bir hareket olara k bir tarih sistemi i nşa etmeye ça l ı ştı. O 'ölçmede birl i k' a rayışıyla 'tari h i n d i n a mometresi ' n i -
* Platon'un felsefesinde evreni ya rata n, yaratıcı tanrı. Düzenleyici tanrı (Ü .T.). ** Dü nyan ı n i l k a ltı g ü n içinde yaratı l d ı ğ ı . Kişi n i n empirik b u l u ş l a ra tam bağlı lığının d i n sel inançlarıyla çatışmayacağı; bilimsel araştırmanın ge rçekte o n u n inancını güçlen d i receği, çünkü b u n u n Ta nrı'nın yarattıkları nı daha iyi anlamasını ve değerlen d i rmesi ni sağ layacağı i nancı.
200
KAPİTALİZMiN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
modern enerji kaynakl a rı n ı n ku l la n ı l mas ıyla bütün o l g u l a r ı n ü s l ü b i r kara kterde "i kiye katla n a n ora n l a r içinde" hare ket etti kleri n i keşfetti. Adams ta ri h fel sefesi n i n gizli pa rça c ı ğ ı n ı , 'ivme yasası'n ı keşfettiğ i n i d ü ş ü n üyord u . Fakat bu kesi n yörü ngeyi g rafi kleştir mesi gerekiyord u. Bu ceva bı -i h m a l ed i l e n çalışması stati k meka n i ğ i n ku r u l u ş u n d a etki l i olan parlak fa kat içed ö n ü k bir b i l i m i n sa nı olan- Wi l l a rd G i bbs'i n "Heterojen Maddelerin Dengesi" a d l ı m a ka l esinde buld uğ u n u d ü ş ü n mekteyd i . G ibbs 'faz kura l ı ' olara k a d l a n d ı rd ı ğ ı d u r u m u veya t e k b i r madden i n -on u n örneği buz, su ve su b u harı idi- evreleri değişi rken denges i n i n de değişti ğ i n i öne sürd ü . A d a m s 'faz' sözüyle kafaları ka rışt ı rd ı . Tu rgot v e Comte kendi büyük ta rihsel tas l a klarında tari h i fazl a ra [evrelere] böl d ü ler ve Adams a rtı k ta rihsel za m a n ı kesi n ayrı m için form ü l e edecek ve geleceği öngörecek b i r a raca sa h i p old u ğ u n u d ü ş ü n mekteyd i . O geleceğ i n ta ri hçis i n i n "kendi eğiti m i n i matemati ksel fizik d ü nya s ı n d a a raması gerektiğ i ni, eski çizg i lerde yü rütü len a raştırmal ar d a n d a h a fazlası n ı n bekl enemeyeceğ i n i, yen i b i r kuşağa yen i yönte m l erle d ü ş ü n me n i n öğ reti l mesi gerektiğ i n i . . . " söyl üyord u . Ada m s 1 909'da "Faz Kura l ı n ı n Ta ri he Uyg u l a n ması" ba ş l ı kl ı , ters ka reler yasa s ı n ı ta ri h i n dönemleri ne uyg u l a maya ça l ı ştığ ı b i r m a ka l e yazd ı . A d a m s yen i meka n i k fazı n ('evre'nin) 1 600'1erde G a l i l eo, Bacon ve Desca rtes'la başlad ı ğ ı n ı ve 'evre'n i n d a h a son raki, (d i n a mon u n icad ı n ı n si mgelediği) elektrik evresi n e kadar 300 y ı l s ü rd ü ğ ü n ü varsayma ktayd ı . Meka n i k evre 300 yı l sürmüş se, ters ka rel er yasası uyg u l a n d ı ğ ı nda elektri k evresi ka rekök 300'e eşit ya da ya klaş ı k olara k 1 7 yı l l ı k b i r hayata sah i p olaca k, a rd ı n d a n 1 9 1 ?'de arı b i l i nç, saf matemati k evresine geçi l ecekti . Ve aynı yasaya bağ l ı olara k, ivme n i n h ızı sabit ka l d ı ğ ı nda 1 7.5'un ka rekö kü ya kla ş ı k 4 yı l olacak, 1 92 1 yı l ı nda söz kon u s u evre n i n olası l ı kl a rı n ı n son s ı n ı rı n a ulaşacaktı. (Dolayısıyla, meka n i k evre n i n köken i n i 1 SOO'e kad a r uzattığ ı m ızda bu ivme n i n baş l a n g ı ç nokta s ı n ı n h a n g i za m a n o l d u ğ u n d a n kesi n o l a ra k e m i n ola mayız ve 'ters ka re' yasam ızı uyg u l a d ı ğ ı m ızda d üşü ncen i n s ı n ı rı n a 2025 yı l ı n d a g e l i riz; b u yüzden, d ü ş ü n mek için m u htemelen hala bi raz zama n ı mız var.) Dolayısıyla, topl u msal evri m i n koz m i k resm i sosya l fiziğin bu denklemlerinde ka bataslak çizi l m işti. Faz [evre] ku ra l ı n a göre topl u m b i n l erce yıl feti ş kuvvetlerin pençesinde yaşa m ı şt ı r (d i n i n
SANAYİ-ÖTESİ BİR ÇAGDA DİN VE KÜL TÜR
201
i n sa n l a rı n üzeri ndeki g ücü); meka n i k bir çağda n geçi l miş ve daha sonra "topl u msal ve siyasa l d evri m ler d ı ş ı nda neler olup bitti ğ i yeteri nce kavra n mad a n " elektri k evresi n e u l a ş ı l m ıştır. Art ı k top l u m b i l i m i n teri m leri içinde bir ken d i l i k b i l i ncine u la ş m ı şt ı r. Saf matemati k evresi nde, meta-fizi k d ü nyada bir bi l i n ç çöküşü ve "ör neğ i n Joh n Stu a rt M i l l'in öngörd ü ğ ü " yen i bir "so n u bel l i o l ma ya n uzun d u rağan bir dönem" ola b i l i r. Fakat b u n u n ötesinde daha uzun eri m l i bir vizyon yoktu. Adams 72 yı l ı n ı n ka pa n ı ş kon uşmacısı olara k 1 9 1 0'da yazd ı ğ ı "Amerikan Ta rihçilere Mektu p"ta Lord Kelvi n'in "Evrensel M eka n i k Enerj i n i n Doğada Yok O l m a Eğ i l i mi " isi m l i maka lesi ne d i kkat çeker. Ada m s Kelvi n'den 7 y ı l sonra Darwi n'in Türlerin Kökeni'n i yayı n lad ı ğ ı n a ve "top l u m u n Evri m i n d o ğ a l v e i ç g ü d ü s e l o l a ra k i leriye doğru ol ması gerektiği görü ş ü n ü ben i msed iği ne" işa ret eder. Fakat ta ri h i de yön eten b i r sosya l fizik varsa, top l u m u n n i hai yazg ısı entropi veya 'rastgele d üzensizl i k' olmayacak m ı d ı r? Enerj i b u l m a n ı n zorlaşması n ı n b i r sonucu kitleleri n aya kl a n m a s ı d eğ i l m iyd i ? -Ad a m s ö rnekleri nde G u stav L e Bon'un Kitlelerin Psikoloji si'nden ya rarl a n ı r. Tekni k çağ saat çağıdır. Eğer böyleyse saatin mekanizması çal ış maktadır. ''Termodinamik evreni son derece daraltmıştır" der Adams. "Zaten Tari h ve Sosyolojinin sesi kesilmiştir". Henry Adams'ın akta rmaya çalıştığı son fi ki r buyd u . Bilginin ivmesinin ittiği tarih treni rayından çı kaca ktır. İnsa n l ı k artan problemlerini çözmekte giderek daha fazla zorlanaca ktır, çünkü değişmenin ivmesi n i n a rtması bizi enerjinin son sınırına getirecekti r ve geleceği n sınavına yaratıcı tepki veremeyeceğ iz.3 Bu yüzden, tekn i k dünyada ilerlemeyle başlar, fakat
3 "Hiçbir tarih araştı rmacısı [Ada ms'a göre] Auguste Comte'un ki myacılar
Faz araştı rmaları ya pmadan tam 50 yıl önce tari h i n evreleri yasas ını kesin koş u l l a r içinde ortaya koymaya çalıştığ ını b i l m iyordu -bu çal ışma o dö nemde önde gelen i ki otoritenin, ya n i Emile Littre ve John Stuart M i l l'in ya kın takd i ri n i kaza n m ıştı. Ya klaş ı k 1 50 yı l önce Wi l l a rd Gi bbs fizi kçiler ve kimyacılara kendi matemati ksel form ü l lerini açı kladı, Turgot Ta rihsel Evre Kura l ı n ı Franklin'in elektri k yasas ını ifade ettiğ i açıklıkta ifade etti. Teori konusunda 1 750'dekinden çok fazla i lerlemed i k ve elektriğin ya da dü şüncenin, madde olara k, ne olduğu hakkında Frankl i n ve Turgot' n u n bil d i ğ i nden b i raz daha fazlasını b i l iyoruz; fa kat doğa n ı n n i hai bireşi m i n e bu nüfuz edememe ta rih profesörleri için ön hakları olan ve yine de kendi ödevleri n i gerçekleşti rmeye çal ıştıkları matemati k ve fizi k eğiti mindeki
202
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
son u nda durağanlığa ulaşı rız.
Toplumsal Dünya Doğa d ü nyası kader ve ta l i h , tekn i k d ü nya rasyone l l i k ve entropi ta rafı ndan yöneti l m e, topl u msal d ü nya sadece "korku ve titreme" içinde yaşama olara k nitelendirilebi l i r. Her top l u m u (Roussea u'n u n deyişiyle) zor -ord u, m i l i s g ücü, po l i s- ya da b i r a h l a ki d üzen, bi reylerin birbirlerine sayg ı l ı d av ra n ma ve genel h u kukun kura l l a r ı n a sayg ı arzusu bi r a rada tut m a kta d ı r. Yayg ı n b i r top l u msal d üzende bu kura l l a r ı n meşru l u ğ u n u n köklerinde b i r paylaş ı la n değerler sistemi va rd ı r. Ta rihsel olara k d i n , n i hai değerlerle i l g i l i bir bi l i n ç ta rzında olduğu g i bi, payl a ş ı l a n b i r a h l a ki d üzen zem i n i n e sah i ptir. D i n i n gücü herhangi bir faydacı öze l l i kten (benci l l i kten ya d a bi reysel i htiyaçta n) gelmez; d i n b i r top l u msa l sözleşme d eğ i l d i r, ne de sad ece genel bir kozmoloj i k a n l a m l a r siste m i d i r. Di n i n g ü c ü n ü n kaynağı, ideoloj i l e r veya d iğer sekü ler i n a n ç b i ç i m l eri ka r şısı nda, kutsa l d uyg u s u n u -bir h a l kı n dağ ı n ı k halde olan kol l e ktif b i l i n ci n i- çok kuvvet l i bir ka p içinde bi r a rada tuta n araç ol ması d ı r. (Modern çağda esasen E m i l e Du rkhei m ta rafı n d a n a ra şt ı r ı l a n ) kutsa l v e d ü nyevi ayrı m ı top l u msal d ü nya n ı n yazg ısı n ı tartı şma n ı n baş l a n g ı ç nokta s ıd ı r. İnsan kökten fa rkl ı, heterojen i ki a l a n, kutsa l ve d ü n yevi ayrı m ı n ı d üş ü n meye nasıl baş l a m ı ştır? Doğa m i kro evrenden ma kro evrene- büyü k bir va rl ı k zinciri içindeki bi rleş i k b i r süreçtir. Sadece i nsan d ü a l izmler, ya n i ru h ve madde, doğa ve ta rih, kutsa l ve d ü nyevi ayrı m l a rı yaratm ı ştı r. Du rkhei m'a göre i n s a n l a rı birbirine bağ l aya n ortak d uyg u l a r ve d uyg usal bağ l ı l ı kl a r b i r top l u m sa l va ro l u ş için merkezi öneme sa h i ptir. B u yüzd en d i n top l u m u n b i l i ncid i r. V e top l u msal hayat b ü t ü n yön l e riyle sadece b i r sembo lle r sistemi sayesinde ve b i l i n ç kutsa l oldu ğ u d ü ş ü n ü le n b i r objeye sabitlen d i ğ i nde m ü m kü n o l u r. cehaletleri n i atfedebilecekleri a l a n ı terk etmeleri için hiçbir mazeret sun maz". Adams'ın Vico'yu ya nsıtan bir sözü şöyledir: "Ta rih teorisini araştı r m a k ı ş ı k teorisini araştı rmaktan çok daha kolayd ı r". ''The Rule of Phase Appl ied to History" ve "Letter to American Histori ans" için, bkz. The Oegradation of the Oemocratic Dogma (New York: Mac m i l lan, 1 9 1 9: 284-285, 252-253, 1 4 1 - 1 42).
SANAYİ-ÖTESİ BİR ÇAGDA DİN VE KÜ LTÜ R
203
D u rkhei m'ın a n layışı geçerl iyse, 'd i n i n krizi ' geleneksel ola n d a n fa rkl ı bir ı ş ı k altında bakı l d ı ğ ı nda a n l a ş ı l a bi l i r. Düşü n ü rler ve g ü n ü m üzde gazeteciler d i n i n zayıflad ı ğ ı n ı veya i n a ncı n kaybol d u ğ u n u yazd ı klarında genel l i kl e doğaüstü d uyg u s u n u n -cennet ve cehen nem, ceza ve kefareti n i ödeme tasavvu rları n ı n- i n s a n l a r üzeri ndeki g ü c ü n ü yitird i ğ i n i kastederler. Fakat D u rkhei m'a göre d i n i n köke n i doğaüstü ne veya ta n r ı l a ra i n a n ç değ i l , dünyan ı n (şeyl er, za m a n l a r, kişilerin) kutsa l v e d ü n yevi olarak ayrı l masıd ı r. D i n zayıfl ı yorsa b u n u n ned e n i kutsa l ı n d ü n yevi a l a n ı n ı n d a ra l ma sı ve i n sa n l a r a rası ndaki ortak d uyg u l a rı n ve d uyg usal bağ l a r ı n et kisi n i yiti rmesi ve zayıfl a masıd ı r. İ nsa n l a ra orta k ki m l i k ve d uyg u sal karşı l ı kl ı l ı k sağ l aya n asil u n s u r l a r -a i l e, si nagog, ki l i se, cemaat zayıfl amaya başla m ı ş ve i n sa n l a r hem za m a n hem yer bakı m ı n d a n karş ı l ı kl ı i l i ş ki l eri n i s ü rd ü rm e ka pasitel eri n i yiti rmişlerd i r. Do layısıyla, "Tan rı öldü" demek gerçekte top l u msal bağ l a r ı n yıkı l d ı ğ ı n ı v e top l u m u n öld ü ğ ü n ü söylemektir.
Kutsaldan Dünyeviye Üç ortam ve üç kozmoloj i n i n ya n ı s ı ra b i reyleri n ke nd i l eri n i d ü n yayla i l işkilendi rmeye ça l ı ştıkları üç bağl ı l ı k veya ki m l i k ta rzı va r d ı r: d i n, iş ve kü ltür. Geleneksel ta rz, kuşkusuz, b i r kişi n i n , bir h a l kın, b i r ta ri h i n ve b i r yerin şeyler şeması içi ndeki a n l a m ı n ı n g ü ndel i k d ü nyayı aşan b i r a racı o l a ra k dindi. Modern top l u m gelişir ve farkl ı laşı rken ya n i seküler/eşme süreci nde- d i n i n topl umsal d ü nyası d a ra l d ı ; d i n gid erek d a h a fazla -kader o l a ra k değ i l - ka b u l veya ret ed i lebile cek b i r kişisel i n a n ç, (rasyonel veya fa rkl ı türd e) b i r kişisel i rade meselesi h a l i n e geldi. B u d eğ i ş i m s ü reci n i en parlak biçimde teo l ojiyi ve m etafiziği, 'eski' Ta n r ı 'yı, "doğ al-o l m aya n ve yücelti len i n sa n ı " reddeden ve anlamı a h l a ki l i kte ve d uyg u sa l özne l l i kte, bir Kant ve Sch l eiermacher bireş i m i nde b u l a n Matthew Arnold'ı n yaz ı l a r ı n d a görmekteyiz. Bu d eğiş im gerçekleştiğ i nde d i nsel tarz a rt ı k eti k ve estetik tarz h a l i n e gel i r -fa kat kaçı n ı l maz olarak g ü ç süz ve zayıft ı r. Bu değişim, bu n i spette, Kierkegaard'ın ken d i yo l u n u d i n e d ö n ü şte b u l d u ğ u ad ı m ları n ı n tersidir. İş b i r meslek o l a ra k ad land ı rı ld ı ğ ı nd a d i n böylece bu-d ü nyacı
204
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELiŞKİLERi
b i r bağ l ı l ığ ı n, bi reyin iyi l i ğ i ve değeri n i n kişisel çabayla sağ l a n ma s ı n ı n bir ka nıtına d ö n ü ş ü r. B u sadece P rotesta n b i r görüş d eğ i l , tüketimci bir hayatın yozlaşt ı rıcı l ı ğ ı nd a n korka n Tol stoy'u n ve (ki b b utzu n teori syeni) Aleph Daled Gardan g i b i i n sa n la r ı n da gö rüşüyd ü . P ü riten veya kibbutz üyesi bir meslekte ça l ı ş m a k i stiyor d u . Ça l ı ştı ğ ı m ızı h i ssediyoruz, ç ü n kü ya b u n u ya pmak zoru n dayız ya d a bizzat ça l ışma ritüelleşmiş veya zayıfl a m ı ştı r. Max Weber Protestan Ahlôk ve Kapitalizmin Ruhu'n u n mela n ko l i k son sayfala rında şöyle yaza r: "Mesleğ i icra etmen i n en yü ksek m a n evi ve kü ltüre l değerlerle doğrudan i l işki l i ola mayaca ğ ı yerlerde veya, öte ya ndan, basitçe i ktisadi b i r mecburiyet olara k h issed i l mesine gerek olmadığı za m a n l a rda, bi rey o n u [işi] b i r şeki lde meşrulaş tırma ça ba s ı n ı za m a n l a terk eder". Mesleğ i n altında yata n çi leci, hazcı yaşa m biçi m i n i n yeri n i tü ketici d ü rtüler a l ır. Modern, kozmopolit i n sa n için hem ken d i n i gerçekleşti rme a racı hem de hayat ı n bir meşru laştı rı l ması -bir estet i k meşru laş tırma- olara k d i n ve ça l ışma n ı n yeri n i kültür a l m ı ştır. Fakat bu esasen d i nden kültüre doğru d eğ i ş i m i n a rd ı nda b i l i n çte, b i l hassa i nsan topl u m unda somut davra n ı ş ı n a n l a m larında ortaya ç ı ka n olağandışı b i r değişim va rd ı r. Batı l ı top l u m u n tari h i nde her za man bir serbest l i k ve kısıtl a m a d iya lekti ğ i va r o l m uştur. Serbestl i k fi kri n i n kö kleri Diyon isyan şen l i kl ere, ç ı l g ı n içki alemleri n e, sefa hat alemlerine, 1 . ve 2. yüzyı l ların G n osti k ta ri katları na ve o za mandan beri ortaya ç ı ka n g izli h a re ketlere veya İ n c i l 'deki Sodom ve Gomore efsaneleri ne ve ta ri h i n e ya d a Babil'in vukuatlarına uza n ı r. Batı ' n ı n büyük ta rih sel d i n leri kısıtlayıcı o l m uşlard ı r. Eski Ah it'te yasaya vurgu ve kontrolsüz insan doğa s ı n d a n korku ka r ş ı m ıza çıkar; i n a n doğası kontrolsüzl ü k, şehvet, cinsel reka bet, şiddet ve cinayetl e i l i ş ki lend i ri l i r. Korku şeyta n i olandan -kişi n i n del ice kend i nden geçişle beden i n i a rzu larına terk etmesinden ve g ü n a h işlemekten- korku d u r. H u ku ku as kıya a l a n ve yerine sev g iyi i la n eden Yen i Ahit b i l e bu as kıya a l m a n ı n g ü ndelik sonuçla rı n d a n ü rker ve b i r engel d i ker. Pa u l ' u n Korintlilere Mektuplar'da Korint Ki l isesi'nin bazı prati kleri n i şiddetle eleşti ri r: O "Hayı r, sun duğum sevg i, uyg u la d ı ğ ı m kom ü nyon serbestl i k ve bedeni sev mek d eğ i l, serbestl i k ve ru h u sevmekti r" der ( ICori nthias 5: 1 -2: 1 2-20; 1 4: 1 -28). Batı l ı top l u md a d i n i n i ki i şlevi vard ı . İlk olara k, şeyta n i n i n ka pı-
SANAYİ-ÖTESİ BİR ÇAGDA DİN VE KÜLTÜ R
205
l a rı n ı [kapalı] tutmakta, şeyta n ı -gerek İ b ra h i m'in İ s h a k'ı kurba n ı nd a sa h n elenen sem bol i k kurban içinde gerek ritüel çarm ı h a geri l m i ş İsa biçi m i n d e ( İ sa'n ı n bed e n i v e ka n ı olara k mayasız ek mek ve şarap biçi m i nde) cisi m leşti rerek- sembo l i k teri m ler içinde parça la maya ça l ış m a ktayd ı . Ve din i kinci olara k geçm işle bir sü rekl i l i k sağ l a m ıştır. Otoritesi her za m a n geçmiş içinde kon u m la n d ı rı la n keh a net a h l a ksız i l erici v a h y i n geçerl i l i ğ i n i i n ka r ı n temel i h a l i n e gel m i şti r. Kültür d i n l e kaynaştı ğ ı n d a b ug ü n ü geçmişe göre değerlend i rm i ş ve gelenek a racı l ı ğ ıyla i kisi a rası nd a s ü rekl i l i k sağ l a m ı ştı r. D i n b u i ki yol l a ta ri hsel Batı kültürü n ü n neredeyse ta ma m ı n ı d esteklemiştir. Bahsetti ğ i m -bel i r l i b i r ki şide veya za m a n içinde özel b i r nok tada kon u m la n d ı r ı l mayı p, a ks i n e genel bir kü ltüre l o l g u ola n g eçi ş 1 9. yüzyı l ortalarında dinin teol oj i k otoritesi n i n yı kı l masıyla ortaya ç ı k m ı şt ı r. Kültür -bu g ü n özel l i kl e modern izm olara k ad l a n d ı rd ı ğ ı m ız ortaya ç ı k m a kta olan akım- gerçekte şeyta n iyle b u i l iş kiyi devra l m ı ştır. Fakat modern ist kültür, d i n i n ya pmaya ça l ı ş t ı ğ ı g i bi, şeyta n iyi e h l i l eşti rmek yeri ne, onu ka b u l etmeye, keş fetmeye, zevk a l m aya ve (uyg u n biçi mde) bel l i türden bir yaratı cı l ı ğ ı n kayna ğ ı olara k görmeye baş l a m ı ştı r. G ü n ü m üzde d i n kü ltüre her za m a n a h l a ki norm l a r em poze eder. O ı s ra rl a s ı n ı rları, b i l hassa estetik d ü rtüleri n a h l a ki davra n ışa ta bi kı l ı n ması n ı vurg u l a r. Kültür şeyta niyle i l g iyi s ü rd ü rd ü ğ ü nd e 'estetiğin özerkl i ği', ya n i deneyi m i n özü nde v e başl ı baş ı n a üstün değer old u ğ u fi kri ne ta lep o l u ş u r. Her şey araştı rı l a bi l i r, şehvet, c i nayet ve modernist gerçeküst ü n ü hakim iyeti altına a l a n d iğer tem a l a ra (en azı n d a n haya l gücü ne) izin veri l i r. Ö n ceki böl ü m ler de görd ü ğ ü m üz g i bi, i kinci işlev tüm otoritenin, tüm meşru l u ğ u n 'Ben'in, ' i m pa rator ben'in gerekleri içinde kökleşmesiyd i . Kişi geçmişe d önerek s ü rekl i l iğe zorlaya n bağ l a rı koparır veya pa rça l a r; yen i ve tazeyi i l g i kayna ğ ı ve ben l i ğ e i l g iyi ya rg ı g ü c ü n ü n kriteri olarak kı l a r. N iteki m, b i r kü ltürel ha reket olara k modern izm d i n i n a l a n ı n a tecavüz etm i ş ve otorite n i n merkezi n i kutsa l d a n d ü n yevi ta rafa kayd ı rm ıştır.
Üç Faust Kutsa l bizzat sadece i ki yönde i lerler: (i) yen i l i kçi ve hazcı b i r ha yat (ve n i h ayeti nde zevk ve eğ l ence d ü ş kü n l ü ğ ü) veya (2) He-
206
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
gel'in "ru h u n ken d i n i sonsuz kı l ması" olara k ad l a n d ı rd ı ğ ı şey, in sa n ı n mutlak, Ta nrı-benzeri b i l g iye u l a ş m a a rayışı yön ünde. i n sa n la r çoğ u kez i kisine de u laş maya ça l ış m ı ş l a rd ı r. İ n sa n ı n ken d i n i abartma ça bası n ı n fig ü rü kuşkusuz, t ü m b i r çağ ı n kendi kaderi olara k d eğ i l se de kend i zi h n i v e ru h u, ken d i m utsuz v e böl ü n m üş b i l i nci o l a ra k ka b u l ettiğ i F a u st't u r. V e bizim için b u modern fig ü rü i nşa eden Goethe'de b i r d eğ i l üç Fa u st'la ka rş ı l a ş ı l ması şaşırtıcı ol masa ge rekti r.4 İ l k olara k Goethe'n i n 26 yaş ı n d a 1 775'te yazd ı ğ ı fa kat 1 887'ye kad a r keşfed i l meyen Birinci Kısmı n ı n i l k versiyo n u Urfaust* vard ı r, l a k i n bir Kı s ı m Faust, Bir Fragman 1 790'da yayı n l a n m ıştır. Urfa ust'ta (G retchen'in h i kayesinden önce) tem a ta ma men i n sa n ı n b i l g i sayesinde maddi d ü nya üzerinde haya l b i l e ed i lemeyecek güç a rayı ş ı d ı r. Fakat n a s ı l ? Doğa, der genç Goethe, salt makine değ i l d i r. Bilim haya l g ücünden yoks u n d u r, ç ü n kü d oğayı a n la m a k için d üze n l i l i kleri v e yasal a rı a raştı rı r. Doğa n ı n ru h u n u n sırları n ı, büyü g i bi, sadece b i r romanti k sanat açığa ç ı ka ra b i l ir. Santaya n a ' n ı n sözleriyle "Faust'u kend i yen i d i n i ne, doğa d i n i ne sokaca k kutsa l va rl ı k büyü sanatları d ı r". Faust ken d i büyü kita b ı n ı ma kro-evre n i n işa retiyle başlat ı r ve b u d ü nya n ı n meka n izması ona kompleks va rl ı k zi nciri içinde gö rü n ü r. O va ro l u ş u n manevi b i l g i s i n e değ i l a ksine sadece bir teori ye u laştı ğ ı n ı a n l ad ı ğ ı nd a d ü nya n ı n bütü n l üğ ü n ü kavrad ı ğ ı n ı h i sseder. H a l a u laşamad ı ğ ı v e hasretl e a rzu l a d ı ğ ı şey bizzat ger çekl i ktir. T ü m deneyi mler Faust'u ayartı r. Hiçbir şeyden çeki n mez, bir ö l ü m l ü n ü n deneyi m l eyebileceğ i her şeyi ya pmaya hazı rd ı r. Bu fı rtı n a l ı ada m ı cezbeden Dü nya-Ru h u onu hayatı n içi ka rma ka r maşı k, ka baran, kaynaya n kaza n ı n ı n önüne atar ve b u rada a l ı ko ya r. Fakat Faust o n u n içine d a l m aya ve kendisi için her şeyi top lamaya hazır o l d u ğ u nda korkutucu i ki gerçekl i kle ka rş ı l a ş ı r. Hayal gücü ona evrensel b i r a l a n s u n a bi l i r, fa kat hayat asla d eğ i l . Ve
4 Bu meti nde esasen Goethe's Faust adlı kita ba bağ l ı ka ldım (çev. Walter
Kaufmann, Garden City, N .Y.: Dou b l eday Anchor, 1 963), fa kat yorumumda George Sa ntayana'nın "Goethe's Faust" adlı makalesinden (Three Phi/o sophica/ Poets, Doubleday Anchor, 1 953; i l k basım Cam bridge: Harvard U n iversity Press, 1 9 1 0) etki lendim. ' Müsvedde m a h iyetindeki i l kel Faust. https://eksisozluk.com/urfa ust
SANAYİ-ÖTESİ BİR ÇAG DA DİN VE KÜL TÜR
207
zi h i n a n l a m a n ı n a racı old u ğ u için, d oğa n ı n hayat ı n ı n d eğ i l a kl ı n hayat ı n ı n n eticede i nsan i ç i n en i y i olması m ü m kü n d ü r. B u h a ki katleri kab u l edemez ve geç m i ş Dü nya-Ru h u ' n u n çığ l ı ğ ı n ı, du gleichst dem Geist den du begreifst, nicht mir* sözü n ü işitti ğ i n d e y ı kı l ı r. Yi ne de o bu kad a r tatsız v e y u m u şatıcı b i r hakikati ka b u l etmeyecekt i r. Kendi hayat ı n ı n diğer kı s m ı n ı ara m a ça bası b u b i l g iyle uyu ş m a m a ktad ı r -ve Fa u st 2 v e Faust 3'ün özü n ü ol uştu r makta d ı r. Ve sonu nda, Faust'un uzun ve zor l u a rayı ş ı n ı n o n u n ken d i haki katine i kna etti ğ i nden h a l a e m i n değ i l izd i r. Daha önceden büyük ölçüde b i l i nen Faust'un Trajedisi' n i n Bi rinci kısmı 1 808'de yayı n l a n d ı . Bu tema b i l i n d i ktir. Faust insanın l a n eti n i n d i n mek b i l meyen b i l g i a ç l ı ğ ı ( Wissendrang) o l d u ğ u n u öne s ü rer. O d ü ş ü n m e v e a raştı rma hasta l ı ğ ı d ı r. O n u n Mefi sto i le g i rd i ğ i bah is, kişi n i n hayatın bütü n d uyg u l a r ı n ı tattı kta n son ra, deneyi m bol l u ğ u n u n ard ı n d a n ta m b i r mem n u n iyeti, sonsuz a rayıştan vazgeçmeyi ka b u l ettiği nde sonsuz l a n etlen meyi d e ka b u l edeceğ i d i r. Urfaust, Hegel'in teri m l eriyle, b i l i ncin i l k uğrağı, ke n d i i ki l e m i üzerinde d ü ş ü nerek ken d i n i gerçekl eşti rme i ken, B i rinci Kısı mda i ki n ci uğra k, ya n i bu i ki l e m i n o l u msuzlan ması, sefa hate d a l ma, "sürekl i o l a ra k kend i n i ya rata n bir d üzensizl i ğ i n baş d ö n d ü rücü c u rc u nası n a ken d i n i ka ptı rma" a n latı l ı r. Auerbach' ı n mahzeni, Bü yüc ü n ü n m utfağı, Walpurgisnacht'ın Diyon isya n festiva l i nd e ve Gretchen'i n aya rt ı l masında i l kel d ü rtü n ü n kendi h a l i ne b ı ra k ı l ma sı va rd ır. O H ı ristiya n l ı ğ ı n kurba n l a kefaret ödeme, g ü n a h ı n bir kefa reti o l a ra k Gretchen'i n ö l ü m ü temas ı d ı r. G retchen'i n safl ı ğ ı Wag n er'i n b i l g i ç l i ğ i n e v e Mefisto'n u n ki n i kl i ğ i n e ters d ü şer. G ü n a h ka r G retchen son u n d a kurtarı lacaktır, fa kat çözüm bu d eğ i l d i r, ç ü n k ü tutku, a c ı çekme olara k, b i r ku rta rıcıya boyun eğmek değ i l d i r ve Faust için yol bu değ i l d i r. Goet h e 60 y ı l bir sonuç yazma k i ç i n m ücadele verd i . 1 83 1 'de, 82 yaş ı n d a Kısı m 2'n i n elyazması n ı i çeren bir böl ü m ü yazd ı ktan sonra m ü h ü rl ed i . Bu Sorgenkind [sı kıntı kaynağı], hayat ı n ı n bu problem çoc u ğ u onun ö l ü m üyle başlaya mazd ı (fa kat boş u n a çaba ladı, son u n d a gel i n i n e oku m a k için elyazması n ı n m ü h r ü n ü söktü), çü n kü hayatı sona ermeden 2 a y önce g ü n l üğ ü n e yazd ı ğ ı g i b i bu p ro b l e m i n çöz ü m ü yoktu. B u 3 . Faust'a g e l m e s i Goet* Bu sanat l a r ruha benzerler, kavranamazlar (Ü.T.).
208
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
he'n i n 60 yı l ı n ı a l d ı , fa kat son kısım i kna ed ici d eğ i l d i , d i n d a r l ı k, basm a ka l ı p sözler, i ro n i l e r ve bel i rsizl i klerle dol uyd u . Fa ust nad i ren oku nan 2 . Kısı mda kend i özel d ü nya s ı n d a n da ha genel insan top l u m u na geçer. O [Faust] i m pa ratorl u ğ u, b i l i m i (ya pay i n s a n H o m u n c u l u s u n * yarat ı l ması n ı ) v e (Helen'le i l g i l i bö l ü mde) G rekleri n şehvet d ü ş kü n l ü ğ ü n ü a raştı rır; son u nd a hayatı n ı prati k ça l ı ş m a l a ra ada maya, den izden topra k kazan m aya, ba takl ı kl a rı kurutmaya ve gelg itleri d u rd u rmaya ve -insan için doğaya hakim o l m aya ka ra r veri r. Yine de, bu türden beya n l a ra rağ men, kötü l ü k d ü rtü n ü n sa bı rsızl ı ğ ı ndan ve aşı rı eylemden d oğar. Faust' u n d üzenled iği a ra zi n i n biti şiğinde küçük bir şapel ve ya kı n ı nda tatl ı bir yaş l ı çift P h i lemon ve Baucis'in yaşad ı ğ ı b i r ku l ü be vard ı r. B u yaşl ı i n sa n l a r a raziyi satmayaca klard ı r v e Faust o n l a rı m a h keme ka ra rıyla ta h l i ye ettirir ve daha iyi b i r yere taş ı n m a l a rı n ı sağ l a r. Bu ka ba eylem son ucunda evl eri n i n ya n masıyla yaş l ı çift ta m a men tüke n i r. Faust fazla vicd a n aza bı d uymaz; ona göre b u n l a r i n sa n ı n daha iyi h a l e gel mesi n i sağ l a m a ça ba l a rı n ı n ta l i hsiz son uçları d ı r. O n i h ayetinde a n layışsız ve yol d a n çıkmış b i r ada m d ı r. Çok ce s u r d u rmaktad ı r, ça l ı ş ma kon u s u n d a ve ayrıca gel ecek ha kkı nda d ü ş ü n celeri vard ı r. B i r kazma sesi d uya r ve b u ru h l a ra ken d i s i n i n tasa rlad ı ğ ı m u hteşem kan a l ları i n şa etti kleri n i d ü ş ü n meleri n i e m reder; fa kat ses i n i işittiğ i kazma sadece kendi meza rı n ı kazma kta d ı r. F a u st modern P rometheus olara k ve Goethe' n i n tragedyası "Prometheusç u l u ğ u n kutsa l kitabı"5 olara k ad l a nd ı r ı l ı r. Fakat tra jed i ile i n sa n ı n kend isiyle g u ru r l an ması n ı ve ken d i s ı n ı rl a r ı n ı an l a ması n ı kasted iyorsa k b u rada trajedi va r m ıd ı r? Ve o Prome heusçu m u d u r? F a u st kendi i radesinden, sonsuz m ücadelesinden vazgeçmeyecektir. Erich Heller şöyle yaza r: "Fa ust' u n g ü n a h ı ne d i r? R u h u n h uzurs uzl u ğ u . Faust' u n kurt u l u ş u ned i r? Ruhun hu* B i r insan tarafından yaratı lan h om u n c u l u s normal bir i nsan görü n ü m ün ded i r ve topl u m a ta mamen uyum sağ lamıştır. Ancak diğerleri gibi o l ma d ı ğ ı n ı , imal edilmiş olduğunu öğrendiği nde sa l d ı rga n laşır ve diğer i nsan l a rdan daha güçlü o l d u ğ u n u b i l d i ğ i nden kendi ça pında bir d i ktatörlük ku ra r, fa kat homunculus n i h ayetinde yok edi lecektir. Nazi Almanya'sını sim gelediği va rsayı l ı r. https://eksisozl u k.com/hom unculus 5 Prometheus fig ürünün bir hayra n ı olan Ma rx'ın Faust'u Prometheuscu teri mler içinde okuduğu söylenebi l ir.
SANAYİ-ÖTESİ BİR ÇAGDA DİN VE KÜLTÜR
209
zu rsuzl u ğ u ". Son sa h n ed e m e l e kler Faust'u n ruh u n u cen n ete taş ı r ken ş u n u söylerler: Wer i m me r strebend sich b e m u ht, Den ko n n e n wir erlose n . ( p a ragraf 1 1936- 1 1937) D a i m a t ü m gücüyle mücadele ed en kişi, Koru m a m ı za izin veri l e n k i ş i . ( Ka ufm a n n, s. 493)
Fa ust kesi n l i kl e m ücadele ettiği için modern d i r -fa kat h i çb i r hafızaya, g e ç m i ş l e hiçbir s ü rekl i l iğe s a h i p değ i l d i r. 2. Kı s m ı n ba ş ı n d a açı k tema (Ariel'e göre d oğ a n ı n ruhu) "Lethe nehri n i n•• suyunda yı ka n m a k i d i ". R u h l a r koro h a l i nd e (Sa nta naya'n ı n bel i rt tiği g i b i ) "Merhamet ve vicd a n . . . şeyta ni ve beyh uded i r; başa rı sızl ı k küç ü k ve önemsizd i r; hata m a s u m d u r. Doğan ı n bel leği yok tur; kend i n izden vazgeçin ve bağ ışlayıcı olu n". Faust' u n (60 yıl sonraki) ilk sözleri şöyleyd i: B i r k e z d a h a ca n l a n d ı rı l d ığ ı n d a h ayat ı n n a b ı z atışları baş l a r, M ü şfi k a l a c a k a ra n l ığ ı n semavi görüntüsü n ü ka rşı l a m a k i ç i n ; S e n , yeryü z ü , b u gece u z u n s ü rse d e m e t i n o l . . .
O d a h a fazla o l g u n laşmadı v e d ü nya n ı n d a h a fazla farkı nda o l m a d ı . O basitçe en başta n başlar, bir kez daha yen iyi arar, fa kat d a h a geniş b i r sa h n ede, tarih ve uyga rl ı k sah nesinde. "On u n eski aşkları evvel ki yı l ı n fı rtınaları g i b i d i n mişti r ve o yen i b i r g ü n ü sadece geçmiş hata l a r ı n a i l işkin haya l i b i r hafızayla karş ı l a m aya ç ı ka r". Hafıza yoksa olg u n laşma da yokt u r. Bir insan için bu roman tizm, icra ed i l meyen b u sonsuz hayat sadece bir trajed i veya kara komed i reçetesi d i r. Sadece s ü rekli bir yen i i l g i ler, yen i meşg a l e l er, yen i hisler, yen i serüven ler, yen i eğlenceler, yen i d evri m l er, yen i hazl a r, yen i korkular, yen i . . . a rayı şı va rd ı r.
•• Lethe Yunan mitolojisi'nde yera ltı d ü nyasında (Hades) akan nehi rlerden biridir. B u nehrin suyundan içen gölgeler (öl ü lerin ruhları) d ü nyada yaşa mış oldu kları geçmiş fa n i hayatlarına dair her şeyi unuturlar. (Wi kiped i)
210
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Bu Prometheus değ i l a ks i n e Proteus· ve ken d i gerçek biçi m i n i veya n i hai a maçları n ı b i l mek i ç i n a s l a bizi m l e yeterince u z u n s ü re ka l m aya n bir Proteus'tur. Ve h i ç b i r ç ı kı ş o l m a d ı ğ ı için, son u nda, Faust ve onun g i b i lerin yeryüzü ndeki hayatı n ı n sadece cehen nemin yed i katı n ı n ya nsıması o l d uğ u n u b il iyoruz.
İlk Nedenler ve Son Şeyler Anlam arayı şı bizi yen iden kök soru lara götü rür ve bir başl a m a noktası i n s a n l a r ı n Arşi metçi bir i l keyi b u l a b i l ecekleri yeri beli rle meye ça l ı ş ı rken karş ı larına ç ı ka n çift-ta rafl ı bir sorud u r: değişme yen b i r insan ka ra kteri va r m ı d ı r; ve yoksa bu problemi çözmese d e ortaya koymaya odaklanan felsefe, insanların ken d i va ro l u ş l a rı n ı n değeri ne nası l ka rar verebilecekleri n i d eğ i l o n u nas ı l a n l aya b i l ecekleri n i görebi l mek için, 'salt' ta rihsel o l a n ı ka l ı c ı o l a n d a n nası l ayı ra b i l i r?6 B u kon udaki bir a raştırma için üç orta m va rd ı r: doğa, ta ri h veya d i n . B u a rg ü m a n ı n i l k orta m ı d oğad ı r. Doğa meselesi Leo Stra uss
• 'Proteus' kel i mesi mitoloj i k olara k denizle i l işkilend i r i l i r. Bazen deniz ta nrısı Poseidon'un o ğ l u olara k, bazen yaş l ı bir den izci olara k adı geçer. Denizin ha re ketl i l i ğ i n i n ve değişken yüzü n ü n ifade ed i l m e biçi midir. Sürekli hare ket halinde olan, h ızla yer değişti rebi len, fa rklı şeki l l ere bürünebilen fı rsat çı bir bakterinin adının i l h a m kaynağ ı d ı r. İ n g i l izcede yer alan esnek, dönek ve uyu m g österebilen a n l a m l a rına gelen "protea n" kel i mesi n i n de köken aldığı kel i medir. İ l k olarak Robert Lifton ta rafından sürekli değişim göste ren ki şiliği ta n ı m lamak için k u l l a n ı l m ıştı r. 6 Bu On Tyranny (New York: F ree Press, 1 963) a d l ı kita pta Leo Stra uss ve Alexander Kojeve a rasındaki kapsa m l ı ve özel ta rtışmanın te masıd ı r. 'İnsan doğası' teri m i n i ku l l a n m a ktan bil hassa kaçı ndım ve daha ka ba 'insa n ı n ka ra kteri' teri m i n i ku l landım, çünkü 'insan doğası' insanların bazı sabit özel l i klere sahip olduklarını i m a eder. Ayrıca, o 'doğa' sözcüğ ü n ü n içerd i ğ i bü tün belirsizli klerden m a l u l d ü r, fa rkl ı biçi mlerde, örneğ i n fiziksel ortam, madden i n yasa l a rı, ("doğa biçimlendiri r" veya "doğa yaratı r" sözlerinde olduğu g i bi) a ktif bir güç olarak doğa anlam larında k u l l a n ı l a b i l i r. Bu bel i r sizliklerin ortaya çıkard ı ğ ı problem lerin ya n ı sıra ta rihsici l i ğ i n ortaya çıkar d ı ğ ı -bu kesimde daha sonra ortaya konulan- problemler üzerine kap sa m l ı b i r ta rtışma için, bkz. Beli, "Technology, Nature and Society'', Techno logy and the Frontiers of Knowledge, F ra n k Nelson Doubleday Lectures, (Ga rden City, N .Y.: Doubleday, 1 975).
SANAYİ-ÖTESİ BİR ÇAGDA DİN VE KÜL TÜR
21 1
ta rafı nd a n Doğal Hukuk ve Tarih a d l ı eseri nde açı kça o rtaya kon u l m uştur v e a n l a m ı n tari hsici veya d i nsel temellerine tuta r l ı bütün iti razları n ı n e kse n id i r. "Doğayı keşfetmek fi lozofu n i ş i d i r" d iye yaza r Strauss. Öncü l ü felsefe n i n red d i olan Eski Ahit 'doğayı' ta n ı maz ve a s l ı nda Eski Ah it'te d oğ a l h u ku kl a i l işki l i h i ç b i r ön-ka b u l yoktur. İ n ci l ' i n d i n i n i n tem e l i d o ğ a d eğ i l va h iyd i r v e a h l a ki davra n ı ş ı n kayna ğ ı Halakah ( h u ku k veya 'usül'd ü r) . G rek d ü ş ü ncesinde d o ğ a şeylerin kesi n d üzeni (physis) i d i ve bu nedenle gelenekten ya da pozitif h u ku kta n (nomos) önce gel mekteyd i . Doğa 'gizl i 'd i r ve keşfed i l e bi l i r; h u ku k doğa n ı n kı l avuz l a r ı n a uymak zoru ndad ı r. Stra u ss'a göre "Doğa herha n g i bir gele n e kten d a h a eski d i r; bu yüzden gelenekten d a h a kıymetl i d i r . . . Felsefe, ataların otorites i n i n kökle ri n e inerek, doğa n ı n otorite ol d u ğ u n u ka b u l eder". 'Doğ a l ' hedef a h l a ki ve zi h i n sel m ü kemmel l i ktir. Doğa l h u ku ku n temeli b u m ü ke m me l l i kse doğru n u n i l keleri değişmez. Böylece Strauss ş u son u ca u l a ş ı r: "doğ a n ı n keşfi -en azı ndan kendi yoru m u na göre- ta rih-üstü, topl u m sa l-üstü, a h l a k v e d i n-üstü o l a n i n sani b i r ihti m a l i n gerçekl eşmesiyle özdeşti r". N iteki m d oğ a n ı n tem e l leri değ i şmez ve ka l ı c ı d ı r. Bu a rg ü ma n l a i l i ş ki l i üç sı kıntım var. 'Doğal gaye' fi kri kaçı n ı l m a z olarak i n s a n l a rı "a h l a ki v e z i h i n sel m ü kem mel l i ğe" götüren bir erek (Aristoteles'i n ku l l a n d ı ğ ı a n l a mda bizzat formd a veri l i olan bir tasa rı m y a da Hegel'in ku l l a n d ı ğ ı a n l a mda tari h i n son u n d a fel sefe n i n 'gerçekleşmesi') o l d u ğ u n u varsayar. Fakat i n s a n ı n tari h i o l a ra k b i l d i ğ i m iz şeyler ı ş ı ğı nda bu türden bir aşkı n l ı k öğ re tisi n i n s ü rd ü rü l ebi leceğ inden kuşku l uyum. Veya, Stra u ss'un kul l a n d ı ğ ı teri m lerle, i n sa n ı n d ı ş ı n d a 'bu l u nan' ve mevcut d u ru m u n u değerle n d i recek b i r 'kriter' o l a ra k ku l l a n ı l a n bir 'idea l ' olara k 'doğal g aye'ye i n a n ıyorum; n iteki m o kla s i k bir ütopya d ı r. Fa kat bu doğruysa, ya Ta n rı'n ı n yerine doğa idesin i n geçiri l d i ğ i b i r çok ta n rıcı l ı ğ a ya da hem formel (çü nkü o genel ve soyut o l m a k zo rundad ı r) h e m de bel irl i b i r a h l a k kura l ı n ı bel i rl iyorsa baskıcı b i r s a b i t i n s a n ideal i n e sa h i p olu ruz. Daha sonra döneceği m ü ç ü n c ü iti razı m, i nsan ların, biyoloj i k v e top l u msal yetişme koş u l ları n e den iyle, evrensel koda uyg u n bir ki m l i k bula mayaca kları, a ks i n e zo ru n l u o l a ra k teki l v e evrensel a rasında geri l i m içinde yaşaya ca kl a rıd ı r. G ü n l ü k hayatta som utl u k kazanabilecek bir a n l a m la r kümes i n i n b u i n sa n l ı k d u r u m u n u d i kkate a l ması gerekir.
212
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ ***
Ta ri h i açıkl a maya fa kat değ işmeyen b i r örüntü b u l maya çal ı şan fa rklı bir cevap va rd ı r. B u ken d i tekrarlanma teori s i n e sa h i p o l a n Vico' n u n cevabıd ı r v e daha sonra N i etzsche tarafı n d a n fa rkl ı b i r b i ç i m d e ya nsıtı l m ı ştı r. Vico'ya göre herhangi b i r çağ d a ki uyga rlaştı rıcı u n s u rl a r d i n , evl i l i k v e öl üye sayg ı d ı r. Her ç a ğ kendi yön ü n d e i lerler v e top l u m l a r uta n m a d uyg u s u n u yitird i klerinde çöküş a ç ı k h a l e gel i r, dola yısıyla her şey m u bahtır -adetler ve yasa l a ra a rt ı k sayg ı gösteri l m ez, eşitl i k özg ü rl ü ğ ü n kötü l üğ e ku l l a n ı l masına yol açar ve i nsani olan ı n yeri n i vasatl ı k ve kıska n çl ı k a l ı r. Dolayı sıyla, i çerd e bir ko puş ve d ı şa rda bir fetih, ba rba r l ı ğa dönüş vard ı r ve b u n u üç çağ ı n yen i b i r döngüsü izler. Ta rihte her biri ortak ol g u n laşmaya sa h i p fa kat i ki fa rkl ı b i l i n ç ta rzı tarafı n d a n biçi m l end i rilen, bi ri a n t i k d i ğeri modern i ki dön g ü va rd ı r. Antiklerin ş i i rsel mantığı, beti msel b i r mit ve i mgeler briko/ajı ve modernlerin rasyonel mantığı, teori k akıl ve soyutla m a n ı n varsayımsal d ü nyası vard ı r. İ ki d ü nya ve her b i ri n i n içinde a kra ba üç döngüse l evre va rd ı r. İ l k döngüde b i ri nci çağ ç ı p l a k d oğayla boğ uşan, kaderleri n i kontrol e d e n tan rı l a rd a n korka n, kaderleri n i b ü y ü k ö l ç ü d e d i n a racı l ı ğ ıyla kavraya n uygarlaşm a m ı ş i n sa n l a rı n çağ ı d ı r. İ ki nci çağ kla n l a r a rası nda, değerleri savaş, o n u r ve askeri cesaret olan evl er a rasında b i r ittifaklar çağ ı d ı r. Üçüncüsü plebler, eşitl i k ve demok rasi çağ ı d ı r, bu çağ ı doğal i htiyaçlard a n ziyade a rzu lar yön etir. Vico'ya göre b u n l a r, s ı rasıyla, ta n rı l a r, ka h ra m a n l a r ve i n san l a r çağ ı d ı r. Batı l ı za ma n ı n i ki nci döngüsünde birinci ta n r ı l a r çağ ı n ı n kor kutucu d i n leri H ri stiya n l ı kla paralel l i kler sergil er; ka h ra m a n l a r ça ğ ı n ı n patrisye n l eri a ras ı n d a ki ittifaklar Ortaçağ'ın feodal d üzen i n e ya n s ı m ı ştır; v e s o n olara k, "fi l ozofl a r ı n doğal h u ku ku" ü ç ü n c ü ev ren i n ha bercisid i r. Yine de hayva nca çağ ı n işa reti zaten Vico' n u n zam a n ı nd a - 1 8. yüzyı l ı n i l k yarısı nda- aşı rı şü pheci l i k v e maddi yatç ı l ı kta, faydaya vurguda, teknolojiye (Vico b u sözcüğü b i l iyor sa) g üvende, "vicd a n ı ta rafı nd a n biçi mlendiril meyen b i r b i l i m i n h izmetkarlarına" iti matta gözlenmekteyd i . Felsefe d i n i n v e b i l i m fel sefe n i n yeri n i a l d ı ; fa kat bizzat b i l i m i n sa n ı n amaçlarıyla d eğ i l soyut d ü zeyde doğa n ı n tasa rı m ı n a u laşmakla i lg i l e n d i ğ i için,
SANAYi-ÖTESi BİR ÇAGDA DİN VE KÜL TÜR
21 3
i n sa n davra n ı ş ı için hiçbir i sti ka m et söz kon usu d eğ i l d i r. Bu determ i n ist döngüden kaç ı ş va r m ı d ı r? Vico'ya göre b i l g i n i n kayna ğ ı verum factum d u r -"gerçek (verum) v e ya p ı l a n (fac tum) birbirine dön üşebi l i r". B u yüzden, b i l m e n i n koş u l u ya p ı l a n d ı r, insa n sadece ya rattığı şeyi a n l aya b i l i r. Böylece, kaderin ça r kı ndan kurtu l m a n ı n garantisi i n sa n ların kendi ta ri h leri n i yapa bil meleridir. Erekl i b i r tasa rı m ı n içkin b i r açığa ç ı kışı, ya n ı ltıcı bir 'a kl ı n hi lesi' ya da bir s ı n ıfı n genel ilerlemesi ola maz, a ksi ne i nsan ların kend i yaşantı l a rı n ı işbirl i ğ i içinde yön lendirme çaba ları va r d ı r. Sonsuz tekrarlanmadan kurt u l u ş yen i b i r ta rih türüne g i rme d i r. B u ma ntı k çizgisi bizi, i ns a n l a r ı n kendi tari h leri n i ya pa b i l ecek lerine i n a n a n Ma rx'a göre, kaçı n ı l maz o larak mevcut ta ri hsel ola s ı l ı kl a rı kısıtlayı cı l ı klara yönelti r. M a rx b i r i ki l i insan doğası a n layı şıyla baş l a r. İ l k o l a ra k, özü veya tü r-va r l ı ğ ı biyoloj i k olan doğal ya d a tür insan vard ı r: beslenme, g iyi m, barı n a k, ü reme ihtiyacı hayatı s ü rd ü rmek için gerekl i zoru n l u i htiyaçları n ü reti m i ve ye n i d e n ü reti m i - va rd ı r. Ve ayrıca doğası oluşum hôlinde tarihsel i nsan vard ı r. İ n s a n l a r teknoloj i sayesi nde doğaya egemen o l u r ve bu gücü uyg u l a rken yen i i htiyaçl a ra, yen i arzu l a ra sa h i p o l u r, ben l i k b i l i n c i n i n gelişmesiyle b i rl i kte i l işki l i yen i g üçler ed i n i rler. Dolayısıyla, tari h i n ucu a ç ı kt ı r ve i n san zoru n l u l u kl ar ı n kra l l ığ ı n d a n özg ü rl ü ğ ü n kra l l ığ ı n a sıçra rken s ü per-i nsan h a l i ne gel ecek ti r.7 Bu ta ri hsici a n layışta ins an doğa değ i l ta ri h ta rafı n d a n şeki l lend i ri l i r ve ta rih i n sa n ı n g e l i şen güçleri n i n bi rbi ri n i izleyen d ü zeylerin kayd ı d ı r. B u görüşteki sı kıntı, ne geçm işi s ü rekli değer l e n d i rm e m izi, ne de ya parak yen i biçim lerde kul l a n m a m ızı açı kla ya mamasıd ı r. Bir çağ ı n özel bir ta rihsel a ltya p ı n ı n kültürü n ü bi ç i m lendird i ğ i n e i n a n ı rsak (bu i n a n ç olmadığında tarihsel mater ya l izme n e olacaktı r?), G rek sanatı n ı n ve düşü nces i n i n n itel i ğ i n i g ü n ü müzle ka rşı laştı ra ra k n a s ı l açı klaya b i l i r v e Grekleri n yazd ı ğ ı 7 Troçki Edebiyat ve Devri m'de ağda l ı bir biçimde şu sonuca ulaşır: "İ nsan
ölçülemeyecek kadar güçlü, akı l l ı ve zeki hale gelecektir; bedeni daha uyu m l u, ha reketleri daha ritm i k, sesi daha m üzikal hale gelecekti r. Yaşam biçim leri d i n a m i k ve coşku l u olacaktır. Orta lama insan tipi bir Ari stoteles, b i r Goethe veya bir Marx d üzeyine çı kaca ktır. Ve bu düzeyin üzerinde yeni d üzeyler o rtaya çı kaca ktı r", Leon Trotsky, Literature and Revolution (New York: Russell and Russe l l, yeniden basım, 1 957: 256).
214
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKiLERi
ş i i ri n s ü rekl i l iğ i n i ve sord u kları fel sefi soru ları g ü n ü m üzdeki i l i ş ki l i tarzla rda o l d u ğ u g i bi n a s ı l ka rşı laştıra b i l i riz? M a rx g i bi G re k d ü şü nces i n i n i nsan soyu n u n "da h a ü st b i r d üzeyde" yen iden ü ret m eye ça l ı ştı ğ ı m ız i l k çocukl u k dönem i n i temsil etti ğ i n i (başka deyişle d ü ş ü n cen i n 'evri l d i ğ i n i') söyl emek bütün soru l a rı göz ardı etmektir. Ta rihsici ceva p b i r kend i n i beğe n m i ş l i ktir. Antigone çocuk de ğ i l d i r ve ölü ka rd eş i n i n bedeni üzeri nde ağıt ya kması insan soyun çocu kl u k dönemine ait bir d uyg u d eğ i l d i r. Ne d e uyg u n biçimde gömmek için ölü kocası n ı n (Sta l i n'in toplama ka mplarında kaybo l a n Rus şai r Osip Mandelstam'ın) bedenini arayan Nadezhda Man delstam'ın çağdaş h i kayesi "daha üst d üzeyde" bir erken olgun laşma örneğ idir. Bu Ma rksçı ayrı mda ya n l ı ş b i r şey va rd ı r. Yine d e ta rih ve de ğişme o l g u ları, yen i g üçlerin ortaya çı kışı gerçekti r. Marx'ın ceva b ı n ı bu yol l a gözd en g eçi receğ i m . Çok daha fazlası n ı ya pa b i l i riz: doğayı değiştirebi l i riz. Tekn i k sayesi nde i n sa n ı n g üçleri genişle m i ştir. Top l u msal ya pıda (te kn i k-iktisadi d üzende) doğrusal bir d eğ i ş i m ve biriki m i l kesi va rd ı r. B u i l ke ü retke n l i k, tekn i k etki l i l i k v e işl evsel rasyonal iteyle i l işki l i fi kirl ere ya nsı m ı ştı r v e b u n l a r top l u m u n mevcut değer sistemi içinde kaynakları ku l l a n ı rken bizi yön l e n d i ri r. İ n san doğad a n bağ ı m sızl ı ğ ı n ı kaza n d ı ğ ı ölçüde iste d i ğ i topl u m ti p i n i inşa etm e a rac ı n a sa h i p o l u r. Fa kat kü ltürd e biriki m yoktur, a ksine daha ziyade bütün i n san l a r ı n bütün za m a n l a r ve yerlerd e karşılaştı kları ve i n sa n ı n son l u l uğ u nd a n ve ötesine ulaşma özle m i n i n sürekli olara k ü rettiği geri l i m lerden kaynaklanan kök soru n l a ra bir dönme hakkı va rd ı r. Bü tün i n s a n l a r ı n ta rih b i l i nci içinde yüzleşti kleri va rol uşsa l soru l a r ş u n l a rd ı r: ö l ü m ü n n a s ı l ka rş ı l anacağı, bağ l ı l ı k v e yükü m l ü l üğ ü n doğası, trajed i n i n kara kteri, cesa retin a n l a m ı v e sevg i n i n y a d a paylaşı m ı n ı s l a h ed ici l iğ i . Cevaplar fa rkl ı olsa da soru lar h e r za m a n ayn ı d ı r.8 Bu yüzden, kültü rün i l kesi i nsa ni varo l u ş u n son l u l uğ u n d a n kayn a kl a n a n temel ta rzlara -biçi m l eri değ i l i l g i leri içi nde- s ü rekli 8 Dolayısıyla, soru lar trajedi ve cevaplar komed idir. Bilge fi lozof Groucho Marx'ın bir za m a n l a r tes pit ettiği g i bi, trajedi ya pmak komed i ya pmaktan daha kolayd ı r, ç ü n kü bütün insanlar ayn ı şeyler karşısında çığ l ı k atar fa kat fa rkl ı şeylere g ü lerler.
SANAYİ-ÖTESİ BİR ÇAGDA DİN VE KÜ LTÜ R
215
d ö n med i r. Rei nhold N ie b u h r' u n sözleriyle: "Dolayısıyla i n s a n ı n ta r i h i nde i lerleme va rd ı r; fa kat i lerleme -hem iyi hem kötü- bütün i nsani pota nsiye l l erin artmasıd ı r". O halde, i n s an davra n ı ş ı n ı n kı lavuzları nelerd i r? O n l a r doğa içinde ola maz, zi ra doğa sad ece -insa n ı n herh a n g i b i r ha rita ol madan yol u n u çizd i ğ i - b i r u çta fizi ksel kıs ıtlayı c ı l a r, d i ğer uçta va ro l u şsa l soru n l a r öbeğ i d i r. O ta ri h olamaz, ç ü n kü tari h i n ereği yoktur, aksine sadece a raçsa l d ı r, ta rih i n sa n ı n doğa üzerindeki güçleri n i n a rtmasıd ı r. Dolayısıyla, gözd e olmaya n, geleneksel ce va p va rd ı r: din, fa kat o i n sa n ı n d ışsal bir simgeye topl u msal bir 'ya n s ı tı l ma s ı ' olarak değ il, a ks i n e i n sa n ı n d ı ş ı n d a olan, yine de onu kend i ötesi ndeki bir şeyle i l i şki l e n d i ren bir aşkı n l ı k a n layışı olara k d i n d i r. ***
Max Weber'i n tespit ettiğ i g i bi, d i nsel olara k a d l a n d ı racağ ı m ız bir deneyim a n layışı b u l u n madan va rolan hiçbir top l u m b i l i n me mektedi r. Her topl u m , Ta lcott Parsons'ı n sözleriyle s ı ra d a n 'doğa l' olayları d ü zen lediği d ü ş ü n ü len güçlerden fa rklı ve b i r a n la m d a o n l a rd a n üst ü n o l a n , doğası ve fa a l iyet l e r i d e n e y i m i n o l a ğ a n d ışı, engel leyici ve ra syo n e l o l a ra k n üfuz e d i l e m e yen yö n l e r i n e bel l i b i r biçi m d e a n l a m kaza n d ı ra n b i r d oğa üstü d ü zen veya r u h l a r, ta n r ı l a r veya kişisel-ol maya n güçler a n layışı n a sa h i pt i r . . . D i n dil g i b i b i r i n sa ni evre n se l d i r . . 9 .
Son 1 00 yı l d ı r d i n i n gücü zayıfl a d ı . İnsan b i l i n c i n i n şafağ ı nda din i n sa n ı n evren a n layış ı n ı n ana prizması, d ü nyayı açıklama s ı n ı n neredeyse t e k yol u i d i . Ritüel, ya n i paylaşı l a n duyg u l a rı birbirine bağlayan m e ka nizma sayesi nd e din top l u msal daya n ı şmayı sağ l a m a n ı n a racıyd ı . B u yüzden d i n , hem bir kurum hem de fi kir ola rak, geleneksel top l u m d a kişi n i n hayatı n ı n tü m ü n ü ka p l a m a k tayd ı . Fakat bu hayat a l a n ı modern topl umda a normal d üzeyde d a ra l d ı . Di n rasyonalizm i n ken d i ana dayanağı va hyin temel i n i zayıflattı ğ ı n ı fa rk etti v e ta rih içinde d i n i n inançları n ı n özü " m ito l oj i l erden a rı n d ı rı l d ı". Ortodoks d i nde geçerl i l i ğ i n i s ü rd ü ren şey o n u n katı i n san doğası a n layışı, ya n i homo dubleks olara k i nsan, 9 Max Weber, The Socio/ogy o f Religion, çev. Ephra i m Fischoff (Boston : Bea
con Press, 1 963: xxvii-xxvi ii).
216
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERi
ayn ı anda hem ca ni, sa l d ı rg a n h e m de uyum a rayı ş ı nda ya rat ı k a n l ayışı- modern kültürün c i l a l a d ı ğ ı ütopyacı b i r a n layış açısın d a n o l d u kça sevi msizd i r. İ k i l i b i r düşüş s ü reci vard ı r. Kurumsal d üzeyd e l a i kleşme veya b i r topl u l u k biçi m i olara k d i n i n kurumsal otorites i n i n ve rol ü n ü n zayıfl a ması v e aza l ması söz kon usuyd u . Kültürel d üzeyde d ü nye vi l eşti rme yaşandı, i nsa n ı n öte-d ü nyayla i l i ş kisi n i açıklaya n bir a n l a m l a r top l u l u ğ u s u n a n teod ise zayıflad ı . D u rkhei m'a göre "insan l a r ı n d ü ş ü n cesi nde kutsa l fi kri her za man ve her yerd e d ü nyevi fi kri nden ayrı d ı r ve i kisi a ras ı n d a bir mantı ksal ayrı l ı k türü n ü res mettiğ i miz için, zi h i n bu m üteka b i l şeylerin birbiriyle ka rıştı rıl ma sına ve hatta sadece bi rbirleriyle temas içine soku l ma s ı n a çok g ü ç l ü bir biçimde d i re n i r".1 0 D u rkheim'ı n an layışındaki şaş ı rtıcı olan şey, bu a n layışı modern hayata, bil hassa kü ltürel alana s ı n ı r l ı d üzeyde uyg u l a r görün mesi d i r. Modern ist kültür hakkı nda merkezi psi koloj i k bir gerçek "hiçbir şey kutsa l değ i l d i r" sözünde yatmaktadır. Bir aşma d ü rtüsü n ü n bu d ü nya ların ayrı olara k var olmaları n ı beli rlediği, fa kat aşma fi kri 1 9. yüzyı lda cü retkar görünse de g ü n ü m üzde aşıl ması gereken nere deyse hiçbir tabu olmad ığı öne sürülebi l i r. A l m a n fi lozof Ed u a rd Spranger' ı n ifadesiyle, g ü n ü m üzde son bir d i nsel soruyla ka rşı ka rşıyayız: "Bir insa n ı n ka l bi n i n en derin le rinde kes i n l i kle h i çbir değer bul u n ma d ı ğ ı nda son uçta ne ol u r? D i n sel tutum ta mamen terk ed i l i r . . . Art ı k bir Ta n rı talep edeme yen kişi ken d i n i şeyta na terk eder. Ve o n u n özü gerçek değere kayıts ızl ı k d eğ i l , a ksine ters yönde bir değerd i r. Biri 'hiçbi r gerçek değer yokt u r' d ed i ğ i n d e d i n sizl i k onu ta mamen ele geçi rebi l i r? Fakat böyle b i r insan yokt u r". D i n ler başarısız old u ğ u nda kültler ortadan kaybo l u r. B u d u rum yen i iç-bütü n l ü kl ü d i n i n bi rçok kültle reka bet h a l i nd e old u ğ u v e d a h a g ü ç l ü b i r teoloj iye v e org a n izasyona sah i p old u ğ u i ç i n d iğer kültleri etki siz h a l e geti ren erken d ö n e m H ı ristiya n tari h i n tersi b i r d u ru m d u r. Fakat teol oj i yıpra n d ı ğ ı nda v e organ izasyon dağ ı ld ı ğ ı nd a d i n i n kurumsal çerçevesi parça l a n m aya başl a r, in sanların kültlerin ortaya ç ı kı ş ı n ı d i n sel i m ka n l a r olara k görebile cekleri bi r dolaysız deneyim a rayışı ortaya ç ı ka r. 10
Emile Du rkheim, The Elementary Forms of Religious Life (New York: F ree P ress, 1 965: 55).
SANAYİ-ÖTESİ BİR ÇAGDA DİN VE KÜL TÜR
21 7
B i r kü lt resmi d i nden bi rçok ö n e m l i bakı mdan fa rkl ı d ı r. Uzu n za m a n d ı r yera ltı nda ka l m ı ş (veya ortodoksi tarafı n d a n bastırıl m ı ş), artık a n iden ayd ı n l ı ğ a ç ı ka n b i r kültün doğası n d a batı n i bilgi iddiası nda bu l u n ma va rd ı r. Çoğ u kez, ortodoksi tarafı n d a n kü ç ü m senen veya hor görülen, b u yen i öğ reti leri s u n a n bir hetero doks şa hsiyet va rd ı r. Çoğ u kez, b i r bi reyi n şimd iye kad a r bastı rı l a n d ü rtü l eri n i d ışa vurmasına izi n veren ya da teşvik eden komü n a l ritüel ler va rd ı r. Kültte, kişi yen i ya d a şimd iye kada r ta b u laştı rı l m ı ş davra n ı ş biçi mlerini keşfettiğ i n i h isseder. B u ned e n l e, bir kü ltü tan ı m layan şey u n s u r teol ojiden ziyade büyüye, bir kurum ya da öğ retiden ziyade b i r g u ruya ya da i n a nca kişisel bağ l ı lığa örtük vurg u s u d u r. O n u n a ç l ı ğ ı ritüele ve m ite açl ı ktı r. Bütün b u n l a r "yeni bir reformasyona" yol açacak m ı d ı r? Analo j i ler her za m a n aya rtıcı, fa kat a l d atıcı d ı r. Reformasyon -Eri kson'un psi kol oj i k yoru m u n u benimsersek- sadece yozlaşmış ku r u m l a rı yı kma ça bası d eğ i l , ayn ı zaman da oğ u l u n Kilise' n i n a racı l ı ğ ı ol madan babayla doğrudan i l işki kurma a rayışı idi. Yen i kü ltle i l g i l i d i nsel l i kte ki şisel i nanç v e birikmiş b i r tari hsel gelenek ayrı m ı ya p ı l ı r. 'Ye n i reformasyon'a vurg u geçm işle i l işki l i ol maya n kişisel de neyi me ve kişisel i n a n ca vurg uyd u. La kin bu türden deneyi m ve i nanç benzer i n i ş çıkışları yaşaya n başka l a rıyla -babalarla- bazı bağ l a r bul u n madan bir a n l a m a sa h i p olabi l i r mi? H afıza olmadan b i r i nanç basitçe, naif bi r biçi mde yaratılabi l i r m i ? B u g ü n a ra n a n şey, Alexander M itscherl ich'in d eyi m iyle, "ba baları o l m aya n bir topl u m d u r". Otorite n i n redded i l mesi bizzat a k ra n g r u b u n d a n ziyade herh a n g i b i r ebeveyn fi kri n i n redd ed i l mesi a n la m ı na gel mekted i r. Fa kat bu t ü rden bir topl u m u n teol oj i k ve hatta psi kol oj i k bakı mdan m ü m kü n o l u p olmad ı ğ ı soru l a b i l ir. D i n sel i n a n ç, Cl ifford Geertz'i n ifadesiyle, "gündel i k deneyi mden Baconcı b i r tü meva rı msal ç ı ka r ı m ı değ i l (çü n kü hepi m izi n a g n os t i k ol ması gerekir), a ksine d a h a ziyade g ü nd el i k deneyi m i dön üş türen otoriteyi bir ön-ka b u l ü gere kti ri r". Kültün a kra n g r u bu n u n yeri n i top l u m a l d ı ğ ı nda b i r kez d a h a D u rkheimcı çem beri n içinde kapa l ı ka l ı rız, a rt ı k çember d a ra l ı rken putl a ra ta pma kesi n tahta otu ru r. Modern kültürün keşmekeşine rağmen d i nsel bir ceva p kesi n l i kl e gelecektir, zira d i n D urkheim'ı n kullandığı a n lamda topl u m u n b i r 'öze l l i ğ i ' değ i l d i r (artı k bir özel liği değ i l d i r). D i n insan b i l i n c i n i n kurucu b i r u n s u rudur: o va roluşun 'genel d üzeni n i n ' örüntüsünü
218
KAPİTALİZMiN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
b il işsel a rayıştı r, 'd uyg usal ' ritüeller oluşturma ve bu türden fi kirleri kutsal laştırma i htiyacıd ı r, diğer bazı i nsa n l a rla ( i l ksel) ilişki içinde olma i htiyacı veya ben l iğe aşkı n bir ceva p su nacak b i r a n la m l a r seti d i r, v e acı n ı n v e ö l ü m ü n son uçlarıyla va rol uşsal yüzleşme i hti yacıd ı r. Max Scheler' i n sözl eriyle: "Di n sel ed i m i n san zi h n i n i n ve r u h u n u n doğuştan temel bir öze l l i ğ i old u ğ u işin, o n u n ki m i n icra ettiği soru n ola maz . . . Bu yasa aya kta d ı r: her son l u ruh Ta nrı'ya veya putlara i n a n ı r". Bu açıkl a m a l a ra katı l a n Max Weber ceva b ı n sade ce -hem keyfi hem koş u l s uz- bir kişisel ka ra r o l a b i l eceğ i n i bel i r ti r. Çağdaş siyasal d i n lerin doğası ve n i hai h akikatlere 'sa h i p' ol d u kları i d d i a l a rı göz ö n ü nde b u l u nd u r u l u rsa, a s ı l g ü ç l ü ğ ü n a l ter natifl e ri n ortaya kon u l ması d eğ i l , a ksine Ta n rı'n ı n ve Şeyta n ' ı n ki m old u ğ u soru s u old u ğ u n u e k l e m e m gereki r. Weber'in gösterd iği g i bi, d i n ta ri h i n merkezi önemde kon jonktürleri nde baze n bütü n g üçlerin en devri mcisid i r. Gelenekler ve kuru m la r katı laştı kla rı n da ve bas kıcı hale g e ld i kleri n d e ya da kon u ş m a l a rd a uyu msuzl u k ve çel işki l i i nançların u ğ u ltuları d aya n ı l maz hale geld iğinde i n s a n l a r yen i ceva plar ararlar. Ve d i n, ya şaya n a n l a m la rı va rl ı ğ ı n en derin düzeyi nde a rad ı ğ ı için en i l eri tepki h a l i n e gel i r. Bu türden koşu l la rda yen i peyg a m berler a ra rız. Peyg a m berl i k ritüel m u h afaza ka r l ı ğ ı tüm a n l a m ı n ı kaybettiği za man yıka r ve çok fazl a a n l a m b u l u nd uğ u nda yen i bir ya pı s u n a r. Peyg a m beri n ka rş ı s ı n a hem tek iddiası geçmişi n otoritesi o l a n ra h i p l i k hem de g ü c ü n ü büyüyü b i r kurt u l u ş a racı olara k k u l l a n m a kta n a l a n d i n sel g izem leri açı kl aya n k i m s e çıka r. Fakat işaretl er için ya n l ı ş yöne baka b i l i riz. Weber'e göre pey g a m berl i k ka rizmati kti r, ç ü n kü ka rizm a n ı n kayna ğ ı -maddi d ü n ya-d ışı (aussrtagliche) i nayet kayn a kları ndan yararlanabilen- pey g a m berin kişisel n itel i kleridi r. Ve bu türden bir d evri mci g ü ç zo ru n l u o l a ra k ka rizmati k o l m a k d u ru m u ndad ı r, ç ü n kü peyg a m ber lerin, Hegel'in 'd ü nya-ta ri h sel fig ü rler'i g i bi, geleneğ i n kutsiyetini yıkmak veya geçmişi ka p l aya n adeti n ka b u ğ u n u kırmak için yete ri n ce g ü ç l ü b i r kişi liğe s a h i p o l m a l a rı gereki r. Fa kat g ü n ü m üzde b u türden bir peyg a m ber, eski bir Rus atasözü n ü ku l l a n ı rsak, açık b i r ka pıyı yeri nden çı karmak zoru ndad ı r. Kim bug ü n geleneği sa vu n u r? Ve geçm i ş i n yen i n i n gelgitleri n i engelleme gücü nerede d i r? En iyisinden i ki l i b i r ceva p olabi l i r. Çaresizl i ğ i n kayn a kları ndan
SANAYİ-ÖTESİ BİR ÇAGDA DİN VE KÜL TÜR
219
biri varol u şsa l soru l a rd a yatıyorsa, onla rla geriye değ i l ileriye ba karak yüzleşebi l i riz. İn s an kü ltürü i nsa n ların bir ya ratı sı, sürekliliği sağ l a m a k, 'hayva ni-ol maya n ' b i r hayatı s ü rd ü rmek için b i r d ü nya i n şa ed i l mesid i r. Diğerleri n i n öld ü ğ ü n ü gören hayva n l a r bu ölü m ü tasavv u r edemezler; i n s a n l a r benzersiz yazg ı l a r ı n ı bi l i r ve sadece öl ü m l ü l üğ ü uza klaşt ı r m a k için değ i l ayn ı za manda kade ri n dolayı m ı olan bir 'tür b i l i n ci'ni s ü rd ü rmek için d e ritüe l l e r ya ra tırlar. Bu a n lamda d i n b i r aşkı n l ı k uğ rağ ı n a d a i r fa rkı n da l ı k, geç m i ş i aşma, kiş i n i n b i r şeye d ö n ü ş m e kten (bağ ı m l ı o l m a kta n ) kur tul ması, a h l a ki bir eyleyen olarak yen i b i r ben l i k a n l ayışı, (sadece geçm iş tarafı n d a n biçi m lend i ri l mekten ziyade) geçmişi özg ü r i radesiyle ka b u l etme v e geleneğe a h l a ki a n l a m l a rı n s ü rekl i l iğ i n i sağ lamak i ç i n yönel med i r. Her top l u mda 'ka b u l ritüelleri' ve 'gevşeme ritüel l eri' va rd ı r. Modern top l u m d a problem gevşe m e n i n s ı n ı rları n ı n o l a b i l d i ğ i nce ortadan kaybol masıd ı r. Yen i kü ltlerle i l i ş ki l i s ı kı ntı, kutsa l ı n yen i b i r a n l am ı n ı a ra m a l a rı bakı m ı nd a n d ü rtü leri d i n se l o l m a s ı n a rağ men, ritüelleri n i n büyü k ölçüde g evşeme ritüell eri o l m a s ı d ı r. Daha derin a n l a m cereya n l a rı n ı n -geçmişle old u ğ u kad a r gele cekle de bağla ntı lara sah i p b i r top l u l u ğ a üyel i ğ i n işareti olan yen i bir ka b u l ritüeli gerektird i ğ i n i d ü ş ü n üyoru m. Bir za m a n l a r Goethe'n i n söyled iği g i b i : "Was d u ererbt v o n deinen Va'tern hat, erwi rb es, um es zu besitzen". ("Atalarından m i ras ka l a n şeye sa h i p o l m a n için öncel ikle o n u h a k etmen gerekir").1 1 B u n u n l a i l g i l i olara k, bir 'katı l ma d i n i ' b i reylerin topl u l u kl a rı n ı n a h l a ki buyru kları ndan kaynaklanan veci beleri yeri ne getirmeye ça l ı ştı kları b i r kurtu l m a s ü reci, yetişt i ri l mekten kaynakla n a n a h l a ki borç l a rı, a h l a ki fa rkı nda l ı ğ ı s ü rd ü ren kuru m l a ra borçları ödeme s ü recid ir. D i n, bu yüzden, zoru n l u olara k ba ba lar ve oğ u l l a r ı n kar ş ı l ı kl ı veci beleri n i içerir. O, Yeats'in deyi miyle, "ta kd is edebi len" kutsal va rl ı ğ ı , kuşa kları n s ü rekl i l i ğin de rol oynaya n ı ka b u l etme d i r. Bu türden b i r d i n sel bağ l ı l ı k modern l i beral m izaca bir iti raz içerir. Liberal b i ri n i n a rad ı ğ ı ceva plar a h l a ki ceva plard ı r. B i r a h l a ka 11
Bu söz modernist i l kede şöyle yoru mlanmaya başlamıştır: Babaların ızdan m i ras ka l a n şeye sa h i p olmanız için ilk önce onu yıkmanız gerekir. Örne ğin, bkz. " F utu rist Manifesto", Futurism, ed. Joshua Taylor (New York: Mu seum of Modern Art, 1 96 1 ) .
