İzmir Duvarı: Laik Mahallede İktidar ve Kültür Savaşı [1 ed.]
 9789750533167

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

.

..

lrfan Ozet

izmir Duvar1 Laik Mahallede lktidar ve Kültür Sava�1

�,,,,

-

.,

lRFAN ÔZET 1980 lzmir Bornova dogumlu. 2004-2007 yillan arasmda Dumlupmar Úniversitesi Sosyoloji Anabilim Dah'nda yüksek lisans, 2012-2018 yillan arasmday­ sa Süleyman Demirel Úniversitesi Sosyoloji Anabilim Dah'nda doktora egitimini tamamlam�ur. Çah�ma alanlan sosyal hareketler, kültürel çal�malar, ili�kiler sosyolojisi, kent sosyolojisi ve nitel sosyal a�urmalard1r. Aksaray Úniversitesi Sos­ yoloji Anabilim Dah'nda õgTetim üyesi olarak gõrev yap1yor. lle�im Yayinlan'ndan daha once yayimlanan Fatih-B��ehir: Muhafazahâr Mahallede lktidar ve Dôn�en Habitus (2019) kitab1, 2019 Yunus Nadi Sosyal Bilimler Ôdülü'ne layik gõrüldü.

Ileti�im Yaymlan 3161 • Ara�tuma-lnceleme Dizisi 526

ISBN-13: 978-975-05-3316-7 © 2022 Ileti�im Yaymc1hk A.S. I 1.

BASIM

1. Bask1 2022, lstanbul EDITÔR Taml Bora YAYINA HAZIRLAYAN lrfan Eroglu DlZl KAPAK TASARIMI Úmit K1vanç KAPAK Suat Aysu KAPAK FOTOCRAFI Kirami Kihnç UYGULAMA Hüsnü Abbas DÜZELTI Remzi Abbas BASKI Ayhan Matbaas1 SERTIFIKA NO. 44871 Mahmutbey Mahallesi, 2622. Sokak, No: 6/31 Bagcilar 34218 lstanbul

Tel: 212.445 32 38 • Faks: 212.445 05 63 ClLT Güven Mücellit SERTIFIKA NO. 45003

Mahmutbey Mahallesi, Devekaldmm1 Caddesi, Gelincik Sokak, Güven 1� Merkezi, No: 6, Bagc1lar, lstanbul, Tel: 212.445 00 04

lleti�im Yaymlan

SERTIFIKA NO. 40387

Cumhuriyet Caddesi, No. 36, Daire 3, Seyhan Apartmam,

Harbiye Mahallesi, Elmadag, Si�li 34367 lstanbul Tel: 212.516 22 60-61-62 • Faks: 212.516 12 58 e-mail: iletisim®iletisim.com.tr •web:

www.iletisim.com.tr

lRFAN ÔZET

izmir Duvar1 Laik Mahallede

lktidar ve Kültür Sava�1

�\''',



.

ileti,im

Annem, babam ve karde�lerime...

1Ç1NDEK1LER

KISALTMALAR ...

11

KULTURKAMPF / KÜLTÜR SAVA�I V E AKP iKTiDARI REYHAN ÜNAL ÇINAR - TANIL BORA . . . . ... . . .. . ... .... .. . ... .. ..... ... . .. .

..

... ..

Kavramm 11eceresi ve Türkiye

.

.

. ..

.

.

"Orijinal" Kulturkampf ............................................ ]enerik ad olarak kültür

.....

.. . .. ..... . .

..

. . . 13

. ...... . . .

· · · · · · · · · · · · · · ·· · · · · · ··· · · · · ·········· · · · · · · ··· · · ·····-· · · · · · · ···

sava111 .... ...............

······ ······ · · · ···-·······

...

.. . . 1 3 .....

..

. .. 1 6 ..

AKP iktidarmda kültür sava111 . . . .... .. . . . AKP'nin tarihsel arka plam

.

28$ubaL

. . .......

AKP'nin "ilk donemi"

.

.

.

.

.

............................................... ....... .......................................

.

...... .. ........................ .......................

.

.

.

.. .

.................... .......... ............. .................. ...........................................

.

.

.

21

. 24

. .

........................ .. ......... ....

.

.

.

......... ...... ........ ....................

.... .............. ................................ ....... .............

..

GiRi� . . ... ............ ....... ..... ................................... ...................................... Yõnteme dair

.

..20

... . .

AKP'nin rovan§l ve "kültürel" sava§ hamleleri Patchwork siyaseti

.

. .......................... 1 5

.

Türkiye'de modernle§me deneyimi ve kültür sava§l kavram1 .. .. . ... .

13

.

26

.28

.

........... .......... .................

35

................. 39

.

... . .. .......... . . . . . . . . . ............... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .................

45

BIRINCI BôLOM

DUVARIN ARDI: KOZMOPOLÍTAN izMiR HABiTUSU .. .

Cumhuriyet'in izmir'i: Kültürde vitrin, siyasette "sadakatsiz"............. Çok partili ya11am sahnesi: Merkez sagm "kalesin

.

.

. .. . . .51

.... ..

. .

................... ..........57

.

... ..........

.. 60 ..

islâmi cereyanlar: Milli Gõrü11çü Akevler versus Gülenci Akyaz1h . . . . .. . . . ..

...... 65

Kültür sava9mm ANAP sahnesi

...... 71

... ............... ..... ... ..

...

....

............ .......

Gecekondularda yükselen sol siyaset: SHP rüzgân

79

1990'lar ve Cumhur ittifak1'nm ayak sesleri: "MHP listeyi bilerek 17.00'den sonra verdi" .................. ................ ............88 .

.

IKINC! BÔLÔM

POLiTiK SAHNE: AK PARTi DÕNEMi KÜLTÜR SAVA!;il VE izMiR

..... ..... ....... . . ............... 103

Pas ku11agmdan ulusalc1hga: Dõnü11en metropol Nostaljik Kemalizmin terennümü: Cumhuriyet mitinglerL ..

.

....... 111

. ... ............................................ ...................

113

"Madun" gõzüyle ulusalc1hk ve izmir

.. . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . .. . .. . . . . . . . .. . . . . 123

D111lay1c1 milliyetçiligin artan trendL

129

"Kar111 mahalle"de demokrasi aray111lan: Erken dõnem AKP siyaseti AKP'lile11en Türkiye

versus

. . . .. . . .. . .. . . . . . ..... . . .... . .. . . ... . .. . . . . ... 1 33

CHP'lile11en izmir

140

CHP'lile9en izmir'in "muhafazakâr" yank1lan .. ....... .......... .. .

.

.

. . . ... 143

.. ... .. ..

Postmodern "fetih": "Rak1lann efendisi AKP'de" Artan tansiyon ve laik mahallede dõnü9ümün ayak sesleri ........... . ... .. .

.

148

........ . .

.... 157

...

Hegemonikle9en AKP ve kapanan izmir: "Monaco olduk"

167

Hegemonyanm egitim dünyasmdaki izleri

.. . ............... . . . .......... .... ..... . .... 172

Hegemonyanm basm mecrasmdaki izleri ..

. . . . . . . ...........

...... 175

Hegemonyada yan etki: Yükselen 9ehirli milliyetçilik ... . . .

Ba11kanhk referandumu ve kültür sava11i. . Kültür sava11mda yerel seçimler sahnesi

..

. . .

...... ... . ...

..

. .

..... ..... 178 .. .... 183

............... . .................. ............. ...... 186

Laik mahallede dõnü11en politik kültür

190

ÔÇÔNCÔ BÔLÔM

TOPLUMSAL SAHNE: KÜLTÜR SAVA!;iININ KAMUSAL VE ETNOGRAFiK TEMSÍLLERi .............................................. 203 Metropolün etnografik dünyas1 ve kültür sava111

.. 204

Çekirdek etnografi: Balkan gõçmenleri .................. .

. ................ 205

Metropol Kürtleri

. . . . . . . . . . . . . . . .. . . ............

Metropol Alevileri ............................ Metropol Romanlan

................................................

................ . . . . . . . . ............

....................... . 224

.

.......................................................

Nostaljik halka: Yahudiler ................... .......................

.. 242

.

............... 245

.

Metropoldeki semazen: Konyahlar

........... 248

Metropolün Dada11Ian: Erzurumlular Egeli halka: Manisahlar

211

................... 251

....................

................................... 254 .... . .... .. .. .. . ... .256

Metropolün Karadenizli halkas1. Kültür sava11mm kamusal temsillerL ..... .. ..... ....... .. .. . . .. .

.

.

.

. .

. ....... . .. . .. . . . . . . . .. . . . . . 257

.. .

Metro-agora: Aç1k kamusal ya11am olarak izmir .

. . . . . . . . .. . . . . . .. . .. ..... . 260

. . .. . . .

Balkanlar'dan ta11man sufi miras: izmir dindarhg1 Aktüel sm1rlar ve duvarlar: Seküler hegemonya

....... . .......... .. . .... . .. 265 ..

..... . . . ......... 270

"Huzur izmir'de": "Beyaz gõç"lerin yükselen trendL

... . . . . . . . . . . . 272

Kadm merkezli kamusal ya11am ............ . ... .. .

.

..

. ....... . . . . ...... . .. . ..... . .. . . . . . .. . .......... 275

... . .... .

Kamusal alanda kar111Ia11malar ve kültür sava111. SONUÇ .........

.

.

. . .... . ....

..................... 281

.........................................295

KISALTMALAR ........ ........................ ....... .............................................

.

