Yunan Felsefe Tarihi IV Platon Hayatı ve Diyalogları: Erken Dönem [4, 1 ed.] 9786059872843


112 93 7MB

Turkish Pages 558 [572] Year 2021

Report DMCA / Copyright

DOWNLOAD PDF FILE

Recommend Papers

Yunan Felsefe Tarihi IV Platon Hayatı ve Diyalogları: Erken Dönem [4, 1 ed.]
 9786059872843

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

W. K. C. GUTHRIE

YUNAN FELSEFE TARİHİ-iV PLATON Hayatı ve Diyalogları: Erken Dönem

KABALCI VAV INCILIK: Felsefe Dizisi: 22

175

W.

K. C.Guthrie

A History of Greek Philosophy- IV Plato The Man and His Dialogues Earlier Penod ©

Cambridge University Press, 1962

Yunan Felsefe Tanhi-IV Platon Hayatı ve Diyalogları: Erken Dönem ©

Kabalcı Yayıncılık, İstanbul.

2017

Birinci Baskı: Haziran 2021, İstanbul

Yayın Yönetmeni: Murat Ceyişakar Çeviren: Ahmet Ergenç Son Okuma ve Redaksiyon: İbrahim Şener Kapak Tasarımı: Kabalcı Yayıncılık

KUZGUN YAYINEVİ DAGITIM PAZARLAMA LTD. ŞTİ. internetten satış: www .kabalcikitap.com Sertifika No. 2 1894

KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI Cataloging-in-Publication Data (CIP) W.

K. C. Guthrie

Yunan Felsefe Tanhi-IV Platon Hayatı ve Diyalogları: Erken Dönem 1.

Tarih 2. Felsefe

3.

Kozmoloji

ISBN 978-605-9872-84-3

Ertem Basım Yayın Dağıtım San. Ltd. Şti Sertifika No: 48083

W. K. C. GUTHRIE

YUNAN FELSEFESİ TARİHİ-IV PLATON Hayatı ve Diyalogları: Erken Dönem

Çevirmen: Ahmet Ergenç

(@ oaALCI YAYINCILIK

İÇİNDEKİLER

Önsöz

. . . . . .. . . . . . . . . . . ............. . . .. . . . . . . . ... . . ........ . . . . . ........ . . . . . . . . . . . . .. . .. .. . .. . ........... . . . . .. . . . ... . . .. . ... . . . . . . . ... . .. . . .. .............. . . .....

Kısaltmalann Listesi I.

GIRIŞ . . . . . ..

....

. . . . .. . . . .

.. .

.

.. .

.

.

......... . . . . . . . .. . . . . ........ . . ... . . . ... . ... .. .. ....

..

.....................

PLATON'UN HAYATI VE FELSEFİ ETKİLENİMLER

il.

1 . Hayatı

. .

. .. .

... ... . . .. . .. ........... ............. . . . . . . . ..... . . . . . .. . . .. ... . ... . . . ....... ... . . . . ... . . . .

.

.

. . .. . . . .. .. . . . . . . . .. . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ...

..

. .. . .

.. . .......

.. .

. . ..

..

.

..

.

. ............... . .

. ..

..... . . . . .. . . . . . ...... ............ .. . ..........

..... ...... .. . . ..

. . . .

.

..

.

..

..... . .....

. ..

........... .... . . . . . . . . . . . . ....

.

9

13 15

. 21

...... .

.

. 21

. . . .. . . . . . .. . ..... . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . .. . . ....... . .

a. Kaynaklar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . ................... ......................... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ....................... . . . . . . 21 b. Doğumu ve Aile Bağlan c. İlk Yıllar

.... . . . .

.

. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

d. Sicilya ve Akademi

..

. . ..

... . ... . .

2. Felsefi Etkilenimler. .

..

.

... .

. .. ... .

.

.

. . . .......

.

.

. . .

. .

.

.

.

.

. . . . . .. .. ........ .... ..... ... ........ . . . . . . . . . . . . ..... . . .. . . . . ..

.

.. . . . ........ . . .. . . .

.

.

. . ...... . . . . . ........ . .. .. .... . . . ... .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . ..........

.

. .... ... . ..

.. .

. ... . . . . . . . . . . . . .

. . .

...

..... .. .

.

.

.....

25

. . . . . . . .. . . . .. .. .

30

.... . .... . ... . . . . . . .

.

.. . . . . . .................. ..

. .

.

..

..

23

.

..

. 43

. ........... .... .. . . . .... . . . .. . . . . . .... . . .. . .... . . ... .. . . . . . . . ... . . . . . . . . . .... . . . . . . . . . .. . . . ..... . ..... .. . . ..... ...

llL

DiYALOGLAR. . . . . .

1 . Kanon

. .........

.

. . ..

. . . . . . . . . . . . . . .. . .. . . . .. .

.

.

.. . . . ... . . . ... . . . . . ... . . . . . .. . . . ..... . . . . . .. . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .

2. Kronoloji

. . . . . ........

.

.. .

.................... . . . . .... . . . . . . . . . . . . . ... .. . . . . . . . . ............... . ......... ........

.. ..... .

. .

. .

.

. . .. . . . . . . . . . . . . . .

..

.

.

.

.

. 49

. . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.

. . . 51

. . .... . . ..... . . . . . . . . . .. . . ... . . . . .. . . . . . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . .......... . . ... . . . . . .... . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .. . . ... . ...

a. Edebi eleştiri .

. .

.

.

.

.

.

.

. . . . . . ....... . . . . ...... .. . . . . . . . . . . . . . . . ...... . .. . . .. . ... . . . . .. . . . ............. ....... . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . ...... .....

b. Felsefi incelemeler . .

. ..

.... . . . . . . . . . .

.

.

.

.

.

. ..

. . . .. . . . .... . . . ..... . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .... ................ . . .... . . ..... .. .. . ....... . .....

.

c. Üslupölçümsel ve dilbilimsel sınamalar

. . ..

.

... . . .. . . . . ... . . . . . . . . .. . . .. . .

d. Harici deliller ve çapraz göndermeler . . .. ....

... . . . .

..

.

.

. . . . . . . . .. ....... . .. . . .

. .

......... . . . ... . . . . . . . .......

.

.

EK NOT

....... ...

...

. .. .

.

. . . . ... . . .

. . . . . . .... . .

......

..

. . . ..

.

..

.

. .

...

IV. ERKEN DÖNEM SOKRATİK DiYALOGLAR Giriş

. . . .... . . . . . . . . . . . . . . . .. .. . . . . . .

1. Savunma

. .. .

. .

.. . . . . . . . . . . . . .

.

.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . .

.. .

.

. ..

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ...

. .

.

.

. .. . . . . . . . ....... ..... . . . . ....

. .

.

. .. . .

. . .. .

.

.

..

.

. ..

.. . . .. .

.

.

. ...... . . . . ...

.

. . . . . ....

. . . . . . . . . . . . ... . .

. ... ..

..

. . . ....

. .. . . .

.

.

. . . . . . .. . . . . ........................ . . ... .....

...

..

..

.

...... .

.

..... .. . . . . . .

. 65

75

.... .. . .

.

. .

.

... . .. . ... ................ .... .......... .. . . . . . . .

.

.

..

.. . . . . .

.....

...

72

75

..

. ..

62

.. . . . .

. ... . . . . .

. .

.

.. .

57 60

. . .. . . . . . .. ........

.

. . ..

. . . . . ... ........... . . . . . . ......... ....... . . . . . . . .... . . ........ ....... . .... . . . . . ... . . . . . . . ..... ... . . . . . . .... . . . . . .

Özet . .

....

. ..........

..

54

. . . . . ... ...... . . . . . . ... . ........ . . . . . . . ... . . . . . . . . .

...... ..... . . . . . . . . . . . . ... ... ..

. .. . .

. .. . . . . . .

.

. . .... .. . ... ... .

.

52

. ......... . . ..

. .......... . . . ..

........ . . . . . .........