220
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLER/
bağ l ı l ı kla i l i ş ki l i g ü ç l ü k, on u n teki l i -ba ba ve oğ u l ya da bi rey ve kab i l e ara s ı n d a ki en eski bağ l a rı - evrensel içinde eritmesid ir. İ n sa n ı n doğası kon usunda b i l d i kleri m izi göz ö n ü n d e b u l u n d u ru r sak, Ayd ı n la n m a n ı n i n sa n l ı ğ ı 'ya pma' haya l i -Akı l l a i l işki l i haya l i beyh uded i r; kuşa kları n s ü re kl i l iğ i içinde yaşaya n l a rı n mec b u ren va rl ı kl a rı n ı s ü rd ü rd ü kleri d a r ki m l i kler içinde yaşamaları gerek mektedi r. Sad ece dar bir ki m l i k içinde o l m a k tutucu o l m a k ve başka i n sa n l a r, başka b i l g i l e r ve başka i n a nçlarla bağ l a rı n ı ko parmakt ı r. N eticede, kişi zoru n l u o l a ra k teki l ve evrensel geri l i m i içinde yaşar v e a c ı verici i ki le m leri n i ka b u l eder. Ve son olarak, ayrıca fa rklı bir e ksende yaşamak, ya n i za m a n sa l d a n (bu kada r ç o k takıntı l ı old u ğ u m uz geçmiş, b u g ü n v e gele cekten) mekansala geçmek, d ü nyayı gerçekte ol ması gerektiğ i g i bi, bir 'ta hsis ed i l miş o l a n pa rça l a r' meka n ı o l a ra k, a l a n l a rı n ayrı l ması olara k görmek zoru n dayız. İnsan aşkı n ı a n l a m a k i ç i n b i r kutsa l d u yg u s u n a gerek d uyar. İ nsan doğayı yeniden ya pmak için d ü n yevi alanı isti la edebi l i r. Fakat a l a n l a r ayrı l m a m ı şsa, kutsal yı kı l m ı şsa arzu ve ç ı ka rc ı l ı ğ ı n y ı kı m l a rıyla ve i n sa n l ı ğ ı çevre leyen a h l a ki çem berin yıkıl masıyla ka rşı ka rşıya ka l ı rız. Kutsa l olan ve d ü nyevi o l a n şeyi yen i d en o l u şt u ra b i l i r m iyiz -yeniden o l u ştur m a m ı z gerekmez m i ?
••
•
KI S I M i Ki : •
•
•
•
YO N ETI M I N i Ki LE M LE Ri
.
.
.
B i R G i Ri Ş AÇ I KLAMAS I : KU LTU RDEN YON ETI M E ..
..
..
.
A l a n ların ayrışmasında sadece kültür, yönet i m ve top l u msal ya p ı n ı n hareketi ndeki fa rkl ı riti m ler değ i l, ayn ı za manda fa rkl ı za man cetvel leri va rd ı r. Mod a l a r g e l i p geçici olmasına rağ men, kültür ve d i ndeki değ i ş i m ler uzun ta rihsel za man çerçeveleri için de etki l i d i r -bu n l a rı, çağdaş teri m l erle, d uya rl ı l ı k ve a h la ki m izaç ta ki değişimler olara k beti m l eye b i l i riz. Bu değ i ş i m lerin g ü d ü m lemelere veya topl u msal müdaha lelere tabi o l m ad ı kları n ı, ç ü n kü payl a ş ı l a n deneyi m lerden kaynakla n d ı kl a r ı n ı ve ritüe l l eşti kleri n i veya g ü ç l ü i t i c i g üce sa h i p sembo l i k teri mler içinde ifade ed i l d i k leri n i ve bu neden le ortada n ka l km a l a rı n ı n ya da yerleri ne yen i d uyg u ların geçmesi n i n uzu n za man a l d ı ğ ı n ı ö n e sürmüşt ü m . H ı ristiya n l ı k kuru l d u ktan a ncak 3 0 0 yıl sonra R o m a İ m paratorl u ğu'nda egemen o l m u ş ve G i bbon'ın Konstantin'in din değiştir mesiyle i lg i l i açıklamasında be l i rttiği g i bi, Roma ta ri h i n i n 250 yı l l ı k bir evresinde acı masız bir dönemden geçm işti r. Yöneti m ta mamen başka bir boyuttur. Din ve kültür n i hai de ğerleri bel i rlemeye ça l ı ş ı rken, yöneti m g ü ndel i k hayat ı n s ı radan prob l e m l eriyle u ğ ra ş ı r. Onun adalet norm l a rı n ı beli rlemesi ve ta lepleri ka rş ı l a ması ve hakların hayata geçmes i n i sağ laması gere kir. Yönet i m m ü badele n i n kura l l a rı n ı i l a n eder ve yurttaşları n ı n h e r g ü n kü g üve n l i ğ i n i sağ l a r. O , kaçı n ı l maz olara k, h e m ra kip par ti leri n b i r a l a n ı hem de bağ ı m s ız b i r güç -d ış po l iti ka n ı n idares i n i, pa rasa l s i ste m i n isti kra rı n ı sağ laya n ve giderek a rtan ora n d a bir bütün olara k e kon o m i n i n yön ü n ü bel i rleyen bir kontrol sistemi d i r.
BİR GİRİŞ AÇIKLAMASI: KÜLTÜ RDEN YÖNETİME
223
Top l u m d a ki kültürel çel işki lerden fa rklı mah iyette b i r 'çe l i ş ki ler' topl u l u ğ u n u ortaya ç ı karan şey yönet i m i n b u yeni, genişleyen i ş l evlerid i r. Siyasal çel işkilerin kaynağı l i bera l topl u m u n başlan g ı çta -değ erler sistemi, yasa l a rı ve öd ü l sistem l e ri bakı m ı n dan bireyse/ amaçları teşvi k etmek için kuru l m uşken, g ü n ü m üzde kol lektif hedefleri öngören ka rşı l ı kl ı bağı m l ı bir ekonomi h a l i n e gel mesid i r. B u d u ru m, bazen bu kol le ktivitelerin topl u m u n a lt-g ru p ları o l ması ve bazen de kol lektivite n i n bizzat top l u m o l ması ne deniyle, ka rmaşı k hale gelmekted i r. Daha basit teri m lerle, top l u m u n özel m a l l a r ı n yerine g i derek d a h a fazla ka m usal m a l ların ü ret i m i n e ve özel sektörden d a h a fazla ka musal sektörü teşvi ke odaklanması gerekmekted i r. Merkezi önemde olan eşitl i k a l a n ı n da topl u m u n (bi reysel haklar ve çöz ü m lerden daha fazla) grup hakları ve çözü m leri ne giderek a rta n ora n l a rda kulak vermesi gerekmekted i r. Bu ye n i görevlerin nasıl yeri ne geti ri l eceğ i -yerine geti ri lebile ceğ i- i n sa n l a r ı n hayatı n ı doğ ru d a n nasıl etki l eyecektir? Top l u m yöneti lemed i ğ i nde v e ku r u m l a r katı v e kayıtsız old u kları nda, çö zül meye yol açan eğ i l i m l er -bazı koş u l l a rda kutuplaşma, başka koşu l la rda böl ü n me- yoğ u n l aş ı r. Topl u m sayg ıyı emred en yen i b i r ka m u felsefesiyle v e i ş l eyen kuru mlarla gerekl i tepki leri vere med i ğ i nde, başka, daha yavaş kültürel yeniden inşa süreçleri n i n yer a l ması za m a n a l a bi l i r. B u kita b ı n i kinci kı s m ı n d a son 25 yı l ı n olayları n ı ele a l aca k ve genel topl u msal isti kra rsızl ı kta n soru m l u olan -geçici değ i l- ya pı sal u ns u r l a rı tespit edecek, sonraki 25 yıl için bir projeksiyonda b u l u nacağ ı m . İ ki nci kı s ı m d a ki i ki n ci yazıda temel kültürel tema olan hazcı l ı ğ ı b u kez siyasal bir bağ lamda ele a lacak ve adil bir modern top l u m u n merkezi b i r değeri olara k siyasal l i bera l izm i le genel top l u msal yöneti m i n zoru n l u paylaşımcı öze l l i kl eri n i uzlaş tıracak -kamucu ekonomi olarak a d l a n d ı rd ı ğ ı m- bir a raç önere ceğ i m .
B Ö L Ü M .
.
.
I STI KRARSIZ AM E Ri KA: U LUSAL B i R KRiZDE G EÇi C i VE KALI C I FAKTORLER .
.
.
.
..
1 1 960'1arın başlarında ABD'yi i nceleyen bi ri için siyasal ve top l u m sa l i sti kra rsızl ı ğ ı n kayna kl a rı kon usunda bir soru a n l a msız görü necekti. ABD görün üşe bakı l ı rsa g üçleri n i n zi rvesindeyd i . Kom ü n i st d ü nya Polonya v e Macarista n'daki 1 956-57 ka rı ş ı kl ı klarından son ra kargaşa içinde görünmekteyd i. Ü l ke içinde 8 yıl istikra rl ı fiyatl a ra sah i p n i speten yü ksek b i r refa h dönemi yaşa n d ı . Senatör Joseph R. McCharty'de cisi m l eşen rad i ka l sağ aşırı l ı kçı l ı k tehd i d i s o n a ermişti. Ü st M a h keme'n i n siya h l a r ı n enteg rasyon tal e b i n i m e ş r u kı l a n çığ ı r a ç ı c ı 1 954 (Brown v . Board Ed ucation) ka ra rıyla Siya h l a r için sosya l ad alet ha reketi baş l a m ı ştı; ve Eise n h ower yön eti m i siya h çocu kların beyazlarla ayn ı oku l larda okuma ha kkı nı g üvence altına a l m a k a macıyla federa l askeri b i r l i kleri G ü n eyli top l u ma (Little Rock, Arka nsas'a) göndererek old u kça sembol i k b i r ad ı m atmıştı. Ka m us al kiş i l iğe sa h i p başkan Eisenhower g i b i ü l ke d e ciddi, kend i n e g üvenen v e d ış i l işkil erde 'evrensel l i k' ve ü l ke i ç i n d e 'ilerl eme' g i bi genel -basmaka l ı p- a n layı şları geliştir meye h evesl i görü n mekteyd i . Ufu kta bazı k ü ç ü k b u l utlar va rd ı . İ ktisadi büyü me yavaşlad ığı i ç i n 1 950'1erin son larında art ı k emek-g ücündeki ve ü retke n l i kteki artı şlara ka rş ı l ı k d üşen, yete rli oranda bir büyü me yoktu. 1 953-
U LUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
225
1 960 aras ı n d a işgücü yıl l ı k % 1 .5 a rtarken, ü retke n l i k ora n ı %3.2 artmıştı. B u a rtışları ka rş ı l a m a k için gerekli iş sayı s ı n ı sağ l a m a k için G SM H 'da ya klaşı k % 4 . 5 büyümeye gerek va rd ı; fa kat 1 9471 953 a rasında %5.2 olan ora n 1 95 3 - 1 960 a rasında % 2.4'e d üştü ve sonuç i şsizl i kte a rtıştı . 1 960'1 a r ı n son larında işsiz l i k işgücü n ü n % 6'sından daha fazla a rtmıştı. Fakat işsiz l i k ora n ı siya h l a rda veya vasıfsız işçi lerde d a h a yü ksek old u ğ u için (bu siyasal olara k etki l i o l m a n ı n küçük a racıd ı r), işsizl i k soru n u bir s ü re i ç i n göz a rd ı ed il d i . Eisen hower başka n l ı k dönem i n i n sonlarına doğru ta lebi a rtı r m a k için büyük bir bütçe açı ğ ı vermeye başladı, fa kat bu g i rişim a rta n 'çeki rd ek' işsizl i k m i ktarı n ı aza ltacak d üzeye u l a ş m a d ı . Dış d ü nyada, Küba'da Fidel Castro'n u n zaferi ve ken d i siyle uyuşma sağ lanamaması (bu Castro'n u n o l d u ğ u kad a r beceriksiz Dışişleri Baka n l ığı'n ı n da hatasıyd ı ) Küba'n ı n Batı yarı m kü rede olası bir Sovyet ka lesi olara k değerlend i ri l mesine yol açtı. Ve ABD Cast ro'yu devi rmek için gizli g i ri ş i m ler org a n ize etmeye başlad ı . Kennedy yöneti m i n i n pa radoksu h e m ü l ke d ı şı nda hem de ü l k e içi ndeki ca n l ı l ı ğ ı v e a ktifl i ğ i n i n -görü n ü r ve etki l i o l m a i htiya cı n ı n- 1 960'1arda ABD'yi ma hved en ka rışı kl ı k ya ratacak g üç leri teşvik etmesi, fa kat bu g üçlerin son radan kontrolden çı kmasıyd ı . Dış i l i ş ki l erde i l k olara k Domuzlar Körfezi fel a keti yaşa n d ı Ameri kan g ü ç rezi l o l d u ve Amerika'n ı n i radesi soru n u yeniden g ü ndeme ç ı ktı. Kruçev J o h n F. Ken n edy' n i n aldığı önlem leri Viya na' d a izlemekteyd i ve Kü ba'ya füzeler yerleşti rmesi için ona cesa ret verd i (bu Kruçev'in vazgeçtiği ve Ken nedy'n i n sayg ı n l ı ğ ı n ı a rtıra n bi r meyd a n okumayd ı). Eisenhower' ı n (Dışişleri Baka n ı J o h n Foster D u l l es'ı n v e G e n e l Kurmay Başka n ı Radford ' ı n baskı sına rağ men) büyü k taa h h ütlerden kaçı n d ı ğ ı Vietna m 'da Ken nedy Kuzey Vietnam Başka n ı Diem'i n d üşüşünden son ra, bu a l a nda Amerika'n ı n etki n l i ğ i n i pekiştirecek ve Amerika l ı d a n ı ş m a n l a rı ve s i l a h l a rı doğrudan sa l d ı rıya geçi recek kriti k b i r ka ra r aldı. Ü l ke içinde, Ken n edy yöneti m i yoks u l ların v e siya h ların payı n ı a rtırmak i ç i n acele b i r g i rişimde b u l u nd u; fa kat b u ça ba l a rı n , bil hassa yoks u l l u k prog ra m ı ndaki g i ri ş i m lerin paradoksa l son uçla rından biri, b i r ya ndan büyük m i ktarda iş sağla rken, öte ya n d a n a ktivi stl er i ç i n topl u l u k-eylem g r u p l a rı n ı organ ize etmek v e kendi kon u m l a rı n ı siya h ve yoks u l topl u l u klar içinde siyasal aj itasyo n u a rtırmak i ç i n ku l l a naca kları küç ü k siyasal taba n l a r v e aygıtlar ya-
226
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
ratmasıyd ı . Devri mci bir ha reket her za m a n ken d i etki n l i kleri n i fi n a n se edecek v e aj itasyo n l a r ı n ı etki l i kı lacak elema n l a r sağ l a m a problemiyle karşı ka rşıya d ı r.1 Ken n edy'n i n (ve J o h n s o n ' ı n ) 'Yok s u l l u kla Savaş' ı n ı n şaş ı rtıcı etki lerinden b i ri yöneti m üzeri nde, siyasal b i r savaşı d eğ i l se de siyasal baskıyı bel l i ölçüde tırmandı raca k b i r hareketin gel i ş i m i n i kol aylaştırmas ıyd ı . B u aj itasyon v e kargaşa n ı n başka türl ü etki n l i k kaza n a b i l ece ğ i n i varsayma k saçma olaca ktır. Bu beklenti ler g üzerga h ı n ı n i l k kez Tocq uevi l l e ta rafı n d a n ortaya kon u l a n v e o za m a n d a n beri sosya l b i l i mciler tarafın d an m ütemad iyen tekrarlanan klasik ta n ı m ı, bize, adalet vadeden ve ta lepleri n i n meşru l u ğ u ka b u l ed il d iğ i nd e yavaşça yol u açmaya başlaya n hiçbir topl u m u n son u çta ortaya ç ı ka n kas ı rgadan kolayca sağ sa l i m çı kmas ı n ı n beklene meyeceğ i n i g östermekted i r. Fakat siya h ların ve dezava ntaj l ı ke s i m lerin a rta n ka rgaşasıyla b i r l i kte son u bel i rsiz bir savaşa g i ri l d i ; v e i kisi n i n birbiri n i pekişti ren b i l e ş i m i ü l ke içi şiddetin a rtması na, genç l i ğ i n ya ba ncı laşması na ve ayd ı n la r a rası nda siste m i n meşru l u ğ u n u n daha fazla sorg u l a n masına neden oldu ve bütün b u n l a r bizzat siste m i n temel isti krarı n ı tartışmaya aça n g e n ç l i d e r kad ro l a ra yo l u açtı. La kin bu doğ rud a n ve açı k neden l erin ABD g i bi büyük ve g ü ç l ü b i r top l u m u n yön ü n ü ta mamen sapt ı ra b i l eceğ i n i varsayma k ayn ı ö l ç ü d e a pta l ca olacakt ı r. B u n u n altında topl umsal ya p ı n ı n ye niden d üze nlen mesine yol a ç a n sosyoloj i k v e teknoloj i k büyük d e ğ i ş i m l e r va rd ı . Dört d eğ i ş i m -kentli bir top l u m u n eşa n l ı ya ra t ı l ması, u l usal b i r yön eti m, payla ş ı m c ı b i r top l u m ve b i r sanayi ötesi d ü nya- dolaysız dalgalan maları ve top l u m d a daha derin ka rışı kl ı kl a r ve geri l i m l e r ya ratmayı s ü rd ü recektir. Ve top l u m d a ki bu ya pısal değ i ş i m lerin ard ı nda ABD'n i n gel eceğ i n i ka psa m l ı olara k etkileyen başka üç sorun a l a n ı vard ı r: ( 1 ) demokrasi n i n i m pa ratorl u kla i l i şkisi v e bir demokrasi n i n em perya l b i r rol ü sür d ü rü p s ü rd ü remeyeceği, (2) teknokrati k ve meritokrat i k ka ra r a l m a ta rzl a r ı n ı n sorg u l a n d ı ğ ı 'katı l ı m devrimi' ve (3) kültürde bera beri nde g üzel sanatlarda ve deneyi m ve d uya rl ı l ı k ta rzları nda
1
Ka ra Panter Partisi'nin kurucularından hem H uey Newton hem Bobby Sea le yoks u l l u k progra m ı n da kullanıldı ve parti n i n man ifestosunu yazd ı l a r hem de b i r ya ndan devletin ücretl i eleman ıyken öte ya ndan erken dönem fa a l iyetleri n i s ü rd ü rd ü l er.
ULUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
227
temelde a nti-rasyonel ve anti-ente l le ktüel gelişme i çeren- ka p sa m l ı bir değ i ş i m . AB D'ye d a i r bir değerl e n d i rm e aşağ ı d a ki üç boyutla bağ l a ntı içinde ya p ı l m a k zoru n dad ı r: ( 1 ) ya kı n siyasal ve top l u msal ka l kı ş m a l a r, (2) ya pısal değ i ş i m l e r ve (3) değerlerle ve kültürel terc i h ler l e bağlantı l ı temel soru n l a r. Bu sı n ı rl a r içinde o n l a r ı n her bi ri sa dece şemat i k olara k ele a l ı n a b i l i r. Ve bu soru n l a r topl u msal ve siyasal isti krars ızl ı k problemi ı ş ı ğ ı n d a ele a l ı nd ığ ı nda, ayrıca, i l k önce sosyol oj i k teori d üzeyinde, b i r top l u mda isti krarsızlığa ve d evri me (ya da ka rşı-devri me) neden olan fa ktöre bakı lma sı gere ki r.
İstikrarsızhğın Kaynaklan Bir siyasal s i stem için ki lit soru n meşru l uğ u d u r -bu çağdaş top l u msal d ü ş ü ncede Max Weber'in Ma rx'tan üstün olduğu bir gö rüştür. S. M a rti n Li pset'i n ifadesiyle: Meşru l u k siste m i n m evcut siyasa l k u r u m l a r ı n topl u m için e n uy gun o l d u k l a r ı i n a n c ı n ı ü retme ve s ü rd ü rm e kapa sites i n i içerir. Çağdaş d e m o krati k siyasa l s i ste m l e r i n meşru l u k d ü zeyl eri büyük ölçüde t o p l u m u tarihsel o l a ra k bölmüş olan k i l it soru n l a r ı çözme b i ç i m l e r i n e bağl ı d ı r. Etki l i l i k esasen a raçsa l k e n , meşru l u k değerleyici d i r. G r u p l a r b i r siyasa l s i ste m i d eğerl eri n i n ke n d i değerlerine uyg u n o l m a biçi mine göre meşru ya d a gayri meşru o l a ra k a l ı rl a r . 2
20. yüzy ı l d a ki Batı l ı siyasa l top l u m a bakı ld ı ğ ı n d a top l u msal is ti krarsızl ı ğ a ve neticede siyasa l siste m i n meşru l u ğ u n u kaybetme s i n e -farkl ı bileşimler içinde- sebep olan en azı ndan 7 fa ktör bel i rleneb i l i r. 1 . 'Çözülemeyen ' bir problemin varlığı. 1 930'1arda topl u m la r ı n çoğ unda i şsizl i k probl e m i n i n çözülemeyeceğ i d ü ş ü n ü l mekteyd i Açı kçası, çok az b u rj uva demokrat i k rej i m Ekonom i k Krizi tersine çevi rmek i ç i n ne ya p ı l ması gerektiğ i n i bil iyord u. Bütün Batı l ı top l u m l a r bu dönemde krize ya ka l a n d ı . B u ekonomilerin d üzel mesi2 S. M. Li pset, Political Man (Garden City, N.Y.: Doubleday, 1 960: 77) .
228
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
ni m ü m kü n kı l a n şey sadece o rtod oks ol mayan i ktisat politikala rı n ı n ben i msen mesiyd i . E konom i k kriz, açı kçası, 1 930'1ard a faşiz me neden olan güçlerden bi riyd i . 2. Parlamenter sistemin tıkanması. İtalya, Portekiz ve İspa nya'da 1 920'1er ve 1 930'1arda parlamenter tıkanmanın sürmesi topl u mdaki g üçler arasında kutuplaşma yarattı, etki l i bir yönetimi engelledi ve halkta kitle eyleminde, otoriter bir d i ktatörde ya da askeri da rbede kristal leşen bir çaresizli k d uygusu n u n oluşmasına katkıda bulundu. 3 . Özel şiddetin artması. A l m a n ya'da ve diğer ü l kelerd e özel 'ord u la rı n ' yaratı l ması ve soka kta - h ü kü m eti n kontrol a l t ı n a a l a m a d ı ğ ı - açı k şiddeti n a rtması otorite n i n yı kı l masına yol açt ı . 4. İktisadi sektörlerin birbirinden ayrışması. Bazı a l a n l a rda hız lı sanayileşme ve başka a l a n l a rda tarı mdaki b ü yük g eci kme s ü rege len isti kra rsızlığa yol açtı. 5. Irk/arın ve kabilelerin arasındaki çatışmalar. isti krarsızl ı ğ ı n a ç ı k kayn a kları H i nd ista n'da H i nd u l a r v e M ü s l ü m a n l a r a rası ndaki ve daha sonra fa rkl ı dil grupları a rası ndaki, N ijerya'da fa rkl ı ka b i l e leri temsil eden bölgeler a ra s ı n d a ki, Belç i ka'da F l a m a n l a r ve Va l o n l a r a rası ndaki, Ka nada'd a İ n g i l izler ve Fransızlar a rası n d a ki çatı ş m a l a r o l m uştur. 6. Aydın sınıfın yabancılaşması. Kültüre l seçki n ler topl u m u bü tü n l eştiren sembol leri yayar l ar ve bu g r u p l a rı n haya l kı r ı kl ı kları neredeyse her d evri mci d u r u m u n b i r özel l i ğ i o l m u şt u r. Batis ta'n ı n yen i l g i s i n i n nedeni büyü k ölçüde Kü ba top l u m u n d a ki orta s ı n ıfl a r ı n rej i m e karşı ol masıyd ı . 7. Savaşta küçük düşme. Ezici b i r bozg un, Wi l h e l m dönemi Al ma nya'sı nda veya çarl ı k Rusya'sı nda olduğu g i bi, çoğ u kez siyasa l siste m i n çatı rd a mas ın a yol açar, fa kat kı s mi (ya da küçük düşme o l a ra k yoru m l a n a n ) bir bozg u n sadece top l u m içinde çöz ü l m eye yol aça b i l i r. 1 905'te Ja ponya'n ı n Rusya'yı bozg u n a u ğ ratması, Cengiz Han'ı n ve Ti m u rlen k' i n isti l a l a rı n dan beri Doğ u l u b i r u l u s ka rşı s ı n d a kaybeden Batı l ı b i r g ü ce d a i r bu i l k örnek ü l ke n i n bü yük b i r psikoloj i k aşağ ı l a n m a s ı n ı temsil etmekteyd i . Lati n Ameri ka'da, yaş l ı d i ktatör Profi rio D iaz'ın ( 1 9 1 O'da) devri l d i ğ i Meks i ka l ı ha reketten sonra ki i l k devrim -da h a önce B i ri nci v e İ kinci Dü nya Savaşı a ra s ı n d a ve Büyük Kriz döneminde sosya l i st, Kom ü n ist, popül ist ve yerli d i reniş (indigenista) hareketleri ortaya çıkmasına rağ men- sadece 1 95 2'de, Bolivya m i l l i devri m iyle, ü l ke Chaco Savaşı'nda bozg u n a u ğ rad ı kta n sonra gerçekleşti, bu bozg u n
U LUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
229
topl u m u n standart bekl enti leri ve değerleri n i yıkmış, genç orta s ı n ıf beyaz kitlen i n ve çeteleri n (cho/os) geleneksel siya seti ve pa rti leri ta mamen reddetmeleri n e yol açm ıştı. B i rçok başka örnek vermek m ü m kü n olsa da, b u l i ste yüzyı l ı n temel siyasal d eneyi m i n i özetlemek i ç i n yeter l i d i r. B u çerçeve içi nde, ABD h a kkında ve d a h a özel o larak isti krarsızl ı k ve geri l i m kayn a kları o l a ra k tespit ed i lebi l ecek fa ktörler hakkı nda neler söy leye b i l i riz? -Vietnam Savaşı, gençl i ğ i n ya ba ncı l aşması, siya h l a r ı n h ı ncı v e top l u m d a ki ya pısal değişi m l erden kaynaklanan sosya l probl e m leri n çokl u ğ u . B u n l a rd a n hangisi 'çözü lebi l i r' ve h a n g i koşu l l a rda? H a n g i leri d a h a fazl a geri l i m pota n siye l i içermekted i r?
Konsensüsün Bozulması Açık ve görü n ü r fa ktörl erle başlaya b i l i riz. ABD 1 950'1erde h a re ket l i ve d i n a m i k b i r top l u m d u . O n u hareketli kı l a n fa ktör esasen u l u s l a ra rası Kom ü n izm tehd i d iyle yüz yüze olmasıyd ı . 1 94647'deki i l k d u rağan l ı k dönem i n i n a rd ı nd a n hızla ord u lar kurul ma ya baş land ı . Kore Savaşı konva nsiyonel s i l a h l ı kuvvetlerin kap sa m l ı bir g e n i ş l emesi ne yol açt ı . NATO ve SEATO bu ord u l a r ı fa ra zi bir n ü kleer ka l ka n altında bütün d ü n yaya yayd ı; Amerika n tari h i nd e i l k kez bir sürekl i askeri kuru l uş ya rat ı l d ı . B i l i m de büyük ölçüde harekete geçi ri l d i . Askeri teknolojideki ka psa m l ı d evri mler -hid rojen bom bası n ı n ya p ı l ması, n ü kl eer füzeler, yen i uzu n men zi l l i s i l a h l a r- hepsi araştı rma ve geliştirmen i n ka psa m l ı genişle mesiyle ve a raştı rma ku rumları ve ü n i versitelerin h ü kü m etle bağ l a ntı içinde ol masıyla e l ele g itti . M u ğ l a k b i r biçimde ta n ı m la n a b i lecek b i r d ı ş tehditle ka rş ı l a şan bir topl u m u seferber etmek ü l keyi birleşti rir. İ ç böl ü n meler en aza i n er veya gizl e n i r, kon sensüsler sağ l a n ı r ve siyaset d ış i l i ş ki l e re yoğ u n l a ş ı r. 1 930'1ard a ABD'n i n yoğ u n l u kları n ı n klasik Ma rksist ç ı p l a k s ı n ı f m ü cadelesi a n layı ş l a rı nda vurg u lanana ya klaşan şid d etli emek m ücadelel eriyle dolu old u ğ u n u hatı rlamak önem l id i r. Fakat İ ki n c i Dü nya Savaşı patlak verd i ğ i nde u l usal g i rişim bu ay rışma ları kontrol altına a l m ı ş ve emek yöneti mde etki l i ol maya başla rken, s ı n ai i l i ş ki lerde çatışma yeri n i uzlaş maya b ı rakm ıştı r. 1 950'1erd e sa l d ı rg a n b i r Kom ü n izm tehdidi, b i l hassa Doğ u Avru pa'd a ki tasfiye denemeleri nden sonra Çekosl ova kya'n ı n işg a l i (ve Masaryk' i n azled i l mesi) ve Berl i n'in kuşatı l ması l i bera l top l u l u ğ u
230
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
bu tehditler ka rşısında h ü kümeti desteklemeye yön e ltti . 1 950'1eri n sonlarında d u r u m değişti. U l uslararası Kom ü n izm a r tık tek pa rça değ i l d i . Şeyta n artı k net olara k görü n m üyord u. Farkl ı Kom ü n izm türleri öne çı kmaya başlad ı . ABD Tito'ya ve hatta Go m u l ka'ya yard ı m sağlayacak don kişotça kon u mda değ i l d i . Sovyet ler Birliği hala yayı l macı olsa da, sald ı rga n l ı k ideoloj i k coşkud a n zi yade, daha fazla geleneksel büyük-g üç teri m l eri içinde tan ı mlan ma ktayd ı. Ameri ka n d ı ş politikasına bil hassa John Foster Dul les'ı n retoriği içinde 1 O yı l kadar hayat veren a h l a kçı l ı k zayıfla maya baş lad ı . İ ron i k bir biçimde, Ameri ka n ta rzın bir özel liği olan a h l a kçı l ı k giderek daha fazla -ABD'yi benzer (şeyta n, hasta ve müflis g i bi) 'topta ncı' teri m ler içinde n itelemeye başlaya n, ABD'n i n daha önce siyasal d üşma n ı n ı n itelemek için ku l landığı ve bizzat Ameri ka n top l u m u n u 'Sistem' gibi tektip teri m ler içinde resmetmeye başlayan top l u m u n m uh al ifleri, Yen i Sol ta rafı ndan üstlen i l meye başlad ı. Kom ü n ist d ü nya n ı n yıkı l ması, bu yüzden, ideoloj i k temel l e rde topl u m u seferber etme tavrı n ı s ü rd ü rmeyi zorlaştırd ı . Castro ve Ho-Şi-Mi n h g i bi şah siyetlerin ortaya çıkışı genç l i ğ i n gizli d evri mci roma ntizm için hazı r sem bo l l e r sağ ladı. Castro ve Che b i r top l u m u yı kaca k ke n d i n i a d a m ı ş b i r avuç devri mci miti n i n, i l erlemeci ayd ı n la n m a g i bi, büyü k bir d ü nya g ü c ü n ü n içinde yen iden ortaya ç ı k m ı ş old u ğ u n u gösterd i . Kuzey Vietnam'd a ki köylü isya n l a r ı n ı n 1 956'da o l d u ğ u g i b i bastı r ı l m a s ı n a v e m u ha l if rad i ka l ler öld ü rü l mesine rağ men, "Ho Amca" çoğ u k i ş i için safl ı k v e özgec i l i ğ i n sembolü, acı masız v e kişise l l i kten-uza k bir d ü nyada ideal ist b i r ba baca n şahsiyetti.
Topluma Dahil Olma Gerilimi Amerikan top l u m u nd a ü l ke içindeki en dolaysız geri l i m noktası ı rk idi. Siya h l a r ı n m ücadeleci l iği, isya n olg usu, başka çatışma teh d itleri her yere yayı l d ı . Bütün b u n l a r nasıl meydana geldi? Herhangi bir sosyal araştı rman ı n başlama noktası şudur: Niçin başka zaman değ i l de şimdi, niçin başka yerde değil de burada mey dana geldi? Ameri ka l ı siyahların değişen siyasal rol ünün birincil i pu cu d ikkate değer bir demog rafi k değişimdir. ABD'de 1 9 1 O'da siyahla rın yaklaşı k %90'ı Güneyde yaşamaktayd ı. Oran 1 950'1erin son ların da %68'd i. Fakat 1 960 'ayırıcı yıl' idi; tarihin bu son noktasında siya h nüfusun yarısı Kuzey'de i d i . Bu nüfus dengesi 1 960'1arda önemli
ULUSAL BİR KRİZDE G EÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
231
ölçüde değişti. Siya h lar sadece G ü n ey'd en ayrı l madı l a r, ayn ı za manda kentli l eşti l e r. 1 9 1 O'da siya h lar ın ya kl a ş ı k dörtte üçü kı rsa l a l a n l a rd a ya şarken, 1 960'1ard a ya klaşı k dörtte üçü kentlerdeyd i . 1 960'1arda, gerçekte, Amerika n tari h i nde ilk kez Amerika l ı siya h l a r beyazl a r d a n daha kentli h a l e geldi ler. Ayrıca yen i bir önem l i örüntü gelişmekteyd i -siyah nüfusun bir kaç büyü k kentte yoğ unlaşması. N iteki m, 1 960'da New York City'de 1 milyondan fazla, Chicago'da ya klaşık 890.000, Philadelph ia'da 670.000, Detroit'te 560.000 ve Los Angeles'ta 335.000'den fazla siyah vard ı. Aksine, daha büyük g ü neyli siya h nüfus Houston'da (2 1 5.000) ve Atla nta'da ( 1 86.000) yaşa maktayd ı . Bu n üfus yoğ u n laşmaları bir başka topl u msal hareketle -beyaz nüfusun ban l iyölere taş ı n ması, bazen kaçışıyla- birl i kte yer a l d ı . Bu d u ru m Zencilerin merkezi kent s ı n ı rları içindeki bütün n üfusun önem l i bir ora n ı n ı oluşturmaya başlad ığı a n l a m ı na gelmekteyd i. M u htemelen sembol i k değişim 1 960'1arın ortalarında siya h ların ü l ke n i n başkenti Wash i ngton D.C'deki n üfusun %55'inden fazlası n ı oluşturmasıyd ı . B u n üfus yoğ u n laşması v e top l u msal a ğ ı rl ı k siya h topl u l uğa b i rleşi k bir yöneti m i etki n bir biçimde ku l l anabi leceğ i siyasal bir m a n ivela i m ka n ı sağ lad ı . Gelişmekte olan bu siyasal güç Siya h la r ı n g ü ç örüntülerinde bir değ i ş i m ta lep edebi l meleri n i n, önce ki nden d a h a başa rı l ı b i r biçi mde ta lep edebi l meleri n i n ö n e m l i temel neden i d i r. Değ i ş m e kte o l a n bu demokrat i k ve siyasal ha rita siyah top l u l u ğ u n etki n top l u msal gücü n a s ı l h a rekete geçirmeye başlad ı ğ ı n ı görmemizi m ü m kü n kı l a r. Fakat o tek başına 'sivil haklar d evri m i ' n i n seyri ni, o l u ş u m h a l i ndeki siyah m i l l iyetçi l i ğ i veya siya h mi l ita n la r ı n mizacı n ı açıklamaz. Sivi l haklar d evri m i n d e dön ü m noktası açıkçası Ü st M a h ke me'n i n Mayıs 1 954'te a n aya sadaki devlet oku l larındaki ayrı mcı l ı k i l kesi n i ka l d ı ra n ka ra rıyd ı . Ma h keme bu ka rarda topl u msal değişi m i değerl e n d i rmede en önem l i değer olara k eşitlik teri m i n i n sem bol i k önem i n i vurg u l a n m a ktayd ı . Bu kara r siya h l arın ü l kedeki ka m usal i m ka n l a ra ve h izmetlere ta m ve eşit u laşmaları gerekt i ğ i n i ifade etme kteyd i . Fakat bu ka ra r ı n i ki ayrı sosyoloj i k s o n u c u vard ı . B u n l a rd a n b i r i ü l ke n i n en üst m a h kemes i n i n siya h ların ta lepleri n i meşru laştı rması i d i ; i kincisi a h l a ki i n isiyatifi n siya h l a r ı n e l i n e geç-
232
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
mesiyd i . İspat zoru n l u l u ğ u art ı k siya h l a rd a değ i l beyazla rd a i d i . Üst M a h keme'n i n ya ptığı şey siya h l a ra ya p ı l a n ta ri hsel a da let sizl i kleri n iti rafı i d i (bil hassa, 1 883 Üst M a h keme eyle m b i l d i rgesi n i n, İ ç Savaş sonrası Kong re'de ç ı ka rı lan yasa n ı n h u ku k dışı oldu ğ u n u n, aynı za manda siya h l ar ı n yu rtta ş l ı k hakları n ı n ka b u l ed i l mesi idi; 1 883 ka rarı 'J i m Crow yasa ları'na* veya g ü n eyli eya letle rin ayrı m cı l ı k yasa larına yo l u a ç m ı ştı). Üst M a h keme b u ka ra rla b i r ki ş i n i n veya g r u b u n siya h l a r ı n ta lepl eri ne, b u n l a rd a n bazı ları n ı n önceki sta ndartlara göre 'aşı rı ' o l d u ğ u n u n d üş ü n ü l d ü ğ ü za man l a rd a bile ka rşı çı kmas ı n ı (örneğ i n oku la ka bulde veya ki raya ver mede terc i h h a kkı n ı n ku l l a n ı l ma s ı n ı ) zorlaştırmaktayd ı. B i r ü l ke a h l a ki suçu açıkça onaylad ığı nda suç işleyen lere hayı r demek zord u r. Ve b i r ü l ke a h l a ki suçu onaylad ı ğ ı nda, fa kat bunların taz m i n ed i l mesi 'yavaş' gerçekl eştiğ i nde patl amaya a ç ı k bu ka rışım çok d a h a h ızlı tutuşu r. Temel i ki lem, kuşku suz, 'yavaş'ı n ta n ı m ı d ı r. Değ i ş i m beklenti leri h ızla a rttı ğ ı nda u m u d u n baskı s ı kaçı n ı l maz olara k gerçekliğe ağır basacakt ı r. Benzer şeki lde, kaçı n ı l maz olarak, nesnel değ i ş i m v e değ i ş i m i n öznel olara k değerlendiril mesi a rası nda b i r ayrı l ı k ortaya ç ı ka r. Çoğ u siyah, örneğ in, kendi koş u l l a rı n ı n "daha d a kö tüleşti ğ i n i " iddia etmekteyd i . Fakat o n l a rı n açı kça kastetti kleri şey ol ması n ı bekleyebilecekleri yerde olmadı kları i d i . M u hafaza ka r b i ri top l u m sa l değ i ş m eyi geçm iş ve b u g ü n a rasına mesafe koya rak ö n ler; fa kat devri mci biri gel ecekten işaretler s u nar. B u b i l g i ler bazı h u susi kaza n ı mların resmiyet kaza n d ı ğ ı n ı gös termekted i r. En büyü k kaza n ı m ları siyah orta s ı n ıf elde etti. 1 960'da 25 yaş üzeri ndeki siyah erkekl eri n %36'sı ve beyaz erkek lerin %63'ü l ise mezun uyken, 1 966'da ra ka m lar siyah erkeklerde %53 ve beyaz erkeklerde %73 idi. Yü ksek eğiti mde, 1 960'da siyah erkekleri n %3.9'u ve beyaz erkekleri n % 1 5 .7'si ü n iversite mezu n uyken, 1 966'da bu ora n l a r siyah erkeklerde %7.4 ve beyaz er keklerd e % 1 7.9 idi, b u dönemde siya h larda yü ksekokul mezu n la rında ya klaşı k %90' 1 ı k artış va rd ı . Sayd ı ğ ı mız fa ktörler değişen demografi k v e siyasal a ğ ı rl ı kl a rı * J i m C row yasa ları Amerika'da güneyde ırk temel l i yasa lardı. Oku l l a r, u l a şım, tuva l etler ve restora n l a r gibi halka açık yerlerde beyazlar ve siyahlar a rasında ayrı m ya p ı l m a s ı n ı zoru n l u kı lmaktayd ı. Ayrıca siyahların oy ver mesi n i zorlaştı rmaktayd ı . https://www.nkfu.com.
U LUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
233
ve ta lepleri n meşru l u ğ u n u içermekted ir. B u n a kuşkusuz b i r top l u msal hareket kon u s u nda temel bir fa ktörü -siya h h a re keti n liderl i ğ i n i n doğası n ı - eklememiz gerekir. Siya h l a r ı n yü kselen yen i l id e rleri genç, m i l ita n v e agresifti. B u rada, aşağ ı l a n mayı doğrudan yaşamaya n sonra ki kuşa ğ ı n önceki kuşa klard a n etki len mesi an l a m ı nda psi koloj i k bir paradoks va rd ı r -ve yen i kuşa k (edebiyatçı ayd ı n la r örneğ i n d e o l d u ğ u g i bi) çoğ u kez özel haklar elde etm i ş olan önceki kuşa klard a n psi ko l oj i k o l a ra k daha iddialı, d a h a açı k sözl ü ve aşı rıyd ı . B u n u n i çi çe geçmiş bi rkaç nedeni va rd ı . Ç ü n kü d a h a zor koş u l larla karş ı l a ş m ı ş olan önceki kuşa klar kaza n ı m l a r elde etmek için daha uyu m l u davra n ı rken v e bu sü reçte çoğ u kez sa b ı rl ıyken, gençlerin öfkeleri n i eyleme dön üştürü rken çok d a h a az 'ceza'yl a ka rşı l a ştı kl a rı v e d a h a fazla öd ü l elde ett i kleri için aşı rı davra n a b i l m eleriyd i . Topl u m pren s i pte değ i ş i m e açık o l d u ğ u i ç i n , b i reyler daha 'sol' v e aşırı o l madan da daha fazla şey önere b i l mekteyd i . M u htemelen bir i ç bütü n l ü k sağ lama ve grup ki m l i ğ i kaza n m a çabası nda d a h a önem l i o l a n , m i l l iyetç i l iğe, orta k b i r geçmişe v e Zenci b i r hayatı n d a h a o l u m l u öze l l i klerine i d d i a l ı vurg u ların psişik b i r bağ ı msızl ı k d uyg usu kaza n m a n ı n zoru n l u araçları h a l i n e gel mesiyd i . V e b u sü reçte h a l k ı n sesi d a h a kı s ı k ç ı ka b i lse d e, b i r g r u b u n bizzat b i r g r u p olara k bütü n l ü k d uyg u s u kaza n maya ça l ı şması gerekl id ir. Yine de, siya h la r ı n Ameri ka n h ayatında, siyasette ve i ktisadi hayatta ki temel yön e l i m i top l u m u yıkmak değ i l , a ks i n e s ı n ıfsa l dengeyi değiştirmekti. Devri mci retoriğ i n vurg u l a n d ı ğ ı kültürel ve psikoloj i k ruh h a l i n i n eşl i k ettiğ i top l u m a d a h i l ol ma d ü rtüsü baskı n d ı . B u devri mci retorik 1 970'1erde sön meye yüz tuttu. Fa kat 1 960'1 a rd a böyl e son uçla naca ğ ı açık değ i l d i .
Güvenilirlik Krizi 1 960'1ard a ABD'de bir yönel i m kaybı d uyg u s u yayg ı n h a l e g e l d i . Top l umsal değişi m i n hızl ı l ı ğ ı her za man büyü k b i r n üfus kitles i n i huzursuz e d e r v e hızlı -teknoloj i k v e sosyoloji k- d eğ i ş i m d uyg u su ü l ke n i n her yeri nde a l g ı la n m a ktayd ı . Bir ruh h a l i n i n geçici o l u p olmad ı ğ ı n ı görmek için kaçı n ı l maz olarak yabancılaşma n ı n ortaya ç ı ktığı kargaşa a l a n larına d eğ i l, aksine top l u m u n geleneksel ke s i m lerine bakmak d a h a ku l l a n ı ş l ı d ı r. B u n l a r -en özelde d i n - b i r kültürd e istikra r ı n kaynağ ı d ı r. O halde, oyları yoru m lamak çok zor
234
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
olsa da, ayn ı soru bir dönem boyunca soru l d uğ u nd a bu yoru m la r tutu m l a rdaki değ i ş i m i n ku l l a n ış l ı b i r g östergesi o l a bi l i r. 1 9571 968 a rasında Gallup Araştı rmasında fa rkl ı a ra l ı kl a rl a şu soru so r u l d u : "Mevcut dönemde bir bütün o l a ra k d i n i n Amerika l ı hayat üzerindeki etki s i n i n a rttı ğ ı n ı m ı , aza l d ı ğ ı n ı mı d ü ş ü n üyorsu n uz?" D i kkat çekici o l a n şey, kuşkusuz, ru h h a l i ndeki bu d eğ i ş i m i n Ken n edy v e J o h n son yöneti m l eri yı l l a rıyla v e Yen i Ufu k v e Büyük Top l u m h a reketleri n i n y ı l l a rıyla pa ra l el l i k içinde ol masıd ı r. Yeni Ufu k ha reketi n i n ken d i n e has nite l i ğ i Ken nedy'n i n göreve başla m a kon uşması n ı n ve siya sette 'yeni' bir kuşa ğ ı n g e l i ş i n i ka ra kteri ze eden coşku l u sözleri n simgeled i ğ i u m ut d uyg u s uyd u . Dinin Etkisi
DÜŞÜŞ
ARTIŞ
AYN I
U l u s al Ö r n e k l e m
14%
69%
10%
P rotesta n
17
10
7
66 79
31
45
17
45
33
13
U l usal
57
23
14
P rotesta n
60
21
13
Kato l i k
48
31
16 8
N i s a n 1957
Kato l i k
8
N isa n 1962 U lusal N i sa n 1965 U l us a l N is a n 1967
N isa n 1968 U l usal
67
19
P rotesta n
69
17
8
Kato l i k
61
24
8
Söz kon u s u 1 O yılda ruh h a l i ndeki değ i ş i m nası l açıklana b i l i r? Bu açıklama sadece şemati k olabi l i r ve 4 fa ktöre işa ret ed i l e b i l i r. ( 1 ) Sosyal problemlerin çokluğu. Ameri ka n sanayi n i n serg i l ed i ğ i d i kkate d e ğ e r perform a n s (ve i ktisatçı l ar b ü y ü k ölçüde öngörme s i n e rağ men savaşta n sonra h i çbir i ktisadi çöküş yaşa n m a ması n ı n ya ratt ı ğ ı ps i koloj i k r u h h a l i ) e kono m i k büyü m e n i n za man içinde bütü n sosya l problemleri çözeceğ i n i n işa reti o l a ra k görü n mek teyd i . J . K. G a l braith ta rafı nd a n ku l la n ı l a n 'va rsı l top l u m ' teri m i b u
U LUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
235
ihti m a l i n teyit ed i l mesi olara k g ö r ü n m e kteyd i . G a l braith'in a rg ü m a n ı n ı n diğer ya n ı , ya n i h a l kı n yoks u l l u ğ u a rta rken kişisel tü keti m i n a rtt ı ğ ı tezi uzu n ca b i r s ü re g öz a rd ı ed i l d i . Arta n u m utsuzl u k duyg u s u n u n nedeni büyük ölçüde hal kın yoks u l laştığı d uyg u s u n u n a rtmasıyd ı . Ken nedy yön eti mi ba kı şları n ı ü l ke içi i l i ş ki lere önceki C u m h u riyetçi yön eti mden daha kolay oda kl a d ı . Ü l ke içi a l a n ı n kayd ı n ı tutmaya ça l ı ştı. Fakat bu temel çaba ka m u n u n d i kkati n i n d a h a önceden ihmal ed i l e n yok s u l l u k, kon ut, eğitim, tıbb'i bakım, kentsel büyüme, çevre ki rl i l i ğ i g i b i soru n l a ra odakl a n masına y o l açtı. Fakat açı k olan şey, b u çeşitli top l u msal soru n lar ı n fa rkı n d a l ı ğ ı nda h ızlı a rtı ş ı n top l u mda b i r ra h atsızl ı k d uyg u s u n u n o l u ş m a s ı n d a etki l i ol masıyd ı . ( 2 ) Siyah ayaklanmalar ve suç. 1 963- 1 967 a ras ı n d a h e r bi ri, G ü n ey'de başlaya n, Kuzey'e, böylece h ızla Watts, Detroit, Newark ve Was h i ngton'a yayı lan, kentin bütü n kı s ı m l a rı n ı n a l evlere tes l i m o l d u ğ u bir isya n artışı yaşanan beş 'sıca k yaz' söz kon u s uyd u . Kemer Kom i syon u ra porları b u isya n l a rd a n hiçbiri n i n örgütlü o l m a d ı ğ ı n ı g östermekted i r. H e r b i r örnekte, küçü k bir o lay, genel l i kl e b i r pol i s va h şeti örneği veya polis şiddeti şayiası tuhaf dedi kod uların kıvı lcı m ı n ı ateşledi ve e n son unda kaza n pat l a d ı . Her h a n g i bi r topl um s al ha rekette o l d u ğ u g i bi, va hşi, olaylı, y ı kıcı davra n ı ş b i r eyl e m i n ilk evres i n i n işareti d i r. Son raki evre daha d i s i pl i n l i m i l itan eylemler ya ratma çabasıd ı r. Siya h topl u l u kl a rda b i rçok çe l i ş ki l i akım etki l iyd i . Özel siya h kuru m l a r i nşa etmeye ça l ı şan ve m i l itan ta lepleri bu hedefler için kaynaklar kı l a n siya h m i l l iyetçi l i k va rd ı . Fakat ayrıca Ka ra Panterler g i b i geri l la ta kti kle rini vurg u l aya n ve beyaz rad i ka l hareketlerle bağ lantı l a r kurmaya hazı r hare ketler mevcuttu.3
3 1 970'ten sonra Ka ra Panterler bölündü. Eldridge C leaver'ın liderl i ğ i n i
yaptığı b i r fra ksiyon isya n takti kleri n i savunmaktayd ı v e C leaver bu türden eyle mleri yu rtd ışından organize etmek için Cezayi r'e kaçtı . Liderl iğini Newton ve Sea le'ın yaptığ ı diğer fra ksiyon si stem içinde siyasal eylem ge l i şti rmeyi ve siya h top l u l u k içinde kuru m l a r i nşa etmeyi seçti . Aşırı bir hareket önem l i bir noktada her za man bu türden seçi m lerle yüz yüze gel i r. M i l itan l ı ğ ı n çizgisi bir hareketi coşkuyu ve bütü n l ü ğ ü n ü sür d ü rmek için g iderek daha fazla a ş ı rı eylemlere zorlar. Fakat 'durum' dev rimci eyl e m için 'hazı r' olmadığ ında, ta raf değişti rmeyi zoru n l u kılmadığı ve sistem içinde hareket etm eye başlamadığı sürece, hareket çözü lme tehd idi altı ndad ı r. SDS'n i n ve aşırı l ı kçı öğrenci hareketleri nin yüz yüze
236
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Siya h m i l i ta n l ı ğ ı n gelişmes i bizzat ört ü l ü beyaz 'geri tepki l er', en d i n a m i k biçimde Wa l l a ce h areketi içinde ifade kaza n a n bir ruh hali ya rattı. Ti p i k olara k, Kuzey'de George Wa l lace'a destek esa sen beyaz ya ka l ı ça l ı ş a n l a rd a n ve o n l a ra h a k i m olan etn i k grup l a rd a n gel mekteyd i . Statüleri siya h l a ra ya kın o l a n l a r ken d i leri n i en fazla tehdit altında h issed e n l e rd i . B u n l a r d i key ha reketl i l i k ya şa rken evleri n i komşu m a h a l lelerden a l m ı ş l a rd ı ve statü kaza n ı m l a rı n ı n siya h la rı n tehd idi altında ol d u ğ u n u d ü ş ü n m e kteyd i ler. Bu korku ların çoğ u " h u k u k ve d üzen " d eyi m i içinde özetlen mekteyd i ve esasen suç odaklıyd ı . Suç m i ktarı n ı n gerçekte ne ka d a r a rttığ ı n ı bel i rlemek zord u r. F B I suç endeksi açı kça güve n i l mez ve i statisti ksel olarak yetersizd i . Suç m i kta rındaki artışları ölçeme sek b i l e, siya h la r ı n işled i ğ i suçları n m i kta rı oransal o l a ra k çok da ha yü ksekti. B u n u n bir s ü rpriz o l m a ması gereki r. Suç 'örg ütsüz' s ı n ıf m ü cadelesi biçi m i d i r ve topl u md a ki en alt gruplar her za m a n d a h a fazla m i ktarda suç işlemişlerd i r. Geçmişte İrlanda l ı l a r v e İta lya n l a r i ç i n geçerli o l a n a rt ı k siya h l a r i ç i n geçerl iyd i . Fakat siya h s u ç u n d a h a 'görü n ü r' olması n ı n nedeni kentsel n üfus yo ğ u n l a ş m a l a rı ve bu yüzden kayg ı d üzeyi n i n old u kça keskin bir biçimde artmasıyd ı . ( 3 ) Gençliğin yabancılaşması. İ leri sanayi top l u m u nda gençli ğin a rtan ya ba n c ı l aşması n ı n bi rçok kayna ğ ı olabi l i r. Orta k b i r ya pısal kayn a ğ ı n gençl i ğ i n üzeri ne erken ve o l d u kça erken bir çağ da bir 'örg ütsel yü k' b i n d i r i l mesi o l d u ğ u n a i n a n ıyoru m . Öğrenci lerin kızg ı n l ı kl a rı, basitl eştirerek ifade edersek, t ı p kı 1 8 1 5- 1 840 d ö n e m i n d e makine kı rıcı ha reketlerin sanayi top l u m u n d a ki işçi ve işveren a ras ı n d a ki s ı n ı f çatı ş m a l a rı n ı n a l a m eti olması g i bi, sa nayi-ötesi topl u m u n i l k s ı n ıf m ü cadeleleri n i n göstergesiyd i . Benzer şeki l d e bazı tekil özel l i kler va rd ı r. Y a ş a ra l ı ğ ı nda bel i r g i n b i r değişim, 1 O yı l l ı k dönemde ya kl a ş ı k %50 a rtış ve neticed e b i r a rta n statü reka beti d uyg u s u vard ı .4 Yü ksekokul eğiti m i n i n statü s ü n d e d üşüş va rd ı . B i r kuşa k önce yü ksekoku l a g itmek hala
g e l d i ğ i paralel bir probleme i l işkin tartışmam için, bkz. "Co l u m bia and the New Left", The Public lnterest, no. 1 3, (Sonbahar 1 968: 6 1 - 1 0 1 ). 4 1 940- 1 950 a rasında 1 4-24 yaş a ra l ığında n üfus a rtışı yoktu, sayı 27 m i l yonda ka l d ı . Sayı 1 950 v e 1 960 a rasında da sabit ka ldı. Fakat savaş sonrası bebek d oğ u m l a rında patlamayı ya nsıtan 1 960'1arda, bir gelgit dalgası gi bi, ergen n üfus 40 m i lyona ç ı ktı.
ULUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
237
statü n ü n ayı rt ed ici bir öze l l i ğ iyd i . Fakat seçkin oku l l a rd a n me zu n l a rı n %85'i nden fazlası l i sa nsüstü ne deva m etmekteyd i, bu yüzden bu yerlerde yü ksekokul basitçe son raki hedef için bir a ra i stasyon h a l i n e gel m işti . Büyük d evlet ü n i versitelerinde, M a rtin Meyerson ' ı n deyi m i n i ku l l a n ı rsak, 'seçki n ' o l m a k sadece 'oy hak kı na sa h i p o l m a k' h a l i n e g e l d i . Ve bütü n b u n l a r gençler üzerinde baskı a n l a m ı n a gelmekteyd i. O rtaöğret i md e kayg ı a rttı : "Yü kse kokula gidebilecek miyi m ? İyi b i r yü ksekoku la gidebilecek mi yi m ... ?," Yü ksekoku lda ise "Lisa n süstü ya pa b i l ecek m iyi m ? " sorusu soru l m a ktayd ı . D a h a önceleri yü ksek eğ iti m ya p m ı ş o l m a k top l u md a b i r yer ed i n meni n tem i n atıyd ı . Fakat modern teknoloj i k d evri mde yük sekokul d i ploması a rtı k topl u m u n yü ksek d üzl ü klerine tırman m a n ı n bi r a racı d eğ i l d i r. İ lerleme yen i tekn i klere ve ü retilen yen i b i l g i l ere aya k uyd u rm a k i ç i n s ü re kl i b i r uzman eğiti m i v e yeniden eğiti mi gerekti rmekted ir. Kısaca, gençl i ğ i n ya bancı laşması n ı n büyük kı s m ı statülerinde gerçekleşen topl u msal devri m i n b i r neticesiyd i . (4) Vietnam Savaşı. ABD'de v e hatta m u htemelen d ü nyada top l u m sa l geri l i m l eri h ızland ı ra n özg ü l bir unsur Vietna m Savaşı i d i . Ameri kan ta ri h inde b u sava ş ı n b i r benzeri yokt u r. B u savaş n üfus u n büyük bir kısmı, m u htemelen çoğ u n l uğ u tarafından, şüpheli d eğ i l se bile, a h l a ken bel i rsiz bir d u r u m olara k a l g ı l a n ma k tayd ı . Ve savaşı n s ü rd ü r ü l mesi başka n l ı k ofi s i n i n meşru l u ğ u n u tehdit eden ciddi b i r g üven i l i rl i k problemi ortaya ç ı kard ı . Çoğ u ü l kede u l u s v e idari ayg ıt ayrı m ı vard ı r. B i r h ü kümete ka rşı çı kı l a b i l i r, fa kat kiş i n i n u l u sa bağ l ı l ığ ı nd a n şüphe duyula maz. ABD'de b u ayrı m asla zoru n l u o l m a m ıştır, ç ü n kü yönet i m genel b i r konse n s ü s ü n ya nsıması o l m u ştur. Fa kat Vietna m Savaşı kon u s u n d a yön eti m i reddetme çoğ u kişiyi u l usu da reddetmeye yö neltti . O b i r g üve n i l i rl i k soru n u olara k başlad ı . Bu soru n öncel i kl e Joh nson yöneti m i n i n (bil hassa 1 964'te v e 1 965'teki) resmi iyi m serl i ğ i n i n olaylarla giderek daha fazla çel işmesiyd i . Kuzey Viet nam'ı bombalamak için m üfrezelerin sayı s ı n ı artırma kara rları (bu toplam ya rı m m ilyon Amerika l ı demekti), m üza kere n i n redded il mesi, s ü rekli olara k, "daha fazla a d ı m " AB D'yi zafere götü recektir teziyle meşru laştırı l d ı . Başka n Joh nson'ın kiş i l i ğ i b i r dereceye ka d a r etki l i bir fa ktörd ü, ketu m l u ğ u birçok ka n m aya yol açtı. B i r
238
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
noktada, başka n ı n İ ktisadi D a n ı ş m a n l a r Konseyi'ne Vietnam i ç i n yap ı l a n harca m a l a rı b i l d i rmemesi v e neticede kom i syo n u n ka m u s a l ta h m i n leri n i n i ş d ünya s ı n ı ya n l ı ş yön lend i rmesi neden iyle, b i r i ktisadi veri kaynağı olara k b u kuru m u n g üven i l i rl i ğ i sarsı l d ı . O sadece b i r g üven i l i r l i k soru n u değ i l d i . A h l a ki b i r "araçl a r ve amaçlar ara sında ora ntısız i l işki" soru n u va rd ı . Kitlesel bombala ma, büyük ku ra kl ı k, n üfus u yeniden iska n l a r, büyük m i kta rlard a ö l ü m ler, h e p s i yönet i m i n genel l i kl e ken d i n i u z a k tutmaya ça l ı ştı ğ ı hayati önemde a h l a ki soru n l a r ortaya ç ı ka rd ı . Joh nson'ı n politika l a rı n ı n başa rısızl ı ğ ı ndaki s o n u n s u r a skeri stratej i n i n a ş i ka r etkisizl iğiyd i . Bombalama old u kça etkisizd i . " B u l v e i m h a et" ta kti kleri Amerikan s ı n ırları n i ç i n e kada r uza n d ı ve kentl eri etki lere açı k kı l d ı . Sav u n m a için ayn ı anda neredeyse 1 00 noktaya sa l d ı rı d üzen lendi. Ameri ka n sağı için bu etki siz l i k bi l h as sa ç ı l d ı rtıcıyd ı. Bu yüzd en, 1 968 başka n l ı k seçi m i n de George Wa l lace' ı n eş başkan ya rd ı mcısı Genera l Curtis Lemay' i n yapt ı ğ ı g i bi, sadece daha fazla kitlesel eyl e m i n savaşı kaza n m ayı sağ l ayaca ğ ı idd iasıyla hava bombard ı m a n ı n geni şleti l mesi v e Haiphong şeh ri n i n yerle b i r ed i l mesi talep ed i l d i . Fakat yöneti m b u çizgiyi s ü r d ü rmedi, ç ü n kü Amerika'n ı n ek b i r gerg i n l i ğ i tırma n d ı rması Ku zey Vietna m i n san g ü c ü n ü n ve Sovyet ord u l a rı n ı n denk bir ka rşı tepkisi a n l a m ı n a gelecekti. Fakat b u önem l i ka b u l sadece bir ye n i şememe ve Amerika' n ı n etkisizl iği duyg u s u n u a rt ı ra b i l i rd i . Gençler için Vietnam savaşı ya ba n c ı l aşma n ı n en d olaysız tek kay n a ğ ı i d i . A rtan ra hatsızl ı k ka riyerler ve gelecek kon usunda kayg ı n ı n a rtması demekti. S i la h l ı kuvvetlerde hizmet en iyisinden boşa h a rca n a n yı l l a r, en kötüsünden a h l a kdışı b i r suç orta k l ı ğ ı olara k görü l me kteyd i. U l usal pol iti ka n ı n yön ü n ü etki leyemeyen -veya etki l eyemed i kleri n i d ü ş ü nen- öğrenciler öfkeleri n i topl u m u n si mgesi olara k görü len ü n iversiteye yönelttiler. Savaş topl u m u n gel ecekteki seçki nleri n i n büyük bir kesi m i n i ya ba n c ı l a şt ı rd ı . B u ya ba n c ı l a ş ma n ı n aşı l ı p a ş ı l a mayaca ğ ı büyü k b i r g ü ç olara k ABD'n i n gelecekteki gücü -ve i radesi- ha kkı ndaki büyük soru l a rd a n bi rid i r.
ULUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
239
Yapısal Devrimler B i r topl u m u n tartışı l ması geçici v e kargaşa i çeren ş e y ta rafı ndan aya rt ı l ma riski içerir. B u türden soru n l a r enerj i leri m izi ve tutkula rı m ızla içiçe geçer, bizi içlerine çeker. B u soru n lardan baz ı l a rı ge lecek açı s ı n d a n sonuçlara sa h i ptir; bazı ları daha son ra a l evlen i r, fa kat çabucak söner. B i r top l u ma i l işkin a n l a m l ı b i r ta rtı şma topl u m d a ki g üçleri bi ç i m lendiren daha derin, sürekl i u n s u rları ta n ı m l a maya ça l ışmayı gerektirir. B u unsurlar üç a l a n d a ka rşı m ıza ç ı ka r: ( 1 ) değerler, ya n i topl u m u meşru laştıra n u n s u r l a r; ( 2 ) kü ltür, ya n i a n l a m l ı semboller ve d uya rl ı l ı kl a r havuzu ve (3) top l u msa l ya pı, ya n i kişilerin mes leklere d ağ ı l ı m ıyla, yöneti m l e ve öngörülen top l u msal i htiyaçları ka rşı l a m a k için kaynakları n ta hsi siyle i l i ş ki l i topl u msal d üzen l e meler büt ü n ü . Bu yazıda top l u msal ya pı içindeki d a h a deri n akın t ı l a ra yoğ u n laşaca ğ ı m ; yine mec b u ren şemati k o l m a k d u ru m u n dayı m . Topl u m d a ki d ö rt temel ya pısal değişi mden i l ki demog rafi k dön üşüm, i ki ncisi u l usal b i r topl u m u n yaratıl ması, üçüncüsü or ta klaşmacı b i r topl u m u n oluşması ve dörd ü ncüsü sanayi-ötesi b i r topl u m u n gelişmesi d i r. Bütün b u değişi mler neredeyse eşa n l ı olara k yer a l ı r. Topl u m d a ki p e k çok geri l i m i ü reten şey b u çokl u d evri mlerin eşa n l ı gerçekl eşmesid ir.
Demografik Değişim İ ki n c i D ü n ya Savaşı'n ı n son u n d a n 1 970'e kadar AB D'de üç temel demografi k d eğ i ş i m yaşa n d ı . İ l ki büyü k bir n üfus a rtışı, i ki ncisi ü l ke n i n hızla kentleşmesi ve üçüncüsü başl ı ca kentsel a l a n ların merkezi kentleri nde ı rksa l bileşi m i n değ iş mesiyd i . 1 950- 1 960 a rası ndaki 1 O yı l l ı k dönemde n üfusa neredeyse 28 m i lyon ki şi eklendi, b u raka m 1 790- 1 860 a rası 70 yıldaki n üfus a r tışına den kti. İ kinci Dü nya Sava ş ı ' n ı n son u n dan 1 970'e kad a r n ü fus 1 40 m i lyondan 200 m i lyona ç ı ktı, bu b i r çeyrek asırd a n d a h a az za manda %42'den fa z l a a rtış demekti. 9 0 mi lyon çoc u k doğdu; ö l ü m ler d üş ü l d ü ğ ü nd e net a rtış 60 m i lyon idi. 1 9. yüzyı l ı n ilk ya rıs ı n d a 1 O yı l l ı k ortalama n üfus a rtı ş l a rı ya kla şık %25'ti. İ ki n ci D ünya Savaşı'ndan sonra ki a rtı şlar 1 O yı l l ı k bazda ya kla ş ı k %20'yd i . Fa kat sosyoloj i k olara k önceki ve sonraki dö-
240
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
nemler a rasında temel önemde i ki fa rkl ı l ı k vard ı . B i ri ölçekte deği ş im d i . 1 800- 1 8 1 O a rasında n üfus u n 5 m i lyondan 7 m i lyona ç ı k ması yüzd e l i k ora n bakı m ı n d a n b i r ü l ke için büyük b i r d eğ i ş i m d i . Fakat 1 950- 1 960 a rasında n üfu s 1 50 m i lyondan 1 80 m i lyona ç ı k sa, yüzdel i k ora n daha küçük olsa b i l e, ölçekte a normal b i r deği ş i m va rd ı . İ kinci fa rkl ı l ı k kurumsal ya pıda b i r değişi m d i . N üfusta i l k a rtış l a r, yen i birim lerin basitçe topl u m u n ekse n i n i fa rkl ı meka nsa l yön l e rd e genişletmeleri ba kı m ı ndan, b ü yük ö l çü de parça l ıyd ı . Fakat yen i a rtı ş l a r piramidal i d i : mevcut n üfus a rtışı tepeye ç ı ktı ve yen i ka rşı l ı kl ı bağı m l ı l ı kl a r ya rattı. B u yoğ u n n üfu s a rtışı s ı radı ş ı ve büyü k ölçüde d i kkat çekme ye n bir gerçekle, tarı msal ü reti m a l a n ı n d a bir d evri m l e bir araya g e l d i . 1 900'den 1 940'1arın orta l a r ı n a kada r tarı msa l ü reti m d üze n siz b i r biçimde ya kla ş ı k %2 a rttı . İ ki nci Dü nya Savaşı s ı rası nda, bü yü k ölçüde ta lebin etki siyle ve hatta s u n i g ü breleri n ve n itratl a r ı n yen i v e ka psa m l ı olara k ku l l a n ı l masıyla çiftl i k ü reti m i yılda ya kla şık %6-8 ora n ı n d a a rtt ı . Sonuç o l a ra k 25 m i lyondan fazla i n sa n bir çeyrek asır içinde çiftl i kleri n i terk ederek kentlere göç etti.5 B u demografi k değişim ler (artı köm ü r madenlerinde çal ışan la rın sayı s ı n ı n aza l ması) son ucunda ü l ken i n merkezi n i n büyük kesi m leri, Da kota'n ı n altından Batı Texas'a kadar n üfus kaybetti. Aileler ü l ke n i n 'sa h i l leri n e' taş ı n d ı lar. ABD'de 3.000 ilçeden 1 .000'i 1 9601 970 a rasında n üfus kaybetti ve i nsa nlar büyü k ölçüde sa h i l l erdeki ve Göller Yöresi ndeki kentsel metropol merkezlere göç etti. Kom p l e ks bir a ltya p ı üzeri ne i nşa ed i len bir yüksek tüket i m topl u m u t ı b bi bakım, oyu n sa h a l a rı, o ku l l a r v e taşı macı l ı k g i b i h iz metlere ka psa m l ı yen i ta lepler ya ratı r. 1 968'de N ew York Bölgesel P l a n l a m a B i r i m i altya pı h izmetleri -örneğ i n yol l a r, ka n a l izasyon, şu şebekesi, oku l l a r, kon ut- sağ l a m a k için yatı r ı m mal iyeti olara k kişi baş ı n a 1 8.000 d olar ayrı ld ı ğ ı n ı hesa plad ı . İ kinci Dü nya Sava şı'ndan sonra ki nüfu s u n %40' ı n d a n fazlası 20 yaş a ltı ndayd ı . B u büyük yaş a ra l ı ğ ı nda a rt ı ş, a rtı ta rımsal devri m i n ha rekete geçi r d i ğ i göçler İ ki nci Dü nya Savaşı'ndan sonraki çeyrek ası rd a ki bü yük n üfus değ i ş i m leri n i emmek için gerekli devasa b i r sermaye ve d iğer sosya l mal iyetler d uyg u s u n a yol açtı. B i r n üfus 'patlaması' o l d u ğ u nda ayn ı za manda, deyi m yerin5 B i r sonuç siyah ta rım işçileri nin sayı s ı n ı n büyü k ölçüde aza l ması, 4 m i l
yondan 5 0 0 bine düşmesiyd i . V e bu insanlar da kentlere g ö ç etti ler.
ULUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
241
d eyse, n üfu s u n 'içe patla m a'sı, metropol a l a n l a rd a 'yoğ u n l aşması' söz konusud u r. 1 970'de n üfu s u n ya klaşı k %70'i kentsel a l a n l a rda yaşa m a kta d ı r. ( 1 980'de ABD'de n üfus u n %75'i kentsel a l a n l a rda i ka m et edecektir. 1 960'1a ka rşı l aştı rı l d ı ğ ı nda, 1 00 b i n veya daha fazla n üfu s l u 1 65 kenti n olacağı öngörü l eb i l i r. Bunun doğa l bir sonucu olara k, ku l l a n ı mdaki otomobil sayı sı 1 960'da 59 mi lyon d a n 1 980'de 1 20 mi lyona ç ı ka b i l i r.) Merkezi kentler içinde de ayn ı ölçüde ö n e m l i değ i ş i m ler va rd ı r. 1 960- 1 966 a rası nda merkezi kentlerdeki beyaz n üfusta m ut l a k aza l ma va rd ı r (binde 3); ba n l i yölerde beyaz n üfus %2 1 .3 a rttı. Ayn ı dönemde beyaz o l maya n n üfus merkezi kentlerd e %23.9 v e ba n l iyölerde o/o 1 0. 1 a rttı . 1 956'd a n sonra d oğ u m ora n ları aza l m aya başlasa bi le, ABD n üfusu artmaya d eva m etti. B i r nedeni evlenmemiş kad ı n la rın az o l m a s ıyd ı . 1 950'de kad ı n la r ı n ya klaşı k % 1 5'i asla evl e n m e m i şti; 20 yı l sonra sadece %7'si bekard ı . Başka bir nedeni, b i l hassa yasal o l a ra k bir yılda ya kl a ş ı k 400 b i n kişiye ü l keye göç izni veren 1 965 göç yasası reform u n d a n son ra gerçekleşen göç artışıyd ı . Ve son olara k, İ ki nci D ü nya Savaşı'ndan sonraki Büyük Kriz neden iyle n üfus arttı . Büyüme oranı yavaşlasa da, 2.000 yı l ı nda ABD n üfusu ya klaşık 280 m i lyona u l a şacakt ı r.
