132 15 3MB
Turkish Pages 339 [358] Year 2015
FRIEDRICH NIETZSCHE CLXXX:V-1
İNSAN CA, •
I
K INSANCA-l
Al �\At">H A A'll
INI li\N (,'I·VIIUN:
MU Ti\FA
•
TÜRKiYE$
BANKASI
KültürYayınları
TÜZEL
Genel Yayın: 2647
Hümanizma ruhunun ilk anlayış ve duyuş merhalesi, insan varlığının en müşahhas şekilde ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesiyle başlar. Sanat şubeleri içinde edebiyat, bu ifa denin zihin unsurları en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğru su kendi idrakinde tekrar etmesi; zeka ve anlama kudretini o eserler nispetinde artırması, canlandırması ve yeniden yarat masıdır. İşte tercüme faaliyetini, biz, bu bakımdan ehemmiyetli ve medeniyet davamız için müessir bellemekteyiz . Zekasının her cephesini bu türlü eserlerin her türlüsüne tevcih edebiimiş milletlerde düşüncenin en silinmez vasıtası olan yazı ve onun mimarisi demek olan edebiyat, bütün kütlenin ruhuna kadar işiiyen ve sinen bir tesire sahiptir. Bu tesirdeki fert ve cemiyet ittisali, zamanda ve mekanda bütün hudutları delip aşacak bir sağlamlık ve yaygınlığı gösterir. Hangi milletin kütüpanesi bu yönden zenginse o millet, medeniyet aleminde daha yüksek bir idrak seviyesinde demektir. Bu itibarla tercüme hareketi ni sistemli ve dikkatli bir surette idare etmek, Türk İrfanının en önemli bir cephesini kuvvetlendirmek, onun genişlemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esir gemiyen Türk münevverlerine şükranla duyguluyum. Onla rın himmederi ile beş sene içinde, hiç değilse, devlet eli ile yüz ciltlik, hususi teşebbüslerin gayreti ve gene devletin yardımı ile, onun dört beş misli fazla olmak üzere zengin bir tercüme kütüpanemiz olacaktır. Bilhassa Türk dilinin, bu emeklerden elde edeceği büyük faydayı düşünüp de şimdiden tercüme faa liyetine yakın ilgi ve sevgi duymamak, hiçbir Türk okuru için mümkün olamıyacaktır.
23 Haziran 1941
Maarif Vekili Hasan Ali Yüce!
HASAN ALi YÜCEL KLASiKLER DiZİSİ FRIEDRICH NIETZSCHE
iNSANCA, PEK İNSANCA-1
ÖZGÜR TİNLİLER İÇİN BİR KİTAP ÖZGÜN ADI
MENSCHLICHES, ALLZUMENSCHLICHES EIN BUCH FÜR FREIE GEISTER ALMANCA ASLINDAN ÇEVİREN
MUSTAFA TüZEL ©TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYlNLARI,
2.009
Sertifika No: 29619 EDİTÖR
KORAY KARASULU GÖRSEL YÖNETMEN
BİROL BAYRAM GRAFİK TASARlM VE UYGULAMA
TüRKİYE İ Ş BANKASI KÜLTüR YAYINLARI I. BASlM, EKİM
2.012., İSTANBUL 2.015, İSTANBUL
III. BASlM, ŞUBAT
ISBN 978-605-360-717-5
(KARTON KAPAKLI)
BASKI
YAYLACIK MATBAACILIK LİTROS YOLU FATİH SANAYİ SİTESİ NO:
12./r97-2.03
TOPKAPI İSTANBUL
(0212) 612 58 60 Sertifika No: 11931 Bu kitabın tüm yayın hakları saklıdır. Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar dışında gerek metin, gerek görsel malzeme yayınevinden izin alınmadan hiçbir yolla çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz. TüRKİYE İŞ BANKASI KÜLTüR YAYINLARI İSTİKLAL CADDESi, MEŞELİK SOKAK NO:
ı./4
BEYOGLU
Tel. (0212) 252 39 91 Fax. (0212) 252 39 95 www.iskultur.com.tr
34433
İSTANBUL
00 HASAN
ALi YÜCEL
KLASiKLER DiZiSi
CLXXXV-1
FRIEDRICH NIETZSCHE iNSANCA.
