Cengiz Han [6 ed.]
 9789944260640

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

Tarihte iz Bu·akanlar Dizisi

Cengiz.Han Jacob Abbott

CENGİZ HAN Jacob Abbott

• İLYA İZMİR YAYINEVİ

İLYA Adı Yazarı Çevinnen Gen.Yayın Editöıii Orjina!Adı Yayın No.

©Copyright

TARİHTE İZ BIRAKANLAR DİZİSİ

-

12

Cengiz Han Jıcob Abbott

Şebnem Duran Sevim Korkmaz Dinç Ghenghis Khan 212

2009, İlya İzmir Yayınevi,İzmir-Türkiye 5846 Sayılı Yasaya göre tüm haklan İlya İzmir Yayınevi'ne ait olup kısmen veya tamamen, izin alınmadan basılamaz

ISBN

978-9944-260-64-0

Baskı

Birinci Baskı, 2009 -İZMİR ikinci Baskı, 201 O -İZMİR Üçüncü Baskı, 2010 -İZMİR Dördüncü Baskı, Şubat 2011 -İZMİR, Beşinci Baskı, Eylül 2011 -İZMİR Altıncı Baskı, Ocak 2012 - İZMİR

Basıldığı Yer

İlya İzmir Yayınevi Matbaası

Adres

İlya İzmir Yayın Medya Yapım Dağıtım Pazarlama Sanayi Tic. Ltd. Şti. Refik Tulga Cad. No: 11 Çamdibi/İzmir Tel-Pbx: (0232) 462 75 86 - Fax: (0232) 462 32 19 ilyayayinevi@gınail.com www.ilyayayinevi.com.tr

CENGİZ HAN Jacob Abbott

lnglllzceden Çeviren ŞEBNEM DURAN

• TARİHTE İZ BIRAKANLAR DİZİSİ

Jacob Abbott (1803 - 1879) Jacob Abbott, 14 Kasım 1803 'te, Amerika'nın Maine eyaletinde doğmuştur. 1821 'de, Andover Newton İlahiyat Fakültesi'nde eğitim

görmeye

başlamıştır.

l 824 'te

okul

bittikten sonra,

Amherst Üniversitesi'ndc matematik ve felsefe profesörü olarak ders vermeye başlamıştır. Abbott, 1829'da Boston'da "Mount Vemon Kız Ortaokulu"nu kurmuştur. 1845'te, New York'ta, bu kez erkekler için "Mount Vemon Okulu"nu kurmuş ve müdür­ lüğünü üstlenmiştir. Yazar, 6 Kasım 1879'da ölmüştür. Başlıca eserleri: Genç Hıristiyan, Rol/o Dizisi, Jonas Kitapları Dizisi,

Lucy Kitapları Dizisi, Resimli Tarihler (Hannibal, Kraliçe Eliza­ beth, Büyükİskender, Jül Sezar, Cengiz Han), Frank Öyküleri...

Şebnem Duran 1978'de Manisa'da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İngilizce Mütercim-Tercümanlık Bölümü'nden 1999 yılında mezun oldu. 2004'te Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Mütercim-Tercümanlık BölÜınü, İngilizce Mütercim-Tercümanlık Anabilim Dalı'nda yüksek lisansını tamamladı.

İÇİNDEKİLER Ö n söz

7 1. Asya'da K ı rsal Yaşam .. 9 il. Moğo l lar .. . . .. 15 111. Yesügey l1an .. . . . ..... . . . . . 27 İ l k Savaş . . . . .. . . . . . . . .... . .. . .33 iV. V. Wang Han . .. .. . .. ..... ..... ..... ........ . .. . .. .. . .. .43 V I. S ürgü ndeki Temuç i n . ... . .. .49 Yii. Wang Han'dan Kopma . . 57 V III. M ücade l en i n Devam ı 67 Ö IX. Wang Han' ın lümü 77 X. Camuka' n ı n Ö l ümü . 85 İ m paratorluğun Kuru luşu XI. . 93 Cengiz Han'ın Saltanatı 1 03 XII. XIII. Prens Kuşluk'un Maceraları . . 11 1 xıv. İ d i kut . . .. 1 19 Ö Huj aku'nun ykü sü 1 25 XV. XV I. Ç i n'deki Fet i h ler ... .... .. . .. .. . . . .... .. . 1 35 XVII. M uhammed Su ltan ... . .. . . .. . . . .. 1 45 XVIII. Su ltan ' l a Savaş .. .. . .. .. .. . . . .. .. 1 59 XIX. Bu hara' n ı n Düşüşü . . ... .. . .. . .. ... . . . 1 65 XX. Savaş lar ve Kuşatmalar ... . .. . . 1 79 Ö XXI. Su ltan ın lümü . . . .. . 1 91 XXII. Başarı l ı Seferler 203 XXIII. Görkem l i Kutlamalar . . ...2 1 7 XXIV. Sonuç 225 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ................................. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

......

. . .....

....

.....

.

. .

.

.

.

...

.

. . . . .

. . .

.

..

.

.

.

.... . ....... . .. . . . . ... . ............... . . ....

. . . . ........ . . . ............................ . .......

..

. .

.

. . . .. . .

. .

. .

. .

. . . . . .

. ..

.....

. .

.

.....

.

.........

. . . . ..

. . .

.

.

. .. . .

... . .

. . . .. . . .

.

.

.

. . ....... . . . ..........

.

....

...

.

. . ...

.

.

.

.

....

. . . . .. .

.

. .

. .

...... . ....

.......................... . . . ..................

.

... . . . .. . .. . . . . . . .....................................

.......................................................

...

.....................................................

................................

..............

........................................... ......

...................

. . . . . . . . . . . . . . .. . . . ..............

..

....................

........... . . ......

..... . ....

. . . . . ...

.......... . . ..... . . . . . . . . . . . . . ........................

. ..

.

. . . .

... . .

. .

. . ..

.

.... . .

.

. .

.

.

..

.....

..

....

.............

.

.

..

.. . . .

.

.

.....

...

..

..............

. . .. . . . .

. .. . . .

..

.

..

.

..... . . ... .

. . .....

...

. . .....

. .

..

....

. . . .. .

.. . ..

...

. . . . . . . . . ...... . .

...............................

...

...

.

.

..

.

.

..

.

..

.

.

. . . . ... . ....

.. .

. . . ...

. . ........... .................... . . .... . .. . . ........... . . . .

..........................

..... . ...

............

..........................................................................

n r an sözcüğü bir ad deği l , bir unvandır. " B ir topl u l uğun l ideri 71 ya da kra l ı " an l am ı na ge l ir. Orta A sya'da eskiden oeri yaşayan değişik topl u luklar ve u l u slar tarafı ndan fark l ı şeki l lerde ku l lan ı lan ve zaman zaman bu topl u l uklar aras ında gücü e l inde tutan yönetic i leri ya da yetki sahibi kişi leri an latan bir sözcüktür. Cengiz Han bu prens lerin en önem l isid ir. Aslında tarihsel kayıtlarda rastl a­ yabi leceğimiz en ünlü fatihlerden biridir. Bu çal ışmanın dah i l olduğu tarih seri sindeki, onlarla i lgi l i güven i l ir ve doğru bilgi leri ele geç irmenin artık imkansız olduğu bir dönemde ya da bir bö l gede ortaya ç ı kan olayları anlatan d i ğer örneklerdeki gibi, yazar an lattıkları n ı n doğru luğundan deği l ; l:ıu lJilgi leri şu anda ula­ ş ı labi lecek en iyi bi lgi kaynaklarından derleme çabas ındaki içten l iğin­ den ve sadakatinden sorumludur.

Cengiz Han'm Tahta Çıkışı

1. BÖLÜM

ASYA'DA KIRSAL YAŞAM

Dört Farklı Yaşam Tarzı

d, nsan ı rkının oluşturduğu çeşitl i toplu lukların yeryüzünün n iif metleri aracılığı ile varlıklarını devam ettirmelerinin dört fark­ •

l ı yöntemi vardır. B u yöntemler, her biri kend ine özgü öze l l iklerle di­ ğerlerinden ayrılan toplumsal örgütlenmelere yol açarlar. Her biri; ken­ di yönetim şekl ini oluşturur, farklı tarzlar ve ge lenekler gel iştirir ve de­ yim yeri ndeyse özgün bir yaşam biçimi yaratır. Bu yöntem ler şunlardır:

1) 2) 3)

Doğal ortamda vahş i hayvanları av lama Meralarda evc i l hayvan lar besleme Doğal ortam ında kendi l iğinden yetişen meyve ve sebzeleri top­ lama

4)

Eki l i toprakta yapay tarım yöntemleri i le meyve, tah ı l ve d iğer sebzeleri yetiştirme.

İ lk iki yöntemde insanlar hayvan lardan elde ettikleri y iyecekle, di­ ğerlerinde ise sebze i l e beslenirler.

10

Cengiz Han

Kuzey ve Güney İklimleri Kutup Bölgelerinde Hayvansal Gıdalar Kuzeye, ı l ık ikl iml erden kutuplara doğru i lerled ikçe i nsan ın hay­ vansal bes i n leri daha fazla tükettiği görü lür. Bu kaç ını lmaz bir şeyd ir. Kutuplarda i n san lar için uygun sebze ler yeti şmez; fakat etleri bes le­ yici olan ve insan ların kul lan ı m ına uygun hayvan lar bol m i ktarda bu­ lunur. Güneye doğru i lerleyip ı l ık i kli mlerden ekvatora doğru yo l aldıkça, i n sanların giderek daha çok sebze i le beslendiği görü lür. Bu da ka­ ç ı n ı l mazdı r . Tropi k bölgelerde i n san lar i ç i n besin kaynağı o l u ştu­ rabi lecek hayvan lar yaşamaz; fakat besleyici ve i n san lar i ç i n uygun sebzeler bol m i ktarda yetişir. Yeryüzünün değişik bölgelerindeki ürün fark l ı l ıklarına uygun ola­ rak, bu bölgelerde yerleşmi ş i n sanların oluşturdukları kurumlar ara­ s ı nda da farklar olduğu görü l üyor. Grön land ve Kamçatka gibi bö l­ gelerde yaşayan kavimler sağl ıklarını ve enerj i leri n i hayvanlardan el­ de ettikleri gıdalardan başka b i r şey y iyerek koruyamazlar. Eğer on­ l ara sebze ağırl ıklı bir beslenme program ı uygu lan ırsa çok geçmeden güçlerin i y itirirler. B u kural, tropiklerde yaşayan ve sebzeyle besle­ nen i n sanlar için de geçerl idir. On lar da sağl ıklarını ve güçler i n i pirinç ya da sebze, muz gibi y iyeceklerle korurlar ve mors , fok ya da kutup ayı s ı eti n e bağlı bir beslenme düzen i on ları h i ç şüphesiz hasta eder.

Tropik Bölgeler Beslenme Tarzı İklimle Birlikte Değişir Daha ı l ık i k l i mlerde i se yukarıda bahsedi len uç bölgelerin ürünleri karışık halde bulunur. B u bölgelerde etleri i nsan lar için uygun o lan pek çok hayvan yaşar ve buralarda ayn ı zamanda çok çeş itl i, besley i c i sebzeler, ağaç lar ve tohum lar da yet i ş i r. Bu bölgelerde yaşayan fark l ı i nsan ırklarının fiziksel durum ları d a b u koşul l ara göre değişiklik gös­ terir. I l ı man i k l i mlerde i n sanlar sebzeyl e ya da hayvan etiyle ya da her ikisiyle b i rden besleneb i l ir. Bu düzen bireylere göre ve y ı l ı n değ i ş i k dönemlerine göre de değişir. F i zi kse l v e zi!ıinsel duru m l ar ı n ı iyi b i r sev iyede tutmak i ç i n bazı i nsan lar hayvan eti ne, bazıları da sebzeye

Cengiz Han

11

ihtiyaç duyar ve kış mevsi m i nden yaza geçerken de kend i l erinde de­ ğişikl ikler h issederler. Yaz mevsi m i nde meyve ve sebze lerden olu­ şan beslenme biçimi için duyu lan i stek, güneşle birlikte kuzeye doğru i lerlem i ş görünür ve kış mevsimi nde soğukla beraber kutup bö lge­ lerinden güneye doğru, et için duyulan istek ge l ir. Yeryüzünün değişik bölgelerindeki hayvan ve sebze lerin üretimi­ ne göre şek i l lenen deği şik koşu l ları düşündüğümüzde, insan ların hem iklim farklarına hem de mevs im deği şikliklerine uyum sağlayan dü­ zen leri n i n , son derece akı l l ıca ve lütufkar bir i lah i kudret olduğunu görürüz. İ nsanları sadece hayvan eti ya da sadece sebze yemeye mahkum etmek, yeryüzünün büyük bir kısm ı n ı insansız b ı rakmak an­ lamına ge lecekt i .

Uygarlığa Doğru Atılan İlk Adımlar İ nsan ları n yiyeb i lecekleri değişik hayvan ve sebzelerin değişik yüksekl i klerdeki dağı l ımıyla ilgi l i bu genel gerçeklerin sonucu olarak yarı küremizin kuzey i k l i m lerinde vah ş i koşu l larda yaşayan lar avc ı ol urlar. Ekvatora yakın yaşayanlar ise hayatta kalmak i ç i n doğal ortam ında yetişen meyve ve köklere bağı m l ıd ı r. Ayrıca, bu iki yer­ den bi rindeki i n san ırkı uygarlığa doğru i l k adı m ı attığında kuzeyde­ ki ler hayvan ları evc i l leştirerek ve onları sürüler hal inde yetiştirerek, ekvatora yak ı n o lan lar i se yiyecek üreten b itki lerin tohum larını sak­ layarak ve öze l tarlalarda yapay tarım yöntemleri i l e onları yetiştire­ rek işe baş larlar. Bahsed i len ikinci koşul, yeryüzünün tropik bö lgele­ rinde yaşayan yarı uygar toplulukların içinde bul undukları koşu ldur; öte yandan i lk koşu l ise evc i l hayvan ların yaşayab i ldiği kadar kuzey­ deki ı l ıman ve arktik bölgeler için geçerlidir.

Asya'nın İç Bölgeleri İnsanlann Kırsal Bölgelere Özgü All!lkanlıklan Çok eski zaman lardan bu yana, Asya Kıt!ls ı'nın iç bö lgeleri uygar­ l ığa doğru o l an bu i l k �d ımı atm ış; fakat bunll daha öteye taş ıyama­ mış top l u l ukların ve ulus ların yerleşim ycrı olmuştur. Kuzey Ameri­ ka'n ın yerli leri g i b i , vah ş i canavarları avlay:ırak değ i l , evc i l leştird i k­ leri hayvan sürü leri n i yetiştirerek ve otL·tarak yaşarlar. Bu hayvan lar

12

Cengiz Han

elbette çimen ve ot yiyerek beslen ir ve bunlar sadece aç ık alan l arda yetişebild iği için ormanlar yavaş yavaş kaybolmuştur. Bö lge uzun sü­ re boyunca sadece muazzam yeş i l ovalardan ya da otlarla kap l ı düz yamaç lardan oluşmuştur. Bu ovalar ya da nehir vad i lerinde pastoral hayat süren ulusları oluşturan topluluklar gezinmişler, çad ırlarda ya da sökü leb i l i r kulübelerde yaşam ışlar ve sürülerini önlerine katıp otların, kaynak suların ı n ve akarsuların durumuna göre bir otlaktan d i ğerine dolaşmışlardır.

Kırsal Yaşamm Resmi Bu pastoral yaşam ın doğası ve bu yaşam ın şek i l lend irdiği a l ı ş­ kan l ıklar, gelenekler, ai lev i yapı ve bu toplulukların F ırat Nehri ve Ak­ den iz arası nda sürü leri i le birlikte yaptıkları gezi ler hakkında Tevrat' ta bize an latı lan lar sayesinde o ldukça bel irgi n bir fikrimiz var. Bu in­ san lar, sürü lerin in deği şik otlaklara doğru hareketle�ini takip ederken mesken lerini toplamak kolay o l sun d iye çadırlarda yaşarlard ı . Zen­ ginl ikleri sadece bu sürülerden ibaretti, zira toprak hemen her yerde ortak mal d ı . Bazen hareket hal inde o lan iki grup veri m l i ve iyi sulan­ mış b i r bölgede karşı karş ıya ge ldiğinde, çoban lar ve onların takipçi­ leri bu arazi üzerinde hayvan ları n ı otlatma ayrıcal ığı i ç i n mücade le etmeye hazırd ı lar. Eğer toplulukların bey leri n i n barışç ı l bir an laşma­ ya varmalar ı mümkün ol mazsa çek işme bir dövüşe ya da savaşa b i le yol açabil ird i .

Bir Araya Gelen Geniş Aileler A i len i n babas ı, ai len in yöneticisi ve kural koyucusu i d i . Oğu l ları , eş leri v e oğu l larının oğu l ları bazen y ı l lar boyunca onun yan ında kal ı r, onun geç i m yo l larını paylaşır ve onun otoritesine boyun eğip tüm sürülerle birl ikte aile re isiyle bir yerden ötekine giderlerdi . Yan larında pek çok çoban, hizmetli ve diğer takipçi ler çal ı ş ırd ı ve böylece büyük bir toplu luk o luştururlardı. Bazen, diğer gezgin topluluklardan herhan­ gi biriyle bir düşman l ı k yaşandığında, tek bir bey b i le kendi ailesinden birkaç yüz s i l ah l ı adam gönderebi l ird i . Böylesi bir toplulukla birlikte, ülkede bir otlaktan d i ğerine giderken yürüyen büyük bir kafi le görün­ tüsü verirlerd i ve bir kampta konakladıkları nda çad ırlar neredeyse kü­ çük bir kasaba ol uştururdu.

Hükümdarm Kamp Yeri

14

Cengiz Han

Ataerkil Hükümetlerin Yükselişi Bu gezgin ai lelerden birinin re isi öldüğünde, üyelerin eği l i m i ayrıl­ mak değil, bir arada kalmakt ı . En büyük oğlu, bey ve yönetici olarak babas ı n ı n yerini alırd ı . Bu elbette savunma için gerekl iyd i ; çünkü bu tür top l u luklar sürekl i o larak, ayn ı bölgelerde kendileri gibi gezinen diğer topluluklarla karş ı laşma riski altındayd ı l ar. Tabi bu koşu l l arın bir sonucu da baş ında becerikli ve zeki bir l ider bulunan, güç lü ve iyi ida­ re edi len bir top lul uğun d iğer daha zayıf grupları kend ine çekmesi ve onlarda güç l ü top l u l uğa dah i l olma isteği oluşturmas ıyd ı . Ya da bir mücadele ortamı ol uşursa güçlü o l an topluluk zayıf o lana karşı savaş açar ve onu fethederd i . Böylece zaman içinde, beceri k l i b i r şeki lde yönetild iği sürece dağı lmadan varl ığını devam ettiren ve güç l ü kalan küçük kabi l e ler ol uşurdu. Daha sonra bun lar tekrar esas unsurlarına geri döner ve bu unsurlar başka birleşimler oluştururlardı .

Kentlerin Kökeni Başlangıçta pastoral yaşam esas o larak bu şeki ldeyd i . El bette za­ man geçt ikçe toplulu klar birleşip giderek daha gen i ş bir hale geldi ler. Bir tak ı m aletler ve si lah lar yapı lması için bi rkaç kasaba ve kent ya da bu aletleri, al ı şveriş lerinin yapıld ıkları yerlere ulaştı ran tüccar kafi le le­ ri için dinlenme yerleri inşa edi ld i . Fakat bu tür yerler pek az ve önem­ siz yerlerd i . İ nsanların pek çoğunun kaderi nde hala pastoral ve gez­ gin bir yaşam vard ı . İ brahim'in zaman ından önce F ı rat Nehri'n i n kıyı ları nda başlayan b u yaşam biçi m i Akdeniz'den Pasifik Okyan usu kıy ı l arına dek Asya Kıtası'n ı n büyük bölümüne yay ı l d ı ve o dönem­ den gün ümüze dek pek az değişikle varl ığın ı devam ettird i .

Büyük Liderler CengL.Han Bu çoban uluslar arası nda dönem dönem yönetimi ele geç iren l i ­ derler hakkında çok a z şey bi l inmektedir; çünkü bunların tarih i hak­ kında tutu lan kayıtlar çok azd ır. Bazı ları fatih olarak ünlenmişler ve çok gen i ş egemen l i k alan ları ele geç irmiş lerd i r. Bun ların belki de en ünlüsü, bu kitab ın kahraman ı Cengiz Han'd ır. Sın ıfının ilk örneğid ir ve atası İ brah i m'den üç bin y ı l sonra sahneye çıkmıştır.

il. BÖLÜM

MOGOLLAR

Moğollar Adın Kökeni ..

'U

ç bin y ı l l ı k bir süre, önem l i değişikl iklerin ortaya çıkabi lmesi için yeterl i bir süred ir. Bu süre boyunca Orta Asya'nın deği­

şik bö lge lerinde pek çok fark l ı u lus ve hal k top l u lukları ortaya ç ı ktı . "Tatar" sözcüğü, tüm ırkı içine. alan gene l bir sözcük o larak ku l l a­ n ı l mıştır. Moğol lar bu halkın bir parçasıdırlar ve adlarını en eski ve en güç lü l iderlerden biri o lan Moğol Han'dan a l d ıkları söy len ir. Bu hanı n torun ları, ken d i lerine hanın ad ı n ı verm i şlerd i r, tıpkı Yakup'un on i k i oğlunun soyundan gelenlerin, kend ilerine, O n İk i Yahudi kabi lesini ku­ ran on i k i erkek çocuğun atasının unvan larından biri olan İ sra i l nede­ n iyle "Israel ite" ( İ srai l'in oğlu) adını seçmeleri gibi.

Bir Moğol Ailesi Bir Moğo l ailesi hakk ında fikir sahibi olabi lmek için öncel ikle kısa boylu, tı knaz ve siyah saç l ı , yassı yüzl ü ve koyu ten l i bir erkeği dü­ şünme l i s i n iz. Onun eşi de, eğer yüzü o kadar yassı ve burn u da o kadar gen i ş olmasayd ı, o ı ş ı ldayan simsiyah gözleri i l e çok güze l bir

16

Cengiz Han

kad ın sayı labilird i . Çocukları da yamaçlarda sürü lerin peşi nde bağıra­ rak koşarken ya da daha da küçüklerse kul üben in kapıs ında yarı ç ı p­ lak oynarken ve uzun siyah saçları rüzgarda dalgalan ırken görü lebi­ lir.

Meşgul Olduk.lan İşler Orta A sya'nın diğer tüm sakin leri gibi, bu halk da neredeyse ta­ mamen sürü lerinden elde ettik leriyle beslen irlerd i . El bette en önem l i uğraşları d a gün boyu nca hayvan ları otlarken on ları gözetlemek ve gece o l unca da onları güvenli bir yere kapatmak, yavru hayvan ları büyütmek, sütten yağ ve peynir ve deri lerden kıyafet yapmak, sürü­ leri otlak aramak için oradan oraya gezd irmek, çıkan toprak kavgala­ rı neden iyle d iğer halklar i le savaşmak ve komşuları n ı n sürü l eri n i ele geç irerek ve av layarak koyun ve öküz sürü leri n i çoğaltmakt ı .

Moğollann Hayvanlan Moğo l ların en çok önemsed ikleri hayvan lar deve, öküz, i nek, ko­ yun, keç i ve att ı . Atları i le gurur duyarlard ı ve büyük bir cesaret ve mutlulukla ata bi nerlerd i . Savaşa hep at sırtında giderlerd i . S i lah ları ok ve yay, kargı ve m ızrak ve batı yönü ndeki bazı kentlerde üretilen ve büyük kervan larla ticareti yapı lan bir tür k ı l ıçt ı .

Kentleri ve Köyleri İ nsanların çoğu koyun ve s ığırları i le birlikte aç ık alan larda ya­ şarlard ı ; fakat yine de pek çok büyük kent ve köy mevcuttu. Ama bu tür nüfus merkezleri, insan ların toprağı i ş leyerek hayatları n ı sür­ dürd ükleri yerlerden çok daha az ve daha önemsiz yerlerd i . Bu tür kentl erden bazı ları han ın ve toplu lukların beylerin i n yerleşim yeriyd i . D i ğerleri i s e üretim y a d a ticaret yap ı lan merkezlerdi v e pek çoğu da taş d uvarlar ya da toprak bentlerle koruma altına alınmışt ı .