Ulusal Toplum İ kinci D ü n ya Savaşı'ndan son ra ki çeyrek asırda ABD ilk kez u l usa l b i r topl u m h a l i n e geldi. O b i r u l usal ki m l i k ve u l usal sembol izm sağ lama a n l a m ı nd a zaten uzu n s ü red i r bir ' u l us' i d i . Fakat, sade ce, bu dönemde, i letiş i m ve taşı macı l ı ktaki devri m neden iyle, ABD -top l u m u n b i r kes i m i nd e yer a l a n değ i ş i m l erin diğer bütün kes i m ler üzeri nde dolaysız ve ya n sıya n bir etkiye sa h i p o l maya başlaması a n l a m ı nda- u l usa l b i r top l u m a dönüşmeye baş l a d ı . B u d ö n ü ş ü m daha önceki b i r d eğ i ş i m le, yan i u l usal bir eko nom i n i n o l u ş masıyla ka rşı laşt ı r ı l a ra k a n l a ş ı l a bi l i r. ABD 1 9 1 0- 1 930 a rasında etki l i bir u l usa l eko n o mi h a l i n e geldi; fa kat b u u l usal ekonom iyi başa ra bi lecek çok az kurumsal meka n izmaya sa h i pti. Ta rihsel o l a ra k geriye bakı l d ı ğ ı nda, Yen i Düzen 'in bel i rg i n a n l a m ı u l usal bir ekonomiyi destekleyecek v e s ü rd ü recek kuru m l a r ı n ya rat ı l ması i d i . F ra n kl i n D. Roosevelt'in ya ptığı şey i ktisadi faa l iyetle ri n ölçeği i l e yen i b i r siyasal ö l çek a rasında denkl i k sağ l a m a ktı. Ma li piya s a l a r S EC (ABD Menkul Kıymetler Borsası) ta rafı ndan,
242
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELiŞKİLERi
send i ka l faa l iyetler ve sermaye-emek i l i şkileri N LRB (ABD U l usal Ça l ı şma İ l işkil eri Kuru l u) ta rafı ndan, sermaye ha reketleri a l ı şveriş üzerinde kontroller ve altın sta nd a rd ı terk ed ilerek, isti hda m ı n s ü rd ü r ü l mesi m a l i politika larla v e bütçe açığı fi nanse ed i l e re k d ü zen le n d i . İ kinci Dünya Savaşı'ndan son ra u l usal bir topl u m u n oluşması u l u sa l ölçekte ona uyg u n hiçbir kuru msa l meka n izma b u l u n ma dığı için sosya l problemler ortaya ç ı ka rd ı . Ve yöneti m i sı kı ştı ran problemlerden biri Ken nedy, Joh nson ve N ixon yöneti m leri n i n, b i l hassa hayat ka lites i n i yükselten a l a n l a rd a -sağ l ı k, eğitim, top l u msal fı rsatlar ve serbest za m a n faa l iyetleri ve toprak ku l l a n ı m ı kon u larında- b u türden meka n izmaları ya ratmayı amaçlaya n bi reyse l ça ba l a rı n ı n başarı l ı olama masıyd ı . U l usal b i r topl u m u n ol uşması n ı n neticesi o l d u ğ u söyl enebi le cek üç genel problem a l a n ı vard ır. İ l ki sosya l problemlerin bütün ü l keye yayı l masıd ı r. Ü l ke içinde göçün kolay olması ve koşu l ların değişke n l i ğ i bel i r l i a l a n l a ra yük getiri r. B u New York C ity'de sosya l ya rd ı m la r ı n a rtmasında görü lebi l i r. 1 959'da sosya l yard ı m progra m larından 240.000 kişi ya ra r l a n m a ktayd ı ve m ali yeti 325 m i lyon dolard ı . 1 968'de bu prog ram lardan ya kla ş ı k 1 m i lyon kişi ya ra r l a n m a ktayd ı ve m a l iyeti 1 7 m i l ya r dolard ı . New York u l usal sta n d a rtları o l maya n ü l ke n i n büyük b i r kı s m ı n ı n yü kü n ü taş ı m a k zorundayd ı . İ ki ncisi mevcut idari ya p ı n ı n yetersiz h a l e gel mesi d i r. A naya sa'ya g öre 50 eya l etten ol uşan ABD yurttaşları n ı n sağ l ı ğ ı , eğiti m i v e refa h ı nd a n soru m l ud u r. Fakat u l usal b i r top l u md a Rhode ls land, Delawa re, N ew Jersey ve M a ryland g i bi küçü k vergi g etirile rine sa h i p, n üfusları başka eya letlerd e ça l ışma eğ i l i m i ndeki ve yö neti m m a l iyetleri yü ksek olan küç ü k biri m l eri n temeli ned i r? Ska l a n ı n di ğ e r u c u nda, ABD'de her b i ri kendi verg i d üze n i n e ve ege men g üç l erine sa h i p 80.000 beled iye vard ı r. B u merkezi o l m a kta n uzaklaşmak d eğ i l , d üzensizl i k demekti r. Olağandışı gerçek, ABD d ü nyadaki en modern ekonom iye sa h i p ken, yönet i m ya pısı n ı n ça kışa n b i rçok yetki bölgesine -örneğ i n kasaba l a r, i l çeler v e kent ler, a rtı sağ l ı k bölgeleri, park bölgeleri, ka n a l izasyon bölgeleri g i b i ayrı va rl ı kl a ra- sa h i p, T u d o r ka ra kterde, köh ne v e h a nta l olara k ka l maya d evam etmes i d i r. Etki l i b i r idari ya p ı n ı n kurulamaması ke ntler ve bölgelerin etki n b i r p l a n l a maya sa h i p ol mamasına kat kıda b u l u n a n b i r u n s u rd u r.
ULUSAL BİR KRİZDE G EÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
243
Üçüncüsü plebisiter siya seti n yü ksel m es i d i r. A BD'de mekansal uza kl ı k küçü l m üştü r. Bunun son u çl arı n d a n b i ri Was h i n gton ' ı n bü t ü n siyasa l ta rtışmaların merkezi m ücadele a l a n ı olması ve bel l i b i r a l a n üzeri nde baskı l a r uyg u l aya b i l mesi d i r. ABD'n i n tari h i Avrupa'n ı n kiyle ka rşı laştı rı l d ı ğ ı n d a m u hteme len Ameri ka'da Kıta'da ki herh a n g i bir ü l kede ki nden d a h a fazla emek çatışması yaşa n d ı ğ ı görü l ü r. Çok az istatist i k olsa da, bu ka ba göstergeler örneğ i n öld ürülen kişilerin m i kta rı, askeri b i rl i k lerin kaç kez yard ı m a çağ r ı l d ı ğ ı , g revlerin sayısı ve işg ü n ü kaybı neden iyle, ABD'de daha fazla şiddet old u ğ u n u, fa kat siyasal ve ideoloj i k etki s i n i n Avrupa'dakinden daha az old u ğ u n u d ü ş ü n üyo rum. B u n u n neden leri nden b i ri A BD'de, Avrupa'dan farkl ı olarak, bu şiddet i n çoğ u n u n topl u m u n merkezinden ziyade çeperlerinde yer a l ması ve şiddetin etkileri n i n netices i n i n daha uzun za manda görülebi l mesi d i r. B u g ü n ça l ı şma soru n l a rı kuru ml aş m ıştır. Fakat başka d i rençli soru n l a r d eva m etmekted i r. Ve 'seferber etme politi kası', doğrudan org a n izasyon ihtimali yü ksektir. Bir ka rşı l a ş tırma ya pa rsak: 1 894'te şiddetli b i r i ktisadi krizi n ortasında 'Coxey' n i n Ord usu'* olara k a d l a n d ı rı l a n b i r işsizler grubu Massil lon, O h io'd a n Was h i n gton'a b i r yü rüyüş başlattı . Yü rüyüş 1 0.000 i n s a n l a baş ladı, fa kat yürüyüşçüler bi rkaç hafta sonra Was h i n g ton'a u laştı kları nda sayı l a rı b i r a v u ç kad a rd ı . 1 963'te Marti n Lut her King ve A. P h i l i p Ra ndol ph Was h i n gton'a bir yürüyüş çağrısı yaptı; bir hafta içinde neredeyse çeyrek mi lyon i n sa n ü l ken i n başkentine a kı n etti. Siyasal çatı ş m a l a r ı n sı çrama ihti m a l i neden iyle (bu n u n neden lerine sonraki kes i m d e değ i n eceğ iz), b i r grubun ken d i ta lepleri n i e l d e edebi l eceğ i b i r a raç o l a ra k kitlesel baskı ihti m a l i n i n a rtması siste m içindeki b i r başka ya pısal geri l i m kaynağı h a l i n e gel i r. U l u sal topl u m u n b i r oluşması, sisteme içkin şiddet ihtimal leri nede n iyle, yen i b i r geri l i m kaynağı ya ratm ıştı r.
Ortaklaşmacı Bir Toplum Orta klaşmacı b i r top l u m u n ol uşması n ı n kaynağında piyasa-d ışı
* 1 894 B u n a l ı m ı sırasında Ohiolu işada m ı Jacob S. Coxey'nin liderl iğindeki ABD'li işsiz işçilerin protesto yürüyüşü. https://delphipages.live/tr/yasam tarzlari-ve-sosyal-soru n l a r/sosya l-ha reketler-ve-eg i l i m ler/coxeys-army
244
KAPİTALiZMiN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
ka ra r a l m a n ı n gel işmesi ve top l u msal hakların (bi reyden ziyade) g r u p koş u l l a rı temel i nd e ta n ı m l a n ması va rd ı r. Ölçek bakı m ı nd a n her i kisi d e Ameri kan sa h n ed e bel i rg i n biçimde yen i d i r v e topl u m i ç i n yen i türden problemler ortaya ç ı karırlar. P iyasa-d ı ş ı ka ra r a l m a ile, basitçe piyasa meka n izmas ı n d a n ziyade ka m u otoriteleri ta rafı ndan çözü l mesi gereken problemlerin artması n ı v u rg u la m a k istiyoru m . Yol l a r ı n ya p ı l ması, kentlerin p l a n l a nması, sağ l ı k bakı m ı n ı n organ izasyonu, eğiti m i n fi nansmanı, çevre ki rl i l i ğ i n i n orta d a n ka l d ı r ı l ması, kon utları n i n şası, hepsi ka m usa l meseleler h a l i n e g e l m i şti r. Hiç kimse marketten ken d i 'temiz hava' payı n ı satın alamaz; çevre ki rl i l i ğ i n i n çözü l mesi i ç i n orta kl aşmacı meka n izm a l a r ı n ku l l a n ı l ması gerekir. Piyasa n ı n üstü n l üğ ü soru m l u l uğ u dağıtmasıd ı r. Piyasada b i r bi rleri nden bağ ı msız olara k ha reket eden b i n l erce veya m i lyon l a rca bi reysel tüketici ken d i çeşitli seçi m l eriyle bir 'karara' vard ı k l a r ı n d a bu türden kara rl a rd a n dolayı hiçbir kişi veya ki ş i l er g r u b u suçlana maz. Bir ürün satı l ma d ı ğ ı nda veya zevkler değişti ğ i n d e ve fi rmalar, hatta t ü m endüstri ler bu türden piyasa ka ra rları n ede n iyle başarısız o l d u klarında b u n u n soru m l u l uğ u hiçbir özel g r u ba yüklenemez. Fakat piyasa-d ışı ka musal ka ra rl a rda d u rum tama men fa rkl ı d ı r. Herkes ka ra rları göreb i l i r ve ki m i n soru m l u o l d u ğ u b i l i n i r. N eticede, ka rar verme 'siyasa l la ş ı r' v e hepsi b i rçok dol aysız siyasal kara rın baskı s ı n a ta bid i r. Basit gerçek, piyasa-d ı ş ı ka musal kara rın daha zoru n l u h a l e g e l m esid i r, zi ra b i reyi n yerine geti remeyeceğ i görevler va rd ı r, bu türden yen i meka n izma l a r top l u l u k ve g r u p içinde çatı şma i hti m a l leri n i a rtırır. Yöneti m gid erek daha fazla siyasal soru n l a rı n 'yü kü n ü s ı rtl a n d ı ğ ı nda', konut, sağ l ı k, eğiti m vb. siyasa l laştı ğ ı n d a geri l i m ler b i r a raya gel i r. 2.000 Yılı Kom isyon Raporu'ndan ( 1 967) ya ptı ğ ı m basit ta h m i ne göre gelecek yı l larda top l u m giderek daha fazl a grup çatı şması n ı n odağı olacakt ı r. G r u p h a k l a rı ile, top l u md a ki kararları n bi reysel öze l l i kl erd en ziyade g r u p üyel i ğ i temel inde a l ı n maya başlaması n ı kasted iyo ru m . Ameri ka n değer sistem i bi reylere ta n ı nan bi reysel başa rı ve fı rsat eşitl i ğ i teme l i n e daya n ı r. Geçmişte fa rklı işlevsel g ru p l a r ı n (örneğ i n send i ka l a rı n ) kol l e ktif b i r ka ra ktere sa h i p o l d u kları ka b u l ed i l m iş v e haklar g ru ba (örneğ i n send i ka d ü kka n ı na*) ta n ı n m ı ştı r. • İşvere n i n ya sadece sendika üyelerini işe a l mayı ya da hali hazı rda sendika
U LUSAL BİR KRİZDE GEÇiCi VE KALICI FAKTÖRLER
245
Fakat bu g r u p l a r gön ü l l ü birl i klerd i r ve kiş i n i n statüsü değ iştiğin de grupların koru malarından yoks u n kal ı r. Daha ya kın dönem soru n l a r siya h l a rı n ren klerinden dolayı haklar ta lep etmeleri nden kayn a kla n m ı ştır. Paradoksal gerçek, siya h h u ku kçu l a r ı n 1 954 Üst M a h keme ka ra r ı n d a n ö n ce ku l l a n d ı kl a rı "ayrı fa kat eşit" a rg ü ma n ı n ı n asl ı n d a ayrı m cı l ı k olması ve siya h l ar ı n b i r kategoriden ziya de bireyler olarak ele a l ı n ması (ve eşitl i ğ i n bi reysel temelde sağ l a n ması) g erektiğ i i d i . Fa kat bütü n l eşmenin yava ş l ı ğ ı ve bir grup ki m l iğ i n i n sağ l a d ı ğ ı psi koloj i k g üven siya h l a rı n ta lepleri n i n ka ra k teri n i değiştird i . Siya h l a r fırsat eşitl i ğ i iddiasından son uçların eşit l i ğ i i l kesi n e yöneldi ler. O n l a ra göre son uçları n eşitl iği sadece özel kota l a r, işe a l mada öncel i k, eşitleyici eğiti m vb. sayesinde sağla nabi l i r. Grup h a kları ta lebi top l u m d a genişleyecektir, zi ra topl u m s a l hayat giderek daha fazl a grup temeli nde org a nize o l m a ktad ı r. Bu çatışan i d d i a l a rd a h a kem l i k ya pacak fel sefi meşru laşt ı rma ları ve siyasa l meka n izma l a rı ortaya koyma i htiyacı gelecek yı l l a rd a top l um d a ki g e ri l i m i n bir başka kaynağ ı olacaktır.
Sanayi- Ötesi Toplum Halen ba ş l a n g ı ç aşamasında olan sanayi-ötesi b i r top l u m d a te mel değ i ş i m l eri tabakalaşma sistemi nde, esasen s ı n ıfsal kon u m u n teme l l erinde ve bu kon u m l a ra ulaşma tarzlarında görebi le ceğ i m izi öne sü rüyoru m . S o n kita b ı md a sanayi-ötesi b i r topl u m u n beş fa rkl ı boyut u n u a raştı rmıştı m .6 B u rada sadece i kis i n i vurg u l ayacağ ı m . İ l k boyut
üyesi o l m aya n yen i ça lışanların belirli bir süre içinde üye ol masını şart koş tuğu d ü kkan, mağaza. Wikipedia 6 The Coming of Post-lndustria/ Society (New York: Basic Books, 1 973). Bir sanayi ötesi toplumun bir sanayi topl umunun ve hatta bir tarımcı toplumun 'yerini almadığını' vurgulamam gerekir. Besin hala her toplumun temelidir, fakat sa nayinin devreye girmesi tarımda yer alan kişilerin sayısının azalabileceği ve fenni gübreler nedeniyle hası lanın artabileceği anlamına gel mesidir. Bir sana yi-ötesi toplum özellikle kompleks bir topl umdaki zorunlu araçlar olara k veri ve bilgi yönetimine yeni bir boyut ekler. Bu topl umsal yapılar arasındaki farklı lıklar -onlar ideal tiplerdir- aşağıdaki şemada görülebilir:
246
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
top l u m d a yen i l i k ve pol iti ka a n a l izi n i n kayna ğ ı o l a ra k teori k b i l g i n i n merkezi l i ğ i d i r. Ü n iversite, teorik b i l g i n i n kod l a n d ı ğ ı ve test ed i l d i ğ i yer o l d u ğ u için, a rta n oranda topl u m u n temel bir kuru m u h a l i n e g e l m iş tir. Ü n iversite bu ölçüde ken d i uzun ta ri h i nd e her za m a n taşı mak zoru nda old uğundan d a h a büyük g örevler üstl e n m i ştir. O bilgi kon u s u nda ta rafsız rol ü n ü s ü rd ü rmek zoru ndayd ı, yine de sadece eğ iti m gören insa n l a r ı n değil- top l u m u n hizmetinde b i r b i ri m d i , fa kat ayrıca b i r siyasal d a n ı ş m a n l a r kaynağıyd ı . İ ki n c i değ i ş i m mal ları n ü reti m i nden b i r h izmet top l u m u na ge çiştir. AB D'd e 1 970'de işgücü n ü n ya klaşık %65'i h izmet sektörün d e ça l ı ş m a ktayd ı . Fa kat merkezi gerçek, tekn i k ve profesyonel h izmetlerin ve i n sa ni hizmetleri n öne ç ı kması d ı r. Ve topl u m u n mesleki ya pısı n ı n temel d ö n ü ş ü m ü n ü açı klaya n şey h izmet sektö rü n ü n genişlemesidi r.7 Sanayi-ötesi b i r topl u m bütü n modern eko n o m i l eri en temel biçi m le ri içinde yen iden şeki l lendi rmeye başlar. Beceri ve g ü ce ulaşma yol u olara k eğitime vurgu, tekn i k ka rarın rol ü, beceri g r u p l a rı i l e yen i seçkin ler (örneğ i n b i l i m sel topl u l u k ve ord u ) a ra s ı n d a ki çatış m a l a r, hepsi gelişmiş Batı l ı top l u m l a r ı n v e özelde ABD'n i n yen i türden g üçl ü kleri n i n h a berci leri d i r.
Kısa ve Uzun Vadede Gelecek 1 960'1a r ı n sonlarında top l u m u n ka rşısı ndaki dolaysız soru n l a r siya h l a r v e d uya rlı g e n ç l i ğ i n yaba ncı laşmasıyd ı . Fakat 1 979'1erd e önceki 1 O yı l ı n açık soru n l a rı -siya h l a r v e gençl i k soru n u- aza l d ı . Siya h l a r ı n d ü rtüsü topl u m a d a h i l olma idi, h a l e n de böyled i r v e çoğ u ken d i koş u l l a rı n d a bu türden şeyler (örneğ i n 'siya h l a rı n
Kaynak Üretim Tarzı Teknoloji Tasarım
Sa nayi Öncesi Top l u m
Sanayi Top l u m u
Sanayi-ötesi Toplum
H a m maddeler Doğal maddeleri işleme Emek-yoğ u n Doğaya karşı oyu n
Enerj i İ ma lat Sermaye-yoğ u n İ m a l ed i l m i ş d o ğaya ka rşı o y u n
Bilişim B i l g i işleme B i l g i-yoğ u n Kişiler a ras ı n d a oyu n
7 i n sani h izmetlerin rolü üzerine kapsa m l ı bir tartı şma için, bkz. Alan Ga rt
ner and F ra n k Riessman, The Service Society and the Consumer Vanguard (New York: Harper & Row, 1 974).
ULUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
247
i htiyaçlarına' uya r l a n m ı ş b i r eğiti m ) i stese bile, söz kon u s u ta lep leri ka rş ı l a m a k için gerekl i kayna kları n a ktarıl ması problemi de va m etmekted i r. Gençl i ğ i n ruh h a l i daha d ağ ı n ı k ve tam şeki l lenmem işti r. Gençler tuta r l ı tek b i r ideoloj iye bağ l ı değ i l l erd i r, zi ra seçki n ü n i versitelerd e ki çoğ u kişiye göre egemen orta s ı n ıf değerlere b u rj uva teri m lerle d oyu m u n ertelen mesine, psi koloj i k kısıtla ma lara ve rasyonel ve tekn i k d üş ü n m e biçi m i ne- genel bir sa l d ı rı va rd ı r. S ı n ı r l ı m i kta rda genç ta mamen ya ba n c ı l a ş m ı şt ı r ve toplu m u yıkma çabası içi ndeki 'şe h i r geri l la l a rı ' o l m aya hazırlard ı r. Genç kuşa k, b i r bütün olara k, a rtı k yaş dön ü m ü n e gelmekte, işle ve a i leyle bağ lantı l ı problem l erle boğ u ş m a ktad ı r. B i r kuşa k olara k o n l a r ba ba l a rı n d a n daha l i bera l lerd i r, fa kat d evri mci d eğ i l l erd i r. Amerikan hayatta ki ya pısal d eğ i ş i m l erd en kayna k l a n a n prob lem ler d eva m etmekted ir. B u n l a r topl u m u n idari ya pı s ı n ı n yeni den organizasyonu, u l usa l b i r top l u ma uyg u n u l usal sağ l ı k, eği tim ve refa h politi ka l a rı n ı n ol u şt u r u l ması, fa rklı g r u p l a rı n çatışan hakları n ı n uzlaştı rı l ması ve sanayi-ötesi bir topl u m u n daha iyi öze l l i kleri n i g e l i şti rebi lecek ka psa m l ı b i r b i l i m ve a raştı rma-g e l i ş tirme pol itika s ı n ı n yarat ı l ması o l a ra k s ı ra la n a bi l i r. B u n l a r çözüme kavuştu ru l ma d ı ğ ı nd a top l u m u n s ü regelen siyasal hayatı daha da zorlaşaca ktır. Yine de, b u n l a r ı n d ı şı nda, soru n l u bir top l u m u n sadece fa rkı na va rmaya başlad ı ğ ı ve henüz yüzleşmeye ça l ı ş mad ı ğ ı dört genel problem va rd ı r. Demokrasinin imparatorlukla ilişkisi. ABD İ kinci Dü nya Sava şı'ndan sonra ( 1 920'1erde ve d a h a öncesi nde o l d u ğ u g i bi) ken d i u l usal hayatına egemen o l m u ş, o n u uzu n süred i r yönet m i ş olan küç ü k kas a ba zi h niyetleri n önceki d a r görü ş l ü kon u m u na döne mezd i . Ye n i bir metropol iten ve d ü nya odaklı bakış açısı ortaya ç ı ktı ve i m pa ratorl u kl a i l i ş ki l i fa ktörler Ameri kan yöneti m i n i d a h a fazla biçi m lendi rmeye başlad ı . ABD daha önceki ne kıyasla daha az i ktisadi motivasyona s ahip em perya l b i r güç haline geldi, çün kü, daha etki l i b i r g ü ç olara k, d ü nya n ı n bütün a l a n larında ortaya çı ka n a n l a ş mazl ı klard a n fayd a l a n m a kta (ve fayd a l a n maya d eva m etmekteyd i). ABD böylece hegemonya değ i l se bi le, baskın n üfu zu uyg u l a maya başlad ı . Soru n l u za m a n l a rda Tu kidides o k u m a k öğ reti cid i r v e k i ş i bu rad a Pers savaş l a r ı n d a n sonra Ati n a l ı ların d u r u m u n d a n ça rpıcı bir
248
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLER/
biçimde etki le n i r. Tukid ides ü l ke içine oda kl a n m a kta n ziya d e i m pa ratorl u ğ u seçen demokrasi n i n b i r i ki l e m i n i ortaya koya r.8 Kes i n paralel l i kler ol masa da, Ati n a l ı l a r ı n v e Ati na Kon seyi' n i n probl em leri ABD'n i n m üttefi kleri ka rş ı s ı n d a ki d u ru m u nd a n ve Sovyet (Spa rta l ı l a r) blokuyla olan problem lerin den çok daha netti. Fakat g erçek problem pota n siyel o l a ra k kl i kler aras ı n d a ki uyu m s uzl u k larla d o l u bir demokra s i n i n öze l l i kle b i r bozg u n s ı rasında b i rl i k sağ layıp sağ laya mayaca ğ ı v e h atta zafer d u r u m u nda (Peri kles'i n Lyndon Joh nson'la ka rş ı l aştı ra b i l ecek halefi Cleon g i bi) büyü k riskl e re g i rmeden başka devletleri n l id eri ve h a m i s i olarak gen iş lemeci b i r rol ü s ü rd ü rüp s ü rd ü remeyeceğ i d i r. E m perya l bir rol bir u l u s için taş ı ması zor b i r rold ü r, ç ü n kü b u r o l -ka r o la ra k dönmed i ğ i n d e içerde d e r i n geri l i m lere y o l açabi l ecek- büyük ölçekl i kaynaklara, insanlara ve servete bağ ı m l ı l ı k a n l a m ı n a gel i r. Demokrasi v e i m paratorl u k a rasındaki i l işki özel l i kle b ü y ü k ç a b a gerekti ri r v e em perya l rol ü n ABD'n i n siyasal ya p ı s ı n a ve u l usal sti l i n e uyg u n d üşmed iği g i derek daha bel i rg i n biçimde görülebi l i r. Yeni bir siyasal elitin yaratılması. B i r elit en iyisinden (bir M ües sesed e o l d u ğ u g i b i ) bir a h l a ki otorite ve siyasal b i lg e l i k kaynağı olara k h izmet eder. İ ki n c i Dü nya Savaşı'ndan son ra ABD' d e 1 0- 1 5 yı l boyu nca önem l i olan şey d ı ş politika a l a n ı nda sü rekl i liderlik kura n az veya çok bütü n l ü kl ü b i r siyasal eliti n ortaya ç ı kmasıyd ı . B i r e l i t bazen b i r top l u md a ki ya pısal kon u m u na göre ta n ı m la n ı r, fa kat i n s a n l a r ı n i ktisadi, siyasi veya askeri g üce s a h i p o l m a l a rı, liderli kleri n i n ben i msen mesi a n l a m ı nda, onların m utlaka elit ol d u kları a n l a m ı n a gelmez. ABD'd e ortaya ç ı ka n bu elit sa lt ya pısal kon u m u n d a n ziyade bakış açısına -kozmopolit ve d ü nya ça pında b i l g e l i ğ i ne- göre ta n ı ml a n m ıştı. General Marsh a l l , Henry Sti m son, John McCloy, Robert Lovett, Dea n Gooderham Acheson, 8 Ayrıca Tu kidides'te, b i l hassa onun Korfu'daki olayl a ra dair beti m lemesin de şiddet sivil tutku ları serbest b ı ra ktığı nda bir toplumda ortaya ç ı ka n şey ler konusu nda e rken b i r uya rı va rd ı r. "Hayatın şehi rlerde a ktığı bu kafa ka rışıklığı içinde, insan doğası her za man yasalara isya n eder ve art ı k onun efendisi kend isini tutku n u n yönetmed iğini, adalete sayg ı l ı ve bütün bü yüklen melerin düşmanı olduğunu memnuniyetle gösteri r: i ntikam d i n i n yukarısına yerleşti rilemeyeceği v e adaletin üzerine çı kartı lamayacağı için kıskançlığın ölümcül gücü h a l i ne gelecekti r", The Peloponnesian War (New York: Modern Library, 1 934: 1 9 1 ) .
ULUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
249
Douglas D i l l o n g i bi a d a m l a r ve "d ış politi ka m üessesesi ndeki" d iğerleri esasen N ew York fi n a n s a l top l u l u ğ u ta rafı nd a n d estek lendi, fa kat o n l a rı b i r elit o l a ra k ta n ı m laya n şey çıkarları değil, ka rakterleri ve ya rgı-güçleri i d i . Önemli fa ktör, sayg ı görd ü kleri için ka naatleri n i n top l u m d a a ğ ı rl ığa sa h i p olmasıyd ı . El iti n ka naa ti n i n etki siyle pol iti ka n ı n a ğ ı r l ı k kaza n ması n ı n zoru n l u koş u l u ya rg ı-gücü v e sayg ı a ra s ı n d a ki ka rşı l ı kl ı l ı ktır. İ ki nci D ü nya Savaşı'ndan sonra Amerika n d ı ş pol itikası esasen Avrupa odakl ıydı, ç ü n kü Avru pa'n ı n yen iden i nşasıyla i l işki l i gö revler old u kça acildi. Fa kat ü reti len pol iti ka l a r, esasen M a rsha l l P l a n ı 'nda söz kon u s u insanları n Avrupa'yla i l işki lerdeki deneyim leri ve i l g i l eri nedeniyle ortaya ç ı ktı. Asya ha kkı nda benzer dene yime ve yarg ı-gücüne s a h i p benzer bir elit grup asla o l m a d ı ve Ameri kan d ı ş politi kas ı n ı n bu başarısızl ı kları bel l i ölçüde bu e ksik l i kten kayna k l a n m a ktad ır. B u tem e l siyasa l el iti n etkisi son 1 O y ı l d ı r kaybol maya başladı ve pol iti kayı reform ize ed ecek ve b i r yarg ı-g ücü kayn a ğ ı sağlaya cak hiçbir benzer elit g r u p ortaya çı kmad ı . Ken nedy yöneti m i b i l i n ç l i b i r biçi mde rağ bet gören v e d i n a m i k bir e l i t o l u ştu rmaya çal ı ştı ve ente l l e ktüeller ve gençler a rası nda, a h l a ki b i r otorite ol masa da, coşku l u bir izleyici kitlesi kaza n d ı . Fa kat Vietna m sava şıyla bu d u r u m sona erd i .9 Bagehot'un bilgeliği izlend i ğ i nde, bu türden bir elitin mevcu d iyeti top l u mda siyasal otorite n i n yaratı l masında zoru n l u b i r un s u rd u r. B u türden bir elit g r u p o l m ad ı ğ ı nda sayg ı n l iderl i k proble mi söz kon usud u r. Topl u md a ki ayrışmalar d i kkate a l ı n ı rsa, b i r eli tin ortaya çı kı p ç ı ka mayaca ğ ı ta rtı ş ı l ması gereken bir meseled i r. Liberalizmin başarısızlığı? Libera l sosya l pol itika önem l i ölçüde Keynesye n iz m i n ve ma kro i ktisadi p l a n l a m a n ı n ortaya çı kışıyla bağ la ntı l ıyd ı . Yen i D üzen' i n (sembol i k büyü kbaba l a rı Felix F ra n k furter ve H a rvard H u ku k Fakü ltesi olan) d üzen l eyici b i ri m lerin 9 Vietnam Savaşı'nın 1 960'1arda ortaya çıkmış olan yeni seçki n lerin sayg ı n l ı
ğ ı n ı yiti rmesine y o l açtı ğ ı n ı söylemek d a h a doğru olacaktı r. Harvard l ı mes lektaşlarımdan, öne m l i bir h ü kümet danışmanı olan bir kişi kabaca fa kat kısa ve öz olara k ş u n u söyled i: "On u yıktı k. Britanya'da olduğu gibi ka lıcı bir Müessese ya ratı lmasına d i renç vardı ve amacına ulaştı". Beya n ı n ı n ol gusal geçerl i l i ğ i hakkında ne söylenebi l i rse söylensin, başarısız l ı k David H a l bersta m'ın The Best and the Brightest adlı kitabında alaycı bir başl ı k al tında ifade ed i l m i ştir.
250
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
rol ü nedeniyle büyük ölçüde bir genç avu katlar cen neti ol ması g i bi, Yen i Ufu k ve Büyük Top l u m ha reketi d e ilk g ü n leri n d e i kti satçı l a r ve siyaset b i l i mci lerle i l i ş ki l iyd i . Ekonom i k Danışma n l a r Konseyi, Wa lter H e l l er'ı n liderl iği a l t ı n d a pol iti ka tavsiyel eriyle, b i l hassa 1 962'deki verg i kon u s u n d a büyü k s e s getiren başa rısıyla yöneti mde o l d u kça etki l i profesyo nel b i r ya pıya dönüştü. Fakat i ktisatçı l a r bir i ktisatçı dan fazlasıyd ı l a r. O n l a r ayn ı za manda yöneticiler h a l i n e geldi ler. Örneğ i n Pen tagon'daki "McNa m a ra d evri m i " Charles H itch'in liderl iği ndeki i ktisatçı ları n işiyd i . Daha ya kı n yı l la rda i ktisatçı ları n ekonom iyi yönetme bece rileri kon u s u nd a ş ü pheler a rtmaya baş l a d ı . İ n g i l tere'd e 1 960'1ard a İşçi Partisi h ü kü m eti, (Michael Posta n ' ı n "bir i kti satçı l a r fel a keti ' o l a ra k ad l a nd ı rd ı ğ ı ) Nicholas Ka ldor v e Thomas Balogh g i bi bazı seçkin i kti satç ı l a rd a n tavsiye ler a l ma s ı n a rağ men, Brita nya ' n ı n soru nla rı n ı çözemed i . "Post-Keynesçi d üş ü n ce n i n tuta rsızlığı" üzeri n e yaza n İ n g i l iz İ ş ç i Parti l i i ktisatçı Profesör John Va izey kötümser bir son uca u l a ş ı r: "Üzü lerek, bir e kon o m i n i n d üzen l i işleyiş i n i kavra m a n ı n g ü n ü müz i ktisatçı l a rı n ı n a n a l iz g ü cü n ü aşa b i l eceğ i n i ka b u l etmem g erektiğ i n i d ü ş ü n üyorum". ABD'd e Keynesyenizm i n a racı m a li pol iti ka 1 970'1 erdeki resesyondan uzun s ü re önce zaten pa rı ltısı n ı kaybetmişti. Sosya l politikada, öze l l i kl e ABD'd e, sosya l bi l i mcilerin kayıtları d a h a d a i ç ka rartıcıd ı r. Sosya l b i l i mciler eğitim, refa h ve sosya l p l a n l a m a a l a n l a rı n d a ki problemlerin d ü ş ü n d ü kl eri nden d a h a ka rma ş ı k o l d u ğ u n u istemeseler d e ka b u l etmeye başlad ı l a r. Do layısıyla, l i bera l izmin başa rısızl ı ğ ı kı smen bir bilgi başarısızlığıd ı r. Bu, yine d e kol aycı basitl eşti rmelere zorlaya n Yen i Sol ' u n hoşla nacağı b i r ceva p d eğ i l d i r. Yine de bu bilgi başa rısızl ı ğ ı ayrıca kişi nin büyük, kom p l e ks, b i l hassa gelecek-yönel i m l i ol ması gereken b i r topl u m u n top l u msal değ i ş m e a kı n ı n ı ka rş ı l a m a k içi n sosya l plan l a m a n ı n gerekl i old u ğ u n u kavra d ı ğ ı nda yaşad ı ğ ı fi kri ka rışık l ı kl a r ve kayg ı l a rı n bir kaynağ ı d ı r. Katılım devrimi. Her yerde açık olan şey bü rokrasiye ka rşı top l u m ça p ı n d a bir isya n ve bir katı l ı m a rzu s u d u r; bu tema "İnsanla r ı n ken d i h ayatl a r ı n ı kontrol eden ka ra rları etki leyebil meleri gere kir . . . " sözü nde özetlen i r. Bu d i pten gelen büyü k d eğ i ş i m d a l gası bi rçok biçim kaza n ı r. Bu değ i ş i m d a lgası bir ölçüde tekn i k başarı n ı n top l u m d a ki ko-
U LUSAL BiR KRİZDE G EÇİCi VE KALICI FAKTÖRLER
251
n u m u n tek kriteri haline g e l d i ğ i meritokrasi fi kri n e b i r i sya n d ı r; kısmen (siya h l a r örneğ i n d e o l d u ğ u g i bi) b i r top l u l u ğ u n ken d i n i ka b u l ettirme biçi m i d i r. 1 960'1a rı n Demokrat i k yön et i m leri h a l kı n merkezi önemde ka ra rl a ra katı l m a l a rı n ı içeren yen i top l u msal form l a r ı n ya ratı l masın da büyü k i lerlemeler kayd ett i ler. Yoks u l l u k Ka rşıtı Prog ra m top l u l u k-eylem g r u p l a rı yaratı l ması n ı gerektird i . (Örneği n New York'ta 26 maha l l e topl u l u k kon seyi kentte -esasen New York Beled iye Başka n ı John Lindsay için- yen i b i r siyasal ta ba n ı n kayna ğ ı h a l i n e g e l e n yoks u l l u k karşıtı prog ra m a racı l ı ğ ıyla ya rat ı l d ı .) Model Kent ler top l u kon ut prog ra m ı yen i m a h a l lelerin p l a n l a n m a s ı n a topl u l u ğ u n katı l ı m ı n ı gerektirmekteyd i . Ka psa m l ı Top l u m Ruh Sağ l ığ ı prog ra m l a rı pol itika l a r v e prog ra m l a r ı n p l a n l a mas ı na yerel ya pı ların katı l ı m l a rı n ı gerektirmekted ir. Eğiti mde çoğ u kentte uyg u l a n a n merkezil i kten uza klaşmaya yöne l i k prog ra m l a r topl u l u ğ u n kontrol a l a n ı n ı genişletmiştir. Katı l ı m d evri m i önem l i ölçüde topl u m u n profesyonel leşmesi ka rşısında ve sanayi-ötesi bir top l u m u n o l u ş u m h a l i ndeki tekn ok rat i k ka ra r meka n izması ka rş ı s ı n d a serg i l ed i ğ i bir tepki biçi m i d i r. Ve her i l eri sanayi top l u m u bu tepki lerle yüz yüze gel ecekt i r. Yı l l a r önce fa bri ka l a rda send i ka l a r a rac ı l ı ğ ıyla başlaya n katı l ı m a rtı k m a h a l lelere yayı l d ı -orta klaşmacı top l u m u n başlamasıyla gel ecek yı l l a rda ayrıca organ izasyo n l a ra yayı laca ktır. Fakat ' katı l ı mcı demokrasi' o n u savu nan ların bekled i kleri tür den b i r çöz ü m değ i l d i r, o daha önceki plebisiter siyasal meka n iz m a l a r (örn eği n i n i siyatif, refera n d u m ve azi l mekan izma l a rı) ya ratma ça b a l a r ı n d a n d a h a fazlası değ i l d i r. Katı l ı mcı demokrasiyi coşkuyla savu n a n l a r ı n çok azı n ı n b u değ i ş i m i n a n l a m ı üzeri nde en temel d üzeyde d ü ş ü n meye ça l ı şması i l g i n çtir. Bi reyler hayatla rı n ı değiştiren ka rarları etkileyebi l d i kleri nde, kesi n l i kle, G ü n ey'de ki ayrı l ı kç ı l a r siya h l arı oku l la rd a n d ı şlama h a kkına sah i p olacak l a rd ı r. Fa kat G ü ney'in bağ ı m s ız bir siyasal kend i l i k değ i l a ksine büyük b i r yö neti m i n b i r parçası o l d u ğ u ve bu yüzden topl u m u n a h l a ki normlarına uyması gerektiği söylen mel i d i r. Benzer şeki lde, b i r maha l l e g r u b u n u n daha ka psayıcı bir siyasetin i htiyaçları n ı d i kkate a l a n b i r şeh i r p l a n ı n ı veto etmesine izin veri l me l i m i d i r? 1 0 10
1 974'te G ü ney Boston'ın İ rlandalı sakinleri semt-temel l i oku l ların gelenek sel kom ş u l u kları yıkacağı gerekçesiyle taşımalı eğitime şiddetle d i rendi ler.
252
KAPiTALiZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Özetle, kat ı l ı mcı demokrasi siyaset fel sefesi n i n kla s i k mesele leri n i ortaya koyma n ı n b i r başka yol ud u r: b i r topl u msal biri m l e i l iş ki l i ka ra rları kim lerin, h a n g i idari d üzeyde vermesi, ka ra rlara h a n g i düzeyde katı l m a l a rı gerekir? B u soru l ar ı n açık ve net ceva p ları yokt u r. Aksine geri l i mler d eva m etmekted i r ve a rtacakt ı r. ***
B i r topl u m u n kendi problem l e ri n i çözme yeteneği Tu kidides'ten Ma kyavel'e kad a r bir d izi kişi n i n siyasal el kita p l a r ı n d a n b i l d i ğ i m iz kad a rıyla, lideri n i n vasfı na ve h a l kı n ı n ka rakterine göre değerlen d i r i l i r. Tüm d i kkati m izi topl u m sa l güçlere odaklad ı ğ ı m ızda, sade ce bir a ptal (örneğ i n Georg i Plekha nov g i b i bazı Ma rksistlerin i d d i a etti kleri g i b i ) b i reyi n önemli olmad ı ğ ı n ı ve d u ru ma uyg u n b i r l i d eri tari h i n yarataca ğ ı n ı söyleyecektir. Sidney Hook' u n Tarih te Kahraman a d l ı kita b ı n d a işaret ettiği g i bi, olayların yarattığı i n s a n l a rı n ya n ı s ı ra "olayı yarata n i n s a n l a r" va rd ı r ve tarihte köklü b i r dönüşüme i ki nciler yol açabi l i r. Ekim 1 9 1 7'de Bol şevi k g ü çle ri n zaferinde Len i n ' i n g ü ç l ü i radesi ve ta kt i k za m a n l a m a d uyg usu va rd ı . Farklı bir ölçekte, 1 958'de Cezayir'de F ra nsız ord u s u n u n gaspçı g ü c ü n ü n -Guy Mollet'yi kesi n l i kl e afa l l ata n- yü kselen b i r g ü ç teh d i d i h a l i n e gel mesi nde Charles de G a u l le'ün otoritesi va rd ı . Ö n ceden kestirilemeyen fa kat merkezi önemde değişken lerden b i ri 1 O yı l sonra s ı n d a ki l i derl i ğ i n kara kterid i r. F a kat öte ya ndan olaylara m ü d a h a l e edebi l m e ve kontrol altı na a l a b i l m e yeteneğ i kişin i n içinde yaşad ı ğ ı bağ lama bağ l ı d ı r. 20. yüzyı l ı n geriye ka l a n kıs m ı için beli rleyici önem kaza nan şey ka ra rı n bağla m ı n ı n a rt ı k, bir u l u s ne kad a r g ü ç l ü görü n ü rse görü nsün, u l usal d u r u m o l mamasıd ı r.
il Geleceğe d a i r araştı rma l a rd a -kes i n l i kle keyfi bir- öngörü ve tah min ayrı m ı ya pa rız. Öngörü 'hedef olaylar'ı n ö n koş u l u d u r, bel i r l i b i r za m a n d a v e yerdeki b i r şeye d a i rd i r. Ta h m i n problemlerin o rtaya ç ı kt ı ğ ı ya pısal bağ l a m l a rı veya gerçekleşebi lecek trend leri Güney Bosto n l ı l arın yaşantı larını etki leyen kararları denetleme hakkına sa h i p o l m a l a rı gereki r m i ?
ULUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
253
tespit etmed i r. (Kişi n i n öngörmeye ça l ı ştığı) bir olaylar kümesi çoğ u kez bel irli o l u m sa l l ı kl a r içeren 'yapısal trend l e r b i rl i kteli ğ i'd i r. Bu t ü rden o l u msal l ı kl a r ta h m i n ed i l e bi l i r olmad ı kları (kura l l a ra ta bi kı l ı n a mayaca kları veya b i r a lgoritma içinde formel l eşti ri lemeyecekleri) için, 'zeka'ya (iç bilgiye), a kı l l ı ta h m i n l ere veya b i lgeliğe başvu r ulabi l i r, fa kat ta h m i n lerde herh a n g i b i r sosya l b i l i m metodolojisi ku l l a n ı la m az. Kısaca, ta h m i n lerd e teti kleyici fa ktörlere d e ğ i l koş u l l a ra, o l u m sa l l ı kl a ra d eğ i l ya pı lara od akla n ı l ı r. Bu odakl a n ma, a n a l izi n d eğ i l , b i r ta h m i n i n s ı n ı rl ı l ı ğ ı d ı r. İ kinci D ü nya Savaşı'ndan son raki on y ı l l a rda ABD'de sosya l problemleri n ortaya çıkışı n ı n çerçevesi n i o l u şturan temel ya pısal bağ l a m l a r, d a h a önce gösterd i ğ i m g i bi, ü l ke içi g üçlerin yen i ka ra r v e çatışma a l a n ı olara k u l usal b i r top l u m u n ya rat ı l ması ve ABD'n i n d ü nya siyasa l top l u m u nd a ki olağan üstü role a n iden, sert b i r ha ml eyle g i rmesi, İ n g i ltere ve Fransa'n ı n h a ki m iyetinden çı ka n Asya, Afri ka ve Ortadoğu'da jandarma rol ü üstlen mesiyd i . 1 970'1eri n başlarında u l usal topl u m u n soru n larından bi ri, özel l i kl e sağ l ı k, eğ itim v e refa h l a i l işki l i problem leri h a l l edebi lecek u l usal sistemleri n ya ratı l ması sor u n u h e n üz çözül memişti; ve A B D dün ya n ı n bütün kısım larında devasa siyasal g ü ç olara k önceki rol ü n den p l a n s ı z bir b i ç i m d e çeki l m eye başl a m ı ştı. Fakat bu 1 O yı l ve son rasında en açık hale gelen şey, ka rarları n ya pısal bağ l a m ı n ı n g e n işlemesi v e top l u m u n karş ı laştığı önem l i soru n l a rı n çoğ u n un, b i l hassa e kono m i k soru n lar ı n a rtı k Amerika'n ı n ka rar verme gücü içinde o l m amasıyd ı . B u kesi mde ABD' n i n 2 0 . yüzyı l ı n ka l a n kısmında ka rşı laştı ğ ı i ki temel değ i ş i m i ele a l m a k i stiyorum. B u n lardan bi ri, i l işki l i ya pısal bağ l a m o l a ra k u l u slararası alanda yen i rol, diğeri bir Ameri ka n 'bu h ran' v e Amerika'n ı n d ü nya d a ki i kti sadi v e siyasal g ü ç d üze yinde d ö n ü ş ü ol maya n gerilemesi ihti ma l i d i r. Yapısal bağ l a m l a ra odakla nacağ ı m için petrol ka rtel leri veya d iğer ticari ka rte l l e r g i b i öne m l i fa kat old u kça o l u msal siyasal soru n ları bir kenara b ı ra ka cağ ı m .
Uluslararası Bağlam Ekonomi. Eko n o m i k ka rarları n bağ l a m ı hakkı ndaki en temel ger çek bu tü rden ka rarları n a rt ı k -ne kad a r büyü k ve güçlü o l u rsa o l s u n - tek bir ü l ke tarafı n d a n beli rlenememesi d i r; bu yüzden her
254
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKiLERi
ü l ke n i n ekonom i k kaderi g i derek kendi kontro l ü nd e n ç ı km a kta d ı r. Genelde 1 830- 1 930 a rasında a lt ı n sta ndard ı üzerine ku ru l u 'ke n d i ken d i n i d üzen leyen' b i r piyasa b u l u nd u ğ u söyle n i r. U l usal ekonomi ler piyasa n ı n disiplinine ta bilerd i . Fiyatlar çok yükseldi ğ i nde tica rette aza l ma, ödemeler dengesi nde açık, altı n ı n ü l ke dı ş ı n a çı kması, ard ı nd a n fiyatla r ı n d ü ş mesi ve yen i b i r denge dön g ü s ü olaca ktı. Kaçı n ı l maz olara k, b u türden uyu m u n 'bed e l i ' is tihdamda d ü şüştü. Teorik olara k, böylece, ken d i ke n d i n i d üzen le yen b i r piyasada sermaye ve emek yen i fı rsatl a ra u laşmak için g öç edecektir. Fakat [ü l ke dışı na] sermaye a kışı top l u m u n eko n o m i si n i teh l i keye sokacak ve ü l keler bunu ya pa b i l d i kleri kad a r d u rd u r maya ça l ı şaca kla rd ı r; ve işçi leri n göçü Birinci Dü nya Savaşı'nda old u ğ u g i bi b i r g üve n l i k vanası old u ğ u nda b u türden g öç fi i len d u racaktı. U l uslar serbest ticareti kısıtlaya ra k ve ist i h d a m sağla mak için ü l ke içi ekonom iye müdahale ederek piyasa-kayna klı adaptasyo n l a r ı n yarata bi leceğ i teh l i keler ka rşısında 'bağ ı ş ı kl ı kl a r kaza n m aya' ça l ı ş ı rl a r. B u türden önlemlerin temel m ağ d u ru esa sen u l u s l a ra rası ekonomiyd i . Büyük Britanya'n ı n 1 930'da m a l l a r ı n i h racatında em perya l bir terc i h siste m i n i beni msemesi b u n u n i l k si nya l iyd i . Ertesi yı l İ n g i ltere' n i n , a rd ı nd a n ABD'n i n altın sta ndar d ı n ı k u l l a n mayı b ı ra kması yen i i ktisadi m i l l iyetçi l i k çağ ı n ı n ha ber cisi i d i . U l usal h ü kü m etler 1 930'1arın deneyi mlerinden, a z veya çok, u l usa l ekonomi leri mali ve parasal meka n izma l a rla na sıl yön et meleri gerektiğ i n i öğ ren d i l er. Fakat İ kinci D ü nya Savaşı'n ı n so n u ndan, öze l l i kl e 1 960'1a rd a n iti baren, Batı Avru pa'n ı n ve J a pon ya'n ı n ta m e ko n o m i k yen iden i n şasıyla d ü nya tica reti n i n, d ü nya ça p ı n d a yatı rı m ı n genişlemesi u l u s l a rarası ekonom iyi doğrudan ye niden ka rarların merkezine taşı d ı . Temel önemde bazı değ i ş i m ler bütün g e l i ş m i ş e konomilerd e yen i bi r isti kra rsız l ı klar ve prob l e m l e r öbeğ i yaratt ı . 20 yı l d ı r u l uslararası ekono m i k sistem u l us l a rarası m ü badeleyi ve dengeleri sağ lama a racı olara k- dola r ı n g ü c ü n e ve diğer para b i ri m l eri n i n yerine doların ku l l a n ı labil mesine daya n m a ktayd ı . Fakat ABD kend i n i büyü k b i r ödemeler dengesi açığı içinde b u l u rken ve diğer ü l keler bu kad a r çok doları e l leri nd e tutma kta zorl a n ı rken isti kra r bozu l d u .1 1 11
Bu d u ru m u n ironisi gözden kaçırılmamalıdır, zira İ ki nci Dü nya Savaşı'ndan
ULUSAL BİR KRİZDE G EÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
255
İ kinci bir fa ktör d ü nya sah nesi n i n temel a ktörleri olara k çoku l u s l u şi rketlerin ortaya ç ı kışıyd ı . 300 büyü k şirket esas a l ı n ı rsa, bu şi rketlerin büyüklüğ ü n ü n göstergesi onların birleşik m a l l a r ve h izmetler ü reti m i n i n ABD d ı ş ı nd a ki d ü nyadaki her özel ü l ke n i n Gayri Safi M i l l i H a s ı l a s ı n d a n d a h a yü ksek olması v e çoku l u s l u gi rişi m l erin m evcut büyüme ora n la rı n ı n 20. yüzyı l son u n d a tüm d ü nyadaki ü reti m i n dörtte üçünden fazla ol ması d ı r. Çoku l u s l u şir ketlerin temel etkisi (send i ka l a r ı n m u ha l efeti neden iyle vasıfl ı iş çileri n değ i l ) sermaye, teknoloj i ve idari beceri lerin küresel öl çek te tra n sferid i r. Piyasa l a r a rt ı k u l usal piyasa l a r değ i l d i r. Pa ra b i ri m leri kon u s u n d a ki engeller b i r ü l ke n i n parası n ı değ i l b i r şi rketin dengeleri n i koru maktad ı r. Çoku l u s l u şi rketleri n p l a n l a rı b i r ü l ke n i n ekono m i k çı ka rlarıyla her za m a n örtü şmemekted ir. Üçüncü b i r fa ktör sermaye piyasası n ı n u l uslara rası laşmas ı d ı r; d ü nya n ı n ufku tek ma nza ra h a l i n e gelmekte, mali sermaye g etiri lerdeki fa rkl ı l ı klara daha duyarl ı hale gel mekte, daha fazla parasal kaza nç elde etmek için u l u sa l s ı n ı rları h ızla aşmaktad ı r. Farkl ı etki lere açık olan u l usal borsa l a r bile son 1 O yıldaki hareketle a rta n bir para l e l l i k içinded i r. Richard N . Cooper' ı n gözl emled i ğ i g i b i : Bu a rta n ka rş ı l ı k l ı bağı m l ı l ığ ı n gel eceği ( b u s ü reci gec i kti rece k g ü ç l ü h ü kü met m ü d a h a lesi n i n yokluğu n d a ) e m i n b i r b i ç i m d e öngörü l e m ez, ç ü n kü b u bağı m l ı l ı ğ ı n kaynağı taşı macı l ı k v e i l eti ş i m d eki hem ta şı n a b i l i r m a l l a r, fo n l a r, kişi l e r, enformasyo n u n h ı z ı n ı v e güven i rl iğ i n i h e m d e u l u sa l s ı n ı rl a r ı a ş a n fi kirleri a rt ı r a n teknoloj i k i l e r l e m e l e rd i r -özet le, h e m e k o n o m i k h e m d e psi kolo jik mesafeyle i l iş k i l i koşu l l a rd a d i l l e re desta n daha küçük d ü nyayı ü reten a y n ı g ü ç l e rd i r. 12
Bu [ u l u s l a ra ra s-ı] eko n o m i k ha reket l i l i k bir u l usal h ü kü meti n i k-
12
hemen son raki yı l larda çoğu i ktisatçının i l g i odağ ı n ı, çok az ü l ke dolara sa h i p ken büyük çoğ u n l u ğ u sahip olmadığı için bir d ü nya ticareti o l u p olamayacağ ı problemiyd i . Bu yüzden, fa rklı u l u slararası tica ret reformu şemalarında u l usla rarası para birimlerini desteklemek için rezerv biri m l e rin ku l la n ı l ması, ü l kelere u l uslararası tica rette kendi paralarının ta n ı nması için bir tem e l s u n u l ması öneri lmekteyd i . Cooper b u arg ü m a n ı Karşılıklı Bağımlılığın Ekonomisi adlı kitabında (The Economics of ln terdependence, New York: McGraw- H i l l for the Cou n c i l on Foreign Relations, 1 968) ve Dış İ l işkiler Konseyi'nden bir araştırma grubu n u n yayı n l a n m a m ı ş bazı yazı larında açımlar_
256
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
tisadl amaçları n ı n peşinden koşma yeteneğ i n i aşı n d ı rmakta d ı r. Dara ltıcı bir para pol iti kası şi rketlerin veya banka l a r ı n ü l ke içi kay naklardan ziyade yurtd ı ş ı ndan borçlan masıyla a ş ı l a bi l i r. Kaza nçlar fiyatları fa rkl ı l aştı rıcı işlem lerle değişebi l i r, böylece ödenecek ver g i ler azaltı l a b i l i r. Yavru şi rketlerle d üzen l eyici pol iti ka l a rı n d a n ka ç ı l a b i l ir. Kaçı n ı l maz olara k, u l usal h ü kü m etlerin kend ileri n i hem çoku l u s l u şi rketlerin bağı msızl ı ğ ı hem de ödemeler dengesindeki açı k ların ü retti ğ i isti kra rsızl ı kl a r ka rş ı s ı n d a koruya b i l meleri gerekir. Ü l keler deva l üasyon g i bi teki l m üd a h a lelere veya u l u s l a rarası ittifa k i ç i n d e işl eyen bazı araçlara başvu ra b i l i rler. Fakat u l u s la ra rası he d efl e ri bel irleyecek olan ki m d i r? Mantıksa l olara k açık üç a lternatif va rd ır. U l uslar d ü nya ekono m i s i n e bağı m l ı l ı kl a rı n ı örneğ i n [ ü l ke d ı şı na] sermaye akışları n ı sı n ı rl a n d ı ra ra k, ith a l kota l a rı koya rak, ya bancı işçilerin ü l keye g i riş leri n i kısıtlaya ra k aza ltmaya ça l ı şa bi l i rl er. (ABD gibi bunu ya paca k kon u m d a olan bir u l us u n ) ikinci bir çabası yer l i çoku l us l u şirketler üzerindeki kontro l leri ag resif bir biçimde genişletmek veya bir 'tek d ü nya parası' (do l a r) sta n d a rd ı n ı s ü rd ü rmeye ça l ışmak ola cakt ı r. Üçüncü yol orta k i kti sadi mekanizmaları ve politika l a rı ta n ı m l a m a k için h ü kü met g ü ç leri a rac ı l ı ğ ıyla daha geniş ölçekte u l u s l a ra rası b i r otorite ya ratı l ması o lacaktı r. M a n t ı kd ı ş ı o l a b i l se de, çoğ u ü l ke farkl ı a l a n larda ü ç ü n ü n kom b ina syon u n u sağ l a maya ça l ı şaca kt ı r. Hızla u l usal ekonom iye yö n e l m e k kaçı n ı l mazd ı r, Avru pa Topl u l u ğ u tan ı nd ı ğ ı n d a b i l e. Ü l ke ler, çift ta rafl ı eyl emle u l u s la rarası i ktisadi i l işkilerde daha a g resif hale geleceklerd i r. U l u s l a rarası Para Fon u g i b i u l u s l a rarası birim lerin g üçleri m u htemelen a rtaca ktır. Temel soru n, o n l a r ı n orta k b i r i ktisadi hedefl er seti n i maksim ize edemed i kl eri nde, uyuşma ya n pol iti ka l a r s ü rd ü r ü l ü rken ortaya ç ı ka n s ü rtüşmeler en aza i n d i ri lemed i ğ i nd e bile işbirliğine daya l ı bazı i l i şki ler kurup kura mayaca klarıd ı r. 1 3 1 3 B u rada, bir bütün olara k dünya n ı n değ i l Batılı sanayi ekonomileri n i n veya,
daha özetl e, OECD ü l keleri nin problem leri ve strateji lerine odakl a n d ı ğ ı m ı vurg u l amam gerekir. Kaçı n ı l maz olara k, d a h a b ü y ü k bir COM ECON ü l kele ri, ya n i daha yüksek m i kta rlarda yen i gelirlere ve azgelişmiş ü l kelere sahip olan O rtadoğu bağ l a m ı vard ır. Benzer şeki l de, genel bir bağ lam sadece ana hatlarıyla ortaya kon u l a b i l se d e , özel o l u m sa l l ı klar d u r u m u a n o r m a l düzeyde çarpıta bileceğ i söyle-
ULUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
257
Toplum. Son 25 y ı l d ı r çoğ u ü l kede temel bir sü reç, taş ı macı l ı k ve i leti şimdeki devri mler son ucu n d a, u l usal topl u m l a r ı n ya ratıl ması o l m u ştur. Son 25 yılda bu genişleme süreci u l uslara ra s ı b i r ölçekte tekra rlanaca ktı r. Taşı macı l ı kta ve i l etişimde d evri mler sürmekted i r. J u m bo jet lerin çoğa l ması ve Concorde tipi uçakların n i h ayetinde ku l l a n ı l ması i lerd e d ü nyayı gezenlerin sayı s ı n ı a rtıraca k ve yolc u l u kta geçen za m a n ı aza ltaca ktır. U l us l a ra rası i letiş i m uyd u l a rı n ı n yay g ı n laşması d ü ş ü k m a l iyetli u l us l a ra rası veri a kta rı m ı n ı n yayı l ma s ı n ı h ızland ı raca k ve u l u s l a ra rası televizyo n l a r a rasında a l ı şverişle ri, öze l l i kl e 'gerçek zama n l ı ' olayl ar ı n s u n ul m a s ı n ı artıracakt ı r. Ka ç ı n ı l maz o l a ra k, bu türden b i r ya pısal değ i ş i m pota nsiyel olara k çel i ş ki l i etki ler içerir. B i r ya ndan, i letiş i m ağları n ı n genişlemesi hem bölgesel olara k hem d e işlevse l olara k merkezi leşme ve kontrol d üzeyleri n i büyü k ölçüde a rtı raca kt ı r. Öte ya ndan, kendi siyle d ü nya n ı n geri ka l a n kıs m ı a ras ı n a d uva r çeken b i r topl u m d a n söz etmek giderek d a h a g ü ç h a l e gel mekted i r. Condorcet İnsan Zihninin Tarihsel İlerlemesinin Bir Taslağı ( 1 793) ad l ı kita b ı n da d ü nyad a eşitl i k v e demokra s i n i n yayı l ması üzerin e bazı öngö rülerd e b u l u n u r ve temel değ i ş i m aracı olarak ucuz kita p bası m ı n ı örnek veri r. G ü n ü m üzde, u l u s l a ra rası radyolar ve televizyo n l a rla, sa n s ü re rağ men, h a berler ve d üş ü n celer gelmeye d eva m etmek ted ir. Bu sürec i n etki leri aynı ölçüde açıktır. Yen i taşı macı l ı k ve i l eti şim araçları i n sa n l a r a rasında d a h a fazla etki leşi me, daha fazla a l ı şveri şe, d a h a fazla m i ktarda bağ l a ra, bu süreci ana hatla rıyla a kta ran E m i l e D u rkhei m ' ı n topl u m u n 'a h l a ki yoğ u n l uğ u ' o l a ra k a d l a nd ı rd ı ğ ı şeyde a rtışa yol açmaktad ı r. Bir kez daha, i ki l i, çoğ u nebi l i r. Bu yüzden, Petrol İ h raç Eden Ü l keler Örgütü'ne a ka n, 1 973'te 50 m i lyar dolara u laşan paraların kaderi meselesi vard ı r. Mevcut ta lep ve fiyat eğrisi 'hesa plandığı nda', OPEC'in yatı rıma dönüştürülebi l i r ka rları n ı n 1 974 sonunda 1 00 m i lyar dolar olacağı ve toplam m i ktar 1 980'de 500 m i lyar dolara çıkacağı söylenebi l i r; tüm dünya n ı n parasal sisteminin emebi leceği ya klaşık m i ktar 1 985'te 600 m i lyar dolardan fazla olaca ktır. Fakat burada da açıkça ya n l ı ş bir kestirim va rd ı r. Petrole talep azalabilir, ü retici kartel dağ ı l a b i l i r ve fiyatlar düşeb i l i r ya da (petrol, köm ü r, n ü kleer güç g i bi) al ternatif enerj i kaynakları dengeleri önem l i ölçüde değiştirebi l i r. Bütün bunlarla birlikte, bu temel ya pısal değ işim uluslararası i ktisadi kara rlar bağ l a m ı n ı n merkezi kon u m u n u değ işti rmemişti r.
258
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
kez çelişki l i etki ler setleri ortaya çıkmaktad ı r. B i r ya ndan, h ızla olaylar olara k rapor ed i l e n 'şokla r' ı n kara kteri ve m i kta rı nda a rtış vard ı r ve ayrıca b i reyleri n b u olaylara verd i kl eri 'tepki za m a n ı ' kısa l m a ktad ı r. Ameri ka n televizyon ekra n larında Vietnam Sava ş ı 'n ı n her gün görse l leşti ri l m esi n i n i n sa n l a rı n savaşa ka rşı tut u m larında v e t i ksin melerinde etki l i b i r fa ktör old u ğ u n u n bazı ka n ıtla rı va rd ı r. Öte ya ndan, bu türden şokların ve ekran görüntü leri n i n çokl u ğ u n u n olaylara uza k d u rmayla v e d uyg u uyu ş u k l u ğ uyla son u ç l a n ması ihti m a l i va rd ı r. 300.000 fit yü ksekl i kte u ça n bir im ha ekibi bom baların şoku n u h i ssetmez. G ü n l ü k b i r g ıd a o l a ra k TV'deki va h şet sahnel eri i n s a n l a r ı n d uyg usal tepki ka pasitesi n i köreltebi l i r. Kısaca, top l u m u n diğer p e k ç o k yön ü n d e old u ğ u g i bi, a ş ı rı yüklen me, bu örn ekte d uyuların aşırı uya r ı l m a s ı ihti m a l i var d ı r. Ancak açı k olan şey mesafe n i n küçü l d ü ğ ü d ü r. Askeri teri m ler le, m esafe n i n küç ü l mesi on b i n l e rce askeri n yerkü re n i n neredey se hemen her parças ın a kolayca u ça b i l mesi ve her tür operasyo n u n kontro l ü n ü n ü l ke içindeki siyasal merkezd e ka l maya d eva m etmesi demektir. O, ekonom i k bakımdan, ü l kelerin n i speten d ü ş ü k fiyatlarla piyasaya arz etmek için uza k mesafelerden büyük m i kta rlard a kaynak ithal edebi l mesi demektir, örneğ i n Japon ya'n ı n 1 0.000 m i lden d a h a uza k olan ABD' den büyü k m i kta rlarda köm ü r sat ı n a l ması. Fizi ksel ve top l u msal olara k, 1 960'1arı n genç l i k h a reketl eri örneğ i nd e o l d u ğ u g i bi, 'bulaşma etki leri'n i n yayı l d ı ğ ı n ı, yen i soru n l a r, temalar ve ta kti klerin fa rkl ı d u rum l a rda ko layca b i r a raya geti rilebi l d i ğ i ve uyg u lanabi l d i ğ i n i görebi l i riz. Bütü n b u n l a rı n a n l a m ı, kurumsal olara k, uluslararası ve ulus aşırı organ izasyo n l a r ı n olağandışı ölçüde çoğa l ması ve yayı l ması d ı r. ( B i r organ iza syon kontrol açı kça i ki veya daha fazla u l us u n temsilci leri a rasında açı kça paylaşı ld ı ğ ı ta kd i rde u l usla ra rasıd ı r. B i r org a n izasyon, kontrol tek bir u l u sta old u ğ u nd a bile, işlem ler i ki veya daha fazla u l us u n topra kları üzeri nde gerçe kleşti ri l d i ğ i n de u l us-a ş ı rıd ı r.) İ ki org a n izasyon türü de her za m a n va ro l m uştur ve h e m h ü kü met d üzeyi nde hem de h ü kümet-d ışı d üzeyde u l u s l a ra rası organ izasyo n l a rda a normal bir artışla ka rşı ka rşıyayız. Fakat temel değişim bu organ izasyonların faa l iyetleri n i n ka psa m ı v e ka ra kterinde ortaya çıkmıştır. Samuel P . Huntington'a göre:
U LUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
259
B u n u n l a bera ber, İ ki n c i D ü nya Savaşı' n d a n sonraki 25 yıl boyu n ca u l us-a ş ı rı o rga n i zasyo n l a r ı n ( a ) sayı l a rı u z a k geç m i şte varola nın çok ötes i n d e a rt m ı ş, ( b ) büyü k l ü k l e ri geç m işte b i reyse l ola rak va ro l a n herhangi b i r şey i n çok ötes i n e geç m i şt i r, ( c ) o n l a r geç m i şte a s l a yeri n e geti r m e d i k l e r i i ş l evleri y ü k l e n m iş v e ( d ) geçm işte a s l a m ü m k ü n o l m a m ış gerçek b i r kü resel ö l çe kte fa a l i yette b u l u n m u ş l a r d ı r . İ ki n ci D ü nya Savaşı' n d a n s o n ra u l us-a ş ı r ı orga n izasyo n l a r ı n m i ktarı, büyü k l üğü, kapsa m ı v e çeşit l i l iğ i n d e a rt ı ş d ü nya p o l iti kası n d a b i r u l u s-a ş ı r ı orga n izasyon d evri m i n d e n s ö z etmeyi m ü m kü n , k u l l a n ı ş l ı v e m a n tı k l ı k ı l m a kta d ı r . 14
B i r d ü nya ekonom isi n i n ve b i r d ü nya topl u m u n u n gelişmesi u l u s l a ra rası ölçekte 'kayna k yönet i m i'yle i l işki l i problem l eri mer kezi kı l m ı ştı r. B u rada genel b i r sorun teknoloj i k ve benzer s ü reçle ri n çevre üzeri ndeki etkileri ve - 1 972'de Stockhol m'd e Birleşmiş M i l letler konferansında ortaya kon u lan- çevredeki d eğ i ş i m leri n u l uslara rası deneti m i i htiyacıd ı r. Fakat "herkes için orta k kayna k l a r" üzeri n d e u l uslara rası otoriteyle i l işki l i yen i ve d a h a g ü ç sorun l a r vard ır. Özel l i kl e üç sorun önem l i d i r: okya n uslar, [temiz] hava ve enerj i . Caracas'ta 1 974'te top l a n a n B i rleşmiş M i l letler Deniz H u kuku Konfera nsı, a s l ı nda, yeryüzü n ü n ya klaşı k %70'i n i n ki m i n m ü l kiye tinde ve kontro l ü nde o lacağ ı n a ka rar vermek zoru ndad ı r; u l usa l egeme n l i klerin s ı n ırın ı n kıyı l a rd a n 1 2 m i l mi yoksa 200 m i l mi olacağı b i r soru n d u r. Daha yayg ı n soru n l a r, bil hassa d ü nya pro tei n yetersizli kleri nedeniyle ba l ı kçı l ı k h a kları n ı n a l a n ı ve g e n i ş l i ğ i v e d ü nyad a ki ba l i n a v e fok popü lasyo n u ta h ri bat ı n ı n ö n l e n mesi meseleleri d i r. B u soru n l a r nasıl h a l ledilebi l i r? Daha bel i rsiz o l a n ı [tem iz] hava soru n u d u r. Son 25 yılda ( b u l ut toh u m l a m a d a n buz tabaka l a rı n ı eriterek veya kutupların boğaz l a rı n ı ka pata rak ve s u l a r ı n tuz ora n l a rı n ı değişti rerek okya n u s a kı ntıları n ı n yö n ü n ü değiştirmeye kadar) hava değ i ş i kl i ğ i n d e b ü yük teknoloj i k i l e rlemeler sağ l a n a b i l i r. Bu i ş l e r ü l kelerin özel ça balarına mı yoksa u l uslara rası bir otoriteye mi b ı rakılaca kt ı r? Üçüncüsü enerj i bi rleştirmeleri soru n u d u r. Bu stokların, örne ğ i n petrol stokları n ı n birleşti ril mesi biçi m i n i kaza n a b i l i r veya elek trik enerj i s i ku l l a n ı m ı n ı d ü nya n ı n bir parçasından başka bir kıs m ı 1 4 Samuel P. H u nti ngton, "Transnational O rgan ization i n World Pol itics",
World Politics, 25 (Apri l 1 973: 333).
260
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
na a ktarmayı m ü m kü n kı lacak, b i r parça uyurke n d iğeri n i n çalış tığı d ünya ça pında 'enerj i şebekeleri' g i b i daha kom p l e ks fa kat pota nsiyel olara k önem l i sistem biçi m i n i a l a bi l i r. Fakat b u n l a rd a n h i ç b i ri, t ı p k ı i l etişim a ğ l a r ı n d a o l d u ğ u g i bi, u l us l a rarası bazı me ka n izmalar olmadan m ü m kü n d eğ i l d i r. Kaçı n ı l maz olara k d ü nya m ız - kaynaklar, çevre, yayı l m a etki leri ve n üfus yoğ u n laşmaları gibi soru n l a r neden iyle- her yerde d a h a fazla otorite v e daha fazla d üzen leme gerekti recek b i r y e r h a l i n e g e l m i şt i r. 2 0 . yüzyı l ı n sonlarında n i h ayeti nde tüm d ünyayı t e k bir za man-meka n çerçevesi kuşatacakt ı r. G rekleri n uyg a r b i r d ü nya n ı n s ı n ı rı olara k tasavvur ettiği büyük Oekumene'ye -tek ka m ucu ekonomiye- u laşacağ ız. Temelde, G rek d ü nyası n ı kuşata n prob lem lerin çoğ u bizi m de karşı m ıza çıkmaktad ı r. Temel önemde fa rkl ı l ı k ölçekt i r -modern bir d ü nyayı a nti k bir d ü nyad a n ayı ra n bud u r. Dü nya tek bir merkezden ne kad a r yöneti lebi l i r? Siyasal veya i ktisadi b i r g i ri ş i m ken d i yü kü n ü taşıyaca k b i r dev olmadan n a s ı l büyük olabi l i r? B i r d ü nya topl u m u na ne kad a r çok ulus etki n b i r biçi m d e kat ı l a b i l i r? U l u s l a rarası top l u m u n ka rşısı ndaki temel sorun içinde yaşad ı ğ ı m ız ölçekle orantı l ı yen i form l a r i n şa ed i l mesidir. U l u slara rası topl u m u n genişlemes i n i n s o n 25 yı l d a orta ya ç ı ka rd ı ğ ı temel soru n 'ölçek yöneti mi'd i r.
Bir Amerikan Buhran? Dünya ekonomisi. Öngörü n ü n riskleri hiçbir yerde Ameri ka n - i k ti sadi ve siya si- g üce d a i r old u kça değişken değerl e n d i rmelerde ki lerden daha açık değ i l d i r. Neredeyse ı O yıl önce Jean-Jacq ues Se rva n-Sch rei ber genişleyen bir teknoloj i k liderliği istismar eden, ken d i üstü n yönetme yeteneğ i n i ve büyü k ölçekl i örgütsel kapa sitesi n i Avrupa piyasasında egemen bir varl ı k h a l i n e gelmek için ku l la n a n g ü ç l ü, her yerde mevcut Amerika n işadam ları s ı n ı fı n ı resmed e n Amerika Meydan Okuyor isi m l i çoksata r b i r kita p yayı n l a d ı . Bi rkaç y ı l içinde 'teknoloj i uçurumu' neredeyse yok oldu ve ABD deri n ödemeler dengesi uçuru m u nd a n u m utsuzca doların d eğeri n i d ü ş ü rerek ve Ameri ka n piyasası n ı isti la eden Japon ve Avrupa l ı m a l l a r ı n (otomobi l l e r, radyolar, daktilolar, televizyonlar, opt i k a raçların) ü l keye a kı n ı n ı engel l emeye ça l ı şara k çıkmaya ça l ı ştı. Ge rçekte b i r Ameri ka n b u h ra n olduğu, gel eceğ i n eksen i olara k h ayatta ciddi b i r değ i ş i m yaşa n d ı ğ ı d ü ş ü n ü l e b i l i r -bu n u n
ULUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
261
içeri m i ABD ekonomi si n i n (ve d ü nya e konomisi ndeki üstün ko n u m u n u n ) zirveden d üşmesi, 'ya ş l a n ma' s ü reci ne g i rmesi ve a rt ı k l iderl i ğ i n kaybed i l mesi n i telafi edemeyeceği d i r.1 5 B i r b u h ra n fi kri n i n tarifi kuşkusuz zord ur. B u metafor biyoloj i k tir ve topl u m la rı (Spencer gibi) yaşa m-döngüsü fi kri çerçevesinde kavra m laştı rmak zord u r. Yine d e bazı ekono m i l erin d iğerleri n i ge ride b ı ra ktı kları, katı laşmalar veya kem i kleşmelerin, eski a l ı ş ka n l ı kl arı n veya kökleşmiş yol l a r ı n yerleşi kl i k kaza n d ı ğ ı v e d a h a ag re sif ra kipleri ka rşısında kaybetmeye baş ladı kları yeteri nce açı kt ı r. İ ktisadi b u h ra n fi kri i l k kez B üyü k Britanya'ya, (a rtı k gene l l i kle 1 890'da yer aldığı ka b u l ed i l e n ) za m a n içinde b i r noktaya işaret etmek için uyg u l a n m ı ştı r (bu b u h ra n Birleşik Kra l l ı ğ ı n A l m a n ya'n ı n eko n o m i k meyd a n oku m a s ı n a karşı koyamayaca ğ ı za m a n görü n ü r h a l e g e l m i ştir). B u n a rağ men, 'geçi ş nokta l a rı'n ı n görü n ü r hale g e l mesi uzun za m a n a l m ı ştır. 1 890'1arda B rita nya yı l l ı k sadece %2-3 ora n ı nda büyü rken A l m a nya'n ı n büyüme ora n ı %6 ol masına rağ men, yine de B ritanya ' n ı n gel ir d üzeyi A l m a n ya'n ı n kinden çok yü ksekti. Bu büyümeye rağ m e n Alma nya'n ı n ü reti mde v e kişi baş ı n a d üşen g e l i rde Britanya'n ı n i leri s i n e geç mesi (büyük ölçüde i ki savaşta ki yen i l g i ler neden iyle) neredeyse 70 yı l ı a l d ı . B u temel a rg ü m a n u z u n za m a n ö n c e Thorstei n Veblen tara fı n d a n Emperyal Almanya ve Sanayi Devrimi ( 1 9 1 5) ad l ı kita b ı n d a ortaya kon u l m u şt u r. Sanayileşme aşamasına daha son ra g i ren sa l d ı rgan bir ü l ke fa bri ka düze n i ve tesis tasarı m ı nda yen i tekno l oj i lerin ve diğer ü l keleri n i n deneyi m leri n i n ava ntaj l a rı n ı e l i n e ge çi rirken, d a h a önce sanayi l eş m i ş ü l keler ken d i n i ta m olarak a mor ti etm eyen daha eski ve daha veri msiz fabri ka l a ra sa h i plerd i r. B u a rg ü m a n d a h a ya kın y ı l l a rda Raymond Vernon ta rafı nd a n u l usla ra rası ekonomide 'üreti m döngüsü' a n a l izi nde genel d üzeyde ortaya kon u l m uştur. Yen i l i kçi b i r ü l ke sadece yen i teknoloj i n i n te kel i n i ele g eçi rd i ğ i nd e ka rş ı laştı rmalı üstünl üğe sa h i ptir. Teknoloj i i l k olara k e n u z m a n ta kl itç i lere v e n i hayetinde (tekstil end üstri le ri nde old u ğ u g i bi) d ü n yaya yayı l m ı ştır. Teknoloji yeterince yayı ldı ğı nda geleneksel 'faktör-oranları' avantajı -faktörlere daya l ı ürü n leri i h raç eden bir ü l kenin bol l u k içinde olması- söz kon usud u r. 15
Örneğ in, bkz. Charles P. Ki n d leberger, "An American C l i macteric?", Chal lenge, Oca k-Şu bat 1 974. Burada Ki ndleberger'in arg ü m a n ı n ı açı m l ıyorum.
