Anti-Teknolojik Devrim: Neden ve Nasıl [Karaçam ed.]


216 22 2MB

Turkish Pages 166 Year 2020

Report DMCA / Copyright

DOWNLOAD PDF FILE

Table of contents :
İçindekiler
Ön Söz
Birinci Bölüm: Toplumların Gelişimi Bilinçli Bir Kontrole Tabi Tutulamaz
İkinci Bölüm: Teknolojik Sistem Neden Kendi Kendisini Yok Edecek?
Üçüncü Bölüm: Toplum Nasıl Dönüştürülür: Kaçınılması Gereken Hatalar
Dördüncü Bölüm: Anti-Teknolojik Bir Hareket İçin Stratejik İlkeler
Ek Bir: Birinci Bölüme Katkı
Ek İki: İkinci Bölüme Katkı
Ek Üç: Hedefte Kalın
Ek Dört: Jeo-Mühendisliğin Uzun Dönemli Etkileri
Alıntılanmış Eserler Listesi
Recommend Papers

Anti-Teknolojik Devrim: Neden ve Nasıl [Karaçam ed.]

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

ANTİ-TEKNOLOJİK DEVRİM: NEDEN VE NASIL

THEODORE JOHN KACZYNSKI

Çev r : Karaçam (Gözden geç r lm ş 2020 çev r s ) vahs karacam.blogspot.com karap nusn gra@gma l.com

K tabın Özgün Adı: Ant -Tech Revolut on: Why and How F tch & Mad son (2016) basımından çevr lm şt r.

Her kıtada yalnızca özgür b rer Adem ve Havva kalsa b le, bu ş md k nden daha y olurdu. —Thomas Jefferson

İç ndek ler

Ön Söz ............................................................................................................................................... 1 B r nc Bölüm: Toplumların Gel ş m B l nçl B r Kontrole Tab Tutulamaz.................................... 4 İk nc Bölüm: Teknoloj k S stem Neden Kend Kend s n Yok Edecek............................................29 Üçüncü Bölüm: Toplum Nasıl Dönüştürülür: Kaçınılması Gereken Hatalar.....................................63 Dördüncü Bölüm: Ant -Teknoloj k B r Hareket İç n Stratej k İlkeler...............................................95 Ek B r: B r nc Bölüme Katkı...........................................................................................................131 Ek İk : İk nc Bölüme Katkı.............................................................................................................135 Ek Üç: Hedefte Kalın.......................................................................................................................146 Ek Dört: Jeo-Mühend sl ğ n Uzun Döneml Etk ler ........................................................................150 Alıntılanmış Eserler L stes ..............................................................................................................152

1

ÖN SÖZ I. Günümüzde, modern toplumun o ya da bu şek lde felakete doğru g tt ğ n gören ve üstel k üzer m zde salınan tehl keler b rb r ne bağlayan ortak p n teknoloj olduğunu fark eden b rçok nsan bulunmaktadır.1 Bu nsanların neredeyse tamamı aşağıdak k kategor den b r s nde yer almaktadır: İlk , teknoloj n n toplumumuza ve gezegen m ze yaptıkları karşısında dehşete düşen, ancak bu hususta b r şeyler yapmak konusunda kend ler n güçsüz h ssett kler ç n teknoloj k s steme karşı herhang b r eylemde bulunma mot vasyonuna sah p olmayan k ş lerd r. Bu k ş ler ant teknoloj k b r k tap okurlar –mesela Jacques Ellul’ün Teknoloj k Toplum’u– ve teknoloj hakkında kend end şeler n belagâtl b r şek lde d le get ren b r k ş buldukları ç n kend ler n y h ssederler. Ancak k tabın bu rahatlatıcı etk s b r zaman sonra geçer, teknoloj k dünya hakkında duydukları hoşnutsuzluk onları tekrar rahatsız etmeye başlar ve rahatlamak ç n başka b r ant -teknoloj k k taba başvururlar: Ivan Ill ch, K rkpatr ck Sale, Dan el Qu nn, ben m Sanay Toplumu ve Geleceğ çalışmam ya da b r başkası. Bu böylece devam ed p g der. Başka b r dey şle, bu k ş ler ç n ant teknoloj k l teratür yalnızca b r terap den barett r: Teknoloj karşısında duydukları rahatsızlığı d nd r r, ancak eyleme geçmeler konusunda b r etk s olmaz. İk nc kategor de se modern teknoloj karşısında dehşete düşen ve teknoloj k s steme karşı b r şeyler yapmak steyen, fakat bunun nasıl yapılab leceğ le lg l prat k b r f kre sah p olmayan k ş ler yer almaktadır. Sadece takt k sev yede bakıldığında, bu nsanlar mükemmel b r prat k zekaya sah p olab l rler; örneğ n, çevreye zarar veren özel b r probleme karşı b r göster n n organ zasyonu g b konularda çok yetenekl olab l rler. Fakat mesele büyük stratej ye 2 geld ğ nde, bu konuda ne yapacaklarını b lemezler. Belk de çoğu, b r çevre sorununa karşı ya da teknoloj le alakalı başka b r kötülüğe karşı kazanılan herhang b r zafer n, teknoloj k s stem varlığını devam ett rd ğ müddetçe en y ht malle geç c b r zafer olacağının farkındadır. Ancak, yaptıkları şeyler n genel teknoloj problem n n çözümüne b r şek lde katkı sunab leceğ n umarken, bel rl kötülüklere karşı mücadele etmeye devam etmekten daha y b r şey akıllarına gelmez. Gerçekte, yaptıkları şler b r şeye yaramaz; hatta zararlıdır. Çünkü, d kkatler tüm sorunların kaynağı olan esas mesele üzer nden dağıtırlar ve nsanların lg s n n, teknoloj k s stem varlığını sürdürdüğü müddetçe h çb r zaman kes n b r şek lde çözülemeyecek olan sınırlı b r takım problemler üzer nde yoğunlaşmasına sebep olurlar. Bu k tabın amacı, nsanlara, toplumumuzu g tmekte olduğu yıkım sürec nden çıkarmak ç n yapılması gerekenler hakkında prat k ve büyük stratej k b r bakış le düşünmeye nasıl başlayab lecekler n göstermekt r. Geçm ş tecrübeler me dayanarak güvenl b r şek lde söyleyeb l r m k , bu k tabı ortalama b r hızla, sadece b r ya da k kez okuyan hemen hemen herkes –hatta olağanüstü b r zekaya sah p 1

