Herakleitos'un Oyunu: Herakleitos Fragmanlarına Yorumlar [1 ed.] 9789759956912


116 79 9MB

Turkish Pages 264 [302] Year 2016

Report DMCA / Copyright

DOWNLOAD PDF FILE

Table of contents :
HERAKLEITOS’UN OYUNU
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
GİRİŞ YERİNE: KİMSİN VE ORADA NE YAPIYORSUN? [DK 22A9]
AİÖN’UN OYUNU OYUNUN AİON’U [DK 22B52]1
1. Lukianos, Vitarum Auctio 14
2. Klementos, Paidagögos, 1.21.4.
3. Ploutarkhos, De EApud Delphos 393E.
5. Proklos, İn Timaeum I, P. 334,1
7. Gregory of Nazianzos, Carmina II, sect. I, nr. 85,11 (PG 37, p. 1432 A)
8. Diogenes Laörtius, IX, 3.
HEM KURAN HEM YIKAN: POLEMOS VE HERAKLEITOS1 [DK 22B53]
1. Ploutarkhos, De Iside et Osı'ride 370D
2. Proklos, in Timaeum /, p. 174,20
3. Marsilius Ficinus, in Plat. Tim.
5. Lukianos, Icaromenippus 8
DK 22B8: Aristoteles, Ethika Nikomakheia, 6 2.1155b 4
DK 22B80: Origenes, Contra Celsum VI42
DK 22B24: Clemens, Stromateis IV, 16 (II255,30)
DK 22B136: Scholia ad Arriani Epicteti p. Ixxı Schenkl
KOKU: ORADA BAĞLAR, BURADA ÇÖZER1 [DK 22B98]
KAÇ KAÇABİLİRSEN SAKLAN SAKLANABİLİRSEN! [DK 22B16]
HERKESİN DAİMON’U KENDİNE! HERKESİN ETHOS’U KENDİNE! [DK 22B119]
1. Ploutarkhos, Platonicae ûuaestiones, 999DE
2. Aleksandros Aphrodisieus, de Fato, 6 p.170,16
3. Pseudo-Herakleitos, Epistulae IX
4. Epikharmos, fr. 17
5. Menandros, Epitrepontes, 738
6. Menandros, fr. 762
YILDIRIM YILDIRIR! [DK 22B64]
KAYNAKÇA
HER AKLİ T
Recommend Papers

Herakleitos'un Oyunu: Herakleitos Fragmanlarına Yorumlar [1 ed.]
 9789759956912

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

HERAKLEITOS’UN OYUNU Herakleitos Fragmanlarına Yorumlar

ERGÂH

DERGÂH YAYINLARI 659 Felsefe Dizisi 33 Sertifika No 14420 ISBN 978-975-995-691-2 1. Baskı Şubat 2016

Dizi Editörü

Erdal Yıldız Kitap Editörü

Engin Yurt Redaksiyon

Nagihan Keleş Dizi Kapak Tasarımı

Işıl Döneray Kapak Uygulama

Ercan Patlak Sayfa Düzeni

Ayten Balaç

Baskı

Ana Basın Yayın Gıda inş. Tic. A.Ş. B.O.S.B. Mermerciler Sanayi Sitesi 10. Cad. No: 15 Beylikdüzü/istanbul Tel: (212) 422 79 29 Matbaa Sertifika No 20699

Dergâh Yayınları

Klodfarer Cad. No: 3/20 34122 Sultanahmet/istanbul Tel: (212) 518 95 79 80 Faks: (212) 518 95 81 www.dergahyayinlari.com/[email protected] Herakleitos’un Oyunu Herakleitos Fragmanlarına Yorumlar'/n yayın hakları Dergâh Yayınları'na aittir.

HERAKLEITOS’UN OYUNU Herakleitos Fragmanlarına Yorumlar

Erdal Yıldız - Güvenç Şar

ERGÂH

ERDAL YILDIZ 1966 Trabzon doğum lu. 1992’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakülte­ si Felsefe Bölümü’nden mezun oldu. Aynı bölüm de 2005 yılında “ Martin Heidegger’de Doğruluk ve Sanat ilişkisi” adlı teziyle doktorasını tamamladı. 2011 yılında Doçent oldu. Özellikle Herakleitos, Nietzsche, Heidegger, Derrida ve Felsefede Hayvan Sorunu üzerine çalışmakta; Dil, Sanat, İlkçağ Felsefesi, Çağdaş Felsefe alanlarında dersler vermektedir. Hâlen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde öğretim üyesidir.

GÜVENÇ ŞAR 1971 İstanbul Doğumlu. 2001’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nden mezun oldu. Aynı bölümde 2013 yılında “ Dissoi Logoi Üzerine Bir İnceleme” adlı teziyle doktorasını tamamladı. Eski Yunancadan çevirdiği Platon’un Euthyphron diyaloğu 2011 yılında yayımlandı. Hâlen Kocaeli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde öğretim görevlisidir.

İÇİNDEKİLER

7

Önsöz

11

Giriş Yerine: Kimsin ve Orada Ne Yapıyorsun? [DK 22A9]

45

Aiön’un Oyunu Oyunun Aiön’u [DK 22B52]

76

Hem Kuran Hem Yıkan: Polemos ve Herakleitos [DK 22B53]

112

Koku: Orada Bağlar, Burada Çözer [DK 22B98]

147

Kaç Kaçabilirsen Saklan Saklanabilirsen! [DK 22B16]

176

Herkesin Daimon'u Kendine! Herkesin Ethos’u Kendine! [DK 22B119]

208

Yıldırım Yıldırır! [DK 22B64]

243

Kaynakça

265

Haydar Rifat, Ayasluklu Heraklit (Tıpkı Basım)

ÖNSÖZ

Burada sunduğumuz Herakleitos fragmanlarına yorumlar, Herakleitos’un fragmanlarım Eski Yunanca aslından çevirme sürecimiz­ deki bir ihtiyaçtan ö türü kendiliğinden ortaya çıktı. Bu ihtiyaç; Herakleitos’un fragmanlarım bütünüyle kendi bağlamlarına uygun bir biçimde anlamak ve çevirmek için fragmanların hem Türkçede hem de başka dillerde var olan farklı çevirilerini ve yorum larım ararken yaşadığımız -aradığım ızı tam olarak bulamamamıza iliş­ kin—hayal kırıklığından kaynaklandı. Yine de söylemeliyiz ki, bu arama sürecinde oldukça geniş bir Herakleitos külliyatı ile karşılaştık. Bu külliyat, H erakleitos’un ö lü m ü n ü n üzerinden asırlar geçmiş olm asına rağm en bugün bile hızla büyüm eye devam etm ektedir. Bu külliyatın içinden; Herakleitos’un düşüncelerine, fragmanlarına ilişkin oldukça fazla sayıda farkh açıklama ve yorum ile karşılaşmış olmamıza rağmen, yine de karşılaştıklarımız —yapmayı düşündüğüm üz Herakleitos çalışması ile kıyaslandığında—bize yeterli gelmedi. Kitabımızın, ilkin okuduğumuz makalelelerin kenarlarına, defter­ lerimizde Herakleitos’la ilgili çevirilerin olduğu bölümlerin sonlarına alınan kısa notlar ve yorumlarla ufak ufak kendiliğinden oluktu. Bu yorum lan bir kitaba dönüştürme karan aldığımızda amacımız, hem

HERAKLEITOS'UN OYUNU

8

Herakleitos’un fragmanlarının diğer düşünürlerce nasıl farklı biçim­ lerde yorumlandığına, okunduğuna ilişkin derli toplu bir bütünlük oluşturmak hem de karşılaştığımız bu yorumlar ve okumaların hep­ sinden farklı bir Herakleitos okuması, yorumlaması yapıp yapamaya­ cağımızı, kendimizden özgün bir yorum ekleyip ekleyemeyeceğimizi görmekti. Amacımızı gerçekleştirip gerçekleştiremediğimize ilişkin kararı ise bu kitabın her bir okuyucusu verecektir. Bu kitabın genel yapısının bir malumat yığını olduğu, bizim de malumatfuruşluk yaptığımız düşünülebilir. Burada aktarılan ve bazılarına gereksiz çoklukta gözükecek olan malumatların hepsi, bizim gözüm üzde, amaçladığımız kendi özgün yorum um uzun olanağı için olmazsa olmaz öğelerdi. Bu yüzden kitabımızın, en temelde; Herakleitos’un fragmanlarının, [bu fragmanların] yorum ­ landığı diğer kültürlerin ve çalışmaların ışığında ve yardımıyla, kendi kültürüm üzde bir karşılığı olup olmadığını, Herakleitos’un, aslında kendisine bir açıdan çok yakın olan kültürüm üzde özgün bir biçimde yorumlanıp yorumlanamayacağını görmeye ilişkin bir girişim olarak okunması gerektiğim düşünüyoruz. Bizim için Herakleitos’un fragmanlarım açıklayıp anlayabilmek ve yorumlamak; bu fragmanları hem Herakleitos’un içine doğup büyüdüğü Eski Yunanın düşünsel bağlamına (ki bu bağlam tarih­ sel, dinsel, filolojik, etimolojik, kültürel, sosyolojik, ekonom ik, antropolojik, mitolojik vb. bağlamları içinde barındım ) uygun bir biçimde, olanaklı olduğunca Herakleitos’un asıl olarak kastetmiş olabileceği anlam ağı içerisinde okum ayı hem de bu fragmanları kültürler, felsefi dönemler, akımlar, mekânlar, bölgeler, inanışlar, yazılar vb. arası bir biçimde inceleyerek Herakleitos’un fragman­ larının nasıl ve ne türden farklı düşünm elere olanak sağladığını gösterebilm eyi —amaçladığımız özgün yorum um uza bir zemin oluşturması açısından—içermek zorunda olduğundan, inanıyoruz ki bu kitabı burada sunduğumuzdan özsel olarak başka bir içerikte veya yapıda sunamazdık.

bilme anlamına gelmeyeceğinin, az bilmenin de öyle ya da böyle eksik bilme olduğunun farkında olsak da, yine de duramadık, kendimizi tutamadık. Düşünme Dedemizin en güzel Kosmos tıpkı süprüntülerin rastgele dağılması gibidir sözüne uyduk ve bütün bilgimizi ortaya saçtık. Kitabımız boyunca sergilediğimiz çokbilmişliğimizi tüm Akademia’yz, azbilmişliğimizi ise Düşünme Dedemiz Herakleitos’a armağan ediyoruz. Kitabım ızın sonunda H erakleitos hakkında bu topraklarda yapılmış bir başka kitaba tıpkı basım olarak yer veriyoruz. 1935 yılında yayımlanmış olan bu kitap Türkiye’de Herakleitos hakkında yapılmış olan ilk çalışma özelliğine sahiptir. Haydar R ifat’ın çevi­ rip yayıma hazırladığı Ayasluklu Heraklit adlı kitabını Türkiye’de H erakleitos ilgisinin, düşüncesinin, çevirisinin nereden nereye geldiğini görmek bakımından önemsiyoruz. Türkiye’deki Herak­ leitos düşünmesinin, çevirisinin başlangıcında, arkhe’sinde bulunan Haydar R ifat’a şükranlarımızı sunmak amacıyla Ayasluklu Heraklit adh kitabı anımsıyor ve anımsatıyor, onun üzerine düşünüp bir kez daha, yine ve yeniden Herakleitosseverlerin düşünmelerinin konusu yapmak istiyoruz. Son olarak Fransızca çeviriler için Eylem Yolsal’a, G ökhan M urteza’ya ve Ekin Dedeoğlu’na; Yunanca ve Latince çevirilere çeşitli düzeylerde katkılarından dolayı A brim G ürgen’e, Eyüp Ç o rak h ’ya ve E rm an G ören’e; Alm anca çeviriler için M etin T oprak’a; İslam felsefesi ve Arapça konusunda çevirileri ve yar­ dımları için Cahid Şenel’e ve İhsan Fazhoğlu’na; ulaşamadığımız bir makaleyi bize tem in eden Şeyma A ydem ir’e; m etnin redak­ siyonunu yapan Nagihan Keleş’e; kitabımızın oluşum sürecinde verdiği destek ve katkıdan ötürü doktora öğrencimiz ve değerli meslektaşımız Engin Y urt’a ve kitabımızın yayımlanması sürecinde gösterdikleri özen ve ilgiden ötürü Dergâh Yayınevi çalışanlarına ve Asım O n u r Erverdi’ye teşekkürü bir borç biliriz.

ÖNSÖZ

Böyle bir çalışma söz konusu olduğunda çok bilmenin bütünüyle

GİRİŞ YERİNE: KİMSİN VE ORADA NE YAPIYORSUN? [DK 22A9]

“Tüm dalgıçlar onun hakkında halâ kendi yalanlarını söyler, inanarak ama yine de utanmadan” ve “tanrılar, olmaya gelirken, Herakleitos’u gerçekten de görmüşler midir?” Bunlar ve bağlacı ile birbirine bağlan­ mış ve ayrılmış iki cıbz yanıttır. Birisi, en az onun kadar kendini beğenmiş olan ama samimi ve önemsenmesi gereken —belki felsefi bile denebilir—bir eleştiriye, diğeri ise ona, asırlar sonrasından gelen zorlama bir çağrıya, bir ilgi-çekme girişimine işaret eder. Çağrıyı kabul etmeyeceği açık bir biçimde belli! N eden açık? Yoksa apaçık m ı dem ek istendi? En azından yüzünü bu tarafa dönmesi için anlamsızlık, çok anlam­ lılık, anlam belirsizliği gibi şeylerin içinde oyun oynayan bir anlam gibi davranan bir y an sözcük oyunu, ya da yan-sözcük oyunu [belki de vakitsiz gelen bir ipucu oldu bu]. Bu oyunun ya da çağrının ona layık olup olm adığına karar verişi izlenemeyecek ne yazık ki, o kadar sürmeyecek bu çağrı. Bir açıdan amacındaki başarı­ sızlığını baştan kabul etmiş bir açılma, kapıdan doğru ileridekine

bir çağırma. Çağırma, çağrılanı çağırır, akla getirir. Bu, zorunlu olarak bir adım geriye doğru gitmek demek ve şimdi yine birazdan olunan yer. Söylenen açıktı. Bunlar birer yanıt. Düşünmenin alıştığı düşün­ me biçimi yanıt denileni duyunca soru denileni aramaya başlar. Yapmacık bir gizeme gerek yok. Zaten birazdan gelecek onunla birlikte [daha baştan o gelmeyecek denm işti ama?]. Soru açık­ tır: Herakleitos kimdir? Herakleitos’un fragmanlarının, ona ilişkin tanıklıkların ve taklitlerin de, yazıkp yorumlandığı bir çakşmanın Girişinde dönüp dolaşılıp en nihayetinde bu soruya gelinmemesi beklenebilir miydi ki! Dönüp dolaşıldı mı ki henüz? Eğer H eraklitos’un o sevmediği, alay ettiği geleneksel halk inançlarındaki tanrılar ve tanrıçalar izin verirse, bu seferlik, sadece bu çalışma için geçerli ve anlandı olacak biçimde, bu açık olan soru, yani hem sorunun hem de yanıtın ne olduğunun apaçık olması açısından ashnda iki kat açık olan soru de yanıt arasında­ ki ilişkinin ortaya çıkması için Herakleitos kimdir? Giriş boyunca farklı farklı tınlamalarla yine ve yine; yeniden ve yeniden; yine ve yeniden sorulsun. Farklı sözcüğü dde getirildiği an, bu Giriş, sanki altından kal­ kamayacağı, şımarık ve oldukça belirsiz bir aşırdığın alanına gir­ miş gibi gözükür. Bu, doğru olduğu kadar yanlıştır da. Yanlıştır, çünkü burada farklı de kastedden, felsefe tarihinde ahşdagelmiş sorma biçimlerinden —sanki bu sorma biçimleri birbirinden zaten özsel olarak farklı değdmiş ve birbirinin aynıymış ve sanki bura­ da kastedddiği hâliyle farklı, hu diğer sorma biçimlerinden daha üstünm üş gibi—farklı bir biçimde olması değddir. Hayır, burada farklı de söylenen şımarık, altından kalkdamayacak ve oldukça ifadesiz bir aşırdığa işaret etmez. Evet, Herakleitos’un ruhu hâlâ duyuyor, kokluyor ve geziniyorm uş gibi buralarda. Dikkatini ve dgisini çekebdecek tarzda farklı olmaya, ya da daha

anlaşılır bir gönderme ve benzetm e ile büyük ve olgun adamların mekânı olan felsefede, çocuksu bir farklılıkta, oyun oynayan bir çocuğun şehirleri yönetenlerden ve oyunun kurallarından farklı oynamasına, olmasına yönelmeye işaret ediyor gibi buralarda. Ama aynı zamanda doğrudur da, çünkü bufarklı, gerçekten de şımarık, altından kalkılamayacak ve oldukça belirsiz bir aşırdığa işaret eder. Çünküfarklı, Herakleitos’a çağrıyı ve çağırdığında da onun ügisini çekmeyi amaçlar. Bir anlamda bu farklı, kendisinin Herakleitos ile muhatap olabileceği bir düzlemde olup olamadığım da denemektedir. Bu düzlem ; konu ile ilgili yeterliliğe, uzmankğa, entelektüel bir (üst?) seviyede olmaya —veya onun deyimiyle çok bilgi sahibi olmaya—bağlı değildir ya da ona ilişkin değildir. Sadece gerçek­ leştirilen çağrının Herakleitos’un kulağınanasıl gittiği Üe ügilidir. Şımarık ve üstten bir çağrı, Herakleitos’un ügisini çekebilmek için geriye kalmış olan tek şans, fırsat gibi durur. H azır yeri gelmişken şunun da belirtilmesi gerekir ki; aradan geçen asırlar düşünülünce, artık bu çağrının denenmesinin zama­ nı çoktan gelmiş ve hatta geçiyordu bile. Ayrıca bu denemeyegönüllü-olma durumu, H erakleitos’un asırlar boyunca kendisi ve fragmanları hakkında yazılanların çoğuna ilgi göstermeyeceğinin, gösterm ediğinin de farkındadır. H erakleitos’un kendisi hakkın­ da yazılanlara karşı bu olası ilgi eksikliğinin ne anlama geldiği, onun bu ilgi eksildiğinin yazüanlar için iyi bir şey olup olmadığı, o yazıların yazarları ve bunların okuyucuları tarafından ayrıca düşünülmelidir. Soru kendisini sorar: Herakleitos kimdir? Burada temelde, ilk olarak iki şey onu karşılar. Bunlardan ilki, elbette ki doğru yanıttır, İkincisi de deyim yerindeyse Herakleitos’un ilgisini çekme olasılığı olan yanıt. Soru, bu ilk yanıtı ileride dinleyecek ve fragmanların yorum unda içerecektir ancak şimdi o diğer yanıta, Herakleitos’un ilgi gösterme olasılığı olana, ya da bir yanıta en yakın duran şeye,

odaklanır. Ç ok yerde yankı bulsa da, bu yanıta ilk olarak Heidegger üzerinden kulak verilebilir: “Ona ‘Karanlık olan’ denirdi. Herakleitos, yazılarının bütünlüğü daha bozulmamışken bile böyle ün salmıştı.”1Gerçekten de Herakleitos için Karanlık olan lakabı, felsefe tarihi boyunca kendine yankı bulmuştur. Bu lakabın tam olarak ne zaman Herakleitos’a yapıştığım2belirlemek zor olsa da, erken dönem felsefe tarihi içinde bu lakabın Herakleitos ile anılmasını beslemiş, pekiştirmiş olan noktalar, az çok herkesin erişimine açıktır. Bu noktalardan ilki, eğer tarihsel olarak takip edilecek olunur­ sa, Aristoteles’te ortaya çıkar: “Genel olarak yazılı olan kolayca, yüksek sesle okunabilmek ve kolayca anlaşılmalıdır, ki bunlar aynı şeydir. Pek çok bağlaç anlaşılmazdır, Herakleitos’ta olduğu gibi noktalama işaretleri kolayca anlaşılmaz. Ç ünkü tıpkı Herakleitos’un yapıtındaki gibi noktalama işaretleri kolayca ayırt edilemeyebilir, {bunlar} önceki ya da sonrakinden birine yakın durm aktadır, onun kitabının başlangıcında olduğu gibi: “Logos daima var olduğu hâlde, insanlar anlayışsız bir hâlded­ ir” [B l], burada “daim a” sözcüğünün önceki ya da sonrakine göre mi olduğu noktalam a işaretlerine göre ayırt edilm elidir.”3 Aristoteles’in ne kadar düzenli ve sistematik bir biçimde yaz­ dığı, yazmaya özen gösterdiği göz önünde bulundurulduğunda, onun bu yorum u ilk bakışta yanh gelebilir. Ancak onunla hemfi­ kir olan birini felsefe tarihi içinde bulm ak zor değildir. Ö rneğin Demetrius şöyle der: “H er şeyden önce, [Kolay-anlaşılabilirlik]