262
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Ki n d leberger'in işa ret ettiğ i g i bi, d ı ş tica rette ABD ü reti m döngüsü 1 860'1a r v e 70'1erde tabanca v e tüfe k, d i ki ş m a ki n esi i h racatıyla baş l a m ı ş, daha son ra b u n l a ra orak m a ki nesi ve biçer d över, daktilo ve yaza rkasa ekl e n m i ştir. 1 920'1er ve 30'1arda yen i avantaj l a r otomobil, fi l m v e radyo i h racatındayd ı . İ ki n c i D ü nya Savaşı'ndan son ra ABD'n i n teknoloj i k liderl i ğ i eczacı l ı k, televiz yon, ya rı i letkenl er, bilg isaya r l a r ve uçaklar kon u s u ndayd ı . ABD, d ü nya piyasası n ı n ya klaşı k %75'i n i e l i nd e b u l u nd u rd u ğ u b i l g i sayarlar v e uça klar d ı ş ı nda, i l eri a l a n lard a geri lemeye başlad ı ve bu a l a n l a rı n yeri n i bir yen i ü r ü n l e r kıtl ı ğ ı a l ı r görü n mektedi r. Ku l l a n ı l a b i l i r kaynakları kolayca tü kete b i l i riz, fa kat yen i enerj i kayna kları ya ratmak -örneğ i n n ü kl eer enerji, petrol ç ı ka rma k, köm ü rü gaza d ö n ü ştürmek- için yü ksek teknolojiye yen i ve zo ru n l u bağ ı m l ı l ı k ABD'ye bazı yen i ava ntaj l a r sağ laya b i l i r, l a k i n bu old u kça za h m etl i d i r. Anca k sorun salt yü ksek teknoloj i meselesinden daha fazlası d ı r. Sonra ki on yı l l arda ABD sanayi biri n c i l işleme kapasites i n i artırmak için b ü y ü k m i kta rlarda sermayeye ihtiyaç d u yacaktı r ve -hane-halkı tasarrufl a rı n ı n d ü ş ü k ol ması ve ABD fi rma l a rı n ı n ka r payl a rı n ı n aza l ması neden iyle- sermaye kıtl ı ğ ı gerçek bir prob lem h a l i n e gelebi l i r. Ameri ka n sanayi çoğ u temel önemde alanda (örneğ i n otomobil, tel evizyon, ev aletleri nde) ü reti m avantaj ı n ı kaybettiği için, A B D (otomobilde o l d u ğ u g i b i ) h e m yurtd ışı piya sa l a rd a güç kaybetmiş, hem de ayn ı za manda ü l keyi bu türden ya bancı ürünler isti la etm i şti r. İthal ed ilebi lecek yen i, yü ksek ma l iyet l i h a m maddel erden dolayı, yü ksek tekn oloj ideki b u g ü n kü üstü n l ü ğ ü n dolar hacmi ndeki diğer kayı pları aştı ğ ı açık o l m a d ı ğ ı için, tica ret dengesinde açı k 1 970'1erin s ü regelen b i r problemi ol maya deva m edebi l i r. Fa kat ödemeler dengesi ndeki açıklar tica ret dengesi ndeki a ç ı kl a rd a n d a h a büyü k o l d u ğ u nda, yurtd ı ş ı n a yat ı r ı m l a r ı n geniş lemesi n i n, a n ca k daha önem l isi d ü nya n ı n bi rçok yerinde Ameri ka n aske ri va rl ı ğ ı n ı n yü ksek mal iyetleri açı kları daha da a rtı rmak tad ı r. 1 970'1eri n baş larına kad a r u l uslara rası rezerv pa ra olarak doların ku l l a n ı l ması -d iğer ü l keleri n elde aşı rı dolar b u l u n d u rma istekl i l i kleri- ABD'n i n öd emeler dengesi d i s i p l i n i n e ta bi o l m a d ı ğ ı a n l a m ı na g e l mekteyd i . Fakat ABD 1 973'te sert bir ş o k yaşadı, ya l ı n -hatta sem bol i k olara k daha büyük- gerçek, Ameri ka l ı tu ristleri n yurtd ı ş ı n d a ken d i fatura l a rı n ı n öden mes i n d e ote l i n ve
U LUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
263
esnafı n dolar ka b u l etmeyecekl eri n i keşfetmeleriyd i . Dolar büyü s ü n ü kaybetti ve artı k d ü nya n ı n pa ra standard ı olamaya b i l i r. Ja ponya'n ı n d ü nyada ki egemen e ko n o m i k g ü ç olara k A B D'n i n ye ri n i a l ı p a l mayacağ ı kuşku l u d u r. M u kayesel i b ü y ü m e ora n l a rı hesa plana b i l i r (bu ora n l a r 1 960- 1 970 a rasında Ja ponya' da % 1 O, ABD'de %3'tü) ve sembo l i k d eğeri büyük bu olay gerçekleşebi l d iğ i nde g e lecekteki kesişim n o ktası b u l u na bi l i r. 'Dış kaynaklı' siyasal olayla r nedeniyle ayrıca kesti rim hatası söz kon u s u o l a bi l i r, ç ü n kü örneğ i n petrol ve enerji fiyatlarında değ i ş i m b i r gelişme eğri s i n i n eğ i m i n i ayn ı ölçüde değiştireb i l i r. Yine de d ü nyada Ameri ka'n ı n e kon o m i k egeme n l i ğ i n i n tepe noktasına u laştı ğ ı ve 20. yüzy ı l sonu nda ABD'n i n, yaş l a n a n bir rantiyer g i bi, İ kinci Dü nya Savaşı'ndan sonras ı n ı n barışçıl orta m ı nd a elde ettiğ i d ı ş kaza nçlar sayesinde geçi m i n i ken d i şi rketle ri n i n yatı rı m l a rı n d a n sağlayacağ ı d uyg usu deva m etmektedir. Di ğer ü l keler, b i l hassa 'Üçüncü Dü nya ü l keleri ', petrol ü reten ü l ke ler g i bi, bu yatı rı m l a rı kontrol edecek ad ı m l a r atı l madan d uru m u n bu şekilde uzun s ü re deva m etmesi ne izin verecekler m i d i r? Dünya yönetimi. Samuel H u nti ngton 1 966'da yazd ığı fa kat 2.000 yıl ı n ı baz a l d ı ğ ı açıklamasında İ ki nci Dü nya Savaşı'ndan son raki 30 yı l l ı k dönemin u l u s l a ra rası politikası n ı n egemen özel l i ğ i n i n ne ABD'n i n Kom ü n ist ü l ke l erle ka rşı ka rşıya gel mesi ne de g e l i ş m i ş ve azgelişmiş ü l keler a ra s ı n d a ki geri l i m l er old u ğ u n u, ak s i n e bu genişlemeci hareketin ABD'yi Avru pa'n ı n "Asya, Afri ka ve hatta Lati n Ameri ka'daki etki s i n i n aza l masından sonra ortaya çı ka n boş l u ğ u d o ld u rmaya" yöneltmesi olduğ u n u bel i rtir. İ n g i l izler, F ra n sızlar ve H o l l a n d a l ı l a r G ü n eyd oğu Asya'nın, İ n g i l izler Orta doğ u ' n u n ve Arja nti n'in, Fransızl a r Kuzey Afri ka' n ı n neredeyse ta mamen d ı şı n d a ka l m ı ştı. "Avru pa'n ı n g ü c ü n ü n aza l ması ile Ame r i ka n etki s i n i n (siyasa l , i ktisadi ve askeri) genişlemesi ele ele g itti". B u n u n l a bera ber, 2 .000 y ı l ı nda Ameri kan hegemonyası da ğ ı l m aya başlayacaktı r. H u nti ngton bu s ü reci şöyle bet i m ler: . . . son 20 y ı l d ı r ge l i ş m i ş o l a n Amerika n d ü nya siste m i 2 . 000 b i r yı l ı n d a çöz ü l m e ve düşüş d u ru m u n d a o l aca kt ı r. M evcut d ö n e m d e Avru pa' n ı n etkisi n i n yeri n i A m e ri ka' n ı n etkis i n i n a l m ası g i b i , 2 0 . yü zyı l ı n son çeyreğ i n d e A m e r i k a n g ü ç zayıflayacak v e b u boşl u k başka ü l ke l e r ta rafı n d a n d o l d u r u l a c a kt ır . B u b a k ı m d a n ege m e n b i r r o l oynaya ca k ü l kele r a ra s ı n d a Asya a n a ka ra s ı n d a Ç i n , G ü -
264
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
n eydoğu Asya' d a E n d o n ezya, Lat i n Amerika'da B rezi lya yer a la ca ktı r, fa kat O rtadoğu'da v e Afrika' d a h a ngi ü l ke n i n y e r a l acağı n ı b i l m iyoru m . ( N i speten b a r ı ş d o l u ) Avru pa i m p a ratorl uğu n u n so n u n d a k i n d e n fa rklı o l a r a k, Amerika n etkisi n i n zayıfl a m a s ı b i rçok m ü ca d e l eyi bera b e r i n d e get i recekt i r, ç ü n kü o rtaya ç ı kma kta o l a n güçler ve ABD a rası n d a ki i l işki ( d eğe r l e r ve k ü l t ü r b a kı m ı n d a n ) A B D v e Avr u pa l ı g ü ç l e r a rası n d a ki n d e n ç o k d a h a az ya k ı n b i r i l işki ola ca kt ı r; v e ç ü n k ü A B D v e Avru pa' n ı n ü ç ü n c ü b i r g ü ç karşısı n d a k i orta k ç ı k a r l a r ı Sovyet l e r B ir l iği karşısı n d a k i b i rl i kte l i k l e r i n d e k i o rta k ç ı k a r l a rd a n d a h a az olacaktır. 'Amerika n d ü nya d ü ze n i' n i n çöz ü l ü ş ü n e eşlik eden m ü ca d e l e l e r b u m ü c a d e l e l e r d e yer a l a n d evlet l e r i n siyasa l g e l i ş m e l e ri üzeri n d e kapsa m l ı gü d ü m l eyici etki lere sa h i p o l a ca kt ı r . Bu m ü c a d e l e l er, gerçekte, m u hte m e l e n u l usa l bütü n l ü k ve k u r u m s a l ge l i ş m e n i n sağl a n m a s ı n d a temel b i r r o l oynayaca ktı r. Ayn ı z a m a n d a , Amerika n siya sal siste m i n i n zayıfl a m a s ı A m erika n politikayı ma hvet m e ve y ı k ma eği l i m i n d e o l acakt ı r . Amerika n siyasal sistem i m p a ratorl u ğ u n kaybed i l m e s i n e Dörd ü n c ü C u m h u riyete g ö r e başa r ı l ı b i r b i ç i m d e m u hte m e l e n d a h a az uyu m sağlaya b i l i r. 16
B u n u n la bera ber, 1 970'1eri n orta l a rı nda, 2.000 yı l ı nd a n çeyrek ası r önce bu çözü l m e s ü reci zaten deva m etmekteyd i . G ü n eydo ğu Asya'da ABD'n i n etkisi, H i nd i ç i n 'den H i n d ista n'a kad a r, h ızla zayıfla m aya baş l a d ı . ABD 1 960'1arın orta l a rında Kongo'da ki kısa b i r h a m l e n i n a rd ı nd a n Sah ra Çöl ü' n ü n g üneyi nden neredeyse ta ma me n çeki l m iş görü n mekteyd i . Ortadoğ u'da, Arap d ü nyas ı n d a ki etki kon usunda Sovyetler Birliği'yle i n i ş l i ç ı kı ş l ı b i r d urum yaş a n ı rken, 1 973 Ara p-İsra i l Savaşı'nda ortaya ç ı ka n temel gerçek bağ ı msız a ktörler olara k bu ü l keleri n özerkl i kl eri ve güçleri n i n a rtması -petrol ü reten ü l kelerin ittifa k içinde d ü nya petrol a rzı n ı siyasal ka rarlar a racı l ı ğ ıyla d üzen lemeleri- i d i . 1 956'da -Süveyş krizi yı l ı nda- İ n g i ltere ve F ransa M ı s ı r'd a ki rej i m i yıkmak için gizli ce İ s ra i l ' l e orta k eylem yaptı l a r (sadece ABD' n i n engel l emesiyle ka rş ı laştı lar); fa kat 1 974'te önde gelen Batı l ı g ü çlerden h içbiri için 'ga m bot d i plomasisi'* a rtı k d ü ş ü n ü lebi l i r bir seçenek değ i l d i . 1 6 Sa muel P. H u ntington, "Pol itical Development and the Decline of the
American System of World Order", Toward the Year 2000, ed. Da niel Beli (Baston: Houg hton Mifflin, 1 968: 3 1 6). ' Bir ü l keye karşı savaş gemileri n i n ve donanma gücünün siyasi baskı yap-
ULUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
265
H u nti n gton Ameri kan hegemonyas ı n ı n n i ç i n zayıfla m aya baş layaca ğ ı n ı 'geriye d ö n ü k' bir ba kı ş l a açıklamam ıştı r. Bir za m a n l a r Andre M a l ra ux'n u n bel i rttiğ i g i bi, Ameri ka l ı l a r bir 'em perya l ta rz'dan yoks u n d u r ve b i r i m pa rato r l u ğ u asla yü rütemezler. La ki n, Denis B rog a n ' ı n çok d a h a önce 1 952'de söyled i ğ i g i bi, ABD'ye her za m a n "her şeye g ü cü n ü n yettiği miti" yol göstermiş tir. Amerika ken d i n i Tan rı'n ı n -büyük ve m u azza m kıta n ı n Kendi ta rihsel tasarı m ı n ı n giderek vücut bulacağ ı sa h n e o lacağ ı n ı d ü şünen- sarı ş ı n çocuğu o l a ra k görmüştür. Amerika l ı l a r her za m a n ' e n büyük' v e ' e n i y i ' o l d u l a r v e enerj i l eri, tı pkı Asya l ı v e T ü r k ka v i m lerin Avrasya bozkı rları n ı n üzeri ne çökmeleri ve Ortado ğ u ' n u n kla s i k savaşçı i m pa ratorl u kl a r yaratması g i bi, ABD d e 20. yüzy ı l orta larında olağand ı ş ı sı nai g ü c ü n ü [her yere] taşıd ı . " H e r şeye g ü c ü n ü n yettiği m iti" i l k kez 1 952'de, A B D Kore'de fi i l e n yen işemed i ğ i n d e sars ı l d ı . ABD 20 yı l son ra Vietnam'd a o n u r kırıcı bir yen i l g i yaşa d ı . Vietna m Savaşı i ki şekilde bir darbe idi. B u yen i l g i b ü y ü k b i r ü l ke n i n g ü c ü n ü k ü ç ü k b i r ü l keye karşı o n u n i radesine rağmen ku l la n a mayaca ğ ı n ı gösterd i : hem ABD'de h e m d ü nyada ka m u oyu v e Kom ü n i st g üçlerin m u htemel m i s i l leme teh d i d i A B D ateş g ü cü n ü n Hanoi'yi ta mamen yıkmak için kulla n ı l ma s ı n ı engelledi; dolayısıyla b u s ı n ı r l ı güç ve h a l kı n ra hatsız o l d u ğ u bir rej i m i d estekleme n i n siyasa l dezava ntaj l a rı ABD'n i n politikas ı n ı fi i l e n sekteye u ğ ratt ı . B u savaş ü l ke içinde büyük b i r protesto v e hoşn utsuzl u k dalgası na, ü l ke n i n v e hala ka psa m l ı etki lere sa h i p otorite kuru m la rı n ı n sorg u l a n ması na yol açtı. B i r ü l ke n i n testi, bu yazı n ı n ilk kı s m ı nd a da bel i rttiğ i m g i bi, sa vaşta küç ü k d üşmeme yeteneğ i d i r ve ABD son ra ki ı O y ılda Viet n a m 'a m ü d a h a lesi n i n etki leriyle boğ uşmak zoru ndad ı r. F a kat m u htemel görünen şey, herha n g i bir başka n ı n retoriğ i n e rağ men, Vietna m'da ki d eneyi m i n ABD'ni n kendi 'iradesi n i ' em poze etm e ve herhangi b i r g ü ç testi nde ya da d ü nyada kendi g ü c ü n e ka rşı herha n g i b i r meyd a n o k u m a d a güç ku l l a n ma ka b i l iyeti n i fi i l e n s ı n ı rlayaca ğ ı d ı r. V e 'irade' v e güç tehdidi olmadan h ege-
m a k am acıyla ku l l a n ı l d ı ğ ı b i r güç gösterme pol itikası . . . u l uslararası an laş mazl ı k olması halinde savaş olması yerine deniz gücünün, bölgesel ya da yetki sel alanda diğer devleti uyarmak adına ku l l a n ı l ması. https://www.gencdiplomatlar.com/masa lar/gam bot-di plomasisi g u n boat-diplomacy.htm l
266
KAPİTALİZMiN KÜLTÜREL ÇELiŞKİLERİ
manya m ü mkün değ i l d i r. B u ned e n l e, son ra ki on yı l l a rd a ABD' n i n siyasa l ve ekono m i k neden lerle d ü nya g ü cü n ü n merkezi nden çeki ld i ğ i n i göre b i l i riz. Yen i bir d ü nya sistemi n i n h a n g i biçi mi kaza n a b i l eceğ i n i söyle mek zor olabi l i r, çü n kü b u öne m l i ölçüde, bi l hassa sonraki 1 O yı lda, ihti m a l lere, ya n i Kom ü n i st Çin'de sonra ki siyasa l kuşağa ve önde gelen Kom ü n i st güçler a ra s ı n d a ki açık çatı şma veya uzlaş ma ihti m a l i ne, Lati n Amerika'da -ABD'n i n ve g ü c ü n büyük ölçü d e ya rıküredeki hegemonyaya odakla n mas ı na yol açacak- arta n siyasa l hoşn utsuzl uğa ve H i n d ista n 'ı n siyasal ist i krarı na, Kom ü n i st güçlerin Akden iz'de yayı l ma s ı n a ve Ortadoğu'da barış dengesine bağ l ı d ı r. B u n l a r ı n tü m ü birer problemd i r. ABD öngörülebi l i r b i r gelecekte hala üstün g ü ç o l a bi l i r, fa kat i ster özgeci, Wi lsoncu 'dü nya polisi' ister katı, ya n i g ü d ü m l eyici 'ka pita l i st i kti sadi egemen l i k' olsun, o yine de hegemo n i k bir g ü ç olamaz. Siyasal i st i kra rı n ı s ü rd ü rmede yeteri n ce zorl uklarla ka rşı ka rşıya d ı r -son raki yazıda bu zorl uklar ta rtışı l ma ktad ı r. ***
1 970'1eri n en d i kkat çekici özel l i ğ i -i kti sadi ve sosya l problem lerin çokl u ğ u ve topl u m la r ı n b u n l a rı çözmekte zorl a n m a l a rı neden iy l e- m u htemelen ye rleş i k u l usal top l u m ları pa rça layacak merkez kaç g üçler olabi l mesid i r. 1 975- 1 985 aras ı n d a ki 1 0 yı l l ı k dönemde B i rleşi k Kra l l ı ğ ı n, İskoçya'da olduğu g i bi, uzu n s ü red i r uykuda olan sığ ve Westminster'd a n bağ ı msızl ı k -bil hassa eko n o m i k bağ ı msızl ı k- ta lep e d e n m i l l iyetçi duyg u ların yükselmes i s o n u c u n d a pa rça l a n d ığ ı n ı görmekteyiz. Yugoslavya'da, Federa l C u m h u riyet'in, kurucu c u m h u riyetler a rası ndaki mevcut geri l i m ler yüzü nden, Tito'n u n ö l ü m ü n den sonra b i r l i ğ i n i koruyu p koruya mayaca ğ ı a ç ı k d eğ i l d i r. Çin'de, g ü ç l ü bir siyasal a ltya p ı n ı n ol ma ması -çü n kü ne Parti n e de ord u bugün yeteri nce otoriteye sa h i pti r- yen i bir otorite ortaya ç ı k ı n caya kadar yen i bir bölgeci l i ğ i n, askeri bir d i ktatörl ü ğ ü n veya yen iden ca n la n d ı r ı l a n kültür devri m leri n i n acımasız, değ işken savru l m a l a rı n ı n gelişmes i n i teşvi k edebi l i r. Sovyetler B i r l i ği'nde, veri m l i l i ğ i n d ü ş mesi, büyük, kom p le ks b i r topl u m u yönetme zorl uğu ve en önem l isi etn i k ki m l i ğ i n d a h a fazla ö n e ç ı kması ve Beyaz Rusların (farklı d oğ u m ora n l a rı nedeniyle) U krayn a l ı l a r, Özbekler v e diğer azı n l ı kl a r ka rşı s ı n d a ki ora n l a rı n ı n d eğ i ş mesi, hepsi m uazza m siyasa l geri l i mler
U LUSAL BİR KRİZDE GEÇİCİ VE KALICI FAKTÖRLER
267
ya rata b i l i r. Ta h ı l ü reti m i n d e büyük a ksi l i klerin yaşa n d ı ğ ı H i n d i s ta n b i r ölçüde ka l a ba l ı k b i r topl u m u yönetme zorl u ğ u , b i r ölçüde petrol fiyatlarında hızl ı artı ş ı n enerj i ve suni g ü bre i m ka n l a r ı n ı azaltması, b ü y ü k ölçekl i ka rı ş ı kl ı kl a r nedeniyle kes i n l i kl e idare ed ilemez h a l e gelebi l i r. İta lya ve Büyük B rita nya'da ça l ışma haya tıyla i l işki l i soru n l a r, d ü ş ü k veri m l i l i k, tica rette ve ödemelerdeki büyük dengesizli kler ve çift h a n e l i enflasyon i ki ü l keyi d e u l usal ifl a s ı n eşi ğ i n e -ve kutu plaşmış top l u msal çatı şmalara- geti reb i l i r. ( B i r öngörü d eğ i l sadece bir olası l ı k olan iç ka ra rtıcı) bu senar yoyla kıya s l a nd ı ğ ı nda ABD'n i n koş u l l a rı n i s peten parlak o l a b i l i r. ABD -bir bedel ka rş ı l ı ğ ı nda- i kti sadi bağı msızl ı ğ ı n ı büyük ölçüde sağ l aya b i l i r. Temel i ktisadi problem enflasyon bel l i ölçüde kont rol altına a l ı n a bi l i r. Temel sosyoloj i k güçl ü k, bu kad a r fazlasıyla bi reyci b i r mizaca ve dolayısıyla b u rj uva arzu l a ra sa h i p olan ABD'n i n kol l e ktif çözü m leri asla ta m o l a ra k başaramayaca ğ ı veya özel kaza n c ı n a ksi yönde b i r ka mu s al ç ı ka r fi kri n i kol ayca ka b u l ed i l mesi n i engelleyeceğ i d i r. 1 7 S o n o l a ra k, ABD'n i n -veya demok rat i k bir yöneti m i n - ken d i problemleri n i h a l l etme yeteneğ i n i n yöneti cileri n b i r 'ka m ucu eko n o m i ' fi kri ne ulaşma yeteneğ i n e bağ l ı old u ğ u n u öne sü receğ i m . V e a rt ı k bu meseleye geçeb i l i riz.
17
Bir Ameri kan 'bu h ra n dönemi' soru n u n u Amerikan tari h i ve beklenti ler bağ lamında "The End of American Exceptionalism" adlı makalemde ince led i m (The Pub/ic lnterest, no. 40, Sonbahar 1 975).
B Ö L Ü M .
KAM U C U EKONOM i : MALİ SOSYOLOJ İ VE Li BERAL TOPLU M UZERI N E .
..
.
1 Klasi k i ktisat geleneğ i nd e i ki i ktisadi etki n l i k a l a n ı vard ı r. Çiftli kler d a h i l , piyasada a l ı n ı p satı l ma d ı kları için ürün leri ne değer biçil me yen ev ekonomisi va rd ı r (ev kad ı n ı bir ücretli ça l ışan d eğ i l d i r; çift l i kte ü reti l e n ürün her za m a n Gayri Safi M i l l i Hası la içinde ölçül mez) . Ve mallar ve h izmetleri n d eğeri n i n parasa l a l ı şveriş içinde tesc i l ed i l e n fiyatlara göre ölçüldüğü piyasa ekonomisi va rd ı r. Fakat a rt ı k ayrı ca, i kisinden d a h a ö n e m l i olan, son 25 yı l d ı r öne çı kmaya başlaya n ve sonraki 25 yı l d a daha temel önemde rol oynayacak b i r üçüncü sektör vard ı r: kamucu ekonomi.1 Aşağ ıda
1
'Ka m ucu e konomi' terimi 1 920'1erde yayg ın olarak ka m u m a liyesiyle bağ la ntı lı problem lerle ilg i lenen Alman ve Avusturya l ı sosyoloj i k i ktisatçılar ta rafı ndan kulla n ı l m ıştır. Ünlü Avustu rya l ı i ktisatçı Friedrich von Wieser 1 924'te yayı nlanan özg ü n maka l esinde şöyle yazar: "Ka m u ekonomisin den ulusal ev ekonomisi olara k veya, daha doğrusu, kır ekonomisi, şeh i r ekon omisi y a da genelde ka mucu ekonomi olarak söz etmek yayg ı n d ı r . . . kam u ekonomisi esasen bir ortak harca malar ekonomisidir; aslında o, her ne olursa olsun, özel ev ekonomisine benzer ve bu ölçüde, mevcut ka mu cu ekonomi teri mi uygunsuz değ i l d i r", F riedrich von Wieser, "The Theory of Public Economy, Classics in the Theory of Public Finance, ed. Richard A. Musgrave and Alan T. Peacock (New York: St. Martin's Press, 1 964).
270
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
açıklayaca ğ ı m neden lerle, 'ka m uc u ekonomi' teri m i n i , a i l e prob l e m l eriyle ve b i rl i kte yaşamayla bağ la ntı l ı sosyoloj i k çağ rı şı m la rıyla, 'ka m u m a l iyesi' veya 'ka m u sektörü' g i b i daha nötr teri m le ri n ye ri ne ku l la n mayı terc i h ediyorum. Ka m ucu ekonomi, devlet bütçesinde ifade ed i l d i ğ i biçim iyle, d evleti n g e l i rl eri ve giderleri n i n idaresi d i r. Daha genelde o, özel a rzu ların değ i l , ka musal i htiyaçları n ve ka m usal a rzu l a r ı n ka rşı l a n m a s ı n ı n fa i l i d i r. O topl u m d a ki siyasa l g üçleri n tesci l i n i n a l a n ı d ı r. Sosya l i st b i r i kti satçı Rudolf Goldscheid'in 6 0 yı l önce yazd ı ğ ı g i bi "bütçe devl eti n tüm ya n ı ltıcı ideoloj i l erden soyu l m uş i s kele tid i r". La kin olağandışı gerçek, ka mucu eko no mi h a kkında h i ç b i r sosyoloj i k teoriye sa h i p ol mayı ş ı m ızd ı r. Kapsa m l ı b i r e v ekonomi si teorisine sa h i biz. Aristoteles'in Politika ad l ı eseri gerçekte "ev ekonomisi teorisi" i l e başla r: oikonomia veya ev yöneti m i o n u n ev ekonomisi, politi k i ktisat ve her birine uyg u n i l keler üzeri ne tar tışması n ı n tem e l i d i r. Piyasa ekonom isiyle i l i ş ki içinde b i r fi rma teori si ne, tüm piyasa ların açı kl ı ğ ı n ı izah etmek içi n bir genel den ge teori s i n e ve John Locke ve Ad a m Smith'in yazı larında bir fel sefi meşrul aştırma l a r bütü n ü n e -a l ışveriş i n ka rş ı l ı kl ı l ı ğ ıyla bi rey sel fayd a n ı n a rtması tezi ne- sa h i biz. Fa kat ekonomi ve ka m u ma l i yesi pol iti kası h a kkında hiçbir bütünsel teoriye, kesi n önemde sorun o l a n verg i le n d i rme kon us u n d a s ı n ıfl a r ve top l umsal g ru p l a r a rası n d a ki ya pısal çatışmaların sosyolojisi ne, top l u m d a ka mu cu ekonom i n i n merkezi l i ğ i ne daya l ı b i r ad i l böl ü ş ü m teorisi gel iş tirmeye ça l ı şan h i ç b i r siyaset fel sefesi ne ( b u n u n ya kı n dönem istisnası J o h n Rawl s'tur, fa kat hiçbir sosya l i st yazarın b u yönde bir g i ri ş i m i yoktur) sah i p d eğ i l iz.2
2 Richard Musgrave'e göre "İktisatçılar tüketici haneler, fi rmalar, kooperatif
ler, sen d i kalar ve ekonomideki diğer karar birim leriyle i l i ş ki l i problemleri i n celeyen teoriler form üle etmek için büyük za man ha rcad ı l a r. B u n l a rın çoğ u a raştı rı l a b i l i r olmaya deva m etse de, zaten bu problem leri a raştı ra cak o l d u kça uyg u n bir çerçeveye sahip ol makla ifti har edeb i l i riz. Bu tür den hiçbir başarı n ı n m üteka b i l bir ka m u sektörü teorisi gel iştirmeyi a maç layan geçici bir girişim olduğu iddia ed i l emez" (a.g.e., s. 4). O n u n çalışmasından beri 'mali pol iti ka' kon usundaki a raştı rma ların m i k tarı g iderek a rtma ktad ı r, en d i kkate değer olanları Aaron Wildavsky' n i n The Politics of the Budgetary Process [Bütçe Yapma Süreci Politikası] (Boston: Little, Brown, 1 964) ve Wi l l ia m N i s kanen'in Bureauracy and Representative
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
271
B u ev e konomisi, piyasa e konomisi ve ka mucu ekonomi ay rı m l a rı n ı n ve o n l a r ı n her b i ri n i n temel i n i ol uştura n i l keleri n i leri sanayi top l u m l a rı n ı n temel siyasal ve sosyoloj i k i ki lemleri n i an l a m a k için temel önemde old u ğ u n a i n a n ıyoru m. ***
B i r ev ekonom i s i n i n doğası orta klaşa paylaşılan şeyleri -eve ait m a l l a rı, köy mera s ı n ı , şehrin orta klaşa savu n u l ması n ı - içerir ve orta m zoru n l u olara k m a l l a r kon usu nda orta k b i r a n l ayışa u laş mayı gere kti rir. Fa kat ev eko n o m i si b u n d a n fazlasıd ı r. Aristote les'i n Politika a d l ı eseri n i n 1. Kita bı n ı n 1 3 . Böl ü m ü nd e tespit ettiği g i bi "ev yöneti m i işi ca nsız m ü l kl erden ziyade i n s a n l a rla i l g i l id i r; o (servet o l a ra k a d l a n d ı racağ ı m ız) m ü l kiyet i n iyi d u r u m u n d a n ziya d e i nsa n l a rı n iyi d u ru m uyla i l g i l id i r . . . " Antik d ü nyada teri m i n modern a n l a m ı nda hiçbir iktisadi i l ke yoktu.3 Ev ekonomisi n i n amacı ku l l a n ı m a maçl ı ü reti m, ke ndi
Government [Bürokrasi ve Temsili Yönetim] (Ch icago: Aldi ne, 1 97 1 ) a d l ı ki ta plarıdı r. Bu türden araştı rma lar büyük ölçüde, ağırlıklı olara k bü rokratik birim lerin davranışına vurguyla, bütçe hazı rlamanın 'iç' pol iti ka n ı n ya pı m ıyla ilişkisiyle i l g i l en m işler, fa kat bu soru n ların i ktisat politikası ve sosya l politikayla ya da top l u m daki gruplar üzerindeki etki lerle bağ ı n ı ortaya koymaya çalışmamışlard ı r. Bir 'mali politika n ı n sosyolojisi'ni gel i ştirme yön ü ndeki en tutku l u g i ri şim O'Connor'a a itti r (Devletin Mali Krizi, New York: St Martin's Press, 1 973). O'Con nor Ma rksist bir bakış açısından yaza r: "Ka m u harcamaları n ı n hacmi ve kom pozisyo n u ve gelir yükü n ü n dağ ı l ı m ı piyasa n ı n yasa ları tarafından belirlenmez, a ksine sın ıflar ve gruplar arasındaki topl u msal ve i ktisadi ça tışmaları ya nsıtır ve bu çatışmalar tarafından belirlenir", ( s. 2). Bu kitap, şaş ı rtıcı bir biçimde, ma kro konfig ü rasyonların şeki l lenmesinde ka m u ma l iyesi nin merkezi önemde rol ü m eselesiyle boğ uşan çok az Ma rksist g i ri şimden b i ridir. Argümanına i l i ş ki n aşağ ıdaki tartış mamdan açıkça görü l e ceğ i üzere, o n u n izah larıyla i l işki l i ciddi çeki nceleri m var. La kin yine de o n u n çabalarından ve okumaları ndan, öze l l i kl e önerdiği Goldscheid ve S h u m peter oku m a larında n epeyce ya rarlandım. 3 Bu arg ü m a n ı n bir açımla ması içi n, bkz. M. 1 . Finley, The Ancient Economy (London: C hatto and Windus, 1 973). P rofesör Fin ley şöyle yaza r: "[Alfred] Marsha l l ' ı n kita b ı n ı n başl ığı ( İktisadın İlkeleri) Grekçeye veya Latinceye çev rilemez. Ne de emek, ü retim, sermaye, yatırım, gelir, sirkülasyon, ta lep, gi rişimci, fayda gibi temel teri m l er en azı ndan i ktisadi analizin gerektird i ğ i soyut b i ç i m d e çevri leb i l i r. B u n u vurg u l arken Anti kçağdakilerin Moliere'i n kara kteri b i l g i sahibi olmadan konuşan Bay Jourdai n'e benzed i ğ i n i değ i l ,
272
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
ken d i n e yetebil meyd i. B i r şeyi n uzma n laşmayla veya i ş bö l ü m üyle d a h a iyi ya pı l ı p ya pıla mayacağ ı n ı hesa pla maya yönel i k h i çbir çaba yoktu. Za naatka r veya usta s i pariş üzeri ne, özel b i r m ü şteri i ç i n ü reti r, soyut 'tü keticiler' veya piyasa için genel ü reti m ya p makta n ziyade m ü şteri n i n beden i n i n öze l l i klerine ve ka l ı bı n a uyg u n el bise d i ker. B ö l ü ş ü m i l kesi basittir. H a n e n i n reisi zoru n l u ka rarları veri r, fa kat masada basit bir payla ş ı m va rd ı r. H i ç kimseye katkıd a b u l u n d u ğ u şeyle e ş i t oranda yiyecek veri l mez (as l a n payı n ı h a n e reisi a l a b i l se bile aynı uyg u l a m a onun için de geçerl i d i r) . Her birine sadece ihtiyaçlarına göre veri l i r. D üzen leyici fi kir ihtiyaçlard ı r. Ari stotel es'e göre i n s a n l a r ı n d o ğ a l i htiyaçları vard ı r: yeterince besin, elbise, barın ma, hasta l ı k sı ras ı n d a ba kı l ma, cinsel i l i ş ki, dost vb. Fakat biyoloj i k köke n l i olan bu i htiyaçlar s ı n ı r l ı d ı r ve d oyu r u l a b i l i rler. Evi yönetme sanatı, hem hane h e m d e pol it i k i ktisat için, bu doğa l i htiyaçl a r ı n gözet i l m e s i n i gerekti ri r. Ed i n m e s ı n ı rl ı d ı r ve ev h a l kı n ı n a maçları (ya n i doğal i htiyaçlar) tarafı n d a n bel i rlen i r. Aristoteles s ı n ı rsız, ya n i büyük ölçüde ben c i l parasal kaza nca yön e l i k olan ed i n m eyi chremastis tic [servet] olara k a d l a nd ı rı r; servet ed i n me kesi n l i kle s ı n ı rsız ol ması neden iyle 'doğ a l değ i l'd i r. (Grek yazı n ı nda chremata kökü n ü n şeyler a n l a m ı na geld i ğ i n i n bel i rt i l mesi gereki r.) B i r piyasa ekonom i s i n d e, 'tü ketic i n i n egem e n l i ğ i i l kesi' tara fı ndan ta n ı m la n a n bir ekono m i d e ü reti lebilecek şeyler tüketiciler o l a ra k b i reyler veya h a n e l eri n kendi beğenileriyle uyu m içinde a l d ı kl a rı top l a m ka ra r ta rafı n d a n belirlenir. Ka pita l i st bir -özel veya d evlet- piyasa e konomisinde bu tür ü reti mden elde ed i l e n ka za n ç l a r kişisel veya özel tüketi m amaçlı ku l l a n ı l maz, a ks i n e d a h a
a ksine gerçekte bir 'ekonomi'd e n v e daha güçlü bir şeyden yoks u n o l d u kla rını, birl i kte 'ekonomi' olarak adland ı rd ı ğ ı m ız şeyi oluşturan kavra msal un surlardan yoksun o l d u klarını öne sürmekteyim. Kuşkusuz, onlar ta rım ve tica ret ya pıyo r, mal ü retiyor, maden çı karıyor, vergilendiriyor, para bası yor, biriktiriyor ve borç veriyorlardı, ka rlar ya ptılar veya g i rişim lerinde ba şarısız oldular. Ve kon uşmaları ve yazı larında bu faal iyetleri tartıştılar. Bu n u n l a beraber, onların ya pmadı kları şey, bu özel faal iyetleri bir birim için de, [Ta lcott Parsons'ın terim leriyle] "top l u m u n farkl ılaşmış bir alt-sistemi" içinde kavra msal olara k bir araya getirmekti. Kend i progra m ı nda amacı bilgi dallarını kod l a m a k olan Aristoteles İktisat üzerine bu eksikliği gider mek için yazm ıştı r" (s. 2 1 ) .
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
273
fazla tüketiciye daha fazla veya daha ucuz ürün sağ l a m a k a macıy la ü reti m eki pm a n l a r ı n a yen i d e n yatı rı l ı r. Özel g i rişi mci b i r eko nomide sermaye n i n ku l la n ı m ıyla i l g i l i bu t ü rden ka ra rları bi reyl er en iyi geti ri kon u s u n d a ki değerl endi rmeleriyle uyu m içinde a l ı r l a r; 'ka m u sa l g i rişi mci e kono m i ' de bu t ü rde kararlar seçi l m işler ya da devlet görevl i leri ta rafı n d a n a l ı n ı r. Piyasa ekonom i s i n i n , ta ri h sel o l a ra k modern özel ka pita l izmin doğ uşuyla i l i ş ki l i olsa da, bir mekanizma olara k mecbu ren bu s i stemle s ı n ı r l ı olmad ı ğ ı n ı n kavra n ması öne m l i d i r. En rico Barone ve daha sonra Oska r Lange g i bi yaza rlar bir 'sosya l ist piyasa eko nomisi'nin kes i n l i kle m ü m kü n o l d u ğ u n u ve piyasa n ı n sosya l izm altında -işleyişleri teke lle r veya ol igopol ler ta rafı nd a n sistematik olara k çarpıtı lan- modern ka pita l izmdekinden daha etki n biçi m d e işleyece ğ i n i öne s ü rd ü l er. Modern piyasa ekonom i si n i n ayı rt ed ici öze l l i ğ i, sosyol oj i k ola ra k, b i r burjuva ekonomisi o l masıyd ı . B u i ki a n l a m a gelmekteyd i: ilk olara k, ü reti m i n gayeleri orta k d eğ i l bi reyse l d i r; ve i ki nci ola ra k, mal ed i n meye yönelten g ü d ü ler i htiyaçlar değ i l arzulard ı r. B u rj uva topl u mda a maçları topl u m açısından birincil önemde o l a n birim devlet değ i l bi reyd i r. B u 1 9. yüzyı l ı n özg ü r l ü k a n layışı idi: o aile, topl u l u k veya devletle i l g i l i 'atfed ilen bağ l a r'da n özg ü r o l m a; ken d i ben l i ğ i n i kend i tutku l a rıyla uyu m içinde o l u şturma ve hatta yeniden o l u şturma demekti. İ ktisadi teri m lerle, her i nsan kendisi i ç i n ça l ı ş m a kta ve tasa rruf ya pmakta, amaçları n ı kendisi beli rlemekteyd i (veya çoğ u kez, orta s ı n ıfta n bi riyse üst s ı n ıfla rın a maçları n ı ta klit etmekteyd i).4 Fa kat, g e n i ş l eyen coğ rafi ufu kl a r g i b i bireyi n i sted i ğ i şeylere i l işkin d u yg u ları da s ı n ı rsız h a l e geld i . B u rjuva top l u mda i htiyacı n 'doyu m u ' n u n temeli olara k biyoloj i n i n yeri n i psi koloj i a l d ı . Deyi m yeri ndeyse, b u rj uva top l u m u n felsefesi n i n faydacı l ı k, hazcı b i r 4 Fakat i ktisadi özg ürlük, b i l hassa 1 834'teki İngi ltere Fakirl i k Yasası refor
m u ndan sonra zorlayıcı bir biçim kazandı. Kil ise yard ı m ı n ı n sona ermesiy le, bil hassa Speenhamland sistemi tecrübesinden son ra, birey bir işe gir mek zorundayd ı, yoksa açl ı ktan ölecekti. T. R. Malthus veya Wi lliam Town send g i bi İ n g i l iz din ada m l a rı bu türden za rarlı aç insanların cezaya ça rptı rılmadığında tem bel ve uyu ş u k, soru m l u l u ktan yoksun insanların var ol maya devam edeceğine inanmaktayd ı . Whig ler, örneğ i n Bu rke 'ka m ucu' b i r topl u m a n l ayışı n ı beni msemekte ve fa kirlerin doyu rulması n ı n ü l ke n i n soru m l u l u ğ u olduğuna inanmaktayd ı.
274
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
zevk ve acı hesabı ol ması, ya d a faydacı l ı ğ ı n kurucusu Bentha m ' ı n katı b i r kavra m olan maks i m izasyo n u icad ı tesad üf d eğ i l d i r. Aris toteles'in teri m leriyle ihtiyaçları n yeri n i arzular a l m ıştır ve a rz u l a r doğa l a rı gereğ i s ı n ı rsız v e d oyu m s uzd u r. (Sermaye b i ri ki m i n i de ğ i l se bile) tüketi m amaçlı biriki m i s ı n ırla maya h izmet eden P ro testa n a h l a k modern b u rj uva topl u md a n kopa rı ldı, geriye sadece hazcı l ı k ka l d ı . İ ktisadi i l ke -etki l i l i ğ i n ve kazancı n rasyonel o l a ra k hesa p l a n ması- uyg u n a raçla r ı n seç i m iyle ü reti m i artı rmak (örne ğin emek ve sermaye n i n en ü retken bileşi mleri n i ya d a görevl er ve işlevlerd e uzma nlaşmayı sağ l a m a k) için işlerl i kteyd i, fa kat sosyoeko n o m i k sistem i ha rekete geçi rmeye başlaya n meka n izma (Sovyet Kom ü n izmi ndeki biçi m i nd e old u ğ u kad a r Batı l ı b u rj uva zideki biçi m i nde de) m üsrif özel arzu l a r ve s ı n ı rsız amaçlar i d i . Ka m ucu ekonomi (fa rkl ı özel a rzu l a ra h izmet etmeye ça l ışan piyasa n ı n a ksi ne) her za man ortak i htiyaçl a rı karş ı l a m a k, bi reyle r i n tek başlarına satı n a l a mayaca kları m a l l a r ve h izmetleri (örne ğ i n askeri savun ma, yol l a r, d e m i ryol l a rı ve benzeri ni) s u n m a k için va r o l m u ştu r.5 Bununla bera ber, son 40 yı l d ı r 3 yen i göreve odak l a n ması ka m u c u ekonom iyi dön üştürm üştür.6 İ l k görev, 1 930'1a rda b i r n ormatif i ktisat politikası ol uştu rmak tı. Büyük Kriz ü l keyi içine d üştü ğ ü krizden sadece idari otorite n i n b i l i nçli eylem i n i n kurtara b il eceğ i n i açı kça gösterm işti. B u n d a n sonra ekonom i n i n yön ü merkezi h ü kü meti n görevi h a l i n e g e l d i . Devlet h a rca m a l a rı i ktisadi faa l iyet d üzeyi n i kontrol etmekte, verg i ve para pol iti kaları yatırı m ı n za m a n l a m a s ı n ı yön l e n d i rmek te, tra n sfer harca m a l a rı sosya l g üven l i k, s ü bva nsiyo n l a r, g e l i r 5
Ka musal m a l l a r v e h izmetlerin kaynağı, teri m i n i ktisatçılardaki kullanım biçi miyle, bireylerin psikoloj i k tercihleri değ i l d i r, ne de grupların ideoloj i k ta lepleri d i r, a ksine ü reti m i n tekn i k ka ra kteridir. B u n l a r kişiler i ç i n bi reysel tercihlere göre böl ü nebi l i r ya da büyük dışsa l l ı kların ka musal eyl emi ge rekti rmesi nedeniyle ortaya çıkan şeyler değ i l lerdir. 6 Hiçbir sü reç bu kadar ani değ i l d i r ve bir sosyoloğun sürekli olarak ta rihçiyi bu bir ölçüde keyfi üç görevi vurg u l aya ra k sinirlendirmesi gerekir. ABD' de büyük ölçekl i devlet eylemi 1 9. yüzyı l başlarında ka nallar, ka m u arazisi ve dem i ryolları gel iştirmek için yap ı l m ı ştı r. Theodore Roosevelt'in tekellerle uğraşması 20. yüzyı l ı n ilk 1 0 yılı nda ekonom iye önem l i bir müdahalenin işaretiyd i. Fa kat 1 930'1ardaki dönüşümü büyük ölçüde h ü kü m etin eko nom iyi idare etmeye başla m a k için başvu rulan bilinçli bir çaba olara k a l ıyo rum; ve büyük şirketlerin Yen i Düzen'e ve Franklin Roosevelt'e şiddetli düşma n l ı ğ ı bu değişi m i n önem i n i n bir göstergesi olarak görülebi l i r.
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
275
payl a ş ı m ı vb. a racı l ı ğ ıyla g e l i rlerin kısmi yen iden d ağ ı l ı m ı n ı etki lemekted ir. Bütün modern pol iti ka l a r genelde bölüşüm, yeniden dağıtım, e kon o m i k isti kra r ve büyü meyle i l iş ki l i d i r. 1 950'1erde ortaya ç ı ka n i kinci görev b i l i m ve teknoloj i n i n fi n a n sm a n ı yd ı . Bu fi nansma n ı n çoğ u askeri teknolojideki d evri m ler a racı l ı ğ ıyla, savu n mayla bağ l a ntı l ı olsa da, daha temel g erçek b i l i m i n merkezi yeri ve -temel b i l i m lerden sistemler a n a l izine, i kti sadi i n ovasyona (örneğ i n b i l g i sayarlar, elektro n i k, o pti k ve pol i merler g i b i bi l i m-temel l i e n d ü strilere), idari ve i ktisadi politi kaya kad a r- onun araştı rma l a rd a sistemati k olara k ku l l a n ı l ması ve uyg u l a n m a s ı idi. B i l i m i n tekno l ojiyle b u bağ ı a rtı k kaçı n ı l mazd ı r. (Fakat sanayi d evri m i boyun ca b u bağ kaç ı n ı l maz d eğ i l d i.) Top l u md a tekn i k ve idari s ı n ıfla r ı n gen işlemesini, büyü me ora n ı ya vaşlayabi l se b i l e, geri çevirmek a rt ı k m ü m kü n değ i l d i r. Bu değiş meler neticesinde h ü kü met doğrudan bi l i m politikasıyla (bi l i m a l a n ı nda t ü m ça l ışa n l a r ı n yaklaşık üçte i ki s i n i n , h e m giderler hem de personel bakı m ı ndan, doğ rudan veya dolayl ı o l a ra k yöneti me bağ ı m l ı o l d u ğ u hesa p l a n d ı ) ve yüksek eğiti mle i l g i len meye baş l a d ı . Kim ve ne kada r eğiti m görecektir; d i pl o m a l ı eğiti me ne kad a r ve hangi a l a n l a rda harcama ya p ı l ması gerekmekted i r -bu a rtı k, harca m a l a r ı n büyü k l ü kleri bakı m ı ndan, bir b i reysel seçim meselesi d eğ i l aksine h ü kü met politikasıd ı r. Üçüncü görev 1 960'1ard a normatif sosya l pol iti kaya bağ l ı l ı ktı. B u vata n d a ş l ı k h a kl a r ı n ı , kon ut ve çevre pol iti kas ı n ı, sağ l ı k h iz metleri ve gel i r d esteğ i n i i çermekteyd i (daha ki bar b i r terim le, bu g ü n ler refa h pol iti kası g ü n leriyd i -fa kat i çeri m leri sadece m u h taçlara ya rd ı m l a s ı n ı r l ı d e ğ i l d i ) . B u n l ar ı n çoğ u aceleyle v e pa rça pa rça uyg u l a n d ı , fa kat ta mamen tasvi p ed i l med i ve halen tasvi p ed i l meyen şey, h ü kü m etin hem temel b i r refah devleti yaratma ya, hem d e aynı za manda bütün iktisadi ve toplumsal eşitsizliklerin etkisini ortadan kaldırmaya ça l ı şması gerektiğ i d ü ş ü ncesiyd i . B u ça ba l a r h ız ı n ı büyük ölçüde kaybetti; doğrusu, henüz d a h a fazlası başa rı la m azd ı . Fakat ta rihsel doruk noktası normatif b i r m a kro top l u m s a l g i rişimde b u l u n u l ması ve ayrıca bu s ü reci n ekseriyetle geriye çevri l e memesid i r. Bu g i ri ş i m ler top l u m için yen i ve derin i ki l e m ler ya ratt ı . Baş l a n g ı çta, bütün soru n l a r ve çatışmalar açı k ve oda k l ı hale geldi. H i ç ki mse piyasa ekonomisine ve sanayi devri m i n e 'ka rş ı ç ı kmasa' d a bug ü n ekonom i n i n yönü, m a l iyetler, köklü çözüml er, önce l i k-
276
KAPİTALiZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERi
ler ve hedefl e r g i bi soru n l a r sosyal pol iti ka n ı n b i l i n ç l i ve üzeri nde tart ı ş ı l a n soru n l a rı haline geldi.7 Ayrıca, ka m u c u ekonomi a rtı k sa d ece ka mu s al i htiyaçların değ i l özel arzuların da ifade a l a n ı h a l i n e gel m i şt i r. Bu g e l i ş m e h ü kü meti n e konomik büyü meyle i l i ş ki l i soru m l u l uğ u veya topl u m kon u s u n da ki farklı topl u msal taleple rin, örneğ i n 'herkes için yü ksek eğiti m'in soru m l u l uğ u biçi m i n i kaza n m ı şt ı r. N eticede, temel ta hsis g ü c ü a rtı k iktisadi o l m a kta n ziyade siyasald ı r. Bu d u rum temel bi r meseleyi, kısıtl a m a l a r soru n u n u ortaya ç ı karmıştı r. Özel a rzu l a r üzeri ndeki i ktisadi kısıtlama b i r i n sa n ı n sa h i p olacağı pa ra veya k u l l a n a b i l eceğ i kred i m i ktarı kon u s u n d ad ı r. Peki, siyasal ta lepler kon u s u n d a ki kısıtla m a l a r nelerd i r? Cha rles Lindblom'un tespiti ne göre "20. yüzyı l ı n büyük m u a m ma l a rı n d a n bi ri, özü nde özg ü r demokrat i k topl u m la rd a ki seç men ler kitlesi n i n oyl a r ı n ı g el i r ve serveti n ö n e m l i ölçüde d a h a e ş i t d ağ ı l ı m ı n ı sağ l a m a k v e ayrıca i nsa n ları n özlem d uyd u kları di ğer değerleri n çoğ u n a ulaşmak için ku l la n m a m a l a rıd ı r . . . Açıkla m a gere ktiren şey, niçin bunu ya pmaya ça l ı şmad ı klarıd ı r". Ben i m i d d i a m a rt ı k b u türden b i r g i ri ş i m i n ya pı lacağ ı d ı r. Şi md iye kad a r ka m u c u e konomi bu türden eyl e m i n etki l i olabileceğ i a l a n o l m a m ı ştır. Fakat g ü n ü m üzde kam ucu ekonomi bir ü ç ü n c ü sektör den fazlasıd ı r; o modern yönetimde d iğer i ki sektör ka rşısı nda g i derek a ğ ı rl ı k kaza n m a ktad ı r. V e ka m u c u ekonom i n i n temel ya n ı merkezi b ütçe, ta hsisleri yeniden d üzenleme v e ayarlama meka n izması olarak devlet g e l i rleri n i n ve h a rca m a l a rı n ı n d üzeyid i r. H ü k ü m e t i n n e kadar v e ki m l e r için h a rcama ya pması gerektiği açı k çası son ra ki 1 O y ı l l a r ı n temel siyasal meselesid i r. Ka m u c u e konom i n i n b i r 'siyasal piyasa' h a l i n e gel mesi 'h iz metleri a rtı rma baskısı'n ı n zoru n l u olara k h izmetleri n masrafl a rı nın borçla n a ra k ya d a verg i l eri a rtıra ra k ka rş ı l a n maya ça l ı ş ı l ması a n l a m ı n a gelmemekted i r. B u ned e n l e, b u rada ka rşı m ıza çı ka n şey, sosya l a n a l izi n yen i merkezi soru n u n u n (Sc h u m peter'i n teri miyle) 'mali sosyo l oj i ' ve s ı n ı f m ücadelesi n i n ye ni a l an ı n ı n verg i
7 B u n u n l a beraber, ayrıca, verg i a n layışında -ve genelde devlet b ütçesin
de- 'geli rler' ve ' ka m u harcamaları n ı n ödenmesi'nden i ktisadi yön lend i r me ve bölüşüm amaçları için mali bir araca doğru gerçekleşen kökl ü dö n ü ş ü m ü n bizzat yavaş ve pla nsız geliştiği ve başla ngıcında b i l i n ç l i bir ka m u pol itikası tartışmasına ta bi olmadığı bel i rti leb i l i r.
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
277
çatışması (çatışma fi kri Ma rx'a aitt i r) o l masıd ı r.
Mali Sosyolojinin Ortaya Çıkışı J oseph Sch u m peter 1 9 1 8'de yayı n l a n a n d i kkate değer fa kat ih m a l edilen "Vergi Devleti n i n Krizi" ad l ı makalesinde8 b i r top l u m u n mali tari h i n i n "toplu msal varl ı k v e va ro l u ş u n yasaları v e ü l kelerin kaderi n i yön l e n d i re n kuvvetlerin, ayrıca somut koş u l ları ve özelde organ izasyon biçi ml e ri n i n gelişme ve ortadan ka l kma biçi m l eri h a kkında" kavrayışlar sağladı ğ ı n ı iddia eder. Ayrıca ş u n u ifade eder: Ka m u m a l iyeleri to p l u m u, s a d ece değilse d e öze l l i k l e siya sa l h a yat ı n ı a raşt ı r m a n ı n e n iyi b a ş l a n g ı ç n o kta l a r ı n d a n b i r i d i r. Bu ya k l aşı m ı n t ü m veri m l i li ği öze l l i k l e . . . m evcut fo rm l a r ı n o rt a d a n k a l kmaya v e yeni b i r şeye d ö n ü ş m eye b a ş l a d ı ğ ı ve h e r za m a n e s k i m a li yönte m l e rin b i r k ri z i n i içeren . . . d ö n ü m n o kta l a r ı n d a gö rü l mekted i r. Her z a m a n bu türden bir örnekte ya p ı l a b i lecek b ü t ü n n itelemel ere k a rş ı n , kes i n l i k l e ö z e l b i r olgu l a r k ü m es i n d en , ö z e l b i r p rob l e m l e r k ü m es i n d e n v e ö z e l b i r ya klaşı m d a n -özet l e özel b i r a l a n d a n- s ö z e d e b i l i r i z : çok ş e y beklenebi lecek m a li sos yoloj i (s. 7 ) .
Sch u m peter'i n ' m a l i sosyoloji'si n i n ka l bi olan 'mod e rn verg i devleti' 1 6. yüzyıl ve son rasında esasen Avru pa devletl eri n i n prensleri v e monarkları n ı n savaş masrafl a rı n ı ka rşı l a m a k, b i l hassa feoda l vassa l l ı k sistemi y ı k ı l ı rken savaşması için para l ı askerlere ücretl eri n i ödemek için i htiyaç d uyd u kl a rı gel i ri sağ l a m a k amacıy la ortaya ç ı kmıştır. Böylece vergi toplanmaya başladı ve bu pa ra ları top l a m a k ve d a h a son ra g erekl i harcama ları ya pmak için b i r 8 W . F. Stol per v e R. A. Musg rave tarafından çevrilen bu makale yeniden bası l m ıştır (lnternational Economic Papers, no. 4, New York: Macm i l lan, 1 954: 5-38). Editörler "Giriş" yazı sındaki dipnotta önemli bir tespit ya par lar: " Vergi Devletinin Krizi Sch um peter'in temel sosyoekonomik yazı ların dan en zor anlaşılanıdır ve İ n g i l izceye çevri lmeyen tek kita b ı d ı r. Kitapta m odern demokrati k devletin kökeni ve doğasına i l işkin tarihsel bir ana liz b i r vergilendirme sosyoloj isiyle b i r araya geti ril i r, bir vergilendirme ka pasi tesi teori s i ana hatlarıyla ortaya kon u l u r ve son 1 O yı l ların mali reform uyla i l g inç bir benzerli k taşıyan, l i kit kıymetlerin rea l izasyonunun yol açtığı sa vaş sonrası enflasyonun önlenmesiyle i l g i l i önermeler sunar".
278
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
b ü ro krat i k idari sistem doğ d u . Ve yen i ortaya ç ı ka n devlet g üve n i l i r bir çerçeve kazandı, b u verg i l er baş l a n g ı çta kinden başka amaçlar için ku l l a n ı l maya baş l a n d ı .9 B u rada devleti n i n i ş çıkışları n ı n -devlet i n monarşi k top l u m lardaki genişlemesi n i n v e 'zayıf' b i r d evlet a rzulaya n b u rj uva top l u m l a rd a d a ra l m a s ı n ı n - izleri n i sü rmemiz m ü m kü n o l m ayaca kt ı r. Fakat Sch u m peter' i n siste m i n köke n i olarak beti m led i ğ i bu genel s ü reç açı kçası, sosyoloj i k b i r sü reç o l a ra k, tekra r l a n a n b i r olası l ı k t ı r. Sch u m peter'e göre: Devlet i n ken d i köke n i o l a n o rta k i htiyac ı n zoru n l u k ı l d ığ ı vergi l e r i to p l a m a kta n fa z l a s ı o l d uğu n u söyl e m eye g e r e k b i l e yokt u r . Dev l et b i r kez b i r ge rçe k l i k ola ra k ve b i r to p l u ms a l k u r u m o l a r a k va ro l d u ğ u n d a i d a ri aygıtı n ve ç ı k a r l a rı b u aygıta oda k l ı o l a n kişi l e r i n m e rkezi h a l i n e ge l i r, son o l a r a k d evlet o n u n l a ka rşı ka rşıya gelen b i reyler ta rafı n d a n b i l e b i rçok şey için uyg u n [ b i r k u r u m ] o l a ra k ka b u l e d i l i r -b ütü n b u n l a r b i r k e z gerçekleştiği n d e d a h a fa z l a ge l i ş i r v e ç o k geçmeden a rt ı k s a l t m a li b a k ı ş a ç ı s ı n d a n a n l a ş ı l a mayaca k ve m a l iye n i n bir h i z met a ra c ı h a l i n e ge l d iği d oğaya sa h i p bir şeye d ö n ü ş ü r . M a l iye modern d evleti yarattığı a n d a n iti b a re n d evlet o n u n p a rça l a rı n ı biçi m l e n d i r i r v e g e n i ş l et i r -özel ekon o m i n i n beden i n i n d e r i n l e r i n e kök sa l a r . 10
9 Sch u m peter ş u n u ekler: "Bu neden le, mali ta lepler modern devletin i l k
10
yaşam bel i rtisiydi. Bu neden le, 've rg i'yle d a h a ç o k devlet i l g i lenm ekteyd i, 'vergi devleti' ifadesinin ayrıca laf ka laba l ı ğ ı olduğu düşünülebi l i r. Ve bu yüzden, mali sosyoloj i devlet teorisi açısından oldukça veri m l i d i r" (s. 9). Modern devleti n i l k kez prensler ve monarkların patri monyal ekonomi leri n i n ka mucu ekonom iye dön üştüğü, böylece bürokrasinin ilk kez ortaya ç ı ktığı ve devleti n, Anglo-Amerikan deneyi mle çel işki içinde, sanayi top l u m u n u n i n şasında başı çektiği Orta Avru pa'da ortaya çı kması tesad üf de ğ i l d i r. A.g.e., s. 1 9. Sch u m peter ayrıca şu yorumu yapar: "Verg iler sadece devleti yaratmaya yard ı mcı olmam ıştır. Onu biçi m lendirmeye de yardımcı olmuş tur. Verg i sistemi diğer organları n önceden gelişmesini gerekti ren orga n d ı r. Devlet eldeki verg i yasasıyla ekonomilere n üfuz etm iş ve onlar üzerin de a rtan egemen l i k kurmuştur. Vergi para getirir ve hesa plama ruhu ver g i l erin henüz yer almadıkları köşelere kadar uza n ı r ve böylece gel iştiği asıl orga n izma içinde biçimlend i rici b i r fa ktör haline gel ir. Vergi lerin türü ve d üzeyi toplumsal ya pı tarafı ndan belirlen i r, fa kat vergiler bir kez uyg u lanmaya başla d ı kları nda, deyi m yerindeyse, topl umsal güçlerin ya pıyı de-
KAM UCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERiNE
279
Devlet gücü (ve ge rçe kte m u ht e m e l özerk ro l ü ) modern toplu mun merkezi gerçeğidir. Anca k M a rx kapita l i z m t a rt ı ş m a s ı n da devl etin b i l h assa ekono m i k m e s e l e l e rdeki s ı ra d ı ş ı ro l ü n e n e re deyse deği nmez. M a rks ist yaza r Rudolf Goldscheid' i n 50 yı l önce tespit ettiği g i b i : Ta m k ö l e l i ğ i n ya n ı s ı ra m a li s ö m ü rü de en eski s ö m ü rü b i ç i m i d i r . . . n e red eyse ayrıca l ı k l ı b ü t ü n s ı n ıfl a r ı n ayrıca l ı k l a rı vergi ayrı ca l ı kları, s ı n ıfl a r büyük ölçüde vergi s ı n ıfla rıyd ı . . . Bütü n b u i l k sömürü b i çi m l e r i n d e v e erken k a p ita l iz m biçi m l e r i n d e k a m u ma l iyesi ve vergi s i ste m i b e l i rleyici ö n e m d e b i r rol oyn a m ı şt ı r . M a rx d evlet b o rç l a rı n ı i l k sermaye b i ri k i m i n i n va sıtası o l a ra k bet i m le d iğ i n d e bunu açı kça ka b u l etmiştir. B u n u n l a bera ber, yete ri n ce tu haf o l a n , M a rx' ı n bu kapsa m l ı görüşü ken d i t ü m öğret i s i i ç i n d e i şl evsel b i r ta rzda i n şa et memesi d i r . . . . G e rçekte M a rx çıkarı m l a r ı n d a Devleti ta m a m e n i h m a l ettiği için o n u n sömü rüsü n ü n özel s ö m ü r ü lere nasıl ya rd ı mcı o l d uğu n u tes p i t edemem i şti r . 1 1
B u i h ma l i n i ki nedeni va rd ı r ve bunlar Ma rksist teori n i n s ı n ı rl ı l ı kl a r ı n ı a n l a m a k için merkezi önemded i r. İ l k olara k, Marx top l u m sal i l işki l erin gerçek oda ğ ı o l a ra k devleti (bir siyasal üstya pıyı) d eğ i l top l u m u (ekono m i k altya pıyı) görm ü ştür. Ü reti mde i ktisadi i l işkiler g ü c ü a n l a mada kesin önemdedi rler. Devl et temel i ktisadi g üçlerin ya n s ı m a sı d ı r ve egemen i ktisadi s ı n ıfla r ı n a racı olacaktır. 1 7. yüzyı lda ortaya ç ı ka n devlet monarşi k feoda l d üzen i n za man la b u rj uva top l u ma ta bi olacak b i r yön ü idi.12 İ kinci o l a ra k, M a rx b u rj uva ka pita l izmin üreti m l e i l işki l i prob l e m l eri çözeceğ i n i -ve çözd ü ğ ü n ü- ve, mutlaka i ktisadi ol masa ğ i ştirmek için pençelerini geçirebilecekleri bir el haline gel ir" (s. 1 7). 1 1 Rudolf Goldscheid, "A Sociological Approach to Public Finance", Musgra 12
ve and Peacock, a.g.e., s. 204, 208. Marx devlet problem iyle Louis Napolyon 'un 7 8. Brümaire'i i s i m l i parlak bir kita pçıkta u ğ raşmıştır. O n u n açıklamak zoru nda olduğu sorun burjuva sı n ıfı n eg emen olduğu bir toplumda devlet gücünü ele geçirebilecek ve si vil d üze n adına bir sın ıfı d iğeri ka rşısında yönlendirebi lecek 'macera peres tin' kim olabi leceği idi. Marx siyasal güç ve i ktisadi güç ayrı m ı ya par ve Lo uis Napolyon 'un orta s ı n ıfların siyasal gücünü kı rabili rken, 'maddi' (ya ni i ktisadi) g ücüne d i renemediğini ka b u l eder.
280
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
b i l e, zoru n l u bol l u k meka n izm a l a rı n ı ya rattı ğ ı n ı d ü ş ü n me kteyd i . Ma rx'a göre ka pita l izm i n çel i ş kisi top l u msal e m e k v e özel m ü l ki yet a ra s ı n d a ki, ü reti m i n işbirl i ğ i n e daya l ı doğası ve b i reyse l m ü l kiyet arasındaki uyuşmaz l ı kt ı r. B u neden l e, top l u m sa l evri m i n akışı içinde sosya l izm ka pita l izmden sonraki zoru n l u evre olara k görü l mekteyd i . Sosya l izm i l k Ma rksist yaza rlar kuşa ğ ı n ı n d ü ş ü n ces i n e göre b i r ekonom i n i n n a s ı l yönetil mesi gerektiği kon u s u n d a b i r teori değ i l bir böl ü ş ü m a n l ayışı i d i . Yöneti m i n b a s i t b i r mese l e o l d u ğ u, bu yüzden -Len i n ' i n Devlet ve Devrim'de va rsay d ı ğ ı g i bi - herh a n g i bir aya kkab ı cı n ı n bile ayrıca idari soru n l a rı yön etmeyi başa rabi leceğ i d ü ş ü n ü l mekteyd i . (On u n mod e l i, neti cede, postacı l ı k idi). Temel b i r a n l a mda, Marx'ın b u iki teoremi i l i şkisizd i . Sermaye -on u a rtırma ve harcama- problemi azgelişmiş eko n o m i l e r kada r i l eri sanayi top l u m larında da h a l a büyük ölçüde bizi m eşg u l et mekted i r. O i ktisadi bir o l g u o l a ra k her zaman bizi m l e olacaktır. Goldscheid'i n old u kça haklı o l a ra k ifade ettiği g i bi: H e r sosya l problem v e ge rçe kte h e r i ktisadi p ro b l e m son çö z ü m d e m a li bir p ro b l e m d i r . Ta rtışı l a n mesele her n e o l u rsa o l s u n, i ster kimya n ı n i l e r l e m es i n i n veya s ı n ai ü reti m i n rasyo n e l leşmesi n i n ö n ü n ü açtığı g ö z kamaşt ı rıcı pota nsiye l l eri k u l l a n m a k i ç i n t a r ı m a yoğ u n l a ş m a , isterse k ü lt ü re l i l e r l e m e m i z d e i n s a n h a yatı n ı n v e sağl ığı n ı n a n o r m a l masrafl a r ı n d a n kaçı n m a girişi m i o l s u n , h e r za m a n "sad ece d a h a son ra" b i r get i ri sağlaya b i lece k do n a n ı m ı ge l i şti r m e k i ç i n sermayeye ihtiya c ı m ı z va rd ı r. Ka p ita l i z m b u a n l a m d a ebedi bir i ktisadi katego r i d i r ve b u n l a rı n ka m u ekon o m i si n i n m i yoksa özel ekon o m i n i n m i gö revleri o l d uğu ö n e msizd i r ( s . 2 1 2 ) .
Ayrıca, d evleti n 'geri dönüşü'ne ta n ı k old u k. M a rx -ve orto doks Marksistler- devletin eko n o m i k i sti kra r ve bir isti ka m et sağ l a m a k için ' ka pita l izmin kaçı n ı l maz krizleri'ne m ü d a h a le edeme yeceğ i n i d ü ş ü n me kteyd i . Gerçekte, sosya l istler Büyük Kriz s ı ra s ı n d a A l m a nya ve İ n g i ltere'de yöneti mde old u kl a rı dönemlerde ( b u n l a ra sosya l ist kla s i k Finans Kapita/'i yazan Avustu rya-A l m a n vata n d a ş ı sayg ı n sosya l i st i ktisatçı Rudolf H i lferd i n g de d a h i l d i r), h ü kü m etler krizi yönetmek için (krizi deri n l eştiren klasi k ka p ita l i st d efla syon ka rşı sında tepkiden başka) h içbir a d ı m atmad ı l a r, ç ü n kü 'aş ı rı ü reti m krizi' n i n a kı ş ı n a b ı rakı l ması gerektiğ i n i d ü ş ü n üyor-
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
281
l a rd ı . Marksizm'in d ü ş ü n cesi buyd u . 1 3 Devlet bütçes i n i n merkezi kon u m uyla bağ l a ntı içi nde, Goldscheid'e daya l ı Ma rksi st b i r devlet teorisi i nşa etmeye ça l ı şa n Ja mes O'Connor bu i ki l e m i şu şeki lde ortaya koya r: İ l k öncü l ü m ü z ka p it a l i st devlet i n i k i temel ve çoğu kez ka rş ı l ı k l ı bağlant ı l ı işlevi yeri n e get i r m es i gerektiği d i r : birikim v e m eşru luk. Bu d evlet i n ka r l ı sermaye b i r i ki m i n i n m ü m k ü n o l d uğu koş u l
l a r ı sürd ü rmeye veya ya ratmaya ça l ışması gerektiği a n l a m ı n a ge l i r. B u n u n l a bera ber, d evleti n ayrıca to p l u msa l uyu m koş u l l a r ı n ı d evam etti rmesi veya yaratması gerekir. B i r s ı n ıfı n başka s ı n ıfla rı n a l ey h i n e sermaye b i r i k i m i sağl a m aya yard ı mcı olması i ç i n k e n d i b a s k ı c ı güçleri n i a ç ı kça k u l l a n a n b i r kapital ist devlet meş ru l u ğu n u kaybed e r ve böylece ken d i sa d a kat ve d estek te m e l i zayıfl a r . Fa kat öte ya n d a n sermaye b i r i k i m i s ü rec i n e katkıda b u l u n ma z o ru n l u l uğ u n u g ö z a rd ı e d e n b i r d evlet ken d i g ü ç kayn a k l a rı n ı n , a rtı-üreti m kapasitesi n i n ve bu a rt ı d a n a l ı n a n verg i l e r i n ( v e diğer sermaye biçi m l e ri n i n ) t ü ke n mesi riskiyle k a r ş ı ka rşıya d ı r. 14
O'Connor kı smen h a kl ı d ı r. Bu ka pita l ist top l u m u n merkezi bir i ki le m i d i r. B u ayrıca devleti n yön l e n d i rici b i r role sa h i p olduğu bütün sanayi leşmiş ve sanayi leşmekte olan topl u m l a r ı n d a bir i k i l e m i d i r; o Sovyetler Birliği kad a r Cezayi r'i n de b i r i ki l e m i d i r. Her devlet h a l kı n ı n top l u msal i htiyaçları ve ta lepleri temel i nd e ser maye biri k i m i hesa b ı n ı ya pmak (ve tü keti m i n s ı n ı rl a n d ı r ı l masıyla 13
Büyük Kriz döneminde sosya l i st i ktisat politika ları üzerine bir ta rtı şma için, bkz. Adolf Stu rmthal, The Tragedy of European Labor (New York: Col u m bia U n i versity P ress, 1 945: Böl ü m 4- 1 O). Fakat Goldscheid'in 1 925'te yazı lan lakin bu dönemde göz ardı edilen m a kalesinde tespit ettiği gibi "Ma rx'ta n g ü n ü m üze kadar neredeyse bü tün önde gelen sosya l i st teorisyen lerin (kapital izmle i l g i l i yoru m l a rı büyük ölçüde b u rjuva i ktisat ve mal iye teorisi olarak küçü mseyecek kişilerin) bir noktada bu kadar ta mamen aynı fi kirde olmaları, ya n i verg i reform u n u n v e ka mu m a l iyesi reform u n u n genelde mevcut toplumsal d üzendeki baş ka bir şeyi değişti remeyeceği n i ve mali politika n ı n bu toplu msal soru n u n çözü m ü n e y a ç o k a z katkıda b u l u nabi leceğ i n i y a da hiç katkıda buluna mayaca ğ ı n ı ka b u l etmeleri . . . hem saçmadır hem de oldukça tuhaftı r" (s. 209). 14 James O'Connor. The Fisca/ Crisis of the State (New York: St. Martin's Press, 1 973: 6). İta l i kler yazara a itti r.
282
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
i l iş ki l i ö n l e m l eri a l mak) ve b u i ki s i n i dengelemek zoru n d ad ı r. B u bakı mdan, Sovyetler B i rl i ğ i de Cezayi r v e kend i n i sosya l ist olara k a d l a n d ı rı l a n d iğer çoğ u d evlet g i b i bir 'devletçi ka pita l ist top l u m 'd u r. Sosya l i st olara k a d l a n d ı r ı l a n devletl er ile Batı l ı ka pita l ist d ev l etler a rası ndaki temel fa rk m ü l kiyet i l işkileri n i n (özel m ü l kiyet egemen i ktisadi s ı n ıfa orantısız b i r siyasal g ü ç sağlasa da) siyase tin ka ra kterinden, yan i yurttaşların ka m ucu ekonom iyi a n l a ma b i ç i m i nden daha az önem l i ol masıd ı r. O'Connor' ı n sözleriyle "Bir s ı n ıfı n başka s ı n ıfların a l eyh i n e sermaye b i ri ki m i sağla maya yar d ı mcı ol ması için kendi baskıcı güçleri n i açı kça ku l l a na n bir ka pi ta l i st devlet meşru l uğ u n u kaybeder ve böylece sada kat ve d estek tem e l i zayıfl a r". Fakat bu riski a l a n 'kapita l ist devl et' d eğ i l demok ratik yöneti m d i r. Sovyetler Birliği'nde sermaye bi riki mi için baskı a ç ı kça ku l l a n ı l ı r (ücretl er d ü ş ü k tutu l u r, g revl er yasakl a n m ı ştır) ve b u n d a n yen i bir bü rokrati k sistem kaza n ç l ı ç ı ka r. Sovyetler B i rl iğ i b u n u tota l iter veya ya rı-tota l iter b i r devletin k u l l a n a b i l eceğ i b i r ideoloj i ( b i r Kom ü n ist ütopya vaadi) ve korku (gizli pol is) bi l eş i m i sayesinde başara b i l m iştir. ( H a l i hazırda ideoloj i n i n zayıfl a ması ve ta m korku n u n s ü rd ü r ü l ememesi neden iyle, Kom ü n ist Parti ken d i g ü cü n ü n temel i n i genişletmen i n yen i yı l l a r ı n ı b u l a m a d ı ğ ı v e yö netici s ı n ıfı n d iğer üyeleri n i merkezi ka rar a l m a s ü reci ne d a h i l edemed i ğ i s ü rece meşru l uğ u n u kaybetme riskiyle ka rşı ka rşıya d ı r). Modern demokratik yöneti m l e r h a kkı ndaki sosyoloj i k gerçek, siyasa l siste m i n her türden ç ı ka r gr u b u n u n -et n i k, i ktisadi, işlev sel (örneğ i n askeri}, b ü rokrati k grupların- h a k ta lep edebi l d i ğ i daha g e ni ş bir a l a n olduğud u r. Ka m ucu ekonom i n i n siyasal ve felsefi problemi devleti n çifte işlevinden, ya n i birikim ve meşru laştırma görevi n i bir a rada yeri ne getirmek zoru nda o l m a s ı n d a n kayna kl a n ma ktad ı r: o ka m u ya ra rı a n layışıyla (ayrıca d ı ş pol iti ka da orta k b i r u l usal ç ı kar a n layışıyla) uyu m içinde ekonomi n i n bi rleş i k yöneti m i n i sağ l a m a k v e fa rklı ku rucu u n s u rların çatışan i d d i a l a rı n ı -güç temel i n d e veya b i r şekilde normatif felsefi kriter ler teme l i nd e- kara ra bağ l a m a k zoru ndad ı r. Ka mucu ekonomi i l k görevi nde özerk b i r yönlend i rme ve yönetme işlevine s a h i ptir; i ki nci görevinde en kötüsünden bir g ü ç a l a n ı , en iyisi nden nor matif [norm koyucu] b i r h a ke m d i r. Modern ka m u c u ekonom i n i n sosyoloj i k i ki lemi, geleneksel an-
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİN E
283
l a m d a kamusal ihtiyaçları ka rşı l arken, ayn ı za manda, kaçı n ı l maz o l a ra k, özel bireylerin ve grupların arzularının da ka rşı l a n d ı ğ ı a l a n o l m a s ı d ı r; v e b u rada, kaçı n ı l maz olara k, ta leplerin g e l i rlerle veya bu ta leplere uyg u n sosyoloj i k b i l g iyle ka rş ı l a n ması kolay değ i l d i r. Sch u m peter i l k kon u d a 55 y ı l önce aşağ ıdaki geleceği gören söz leri sarf etm i ştir: Devlet i n m a li kapasitesi sadece sayd a m o l m a s ı gerekl i l iği ve ayn ı z a m a n d a sosya l ist b i r to p l u m d a geçe rli o l m a s ı a n l a m ı n d a değil, ayn ı za m a n d a çok daha dar a n la m d a vergi devlet i n i n daha ezi yet l i olması a n l a m ı n d a d a s ı n ı rl a ra sa h i ptir. Halk g i d e rek d a h a yü ksek ka m u h a rca m a l a rı t a l e p etti kçe, özel b i reyler ke n d i ü ret medikleri şeyl eri a l m a k i ç i n g i d e rek d a h a fa z l a a raç k u l l a n d ı kça, h a l k ı n a rzusu n u n a rkası n d a giderek d a h a fa z l a güç b u l u n d u kça ve son o l a ra k, h a l k ı n bütü n kesi m l eri 'özel m ü l kiyet' ve 'ya şa m b i ç i m l e r i ' h a k k ı n d a ta m a m e n y e n i fi k i r l e r i n pençe s i n e ken d i l e ri n i d a h a fa z l a kaptırd ı kça vergi d evleti yo l u n d a i l e r l e m eyi s ü rd ü re cek ve to p l u m ke n d i e k o n o m i s i içi n bi reyse l ç ı k a rd a n başka d iğer g ü d üsel g ü ç l e re bağı m l ı o l m a k zoru n d a kalac akt ı r. B u s ı n ı ra varı l a ca k ve o n u n l a b i r l i kte a rt ı k vergi d evleti n i n va r l ığ ı n ı s ü r d ü re m eyeceği kriz kes i n l i k l e o rtaya çıkacaktır. Kuşkusuz vergi d evleti çö kebilir ( s . 2 4 ) .