Bu tarz nsanlardan b rçok mektup aldım. Üstel k sadece B rleş k Devletler’de bulunanlardan değ l, dünyanın başka b rçok ülkes nde bulunanlardan da. 2 “Takt k”, “stratej ”, “büyük stratej ” en azından kökenler t bar le asker ter mlerd r. Takt k, özel b r muhareben n kazanılmasını cap eden anlık b r amaç ç n kullanılan tekn kler kapsar. Stratej , daha gen ş kararlar ve daha uzun zaman aralıkları le lg len r ve b r ya da b r d z muharebey kazanmak ç n gerekl hazırlıkları da çer r. Büyük stratej , b r ulusun hedefler n n savaş yolu le elde ed lmes ndek tüm b r süreç le lg len r ve bu sürec n yalnızca asker boyutları le değ l, aynı zamanda pol t k, ps koloj k, ekonom k vb. faktörler le de lg len r. Bakınız, örnek: NEB (2003), Vol. 29, “War, Theory and Conduct of”, syf. 647. “Takt k”, “stratej ” ve “büyük stratej ” ter mler , analoj yolu le savaş ve asker konular le h ç lg s olmayan bağlamlarda da kullanılmıştır.

2

olanlar b le– çerd ğ öneml noktaların çoğunu kaçıracaktır. Dolayısı le bu k tap, okunacak b r k tap değ ld r; tıpkı mühend sl k konuları çalışılırken kullanılan b r ders k tabı g b t t zl kle çalışılacak b r k taptır. Tab k , bu k tap ve b r mühend sl k k tabı arasında bazı farklar bulunmaktadır. B r mühend sl k k tabı, mekan k olarak uygulandığında st krarlı b r şek lde beklenen sonuçları verecek net kurallar sunar. Fakat bu şek lde net ve güven l r kurallar sosyal b l mlerde mümkün değ ld r. Dolayısı le bu k taptak f k rler, mekan k ve katı b r şek lde değ l, düşüncel ve yaratıcı b r şek lde uygulanmalıdır. F k rler n zek b r şek lde uygulanışına, tar h konusunda sah p olunan gen ş b r b lg ve toplumların gel ş m ve değ ş m hakkındak anlayış büyük katkı sunacaktır. II. Bu k tap, daha sonra yayınlamayı umduğum daha uzun b r çalışmanın, öneml b r bölümü olmakla beraber, yalnızca b r bölümünü tems l etmekted r. Çalışmanın en öneml bölümünü b r an önce baskıya vermek sted m, çünkü teknoloj n n büyümes ve çevrem z n yok ed lmes sürekl artan b r hızda gerçekleşmekted r ve eylem ç n organ ze olma zamanı––olab ld ğ nce çabuktur. Üstel k 72 yaşındayım ve herhang b r sağlık sorunu neden yle çalışamaz hale geleb l r m. Bu sebeple, en öneml malzemey henüz çalışab l yorken baskıya vermek sted m. Çalışmanın tamamı –burada yayımlanan ve henüz taslak hal nde bulunan bölümler le b rl kte– daha öncek çalışmalarımın (Sanay Toplumu ve Geleceğ ve Teknoloj k Kölel k) çok ötes ne g tmekted r ve b r ömürlük düşünce ve okumanın aşağı yukarı son sonuçlarını tems l etmekted r––bunun son otuz beş senes n yoğun b r düşünce ve bel rl b r amaca yönel k okuma oluşturmaktadır. Çalışmanın temeller , bütün bu yıllar boyunca yaptığım okumalara ve özell kle 1998 yılından ber federal b r hap shanedeyken gerçekleşt rd ğ m okumalara dayanmaktadır. 2011 yılına geld ğ m zde, bağlanması gereken öneml ucu açık noktalar ve doldurulması gereken boşluklar bulunuyordu; bu ucu açık noktaları bağlamayı ve boşlukları doldurmayı, sted ğ m b lg ler bulup çıkartan ve sorduğum soruların –bazen oldukça zor sorular– neredeyse tamamını cevaplayan hap shane dışındak b rkaç nsanın yüce gönüllü yardımları sayes nde başardım. Öncel kle Susan Gale’e teşekkür borçluyum. Susan bu projede anahtar rolü oynadı ve vazgeç lmezd . O, herkesten daha fazla problem çözen ve sonuç üreten yıldız araştırmacımdı; d ğer araştırmacıların çalışmalarını mükemmel b r şek lde koord ne ett ve tem ze geçmen n çoğunu hallett . Bu projede Susan’dan sonra gelen en öneml k ş Dr. Jul e Ault’tur. Jul e, çeş tl bölümler n taslaklarını okudu ve konuları açıklama şekl mdek b rçok zayıf nokta üzer ne d kkat m çekt . Bunları, heps n sted ğ m g b (ya da muhtemeld r k onun arzu ett ğ g b ) düzeltm ş olamasam da, g dermeye çalıştım. Bununla b rl kte Jul e, el yazmalarının hazırlanması hakkında çok değerl tavs yelerde bulundu.3 Fakat heps nden öneml s , Jul e Ault g b entelektüel b r dev n yanımda olmasının verm ş olduğu cesarett . Susan har c nde başka bazı k ş ler de, st krarlı b r çalışma le, araştırma konusunda öneml katkılarda bulundular: Brandon Manwell, Deborah __, G. G. Gómez, Valer e vE __ ve sm burada anılmayacak başka b r k ş daha. Patr ck S__ ve sm n n burada geçmes n terc h etmeyen b r k ş daha, çeş tl yardımlarının yanında kr t k önemde f nansal destekte bulundular.

