Mapusluk Zor Zanaat [4 ed.]
 975494055X

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

BiLGi YAYlNLARI

:

201

NAZlM HiKMET ŞiiRLERi

:

ISBN 975-494-055-X 88.06. Y. 0105. 0094

Birinci Basım 1975 ikinci Basım 1975 Üçüncü Basım 1987 Dördüncü Basım Temmuz 1988

BiLGi YAYlNEVi Meşrutiyet Cad. 46/A Telf: 131 81 22-13116 65 Yenişehir-Ankara BILGI DAGITIM Babısli Cad. 19/2 Telf: 522 52 01 Cağaloğlu-istanbu�

2

NAZlM HIKMET Şiirleri

:

2

Mapuısltik Zor Zanaat

BİLGİ YAYINEVİ

kapak düzeni: fahri karagözoğlu

aslımlar ofset - tipo matbaacılık tel: 131 87 52 - 229 40 75 - ankara

İÇİNDEKİLER

Birkaç Söz Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler

7 13

Kızkapan Oğlu Vehpi ve Çocuk Muhittine Dair

.. . . . .

17

Sembolist Şairlere Benziyen Bir Deliye Dair

20

Bayram Oğlu

22

.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Demir Kafeste Dolaşan Aslan

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .

25

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

26

SükOt

.

Arife

. . . . . . . . . . . .. . . . .

Belki .Ben

.

. . . . . . . . . . . . . . . .... .. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . .

28

. .. .. . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. .. . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .

29

Dört Kişi ve Dört Şişe Şüphe

. . . . .

::-. . . .. . . ... . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . ... . . . . ..... . . . . . . . . . . . . . . . . .

Gece Gelen Telgraf Karıma Mektup

.

30 31

. .. . .. . .. . . . . . . . . . ... . . . . . . .. . . . . . . . .. . . .

32

. .. . . .. .. . .. . . . .. . . . . . .. . . . . .. .. . . . . .. .. .. . .

34

.

Af Bir Cezaevinde, Tecritteki Adamın Mektupları

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .

36

. . . .. . .

41

.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... .. . .. . . . . . . . . . . . . . . .

44

Bugün Pazar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Merhaba Çocuklar ....... ..................... .. .... ... . ...

46

Çankırı Hapishanesinden Mektuplar

48

içerdeki Bahar

. .

.

.

Şaban Oğlu Selim ile Kitabı

. .

.

. .. . . . . . . . . . . . . . .

................ ............

Ceviz Ağacı ile TopaJ Yunus'un Hikayesi Kemal Tahir' e Mektup Lodos

.

57

. .. . . . . .. . .

66

.. .. ... .. ... .. . . . . ...... .. ............

74

.

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

77

.. .. . . . . . .. . . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .. . . . .. . . . . .

81

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .

87

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

Ölüme Dair Saat 21

47

. .

!'C•

Oğlumuz Hasta Kitap Okurum

87

...............................................

O Şimdi Ne Yapıyor?

.

88

.......................................

89

Bizi Esir Ettiler

............................................... .

90

Dağın Üstünde

. .. . .. . .. .. .. ....... ............ .... . .... . . . . ..

.

90

.

91

.

92

Seni Kıskanıyorum . .. . .. ... ............... .... .. . .......... Üç Dakika . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Demirli Bir Şilep Gibi

92

5

4

Aralık

93

ikiniz de Uzaktasınız ...... ................................ Ne Güzel Şey ............................................... 4 Mahkum, 4 Jandarma, ................................... Çözüldü Kelepçeler

.........................................

Ölümün Son Meydan Harbi

.................... .. .......

Jandarmal. arla Ma�kCımlar ................................ Ölünün Adı Selim

.

94

.

95

.

99

.

104

.

110 112

.

115

Gökyüzünde Ay

117

Ankara'ya Varış

. . . .

. .. .

. . .

... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. ... . . . . .

119

Odalar, Jandarma Nezaretleri, Hapishaneler

122

Halil'in Odası Görüşmeciler

133

Hapishane Avlusunda Dükkanlar

138

134

Bir Merdiven Çıkıyoruz

141

Koğuşta Mektup Yazmak

145

Gün Uzun, Yollar Uzak

150

Bethoven Hasan, Köylü Ressam Ali ve Gözler

154

Tanya

163

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Hapishanede Yılbaşı

165

işçi Kerim ve Balcı Remzi Efendi Diz Boyu Karlı Bir Gece ..... . ..... ..........

168 , . . . . . . .

.. . . . .

.

183

ibrahim'in Rüyası

185

Sevdalınız Komünisttir

186

Yumdum Gözlerimi

187

Hatunumun Gözleri Eladır da o.... ................ . . . , . . .. .,... . .... . .. . . . . . .. . . . . . . . . .. . . Bir Hasetçi Adam . . . . . . . . .

. .

.

188 189

Uludağ'a Dair

190

Rubai

191

Angina Pektoris Hapisane Kapısı

192

Yaşamaya Dair

193 .. .

. .. .

işte Böyle Laz ismail

. . . . . . . . . . . . . . .. .

.

.

194

. . . . . . . . . . . .. . .. . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .

195

. . . . . . . . . .

. .

. . . . . . . . . .

Hapishanelerde ,

196

Bir Açlık Grevinin Beşinci Gününde Hapisten Çıktıktan Sonra . Ben iÇeri Düştüğümden Beri . . .

6

.

.

. . . . . ... . . .

.

. . .

.

197

. . . . . . . . .

199

. .. . .. . .. .. .. . . . . . .. . . .. . .

209

. ... . .

. .

. .. . . . . . . . . ..