Cengiz Han

17

Çadırlanm Kurma Şekilleri S ı radan insanların yerleşim yerleri, kentlerde o l sa b i l e kolay l ı kla sökü lüp taş ınabi len basit kul übelerd i . Çad ırlar, kızı lderi li çadırlarının­ kine benzeyen bir iske let oluşturmak için yere daire şeklinde d i ki len ve üst tarafları b irleştiri len direklerle kuru lurdu. Bu d i reklerin tepe­ s ine yakın bir yere bir çember kon ur, böy lece burası aç ık bırak ı l arak duman ın d ışarı ç ı kması sağlanırd ı . Daha sonra bu i skelet, üstteki çemberi açık bırakacak şekilde bir tür kal ın keçe kumaş i le kaplanırd ı . Aşağı tarafta da keçe, kumaşlardan b i r parçasının köşesi bir t ü r kap ı oluşturacak şeki lde yukarı kald ırı l ı p ind irilebi lecek bir şeki lde kap la­ nırd ı . Diğer taraflardaki kumaş ların köşe leri ise özellikle de kış mev­ sim inde soğuk havan ın girmesini engel lemek için birbirine sıkıca bağ­ lanırdı. Çadırın içi nde, tam orta yerde aile, d ı şarıdan toplanan dal lar, yap­ raklar, çimen ve her tür kuru madde ile ateş yakard ı ; çünkü bul unduk­ ları bölgede fazla odun bul unmazd ı . Otlaklardan bes lenen hayvan sü­ rülerinin gezindiği topraklar neredeyse tamamen ağaçsızdır. Bu ko­ şu l l arda ağacın yetişmesine imkan yoktur.

Kötü Yakacak Rahatsız Evler Moğo l l arın çad ı rları elbette çok rahatsızd ı . S ıcak tutulmas ı müm­ kün deği l d i , çünkü her türlü çabaya rağmen aralardaki boşluklardan sürekli soğuk hava girerd i . Ayrıca duman da yukarıdaki boşluktan her zaman tam o larak çıkmazd ı . Duman ın çoğu, çad ırın içinde kal ı r ve havaya karı şırd ı . K u l l andıkları yakacak, durumu daha da kötü bir ha­ le getirird i ; çünkü bu yakacak yüzünden kuru odunun yapacağı gibi parlak bir alev ol u şturarak yanan bir ateş yerine alevsiz ve için için yanan bir ateş ortaya ç ı kard ı . Bu ku l ü be v e çad ı rlar, öze l l ikle d e çok küçük v e savunmas ız hay­ van yavru ları nın da aile ile birl ikte yaşamas ı için yerleşim yeri nin içi­ ne girmesine izin veri lmesi al ışkanl ığı neden iyle daha da rahatsız hale gelmekteyd i .

18

Cengiz Han

Nihayet Taşınabilir Evlerin İnşa Edilmesi Boyama Zaman içerisinde, insanların zengi n l iği ve mekan ik beceri leri art­ tıkça, zengin beylerden bazıları öylesine gen iş ve gösteri ş l i evler yap­ tı lar ki bun ları yerinden oynatmak için bozmanı n imkan ı yoktu . Onlar da evleri, dört köşeye yerleştirilen tekerlek l i desteklerin üzerine inşa etmeye ve böylece, tıpkı bir masayı tekerleklerinin üzerinde odan ın bir köşes inden diğerine hareket ettiri r gibi,_ evleri ovalardan bütün hal in­ de geçirmeye baş lad ı lar. El bette bu şekilde yerlerinden oynatı lab i l ­ meleri i ç i n ev lerin son derece hafi f inşa ed i l meleri gerekird i . Asl ında

Ç

bun lar hala evden ok çad ır n ite l i ğindeyd i ; çünkü ayn ı malzemelerle yapı l ıyordu; fakat malzemeler daha sağlam ve daha süslü şeki lde bir­ leştiri l ird i . İ skelet çok hafif direklerden yap ı l ır; bu direkler ka l ıcı o la­ rak birbirine bağlan ırd ı . Çad ırlardak i gibi, üstü keçe ile örtü lürdü; fa­ kat bu evlerdeki keçe parçaları n ı n köşe leri sıkıca birleştiri l i r ve tüm örtü bir tür boya i le boyan ırd ı . Bu boya sadece tüm gözenekleri ve bağlantı yerlerini örtmekle ve yapıyı daha da sağlam laştırmakla kal­ maz, ayn ı zamanda onu daha da süslü hale getirird i . Çünkü bu evleri boyarken örtü, gözler için hiç şüphesiz çok hoş bir etki yaratacak şe­ ki lde çizilen kuş, canavar ve ağaç resimleri ile kap lan ırd ı .

Taşınabilir Büyük Bir Evin Öyküsü Taş ı n ab i l i r evler kimi zaman son derece gen i ş ol arak yap ı l ırd ı . Cengiz Han'ın dönem inden k ı sa b i r süre sonraki b i r tari hte ü l keyi zi­ yaret eden bir ziyaretç i, çapı dokuz metre o l an bir ev in hareket et­ tiri ldiğini gördüğünü an latmıştır. Evi yirm i iki öküz çekiyord u . Ev o den l i gen i şti ki her tarafta bir buçuk metre kadar bir bö lüm tekerlek­ lerin dışına taşmıştı . Evi çeken öküzler, bizleri n alışık ol duğu gibi, ön d i ngi l i n merkezine deği l, her tarafta tekerleklerin dışına taşan d i ngi l i n uçlarına bağlanmış lard ı . Her tarafta o n b i r tane öküz vard ı . E l bette pek çok da sürücü bulunuyordu. S ürücü lerin baş ı o lan k i ş i çad ırın ya da ev in ön kapıs ında ayakta duruyor ve oradan bağırarak ve pek çok abart ı l ı el kol hareketi ile öküzlere ve diğer adam lara emirler veriyor­ du.

Cengiz Han

19

Seyahat Eden Sandıklar Seyahat eden topl u l ukların beylerin i n eşyaları da sandıklarda gi­ derd i ; çünkü evi mümkün olduğunca hafif k ı l mak için içindeki lerin boşaltı lması gerekiyordu. Çok büyük olan bu sandıklar hasırdan ya da örgü işi i le yapı l ır ve tıpkı ev ler gibi keçe i le kap lanırd ı . Ö rtü ler, yağ­ murun aşağıya doğru inmesi için yuvarlak şek i lde yap ı l ırd ı ve keçe, suya dayan ı k l ı olmas ı n ı sağlayan bir malzeme i le kaplanırd ı . Bu san­ dıklar yolcu luğun sonunda boşaltılmak için doldurulmaz, iç lerinde ev eşyaların ın, giysi lerin ve erzakı n saklandığı depo lar olarak bırak ı l ırd ı . Bu sandıklar, çad ı rın yan ına, her b i r i bir el arabas ı n ı n üstüne sıra ha­ l i nde konur ve böylece içlerindeki malzemeler gerekl i o lduğunda h iz­ metl i ler ya da görev l i ler onlara ko layl ıkla ulaşab i l ird i . Merkeze konan ve yakın larında arabaların üstünde bu büyük sand ıklar bul unan çad ır, ortada bir oda ve etrafında sıralanan küçük odalar ve dolaplarla bir ev görüntüsü verird i .

Böyle Bir Düzenleme Yapmanm Gerekliliği Böy le bir d üzen leme çadırda yaşayan ve çok fazla eşyas ı o lan bir adam için h iç şüphesiz gerekl iyd i ; çünkü o tüm varl ığını kısa bir süre­ de bir yerden başka b i r yere nakledebi lme özgürlüğüne sah i p olmayı i sterd i . Çadır, yap ı s ı itibariyle odalara bö lünmeye ya da çok fazla mob i lya ya da eşyayı saklamaya elveri ş l i deği ld i . Elbette bu den l i çok eşyay ı saklayab i lmek için bir düzen gerekiyord u . Bu öze l l ikle arala­ rı nda çok sayıda taş :nab i l ir mala sah ip zenginleri barındıran Moğo l l ar için geçerl iyd i . Söylenen lere göre, iki yüz tane sandık arabasına sa­ h i p olan ve bu araba ları çadırının etrafı nda ve arkas ında iki sıra ha­ l i nde dizen zengin bir Moğol'un yerleşim yeri, hareket halinde olmadığı zaman küçük bir köy gibi görünürmüş .

Kentlerdeki Evler Görünüşe göre, Moğol ların çadır ve taş ınab i l i r ev yapmak için ben imsed i k leri yapım tarzı tüm evler için, hatta kentlerde i nşa edi len ve kuru ldukları yerden hiçbir zaman oynatılmayacak o lan ev lerde b i le uygu lanmaktayd ı . B u kal ı c: ev�:!r çadırlardan b i raz daha iyiyd i . B u

20

Cengiz Han

evler de bölüm lere ayrı lmaz, sadece tek oda l ı olurdu. Çad ı rlar gibi bunlar da yuvarlaktı; fakat bun ların çatı ları bir noktada birleşecek şeki lde deği l, bir kubbe gibi yuvarlatılarak yap ı l ırd ı . Yerin üzerindeki yap ı n ı n üzerine başka bir kat yapı lmaz ve bu evlerin pencere leri ola­ mazdı .

Ovalardaki Yollar Cengiz Han dönem i nde Moğol ların yaşad ıkları ev ler bu tarzdayd ı . B u ev ler, öze l l ikleri n i , hiç şüphesiz insan ların sürdürdüğü gezgin ve kırsal yaşam biçim inden almaktayd ı . İ nsan, tüm bu mesken lerin ve ev eşyalarıtıı taş ıyan kocaman arabaları n geçeb i l mes i için mükemmel yol ların gerekl i olduğunu düşüneb i l ir. Fakat muazzam oranda çayır­ l ara ve düz akarsu vad i lerine sahip ü l kenin yap ı s ı neden iyle bu çok da gerekl i deği ld i . Yol yapmadan da tekerlekler isteni len yöne doğru ra­ hatlıkla i lerleyebi l iyord u. Ayrıca, bu tür ülkelerde, bir yerden başka bir yere seyahat eden insanlar ve gidip gelen hayvan sürüleri hep ayn ı güzergahı takip ederdi ve böylece zaman için de, tıpkı ineklerin bir ot­ lakta yol açmaları gibi, geçtikleri yol iyice ezil irdi. Bu yollar, bel l i nok­ talarda yap ı l an bir küçük iyileştirme çal ışması i le çok güze l yaz yo l­ ları oluştururdu ve kışın da bu yol ları ku llanma gereği duyu lmazd ı .

Topluluklar ve Aileler Eski Yahud i ler gibi, Moğol lar da topluluklara bölünmüşlerd i ve bu topluluklar da ai lelere ayrı lırd ı . Bu bağlamda bir ailenin an lam ı sadece bir evde yaşayan ları deği l , birbirine akrabalık bağı ile bağl ı o lan pek çok kişiyi kaps ıyordu. Bu akraba gru pları n ı n her biri n i n baş ında biri bulunurdu ve bağl ı o ldukları topluluğun da bir baş ı vard ı . Söylenen­ lere göre, üç topluluk vardı ve bun lar da üç büyük Moğo l halkını o l uş­ turuyord u . Bun ların her biri ken d i han ı tarafı ndan yönet i l irdi ve bun­ l ardan başka, sistem i tamamlaması için bir de tüm üç topluluğa da ha­ kim yüce han vard ı .

Cengiz Han

21

İlgi Alanlarının Çeşitliliğinin Etkisi Burada an l at ı l ana benzer bir toplum yapısı hemen hemen her türlü kırsal ü l kede egemend ir ve bi raz düşün ünce an larız ki bunun böyle olması da doğaldır. Bizimkisi gibi insan larının i l gi alanları nın son de­ rece çeşitl i olduğu ü l kelerde farklı ai lelerin soyları rasgele bir şeki lde birbirleri i le karışırlar. Bir kentteki çiftçinin oğlu, yaşı büyüyünce zen­ gin o l ur, başka bir kente gider ve tüccar ya da üretici ler aras ında kend isine bir yer ed in ir. Bu arada babas ı da i ş aramak için yüzlerce mi 1 öteden ge l m i ş ve toprağı i ş lemekten hoşlanan bir k i ş iyi çal ıştırır. Böylece, Amerikal ı bir büyükanne ile büyükbaban ı n torun larının bir­ kaç nes i l sonra ül ken in her yerine, bazen de dünyan ın her yeri ne dağı lmış olduğu gözlemlenebil ir. Bizimkisi gibi bir ü l kede, bu dağı l ı m ı yaratan şey, insan ları n i lgi alanlarının çeşitl i l iği i le birlikte değişik bireylerin beceri lerinin ve zevk­ lerinin de farkl ı oluşudur.

Boylar

ve

Klanlar

Fakat tamamen kırsal iş lere yöne l m i ş bir halk için bu farklıdır. Gençler, yaş l arı i lerled ikçe evlerinden ayrı l maları için gereken teş­ viki bul amazlar. A i le leri ve akrabaları i le birl i kte yaşamayı sürdürür, hayvan sürü leri n i n bakımına yard ım eder ve ortak i l gi alan l arı çer­ çevesi nde hareket ederler. Böylece de kırsal top l u l uklarda "boy" ya da "klan " ad ı veri len ve halkın tüm top lumsal ve siyas i örgütlenmes i­ nin yap ıtaş ı n ı oluşturan büyük aile grupları ortaya çıkar.

Savaşma Şekli Atlılar Ok ve Yay Genel savaş durumunda Moğol ların her bir toplu luğu, üye sayısı ve güciiyle orantı l ı olarak silah l ı asker sağlard ı . Söylendiği gibi, bu adam­ lar savaşa at s ırtında giderlerdi ve bu askerlerin birlikler hal inde dört­ nala ovaları aşması etki leyici bir görüntü oluştururdu. Bu şeki lde düş­ mana karş ı hücuma geçmeleri düşman üzerinde çok büyük bir şok et­ kisi yaratırd ı . Ellerinde ok, yay ve kı lıçları ol urdu. Düşmana yaklaştık-

22

Cengiz Han

ça, on ları i l k önce ok yağmuruna tutarlard ı ve bu arada onlar da son h ızla i lerlemeye devam ederlerd i . Ard ı ndan yay larını bırakır, k ı l ıç la­ r ı n ı çekerlerd i ve atl ar düşmana saldırır sal d ı rmaz onlara karş ı ge len herkese h iddetli ve ölümcül bir darbe indirmeye hazır ol urlard ı . Eğer geri püskürtü lürl erse v e daha güç lü b i r birlik tarafından geri çekil meye zorlanırlarsa ovaları dörtnala aşar, hep beraber, ayn ı anda eyerler i n i n üzerinde geri döner ve kendi lerini takip eden lere ok atar ve sanki sabit bir hedefe atıyorrnuşças ına her seferinde hedefi tut­ tururlard ı . Bu şeki lde geri çek i l i rken, kend i lerini takip eden lerle mü­ cade le etmek için e l lerinin boş kalmas ı n ı i steyen atl ı askerler atlarını sesleriyle ve her i k i taraftaki topuklarının oluşturduğu baskı i le yön­ lend irip kontrol ederlerd i . Söylend iğine göre b u oklar çok ürkütücü si lah lard ı . Ü lkey i ziyaret eden ziyaretç i lerden biri, bir insanın beden i n i tamamen parçalayacak kadar büyük bir güç le vurulabi leceğin i söy lem işt i .

Uçan Atlılar Ok ve Yayın Özellikleri Ok ve yayın ne kadar etkin s i l ahlar o lduğum,ı anlatan tüm ifadel er­ le i l g i l i o l arak hatı rlan ması gereken bir şey vard ır: Okun atı ldığı güç, yayın herhangi bağımsız bir hareketine deği l, onu atan i n san ın gücüne bağl ıdır. Okun i l eriye atı lmas ı i ç i n kendi s i n i geren yay, sadece onu eğen insan ın uyguladığı gücü ku llan ır. Bu neden le okun ileriye atı ld ığı gerçek güç sadece okçunun kas gücüdür. Fakat bu kas gücünü etk i l i hale geti rebi lmek d e yayın öze l l i klerine v e onu ku l lanan insan ın be­ cerisine bağl ıdır. Kötü bir yayla ya da beceriksiz bir kul lan ımla ok bo­ şa harcanm ış olacaktır. Fakat mümkün olan en iyi okla ve okçunun mükemm e l becerisi i le birlikte oku atan şey, okçunun ko lunun gücü­ dür.

Ateşli Silahların Üstünlüğü Ok, bu açıdan barut gücüyle bir s i lahın nam l usundan atı lan mer­ m iden çok fark l ı d ı r. Bu durumda güç, barutun patlayıcı gücüdür ve tetiği çeken k i ş i i ster çok güçlü, isterse çok zayıf biri olsun, merm i n i n gideceği mesafe ayn ıdır.

Takipçiler� Ok Atma

24

Cengiz Han

Bilgi Kaynakları Tekrar Moğollara dönecek olursak: Cengiz Han'ın zaman ı ndan önceki halkın koşu llarına dair elde ettiğimiz tüm bilgiye, bu uzak böl­ gelere tüccar olarak ya da hal ifelerin ve kral ların görevlendirdiği el­ çi ler o larak yolcu luk yapan, maceraları i le i lgi l i eks ik ya da tam not­ ları ve gördükleri ni yazıya geçiren yo lcu lu ların arac ı l ığı ile ulaşıyoruz. Bu yazı lar Doğu'nun eğiti m l i insan ları tarafı ndan koruma altına a l ı n ­ m ı ştır. Bu an latı lanların n e kadarına inanab i leceği miz hakkında şüp­ heler vard ır. Bu yo lcu lardan biri, Selam ad ında eğitim l i bir kişi, Halife Muhammed Em in'in emriyle Cengiz Han'ın zaman ından b i r süre ön­ ce Asya'n ın iç lerine doğru yo lculuk yapm ıştır. Kend isin i meşgu l eden pek çok araşt ırma ve inceleme konusunun d ı ş ında bir de ü n l ü halk Ye'cüc ve Me'cüc i le i l gi l i gerçeği de soruşturm uştur. Arap yazarlar tarafından bu iki halk hakkında an latı lan ve büyük ö lçüde iti bar gören h i kaye, Ye'c üc halkı n ı n normal boyutlarda in san lar old uğu; Me'cüc halkı n ı n ise sadece yarım metre boyunda o lduğu id i . B u halklar, komşuları o lan uluslarla savaşm ı ş lar ve pek çok kenti ve kasabayı yakıp yıkmışlard ı ; fakat sonunda yen ilmiş ve esir edi lm i ş lerd i .

Selam Selam ve Adamlannm Maceralan An latı lanların doğru olup olmadığını öğrenmek için hal ifen in gön­ derd iği gezgin, elli kiş iden ve bir y ı l l ı k gereksinimleri taşıyan deve ler­ den o l u şan b i r kervan ile yo lculuk yapıyord u . Yo lcul uğu uzun sürd ü . Geri döndüğiinde yolcul uğunu an lattı v e Ye'cüc v e Me'c üc h a l k ı i le i lgi l i öykü lerin doğru olduğunu söyled i . Hazar denizine ulaşana dek bir beyin ülkesinden d iğerine yo l almış ve otuz ya da kırk gün boyunca den izde de yolcul uğuna devam etm işti . Bir noktada yo lcular, alçak, siyah bir toprak parças ına denk ge ldi ler; bu araziden öy le kötü ko­ kular yükse l iyordu ki bu kötü kokuyu engel leyeb ilmek için yol boyun­ ca parfüm ku l lanmak zorunda kaldı lar. Bu toprak parçası n ı aşmaları on gün sürdü. Bundan sonra bir ay boyunca kurak bir ülkede yol al­ dı lar ve n i hayet Ye'cüc ve Me'cüc halkının yok ettiği kentlerin kal ın­ tı ları i le kaplanmış verimli bir alana rastlad ı lar.

Cengiz Han

25

Altı gün sonra Ye'cüc ve Me'cüc hal kını yenen ve onları hapse atan halkın ü lkesine geldi ler. Burada pek çok güç l ü kale gördü ler. Bu bölgede de tapınaklar, eğitim akadem i leri ve kral ın mesken i n i içeren büyük bir ülke vard ı .

Muhteşem Dağ Büyük Sürgü Yo lcular bir süre bu kentte kald ı lar ve buradayken Ye'cüc ve Me'ci.ic hal k ı n ı n esir tutulduğu yeri görmek için ülken in içlerine doğru iki gün lük bir yolcul uğa çıktılar. O yere vard ıklarında, karş ı larında yü­ ce bir dağ gördü ler. Dağın yüzünde altm ı ş ya da doksan metre ge­ n i ş l iğinde bir aç ı k l ı k vard ı . Bu açıklık her iki taraftan payanda i le desteklen m i ş ve bunların ortasına da muazzam bir ç i ft kanatl ı kap ı konmuştu . Kapı demirdend i . Payandaların üzerinde dem ir bir duvar ve neredeyse dağın kend isi kadar yüksek dem ir kule ler yükse liyor­ du. Kapı lar, dağdaki açıkl ığın genişl iği kadard ı ve yüksekl iği de yirmi üç metreyd i . Kanatlar, üst pervazlar ve eşik, ayrıca sürgü, k i l it ve anahtarların hepsi de orantı l ı ölçülerdeyd i .

Esirler O yere varınca Selam, bu mu hteşem yapıyı kendi gözleriyle gördü ve insan lar ona, kalelerin yöneticisinin, her Cuma günü on kişiyle bir­ l ikte kap ıya ge ldiğini, iki kilo ağı rlığı ndaki bir çekiçle sürgüye üç defa vurduğunu, bunun üzerine içerden h ırı ltı lar duyulduğunu ve bun ların da dağın iç inde esir tutu lan Ye'cüc ve Me'cüc halkın ın h ı rı lt ı l arı oldu­ ğunu an lattı lar. A s l ı nda Selam'a zaval l ı esirlerin sık sık kalen i n üst­ teki burçlarında görü l dükleri söy lenm işti . Böy lece onun fikrine göre, bu halkın varl ığı kanıtlanmış oluyordu. Hatta Me'cüc halkının çok ufak tefek olduğu b i le kan ıtlanmıştı; çünkü ona bir seferinde an lat ı ldığına göre, bu halktan üç kişi şiddetli bir rüzgarda kalen in burcundan aşa­ ğıya düşmüş ve boyları ölçüldüğünde sadece yarı m metre oldukları görü lmüştü.

26

Cengiz Han

Yolculann Hikiyeleri Haber Almadaki Gelişmeler Bu öykü, o dönem lerdeki en eğit im l i ve başar ı l ı yo lcular tarafın­ dan uzak ü lkelerden anayurda getiri len öykü lere bir örnektir. Bu saç­ ma ve gül ünç öykü leri, günümüzde uzak diyarl ardan Humbol dt, Li­ v ingstone ve Kane gibi gezgin leri n getirdiği an latı larla kıyaslarsak, o dönemden bu yana in san zihn i n i n haber ve b i lgi alma alan ında nas ı l muazzam b i r gel i şme gösterdiğini algılayabil iriz.

111. BÖLÜM

YESÜGEYHAN Yesügey Bahadır

1163-1175

Yesügey Bahadır

C



engiz Han'ın babasının ad ı ngi l izce'de pek de kolay te laffuz

ed i l emeyen bir add ır. Adı, Ingi lizce'de Yezonkai Behadr gibi tel affuz ed i l ir ve vurgu son hece Behadr'a veri l i r. Bu, İ ngi l i zce'de yapab i ld iğimiz en iyi te laffuzdur; fakat Moğol ların söylediği şekl iyle ad İ ngi l izce harflerle yazılamaz ya da İ ngil izce seslerle te laffuz edi le­ mez.

Moğol Adlarının Yazılışı Gerçekten de Moğol d i l in i n bizimkinden fark l ı o lduğu kadar b i r­ birinden fark l ı olan tüm d i l lerde sesler fark l ı d ı r ve bu seslerin tem s i l edi ldiği harfler d e farkl ıdır. Seslerin bazı ları, b i z i m İ ngi l izce'de sah i p olduğumuz seslerden o den l i farklıdır ki onları İ ngi l izce harflerle yaz­ mak, bizim için bir kişinin atıyla ya da köpeğiyle konuşurken çıkard ığı sesleri ya da ı s l ı ğı yazmak kadar i mkansızdır. B azen ı s l ı k sesi "phew"

28

Cengiz Han

d iye tem s i l edi l i r ve bir diyalog okurken, konuşmac ılardan birinin söyled iği şeylerden birini ifade etmes i için eklenmiş olan "phew" söz­ cüğüne geldiğim izde, o konuşmacının ıslık çaldığını anlarız; fakat yine de " phew" sözcüğü tems i l ettiği ı s l ı k sesinden ne kadar da fark l ıdır!