3

Mevcut çalışma ç n el yazmasını çabucak hazırlamak gerekt ğ nden, Jul e Ault’un el yazması hazırlanışı le lg l tavs yeler n göz ardı etmek zorunda kaldım. Söylememe gerek yok k , Jul e, bu nedenle oluşab lecek hatalardan sorumlu değ ld r.

3

Yukarıda adı geçenler projeye büyük katkılar yapmış k ş lerd r, ancak katkıları daha küçük olan dokuz k ş ye daha teşekkür borçluyum: Blake Janssen, Jon H__ ve Ph l p R__, her b r , ben m ç n bazı b lg ler bulup çıkardılar; Lyd a Eccles, Dr. Dav d Skrb na, Isumatag (mahlas) ve Últ mo Reducto (mahlas) k m noktalara d kkat m çekt ler ya da yararlı bulduğum bazı makaleler n kopyalarını gönderd ler; Lyd a, başka bazı yardımlarda daha bulundu ve Dr. Skrb na’nın b r as stanı Üçüncü Bölüm’ün ve Ek Üç’ün lk taslaklarını tem ze çekt . Hukuk cephede, ücret almadan yardımlarını sunan k avukata teşekkür borçluyum. Nancy J. Fl nt’e tel f hakkının alınması ve Edward T. Ramey’e se bu k tabın hazırlanışı üzer ndek bürokrat k engel n kaldırılması konusunda. Heps ne teşekkürler! III. Almış olduğum yüce gönüllü yardımlara rağmen, b rçok noktada güven l rl ğ şüphel kaynaklara başvurmak zorunda kaldım: Medya raporları (tümü çoğunlukla sorumsuz b r şek lde hazırlanır!) ya da kısa olmak zorunda oldukları ç n şled kler konulardan ancak özet b r şek lde bahseden ans kloped makaleler g b . Yukarıda z kred len k ş lerden h çb r , bu k tapta bu sebeple oluşab lecek hatalardan sorumlu değ ld r. Yalnızca 2011 yılından ber zamanlarının ve çabalarının hatırı sayılır b r kısmını bu şe adayarak ben m ç n araştırma yapab lecek nsanlarla çalışıyorum ve aynı zamanda bu k ş ler n heps , ekmekler n kazanmak g b , hayatlarının d ğer gerekl veçheler le de lg lenmek zorundalar. Şüphel kaynaklara dayandığım her b lg ç n onlardan sağlam kaynaklar bulmalarını steseyd m, bu k tabın yayınlanması yıllar mertebes nde gec k rd . K m noktalarda başvurmak zorunda kaldığım şüphel kaynakların bu k tapta öne sürülen argümanları ya da ulaşılan sonuçları köklü b r şek lde zayıflatacaklarını düşünmüyorum. Başvurduğum k m b lg parçacıkları yanlış ya da yanıltıcı çıksa dah , bunlar k tabın temel skelet n sarsmayacaktır.

IV. Alıntılama üzer ne not. D pnotlarda b lg kaynaklarını genell kle yazarın soyadını ve sayfa numarasını vererek bel rtt m. Okuyucu yazarın adının tam hal n , alıntılanan k tabın ya da makalen n başlığını, yayınlanma yılını ya da d ğer gerekl b lg ler k tabın sonunda yer alan Alıntılanan Eserler L stes ’nde yazarın sm ne bakarak bulab l r. Eğer b r kaynak yazarın adı olmadan geç yorsa bu durumda okuyucu, kaynak le lg l ekstra b lg lere ulaşmak ç n Alıntılanan Eserler L stes ’n n sonunda yer alan yazar sm geçmeyen çalışmalar l stes ne başvurab l r. Notlarda k kısaltma sık olarak kullanılmıştır: “STVG,” bana a t olan ve İng l zce’de sadece b r doğru vers yonu Technolog cal Slavery (Feral House, 2010) k tabımın 36–120. sayfalarında yayınlanan Sanay Toplumu ve Geleceğ ’n fade etmekted r. “NEB”, The New Encylopaed a Br tann ca, F fteenth Ed t on’u fade etmekted r. F fteenth Ed t on b r kaç kez değ şt r lm şt r, dolayısı le “NEB” sonrasında parantez çer s nde bel rt len tar h, alıntılanan “NEB” n hang vers yon olduğunu fade etmekted r. Örneğ n “NEB (2003)”, The New Encyclopaed a Br tann ca’nın 2003 tel fl vers yonunu fade etmekted r. Ted Kaczynsk Mayıs 2014

4

BİRİNCİ BÖLÜM

Toplumların Gel ş m B l nçl B r Kontrole Tab Tutulamaz

Adonde un b en se conc erta Hay un mal que lo desv a; Mas el b en v ene y no ac erta, Y el mal ac erta y porf a. —D ego Hurtado de Mendoza (1503-1575)1

Bugün ve geçm ş üzer nde ne kadar çok düşünürsem, nsanların her alandak planları le alay etmeler nden o kadar çok etk len yorum.