EK: Platon Sokrates'in ölümünden önce herhangi bir diyalog yazmış mıydı?.. 3. Felsefi Statü: Oyun ve Ciddiyet

49

.. .. . ..

. . .. .. . . . .

. . 78 ...

.

. .... . . . . . . . . . . . ..... . . . . . .

. 87

Yorum ............................. ........... ...................... ...................... . . . ........................... ........................... ....... 93 2. Crito

.

..

...... . ... . ..... . . . . .. . . . . . . . . . . . . . ...... . . . .....

Diyalog . Yorum

. .

.

. ..

..... .. .... . . . . .. . .. . . . .... . . . .

.

........

.

.. .

.

.. .

.

..

.

.

. .

.

.

. . .

. . . . ..... . . . . . . . .. . .. . . . . . . ...... ... . . . . . . . . . .. . . . . . . ........... .. . .

. .

. .

.

.

.

... ..... . ..... . . ... ........ .. ..... . . . . .......... . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . .... . . . . . . . .......... . . . ...... ............

3. Euthyphro Diyalog . . ..

........ . .

...

. . .

.

. . . . . . . . ...... ..... . .... ..... . . . .............. . ........... ....... ..... .........

.

.

.

.

.

.

.

. . .. 98 . . ..

. . . 99

. . . ... . ....... .. ..

.. .

. . ...................

..

. 102

. . .

...... .. . . .................. ....... . . . . . . . . ............ ..... . . . ..... ... ... ................. ... .. ............ . . . . .

... .... . . . ... . ............

.. . .

... .... . . ........ . . . . .. . . . . . . . . ............

.

.. .

. .. .

......... . . .

. . . .....

.. .

. . . . ........ ..

..

. . .

...... ... .... ....

105 107

Yorum ................ ............... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ........................................ .......................................... . . . . . . . . . . . . 1 1 2 5d l-5' İlişkin Notlar ................ . . . . . . . . . . ............................................................................................... 1 19 �L�h� .................................... ................... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ................................................. .................... 1 27 Diyalog ................................................................ ............... ................................................... . . . . . . . . . . . . . . 129 Yorum ...................................................... . . . . . . ...................................................................................... 133 5 . Lysis ...................... ................................................................................................... . . .......................... 137 Diyalog . . . . . .............. ............... ................... . . . . . . . . . . . .............................. ................ .................................. 140 Yorum ....................... ............................................ ............... ............ ............................ ........................ 145 EK NOT: ARİSTOTELES VE "LYSİS" .......... ............................................... .................................. 154 6. Charmides ........ ........................... ............................................ ......................................... . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 5 5 Diyalog .............. . . . .................................................................... ................. ......................................... 158 Yorum . . . . . . ...... . . . . . . ...... . . . . . . . ........................... . . . . . . . . . . ................. . . . . . . ...................................................... 163 7. Büyük Hippias .................................................................... ............................. .................. .............. 174 Diyalog .......... . . . . .................................................................................................. ................................ 177 Yorum ......................... .......... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ............ . . . . . . . ...................................... ............................ 181 8. Küçük Hippias ....

············································································································

.

Diyalog ........................

.

189

....................................................................................... ........ l�

Yorum . . . . . . . . . . . . . . . ........... . . . . . ................. ..................................................... ............................................ 193 9. lon ............................................................ . . . . . . . . . . . . . ................................................................. .............. 197 Diyalog ............... ....................................... . . . . . . . . . . . ........................................... . . . . . . . ............................. 199 Yorum: İon'da şiirsel ilham ............................... ............................................................................ 202 EK: 533C-534D'NİN ÇEVİRİSİ .... ............... ............................................................................... 208 SOKRATİK DiYALOGLAR: ÖZET. ................................................................ . . . . . . ......................... 209 V

PROTAGORAS, MENON, EUTHYDEMUS, GORGİAS, MENEXENUS . . . . . . .............. .... . . . . .... 2 1 1 Giriş

...................... ..................................................... .............................................. .................................

211

1. Protagoras ........................ ....................................................... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ....................................... 2 1 1 Diyalog .............................. .......................... ........... ............ . . . . . . . . . . . . . . . . ................................................. 2 1 3 Yorum ........................... ........................................ ............................................................................... 218 2. Menon .................. ....................................................................... ........................................................ 232 Diyalog .................................. ...................... . . . . . . . . . .................... .................... . . . . . .................................. 233 Yorum ................ . . . ............................................................................................................................... 236 EK NOT: BİLGİ VE BİLGELİK. ...................... ............................................................ .................... 257 3. Euthydemus .............. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ...................

. . . . . . . . ........................... ................. 258

Diyalog ......... .................................................. ..................................................................................... 260 Yorum ............................................. ......................... ............................................................................ 266 EK NOT: SOKRATES'İN MEÇHUL ELEŞTİRMENİNİN KİMLİGİ ......................... ............. 274 4. Gorgias ........... ................. . . . ......................................................... ................................. . . . . . ................. 275

Diyalog . . . . . .............. . . . . . . . . . . ....... . . . . . . ........... . .................................................. . . . . . . .. . . . ....... . . . . . ................. 277 Yorum . . . . . ........................................................ .................................... ........... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .......... . . . . . . 285 EK NOT: POLUS ÇÜRÜTÜLMÜŞ MÜYDÜ? (474c ve devamı) ............................................ 300 5. Menexenus . . . . . . . . ............................................ . . . . . . . .............................................................. ........... . . . . 302 Sohbetin genel çerçevesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ......................... ................................................ 303 Özet ve Yorum . . ................ .................................. .......... ............................................ . . . . . . . . . . ........ . . . . . . . 304 Konuşma . . . . . . . . . . ................................ ..................................................................... . . . . . . . . . . . . .................. 304 Yorum .................................................................................................................................................. 306 EK NOT: BAZI MODERN GÖRÜŞLER .................. ............................................. . . . . . . . . . ............... 310 PHAEDO, ŞÖLEN, PHAEDRUS ....................................................................................................... 313

Vl.

Giriş

... . . . . . . . . . . . . . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . ...... . . . . . . . ... . . . . . . . . .. . . . . ....... . . . . . . ... . . ...... . . . . . . . . . . . . . . ....... . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . ... . . . . . . . . .

313

1. Phaedo ......... .... ... .................................................... .............................................. .......... . . . . . ................ 313 Diyalog . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ............ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ................................ 315 Yorum . . . . . . . . . . . . .................................... ......................................................... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ................... 325 2. Şölen ................................... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ............... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ....... . . . . . . . . . . . . . .................... . . . . . . . 351 Diyalog .................................................................................... ........... ........ .............. . . . . . . . . . . . .......... . . . . . . 354 Yoruın . . ................................................. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ............................................. .................. 364 3. Phaedrus ........................................................... . . . . . . . . . . . . . ...................................................... ............... 379 Diyalog ............................................................................................... ................................. ............ . . . . 381 Yorum ................................................................. ................................................................................. 393 EK NOT ............................................................................................................................. .................. 41 1 Vll.