1 2

3

Martin Heidegger, “Aletheia”, Vbrtriige und Aufsdtze, Günther Neske Verlag, 7. Baskı, Stuttgart 1994, s. 249. Bu lakabın Herakleitos’un üzerine yapışmasına katkıda bulunan temel yapıtların ikisi için bkz. Sextus Empiricus, Against the Logicians, Çev.: Richard Bett, Cambridge University Press, Cambridge 2005; Friedrich Schleiermacher, Herakleitos: der Dunkle von Ephesos, Philosophische und vermischte Schriften, Vol. 2, Gedrudt und Verlegt bei G. Reimer, Berlin 1838. Herakleitos, Fragmanlar Testimonia-Fragmenta-Imitationes, Çev.: Erdal YıldızGüvenç Şar, Dergah Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2016. A4i.

uyum lu bir biçimde bağlı olmasını içerir. Birbirinden tamamen kopuk ve ilgisiz tümcelerle yazılmış olan yazı, açıkkktan kesin­ likle yoksundur. Yazının yapısının düzensizliğinden dolayı, yazıyı oluşturan öğelerin nerede başladığını fark etm ek imkânsızdır. Bu durum ile, yani yazının yapısının düzensizliğinden dolayı oluşan belirsizlik ile, Herakleitos’un yazılarında karşılaşılır.”4 Burada dikkat edilmesi gereken ilk nokta, Aristoteles’in de Demetrius’un da Herakleitos’un yazılan derken kasttettiği, modern Herakleitos okurlarının karşılaştığı ve yüz küsur fragmandan olu­ şan sözler değildir. Kesin olmamakla birlikte, Herakleitos’un bir kitabının olduğu görüşü - b u kitabın büyüklüğü, içeriğinin yine günümüze kadar gelebilmiş benzer fragmanlar biçiminde mi yoksa daha düz yazı tarzında mı yazıldığı gibi konular da belirsiz kalmak üzere—çoğu m odern yorum cu tarafından benim senm ektedir. Herakleitos’un bu yüz küsur fragmandan daha fazlasını söyleyip söylemediği ya da söylediyse neyi ve nasıl söylediği konusu büyük olasılıkla felsefe tarihinde belirgin kılınamayacaktır. Aristoteles ve Demetrius’un, Herakleitos’un genel yazım tavrına ilişkin yaptığı yorumlar -eğer bu ikisinin, Herakleitos’un var olduğu iddia edilen, bozulmamış durumdaki yapıtına eriştikleri varsayılırsa— her ne kadar Herakleitos’u sadece kalan yüz küsur fragmanı üzerin­ den yorumlayanların söyledikleri ile uyuşsa da, bu özsel bir uyuşma değildir. Modem bir yorumcu, asla Aristoteles’in sahip olduğu fırsata, yani Herakleitos’un yapıtının bozulmamış hâlini okumaya, ulaşama­ mıştır ve herhangi bir modern yorumcu için Herakleitos’un belirsiz ve karanlık olması, biraz bile olsa, bu fragmanların bağlamlarının ne ve nasıl olduğunu Herakleitos’un yapıtının geri kalanına uygun olarak tartışma fırsatına bile sahip olmamasında yatar.

4

Demetrius, On Style, Çev.: W. Rhys Roberts, At The University Press, Cambridge 1902, s. 159.

KİMSİN VE ORADA NE YAPIYORSUN?

güncel sözcüklerin kullanımını ve diğer sözcüklerin de birbirine

HERAKLEITOS'UN OYUNU

16

Herakleitos’un yapıtı m odem yoram culara bozulmadan ulaş­ mış olsaydı, belki de, Herakleitös’a Eski Y unan’dan beri yapışan Karanlık olan lakabı çoktan ortadan kalkmış olurdu. Bilemeyiz, belki de bu lakap daha da pekişmiş, Herakleitos’un üstüne daha da yapışmış olurdu. Yine de ortada kesin olan bir şey vardır ki o da Herakleitos’a yapışmış olan bu lakabın asıl olarak ne anlama geldiği Herakleitos’u anlamamız bakımından kritik bir önemdedir. D em etrius’un, Aristoteles’in bir öğrencisi olma olasılığı göz önünde bulundurulduğunda, H erakleitos’un yazıları için benzer bir yorum yapması, D em etrius’un, hocası Aristoteles’in izinden gittiğine yorulabilir. Bu anlamda, farklı bir dönem den farklı bir araştırmacının yorum u değerlidir. Hele ki bu yorum , Herakleitos araştırmacıları için önem li doksografik kaynaklardan birinden geliyorsa: “O nun meşhur kitabı, tem el konusu bakımından Doğa Üzerine’d ir; kitap üç konuya {Logos} ayrılmaktadır: Evren {topan} üzerine, politika üzerine ve teoloji üzerine. Kitabım Artemis tapı­ nağına adamıştır ve kimilerine göre, yapıtını, uzm anlar yaklaşabilsin ve halk tarafından kolayca küçüm senm esin diye, kasıtlı olarak daha belirsiz yazmıştır. T im on da onu şu sözlerle tasvir ediyor: ‘Herkesin içinde ayağa kalktı bağıran, kalabalığa küf­ reden, bilmece gibi konuşan Herakleitos.’ Theophrastos ise onun melankolisinden dolayı bir yandan yarım bırakılmış, bir yandan da bazen şöyle bazen böyle anlaşılan bir biçimde yazdığım söyler.”5 Bu aktarılanlardan sonra, yorum layıcılar ve okuyucular, Herakleitos’un gerçekten de yazdıklarından dolayı Karanlık olan olduğunu, en azından böyle anılmasında bir haklılık payı bulun­ duğunu düşünmeye başlar. Öyle ki, burada alıntılanmayan ancak Herakleitos hakkındaki görüşleri benzer yönde olan diğer düşü­ nürlerin yorum lan da bu durum u pekiştirir, bu lakabın Herakleitos ile anılmasına büyük katkıda bulunur.

5

Herakleitos, Fragmanlar Testimonia-Fragmenta-Imitationes, Al.v-vi.

17

yaşıyorken, Eski Yunan’da büyük olasılıkla çaktırmadan da olsa kulak kabartırdı söylenilenlere, eğer kendi baklanda Karanlık olan diye bahsedildiğini duysaydı—Herakleitos1un ölüm ünden asırlar sonra hâlâ buralarda, yakınlarda, çağnlabilecek bir yerde olan Ölü Herakleitos için [ya da içiniz daha rahat edecekse, Herakleitos’un ruhu için denilsin] neredeyse içi-boş ve herhangi bir şey ifade etmeyen önemsiz bir sıfat. Ç ünkü tam tersinin söylendiği de görülmüş ve duyulm uştur bu ölü tarafından. Bir başka Herakleitosseverin söylediği gibi: “Bu tü r m em nun olmayan insanlar, Herakleitos’un tarzının karanlık olduğuna ilişkin çok sayıdaki yakınmalardan da sorum ludur: Ger­ çek şudur ki, neredeyse hiç kimse ondan asla daha açık ve berrak bir nitelikte yazmamıştır. Şüphesiz ki, Herakleitos kısa ve öz bir biçimde [yazmıştır] ve tam da bu nedenden, üstünkörü ve aceleci okuyanlar için karanlıktır. Am a —sıklıkla Herakleitos hakkında söylendiği gibi—bir filozofun, düşüncelerini saklaması için bir nedeni olduğundan ya da düşüncesizliğini sözcüklerin arkasına gizleyecek kadar kurnaz olduğu için, kasıth olarak muğlak yazdığı nasıl düşünülebilir?”6 Nietzsche, bu görüşünde yalmz değildir. Bir başka Herakleitossever Heidegger, Nietzsche ile en azından belli bir konuda hemfikir olduğunu açıklamak için şunları söylemekte geç kalmaz: “Herakleitos’a ‘Karanlık olan’ denirdi. Ama o, ‘Aydınlık olan’ [der LichteJ’dır.”7Tam bu noktada ölü olan, ya da çağrılan/seslenilen ruh, sıkılır. Kendisi hakkında [yani Herakleitos] konuşması, kendisini [yani Herakleitos’u] söylemesi, kendisine [yani Herakleitos’a] işaret etmesi için geride bırakılmış olan kitabın [ölü olan ya da çağrılan ruh,

6

Friedrich Nietzsche, “Die Philosophie im Tragischen Zeitalter der Griechen”, Die Geburt der Tragödie Unzeitgemüfie Betrachtungen, Kritische Studienausgabe l, Deutscher Taschenbuch Verlag de Gruyter, Münih 1999, s. 832-833.

7

Martin Heidegger, “Aletheia”, s. 250.

KİMSİN VE ORADA NE YAPIYORSUN?

Karanlık olan. Ç arpıcı olduğu kadar —öyle ya, H erakleitos

HERAKLEITOS'UN OYUNU

kitaptan sadece bazı fragmanlar kaldığının henüz farkında değildir] konuşmasının, söylediklerinin yerini başkalarının konuşmalarının ve söylediklerinin almasından pek hoşnut kalmamıştır. Karanlık olan ya da Aydınlık olan, bu sıfat karşıtlığının anlam­ sızlığı şimdilik bir kenarda dursun, bu sıfat oyununda asıl olanın hangisi olduğunu sadece geride kalan kitap bilebileceği gibi hangisi olduğunun kararını da yine sadece geride kalan kitap verebilir, ki kitabın amacı, diğer asıl amaçlarının yanında —varsa eğer böyle asıl amaçlar—biraz da olsa budur. Fragm anlar şimdi daha trajik bir hâl alır, çünkü onların böyle bir gücü ya da yetisi, çok uzun zamandır yoktur. Buna işaret etmese de, Heidegger az önce bahsedilen anlam­ sızlığın farkındadır. Ve farkında olduğu şey sadece bu anlamsızlık değil ama bu anlamsızlığın ne kadar dengesiz bir yapıda olduğu, ya da daha doğru bir ifade ile, bu anlamsızlığın, Herakleitos’un ve onun fragmanlarının üstüne, bir daha asla çıkarılamayacak —ya da çok zor çıkarılabilecek- oranda yapışmasının yüksek olasılı­ ğıdır. H eidegger’in bu olasılığa karşı planı ya da yaptığı şey, bu olasılığın farkına varan herhangi birinin (ki daha önce de daha sonra da çok kişi fark etm iştir bunu) planından ve yaptığından pek farklı değildir. Bu planın ne olduğu ile ilgilenir m i acaba çağrılan ölü? Yoksa kim lerin bu anlamsızlığın farkına vardığını mı görm ek ister? Burada, Herakleitos’un geride kalan fragmanlarının yorumaaşm-açık olduğunu, ya da en azından bu fragmanlarla karşılaşan çoğu kişinin bu fragmanları böyle anladığım, algıladığım da yavaş yavaş fark etm eye başlar ölü Herakleitos. Kitabından sadece frag­ manların kaldığını gördüğündeki hisleri, yazılabilir ve dile geti­ rilebilir olana kapalı kalacaktır kuşkusuz. Bu yoruma-aşm-açıklık, Herakleitos’un fragmanlarına ilgi gösterenlerin er ya da geç şuna benzer bir uyarıyı yapmasına neden olur: “Herakleitos’tan daha sonra gelen bu düşünürlerin ve yazarların düşünceleri, onların,

Herakleitos’un sözlerini nasıl seçtiklerini ve bu sözleri nasıl sıraya koyduklarını belirler. Bu durum , Herakleitos’un sözlerine ilişkin olası yorum lam a alanını sınırlandırır. Bu yüzden, daha sonraki yazarların çalışmalarında Herakleitos’un sözlerinin kökenine ilişkin daha derin bir araştırma yapmak, sadece bu alıntıların yerleştirildiği bağlamı ortaya çıkarır, bu alıntıların edinildiği asıl Herakleitosçu bağlamı değil. Alıntılar ve kaynaklar, birlikte ele alındığında bile özsel olanı ortaya çıkarmaz: Herakleitos’un yazılanımı içyapısının kesin, tamamen açık bir biçimde ifade edilen birliğini. Sadece bu yapının içine doğru durmaksızın ilerleyen bir bakış, her bir frag­ manın oradan doğru konuştuğu noktayı ve söylenen bir şey olarak hangi anlama geldiklerini açığa çıkaracaktır.”8 Ya da az öncekiyle hemen hemen aynı yere farklı bir yoldan işaret eden şuna benzer bir uyarı, Herakleitos’un söylediği şeyi duym aya, anlamaya çahşanın, Herakleitos hakkında araştırma yapanın karşısına çıkar: “Herakleitos’a verilen yanıtlar her zaman karışıktır. Düşünceleri, kendisinin teknik donanımım aşan felsefi bir öncü olarak Herakleitos, tahmin edilebilir bir kader olan yanlış anlaşılmaya maruz kalmıştır. Eski Yunan dünyasının sonunda kitabı­ nın kaybolması, onun gölgede kalmasına neden oldu ve bu gölgede kalma, Platoncu ve Aristotelesçi m etinler ve varsayımlar tarafın­ dan Eski Yunan felsefesi tarihinin uzun süren egemenliği ile daha da kötüleşti. (Hem Platon hem de Aristoteles, kabul ettiklerinden daha fâzla borçludurlar Herakleitos’a; her ikisi de ona, sanki ondan bahsetmeleri bir lütufmuş gibi davranmışlardır.) Bu engellere karşı olarak, Herakleitos’un yanlış anlaşılmasının giderilmesinde, Stoacılar ve bazı erken dönem Hıristiyan yazarlar tarafından Herakleitos’un ısı olmamıştır. Bu durum, değerli bilgilerin hayatta kalmasını garantiye almasına almıştır ama fazladan yeni bir yanlış anlama katmam ekleyerek onu yabana bir boyanın içine

8

Martin Heidegger, “Aletheia”, s. 249.