BİRKAÇ SÖZ... Bü yük Türk ozanı Nazım Hikmet'in şiirlerini toplu olarak vermek düşüncesi "Türkiye' de, her okuryazarın kolaylıkla lwstireb_ileceği nedenler­ den gecikmiş, gerçekleştirilememiştir. O zanın çi­ leli, dağınık, cJ,ağdağalı yaşantısı da şiirlerinin düzenli olarak toplanmasına elverişli değildir. Yine de Tü rk okurlarına yalnız kendi ş iirlerinin değil, dünya şiirinin de doruklarından sayılan Nazım Hikmet'in şiirlerini toplu olarak vermek, hem ö nemli bir boşluğu dolduracak, hem de her­ kesin duyduğu bir gereksinmeyi giderecekti. Bu dizi, işte bu düşüncenin ışığında hazırlanmakta­ dır. Şurasını hemen belirtmek gerekir ki, Nazım Hikmet'in şiirleri bir edebiyat tarihçisi çalışması içinde, notlu, değişiklikleri kapsayan, tartışmalı şiirleri tekrarlayan bir yöntemle değil, okurun bu türlü kaygılara takılmadan okuyabileceği şiir kitapları vermek ö zlemiyle derlenmektedir. Ayrı­ ca konulara göre bir bölümlerneye gidilmiş, dizi­ nin çıkmış olan ilk kitabında Nazım Hikmet'in m emleket konusu üzerine yazdığı şiirler bir ara­ ya getirilmiştir. Elinizdeki bu kitapta ise mapu­ sane ve mapusluk yaşantısı üzerine yazdıkları derlenmiş oluyor. Bundan sonrakilerde sevda şii r­ leri, kavga şiirleri vs. bir araya getirile cektir. Taranta Babu'ya Mektuplar, Benerci Kendini Ni­ çin Öldü rdü vs., gibi bir bütünü oluşturan eser­ ler de, bütünlüklerini koruyarak onları izleye­ cektir. Öyle ki dizi tamamlandığında Nazım Hik­ met'in bütün şiirleri, okurun eli altında toplan­ 'mış olacaktır. İlk kitap gibi, bu ikinci kitap da derlenirken, en büyük zorluk azanın çeşitli yerlerde çıkmış "/

çeşitli şiirleri arasında bir yazım birliği sağlaya­ mamaktan ileri geldi. Sonunda şiirler a lındığı yerlerdeki yazılış biçimleriyle ve rildi. Başlangıç­ tan sona bir kronolojik sıra güdülmeye çalışıl­ dı. Geçerli yasaların suç saydığı bölümler ister istemez kitabın dışında bırakıldı. Gösterilen ö ze­ ne ve titiz dikkate rağmen, çalışmanın kendi ala­ nında bir başlangıç olması bazı eksik ve kusur­ ların kaçınılmazlığını yaratmış olabilir. Okurun bunları bağışlaması, g elecek basımlarda düzel­ tilmesi çabasını yüreklendirecek ve kolaylaştıra­ caktır. 1975

BİLGİ YAYlNEVi

Not: Bazı büyük ve uzun şiirlerin içerisinden ceza­ eviyle ilgili olduğu için bu kitaba alınan parçalara, bulma ve okuma kolaylığını sağlaması bakımından asıllarında ol­ mayan adlar verilmiştir.

8

Bu kitabın yazarı yüreğini, kafasını, kalemini, boydan boya ömrunü halkına vermiş olmakla ö vünen sıradan bir Türk şairidir. Öte yandan bu şair, adı, coğrafyası, ırkı, milliyeti ne olursa ol­ sun, milli bağımsızlık, sosyal adalet, barış için dövüşen her halkın bu uğurlardaki savaşlarını şiirlerinde ö vmüştü r. Onların zaferlerini öz hal­ kının zaferleri, yenilgilerini öz halkının yenilgi­ leri, sevinçlerini, acılarını öz halkının sevinci acı­ sı bilmiştir. Bu kitapta bu acılardan, bu sevinç­ lerden, bu yenilgilerden, bu zaferlerden yankılar da var. Bu kitap, bir yandan da, bir tek insanın ba­ şından gelip geçenlerin hikayesidir: sevdala rının, hasretlerinin, y aşayış ve ö lüm karşısındaki dav­ ranışlarının, korkularının, hastalıklarının, umut­ larının, bahtiyarlıklarının, inançlarının hikayesi. Yine bu kitapta, sayın okuyucula rırrı, kullan­ dığım aleti, gücümün yettiği kadar nasıl yont­ mağa, sö ylemek istediğim türküleri en temiz bir sesle sö yliyebilsin diye onu nasıl işlerneğe çalış­ tığırnın hesabı da veriliyor. Şiirimin kökü yurdumun topraklarındadır. A nıa dallarıyla bütün topraklara, Doğuda, Batı­ da, Güneyde, Kuzeyde uçsuz bııcaksız yayılan bütün topraklara, o topraklar üstünde kurulmuş medeniyetlere, bütün dünyamıza uzanmak iste­ dim. İnsanoğlu, nerde, ne zaman ve hangi dilde olursa olsun, yüreğime ve kafama uygun bir şiir söylemişse, onun söylenişindeki ustalığı incele­ meğe, ondan bir şeyler öğ renmeye çalıştım. Yal­ nız kendi edebiyatımınkileri değil, Doğu ve Batı edebiyatının bütün ustalarını usta bildim.