DEVLET ............................................................................................................................................... 413

Giriş . . . . .................................................................... . . . . . . . . ................. . . . . . . . . . . ....................... . . . . . . .......... . . . . . . . . 413 1. Ana Sorun Ele Alınıyor ve Dile Getiriliyor . . ............................................ .......... . . . . . . . ......... . . . . . . . . 417 ( 1-2. Kitap 367E) .............. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..................................... ................. ............... 417 2. Adalet Arayışı Başlıyor: Toplumsal Düzenin Kökeni ve Ögeleri ......................................... .. 422 (2. 368C-374E) ................................................. ............................................................................... . . 422 3. Muhafızların Seçilişi ve Gençlerin Eğitimi ................................................................................. 427 2 .374E-3.41 2A ................ .............................................................................................. . . . .................. 427 (a) Muhafızların Seçilişi (374E-376C) . . .................................................................... ......... ....... 427 (b) Gençlerin Eğitimi (2.376c-3.41 2a) ................................................................ . . . . . . ............... 428 (i) Kültürel Eğitim (2.376e-3.403c) . . . . . . . . . . . ........................... ............................................... 429 (ii) Fiziksel Eğitim (Doktor ve Avukatlara İlişkin Bir Ek İçermektedir) (403C-410B) ........................................................................ ................. . . . . . . ................ ........ . . . . . .. 431 Özet (410b-41 2a) ........................................................................................ ................... ............... 432 4. Muhafızlar ve Yardımcılar: Hükümetin İlkeleri (3.41 2B-4.427C) ...................................... . . . 438

5. Ad aletin Keşfi: Bireysel Kişiliğin Yapısı (4.427DA45B) . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . ............. 447 6. Platonik Devlette Kadınlar ve Çocuklar (Savaş Zamanındaki Davranışlara Dair Ekle Birlik te) (4.445B-5 .47 1 C) . . . .................... ..... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..... . . . . . . . . . . . . ... .... . . . . . . .... 454 EK NOT: İSTENMEYEN ÇOCUKLARI NE YAPMALI? ... . ........... ..... ....... . . . . ........................... 457 7. Platonik Şehir Uygulabilir Bir Olasılık Olarak mı Tasarlanmıştır? (5.47 1 C-473B) ............ 458 8. Bilgi, İnanç ve Gerçekliğin İki Düzeni: Neden Filozoflar Yönetmeli (5.473C-6.487A) .... 461 9. Filozof ve Toplum (6.487B-502C) ... .. ... . . . . . . . . . . . ............... . . . . . . . . . .......... .... . . . ..... . . . . .......... . . . . . . . . ... . . . . . . 47 2 10. İyi Biçimi (6.502C-7. 5 19B) ...... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ........... ..... . ....... . . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . ............ . .................... 476 1 1 . Muhafızların Yüksek Eğitimi ( 7. 5 2 1 C-541B) ....................... ..................................................... 492 12. Devletin Çöküşü: Kusurlu Toplum ve Birey Türleri (543A-576B) . .............. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... 498 13. Hangisi Daha Mutludur, Adil İnsan mı Adaletsiz İnsan mı? (576B-592B) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 506 9. Ve 10. Kitaplara Dair Not... ... ....... . . . . . ......... . . . . . ... . . . . ...... . . . . .... . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . ..... 5 1 2 14. Felsefe Ve Şiir Arasındaki Kan Davası ( 10.595A-608B) . . . ......... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ....... ... ........ 5 1 3 ( a ) Gerçekliğin dereceleri argümanı (595a-602b) . . . . . . . . . . . . . . . ...... . . . . . . . . . .... .... . . ... . . . . . ... . . . . . . . .......... 5 1 3 ( b ) Şiire yapılan psikolojik ve ahlaki itirazlar (602c-606d) . . . . . . . . . . . . . . . . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . .... ...... ..... 5 20 (c) Sonuç: şiire her şans tanınmalıdır (606e-608b) . . . . . . . . . ......... . . . . . ................ . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . 5 2 1 1 5 . Zamanın Tamamı İçin Plan Yapıyoruz (608C-621D) . . . . . . . . . . . . ... . . . . ........ . . . . . . . ... . . . . . . . . . . ...... . . . . . . . 522 (a) Ruh ölümsüzdür (608c-6l lb) . . . . . . ... . . . ... . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..... . . . ... . . . . ...... . . ............... . . . . . .... . . ... . . . ..522 (b) Ruh bileşik değildir ( 6 l l b-6 1 2a) . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... ... . . . . . . . . . . . . .... . . . . . . . . . . . . . . .. . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . 5 24 (c) Herkes bu hayatta ya da ölümden sonra hak ettiğini alır: ruhların hac yolculuğu ... . . 5 24 S onuç ... . . . . . . . . . .... . . . . . ... ..... ............ . . .... . . ... . . . ..................... ............. . .. ........... ............ . . . . . . . . . . ......... . . . . . ..... . . . . . . . . . . . . 5 29 Kaynakça . . . . . ........ . . . . . . ...... . . . . . . . . . . . .................. . . . . . . . . . . . . . ...... .......... . . . .. . ............ . . . . . . . . .. . . . . .... . . ........ ............ . . . . . . . . 531 Dizin

. . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

549

ÖN SÖZ Algı teorilerine dair son zamanlarda yapılmış bir çalışmayı ele alan bir eleştirmen kendine, tarih felsefesi çalışmalarının hangi amaca hizmet etmesi gerektiği yönünde­ ki genel soruyu sormuştu. "Muhtemelen" diye bağlamıştı "bu tip tarihçeler insana yi­ yeceğin nerede bulunacağını söyleyen ama bunu kendisi tedarik etmeye kalkışmayan İyi Yemek Rehberi gibi değerlendirilmelidir." Daha önceki ciltlerde bunu çok güçlü bir

şekilde hissetmemiştim ama Platon üzerine yapılan bir çalışmanın amacı kesinlikle okuyucuyu ister Yunanca isterse, eğer gerekliyse, çevrilmiş haliyle olsun Platon'a geri göndermek olmalıdır. Burada, bütün esasları itibarıyla soyutlanıp, özetlenebilecek bir düşünce sistemini ciddi incelemelerle açımlayan sıradan bir filozofla karşı karşıya deği­ liz. Böyle bir beklentisi olan herkes işe Şöle n 'i [Symposium] okuyarak başlamalı. Burada her şeyden önce harikulade bir şahsiyetle, sadece fikirlere değil ama ayrıca insanlara da yakıcı bir ilgi duyan, gelmiş geçmiş en tuhaf ve en bireysel yazarlardan biriyle haşır neşir oluyoruz. Ben işte bu hususu öne çıkarmaya çalıştım ve bu husus konulardansa diyaloglara göre bir sıralama yapmak için başlı başına yeterli bir sebep. (Her bir konu­ nun kendince noksanları var ve Shorey'in söylediği gibi "hiçbir metot yeterince tatmin edici değil."1) Bir diğer husus da felsefedeki, hem Platon'un düşüncesinin içeriğini hem de yöntemini kaçınılmaz bir biçimde yalanlayacak modern ayrımların -etik, metafizik, mantık ve benzeri- Platon'a uygulanması riskidir. Bu hususların vurgulanması, çoğu bö­ lümde bir diyalogun içeriğine dair yapılan tartışmaları önceleyen özetlerde de (bunlara "özet" denmemesi kasti bir seçimdir) güttüğüm amaçtır aynı zamanda. İkinci cilde yazdığım önsözde erken dönem Yunan felsefesinin ne olmadığına dair bir örnek olarak analitik bir felsefecinin felsefenin ilgilendiği şeylere ilişkin yaptığı bir açıklamayı alıntılamıştım. Ama bütün çağdaş düşünürler aynı kalıptan çıkmış değil. Albert Schweitzer'in görüşüne dair yapılan şu açıklama Platon için yapılmış da olabilir­ di: O "Her zaman için felsefi sorgulamayı insanoğlunun evrendeki yeri ve rolünü bul­ masına, iyi yaşamı yaratmasına yardımcı olmak yönündeki pragmatik amaç için bir araç olarak görmüştü. "2 1

2

Shorey, Unity 8. İki yöntem Taylor ve Grube'un kitaplarında örneklenmiştir. Taylor kendi yöntemini s. vii ve 23-5 'te, Grube ise Platon'un İdeaların özleri ve ruhun doğasının ayrı ayrı ele alınabilecek şeyler olarak göreceği yönünde şaşırtıcı bir beyanda bulunduğu s. vii-ix'te savunuyor. George Marshall ve David Polling, Schweitzer, a Biography (Londra, 197 1 ).