Artan Haklar Devrimi Condorcet v e Tocq uevi l l e modern top l u m u n ayı rt ed ici özel liği n i n eşitl i k ta lebi old u ğ u n u öne sürm üştür. B u ta lep bug ü n, ya n i i l k kez kuvvetl i bir siyasal güç o l a ra k ortaya çıktığ ı 1 50 y ı l d a n son ra da söz kon u s u d u r. Fa kat 20. yüzyı l ı n üçüncü çeyreğ i nd e top l u md a eşitl i k ta lebi d a h a geniş bir haklar kümesine -siyasal h a k l a r, yu rttaş l ı k h a kları, sosya l haklara- ta lebi de içerecek biçimde g e n i ş l e m i ştir.1 5 15
Bu haklar m ücadelesi n i n ya kınlarda nasıl başladığı unutu l m a ktad ı r. Siyasal haklar, esasen 'genel oy ha kkı' erkekler için sağ lanmış ve kad ı n l a r b u h 3 k ka ancak 50 yıldan fazla süre sonra kavuşa b i l m iştir. Ve bazı Avrupa ü l kele rinde (Belçika, Avusturya ve A l ma nya'da) işçi sın ıfı seçme ve seç i l m e hak kını elde etmek için genel g revler ya pmıştır. Gü ney Amerika'da siya h l a r
284
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELiŞKiLERi
Açı k olan şey, önceki 25 yılda Batı topl u m u n u n temel öze l l i k lerinden birini ol uşturan a rtan beklenti ler d evri m i n i n s o n ra ki 25 y ıl da b i r artan haklar devrimi ne d ö n ü ştüğ ü d ü r. B u dönüşüm b i r 'temel asgari a i l e gel i ri', her a i l eye makul hayat sta n d a rd ı na uy g u n b i r konut sağ l a n ması ta lebi; veya her kiş i n i n 1 2, 1 4 veya 1 6 yı l özg ü r eğitim ha kkı na sah i p olacağı, bu s ü releri n b i reyi n terci hine b ı ra kı l d ı ğ ı 'eğitimden ya ra rl a n m a hakları'na ta lep; ya d a b i r özel v e ka m usal g üvence ler bileşim iyle ö m ü r boyu i sti h d a m gü ven cesi ta lebi biçi m i n i kaza n a bi l i r. Yine d e bunlar sad ece azı n l ı k l a r, fa kirler veya dezavantaj l ı la rı n talepleri ol mayı p, ayn ı za manda topl u m d a ki bütün g r uplar ı n ta lepleri, koru m a l a r ve haklar ta lep leri -kısaca kazanılmış haklard ı r. Bu, kaçı n ı l maz o l a ra k, topl u mdaki h izmetlerde -insani h izmet ler, uzman ve tekn i k h izmetlerd e- anormal b i r genişleme a n la m ı n a g e l m e ktedi r. Son 1 O yılda sağ l ı k ve eğ iti m, m e m u riyetle b i r l i kte, Batı l ı top l u m l a rd a en hızlı b üyüyen sektörler haline gel m i ştir.1 6 22 Şu bat 1 974'te Science dergisinde yayı n l a n a n b i r m a kayasal seçme ve seçi lme hakları n ı elde ede l i ya klaş ı k 1 0- 1 5 yı l o l m uştur. Yu rtta ş l ı k hakları geleneksel ifade ve toplanma özg ü r l ü ğ ü n ü, fa kat ayrıca örneği n tüm ka musal a l a n l a ra g i rebilme hakkını, seya hat özgürlüğünü içermekted i r; ve son haklar çoğ u ü l kede hala kısıtlıdır. Sosyal haklar ekonom i k g üvence, sosya l hizmetler, eğitim i m kanları vb.- hala m üzakere ed i l mektedir. 16 1 945- 1 970 arasında Birleşi k Devletler h ü kümeti n i n toplam harca maları ( 1 974'te ya klaş ı k toplam 1 4 tri lyon dolar olan) Gayri Safi M i l l i Hasılanın o/o 1 2'sinden %22.4'üne, eya letler ve yerel h ü kü metlerin harcamaları %5.9'undan o/o 1 1 .9'una çıkmıştır -özetle ka mu harcamaları Gayri Safi M i l l i Hasılanın %34.3'ü olara k hesaplanm ıştır. 'Sosyal yard ı m amaçları' olarak ta n ı m lanan şeye federal ha rca ma 1 950'den beri 14 m i lya r dolardan 1 80 m i lyar dolara çıkm ıştır ya da yarı sından fazlası federal b ütçenin beşte birinden daha azd ı r. (Bu artış ın %70'i üç geniş alanla açıkl a n ı r: sosya l sigorta lar, örneğin emeklilere ayrı lan pay l a rda a rtış; gazi lere ve engel l i ler ya da m u htaçlara, örneği n körler ve yaşlı lara ayrılan payla rda a rtış; ve fa ki rler, yaşl ı l a r için sağ l ı k ödemelerine ayrı lan payda a rtış.) Devletin ve yerel eya letlerin sosya l ha rca maları eklendi ğ i nde 1 975'te h ü kümetin sosyal progra m l a r için çeyrek tri lyon dolardan fazla harcama yaptığ ı o rtaya çıkmaktad ı r. Son 25 yılda kam u harca malarında savu nmadan sosya l h izmetlere kadar o l d u kça büyük b i r değişiklik olmuştur. 1 950-1 960 arasında toplam ka mu harca m aları 8 1 m i lyar dolara çıkmıştır, bunun 29 m i lyarı veya kabaca %36'sı savun maya ve u l uslararası ilişki l ere a itti r. 1 960- 1 9 7 1 arasında ka m u
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİN E
285
l e Ka l iforn iya eya l eti n d e bir g ü n içinde eya leti n 1 9.5 m i lyon l u k n üfus u n d a n ya klaş ı k 7 . 2 m i lyon l u k kısm ı n ı n b i r kurumsal bakı m, g ü n l ü k sağ l ı k merkezleri, (yü kseko ku l la r hariç) o ku l l a r, h astaneler, hapishaneler, h uzur evleri vb.nde yer a l d ı ğ ı n ı g östermekted i r. B u n ların toplam m i kta rı ya kla ş ı k olara k devleti n yı l l ı k t ü m ka m u emek-g ücü kad a rd ı r. Mali sosyolojide temel i kilem teknoloj i k (sınai ve b i l i m sel) sek tör i l e insani ve idari h izmetler sektörü a rası ndaki, veri m l i l i k, ücret a rtı şl arı, birim mal iyetler ve e nflasyo n l a bağ la ntı l ı ya pısal denge-
harcamaları 2 1 8. 1 m i lya r dolara ç ı km ıştır, bununla beraber sadece 33.4 m i lyar doları savun maya ve u l uslara rası i l işki lere ayrı l m ı ş ken, sosya l prog ram l a ra yapı lan harcama 1 84.7 m i lyar dolar olm uştur. (Toplu msal a maçla ra yönel i k farklı federal destek progra m ları n ı n sayısı 1 960'1arı n başlarında ya klaş ı k 200 i ken 1 975'te 1 .000'i n üzerine çıkmıştı r.) Ma nzara, bu genel bakış açısı bağ l a m ı nda, aşağ ıdaki ta blodan görü lebilir. (5 yı l l ı k aralı kları topladım, fa kat bazı örneklerde 1 960'1arın sonlarında Vi etnam Savaşı'nda ve 1 970'1erde sosya l progra m l arda olana benzer keskin artışları göstermek için 'a ra yı l l a r'ı ekled im.) Temel Kamu Harcaması Kategorileri
(sta ndart 1 975 m i lya r dolar) Mali Yıl 1 955 1 960 1 965 1 967 1 968 1 969 1 970 1 972 1 974 1 975
Bi reylere Ödemeler $33 51 66 84 93 1 03 1 10 1 43 1 64 1 80
Milli Savu n m a $1 1 2 1 05 1 1o 1 36 1 51 1 45 1 30 1 08 91 87
Savu nma Dışı Federal Harcamalar $60 68 92 1 03 1 09 96 97 1 04 96 98
Devlet ve Eya let İşlem leri $76 91 113 1 28 1 34 1 42 1 44 1 52 1 64 1 65
Buradaki raka m l a r Temel Görevlerde Kam u Gelirleri ve Harcamaları ta blo larından a l ı n m ıştı r (Statistical Abstract of U.S.: 1 974: 246 ve devamı). Temel Ka m u H a rcamaları Kategorileri üzerine ta blo ABD Hazi ne Müsteşa rlı ğı'ndan ve Daniel P. Moyn ihan tarafından Commission on Critical Choices for Americans için hazı rla nan "Qual ity of Life of lndividuals and Com m u n i ties in the U .S.", Haziran 1 975'ten) a d l ı bir ön raporda n a l ı n m ı ştır.
286
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
sizl i kten ortaya ç ı kmaktad ı r. Aşi ka r bir örnek bu d u ru m a a ç ı kl ı k kaza n d ı racaktır. Otomobi l end ü stris i n deki işçi ler o/o 1 O ücret artışı ta lep edeb i l i r ve a l a b i l i rler. B u işçilerin emek m a l i yetleri b i r oto mobi l i n ü reti m mal iyeti n i n sadece %30'ud u r ve birim m a l iyetler de a rtış bu nedenle sadece %3'tür. Endüstri n i n veri m l i l i ğ i %3 ve ya d a h a fazla arttı ğ ı nd a (genel l i kl e a rtmaktad ı r) e nflasyon a rtışı söz kon u s u değ i l d i r ve ücret a rtı ş ı n ı n mal iyeti kolayca telafi ed i lebi l i r. Fakat polisler ve on larla b i rl i kte itfaiyeciler ve sağ l ı k ça l ı şa n l a rı % 1 0 ücret a rtışı ta lep ett i klerinde s o n u ç ne olaca kt ı r? B u mesleklerd e e m e k mal iyetleri h izmetl eri n m a l iyeti n i n ya klaşı k %70'id i r ve o/o 1 O ücret artışı birim m a l iyetlerd e % 7 a rtışa d e n ktir. Fakat b u türden işlerde veri m l i l i k sözg e l i m i %2'd i r. Bu, para l e l ücret a rtı şları n ı n bir s o n u c u o l a ra k %5 enflasyon açığı a n l a m ı n a g e l mekted i r. ABD'de devlet memurları n ı n b i l hassa eya l et d üze yinde ve yerel d üzeyde a normal oranda a rttığı d ü ş ü n ü l ü rse (çün kü eğitim, sağ l ı k hizmetleri ve kişisel g üvence ta lepleri daha bü yü ktü r), b u n l a r derin ve s ü ren bir kentse l krizin malzemeleri d i r . 1 7 ***
Ka mucu ekonomi i ki temel probl eml e ka rşı ka rşıya ka lacaktır. Bi ri, siyasa l siste m i n kolayca yönetemeyeceğ i soru n l a r ı n 'aş ı rı ' artma s ıd ı r. P iyasa n ı n üstü n l üğ ü ka ra rlar ve etki ler [son uçlar] kon u s u n d a soru m l u l uğ u dağ ıtmasıd ı r. Ka m u c u ekonomi ka ra rlara yoğ u n laşı r ve sonuçları görü n ü r k ı l a r. İ ki n c i problem, a rtan kaza n ı l m ı ş hakların baskısı nedeniyle ka m u harca m a l a rı n ı n s ü rekl i a rtması -h izmetler için daha fazla verg i toplanması ve veri m l i l i kteki den gesizl ikler nedeniyle enflasyo n u n a rtması- yön ünde b i r eği l i m i n va rl ı ğ ı d ı r. İ kisi d e , basitçe, arta n siyasa l isti kra rsızl ı k v e mem n u n i yetsizl i k ü reten d u ru m l a rd ı r. Tü m b u n l a rda ayrıca ideoloj i k b i r i roni va rd ı r. 1 00 yı l d a n fazla za m a n d ı r -Kapital'i n yayı n l a n masından b u ya na- Ma rksistler ka pita l izmi n öleceği öngörüsü nde b u l u n ma ktad ı rl a r. Bu 'erken dö nem' teoride bu türden b i r ö l ü m ü n piyasa n ı n pla nsız ve a n a rş i k doğası n ı n sanayide aşırı yoğ u n l a şmaya, dolayısıyla (emek ora n ı d ü şerken) kar m i kta rları n ı n aza l ması na y a da üretim v e tüketi m 17
Bu soru na i l işkin ka psa m l ı bir ta rtışma için, bkz. Wi l l iam J. Baumol, "Mac roeconomics of U n bala nced Growth: The Anatomy of the U rba n Crisi s", American Economic Review 62 (Mart 1 972).
KAMUCU EKONOM i: MALI SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERiNE
287
arası nda büyük dengesizl i klere yol açaca ğ ı için gerçekleşeceği öngörüsünde b u l u n m uşlard ı r. 1 930'1arda ve sonrasında o l d u ğ u g i bi, devletin ka psa m l ı m ü d a h a lesine v e bu dengesizl i klerin bir çözü m ü n e ta n ı k o l a n Ma rksistler ka pita l i stleri n ve yasa koyucula r ı n sosya l h a rca m a l a rı değil, e konom iyi destekl e m e n i n b i r a racı o l a ra k s i l a h l a n m a ve savu n m a h a rca m a l a rı n ı daha kolay tercih edecekleri n i öne sürmüşlerd ir. Ka pita l izm, bu neden l e, ta mamen b i r savaş ekon omisine bağ ı m l ıyd ı . G ü n ü m üzde üçüncü b i r neo neo-Marksizm'e göre sosya l harca m a l a ra özel vurg uda b u l u nan devlet sektörü n ü n büyü mesi ka pita l i z m i n deva m l ı l ı ğ ı için gerek l i d i r; James O'Con nor'ı n sözleriyle "kapita l i st devleti n mali krizi ka m u harca m a l a rı ve geli rleri aras ı n d a ki ya pısal uçuru m u n kaçı n ı l maz son ucud u r". Bu üç M arksizm türü nde de ka pita l izm i n iç ka rartıcı kad eri n i n kaçı n ı l maz o l d u ğ u n a i n a n ı l ı r. V e bütün sosya l sistemler b i r nok tada değişti kleri için ka pita l izm öleb i l i r ve Ma rksist 'teori' zaferi n i i l a n edecektir. Fakat ka pita l izm i n öl ü m nedeni sosya l harca mala r ı n a rtmasıysa bu zafer ilanı a ldatıcı d ı r. Bu a rg ü m a n ı n ka l b i n e inersek, M a rksizm'in her krizi (sürekli olara k yeniden ta n ı m l anan) b i r ideoloj i n i n [ka pita l i st ideoloj i n i n] geçerli olup olmadığ ı n ı n ka n ıtı na d ö n ü ştürmeye ça l ışan ifl a h ol maz rad i ka l mit ol uşturma n ı n b i r parça sı o l d u ğ u söylenebi l i r. 1 8 O'Connor'a göre "mali krizi n tek ka l ı c ı çözü m ü sosya l izmd i r", bu teri m ye niden ta n ı m l a n madan eskisi g i bi ku l l a n ı l maktad ı r. La ki n b i r başka sistemden d a h a iyi o l a n 'sosya l izm'in "sermaye b i ri ki m i ve top l u msal ta lepler" a ra sın da 'etki l i ' kayna k ta hsisi kon u s u n d a nasıl ka ra r vereceği veya fa rklı sektörlerde ü retken l i klerdeki dengesizli klerden kaynaklanan enf lasyo n u n ya pısal kaynakları n ı nası l ele alacağ ı açık değ i l d i r. İ ro n isiz, bütün topl u m la rda ka mucu ekonomiyi de aşan ger çek krizler o l d u ğ u söylenebi l i r. Fakat bu krizler esasen ekonomi nin 'tu n ç yasa l a rı'ndan kaynaklan maz, onlar ekono m i n i n kişisel a rzu l a r ve ka m us al ç ı karlar a ra s ı n d a ki a rtı k daha belirg i n h a l e
18
B u mevcut arg ü m a n ı n ilişki l i entellektüel ata ları kendi meşruluk kavra m ı n a (veya insan ların bir sosya l sisteme niçin boyu n eğdikleri veya eğmeyi red detti kleri kon usunda bir anlayışa) sa h i p olan Weber ve kendi mali sosyolo j i ya klaş ı m ı na ve demokratik bir yö netim topl u m u n üretken kapasitesiyle karşılanamayacak ta leplerde b u l u n maya başladığı nda ortaya çıkan top l u msal geri l i m ler kon usunda özel bir görüşe sa h i p olan Sch u mpeter'd i r.
288
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
g e l m i ş te krarlanan i ki le m l eri d i r. Çözüm, esasen, sadece, büyüme ve top l u msal tü ketim a rası n d a ki bozulabi lecek denge içinde, ad i l böl ü ş ü m l e i l g i l i normatif soru n l a r üzeri nde b i r konsensüsle sağ l a n a b i l i r. Fa kat [bu sistemde] büyü me o l a bi l i r m i ?
Büyümenin İ kilemleri: Kapitalizmin Ekonomik Çelişkileri Ka pita l i st veya sosya l i st, bütü n modern sanayi topl u m l a rı n ı n ka l bi, yatı rı m ve n et büyü me için temel bir net u l usal ürün ora n ı n ı ku l la n a b i l m e yeteneğ i d i r. Sosya l h a rca m a l a rda a rtış neden iyle sermaye biriki m i n aza l ması soru n u nd a n ayrı olara k, eko n o m i k büyü me hedefi v e hatta i leri e konomilerin büyü meyi s ü rd ü rme yeteneği ayrıca başka bi rçok nedeni, kaynakları n yetersizl i ğ i ve çevre üzerindeki yayı l ma etki leri n i sorg u l a mayı gerekti rmiştir. Son raki 1 0 yı l la rdaki sosyoeko n o m i k politi ka n ı n a n a çerçeve s i n i kaynaklar (besin, enerji, maden l er), n üfus ve çevre a ra s ı n d a ki etki l eş i m bel i rleyecektir. Kaynakların yeterli o l u p o l m a d ı ğ ı veya çevre n i n (atmosfer ve i k l i m d a h i l ) yıkıma u ğ rayı p u ğ ramayaca ğ ı, n üfus a rtış ora n ı n ı n, bil hassa Asya ve Lati n Ameri ka'da yava ş l ayı p yavaşla mayaca ğ ı -hepsi uzma n l a rı bölen sor u l ard ı r. 1 9 B u n u n l a
19
1 973'te Stockholm'de Birleşmiş M i l letler N üfus, Kaynaklar v e Çevre Sem pozyu m u için hazı rlanan inceleme araştırmaları madenler, enerji, su ve toprağın fizi ksel büyü klü kleri n i n mevcut büyü me oranlarını sonraki 20-30 yıl için kü resel ölçekte sürd ü rmek için yeterli olduğunu gösterdi. Ve mev cut temel maden rezervleri üzeri ne ayrıntı l ı bir envanter veya kaynak . . . gel ecekte önemli madenlere tam ulaşmanın s ı n ı rl ı ol mayacağ ı n ı n . . . açık ka nıtıdır". Birleşmiş M i l letler araştı rmaları için, bkz. Roger Revel le, "Wi l l the Earth 's La nd and Water Resou rces Be Sufficient for Future Populations?" ve D. B. Brooks and P. W. And rews, "World Population and M i neral Reso u rces: Counteri ntensive or Not?", UN Symposium on Popu/ation, Resources, and Environment (Stockholm, 1 973). Mevcut kaynaklar enva nteri için, bkz. W i l l i a m D. Nordha us, "Resou rces as a Con stra int on Growth", Proceedings of the American Economic Association, 64 (Mayıs 1 972). Gerçek i ktisadi problem -ya n i ekonomik büyümede deva m l ı l ı k- bu ma denleri ç ı ka rtm a n ı n m a l iyetleri n i veya 'tekelci' fiyatları, örneğ i n petrol için ü retici ka rte l lere ya pı lacak ödemeleri a rtı raca ktır. Ekono m i k büyüme oranı büyü k ölçüde bu temel ürün lerin a rta n mal iyetlerine bağ ı m l ı olacakt ı r.
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİN E
289
bera ber, sosyol oj i k bir perspektiften, 'ekonomik büyüme'n i n ka ra kteri ha kkı nda Batı l ı top l u m larla bağ la ntı içinde - m uhtemelen, Çin ve Afri ka'daki d a h a küç ü k ka b i l e devletleri d ış ı ndaki bütün topl u m l a r üzeri ne- üç tes pit ya p ı l a b i l i r. İ l k olara k, eko n o m i k büyüme g e l i ş mekte olan sanayi topl u m l a rı n ı n sekü ler d i n i h a l i n e g e l d i : o bi reysel motivasyon kaynağı, siyasal daya n ı ş m a n ı n temeli, topl u m u n orta k b i r amaç i ç i n sefer ber o l ması i d i . Yüz veya d a h a fazla yı l önce, bel i rtti ğ i m g i bi, Sana yi Devri mi'ne ki mse ka rşı çı kmad ı, farkl ı siyasa l ku ru l l a r F ra n sız in san H a kları B i l d i rgesi'ni, B i rleşik Devletler An ayasası n ı veya Sov yetler B i r l i ğ i için bir progra m ı fa rkl ı biçi m l erde i l a n ettiler. Hayat sta n d a rdı yükse l i rken topl u m l a r ekono m i k büyü m e n i n ya ratacağı i sti kra r l ı olası l ı klar ın b i l i n ci ne va rd ı la r ve büyük ölçüde koord i n e ed i l memiş b i r piyasa s ü reci h a l i n e gel m iş olan şey artı k birleşik devlet pol itikası n ı n nesnesi h a l i n e gel d i . Bir a n l a mda, eko n o m i k büyüme, yu rtta ş l a ra ç o k şey vadederek, Wi l l ia m Ja mes' i n b i r za m a n l a r a n l a maya ça l ı ştı ğ ı sava ş ı n 'a h l a ki alternatifi' h a l i n e gel d i . Ö n ceki zeng i n l i kler yağ ma, m üsadere, g a s p l a kaza n ı l m ı ştı; gü n ü m üzde topl u m l a r kom ş u b i r devletle savaşta n ziyade birleşik b i r i ç çabayla seferber ed i l mekted i r. Ekono m i k büyü me, m i l l iyet ç i l i ğ i n veya topl u m l a rı seferber etmek içi n ku l l a n ı l a n diğer ideo l oj i k cazi be merkezleri n i n d uyg usa l gücüne sa h i p o l masa da, Batı l ı sanayi topl u m l a rı n ı n ö n e m l i bi r öğ retisi h a l i n e g e l m i ştir. H i ç b i r ekon o m i k büyü me çabası o l m a d ı ğ ı n d a Sovyetler Birliği'ni -veya Japonya'yı ya d a ABD'yi- h a l kı n ı n topl umsal b i r h edefi o l a ra k bir a rada ne tuta bi l i r? İ kinci o l a ra k, ekonom i k büyü me bir 'siyasa l çözü l m e a racı' ol du. Büyü m e beklentileri s ü rekli o l a ra k a rtı rsa da, sosya l refa h ı ve savu n m a h a rca ma l a rı n ı fi n a n s a raçları n ı n kaynağı esasen -(siya sal bakı m d a n her za m a n zor l u bir mesele olan) gelirin yeniden dağ ıtı m ı o l m a d a n ya d a (neredeyse aynı ölçüde zor b i r mesele h a l i n e gelen) fa ki rliği aza ltmadan- ekonomik büyü me o l d u . B i r tri lyon d o l a rl ı k bir ekonomide ekonomik büyü me ora n ı nda % 1 a rtış 1 O yı l ı n son unda b i r m i lyar do l ar net a rtış demektir. Ve Ken nedy ve J o h nson yöneti m leri ortaya ç ı ktığı nda (Vietna m Sava şı'na kada r savaş h a rca maları a rtmaya baş l a m a m ıştı), Kon g re ekonom i k büyüme ek mali g e l i rler sağ l a d ı ğ ı sürece, verg i ya p ı s ı n ı reforme etmekten veya topl u md a vergi lerin a ğ ı rl ı ğ ı n ı a rtı rmak tan ziyade, Yen i Öncü veya Büyük Topl u m için ayrı l a n sosya l ya r-
290
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
d ı m ödenekleri n i tercih etmeye i stekliyd i . B u n a rağ men, paradoksal olara k eko n o m i k büyü m e ka pita l iz m i n ayı rt ed ici b i r 'çel i ş kisi n i n ', e kon o m i k başarısızl ı ğ ı n ı n b i r ne d e n i olabilecek bir çel i ş ki n i n kayna ğ ı olabi l i r -bu üçüncü tespittir. Zira ekonom i k büyü me ile enflasyon ara s ı n d a ayrı l maz b i r i l işki vard ı r ve demokrati k bir politi k i ktisa d ı n ü l kedeki enflasyo n u za rarl ı siyasa l son u ç l a rı olmadan o rtada n ka l d ı ra b i l mesi m u htemel görü n m emekted i r. Son b i rkaç yı l d ı r sanayi ekono m i l erine mu s al lat o l a n enflasyon bi rbi ri ne ya klaşa n bel irli bazı fa ktörleri n bir b i l eşi m i o l a ra k görün mekted i r: bunlar d ü nya ölçeğ i nd e tal epte eşa n l ı a rtış, birincil mallar ve h a m maddelerde (örneğ i n gıda maddelerinde) kıtl ı kl a r, b i ri n c i l ü reti m ka pasitesinde (örneğ i n çel i k, kağ ıt ü reti m i nde) kıt l ı kl a r, i sti hdamda sı nai sektörlerden h izmet sektörleri ne geçişlerin b i r fon ksiyo n u olara k ücret-ma l iyet enflasyo n u ve h izmetler sek törü n d e veri m l i l i ğ i n d üşmesi ve h ü kü metleri n harca m a l a rı aza l ta m a m a l a rı biçi m i n d e s ı ra l a n a bi l i r. B u sor u n l a rd a n bazı ları m u h temelen geçici d i r -bazı ları özü nde ya pısa l d ı r; ya pısal soru n l a r ke s i n l i kle sanayi ve hizmet sektörleri ara sı ndaki ü retken l i k fa rkl ı l ı ğ ı nda söz kon usud u r. Fakat bütün b u n l a rı n altında topl u m u n kara kteri n d e herh a n g i b i r yöneti m i n ta lebi d üşü rmek, işsizliği a rtırmak veya devleti n h a rca m aları n ı azaltmak için geleneksel kı sıtlama ya da (teri m i n a rka i k a n l a m ı nda) 'd i s i p l i n ' biçi mleri n i ku l l a n ması n ı zor laştıran- temel b i r d eğ i ş i m vard ı r. Son 20 yı l d ı r ekonom i k büyü me fa rkl ı top l u msal hedeflerle, esasen ta m isti h d a m l a ve tü ke timde istikrarlı bir a rtışla i l işkil iyd i . Özetle, Keynesyen devri m top l u msal beklenti lerde g ü ç l ü ve engellenemez bir devri m a n la m ı na gelmekteyd i-o söz kon usu değ i ş i m i n en basit, sembo l i k ifadesiyd i . Basitçe ifade ed i l i rse, işçiler d a h a önce -Büyük Krizin orta k b i r deneyi mi olan- işleri n i kaybetmekten korka rken, a rt ı k ça l ı ş m a ve hayat sta ndard ı n ı n a rtma s ı n ı bekl emekted irler. Ve h i çbir yönet i m b u n u görmezden gelemez. Bu, prati kte, h ü kü m etleri n harcamaları zoru n l u olara k a rtıra cakları ve işsiz l i k artma eğ i l i m i nd e olduğu nda daha büyü k bütçe açı kları verecekleri; ayn ı ölçüde, h ü kü m etlerin sosya l harca m a l a r da, b i l h a ssa sağ l ı k, refa h, sosya l h izmetler g i bi a l a n lardaki ha rca m a l a rd a a rtışa g erek d uyaca kları a n l a m ı n a gel mekteyd i . Bu esna da, send i ka l a r hem (fiyatlar a rttığ ı nda) savunma amaçlı hem d e
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİ N E
291
(ekonomik büyümeden pay a l m a k için) agresif neden lerle ücret a rtışları için deva m l ı baskı ya parl a r. Düzen l i ancak yön etilebi l i r o l m a s ı n a rağ men, yı l l ı k %4-5 enflasyon ora n ı eko n o m i k büyü me n i n ka çı n ı l maz bir parças ı h a l i n e g e l i r ve bu oran topl u msal huzur i ç i n yöneti m i n öded i ğ i 'bed e l ' haline g e l i r. Fa kat bu türden enf lasyon bir enflasyon döngüsü yarataca k biçimde d iğer ya pısal veya olumsal u n s u rlarla b i r a raya g e l d i ğ i n d e (örneğ i n g ü n ü m üz de çoğu Batı l ı top l u m çift h a n e l i e nflasyonla ka rşı ka rşıya d ı r), h ü kü meti n e l i ndeki 'normal' ekono m i k a raçla r etki siz hale g el i r. Normal tepki ler para arzı n ı azaltmak (fa kat bu fi rma l a r için l i kid ite krizl eri ve m u htemel iflaslar yaratı r ve daha genelde, i n şaat ve kon ut üreti m i g i b i faiz ora n la r ı n a büyük ölçüde d uya rlı o l a n mer kezi önemde sektörl ere za ra r verir) veya h ü kü met harca m a l a rı n ı n d üzeyi n i ö n e m l i ölçüde düşürmekti r. Fakat h ü kü m etler i kisi n i d e ya pmakta zorl a n ı rlar, çü n kü b u t ü rden deflasyo n u n temel bir sonucu işsizl i kte -ve siyasal olara k ka b u l ed i lemeyecek d üzeyler de- a rtıştı r. B i r a lternatif, idari ka rarla, eşitl i k d üzeyleri n i yerleş tirmeyi a maçlaya n bir 'ge l i r politi kası'nı yönetimde ku r u m l a ştır maktır; fa kat servet üzeri nde yüksek verg i yükü olmadan b i r g e l i r pol iti kası sen d i ka l a r için ka b u l ed i l emezd i r. V e s o n olara k, g üçl ü ücret ve fiyat deneti m lerine başvu rulabi l i r, lakin son uçta ekono m i d e kaça klar ve son unda top l u verg i kaçı rmalar ortaya ç ı ka b i l i r. Ancak basit b i r gerçek, h i ç ki msen i n enflasyon için bedel ödemek istememes id i r ve modern demokrati k yöneti mler bu mal iyetleri özel bir grup için hesa pla mayı siyasal bakı mdan güç b u l u rl a r. B u n u n l a bera ber, temel bir i kilem va rd ı r. Ka l ı c ı çift h a n e l i enf lasyon orta s ı n ıfı mahveder. G ü ç l ü b i r deflasyonist politika işsizl iği a rtırır ve sadece ça l ı şan s ı n ıfı n b i r kıs m ı n ı n a leyh i ne işler. B u nd a n ç ı k ı ş ı n yol u , ikisi de deva m ed iyorsa, zoru n l u olara k güçlü fiyat-üc ret deneti m l eri ve eşitsizl i kler kon usunda bir g e l i r politi kası be n i msemek olacakt ı r. Fakat bu türden deneti m lerin etki l i ol ması i ç i n politi kayı beli rl eyen g üçlerin yayg ı n verg i kaçı rmaları n ı d u r d u rmak içi n g ü ç l ü bir d üzen l eyici ya pıya i htiyaçları vard ı r. Fakat bu türden deneti mler uzun s ü re uyg u la n d ı ğ ı nda yatı rım kon u s u n d a ki ciddi kara rlar mecbure n ayrıca h ü kümeti n de b i r mesele si h a l i n e g e l ecektir. Kısaca, b i r s ı n ıf savaşına başvu rmad a n bu i ki lemden çı kma k özel g i rişimci ekonomi n i n orta klaşmacı bir topl u ma dön ü ştü r ü l mesi a n l a m ı na gelecektir. Enflasyon şiddeti n i s ü r d ü rd ü ğ ü n d e esasen i ktisadi g i rişi m l erde işverenler ve işçi ler a ra-
292
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
s ı n d a değil, devlet bütçesi kon u s u n d a orta s ı n ı f ve işçi s ı n ıfı a ra s ı n d a yen i bir s ı n ıf savaşı yer a lacaktı r. Sch u m pete r bir za m a n l a r istikra r l ı feoda l i z m i n ta ri h sel b i r ken d i l i k, isti krarlı sosya l izmin ta rihsel bir olası l ı k, fa kat istikra r l ı ka pi ta l iz m i n bu koşu l l a rda b i r ta rihsel çel i ş ki old u ğ u n u söyledi . Ka pi ta l i st bir ekon o m i n i n gen işlemesi n i biri ki m l e ve sermaye n i n ye niden yatı rı m ıyla s ü rd ü rmek zoru nda o l d u ğ u Marx' ı n temel görü ş ü idi. 1 930'1arı n son larında 'd u rağ a n l ı k' tezini savu n a n l a r ka pita l ist bir ekonom i n i n genişlemesi n i n yatı r ı m fı rsatl a rı n ı n sona er mesi nedeniyle zoru n l u olara k kesi n b i r s ı n ı ra u laşacağ ı n ı öne s ü r d ü ler (bu i n a n ç Sch u m peter' i n ayrıca i l k noktaya işa ret ede rken ya pt ı ğ ı g i bi, teknoloj i n i n ve teknoloj i k yen i l i klerin 'aç ı k d e n izleri' fi kriyl e çel i ş mekteyd i). Fakat büyü meyle i l iş ki l i temel problem, s ü rekli enflasyo n h a l i ndeki ekonomi n i n kro n i k b i r sermaye kıtl ı ğ ı ya şaması v e şi rketlerin kend ileri n i para n ı n yöneticileri o l a ra k tek ra rl a n a n l i kid ite krizleri içinde b u l maları, enflasyon d ü ş ü rü l meye ça l ı ş ı l ı rken para arzı n ı n s ı n ırla n d ı r ı l masıd ı r. Açı kçası, bir top l u m s ü rekl i enflasyon beklentisi içinde o l d u ğ u n d a (pa ra hızla değer kaybedeceğ i için) çok az i nsan tasarruf ya pacak veya para l a r ı n ı uzun vad e l i tahvi l lere ya da h i sse senetle rine yat ı raca klard ır. Şi rketler, ayrıca, giderek daha fazla ba n ka kred i leri ne, kıymet l i tica ri kağıtlara veya d iğer kısa vadeli kredi enstrü m a n l a rı n a -sadece sermaye artı r ı m ı için değ i l ayn ı za man da uzun vadeli i htiyaçlar için gerekli ödemeler neden iyle de yönelecekl erd i r. Enflasyo n u n temel sonucu ba n ka l a r veya h ü kü m et üzeri ndeki 'sermaye zoru n l u l uğ u ' n u n g i d erek a rtmasıd ı r. ABD'd e 1 933 Ban kac ı l ı k Yasası i le, 1 920'1erde olduğu g i bi, büyü k şi rketlerin ban ka ları kontro l leri n i s ı n ı rl a m a k için yatı rım ba n kacı l ığ ı ve tica ri ban kac ı l ı k birbirinden ayrı l d ı . Fa kat, 1 970'de yen i yasa n ı n ka b u l ed il mesi önde gelen ba n ka l a r ı n ciddi ölçüde tü ketici kred isi vermeye yönelen, i n şaat sektör ü n ü fi nanse eden ve hatta şi rketlere uzun vade l i kred i ler veren büyük ba n ka holding şi rketleri kurma l a r ı n ı m ü m kü n kı l d ı . Ba n ka l a r sermayeleri n i artı rmak için parasal reka bete g i rd i l er, şi rket mevd uat sertifi ka ları, Eurodolar mevd uatları ve küçük ba n ka l a r ı n i htiyat a kçeleri n i 'satı n a l d ı l a r'. 1 970'1 erin başlarında, b a n ka l a r kred i l eri, öze l l i kl e kon ut kred ileri n i a ş ı rı ge n işleti rken n a kit para s ı kı ş ı kl ı ğ ı yaşa d ı l a r. Neticede, h ü kümet sa dece şirketl ere 'mali ya rd ı m ' ı n kaynağı değ i l , ayn ı za manda, hatta
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİN E
293
bazı tecrü beli mal iyeciler ta rafı n d a n öneri l diği biçi m iyle, endüst rilerin d üze n l i sermaye piyasa larında fon l a rı n a l ı n amayacağı elektri k, su, havagazı h izmetleri ve kon ut g i bi- kurucu sermayele ri n i n doğrudan b i r kayna ğ ı o l a ra k d a h a merkezi h a l e gel d i .20 İ n g i ltere'de İşçi Partisi h ü kü m eti hem İ n g i ltere' n i n en büyü k otomobi l şi rketi Leyla n d Motors Company i ç i n hem d e Kuzey Denizi araştı rma l a rı n ı n yol u n u açan Burmah Oi l için d evreye g i r mek zoru nda ka l d ı ve m a li d estek vererek o n l a rı ku rta rd ı, ç ü n kü i ki şirket de m a li güçl ü k içindeyd i . F ransız h ü kümeti 1 974'te d ü n ya n ı n i ki nci en büyük n i kel şi rketi Le N i c kel'i ku rta rmak için, Pasi fi k'te olsa d a metropolitan F ra n sa'n ı n bir parçası olan New Cale donia'daki ya rı-hisses i n i satın a l d ı . Ve ABD'de h ü kü met d e m i ryol larına, havacı l ı k endüstrisine v e h atta otomobi l en düstri s i n e do l ayl ı verg i ayrıca l ı kl a rı veya doğrudan sermaye d estekleri sağlaya ra k doğrudan veya dolayl ı olarak ya rd ı md a b u l u n d u . H ü kü m et gerek 'ni h ai yatırımcı merci' olara k, gerek sermaye piyasa s ı n ı kred i ta hsisleriyle etki leyerek (örneğ i n ban ka l a rı sözge l i m i kon ut g i bi bel l i end üstri lere kred i vermeye yön lendi rerek), gerek fi rmalara doğrudan yat ı r ı m desteğ i vererek (orta kl ı k a racı l ı ğ ıyla güçlü bir özkayn a k kon u m u n a gelerek) kaçı n ı l maz olara k sermaye p iyasa larındaki g ü c ü n ü genişletecektir. B u n u n hangi 20
B kz. Felix G. Rohatyn, "A New R.F.C. Is Proposed for Business", New York Times, Ara l ı k 1. 1 974, Kısım 3, s. 1 , 1 2. Lazard Freres'te bir h isseda r olan Ro
hatyn'ın gözlemlediği gi bi, son 1 0 yı lda tek tek şi rketlerin borç-özkaynak ora n ları enflasyon baskısı ve h isse senetleri piyasasının çöküşü a ltında %25'ten %40 yükseldi. New York borsası şi rketlerin sonraki 1 O yılda ya kla şık 50 m i lyar dolar özkaynağa i htiyaç duyaca klarını öngördü, fa kat sadece 1 974'te ya kl a ş ı k 5 m i lya r dolar özkaynak i htiyacı ortaya çıktı. Banka l a r aşırı büyüd üğ ü için bu parayı sağ lamak için tek çözüm, Rohatyn'a göre, Büyük Kriz dönemi nde kuru lan Reconstruction Finance Corporation'a (RFC) ben zer i ktisadi devlet teşekkü l ü kurm a ktır. Ne de Rohatyn kendi önermesinin içeri m l erinden çeki n i r: "Bu türden bir örgütün ... ekonom i n i n devlet tara fı ndan plan lamasının bir a d ı m ı olara k a l g ı lanabi leceğ i kesindir. Fa kat bu kez artı k bu konuda bir ka musal tartışma başlaya b i l i r... Çoğu kiş i n i n devlet planlaması olara k adlandıracağı şey, vasat bir a i le için, ta h m i n i b i r bütçe ya pmaktan fazlası olmayacaktır. . . Federal d üzeyde uzun eri m l i i ktisadi p l a n l a m a n ı n bir zoru n l u l u k haline geleceğ ine i nanan birçok kişi vard ı r . . . RFC bu yaklaşım türünde anahtar enstrü manlardan biri olabi l i r. O elverişli m i ktarı n olmadığı yerlere özkayna k pompalaya ra k kamusal amaçla yeni den yap ı l a n d ı rmayı m ü m kü n kıla b i l i r".
294
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
noktada 'devletçi ka pita l izm' veya 'korporatif eko n o m i ' o l a ra k a d l a n d ı rı l acağ ı bir gerçekl i kten ziyade bir semanti k meselesi ola b i l i r. Te mel gerçek, onun tüm meseleleri n b u en tem e l i i ç i n deki fa a l iyetleri n i n özel kurumsal kontro l ü n ü n -sermayeyi yönetme s i n i n- giderek aza l masıd ı r. Gidere k daha çok hesaba kat ı l a n şey, devlet politikas ı n ı n doğası ve n itel iği ve genel top l u m sa l h ed efle rin o l u ş u m u nda h a l kı n ses i n i n d uy u l m a dereces i d i r. Fakat bu i ktisadi soru n l a r ı n içinde göm ü l ü o l d u ğ u d a h a büyük bir 'kü ltürel' sorun vard ı r. Ameri ka n ka pitalizm i n i n doğası 1 920'1erde büyü k ölçüde tüketicilerin borçla n maya ve b i r yaşa m biçi m i olara k borçla yaşamaya teşvi k ed i l m esiyle değ i ş m i ştir. 1 960'1arda ekonom i n i n temel mali ya pısı şi rketleri n kend i i ç mali g üçleri n i veya kurucu sermayeleri n i genişletmeleriyle d eğ i l , d a h a ziyade, gözü ka ra b i reylerin 'sermaye için borçlan ma' i l e, ya n i büyük m i kta rlard a borçlanara k v e borç a l ı na n parayı fi n a n s kuru l u şları na yatı rarak ciddi fı rsatlar ya rata bilecekleri ni, gerçek e m l a k yatı rı m tröstleri yarata bil ecekl eri n i v e şi rketlerin borç/özkaynak ora n ı n ı n a rtı rı labi leceğ i n i kavra maya başlad ı klarında dön üştü. Ba n kacı l ı k ya sa l a rı n d a ki d eğ i ş i kl i kler ba n ka hold i n g şi rketleri n i n ekonom i n i n fi nansal ya pısı n ı kı rı l g a n biçi m lerd e genişletmeleri n i m ü m kü n kı l d ı . Fakat o o l d u kça 'borçl u' - b i r borç dağ ı üzeri ne i n şa ed i l en- bir ekonom i d i r. B u rada geli rler ve ka rlarla i l g i l i olan (çoğ u 'a lacak hesapları'ndan gelen) bir ka r-za ra r b i l a n çosu b i r h e s a p sa h i b i n i n v e güçl ü bir şi rketi n, bir yatı rı mcı n ı n fa izi n i n b i r b i l a nços u d u r. Fakat ana htar değişken, borcun tırma n d ı ğ ı bir yer de 'peş i n para'n ı n ya mevcut g e l i rden ya da arta n m a l i yetleri ka rş ı l a m a k için ya p ı l a n borç l a n madan gelen para l a r o l masıd ı r. Para kıtlaştı ğ ı n d a peşi n para b u l m a k bir problem h a l i n e g e l i r ve b i r l i kid ite krizi ortaya çı kar. Ve ayrı ca, sermaye için borçla n ma ve l i kid ite kıtl ı ğ ı d ı ş ı nda ek b i r enflasyon ist baskıyla ka rşı laşı l ı r. Tı p kı a i l elerin kendi a raçlarıyla yaşamayı öğrenmek zoru nda o l m a l a rı g i bi, m evcut somut n a kit para a kışları içinde yaşaya b i l mek v e borcu s ü rd ü rülebi l i r kı l m a k için ekono m i n i n 'disi p l i n a ltı na' a l ı n ı p a l ı n a mayaca ğ ı -efend i n i n h ü kü met olması n ı n zoru n l u o l u p o l m a d ı ğ ı - soru n u va rd ı r. Fakat borç -tü keti m le veya yat ı r ı m la- s ü rd ü rü l d üğ ü nde ekonomide büyü menin d ur u m u ne o l u r? Ekono m i yava ş l a m a k zoru nda ka lacaktır. Ekonom i k büyü me ve enflasyon bu yüzden ka pita l i st demok rat i k e ko n o m i l erd e özel bir çel i ş ki içerir. Kom ü n ist devletlerde,
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
295
örneğ i n Sovyetler Birliği'nde ekono m i k büyü me t ü keti mden zi yad e büyü k ölçüde a ğ ı r sanayi l e ri n genişlemesiyle gerçekleşmiş tir; işçilerin ücretleri ve ta lepleri kontrol altında tutu l m uş; ve eksi k istihdam veya kro n i k kıtl ı kl a r m evcut enflasyo n u gizlemiştir. Ma rx'a göre ka pita l izm genişl emeyi s ü rdürmek zoru ndad ı r, a ksi halde çökecekti r. Ona göre siste m i n iç d i na m izm i n i n kaynağ ı ka pita l istlerin teknoloj i n i n emeğe ora n ı n ı a rtıra ra k bir a rtı-değer ora n ı n ı s ü rd ü rmeye yön e l i k reka betçi ça ba l a rı d ı r. B u yüzd en, ser maye birikimi siste m i n motoru o l a ra k görü l ü r. Fakat buradaki i ro ni, sermaye biri ki m i n i n m eyvesi olan ekono m i k büyü m e n i n sis tem i n azaltmakta zorl a n d ı ğ ı ve diğer isti kra rsız fa ktörlerle (örne ğin yü kselen b i r d ü nya ekono mis i nden kaynaklanan kontrolsüz fa kat atağa ka l ka n enflasyonla) b i r a raya geldiğinde h ü kü m etlerin i d a re etmekte giderek daha fazla zorl a nd ı kları ekonomik ve siya sal isti kra rsızl ı k koş u l l a rı n ı ü reten bir ekono m i k ve kü ltürel bek lentiler seti ya ratması d ı r. Ve bütün b u n l a r ka pita l ist topl u m l a rda ki bi reylerin i nançları n ı sarsan yön e l i m kayı pları n a ve g üvensizl i k lere yol açar.
İ nanç Krizleri İ n a n ç krizl eri, önem l i riskler s ı radan hale geld i klerinde b i l e, o n l a rı d a h a az ö n e m l i kıl maya n i n sa n tari h inde tekrarla n ı r. U m utsuzlu ğa davet sonuçlar, her za m a n doğrudan olmasalar b i l e, gerçek o l d u kl a rı için ortaya ç ı karlar, fa kat kimse bu kon u l a rda çok fazla şey yapamaz. U staca küç ü k meka n izmalar ü reti lebi l i r, prog ra m l a r tasa rlana b i l i r, ku r u m l a r inşa ed ilebi l i r, fa kat i nanç org a n i k b i r n ite l i ğ e sa h i pt i r ve b i l i nçli ka ra rla ol u ştu rul maz. İ n a n ç bir kez yı kı ldı ğ ı nda gel i şmesi ve etki n o l m a s ı za man alır -zira i nancın bes i n kaynağı d e n eyi m d i r. Mesihçi b i r iti ka d ı n bizzat bir h a l k içinde bedenleşti ril meye ça l ı şı l d ı ğ ı Sovyetler Birliğ i'ndeki mevcut inanç krizin in üç yön ü va r d ı r: çoğ u kişi a rt ı k bu itikada i n a n mamaktad ı r (Sovyetler Birli ği'nde ideoloj i n i n son u tartı şması olacak m ı d ı r?); liderlere inanç kaybo l m u ştur (Sta l i n' i n kötü len mesi ve m i rasçı l a rı n ı n onun suçla rı n ı ka bul etmesiyle b u idol ciddi olara k sarsı l m ı ştı r); ve çok az kişi 'gel eceğe' i n a n ı r görü n mekte d i r -bu iti kat art ı k işe yara m a mak-
296
KAPİTALİZMiN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
tad ı r. ABD' de devlet kuru m u n a g üven kaybı söz kon u s u d u r; gerçek te, b u kuru m u n temel ka ra kteri ken d i varol u ş u n u yads ıma i stekli l i ğ i d i r. Kuru m la r ı n meşru l u ğ u b i l hassa normalde seçki n kon u m la ra geçecek gençler tarafı n d a n yayg ı n b i r biçimde sorg u l a n m a k tad ı r. Hal kta ü l ke n i n geleceğ i n e g üven büyük ölçüde kaybol m a k tad ı r. Ja ponya'da topl u md a ki ku ru m la rı bir 'çerçeve' veya b i r g r u p ko n u m u n d a ki bi reyler arası n d a ki kom pleks bir karşılıklı yükü m l ü l ü kler seti bir a rada tutmakta d ı r. J a pon d i n i , Batı'daki n i n a ks i n e, aşkı na bir i nanç değ i l , kişi ler a rası ndaki karşı l ı kl ı bağ l ar ın bir uza n tısıd ı r. D i n i n cisi m l eşmeleri o l a ra k bu bağ l a r İ kinci Dü nya Sava şı'ndan önce u l us (ve ord u) ve i m paratorl u k merkezl iyd i, fa kat ezi ci bir askeri hezimetten son ra e kon o m i k yeniden i nşayla ve bü yü meyle i l işki l i g ü ndel i k görevleri n içine taş ı n d ı . Fakat çifte bir problem ortaya ç ı kt ı : ekonom i k büyü me amacına u laşa m a d ı ğ ı n d a o n u n yeri n i ne a l a b i l i r (yeniden sa l d ı rgan bir m i l l iyetç i l i k ö n e ç ı ka b i l i r m i)?; veya ekonomik büyüme zen g i n l i ğ i a rtı rd ığ ı nd a o n a eş l i k e d e n 'sı n ı rl a nd ı rı l maya n top l u msal davra n ış' b u çerçeveyi yı kma eğ i l i m inde mi olacakt ı r? İnanç krizi n i n temel sonucu civitası n, yasaya ken d i l i ğ i nden itaat istekl i l i ğ i n i n, başkaları n ı n haklarına sayg ı n ı n, ka m u yararı -kı saca, kişi n i n üyesi olduğu 'kentin' onuru- lehine özel zeng i n l i kleri n ayartmalarından uzak durma n ı n ortadan ka l kmasıd ı r -bu derin kül türel i kilemler üzeri nde d u rmayacağım. Aksi ne, her insan kendi yo l unda i lerlemekte, (sadece kamusal çıkarlar pahasına müsamaha ed ilebilecek) özel a l ı şka n l ı kları n ı sürd ü rmeye ça lışmaktad ı r. Li bera l b i r topl u m u n temeli bütün grupları n ka mu s a l ç ı ka r için özel ç ı karları n d a n öd ü n verme i stekl i l i ğ i d i r. Civitası n kaybol ması ya ç ı ka r l a r ı n büyük ölçüde kutu plaşması ve tutku ların büyük öl çüde a l evlen mesi, ted h i ş i n ve g ru p savaşları n ı n ortaya ç ı kması ve siyasal anomin i n egemen olması; ya da her ka m u a rzı n ı n en g üç l ü kes i m lerin zayıflar ın a l eyh i n e fayda sağ ladı kları salt ç ı ka r oda kl ı b i r tica ret h a l i n e gel mesi demektir. Fakat İ n g i ltere'd e old u ğ u g i b i b i r civitas d uyg u s u n u n va rl ı ğ ı n ı d eva m ettirdiği, geleceğe d a i r ruti n l eri n geçmişten ciddi olara k uza klaştığ ı b i r yerde b i l e b u g i d i şatı h i ç b i r rej i m temelden d u r d u ra maz (kısıtl a m a l a r çok b ü yü k ol abi l eceğ i için manevra özg ürlüğü v e değ i ş i m ç o k kısıtl ı d ı r, kuru m l a r, b i l hassa eko n o m i k ku r u m l a r büyük ölçüde ka b u k bağ-
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİ N E
297
larlar) ve b i r bezg i n l i k ve u m utsuzl u k d uyg u s u h a ki m o l u r. B u n l a r g ri l eşen siyasal d üzen i n , s o n 25 yı l ı n krizlerid i r. B i rkaç idea l i stler kuşağı, g ü n ü m üzdeki daha genç çoğ u i nsan g i bi, sosya l izmi b u rj uva top l u m a ka rşı bir çözüm o l a ra k görd ü . Fakat sosya l izmin ö l ü m ü b u yüzyı l ı n a n l a ş ı l m a m ı ş siyasal gerçeği d ir. Sovyet d ü nyasında 1 9. yüzyı l ı n rad i ka l leri n i n kom ü n c ü rüya l a rı n ı n korkunç bir biçimde ya n l ı ş l a n d ı ğ ı n a ta n ı k o l d u k. Üçüncü Dü nya ü l keleri n i n çoğ u n u n 'sosya l izmi' serbest l i k ve özg ü r l ü k yad s ı n ı rken yen i seçki nlerin i ktisadi gelişme a d ı n a i n sa n l a rı yön lend irmeleri olması bakı m ı n d a n bir aldatmaca d ı r. Ve Ç i n 'd e in san l a r Mao'n u n d ü ş ü n ces i n d e cis im leşen tek b i r 'a h l a ki kişi l i k' içinde eriti l d i ğ i için bütün ben l i kl e r s i l i n m i ş ve bütün bi reysel ifa deler, öze l l i kl e kü ltürd e bastı rı l m ıştır. B u n u n yen i b i r 'd i n ' o l a ra k etki l i ol u p olamayacağ ı n ı -Mao' n u n ö l ü m ü nden sonra bi reyleşti rici yeni g üçlerin ortaya çı kıp çıkmayaca ğ ı n ı - görmek için bekle memiz g e rekmekted i r. Avru pa l ı kom ü n i st ü l kelerde itika d ı n zayıflaması civitas soru n u n u d a h a görü n ü r kı l m ı şt ı r; kaç ı n ı l maz olara k civitas ka musal özg ü rl ü klerle özdeş hale g e l m iştir. Kom ü n i st ü l keler için problem, m u h a l efetin 'fra ksiyo n l a rı n ı n ' (teri m i Len i n'in değ i l Madison'ı n beni msed iği biçim iyle ku l la n ıyorum) hoşn utsuzl ukları n ı ortaya koya b i l ecek hiçbir kurumsal yere, hiçbir ka musal ta rtışmaya, ken d i ç ı karları ve i l g i leri n i ifade edeb i l ecekleri u l a ş ı l a b i l i r hiçbir a l a n a sa h i p o l m a ma l a rıd ı r. A n c a k kom p leks bir topl u m kaçı n ı l maz ola ra k seçm e n l eri ve i l g i l eri çoğaltı r ve o n l a ra iddiaları n ı i l etilebi le cekleri meşru b i r alan sağ lamak zoru ndad ı r. Sovyetler B i rl i ğ i'nde son 25 yı l d ı r i ki temel siyasa l p roblem (i) m i l l iyetlerin daha büyük özerkl i k ta lepleri (ve gücün paylaşı l ması) ve (ii) siyasal siste m i n genişleti l m esi ta lebi o l a bi l i r. Batı'da son 1 O yı l içinde m u htemelen orta s ı n ıfların -bu rada ayrı ntı l ı o l a ra k ifade ed i l mesi zor siyasal etki lere s ahip- artan haya l kırı kl ı ğ ı n a ta n ı k olacağız. Yüksek ücretli ça l ı ş a n l a r eşit l i kçi eğ i l i m lerin b i r sonucu olara k ücret farkl ı l ı kl a rı n ı n aza l m a s ı n a öf kelen meye başl a m ı ş l a rd ı r; üst d üzey İ sveçl i ka m u görev l i leri n i n 1 973'teki g revi b u türden d a h a fazla eyl e m i n ortaya ç ı kı ş ı n ı n ha bercisi m i d i r? H izmetlerin arta n m a l iyeti posta dağ ıtı m ı ve çöple rin top l a n ması d a h i l her g ü n kü kolayl ı kların kısıtl a n ması a n l a m ı n a
298
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
g e l m e kted i r.21 Fakat b u n l a r enflasyo n u n ve verg i l erin i ki l i etki si ka rşısında yaşa nan küçü k haya l k ı r ı kl ı kl a rı d ı r. Orta s ı n ıf i ki l i b i r sebepten dolayı s ı kı ntı l ı d ı r: fiyat a rtı ş ı n a aya k uyd u rmak ücretlerde artışı gerektirir;22 gel i rleri n i n a rtmas ı orta s ı n ıf i nsan ları daha yüksek verg i b i r d i l i m i n e sokar, fa kat verg i a rtışı ora n ı gel i r a rtış ora n ı nd a n n i s peten yüksek o l d u ğ u için ka yı p daha fazlad ı r. Enflasyon h ız l ı a rtarken verg i sistem i ayn ı ka l d ı ğ ı nda bu s a r m a l katl a n a ra k d eva m eder. Economist'teki yorum şöyl e d i r: "Yı l l ı k kaza n c ı n ız 1 0.000 Sterl i nse, mevcut yı l l ı k enflas yon ora n ı % 1 9 ise ve 1 974-75'teki verg i ora n ları aynı ka l m ı şsa, 1 978'de sadece mevcut hayat sta n d a rtların ızı s ü rd ü reb i l mek i ç i n yı lda 40.000 Sterl i n e ihtiya c ı n ız olacaktır". Bütün b u n l a rda i roni, enflasyo n u n ye n i ka m usal h a rca m a l a r ı fi nanse etme n i n kolaycı bir a racı h a l i n e gel mesi, d a h a büyü k ora n l a rd a b i reyi n otomatik olara k daha yüksek ve rg i d i l i m lerine g i rmesid i r. Ve, be li rti l d i ğ i g i bi, top l u m u n temel kaynakları daha büyü k ölçüde ka m u sal mallar ve h izmetlere ayrı lacaktır. Fakat Anthony Downs'ın işa ret ettiği g i bi, h a l kı bu t ü rden m a l l a r ı n de ğerli o l d u ğ u n a i kna etmek çoğ u kez zord u r, ç ü n kü tek biçi m l id i rl e r ve n a d i ren bi reysel beğ e n i l ere göre ada pte ed i l irler; ve M a n c u r O l son'u n bel i rttiğ i g i bi, ka musal m a l l a r ı n herkes için u l a şa b i l i r o l ması gerektiği için, çoğu bi rey bir 'beleşçi yolcu' olma u m u d uyla bu mallar içi n ödeme ya pmakta n uza k d u ru r.23 Fakat 21
22
23
Herman Kah n'a göre bu yasa bir top l u mda kişi başına düşen gelir 4.0000 dolara ya kın olduğunda üst-orta s ı n ıfı n hayat standardı düşecektir: bu du rumda tren istasyonlarında (örneğin Tokyo Merkez Garı'nda) hamal; bir kütü pha nede (örneğ i n New York Halk Kütü pha nesi'nde) genç kita p dağı tıcısı; bir aya kkabı ta m i r d ü kka n ı nda kundura parlatıcı del i ka n l ı l a r; veya Ca m b ridge, Massach usetts'te hafta l ı kla çal ışan atı k toplayıcılar b u l a maz sın ız. ABD'de 1 940'1arın sonlarında n üfusun %26'sı serbest meslek sahi biydi; küçük işada m l a rı, bağ ımsız zanaatkarlar veya profesyoneller enflasyonla başa çıkmaya çalışı rken kendi fiyatları n ı a rtırmaya çal ı şa b i l i rler. Fa kat gü n ü m üzde emek-g ü c ü n ü n %85'i ücretli veya maaşl ı d ı r, gelirleri n i sadece terfi ederek artıra b i l irler. Fakat örg ütlü ücretlilerin büyük bir ora n ı 'gelir endeksli'dir, ya n i gel i rleri asgari geçim düzeyi ne göre otomatik olara k ayarla n a b i l i r, fa kat çoğ u ücretli ça lışan, b i l hassa o rta s ı n ıf profesyoneller b u kadar g üvencede değ i l lerdir ve bu yüzden hayat sta ndartlarında geri leme daha büyüktür. Bkz. Anthony Downs and Joseph Monsen, "Public Good s and Private
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİN E
299
temel h u sus, ka m u m a l l a rı n ı n g e n i şlemesi n i n ve i d a ri h a rca m a l a r ve h izmetlerde a rtış ı n n i hayetinde verg i geli rleriyle karş ı l a nd ığı d ı r. Ve çoğ u kişi verg i leri bireyi n sat ı n al amayacağ ı ka m u s a l mal l a r ı n bedel i n i n devlet ta rafı n d a n fi n a n se ed i l mesi olarak d eğ i l , a ks i n e ken d i kişisel gel irinde b i r aza l ma olara k görür. Özel tü ke ti m bir bi reysel seç i m meselesi, ka m usal tü keti m b i r ' h u ku ki karar' meselesi d i r; çoğ u kişi ka m usal tü keti m i ken d i 'harca ma özg ü r l ü k leri'n i n özet b i r h a l i olara k görür. B i r top l u md a efektif verg i ora n ı %35 veya bir b i reyi n g e l i ri n den daha fazla a rttı ğ ı nda ve bu a rtı ş l a r giderek d a h a fazla h i sse d i l d i ğ i nde, b u t ü rden verg i leri n gerekçeleri açı kça ortaya kon u l mad ı ğ ı s ü rece kişi n i n mem n u n iyetsizl i k için bir başka gerekçesi vard ı r. Fa kat genel l i kl e çok az pol iti kacı b u n u ortaya koyaca k cesa rete sa h i ptir ve m e m n u n iyetsizl iği istismar daha kolayd ı r. Sonuç, siyasal isti kra rsızl ı kta kes ki n bir a rtıştır. Sonraki 1 O yılda Batı l ı top l u m l a rda b i l d i ğ i m iz biçi m iyle parti sistemlerin çöküşü n e ta n ı k olabi l i riz. B i l h assa orta s ı n ıfl a r a rasında pol iti kada n t i ksi nti, geçm işte g ü ç l ü parti yöneti m i n i n zayıflamasına ve yasama or g a n l a rı n ı n ayrışmasına yol açan b i r ruh h a l i gözlenmekted i r. D i k kat çekici o l a n şey, 1 974'te o l d u ğ u g i b i Norveç, İsveç, Da n i marka, F ra n sa, Batı A l m a nya, H o l l a nda, Belçi ka, İta lya veya Büyük B rita n ya'da hiçbir parti n i n Parl a mentoda çoğ u n l u ğ u sağlaya m a ması d ı r. 40 yı l d ı r 'orta yol ' u n zafer kaza n d ı ğ ı Da n i m a rka, H o l l a n d a ve İ sveç'te yerleş i k parti ler için a l a rm z i l l eri ça l a n keski n b i r seç i m ku tuplaşması ortaya ç ı ktı. D a n i m a rka ve Norveç'te verg i ka rşıtı pa rti ler yü ksek verg i l eri, 'hoşgörü l ü ' refah devleti an layı şı n ı, h ü kü m et b ü rokrasisi n i n büyümes i n i , g e l i ş mekte olan ü l kelere ya rd ı m l a rı ve hatta yü ksek savu n m a harca m a l a rı n ı protesto l a r içinde ortaya ç ı kt ı . Mogens G l i strup'un 1 973 seçi m leri nde an iden yükselen, ge leneksel m u h afaza ka rları bozg u n a u ğ ratan İ lerici Parti'si Dani marka Parlamentosu'ndaki en büyük i kinci grubu ol uşturmaktay d ı . Ve Norveç'te Anders Lange' ı n başka n ı o l d u ğ u benzer b i r pa rti çarpıcı b i r seçi m başa rı sı kaza n d ı . İ ki ü l kede de Sosya l Demokrat parti lerin tepkisi bu protesto l a r ı n a maçları bakı m ı n d a n 'po p ü l ist' ve yöntem leri ba kı m ı nd a n demagoj i k old u ğ u n u, i nsa n l a r ı n en kötü içg ü d ü lerine m ü racaat ett i kleri n i ve İ s kandi nav olmaya n bir Status", The Public lnterest, no. 23 (Bahar 1 97 1 : 64-77); ve Mancur Ol son, The Logic of Col/ective Action (Cam b ridge: Harvard University Press, 1 965).
300
·
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKiLERİ
tarzda davra n d ı kl a rı n ı (!) iddia etmek o l d u . A BD'de siyasal parti ler g e r i l e m e dönem i n ded i r. Çoğ u pa rti ay g ı tı n ı n m a li g ücü, personeli ve kayna kları azd ı r. Parti ki m l iğ i zayıf l a m ı ştı r. Seçmen i n %40'ı kend i n i 'bağ ı msız' o l a ra k ta n ı m la m a kta ve giderek daha az kişi sandığa g itmekted i r. Doğ rusu, parti sistemleri Batı l ı top l u m u n kurumsal hayatı n ı n deri n leri nde göm ü l ü d ü r; partiler çoğ u kez yasal olara k teşvi k edil i r, benzer şeki lde ABD eya let seç i m yasa larında i ki parti l i sistem va rd ı r; ve onların bağ ışçıları ve çekirdek kad roları va rd ı r. Fakat M cGovern ' ü n Demokrati k Parti' deki 'yeni siyaset'inde veya A l m a n S PD'deki G e n ç Sosya l i stlerde o l d u ğ u g i bi, parti lerin aşı rı l ı kçı k l i k lerin 'i sti lasına' daha fazla ma ruz ka l ma l a rı m u htem e l d i r. Ve se ç i m l e rd e partiler a rasında d a h a büyük geçişleri veya siyasal parti d ı ş ı organizasyonlara m ü racaatı görmemiz m u htemel d i r. Bütün b u n l a rda i ki l i b i r teh l i ke vard ı r. Politika her za man b i r ç ı karlar v e sembo l i k ifadeler (ideoloj i ler y a da bireyler veya ku ru m l a ra d uyg usal bağ l ı l ı kl a r) bileşi m i d i r. Kişi ç ı ka rları n d a n vazge çebi l i r ancak yine de i nançlar va r olmaya deva m eder; veya tersi n e i nançlar kaybol u r fa kat yine de topl u md a bir ç ı kar beklentisi va rd ı r. Fakat top l u m a ve ku r u m l a r ı n a g üven sarsı l d ı ğ ı n d a ve çı ka rlar h a k etti kleri d ü ş ü n ü len ka b u l ü görmed i klerinde ortad a fitili ateş l e n m eye hazı r bir patlayıcı ka rı ş ı m vard ı r. B i reyler hayatl a r ı n ı ç o k fa z l a bel i rsizl i k i ç i n d e s ü rd ü remezler v e korku n ç ölçülerde bel i rsiz l i k i nsa n ların a l ı şveriş için ku l l a n d ı kl a rı para n ı n değeri nde hızlı ve değ işken kayı plara (kişi n i n geliri i l e satın a l ma k zorunda old u ğ u şeyl er a rasında ciddi uyu m s uzl uğa, zorl u kla b i ri ktird i ğ i servetin aza l masına) v e d a l g a l ı işsizl iğe y o l aça r. B u koş u l l a rda b i r top l u m u n geleneksel ku r u m l a rı v e demokrati k s ü reçleri çöker ve i rrasyonel, d uyg usal öfkeler ve b i r siyasal ku rta rıcı a rzusu h ızla yü kse l m eye baş l a r. Libera l demokra s i n i n -bi l h assa Avru pa'da zayıflaması ve siyasal a ş ı rı l ı kl a r ı n güç kaza nması en iyisi nden 20. yüzyı l ı n son çeyreğ i n i n en ra hatsız ed ici gerçeğ i olabi l i r. ***
Batı l ı topl u m la rı n ka rş ı laştı kları ekonom i k i ki lemlerin kayna ğ ı aç gözl ü l üğ ü d izg i n l emeye d i renen burj uva arzu l a rı a h l a ki olara k ya da verg i l e r a racı l ı ğ ıyla d üzen l emeye ça l ış m a m ızd ı r; bir ya nda, gi derek d a h a fazla ve a n l a ş ı l a bi l i r bir biçimde, haklar olara k s ü rekli d a h a fazla sosya l h izmet ta lep eden demokratik bir yönetim; öte
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLU M ÜZERİNE
301
ya nda en iyisinden kişisel özg ü r l ü k fi kri n i savu n a n ve en kötü s ü nden orta klaşmacı bir topl u m u n gerektirdiği zoru n l u top l u m sa l soru m l u l u kl a r ve fed a ka r l ı kları etkisiz kı l a n bi reyci b i r a h l a k a n l ayışı vard ı r. Özetle, h i çb i r za m a n özel çatı şmalar arası n d a a ra b u l u c u l u k ya paca k bir ka m u c u ekonomiye veya ka m ucu felsefeye normatif bağl ı l ı k içinde olmad ı k. Çoğ u rad i ka l i n ya ptığ ı g i bi b u n u n ta mamen 'ka pita l iz m i n ' bir sonucu old u ğ u n u söylemek kolayd ı r. Ve hatta b u rada ima edilen cevap, ya n i "'sosya l izm' olara k ad l a n d ı rı lan, eko n o m i k o l a ra k uy g u l a n a bi l i r ve fel sefi olara k h a kl ı normatif bir alternatif vard ır" id diası daha d a a ldatı c ı d ı r. Rad i ka l leri n yaptı ğ ı tüm şey soru n u göz ardı etmektir. Sosya l izm i n b i r i l e ri sanayi topl u m u nd a uyg u l a na b i l i r olup o l m a d ı ğ ı ve demokrati k b i r yönet i m i n, zora başvurma dan ve özgürlük kaybı olmadan, fa rkl ı grupların fa rkl ı i htiyaçları ve a rzu l a r ı n ı ka rşı l aya n bir kurum o l u p o l m a d ı ğ ı ta rtı ş ı l m aya o l d u kça açıktı r. Ve biz bütün topl umsal çatışmaları ortadan ka l d ı raca k b i r 'bol l u k' vaadi d ı şı nda, bol l u k top l u m u n u n yen i böl ü ş ü m kura l la rı n ı haklı kı l a n sosya lizm i si m l i siyasal veya fel sefi bir şemaya h i ç b i r za man s a h i p olmadı k.24 24 Siyaset teorisinin çerçevesi içinde bu probleme sadece konsensüs değil
ayn ı za manda -bir topl u m u n kök değerlerine uzanan- meşru l u k bağla m ı nda ba ka b i l i riz. G ü n ü m üzün önde gelen Ma rksist b i l g i n i J ü rgen Ha bermas 'meşru l u k' problem i n i esasen özel, bi reysel güdüler üzeri ne kuru l u bir ka pita l izm ile kişi n i n kesi n l i kle bi reysel temellerde g ü d ü lenemeyeceğ i veya ödüllendiri lemeyeceği devletçi ka pita l i st hale gelen bir toplum arasındaki çatışma bağ lamında kon u m la n d ı rır. Bu arg ü m a n ı n dayandığı temel i n doğru oldu ğ u n u düşünsem de, Ha bermas'ın onu form üle etme biçi m i nde beni rahat sız eden şey ku l la n d ı ğ ı d i l içi n de sistemleri 'şeyleştirmesi 'dir; ya n i o n u n teri m leriyle, sistemler davranışı ya ratı r y a da ya pmaya zorla r, veya i n sa n la rı g ü d ü m l erler ve teki l toplu mların d i rençleri ya da insanlar veya gelenek lerin kara kteri 'sistem' teri m i n i n yekpa re ağırlığı altında kaybol u r. Bu yüzden, Habermas yöneti m e ağır yükler geti ren a rtan, raki p toplum sal ta lepler meselesini ele a l ı rken şöyle yaza r: "Niçin geç kapita l ist topl um larda bile formel demokras i n i n sürdürül mesi n i n mesele ed i n i l mesi gerek tiğini halen açıklamak zoru ndayız. Salt yöneti m sistemi çerçevesi içinde bakıldığında bile, formel demokrasinin yerin i kolayca zıt bir yöneti m biçi m i n i n -yu rttaşların siyasal katı l ı m ı n ı etkisiz bir d üzeye düşüren m u h afa za ka r, otoriter bir refah devleti n i n, veya h a l kı nispeten yüksek bir s ü rekli hareket d üzeyi nde e m i rleri altında tutan bir Faşist otoriter devletin- a l m a sı m u htemeldir".
302
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKiLERİ
Neticede, b i r topl u m ken d i paylaşı m i l keleri n i ve bu t ü rd e ku ral la rı m ü m kü n kı l m a k veya uyg u la m a k i ç i n gerekl i özg ürl ü kler ve baskı l a r denges i n i h a kl ı laştırması (sosyoloj i k j a rgona göre meşru l a ştı rması) gereken bir a h laki d üzen d i r. Problem, kaç ı n ı l maz ola rak, bi reysel ç ı ka r ve ka m u sa l ç ı kar a ras ı n d a ki, kişisel d ü rtüler ve Ha bermas g ü n ü m üzde bu türden ihtimallerin daha az düşük olduğunu, ç ü n kü "sosyokültürel sistemin otoriter sistem lerde ka rşılana mayaca k ta lepler yarattığını" açı klar. Sözleri n i şöyle sürdürür: "Bu düşü nce beni aşa ğıdaki teze götürdü: Ta mamen katı -idari sistemin i htiyaçları için d u rum lara göre işlevsel kı l ı namaya n- bir sosyokültürel sistem meşrulaştırma güçlükleri n i n niçin bir meşru l u k kriziyle sonuçlandığını izah ede b i l i r. Bu gelişmenin dolayısıyla bir güdüleme krizi -ya n i devletin ve mesleki siste m i n d i l e geti rdiği güdüler ile sosyokü ltürel sistem i n önerdiği güdüler a ra sındaki uyuşmazl ı k- içinde temel lendiril mesi gereki r". Sözleri n i şöyle tamam lar: "Gü n ü m üzde halen bel l i bir g üce sah i p olan normatif ya p ı l a r ile siyasa l-i ktisadi sistem arasında yeterli uyum olmadı ğ ı nda [kapital izm] güdüleme krizi nden kültürel sisteme uyum sağ lama dan kurtu lamayacaktır. Kültür böylece mecbu riyet içermeyen bir serbest za man meşgalesi ya da uzma n bilg i n i n konusu haline gelecektir. İsveç, İngi ltere ve ABD gibi ü l kel erde 'formel demokrasi'n in yeri n i 'ko layca' b i r başkası n ı n alabileceğ i n i düşünmüyorum. Demokrasinin gücü ka pital ist siste m i n 'ihtiyaçlarından' değ il, özerk özgürlük geleneğ inden gel mektedir. Paradoksal olara k, n üfusun dinamizmini ka lıcı bir biçimde sürd ü rebilen tek topl u m tipi 'geç' [i leri] ka pita list' topl u m l a r değ i l d i r, oto riter devri mci topl umlar da ayn ı s ı n ı başarabil mekted ir. Ayrıca, b i rleşik bir siyasa l-iktisadi sistem olduğunu düşün m üyorum, ç ü n kü siyaset hem ekonominin düzenleyicisidir hem de geniş bir hak iddiaları alanıdır; ve ekonom i k siste m lerin ve ü reti m sistemleri n i n talep ettiği g ü d ü le r ile kültürde arzu lanan hayat tarzları a rasında bir kopma ol duğunu ka bul etsem de, kültürün i n sanların kend i -cinsel veya başka d ü rtülerini başkalarına za ra r verm eden doyu rd ukları 'ayrı' bir alan olabi le ceğ i n i ve ka labi leceğ ini (ve bazı ları için olabileceğini) d ü ş ü n m üyoru m . İ l k böl ü m de ö n e s ü rd ü ğ ü m gi bi, kapita l izm kes i n l i kle kültür a l a n ı içinde za yıflamış ve 'hegemonyası' fi ilen yı kı l m ı ştır. Dolayısıyla, bu konuda ka pita l i st topl u m u n yu rttaşları için a h l a ki bir sistem ve ödül sistemi olarak va rlı ğını uzun dönemde sürdürebil mesi konusunda Ha bermas'ta n daha kö tüm seri m . Bundan dolayı, meşruluğun temelleri siyasal l i bera l izmin de ğerleri içinde ancak burj uva hazc ı l ı ktan koptuğu takd i rde kon um l a n d ı rı l a b i l i r. Bu soru n u yazı n ı n sonraki kesi m i nde ele a lacağ ı m . Ha bermas'ın arg ü m a n ı i ç i n , b kz . "What Does a Crisis M e a n Today? Leg i ti mation Problems i n Late Capitalism", Social Research 40 (Kış 1 973): 643667. Bu m a kale Ha bermas'ın kita b ı n ı n i ki nci kı smı nda yer almaktad ı r: Legi timation Crisis (Boston : Beacon Press, 1 975).
