232 8 8MB
Turkish Pages [224]
PA YEL YAYINLARI Sintm:ı l\.ilapları
102 3
Diı.gi
l'a�el Y:ı�·ınevi
Baskı
Teknoı,:rarik :\1atbaası
Kapak filmleri
Elıru Grarik
Kapak lıaskısı
clurr
Books Lld. 1968
Türkçe ilk basını : Aralık
l 99J
SERGEY M. EISENSTEIN
SİNEMA SANATI Derleyen JAY LEYDA
Önsöz: Grigori Kozintsev
lngilizcc'dcn çeviren NiLGÜN ŞARMAN
paye
PAYEL \ A\'INEVİ İstanbul
Eis�·ııstciıı'ııı yayınlarımız arasında çıkan öteki kitapları: FİLM DUYUMU Çeviren Nijat Oıön FiLM BiÇiMi Çeviren: Nijat Ozön
l ÇlNDEKlLER
Onsöz
........ ... . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. ............... . .. . .. . . . . . .. . .. . . . .
9 14
Kişisel Bildiri
18
işçi Filmleri Yapmaım Yümcmı Sovyeı Sineması .... ... . .. .. . .. .. .. . .... . . . .. . ...... . ....... . .. . .............. . .. . . .
21
Sinemanın Yeni Dili
32
Bakış Açıları
35
.
.
.
.
..
.
.
.
.
Devingen Kare . . . .. ......... ... .. .. ......... ... ... ...... ... .. . . .... . .. .. .. ... .. ........ ......
48
GTK-GIK-VGIK (Geçmiş-Günümüz-Gelecek)..................
65
.
· Yazından Dersler
75 83
Bir Süylencenin Somutlaşması
Yapı Üzerine Birka�· Düşünce Daha.................... ....... ....................
90
107
Yumurcak Clım·lie
Ford'un Bay Lincolıı'ü
138
Omuz Çekimi Görüşü
148
Düzenleme Sorunları .. . . .... . ... .. ... .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
.
.. .
.
. ..
. .
. ...... . . . .. 154
. ... .
S. Eisenstcin'ııı Yayıın laıııııı) Yazılan ( 1922-1964) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 181
ÖNSÖZ
�_B
IR Eisensıein bir yüzyılda ancak bir kez dünyaya gelir. insan duğası bir tinsel gelişiminin tepe noktasına erişir. Şaşırtıcı bir tepki aracı oluşur. tek ve asla çogalıılamayacak: insanlıga bir üstün yetenek katılnıışıır. Eğer hu kişi. bir s:uıaıçıysa. onun hayal dünyası zamanın gerçek dünyasıııda bir iz bırakır ve zamanın kendisini fetheder: c,:ağıııııı bir bölümü onun sanaııııda yaşar. O bir ayna işlevi görnıez: onun. çağıııdaki imgelerinin niteliği yansıııcı bir yüzeyden çok daha fazlas ıııa can verir. Eisensıein'm sanaıı onun sanatçı duyarlılıgıııdan ve kişiliginden aynlamazdı. Bu duyarlılık ve hegeni onunla ilgili her şeyde gözlene bilirdi: yaraııcı sanaııııııı dogasıııda. yaşadıgı yerlerin görüntüsünde. konuşma biçiminde. Nerede yaşarsa yaşasııı. içeriye girer girmez ora da kimin oıurdugunu kesıirehilirdiniz. Her şey orada yaşayan kişinin izlerini taşırdı. Kapıııııı eşiginden haşlayarak kitap yıgııılan: kitapların çit ı sırn dizildigi rallar. masalarda.. iskemlelerde. her yerde: düşünhilim. resim. ruhhilim. güldürü kuramı. foıograf ıaıihi, halk dili ve argo sözlükleri. sirk. karikatür. .. Yalııızca konulann adlarım yazmak bile burada çok fazla yer tutar. Bilgi ve imgelem tüm odada keyif üretmek için birleşirdi. O da nesnelere sanki bir şakanııı parçasıymış gibi dav raııırdı: duvarda garip bir yarım kaharımaııın şahane bir rönesans çerçevesinin içinde ikiye bölünmüş bir yerküre oldugu farkediliyordu; büyük bir gümüş şamdan kravat askısı olarak kullanılıyordu. Kitap raf lanııdan birinin bir köşesi şaşırtıcı yüzlerin imzalı resimleriyle doluy du - ıraş hıçagıııııı mucidi Gilleııe'ıen Yveıte Guilherı'e kadar. Giysi dolahıııııı üzerinde Çin tiyatrosunun kahramanları, tahtadan Rus me leklerinin arasıııda rol yapıyordu. Onur köşesinde ise Harpo Marx'ın
ıo
SiNEMA SANA11
(hir " n umarasında" inek memesi olarak kullandığı) imzalı lastik eldi veni bulun uyordu. Ona ait herhangi hir oda. hir karnavaldan arta kal mış nesnelerle tıka hasa dolu hir tiyatro deposunu anı msatırdı. Değerli antik parçalar koleksiyoncusunu çağrıştıran hir şey yoktu. Belirli hir düzen. ya da hir bütünlük izi de yoktu. Sıralamasıııda hir tek yönetici güç vardı: çelişkiler. Ve hütün hunların üzerinde o. estetikle dalgasını geçiyordu. Ama kitaplar onun gerçek tutkusuydu. Kitaplığı din mek bilmeyen hir devinim içindeydi. hurada kitaplara dinlenme izni yoktu: yapıtlaıın ciltleri hiç yerli yerinde kalmazdı: her yerden fışkıran kitap aralı klarını (el altında ne varsa ondan yapılmı ş) her yerde görebilirdiniz: sayfa ke narları aldığı notlarla hatta çizimlerle doluydu. satırlaıın çoğ u renkli kalemlerle işaretlenmiş ya da altl�m çizilmişti. Odadaki her şey hu hur gaçta yitiyordu? Bununla birlikte odan ın görüııt üsü sık sık değişirdi. Ve hütün hu kitap. tıpkıhasım ve ilginç nesneler yığını -ilkel düşünhi lim araştmn al:uından ondokuzuncu yüzyıl resimli bilmecelerine ka dar- her şey hir çeşit kil gihi yoğ uruluyord u: heykeltraş onları yeni den kalıha döküyor. hepsini hir sonraki yapıtı için kolayca hiçimlen direhileceği hir gerece dönüştürüyordu. Bütün hu harmanlama ve es ne klik anlaşılmazsa Eisenstein'ın sanatını besleyen temel hesin de ya küçümsenir ya da çok abartılır. Eisen stein sinema dünyasına girdiği zaman şöyle karar verdi: Sa nat mucizesini gerçekleştirmenin v aktidir. Ancak daha fazla çalışırsak simyacının tılsımlı taşını hulur ve hütün maddeleri altın a dönüştürebiliriz. Ve hu -in san ların ruhlarını titreştiren hileşimin saf altının hizim sanat sineması olarak bildiğimiz şeyle onak hiçhir noktası yoktur. Yeni hir sanat dalı. tüm bilimlerin ölümsüz hütün diğer sanatlar �uvar resimleri. senfoni. antik tiyatronun trajik ayin leri- ile buluştuğ u hir noktada. coşturuculuğun var olduğ u ve kul lanı lmayı beklediği hir yerde biçimlenir. Eisentein'ın sanatını anlayabilmek için. kişi onun filmlerindeki ta mamlan mamış araştırmayı ve araştırmalarında da -hiçhir zaman çekmediği- filmleri görebilmelidir. Belki de hütün hu nedenlerle ve boşa harcayacak. sorunları irdeleyecek zaman olmadığından Potemkin onun başarıyla tamam ladığı tek yapıtı oldu. *
