Tarih-i Kebir (Tevarih-i Enbiya ve Mülük
 9789751624741

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

TARiH-İ KEBİR (Tevarih-i Enbiya ve Müluk)

CA'FERİ

b.

MUHAMMED el-HÜSEYNİ

TÜRK TARİH KURUMU

Hocam Pref. Dr. Ati Sevim,e ithof. ..

T ARIH-1 KEBiR A

A



A

(Tevarih-i Enbiya ve Mülftk) -Tercüme ve Tıpkıbasım-

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YK Ü SEK KURUMU T Ü RK T AR İ H KURU M U YAYINLARI III-2. Dizi - aS yı : 13

T ARIH-1 KEBiR A

A



A

(Tevarih-i Enbiya ve Müluk) -Tercüme ve Tıpkıbasım-

CA'FERİ

b.

MUHAMMED el-HÜSEYNİ Farsçadan Çeviren İSMAİLAKA

TÜRK TARİH KURUMU BASIMEVİ ANKARA 2011

-

Ca'feri b. Muhammed el-Hüseyni

Tann-i Kebir : tevanh-i enbiya ve mülUk

tercüme ve

tıpkıbasım /

Ca'feri b. Muhammed el-Hüseyni; Farsçadan çev. !smail Aka. -Ankara: :

Türk Tarih Kurumu, 2011. xvii, 163 s., s. 278b-342a; 24 cm. - (AKDTYK Türk Tarih Kunımu yayınlan ; ffi-2. Dizi-Sa. 13 ). Bibliyografya ve indeks var. ISBN 978 - 975

-

16 - 2474

-1

1. !slam Tarih. I. E.a. II. E.a.: Tevarih-i enbiya ve mülı1k. IIl Aka, İsmail. IV. Öizi. 950.2

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun 10.02.2010 tarih ve 605/33 sayılı; 13.07 .20 1 1 tarih ve 641/11 sayılı Yönetim Kurulu kararları gereği 3 .000 adet basılmıştır.

Raportör: Prof. Dr. Kazım Yaşar Kopraman

ISBN: 978 - 975 - 16 - 2474 - 1

Türk Tarih Kurunıu Basıınevi

Akhun Caddesi No: 1

Sincan Organize Sanayi Bölgesi Tel: (0312) 267 16 11

/ ANKARA

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

XIII

YAZAR VE ESERE DAİ R .................................................................. XV METNİN ÇEV İRİSİ. 1 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ordu Alayının Yedi Yıllık Sefere Çıkması, Azerbaycan, Suriye ve Rum (Anadolu) Üzerine Yürümesinin Zikri Ömer Şeyh'in Oğlu İskender'in Moğol Tarafina Gitmesinin Zikri

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . .

Büyük Emir'in Gürcistan'a Yönelmesinin Zikri Ömer Şeyh Oğlu Pir Muhammed ve Kardeşi Rüstem'in lrak'a Gitmelerinin Zikri Şeyh Barak'ın Oğlu Şirvan ve Öldürülmesi Hikayesi

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . .

.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Büyük Emir'in Gürcistan'a Yönelmesi, Gürgin ve Gürcü Canı bek ile Savaşmasının Zikri . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ordunun Sivas Tarafına Dönmesi Sivas'ın Fethi

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ablistan (Elbistan)'a Asker Gönderilmesinin Zikri Malatya'nın Ele Geçirilmesinin Zikri

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

7 9

1O

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sultan Ahmed ve Kara Yusuf Olayının Zikri

1 4 6

1O 11 12 13 13 14

. . Büyük Emir'in Suriye Tarafına Yönelmesinin Zikri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 4 Ordunun Ayıntab Yöresine Gitmesi . . 15 Büyük Emir'in Suriye'ye Yönelmesinin Sebepleri

. . . . . . . . . . . . . .

. . . . .

. . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Büyük Emir'in Haleb'e Gitmesi ve Haleb'i Ele Geçirmesinin Zikri Hama Kalesi'nin Ele Geçirilmesi ve Humus'un Fethinin Zikri Ordunun Dımaşk Üzerine Yönelmesinin Zikri

. . . . . .

.

. . . . . . .

. . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

15 18 19

İÇİNDEKİLER

VI

Ferec'in Büyük Emir'i Öldürmek için Fedailer Göndermesi ve Fedailerin Öldürülmesinin Zikri

........................ . ......... . .. . . . . . .. . ........

Büyük Emir'in Dımaşk'a Hareketinin Zikri

............................................

Büyük Emir'in Mısır Sultanı ile Savaşması ve Galip Gelmesinin Zikri

..................................................................................

Dımaşk'ın Ele Geçirilmesinin Zikri

.......................... . ..............................

Eınirzade Emiranşah, Emirzade Şahruh ve Süleyman Şah'ın Ken'an'a Gönderilmesi

........................................................................

Büyük Emir'in Mardin'e Yürümesi'nin Zikri Ordunun Bağdad ve Gürcistan Üzerine Gitmesi

.........................................

ve Alıncak'ın Fethi

................

.

..............................................................

Ordunun Darusselam Bağdad'a Yürümesinin Zikri Biiyük Emir'in Azerbaycan'a Yönelmesinin Zikri

....... ........................

..................................

Büyük Emir'in Rum (Anadolu) Tarafına Yönelmesinin Zikri ( >rduııun Kayseri ve Ankara Üzerine Yürümesi

................

....................................

Biiyiik Emir'in Yıldırım ile Savaşının Zikri

........ .....................................

Biiyiik Emir'in Yıldırım ile Savaşı ve Galip Gelmesinin Zikri

................

20 20 21 2l 22 24 24 24

26

27 28 29 3l

Eıııirdı.deler ve Beglerin Anadolu Şehirlerine ( iönderilmelerinin Zikri ( >rdu Alayının İzmir'e Yönelmesinin Sebebi

32 35 Eğ"irdir Kalesinin Ele Geçirilmesinin Zikri . 36 Kara Tatarlar ve Onlann Durumunun Zikri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 7 Ol kelerin Oğullara Verilmesinin Zikri . 39 İ lkylekan'ın mar Edilmesinin Zikri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 40 İskcnder Şeyhi Olayının Zikri 42 .......... ................................. . ....................... . . .

..........................................

..................................

.

.

.

. .

. .

. . . .

.

.

. .

..........

...

.

. .. .

................................ ......... . .........

........ . . .......................................................

( )rdu Alayının İskender'in Üzerine, Çelav Tarafına Yönelmesinin Zikri

44 47 . 48 48

........................................................................ . . ....

Halil Sultan ve Şad Mülk'ün Zikri Büyük Emir' in Otrar'da Ölümünün Zikri

..........................................................

Büyük Emir' in Vasiyeti

.................................. ...........

................... .........................................................

İÇİNDEKİLER

VII

Sultan Hüseyin'in Muhalefeti Emirzade Ömer ve Cihanşah-ı Cakü Olayı Ömer Şeyh Oğlu Pir Muhammed'in Zikri

50 53 53 53 53 54 54 54 55 55

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ömer Şeyh Oğlu Rüstem'in Zikri Ömer Şeyh Oğlu İskender

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Gıyaseddin Barlas Oğlu İdiku

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Celayirli Sultan Ahmed'in Zikri Sebzvarlı Sultan Ali'nin Zikri

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Toga Temür Han Oğlu Pirek Padişah'ın Zikri

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Hezargeri Seyyidlerinin Zikri Pir Muhammed, İskender ile Rüstem'in, Ebubekir ile Savaşmak Üzere Hareket Etmeleri ve Bozguna Uğramaları

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Halil Sultan'ın Sultan Hüseyin'i Emirzade Cihangir'in Oğlu Pir Muhammed ile Savaşmak Üzere Göndermesinin Zikri

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ebubekir'in Isfahan'a Gelmesi

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Halil Sultan'ın Cihangir Oğlu Pir Muhammed ile Savaşının Zikri Halil'in Ordusunun Buhara'ya Yürümesinin Zikri Pir Ali Taz'ın Hisar-ı Şadman'a Gelmesi Iraklıların Ayaklanması

. . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Cihangir Oğlu Pir Muhammed'in Pir Ali Taz Tarafi.ndan Öldürülmesi

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kaydu'nın Pir Ali Taz ile Savaşması.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kaydu'nun Bedehşan Tarafına Yürümesinin Zikri

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

55

55 56 57 58 58 58 58 59 59

Halil Sultan'ın Hudaydad Hüseyni'nin Oğlu ile Savaşmak Üzere Endican'a Yürümesinin Zikri

60

Pirek Padişah, Said Hoca ve Abdüssamed'in Ayaklanmalarının Zikri

60

Pirek Padişah'ın Cani Kurbaniler ile Astarabad'a Dönmesinin Zikri

60

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

İÇİNDEKİLER

VIII

Sulduz Mahmud ve Cani Kurbanilerin Damgan Tarafına Gitmelerinin Zikri 61 Hezargeri Seyyidlerinin Damgan' a Gelmeleri 61 Mirza Şahruh'un Pirek Padişah ile Savaşmak Üzere Gelmesi ve Astarabad'ı Ele Geçirmesi ... .. . .. . . 61 Emirzade Ömcr'in Ayaklanması ve Öldürülmesinin Zikri 62 Rüstem ve İskcndcr'in Şiraz'ı Kuşatmak İçin Gitmelerinin Zikri . . 63 Pir Muhammed'in Rüstem ile Savaşmak Üzere Ordu Derlemesi ve Galip Gelmesi 63 Isfahan'da Veba Salgınının Zikri . . . 63 Kara Yusuf'un Ebubekir ile Savaşı ve Emirzade Emiranşah'ın Öldürülmesi . . .. ...... . .. . . ... .. 64 Ebubekir'in İdiku'nun Oğulları ile Savaşmasının Zikri . . . . 64 İdiku Oğlu Üveys'in Ebubekir ile Savaşmak Üzere Gelmesi ve (Ebubekir'i) Öldürmesi 65 Ömer Şeyh Oğlu Pir Muhammed'in Huzistan Tarafına Giderek O Bölgeyi Ele Geçirmesinin Zikri . 65 Şeyh Nureddin ve Hudaydad Hüseyni'nin İşbirliğinin Zikri 65 Ömer Şeyh Oğlu Pir Muhammed'in Kirman'a Yönelmesi ve Öldürülmesinin Zikri . 66 Ömer Şeyh Oğlu İskender'in Saltanatının Zikri 67 Isfahanlıların Ayaklanması ve Şeyh İbrahim-i Lunbani'nin Oğlu Selman 67 İskender'in Mu'tasım ile Savaşı ve (Mu'tasım'ın) Öldürülmesi . . . 68 Yezd'in Ele Geçirilmesinin Zikri 69 Halil Sultan'ın Hapsedilmesi 69 . '. h r ' e Y..one1 mesının z·k ı n ................................... 70 Ş a hruh' un M'averaunne Cete'nin Gelişi, Hudaydad'ı Öldürmeleri ve Halil Sultan'ın Kurtarılmasının Zikri 70 lsfahan'ın Ele Geçirilmesi ve Rüstem'in Bozguna Uğramasının Zikri . 71 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . ...... . . . . . . . . . .

. .

.

. . . .

. . . . . . . .

.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .

. . . . . . .

.

.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . .. . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. .

. . .

.

. .

. .

.

. . . . .. . . .

.

. . . . . . . . .

.

. . . . . .

. .

. . . . .

.

.

.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . .. . . .. . . . . . . . ... . . . . . .

. .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. .

. . .

. . . .

. . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . .

.

.

.

.

. . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ...... . . . . .

. . .

ıx

İÇİNDEKİLER

İskender'in Sircan ve Kirman Şehrine Yönelmesinin Zikri Şahruh'un Fars ve Irak Tarafına Yürümesi Şiraz İleri Gelenlerinin Ayaklanması ve Öldürülmelerinin Zikri Şahruh'un Ordusunun Isfahan Önlerine Gelmesinin Zikri Muhammed-i Saruk'un İskender'den Aynlması, Pir Ali'yi Yakalayarak Şahruh'a Göndermesinin Zikri Eberklıh'un Ele Geçirilmesinin Zikri Yezd'in Ele Geçirilmesi ve Turmuş'un Boyun Eğmesinin (İl Olması) Zikri Şeyh Muhammed-i Saruk'un Ayaklanmasının Zikri lsfahan'ın Ele Geçirilmesi ve İskender'in Hapsedilmesinin Zikri Şahruh'un Şiraz'a Yönelmesinin Zikri Herat'ta Kale İnşa Edilmesi İbrahim Sultan'ın Baykara ile Vuruşması, (Emirzade İbrahim Sultan'ın Yenilerek) Eberklıh'a Gitmesi ve (Baykara'nın) Şiraz'ı Ele Geçirmesinin Zikri İskender'in Öldürülmesi ve Şahruh'un Ordusunun Şiraz'a Gelmesinin Zikri Şahruh'un İkinci Defa lrak'a Gelmesi, Baykara'yı Hapsetmesi ve Şiraz'ı Ele Geçirmesinin Zikri Ordunun Emir Gıyaseddin Alike, Emir Hasan Sufi, Emir Yusuf-i Celil, Emir Fazıl ve Beglerle Kirman Şehrine Gitmesinin Zikri Bu Yıl Çeşitli Ülkelerde Meydana Gelen Olayların Zikri Şahruh'un Kandahar Tarafına Yönelmesi, Kaydu ve Baykara'nın Hapsedilmesinin Zikri Ordunun Azerbaycan'a Yürümesinin Zikri Bayezid Kalesi'nin Ele Geçirilmesinin Zikri Adilcevaz Kalesi 'nin Ele Geçirilmesinin Zikri Ordunun Şuşter Tarafına Gitmesinin Zikri Şahruh'un Semerkand'a Gitmesinin Zikri

....................

............................................

............

........ . . . . ... . ...

............ . ..........................

.. . . . . . . ..... ... . . . ........ . .. . . . ......... . .. . . . . . . . . .

................................. ............. . ..................... . .... . .........

.......... . ..... . . . . . . . . . . . . . .

. . . ..... . . .

. . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . .. . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . .... . .... . .. . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . .. . ................ . . . . . . . . . . .

. . .... . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . .. . .... . .... . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . .. . ...... . . . ...... . . . . ......... . . . . ... . ....... ........ . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . .. . ..

.................. ....... . ...........

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.......................

.........................................................................

................... . ............. . .. . . ..... .

. . .... . . . ..................... . . ...........

................................... . ....

.. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . ... . .. . .... . . . .. . ... . . .

.. . ....... . . . ....... ................ . ........

72 74 75 76 76 77 77 77 77 78 79

79 80 80

82 83 83 84 86 86 88 90

x

İÇİNDEKİLER

Ordunun İkinci Defa Azerbaycan'a Gitmesinin Zikri 91 (Mirza) İskender ile (Mirza) Ebu Said Arasında Meydana Gelen Savaşın Zikri 93 Şahruh'un Üçüncü Defa Azerbaycan'a Yürümesinin Zikri 95 Kaplan Kalesi'nin Ele Geçirilmesinin Zikri 97 Van Kalesi'nin Ele Geçirilmesinin Zikri 98 Ordunun İskender'in Ardınca Gitmesi . . . 1 00 Kaplan Kalesi'nin Ele Geçirilmesinin Zikri 1O1 İskender ile Kara Osman'ın Savaşı ve Kara Osman'ın Ölümü 1 02 Alıncak Hikayesinin Sonu ve Banş . . . ... . . . . . . . . . 1 04 Ordunun Şirvan'a Yürümesinin Zikri .. . . 1 06 Şirvan Ordusunun Gece Baskını . .. .. . . 1 06 Padişah Seyfeddin ve Kardeşi Turanşah'ın Zikri 1 09 Padişah Seyfeddin'in Herat'a Gitmesinin Zikri 1 1O İskender'in Rum (Anadolu) Tarafından Azerbaycan'a Dönmesinin Zikri . 111 İskender'in Cihanşah ile Savaşmasının Zikri . 1 12 Cihanşah'ın Alıncak'a Gelmesinin Zikri 1 13 Etraf Haberleri, Dımaşk ve Yöresi, Rum'a (Anadolu) Kadar Fırat ve Dicle Irmağı Kıyısı ve Bağdad ile İlgili Haberlerin Zikri 1 14 ............................

..............................................................................

....................

............................................

.................................................

.....

.......................

..................

..........................................

............

...

.

.... . . .

......

. . . . ..... . . . . .

. .

.. . . . .. . . .

....

.... . . . . . .

.. .

..... ......... ............. . . . . . . ..... ..

.

. ... . . ...............

....... . ..... . ..

..................................

.................................. . .

................. .............................................................

.................. . ............

........

...............................................

.................................................................................

Ayşe Sultan ile Sultan Mes'ud b. Suyurgatmış'ın Evlenmesinin Zikri Emir Yusuf'un Hakimiyeti, Onun Emir Çakmak'a Karşı Harekete Geçmesi ve Çakmak'ın Onu Tahttan İndirerek Kendisinin Tahta Oturması ve Çakmak'ın Saltanatının Zikri Emir Korkmaz'ın Mısır'a Gelmesi, Melik Zahir'e Karşı Muhalefeti ve Hapsedilmesinin Zikri Sudun Muhammedi'nin Mekke'ye Gitmesi ve Mescid el-Haram, Mescid-i Medine, Mescid-i Aksa ve (Mescid-i) Halil'in Onarılmasının Zikri . .

.............................................................................

..........

.......................................

....

.............

..........................

1 15

1 17 1 18

1 20

İÇİNDEKİLER

XI

Çeşitli Yöreler ile İlgili Haberlerin Zikri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 2 1 Rum (Anadolu) Sultanı Yıldırım Bayezid'in Torunu Murad Beg'in Frenkler ile Savaşı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 22 Macaristan Hristiyanlarının Murad Beg ile Savaşı ve Müslümanların Galip Gelmesinin Zikri . 1 22 Kara Yusuf'un Oğlu Emir Cihanşah'ın Gürcistan Tarafına Gitmesi ve Bu Ülkeyi Ele Geçirmesinin Zikri 1 24 Mu'şaşa'a ve Onun Cezayir (Adalar) ve Huveyze'de Ayaklanmasının Zikri . . 1 25 Kara Yusuf Oğlu İsfend'in Gelişi ve Mu'şaşa'a'nın Bozguna Uğran1asının Zikri 1 26 Emir Keyumers'in Ayaklanması, Yusuf Hoca ile Savaşı ve Emir Abdulali'nin Öldürülmesinin Zikri 127 Keyumers'in Ayaklanmasından Dolayı Şahruh'un Ordusunun Firuzkuh Tarafına Gitmesinin Zikri 1 28 Sultan Muhammed Bahadır'ın Saltanatının Başlamasının Zikri 1 30 Şehzade (Sultan Muhammed'in) Hacı Hüseyin-i (Tarumi) ile Savaşı, Galip Gelmesi, Hacı Hüseyin'in Öldürülmesi, Hemedan ve Gaverud'un Ele Geçirilmesinin Zikri 131 Hacı Hüseyin ile Savaş ve Onun Öldürülmesinin Zikri . 131 (Sultan Muhammed'in) Askerlerinin Keyumers ile Savaşmasının Zikri 1 33 Isfahan İleri Gelenlerinin Şehzade Sultan Muhammed'in Yanına Sığınmalarının Zikri 1 34 Şehzade Sultan Muhammed Bahadır'ın -saltanatı ebedi olsunOrdu Alayının lsfahan'a Gelmesinin Zikri . 1 35 Şahruh ve Şehzade (Sultan Muhammed) Arasında Ayrılığın (Vahşet) Başlamasının Zikri . . 1 37 Şahruh'un Irak Tarafına Yönelmesinin Zikri . . . 1 38 Şehzade (Sultan Muhammed)'in -Allah saltanatını daim etsinFars'a Gitmesi ve Şiraz'ı Kuşatmasının Zikri 1 38 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . .

. . . . .

. . . . . . . .

. . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

İÇİNDEKİLER

XII

Hazret-i Hakan (Şahruh)'ın Irak Tarafına Gelmesinin Zikri BİBLİYOGRAFYA DİZİN

. . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

TIPKIBASIM

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

141 1 43 1 49 1 65

ÖNSÖZ Vaktiyle, Timurlular devri tarihi ile ilgili Doktora tezi çalışmalarına başladığımda, Walter Hinz'in Timuriler Tarihi Hakkında Memba Tetki­ ki (çev. Mehmet Altay Köymen, Belleten ( 1 942), VI / 2 1 -22, 85 - 1 20) başlığını taşıyan makalesinin eki olarak verilen Wilhelm Barthold'un Novy istocnik po istorii Timuridov (Timuriler Tarihi Hakkında Yeni Bir Menba) adlı yazısında tanıtılan bir kaynak dikkatimi çekmişti. Özellikle Timur'un ölümünden sonraki Şahruh devri hakkında verdiği bilgiler bakımından önemli bir kaynak olan Ca'feri b. Muhammed el­ Hüseyni'nin Tarih-i Kebir adını taşıyan ve yegane nüshası St. Peters­ burg'da bulunan (kütüphane fihristinde: Teuarih-i Enbiya ve Mü!Uk) eserin, o zamanlar Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında kültürel ilişkilerin yok denecek kadar az olmasından dolayı mikrofilmini elde etme imkanım olmamıştı. 1 968 yılında araştırmalarda bulunmak üzere İran'a gidince, Tahran Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Abbas Zeryab-ı Hoyi ( 1 9 1 8- 1 994)'nin 1 960 yılında Almanya'da (Mainz) eser hakkında Doktora tezi hazırladığı ve eserin mikrofilminin hocası Prof. Dr. Hans Robert Roemer ( 1 9 1 5- 1 997) (Orientalisches Seminar Freiburg)'de bulunduğunu öğrenmiştim. Biraz umutsuz olarak, fakat yine de denemeye değer düşüncesi ile Profesör Roemer'e yazdığım mektup cevapsız kalmadı. Çok kısa bir süre sonra yazdığı cevabi mektubunda Prof. Roemer, eserin mikrofilminin Enstitüde bulunduğunu, ancak ilgilinin o sırada Beyrut'ta olup, 6 ay son­ ra döneceğini, ilgilinin dönmesinden sonra mikrofilmi göndereceğini yazıyordu. Bu durumda ben eserden artık ümidi kesmiş iken, gerçekten de söylenilen zamanda, bir gün eserin mikrofilmine kavuştum. Mikrofilm ile ilgili gönderdiği mektupta Profesör Roemer, Profesör Abbas Zeryab-ı

XIV

ÖNSÖZ

Hoyi'nin eseri neşredeceğini, bu yüzden benim kendisi ile görüşmemi de yazıyordu. Gerçekten de Profesör A. Zeryab-ı Hoyi ile zaman zaman yaptığı­ mız görüşmelerde o, eseri ileride neşredeceğini ifade etmekle birlikte, eserin neşri hiçbir zaman gerçekleşmedi. Bu iki mükemmel İnsan ve ali­ min ölümü üzerinden yıllar geçti. Her ikisini de burada saygı ile anıyo­ rum. Bu arada çalışmalarım sırasında zaman zaman kullandığım bu kaynağı Türkçeye çevirmenin yararlı olacağını düşündüm. Eser tek nüs­ ha olduğundan çevirinin sonunda metnin fotokopisini de vermeyi uygun buldum. Çeviri yapılır iken önemli görülen bir iki tanesi dışında şiirler çev­ rilmemiştir. Metinde yer yer görülen İstinsah hatalarına ise dipnotlarda işaret edilmiştir. Felix Tauer, Timurlular Devrinde Tarihçilik (çev. Ahmet Ateş, Bel­ leten ( 1 965), XXIX/ 1 1 3, 49-69) adlı makalesinin sonunda, "bilhassa son otuz senede bu kaynakların oldukça büyük miktarının basılmış veya ter­ cüme edilmiş olduğunu müşahede etmek memnuniyet verici bir vakıadır (bk. H. R. Roemer, Neuere VeröfTentlichungen zur Geschichte Timurs und seiner Nachfolger, CAJ, il, 2 1 9 - 232), fakat hala tetkike veya neşre layık olan diğerleri durmaktadır. Bunların bu görevi üzerine alacak kim­ seleri çabucak bulacağını ümit edelim" temennisinde bulunmuştu. Onun bu ümit ve temennisi artık büyük ölçüde gerçekleşmiş ve Timurlular devri ile ilgili kaynakların çoğu son yıllarda yayımlanmış bulunmaktadır. Ca'feri'nin eserinin çevirisi ve faksimile olarak neşri ile bu temenniye bir katkıda bulunduğumdan dolayı mutluyum. Sözlerime son verirken, çeviri metnini bilgisayarda yazan Arş. Gör. Mustafa Alican ile gerekli düzenlemeleri yapan ve Dizini hazırlayan Yrd. Doç. Dr. Musa Şamil Yüksel'e yardımlarından dolayı teşekkür ederim. Prof. Dr. İsmail AKA

GİRİŞ YAZAR VE ESERE DAİR

Çevirisini yaptığımız Ca'feri b. Muhammed el-Hüseyni l 'nin Tarih-i Kebir adı ile bilinen eseri, Petersburg Devlet Kütüphanesi'nde (Pers. Nov.

Serija 20 1 , eski kataloğa göre III, 2- 1 O) bulunmakta olup, katalogda Teuarih-i Enbiya ve Müluk adı ile kaydedilmiştir. Eser ilk defa 1 936 yılında V. V. Bartol'd'un terekesi arasında bulunan yazı ile ilim alemine tanıtıl­ mış2, onun bu makalesi W. Hinz tarafından aynı yıl içinde Almanca'ya3, Almanca'dan ise Mehmet Altay Köymen tarafından Türkçe'ye çevrilmiş­ tir4. Bartol'd'dan başka H. R. Roemcr5, J. Aubin6, lvanov7, Storcy8 ve İrec-i Afşar9'ın da yazar ve eserleri üzerinde durduk.lan görülmektedir. Bütün bunlardan anlaşıldığına göre, müellifin Tarih-i Kebir'den başka biri ı

Yazar, eserinde adını bu şekilde vermektedir (312 b). Novy istocnik po istorii Tımuridov, Zapiski Instituta Vostokovedenija Akademii Nauk, Leningrad 1 936, V, 5-42. 3 "Quellenstudien zur Geschichte der Timuriden", ,ZDMG ( 1 936), 90/2, 357-398. 4 "Timuriler Tarihi Hakkında Menba Tetkiki", BeUeten ( 1 942), VI/2 1 -22, 85-120. s H. R. Roemer, Şams al-Hum. Eine Chronik vom Tode Tımurs bis zum ]ahre 1405 von Tag as-Sa/mani, Wiesbaden 1 956, 2. 6 Deuxs Sayyids de Bam au xv siecle, Wiesbaden 1956, 3 v.dv.; Muineddin Natanzi, Muntahabu't- Tevdrih-i Muini, yay.J. Aubin, Tahran 1957, s. h. 7 Concise descriptive catalogue ef the Persian manuscripts in the collection ef the A siatic Soci­ ery efRengal, Cakutta 1 924, 8. B Persian Literature, I/ 1 , 86. 9 "Mukaddime der-bare-yi Tarih-i Kebir (Çend Fas! ez-Tarih-i Kebir)", Fer­ heng-i İran ,Zemin, VI( l 336 ş.), 89 v.dv. İ . Afşar burada Evliya (58 kişi), Eimme ve Fukaha (59 kişi), Kurra (8 kişi), Müfessirin (8 kişi), Hükema-yi İslam ( 1 5 kişi), Şuara­ yi Fars (29 kişi) başlıkları altında 177 kişinin hal tercümelerini yayımlamıştır. Bu kısımda verilen en son tarih h . 836 (1432/33) olup, evliya arasında sayılan Şeyh Ö mer-i Lfır'un ölüm tarihidir. �

XVI

Gİ Rİ Ş

h. 8 1 7 ( 1 4 1 4) yılına kadar gelen olaylan nakleden Tdrih-i Vasıtf ve diğeri de h. 845 ( 1 44 1 /42) yılına kadar gelen Tarih-i Yezd10 adını taşıyan iki eseri daha bulunmaktadır. Bunlardan başka Abbas Zeryab-ı Hoyi, eser ile ilgili olarak Almanya'da Prof. Dr. H. R. Roemer'in yanında bir Doktora çalış­ ması yapmış ve burada eser ve yazarı üzerinde durduğu gibi, Timur'un ölümünden sonraki kısmını (393a v.dv.) Almanca'ya çevirmiştir' 1• Gerek tezkireler, gerekse diğer kaynaklarda yazardan söz edilmez. Kendi eserinden de pek bir bilgi edinmek mümkün olmamaktadır. Esa­ sen yukarıda adı geçen araştırmacılar, onunla ilgili kayıtları eserine daya­ narak naklettiklerinden burada tekrara gerek görmüyoruz. Yazmanın baştan ve sondan birkaç yaprağı eksik olup, eserin adı da zikredilmemektedir. Tdrih-i Kebir adı müellifin başka bir eseri olan, Tarih-i Yezd'de verilmektedir12. Yazma 24x l 6 cm. boyunda, 338 yapraktan iba­ ret olup, her sahifede 20 satır bulunmaktadır. Yazar eserini 6 bölüme ayırmıştır: 1- Dünyanın oluşumu; Adem'in yaratılışı zamanından Nuh'un zama­ nına kadar olup, yaklaşık 2.500 yıldır. 2- Fars Melikleri; Pişdadiyan, Keyaniyan, Eşkaniyan ve Sasaniyan sülaleleri. 7 1 kişi olup, 4 1 8 1 yıldır. 3- Hz. Muhammed, Hulela-yi R için hk. Dot>rft>r, Elemente, l, nr. 1 33 . Kelime ordu müfettişi anlamına gelmt>kte olup, hükümdann buyruklannı askerlere iletmek, sefer zamanı asker topla­ mak, askerin donanımını sağlamak, askere geçit töreni yaptırmak, ganimeti üleştir­ mek ve toy hazırlık.lanna yardım etmek başlıca görevleri arasında sayılmaktadır. 21 Bu tarih Cuma gününe denk gelmektedir. 22 Duğlat kabilesine mensup olup, Emir Davud'un oğludur. Timur zamanında Firuzkfıh ve Rüstemdar hakimi iken, daha sonra Miranşah'ın yanından aynlarak Şahruh'un yanına gelmiş, fakat ona karşı ayaklanarak Kelat Kalesi'ne sığınmış ve nihayet Semerkand'daki Halil Sultan'ın yanına gitmişti. 2 3 Temür Hoca, Nayman kabilesine mensup olup, babası Akbuka, Timur'un özel muhafızlanndandı. 2·f Tabesli bir aileden gelen Celfil, Timur devrinde Divan'da uzun müddet Bitikçi olarak hizmet etmiş ve bazı şehirler ele geçirildiğinde mal tespitinde görev almış (Yezdf, il, 94, 1 56, 236), lakin Timur, Yedi Yıllık Sefer sırasında 804 ( 1 40 1 /2) yılında Bağdad'dan aynlıp, Tebriz'e geldiğinde, hakkındaki bazı şikayetler üzerine azledilip tutuk.lanmış ve mal varlığına el konulup, büyük miktarda para ödemek zorunda bırakılmıştı. Bunun üzerine o intihara teşebbüs etmiş, kendisini bıçaklamakla birlikte, yarası bir süre sonra iyileşmişti. Zamanla o Divan'daki mfili işlere kanşmamak üzere bağışlanıp, Leşker-i Tazik'in başına getirilmiş, Ankara Savaşı'na katılıp (Şdmf, 1, 255; Ye::.df, ll, 304), savaştan sonra Uluborlu'da kaleden atılan bir ok isabeti ile ölmüştür (Düstı1rn'l- Vü::.era, 34 1 -42; Ye::.df, ll, 2 70, 345). Ailesi ve faaliyetleri için bk. Asarn'l- Vü::.erd, 330-334. 25 Ömer Şeyh oğlu Pir Muhammed'in Mfiliye Divanında görevli olarak ondan süz edilmektedir (Habihu's-Siyer, III, 5 7 3).

CA'FERİ b. MUHAMMED el-HÜSEYNİ

4

armağan ile geldi. Büyük Emir, Sultaniye'den geçerek, gelip Karabağ'da kondu. Burada iken Şeyh İbrahim26 huzura çıktı. O, armağan olarak 6.000 baş at getirdi. (Büyük Emir) kışı Karabağ'da geçirdi. Ömer Şeyh'in Oğlu İskender27'in Moğol Tarfına Gitmesinin Zikri

Bu yıl Hızır Hoca Oğlan öldü. Bunun üzerine oğullan Şem' -i Cihan, Pir Muhammed, Pir Ali Oğlan ve Cihan Oğlan birbirleri ile anlaşmazlığa düştüler. Henüz 1 5 yaşında olan Emirzade İskender, Barlas Tugay Buka, Barlas Türk, Bayan Temür, Pir Hacı ve Şir Mest gibi begler ile birlikte Moğollann üzerine yürüdü. Berdi Beg ve Hudaydad da ona katıldılar. Şemseddin-i Abbas (279b) , Dad Melik ve Sıddık-ı Taban, Kaşgar'a doğru yürüdüler. Sank Kamış'ı geçip, Göl Bağ ve Çıhar Tak'a dek gidip, Uc ve Aksu yörelerini !Cthederek, pek çok doyumluk ele geçirdiler. Aksu'dan Hoten'e gidip, o yöredeki bazı kaleleri fethedip, pek çok olca ele geçirdiler. Şirvan hakimi olup, 780 ( 1 378/79)-820 ( 1 4 1 7) yıllan arasında hüküm sürmüştür. Timur öldüğü sırada 2 1 y�ında olduğuna göre (Yezdf, 11, 52 1 ), 786 ( 1 384) yılında doğmuş olmalıdır. Annesi Mülk.et Aka'dır (Matla'-ı Sa'dtyn, 75 1 ). 799 ( 1 396/97) yılında Miranşah'ın kızı Bikisi Sultan ile evlendirilmiştir (Yezdf, 11, 1 3). Timur, Yedi Yıllık Sefere çıkarken onu, Endirnn ve yöresinin muhafazasına görevlendirilmişti (Yezdf, il, 1 53). Moğol Hanı Hızır Hace Oğlan'ın ölümünden sonra oğullan arasında çıkan anl�mazlıktan yarar­ lanmak isteyen İskender, Moğollar üzerine yürüyerek, K�gar yöresini yağmalayıp, Uş ve Aksu'yu ele geçirmiş, Tannı havzasında yağmalarda bulunarak, Hoten'e yönelmişti. Karangu Tag'a dek giden şehzade, o kışı K�gar'da geçirmiş ve Hoten'den derlediği iki dokuzluk kızı Suriye' de bulunan Timur'a; 9 kız ile 9 atı ise Semerkand'da bırakılmış olan ve o sırada Cete üzerine gitmiş bulunan Muhammed Sultan'a göndermişti. Lakin İsken­ der'in bu b�anlannı kıskanan Muhammed Sultan, gönderilen armağanlan kabul etmedi­ ği gibi, 1 400 yılı bahannda İskender, muhalefet etmekle suçlanarak Endican'da tutuklan­ mış, nökerleri ile birlikte Semerkand'a getirilip, yargılanarak hapsedilmiş, atabegi Bayan Timur Bigicek ve 26 nökeri öldürülmüşlerdi (Yezdi, 11, 1 59- 1 6 1). Bu sırada Suriye'de bulunan Timur, Muhammed Sultan'ı, Hülagü Han Tahtına tayin ile onu yanına çağınn­ ca (Yezdf, il, 250), Muhammed Sultan Semerkand'dan aynlarak, 1 40 1 yılı sonlannda İskender de yanında olduğu halde, Karabağ'da dedesinin katına çıkmıştı. Burada Büyük Divan'da yargılanan İskender, dayak atılmak suretiyle cezalandırılmış ve serbest bırakıl­ mıştı (Yezdf, 11, 275). O bundan sonra Kemah Kalesi'nin kuşatılmasına (Yezdf, 11, 289) ve Ankara Sav�ı'na katılmış (Şdmf, 1, 307; Yezdf, il, 305, 3 1 0) sav�tan sonra Sultan Hüseyin ve bazı beglerle birlikte Konya, Akşehir, Karahisar, Alanya ve Adalya taraflanna gönde­ rilmiştir (Tezdi, il, 32 1 ). 2fi

27

TARİH-İ KEBİR

5

O, buradan Muhammed Sultan2B'ın yanına gitmek üzere yola çıktı. Fakat korkuya kapılıp, Emir Şeyh Yasavul'u Muhammed Sultan'a gönderdikten Anadolu seferinden dönüşte Timur, Karabağ'da iken Hemedan, Nihavend, Vun"ıcerd ve Lur-i Kuçek yöresini İskender'e vermiş (Ye;;.df, il, 399), ordu Erdebil'e geldi­ ğinde o, Save, Kum ve Kişin taraflannda yaşayan Halaclardan ordu toplayıp, Rey yöre­ sindeki kardeşi Mirza Rüstem ile birleşerek, İskender Şeyhi ve Keylımers üzerine yürü­ mekle görevlendirilmişti (Ye:::.df, il, 405). Timur'un ölümünden sonra Ömer Şeyh'in oğullan ara�ında da anlaşmazlıklar ba� göstermişti �skender'in bundan sonraki faaliyetleri için bk. İ. Aka, "Timur'un Ölümünden Sonra Güney İran'da Hakimiyet Mücadeleleri", Amz Armağan� 4 v.dv.). Horasan hakimi Şahruh ise, Maveraunnehir'de de duruma hakim olduktan sonra, yüzünü batıya çevirmiş, Kara Koyunlular üzerine yürümek mak�adı ile 1413 yılı Ekim ayında Herat'tan aynlmıştı. Ancak amca�ının kendi üzerine geldiğini zanneden İskender, Şahruh'a karşı ayaklanmış, fakat başarılı olamayarak tutsak düşmüştü. Onun hakim olduğu bölgeler kardeşi Bayka­ ra'ya verilmiş, İskender ise öteki kardeşi Acem lrak'ı hakimi Rüstem'in yanına gönderil­ mişti (:?,ubdetu't- Tevdrih, 5 l 3a; Matfa'-ı Sa'dqn, 282-83). Llkin Rüstem, İskender'in gözlerine mil çektirdiğinden dolayı, Şahruh bundan memnun kalmayarak, İskender'in Rüstem'in yanından alınarak Baykara'nın yanına gönderilmesini buyurmuştu. İskender buna rağmen sahneden çekilmemiş, Fars bölgesini ele geçirmeye kalkmıştı. Rüstem onun üzerine bir ordu göndermiş, Kenduman'da bulunan İskender, Kaşkayi aşireti tarafından ele geçirile­ rek Rüstem'in katına getirilmiş �n Şihab, Cdmiu't-Tevdrih-i Hasan!, 4 l 8b. Bu kayıt Kaşka­ yilerin çok eskiden beri bu bölgede yaşadıklannı gösteriyor) ve onun tarafından 8 1 8 (1415) yılında öldüriilmüştür (,?,,ubdetu't-Tevdrih, 524a; Matfa'-ı Sa'dqn, 315). Devletşah'a göre o (Tezkire, 3 70-71) yiğitlik ve cömertlikte akranından üstün olup, daima kudreti ile övünür, kahramanlık şiirleri okur ve kendisi de bu tarzda şiir yazardı. M. Natanzi'ye kendi tarihini yazdırdığı gibi, Türk diline de değer veriyordu. Şair Mevlana Haydar kendisine ithafen Nizami'nin Ma/ızenu'l-Esrdiına Türkçe bir nazire yazmış olduğu gibi (Tezkire, gösterilen yerler); Ali Şir Nevfü'den önceki Çağatay edebiyatının en büyük şairi olarak kabul edilen Lutfı, Gül ı1 Nevnlz adlı Türkçe mesnevisini yine bu mirzanın buyruğu ile Şiraz'da kaleme almıştı (F. Köpriilü, İA, "Çağatay Edebiyatı" maddesi, 292a). Kendisi de Türkçe şiirler yazmış olup, onun Türkçe şiirlerine örnek için bk. Mecdlfsu'n-Nefiiis, 125). 28 Timur'un büyük oğlu olarak kabul edilen Cihangir'in oğlu olup, annesi Özbek Han soyundan Ak Sufi kızı, Hanzade diye tanınan Sevin Beg idi (Ye;;.df, 1, 180, 201). 10 Cemiziyelevvel 777 (7 Ekim 1375) tarihinde Buhara'da doğmuş (Muiau'l-Ensdb, Brit. Mus. Or. 467, 101), dedesinin pek çok seferine katılmış, Yedi Yıllık Sefer sıra�ında, başlan­ gıçta Semerkand'da bırakılmış iken (Yezrfı, il, 153), "Hülagü Han Tahtı" kendisine veril­ mek üzere çağırılmış (Ye:::.df, il, 250), bundan sonra Anadolu seferinde bulunmuştur. Anka­ ra Savaşı'na katılan bu mirza (.Şdmi, 1, 255; Ye:::.df, il, 304, 312), sefer dönüşü hastalanarak Biyezid'in ölümünden 4 gün sonra, 18 Şa'ban 805 (13 Mart 1403) Pazartesi günü Karahi­ sar civannda ölmüştür (Ştim� 1, 272; Ye;;.df, il, 355). Avnik'te yas tutulup, mirzanın davulu çalınarak parçalanmıştı (Yezrfı, il, 364). Cesedinin daha sonra Semerkand'a nakledilmek

6

CA'FERİ b. MUHAMMED el-HÜSEYNİ

sonra, kendisi ise Endikan'a gitti. Pir Muhammed29 ve Pir Hacı ise bunu muhalefet olarak düşünüp, adam toplayıp, gelerek, Endikan'ı ele geçirdiler. Emirzade İskender, kapıdan çıkarak, onlara, karşı koymayı düşünmediğini söyleyerek, kaleden aynldı ve Gülistan bağına giderek, kondu. Onlar, �s­ kender'in) beglcrini tutup bağlayarak, Muhammed Sultan'a gönderdiler. Elçi Endikan'a gelerek, İskender'i bağlayıp, Muhammed Sultan'a götürdü. Onlar İskender'i buradan Semerkand'a gönderdiler. İskender'in adamla­ nndan Bayan Temür Bigicek, Kutb-i Kıssahan ve Rüstem-i Kuştegir 20 kişi ile birlikte Kehl suyu kıyısında öldürüldüler. Büyük Emir'in Gürcistan'a Yönehnesinin Zikri

Her Onluk'tan 3 kişi alınarak, Kür lrmağı'nı geçip Gürcistan'a doğ­ ru yöneldiler. Bu sırada Şeyh İbrahim ve Seyyid Ahmed-i Şeki gelerek yer öptüler. Hemşa Deresi 'ne yöneldiklerinde, 1 O gün süre ile ağaç kese­ rek, ormanda yol açtılar. Hava oldukça soğuk olup, kar ve yağmur yağı­ yordu. Hemşa ahalisi ordunun gelişinden dolayı korkuya kapılıp kaçtılar. Büyük Emir, onlann evlerinin ateşe verilmesini buyurdu. Üzüm bağlannı ise kesip, kiliseleri ve tapınaklan tahrip ederek, kafirleri yok ettiler. Ordu bir ay süre ile burada kaldı ve bu süre içinde ele geçirdikleri herkesi öl­ dürdüler. Geri dönerek, Kür suyundan geçip Karabağ'da kondular. Bu­ rada iken, Seyyid Ali-i Şeki ile yapılan savaşta kaçmış olan Emirzade'nin üzere Sultaniye'de gömülmesi kararlaştınlmış (Ye::.df, il, 355), annesi Hanzade ölümünden bir yıl sonra cesedi Semerkand'a naklettirmişti (Ye::.df, il, 400). O önce kendi yaptırdığı medresede gömülmüş, daha sonra ise ceset Gılr-i Mir'e nakledilmiştir (Ye::.df, il, 5 1 1 . Aynca bk. Bartol'd, "O Pogrebenii Timura (The Burial of Timur)", 65-87). O, Timur tarafindan veliaht tayin edilmiş olup (,?,ıyl-i Z4/imuime, yay. Tauer, 456), mezar kitabesinde de buna i�arct edilmektedir (A. A. Semenov, "Gılr-i Emir Türbesi'ndeki Timur'un ve Ahfadının Mezar Kitabeleri", 1 57). 29 Timur'un büyük oğlu Cihangir'in oğlu olup, 7 7 7 ( 1 3 75) yılında doğmuştur. Annesi İlyas-ı Yesılri'nin kızı Baht Mülk Aka'dır. 1 392 yılında Gazneli Mahmud'un ülkesi yani Gaznin, Kabil, Kandahar ve civan ile birlikte Sind ırmağının kıyısına kadar olan ülkeler verilerek, oralann zaptı ve idaresi için gönderilmiştir (Ye::.df, 1, 40 1 ). Yedi Yıllık Sefer sırasında Semerkand'da bırakılmış, ölmeden önce Timur tarafından veliaht ilan edilmiştir (Ticü's-Selmini, Tdrflındme, Farsça metin 33, çeviri, 1 9). Ancak dedesinin ölümünden sonra kimse onun hakimiyetini tanımamış ve bu hakimiyet mücadeleleri sıra�ında 809 ( 1 407) yılında beglerden Pir Ali Taz tarafından öldürülmüştür.

