Erkek Güzeli

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

XC8

24000

UC - NRLF

259 hot E8

BERKELEY

LIBR RY UNIVERSITY OF CALIFORNIA

CÜMHURİYET HALK PARTİSİ YENİ SERİ TEMSİL YAYINI No. 24

Erkek Güzeli

- Komedi 3 Perde -

ÇEVİREN MAHMUT YE SARI

ULUSAL MATBAA 1

ANKARA 94

1

‫‪24000‬‬

‫را ‪ ، ,‬میرم ‪ /‬کی‬

ROLLER ( Sahneye Giriş Sırasiyle )

Yasin Çira Hadi Süğlün

Mehpare Çıra Remziye Çıra Mahir Yamk

Zeynep Veli Zula

Beyza Günaydın

(Vak’a: Zamanımızda, Yasin Çınarın evinde geçer. :

Üç perdede de, dekor aynıdır. )

(Dekor: Büyük, geniş bir antre - salon. - Geniş bir be. Funda, pergulalı bahçe görünür. - Benin iki yanında,

sağda ve solda, yukarı kata çıkılan çift merdiven. - Merdi venlerin iç köşelerinde birer orta masa ile ikişer koltuk. Masalardan birinin üzerinde telefon vardır. - Kanape, ge

ridon, etajer ve saire.. )

02212

1

1 1 .

BİRİNCİ PERDE

Birinci Sahne

Mehpare - Hadi ( sonra ) Yasin - Remziye ( Perde açıldığı zaman sahne boştur. Mehpare,

Hadi, nihayetten girerler, ikisi de seyahat elbisesiyle dirler. ) MEHPARE ( Etrafına bakınarak ) Kimseler yok.. Beni beklemiyorlar mıydı ? ( Mehpare, züppe genç kız tipi

dir. Konuşmasında, tavırlarında toy bir pişkinlik vardır. )

HADİ — Beklemeleri lâzımdı, maşer. Üsküdardan te. lefon etmiştik . ( Hadi, çiğ züppe tipidir ; her halinde bir ekzantriklik vardır. ) MEHPARE ( Merdiven tarafına gidip seslenir ) Anne.. Anne.. ( Hadi, tek gözlüğünü takarak, salonu göz

den geçire geçire dolaşır. ) REMZİYE ( Merdivende görünür )

Geliyorum,

kızım . (Telaşla iner, arkasından Yasin görünür, o da Rem ziyeyi takiben iner. ) MEHPARE - Kmiseleri görmedim de merak ettim -

di.

REMZİYE - Dört gözle, seni bekliyorduk, kızım. (Remziye, orta yaşlı, güzelliğini pek kaybetmemiş, basit bir kadındır. Mehpare ile Remziye, kucaklaşırlar. ) 5

( Hâdiye tanıştırır :) ziye Çıra .. Arkadaşım Hadi Süğlün .. MEHPARE

Annem , Rem

(Yapma bir şaşkınlıkla sıçrayarak ) Nasıl ?

HADİ

Anneniz mi ? ( Hemen tek gözlüğünü takarak bakar ; inar -

mamış gibi ) Şaşılacak şey ! Aranızda bir iki yaş fark var yok., Kardeşiniz gibi görünüyorlar. ( Remziyenin önünde yerlere kadar eğildikten sonra, züppece onun elini öper)

Madam !.. Pardon , ansante Bayan Remziye Çıra! REMZİYE ( Memnun ve biraz da şaşkın ) Çok naziksiniz sayın Bayım . YASİN

-

( Mehpareye ) Kızım beni öpmüyor mu

sun ?

MEHPARE

(Sıçrayarak koşar)

Oh ! Pardon ,

monger baba. ( Mehpare ile Yasin kucaklaşırlar ). MEHPARE

( Hadi ile Yasini tanıştırır ) Babam ,

Yasin Çıra.. En samimî arkadaşlarımdan Hadi Süğlün .

HADI — (Yasinin elini sıkarak) Yağ fabrikatörü Yasin Çıra değiller mi ? İsimlerinden tanıyorum . ( Ellerini, kollarını oynatarak kendi evinde imiş gibi teklifsizce dola

şır. ) Izmirde bir akrabanız var . O da yağ fabrikatörü. ( Yasin, söz söylemek ister, hemen önliyerek ) Durunuz, durunuz, hatırlıyacağım . ( Tek gözlüğünü takarak elile al nina vurur:) Buldum ! Tosun Çıra .. (Kendinden memnun güler ) Nasıl ? Hemen hatırlayıverdim . Bir gün yolum düş müştü , fabrikalarını gezdim . Büyük bir müessese .. İltifat ediyorsunuz.. YASİN HADI — ( Etrafına bakınarak ) Villânızı çok beğen -

dim .. Şehir içinde, böyle geniş bahçeli bir villâ , güç bulu nur . ( Birdenbire Yasine yaklaşır, onun yaka iliğinden tutar) Pardon ! Biz, çok eski dostuz.

Babam Şadi Süğlün , sizin

müşterilerinizdendir. Daima, toptan siparişler yapar. Her halde tanıyacaksınız .

YASIN - Nasıl tanımam ! Her sene , hesap görmek -

için , kendileri İstanbula gelirler. HADİ — Bravo ! Sizinle tanıştığma çok sevinecektir. REZMİYE — Oturmaz mısınz , Bayım ? -

HADİ — Emredersiniz, sayın bayan ! (Oturur ) YASİN

Siz de, babanızın ticarethanesinde çalışı

yorsunuz , değil mi ?

(Sıçrayarak kalkar, tiksinmiş gibi) Çalış

HADİ

mak mı ? Ne münasebet ! Hem , neye çalışıyor muşum ? YASİN (şaşırarak ) Hiç.. Sanki.. Herkesin bir işi -

olur, çalışır da ..

HADİ — Herkesin bir işi olur , evet. Ama niçin ? Para

kazanmak için, değil mi ? Babam para kazanıyor. (Öğüne rek ) Hem çok , pek çok kazanıyor.

YASIN — Allah ziyade etsin . Peki, siz, boş durmak tan sıkılmıyor musunuz ?

HADİ - Kim boş duruyor, monser ? Bir spor oto

mobilim , bir motosikletim , rüzgâr gibi uçan bir kotram , bir deniz motorum var. Kışın , dağcılık ; yazın , tenis turnovala ri.. Hangi birini sayayım , hangi birine yetişeyim ? Kim boş duruyor, monser ?

YASİN — Af buyurunuz, bu kadar meşguliyetiniz olduğunu bilmiyordum .

REMZİYE - Ne kibar, ne çalışkan genç. >

MEHPARE

-

Bravo anne ! Sen de, ben kafadasın .

( Ellerini oğuşturur) Bir kaç dakika müsa adenizi rica edeceğim ( Ötekilerin söz söylemelerine mani olarak, Mehpareye ) Valizimi, odama götürmüşlerdir sani HADİ

C

rim ..

7

MEHPARE

HADI

Elbette .

- Hemen üstümü değişeyim geleyim . .

YASİN — Demek, bize misafir oluyorsunuz! MEHPARE

O, gitmek istese, ben bırakır mıyım

baba ?

REMZİYE

Kızımın hakkı var ; elbette, elbette !

(Remziyeye) Gençliğiniz, güzelliğiniz nis

HADI

betnide nazik ve sevimlisiniz !

REMZİYE

( Kırıtarak ) Siz de çok naziksiniz, sa

yın bayım !

(Mehpareye Remziyeyi göstererek ) Ya

HADİ

lan mı söylüyorum , maşer ? MEHPARE

— Maman , Hadi, doğru söylüyor.

( Mehpareye ) Siz de hazırlanınız, maşer . Hemen bir tenis partisi yapalım , turnovaya antrenmansız HADİ

girmiyelim . MEHPARE

Şimdi, şimdi.

HADİ ( Remziyenin önünde eğilir ) Tekrar müsa adenizi rica edeceğim . ( Döner, Yasinin önünde başını e ğer ) Müsaadenizle bayım . YASİN

-

Güle güle sayın bayım !

( Hadi, soldan çıkar. )

8

İkinci Sahne

Yasin , Remziye, Mehpare REMZİYE

( Hadinin arkasından , beğenerek ba

-

kar ) Ne ciddi genç!

YASIN — Eh Allah için.. ( Hiddetle homurdanır . ) MEHPARE — Tam bir centilmendir. Kibar, üstün insan olduğu, her halin REMZİYE -

den belli.

YASİN

Neme lâzım, tam methedilecek kelepiri

bulduunz.

MEHPARE

(Hiddetle ) Yasin Çıra, ne demek

istiyorsun ? YASİN

( Parmağını isırarak ) Bana mı söylüyor

sun ? MEHPARE var mı ?

Burada senden başka Yasin Çıra

YASİN Bana ha ? Beni adımla çağırıyorsun ! Git tikçe ilerletiyorsun, maşallah.. Söylenecek çok söz var ama, şimdi sırası değil. Sen, anlat bakalım. MEHPARE Neyi anlatayım ? YASİN Bornovadaki amcana gittin , âlâ . Fuarı

gördün, bu da âlâ. Vapura binip gelecektin. Bu sabah, telefon ettin, iki saate kadar gelyiorum , dedin. Ya ninda, o dandini züppe herif, otomobille kapıya dayan din . Ben, bundan bir şey anlayamadım . ( Remziye ) Sen, bundan bir şey anlayabildin mi ? REMZİYE Ben de senin ne demek istediğini an 9

lamıyorum . Kızı, tek başına uzun yollara gönderiyorsun , sonra , yanında bir arkadaşla geldi, diye ahret suali so ruyorsun ..

YASİN

Peki ama nasıl geldi ?

(Serbest ) Gayet

MEHPARE

basit..

Hadinin

spor otomobili ile İzmirden Balıkesire, Balıkesirden Bur saya, Bursadan Yalovaya, Yalovadan Üsküdara, Üskü dardan araba vapuru ile Tophaneye, Tophaneden de bu raya geliverdik .

YASİN — ( Parmağı ağzında ) Bu kadar kısa yol -

dan geldiğinizi bilseydim , ağzımı açmazdım . (Mehpare ye ) Amcanla, sermaye işi için konuşacaktın . O senin ha tırını kırmaz . Ne yaptın ? Oldu, bitti ya ? Amcamla uzun boylu konuşmağa: MEHPARE -

vakit bulamadım .

YASİN – Peki, İzmirde ne yaptın ? MEHPARE

(Gayet tabiî ) Gezdim , eğlendim .

YASİN – Ben , seni, elin züppesine sevdalan , diye mi göndermiştim ? MEHPARE Yasin Çıra, o nasıl söz ! YASİN – -

MEHPARE

( Hiddetle ) Yine mi ?

Yine misi yok ? Asıl ben hiddetle

neceğim yerde, siz hiddetleniyorsunuz .. ( Yasinin taklidi ni yaparak ) flin züppesine sevdalan . ( Tiksinerek ) Sevda

lanmak ! Ne âdi kelime! Aşk.. Sevda .. Bunlar ,eski, kok muş sözler ! Hadi Süğlün, şık bir genç.. Şimdilik hoşuma gidiyor.

REMZİYE - Nezaketine söz yok doğrusu ! MEHPARE

Aynı zamanda, eğlenceli bir arka

daş! Siz, onu beğenmiyorsunuz ? Buna gülmem , acırım ! Kızlar, kadınlar, onun için bitiyor, ölüyor, can veriyor 10

1

lar.. Onun cazibesine kapılmamak , affolunmaz bir hissiz liktir .

YASIN Allaha şükür ki kadın değilim ! Demek , hoşuna gidiyor, öyle mi ? MEHPARE — Hattâ biraz daha fazla .. Kalbimi, ta

mamiyle ona kaptırmaktan korkuyorum .. Çünkü onda. kadınları kendine bağlayacak bütün meziyetler var . YASİN

Meselâ neler ?

-

Evvelâ , şık .. Sonra , hovarda .. Ba-

MEHPARE

şından binlerce aşk macerası geçmiş .. Eski manâsiyle de ğil, yeni ve tam manâsiyle modern erkek güzeli! Bunu, önceden söylesene ya .. Doğrusu YASİN pardon !

MEHPARE — Barıştık , Yasin Çıra !! YASİN Böyle devam edersek bozuşacağız, Meh -

pare Çıra ! Baba, bir adım ileri..

MEHPARE

YASİN — Kızım , sen de biraz yerinde say.. Bilhassa -

kalbini pek çabuk kaptırmamağa çalış..

Şimdilik bir şey diyemem. Çünkü,

MEHPARE

henüz evlenmek niyetinde değilim . YASIN Şayet, öyle bir niyetin olursa, bize de sormağa unutma. MEHPARE Evvelâ , kalbime sorarım . (Gülerek merdivenden çıkar. ) .

.

Üçüncü sahne

Yasin, Remziye YASİN

(Mehparenin arkasından hayret ve esef 11

le bakar ) Kızımızla ne kadar öğünsek yeri. Bir yetişti ama, pir yetişti!

REMZİYE - Göğsünü gere gere , öğünebilirsin. Se nin öz kızın ayol, övey değil. YASİN Evet, öz kızım . Gel gelelim , bana o ka dar az benziyor ki.. REMZİYE — Tanrıma şükürler olsun . -

YASİN — 0, neden o ? -

REMZİYE - Sana benzeseydi, üste milyon versen ,

yine kızın kısmeti çıkmazdı. YASİN Bugün, sabır taşını çatlatacağım . da uymıyacağım , kız, bana değil, sana benzemiş! -

Sana

( Kırıtarak ) Elbette benziyecek .. Demin görmedin mi? Hadi Süğlün , beni, kızımın ablası REMZİYE

zannetti.. İnşallah, Mehpare,

kalbini kaptırır da Hadi

Süğlün damadım olur.

YASİN -- Allah yazdıysa bozsun . Ben , hazır yeme

ğe alışmış serseri züppelere kız vermem , anlıyor musun ? Ben, tane tane kazandım , çuvalla boşaltamam . REMZİYE

-

Senin parana, onun ihtiyacı yok, ku

zum . Bak, otomobilleri, motorları, neleri, neleri varmış! YASİN Asıl, beni korkutan da onlar ya ! Hem, benim hesabım başka.. Eğer Mehpare, bu züppeye kapı lırsa, benim bütün hesaplarım alt üst olur. REMZİYE Sen, neler düşünüyorsun ? YASİN Bugün , şöyle böyle zengin sayılırız, ama, esnaflıktan yetiştiğimizi unutmamalıyız . Bizim gibi esnaf aileye böyle terelelli damat, gelmez. Bana damat olacak adam, çalışkan , namuslu , ciddi olmalı. Anladım , Hadi Süğlünü biraz hoppa REMZİYE -

buluyorsun . Evlenince, o da uslanır, durulur. YASIN — Alışmış, kudurmuştan beterdir . Eskiden , 12

kızını döğmeyen, sonra dizini döğer, derlerdi. Benden sa na öğüt olsun : Damadını dişine vurmayan , sonra, kafasına vurur. Bu sözümü, yabana atma. REMZİYE

.

Kafana uygun bir damat buldun ga

liba ?

YASİN

Eğer nasipte ise, alâsını buldum .

REMZİYE — Ay, pek merak ettim , kim ? YASİN

Uzaklarda arama. Ortağım Mahir Ya

nik .

REMZİYE

( Bir kahkaha atarak ) Mahir Yanık

mı ? Bula bula bulduğun Hint kumaşı bu mu ? Sana, ol muş olanlar! Daha birkaç sene evveline kadar bakkal çı rağı idi ; diyen, sen değil misin ? YASİN Daha iyi ya . Çekirdekten yetişme esnaf... Bugüne bugün , benim ortağımdır. REMZİYE YASIN

Ortağın olmakla ne çıkar ? ( Sesini yavaşlatarak) : Bugün, sermaye

de ağır basan odur. Mehpare, duydun ya , İzmirden eli boş döndü. REMZİYE - Para hatırı için , gül gibi kızımı, öyle sünepe, sümsük , angut, mendebura veremem . Ona ba karken , insanın içi kabarıyor.

- Öbür züppeye bakarken , için mi açılıyor ? şu sözleri kızım söyleseydi, eh , neyse ! derdim .. Fakat.. YASİN

( Yumruklarını sikarak ) Senden duyunca,

kan temepe

sıçrayor .

( Mahir Yanık, nihayetten girer. ) 13

Dördüncü sahne

Evvelkiler - Mahir (Otuz, otuş beş yaşlarında; hantal, ap

MAHİR

tal bir tiptir. Bıyıkları, biçimsiz kesiktir. Saçları taranma mıştır. Boynunda, dik lastik

yaka ; lastik

tokalı kravat

vardır. Sırtındaki caket, ters yüz edilmiştir. Yelek, panta lon, ayrı ayrı renklerdedir. Yeleğinde, kaba, âdi bir kor don sarkar. Pantalon, yıkanmak ve ters yüz edilmekten

çeke çeke düdüğe dönmüştür. Çorapları, kaba yündür. A yaklarında hantal iskarpinler vardır. Başında şapkasiyle

girer ) Eh aşkolsun, Yasin Çıra ! Bugün, sabahtan beri ya yazihaneye uğramadın . YASIN

- Mühim bir iş çıktı ise telefon edeydin .