* *
ÖN SÖZ
11
Günümüzde estetik bildiriye çok az saygı duyulmaktadır: bugün hangi sanatçı sözcüklere değer vermektedir? Ama bu konuda bizim kuşağımızın davranışı farklıydı. İnsanlar tam olarak üstesinden gele meseler de, birtakım savlar ortaya atarlar ve yandaş toplarlardı. Bütün genç yönetmenler bu noktaya kadar birer "araştırmacıydı." Tasarım aşamasında bir kısıtlama yoktu, fakat tasarıları gerçekleştirdikleri film lerde ender olarak yer alırdı. Böylesi araştırmalar, kurgulamada. güncelerde, duyguların en aza indirgendiği kayıtlarda yitip giderdi. Madde, düş dünyasının zenginliğini taşımıyordu. Böyle eski defterleri okumak kolay değildir. Kullanılan dil bile bir başka zamana özgüdür. E isenstein'ın ilk film yazılan kendine özgü bir bireysellik içinde dir. Kişi birbirini kovalayan sıradışılıktan şaşkınlığa düşer: en alışıl madık sanat düşünceleri öğretic i, duygudan uzak bir tonda bilimsel bir sözcük dağarcığıyla aktarılmıştır:
Tiyatronun temel gereçleri izleyicinin kendinden -ve bizim kılavuz/ugumuzda bu izleyicilerin istenilen yöne (ya da duygulanıma) çekilmesinden- kaynaklanır, ki bu da (uyaran. duyuran. sag/ık egitimi yapan, vb.) her işlevsel tiyatronun asal görevidir. Bu amaç için gerek sinme duyulan silahlar tiyatronun bir yana bırakılmış donanımındadır. (Ostuzlıev'in "güzel şarkıları" primadonnanın pembe çoraplarından daha degerli , bir timbal dinletisi Romeo 'nun kendi kendine konuşma sından, ya da şömine üzerindeki cırcır böcegi, izleyicilerin başı üzerinden ateşlenen bir toptan daha az önemli degi/dir.) Çünkü her biri kendi yöntemiyle bizi bir tek ülküye götürür - bireysel kuralları aracı/ıgıyla kendi çarpıcılık alanlarına. B u I923'te yazılmıştı, ve biz katı öğreticilikle, daha alçakgönüllü türler (örneğin vodvil ve sirk) şaşırtıcı düzenlemeler ve bazı genel geçer numaralar kullanarak savaşıyorduk - şimdi bunlar ne kadar da eskimiş geliyor. Bununla birlikte dikkat edin, bu genç insanlar ne bi l imsel terimlere başvuruyordu ne de daha sağukkanlı anlatım biçimleri deniyordu. Gene de hiç kimse baş kadın sanatçının çoraplarından "ül kü" ya da "silah " diye sözetmiyordu. Eisenstein LEF dergisi sav larından yararlanmış gibi görünüyor: işlevsellik, doğruluk, toplumsal gereksinim. Ama (Ostrovski'nin m üzik salonu için kullandığı) canlı bir sirk çağrışımı taşıyan, nesnel "çarpıcılık" sözcüğünün yapıcılıkla çok az ortak yanı vardı. Eisenstein'ın bir yazısının yayımlandığı
12
SiNEMA SANATI
LEFin aynı sayısında bir de fotoğraf yer alıyordu, uygulamada LEF: iki koltuk birleştirilerek yatak düzenine getirilmişti. Hayır, Sergey Mi kayloviç'in "ülküsü" başka öğelerin bileşimiydi. Eisenstein'ın sinema yazılarını anlayabilmek için kişi onun senaryo tanımını anımsamalıdır. Meyerhold'un öğrencileri, bir senaryoya öğretmenlerinin bir oyunu algıladığı biçimde bakıyordu. Bir tek yazar vardı - yönetmen. Sahne düzeni ve roller bir yapımın gerçek dilidir (yazınsal bir senaryo yal nızca çağrışımların çıkış noktası demektir) ve film devinim ve kurgu ile oluşturulur. Senaryo -Eisenstein'ın tanı mıyla (20'Ierin sonlarında)- bir olayın duygusal olarak algılanması dır; yönetmen ise bunu görüntülerle yorumlar. Birçok yönden Sergey Mikayloviç'in sinema yazılan, onun kusur suz bir senaryoya dayanan kusur.rnz filmleri ile çakışıyordu. Düşün celeri ya da daha yerinde bir deyişle duygulan, genellikle filmlerinde ki gerçekliği aşıyordu. Ve böylece o sayısız çağrışım kümelerini çıl gınca kağıda döküyordu: onun kavramları yeni bir şeyde kök sala caktı, ama henüz sanatta değil . Eski ile Yeni filminde paravan sahnesini tümüyle coşturuculuk üzerine kurmuştu. Bu sahnedeki başrolün niçin çiftçiler tarafından değil de (utangaç davranışları onlara ikinci dereceden bir rol verdir m işti) "an sinema" yoluyla canlandırıldığını açıklarken, yönetmen olayın kurguyla elde edilen iç coşturuculuğuna değinerek, tartışmalara son vermişti:
Öyle bir sahne düşünün ki Musa çölün ortasında bir kayaya bir çubukla vurarak su dolu bir ırmak oluşturuyor ve susuzluktan kıvranan binlerce kişi kendini oraya atıyor, ya da tanrı tanımazlar, altından bir dananın çevresinde çılgınca dansediyor, ya da yüzlerce çılgın yandaşı ile birlikte Şaksei-Vaksei yobazların kılıçları üzerine atılıyor, ya da hatta acılar içinde kıvranmayı erdem sayan din adamının coşkusunu gözünüzün önüne getirin , işte o zaman sahnemdeki kala balıgın duygusal çoşkunlugunu içinize sindirerek görüntüleri ters açıdan degerlendirebilirsiniz1 1 1946-47 yıllannda yazılan ve Eisensıein'ın 1964'de yayımlanan seçme yapıtlannın ili. cildinde yer alan bitmemiş bir kitabın ( 1946'da yazılmış) "Paıhos" adlı bölümünden.