PEK
İNSANCA-l
ÖZGÜR TiNLiLER iÇiN BiR KiTAP
ALMANCA ASLINDAN ÇEViREN: MUSTAFA TÜZEL
TÜRKiYE$
BANKASI
Kültür Yayınları
Sorrento'da (1876'dan 1877'ye) bir kış konaklaması sı rasında oluşan bu monologsal kitap, 30 Mayıs 1878 tarihi nin yakınlaşması, tinin en büyük özgürleştiricilerinden birine tam saatinde kişisel bir saygı sunma arzusunu çok canlı bir biçimde uyandırmasaydı, şimdi kamuoyuna açılmayacaktı. Nietzsche'nin Birinci Baskı'ya Notu, 1878.
V
Önsöz Yerine "- Bir süre, insanların kendilerini verdikleri değişik uğraşıları tartıp biçtim ve içlerinden en iyisini seçmeye çalıştım. Ama bu işi yaparken ne gibi düşüncelere vardığıını burada aniatmarn gerekmiyor: Kendi payıma hiçbir şey kendi amacıma sıkı sıkıya bağlı kalmaktan daha iyi görünmerli gözüme, yani: bütün ömrümü, aklı mı eğitmek ve hakikatİn izlerini, kendime seçtiğim yön tem ve biçimle aramak için kullanmaktan. Çünkü bu yolda giderken tadına bakmaya başladığım meyveler, ka nımca bu yaşamda daha hoşu, daha masumu bulunama yacak türdendiler; ayrıca, bu inceleme tarzından yarar landığırndan beri her gün, hep bir önemi olan ve kesinlikle herkesin bilmediği yeni bir şey keşfettim. So nunda ruhumu öyle bir mutluluk kapladı ki, tüm öteki şeyler ona hiçbir acı veremezdi."
C a r t e s i u s ' un Latincesinden. Birinci Baskı'ya, 1878
vıı
Önsöz ı
Tragedya'nın Doğuşu'ndan geçenlerde yayımlanan Bir Gelecek Felsefesi'nin Önoyunu'na kadar yazılarıının tü münde ortak ve öne çıkan bir yön bulunduğu büyük bir şaşkınlığa düşürerek sık sık ve her zaman söylenmiştir bana: denilmiştir ki, tümünde dikkatsiz kuşlar için tuzaklar ve ağ lar varmış ve adeta alışılmış değer verınelerin ve değer veri len alışkanlıkların tersyüz edilmesi için sürekli üstü kapalı meydan okumalar içeriyorlarmış. Nasıl yani? H e p s i de sadece - insanca pek insanca mı? Bu iniltiyle çıkılıyormuş yazılanından dışarıya, ahiakın kendisine karşı bir ürkme ve güvensizlik de eksik olmuyormuş, bir defa onu en kötü şeylerin sözcüsü yapmayı denemek ve bunun için yüreklen dirmek hiç de kötü değilmiş: Sanki bu şeyler belki sadece en çok iftiraya uğrayanlarmış gibi. Kuşkunun öğretildiği okul adı verildi yazılarıma, daha çok hor görmenin okulu, ne mutlu ki cesaretin de, evet atılganlığın da. Aslında ben bile inanmıyorum, herhangi bir zamanda herhangi birinin aynı derinlikte bir kuşkuyla ve sadece şeytanın avukatlığını ara sıra yapan biri olarak değil, bir o kadar da teolojik ko nuşacak olursak, tanrının düşmanı ve ona meydan okuyan birisi olarak da dünyaya baktığına; her derin kuşkuda yatan sonuçları, onlara her mutlak b a k ı ş IX
fa rk I ı Iığın ı n
Friedrich Nietzsche
kendisine kapılanı yargıladığı, yalnız kalmanın donmala rını ve korkularını öğrenen birisi anlayacaktır, kendimden dinleornek için, adeta kendimi bir süreliğine unutmak için, ne kadar sık herhangi bir yere - herhangi bir hürrnete ya da düşmanlığa ya da bilimselliğe ya da yüzeyselliğe ya da aptallığa - sığınınaya çalıştığımı; gereksindiğim şeyi bula madığım yerde, neden onu yapay olarak elde etmek, gerek tiğinde sahtesini yapmak , uydurmak zorunda kaldığıını da anlayacaktır (- hem