.... . . 301

KISALTMALAR

AB ABD AKP ANAP AP CHF CHP DEP DlSK DGM DKP DP DSlP DSP DTP DYP FETÔ GP HEP IDP lP lSTÔP lTC

Avrupa Birligi Amerika Birle�ik Devletleri Adalet ve Kalkmma Partisi Anavatan Partisi Adalet Partisi Cumhuriyet Halk Firkas1 Cumhuriyet Halk Partisi Demokrasi Partisi Devrimci l�çi Sendikalan Konfederasyonu Devlet Güvenlik Mahkemesi Demokratik Kitle Partisi Demokrat Parti Devrimci Sosyalist l�çi Partisi Demokratik Sol Parti Demokratik Toplum Partisi Dogru Yol Partisi Fetullahç1 Terõr Ôrgütü Genç Parti Halkm Emek Partisi Islahatç1 Demokrasi Partisi l�çi Partisi lzmir Sivil Toplum Ôrgütleri Platformu lttihat ve Terakki Cemiyeti 11

lYlP KESK KHK KONFED KPSS MÇP MDP MHP MSP RP SP SCF SHP SODEP STK TlP

12

lyi Parti Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederasyonu Kanun Hükmünde Kararname Konyahlar Dernekleri Birligi Federasyonu Kamu Personeli Seçme Smavi Milliyetçi Çah�ma Partisi Milliyetçi Demokrasi Partisi Milliyetçi Hareket Partisi Milli Selamet Partisi Refah Partisi Saadet Partisi Serbest Cumhuriyet Fukas1 Sosyaldemokrat Halkç1 Parti Sosyal Demokrasi Partisi Sivil Toplum Kurulu�u Türkiye l�çi Partisi

KULTURKAMPF /

KÜLTÜR SAVA�I VE AKP iKTiDARI REYHAN ÜNAL ÇINAR -TANIL BORA

Kavramm 11eceresi ve Türkiye

Kulturhampf, siyaset bilimi ve sosyal teori literatüründe, birçok dilde çevrilmeden, Almancas1yla kullamlan bir kavram. Kültür sava�1 (kültür cengi) veya kültür mücadelesi diye çevrilebilir. Kavram, 187 1 yih ba�mda te�ekkül eden Alman lmparatorlu­ gu'nun kudretli kurucu �ansõlyesi Otto von Bismarck'm, in�a halindeki ulus-devletin kiliseye kar�1 otoritesini kabul ettirme siyasetini tammlar. Õnce kavramm kaynag1 olan bu ilk, orijinal Kulturhampf a egilelim.

"Orijinal" Kulturkampf Bismarck, Kulturhampf siyasetini yeni devlet henüz terüta­ ze iken, 187 1 sonlarmda ba�latti. Hedef, yeni devleti ve tebas1m Katolik Kilisesi'nin evrensel olma iddias1 ta�1yan nüfuzun­ dan ç1kartmak, azmhk te�kil eden ama kilise temelli güçlü bir toplumsal õrgütlenmesi olan Katolik cemaatlerinin sadakati­ ni saglama almakti. Kom�u Polonya'daki Katolisist karakter­ li milliyetçiligin olas1 etkisi de ek bir tehdit algtlamas1 faktõ­ rüydü . 13

Kulturkampf, kilisenin ve dinin kamusal alandan tasfiyesine ve nza üretiminde devlet tekelini tesis etmeye dõnük bir ha­ rekâtu. Devlet i�leriyle ilgili kanaat serdetmesi halinde rahiple­ re hapis cezas1 kondu . Rahiplerin atanmasmda devlet onayi ko­ �ulu ve rahip olabilmek için bir üniversite bitirme zorunlulugu getirildi. Egitimde kilise denetimi kaldmldi. Kiliseden ç1kmak kolayla�tmldi. Medeni nikâh ihdas edildi. Bunlar Protestanlan da kapsayan uygulamalardi. Bir de õzel olarak Katolikleri hedef alan õnlemler vardi. Vatikan'la diplo­ matik ili�ki kesildi. Manasurlar, -hasta bak1mma tahsis edilmi� olanlar hariç-, kapauldi. Kiliseye yapilan devlet yard1mlan ke­ sildi . Cizvit tarikat1 yasaklandi . 20 Katolik gazetesi kapatild1 , 55 Katolik dernegi lagvedildi. Kulturkampfm hüküm sürdügü 6 yil boyunca toplam 1 .800 civannda rahip tutukland1, 1 6 mil­ yon Markhk kilise malvarhgma el kondu (Ullrich, 2003) . Protestan kiliseler de odakta olmamakla birlikte bu icraat­ tan etkilendiler, ele�tirdiler ancak -upk1 Nazi dõneminde ola­ cag1 gibi- iktidan canla ba�la destekleyen Protestanlar da oldu . Buna mukabil, Bismarck'm siyasetinin kauhg1, seküler-liberal cenahtan da ele�tiri aldi. Kulturkampf, 1877'de Berlin'in Vati­ kan'la diplomatik ili�ki kurmas1yla gev�edi, 1 878'de bilfiil sona erdi. Bu arada Katolik seçmenlere dayanan Merkez Partisi, dev­ letin bu siyasetine tepkiler sayesinde, % 9,3 seviyesindeki oy oramm 1 874 seçimlerinde % 27 ,9'a ç1kartm1�U ! Kulturkampf, kurumla�m1� , gelenekle�mi� dinsel otoriteye kar�1 Aydmlanmac1, modernist, laisist, insan aklmm ve irade­ sinin õzerkligini savunan bir siyaset gibi gõrünm ü� tü ama tam olarak gõründügü gibi degildi. Her �eyden õnce, kilisenin ye­ rine devlet vesayetini geçiren �edit bir otoriter yap1y1 ve zihni­ yeti kurumla�urmaya dõnüktü . Aynca Alman imparatorluk­ ulus-devleti, burnunu sürttügü kiliselerle sulh olarak, giri�ti­ gi õyle alu-yedi yilda bitmeyecek bir cenkte/mücadelede onlar­ la kol kola davranacakti. Sosyalizm ve i�çi hareketini basurma­ ya dõnük bu cengin adi Klassenkampfur - sm1f mücadelesi, s1mf sava�i. . . 14

jenerik ad olarak kültür sava�1 Ashnda bu kavramm Bismarck Almanya'smdan yirmi yil ka­ dar õnce, yine keskin bir devlet-kilise cenkle�mesinin tecrübe edildigi lsviçre'de, lsviçreli radikal demokrat Ludwig Snell ta­ rafmdan ilk kez 1850'lerde kullamld1g1m sapuyorlar (Borutta, 20 10: 278) . Aynca Alman birliginin kurulmasmdan õnce Al­ manya'mn Baden ve Bavyera devletlerinde de kültür sava�lan vuku bulmu�tu. 1 8 7 1 - 1878 arasmdaki "orijinal" Kulturkampfmlkültür sava­ �mm sona ermesinden soma da, bu kavram modem ulus-dev­ letlerle esasen Katolik Kilisesi olmak üzere kiliseler arasmdaki güç mücadelesinin jenerik adma dõnü�tü. (Baz1 yerlerde, õme­ gin bu mücadelenin hayli hararetli geçtigi ltalya'da ise Anticle­ ricalismo/anti-klerikalizm kavram1 tercih edilmi�ti.) Kimi tarihçiler, kültür sava�1m 20. yüzyil içlerine kadar sar­ kan uzun bir dõnem veya dõnemler a�m bir dinamik olarak dü�ünmek gerektigi kamsmdalar. Bu tarihçilerden biri, Manu­ el Borutta, -sadece Almanya'yla smuh olarak degil-, seküler­ le�me siyasetinin ve teorisinin bir bak1ma Kulturkampftan dog­ dugu, en azmdan onunla birlikte �ekillendigi kamsmda (Borut­ ta, 20 10: 4 1 5) . Kulturkampfm, Borutta'mn üzerinde durdugu bir ba�ka veçhesi de, Katolikligin "Oryantalle�tirilmesini" sag­ lad1g1du. Kültür sava�mm, -yine Almanya'yla smuh dü�ünme­ memiz gereken-, etkisi, bir bak1ma genel olarak dinin, ama so­ mut ve õzgül olarak Katolikligin "Sark"a õzgü olarak tahayyül edilen bir miskinlikle, hurafelerle, yobazhkla, akil d1�1hkla vb. damgalanmasma katk1da bulunmu�tur (a.g.e . . : 1 1 8) . Bir jenerik ad olarak kültür sava�1, devlet-din/kilise arasmda­ ki nüfuz mücadelesi d1�mda da i�lev gõrmeyi sürdürdü. Samu­ el Huntington'm 1996'da kitapla�an me�hur Medeniyetler Sava­ �l tezi, Soguk Sava� sonras1 dünyayi Bau "medeniyeti" ile has1m­ lan arasmdaki kültürel fark temelinde tasnif edi�iyle, bir kültür sava�1 argümam olarak gõrülmü�tü. Bau dünyasmda son yillar­ da "sol" veya "liberal" degerlerin "sinsi" hâkimiyetinin toplumu "yozla�tmc1" etkisine kar�1 bayrak açan yeni sag ak1mlar, müca15

delelerini tipik kültür sava�1 sorunsah içinde yürütüyorlar. Bu sorunsalm omurgasm1, hak siyasetini ve onun taleplerini deger­ ler siyasetine tercüme ederek oraya demirleme gayreti olu�turu­ yor. Norveç'te 20 l l'de 77 insam katleden Neonazi Anders Bre­ ivik, mahkemedeki savunmasmda Avrupa'mn lslâm'la "kültür sava�1" içinde bulundugunu sõyledi ve bu tez, Neonazilerden muhafazakârlara uzanan geni� bir yelpazede benimsendi. ABD'de Trump, iktidanmn son aylannda, 2020 Eylül'ünde, yine "liberaller" (Amerika baglammda "sol" demek) yüzünden "yurtsever" niteliginin altmm oyuldugunu dü�ündügü müfre­ dall "düzeltmeye" dõnük bir komisyon kurmu�tu . Demokrat Partili yeni ba�kan john Biden bu komisyonu ilga etti. Hem bu ihtilaf, hem genel olarak Trump'm "liberal hegemonyaya" kar�1 verdigi "degerler" mücadelesi, ABD literatüründe yine orijinal tabire ba�vurarak, Kulturkampf olarak amhyor. Kavramm toplumsal ve ekonomik meselelerin kültürelle�­ tirilmesiyle ilgili ironik bir kullamm biçiminden de sóz edebi­ liriz . . . S1mfsal ayr1mlan, sm1f çeli�kilerini "kültürel" çeli�kiler etrafmda bir kutupla�mayla "boguntuya getirmenin" yordam1m imã etmek üzere de ba�vurulabiliyor, Kulturkampf kavram1na. Yazmm Adalet ve Kalkmma Partisi iktidanyla ilgili ikinci k1smmda huna gelecegiz.