Ö!'\SOZ
13
(Yazılarında alçakgönüllü "hall a" sözcüğüne dikkat edin - ayrıca sık sık "çılgınca" deyişiyle de karşılaşabilirsiniz.) Şimdi. dikkaıimizi sahnedeki insanlara çekmiş olması gerektiğini. vb. açıklamak için büyük bir san aıçıyı . eski sen aryo kavramları ile sorgulamaya kalkışmak anlamsız olur. Aynı zamanda biz onun n asıl bir sinema oluştur.:ıbilcceğini de bilmiyoruz. Çoğun lukla ve kendi dışındaki nedenlerle filmleri biıirilemedi ve araşıumaları da hep yarım bıraklırıldı. GR1GORI KOZtNTSEV
KlŞl SEL B lLDlRl' B ir Berlin Gazetesi lçin, 1926
\�T
J IRMI sekiz yaşınday ı m . 19 !!\'den önceki üç y ı l boyunca öğrenciy-
dim. Önceleri bir mühendis ve m i mar olmak istiyordum. iç savaşta. Sovyeı ordusunda isıihkfımcıyd ı m . B u işi yaparken. hüıün lxış zaman larımı sanat ve tiyat ro sorun larını i n ce leyerek geç iriyordum: öze l likle tiyatro ıaıihi ve k w·am ı . 192 l 'de Proleıku lı'a tiyatro bczemcisi (dekor c u ) olarak gird i m . Prnletkult Tiyatrosu. yeni R us dev let yapısının ülküsüne uygun düşecek yeni sanat biçimlerinin peşindeydi. Oyuncu birl iğimiz
gerçek
sanatı
yaratmaya
çalışan
genç
emekçilerden
olu şuyordu. onlar hu amaca yeni hir kişil ik, dünya ve sanata yeni hir hakış açısı getirm işlerdi. O zamanlar onların sanatsal düşünceleri be nimkiy le tam olarak çakışıyordu. bununla birlikte haşka hir s ın ıftan olan hen an lamı vardıkları sonuçlara ancak uzun hir düşünme süre c inden sonra ulaşahiliyordum. Daha sonraki yıl lar yoğun hir çabalama dönemiyd i . 1922'de B i rinci Moskova Emekçi Tiyatros u'nun yönetmeni oldum ve Proleıkulı yönetimine tümüyle aykırı düştüm. Proletku lt üyeleri Lun
:iÖz koııu ' u olıııakmııı hüıün(iyle sanat'al k a yg ı l a rd an uı;ık hi r hi ç i n ıde düşünüldüğünde) \fotion Picture /\c" a de ııı y uzmanlannın kc,ti rinıiııe göre yakla�ık 40.000 .()(X) d olara mal ola · caktır. ı\ııı:ı ü 't ü n y,·ten,·kli ıııaki ııa.:ıhır hir �·ı k ı � y o l ıı hulmu�tur: filmi önce 65 nııı ı . l ik Graııdeur n e g a ı i fine �·e k me k : daha sonra hunu (f a rk l ı orantılar nedeniyle. daha k ü çük öl ç üde ki scl ü l o i ı iıı 'a�l adı�ı hüıün alarn kap,anıa k , ı z ı n ) 3 5 nım.lik po zi ıi fi n hoyutlanna geı inııek: ve son olarak da. mercekleri hüyüıerek. hoyut larını g e n i � k ı ne k ve s i ne m a sa lonlannın duvarlann:ı uyum sağlayacak hir hiçinıde oranlan d e il i �ıircrek göıünı_üyü pt'r d e y e yaııqtnıa y ön te m i . Ayııı i ş le m . çizimde göıcrildi�i gihi. e ş iı dikeylik sa�lamak için y aı a y ç il gi d e yapılan hafif bir değişiklikle ve sonra d:ı (boy u ı l ar küçültüldüğünde) ol a ğ a n pe r d e hoyut laıını aşmayacak eş i ıl ik s ağ l a n ar a k dikey düunlcnıekrde de k u l lanılabilir. G e ri ye yalnızca dikey d ü ze n l e nmiş görüntülerin sın ırlanııdaki küçük b i r bö l ü m l ü k kayıp için m:lanmak k al ı r: bu sızlanma da yalnızca balkondaki v e kolluk bölümündeki en kötü y cf l e r i ç in g eç erlidi r . huralarda bile görüntü kaybı yok d en ecek kadar azdır .