9

YUNAN FELSEFE TARİHİ-iV

james Olney yazdığı büyüleyici bir kitapta3 otobiyografinin büyük ölçüde felsefe olduğunu öne sürmüştü ve bütün felsefenin de bir anlamda otobiyografi olduğu söy­ lenebilir.4 Platon'un Sokrates'i Cebes'in bir sorusu karşısında "varlık kazanma ve yok olmanın genel sebeplerine" değinme -yani arkadaşlarına felsefesinin en derinlikli aşa­ malarını ifşa etme- ihtiyacı hissettiğinde, bunu yapmak için "benim kendi deneyimle­ rim" dediği (Phaedo 96a) zihinsel bir otobiyografi aktarmaktan daha iyi bir yol bulamaz. Bu anlamda ben Platon'un otobiyografisine bir giriş yapma çabamı takdim ediyorum. Daha önceki ciltleri ele alan bir eleştirmen Platon ve Aristoteles'in hayat ve görüş­ lerine ilişkin zaten çok fazla sayıda kusursuz inceleme yapılmış olduğu için benim bu filozoflar üzerine çalışarak çok zaman kaybetmeyeceğimi ümit ettiğini dile getirmişti. Hakikaten de böyle incelemeler mevcut ve bunların farkında oluşum bu çalışmanın üzerine en başından itibaren kesif bir gölge düşürdü. Ama insan bir Yunan felsefesi tarihi yazmaya koyulduğunda en büyük ve en etkili temsilcilerini aceleye getirilmiş bir karalamayla geçiştirmek hiç doğruyınuş gibi gelmiyor ve bu yüzden Platon çalışmam nihayetinde iki cilde genişledi. Platon üzerine o kadar çok kitap var ki bunlara bir ye­ nisini daha eklemek günahmış gibi geliyor, diye sık sık yakındığım bir arkadaşım bana şu rahatlatıcı cevabı vermişti: "Evet ama sen bizi bütün o kitapları okuma zahmetinden kurtaracaksın." Böyle bir şey iddia edemesem de, en azından Platon'un ele alındığı çok sayıda farklı bakış açısına, bir insan ve bir felsefeci olarak Platon'a ve farklı diyalogla­ rın amaç ve derslerine dair yapılan tezat tahminlere işaret etmek için elimden geleni yaptım. Bir tarihçi kendisine -muhtemelen uzlaşmazlık gerekçelerini tam olarak ortaya koyamadığını hissettiğinde Leon Robin'in yaptığı gibi uzlaşmaya işaret etmenin ve ayrı­ lıklardan bahsetmenin anlamsız olduğunu iddia ederek- diğerlerine gönderme yapmayı bir kenara bırakma lüksünü tanımamalıdır. (İnsanın düşüncelerini diğerlerinin önce­ den sezinlediğini kabullenebilecekken bunu yapmaması nezakete sığmayan bir şeydir.) Platon'un cazibesi neredeyse evrenseldir: felsefecilerin (metafizik, etik, epistemoloji, mantık ya da estetik üzerine çalışan öğrenciler) yanı sıra Helenistlere, tarihçilere, siyaset ve toplum bilimcilere, matematikçilere, psikologlara, teologlara, eğitimcilere ve edebiyat eleştirmenlerine kadar uzanır.5 Aslında Platon'a dair bir kitap daha yazmanın en iyi ge­ rekçesi, her biri ele aldığı konuya olduğu kadar yazarına dair de çok fazla şey açık ettiği için hiçbir iki kitabın aynı olmamasıdır. 3 4

Metaphors of Self: the Meaning of Autobiography.

Bu ifade Nietzsche'ye aittir, ki ben kendisini (benzer bir hususa dikkat çeken diğer felsefeciler­ le birlikte) !. ciltte alıntılamıştım. Bu bağlamda "20. Yüzyılda Platon'a Getirilen Yaklaşımlar" konulu Cincinnati derslerimi anım­ satmak isterim.

10

ÖNSÖZ

Hiç kimse bütün bu beğenileri tatmin edemeyeceği için, Rehber'in izinden giderek diğerlerine onlara daha uygun bir mönüye giden yolu göstermeye çabaladım. Birçok kişi, yukarıda bahsettiğim eleştirmenimin "profesyonel felsefeciler" nezdinde uyandı­ rılması olası bir izlenim olarak gördüğü o "belirgin bir felsefi sofistikasyon ve içgörü eksikliği"ni şüphesiz tespit edeceği için, bu çok daha gerekli bir çaba. Eleştirmenimin, bu eserin "sonuç olarak genel anlamda çok daha güvenilir" olduğu yönünde yaptığı cömert eklentiye herkes katılmayabilir. Bu, "tarihçinin gerçekleri şaşmaz bir katiyetle yansıtma hassasiyetine sahip gerçek bir tarihçinin" eseriydi. Bu müşfik yargıyı boşa çı­ karmamak kesinlikle benim en yüce amacım. Elbette burada Platon'a dair devasa lite­ ratürün ancak çok küçük bir kısmı alıntılanabilir ve yapılacak seçkide -Grote, Zeller, Wilamowitz ve benzerleri gibi az sayıda vazgeçilmezlerin dışında- kaçınılmaz olarak daha yakın dönem katkılara ve mevcut uzlaşmazlıklara ağırlık verilecek. Bunun Rehber niteliğini kısa ömürlü kılması gerekmiyor. Bir gönderme çok sayıda göndermeye açılır ve kendi gözdesi olan bir konuda burada sunulan ipuçlarını takip eden bir okuyucu, ikincil materyallerden mahrum bırakılmak şöyle dursun, kendini muhtemelen, tıpkı benim gibi, kendi mütevazı araştırmalarının zincirinden boşalttığı şiddetli öğrenme akıntısıyla boğuşan bir diğer sihirbaz çırağı gibi hissedecektir; ve yazdığım şu anda bile, Heraklitos'un söyleyeceği gibi, sular sürekli akıyor. Küçük bir uyarı. Hata yaptığımda bu hatanın düzeltilmesinin özellikle önemli oldu­ ğu çünkü bu tarihçenin kendi alanında standart eser olarak ele alınacağı yönünde bir öneride bulunulduğunu okudum. Durum bundan ibaretse yapabileceğim tek şey bunu şiddetle kınamaktır zira açıklık kazandırmış olmayı ümit ettiğim gibi, bu eseri yazacak kişi olduğumu varsaysam bile, Platon'a ilişkin nihai ya da standart eser diye bir şey söz konusu olamaz. Bu nedenle çoğu şey bir kişisel alaka ve yorum meselesi olmalıdır ve hiç kimse (ele aldığı kişinin metinleri, geçmişi, vesaireye dair) mümkün olduğunca sağlam bir gerçek temeli üzerinde kendi incelikli kişisel yargı yapısını yükseltmekten fazlasını yapamaz. Ben de bunu yapmaya çalıştım ama şüpheli görüşlerin, bazı nokta­ larda bilgisizliğin ve düpedüz hataların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Sıradan okuyucunun -eğer böyle bir şey varsa- ilk cildin önsözünde dile getirilen, bir argümanın anlaşılması için dipnotların gerekli olmadığı ilkesine bağlı kaldığım konu­ sunda içi rahat olabilir. Eğer çevrilmemişse ya da izah edilmemişse Yunanca kelimeler sadece dipnotlarla sınırlı tutulmuştur ve dipnotlar uzmanların daha kapsamlı okuma yapması ve özellikle de benimkinden farklı olan yorumlar için referanslar sağlamakta­ dır. Eğer bu kitap ümit ettiğim gibi sadece bir referans kaynağı olarak kullanılmayıp gerçekten okunacaksa okuyucunun kendisini her seferinde tek bir diyalogla ya da kü­ çük bir diyalog grubuyla sınırlı tutması akıllıca olabilir zira diyalogların her biri kendine

11

YUNAN FELSEFE TARİHİ-iV

özgü bir atmosfer ve etosa sahip olan ayrı birer bütündür. Son olarak, dizinin yanı sıra eksiksiz analitik içindekiler listesinin de konulardansa diyaloglara göre sıralama yapıl­ masının dezavantajını bir dereceye kadar telafi edebileceğini ümit ediyorum. ]. N. Findlay'in Platon, the Written and Unwritten Doctrines (1974) başlıklı kitabı eli­ me ulaştığında bu cilt baskıya verilmişti ve henüz bu kitaptaki bulguları tartışacak du­ rumda değilim. Ancak önsözünde şunları söylüyor:

Platon'a ilişkin, kendisini harfi harfine Diyaloglarla sınırlı tutan bir çalışma ... niha­ yetinde Platon'u felsefi asalet ve alakasından soyundurmuş, onu bizim karşımıza yarım yamalak, tutarsız nosyon ve metotlarla oyalanan zeki fakat temelde önemsiz bir figür olarak çıkarmış ve onun, dünyayı ele almanın en önemli, en tutarlı şekilde geliştirilmiş ve en aydınlatıcı yollarından birini borçlu olduğumuz son derece müdahil bir düşünür olarak sahip olduğu daimi, tarihsel kavrayışı açıklamakta başarısız olmuştur. Diyaloglara dair bir çalışmanın benim için yaptığı şeyin bu olmadığını ne kadar vurgulasam azdır ve ilerleyen sayfalarda bu diyaloglara ilişkin yapılan yorumun, ne gibi hatalar barındırırsa barındırsın, Platon'un, Profesör Lindsay'in son derece haklı bir şe­ kilde tarihsel bir kavrayışın neticesi olarak tanımladığı benzersiz özelliklerini takdir edip bunları "açıklamakta başarısız olmayacağına" güveniyorum. cilt" vb. kaynağı belirtilmemiş referanslar bu kitabın daha önceki ciltlerini imle­ mektedir. "I.