Türkiye'de modernle§me deneyimi ve kültür sava§l kavram1 Cumhuriyet'in laik inkilãplannm, Bismarck Almanya'smm Kulturkampf icraatlanna benzerligi aç1kur: Egitimin dini otori­ teden aynlarak tekle�tirilmesi, tekkelerin kapaulmas1, tarikat­ lann yeraltma itilmesi, lslâmc1 ne�riyatm -ba�ka birçok siyase­ ten "muzu" gõrülen ne�riyatla beraber- men edilmesi, Türkçe ezan ba�ta olmakla birlikte dini millile�tirme gayreti, anti-kle­ rikalizm, daha teferruata inersek dinin Oryantalle�tirilmesi. . . B u aç1k seçik Kulturkampf manzarasmdan birkaç ad1m geri çekilip bakarsak, kültür sava�lan sorunsah etrafmda neler gõ.. .. ? ruruz . 16

Erken Cumhuriyet dõneminin milletvekili-edebiyatçilarm­ dan Sadri Etem, 1934'te yayimlad1g1 küçük kitabmda, demir­ yollanmn "ümran gõtürmek" yanmda , "orta Anadoluya kül­ tür, ve yeninin a�km1 ta�1yan" bir "seyyar terbiye sergisi" ol­ dugunu yazar. Demiryollan, "ray üstünden kültür ta�1yan kül­ tür harbi"nin araçlandular, ona bak1hrsa (Etem, 1934: 46-47) . Kültür harbi derken, ne derece Kulturkampf terminolojisinden esinlenmi�tir, bilemeyiz. Etem'in kültür harbi stratejisinin uf­ kunda , sadece din degil, sadece sosyal-kültürel hayau daral­ tan ta�ra kapahhg1 degil, endüstriyel gerilikle, piyasamn geli�e­ meyip yerel kalm1� olmas1yla, topyekün ekonomi-politik "geri­ lik" de vard1r. Türkiye'nin erken Cumhuriyet dõneminde, Sadri Etem gi­ bi kâh "jakobenlikle" , kâh sol-Kemalistlikle tammlanm1� olan ve inkilâplann toplumsal hayata nüfuz ettirilmesi için radikal ekonomi-politik müdahalelerde bulunulmas1 gerektigini dü�ü­ nen bir siyasetçi ve münevver kadrosu mevcuttu . Onlar, kültü­ rel inkilâplann hazulayic1 ve insanlan degi�tirici etkisini de kü­ çümsememek gerektigini teslim etmekle birlikte, degi�imlerin kültürel düzlemde kalmasm1 yetersiz buluyorlard1. l 950'lerden itibaren, l 960'larda sosyalist ak1mm güçlenmesinin de etkisiy­ le, kültürel inkilâplann eksik kalan, yapilamayan toplumsal ve ekonomik inkilâplann verimsiz ikamesi niteliginde olduguna dair bir ele�tirel sõylem geli�ecekti. Ortanm Solu'nun bile alt metninde, bu õzele�tiriyi bulmak mümkündür. Sadri Etem'in "kültür harbi" terimini kullanmas1 istisnaidir, dõnemin siyasi edebiyatmda Kulturkampf atfma veya bu kav­ ramm kullammma rastlanmaz . Kemalist aydmlann kültürel inkilâplara õzel bir anlam ve õnem verenleri, daha çok Fran­ sa'dan -yam sua çagda� Almanya, ltalya ve Rusya'dan- ilham ahyorlard1. "Gerilik" veya "irtica"ya kar�1 mücadele, ku�kusuz Kemalist inkilâpç1hk sõyleminin bir konusu , bir meselesi idi fakat l 940'lara kadar bunun esas mesele veya bir " takmn" ol­ dugunu sõylemek zordur. Daha çok, geride buakilmak, "geçil­ mek" istenen bir mesele oldugunu sõyleyemez miyiz? Geçil­ mek istenen fakat rejimin nza üretim kabiliyeti geli�tirememe17

sine bagh olarak ve zihniyet yapilannm devamhhgma bagh ola­ rak geçilemeyen bir mesele . . . Bu dõnemde, kültür siyasetine toplumu dõnü�türücü rol at­ feden bir kültüralizm egiliminden sõz edilebilir (Bora, 202 1 : 303-307) . Onun içinde de sekülerle�me elbette ónemli bir bi­ le�endir fakat "dini dünya gõrü�üyle mücadele" onun da õzel davas1, tek ve "ózsel" meselesi degildir. Ana hatuyla bir hü­ manizm (milli-hümanizm) sevdas1yla birle�en kültüralist egi­ limin, erken Cumhuriyet dõneminin siyasetine, -kültür siya­ setine bile-, tek ba�ma yõn veren egilim olmad1g1m da ekle­ mek gerekir. Çok partili hayata geçi� ve toplumsal-siyasal gõreli rahatla­ ma ko�ullarmda nza üretme stratejisi olarak, -aym zamanda anti-komünizmin de icab1 olarak-, bizzat CHP'nin dini ve mil­ liyetçi-muhafazakâr bir restorasyona yõnelmesi, ardmdan De­ mokrat Parti iktidannm bir liberal-muhafazakâr popülist stra­ teji olarak erken Cumhuriyet dõneminin kültürel ink1lâplany­ la ilgili "1hmh-róvan�ist" diyebilecegimiz bir sõylem kurma­ s1, Türkiye'de -yine bu terime ba�vurmaks1zm, onu bilmeksi­ zin- Kulturkampf "duyarhhg1m" arurdi. lki yanh olarak artudi. Bir tarafta, Kemalist veya "Kemalizme müzahir" aydmlar, mo­ demle�me ( veya burjuva-demokratik devrim) sürecinin yanm kalm1� olmas1m, "gerici" blokun dini reaksiyonu "sõmürme­ si" sayesinde/yüzünden galebe çalmasma, -ilaveten CHP ikti­ darlannm ve "ilericilerin" de bunun kar�1smdaki duyars1zhg1na, gafletine , bagladilar. Ó megin Niyazi Berkes, dinin "gele­ negin en son s1gmag1, en son savunma kalesi" oldugunu, -as­ hnda dini olmayan ah�kanhklarm da "din geregi imi� gibi bir nitelik" kazand1klanm-, bu ko�ullarda "din-devlet sava�1 de­ gil, ileri-geri sava�1"nm sõz konusu oldugunu yaz1yordu (Ber­ kes, 2003 : 22-23) . l 940'lann ortalanndan itibaren, bu terime ba�vurmaks1zm ama mealen bir Kulturkampf sõylemi, sagda daha hararetli bir kar�1hk buldu . Serif Mardin, bizzat orijinal terimi, Kulturkampf kavram1m kullanarak, daha 1 9 . yüzy1lda ulemamn ve " tutu­ cu dini gõrü�lere sahip olanlann" bir Kulturkampfm ba�lamak -

18

üzere oldugunu ve bu sava�1 kaybedebileceklerini sezdiklerini yazm1�u (Mardin, 20 1 7 : 186) . Kulturkampfçt bir sõylemin ve­ ya "bilincin" sadece lslâmc1 degil daha geni$ bir milliyetçi-mu­ hafazakâr vasatta da sahiplenilmesini, "kaybedilen bir sava�"la (veya muharebelerle ! ) ilgili rõvan�ist motivasyona yorabilir miyiz? Uzun sürmü� bir zorunlu suskunlugun da etkisiyle . . . Türkiye baglammda Kulturkampfkavramm1 sadece iki kez zik­ rederek de olsa ilk kullanan sosyal bilimei olan Serif Mardin'in bir ba�ka dikkatine daha i$aret etmekte yarar var. Mardin, bu kavram1 metinlerinde ikinci kez geçirdigi 1994 tarihli bir ma­ kalesinde , "Türk Kulturkampfi"nda muhafazakâr politikacila­ nn destekleri kar$1hgmda seçmenleri imam-hatip okullanyla õdüllendirmesinden sõz eder (Mardin, 202 1 : 1 64) ; bu "õdül" , sadece basitçe talep kar$1lamayan, talep yaratan ve aym zaman­ da talebi dõnü�türen bir süreçtir. Bu dikkat, Kulturhampf m bir ba$ka õnemli veçhesine, klientalist i$levine de i$aret eder . . . Mümtaz Turhan'm 195 l 'de yay1mlanan Kültür D egi � m e l e ­ ri'ni, -son kez tekrarlayahm , terimi kullanmaks1zm-, muha­ fazakâr aç1dan Kulturkampf sorunsalma dayanan kilit bir kay­ nak olarak anahm. Kitap, Cumhuriyet'in inkilâplarmm yuka­ ndan-a�ag1 dayatmac1 ve Bali taklitçisi buldugu radikal mo­ dernizmine kaT$1, tedrici ve yerli kültüre uyarlanm1� mu­ hafazakâr bir modernle�me stratej isini savunur. tlk strateji­ yi "mecburi kültür degi$meleri" , ikincisini ise "serbest kül­ tür degi�meleri" kavram1yla tammlar. Serbest kültür degi$me­ leri, modernle$menin etkilerinin i$levleri ve faydalan gõrüle­ rek, kendiliginden benimsenmesidir. Turhan, "mecburi kültür degi$meleri"ni $õyle tammlar: "ldari bir nüfuz ve iktidara sahip bir zümre[nin] yabanc1 bir kültürü veya bunun baz1 unsurlan­ m kendi cemiyetine zorla kabul ettirmeye çah$mas1. . . " Bu tam­ m1 fazia zorlanmadan, Kulturkampf icraatlan diye tercüme ede­ biliriz. Turhan, II. Mahmud islahatlarm ve Tanzimat'tan zama­ mm1za kadar ( 1 940'lar) , memleketin mecburi kültür degi$me­ lerine tabi oldugu kamsmdadIT (Turhan, 20 1 7 : 1 9 1 - 192) . Bu siyaset, en kuvvetli milli birlik bagmm, "milli kültürün yerine geçen" din oldugunu gõzetmeden , "manâs1 tahrif edilmi$ bir 19

laiklik anlayi�1 ile toplumsal dokuyu tahrip" etmi�tir ona gõre. Mecburi kültür degi�melerinin (veya Kulturkampfm) , "geçmi�i inkãr ve imha etmeye çah�maya dayanan" bir tarih anlayi�1 ve Õ ztürkçecilikle peki�tigini dü�ünür (Turhan, 20 1 7 : 433) . Tur­ han, "Bau medeniyetinin esas unsurlan[mn] ilim, teknik, in­ san haklanm teminat aluna alan hukuk ve hürriyet" oldugunu idrak etmeyen Kulturkampf siyasetini, modemle�meyi Bauhh­ gm kültürel gõrünümlerinde arayan bir yanl�-Bauhla�ma ola­ rak gõrür. Turhan, "serbest kültür degi�meleri"ni hâkim kilma lüzumunu sõylemekle, o cepheden bir Kulturkampf seferberli­ ginin sõzcülügünü yapmaktadir. *

Elinizdeki kitabm ele ald1g1 Adalet ve Kalkmma Partisi (AKP) iktidan dõnemi, Kulturkampflkültür sava�1 kavram ve konusu bak1mmdan gayet canh ve kritiktir. Yazmm ikinci bõ­ lümünde huna egilecegiz. AKP iktidarmda kültür sava111