TARİH-İ KEBİR

7

beglerinin dayak atılmak suretiyle cezalandırılmaları buyuruldu. Seyyid Ali'yi öldürmüş olan (Emirzade) Ebubekir3° de bu hareketinden dolayı kınanıp, azarlandı. Öıner Şeyh Oğlu Pir Muhaınıned31 ve Kardeşi Rüsteın32'in Irak'a Gitmelerinin Zikri

Büyük Emir, Rüstem'i, kardeşi Pir Muhammed, Sevincek, Hasan-ı Candar ve Hasan-ı Cagdavul ile birlikte Bağdad'a yürümek üzere Şiraz'a gönderdi. ıo Timur öldüğü sırada onun 23 y�ında olduğü yazıldığına göre (Ye::.di, II, 522), 784 (1382) yılında doğmuş olmalıdır. 798 ( 1 395/96) yılında babasının yanına Tcbriz'c gönde­ rilmiş, Yedi Yıllık Sefer'de Suriye'de Haleb ile Dım�k'ın fethinde bulunmuş, Anadolu seferi sırasında Kemah'ın fethi ve Ankara Sav�ı'nda (Ştimi, l, 256; Yezdi, Il, 304, 308) yer almışur. Sav�tan sonra Muhammed Sultan'ın idaresinde Bursa ve İznik'e gitmiş, Baye­ zid'in büyük kızını nikahına almışur (Yezdi, Il, 327). Timur, Anadolu'dan ayrılırken, Di­ yarbekir ve Mardin taraflanndan b�layıp, Basra'ya dek bütün Arap lrak'ını Ebfıbekir'e bırakıp, onu buralara yeniden hakim olmuş bulunan Kara Koyunlu Yusuf Beg üzerine gönderdiği gibi, Bağdad'ın imannı, tanının eanlandınlmasını da istemişti (Şii:mi, l, 278; Ye::,di, 11, 367). Ebfıbekir'in bundan sonra kardeşi Azerbaycan hakimi Mirza Ömer ve Kara Koyunlu Yusuf Beg ile mücadeleleri için bk. İ. Aka, "Timur'un Ölümünden Sonra Doğü Anadolu, Azerbaycan ve lrak-ı Acem'de Hakimiyet Mücadeleleri", 46-66; F. Sü­ mer, Kara Kc!Junlular, 70 v.dv.) Önce 1 406 yılı güzünde Nahcivan yakınında ve ardından 1 408 yılı bahannda Tebriz yakınında Şenb-i Gazan 'ın Serdrfıd mevkiinde Yusuf Beg'e yenilen Ebubekir, Kirrnan'a, Sultan Üveys'in yanına gitmiştir. Lakin o burada hakimiyeti ele geçirmek istemesinden dolayı giriştiği bir vuruşmada, 1 409 yılında öldürülmüştür. Onu önce Bem civanndaki Günbed-i Şuayb Bini'de gömmüşler, kemikleri daha sonra dervişler tarafından Semerkand'a götürülmüştür (Cdmiu't-Tevdrilı-i Hasani, 4 l 7a. Ca'feıi'ye göre ise o Bem şehri yakınında Baba Mahmud türbesine getirilerek gömülmüştür. İ. Aka, "Ti­ mur'un Ölümündrn Sonra Güney İran'da Hakimiyet Mücadeleleri", Alsı.i: Armağanı, 9). Pek çok Timurlu mirzası gibi, Ebubekir de şiir yazıyordu. Onun Türkçe bir beyti için bk. Ali Şir Nevfil, Mecdlisu'n-Nefiiis, 1 24. 3l Timur öldüğünde 26 y�ında olduğu yazıldığına göre (Ye::,di, 11, 52 1), 7 8 1 ( 1 379/80) yılında doğmuş olmalıdır. Annesi Mülket Aka'dır (Matla'-ı Sa'dqn, 25; Muiz::,u 'l­ Ensdb, 11O). Timur'un Toktamış üzerine giriştiği ilk seferden dönüşte, 794 (139 1 /92) yılında verdiği toy sırasında Gıyaseddin Tarhan'ın kızı ile evlendirilmiş (Yezdi, l, 402), babası Ömer Şeyh'in 796 yılında ölümü üzerine henüz 16 y�ında iken babasının yerine Fars hakimliğine tayin edilmiştir (Ye::.di, l, 475). Bu hesaba göre ise o 780 yılında doğmuş olmaktadır. Ca'feıi onun 3 Muharrem 8 1 2 ( 1 8 Mayıs 1 409)'de öldürüldüğünü ve bu

8

CA'FERİ b. MUHAMMED el-HÜSEYNİ

sırada 32 yaşında bulunduğunu kaydediyor. Toktamış üzerine gidilen ikinci sefere katılmış (Ye;:.di, il, 540), 802 ( 1 399/ 1 400) yılında Timur'un Bağdad üzerine gitmesi buyruğunu, rahatsızlığını bahane edip yanda bırakması ve Şiraz'a döndükten sonra, yanındaki Tacik­ lerin etkisinde kalarak, kötü düşüncelere kapılması üzerine nökerlerinden Barla5 Emir Sa'id onu tutuklayıp, Kuhendiz kalesine hapsederek, Karabağ'da kışlamakta olan Timur'u durumdan haberdar etmiş ve bunun üzerine Timur, Emir Allahdad'ı Şiraz'a göndererek, Mirza'yı kötü yola sevk edenleri öldürmek, Emirzade Rüstem'i ağabeyi Pir Muhammed yerine tayin edip, Pir Muhammed'i, huzura getirmekle görevlendirilm�ti (Yezdi, il, 1 671 68). Timur Sivas üzerine yürümeden önce, Avnik yöresinde bulunurken, Allahdad onu huzura getirmiş ve Büyük Divan'da yargılanan Emirzade, dayak atılmak suretiyle ceza­ landırılmıştı (Ye;:.di, il, 1 9 1 ). Bundan sonra o Suriye seferinde bulunmuş, Ankara savaşında yC'r almış (Şdmi, 1, 267; Yezdi, il, 336), Anadolu seferinden dönüşte Timur, Bingöl havalisi­ nC' geldiğinde' onu yeniden Fars hakimi tayin ile yarlık ve noyanlar ile' birlikte �iraz'a giindermişti (1e::.di, il, 367). Timur'un ölüm haberini alınca, begleri toplayıp, dedesi daha sağlığında annesi Mülket Aka'yı amcaları Mirza Şahruh'a verdiğinden, onun adına sikke kestirip, hutbe okutmayı kabul ile, bunu Şahruh'a bildirdiler (Matla'-ı Sa'r0n, 25). Buna rağmen bir süre sonra Ömer Şeyh'in oğullan arasında anlaşmazlık baş göstermiş ve kar­ deşler mücadelesi başlamıştı. O, Kirman'da fetihlerde bulunmak üzere Şiraz'dan ayrılıp, Duçahe menziline geldiğinde, beglerinden Şerbetdar Hüseyin tarafından çadırında öldü­ rülmüştür (:(,ubdetü 't-Tevdrih, 452 b; Ca'feri'ye göre o Şikem geçidini geçtikten sonra Ziyadabad köyünde öldürülmüştür). Ca'feri'ye göre 3 Muharrem 8 1 2 ( 1 8 Mayıs 1 409) tarihinde öldürülmüş olup, Ömer Şeyh, Salih ve Buzencer adlarında üç oğlu bulunu­ yordu. 3 2 Timur öldüğünde 26 yaşında olduğuna göre (Ye;:.di, 11, 52 1 ), 7 8 1 ( 1 3 78) yılında doğmuş olmalıdır. 794 ( 1 392) yılında Toktamış üzerine girişilen seferden dönüşte verilen toy sırasında Emir Hacı Seyfeddin'in kızı ile evlendirilmiş (Yezdi, 1, 402), Toktamış üzerine girişilen ikinci seferde bulunmuştu (Yezdi, 1, 535). Miranşah Azerbaycan'a gönderildiğinde o da yanında bulunuyordu (Yezd� 1, 559). Onu Hindistan Seferi'nde de görüyoruz (Ye;:.di, il, 23, 26). Yedi Yıllık Sefer'e çıkıldığında Şiraz'a gönderilmiş (Ye;:.di, il, 1 66), Behisni ve Ayıntab'ın kuşatılma5ı sırasında orduya çağırılmış (Yezdi, il, 205), Suriye'deki askeri faali­ yetlere katılmış (Yezdi, il, 227), bu sefer dönüşünde Bingöl'e gelindiğinde, önden Bağdad'a gönderilmiş (Yezdi, il, 257), Bağdad'ın fethinden sonra ise yeniden Şiraz'a yollanmıştı (Yezdi, il, 268). Anadolu seferine katılmamış, Timur Anadolu'dan ayrılırken Bingöl'e geldiğinde Şiraz, Ömer Şeyh'in oğullarından Pir Muhammed'e verilirken, Rüstem'e de Isfahan verilmişti (Yezdi, il, 367). Timur'un ölümünden sonra hakimiyet mücadelelerine katılmakla birlikte (Bu mücadeleler için bk. İ. Aka, "Timur'un Ölümünden Sonra Güney İran'da Hakimiyet Mücadeleleri", 3- 1 5), MirLa Şahruh'un hakimiyetini tanımış ve onun Kara Koyunlular üzerine giriştiği 1. Azerbaycan seferinde de yer almıştı (:?',ubdetü't-Teudrih, 552a). Sefer dönüşü o Isfahan'a gelmiş, fakat burada sarılık hastalığına yakalanarak, 827 yılı Şewal ayının 6'sında (1 Eylül 1 424) ölerek İmamzade İsmail türbesine gömülmüştür (Aka, Mirza Şahrnlı, 1 25, nr. 1 48).

TARİH-İ KEBİR

9

Onlar Rüstem ile birlikte Bağdad'a yöneldiler. Behbehan'a vardık­ larında, Pir Muhammed hastalandığı bahanesiyle Şiraz'a gitti. Bender Kalesi'ni berkitip onarttı. Rüstem ve begler Ramuz33 ve DizfuFWa ve oradan da Badra ve Baksar'a giderek, yağmada bulunup, pek çok tutsak aldılar. Celayirli Sultan Ahmed adına burasını idare et­ mekte olan Ali Kalender'i bozguna uğratıp, tutsak alarak 1 O kişi ile birlik­ te öldürdüler. (280a) Lakin Pir Muhammed Şiraz'a gelince, Barlas Han Said onu tutuklayıp, hapsederek durumu Büyük Emir'e bildirdi. Emir Seyfeddin'in kardeşi Allahdad, Şiraz'a gelerek, Pir Muhammed'in adam­ larından olan Mevlana Muhammed Halife, oğlu Mevlana Hüsameddin, Seyyid Cerrah ve Rüstem-i Horasani gibi bazı kimseler öldürüldüler. Kuşçu Mustevi'yi tutuklayıp, el ve ayaklarını kestiler. Şcyhzade Ferid ve Şerbetdar35 Muhibb'i bağlayıp, Karabağ'a gönderdiler. Ardından Rüs­ tem'i çağırarak, Şiraz' da işbaşına getirdiler. Şeyh Barak'ın Oğlu Şirvan ve Öldürülmesi Hikayesi

Şeyh Barak'ın oğlu Şirvan, Şah Mansur'u öldürünce, bir süre şeh­ zadelerin hizmetinde, yanlarında bulundu. Huzistan'da dirlik-düzenlik kalmadığından (Büyük Emir) onu buraya atayıp, Huzistan'a gönderdi. Bu yöredeki bütün kabile ve ileri gelenler ona baş eğdiler. Kısa bir sürede onun yanında 4.000 atlı toplandı. O, Huveyze ve Şuşter'deki şeyhlerden bazılarını öldürerek, Huzistan'da tek başına duruma hakim oldu. Ancak Şiraz tarafından korktuğundan Bağdad'a, Sultan Ahmed'in yanına gitti. Sultan Ahmed'in yanına gelince, Sultan, Uyratları onun buyruğuna ver­ di. Emirzade Rüstem Badra ve Baksar'a geldiğinde, Sultan Ahmed, Şir­ van'ı, kendisine karşı muhalefete kalkışan Uyratların üzerine gönderdi. Lakin begler, Şirvan'ın Rüstem ile işbirliği yaptığını söylemeleri üzerine, onun öldürülmesi buyruldu. Şirvan'ın başı Bağdad'a gönderildi. Sultan

:ı:ı Ramhürmüz'ün kısaltımış şekli olup, Ahvaz'ın doğusunda, buraya üç günlük mesafede olan bu yer için bk. Strange, 243-44. 34 Burası için bk. Strange, 7he Lands, 238-39. 35 Metinde Serbcdar şeklinde ise de, Şerbetdar olacaktır (Ye::.df, il, 1 68).

10

CA'FERİ b . MUHAMMED el-HÜSEYNİ

Ahmed bunun üzerine acizlik gösterip, 2.000 kişiyi, halası Vefa Hatun ile birlikte öldürttü3 6• Sultan Ahmed ve Kara Yusuf Olayımn Zikri

Sultan Ahmed böyle bir harekette bulunup, Vefa Hatun ve Şirvan'ı öldürünce, Bağdad'tan ayrılarak Kara Yusufl7 'un yanına gidip, onu, şehri yağmalamaya teşvik etti. Sultan Ahmed daha sonra Kara Yusufu yağmadan vazgeçirip ona ve Türkmenlere birkaç at ve bir miktar kumaş göndererek gönüllerini aldı. Büyük Emir'in (gelmekte olduğu) haberini işitince Bağdad'ı berkitip kendi adamlarından (nöker) Ferruhullah'.l B'ı Bağdad'da bırakıp, sahip olduğu ağırlıkları alarak Haleb'e yöneldi . Ha­ leb'e varınca, Haleb hakimi Timurtaş, onu ele geçirmeleri için üzerine bir miktar adam gönderdi. (Sultan Ahmed) onlarla çatışmaya girişti. Buradan sağ-salim kurtulup, (280b) Anadolu 'ya (Rum) doğru yöneldi. Büyük Emir'in Gürcistan'a Yönelmesi, Gürgin ve Gürcü Ca­ mbek ile Savaşınasımn Zikri

Büyük Emir Karabağ'dan ayrılıp Gürcistan'a doğru yönelince, Gürgin'den, Sultan Ahmed'in oğlu Tahir'i göndermesini istedi. Lakin Gürgin bu isteği yerine getirmedi. Bunun üzerine Büyük Emir onun ülkesine yürüdü. Berda'a ovasında Erzincan hakimi Taharten39, Büyük Emir'in katına geldi. Büyük Emir, Gürcistan'da pek çok kale ele geçirdi. Gürcülerin pek çoğunu sığındıkları inlerden çıkarıp öldürdü. Dağlarda zincirle bağladıkları sandıkları yukarıya çekerek, mağaralara girip, kafir­ leri öldürdüler. Gürgin armağanlar göndererek bağlılığını gösterdi. Bü­ yük Emir, oradan, Gürcü Canıbek'in bulunduğu yere doğru yürüdü. Mümin mücahitler, o ülkede kafirlerden pek çok insan öldürdüler. Canı:ıı; Burada Vefa Hatun'un öldürüldüğü belirtiliyor. Ancak Ş. Yezdi (il, 1 69), Sultan Ahmed'in annesi yerinde olan ve büyüten bu hanımın Vasıt'a gönderildiğini yazıyor. :ı 7 1 389- 1 420 tarihleri arasında hüküm süren bu Kara Koyunlu begi hakkında bk. F. Sümer, Kara Koyunlular, 54- 1 1 5 . 38 Metinde bu şekildedir. Ayrıca Ferruh şeklinde yazılmakta ise de, diğer kay­ naklarda Ferec şeklinde yazılmaktadır. Bk. Ye;;,di, il, 258, 260, 262, 264. : ı 9 Onun hakkında bk. Yaşar Yücel, "Mutahharten ve Erzincan Emirliği", Belle­ ten, XXXV / 1 40( 1 97 1 ), 665- 7 1 9.

TARİH-İ KEBİR

11

bek'in pek yüksek olan hisarı ve iki kilisesini tahrip ettiler. Hiçbir padişa­ hın fethedemediği Sevamit40 ve Zerit kalelerini 8 gün kadar kuşattıktan sonra ele geçirerek, yağmaladılar. Oradan Atuvani41 üzerine gittiler. Onların kalelerini ele geçirip yağmaladılar. Pek çok eşya, sığır ve koyun topladılar. Ordunun Sivas Tarafına Dönnıesi

Büyük Emir, Gürcistan'dan Bingöl tarafına hareket etti. Bu sırada Firenk elçileri pek çok armağan ile geldiler. Emir Murad-ı Rlımi'nin oğlu yakalanarak Büyük Emir'in katına getirilip, boyun eğdirildi. Lakin Aydın, Menteşe, Germiyan ve Karaman gibi hi ç bir Rum sultanının hakim ola­ madıkları yerleri Rum Sultanı Yıldırım Bayezid ve diğer Rum padişahla­ rı ele geçirip, 4 ay uzaklıkta bulunan Firenk, ülkesini ülkesine katıp, Sivas kapısına dayanmış idi. Kara Osman ve Kadı Burhaneddin onunla sava­ şıp hapsedilmişlerdi. Kadı Burhaneddin'i öldürüp, Sivas'ı kendi adamla­ rından (nöker) Mustafa'ya vererek, kendisi ise Rum'a dönmüştü. O, bun­ dan sonra Taharten'e elçi göndererek vergi istemiş, Taharten ise bu du­ rumu Büyük Emir'e bildirerek, Yıldırım'ın durumu hakkında onu bilgi­ lendirmişti. Bunun üzerine Büyük Emir, Yıldırım Bayezid'e mektup ya­ zıp elçi gönderdi. O, mektubunda42 (28 l a) kaba sözler edip, Yıldı­ rım'dan mal ve haraç ile, kendi adına hutbe okutup sikke kestirmesi İste­ ğinde bulundu. Elçi Yıldırım'a gelip, mektubu okuyunca, o öfkelenip kaba sözler etti ve cevap olarak, "Ben kalabalık asker ile Tebriz ve Sulta­ niye'ye gelme kararındayım" diye yazdı. Bunun üzerine elçiler Rum'dan döndüler. Bu sırada Allahdad, Şiraz'dan gelerek Ömer Şeyh'in oğlu Pir Muhammed'i birlikte tutuklu olarak getirdi. (Pir Muhammed) yargılanıp, sopa vurulmak suretiyle cezalandırıldı. Yine zamanın Şeyhzadesi ile Mü­ barek Hoca da öldürüldüler. Ulema ailesinden ve evliyadan olup, görüş­ lerine değer verilen Mevlana Kutbeddin Sadr, Allahdad ile birlikte, ha­ nımları korumak üzere Sultaniye'ye gönderildi.

40 41 +2

Metinde bu şekildedir. Yezdi ise Sevanit şeklinde yazmaktadır (il, 1 7 7). Metinde bu şekildedir. Yezdi (il, 1 80) İvani şeklinde yazmaktadır. Mektup için bk. Ye::.di, il, 1 86 v.dv.