HERAKLEITOS'UN OYUNU

batırmıştır... Filozoflar onu her zaman kendi özel ilgilerine katmayı isterken, felsefenin çağrışma sağır olanlar onu hep yanlış anlayacak­ lardır. Bu yazı, (1) onu öncü bir filozof olarak ciddiye almayı ve (2) onun düşüncesinin her bir parçasını, tek başma değil ama bütünün bir parçası olarak ele almayı amaçladı. (Yorumcu, Herakleitos’u, onun karşıtlann-birliği düşüncesini karşıt bakış açılan gibi, sistematik ve sonuca ulaşmayan bir biçimde inşa etmelidir.) (3) Herakleitos’u kendi zamanının entelektüel bağlamı içine yerleştirmek için, burada kalkışılamayacak kadar özel ele alınmaya gerek duyar, her ne kadar bu gerek-duyma, Herakleitos a ilişkin yapılacak bütün açıklamalar için geçerli olsa da.”9 İster Heidegger olsun, ister Hussey ki bu iki ismin birbirinden tamamen ilgisiz iki tane Herakleitos portresi çizdiği açıktır, o kadar ki eğer Herakleitos’un ismi ve ona ilişkin özel bilgiler verilmeden bu iki isimden Herakleitos’u, onu hiç duymamış birine anlatma­ ları istense, anlatılanın aynı kişi olduğunu düşünm ek neredeyse olanaksız olacaktır bu Herakleitos’tan haberi olmayan kişi için. Ölü Herakleitos, ya da çağrtlan ruh, şimdi fark eder ki, bu çizilen portrelerin sayısı, Herakleitos ile ilgilenen, bir şeyler söyleyen kişilerin sayısına yakındır. Herkes kendine kendi Herakleitos’unu oluşturm uş gibi, herkesin H erakleitos’u kendisine tam olarak duym ak istediği şeyi söylüyormuş gibi, herkesin kendine ait bir Herakleitos’u varmış gibi, tıpkı zamanında eleştirdiği, asıl anlamını başka yerde aradığı o ünlü 8ai|J.a>v [daim önj’lar gibi. Burada bir sorun olduğu açıktır. Bu açıldık içinde boğulmamak için, ölü olan, bir anlığına durur. Peki, sorun tam olarak nedir? N eden hem H eidegger (fragmanlar üzerine düşünen yazarların çalışmalarında H erakleitos’un sözlerinin kökenine ilişkin daha derin bir araştırma yapmanın, sadece bu alıntıların yerleştirildiği

9

Edward Hussey, “Heraclitus”, Cambridge Compatıion to Early Greek Philosophy, Cambridge University Press, New York 1999, s. 108-109.

bağlamı ortaya çıkaracağım ama bu araştırmanın, bu ahntıların edinildiği asıl Herakleitosçu bağlamı ortaya çıkarmayacağını söyle­ diğinde) hem de Hussey (kendisine ya da Herakleitos ile ilgilenen herkese bir görev olarak, H erakleitos’u kendi zamanının ente­ lektüel bağlamı içine yerleştirmeyi öğütlediğinde ve bu bağlamiçine-yerleştirm eye olan ihtiyacın şiddetini belirlem ek için bu ihtiyacın, Herakleitos’a ilişkin yapılacak bütün açıklamalar için gerekli olduğunu söylediğinde) aynı konuda hemfikir gözükür? İkisinin o rtak yanıtı bir bağlam sorununa ilişkindir. Daha doğrusu bağlamın yokluğu, yoksunluğudur ikisinin de düşün­ mesini harekete geçiren, H erakleitos’un fragm anlarının sahip olduğu ama sonradan kaybettiği bağlamının Herakleitos hâlâ yaşarken ve sonrasında olduğu gibi şimdide de Herakleitos meraklılarına ya da okuyanlarına bilinm ez ve kapah olmasıdır. Bu anlamda, H erakleitos’un fragm anları ile karşılaşan düşünürlerin (burada artık hitap; H eidegger ve Hussey örneklerinden kurtulup fel­ sefe tarihi içinde bu az önce verilen tam m a uyan düşünürlere ilişkindir) yapabileceği şeylerden en m akul olanı, H erakleitos’un fragmanlarına olabildiğince kendi öngördükleri anlam lan yük­ lem ek, deyim yerindeyse, H erakleitos’tan doğru kendilerinin konuşması, Herakleitos’un diline kendi tümcelerini iliştirmeleri­ dir. Bu yüzdendir ki, Hussey, H erakleitos’tan bahsederken daha sonraki filozoflar için Herakleitos’un önemi, Herakleitos’un mantıksal araçların, felsefi ve bilimsel düşüncelerin bir öncüsü olmasıdır10 gibi bir tümce kurmakta —sanki Herakleitos’un kulağında mantıksal, bilim­ sel gibi sözcükler, H ussey’nin kastettiği anlam da çm lıyorm uş gibi—herhangi bir sorun görm ez. N e de H eidegger için, tam da Herakleitos üzerine konuşurken; Parıltı [Scheinen], Aydınlatan [das Lichtende], Aydınlatılan [Lichten], Aydınhk alan [die Lichtung], Görünüş [Erscheinen], Serbest bırakmak \freigeben\, Açık alan [das

10 Edward Hussey, “Heraclitus”, s. 109.

HERAKLEITOS'UN OYUNU

22

Freie], Saklı-olmama [Die Unverborgenheit], Açığa-çıkarmak [Das Entbergen], Açığa-çıkarma [die Entbergung], Aynı [das Selbe] gibi sözcükler ile Herakleitos’un fragmanlarının açık kılınma sürecin­ de hem etim olojik hem semantik önem e sahip olan açıklamalar yapmakta Herakleitos’un asıl bağlamına yaklaşılmasında bunların bir işlevi varmış gibi—herhangi bir sorun görmez. Herkes, Herakleitos’a istediğini söyletmekte elinden gelenin en iyisini yaparken, kimsenin farkına varmadığı şey, artık bu fragman­ ların Herakleitos’a ait oluşunun, ya da fragmanların varoluşunun kendi anlamım gitgide kaybettiğidir. Jonathan Barnes: “Herakleitos, yorumcuları tıpkı boş bir yabanarısı kovanı gibi cezbedip kendine çeker ve her bir yeni yabanarısı, kendi en çok sevdiği tadın ve kokunun izlerini görür burada”11 dediğinde bile sanki olumlu olan bir şeyi dile getiriyorm uş gibiydi. Ya da gerçekten bu dile getirdiğinin ne kadar olumsuz bir şey olduğunu göremeyecek bir noktadan kuruyordu bu tümceyi. Eğer durum böyle ise ve bundan sonra da böyle olacaksa (ki bunun böyle olmasının haklılığı, felsefi bir duruş noktasından savu­ nulabilirdir), yani düşünürler, H erakleitos’a şu ana kadar kendi tümcelerini söylettiklerini itiraf edip bundan sonra onu gerçekten dinlemeye çalışmak yerine, yine her yorumlarında ve araştırmala­ rında, Herakleitos’u n o an yorum ladıkları fragmanının astl kendi bağlanıma bir adım daha yaklaştıklarını ya da bu bağlama vardıklarım iddia etmeye devam edeceklerse, hatta çevirmenler de Herakleitos’un fragmanlarını çevirmeyi Herakleitos’un sözlerinin erişilmez gözüken asıl bağlamını değil ama kendi bakış açılarım ve felsefi eğilimlerini gözeterek gerçekleştireceklerse; Düşünme, bunun Herakleitos’un ruhu ya da ölü olan için herhangi bir anlamı olmayacağım ya da onun ilgi­ sini hiç de çekmeyeceğini kendi kendisine bir an önce telkin etmeye başlamalıdır [Ölü olan, dinlemeyi çoktan bıraktı, fark edilmedi]. 11 Jonathan Bames, The Presocratic Philosophers, Routledge & Kegan Paul Ltd., New York 1982, s. 43.

Peki, b u n u yapm ayan? Am acı H erakleitos’un fragm anla­ rın ı olabildiğince özgün biçim de yorum lam ak yerine, sadece, Herakleitos’un kendisiyle aşık oyunu oynam ak olan bu çocuk ne yapmak? H atırlanıyor m u herhangi bir Girişin dönüp dolaşıp en nihayetinde sorması, peşinden koşması gereken soru? Herakleitos kimdir? Bu soruya, onun kendisinden başka kim yanıt verebilir ki! Ya da eğer onun ilgisi çekilmezse, onun anlam bulacağı [buradaki iki anlamltltğa dikkati] bir şey ona sunulmazsa, o çağnlmazsa, ona seslenilmezse nasıl gerçekten sorulmuş olabilir ki bu soru! Sıkıcı ve dışlanması gereken bir pragmatizm burada, kapının köşesinde şöyle sırıtıyor: Herakleitos’un fragmanlarının asıl bağla­ nıma ilişkin iddia edilebilecek tek şey, bu bağlamın ne olduğunun tam bilinemeyeceği ise —bu yüzden kimse asıl bağlamı biliyormuş gibi caka satmamak belki de. Geriye kalan tek olasılık, bu bağlamın ne olduğunu bu fragmanların sahibinin, yani Herakleitos’un -eğer o olmazsa da ve hâlâ hatırlıyor ise Herakleitos’un ruhu ya da ölü Herakleitos’un—söylemesidir. Şurası oldukça açıktır ki —ya da değildir, bu noktada fark etmez— Herakleitos bu bağlamı söylese söylese sadece aşık attığı ufak bir çocuğa, oyun sırasında gerçekten de söylediği şeyi dinlemediğinden emin olduğu o çocuğa söyler. Belki de daha iyisi bütün bunları oyun sırasında öylesine ses çıkarmış olmak için söyler. İlk iş, bu deniz gibi gözüken gölü izlem ekten bir süreliğine vazgeçmek ve bu dalgıçları ve dünyalarını şimdilik kendi hâline bırakmak gibi duruyor. İlk cıhz yanıt çoktan sahneye girdi: “Anla­ tıldığına göre Euripides ona [Sokrates’e] Herakleitos’un kitabını verip ‘N e düşünüyorsun?’ diye sormuş? O da şöyle demiş: ‘Anla­ dıklarım dâhiyane; sanırım anlamadıklarım da öyle; fakat kuşkusuz Deloslu bir dalgıç olmaksızın bunlar anlaşılamazlar’.”12 Deloslu olsun olmasın, asırlardır var bu suyun derinliklerine

12 Herakleitos, Fragmanlar Testimonia-Fragmenta-Imitationes, A14.İİİ.

HERAKLEITOS'UN OYUNU

24

dalan dalgıçlar. Sezar’ın hakkı Sezar’a, çok da değerli şeyler çıkar­ dılar bu sulardan. Ancak Herakleitos’un kastettiği (bu astrlar önce kastedilen şeyin şimdi hâlâ bir değeri var mı?) şeyi çıkardılar mı derin karanlıklardan? Hayır, bu, henüz çıkmadı. Büyük olasıhkla asla çıkmayacak da. Yine de bu, Herakleitos’un çağrılmasının bırakılıp, yine, yeni, başka oyunlara başlanılması ve onun isminin haksız yere kullanılması için asla geçerli ya da yeterli bir neden veya bahane olamaz. Ç ünkü beklenmedik olan, çoğu zaman [aslında ara sıra] asla'm n içinden fırlar gelir. Başka bir tü r çağırmanın vakti gelmiştir o zaman. Dalgıçların, H erakleitos’un ru h u n u n ilgilenm ediği doğruları ve gerçekleri söyleyen, yalanlan ile sadece egolanndan-bozm a yapılmış olan vakit-geçirmeleri artık uzakta kalmaya başhyor. A rtık kimsenin gözü gölde ya da denizde değil. Ancak hâlâ sözü edilen bu Delos’tan tamamen çıkılmış da değil. İlginç bir soru, ölü olanın söylenene yine kulak kabartmasına neden olur: Herakleitos’u anlamak neden Deloslu bir dalgıç olmayı gerektirir? Bu soru, sorunun üzerine derinlemesine düşünülmesiyle şuna dönüşür: Gerçekten de, yapılan bu dalgıç benzetmesi, Herakleitosseverler tarafından sürekli olarak karşılaşılan derin ve dipsiz bir karanlık duygusuna ya da karanhk bir derinlik duygusuna, ürpertici bir biçimde işaret etmesine rağmen, dalgıç neden Samos, Khios ya da Lesbos adalarından değil de Delos adasından olmak zorundadır? Bu sorunun olanaklı bir yanıtı belki de o dönemde en derine dalan ve en uzun süre nefesini tutabilen dalgıçların Delos’lu olma­ sıyla; Delos adasının, Apollon ve Artemis’in doğduğu, orada bu tanrılara tapıldığı ve Herakleitos’un kitabım bıraktığı Efes’teki Artemis tapınağının da bulunduğu yer olmasıyla ilgilidir. Ancak burada, bu Girişin ilgisini bu yanıt ya da bu yanıta ilişkin söylenen diğer değerli şeyler çekmez. Girişi sorunun işaret ettiği yer çeker: Delos. Daha doğrusu bu yerin, bir m etafor olarak kul­ lanılabileceği aşinalık, yakınlık, tanı diklik. Sokrates’in D elos’u

seçmesindeki amacı ne olursa olsun, Herakleitos ve onun fragman­ larının berrak derinliğini anlayabilmek için Herakleitos’a ilişkin içten bir samimiyet, yakınlık, evsellik, onun-evinde-olm aklık, yan-kom şuluk gerektiği düşüncesi, burada daha önce karşılaşılan bağlam sorunu için bir çözüm olmasa da, en azından sahte bir asıl, asillik iddiasında bulunmadan hareket etme alanı sunabilir. Herakleitos’un söylediklerini tüm derinliğiyle birlikte anlamak için ona özsel bir anlamda tanıdıkkk olasıhğı olan, Herakleitos’un düşünme biçimini kıvırabilecek kadar ona yakın ve onunla ilişkili, ilgili, yakın, bir anlamda aynı kökenden, onunla-aynı-topraktangelme bir tanıdık, bir tür çocukluktan-beri-en-yakın-dost, onunla aynı-yolun-yolcusu-olan bir yoldaş, H erakleitos’un içini-dışını avcunun içi gibi bilecek kadar ona yakın bir dalgıç gerekli. Aynı biçimde Herakleitos’un karşılaşılan bağlam sorunu için de yukarda bahsedilen benzerlik, eş-lilik, türdeşlik, yakmsalltk gerekli. Oradan olduğu yerde, m ekânda onunla karşılaşılmalıdır. Ancak burada Delos adası ile Efes arasında bir ilişki kurulmaması gerekir, çünkü kastedilen sadece m etaforik bir ilişkidir. Eğer mekânsal bir kurguda düşünülecek ise, bir yer olarak bahsedilen oradan-olmak ya da oralı-olmak ayrımı13burada kurulmaya çalışan metaforik ilişkiye işaret etmesi ve bu ilişkiyi açık kılması açısından işe yarardır. Herakleitos’un kendisi olduğu yer; yaşamak için yukarı kaçtığı ve yaşadığı yer, mağarası, evi, barkı, barakası: “H erakleitos’la ilgili olarak, onunla tanışmak isteyen yabancılara söylediği, bir söz anlatılır. Yabancılar yanına vardığında onu ocağın başında ısınırken görünce duruyorlar (Herakleitos onları içeri girmeye cesaretlen­

13 Eğer Türkçede bu aynm bir örnekle temellendirilecek olursa hepimiz son olarak şiirlerde doğduk ve hepimiz ruhlarımızı şiirlerdengeri dönerken bulduk ama hepimiz şiirden değiliz biçiminde bir ifade kullanabiliriz. Buradaki şiirden değiliz deyimi şiirden olma deyimine işaret eder; şiire aidiyeti, şiirin, kendi olunabilen, gerçek anlamda nefes alınabilen yer olmasını, şiirin ev olmasını, bu jargon ile, sadece şiirde kendi özünün gerçekleştirilebildiği ayrımı vurgulanmaktadır.

HERAKLEITOS'UN OYUNU

26

dirmek için buyur ediyor: ‘Çünkü burada da tanrılar var’). Benzer biçimde, her birinde doğal ve güzel bir şey olduğundan canlıların her birinin araştırılmasına katkıda bulunmaktan çekinmemeliyiz. ”14 Yakınhğı denemek için uygun bir fırsat. Değilse bile her zaman Artemis tapınağına geri dönülüp onun gelmesi beklenebilir. Söz­ cüklere dökülmüş olan bir sahne var ise, o zaman en iyisi bu sahneyi gözde canlandırmak; durumu daha açık bir biçimde anlayabilmek ve görmek için işe yarar olabilir. Çünkü burada söylenilen sahnede, sahnenin ne olduğu hiç ama hiç belli değildir. Bu yüzden, bu gözde canlandırmayı kolaylaştırması için, yukarda alıntılanan doksografik hikâyeye ilişkin en az beş farklı yorumcunun yorumunu anımsatalım: 1. M. Heidegger: Herakleitos’u ziyaret edenler, onunla karşdaştıklarında üginç ve sıradan yaşamlarından farklı, heyecanlandırıcı bir kişiyle karşılaşacaklarım sanmakta ve meraklanmaktadırlar. Ancak H erakleitos’u bir fırının başında sadece ısınmaya çalışan sıradan bir insan olarak bulduklarında m eraklan yok olur. Herakleitos söylediği şeyi, onlann ilgisini yine çekmek, meraklarım yine uyandırmak için söyler.15 2. D. S. Robertson: Burada bahsi edilen fırının yanında ısınmak deyimi, Eski Yunanda tuvaletini yapmak için kullanılan bir kibarlaş­ tırmadın Ve yine bir metafor kullanarak Herakleitos söylediği şeyi, bu konudaki batd inançları destekleyip cesaretlendiren Hesiodos ve Pythagoras’ı kastederek söylemiş olabilir.16 3. P. E. W h eelw right: Ziyaretçilerin şaşırmasının nedeni, Herakleitos’u —bir Yunan erkeğinin pek de bulunm adığı bir yer olan- evin mutfağında(?) görmüş olmalarıdır. Herakleitos da neden

14 Herakleitos, Fragmanlar Testimonia-Fragmenta-Imitationes, A9. 15 Martin Heidegger, Über den Humanismus, Vittorio Klostermann, 10. Baskı, Frankfurt am Main 2000, s. 46-48. 16 Donald S. Robertson, “On the Story o f Heraclitus told by Aristotle, De Partibus Animalium 645al 5-23”, Proceedings ofthe Cambridge Philological Society, 1938, Sayı: 169-171.

m utfakta bulunduğunu açıklamak için bu sözleri söylemiştir.17 4. L. R obert: Ziyaretçilerin Herakleitos’u mutfaktayken gör­ dükleri doğrudur, ancak onların şaşırmalarının ve durmalarının asıl nedeni, Herakleitos’un onların yanına gelip, Yunan dünyasında misafirlerin genellikle ağırlandığı ana odaya götürmesini bekleme­ leri ancak Herakleitos’un bu eyleme ilişkin herhangi bir adımda bulunmamış olmasıdır.18 5. P. Gregoric: Bu doksografik hikâyede asıl önemli olan ve genel­ likle gözden kaçırılan iki nokta vardır: Bunlardan biri mutfak diğeri ise ocakta yanan Ateştir. Ziyaretçilerin, bir erkek olarak Herakleitos’u mutfakta görüp şaşırmaları doğrudur, ama asıl can ah a nokta, Yunan dünyasında ziyaretçilerin evin mutfağına girmesinin pek rastlanılan bir durum olmamasıdır. Evin mutfağı, eğer varsa evin hanımının ve yoksa ev sahibinin erişimine açık olan bir yerdi. Ziyaretçiler bu yüzden Herakleitos’u mutfakta görünce duraksadı. Herakleitos’un söylediği şey ile kastettiği büyük olasılıkla ocağın bulunduğu yer ya da ocağın, evin kendisiyle ilgili değil ama ocakta yanan Ateş ile ilgili olduğudur. Herakleitos, Hestia’mn ocağında olduğu gibi, barakadaki Ateşin içinde de tanrıların olduğunu söylüyor olmalıdır.19 Görüldüğü üzere, sadece birkaç satırdan oluşan bu doksografik hikâyeye ilişkin en az beş farklı yorum vardır. Ve bu yorum ­ lar yer yer birbirleriyle çatışmakta yer yer de birbirleriyle uyum sağlamaktadır. İlk kez R obertson’ın ortaya attığı ocağın yanında

17 Philip E. Wheelwright, Heraclitus, Princeton University Press, Princeton 1959. 18 Louis Robert, “Heraclite a son Fourneau”, Annuaire de V Ûcole des Hautes Âtudes, IV.section: Sciences historiques etphilologiques, 1965-66, Sayı: 98, s. 61-73. Yeniden Baskısı: Robert Louis, Opera Minora Selecta, III, Hakkert Pub., Amsterdam 1969, s. 1538-1550. 19 Pavev Gregoric bu beş farkk yorumu, en sonunda kendi görüşünü de belirterek, bir makalesinde özetlemiştir. Burada birkaç tümce hâlinde kısaca özetleri verilecek olan yorumları derli toplu bir biçimde işlediği bu makalesi için bkz. Pavev Gregoric, “The Heraclitus Anecdote: De Partibus Animalium i 5.645al7-23”, Ancient Philosophy, 2001, Sayı: 21, s. 73-85.