AKP, iktidanmn 20. yihna girerken gündelik ya�amda dahi gi­ derek artan ve kültürel iddialarla desteklenen bir otoriterle�­ me egilimi içinde. Õyle ki Türkiye üzerine bir kültür kampla�­ mas1 sorgulamasmda AKP adeta el yükseltmi� gibi gõrünüyor. En son sõylenecegi en ba�ta sõyleyerek sõze ba�lamak gerekir­ se, AKP'nin iktidarda oldugu dõnemde Türkiye'de ya�anan­ lar bir kültür kampla�mas1 gibi sunulmak istense ve muhalefe­ tin tavn da iktidann bunu õyle kurmasma izin de verse de; as­ lmda bu, AKP'nin neoliberal düzen içinde lslâm'1 piyasala�ura­ rak araçsalla�urmasmm neden ve sonuçlanmn çarpltllmasma tekabül ediyor. lktidar a�ag1da daha detayh olarak ifade edile­ cek olan neoliberalizmin yik1c1 etkilerini sanki bir kültür çau�­ mas1, kimlik mücadelesi gibi sunuyor. Bununla amaçlad1g1, yõ­ netim performansmdaki ba�ansizhklan kar�1smda kendi kml­ ganhg1m azaltmak, tabamm konsolide etmek ve bõylece iktidar olmaya devam etmesi için gereken destegi saglamakur. Zira her 20

ne kadar kültürü bir çall�ma-mücadele alam gibi gõstermek is­ tese de, AKP, uzunca bir süredir ilkeleri, norm olarak ortaya koydugu savunulan olmayan bir parti. Bu yüzden de "kullan­ d1g1" çall�malan, merkez-çevre, modern-geleneksel, laik-din­ dar gibi dikotomilerle aç1klamak AKP'ye sahip olmad1g1 bir ka­ rakter atfetmek olacaktu. Elbette bununla sõylenmek istenen, Türkiye'de kültürel bir ayn�manm olmad1g1 degildir. Kastedi­ len, AKP'nin iddia ettigi gibi bõyle bir ayn�mada bir tarafm li­ deri, hatta buakm liderligi ayn�manm bir tarafi dahi olamaya­ cak tõzsel bir yoksunluk içinde oldugudur. AKP, bir kültür ça­ ll�masmm tarafi degil, hiçbir �eyin kendi ba�mda ve kendi için­ de degerinin olmad1g1, her �eyin araçsalla�tmld1g1, Brown'm (20 18) ifadesiyle ekonomikle�tirildigi neoliberal düzenin1 yan­ da�1du. Bu tõzsel yoksunlugu, daha da õnemlisi neden bunun eksikligini dahi hissetmedigini anlamak için AKP'nin nasil bir ortama dogduguna k1saca da olsa bakmak gerekir.

AKP'nin tarihsel arka piam Türkiye'de 1 950'lerden itibaren yükselen lslâm , milli'yetçi­ muhafazakâr bir egilim gõstermi� (Bora, 1998) , milli ve mane­ vi degerlerin õn plana konuldugu bir din anlay1�1 benimsenNeoliberal düzen, demokrasinin halk yõnetimi, müzakere, hukuk gibi ilkele­ rinden, egitime, egitimden, saghga, saghktan aile hayatma, ko�uluk il�kile­ rine k1sacas1 dogumdan õlüme vanncaya kadar her �eyinin ve her alamn anla­ mmm ve �le�inin ekonomikle�tirilmesidir. Ekonomikle�tirmeyle amaçlanan sermaye için kãrhhk ko�ullanm yaratmamn da õtesindedir (Brown, 2018: 37). Amaç, aile, saghk, vb. gibi ekonomik olmayan alanlann ve il�kilerin ekono­ miye endekslenmesi sonucunda õznell�me tarzlanndan, normlara, ko�ullar­ dan, hukuka, hukuktan mevzuatlara vanncaya kadar her �eyin ekonomi tara­ fmdan belirlendigi bir anla� dõnü�türülmesidir. Burada arlik yõnet�imden sõz etmek mümkün hale gelir. Yõnet�im, neoliberal normatif yõnetim akh­ nm temelidir. Amac1, bürokratik kurumlar arac1hgiyla i�leyen, devletten do­ gan yõnetim akhm ortadan kald1rmaya yõnelir. Bunu da demokratik, kurum­ sal ve kamusal yap1 ile kamu hukukundan kaynakh idareciligi bireye devretti­ gi faillik süreciyle yapar. Adalet yerine problem ve çõzümlerini, hak yerine ve­ rimliligi, yasalhk yerine etkinligi, dayan�manm yerine bireysel sorumlulugu vurgulayan ve rekabeti bir norm olarak kabul eden ekip çah�masm1 õncüller (Brown, 20 18: 1 5 1). Bütün bunlardan yola ç1karak yõneti�imin, devlet idare­ ciligini bir � modeli olarak gõrdügünü sõylemek yanh� olmaz. 21

mi�tir. l 970'lerden itibarense hem Pakistan, M1sIT ve sonrasm­ da lran'da ya�anan geli�meler dogrultusunda hem bu geli�me­ lerle ili�kili olarak buralardaki lslâm dü�ünürlerinin eserleri­ nin Türkçeye çevrilmesiyle birlikte, Türk lslâmc1hgmm milli­ yetçi karakteri, daha evrensel bir bilinç geli�tirerek, ümmetçi­ lige yõnelmi�tir. Bu durum, dindar kesimler arasmda dini refe­ ranslann sadece õzel hayatla smITh olmayip, kamusal alanda da etkili olabilecegi ve lslâm'm bir siyasal altematif olu�turabilece­ gi kanaatini beslemi�tir. l 980'lere gelindigindeyse d1� etkenler olarak lran lslâm dev­ rimi, Afganistan Sava�1 ve 1989 yilmda SSCB'nin dag1lmas1yla komünizm tehdidinin ortadan kalkmas1, lslâmc1hgm zeminini geni�letmi�tirr. lçeride ise, l 980'lerin ba�mda 24 Ocak Karar­ lan'nm da etkisiyle ilhal ikameci sanayile�me modelinden ih­ racata dayah büyüme modeline geçilmi� (Boratav, 2006) ve bu modelin i�leme ko�ulu olarak sol hareketin, sendikalann gücü kmlm1� ve sm1f temelli siyaset bastmlm1�ll (Akça, 20 1 3 : 59) . Nitekim darbe yõnetimi ve sonrasmda, i�gücünün kurals1zla�­ tmlmasma, emeginse hem ucuzlamasma hem de ta�eronla�ma­ sma fITsat verilmi�, grev, lokavt haklan kaldmhrken, õzellik­ le ba�ta sendikalar olmak üzere demek, parti, vak1f, kamu ku­ rumlannm faaliyetleri yasaklanarak, õrgütlü mücadelenin gü­ cü kmlm1�tlf. Ü retimi õncülleyen ikameci politikalardan vaz­ geçilmesiyle üretim birimleri zay1flarken, finans piyasalarmm õnü açilm1�tlf. Ticaretin serbestle�mesiyle birlikte, kamu eko­ nomik alandan uzakla�tmlmaya, õzelle�tirmelerle yerli ve ya­ banc1 sermayeye hITakilmaya ba�lanm1�tlf. 1 2 Eylül darbe yõnetiminin yan resmi ideoloji olarak benim­ sedigi Türk-lslâm sentezini de ele ald1g1m1z arka plan bagla­ mmda anmak gerekir. Bu formülün Marksist ak1mlarla müca­ dele etmek için olu�turuldugunu iddia eden Copeaux'ya gõre ( 1 998: 77) , Türk-lslâm sentezi Soguk Sava� dõneminde Türk milliyetçiligine lslâmi degerler ekleyen ama bunu yaparken de Kemalist miras1 tümüyle reddetmeyen milliyetçi seçkinler ta­ rafmdan üretilmi� bir ak1mdIT (Copeaux, 2005: 47) . Bu sen­ tezle, Cumhuriyetçi projenin õnemli bir bile�eni olan ve dini 22

õzel alanla smuland1ran laiklik anlayi�mm yerine, "din" mil­ leti olu�turan ve yurtta�lar toplulugunun manevi bir toplulu­ ga (ya da çogunluga) dõnü�mesindeki asli unsurlardan biri ha­ line gelir ( Ü stel, 2008: 282) . Resmi ideolojideki bu dõnü�üm, Mardin'in tamm1yla "lslâmi uyam�"a ( 1 983 : 157-1 58) katk1da bulunmu�tur. Bu süreçte aynca tarikatlar ve lslâmi yapilar piyasaya eklem­ lenip, ekonomik sermayelerini büyütürken; 2 muhafazakâr ve lslâmi degerleri bir arada talep eden yeni bir seçkinler grubu olu�maya ba�lam1�llr. Bu grup lslâm ile muhafazakârhgm har­ manlanarak, gelenek ve gõreneklerin �imdiye uyarlanmas1 ma­ nasma gelen alaturka ve Bat1'nm teknolojik imkânlanm sentez­ ledikleri, kendilerine õzgü bir ya�am tarz1 olu�turmu�tur ( Ôz­ kmmh, 2009 : 706- 7 1 8) . Bõylece uzun bir zamandan soma, ka­ musal alanda gõrünürlügü giderek artm1� olan Müslüman ke­ simlere yõnelik olarak "lslâmi romanlar, filmler, müzik ve ga­ zeteler gibi kültürel ele�tiri araçlanndan, lslâmi k1yafet ve mo­ da gõsterileri gibi alternatif tüketim biçimlerine ya da �ehir­ de ya�amanm lslâmile�mi� biçimlerine yani alkollü içki satma­ yan" , haremlik-selamhk �eklinde aynlabilen otel ve restoranla­ ra varan yeni bir alan yaraulm1�llr ( Gõle, 2000: 34) . Bu alan, laik ve Bauh ya�am tarzma alternatif olacak biçimde lslâmi bir habitus'un yam s1ra, neoliberal düzene entegre olmaya dõnük bir piyasa lslâm'mm da ortaya ç1kmas1 anlamma gelir. Nitekim yeni dindar giri�imciler, rekabet odakh piyasa �art­ larma uyum saglamak adma da geleneksel lslâmc1hgm "kana­ atkâr" sõyleminden uzakla�arak, bir piyasa lslâm'1 anlay1�m1 benimsemi�lerdir. Piyasa lslâm'1 ile kastedilen, tüketiciler aç12