MAHİR

— Onunla konuşmak , bir dert!

Ayağımı taştan sakınacak değilim ya , yürüyüp geliverdim . (Rem ziyeyi selâmlar ) Merhabalar ! ( Soğuk ve tenezzül etmiyerek) Bon jur ! ( Burun kıvırarak başını çevirir) REMZİYE

.

MAHİR - ( Yasine yavaşça ) Seninki, neye bugün , .

bana surat asıyor ?

(Yavaşça ) Sen de ahlat gibi durma. Bir

YASIN az incel ! MAHİR YASIN fat et.

14

( Aynı halde ) Nasıl inceleyim ? .

( Aynı halde ) Yüzüne gül, dil dök, ilti

bugün ,

( Aynı halde ) Senin bayanın

MAHİR

doğduğu gün mü ? (Aynı halde) Saçmalama .. ( Yüksek ses le ve elleriyle işaret ederek ) Bak ama, Mahir, bugün bi YASIN

-

zim bayanın tuvaletini nasıl buluyorsun ?

REMZİYE

( Hayretle) Ne münasebetle soruyor

sun ?

YASİN

Yalnız Hadi Süğlünün iltifatı mi mak

bul ?

REMZİYE

( Omuz silker) Onun tatlı dili yeter.

( Yeleğinin cebinden demir

MAHİR

çerçeveli

bir gözlük çıkarır, takarak Remziyeye dikkatle bakar) Sahi, neyiniz var ? Hasta mısınız ? Gece uykusuz mu kal

diniz ? Ağladınız mı ? Bir şeye mi canınız sıkıldı ? REMZİYE

.

Neye soruyorsunuz ?

MAHİR

Yüzünüz kırış kırış.. Bugün , her günkün den daha ihtiyar gibisiniz.

REMZİYE - ( Hiddetle ) Siz de bugün , hergünkün -

den daha çok nazik gibisiniz ! ( Çıkarken, dişleri arasın dan ) Mendebur, angut ! ( Merdivenden çıkar. )

Beşinci sahne

Yasin - Mahir YASIN — Sen , dünyaya, pot kırmağa, çam devirme ğe mi geldin ? Bir kadının yüzüne böyle laflar söylenir mi ?

15

Peki, ayağına mı söyliyecektim ? Bırak. boş lâkırdıları şimdi. Konuşulacak mühim işler var.. MAHİR

(Cebinden bir mektup çıkarır ) Perakendeci Ortanca 0

ğullarından.. Her şeyin yeri var. Bunları yazihanede

YASİN

konuşuruz. Seninle daha mühim bir iş konuşacağım .. ( E linden tutar, yanına çekerek oturtur) Bir kere ağzındaki izmariti at.

MAHİR

-

YASİN

.

Daha yarısına kadar bile içmedim . Sana, nefis bir yaprak cigara vereyim ..

( Cebinden püro çıkarır, verir ) Mis gibi kokuyor. (Kal kar, kibrit almağa gider )

( Mahir, püroyu aldıktan sonra cebine koyar. ) YASİN

-

( Döndüğü zaman ) Yaprak cigara nere

de ?

MAHİR

Gece, evde yemekten sonra içerim .

Bırak çingeneliği.. Sana, kutusiyle veri rim . ( Mahir, püroyu cebinden çıkarır, izmariti bir kâğıda. YASİN

sararak cebine koyar. Yasin, kibriti çakar) Şimdi bak ba kalım . Şöyle bir keyifle tüttür. Söyliyeceklerimi de dik katle dinle.

MAHİR YASİN MAHİR

YASİN

MAHİR

Kulağım sende ! Kızım , bugün Izmirden geldi.

Öyle ise, gözün aydın . Sen, nasıl buluyorsun ? Kokuyor .. Kokmasa, daha iyi.

YASİN — Kokuyor mu ?

16

MAHİR belki iyi gelir.

( Püroyu gösterir )

Kokusuna alışırsam ,

Sen de, beni amma dinliyormuşsun ha !

YASİN

Cigara için değil, kızım için söylüyorum . MAHİR — Söyle, söyle.. Kulağım sende !

Babasıyım diye söylemiyorum , kızımı iyi yetiştirdim doğrusu .. Tahsili terbiyesi mükemmeldir. Kı YASİN

zim , varacağı kocayı, tam manasiyle mesut edebilir. Ar

tık çağı da geldi.. Telleyip , pullayıp evlendireceğim . MAHİR - Bizim sermayenin sol gözü seyiriyor. YASİN - Lâfımı bitirmedim . Beni, iyi dinliyor mu sun ?

MAHİR

Söyle, söyle.. Kulağım sende !

Kızımı sana vermeye karar verdim . MAHİR - Hatırını kıracak değilim ya, aldım gitti. Çağır gelsin . Dur, acele etme.. Zaman icabı,, ne yapar YASİN YASİN

-

-

sin ; kızın fikrini de sormalı. MAHİR

YASİN

O zaman şapa oturduk. Sebep ?

MAHİR - Kadınlar beni beğenmezler ki.. Çocuk

ken , taliim açıktı ; kadınlar, kızlar, beni sever, okşarlar dı.. Biraz boy attım , serpildim , bıyıklarım terledi; seven, okşayan kalmadı. Halbuki, çocukluğumdan daha yakı şıklıyım. Sen, bu işe ne dersin ? YASİN

Şaşmam . Sen, kadınlara nasıl muamele

edilir, bilmiyorsun. Nazik değilsin. Biraz yontul. Kadın 17

larla konuşurken , onların ruhunu okşayacak sözler bulup söylemeli, iltifat etmelisin . (Mahirin kılığını gösterir ) Sonra , şu kılığına kıyafetine bak !

MAHİR — Kılığımda ne var ? Bir de soruyor. Kendini bu kadar sali vermek olur mu ? Çok hırpanik. Bu kostüm giyilir mi ? YASİN

MAHİR

Niye giymiyeyim ?

YASİN — Ben, seni tanıdım tanıyalı, sırtında bu es vabı görüyorum .

MAHİR

________

Taş gibi kumaş! Tam beş kere ters yüz

ettirdim .

YASİN — Lastik yaka, yer yüzünden kalktı. Sen nereden buluyorsun ? MAHİR - İşportadan aldım . Sonra, ütüsü kolası da yok .

Temizlemesi kolay.

YASİN — (Mahirin kravatını tutar ; çeker, bırakır ) -

Ya şu kravatın kepazeliği! Çıkar at. (Kravatı çeker alır. ) MAHİR - Atma yahu. Daha yeni sayılır, dört yıl lıktır. ( Kravatı cebine koyar. )

YASİN ( Cebinden bir kravat çıkarır ) Bir de şu na bak . Dört yıllık değil, dört papellik ! Sana masraf kay dedeceğim . ( Mahir, kravatı alır, bağlamağa uğraşır )

( Kravatı bağlamağa başlar ) Bırak , be ceremiyorsun. ( Geriler, kravata bakar ) Öyle bir oturdu YASIN

ki.. Seni de açtı. ( Mahirin pantalonuna bakar ) Pantalo

nun , soba borusuna da benzemiyor, armoniğe de.. Yanıl da bir kere ütület. ( Mahirin çoraplarını işaret eder) Bu havada, bu kalın yün çoraplar, ayaklarını yakmıyor mu ? 18

MAHİR

Hayrr. Teri çeker. Sonra, çok dayantk

YASİN

Dünyana mı küstün be adam ? Kendini

lıdır .

kopup koyuvermişsin . Saçların, berberden berbere tarak görüyor, galiba ? ( Cebinden bir kolonya şişesi çıkarır, Mahirin saçlarını ıslatır. ) MAHİR

Çok islatma, nezle olurum . ( Aksırır. )

YASIN — (Kendi tarağını verir ) Şimdi, bir güzelce tara ...

MAHİR

-

( Tararken ) Tarak takılıyor.

YASİN — Elbette. Elin de alışık değil, saçların da..

(Masa üzerindeki çiçeklkten bir çiçek alır. Mahirin ya kasına takar ) Şimdi, tamam oldu. Kime benzedin , biliyor musun ?

MAHİR

Yooo ! Nereden bileceğim ?

YASİN — Adolf Menjoya ! Nasıl, iyi bir adam mı ? Beni, fena biri

MAHİR

sine benzetmiyorsun ya ?

YASİN - Ne söylüyorsun ? Modern erkek güzeli! Artık kızımı göndereyim . -

MAHİR

Nereye ?

YASIN

Senin yanına .. Onunla

konuşacaksın ;

evlenmek fikrinde olduğunu söyliyeceksin . Göster ken dini.

19

1

Altıncı sahne

Evvelkiler - Zeynep ZEYNEP

-

( Kurnaz alık, şirin bir hizmetçi kız

tipidir. Giyinişi kıvraktır, şapşal değildir. Saçları iki yana topuz yapılmış ve fiyongalıdır. Elinde, bir çiçek buketiy le girer. Mahiri görünce gülmeğe başlar ) Kah .. Kah .. Kah ..

YASIN

-

ZEYNEP

Kız ,alik alık neye gülüyorsun ?

( Mahiri gösterir ) Buna

gülüyorum .

( Güler)

YASIN ZEYNEP

YASİN ZEYNEP

Sersem, gülecek ne var ?

Gülünmiyecek gibi mi ? ( Güler ) Neye geldin , onu söyle ? ( Fazla söylemez,

arada bir gülerek )

Şey gönderdi.. Bayan Mehpare için .. Şey, hani arkadaşı var ya.. İzmirden beraber gelmişler .. ( Ağzını şapırdatır ) Bay

Hadi Süğlün .. İsmi gibi kendi de süğlün .. (Çiçekleri kok

lar ) Süğlün gibi erkek güzeli! .. İşte o.. Bizim bahçevan Şa ban Ağaya toplattı, Bayan Mehpareye gönderdi!

Amma da teklifsiz züppe ! Gittiği yer, babasının evi! (Zeynebe) Bırak masanın üzerine, git. YASIN —

ZEYNEP

( Çiçekleri tekrar koklar, masanın üze

rine bırakır ; sonra, Mahire bakarak gülmeğe başlar) Ay, 20

sinirim tuttu, bayılacağım ? Yakasındaki çiçek de pek ya raşmış !.

- ( Yasine ) Beni, il âleme maskara ettin . MAHİR — -

YASİN — Sen , bu serseme bakma. ( Zeynebe ) Sen Adolf Menjuyu tanıyor musun ? ( Kurnaz ) Nasıl tanımam ! Bende bir

ZEYNEP

kaç tane kartı var !

YASİN

( Mahiri gösterir ) işte .. Buna bak, ona

bakma ! ZEYNEP

Bu mu ? Yarım elmanın yarısı ! (Kah

kahalarla güler. )

YASIN — Arsızlık istemem . Git, kızıma söyle, bu

raya gelsin . ( Merdiven tarafını eliyle işaret eder) Peki.. Peki..

( Kahkahalarla gülerek merdivenden çıkar ) YASİN ( Çiçek buketini gösterir ) El oğlunu gör dün mü ? Bak nasıl kurnazca hareket ediyor ? ZEYNEP

MAHİR — Kim bu ? YASİN

Senin rakibin .. Hem de tehlikeli bir ra

kip .. Giyinmesini biliyor.. Konuşmasını biliyor.. Kadın lara kendini sevdirmesini biliyor .. Ona göre gözünü aç,

yoksa, sermayeye bir üçüncü ortak çıkar, sonra karış mam ! ZEYNEP

( Merdivenden görünür, iner ) Bayan

Mehpare, geliyorlar. ( Mahire bakar, kendini tutamaz , gülmeğe başlar ) MAHİR — Bu kızın da beni görünce siniri tutuyor. ZEYNEP ( Gülerek ) Yakasındaki çiçeği sevsin

ler.. ( Kahkahalarla gülerek nihayetten çıkar ) 21

MAHIR

Şu çiçeği çıkarıp atacağım .

YASIN – Sakın ha ! Sen ; bu alık kıza bakma. O, .

şıklıktan ne anlar ! Seni, şimdi kızımla baş başa bırakıyo rum . Pısırıklık istemez, serbest ol. MAHIR

Nasıl ?

YASİN Borçlu gibi boynu eğik durma, alacaklı gibi dikil. ( Nihayetten çıkar)

Yedinci sahne

Mahir - Mehpare MAHİR ( Yalnız ) Alacaklı gibi nasıl dikileyim ? Yakasına sarılıp küfür mü edeyim ? ( Merdivenden iner ) Babam , nere de ? ( Tenis kıyafetiyledir. ) MEHPARE

MAHİR

(Şaşkın ) Demin burada idi. Bonjur Bay Mahir Yanık .

MEHPARE

Bonjur Bayan Mehpare Çira (Mehpa MAHİR renin önünde yerlere kadar eğilir) MEHPARE

-

Aman , bu ne nezaket. ( Buketi gör

rür ) Bu güzel buketi, benim için mi getirdiniz ? (Hatırlıyarak ) Evet, evet.. Böyle şey leri düşünürüm doğrusu. .Size lâyık değil ama ! MAHİR

MEHPARE

Sizi görmiyeli beri çok değişmişsi

niz. Âdeta bir centilmen olmuşsunuz. MAHİR 22

Değişmek de söz mü ? Kravat, dört yıl

lık değil, dört papellik .. Saçlar taranmış, yakada çiçek.. Ağızda yaprak cigara..

MEHPARE – Konuşmanız da değişmiş! MAHİR

Siz de çok değişmişsiniz , unun farkında

mısınız ? Öyle gelişmiş, öyle güzelleşmişsiniz ki.. Bir içim su olmuşsunuz ! MEHPARE

Sizi seviyorum , sizin için yanıyorum ,

-

tutuşuyorum ! deyin, sıkıntıdan kurtulun . MAHİR

Ben söylemedim , siz söylediniz ,

MEHPARE

-

Nasıl ? Nasıl ?

MAHİR — Evet,, benim söyliyeceklerimi, söylemek istediklerimi, siz, söylediniz . MEHPARE Yetişir, yetişir.. MAHİR Çok rica ederim , sözümü kesmeyiniz. Siz büyüdünüz, eh , daha da büyüyecek, yaşlanacaksınız . Evde kalmış kart kızların koca bulmaları biraz zorcadır. Sonra, sermayemizin yabancı doğru mu ? MEHPARE

ellere geçip parçalanması

Neler saçmalıyorsunuz ?

Çağınız geçmeden, hazır ben de şık 0 luvermişken , gelin, evlenelim. MAHİR

-

MEHPARE - Evlenelim mi ? ( Kahkahalarla güle

rek ) Ben !.. Sizinle ? . Aman durun , şuna, biraz daha gü leyim . ( Güler. ) MAHİR - Bunda gülünecek ne var ? MEHPARE MAHİR

( Güler ) Hay, sinirim tuttu.. ' Bugün , beni görenin siniri tutuyor..

Ay bayılacağım .. ( Güler ) Sinir, kusuruma bakmayın.. ( Merdivenden çıkar. ) MEHPARE

23

Sekizinci sahne

Mahir - Yasin YASİN

( Nihayetten, sinsi sinsi girer ) Ne söyle

MAHİR

Gülmekten bir şey söylemeğe vakit ol

di ?

madı ki..

YASİN Öteki züppe varken , sen , nafile kendini beğendiremezsin .. MAHİR Böyledir de, ne diye diller döktürüp be ni terletiyorsun ? YASİN ra geçmedi mi ?

MAHİR

( Düşünerek ) Senin başından, hiç mace Nasıl macera ?

YASİN

Senin için , kalbinden vurulan oldu mu ? Vurulan olmadı. Benim yüzümden , iki MAHİR çırak dayak yedi, o kadar. YASİN

Bırak münasebetsiziiği. Sen de pisırık

mışsın ya ! Sen , bu sünepelikle kendini kadınlara beğen diremezsin .

MAHİR

Peki, kendimi kadınlara beğendirmek

için ne yapayım ?

Modern erkek güzeli olmalısın . Görmüş geçirmiş bir hovarda görünmelisin .. Şimdi sana, bir mazi YASİN

lâzım !

24

MAHİR

Anlamadım . Ne lâzım ?

YASİN

Sana, duyanın parmağı ağzında kalacak ;

kızları, kadınları heyecanlarından çıldırtacak bir mazi lâu zim . Bugün sana dudak bükenler, aldırış etmiyenler, ma zini öğrendikleri zaman , çıldıracaklar. MAHİR Sen onlardan evvel çıldırdın galiba ? Sen, bana bırak . Senin gençliğin, hattâ

YASİN

çocukluğun , hep vakalar, maceralarla geçmiş .. Anlıyor musun ?

MAHİR — Lâfla peynir gemisi yürümez. Şahit, is -

pat isterler .