NAZIM HiKMET 9

hapiste yatacak olana bazı öğütler

HAPiSTE VA T ACAK OLANA BAZI ÖGÜTLER

Dünyadan , meml eketinden, insandan u m u d u n kesik değil diye ipe çekil meyip de atılırsan içeriye, yatarsan on y ı l , on beş yıl daha d a yatacağ ından başka. «Sal lansayd ı m ipin ucunda bir bayra k gibi keşke» demiyeceksi n . yaşama kta a y a k direyeceks in. Belki bahtiyarl ı k değildir artık, boynunun borc u d u r fakat. düşm ana inat bir gün fazla yaşamak. i çerde bir tarafınla yapaya l n ız kalabi lirsin, kuyunun dib indeki taş gibi . Fakat öbür tarafın dünyanın kalabalığına öylesine karışmalı ki, sen ürpermelisin içerde, dı şarda k ı rk g ü n l ü k yerde yaprak k ı m ı ldasa. , içerde mektup beklemek, yanık türküler söylemek bir de, bir de gözün ü tavan a dikip sabahlamak tatl ı d ı r ama tehlikelidir.

13

Tı raştan tıroşa yüzüne bck, unut yaşını koru kend ini bitten. bir de b a h a r akşamlarından; bir de ekmeği son lokmasına dek yemeği, bir de . a ğ ı z dolusu gü lmeyi unutma hiç bir zaman. 8ir de kimbil ir, sevdiğin kadın seni sevmez olur, ufa k bir iş deme, yemyeşil bir clal k ı rı l m ış g ibi gelir, içerdeki adama. içerde gQiü, bahçeyi düşünmek fena. dağları. deryoları düşünmek iyi. Durup din lenmeden okumayı yazmayı, bir de dokuma cılığı tavsiye ederim sana. bir de ayna dökmeyi. Yani içerde on yıl. on beş yıl daha da fazla hattô geçiril mez değ il, geçiri l i r. kararmasın yeter ki sol memenin altındaki ceva h i r!

14

"baktım demirlerin arkasından''

, «Biz içerde susuyoruz bir fişek yatağında kurşun nasıl susarsa.•

hopa m ahpusanesi notl a rından ı

KIZKAPAN OGLU VEHPI VE ÇOCUK M U H iTTi N E DAiR Bir gaz lômbası .. Çivilenmiş duvara . . . Çivi, kuyruğunu kıvıra kıvıra bir defter kôadının kalbini delip geçmiştir. Kôat bembeyaz, kôat sap sa rı . . . Çivi kôadın kanını icmişt ir. Lô mba yağ m u rl u bir sabah güneşi gibi yan ıyor ve defter kôadı salianıyor asılmış bir adamın beyaz gömleği gibL. .

Beyaz gömleğin göğsünde yazılar var: Yedi günlük SU, Sidik ve temizlik nöbeti: İ smail - Cuma Nuri- Cumartesi Kızkapan Vehpi-Pazar

17

Dar

yalakta a ptes alan ihtiyar Kızkapan Oğ l u Vehpidir. H indistancevizinden yüzü ve uzun kollarıyla o, Okaliptos dalından yeni inmiş k ı l l ı bir maym u n g i bidir. Kızkapan s u vuruyor ensesine .. O mzundan mendili dü ştü sidik tenekesine, Vehpi şaşırdı. o rıyor sağını solu n u . Uzattı kol u n u . . K a l ı n bir yılan gibi tenekeye g irdi kol. Çıkardı mendili. Acıldı kızkapa n ı n d i l i : «Mendil bir arşın bezd ir a m m a beş karışı bir arşın olur. Arşın arş ı n ı doğ u r u r .. » Kesildi kızkapanın sesi. Anlaşıldı Vehpinin kerra kesi ! !

N azım - Pazartesi Ali- Salı Topal oğlu- Çarşamba Muhittin- Perşembe

18

M uh ittin 13 yaşındadır. Zorla cıkarı lmazsa çıkmaz B i r fare gibi gird iğ i köşesinden. Saklar kendini pencesinden, yılan gözlü bir kedinin . . . cinayetle R ize'ye sevkedecekler cürmü büyük tür M u h ittin'in. Nasıl sevketmesinler ki bir gece kanca alıp yanına dam ından i n m iş dedesinin d ü kkônına ... Çok surecek çok M u h ittinin acısı. Kurtuluş yok dedesi davacısı . . .

19

ll SEMBOLlST ŞAiRLERE B E NZiYEN B i R D ELiYE DAiR

Çıplak omuzla rıyle saatlar Çekiyor yedeklerind e: gecenin siyah yelkenli gemisini.. Zindanın sarı ışıklı havasında sular şıp ırdıyor M a hpuslar abanmış geminin parlayan kü rek lerine . . . - « Orm anın içinde tuttum horozu başında kanlı bir taraği vard ı. Beni kesme d edi, bana yalvardı. Kesmedi horozu körmüş pıçağım. Horozun başını koparaca ğ ı m . Koparacağı m . Kopa racağım. Koparacağım. Kopara Kopara Kopara Koy parayı çok kozu .. «Ormanın içinde tuttum horozu . . . Ateş kanadını açtı horozum, fırladı elimden ka çtı horozum . . » �

.

20

Karşım ızdaki « NEZARETE» a tılan del i : Sembolist b i r ş a i r g i b i b a ğırmakta dır. Ateş kanatlı horozunu ça ğırma ktad ı r. - «Ormanın içinde tuttum horozu . . . Beni kesme ded i . . . Ses kesildi Ses yük seldi h aykirarak - «Vu rma bana k ırıldı a teş tarak!!» Deli şim d i yüz üstü yerdedir. ve beyaz donlu bir a d a m, çiğneyip bıyığını. bu et yığınını polis palaskasıyla dövmededir. Hasan dayı bağ ırd ı yan ımdan s arılıp demir parmaklığa: - Dövmeyin be deliy i . . . Yol vergim i a rttırın i k i m isli. Yatırın doksan gün daha! Sarardı Yusuf oğlu: gözleri bir mavzer nam lusu gibi kurşunla d o l u . . . 1923