Büyük •�arklılıklar Asya'daki tüm dil lerde, Avrupa d il lerinin harfleri i le ifade edi leme­ yecek pek çok ses vardır ve bun ları aktarmaya çal ı ş ı rken her yazar fark l ı yol lara başvurur. Bu nedenle Cengiz Han'ın babas ı n ı n ad ı fark­ lı gezgin ler ve tarihçi ler tarafı ndan Yezonkai , Yesukay, Yessuki, Yesugh i , B i ssukay, B isukay, Pisukay ve başka şek i l lerde i fade ed i l ­ m i ştir. Gerçek s e s hiç şüphesiz bu ad ların hepsinin birb irinden fark l ı olduğu kadar farklıyd ı .

Yesügey'in Gücü Başarılı Bir Savaşçı Yesügey büyük bir hand ı ve söylenen lere göre on nes i l boyunca geriye doğru takip edild iğinde soyu bir Tanrı'ya ulaşıyord u . Bu ü l ke­ lerde bu dönem lerde egemen l i k kuranlar soylarını tanrısal kökene dayandırmaya merakl ıyd ı lar, böylece insan ların zihinlerinde taht için i lah i hakları nı pekiştirmiş oluyorlard ı . Yesügey' in saray ı İ ngil izce harflerle "Di loneldak" olarak ifade ed i lebi lecek bir adla an ı lan çok bü­ yük bir yerdeyd i . İ kamet ettiği bu başkentten, çeşitli sebep lerle or­ taya ç ı kan an laşmazlıkların sonucunda etraftaki ü l kelere Moğo l gö­ çebe top l u l ukları nın başında akın lar düzenlerd i . Yetenekl i bir komu­ tan d ı ; ordusuna çeş itli topluluklardan çok sayıda adamdan o l u şan birlikler getirmeleri için altı ndaki hanları ikna etmede çok etki l iyd i . Genelde zafer kazan ırdı v e b u şeki lde d e yaşadığı süre boyunca im­ paratorluğunu gen işletti ve oğlunun i lerideki kahraman l ıkları için çok iyi bir hazırl ık yapmış o ldu.

Cengiz Han

29

Kıtay Ç in'in kuzey bölümü o dönemde güney bölümünden tamamen ay­ rıydı ve başka b i r hükümet tarafından yöneti liyord u . B urası tamamen farkl ı bir ülkeyd i ve "Kıtay "olarak adland ırıl ıyordu. Bu ü lken in ba­ şında "K ıtay Han ı " denen bir l ider bulunuyord u . Bu han, Yesügey'in giderek artan gücünden çok rahatsız oldu ve ü lkesinin yakın ları ndaki toplu lukların onunla yaptığı tüm savaşlara katı l d ı . Yesügey'e karş ı koymaları için onlara yardım etti; fakat başarı l ı o lamad ı . Yesügey on lar için fazlasıyla güç l üydü ve onlardan ge len d irenmeye rağmen fetih yapmaya devam etti . Nihayet, on lardan hakaret gördüğünü idd ia ederek Yesügey o çevrede yaşayan güç l ü b i r Tatar top luluğuna karş ı savaş açt ı . Muaz­ zam bir Moğo l birliğinin baş ında on ların bö lgelerini işgal etti ve sürü­ lerini ele geçird i .

Temuçin Han Moğol Geleneği Cengiz Han'm Doğuşu Bu halkın baş ı ndaki kişinin adı Temuçin'd i . Temuçin mümkün ol­ duğunca çabuk güç lerini topladı ve işgalci lerle karşı laşmak için yola çıktı. Büyük bir savaş oldu ve Yesügey zafer kazand ı . Temuç in ye­ n i lmiş ve kaçmak zorunda kalmıştı . Yesügey bir dağın yakın larında nehir kenarında kamp kurdu. Tüm ailesi yan ındayd ı; çünkü beyin sadece kendi ailesini deği l, sah ip olduğu eşyaların büyük bö lümünü de yan ında taşıması ge lenektendi. Yesügey' in yed i eşi vard ı ve savaşın hemen ard ından iç leri nden biri, Uluneke, bir erkek çocuk dünyaya getird i . Savaştan henüz çıkm ı ş Yesügey, zaferi n i , oğluna yok ettiği düşman ı n ı n ad ı n ı vererek kutlamaya kararl ıyd ı . Böylece oğluna "Temuç in" ad ı n ı verd i . Temuç in'in doğumu şu anda be l irleyeb i l d iği­ miz kadarıyla 1163 y ı l ında gerçekleşti. İ şte, kahraman ı m ı z bu koşul lar altında dünyaya gel d i ; zira daha sonra tüm Asya'da Cengiz Han ad ıyla tan ı nacak kişinin gerçek ad ı Temuçin'd i . Fakat yaşamının i lk dönem lerinde, doğduğu nehir ke­ narındaki çad ırda babasının ona vermiş olduğu adla an ı lacaktı .

30

Cengiz Han

Kahinin Tahminleri Bu dönemde Yesügey' i n beraberindeki lerin aras ında " S uguc i n " ad ında b i r kah in d e vard ı. O , Yesügey' in bir akrabas ıydı v e ü lken i n başl ıca yönetici leri nden biriyd i. Astroloji konusunda ç o k yetenek l i olan b u adam onun harika b i r kariyere sah i p ol acağını öngörmüştü. Kah i n ded iğine göre, bu çocuk büyüyüp m uhteşem bir savaşçı o l a­ caktı. Tüm düşman larını yenecek ve topraklarını o den l i gen işlete­ cekti ki en sonunda Tataristan Hanı o lacaktı. Bu öngörü, e lbette kü­ çük Temuçin' i n anne babasını çok memnun etti ve az zaman sonra kah in ö_ l düğünde, onun "Karaşer" adlı oğlunu, çocuğun koruyucusu ve eğitmen i ol arak atadılar. Görünüşe göre, babas ının genç prens i ç i n öngördüğü yüce kadere o n u hazırlayacak olan eğiti m i vermesi için onun oğluna güvenmişlerd i.

Kehanetlerin Açıklaması Bu kehanetlerin Cengiz Han'ın doğumunda yapıl mış olduğu ger­ çeği önem l i dir; çünkü daha sonra bun lar doğru çı kmıştır. Gerçi o dö­ nemde kah i nler, saraylarda genç prens lerin anne babalarına hep bü­ yüklük ve zafer ile i l gi l i kehanetlerde bulun uyorlardı. E lbette tüm bu sözl er, o dönemde anne babaları mutlu ediyordu ve bu kehanette bu­ lunan l ara da büyük fayda sağl ıyordu. Sonuçta eğer unutu l maz ve doğru çıkarlarsa da muhteşem bir şey olarak hatırlanıp kayded i l iyor­ lardı.

·Kara�r Temuçin'in Eğitimi Temuçin'in eğitmen i, kahinin oğlu Karaşer öğrencisini kanatları al­ tına aldı ve onu eğitmek için plan lar yapmaya baş ladı. Karaşer çok yetenek l i ve bilgi l i bir adamdı. Bir insan, böyle bir ü l kede ve böyle b i r hal k ı n aras ı nda ne kadar eğiti lebi l i rse o d a o kadar eğiti m l iydi. Te­ muçin'e etraftaki ü l kelerde yaşayan topluluklarır. '.:e bu top l u l ukları yöneten beylerin ad ların ı öğretti . Ayrıca kendi sah ip olduğu kadarıyla o ü l ke lere dair 1:,:Igi ler de verd i. Dağların, gö l lerin ve akarsu ların yer­ leri n i an lattı ve ver i m l i bö lgelerin arasına girm i ş büyük çöl lerden balı-

CefJgiz Han

31

setti . Tüm bunlardan başka ona, ata binmes i n i öğretti ve onu, o dö­ nemde gençlerin yaptığı tüm sportif etkin l ik lerde eğitt i . Onu s i lah lar kon usunda da b i l g i lendird i , hem at sırtındayken hem de yayayken ok ve yayla nas ı l atı ş yapacağını ve k ı l ıcı nas ı l tutacağını gösterd i . Ö zel­ l ikle at s ı rtında dörtnala giderken hem geriye hem öne, hem sağa hem de sola, her yöne n as ı l ok atacağı konusunda onu eğitt i . Bu ok atma i ş i n i sakin ve beceri k l i bir şeki lde gerçek bir hedefe doğru yapmak cesaret ve zeka kadar pratik yapmayı da gerekti riyordu.

Erken Gelişim Genç Temuçin tüm bunları büyük bir i stekle öğrend i . Asl ında kısa sürede diğer şeylere o lan i lgisini kaybetti ve söylenen lere göre, dokuz yaşına gel d iğinde kend isini si lah ku l lan ımı kon usunda ge l i şti rmekten başka h içbir şey düşünmüyord u .

Erken Evliliği Fakat onun için dokuz yaş şu anda bizler için olduğundan çok da­ ha fazla şey i fade ediyordu; çünkü Asyal ı lar, Batı Avrupa ve Ame­ rika halkları n a kıyas la ergenliğe çok daha çabuk u l aşıyorlard ı . Ger­ çekten de on üç yaşına geldiğinde babas ı , Temuçin'i artık bir erkek olarak görüyordu, en azından evlenebilecek kadar büyümüştü . Eğer tarihçi lerin onunla i l g i l i bizlere aktard ıkları b i lgi ler doğruysa, gerçek­ ten de evlendi ve on beş yaş ı na ge l meden iki tane çocuğu o l d u . Temuçin on üç yaş ına basmadan hemen önce, babası Kıtay'daki seferlerinden biri nde yen i l giye uğrad ı ve adam ları n ı n çoğu kaçma­ sına rağmen, kend i s i kaçamad ı ; düşman süvari leri tarafı ndan etrafı kuşatıldı ve esir alınd ı . B i r muhafızın gözet i m i ne bırakı ldı; çünkü do­ ğaldır ki neredeyse sürekl i at sırtında yaşayan i n san lar pek az esir alab i l irlerd i . Yesügey b i r süre muhafızın gözet i m i nde kend i s i n i esir alan kişinin kafilesi n i izled i ; fakat nihayet kaçmasına izin vermesi için muhafızını kan d ı rmayı başard ı . Pek çok enge l l e ve zorl ukla karş ı l aş­ tıktan sonra n ihayet kendi ü l kesine geri dönmeyi başard ı .

32

Cengiz Han

Temuçin'in Babasının Planlan Karim

Tayan K ıtay'a yen i bir hücuma kalkışmaya kararlıyd ı ; bu sefer önceki n­ den çok daha büyük bir kuvvetle saldıracaktı . Bu yüzden "Nayman " o larak adland ırılan komşu top lulukların beyleri i le ittifak kurdu ve bu ittifakı mühürlemek ve sağlamlaştırmak amac ıyla, oğlunun müttefi­ k i n i n kızı i le ev leneceğine dair söz verd i . Bu dönemde Temuçin sade­ ce on üç yaşındayd ı . İ lk eşinin ad ı Karizu i d i ; daha doğrusu bu onun ad larından sadece biriyd i . Kızın babasının ad ı i se Tayan i d i .

Yesügey'in Ölümü Yesügey, Kıtay' ın işgal i için yaptığı plan ları tamam layamadan hastalandı ve öldü. Geride beş erkek, bir de kız çocuk bıraktığı söy­ lenir; fakat Temuçin'in on ların en büyüğü olduğunu bil iyoruz. Ç ünkü henüz on liç yaş ında olmasına rağmen babası tüm hükümdarlığı, tab i egemen l iği altındaki topluluk hükümdar lık say ı labi l i rse, ona bı rak­ mıştı.

iV. BÖLÜM

İLK SAVAŞ 1175

/'I foğo lların ve komşuları Tatarların d i l inde bir bey altında bir­ :JYL leşen toplulukların oluşturduğu birl ik "orda" gibi telaffuz edi­ len bir sözcükle adlandırı lıyordu. Söylenenlere göre de İngi l izce "hor­ de" (kalabal ık, kav im) sözcüğünün de kökeni budur.

Temuçin'in Tahta Çıkması Hoşnutsuzluk Yesügey'i n hakim olduğu ve ölümü üzerine oğluna bıraktığı ka­ vim, her biri n i n başında kend i beyinin olduğu pek çok farkl ı topluluk­ tan oluşuyordu. Tüm bu beyler, yaşad ığı süre boyunca Yesügey' in egemen l iği altında olmaktan ve onun l iderl iğinden memnundu lar. On ları n fikrine göre, Yesügey onları yön lend irmede ve düşman larına karşı giriştikleri savaşları yönetmede gayet becerik l iyd i . Fakat o ölüp de halefi olarak ard ında sadece on üç yaşında bir erkek çocuğu bı­ raktığında, birkaçı i syana kalkışt ı . Bu reislerden öze l l ikle ikisi, ken­ d i lerinin ülkeyi bir çocuktan çok daha iyi bir şeki lde yönetebi lecek­ lerini düşünüyorlardı. Böylece kendi aralarında, on lara katılma eği limi

34

Cengiz Han

gösteren d iğer top l u lukları da içlerine alarak bir ittifak kurdu lar ve otuz b i n adamdan oluşan b i r birliğin başına geçerek Tem uçi n'e karş ı savaş açtı lar.

Tayiçkut ve Camuka Bu ayaklanmayı baş latan iki l iderin ad ları; Tayiçkut ve Camuka idi. Bu ac i l durum karşısında genç Tem uçin, kend i s i n i yön lendirmesi ve kend isine rehberlik etmesi için önce l ikle annesine güveniyord u . Kend isi ç o k cesur v e heves l iydi ; fakat savaş meydan ındaki bir komu­ tan i ç i n cesaret ve heves hayati öneme sah ip nite l i kler o l sa da ger­ çek bir savaş başlad ığmda, ön hazı r l ı k ları yapmak için gereken önce­ likli nite li kler değil lerdir.

Savaş Hazırlık.lan Bu neden le Temuç in sadece atı n ı , s i lah ları n ı , ku l lanacağı aletleri ve savaş ın baş l ama vakti ge ld iğinde düşman ı n üzerine nas ı l dörtnala hücuma geçeceğini düşünürken savaş p lan ları n ı hazırlama işini anne­ s ine b ı rakt ı . Annes i, etrafında yer alan ve kocas ı Yesügey' in hayatı boyunca güvenmeye alışık olduğu ordunun önde ge len askerleri ve danı şman ları ile birl ikte planları hazırlad ı . Temuçin'i destekled iklerini düşündükleri toplu lukların l iderlerine haberc i ler yo l lad ı l ar ve onların gönderecekleri birlikler için bir bul uşma yeri bel irledi ler. Gerekl i ola­ cak erzak larla i l gi l i düzen lemeler yaptı lar, fark l ı klan lar aras ındaki önce l ik s ı ras ı n ı ve yürüyüş şek l i n i bel irled i ler ve gerekli d i ğer detay­ larla i lgi lendiler.

Temuçin'in Heyecam B u arada Temuçin sadece yaklaşmakta olan savaşı düşün üyor­ d u . S ü rekl i o larak güç l ü atlara bin iyor, ok ve yayını ku l lanarak tüm yön lere, hem sağa sola hem de öne atı ş tal i m i yapıyord u . Sergi lediği bu heyecan sadece faydası dokunmayacak bir gösteri değ i l d i . Onun heyecan ı, birliklerin baş ındaki l iderlerde ve birliklerdeki askerlerde de heyecan yaratıyordu. Genç prenslerin in sergi led iği istek ve enerjiden

Cengiz Han

35

gurur duyuyorlardı ve onun davasını savunmak ve kend i lerini sonuna dek zorlamak için giderek daha fazl a kararl ı oluyorlard ı .

Porci Yaklaş ık Temuçin'in yaş ında Porci ad l ı genç bir prens daha vard ı . O d a savaşma i steği i l e dol uyd u . O, Temu ç i n'e sad ık kalan top­ luluklardan biri n i n beyi idi ve savaş ın baş lamas ı için en az Temuç in kadar istekliyd i .

Abartılı İfadeler Nihayet birlikler hazır hale ge ldi ve baş ları nda Tem uçin ve onun an nesi ile birlikte i syan edenlere karşı hücuma geçmek için i lerleme­ ye baş lad ı lar. İ syan eden ler de onları karşılamaya hazırd ı . Tarihçi le­ rin i fadelerine göre bu as i ler otuz bin güçlü askerden oluşuyordu. Bu sayı muhtemelen o döneme ait ifade ed i len tüm say ı lar gibi abartı l ı ­ d ı r; çünkü o dönemde birl iklerdeki askerler düzen l i olarak kaydedil­ mezd i ve b i r sayım l i stesi sistemi bul unmamaktawh

Savaş Yine de büyük bir savaş yaşand ı . İ ki karşı yönden dörtnala ge len silah l ı askerler, okun atı l ması için yeterl i mesafeye gel i nce birbirlerini ok yağmuruna tuttu lar ve bunun ardından yayları n ı b ı rakıp k ı l ıç larını çekt i l er. Tarifsiz, korkunç bir şok ve şaşk ı n l ıkla bir araya ge l i nceye dek i l eriye koşturdu lar. Hava korkunç çığl ıklarla ç ı n l ıyordu; öfke, ac ı ve zafer çığl ıkları birb irine karışmışt ı . Bazı birli kler yaşad ıkları şoka rağmen kon umlarını korumayı başardı lar ve önlerine çıkan herkesi kırıp geç irerek i lerled il er. Diğerleri ise düştü ve tozun içinde yuvar­ landı lar; bu arada hem yerdeki ler hem de bala at sırtı nda kalmayı ba­ şarabi lenler her �öne kı l ıç sal lamaya devam ed iyor, askerleri öldürüp atları yaralayarak onları yeniden korkuya boğuyorl ardı .

36

Cengiz Han

Temuçin ve Porci'nin Cesareti Bu tür sahneler sergilenirken, Temuçin ve Porc i geri kalan larla hiddetle savaştılar. Temuçin d iğerlerinden ne kadar farklı olduğunu ortaya koyuyordu. Onun etrafındaki lerin onun sorum lu l uğunu taş ı­ dıklarını h i ssediyor olmaları ve onu tehlikeden korumak için e l lerin­ den ge len i yapıyor olmaları da ihtimal dah i l indedir. Bu koruma işini, o dönemde hakim olan savaş usul lerinde, barutun baş l ıca yok etme ara­ cı olarak kul lan ı ldığı şu anki savaş yönteminden çok daha ko lay ve etkin bir şekilde yapab ilirlerd i. Temuçin'in hizmetl ileri ve destekçi leri onun etrafı n ı sarabi l i r ve onu sald ırganlardan koruyab i l i rlerd i. Düş­ man ları uzak tutup ona kıl ıçları i le ulaşmalarını engel leyebi l i rlerdi. Fa­ kat günümüzdeki bir savaş meydan ında genç bir prensi ya da komu­ tan ın oğlunu ya da hayatta kalmas ı çok büyük önem taşıyan kişi leri koruma fı rsatı daha azd ır. Etraftaki h izmetl i lerin h içbiri onun ayağına bir bomba gelmesini engel leyemez ya da onu çok uzaklardan ge len tüfek merm i s i nden koruyamaz.

Temuçin Örneğinin Etkisi Taycut'un Öldürülmesi Zafer Ne olursa olsun, ister hizmetli leri tarafı ndan korunmuş o l sun, is­ terse kader onu korumuş olsun, sonuçta Temuçin, savaş meydan ın­ dan yara almadan çıktı ve sergi led iği cesaret ve enerj i orada olup da buna tan ık olan herkes tarafından takd irle karş ı land ı. Annesi de sa­ vaş meydan ındayd ı ; fakat ası l mücadeleye katılmam ıştı . O, manev­ raları yönetm işti ve onun eylemleri, askerleri cesaretlend i rm i ş ve harekete geçirmişti. Onun varl ığının askerlerde uyandırd ığı heves ve enerji son ucunda ve Temuçin'in sıra dışı h ı rs ı ve cesareti sayesinde savaş kazanı ldı. Düşman ordusu yen i l ip kaçmaya zorlandı. Düşman birl iklerinden birinin reisi, Taycut öldürüldü, d iğeri kaçmayı başard ı . Temuçin v e annesi savaş meydanı n ı e l e geçirdi ler.

Cengiz Han

37

Ödüller ve Nişanlar Elbette savaş meydan ında bu den l i yüksek bir enerj iyle savaşıp bu kadar etk i l i olduktan sonra, Temuçin'e artık küçük bir çocuk gözüyle bakı l mıyordu ve o da güçlü erkekler arasındaki yerin i aldı . Ordunun tamam ı tarafından prensleri ve hükümdarları o larak tan ındı ve yaşı sayesinde olmasa da beceri si sayes inde ülkeye hükmetme hakkını kazand ı . Bu gücünü öyle bir saki n l i k ve kendine güvenle kul landı ki sanki yı l l ard ır bu işi yapıyormuş gibiydi. Yönetic i lere ve askerlere hi­ tap etti. Onların ödül leri ni ve nişanların ı öyle bir ihti şam ve zarafet i le dağıttı ki on ların fi krince bu, Temuçin'in ruhunun soyluluğunu göste­ riyordu. Ödü l lerin içinde atlar, silah lar, muhteşem giysi parçaları ve kişisel süsler vard ı. El bette sürekl i olarak at s ı rtında bir yaşam süren insanlar için bu tip nesneler çok değer veri len şey ler aras ı ndayd ı .

Temuçin'in Giderek Artan Şöhreti Asi lerin e l ine geçm iş olan ülkenin tamamı, bu savaşın sonucunda Temuçin'in egemen l iğine boyun eğd i . Onun egemen o lduğu bölgele­ re yakın yaşayan diğer topluluklar da ittifak anlaşmaları yapmak için aracı lar gönderd i ler. Bu top l u luklardan birinin han ı, önerm iş olduğu ittifak anlaşmasını mühürlemek ve sağlamlaştırmak için Temuçin'den, kız kardeş i i le evlenmesi n i istedi . Savaştan sonra, Tem uçin'in yiğit­ l iğine dair haberler tüm yakın ülkelere hızla yay ı l d ı ve onun ege­ men l iğinin ihtişamına ve yücel iğine dair yüksek beklenti ler oluşmaya başladı.

İkinci Eşi Bir sonraki sene içi nde Temuçin, sadece on dört yaş ında olma­ sına rağmen ikinci eşi ile evlendi. Bu gel inin ad ı "Börte Uj in" id i . Ken­ disi ile hemen hemen ayn ı yaşlarda olan bu eş inden, evlenmeleri n i n üzerinden bir sene geçtikten sonra bir k ı z çocuğu oldu.

38

Cengiz Han

Börte'nin Esir Alınması Hediye Verme Alışkanlığı Temuçin, ü l ke iç inde yaptığı yo lculuklara bazen eşleri n i de götü­ rüyor, bazense onları güven l i olduğunu düşündüğü bir yere geç ici ola­ rak bırakıyord u . İkinci senen i n sonuna doğru Börte yen iden anne o l ­ m a k ü zereyd i ve o dönemde askeri b i r geziye katı lması gereken Te­ muçin, onun yorgunl uğa dayanamayacağını düşünerek onu evde bı­ rakt ı . O uzaktayken, kendisine düşman olan top luluklardan bir grup at l ı bölgeyi yağmal amak üzere birdenbire ortaya çıktı lar. Temuçin'in orayı korumaları için geride bırakm ış o lduğu birl ikleri alt etti ler ve de­ ğerl i o lduğunu düşündükleri her şeyi alıp kaçtı lar. Börte'yi de yaka­ lad ı lar ve esir ol arak götürdü ler. Yağmalad ıkları eşyaları kend i ara­ larında bölüştüler; fakat Börte'yi komşu bir ü l kede hüküm süren ve desteği n i istedikleri bir top luluğun l iderine hediye olarak gönderdi ler. Bu topl u l uğun l iderinin ad ı " Wang Han " id i . Temuçin ile i l g i l i tari h i n daha sonraki dönem lerinde d e bu Wang H a n d i kkat çekici bir biçim­ de b e l iriyor, o neden le bir sonraki bölümde onunla i l gi l i uzun aç ıkla­ malar yap ı lacak. Burada söylenmesi gereken tek şey şudur: B ö rte'yi esir alanların onu Wang Han'a göndermelerindeki amaç; Wang Han'ın, Börte'y i eşi yapmas ı n ı i steme leriyd i . B u dönemdeki hanların müm­ kün olduğunca çok eşleri olması adettend i . Öyle ki savaşta önem l i esirler e l e geçiri ldiği nde, eğer aralarında genç v e güze l kadın lar varsa bu kad ı n lar, esir alan ların memnun etmek isted ikleri önem l i bir prens ya da hükümdara veri lecek güze l hediyeler o l arak düşü n ü l ü rd ü . Bu durumda hediyeyi alan ki şinin genç ya da yaş l ı o l ması fark etmezd i . Bazen d e o kişi n e kadar yaş l ı olursa böyle bir hediye alma ihti ma l i de o den li artard ı . B u o l ay gerçekleştiğinde Wang Han yaş l ıyd ı . Temuç in'in babas ı o l acak yaştayd ı . Hatta Temuç in'e oğlum demeye al ı şı kt ı . Temuçin daha da küçükken onun babası Y esügey i le itti fak kurmuş ve o dö­ nemde Temuçin'e oğlum d iye h itap etmeye başlam ıştı .