Ye�il diger ad1yla "Anadolu" sermayesi 1 980 sonrasmda gücünü arl!rmaya ba�lam1�, l 980'lerdeki baz1 lslâmi i�letmelerse KOBl statüsünden holding ya­ p1sma geçmi�tir (Savran, 20 14: 79-80) . Dindar i� adamlanndan olu�tugu ge­ rekçesiyle i� anla�lan ahlâkh bir kapitalizm olarak ifade edilen MÜSlAD ise 1 990'h ydlarda kurulmu�tur. Gene! olarak küçük ve orta õlçekli i�adamlann­ dan olu�an MÜSlAD üyelerinin temei saVI, lslâm'm adi! oldugu ve bu adalet anlayi�mdan dolayi lslâmi kurallann uyguland1g1 bir i�letmede sendika, grev gibi hak arama yõntemlerine ihtiyaç duyulmayacag1dlf. Aynca 1 998'de Gü­ len cemaatine yakm ASKON (Anadolu Aslanlan l�adamlan Demegi) faaliyete geçmi�tir. 23

smdan geleneksel lslâm'da dünyevi �eylere tamah etmeme an­ layi�1 dogrultusundaki sade ya�am tarzmm aksine, zenginligin õne ç1kanlacag1 harcamalarken; sermaye aç1smdansa giderle­ rin en dü�ük, kânn en yüksek seviyede tutulmaya çah�ild1g1 bir �irket idealidir. Bu grup da kendisini neoliberalizmin statü, ili­ bar, prestij gibi her �eyin tüketim üzerinden kavramsalla�tml­ d1g1 çarp1k anlayi�1m benimseyerek, dinle ilgili �eyleri metala�­ tuarak, hem üretim hem tüketim aç1smdan birer cazibe merke­ zi haline getirmeye yõnelmi�tir. Benimsedikleri bu ideal aym zamanda minimal devlet anlayi�1m da destekler. Zira neolibe­ ral düzende rekabet piyasaya gõre degil, piyasa adma hatta pi­ yasa için uygulanan bir ilke olarak kabul edilmektedir. Bu yüz­ den de bireysel ç1karlardan ziyade ekonomik büyümeye odak­ lamld1gmdan, devletin i�leyi�i ve düzenleni�i de piyasa ekono­ misince belirlenmektedir (Brown, 20 18: 74) . Bu anlamda dev­ letin küçülmesi, her ne kadar õzellikle lslâmcilar gibi daha õn­ ce kamusal alanda kendilerine yer bulamam1� kesimler aç1sm­ dan gõrünürlüklerinin artmas1 anlamma da gelse, aym zaman­ da sosyal hak ve adalet anlayi�mda k1s1tlamalara yani e�itsizlige sebep olurken; çevre, altyap1, saghk gibi alanlann da kamu gõ­ revi olmaktan ç1kanhp, õzelle�tirilmesiyle birlikte bu tür temei alanlar dahi alt sm1flann ula�makta güçlük çekecegi bir meta­ la�tlrma mant1gma indirgenmi�tir.

28$ubat 28 Subat 1 997'de, lslâm'm ve lslâmi kesimlerin daha fazla mecrada, daha güçlü bir biçimde var olmas1 kar�1smda, 1980 dõneminde Türk-lslâm senteziyle uygulamak istedigi "kontrol­ lü lslãm" anlayi�mda kontrolün yitirildigini3 dü�ünen ordunun 3

24

Ômegin Necmettin Erbakan'm 1 994'te Pani Medis Grubu'nda Adi! Düzen'i mutlaka getireceklerini; ancak geç� sürecinin kanh m1 yoksa kansiz m1 olaca­ gma halkm karar verecegini sõylemesi vb. rahatsizhk uyandmm�Ur (Aydm ve T�km, 20 1 5 : 429). Erbakan'm b�bakan s1fauyla ve B�bakanhk konutunda tarikat liderlerine iftar yemegi vennesi, Refah Partili Sincan Belediye B�kam Bekir Yddiz tarafmdan "Kudüs gecesi" adi altmda salona Hamas ve Hizbullah õrgütlerinin liderlerinin büyük boy posterlerinin asdmas1 gibi olaylar da, reji-

Refah-Yol hükümeti üzerinde kurdugu bask1yla, o kontrolü ye­ niden ele almayi hedefleyen MGK kararlan almm1�t1. Amaçla­ nan, toplumsal hayatm "çagda� ya�amm" asli normu olarak ka­ bul edilen laiklik dogrultusunda yeniden �ekillendirilmesiydi. Kararlarla birlikte, lmam Hatip (lH) okullarmm orta k1s1mla­ nnm kapaulabilmesi için sekiz yilhk kesintisiz ilkokul egitimi zorunlulugu kondu, yine egitimini lH okullannda alm1� olan õgrencilerin üniversiteye girmesini zorla�tirmak amac1yla mes­ lek liselerine ili�kin katsayi uygulamas1 ba�lattld1; ba�õrtüsü ta­ kan kadmlann gerek egitim-õgretim, gerekse çah�ma haklan­ na yõnelik engellemeler getirildi. Aynca "irtica" suçlamas1y­ la orduda birçok personel tasfiye edildi, lslâmi sermaye ve si­ vil toplum bask1 aluna ahnd1. Genelkurmay eski Ba�kam Hüse­ yin K1vnkoglu , 28 Subat için "gerekirse bin yil sürecek," (Ha­ bertürk, 28 Subat 20 1 2) demi�ti. Nitekim 28 Subat'a kar�1 bu yakla�1m yalmzca sivil toplum kurulu�lannca degil, ana ak1m medya, kimi sanatç1, aydm, demek ve sendikalar tarafmdan da desteklenen bir süreçti. Bu kesimlerin ortak kanaati, laik Cum­ huriyet'in laik niteliginin ortadan kaldmlmak istendigi ve bu baglamda ülkenin kurucu degerlerinin, en ba�ta da laik Cum­ huriyet'in içine dü�ürülmek istendigi bu varolu�sal kriz nede­ niyle TSK'mn -rejimi "kurucu ve koruyucu" gõrevi olduguna referansla- siyasete, siyasal lslâm'm yükseli�ine müdahale et­ mek durumunda kald1g1 yõnündeydi. Ôzellikle kentli seküler orta-üst sm1f, -onun siyasi sõzcü ve temsilcileri-, RP iktidanm ve dini olu�umlan, kendi kimliklerine ve varolu�lanna yõnelik "yok edilmesi gereken" bir "tehlike" olarak algilam1�; bu sm1f­ sal tehdit alg1s1m, "çagda� kültür" ve "ya�am tarz1" üzerinden restore etmeye dõnük bir Kulturkampf alkültür sava�ma giri�­ mi�ti. Erken Cumhuriyet dõneminin kültür sava�1 tecrübesini veya hatirasm1 restore etmeye dõnük bir yam da olan bu giri�i­ min tam da o yanlanyla, Marx'm, tarihte olaylann ilkinde traje­ di, ikincisinde fars olarak zuhur edecegine dair sõzünü de ha­ urlatmas1 mümkündür. min "laik hassasiyetlerin zayiflaulmas1"ndan õteye uzanacagma dair bir teh­ dit alg1sm1 güçlendinni�tir. 25

"lrtica ile mücadele" kapsammda alman 18 maddelik 28 Su­ bat kararlanmn devammda Milli Gõrü�çü Refah Partisi'nin dâ­ hil oldugu koalisyon hükümetinin çekilmeye zorlanmas1, arka­ smdan partinin kapaulmas1, kimi lslâmcilar aç1smdan õnem­ li bir kmlma noktasmm da ba�lang1c1du. Birkaç yil sonra Mil­ li Gõrü� Hareketi'nden koparak Adalet ve Kalkmma Partisi'ni (AKP) kuranlardan biri olan Annç, Medis Ba�kam s1fauyla ver­ digi bir rõportajmda aç1kça 28 Subat'a kadar AB'ye dü�man ol­ duklanm, ancak 28 Subat'ta ugrad1klan hezimet neticesinde AB'ci olduklanm deklare edecekti (Yetkin, 5 Haziran 2005) . Ald1klan bu yeni pozisyonla AKP'li kurucular kutsallastmlm1s devlet anlay1smm yerini bireyin mutlulugunun õne ç1kanld1g1, devletinse bireyi korumak, hatta ona hizmet etmek anlayi­ s1yla smulandmh�m1 õzümsediklerini, bunun yolununsa AB'ye uyum yasalanndan geçtigini idrak ettiklerini sõylüyorlardi. Ni­ tekim, 28 Subat sürecinin ardmdan yasam tarzlarma müdaha­ le edildigini, ülkenin siyasal lslâmcilar tarafmdan ele geçiril­ mesinin arzuland1g1 kaygilarmm doruga tasmd1g1 bir dõnemde AKP, bu "endi�eli laiklerin" kaygilanm anlad1klan, hatta pay­ lasuklan iddias1yla kurulmu�tur. Bir zamanlar Milli Gõrüs'ün en kau savunucularmdan olan yeni AKP'nin eski lslâmc1 ku­ ruculan kendilerini muhafazakâr demokrat olarak tamtm1s ve geçmi�lerini bir gõmlek gibi ç1kard1klanm ifade etmi�, bõyle­ ce yeni rotalarmm da Menderes'in, Ôzal'm yolu oldugunu ifade ettikleri bir sag geçmis anlausma yaslam1�lardu.

AKP'nin "ilk donemi" Nitekim ilk iktidar y1llannda AKP'li yõneticiler, lslâmc1 ol­ duklan zamanlarda her seyi ak ve kara olarak gõrdükleri, an­ cak geçen süreçte halkm lslâm'1 kendi yasam alanlannm d1sm­ da baska bir alana kesinlikle tas1mak istemedigini anlad1kla­ n ve bu nedenle degistikleri yõnünde õzelestirel muhasebeler yapm1�lard1 (Mercan, 1 Ekim 2003) . Aruk õnceliklerini "as-i�" olarak tammlad1klanm sõyleyen AKP sõzcülerine gõre Türki­ ye'de uzun zamandu laik kesim ile mütedeyyin kesim arasmda26