HERAKLEITOS'UN OYUNU

28

tsmmak-tuvaletini yapmak kibarlaştırması, edebikelamlaştırması, örtmecesi [euphemism]20 görüldüğü üzere bazı yorum cular için anlamsızdır ve gerçekle uyuşması pek olası değildir. Kaba ve açık bir biçimde soralım: Kim tuvaletini barakasının içinde bir yere yapar? Bilindiği kadarıyla Eski Yunan dünyasında bu tü r barakalarda yaşayanlar için tuvaletin yapıldığı yerin bara­ kadan belli bir uzaklıkta olması sıklıkla karşılaşılan ve olağan bir durum du. Ve kim tuvaletini yaparken gelen ziyaretçileri görünce onları olduğu yere, barakaya, daha yakına çağırır? Bazıları içinse [örneğin H e id eg g er’in y o ru m u ], alıntıla­ nan hikâye ile örtüşm e gösterm ez, çünkü hikâyede kullanılan G a p p o û v ta ç [tharrountas] sözcüğü, genellikle bir şeyden k o r­ kulduğu ya da çekinildiği, utanıldığı için duraksama amnda söy­ lenebilecek bir sözcüktür. H eidegger’in belirttiği gibi bir hayal kırıklığı ya da merak duygusunun yok olması ile ilgili bir durum y oktur ortada. Bunlar dışında başka birçok eleştiri ve yorum da vardır. Eski Yunan dünyasının kapılarım çok uzun zaman önce kapatmış olması, bu eleştiri ve yorum ların hepsinin, bir anlamda, havada asıh kalıp ulaşmaya amaçladıkları yere ulaşamamalarına neden olmaktadır. Bu yorum lardan en ayrıksı olan üzerinde biraz daha durm ak gerekir. Çünkü bu uç ve bazıları için saçma, anlamsız olan yorumun üzerine ne denli derin ve yoğun bir tartışma döndüğünü göster­ mek, ortaya sermek, bu noktada hem Herakleitos hem Herakleitos yorum cusu hem de Herakleitos okuyucusu için izlemesi güzel bir şey(?) olacaktır. R obertson’ın ilk olarak ortaya attığı yorum un; tartışmaların kıvılcım noktası olmasından dolayı, bütünü bütününe ahntılan-

20 Kibarlaştırma, edebikelam, örtmece [euphemism] : “Söylenmesi kaba, çirkin veya sakıncalı görülen nesnelerin, kavramların, başka sözcüklerle daha uygun ve edepli bir biçimde anlatılması.” TDK Sözlük.

masında yarar var: “Aristoteles tarafından De Partibus Animalium 645a 15-23 içinde aktarılan hikâyede, 0epo(j.evov Ttpoç xq) iıtvâ) [theromenon pros to ipno] deyimi, eğer sözcüğü sözcüğüne doğ­ rudan anlaşılacak olunursa, güzellik ve hakikat arayışında içgü­ düsel iğrenm enin üstesinden gelmenin zorunluluğunu tu h af bir biçimde resmeden düz bir söylemdir. H em Pollux hem de Hesykhios, Aristophanes’in lıtvoç [ipnos] sözcüğünü KOTtpcov [koprön] anlam ında kullandığını ifade eder (Hesykhios, burada Kokalos adlı yapıtını özellikle belirtir). Bu, büyük olasılıkla eç xöv ıjtvov ep% ec0aı [es ton ipnon erkhesthai] ifadesinin, Thesm. 485’deki kasıth bir biçimde utanmaz olan eç xov KOTtpSva ep%eo0aı [es ton kopröna erkhesthai] ifadesi yerine geçtiği anlamına gehr. Bu türden bir yaşam alanı düzenlenmesi gerçekten de sıklıkla mutfakta ya da mutfağın yakınında olurdu (Smith’in ve Darem berg’in ve Saglio’nun Sözlüklerine ve M au’nun Pompeii yapıtının İngilizce çevirisinde sayfa 267’ye bkz.) ve 0ep6|ievov Jtpöç X(p İ7tvû [the­ rom enon pros to ipno] deyim i burada doğal bir kibarlaştırm a/ örtm ecedir [euphemism]. Peace adlı yapıtın 536. sayfasında iıtvov [ipnon] sözcüğü de belki aynı mecaz kullanıma işaret eder: Ayrıca Kallimakhos fr. 216 için Schneider’a bkz. Bu yorum , hikâyenin başka bir yönünü açığa çıkarır: H erakleitos’un alıntılanan sözü e lv a ı y ap Kal ev x a b 0 a 0eot>ç [einai gar kai entautha theous], belki de bu tü r konularda, Herakleitos’un nefret ettiği ve kendi­ sinden önce gelen iki kişinin, Hesiodos ve Pythagoras, desteklediği batıl inançlara bir tepki olabilir.”21 İlk bakışta, zorlama bir yorum olarak görülse de ocağın başında ısınmak deyimini tuvaletini yapmak ya da tuvalettte oturmak olarak okumak, ilginçtir ünlü bir Herakleitos yorumcusu ve araştırmacısı olan S. M ouraviev tarafından da kullanılır. Herakleitos’un frag­ m anlarının derlenip M ouraviev tarafından R usça’ya çevrildiği 21 Donald S. Robertson, “On the Story of Heraclitus told by Aristoele, De Partibus Animalium 645al5-23”, s. 10.

HERAKLEITOS'UN OYUNU

30

çalışmada bu kullanım ortaya çıkar.22 Bu çalışma hakkında bir inceleme yazısı yazan A. Lebedev, M ouraviev’in, R obertson’ın bu uç yorum unun izinden gitmesi­ ni kapsandı bir biçimde şöyle eleştirir: “D e Partibus Animalium 645al7’de Aristoteles, doğa araştırmacısı olan öğrencileri için kısa bir hikâye anlatır, bu hikâye H erakleitos ve onu ziyarete giden ziyaretçilerin, ünlü adamı ‘ocağın başmda ısınırken’ gördüğünde utanmaları ve sonrasında Herakleitos’un onları ‘gelin içeri, burada da tau n lar var’ diyerek cesaretlendirmesi ile ilgilidir. A ktanlan metin, kusursuz bir yapıdadır, anekdotun amaçladığı nokta açık­ tır; m utfakta bile tannlar vardır (Herakleitos’un panteizmine ve kutsal Ateşe bir ima olarak). Buna rağmen, Bay Mouraviev, D.S. Robertson’ın talihsiz önerisinin izinden gider (İ7CV0Ç [ipnos] ‘finn, ocak’ = K07tp(bv [koprön] ‘gübre, dışkı’) olarak ve öepopevov Ttpöç 'tâli İ7tvâıı [therom enon pros toi ipnöi] ‘ocağın yam nda ısman’ biçim indeki kısm ı ise Gpcopevov Ttpöç xwı ircvcbı [thröm enon pros toi ipnöi] ‘ocağın yamnda oturan’ olarak ‘düzeltir’ ve bunu da ‘tuvalette oturm ak’ olarak (vossedaia v nuzhnike) çevirir.”23 Mouraviev ve Lebedev arasındaki tartışmada önemli bir dayanak noktası; Herakleitos’la ilgili anlatılan hikâyede geçen ve aslında ocak a n la m ın a gelen iJtvöç [ipnos] sözcüğünün Aristophanes’ten kalan

bir fragmanda tuvalet anlamında kullanılmasıdır. Aristophanes’in, genellikle ocak olarak çevrilen İJtvöç [ipnos] sözcüğünü, yarım kalmış

22 Başlığının olası bir Türkçe çevirisi “Efesli Herakleitos: Tüm Mirası, Orijinal Hâli ve Rusça Çevirisiyle Birlikte” biçiminde olan ve 2012 yılında Moskova’daki Ad Marginem Yayınevi’nden yayımlanan çalışmadaki ilgili kısım için bkz. Serge Mouraviev, repaKAum dtpeccKuü. Bce nacjıedue. Ha si3bucax opumttajıa u e pyccKOM nepeeode. H3flaHne nonroTOBHn C ,H .MypaBteB, h 3r -bo Ad Marginem, MocKBa 2012, s. 23. 23 Andrei V. Lebedev, “PepeH3H5i Ha KHHry: repamnrr 3(jıeccKHH. Bce HacjıeflHe. Ha H3biKax opunoıajıa h b pyccKOM nepeBOfle. H3damte rıodzomoeıuı CHMypaebee, H3«-bo Ad Marginem, MocKBa 2012,347 CTp”, Vestrnik Drevnei Istorii, 2013, Sayı: 4, s. 181.

31

[kopron] atılanımda kullandığı çeşitli kaynaklar tarafından belirtilir. Bu kaynaklar esas olarak eski çağın sözlükçüleridir. Bu sözlükçülerden MS 2. yüzyılda yaşamış olan Pollux, ’OvopatmKOV [Onomastikon] adb yapıtında konuyla ilgili olarak şöyle der: “tÖv

8e KOJtpûva Kai iıtvöv Âpıatoçavrıç KaXeî. [ton de koprona kai ipnon A ristophanes kalei.] Aristophanes tuvaleti [kopron] ocak [ipnos] olarak dile getirir.”24 Konum uzla ilgili bir diğer sözlükçü ise MS 5. Yüzyılda yaşamış olan Hesychius’tur. Hesykhios da, sözlüğünün iıtvoç [ipnos] maddesinde, P ollux’a benzer bir ifade kullanır: “ApıcrcoıpavTiç 8e ev Ka)KaX(p Kai tov Konptbva outcûç

eiıtev. [Aristophanes de Kokalo kai ton koprona eipen.]

Aristophanes Kokalos adlı yapıtında tuvalet [kopron] anlamında ocak [ipnos] sözcüğünü kullanır.”25 Pollux ve Hesykhios’un söz­ lüklerinde yer verdikleri bu açıklama Herakleitos’la ilgili hikâyenin gerçek anlamının ne olduğu konusundaki tartışmaya da bir anlamda kaynaklık etmiştir. M ouraviev ve Lebedev’in —ve bu ikili arasındaki tartışmaya katılan diğer akademisyenlerin- arasındaki gerginlik ve birbirlerine ilişkin yaptıkları ithamlar her ne kadar felsefi olarak bir değere sahip olmasa da, bu itham ları savururken nadiren de olsa Herakleitos hakkında bu alıntılanan hikâyeye ilişkin yeni bilgiler, açıklamalar ve yorum lar getirm eleri kayda değerdir. Öncelikle Lebedev’in, Mouraviev’in bu okumasının neden talihsiz olduğuna ilişkin açıkla­ masına devam edilecek olunursa: “Bu türden bir okuma ve yorum ­ lama şu nedenlerden dolayı imkânsızdır. 1) ö p d o p a i [thraomai] ‘oturmak’ (karş. 0p(XVOÇ [thranos] ‘taht, bank, oturm a yeri) deyimi sadece Philitas’da ve sadece bir kereliğine geçer. Metodolojik olarak, Aristoteles’in genellikle kullandığı sözcükler arasında olan bir söz­

24 Theodorus Kock, ComicorumAtticorum Fragmenta, B.G.Teubner, Lipsiae 1888, s. 485. 25 Theodorus Kock, Comicorum Atticorum Fragmenta, s. 485.

KİMSİN VE ORADA NE YAPIYORSUN?

olan KcoıcdAoç [Kokalos] Adlı yapıtında tuvalet demek olan KOJtptbv

cüğü, Aristoteles’e ait olmayan ve neredeyse hiç bilinmeyen şiirsel ve sık rastlanmayan bir sözcük ile ‘düzeltmek’ yankştır. Aristoteles daha ahşıldık bir sözcük olan Ka0f||l£V OV [kathemenon], Ka0eÇ6(J.evov [kathezomenon] ‘oturan, oturm akta olan’ ya da buna benzer bir sözcük kullanırdı. 2) tîtvoç [ipnos] sözcüğünün normal ve doğru­ luğu kanıtlanmış anlamı ‘ocak’ ya da ‘mutfak’ (ocakhk) tır. Burada bahsi edilen uygunsuz kullanım (= KOTtpcov [koprön]) sadece bir kere Aristophanes’de ortaya çıkar. Eski Yunan komedisinde, ahşıldık anlamlara sahip çoğu sıradan sözcük, uygunsuz imalar ile birlikte kullandırdı. Komedyaya ait bu türden kullanımları Aristoteles’in felsefi düz yazılarına aktarmak asdsız olurdu.. .”26 Görüldüğü üzere Lebedev’in sözcüklerin etimolojik kökenleri ve kullanımlarına ilişkin savlan oldukça tutarlı ve ikna edicidir. Çünkü Lebedev’in burada M ouraviev’in izinden gittiği yorum a ilişkin etimolojik eleştirilerin benzerini daha önce R obert Louis; Donald Robertson bu uç yorum u ilk kez yaptığında da ortaya atmıştı. Ancak Lebedev eleştirileri daha da çoğaltır ve derinleşti­ rir. G erçekten de H erakleitos’a ilişkin anlatılan bu hikâyede, Herakleitos’un tuvaletini yapması ya da tuvalet ile ilgili herhangi bir içerik olması çok anlamsız gözükmeye başlar: “3) Aristoteles’in kendisi ‘düzgün bir adamdı’ ya da ‘adap insanı’ydı (%apt£iç [kharieis]: zarif, nazik) ve onun, kendisinin genç dinleyicilerine ya da okuyucularına bu türden yakışıksız bir durum u öğütlemesi olası değildi. Herakleitos tuvalette oturuyor ve utanmış olan ziyaret­ çileri ‘içeri gelmeleri’ için çağırıyor?! Hikâye ashnda, tüm hayvan formlarının ön yargı olmadan çalışılmasına ilişkin bir JtpOTpOltT| [protrope] ‘teşvik, cesaret’ gibidir; doğanın tüm yaratıkları kendi­ lerinde ‘kutsal bir şeye’ sahiptir. 4) Herakleitos’un kendi panteiz­ mi, Bay M ouraviev’in bozuk anlayışının bu masum kısa hikâyeye 26

Andrei V. Lebedev, “P eııerora «a Kmny: TepaıoiHT 3c{>eccKHft. Bce Hacjıeflue. h b pyccKOM nepeBOfle. M3dauue nodzomoeıuı CJiMypaebee, h3J(-bo Ad Marginem, MoCKBa 2012,347 CTp”, s. 181-182.

H a H3biıcax o p u n n ıa n a

33

[Dung], Herakleitos’ta duygusal tiksinmeye ilişkin bir sözcüktür (DK 22B96, karş. DK22B13) ve Aristoteles başka bir yerde (fr. 100 Rose) Herakleitos’un ahlaki tavsiyesini alıntılar: D üzgün bir adam (%ap(evxa [kharienta]) çamurdan zevk almamalıdır (Popflopcın youpeıv [borboroi khairein]). 5) Burada söylenenler bir kenarda bırakılsa bile, dışkı-seviciliği [koprophilia] tarzındaki okuma söz konusu olamaz, çünkü bu kısa hikâyenin anlamını değersizleştirip, onun felsefi anlamım yok etm ektedir: ‘Ateş’, odak noktası olarak ‘ocak’ imgesinde m evcuttur ama foseptik imgesi ile bir ilgisi yok­ tur. Bu türden bozuk bir okuma ve yorumlamanın sonucu olarak, hikâyenin, Herakleitos’un Ateş felsefesi ve panteizmi —yani 7tâvta JtXf|pr| 0£©V [panta plere theon] her şey tanrılarla dolu—ile olan bağı yok olmuştur. Herakleitos, ağır bir paranoid hezeyan geçirmediyse (bunu pek olası görmeyiz), Herakleitos’un KOTtpoç [kopros] söz­ cüğünün ecCKHÜ. Bce HacaeAMe. Ha H3biKax opuraHana h b pyccKOM nepeBOfle. M3dauue nodzomoeujı C H M ypaebee, H3fl-BO Ad Marginem, MocKBa 2012, 347 CTp”, Aristeas, 2014, Sayı: 9, s. 269-277. 29 Lebedev’in bu tartışmalardan bir süre sonra, 2014 yılında St. Petersburg’daki Nauka Yayınevi’nden yayımlanan ve başlığının yaklaşık Türkçe çevirisi “H erakleitos’un Logos’u: O nun Düşüncesinin ve Sözlerinin Yeniden Düzenlenmesi (Fragmanların Yeni bir Kritik Edisyonu ile Birlikte)” biçiminde

KİMSİN VE ORADA NE YAPIYORSUN?

taşıdığı dışkı sevicilik [koprophilia] noktasına ulaşmaz. ‘Dışkı’

tarafi, yani Aristoteles’in aktardığı bu hikâyede Herakleitos’un tuvalette oturduğu yorum unu m akul bulanların bu okum asına ilişkin geçerli nedenleri henüz dinlenmemiştir. Öyleyse diğer tarafı, diğer taraftan bir diğerini, M ouraviev’i de dinleyelim. Mouraviev; Lebedev’in kendisine yönelttiği eleştirilere bir yanıt verm ek adma 2013 yılında yazdığı bir makalesinde, bu sözcüğe ilişkin bu türden bir okum ayı neden yaptığını, onu bu okum aya yönlendiren nedenleri de kısaca belirtir. M ouraviev bu konuyla ilgili açıklamasında ilk olarak; 1985-86 yılında yazdığı bir makaleye, bu makale üzerinden Deniş Kncepfler ile girdiği benzer bir polemiğe işaret eder ve konuyla ilgili olan Kaör||J.evoç [kathemenos] oturan, oturmakta olan sözcüğünün Efesli M ikhael [Mı^af)A,]’in bir m etninde iki kere tekrar edilmesinin, kendisinin (Mouraviev’in) İjcvoç [ipnos] sözcüğünü ekmek pişirilen yeri anımsa­ tan bir şey olarak tanımlamasını dolayh olarak doğruladığını söyler. Fakat asd sorun iıtvoç [ipnos] sözcüğünün Gptopevoç [thromenos] oturmak sözcüğü ile birlikte bir deyim olarak kullanılmasından kay­ naklanmaktadır ona göre. Mouraviev 0pd>|ievoç [thromenos] sözcü­ ğüyle bağlantılı sözcükleri Eski Yunan dünyasının yazarlarına gön­ derme yaparak gösterir. Örneğin Hippokratesçi Galenos’un Gpâvoç [thranos] sözcüğünü tuvaletin yapıldığı kapalı yer olarak kullandığını anımsatır. Ayrıca Gpâvoç [thranos] sözcüğünün Gpfjvuç [threnys] oturulan yer ve Gpovoç [thronos] taht sözcükleriyle de ilişkili olduğunu belirtir. Mouraviev, Lebedev’in eleştirisine yanıt olarak Aristoteles’in