DEViNGEN KARE
63
gerekmez, ama omuz çekiminde de aşağı yukarı aynı boyutlara gele bilirsiniz ... " (Omuz çekiminin etki değeri hiç de onun boyutlarına bağlı değildir, tersine birbirini izleyen çekimlerin boyutlarıyla elde edilen optik etki ölçülerine dayanır. -S.E.) "Bununla birlikte geniş filmde de birkaç omuz çekimine gerek duyulur. Yine de omuz çeki m inin asıl amacı düşüncelerin anlaşılmasını sağlamaktır (! ! ! -S.E.). Ve geniş filmle. 35 mm. tik filmde ancak allı ayaklık omuz çekimiyle elde edebileceğiniz tam boyuııaki görünüşlerin tüm ayrıntı ve an laıımını gerçekleşıirebilirsiniı. ... (Perde uygulamaları konusunda be nim kişisel beğenim sözkonusu olduğunda kaşın kolayca seçilemeyen kıpırtısını yeğlememe karşın tüm bedenin de bir şeyler anlatabile ceğini belirtirim. Bununla birlikte. gene de -gösterilmek istenen du rumlar ve ayrıntıların yalıtımıyla dikkatin bir noktada toplanmasını sağlayan ve bedenin doğal boyutlarında gerçeğe uymayan bir büyü meyi gerçekleşıinnemize yardım eden- omuz çekiminin hiç kul lanılmamasını da kabul edemeyiz. -S.E.) Omuz çekimleri. oynak alıcı çekimleri. perdedeki kişilerin ve nes nelerin tam boyutlarda gösterilen çeşitlemeleri ve kurguyu ilgilendi ren öbür öğeler yalnızca bir yüzü gösıenneyi kolaylaştırma. bu yüzde dile gelen "bir düşünceyi açıklama" görevinden çok asal olarak sine mayla ve sinema algılama.sının anlatım araçlarıyla ilgilidir. B i ldirmiş olduğumuz gibi (ve Aleksandrov'un da. söylemek iste diklerinin acıklı bir biçimde yanlış yorumlandığı Romance Sellfimen ta/e adlı ıaşlamasında alçakgönüllü denemeyle göstermeye çalıştığı gibi) sesli kurgunun gelişiyle, bu ortadan kalkmayacak, tersine yöntem ve olanaklarını çoğaltıp büyüterek gelişecektir. Aynı biçimde. geniş perdenin _gelişi. bir kez daha kurallarının in celenip eleştirilmesine katlanacak olan kurgunun gelişim indeki bir sonraki basamağa damgasını vuracaktır: bu kurallar büyük bir güçle. eski perde biçiminin kullanıldığı günlerdeki birkaç kurgu işlemini ola naksızlaştıran ve işe yaramaz hale getiren. ama bunun yanı sıra bize çeşitli perde biçimlerinin uyumlu bir bileşimi olarak yeni dev gibi bir ıanıtıcıyı ve boyutların. oranların ve taslakların birçok başarılı geo metrik boyutlarıyla ortak etkisinin algı alanımıza saldırısını sağlayan. tam perde boyutları nın değişiminden etkilenen kurallardır. Ve buna bağlı olarak. eğer Olağan Perde kuralları nın birçok nite liğinin arkasından "kral öldü" diye bağıracaksak. aynı biçimde Gran-
SiNEMA SANA 11
64
deur Film'in şimdiye kadar hiç düşünülmemiş ve düşlenmemiş kurgu olanaklarını karşılarken de "yaşasın kral" diye bağırabilmeliyiz. Sanla Maria Tonantzintla. Cholula. Meksika. 1 930'da Paramount stüdyosu bir sözleşme imzalayınca,
Kapital tasarısı ve "anlaksal sinema" kuramı, Eisenstein gra buyla birlikte Amerika Birleşik Devletleri'ne giııi. Ama. karşılıklı olarak her iki taraftan da bir düzine kadar başka film ı.asarısı öne ri lince, bu tasan ve kuram Hollywood'da ger çekleştirilemeden kaldı. Bay ve Bayan Upton Sinclair'in para sal yönden desteklediği bir filmi çekmek için Meksika'ya git meden hemen önce. Eisenstein, 17 Eylül 1 9 30'da Academy of Moıion Picture Ans and Sciences tarafından. son zamanlar da onaya çıkanlan geniş film için gerekli yeni perde boyut lanru ıa.nışmak üure düunlenen özel bir toplantıya katıldı. Ei senstein bu ıaplantıda düşüncelerini açıklığa kavuşturama dığına inandığından. Meksika'ya ulaşır ulaşmaz bunlan Close Up'ıa yayımlanmak üzere Kenneıh Macpherson"a yolladığı ma kalesinde açıkca belinti. Maqıherson bu makaleyi. beraberinde yolladığı mektuptan bir bölümle birlikte yayımladı.
GTK-GIK-VGIK Geçmiş-Günümüz�elecek·
§
!NEM A Okulu'nun yıldünümü kuıl::ımalarının özel hir önemi var. çünkü. dünyanı n haşka lı i�·hir yerinde hu nitel ikte hir haşka film okulu daha yok. Bizim oku lumuz µihisı bulunamaz. ne filmlerin Bahil'i Hol lywood'da ne de dünya film işleyiminin ühür sayısız Bahil'inde. Bu ilginç durumun 11cdcnı açıktır. S inemamız Amerika'nın araçla rından. Almanya'nııı ham film i�leyiminden. lngiltere'deki öğrenme isteğinden yoksun değildir. Böyle hir okul ancak Sovyeı ülkesinde doğabilir ve işlerlik kazanahilird i . Yalııız hurada Baıı'daki henzeri hir okulun olanaklarını işlemez hale getiren temel engeller süpüıüh.ip atılabilirdi. Yalnız burada. hu toplumsal yarışma ü lkesinde. anamalcı yarışmanın kargaşasına hir �on \'erilehilirdi. Yalnız hurada. kentsoylu toplumdaki ilişki leıiıı geleneksel etkilerine ve başarısızı ha�arıyla alı cden geleneksel ha�arı kavramına yeni hir anlayışla hakılahilir. iki yarışmacı. Biri öbürüne üstün �elir. X Y'den daha kötüdür. Ö yleyse yaşasın Y. Ama hu durum hizim için (eğer aynı hakış açısıyla ele alını rsa) üncclsiz hir aykınlıkı ır. lk.i yarışmac ı . Biri yeni lir. Ö hıirü kazaııır. Ö yleyse ühürü daha iy idir. Ama ilki kütü müdür? H i�· de değ i l ! ikisi de iyi dir. Ve hu nedenle hirhirleriyle yan�maz l ar. Çünkü her ikisinin de i l g i al::ını toplum çık::ırına yöneliktir. Bu toplum çı karı ikisinin düşüncelerinde de ilk yeri alır. Ve hir yarışmada kay beden de kazan::ın k::ıdar onur duyar. "Sinema Okulu'nun onbeşinci yıldönümü için yazıl mı şt ır . hununla b ir li kt e bu ya z ı . okulun hütün tarihiyle dc�il. yalnııca benim orada görev aldığını dönende i l � ilidi r yani l 9:!R'den 1_1.ününıüze kadar (bu yaıı 1 93.fün soıılannda yazılmıştır). K.ıyııak çada ' '" l l 9'a bakınız.