KAM UCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
303
top l u m u n gerekl i l i kleri a ra s ı n d a ki i l i ş ki d i r. Açı kça ortaya kon u l a n b i r ka m u felsefesi o l m a d ı ğ ı n d a modern bir yöneti m i n konsensüs l e (ve s ü rekli çatışma olmadan) ve ad a l etle s ü r d ü r ü l e b i l eceğ i temel koşu l d a n yoks u n uzd u r. ABD'de geçmi şte "zı m ni bir konsensüs" va rd ı ve ka m u fel sefe s i n i n ifade ed i l mes i n e gerek d uy u l m a m a ktayd ı . Lou i s H a rtz'ın işa ret etiğ i g i bi, Locke kaynaklı, siyasal sistemi biçi m l e n d i ren bir l i beral gelenek va rd ı . Ameri ka n hayatta Robespierre g i b i Maistre de o l mad ı ğ ı için, çatı şan güçler o l a ra k devri m ve m u hafaza ka r l ı k ka rşıtlığı Ameri ka'da asla veri m l i b i r zem i n bulamad ı . Ameri ka n sti l plansız bir uzlaşı i d i . Ameri ka n siyasal ta rtı ş m a l a rda, İ ç Savaş d ı ş ı nda, sözg e l i m i her siyasal ayrı ş m a n ı n kökleri nde F ra n sız Dev r i m i ' n i n uyu m l u laştırma l a rı n ı n b u l u nd u ğ u Fra n sa'da ki n i n a ksine 'i l k i l keler'e m ü racaat ed i l mesi nad i rd i . ABD'd e üç zı m ni ka b u l vard ı : ( i ) b i reyi n değerleri n i n m a ksi m u m a ç ı karı l ması, (ii) a rta n maddi refa h ı n eşitsizl i kten kayn a k l a n a n bütün geri l i m leri ortada n ka l d ı raca ğ ı v e (iii) 'deneyi m i n s ü rekl i l i ğ i ' n i n gelecekteki bütün p roblemlerin çözü m l e ri n i sağ layaca ğ ı i n a n c ı . Fakat bütün b u ka b u l l e r g ü n ü m üzde çökm üştür. Gruplar ve top l u l ukların kendi ta lepl eri va rd ı r. Arta n refa h eşitsizl ikleri orta d a n ka l d ı r m a m ı ş ve çok geçmede n yen i problemler ortaya çı ka rmıştı r. Deneyi m a rtı k modern bir top l u m u n kompleks, tekn i k prob lemleri i ç i n kes i n b i r kılavuz değ i l d i r. V e maddi refa h v e ba şarıyla i l i ş k i l i ka b u l lerin temel i n i ol uşturan değerler a rt ı k sorg u l a n maya başla m ı ştı r. Bazı yen i amaçlar o l u ştu r u l m a k, bazı yen i ka b u l ler bel irlenmek zoru ndad ı r. Geçmişe d a i r ört ü k ka b u l ler büyük b i r g ü ce s a h i ptir, ç ü n kü b i r l i ktel i k her za m a n ideoloj i ve gerçekl i k a rasındaki çel i ş kilerle beraber yer a l ı r ve her zam a n veri l i olamaya n b i r çözü m ü gerekti rir. La kin bu t ü rden b i r görev yok olmaz. Tü ketici-yöne l i m li, serbest g i rişimci top l u m a rt ı k yu rttaşları daha önce o l d u ğ u g i bi a h l a ken tatm i n etmemekted i r. V e l i beral bir top l u m olara k ka b u l ede b i l eceğ i m iz şeyi n yaşat ı l a b i l mesi i ç i n yen i b i r ka m u felsefesi ya ratı l m a k zoru ndad ı r.25 25
U l usal stile i l işkin bu tartışmada daha önceki bir yazıdan bazı paragraflar a l d ı m, "The Disposessed 1 962", The Radical Right (Garden City, N.Y.: Do u b l eday, 1 963: 1 4- 1 5). 'Zı mni konsensüs' a rgümanı için, bkz. Lou is Ha rtz, The Liberal Tradition in America (New York: Ha rcou rt, Brace and World, -
304
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
il
Kamu Felsefesi Ka rşı l ı kl ı bağ ı m l ı bir modern e konomide ka m ucu e konom i n i n merkezi l i ğ i kaçı n ı l mazd ı r. Ayrı ca, göstermeye ça l ı ştı ğ ı m g i bi, ka m ucu ekonomi b i r 'yönetim' biçi m i ya da piyasa ekonom i s i n i n ve ev ekonomisi n i n ya n ı nda b i r ka m u ekonomisi d eğ i l d i r; ikisinden de ö n ce gelir ve onları yönlend i ri r. O daha büyük ö l çekl i b i r polis t i r. Fakat bu türden bir i l i şki ler d u ru m u na d a i r herhangi b i r teori k d aya nağa -ekonomik ve siyasal boyutların b i r araya g e l d i ğ i ka m u c u ekonom iye i l i şkin b i r politik i ktisada veya çatışan i d d i a l a r ı n normatif çöz ü m ü için kesi n kura l l a r sağ l aya n, ka m uc u ekonom iye i l işkin bir siyaset fel sefesi n e ve netice n i n felsefi bir h a k l ı laştırma sına- sahip d eğ i l iz. Wa lter Lippma n n ' ı n a l aycı ta rzda ki b i r tes piti ne göre "on u n [ka m u c u ekon o m i n i n] felsefede va r l ı ğ ı n a i n a n ma ya eğ i l i m l i o l a n l a r ı n kara kteri sti k ya n ı l saması old u ğ u n u . . . söyle yecek o l a n l a r va rd ı r". Fel sefe n i n vurgusu, o n u n rasyonel bir sta n d a rd ı n ifadesi o l d u ğ u, eyl emlerin keyfi veya isti kra rsız o l m ayaca k ta rzda uyg u l a n masında bir tuta rl ı l ı k ve i n s a n l a r ı n adalet d uyg u sunu ka rşı laya n n o rmatif b i r h a k l ı l a ştı rma sağlad ı ğ ı d ı r. Siyasal h ayatı n uzlaştırıcı i l ke leri sadece bu [felsefi] temelde m ü m kü n d ü r; bu i l keler olmad ı ğ ı nd a sadece ka ba kuvvet va rd ı r. İ n s a n l a r doğ ruya itaat eder, fa kat ayn ı za manda sayg ı d uya r v e o n u ortak laşa ben i m serler. Klasi k polisin siyasal fel sefesi Aristoteles ta rafı nd a n o rtaya ko n u l m uştur. O n u n model i a i l e i d i : ebeveynlerin doğal otoriteye sa h i p o l m a s ı g i bi, bu yönetime en uyg u n olan l a r, ya n i rasyonel i n sa n l a r doğal otoriteye sa h i plerd i . Polisin teme l i doğal i htiyaçla r ı n karş ı l a n masıyd ı . S ı n ı rsız kaza n ç ev h a l kı için sadece yıkıcı ola b i l i rd i ; evi n yöneti m i n i n a macı, b u nedenle, a rzu ların kısıtl a n ma sıyd ı . B u kısıtla m a demokrat i k b i r değer sistemi ve modern m izaç i ç i n açı kça s ı kıcıd ı r. B u t ü rden soru n l a rd a n ayrı olara k, Aristoteles'te polisin a ç ı k s ı n ı rl ı l ı ğ ı ölçektir. B i reylerin bi rbirlerine ya rd ı mcı ol maya çal ıştıkla rı ve o rta k i l keler teme l i nde paylaştı kları bir top l u m b i reylerin 1 955: Kısım 1 ); ve Amerika n uzlaşma sti l i n i n ka ra kteristiğ i için, bkz. W. W. Rostow, "The National Style", The American Sty/e, ed. Elting E. Morison (New York: Ha rper, 1 958).
KAMUCU EKONOMİ: MALI SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
305
birbirleri n i çok iyi ta n ı maları n ı ve kayg ı l a r ı n ı birbirlerine ifade edebi lmeleri n i gerekti rir; bu t ü rden b i r topl u m u n teme l i karşı l ı kl ı sevg i v e ka rş ı l ı kl ı g üven d i r. B u neden l e Rousseau Toplumsal Söz leşme'd e a h l a ki topl u m u n sadece küç ü k b i r top l u m o l a b i l eceğ i n i v e F reud Uygarlık ve Hoşnutsuzlukları'nda d a h a büyü k b i r top l u md a Kom ü n izm i n veya eşit paylaş ı m ı n i m ka nsız old uğ u n u öne s ü rdü, ç ü n kü ki şi leri bir a rada tutan sevg i sadece -'a maçla-s ı n ı rl ı ' v e bütü n i n sa n l ı k i ç i n genel o l m a kta n ziyade- doğrudan v e her b i reye özel old u ğ u nda a n l a m l ı o l a bi l i r. Leo Stra u ss'u n sözl eriyle: "Karşı l ı kl ı g üvene izi n verecek ölçüde küçük bir top l u m sadece ka rş ı l ı kl ı soru m l u l u k veya gözetime izin verecek kad a r küçü k b i r top l u md u r - b i r top l u m i ç i n vazgeçi l m ez olan eylemler veya davra n ı ş biçim leri n i n gözeti m i 'üyeleri n i n m ü kemmel leşmesi'yle i l g i l id i r; büyük b i r şeh i rd e, 'Ba b i l 'd e, herkes az veya çok kendi a rzu ları n a göre yaşaya b i l i r".26 (Modern topl u m, F. Scott Fitzge ra l d 'ı n da b i l d i ğ i g i b i , Ba b i l 'd i r.) B u topl u l u kçu eti kle ka rşıtl ı k içinde Locke, Ada m S m ith ve Ka nt'ın Li beral top l u ma i l işki n h a kl ı laştı rmaları vard ı r. Locke'u n d üş ü nces i n i n merkezi bi reysel m ü l kiyet öğ retis i d i r. M ü l kiyet kişi n i n emeğ i n i n uzantısıd ı r, başka l a rı ta rafı ndan söm ü r ü l m e s i n i en gel ler; ken d i n i koruma h a kkı n ı n d oğ a l netices i d i r. Ada m S m ith için, her i n s a n ı n ken d i bi reysel ç ı ka rl a rı n ı gerçekleştirmeye ça l ı ş t ı ğ ı bi reysel a l ı şveriş özg ü r l ü k, bi reysel doyu m ve ka rşı l ı k l ı avanta j ı n teme l i d i r; bu a l ı şveriş i şböl ü m ü a racı l ığ ıyla rasyonel o l a ra k s ü r d ü r ü l d ü ğ ü n d e aynca b i ri ki m ve zen g i n l i ğ i n teme l i d i r. Ka nt için, ka m u h u ku k u n u n kara kteri esasen özsel d eğ i l prosedürlere dayalı ol masıd ı r; bu h u ku k u n amacı i n sa n ları n bel l i son uçları d i kte et meyip h erkesin isted i ğ i şeyler için özg ü r bir biçimde reka bet edebileceği oyu n u n kura l l a rı n ı ta n ı m l a m a ktır. Bu ü ç a rg ü m a n ı n mantığı, Adam S m ith'in sözleriyle, ka m ucu ekonom i n i n "doğal özg ü r l ü k sistem i içi nde" üç görev i le s ı n ırlan d ı r ı l mas ı d ır: (i) top l u m u başka top l u m ların şid deti nden ve is tilası n d a n koru m a k, (ii) i ç g üven l i ğ i ve adalet yön eti m i n i sağla mak ve (iii) "asla herh a n g i b i r bi reyi n veya s ı n ı r l ı m i ktarda b i reyi n ç ı ka rları n a ola mayaca k bel l i bayı n d ı rl ı k hizmetleri n i ve bel l i ku rum ları o l u şturmak ve s ü rd ü rmek, sağ lamak ve s ü rd ü rmek; ç ü n kü 26
Leo Stra uss, Natura/ Righ t and History, (Ch icago: U niversity of Ch icago Press, 1 953: 1 3 1 ) .
306
KAPİTALiZMİN KÜLTÜREL ÇELiŞKİLERİ
ka r, büyük b i r top l u mda ken dis i i ç i n ya p ı l a n masrafta n çok d a h a fazlası n ı sağlayabi lse bile, çoğ u n l u kl a herha n g i b i r bi reye veya s ı n ı rl ı m i kta ra bi reye terk ed i lemez". ' B üyük top l u m ' demek (Ulusların Zenginliği'nde üç kez ku l l a n ı l a n b u terim yer a l d ı ğ ı bağ lamda, Bkz. kita p 5, Böl ü m 1 ) 'tü m top l u m ' demekti r.27 Fakat "ka m u işleri ve ku r u m l a rı n ı n " ol u ştu ru l m a sı en baş ı n d a n iti baren g iderek 'büyük topl u m ' u n d a h a büyük b i r görevi h a l i n e gel miş v e g ü n ü m üzde d e n g e ça rpıcı b i r b i ç i m d e b u doğru ltuda i l erlemiştir. La kin bu yen i 'ko l l e ktivist' gerçekl i k teorik b i r boş l u k içinde yer a l ma ktad ı r. Esasen Ma rksist geleneğe ait o l d u ğ u n u d ü ş ü n d ü ğ ü m sosya l iz m i n en üstü n ka mucu ekonomi öğretisi o l d u ğ u iddia ed i l se bile, asla sosya l izm i n fel sefesi n i n normatif b i r haklı laşt ı rması s u n u l ma k zoru nda ka l ı n ma m ıştır. B u n u n nedeni, bel l i öl çüde, sosya l i st fe l sefe n i n sosya l izmin daha sonraki, daha yü ksek b i l i n ç veya rasyo n e l l i k evresi olara k görü l d ü ğ ü b i r evri mci çerçeve içinde şeki l len dirilmiş ol masıd ı r; kısmen b i r başka nedeni, Marx'ın ekonominin ortadan kalkmasm ı Kom ü n izm i n ö n koş u l u olara k görmesidir. M a rx için d ü nyadaki kötü l ü klerin kaynağı kıtl ı ktır, ç ü n kü kıt l ı k d ü ş ma n l ı k v e reka bet, özel ç ı karlar için kıyasıya m ücadele ü reti r. Ma rx'a göre doğa (Hegel'de o l d u ğ u g i bi) zoru n l u l u ktur; 'ekono m i ' doğada n m a l l a r ı n elde ed i l mesi için gerekli 'zoru n l u emek'tir. İ n san madde üzeri nde tekn i k g üçler kaza n d ı kça doğadan ta rihe doğru ilerler; ve tari h i n sonu, ya n i doğadan n i hai bağ ı msızl ı k özg ü r l ü k demektir. İ n san ça l ı ş m a k zoru nda ka l ma d ı ğ ı nda, h e r şey bol o l d u ğ u nda üstya pı -deyi m yeri ndeyse- üzeri ndeki baskıda n kurtu l u r v e insan zoru n l u l u kl a r v e kısıtlamalardan uza k isted i ğ i her yere g idebi l i r. Kom ü n izmde gerçekte kaynakları n [topl u m u n fa rklı kes i m lerine] nasıl ta hsis ed i l eceğ iyle i l işki l i problemler yok tu r.28 27
Ada m Sm ith, The Wea/th of Nations (New York: Modern Li bra ry, 1 937: 65 1 ). ('B üyü k top l u m ' ta rtışmaları için ayrıca, bkz. s. 68 1 , 647). 28 İ l g i nçtir ki, b u Locke'un da a rg ü m a n ı d ı r. Kazanç üzerinde s ı n ı rlamalar do ğ a d u r u m u nda gerekl idir, ç ü n kü doğa durumu bir aşırı yokluk h a l i d i r. Bu sınırlamalar sivil top l u mda güven le terk edilebil ir, çünkü sivil top l u m bir bol l u k h a l i d i r. Ve bu arg ü m a n 'burj uva' kaza nç a rayı ş ı n ı n, 'arzu ların' geniş lemesinin haklılaştı rılması h a l i ne gelm işti r. Fakat Fourier ve Sai nt-Simon'un ütopik sosya l ist öğ reti leri bir insan do ğası teorisi içinde temel lendiri l m i şti r. Fou rier (büyük ölçüde Jung'un psi-
KAMUCU EKONOM İ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
307
B i r topl u m için kaçı n ı l ması m ü m kü n o l maya n gerçek, art ı k ka bul ettiğ i m iz g i bi, 'ekonomi'den kaçma n ı n hiçbir şeki lde m ü m kü n olmaması d ı r. İ n s a n l a r i htiyaçları s ü rekl i yeniden ta n ı m la d ı kla rı için d a h a önce a rz ular olan za manl a za ruri i htiyaçlar h a l i n e g el i r. Kaynakların kısıtl ı l ı kl a rı m ad d i d i r v e i htiyaç d uy u l a n m i ktar lar fizi kse l olara k ta mamen ka rş ı lana maz, b u kayna kları ku l l an m a n ı n m a l iyetleri a rta r ve, fizi ksel m i kta rla r değ il, n i s pi m a l iyetler kıtl ı ğ ı n ö l ç ü l eri h a l i n e geli r.29 Ve bol l u ğ u n a rtmas ı n d a n ziyade, 'kıtl ı ğ ı n ' tekrarlanan s ı k l ı ğ ı neden iyle, modern ka m ucu e konomi i ki görev kon u s u n d a nor matif b i r siyaset felsefesi ortaya koymak zoru ndad ı r: ( 1 ) Ka m u ya ra rı n ı n tan ı m ı ( b u polisin klasik proble m iyd i) ve (2) B i reyler ve grupların ta lep etti kleri özel hakların sağ l a n ma sı ve a rzu lar ın tatmi n i . ***
kolojik tipler ayrı m ı ndaki ne benzer biçimde) i nsanların mizaçlar ve arzu lar bakı mından önem l i farkl ı l ı klar sergi ledi kleri n i ve topl u l u kçu kolon i n i n uyum ü retmek i ç i n z ı t v e tamamlayıcı kişi l i k öze l l i kleri içereceğ i n i düşü n ü r. Sai nt-Simon insanların yetenekleri ve yetki n l i kleri bakı m ı ndan fa rklı oldukla r ı n ı ve sosya list topl umda mesleki ayrı şmaların rasyonel bir işbö l ü m ü içinde bu farkl ı yetki n l i klere göre organ ize olmuş 'loncalar' içinde yer alacağını d ü ş ü n ü r, bkz. Bel i, "Socia l ism'', lnternational Encyclopedia of the Social Sciences (New York: Macmil lan, 1 968) ve Beli, "Charles Fourier: Prophet of Eu psychia", The American Seha/ar 38 (Kış 1 968- 1 969) . 29 Politik i kti sattan [pür] i ktisada geçiş, deyim yeri ndeyse, Adam Smith'le değil Rica rdo'yla gerçe kleşm iştir. Rica rdo için, sermaye biriki m i n i n kayna k lar tarafı ndan beli rlenen doğal s ı n ı rları va rd ı r; bu neden le, ekonom i n i n in celeme-konusu Adam Smith'in öne sürdüğü gibi se rvet biriki m iyle i l işkili araçlar değ i l, a ksine kaynakların s ı n ı rl ı a raçlar içinde ta hsisi veya bölüşü mü, "sı n ai ü reti m i n gerçekleşmesiyle birl i kte ortaya çıka n sanayi n i n ürün leri n i n s ı n ıfla r arasında paylaşılmasını beli rleyen yasa lard ı r". Ricardo için, ekonom i k büyümeyi doğal kaynakları n (esasen toprağın) kıtl ığı s ı n ı rl a r; g i rişimciler ürün lerin aza l ması karşısında kaynakların kulla nımını genişletmeye ça lışırla rken, ka r ora n ı kaçı n ı l maz olara k işçi başına yatırılan sermaye m i ktarı n ı n a rtmasıyla düşüş eği l i m i içinde olacaktır. Marx Ricardo'dan kar ora n ı n ı n düşme eğ i l i m i fi kri ni a l ı r, fa kat bu düşüşle bağlantı l ı 'kaynakların sınırlı ü reti mi' sorununa deği l, a ksine emeğ i n da ya ndığı teme l i n zayıflamasına ve a rtı-değere el kon ulmasına odaklanır. Ma rx, doğanın geti rileri n i n aza l masından ziyade, (sosya list bir top l u m u n teşvi k edeceğ i) ürün leri a rtırma i htiyacına odaklanır v e bu konuda tekno lojinin g ü c ü n ü sınamadan bir veri olara k a l ı r.
308
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Polisin kl asi k öğ reti sinde -i htiyaçları n ölçü l ü l üğ ü n ü n ve ed i n m e n i n s ı n ırland ı r ı l ması n ı n t e m e l bir u n s u ru olan- sivil erd e m vurg u l a n ı r; özg ü rl ü k tabi kon u m d a b i r iyi d i r. Modern iten i n felse fes inde özg ü r l ü k ya d a h i ç b i r s ı n ı rlama o l madan haz ve m utl u l u k peşi nde koşma vurg u l a n ı r; ka m u ç ı karı tabi kon umda b i r iyi h a l i ne gel i r. Modernite n i n bu özel l i ğ i i l k kez Rousseau tarafı n d a n ka b u l ed i l m iştir v e o n u n ka mucu ekonomi n i n bir fel sefesi n i for m ü l e etme yön ü ndeki çaba l a rı n ı n ka l bi d i r. B u problem, Roussea u ta ra fı n d a n ortaya kon u l d u ğ u b i ç i m iyle, modern top l u m d a i n sa n ı n h e m b u rj uva h e m de yurttaş o l masıyd ı . B i r yu rttaş o l a ra k i n sa n ı n ka m u sal görevl eri vard ı r, fakat o b i r b u rj uva olarak özel ç ı karları, arzu l a rı ve tutku l a rı n ı n peşinde koşa r. Roussea u Toplumsa/ Sözleş me' de -top l u m d a n önce va r ol maya n, a ksi ne i nsan doğa d u ru m u n d a n uza klaşt ı ktan sonra ortaya ç ı kan- bu i k i l e m i bütü n özel bi reysel ç ı ka rları yadsıya ra k, bütün ben l i kl eri topl u l u k veya genel i rade olacak tek a h l a ki kiş i l i k içinde eriterek aşmaya ça l ı ş ı r. Özel ç ı ka r o l m ad ı ğ ı nda her bi rey d iğer bireylerle bütün bakı m la rd a n e ş i t olacaktır. Çağdaş hayatta bu alternatif Çi n'de v e Mao'n u n d ü ş ü n cesi n i n i l a h laştı rılması nda, Rou ssea u'n u n ayrıca zoru n l u b i r bağ l ayıcı i n a n ç old u ğ u n u d ü ş ü n d ü ğ ü 'sivi l di n'de vücut b u l m uş tur. Modern Batı to pl u m u Roussea u ' n u n ulaşmaya ça l ı ştı ğ ı n d a n farklı b i r yön de, ekonomide bi reysel, kaza n ç a m a ç l ı çı ka rl a r ı n pe şinde koşma, kültürde ben l i ğ i n gelişmesi ve genişlemesi doğ ru l t u s u n d a i l erlemişti r. B i r i k i m o d a k l ı özel ekonom i k ç ı karlar piyasa d a çoğ u kez ka mucu ekonom i n i n a l eyh i n e s ü rd ü r ü l müştür. Kişi n i n ken d i n i 'yapması' d ü nya kültü rleri haznesinden ken d i özel hayat ta rzı n ı özg ü rce seçme, i n s a n l a r ı n farkl ı ürü n l eri n i -kültürün bağ ı m sız birbirine eş pa rça la rıym ı ş g i bi- geçm i ş i n ve gelenekl e ri n i n s ü re kl iğ i nden bağı msız olara k bir a raya getirme h a l i n e gel m i ştir. İ ki örnekte, ya n i hem e konomide hem kültürde amaçların s ı n ı rsız old u ğ u bir a rzu l a rı tatm i n arayışı va rd ı . G ü n ü m üzde özel arzu ların tatm i n i v e somut eşitsizl i klerin çö z ü m ü bi reysel o l a ra k piyasa a racı l ığıyla değil, grup ta rafı ndan si yasal olarak ka m u cu e konomi a racı l ı ğ ıyla sağ l a n maya ça l ış ı l m a k tad ı r -ve bu haklar, b i l hassa mutlu olma hakkı fi kri nde ayı rt ed ici b i r değişi m d i r. Li bera l iz m polisten bağ ı msız bi reysel ç ı ka rı meşru laştı r m ı ştı. Klasi k siya set teorisinde ve on u n Roussea u ta rafı nd a n
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
309
modern yen iden form ülasyon u n d a polis i n öncel i ğ i meşrulaştı rı l m aya çal ı ş ı l ı r. Modern a rzu başka l a rı n ı n a leyh i n e bazı bi reyleri g e l i ştirmek ve ka mucu ekonomi a racı l ı ğ ıyla herkesi büyütmek i ster. Fakat b u radaki g ü ç l ü k, 20. yüzyılda ka m u c u e kon om i n i n b i r topl u l u k e konomisi değ i l, ka m u ya ra r ı n ı ta n ı m layacak ve ra kip i d d ia l a r arasında h a kl a r temel i n d e h a kem l i k ya paca k (paza rl ı k ko ş u l l a rı d ış ı nda) hiçbir normatif kura l a sah i p olmaya n b i r a l a n ol m a s ı d ı r: kam ucu ekonom i n i n siyasal felsefesi ne o l a bi l i r? ***
Fel sefi ku ra l l a r üzerine b i r a raştı rma temel soru n l a rl a başlamak zoru ndad ı r ve bunun içi n i d d i a l a rı -eşitsizl i ğ i n çözü m üyle ve a d al etle i l i ş ki l i soru n l a rı- mevcut ayrıca l ı kl a r ve haklar d ağ ı l ı m ları karşısında ele almak ve ka rar vermek zorundayız. Da ha geniş metodoloj i k a l a nda, çoğ u l c u b i r topl u m u n doğas ı n ı göz ö n ü n d e b u l u n d u rarak, i nsa n l a r a rası n d a ki farkl ı l ı kl a rı v e bu farkl ı l ı kla rın ka mucu e konom i n i n normatif işleyişi bakı m ı nd a n önem l i ve meş ru old u ğ u n u ka b u l etmek zoru ndayız. B u ekonom i k ve fel sefi soru n l a r matrisi içinde çözü me kavuş t u ru l ması gerektiğ i n i ayı rt ettiğ i m dört soru n vard ı r: ( 1 ) Ka m ucu ekonom i n i n i l iş ki l i b i ri m l eri nelerd i r ve bu birimler a ra s ı nda h a klarla i l i ş ki l i h a n g i dengeler söz kon usud u r? (2) İ nsan ların bu b i r ölçüde uyuşmayan değerlerden biri veya diğeri n i g e l i şti rmeye ça l ı ş ma l a rı nda özg ü r l ü k ve eşit l i k a ra s ı n d a h a n g i geri l i m ler söz kon usud u r? (3) Top l u msal talepler ve ekonom i k performans a rası ndaki uyu şmazl ı k d u r u m l a rında eşitl i k ve yeterl i l i k arasında nas ı l b i r denge kuru l ma l ı d ı r? (4) 'Ka m usal' ve 'özel ' a l a n l a r ı n boyutları hem ekonom i k an l a m d a m a l l a ra u laşma çabası içinde hem de a h l a k i l i kler a la n ı nda nelerd i r? Bu d ö rt soru n çöz ü m leri modern l i bera l topl u m u n ka m ucu ekonom i s i n i n bir felsefesi n i i nşa edecek bir g ü ndem o l u ştu rmak tad ı r. Bu çözü m lerin s ı n ı r ı n ı zorlayaca k hiçbir idd iada b u l u na mam, bu yüzden bu soru n la rı n ta n ı m ı n ı 'önem l i farkl ı l ı kl a r' i l kesi a racı l ığıyla daha fazla netleştirmeye ça l ı şacağ ı m .
310
KAPİTALiZMiN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
1 . Toplumun Birimleri
Aristoteles için topl u m u n temel biri m i polis, Kato l i k sosya l teori için a i le, klasik l i bera l izm için b i rey ve modern l i bera l izm için ç ı ka r g r u p l a rıd ı r. Her bi ri, ken din e özg ü ta rzda, önce l i k v e zoru n l u l u k iddiası nda b u l u n m uş, diğerleri n i n iddiala rıyla m ücadele etm iş lerd i r. Batı l ı to p l u mda son 200 yı l d ı r öncel i k b i reyded i r. Jeremy Benth a m şöyle yaza r "to p l u m kurucu u n s u rl a rdan, dey i m yeri n deyse, üyeleri olara k görülen tekil kiş i lerden meyd a n a gelen ku r g usal bir beden d i r. O halde, topl u m u n ç ı karı ned i r? -Topl u m ken d i n i meyd a n a geti ren çeşitli üyeleri n i n çıka rları n ı n topl a m ı d ı r".30 Fa kat bu n o m i n a l ist faydacı l ı kta zoru n l u olara k b i reylerin d ı ş ı nda yer a l a n ya pıların gerçekl i ğ i göz ard ı ed i l i r. B i r ü n iversite kişileri n değişen bir kom pozisyo n u d u r, fa kat bu kend i l i k üye leri n i n m e m u riyet h a kkı n ı n ötesinde sembol i k b i r a n l a ma sa h i ptir. Ve bu sem bol i k a n lam, ister Ya h u d i ler g i bi d i n sel-kültürel b i r g ru p ister İrlanda v e d ü nyadaki yüzlerce d iğerleri g i bi b i r u l usal kü ltürel g ru p olsun, herh a n g i bir insanlar topluluğu i ç i n de geçer l i d i r. Ç ı karlar oyu nu, özü nde rasyonel-o l m aya n bu türden bir ç ı ka r l a r b i rl i ktel iği, özg ü rce seçilen veya teyit ed ilen b i r i n a n ç o l m a d ı ğ ı nda, herkesin herkese karşı savaşı, bazen şiddet l i bazen d a h a yumuşak bir savaş h a l i n e g e l i r. Ancak top l u m u n ta lepleri, ta m old u ğ u nda, ideoloj i k i n a n ç l a ra b i r uyu m c u l uğa veya despot b i r bü rokrati k Molek'e* itaate yol açan daha büyük b i r canavar h a l i n e gel i r. Bi reyc i l i k fi kri i n san bi l i nci n i n ayı rt ed ici bir başarı s ıd ı r. lsaiah Berl i n' i n (Condorcet'd en ya ra rla n a ra k) bel i rttiğ i g i bi, bi reysel haklar olara k özg ü r l ü k fi kri Roma l ı l a r ve G re k l e r i n h u ku k a n layışl a r ı n d a yoktu; b u d u r u m Ya h u d i, Ç i n u yga rl ı k l a rı n ı n v e d iğer bütü n a n t i k uyga r l ı k l a r ı n g ü z y ü z ü n e ç ı ktı k l a rı n d a n b e r i ayn ı ö l ç ü d e taş ı d ı k l a r ı b i r öze l l i k o l a ra k gö rü n mekted i r . B u i d ea l i n h a k i m iyeti Batı' n ı n ya k ı n d ö n e m t a ri h i n d e b i l e k u ra l d a n ç o k istisna o l m u şt u r . N e d e özg ü rl ü k, b u
30
Jeremy Bentham, An lntroduction to the Princip/es of Morals and Legis/ation, ed. J. H. Burns and H. L. A. Hart (Landon: U n iversity of Landon, Athlone Press, 1 970: 1 2). ' Ke ndisine "Ge ben H i nnom" vadisinde can l ı kız ve çocuk ya kılarak kurban edildiği bir ta nrı. https://tr.wi ki ped ia.org/wi ki/Molek
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİ N E
31 1
a n l a m d a , ge n e l l i kl e büyü k i n s a n kitleleri n i n sloga n ıyd ı . H e m bi reyler h e m to p l u l u kl a r et ki l e m eyi değil, ke n d i h a l i n e b ı ra k ma a r zusu n u yü ksek b i r uyga r l ı ğ ı n işa ret i o l a ra k görm ü ş l e rd i r. Özel h ayat fi k ri n i n, başlı b a ş ı n a kutsa l bir şey o l a ra k kişi l e r-arası i l işki l e r a l a n ı d uygu s u n u n kayn ağı, gelişmiş h a l i n d e, d i nsel kökleri bakı m ı n d a n Rönesa ns veya Reformasyon d a n n a d i re n daha eski o l a n bir özgü r l ü k fi k r i d i r.31
Kişi n i n terci h ettiği g i bi yaşa m a özg ü r l ü ğ ü bazı fel sefi ve eko nom i k h a k l ı laştı rmalarla savu n u l m uştur. Bu değer ka b u l görd ü ğ ü n de ( b i r çoğ u n l u ğ u n oyuyla tasd i k ed i ld i ğ i d u ru m l arda bile) bi reyi topl u m u n tira n l ığ ı ka rş ı s ı n d a korur. Zoru n l u kuru m sa l dü ze n lemelere riayet ed i l d i ğ i n d e b u değer siyasal kuru m ları top l u msal k u ru m l a rd a n ayı rı r ve siyasal güçlerin tek bir gövde içinde eri mesi n i ön ler. Bi reysel i n i siyatife sayg ı gösteri l d i ğ i n d e b u diğer - i ktisadi ve entel lektüel- g i ri ş i m c i l ere, a rzulaya n ve özel olara k ya da ka m u c u ekonomi a racı l ı ğ ıyla gerekli ödemeyi ya pmak isteyen kişil ere (otomobi l l erden ve 'parasız oku l l a r'a kad a r) ürün ler ve ku r u m l a r yaratma özg ü r l ü ğ ü sağ l a r. Fakat ABD' de old u kça s ı n ı rsız olan bu b i reyc i l i k ayrıca çevre kirl i l iğ i n e yol açm ıştı r ve sosya l h izmetl erin ve top l u m u n diğer i h tiyaçla rı n ı n i h m a l i n i n köke n l e rinden bi rid i r. Kıta l i bera l teorisinde, Montesq u i e u'den Tocq uevi l le'e, von G i erke'ye kada r, fa rkl ı bir top l u msal biri m ka b u l ed i l m i ştir: Ge meinde, ya n i tari h i Ortaçağ'ın top l u msal d üzen ine kadar uza n a n k ü ç ü k top l u l u kl a r, korporasyon (örneğ i n bir ü n iversite y a d a d i n s e l kurul uş), tücca rlar v e zanaatkarların (g ü n ü m üzd e m e s l e k b i r l i kleri o l a ra k ad land ı raca ğ ı m ız) 'lonca l a r'ı. B u n l a r 'büyü k top l u m ' içindeki, ken d i kura l larına göre ha reket eden ve ayrı ca l ı kl ı g ü ç lere sa h i p özerk mesleki ya pı l a rd ı r. D u rkheim g i bi birine göre bu uz m a n ya p ı l a r ve meslek topl u l u kları daha büyü k ölçekli modern top l u m d a yu rttaşl ı k a h l a kı n ı n zoru n l u s ı ğ ı n a kl a rı olara k ortaya ç ı k m ı ş l a rd ı r, bireyi n s ı n ı rsız benci l l iğ i i l e devletin anormal tehdit ed i ci g ü c ü a rasında denge sağ la maya ça l ı ş ı rlar. B u türden a ra g r u p l a r ı n bu a maca h izmet ed i p edemeyecekle ri ta rtı ş ı l a bi l i r; g r u p l a r sı n ı rsız haklar ta lep eden b i ri m l e r h a l i n e
31
lsaiah Beri in, Four Essays o n Liberty (Landon: Oxford U n iversity Press, 1 969: 1 29).
312
KAPiTALiZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
gel m i şlerd i r. Anca k çoğ u l c u b i r modern top l u md a a ç ı k o l a n şey, 'ta n ı m la n mış' iddiala ra sa h i p grupların mevcud iyeti n i n meşru l u ğ u d i kkate a l ı n ması gereken- sosyol oj i k b i r gerçek o l d u ğ u d u r. B u türden grupları n m i ktarı v e çeşitl i l i ğ i şaşı rtı c ı d ı r. O n l a r fon ksiyonel i ktisadi g ru pları (iş d ü nyası, emekçil er, çiftçi l e ri), sembo l i k statü grupları n ı (d i n se l , u l usal, ı rksa l grupları), top l u m sal olarak d ezava ntaj l ı grupları (fakirler, yaş l ı l a r, engel l i l eri), kü ltü rel olara k ken d i n i ifade grupları n ı (kad ı n l a r, gençler, eşci nselleri), sivil a maçlı grupları (yu rttaşl ı k hakları örg ütlerini, t ü ketici ve çev reci g r u p ları), özel i ktisadi a maçlara sa h i p g ru pl a rı (verg i m ü kel l efleri b i r l i kleri n i , emekl i/gazi askerler lobilerini), kültürel uzm a n g ru p l a rı (üniversiteler, b i l i msel v e mesleki birli kler, sanat birli kle rini), fon ksiyonel siyasal b i r l i kleri (devletlerin d üzen l ed i kleri kon feran s l a rı, şeh i r ve beled iye org a n izasyo n l arı n ı ) ve 5 7 çeşit d iğer g rubu içermekted i r. Bu türden grupların çeşitl i l i ğ i neden iyle, g ü n ü m üzde tek b i r soru n u n tüm top l u m u kutu p l a ra ayı ra b i l mesi i hti m a l i ş ü p h e l i d i r. Modern demokrat i k bir yöneti m i n özel gücü o l d u kça fazla ç ı ka rı kapsayabilmesid i r Gerçekte, siyasal a renada fa rkl ı çıkarla rın sayı l a r ı n d a ve yoğ u n l uklarında a rtış aşırı bir yü ke, pa rça l a n m aya ve çoğ u kez siyasa l bir satra n ca yol açmakta d ı r. Yine d e fa rklı ç ı ka r g r u p l a rı n ı n doğaları v e ka ra kterleri yad s ı n a maz, zira çağdaş de mokrati k bir yöneti m i n ka rakteri n i şeki l l e n d i ri rler. Peki, ka mucu ekono m i n i n normatif bir felsefesi n i a raştırı rken nerede d u rm a l ıyız? Ayrı ntı l ı olara k ifade ed i l mesi zor olan ceva p, ta lepleri her za m a n önce l i kl i olan baskı n bir ç ı ka r [grubu] olama yacağ ı d ı r -ayrıca ne b i rey, m ü l kiyeti veya hakları, ne iktisadi ve top l u msal faa l iyeti yön lendi rme ve denetleme veya a h lakı ya d a özel davra n ı ş ı d üzen leme iddiası ndaki devlet, ne de kend i lerine özel çözü m ler ve koru m a l a r ta lep eden çeşitl i gruplar öncel iklid i r. Daha ziyade, bütün ki ş i lere a ra l a rı n d a ki farkl ı l ı kl a ra bakmaksızı n uyg u l a n a n bu kura l l a r, haklar ve d ur u m l a rı ve ayrıca gruplar a ra sında ( i h tiyaçlar, çöz ü m zemi n leri, ortaya ç ı kan yükler bakı m ı n d a n ) önemli farklılıkları n b u l u n d uğ u ku ra l l a r, h a k l a r v e ta lepleri g öz ö n ü nd e b u l u n d u r m a k -ve kaynakları buna göre dağıtmak zoru n d ayız. B u ayrı m formel o l a ra k uyg u lana maz; sadece pratik içinde a n l a m l ı olabi l i r.32 .
32 Ada letsizl i k, Aristoteles'e göre, eşitlere eşitsiz ve ayrıca eşit olmayanlara
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
313
2 . Ö zgürlük ve Eşitlik
M ichael Wa lzer Dissent'teki (Son bahar, 1 973) uzun ve kapsa m l ı b i r tartı şmada şu sonuca u l a ş ı r: "özg ü rl ü k v e eşitl i k top l u msal kuru mları n i ki temel meziyetid i r ve birl i kte b u l u n d u klarında daha iyi kon u mdadı rlar". Fakat Ka nt'la başlaya n l i be ra l gelenek ve 1 9. yüzy ı l d a ki en titiz kitle top l u m u eleşti rmen l eri (de Tocq uevi l l e ve B u rckhardt) bu soru n u eşitl i k mi, özg ü r l ü k mü biçi m i n d e ortaya koyd u lar. Ve, bu ta rtı şman ı n ya kın yı l l a rda kaza n d ı ğ ı h a l iyle prob lem i kisi n i n b i r l i ktel i ğ i değ i l ka rşıtl ı ğ ı meselesid i r. Klasi k l i bera l izmde eşitl i k yasa ö n ü n d e eşitl i k olara k ta n ı m l a n m ıştır. B u ta n ı m h u kukun egemen l i ğ i ve insanların ege m e n l i ğ i ayrı m ı n a daya n m a ktad ı r. Hukukun egemenliği genel l i kl e bütün oyu n c u l a ra uyg u l a n a n oyu n u n kura l l a rı n ı beli rler; b i reyler bu ku ra l l a r içinde paza rl ı k eder, seçi m leri n i yapa rlar, ne ya pacaklarına ka ra r verme özg ü rl ü ğ ü n e sahi plerd i r. İnsanların egemenliğinde b i r yön etici veya ya rg ı ç bel l i kiş i l e r ta rafı nd a n bel i rlenen görevler ve çözü m ler h a kkındaki ka rarları uyg u l a r. B u çoğ u kez ada let ve d ü rüstl ü k gerekçeleriyle uyg u l a n a b i l i r, fa kat yine de b i r keyfi l i k ve zorlama u n s u ru söz kon u s u d u r. L i bera l iz m i n temayü l ü 'so n u ç eşitsizl iği' olabildiğinde b i l e h u k u k u n egemen l i ğ i n i n terc i h ed i l mesid i r, h a k i m d eğer yöneti m i n baskıyı aza ltması v e serbest pazarl ı ğ ı n ol masıd ı r. Topl u msal m ü d a h a lede temayü l başka b i r değer a d ı n a çözü mdü v e h a l e n de böyled i r. Li bera l a rg ü m a n ı n özü, insanların fa rkl ı ka pasitel e r, ihti yaç l a r, eğ i l i m l er ve yeteneklere sa h i p o l d u klarıd ı r. Bu yüzden, insanlara eşit muamele ve eşit kılma a rasında ayrı m ya p ı l ması ge rekir. İ n sa n l a rı eşit k ı l m a çabası idari bir ya p ı n ı n fa rkl ı l ı kla rın d ere ces i n e ve çöz ü m dereces i n e ka rar vermesine yol açmama l ı d ı r. Bu, dolayısıyla, i n s a n l a ra eşitsiz m uame l e ed i l m esi demektir. B u ç ı ka rım biçi m i kaçı n ı l a mazd ı r. eşit m u a m ele edildiği nde ortaya çıkar. Fakat bu türden izahlar formel ve soyuttur. Morris Ginsberg'in bel i rttiği gibi "Eşitl ere eşit muamele ve eşit ol maya n l a ra eşitsiz mua mele yapılması gerektiği önermesi eşitler ve eşit ol maya n l a r tarafından veya eşitler ve eşit ol mayanlar için ne ya pılması ge rektiğine ı ş ı k tutmaz", On Justice in Society (Baltimore: Penguin, 1 954: 7). Fa kat Aristoteles'te uygulanabilir bir ayrı m, ya ni herkese uygulanabilen 'aritmeti k eşitl i k' ve liya kat fa rkl ı l ı klarına daya l ı 'oransal eşitl i k' ayrı m ı va r d ı r. Ada letin ölçüsü olara k 'önem l i farkl ı l ı kl a r' i l kesi nin başlama noktası olarak bu ayrı m ı kul la nacağ ı m .
314
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
G ü n ü m üzde insanlara çeşitli n eden lerle eşitsiz m u a mele ed i l mek zoru nda ka l ı na b i l i r. En ö neml isi, m u htemelen, herh a n g i b i r değerin, ister özg ü rl ü k ister adal et fi kri n i n , m utlak v e değişmez olara k a l ı nd ı ğ ı n d a ve ta m kesi n o l a ra k uyg u l a n d ı ğ ı nda a ş ı rı l ığa yol aça b i l mesi d i r. Hiçbir değer özü nde uyuşmaya n hedefleri, çoğ u i n sa n uyuşmaz olan şeyi a rzu l a d ı ğ ı nda bile, gerçekleşti rme yi tek başına sağ laya maz. Bu yüzden, uyuşmazl ı kları çözme çaba sı içinde feda ed ilen bir şey o l d u ğ u açıktır. İsaiah Berl i n Özgürlük Üzerine Üç Deneme a d l ı kita b ı nda bu d u r u m u old u kça kavrayı ş l ı b i r biçimde özetler. teri m l erde karışı k l ı k h iç b i r şey kaza n d ı rm a z . Bariz eşits i z l i kten veya yayg ı n sefa l ette n k u rtu l m a k i ç i n özgü rlüğü m ü n bir kısm ı n ı veya tü m ü n ü feda et m eye h a z ı rı m : b u n u i steye rek v e özgü rce ya pa b i l i ri m : l a k i n a d a l et veya özgü r l ü k ya da dostl a rı m ı n sevg i s i i ç i n fed a ettiğ i m şey özgü rl ü kt ü r . Suçl u l u k h isset m e m gere k i r v e b a z ı koşu l l a rd a bu fed a k a r l ı ğ ı ya p maya hazı r o l m a sayd ı m h a k l ı o l a r a k s u ç l u h i sset m e m gere k i rd i . Fa kat b i r fed a ka r l ı k, h e r n e k a d a r a h l a ki i htiyaç veya b e d e l i b ü y ü k o l s a da, fed a e d i l e n şey d e, ya n i özgü rl ü kte bir a rtış a n l a m ı n a ge l mez. Her şey o l d uğu şeyd i r : özgü rl ü k özgü rl ü kt ü r, yoksa eşitl i k, d ü rüst l ü k, a d a l et, k ü l t ü r, i n sa n ı n m u tl u l uğu veya vicd a n d eği l d i r. Ben i m , s ı n ı fı m ı n ve ya ü l ke m i n özg ü rl üğü d iğer b i rçok i n sa n ı n sefa l eti n e bağl ıysa b u n u d este kleyen sistem a d a l etsiz ve a h l a kd ı şıd ı r. Fa kat bu t ü r d e n eşits i z l i ğ i n uta n c ı n ı a z a l t m a k i ç i n özgü r l ü ğ ü m a z a l d ığı veya özgü r l ü ğ ü m ü kaybettiğim ve böylece başka l a r ı n ı n özg ü r l ü ğ ü m a d di o l a ra k a rt m a d ı ğ ı ta kd i rd e m u t l a k b i r özgü rl ü k k a y b ı söz ko n u s u d u r. B u a d a l et, m utl u l u k veya barışta bir kaza n ç l a tel afi e d i l e b i l i r, fa kat özgü r l ü k kaybı orta d a n kal kmaz ve her ne ka d a r b e n i m ' l i beral', b i reysel özgü r l ü ğ ü m kaybolsa d a başka b i r özgü r l ü k t ü r ü -'to p l u msal' veya 'eko n o m i k' özg ü rl ü k- a rttı d e m e k d e ğerleri b i r b i ri n e k a r ı ştı rm a kt ı r . Y ine de bazen başka l a r ı n ı n özgü r l ü ğ ü n ü güve n ce a l t ı n a a l m a k iç in bazı l a rı n ı n özgü rlüğü n ü n a z a l m a s ı gere ktiği d o ğ r u o l a r a k ka l ı r. Bu hangi i l keye daya n m a l ı d ı r? Özgü rl ü k kutsa l, d o k u n u l a maz b i r d eğerse bu tü rde h i ç b i r i l ke söz ko n u s u o l a m a z . Bu çatışa n k u ra l l a r veya i l kelerin, b i r i n i n ve ya d iğeri n i n p rati kte h ayata geç i r i l mesi gere k i r : b u n l a r, b ı ra k ı n ı z sad ece k u ra l l a r v e evre nsel i l ke l e re ge n e l l e meyi, h e r za m a n a ç ı kça ifa d e e d i l e n n e d e n l e r deği l l e rd i r. Yi n e d e pratik b i r uzlaş-
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
315
m a yol u n u n b u l u n ma sı zoru n l u d u r.33
Feda ed i l ecek şeyi n a s ı l bel i rleriz? Eşit l i k kon u s u n d a 'önem l i farkl ı l ı kl a r' i l kesi n e dön üyoruz. S u ç v e verg i lerle i l iş ki l i örnekleri e l e a l a bi l i riz. İ ki i n s an ayn ı suçu i ş l e m işti r. Yasa lara göre o n l a r, her b i ri ceza s ı n ı fa rkl ı biçimde çekse b i l e (i ki si de aşırı h ızda n 1 00 dolar cezaya çarptırı l masına rağ m e n b i ri mi lyoner d iğeri fa kird i r; i kisi n i n de e h l iyetlerine el kon u l u r, fa kat biri şoför tutarken d i ğeri tuta maz) a ritmeti ksel olara k eşit kiş i l er olara k a l ı n ı rl a r. La kin ver g i l e r örneğinde, i ki i n sa n hem eşit g e l i re sa h i p o l m ad ı kl a rı için ayn ı m i ktarda ve h atta aynı ora n d a verg i ödemez, hem d e daha ze n g i n olan gel i r d üzeyi a rttı kça a rtan ora n l ı verg i öder. B u n a rağ men i ki örnekte de bu uyg u la m a l a rı n a d i l old u ğ u n u ka b u l ederiz. B i reyl e r suç işled i kleri için özg ü rl ü kl eri engel lend iğinde veya h ü kü m g iyd i kleri nde, kayı rmacı l ı ktan veya gücün kötüye ku l la n ı l ması n d a n kaçı n m a k için i d a ri ta kd i r yetki leri n i azaltma eğ i l i m i nd eyizd i r. (Ve bu yetki aza l t ı l d ı ğ ı nda, genç bir suçl uya uyg u la n a n ceza i n d i ri m i ndeki gibi, b u n u n haklı ol ması gere ki r.) Temayü l eşit muamele yapılması yö n ü n d ed i r. La kin verg i l er, ya n i bir top l u m u n mali yükleri ne katkıda b u l u n ma kla i l i şki l i yükü m l ü kler ör neği nde, bu yükleri taşı ması gereke n l erin yükü m l ü kleri n i yeri ne geti rmeleri gerekti ğ i n i ka b u l ederiz.34 B u bi reylere (formel olara k) eşit m u a m e l e ed i l i r ve ki ş i l eri d a h a eşit kılmak için bu türden yön tem lerin k u l la n ı l ması n ı n hakl ı old u ğ u n u ka b u l ederiz. Fa kat, bu (aritmeti k veya ora n sa l ) uyg u l a m a l a rda, bütün koş u l l a ra uyg u n h içbi r egemen i l ke yoktur. Klasik l i beral ve kla s i k sosya l ist gelenek bu ba kı mdan b i rd i r. Sosya l ist gelenekte eşitl i k, bütün koşu l l arda ve her ba kı mdan eşitl i k sağla mayı amaçlama a n l a m ı nda, asla 'eşitleme' d eğ i l d i . M a rx'ı n b i r za m a n l a r küçümseyici bir biçimde 'ham kom ü n izm' olara k a d l a nd ı rd ı ğ ı ve i nsan topl u m u n u n en alt evresi olara k gör d ü ğ ü uyg u l a m a buyd u . Marx'ın isted iği şey sınıfsal ayrıcalıkları n ve sınıfsal farklılıkları n, ya n i kişiler a ras ı n d a topl u msal o l a ra k da yat ı l a n ve top l u msa l olara k uyg u l a n a n keyfi ayrı m ların ortadan ka l d ı r ı l ma s ıyd ı ; bunlar ortadan ka l d ı r ı l d ı ğ ı nda bile doğal fa rkl ı l ı k-
33 Berl in, a.g .e., s. 1 25-1 26. 34 Ve enfla syon yükü n ü n paylaş ı l ması soru nuna açı kça uyg u l a m a m ız gere
ken i l ke b u d u r.
316
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELiŞKİLERİ
l a r ka l m aya deva m edecektir. La ki n bir i nsa n başka s ı n d a n d a h a fazla şeye sa h i p o l d u ğ u nda, sa h i p o l d u ğ u takdi rde, b u farkl ı l ı kl a r ödüllendirildiği s ü rece ça l ı ş ma n ı n d a bir öd ü l ü n ü n o l ması gerekir. B u M a rx'ı n sosya lizm ta n ı m ıyd ı .35 ***
Eşitl i k soru n u g ü n ü m üzde ka m u c u ekonom i n i n temel b i r soru n u h a l i n e gelm iştir. Fakat b u ta rtışmaların h a kkı nda o l d u kl a rı şeyler n a d i ren açı ktır -örneğ i n ne kad a r eşitl i k, hangi a l a n l a rd a ? (Arit meti k ve oransal) eşit l i k* ve i l iş ki l i ilkeleri (ya n i sta n d a rtları), keyfi ( s ı n ıfsal) fa rkl ı l ı kl a r ı n ortadan ka l d ı r ı l ması n ı tartı ştı k ve doğa l (ör neğ i n yeteneklerde) farkl ı l ı kl a r d eva m etmekted ir. Fakat b u n l a r sad ece topl u md a ki temel, b i l h assa topl u m sa l olara k ka l ı p l a ş m ı ş eşitsizl i klerin çöz ü m üyle i l iş ki l i soru n l a ra uyg u l a n d ı klarında an l a m kaza n ı rl a r. M a n t ı ken eşitl i ğ i n üç boyutu o l d u ğ u söylenebi l i r: koşulların
eşitliği, araçların eşitliği ve sonuçların eşitliği. Koş u l ların eşitliği, genel olara k, ka musal özg ü r l ü klerle i l i ş ki l i eşitli kl ere işaret eder. B u n l a r yasa ö n ü n d e eşitl iği, ka musa l yer lerd e serbest dolaşım h a kkı n ı, b i r insan bir oy hakkı n ı -siyasal haklar ve yu rttaşl ı k hakları o l a ra k a d l a nd ı racağ ı m ız özg ü r l ü kleri içeri r. B u rada yön lend i rici i l ke, kesi n l i kle, orta k bir sta ndard a g öre eşit m u ameled i r. Bu örneklerde bi reyler ka musal ayrı m cı l ı k nede n iyle eşit o l m ad ı kları için o n l a rı eşit kılmaya ça l ı ş ı r, böylece eşit m u a mele ya pa b i l i riz. B u n u her kiş i n i n yöneti m i n bir yurttaşı ola-
35
'Ham kom ü n izm'e refera nslar için, bkz. Econom ic-Philosophical Manusc ripts [Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları] (Landon: Lawrence and Wishart,
1 959). Eşitlik ve doğal fa rkl ı l ı kl a r tartışması için, bkz. "Critique of the Gotha Progra m me" [Gotha Programı'nın Eleştiris], Se/ected Works (Moscow, 1 935) Cilt 2, s. 564-566. Marx'a göre sosya l izmde "eşit hak . . . hiçbir sın ıfsal fa rklı lığı ka b u l etmez, ç ü n kü herkes bir başkası gibi emekçid i r, fa kat eşitsiz bi reysel yetenekler ve böylece ü retke n l i k kapasitesi doğal ayrıca l ı klar olarak ka b u l ed i l i r. Bu nedenle, her hak gibi, hakkın içeriği de bir eşitsizlik içerir". D o layısıyla, sosya l izmde herkese katkıda bulunduğu emeği kadar ödeme ya p ı l ı r ve bu tür ödemeler fa rkl ı farkl ı olacaktır. Top l u m u n 'daha yüksek ev resi' olan kom ü n izmde, bol l u k sağ landığında, herkes "ihtiyacına göre" ala caktı r. • Aritmet i k eşitl i k: herkese eşit pay veri lmesi; oransal eşitli k: eşit olmaya n l a ra eşitsizl i kleri ora n ı nda pay veri l mesi (Ü.T.).
KAMUCU EKONOMİ : MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
317
ra k hakları n ı ta m o l a ra k kul l a n a b i l mesi için ya parız.36 Araçla r ı n eşitl iği hem l i beral hem sosya l ist gelenekl e rde fı rsat eşitl iği -eşitsiz son uçları g üven ce altına a l a n a raçl a ra ulaşma eşit l iğ i- a n l a m ı na gelmekteyd i . Bu, tarihsel olara k, atfed i len bir te melde ayrı l a n kam usa l kon u m la r ı n (örneğ i n a ristokratların çocuk l a rı n ı n ord ud a ki üst mevki lerde s u bayl ı k ya pmal arı, lonca s ı n ı rla mala rıyla meslekleri n ba bada n oğ u l a geçmes i n i n ) ortadan ka ldı rı l masına ve e kono m i k piyasa n ı n içine ve d ı ş ı n a özg ü rce u laşma ya, eğiti m e eşit u laşmaya, eğiti m i n daha yü ksek kon u m l a r için g erekli yetki n l i klere u laşma a racı ol ması na işaret etmektedir. F ı rsat eşitl iği bi reyse l sosya l ve coğ rafi hareketliliği b i r değer olara k yerleştiren Batı l ı l i bera l topl u m larda eşitl i ğ i n hakim ta n ı m ı o l m uştur. B u i l ke genel l i kle sorg u la n m a m ıştır. F ı rsat eşitl i ğ i for mel bir o l g u olara k görü l d ü ğ ü nde, fa kat bel irli gruplar tarihsel o l a ra k d ezava ntaj l ı o l d u klarında ve fa kir kon u m d a ki l e r 'daha iyi' kon u m için reka bet etmek mecbu riyetinde ka l d ı klarında b u eşit sizli kleri çözecek telafi ed ici eylem ler içi n sağ l a m dayanaklar va r d ı r. Fakat bu i l ke va rl ı ğ ı n ı s ü rd ü rmekted i r: bi reylere 'doğ a l ' yete nekleri ve bi reysel ça ba larıyla u laşabi lecekleri şeylere ulaşma ça balarında eşit muamele ya p ı l ması gerekir. B i reyl e r a rası ndaki reka betin son uçları fa rkl ı statü, gel i r ve oto rite d üzeyleridi r.37 Bu fa rkl ı son uçlar özg ü rce elde ed i l d i klerinde
36 Ka musal özg ü r l ü klerin modern demokrasiden önce va rolduğu ve ma ntı k
sal ve siyasa l olara k demokrasiden bağ ımsız olduğu bel irti l melidir. Kısaca, özg ü r l ü k kiş i n i n kura l l a ra nasıl uyd u ğ u, demokrasi kimin yönettiğidir. Bir demokrasi çoğ u n l uğ u n oyuyla özg ü rl ü ğ ü bastırarak tiran l ığa yolu hazırla ya b i l i r. Ka m usal özg ü rl ü kler aristokratik toplum larda varol m u ş ve yeşer miştir: örneğin İ n g iltere'de örfi hukukun ve genel oy hakkı n ı n egemen liği. Genelde, m odern demokrasilerde kamusal özgürlüklerin genişlemesi d ış lanan baskı gruplarının (ya n i işçiler, siya h i ler, kad ın ların) m ücadeleleriyle çok ya kın za manlarda gerçekleşmiştir. 37 B u rada b u sonuçları gelir, statü ve otorite olara k tan ı m l a d ı ğ ı m ı belirtmem gereki r; ve bu yüzden, normatif olara k otorite ve gücü birbirinden ayırıyo rum. Otorite beceri, eğitim vb.ne daya l ı bir yetki n l i ktir ve kurumsal bir ko n u m u n işlevsel bir bi leşen idir. Güç açıkça veya örtük bir biçimde bir kuv vet tarafı ndan desteklenen em retme ka pasitesidir. Bir topl umda güç hü kümet ta rafından asayiş ve düzeni s ü rd ü rmek için meşru olara k uyg u la nabilir; fa kat bir topl u m içinde güç (baskı) azaltı l ı rken otorite genişleti lme ye ça l ış ı l ı r. Otorite, b i l hassa yaptırım olmadığında insanlar güce başvur maya ça l ı şacaklard ı r.
318
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKiLERİ
ve ça l ı şa ra k u l a ş ı l d ı klarında meşrud u r. Bu iddia 'ta m meritokrasi' fi kri n i n ve ta rihsel olara k hem özg ü r l ü ğ ü hem de eşit l i ğ i sağ lama çaba l a rı n ı n temel idir. Fa kat ya k ı n y ı l l a rd a benzeş meyen sonuçla r ı n çok büyü k ve eşitsiz old u ğ u ve ka m u politi kası n ı n d a h a fazla son uçların eşit l i ğ i n i sağ la maya -özetle kiş i l eri gel i r, statü veya oto rite ba kı m ı nd a n daha eşit kılmaya- yön e l i k o l d u ğ u yü ksek ses l e dile g eti ri l mekted i r. Fa kat b u t ü rden ça ba l a r amacına sade ce başka bi reyl erin kon u m l a ra veya başard ı kl a rı son uçlara (örne ğ i n başka ayrıca l ı kları elde etmek için zen g i n l iğe) u laşma eğ i l i m leri sı n ı rl a n d ı rı l a ra k u laşabi l i r. Kısaca, sonuçlard a ki benzeşmezl i k leri aza ltma çabası başka l a rıyla d a h a eşit kı l m a k için bazılarının özg ü r l ü ğ ü n ü n s ı n ı rl a n d ı rı l ması veya engellen mesi a n l a m ı na gel mekted i r. O ha l de, h i ç b i r değeri n s ı n ı rl a n d ı r ı l a mayaca ğ ı n ı öne sürmek a kı l l ı ca ol mayaca kt ı r. Dolayısıyla, kuşkusuz, g ü n ü m üzde statü, ge l i r ve otorite eşitsizl i ğ i n i n sadece ki şi lerin çaba l a rı n ı n ü rü n ü o l d u ğ u n u söylemel iyi m . B u rada önerd i ğ i m iz şey normatif b i r i l kedir -ka m u c u b i r ekonomi n i n a d i l kura l l a r ı n ı öneriyoru m . Ve bu a r g ü m a n l a i l iş ki l i b i r s ı kı ntı, son u ç l a rd a eşitl i k a rttı kça, bu türden eşitl i ğ i n sadece idari ka rarlarla, top l u mda b ü rokrati k g üc ü n a rt masıyla sağ l a n a b i l mesid i r. Bu a rg ü m a n kendi basit hakim "bütün i n s a n l a rı n eşit kı l ı n ması" iddiasında 'öne m l i farkl ı l ı kl a r' i l kesi n i göz a rd ı etmekted i r.38 38 Bu a rg ü m a n ı n daha tu haf yön lerinden biri, bir topl u m u n ısrarla 'kültürel
eşitl iği' de sağlamaya çalışması gerektiği iddiasıdır. N itekim Herbert Gans'ın Daha Fazla Eşitlik adlı kita bındaki (More Equa/ity, New York: Pant heon, 1 968) ifadesiyle "kü ltürel olarak eşit bir topl u m . . . bütün kendini ifade biçimlerine eşit yaklaşaca k ve değer, statü, a h l a ki değer konusunda eşit davranacaktır . . . [çü n kü] onlar fa rklı sosyoekonom i k ve eğitsel d u rum lardaki i n sa nların fa rklı estetik standartlarının ifadelerid i r''. Fakat bu rölativizm terci hler ve değer-yargıları arasında yararsız bir bu l a n ı k l ı k ya ratı r. Bi r kişi veya grup kendi m üzik, şiir, sanat terc i h lerinde öz g ü rd ü r. Fa kat herhangi bir estetik ifaden i n bir başka estetik ifadeyle eşit olduğ u n u varsaym a k g ü l ü nçtür. Vergi tahsis edilebildiğinde sanatsal bir ü r ü n ü n bir başka sanatsal ürünle aynı değere sa h i p olduğuna kim karar verecekti r? G ü n ü m üzde u l usal sanatlar politikasındaki en temel gerçek g ü ç l ü klerden bi ri, Kongre'deki 'popü l i st' baskı l a r neden iyle paraların ge nel tahsisinde önemli sanat merkezleri göz ardı edilirken Pod u n k kasaba s ı n ı n kendisine d üşen payı a l masıdır. Bu türden örneklerde eşit l i k sağla mak için üstün başarı feda edilmektedi r.
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
319
B u güçl ü kleri statüyle bağ l a ntı içinde mevcut b i r sor u n a i lişkin kısa bir ta rtışmayla somutlaştıra b i l i riz. Ya n i kota soru n u n a işaret ed iyoru m . Son uçların eşitl i ğ i n e ta lep a rttığ ı n d a bazı eşitl i kç i l er ü n iversi tel e re ve uzma n l ı k oku l larına ka b u l l e rde azı n l ı k öğrenciler ve ü n i versiteler, hasta neler, h ü kü m et kuru m l a rı vb.ndeki u z m a n ko n u m l a ra kad ı n l a r ve siya h i ler için kota ayrı l ma s ı n ı önerd i ler. Fakat o n l a r bu a rg ü m a n ı gelişti ri rken i l işki l i ayrı m l a rı, sözgel i m i fa rkl ı basa makla rda uyg u la n a n vas ıfl arı ve yeterl i l i kleri göz a rd ı etme eğ i l i m i nde old u l a r. Yüksekoku l l a r ka b u l lerde başarı puanlarından başka kriterler ku l l a n d ı l a r. lvy League o ku l larında mezun öğ renci lere geleneği s ü rd ü rmek için tercih ha kkı ta n ı nd ı , çeşitl i l i k sağ l a m a k için coğ rafi kota l a r ol u şturuldu, yetenekli atletlere ya rışmacı b i r sporla i l g i l i i htiyaçları n ı ka rşı l a m a l a rı i ç i n özel b u rslar veri l d i . Fa kat i ki şey açıkt ı r. İ l k o l a ra k, bu değişikli kler bel l i b i r başarı p u a n ı a ra l ı ğ ı te m e l i n d e ya p ı l d ı (herkes ka b u l ed i l med i ve a kad e m i k başarı, kap sa m ı gen işlese bile, halen bir denetim i l kesid i r); ve i kinci o l a ra k, kişi yü ksekoku l l a rda ve uzm a n l a ş m ı ş ün iversitelerd e daha üst kademelere yü kse l d i kçe bu ikincil kriterler d a raltı l d ı ve oda k bü yü k ölçüde a kadem i k başarıyd ı . B i r başka fa ktöre daha bakı l ması gerekir. Okula ka b u l sisteme b i r g i ri ş nokta s ı d ı r; lakin tek başına sonucu gara nti etmez. O hala fı rsat eşitl i ğ i n i n ka psa m ı içinded i r. B u yüzden, geçerli topl umsal n eden l erle sözgel i m i siyahi doktor l a r ve avu katların sayı sı a rtı r ı l m a k istend i ğ i nde, bel l i s ı n ı rl a r için d e, azı n l ı k öğrencil ere yü kseko ku l l a ra ka bulde tercih ha kkı ta n ı n d ığ ı doğru d u r. (Daha büyük g ü ç l ü k d a h a son ra g e l i r: sta n d a rtlar her za m a n zorl a n m a kta m ı d ı r? Pennsi lva nya'da o ld u kça fazl a m i ktarda siyahi öğrenci d evlet avu katl ı k sı navı nda başarısız ol m u ştur; son u ç itiba riyle, siya h l a r için özel sı nav ta lebi va rd ı .) Fakat uzman kon u m l a ra ata m a l a r ya p ı l ı rken bu değişikli kler den h içbiri s ü rd ü r ü l emez. B i r profesör, hekim ya da yöneti ci ko n u ma uyg u n l uğ u n u ölçen yeterl i l i k sı navı nda başa rı l ı o l m a k zo rundad ı r ve 'gru b u n tems i l ed i l mesi' fi kri fazla a n l a m l ı d eğ i l d i r. [İ şe] uyg u n l u k d ü ş ü n cesi n i n sü rmesi için kriter zoru n l u olara k tem s i l değ i l yeterl i l i k o l m a k zoru ndadı r.39 (Cinsel veya s ı n ıfsal) 39 Aristoteles i lginç bir tespit ya par: "sivi l itaatsizl i k sadece m ü l kiyet eşitsizli
ğ i nden değ i l, aynı za manda i nsan la rı n içinde b u l u n d u kları kon u m l a rın
320
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
ayrı m ya pma keyfi o l d u ğ u n d a c i n siyet veya s ı n ıf tem el i n d e statü eşitl i ğ i ta lebi d e keyfid i r; i kisi d e redd ed i l m e l i d i r. Statüyü değ i l a ksine serveti ve sağ l ı k hizmetleri ne u laşmayı içeren fa rkl ı bir soruna baka b i l i riz. ABD'de sağ l ı k h izmetleri büyük ölçüde ücret karşı l ı ğ ı veri l me kte ve böylece daha yü ksek g e l i r l i l e re ava ntaj sağ l a m a kta, o n l a r örneğ i n daha iyi cerra h l a r ve heki m lere, daha ka l itel i hemşire bakı m ı n a ulaşabil mekted irler. Ken d i para s ı n ı ken d i kaza nan b i r ins an seçi m i n i sağ l ı k h izmetleri n i satı n a l ma yön ü n d e ya pıyorsa gel i ri n i en çok a rzu l a d ı ğ ı biçi mde ha rca ma ha kkı va rd ı r. Fakat sağ l ı k g i b i temel ve kıymetli bir şeyi n esa sen g e l i r fa rkl ı l ığ ı temel i nd e 'dağıtı l ması' fi kri ya n l ı ştı r. Kriter g e l i r değ i l se ne ol m a l ı d ı r? Liya kat -topl u msa l olara k d a h a faz l a s ı n ı h a k edenler- o l d u ğ u söyleneb i l i r. Örneğ i n Sovyetler Birliği'nde Parti görevl i leri için özel hasta neler ve özel tı bbi i m ka n l a r vard ı r ve b u i m ka n l a r b i r ölçüde ABD'de Was h i n gton, Wa lter Reed Hasta nesi g i bi ku r u m l a rda askerler ve üst kademe d evlet görevl i leri için söz kon usud u r. Fakat b u rada da, b i r ölçüde daha a d i l b i r kural -topl u msal olara k daha değerli (veya topl u msal-olara k-ta n ı m l a n a n değe rli!) kişi ler kura l ı - ka b u l ed i l se de, h a l a ra hatsız ed ici bir ada l etsizl i k duyg usu d eva m etmekted i r. Bu problem askerl i k hizmeti ne benzer: bütün erkekler askere çağrı l m a l ı m ı d ı r veya h izmetleriyle top l u m a fa rklı b i r biçi mde kat kıda b u l u n a bi l ecek yetenekl i ler askerl i kten m uaf tutu l a b i l i r m i ? Ameri ka n İ ç Savaşı'nda erkekler askerl i kten m uaf olabi l mek için ödeme ya pmak zoru ndayd ı l a r; b u bi reysel temelde uyg u l a nsa da, g ü n ü m üzde kol le ktif temelde, ödeme ya pmak yeri ne gön ü l l ü leri cezbetmek için askerlere veri len pa rayı art ı ra ra k ya p ı l makta d ı r. Tek b i r adalet veya özveri i l kesi yoktur. D i kkat çekici olan şey, bi reyci ve l i bera l top l u m l a r askerl i k hizmeti kon u s u n d a herkes i n e ş i t r i s k a l ması gerekti ğ i n i iddia etmelerine rağ men, top l u m u n önce l i ğ i n i n h a k i m değer o l d u ğ u Kom ü n ist ü l kelerde yetenekl i o l a n l a rı n a s kerl i k hizmeti nden m uaf tutu l m a l a rı kon usunda ayrış t ı rıcı bir i l ke n i n ben i m sen mes idir.
eşitsizl i ğ i nden doğar. Fa kat burada b i r ayrı ma işaret etmemiz gerekir. Mül kiyetin dağ ı l ı m ı ve kon u m ların dağ ı l ı m ı zıt yönde etki lere sa h i ptir. M ü l ki yet eşit dağıldığı nda kitleler devri mci olur. Kon u m lar eşitsiz dağıldığında eğiti m l i insanlar devri mci olur", Politika, a.g.e., s. 65. İta l i kler Aristoteles'e a ittir.
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
321
B u problem sağ l ı kta d a h a a ş i ka rd ı r. Ada l et d uyg u m uz, bütün hayatları n eşit değerde olduğu fi kri miz bize sağ l ı k h izmetleri ne eşit erişme yol u n u n b u l u n ması na, gel i ri veya statüsü n e o l u rsa o l s u n herkesin yeterli tıbbi h izmetlere u laşması n ı n sağ l a n ma sına i htiyacı mız old u ğ u n u göstermekted i r. Fakat bu uyg u lama kişi le rin kendi bi reyse l bakı m la rı için para h a rca m a l a rı n ı (örneğ i n özel oda, özel bes i n ler ta lep etmeleri n i ) engelleme o l m a ma l ı d ı r, söz gel i m i Büyük B ritanya'da bazı sen d i ka l a r b u n u önermişler ve hat ta bu hizmetleri n herkese s u n u l ması a macıyla g reve gitm işlerd i r. Art ı k üçüncü son uca, otorite kon u s u n a geçebi l i riz. 'Eşit otori te' ne a n lama gelmekted i r ve h a n g i a l a n l a rda o l m a l ı d ı r? Eyl ü l 1 973'te D a n i m a rka Parlamentosu ü n i versite top l u l u ğ u içinde "daha m ü kemmel bir özgürl ü k ve eşitl i k bileş i m i " sağ la m a k için m evcut fa kültel eri ka l d ı ra n ve bütün d i s i p l i n lerde yü kse l melerle i l g i l i a kade m i k soru n l a r kon u s u n d a ki ka ra rların %50'si öğ retmen ler, %25'i öğrenciler ve %25'i a kade m i k ol maya n personelden ( kayıt m e m u rlarından hademe lere kadar bütü n çalışa n l a rdan) ol uşan kon seyler ta rafı n d a n veri l mesi n i şart koşan bir yasa ç ı kar d ı . Benze r uyg u l a m a l a r bazı A l m a n ü n iversiteleri nde söz konu suyd u (fa kat kon seyler büyü k s ı kl ı kl a üçlü profesörler, doçentler ve öğrenciler topl u l u ğ u n d a n o l u ş m a ktayd ı). Ayrıca, fa rkl ı hasta neler, gazeteler ve yayı nevleri n d e (büyük s ı kl ı kla ABD'den ziyade Avru pa'da ) benzer konseylerin ku rul ması ta lep ed i l d i . B u n l a rda, bütün i d a ri ka rarlar kurucu g r u p l a r, örneğ i n hastanelerde heki m ler, hemşi rel er, h izmetli ler ve bazı d u r u m l a rda ilgili 'topl u l u k', ga zetel erde yayı n c ı l a r, editörler ve gazeteci ler, yayı nevleri n d e ya yıncı lar, ed itörler ve yaza rlar ta rafı nd a n a l ı nacaktı. Bu ta lepler ku ru l uş içindeki herkesi n 'eşit katı l ı m ı ' temelinde h a kl ıyd ı. Eşit katı l ı m ta lebi daha eski kı l ı kl a rd a lonca sosya l izmi, s ı n ai demokrasi veya 'işçilerin' deneti mi bakı m ı nd a n fa brika l a rda söz kon usuyd u . Burada büyü k sı nai g i rişim lerden mahal lelere, hasta neler vb.ne kadar bütün organ izasyonlarda 'katı l ı mcı demokrasi'yle ilişki l i tüm soru nları ele a l mamız m ü m kü n d eğ i l d i r.40 Yine de bir i l keyi som ut-
40 Sanayide işçilerin deneti miyle ilişkili sorunlar hakkında, bkz. Bell, "Work,
Al ienation ve Social Control", Dissent (Yaz 1 959), 20. yıl sayısı nda ye n iden bas ı l m ı ştır (Bahar, 1 974). B i r yazarlar veya muha birler grubunun kendi yayı nevleri veya gazeteleri n i 'kollektifler' o l a r a k başlatmaları v e eşit otorite i l keler temelinde sürdü rme-
322
KAPİTALİZMiN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
!aştı rmak için ün iversiteyle i l g i l i basit bir örnek verebili riz. B i r ü n iversiten i n amacı n ı o n u n eğitim pol iti kası ta n ı m la r. Eği t i m pol iti kası entel lektüel b i r geleneğin, onun a kta rd ı ğ ı eğiti m sta n d a rtları n ı n ve bir kü ltürel m i ra s ı n ü rü n ü d ü r; top l u m u n yete nekli o l a n l a rı teşvi k etmesinden ve öğ rencileri n b i l g i a rayı ş ı için d e oku l a kayd ı ndan eğiti m kuru m u soru m l u d u r. Fakat eğiti m pol iti ka s ı n ı n form ü l e ed i l mesi (neyi n ve ki m ta rafı nd a n öğ reti lebi l eceğ i, değerlendirme sta ndartları ve başarı n ı n kriteri) topl u m u n veya öğrenci topl u l u ğ u n u n ha kkı v e soru m l u l u ğ u d eğ i l d i r; o ka ra r verme otoritesi n i kaza n m ı ş olan vasıfl ı kişi l eri n, ya n i fa külte n i n soru m l u l u ğ u d u r. Bu temelde, öğrenciler kademeleri n i seçemez, fa külte n i n kıdemsiz üyel eri kıd e m l i üyel eri n ka rarlarını oylaya mazlar. Fa kat b i r ü n iversite eğiti m pol iti kas ı n dan i baret d eğ i l d i r. Öğ renci hayatı ü n i versite n i n a l a n ı d ı r ve bu ned e n l e öğrenci hayatı üzeri ndeki mekansal ve benzer doğrudan kontro l l er haklı olara k as kıya a l ı n ı r. Bir ü n iversite araştırmalar ya par, h ü kü m ete, şirketle re veya topl u l u kl a ra hizmet s u n a r ve bu etki n l i kler a rası nd a den ge kurma soru m l u l u ğ u ü n iversite yöneti m i n e a itti r. Bütün bun l a rda i şleyen bir i l ke va rd ı r: fa rklı alanların kara kteri n e sayg ı ve her b i r a l a n ı n ayrıca l ı kl a rı n ı n kara kterine uyg u n boyutlarla s ı n ı rl a n d ı rıl ması. B u 'önem l i farkl ı l ı kl a r i l kesi'ne uyu l d u ğ u n d a eşit l i k soru n u n a d a h a g e n e l b i r ya kla ş ı m için temele sa h i bizd i r. S ı n ıfsal veya c i n sel ayrıca l ı kl a r gibi keyfi fa rkl ı l ı kl a r ortadan ka l d ı rı l d ı ğ ı nda bile kiş i l e r a rası nda g el i r, statü v e otorite fa rkl ı l ı kları, yetenek, motivasyon, çaba l a r ve başarı l a rd a n kayn a kl a n a n fa rkl ı l ı kl a r o lacağ ı n ı bil iyo ruz. Ve bi reyler bu başarı l a r ı n öd ü l leri n i ve sağlayaca kları g üçleri elde etmek isteyeceklerd i r. Daha önce Sanayi-Ötesi Toplumun Geliş i'nde m eritokrasi ve eşitl i k kon u s u n d a şöyle yazm ıştı m : "Ada l et soru n u üst kon u m la rdakiler kend i otorite kon u m ları n ı başka ları üzeri nde büyük, fa rkl ı, maddi ve top l u msal avantaj l a ra dön üşye son vermeleri çoğ u kez sın ırlıdır. Fa kat bu türden g i rişim lerin Berkel ey, Boston ve New York'ta ki 'yeraltı yazı lar' olarak yaşadıkları iniş çıkışlar bu türde u m utları teşvi k etmemekted ir. Sosyoloj i k yasa "kl i k oluşması ve ay rışmalar" bu girişimlerin neredeyse hepsi için yıkıcı olmuştur, zira yü ksek yoğ u n l u kta rad i ka l a ktivist kon uşmacı n ı n üşüşeceği büyükl ü kte 'aşırı yü kü' taşıya b i lecek hiçbir sistem yoktur ve özg ü r kollektif g i rişimler olarak ayrışma eğ i l i m i nde olan fazla girişim yoktur.