CAMBRIDGE W.K.C.G. Temmuz 1974

12

KISALTMALARIN LİSTESİ Metinde kısaltma yapılarak alıntılanmış eserlerin çoğunun tam ismi kaynakçada sunulan yazar ya da editör adları sayesinde kolayca çıkarılabilir. Ancak şu kısaltmaları listelemek faydalı olabilir: SÜRELİ YAYINLAR AGPh

Archiv für Geschichte der Philosophie

A]P

American ]ournal of Philology

BICS

Bulletin of the Institute of Classical Studies (Londra)

C]

Classical ]ourna!

CP

Classical Philology

CQ

Classical Quarterly

CR

Classical Review

GGA

Göttingische Gelehrte Anzeigen

HSCP

Harvard Studies in Classical Philology

]HI

]ournal of History of Ideas

]HPh

journal of the History of Philosophy

]HS

journal of Hellenistic Studies

]Ph

]ournal Philosophy

PCPS

Proceedings of the Cambridge Philological Society

PhR

Philosophical Review

PQ

Philosophica! Quarterly

REG

Revue des Etudes Grecques

TAPA

Transactions of the American Philological Association

DiCER ESERLER (Ayrıntılar kaynakçada sunulmaktadır) CGF

Comicorum Graecorum Fragmenta, ed. Meineke

DK

Diels-Kranz, Die Fragmante der Vorsokratiker

KR

G.S. Kirk ve j.E. Raven, The Presocratic Philosophers

LS]:

Liddell-Scott-Jones, A Greek-English Lexicon, 9. baskı.

OCD

Oxford Classical Dictionary

OP: Oxyrhynchus Papyri

13

YUNAN FELSEFE TARİHİ-iV

PS

G. Vlastos, Platonic Studies

RE

Realencyclopiidie der classischen Alterturnswissenschaft, ed. Wissowa, Kroll ve

diğerleri. SPM

Studies in Plato 's Metaphysics, ed. R. E. Allen

TGF

Tragicorum Graecorum Fragmenta, ed. Nauck

ZN

Zeller-Nestle

14

1

GİRİŞ

Ciddiye aldığım şeyleri, bunları benden ya da başkalarından duyarak ya da kendi başlarına keşfederek bildiklerini iddia eden gelmiş geçmiş bütün yazarlar hakkında söyleyebileceğim tek şey, kanımca onların meseleyi hiç anlamadığıdır. Benim bu ko­ nuda bir inceleme eserim yok ve asla da olamaz zira bu diğer çalışma konulan gibi kelimelere dökülemez. Ancak konuya dair yapılan çok sayıda söyleşi ve beraber ya­ şanan bir hayattan sonra birdenbire, sıçratan bir ateşten alevlenen bir ışık gibi ruhta ortaya çıkıverir ve akabinde kendini muhafaza eder. Ama bunun yazılı ya da sözlü olsun en iyi şekilde benim tarafımdan yapılabileceğini biliyorum ve eğer bu kötü bir şekilde yazılırsa en büyük ıstırabı ben çekeceğim. Plato, Epist.

7. 341

b-d

sözler, ister Platon ister onunla "paylaşılmış hayat" deneyimini yaşayan kişiler­ den biri tarafından onun adına yazılmış olsun, diyaloglarından birindeki ifadelerce desteklenmektedir ve Platon'un eserlerini betimleme ve yorumlama cüretini gösteren herkesin zihninde iyice yer etmelidir. Bu her zaman için böyle olmalıdır ama Platon'a Bu

dair çalışmaların, bazı akademisyenlerin Aristoteles'teki ipuçlarından ya da diğer öğ­ rencilerinden kalma cüzi kalıntılardan ya da daha geç dönem antikitenin yazarların­ dan hareketle Platon'un "yazılmamış öğretileri"ni (bu ifade bir keresinde Aristoteles tarafından kullanılmıştı), yani Akademi'de verdiği -ve yukarıdaki pasaj dan da çıkarsa­ nabileceği gibi en derin ve en güçlü şekilde muhafaza edilen felsefi kanaatlerini ihtiva etmesi gereken- sözlü derslerin içeriğini yeniden inşa etmek için büyük çaba sarf ettiği bu aşamasında özellikle böyle olmalıdır. Aristoteles'in Platon'un diyaloglarında yer al­ mayan öğretilerden onun öğretileri bahsedip, bunları eleştirdiği her zaman için çok açıktı ve bunları yorumlama ve Aristoteles'in açıklamalarının güvenilirliğini değerlen­ dirme çabalan kesinlikle yeni bir şey değildir. Ama bu konu özellikle de Almanya'daki bir grup akademisyenin yoğun araştırmaları sayesinde son on iki ila on beş yılda çok daha önemli hale getirilmiş ve bu da sadece "yazılmamış öğretiler" sorununa değil ama aynca elimizdeki diyalogların statüsüne, yazarlarının ciddi ve olgun felsefesini ne dere­ ceye kadar yansıttıkları sorusuna ilişkin tartışmaları da tetiklemiştir. Eskiden farklılığın kronolojik olduğu, Aristoteles'in bahsettiği öğretilerin Platon tarafından hayatının son yıllarında, diyaloglarının hepsi değilse bile çoğu yazıldıktan sonra ortaya konmuş oldu­ ğu düşünülüyordu; ama artık bu tip derslerin Platon tarafından Devlet de dahil olmak

15

YUNAN FELSEFE TARİHİ-iV

üzere orta döneme ait diyalogları yazdığı esnada -hatta belki de daha erken bir dönem­ de- sözlü olarak verildiği iddia ediliyor.6 Başlangıçta bundan söz etmemin sebebi daha genel bir hususu izah etmektir; bir tarihçinin mümkün olduğunca objektif olması gerekse ve şimdi için olduğu kadar ge­ lecek için de yazdığını ümit edebilecek olsa bile ele aldığı konunun tarihindeki kendi konumundan tam olarak kaçması mümkün değildir. Bizim için bu hem akademisyen­ liğin tarihi hem de felsefe tarihi anlamına gelmektedir. Akademik dünyadaki Platon'a dair çağdaş yazının bir özelliği de edebi biçim ve felsefi içerik arasındaki yakın bağın yeniden keşfedilmiş olmasıdır. Bu içgörüyü Neoplatonist Proclus henüz 5 . yüzyılda, Platon'un Alcibiades'ine ilişkin yorumunu yazdığında sergilemişti:7 Platon'un diyaloglarının giriş niteliğindeki kısımlan diyalogların bütünsel amacıy­ la uyum içindedir. Bunlar Platon'un dramatik etki için bulduğu birer araç değildir . . . amaçlan d a tamamen tarihsel değildir . . . ama okulumuzun liderlerinin farkında olduğu (ve benim çeşitli yerlerde bir şekilde dile getirdiğim) gibi bunlar da bir bütün olarak diyalogların temasına bağımlıdır. 19. yüzyılda bu hakikat gözden yitirildi, bu yüzden de Paul Friedlander Proclus'un değindiği hususu şu ifadelerle tekrar etme ihtiyacı hissetti (Plato I, 232): "En azından bir şey kesin: Platon'da felsefe diyalektik tartışmanın ilk anında başlamaz, hazırlık nite­ liğindeki gelişigüzel sohbette ya da iskeleti oluşturan oyunbaz ya da ciddi mecazlarda başlamıştır bile." Edebi ve dramatik ögelerin felsefi önemi elbette giriş niteliğindeki soh­ betlerle sınırlı değildir ve bu hususun yeniden dile getirilmesine duyulan ihtiyaç, genel kavrayış gücüne karşın Charmides hakkında şunları yazabilen Grote'dan bahsedilerek gösterilebilir: "Diyalogda azımsanamayacak bir oyunbaz canlılık var... Bu Platon'un dra­ matik sanatı ve farklılığıdır, okuyanı büyülüyor ama bir felsefeci olarak onunla hiç ala­ kası yok"; ve yine, diyalogun "dramatik zenginliğine" ilişkin şunları söylüyor: "Bu ikinci 6