Sl'.'\E�A SANATI
66
Bu hizim için a.h.c gihi hir şeydir. Bu şimdi hizim doğamıza yer leşmiştir. Ama. hizim usta fi l m yünetmenleri m i z i n " meslek sırları n ı " yetişen ye n i k uşa�a aktard ı ğ ı n ı süyled iğimiz zaman. Amerika'lı ve Avrupa'lı yünetmenlerin k u şkusunu . şaşk ml ı ğ ı nı
ve içine düştükleri dehşeti
gürmelisiniz. Okul hakk ında onlara hirşeylcr anlatmaya haşladığınız
zaman. güzler inin şa�kınl ıkla koskoca açı ldığını gürehilirsiniz: nere
deyse düşüncelerini okuyabilirsiniz: " E k meğinizi eli nizden alacaklar. Neden hüyle yapıyorsunuz ?" Gene de hunu yapıyoruz - ve ühürlerini de hunu yapmaya yünlendiriyoruz. Ü lkemizde hepimize yetecek ekmek var. Mal sah ipliği dürtüleri hi ıim dü�üncderimizden çoktan ç ı k ı p g i t t i . Üstelik uzun u y g ulayım ve deneyim y ı l l arından sonra yeni özdeksel ve ti nsel değerler o l uşturuldu. Y a l n ız bir tek tasamız var: gelişen sinemac ı lığımızın çoğalan etkinlik a l an larında yapım a�amaların ı dolduı�ıcak yeterli sayıda hed en. kafa v e yarat ı c ılık g ü c ü bu lunacak mı?
Bütün ülkel erde mühendisler. mühendislere hilgi verir. Teknisyen
kr. teknisyenleri e ğ i t ir. S anat da . hunlar gihi hir k i şileşme aşamasına
gc lehilmc l idir.
Gene
de
ürge n lqmiş
ve
toplumsallaştırılmış
hir
düzenden ha�ka hiçbir yerde yara t ı c ı hir emekç i . kendinden daha genç hir yaratıcı emekçiyi eğitemez.
Başka hir yerde "yaratıcı yetenek "
üstün insanl:ınn ayrıcalı k l ı
kastına açık h i r giri ş kart ıdır. Yara t ı c ı h i r k i ş i . kendi e t k i n l ik lerini "gi1.emli" hir biçimde hile anlayamaz. Bu e t ki n l ik uğruna. süzk o nusu µiri� kartı. kastı olabi l d i ğ i nce seyrek t u tmak için k u llanı l ır. Koleksiyo nunda tek olduğu
sanılan hir nesnenin eşini
hulan
kenısoylu hir
toplayıcı kopyayı yokedip "tek" nesnenin sahihi olarak k almak i ç i n d ü nyanın parasını harcayabilir. Büyük hir sanatçı d a yeni başlayanı "kaçınnak" i ç i n yapabileceği her �eyi yapar. B ü t ü n bunların hepsi yaratıcı işler i ç i n gereksinimin sınırlı olmasınd:mdu. Çünkü yeni tiyau·o ve sinemalar açılmamakta. eski leri de kapanmaktadır. Ustalık için gereksinim artmamakta tersine azalmaktadır. Çünkü buna olan gereksinim. iki üç yıldızın dışında. küçük kentsoylu beğeni sinin darboğazııu aş amam ak t a d ı r. Biz. hunun tersine. yaratıcılık etk i nl i ği ve yaratıcılık enerjisi için geniş ülçüde ve çok sayıda uygulama amaçlıyoruz. Tiyatro ve sinema
GTK - GIK - VGIK
67
amaç ve nicelik olarak genişliyor. Ve ıemelde niıeliğe. kültürel niıe liğe ve ba�arılan işlerin niıeliğine yönelik artan bir isıek ve gereksi nim var. Bu durum yeni bir gerekJiliği doğurur - yaraııcılık sorunlarını. yarat ıcılık eğilimini v e öğretimini. araşıırma ve deneylerle bilimsel ol arak bulgulama. Yaratıcılık sorunlarının ve yaraııcı işlerin kuram lanyla birlikle uygulamalarının da incelenmesini önleyen gizemli kası perdelerini çıkarıp aımak için. Bunu toplumsal olarak yalnız biz gerçekleşıirebiliriz. Yönıembi limsel olarak da. B izimkinden başka hiçbir ıoplumsal yapı. böyle bir eıkinlik için gereken ruhbilimsel ve ıoplumsal önerileri ortaya koyamaz. B izim bu ıoplumsal dizgemiz ıek başına olayların gizemini ve gizliliğini çekip alabilecek araç ve isıeğe sahipıir. Yaraııcılık sorunlarını ve süreçlerini algılama konusunda. bebeklik döneminden ancak bir adım öteye gide bildiğim izi söyleyebiliriz: yani ancak ilkokul çağına gelebildik. Görüııgülerin belirli alanlarında yaptığımız araşıırma yönıem lerimiz. bir bakıma hep kulsal bir sır gibi görülmüş olan konuların anlaşılmasında sonsuz ufuklara yolaçmışıır. Sanaııaki bilgi ve çözüm kmeler alanına böyle bir açıklık geıiren bu yönıem. dikkaıe değer bir başanyla "uygulamalı esıeıik" -yapıcı yaraııcılık uygulamasında da gerçekleştirilebilir. İlk basamakta. her geçen gün bu sorunlarla ilgi l i Marx'çı klasikler fonunu zenginleşıiren kiıaplara yenileri katılır; ikinci basamakta ise henüz yalnızca ilk adım lan allık. Şunu büıün içıenliğimle bildirmeliyim: Okul beni tükeı iyor. Yapıl makta olanlarııı coşkun sanat aşkıyla tükendim: temel kuralların açıklanması. yapııların düzenindeki oran lar ve bunların yaraıılma süreçleri beni ı üketti. Ve büıün bunlar çok az bilinen ve çok az incele nen filmciliğin uğraş alanında ortaya çıktı: yani bir filmin görscl işiısel bütünlüğünü düzenleyen yönetmenin eıkinliğinde. B u . ya.raııcı bir emekçi için son derece zararlı olabilir. Belki de durum onun kendi yaratıcılık mesleğinin ortadan silinmesini de açıklayabilir. Yaratıcının suskunluğu. girişin hep yasak olduğu bölgelere çözüm hançerini sap lamaya kendini izinli sayan kişiler için bir ödül olabilir. Bazıları buna haince "Yapabilen - yara ur; yaralamayan - öğretir" diyebilir. Bununla birlikte, bunu söyleyenler bir şeyi unutmakıadır. Öğrenme henüz özdevingen öğretme basam ağına ulaşamamışıır. Ş u andaki durumuyla "öğretme" hfıla gerçekten "yaraıma" anlamına gel-