Cengiz Han

39

Börte ve Wang Han Böylece haberciler kendisine Börte'yi getirip çadırında kadını ona sundukları zaman Wang Han şöyle dedi: "O, çok güzel bir kadın; fakat ben onu eşim yapamam; çünkü o, benim oğlumun eşi. Oğlumun eşi ile evlenemem. " Yine d e Wang Han, Börte'yi h imayesine aldı, ona sarayında bir yer verd i ve ona iyi bakt ı .

/ .,...- ­ !

Börte, Wang Han'm Çadırında

40

Cengiz Han

Börte'nin Dönüşü Çocuğunun Doğuşu Temuçin yolcul uğunu bitirip ülkesine döndüğü ve yokluğu esna­ sında olan l arı öğrendiği zaman eşinin kaçırı lmas ına çok üzüldü. Kısa bir süre sonra onun nerede olduğunu öğrendi ve Wang Han'a bir he­ yet gönderip Börte'yi geri vermes i n i isted i . Wang Han bu isteği he­ men yeri ne getird i ve Börte geri dönmek üzere yola çıkt ı . Fakat yol­ da çocuğunu doğu rmak için du rmak zorunda kal d ı . Doğan çocuk erkekt i . Çocuğunu doğurur doğurmaz yo lculuğuna devam etmesi ka­ rarlaştırılm ıştı; çünkü yolda oyalan ırlarsa yen i bir düşman birliği kar­ ş ı l arına çıkab i l i r ve belki de Börte yeniden esir düşeb i l i rd i . Bu ne­ denle söylenenlere göre Börte, çocuğun hassas ko l ve bacaklarını, yo lculuk etmek zorunda oldukları sert araban ın sars ıntı ları ndan ko­ rumak için bir çeşit macun ya da hamurla sard ı ve bebeği o halde ku­ cağında tutarak yola devam ett i .

Cüci Börte herhangi bir sorunla karş ı laşmadan kocası n ı n yan ına vard ı . Tem uçin onu yen iden gördüğüne çok sevindi v e özel likle d e sarıldığı macun kundaktan sağ sal i m çıkan oğlu onu çok mutlu ett i . Böylesine i l ginç ve teh l ikel i bir yolcu luktan sonra sağ sal im evlerine ulaşmala­ rını kutlamak için oğluna Moğol d i l i nde "sağ sal im varan " an lam ı na ge len bir ad verd i . Bu ad, Cüci id i .

Temuçin'in Muhteşem Rüyası Böylece Temuçin'in egemenlik sürec i genel ol arak son derece veri m l i şeki lde başlad ı ve her şey güzel olacak gibi görünüyordu. Kendi s i de hırs ve umut doluydu. Babasının kendisine bıraktığı krallık artık ona yetmiyordu ve onu gen işletmek için p lanlar yapmaya başla­ d ı . B i r gece rüyasında kol larının inanı lmaz bir uzunl uğa eriştiği n i gör­ dü; öyle ki her ikisine de birer kı l ıç alıp nereye kadar ulaşacağ ı n ı gör­ meye çal ış ıyor, biri doğuya biri de batıya doğru uzan ıp gidiyord u . Sa­ bah o l u nca, gördüğü rüyayı annesine anlatt ı . Annesi de rüyayı yo­ rum l ad ı . Temuçin'e kaderinde büyük bir fatih olmak yattığı n ı ve kral­ l ığının gen işleyeceği yön lerin de doğu ve batı olacağın ı söyled i .

Cengiz Han

41

Tebaası Arasmda Hoşnutsuzluk Bir İsyan Temuçin bundan sonra iki y ı l boyunca böyle refah içi nde ege­ men l iği n i sürdürdü ve iki yıl geçtikten sonra şansı dönmeye baş lad ı . Kendisine yöne l i k b i r tepki oluşuyordu. Egemenl iği altı ndaki bazı toplu luklar hoşnutsuzluk sergilemeye başlam ışlard ı . Kend isine bağ l ı han lar entrikalar üretiyor v e komplolar kuruyorlardı . Hatta kendi hal­ kı bile ona karş ı gel meye başlamışt ı . Ülken i n pek çok yerinde isyan­ lar baş gösterd i ve Temuçin oralara apar topar yolcu luklar yapmak ve bu isyan ları bastı rmak için umutsuzca mücadel e etmek zorunda kal­ d ı . Bu mücadelelerden b i r tanesinde esir düştü . Fakat çok geçmeden kaçmayı başard ı . Daha sonra asi han lara, on ları memnun edeceği ni ve tekrar kend i s i ne boyun eğmelerini sağlayacağı n ı düşündüğü tek­ lifler sundu. Bu tek l iflerde önerd iği şey, onların isted iklerinin hemen hemen ayn ısıyd ı . Fakat tek l i fler han ları memnun etmed i . On ların yapmay ı amaçlad ıkları şey, Temuçin'i tamamen devirmek ve daha sonra ya ülkeyi kend i aralarında bö lüştürmek ya da onun yerine başa geçmesi için kendi araları ndan birini seçmekti .

Cesareti Kınlan Temuçin En sonunda Temuçin düşman larını yatıştı ramayacağını, düşman­ ları her geçen gün daha da güçlenirken kendisine bağ l ı olan l arın sayı­ sının gitgide azald ığını ve onların da güç kaybetmeye baş ladığını gö­ rünce cesareti kırı ld ı . Belki de savaşa bu den l i yatkın ve vahşi bir grup in sandan o l uşan bir kral l ığı yönetmek için gerçekten de çok genç olduğunu düşünmeye başlad ı . B i r süre için çaba göstermekten vaz­ geçmes i ve zaman değişi nceye ya da en azı ndan kendi yaş ı biraz da­ ha i lerleyinceye kadar beklemesi gerektiği sonucuna vard ı . Böylece annesiyle biri ikte, geçici olarak göz önünden çeki l me yönünde bir plan hazırlad ı . Planı beraber hazı rladıkların ı söyledik; fakat gerçekte bu plan ı . annesi n in hazırladığından ve Temuç in'in de annesin i n etki sinin altında kalarak bu plan ı kabul ettiğinden şüphelenebi l iriz.

42

Cengiz Han

Temuçin Geçici Olarak Tahtan Çekilme Planı Plan şöy leyd i : Temuçin, Wang Han ' ı n saray ına bir el ç i gönder­ mel i ve Wang Han'dan onu kabul etmes ini ve onu bir süre l iğine, ken­ di ülkesi ndeki karışıklık duru luncaya kadar korumas ını i stem e l iyd i . Daha sonra eğer Wang Han onların b u i steğine olumlu yan ıt veri rse, Temuç in yokluğunda kral veki li olması için amcası n ı görevlendirecek­ ti . Annesi de "Mengl ig" ad ı veri len b i r emir ya da prensle evlenecekti ve Mengl ig, kral veki l i ne bağlı olarak başvek i l o l acak ve kral l ı ktaki tüm prens ya da hanlardan üstün olacakt ı . Temuçin'in dönmesi için zaman ı n uygun olduğu kararlaştırı l ı ncaya dek hükümet kral veki l i ve başveki l tarafından yönetilecekti.

Yönetimin Düzenlenmesi Temuçin'in Ayrdışı Bu plan hayata geç iri l d i . Wang Han, Temuç in'i kend i ü l kesine ka­ bul etmeye ve onu orada korumaya razı oldu. Söylediğine göre Te­ muç i n' i n babas ı için bes lediği arkadaş l ı k duygu ları neden iyle, bunu yapmak için çok i stekl iyd i . Temuç in'in annesi emirle evlendi ve em ir, bölgenin birinci prensi durumuna geti r i l d i . Nihayet Temuç in'in amca­ s ı , kral vek i l i i lan ed i ldi ve böylece Temuçin geri dönünceye dek ül­ keyi yönetmek için gereken tüm yetki ona veri l d i . Tüm bun lar gerek­ tiği şeki lde ayarlandıktan sonra Temuçin, onu yolda koruması için tah­ sis ed i len altı bin silah l ı askerden oluşan bir koruma heyetinin baş ında Wang Han'ın ü l kesine gitmek için yola koyu ldu. Tüm ai lesin i ve önem l i sayıda hizmet l i ve yard ı m c ı s ı n ı da beraberinde götürüyordu . Bun ların aras ı nda babas ı tarafı ndan, henüz küçük b i r çocukken ona bakmas ı ve bir şeyler öğretip onu eğitmesi için görev lend iri len eski eğitmen i ve rehberi Karaşer de vard ı . Böylesine güç lü b i r heyet le korunan Temuç in'in konvoyu yol bo­ yunca h i ç rahatsız ed i lmed i ve herhangi bir sorun yaşamadan Wang Han' ı n sarayına vardı lar.

V. BÖLÜM

WANGHAN 1 1 75

Kıtay Wang Han'ın Egemenlik Bölgesi

Q J J ang Han' ı n yönettiği ülke " Kereyit" olarak b i l i n iyordu. Şu JIV anda Ç i n olarak b i l i nen bölgen in kuzey kısm ı n ı oluşturdu­ ğun u daha önce söylediğimiz Kıtay ü lkesi i le sınır komşusu i d i . Asl ın­ da bir bakıma ülken in bir bölümü sayıl ıyordu. K ıtay'ı n Tatarların elinde olan bölümüydü. Wang Han'ı n adı önceleri Tuğru l'd u . B ir addan ziyade b i r unvan olan Wang Han ona daha sonraları, gücünün doruk noktas ına eriştiği zaman veri ld i . Fakat kafa karış ıklığ ını önlemek i ç i n Tuğru l ad ı n ı bir yana bırakacağız ve onu baştan itibaren Wang Han d iye adlandıracağız.

Mergus'un Zalim Kaderi Wang Han, kuşaklar boyunca Kereyitler üzerinde hüküm süren güç l ü bir han lar soyundan ge l iyordu. Bu han lar hem birbi rlerine üs­ tün l ükleri n i kabul ett i rmek hem de birbirleri n i n sürü leri n i ele geç ir,

mek için sürek l i savaşan, vahşi ve kural bir tan ımayuı b i r ırkın tem-

44

Cengiz Han

silci leriyd i ler. Bu nedenle en hiddet l i ve en acımasız savaşlar sık sık akrabalar arası nda yap ı l ıyordu. Adı Mergus olan Wang Han'ın bü­ yükbabası bu savaşlardan birinde yine akrabası olan başka bir han tarafından esir olarak al ındı . Onu esir alan han, Mergus'un yaptığı bir şey neden iyle ona öyles ine hiddetlenmişti ki onu çok uzaktaki Kurga ad ındaki bir ü l kenin kralına gönderd i ve onu ortadan kal d ı rmas ını is­ ted i . Kurga kral ı da onu bir çuvala koydu, çuval ın ağzını d ikti ve daha sonra onu bir eşek resminin üzerine asıp orada açlıktan ve havasızl ık­ tan ölüme terk etti .

Eşinin Taktiği Mergus'un eşi, kocasının başına gelen leri duyunca çok öfke lend i . İntikam almaya karar verd i . Görünüşe göre kocas ı n ı esir alan v e onu Kurga kralına yo l layan akrabası, evlenmeden önce onun sevgi l i siyd i . Bu neden l e ona b i r mesaj yol lad ı . Mesajda, kocas ının ölümü nede­ niyle duyduğu acıyı gizledi ve sadece Kurga kral ını kocasının zal imce öldürü lmesi neden iy le suçlad ı . Daha sonra da onun için hala hoş duy­ gu lar bes l ediğini, onun da duyguları değişmed iyse artık onun karısı o lmak i sted iğini yazdı ve eğer be l irled iği yere ge l i rse onunla o yerde buluşmayı teklif etti.

Nawr Tuzağa Düşer Bu kralın adı "Nawr" idi ve güzel du lun onun için hazırlad ığı tu­ zağa düştü . Onun tek l i fi n i hemen kabul etti ve randevu yerine doğru yo la çıktı. E lbette yan ında bir koruma heyeti i le yola çıkm ı ştı; fakat heyet fazla büyük deği ldi ve arkadaşları ndan ve kendi uşaklarından oluşuyord u . Prenses in yan ında da koruma heyeti vard ı ; fakat bu he­ yet de herhangi bir şüpheye yer vermemek için küçük tutu lmuştu . Ayrıca prenses, yeni eşi için hediye o larak hazırladığı erzak, giysi ve d i ğer değerl i eşyaların bulunduğu ve öküzlerin çektiği birkaç arabayı da konvoyuna dah i l etmişti. Fakat bunların arasında çok sayıda fıçı ya da bir tür kutu vard ı ve bun ların da içinde si lah l ı adam lar bekl iyordu. Bu kutu lar öyle bir ayarlanmıştı ki işaret veri ldiği anda içindeki adam­ lar onları b i r anda açab i l ir ve tamamen s i l ah l ı ve saldı rmaya hazır ola­ rak ileriye atı labi l irlerd i .

Cengiz Han

45

Pusudaki Silahh Adamlar Nawr'ın Ölümü Prensesin hazırladığı diğer erzakların arasında, bir de o dönemde Moğol ve Tatarların içmeye alışık olduğu sarhoş ed ici öze l l iği olan bir içecekten (kımız) bol m i ktarda vard ı . Her iki taraf da randevu yerine varınca prenses Nawr' ı samim i bir şeki lde selam lad ı ve onun tüm kafi lesini hemen orac ıkta veri lecek olan ziyafete davet ett i . Davet kabul ed ildi, erzak kutu ları açı ldı ve hediyeler çıkarı l ı p gösteri ldi. Ve­ rilen ziyafette, sarhoş eden likörden Nawr ve adam larına bol mik­ tarda veri l d i . Böyle durumlarda hepsi çok içmeye alışıktı; fakat bi­ razdan neler olacağın ı bi len prensesin adam ları kend i lerin i ayık tut­ maya kararl ıyd ı lar. Sonunda, uygun an ge l ince prenses işareti verd i . Fıçı ların içinde pusuya yatmış olan adamlar b i r anda gizlendikleri yer­ den çıktı lar ve ziyafetteki misafirlerin üzerlerine yürüdüler. Kendisi de harekete geçmeye hazır bekleyen prenses, kemerinden bir han­ çer çıkardı ve hançeri Nawr'ın kalbine saplad ı . B i rden ortaya çıkan takviye güçlerin de yardımıyla, prensesin heyetindekiler, heps i de bi­ raz içmiş oldukları içkiden, biraz da böylesine büyük bir kuvvetin bir anda ortaya çıkmasından duydukları şaşkınlıktan körkütük sarhoş olan ve karşı koyamayan kral ın adam larını ya öldürdü ler ya da etkisi hale getirdiler. Böylece intikam ı n ı al mayı başaran prenses, adam larını toparladı, sözde hed iyelerini geri yükletti ve büyük bir zafer kazanm ı ş olarak evine geri döndü .

Bu Öykülerin İnanıhrhğı Wang Han'ın İlk Yıllan Temuçin'in Kabul Edilmesi Asyalı yazarlar tarafından aktarı lan bu tür öykü ler, her ne kadar an lat ı l ı rken süslenip püslense de, bir parça gerçekl i k payına sahiptir ve bize, o dönemde bu yarı vahşi topluluk reisleri arasında hakim olan yaşam ve hareket tarzına i l i şkin belli belirsiz bir fikir verir. Wang Han'ın kend isi, bir çuvala kapatı lan Mergus'un torunuydu. Wang Han'ın ba­ bası ise, kocasının öldürü lmesinin intikam ı n ı almak üzere yukarıda anlatı lan tuzağı hazırlayan prensesin en büyük oğl uydu . Söylenen lere

46

Cengiz Han

göre Wang Han henüz on yaş ındayken, savaşa giden babas ına eşlik ederd i . Daha önce de an latı ldığı gibi, Yesügey' le arkadaşl ık kurmas ı ve Temuç in'i oğlu olarak görmesine ve karısını ondan uzaklaştırmayı reddetmesine neden o lan ittifakı şöyle gerçekleşm i şt i : B abas ı öldü­ ğünde en büyük erkek çocuk olarak hükmü eline ald ı ; fakat diğer kardeşleri onu kıskandı lar. Kardeşleri ve diğer akrabaları, öze l l ikle de ona karşı düşman l ı kta başı çeken amcas ı ile yaptığı çok sayıda ve uzun süre l i savaşların ard ı ndan en sonunda güçten düştü, yen i l di ve kaçmaya zorlandı . Moral bozukluğu içi nde Yesügey' in ü l kesine sı­ ğınd ı . Yesügey onu dostça karş ı lad ı ve onu korudu. B i r süre son ra, onun iç i n birli kler tah sis etti ve kra l l ı ğ ı n ı geri kazanmas ı ve kend i ye­ rine amcas ı n ı sürgüne göndermesi için ona yard ımcı oldu. İ şte Ye­ sügey' in ü l kesinde kal ı rken o zaman lar çok küçük olan Tem uçin'i gör­ dü ve ona "oğlum" diye hitap etmeye başladı . Elbette şimdi Temuç in, daha önce kend i s i n i n yaptığı gibi, ü l kesinden kaçmak ve kendisine m i ras kalan toprakları b ırakmak zorunda kaldığı için, kendisi ayn ı koşu l l ardayken onun babasından gördüğü iyi l iğin karş ı l ığını verme fır­ sat ı bu l acaktı ve bunun için çok memnundu . B u neden le Temuç in'i çok hoş karş ı l ad ı .

Rahip John Fransa Kralı'na Mektubu Wang Han ile i lgi l i bir başka i lginç durum daha vardır: Bu dönem­ de Asya'daki H ıristiyan m i syonerler tarafından ünü tüm Avrupa'ya yay ı l m ı ş olan " Rah ip John" ad l ı prensin bizzat o olduğu zan ned i l mek­ ted ir. Papa'ya ve Avru pa'dak i Hıristiyan kral lara gönderi len bu m i s­ yonerl er, Persler, Türk ler ve Tatarlar aras ındaki başarı ları n ı an latır­ ken epey abartıya kaçm ışlard ı r ve en sonunda Tatarların Yüce Han ı­ nın da din değiştird iği, hatta vaiz o lduğunu ve Rah ip John ad ı n ı aldı­ ğın ı b i le söylemişlerdir. Tüm Hıristiyan dünyasında din değiştiren Ta­ tar, Rahip Joh n hakkında çok şey yazı l ı p söylenm i ştir. M i syonerlerin e l inde, onun tarafından yazı ldığı n ı ve Papa'ya ve Fransa Kral ı'na gön­ deri ldiğini iddia ettikleri birkaç mektup vard ı . Söylenen lere göre bu mektupların bazı ları günümüze dek u laşmıştır. Mektuplardan bir tane­ si Fransa Kra l ı'na yazı lm ışt ı . Bu mektubu yazan kişi Fransa Kral ı'na

Cengiz Han

47

zenginl iğinden ve egemen l i k alanının gen işl iğinden bahseder. Kend i­ sine hizmet eden yetm i ş farkl ı kralın olduğunu söyler. Fransa Kral ı'n ı, kral l ığına ge l i p onu görmesi için davet eder ve eğer gel i rse ona büyük bir kral l ı k bahşedeceğine, onu varisi yapacağına ve ö lünce her şeyini ona bırakacağına dair söz verir.

Diğer Mektuplar Diğer mektup lar da hemen hemen ayn ıyd ı ve m i syonerler, din değiştiren bu kral ın ne den l i büyük ve ünlü olduğuna, H ı r i stiyanl ığın nas ı l yay ı l d ı ğına ve ken d i çabaları sayesinde nas ı l hala yay ı l ıyor ol­ duğuna dair öyküler an l attıkça bu mektupların uyand ırdığı heyecan daha da arttı .

Olası Gerçek Günümüzde bu öykü lerin büyük bö lümünün m i syonerlerin uydur­ ması old uğu ya da en azından on lar tarafı ndan abartı l ı p süslendiği san ı l ıyor. Fakat herhangi bir han ın değ i l , mektup l ar ı onların yazm ış olması ihtimal in in yüksek olduğu şüphe götürmez. Y i ne de m i syoner­ leri cesaretlend i ren ve egemen l iği altındaki topraklarda on ların H ı ­ ristiyan l ığı yaymasına i z i n veren bir prens o lduğu san ı l ıyor ve eğer öyleyse, bu kra l ın Wang Han olma ihtimal i vard ır. Ne ol ursa o l sun, o çok büyük ve güç lü bir prensti ve ü l kenin çok büyük bir kısmına hükmed iyordu . Başkenti, Karakurum olarak b i l i­ n iyordu. Temuç in'in bu şehre ulaşmak için yaptığı yolculuk yaklaşık on gün sürd ü .

Temuçin ve Wang Han Wang Han, Temuç in'i büyük bir kibarlık ve i l giyle karş ı lad ı . Onu korumaya ve vakti ge l i nce kral l ığını kurtarmaya yard ım edeceğine dair söz verd i . Temuçin de bu süre boyunca Wang Han'ın hizme­ tinde olacağına ve el i nden ge len her şeki lde nazik koruyucusunun çıkarların ı savunmaya kend isini adayacağına dair söz verd i .

VI. BÖLÜM

SÜRGÜNDEKİ TEMUÇİN 1 182

Temuçin'in Gördüğü İlgi

Q J J ang Han ; Temuçin'e, sarayında saygın b i r yer verd i . Böy1/V le yapması da doğaldı ; çünkü Temuçin henüz yaşamının

baharında olan b i r prensti ve son derece çekici b i riyd i . Her ne kadar o anda ana vatan ından uzakta sürgünde olsa da peri şan ya da üm itsiz bir durumda say ı lmazd ı . A i lesi ve arkadaş l arı anayurdunda hala öneml i bir konumdayd ı ve kend isi de Wang Han'ı n krall ığına gel irken beraberinde hatırı say ı l ır bir birlik getirm işti. Ayn ı zamanda cesarete ve önem l i ö lçüde askeri beceriye sahip olduğu için onu koruması karş ı l ığında, koruyucusuna hizmet etmeye hazırd ı . Kısacası, Temu­ çin'in Wang Han'ın sarayına ge l i ş i çok ses getiren bir olay olmuştu.

Rakipler ve Düşmanlar Ortaya Çıkıyor Entrikalar İlk önce herkes ondan çok memnundu ve Temuçin çok sev i l iyor­ du; fakat çok geçmeden sarayın diğer genç prensleri ve komşu top­ lulukların l iderleri onu kıskanmaya başladılar. Wang Han, kısmen ona

50

Cengiz Han

ki şi sel o larak da çok bağlı o lduğundan kı smen de ken d i ü l kesi ndeki konumundan dolayı Temuçin'i on ların hepsinden üstün tutuyord u . K e n d i ü lkesinde bir hükümdar olması, Temuçin'i, doğal olarak, Wang Han ' ı n maiyetindeki ikinc i l öneme sahip l iderler aras ında en yüksek konuma getiriyordu. Fakat bu l iderler bu i şten memnun deği l lerd i . İ lk önce gizl iden gizl iye, daha sonra daha aç ık bir şekilde şi kayet etmeye baş ladı lar ve çok geçmeden kendi taktıkları ad la "yen i gözde"ye kar­ şı gruplar olu şturmaya ve entrikalar p lan lamaya baş ladı lar.