—Tac tus2

I. Çok sayıda amp r k kanıtın bulunduğu özel durumlarda, b r toplumun davranışı le lg l güven l r, kısa vadel tahm nlerde bulunmak ya da bu davranışları kısa vadede kontrol etmek mümkün olab l r. Örneğ n, ekonom stler fa z oranlarının yükselmes n n ya da düşmes n n modern endüstr yel toplum üzer ndek anlık sonuçlarını tahm n edeb l rler. Böylece, fa z oranlarını yükselt p alçaltarak, enflasyon sev yes ve şs zl k oranları g b değ şkenler man ple edeb l rler.3 Dolaylı sonuçları tahm n etmek daha zordur ve çok daha ayrıntılı f nansal man pülasyonların sonuçlarının ne olacağı se kaba varsayımlardan barett r. ABD hükumet n n ekonom pol t kalarının b rçok polem ğ n konusu olması bu yüzdend r: Bu pol t kaların sonuçlarının tam olarak neler olab leceğ n n b lg s ne k mse sah p değ ld r. 1

Redond lla, n Barja, syf. 176. Serbest çev r : “İy ç n plan yapıldığında, b r kötülük saptırır onu. İy gel r fakat etk etmez, kötü se etk l ve sürekl d r.” 2 Tac tus, Book III, Chapt. 18, syf. 112. 3 Bu meselen n epey bas tleşt r lm ş b r hal d r, ancak amaçlarımız ç n gerçeğe yeter kadar yakındır. Bakınız: NEB (2003), Vol. 4, “Federal Reserve System,” syf. 712, ve Vol. 8, “monetary pol cy,” syf. 251252; World Book Encyloped a, 2011, Vol. 7, “Federal Reserve System,” syf. 65.

5

Elde çok sayıda amp r k kanıtın bulunmadığı ya da uzun vadel etk ler n söz konusu olduğu durumlarda başarılı tahm nlerde bulunmak –ve dolayısı le toplumun gel şmes n başarılı b r şek lde yönlend rmek– çok daha zordur. Aslında bu g b durumlarda başarısızlık b r normdur.  M.Ö. k nc yüzyılın lk yarısında, Roma toplumunun o dönemde başlamakta olan çürümes n engellemek amacıyla aşırı tüket m sınırlandıracak bazı yasalar devreye sokuldu. Bu t p kanunlarda genel olarak görüldüğü g b , bu yasalar beklenen etk y yaratmakta başarısız oldular ve Roma toplumunun çürümes devam ett .4 M.Ö. b r nc yüzyılın başlarında Roma, pol t k olarak st krarsız b r duruma gelm şt . Luc us Cornel us Sulla, komutasındak askerler n yardımı le şehr n yönet m n ele geç rd ; muhalefet f z ksel olarak yok ett ve st krarlı b r yönet m yen den tes s etmek amacı le kapsamlı b r reform faal yet yürüttü. Fakat Sulla’nın müdahales durumu daha da kötü hale get rd ; çünkü “hukuk devlet n n savunucularını” öldürmüştü ve senatoyu, “ar stokras n n en y üyeler ne lham veren görev b l nc ve kamu h zmet kavramının tam ters geleneklere sah p v cdansız k ş ler” le doldurmuştu.5 Sonuç olarak, Roma’nın pol t k s stem çürümeye devam ett ve M.S. b r nc yüzyılın ortalarına gel nd ğ nde Roma’nın geleneksel cumhur yet hükumet esas olarak çökmüş durumdaydı.  M.S. 9. yüzyılda İtalya’da bazı krallar, ar stokras n n köylüler üzer ndek baskı ve sömürüsünü kısıtlayacak yasalar yürürlüğe koydular. “Ancak bu yasalar b r şe yaramadı ve ar stokras n n toprak üzer ndek hak m yet ve pol t k egemenl ğ artmaya devam ett .”6  S món Bolívar, İspanya’nın Amer kan kolon ler n n bağımsızlıklarını kazandıkları devr msel süreçler n en öneml l der d . İst krarlı ve “aydınlanmış” b r devlet yapısının İspanyol Amer kasında hak m olmasını sted ve bunun ç n çaba harcadı; fakat bu süreçte o kadar başarısız oldu k , 1830 yılındak ölümünden kısa b r süre önce, hayal kırıklığı ç nde şunları yazdı: “B r devr me h zmet edenler, den z sürenler g b d r.” Bolívar daha sonra şu tahm nde bulundu: “İspanyol Amer kası, kaçınılmaz b r şek lde, d zg nler nden kurtulmuş b r kalabalığın el ne düşecekt r. Sonrasında yönet m , tüm ırklardan ve renklerden ad t ranlar ele geç recekt r. Her türlü suç ve acımasızlık tarafından tüket lm ş b r hale geleceğ z ve Avrupalılar b z fethetmeye tenezzül dah etmeyecekler...”7 Bolívar’ın bu tahm n n n, bunları yazarken ç nde bulunduğu duygu yoğunluğuna atfed leb lecek abartılar dışında, ölümünden b r buçuk asır sonra (kabaca) doğru çıktığı söyleneb l r. Fakat Bolívar’ın böyle b r tahm ne yalnızca çok geç b r tar hte ulaştığına d kkat ed n ve üstel k yapmış olduğu bu tahm n herhang b r özel durumdan bahsetmeyen genel b r tahm nd r.  B rleş k Devletler’de 19. yüzyılda bazı hayırseverler ve konut reformcuları tarafından desteklenen şç -evler projeler bulunmaktaydı. Hedefler , şç ler n yaşam koşullarının y leşt r lmes ne yönel k çabaların, yıllık %5 kar oranları le uyumlu b r şek lde gerçekleşt r leb leceğ n göstermekt . Reformcular, model konutların, ev sah pler n n uymak zorunda kalacakları standartları rekabet koşullarının b r gereğ olarak oluşturacaklarına nanıyorlardı. Konut