7

H:J. Kriimer "Die grundsatzlichen Fragen der Indirekten Platonüberlieferung", Idea uııd Zahl ( 1968), 106-50. Alc. içinde, Westerink ( 1954), s. 8; Friedlander tarafından alıntılanmıştır, Pi. ı, 366 dn. 8. Bu konunun· çağdaş zamanlardaki tarihine ilişkin olarak H. Gundert (Der Plat. D. 6) Schleiermacher'ın (b. 1768) ilk önce biçim ve içeriğin birbirinden ayrılamayacağını gördü­ ğünü ve sonra da bunu sistemli olarak Platon'un amacıyla ilişkilendirdiğini belirtiyor. Ama bu içgörü kaybedilmiş ve Platon'da 'Dichtung' ve felsefenin birbirinden yalıtılmış olarak ele alınabileceği inancı hüküm sürmeye devam etti. Gundert Wilamowitz ve Natorp'tan ve daha yakın zamanda yapılan yeniden keşif bağlamında Stenzel, Jaeger ve Friedlander'dan bahsedi­ yor. H. Neumann da daha başka isimlerden bahsediyor ( TAPA 1965, 283 dn. 1 ) . Bunlara R.G. Hoerber'i (CP 1968, 95-105, özellikle de s. 97 dn. 42) ve geç dönem diyaloglar bağlamında süregiden önemi açısından E. M. Manasse'yi (P. 's Sofist Amd Pal. 56) de ekleyebiliriz. (Krş., R. Robinson, PED 84 ve jaegeri Aristotle 26).

16

GİRİŞ

niteliği yeniden canlandırmak için hiçbir girişimde bulunmuyorum ... kendimi diyalo­ gun felsefi münasebetiyle sınırlı tutuyorum." Aşırı kurnaz bir yorumcunun, Platon'un karakterlerinden birinin kullandığı eğlenceli bir ifadede bulacağımızı planladığı felsefi anlamı mübalağa etmesi, herkesçe kabul edildiği üzere, olasıdır; ama Platonik diya­ logun esas birliğini fark etme yetisini bir daha kaybetmeyeceğimizi ümit edebiliriz.8 Zihinlerin canlı etkileşiminin -ki Platon için ideal olan buydu- keyfini ancak onun çağ­ daşları sürebilirdi ama Platon diyaloglarında bize bunun nasıl bir şey olduğuna dair hafif bir imadan fazlasını bırakmış bulunuyor ve eğer Yedinci Mektup'taki uyarıya kulak asmayıp, diyalogların temelde diyalektik (yani sohbete dayalı) olan yaklaşımını "diğer herhangi bir çalışma konusu" gibi birer incelemeye dönüştürmeye çalışırsak Platon'u asla anlayamayız. Bu, "yazılmamış öğretilere" ilişkin, şimdilerde büyük bir özen ve maharetle bir araya toplanan dağınık kayıtlara dair bir kanaat oluşturmamıza yardımcı olabilir. Bazı akade­ misyenler Platon'un "ciddiye aldığı şeylerden" bahsederek sanki, diyalogların aksine, bize gerçek Platon'u sunuyormuş gibi yazıyorlar, halbuki bunlar elbette "bizzat ondan ya da başkalarından duyarak ya da kendi başlarına keşfederek" onun aklından geçen­ leri bildiğini iddia eden diğerlerinin yaptığı açıklamalardır; bu insanlar Platon'a göre "meseleyi hiç anlamamıştır." Platon diyaloglarında her zaman en ciddi tavrını sergile­ miyorsa bile, onun "oyun" ya da "keyifli oyalanışları" daha kifayetsiz adamların ciddi çalışmalarından daha değerlidir. Diyaloglar yüzyıllardır insanları esinlemiş ve kamçı­ lamış, kızdırmış ve öfkelendirmiş fakat asla sıkmamıştır ve ister felsefeci, ister sıradan bir insan olsun "Platon'un görüşlerinden" bahseden herkesin aklında diyaloglar vardır. Bunları yazarkenki amaçları her ne olursa olsun Avrupa'da ve ötesinde hepimiz için diyaloglar Platon'dur ve Platon diyaloglardır.9 Felsefeciler arasında Platon her zamanki gibi popüler ve takdire şayan olmaya de­ vam ediyor ama her çağ Platon'un o çağın felsefi istikametine uyan yönleriyle ilgileni­ yor. Varoluşçuluk gibi diğer eğilimlerin etkisini de unutmadan, modern felsefeye hakim olan eğilimin, en azından İngilizce konuşulan ülkelerde mantık teorisi yönünde gelişti­ ği söylenebilir; bu alanda o kadar çarpıcı gelişmeler kaydedildi ki bunlar kaçınılmaz bir biçimde felsefenin bütün ana dallarını etkiledi. Bu durum, Platon'un yazılarının daha 8 Bkz., Grote, Pl.3 ( 1875), ı, 484 dn. i; 492. Friedlander Platon'un en anlayışlı yorumcularından biri olmasına karşın Platon'un karakterlerinin en hafif ifadelerinin ardında bile aşırı kurnaz bir yaklaşımla felsefi bir önem görme ayamsına her zaman için direnmiş değildir. "Platon Felsefesinde Biçim ve İçerik" üzerine kamçılayıcı bir tartışma için bkz., Merlan ]HI, 1947. 9 Bu söylediğim, bariz bir tarihsel önem sahip olan yazılmamış doktrinlerden bazılarını topar­ lamaya girişenlerin çalışmalarını küçümsemeye yönelik değildir ama bu insanların üzerinde yürümeye cüret ettiği buz tabakası bazen gizli tehlikeler barındırabilmektedir.