YASIN

O da var .

MAHİR

( Etrafına bakınarak ) Nerede ? Bulacağız.

YASİN

MAHİR - Sen, bir sahtekârlıkla başımı ateşlere ya kacağa benziyorsun . - Sahtekârlık da değil. Bir mektup , yahut daha tesirlisi, imzalı fotoğraf göstereceksin . YASIN

MAHİR

-

Fotoğrafları nereden bulacağım ? Karşıki aktardan .

YASİN

MAHİR

-

Sen, git, kendini pabucu büyüğe okut..

Aktardan fotoğraf alınır mı ? YASİN

-

Meşhur insanların , bilhassa sinema yıl

dızlarının , ses, güzellik kıraliçelerinin , artistlerin resimle

ri, mahalle aktarlarında bile bulunur. Sen, hemen fırla. Meşhur, güzel kadınların kart postallarını, eğer bulabilir sen büyükçe çekilmiş fotoğraflarını al, getir. 25

MAHİR

Demek , hiç

.

tanımadığım bir kaduila,

heyecanlı bir mazi geçirmiş olacağım ? YASIN Yavaş yavaş zihnine

açıklık geliyor.

Haydi durma.

MAHİR - Bakalım , kısmetime hangi yıldız , han -

gi artist düşecek ? Şuna, inandığımdan değil, merakımdan , evet ! diyorum ! (Nihayetten çıkar ) YASİN -

Çabuk kandı amma, sonu pot çıkmasa ..

( Mehpare, koltuğunda raketle merdivenden iner. )

Dokuzuncu sahne

Yasin - Mehpare (sonra) Hadi MEHPARE ( Etrafına bakınarak ) Hadi, nedere ? Acaba hazırlanmadı mı ? ( Yasini görür ) Pardon baba, demin , beni çağırtmışsın .

( Mütereddit ) Ha, evet.. Şey.. Soracak tim.. Evet, bu bay Hadi Süğlün , bizde uzun müddet mi YASİN

safir kalacak mı ?

Niçin soruyorsunuz ? Yoksa, kovmak

MEHPARE

niyetinde misiniz ?

YASİN

Misafir, ko vulmaz .. Misafirin başımızın

üstünde yeri vardır . Fakat, kaç günlük misafir ? Onu an lasak . MEHPARE

YASİN

Anlarsanız ne olacak ?

(Omuzlarını kaldırarak) O da var ya !

Ne olacak ? Hiç ! Davet eden sensin . 26

( Birdenbire hatırlamış gibi Yasinin

MEHPARE

önünde durur) Sizin ortağınız Bay Mahir Yanığa ne ol muş ?

YASİN — ( Sahte bir hayretle ) Ne olmuş ? MEHPARE

Bu günlerde onun aklından zoru mu

var.

YASIN

Mahir Yanık , akıllı uslu bir iş adamıdır . Orasını bilmem .. Yalnız, burada ne

MEHPARE

ler saçmalamadı, neler ! Böyle abdal, senin nasıl ortağın oluyor, anlamıyorum . YASİN baş yarar .

Görünüşe aldanmamalı. Uınmadık taş,

Eğer ortağını bana beğendirmek fik rinde isen, boşuna yorulma monşer papa! (Nihayete doğ MEHPARE

ru giderek seslenir ) Hallo.. Hadi..

YASİN — Eğer sen de bu dandini züppeyi bana beğendirmek fikrinde isen, boşuna yorulma monşer ki zim

?

( Hiddetle dönerek) Yasin Çıra, ar kadaşım hakkında fena söz söylenmesini istemem ! MEHPARE

YASIN — Mehpare Çıra, ben de ortağım hakkında fena söz söylenmesini istemem !

( Nihayetten girer, tenis Pardon maşer, çok mu beklettim ? HADİ

kıyafetiledir )

MEHPARE – Vakit geçiyor. Kadınların kolay hazırlanamıyacaklarını HADİ tahmin ve hesap ettiğim için , ben de biraz geç davran dım.

27

MEHPARE

Centilmenliği yeni mi öğreniyorum ?

Mersi! ( Kolunu uzatır. ) Gidelim. HADI

(Mehparenin koluna girer) Mersi !

( Mehpare ile Hadi başlariyle Yasine selâm vererek nihayetten çıkarlar. )

Onuncu sahne

Yasin - Mahir YASİN

( Hadi ile Mehparenin arkasından ba

kar. Yalnızdır ) Allahını seven maşallah desin ! Mahir de nerede kaldı ? ( Sinirli sinirli dolaşır ) Bizim hizmetçi Zey nebe söyleseydim , lahzede alır gelirdi.

( Nihayetten girer ) İstediğinden alâları ni buldum . Ne de pahalı şeyler.. Bir kart beş kuruşa, Ye MAHİR

di buçuğa, on beş kuruşa olanları da var ama, almadım . YASİN Getir, göreyim. ( Mahir birer birer verir, Yasin bakar) Bu ne ! Şişli yıldızı Mediha Hanım . ( Kartı

geri verir ) Kadıncağızın kemikleri bile kalmamıştır. (Ö bür kartları Mahirin elinden alır, birer birer bakar ) Gre ta Garbo.. Olmaz .. Pina Menikelli.. Olmaz.. Lilyan Har vey .. Olmaz.. MAHİR

Sana da güzel beğendirmek , çok güç

müş! YASİN ( Kartlara bakmakta devam eder ) Gü zellik kıraliçeleri.. Olmaz.. (Kartlardan birine bakarken yerinden sıçrar ) Mükemmel.. Bundan alâsı, can sağlığı.. MAHİR 28

Nasıl, sevgilimi buldun mu ?

YASIN ( Kartı uzaktan tutup bakarak ) Beyza Günaydın .. İstanbulda, bir vakit konserler veriyordu.

Şimdi de Avrupa radyolarında, arasıra okuyor.. ( Mahi rin elini sikar ) Tebrik ederim , azizim , mazini kıskanıyo rum .

MAHİR

Hangi mazimi ?

YASİN

Sen, Beyza Günaydın ismini hiç duyma

dın mı ?

MAHİR YASİN

Yoo !.. Nereden tanıyacağım ! - Kızım , tanıyor ama.

Tanıyorsa, olmaz. Değiştir, başka ma zi bulalım . Kızın , ona gider, sorar beni, deli edeceksin. YASİN — Kızım , bu sanatkârı, konserlerinden , rad MAHİR

yodan tanıyor, o kadar. MAHİR - Iş değişti.. Fotoğrafı bana ver. Sevgili min resminin yabancı ellerde dolaşmasına tahammül ede

mem . ( Fotoğrafı almak ister ) YASİN MAHİR

Saçmalama. Bırak .

Peki, sormak ayıp olmasın ama, çocu

ğum da var mı ? Yine sapıtmağa başladın ? YASİN

MAHİR -

Yok be birader ! Önceden bileyim . İster

misin , yarın , nafaka davası açsın ! YASİN Vaziyeti kavrayamadın gitti. Sen, Beyza Günaydınla seviştin . Sonra, aranız açıldı, ayrlıdınız . MAHİR

Şimdi dargın mıyız ?

YASIN

Dargınsınız ama, hoyratca ayrılmadığınız için , aranızda hâlâ , tatlı bir hâtıra yaşıyor. 29

Sen, yağcı olacağına, romancı

MAHR

olmalı

imişsin. İyi uyduruyorsun. YASİN - Ayrılırken , sevgilin, bu resmi, sana yadi

gâr olarak vermiş. ( Kalemini çıkarır ) Şimdi, resmin ü. zerine, güzel, dokunaklı bir şey yazmalı. MAHİR - Anladım . Salçalı bir şey olacak . -

YASİN

( Düşünür ) Ne yazalım ? Ne yazalım ?

MAHİR

Buldum .. Yaz..

-

( Dikine indirir gibi )

« Bu duvara bir hat çektim , benden olsun yadigâr, bir gün olur ne ben kalırım ne duvar . »

YASIN

Buluş olursa, bu kadar olur.

MAHİR — Beğenemedin mi ? Öyle ise, al gözünden . -

YYASIN

Söyle.

MAHİR — « Mendilim benek benek , ortası çarhi fe

lek — Yazı beraber geçirdik , kışın ayırdı felek . » YASİN — Git işine.. Keten helvası mi satıyorsun ? Aklında başka beyitler yok mu ?

Çook ! ( Dikine indirir gibi ) « Her seherde besmele ile açılır dükkânımız, Hazreti Süleyman pâktir MAHİR

pirimiz üstadımız . >> YASIN

.

Berber dükkânı mı açıyorsun ?

MAHİR — Başka da biliyorum . ( Dikine indirir gi bi:) « Sen seni bil sen seni bil sen seni, Sen seni bilmez isen patlatırlar enseni. » -

YASIN Benim de işim yok, senin gibi ilmi kıt herifle çene yarıştırıyorum .

MAHİR —- Öyle ise, sen bul. 30

YASİN ( Düşündükten sonra ) : «Dilde var iken muhabbet, imzaya ne hacet. »

- Aklını sevsinler, imzasız resim, ne işe

MAHİR

-

yarar ?

YASİN - O da var . Peki, ne yazalım . Ama dur. Ev velâ, minik bir isim bulmail.. Tamam .. Sevgili Mimi.. Mi mi Yanık .. MAHİR — Bu da kim ?. -

YASİN — Sensin ; Mahirin ufaltılmışı. Benim adım , kartpostala sığmıyor mu ? MAHİR Böyle incelikler, senin kafana sığmıyor. ( Kartpostalın üzerine yazar ) Sevgili Mimi Yanık. Beba ber geçirdiğimiz tatlı günlerin unutulmaz hatırası.. » İmza YASİN

( Yazar ) « Beyza Günaydın . » MAHİR YASIN

.

Şimdi ne olacak ? Bundan sonrası kolay. Bu resmi, karımın ,

kızımın görmeleri kâfi. Şimdi, cebine koy. Ötekiler bende dursun . Sen, karımı görür görmez, dalgınlıkla gibi, resmi,

yere düşüreceksin . Resmi yere düşürdün , karım da gör dümü, sen, korkmuş gibi bir çığlık koparacaksın . MAHİR YASİN

Ne diye çığlık koparacağım ? Onu da mi sana öğreteceğim ? Elini alnına

vurup : Aman yarabbi, felâket! diye bağıracaksın . (Vazi yetin taklidini yapar) MAHİR — Bu kadar mı ?

( Zile basar ) Sen , bu kadarını yap, yeti şir. Yalnız falso etmemeğe çalış. ( Zeynep nihayetten gi YASIN

rer. ) 31

Onbirinci sahne

Evvelkiler - Zeynep ZEYNEP

YASIN

Beni mi çağırdınız ? Yok, bahçevan Şaban ağayı.

ZEYNEP

( Çıkacak gibi ) Peki, çağırayım .

YASIN

Dur, ne sersem şeysin ! Bu zil çalınca ,

senden başka kimi çağırıyorum ? Git, bizim bayana söyle, biraz buraya gelsin . ZEYNEP

Peki ama, bayan nerede ?

YASİN - Yukarı katta .. Yukarı katta ..

ZEYNEP - Peki. (Mahire bakar, püskürür gibi gü lerek merdivenden çıkar. ) MAHİR dokunuyor.

YASIN

Bu kızın gülmesi de benim

sinirlerime

Onun da terbiyesini veririz . Sen, dersini

unutma.

MAHİR rabbi, felâket !

( Elini alnına vurarak bağırır ) Aman ya

YASIN — Oluyor .. Oluyor .. MAHİR

- Aman yarabbi, felâket!

YASIN - Yeter .. yeter .. Ben, vaziyeti idare eder ken , sen , tetikte bulun. ( Remziye merdivneden iner) . 32

Onikinci sahne

Evvelkiler - Mahir - Remziye REMZİYE

-

Ne var ? ( Mahiri

görünce, yüzünü

buruşturur ) A ! Misafirin daha gitmemiş! YASİN

Sen de tuhafsın canım . Mahir, misafir mi ?

REMZİYE - Ne söyliyeceksin ?

Çok mühim şeyler ! Asıl büyük misafiri miz Hadi Süğlünü unutuyorsun . YASİN

REMZİYE

( Tavrı değişir, alâka göstererek ) Ça

buk söyle.. ( Soldaki masaya gider, oturur, Mahire arkası dönüktür . )

YASİN

( Yavaşça Mahire ) Haydi, başla !

MAHİR

( Yavaşça ) Titriyorum !

YASİN

( Yavaşça ) Haydi.. ( İter ) Başla diyo

rum sana !

MAHİR - ( Resmi çıkarır, Remziyenin önüne atar gibi bırakır ) Ben gidiyorum . Siz, karı koca, baş başa ve rin , konuşun. REMZİYE ( Başını çevirmeden, Güle, güle, büyük safa geldiniz !

- MAHİR

gayet soğuk )

( Yasine yavaşça ) Bugün, iyice kibar

lığı üstünde, gözü perdeli, görmüyor. YASİN

( Aynı halde ) Tekrar et. 33

( Resmi alır ve tekrar Remziyenin önü ne atar gibi bırakır) Ben gidiyorum . Siz, karı koca, baş MAHİR

-

başa vererek konuşalım .

REMZİYE ( Başını Güle güle, dedik ya !

çevirmeden, gayet

soğuk )

( Yasin , Mahire tekrar etmesi için işaret eder, Mahit anlamaz. )

YASIN ( Vaziyeti kurtarmak için, yüksek sesle , O ne ? Bir şey düşürdün . (Çığlık kopar, der gibi ağzını

açar ; elini alnına koyarak evvelce anlattığı hareketin taklidini yapar. Mahir, anlamaz. Yasin, yavaşça) Çığlık koparsana..

( Anladım ! der gibi başını salladıktan sonra, elini alnına koyarak bağırır ) Aman yarabbi, felâ MAHİR

ket !

YASİN ( Sahte bir telaşla) Ne oldun , Mahirci ğim ? ( Resmi yerden almak için eğilir ) REMZİYE

-

( Sıçrayarak döner, Yasinin almak is

tediği resmi görür, alır, bakar ; gayet sükûnetle) Aa !.. Beyza Günaydının resmi!. YASİN

(Şaşmış gibi ) Kim dedin ?

REMZİYE — Meşhur muganniye, radyo yıldızı Bey

za Günaydın. YASİN

Öyle mi ? Ben de bakayım ?! (Remziye

ye yaklaşır. ) MAHİR

( Aralarına girerek ) Rica ederim .. Ba

na ait..

YASİN 34

Ortağından da gizli mi ?

REMZİYE da yazı var .

-

( Resmin arkasına bakarak ) Arkasın

Yazı mi var ?

YASİN REMZİYE

-

Hem de imzalı yazı. (Okur ) « Sev

gili Mimi Yanık.. Beraber geçirdiğimiz tatlı günlerin unu tulmaz hatırası.. ( Mahire ) Bayım , bu ne ?

YASİN — Seni yere bakan yürek yakan, seni! REMZİYE - Size hayran oldum doğrusu ! ( Aşırı nezaket ve iltifatla ) Tebrik ederim . Basit , kuru bir iş ada mi tavrı takınarak ,hepimizi aldatıyor muşsunuz ? Meğer , ne kurnazmışsınız ! MAHİR ( Ellerini uğuşturarak ) Vallahi, elimiz -

den gelen bu kadar ..

Mahviyeti bırakınız . ( Resme bakar)

REMZİYE

Artık, müsadenizle, kolay kanmayız.. Bu lüks kadını el de etmek için kimbilir, ne fedakârlıklar yapmadınız ? MAHİR -- Yedi buçuk kuruş.

( Mahire dirsek vurur ) Şakayı da bırak maz, kâfir ( Dişleri arasından ) Falso yapıyorsun ? YASİN

-

REMZİYE — Sizi, bütün kalbimle, bütün samimiye -

timle tebrik ederim . Yalnız küçük bir ricam var . Bu çok

kıymetli hâtıranızı birkaç dakika için bana verir misiniz ? ( Mahir Yasine : vereyim mi ? der gibi işaretlerle bakar. ) YASIN

Elbette verir . Teklifimiz mi var ? Elbette teklifimiz mi var ?

MAHİR

Çok teşekkür ederim . Hakikaten çok nazik , çok kibarsınız . Gözümde, birden bire değiştiniz. REMZİYE

-

Artık siz, benim için , o eski, kuru iş adamı değilsiniz ; â deta bir roman kahramanısınız ! 35

( Masanın üzerindeki çiçekleri usulca Ma ) Lütfen kabul ediniz, de. yavaşça hire vererek YASİN

MAHİR

( Çiçekleri Remziyeye verir ) Lûtfen ka

bul ediniz .

REMZİYE

( Memnun ve hayran )

Bana mı ?..

Siz, çok şık bir insansınız. Sizi tebrik ve takdir için kelime bulamıyorum ! ( Çiçekleri alarak ) Teşekkür ederim . ( Çi çekleri masanın üzerine bırakır ) Çiçekleri odamdaki va zolara koyacağım . (Gülümsiyerek nihayetten çıkar. ) MAHİR

( Parmağı ağzında ) İnandı yahu !