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
323
türeb i l d i kleri nde ortaya çı kar". Sağ l ı k hizmetleri g i bi bir alanda, haklı o l a ra k, b u h izmetlere u l a şmayı gel i r farkl ı l ı ğ ı n ı n bel i rlememesi gere kti ğ i n i söyleye b i l i riz. Gel irine veya statüsüne bakmad a n b ü t ü n insan lara uyg u n sağ l ı k h izmetleri sağ l a n ması gerekl i l i ğ i 'bireyi n değeri' a n layışı m ıza uyg u n d u r. Bu ned e n l e Michael Wa lzer' ı n 'ilgi i l kesi'ni, "para nın gücünün onun [sağ l ı k h izmetleri n i n] alanı dışına çıkarılması . . . " tezin i , "zeng i n l iğ i n a rt ı k h i çbi r asli bağ la ntıya sa h i p olmaya n top l u msal m a l l a ra [ayrıca l ı kl a ra] d ö n ü ştürülemed i ğ i bir topl u m " id d ia s ı n ı paylaş ıyoru m . 'Para' ve fa rkl ı bir ka psamda 'güç' kolayca dön üştürü lebileceğ i ( b u n l a r d a h a iyi sağ l ı k h izmetleri gibi ayrıca l ı klara old u kça kolay biçimde h ü kmedebileceğ i) için, Walzer "zen g i n l i ğ i n kökten yeniden dağ ı l ı m ı " olmadan aşırı etki uyg u l a n ma s ı n ı önlemen i n zor olacağ ı n ı va rsaya r. Bana göre 'kökten yeniden dağ ı l ı m' hepsinden en zor pol iti k b i r görevd i r ve kökten yen iden d ağ ı l ı m ı ka rş ı l ı kl ı olara k arzu lad ı ğ ı m ızda bu a maca t ü keti m üze rinde seçici verg i ler koya ra k ve h erkes için uyg u n olan zoru n l u sosyal hizmetleri gelişti rerek u laşa b i l i riz. Kriteri m iz kayna kl a r üzeri ndeki gereksiz ve ya n l ı ş etki n i n ve egemen l i ğ i n azalt ı l ması i se özg ü rl ü k ve adalet bağ l a ntı l ı olacak tır: herkese harca d ı ğ ı emeğe göre; herkese her özel a l a n a uyg u n g ü ç l e r v e ayrıca l ı kl a ra göre i m ka n ların sağ l a n ması. 3. Eşitlik ve Verimlilik
Eşitl i k ve özg ü r l ü k sor u n u kişiler a rasındaki eşitsizlikler ve h ü kü meti n bu eşitsizl i klerin aza ltı l ma s ı n d a ki ve l üzumsuz etki leri n i en gel l emed e ki rol ü soru n u d u r. Eşitl i k ve veri m l i l i k soru n u b i r top l u m u n 'ekonom i k o l ma' ta rzı (veri m l i l i k öğ retisi veya daha az ma l iyetl e d a h a fazla ürün elde etme çabası) ile i ktisadi-ol maya n 'top l u msal değerl er' kriteri a ras ı n d a ki i l işki soru n u d u r. O, bir başka a n la mda, ayrıca b u g ü n ve gelecek arası n d a denge soru n u d u r: mevcut kuşak gelecek kuşa klara daha yü ksek oranda sermaye biriki m i sağ l a m a k içi n (tü keti mde) ne kad a r şeyden vazgeçmek zoru ndadı r? Ve tersi ne, b u g ü n kü kuşa k tü keti lebi l i r kayna kl a rı ye ni kuşa kl a r ı n a l eyh ine ne kad a r ku l l a n a b i l ir? 'Ekon o m i k o l ma'41 -parasa l mal iyetler ve geti ri lerin kesi n he41 'Ekon o m i k olma tarzı'nı 'piyasa ekonomisi' teri mine tercih ediyoru m . Pi-
324
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
sabı- ü reti m i n etki l i bir org a n ize ed icisi d i r, fa kat i ki büyü k top l u msal m a l iyeti o l m u ştur: i n s a n ların ü reti m a l a n ı içind eki şeyler o l a ra k ele a l ı n ması ve çevre n i n b i r 'serbest mal' o l a ra k ve bu ne d e n l e hoyratça ku l l a n ı l ması. B u n larla bağ lantı l ı o l a ra k, neticede denge g ü n ü m üzd e değ işmeye, e ko n o m i k olma tarzı yavaş yavaş terk ed i l meye başla n m ı şt ı r. İ nsa n ların işteki -za m a n l a rı n ı n çoğ u n u geçird i kleri ve ka pasiteleri n i gerçekleşti rmeye ça l ışt ı kl a rı yer lerdeki- d oyu mu, veri m l i l i k a l ey h i n d e old u ğ u nda b i l e, işyeri üze rinde geçerli bir ta lep h a l i n e g el i r. Ve çevre a rtı k b i r serbest m a l d eğ i l d i r, ç ü n kü ü reticiler v e ku l l a n ıc ı l a r a rtı k b u m a l l a r için 'verg i lendiril mekted i r' v e bel l i sermaye kıymetleri n i 'veri m l i-kı l m a ma' a l eyh i n e o l sa da, yol açt ı kları ki r l i l i ğ i n temizlenmesine katkıda bu l u n ma k zoru ndad ı rlar. Veri m l i l i k ta lepleri ve eşitl i k ta lepleri arasında n i s peten açık bir uyuşmazl ı k o l d u ğ u n d a i l ki terc i h ed i l i r; ve i l iş ki l i a rg ü m a n l a r, bir bütü n o l a ra k top l u m d eğ i l se b i l e, ayd ı n l a r to p l u l u ğ u ta rafı ndan ka b u l ed i l i r. (Ve bug ü n kü 'a kad e m i k eleşti rel yaza rlar' kuşağ ı n ı n d ü ş ü nceleri ya rı n ı n sosya l v e ekono m i k politikası n ı etki leyecek ti r.) B i r top l u mdaki siyasal soru n la r ı n çoğ u 'rakip eşit l i k taleple ri'd i r ve ceva b ı zor soru genel bir ka ra r i l kesi o l u p o l m a d ı ğ ı d ır. Örneğ i n yen i bir havaa l a n ı n ı n yeri n i bel irlerken yol c u l a r ı n havaa l a n ı na gitmel eri gereken uza kl ı k (ve yol l a r ı n ya da d e m i ryol l a rı n ı n mal iyetleri) i l e uçaklar ın şehre d a h a ya kı n b i r yerd eki g ü rü ltüsü n ü nası l dengelememiz gereki r? B i r a raç yol u p l a n la rken d a h a uzun çevre yol ları n ı n eko n o m i k m a l iyetleri i l e mevcut top l u l u kları ra hatsız eden yol açtı kları sosya l ve psi koloj i k bedel l eri nasıl denge l e m e m iz (bu yol l a r ı n ne kad a r büyük ve geniş o l m a l a rı) gereki r? Kitle taşı macı l ı ğ ı n ı savu n u rken, ma lzeme ve enerj i tasa rrufl a rı i l e özel a ra ba l a rı ku l l a n m a ktan vazgeçmen i n seya hat s ü res i n i a rtır ması ve (sta ndart şeh i r içi trafi k tarifeleriyle) a raç ha reketl i l i ğ i n i n aza l ması a rası ndaki i l i ş kiyi n a s ı l hesa p l a m a m ız gerekir? Göre l i kıt yasa ekonom ikliğin sadece bir ya n ı d ı r. Fiyatla ve sermayen i n getirisiyle ölçülen piyasa i ktisadi bir girişim üzeri nde mali disiplini zoru nlu kıla rken, sanayi top l u m u ayrıca -Frederick W. Taylor'ın somut olarak gösterd iği gi bi- kaynağında m ü hendislik mantı ğ ı bulunan 'işin rasyonal izasyonu'nu içerir. Buna bağ lı olara k, 'ekonom i k olma tarzı' ve insanları şeylere indirge me ka pital ist piyasa ekonomisi kadar Sovyet sanayi ekonom isinin de öze l l i ğ i d i r. 'Ekon o m i k olma tarzı' ve 'sosyolojik olma tarzı' ayrı mı için, bkz. Beli, Sanayi-Ötesi Toplumun Gelişi, Bölüm 4.
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
325
kayna kl a r veya eğiti m i n uzu n l u ğ u -piyasa kriteri- a rt ı k ku l l a n ı l m ı yorsa, yüksek v e d ü ş ü k vasıfl ı l a r a rasında ki, heki m ler v e hemşi reler aras ı n d a ki ücretlerde 'ad i l ' pay dağıtı m ı n ı nasıl beli rlememiz gerekir? Kaçı n ı l maz o l a ra k, bütün bu h us u s l a rd a tam b ı ra kı n ız ya psın l a r i l kesi nden ka rarların m üza keresine geçeriz. Fakat hangi i l keler kon u s u nd a ? Daha az ava ntaj l ı l a ra her za man ya rd ı m ed i l meli mi d i r? Peki, b u ya rd ı m la r ı n topl u msa l mal iyetleri ve geti ri leri? Bir genel adalet kura l ı va r m ı d ı r? Sosya l refa h l a i l iş ki l i sorun larda, iktisatç ı l a r genel l i kl e Pa reto opti m u m u n u n bir vers iyo n u n u -bazı kişiler daha va r l ı k l ı o l d u kça ki msen i n daha yoks u l o l maması gerektiği va rsayı m ı n a daya l ı böl ü ş ü m i l kesi ni- ben i m serler. Daha ya k ı n larda, John Rawls fayda i l kesi n i n yeri ne en d ü ş ü k ri sk kriteri ni önerd i ve g ü n ü m üzde yoğ u n i l g i gören bu i l kedi r.42 En d ü ş ü k risk i l kesi * herkes i n asgari bir pay a l ma s ı n ı sağ l a r. Rawl s bi reyleri n bu yeniden d üzenlemeyi ta mamen kaybetme riski n i asga riye d üşürmek isteyecekleri için terci h edecekleri ne i n a n ı r; böylece o n l a r bu 'en düşük risk'le uyu m l u bir 'maks i m u m'u seçecekle rd i r. Rawls b u radan ha reketle bir en düşük risk kriteri ne daya l ı ken d i 'fa rk i l kesi'ne u laşı r. Ona göre: To p l u m s a l ve ekon o m i k eşits i z l i kler iki koş u l u ka rş ı l a r : ( a ) top l u m u n e n a z ava ntaj l ı ü ye l e r i n e beklenen en b ü y ü k fayd ayı sağ l a mayı (en d ü ş ü k risk a d a leti kriteri n i ) ve (b) ta m fırsat eşitliği koşu l l a rı n d a gö revl e r ve ko n u m l a r ı n h erkese a ç ı k o l m a s ı n ı .
42
Bkz. J o h n Rawls, "Some Reasons for the Maxi min Criterion", American Economic Review 64 (Mayıs 1 974, B i l d i riler), s. 1 4 1 - 1 46.
Rawls "ada letsizl i k temel m utabakatlara çok geç varıldığı nda varo l u r" ka bulünden hareket eder. Bireyler kend i toplumsal kon u m ları n ı ve n ispi avantajlarını bildi kleri için sosyal sistemde pazarl ı k ora ntısızd ı r. Fa kat bi reyler 'doğa d u ru m u'na dönebi lselerdi, bir 'bilgisizl i k perdesi'n i n etkisi al tında birbirleri hakkında hiçbir şey (kom şusunun güçlü m ü zayıf m ı, daha yetenekl i m i daha az yetenekli m i olduğunu) b i l meyecekler miyd i ? Böyle ce, her kişinin -diğer her kişiyle uyum içi nde- asgari bir temelde varl ı kl ı olabil mesi i ç i n h a n g i orta k kurallar oluşturulacaktır? Bu en düşük r i s k ku ra l ı n ı n temelid ir. risk ve belirsizl i k a ltında karar verme; olay sayısı fazlaysa olas ı l ı kların küçük olacağı ve az ise olası l ı kların büyük olacağı varsayı mı. http://a uzefkitap.ista n b u l .ed u.tr/ki ta p/kok/ka rar_a lma_tekn i kleri_a ua u28 7.pdf
326
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELiŞKiLERi
B u ada l etin 'özg ün' i l kesi olacağı, d oğa d u r u m u nd a özg ü rce ka b u l ed i l d i ğ i için g ü n ü m üzde sosya l pol iti kada d a bir 'çözüm i l kesi' olara k ku l la n ı l a b i l i r. En d ü ş ü k risk kriteri bazı açı l a rd a n e leşti ri l m iştir. B u kriter bi reylerin "risk a l m a kta n çeki n d i kl e ri n i " ve ken d i kaybetme i hti mal l e ri n i asga riye d üşürmek isteyecekleri n i varsayar. B u tek b i r kişi nin hayatı için doğru olabi l i r, fa kat m a l l a rı için daha az doğru o l a bi l i r; çoğ u b irey, sonuç yü rüyerek gitmek zoru nda ka lacakları a n l a m ı n a gel iyorsa, bir otomobi l fı rsatına sa h i p olmak için bir bisi kleti kaybetme riski n i göze a l a b i l i rler. 'Fayd a l a r' fi kri m u ğ l a kt ı r. Kişi ler-a rası fayd a l a rı kıyaslaya mayaca ğ ı m ız, ç ü n kü faydayla i l i ş ki l i gel i r veya servet g i bi nesnel olara k ölçü l e b i l i r b i r indekse sa h i p o l m a m ız gerektiği ka b u l ed i l i r; fa kat çoğ u top l u msal fayda ölç meye elverişsiz kompleks m ü badeleleri gerektiri r.43 'Daha az ava ntaj l ı ' n ı n tan ı m ı old u kça m u ğ l a ktı r. Gel i r kriter olara k ku l la n ı l d ı ğ ı nda, bu d u ru m medya n gel i rd e n d a h a az kaza nan herkes i n (ya n i ü l kedeki kişilerin daha a l t kesi mdeki ya rıs ı n ı n ) dezava ntaj l ı o l d u ğ u a n l a m ı n a m ı gel mekted i r? Veya en a ltta ki beşi n ci, e n alttaki o n u ncu g e l i r d üzeyi n d e o l a n l a r m ı d ezava ntaj l ı d ı r; h a n g i temelde? B i r başka kriter ( m u htaçlar, vasıfs ız işçiler, dağı l m ı ş a i le lerden i n sa n l a r) ku l l a n ı ld ı ğ ı n d a ta n ı m ne olacaktı r?44
43 Mevcut ABD h ü kü meti nin konut politikasından bileşi k bir örnek ve rebiliriz.
44
Cazi p bir neh i r kıyısı alanda düzenli yerleşim birimlerinin %25'i yüksek ge l i rl i kiracı ların ödeyebi lecekleri benzer a partman daireleri i nşa ed i l mesi için d ü ş ü k gelirli ailelere ayrı ldı. Bu alan yüksek maliyetl iydi ve bundan do layı devlet katkısı yü ksekti. Para d i kkate a l ı n ı rsa, h ü kü met fa kirler için bu birimlerdeki kon utlardan daha fazla m i ktarda konut inşa edebi l i r. Aynı za manda, nehir kıyı sı alandaki kon utlar yüksek ödeme ya pan kiracılar tara fı ndan işgal ed ildiğinde bunlardan a l ı nan vergiler daha fazla beled iye h izmeti n i fi na nse etmek için ku llanı laca ktır. Burada bir çifte 'kayıp' söz ko n usudur. Fakat h ü kümet, bir sosyal politika meselesi ola rak, daha fazla kon ut ü retme a leyh ine bile olsa, gelir gruplarına göre ayrı konutla rın değil ka rışık kon ut projeleri n i n daha yüksek 'faydaya sa h i p' olduğuna ka rar ver di. 'Fayd a n ı n ' daha büyük olduğuna nasıl karar veri l m i ştir? Eşitl i k nedir? Konut ta hsisinde veri m l i l i k nedir? En zorlu problem olan zen g i n l i ğ i n zengin ve fakir ü l keler arasında yeniden dağ ı l ı m ı soru n u n u burada ele a l mayacağım. Örfi h u kuka ve toplumsal ka rarları uyg u layan meka nizmalara sa h i p olan bir yöneti mde normatif kural ları yerleşti rmen i n zor olması gibi, hiçbir orta k hukuki çerçeveye sahip ol mayan uluslar a rası ndaki i l i ş ki leri çözmek de zord ur.
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİ N E
327
Yine d e b u yaklaşı m ı n bir üstü n l ü ğ ü vard ı r. Zira d ezava ntaj l ı n ı n 'sat ı n a l a b i l mesi n i ' içermekted i r. Zamandan tasarruf etmek ve yol c u l u ğ u n m a l iyetleri n i d üşürmek içi n şehre d a h a ya kın bir ha vaa l a n ı i n şa ett i ğ i m izde, bu g ü rültüye katlanacaklara havaa l a n ı n ı n şeh rin yakı n ı n a i n şa ed i l mesi n i n yarattığı g ü rü ltü n ü n bedeli o l a ra k ne kad a r para ka b u l edecekleri n i sora bi l i riz. B u koş u l l a rd a piyasada evleri n i n değeri d üşecekti r; sosya l yard ı m kriteri o n l a r ı n getiri lerin i artı rır. Veya, g i derek d a h a veri msiz hale gelen yaş l ı bir emek g ü c ü n e sah i p olan b i r fi rma ya da end üstri varsa, işverene ( l i m a n işçileri ve matbaa c ı l a r sen d i kasıyla ya p ı l a n an laşmalarda ya p ı l d ı ğ ı g i bi) bu i şçi lere emekli o l m a ları, ya n i o n l a rı 'satı n a l mak' i ç i n ne kadar ödeyeceğ i n i sora b i l i riz. B u n u n l a bera ber, bu problem i n püf noktası gelirin yeniden da ğılımının derecesi değ i l (gel i r ve servetten söz edebi l m e m izin ne deni en ö n e m l i ve en kolay ölçülebilen fa ktörler o l m a l a rı d ı r), ak sine gelirin yeniden dağılımı ve büyüme arasındaki dengedi r. Bü yüme ora n ı n ı n gelir dağı l ı m ı n ı etki lemesi g i bi gel i r d ağ ı l ı m ı da bir ekonom i n i n büyüme ora n ı n ı etki ler. Büyük ölçekl i b i r g e l i r i n ye ni d en d ağ ı l ı m ı kaç ı n ı l maz o l a ra k yatı rı m aleyh i n e tüketi m eğ i l i m i n i artı rı r. Fa kat Rawls'u n da itiraf ettiği g i bi, 'en d ü ş ü k ris k i l kesi ' "gerçek tasa rruf ora n ı n ı tespit için uyg u n değ i l d i r; ç ü n kü bu i l ke n i n amacı sadece kuşa kları n s ü rd ü r ü l mesid i r". Fakat kesinlikle ön-soru şudur. Bir top l u m için uyg u n ekon o m i k büyüme ora n ı ned i r? B u büyü m e n a s ı l fi na nse ed i lebi l i r? Ü r ü n l e ri n dağ ı l ı m ı n as ı l d üzen lenebi l i r? Rawls'un en d ü ş ü k risk i l kesi 'sa bit d u ru m ' d a eşit l i k demektir. Fa kat topl u m u n -Ameri ka n, Rus topl u m u n u n veya herh a n g i b i r çağdaş top l u m u n- sabit d u r u m u seçeceğ i açı k d eğ i l d i r. Sabit d u ru m d a ta n ı m gereği net tasa rruflar sıfı rd ı r. Daha son raki geti riler mevcut ha ldeki nden daha büyük o l mayaca ksa, bu gün t u keti mden niçin vazgeç i l s i n ? Fakat entropi yasa l a r ı n a göre kaynaklar t ü kenebi l i r o l d u ğ u (geri dönüşümde bile ısı kaybı yü zünden baş l a n g ı çtaki m i ktarların bir kıs m ı kaybolduğu) için, doğ rudan fiz i ksel kaynaklar ku l l a n ı l ma d ı ğ ı nda bile yi ne de ya yen i kaynaklar b u l m a k (veya hut mevcut kaynakları daha fazla 'serma ye yoğ u n ' kı l ma k) için ya d a ken d i geleceğimiz veya gel ecek ku şaklar içi n m i kta rı idare l i k u l l a n m a k amacıyla tükenebi l i r kayna k ların tü keti m i n i azaltmak zorundayız. Robert M. Solow'un sözle riyle "Biz g erçekte atalarımızın elleri ndeki n i çok iyi hale get i rd i k.
328
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
O n l a r ı n fa ki r bizi m zen g i n old u ğ u m uz d ü ş ü n ü l ü rse, o n l a r gerçek te d a h a az tasarruf ya p m ı ş, d a h a fazla tüketmişlerd i r. O n l a r kuş kusuz kişi baş ı n a d üşen gel i rd e bizi her za m a n haya l etti kleri nden çok d a h a zen g i n kılan bu a rtış ı n m ü mkün olduğ u n u asla ta h m i n etme m i ş l erd i r. Fakat bu sadece geleceğ i n ya n l ı ş beklenti leri n tesad üflerine veya Protestan a h l a k ı n i n i ş ç ı kışlarına b ı ra kı l a maya cak kada r önemli olabileceğ i görüş ü n ü pekiştiri r". Çocukları m ızı n -ve o n l a r ı n çocu kları n ı n- bizlerden daha kötü d u ru mda o l m a s ı n ı ister m iyiz? Top l u m için uyg u n b i r 'za m a n terc i h i'* ned i r? Bize m i ras ka l a n ekon o m i k ka pasitem izi a kta rmak için ne kad a r tasarruf ya pmamız veya ne kad a r özveride b u l u n m a m ız gereki r? B i r bi reyin tasarruf ka ra rı n ı geleceğe i l işkin ka za nç ora n ı beli rler. Gelecek mal ların bug ü n kü m a l l a r üzerindeki tekn i k üstü n l üğ ü (üretke n l i k) kişi n i n sa h i p o l d u ğ u şeylerin değe ri n i n ora n sa l olara k daha yüksek olması n ı sağ layacaktı r; 1 960'1arın borsasında b u cazi p ihtimal yatı rı mcıları doğrudan kaza nçlara d e ğ i l sermaye kazançlarına yöneltm iştir. Gelecek kon u s u n d a a rtan bel i rsizl i k kaza nç beklenti leri n i azaltı r ve yat ı rı mc ı l a r gelecek için bekl emek yeri ne ka r payları n ı veya doğrudan kaza n ç l a rı n ı a rt ı r maya yönel ebi l i rler. Benzer b i r a n lamda, t ü kenebi l i r kayn a kları n ku l la n ı l m a ora n ı ayrıca bu türden den kleştirici kuvvetleri n -mev cut kaza n ç l a r ve gelecek beklentiler hesa b ı n ı n- b i r fon ksiyonu d u r. Leon Wa l ras bu kon uda, benzer bir metafor içi nde, alışveriş dengesi s ü reci nden, deneme-ya n ı l m a g i ri ş i m i nden, e l i n d e b i r basto n l a göremeyeceği b i r hedefe d o ğ r u i lerleyen k ö r b i r ada m ı n ki n e benzer b i r zem i n yoklamadan bahseder. Fakat bir top l u msal ka rara en iyi biçimde bi reysel kara rlar top l a m ı n ı n, b i l h assa çok az sayıda bi rey kaynakların büyük çoğ u n l u ğ u n a sa h i p o l d u ğ u d u r u m la rda h izmet edebi leceğ i açık değ i l d i r. Solow şu eklemeyi ya par: "Naif tükenebi l i r kaynaklar teorisi bi ze . . . bugün ve gelecek a ra s ı n d a ki dengen i n d ü ş ü n meye a l ı ş ı k ol d u ğ u m uzda n çok daha ka rma ş ı k old u ğ u n u . . . ve b i r sosya l ı s kon to ora n ı n ı n * * seçi l mesi n i n gerçekte [ge l i r ve servetin] kuşa klar-
• time preference: bir tüketicinin daha ya kın veya daha uzak gelecekte sahip olabi leceği bir şey için tüketimini ileriki bir za mana ertelemesi (Ü .T.). ** social discount rate: gelecekte ortaya çı kması beklenen [sosya l] faydalar ve mal iyetleri b u g ü n kü değerleriyle ka rşılaştırarak olası kaza nç oranlarını https://www.mercatus.org/publ ications/reg ulation/socialhesaplama.
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
329
arası dağ ı l ı m la rı ha kkı nda idari bi r ka rar old u ğ u n u [a nlatır]".45 Geleceğe borc u m uz ü retme ka pasitesidir. Sovyet Kom ü n iz m i n i n ideoloj i s i n i -ve deneyi m leri ni- bu kad a r dehşet verici kılan şey mevcut kuşağ ı n gelecek u ğ r u n a harca n a b i l eceğ i d ü ş ü n cesiy d i, bu yüzden Rusya'da Sta l i n yı l larında sadece hayat sta n d a rtla rını değ i l aynı za manda 'ü reti m' uğruna m i lyon l a rca i n sa n ı n haya t ı n ı d a fed a etmeye yol açan va hşi bir ' i l kel biri ki m ' tarzı uyg u l a n d ı . Bat ı l ı b u rj uva top l u m u n görü n ü ş ü n ü b u kad a r i ğ renç kı l a n şey, tüketi m u ğ r u n a kayna kları n l üzu ms uz ü rü n lerle (örneği n büyü k, devasa otomobi l ler, abartı l ı a m ba l aj l ı tüketi m m a l l a rıyla) müsrif statü ve g österiş içinde is rafı ve çarçur ed i l mesid i r. Ge leceğe i l i şki n sosya l ı s konto top l u msal b i r kara r, b i r topl u mun ü retken ka pas ites i n i n bazı tüketi m türleri kısıtl a n a ra k n a s ı l a rtı rı l ması gerektiği kon usunda kaynakları n eşitl i k i l kesi a l t ı n d a ta hsisi kura l ı o l m a k zoru ndad ı r. V e b u b i z i zoru n l u o l a r a k l i bera l b i r topl u m u n kal binde yer a l a n b i r soruna, ka m u v e özel a ras ı n d a ki denge v e o n l a rı n uyg u n a l a n la rı n ı n ta n ı m la n ması meselesi ne götü rü r.
4. Kamu ve Özel L i beral h u ku k teorisi, Ka nt ta rafı n d a n ortaya kon u l d u ğ u biçi m iyle, i ki postülaya sa h i ptir: h u ku k ( 1 ) özsel değ il, formeldir (prosed ü rle re daya n ı r) ve (2) a h l a k i l i kten ayrı d ı r. H u ku k u n esasen prosed ü rlere daya n d ı ğ ı d üş ü nces i n i n kayna ğ ı i ktisadi faa l iyetin a macı n ı n devletin zen g i n l i ğ i d eğ i l bi reylerin a rz u l a rı n ı n d oyu m u old u ğ u ayrı bir a l a n olara k b u rjuva topl u m u n ortaya çı kışıd ı r. B u rj uva top l u m raki plerin temelde eşit o l d u kl a r ı n ı ka b u l ede r v e m ü d a h a l eye eşitl iği bozacağ ı gerekçesiyle ka rş ı ç ı ka r. Özg ü r l ü k v e m ü l kiyet üzeri nde s ı n ı rlamalar olabi lse d e , bun l a r genel ve öngörü l ebi l i r ol m a l ı ve herkese eşit uyg u l a n m a l ı d ı r. Bu anlayı şta h u ku ku n temeli 'formel rasyonal ite'd ir. H u ku k ve a h l a ki l i k ayrı m ı n ı n i ki kaynağı va rd ır. Biri, i n sa n ı n i rades i n i n özerk-ol maya n veya doğa v e adetler g i b i d ışsa l kayna k-
45
discou nt-rate-primer-pol icym a kers Robert M. Solow, 'The Economics of Resou rces or the Resou rces of Eco nom ics", A merican Economic Review 64 (Mayıs 1 974, Bildiriler kita bı), s. 1 1 4; ayrıca bkz. Solow, "What We Owe to the Futu re," Nebraska Journal of Economics and Business (Kış 1 97 4).
330
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELiŞKiLERi
l a rd a n tarafı n d a n d i kte edi l d i ğ i n i d eğ i l , özerk old u ğ u n u, b i reyi n ken d i kara rı n ı verd i ğ i n i ö n e s ü ren felsefi görüştü r. (Ka nt' ı n sözle riyle ""Hiçbir insan beni ken d i mutl u l u k a n l ayı ş ı n a göre m ut l u ol maya zorlaya maz".) İ ki ncisi, 1 7. yüzyı l d a ki -hiçbir g r u b u n d evle tin sekü ler eli a racı l ı ğ ıyla ken d i özel i na n çl a rı n ı başka l a r ı n a em poze edemeyeceği son u cu na yönelten- ta ri h sel din savaşları deneyi m i d i r. Kişi g ü n a h için d eğ i l suç için d ava ed ilebi l i r; kişiye d ü rüstlü kle d eğ i l haklarla i l g i l i ya ptı r ı m l a r uyg u l a n a b i l i r. Gerçekte, l i bera l teoride Roussea u'yu büyük ölçüde meşg u l eden v e destekled iği 'ka m usal yu rttaş' v e 'özel bi rey' ayrı m ı ka b u l ed i l i r. B u teoride bi reyi n devlet i n g e n e l i radesi i ç i n d e kaybolması i sten mez; ne d e devleti n atomsal özel ç ı karlar d ü nyası içinde kay bolması iste n i r. Li bera l teoride, zor olsa da, bu i l işki l i i ki a l a n ı n ayrı l ı kları s ü rd ü r ü l mek iste n i r. Her top l u mda, ç ı karlar uğruna i l keler eğ i p b ü kü l ü r ve l i beral özg ü rl ü k teori si de çok fazla eğ i l i p b ü k ü l m üştü r. ABD'de 20. yüz yıl başl a rı nda Ü st M a h keme'n i n 'teh l i ke l i meslekl er'd e ça l ı ş m a saatleri n i d üzen leyen yazı l ı b i r yasayı lağvetmesi ne n e d e n olan kriter b i reysel özg ü r l ü k i d i (Lochner v. New York, 1 905): "Kişi n i n öz g ü r l ü ğ ü n e veya sözleşme özg ü r l ü ğ ü ha kkı na . . . b i r fı rı nc ı n ı n mes leğ i n e m ü d a h a l e n i n hiçbir mantıklı zemi n i yokt u r . . . B u n l a r yetiş ki n ve a kı l l ı i n s a n l a rd ı r . . . Hiçbir a n lamda Devl eti n vesayeti altında d eğ i l lerd i r". Fakat aynı za m a nda, kişisel a h la kla ilgili Paza r g ü n ü i çki yasağ ı yasasından içki n i n ta mamen yasakl a n ma s ı n a kad a r b i rçok d üzen leme va rd ı ; m u htemelen bu d üzen lemeler "yetişkin ve a kı l l ı o l m aya n i n s a n l a r" içi n ya pı l m ı ştı. Dolayısıyla, b i r çifte sta n d a rt vard ı : m u h afaza ka rlar ekonom i k özg ü r l ü k, a n ca k ayn ı zam an da a h l a ki d üzen leme i stiyorlard ı . Bu gün tuhaf b i r d eğ i ş i m ve b i r başka çifte standart va rd ır. Çağdaş l i bera l ler e ko n o m i k d üzenleme ve a h l a ki özg ü rl ü k istemekted i r. O n l a r i kti sadi i l i ş ki lere d evleti n a ktif müdahalesi n i ister, fa kat m a h rem iyet bayra ğ ı altında bi reyse l a h l a klara müdahale ed i l m e s i n i eleştiri rler. Uyg u l aya b i l eceğ i m iz genel kura l l a r va r m ı d ı r? Veya her top l u msal g r u p ken d i ç ı karları için mi baskı ya pma l ı d ı r? Ekonomide ka m usa l ve özel i l i şki l i alanlar nelerd i r ve hangi alanlar a h l a kl ı l ı kla i l iş ki l id i r? 1 930'1arda, büyük i kti sadi p l a n l a m a modas ı n ı n coşkusu içinde h ü kü m eti n "kar için ü reti mden ziyade ku l l a n ı m için ü reti m" a m a-
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİN E
33 1
cıyla bütün end ü stri leri m i l li leştirmesi öneri l me kteyd i . Lewis M u mford (Teknik ve Uyg arlık'ta ) biyolog l a r, a h l a kçı l a r ve kü ltürel beğeni d üzeyi yüksek i ns a n l a r ta rafı nd a n "bir normal t ü keti m standard ı " ta n ı m ı ya p ı l m a s ı n ı v e m a l l a r ı n "sta ndartlaştırı l ması, ta rtı l ması ve ölç ü l mes i n i " ve top l u m u n bütün üyeleri ne arz ed il mesi n i önerd i : b u n u 'a na kom ü n izm' o l a ra k ad land ı rd ı . Biz bu tür basitleştirmelerden uza k d u r uyoruz. M i l l i leşti ri l m i ş endüstri lerin performansı n ı n neredeyse bütün ü l kelerde özel veya ka rma g i ri ş i m lerinkinden d a h a yü ksek old u ğ u n u n ka n ıtı yoktu r; M ichael Pola nyi'n i n b i r za m a n l a r tespit ettiği g i bi, İ n g i ltere'de işçiler ken d i lerini İ n g i l iz Dem i ryol l a r ı n d a n ziyade İ n g i l iz O rd us u n a ait h is setmekted i r. Ve Walter Lippman n ' ı n 1 930'1arda tespit ettiği, "ço ğu terc i h i ka rşılamak için üret i m i p l a n l a ma n ı n zorl u ğ u tüm kuru cu baba l a r ı n önünde b i r kaya g i bi d i ki l mekted i r".46 Arz u l a r, beğe n i ler ve terc i h l erde ö n e m l i çeşitl i l i kler varsa, sadece piyasa bu fa rkl ı l ı kl a ra ceva p verecek kad a r esnektir. Bu, yine d e, "herkese uyg u n sosya l hizmetleri sağ l a m a k ve i n s a n l a ra ken d i n e sayg ı d uyg u l a rı n ı s ü rd ü rebilecekleri d üzeyde m a l l a r s u n a n b i r top l u m sal asga riyi beli rlemek için bazı top l u msa l-ka rar meka n izmalarına gerek" va rd ı r iddias ı n ı çü rütmez. G ü n ü m üzde yen i bir vurgu, eski merkeziyetçi ka m u m ü l kiyeti a n layışlarından, ya n i i l k savu n ucuları tarafı n d a n nad i ren göz önü ne a l ı n a n b ü rokrat i k aşırı yü kten uza k d u ru l masıd ı r. A l i ce Rivl i n ' i n ifade ettiği g i bi, kamusal önlem d eğ i l , a ksi ne sağ l ı k h izmetleri n i n ka musal finansmanı vurg u la n m a ktad ı r. H ü kü meti n b i ri n c i l rol ü, eski a n l ayışa göre, 'ka m usal m a l l a r' -kon ut, hastaneler ve diğer hizmetler- sağ l a m a ktı. G ü n ü m üzde a rtık onun birincil rol ü sta n d a rtları beli rlemek, kaynaklar sağ l a m a k ve kişilerin kon ut sa h i b i o l a b i l meleri n i v e sağ l ı k harca m a l a rı n ı ka rşılaya b i l ecek d üzeye gel meleri n i sağ l a m a ktır. Bazı l i bera l ler ve bazı Yen i Solcu l a r merkezi l i kten uza klaşma4 6 Wa lter Lippmann, Good Society (Boston: Little, Brown, 1 947; ilk basım
1 937: 97). Li ppmann'ın işaret ettiği gibi " . . . Bay Mu mford'un aklında öz g ü rce h a rcanabilen asgari gelir güvencesi varsa, kişi tüketicilerin Bay Mumford'un m ü kemmel beğeni lerine sahip olup olmayacakla rını hiçbir şekilde bil meyecek ve mağaza l a ra onların talep etmesi gerektiğini düşün d ü ğ ü şeyleri a l m a k için gidecektir. Fakat tüketiciler onun hoşlanacağı şeyi satın a l m a k istemedi klerinde, planlamacılar mecburen bazı malların kıt ve başka m a l ların bol olduğu bir durumla karşı karşıya ka lacaklard ı r".
332
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
n ı n ve reka beti n avantaj l a rı n ı keşfettiler. Reka bet o l m a d ı ğ ı nda kişi d uyg u s uz özel tekellerin veya sağ ı r büro krat i k birimlerin i n sa fı na terk ed i l i r. G üçler ayrı l ı ğ ı o l m a d ı ğ ı n d a, ister özel şi rket ister devlet olsun, isti hdam kon u s u n d a her şey tek bir g üc ü n i n safı na terk ed i l i r. Devlet ya rd ı m larıyla ve sta n dartla r ı n beli rlen mesiyle i l işki l i ka musal meka n izmalar o l m a d ı ğ ı nda etki n güç top l u msal hedeflere ulaşmak içi n ku l l a n ı l a maz. Gere ken şey, özel ve ka m u sal a l a n l a r arasında özg ü r l ü ğ ü ve eşitl iği a rtıran bir denge kurul ması -özel ç ı karları n ka musal gözeti m i d i r. A h l a ki l i k ned i r? Bu kon u l a rd a hiçbir h u ku ki kı sıtlama ola maz mı? Her şeye -müstehcen l i k, pornog rafi, enseste- izi n veri lebi l i r m i ? J o h n Stuart M i l l Özgürlük Üzerine a d l ı kita b ı n d a "a h l a k pol iti kas ı olarak a d l a n d ı rı labi lecek şeyi n s ı n ı rları n ı b i reyi n en sorg u la na maz meşru özg ü r l ü ğ ü i h la l ed i l i n ceye kad a r genişletme" eğ i l i m i nd e n söz eder. Ve bu güç her ne pahası na o l u rsa o l s u n ka rşı ç ı k ı l ması gereken bir 'a h l a k polisi'd i r. Fakat Batı'n ı n büyü k ta rihsel d i n leri insa n ı n doğası kon usunda orta k b i r hükmü ben i m serler: "deneyi m için deneyi m" izi n veri l mesi gereken şeyi n ölçüsü ha li ne g e l d i ğ i n de, her şeyi keşfetme, b ü tü n hazları a raştı rma ölçü h a l i n e geldiği nde, hatta estetik temellerde onayla n d ı ğ ı nda sefa hat, şehvet, başka l a r ı n ı aşağ ı lama ve cinayetler ortaya çı kar. Her kesi n a l ması gereken ders, b i r topl u m u n ken d i a h l a k norm l a rı n ı n orta d a n yok ol maması i ç i n utanma duyg u s u n a sa h i p ol ması ge rektiğ i d i r. Uta n m a n ed i r? Kesi n b i r çizg i çekmek m ü m kü n d eğ i l d i r. Uta n ı l ması gere ken şey bazı sı için ç ı p l a kl ı k, başka l a rı için eşc i n sel l i k, ki m i leri için pornog rafi d i r. Ve hatta 'topl u m u n standartları ' fi kri fazla ya rd ı mcı olmaya b i l i r, çü n kü her top l u m kend i içinde böl ün m ü ştür. Fakat ta n ı m l a n a b i lecek şey a s l ı nd a fa rkl ı b i r kamusal ve özel ayrı m ıd ı r ve o n l a r ı n a ras ı n a b i r d uvar çeki lebi l i r. N itekim por nog rafi n i n , m ü stehcen l i ğ i n alenen serg i l en mesi ne yasa klar geti ri lebi l i r, ç ü n kü b u n l a r i n sa n kiş i l i ğ i n i a l çaltan şehvet d ü ş kü n ü u n s u r l a rd ı r; fa kat bu d uvarı n d ı ş ı nda, rıza gösteren yetişki n l erin ne ya paca kları kendi ka ra rl a rıd ı r. Bu n o kta d a n son rası bizi i l g i lendi rmekte m i d i r? Ka m usal er dem ve özel g ü n a h . B u a h l a ki çel işki n i n insa n ı n i ki l i doğası için öded i ğ i -sözc ü ğ ü n farklı b i r a n la m ı nda- haraçtır. Zor b i r form ü l , fa kat m u htemelen sadece baya n G ru ndys'i n 'a h l a k p o l i s i ' n i ve Narman O. B rown'ın Love's Body ad l ı kitabı ndaki ka ra kteri s ı n ı rl a r.
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJİ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
333
***
Bu dört a rg ü m a n ı n topl u m sa l -fel sefi sonuçları bakı m ı nd a n katkı sı, burj u va hazc ı l ı ğ ı n, i ktisadi a rzuya faydacı vurg u n u n redded i l mesi, fa kat l i bera l izm i n, bi reyse l fa rkl ı l ı kl a r v e özg ü rl üğe yönel i k l i bera l i l g i n i n a l ı ko n u l masıd ı r. Siyasal l i bera l izm ta ri hsel o l a ra k b u rj uva topl u m l a i l i ş ki l i o l m u şt u r. İ ktisadi a l a n d a özg ü rl üğ ü n d iğer bütün a l a n l a rd a ki özg ü r l ü klerin önkoş u l u o l d u ğ u va rsayı l ma ktayd ı . (Eski lerin deyişiyle "serbest p iyasa l a r in s an ları özg ü r kı l a r".) Fakat i ktisadi l i bera l izm b i r şi rket ya pısı i ç i n d e i ktisadi oli gopol h a l i ne geldi ve özel a rz u l a rı doyurma çabası içinde top l u msal i htiyaçlar için yıkıcı b i r hazcı l ığa dön üştü. B u i kisi birbirin den ayrı l a bi l i r. B u rj uva a rzu l a r ı d oyu rma çabas ı n ı top l u m için a h l a k! b i r temelden yoks u n old u ğ u gerekçes iyle reddede bi l i r ve ka musal m a l ların zaru ri l i ğ i n i vurg u laya bi l i riz. Fakat bi reyi uyg u n a l a n l a rda, ken d i özel ça baları n ı n, l iya katl a rı n ı n öd ü l leri kon us u n da baskı l a rd a n koruya b i l mek için siyasa l l i bera l izme i htiyacı m ız va rd ı r. Ve i ki s i n i n de hakemi -bir adalet i l kesi o l a ra k değ i l meka n izma o l a ra k görülen- piyasa olamaz, a ksi ne hake m ka m ucu e konomi ol m a l ı d ı r.
Liberalizmin Bir Yeniden Teyidi Ka mucu e konomi a rg ü m a n ı, esası nda, b i r topl umda neyi n meşru o l d uğ u n u n yeniden ifade ed i l mesi n i (temel l e n d i ri l m i ş değerleri) gerektirir. Meşru l u k ku ru m la r ı n s ü rekl i l i ğ i n i ve ki şi lerin gön ü l l ü tepki leri n i biçi mlendi rir. Kam u c u ekonomi fi kri, dolayısıyla, top l u m için yönet i m a l a n ı nda b i rleşti rici bir topl umsal çimento b u l ma çaba s ı d ı r. Ka m u c u ekono m i n i n merkez i l i ğ i zoru n l u olarak d evlet ekono m i s i n i n veya idari kesi m i n genişlemesi a n l a m ı n a gel mez. O, Aris tote les'e dönersek, " m ü l kiyet i n iyi d u ru m u nd a n daha çok i nsan ların iyi d u ru m u n a i l g i d i r". O a maçlar ve a raçlar ayrı m ı n ı n ka b u l ü v e top l u msal amaçların ka m u politikas ı n ı n va rmaya ça l ı ştığı 'iyi d u rum' o l a ra k yeniden i n şa ed i l mesi d i r. O topl u m u n yön l e ri n i bi ç i m l e n d i rmede ka m us al olara k tartı ş ı l a n ve fel sefi olarak meşru laştı r ı l an bi l i nçli ka rarları n merkezi l i ğ i d i r. B u rj uva to p l u m ekono m iyi siya setten ayı rı rken kam ucu ekonomi i kisi n i bir a raya getirir,
334
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
fa kat g üçlerin birliği değ i l , son uçların zoru n l u koord i n a syon u i ç i n . Ka mucu e konomi yöneti m i n ka rş ı l a ması gere ken topl u msal i hti yaçları çağ ı m ızın koşu l larında yen iden ta n ı m laya n yen i bir 'sos yoe ko n o m i k haklar b i l d i rgesi 'ni gerektirir. O devlet bütçesi n i (Ar z u l ad ı ğ ı m ız şeyler için ne kad a r ve ki mler için harcama ya pmak i steriz?) topl u m u n "insa n l a rı n iyi d uru m u n u" sağla maya ça l ıştığ ı b i r meka n izma olara k ka b u l eder. Fakat ayrıca bir şart va rd ı r, zira (Locke'un deyişiyle) bir başka h a kta n 'öncel i kl i ' tek h a k yoktur. Klasik, Kato l i k ve Kom ü n i st öğ re ti n i n orta k b i r çizgisi h u ku k ve a h lakı kaynaştırma k, b i r top l u m u n üyeleri olara k herkesin ka bul etmesi gereken hakim b i r i l ke o l d u ğ u n u ısrarla vurg u lamakt ı r (fa kat o n l a r bu i l ke n i n ne o l d u ğ u ko n u s u n d a keskin b i r görüş ayrı l ı ğ ı içinded i r). Ve geleneksel Katol i k l i k ve çağdaş Kom ü n izm, doğruya sa h i p old u kları n ı iddia etti kleri için, b u i n a n c ı n d ışında ka lan her şeyi hata n ı n kurba n ları ve m ü cadele ed i l mesi gereken sapkı n l ı kl a r olara k ta n ı m la rl a r. L i bera l izm bu öğ retiyi reddeder, ç ü n kü i n s a n l a r ı n orta k ya n la rı n ı d eğ i l , a ksi ne onların bi reyler ve g ru p l ar olara k çeşitl i l i kleri n i vurg u l a r. Homojen bir toplumda ısrarla 'orta k i n a n ç l a ra sayg ı ' zo ru n l u l uğ u vurg u l anabi lse de, fa rkl ı gruplard a n ve ayrı i nançlar d a n meyd a n a gelen çoğulcu bir toplumda bel l i b i r i nançlar kü me s i n i n i n a ncı n ma lzemeleri olara k dayat ı l ması hoş görü lemez. l s a i a h Berl i n ' i n sözleriyle: N ormatif soru l a r ı n n i hai nesnel ceva p l a rı o l m ası gerektiği, h a ki kati n ka n ıt l a n a b i l eceği veya d oğru d a n sezgiyle kavra n a b i leceği, ya n i prensip o l a ra k bütün d eğerlerin uzlaştı rı l a b i leceği uyu m l u b i r örü ntü n ü n o rtaya kon u l a b i l eceği v e b u b i ri c i k hedefi b e n i m se m e m i z gerektiği görüşü ve bu görüşü biçi m l e n d i re n t e m e l b i r i l keyi, ya n i b i r kez b u l u n d u ğ u n d a hayatl a r ı m ı z ı yö n l e n d i recek b i r i l keyi o rtaya koya b i l eceği m i z fi kri -gel e n e ksel d ü ş ü nce v e eyle m i n ve fel sefi öğret i n i n dayand ığı b u eski ve nered eyse evre nsel i n a n ç bana geçersiz ve bazen teoride saçma l ı k l a ra ve pratikte b a r b a r s o n u ç l a ra yöneltmiş (ve h a l e n yöneltmekte) görün mek ted i r.47
L i bera l izm ka m usal ve özel geri l i m i ni, kişi ve yurttaş olarak i ki l i rol ü, bi reyi v e g r u b u ka b u l eder. Soru l a r şöyled i r: orta k amaçlara 47 Berl i n, a.g.e., s. iv-vi .
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERiNE
335
nası l ulaşı l m a l ı, a nca k ayn ı za man da o n l a rı gerçekl eşti recek bi reysel araçlar n a s ı l a l ı kon m a l ı d ı r; bi reysel (ve g ru psa l) ihtiyaçl a r n a s ı l ta n ı m l a n m a l ı v e o n l a rı ka rş ı layaca k orta k a m a ç l a r nası l ol uş turu l m a l ı d ı r? 'Çı karın' tek ku ra l o l d u ğ u bir top l u md a bu görevler nası l başarı l a bi l i r? Walter Lippma n n ' ı n sözleriyle " Ka m uc u fel sefe arzu l a rı m ız ve tutku ları m ızın i ki n ci, uyg a r ve bu neden l e son rad a n kaza n ı l a n bir doğaya sa h i p akıl ta rafı ndan yöneti l mesi ne oda kl a n ı r. Ka mucu felsefe bu nedenle popüler ola maz, zi ra en popüler a rzu l a r ve ka naatlere d i renmeyi ve o n l a rı d üzen lemeyi amaçlar". Bel i rtti ğ i m i z g i bi, bu kla s i k görüşte bir ka m u c u felsefe sadece az n üfus l u b i r c u m h u riyette başa rı la bi l i r, zi ra, M ontesq u i e u ' n ü n sözl eriyle "küç ü k bir c u m h u riyette ka m u ya rarı d a h a kuvvetle h is sed i l i r, daha iyi b i l i n i r ve her yu rttaş ı n d a h a ya kı n ı ndad ı r". Tersine, g ü n ü m üzde bazı kötü mserler a rzu n u n savurgan l ı kl a rı n ı n (ya n i kaynakla r ı n v e n üfus u n israfı n ı n) sadece merkezi bir rej i m i n d e m i r yumruğu sayes inde kontrol edilebi leceğ i n e i n a n ı rlar. İ l k mese l e n i n Kurucu Baba l a r ta rafı nd a n ta rtı ş ı l d ı ğ ı zamanda Madison b u klasik görüşü çürütmek için ta mamen o n u n etrafı nda i l erleyen sofisti ke b i r yoru m s u n d u . Madison'a göre b i r demokra side en büyük teh l i ke "hırslı bir çoğ u n l u ğ u n . . . hem ka m u ya ra r ı n ı hem de d iğer yu rttaşları n hakları n ı kendi egemen h ı rsı veya ç ı karı için feda edebi l mesi" i hti m a l i d i r. "Bu türden bir kl i ğ i n yarata bi le ceğ i teh l i keler karşısında hem ka musal hem d e özel h a kları gü vence a l t ı n a a l m a k ve ayn ı za manda seçi mle işbaşına gelen h ü kü meti n ru h u n u v e biçi m i n i korumak araştı rma l a rı m ızın yöneldi ğ i büyü k h ed eftir". Klasi k çizg i lerde küçük bir doğrudan demok rasi "kl i ğ i n yarata bileceğ i hasarlar içi n hiçbir ça re b u l a m azken, tem s i l i bir c u m h u riyet fa rkl ı bir i htima l i n yol u n u açar ve a rad ı ğ ı mız ça re i ç i n u m ut vaded er". Büyükl ü k a rttı kça "parti lerin v e çı ka rların çeşitl i l i ğ i de" a rtar ve böylece "genel i radeyle i l iş ki l i ço ğ u n l u ğ u n d i ğer yurttaşların hakları n ı gasp etmeye yönel i k orta k b i r güd üye sah i p olması" i hti m a l i aza l ı r; "veya bu t ü rden b i r g ü d ü varsa bile o n u içinde h isseden herkesin ken d i g üçleri n i keşfetme leri ve birl i k içinde ha reket etmeleri daha zor olacaktı r . . "48 .
48
Bu soru n lar i kna edici bir biçimde Robert A. Dahi ve Edwa rd R. Tuffe tara fı ndan a raştı rı l m ıştı r (Size and Democracy, Stanford, Cal if.: Sta nford U n iver sity Press, 1 973), yuka rda ki a l ı ntılar için, bkz. s. 7, 1 O, 1 1 .
336
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
Bu önerme n i n i ki sonucu va rd ı -ve vard ı r: (i) bütün ç ı ka r l a r d i kkate a l ı n ma l ı v e (ii) b ü t ü n soru n l a r m üza kere ed i l melid i r. Bu çeşitl i l i k ortasında m üzakere tek baş ı n a yeterl i o l maya b i l i r v e ç ı karları n çokl uğu pa rçal a n maya yol aça b i l i r. A B D tem s i l iyetçi, u l usa l bir c u m h u riyet ya ratma deneyi m i son ucunda ayrıca i ki nci b i r a racı ol uştu rd u : meşru l u ğ u n ka b ı olara k işleyecek ve verd i ğ i ka rarlarla heterojen bir topl u m u n ortak kura l l a rı n ı v e ad i l d a ğ ı l ı m la rı yeniden ta n ı m layacak Ü st M a h keme. ABD Ü s t Ma h kemesi kura l l a rı n ı n tüm yönet i m tarafı n d a n normatif h a kem ola ra k ka b u l ed i l mesi bakı m ı ndan biri c i kti r. C u m h u riyetçi, özel m ü l kiyet temel l i bi r çerçeveyi ' m ut l a k doğ ru' o l a ra k gören l i bera l felsefede b u üçüncü u n s u ru n [ Ü st Mah keme' n i n] kişi n i n g üven l i ğ i n i n ve b i reyi n özg ü rl ü ğ ü n ü n tem i n atı, sivil bir top l u m için zoru n l u l u k olduğu ka b u l ed i l mekteyd i . Ve son yüzyı l içinde Üst M a h keme bu h a kkı [kiş i n i n g üven l i ğ i ve b i reyi n özg ü r l ü ğ ü n ü] m ü l kiyetin kullanımlarının m utlak o l m ad ığ ı na işa ret ederek yen iden ta n ı m ladı, ç ü n kü bu ku l l a n ı m la r komş u l a r ve top l u m için ciddi teh l i keler ya rata b i l i r ve m ü l kiyeti k u l l a n m a ve sa h i p l i k kon u s u nda yasal haklar olsa da, orta k top l u msal a maçları teh l i keye ataca k mutlak haklar yoktur. Ayrıca, ne orij i n a l Anaya sa'da n e d e Haklar B i l d i rgesi'nde 'eşitl i k' sözcüğü vard ı r. B u söz cük sadece "yasaların eşit koruma sağ laması n ı " şart koşa n Ondört Nol u Değ i ş i k l i kte ve ırk, ren k ve önceki köl e l i kle bağ l a ntı l ı On beş N o l u Değ i ş i kl i kte ka rş ı m ıza ç ı ka r. Yine de eşitl i k g ü n ü m üzde ör neğ i n eğitim ha kkı, oy ku l l a n m a g i b i kon u l a rd a ka m u c u fel sefe n i n merkezi b i r i l g i a l a n ı h a l i n e g e l m işti r. Uzlaşma ve m üza kere meka n izma l a rı bu yüzden hala va rl ı ğ ı n ı s ü rd ü rmekted i r. Soru, b i r genel i rade o l u p o l madığıd ı r. B u rada ayrıca bir ön koş u l vard ı r -bireyleri birbirine bağ laya n, gerektiğ i n de özel ç ı karları ndan zoru n l u o l a r a k vazgeçmeleri n i m ü m kü n kı l a n aşkı n bir bağ ı n b u l u nması gerekir. Bir h a l kı tari h sel olara k bi rleştiren şey bir yönetici, bir öğ reti veya kader b i r l i ğ i d i r -bir h a l k veya u l us u n en büyü k dönem lerin d e üçü b i r a raya gel i r. Karizmati k bir kiş i l i k bir h a l ka psikoloj i k özdeşi m ku raca kları b i r b a ğ s u n a r v e itaat v e sayg ı i htiyacı n ı ka r ş ı l a r. B i r öğ reti h a l ka d ü nyadaki yerl eri ne dair bir açı kla m a l a r ve meşru laştı rmalar bütü n ü sağ lar. Bir kader orta kl ığı onlara b i r g ü ç v e ken d i n e g üven d uyg usu s u n a r, ken d i n i abartmaya yol açma d ı ğ ı nd a psi koloj i k b i r mensubiyet bağ ı gel işti ri r.
KAMUCU EKONOMİ: MALİ SOSYOLOJ İ VE LİBERAL TOPLUM ÜZERİNE
337
ABD'de c u m h u riyete kuru l u ş u nda amaç s u n a n şey bir kader birliği d uyg usu idi -Jefferson ta rafı nd a n ifade ed i l e n fi ki r Tan rı'n ı n tasa r ı m ı olan b u b a k i r kıta n ı n g e l i ş i m h a l i n d e o l d u ğ uyd u . B a k i r bi r kıtada i nsa n l a r ç o k fazla özg ü r olabi l i r, bi reysel amaçları n ı n peşi nden koşabi l i r ve başa r ı l a rıyla övü neb i l i rlerd i . O n u n öğ re tisi sadel i k, ça l ı şma ve bed e n i n aya rtmalarına d i re n m eyi v u rg u la ya n bir Protesta n l ı k ta rafı n d a n biçi m lend i ri l d i . 'Büyü k ada m'a i n a n ç ABD'de genelde başka top l u m l a rd a kinden daha zayıf olsa da, gerçekte, mesleğe göre kademel e n m i ş bu to p l u m d a Ameri ka n tari h i ndeki çok sayıda baş ka n ı n bizzat savaşlarda ken d i n i ka n ıt l a m ı ş genera l ler olması d i kkat çekicid i r. Görke m l i c u m h u riyeti n altın çağ ı nd a ı l ı m l ı bir orta k kader h i s s i n i n ve katı kişisel davra n ı şa i n a n c ı n yerini keski n b i r 'Amerika n cı l ı k', ya n i b i z i d e n izaş ırı ü l kelere açıl maya götüren a ç ı k b i r kader birliği duyg u s u ve ça l ı şm a için teşvi kler s u n a n madd iyatçı bir haz c ı l ı k a l m ı ştı. B u g ü n bu açık kader birliği d uyg usu yıkıldı, Ameri ka n cı l ı k giderek zayıfladı ve geriye sadece hazc ı l ı k ka l d ı . La ki n hazcı l ı k u l u sa l b i rl i k ve amaç i ç i n zayıf bi r reçeted i r. Bu deneme-bozg u n s ü reci nde b i r erdem ortaya ç ı ka r -bir boz g u n yaşa n ı r: ka rizmati k l iderler, ideoloj i k öğ reti ler ve açık kader b i r l i ğ i n d e n vazgeçen, kend i n i ve l i bera l top l u m u sad ece va rl ı ğ ı n ı deva m ettirebileceğ i b i r temelde yeniden ta n ı ml a maya ça l ı şan (stoa c ı l a rı n 'traj i k yaşam duyg usu' o l a ra k ad l a n d ı rd ı kları) b i l i n ç l i bir erişki n l i k i hti mal i . B u teme l i n üç eyl e m i n b i r a raya geti ril me siyle ya ratı l ması gerekir: (i) geçm i ş i m izin yen iden teyit ed i l mesi, ç ü n kü sad ece geçm i ş i n m i rası n ı b i l d i ğ i m izde gelecek ka rşı s ı n d a ki yü kü m l ü l ü kl e ri m izi n fa rkı n a va ra b i l i riz, (ii) kaynakları n s ı n ı r l ı l ı ğ ı n ı v e s ı n ı rsız a rzu l a r v e istekler ka rşısı nda-bireysel v e top l u msal ihtiyaçların önem i n i ka b u l etm e ve (iii) bütün kişilere top l u m d a b i r adalet v e aid iyet d uyg usu veren v e - i l i ş ki l i a l a n l a rda i nsa n l a r ı n eşit muamele görebi lecekleri i ç i n - daha eşit olduktan bir d u r u m u g e l i ştire n b i r eşitl i k a n l ayışı üzerinde konsensüs. B u b i r tür topl u m s a l sözl eşme, yen i lenebi l i r bir bugün içinde yen iden m üza kere ed i le b i l se d e, geçmişi göz ardı etmeyecek b i r top l u ms a l sözleşme olacakt ı r. Her yen i kuşa kta, her yen i top l u m sal sözleşmede i n s a n l a r ı n yen iden başlayab il ecekleri, geçmişi bir ken a ra itebi l ecekleri ve kuru m l a rı yeniden tasarlayabil ecekleri i nancı kla s i k l i bera l izm kad a r sosya l ist ütopyac ı l ı ğ ı n da büyük ki b riyd i. İnsa n l a r bel l i s ı n ı rl a r içinde kend i leri n i ve top l u m u yen iden
338
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLER/
i n şa edebi l i rler, fa kat g ü c ü n ü b i l m e i l e g ü cü n ü n sı n ı rl a rı n ı b i l m e b i r a rada b u l u n m a k zoru ndad ı r. Bu, n i hayetinde, i n s a n ı n d u ru m u h a kkında en eski v e en s ü rekl i gerçektir -fa kat h e r i nsa n i ç i n ge çerl i olması koş u l uyla.