ki ihtilaf, toplumu tahrik etme amaçh yapay bir aynmdan iba­ retti. AKP kuruculan, ne Milli Gõrü� gelenegindeki gibi mu­ kaddes degerleri, ne de birileri gibi Kemalizm'i istismar ettik­ lerini, bunun eski tip bir siyaset anlayi�1 oldugunu sõyleyerek, kendilerini sadece Milli Gõrü� çizgisinden degil; ülkenin tüm siyasi çizgisinden ayird1klanm iddia etmi�lerdir. AKP'ye gõre siyasette, aruk birbiriyle çau�an, gerilim üreten ideolojik ku­ tupla�ma dõnemi sona ermi� ve var olan partiler arasmda bu yeni ufku yalmzca kendileri yakalayabilmi�tir. ôyle ki lslâm­ cilar tarafmdan HITistiyan bayram1 olan Noel'le bir gõrülerek, kutlanmasma kar�1 ç1kilan yilba�1 kutlamalan (ki AKP'li yõne­ ticiler de Milli Gõrü� gelenegi içinde olduklan süre zarfmda benzer bir pozisyon alm1�lardIT) sõz konusu oldugunda, Erdo­ gan ve e�i Emine Erdogan 2004 yilba�m1 çocuklarla kutlamak üzere ak�am bir Çocuk Esirgeme Kurumu yurdunu ziyaret et­ mi�, orada çocuklara yeni yil hediyeleri dagitm1�, birlikte pasta yemi�lerdir. Ya da kauld1g1 bir televizyon programmda kendi­ sine yõneltilen bir soru üzerine, Türkiye'de e�cinsellerin de hak ve õzgürlüklerinin yasal güvenceye almmas1 gerektigini sõyle­ yerek, e�cinsellerin muhatap kald1klan õtekile�tirici muamele­ yi dogru bulmad1gm1 sõyleyen de, bu programdan 18 yil soma e�cinsellik üzerine "Rabbimizin yasaklad1g1 her türlü sapkmh­ g1 sergileyenlere kar�1 tavIT alm" (Bianet, 29 Haziran 2020) di­ yen ki�i de Erdogan olacakur. Laik kesim tarafmdan siyasal ls­ lâm'm en õnemli sembollerinden biri olarak kabul edilen tür­ ban meselesini tabanmdan talep olmasma ragmen toplumu germeden çõzeceklerini (Karaalioglu , 20 Temmuz 2005) sõyle­ yerek ileri bir tarihe õteleyen parti yetkilileri, yeni laik giysile­ rini gõstermek adma gittikleri isti�are ve degerlendirme kamp­ lannda jet skiye biniyor, voleybol oynuyor, ha�ema yerine �ort giyerek, lslâmc1hklanm da üstlerinden atleta soyuyorlardi. Ya da 1 1 Eylül terõr saldmlanmn neden oldugu dinler aras1 çall�­ manm a�ilmas1 adma ba�layan ihmh lslâm arayi�lanna kendi­ lerinin bir cevap olabilecegini savunan AKP'li yõneticiler, 2005 yilmda Belek Turizm Yatmmc1lar Birligi ve Antalya Serik ilçe­ sine ait Kadriye Belediyesi tarafmdan (AB uyum yasalan çerçe27

vesinde haz1rlanan) dinler aras1 çau�ma yerine, ho�gõrü, ban� ve sevgiyi vúrgulamak amac1yla içinde cami, kilise ve bir de si­ nagog bulunan Dinler Bah çesi projesini hayata geçirmi�lerdir (Milliyet, 14 May1s 2005) . O zamanm ho�gõrü sembolü olan Dinler Bahçesi nin yerini, on yih a�km bir süre sonra ranta hiz­ met eden, gõstermelik bir konsept olan Millet Bahçeleri'nin ala­ cagm1 da yeri gelmi�ken not edelim. Ôte taraftan iktidar tara­ fmdan laiklik anlayi�lannm bir geregi oldugu sõylenerek vak1f­ lara bagh sinagoglar, kiliseler, manastular da onanlmaktadu (Hürriyet, 25 Mart 2006) . AKP'li yõneticiler bunu muhafazakâr demokrat bir parti olmanm icab1 olarak bütün dinlere e�it me­ safede durduklan bir laiklik anlayi�1m õzümsedikleri iddias1y­ la savunurlar. Egemen s1mflar içinde hegemonik gücünü hâlâ yitirmemi� olan yerle�ik sermaye ve bürokrasi gruplan ve onlann Atatürk­ çülükle õzetlenebilecek/õzetleyebildikleri ideolojik referansla­ n aç1smdan, seçilmi� olsa da AKP iktidar ortag1 olarak kolay kabul edilebilecek bir parti degildi. Nitekim Erdogan da bu­ nu "Hükümetteyiz, ama iktidar degiliz," sõzleriyle õzetliyor­ du (Ônal, 9 Haziran 2003) . AKP, 28 Suhat'tan ç1kard1g1 ders­ le aç1ktan bir mücadeleye giri�medi. Daha da õnemlisi kendile­ rini "çagda� uygarhga" ula�tuacak õncü kuvvet gibi sunarken; aslmda AB üyelik �artlanm iç siyasette kendilerine alan açacak imkânlan seferber edebilmek üzere hayata geçirdiler. '

AKP'nin rovan§I ve "kültürel" sava§ hamleleri AKP güçlendikçe metamorfoza ugrad1 - ya da ba�ka bir ba­ k1� aç1smdan, maskesi dü�tü ; taru�maya aç1kur. Cumhuriyet Mitingleri'ni, 2007 yilmdaki cumhurba�kanhg1 seçimine ili�­ kin ya�anan 367 oy krizini, 27 Nisan gecesi TSK'den gelen e­ muhurayi, 2008'de kendilerine yõnelik açilan kapatma davas1m a�ukça, TSK'deki Kemalist kadrolan tasfiye ederek, õnünde­ ki en õnemli gücü zayiflatmak üzere Gülencilerle birlikte dev­ reye soktugu Ergenekon, ardmdan da Balyoz davalanyla güç­ lendi, iktidardaki yeri peki�ti. 28

AKP, ba�mdan itibaren, bir kültür sava�1 veya kar�1-kültür sava�1 (veya Zafer Yõrük'ün a�ag1da deginecegimiz terimiyle "tersinden kültür sava�1") cephesi açll. Dinip toplumsal nüfu­ zunu artirmaya, kamusal ve resmi varhk alamm geni�letmeye dõnük giri�imler, bu çabanm esash bir parças1ydi. Kur'an kur­ su ve vak1f yurtlannm denetimi Diyanet l�leri Ba�kanhg1'na ve­ rildi. Türkiye'nin laik bir hukuk devleti oldugunun her fHsat­ ta altm1 çizen AKP yetkilileri, Dam�tay'm iptal karan olmasm1 gõrmezden gelerek õzel Kur'an kurslanmn denetimini ilkõgre­ tim müfetti�lerinin denetiminden ç1kard1; 2003 yilmda lmam Hatip okullanndan mezun olanlara üniversitelere giri� kolayh­ g1 saglamak üzere sundugu yasa tasansm1 uzla�mak üzere, za­ mana yayma karan ald1klanm sõyleyerek geri çeken hükümet (Hürriyet, 10 May1s 2004), 2008 yilmda tekrar denedi; parti sõzcüleri aruk din eksenli bir parti olmayip, Cumhuriyet'in la­ ik degerlerini benimsediklerini sõylerken, MEB Talim Terbiye Yõnetmeligi'nden gençleri Cumhuriyet esaslanna gõre haz1rla­ ma hükmü ç1kanld1; içkili yerlerin kent d1�ma ta�mmasma yõ­ nelik genelge gelen tepkiler üzerine iptal edilirken, AKP'li bele­ diyeler "içki yasag1m" de facto olarak uygulamaya koydu. Dev­ let Planlama Te�kilau'ndan zekât toplamak için zekât maMza­ lan zinciri açilmas1 õnerisi getirildi, Kur'an kurslannda Ylfti�s1mrlamas1 kaldmld1, okullara yõnelik k1hk k1yafet düzenleme­ sinden hariç k1lmarak, lmam Hatip okullarmda okuyan k1z­ larm türban takmasma, erkeklerin ise sakal bHakmasma izin verildi. MEB tarafmdan tavsiye edilen dünya masallannda Pi­ nokyo, Heidi gibi kahramanlar namaz k1hyor olarak gõsterilir­ ken, ilkokul õgrencileriyse dinsel etkinlik adi altmda camile­ re, mezarhklara gõtürülmeye ba�landi. lktidann ilk yillannda çocuklara yilba�1 için dagmlan hediyelerin yerine te�vik amaç­ h Kur'an kurslanna devam eden õgrencilere hediyeler dagml­ d1 (Milliyet, 1 7 Mart 2008) . 2009'da ba�laulan "Alevi aç1hm1" sõnümlenirken, Sünni lslãm "müfredau" Alevi çocuklanna da zorunlu din dersi olarak okutulur hale gelecekti. 2007'de , dõrt k1z õgrencinin okuldan aynlmas1yla Meclis'e ta�man Amasya Anadolu Lisesi hadisesi, "Medis, mahalle bas29

k1sm1 tespit etti" ba�hg1yla medyaya yans1d1 (Radikal, 30 Ka­ s1m 2007) . Buna gõre okulda ramazanda oruç tutmayanlar yok sayihyor, oruç tutmasa da õgrenciler sahura kaldmhyor, okul­ da iftar ve sahur d1�mda yemek ç1km1yordu . Aynca õgrenci­ lerin isteyip istememesine bakilmaks1zm toplu olarak namaz kildmhyordu. Hatta 28 Subat'm ba�õrtülü õgrencilerin ba�la­ nm açmak için üniversitelerde devreye sokulan ikna odalan, bu kez tersine dõndürülmü�, ba�lan aç1k olan õgrencilere ka­ panmalan için adeta "mahalle bask1s1" yap1hyordu . Nitekim Türkiye siyasal hayaum merkez-çevre paradigmas1 üzerinden okuyan Mardin, 2007 yilmda Ru�en Çaku'a verdigi bir rõpor­ tajda yükselen lslâmi hareketlerin toplumun laik cenah1 için õnemli bir bask1 arac1 haline geldigini ifade etmek için "mahal­ le bask1s1" kavramm1 kullanm1�u ( Çaku, 2008: 17). Mardin'in (2008: 185) kavram1 Türkiye'de "normlardan sapmalara kar�1 ho�gõrü"nün yok denecek kadar az oldugunu ifade etmek için kulland1g1m gõz õnüne ahrsak, ilk yillannda siyasetin laik-din­ dar çau�mas1 olarak ifade ettikleri bir k1sudõngüye hapsedil­ mesi ve kendilerini bu k1sudõngüyü a�acak akillik ve kudret­ te gõren AKP iktidan gõrünen o ki �artlar degi�tikçe toplumda­ ki "hassasiyetleri" yau�urmayi degil, "ka�1mayi" tercih etmi�ti. Bir yandan 2008 ekonomik krizinin etkileri daha da hissedi­ lir bir yandan da 20 10 yilmda düzenlenecek olan anayasa refe­ randumuna gidilirken Erdogan TÜ SlAD'a �õyle meydan oku­ yordu : "lstanbul sermayesi nedense i�in ba�mdan itibaren bi­ zimle para kazanmada anla�u ama siyasette anla�amadl. Ana­ dolu sermayesini aralanna almadilar. . . Fakat isteseler de iste­ meseler de Türkiye'de sermaye aruk ciddi manada el degi�tir­ meye ba�ladL Bu bizim için çok õnemli bir güven kaynag1" (Ra­ dikal, 10 Eylül 20 1 0) . "lstanbul sermayesi" ile kastedilen, kü­ resel kapitalizmle iktisadi, siyasi, kültürel düzeyde derinden entegre olan Bauc1-laik büyük burj uvazidir. T Ü SlAD da kri­ zin hemen ertesi gibi kritik bir dõnemde AKP'nin türban me­ selesi gibi netameli bir meseleyi gündeme ta�1masmdan rahat­ s1zhk duymu� ve bunu dile getirmi�ti. Erdogan siyaseten ken­ dileriyle anla�amad1g1m sõyledigi lstanbul sermayesi ile Ana30