4

NEB (2003), Vol. 20, “Greek and Roman C v l zat on,” syf. 295-96. Age., syf. 304-05. 6 NEB (1997), Vol. 22, “Italy,” syf. 195. 7 S mon Bol var, Gen. Juan Jose Flores’e mektup, Nov. 9, 1830, Sor ano, syf. 169. 5

6

problem n çözmek ç n gel şt r len bu çözüm maalesef şe yaramadı. Şeh rde yaşayan şç k tleler sadece kar amacı le şlet len konutlara tıkıştırıldılar.8 İnsanların, toplumların gel ş m n yönlend rme kab l yetler nde yüzyıllar boyunca herhang b r gel şme kaydedemed kler gözlenmekted r. Bu doğrultudak görece yen (1950 sonrası) g r ş mler, öncek zamanlarda denenenlere nazaran lk bakışta daha karmaşık ve sof st ke gözükeb l r; fakat daha başarılı oldukları söylenemez.  B rleş k Devletler’de 60lı yılların ortasında Başkan Lyndon Johnson öncülüğünde uygulanan sosyal reform programları, suç, uyuşturucu kullanımı, fak rl k ve gecekondulaşma g b toplumsal problemler n sebepler n n ne olduğuna ve bu problemler n nasıl çözüleb leceğ ne da r nanışların, çok düşük b r gerçekl k payına sah p olduklarını gösterd . Örneğ n, hayal kırıklığına uğramış b r reformcu şunları söylüyor: B r zamanlar, probleml a leler o kötü kenar mahallelerden b r kez çıkardığımızda peder bey n uyuşturucuyu bırakacağını, annen n ortalıkta sürtmeye son vereceğ n ve çocuğun el ndek bıçağı atacağını düşünürdük. Ve onları modern mutfak ve eğlence merkezler le donatılmış güzel apartmanlara yerleşt rd k. Ancak gel n görün k , her zaman oldukları baş belaları olmaya devam ett ler. 9 Bunlar, her türlü reform programının bütünüyle başarısız olduğu anlamına gelmez; fakat genel başarı sev yes n n muazzam düşüklüğü, reformcuların, çözmek sted kler toplumsal problemler ortadan kaldırmak ç n ne yapılması gerekt ğ n b lemeyecek kadar toplumsal d nam klerden b haber olduklarını göstermekted r. Az buçuk b r başarı elde ett kler durumlarda se bu, muhtemelen, şansları yaver g tt ğ ç n böyle olmuştur.10 Yukarıdak lere benzer daha başka b rçok örnek ver leb l r. Aynı zamanda, toplumsal gel ş m n kontrol ed lmes le lg l g r ş mlerde en yakın hedeflere ulaşılan örnekler de ver leb l r. Fakat bu durumlarda toplumun bütününde ortaya çıkan uzun vadel etk ler, reformcuların ve devr mc ler n bekled kler ve arzu ett kler g b olmamıştır. 11 • At nalı devlet adamı Solon’un yasaları (M.Ö. 6. yüzyıl) Att ka’da hektomarjı (kabaca serfl k olarak adlandırılab l r) ortadan kaldırırken, ar stokras n n zeng nl ğ n ve ayrıcalıklarını büyük oranda korumayı hedeflem şt . Bu açıdan değerlend r ld ğ nde yasal değ ş kl kler n başarılı olduğu söyleneb l r. Fakat aynı zamanda Solon’un kes nl kle onaylamayacağı, öngörülmem ş bazı sonuçlara da sebep olmuşlardır. “Serfler n” özgürlüğüne kavuşması emek kıtlığına yol açmış ve bu durum da At nalıları, Att ka dışından köle satın almaya ya da yakalamaya sevk etm şt r ve böylece At na, b r köle toplumuna dönüşmüştür. Solon’un yasal reformlarının b r d ğer dolaylı sonucu, At na’yı M.Ö. 6. yüzyılın öneml b r bölümünde yöneten Pes strat d “t ranlık” (popül st d ktatörlük) olmuştur.12 8

He lbroner & S nger, syf. 122. Patterson, syf. 402-3. 10 Olaylar Patterson tarafından anlatılmaktadır, syf. 396-405, olaylardan çıkarılan sonuçlar bana a tt r. 11 Kaczynsk , syf. 279’da bel rt ld ğ g b , bu kuralın en azından 3 kategor den oluşan st snaları bulunmaktadır. Fakat bu st snaların mevcut bölümle çok az b r lg s bulunmaktadır. 12 NEB (2003), Vol. 20, “Greek and Roman C v l zat ons,” syf. 228-29. Starr, syf. 314, 315, 317, 334 & not 8, syf. 350, 358’e de bakınız. 9

