123 65 5MB
Turkish Pages 218 [219] Year 2005
ARALOF'UN HAliRALARlNDA ••
ATATURK ..
.
VE TURKIVE
KUM
SAATI
YAYlNLARI
ARALOF'UN HATIRALARlNDA ATATÜRK VE TÜRKIYE Istanbul, Mayıs 2005
© Kum Saati Yayıncılık
Yayıncı llhan Bahar Kapak-1� Düzen Mehmet Düzen Kapak Film Mat Yapım Kapak Baskı Seçil Ofset 1� Baskı Çalış Ofset
© Kumsaati Yayınları
KUM SAATI YAYINCILIK Ticarethane Sk. Gülegüle Apt.. No: 33 Tel. 0212. Sil 8625 Faks. 0212. Sil 08 49 www.kumsaaı:iya:fincilik.com e-mail: [email protected]
ARALOF'UN HAliRALARlNDA ••
ATATURK ..
.
VE TURKIVE
EROL CİHANGİR
KUM
SAATI
YAYlNLARI
İÇİNDEKİLER
Giriş 7 TÜRKİYE'YE OOGRU 19 LENiN'LE GÖRÜŞME 35 ANKARA'YA YOLCULUK 40 MUSTAFA KEMAL PAŞA İLE İLK KARŞlLAŞMA 64 KONYA'YA GELİŞ 86 TÜRK ORDUSUNUN TAARRUZU 118 MUSTAFA KEMAL'İN TÜRKİYE CUMHURİYETİ İÇİN MÜCADELESi 135 LOZAN KONFERANSlNDA 153 LOZAN'DAN SONRASI 199 MUSTAFA KEMAL PAŞA VE YENİ TÜRKİYE'NİN KURULUŞU 205 İZMİR İKTİSAT KONGRESİ 210 BİLANÇOSU 211 ......................................................................................
.......................... ..........................
.......................... ........................
............................................
....
......... . . . . ........ .....................................
....... .....................
.......... .......... . . . . . ... ....................................
......................................
..............................................
.......... ..................
...................... ..................
······················· · ······· ··················· · ···············
SOVYET DIPLOMATI SEMEN AROLOV'UN HAYlRALARlNDA TÜRKIYE VE MUSTAFA KEMAL 20.yy'ın dünyayı derinden sarsan sosyal sarsınhlann en önemlisi hiç kuşkusuz Sovyet devrimidir. Sovyet devrimi, ya rathğı sarsınhyla, sadece bir döneme ve bir bölgeye değil,
1917'den sonraki bütün zamanlara damgasını vurarak, insanlık tarihinde gerçek bir dönüm noktası olmuştur. Hemen hemen aynı zaman dilimi içerisinde yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulma çabalanyla karşılaşırız. Bu cumhuri yet, kuruşuyla kendi sahasında, kendinin yarathğı sarsınhyla sı nırlı kalan 'Anadolu ihtilali" veya "Kemalist devrim" olarak adlandınlmıştır. Yapı itibariyle birbirini andıran bu iki devrimin Rusya kana dını oluşturan Sovyet devriminin ideolojik temelinin
bölgeler
ötesinde yankı bulması, genel dünya siyasetindeki gücünü his settirmesi, hemen yanıbaşında meydana gelen ikinci devrim ha reketini gölgede bırakacaktır. Bu noktada ülkemizde bazı çevre ler tarafından iddia edildiğinin aksine, sömürge ülkelerdeki ba ğımsızlık mücadelelerinin fitilini Sovyet devrimi ateşleyecektir. Ancak her iki ülkede meydana gelen devrim hareketinin ar ka planını oluşturan ilginç olduğunu sandığımız ikinci, üçüncü boyut dinamikler vardır ki, bu devrim aşaması geçiren Çarlık Rusya'sı ve Osmanlı Türkiyesi için olduğu kadar, kitaba konu teşkil eden Sovyet diplomah
S. Aralofun hahralannın gözlem
leri açısından daha önemlidir. Çünkü birineide gerek Sovyet devrimi, gerekse Kemalist devrim, devrimci iradenin daha baş langıç aşamasında birer imparatorluklar klasiği olan Çarlık mo narşisiyle, Devlet-i Ali Osmani'nin kapitalist emperyalistler ta
rafından topyekün tasfiye edilme operasyonuyla kesişmektedir.