6pao|i(Xl [thraomai] oturmak fiilini yanlış anlamış ya da gözden kaçır­ mış olamayacağım söyler. Yani Mouraviev, Herakleitos’a ilişkin bu hikâyeye yönelik yorum unu İ7tvoç [ipnos] sözcüğü ile 9pcû(J.evoç [thromenos] sözcüğünün pek alışık olunmayan bir kullanımı olan tuvaletini yapmak anlamına geldiği düşüncesine dayandırır.

olan çalışması için bkz. Andrei V. Lebedev, Jleöedee, JÎ 020 C repaKAuma: mucau u cjıoea (c HoebiM KpummecKUM u3dauueM tppazMemnoe), CaHKT-IleTep6ypr, «Hayıca», 2014.

peıcoHcmpyKu,un

35

yüklediği olum lu anlamdır. M ouraviev, Aristoteles’i kastederek yılanlar, kurbağalar ve kara kurbağalan kesen bir zooloğun hissettiği iğrenme duygusu ile kıyaslandığında ocağm başında ısınmanın (yani tuvaletini yapmanın) gerçekten de o kadar iğrenç bir şey olup ola­ mayacağım Lebedev’e ironik bir biçimde sorar. Mouraviev’in maka­ lesinde Lebedev’e yönelik son sözleri, Lebedev’in M ouraviev’in yorum una getirdiği Ateş felsefesi ve panteizm arasındaki ilişkinin yok olduğu eleştirisi ile ilgilidir. M ouraviev, asıl olarak dışkının içinde bile tannlann bulunduğu biçimindeki kendi yorumunun panteizmin doğasına daha uygun olduğuna işaret eder .30 Tuvalette oturmak okumasını destekleyen Robertson, M oura­ viev ve diğerlerinin 31 bu okum aya yönelm elerini sağlayan şey, tüm aksi işaretlere rağmen, sadece, Eski Yunanca bir sözcüğün bir alt/mecaz anlamına ve buna bağlı bir deyimin bir kom edyadaki kullanım biçimine mi dayanmaktadır? H em evet hem de hayır. Bu sorunun yanıtı, herhangi bir araştırmacının gösterdiği çoğu felsefi eğilimde de söz konusu olduğu gibi, eğer bu söz konusu edilen uç okum a benimseniyorsa hayırdır. D urum tam tersi ise

30 Bu konuya ilişkin olarak bkz. Serge Mouraviev, “A Response to A. Lebedev’s Review”, http ://www.academia.edu/4588285/Polemica. A Response to A. Lebedevs Revievv 2013. (Erişim Tarihi: 20.01.2016). Yukarda özetlemeye çalıştığımız konuya İlişkin olarak Mouraviev, Lebedev’in getirdiği eleştirilere yamtım ve bu özerine konuşulan hikâyedeki Eski Yunanca deyimi neden öyle okuduğu gibi okumakta haldi olduğunu sıralayan argümanlarım kendi web sitesindeki yazısında ayrıntılarıyla verir. Ancak biz bu tartışmayı, daha da karmaşık bir hâle getirmek istemediğimiz için burada duruyor ve ilgilenenler için Mouraviev’in web sitesini işaret etmekle yetiniyoruz: http://heracleitos. blogspot.fr/2013/01/blog-post.html (Erişim tarihi: 20.01.2016) 31 Bu isimlerden biri olan Livio Rossetti’nin konuya ilişkin görüşleri için bkz. Livio Rossetti, “CeMaHTHMecKaa craÖHJibHOCTb h HecTa6ıun>Hocn> y repamnrra: IIo cjıyaaıo BbKOfla Consecutio fragmentorum Heracliti Ceprea MypaBbeBa”, Aristeas, 2013, Sayı: 8, s. 181-198.

KİMSİN VE ORADA NE YAPIYORSUN?

M ouraviev’in Lebedev’in kendisine yönelik eleştirisine iliş­ kin bir diğer itirazı ise Lebedev’in Aristoteles’in yapıp ettiklerine

HERAKLEITOS'UN OYUNU

36

de evettir. Sosyal bilimler, genellikle, karşıt kanıt ve olguların adil ve objektif bir teraziye koyulup tartıldığı ve ağır basan tara­ fın doğru ve haklı olduğu bir hesaplama işlemi gibi çalışmaz. Ve görünen o ki, bu spesifik örnek üzerinden konuşulacak olunursa, felsefe için de durum böyledir. Herkes kendi anladığı hâliyle kendi Herakleitos’unu yaratmaktadır. Peki kim gerçekten Herakleitos’u anlamaktadır? Şu ana kadar alıntılanan farklı yorum lar ile gösterilmek istenen asıl nokta, eleştirilerin ve yorumların bu havada kalmışlığı değildir. Gösterilmek istenen; yorum cunun, okuduğu şeyde orada görm e­ diği, orada olm ayan şeyi, anlandı b ir bütünlük oluşturabilm ek için oraya, okuduğu şeye yerleştirmesidir. Bunu, örnek üzerinden açıklamak gerekirse (hem de birkaç olası yorum daha ortaya çıkmış olur, sanki ihtiyaç varmış gibi!); yorumcuların her biri, her ne kadar yorum ları farkh yönlere dağdsa da, en az iki konuda hem fikir gözükürler: (1) Ziyaretçilerin Herakleitos’u gördüğü gibi, Herakleitos da ziyaretçileri görm üştür ve (2) Herakleitos söylediği şeyi ziyaretçilere söylemiştir. Metnin ashna yeniden bakdacak olunursa:

“Ka0 Koapou cruataaıÇ ek t?\ç evavtu&aetoç crovnpjıocrtaı taı>TT|a. Kal ei 6 yevvaîoç ovxaı x«pâa, otav ov reAoüpevov paXvoxa 0opüpa> Kal Jtxot|aev aoyKeKpapevrıv pex’ eA,ıtv8oç rçSevaç exouov ıtoMAç yap e^coöev Kal 6wtoKopaxvÇev yX,vxo(ievaç rî8r| xiîç aeÂ.r|VTia, evvaç 5e Kal tâv ekev jtepvKax0ov ao0ıç öprâav KataSuopevaa. a l 8’ avco yevopevav Kal PePattoç İ8pv>0evoat Jtpârtov pev, ©aıtep ol vucııçopov, nepvvaavv öcva8ov>pevav axe AvSycû Kal KEKoapripevov ev xâ> pv

xepov gcktvvv xt)v öv|uv eoucuîav, ıtupl 8e xhv nnıxnv avv [daimon] olacak. 8at|i(ûV [daimon] sözcüğünün anlamı ve çeşitli Batı dillerinde belirginleşmiş, kesinleşmiş bir karşılığı konusunda

35 Marcel Conche, Heraclite Fragments, s. 85. 36 a.g.y, s. 18. 37 Miroslav Marcovich, Heraclitus: Greek text With a Short Commentary, s. 502; Charles H. Kahn, The Art and Thought ofHeraclitus, s. 81; Thomas M.Robinson, Heraclitus, s. 69. 38 William K.C. Guthrie, A History ofGreek Philosophy: Volumel, The Earlier Presocratics and the Pythagoreans, Cambridge University Press, 1979, s. 482. 39 Heraklit, Fragmente, s. 37. 40 Hermann Frankel, Dichtung und Philosophie desfriihen Griechentums, s. 447. 41 Miroslav Marcovich, “Herakleitos”, s. 310. 42 WernerJaeger, Die Theologie derfriihengriechischen Denker, W. Kohlhammer Verlag, Stuttgart 1953, s. 130; Laura Gemelli, Die Vorsokratiker I, s. 325.

HERKESİN DAİM ON’U KENDİNE! HERKESİN ETHOS'U KENDİNE!

kendine özgü sabit eğilimlerini anlamak gerekir.”35

HERAKLEITOS'UN OYUNU

açıklık yoktur. 8a(|l(0V [daimon] kim ileri tarafından cin, kim i­ leri tarafındansa tanrı/tanrtça olarak çevrilebilmektedir. N itekim 88cup.ov{a [eudaimonia]) ile kötü 8 oû|XCOV [daimön]’un (KaKoSaı^ovıa [kakodaimonia]) ya da bir başka deyişle mutluluk ile mutsuzluğun insanın kendisinden, ruhsal yapısından kaynaklandığını ileri sürer ve bu düşüncesiyle Herakleitos’un düşüncesine yaklaşır:58

56 Miroslav Marcovich, Heraclitus: Greek text With a Short Commentary, s.502. 57 a.g.y,, s.502. 58 Demokritos ve Herakleitos arasında, Eski Yunan’m diğer düşünürlerinin birbirleri arasında olduğundan daha farklı bir ilişki vardır. Bu ilişki; ikilinin Laertius tarafından ağlayan-gülen biçiminde ifade edilmesi ve bu ifadenin daha sonra Samsatk Lukianos tarafından da tekrarlanması ile pekişmiştir. Bu iki düşünür bu pekişme sonucu, hem felsefe hem de sanat tarihinde çoğunlukla bir arada anılmıştır. Hem P. P. Rııbens’in hem de D. Bramante’nin bu İkiliyi resmetmesi, bu durumun en açık örnekleri olarak görülebilir. Konuyla ilgili olarak bkz. Dawson Kiang, “Bramante’s ‘Heraclitus and Democritus’: The Frieze”, Zeitschrijtfiir Kunstgeschichte, Bant 51, Defter 2,1988, s. 262-268; Frances Huemer, “Rubens’s

“e'oöavpovîrı vdctç Kal KaKo8at|iovvr| eudaimoniâ psykhös kai kakodaimoniâ Mutluluk ve mutsuzluk ruhun işidir.”59

İnsana iyi ya da kötü doğrultusunda yön veren kutsal, tanrı­ sal varlıkların olduğu biçimindeki düşünce ya da inanış pek çok dinde ve öğretide bulunm aktadır.60 Eski Yunan mitolojisinde ve düşünmesinde de SaıpcûV [daimon]’un temel olarak insanı iyiye ve kötüye yönelten bir tanrısal güç olması Salptov [daimön] söz­ cüğünün önüne gelen iki ön ek ile oluşan birbirine karşıt bu iki sözcükte kendini gösterir.61 Öncelikle sözcüğe olumlu bir anlam katan et) [eu] ön ekinden söz etmek gerekir. Çünkü Saıpcov [daimon] sözcüğünün önüne en [eu] ön eki geldiğinde Yunan düşünmesinde çok iyi bilinen ve mutluluk anlamına gelen enS aıpovıa [eudaimonia] sözcüğünü elde eder ve iyi daimon karşılığım buluruz: “Eudaimonia Eski Yunan­ ca iyi anlamına gelen ‘eu’ ön eki ve ruh anlamına gelen ‘daimon’ sözcüklerinin birleşimidir ve bu biçimde ‘iyi yaşamak’, ‘iyi gitmek’ gibi karşılıklar önerilebilir. Fakat terim, Eski Yunanın felsefi bağ­ lamı içerisinde anlaşılacaksa, m utluluk terimiyle karşılanabilir.”62 ‘Democritus And Heraclitus’”, Source: Notes in the History of Art, Cilt 28, Sayı: 3, İlkbahar 2009, s. 24-28. 59 Hermann Diels-Walther Kranz, Die Fragmente der Vorsokratiker Cilt II, Weidmannsche Verlagsbuchhandlung, 8 . Baskı, Berlin 1956, 68B170. 60 Herakleitos’ta kötülük üzerine bir çalışma için bkz. Kenneth Dörter, “The Problem o f Evil in Heraclitus”, Early Creek Philosophy: The Presocmtics and The Emergence ofReason (Ed. Joe McCoy), The Catholic University o f America Press, 1. Baskı, Washington D.C. 2013, s. 36-54. 61 Burada kötülüğü ele alırken, anımsanması gereken küçük bir ayrıntı bulunmaktadır. Eski Yunanda doğmanın yani ruhun bir bedene düşerek dünyayagelmesinin başlı başına kötü bir şey olduğuna ilişkin genel bir inamş vardı. Konuyla ilgili olarak bkz. Jaap Mansfeld, “O n Two Fragments of Heraclitus in Clement o f Alexandria”, Mnemosyne, Dördüncü Seri, Cilt 37, Fasikül 3/4, 1984, s. 448. 62 Scott Carson, “Eudaimonia”, Encyclopedia of Philosophy Volüme 10, Donald M. Borchert editör in chief, Second Edition, Macmillan Reference USA, s. 10.

HERAKLEITOS'UN OYUNU

192

SaıptöV [daimön]’un önüne çirkin, kötü anlamına gelen Kaıcoç [kakos] sözcüğü geldiğinde ise elde edilen yeni sözcük £t>8ai|AOVia [eudaimonia] sözcüğünün karşıtı hâline gelir. KaKOÖai|iOVia [kakodaimoniaj’mn: “M utsuzluk, talihsizlik, aksihk, felaket; kötü bir tarafından ele geçirilme” 63gibi anlamlara sahip olduğu görülür.

8ai|iö)V [daimön] sözcüğü tarihsel süreç içinde asıl anlamı olan tanrı ya da tanrıça anlamından giderek uzaklaşır.64 Bu bakım­ dan Saıpoıv [daimön]’lar birer tanrı ya da tanrıça olm aktan çok tanrıların işlerini gören tanrısal varlıklara dönüşürler.65 8al|i(ov [daimön] sözcüğünün bu anlam içeriğinin farklılaşmasını daha geç dönem m etinlerden birinde derli toplu olarak görm ek ola­ naklıdır: “Büyük bir tanrısal varlık (8ai(iCûv [daimön]) Sokrates. Ç ünkü bütün tanrısal varlıklar tanrı ile ölüm lü arasıdır... İnsan­ ların yaptıklarım, dua ve adaklarını tanrılara yetiştirmek; tanrılar katındaki işleri, buyrukları ve [adakların] karşılıklarım da insanlara aktarmak. Arada bulunduğu için de tam am en doldurur ikisinin arasını; öyle ki bütün evreni birbirine bağlar. O nun aracılığıyla gelir her türlü kehanet; hatta rahiplerin adaklarla, ayinlerle, büyülerle ilgili marifeti ve her türlü bilicilik ve büyücülük sanatı da. Tanrı insanla karışıp kaynaşmaz, ama uyurken de uyanıkken de tanrıların

63 H. G. Liddell-K. Scott, A Greek-English Lezicon. 64 Buradaki Saîpoıv [daimön] sözcüğünün tarihsel süreç içindeki değişimi, Eski Yunan düşünmesinin geçirdiği kültürel ve filolojik evrimler ile de doğrudan ilişkilidir. Bu anlamda Presokratiklerin düşünme biçiminin gelişiminin izini sürmek, dildeki bu değişimin nedenlerini ve sonuçlarım anlamak açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu gelişimi inceleyen kapsandı bir çalışma için bkz. Aryeh Finkelberg, “The Mdesian Monistic Doctrine and the Development o f Presocratic Thought”, Hermes, Cilt 117, Defter 3,1989, s. 257-270. 65 Pythagoras, tanrıları, daimonlan, kahramanlan, anne-baba ve insanlan ahlaksal anlamda hiyerarşik bir düzen içine oturtur. Buna göre önem sırası bakımından daimonlan tannlardan sonra ama kahramanlar ve diğer insanlardan önce gelen bir konuma yerleştirir: “Daimonlardan önce tannlara, insanlardan önce kahramanlara, insanlar arasında da önce ana babana saygı göster.” Diogenes Laertios, Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri, 8.23-24.

193

konuşması onun (8a(jiö)V [daimon]) aracıhğıyla olur.”66 Ancak burada Saıjıcav [daimon] sözcüğünün kullanım bağ­ lamı ve anlamına ilişkin olarak dikkat edilmesi gereken bir nokta bulunm aktadır. Bilindiği üzere 8oû|a(öV [daimon] sözcüğü Eski Yunan’da erken dönemlerde tanrı, tanrısal varlık olarak olumlu değerlendirilirken daha sonra olumsuz bir varlık olarak görülmeye başlanır.67Ancak unutulmamalıdır ki 8 T fi

A-e^eı, < l> 8 la < 8e> yıld-ır-â-mak > yıld-ır-ım] is. 1. Gök gürültüsü ve şimşek ile birlikte kendini belli eden havadaki iki bulut ya da yer ile bulut arasmda meydana gelen elektrik boşalması. {eT} (aym) [Bahşayiş] 2. Çok çabuk ve hızlı yapılan şey. 3. {eT} Şimşek.” Yaşar Çağbayır, Ötüken Türkçe Sözlük, Ötüken Neşriyat, 1. Baskı, İstanbul 2007; “Es. Tr. Yal/yul (ışık, parlaklık)dan yul-d-urum/yuldurum/yıldınm. Sözcüğün kökü ışık, parlaklık, aydınlık gibi anlamlara gelen yul’dur... Alm. Blitz (parlamaktan), fars. berk, ar. Saika, fr eclair (parlamakla ilgili).” İsmet Zeki Eyüboğlu, Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, Sosyal Yayınlar, 4.

