119 52
Turkish Pages 639 [640] Year 2008
Yaşar Kemal .
INCE MEMED4
İNCE MEMED4 Yaşar Kemal 1923'te Osmaniye'nin Hemite (bugün Gökçedam)
köyünde doğdu. Komşu Burhanlı köyünde başladığı ilköğreni mini Kadirli'de tamamladı. Adana'da ortaokula devam ederken bir yandan da çırçır fabrikalannda çalıştı. Ortaokulu son sınıf öğrencisiyken terk ettikten sonra ırgat katipliği, ırgatbaşılık, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalannda kontrolörlük yaptı. 1940'lı yılların başlarında Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol eğilimli sanatçı ve yazarlada ilişki kurdu, 17 yaşındayken siyasi neden lerle ilk tuhıkluluk deneyimini yaşadı. 1943'te bir folklor derle rnesi olan ilk kitabı Ağıtları yayımladı. Askerliğini yaphktan sonra 1946'da gittiği İstanbul'da Fransızlara ait Havagazı Şirke ti'nde gaz kontrol memuru olarak çalıştı. 1948'de Kadirli'ye dön dü, bir süre yine çeltik tarlalannda kontrolörlük, daha sonra ar zuhalcilik yaptı. 1950'de komünizm propagandası yaptığı iddi asıyla tutuklandı, Kozan cezaevinde yath. 1951'de salıverildikten sonra İstanbul'a gitti, 1951-63 arasında Cumhuriyet gazetesinde fıkra ve röportaj yazan olarak çalıştı. Bu arada 1952'de ilk öykü kitabı Sarı Sıcak'ı, 1955'te kendisine büyük bir ün kazandıran ilk romanı Ince Memed'i yayımladı. 1962'de girdiği Türkiye İşçi Par tisi'nde genel yönetim kurulu üyeliği, merkez yürütme kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Yazılan ve siyasi etkinlikleri dola yısıyla birçok kez kovuşturmaya uğradı, 1967'de haftalık siyasi dergi Ant'ın kuruculan arasmda yer aldı. 1973'te Türkiye Yazar lar Sendikası'nın kuruluşuna kahldı ve 1974-75 arasmda ilk ge nel başkanlığını üstlendi. 1988'de kurulan PEN Yazarlar Derne ği'nin ilk başkanı oldu. 1995'te Der Spiegel'de yayımlanan bir ya zısı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargı landı, aklandı. Aynı yıl Index on Censorship'te yayımlanan "Tür kiye'nin Üstündeki Karabulut" başlıklı yazısı dolayısıyla 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkfun edildi, cezası ertelendi. Şaşırtıcı imgelemi, insan ruhunun derinliklerine nüfuz eden kav rayışı, anlatımııuU şiirselliğiyle yalıuzca Türk romanının değil dünya edebiyatının da önde gelen isimlerinden biri olan Yaşar Kemal 1973'ten bu yana Nobel Edebiyat Ödülü adayıdır. Yapıt lan kırka yakın dile çevrilen Yaşar Kemal, Türkiye'de aldığı çok sayıda ödülün yanı sıra yurtdışında aralannda Uluslararası Cino del Duca Ödülü (1982), Legion d'Honneur nişanı Commandeur payesi (1984), Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur de8 Arts et des Lettres Nişanı (1993), Premi Internacional Catalunya (1996), Alman Kitapçılar Birliği Frankfurt Kitap Fuan Barış Ödülü'nün (1997) de bulunduğu 19 ödüle değer görüldü.
YAŞARKEMAL
•
INCE MEMED4
ROMAN
0110 iSTANBUL
YapıKiediYayuUan - 1955 Edebiyat - 554 İnce Memeıi 4/Xaşar Kemal Kitap editörü: Tamer Erdoğan Düzelti: Belgin Surıal · Kapak tasanrnı:Yeşirn Balahan Baskı: Pasilik Ofset Çobançeşme Malı. Kalender Sok. No: 5Yenibosna 1 İstanbul 1. baskı: 1987, Toros YayuUan 1987-2003, Toros Yaxınlan, Adam YayuUan YKY'de 1. baskı: Istanbul, Ocak 2004 7. baskı: İstanbul, Ocak 2008 ISBN 978-9�99-9 Takım ISBN 978-975-08-0698-0 ©Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş., 2007 Sertifika No: 1206-34-003513 Bütün yayın haklan saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. Yapı Kredi Kültiir Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. YapıKredi Kültür Merkezi İstiklal Caddesi No. 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (O 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (O 212) 293 07 23 http:/ /www.yapikrediyayinlari.com e-posta: [email protected] İnternet satış adresi: http://alisveris.yapikredi.com.tr http:// i.com.tr
�:'f�"P'ilJ?;ikr«:P
Yüce dağ başında bir koca kartal Açmış kanadını dünyayı örter
Romanın başlangıcındaki Leonardo da Vinci'nin yazısı Mentor Books'un bashğı
The Notebooks of Leonardo tarafından çevrilmiştir.