Hopa mahpusanesi

21

BAYRAM OGLU

Mapu sanedeyim. Mapu sanede kalbimin kanayan çıplak ayakları ne zaman çok uzun b u lsa yolu n u . hat ıriarım bilmem neden Azeri yoldaşım Bayram Oğlun u : «Ba ki. Gece saat iki s u larında . . . Karaşehrin kara damlarında yata n l a r görüyor k a n l ı ren klerin nesçini u ykularında . . . Yıl dızların altında kara neft buğl arı hış ırdıyor servilikler g i bi derinden yüreğinden . Bakıyor uykulu sarı gözler kara topra ktaki yağlı neft birikintilerinden. Gök kara yıl dızları sarı. Tek katlı, düz damlı. dört köşe taş d ükkônların kapa l ı kara kapıları. K a raşehrin kara damlarında yata n l a r görüyor kan l ı ren klerin n escini uykularında. Baki. Gece saat iki sula rında. Taşl arda yu varionan nal ve tekerlek sesleri. seslerde seslenen sesler . . . ·

22

işte bir tayton geçiyor geçmede geçti: son evleri n yakınından uzağından ırağından Kara bir lônettir ki bu, k o p m uş geliyor gecenin dudağından . . . B u taytonu n okunda iki a t d eğ i l iki at iskeleti var. Bu fayto nun fenerlerinde dehşeti var: hançerle oyulmuş kör ve derin gözlerin . . . Taşlarda yuvarionan nal ve tekerlek sesleri. Gittikçe uza klaşan, Gittikçe alçalan sesler. . .

23

Ortada demir yolu, sağ yanda Karaşehir; solda fabrikaların d uvarları yükselir. K ar şıdan tayton gelir, içinde Bayram Oğlu. Bağla nmış kolu Bayram Oğlunun . . . Karşıdan tayton gelir, içinde Bayram Oğlu . . J andarma sağı, Jandarma sol u Bayram Oğlunun . . . Kolunu bağl amışlar kanadı kırık değil. .. Gözünde toplanan h ıçkırık değil. . . Gözleri ışık dolu Bayram Oğlun un. Karşıdan tayton gelir, içinde Bayram Oğlu. Ölümdür yolu Bayram Oğlunun Bayram Oğlunun . . . » KALBi M i SUNALTAN BU DÖRT DUVAR M l ? ÖLÜ M D E N ÖTEYE KÖY VAR Ml???. 1927

24

DEMIR KAFESTE DOLAŞAN ASLAN

İsmail' e

Demir kafeste dolaşan a slana bak. Bak onun gözlerine: çelik çıplak iki hançer gibi ta şır sarı gözlerinde kinini. Kaybetmeden tem k i n i n i yaklaşır uzaklaşır gelır g ider Bulamazsın tasma asmağa yer ti.iyl ü kalın boynunda onun. Yanarken sarı sırtında k ırbaç izleri geri l ir bakır pençeler taşıyan d izleri yelesi d i ken diken mağrur kafasında . . . Yakla şır uzaklaşır gelir, gider gider, gelir . . . Zinda nın duvarında kardeşimin gölgesi kôh iner, kôh yükselir. . . 1928

25

SÜ KÜT

D ı şarda. kara zıpka sında kızıl sırmalı yanan bir eşkiya hali var basabas cakmak calan havalarda . . . D ışarda. kara kulak pıçaklarla horon oynuyor askeroz deresinden yirmi hovarda . . . Dışa rda . . . Biz. içerde susuyoruz, s ükutumuzun boynuna saplı değil kara bir karta lın kanadından kopan bir ok . . D ışarda . . . B iz içerde susuyoruz, s ükutumuzun sırtında düğmeleri ilikli eski bir redengot yok . . . D ışarda yüzüyar ateş gem iler gibi rüzgôrda sarı zatranların kokuları . . . D ışarda . . .

26

Biz içerde susuyoruz. bir fişek yatağ ında k urşu n nasıl susa rsa . Haykırsın sıkıysa sükCıtumuzun hızlı g ökkubbenin a ltında öy le bir soda varsa ! !! Dışarda Kara n l ı k l arda çatırdıyor deniz b öğründen vurulmuş bir orman gibi. Biz içerde susuyoruz, susuyar zindan kanı içine a ka n yara l ı bir hayvan gibi .l928

27

. •.

ARiFE

Bu gece değilse Yarın gece gireceğim kodese içimde yaprak kımılda mıyor. Deliksiz uyku gibi rahat geniş içim. Rahat geniş içim: havalarda mavilik leri yeni doğmuş bir çocuk gibi seyred i şim­ -den . . . Dün ben şehrin meydanına gidip: cOnlar içi n kardeşlerimizi öldürmiyelim!» dedim. Ve bu gece değ ilse y a rın gece gireceğim kodese . . . içimde yaprak kımıldam ıyor. . . E l lerimi başımın altına k oyuyorum . . . Denizi d uyuyo ru m . . . Uyuyoru m . . . 1930 H aziran

28

BELKI B E N

Belki ben o günden çok daha evvel; köprü başında sallanarak bir sabah va kti gölgemi asfalta salacağım. Belki ben o günden çok daha son ra ma truş çenemde bir saka lın ızı sağ kalacağım . . . V e ben o günden çok d a h a sonra; sağ kalırsam eğer, şehrin meydan kenarlarında yaslanıp d uvarlara, son kavgadan sonra ben i m gibi sağ kalan ihtiyarlara bayram akşamlarında keman çalacağım . . . Etrafta m ükem m el b i r gecenin ışıklı kaldırımları v e yen i şarkılar söyliyen yeni insanların a dımları . . . 1 930