dolu sermayesi arasmdaki ayn�mayi ekonomik bir ç1kar çatl�­ masmdan ziyade kültürel, zihni bir aynm gibi ileri sürer. Oy­ sa AKP'nin en õnemli "ba�anlanndan" birisi sermayenin farkh fraksiyonlanm aym birikim stratejisine ve hegemonya projesi­ ne entegre etmi� olmas1dir. Nitekim TÜ SlAD'm bir laiklik kay­ g1s1 içinde dile getirdigi dü�ünülen rahats1zhg1 da, bu durumun ekonomide istikrars1zhga yol açacag1 kayg1s1yla smirhdir (Sõn­ mez , 2009: 187). lktidann neoliberal pratigi siyaseti ve siyasal kurumlan sm1f­ sal çeli�ki ve mücadelelerden armdirmayi, yani i�çi s1mhm par­ çalayip , güçsüzle�tirerek, sm1f temelli siyaseti ortadan kaldir­ may1 hedefleyen anlay1�1 takip etti. Ta�eronla�tirma , esneklik ve çah�ma ili�kilerinin kurals1zla�tmlmas1 gibi taktiklerle ka­ yit d1�1 ve güvencesiz istihdam biçimleri kurumsalla�uken, tam zamanh, güvenceli ve formei i�ler olabildigince esnek, güven­ cesiz, enformei ve dü�ük ücretli i�lere dõnü�türüldü . AKP ikti­ dan bir yandan i�çi sm1fmm kolektif haklanna saldmrken di­ ger yandan birey veya aile temelinde uygulanan yoksulluk kar­ �lll sosyal yard1mlara yüklendi . Bõylece hem yoksul olan ke­ simleri de piyasaya bir tüketici olarak yeniden dâhil ediliyor hem de dayam�ma aglanndan yoksun b1rakug1, õzelle�tirme­ ler ve ta�eronla�tumalarla güvencesizle�tirerek yalmzla�tud1g1 insanlar yeni cemaatimsi yard1m aglarma muhtaç buak1hyor­ du (Únal Çmar, 2020: 68). lktidar bu anlay1�1, "dinsel [veya] muhafazakâr kültürel kodlarla sunuldugu için emekçi ve yok­ sul kesimlerin gündelik ya�ammm artan dozda lslâmile�tiril­ mesine hizmet e[den] . . . " (Degirmen, 2007: 70; Akt. Durmaz, 20 16: 156) ideolojik bir propaganda arac1 olarak kullandl. lkti­ dar bir yandan dini referanslara müracaat eden sermayenin gi­ derek zenginle�mesini, hayuseverligi unutmam1� erdemli bir zenginlik olarak kodlarken; "Bati yanhs1 laik burjuvazi"yi ken­ dileri d1�mda kimsenin iyi bir ya�am hakkma sahip olmad1g1m dü�ünen benciller olarak karahyordu . Sosyal devletin gõrevi ve vatanda�m hakk1 olan sosyal hizmetler, iktidara yakm sermaye sahipleri ve vak1f yõneticilerinin ta�eron hayirseverligine hava­ le ediliyor, bu da bir lütuf gibi sunuluyordu. Sosyal devletin bir 31

gõrevi olarak degil sadaka gibi sunulan yard1mlar, iktidara ken­ di yaramg1 yoksullugun sebebi degil, kurtanc1s1 gibi gõrünme firsatm1 vermekteydi. Aym çarpllma "kentsel dõnü�üm" adi altmda kamusal mekân­ lann SlT ve tarihi alanlann sermaye sm1fma tahsisi konusunda da ya�and1. lktidar, õnemli bir rant kapIS1 oldugu için dõnü�ü­ me sokulan kent merkezlerinden yoksul kesimleri kentin çeper­ lerine dogru õtelerken; bu çeperleri iyi lslâmi habitusun geli�ip yayilacag1 lokomotif mekanlar ambalajma soktu. AKP'nin mad­ diyata endeksledigi iyi ya�am vaadi, kirdan kente gõçtügünde gecekonduda ya�amak zorunda kalan kesimlere bir site hayau vaat ediyordu. Bu da yine Kemalizm tarafmdan dindar kesimle­ re gõrmezden gelindikleri iddias1yla AKP sayesinde kazand1kla­ n bir iade-i itibar olarak sunuldu ( Ü nal Çmar, 2020: 75). Bõyle­ ce yeni yerle�imlerinde modem bir eve sahip olan kitlelere, ls­ lâmi bir habitusla yõnetilecegi imasmda bulundugu yeni Tür­ kiye'nin sembolik olarak da anahtanm teslim etmi� oluyordu. Ôzelle�tirmelerle ilgili sõz ettigimiz çarpitmalara kültür-sa­ nat alanmdan bir órnek verelim. Erdogan 20 12 y1hnda �ehir tiyatrolarmm õzelle�tirilmesini protesto eden sanatçilara �õy­ le tepki gõstermi�ti: "Soruyorum siz kimsiniz? Bu ülkede sanat sizin tekelinizde mi? Geçti o günler. Aruk despot aydm tavnyla parmagmiz1 sallayarak bu milleti a�agilama dõnemi geride kal­ d1" ( Çetin, 30 Nisan 20 12). Ve formülü tersten kuruyordu : "Ti­ yatrolan õzelle�tirmek suretiyle buyurun tiyatrolanniz1 istedi­ giniz gibi oynaym. Destek gerekirse biz de istedigimiz oyunla­ ra sponsor oluruz. Buyurun i�te õzgürlük. Ama kusura bakma, geleceksin hem belediyeden maa�m1 alacaksm ondan sonra da yõnetime istedigin gibi verip ver�tireceksin. Olmaz õyle �ey" (Evrensel, 29 Nisan 20 12). Kültür-sanat faaliyetini, piyasanm ve iktidann güdüm ve denetimine tabi sayan, onun bir kamu­ sal faaliyet olarak düzenlenmesi talebini ise "despotluk" olarak damgalayan bu anlayi�. izleyen yillarda iktidara "müzahir" ol­ mayan Genco Erkal, Fazil Say, Mehmet Ali Alabora, Metin Ak­ pmar, Müjdat Gezen, Sezen Aksu gibi sanatçilan mahkemelere verecek ya da "dillerini koparmak"la tehdit edecekti. 32

lktidarm bu arogan tavn gündelik ya�amm her alanma gide­ rek artan bir dozda yayilmaya devam etti. Ü stelik bu duruma yalmzca itiraz eden muhalifler degil; s1radan vatanda� da ken­ di bedeni, hayau, emegi ve ya�am alanlan üzerinde kendisine hiçbir sõz hakkmm tanmmad1g1 bir süreci deneyimledi (Ak­ ça, 18 Kas1m 20 1 3 ) . Yauh lise ogrencilerinin uyumaya gider­ ken k1zh erkekli aym merdivenleri kullanmalan (T 24, 2 Agus­ tos 20 1 3 ) , ogrenci evlerinde k1zh-erkekli ya�amlmas1 (Vatan, 6 Kas1m 20 1 3 ) , gece 22.00'den soma içki sau�mm yasaklan­ mas1, Kabata�'ta ba�õrtülü bir kadma 50 ki�ilik bir grubun sal­ dud1g1 yalanmm bir din dü�manhg1 imas1yla ortaya atilmas1, degerler sistemi adi altmda tarikatlar ile i�birligi yapilarak hiç­ bir pedagoj ik formasyon gõzetilmeksizin ilkokul ogrencileri­ ne õlümün anlatilmas1, 5. sm1ftan itibaren türbamn serbest b1rakilmas1 (T 24, 24 Eylül 20 1 4) , arz fazlas1 durumuna dü�me­ sine ragmen pek çok okulun Imam Hatiplere dõnü�türülmesi, imamlarm ya�am koçu yapilmas1 (Tartanoglu , 2 Ocak 20 1 5) , dindar nesil talepleri dile getirilirken karma egitim kalksm m1 taru�malannm gündeme ta�mmas1 (Salman, 3 Arahk 20 14 ), kadmm sokaktaki kahkahasma, hamileliginin çocuk dogana kadar toplumdan gizlenmesi gereken bir ay1p olmasma, ama yine de en az üç çocuk dogurmasma, kürtaj m bir hak olma­ d1g1 taru�malan ba�latilarak, fiilen engellenmesine (Erkmen, 2020) kadar birçok vakay1 anabiliriz. 202 1 Mart'mda, kadma kar�1 �iddette kilit õnemde güvenceler getiren Istanbul Sõzle�­ mesi'nden, "aileyi zay1flatt1g1" gerekçesiyle ç1kma karan, ya­ �amsal sonuçlan bak1mmdan sayd1klanm1zm en vahimidir. Sayd1g1m1z ve sayamad1g1m1z birçok õrnek, kültür sava�mm çok geni� bir cephesinin kadmlar olduguna da dikkatimizi çe­ kiyor. Kadmlarm nasil ya�ayacagma, nasil giyinecegine, nasil gõrünecegine karar verme erki etrafmdaki mücadele, tek ba­ �ma, bu Kulturkampf1 sonsuza kadar sürdürmeye yetecek bir cephe hatll gibi gõrünüyor! lktidann ya�am tarzlanna kar�1 otoriterle�en tavnna yõnelik bir direni� mahiyeti kazanan Gezi direni�i sonucunda Erdogan Gezi taraftarlanm bogazdaki yahlarmda viski içip , ahkâm ke33