( Mahiri kucaklar ) Ben, sana demedim mi ? Yarım saate kalmaz , konu komşu, yedi mahalle öğ YASİN

renir. Şimdi, Mehpareyi bulmağa gittiğine eminim . Hiz metçi kıza rastlarsa , ona da gösterecektir . MAHİR ( Hâlâ parmağı ağzında ) Fazla sorup anlamağa lüzum görmedi, hemen inanıverdi.

YASİN — Yalnız, sen falso yapma. MAHİR - Peki, şimdi ne yapacağız ?

YASİN -- Ahvalin alacağı şekle bakalım . Ne yapa

cağımızı, ona göre kararlaştırırız . Bir köşeye çekilip bek liyelim . (Sağ merdivene doğru yürür. ) MAHİR

Nereye gidiyorsun ?

YASİN

( Soldaki merdiveni işaret eder ) Sen de,

o tarafta, siperde dur. ( Yasin,

sağdaki, Mahir, soldaki

merdivenden çıkar, yalnız başları görünür vaziyette du rurlar. )

( Remziye, Mehpare önden ve arkalarından Zeynep, nihayetten girerler. ) 36

Onüçüncü sahne

Yasin (sağ merdivende ) Mahir (sol merdivende)

Remziye - Mehpare - Zeynep ( Heyecan içinde ) Sahi mi anne ? Beyza Günaydın, Mahir Yanığın dostu mu imiş ? ( Fotoğrafı gösterir ) Hâlâ inanmıyor REMZİYE musun ? Mahir Yanık , giderken , cebinden düşürdü. Bu MEHPARE

nun yalanı yok kızım ? MEHPARE

( Resme bakar ) Gözlerime inana

miyorum.

ZEYNEP ( Ayaklarının ucuna basarak ikisinin o muzları üstünden bakar) Ben de ! REMZİYE ( Resmin arkasındaki yazıları okur )

«Sevgili Mimi Yanık.. Beraber geçirdiğimiz tatlı günle rin unutulmaz hatırası» ... İmza : « Beyza Günaydın » . Kâ fi derecede açık zannederim . MEHPARE

( Resmi, Remziyenin

elinden alır,

öper) Anne ! Ben, Mahir Yanığı sevebileceğim ! MAHİR ( Olduğu yerde, parmağı ağzında ) A !.. REMZİYE per ) Ben de !

( Resmi, Mehparenin elinden alır, ö

( Olduğu yerde, parmağı ağzında ) A !. ZEYNEP ( Eliyle puse göndererek ) Ben de ! YASİN , MAHİR ( Parmakları ağızlarında ) A !.. YASIN

- Birinci Perdenin Sonu 37

İKİNCİ PERDE ( Dekor birinci perdenin aynıdır)

Birinci sahne

Zeynep sonra Remziye ( Perde açıldığı zaman, sahne boştur. Telefon çalar )

(Telâşla, nihayetten girer, telefona ko

ZEYNEP

şar) Bu musibetle de konuşmak , bir derttir.. (Telefonu açar) Kimsiniz ? .. A !.. Dur. Alo ! demeği unuttum . Aloo !

Hah , söyle şimdi.. Kimsin ayol ? Bayan Dürdane mi ? Hangi Dürdane ? Him him gibi konuşuyorsun .. Yüzünü görmüyorum ki tanıyayım .. ( Remziye merdivenden inmiştir. ) REMZİYE

Kim telefon ediyor ?

ZEYNEP

( Omuzlarını kaldırarak ) Dürdane, di

yor ama ..

REMZİYE

-

( Telefonu alır, Zeynebe) Peki ! .

( Telefonu verdikten sonra) Hani, tak ma dişli bir acuze var. O ,olacak . . ZEYNEP

38

-

REMZİYE

(Telefonu eliyle kapar )

Sus .. Çık

dışarı..

( Zeynep, nihayetten, kayıtsızca çıkar. ) REMZİYE (Telefonda konuşmağa başlar ) Alo ! Siz misiniz, güzelim ? Sersem Zeynep, tanımamış! Nasıl sınız ? Dün geceki konseri dinlediniz değil mi ? Beyza Günaydının sesini nasıl buldunuz ? Yüksek sanatkâr !..

Harikulâde kadın ... Mahir Yanık, ince, yüksek zevkli bir adammış! Hiç ümit edilmezdi! Hiç ümit edilmezdi! Daha doğrusu biz, öyle sanıyorduk .. Mahir, burada değil Ma ğazada da bulamazsınız. Çok meşgul! Nasıl, yarın , öğle yemeğine mi davet ediyorsunuz ? Söylerim ama, kabul e deceği şüphelidir.. Mahir, kızınız Nerimanın hatırını kır

maz mı ? ( Hafifçe gülerek) Size, çok sevineceğiniz bir müjde vereyim . Belki bugünkü gazetelerde de okursu nuz.. Dün, kızım , Mahir Yanıkla resmen nişanlandı. Ya rin gece, ailece kutlayacağız .. Alo .. Alo.. ( Kahkaha ile

gülerek telefonu kapatır ) Kudurdu, cadı ! Bir şeyler ho murdandı ama, pek anlayamadım . Hiddetinden çatlasın . Evde kalmış kart kızını, lâyık görüyor! Avucunu yala sin ..

( Mehpare, nihayetten girer, sokak kılığı iledir )

İkinci sahne

Remziye - Mehpare Bonjur anne !

MEHPARE

REMZİYE

-

Bonjur ruhum .. Bu gün güzelliğin ü

zerinde. .Bebek gibisin .. Tıpkı annenin gençliği!. . 39

MEHPARE -- A ! Sen, ihtiyar mısın ? REMZİYE

(Utanganç) Seni, yüze gülücü şey

tan !

MEHPARE — Anne ! Bugün, öyle neşeliyim ; öyle mesudum ki. Mahir, daha gelmedi mi ? -

REMZİYE

Hayır !

Ona, bir sürprizim var. ( Bir kâğıda

MEHPARE

sarılmış küçük bir resim çıkarır ) İmzalı fotoğrafı, camlı çerçeveye koydurttum. Evlenip de yeni apartımana çık tığımız zaman, salonumuzun en göze görünür bir yerine koyacağım . (Resmi masanın üzerine bırakır , çantasın dan bir yığın kart postal çıkarır ) Beyza Günaydının muh telif pozlarda resimlerini aldım. REMZİYE - Çok iyi ettin. Resimleri, şimdilik ge

lişi güzel dizelim. ( Remziye ile Mehpare, resimleri, masa ve etajer üzerlerine dizmeğe başlarlar. )

Üçüncü sahne Evvelkiler - Mahir (Zeynep , nihayetten görünür ; Mahire yol göster

dikten sonra, eliyle bir öpücük göndererek kaçar. ) MAHİR

( Gayet şık giyinmiştir ) Bonjur !

MEHPARE

( Onu görünce koşar,

kucaklar )

Sevgili Mimi Yanık !

MAHİR

Hayatımın çiçeği ... Bu çiçekleri sizin

için aldım. ( Bir küçük buket verir. ) 40

MEHPARE

( Çiçekleri alır, öper, koklar ) Mer

si, sevgili nişanlım ! REMZİYE

( Mahire yaklaşır, kırıtarak ) Nasıl ?

Sevgili Mimi Yanık , mini mini kaynanasını öpmüyor mu ? MAHİR

Dalgınlık ! Kusura bakmayın (Remzi

yenin elini öper. ) ( Mahirin kılığına bakarak ) Sevgi lim , bugün , ne kadar şıksın ! MEHPARE

REMZİYE -- Eskiden çok sade giyinirdi, şimdi, şık elegan oldu !

MAHİR - Evet, bir şey oldum ama ne oldum, pek farkında değilim. Kâtipten , daktilodan tutun da hamal lara kadar mağazada herkes, bana bakıp gülüyordu. MEHPARE Anlayışsız insanlar çok. Sen aldırma, sevgilim. ( Mahirin elinden tutar, resmi gösterir ) Bak, imzalı resmi çerçevelettim. Sonra, Beyza Günaydının

muhtelif pozlardaki resimlerini topladım, salonumuzu do nattım .

MAHİR Artık, bu eski şeylerden bahsetmesek , daha doğru. Geçmişe mazi, yenmişe kuzu, derler. MEHPARE Çok naziksiniz sevgilim . Beni kis kanmasın diye böyle söylüyorsun . Teşekkür ederim Fa

kat, eski sevgilinle aranız neden açıldı ? Evet, neden açılmıştı Tuhaf ! Bana mi soruyorsun ? MEHPARE MAHİR Evet, size sormam tuhaf. Müsaade edin de, babanıza sorup cevap vereyim . MEHPARE — Bu işlerle babamın ne alâkası ola MAHIR

bilir ?

41

MAHİR

( Kendisini toplayarak ) Babanla ortak

-

olduğumuz zaman , birbirimize danışmadan, hiç bir sırrı mızı söylememeğe karar vermiştik .

Öyle ise peki.. Yalnız unutma ki, ar

MEHPARE

tık ben de senin hayat ortağın oluyorum . Bütün sırlarını, ben de öğrenmek isterim .

( Yasin, merdivenden iner )

Dördüncü sahne

Evvelkiler - Yasin ( Yasini görünce, koşar ) Hızır gibi za manında yetiştin . Her şeyi öğrenmek istiyorlar. MAHİR

YASIN

-

Neyi ?

-

MAHİR — Eski sevgilimle aram neden açılmış ? MEHPARE

-

( Mahire ) Yalnız bu kadar değil, na

sıl tanıştınız ?

REMZİYE - ( Mahire ) İlk defa nerede görüştünüz ? -

YASİN — Hayır ! Bunları sormanız, hiç de doğru de ğil ? Her şeyin zamanı var. Bizi biraz yalnız bırakınız. Ma hirle konuşacaklarım var .

REMZİYE - Gel kızım , gidelim . İşlerini konuşsun lar .

( Remziye ile Mehpare, nihayetten çıkarlar. ) 42

Beşinci sahne

Mahir - Yasin sonra Zeynep Korktuğunla kaldın , işler Hem ortağım , hem de damadımsın . YASIN

-

yoluna girdi.

İçi beni yakar, dışı herkesi.. Kızgın saç

MAHİR

üstünde oturuyorum .

YASIN — Neye bu kadar kuruntu ediyorsun ?

MAHİR — Ben , bu yaşa geldim , sahtekârlık etme dim . Yalanı beceremiyorum .

YASİN — Bu, sahtekârlık değil ki.. Hem, kime zara ri dokunuyor ? MAHİR

- Elimde değil. Eki belli olacak diye içimi

kurtlar yiyor .. ( Zeynep, elinde iki gazete ile nihayette!: girer. ) ZEYNEP

Akşam gazetelerini getirdim . (Gazete

leri Mahire vermek , yılışmak ister .) YASIN

- ( Gazeteleri Zeynebin elinden alır ) Peki !

ZEYNEP emriniz ?

(Yılışık, gözleri Mahirdedir) Başka bir

YASIN — Fazla laf lâf etme, git.

( Zeynep, Mahire, gizli bir öpücük göndererek çıkar. ) 43

Altıncı sahne

Yasin - Mahir MAHİR - Bak bakalım, bizim nişanı yazıyorlar mı ? YASİN - Elbette yazacaklar. Parasiyle. (Gazetele ri açar, göz gezdirdikten sonra, okumağa başlar :) « Mesut

bir nişanlanma: Muteber tüccarlarımızdan Bay Yanık Çı ranın kızı Bayan Mehpare Çıra ile maruf Çira - Yanık yağ müessesesi ortaklarından Bay Mahir Yanık nişanlanmışlar dır . İki tarafa saadetler dileriz .>>

MAHİR -- Bu kadarcık yazıya kaç para verdin ? YASİN — Tam beş lira .

MAHİR - Amma pahalı imiş.. YASIN -- Bıktım, senin bu cimriliğinden. ( Gazeteyi gözden geçirmekte devam ederken birden bire sıçrar ) Ey vah (Gazete elinde titrer )

MAHİR - Ne oluyorsun ? Vücudumu soğuk bir ter kapladı. ( Çene leri atar, gazete elinden düşer. ) YASİN

MAHİR

Günün, saatin yaklaştı galiba, çene atıyor

YASİN

( Yerdeki gazeteyi işaret eder ) Al.. Al ...

sun ..

Al... Oku...

MAHİR 44

( Gazeteyi alır, sahifeleri şaşkın şaşkın

çevirerek bakar) Ne var yahu ? (Dikkatle bakar ) Ne görü yorum ?.. ( Kafasını geri çeker ) Hayır, bir şey görmüyo rum ! ( Gözlüklerini takar, titreye titreye bakar ) Yalan val lahi..

YASİN

Oku..

-

MAHİR - Okuyamıyorum .. Satırlar kayıyor, harf ler oynamaya başladı!

YASİN — Oku..

Okuyacağım ama, yerini şaşırıyorum . ( Okur ) : «Sanatkâr Beyza Günaydın şehrimizde : Avrupa MAHİR

dan memleketimize dönen radyo yıldızı Beyza Günaydın, Ankara radyosunda bir konser verdikten sonra , şehrimize gelmiştir. Yüksek sanatkâr, bu gece, Halk tiyatrosunda ilk konserini verecektir. >> ( Gazeteyi elinden atar ) İstanbula gelmek için , gününü bekliyormuş galiba ? YASİN

Bu konser, başımıza bir iş açacak gibi.

MAHİR --- Ne de rahat rahat söylüyorsun. YASİN

Çırpınacak halim yok, kolum kanadım kı

rıldı.

MAHİR

-

Çabuk kokusu çıkacak diye içime doğ

muştu .

YASİN — ( Birden kendini toplayarak ) Daha kadın ların bir şeyden haberleri yoktur. Gazeteleri saklayalım .

MAHİR — Bunu iyi düşündün. ( Telâşla gazeteleri buruşturur, saklayacak yer arar, bulamaz ) Nereye sakla yayım

?

YASİN — Bahçeye atsak fena olmaz. ( Mahir ile Yasin , nihayete doğru giderler .) 45

YASİN

( Kısık sesle ) Geliyorlar!

MAHİR — Eyvah ! (Mahirle Yasin, ters geri ederler )

YASIN

( Mahiri iterek ) Gazetelerin üstüne otur.

( Mahir, gazetelerin üstüne oturur. Remziye ile Meh pare nihayetten girerler. Ellerinde, birer gazete vardır. )

Yedinci ' sahne

Yasin - Mahir - Remziye - Mehpare sonra Zeynep Komşularımız , ne can insanlar ! Bize, akşam gazetelerini verdiler. ( Mahirle Yasin, bakışırlar ) . REMZİYE

MEHPARE

Beyza Günaydın , İstanbula gelmiş !

( Mahire ) Bu gece, ilk konserini verecekmiş, sevgilim . MAHİR

Gelemez olaydı, veremez olaydı..

REMZİYE - Yoo, nişanlına hoş görünmek için bile olsa, eski sevgilin , o yüksek kadın hakkında, bu kadar sert davranmanı istemem . Bu gece , Ankara radyosundaki kon serini dinlemediniz mi ?

MAHİR

Hayır !

MEHPARE — Radyon yok mu sevgilim ?

46

MAHİR - Hayır. Ah, ne hassas adam ! Eski sevgilsinin

REMZİYE

sesini duymamak için , kendisini radyodan bile mahrum e diyor.

(Mahiri okşar)

MEHPARE

Benim , ince ruhlu,

hassas kalpli sevgilim ! REMZİYE

( Yasine) Damadımızı gittikçe takdir

-

ediyorum . Meğer, ne kapalı kutu imiş. Öyle değil mi ? YASİN — Evet.. Evet .. MEHPARE

-

- Meğer, biz, ne kadar aldanmışız !

REMZİYE - Kabahat bizde değil! Hassas insanlar,

ruhlarının sırlarını ifşa etmiyorlar, keşfolunsun diye bekli yorlar.

YASIN - Sayın Bayan , sormak ayıp olmasın ama,

sen bu lûgatleri hangi kitaptan ezberledin ? REMZİYE

( Azametle ) Hassas, yüksek ruhlu da

madıma lâyık bir kaynana olabilmek için , çalışmaktan geri durmuyorum .

YASİN — Kızım , sende de böyle yeni lûgatler var mı ? MEHPARE

-

( Azametle ) Yasin Çıra, saadetimizin

şiirini gate etme.

(Zeynep elinde bir gazete ile girer. ) ZEYNEP

-

(Gazeteyi sallayarak ) Komşular söyle

diler, gazetede yazıyormuş.. Gelmiş !.. İstanbula gelmiş !.. (Mahire doğru koşar ) Beni, konsere göndereceksininz, de ğil mi ? 47

YASİN — Konser bizde başladı.