12

CA'FERİ b . MUHAMMED el-HÜSEYNİ

Sivas'ın Fethi

Ardından Büyük Emir, iyi donatılmış bir ordu ile Sivas tarafına yö­ neldi. Bu sırada Yıldırım Bayezid'in oğlu Kirişçi43'yi Temürtaş44 ve bir miktar asker ile öncü olarak Sivas'a gönderdiği, kendisinin İse korkuya kapılarak Rum'a gittiği haberi geldi. Büyük Emir, Şeyh Nureddin45, Se­ vincek, Seyyid Hoca, Dane Hoca ve daha bazı koşun beglerini ılgar amacı ile gönderdi. Gönderilen begler, Kayseri taraflannda onlara yeti­ şerek, düşmanı bozguna uğratıp o yöreyi yağmaladıktan sonra, Sivas yöresine gelip kondular. Sivas'ın sudan iyi berkitilmiş olup, su dolu derin bir hendeği vardı. Yıldırım Bayezid'in, Sivas'ta 1 .00046 atlı ile Mustafa

43 Osmanlı Sultanı 1. Mehmed'in lakabı olup, bu sultan için bk. TD VİA , "Mehmed I" maddesi. 4 4 Bu devirde üç tane Timurtaş Paşa mevcut olup, bunlar Kara, Sarı ve Ak ol­ mak üzere ayırt edilmekte idiler. İ. H. Uzunçarşılı, Kara Timurtaş Paşa'nın ölümüne kadar beglerbegi olarak kaldığını, Ankara Savaşı'nda belki ihtiyarlığı sebebi ile bulu­ namamış ise de, oğulları Ali ve Yahşı beglerin savaşta yer aldıklarını (Osmanlı Tarihi, 1, 3 7 4), Ankara Savaşı'nda Sarı Timurtaş Paşa'nın tutsak düşüp, daha sonra serbest bırakıldığını (qynı eser, 1, 330) söylüyor. San Timurtaş Paşa, Fetret Devri'nde İsa Çele­ bi'nin yanında yer alıp, Ulubad Muharebesi'nde yenilip, kaçarken rikabdan tarafın­ dan bıçaklanmış; yaralı olarak Çelebi Mehmed'in katına getirildiğinde, onun tarafın­ dan öldürülerek, başı Süleyman Çelebi'ye gönderilmiş ve Bursa'da Balık Pazan'nda defnedilmiştir (aynı eser, 1, 33 1 , nr. 2). Buna karşılık M. H . Yinanç, sağ kanadı teşkil eden Anadolu askerinin kumandanının Kara Timurtaş olduğunu (İA, "Bayezid" mad. 385b, 386b) ve savaştan sonra tutsak düştüğünü ifade eder. 806 yılı Ramazan (Mart 1 404) ayında Bursa' da ölen ve burada kendi adını taşıyan mahalledeki camii­ nin türbesine gömülen Kara Timurtaş Paşa için bk. İA, "Timurtaş Paşa" mad.; İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, 1, 5 7 3 v.dv. 45 Ay Melik lakabı ile tanınmış olan (Yezdf, 1, 436) bu beg, Celayir kabilesine mensup olup, Sar Buka'nın oğlu idi (Yezdf, il, 33). Timur'a sadakatle hizmet etmiş ve Toktamış'a karşı kazanılan ikinci seferden sonra itibarı daha da artarak, kendisine at, altın işlemeli hil'at, değerli taşlarla bezenmiş kemer ile 1 00.000 Kepeki Dinarı veril­ mişti (Ye;::df, 1, 538). Timur'un Anadolu seferi sırasında Kemah Kalesi'nin fethinde (Şdmf, 1, 25 1 ; Yezdf, il, 289, 29 1 ) bulunmuş; Ankara Savaşı'nda sağ kanatta yer almış­ tır (Şdmf, 1, 255; Yezdf, il, 304). Timur'un ölümünden sonra çoğunlukla Şahruh'a taraftar görünen bu beg, Timur'un hanımlarından Tuman Aka'yı nikahına almayı başarmıştı ( Tdcü 's-Selmdnf, 1 54a- 1 55a, 1 63a). Fakat zamanla İstiklal sevdasına kapıl­ mış, nihayet 1 4 1 1 yılında Savran'da hile ile öldürülmüştür. Onun Timur'un ölümün­ den sonraki faaliyetleri için bk. Aka, Mirza Şahmh, Dizin. 4fi Metinde bu şekildedir. Ancak Yezdi (il, 1 94) bunu 4.000 atlı olarak vermektedir.

TARİH-İ KEBİR

13

adlı bir adamı bulunuyordu. Ordu Sivas'ın 7 kapısını çepeçevre kuşatıp, hendek kıyısına seyyar siperler (çeper)47 kurdular. Ertesi gün Büyük Emir ordu ile geldi. Lağımcılar işe giriştiler. Mancınıklar kurup, şehirden görü­ lecek kadar yüksek kuleler (melcu) diktiler. Bu şekilde 1 8 gün vuruştular. 1 8 gün sonra seyyidler, ulema ve şeyhler şehirden dışan çıktılar. Büyük Emir Müslümanları bağışladı. Kuyular kazılıp şehirdeki 4.000 atlı Erme­ ni canlı olarak gömüldüler. Sivas sudan yerle bir edildi. Bu arada Sultan Ahmed ile Kara Yusufun kaçarak Rum'a doğru gittikleri haberi alındı. Bunun üzerine onların ardından bir miktar asker gönderildi. Ablistan (Elbistan) 'a Asker Gönderilmesinin Zikri (28lb) Bu sırada Elbistan'da bazı kimseler hırsızlık yaparak ordu­ nun atlarını çaldıklarından Büyük Emir, Şahruh Bahadır Sultan'ı bir miktar asker ile o tarafa gönderdi. Burada yaşayan Türkmenler şehri terk ederek, dağlara sığındılar. Askerler dağlara tırmanarak onlardan pek çoğunu öldürüp, pek çok at ve katır ele geçirdiler. Büyük Emir, Tahar­ ten'i, yanına bir miktar asker katarak hududu gözetlemesi için Erzincan'a yolladı. Malatya'mn Ele Geçirilmesinin Zikri

Büyük Emir Malatya'ya elçi gönderdi. (Sivas hakimi) Mustafa'nın oğlu orada bulunuyordu. O, cahillik edip ahmakça davrandığından, ordu o tarafa yöneldi ve hemen aynı gün Malatya ele geçirildi. Mustafa'nın oğlu tutuklanıp, Sivas ve Malatya Kara Osman48'a verildi. Şah ca+9'nın Büyük Emir'e gönderdiği Yelgurek'i Kara Osman'a bağımlı kılıp, bütün bu bölgeyi ona bıraktı.

47 Kelime için bk. Gerhard Doerfer, Türkische und Mongolische, III, nr. 1 064. Ke­ lime burada, "Schutzgitter, vor ailem bei der Eroberung von Festungen veıwandt" şeklinde açıklanmaktadır. 4 8 1 403- 1 435 yıllan arasında hüküm süren Ak Koyunlu hükümdarı. 49 1 364'ten itibaren önce Fars ve Kirman'da; 1 3 7 5 yılından sonra 1 384 yılına kadar Isfahan'da hüküm sÜrt'n Muzaffrrli hükümdarı . Buradaki cümlt' açık dt'ğildir.

CA'FERİ b . MUHAMMED el-HÜSEYNİ

14

Büyük Eınir'in Suriye'ye Yönelınesinin Sebepleri

795 ( 1 393) yılında Büyük Emir Bağdad'ı ele geçirdiğinde Şeyhzade-i Saveci'yi elçilikle Suriye'ye göndermiş idi. Elçi Rahbe'ye varınca öldü­ rüldü. Avnik10 kalesinin hakimi bulunan Atlamış5 1'ı ise Kara Yusuf gele­ rek tutsak almış ve Berkuk'a göndermişti. Berkuk ölünce, Büyük Emir, onun oğlu Ferec52'e elçi göndererek, "Babasının suçunu bağışladığını, Atlamış'ı geri göndermesini, eğer bunun aksine bir davranışta bulunacak olur İse Müslümanların kanı ve malına gelecek olan zararın onun boynu­ na olacağını" bildirdi. Elçi varınca, Ferec elçiyi hapsettirdi. Sivas ve Ma­ latya'yı ele geçirmiş olan Büyük Emir, Yıldırım uzakta olduğu için, diz­ ginleri, iince Suriye'yc çevirdi. Büyük Eınir'in Suriye Tarafına Yönelınesinin Zikri

Elçinin tutuklandığı haberi Büyük Emir'e ulaşınca, tanınmış begler huzura gelip diz çökerek, "Ordunun Hindistan, Gürcistan ve Sivas sefer­ lerinden sonra, Suriye tarafina gitmesinin uygun olmayacağını" ifade ettiler. Bunun üzerine Büyük Emir, "Hakimiyet Allah'tandır. Hiç kuşku­ nuz olmasın ki, Hz. Mustafa ve Hz. Ali'nin ruhu bizimle olup, Allah'ın yardımı ile onların ülkeleri bizim hakimiyetimiz altına girecektir" diye buyurdu. Ardından Suriye üzerine gitmeye karar verilip, hazırlıklar görü­ lerek Suriye'ye yöneldiler. Ordu önce Behisni kalesine geldi. Askerler Behisni yöresine vardık­ larında suyu bol bir vadi ve iyi berkitilmiş bir kale ile karşılaştılar. (282a) Ordu gelince daha ilk saldırıda şehir yerle bir edildi. Şehrin komutanı Mukbil adında birisi idi. Arrade ile taş attılar ve bunlardan biri Büyük Emir'in yakınına düştü. Bunun üzerine Büyük Emir, mancınık kurulma­ sını buyurdu. Mancınık taşının darbesi ile kaledekilerin arradc ve mancı­ nıklarını tahrip edip, kale duvarlarında yarıklar açtılar. Bu durum karşı­ sında Mukbil korkuya kapılıp, seyyidler ve ulemayı sikke ve armağanlar 50

Bu kale için bk. Strange, 7he Lands, 1 1 8.

O, Şami (1, 222)'de Timur'un gulamlanndan, Yezdi (il, 200)'de ise begleıinden ola­ rak tanıtılmaktadır. 5 2 1 399- 1 405 ve 1 405- 1 4 1 2 yıllan arasında hüküm süren Memluk Sultanı. Me­ tinde daima Ferruh şeklinde yazılmaktadır. :ı ı İbn Arabşah'a göre (s. 90) Atlamış, Timur'un kızkardeşinin kızının kocası idi.

TARİH-i KEBİR

15

ile gönderip, Büyük Emir adına hutbe okutunca, ordu oradan geçip yo­ luna devam etti. Ordunun Ayıntab Yöresine Gitmesi

Ayıntab bayındır bir şehir olup, kalesinin her iki yüzü 70 gez yük­ sekliğinde tıraşlanmış beyaz taştan inşa edilmiş ve 30 gez genişliğinde bir hendek ile çevrilmiş idi. Kalenin, aynca yukarı çekilebilen seyyar bir köprüsü vardı. Ordu oraya vardığında bütün ileri gelenler kaçıp, ancak yoksul ve düşkünler burada kalmıştı. Burada kalanlar dışarı çıkarak şehri teslim ettiler. Büyük Emir onlara aman verip, bağışladı ve burada bir Darugas:ı görevlendirdi. Büyük Enıir'in Haleb'e Gitmesi ve Haleb'i Ele Geçirmesinin Zikri

Ordu Behisni ve Ayıntab'a varınca, Haleb hakimi Timurtaş Mısır'a haber göndererek, bu durumu Berkuk'un oğluna bildirdi. Berkuk'un oğlu Ferec, Suriye'deki beglerin hepsinin Haleb'e gitmesini buyurdu. Şam'dan Timurtaş ile Sudun ve Humus, Hama, Nablus, Ba'albek, Trablus, Ken'an ve Antakya'da bulunan bütün begler gelerek Haleb'de toplandı­ lar ve hazırlık gördüler. Timurtaş beglere, "Şam ülkesinin kurtuluşu için bizim Büyük Emir ile barış yapıp, onun adına hutbe okutup, sikke kes­ tirmemiz gerekir" dedi. Beglerden bazıları bu görüşe katılırken, bazıları cahillik edip bu görüşe katılmadılar. Sonunda şehri savunmaya ve savaşa karar verdiler. Büyük Emir, Ayıntab'dan hareketle konak konak yol ala­ rak Ud (sığır) yılına denk gelen hicri 803 yılının 9 R. ewel (28 Ekim 1 400) Perşembe günü Haleb'e ulaştı. Sultan Hüseyin°>1 birkaç yakın '>3 Herhangi bir bölge veya şehrin idari ve askeri işlerini yürüten Damgalar, bu­ lundukları yerlerde yargu (yargı) işlerini yürütüyorlar, bölgenin askeri ile sefere katılı­ yorlardı. Bu kurum ve kelime için bk. Doerfer, Türkische und Mongolische, l, 1 93 ; F. Köprülü, İA, "Damga" mad . ; F. Manz, "The Office of Darugha under Tamcrlanc", }TS, IX( l 965), 59-69. 5 4 O, Timur'un kızından torunu olup, Timur'un bu kızının adı Togay Şah ol­ masına rağmen, Aka Biki diye tanınmıştı ve Emir Musa'nın oğlu Muhammed Beg ile evli idi (Yezdi, 1, 24 1 ). Sultan Hüseyin'in Timur öldüğü sırada 25 yaşında olduğu kaydedildiğine göre (Yezdf, il, 522), 782 ( 1 380) yılında doğmuş olmalıdır. Hindistan (Yezdi, il, 7 7 ) ve Suriye Seferi'ne (Yezdi, il, 2 1 3, 2 1 5) katılmış, ancak Dımaşk'ın kuşa-

16

CA'FERİ b . MUHAMMED el-HÜ SEYNİ

adamı (nöker) ile düşmanın öncülerine (karavul) yetişip, onlara saldırıp, yağmalayarak bozguna uğrattı. Onların adamlarından iki tanesini tutsak aldılar. Emirzade Ebubekir de 60 adamı ile onlardan bir bölüğün üzerine gidip, düşmana üstün geldi. Bundan sonra ordular karşı karşıya gelip, 3 gün karşılıklı beklediler. 4. gün her iki tarafın orduları atlandılar. Emir­ zade Şahruh Bahadır55, Emiranşah, Emir (282b) Süleyman Şah, Emir-

tılması sırasında Memluklere sığınmış (Yezdi, il, 228; Şdmi, I, 23 1 ) fakat bir huruc harekatı sırasında tekrar ele geçirilince, dedesi tarafından dayak atılmak suretiyle cezalandırılmıştı (Yezdi, II, 2 34; Şdmi, 1, 233). Buna rağmen affedilerek, bundan sonra da bazı seferlere katılmış (Yezdi, 11, 252, 256, 276), Ankara Savaşı'nda yer almış (Şdmi, 1, 255; Yezdi, il, 303, 309), Çin Seferi'nde ordunun Savran ve Yesi'de bulunan sol kanadına tayin edilmiş (Yezdi, II, 456), Tiınur'uıı iilünıünden sonra Scmcrkand'ı ele ge G Timur'un kukla Han'ı. Suyurgatmış Han'ın oğlu olup, onun ölümünden son­ ra 1 388 yılında tahta oturtulmuştur (Şdmi, I, 1 1 1 ; Ye;:di, I, 330). Tim ur' un bazı seferle­ rinde bulunmuş, Ankara Savaşı'na katılarak, Bayezid'i tutsak almıştı (Ye;:di, II, 3 1 4). Ş. Yezdi, onun Ankara Savaşı'ndan sonra Keçiborlu'da öldüğünü kaydediyor (II, 332). Ancak Anadolu'dan Semerkand'a dönmekte olan Timur'a eserini sunan Şami (eser 806 yılı Ramazan ayı ortalannda-Mart 1 404 sona erer), ondan "halledellahu mülkehu ve sultanehu" duası ile söz ederek, sağ olduğuna tanıklık ediyor (I, 1 4) . Natanzi ( s . 1 30) ise " 1 7 yıl saltanat sürüp, Timur'un Anadolu'dan aynlmasından önce 805 yılında öldüğünü, fakat bir yıl süre ile yarlıklarda adının yer aldığını" kaydediyor. 57 Bu tarih, Cumartesi gününe denk gelmektedir.

CA'FERİ b . MUHAMMED el-HÜSEYNİ

18

cunda burçlardan birkaç tanesi yıkıldı. Kalede bulunanlar bu durumda dara düştüler. Bunun üzerine Sudun ve Timurtaş yanlarında bulunanlar­ la birlikte dışarı çıkarak (Büyük Emir'e) sığındılar. Onları askerler arasın­ da bölüştürdüler. Berkuk'un oğlu Ferec'e haber göndererek, Atlamış'ı gönderdiği takdirde, kendisinin de onun beglerini serbest bırakacağını bildirdi. Haleb'de bulunan Suriye'nin bütün hazinelerini ele geçirerek, Şahşahan, Sultan Mahmud, Bayan Timur, Sultan Melik, Murad Kavçin, Payende Çehre ve Tavacı Şeyh Ömer'i kalede görevlendirerek, ordu Hama'ya yöneldi. Haın.a Kalesi'nin Ele Geçirilmesi ve Huınus'un Fethinin Zikri

Önce Ömer Şeyh oğlu Pir Muhammd, Emirzade Ebubekir ve Emir Süleyman Şah, bir miktar asker ile Halcb kapısından Hama'ya doğru hareket ettiler. Emir Sevincck öncü olarak gelerek önce şehri sardı. Şehir sağlam ve ele geçirilmesi güç bir kaleye sahipti. Kale kuşatıldı. Ar­ kadan Büyük Emir gelince, kalede bulunanlar dışarı çıkıp armağanlar sundular. Büyük Emir onları (283a) bağışladı. Büyük Emir, yaklaşık W gün kadar Hama'da kaldı. Burada, içinde toplantı yeri (divanhane) de bulunan büyük bir konak inşa edildi. Ardından ordu Humus'a doğru hareket etti. Burada, Ebi Ubeyde-i Cerrah ve Ömer b. Ümeyye g1bi şehit düşmüş sahabeden pek çok kimse bulunuyordu. Humus ahalisi karşıla­ maya çıkarak armağanlar sundu. Büyük Emir, sahabe mezarlarının bakı­ cılarına pek çok altın dağıttı ve Ali Asgar''8'ı oranın Darugalığına atadı. Ardından ordu Ba'albek'e doğru hareket etti. Hareketin ertesi günü ço­ rak (nemekzar) bir sahaya geldiler. Askerin bir kısmı deniz kıyısına doğru, Sayda ve Beyrut'a gitti. Büyük Emir ise Ba'albek'e yöneldi. Askerler Ba'albek surlarını görünce şaşıp kaldılar. Zira böyle bir kale dünyanın hiçbir yerinde yoktu. Her taşı 20.000 men ağırlığında ve 1 0- 1 5 gez bo­ yunda olup, bir taşı 28 Bagistan gezine59 denk gelmektedir. Denildiğine göre Hz. Süleyman bu kalenin inşasını devlere buyurmuştu. Buna rağ­ men Büyük Emir'in uğuru ile kale ikinci gün ele geçirildi. Büyük Emir,

j8

•,q

Yezdi (il, 224)'dr Ali Ekber şeklindedir. Uzunluk ölçüdü olarak "gez" için bk. Hinz, lslamische, 62.

TARiH-İ KEBİ R

19

ardından Şeyh Nureddin, Şah Melik60 ve Sevincek Bahadır'ı 30.000 kişi ile Dımaşk'a gönderdi. Ordunun Dıınaşk Üzerine Yönelınesinin Zikri

Ba'albek bir dağ eteğinde bulunduğundan, kışlan soğuk geçmekte­ dir. Ordu buradan, Nuh peygamberin kabrini ziyaret amacı ile Kerek'e yöneldi. Büyük Emir, Nuh peygamberin kabrini ziyaret edip, bakıcılarını hoşnut kıldı. Yağma için önden giden begler de yeniden orduya katılarak, gittikleri Sayda ve Beyrut'tan bol miktarda doyumluk getirdiler. Ordu­ nun bu hareketi Berkuk'un oğlu Ferec'e ulaşınca, (Kahire'den gelerek) Mısır'dan getirtilmiş bulunan kalabalık bir ordu ile Dımaşk'tan çıkıp, Suriye askerlerine katıldılar.