29

DÖRT KIŞi VE DÖRT ŞiŞE

Yuvarlak bir masa. Dört şişe. Dört kişi ve dört b orda k şarap. Şorabm m arkası Medok. Bordak ta şarap var şarap yok. şarap var. Dört kişi şarap i çiyorla r . . . Boşaldı b i r şişe. Dedi ki bir kişi: 'Yarın iddiarn müthiştir' i l k sözümde işi bitmiştir; mutlak asılacak . . . Boşaldı üç şişe Cevap verd i üç kişi, Cevap verdi üç ağ ız. - M utlak asacağız . . . Y uvarl a k B i r m asa, boşal m ış dört şişe ve dört kişi .. 1930

30

Ş ÜPHE

Karısı tarafından satılan arkadaşa

Şüphedeyiz karımdan: satıyor bizi satıyor işim iz i diye . . . Ş üphedeyim karımdan. sabahtan beri cigera rn ı düşürdüğüm yok dudaklarımdan ... Şüphedeyim. Şüphedeyiz .. Şüphe: çıplak aya klı bir gece gibi ilerliyor içimde Ve ya rın: Yıl dızlar, üflenen m um la r gibi birer birer sönünce, gece içimde çırılçıplak. simsiyah görünce yeniden doğaca ğını B ir kadife gibi okşadığım boğazına sa rıl ıp karımı boğacağım 1 930 Mayıs

31

. . •

G EC E GELEN TE' .GRAF

G ece gelen telgraf dört heceden iba retti : eVEFAT ETTiıt Imza yok. Bu dört h ece bile çok. Bakıyorum duvara: d uvarda bir yara d uvarda bir resim-­

vefat eden in,

elimle çizmişim. Saat bir. Saat üç. Saat beş. Polis düdükle ri, saatler. . . yata ğım bozulmamış. Cekmecemde kôatlar; bazıları onun el yazıları.

32

Gece gelen telgraf. dört he ce den ibaret . . . Şafak söküyor­ odam geceden i baret. Avuçla rımda elleri nin gölgesi dolaşan adam demir parmakilkiardan gördü son gündüzün ü . M a hpusane doktoru örterek pa ltosuyla upuzun yatanın yüzünü: - Tama m ded i . B u n u belki evvelki akşam .dedi. Evvelki akşam ben . . . Satıcılar geçiyor m a halleden B a kıyorum gece gelen telgrafa. O m ü kemmel bir kafa m ü kemmel bir yürek, yumruklarıyla erkek gözleriyle çocuktu. H ud utsuz ve Alla hsız bir b a ştı o. Yoldaştı o. Düşmanlar kına yaksın d ostlar girsin saflara. Sen gözyaşı göstermeden ağlayacaksın gece gelen telgraflara . . . 1 931

\

KARI MA M E KTUP

31.11.11. Bursa Hapishane Bir tanem ! S o n mektubunda : «Başım sızlıyor yüreğim sersem! » diyorsun. �tSeni asarl arsa seni kaybedersem; » diyorsun ; cYaşıyamam!ıı Yaşarsın karıcığım, kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgôrda; yaşarsın. kalbimin kızıl saçlı bacısı en fazla bir yıl s ürer yirminci asırlarda ölüm acısı. Ölüm bir ipte sallanan bir ö l ü B u ö l ü m e b i r türlü razı olmuyor gön l ü m . Fakat emin ol ki sevgi l i m Zavallı bir ç ingenen i n k ı l l ı. siyah b i r örümceğe benzeyen eli geçirecekse eğer ipi boğazıma, mavi gözlerinde korkuyu görmek için boşuna b akocaklar Nôzıma!

34

Ben, a laca karanlığında son sabahımın dostlarımı ve seni göreceğim, ve yalnız yarı kalmış bir şark ının acısını toprağa götüreceğim . . . Karım ben i m ! 'iYi yürekli, a ltın renkli, gözleri baldan tatlı arım ben i m : ne diye yazd ım sana istendiğini i dômımın, daha dava i l k a d ımında ve b i r şalgam gibi koparmıyorlar Kellesini adamın . Haydi bunları boş ver. B u n l a r uzak bir ihtimal. Paran varsa eğer bana tanile bir don al, tuttu bacağımın siyatik a ğrısı, Ve unutma ki daima iyi şeyler d üşünmeli bir m ahbusun karısı.

35

AF

Bin bir gece kitabını bıra ktım. Bir cigara ya ktım Baktım demi rlerin arasından: Sihirli bir ayna gibi ışıldama kta yıldızların her bir tanesi. Gece. Bursa mahbusha nesi . .. Kuş uçmaz kervan geçmez kara n l ı k bir gölün d a lgolandı suyu. Heyecanda. a l t kat « B i rinci Cinayet» malta boyu, sivri siyah külôhlılar heyecanda. Duda klar bembeyaz a lınlar k ırışık. Bir d uvar çatiağından sızdı bir damla ışık Körlerin şehri homurtularla i leri! Körler Kara nlıklardaki rüyaya gidiyorlar!

36

o

�Af var!ıı

diyorlar! «çıka cağız şapkayı yana yıkacağız. Toprak g üneş kadın hava . . . Vap ura bin, tirene bin bin tramvaya! Kelepçesiz Jandarmasız tek başına yapaya l n ız gezin dolaş! Ormanda yat. dağları aş! Dolaş. dolaşabildiğin kadar!» Heyeecnda sivri siyah külôhlılar! Hapislik o lmuyor da l ga geçmeden . . . Halbuki ben . . . B a ktım ki, elimde bitmiş cigaram bir nefes içmeden. 22.10.933

\ 37

"ben içerdeki adam"

«Bir akşam üstü oturup h api ı hane ba çesinde ruballer okuduk Gazali' den-.