7
Aralof'un Hatıralannda ATATÜRK ve Türkiye
Keza aynı şekilde, bir yanda sömürgeci Batılı emperyalistle re karşı müdafaa ve bağımsızlığı koruma savaşını verilmesi, bir yanda milli devletin doğuşunun gerçekleştirmesi yolunda im paratorluk geleneğinin tasfiyesi, bir yanda savaş verilen emper yalist güçlere rağmen Batılı bir sistem kurma çabalan, dönemi içinde genç Sovyet devletiyle, yeni Türkiye devletinin kaderini bir başka noktada daha kesiştirir. Batı'nın, Doğu'ya karşı topyekün saldınya geçtiği bu dönem, Sovyetler Birliği ile Türkiye'yi belli bir dönem kader ortaklığına itecektir. Belli bir .noktada diyoruz çünkü, Sovyet devleti amansız savaşın sonunda, tek başına Batıya karşı bağımsız bir güç haline gelirken, Türkiye devleti savaştan galip çıkmasına rağmen, öz haklanndan pek çoğunu da feda ederek Batı ile eklenme sürecine girerek, Sovyetler Birliği ile olan savaş dönemi kader ortaklığını da bitirecektir. Elbette burada, Sovyet devriminin ideolojik duru şuyla, devrimci önderlerin hedef belirlemedeki entellektüel biri kimleriyle, kararlı tutumlannın birinci dereceden önemli rol oynadığını belirtmet gerekir. Bunun böyle olması da sosyal ger çeklik açısından gayet doğaldır. Çünkü, Sovyet devriminin dina mikleri geniş bir sosyalist kültür sahibi kadro ile, devrimin itici gücünün ezici Rus toplumunun katılımına dayanıyor olmasıydı. Sovyet devriminin geniş çaplı olmasına karşılık, Kemalist cumhuriyetin gerçekleşmesinde ideolojik bir fikir birliğinden söz etmek pek de mümkün değildir. Yine bunun yanında aynı Kema list devrimde Rusya'da olduğu gibi, geniş tabanlı bir halk hareke tinden de söz edilemez. Bu noktada Mustafa Kemal'in kadrosunu oluşturan kurmay kadrosunun ekseriyeti asker kökenlilerden meydana gelen bir grup tarafından (ki bunların hemen hemen ta mamına yakını İttihatçı geleneğe sahip kimselerdir) emperyalist iş galcilerin Anadolu'nun kurtuluş gayesine maatuftur. Dolayısıyla rejim değişikliği (imparatorluktan curnhuriyete geçiş) ve inkılaplar sadece Mustafa Kemal'in kafasıyla sınırlıdır. Osmanlı Devleti'nden, Türkiye Cumhuriyeti'n, Çarlık Rus ya'sından, Sovyet Sosyalist Cumhuriyet Birliğine geçiş dönemi ki taba konu olan (Aralofun Hatıralan) ilişkiler iki ülkenin belki de 8
Erol Cihangir
tarihde zirvede cereyan eden en uç örneğini teşkil eder. Çünkü yu kan da ifade edildiği gibi, bir daha bu iki ülke arasındaki ilişkiler hiç bir zaman bu dönemde olduğu kadar bir daha kurulamamış tır yahut kurulmamıştır. Sovyetler Birliği ile Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yılla nnda en üst seviyede cereyan eden dönem içinde, ilişkileri yöne ten isimler tarihe malolmuş isimler olduğu kadar, aynı zamanda dönem içinde tuttuklan not ve hatıralanyla, o yılların bir dizi ekonomik, siyasi ve toplumsal panoramasını çizmenin ötesinde vermiş oldukları değerli bilgilerle, günümüzün uluslararası me selelerine ışık tutmaktadırlar. Türkiye açısından, "kurtuluş ve kuruluş" aşamasında Tür kiye'ye gönderilmiş ve görev yapmış iki Sovyet diplomahndan biri olan Semen Aralov'un (diğeri Frunze'dir) Arolov, Türkiye'ye geldiğinde Türkiye henüz Batılı işgalci lere karşı savaşı örgütlemekte, özellikle Karadeniz bölgesinde Pontusçu çeteciler faaliyet halinde, devletin meşru yönetiminin başında ise padişah bulunmaktadır. Arolov, Çiçerin'in talimatı, Lenin'in uygun görmesiyle gö rev yaptığı Ukrayna' dan 1921 yılında Sovyetler Birliğinin Ankara Büyükelçisi sıfatıyla Türkiye'ye yola çıkar. Arolov, ken dinden önce Türkiye'ye gelen Frunze'nin de hatıralannda adı geçen Karadeniz üzerinden Ankaraya gelirken yolu üzerinde bulunan Anadolu köy ve kasabalannda Pontus çeteleri tarafın dan yakılmış, yıkılmış, viranelikleri anlatır. Arolov'un, Samsun, Havza, Çorum hattından Ankara'ya son derece zor bir yolcu luğu içeren notlarında, döneme ait ilginç gözlemlerle karşılaşı rız.