da Vinci'den alınmış (sayfa 202) ve Murat Belge
1
"Sınırlarımızın yakınlanndaki Ktılindra şehrine girdim. lhl şehit Toros dağlarının Fırattan ayrılan kolunun eteklerinde kuruludur. Ve batısındR koca Toros dağının t/.Qruğu yükselir. Bu doruk öylesine. yük sektir ki gökyÜZüne dokunur gibidir. Dünyanın hiçbir yerinde. bu dağdan daha yüksek .bir dağ yoktı.r.: Daha güneş doğmadan dört .Şllltl öiıce.ytmUlçlanna gün vurur. Bu dtığ dünyanın en ak taşından yara tıldığı için ışıl ışıl pınldar ve karanlığın ortasında parıldayan ay ışığı gibi çevredeki Ennenilerin yollarını aydınlatır. Yüksekliği öyle bir yüksekliktir ki, en uzak gökteki bub.ttlann, düz bir .çizgi halinde dört mil yukarısına çıkar. Batıya doğru baktığınızda gecenin üçüncü kıs mından sonra bile güneşin bu dorukları aydınlatttğını görürsünüz. Hani bir zamanlar durgun havalo:rda, göktaşı satıdığımız,. gecenin ka ranlığmda biçim değiştirdiğini ·gördüğümüz, kimi zatnttn iki üÇ par çaya ayrılan, kimisinde kısa, kimisinde uzun gözüken şey işte .budur. Bütün bu değişikliğin sebebi dağın bu kısmıy/4 güneşinarasına giren, gün ışıklarını kesen bulutlardır. Torosun bu yamilcı o kadar yüksektir ki, haziran ayında gü� tam tepedeyken, dağın gölgesi on iki günlük Sarmatyanın kıydarı-: na düşer. Aralık ortasındaySil, kuzeye doğru bir aylık yolculuk so nunda ulaşılabilen Karadeniz ·dağlarına kadar uzanır. Rüzga_ra .jıo. kan yüzü her zaman bulutludur, pusludur. Çünkü �yayrı wrpan rüzgar. iki kola ayrılır, sonra da dağın öbür yanından iki fwl yeni- den birleşir ve bu· esinti sırasında her köşe bucalcJan,.�opladığı bu lutları ardı sıra sürükler getirir, orada bırakır , Buraltmja;het. za,-. man gök gürler, yıldırımlar düşer, bulutlar öylesine tqp[anır ki ya·
ğıştan kayalar yanlır, aşağı doğru seller akar. Dağın eteğine yerle şenler çok zengindir, buralarda güzel dereler, çaylar akar, her za man verimlidir, her köşeden ürün fışkırır. Üç mil tırmandıktan sonra koca çam orman/arına, gürgenliklere, böyle başka ağaçlara gelinir. Bundan sonra, bir üç mil daha çayırlardan, otlaklardan ge çilir. Ondan sonrası yıl boyu eksilmeyen kardır. Bu karlı alan da on dört mil daha gider. Oralarda daha doruğa varmadan, yakıcı bir ha vayla karşılaşır ama rüzgarın imini timini du'ymazsınız. Orada hiçbir canlı da yaşamaz. Yalnız doruktaki yarıkiarda barınan, avia rını aramak için bulutlardan aşağıya süzülen birkaç alıcı kuş var dır. Ağaçlık/ı tepeler bitince, bulutların başladığı yerin yukarısı çıplak kayalık/ardır. Kayalar da apaktır. Görülmemiş bir aklıktadır. Bu sert, zorlu yamaçlardan doruğa çıkmanın mümkünü yoktur."