68
SiNEMA SANATI
mektedir. çünkü bu. film yönetme sanatını yaratıcı bir biçimde kavra mak için. kişinin dizge ve yöntemlerini oluşturması gereken. nere deyse çıplak bir alandır. Ve bu yapıcı çalışmanın. kişinin kendi ya ratıcılık görevinden hiç de aşağı kalır yanı yoktur. Ama öte yandan. sanattaki en üstün başarıların tümünü elinde tutan bileşik yapıcı yöntemlerin kurulmasında öncüllerinin ve çağdaşlarının deneyimlerini birleştirip toplayan bir araştırmacının, bir öncünün duy gu larıyla karşılaştırılabilecek daha başka ne vardır! Yaratıcılığın yapıcılık sürecine. bilimsel Marx'çılığın kalıtsal ilke lerinin etkili biçimde uygulanmasını. yalnızca gelişen. üstün bir amaca ulaşmaya çalışan. büyüyen. başaran, emekleri boşa giden, başara mayan genç kuşağın yaratıcılık çabalarıyla içiçe olanlar kavrayabilir. Büyük sanatçıların ancak emekçi sınıfından kendi kendine doğduğunu öne süren eski Proletkult görüşü artık çoktan rafa kaldırıl mıştır. Yaratıcı emekçinin yönetmenlik öğrenimine duyduğu öğrenme açlığı yaratıcılık özlemlerinden söz eden herkes için son derece açıktır. Yengi kazanmış emekçi sınıfının bu genç kuşağındaki yaratıcılık arzu sunu görmek. kendi deneyimlerinin gelişimini eski kuşağın film yapımcılarının özetlenmiş deneyimleriyle buluşturmak, bunlara yapım öyküleri ve masallarla değil eksiksiz bilgiler ve deneyimler aracılığıyla ulaşmak - işte kendi filmlerinin çerçevesi dışına çıkan, Sovyet sine masının kuruluşunda kendi yaratıcılıklarının katkılarını da düşleyen sinema sanatçılarının önünde yer alması gereken amaçlar bunlar ol malıdır. Bizim için bu yıldönümü kutlamaları bir şölen olayı değildir. Biı,..: göre bu yıldönümü kutlamaları. yoldan gelip geçenlere pannağını uza tarak "O zamanlar SIZ ne yapıyordunuz" diye soran iç savaş dönemi nin afişinden etkiler taşımaktadır. Bu törenlerin yaklaşımı. yakın tarih dilim lerinden herkesi sorumlu tutar. Bu sorumluluk da yapılanların henüz çok az olduğunu anlama noktasında başlamalıdır. Bu bir alçak gönüllülük değildir. Bu :l7. çok başarılmış işlerin, engin bir görüşle. gerçekleştirilmesi geleceğe bırakılmış işlerle karşılaştırıldığında ortaya çıkan doğal bir duygudur. Okulun çifte sorumluluğu vardır: insanlarla. onların gerçekleştir diği işlerin soru mluluğu. insanlarımızın birçoğu film yapımcılığına sürüklenmiştir. Kuleşov işliğinin onur duyabileceği Pudovkin. benim işliğimin gurur kaynağı Vassiliev. görüntü yönetmenlerinin onuru Go-
GTK - GIK - VGIK
69
lovnya ve Volçok gihi hüyük sanaı çıların yanısıra. GTK0 ve G I K . yapımcılık ailesine uyumla kaı ı l m ı ş çeşi ı l i yeıenek v e uzmanlıkla daha haşka hirçok emekçi adı sayabil ir. Okulun görev ve hizmeıleri b u nunla da sın ı rlı degi!d ir. Oııuıı ödevleri. sinema sanaıçılmının zoru n l u eğiliminin öıesine ıaşar. En az hunun kadar önem l i hir haşka görevi de sinemac ı lığın yüıııem ve bil g i lerini uygulamaya sokmakıır. Öğrenim dalların da. seminerlenle. görevli lerde v e özel uzman l ı k ana hülüm lerinde. bi l i m sel araşıı ıına �· alışm alarını ürg ü ı lemek N I S'ııı " ' görev idir. Bunların görevi şu anda geçerli olan sinemac ı l ık uy�ula m :ı l ar ı nııı konu ve sorunla rıyl:ı i l g i l i önerileri v e incelemeleri s:ığlam a k ı ı r . Bunlar ayrıca G I K ' n ııı öze l l i kle iki öğren i m dalında k u llanı lan yünıem lerden de sonı m l udur: yüneı m e n l ik ve foıoğrafç ı l ık . Burada Okul'un 1 928'den h u y a n a yarıığı kesin h i r y ü n değişi k l i � i n i d e helirı meliyiz. Sonu�·ıa h i r Teknik Okul'dan Y ü ksek Okul':ı dönüşmesiyle. yüneı menlik dersleri. G I K'nııı ilk y ı llarındaki e ı k i n l i k lcıinde bulunmayan iki önem l i eğilimi ger�·eklcşıirmişıir. Önce. sanaı öğn: ı i m i yünıem i n i n ulaşmaya �·a l ı ş ı ı g ı son amaç olan "sanatsal" sıüdycxlaıı �·ok. daha y üksek düzeyde hir eğilim venneyi benimsemişıir. Daha sonra da sinemayı. kuşku verici "foıojen i k " teri m i üzerine l.:: u ı u l u diğer sanatl:mn akraba l ığından ayıran kendine üzgü esıeıik n i ı c l ikleri sonucu " k e n d i kendine doğmw{' hir san:ıı olarak hc l i rleyen i l k e ğ i l imden farkl ı olarak. d i ğ e r sanatlarla hirleşıimı i�tir. B u yalnızca yazın. ti yatro. resim sanalı ve m ü zi k k ü h üründe. yalnızca ıepkcler ve ruhhilinıde yapılan en yeni bilimsel bildirilerin i n celenmesinde v e sinemaya ö z g ü ı.. o nularııı öğreıiminde ancak algılama ve hilgi veımenin yapıcı ve uygulanabilir dizgesinde hir araya gelebi len ühür hilim dallarıyla yakın i l işkiye gıri lerek gcr�·eklcş ıirile hilir.