17

YUNAN FELSEFE TARİHİ-iV

metafiziksel olan kısımlan pahasına, amaçlan· temelde eleştirel olan geç dönem diya­ loglardan bazılanna yoğunlaşılmasına yol açtı. Bu ayrıca Platon'un, genelde onun felse­ fesinin temeli olarak görülen Biçimler ve "İdealar" öğretisine, yani tümeller [uııiversals] dememiz gereken şeylerin zihnimizden ve aynı isimle adlandırılan tekillerden [particu­ lars] bağımsız daimi ve özsel bir varoluşa sahip olduğu öğretisine yaklaşımının yeniden değerlendirilmesine yol açtı. Bugün eleştirmenler bunlardan bazen tümeller diye bahse­ der, ama hepsi bu kadarla kalır halbuki Platon'un birçok yerde kullandığı dil bunlann kendisi için bundan çok daha fazlasını ifade ettiğini açıkça gösterir. "Eleştirel" gruptaki ilk eser olan Parmenides'te bu öğretiye asla yanıtlamadığı itirazlarda bulunmuştur; bun­ ları ölümcül bulup bir kenara mı bıraktığı yoksa öğretiyi temel bir değişime mi uğrattığı ya da yoksa bu itirazlara karşın öğretiyi olduğu gibi mi koruduğu konusunda görüşler muhteliftir. Bir yandan Platon'un zekasına saygı duyarken bir yandan da Biçimler öğre­ tisini felsefi bir hata olarak görenler doğal olarak Platon'un da bunu nihayetinde anla­ dığını varsayıyor ve Parmeııides'teki delip geçici eleştirilerde bunun kanıtını buluyorlar. Profesör Cross "'zamansız özsel olgular' gibi bir ifadeye ampirik bir değer 10• yükleme­ nin zorluğundan" bahsederken hüküm süren yaklaşıma örnek teşkil etmiş oluyorn Bu metaforu sürdürecek olursak, bunun kullandığınız 'para birimine' bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Çağdaş felsefecilerin "ampirik değere sahip olmak"la kastettikleri şey, söz konusu ifadenin, dolaysız bir anlamı olan terimlere çevrilebilir nitelikte olması gibi bir şeydir; ama çeşitli dönemlerde bu ifadenin olduğu gibi bir anlam ilettiğini düşünen fel­ sefeciler olmuştur. Aslında bazı diğer akademisyenler de Parmenides'ten sonra yazılmış olması gereken diyaloglarda Platon'un öğretiyi hayatının sonuna kadar koruduğuna dair ıskalanması mümkün olmayan işaretler gördüklerini iddia ediyorlar. Geçmişteki felsefecilere ilişkin yapılan çalışmalara getirilen tarihsel ve felsefi yakla­ şımlar arasında bazen, sanki bu ikisi ayrı ve uzlaşmaz şeylermiş gibi bir karşıtlık kurul­ muştur. Böyle katı bir ayrım zarardan başka bir şey getirmez ve bu riskin farkında olup, güçlü, gelişkin bir tarihsel vicdana sahip olmak çoğu çağdaş felsefecinin alameti farika­ sıdır. Bu yüzden örneğin Cross (a.g.e. ) ortodoks yorumluyla ele alındığında Biçimler teorisinin "üzerinde çalışılamaz ve ... büyük ölçüde anlamsız" olduğuna inanıyor ve bu sebepten ötürü aksini yapması gerekmedikçe bu teoriyi Platon'a dayandırmaya özen gösteriyor. Ama hemen ardından anlayışlı bir tavırla şunu söylüyor: "ortodoks yoruı o 'çn: cash value; gerçek anlamıyla 'nakit değeri' anlamına gelen bu ifade mecezi olarak bir kav­ ram, önerme vs.'nin ampirik içeriği, anlamı ya da değerine atfen kullanılır. Paragrafın deva­ mında kullanılan 'para birimi' ifadesi de bununla bağlantılı. 11

R C Cross, "Logos and Forms in Plato'', s. 19 R. E. Allen'ın Studies'inin içinde. Allen'ın bu derlemeye yazdığı kısa önsözde burada dikkat çekmeye çalıştığım hususları takdire şayan bir açıklıkla ortaya koyduğunu eklemek isterim. .

.

18

GİRİŞ

mun bir felsefe yapma biçimi olarak meziyetleri bunun doğru yorum olup olmadığı sorusundan bağımsızdır." Eğer (Cross'un inandığı gibi) bu yorum yanlışsa bunun delili Platon'un kendi sözlerinde aranmalıdır. Tarihçiler ve felsefeciler arasındaki husumet günlerinin geride kaldığını ümit etme­ liyiz. ]. A. Stewart 1909'da tarihçiler için felsefecinin "yaşayan bir adam değil, ölü bir anatomi nesnesi" olduğunu ve felsefecilerle mukayese edildiklerinde tarihçilerin "mürit değil, antikacı" olduğunu yazmıştı. Öte yandan Profesör Allen ise Stewart'ın çalışma­ sının sadece Neo-Kantçı Natorp'un bir adaptasyonu olmadığını ama ayrıca Stewart'ın "Platon'un sadece Kant'ı değil ama Bergson'u, Pragmatistleri ve çağdaş psikolojinin bü­ yük bir kısmını da öncelediğini tahayyül ettiğini" belirtiyor.12 Kaçınılması gereken şey tarihsel ya da felsefi bir yaklaşım değil ama Dies'in "tarihin yerini gasp eden felsefe" dediği şeydir. Tarihçi ya da akademisyen ele aldığı kişiye "ölü bir anatomi nesnesi" ola­ rak yaklaşmak bir yana, tercih ettiği metodu tam da bu kişiyi hayata döndürmek, onu kendi çağdaşı olan dünyada, kendi düşüncesinin gelişip, çiçek açtığı toprakta hareket eden, konuşan ve eylemde bulunan bütünlüklü bir adam olarak görmek için sürdürür. Bunu, Platon'a olan ilgisi daha ziyade bu antik düşünürün bir bütün olarak felsefenin gelişimine ne gibi bir katkı yaptığını keşfetmeye yönelik olan ve haklı olarak diyalogla­ rın bitip tükenmez zenginlikleri arasında kendisine en çok hitap eden şeyleri seçen ve özel bir içgörüyle yorumlayabilen felsefecinin katkısını küçümsemeden de yapabilir. İki yaklaşım birbirinden farklıdır ve öyle de kalmalıdır ama aralarında bir husumet değil, tamamlayıcılık söz konusudur ve birbirilerine yararlı bir denetime tabi tutarlar.13 Bir tarihçi olarak "Platon'un çıkış noktasının tarihsel olarak koşullandırılmış" oldu­ ğu konusunda Profesör Dodds'la hemfikir olmaktan ve bundan önceki ciltlerde başla­ dığım hikayemi Platon'u "Aydınlanma'nın çocuğu", "Chramides'in yeğeni ve Critias'ın akrabası, Sokrates'in genç adamlarından kalır yanı olmayan biri" (Dodds, Gks and Irat. 208) diye takdim ederek sürdürmekten memnuniyet duyuyorum. Diyaloglarındaki ka12

13

Stewart, P. 's Doctrine of Ideas 1 29, tarihsel ve felsefi yaklaşımlar üzerine yapılan sağlam bir tartışmada Dies tarafından alıntılanmıştır, Autor de P. 352 ve devamı; D.]. Allan, Stenzel'in PMD'sinin giriş yazısı, xxiv, dn. ı. Bu konuyu, özellikle de ikinci vurguyu, Lectures in Memory of Louise Taft Se mp le da (s. 22960) yayınlanan Cincinnati derslerinde işlemiştim. Ayrıca krş., The Unwritıen Phil. s. xiv'te Cornford'dan yapılan alıntı. Stenzel'in (PMD 40) bazı açıklamaları da bu konuyla alakalıdır: "idealar teorisi gibi bu denli karmaşık bir yapı mecburen çeşitli yorumlara açık kalmalıdır zira kesinlikle, felsefecinin ancak gelişimleri esnasında tam olarak bilincine varabileceği bazı güçler ihtiva etmektedir. Ayının ve analiz üzerine kurulu çağdaş konseptlerin yardımıyla daha önceki bir zamana ait bilinçdışı bir sentezi betimlemeyi deneyen herkes bunun bir seçki yap­ mak, antik düşünürün nazarında aslında birbirinden ayrılamayacak olan şeyi ayırmak demek olduğunu hissetmelidir." (Çev., D . j . Allan, Almanca'da bulunmayan bir kelime çıkarılmıştır.) '

19

YUNAN FELSEFE TARİHİ-iV

rakterler arasında bizzat Charmides ve Critias, Sofist Protagoras, Gorgias ve Hippias ve bunların yanı sıra Sokrates'in gençliğinde tanışmış da olabileceği saygın Parmenides figürü de vardır. Ama Aydınlanmanın çocuğu denilen şey en dar anlamıyla ele alınmalı­ dır: o bunun bir parçası değildi. Critias ve Charmides, Sokrates ve büyük Sofistler daha önceki bir kuşağa dahildi. Sokrates Perikles dönemi [Periclean] Atinasında yaşamış ve kırklı yaşlarında Mora Savaşı'nda savaşmıştı. Platon doğduğunda Perikles hayatta değil­ di ve olgunluk yıllarında Platon farklı bir entelektüel mizaca sahip bir Atina'da yazan bir savaş-sonrası figürüydü. Sofist dönemin devlerini kendi sahnesine çıkardığında onları ölüler diyarından çağınyordu.14 Tarihsel sahneden hareketle böyle bir başlangıç yaptığım için, G. C. Field'in (P. and Contemps. I) tarihe çok fazla ilgi gösterip, onun felsefenin ne kadar büyük bir kısmı­ nın bütün çağlarda aynı olan gerçeklikler üzerine düşünmekten ortaya çıktığını unut­ ma eğilimine karşı yaptığı uyarıyı tekrar etmeye gerek kalmadığını ümit ediyorum. Diyalogların kendisi bu tip bir hatayı olanaksız kılıyor. Bu kitap temel olarak diyalogla­ rın betimlenmesi ve tartışılmasına adanacaktır.