Aralov'un beyanına göre Karadeniz'deki Pontus ayaklan
malannın organizatörü İngilizler ve Fransızlar olup, teslim ol ma durumundaki İstanbul Hükümetinin tavrına karşı, merkezi hükümetten ayrıldıklarını beyanname ile duyuran "Trabzon Muhtar Cemiyeti" adı altında bir örgütlenmenin varlığını da yine Arolov'dan öğreniriz . 9
Aralot'un Hahralannda ATATÜRK ve TOrkiye
Aralov Türkiye'ye geldiğinde henüz Sakarya muharebesi, İnö nü savaşlan olmanuş, Türk ordusu elan ricat halindedir. Dağlarda eşkiyalann kol gezdiği, Anadolu'da Bablı istihbaratçılann organize ettiği Anzavur ve Delibaş isyanlannın cereyan ettiği bir ortaında Aralov, günümüz için son derece garip gelecek hayli ilginç bir yol culuktan sonra ı922' de Ankara'ya gelir. Türkiye adına Mustafa Ke mal'e itimamamesini sunduktan sonra, çoğu zamarum son darbe yi vurmak için hazırlık yapan Mustafa Kemal'in yanında geçiren Arolov'un Türkiye, Türk insanı ve yeni cumhuriyetin kuruluşu ile savaş sonrası, Türk-Sovyet kader ortaklığını bitiren Lozan intibala n bundan sonra başlayacakbr. Aralov'un Rusya'dan geliş güzergahı üzerinde uğradığı şe hir ve kasabalara, Sakarya savaşı öncesi yapılan hazırlıklar mü nasebetiyle Konya, Akşehir, Sivrihisar, ve o günlerin Ankarası eklenecektir. Bu geziler esnasında, bugün için bize son derece şaşırtıcı gelebilecek halkın yahut sıradan insaniann Rusya'ya, Sovyet hükümetine ve Sovyet devrimine olan ilgisi oluşturur. Bir yandan milltezimler tarafından, bir yandan eşkiya tarafın dan soyulan halk, kendini Çarlık tarafından soyulan Rus halkıy la özdeşleştirecek, Sovyet devrimiyle, Lenin'i, Kuvay-ı Milliye ile eşdeğerde görerek kimi Lenin'e, kimi Rus halkına selam gön derecektir. İlk zamanlar bu dostluğunun boyutlannı anlamak için ı Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarının Sovyet Elçiliğine gelen insanların tavırlan ilginç örnekler oluşturur. Küçük Elçilik bina sına ı Mayıs kutlamalan için sayısız pek çok insan gelir. Bunlar hiçbir protokole gerek duymadan bağdaş kurup yerlere oturup, küçük fincanlardan kahvelerini içerken Aralov ve eşine Rus ya' daki hayah sorarlar. Bu ziyaretçiler arasında Kurtuluş sava şının unutulmaz kahramanlanndan (şimdikilerde pekte kimse nin hahrlamayacağı) oğlu ile birlikte gelen Fatma Çavuş ile Amerikan mandacısı Halide Edip Adıvar' da vardır. Aralov, Fat ma Çavuş'tan, kısa boyu, zayıf, esmer, kara gözlü yaşlıca ve mü tevazi bir kadın olarak bahsederken, Halide Edip'ten "tipik bir burjuva" kadını dedikten sonra, giriştikleri tartışmada "Halide 10
Erol Cihangir
Edip'in Amerika'ya hiçbir art düşünce beslemeden, herhangi bir baskıya başvurmadan Türkiye'ye yardım edebileceğini, bunun için Türkiye'nin Amerikan mandasını ka bul etmesi" gerektiğini sözleriyle ''Tarihten sınıfla kaldığını" ekler. Aynı Halide Edip, sözde emperyalizme karşı Kurtuluş Sa vaşına kablmasına rağmen, daha sonra kocasıyla birlikte İngi
Politik ve ekonomik
liz emperyalizmin kanatlan albna sığınacaktır.
Daha savaşın neticelenmediği o günlerde Mustafa Kemal, nadir bir Sovyet dostu olarak Aralov'la görüşerek fikir alış veri şinde bulunur. Büyük taarruzun hazırlık öncesinde pek tabü ola rak "Kurtuluşçuların" pek çok şeye ihtiyaçlan vardır ve bu sebelr le Sovyet diplomah kanalıyla her şeyden ziyade top ve tüfek mer ınisiyle para yardımı istenir. Hatta daha önce Frunze'ye iletilen on milyonluk yardımın, kendisi Aralov tarafından Moskova'ya hahrlablrnası rica edilir. Mustafa Kemal bu vesileyle yaphğı k