1 932133 öğrenim y ı l ındaki yöneımen l i k dersl eri. yönetmenlik k u
ramları v e uygulamaları konusunda O k u l ı ıarafıııdan yayımlanacak i l k
• O.:vlet Sinema Teknik Okulu olan G I K'nın ilk durwnu: GTK_ • • :-;ıs: GIK Bilimsel Araşıınna Bölümü. 1 Bu gönderme 1 933'de Soıfrısfoye Kino'nun 5� sayılannda "The Granite of Film Science" olaıak yayımlanan, E.'nin öğretim programının ilk uyarlamasınadır. Çözünık nip genişletilen bu program daha sonrn l.
r ffl r ı
Jazz Wa l t z
Caz kısa zamanda herkes tarafından sevildi. ama genellikle beı11.e ri "alışılmadık" karşıtlık ların çagrısız konukluğu her zaman bu kadar kolay benimsenmez. Fmnsız Tiyatros unun hfılfı l u poesie dc /'i n ınıo hiliı e n in (kıpırtısız J ıgın şiiri'nin) farkında bile olmadığı bir dönemde. bu tiyatroda bubu Dumas'nın başına gelenlere bakın. Duma-; bize. bir oyuncunun gösterisinin düzenlenmesinde yeralan '
l paul Whiıenıan
ve
'.\1 a ry Margareı '.\1cBride. Ja;; ('.\iew York 1926). s . I 1 9.
92
SiNEMA SANA Ti
olaylar dizisinde dolaysız ve karşıt çözümlerin parlak bir örnegini ve rir. Bu olay onun anı larında anlatılmışıır. Ünlü Mile Mars. Dumas'nın yeni oyunu Aırıoıry'de oynayacak tı. H içbir şey üzerinde anlaşamıyorlardı. Dumas ne oyunu ın yorumu konusunda ne de provaların yönetiliş biçi minde tiyatro ile uyuşabili yordu. B u nedenlerle oyununu Adcle rolünün başka bir başrol oyuncu su. genç Dorval tarafından oynanacagı bir başka ıiyaıroya götürdü. Anı larında son provalar ve Aı11011Y oyununun gösterisi şöyle anlat ıl maktadır: Mudume Dorrnl, Aclcle rolıinde eliııdeıı geleııi yuptı. Nusıl dile .li efi rereğini bir tiirlii bulıımudı,ı!,ı hir tümce clışııulu hiitılıı sideri lıuyrwılık uyuııdıracuk kudur uçık seçik re tıinı çurpırı ııokıulurı orruyu koyuruk
siiyledi. Korusı11111 gt'iıl(ı!,iııi duyclu .ı!,u ::.umwı "şimdi işim bitik " ("Mui.ı· jc suis perdue nıoi.1") din• hıı.ı!,ırmusı gereki.l'()rdu . Şuşıluruk şey, hir tiirlii hu birkuç .l'Ö::.rii,ı!,ii ıw.1'11 .ı·iirlı • rece,ı!,iııi bulun1 1yordu. Geııe de e,ı!,cr hı111lurı siiyleııme.l'İ gcrekt(ı!,i gihi dile getirirse, purluk hir eıki wruıcı ru.�111111 hiliııciııdeydi. Birdeııhire kcıjiısııulu şimşek gibi bir ışık çukıı. Kolıuklurı seçehilnıek içiıı .wlıııe öııiiıu/eki ışıklurııı keııumıu kudur gelerek "Y u::.ur, orudu nıısıı11::. ') .. diye se sleııdi. "Erel. . . ıre rur ? " diye sordum. "Mile Murs 'şimdi işim biıik' ıiimcesiııi ııusıl söylüyordu ? " "O//lrurkeıı birdeıı uyugu kulkuruk. " Doıwıl \'eriııe döııerkeıı ''Tumam " diw yu111ıludı. "öyleyse beıı öııre uyukıc/ durup soııru oıurucu,ı!, ı m "c
Başarılı ilk gösterinin heyecanıyla (3 Mayıs 1 83 1 ) ıam Adcle ko casıııın dönüşüyle altüst o lmuşken oyuncu Bocage o tunnası için ona kolıugu zamaı ııııda uzatmayı unuı ıu. _ Ama Dorrnl coşkuylu öylesiııe ke11di11de11 geçmişli k i , böyle öırem si::. bir şey oııu durdurumu::.dı. Kolıugı111 miııderleri ii::.eriııe diişece,�i yerde, kol yeriııe diişıü ı•e ıiim i::.leyirileri yeriııdeıı jirluwıı yuralı, kırık, iııriıımiş bir yiirekıeıı kopan iç purçuluyırı bir sesle bir çığlık (} / / /. 2Atexandre Dumas, My Menı()İrs (Anılannı). çeviri: E.M.Waller (Londra 19011), Cilt v., s. 235. 245.
YAPI ÜZERiNE BiRKAÇ DÜŞÜNCE DAHA
93
"Karş ı l " çözüm en az "dolaysız" olan kadar etkili olduğunu kanı t ladı. K uşkusuz. görüngüniin kendisinde yer alan :ıtlı.�m gerçek iç dün yasından çıkmayan ya da, daha doğrusu. görüngü ilişkileri içindeki olası çelişkilerden kayıwklan mayan büt ünüyle mekanik hir karşı t l ı k hiçhir zaman yeterince inandmcı o l amaz. Bu eğer yalnızca h i rhirinc eşit iki olası ve temel karş ı t l ı ğın daha az alışık olduğumuz biçi m i y le verilirse. geçerli olan anlayışa güre yüzeysel hir karşıtlıklar oy111111 ol arak kalır ve helki de birleşik hir izleğin oluşumuna ulaştırı lamaz.
Gene de M ıne Dorva l ' i n yapt ığı şeydeki "karşıt l ı k " yapısı ilk bakışta hize "bi çimse l " görünse de - hu yalnızca görünüşte "biçim seldir." G erçekte. hirhi ri n i n aynı ol:ın davranı�l:mn iki e le alınış hi�·im i n i n h u k ü ç ü k ö rn e ğ i . h i z i m i k i oyunculuk biçeminin hirhirini altetmeye çalışan
karşıtlı kları n ı .
roııı:ınti k l i k
yanlarıyla
klasik
öğrenimleri
arasındaki savaş ı m ı . ondokuzuncu yüzy ı l başının kannaşık toplumsal
yüntenı leı ini yansıtan çatışmaları incelememiz için hir fırsat yaratır.