14

Ayrıca bkz., YFT lII, Kabalcı Yay., İst. 2021.

20

il

PLATON 'UN HAYATI VE FELSEFİ ETKİLEN İMLER

(I ) H AYAT I

(a) Kayn aklar 1 5

Eğer Platon'un Yedinci Mektup'u gerçekse (bu soru yazıları arasında münasip bir yerde tartışılacaktır) onun zamanında yaşamış bir yazara nazaran, Platon'un gelişimi­ nin ana hatlarım çizen ve tarihi bir epizotta, yani dördüncü yüzyıl Syrakusa politikası­ nın şiddetli gidişatında onun rolüne odaklanan otobiyografik bir belgeye sahip olmak gibi benzersiz bir konuma sahibiz. Eğer kendisi yazmadıysa bile bu mektubun tarihsel değeri hemen hiç azalmayacaktır zira gerçekliğinden şüphe edenler bunun Platon'un ölümünden önce ya da kısa süre sonra yakın öğrencilerinden biri tarafından yazılmış olması gerektiği konusunda hemfikirdir. Böyle bir kaynak son derece değerlidir, hatta başlıca amacının Platon'un eylemlerini ve bunların ardında yatan nedenleri haklı çıkar­ mak olduğu olasılığına açık kapı bırakmaktadır. Kendi yazılarında Platon kendini ödün vermez bir tavırla görüş alam dışında tutar ve yazılan onun hayatına dair hiçbir şey açık etmez ya da çok az şey açık ederler. Platon asla kendi ağzından yazmaz16 ve kendisinden sadece her ikisi de Sokrates'le yakından alakalı olmak üzere iki kez, birinde bize mahkemede hazır bulunduğu söylemek, di­ ğerinde ise son saatlerinde Sokrates'in yanında olan arkadaş grubunda neden olma­ dığını açıklamak için bahseder. Aristoteles, Speusippus, Xenocrates, Opus'lu Philip, Hermodorus ve Erastus da dahil olmak üzere bazı arkadaşları onun hakkında yazmış ama ortaya çıkan eserler biyografiden çok kaside biçimine bürünmüştü ve daha o za­ mandan efsaneyle gerçek birbirine karıştırılıyordu. Platon'un Akademi' si gibi dinsel te15

16

Kaynaklara ilişkin eksiksiz bir döküm Leisegang tarafından sunulmuştur, RE 2342-7. aynca bkz., "Testt. Platonica", P. 's Ungeschr. Lehre (ayrı olarak basılmıştır) s. 446. Bu durum bana asla herhangi bir özel açıklama gerektiriyormuş gibi gelmedi, ama Ludwig Edelstein gibi bunun diyalog formunda yazmanın doğurduğu en kafa karıştırıcı sorunlardan biri olduğunu düşünenler varsa, Edelstein'ın "Platonic Anonymity" başlıklı makalesinde, hep­ si de şöyle ya da böyle spekülatif olan birtakım olası nedenler bulunabilir.

21

YUNAN FELSEFE TARİHİ-iV

melli okullarda kurucuyu ululamak geleneksel bir eğilimdi ve Platon'un kendi yeğeni Speusippus'un bile Pisagorcu soyunun izini, tanrı Apollo'yu Platon'un babası olarak gösterecek kadar gerilere sürdüğü kabul edilir.17 Ayrıca Aristoteles, Clearchus (bir "ka­ side"), Dicaearchus ve Aristoxenus'un öğrencileri tarafından yazılmış yaşamöyküleri ol­ duğunu duyuyoruz. Platon ayrıca Orta Komedi şairleri için gözde bir hedef tahtasıydı, elimizde bu şairlerden kalma bazı satirik alıntılar var. Bütün bu erken dönem yazılar kaybolmuş durumda ve günümüze kadar gelen en erken yaşamöyküsü MS ikinci yüzyılda, ele aldığı kişiyi tipik bir kahraman figürüne dönüştürme konusunda kendinden önceki kasidecileri takip eden Apuleius tarafından yazılmıştır. Bundan kısa süre sonra Diogenes Laertius'un Seçkin Felsefecilerin Hayat ve Görüşleri adlı eserinde Platon'a adanmış olan kitap geliyor ve son olarak da altıncı yüz­ yılda Neoplatonik yorumcu Olympiodorus ve doğaüstü ögeleri daha da uç noktaya taşıyan anonim bir yazar tarafından kaleme alınmış yaşamöyküleri vardır. Bunlar ara­ sında en değerli olan, bir biyograf olarak eleştirel standartları bizim bugünkü beklenti­ lerimize uymasa da yararlandığı kaynakları -ki bunlar arasında Platon ve Aristoteles'in bazı çağdaşları da vardır- teferruatlı bir biçimde göstermesiyle olağandışı bir çizgide duran Diogenes'tir. Diogenes Platon'un ilahi doğumuna dair hikayeyi aktarmak için Speusippus ve Clearchus'tan alıntı yapabiliyor, evet, ama Platon'un Sokrates'in infazın­ dan sonra Euclides'le birlikte kalmak için Megara'ya çekilişinin Hermodorus tarafından doğrulandığı bilgisini de ona borçluyuz. Platon üzerine yazanların hepsi ona methiyeler düzmüyordu. Apuleius'un yakın bir çağdaşı olan Athenaeus'un hazırladığı antolojide Platon'u kibir, açgözlülük, fikir hırsızlığı, kıskançlık, affedilmez hatalar yapmak, tutarsızlık, yalancılık ve tiranlara yaltaklanmak gibi şeylerle suçlamakta hiç tereddüt etmeyen bir geleneğin varoldu­ ğuna dair bariz izler mevcut. Athenaeus bu suçlamalar için Crates'in takipçisi olarak tanımlanan ama muhtemelen Athenaeaus'tan bir yüzyılı biraz aşkın bir süre önce yaşamış olan Herodicus diye birinden ve bizi MÖ dördüncü yüzyıla götüren tarihçi Theopompus'tan alıntı yapıyor.18 Platon 'un Ohulu 'na Karşı başlıklı bir eser kaleme almış D.L. 3.2. (Burada sunulmayan diğer referanslar için bkz., Leisenang, Le. ) Pisagorcu soyu için bkz. YFT I, Kabalcı Yay. , İst. 201 1 . (Okulunu kurarken Platon'un da aklında muhtemelen mo­ del olarak Pisagorcu toplum modeli vardı: Field, P. and Contemps. 34.) Field (o.c. 2) ilk bilimsel tarihçileri yetiştiren Yunanların tarihsel metotları kişisel biyografilere uygulamaya dair hiçbir şey bilmedikleri ya da çok az şey bildikleri yönündeki tuhaf gerçeğe ilişkin yorumda bulun­ maktadır. 18 Oldukça acımasız ve absürt olan bu saldırılara büyük ölçüde Athenaeus, 5 . 2 1 5 c ve devamı ve II.506 a ve devamında yer veriliyor. 'HQOÔLKOÇ 6 KQaTtjTnoç için bkz. 2 1 5-5; 8 E6noµnoç f.v '[(�J ı