7

• Avrupa tar h n n en parlak devlet adamlarından b r s olan Otto von B smarck, etk ley c b r başarılar l stes ne sah pt r. Başka bazı başarıları le b rl kte; —1867-1871 yılları arasında Alman b rl ğ n sağladı. —1870-71 Fransa-Prusya savaşını çıkardı, fakat sonrasında barış ç n sarf ett ğ çabalar le Avrupa’lı l derler n saygısını kazandı. —Almanya’nın sanay leşmes n başarılı b r şek lde destekled . —Buna benzer yöntemler le monarş adına orta-sınıfların desteğ n elde ett . —Böylece B smarck en öneml hedef ne ulaştı: Almanya’nın demokrat kleşmes n (geç c olarak) önled . —B smarck’ın Almanya ç n kurduğu pol t k yapı –1890 yılında st fa etmek zorunda kalmasına rağmen– 1918 yılında Almanya’nın 1. Dünya Savaşı’ndak yen lg s le yıkılana kadar ayakta kalmıştır.13 Olağanüstü başarılarına rağmen B smarck, başarısız olduğunu düşünüyordu ve 1898 yılında mutsuz b r yaşlı adam olarak öldü.14 Almanya’nın onun sted ğ yoldan g tmed ğ açıktı. Almanya’nın demokrat kleşme yörünges ne doğru sürüklenmes muhtemelen onu en çok kızdıran şeyd . Ancak geleceğ göreb lseyd hayal kırıklığının der nl ğ daha da artardı. B smarck’ın Almanya’yı 1890 yılına kadar yönetmed ğ b r durumda Almanya’nın tar h n n o yıldan t baren nasıl b r sey r zleyeceğ n tartışmak ancak b r spekülasyon olab l r. Fakat B smarck’ın, Almanya’yı kend arzu ett ğ hedefe ulaşacak rotaya koyamadığı kes nd r. Çünkü B smarck, korkunç 1914-18 savaşından, Almanya’nın bu savaştak felaket yen lg s nden ve Adolf H tler’ n bunları tak p eden yüksel ş nden dehşete düşerd .  B rleş k Devletler’de reformcuların arzusu, “Proh b t on” uygulamasının (alkollü çk ler n üret m n n, satışının ya da taşınmasının yasaklanması) anayasada yapılan b r ek le yürürlüğe g rmes n sağladı. Proh b t on, anlık hedefler n n gerçekleşmes nde kısmen başarılı d ; çünkü “aşağı” sınıfların alkol tüket m ve alkol bağlantılı hastalıklar le ölümler n oranı azalmıştı; üstel k “kumarhaneler de ortadan kalkmıştı.” Ancak bunlarla b rl kte, Proh b t on, suç çeteler ne, alkollü çk ler n yasa dışı yollardan üret m ya da ülkeye sokulması yolları le muazzam kâr olanakları sunmuştu; böylece Proh b t on, organ ze suçun gel şmes ne büyük katkı yapmış oluyordu. Bunlara ek olarak, başka açılardan saygı değer nsanların yasa dışı çk lere ulaşmak amacı le yozlaşmasına sebep oluyordu. Yasağın c dd b r yanlış olduğu anlaşıldı ve 1933 yılında başka b r anayasal ek le yürürlükten kaldırıldı.15  20. yüzyılın k nc yarısında uygulanan sözde “Yeş l Devr m” –tarımda yen tekn kler n ve yen gel şt r lm ş, yüksek ver ml l ğe sah p tahıl çeş tler n n kullanılması– daha bol hasatlara mkan tanıyarak, Üçüncü Dünya ülkeler ndek açlığı ortadan kaldıracaktı. K gerçekten hasatlardan daha bol ürün alınmasını sağladı. Fakat: “Yeş l Devr m, toplam ulusal tahıl üret m rakamlarına bakıldığında b r başarı g b gözükse de, topluluklar ve b reysel nsanlar perspekt f nden

13

NEB (2003), Vol. 20, “Germany”, syf. 114. NEB (2003), Vol.15, “B smarck,” syf. 124. B smarck’ın genel olarak kar yer ç n bknz. age., syf. 121-24; age., Vol. 20, “Germany,” syf. 109-114; Z mmermann, Chapts. 1&7; Dorpalen, syf. 219-220, 229231, 255-56, 259-260 & note 53. 15 Const tut on of the Un ted States, Amendments XVIII & XXI. Patterson, syf. 167-69. NEB(2003), Vol. 29, “Un ted States of Amer ca,” syf. 254-55. Vergano, syf 3A’da, Loyola Un vers ty Ch cago’dan Arthur Lur go’nun şu sözler n aktarmaktadır: “Yasak... nüfusun genel n n nefret n kazanması bakımından ve organ ze suçun Ch cago’da pol t k b r temel kazanmasına sebep olması açısından özeld r.” 14