Camuka Wisulujine K ı sa b i r süre sonra, bu dü şman l ı ğı daha da çok artt ıran b i r olay yaşan d ı ve bu olay, Tem uç in'in düşman ları na birden bire güç lü bir l i ­ d e r verm i ş o l d u . Bu l i der, ç o k etk i l i bir bey olan Camuka i d i . Camu­ ka, Wang Han'ın kızı Prenses Wi su luji ne'ye aşıktı . Kızın babasından, onunla evlenmek için izi n i stedi . Bu görüşmelerin ne kadar i l eriye git­ tiği kes i n o larak b i l inm iyor; fakat Temuç i n kra l l ığa geld iği nde Wisu­ lujine' i n düşünceleri ona doğru kaymaya başlad ı . Hiç kuşku yok ki Temuç i n , kızın eski sevg i l i s inden daha genç, daha yakı ş ı k l ı ve daha başarı l ı bir adamd ı . Wisu l ujine eş olarak Camuka'dansa Tem uç in'i terc i h edeceği n i babas ına bel l i ett i . Temuç in'in zaten bir ya da iki eşi­ nin olduğu da gerçekti; fakat bunun önemi yoktu; çünkü tı pkı şu anda olduğu g i b i , o dönemde de Asyalı prenslerin ve beylerin zengi n l ikleri ve kon u m l arı elverd iğince çok eşle evlenme leri adettend i . Böylece Camuka geri çevri ldi ve Wisulujine, Temuç in ile evlendiri ld i .

Camuka'nın Hayal Kırıklığı Öfkesi Planlanan Komplo E l bette Camuka bu işe çok öfkelend i . İ ntikam ı n ı almaya yem in etti . Hemen kra l l ık içi ndeki hoşnutsuz d iğer kişi lerle ve gruplarla ent­ rikalar çev irmeye başlad ı . Bu kişilerin aras ında sadece Temuç i n ' i kıskanan l ar yoktu. Ayrıca Wang Han'ı n hükümetine karşı ç ı kanlar da bu hoşnutsuzlara dah i l olmuştu . Böylece Temuçin'in sonunu hazırla­ mak amac ı i le korkunç bir komplo hazırlan d ı .

Cengiz Han

51

Komplocu lar önce l i kle Wang Han i le özel o l arak görüşmeyi de­ ned i ler ve bu görüşmelerde Temuçin'e karş ı her türlü kötü yakıştır­ mayı yaptı l ar; fakat bunun bir faydas ı olmad ı . Temuçin' i n etrafında o kadar çok eski dostu vard ı ve kendi s i de cesareti ve enerj is i i le o kadar çok yen i dost edinmişti ki sarayda dostların tarafı düşman la­ rınkinden ağır bastı ve b i r süre düşmanların ı n plan l arın ı n gerçekleş­ me ihtimali yokmuş gibi göründü.

İttifakın Gidişatı En sonunda komplocular Wang Han ' ın diğer ü l kel erdeki düşman­ l arı ile i leti ş i me geçti ler. Wang Han'la Temuç in'e b i r l i kte savaş aç ıp onları yok etmek için ittifak kurdular. Bu ittifakın gid i şatına ve bu itti fakta yer alan fark l ı ulus lara ve top luluklara dair an latı lan lar çok eks ik ve karmaş ıktır; fakat pek çok hazı r l ı k münakaşas ı ve manev­ rasından sonra n i h ayet Wang Han' ı n egemen l iği altı ndaki bö lgeleri ele geç i rmek ve soru n u bir savaş la çözmek amac ıyla büyük bir ordu toplanması için gereken düzen lemeler yapıldı . Bu orduyu oluşturmak için birl iklerini birleştiren toplu luk l iderleri ve han l ar, o zaman lardaki ge leneğe uygun o l arak, Wang Han ve Temuçin yok ed i l med ikçe vazgeçmeyeceklerine dair ettikleri kutsal b i r yem i n le kend i l eri de b i r araya ge ldi ler.

Komploculann Yemini Şöyle yem i n etti ler: Yem i n etmek için toplan d ı kları ovadaki aç ık alana bir at, b i r vah şi öküz ve b i r de köpek geti rd i ler. İ şaret veri l i nce k ı l ı ç ları ile bu hayvan lara saldırdılar ve büyük bir h iddetle bu hayvan­ ları parçalara ayı rdı lar. B itirdiklerinde, bir araya ge ldi ler ve şu sözleri söylediler:

Yemin "Tanrı ! Cennet ! Yeryüzü ! Duyun, Wang Han'a ve Temuç i n'e karş ı ettiğimiz yem i n i ! Eğer onları ele geç i rdiğimizde i ç i m izden b i r tanesi onlara ac ıyacak o lursa ya da onları yok etmek için ettiğimiz yem in­ den dönecek olursa, sonu şu parçalara ayırdığımız hayvanlar gibi ol­ sun ! "

52

Cengiz Han

Bu laneti, her yere saçılmış olan kan l ı hayvan parçalarının arasın­ da çok ciddi bir tavırla söyledi ler.

Karakunım Temuçin Tarafından Oluşturulan Plan Mücadele Bu hazırl ıklar son derece gizli bir şeki lde yap ılmıştı ; fakat çok geçmeden haber dalgaları Wang Han'ın başkenti Karakurum'a ulaş­ tı . Temuçin bu haberleri duyunca çok heyecan land ı . Hemen kendi birl iklerini top lamayı ve on ları Wang Han'ın top layabildiği askerlerle birleştirip düşman ı karşılamak için harekete geçmeyi önerd i . Wang Han bu öneriyi kabul etti. Temuçin kend i birliklerine katı lmaları için Wang Han'ın birl iklerin in yarısını aldı ve diğer yarısını da başkenti korumaları için orada bırakıp yola çıktı. Düşman kuvvetlerin en önem­ li bö lümünün topland ığı yerin sınır bölgesi olduğunu an lamıştı ve o ta­ rafa yöne l d i . Muhtemelen birkaç gün süren uzun bir yürüyüşten son­ ra dü şman henüz hazı rlığını tam olarak bitiremeden önce oraya u laş­ t ı . Daha sonra birçok atak ve karş ı atak oldu. Bu arada Temuç in, asi lerin savaşması için elinden geldiğince onları kışkırtıyor; fakat on­ lar da e l lerinden ge ld iğince savaştan kaçınmaya çal ış ıyorlard ı . Sava­ şı böyle geciktirmelerindeki amaç; henüz oraya u laşamayan grubun bel l i üyelerine ait birliklerden oluşan takviye kuvvetlerin yetişmesi için zaman kazanmaktı.

Wang Han'm Beklenmedik Gelişi Öyküsü Nihayet ataklar sona erdiği nde ve savaş başlamak üzereyken, Temuçin ve adamlar ı ; kayı npederinin, yan i Wang Han'ı n kend isinin, bir savaştan henüz kurtu lmuş perişan haldeki kaçaklar gibi görünen takipçi lerin başında kampa geldiğini görünce çok şaşırd ı l ar. Hepsi end işe l i , yol yorgunu ve peri şan görünüyordu. Bindikleri atlar da yor­ gunluktan ve aç lıktan bitkin düşmüştü . Olay aç ıklandığında, Temuç in öğrendi ki onun yan ında ordunun önem l i bir bö lümü i le beraber baş­ kentten ayrı ldığı duyul unca, Wang Han'ın düşman larından olan bir

Cengiz Han

53

topluluk bu fırsatı değerlendirip hanın toprakları n ı ele geçi rmek iste­ miş ve büyük bir kuvvetle birlikte başkente saldırmak için an iden or­ taya çıkm ıştı . Wang Han , kenti korumak için yapabi l eceği her şeyi yapmıştı ; fakat yen ilgiye uğramaktan kurtu lamamıştı. Askerlerinin ço­ ğu öldürü l müş ya da yaralanmıştı . Şehir ele geç i ri l m i ş ve yağmalan­ mıştı . Oğlu, kurtu lmayı başaran askerlerle birlikte dağl ara kaçmışt ı . Wang Han'ın kend isi de bir an önce Temuçin'in kampına u laşman ı n yapılacak en i y i şey olduğunu düşünmüş v e yolda büyük zorluklarla karş ı laştıktan son ra kampa u laşmıştı .

Temuçin'in Verdiği Sözler Bu öyküyü duyduğu zaman Temuç in önce hayrete düştü . Fakat kayınpederine üzüntü duymamas ı n ı ve cesaret i n i n kırılmamas ı n ı öğütled i . Ayrıca o n u n intikamını almaya v e yaklaşmakta olan savaş­ ta tam bir zafer kazanmaya da söz verd i . Böylece kısa b i r süre sonra yapılacak olan mücadele için hazırlıklarını tamamlamaya girişti. Wang Han'a ordunun ana biriminin yönetimini emanet etti ve kendisi de ka­ natlardan birinin başına geçt i . Diğer kanad ın başına da orduda rüt­ besi kend isinden sonra gelen bir beyi geç ird i . Savaşa i şte bu düzen le girdiler.

Savaşm Sonucu Galip Temuçin Savaş çok zorlu ve kan l ı oldu; fakat sonuçta Temuçin'in askerleri galip gel d i . Ona karşı olan b i rl ikler yen i l giye uğrad ı l ar ve savaş mey­ dan ından sürüldüler. Zafer tamamen Temuç in'in eseriyd i ; çünkü sa­ vaş uzunca bir süred ir devam ediyorken ve sonuç henüz be l l i deği l­ ken Temuçin'in kanad ındaki birl ikler son bir hücuma girişmişlerdi ve düşman birl iklerinin arasına öyle bir hiddetle dalmı şlardı ki h içbir şey onları durduramam ıştı . Bu da diğer birliklere cesaret vermiş ve onları harekete geç i rm i şt i . Çok geçmeden düşman geri püskürtü lmüş ve sa­ vaş meydan ı ndan sürü l müştü .

54

Cengiz Han

Karakurum'daki Durum Erkekara Bu zaferin sonucunda askeri bir yönetici olarak Tem uçin'in ünü her zamanki nden daha çok arttı ve Wang Han' ın ona karş ı duyduğu güven de önem l i ö lçüde pekişt i . Ayrıca zafer, asi grupları n ı n nere­ deyse heps i n i dağıtm ı ş gibiyd i . Y i ne de, Wang Han için, geri dönüp taht ı n ı ve başkent i n i ele geç i rme yolu henüz aç ı lmam ı ştı, çünkü öğrendiğine göre kardeşlerinden biri yönet i m i ele geç irm i ş ve onun yerine Karakurum'da h üküm sürmeye başlam ı şt ı . Adı " Erkekara" o lan kardeş i , Temuç in'e karş ı olan grubun l iderleri nden biriyd i . Böyle o lmas ı da doğaldı; çünkü kralın kardeşi olarak e l bette sarayda çok önem l i bir mevkisi vard ı ve yen i bir gözdenin ge lmes i n i n oluşturacağı kötü etki leri i l k olarak yaşayacak k i ş i lerden birisiyd i . Bu nedenle Temuç i n ve Wang Han'a karş ı oluşturulan entrikalara katı l m ı ştı . As­ l ı nda bir anlamda o grubun baş ı olarak düşün ü l üyordu ve Wang Han başkentten atı ld ığı zaman kardeşi hemen onun yeri ne tahta geçt i . Ş i md i k i sorun ondan nas ı l kurtulacakları v e Wang Han'ın tahtını nas ı l yen iden e l e geç ireceğiyd i .

Nihai Mücadele İ çin Hazırbklar Erkekara 'nın Mağlup Edilmesi Wang Han'ın Tahtını Ele Geçirmesi Temuç i n bu amaç la hemen hazı rl ıklara baş lad ı . Savaştan sonra askerleri n i top lad ı ve savaştan önce h angi tarafı destekleyeceklerine e m i n o l am ayan ; fakat ş i m d i Temuç i n ' i n kazan d ı ğ ı zafer i n karar verme lerine yardımcı olacağı diğer topl u luklar i l e müzakere leri baş­ l att ı . Bu arada asi ler de boş durmuyorl ard ı . Onlar da yeniden bir ara­ ya gel d i ler ve takviye kuvvet almak için çaba sarf etti ler. Erkekara, başkent Karakurum'da kendi n i mümkün o lduğunca korumaya aldı ve büyük m iktarda s i lah ve askeri malzeme depo lad ı . Taraflar bir son­ raki y ı l a dek hazırl ıkları n ı tamam layıp n i hai mücade le için hazır hale ge lemed i l er. Fakat bir sonraki y ı l başka büyük b i r savaş yap ı l d ı ve Temuç i n yen iden gal ip ge l d i . Erkekara öld ürü ldü ya da şeh i rden sü­ rüldü. Karakurum geri alındı, Wang Han birl ik leri n i n baş ında zafer kazan m ı ş olarak şehre gird i ve bir kere daha tahtına oturdu.

Cengiz Han

55

Temuçin'e Gösterilen Sevgi Temuç in'in saraydaki konumu e lbette şimdi öncekinden daha da yükse l m i ş ve etk i s i artm ışt ı . Artık yirm i iki ya da yirmi üç yaş ların­ dayd ı . Ü ç eşi vard ı ; fakat bu eşlerin heps inin onun la b i r l i kte Wang Han'ın sarayında yaşad ığı kes i n değildir. Çok cesur ve heve s l i genç komutan ların hep çok sev i l m i ş olduğu gibi o da orduda çok sevi len bi­ ri olmuştu . Wang Han ona çok güven iyordu ve ona veri lebilecek tüm nişan ları verm i şti . Fakat görün üşe göre, henüz kend i ü l kesini tekrar ele geç i rmek için p lan lar yapmaya başlamam ıştı .

VII. BÖLÜM

WANG HAN'DAN KOPMA 1 1 82- 1 202

rr emuç i n uzun y ı l lar boyunca sarayd a ya da Wang Han'ın L topraklarında kalmaya devam etti . Bu zaman ın büyük bir •

bölümünde Wang Han'a h izmet etmeyi sürdürdü ve onunla hep iyi geçind i . Fakat en sonunda, aşağıda da göreceğimiz gibi dostl ukları acı bir düşmanl ığa dönüştü.

Erkekara Ülkenin Durumu İ syan süresince Wang Han'ın tahtına el koyan kardeşi Erkeka­ ra'nın, Wang Han taht ı n ı geri aldığı nda öldürü ldüğü söylen m i şt i . Asi beylerden birkaçı da öldürü lmüştü; fakat bazı ları öldürülmekten kur­ tulmayı başard ı lar ve yavaş yavaş daha önce egemen old ukları top­ luluklar üzerindeki eski güçlerini geri kazanmaya başlad ı lar. Bu dö­ nemde ü l kenin düzen l i eyalet ve krallıklara ayrı lmadığı, daha çok kalabalık topl u l uk lar tarafından i şgal ed ilmiş büyük, bölünmem i ş bir bölge şekl inde göründüğü hatırlanmalıdır. Bu topl u l ukların kend i böl­ gelerinde ya da ç i ft l i kleri nde az ya da çok sabit d'urumda oldukları bir

58

Cengiz Han

gerçekti ; fakat yine de kal ı c ı b i r yerleşim düzeni bulunmamaktayd ı . Çeşitl i klan lar, otlak aramak için, savaş ların sonucunda ya da komşu top l u luklardan ge len baskı neden iyle ovalar ve dağlar aras ı nda sü­ rüklen mekteyd i . Bazı durumlarda da top l u l uklar, tıpkı Wang Han'ın hakim o l duğu top l u l uk gibi, bir gene l l ider altında birleşi rlerd i ; fakat böy le b i r durumda da onları bir arada tutan bağ çok zayı f o l urdu ve gerçek savaş koşu l ları hariç, l idere boyun eğme ve ona i syan etme aras ında çok ince bir çizgi vard ı .

Camuka Sengum Temuçin'in üçüncü eşi ve Wang Han'ın kızı olan genç pren sese duyduğu sevgide Temuçin tarafından alt edildiği i ç in ona karşı öf­ key le dolu o lan bey Camuka, Wang Han düşmanların ı yen ip taht ı n ı geri aldığında kaçmayı başaran lar arası ndayd ı . Karakurum'dan uzak bir mesafede bul unan arazis indeki toplu luğu i l e meşgu l olarak bir sü­ rel iğine kendini gizled i ya da en azından Wang Han'ın gözüne gözük­ med i . Fakat çok geçmeden, Wang Han'ın ad ı Sengum olarak b i l i nen oğu l l arından biriyle gizl ice görüşmeye başlad ı . Bazı yazarlar bu ad ı Sungh i m ol arak da yazm ış lard ır.

Camuka'nın Sengum ile Çevirdiği Entrika Camuka, genç Sengum'u, verdiği mücadelede onun yanında yer alması i ç i n kolayca i kna etti . Böyle o lması da çok doğald ı ; çünkü Wang Han'ı n oğlu olarak, Temuçin'in sarayda sahip olduğu büyük ve sürekl i de artan etkisi neden iyle kend isi bir ölçüde yasal konumundan oluyordu.

Hile "Ve bunun yan ı nda, " ded i Camuka, Sengum i le yaptığı gizli gö­ rüşmede, " bu yeni gelen sadece senin etkini azaltmakla kalm ıyor, onun n iyeti seni yavaş yavaş tuzağa düşürüp sen in yerine geçmektir. Kend i s i n i baban ın varisi yapmak ve böylece sen in e l i nden hakl ı mira­ sını almak için planlar yapıyor."

Cengiz Han

59

Sengum bu sözleri büyük bir dikkatle d i n ledi ve sonunda Camuka i le Sengum şu karara vard ı lar: Sengum babası üzerindeki etkisini ku l l anarak, Cam uka' n ı n tekrar saraya ge lmesi ve i syan ettiği için pişman olmuş ve şimdi tekrar bağl ı l ığı n ı göstermek istiyormuş gibi yaparak babas ı n ı n h izmet ine girmesi için babas ından izin koparacak­ t ı . Sengum bu kararı başarıyla uyguladı ve bir süre sonra Wang Han, Camuka'n ın geri dönmes i için izin vermeye ikna o l muştu .

Temuçin'in Durumu Askeri Yolculuk.lan Böylece görünüşte b i r barış sağlanmıştı; fakat as l ı nda gerçek bir barış yoktu . Camuka, Temuç i n ' i her zaman k i nden daha çok kıs­ kanıyordu. Ayrıca bu kı skanç l ı k duygusuna şimd i bir de intikam alma i steği eklen mişti . Y i ne de bir süre ortalık süt l i man görünüyor ya da en azından sarayda aç ık bir i syan patlak veriyord u . Bu süre boyunca Wang Han, prens lerin genelde yaptığı gibi, komşu toplul uklar i le sa­ vaşmakla meşgu l o l muştu . Bu savaş larda Tem uçi n'e çok güveniyor­ du. Temuç in gen i ş bir birl iğin baş ındaydı ; bu birliğin bir kısmı onun la birl ikte kendi ülkesinden gelen kendi korumalarından, bir kısmı da Wang Han' ın emrine verd iği ya da kendi istekleriyle bu birl iğe katı lan kişi ler­ den o l uşuyord u . Bu birl iğin idaresinde ona, "dört yi ğit" olarak ad lan­ dırdığı dört komutan ya da han yardımcı oluyord u . Bu komutan ların hepsi de çok cesur ve becerikl i insan lard ı . Bu birl iğin baş ında Temu­ çin, ülkenin dört bir yan ında gezinip düşman ları avlamaya ya da Wang Han' ın işgal ve yağmalama ya da m i s i l leme ve intikam gibi savaşç ı proj e leri n i gerçekleştirmek için uzak ovaları ya da dağları aşmaya al ışmıştı.

Sevilen Komutanlar Temuçin kend i s ine h i zmet eden askerler arasında çok sev i l iyor­ du. Askerler, zekice plan lar yapmasını sağlayacak dehaya ve bu plan­ ları zekice uygu lamaya koyacak ruha sah ip, atak, korkusuz ve ener­ j i k l iderl erden her zaman hoşlan ırlar. Bu l iderin on ları ne kadar teh l i­ ke l i durum lara sürükled iğini önemsemezler. Bu maceralara giriştik-

60

Cengiz Han

)erinde ölenler şikayet edemezler, sağ kalan lar i se öylesine mutludur­ lar ki sağ sal i m atlattıkları teh l ikeler inan ı l maz, kazandıkları zafer de daha bir muhteşemd ir.

Temuçin'in Zalimliğine Dair Öyküler Muhtemelen Hayal Ürünü Öyküler Her ne kadar adam ları aras ında çok sevi len biri o l sa da tıpkı ken­ d i s ı n ı fındaki tüm yarı vahşi savaşç ı lar gibi, Temuçin de öze l l ikle si­ n irlend iği zaman düşman larına karşı çok ac ımasız davran ırd ı . Söy­ lenti lere göre, muazzam büyükl ükte bir asi ve düşman top l u l uğuna karşı tam bir zafer kazandığı ve düşmanların ı n çoğunu esir aldığı sa­ vaş ların b i r i n i n ard ından ateşlerin yak ı l ması n ı ve bu ateşlerin üstüne su dolu yetm i ş kazan konmasını emrett i . Daha sonra su kaynad ığın­ da, yen i len ordunun l iderlerin i baş aşağı kazan lara sokturdu ve böy­ lece hepsini haşlayarak öldürttü . Daha sonra düşmanın ülkesine doğ­ ru harekete geçti ve o ülkedeki tüm kadın ve çocukları toplatıp on la­ rın esir olarak satı lmalarını emretti. B u labi ldiği tüm sürüleri ve diğer mal ları yağmaladı ve her şeye el koydu . Düşman ı n ı n mal larını ele geç irmesi nde ve zaval l ı esirleri köle olarak satmas ında şaş ı l acak bir şey yoktu . O dönemdeki a l ı şkan l ık böyleyd i . Fakat düşman ları kay­ nar suda haşlayarak öldürtmes i son derece zal i m ve ac ımasız bir kişi­ l i ğe sah i p olduğunun göstergesidir. Fakat bu öykünün doğru ol mama ihtimal i de vardır. Camuka ve Sengum tarafından ya da d iğer düş­ man ları tarafından uyduru lmuş olması da ihtimal dah i l inded ir.

Wang Han'm Huzursuzluğu Temuçin Camuka, Sengum ve onlarla birl ik kuran d iğer kişi ler, sürekli ola­ rak Temuçin'in Wang Han üzerindeki etki s i n i yok etmeye, böylece Temuçin'i sah ip olduğu gücünden mahrum etmeye çal ışıyorlard ı . Fa­ kat Tem uçin onların başa çıkamayacağı kadar güç l üydü. Raki plerin ona zarar vermek için yaptıkları her türlü şeye rağmen, askeri başa­ rı !arı Temuçin'i ayakta tutuyordu. Wang Han'ın kendi sine gel ince o, bir yandan Temuçin'den çok memnundu ve onun la gurur duyuyordu,

Cengiz Han

61

d iğer yandan da ondan korkuyordu. Kendi yönetimi altındaki bir be­ ye bu denl i bağlı olmak onu rahatsız ediyordu; fakat yine de onsuz yapam ıyord u . Bir kral, elbette ki kendisine tabi o lanların göze çok fazla çarpmasını ya da fazla güç lü olmasını h içbir zaman istemez. Wang Han da Temuç in'in ele geç irdiği ve günden güne de arttığı görü len gücü ve prest ij i herhangi bir şeki lde azaltab i l se buna çok memn un olacakt ı . Fakat bunu yapman ın sessiz ve barışç ı l bir yo lunu bulam ıyord u . Temuçin genelde birl iklerinin baş ında, Wang Han'ın ikamet ettiği Karakurum'dan uzaktaydı ve bir ö lçüde de bağımsızd ı . Ordusundaki askerlerin sayısını fazla tutmak için kend isi asker bul u­ yordu ve eğer normal şeki lde ve düzen l i olarak yapılan asker tem ini bir şeki lde kes intiye uğratı l sa bile Temuçin asker bulmayı başarabi­ lirdi.