MAHİR

( Yerinden fırlar, Zeynebi yakalamak is

ter ) Şimdi ben sana, konseri gösteririm . Yıkıl karşımdan ! ( Zeynep, kaçarak nihayetten çıkar. )

REMZİYE — Sevgili damadım , ne oluyorsun ? Senin gibi nazik , ince ruhlu insanlara , hiddet, şiddet yakışmıyor ! YASİN

MAHİR istiyorum .

Zeynebin saygısızlığına kızdı!

Sinirden mi, nedir ; bağırmak , çağırmak

Biliyorum , sevgilim . Belki ben kıska nırım , diye üzülüyorsun. Hayır, ben, kıskanmam.. O kadar MEHPARE

hasis ruhlu değilim.. Komşulardan öğrendim . Beyza Gün aydın, kendi konserini bitirdikten sonra, diğer sanatkâr ar kadaşlarının konserlerini bir locada outurp dinliyecekmiş.. Tiyatro direktörü , bunu, sanatkârdan bilhassa rica etmiş. Bu haberi alır almaz, hemen bahçevan Şaban ağayı gön derdim, onun locasının yanındaki locayı kapattırdım. Bizi görenler, hasetlerinden çatlayacaklar. MAHİR

( Yasine ) İşitiyor musun ?

REMZİYE - Kızım , bu, biraz tehlikeli. Hemen bir otomobile atlayıp tiyatroya gidersin. Tiyatro, ne kadar cık yer. Gitmenle gelmen bir olur. Parasını verip, locami zin sahibi olalım . MEHPARE

Bravo, anne ! Sevincimden çıldıraca

ğım.

(Mehpare ile Remziye, Mahire, elleriyle öpücük gön dererek koşar gibi nihayetten çıkarlar. ) 48

1

MAHİR — ( Arkalarından bakar, sağa sola dolaşır, gazeteleri alır, yırtar, parçalar ) Ben de çıldıracağım .

Çıldıracak sıra değil. Aklımızı başımıza

YASİN

toplayalım. MAHİR

- Ben gidiyorum ( Çıkacak gibi olur )

YASİN

( Önliyerek ) Dur, nereye gidiyorsun ?

MAHİR

Boğuluyorum , biraz hava alacağım . Çok

kalmam . İki sene sonra buluşuruz, YASİN

Çocukluk istemez.

MAHİR - Asıl sana uymakla çocukluk ettim .

YASIN — Biraz soğuk kanlı ol.

MAHİR — Ne soğuğu , ne de sıcağı kalmadı, olanca kanımı kuruttular,

YASİN — Biraz sinirlerinin dizginini çek. MAHİR Hangi dizgin ? Kantarım bile koptu . Ana kız, nereye gittiler, duymadın mı ? Tiyatroda loca tutacak lar. Hem de ötekinin locasının yanındaki locayı.. Ortak, biz iflâs ettik .

YASİN — Amma telâşçı adamsın . -

MAHİR

Hem de hileli iflâs!

YASİN

Bu gece , bir hastalık çıkarırız, tiyatroya

gitmeyiz .

— Bununla kurtulacağımızı bilsem, bir has tahaneye gider, tesirli bir mikrop yutarım . MAHİR

49

YASİN — Sen, hakikaten çıldırıyorsun . MAHİR

Yaptığımız pek akıllı işi de sanki..

YASİN Pireyi deve yapmakla bir şey kazanmaz sin , zarar edersin .

MAHİR - Ben iflas ettik, diyorum ; o, hâlâ, kârdan , zarardan bahsediyor !.. Korktuğum , bir, iki değil ki.. Sah

tekârlığımız , o kadının kulağına giderse ? YASIN — Nasıl gidebilir ?

MAHİR — Yerin kulağı var, derler. Biz , davul çalıp , yedi mahalleye duyurduk . Aşçı, işçi, hizmetçi, uşak , bah çevan , ahbabinin ahbabı, ahbabının ahbabının ahbabının ahbabı, derken , duymayan kalmaz. ( Resmi gösterir ) Bu Resmi, kimler görmedi ? Kimlere göstermediniz ? Sonra, locada, kadınların çenesini nasıl tutacaksın ? Birak , ben , başımı alıp gideyim . ( Çıkacak gibi olur)

YASİN – ( Mahiri caketinden yakalar )

Dur, daha

vaktimiz var .

(Telefon çalar ) YASİN

Şimdi, buna da cevap vermeli

( Telefo

nu açar ) Alo ! Neresi ? Halk Tiyatrosu mu ? MAHİR lanıyor. YASIN patmışlar ?

( Bir koltuğa yığılır ) Eksikler tamam ( Telefona) Adam gönderip loca mı ka

( Eliyle, hayır ! hayır! gibi işaretler ya par ; kısık sesle ) Yanlış, de.. Yanlış, de.. MAHİR

YASİN 50

( Telefona ) Yanlış .. Yanlış ..

MAHİR

Kapa musibeti.. .

YASİN

( Telefona ) Yanlış.. ( Kapar) Atlattık .

MAHİR

Oraya gittiklerini unutuyorsun . Aldırma. Ben , tekrar telefonu açar, işi

YASİN bozarım .

MAHİR

Eğer yapabilirsen, kefeni yırttık , sayılı

riz . (Telefon çalar) YASİN

Yine başladı. ( Telefona gider )

-

MAHİR

.

Açma.. Bırak çalsın.

YASIN - Belki, mağazadandır. MAHİR YASİN

- Aç öyle ise..

( Telefonu açar ) Alo ! Neresi ? Halk ti

-

yatrosu mu ? Nasıl ? Kızım Mehpare sen misin ? ( Mahire dönerek ) Ne çabuk gitmiş !?

Uçmuş ! .. Ben de kanatlanıp uçabilsem ..

MAHİR

YASİN ( Telefona ) Ne var , kızım ? Evden, ti yatroya ipek halılar mı gönderelim ? Neden ? Anlamadım . Artistin locasına mı serdirteceksin ?

MAHİR — Pupa yelken gidiyoruz; dümen kırabi -

lirsen kır artık .

( Telefona) Şaban ağaya söyleyip iki bu ket mi hazırlatayım ? Neden ? Birini sen , birini de Mahir YASİN

mi verecek ?

( Bayılır gibi olur ) Artık benden hayır yok.. Bittim , öldüm , mahvoldum . MAHİR

YASİN

( Telefona ) Mahir, biraz rahatsız gibi.. 51

Belki tiyatroya gidemez. Zorla mı götürürsünüz ? Nasıl olur ? .. Alo .. Alo.. (Telefonu kapatır. )

( Ayağa kalkmıştır ) Galiba ölmek de MAHİR para etmiyecek , ölsem , cenazemi tiyatroya götürecekler.

Sen kurtar, yarabbi! YASİN Çıkmadık canda ümit vardır . Atlatırız , merak etme. Sinirlerin bozuk ; sana, iki kadeh likör vere yim , gel. ( Merdivene doğru çeker. )

MAHİR — Zehir versen , daha iyi edersin . (Yasin le birlikte merdivenden çıkarlar. )

Sekizinci sahne .

Hadi - Veli ( Hadi ile Veli, nihayetten girerler. ) ( Otuz, otuz beş yaşlarında ; şık, fakat te

VELI

miz , ağır başlıdır. Onun ağır başlılığı karşısında Hadinin züppeliği mülayimleşir. ) Beni sürükledin getirdin ama, bu rası ne resi ?

HADİ

Güzel, zengin bir genç kız arkadaşımın e

vi. Babası, kalantor tüccarlardandır, monger (Tek gözlü ğünü takarak etrafı göstere göstere anlatır ) Nasıl, şık villa

değil mi ? Seni, arkadaşımla , arkadaşımın ailesiyle tanış tıracağım . Göreceksin, hepsi enteresan tiplerdir. VELİ

HADİ

Görünürlerde kimseler yok. Telâştalar. Nişan hazırlığı yapıyorlar.

VELİ — Kim nişanlanıyor ? Buraya, nişana mı gel din ?

52

HADI — Anlayamam , monşer. Bu kızla, İzmirde ta -

nıştım . Otomobilimle buraya da beraber geldik . Fakat

araya , kara çalı girdi. Benim , bütün projelerimi alt üst etti.

VELİ — Kara çalı da kim ? HADİ

Kızın babasının ortağı..

( Alayla güler )

Ne tip monşer ! Pek alay etme, Kızı, senin elinden almış.

VELİ

HADİ — Atlatması kolay. Burada, çok eğleneceğiz , conser!

VELİ — Ne yazık ki ben, çok duramıyacağım . Ran devum var . Nişanlım , otelde beni bekliyor. HADİ - Nişanlın mı ? Bilmiyordum .

VELİ — Avrupada tanıştık , nişanlandık . Ben, An karaya döndüm ; o, Avrupada kaldı. Şimdi tekrar buluş. tuk .

HADİ

Nişanlın , nasıl bir kadın ?

VELİ - Bir artist. Sen de tanıyacaksın . Radyo yıl

dızı Beyza Günaydın .

HADİ — ( Sıçrayarak ) Nasıl tanımam , monşer! Ne bahtiyar adamsın !

VELİ — Bu gece, Halk tiyatrosundaki konsere gel. .

Seni takdim edeyim .

HADİ — Evet, monşer. O büyük artistle tanışmak isterim . Onun , burada, bir resmi olacak. VELİ

( Etrafına bakınarak )

Bir değil, birçok

resmi var. ( Dolaşarak bakınırken masa üzerindeki çer 53

çevelenmiş resmi görür, alır, bakar, evirir çevirir, birden bire hayretle durur, kekeler gibi okur :) « Sevgili Mimi Ya

nik.. Beraber geçirdiğimiz tatlı günlerin hatırası.. Beyza Günaydın .. » ( Resmi elinde tutup sallayarak ) Bana, bun dan hiç bahsetmediydi.. Alçak ! HADİ

( Ürkmüş gibi) Monşer, bu kadın , nihayet

bir artist değil mi ? Artistlerin hayatı maceralarla doludur .

VELİ — Saçmalayıp durma. Bu «Mimi Yanık » kim ? HADİ

Nişanlımı elimden alan aptal.

VELİ

Peki, kim ? Nenin nesi ?

HADİ

— Bu evin sahibi Yasin Çıranın ortağı Mahir

Yanık .

VELİ — Beraber mi oturuyorlar ? HADİ

Hayır, Ama, hergün gibi buradadır,

VELİ — Pek âlâ . Ben, ona da, ötekine de yapacağı mi bilirim . (Hâdiyi yakasından tutar ) Sen, benim arka daşımsın , değil mi ? HADİ

( Yarı korkmuş ) Elbette. .Şüphe mi edi

yorsun ?

VELİ

Arkadaşlığını

bu günde

göstereceksin .

Şimdi, otomobiline atla, Gül Palas oteline git, Bayan Bey za Günaydına söyle, hemen buraya gelsin. Yalnız, bura nin , neresi olduğunu söyleme. Anlıyor

musun ? Benim

beklediğimi söyle, al, getir. Sakın, ağzından bir şey kaçır ma.

HADİ

Peki, Peki.. Dediğin gibi yaparım.

VELİ — Fırla .. Çabuk git .. ( Veli, Hâdiyi iter ; Hadi, nihayetten çıkar. ) 54

Dokuzuncu sahne

Veli - Yasin sonra Mahir VELİ

( Yalnız kalınca, fotoğrafa bakar, tekrar

okur ) « Sevgili Mimi Yanık.. Beraber geçirdiğimiz tatlı günlerin unutulmaz hatırası .. Beyza Günaydın .. (Fotoğ rafı cebine koyar :) « Mimi Yanık » mi, kavrulmuş mu, çok geçmeden anlıyacağız.

YASİN — ( Merdivenden inerek ) Bu geceyi bir at latsak .. ( Düşüncelidir ) VELİ

( Yasini görür, ona doğru ilerler ) Acaba,

Bay Mahir Yanıkla mi müşerref oluyorum ?

YASİN VELİ

Hayır ! Yasin Çıra kulunuz ! ( Kendini tanıtarak ) Veli Zula kulunuz !

YASİN — Mahir Yanık, ortağımdır. Onunla mı ko nuşmak istiyorsunuz ? VELİ

( Hiddetini yenmek için dişlerini sıkmak

tadır ) Evet, tanışmak, konuşmak istiyorum. Çok mühim bir iş için hemen görmeliyim . YASİN Öyle ise çağırayım . ( Merdivene doğru gider, seslenir ) Bay Mahir.. Bay Mahir.. Lütfen teşrif e der misiniz ?

MAHİRİN SESI

( Dışarıdan ) Yine ne var ? Bir

az uzanayım, diyordum. ( Merdivenden görünür ) Likör sinirlerime iyi geldi.. ( Gerine gerine iner. ) 55

YASİN - (Veliyi göstererek ) Bay, sizinle tanış . mak istiyor. ( Veliye ) Sevgili Mimi Yanık .. ( Kendini top

layarak ) Pardon, Bay Mahir Yanık .. ( Mahire ) Bay Veli Zula.. ( El sikmalar ) . VELİ

YASİN

Tanıştığımıza çok memnun oldum . Oturalım efendim .

-

( Üçü de otururlar ; Yasin ortadadır. ) VELİ ( Mahiri tepeden tiranağa kadar süzer) Demek , sevgili Mimi Yanık , sizsiniz ? MAHİR böyledir.

( Homurdanır) Burada,

batası adım ,

YASIN — ( Velinin kulağına manâlı ) Eski bir ma -

ceranın hâtırasıdır .

( Mahire ) Ben, sizi, gayet iyi tanıyorum.

VELI MAHİR

Beni mi ? Ne münasebetle ?

VELİ Sizin , eski hovardalardan olduğunuzu bil miyen var mı ? Burası doğru .. Modern erkek güzelidir ..

YASİN

O, kadınların peşinden koşmuyor ; kadınlar onun peşin den koşuyorlar. MAHİR — Ortak, bu bahisleri kurcalama.

Artık , eski defterler kapandı; çünkü ni

YASIN

şanlandı, kâfir !

VELİ — Bir vakitler, meşhur bir artistin dostu imiş siniz , öyle mi ? MAHİR — Elin ağzı torba değil ki büzesin . İnsanın -

adı çıkmasın bir kere. Herkes, bir şey uydurup söylüyor. 56

(Şakacı ) Nişanlın burada yok. Ne sak

YASİN lıyorsun ?

MAHİR Herkesin hayatında böyle şeyler olur .. Mazi.. Mazi.. Bir mazi lâzım .. -

VELİ

Şüphesiz .. Siz ..

-

MAHİR - Siz, neye bu kadar fazla alâka gösteri yorsunuz ?

Eski dostunuzu çok yakından tanırım da..

VELİ

MAHİR

( Yavaşça Yasinin kulağına) Hapı yutu

yoruz galiba ? YASİN

( Yavaşça Mahire )

Soğuk

kanlı

ol,

ben idare ederim .

VELİ Radyo yıldızı Beyza Günaydınla uzun za man beraber yaşadınız , değil mi ? Ne demek istediğinizi anlamıyorum .

MAHİR

VELİ — Niye inkâr ediyorsunuz ? MAHİR den işitiyorum . YASİN

-

İnkâr değil. Böyle bir şeyi ilk defa siz Yanlış bir rivayet hatırınızda kalmış ola

cak .

VELİ iyi edersiniz.

İkiniz de benimle açık konuşursanız, çok

YASIN — Siz de böyle konuşmağa kalkarsanız işin rengi değişir. Bizden ifade mi alıyorsunuz ? Kimsiniz ? MAHİR - Kim olduğunuzu anlıyalım bir kere.

Ben, radyo yıdlızı Beyza Günaydının res men nişanlısıyım . VELİ

57

MAHİR — ( Hemen Yasinin arkasına saklanır. Diş leri arasından ) Nerelere kaçsam ?

VELİ — Saklamağa çalışmayın, hakikati söylemeye mecbursunuz .

Bir şey gizlediğimiz, sakladığımız var mı ? ( Yasine) Dinin gibi doğru söyle ? MAHİR

C

YASIN — Evet.. Evet.. Bir şey gizlediğimiz, sakla .

dığımız yok .

VELİ — Odaya, şöyle bir göz gezdirmek kâfi. (Re simleri gösterir .) ( Mahirin kulağına yavaşça, şarkı söyler

YASIN

gibi makamla ) İmzalı resmi ortadan kaldır.. MAHİR

( Koşar, masanın üzerinde arar, sonra

döner, Yasine yavaşça, şarkı söyler gibi makamla ) Biz den evvel kaldıran olmuş.

Cevap vermiyorsunuz ?

VELİ

YASİN – Şey.. Fotoğraflar için mi ? Merak ettiği niz şey bu mu ? Hem, bundan basit ne olabilir ? Büyük meşhur artistlerin fotoğrafları, kart postalları herkesin e -

linde, herkesin evinde bulunabilir. ( Mahire dirseğiyle vu rur) . MAHİR —. Evet. Evet.. VELI

Peki, neye başka artistlerin resimleri yok ?