60 Belgüvüt kabilesine mensup olup, Timur ve Şahruh zamanında büyük rol oynamış olan bu beg, Toktamış'a karşı girişilen birinci seferde, yararlıklarından dola­ yı Tarhanlık ile ödüllendirilmiş ve Timur "mühr-i kelin" ile "mühr-i pervane"'yi ona teslim etmişti (Yezdi, 1, 380; Şdmi, 1, 1 23). Hind Seferi'ne katılmış, Yedi Yıllık Sefer'de Dımaşk'ın fethi (Şdmi, 1, 235; Yezdi, il, 23 7-239) ve Bağdad'ın fethinde (Şdmi, 1, 240; Yezdi, il, 269) bulunmuş, Ankara Savaşı'nda da yer almıştır (Şdmi, 1, 255; Yezdi, il, 305, 3 1 O). Timur'un Otrar'da ölümü sırasında yanında bulunan Şah Melik, Pir Mu­ hammed'in veliaht olarak tayini ile ilgili vasiyetini yerine getireceklerine dair yemin eden begler arasında bulunmakla birlikte, bir süre sonra Timur'un vasiyetinin aksine, Şahruh'a taraftar olmuş ve Şahruh'un tahtı ele geı,'.irmesinde önemli rol oynamıştır. Halil Sultan'ın Semerkand tahtından uzaklaştınlıp Uluğ Beg'in tayini üzerine bu mirzaya atabeg olarak tayin edilmiş ise de, bir süre sonra bu görevden alınarak Ha­ rezm 'e gönderilmiştir. Şahruh'un Kara Koyunlular üzerine giriştiği 1. Azerbaycan Seferi'ne ( 1 420) katılmış; 829 yılı 1 1 Rebiülewel Pazartesi gecesi (2 1 Ocak 1 426) Harezm'de ölmüş ve cesedi Meşhed'de İmam Rıza'nın türbesi yakınında kendi yap­ tırdığı türbesine gömülmüştür. Semerkand'da atabeg olarak bulunduğu sırada bir medrese, Herat'ta bir cami ve bahçe; Kusuye civarında ise bir ribat inşa ettirmişti. Ülkenin çeşitli yerlerinde yaptırmış bulunduğu mescid, medrese, hankah, ribat ve havuz gibi 30 kadar hayır eseri için ev, dükkan ve arazi vakfetmişti (:{,ubdetü 't- Tevdrih, 599 b). Adına çeşitli eserler de kaleme alınmış olup, eserini yazarken onun anlattıkla­ rına geniş yer veren müverrih Tacü's-Sclmani, ondan, "Farsça bilen bir Türk" olarak söz etmektedir. Bu emir için aynca bk. İ. Aka, "Timur'un Ankara Savaşı ( 1 402) Fetihnamesi" , Belgeler, XV( 1 986), 2 1 nr. 48.

20

CA'FERİ b. MUHAMMED el-HÜSEYNİ

Ferec'in Büyük Eınir'i Öldürmek için Fedi.iler Göndermesi ve Fedi.ilerin Öldürülmesinin Zikri

Ferec, zehirli hançer ile iki fedaiyi elçilikle Büyük Emir'e gönderdi. Fedailer Büyük Emir'in huzuruna çıkınca, ondan etkilenip, korkuların­ dan donup kaldılar ve hareket edemediler. Hoca Mes'ud-i Simnani6 1 her ikisini de tutup sorgulayınca, onlar, Büyük Emir'i öldürmek amacı ile geldiklerini açıkladılar. Fedailerin her ikisini de o hançerlerle öldürerek cesetlerini yaktılar. Büyük Eınir'in Dunaşk'a Hareketinin Zikri

Ardından ordu acele ile Dımaşk'a yöneldi. Dımaşk yöresine vardık­ larında, Kubbe-i Seyyar diye tanınan bir tepe eteğinde konarak or­ dugahın etrafina hendek (283b) kazdılar. Büyük Emir tepenin üzerine çıkarak, uzaktan şehre baktı. Ertesi gün öncü (karavul) çıkararak, Sayın Temür, Tükel Bavurci ve Temük oğlu (Tükel) düşman ile vuruştular. Bu sırada Büyük Emir, Haleb'ten getirilen tutsakların öldürülmesini buyur­ du. Gece olunca, Sultan Hüseyin kendi nökerleri ile birlikte Berkuk'un oğlu Ferec'in yanına gitti. Ferec, ona iyi kabul gösterip gönlünü hoşnut etti. Şah Melik, bu durumu (Büyük Emir'e) iletti . Gün doğunca ordu, Dımaşk'ın kıblesi yönünde, Ken'an ve Mısır tarafına doğru hareketle iki fersah kadar uzaklaşarak düzlükte konup, hendek kazdılar. İki gün sonra (Büyük Emir) Padişah-ı Turan62'ı elçilikle Ferec'e göndererek, Atlamış'ı geri göndermesini, adına hutbe okutup, sikke kestirmesini İstedi. Buna karşılık Ferec, Atlamış'ı 5 gün sonra göndereceğini, ne buyurursa ona göre hareket edip, yerine getireceğini ifade ile Padişah-ı Turan'a hil'at kuşandırdılar.

6 1 Hace Yahya-i Simnani'nin oğlu olan bu vezir, Timur'un yanında oğlu gibi sevgiye sahip olup, onun hakkında bk. Asarn 'l- Vuzera, 334-335. 6 2 Metinde bu şekildedir. Ancak Yezdi, Padişah-ı Puran (il, 228); Padişah-ı Bu­ ran (il, 304); Muhammed-i Turan ki be Padişah-ı Buran ma 'n2f bud (il, 3 7 8) şeklinde yaz­ maktadır.

T ARiH-i KEBİR

21

Büyük Eınir'in Mısır Sultanı ile Savaşması ve Gi.lip Gelınesinin Zikri

Bunun üzerinden 263 gün geçtikten sonra, ot sıkıntısı çekilmeye başlandığından, ordu Guta tarafına doğru hareket etti . Ordu ayrılınca Dımaşk ahalisi ve Ferec, askerlerini silahlandırdılar. Dımaşk'ın aşağı tabakasına mensup kimseler ve cahilleri de onlara katılarak, birlikte şehirden dışarı çıkıp, ordunun ardınca gittiler. Bunun haberi Büyük Emir'e ulaşınca, sağ ve sol kanatlar hazırlanıp, savaş düzeni aldılar. Taraflar arasında büyük bir savaş cereyan etti ve Dımaşklılardan pek çok ölen oldu. Düşmanın sağ kanadında64 bulunan Sultan Hüseyin, Emirzade Şahruh'un adamlarından Boylak Kavçin65 tarafından tutsak alındı. Emirzade Şahruh onu Büyük Emir'e götürdü. Dımaşk askerleri İse bozguna uğrayarak geri döndüler. Bunun üzerine Büyük Emir, or­ dunun fillerle birlikte onların ardınca gitmelerini buyurdu ve o gece gelip orada kondular. Dıınaşk'ın Ele Geçirilmesinin Zikri

Ertesi gün askerler saf tuttular. Filler ordunun önünde yer aldılar. Dımaşk askerleri de şehirden çıkarak, onların karşısında yer aldılar. Ferec, Nevruz-i Hafızi, Yeşbek, Şeyh-i Haseki ve Sudun gibi begleri ile danışıp (284a) savaşa karar vererek, gece oluncaya kadar savaştılar. Fakat gece olunca kaçarak, Mısır yolunu tuttular. Bu sırada Büyük Emir'in adamlarından olan Emir Celaleddin Çakmak66, Mısır ordu­ sundan kaçarak orduya katıldı. O vaktiyle güceniklik ederek, ordunun Suriye'ye yürüdüğü sırada Mardin'den Memluklere sığınmış ve bir süre Mısır'da yaşamıştı. Bu durum Emirzade Şahruh Bahadır'a iletilince,

ı ; :ı Metinde böyle, fakat Yczdi, (il, 230) 10 gün demektedir. Bu herhalde "dı'.ı" ve "deh" kelimelerinin yazılışlarının benzerliğinden dolayı bir yazım yanlışlığı olmalıdır. 6 4 Yczdi (II, 234)'de sol kanadında. 6 5 Yezdi (II, 234) 'de Toplak Kavçin şeklindedir. 66 Çağataylar yanında büyük bir saygınlığı bulunan bu Memluk begi, Şah­ ruh'un seferlerinde daima yer almış, Baysungur'un kızı Fatma Sultan ile evlenmiş ve kan-koca özellikle Yezd'de olmak üzere birçok inşa faaliyetlerinde bulunmuşlardı. Emir Çakmak ve hanımı Yczd'dc kervansaray, hankah, hamam ve şeker imalathane­ leri, değirmen ve bağlar yaptırtmış, kuyular açtırmışlardı (Tdrih-i Cedid-i Ye:;.d, 99; Tdrih-i Yezd, 1 5).

CA'FERI b. MUHAMMED el-H Ü SEYNİ

22

Emirzade Şahruh onu Büyük Emir'e götürdü ve huzura çıkarttı. Ar­ dından Büyük Emir, Cihanşah, Emirzade Ebubekir, Sevincek, Şeyh Nureddin, Şah Melik, Allahdad, Burunduk ve Ali Sultan gibi begleri bir miktar asker ile Mısır ordusunun ardınca gönderdi. Gönderilen begler Mısır ordusuna yetişerek, onlardan pek çok adam öldürüp, bir kısmını da tutsak aldılar. Ardından 803 yılının Recep ayının 3'ünde Pazartesi günü67 ( 1 7 Şubat 1 40 1 ) Dımaşk'a gelip, şehrin dışını yağmaladılar. Büyük Emir gelerek Ablak köşküne kondu. Ardından peygamberin hanımlarının ka­ birlerini ziyaret etti. Dımaşk'ın 8 kapısını taş ve harç ile sıvayıp, kapadı­ lar. Ahaliye de kurtuluş akçesi (mal-i aman) yüklediler. Cuma günü Ümeyye Camii'nde hutbe Büyük Emir adına okundu. Şeyh Nureddin, �ah Melik ve Hoca Mes'ud-i Simnani kurtuluş akçesini toplamaya başla­ dılar. Lakin kalede bulunanlar ve kaledeki askerler, silahlanıp, yeniden savaşmaya başladılar. Dımaşk kalesi, ele geçirilmesi oldukça güç bir kale olup, yerden tepeye kadar düzgün yontulmuş taştan inşa edilmiş yüksek bir kale olduğu gibi, 20 gez eninde su ile dolu derin bir hendeği bulunu­ yordu. Büyük Emir, kalenin kuşatılmasını işbilir deneyimli kimseler ara­ sında paylaştırdı ve 3 tane kule (melcu)li8 kurdular. Bunların yüksekliği kaleden 50 gez daha yüksek idi. Lağımcılar ise lağımlar kazdılar ve bu şekilde kalenin kuşatılması ve vuruşmalar sürüp, gitti. Eınirzade Enıiranşah, Eınirzade Şahruh ve Süleyman Şah'ın Ken'an'a Gönderilmesi

Büyük Emir onları kışlamaları ve hayvanlarını otlatmaları için Ken'an tarafına gönderdi. Onlar bu iş ile ilgili olarak Akka'ya kadar bütün Firenk sahilini yağmalayıp, Ken'an'da kondular. Ardından asker­ ler Dımaşk kalesinin kapısına lağım kazıp, sirke dökerek, taşları patlatıp, kırdılar. Kalenin kapısına mancınık kurup burçların pek çoğunu döğüp tahrip ettiler. Tarma burcunu, lağım kazıp, ateşe vererek havaya uçurup, yerle bir ettiler. Böylelikle askerler Dımaşk kalesine vardılar. Kale kutva­ Ji!i'l Yezdar ve yanındakileri ele geçirip, öldürdüler. Kalede bulunan eşya 67 ı>H m

Bu tarih Perşembe gününe denk gelmektedir. Bu kelimeyi tespit edemedim. Ancak kule olduğu anlaşılıyor. Kale kom utanı anlamındaki hu kelimr için hk. Manz , Taml'Tlane, 1 70.

TARİ H-İ KEB İ R

23

yağmalanıp begler arasında paylaştınldı. Ümmü Habibe ve Ümmü Seleme ile Bilfil-i (Habeşi)'nin kabirleri üzerine kubbeli türbeler inşa edildi. (284b) (Bu sırada Büyük Emir) biraz rahatsızlanmış ise de, yeniden iyileşti. Beni Ümeyye Camii'nde Dımaşk ahalisini toplayarak, "Tarih kitaplarında Suriye ahalisinin Muaviye'ye yardım edip, onunla işbirliği yaptığını, peygamberin vasiyetine uymayıp, onun çocuklarını öldürdükle­ rini, onun ailesine olmayacak kötülükler ettiklerini" okuduğunu söyledi. "Eğer böyle olmasaydı, Allah bizi sizin üzerinize göndermezdi" dedi. Ardından, buyruğu üzerine Dımaşk yağmalanıp, hanımlar ve çocuklar tutsak alınıp, Dımaşk'tan hadsiz hesapsız, sayılması mümkün olmayacak ölçüde para ve eşya doyumluk olarak alındı. Lakin yine bu sırada farkın­ da olunmadan Beni Ümeyye Camii'nde bir yangın çıktı ve caminin bü­ yük bir kısmı yanıp, yangın epeyce zarar verdi. Doğu tarafındaki bir minaresi ile çatıları tutuştu. Büyük Emir her ne kadar yangını söndürme­ ye çalıştı İse de, söndürmek mümkün olmadı.

Ardından seyyidler ve ulemanın isteği üzerine Büyük Emir tutsakları serbest bıraktı. Ordu buradan ayrılarak Dımaşk yöresindeki Guta'da kondu. Buradan fetihnameler yazılarak elçilerle çeşitli ülkelere gönderil­ diler. Emirzade Rüstem, Tedmür şehrine giderek yağmada bulundu. Sultan Hüseyin Antakya yöresine, Halil Sultan ise Köpek Türkmenle­ rinin üzerine giderek, yağmada bulunup, pek çok sığır ve koyun ele ge­ çirdiler. Ordu Hama'ya gelince, vaktiyle Büyük Emir tarafından inşa ettirilmiş olan köşkün daha sonra Hamalılar tarafından yıktırılmış olma­ sından dolayı, öfkelenerek, Hama şehrinin yağmalanmasını buyurdu. Buradan Haleb'e geldiler. Ordu buraya varınca, Şahşahan ve Seyyid İzzeddin-i Hezargeri, kalede bulunan eşyayı alarak, gelip orduya katıldı­ lar. Haleb Kalesi'nin geriye kalan sağlam kısımları da tahrip edildi. Bu­ radan hareketle Fırat ırmağı geçilip, Bire şehrine geldiler. Bire hakimi armağanlar ile karşıladığından bağışlandı. Buradan avlanmak için ayrılıp, o çevredeki birkaç kale ele geçirilip, yağmalandı. Mardin hakimi Sultan İsa (Sultaniye'de tutsak olarak bulunurken), Suriye seferi sırasında orduya katılmak üzere Büyük Emir tarafından bağışlanarak Mardin'e gönderil­ miş idi. Fakat Sultan İsa kulluğu yerine getirmeyip muhalefet edince, Büyük Emir, Mardin üzerine yürüdü.

CA'FER İ b. MUHAMMED el-HÜSEYN İ

24

Büyük Eınir'in Mardin'e Yürünıesi'nin Zikri

Büyük Emir, Mardin'e yaklaşınca, Hasan Keyf padişahı ve Erzen70 padişahı saçı ve armağanlar ile huzura çıktılar. Ordu Mardin'e gelince, Sultan İsa, kaleye çekildi. Büyük Emir, Mardin'in tamamen tahrip edil­ mesini buyurdu ve şehir yağmalanıp, tahrip edildi. Hasan Keyf ve Erzen sultanları kendi şehirlerine gönderildiler. Allahdad'ı Semerkand'a gönde­ rip, Amid7 1 'i (Diyarbekir) Kara Osman'a vererek, onu, Mardin'i kuşat­ makla görevlendirdi. Ordunun Bağdad ve Gürcistan Üzerine Gitnıesi ve Alıncak'ın Fethi

Büyük Emir (285a) Sultan Hüseyin ile Ömer Şeyh oğlu Pir Mu­ hammed'i, Ebubekir, Cihanşah ve Seyyid Hoca ile birlikte, Gürcistan, Alıncak ve Derbend taraflarına göndermiş idi. Kale halkı sıkıntıya düş­ müş olup, Alıncak Darugası olan Seyyid Ahmed'i ele geçirerek, bağlayıp, Emirzadelere getirdiler. Ardından ordu Gürcistan üzerine gitti. Gürcü Gürgin armağanlar ile elçi gönderdi. Bundan sonra Sultan Mahmud Han, Emirzade Ebubekir, Süleyman Şah, Mızrab-ı Caku, Sevincek, Barlas Tükel ve Tugay Buka'nın Bağdad üzerine gitmeleri buyruldu. Ordunun Darusselinı Bağdad'a Yürüınesinin Zikri

Ordu Bağdad yöresine ulaştığında, Bağdad yöresindeki bazı hakim­ lerin bir araya gelerek, Bağdad üzerine yürümekte oldukları haberi alın­ dı . Bunlar, Mendeli'den Emir Ali Kalender, Bakuba'dan Can Ahmed, Hille'den Merhaba ve Sib'dcn Mikail'den oluşmuştu. Ordu onlarla vu­ ruşmak üzere hareket edip, Sarsar mevkiinde karşı karşıya geldiler. Ta­ raflar arasında meydana gelen savaşta, Bağdadlılardan pek çok ölen oldu, bir kısmı ise suya dökülüp öldüler. Askerler onların eşyasını ganimet ola­ rak alıp, Bağdad kapısına dayanıp, kuşatmaya giriştiler. Şehrin hakimi Ferec, "Eğer bizzat Büyük Emir gelir ise ben Bağdad'ı kendisine teslim ederim" dedi. Büyük Emir, bu sırada Nusaybin'de bulunuyordu. Nusay­ bin halkı, armağanlar ile birlikte kalenin anahtarlarını da teslim ettiler. ıo ıı

Yezdi, il, 255. Metinde "ezjir" şeklindedir. Metinde Hamid şeklindedir.

TARİ H-İ KEB İ R

25

Oradan Musul'a yürüyerek köprü kurdular. Böylelikle Fırat ırmağını geçip Bağdad'a doğru yöneldiler. Büyük Emir, Çolpan Mülk Aka, Emir­ zade Şahruh ve Şah Melik'i Çenaran ve Kılagi72 yolu ile Tebriz'e gönde­ rerek, kendisi ise Altun Köprü yolu ile Bağdad üzerine giderek Karyetu'l­ Okab karşısında kondu. Talihsiz Ferec ise şehri kendisine sığınak edindi. Savaş sırasında Mengli Hoca ve Hoca Mes'lıd melcuru çalıştırırken, ok isabet etmesi sonucu Hoca Mes'lıd öldü. Büyük Emir onun ölümüne çok üzüldü. Emirzade Şahruh daha ön­ ce gönderilmiş bulunduğu Kılagi mevkiinden geri çağrılarak, onun yerine Tavacı Şeyh Lokman gönderildi ve Şahruh Bağdad'a geldi. Ordu (Bağ­ dad'ı çepeçevre) l 073 fersah boyunca çevreleyip kuşattı. Emirzade Şah­ ruh da Suk-i Sultan kapısı karşısında yer aldı. Yine bu sırada Scydi Ah­ med-i Oğulbaşı74 Alıncak'tan getirilmiş olup, öldürüldü ve Alıncak, onun yerine Emir Muhammed-i Evbehi'ye verildi. Havalar artık iyice ısınmıştı. Buna rağmen askerler Bağdad kuşat­ masını sürdürüyorlardı. Böylelikle 40 gün vuruşma sürüp gitti. 803 yılının Zilkade ayının 2 7 'sinde (9 Temmuz 1 40 1 Cumartesi) (285b) öğlen vakti, ahalinin sıcaktan dolayı surların üzerinde duracak gücü kalmadığı za­ manda, Emirzade Halil Sultan75 ile Şeyh Nureddin surlara merdiven dayayıp, yukarı çıktılar. Emirzade Emiranşah ve Emirzade Şahruh da başka bir taraftan; Emir Şah Melik ve Emirzade Rüstem ise yine başka bir taraftan gelerek, şehre girdiler ve seller gibi kan aktı. Ferec, bir kayığa Yezdi, il, 25 7. Metinde "Tagi" şeklindedir. Yezdi (il, 26 l )'de 2 fersah. Bu, "dfı" ve "deh" kelimelerinin benzerliğinden kaynaklanmış olmalı. 7 4 Yezdi (il, 26 1 )'de Oğulşayi. 75 Timur oğlu Miranşah'ın oğludur. Annesi Özbek Han soyundan, Hanzade diye tanınan Sevin Beg idi. 786 ( 1 3 84) yılında doğmuş, Timur'un hanımlanndan Saray Mülk tarafından büyütülmüştür. Dedesinin bazı seferlerinde bulunmuş, onun ölümü üzerine kumanda etmekte olduğu sağ koldaki begler tarafından hükümdar ilan edilerek, Semerkand'ı ele geçirmek suretiyle 1 409 yılına dek Maveraunnehir'de hü­ küm sürmüştür. Amcası Şahruh tarafından hakimiyetine son verilerek, Rey'e gönde­ rilmiş ve 1 6 Receb 8 1 4 (2 Kasım 1 4 1 1 ) tarihinde burada ölmüştür. İbn Arabşah'a göre (s. 2 1 6), o Iraki tarzında Farsça şiirler söylemekte idi. Bunun yanında pek çok Timurlu mirzası gibi, o da Türkçe şiirler söylemiştir. Onun Türkçe şiirlerine örnek için bk. Ali Şir Neval, Mecdlisü 'n-Nefdis, 1 25 . Aynca bk. İA, "Halil Sultan" maddesi. 72

73

26

CA'FERİ b. MUHAMMED el-HÜSEYNİ

binerek bozgun halinde kaçtı. Onu ok yağmuruna tuttular ve o aldığı yaraların etkisi ile suda can vererek, ölü balık gibi suyun üzerinde kaldı. Seyyidler ve ulemanın bir kısmı kendilerini dışarı attılar, geri kalan­ lar ise öldürüldüler. Bağdad yağmalanıp, binaların pek çoğu yıkılıp yerle bir edildi. Büyük Emir, Ebu Hanife ve İmam Musa Kazım'ın türbelerini ziyaret edip bekçilerine sadakalar verdi. Mahmud Han, Halil Sultan, Süleyman Şah ve Şah Melik, Hille ile Meşhedeyn'e gönderilip, Hillc yağmalanarak geri döndüler. Büyük Emir, bundan sonra Tebriz'e yönel­ di . Cagatu suyu7ti kıyısına vardıklarında, şahzadeler, Saray Mülk Hanım ile Hvandzade ve şehzadelerin hanımları karşılamaya gelerek, orduya katıldılar. Tebriz ahalisi, ulema ve seyyidlcr huzura çıkıp yer iipt üler. Emirzade Rüstem, Hasan-ı Candar ve Hasan-ı Cag (davul)77 orduya katıldılar. Büyük Emir, Heştrud'dan Ucan'a gelerek kondu ve oradan Tebriz'e geldi. Kış mevsiminin başında ise Karabağ'a yöneldiler. Burada iken Emirzade Muhammed Sultan, Semerkand'dan Ömer Şeyh'in oğlu İskender'i tutuklayıp, huzura getirdi. Şehzade burada yargılanıp (sopa vurulmak suretiyle cezalandırılıp) 78 bağışlandı. Büyük Eınir'in Az erbaycan'a Yönelmesinin Zikri

Büyük Emir, Suriye'de bulunduğu sırada, Yıldırım Bayezid, Sultan Ahmed'in onu kandırması sonucu, ordu hazırlayıp Erzincan tarafına göndererek, şehri kuşatıp Taharten'i tutsak almış, fakat ardından Sultan Ahmed'in İsteği üzerine onu serbest bırakıp Erzincan'ı tekrar Taharten'e vermişti. Onlar Kayseri dolaylarına vardıklarında Sultan Ahmed ve Kara Yusuf, Irak-ı Arab'a gitmek üzere izin isteyip, Bağdad'a geldiler. Sultan Ahmed Bağdad'a gelince şehri İmar etmek ve onarmakla meşgul oldu. Büyük Emir bu durumu öğrenince, Ömer Şeyh'in oğlu Pir Muhammed, Süleyman Şah, Cihan Melik ve Ali Taz'ı yağma için Luristan ve Huzis­ tan taraflarına gönderip, Ebubekir ile Cihanşah'ı da Derbend-i Taşi Hatun yolu ile Bağdad'a yolladı. (286a) Bu sırada oldukça fazla kar ve 7 6 Azerbaycan'da bir ırmak olup, yeri için bk. Strange, 7he Lands, 1 65 ; Krawulsky, Iran, 523. 7 7 Parantez içindeki kelime Yezdi (il, 27)'den alınmıştır. 7 8 Parantez içindeki kısım Yezdi (il, 275)'den alınmıştır.