Wang Han'ın Şüpheleri Uzlaşma Ayrıca Wang Han' ın, Temuç in' i n yardımını i stediği ve onun yar­ dımı olmadan başarı l ı o lamayacağı durumlar o l uyordu. Bir keresinde, dağların arası ndaki uzak bir yerde öneml i bir seferdeyken; Camuka, Wang Han' ın akl ı nda Temuç in için öyle şüphe ler uyandırd ı ki, Wang H an bir gece gizl ice kampı bozdurdu ve Camuka'nın Temuç in'in ha­ zırladığını idd ia ettiği komp lodan kurtu lmak için kamp ı uzak bir yere taşıd ı . Fakat burada bir grup düşman ının saldırısına uğrad ı ve öyle zor bir durumda kaldı ki Temuçi n'e askerleri ile b i r l i kte ge l mesi ve onu kurtarması için hemen haberc i yol laması gerekti . Temuçin geldi . Wang Han'ı teh l ikeden kurtardı ve düşman ları oradan uzaklaştırd ı . Wang Han bu hizmeti için ona minnettar oldu, böylece iki dost araların ı dü­ zeltti ve birbirlerine öncekinden daha da fazla bağlandılar. Durum böy­ le olunca Camuka hayal kırıklığına uğrad ı ve bu duruma çok üzü ldü . Wang Han i le Temuçin yen i bir ittifak kurd ular ve aile leri arasında karş ı l ıklı evl i l ikler ayarlayarak bu ittifakı pekiştirme konusunda anlaş­ tı lar. Yapı lan an laşmaya göre, Temuçin'in oğu l larından biri Wang Han' ın kızlarından b i riyle, Wang Han'ı n oğu l larından b iri de Temu­ çin'in kızlarından biriyle evlenecekti .

62

Cengiz Han

Yeni Şüpheler Fakat bu yeni an laşma çok da uzun sürmed i . Wan g Han , Temu­ çin'in kend i s i n i kurtard ığı teh l iken in geçm iş old uğunu an l ayı nca Te­ muçin'in teh l i ke l i bir adam old uğu ve h içbir şeki lde güven i l memesi gerektiği konusunda ona sürekl i ısrar eden Camuka ve Sengum'un sözlerine yen iden ku lak vermeye baş lad ı . On lar Temuçin'in h ı rs l ı ve karakters iz olduğunu, Wang Han'a karşı ayaklanmak ve onu tahtın­ dan etmek için b i r fırsat kol l ad ığını söylüyorlard ı . Han'a bu sözleri n i destekleyen pek çok olay aktard ı lar; bun ların arasında belki doğru o l an da vard ı ; fakat pek çoğu abartı l ı i fadelerd i , diğerleri ise muhte­ melen yaland ı . Fakat nihayet Han' ın kafasında Temuç in'i yo l u ndan çekmes i için tedbirler alması gerektiği fi kri ni uyand ı rmayı başard ı lar.

Planlar Hazırlamr İhanet Menglik Böylece Wang Han, bir bahane öne sürerek Temuç in'i başkenti Karakurum'dan uzaklaştırd ı ; çünkü Tem uçin kraliyet muhafızları ve kentteki tüm askerler tarafından öy l e çok sev i l iyordu ki burada ona karş ı aç ık b i r mücade leye girişemezd i . Ayrıca Wang Han , Temuç in'in ana vatan ına bir haberc i gönderd i ve oradaki önem l i k i ş i lerin kura­ cağı komp l oya katı lmaların ı isted i . Temuç in, henüz on dört yaş ların­ da ü l keden ayrı l ı rken geride kalan annes inin Mengl ik adındaki bir bey i l e ev lendiği ve Meng l i k'in, Temuç in'in annesinin de işbirl iği i l e Te­ muçin'in yokluğunda kral veki l i i l an ed i ldiği hatırlanacaktır. Wang Han, ş i m d i Meng l i k'e haberci yol lay ı p ondan Temuçin'i yok etmek için kend isiyle işbirliği yapmasını istiyordu. Wang Han, Mengl ik'e yol ladığı haberde şöyle d iyord u : " Sen in bu işle herhangi bir i lgin yok. Doğru, onun annesi i le evl i s i n ; fakat ona kan bağı ile bağl ı deği lsin. O yoldan çekildiğinde, sen Moğol l arın Yüce Han ı o l ma hakkını kazanacaksın; fakat şu anda sadece ona bağl ı bir vek i l s i n . Temuç i n her an ü l keye dönebi l i r ve sen i bir kenara fı rlata­ bilir." Wan g Han bu iddiaları öne sürerken , Mengl i k' i n ge l i p ken d i s i n e Temuç i n ' i öld ürme kon usunda yard ım etmes i n i y a d a en azından

Cengiz Han

63

kend isine b u i şte yard ı m etmese b i le bu idd ialarla Meng l i k' i b u işin yap ı l ması gerektiği konusunda ikna etmeyi, böylece sonras ında onun öfkes i ne maruz kal mamayı planl ıyordu. Fakat Mengl i k yap ı l an tek­ l i fe Wang Han' ın düşündüğünden çok daha farkl ı b i r tepki verd i . H iç­ bir şey söylemed i ; fakat hemen Temuç in'i i ç i nde bul unduğu teh l i ke­ den haberdar etmeye karar verd i . Temuç in'in kampına gid i p ona Wang Han'ın tasarılarını an latmak için hemen yola koyu ldu .

Menglik, Temuçin'i Uyarıyor Karşılıklı Evlilik Bozulan Planlar Bu arada p l an ları n ı olgunlaştıran Wan g Han , çoc u k l arı aras ı nda karş ı l ı k l ı olarak yapılacak olan evli lik hazırl ıkları n ı tamam lamak amacı i l e Temuçi n'i n kendisi y l e daha önce be lirlenen be l li bir yerde bu l uş­ mas ı n ı i stedi . Wang Han'ın kendisine ihanet edeb i leceği n i akl ına b i l e geti rmeyen Temuç i n ise haberc iyi büyük bir nezaket le karş ı l ayıp ağırlad ı ve buluşma yeri ne ge leceğ i ni söyled i . Gerekli hazırl ıkları yaptıktan sonra bul uşma yerine gitmek üzere haberc i n i n ve kendi hizmet l i lerinden o l uşan büyük bir konvoyun eşl iğinde yola koyuldu. Yolda, kend i s i n i , onu bekleyen tehl ikeden haberdar etmek i ç i n ge len Menglik i le karş ı laştı. Ü vey babasının an lattıklarını d i n leyince Temu­ çin bir bahane bulup yolculuğu erteledi, Wang Han'a b i r elçiyle haber yo l lad ı ve onun yo la devam etmesi n i söyled i . Kend i s i de kampına ge­ ri döndü.

Temuçin'in Kampı Karaşer Bu kamp Karakurum'dan biraz uzaktayd ı . Daha önce de be l irti l ­ diği gibi, Wang Han, Temuçi n çok sevi len bi ri olduğundan ona karş ı gi ri şeceği herhangi bir hareketin kargaşa yaratacağı korkusuy la Te­ muçi n'i başkentten uzağa gönderm işti . Fakat Temuç i n bu kampta da büyük bir güce sah ipt i . S ürekli ona h izmet eden b i r l i k ler ve bu birl ik­ lerin dört ko lunu idare eden dört yiğit komutan da oradayd ı . Eski öğretmen i ve koruyucusu Karaşer de onunla b i r l i kteyd i . Görünüşe

64

Cengiz Han

göre Karaşer bu zamana dek Temuç in'e hizmet etmeyi sürdürmüştü ve dan ışmanı ve arkadaşı olarak tüm seferlerinde ona eşlik etmeye alışıktı.

Wang Han'ın Planlan İki Kölenin İhaneti Haberc i s i n i n geri dönmesi üzerine Wang Han, Temuç in'in bul uş­ ma yerine ge l mey i reddettiği n i öğrend i ve onun ihanetten şüphelen­ diği son ucuna vard ı . Hemen harekete geç ip ona karşı sert bir darbe indirmesi gerektiğini düşündü; aks i halde, Temuçin kend i s i n i giderek daha çok korumaya alacakt ı . Görünüşe göre Temuç in'in Karaku­ rum'da çok sev i ldiğini düşünürken yan ı lmıyordu; çünkü Wang Han giz l i tasarıs ı n ı eşlerinden birine an latırken bu plan ı duyan iki h i zmetli, hemen bu tasar ı lardan Temuçin'i haberdar etti . Wang Han' ın p lan ı şuyd u : O nunki nden daha üstün b i r ordunun baş ı nda, bir gece vakti gizlice Temuçin'in kampına ge lecekti ve tüm orduyu alt edecek Te­ muçin'i ve komutan ları ya öldürecek ya da esir alacaktı . Ona ihanet eden iki k i ş i , Wang Han'ın sarayında yaşayan larından birin i n atlarına bakmakl a ve daha başka pek çok i şe koşmakla görev l i köl e lerd i . Ad­ ları Badu ve K i ş l i k idi. Anlatı lanlara göre bu iki köle, bir gün Wang Han'ın meskenine ya da çadırına süt götürüyorlardı ve eşi i le Wang Han arasında geçen konuşmaya kulak m i safiri oldular. Bu konuşma sayes i nde Temuç in'i yok etmek için hazı rlanan planın ayrıntı ları n ı öğrendi ler. B i r sonraki sabah yo la ç ı k ı l acağın ı da duydu lar.

Kölelerin Kulak Misafiri Olmaları Kö lelerin bu plana kulak misafiri ol maları şaş ı rtıcı bir şey deği ldir; çünkü bu Asya l ı ulus lar sadece ku l land ıkları çad ırları çok ince ve ha­ fif malzemeden yapm ıyor, ayn ı zamanda inşa ettikleri ev lerde de çok ince ve hafif malzemeler kul lanıyorlard ı . Evlerdeki bölmeler, birbirin­ den sesin d i ğer tarafa geçmesini engel lemeyen çad ı r bezi, keçe ya da buna benzer malzemeler ile ayrı lıyordu.

Cengiz Han

65

Konsey Toplanıyor İki köle hemen Temuç in'in kampına gitmeye ve onu yakl aşan teh­ l ike hakkında uyarmaya karar verd i ler. Böylece gece o l unca kaldık­ ları yerden gizi ice ayrıl dıl ar. Tüm gece boyunca yorul maksızın yol al­ dıktan sonra sabah vakti kampa ulaştı lar ve öğrend iklerini Temuçin'e an lattı lar. Temuç i n çok şaş ırd ı ; fakat bi rkaç gün önce, üvey babası­ nın Wang Han' ın hain plan ları i le ilgi l i an lattıklarından sonra böyle bir bi lgiye bir an lamda hazı r l ı k l ı say ı l ı rd ı . Yap ı lacak en iyi şeyin ne oldu­ ğunu öğren mek için hemen Karaşer' i ve diğer dostları ndan bazı lar ı n ı çağırd ı .

Temuçin'in Taktiği Wang Han' ı n komp losundan bir taktikle kurtu lmaya karar verd i­ ler. Kölelerin an lattı klarına göre Wang Han o gece gelecekt i . Onu karşı lamak i ç i n yap ı lacak olan hazı rl ıklara hemen baş lanmal ıyd ı . Te­ muçin ve diğer birlikler için hazırlanan plan, onların kamptan çeki lme­ leri ve yak ı n l arda b i r yerde pusuya yatmalarıyd ı . Geride b i rkaç kişi bırakacaklard ı . Geride bırakı l an bu kişiler gece olunca birliklerin hala orada olduğu izlen imi vermek için ateş yakacak ve gerekli diğer dü­ zen lemeleri yapacaklard ı . Oraya u laştığında, Wang Han'ı n birliklerini orij inal düzende saldırıya geçireceği ni düşünüyorlard ı . Ardından Wang Han'ın birl ikleri şaşkın l ı k içindeyken, Tem uç in saklandığı yerden çı­ kacak ve onl ara sald ı racakt ı . Her ne kadar Temuçin, Wang Han' ın onun karş ı s ı n a ç ı karacağı birl iklerin sayıca kend i s i n inki lerden fazla olacağın ı tahmi n etse de bu taktik sayesinde on ları yenmeyi ve kaç­ maya zorlamayı umuyordu.

VIII. BÖLÜM

MÜCADELENİN DEVAMI 1 202

Pusu Ağaçlık ve Dere

rT emuçin'in taktiği çok başarılı oldu. Tasarıyı planlar plan la­ L maz hemen uygu lamaya geçti . Değerl i her şeyin çadı rdan ..,

çıkarı lmasını ve güvenl i bir yere taşınmasını emretti. Ayn ı yere kad ın­ ları ve çocukları da yo l lad ı . Daha sonra geride bırakacağı küçük bir­ l ik hariç tüm adam lar ı n ı topladı ve on ları pusu kuracakları yere yön­ lend ird i . B u yer, kamptan hemen hemen iki saat uzaktayd ı . Temuç i n burada dağların aras ı nda, Wang Han'm geçmek zorunda kalacağı yoldan çok da uzak o lmayan kuytu bir vad iye saklan d ı . Vad i çok ge­ niş deği ldi ve her taraftan sarp kayalarla gizlen iyord u . Ayrıca hemen vadinin girişinde, onu gözlerden daha da çok gizleyen b i r ağaç l ı k ve giri şin hemen yakınında akan bir dere vard ı . Böylece vadiye girip çıkarken dereden geçmek gerekiyordu. Pusu kuracakları yere varınca, Temuçin hemen birl ikleriyle bera­ ber o vad iye gitti ve orada saklandı .

68

Cengiz Han

Geride Bırakılan Muhafızlar Bu arada geride bırakı lmış olan muhafızlara da akşam olur olmaz, her zaman yap ı ldığı gibi kamp ateşini yakmaları ve çad ırları ayd ın­ latmaları emred i l mişti . Böylece gece vakti uzaktan bakıl ınca kampta her zamanki g i bi ordunun olduğu san ı l acakt ı . Düşman ın kampa yaklaştığını an layı ncaya dek bekleyecek, ateş ve çadır aydınlatmala­ rı n ı kontro l edeceklerd i . Düşman yakl aş ınca da kampın d iğer ucun­ dan kaçacaklard ı . Bu hazırl ıklar v e Temuç in'in birliklerinin pusu yerine gitme leri ne­ redeyse tüm günü aldı ve birl ikler vad iye gird iği nde neredeyse ak­ şam o lmak üzereyd i .

Wang Han'ın Ordusunun Gelişi Boşa Çıkan Umutlar Wang Han'ın ordusu oraya ulaştığında on lar henüz saklanmışlar­ d ı . Wang Han onlarla birlikte deği l d i . Seferin yönetim i n i Sengum ve Camuka'ya b ı rakm ışt ı . A s lında bu seferi ası l onların p lan lamı ş ve ardı ndan Wang Han'ın da razı olması için ikna etm i ş olmaları ihtimali de vardır. Sengum ve Camuka askerlerin baş ında dikkatle i lerl iyor­ lard ı . Kampın ı ş ı l ı ş ı l olduğunu görünce i lk önce her şeyin normal ol­ duğunu, düşman ların ı n nihayet karşı larında olduğunu ve kendi mer­ hametlerine kald ığını düşündü ler.

Boş Kampa Saldın Saldırganların İlerleyişi Askerleri kampa, görünmeden yaklaşabi lecekleri kadar yaklaş­ tırd ı lar ve daha sonra ok ve yayları n ı hazır ederek saldırmak için harekete geçti ler. Çadırları ok yağmuruna tuttu lar. Çadırlardan bin­ lerce kişinin d ışarıya hücum etmesini ya da bu saldırı karş ı sında ko­ şuşturmaya başlayan ları görmeyi bekl iyorlard ı ; fakat ok yağmurunun karşı sında h içbir sesin ç ıkmadığını ya da h iç hareket olmadığını gö­ rünce şaşırdı lar. Daha çok ok attı lar; fakat h içbir yaşam i şareti gör­ meyince d i kkatle i lerlemeye başlad ı lar ve kampa gird i ler. E lbette

Cengiz Han

69

kampın tamamen boşaltılmış olduğunu gördüler. Kampın iç inde ge­ zindi ler ve Temuçin'in ordusunun kaçarken bıraktığı izleri bulmak için meşale ve fenerlerle toprağı inceledi l er. İzler çok geçmeden bulun­ du. O izleri i lk bulan lar, tıpkı Temuçin'in ordusunun umduğu gibi, di­ ğerlerine de onları takip etmeleri için seslenerek kaçakların peşine düştü . Bazı ları hemen takibe girişti . İzleri ararken kampın her tara­ fına yayılmış olan diğerleri de em irleri alınca yavaş yavaş toplanma­ ya başlad ı lar. K i m i leri ise hala çad ı rların arasında i l eri geri gidip du­ ruyor, keşif yapmaya çal ışıyor ya da şaşk ı n l ı kların ı pay laşmak ya da bir sonraki ad ımın ne olacağını tartı şmak için bir araya gel iyorlard ı . Fakat nihayet izlerin peşine düşmüş olan ların arkasına takı ldı lar ve tüm birlik şaşkın ve olab i ldiğince hızl ı şekilde ilerlemeye başladı. Hep­ si de Temuçin ve ordusunun acele ile geri çeki ldiğini düşünüyor ve çok geçmeden onları yakalamayı umuyorlardı . Tahmin lerine göre on­ ları yakalayınca kendi leri avantaj l ı durumda olacaklar ve onları ko­ laylıkla yeneceklerdi .

Pusu Temuçin'in Zaferi Bekleni n aksine Temuçin, son derece düzen l i hareket eden bir­ l iğiyle beraber sakland ığı yerden çıkt ı . Yaklaşmakta olan düşmana karşı, kararl ı ve düzen l i bir bütün halinde hareket ediyor ve emir veri­ l ince anında saldırmaya hazır bir şeki lde i lerl iyorlard ı . İki ordu bu şe­ ki lde karşı l aştı lar. Karşı l aşman ın yarattığı şok inan ı lmaz oldu. Tah­ min edi lebi leceği gibi Temuçin müthiş bir zafer kazand ı . Wang Han'ın şaşkın ordusu alt ed i ld i , korkunç bir karmaşaya iti ldi ve ayaklar altın­ da ezi l di. Çok sayıda asker öldürüldü. Öldürü lmekten kurtulan lar he­ men geri dönüp kaçmaya başladı lar. Sengum bir okla yüzünden ya­ ralandı; fakat hata atının üzerinde kalmayı başarabi l iyordu, böylece o da dörtnala kaçmaya başlad ı . Kaçmayı başaran lar geldikleri yoldan hızla geri döndü ler ve dağınık gruplar hal inde Karakurum'a ulaştılar. E lbette, bundan sonra Wang Han, Temuçin'e olan düşman l ığını saklayamazdı ve böylece her iki taraf da açık b i r savaş için hazırlık­ lara koyuldular.

Acı Suyu İçerken

Cengiz Han

71

Açık Savaş Hazırlıklan Temuçin'in Kurduğu İttüak Cengiz Han'ın yaşam ına ve maceralarına i l i şkin b i l g i leri kend i­ lerinden ed indiğimiz fark l ı tarihçi ler, Temuçin ve Wang Han arasın­ daki bu aç ı k karş ı laşmadan sonra olan olaylara dair fark l ı aç ıklama­ lar yap ıyor. On ların an lattıkların ı birleştirirsek savaştan sonra her iki tarafın komşu top lul uklar i l e müzakereler başl attığı n ı, çünkü yapı la­ cak olan büyük savaşta onların da taraf olmas ı n ı umdukları n ı ve her ikisinin de yan ına mümkün olduğunca çok taraftar çekmeye çal ı ştığını öğreniriz. Temuç in, ü l kenin o bölümünde ya da etraftaki dağlardaki topluluklarda h üküm süren Tatar prenslerinin pek çoğunun bağl ı l ığını ve işbirliğini sağlama almıştı . Bu l iderlerden bazı ları onun akrabasıy­ d ı . Diğerleri i se sonunda onun Wang Han'dan ü stün ç ı kacağını düşü­ nerek onu desteklemeye karar verm i ş lerd i ; çünkü bir savaşç ı o lduk­ ları kadar b i r po l itikac ı zihn iyeti i le de hareket ed iyor ve savaş ı n so­ nunda kazanan tarafta o lmayı istiyorlard ı .

Turkili Temuç in'in akrabası olan "Turkil i " ad ında bir han vard ı ve bu han, çok güçlü bir top lu luğu yönetiyordu. Onun bölgesinin sınırlarına yakla­ şan Tem uçin, Turk i l i'n in hangi tarafa meyi l l i olduğundan emin ola­ mad ığı için, öncel ikle ona bir elçi gönderd i . Bu e l ç i vas ıtas ıyla, onun topraklarına yaklaştığını bild iriyor ve aralarında uzun süre devam et­ miş o lan dostluğun hala sürüp sürmed iğini soruyord u . Belki Turki l i başta hangi tarafa kat ı l acağı konusunda tereddüt yaşamı ş olabi l ir; fa­ kat görünüşe göre s ı n ırlarının ötesinde askerleriyle birlikte Temuçin'i görünce kararı n ı verd i . Böylece Temuç in'e olumlu bir yanıt yol ladı ve Temuçin'i desteklediğini b i ldirdi.

Büyük İtti,ak ve Anlaşma Acı su D i ğer bey lerin pek çoğu da hemen hemen ayn ı şek i lde Temuçin'e kat ı l d ı , böylece onun i daresi altındaki askerlerin say ı s ı giderek artt ı . Ü lke içinde i lerlerken Temuç in, sonunda, suyunun içmeye uygun

72

Cengiz Han

o lmadığı kadar acı ya da tuzlu bir derenin aktığı bir yere gel d i . Temu­ ç i n bu deren in kıyısına kamp kurdu ve burada büyük b i r tören gerçekleştird i . Kend isi ve müttefikleri bu törende b irbi ri lerine bağ l ı ­ l ı kların ı i l an etti ler. Törende derenin kıyısında atlar kurban edi l d i . Te­ muçin ayrıca akıntıdan biraz su aldı ve o suyu içti. Böylece Tanrı'n ı n da, yaşad ığı süre boyunca askerleriyle iyi l iği olduğu kadar ac ıyı d a pay laşacağı şekl indeki yem ine tan ı k l ı k etmesini i stiyor ve sözünden dönmesi hal inde geçerl i olacak lanetleri sıral ıyordu. Kend isinden son­ ra müttefikleri ve askerleri de ayn ı şeyi yaptı lar.

Törenin Yeniden Yapılması Bu tören orduda uzun bir süre hatırland ı . Orada bu lunan lar ve ye­ min eden ler o anları gurur ve zevkle hatırl ıyorlard ı . Bu olaydan çok sonra Temuçin gücünün ve ihtişamının zirvesine eriştiğinde, ordu sun­ daki komutan lar, bu i lk kutsal törende yer almış ol maların ı n kendi le­ rine bir tür soyluluk unvanı kazandırdığına ve kend i lerinin ve torun la­ rının, fati h i n emrine daha sonra girenlere nazaran daha ayrıca l ı k l ı ol­ duklarına inandılar.

Temuçin'in Gücü Bu dönemde Temuçin, kend i s i n i çok güç lü h i ssetmeye baş lad ı . Ordusu i l e beraber, Wang Han'ın topraklarına çok d a uzak b i r mesa­ fede ol mayan bir gö l ün s ı n ı rlarına gelene dek i lerled i . Bu noktada b i r kamp kurdu ve daha fazla i lerlemeden önce, Wang Han'ı s o n bir ke­ re daha uyarmak ve ona serzenişte bulunmak isted i . Bu neden le ona bir mektup yazd ı . Mektup şöyleyd i :

Wang Han'a Yazdığı Mektup " Pek çok y ı l önce, babamın zaman ında, sen düşmanların tarafın­ dan tahtından uzaklaştırı lmışken babam sen in yard ı m ına gel d i , düş­ manl arını yend i ve tahtın ı sana geri verd i . " " B unun ard ından ben senin ülkene geldikten sonra kardeşin düş­ man l arla i şbirl iği yaparak sana karşı komplo kurdu. Ben onları yen-

Cengiz Han

73

d i m ve gücünü yeniden e le geçirmene yardım ettim. Sen zor duruma düştüğünde sen inle askerlerimi ve sahip olduğum her şeyi paylaştım . " "Başka bir zaman s e n büyük bir tehlike altında bunalırken bana haber gönderip dört yiğit komutanımın sen i kurtarmasını i stedi n . Se­ nin rican üzerine ben on ları yol ladım ve onlar sen i yaklaşmakta olan fe laketten kurtardı lar. Düşman ları nı yenmene ve on lardan büyük miktarda gani met koparmana yardım etti ler." " Pek çok benzer durumda, han lar sana karşı b irleşm işken ben on­ ları bastırman için sana yardım etti m . " " Peki nas ı l o l uyor da benden bunca sene bu den l i ç o k yardım görmü şken sen bu kadar aşağ ı l ı k ve hain bir şeki lde ben i yok etmek için plan lar yapabi l iyorsun?"