sen "çapulcular" olarak kategorize ederek, kendi hâkim millet4 anlayi�mdan men etti ve kendisine bir millet seçti (Bora, 1 2 Ha­ ziran 20 13). Gezi'nin en õnemli sonuçlanndan birisi AKP'nin kendisinden farkh olanlara da seslenmeyi gõzeten yaygm hege­ monya stratejisini aruk sürdürme kapasitesinin kalmad1g1 aç1k­ hga kavu�tu (Benlisoy, 23 Mayis 20 14) . lktidar toplumsal ola­ rak da lslâmi-muhafazakâr olarak tammlayabilecegi bir tabana mahküm kald1 ve bu tabam elinde tutmak adma siyasal alan de­ vamh surette bir kültürel kutupla�maya maruz buakild1. Bu kutupla�maya sõzüm ona sm1fsal bir veçhe kazanduma amac1 ta�1yan "Beyaz Türkler" sõylemini bu vesileyle anahm. "Beyaz Türk" adi, ilk kez l 990'lann ortalarmda, neoliberal dõ­ nü�ümü ve muhafazakâr yeni elitin yükseli�ini kabulleneme­ yen eski �ehirli orta sm1f ( ve esasen Kemalist) elitleri alaya alan bir tabir olarak ç1km1�tl. 2000'li yillarda bir ara bizzat bu elitin kimi sõzcülerince, savunmac1 bir taVIrla sahiplenilen, üstlenilen bir kimlik haline de geldi. Ancak a�ag1 yukan 20 10'lann orta­ lanndan itibaren, daha çok muhafazakâr-lslâmc1 yeni elitin bir Kulturkampf kavram1 olarak i�levselle�tirildi; AKP iktidannm hegemonyasma tepki gõsteren tepkileri kültüralize ederek ka­ ralayan bir jenerik ada dõnü�tü. "Beyaz Türk" karikatürü, ül­ kenin âdetlerine uzak, yozla�m1�, adeta Expat gibi ya�ayan, Bati hayram, esasen "yabanc1" bir figürdür. ( "Yumu�akhg1" üzerin­ den homofobik imâlar da eksik kalmaz.) (Bora, 20 14) Erdogan, birkaç kere kulland1g1 "zenci Türkler" tabiriyle, kendisinin de içinden ç1kug1 , adeta kültürel bir irk aynm1yla õtekilenerek d1�lanm1� olanlardan bahsetmi�tir. "Zenci Türk" AKP'nin mag­ duriyet sõyleminde ve tahayyülünde, bir kültürel-sm1fsal ay­ nmc1hgm madunu, "Beyaz Türk" ise mütehakkim õznesi ola­ rak kurulur. Siyaset bilimei Zafer Yõrük, bu kültürel kutupla�ma siyase­ tinin vard1g1 noktayi, "tersinden-Kulturkampf' diye tammlaya­ cakur (Yõrük, 2022) . " l 930'lann laik iktidanmn ·�eriatç1hk' ve 'gericilik' yõnelimlerini ceza konusu yaparak toplumun bütü­ nünü seküler disipline zorlayan pratikleri, aym �iddetle bir kez 4 34

Hãkim millet anlayi�1 için bkz. Únal Çmar, 2020.

daha ama tersinden yürürlüge giriyor"dur Yõrük'e gõre. lk­ tidar, '"dini ve manevi degerlere aykm' yõnelimleri ceza ko­ nusu yaparak toplumun bütününü lslãmc1 disipline zorlama egiliminde"dir. Yõrük, bu tersinden-Kulturhampf alg1sm1, din­ dar-laik kutupla�mas1m yeniden üretmenin bir ba�ka adi sayar.

Patchwork siya seti AKP hegemonik bir siyaset in�a etme gayretinde iki strateji izledi. Bu toplumun belleginde kolektif birer travma halini al­ m1� tüm acilan kendi me�rulugu ugruna bir bir kullanm1�, bu amac1 dogrultusunda eski Türkiye'ye dair kolektif travmala­ n olanlara kar�1 eski Türkiye'yi bir korku nesnesi olarak sun­ mak izledigi ilk stratejidir. lkincisi ise Türkiye'nin geçmi�;inde hesapla�1lmam1� ac1larm magdurlanyla, kendi konjonktürel ih­ tiyaçlanna cevap verecek biçimde bir i�birligine giri�mekti ki, bir tutarhhk arayi�1 içinde olmadan günü kurtarmaya yõnelik bu "yama yapma" politikalanm patchwork tarz1 bir siyaset diye tammlamak yerinde olacakur. AKP gayet i�levsel k1ld1g1 magduriyet sõylemini, mütedey­ yinlere hitap ederek i�letmi�tir. Mütedeyyinlerin ba�õrtüsü gi­ bi çõzülmesini talep ettigi meseleleri ilk dõneminde "gerilim" yaratmamak adma õtelemi�ken, gelinen noktada bu türden me­ seleleri yasal bir zemine ta�1yarak çõzmek yerine, tabam kon­ solide etmek için araçsalla�urm1�ur. Erdogan s1khkla kendile­ ri iktidardan gittikleri takdirde, õzellikle mütedeyyin kesimin AKP sayesinde elde ettigini sõyledigi "kazammlanm" kaybede­ ceklerini sõyleyerek, dindar kesimin õzgürlük alamm kendisi­ nin iktidarda kalmas1 gereken bir garantõrlük kriterine indir­ gemi�tir. " Camileri ahulara çevirdiler, ezam yasakladilar, sizle­ ri 'bidon kafah, cenaze yikayicilar, gõbegini ka�1yanlar' diyerek yillarca hakir gõrdüler," haurlatmalanyla, dindarlar ezeli-ebe­ di bir korkuya hapsedilirler. AKP'nin iktidan sürmezse ba�õr­ tülü bacilann yerlerde sürüklendigi, l 990'h yillara aufla beyaz Toroslann etrafta gezinmesiyle, ortaya ç1kan insan kayiplannm yeniden ya�anacag1 "o bilindik" Türkiye'dir, huna gõre. 35

AKP, en güçlü oldugu dõnemde dahi en magdur olma id­ diasmdan vazgeçmemi�tir. Bizzat iktidanna dõnük ele�tirileri bir magduriyet "kazammma" dõnü�türebilmektedir. Bu sürek­ li magduriyet alg1smm da katk1da bulundugu kutupla�ma, ikti­ danm sürdürmesinin vazgeçilmez arac1du. "Kültürel kampla�­ ma" , AKP'nin imkâns1z intikam1 (Scheler, 20 15) için bulunmaz bir fusatllr. Enflasyonla mücadele arac1 olarak nassa aufta bu­ lunulan bir zamanda "kültür" ile kastedilen her ne ise, AKP'nin ugruna mücadele etmek isteyecegi bir "�ey" degildir. Erdogan iktidannm "kültürel iktidar" dan anlad1g1, neticede sadakat ve nza temin araçlanndan ba�ka bir �ey degildir.

KAYNAKÇA

Akça , lsmt>t ( 20 1 3) , "Türkiye'de Darbeler, Kapitalizm vc Dcmokrasi (sizlik) " , (der.) Bülent Y1lmaz, Cumhuriyet Tarihinin Tart1�mah Konulan içinde, lstanbul: Tarih Vakf1 Yurt Yaymlan, s. 49-7 1 . - ( 1 8 Kas1m 20 13), "AKP ve Çanrdayan Hegemonya" , B�lang1ç, https://baslan­ gicdergi.org/akp-ve-catirdayan-hegemonya-ismet-akca/ Aydm, Suavi ve Ta�km, Yüksel (20 1 5), 1960'tan Günümüze Türkiye Tarihi. lstan­ bul: lleti�im Yaymlan. Benlisoy, Foti (25 Mayis 20 14), "Ôfkemizi Siyasetle Ku�atahm" , B�lang1ç, https:// baslangicdergi.org/ofkemizi-siyasetle-kusatalim-foti-benlisoy/ Berkes, Niyazi (2003), Türkiye'de Çag�la�ma, lstanbul: Yap1 Kredi Kültür Ya­ yinlan. Bianet (29 Haziran 2020), "Erdogan "E�cinsel haklan güvenceye almmah" demi�­ ti" , https://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/226570-erdogan-escinsel-hak­ lari-guvenceye-alinmali-demisti Bora, Taml ( 1 998), Türk Sagmm Üç Hali, lstanbul: Birikim Kitaplan. -

(2014), "Beyaz Türk'e kahretmek," Birikim, sayi 305 (Eylül 20 14).

- (12 Haziran 20 1 3), "B�bakan Kendine Bir Millet Seçiyor" , Birikim, https://birikimdergisi.com/guncel/727/basbakan-kendine-bir-millet-seciyor - (202 1), Hasan Ali Yücel, lstanbul: llet�m Yayinlan. Boratav, Korkut (2006), Türkiye lktisat Tarihi 1 908-2005, Ankara: lmge Kitabe­ vi Yayinlan. Borutta, Manuel (20 1 0), Antikatholizismus. Deutschland und ltalien im Zeitalter der europdischen Kulturkilmpfe, Gõttingen: Vandenhoeck & Ruprecht, Brown, W. (2018), Halkm Çôzal�ü: Neoliberalizmin Sinsi Devrimi, çev. Ba� Engin Aksoy, lstanbul: Metis Yayinc1hk. Çak1r, Ru�en (2008), Türkiye Tart1�1yor 1: Mahalle BasklSI, lstanbul: Dogan Kitap. Çetin, O. (30 Nisan 20 1 2), "Devlet eliyle tiyatro olmaz" , Hürriyet, https://www . hurriyet.com. tr/gundem/devlet-eliyle-tiyatro-olmaz-20450098 36

Copeaux, Etienne ( 1 998), Türk Tarih tezinden Türk-lsldm sentezine, çev. A. Berk­ tay, lstanbul: lle�ím Yaymlan. - (2005), "Türk milliyetçilígi: Sõzcükler, tarih, �reder" , (der.) Taml Bora, Míl­ liyetçilik Modem Türkiye'de Siyasi Dü�ünce, cilt 4 içinde, lstanbul: lleti�im Ya­ ymlan, s. 44-52. Demir, Õmer (2005), "Anadolu Sermayesi" ya da "lslãmc1 Sermaye" , (der.) Taml Bora - Mural Gültekingil, Modem Türkiye'de Siyasi �ünce: lsldmc1hk içinde, cilt 6, lstanbul: llet�im Yaymlan, s. 870-886. Dunnaz, O. S. (20 1 6), "Neo-Liberal Sosyal Politika Rejiminin Tesisi ve AKP" , Ça­ lt�ma ve Toplum, ( 1 ) : 143- 1 68, https://www.calismatoplum.org.tmakale/neo-li­ beral-sosyal-po li tika-rejiminin-tesisi-ve-akp Erkmen, Sedef (2020) , Türkiye'de Kürtaj: AKP ve Biyopolitika, lstanbul: Ileti�im. Etem, Sadri ( 1 934), K1ytlardan Stepe - Bir Vagon Penceresinden, lstanbul: Kana­ at Kütüphanesi. Evrensel (29 Nisan 20 1 2) , "Devlet eliyle tiyatro olmaz, õzelle�tiriyorum" , https:// www.evrensel.net/haber/28025/devlet-eliyle-tiyatro-olmaz-ozellestiriyorum Gõle, Nilüfer (2000), Melez Desenler, lstanbul: Ilet�im Yaymlan. Habe rtürk (28 Subat 20 1 2) , "K1vnkoglu'