8

bakıldığında sebep olduğu problemler başarılarının çok ötes nded r.”16 Dünyanın çeş tl bölgeler nde Yeş l Devr m’ n yol açtıkları b r felaket n sebep olacağı sonuçların h ç ger s nde değ ld r. Örneğ n Pencap’ta (b r bölümü H nd stan, d ğer b r bölümü se Pak stan’da yer alan b r bölge) Yeş l Devr m; “b nlerce hektar ver ml toprağı” mahvett , su rezervler n n kr t k b r düşüşüne, su kaynaklarının tarım laçları ve k myasal gübreler le k rlenmes ne, b r çok kanser vakasına (yüksek ht malle k rlenm ş sudan kaynaklanmaktadır) ve nt harlara sebep oldu. “‘Yeş l devr m b ze sadece çöküş get rd .’ d yor Jarma l S gh... ‘Toprağımızı, çevrem z ve su kaynaklarımızı mahvett . Esk den köyler m zde nsanların gel p eğleneb leceğ fest valler m z olurdu. Ş md hastanelerde toplanıyoruz.’”17 Dünyanın başka bölgeler nden de, Yeş l Devr m’ n sebep olduğu değ şen yoğunluktak olumsuz sonuçları ortaya koyan raporlar gelmekted r. Bu sonuçlar; ekonom k, davranışsal ve tıbb etk ler n yanında çevreye olan tahr batı da kapsamaktadır. (Çölleşme g b .) 18  1953 yılında ABD başkanı E senhower “Barış İç n Atom” programını başlattı; bu program kapsamında uluslar, nükleer b lg ler ve malzemeler , uluslararası b r kuruluşun kontrolünde ortak b r havuzda toplayacaklardı. 1957 yılında, atom enerj s n n barışçıl kullanımını desteklemek ç n Uluslararası Atom Enerj s Kurumu kuruldu. 1968 yılında B rleşm ş M lletler Genel Kurulu, mzacıların, nükleer s lah gel şt rmemey taahhüt etmeler hal nde yalnızca barışçıl amaçlar ç n kullanılacak nükleer teknoloj y hazır olarak alacakları “s lahsızlanma” antlaşmasını onayladı.19 Bu programa ön ayak olan nsanların şu gerçeğ fark edecek kadar tar h b lg s ne sah p olması gerek rd : Uluslar mzaladıkları antlaşmalara, kend çıkarlarına (genell kle kısa vadel çıkarlar) h zmet ett kler n düşündükler sürece (k bu süre de genell kle pek uzun değ ld r) sadık kalırlar. Fakat anlaşılan o k şöyle b r varsayımda bulunmuşlardır: Nükleer teknoloj y alan uluslar bundan çok m nnettar kalacaklar, bu teknoloj n n barışçıl kullanımına yönel k şb rl ğ nden çok mutlu olacaklar ve böylece güce yönel k hırslarını ve tar h boyunca g tt kçe daha yıkıcı s lahların gel şt r lmes ne sebep olmuş amansız rekabetler , sonsuza dek, b r kenara bırakacaklar. Bu f k r, Robert Oppenhe mer ve N els Bohr g b , lk atom bombasının oluşturulmasına katkı yapmış b l m adamlarından çıkmışa benz yor.20 F z kç ler n böyles ne safça b r f k r le gelmeler gayet olağan b r durum; çünkü doğa b l mler uzmanları, hemen hemen her zaman, nsan meseleler konusunda büyük b r cah ll k çer s nded rler. Asıl şaşırtıcı olan, tecrübel pol t kacıların böyle b r f kr n peş nden g tm ş olmalarıdır. Fakat unutulmamalıdır k , pol t kacılar b rçok şey gerçekten nandıkları ç n değ l propaganda amacı le yaparlar. “Barış İç n Atom” f kr –b r sürel ğ ne– şe yaradı. Yüz kırka yakın ülke s lahsızlanma antlaşmasını 1968 yılında mzaladı (bunu d ğer ülkeler tak p ett ) ve nükleer teknoloj dünyada yaygınlık kazandı.21 İran, 1970’ler n başında ABD’den nükleer teknoloj alan ülkelerden b r tanes d .22 Bu teknoloj y alan ülkeler, bunu nükleer s lah gel şt rmek ç n kullanmadılar. En azından 16

Naruo Uehara, syf. 235. Bourne, syf. 46-47. 18 Örneğ n: Soha l Ejaz vd., syf. 98-102 (Pak stan, tıbb etk ler); Yuk nor Okada & Susum Waka , syf. 236-242 (Tayland, ekonom k ve tıbb etk ler); Naruo Uehara, syf. 235 (bel rt lmem ş ülkelerde çölleşme le b rl kte muhtel f etk ler); Ad tya Batra (Sr Lanka, tıbb etk ler); Gu llette vd., syf. 347-353 (Meks ka, tıbb ve davranışsal etk ler); Watts (tüm çalışma) (muhtel f ülkeler, muhtel f etk ler). 19 NEB (2003), Vol.4, “E senhower, Dw ght D(av d),” syf. 405; vol.18, “Energy Convers on,” syf. 383; Vol. 29, “Un ted Nat ons,” syf. 144. 20 Sm th & We ner, syf. 271, 291, 295, 310, 311, 328. 21 NEB (2003), Vol. 29, “Un ted Nat ons,” syf. 144. 22 F. Zakar a, syf. 34. 17