TAAİH-İ KEBİR

27

yağmur yağdığından, pek çok at telef oldu. Onlar Bağdad'a varınca, Sultan Ahmed kaçarak Hille'ye gitti. 804 yılı Cemaziyelahir (Ocak 1 402) ayında Mevlana Ubeyd, vergi­ sinin tespiti ve toplanması için Isfahan'a, Mevlana Kutbeddin ise Divan işlerini düzenlemek üzere Şiraz'a gönderildiler. 804 yılının Ramazan ayının 24'ünde (27 Nisan 1 402) Celali takvi­ mine göre 324 yılı Ordibehişt ayının l 8'inde, İt yılında, Tanrı, Emirzade Şahruh'a, Emirzade Muhammed Cuki79'yi verdi. Büyük Eınir'in Rfun (Anadolu) Tarafına Yönelmesinin Zikri

Bu doğum dolayısı ile şahlara yakışır toylar verildi . Ardından ordu Rum'a yöneldi. Fırat ırmağının kıyısında oldukça iyi bir biçimde berki­ tilmiş bulunan Kemah kalesine vardılar. Emirzade Muhammed Sultan, kendi tümeni ile kale üzerine yürüme arzusunda bulundu. Burada şiddet­ li bir vuruşma oldu. Ortalık kararıp, gece olunca surlara merdivenler dayayıp yukarı çıktılar. Kalede bulunanlar bu durumu öğrenince büyük taşlar firlatarak, kaleye çıkanları burçlardan aşağı attılar. Ertesi gün, Emirzade Ebubekir, Cihanşah, Emirzade Halil Sultan, Emirzade İsken­ der ve Şeyh Nureddin yiğitçe vuruştular. Emir Abbas'ın yeğeni Baht-ı DevletBO yaralanarak, merdivenden aşağı düşerek öldü. Yiğitler yeniden saldırıya geçip, surlara tırmanarak burcun üzerine tuğu diktiler. Boru çalıp kaleyi ele geçirdiler. Ardından ortalığı yağmaladılar. Kemah ile Erzincan arası 7 fersahtır. Büyük Emir, Kemah kalesini Taharten'e ver­ di. Ordu Sivas yöresine vardığında, elçilikle Yıldırım Bayezid'e gönde­ rilmiş bulunan Bayezid-i Çimpayi, Yıldırım'ın elçileri ile gelerek huzura çıktı. Yıldırım doğru yoldan sapmış olup, mektubunda da kaba sözler sarf 7!1 Annesi Gevherşad Aka'dır. 1 408 yılı Eylül ayında Baysungur ile birlikte He­ rat'ta sünnet ettirilmiştir. 1 4 1 9 yılı Ekim ayında Moğol Han'ı Şem'-i Cihan'ın kızı Mihr-i Nigar Aka ile evlendirilmiş (Zübdetu 't- Tevdrfh, 548a-b) ; Uluğ Beg ile birlikte zaman zaman Özbekler ve Moğollar üzerine girişilen seferlere katılmış, babası Şah­ ruh 'un Kara Koyunlular üzerine giriştiği I., II., ve III. Azerbaycan seferlerinde yer almış, 848 yılı sonlannda ( 1 444 yılı başlan) Serahs'ta ölünce, Herat'ta gömülmüştür (Matla'-ı Sa'deyn, 853). ao Yczdi (II, 290)'de "Emir Abbas'ın yeğeni Baht-ı Devlet'in oğlu Ali Şir" şek­ lindedir.

CA'FERİ b. MUHAMMED el-HÜSEYNİ

28

etmişti. Büyük Emir, onun bu sözleri karşısında öfkelenip, Yıldınm'ın elçilerini geri gönderdi. Ardından ordu hareket edip Hafik (Baduk)8 1 kalesine geldiler. Kalede bulunanlar çirkin sözler edince, askerler hep birden saldınya geçtiler. Lağımlar kazıp, patlattılar. Okçular o kadar ok attı ki, hiç kimse başını mazgallardan çıkaramadı. Bunun sonucunda duvarların (286b) bazılarını yıkıp, kaleye çıktılar. Kalede bulunanların kimisini öldürüp, kimisini de tutsak alıp, şehri yağmaladılar. Ordunun Kayseri ve Ankara Üzerine Yürümesi

Büyük Emir (Hafik) kalesini ele geçirdikten sonra, yola devam için hareket etti. Bu sırada kendisine "ordu eğer Tokat yolu ile gidecek olur ise, yolun iyi, lakin (geçilecek yerlerin ormanlık olup, dar geçitler bulun­ duğunu)82 üstelik Yıldırım'ın kalabalık asker ile Tokat'a geldiğini" söyle­ meleri üzerine, Kayseri'ye doğru yürüyüşe geçtiler. Ordu, 6 yerde konak­ layarak, Sivas'tan Kayseri'ye ulaştı. Kayseri'ye varınca, Kayseri ahalisi armağanlarla dışarı, karşılamaya çıktılar ve bundan dolayı bağışlandılar. Kötü niyetli olup, sağa sola gizlenmiş olan bazı kimseler ise yakalanıp dışarı çıkarılarak öldürüldüler. Ardından Şeyh Nureddin, öncü (karavul) tayin edilerek, ordu savaş düzeni ile (yasal)83 ilerleyerek, 3 gün gittikten sonra Yolgun Suyu kıyısına vardılar. Oradan Kırşehir' e gittiler. Burada iken Emir Şah Melik 1 .000 atlı ile dil getirmek amacı ile ileri gönderildi. Onlar geceleri yol almak suretiyle yaklaşık 1 O fersah kadar ilerleyerek, Yıldırım'ın ordusunun yakınında gizlendiler. Karşı tarafın öncüleri (kara­ vullan) üzerine baskın yaptılar ve taraflar arasında şiddetli bir vuruşma meydana geldi. Şah Melik bu durumu Büyük Emir'e ulaştırdı ve bunun üzerine Büyük Emir ordu ile Ankara'ya doğru hareket etti ve bir süre sonra Ankara yöresine gelindi. Büyük Emir, bir at koşumu kadar ilerle­ yip, suyu arkada bıraktı ve kondu. (Yıldırım'ın) yolu üzerinde bulunan su kaynağı harap edildi ve ertesi gün Yıldınm da oraya geldi.

Parantez içindeki kısım Yezdi (il, 298)'den alınmıştır. Kelime için bk. Babür, Vekayi, 664.

R I Metinde bu şekildedir. Yezdi (II, 297) ise "Havuk" şeklinde yazmaktadır. 82 H3

TARİH-i KEBİR

29

Büyük Enıir'in Yıldırıoı ile Savaşımn Zikri

Büyük Emir, beglerin, birliklerini savaş düzenine sokmalannı buyurdu. Emirzade Şahruh, Emir Süleyman Şah, Yadigar Andhoyi, Rüstem To­ gaybuka, Sevincek Bahadır, Sultan Sencer, Ali Sultan, Sultan Hüseyin, Emirzade Ebubekir, Cihanşah, Kara Osman, Barlas Tükel, Sulduz Pir Ali, Baştimur Oğlan, Emirzade Ahmed, Şahsevar, Cela!-i Bavurci, Tab­ tuk, Kavçin Muhammed, Saray Hoca, Almalıklı Şemseddin, Tavacı Saray Melik, Argun Melik, Pir Muhammed, Kara Ahmed, Bek Melik, Emir Çakmak-ı Şami, İlçi Buka oğlu Devlet Hoca, Abdullah Sufi, Tavacı Muhammed, Esentemür, Şeyh Muhammed-i Karaman, Sencer, Ömer Beg-'in oğullan Hasan ve Hüseyin, Cihanşah, Bedri Beg, Ahmed!, Aceb Şir, Mahmud Behlül, Zirek-i Caku, Celal İslam, Tükel Karkara, Şah Veli, Canıbek, Yadigar, Tannbermiş, Muhammed, Halil, Şeyh Hüseyin, Belhli Emirck, Melik Payende, Tavacı Lokman, Barlas Sultan, Abdulke­ rim, Hacı Seyfeddin (287a) Pir Muhammed-i Şenkur84, Şeyh Aslan-ı Kebek, Can Adil, Kutbeddin AyasB5, Cihanmelik-i Milket, Korci Nureddin, Hacı Seyfeddin oğlu Abdüssamed, Barlas Devlet Hoca, Abbas oğlu Ali, Seyyid Hoca, Şahşahan, Emirzade Muhammed Sultan'ı iyi donatılmış 40 koşun ile savaş alanına sürdü. Aynca üzerinde abanoz ve fildişinden sandıklar içinde kös çalan, gürültü aletleri kullanan, ok ve yanıcı maddeler atan adamların bulunduğu filler yer alıyordu. Yıldırım da ordusu ve büyük oğlu Süleyman (Müselman)86 Çelebi, di­ ğer üç oğlu Musa87, İsa88, Mustafa89 ile Kirişçi diye ün kazannuş bulunan

Yezdi (il, 304)'de Şenkum şeklindedir. Şami (1, 255) ve Yezdi (il, 304)'te "Kutbeddin Selim" şeklindedir. Hfi Metinde ve Yezdi (il, 33 1 )'de Müselman şeklindedir. Ankara Sava�ı'ndan sonra önce Bursa'ya gelip, buradan Rumeli'ne geçen bu Osmanlı şehzadesinin Bal­ kanlardaki hakimiyetini Timur da tasdik etmişti (Yezdf, 11, 332). 1 4 1 1 yılına kadar hakimiyeti devam eden bu Osmanlı şehzadesi için bk. lA, "Süleyman Çelebi" madde­ si ve Türk Ansiklopedisi, "Süleyman I" maddesi. 87 Fetret Devri'nde bir süre Edirne'de hüküm süren bu Osmanlı şehzadesi, An­ kara Savaşı'ndan sonra babası Bayezid'in ölümü üzerine, Timur'un izni ile onun cenazesini Bursa'ya götürmüştü. Genellikle Rumeli'nde hakimiyet mücadelesini sürdüren Musa Çelebi, Süleyman Çelebi'nin 1 4 1 1 yılında öldürülmesinden sonra, 8+

8i

30

CA'FERİ b. MUHAMMED el-H Ü SEYNİ

Mehmed Çelebi9o, Malkoç Paşa9 I , Ali Padişah92, Amid Beg93, Timurtaş, Hoca Firuz, İsa Beg, Hasan Padişah, Halil, Murad Padişah, Saruca, Evre­ nos94, Emir Yakub Beg, Yusuf, İltarnay95, Tannbermiş, Balaban, Davud Taki9G, Şahin, 5 oğlu ile İldeniz97 ve Ahmedi, Tahiroğlu ve Paşacuk ve Edirne' de hüküm sürmeye başlamış, ancak 1 4 1 3 yılında Mehmed Çelebi tarafından öldürülmüştür. Onun hakkında bk. Türk Ansiklopedisi, "Musa Çelebi" maddesi. HA Metinde yazım hatası olarak "oğlan" şeklindedir. Bayezid'in 3 . oğlu olup, Ankara Savaşı'ndan sonra Bursa'yı ele geçirmiş ise de burada tutunamamış, taht mücadeleleri sırasında, 1 404 yılında öldürülmüştür. Onun hakkında bk. Türk Ansik­ lopedisi, "İsa Çelebi" maddesi. R!I Ankara Savaşı'na katıldığı ve kaybolduğu bildirilen hu şehzadenin hundan sonraki durumu hakkında kaynaklarda değişik kayıtlar bulunmaktadır. Fetihname (s. 20)'de "oğulları Mustafa ve İsa'yı tutup getirdiler. Onlar da bağışlandılar" denilmek­ tedir. Bu şehzade hakkında bk. Türk Ansiklopedisi, "Mustafa Çelebi" maddesi. 90 Bu şehzade için bk. İA ve TD VİA , "Mehmed I." maddeleri. 9 1 Metinde Ferruh Padişah şeklinde olup, Malkoç Paşa olacaktır (Şami, 1, 256; Yezdi, il, 306). Yl Metinde Ali Padişah şeklindedir. Candarlı Halil Hayreddin Paşa'nın oğlu olup, devrin önde gelen devlet adamlarındandır. 1. Murad devrinde Kazasker ve Vezir-i azam olarak hizmet verdiği gihi, 1. Bayezid devrinde de Vezir-i azam olarak Ankara Savaşı'na katılmıştır. Ancak ne Timurlu, ne de Osmanlı kaynaklarında, onun ordunun neresinde olduğuna dair kesin bir kayıt yoktur. M. H . Yinanç, Ali Paşa'nın , Padişah ve üç oğlu �Mustafa, Musa ve İsa Çelebi- ile merkezde bulunduğunu (İA, "Bayezid" maddesi 385b) ifade ediyor. Bozgun üzerine Süleyman Çelebi ile Bursa'ya doğru kaçtıklarına göre, bu şehzadenin yanında bulunmuş olmalıdır. Fetret Dev­ ri'ndeki mücadeleler sırasında ölmüş ( 1 8 Aralık 1 406) ve İznik'te gömülmüştür. Onun hayatı ve hayratı için bk. İ. H. Uzunçarşılı, "Çandarlızade Ali Paşa'nın Vakfiyesi'', Bel/,eten, V( 1 94 1 ), 20, 549-5 76; aynı müellif, Çandarlı Vezir Ai/,esi, 3 1 -45. !i l Metinde bu şekildedir. Şami (1, 256) Abd Beg; Yezdi (il, 306) ise lyd Beg şeklinde yazmaktadır. Bu herhaldt' Ubeyd olmalıdır. 94 Metinde bu şekildedir. Şami ve Yezdi'de ise Ebrenos olarak yazılmıştır. 95 Şami, İldartan; Yezdi ise İltaryan şeklinde yazmaktadır. 96 Metinde böyle. Şami'de Bali; Yezdi'de ise Yati şeklinde yazılmıştır. 9 7 Metinde, burada verilen adlar karıştırılmıştır. Yezdi (il, 307) bunları "5 oğlu ile İldeniz ve Ahmedi ve Tahir oğlu ve Muhammedi ve Mukbil ve Paşacuk" şeklinde kaydetmiştir. Şimi'de ise (s. 256) "Nasuh ve İldeniz oğlu ve Ahmedi ve Tahiroğlu ve Muhammedi ve Mukbil ve Paşacuk" şeklindedir. Buradaki İldeniz belki de İ ne Beg olacaktır. O, 1. Murad ve 1. Bayezid devrinde Sübaşı olarak pek çok savaşa katılmış, bozgun halinde Süleyman Çelebi ile birlikte kaçmış, Fetret Devri'nde Çelebi Meh­ med'in Sübaşısı iken Ulubad Muharebesi'nde İsa Çelebi tarafindan öldürülmüştür.

TARİH-İ KEBİR

31

kalabalık ordu ile gelip, sağ ve sol kollan düzenleyip, (Büyük Emir'in ordusunun karşısında) saf tuttular. Büyük Eınir'in Yıldırıın ile Savaşı ve Galip Gelınesinin Zikri

Her iki ordu karşılıklı saf tutunca, kös ve boru sesleri yükseldi. Bü­ yük Emir'in bahadırlan ölümü göze almış olarak, tekbir getirdiler. Önce Ebubekir ileri atılarak, koşunu ile Yıldırım'ın sol kanadına kumanda eden Süleyman (Müselmen) Çelebi'nin üzerine saldırdı. Cihanşah ve Kara Osman da Rum ordusunun sağ kanadına saldırıp, karşılarındakileri boz­ dular. Emirzade Emiranşah ve Şeyh İbrahim saldırıya geçip, vuruştular. 6 koşun tepenin üzeri ne çıktılar. Yıldırım onları bu tepeden aşağı sürerek, tepeye hakim oldu. Fakat sağ ve sol kanatlarının bozulduğunu görerek korkuya kapıldı. Büyük Emir ve ordu saldırıya geçip, Yıldırım'ı av gibi, etrafını sarıp ortaya aldılar. (Kara) Tatar askerleri Büyük Emir'e katıldı­ lar. Sultan Mahmud Han, Yıldırım'ın ardından yetişerek, onu ele geçirip, elleri bağlı olarak Büyük Emir'in katına getirdi. Büyük Emir, onun elleri­ nin çözülmesini buyurdu ve yanına oturtarak, "Devamlı söz dinlemeyip haddini aştın ve sonunda bu oldu. Lakin ben sana iyilikten başka bir şey yapmayacağım" diyerek (287b) kendi hil'atını ona giydirdi. Buna karşı­ lık Yıldırım, diz çökerek, "Oğullarım Mustafa ve Musa savaşta benim ile birlikte idiler. Durumlarının ne olduğunu bilmiyorum" dedi. Büyük Emir, onların araştırılmasını buyurdu. Büyük Emir'in Yıldırım ile savaşı 804 yılı Zilhicce ayının l 8'i Cuma günü ( 1 9 Temmuz 1 402) olmuştu98. Birkaç gün sonra oğlu Musa'yı Büyük Emir'in katına getirdiler. Barlas Hasan ve Bayezid-i Çimpayi, Yıldırım'ı korumakla görevlendirildiler. Aynca ona, içinde, İnsanın hesaplayamayacağı kadar eşya ile dolu bir çadır ayrıldı. Büyük Emir'in askerlerinin eline at, katır, altın ve gümüş kab-kacak, değerli taşlarla bezenmiş kemerler ile çeşitli o kadar çok eşya Mezarı Balıkcsir'in Kepsut ilçesinin Tekke köyündeki türhesindedir (Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, 1, 33 1 ). '18 Savaşın günü hakkında verilen tarihler farklıdır. M. H. Yinanç (İA , "Bayezid I." maddesi, 386a) "bütün bu tarihlerden doğruya en yakın olanı Cuma günü, yani 27 Zilhiccc'dir (28 Temmuz)" demektedir. Fetihnamelerde İse 28 Zilhicce Cuma günü denilmektedir. Verilen çeşitli tarihler için bk. M. A. Dersca, La Cam/ıagne, 1 1 G1 1 fJ ; İli, "Bayezi:ı

Metinde hurada hir eksiklik hulunmaktadı r.