Mektubun Etkisi Sengum'un Öfkesi Bu mektup Wang Han'ın akl ını bir şekilde karıştırm ı ş gibi görü­ nüyor; fakat o anda Sengum ve Camuka onun üzerinde öyle çok et­ k i l iydi ki han kend i başına karar veremiyordu. Nası l bir yan ıt vermesi gerektiği n i sormak için mektubu Sengum'a yol ladı . Fakat Sengum, Temuçin'e karşı daha önce de h issettiği kı skançlık duygusuna ek ola­ rak şimdi de savaşta almış olduğu yaradan ötürü öfke l iyd i ve intika­ mını almaya kararl ıyd ı . Hiçbir şeki lde uzlaşma lafını duymak i stem i­ yordu.

Temuçin'in Ordusuna Verilenler Bu arada Wang Han'ı n topraklarına komşu ü l kelerde yaşayan Ta­ tar ve Moğol top l u l ukları nın han ları, Wang Han ve Temuçin arasın­ daki sürtüşmeyi d uymuşlard ı ve bu iki kral arasında yapılacak olan üstünlük savaşından haberdarlardı. Bu mücadele ile giderek daha faz­ la ilgilenmeye başlad ı lar. Temuçin onlarla yaptığı müzakerelerde ve onun tarafına geçmeleri için onları ikna etmede çok başarılıyd ı . O n ispeten daha genç ve yükselişte olan biriyd i , öte yandan Wang Han yaşlan ıyordu ve şimdi de tamamen Sengum ve Camuka'nın etkisi

74

Cengiz Han

altındayd ı . Ayrıca Temuçin bir komutan olarak da büyük bir ün ka­ zanmıştı ve bu ünü her geçen gün daha çok yay ı l ıyordu. Wang Han'ın i htişamı ise hızlı bir düşüşe geçm işti . Han lardan pek çoğu e lbette Te­ muçin'in tarafını tutmayı i stiyorlardı . D iğerleri zor ku l l anarak ona katı ldı lar, bir bölümü ise Wang Han'ın onların üzerinde uygu ladığı zul­ mü ortadan kald ırma sözü ver i l ince ve onlara Temuçin'in Tan rı ta­ rafından onları kurtarmak için gönderilen b i r elçi olduğu söylen ince Temuçin'in tarafına geçti ler. Bu Asyalı kav i m ler, kend i çıkarları i çi n fet ih ler yapmak üzere Tan rı tarafı ndan gönderi len asker e l ç i ler kav­ ram ına inanmaya daima hazırd ı lar.

Moğolistan Bu dönemde Temuçi n'e katı lan lar aras ında kendi ülkesi olan Mo­ ğol i stan'ın halkı da vard ı . Orada h üküm süren üvey babas ı ve daha önce ona tab i olan halk tarafından sevinçle karşı landı ve hepsi de yaklaşmakta olan savaşta onu destekleyeceklerine dair söz verd i ler.

Son Müzakere Girişimi B i r süre sonra Temuç in, bu şeki lde ve benzer yo l larla, ken d i s i n i destekleyen lerin sayısını iyice arttırdıktan v e kon umunu sağlam­ laştırd ıktan sonra uzlaşma önermek için Wang Han'a tekrar bir elçi yol lad ı . Wang Han bu teklifi görüşmek için b i r kon sey top lad ı . Fakat Sengum ve Camuka herhangi bir uzlaşmaya var ı l mamas ı i çi n ısrar etti ler. Temuçin ve onunla ittifak kurmuş olan lar tam olarak kend i le­ rine boyun eğmed ikçe ve Wang Han'ı hükümdarları olarak kabu l et­ med ikçe h içbir barış tekl ifini din lemeyeceklerin i i lan etti ler. Sengum bu mesaj ı elçiye bizzat ulaştırdı.

Sengum'un Yanıtı Sengum şöyle ded i : "Asi Moğollara söyle, han ı n i radesine boyun eğmedikleri sürece barış olmas ı n ı beklemesinler. Temuçin'e gel ince, e l imde kıl ıçla onu ö ldürmeye gelene dek onu bir daha görmeyeceği m.

il

Cengiz Han

75

Çarpışmalar Hemen ard ı ndan Sengum ve Camuka, Moğol ü l kesine küçük yağmac ı birl ikler gönderdi ler; fakat bu birl ikler hiçbir etki yaratama­ dan Temuç in'in askerleri tarafından geri püskürtü ldüler. Bu küçük çatı şmaların sonucunda her iki taraf daha da h iddetlend i ve aç ık sa­ vaş için ciddi hazırl ı klara girişti .

IX. BÖLÜM

WANGHAN'IN ÖLÜMÜ 1 202

Konsey Toplamyor Mankerule Tartışmalar

S

avaş ı n gidi şatı için düzen lemeler yapmak üzere " M ankeru­ le" denen yerde, Temuçin ile işbirl iği yapan tüm müttefikle-

rin kat ıldığı büyük bir konsey düzen lend i . Bu konseye Wang Han'ın karş ıs ında oldukları n ı beyan eden tüm bey ler ve han lar kat ı l d ı . Her biri konsey in yap ı lacağı yere, kend isine eşl ik eden hatırı sayı l ı r bü­ yüklükte bir birl ikle ge l m işt i . Müzakereler yoğun geçt i . Bazı ları bir kere daha Wang Han i l e an laşmayı deneme taraftarıyd ı ; fakat Temu­ çin, tam o larak onlara boyun eğmey i kabul etmedikçe on lardan h içbir şey umulmaması gerektiği konusunda on ları i kna etti . Hatta o durum­ da b i le Wang Han, bu isyana katı l m ı ş olan herkes i yok etmed ikçe memnun olmayacaktı . Böylece en sonunda, herke sin kendi toplulu­ ğuna dönmesi ve gayretle savaşmak için mümkün olduğunca büyük bir ordu toplamasına karar veri ldi .

78

Cengiz Han

Temuçin'in Ordunun Başına Getirilişi Temuçin, kuru lacak ordunun başına resmen getiri ld i . Bu tür du­ rum larda seç i len komutana yetkisini göstermek için büyük bir törenle bir çeşit asa ya da süslü sopa takdi m edi lmesi geleneği vard ı . Bu asa ya da sopa "topuz" olarak adlandı r ı l ırd ı . Bu durumda da topuz tüm olağan törenler gerçekleştirilerek Temuç in'e veri ldi . O da bunu bazı şartlar i leri sürerek ald ı ; herkes emirlerine zaman ında ve tam olarak uyacak, kend isi, emirlerine uymayan lara kendi uygun gördüğü her tür­ lü cezayı verebilecek ve tüm kararları sorgu lanmadan kabul edi le­ cekti .

Ödüllerin Dağıtımı İki Kölenin Ödülü B öylece başa geç i r i l d i kten son ra Temuçin, Wang Han ' ı n h i z­ metinden çıkıp kend i h izmetine giren lere ödü l ve yetki vererek işe baş lad ı . Bu ves i l e i l e bir süre önce, Sengum ve Camuka'nın kampa gel i p onu tuzağa düşürmek yönündeki tasarı ları hakkında kend i s i n i uyaran iki köleyi d e hatırlad ı v e onları d a ödül lend ird i . Kölelere ödü l olarak özgürl ükleri n i verd i ve yaşad ıkları süre boyunca ken d i leri ne yetecek kadar erzak sağlad ı . Ayrıca onları muaflar l i stes ine de yaz­ d ı rd ı . Muaflar, verd ikleri kamu hizmeti karş ı l ığında, kendi lerine bazı öze l haklar ve ayrıcalıklar veri len bir sınıftı. Bu sınıfa mensup olan lar vergi ödemek zorunda değ i l lerd i . Savaş gan imeti ele geç i r i l d iğinde, d i ğer herkes ele geç irdikleri n i n bel l i bir oran ı n ı hana vermekle yü­ küm l üyken onlar tüm gan imeti kend i leri alab i l iyorlardı . Muaf s ı n ı fı n bazı başka ayrıcal ıkları da vard ı . Herkes han ı n huzuruna çı kmak izin alana dek beklemek zorundayd ı ; fakat on lar her i sted ikleri nde han ın huzu runa ç ı kma hakkına sahi pti ler. Ayrıca i ş leyecekleri suçlar i çi n dokuz kere affed i leceklerd i ; yan i ancak on kere s uç işled i k lerinde cezalan d ı rı l ı rlard ı . Temuç in'in bu kö lelere bahşettiği ayrıcal ı klar ye­ d i nc i ku şak toru n ları na dek devam edecekt i .

Cengiz Han

79

Nedenleri Temuç in bu kö leleri büyük bir cömertlikle ödü l lend i rm işti. Bunun neden i h iç şüphesiz kı smen, onların yaptıklar ı n ı n Temuçin'i ve ordu­ sunu yok olmaktan kurtard ığı için onlara duyduğu sam i m i minnettar­ l ıktı . Diğer yandan da kendi yandaş ları arasında, onun iç i n ya da sür­ dürdüğü davası için yapı lan hizmetin cömertl ikle ödü l l endiri leceği şeklinde güçlü bir inanç oluşturmaktı .

Ordunun Düzenlenmesi Saldın Düzeni Temuçin kendisini çok büyük bir askeri birl iğin başında buldu ve i lk yaptığı, onların arası nda istikrar l ı bir d i s ipl i n s i stem i kurmak o ldu. Böylece savaş ırken düzen l i bir şeki lde hareket edebi leceklerd i . Or­ duyu üç ana ko la ayı rd ı . Merkezdeki kol kendi muhafızları ndan olu­ şuyordu ve bu ko l u kend i s i kumanda edecekt i . Kanatlarda ise müt­ tefikleri nin ve yandaş larının gönderd iği birlikler vard ı . Savaş plan ı , ilk önce kanatları öne sürmek, merkezi yedekte tutmak ve merkezdeki askerlerin savaşa giri ş i n i n en etki l i olacağı anda onları karş ı koyu la­ maz bir güç le savaşa dah i l etmek için hazır bekletmekt i . Her şey bu şek i lde ayarlandıktan sonra Temuçin ordusunu hare­ kete geçirdi ve Wang Han' ın ülkesine doğru i l erlemeye başlad ı . Onun muazzam ordusunu oluşturan birliklerdeki askerlerin say ı s ı öyle çok­ tu ki tüm ovayı kapl ıyorlard ı .

İki Ordu Yükler Bu arada Wang Han da boş durmam ı ştı . O ya da daha doğrusu onun adına hareket eden Sengum ve Camuka da büyük bir ordu topla­ m ı ş ve düşman ı karş ı l amak üzere Karakurum'dan hareket etm iş lerd i . Wang Han' ın askerler i n i n say ı s ı Temuçin' i n k i l erden fazla o l sa da on unkiler kadar d i sipl i n l i ve düzen l i deği l lerd i . Ayrıca yan larında on­ lara ayak bağı o l an çok fazla yük vard ı . Yürüyüşteki orduyu, eşya, s i l ah ve her tür askeri malzeme taş ıyan bitmek b i l mez bir yük arabası

80

Cengiz Han

konvoyu takip ed iyordu. Bu neden le de ordu çok ağır i lerl iyordu; çün­ kü atl ı askerler h ızları n ı yük arabalarının h ızına göre ayarlamak zo­ rundayd ı lar. Bu da arabaların taşıdığı ağır yükler ve bozuk yol lar ne­ den iyle çok yavaş gitmeleri anlamına geliyordu.

İki Ordunun Karşdaşması Savaş Wang Han'ın Yenilmesi Kaçışı İki ordu, iki akarsu aras ındaki bir düzl ükte karş ı laştı lar ve son de­ rece h iddet l i ve kan l ı bir savaş o l d u . Temuçin'in eski öğretmen i Ka­ raşer, Tem uçin'in ordul arından bir bö lümünü kumanda ediyordu ve karş ı s ı na Wang Han' ı n ordusunun b i r kanad ı n ı idare eden Camuka çıkt ı . Diğer kanatlar da birbirleri i l e şiddetle savaşt ı lar ve üç saat bo­ yunca hangi tarafı n kazanacağı be l l i olmad ı . Nihayet tüm bu süre bo­ yunca yedekte tuttuğu askerleri i l e geride bekleyen Temuçin onun m üdahalesi için uygun zaman ın geldiği n i gördü ve muhafızları na i leri atı l maları emrini verd i . Onlar da ön lerine çıkan ı yok etmek için büyük bir kıvrakl ıkla harekete geçti ler. Wang Han' ı n birl ikleri birbiri ardına alt ed i ld i , dağıt ı l d ı ve savaş meydan ı ndan sürü l d ü . Çok geçmeden Wang Han her şeyin kaybed ildiğini görd ü . Savaşmayı bıraktı ve kaç­ tı . Kend isine yakın hizmetl i lerinden ve muhafızlarından o luşan küçük bir b i rl i k de onunla birlikte gitt i . Kaçaklar ilk önce Karakurum'a gi­ den yola gird i ler. Fakat o kadar yakından taki p ed i l iyorlard ı k i başka bir yöne sapmak zorunda kald ı lar. N ihayet Wang Han kendi ü l ke­ s i nden kaçmaya ve "Tayan Han " ad ındak i bir beyden koruma talep etmeye karar verd i . Tayan Han, Kara K ıtay ü l kesindeki en güç l ü top l u l uklardan b i r i o lan "Nayman lar" ad ı veri len büyük bir topl u l uğu yönetiyord u . Tayan, Temuçin'in i l k e şinin; yan i babas ı hayattayken on dört yaşı nda evlendiği prenses in babasıyd ı .

Cengiz Han

81

Naymanlar ile İlişkileri Wang Han'ın Naymanlar aras ına sığınmak istemesi garip karş ı­ landı ; çünkü geçmişte b i r süre boyunca ne han ları Tayan i le ne de onun egemen l iği altındaki topluluk i l e iyi geçinemem i şt i . Önceki sa­ vaşlarda, Wang Han'ın onlarda ve ülkelerinde açtığı yaralar nede­ niyle ona karşı hala öfke dolu olan çok sayıda yönetici vard ı . Fakat bu Tatar toplul ukları nda m isafırperverl ik duygusu çok baskındı ve W ang Han da N ayman tarın onun zor durumda bir kaçak olarak kend i lerine ge l i ş i n i görünce tüm düşman l ıklarını bir yana b ı rakı p onu hoş karş ı­ layacakların ı düşünmüştü .

Naymanlar Arasında Tartışmalar Aslı nda onların yard ı m ına muhtaç bir ziyaretç iyi geri çev irmek en çok top l u l uğun l ideri olarak Tayan için bir ay ıp o l acaktı . Bu neden le i lk başta düşman ı n ı ki barca karş ı l ayıp ona sığınma hakkı vermeye eği l i m l iyd i . Wang Han ülkesine girdikten sonra onun kampına yak­ laş ı rken Tayan bu konuyu diğer bey lerle görüştü; fakat hepsi de zor durumdaki düşman larına merhamet gösteri lmesine kes i n l ikle karşıy­ d ı . Onun kendi lerine karş ı nas ı l her zaman düşmanca davranmış ol­ duğunu Tayan'a i fade etti ler. Onlara verdiği zararı abartarak dile ge­ tird i ler. Ayrıca Wang Han'ı koruyarak hiç şüphesiz düşman ı takip ederek kendi ü l ke lerine gelecek Temuçin'le savaşa girme riskin i ala­ cakların ı ve onu koruma girişim lerinin Temuçin tarafından hoş kar­ şılanmayacağını da söyledi ler.

Tayan Bu sözler Tayan' ı çok etki led i ; fakat hala Wang Han'a karş ı her­ hangi bir düşmanca harekete rıza göstermeyi i stem iyord u . Böylece d i ğer beyler ne yapmaları gerektiğin i tartı şmak için kendi aralarında bir konsey toplad ı l ar. Wang Han'ı öldürme soru m l u l uğunu kend i leri üstlenmeye karar verd i ler.

82

Cengiz Han

Beylerin Planları "Tayan'ın bunu aç ıkça onaylamas ını bekleyemeyiz; " d iyorlardı "fa­ kat içten içe o da bunu arzu ediyor ve bu iş bittiği zaman o da mem­ nun olacak . " Tayan o lay ların nereye gittiğini çok i y i b i l iyordu; fakat b i l m iyor­ muş gibi yapıyordu. Böylece diğer yönetici lerin d i ledik leri gibi dav­ ranmalarına izin verd i .

Wang Han'ın Başının Uçurulması Böylece hemen bir birlik donatı ldı, Wang Han'a karşı en çok kin ve nefret besleyen iki bey birl iğin başı ndaki yeri n i aldı ve onu yakala­ mak i ç i n harekete geçti ler. Görünüşe göre Wang Han, Nayman top­ raklarına gird i kten sonra yolda bir süre oyalan m ı ş, ü l kede nas ı l kar­ ş ı l anacağ ı n ı görmek i stem işti . Nayman birliği, onun kamp kurduğu yerde birdenb ire ortaya çıktı, tüm h i zmetl i leri ö ldürdü ler ve Wang Han' ı yakal ayıp baş ı n ı uçurdular. B eden i orada bırakt ı lar ve Tayan'a göstermek için başı yan larına aldı lar.

Tayan' ın Hilesi Tayan içten içe sev inm işti ve eski düşman ı n ı n ölümünün onda yarattığı memnun iyeti gizleyem iyord u . Hatta Wang Han' ın başına küçümseme ve nefret dolu sözler savurdu; bu da düşman ı n ı n yen i l ­ gis inden duyduğu sev inci aç ığa ç ı karıyord u . Fakat daha sonra ken­ dini topladı ve onu ö ldürdükleri için beyleri suçlad ı . Onlara şöyle ded i : " İ leri yaşını, geçmiştek i büyüklüğünü, bir prens ve komutan olarak k azan d ığı şöhreti düşünüp ona karş ı bir cellat gibi deği l, bir koruyucu gibi davranma l ıydınız."

Başm Akıbeti Tayan, Wang Han'ın baş ına büyük bir saygı i le davran ı lmas ı n ı emrett i . Onu uygun bir şeki lde hazırlayıp bir çeşit kurutma v e koru­ ma i ş l em i nden geç i rdikten sonra gümüş bir kutuya koyd urdu ve onur yerine yerleştird i .

Cengiz Han

83

Başın saklanması için hazırlıklar bu şekilde devam ederken Wang Han'ın başı tüm top l u l u k iç i n kutsal ve gizeml i b i r i lgi kaynağı oldu . D i l i n birkaç kere baş ı n içi nden çıktığı söylendi ve başta ol uşan de­ ğişikl ikleri büyük bir dikkatle izleyen kahinler, bu değişikl iklere baka­ rak savaşta olacak olay lara dair öneml i kehanetlerde b u l u ndular. Bu kehanetler büyük ölçüde Temuç in'in refah ı n ı n ve gücünün giderek artacağı yönündeyd i .

Sengum'un Öldürülmesi Wang Han' ı n oğlu Sengum savaşta öldürüldü; fakat Camuka kaçt ı .

X. BÖLÜM

CAMUKA' NIN ÖLÜMÜ 1202- 1203

Tamamlanan Zafer Abartına

rD �

u arada Wang Han'ın sığındığı Nayman l a r ı n ü l ke s inde b u olaylar yaşan ırken Temuçin, Wang Han ' ın ü l kesinde ne

bu l ursa önüne katıp götürüyordu. Savaşta müth iş b i r zafer kazanmış­ tı ve kırk bin kişinin ö ldürü ldüğünü yazan kayıtlara bakarak bu sava­ şın son derece sert geçtiği de söyleneb i l ir. Fakat bu say ı lar büyük ölçüde abartılm ıştı . Ayrıca, günümüzdeki modern topl u l ukların daha iyi düzen lenen savaşları i le karşılaştırıldığında bu tür barbar savaşla­ rında ö ldürülen insan ların sayısı her zaman çok daha fazladır.

Yağma 1

Ne olursa olsun Temuçin çok büyük ve tartışmasız bir zafer ka­

zanm ı ştı . Çok sayıda esir aldı ve çok büyük gan imet e l e geç ird i . Tüm yük arabaları onun e l ine geçmişti ve bu arabaların içlerindeki pek çok şey de çok değerl iyd i . Çok sayıda da at ele 0eç i rd i . Bu atların çoğu

86

Cengiz Han

ö ldürü len ya da esir alınan kişi lere aitti. Wang Han' ın ordusunda sa­ vaştan sonra kalan en iyi birl ikler de onun tarafına geçti . Artık Wang Han' ı n gücünün tamamen tükendiği n i düşünüyorlard ı ve o andan iti baren Temuçin tüm ülkenin hak imi olarak kabu l ed i l ecekti . Ona bağ l ı lıklar ı n ı hemen sunmaya hazırd ı lar.

Tahta Çıkına Hanlann Boyun Eğmesi Sengum ve Camuka Çok geçmeden Tem uçin, Wang Han' ı n ölüm h aberi n i eşinin ba­ bas ı Tayan'dan ald ı ve onun tüm ü l kes i n i ele geç i rmek için daha da büyük b i r istek duyarak hemen harekete geçt i . Daha önceleri Wang Han' ı n h i zmeti nde ol an han lar b i rbiri ard ına ona bağl ı l ıkları n ı su­ n uyorlard ı . Bunu da sadece, daha fazla d i ren men in faydas ız olduğunu b i l d ikleri nden yapm ıyorlard ı . Ayn ı zamanda eski dostlar ı n ı n ve sev­ dikleri b i r kişinin tarafında olmaktan memnundu lar. Temuç in tüm ül­ kede b i r çeşit zafer yürüyüşü yaptı ve her yerde sev inç gösteri leri ve " Hoş ge l d i n ! " çığl ı kları i le karşı land ı . Eski düşman ları Sengum ve Camuka'ya ge l i nce, onlar ortadan kaybo lmuş lard ı . Temuç in'e karş ı oluşan muhalefet in baş ı n ı çeken Camuka hala emrinde, savaştan son­ ra bir araya ge l meyi başaran bir grup asker tutuyordu; fakat nereye gittiği tam o larak b i l inmiyordu.

Hakembu ve Kızı Wang Han' ı n diğer akrabaları ve dostları hiç gec ikmeden Temu­ çin'in tarafı n a geçti ler. A s l ı nda hangisi onun gözdesi olacak d iye b i r­ birleri ile yarış hal indeyd iler. Wang Han'ın kardeşlerinden biri etk i l i ve güç l ü b i r beyd i ve o da Temuç in'in h i zmetine gi rmeye ge l m i şti . Te­ muçin'in takdirini kazanab i l mek için de yan ında k ı z ı n ı getirmiş ve Temuçin'e diğer eşlerinin yan ında kendi kızını da eşi olarak alması için tekl ifte bulunmuştu. Tem uçin, Wang Han' ı n kardeşini büyük bir nezaketle kabul ett i . Kendisine verd iği hediyeyi, yan i kızın ı, kabul etti; fakat zaten ç o k sa­ yıda eşi o lduğu ve en öneml i görev l i lerinden b iri olan muhafızların ı n

Cengiz Han

87

l ideri, kızı beğendiği için genç kızı ona hediye etti . Elbette b u durum­ da kızın hiçbir söz hakkı yoktu. Babasının ve d i ğer han ların on unla ilgili yaptıkları an laşmaya boyun eğmek durumundaydı .

Hakembu'nun Korkulan Wang Han'ın karde ş i n i n ad ı "Hakembu" i d i ve Temuçin'in kam­ pına ge l i rken çok tereddüt yaşam ışt ı . Wang Han ' ı n kardeş i olduğu için Temuç i n ' i n ona öfke dol u olabi leceği nden ve onu h izmetine al­ mayı ve getirdiği hed iyeleri reddetmesinden korkuyordu . Fakat ne büyük b i r nezaket l e karş ı landığı n ı görünce çok rahatladı ve Te­ muçin'den kend isine orduda bir yetki vermes ini isted i .