Kim demiş ( Cebinden evvelce Mahirin aktardan almış olduğu bir sürü kart postalı çıkarır, gös YASIN

terir) Bizde, daha, ne çeşitleri var : Şişli yıldızı Mediha hanım .. Greta Garbo .. Lilyan Harvey .. 58

ar

MAHİR Buyurun bakalım , rahmetli Mediha Ha nım da benim dostum mıydı ? -

VELİ

-

Siz, işi şarlatanlığa vurmak istiyorsunuz.

( Cebinden resmi çıkarır) Buna, cevap veriniz, bakalım . ( Resmi, masanın üzerine bırakır. ) YASİN ( Mahire yavaşça, şarkı söyler gibi ma kamla ) Sen durma, savuş. ( Mahir, kaçmak ister. ) a

VELİ — ( Mahirin caketinden yakalar ) Nereye ? MAHİR - ( Veliye ) Her şeyi olduğu gibi anlataca -

A.

ğım . Dinleyin .

VELİ — Hayır ! Beyza Günaydın , buraya gelecek , -

er

ta

onun yüzüne karşı söyliyeceksiniz . MAHİR - ( Kekeler ) Ooo .. O da, buraya mi ge lecek ?

VELİ — Evet. Birini gönderdim, alıp getirecek , iki nizi yüzleştireceğim . MAHİR

( Yasine, bağırarak ) Başıma açtığın iş

leri beğeniyor musun ? Bana borçlu olsaydın , bu kadar fe nalık edemezdin .

Ek

14

?



YASİN

— Bu kadar bağırıp çağıracak ne var ?

MAHİR

Daha ne olsun, be adam ! Dertsiz başıma

dertler açtın . Durup dururken bir mazi çıkardın. Adım değiştirdin . Kırk yıllık kılığımı kıyafetimi değiştirdin . Ka

pima bir alacaklı gelip bağırmış değilken tanımadığım in sanlar, karşıma dikilip hesap soruyorlar .. Ben bağırmıya yım da kim bağırsın ? Boğuluyorum .. Biraz hava.. (Bo ğazını açmak ister ) Biraz hava .. ( Nihayete doğru gider. Veli ; nihayette durmuş, yolu kesmiştir. Mahir, hemen ge riler ) Bu tarafta fena esiyor., Boğuluyorum .. (Merdiven den koşar gibi çıkar. ) 59

YASİN

Dur; beni dinle .. (Arkasından koşarak

merdivenden çıkar. )

VELİ — (Arkalarından bakar) Ağız palavrası ile elimden kaçacaklarını sanıyorlar. Bu evin , arka tarafta da bir kapısı var . Ben, peşlerini bırakmıyacağım . (Merdiven den yavaş yavaş çıkar. )

(Beyza Günaydın, Hadi ile birlikte nihayetten girer. )

Onuncu sahne

Beyza - Hadi BEYZA — ( Genç, güzel bir kadındır. Tuvaleti ağır başlı, şık ; harektleri düşünceli ve temkinlidir .) Burası ne resi ? Benim burada ne işim var ? -

HADI — Vallahi sayın Bayan, ben , nişanlınız Veli nin emriyle hareket ediyorum . BEYZA — Otelden acele çağırtmak için, elbette mü him bir sebep olması lazım gelir. -

HADİ — Kendisinden anlarsınız !

BEYZA - Mutlaka, yine bir kıskançlık cilvesidir . Bu adamın kıskançlığından bıktım artık ! Söyleyiniz, ni

şanlım, beni buraya niçin çağırdı ? Kendisi nerede ? Sizi söyletmeden yakanızı bırakmıyacağım . HADİ – Şey.. Bana, söyleme! diye söz vermişti..

Ama, madem ki siz emrediyorsunuz. Söyleyin . BEYZA HADİ Nişanlınız Veli, sizden şüphe ediyor. Bu rada, biriyle, gûya alâkanız varmış ! 60

BEYZA

Ne dediniz ? Ne dediniz ?

HADİ

Bu benim icadım değil.. Umumî bir riva

yet..

BEYZA — Neler sayıklıyorsunuz ? HADİ

İsmini söylersem , belki hatırlarsınız.

BEYZA

HADİ

Kimin ismini hatırlıyacağım ? Sevgilinizin .

-

, BEYZA — Terbiyesiz! Sevgilim ,kimmiş bakayım ? HADI – Şey.. Yani.. Alaka gösterdiğiniz adam.

Peki, peki, çabuk söyleyin . Bakalım ha

BEYZA

tırlayabilecek miyim ? HADI

Mahir .. Mahir Yanık ..

BEYZA

İlk defa işitiyorum . Peki sonra ?

HADI — Veli, burada, sizin bir fotoğrafınızı buldu. BEYZA - Bundan tabiî ne olabilir ? Benim , her yerde resimlerim , kart postallarım satılıyor. -

Fakat buradaki fotoğrafın üzerinde, el HADİ yazınız, imzanız var. -

BEYZA

HADİ

.

Rüya mi görüyorsunuz ?

Vallahi rüya görmüyorum ,

gözlerimle

gördüm . ( Tek gözlüğünü takarak aramağa başlar, imza li resmi bulur, alır. Beyzaya gösterir ) İşte, buyrun ! BEYZA

( Resmi alır, bakar, okur) « Sevgili Mi

mi Yanık .. Beraber geçirdiğimiz tatlı günlerin unutulmaz hatırası.. Beyza Günaydın. » (Okuduktan sonra bağırır) 61

Sahtekârlığın , yalancılığın

kepazeliğin bu kadarı olmaz !

Ahlâksızlık ! Namussuzluk ! Ben, böyle bir şey yazmadım . HADI — Aman , nasıl olur ? BEYZA

Dünyada olmayan ne var ? Size, yemin

ederim, bu sahtekârlık ! .. Alçaklık !.. HADİ

Nasıl cesaret ederler ?.

BEYZA

Namusum , şerefim üzerine yemin ede

rim .

HADİ - Öyle ise, bırakın , ben, bu namussuz sah -

tekârı yakalayayım . Zaten, benim de hıncım var. BEYZA

Hayır ! Sizi menederim . Bana bırakınız,

Siz, sadece bana yardım ediniz. HADİ BEYZA

Emredersiniz .

Şimdilik nişanlımın

bunlardan haberi

olmasın , aramızda gizli kalsın . Söz veriyor musunuz ? HADİ — Söz veriyorum . BEYZA

Bana, böyle bir oyun oynamaktan mak

satları ne ? Onu anlayacağım . Hem sahtekârlara, hem de

nişanlıma yaman bir ders vereceğim . Herkesin namusuy le, şerefiyle oynamak kolay mı imiş !.. Sonra , nişanlım da kıskançlığa tövbe etsin. Biz, geldğimiz yoldan , kimseye görünmeden tekrar otomobile dönelim . Yeni geliyormu şuz gibi tekrar geliriz. ( Nihayetten Hadi ile birlikte çı kar . )

62

Onbirinci sahne

Mahir - Yasin sonra Mehpare - Remziye -

( Merdivenden başını uzatır :) Sesler du yar gibi olmuştum . MAHİR

1

-

YASİN — ( Merdivenin öbür tarafında, başını uza -

tır ) Bana da öyle geldi ama, kimseler yoktu. MAHİR

Defolup gitmiş olacak !

Gelmez yola gitsin .. bakına, ağır ağır iner .) YASİN

MAHİR - Son gelişi olsun ..

( Etrafına bakına,

( Yasin gibi etrafına

bakına bakına, ağır ağır iner. )

(Sahnede karşı karşıya gelince, birbirinin yüzlerine, sonra, korkarak etrafa bakarlar. ) MAHİR

-

Beni, yakacağın kadar yaktın, artık ya

kamı bırak . Ben gideyim . YASIN — Beni dinle.

MAHİR

( Bağırır ) Seni dinleye dinleye bu hal

lere düştüm ya ! Akıllanacağım kadar akıllandım , artık, akıl hocasına ihtiyacım kalmadı. Biraz daha dinlersem , hapislerde çürüyeceğim , idam sehpasında can vereceğim .

YASİN — Ben, işleri düzelteceğim . -

MAHİR

Anlıyorum . Beni astırmadan için rahat

etmiyecek . 63

YASİN etmeliyiz.

Vaziyetten karımla kızımı da haberdar

-

MAHİR Yalnız ev halkını değil, mahalleyi de topla, cenaze namazım , cemaatle kılınsın .. -

( Remziye ile Mehpare nihayetten girerler ) . Babacığım , locayı kapattık , Uçar gi MEHPARE bi gidip geldim .. Bahçevan Şaban Ağaya kolları sığattım , limonluktaki çiçeklerin en güzellerinden harikulâde iki

buket hazırlattım . Şimdi de ipek halıları hazırlayıp bahçe vanla tiyatroya göndereceğim . REMZİYE Buketler, hakikaten çok güzel oldu. YASİN — Boşuna yorulmuşsunuz! -

Neden ?

MEHPARE

YASIN

Size, çok mühim bir şey söyliyeceğim .

-

Beyza Günaydın , bir kaç dakikaya kadar buraya gele cek .. MEHPARE ( Ellerini çırparak ) Buraya mı geli yor ? Ay, kulaklarıma inanamıyorum .

REMZİYE - Evimiz için , ne büyük şeref ! Demek yüksek artist, bizi ziyarete geliyor.

Bizim için geliyor, nişanlısı için geliyor.

YASIN

MEHPARE

MAHİR

-

Nasıl ? Onun nişanlısı da mi var ? Olmaz olaydı. Var.

REMZİYE — Seni kıskanç seni! YASİN Nişanlısı, arkası yazılı, imzalı resmi görmüş !. MEHPARE

64

Nerede ?

YASİN

Burada.

REMZİYE — Nişanlısının burada ne işi var ? YASİN - Orasını ben de pek derin kavrayamadım .

Şimdi; bunlar bize lâzım değil. Herif, Mahirin yakasına yapışmış, Mahir de inkâr etmiş. Fakat beriki bu inkâra i

nanmamış. Beyza Günaydına haber göndermiş. Kiminle ? Nasıl ? Bunlar da bizce meçhul. O, burada, ikisini yüzleş tirecekmiş!

MEHPARE — Eyvah ! Şimdi ne olacak ? -

MAHİR -Onu, siz ne düşünüyorsunuz, ben düşü neyim . YASİN

Ben, gayet kurnazca bir plan

-

kurdum .

Beyza Günaydın , Mahir , her şeyi inkâr edecek. MEHPARE — Bir centilmen ; nasıl yalan söyler ? REMZİYE — Hem de elin göz ağrısına.. -

3

YASIN — Her şeyin sırası vardır . Beyza Günaydın , nişanlısından korktuğu için, Mahirle karşılaşınca, ben, bu adamı katiyen tanımıyorum ! diyecek. Göreceksininz. Ben, ne söylersem çıkar. MAHİR

Neme lâzım, bütün dedikleri çıkıyor.

YASİN

( Mahire ) Sen de, o şekilde cevap vere

ceksin ,

MAHİR — Elbette . .Elbette .. YASİN — Bu iş de ,böyle bitecek.

( Korna sesi. )

YASİN — Galiba geliyorlar. Temkinli duralım . (E liyle göğsüne vurarak ) Ne adamım,

görüyor musunuz ? 65

En karışık işleri, lâhzada hallediveriyorum . Bende bu kafa varken , ne olurum , biliyor musunuz ?

MAHİR — Mükemmel bir cellât olabilirsin . -

( Bahçe tarafına bakar ) Geliyorlar.

REMZİYE

Titremiyelim , taş gibi duralım .

YASİN

MAHİR — Gazel yaprağı gibi titriyorum . -

( Beyza, Veli, Hadi, nihayetten girerler.

Öbürleri,

kenarlara çekilirler.)

Onikinci sahne

Evvelkiler - Beyza - Veli - Hadi -

-

BEYZA - ( Veliye ) Beni, buraya, niçin çağırdınız ? Sonra, yol üstünde gözetleyip beklemenizin manâsı ne dir ?

VELİ — Şimdi, her şeyi öğrenirsiniz . Sayın Bayan . -

( Mahire dik dik bakar ) Hepinizi burada bulduğuma, çok memnun oldum. MAHİR VELİ

Hepimiz, sabahtan beri buradayız.

( Mehpare ile Remziyeye ) Sayın Bayanlar,

siz hakem olunuz. Eğer ben , haksızsam , açıkça söyleyiniz,

katiyen gücenmem . Fakat haksız çıkacak taraf da benim gibi, hakeme boyun eğecek , cezasına razı olacaktır. (Ma hire ) Bay Mahir Yanık , biraz evvel, doğruyu söyliyeceği

nizi vadetmiştiniz. Erkek olan sözünden dönmez. (Bey za Günaydını gösterir ) Herkesin karşısında açıkça söyle yiniz, bu bayanla bir alâkanız var mı ? 66

MAHİR — Allahın bildiğini kuldan saklayacak de ğilim . Bu bayanı, ömrümde ilk defa görüyorum . -

BEYZA

.

( Mahire yaklaşır ) Nasıl ? Sevgili Mimi,

beni unuttun mu ? MAHİR ( Abdal, abdal Yasine bakar, imdada çağırır gibi ) Yasin ! ..

( Yasin, bir köşeye sinmiştir. ) MAHİR

(Sesi, perde perde yükselerek) Yasin ! ..

Yasin !..

BEYZA – ( Mahiri kucaklar ) Vefasız, sen beni bu kadar çabuk unutacak mıydın ? Beraber geçirdiğimiz tatlı günleri unutuyor musun ? Ah, o, ne unutulmaz bir hatra · dır !

VELİ — Demek tanışıyorsunuz ? Tanışmakta söz mü ? ( Mahiri kucaklar ) Mimi.. Sevgili Mimi Yanık .. ( Mahir, yarı baygın bir hal BEYZA

dedir. ) BEYZA

(Kendini toparlamağa çalışarak Mahi

re, sıkı sıkı sarılır ) Sevgilim, nihayet, seni bulabildim ! MAHİR

( Sayıklar gibi) Yasin .. Yasin ..

VELİ - Artık hakikati öğrendim ya ; bana, bu ka darı kâfi!

Evet, hakikati öğrendin !.. ( Mahiri gös BEYZA terir ) Ben, bütün hayatımda, bu adamdan başkasını sey medim . Kalbimdeki aşkım , sönmüş sanıyordum . Halbu ki, onu görür görmez, tekrar alevlendi. Onu, hayatımın sonuna kadar bırakmıyacağım . MAHİR sahibi yok mu ?

( Ağlayarak ) Beni kurtaracak bir hayır

· 67

.

Neden böyle soğuk duruyorsun, sevgi lim ? Gel, seninle, eski tatlı hatıraları baş başa analım , tatlı hayatı yeniden yaşıyalım . ( Mahiri kucağına çekmek BEYZA -

ister , Mahir yere düşer ) . ( Dayanamaz, deli gibi yerinden fir lar ) Hayır ! Nişanlımı bana veriniz . O, benimdir . MEHPARE

-

(Mahiri yerden kaldırır, yakasından tu

BEYZA

tar, iki tarafa sallar ) Seni benim elimden almak istiyor

lar. Hayır ! Buna imkân yok. ( Mehpareye )

Sevgilimi

buldum , artık bırakmam . Hiç bir kuvvet, onu benim elim den alamaz.

( Remziyenin kucağına düşer ) An

MEHPARE

ne ! Anne ! Ne talihsizmişim ! ( Yarı bayılır.) ( Beyzaya ) Artık , aramızda her şey bit miştir. ( Mahire ) Sizinle de kozumuzu pay ederiz. Yani VELI

niza bırakacağım sanmayın . ( Hadiyi kolundan tutar, ikisi birlikte nihayetten çıkarlar. ) MEHPARE - Anne ! Fena oluyorum ! -

MAHİR — Vallahi yalan.. Hepsi yalan .. Ama han gisi yalan, hangisi doğru, ben de şaşırdım ! MEHPARE

Artık , sizin yüzünüzü görmek , sesi

nizi duymak istemiyorum .

REMZİYE — Gel kızım , gidelim . ( Mehpare ile bir likte merdivenden çıkarlar. ) 68

BEYZA

.

( Mahire) Sevgilim ,

bebeğim .. Şimdi

gelip seni alacağım ; seninle uzaklara, çok uzaklara gide

ceğiz .. Artık , seni yanımdan ayırmıyacağım .. Artık , be

nimsin sevgilim . Hayatım ! Aşkım ... (Öpücük göndere rek kaçar gbii nihayetten çıkar. )

İkinci Perdenin Sonu

69

ÜÇÜNCÜ PERDE ( Dekor : Birinci ve ikinci perdenin aynıdır)

Birinbi sahne

Remziye - Zeynep - sonra Mehpare ( Perde açıdlığı zaman, sahne boştur. Remziye mer divenden iner)

REMZİYE

( Etrafına bakınır, zile basar. Döner,

elini alnına koyar) Öyle başım ağrıyor ki .. ZEYNEP

( Telâşla nihayetten girer, bir kanape

ye oturur, bir eliyle kalbine bastırır ) Ne var ? Ne emrede cekseniz , emredin .