Baskı, İstanbul 2004. 23 Şimşek: ‘Bir bulutun tabanı ile yer arasmda, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık. Yerel ağızlarda şimşek yamnda şemşek, çimsek (çeşmek) olarak da geçer... Türkçe’de şimşeğe çakım, çakın (ve çakına) adlan da verilir. Bu adlann çak- kökünden geldiği açıktır... Türkçe’de yıldırım ‘gök gürültüsü ve şimşekle görülen, hava ile yer arasındaki elektrik boşalması’ olarak kullanılır. Çağdaş diyalektlerin bir bölümünde yıldırım ‘şimşek’ olarak da geçer.” Haşan Eren, Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, Bizim Büro Basım Evi, 1. Baskı, Ankara 1999; “Şimşek: Bulutlar arasmda, bulut içinde ya da bulut ile yer arasmda elektrik boşalması sırasında oluşan kırık çizgi biçimindeki kısa süreli aydınlık; çakım; çakın; balkı. {eT} (aym) [EUTS] 2. mecaz. Parıltı; parlak ışık.” Yaşar Çağbayır, Ötüken Türkçe Sözlük; “Tr. Şın/ şim (yansıma ses)den şim-şek/şimşek (gök gürültüsüyle birlikte yayılan çizgi biçimli ışık). Şimşek sözcüğü Asya Türkçesinde yoktur, Anadolu Türkçesinde de 15. Yüzyıl dolaylannda görülmektedir. ” İsmet Zeki Eyüboğlu, Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü. 24 Marcel Conche, Heraclite Fragments, s. 303.

eccKHH. Bee

Hacjıenne. H a n3MKax o p n raH ajıa

h b pyccKOM nepeBOfle. Madanue nodzomoeu/ı C.H M ypaebee, H3B-BO A d M arginem , MocKBa 2012,

347 CTp”, Vestrnik Drevnei Istorii, 2013, Sayı: 4. Andrei V. Lebedev, Jleöedee, Jlm oc Tepa/aıuma: peKOHcmpyıaçun mucau u CAoea (c HoebiM KpumımecKim mdanueM (ppazMenmoe), CaHKTnerepöypr, «HayKa», 2014. Andrew J. Mason, “Heraclitus’ Usage o f Ö«TTIÇin Fragments D K B5 and B27”, Phronimon, C ilt 15, Sayı: 2, 2014. Anna Afonasina, “T he B irth O f H arm ony out o f T he Spirit O f T ekhne”, IX O A H , C ilt 6, Sayı: 1,2012. A nnem arie Pieper, Etiğe Giriş, Ç ev.: V eysel A taym an-G önül Sezer, A yrıntı Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 1999. Aristoteles, Eudemos’a Etik, Ç ev.: Saffet Babür, D ost Kitabevi Yayınları, 1. Baskı, Ankara 1999. Aristoteles, Gökyüzü Üzerine, Çev.: Saffet Babür, Dost Kitabevi Yayınları, 1. Baskı, A nkara 1997. Aristoteles, Metafizik, Ç ev.: A hm et Arslan, Sosyal Yayınlar, 2. Baskı, İstanbul 1996. Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, Ç ev .: Saffet Babür, Bilgesu Y ayınlan, 1. Baskı, A nkara 2007. Aristotle, On The Soul, Parva Naturalia, On The Breath, Ç ev .: W . S. H ett, Loeb Classical Library, H arvard U niversity Press, 1975. A ristotle, Parts o f Animals, Movement o f Anitnals. Progression o f Animals, Ç ev.: A. L. Peck, E. S. Forster, Loeb Classical L ibrary, H arv ard U niversity Press, Cam bridge 1937. Aristoteles, Poetika, Ç ev.: N azile K alaya, Bilim ve Sanat Y ayınlan, 1. Baskı, Ankara 2005. A rtur Przybyslawski, “Nietzsche C ontra Heraclitus”,Journal ofNietzsche Studies, Sayı: 23, İlkbahar 2002. A ryeh Finkelberg, “O n Cosm ogony and Ecpyrosis in Heraclitus”, The AmericanfoumalofPhilology, C ilt 119, Sayı: 2, Yaz 1998. A ryeh Finkelberg, “O n the U n ity o f O rphic and Milesian T h o u g h t”, The Harvard Theological Revieu/, C ilt 79, Sayı: 4, Ekim 1986.

245

Death of the Archaic Philosophers Empedocles, Heraclitus, and Democritus, U niversity o f Michigan Press, 4. Baskı, M ichigan 2007. Ayasluklu Heraklit, Ç ev.: Haydar Rifat, Vakit Gazete Matbaa Kütüphane, 1. Baskı, İstanbul 1935. Ayman Shihadeh, “From al-Ghazalî to al-Razî: 6 th/12th C entury Developm ents in M üslim Philosophical T heology”, Arahic Sciences and Philosophy, C ilt 15, 2005. Azra Erhat, İşte İnsan, Can Yayınları, 3. Baskı, İstanbul 2003. Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, R em zi Kitabevi, 14. Baskı, İstanbul 2006. Bahaeddin Ö gel, Türk Mitolojisi Cilt I, T T K Yayınları, 2. Baskı, Ankara 1993. Beatriz Bossi, “Heraclitus B 32 R evisited in the Light o f the D erveni Papyrus”, Anales del Seminario de Historia de la Filosofta, C ilt 28, 2011. Bedia Demiriş, “A ntik Çağda D il ve G ram er”, Doğu-Batt, Sayı: 40. Behçet Necatigil, Mitologya, Gerçek Yayınevi, 5. Baskı, İstanbul 1995. Benedictus Spinoza, Teolojik-Politik İnceleme, Ç ev.: C em al Bali AkalR eyda Ergün, D ost Kitabevi Yayınları, 1. Baskı, Ankara 2008. B ertrand Helm , “Social R oots o f the H eraclitean Metaphysics”,Journal oftheHistoryofldeas, C ilt 25, Sayı: 4, Ekim-Aralık 1964. C . D . C. R eeve, “Ekpurosis and th e P rio rity o f Fire in H eraclitus”, Phronesis, C ilt 27, Sayı: 3,1982. Camelia Elias, The Pragment: Towards a History and Poeticsofa Petformative Genre, Peter Lang, European Academic Publishers, Bern 2004. C ari Kerenyi, Eleusis, Anne K tzm Arketip İmgesi, Çev.: T üba Bayraktar Yaşar, Pinhan Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul 2012. C ari Schm itt, Siyasi İlahiyat, Ç e v .: Em re Z eybekoğlu, D ost K itabevi Yayınları, 1. Baskı, Ankara 2002. Carol Poster, “Being and Becoming: Rhetorical O ntology in Early Greek T h ought” , Philosophy &Rhetoric, C ilt 29, Sayı: 1, 1996. Carol Poster, “T he Task o f the Bow: Heraclitus’ R hetorical C ritique o f Epic Language”, Philosophy&Rhetoric, Cilt 39, Sayı: 1, 2006. Cemil Sena, “H eraklit”, Filozoflar Ansiklopedisi 2. Cilt E -H , R em zi K ita­ bevi, 1. Baskı, İstanbul 1975.

KAYNAKÇA

A ryeh Finkelberg, “T he Milesian M onistle D octrine and the Developm ent o f Presocratic T hought”, Herntes, Cilt 117, D efter 3, 1989. Ava Chitvvood, “Heraclitus aiviKTrıç Heraclitus and the R iddle”, Studi Classici e Orientali, C ilt 43, M art 1995. Ava Chitwood, Death By Philosophy: The Biographical Tradition in the Life and

HERAKLEITOS'UN OYUNU

Cengiz Çakmak, “A lkmaion ve Deneysel Bilginin Tem elleri”, Teoman Duralı’ya Armağan (Armağan Kitabı), Yay. H az.: C engiz Çakm ak, D ergâh Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2008. Cengiz Çakmak, “H erakleitos’ta Ç ocuk ve O y u n M etaforu”, İnsancıl Dergisi, Sayı: 175, İstanbul 2005. Charles H . Kahn, “A N ew Look at H eraclitus”, American Philosophical Quarterly, C ilt 1, Sayı: 3, T em m uz 1964. Charles H. Kahn, The A rt and Thought of Heraclitus, Cambridge University Press, 1. Baskı, London 1979. Christopher Brow n, “Seeing Sleep: Heraclitus fr. 49 M arcovich (DK 22 B 21)”, The AmericanJournal ofPhilology, C ilt 107, Sayı: 2, Yaz 1986. Clemens von Alexandreia, Des Clemens von AJexandreia ausgeıvahlte Schriften, aus dem Griechischen übers. von O tto Stâhlin. (Bd. 1; Bibliothek der Kirchenvâter, 2. R eihe, Band 7) K em pten; M ünchen : J. Kösel : F. Pustet, 1934. C olette E stin-H elene Laporte, Yunan ve Roma Mitolojisi, Ç e v .: M usa Eran, T übitak Y ayınlan, 27. Baskı, İstanbul 2013. Constance I. Smith, “Heraclitus and Fire”, Journal o f the History o f Iâeas, C ilt 27, Sayı: 1, O cak-M art 1966. Ç iğdem D ürüşken, “V ergilius’ta Y eraltı D ünyası,” Navisalvia 2003: Çeşitlemeler, Yay. H az.: Faruk Akyol, A rkeoloji ve Sanat Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2005. Çiğdem Dürüşken, Eskiçağ’da Spor, Eskiçağ Bibmleri Enstitüsü Yayınlan, 1. Baskı, İstanbul 1995. Çiğdem Dürüşken, Roma’nın Gizem Dinleri, Arkeoloji ve Sanat Yayınlan, I. Baskı, İstanbul 2000. Çiğdem D ürüşken “R uhlann Dünyası: Hades”, Klasik Filoloji Seminerleri II, Alfa Yayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2016. Çetin Veysal, Savaşın Felsefesi, Etik Yayınlan, 2. Baskı, İstanbul 2010. Daniel M arkovic, “Lucretius 1.638-44: A N ew Facet and an O ld P rob­ lem ”, Mnemosyne, D ördüncü Seri, Cilt 62, Fasikül 1, 2009. D aniel S. R obinson, “Conflicting Interpretations o f Heracleitus”, The Philosophical Revietv, C ilt 31, Sayı: 1, O cak 1922. Daniel W . Graham, “Does N ature Love to Hide? H eracbtus B123 D K ”, Classical Philology, C ilt 98, Sayı: 2, Nisan 2003. D aniel W . Graham , “Heraclitus as a Process Philosopher”, Philosophy Study, C ilt 2, Sayı: 1, O cak 2012. Danielle S. Ailen, “T he Flux o f T im e in Ancient Greece”, Daedalus, C ilt 132, Sayı: 2, İlkbahar 2003.

D avid H offm ann, “Logos as C om position”, Rhetoric Society Quarterly, C ilt 33, Sayı: 3, Yaz 2003. D avid Kennedy, “Aion, Kairos A nd C hrânos: Fragments o f an Endless Conversation O n Childhood, Philosophy and Education”, Childhood &Philosophy, C ilt 4, Sayı: 8, Tem m uz/A ralık 2008. D avid Sider, “H eraclitus B 3 and 94 in th e D erveni Papyrus”, Zeitschriji fü r Papyrologie und Epigraphik, C ilt 69,1987. David Sider, “Heraclitus’ Ethics”, Sozomena: Studies in the Recovery ojAttcient Texts, C ilt 14, D octrine and D oxography: Studies on Heraclitus and Pythagoras, 2013. D aw son Kiang, “Bram ante’s ‘H eraclitus and D em ocritus’: T he Frieze”, Zeitschrijifür Kunstgeschichte, Bant 51, D efter 2,1988. Dem etrius, On Siyle, Ç ev .: W . R hys R oberts, A t T he U niversity Press, Cam bridge 1902. Dennis A nthony R ohatyn, “H eraclitus: Some Rem arks on the Political Fragm ents”, The ClassicalJournal, C ilt 68, Sayı: 3, Şubat-M art 1973. Diogenes Laertios: Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri, Ç ev.: Candan Şentuna, Yapı Kredi Y ayınlan, 2. Baskı, İstanbul 2004. Diogenes Laertius :Leben und Meinungen berühmter Philosophen, Ç ev .: O tto Apelt, Verlag von Felix M einer, 2. Baskı, H am burg 1967. D onald S. R obertson, “O n the Story o f Heraclitus told by A ristotle, D e Partibus A nim alium 6 4 5 a l5 -2 3 ”, Proceedings o f the Cambridge Philological Society, 1938, Sayı: 169-171. E. R . D oods, The Greeles and Irrational, U niversity o f C alifom ia Press, California 2004. Ed. L. M iller, “T h e Logos o f H eraclitus: U pdating the R e p o rt”, The Harvard TheologicalReview, C ilt 74, Sayı: 2, Nisan 1981. Edm und Pfleiderer, Die Philosophie des Heraklitus von Ephesus im Lichte der Mysterienidee, George R aim er Verlag, Berlin 1886. Eduard Zeller, Philosophie der Griechen Cilt II, Yay. H az.: W ilhelm Nestle, O .R . Reisland, 6. Baskı, Leipzig 1920. Edw ard Hussey, “Heraclitus”, Cambridge Companion to Early Greek Phi­ losophy, Cam bridge U niversity Press, N ew Y ork 1999. Edw in L. M inar, Jr., “T he Logos o f Heraclitus”, Classical Philology, C ilt 34, Sayı: 4, Ekim 1939.

KAYNAKÇA

D avid H . D egrood, “T he T hunderbolt, Interpenetration and Heraclitus”, Dialectics and Revolution, B .R . G rüner Publishing C o., C ilt 1, A m sterdam 1978.

HERAKLEITOS'UN OYUNU

248

Egon Friedell, A n tik Yunan’m Kültür Tarihi, Ç ev.: N ecati Aça, D ost Kitabevi, 1. Baskı, Ankara 1999. Eleni Papamichael-Paspalides, “T he C oncept o f O ne in H eraclitus”, Revue de Philosophie Ancienne, Cilt 23, Sayı: 1, 2005. E liz a v e ta A. S h c h e r b a k o v a , “ Peı;eH3HH Ha KHury: T epaıaiH T ScjıeccKHH. Bce HacjıeflHe. Ha fl3bncax opıırHHajıa h b pyccKOM nepeBOfle. M 3dam ıe nodzomoeua CH M ypaebee, ib h - bo Ad M arginem, M o c m a 2 0 1 2 ,3 4 7 CTp”, Aristeas, 2014, S a y ı: 9. Erdal Yıldız, “A ion’u n O yunu”, Kutadgubilig Febefe-Bilim Araştırmaları 11, İstanbul 2007. Erdal Yıldız, “K oku: O rada bağlar burada çözer”, Kutadgubilig FelsefeBilim Araştırmaları 15, İstanbul 2009. Erdal Yıldız, “Polemos ve Herakleitos”, V. Uluslararası Felsefe Konferansı —Şiddet Bildiri Kitabı, Kocaeli Üniversitesi Yayınları, Kocaeli 2008. Erm an G ören, “A ntikçağ D estan G eleneğinde R u h ve Ö te D ü n y a”, Doğu Batı, Sayı: 40, İstanbul 2007. Erman Gören, Bakkhylides’te Mecaz Kullanımı ve Işık-Karanlık Metaforunun İzinde Areta, Nika, Alatheia İlişkisi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2008. Erw in R odhe, Psyche, Cilt II, Verlag J. C. B. M ohr (Paul Siebeck), 9. ve 10. Baskı, Tübingen 1925. Eugen Fink, Bir Dünya Sembolü Olarak Oyun, Ç e v .: N ecati Aça, D ost Kitabevi Y ayınlan, 1. Baskı, Ankara 2015. Eugen Fink, M utluluk Vahası, Oyunun Bir Ontolojisine Dair Düşünceler, Çev.: Ali Irgat, (Yayımlanmamış Çeviri). Eugen Fink, Oase des Glücks, Gedanken zu einer Ontologie des Spiels, Kari Alber Verlag, 1. Baskı, M ünchen 1957. Eugen Fink, Spiel ab VVeltsymbol, W . K ohlham m er Verlag, 1. Baskı, Stuttgart 1960. Euripides, İphigeneia Tauris’te, Çev.: Suat Sinanoğlu, MEB Yayınları, 1. Baskı, Ankara 1963. Euripides, Yakartcılar, Ç ev.: Sema Sandalcı, Türkiye İş Bankası Yayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2011. Frances H uem er, “R ubens’s ‘Democritus And Heraclitus’”, Source: Notes in the History of A rt, Cilt 28, Sayı: 3, İlkbahar 2009. Francis E. Peters, A ntik Yunan Felsefesi Terimleri Sözlüğü, Ç ev .: ve H az .: H akkı H ünler, Paradigma Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2004. Francisco R . Adrados, “H um an V ocabulary and Naturalist Vocabulary in the Presocratics”, Glotta, C ilt 72, D efter 1/4.

249

Friedrich Nietzsche, ”D er W anderer und sein Schatten”, Menschliches, Allzumenschliches 2, Kritische Studienausgabe (KSA) Band 2. F riedrich N ietzsche, Gezgin ve Gölgesi, Ç e v .: M ustafa T üzel, İthaki Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2005. Friedrich Nietzsche, İnsanca, Pek İnsanca 1, Ç ev .: M ustafa Tüzel, İthaki Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2003. Friedrich Nietzsche, İnsanca, Pek İnsanca 2, Çev.: M ustafa Tüzel, İthaki Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2004. Friedrich Nietzsche, Menschliches, Allzumenschliches 1, Kritische Studie­ nausgabe (KSA) Band 2, H az.: G. Colli ve M. M ontinari, Deutscher Taschenbuch Verlag de G ruyter, 2. Baskı, M ünchen 1999. Friedrich Nietzsche, Menschliches, Allzumenschliches 2, Kritische Studie­ nausgabe (KSA) Band 2, H az.: G. Colli ve M. M ontinari, D eutscher Taschenbuch Verlag de G ruyter, 2. Baskı, M ünchen 1999. Friedrich Schleiermacher, Herakleitos: der Dunkle von Ephesos, Philosophische und vermischte Schrijten, Vol. 2, G edrudt und Verlegt bei G. R eim er, Berlin 1838. F ydor D ostoyevski, Karamazov Kardeşler Cilt I, Ç e v .: Leyla Soykut, Sosyal Yayınlar, 4. Baskı, İstanbul 2002. G âbor Betegh, “O n th e Physical Aspect o f H eraclitus’ P sychology”, Phronesis, C ilt 52, Sayı: 1, Anniversary Papers: T he Southern Association for A ncient Philosophy at 50, 2007. G abrielRiera, “Abyssal Grounds: Lacan And Heidegger O n T ru th ”, Qui Parle, C ilt 9, Sayı: 2, Lacan Ü zerine Ö zel Sayı, İlkbahar/Yaz 1996. Geoffrey S. K irk -Jo h n Earle R aven, The Presocratic Philosophers, Cam bridge U niversity Press, Cam bridge 1957. Geoffrey S. Kirk, “Ecpyrosis in Heraclitus: Some Com m ents”, Phronesis, C ilt 4, Sayı: 2,1959. G eoffrey S. K irk, “H eraclitus and D ea th in B attle (FR . 24D )” , The American Journal o f Philology, C ilt 70, Sayı: 4,1949. Geoffrey S. K irk, “N atural C hange in Heraclitus”, Mind, C ilt 60, Sayı: 237, O cak 1951.