şairler başka ne yaptılar ki ? Yoksa tüm şu sanatın dünyada ne işi vardı? ) Ama benim kür yapmak ve kendimi yeniden oluşturmak için sürekli, yeniden gerek sindiğirn en acil şey tek başına g ö r e c e k kadar tek başına olmadığıma inanmaktı, görülende ve arzulananda akrabalık ve eşitlik olduğuna dair büyülü bir sanı, dostluğa güvende bir soluklanış, hiçbir kuşkuya ve soru işaretine yer olmayan iki kişilik bir körlük; ön planlardan, üst yüzeylerden, yakın da olandan, en yakında olandan, rengi, teni ve görünürlüğü olan her şeyden alınan bir haz. Belki de bu açıdan bir hayli "yapaylık" içinde olduğum, bir hayli ince kalpazanlık yap tığım öne sürülebilirdi: Örneğin ahlak konusunda yeterince açık görüşlü olduğum bir dönemde Schopenhauer'in kör ahlak istenci karşısında gözlerimi bile isteye yumduğurn; bu nun gibi Richard Wagner'in iflah olmaz romantikliği konu sunda, sanki bir son değil de bir başlangıçmış gibi kendimi aldattığım; bunun gibi Yunanlılar konusunda, bunun gibi Almanlar ve gelecekleri konusunda - ve belki de böyle uzun bir 'bunun gibi'ler listesi daha vardır? - diyelim ki tüm bun lar doğrudur ve doğru bir gerekçeyle bana isnat edilmekte dir, böyle bir kendini aldatmada, ne kadar kendini koruma hilesi, ne kadar akıl ve daha üst bir himaye içerildiğine dair ne biliyorsunuz, n e
bilebilirdiniz
- ve k e n d i
hakikatliliğimin lüksünü kendime yeniden tanıyabilmek için bana daha ne kadar sahtelik gerektiğini? ... Yeter, yaşıyorum daha; hem yaşam, ahlak tarafından sonuna dek düşünülmeX
insanca, Pek insanca 1
miştir bile: Y a n ı l m a isteı; yanılınayla y a ş a r ... doğru değil mi ama? Bu yüzden şimdiden başlıyorum, yine her za man yaptığım şeyi yapıyorum, ben, eski ahlak düşmanı ve kuş avcısı - ve ahlaksız konuşuyorum, ahlakdışı, "iyinin ve kötünün ötesinde" ? -
2 - Böylece, bir aralaı:g�r�k duyciuğu_ı;rıqa kendi kendi me "özgür tinlileri" de u y d u r m u ş t u m , İns�nca, Pek insanca başlıklı bu efkarlı, cesur kitabın adandığı. kişileri: Böylesi "özgür tinliler" yoktur, olmamıştıı; - ama o sıralar onlara, dediğim gibi, yarenlik etmek amacıyla gerek duyu yordum en kötü şeylerin ortasında (hastalık, yalnızlaşma, yabancılar, hüzün, eylemsizlik) : İnsanın canı muhabbet etmek ve gülrnek istediğinde muhabbet edilen ve birlikte gülünen mert dostlar ve hayalederdi onlar ve can sıkmaya başladıklarında da defedilen - eksikliği duyulan arkadaşlar için bir telafi. Böylesi özgür tinlilerin bir gün o 1 a b i 1 e c e ğ i n d e n , Avr_tıp_a'IIllzıi1 yaEıll_�i v_� erte�_ günkü eyl;ıt.lgrı _ . arasında böyle uyanık ve pen.rasız dostlara, s�dece benim ör�
neğimdeki gibi hayaller ve münzevinin gölge oyunu olarak değil de, etiyle kemiğiyle ve elle tutulur, gözle görünür bir biçimde sahip olabileceğinden: İşte b e n bundan hiç kuşku duymak istemem. Onların şimdiden g e 1 d i ğ i n i görüyo rum, yavaş yavaş; belki de onların hangi yazgılarda ortaya çıktıklarını, hangi yollardan geldiklerini g ö r d ü ğ ü m ü peşin peşin betimlediğimde, onların gelişini hızlandırmak için bir şey yapıyorumdur? - -
3 Tahmin edilebilir ki "özgür tin" türünden biı,- tİn önce -. ···· '' l mü