REMZİYE

Sana da ne oldu ?

ZEYNEP — Daha ne olsun ! Olanları, gözümle gör

medim ama, duyduklarım yetişir. Limonlukta çiçeklerle uğraşıyordum . Burada bulunacağım zamanmış! Başımıza gelmiyenler kalmamış ! Yürek çarpıntılarına uğradım . REMZİYE

Rahatına

bakıyorsun,

görüyorum .

Kendini salıverme. ZEYNEP taşıyorum .

.

REMZİYE 70

( Yorgun nefes alarak ) A ! Ben de can

Gevşemenin sırası değil!

Durun, belecanlar geçiriyorum. Zatı

ZEYNEP

kuş kadar canım var. Kalk , canlan !

REMZİYE

ZEYNEP Kalk, canlan ! nacak halim var mı bakalım ?

demesi kolay. Kımılda

REMZİYE — Bir de bununla uğraşmalı.. Kocam ne rede ?

( Oturduğu yerde daha yerleşerek ') Ben , neredeyim ? Onu biliyor muyum acaba ? ZEYNEP

REMZİYE

Bu epeyce

sersemlemiş! ( Zeynebi

sarsarak kaldırır ) Kalk, daha çilemiz dolmadı. ZEYNEP ( İki tarafına sallanarak kalkar ) Bili yorum , bayanım, biliyorum . -

REMZİYE

Biliyorsun da, ne diye kendini bırakı

veriyorsun ? ZEYNEP

Helecandan dayak yemişe döndüm.

fler tutar yerim kalmadı. REMZİYE — Kocam nerede ? ZEYNEP

Bilmiyorum .. Galiba sokağa çıktı.. A

yılıp bayılmanın sebebi var. Siz, Bay Mahiri sormuyor sunuz.. ( Remziyenin kulağına eğilir ) Onu sormuyorsu nuz ?

REMZİYE - O da görünürlerde yok ! ZEYNEP ( Sır anlatır gibi ) Biraz evvel, bahçe van Şaban ağa ile sokağa çıktı, hemen döndü . Nereye git

mişler, biliyor musunuz ? ( Etrafna korkar gibi bakınarak ) Şaban ağa bana yemin ettirdi ; çünkü ona da Bay Mahir 71

yemin ettirmiş ; kimseye söyleme diye. Hani ben , sizsiniz ,

diye söylüyorum .. (Sesini yavaşlatır ) Silâhcı dükkânına gitmişler! REMZİYE

(Elleriyle yüzünü

kapayarak ) Ey.

vahlar olsun , bıçaklar, tabancalar mı çekilecek , kanli dö ğüşler mi başlıyacak ? ZEYNEP Damat, ya kendine kıyarsa ? REMZİYE Ağzından yel alsın . Sen, boş bulun ma da göz kulak ol. -

( Ağlaya ağlaya merdivenden iner )

MEHPARE

Ah ! Bu günü unutamıyacağım . Dünyalara rezil olduk . ( Ağlamağa başlar ) Hele sana, pek de

ZEYNEP

yazık oldu . REMZİYE (Zeynebe ) Haydi, sen burada dur ma , git. Dediklerimi de unutma. .

( Ağlamaktadır ) Ah ! Buna, canlar mı dayanır ? (Ağlaya ağlaya nihayetten çıkar. ) ZEYNEP

( Bir kanapeye oturur, ağlar) Aca ba, evimizde geçen vakayı gazeteler de yazdı mı dersin MEHPARE

anne ?

REMZİYE

Yazmamışlardır, kızım .

MEHPARE

REMZİYE

-

Nereden biliyorsun ?

Duymuş olsalardı, ikinci tabı çıkarır .

.

lardı.

MEHPARE Nişan bozulacak olursa, artık kimse lerin yüzüne bakamam. -

REMZİYE — A ! Deli! Neden ? 72

MEHPARE

Utanırım .

Sen , neye utanıyormuşsun ? Sebep o lanlar utansın ! Hem doğrusunu istersen , ortada sıkılacak , utanacak bir şey yok. REMZYE

MEHPARE

Aman anne, nasıl yok ?

REMZİYE

Sen, sinire kapılıyorsun, evlâdım . Bir

-

az sakin ol.

- O fettan kadın , Mahiri bırakmıya.

MEHPARE

cak. Burada, gözümüzün önünde, nasıl kucakladı ?

REMZİYE — O yaprağı kapa, kızım . Sana,, sinirlen me diyorum ama, o rezalet gözlerimin önüne gelince, tir tir titriyorum . Yabancı bir eve, ne cesaretle geliyor ? -

Gelmesi, bir şey değil. Ortalığı ka rıştırması fena. Ben de çok saf davrandım . Böyle âdi ka MEHPARE

-

dınlara, Mahirin gönül bağlıyabileceği aklımdan geçme mişti. Onu, daha yüksek ruhlu sanıyordum . ( Resimlere bakar ) Bunları, elimle düzeltmiştim . ( Resimleri yere a tar ) Hayır ! Artık, birini görmek istemiyorum .

REMZİYE — Okadar kendini üzme, yavrum . Mahire de acıyorum . Öyle yırtıcı bir kadının pençesine düşen erkeğe acınmaz mı ? MEHPARE

-

REMZİYE - Elbette acınır , kızım ,. - ( Sır anlatır gibi Mehparenin kulağına eğilir ) Mahir, biraz evvel bahçeyan

Şaban ağa ile sokağa çıkmış, hemen dönmüş. Nereye git mişler, biliyor musun ( Etrafına korkar

gibi bakınarak )

Şaban ağa, Zeynebe yemin ettirmiş: Çünkü, ona da Ma hir yemin ettirmiş; kimseye söyleme! diye. Zeynep de

bana yemin ettirdi ama, ben sensin , diye söylüyorum . (Se .sini yavaşlatır ) Silâhçı dükkânına gitmişler! 73

MEHPARE

-

( Elleriyle yüzünü kapayarak ) Ey

vahlar olsun , ne diye silahçı dükkânına gitmiş ? REMZİYE

Orasını pek iyi bilemiyorum , ama,

-

bahçevan Şaban ağa beraber gittiğine bakılırsa, saçma al mak içindir belki.. MEHPARE

-

REMZİYE

İşte asıl bu saçma .. Hiç bile değil. Bahçeye bir zaman

dir kargalar dadandı, onları vuracaklardır. (Ağlayarak ) Beni üzülmesin , diye MEHPARE

mahsus söylüyorsun. Mahir, tatlı canına kıyarsa, ben de yaşayamam . 1

Ne oluyorsunuz ayol, ne de çabuk

REMZİYE

1

canınızdan beziyorsunuz ?. Her şey düzelir. ( Yasin nihayetten girer. )

İkinci sahne

Remziye - Mehpare - Yasin REMZİYE MEHPARE

-

Çok şükür gelebildin ! Nerede idin ?

YASİN – Veli Zula mıdır, nedir, işte o zipirin pe şinde koştum, bulamadım .

MEHPARE — Baba, sen , evden uzağa gitme. Ma hirin bir delilik yapmasından korkuyoruz. YASİN - Nasıl delilik ? MEHPARE

Senin dünyalardan haberin

yok ..

( Remziye ile manalı bakışırlar) Mahir, biraz evvel, bah bahçevan Şaban ağa ile sokağa çıkmış, hemen dönmüş. 74

Nereye gitmişler, biliyor musun ? ( Etrafına korkar gibi bakınarak ) Şaban ağa Zeynebe yemin ettirmiş, çünkü o na da Mahir yemin ettirmiş ; kimseye söyleme! diye. Zey nep de anneme yemin ettirmiş. Annem de bana yemin et tirdi ama, ben , sensin , diye söylüyorum . (Sesini yavaş latır, Silâhçı dükkânına gitmişler !

YASIN - İşte bu fena havadis.. REMZİYE O kadın ; ben tekrar geleceğim ! diye bağırıp , çağırıp gitmiş. Nişanlısı da Mahire meydan oku

du. Mahir, silâhçı dükkânıra gitmiş !.. Artık bunun sonunu pek hayra yoramıyorum . Elinizin hamuru ile erkek işlerine karış YASIN mayın . Ben, tereyağından kıl çeker gibi, her şeyi halle

diveririm . Siz, odanıza gidin , biraz naftalin falan koklayın , sinirleriniz yatışsın. REMZİYE — Naftalin mi ? -

YASIN - Ne bileyim ! Tuz ruhu, falan işte..

( Mehpareye ) Gel kızım , gidelim .

REMZİYE MEHPARE

- Ah, anne, korkuyorum .

( Remziye ile Mehpare merdivenden çıkarlar. )

Üçüncü sahne Yasin - Mahir ( Arkalarından bağırır ) Yüreğinizi ferah tutun. Her şey düzelir. ( Yalnız kaldığı zaman, eli çene YASİN

-

sinde ) İşler, fena karıştı, kolay düzeleceğe benzemiyor. 75

MAHİR sin , yahu ?

( Bağırarak, nihayetten girer ) Nerede

YASIN

-

Asıl, ben, sana, sorayım. Yanıma gel..

( Manalı bakar ) Biraz evvel, bahçeyan Şaban ağa ile so

kağa çıkmışsın , hemen dönmüşsün. Nereye

gitmişsiniz,

biliyor musun ? ( Etrafına korkar gibi bakar ) Şaban ağa,

Zeynebe yemin ettirmiş, çünkü sen de Şaban ağaya ye min ettirmişsin ; kimseye söyleme! diye. Zeynep de ka rima yemin ettirmiş, karım da kızıma yemin ettirmiş, kı

zim da bana yemin ettirdi. Ama, ben, sensin , diye söylü yorum . (Sesini yavaşlatır) Silâhçı dükkânına gitmişsiniz! MAHİR — Şu işi gizli yaptığıma ne iyi etmişim ! Söyle bakayım , silahçı dükkânında ne i

YASİN

şin vardı ? MAHİR Sen, galiba, hâlâ işin alayındasın ? He rifin bakışlarına dikkat etmedin mi ? Beni öldürmek iste diği, gözlerinden açık açık okunuyordu. Her ihtimale kar

şı hazırlıklı bulunmağı düşündüm . YASİN - Korkarım silahçı dükkânına gittin , bir ta -

banca satın aldın ?

MAHİR Ben, ilerisini düşünmez bir adam olsay dım ; bu güne bugün sermaye sahibi bir tüccar olabilir

miydim ? Kendi kendime bir plân kurdum. Sokağa yalnız başıma çıkarsam , belki lâkırdıya tutan olur, diye yanıma Şaban ağayı aldım . ( Göğsünü kabartır ) Hani korkum

dan değil.. ( Cebinden bir mantar tabancası çıkarır) Bu nu aldım .

76

YASIN oyuncağı be !

( Dikkatle bakarak) O ne ?! Bu, çocuk

MAHİR

Peki, ne olacaktı ? Sahici tabanca için

bir de vesika almak lâzım . Masrafı var .

- Bu, ne işe yarayacak ?

YASIN

MAHİR nişan alır. )

Nişan talimi yapacağım . (Yasine doğru Yüzüme tutma.

YASİN MAHİR

Mantar tabancası yahu !

YASİN — Silâh bu ! Oyuncağının bile şakası olmaz. Tabancayı cebine koy ,gel yanıma otur. (Mahir, taban cayı cebine koyar, Yasinin yanına oturur, onu dinliyormuş. gibi bakar. )

YASİN — Lâf aramızda, sen, bu meseleden bir şey anladın mı ?

Hiç, ama hiç bir şey anlayamadım . Çok ivır zıvır , dalavereli işlere rast YASIN ladım, türlü çeşidi başıma geldi, böylesini ne gördüm , ne MAHİR

>

duydum . MAHİR

Böylesi bende de yok .

YASIN - Fotoğrafın arkasına, yazıları biz yazma dık mı ?

MAHİR yazdın !

Bana mi soruyorsun ? Sen, kendi elinle

YASIN - O karıyı evvelden görmedik , konuşma dık . Peki, nasıl oluyor da, bizimle sözleşmiş gibi hareket ediyor ?

MAHİR – Acaba, ben farkında olmadan , bu ka dın, benim dostum muydu ?

YASİN — Alıklığı bırak . Bana, bu işte bir dalavere var gibi geliyor . -

72

MAHIR

Bana, senin için, öküzdür; kızın için , fil

-

dir ; benim için de, peri kızıdır ! deseler inanacağım .

YASİN

Ben , en çok kızıma acıyorum .

MAHİR Ona, hiç acıma. Arayan belâsını da bu lur, mevlâsını da. Başından maceralar geçmis bir adamla

evlenebilirmiş ! Varacağı koca, modern erkes güzeli ol malı imiş! İşte macera .. Böylesi, aramakla bulunmaz. YASİN

— Bu iş, böyle olmayacaktı, araya bir uğur

suzluk girdi. Hangi düztaban ayağını sürüdü ? Bilsem de tabanını dağlasam .. ( Zeynep, nihayetten girer. )

Dördüncü sahne

Evvelkiler - Zeynep sonra Hadi ZEYNEP

Bay Hadi Süğlün geldi, sizinle görüş

mek istiyor.

( Yerinden sıçrar ) Tam üstüne bastın . (Şaşırır ) Ne yaptım ben ?

YASIN ZEYNEP

YASİN - Buldum. ( Mahire ) Bütün uğursuzluk bu kertenkelede ..

ZEYNEP - A ! Tövbe! Üzerime uğursuzluk yorma yin . Ben, size, ne yaptım ? -

YASİN söylüyorum .

Sana değil.. Öbür uğursuz fil kuyruk için

MAHİR – O herifi, benim de gözüm tutmadı idi. Ondan, her uğursuzluk umulur. 78

YASİN — Veli Zula ile kol kola girip gitti idi. De mek ki tanışıyorlar !

İşleri karıştıran , muhakkak , odur.

MAHİR

Misafir bekliyor, ne diyeyim ? Söyle gelsin .

ZEYNEP

YASİN

( Zeynep nihayetten çıkar. ) YASIN — Bakalım , neye gelmiş ? MAHİR

Yüz verme terese ..

YASİN — Bilâkis. Güler yüz gösterelim , ağzını ara yalım . MAHİR

O herifi görünce nevrim dönüyor.

YASIN - Biraz dişini sıkıver. HADİ

(Nihayetten girer ) Bonjur baylar.

YASİN

Buyursunlar.

MAHİR

( Dişleri arasından ) Bonjurlar götürsün !

( Mahire ; iltifat et ! der gibi gizlice işaret YASİN eder. ) Safa geldiniz ! MAHİR

Büyük safa geldiniz !

YASİN

Nerelerdesiniz, canım ? Bizi bırakıp gi

diverdiniz .

HADİ YASİN

Monşer, sizinle konuşmak icap ediyor. Hay hay.. Emredersiniz ,

HADİ — ( Yasinin kulağına eğilir) Ben, Veli Zula inin en samimî arkadaşıyım . YASİN

Oh, oh ! Ne âlâ ! Bizim de eski dostumuz 79

sunuz . (Mahire işittirecek şekilde, manâli bakarak ) O

halde, anlaştık, işler düzeldi, demektir . MAHİR Madem ki sen söylüyorsun, işler büsbü tün karışacak, demek ?

( Mahire yavaşça ) Ben, ağzını arayayım ,

YASİN

sen, biraz dolaş. ( Yüksek sesle ) Azizim Mahir, bahçevan Şaban ağaya, sofra için çiçek hazırlamasını emreder mi sin ?

MAHİR ( Anladım ! der gibi başını sallar ) Peki, emredeyim . Nihayetten çıkar. )

Beşinci sahne

Yasin - Hadi YASIN — Biz bize kaldık , emrinizi bekliyorum . -

HADİ

-

Emir değil, ara bulmak için konuşmağa

geldim . YASİN

Âlâ !

Mükemmel! Tatlı

konuşana can

kurban..

HADİ -

Arkadaşım Veli, gördünüz, fena hiddet

lendi.

YASİN

Bize ne hiddetleniyor ? Kızacaksa , ni

şanlısına kızsın .

HADİ –O başka mesele. Veli, bunu, bir onur me selesi yaptı. Ortağınızın yakasını bırakmıyacak . . Bu, hiç doğru değil. Zorla güzellik olur mu ? Nişanlısı, ondan yüz çevirdi ise, kabahat bizde mi ? YASIN

80

HADİ - Fakat monşer, eski hatıraları teşhir etki ek de doğru mu ?

Kabahatin büyüğü sizde ! Onu, ne diye

YASIN

buraya getirdiniz ?

HADİ — Bir yadigâr da olsa, teşhir etmek hakkınız değildi. Arkadaşım , buna hiddetleniyor. YASIN — Olmuş bir kere ne yapalım ? Onun, bu -

raya geleceğini biliyor mıyıdın ? HADİ

Başkalarının görmesi iyi mi ?

YASİN

Peki, bu meselede, bu kadar uzatılacak

ne var ?