* Toroslar ovayı bir ay gibi çepeçevre kuşam. Ve Çukurova Akdenizle dağiann arasında kalır. Ovayı kuşatan dağlar kat kathr. Ta görünmeze kadar açık maviden, maviden, mordan, la civerde uzanır, çok uzaklarda da göğün belli belirsizliğinin içi ne kanşır gider. Dağiann koyaklan koyu gölgelidir. Gün doğarken gölgeler bahya, yıkılırken doğuya dönerler. Çok sıcaklarda oralardan ovaya ince bir serinlik iner gibi olur. Ve dağlar gün gün, an an değişir. Gün doğarken kimi günler alhn sarısına batar, bu san lık kızıla, sütbeyaza, ardından ince bir maviye keser. Mosmor da olur. Öğleüstleri, çok sıcaklarda bir turuncuda da tüter, her yer yanarken, her yan bombozken. Sonra da laciverde dönüşür, bahar aylarında menekşedir dağlar. Yamaçlarına altın çiviler çakılmış gibidir. Menekşenin, laciverdin üstünden, yumuşacık, sonsuza kayadar bir ışık se linde. Görkemli Düldül dağı kat kat olmuş, üst üste binmiş yahk dağların ardmdadır. Sütbeyaz ışığıyla bütün yöreyi ısıtarak dö ner. Başı çoğu zaman bulutsuzdur. Yazın da daha çok mor bu lut rengindedir, ya da tüten bir kızılımsı bakır morundadır. La civert, çok pembe karışımında tüter söner. Doruğunda da bir iri, dönen, savrulan yıldız salınır durur. *
Leonardo da Vınci
lO
Toros dağlannın doruklan salt kayalıktır. Kayalan ak, pem be kırmızı, kahverengi, turuncu, yeşil çakmaktaşıdır. Çakmak taşlannın üstünde geniş kanatlı kartatlar dönerler. Çakmaktaşı doruklardan aşağılara inilince ormanlar başlar. Bunlar çok gür ormanlardır. Yabanıl hayvanlar banuağıdır buralar. Her bir ça mı, sediri, gürgeni, çınan göğe ağmıştır. Pınarlar kaynar her bir koyaktan, kaya dibinden, yamaçtan. Yarpuz, çam, çiçek kokar sulan. Ikavağıbiriyke sallıyor, neredeyse yere yatıracak, 'kamışların başlan biribirierine giri yordu. Anavarza kayalıkları.ndan puhu sesleri geliyordu, ka ranlıkta bir tuhaf kuş karartılan gecenin içinde, göğün a ydmlık kalmış yerinde daha .dönüyorlardı. Memed, karanlığın üstünde ışık içinde döıien kuşlara şaşkınlıkla bakıyoırlu. Şimdi filintamı elime alsatti,:şu a ydınlığın içinde·kendi kendilerine dönen kuş lardan birisini tenger menger düşürsem. .. diye düşündü. Ama bu yörenin bütün köylüleri, candannatan buraya doluşurlardı. Candarinalar neysem ne ya, ille de köylüler zalim olurlar. Şu dünyada şu köylü milleti kadar zalim bir millet var mı, hele de zulmü kendi kendine. Dünyada hiçbir şeyden, yılandan ejder liadan, beyden paşadan, aslandan kaplandan, tek boynuzlu gergedandan korkmayacaksın, ille de bu k öylü milletinden korkacaksın� Ne dostluğuna güveneceksin, ne de düşmanlığı na. Bir babnışsın dostken düşman, düşmanken dost olmuşlar. Ferhat Hoca· hep ne der, bu köylü milletine güven olmaz. Pek iy4 çok güzel, Ferhat Hoca köylü değil mi? Topal Ali, San Üm met, Koçyiğit Köroğlu; sazı güzel, sözü güzel Dadaloğlu da, Genç Osman, Gitik Duran� zenginden alıp iıkaraya veren Ç öt delek, Müslüm 'çocuk da köflü değil mi? Kırkiara kanşanlar, ·
24
pirleır·ennişler1 hep köyhi değiller mi? Ben de k�hl·değit� yim? Ama .biz başkayaz. Tek tek, köylüler başka,., diye. geçirdi içinden.:.. Ölümü kalıinı, sevdayı zulfu:nü bilen, AlJah , avaızh Karwi:aoğlan da köylü değil .ini? Köyht . değiller,. :diye, wğırdı içiıtden,R Onlar :başka · bir şeyler; . başka ,bir insanlar., Köylüler, dünya kurulduğundan bu yaıııa zulüm altındalar, zuhne