B i R CEZA EVINDE, T ECRITTEKI ADAMIN M EKTUPLARI

Senin a dın ı kol sootırnın kay ışına tırnağım la kazıdım. Mal u m ya, bulunduğum yerde ne sapı sedefli b i r çakı var, (b izlere ôlôtı-katıa veri lmez), ne de başı bulutlarda bir çınar. Belki a vluda b i r ağaç bulunur ama gökyüzün ü başımın ü stünde görmek bana yasak . . . Bura sı benden başka k a ç i nsanın evidir? Bilmiyorum. Ben b i r başıma onlardan uzağım. hep birlikte onl a r benden uzak. Bana kendimden başkasıyla konuşmak yasak . . . Ben de kendi kend i m le �onuşuyorum. Fakat çok can sıkıcı bulduğurndan sohbetim i ş a rkı söylüyorum karıcığım.

41

Hem ne dersin, o berbat ayarsız sesim öyle bir dak unuyor ki içime yüreğim parçalan ıyor. Ve tıpkı o eski acıklı hi kôyelerdeki yalnayak. karlı yollara düşmüş. yetim bir cocuk gibi [bu yürek. mavi gözleri ıslak kırmızı, küçücük bumunu cekerek senin bağrına sok u l m a k istiyor. Yüzümü kızartmıyor ben im onun b u an böyle zayıf böyle hadbin böyle sadece insan oluşu. Belki bu hôlin fizyolojik, psikolojik filôn iza h ı vardır. Belki de sebep buna bana aylardır kendi sesimden başka insan sesi duyurmayan bu demirl·i pencere bu toprak testi bu dört duvard ır . . .

42

Saat beş karıcığ ı m . Dışarda susuzluğu acayip fısıltısı topra k damı ve sonsuzluğun ortasında k ı m ı ldanmadan d uran b i r saka t ve sıska atıyla, ya ni, kederden cı ldırtmak için içerdeki adamı d ışarda bütün usta l ığ ı , b ütün takım ta klavatıyla ağacsız boşluğa kıpkızıl inmekte bir bozkır a k şamı. Bu gün de a pansız gece olacaktır. B i r ışık dolaşocak yanında sakat. sıska atın. Ve şimdi karşımda bir erkek ölüsü gibi yatan bu ü mitsiz tabiatın ağacsız boşluğuna bir anda yıldızlar dol acaktır .. Yine o malum son una e rdik demektir işin yan i bugün de m ü kellef b i r daüssıla için/' yine her şey yerli yerinde işte. her şey tamam, Ben. ben içerdeki adam yine mutad h ünerimi göstereceğ im ve cocukluk günlerimin i n ce sazıyla suzinôk makamından bir şarkı ağzıyla yine billôhi kahredecek d i l-i nôşôd ı m ı sen i böyle uzak. .-,e y reder g ibi sen i d u m a n l ı , eğri bir ay�'Or!ta mın icinde duy � k •.

...

193 9

13

I CERDEKI BAHAR

ll Dışcrda bahar geldi karıcığım bahar. Dı şmda bozkırın üstünde birden bire taze topra k kokusu. kuş sesleri ve sa ire. D ışarda bahar geldi k arıcığım bah ar. Dışardc. bozkırın üstünde p ırıltılar. . . Fakct sanma k i seviniyorum. ' Malum tas' ı bahar bir mevsimi a şüfte edô. Bir mevsimi dil küşadır ama neyleyim ki bir hayli kötü, olmaz işler düşün dürür düşünmel(ten başka yapacak işi d üşünm ekten başka hürriyeti o lmıyan adama.

\

�"

G ü n ikindiyi geçer, gölgeler dökülür duvarlarına, sen yattığ ın yerde, kulaklarında sesler, «ben neredeyim?» dersin « buradaysa da kendi ?» derken efendim başlar tutuşmağa demirl i penceremin camı yani dışarda akşam olur, bu lutsuz bir bahar a k şa mı ve içerde baharın en kötü saat ı· budur ası l . Velha sıl pul pul ışıltılı derisi, a teşten gözleriyle bil hassa faslı baharda ram eder kendine içejeki aa m ı hürriyet denen ifrit . . . B u bittecrübe sabit karıcığım, bittecrübe sabit. 1939

'/ l

45:

B UGÜN PAZAR

B ugin pazar. B ugln beni i l k defa g üneşe cıkardılar Ve l!sn ömrümde i lk defa gökyüzünün bu k adar benden uzak bu kadar m avi bu kadar geniş olduğuna şaşarak k ı m ı ldam adan d u rd u m S o m saygıyla oturd um, daydım sırtımı d uvara, bu nda ne d üşmek dalgalara, bu rıda. ne h ürriyet. ne karım. Top1k. g üneş ve ben . . . Bahyarım . . . 193

\

46

M ER H ABA COCUKLAR

Nôzım, ne mutlu sana cônü gönülden, terah ve emin, « Merhaba . ıı diyebildin. Sene 940. Aylardan Temm uz. Ayın ilk perşembesi günlerden. Saa t: 9. M ektupla rınıza böyle m ufassal tarih atın. Öyle bir d ünyada yaşıyoruz ki en kal ı n kitaptan çok yazısı var: ayın. günün ve saatın. Merhaba, çocuklar. B i r geniş bir büyük « M erhaba» demek, sonra bitirmeden sözüm ü yüzünüze bakıp g ülerek - Kurnaz ve bahtiyark ırpmak gözü m ü B i z ne m ü kemmel dostlarız ki keli mesiz ve yazısız anlaşırız . . . Merhaba, çocuklar. Merhaba cüm leten . . . 1940

47

ÇANK IRI HAPISHAN ESiNDEN M E KTUPLAR

Saat dört. yoksun saat beş, yok. Altı, yedi, ertesi gün, d a h a ertesi ve belki kimbilir . . . Hapishane avlusunda bir bahçemiz vard ı . Sıcak bir d uvar dibinde on beş ad ını kadardı. Gel irdin, y a n y a n a oturu rduk, k ırmızı ve koca man m uşa mba torban dizlari ndJ

48

Kel leci M eh medi hatırlıyor m u sun? Sübyan koğuşundan Başı dört köşe, baca kları kısa ve kalın ve el leri aya klarından büyü k kovanından bal çaldığı ac!cımın taşla ezm iş kafasını. «Hanım abla» derdi sana. Bizim bahçemizden küçük bir ba hçesi vardı, tepe m izde, yu karda, güneşe ya kın. bir konserve k utusu n u n içinde . . . B i r cumartesi gününü, hapishane çeşmesiyle ısianan bir ikindi vakti n i hatırl ıyor m u sun? B i r türkü söylediydi Şaban u sta , a kl ında mı: «Beypazarı mesken i m iz il imiz, kimbil ir nerede kalır ölü müz? . . » .