CA'FE Rİ b. MUHAMMED el-HÜSEYNİ

56

üzere ordu hazırladı. Emir Ali Taz, Emir Ali Derviş, Muhammed Derviş ve Emir Ali Yerge ve iyi donatılmış ordu ile Maveraunnehir' e hareket etti. Halil Sultan bu haberi aldığında Sultan Hüseyin de yanına gelmiş bulunuyordu. (Halil Sultan ona) iyi kabul gösterdi ve Emir Hoca Yusuf, Emir Argunşah, Emir Timur Hoca ve Emir1ti4 Burunduk'u iyi donatılmış bir ordu ile Kabil' den Bedehşan'a gelmiş ve yanında Bedehşan'dan gelen yardımcı kuwet bulunan Pir Muhammed ile savaşmak üzere gönderdi. Sultan Hüseyin ile idaresindeki ordu Amul yöresine vardıklarında, o, boş bir hayale kapıldı ve begleri ile danışarak, Halil Sultan'ın beglerini tutuk­ layıp hapsetti. Hatta Yusufu öldürüp, askerlerin gönlünü okşayıp, kendi yanına çekti. Bu haber Halil Sultan'a ulaşınca askerlerine bahşiş ve armağanlar dağıttı . Zerdad oğlu, Iraklılar ve adamları savaşmak için Sultan Hüse­ yin'in üzerine yöneldiler. Bunun üzerine Sultan Hüseyin, Halil Sultan'ın beglerini salıvererek, kendisine sadık kalacaklarına dair and içirtip, sa­ vaşmak üzere Halil Sultan'a karşı yola çıktılar. Halil Sultan da gelince, her iki ordu karşılıklı saf tuttular. Birdenbire Sultan Hüseyin'in askerleri kendisinden yüz çevirerek, Halil Sultan'ın tarafına geçtiler ve Sultan Hüseyin'in dayanacak gücü kalmadı. Ebiibekir'in lsfahan'a Gelmesi

Emirzadeler yenilgiye uğrayınca, her biri kendi şehirlerine döndü­ ler. 809 yılı Muharrem (Haziran / Temmuz 1 406) ayı gelince, Ebubekir Isfahan'a yöneldi. (Isfahanlılar) kalenin burç ve duvarlarını berkitmişler­ di. Ebubekir ordu ile Curbadakan yolu ile Isfahan'a yürüdü. Nizameddin Ahmed-i Saidi, Cabir-i Tihran(i) ve Isfahan'ın ileri gelenleri, yaklaşık (296b) 20.000 atlı ve yaya ile çarpışmak amacı ile şehirden dışarı çıktılar. Zinde Rud kıyısında meydana gelen vuruşmada Isfahanlılardan 3 .000 yaya hayatını kaybetti ve hayatta kalanlar ise tekrar şehre döndüler. Mir­ za Ebubekir Isfahan kapısına dayandı. Mirza Rüstem, kendisinde direne­ cek gücü ve dışarı çıkacak cesareti göremeyerek (Isfahan'da) kapandı. Cuma günü namaz vakti (Mirza Ebubekir'in) askerleri surlara tır­ manmaya başladılar. Nizameddin Ahmed gelerek, onları püskürtüp, 1 6+

Metinde Emirzide şeklinde yazılmış ise de Emir olacaktır.

TARİH-İ KEBİR

57

surlardan aşağı indirdi. Saldıranlann bazısı öldürülüp, bazısı da tutsak alındı; Ebubekir ise dönerek, ordugahında kondu. Halil Sultan'ın Cihangir Oğlu Pir Muhamme d ile Savaşımn Zikri

Sultan Hüseyin bozguna uğrayıp kaçtıktan sonra Emir Süleyman Şah'ın yanına gitti. Kalabalık asker ile Belh'te konmuş bulunan Emirzade Pir Muhammed ise Halil Sultan'a elçi göndererek, "Sen de biliyorsun ki, Büyük Emir kendisine veliaht olarak beni tayin etmiş idi. Ülke ve hazine­ yi bana bırak ve ben de sana ülkeden bir bölge ile hazineden bir pay vereyi m" dedi. Halil Sultan İse buna cevap olarak: Şıır: "Kul (insan) tedbirini alır, lakin Tann'nın takdirini bilemez., Kulun (insanın) aldığı tedbiri, gönlünden geçeni, Tann'nın nasıl takdir edeceği, bilinmez. " dedi.

Nice vasiyetler vardır, fakat o değil, aksi uygulanmıştır. Peygamber -ona selam olsun- bu dünyadan göçtüğünde, Halife Ali -ona selam olsun­ ve Abbas amca ve yeğen olarak varlıktanna rağmen, Ebubekir karşı çık­ mıştır. Elçi dönünce, onlar savaşa karar verdiler ve her iki ordu harekete geçip, Karşı 1 65 ovasında öncüler (karavul) karşı karşıya geldiler. Yapılan vuruşmada Pir Muhammed'in öncüleri (karavul) üstün geldi. Ertesi gün her iki ordu sağ kanat, sol kanat ve merkez olmak üzere saf tuttular. Yi­ ğitçe bir vuruşma oldu. Sonunda Iraklılar saldınya geçerek, Pir Mu­ hammed'in merkezini bozup yenilgiye uğratarak onlann ardına düştüler. (Pir) Ali Taz birkaç defa saldınya geçti ise de yaran olmadı ve boz­ guna uğrayıp kaçtılar. Geride bıraktıktan çadırlan, ağırlıktan (oğruk) ve eşyalan (düşman) ordusunun eline geçti. Halil Sultan bunun üzerine toy düzenleyip beglere hil'at giydirerek, değerli taşlarla bezenmiş kemerler kuşatıp, Irak askerlerine kalkanla para dağıttı. O bundan sonra Semer1 65 Burası için bk. Strange, The Lands, 470.

58

CA'FERİ b. MUHAMMED el-H Ü SEYNİ

kand'a dönerek şehri donatıp, Hudaydad Hüseyni'yi hududu korumak üzere gönderdi. (297a) Halil'in Ordusunun Buhara'ya Yürünı.esinin Zikri

Şah Melik, Şeyh Nureddin ve şehzadeler Semerkand'a alınmayınca, onlar Buhara'ya gittiler. Şah Melik ve şehzadeler buradan Şahruh'un yanına giderken, Şeyh Nureddin ise şehri korumak için Buhara'da kaldı. Şeyh Nureddin bazen Halil Sultan ile bazen de Horasanlılar ile işbirliği yaptığından, Halil Sultan, Buhara tarafına (bir ordu) gönderdi. Halil Sultan'ın ordusu yaklaşınca Buharalılar ayaklandı ve bunun üzerine Şeyh Nureddin Buhara' dan ayrılarak, Horasan'a doğru yollandı . Pir Ali Taz'ın Hisar-ı Şadınan'a Gelnıesi

Pir Muhammed yenilip Belh'e gelince, Hisar-ı Zengiyan'ı onarttı. Kabil ve Bedehşan askerleri kendisine katıldı. 809 ( 1 406/ 7) yılı gelince Pir Ali Taz bir ordu ile Hisar-ı Şadman'a gelerek etrafı yağmaladı. Halil Sultan bu haberi alınca, ordu ile buraya (Hisar'a) yürüdü. Pir Ali Taz, Hisar-ı Şadman'a kapanarak aralarında çarpışmalar oldu. Bu sırada Hudaydad Hüseyni'nin oğlunun hudutta ayaklandığı haberi alınınca, Halil Sultan, dönerek, Semerkand'a yöneldi. Iraklıların Ayaklanması

Iraklılar zafer kazanıp pek çok doyumluk elde ettiklerinde, begler birdenbire aralarında anlaşıp (cankı) l fü', onlardan yüz çevirip, ayrılarak, Buhara'ya yöneldiler. Onlar Buhara ovasını aşarak Abıverd taraflarına ve oradan da Mazenderan'a giderek, asıl yurtlarına döndüler. Cihangir Oğlu Pir Muhamıned'in Pir Ali Taz Tarafından Öldürülnıesi

Pir Ali Taz, Hisar' dan dönünce, Belh'e geldi. Burada Beg Mülk'e 3.şık oldu. Beglerden birkaçını kendi tarafına çekerek birdenbire o zavallı şeh­ zadeyi şehid ederek, onun il ve ulusunu alarak, Kabil'e yöneldi. Şehzade o ! !ili Kelime için bk. Doerfer, Türkisclıe und Mongolische, nr. 1 5 1 .

TARİH-İ KEBİR

59

sırada 3 1 yaşında olup, annesi, İlyas-ı Yesuri'nin kızı Baht Mülk Aka idi. Babası Cihangir'in ölümünden, 40 gün sonra doğmuştu. Pir Ali Taz, bun­ dan sonra Tayhan tarafına yöneldi. Tahta Pul'a geldiklerinde, begler ara­ larında danışarak, onu tutuklamaya karar verdiler. Fakat o bir fırsatını bularak begleri tutukladı ve Muhammed Derviş, Ali Derviş ve Emir Ali Yerge'yi öldürdü. Tahta Pul' dan Arheng ve Salı Saray1 67'a giderek burala­ rı yağmalayıp, Kabil'e gitti ve kışı orada geçirdi. (297b) Bahar geldiğinde Bedehşan'a yöneldi. Kilizkan yaylağına geldiğinde, Şah Bahaeddin kendi­ sine katıldı ve Hindukuş geçidini geçerek Belh'e doğru gitti. Kaydu'nın Pir Ali Taz ile Savaşması

Pir Ali Taz harekete geçince, Kaydu, babasının begleri ve asker ile Çiçektu'ya yürüdü. Sabahtan akşama değin süren bir savaş oldu. Pir Muhammed'in askerleri yiğitçe vuruşarak, Pir Ali Taz'ın askerlerinden pek çoğunu öldürdüler. Gece olunca, her iki ordu da geri çekilip, kaçıp gittiler. Kaydu Horasan'a, Pir Ali Taz ise Kabil'e doğru hareket ettiler. Önce Pir Ali Taz kaçmaya başladı. Kaydu bunu işitince, dönerek, onun ardınca yürüdü ve onlardan birçok kişiyi öldürüp, pek çok yağmada bu­ lunarak zafer kazanmış olarak, Belh'e geldi. Pir Ali Taz, yanında çok az adam ile kaçtı ise de, yanında bulunan kimseler onu ok ile öldürdüler. Oğlu Behbud kaçarak Bedehşan'a doğru gitti. Ceyhun ırmağının doğdu­ ğu Kund-i Pamir'e varınca, Kaşgar'a doğru yöneldi. Nökerleri onu da öldürdüler ve Kaşgarlılar ise onun ağırlıklarını yağmaladılar. Kaydu'nun Bedehşan Tara.Dna Yürümesinin Zikri

Pir Ali Taz öldürülünce, Bedehşan şahlan daha önce onunla işbirliği yapmış olduklarından, Kaydu, Bedehşan'a yürüdü. Pek çok yeri tahrip edip, Tayhan'a gitti. Bağ-ı Urus ve Rustabazar'ı yağmalayıp, bol doyum­ luk ile Belh'e geldi.

Hi 7 Metinde Saray

ve

Sari şeklindedir.

60

CA'FERİ b. MUHAMMED el-H Ü SEYNİ

Halil Sultan'ın Hudaydad Hüseyni'nin Oğlu ile Savaşmak Üzere Endican'a Yürümesinin Zikri

Halil Sultan Hisar'dan döndükten sonra Semerkand'a geldi. Lakin Hudaydad Hüseyni'nin oğlu, asker çekip, hududa gelmiş bulunduğun­ dan, Halil Sultan ordu toplayıp, Hocend'e yürüdü. Hudaydad Hü­ seyni'nin oğlu bu durumda geri döndü. Halil Sultan ise Hocend ve Şah­ ruhiye'yi ele geçirdi. Hudaydad Hüseyni'nin oğlu kaçarak Halil Sultan'ın yanına gitti. (Halil Sultan) ona değerli taşlarla bezenmiş kemer ve külah verip, Endican ve yöresinin idaresine görevlendirdi ve kendisi İse Semer­ kand'a döndü. Hudaydad Hüseyni'nin oğlu (onun ardından) kaçarak, tekrar babasının yanına g-cldi. Pirek Padişah, Said Hoca ve Abdüssaıned'in Ayaklanmalarının Zikri

808 ( 1 406) yılı sonunda Said (Seyyid) Hoca, kardeşleri Abdüssamed ve Tahir, Pirek Padişah ile birleşerek (Mirza Şahruh'a) karşı ayaklandılar. (Şahruh'un) ordusu onlann üzerine giderek aralannda büyük bir vuruş­ ma oldu. Pirek Padişah ve Said (Seyyid) Hoca bozguna uğrayıp, Said (Seyyid) Hoca, Abdüssamed ve Tahir, Irak yoluna koyuldular. Pirek Padişah, Astarabad'a (298a) gitti. Oğlu Sultan Ali hastalandı ve öldü. (Pirek Padişah), direnecek gücü kalmadığından kaçtı. Astarabad'ı bıraka­ rak, Rüstemdar tarafına gitti. (Mirza Şahruh), Astarabad'ı ele geçirerek burasını Cemşid Karan'ın oğlu Şemseddin Ali'ye verdi. Said (Seyyid) Hoca ve kardeşleri Abdüssamed ile Tahir, Horasan'dan Yezd'e geldiler. (Mirza Şahruh), Said (Seyyid) Hoca'nın teslimini isteyince, Ömer Şeyh Oğlu Pir Muhammed onu tutuklatıp, bağlatarak, elçiye teslim etti. Onlar Horasan'a doğru yola çıktılar. Tun 1 ü 8 yöresine geldiklerinde (Said Ho­ ca'yı) öldürdüler. Pirek Padişah'ın Cani Kurbaniler ile Astarabad'a Dönmesinin Zikri

Pirck Padişah kaçtıktan sonra, o sırada Semerkand'dan kaçarak gelmiş bulunan Cani Kurbanilerin yanına gitmişti. Sulduz Emir Mah1 68 Burası için bk. Strange, Tize Lınds, 353.

TARiH-İ KEBİR

61

mud, Hacı Pi r ve Haybetullah, yaklaşık 1 4.000 adamla Astara.had önüne geldiler. Şemseddin Ali onlarla yiğitçe vuruştu. Lakin yaklaşık 4 gün son­ ra onlar Astarabad'ı ele geçirerek Şemseddin Ali'yi öldürüp, vücudunu parçalara ayırdılar ve şehre yerleştiler. Sulduz Mahmud ve Cani Kurbanilerin Damgan Tarafına Gitmelerinin Zikri

Onlar Astarabad'ı ele geçirdikten sonra, (Pirek Padişah), Sulduz Mahmud'u 2.000 kişi ile Damgan tarafına gönderdi. Onlar habersizce aniden Damgan'a gelerek şehrin dışarı ile ilişkisini kestiler. Atlamış (Atıl­ mış) 1 (j için bk. Dot>rft>r, Tiirkischr und Mongofischr, 1, nr. 2 2 1 .

TAR İ H-İ KEB İ R

101

Cuki Muhammed'i adı geçen begler ve 60.000 atlı ile İskender'in ardınca gönderdi. Kaplan Kalesi'nin Ele Geçirilnıesinin Zikri

Emir Cihanşah, Şahruh'a: "Eğer buyurulursa, tanınmış beglerle Kaplan kalesine gidelim. Zira, bu güçsüz kulunuzun 3 oğlu o kalede olduğu gibi, İskender'in 1 44 tane güzel atı, av köpekleri, av (doğan) kuş­ ları, pek çok eşyası, hanım ve çocuk.lan, güzel yüzlü kumaları o kalededir­ ler. Hakan'ın gücü ve yüceliğiyle o kale fethedilecektir" diye kaleyi anlat­ tı. (3 1 7a) Şahruh, Emir Cihanşah'ı bir miktar asker, Emir Celaleddin Çakmak-ı Şami, Emi r Kunaşirin ve tanınmış daha bazı beglcri Kaplan kalesi üzerine gönderdi ve ordu Kaplan üzerine harekete geçti. Kale iç içe üç surdan meydana geliyordu. Emir Bushak, Emir Yasak, İskender'in hanımının kardeşi Şah Ali, İskender'in veziri Seyyid Mahmud, Aydoğ­ muş, Seyyid Ahmed ve Azab Ahmed gibi İskender'in begleri, Emir Ci­ hanşah'ın üç oğlu ile birlikte kalede bulunuyorlardı. Şahruh'un askerleri kaleye vardıklarında, kalede bulunanlar kaleyi iyice berk.itmişler, burçlar ve surları sağlamlaştırmışlardı. Ordu gelerek kalenin karşısında kondu. Emir Cihanşah atını ileri sürüp onlara nasihatte bulunarak: "Şahruh o denli güçlüdür ki, ona karşı durmak mümkün değildir. İskender'in artık karşı koyacak gücü kalmamıştır. Kaleyi teslim ederseniz ben de sizin başınıza, malınıza ve çocuklarınıza bir zarar gelmemesi için ricada bu­ lunmayı üstlenirim" dedi. Kalede bulunanlar bunu kabul etmeyince, aralannda büyük bir vuruşma oldu. Ertesi gün yine aynı şekilde savaştı­ lar. Lakin gece olunca kalede bulunan begler bir araya gelip, konuşarak: "Bu ordu, öyle bizim kendileri ile savaşabileceğimiz, kendilerine karşı koyabileceğimiz bir ordu değildir. İskender, bunca yiğitliğine rağmen yenilip kaçtığına göre, biz nasıl karşı koyabiliriz. İleriyi görür ve akıllı davranırsak bu bizim kurtuluşumuz olur" dediler. (Kalede bulunan beg­ ler) hep birlikte görüşüp anlaşarak, "Bu tehlikeden kurtulabilmek için onun eteğine yapışalım" diyerek, Şahruh'un gözünde aklı, bilgisi, yetene­ ği ve güvenilirliği ile bilinen Emir Celaleddin Çakmak'a (başvurmaya karar verdiler). Gece yansı, Vezir Emir Mahmud'un kardeşi Emir Seyyid Ahmed'i, Emir Celaleddin Çakmak-ı Şami'nin çadınna gitmek üzere gönderdiler. Emir Seyyid Ahmed, Emir Çakmak'a saygı gösterip olanlan ve konuşulanları anlattı. Bunun üzerine Emir Çakmak, "Eğer dışarı çıka-

1 02

CA'FERİ b. MUHAMMED el-H Ü SEYNİ

cak olurlarsa, Şahruh'a giderek (3 1 7b) kendilerine hiçbir zarar gelme­ mesini ve iyi karşılanmalannı sağlayacağını" söyledi. Bundan sonra Emir Çakmak kendi özel hil'atını Seyyid Ahmed'e giydirip, çok değerli bir Çin tabağını armağan olarak Emir Ebu İshak'a gönderdi. Seyyid Ahmed dönerek kaleye geldi ve durumu anlattı. Bunun üzerine kaledekiler tekrar bir araya gelip, görüşerek, ertesi gün kaleyi teslim etmeye karar verdiler. Ertesi gün güneş doğup ortalık ağannca, kale kapısını açtılar. Emir Ci­ hanşah'ın oğulları Emir Hasan Ali, Hüseyin Ali ve Şah Budak kaleden çıktılar. Emir İshak, Emir Yasak, Seyyid Ahmed, Seyyid Mahmud, Şah Ali, Aydoğmuş ve Azab Ahmed, Bayram Beg'in kızı Şahım ve İsken­ der'in oğlu dışarı çıkarak Şahruh'un ordugahına geldilcr234. Gelenler, yularları ve bukağ·ı ları zincirden 1 44 tane at ile gümüş tasmaları, atlas ve skarlat bağları ile 80 av köpeği ve 6 tane av kuşu ile birlikte ordugaha katıldılar. Ordugaha geldikten sonra, onlar kaleden yanlarında getirdikle­ ri atlar, köpekler ve av kuşlarını Alıncak kalesinin etrafında dolaştırdılar ve bunu gören kale halkı ise yeniden büyük bir korkuya kapıldılar. İskender ile Kara Osman'ın Savaşı ve Kara Osman'ın Ölümü

Büyük Emirzade Cuki Muhammed'in ordusunun gelmekte olduğu haberi İskender'e ulaşınca, acele ile hemen hareket etti. Kara Osman'ın ülkesine yaklaştıklarında, Kara Osman ve oğulları, İskender'in yolunu kestiler. İskender bu durumda çaresiz kalınca, kendisinin acz ve çaresizli­ ğ'ini açığa vurarak, Kara Osman'a elçi gönderip: "Her ne kadar uzun bir süreden beri (3 18a) babamla sizin aranızda düşmanlık olup, kan dökül­ müş ve birbirimize karşılıklı pek çok sıkıntı çektirmiş isek de, artık düş­ manlık yaygısını dürüp katlayıp, dostluk yoluna adım atma zamanıdır. �:H Ayrıca bk. Ahsenu't-Teııdrih, 220 ve 222. Her iki müellif Cihanşah 'ın oğulları olarak Hasan Ali, Hüseyin Ali ve Pir Budak'ın adlarını verirler. Hasan Ali ile Pir Budak'ın Cihanşah'ın oğulları olduklarını biliyoruz. Hüseyin Ali ise herhalde İskcn­ der'in oğlu olmalıdır (Bk. F. Sümer, "Kara Koyunlular", IA, VI, 299, şecere). Müellif­ lerin İskender'in bir oğlundan söz ederken kim olduğunu çıkarmak mümkün olmu­ yor. Sayılan Türkmrn begleri arasında en nüfuzlu olarak Bushak görünüyor. Fakat İskender'in bu adda bir oğlu yoktur. Şahruh, İskender'in hanımı, Bayram Beg oğlu Şah Ali'nin kız kardeşi Şahım'ı Cihanşah 'a, öteki hanımları isr heglrre, İskendrr'in onlarla şcr'i olmayan bir nikah ile evlendiğini ileri sürerek nikahlamıştı (Ahsenu 't­ Teııdrih, 222).

TARİH-İ KEBİR

1 03

Bundan sonra aramızda dostluktan başka bir şey olmaması için antlaşma yapalım" dedi. Kara Osman ona cevap olarak: Mısra: "Neyanlış düşünce, ne ham hayal, " diye düşünerek,

Beyt: "Böyle birgünü ele geçirmek için, yıllardan beri böyle birfirsatı yakalamayı b ek­ liyordum" dedi. İskender, bunu işitince, beglerine: "Bu tehlikeli durumdan kurtulmak için savaşmaktan başka çare yoktur" dedi.