HADİ — Onur meselesi, monşer ! YASİN

-

Şimdi, bu adam , bizden ne istiyor ?

HADİ - Ortağınız Bay Mahir Yanık , Beyza Günay dının aşkını reddedecek.

YASIN – Körün istediği bir göz. Başka ? HADİ

Öyle ise anlaşabiliriz. Ben, Veli Zulanın

arkadaşı olduğum kadar, kızınız Bayan Mehparenin de arkadaşıyım . Veliyi de, Bayan Beyza Günaydını da yola getirebilirim . YASİN

( Elini sıkar ) Yaşşa.. Dost adam , böyle

olur. HADİ

YASIN

Ama bir şartla ? Şartsız dostluk da kalmadı. Söyle mon

şer.

HADİ

YASİN

Bayan Mehpareyi bana verirsiniz. ( Dikilerek ) Seni nalıncı keseri, seni !.. 81

Bizi, bu kadar lafa tuttuğun doğru , gider, dışarıya bağırır ) gel.. HADİ

bunun için mi ? (Nihayete Mahir .. Mahir.. Buraya

Neye sinirlendiniz , Monser ?

YASİN

Hangimiz sinir acaba ?

( Mahir nihayetten girer. )

Altıncı sahne

Evvelkiler - Mahir MAHİR — Ne var ? -

YASİN

MAHİR

-

( Mahire yavaşça ) Kafa tut. Ne olmuş sanki ?

YASİN — Ne olacak , monşer, cevahir yumurt lamağa gelmiş .. Veli Zula, nişanlısının resimlerini açığa koyuşumuzu, bir namus meselesi yapmış! MAHİR

Madem ki o kadın , benim ilk sevgilim

dir ; ona, kimse, yan gözle bakamaz. ( Elini arka cebine atar ) Yoksa karışmam .

Bu ne biçim konuşuş ! Neredeyiz, mon ser ? Size, son sözümü söyleyip gideceğim . Arkadaşım nişanlısının imzalı resmini istiyor. HADİ

YASİN — Peki, verelim , ama, o kadın da geleceği ni söyledi. Şayet, o da isterse ? O zaman ne yaparız ?

HADİ — Buraya tekrar mı gelecek ? Rezalet, tamam demek !

82

MAHİR

Olunca da eksiksiz olsun .

HADİ

Ben , vaziyeti, arkadaşıma, olduğu gibi

söylyeceğim . Benden selâm söylemeği de unutmayı

MAHİR niz , monser!

HADI

(Selâmlar gibi başını sallar ) Adiyo ! MAHİR - Bonjur! Bonjur !

( Hadi, nihayetten çıkar. )

Yedinci sahne

Yasin - Mahir YASIN

Aferin , kafa tutuşunu beğendim .

-

MAHİR

-

Silâhın oyuncağı bile, insana bir kaba

dayılık veriyor. Bu kertenkele herif, yine ortalığı karışı

YASİN

tırmağa gitti. Eğer Mehpareyi ona verirsek, rezaletin ö nünü alacakmış! MAHİR

Fırtınayı savuşturuncaya kadar, ha ! di

yeydin. YASİN

( Kurnaz güler ) Ben , onun buraya geli

-

şindeki asıl manâyi, maksadı çaktım . Vaziyetten istifade etmeği kurmuş. Umidini kesti, gitti. Öbürü gelecek olursa, sen yine kafa tut. Mesele, kendiliğinden halledilmiş olur, biter gider.

MAHIR

C

( Ellerini birbirine vurarak ) Her şey 83

halledildi, oldu, bitti, değil mi ? Sen, artık benimle düpe düz alay ediyorsun. Halledilen , olan biten ne ? Bana söy lesene ! Herif, uyur yılanın kuyruğuna basmağa gitti. Ne

rede ise, o şirret karı da gelir. İster misin , ikisi bir olup, beni yere yatırsınlar, halı silker gibi bir döğsünler !.. Ben ,

( kendi taklidini yapar ) Yasin ! .. Yasin ! .. diye bağırayım . Dayaktan ölecek olsam , gelip başımda Yasin suresi oku mazsın be !

Başını dertlere soktuğum için , doğrusu sana karşı çok mahcubum . Fakat, bütün bu gürültü ara YASİN

sında, yine kazançtasın .

MAHİR - Yamansın be ! İflasta kâr kaydediyorsu ?. YASİN

Kızımı kazandın. Bunu unutuyor musun ?

( Mehpare, merdivenden iner. )

Sekizinci sahne

Evvelkiler - Mehpare MEHPARE

( Yorgun , halsizdir ) Ben, artık ka

-

rarımı verdim .

YASİN

Ne var kızım ?

MEHPARE

-

Şimdi söyliyeceğim şeye, ikiniz de

şaşacaksınız .. MAHİR

Taliimiz,

şaşmaktan açıldı. Söyleyin ,

bana, yine piyanko mu vurdu ? Sevgilim , kararımı verinceye kadar, çok ıstırap çektim. Fakat nihayet rahata erdim. (Parma MEHPARE

84

pe

y

ğından yüzüğü çıkarır, hıçkırır) ( Yüzüğü masanın üzerne bırakır. )

Al nişan

yüzüğünü ...

!

YASIN - İşte, bir bu eksikti! ( Yasine ) Kendin Allah için söyle ; bü

MAHİR

1.

tün dediklerin , nasıl da tipa tıp çıkıyor!

(Ağlar gibi) Öteki kadını düşün

MEHPARE

hakkı var. ( Mahire ) * Seni, hâlâ seviyor; aradan yıllar geçtiği halde unutma düm . O zavallının benden fazla

mış !

Kızım , boşuna üzülüyorsun.. Olmuş, geç

YASİN

miş bir şey yok. Hepsi yalan, martaval.. Kuyruklu yalan ..

Beni kandırmağa uğraşmayın .. Mev

MEHPARE

kimi ona terkediyorum . Onların mesut olmaalrı için dua edeceğim . ( Ağlamağa başlar ) MAHİR — Benim saadetim için ağlıyor. Buna, can

mi dayanır ? (Ağlamağa başlar ) YASİN

Ağlamanın sırası mı şimdi ? Benim gibi

metin olun.. ( İkisinden daha şiddetle ağlamağa başlar. ) MEHPARE

-

Allaha ismarladık , sevgilim . Beni

unutma. Benim gibi cesaretli ol. ( Ağlaya ağlaya merdi venden çıkar. )

MAHİR - ( Yasinin elini sıkar ) Bana yaptığın şu büyük dostluğu unutmıyacağım . -

YASIN — Ne söylesen haklısın . Yalnız, aklımın al madığı tek şey , o kadın , ne diye, ne maksatla, hatta belki

de ne mecburiyetle buraya geldi de rezalet çıkardı. Se ninle bir alâkası yok . Bizimle bir vazgeçtisi yok. Peki, ne

den ? Mademki senin başını dertlere soktum , seni kurtar mak , boynumun borcudur. Görürsün, seni kurtaracağım . ( Merdivenden acele çıkar . ) 85

( Arkasından ) Beni kurtarmak , boynu nun borcu imiş. Demek ki artık lâmı cimi yok, beni astı MAHİR

.

racak .. Astırsa da bir an evvel kurtulsam !

Dokuzuncu sahne

Mahir - Beyza BEYZA

(Nihayetten girer) Bonjur sevgili Mimi!

MAHİR

(Görür görmez şaşırır) Radyo neşriyatı

başladı.

( Yapmacık bir neşe ile ) Sevgili Mimi, niçin böyle soğuk duruyorsun ? Beraber geçirdiğimiz tatlı BEYZA

günleri, tamamiyle unuttun mu ?

MAHİR - (Titizlenerek ) Bırakın bu masalları Al lah aşkına!

Siz erkekler, neden hep böyle vefasız. oluyorsunu ? Ne çabuk unutuyorsunuz! BEYZA

(Yalvararak ) Kulunuz , köleniz olayım ; şaka mi, alay mi, her ne ise, 'artık buna nihayet verin . Bir MAHİR

-

halttır ettim , geçti. Artık affedin . Eğer devam ederseniz , terazi tartmaz bir dirhem aklım kaldı ,onu da kaybedece ğim . BEYZA

Nasıl, aramızdaki münasebeti inkâr m

ediyorsunuz ?.

MAHİR - Hâlâ devam ediyorsunuz.

86

BEYZA

O halde vaziyet değişti.

MAHİR

Ne oldu ?

BEYZA

Beni iğfal ettiğin için , mahkemeye baş

vuracağım . MAHİR

(Yalvararak ) Nasıl yalvarmamı istiyor sanız , söyleyin de öyle yalvarayım . Durunuz, aklıma başka bir fikir geldi.

BEYZA

MAHİR - (Ümitlenerek sevinçle) Söyleyiniz.. Söy leyiniz .. Her türlü fedakârlığı göze alacağım . BEYZA Senden resmen nikâhla alacaksın . -

fedakârlık

istemiyorum . Beni

MAHİR — Doğru , bu, bir fedakârlık sayılmaz. Ne sayılır, bilmem ! Herhalde bir şey sayılır ama, benim sayım -

suyum yok .

BEYZA - Kararım kat'îdri. Cevabını bekliyorum . -

( Veli nihayetten girer )

Onuncu sahne

Mahir - Beyza - Veli VELİ - İkinizi de yakaladım ! ( Etrafına bakınarak) Eyvah ! Nerelere

MAHİR

kaçsam ?

VELİ — ( Mahire ) Bana, meydan okuyormuşsunuz. ( Hücum edecek gibi bir vaziyet alır. ) MAHİR ( Geriliyerek, kısık sesle ) Yasin !.. Ya -

sin !..

( Veli, Mahiri kovalamak ister. ) 87

BEYZA ( Araya girer, atmaktan sizi menederim .

Veliye ) Bir adım daha

( Mahir, bu fırsattan istifade ederek nihayetten ka çar gibi çıkar.)

VELİ – Çekiliniz. Sizinle, sonra konuşacağız . Şim di bırakınız , şu rezil herifin hadnini bildireyim . (Mahirin peşi sıra gitmek ister .) BEYZA nuz yerde.. VELİ

( Önliyerek ) Hayır ! Durunuz durduğu Niçin mani oluyorsunuz ?

BEYZA - Serbest olursanız, ne yapacaksınız ? VELI — Yapacağımı ben bilirim . BEYZA

Onu öldürecek misiniz ?

VELİ — Bir sersemin , burnuma gülmesine daha faz la tahammül edemem .

BEYZA Peki, tahammül edemezsiniz de, ne ya parsınız meselâ ?

VELİ — Size hesap vermeğe mecbur değilim . BEYZA ( İnce alayla ) Sizden hesap istemiyorum . Merak bu ya, soruyorum .

VELİ – Üzerinize vazife olmayan şeyleri sormayı niz .

BEYZA

VELİ BEYZA

( Aynı halde ) Oldürecek misiniz ?

Onu, öldürmemden mi korkuyorsunuz ? ( Aynı halde ) Belki!

VELİ — Bir abdalın kaniyle ellerimi kirletmek iste mem

88

.

BEYZA - ( Yapmacık bir sevinçle) Oh ! Buna se vindim . Yoksa, öyle korkmuş, öyle korkmuştum ki.. (Gü -

ler)

VELİ (Alayı sezmiştir ) Benimle alay mi edi yorsunuz ? (Parlayarak ) Buna, hiç tahammül edemem . BEYZA

( Kahkaha ile güler) Aman, bu ne hid

det bayım ?

VELİ – Fazla oluyorsunuz.

BEYZA — Yoksa, beni de öldürmek niyetinde mi siniz ? ( Güler )

VELİ — Siz, benim için , artık yaşamıyorsunuz. BEYZA - ( Yaklaşır ) Ah ! Ne büyük sözler ! Sen,

o kıskandığın sersemden daha sersemmişsin !

VELİ – Yetişir, diyorum size.. BEYZA — Evet, artık komedi yetişir .. Benden şüp helendin, değil mi ? ( Yaklaşır ) Beni, o budalaya, o ser seme lâyık gördün , öyle mi ? Onu sevebileceğime ,onunla bir alâkam olabileceğine nasıl inandın ?

VELİ - İnkâr ediyorsun , öyle mi ? Peki, imzalı fo -

toğrafınız ? BEYZA ( Omuz silker) Onu inkâr etmiyorum . Var. Belki de hâlâ şurada bir yerdedir. ( Gider, fotoğrafı

arar, bulur alır) İşte! VELİ — O halde ? ( Gülerek ) Kıskançlık gözlerini öyle ka rartmış ki, bir parmak ötesini bile görmüyorsun . ( Yak BEYZA

laşır, fotoğrafı gösterir) Şuna, dikkatle baksana ! Bu yazı, benim el yazıma benziyor mu ? 89

(Dikkatle baktıktan sonra hayretle doğ Benzemiyor rulur) . Imza ? BEYZA VELİ — O da benzemiyor. VELİ

Artık bir şey

BEYZA kendin ver .

söylemiyeyim , cevabını

Yazı, imza benzemiyor. Fakat o kadar ki şinin içinde, herifi kucakladın, öptün . VELİ

-

BEYZA — Evet.. Bunu mahsus yaptım . Çünkü, sa na, bir ders lâzımdı. Bu kör kıskançlıktan başka türlü kur tulamıyacaktın . VELİ — ( Utanarak önüne bakar ) Biraz ağır bir ce za ..

Şimdi mektep çocukları gibi utanıyorsun

BEYZA

değil mi ? VELİ – Haklısın . Ben bir..

(Sözünü keserek ) Bu kadarla kapansın !

BEYZA

VELİ - Sevgilim ! (Kucaklaşırlar ) ( Yasinle Mahir, merdivenden görünürler.)

Onbirinci sahne

Evvelkiler - Mahir - Yasin sonra Mehpare

sonra Remziye YASIN MAHİR BEYZA

90

(Mahire) Burada sulh imzalanıyor !

.

-

Aman, caymasınlar, savuşalım . ( Onları görür ) Buyurunuz rica ederim .

( Yasinin arkasına saklanır ) Yasin, bana yeni bir numara hazırlanıyor galiba ? Senin de parmağın MAHİR

var mı ?

Vaziyet değişmiş. Gel, korkma. (Yasin, önünde ; Mahir arkada merdivenden inerler. ) YASIN

( Mahire ) Bay Mahir, sizin cezanız bir

BEYZA

az ağırca oldu ama, kusura bakmayın . Öyle icap etmişti. Artık nişanlınızla evlenebilirsiniz .

( Beyzaya ) Size, bir ricam var .

YASIN

MAHİR — İşler düzelir gibi oluyordu, sen burnunu soktun ya , yine karışır. (Beyzaya ) Siz, kızıma,

YASIN

hiç bir şeyden

bahsetmeyiniz. O, işin iç yüzünü bilmesin . Eğer hakikati öğrenecek olursa, nişanlısından soğur. Ortağımla benim arama da soğukluk girer.

Ben bundan bir şey anlamıyorum . ,

BEYZA

YASIN

Kızım , başından maceralar geçmiş bir ia damla evlenmek istiyordu.. İmzalı, fotoğraf, falan , hep bundan ötürüdür. Kızım hakikati öğrenince..

(Mehpare ile Remziye merdivenden inerler. )

BEYZA

-

(Mehpareye ) Benim yüzümden çok ü

züldünüz, sevgili Bayan. Belki de bana kırıldınız . Affediniz . MEHPARE

Estağfurullah. En büyük kabahatın .

kendimde olduğunu anladım . Boş, manasız bir hayale bel bağlamışım . Keşki Mahirin , sizinle, gelmiş geçmiş bir ala kası olmasaydı.. BEYZA

Öyle ise mesele değişti. Hakikatı söyle 91

mek lâzım geliyor. Ben, Mahir Beyi, ilk defa burada gör düm.

REMZİYE

Aman , ne diyorsunuz ? Nasıl olur ?

MEHPARE - Sahi mi ?

( Remziye ile Mehpareden gayrısı gülerler.') REMZİYE

Peki, o sarılıp öpüşmeler ? Mahsus yaptım .

BEYZA

REMZİYE — Peki, ya o resim ? MAHİR — Karşıki aktardan , ben aldım . REMZİYE

Ona da peki! Arkasındaki yazı ?

YASIN - Onu da ben yazdım . -

MAHİR MEHPARE

Evet, onun marifetidir. -

( Mahiri kucaklar )

Çok mesudum

sevgilim ! REMZİYE

( Yasine ) Demek, ortalığı karıştıran

sensin ! BEYZA Artık, geçmişi unutunuz. Gelecek me sut günleri düşününüz. MAHİR - ( Beyzaya ) Sizinle beraber geçirdiğimiz

tatlı günlerin unutulmaz hatırası, yalandı. Fakat siz, bize tatlı bir hatıra bırakıyorsunuz . Bu hatırayı hiç unutmıyaca ğız .

YASİN — Modern erkek güzelliğinin temelini de keşfetmiş olduk. Bu ders, bize yetişir.

SON

} 2

iz

ze

2 .

de

.