49

O kadar resmini yaptım senin Bana birini bıra kmadın. Bende yalnız bir fotoğra fın var: bir başka ba hçede çok rahat çok bahtiyar yem verip tavu klara gül üyorsun. Hapishane bahçesinde tavu klar yoktu . fakat pekôlô gü lebild i k v e bahtiyar olmad ı k değil. Nasıl ha berler a l d ı k en güzel hürriyete dair, nasıl d inled i k ayak sesleri ni yaklaşan m üjdelerin, ne güzel şeyler konu ştu k hapishane bahçesinde . . .

50

Bir a kşam üstü oturup hapishane kapısında ru bailer okuduk Gazallde n : «Gece: büyü k lôciverdi bahçe. Altın pırıltı larla devra nı ra k kaseleri n. Ve tahta kutularda u puzun yatan öl üler.» Bir gün eğer benden uzak, kara n l ı k bir yağ m u r gibi ca nını sıkarsa yaşam a k tekrar Gazaliyi o k u . V e Pirôyemden ben im, ben eminim sen sadece merh a met d uyacaksın ölümün karşısında onun ümitsiz yalnızlığı ve m u hteşem korku suna, B i r akar su getirsin Gazaliyi sana: «- Toprak bir kôsedir çömlekçinin rafında tôcida r. ve zafer yazıları yıkıl m ış d uvarlarda Keyl:ıüsrevin . . . » B i rikip sıçra malar. Soğ u k sıcak seri n.

51

Ve büyük lôciverdi bahçede başsız ve sonsuz ve d urup di nlen meden devran ı ra kkaselerin . . . B i l miyorum neden aklımda hep i l könce senden · duyd u ğ u m Çankırılı b i r cümle var: «Pa m u kladı m ıyd ı kava klar kiraz gelir a rdından.ıı Kava klar pa m u kluyor G azalide, fakat görm üyor, üstat. kirazın geldiğini. Ö l ü me ibadeti bundandır. Şeker Ali yu kard a , koğuşta bağ lama çal ıyor. Akşa m . D ışa rda çocuklar bağ rışıyorlar. Çeşmeden a kıyor s u , v e j a ndarma kara kolunun ışığ ı n da a kasya lara bağlı üç kurt yavrusu. açıldı demirlerin dışında büyük lôciverdi bahçem. A s l o l a n h a y a t t ı r. . . Beni unutma H atçem . . . . .

.

52

ll! Bugün Çarşamba : -biliyorsun­ Can kırının pazarı Demir ka pımızdan geçip ka m ı ş sepeti mizde bize kadar gelecek yumurtası, bulguru, yıldızlı, mor pat lıcanları . . . Dün köylerden inenleri seyretti m: yorgundu lar, kurnaz ve şüphel i , ve kaşla rının altında keder Erkekler eşeklerde, kad ınlar çıplak ayakların ı n üstünde geçti ler. Herhalde içlerinde sen i n bildi klerin vard ı r. Herhalde iki çarşa m badır paza rda : kırmızı başörtülü «ki birsiz» ista nbull uyu ara mı ş!ard ı r. IV Sıcaklar bildiğin g i bi değil ve ben ki ya l ı uşağıyını, deniz ne kadar uza k . . . i kiyle beş arası cibinliğin altına uza nara k t e r içinde kımıldamadan gözlerim a ç ı k d i n liyeru m si nekierin uğu ltusunu.

53

Bil iyorum: Şimdi avluda d uvarlara çarpıyorlardır suyu, kızg ı n , kırm ızı taşlar tütüyordur. Ve d ışarda otları yanmış kalenin eteğ inde b i r kezzap aydınlığı içindedir si msiyah kiremitleriyle şehir. . . Geceleri birdenbire rüzgôr çıkıyor. Sonra kaybol uyar birden bire. Ve karanlıkta canlı bir mahiOk gibi soluyup, yumuşa k , tüylü ayaklarıyla dolaşarak bizi bir şeylerle tehdit ediyor sıca k . Ve zaman zaman ürpermelerle d uyuyoruz d erim izin üstü nde bir korku halinde tabiatı. Bir zelzele olabilir. Zaten üç günlük yere geldi. sa lladı Ca panoğlu Yozga d ı . Ve yeri iierin kavl ince: altı tekmil tuz madeni olduğundan yıkılacak Çan kırı şehri kıyametten kırk gün önce.

54

Yatıp bir gece. başın bir kalasla ezi l m ı ş çıkmak saba ha. Ölü mün bu kadar körü ve m endeburu. Ben yaşa mak istiyorum b i raz daha. daha bir hayli yaşa m a k. Bunu bir çok şey için istiyorum, bir çok çok m ü h i m şeyler. 12.8.940

55

V Saat beşte a kşam oluyor: insanın üstü ne doğru yü rüyen bulutlarla yağ m u r taşıdıkları bel l i . B i rçoğ u elle tutu lacak kadar a leaktan geçiyorlar

. . •

Bizi m odanın yüz m u mluğu, terzilerio gaz lômbası ya ndı, terziler ıhlamur içiyorlar . . . Kış geldi demektir. . . Üşüyoru m . Fa kat kederl i değ i l i m . Yal nız bize m a h s u s bir i mtiyazdır. kış günleri hap isanede sade hapisane değil, b u kocaman b u ısınası b u ısınacal< d ü nyada üşüyüp kederli olmamak . • .