KAYNAKÇA

Freidrich H ölderlin, Hyperion öder, Der Eremit in Griechenland, Gustav K iepenheuer Verlag, Potsdam 1920. Freidrich Nietzsche, “D ie Philosophie im Tragischen Zeitalter der Griechen”, Die Geburt der Tragödie Unzeitgemafe Betrachtungen, Kritische Studienausgabe 1, D eutscher Taschenbuch Verlag de G ruyter, M ünih 1999.

HERAKLEITOS'UN OYUNU

250

GeofFrey S. K irk, “Popper on Science and the Presocratics”, M ind, Yeni Seri, C ilt 69, Sayı: 275, T em m uz 1960. GeofFrey S. K irk, “Sense and Com m on-Sense in the D evelopm ent o f G reek Philosophy”, TheJournal ofHettenic StuJies, C ilt 81, 1961. G eoffrey S. K irk, Heraditus The Cosmic Fragments, C am bridge A t T he U niversity Press, 1. Baskı, Cam bridge 1954. Geoffrey S. K irk-John Earle Raven-M alcolm Schofield, Die Vorsokratischen Philosophen, Ç ev.: Karlheinz H ülser, J. B. M etzler Verlag, 1.Baskı, S tuttgart 2001. George B. Walsh, “Surprised by Self: A udible T hought in Hellenistic P oetry”, Classical Philology, C ilt 85, Say 1, O cak 1990. George Thomas W . Patrick, “A F u rth er Study o f Heraclitus”, The Ame­ ricanJournal of Psychology, C ilt 1, Sayı: 4, Ağustos 1888. George Thomson, Aiskhylos ve Atina, Ç ev.: M ehmet Doğan, Payel Yaynı­ ları, 1. Baskı, İstanbul 1990. George Thom son, İlk Filozoflar, Ç ev .: M ehm et H . D oğan, Payel Y ayın­ ları, 1. Baskı, İstanbul 1988. GeorgesJ. D. Moyal, “O n Heraclitus’s M isanthropy”, Revue de Philosophie Ancienne, C ilt 7, Sayı: 2,1989. G eorgesJ. D. M oyal, “T he Unexpressed R ationalism O f Heraclitus”, Revue de Philosophie Ancienne, Cilt. 7, Sayı: 2,1989. G erald Messadie, Şeytanin Genel Tarihi, Ç e v .: Işık E rgüden, Kabalcı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 1998. G iorgio Agamben, Çocukluk ve Tarih, Ç e v .: Betül Parlak, Kanat Kitap, 1. Baskı, İstanbul 2010. Giorgio Agamben, Die Sprache und der Tod, Ç ev .: Andreas H iepko, Suhrkam p Verlag, 1. Baskı, Frankfurt am M ain 2007. Giorgio Agamben, Dünyevileştirmeler, Ç ev.: Betül Parlak, M onokl Yayın­ ları, 1. Baskı, İstanbul 2011. Giorgio Agamben, Kutsal İnsan, Ç ev.: İsmail Türkm en, Ayrıntı Yayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2001, s. 28 -29. G lenn W . M ost, “H eraclitus Fragm ent B 52 D K (on O F 242)”, Tracing Orpheus: Studies o f Orphic Fragments (Ed. M iguel H errero de JaureguiAna Isabel Jim enez San Cristobal vd.), W alter de G ruyter G m bH & C o., Berlin/Boston 2011. G regory Fried, Heidegger’s Polemos: From Being to Politics, Yale University Press, 1. Baskı, N ew H aven & London 2000. G regory Vlastos, “O n H eraditus” , The AmericanJournal of Philology, Cilt 76, Sayı: 4,1955.

251

H annah A rendt, Şiddet Üzerine, Ç ev.: Bülent Peker, İletişim Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 1997 Hans R u in , “U n ity in Difference - Difference in U n ity : Heraclitus and the T ru th o f H erm eneutics”, Hermeneutik och tradition: Gadamer och den grekiskafilosofin (Ed. H ans R uin-N icholas Smith), Södertörns högskola, H uddinge 2003. Hans-Georg Gadamer, “Heraklit-Studien’, Der Anfangdes IVissens, Philipp Reclam Verlag, 1. Baskı, Stuttgart 2000. H ans-G eorg G adam er, “H eraklit-S tudien”, Gesammelte Werke: Band 7: Griechische Philosophie III: Plato Im Dialog, M ohr Siebeck Verlag, T übingen 1991. H arold Cherniss, “T he Characteristics and Effects o f Presocratic Philosophy”, Journal of the History o f Ideas, C ilt 12, Sayı: 3, H aziran 1951. Haşan Eren, Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, Bizim Büro Basım Evi, 1. Baskı, Ankara 1999. H aydar Akın, Ortaçağ Avrupası’nda Cadılar ve Cadı A vı, D ost K itabevi Y ayınlan, 1. Baskı, Ankara 2001. H en ry G. L iddell-R obert Scott, A Greek-English Lexicon, C larendon Press, 9. Baskı, O xford 1996. Hense-Leonard, Hellen-Latin Eski-Çağ Bilgisi Cilt I, Ç ev.: Suad Y. Baydur, İ.Ü . E.F. Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 1948. Herakleitos—Bir Kapalı Söz Ustasıyla Buluşma Denemesi, Çeviren ve Yorum ­ layan: Samih R ifat, YKY, 2. Baskı, İstanbul 2003. H erakleitos, Fragmanlar Testimonia-Fragmenta-Imitationes, Ç ev.: Erdal Yıldız-Güvenç Şar, D ergah Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2016. Herakleitos Fragmanlar, Ç ev.: C engiz Ç akm ak, Kabalcı Y ayınları, 2. Baskı, İstanbul 2009. Herakleitos Kırık Taşlar, Çev.: Alova, Bordo Siyah Klasik Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2003. Heraklit, Fragmente, Çev.: Bruno Snell, Patmos Verlag, 13. Baskı, Regensburg 2004.

KAYNAKÇA

Güler Çelgin, Eski Yunanca-Türkçe Sözlük, 1. Baskı, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2011. G ürbüz Erginer, “Kan ve Tabu”, Cogito, Sayı: 37, İstanbul 2003. H. D. R ankin, “Heraclitus on Conscious and Unconscious States”, Quademi TJrbinati di Cubura Classica, Y eni Seri, Cilt 50, Sayı: 2, 1995. H . Jones, “Heraclitus: Fragm ent 31”, Phrotıesis, C ilt 17, Sayı: 3, 1972. H annah A rendt, İnsanlık Durumu, Ç e v .: Bahadır Sina Şener, İletişim Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 1994.

HERAKLEITOS'UN OYUNU

252

H erb ert G ranger, “D eath ’s O th e r K ingdom : H eraclitus o n th e Life o f th e Foolish and th e W ise” , Classical Philology, C ilt 95, Sayı: 3, Tem m uz.2000. H erbert Granger, “Heraclitus’ Q uarrel w ith Polym athy and ‘H istorie’”, Transactions o f the American Philological Association, C ilt 134, Sayı: 2, Sonbahar 2004. H erm ann Diels, Herakleitos von Ephesos —Griechisch und Deutsch, W eidmannsche Buchandlung, 2. Baskı, Berlin 1909. H erm ann Diels, Herakleitos von Ephesos, W eidmannsche Buchhandlüng, 1. Baskı, Berlin 1901. H erm ann D iels-W alther Kranz, Die Fragmente der Vorsokratiker Cilt II, W eidmannsche Verlagsbuchhandlung, 8. Baskı, Berlin 1956. H erm ann D iels-W alther K ranz, Die Fragmente der Vorsokratiker Cilt I, W eidmannsche V erlagsbuchhandlung, 8. Baskı, Berlin 1956. H erm ann Frânkel, “A T ho u g h t P attern in H eraclitus” , The American Journal of Philology, C ilt 59, Sayı: 3,1938. H erm ann Frânkel, “D ie Zeitauffassung in der Frühgriechischen Litera­ tü r”, Wege und Formen Frühgriechischen Denkens, C. H . Beck Verlag, 2. Baskı, M ünchen 1955. H erm ann Frânkel, “Heraclitus on G od and the Phenom enal W o rld ”, Transactions and Proceedings o f the American Philological Association, C ilt 69,1938. H erm ann Frânkel, Dichtung und Philosophie des Frühen Griechentums, C : H : Beck Verlag, 4. Baskı, M ünchen 1993. H erm ann M enge, Altgriechisch-Deutsch Wörterbuch, Langenscheidt Taschenw örterbuch, 10. Baskı, Berlin 2003. H erodotos, Herodot Tarihi, Ç ev.: M üntekim Ö km en, R em zi Kitabevi, 3. Baskı, İstanbul 1991. H erodotus: Books V -V II, Ç ev.: A. D . Godley, London, Loeb Classical Library, H arvard U niversity Press, 1932. H esiod, Theogony, Works and Days, Testimonia, Ç ev.: G lenn W . M ost, London, Loeb Classical Library, H arvard U niversity Press, 2006. Hesiodos, “İşler ve G ünler”, Hesiodos Eseri ve Kaynaklan, Ç ev .: Sabahat­ tin Eyüboğlu-Azra Erhat, T ü rk T arih K urum u Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 1991. Hesiodos, “Theogonia”, Hesiodos Eseri ve Kaynaklan, Ç ev.: Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat, T ü rk Tarih K urum u Yayınlan, Ankara 1977. H ilan Bensusan, “Polemos D oesn’t Stop A nyw here Short o f the W orld O n Anarcheology, O ntology, and Politics”, Anarchist Developments

253

H jalm ar Frisk, Griechisches Etymologisches Wörterbuch, C ari W in ter Universitâtsverlag, H eidelberg 1960. H om er, Iliad Volüme I Books 1-12, Ç ev.:A . T . M urray, London, Loeb Classical Library, H arvard U niversity Press, 1963. H om er, Iliad, VolümeII, Books 13-24, Ç ev.: A. T. M urray, London, Loeb Classical Library, H arvard U niversity Press, 1925. H om er, Odyssey, Volüme I, Books 1-12, Ç ev.: A. T. M urray, London, Loeb Classical Library, H arvard U niversity Press, 1945. H om er, Odyssey, Volüme II, Books 13-24, Ç ev.: A. T . M urray, Loeb Classical Library, H arvard U niversity Press, London 1919. Homeros, Oyada, Çev.: Azra Erhat-A. Kadir, Can Yayınları, 22. Baskı, İstanbul 2007. H om eros, Odüsseia C : I, Ç ev.: A hm et C evat Em re, R ecep U lusoğlu Basımevi, 1. Baskı, Ankara 1941. Homeros, Odysseia, Ç ev.: Azra Erhat-A. Kadir, Can Yayınlan, 20. Baskı, İstanbul 2007. lan Jenkins, A n tik Devirde Çocuk Eğitimi, Ç e v .: Haşan Malay, Arkeoloji ve Sanat Y ayınlan, 3. Baskı, İstanbul 1993. Ingram Byw ater, Heraditi Ephesii Reliquiae, Clarendon Press, 1877. Ingram Byvvater, Heraclitus o f Ephesus, A rgonaut Publishers, 1. Baskı, Chicago 1969. irene Loulakaki-M oore, “T he D ark Philosopher and the postm odern tu rn : Heraclitus in the poetry o f Seferis, Elytis and Fostieris”, Byzantine and Modem Greek Studies, C ilt 38 Sayı: 1, 2014. Ivo D e Gennaro, Logos-Heideggerliest Heraklit, Duncker&Humbolt Verlag, 1. Baskı, Berlin 2001. İsmet Z eki Eyüboğlu, Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, Sosyal Y ayınlan, 4. Baskı, İstanbul 2004. J. Emlyn-Jones, “Heraclitus and the Identity o f O pposites”, Phronesis, C ilt 21, Sayı: 2,1976. J. H . Lesher, “H eraclitus’ Epistemological V ocabulary”, Hermes, C ilt 111, D efter 2 ,1983.

KAYNAKÇA

in Cultural Studies, O ntological A narche: Beyond M aterialism and Idealism Sayısı, Sayı: 2, 2013. H ilary J. D eighton, Eski Atina Yaşantısında Bir Gün, Ç ev.: H ande K ökten Ersoy, H om er Kitabevi Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2000. Hippolytos, Refutatio OmniumHaeresium, Widerlegung allerHâresien. Çev.: G raf Konrad Preysing, Bibliothek der Kirchenvâter, 1. R eihe, Band 40, M ünchen 1922.

HERAKLEITOS’UN OYUNU

254

J. H . Lesher, “H opkins’ C reative Use o f H eraclitean Materials”, Interna­ tionalJournal o f the Classical Tradition, C ilt 18, Sayı: 2, H aziran 2011. Jaap Mansfeld, “H eraclitus Fr. B 85 D K ”, Mnemosyne, D ördüncü Seri, C ilt 45, Fasikül 1,1992. Jaap Mansfeld, “H eraclitus on the Psychology and Physiology o f Sleep and on R ivers”, Mnemosyne, D ördüncü Seri, C ilt 20, Fasikül 1,1967. Jaap Mansfeld, “Heraclitus, Empedocles, and Ö thers in a Middle Platonist C ento in Philo o f Alexandria”, Vigiliae Christianae, C ilt 39, Sayı: 2, T em m uz 1985. Jaap Mansfeld, “O n T w o Fragments o f H eraclitus in C lem ent o f Alexandria”, Mnemosyne, D ördüncü Seri, C ilt 37, Fasikül 3 /4 ,1 9 8 4 . Jaap Mansfeld, Die Vorsokratiker I, Reclam Verlag, Stuttgart 2005. Jackson P. Hershbell, “Plutarch and Heraclitus”, Hermes, Cilt 105, D efter 2, 1977. Jacob Stern, “H eraclitus the P aradoxographer: I le p i  tcÎ gtoiv, ‘O n Unbelievable Tales’”, Transactions o f the American Philological Association, C ilt 133, Sayı: 1, İlkbahar 2003. Jacques D errida, “İm an ve Bilgi, Basit A klın Sınırlarında ‘D in ’in İki Kaynağı”, Ç ev.: M elih Başaran, Toplumbilim, Sayı: 10, İstanbul 1999. Jacques D errida, ö te ki Hedef (Başka Baş), Ç ev.: M elih Başaran, Bağlam Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2003. Jane M clntosh Snyder, “T he H arm onia o f Bow and Lyre in Heraclitus Fr. 51 (DK)”, Phronesis, C ilt 29, Sayı: 1,1984. Janet Fairweather, “T he D eath o f Heraclitus”, Greek, Roman and Byzantine Studies, C ilt 14, Sayı: 3,1973. Jason Solomon Binder, Fate and Death Through a Daimonic Lens (Yayım­ lanmam ış Y üksek Lisans Tezi), M cM aster U niversity, H am ilton, O ntario 2014. Jean-Paul R o u x , “T ürkler Ve M oğollarda Kişileşen Y ıldırım ”, Mitolo­ jiler Sözlüğü 2. Cilt, Çev.: G önül Yılmaz, Yöneten Yves Bonnefoy, T ürkçe Baskıyı Yay. H az.: Levent Yılmaz, D ost Kitabevi Yayınları, 1. Baskı, Ankara 2000. Jean-Paul R oux, Altay Türklerinde Ölüm, Ç ev.: Aykut Kazancıgil, K abala Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 1999. Jean-Pierre V ernant & Pierre V idal-N aquet, Eski Yunan’da M it ve Tra­ gedya, Ç ev.: Sevgi T am güç-R eşat Fuat Çam , K abala Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2012. Jean-Pierre V ernant, “K ozm ogonik M itler”, Mitolojiler Sözlüğü 2. Cilt, Ç ev.: N usat Çıka, Y öneten Yves Bonnefoy, T ürkçe Baskıyı Yay.

255

Jo h n B urnet, “Efesli H erakleitos”, Ç ev.: M etin Bal, Doğu-Batı, Sayı: 40, A nkara 2007. Jo h n Burnet, Erken Yunan Felsefesi, Ç e v .: Aziz Yardımlı, İdea Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2013. Jonathan Barnes, Sokrates Öncesi Yunan Fekefesi, Ç ev .: H üsen Portakal, Cem Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2004. Jonathan Barnes, The Presocratic Philosophers, G özden Geçirilmiş Baskı, R outledge & Kegan Paul Ltd., N ew Y ork 1982. Jo n ath an P . E burne, “T h a t O bscure O bject o f R e v o lt: H eraclitus, Surrealism ’s L ig h tn in g -C o n d u cto r”, symploke, C ilt 8, Sayı: 1/2, Anthologies, 2000. Joshua R oberts-G illon, “N ietzsche, H eraclitus, and In terp retatio n ”, Aporia, C ilt 15, Sayı: 2, İlkbahar 2005. Judith Swaddling, A ntik Olimpiyat Oyunları, Ç ev.: Burçak Gürün, H om er Kitabevi Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2000. K ari R . Popper, “Back to the Pre-Socratics: T he Presidential Address”, Proceedings o f the Aristotelian Society, Y eni Seri, C ilt 59, 1958-1959. K arlR . Popper, “Kirk on Heraclitus, and on Fire as the Cause o f Balance”, Mind, Y eni Seri, Cilt 72, Sayı: 287, T em m uz 1963. Kari R einhardt, ‘H eraklits Lehre vom F euer’, Vermachtnis der Antike, Yay. H az.: Cari Becker, V andenhoeck& Ruprecht Verlag, 1. Baskı, G öttingen 1960. Kari R einhardt, Parmenides und die Geschichte der griechischen Philosophie, V ittorio K losterm ann Verlag, 4. Baskı, Frankfurt am M ain 1985. Kâşgarh M ahm ûd, LHvânü Lugâti’t-Türk, Yay. H az .: Seçkin Erdi, Serap T . Yurteser, Kabalcı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2005.