Dizin
Amerika Meydan Okuyor, 260, 49 Numaralı Parçanın Nidası, 184, 362
363
Amerika'nın Gelmekte Olan Çağı, 95, 102, 363
Amerikalıların Oluşumu, 158, 159,
A a b s ü rt, 184, 362
363
Ackerm a n , J a mes, 362
Amerika n c ı l ı k, 1 19, 3 3 7, 363
Ada ( N a bo kov), 362
Ana ks i m a n d ros, 141, 363
Ada m s, H e n ry, 362
a n a l it i k soyut l a m a , 140, 3 6 3
Addison, Joseph, 362
a n a l l ı k, 3 6 3
Adem, 97, 3 6 2
a n a rşi, 363
Afri ka, 253, 263, 2 6 4 , 2 8 9 , 363
A n a rşizm, 363
a h l a k, 10, 1 3 , 16, 18, 24, 57, 94,
And erson, S h e rwood, 363
95, 98, 99, 100, 103, 1 1 2, 1 1 6,
And rews, P . W., 363
1 19, 168, 2 1 1, 2 74, 301, 332,
a n la m - i l işkisi, 363
363
a n l a m l ı içerik, 363
a h l a k polisi, 3 3 2 , 363
a n la m s ı z l ı k d uyg usu, 363
a h l a k p o l it i k a s ı , 3 3 2 , 363
a n latı, 152, 158, 363
a h l a ki el e şt i r i , 363
a n latımsal s e m b o l i z m , 47, 363
a h l a ki k iş i l i k, 297, 308, 363
Anthropology Today, 148, 3 6 3
a h l a k i l i k, 90, 99, 3 29, 363
Antigo ne, 1 7 9 , 2 14, 363
b i reysel a h l a k, 363 a i l e, 12, 25, 28, 42, 58, 95, 104, 108, 109, 1 15, 1 3 2 , 135, 203,
Apo l l i n a i re, G u i l la u me, 363 Aq u i n a l ı St. T h o m a s, 363 Aq u i n a l ı Thomas, 10, 12, 153, 363
270, 273, 284, 293, 304, 3 10,
a ra cins, 103, 363
363
Aren dt, H a n n a h, 363
A l berti, Leo n Battista, 363
Aria d n e' n i n m a ntığı, 85, 363
A i l e n , F red e ri c k Lewis, 363
Aristotel es, 10, 12, 58, 1 3 9, 153,
A l loway, Law re n ce, 363
2 1 1 , 2 1 3, 2 70, 2 7 1, 272, 2 74,
A l m a nya, 208, 2 2 8, 261, 280, 283,
304, 3 10, 3 1 2, 3 13, 3 19, 333,
299, 363
363
340
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELiŞKİLERİ
Arm i n i z m , 97, 363 Arm o ry M o d e rn Sanat G a l erisi, 103, 363
Batista, F u l gencio, 364 B a u d e l a i re, Charles P i e rre, 364 B a u h a us, 168, 364
Arnold, M atthew, 363
B a u m o l , W i l l i a m , 364
Aron, Raym ond, 364
Bay Sammler'ın Gezegeni, 89,
Aron, Robert, 364
183, 185, 364
Arta ud, Ante n i n, 364
bayağı eser, 364
a rz u l a r, 1 1, 12, 13, 57, 58, 59,
Bayan Dalloway, 1 5 8, 364
2 1 2, 274, 276, 287, 307, 3 3 5,
Baza rov, 37, 65, 365
337, 364
beat kuşağı, 133, 365
s ı n ı r l a n d ı r ı l m a m ı ş a rzu, 364
Beck, J u l ia n , 365
şiddet arzusu, 189, 364
Beckett, Samuel, 365
a s a b iyye, 125, 364
bedensel içe-a l m a , 186, 365
As h e r, M ic h a e l , 364
Bedevi h a yat, 365
Ati n a l ı l a r, 364
Belçika, 2 2 8, 283, 299, 365
Auerbach, Erich, 364
beleşçi yolcu, 298, 365
ava nga rt, 72, 73, 92, 93, 138, 143,
bel i rsiz l i k, 186, 300, 3 2 5 , 3 2 8, 365
146, 364
Belj a m e, Alexa n d er, 365
Avustu rya, 280, 283, 364
Beli, Pearl, 365
ayd ı n l a n m a, 30, 230, 364
Bellow, Saul, 365
az ı n l ı k, 13, 79, 93, 1 19, 146, 3 19,
Bely, A n d rei, 365
364
Bengl i s, Lynda, 365
a z ı n l ı kl a r, 266, 284, 364
ben l i k, 16, 23, 52, 54, 74, 75, 86, 88, 138, 178, 183, 191, 2 1 3,
B
2 19, 365
Babalar ve Oğullar, 38, 364
be n l iğ i n kökleri a rayışı, 91, 365
Ba bel, l s a a c, 364
b u rj uva-karşıtı ben l i k, 191, 365
B a b i l , 204, 305, 364
kontrolsüz b e n l ik, 365
Bacan, 199, 200, 364
k ü l t ü rel be n l i k, 191, 365
Bağımsız Eserler Salonu, 77, 364
B e n n ett, Gordon A., 365
bağl ı l ı k fikri, 39, 364
B e n n ett, Joseph D ., 365
Ba logh, T h o m a s, 364
Bent h a m , J e re my, 365
b a n ka c ı l ı k, 292, 364
Berg, Alban, 365
B a r l a ra Karşı H a reket, 104, 364
Bergson, H e n ri, 365
ba rok, 141, 364
Berl i n, 144, 229, 3 10, 3 1 1, 3 14,
B a rone, E n rico, 364
3 1 5, 3 34, 365
B a rth, Kari, 364
Berl i n , l s a i a h, 365
B a rton, B r u ce, 364 baskıcı hoşgörü, 79, 364
Beyaz Ruslar, 365 bırakınız yapsınlar, 13, 325, 365
başarı, 13, 3 1, 98, 1 1 1, 133, 1 6 1,
bi lgi, 2, 9, 14, 56, 59, 62, 72, 85,
182, 244, 3 18, 3 19, 364
88, 91, 1 1 3, 1 3 6, 137, 158, 178,
başarı fikri, 364
195, 198, 206, 207, 2 1 7, 245,
başarı p u a n ı, 3 19, 364
246, 250, 2 7 1, 322, 365
Batı A l m a nya, 364
bilgi açlığı
( Wissendrang), 207,
DİZİN
365 esoteri k b i lgi, 365
341
Bol ivya, 228, 366 bol l u k, 1 10, 1 17, 1 19, 2 6 1, 280,
ta n rı-benzeri b i lgi, 365
301, 306, 3 16, 366
z a m a n-bi lgi, 365
bo l l u k m e ka n iz m a l a rı , 366
b i l i nç, 21, 3 8, 43, 48, 85, 86, 89, 101, 155, 157, 158, 163, 166, 177, 186, 190, 196, 200, 201,
bo l l u k to p l u m u, 366 B o n a p a rte, C h a rles Lo u i s N a poleon, 366
202, 2 1 2, 306, 365
Bonnie ve Clyde, 167, 366
b i l i n c i n yen i d e n o rga nizasyo n u ,
Boorst i n , Daniel, 366
176, 365
borç l a n m a , 1 10, 294, 366
b i l i nç a k ı ş ı , 2 1 , 1 5 7 , 3 6 5
borsa, 366
b i l i nçl i l i k, 123, 1 3 0 , 1 34, 165,
Basto n, 29, 1 24, 127, 143, 145,
365 b i l i nçdışı, 86, 160, 365
Bir Amerikan Rüyası, 184, 365
177, 2 1 5, 2 5 1, 2 64, 2 70, 302, 3 2 2 , 3 3 1, 366 b ö l ü ş ü m , 270, 275, 2 7 6, 280, 301,
b i r insan bir oy h a kkı, 365
325, 366
Bir Şeyler Oldu, 138, 365
adil bölüşüm, 366
b i rey, 16, 62, 99, 130, 136, 140, 1 6 1, 162, 163, 184, 204, 2 20, 273, 298, 308, 3 10, 3 1 2 , 3 2 6,
bölüşüm i l kesi, 366 pay l a ş ı m i l keleri, 12, 366 Breto n, And re, 366
3 2 8, 3 30, 366
Brodsky, J oseph, 366
b i rey i n değeri, 323, 366
B roga n, D e n i s, 366
b i reyi n d uya rsı z l a ş m a s ı , 81,
B rooks, D . B . , 366
366 b i reysel fa rkl ı l ı k, 24, 366
Brooks, Van Wyck, 366 Brown, Narman O . , 366
b i reyse l karar, 366
Bruste i n , Robert, 366
b i reyse l k a ra r l a r ı n özet
b u l a ş m a etkileri, 258, 366
to p l a m ı, 56, 366 bi reyci l i k, 23, 5 1, 53, 84, 3 1 1, 366
B u lga kov, M i kh a i l , 366 B u rckha rdt, J a ko b, 367
d i zgi n l e n meyen b i reyc i l i k, 366
B u rgess, Antho ny, 367
katıksız b i reyc i l i k, 366
Burjuva, 15, 18, 27, 53, 54, 58, 61,
rad i k a l b i reyc i l i k, 366
64, 80, 92, 93, 1 18, 177, 191,
b i ri k i m, 2 14, 2 8 1, 282, 305, 329, 366
273, 329, 333, 367 b u rj uvazi, 53, 367
i l ke l b i r i k i m , 366
b u rj uva a h l a k, 367
sermaye b i r i k i m i, 15, 2 8 1, 282,
b u rj uva hesa p l ı l ı k r u h u , 19, 44,
287, 295, 323, 366
367
B i rl e ş i k Devlet l e r Anayasası, 366
Bu rke, Ken neth, 367
Bjo r k m a n , E d w i n , 366
B u r m a h D i l , 293, 367
B l a c k m u r, R . P., 366
Bu rroughs, W i l l i a m , 367
B l a ke, W i l l i a m , 366
b ü rokrasi, 46, 194, 367
B l o k, Aleksa n d r A l e ksa n d rovich, 366 bohem, 79, 84, 92, 93, 366
Bürokrasi ve Temsili Yönetim, 2 7 1, 367 b ü rokratik g r u p l a r, 367
342
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
b ü ro krat i k kol l e ktivizm, 50, 367
Comte, Auguste, 368 Condo rcet, M a rq u i s de, 368
b ü rokratik koord i n a syon, 3 6 7
Conrad, Joseph, 368
b ü ro krati k m e ka n i z m a , 367
Cooper, R i c h a rd N . , 3 6 8
b ü rokratik M o l e k, 3 10, 367
Coxey' n i n O r d usu, 2 4 3 , 368
Bütçe Yapma Süreci Politikası, 270, 3 6 7 b ü y ü k a d a m, 3 6 7
Criterion, 147, 325, 368 c u m h u riyet, 335, 336, 368
Cumhuriyet, 2, 102, 123, 197,
B ü y ü k B ritanya, 2 5 4 , 261, 267,
266, 368
299, 3 2 1 , 367
Büyük Hıristiyan İlk Günah Öğretisinin Savunusu, 97, 367
ç
B ü y ü k Kriz, 228, 241, 274, 280,
çal ı ş m a , 17, 2 1, 24, 25, 33, 39, 57,
281, 293, 367 b ü y ü k to p l u m , 306, 3 1 1, 367
çağdaş topl u m , 368 74, 77, 95, 100, 1 1 1, 1 1 6, 1 17, 125, 135, 137, 148, 153, 180,
Büyük Varlık Zinciri, 367
194, 196, 201, 204, 208, 242,
Byron, George Gordon ( Lo rd
243, 267, 290, 330, 337, 368
Byro n ) , 367
Çar R u syası, 1 3 1, 368 çatışma, 39, 49, 61, 75, 1 2 6, 176,
c
229, 2 30, 244, 253, 266, 277,
Cage, J o h n, 367
301, 303, 368
Ca m us, A l b e rt, 367
çatışm a n ı n d ü z e n l e n m esi, 46,
Ca riyle, T h o m a s, 367 Carnegie, A n d rew, 367 Ca rre, John le, 367 Cassi re r, E r n st, 367
368 vergi çatı ş m a s ı , 277, 368
Çavdar Tarlasında Çocuklar, 82, 368
Castro, F i d e l , 367
Çekosl ova kya ' n ı n i şga l i , 229, 368
Catch 22, 184, 367
ç ı k a r l a r, 287, 295, 296, 300, 306,
cehennem, 74, 203, 367
308, 3 10, 3 30, 336, 368
c e n n et, 74, 203, 367
ç ı k a r grubu, 368
Ceza n n e, Paul, 367
ç ı k a r gru p l a rı, 1 19, 368
Cezayi r, 124, 192, 235, 252, 2 8 1, 367 Chaco Savaşı, 2 28, 367
Che/sea Kızları, 167, 367 C h i cago, 35, 148, 153, 2 3 1 , 2 7 1, 305, 3 6 7
çıkarlar oyu n u , 368 ka m usal ç ı k a r, 61, 62, 267, 296, 302, 368 özel ç ı k a r, 368 u l u s a l ç ı k a r, 282, 368 ç ı p l a k l ı k, 332, 368
chremastistic, 272, 368
ç i l eci l i k, 17, 19, 1 24, 368
C i nera ma, 3 6 8
Ç i n , 50, 66, 1 18, 1 24, 129, 1 3 1,
civitas, 62, 296, 297, 368
148, 192, 263, 266, 289, 297,
coğrafi kota l a r, 3 19, 368
308, 3 10, 368
Co l l ege of Six Day's Wo rks, 199, 368
Commentary, 35, 83, 368
Çin İ m pa rato rluğu, 1 3 1, 368 çocu k l u k, 166, 190, 2 14, 368 çocu k l u k s a n c ı s ı, 368
DİZİN
343
çağdaş d e neyim, 369 D
d eneyi m açl ığı, 142, 369
Dada, 368
deneyim biçi m l e ri, 129, 369
D a d a i z m , 26, 147, 368
deneyim için d e n ey i m , 332,
D a h i , Robert A., 368
369
Dalgalar, 1 5 8, 369
de neyi m i n b i r i c i k l iği, 178, 369
D a n i m a rka, 299, 3 2 1, 369
d e n eyi m i n eşa n l ı l ığ ı ve
D a rw i n, C h a rl es, 369 d a ya n ış m a , 125, 1 34, 369
dolaysızlığı, 369 deney i m i n s ü re k l i l iği, 303, 369
meka n i k daya n ı ş m a , 369
kişisel deneyim, 369
o rga n i k daya n ı ş ma, 1 34, 369
paylaş ı l a n d e n ey i m l e r, 193,
De G a u l le, Cha rles, 369 De Koo n i n g, Willem, 369 Decter, M i dge, 369
369 psi kede l i k deneyim, 53, 369 sıradan d e n ey i m , 369
deflasyo n i st politika, 291, 369
Den is, M a u rice, 369
değerler, 1 1 , 25, 42, 45, 50, 57,
d e n k l eşt i rici k uvvet l e r, 369
59, 80, 84, 98, 104, 125, 143,
Desca rtes, R e n e, 370
188, 202, 223, 239, 264, 303,
despotizm, 370
3 23, 369
dete r m i n ist ka l k ü l üs, 140, 370
değe r l e r i n tersyüz e d i l mesi, 369 topl u m s a l d eğerler, 369
Detroit, 2 3 1, 235, 370 deva l ü a syon, 256, 370 devlet, 23, 28, 50, 60, 6 1, 145,
deizm, 369
195, 2 3 1, 237, 2 70, 272, 273,
de l i l i k, 41, 72, 105, 183, 1 84, 369
274, 276, 278, 279, 281, 282,
Deli, Floyd, 369
286, 287, 289, 292, 293, 294,
Demeny, Paul, 369
296, 299, 3 1 2 , 3 19, 3 20, 3 2 6,
demiurgos, 199, 369
332, 333, 370
d e m ografi k değişim, 239, 369
devlet bütçesi, 292, 370
d e mokrasi, 49, 143, 2 1 2, 251, 252, 302, 3 1 7, 3 2 1 , 335, 369
devlet gücü, 370 d evlet h a rca m a l a rı , 370
demokratik yöneti m, 369
d evlet ya rd ı m l a rı, 370
fo rmel d e m o krasi, 369
d evletç i l i k, 10, 3 70
katı l ı m c ı d e m o krasi, 369
d evlet-destekli, 28, 60, 61, 370
modern d e m o krasi, 369
d evl et-güd ü m l ü, 50, 60, 61,
modern d e m o krati k yön e t i m l e r, 2 9 1, 369 s ı nai d e m o krasi, 369 D e m o kr a s i Yeni D e m o krasi, 1 0 2 , 369 deneyim, 6, 2 1 , 53, 72, 81, 87, 90, 93, 129, 1 3 1 , 133, 134, 138, 139, 141, 142, 150, 154, 160,
370 devlet i n a ktif m ü d a h a l esi, 370
Devlet ve Devrim, 280, 370 Devletin Mal/ Krizi, 2 7 1 , 370 devrim retoriği, 370 Dewey, J o h n, 370 dezava ntaj l ı, 226, 3 1 2, 3 17, 3 2 6, 370
162, 163, 166, 196, 207, 2 15,
dış politika, 248, 249, 370
2 1 6, 2 17, 226, 3 3 2, 369
d ı şavu r u m c u l u k, 155, 370
344
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
D i c ke n s, Cha rl es, 370
371
Die Tat, 40, 370
d ü rtüsel davra n ış, 3 7 1
D i lthey, W i l he l m , 370
i kt i sadi d ü rtü, 2 0 , 23, 53, 5 7 , 371
d i n, 19, 20, 25, 29, 47, 55, 65, 66, 75, 85, 96, 98, 1 24, 128, 191,
isya n d ü rt ü s ü , 5 6 , 3 7 1
193, 197, 202, 203, 204, 205,
ka pita l ist i ktisadi d ü rtü, 3 7 1
2 10, 2 1 1, 2 1 2, 2 15, 2 17, 2 18,
k ü l t ü re l d ü rtü, 71, 3 7 1
2 19, 2 2 2, 233, 273, 297, 308,
modernite n i n k ü l t ü re l d ü rt ü s ü , 23, 3 7 1
330, 370
m o d e r n i z m i n d ü rt ü s ü , 3 7 1
din sava ş l a rı d e n ey i m i , 370
ya l ı n yaratıcı d ü rt ü , 1 7 9 , 3 7 1
d i n i n krizi, 203, 370 d i n sel a h l a k, 370
d ü ş ü ncen i n ke n d i l iğ i n d e l i k l e dolayı m l a n m a s ı , 1 7 9 , 3 7 1
Dissent, 3 13, 3 2 1, 370 diya l e kt i k, 3 1 , 39, 45, 123, 370
d ü z a n la m , 174, 3 7 1
Diyon isya n a rayış, 370 D iyo n i sya n e d i m , 370
E
Diyo n i sya n şen l i kl e r, 370
E a rth, J o h n , 3 7 1
Diyo n isya n yığın, 186, 370
E a stern H avayo l l a rı, 1 1 2, 3 7 1
doğa d ü nya s ı , 197, 370
ecel d uygusu, 90, 3 7 1
doğa ç l a y ı c ı ta rz, 370
E c k h a rt, J o h a n nes, 3 7 1
doğa l gaye, 2 1 1, 370
Ec kste i n, Otta, 3 7 1
doğa l i htiya ç l a r, 272, 370
Economist, 64, 298, 3 7 1
Doğu m isti s i z m i , 186, 370
e d i n m e, 5 1 , 91, 9 8 , 1 3 2 , 272, 3 7 1
doğum kontro lü, 102, 370
Edwards, J o n a t h a n , 3 7 1
D o n leavy, J. P . , 370
Egbert, Do n a l d, 3 7 1
Downs, Antho ny, 370
ege m e n l i k, 100, 2 6 6 , 2 7 8 , 3 7 1
d ra m a , 129, 3 7 1 D u l l es, J o h n Foster, 3 7 1
h u k u k u n ege m e n l iği, 4 6 , 3 13, 371
D u r k h e i m , E m i l e, 3 7 1
i n sa n la rı n ege m e n liği, 3 1 3, 3 7 1
d u ya r l ı l ı kta d evrim, 3 7 1
tü ketici n i n ege m e n l iğ i i l kesi,
d u y a rs ı z l ı k, 93, 1 3 4 , 3 7 1 d uygu n u n sa h i l iği, 1 7 9 , 3 7 1
272, 3 7 1 eğit i m , 33, 6 0 , 7 6 , 92, 109, 133,
d uy u s a l i let i ş i m , 3 7 1
135, 181, 195, 235, 2 3 7, 242,
d uyusa l i z l e n i m l e r, 8 6 , 3 7 1
244, 245, 246, 247, 2 50, 253,
d ü nya p o l i s i , 2 6 6 , 3 7 1
275, 276, 284, 286, 3 1 7, 322,
d ü nya d a n d ı ş l a n m ı ş l ı k, 1 2 8 , 3 7 1
336, 3 7 1
d ü n ya n ı n b ü y ü s ü n ü n boz u l ma s ı ,
eğit i m p o l i t i kası, 3 2 2 , 3 7 2
74, 3 7 1 D ü n ya - R u h u, 206, 3 7 1 d ü nya-ta r i h s e l fig ü r l e r, 2 18, 3 7 1 d ü rt ü l e r, 2 0 , 55, 8 5 , 1 1 1, 181, 204, 302, 3 7 1
eğit i m d e n yara rl a n m a h a k l a r ı , 284, 3 7 2 eşitleyici eğitim, 372 he rkes i ç i n yü ksek eğiti m, 372 Eisenhower, Dwight D . , 372
a ş m a d ü rt ü s ü , 3 7 1
E isenstein, Sergei, 372
d ü rt ü l e r i s e r best b ı ra k m a , 1 9 1 ,
eko n o m i, 10, 19, 30, 3 1, 43, 45,
DİZİN
58, 60, 62, 72, 74, 81, 1 16, 125, 126, 2 2 3 , 241, 267, 269, 270,
345
Emperyal Almanya ve Sanayi Devrimi, 261, 3 7 2
2 7 1, 272, 273, 274, 276, 282,
e m perya l rol, 3 7 2
286, 294, 304, 306, 307, 308,
e m perya l ta rz, 265, 3 7 2
3 1 1, 3 3 3 , 3 7 2
e m p resyo n i z m , 155, 3 7 2
b u rjuva e k o n o m i s i , 273, 3 7 2
e n d ü ş ü k risk, 3 2 5 , 3 2 7, 3 7 3
d ü nya e k o n o m i s i , 3 7 2
e n k ü ç ü k-en b ü y ü k i l kesi, 140,
ekono m i k a ltya pı, 372 e ko n o m i k d ü z e n l e m e, 330, 3 7 2 eko n o m i k güvence, 2 8 4 , 3 7 2
373 enflasyon, 123, 267, 286, 290, 2 9 1, 292, 293, 294, 298, 3 15,
ekono m i k i k i l e m l e r, 3 7 2
373
ekono m i k istikra r, 275, 2 80,
çift haneli enflasyon, 373
372
e nflasyon a ç ı ğ ı , 286, 373
eko n o m i k o l m a , 323, 324, 372
enflasyon d ö n g ü s ü , 2 9 1, 373
ekono m i n i n o rta d a n k a l k m a s ı ,
enflasyon i st baskı, 373
372 ev eko n o m isi, 269, 270, 2 7 1, 372
ü cret- m a l iyet e nflasyo n u , 290, 373 enge l l e m e politikası, 195, 373
ev yöneti m i , 2 70, 2 7 1 , 372
E ngels, Friedrich, 373
ka m u ekonomisi, 269, 304, 372
ensta ntane o l a y l a r, 1 60, 373
kamucu e k o n o m i , 269, 2 70,
entro p i k, 373
276, 309, 3 7 2 ka m u s a l g i r i ş i m c i e k o n o m i , 3 7 2
E r m itosu, 197, 373 e rge n l i k töre n i , 132, 373
korporatif e k o n o m i , 3 7 2
E rickson, E ri k, 373
modern k a m u c u e k o n o m i , 3 7 2
eskatoloj i , 197, 373
modern p i y a s a eko n o m isi, 3 7 2 p i y a s a e k o n o m isi, 2 6 9 , 2 7 1, 323, 3 2 4, 3 7 2 sosya l i st p i y a s a e k o n o m i s i , 273, 3 7 2 şeh i r e k o n o m i s i , 2 6 9 , 3 7 2 Ekonomi
eskatoloj i k kaygı, 90, 373 Eski Ah it, 204, 2 1 1, 373 esnek uyum, 373 estet i k, 2 1, 48, 54, 74, 75, 86, 87, 88, 90, 91, 93, 97, 101, 1 2 8, 129, 138, 146, 147, 150, 152, 153, 154, 156, 1 60, 162, 1 67,
E kon o m i k D a n ı ş m a n l a r
168, 170, 172, 179, 180, 190,
Kon seyi, 250, 3 7 2
192, 203, 204, 205, 3 18, 332,
Ekonomik Felsefi Elyazmaları, 3 7 2
373
eksen i l ke, 1 5 , 1 6 , 4 6 , 3 7 2
çokluğun estetiği, 1 13, 373
e k s e n ya p ı , 15, 3 7 2
estetiği çekme, 3 7 3
eksik isti h d a m , 295, 3 7 2
estetiğin ö z e r k l i ğ i , 2 0 5 , 373
e l e ktri k evresi, 200, 3 7 2
estet i k h ü m a n iz m , 3 7 3
eleşt i r me n l i k, 3 7 2
estet i k mesafe, 373
E l iot, G e o rge, 3 7 2
estet i k m e ş r u l a ştı r m a , 204,
E l i ot, T. S . , 3 7 2
373
E l i z a beth d ö n e m i, 148, 3 7 2
estet i k sess i z l i k, 167, 373
E m e rson, R a l p h W a l do, 3 7 2
estet i k uyum i d e a l i , 373
346
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
estet i k y ı k ı m , 373
fayda i l kesi, 374
hayat ı n estet i k doğru l a n m as ı ,
faz k u ra l ı, 200, 374
373
FBI, 2 3 6, 374
eşci n s e l l i k, 103, 167, 332, 373
fed era l h a rc a m a , 284, 374
eşit l i k, 13, 16, 32, 46, 49, 59, 2 1 2,
fe n o m e n o l oj i k m e rkez, 374
2 2 3 , 2 3 1, 257, 283, 291, 309,
feo d a l d ü nya, 374
3 13, 3 14, 3 1 5, 3 16, 3 18, 3 2 1,
Finans Kapital, 280, 374
3 2 2 , 3 24, 3 2 7, 3 2 9, 336, 3 3 7,
F i n l ey, M . 1 . , 374
373
Fitzgera l d, F . Scott, 374
a ra ç l a r ı n eşitliği, 3 1 6, 373
fiyat siste m i , 10, 374
d uygu eşit l i kç i l iği, 176, 373
fiz i ksel d ü nya, 374
eşit k ı l m a , 3 13, 373
flaş res i m l er, 160, 374
eşit m u a m e le, 3 1 3, 3 15, 3 16,
F l a u b e rt, G u stave, 374
3 17, 337, 373
Flavin, Dan, 374
eşit otorite, 321, 373
fo rmel u z l a ş ı m l a r, 178, 3 74
eşit l i k t a l e p l e ri, 324, 373
Fouca u lt, M . , 374
eşit l i kçi eği l i m ler, 373
Fou rastie, J e a n , 374
fı rsat eşitliği, 47, 244, 245, 3 17, 3 2 5 , 373 koşu l l a r ı n eşitliği, 3 1 6, 373
F o u rca u lt, 106, 374 Fourier, C h a r l es, 374 Fra n k, Joseph, 374
sivil h a k l a rd a eşit l i k, 46, 373
F ra n kfu rter, Fel ix, 3 74
so n u ç l a r ı n eşitliği, 245, 3 1 6,
F ra n k l i n, Benj a m i n, 374
374
Fransa, 18, 77, 103, 1 68, 176, 253, 264, 293, 299, 303, 374
yasa ö n ü n d e eşit l i k, 16, 46, 3 1 3, 374 eşits i z l i k, 3 16, 374 sonuç eşitsizl iği, 3 1 3, 374 etki l i l i k, 59, 75, 2 14, 374
Fransız Devri m i , 303, 3 74 F r a n s ı z ş i i ri, 375 Freud, Sigm u n d , 375 Fried m a n , B ruce J., 375 F rye, N o rt h rop, 375
F
Futz ve Che, 167, 375
factum, 2 13, 374 Fakir Richard'ın Almanağı, 97,
Fütürizm, 26, 375
374 fa k i r l e r, 97, 104, 1 10, 284, 3 1 2, 3 2 6, 374 fa ntezi, 25, 27, 108, 123, 184, 3 74
G G a b l ik, Suzi, 375 G a bo, N a u m, 375 Gadol, J o a n , 375
fa rk i l kesi, 325, 374
G a l bra ith, John Ken neth, 375
fa rk ı n da l ı k, 29, 2 19, 374
G a n ce, Abel, 375
F a u l k n er, W i l l i a m , 374
G a ns, H e r b e rt, 375
F a u st, 88, 205, 206, 207, 208,
G a rnett, Edwa rd, 375
209, 2 10, 3 74
G a rtner, Ala n, 375
Fa u sti a n d ü rtü, 374
Gayri Safi M i l l i Hasıla, 375
ü ç F a u st, 206, 374
geçiş n o kta l a r ı , 2 6 1, 375
Faust'un Trajedisi, 207, 374
G eertz, Cl iffo rd, 375
DiZiN
347
Geist, 43, 44, 207, 375
G l istrup, Mogens, 3 7 6
gelecek y ö n e l i m l i , 133, 375
gnostisizm, 376
gele nek, 14, 20, 72, 91, 94, 101,
Goda rd, J e a n - Luc, 3 7 6
1 19, 1 20, 1 3 1, 176, 178, 190,
Goethe, J o h a n n Wo lfga ng von, 376
205, 2 17, 303, 3 13, 3 15, 375 geleneksel dil, 375
Goldman, E m ma, 376
gel i r, 10, 1 1, 12, 42, 46, 48, 55,
G o l dscheid, R u d o lf, 3 7 6
61, 63, 65, 76, 99, 100, 101,
G o l d s m ith, O l ive r, 3 7 6
109, 1 14, 1 17, 120, 123, 132,
G o m u l ka, W l a dys l a w, 376
138, 142, 15 1, 154, 157, 173,
G o rdon, A l e p h D a l e d , 3 7 6
174, 179, 181, 184, 189, 194,
Gök Mekaniği, 139, 3 7 6
197, 198, 203, 2 1 2 , 2 18, 2 3 5,
görel i l i k t e o r i s i , 3 7 6
243, 244, 248, 2 6 1 , 2 7 1 , 2 74,
G ra n a , Ces a r, 376
275, 2 7 6, 2 78, 281, 291, 294,
G ra n et, M a rcel, 3 7 6
298, 3 04, 307, 308, 3 10, 3 1 5,
Greenberg, C l e m e nt, 3 7 6
3 1 7, 3 18, 3 19, 320, 3 2 2 , 323,
G retchen, 206, 207, 3 7 6
3 24, 3 2 6, 327, 3 2 8, 3 3 1 , 3 3 6,
G rierson, Fra n cis, 376
375
G ross, J o h n , 3 7 6
ge l i r d a ğ ı l ı m , 375
G rotowski, J erzy, 376
gel i r payl a ş ı m ı, 275, 375
G u evara, E rnesto (Che), 376
gel i r p o l i t i ka s ı , 2 9 1 , 375
Guguk Kuşu, 184, 3 7 6
h a rca n a b i l i r gel i r, 375
Gutkind, Erich, 376
Gemeinde, 3 1 1, 375
güç, 12, 19, 25, 28, 39, 46, 63, 73, 86, 88, 101, 103, 104, 108, 124,
G e n ç E nte l e ktü e l l e r, 375
126, 132, 146, 148, 184, 192,
ge n ç l i ğ i n y a b a n c ı l a ş m a s ı , 229,
196, 206, 2 10, 2 18, 2 2 2, 2 2 5,
375 G e n e r a l C u rtis Lem ay, 238, 375
230, 2 3 1, 238, 247, 2 5 2, 253,
G e n et, J e a n, 375
257, 259, 262, 263, 265, 2 66,
gerçe k l i k p ro b l e m i , 132, 375
279, 281, 282, 283, 2 9 1, 300,
geri çekil m e, 134, 375
3 17, 323, 332, 3 3 6, 3 7 6
geri l i m i n yapısal kayn a k l a rı, 49,
güç ya p ı l a rı, 376 güçler ayrı l ı ğ ı , 376
375 gevşem e ritü e l l e ri, 2 19, 375 G i bbon, E d w a rd, 375
Güç İsteği', 376 Günümüzde Kapitalizm, 123, 3 7 6
G i b bs, W i l l a rd, 375 G i de, A n d re, 3 7 5
H
G iedeon, Siegfried, 375
H a bermas, J ü rgen, 376
G i e rke, Otto von, 3 7 6
H a ckett, Francis, 376
Gi/es Keçi Oğlan, 1 84, 3 7 6
H a d den, B ritton, 3 7 6
G i ns berg, A i l e n , 376
Hafta Sonu, 1 8 9 , 376
G i n s be rg, M o rris, 376
h a k l a r, 12, 28, 59, 60, 137, 2 2 3 ,
gize m l i leşt i r m e, 40, 3 7 6
2 3 1, 233, 244, 283, 284, 300,
Gizli Ajan ( C o n r a d ) , 376
308, 309, 3 10, 3 1 1, 3 1 2 , 3 1 6,
g i z l i polis, 282, 376
334, 336, 376
348
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
b i reyse l h a k l a r, 3 7 6
hermetizm, 86, 377
eşit y u rtta ş l ı k h a k l a rı , 16, 376
hesapçı l ı k, 37, 377
g r u p h a kl a rı , 223, 377
hesa p l a n a b i l i rl i k, 1 34, 377
kad ı n h a k l a rı, 89, 377
heykel, 138, 1 50, 159, 1 7 1, 175,
seçme ve seç i l m e h a k l a r ı , 377
377
sivil haklar d evri m i , 2 3 1 , 377
havada heykel, 172, 377
siyasa l h a k l a r, 283, 377
heykel sanatı, 3 7 7
sosya l h a k l a r, 377
k ı r ı k gövde heyke l i , 378
sosyoekono m i k h a k l a r b i l d i rgesi, 334, 3 7 7 yu rttaş l ı k h a k l a r ı , 2 8 3 , 3 1 2 , 3 16, 377
m i n i m a l heykel, 1 7 1 , 378 H ı ristiya n l ı k, 2 2 2, 378 H i lferd i ng, R u d o lf, 378 H i n d i st a n , 177, 228, 2 64, 2 6 6, 267, 378
H a kl a r F ra n s ı z İ n s a n H a kl a r ı B i l d i rgesi, 289, 377
H itch, C h a rl es, 378 h i zmetler, 195, 255, 284, 285,
h a k l ı l a şt ı rma, 304, 377
286, 290, 3 3 1, 378
Halakah, 2 1 1, 377
h i z m et to p l u m u, 378
H a l be rsta m, David, 377
h i z m etleri a rt ı r m a baskısı, 276,
h a l üs i n a syon, 166, 377
378
h a m i l i k, 3 7 7
i n s a ni h i z m et l e r, 378
H a m i lton, Richa rd, 377
sağ l ı k h iz m etleri, 275, 286,
h a reket ve değişme d uyg usu, 377 H a rtz, Lo u i s, 377
3 20, 3 2 3, 378 tekn i k h i z m et l e r, 378
H awthorne, N at h a n i e l , 377
H o b bes, Thom as, 378
H a y, Al ex, 377
Hoffm a n, Frederick J ., 378
hayat tarzı, 24, 57, 93, 104, 1 16,
H o l l a nda, 18, 299, 378
1 1 1, 112, 1 13, 187, 308, 377
homo dubleks, 2 15, 378 h o m o faber, 71, 378 homo pictor, 71, 378
h a z tera pisi, 1 1 3, 377
H o m u n c u l us, 378
1 2 1 , 1 2 6, 132, 377 h a z, 19, 2 1, 38, 5 7, 91, 102, 103,
h a z c ı h a yat, 377
H o p k i ns, Gerard M a n l ey, 378
h a z c ı l ı k, 27, 57, 103, 1 16, 126,
H o-Şi- M i nh, 230, 378
2 74, 337, 377
H o u ston (Texa s), 378
p o p h a z c ı l ı k, 377
H owe, l rvi ng, 378
saçma n ı n h a z z ı , 166, 377
H u bba rd, E l bert, 378
H egel, G e o rg W. F., 377 H egelci
nesneleştirme, 169, 377
H egelci l i k, 92, 377 h ege m o nya, 23, 247, 266, 377 H e i l b ro n e r, R o b e rt, 377
H ughes, H. Stua rt, 378 H ugo, Victor, 378 h u ku k, 13, 61, 74, 104, 125, 2 1 1, 232, 2 3 6, 3 10, 329, 3 34, 378 H u nt i n gton, Sa m u e l P . , 378
H e l l e r, E rich, 377
H uxley, Aldo us, 378
H e l l er, J o s e p h , 377
h ü k ü m et m ü d a h a lesi, 61, 378
H e l l e r, W a l t e r, 377
H y m a n , Sta n l ey Edga r, 378
H e m i ngway, E r nest, 377
DiZiN
349
i ş l evsel, 29, 46, 75, 101, 1 19, 127,
1, İ
129, 134, 2 14, 244, 257, 2 79,
lvy Leauge, 120, 378
282, 302, 3 17, 3 7 9
İ b n-i H a l d u n, 123, 124, 378
i ş l evsel u z m a n l a ş m a , 1 34, 3 7 9
içgüd ü sel, 103, 126, 201, 378
i ş l evsel z o ru n l u l u k, 29, 379
İ ç k i Yasağı, 104, 105, 106, 1 19,
işs i z l i k, 225, 227, 290, 3 7 9
1 20, 378
İta lya, 1 8 , 2 28, 267, 299, 379
İ ç k i Yasağı H a reketi, 104, 378
İtalya n füt ü r i z m i, 379
i d e a l t i p, 15, 378
ithal kota l a rı, 256, 379
ideoloji, 59, 9 1 , 100, 101, 120,
İtiraflar, 178, 379
1 2 1, 181, 190, 282, 303, 378
ivme yasası, 200, 379
ideoloj i n i n sonu, 80, 295, 378
İyi Toplum, 379
iki part i l i s i stem, 300, 379 İkinci D ü nya Savaşı, 81, 228, 229, 239, 240, 241, 242, 247, 248,
Jacob'un Odası, 158, 379
249, 2 5 3 , 2 54, 2 5 9, 262, 263,
J acobs, Lewis, 379
296, 379
J a m es, W i l l i a m , 379
i ktisadi asga ri, 379
J a ponya, 64, 2 28, 254, 258, 263,
i ktisadi k ı l m a , ıs, 1 2 6, 379 i l g i i l kesi, 323, 379 i l kb a h a r rock-uyuştu rucu d a nsı, 1 9 1, 3 7 9
İ/yada, 197, 379 i m ge, 22, 44, 77, 98, 139, 160,
289, 296, 379 J a rre l l , R a n d a l l, 3 7 9 J a rry, Alfred, 379 J a s p e rs, Kari, 3 7 9 J efferson, Thom as, 379 Jim Crow yasa l a rı, 232, 380
1 7 1, 196, 379
J oyce, J a m es, 380
i mgeci l i k, 147, 379
J u d d , D o n a l d, 380
i m p a rator ben, 205, 379
J u ng, Cari, 380
İ n a nç Çağı, 23, 379 İ n c i l ' i n Kra l J a mes Versiyo n u, 379
K
indigenista, 2 28, 379
ka b u l rit ü e l l eri, 2 19, 380
İ ngi lte re, 18, 44, 5 1, 144, 145,
ka ç ı n ma, 129, 2 80, 380
148, 250, 253, 2 54, 2 64, 273, 280, 293, 296, 302, 3 17, 3 3 1, 379
İnsan Zihninin Tarihsel İlerlemesinin Bir Taslağı, 257, 379
kader, 97, 101, 1 18, 198, 202, 203, 336, 337, 380 kader b i rliği, 3 3 7, 380 ka d ı n genita l l iği, 185, 380 Kafka, Franz, 380 Kahn, H e r m a n , 380
i n s a n - m a k i ne, 1 7 1 , 379
K a l do r, N ic h o l a s, 380
i n şa a t sektörü, 379
ka l ı p değişke n l er, 140, 380
İsa,, 379
K a l iforn iya, 1 1 1, 1 1 2, 285, 380
İ s ka n d i n a v ü l ke l eri, 379
Ka lvi nci l i k, 17, 19, 96, 380
İ s ra i l , 35, 2 64, 379
ka m u m a l iyesi, 270, 279, 2 8 1, 380
isti h d a m güvencesi, 284, 379 işe a l m a d a ö n ce l i k, 245, 379
ka m u m a l iyesi refo r m u, 380 ka m u ya ra rı, 282, 296, 335, 380
350
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
ka m u c u fe l sefe, 335, 380
Kato l i k sosya l teori, 3 10, 3 8 ı
ka m u s a l a la n , 380
Kaufm a n , Walter, 3 8 ı
ka m u s a l erdem, 380
Kautsky, K a r i , 3 8 1
ka m u s a l h a rca m a l a r, 380
kavra m s a l ifa d e, ı 9 ı , 3 8 ı
ka m u s a l m a l l a r, 298, 33ı, 380
kaybo l m u ş l u k, ı 2 8, 3 8 ı
ka m u s a l m e ka n iz m a l a r, 332, 380
Kayıp Zamanın İzinde, ı60, 3 8 1
ka m u s a l ve özel ayrı m ı , 380
kayn a k t a h s isi, 2 8 7 , 3 8 ı
ka m us a l ve özel ge r i l i , 380
kayn a k yönet i m i, 2 5 9 , 3 8 ı
ka m u s a l y u rttaş, 330, 380
k a z a n ç beklentileri, 3 8 ı
K a n a d a , 228, 380
kaza n ı l m ı ş h a k l a r, 3 7 7
K a n d i n s ky, Wassi ly, 380
kend i n i ifa d e, 1 4 , ı6, ı91, 3 ı 2,
Ka nt, l m m a n u e l , 380
3 ı8, 3 8 ı
ka p a l ı a ra ba , 380
K e n n edy, J o h n F . , 3 8 ı
k a p ita l i z m , ı7, 26, 57, 63, 103,
kent l e r, 2 4 1 , 242, 3 8 ı
ı ı 6, ı ı8, ı20, 140, 279, 287,
Kermode, F ra n k, 3 8 ı
2 94, 295, 30ı, 302, 380
Kemer K o m i syonu, 235, 3 8 1
A m e r i k a n ka p ita l i z m i , ı 2 6, 380
Kero u a c, J a ck, 3 8 ı
devletçi k a p ita l i st topl u m , 282,
Kesey, Ken, 3 8 ı
380 devletçi ka p ita l i z m , 380
Key, E l len, 3 8 ı keyfi ayrı m l a r, 3 8 ı
erken ka pita l izm, 380
Keynesyen d evrim, 2 90, 3 8 ı
kapital ist d e m o kratik
Keynesye n i z m , 3 8 ı
e ko n o m i l e r, 380 k a p ita l ist devl et, 282, 380 kapital ist i kt i sadi ege m e n l i k, 380
Keyse r l i ng, Leon, 3 8 1 kıtl ı k l a r, 62, ı23, 2 90, 295 kıya m et ütopya c ı l ı ğı, 90, 38ı kıya m et vizyo n u , 3 8 ı
kapita l i z m i n ç e l i ş k i l e ri, ı4, 380
k i b b utz, 204, 3 8 ı
ş i rket kapita l iz m i , 1 18, 38ı
K i e rkegaa rd, Soren, 3 8 ı
y e n i b o l l u k ka pita l i z m i, 1 19, 38ı Ye n i kapita l iz m , 3 8 ı K a p row, A l l a n , 3 8 ı
K i n d l e b e rger, Cha rles P., 3 8 ı Kirchh off, G ustav, 3 8 1 kişi l e r ya p ı s ı , 4 6 , 382 kişi l i k a ş ı n m a sı, 382
ka r i ç i n ü reti m, 3 8 ı
kişisel tat m i n , 16, 27, 32, 382
K a ra Pa nterler, 2 3 5 , 3 8 ı
kitle, 5 6, 72, 8ı, 82, 83, 84, 85,
k a r a r teorisi, ı40, 3 8 ı kasa ba, 95, 100, 10ı, 1 0 5 , 107, ıo8, ııs, ı ı8, l ı9, ı29, ıs7, 247, 3 8 ı
Kasvetli Ev, 4 4 , 3 8 ı kata rsis, ı 8 9 , 3 8 ı katı l ı m , ı 6 , ı80, 2 2 6 , 250, 2 s ı, 3 2 ı, 3 8 ı kat ı l ı m d evr i m i , 2 2 6, 3 8 ı Kato l i k K i l isesi, 3 8 ı
93, ıo6, ı23, ı 2 6, ı3o, 1 3 ı, ı42, ı49, ı s ı, ı68, ı1s, ı8o, ı81, ı9ı, 228, 3 ı3, 382 kitle topl u m u, 8ı, 82, 85, 1 3 ı, ı8ı, 3 13, 3 8 2
Kitlelerin Psikolojisi, 2oı, 382 kitlesel bomba l a m a , 382 kitsch, 84, 1 14, 382 k l a s i k Çin siyaset fe lsefesi, 382 k l a s i k fel sefe, 382
DİZİN
351
k l a s i k m e ka n i k, 3 8 2
ç a l ı ş m a k ü ltü, 39, 383
k l a s i k sosya l t e o r i , 382
çoc u k l u k kültü, ı66, 383
K l i ne, Fra nz, 382
deneyim k ü lt ü , 133, 383
K l i n e, George, 382
o rga z m kültü, 383
Knox, B e r n a rd M . W., 3 8 2
sanat kültü, 73, 383
Kojeve, Alexa n d e r, 382
ye n i kü ltü, 73, 383
ko l aj, 382
k ü l t ü r, 10, 1 3 , ı4, ı s , ı 6 , 2 2 , 23,
ko m ü n a l rit ü e l l e r, 2 ı7, 382
24, 27, 3 ı , 32, 42, 43, 44, 45,
Komünizm, 229, 2 30, 3 34, 382
47, 49, s ı, ss, 56, 66, 7ı, 72,
Ko m ü n ist devlet l e r, 3 8 2
73, 74, 75, 78, 79, 80, 83, 84,
Ko m ü n ist i d e o l oj i , 3 8 2
85, 92, 93, 95, ıo2, ıos, ıo6,
Komünist Manifesto, 52, 382
ı ı4, ı ıs, ı ı6, ı ı9, ı20, ı23,
Ko m ü n ist P a rti, 282, 382
ı26, ı27, ı 2 8, ı29, ı34, ı37,
Ko m ü n i st ütopya, 282, 382
ı38, ı4ı, ı42, ı43, ı44, ı4S,
Ko m ü n i z m te h d i d i , 229, 3 8 2 k o n s e n s ü s , 4 6 , 1 17, ı 9 s , 3 0 ı ,
ı46, ı47, ı48, ıso, ı s ı, ı62, ı68, ı7s, ı78, ı8ı, ı88, ı9o,
303, 3 3 7, 382
ı9ı, ı93, 203, 204, 20S, 2 ı6,
konse n s ü s pol itikası, ı9S, 382
222, 239, 264, 266, 302, 3 ı4,
K o re Sava şı, 2 29, 382
383
Korintlilere Mektuplar, 204, 3 8 2
a lt-kültü rl er, 137, 383
Kott, J a n , 382
Amerika n k ü l t ü rü, 1 1 ı, 383
Kova Çağı, ı9ı, 382
b u rj uva k ü l t ü r, 74, 383
Krafft- E b i ng, Baron Richa rd von,
gençl i k k ü ltü rü, 56, ı28, ı9ı,
382
383
K r a m e r, H i lton, 382
görsel k ü l t ü r, 1 14, ısı, 383
K ra u s, Kari, 382
H ı ristiya n k ü l t ü r, 74, 383
Kristal, l rv i n g, 382
h i p p i-uyuştu rucu-rock k ü l t ü r,
kriz, 29, 1 18, 2 28, 283, 382
383
a ş ı rı ü retim krizi, 280, 3 8 2
karşı-kü l t ü r, ı ı s, ı 2 ı, 383
güd ü l e m e krizi, 3 0 2 , 382
kitle kültürü, 56, ı75, 383
inanç krizi, 382
Klasik k ü l t ü r, 74, 383
kimlik krizi, 1 3 2 , 382
k ü l t ü rati, 27, 56, 383
kro n i k kıt l ı k l a r, 383
kü ltürel beklentil er, 295, 383
Krusçev, N i kita, 383
kültürel ç e l i ş k i l e r, ı25, 383
k u l l a n ı m için ü reti m , 330, 383
k ü l t ü re l h egemo nya, 23, 383
k u rgu yazım, 137, 383
k ü l t ü re l i k i l e m l e r, 2 9 6, 383
k u rgu d a b i l i n ç-akışı, ı66, 383 kutsa l ve d ü nyevi, ı88, 202, 203, 383 Ku zey Vietnam, 225, 230, 2 3 7, 238, 383 K ü ba, ı92, 225, 228, 383
k ü l t ü re l kit l e, 56, 383 k ü l t ü re l nesne, ı 7 ı, 383 k ü l t ü re l ra d i ka l izm, ı6s, ı9ı, 383 kü ltüre l rad i ka l l e r, 383 kü ltürel seçk i n l er, 383
kübizm, 103, ı47, 383
kültürel yığın, 26, ı s ı, 383
kü lt, 2 ı7, 383
modernist k ü l t ü r, ı23, 383
352
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
postmodern i st k ü l t ü r, 383
l i ki d ite, 291, 292, 294, 382, 384 l i ki d ite kıtlığı, 294, 384
vasat k ü l t ü r, 83, 384 yü ksek kültü r, 150, 384
l i k i d ite krizi, 294, 382
kültü rel krizl er, 64, 382
Lindblom, Cha rles, 384
k ü resel köy, 1 5 1, 384
L i n d sa y, J o h n V., 384 L i p p m a n n , Wa lter, 385
L
Li pset, Sey m o u r M ., 385
La Bruyere, J e a n de, 384
Lirik Balat/ara Giriş, 1 2 7, 385
La Va, Barry, 384
Liss its ky, E l , 385
La i ng, R . D., 384
l iya kat, 13, 14, 3 13, 385
La nge, A n d e rs, 384
l o boto m i , 184, 385
La nge, Oska r, 384
Locke, John, 385
La p l a ce, M a r q u i s P i e rre S i m a n de,
Locke, R i c h a rd, 385 l o n ca l a r, 307, 3 1 1, 385
3 84 Lat i n Amerika, 228, 263, 264, 266, Lawrence, D .
l o nesco, Eugene, 385 Longw e l l , D a n iel, 385
288, 384
H . Laocoön, 384
Lord D u nsa ny, 385
Le Bon, G u stave, 384
Los Angeles, 146, 231, 385
Le N ickel, 293, 384
Louis Napo/yon 'un 1 8. Brümaire'i, 279, 385
Lederer, E m i l, 384 Lem ay, Gen. C u rtis, 384
Love's Body, 332, 385
l e n g ü i s t i k a n a l i z i , 175, 384
Lovejoy, Art h u r O . , 385
Le n i n, Vl a d i m i r 1., 384
Lowe l l , Robert, 385
Leon Battista A l b e rti, 153, 384
Luce, H e n ry, 385
Lerner, M ax, 384
Lynd, Helen M e rre l l , 385
Lessi n g, G. E., 384
Lynd, Robert S., 385
Leviathan, 58, 61, 384 Lewis, Wyn d h a m , 384
M
Leyl a n d M otors Co m p a ny, 293,
fvT *A *S *H, 167, 385
384 l i bera l i z m , 50, 63, 120, 1 2 1, 223, 3 10, 3 3 3 , 3 3 7, 384
M a c d o n a ld, Dwight, 385
fv1adam Bovary, 1 5 7, 385 M a d ison, J a m es, 385
i ktisadi l i b e ra l iz m , 333, 384
M a eterl i nck, Co u nt M a u ri ce, 385
l i bera l özgü r l ü k teorisi, 330,
M a hşer G ü n ü, 42, 385
384
M a i ler, Narman, 385
l i be ra l sosya l p o l i t i ka, 384
M a i ne, S i r H e n ry, 385
l i be ra l to p l u m , 384
M a istre, Comte Joseph M a rie de,
siya s a l l i be ra l izm, 384
385
l i b i d i n a l e n e rj i l e r, 384
m a k i n e l eşme, 385
Li bya, 1 24, 384
m a k s i m i zasyon, 46, 385
Licht, J e n n ifer, 384
M a kyavel, 252, 385
Lichtenstei n , Roy, 384
M a l a m ud, Berna rd, 385
l i d e r l i k, 248, 249, 384
M a l evich, Kasi m i r, 385
Life, 53, 1 18, 2 1 6, 285, 384
m a li kriz, 383
DİZİN
m a li p o l i t i ka , 250, 270, 385 m a li p o l i t i ka n ı n sosyol oj i s i , 2 7 1 , 386 m a li sosyo l oj i , 61, 2 7 6, 277, 278, 287, 386 m a li y a rd ı m , 292, 386
353
M c G overn k a m p a nyası, 1 19, 386 M cGovern, G e o rge, 386 Mcluhan, M a rs h a l l , 386 M c N a m a ra devri m i , 2 50, 386 medya, 1 5 1 , 1 7 1 , 3 8 6 M efi sto, 2 0 7 , 386
M a l i n a , J udith, 385
m e ka n ı n o rga n i zasyo n u , 386
m a l iyet, 15, 46, 72, 1 2 6, 290, 373,
m e ka n i k evre, 386
385
m e ka n i k kozmo loj i , 139, 387
birim m a l iyet, 385
M e n c ken, H . L., 386
e m e k m a l iyetleri, 286, 385
m e n s u b iyet bağı, 336, 387
h i z m et l e r i n m a l iyeti, 385
Merak İçindeyim (Sarı), 167, 387
M a l la r m e, Ste p h a ne, 386
m eritokrasi, 2 5 1 , 3 18, 322, 387
M a l ra u x, A n d re, 386
m e rkezi l i kten u z a k l a ş m a , 387
M a lt h u s, Thomas Robert, 386
mesafe n i n o rta d a n ka l km a s ı , 2 1,
M a nd e l stam, Nadezhda, 386
128, 150, 1 60, 1 6 1, 163, 387
M a nd e l stam, Osi p, 386
mesleki ya p ı l a r, 387
M a n et, E d o u a rd, 386
meşru l u k, 24, 29, 46, 71, 89, 107,
M a n n, T h o m as, 386 M a n n h e i m , Kari, 386 M a o Çe-Tu ng, 386 M a o ' n u n Kızıl Kita b ı , 386 M a rc u s, Steve n, 386 M a rcuse, H e r b e rt, 386 M a rinetti, F i l i ppo, 386 M a ri n etti' n i n Fütü rist M a n ifestos u, 386 M a rksi z m , 17, 45, 62, 82, 85, 147,
2 2 7, 281, 287, 301, 302, 387 k u r u m l a r ı n meşrul uğu, 387 metafi z i k, 38, 54, 89, 96, 153, 174, 387 m etafor, 43, 139, 174, 2 6 1, 3 2 8, 387 M etodizm, 387 Meyerhold, Vsevo lod, 387 M eyerson, M a rt i n , 387 M ı s ı r, 264, 387
192, 2 8 1 , 287, 386
M idcu lt, 84, 387
o rtod o ks M a rksistl e r, 280, 386
M i d d l e m a rc h Taşra Yaşa m ı n d a n
M a rs h a l l P l a n ı, 249, 386 M a rs h a l l, Alfred, 386
M a nz a ra l a r, 3 7 5 M i d western, 100, 3 8 7
M a rt i n Luther K i ng, 243, 386
M i l i , J o h n Stu a rt, 387
M a rx, G ro u cho, 386
M i l l e r, J. H i l l is, 387
M a rx, K a r i , 386
M i l ler, Perry, 387
M a s a ry k, J a n, 386
m i l l i l eşti ri l m iş e n d üstri ler, 387
m a s u m iyet d uygusu, 166, 386
M i lton, John, 387
m a t b u a t, 386
mimesis, 153, 154, 387
M atisse, H e n ri, 386
M i nerva' n ı n Baykuşu, 26, 387
M a ug h a m, Somerset, 386
m i n i m a l i z m , 387
M ay, H e n ry F . , 386
m itleşti rme e l eştirisi, 175, 387
M aya kovsky, V l a d i m i r, 386
M itscherlich, Al exa n d e r, 387
M c C h a rty, 1 19, 183, 224, 386 M c C h a rty d ö n e m i , 1 19, 3 8 6
modern b i l i m , 387 modern çağ, 387
354
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
m o d e r n edebiyat, 157, 387
79, 83, 84, 86, 89, 90, 95, 96,
modern koz m o l oj i , 387
99, 102, 103, 106, 108, 1 1 2,
modern ite, 3 1, 56, 86, 128, 142,
1 17, 125, 130, 144, 145, 146,
387
148, 152, 153, 155, 157, 159,
m o d e r n i z m , 32, 55, 56, 57, 65, 86,
163, 169, 170, 1 7 1, 172, 181,
90, 9 1, 94, 192, 205, 387
182, 183, 1 88, 202, 2 10, 2 13,
ge l e n e ksel m o d e r n i z m , 387
2 16, 2 19, 2 3 1, 240, 242, 245,
k ü lt ü rel modernizm, 387
246, 248, 249, 2 5 1, 255, 269,
m o d e r n l eşme, 25, 120, 387
271, 277, 281, 293, 298, 303,
M o h o ly- N a gy, Laszlo, 387
306, 307, 3 18, 3 2 2 , 330, 388
Moira, 197, 387
N ew York Güzel S a n a t l a r O k u l u ,
M o nsen, Joseph, 387 M o nt a p e rto, Ronald N . , 387 M o nte, J a m es, 388 M o ntesq u i e u , 3 1 1, 335, 388
77, 388
New York Sunday Times Magazine, 83, 388 New York Times, 44, 1 1 2, 181,
M o rg a n , E d m u nd, 388
293, 388
M o r m o n teoloji, 388
New Yorker, 83, 1 10, 172, 388
M orris, Robert, 388
N e w m a n , Barnett, 388
M otherwell, Robert, 388
N ewto n, H u ey, 388
m u h a l if k ü l t ü r, 79, 383
N i e b u h r, Rei n h o ld, 388
Mukaddime, 388
N i etzsche, Friedrich, 388
M u mford, Lewis, 388
n i h i l izm, 38, 39, 40, 41, 193, 388
M u nch, Edva rd, 388
N ijerya, 2 28, 388
M u sgrave, R i c h a rd A., 388
N iskanen, W i l l i a m , 388
M ut l a k, 97, 129, 388
N itsch, Herman, 388
m ü l kiyet, 28, 3 1, 49, 58, 280, 282,
N ixon, R i c h a rd M., 388
283, 305, 3 19, 329, 3 3 6, 388
n iyet l i ruh, 103, 388
m ü l kiyet i l i ş k i l e ri, 3 1 , 388
N LRB (ABD U l us a l Ç a l ı ş m a İ l i ş k i l e r i
Müthiş Yemek, 185, 388
K u ru l u ) , 2 4 2 , 3 8 8
m ü z a ke re, 2 84, 3 3 6, 337, 388
n o m i n a l ist fayd a c ı l ı k, 3 8 8
m ü z i k, 22, 43, 48, 56, 99, 1 14,
nomos, 2 1 1, 3 8 9
133, 138, 144, 145, 146, 148,
N o rd h a u s, W i l l i a m D . , 3 8 9
167, 175, 176, 192, 3 18, 388
N o rveç, 2 9 9 , 3 8 9
h a r m o n i k m ü z i k, 388
Nova Ekspresi, 1 8 5 , 3 8 9
rock m ü z i k, 388 tını dese n l e ri, 159, 388
o O ' C o n n o r, J a mes, 389
N N a bo kov, V l a d i m i r, 388 N AT0, 2 2 9, 388
Odessa, 197, 389 Oekumene, 2 60, 389 Oikonomia, 389
neo-neo- M a rks i z m , 388
okula ka b u l , 389
new sound, 167, 388
o l a s ı l ı k l a r ka l k ü l üsü, 389
New York, 12, 18, 2 1, 26, 37, 43, 44, 45, 53, 55, 57, 65, 67, 77,
O l d e n b u rg, Cla es, 389 o l igopo l l e r, 273, 389
DİZİN
355
Olsan, M a n c u r, 389
ifa d e ve topla n m a özgürlüğü, 390
o l u ş u m h a l i n d e t a r i h sel i n s a n , 213, 3 8 9
k a m u s a l ö zg ü r l ü k l e r, 390
o rta y o l , 8 0 , 2 9 9 , 3 8 9
özgü r l ü ğ ü n kra l l ığı, 199, 390
O rtaçağ, 1 9 , 44, 109, 2 12, 3 1 1,
özgü r l ü k ve eşitl i k b i l eş i m i , 3 2 1 , 390
389 O rtadoğu, 64, 253, 2 5 6, 263, 264,
özgü rl ü kç ü t o p l u m l a r, 390
265, 2 66, 389 o rtak i n a nç l a ra saygı, 3 34, 389 o rta k l a ş m a c ı toplum, 389
özgürl ü kler ve b a s k ı l a r d e ngesi, 390 Ö zgü r l ü k Yeni Ö zgü r l ü k, 1 0 2 , 3 9 0
O rtega y Gasset, J ose, 389 O rwe l l , George, 389
Otobiyografi, 97, 389
Özgürlük Üzerine, 3 14, 3 3 2 , 390 Özgürlük Üzerine Üç Deneme,
oto m o b i l e n d ü strisi, 389
3 14, 390
otorite, 13, 14, 47, 1 10, 1 3 1, 132, 136, 137, 144, 181, 2 1 1, 248,
p
249, 2 5 6, 2 60, 265, 266, 3 17,
P a nofsky, Erwin, 390
3 18, 3 2 1 , 3 2 2 , 389
p a ra politikası, 256, 390
oto rite n i n yücelt i l mesi, 389
Paradise Now, 187, 390 pa rça l ı topl u m l a r, 390
ö ö d e m e l e r de ngesi, 254, 260, 262, 389
Pa reto, Vi lfredo, 390 Paris E cole des Bea u x ( G ü z e l Sanatla r O ku l u ), 177, 3 9 0
öğrenci h a yatı, 3 2 2, 389
Pa rsons, Ta lcott, 390
ölçek yönet i m i , 260, 389
Partisan Review, 83, 84, 147, 390
ölçmede b i rl i k, 199, 389
Paste r n a k, Boris, 390
ö n e m l i fa rkl ı l ı kl a r, 63, 307, 309,
Patlamış Bilet, 185, 390
3 13, 3 15, 3 18, 3 2 2 , 389
Paz, Octavio, 390
ö ngörü, 186, 252, 267, 389
Pazar günü içki yasağı yasası, 390
ö rgütse l değişim i l keleri, 48, 389
Pea cock, Alan T., 390
öte d ü nya, 389 Ö zbekl e r, 266, 389
Perikles, 148, 248, 390
Pentagon, 250, 390
özel b i rey, 389
peş i n pa ra, 294, 390
özel kota l a r, 245, 389
Petra rka, 390
özerk i ns a n , 5 1, 389
petrol ü reten ü l ke l e r, 263, 390
özerkl i k, 27, 297, 389
Pevsner, Antoine, 390
özgür yaratıcı r u h miti, 79, 390
peyga m b e r l i k, 2 18, 390
özgürl ü k, 23, 49, 57, 59, 63, 89,
physis, 2 1 1, 390
102, 273, 297, 301, 302, 305,
P i casso, Pa blo, 390
306, 308, 309, 3 10, 3 1 3 , 3 14,
P i l nya k, Bo ris, 390
3 17, 3 2 1, 323, 330, 384, 390
p i ş m a n l ı k kriteri, 140, 390
a h l a ki özgü rl ü k, 330, 390
piyasa, 23, 25, 59, 62, 66, 72, 78,
bi reysel ö zgürl ü k, 330, 390
86, 95, 243, 244, 254, 269, 271,
h a rc a m a özgü rlü kleri, 299, 390
272, 273, 275, 276, 289, 304,
356
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
308, 323, 325, 3 3 1, 333, 372,
psikede l i k, 6 5 , 1 1 5, 1 6 2 , 1 6 6 , 369,
390 siya s a l piyasa, 390
391
Psikolojinin İlkeleri, 157, 3 9 1
plaj, 3 9 1
psikoz n ö betleri, 3 9 2
p l a n l a m a , 5 0 , 61, 1 3 3 , 194, 250,
p s i ş i k m esafe, 3 9 2
330, 3 9 1
P u d ovkin, V. 1 . , 3 9 2
bi reyse l p l a n la m a , 3 9 1
P u lse g r u p, 1 7 3 , 3 9 2
m a kro i ktisadi p l a n l a m a , 3 9 1
P ü riten l i k, 100, 101, 1 0 2 , 124,
sosya l p l a n l a m a, 3 9 1
392
t o p l u m s a l p l a n l a m a, 3 9 1
P ü riten m izaç, 95, 1 1 7, 120,
P l ath, Sylvia, 3 9 1
124, 392
P l aton, 5 4 , 123, 1 3 9 , 1 4 3 , 197, 199, 3 9 1
P ü riten teokrasi, 392 Pyn chon, T h o m a s, 3 9 2
Playboy, 1 1 1, 3 9 1 p l a z a l a r, 3 9 1
R
P l e k h a n ov, G e o rgi, 3 9 1
R a b e l a i s' ı n d ö n e m i , 3 9 2
Poggio l i, Ren ato, 3 9 1
Ra dford, Art h u r W . , 392
Pola nyi, M i chael, 3 9 1
Ra hv, P h i l i p, 392
polis, 4 0 , 5 8 , 2 0 2 , 2 3 5 , 3 10, 3 9 1
R a n d o l ph, A. P h i l i p, 392
p o l i s ş i d deti, 235, 3 9 1
Ra nsom, John Crowe, 392
p o l i s va h şeti ö r n eği, 235, 3 9 1
rasyo n a l izm, 37, 392
Politika, 2 70, 2 7 1, 300, 320, 3 9 1 P o l l ock, J ackson, 3 9 1 P o o l e , E r n est, 3 9 1 Popart, 1 13, 3 9 1 Pope, Alexa n d er, 3 9 1 po p ü l i z m , 3 9 1 pornografi, 19 1, 3 3 2 , 3 9 1
fo r m e l rasyo n a l ite, 61, 329, 392 işlevsel rasyo n a l ite, 75, 1 34, 392 rasyo n e l i z m rasyo n e l kozmol oji, 2 1 , 2 2 , 163, 392
porno-pop k ü l t ü r, 3 9 1
rasyo n e l seçim, 392
pornotopya, 191, 3 9 1
rasyo n e l l i k, 19, 43, 53, 65, 74,
Posta n, M i c h a e l , 3 9 1 post- e m p resyo n i z m , 3 9 1
198, 202, 306, 392 Rauschen be rg, Robert, 3 9 2
post m o d e r n m i z a ç, 3 9 1
Rawls, J o h n , 392
Potter, D a v i d M . , 3 9 1
Reed, John, 392
Pound, Ezra, 391
refa h politikası g ü n l e ri, 3 9 2
Pozitif Felsefe Dersleri, 199, 3 9 1
reform asyon, 2 17, 392
praxis, 3 9 1
Reich, Cha rles, 392
P reso krati kler, 1 3 9, 3 9 1
rekabet i n avantaj l a rı, 392
Prometheus, 2 08, 2 10, 3 9 1
rekla m c ı l ı k, 5 6, 109, 1 1 1, 137, 392
P rotesta n a h l a k, 5 7, 95, 3 9 1
R e n o i r, Pie rre Auguste, 392
Protestan Ah/tik ve Kapitalizmin
resi m, 47, 48, 53, 77, 79, 80, 133,
Ruhu, 98, 204, 3 9 1
138, 143, 146, 148, 150, 1 5 1,
P roteus, 2 10, 3 9 1
152, 154, 155, 159, 1 60, 1 66,
Proust, M a rcel, 3 9 1
170, 1 7 1 , 173, 175, 176, 180,
DİZİN
392
357
Rosza k, Theodo re, 393
eyl e m res m i, 77, 392
Roth ko, M a rk, 393
eyl e m ressa m l a rı, 169, 3 9 2
Rousseau, Jea n-J a cq u es, 393
eyl e m t e p k i , 1 8 0 , 3 9 2
R ö n es a n s, 2 1, 1 2 8, 143, 152, 153,
ı ş ı k dese n l e ri, 1 5 9 , 392
3 1 1, 393
mağara resm i , 173, 392
R u d ofsky, Berna rd, 3 9 3
Rauschen berg res m i, 392
r u h m ü h e n d i s l eri, 29, 393
Reddedilenler Salonu, 77, 392 s i n e m atografi k a n a l oji, 158, 392 soyut i z l e n i m c i l i k, 77, 150, 392
s saf matematik evre, 3 9 3 sağd uyusa l a l g ı l a r, 1 7 8 , 393
Reuther, Wa lter, 392
sa h i l i k, 178, 179, 393
Reve l l e, Roger, 393
Sai nt-S i m o n , 40, 73, 306, 393
R i c a rdo, David, 393
Sai nt-Si m o n , H e n ri de, 393
R i c h a rds, 1. A., 393
Sa l i n ger, J. D . , 393
Rickwood, Edge l l , 393
s a n at, 13, 14, 20, 2 1 , 22, 23, 2 6,
R i e s m a n , David, 393
27, 54, 55, 72, 73, 74, 77, 78,
Riessm a n, F ra n k, 393
83, 84, 87, 90, 91, 92, 94, 1 2 1,
Rimbaud, Art h u r, 393
138, 144, 148, 150, 152, 1 60,
risk a d a l eti, 325, 393
161, 163, 167, 168, 169, 170,
ritüel, 20, 47, 55, 139, 178, 188, 193, 197, 205, 2 18, 393 ritü e l l e ş m i ş ş i d d et, 188, 393
171, 172, 173, 1 74, 175, 1 7 6, 177, 179, 180, 181, 182, 186, 206, 3 12, 3 18, 383, 3 9 3
R i v l i n, A l i ce, 393
e y l e m s a nat, 394
Robespie rre, M ax i m i l ien, 393
güzel s a n a t l a r, 1 3 8, 147, 181,
Rockefe l l e r, John D . , 393
394
Roh atyn, Felix G . , 393
k l a s i k Ç i n s a n atı, 394
rokoko, 141, 393
model s a n a t l a r, 394
ro l, 15, 16, 65, 83, 93, 1 10, 1 13,
modern s a n at, 55, 394
120, 129, 132, 1 3 6, 159, 189,
s a n atçı-ka h ra m a n, 177, 394
2 19, 248, 253, 263, 269, 279,
s a n a t ı n d i l i, 394
393
s a n atsa l vizyon, 394
rol gere k l e ri, 393
yüksek s a n at, 394
rol l e r ya p ı s ı , 46, 393 ro m a n , 40, 47, 158, 160, 161, 180, 182, 183, 185, 1 9 1, 393
Sanat Sanatta Y ı k ı m , 188, 394 sa nayi, 14, 15, 45, 49, 50, 63, 64,
pastoral rom a n , 393
130, 133, 134, 175, 194, 195,
ro m a n c ı , 146, 182, 183, 393
196, 2 26, 2 3 6, 239, 245, 247,
varoş ro m a n ı, 133, 393
2 5 1, 2 5 6, 262, 2 7 1 , 275, 2 78,
ro m a n t i z m , 209, 230, 393
280, 288, 289, 290, 301, 3 24,
Roosevelt, F ra n k l i n D . , 393
394
Rooseve lt, Theodore, 393
a ğ ı r sanayi, 394
Rosenbe rg, H a ro l d, 393
i m a lat s a n ayi, 394
Rostow, W . W., 393
San ayi Devri m i , 133, 289, 394
358
KAPiTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
s a n ayi topl u m l a rı, 394 s a n ayi to p l u m u, 130, 2 5 1, 324, 394 s a n a y i l e ş m e, 129, 2 28, 394 s a n ayi-ötesi evre, 394 s a n ayi-ötesi t o p l u m , 195, 245, 394
Sanayi-Ötesi Toplumun Gelişi, 3 2 2 , 3 24, 394 Sanger, M a rga ret, 394
sermaye p iya sa s ı n ı n u l us l a ra ra s ı l a ş m a s ı , 395 sermaye zoru n l u l uğu, 292, 395 Serva n-Schrei ber, J e a n-J a c q ues, 395
Ses ve Öfke, 161, 395 sess i z l i k, 8 1, 159, 167, 395 sess i z l i k d uygus u , 167, 395 Seu rat, G e o rges, 395 Sexto n, A n n e, 395
Sa ntaya na, G e o rge, 394
seya h a t özgürl üğü, 395
Sa rra ute, N a t a l ie, 394
Sha kespea re, W i l l i a m , 395
Saturday Eve n i ng Post, 83, 394
S hattuck, Roge r, 395
savu n m a h a rca m a l a rı, 394
S haw, George B e r n a rd, 395
Sca le. Bobby, 394
S h i l s, Edwa rd, 395
Sch a p i ro, M eyer, 394
s ı n ıf, 18, 23, 24, 48, 61, 75, 76, 77,
Scheler, M a x, 394
78, 79, 83, 92, 104, 106, 1 10,
Sch i l l e r, J o h a n n von, 394
1 1 1, 116, 126, 1 2 7, 132, 133,
S c h l e i e r m a c h e r, Friedrich, 394
182, 185, 229, 2 3 2, 236, 247,
Schoenberg, Arnold, 394
276, 291, 298, 320, 395
Sch u m peter, Joseph, 394
a l t s ı n ıfl a r, 395
Science, 163, 284, 394
k ü l t ü rel s ı n ıf, 395
SEATO, 229, 394
o rta s ı n ıf, 83, 104, 292, 298,
SEC (ABD M e n k u l Kıymetl e r Borsa s ı ) , 2 4 1 , 3 9 4 seçi l m i ş l i k, 9 7 , 1 16, 3 9 4 seçk i n l er i n d o l a ş ı m ı , 394
395 s ı n ıf m ü ca d e l e l e ri, 61, 395 s ı n ıf m ü cadelesi, 133, 2 29, 2 3 6, 395
sekü l e rleşme, 203, 394
s ı n ıfsa l ayrıca l ı kl a r, 395
Sen d i ka l iz m , 394
s ı n ıfsa l fa rkl ı l ı kl a r, 395
Senio r, N a s s a u , 394
şi rket s ı n ıfı, 395
serbest mal, 3 24, 394
yönetici s ı n ıf, 395
serbest tica ret, 394 serbest vez i n , 88, 395 serbestli k, 23, 55, 191, 204, 297,
s ı n ı r l a n d ı r ı l mayan to p l u m s a l d avra n ı ş, 7 6 , 2 9 6 , 3 9 5 s ı n ı rl a n d ı r ı l m ı ş b ü t ü n l ü k, 8 8 , 395
395
s i mgesel a n l a t ı m , 395
serbestl i k a rayışı, 191, 395
s i m ü l a syon, 395
sermaye, 15, 57, 64, 133, 240, 242, 254, 255, 2 5 6, 262, 2 7 1, 2 7 9, 281, 282, 287, 288, 292,
s i m ü lta n e l i k, 2 1, 150, 154, 1 5 6, 162, 395 S i n c l a i r, And re, 395
293, 294, 295, 307, 3 2 3, 3 24,
sivil d i n, 395
327, 328, 366, 395
siyah m i l l iyetç i l i k, 235, 395
m a li serm aye, 255, 395
Siyahlar, 188, 224, 2 3 1, 245, 395
sermaye kıtlığı, 262, 292, 395
siya h l a r ı n h ı ncı, 2 2 9, 395
serm aye piyasası, 395
siyasa l a n o m i , 395
DİZİN
359
k ü l t ü re l sti l , 3 9 6
siyasa l ç ö z ü l me, 289, 395
m a n e rist sti l , 396
siyasa l isti kra rs ı z l ı k, 227, 286, 295,
s a n a t sti l l eri, 74, 396
396
sti l ve fo rm de neyle ri, 123, 396
siyasa l ü stya p ı , 396 siyaset fe lsefesi, 32, 307, 396 Sm ith, A d a m , 396
sti l l e r karışı m ı , 396 Stockho l m M o d e rn Sanatlar M üzesi, 177, 396
Sm ith, Pag, 396 Sodom ve G o m o re, 167, 204, 3 9 6
Stra uss, A n s e l m L., 396
Sokrates, 38, 1 4 3 , 396
Stra uss, Leo, 397
Sol ow, Robert M . , 396
Stu rmthal, Ado lf, 3 9 7
somutlaştırma hatası, 140, 396
S u premes grubu, 397
Sontag, Susan, 396
s ü bva nsiyo n l a r, 6 1 , 2 74, 397
Sorel, G e o rges, 396
Sü rrea l istler, 397
Soroki n , P i t i r i m , 396
Synge, John M., 397
sosya l fi z i k, 199, 201, 396 sosya l güve n l i k, 2 74, 396
ş
sosya l h a rca m a l a r, 396
ş a m a n ist vizyon, 190, 397
sosya l h a reket l i l i k, 5 1 , 136, 1 5 1 ,
şeyleşme, 397 şeyleştirme, 397
396 sosya l ı s konto o r a n ı , 396
ş i i r, 16, 2 2 , 47, 48, 66, 129, 139, 148, 152, 1 60, 166, 3 1 8, 397
sosya l p o l iti ka, 32, 249, 326, 396 sosya l y a rd ı m a m a ç l a rı, 396
günah çıkarma ş i i ri, 1 6 6, 397
sosya l ya rd ı m la r, 396
modern ş i i r, 3 9 7 ş i i rd e a n l a m , 157, 3 9 7
sosya l i z m , 10, 61, 63, 273, 280,
ş i i rde senta ks ı n y ı k ı l m a s ı , 166,
287, 301, 3 16, 396
397
sosya l i z m i n ö l ü m ü , 297, 396 South e r n , Ter ry , 396 Sovyet l e r B i rl iği, 49, 50, 63, 64,
Yeni Ş i i r, 102, 397 şi rketler, 61, 144, 256, 397
80, 100, 192, 230, 2 64, 266,
çoku l u s l u şi rket l e r, 397
281, 2 8 2 , 289, 295, 297, 3 20,
yavru ş i rket l e r, 397
396
şölen y ı l l a rı, 145, 397
Spectator, 97, 396 Spencer, H erbert, 396
T
Spengle r, Oswa ld, 396
ta h m i n, 79, 252, 3 28, 397
Spiegelbild, 154, 396
Ta i rov, Alexa n d e r, 397
sponta n e l i k, 161, 396
takl it, 77, 79, 93, 97, 108, 126,
Spra n ge r, E d u a rd, 396
153, 188, 273, 397
Sta l i n , 2 14, 295, 3 29, 396
taksitli satış, 1 10, 397
Stearns, H a ro l d , 396
ta l i h, 198, 202, 397
Ste i n , G e rtrude, 396
tarih, 15, 20, 26, 37, 38, 42, 43,
Ste n d h a l, 1 3 2 , 396
45, 47, 65, 66, 123, 129, 168,
stil, 2 2 , 54, 56, 76, 78, 85, 97, 115,
169, 170, 198, 199, 2 0 1 , 202,
120, 1 2 3 , 142, 157, 158, 159,
209, 2 10, 2 1 1, 2 1 3 , 2 14, 2 15,
162, 165, 168, 177, 303, 396
397
360
KAPİTALİZMİN KÜLTÜREL ÇELiŞKİLERİ
ta ri h i n d i n a m ometresi, 199, 397 ta ri h i n sonu, 199, 306, 397
Tarihte Kahraman, 252, 397
179, 186, 187, 188, 189, 3 9 8 Ç ı l g ı n l ı k- G i z e m Tiyatrosu, 189, 398 d e n eysel tiyatro, 398
tarzın y ı k ı l m ası, 397
Diyo n i sya n tiyatro, 398
Tatlı Yıllar, 166, 397
ra d i ka l tiyatro, 398
Tayl a r, Frederick W . , 397
ressa m ı n tiyatrosu, 174, 398
Tay l a r, J o s h u a , 397
ritüel o l a ra k tiyatro, 398
Tchel itch ew, Pavel, 397
yaşaya n t iyatro, 398
teatra l l i k, 188, 397
yeni tiyatro, 186, 398
teh l i k e l i m e s l e k l e r, 330, 397 teke l l e r, 273, 397
yoks u l tiyatrosu, 398 tiyatrosu
tekn i k d ü nya, 197, 202, 397
geri l l a tiyatrosu, 398
Teknik ve Uygarlık, 3 3 1, 3 9 7
V a hşet Tiyatrosu, 398
t e k n i k-i ktisa di, 15, 16, 3 1 , 45, 48,
Tocq uevi l le, Alexis de, 398
49, 50, 75, 2 14, 398
Tol stoy, Leo, 398
t e k n i k - i ktisadi d üzen, 3 1, 75,
t o p l u konut p rogra m ı, 251, 398
398
Topl u m R u h Sağl ığı, 2 5 1, 398
tekno krati k to p l u m , 190, 398
Toplumda İşbölümü, 1 3 1, 398
t e k n o l oji, 3 1, 32, 35, 64, 1 14, 134,
t o p l u m s a l a sga ri, 1 1, 12, 13, 398
2 1 3 , 255, 2 60, 262, 398 A B D' n i n teknoloj i k l i d e rliği, 262, 398 ente l l e kt ü e l t e k n o l oji, 398 teknoloj i k to p l u m l a r, 49, 398 y ü ksek teknol oj i , 398 temsil, 16, 33, 38, 47, 49, 58, 80, 95, 104, 1 1 1, 1 19, 120, 155, 167, 1 74, 179, 2 14, 228, 3 19, 398 teod ise, 2 1 6, 398 teoloj i , 96, 128, 139, 148, 2 16, 398 teoloj i k söylem, 139, 398 terk e d i l m i ş l i k, 128, 398
top l u m s a l d ü nya, 87, 196, 197, 202, 398
Toplumsa/ Eylemin Yapısı, 140, 398 topl u m s a l kara r, 56, 398 topl u m s a l ko n u m , 78, 132, 399 topl u m s a l m ü he n d i s l i k, 125, 399
Toplumsal Sözleşme, 305, 308, 399
Toplumsal ve Kültürel Dinamikler, 75, 399 to p l u m s a l yapı, 22, 23, 24, 3 1 , 49, 5 1, 74, 75, 93, 94, 105, 1 1 3, 129, 134, 137, 181, 239, 278, 399
term o d i n a m i k, 398
topl u m u n ato m l a ş m a s ı, 399
te rs ka re l e r yasa s ı , 200, 398
topl u m u n sta n d a rt l a r ı , 332, 399
theoria, 154, 398
Townsend, W i l l i a m , 399
tica ret d e ngesi, 398
Tragedyantn Doğuşu, 38, 39, 90,
ticari b a n ka c ı l ı k, 398
399
T i l l ich, Paul, 398
transfer h a rca m a l a rı, 2 74, 399
Timaeus, 54, 398 Time, 398
Tri l l i ng, Diana, 399
Tinguely, Jean
Tri l l i ng, Lionel, 399
tiyatro, 80, 8 1, 144, 146, 168,
Trotsky, Leon, 399
DiZİN
361
deri n l i k o l a r a k u z a y, 400
Tucker, M a rcia, 399 Tufte, E d w a rd R . , 399 T u k i d i d es, 247, 248, 252, 399
uzay çerçeve l e ri, 156, 400 Uzay
t u n ç yas a l a r ı , 287, 399 T u rgen ev, lva n, 399
U z a m l a r, 173, 400 u z m a n l a ş m a , 49, 1 34, 400
Tu rgot, Anne Robert J a cq ues, 399 Turner, Joseph, 399
Ü
tuva lde ç o k l u resi m d ü z l e m i , 166,
ücret a rt ı ş l a rı, 285, 2 9 1, 400
399 tü ket i m , 50, 57, 59, 76, 84, 94,
Ü ç ü n c ü D ü nya ü l keleri, 263, 400 ü n iversite, 137, 2 3 2 , 3 10, 3 1 1,
103, 105, 107, 109, 1 10, 1 1 6,
3 2 1, 322, 400
136, 137, 1 3 8, 149, 240, 272,
ü reti l m i ş doğa, 400
274, 286, 288, 299, 323, 3 2 7,
ü reti m tarzı, 43, 400
329, 3 3 1, 399
ü sl u p, 88, 400
ka m u s a l tü ket i m , 299, 399
Üst M a h keme, 125, 2 24, 2 3 1,
özel t ü keti m , 399
232, 245, 330, 336, 400
t ü keti m çağı, 399
ü stya pı, 25, 123, 306, 400
tür b i l i n c i , 2 19, 399
ütopya, 65, 400
Türlerin Kökeni, 44, 201, 399 v u
Va h iy Kita bı, 42, 400
U krayna l ı l a r, 266, 399
Va khta ngov, E ugene, 400
Uluma, 180, 399
va ro l u şsa l ç ı k m a z l a r, 400
U l u sa l H e d efler Kom isyo n u , 59,
va ro l uşsal u m utsuzl u k, 128, 400
399
vasat moda, 83, 400
u l us-a ş ı rı o rga n i zasyo n l a r, 399
vata n s ı z, 183, 400
Ulusların Zenginliği, 1 1 , 306, 399 Ulysses, 158, 399 Urfaust, 206, 207, 399 Urphönomen, 20, 399
Veblen, Thorste i n , 400
uta n m a d uygus u , 399
Ved a l a r, 400 vergi, 61, 242, 250, 2 74, 276, 277, 2 78, 279, 281, 283, 286, 289, 2 9 1, 293, 298, 299, 3 1 2 , 3 15,
uya nışçı d i ni top l u l u k l a r, 399
368, 400
uyga r l ı k, 15, 38, 39, 73, 79, 141,
vergi karşıtı p a rt i l e r, 299, 400
209, 399
Uygarlık ve Hoşnutsuzlukları, 305, 399
vergi refo r m u , 400 vergi l e n d i rme, 2 70, 277, 400 veri m l i l i k, 32, 43, 46, 50, 1 2 6,
uyu m cu l u k, 27, 28, 134, 399
267, 285, 323, 3 24, 326, 400
uyuşt u r u c u , 76, 94, 1 2 1, 166, 184,
veri m l i l i k t a l e p l e ri, 400
185, 191, 379, 383, 400 u z a k l ı k, 152, 155, 173, 243, 324, 400 uzam ya n ı l s a m a s ı , 173, 400 u zay, 43, 1 28, 1 29, 152, 153, 154, 155, 156, 400
Vernon, Raym o n d , 400
verum, 2 13, 400 Vico, G i a m battista, 400 Viet n a m Savaşı, 229, 2 3 7, 249, 258, 265, 285, 289, 400
Vi//age Voice, 189, 400
362
KAPİTALİZMiN KÜLTÜREL ÇELİŞKİLERİ
vita l i z m , 103, 400
yaşa m - d ö n g ü s ü fikri, 2 6 1, 401
Volta i re, 143, 400
yaşl ı l a r, 284, 3 12, 401
V o n n egut, K u rt, 40 1
yat ı r ı m , 60, 64, 121, 240, 2 7 1 ,
vortisizm, 147, 401
288, 2 9 1, 292, 293, 294, 3 2 7,
V u i l l a rd, E d o u a rd, 401
401
w
yat ı r ı m b a n ka c ı l ığı, 292, 402
n i hai yat ı r ı m c ı m e rci, 293, 402 yat ı r ı m p at l a m a s ı , 64, 402
W a d d i ngto n, C. H ., 401 Wagner, R i c h a rd, 401
yayı l m a etki l eri, 60, 2 60, 402
W a l l a c e h a re keti, 236, 401
Yeats, W . B . , 402
W a l lace, George, 401
Yeni A h i t, 42, 204, 402
W a l ras, Leo n , 40 1
Yeni Angl i k a n İ nc i l , 128, 402
W a l z e r, M ic h a e l , 401
Yeni Atlantis, 199, 402 Yeni Cumhuriyet, 402
Warhol, Andy, 401 W a s h i ngto n, 130, 146, 231, 235, 243, 320, 401 Weber, M axWe i l, S i m o n e, 401
yeni d uya rl ı l ı k, 72, 402 Y e n i Düzen, 241, 249, 2 74, 402 yeni i n sa n , 19, 5 1, 54, 402
Wells, H. G., 401
Yeni M i l l iyetç i l i k, 102, 402
Wesl ey, J o h n, 401
yeni p o l i t i ka , 1 19, 402
W h i st l e r, J a m es, 401
yeni refo r m a syon, 402
W h itehead, Alfred N o rth, 401
Yeni Sol, 230, 250, 402
W h i t m a n , Wa lt, 401
Yeni Ufuk, 234, 2 50, 402
Wh itney M u s e u m Wieser,
yen i d e n d a ğ ı t ı m , 275, 402
Friedrich von, 401
Yerçekiminin Gökkuşağı, 191, 402
W i l d a vs ky, Aaron, 401
yerleş i k h ayat, 402
Wi nters, Yvo r, 401
Yoks u l l u kl a Savaş, 2 2 6, 402
Wohl, R . R i c h a rd, 401 Wolfe, To m , 401
Yolun Son u, 184, 402 Yoruma Karşı, 175, 402
Wolfe nste i n , M a rt h a , 401
yönetim, 3 1, 45, 46, 50, 125, 1 3 7,
Woolf, V i rgi n i a , 401
168, 195, 222, 2 2 6, 2 3 7, 2 3 8,
Wordsworth, W i l l i a m , 401
242, 287, 290, 300, 301, 304, 333, 336, 402
y
yö n ü n ü kaybet m e d uygusu, 402
ya b a n c ı l a ş m a , 49, 82, 85, 128, 134, 138, 401
Yugoslavya, 63, 266, 402
Yumuşak Makine, 185, 402
Yağm u r, B u h a r ve H ı z, 155, 401
y u rttaş, 14, 47, 56, 308, 3 34, 402
Ya h u d i topl u l u k, 132, 401
y ü ksek öğre n i m, 76, 402
Y a h u d i l e r, 17, 3 10, 401
Yalnız Kalabalık, 82, 401
z
yamya m l ı k fa ntez i l eri, 186, 401
z a m a n , 17, 18, 19, 22, 38, 39, 40,
ya pısa l fa rkl ı l a ş m a , 401
41, 42, 47, 48, 50, 5 3, 55, 62,
Yaratıcı Evrim, 103, 401
65, 73, 74, 81, 83, 84, 86, 89,
yargı-gücü, 14, 249, 401
90, 91, 92, 96, 106, 1 15, 120,
yaşa m gücü, 103, 401
128, 129, 134, 137, 139, 142,
DİZİN
145, 148, 149, 1 50, 152, 1 5 3, 154, 155, 1 5 6, 157, 158, 159, 160, 162, 163, 165, 1 70, 173, 174, 177, 178, 1 8 1 , 185, 186,
363
a rd ı ş ı k l ı k o l a ra k z a m a n, 1 5 2, 402 h a rekete geçi r i l e n z a m a n, 157, 402
187, 194, 197, 198, 200, 203,
z a m a n d uygu s u , 402
204, 205, 2 14, 2 16, 2 17, 2 18,
z a m a n yöne l i m i, 402
222, 2 2 3 , 226, 230, 233, 2 34,
z a m a n s a l ve m e k a n s a l
235, 2 3 6, 242, 246, 248, 2 5 5,
a r d ı ş ı k l ı ğ ı n y ı k ı l m a s ı , 402
258, 260, 2 6 1, 265, 269, 2 70,
Zamyatin, E ugene, 402
274, 277, 280, 289, 295, 300,
Zen B u d i z m , 139, 402
301, 302, 303, 3 12, 3 14, 3 19,
zoru n l u e m ek, 306, 402
325, 3 28, 365, 402
zoru n l uğ u n k ra l l ığı, 199, 402