9

hemen kullanmadılar. Tab k sonrasında neler olduğunu b l yoruz. “Real st pol t kacılar ve d plomatlar [Henry K ssenger g b ] nükleer s lahların yayılmasının b r ‘sıçrama noktasına’ doğru hızla yaklaştığını ve bu noktanın ötes nde bu yayılmayı durdurmanın mkansız olacağını söylemekted rler.” “Amer kan soğuk savaş güvenl k müesses n zamının nükleer caydırıcılığa nanan bu yüksek kred l esk kurtları” ş md lerde bu tür s lahların “tolere ed lmes mkansız b r r sk unsuru” hal ne geld ğ n dd a etmekted rler.23 Ve bunun har c nde, nükleer enerj n n barışçıl kullanımından kaynaklanan radyoakt f atığın nasıl yok ed leceğ le lg l rahatsız ed c problem hâlâ çözüleb lm ş değ ld r.24 “Barış İç n Atom” f yaskosu göster yor k , nsanların, toplumların gel ş m n yönlend rme kab l yetler nde herhang b r lerleme olmamıştır; tam aks ne, gerçekte bu alanda b r ger l me yaşanmıştır. Ne Solon ne de B smarck “Barış İç n Atom” g b aptalca b r şey desteklerd . II. İnsanların, toplumların gel şme süreçler n yönlend rme kab l yetler nde lerleme kaydedememeler n n güçlü b r takım sebepler bulunmaktadır. B r toplumun gel ş m n kontrol edeb lmek ç n, gerçekleşt rd ğ n z herhang b r eyleme karşı toplumun nasıl b r tepk vereceğ n tahm n edeb lmen z gerek r. Ve bu tarz tahm nler n, genelde, b r hayl güven lmez oldukları görülmüştür. İnsan toplumları karmaşık s stemlerd r –teknoloj k açıdan gel şm ş topluluklar se en karmaşıklarıdır– ve karmaşık s stemler n davranışlarını tahm n etmek, o ank b lg m z n ya da teknoloj k gel şmem z n eks kl ğ ne bağlı olmayan güçlükler ht va etmekted r. Beklenmed k sonuçlar, teknoloj n n tasarımı ve kullanımı le lg l çok y b l nen b r problemd r. Beklenmed k sonuçların pek çoğunun neden ortaya çıktığı açıktır: Söz konusu olan s stemler karmaşıktır, b rçok b leşen arasındak l şk ler ve ger b ld r mler söz konusudur. Bu tarz b r s stem üzer nde gerçekleşen herhang b r değ ş m, tahm n ed lmes güç b r d z etk ye yol açar; bu durum, nsan davranışlarının söz konusu olduğu durumlarda daha da geçerl d r.25 Ekonom de yaşanan problemler, modern nsan toplumu g b oldukça karmaşık b r s stem n davranışının tahm n n n ve kontrolünün mkansıza yakın derecede zor olacağı le lg l b r f k r vereb l r. Modern b r ekonom n n, ver ml l ğ maks m ze edecek şek lde rasyonel olarak planlanamayacağı kna ed c b r tarzda vurgulanmıştır; çünkü böyle b r planı uygulama görev , aşırı derecede karmaşık olacaktır.26 Sadece ABD ekonom s ndek f yatların rasyonel b r s stem dah l nde hesaplanması, muhafazakar b r tahm nle 6x1013 (60 tr lyon) adet olacağı tahm n ed len eş zamanlı denklem n man pülasyonunu gerekt recekt r.27 Bu yalnızca f yatları bel rlemek le lg l ekonom k faktörler hesaba katmaktadır ve ekonom le devamlı b r l şk çer s nde bulunan ps koloj k, sosyoloj k, pol t k vb. g b sayısız faktörü yok saymaktadır.

23

The Econom st, June 18, 2001, “Move the base camp,” syf. 18, 20 ve “The grow ng appeal of zero,” syf. 69. 24 Bknz. Kaczynsk , syf. 314-15, 417-18; “Rad oact ve fuel rods: The s lent threat,” The Week, Apr l 15, 2001, syf. 13. 25 Joy, syf. 239. 26 Steele, syf. 5-21. Serbest pazarın, b r ekonom n n ver ml l ğ n “otomat k olarak” maks m ze eden b r mekan zma sunduğu dd a ed lm şt r. Bu görüş kanıtlanmamıştır ve muhtemelen sabetl olmaktan uzaktır. Fakat aşırı karmaşıklığın rasyonel olarak planlanmış ekonom ler mkansız kıldığı argümanı çok güçlüdür. 27 Age., syf. 83. St gler, syf. 113.

10

Toplumumuzun davranışının, m lyon tr lyon sayıda s multane denklem le tahm n n mümkün olab leceğ ve bu hesaplamaların yapılab leceğ yeterl hesap kab l yet n n elde bulunduğu g b son derece olasılık dışı b r varsayımda bulunsak dâh , uygun rakamların bu denklemlere şlenmes ç n gerekl olacak ver ler n toplanması mkansız olacaktır.28 Özel kle, tahm nler n yeter kadar uzun b r zaman aralığında geçerl olab lmes ç n, toplanan ver ler n mkansız sev yede yüksek b r hassas yet standardını tutturması gerekt ğ düşünüldüğünde. Meteorolog Edward Lorenz, elde ed len ver lerdek en küçük sapmanın dah karmaşık b r s stem n davranışı hakkındak tahm nler tamamı le geçers z kılab leceğ ne gen ş d kkatler çeken lk k ş olmuştur. Bu had seye, Lorenz’ n 1972 yılında Amer kan B l m Gel şt rme Derneğ ’nde verd ğ “Tahm n Ed leb l rl k: B r Kelebeğ n Brez lya’da Kanat Çırpması Texas’ta Kasırgaya Mı Sebep Oluyor?” s ml b r konuşması ves les le “kelebek etk s ” adı ver lm şt r.29 Lorenz’ n çalışmasının “kaos teor s n n” gel şt r lmes ne lham verd ğ düşünülmekted r30—kelebek etk s n n “kaot k” davranışın b r örneğ olması anlamında. Kaot k davranış karmaşık s stemler le sınırlı değ ld r; sürpr z b r şek lde, bas t s stemler de kaot k davranab lmekted r.31 Encyclopaed a Br tann ca bu durumu saf matemat k b r örnekle göstermekted r. A ve X0 tak p eden eş ts zl kler le tanımlanan k sayı olsun: 0