İskender, Kara Osman ile olan vuruşmada kaçmamaya, ya ölmek ya da arzularına erişmek hususunda begleri ile sözleşti. Sabah olunca atlanıp, yanındaki bir miktar adamı ile Kara Osman'ın askerleri üzerine saldırdı. Kara Osman bu durumu görünce, askerleri ile atlanıp, sağ ve sol kanatlan düzenleyip, kılıçlan çektiler ve her iki ordu birbirine girdiler. İskender bazen sol kanat, bazen sağ kanat üzerine saldırıyordu. Önüne geleni ortadan ikiye ayırdı; kimin başına darbe indirdi ise beline kadar yardı. Yiğitlerin başları top gibi yuvarlandı. Ölenlerin kanı kan seline dönüştü. O gün akşama kadar vuruşma sürüp gitti. Her iki taraftan da pek çok kimse öldü. Savaş alanında İskender, Kara Osman'ın üzerine yürüyüp, onu yaraladı ve Kara Osman aldığı bu yaradan ötürü attan düşüp öldü. (3 1 8b) Kara Osman öldürülünce, askerleri çekirge gibi dağıldılar. l O'ar, l OO'er kişilik topluluklar halinde her biri bir tarafa dağı­ lıp, kaçtılar. Ağırlıkları (oğruk), çadırları ve hayvanlarını terk edip gittiler. İskender'in askerlerinden pek çok ölen ve yaralanan olmuştu. İsken­ der'in askerleri Kara Osman'dan kalan çadırlar ve hayvan ne varsa yağ­ malayıp, yollarına devam ettiler. Bu sırada Emirzade Muhammed Cuki Bahadır'ın askerleri savaş alanına geldiler. Yaklaşık l fersah boyunca üst üste yerde yatan ceset gördüler. Bunun üzerine acele ile İskender'in ar­ dınca gittiler. İskender bunu öğrenince Kara Osman'dan ele geçirdikleri ve kendilerinin neleri varsa hepsini bırakıp, oradan kaçarak Akşehir'e doğru yollandı. Emirzade Cuki Muhammed, ordusu ile Erzincan'a geldi. Erzincan halkı, şehrin hakimi ile birlikte hep beraber şehirden çıkarak, armağanlar (savuri ve pişkeş) sundular. Emirzade Cuki Erzincan'a girdi ve güzellikte benzeri bulunmayan Kara Osman'ın kızı ile evlendi. Emir-

1 04

CA'FERİ b. MUHAMMED el-HÜSEYN İ

zade, Erzincan'dan pek çok ganimet alıp, babasının yanına ordugaha döndü. Alıncak Hikayesinin Sonu ve Barış

Ordu Alıncak önünde konup, vuruşma uzayıp-gidince, Sistan ve Horasan bahadırlarından birkaçı, arkadan Alıncak dağının tepesine tır­ manıp, gizlice kaleye girmeyi tasarladılar. Onlar, Şahruh'un izni olmak­ sızın gece karanlığında harekete geçerek, sabaha kadar pek çok güçlük çekerek dağın tepesine ulaştılar. Kalede bulunanlar bunu öğrenince onla­ rı yakalayıp, dağ burcundan içeri alarak kaleye götürdüler. Ertesi gün ise kaleden aşağıya atarak hepsini öldürdüler. Şahruh'un izni olmadan hiiylc bir işe giriştiklerinden bunu hayatları ile ödediler. Lakin kalede bulunan­ lar, kuşatma 2 aydan beri sürüp-gittiğinden, dara düşmüşlerdi. Bu yüz­ den çaresizlik ve güçsüzlüklerine bakarak yardım İsteğinde bulundular. Dışarıya adam göndererek, (3 1 9a) "Biz bu kalede birkaç çocuk, kadın ve güçsüz kimseleriz. Sultan'ın gölgesi geniş olup, biz ise sıkıntı içinde bu­ lunmaktayız. Adil bir Müslüman olan Padişah, bu çaresiz insanlara mer­ hamet ederse, her iki dünyada da bunun ödülünü görür" dediler. Zama­ nın ve cihanın melikesi Sultan'ın hanımı -Tanrı namusunu sürekli kılsın­ da bağışlanmaları için aracı oldu ve onlar, saçı, armağan ve değerli atlar sundular. Ardından Sultan'a elçi göndererek, "Biz bu kalede birkaç ha­ tunuz. Eğer Sultan'ın hanımının akıllı ve iş bilir hizmetkarlarından bir hatun kalemize gelirse, biz de ona acz ve güçsüzlüğümüzü anlatır, an­ laşma sağlanmış olur, en iyisi budur" dediler. Bunun için Bibi Fatma Hatun2:ı :ı uygun görüldü. Onlar kaleye gitmek için hazırlandıkları sırada Kabban kalesi de Emir Celaleddin Çakmak'ın akıllıca hareketi sayesinde fethedildi. Bu kale ve içindekiler de bir hanımın akıllı ve iş bilir hareketi sayesinde boyun eğdi. Saygıdeğer, yüce hatunu, Abdül İci ve Ebu Yusuf ile birlikte ve değerli, özel bir hil'atle Alıncak kalesine gönderdiler. Onlar burada ağırlanıp, İskender'in haremine götürüldüler. İskender'in hanımı 2 35 Mirza Baysungur'un kızı ve Yezd hakimi Emir Çakmak'ın hanımıdır. Kan­ koca özellikle Yezd'de olmak üzere birçok inşa faaliyetinde bulunmuşlardı. Onlar Yezd'de kervansaray, hankah, hamam ve şeker imalathaneleri (Tarih-i Cedid-i Ye;:.d, 99; Tarih-i Ye;:.d, 45), değirmen ( Tarih-i Cedid-i Ye;:.d, 98) ve bağlar ( Tarih-i Cedid-i Ye;:.d, 2 1 2) yaptırtmış, kuyular açtırmışlardı ( Tarih-i Cedid-i Ye;:.d, 224; Tarih-i Ye;:.d, 1 59). Onların Yczd'de inşa ettirdikleri cami için bk. İrec-i Afşar. Yddgdrhd-yi Yezd, 1 6 1 v.dv.

TARİH-i KEBİR

1 05

toy düzenleyip, Mehd-i Ulya tarafından gönderilmiş bulunan özel bir hil'ati giyerek, kendi özel hil'atini onlara verdi ve gelecek yılın bahannda kaleyi teslim edip, Şahruh adına hutbe okunup, sikke kestirileceğine dair söz verdi. Ardından kaleye gidenler oradan aynlarak, Şahruh'un huzu­ runa çıkıp, kaledekilerin acz içinde olduklannı Sultan'a aktardılar. Şah­ ruh onlann suçlanndan geçip, bağışladı. Ardından ordunun hareket etmesini buyurdu. Ordu buradan Karabağ'a doğru yola çıktı. Emirzade Cuki Muhammed de kendi arzusu ile onlara katıldı. Şahruh, Emir Ci­ hanşah 'a pek çok iltifatta bulunup, katına gelmiş olan bütün Türkmen begleri ile birlikte Azerbaycan'ı ona verdi. (Cihanşah) Tebriz'e gelip, burada oturmaya başladı ve yaklaşık 1 0.000 kişi onun yanında toplandı. Bayram Beg'in kızı Şahım onunla evlendirildi. İskender'in oğlunu Celaleddin Çakmak-ı Şami'ye teslim etti. Onlar kışı Karabağ'da geçirdi­ ler. (Şahruh), Aras ve Kür ırmakları üzerine köprü kurulmasını buyurdu. Her taraftan, Karabağ'a gemiler sefer edip, kervanlar geldi. Mısır, Şam, Bağdad, Haleb ve Rum'dan elçiler Şahruh'un katına gelip, saçı ve arma­ ğanlar sundular. Gelenlerin hepsi hoşnut edilip, arzularına kavuşmuş olarak ülkelerine döndüler. 838 yılının 1 2 Zilkadesi günü (9 Haziran 1 435), gönülleri yakan, üzücü İbrahim Sultan'ın ölümü olayı meydana geldi236. Bütün Fars böl­ gesi ahalisi (3 1 9h) bu olaydan dolayı yas tutup üzüldüler. O, Şiraz dışın­ daki İmamzade Ali b. Hamza b. Musa Kazım'ın mezan yakınında, ken­ disi tarafından yaptırılmış olan medresede, gece vakti gömüldü. Ölüm haberi orduya ulaşınca, Şahruh büyük bir üzüntüye kapıldı. Onun ölüm olayı gizlendi. (Şahruh) Hace Muizzeddin Melik-i Simnani'yi düzeni korumak üzere Şiraz'a gönderdi. Karabağ'dan Şirvan'a gidip, Şahruh'un ordusu için hazırlıklarını görmesi için Emir Halil'e izin verildi. O, Şir2 3 6 Ca'feri böyle yazmakta ise de, diğer kaynaklarda verilen tarih farklıdır. Şah­ ruh bu sefere çıkarken ülkenin her tarafına savaşa hazırlanmaları ve orduya katılma­ larını buyurmuştu. Hastalanmış olduğundan İbrahim Mirza bu sefere katılamamış ve babası Rey'de kışlamakta iken o Şewal ayının 4'ünde (3 Mayıs 1 435) ölmüştü (Matla '­ ı Sa'deyn, 675-76). Fasih (Mücmel-i Fasihi, 2 76) ve Hvandmir (Habfbu 's-Siyer, III, 624) de aynı tarihi vermektedirler. Mirhvand ise 839 yılında öldüğünü yazmaktadır (Rauza­ tu 's-Sofd, VI, 7 1 O). Ölüm olayı üzerine Şahruh, Fars hakimliğini şehzadenin yaşça çok küçük bulunan çocuklarının en büyüğü olan Sultan Abdullah'a vererek, Şeyh Muhiheddin Ehu'l-Hayr'ı ona atabek olarak tayin etmişti.

1 06

CA'FERİ b. MUHAMMED el-H Ü SEYNİ

van'a varınca, kardeşleri Ferruhzad, Keykubad, İshak ve Haşim'in Ali Nak ile birleşerek, kendisine karşı ayaklandıklarını ve pek çok kimsenin onlara katıldıklarını öğrendi. (Halil) Şahruh'u bu durumdan haberdar edince, Sultan Bayezid-i Katlini, Emir Celaleddin Çakmak-ı Şami, Emir Seyyidi ve Emir Ali Burunduk gibi begler kalabalık bir ordu ile Şirvan'a doğru harekete geçtiler. Keykubad, Ferruhzad, İshak ve Haşim direnecek güçleri olmadığından Kara Sav kalesine kapandılar. Zaman zaman kale­ den çıkarak vuruştular ve böylece 20 gün geçti. Ordunun Şirvan'a Yürünıesinin Zikri

Keykubad ve kardeşleri kalede sıkışık durumda kaldıklarından, "sa­ vaş hiledir" sözü uyarınca Emir Halil'den yardım İsteğinde bulunarak: "Kalenin çevresinden bir konak uzaklığa çekilin ve biz de dışarı çıkıp boyun eğelim" dediler. Ordu bir konak uzaklığa çekilince, Ali Nak gelip, (kaledekilere) katıldı ve ordu (bunun üzerine) geri döndü. Keykubad ve kardeşleri kaleden çıkarak, Ali Nak ile birleştikten sonra (Halil'in) ordu­ sunun karşısına kondular. Her iki taraf (ordugahın etrafını) kazdılar. Ali Nak, (Şahruh'un) beglerine adam göndererek: "Şahruh'un aciz bir kölesi olduğunu, hiçbir zaman kulluk ve bağlılıktan ayrılmayacağını, hepsinin Sultan'ın köleleri olduklarını, lakin Emir Şeyh İbrahim'e karşı suçlu ol­ duğunu, onun sağlığında ülkeyi oğullan arasında taksim ettiğini, Emir Halil'in (320a) "Bir ülkede iki padişahın hüküm sürmesi kavga ve karga­ şaya yol açar" hükmü uyarınca ülkeyi tek başına idare ettiğini, eğer o babasının yaptığına razı ise, kendilerinin de ona karşı düşmanlık gütme­ yeeekleri, aksi takdirde düşmanlığın süreceğini" bildirdi. Ali Nak'ın ordu­ su yaklaşık 7 .000 kişiden meydana gelmiş olup, bunun 5.000 kişisi mız­ raklı, zırhlı atlılardan oluşuyordu. Begler bu durumu (Şahruh'a) bildirdi­ ler. Bunun üzerine beglerden Emir Arlat Yadigarşah'ın bir ordu ile Emir Halil'e yardım etmek amacı ile Şirvan'a gitmesi kararlaştırıldı ve ordu hareket etti. Şirvan Ordusunun Gece Baskım

Şahruh'un ordusunun arkasında, ordugaha kadar uzanan bir orman bulunuyordu. Bulutların yoğun olduğu bir gece karanlığında Ali Nak ve yaklaşık 5.000 kişiden oluşan Şirvan ordusu gece baskını yapmak düşün­ cesi ile sözü geçen ormana girip, Şahruh'un ordusunun arkasına orman-

TARİ H-İ KEB İ R

1 07

dan çıktılar. Ardından boru çalıp, saldırıya geçtiler. Dostu düşmandan, tanıdığı yabancıdan ayırmanın mümkün olmayacağı tarzda taraflar bir­ birine girip vuruştular. Pek çok kişi ölüp, yaralananlar oldu. Emir Halil'in beglerinden Emir Mansur hayatını kaybetti. Allah tarafından o gece oldukça fazla yağmur yağıp, ortalığı deniz gibi sular kaplayıp, her taraf­ tan ırmaklar gibi seller aktı. Bu durumda ertesi gün sabaha kadar vuruş­ ma devam etti. Sabah olunca, ordu ormandan geri döndü. Ertesi gün (Emir Halil'e) Emir Yadigar-şah'ın geldiği haberi ulaştı. Keykubad'ın mızraklı ve zırhlı, iyi donatılmış atlı askerlerden oluşan 5.000 kişilik ordu­ su, kendilerinde dayanacak gücü göremeyerek, geride hiçbir iz ve eser bırakmadan, kaçıp gittiler. Bunun üzerine begler ve askerler, ordugaha döndüler. Kış sona erip, güneş Koç burcundan Boğa burcuna yönelince, ordu birdenbire Karabağ'dan ayrılıp, kona-göçe Ucan'a vardılar. (Şah­ ruh) burada Emir Cihanşah'a pek çok bağışta bulunup, çadırlar, atlar, develer, katırlar, değerli elbiseler ve kılıç ile birlikte kemer, bir miktar Kepeki Tümeni para verip yanına 1 .000 kişilik asker (320b) katarak Azerbaycan'ın tamamını ona verdi237• Rum ve Şam'a kadar bütün Azer­ baycan'da hutbe Şahruh'un adına okunup, sikke onun adına kesildi. Emir Cihanşah bunun ardından Tebriz'e doğru yöneldi. Şahruh'un or­ dusu Sultaniye yöresine varınca, Emir Cihanşah, oğlu Hasan Ali'yi bir­ kaç beg ile birlikte Şahruh'a gönderip, özür dileyerek: "Ben kulunuz yaşadığım sürece sizin eşiğinizden uzak kalmayıp, dergahınızın hizmetin­ de bulunmak isterdim. Lakin Az erbaycan benim idareme verildiğinden, kulunuzun oğlu dergahınızın hizmetinde bulunsun" dedi. Şahruh onun bu özrünü kabul ile oğlunu hizmetinde bulunmak üzere kabul etti. Şah­ ruh, Sultaniye'de konakladığı sırada kendisine Gaverud kalesinde bulu­ nan Türkmenlerden bir topluluğun, yol kesicilik ederek, tüccarlar ve kervanlardan birçoğunu yağmalayıp, öldürdükleri haberi ulaştırıldı. On­ ların ortadan kaldırılmaları ve cezalandırılmaları gerektiğinden, ordu Gaverud üzerine yöneldi. Sultan sağ-salim, selametle buraya vardı. Bura­ sı iyi berkitilmiş bir kale olup, vuruşma ile ele geçirilmesi ise oldukça güçtü. Askerler o günü konaklamakla geçirdiler. Yaya askerlerinden bazırn Azerbaycan hakimliği , adil olup, memleketin imanna gayret edip, halka ve ibadet edenlere iyi davranması tenbih edildikten sonra al tamgalı nişan ile Cihanşah'a tefviz edilmiş olup, bu nişanın sureti için bk. Celaleddin Yusuf-ı Ehi, Ferdid-i G!ydsiye, F_.f'· t:IJJ_İJ �/ ,1 f,Pw.N_.J/,/ &tı/ �;�'ı'J,· �u;·�ı1v�,J1... o��eY ���q� . 41J�.;; v.�'' -� ,,, ,,.p,J.. .

.�ı.;t.r.'�r�1ı,..;.w������ıl"..• ,�(.'r,,/ı � �r/)ı/ .A".'f,('1 � ı1. f1'" ,. -...,.,,,,rı ,. / ' I' , , � •y;� . � . "'"'f(Jf.t; rYA,·� fJ1. "l':f' 1 '.�(.' , , .".ll'jll"'t!� ,,. ,,,,::.,.,. . . ")" /. ." . ...,g ., ' ,-. \' •

-

,

'





ı:"!,t/.lırıl-t� r>.'�ıC'i" .. . .,,, ?.' y:

;t

.

;.

,,.



;;�;, ,,,.;p,,,,;ıııict ,•

-

-

·-

,

.

.

/

,. !'.

1

n.J r,'l;, ,ılf;.,, �· ·� �•f"ıtPI'/.• fr:. ır:;;:,,�l':". . r /.- � Y' " 7 7. ' ';I' : J ""t"ı �1'° / l'� �f'l'İ'; t J' V.:-i1�':/ � 1t I tı '"'�ı •!� . � ıc- ·-·r . }'/ �-� � . ·7· . /:tt. �.111�,�� , (;-ı,, , /� o ,, ıll't:11.'"' '•.fi t· y �)l'lf1�1r. ... ,

.

.

il

.

.

.

.





,, ,

• ,,..

,



.

.

. ,.,

Y'"·_� T · 11rc,�1,,,r;iif!f!f�if:1,17,r.;,,f.'�,,1;·,,r� }��rr/.l'lfl,1�,, �t:ıu"t!JP�tf�'I,,�,(� (1"�7;J �i/;J,f.!i-;,{?f� ı;:j��::t_(� ,,..,,..,'N;t��,.11�?.?;fi:• :�fi(' f.4'}iırlf/ �;;,.,�f(..,ıh',1,:�"t:''''Yf'l7/: ,

·

,

,

ı

�ı;urlj

t:'t('I",:..

:� /·

...

.

.

.

.

f'r1�.':1.

�r,f.';-'i, t;f/ı/��""t:' ��� /� -

. �'�?·"" :. 7ç;.,� �� " /.:' . '1_7. �""'��t:,..,ı:V:­ .'..,.:,'J, �� :1 : 1.�1:, �I'?. f'f lf1T11"'1 1 '}' '"' 1 �' �"l"n.'r. .

,•_

·.





"' A



:

!NA'JSDH·P CT'JWWVHflW ·q pı'ddND

' ,, ,, ,

:;

.

"E9 I S

TARİH-i KEBİR

3 1 5b

3 1 5a

CA'FERİ b. MUHAM M ED el-HÜSEYNİ

TARİH-İ KEBİR

3 1 4b

3 1 4a

CA'FERİ b. MUHAMMED el-HÜSEY İ

TARİH-i KEBİR

3 1 3b

3 1 3a

CA'FERİ b. MUHAMMED el-HÜSEYNİ

TARİH-İ KEBİ R

3 1 2b

3 l 2a

CA'FERİ b. M UHAMMED el-HÜSEYNİ

TAAİH-i KEBİR

31 lb

31 la

C� FERİ b. MUHAMMED el-H ÜSEYNİ

TAAİH-i KEBİR

3 1 0b

3 l Oa

CA'FERİ b. MUHAMM E D el-HÜSEYNİ

TARİH-İ KEBİR

309b

309a

CA'FERİ b. MUHAMMED el-HÜSEYNİ

T ARİH-İ KEBİR

308b

·

� ·J.. ��lj .J• -� '-f�•• \' ,.; ·,?r'ı-t�,..�� f- i"ıll �'>14":r'�f,t ..

��f.d':tyt•":'t_!�'i�tr�rYt;f{'� •



f (t!���l?hTıfJ�,,:"�� ıf'('�!J·�!trıı?i.)' ""''%'"'{' r.��

· r � tr fi (l/t tp ' iJ• ·��Pnt,�1�''!!.�� � . ;�'1�,.,?�f1!(1�".'i�.t7"(��r.ıı,�� ·

·

::'7"'r-r:-��'·"�),m�er:-_if:'

/'ı���,,,.:ı:' l�f,r'4/���;tf"lrr ,;,.,1111l,r"A�'tif'r;A,. ' /� Y · ;,pt!':''�rııor.ıfY''"'Y-1?ı r.-r..�''r,,, r� ·



'

r

'

"

..

"



.

r

ı.,,,1.';,>f,,,,t:1,,,,,,;,�,.?1!' '1//'1'-'';A1�n�,, 'J�.,'�ı' ;IM �ı' �',;,!'/,��· ���/�f' ;i�t',°'11" . /• ' 4 .. . . . .

y-

'r ..

-

."!!·