KAYNAKÇA

H az.: Levent Yılmaz, Dost Kitabevi Yayınlan, 1. Baskı, Ankara 2000. Jean-Pierre V ernant, “K urban”, Mitolojiler Sözlüğü 2. Cilt, Çev.: Nusat Çıka, Y öneten Yves Bonnefoy, T ürkçe Baskıyı Yay. H az.: Levent Yılmaz, D ost Kitabevi Yayınları, 1. Baskı, Ankara 2000. Jean-P ierre V ernant, Eski Yunan’da Söylen ve Toplum, Ç ev.: M ehm et Emin Ö zcan, İmge Kitabevi, 1. Baskı, Ankara 1996. Jessica Ann M ayock, BorderlandsofPsyche and Logos in Heraclitus: A Psychoanalytic Reading, Proquest LLC, U m i Dissertation Publishing, N ew Y ork 2008. Johan Huizinga, Homo Ludens, Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme, Ç ev.: M ehmet Ali Kıkçbay, Ayrıntı Yayınlan, 1. Baskı, İstanbul 1995. John B. M cDiarmid, “N ote on Heraclitus, Fragment 124”, The American Journal of Philology, C ilt 62, Sayı: 4, 1941.

HERAKLEITOS'UN OYUNU

256

Kathleen Freeman, Ancilla to The Pre-Socratic Philosophers, Basil Blackwell, 2. Baskı, O xford 1952. K enneth D örter, “T he Problem o f Evil in H eraclitus”, Early Greek Philosophy: The Presocratics and The Emergence o f Reason (Ed. Jo e M cCoy), T h e Catholic U niversity o f America Press, 1. Baskı, W ashington D .C . 2013. Kitabı Mukaddes Eski ve Yeni Ahit, Kitabı Mukaddes Şirketi, İstanbul 1997. K lem entos A leksandrinos, Paidagogos, Des Clemens von Alexandreia auşgeıvahlte Schrijien, aus dem Griechischen übers. von O tto Stâhlin. (Bd. 1; B ibbothek der Kirchenvâter, 2. R eihe, Band 7) K em pten; M üncben : J. K ö se l: F. Pustet, 1934,1.21.4. Kristopher Stephen Rainer, Heidegger’s Discourse on Heraclitus’s Concepts O f Aletheia and Logos, (Yayımlanmamı; Y üksek Lisans Tezi), U niversity o f Colorado D enver, D enver, Colorado 2004. K senophon, Anabasis-Onbinlerin Dönüşü, Ç ev.: O ğuz Yarbgaş, K abala Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2011. K senophon, Sokrates’ten Antlar, Ç ev.: C andan Şentuna, T ü rk T arih K urum u Y ayınlan, 1. Baskı, Ankara 1994. K ur’ân-t Kerîm Açıklamak Meâli, H az.: H ayrettin Karaman vd., T ürkiye D iyanet Vakfi Y ayınlan, Ankara 2005. K urt Pritzl, “O n the W ay to W isdom in H erachtus”, Phoenix, C ilt 39, Sayı: 4, Kış 1985. Kyle Pope, Psyche and Daimon in the Fragments O f Heraclitus (Yayımlan­ mamış D oktora Tezi), U niversity o f Kansas, Kansas 1999. Laura G em elh, Die Vorsokratiker Cilt I, A rtem is& W inkler Verlag, 1. Baskı, R egensburg 2007. Leslie Kürke, “Ancient Greek Board Games and H ow to Play T hem ”, Classical Philology, Cilt 94, Sayı: 3, T em m uz 1999. Livio R ossetti, “ C eM aH T H H ecK aa C T aöm ibH O C T b h H ecT aÖ m ibH O C T b y repaKJurra: IIo c jıy n a ıo Bbixofla Consecutio fragm entorum H eracliti Ceprea M y p a B b e B a ” , Aristeas, 2013, Sayı: 8 . Louis R obert, “H eraclite a son Fourneau”, Annuaire de l’ Ecole des Hautes Etudes, IV . section: Sciences historiques et philologiques, 1965-66, Sayı: 98, s. 61-73. Yeniden Baskısı: Louis R obert, Opera Minora Selecta, İli, H akkert Pub., A m sterdam 1969. Lucian o f Samosata, The Works of Lucian o f Samosata Cilt I, Ç e v .: H . W . Fowler-F. G. Fovvler, O xford at the C larendon Press, Londra 1905. Lucian, Lucian Volüme II, Ç e v .: A. M . H arm on, H arvard U niversity Press, Cam bridge 1960.

257

Luther Link, Şeytan-Yüzü Olmayan Maske, Çev.: Emek Ergün, A yrm tı Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2003. M . C . H ow atson, Oxford Antikçağ Sözlüğü, Ç ev.: Faruk Ersöz, Kitap Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2013. Marcel Conche, Heraclite Fragments, Presses Universitaires de France, 3. Baskı, Paris 1991. Marcel Françon, “Petrarch, Disciple o f H eraclitus”, Speculum, Cilt 11, Sayı: 2, Nisan 1936. M arco Fittâ, Spiele und Spielzeug in der Antike Unterhaltung und Vergnügen im Altertum, Ç ev.: C ornelia H om ann, Theiss Verlag, 1. Baskı, Stuttgart 1998. M ark Balto, “Logos As W ill And Cosm odicy”, Minerva, Cilt 10, Kasım 2006. M ark Golden, “Eski Yunanda Ç ocuk İm geleri”, Çev.: Ayşegül Hatay, PDünya Sanatt Dergisi, Sayı: 34, İstanbul 2004. M artha C. Nussbaum, “VFYXH in Heraclitus, I”, Phronesis, Cilt 17, Sayı: 1, 1972. M arth a C . N ussbaum , “¥ Y X H in H eraclitus, II”, Phronesis, C ilt 17, Sayı: 2, 1972. M artin H eidegger, “A letheia”, Vortrage und Aufsâtze, G ü n th er N eske Verlag, 7. Baskı, Stuttgart 1994. M artin Heidegger, “A vrupa ve Alman Felsefesi”, Ç ev.: Ö m er AlbayrakTayfun Sala, Avrupa’nın K rizi (Derleme), D erleyenler: Ö nay SözerAli V ahit T urhan, D ost K itabevi Y ayınlan, 1. Baskı, A nkara 2007. M artin H eidegger, “Das R e k to rat 1933/34 Tatsachen u n d Gedanken (1945)” , Reden und andere Zeugnisse eines Lebenstveges 1910-1976, Gesamtausgabe 16, V ittorio K losterm ann Verlag, 1. Baskı, Frankfurt am M ain 2000. M artin Heidegger, “H ier İst Es Leider Sehr T rostlos”, Reden und andere Zeugnisse eines Lebensuıeges 1910-1976, Gesamtausgabe 16, V itto rio K losterm ann Verlag, 1. Baskı, Frankfurt am M ain 2000. Martin Heidegger, “Logos”, Vortrage und Aufsâtze, G ünther Neske Verlag, 7. Baskı, Stuttgart 1994. M artin H eidegger, “Physis ve V arlık”, Heidegger, Ç e v .: ve Yay. H a z .: A hm et Aydoğan, Say Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2008.

KAYNAKÇA

Lucian, Luciatı Volüme VI, Ç ev .: K. K ilburn, H arvard U niversity Press, Cam bridge 1959. Lucien Levy-Bruhl, İlkel İnsanda Ruh Anlayışı, Ç ev.: O ğuz Adanır, D oğu Batı Yayınları, 1. Baskı, Ankara 2006.

HERAKLEITOS'UN OYUNU

M artin Heidegger, Der Satz vom Grund, G ünther Neske Verlag, 2. Baskı, T übingen 1958. M artin H eidegger, Einjührung in die Metaphysik, Gesamtausgabe 40, M ax N iem eyer Verlag, 5. Baskı, Tübingen 1987. M artin H eidegger, Heraklit, Gesamtausgabe 55, V ittoria K losterm ann Verlag, 3. Baskı, Franfiırt am M ain 1994. Martin Heidegger, Hölderlins Hymen “Germanien” und “DerRhein” Gesam­ tausgabe 39, V itto rio K losterm ann Verlag, 2. Baskı, F ran k fu rt am M ain 1989. M artin H eidegger, Hümanizm Üzerine, Ç ev.: Y u su f Ö rn ek , T ü rk iy e Felsefe K urum u Y ayınlan, 1. Baskı, A nkara 2013. M artin H eidegger, Über den Humanismus, V itto rio K losterm ann, 10. Baskı, Frankfurt am M ain 2000. M artin Heidegger-Eugen Fink, Heraclitus Üzerine Dersler, Ç ev .: İbrahim Görener, Kesit Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2006. M artin H eidegger-Eugen Fink, Heraklit, 2. Baskı, V ittoria K losterm ann Verlag, G öttingen 1996. Martin Litchfield West, “An Epigram on Heraclitus”, The Classical Revieu>, C ilt 17, Sayı: 2, H aziran 1967. M artin Litchfield W est, Early Grek Philosophy and the Orient, O xford at the Clarendon Press, 1. Baskı, London 1971. M atthew P. M eyer, Heraclitus on Meaning and Knotvledge Legitimation: Unity and Fragmentation in Primary Thinking, LAP Lam bert Academic Publishing, Saarbrücken 2009. M eggan Jennell A rp, Pre-Socratic Thought in Sophodean Tragedy (Yayım­ lanmamış D oktora Tezi), U niversity o f Pennsylvania, Pennsylvania 2006. M etin And, Oyun ve Bügü, YKY, 1. Baskı, İstanbul 2003. M ichael Gagarin, “D ike in Archaic G reek T ho u g h t”, Classical Philology, C ilt 69, Sayı: 3, T em m uz 1974. Michael L. Johnson, “H opkins, Heraclitus, Cosmic Instress and o f the C o m fo rt o f th e R e su rrectio n ” , Victorian Poetry, C ilt 10, Sayı: 3, Sonbahar 1972. Miroslav M arcovich, “Aristotle on ‘Ecpyrosis’”, Mnemosyne, D ördüncü Seri, C ilt 19, Fasikül 1. Miroslav Marcovich, “Heraclitus: Some Characteristics”, Illinois Classical Studies, C ilt 7, Sayı: 2, Sonbahar 1982. M iroslav M arcovich, “Heraclitus”, Paulys Realencyclopâdie der Classischen

259 KAYNAKÇA

Altertumswissenschaft, Supplementband X , Alfred Drückenmüller Verlag, 1. Baskı, Stuttgart 1965. M iroslav M arcovich, “O n H eraclitus”, Phronesis, Cilt 11, Sayı: 1,1966. M iroslav Marcovich, “Pseudo-Elias on Heraclitus”, The AmericanJournal ofPhilology, C ilt 96, Sayı: 1, İlkbahar 1975. M iroslav M arcovich, Heraclitus: Greek Text With a Short Commentary, Academia Verlag, 2. Baskı, Sankt A ugustin 2001. N orm an O . Brow n, ölüme Karşt Hayat, Ç ev .: Abdullah Yılmaz, A yrıntı Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 1996. N uran Şahin, Zeus’un Anadolu Kültleri, V ehbi Koç Vakfı Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2001. N ytham ar de Oliveira, “T he W orldhood o f the Kosmos in H eidegger’s R eading o f Heraclitus”, Manuscrito, Cilt X IX , Sayı: 1, 1996. O lo f G igon, Untersuchungen zu Heraklit, Dieterischsche Verlagsbuchhandlung, Leipzig 1935. Paul H . Lorenz, “Heraclitus against the Barbarians: John Fowles’s The M agus”, Tu/entieth Century Literatüre, Cilt 42, Sayı: l,J o h n Fowles Sayısı, İlkbahar 1996. Paul-M arie D uval, “Taranis”, Mitolojiler Sözlüğü 2. Cilt, Ç ev .: M ehm et Emin Özcan, Yöneten Yves Bonnefoy, T ürkçe Baskıyı Yay. H az.: Levent Yılmaz, D ost K itabevi Y ayınlan, 1. Baskı, Ankara 2000. Pavev Gregoric, “T he H eraclitus Anecdote: D e Partibus Anim alium i 5 .6 45al7-23”, Ancient Philosophy, 2001, Sayı: 21. Pertev N aili Boratav, Türk Folkloru, Gerçek Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul 1994. Peter M eineck-Paul W oodruff, Four Tragedies/Sophocles, H ackett Publishing, Indianapolis Cam bridge 2007. Phil H opkıns, “W eaving the Fish Basket: H eraclitus on Riddles and the Relation o f W ord and W orld”, Epoche, Cilt 13, Sayı: 2, İlkbahar 2009. Philip E. W heelwright, Heraclitus, Princeton University Press, Princeton 1959. Philippe Borgeaud, Dinler Tarihinde Başlangtçlar, D ost Kitabevi Yayınlan, 1. Baskı, A nkara 2008. Philo, “de vita Mosis I”, Philo Cilt 6, Ç ev .: F. H . Colson, Loeb Classical Library, H arvard U niversity Press, London 1984. Philo, “T he E tem ity o f the W orld”, Philo Cilt 9, Ç e v .: F. H . Colson, Loeb Classical Library, H arvard U niversity Press, Londra 1985. Pindar, Olympian Odes, Pythian Odes, Ç ev.: W illiam H . Race, Loeb Clas­ sical Library, H arvard U niversity Press, London 1997.

HERAKLEITOS'UN OYUNU

Pindaros, Bütün Zafer Şarkıları, Ç ev.: E rm an G ören, Y K Y , 1. Baskı, İstanbul, 2015. Platon, “Kratylos”, Diyalogları, Ç ev.: Teom an Aktürel, Rem ziK itabevi Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 1989. Platon, Devlet, Ç ev.: Sabahattin Eyüboğlu, M . Ali Cimcöz, R em zi Kita­ bevi Yayınları, 7. Baskı, İstanbul 1992. Platon, Kratylos, Ç e v .: Suad Y. Baydur, MEB Yayınları, 3. Baskı, İstan­ bul 1997. Platon, Phaidon-Ruh Üzerine, Çev.: N azile Kalaycı, Kabalcı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2012. P laton, Symposion, Ç ev.: E yüp Ç oraklı, K abalcı Y ayınları, 1. Baskı, İstanbul 2007. Plutarch, “De Isiie et Osiride”, Moralia Cilt 5, Ç e v .: Frank C ole Babbitt, Loeb Classical Library, H arvard U niversity Press, Londra 2003. Plutarch, “de E apud Delphos”, Moralia Cilt 5, Ç ev.: Frank Cole Babbitt, Loeb Classical Library, H arvard U niversity Press, Londra 2003. Plutarch, “Platonic Questions”, Moralia X III-P art I, Ç ev.: H arold C herniss, 1. Baskı, Loeb Classical Library, H arvard University Press, 1976. P lutarch, “D e Facie quae in orbe lunae apparet”, Moralia, V ol. X II: 920a-999b, Ç e v .: H arold Chemiss; W ilham C. H ehnbold, H arvard U niversity Press, Cam bridge, Massachusetts, 1968. Plutarch, Plutarch’s Lives III, Ç ev.: B em adotte Perrin, Loeb Classical Library, H arvard U niversity Press, London 1932. Plutark, İsis ve Osiris, Ç ev.: M uammer Tuncer, R u h ve Madde Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2006. Plutark, Perikles, Ç ev.: M eriç M ete, İdea Y ayınevi, 2. Baskı, İstanbul 2011. Proclus, The Commentaries ofProclus on the Timaeus of Plato, Ç ev .: Thomas Taylor, CreateSpace Independent Publishing Platform, London 1820. R ichard Miles Ellis, Heraditus’ Children: Bodies, Brains A nd Culture A t Play, ProQ uest LLC, U M I D issertation Publishing, M ichigan2011. R o b ert B. English, “Heraclitus and the Soul”, Transactions andProceedings o f the American Philological Association, C ilt 44, 1913. R o b e rt Graves, Yunan Mitleri, Ç ev.: U ğ u r A kpur, Say Y ayınlan, 1. Baskı, İstanbul 2004. R o b ert Schilling, “Manes (di) ya da M an’lar”, Mitolojiler Sözlüğü 2. Cilt, Ç ev .: M ehm et Em in Özcan, Y öneten Yves Bonnefoy, T ürkçe Bas­ kıyı Yay. H az.: Levent Yılmaz, D ost Kitabevi Y ayınlan, 1. Baskı, Ankara 2000.

261

Shirley D arcus, “D aim on as a Force Shaping ‘E thos’ in H eraclitus”, Phoenix, C ilt 28, Sayı: 4, Kış 1974. Sina K abaağaç-Erdal A lova, Latince-Türkçe Sözlük, Sosyal Y ayınlar, İstanbul 1995.

KAYNAKÇA

R o b ert W . Sharples, “O n Fire in H eraclitus and in Z eno o f C itium ”, The Classical Quarterly, C ilt 34, Sayı: 1, 1984. R o b ert W . Sharples, Alexander ofAphrodisias on Fate, 1. Baskı, D uckw orth Press, London 1983. R odolfo M ondolfo - D. J. Allan, “Evidence o f Plato and Aristotle Relating to the Ekpyrosis in Heraclitus”, Phronesis, Cilt 3, Sayı: 2,1958. R oland G. Austin, “Greek Board Games”, Antiquity, Sayı: 14, Liverpool U niversity, 1940. R onald C. H oy, “Heraclitus and Parmenides”, A Companion to the Philosophy of Time (Ed. H eather D yke-A drian Bardon), Jo h n W iley & Sons, Inc., W est Sussex 2013. Sandra Scepanovic, “H eraclitus’ Fragm ent B 52 D K R e-exam ined”, Rhizomata, Cilt 3, Sayı: 1, T em m uz 2015. Sarah Kofman-Françoise Lionnet-M cCum ber, “Nietzsche and the Obscurity o f Heraclitus”, Diacritics, Cilt 17, Sayı: 3, Sonbahar 1987. Scott Carson, “Eudaimonia”, Encyclopedia ofPhilosophy Volüme 10, Donald M. Borchert editör in chief, Second Edition, Macmillan Reference USA. Sedat Veyis Ö rnek, Anadolu Folklorunda Ölüm, A Ü D T C F Yayınları, 1. Baskı, Ankara 1971. Serdar M utçalı, Arapça-Türkçe Sözlük, D ağarcık Y ayınları, 1. Baskı, İstanbul 2001. Serge N . Mouraviev, “A Response to A. Lebedev’s Review 2013”, h ttp :// www.academia.edu/4588285/Polemica. (Erişim Tarihi: 20.01.2016). Serge N . M ouraviev, “H eraclitus B31 D K (53 M ch): A n Im proved Reading?”, Phronesis, C ilt 22, Sayı: 1, 1977. Serge N . M ouraviev, TepaKMun 3