26.10.940

56

ŞABAN OGLU SELiM I LE KITABI

istanbul'da, Balı kpazarında bir meyhanede bir hapishane M u kayyidi. «-Yanarak. ya narak pa rmakları şerrôrelerden insan yü reklerine dokundu bu elleri yirmi beş senedir ya n i bir rubu asır ha pishane kaleminde m u kayyit kulunuzun . . . insan oğ l u n u n ö m rü belki lüzu m u ndan fazla kısa bel ki lüzu m u ndan fazla uzun . .. Bir tek daha içelim . . . «Ağ la maktan , ağlamaktan y i n e zehroldu şarabı m bu gece . . . ıı Kal ktı Bebek tıra mvayı E m i nönünden Zifiri kara n l ı k Balı kpazarı. Meyhanenin camiarına yağ m u r yağıyor . . . «-Ruhu m, «havôda yaprağa döndürdü ruzigôar beni . . . » M uall i m Na ci merhum . . . B u hay-ı huy bu hay-ı huy neden? ve insanlar neden dolayı şu taba kta yatan usku m ru g i bi mahzu n Kıya met günü bir suali var Azra ile hapishane kaleminde m u kayyit k u l u nuzun . . .

57

B i r tek daha içeli m . . . Hiç adam asıl ı rken gördü nüz mü? Yarın bi r ta ne asacağız. Şafa kla Şafa kla beraber. . . Abdülhamid atardı Tıbbiye ta lebesini Sarayburn undan. Akıntı götürmüş çuvalla rı, bulamadılar . . . Çok a d a m ç o k ada m a s ı l d ı H ü rriyette . . . Eskiden köprü başında asarlard ı, Bugün Su ltan Ahmette Yağ m u r d i nm ezse ıslanacak . . . B i r tek d a ha içel.im . . . Ista n b u l Şehrinin yoktur menendi. «Ademin ca nlar kata r ôb-u havôsı cô n ına . . . » demiş demiş şair Nedim Efendi. . . ll Şaban Oğlu Selim

Beykozun ca m fabrikası modern fabrikadır. Pencere ca mlarını biraz dalgalı ç ı ka rır, biraz çarpı ksa da su barda kları kesme l i kör kadehleri hôrikadır. . .

58

Ustabaşı değ ildi Selim büyü k ustaların hünerlerini a lm ıştı ama. Onun elinden çıkan cama gözlerin kapa l ı ayna dökebilirsin. Selim daha büyü k bir sırrı çözmek bir şeyler anla mak ister gibi bakar adama. inand ıklarına katı ksız inandı. sevdi klerini hilesiz sevdi Selim Severdi pencere ca mlarını. Severdi lôm ba şişelerini. karafa kileri sever. lik ör kadehlerine düşmandı . . . lll Kuzguncuk

Beykozda oturmalı Beykozda çalışan ada m . Fakat Kuzguncuk şirin yerdir ve gayet nefis yapar gül reçelini pansiyoncu madam ve kızı Raşel! . . . Aynada bir kartpostal : bir manzara N is Şehrinden. iskemle, karyola. kon sol. . . Denize nazırdı pencereleri. . . Güneşte tavana suların ışıltısı vu rur, kara n l ı k şilepler geçerdi g ecel eri ·i nsanı olduğu yerde eli böğ.r ü nde bıra ka ra k . . .

59

Seli m i n odası havada rdı. Kı rmızı yazmala r kuru rdu yandaki boş a rsado Sağda Cevdet Paşa yarısı. Yol ıda bir tavuskuşu bir de Mebru re hanım vardı. M ebru re hanım tafta entariler g iyerd i . Çok ihtiyardı ve mavi gözleri körd ü . Tentene işierdi Mebrure hanım. Uyanır bir beyaz güle başla r uyurken dağıtırdı gülünü . . . Merh u m Cevdet Paşa yolısında Mebrure hanımı un utmuşlardı . . . Beykozda oturmalı Beykozda çalışan adam. Fakat Kuzg uncuk şirin yerd i r. Ve kırmızı yazmala r kuruyan boş a rsadan dünyayı zapta gidecek olan pulsuz balıkla r g i bi çıplak çocukların her a kşam d i n lerdi çığlı kla rını Selim . . . IV Kitap

(Kitap rüzg ô r olmalı, perdeyi kaldırmalıd ı r. kitap kamber tayı olmalı Şa h lsmailin seni sırtına alıp devierin üstü ne saldı rmalıdı r.

60

Devler kale kapısında devler. yedi başlı ve simsiyah dururlar. . . Onları mutla ka yeneceksin. Bir d uvar yık ılaca k bir bahçeye in eceksin . . .) Böyle bir kitap buldu Seli m : kara kara yazılar beyaz kôğıt üstü nde. Büyücek bir el kadar kırk yapra klı bir kitap . . . V Son Vapur Kalktı son va pur iskeleden

«64» n u ma ra , pul pul karışıp y ıldızlara

boş ve yorg u n a kıyor suyun üstünde ... Gece seslerle dolu. Ayn ada: Raşelin kolu Seli m i n eli ve son vapurun yolu . . . «Selim ateş gibi elin . . » .

Eti beyazdı. Karanlık gözleri ve kırmızı saçları vardı Raşelin . . .

61

VI 21'inci Yaprak

«