Önıeğim izdeki karşı çüı.üın yalnızca. "klasik" oyuncu Mars ti yatro tarihinden ayrı l ırken " romant i k " oyuncu Dorva l ' i n gelmesine karşı koyan geleneği yansıtmaktadır.
U m u lmadık hir biçimde ortaya çıkmasına bakmaksızın . "ari t metik
o l arak" h i r üçüncü ı;üzümün tasrn·lanması. hundan önceki /ıa iki çözüme de karşı çıkmak gihi görünebil ir: hu sahneyi aşağıya ya da yukarıya doğru hir salınma clerinimi yapmaksızın - her ikisini de hir yana bırakarak kısı t l ı devinimlerle ve ses tonuna ağu·lık vererek can landırmak. Ama hunun "aritmetik" çözü m ün ü n alt ında yeni t i yatronun ılk
u yg ulayıcılarının
hu
konuda
hirhirlerine
yazdığı
rol
yapına
biçemiyle yansıtılan çok karmaşık hir toplumsal süreç yatmaktadır. Arı ı ·e ü:ünıü gaçek yaşamda oldu,�u gibi anla11/malıdır - yani kollar re barak/arla de,�il, wnlama ı·e yü:deki anlamlarla, derinim /erle de,�il küçük süslemelerle3. Belki ş i m d i hize tek hir sahnenin çözümü i ç i n yapılan bir çeşitleme 3
Tlıe Leııer1_ of Aııro11 l'arfol'irclı Clıeklıoı · ıo Olga Leoııardoma Kııip/>er, çeviri:
Consıanc.: Gamell (Oıaıto and Winılus. LonJra 1926). s.33.
SINB1A SANA Ti
94
gibi görünen hu durumun aslında bir zamanlara özgü bir tür ve tek olası biçemsel anlat ı m yolu olması otaganüstü hirşey gibi görünmez. Oyuncular yaln ızca yeni sanatsal ü lkülerin üstünlügüyle desteklenen güç hir sa\'aşımdan geçerek başka çözüm lere ulaşabi li yorlardı. Oldukça şa�ırt ıcı. B i zler geçmiş insanlık tarihinin tüm inanılmaz birikiminin kalıt çılarıyız. Sanaıımıı. renklerinde. biçemsel özelliklerinde. t ürlerinde ve belir li niteliklcıiııdc. ıüm dönemler. biçemler ve sanat ülküsü aşamal;mnda öncü olarak onaya ,· ıkan sanatların tarihindeki ön-hileşimsel aşamaları için gereken deneyimi kapsamaktadır. Ve hir zamanlar değişen hic;emlerin savaş alanında biçimlenen sa nat düşünceleri. şimdi toplumcu gerçek çiligi mizin biçem birl(�i kup samındcı c;qitlcmelcr ve renk tonları olarak ortaya çıkmaktadır. Yeni ve öncclsiz olan her }eyden ayrı olarak. onun belirli yapııları hir za manlar zorunlu olan ve tek olası ve t ükenmiş renkler olarak kalm::ıya bırak ılan renk 1011/orıııdun ışıgını alabilecektir. Dogaı olarak. herhangi hir renk tonunun ya da karşıılıgın iç kaynaklı seçimindeki koşullar. şimdi hunların hangi güçle ve ne za man uygulamlı gına bağlıdır. Bu nlar benzer biçimde birbirleriyle alış\'erişte de hulunahil irler. Mile Mars ve Mme Dorval ömeginin yer li yerine otumı:ısı. yalnızca tarihsel h::ışkaldırı koşullarında ve degişen biçemlerde geçerli degildir. Kamı olarak daha başka birçok olay gösteri lebilir. Kı yaslamak için kişinin çok uzaklara gi tmesi gerekmez. Asl ında sayısal bakımdan en uygun duruml;u· Sovyet sinemasında bulunabilir. Hem Grcr hem de Poıemkin lırlılısı biçemsel özelliklere birer örnektir. lc;inden yalnızca hir tek filmin gerçekleştirilmesine karşın. Toırnrds ( Diktatörlüge Dogru) dizisinin biçemsel açıdan başarıyla işlendigi zamanı anımsıyorum. Bunu tartıştıgımız yer hile gözlerimin önünde. Şimdi yıkılmış olan Strastnoi Manastırı'nın duvarı önündeydik. Önünden en başarıl ı Ameıikan filmlerini utkuyla göstennesiylc ünlü " Kino Malaya Di mitrovko 6"ya çıkan bir yol geçerdi. B urada Robi11 Dicrurorslıip
YAPI ÜZERiNE BiRKAÇ DÜŞÜNCE DAHA
95
Hood, The Thief of Bagdad (Bağdat H ırsızı), The Gray Ghost (Boz Hayalet) ve The House ofHare (Kin Evi) filmlerini • görmüştük. Sinema sanatçılığında henüz ilk ürkek adımlanmızı atarken, Ame rikan sinemasının bu "devlerini" nasıl alledebilirdik? Bizim bu genç sinemamız bütün tec im ve yapım yollarını denetimi altında tutan Amerika ve Avrupa film işleyiminin gümbürdeyen sesi karşısında nasıl kendi sesini duyurabilirdi? Daha çarpıcı olmasa da, bu başarı lı Amerikan filmlerindeki kadar etkili öyküleri nereden bu labilirdik? Avrupa ve Amerika'dan çıkan "takım yıldızların" parlaklıklarıyla boy ölçüşebilecek yerli "yıldızları" nereden bulmalıydık? Kenlsoylu sinemanın benimsenmiş kahramanlarının yerini tutacak özgünlükle kahramanlar yaratabilir miydik? işimiz yalnızca iyi film yapmakla bitmiyordu. Görev alanımız çok daha genişli - tüm kültür alanını kapsıyordu: amacımız karşıt bir kültür ve sanat anlayışı göstererek kentsoylu kültüre bir darbe indir mekti. Onları, Avrupa ve Amerika'da o yıllarda çok az bilinen ve anlaşılma