Temuçin'in Minnettarlığı Yanıtı Temuç in, bu i steği büyük bir zevkle yerine getireceği n i ve bu ri­ cayı böy l e s i ne büyük bir i stekle kabul etmesi n i n neden i n i n bu ricayı yapan k i ş i n in, Wang Han'ın kardeşi olması o l duğunu b e l i rtti . Ha­ kembu'ya şöy le ded i : "Asl ında daha önceleri zor zaman larımda beni sarayına bir kaçak ve sürgün olarak kabul eden ve bana pek çok iyi­ lik yapan ve koruma sağlayan kardeşi n i n hatırı için sana pek çok şey borçluyum. Ona borç l u oldukları m ı h içbir zaman u nutmad ım ve hiç­ bir zaman da unutmayacağı m . Her ne kadar daha sonraları bana yüz çevirmiş olsa da onu ya da oğlu Sengum'u h iç suçlamad ı m . Böyle davranmaları n ı , ben i m her zaman amansız düşman ı m olan Camuka' n ı n iftiralarına ve kötü etkis ine bağladı m . Bu nedenle bana düşman olduğu için ona karşı öfke duymuyorum ya da bu yüzden onun an ı s ı na olan saygım azalm ıyor. Üstelik ona olan m i nnettar l ı k borcumu, senin, yan i Wang Han'ın kardeşinin arac ı l ığı i le ödeyebildiğim için çok mut­ luyum. " Böylece Temuç i n , Hakembu'ya orduda saygın bir görev verd i ve ona karş ı büyük bir ince l i kle davrand ı . Eğer her zaman böyle cömert b i r tavırla hareket etm işse ona yüce l iğin i ve ününü kazand ı ran ta­ raftarların ın üzerinde böylesine büyük bir etkisinin olması hiç de şaş ır­ tıcı deği ldir.

88

Cengiz Han

Camuka Kaçıyor Tayan 'ın Ülkesine Ulaşıyor Bu arada Sengum öldürülmesine rağmen, Camuka kaçmayı ba­ şard ı ve pek çok macera atlattıktan sonra n ihayet Tayan'ın ü lkesine u laşmayı başard ı . Kendisiyle beraber Wang Han'ın ordusunun, sa­ vaşta öldürü lmekten ya da esir düşmekten kurtu lan kısmı ve pek çok da görevli gelmişti . Camuka bozguna uğrayıp dağı lmış bu askerleri, etrafa saç ı lmış kalıntı ları toplayarak ve birl ikleri sı raya sokarak yen i­ den düzen lem i ş ve yan larında ata binebi lecek durumda olan hasta ve yara l ı larla birl ikte Tayan'ın ülkesine ge l m i şt i . Çok yetenekli bir ko­ mutan olduğu b i l in iyordu ve Tayan'ın sarayında memnun iyet le kar­ şı land ı . Asl ında Temuçin'in fetih lerin i ve gücünün giderek arttığı n ı du­ yan Tayan, onu kıskanmaya baş lam ı ştı ve damad ı n ı n çok fazla yük­ se lmesini enge l lemek için bazı ön leml er alma zamanının geldiğini dü­ şünüyordu.

Tayan'ın Camuka ile Konuşması Elbette Tayan, Camuka ile Temuçin'in kişi l iği ve onun plan ları hak­ kında pek çok konuşma yaptı . Bu kon uşmalar esnasında Camuka, Tayan' ı n şüphesini ve kıskançlığı arttırmak için hep kötü şeyler söy­ l emeye d ikkat etti . Temuçin'i çok h ı rs l ı , sürekl i yüksel mek i ç i n p lan­ lar yapan, bu plan ları gerçekl eştirirken hiçbir m i nnettar l ı k ya da onur duygusunun ona engel olamayacağı bir adam olarak tan ıttı . Wang Han i l e yapı lan savaşın sorum luluğunu tamamen ona yükled i . Bu savaş ın, Temuçin'in, kendisine zor zaman larında göstermiş oldukları nezakete rağmen Wang Han'ı ve oğlunu yok etmek için yaptığı entrikalar yü­ zü nden ç ı ktığı n ı söyled i . Ayrıca Camuka, Tayan'ı da vakit çok geç olmadan kendisini teh l ikeye karşı korumaya alması için uyardı .

Camuka'nın Temuçin'in Kişiliğini Anlatışı "O sen i n oğlun sayıl ır, doğru . " dedi Camuka. " Senin dostun oldu­ ğunu da söylüyor; fakat o den l i hain ve kişil iksiz ki ne olursa olsun ona güvenemezsi n ve geçm işte ona karşı yaptığın tüm iyi l iklere ve sizi bağlayan akrabalık bağına rağmen kendi hırs l ı tasarı larını gerçekleş-

Cengiz Han

89

tinnesini engel lediğini düşündüğü anda, onun için herhangi biriymişçe­ sine sen i yok etmek için planlar yapmaktan çekinmeyecektir."

Komplolar Kuruluyor Tayan'ın akl ındaki endişe ve korkularla b i rleşince, bu sözler onu çok etki ledi ve sonunca Tayan onu tehdit eden teh l i keye karşı kendi­ sini korumak için bazı tedbirler almaya ikna oldu. Böylece kend i ta­ rafına geçebi leceklerin i düşündüğü başka topl u l ukların beyleri i le müzakereler başlattı ve çok geçmeden Temuçi n'e düşman olan ve onun gücünü kıs ıtlamak için yap ı lacak herhangi bir girişime katılma­ ya hazır güç lü bir ittifak oluşturdu.

Alakus Tüm bu ad ım lar büyük bir gizl i l ikle atı l m ı ştı ; çünkü Camuka ve Tayan, hazırl ıklar tam an lamıyla bitinceye ve harekete geçmeye ha­ zır oluncaya dek Temuçin'in, kend isine karşı oluşturdukları ittifaktan haberdar olmamasını arzu ediyorlard ı . Fakat sırlarını di led ikleri kadar uzun bir süre gizl i tutmayı başaramad ılar. Gene l l ikle, kendi amaçla­ rını tam olarak destekled iğine emin ol madıkça herhangi bir hana ya da beye yanaşıp ittifaka katı lmasını tekl i f etmemeye özen gösteriyorlar­ d ı . Fakat zaman i lerledikçe daha az tedbirli davrandı lar ve en sonunda bir hata yaptı lar. Tayan, Alakus adı ndaki bir prens ya da hana tekl i f gönderd i v e onu ken d i kurdukları ittifaka katıl maya davet ett i . Bu tekl i fleri özel bir u lakla gönderi len bir mektup arac ı l ığı i l e i letiyordu. Mektup, müttefiklerin hayata geçirmek istedikleri p lan ları ve ittifaka katılmış olan han ve topluluk ad ları da dah i l olmak üzere ittifakın tüm ayrıntı larını içeriyordu.

Temuçin'in Kurulan Komplodan Haberdar Oluşu Aldatılışı Ç i n s ı n ı rları içindeki çok sayıda güç lü top l u luğa hakim olan Ala­ kus'un bir sebepten , bu mücadelede Temuçin'in yan ında yer al mak istediği an laş ı l ıyor. Bu nedenle mektubu geti ren u lağı esir olarak alı-

90

Cengiz Han

koydu ve komplonun tüm ayrıntı larını içeren mektubu hemen Temu­ ç in'e u laştırd ı . Temuçin bu bi lgiyi alı nca hayrete düştü; çünkü o anda eşinin babası Tayan'ı n en iyi ve en güven i l i r dostlarından b iri oldu­ ğunu düşünüyordu. Ne yapı l ması gerektiğini tartışmak üzere hemen büyük bir savaş konseyi top lad ı .

Genç Prens Cüci Temuç in'in artık bir del ikan l ı olmuş "Cüc i " ad ında bir oğlu vard ı . Tem u ç i n , oğlu n u n artık, saraydaki d i ğer prensler ve beyler aras ın­ daki yeri n i almas ı ve görev üstlenmesinin zaman ının ge ldiğini dü­ şünüyord u . B u neden le konseyde ona da bir yer verd i ve böy lece onu devletin önem l i kişi leri nden biri o l arak ilk defa kamuoyunun gözü önünde tanımış oldu.

Savaş Konseyi Tayan ve d i ğerleri n i n o luşturmakta olduğu ittifakı duyunca kon­ sey, hemen güçlerin i toplayıp planlarının olgun laşmasına izin verme­ den d üşmanın üzerine yürüme eği l i m i gösterd i . Fakat ortada atlarla i lgili bir sorun vard ı . Temuçin'in ordusuna ait değişik toplul ukların at­ l arı uzun süren yürüyüşlerden ve son zamanlarda yapılmış olan se­ ferlerden dolayı öyle yorgundular ki bir süre d i n lenip iyi leştirilmedik­ çe yen i bir sefer baş latmak için uygun bir durumda olmayacaklard ı . Fakat Temuç in'in amcası olan "Bu lay" adındak i b i r han, tüm ordu için kendi sürüsünden sağl ıkl ı atlar sağlamayı tekl i f ederek bu sorunu çöz­ dü. Bu durum, o dönemdeki büyük Asyalı l iderlerin hayvanc ı l ık uğraş­ larının ne denl i büyük ölçülerde yapı ldığını gösterir.

Camuka ve Tayan Temuçin, amcasından gelen bu tekl ifi kabu l etti ve hemen sefere başlamak için gereken hazırlıklar yapıldı. Bu hazırl ıkların haberini alır almaz, Camuka ittifak birl iklerini ac i len toplamas ı ve on lar sınırı geç­ meden gidip Temuç in'in ordusunun karş ı lanması için Tayan'a baskı yaptı .

Cengiz Han

91

Tayan'a şöyle ded i : "Onun sınırı geçip senin bölgen i yakıp yıkma­ sını beklemekten se gidip onunla kendi topraklarında savaşmak daha iyidir." "Hayır, " dedi Tayan yanıt olarak, "beklemek daha iyidir. Ne kadar çok i lerlerse adam ları ve atları o kadar çok yoru l ur, erzakları aza l ı r ve savaşta onu alt etmemizin ard ından geri çekilmesi de o kadar zor olur."

Temuçin'in Sının Geçişi Böylece, her ne kadar birliklerini toplamaya başl asa da Tayan ha­ rekete geçmed i . Temuçin, ordusu nun başında Nayman ların ülkes inin sınırına vard ığında -Tayan'ın hüküm sürdüğü ü l ke Naymanların ül­ kes i olarak ad land ı r ı l ı yordu- düşman taraftan hiç kimsenin sın ırı sa­ vunmak için orada bulunmamasına şaşırd ı . Sınırı bir nehir oluşturduğu için burası kolayl ıkla savunu labi l i rd i ; bu onu daha da şaş ı rttı . Fakat nehrin kıyısına vard ığında yolunun üzerinde h i ç kimse görünmüyor­ du. Askerleriyle birlikte hemen nehri geçti ve Nayman topraklarına girdi.

Temuçin'in İlerleyişi Temuç i n i lerled iği süre boyunca, Tayan'ı n tah m i n ettiği teh l i keye düşmemek için, yan i adam ları n ı n ve hayvanların gücünün azaltma­ mak ve erzak ları tüketmemek için, d i kkat l i davran ıyordu . Yanl arına bo l m i ktarda erzak almıştı ve yol boyunca hem adam l arın ı hem de hayvanları zinde ve güç l ü tutab i lmek için büyük bir d ikkatle ve kolay aşamalarla yürümeye özen gösteriyordu. Bu düzende ve bu koşul lar altında en sonunda Tayan'ın kamp kurduğu ve ordu ların ı topladığı noktaya ulaştı .

Savaş Hazırlıklan Kuşluk ve Cüci Her iki taraf da hemen savaş düzeni aldı. Tayan'ın tarafı ndaki askerleri Camuka komuta ed iyordu. Tayan'ın oğl u olan genç prens, "Kuşluk" da yardımcısıyd ı . Diğer yandan konseyde ön p lana ç ı karı l-

92

Cengiz Han

mış olan Temuçin'in genç oğl u Cüci, babasının tarafında çok öneml i bir göreve getirilmişti . Gerçekten d e birbirlerine karşı bir rekabet ve özenme duygu ları ile dolu olan bu iki genç prens, her iki tarafta da savaşı başlatan öncü kuvvetlerin baş ında yer al ıyordu. İlk önce Cüci atağa geçti ve onu geri püskürtmekle görevlendirilmiş o lan Kuşluk tarafı ndan karşı land ı . Her iki prens savaş boyunca büyük bir cesa­ retle savaştı lar ve ikisi de büyük bir ün kazandı .

Büyük Savaş Temuçin'in Zaferi Tayan'ın Öldürülmesi Savaş sabah ın erken saatlerinde başlamıştı ve tüm gün devam et­ t i . Sonunda Temuçin kesin bir zafer kazandı . Tayan günün i l k saat­ lerinde ö lümcül bir yara almıştı . Hemen savaş meydanindan uzak­ laştırıldı ve hayatını kurtarmak için her türlü çaba gösteri ldi; fakat çok geçmeden nefes almas ı kesildi . Oğlu Prens Kuşluk, tüm gün boyun­ ca kahramanca savaştı ; fakat gece yaklaştıkça her şeyin yitirild iğini an layarak kaçtı ve o kargaşada toparlayab i ldiği kadar çok askeri toplayıp kendisiyle beraber götürdü . Bu askerlerle birlikte ne yapa­ cağına karar verene dek geç ici bir sığı nak bul mayı amaçlad ığı amca­ larından birin in topraklarına geldi.

Camuka'ıııın Başı Kesilir Camuka'ya gel ince; tüm gün öfkeyle savaştıktan sonra en sonun­ da geceye doğru etrafı sarı ldı, ele geçiri ldi ve esir alınd ı . Savaş sona erer ermez, Temuç in onun başının uçuru l mas ını emrett i . Onu onurlu ve dürüst bir düşman olarak değil, bir asi ve hain olarak görüyor ve h içbir şeki lde merhameti hak etmed iğine i nan ıyordu.

XI. BÖLÜM

İMPARATORLUGUN KURULUŞU 1203

İmparatorluğu Kurma Çalışmalan

"' rtık Temuçin'in egemen l iğinde, Asya K ıtası'nın iç kısmının /1. çok büyük bir böl ümünü içeren çok gen i ş bir ülke ve çok sayıda zengin ve güçl ü topl uluk vard ı . Temuçin, tüm ü lke üzerinde bir imparatorluk kurarak e linde tutuğu toprakları sağlam laştırmaya ka­ rar verd i . Hala d i renen birkaç hana boyun eğd irmek için yapılacak birkaç savaş ve alınacak birkaç şeh ir daha vard ı . Bu zaferler de çok geçmeden kazanı ld ı ve Tayan'la yapı lan savaştan k ı sa bir süre sonra Temuçin, kend ini neredeyse dünyan ın b i l inen bütün kısmı olan bir ü lken in tartışmasız l ideri olarak bu ldu. Egeme n l iğine karşı tüm açık muhalefet tamamen bastırılm ıştı ve artık onun yapacağı şey, ordusu­ nu mükemmel bir şeki lde düzen lemek, kendi kanun ları n ı ç ı karmak, başkentinin neresi olacağına karar vermek ve böylesine büyük bir imparatorluğun içişlerini yönetmek için gerekl i olan yönetim sistem ini oluşturmaktı.

94

Cengiz Han

Karakurum'daki Saray Elçiler Tem u ç i n , Karakurum kent i n i , başkenti yapmaya karar verd i . Böylece birl ikleri n i n baş ında o kente doğru i lerledi ve büyük b i r görkemle kente gird i . Burada ihtişaml ı bir saray yaptırd ı v e bir son­ raki kış boyunca i mparatorl uğunun düzenleme leri ve güç l endiri lmesi i le meşgu l oldu. Bu arada Orta Asya'daki fark l ı ulus lar ve toplu luklar, kend isine sürekl i o larak elçi ler yo l l uyordu. Bu e l ç i ler kazand ığı za­ ferlerden ötürü onu kutl uyor ve tem s i l etti kleri han ı n ad ına ona bağ­ l ı l ı k ları n ı sunuyor ya da i şbirl iği öneriyorlard ı . Bu elçi ler şatafat l ı b i r şek i lde giyinmiş v e tam olarak si l ahlanm ış atl ı askerler e ş l i ğ i nde ge­ l iyorlard ı . O k ı ş boyunca Karakurum kentinde tan ı k o l unan neşe ve görkem, ş i md iye kadar görü lenlerin çok ötesindeyd i .

Temuçin'in Anayasayı Oluşturması Bu arada insan lar bu askerlerin geçit tören lerin i izleyip eğle n i rken Temuç in'in zi h n i , sürekl i olarak i mparatorluğu için çıkarmayı i sted iği anayasan ın şekl iyle ve i nsanların tabi olmasını i stediği yasalar s i stemi i l e meşgu l d ü . Bu konuda en yetenekl i dan ı şman larına öze l o l arak dan ı ş ıyor ve yazman larına bir yönetim s i stemi ve kanu n kü l l iyatı yazd ırıyord u . Öneri len kanun lar gizl i konseylerde tartı ş ı l ıyord u . Her detay iyice tartışı l ıp olgun laştı rıldıktan sonra Temuçin, ilkbaharın i l k gün lerinde bir emir yayınladı v e bel i rti len günde, onlara öneri len s i s­ temi anl atabi lmek için ülkes i n i n önde ge len tüm prenslerin i n ve han­ ları n ı n bir araya ge lmesi n i isted i .

Han Seçimi Tem uç i n , imparatorluğunu bir tür seç im monarş i s i şekl ine getir­ meye karar l ıyd ı . Bu amaç la Yüce Han, büyük bir toplantı yapmak için bir araya ge len tüm diğer han ları n oyuyla seç i l ecekti . Kend i s i n i Yüce H an o larak i l an eden ya da diğer han l ar tarafı ndan seç i l meden önce yüksek yetki leri ku l lanmaya kal kı şan bir k i ş i ö l üme mahkum edi le­ cekti .

Cengiz Han

95

Ülkenin Bölünmesi Ü l ke i l l ere bölünmüştü ; her bir i lde yönetici olarak bir han bu l u­ nacaktı. Fakat bu hanlar, Yüce Han'a sıkı sıkıya bağ l ı olacaklard ı . Yüce Han tarafından çağrıldı klarında, yönetim leri i le i l gi l i bir sorunu çözmek ya da kend i lerine karşı yapı lan suçlamalara yanıt vermek için hemen başkente g itmek zorundayd ı lar. Doğru l uğu kan ıtlanan bir itaatsizlik ya da yan l ı ş yönetim durumunda ise ölüm cezası alacaklard ı .

Ordunun Dii7.eni Silahlar ve Mühimmat Temuç in, ordusunu da ayn ı ya da benzer i l kelerle şek i l lend ird i ve düzen led i . Askerler her biri yüz kiş iden oluşan birliklere ayrıldı ve bu birl i klerin onu da bin kiş iden oluşan bir alay olarak düzen len d i . Alay­ lar da her b i ri on b i n askerden oluşan daha gen iş bölüklere ayrı l d ı . Bu birliklere on ları komuta etmesi için çeşitli rütbelerde komutanlar atan­ dı ve çok sayıda s i l ah ve mühimmat, ihtiyaç duyu lduğunda dağıtı l­ ması için, bu komutanların sorumluluğunda cephaneliklere depo landı . Temuçi n ; ayrıca kent v e sarayların inşa ed i lmesi, yo l l arın yap ı l ­ ması v e kalelerin ol uşturu l ması i ç i n d e hazırl ı k yapt ı . T ü m halkın, ge­ rekl i görü ldüğünde haftada bir gün bu kamu işlerinde çal ışmasını em­ retti .

Avlanma Her ne kadar yen i yönetimin kurulduğu ü lke şu anda bir barı ş döneminde o l sa da Temuçin, halkı nı n şu ana dek kendi lerini d iğer­ lerinden ayıran b i r öze l l ik olan savaşçı ruhu kaybetmemesi n i i stiyor­ du. Avlanmayı, öze l l ikle de dağlarda vahşi hayvan avlamayı özendir­ mek ve av i ş i n i düzen lemek için kanunlar yaptı . Kendi s i de sarayın­ daki d iğer beyler ve önem l i yönetici ler i l e birl i kte, tü m bu önem l i ki­ şi ler arasında av uğraşı n ı n tehl i ke ve heyecan ına karş ı b i r i lgi uyan­ dırmak için av gezi leri düzen led i . Bir çeşit savaş olarak düşündüğü bu gezilerde yan ında genel l ikle bir grup asker götürürdü .

96

Cengiz Han

Köleler Temuçin, ü lken in yerl ilerinden hiçbirinin köl e olarak ku l lan ı lma­ masını ve on ların h izmetç i l ik gibi işlerde çalıştırı lmamalarını emretti . İnsan lar bu tür işler için savaşta ele geçiri len ve esir alınan kişi leri kul­ lanacaktı. B u kuralı koymasının nedenlerinden biri, s ınır bölgelerinde yaşayan insanları, kendi lerine ve gene l olarak ü l keye köle sağlayabi l ­ mek i ç i n komşu bölge lere seferler yapmaları i ç i n teşv ik etmekt i . Böylece köleye sah ip o l m a hakkı sıkı bir şeki lde korundu v e bunu sağlayabi l mek için çok sert kanun lar kondu . Bir köleye yatak l ı k yap­ mak ya da sah ibinin izn i ol madan ona et, içecek ya da giysi vermek ya da ona barınak sağlamak, uyulmadığı takd i rde cezası ölüm olan bir yasaktı . Kaçak bir köleyle karşı l aşan biri, onu yakalamaz, kaçmas ı n ı engel lemez v e sah ibine ulaştırmazsa o d a ölümle cezalandırılırd ı .

Çok Eşlilik ve Kölelik Her erkek i stediği kadar çok kadınla evleneb i l ird i ve her erkeğin kad ın köleleri cariyesi yapmaya yasal olarak izni vard ı .

Ölümden Sonra Gerçekleşen Evlilikler Çok garip bir uygulama vardı ve bu uygulama, görmüş olduğumuz gibi, bu kırsal toplumlarda akrabal ık ve ai le bağlarına veri len büyük önemden kaynaklanmaktaydı . İki ai le, artı k hayatta olmayan çocuk­ ları arası nda yapı lan kurmaca bir evl i l ikle bir araya ge leb i l i r ve kendi­ lerin i yasal olarak bir aile olarak gösterebi l irlerd i . B u tür durum larda, an laşmalar gene l l ikle çocuklar hayattaymışças ına yap ı l ıyor ve tüm tören ler o l ması gerektiği şeki lde gerçekleştiri l iyordu. Bundan sonra bu iki aile yasal müttefik olarak görü lüyor ve gerçek bir ev l i l i k duru­ munda ortaya çıkan tüm zorunluluklar bu aileler için de geçerli oluyor­ d u . Bu geleneğin bazı Tatar ulusları arasında günümüzde b i le varlı­ ğını devam ettirdiği söylenir. B u halklar arasında yaygın o lan inanışa göre, ölmüş olan çocukların aileleri tarafı ndan tüm gerekl i l ikleri ye­ rine getirilerek yapı lan tören ler, ruh lar dünyasında da geçerl i o luyor ve her ne kadar yeryüzünde ayarlanm ı ş ve kutsanmış o l sa da birl ik­ leri öteki dünya da da onaylanıyor ve devam ettiri l iyordu.

Cengiz Han

97

Hırsızlığın Cezası Bu i lginç ve öze l kanun ları n yan ında soyguna, h ı rsızl ığa, c inayete, zinaya ve yalancı şah itl iğe karşı normal kanunlar da vard ı . Bu suç lar için veri len cezalar gene l l ikle ağır olurdu. Hayvan çalman ın cezası ölümdü. Daha ufak hırs ızl ıklar için sopayla dövülme cezası veri lirdi ve kaç kere vurulacağı suçun n iteliği ve ağırl ığı ile orantı l ı o larak be lirle­ nird i . Fakat suçlu kişi, eğer yapabi l iyorsa çaldığı şeyin değerinin do­ kuz katı kadar para ödeyerek bu cezadan kurtu lab i li rd i .

Din Seçim Özgürlüğü Din konusuna gel ince, Temuç in'in hazırladığı anayasa, cennetin ve yeryüzünün yaratıcısı tek bir Tanrı o lduğunu be l i rtiyor ve O'nu tüm insan l ığın yüce hakim i ve düzenleyicisi olarak kabul ed iyord u . Sade­ ce O, "yaşam ve ölüm, refah ve sefalet ihsan eden, i sted iğini bah­ şed ip i sted iğini esirgeyen ve her şey üzerinde mutlak b i r güce sah i p" oland ı . İ nanç la i l gi l i sadece bu madde yeterl i olmuştu . Geri kalan ı için Temuçin, ülkes indeki değişik ulus ları ve topl ulukları, tapınma şekl ini bel i rleme ve d i n i bayram ları n ı kutlama konusunda serbest b ı raktı ve hangi şek i lde hareket ederse etsin insanların dinle i lgi l i herhangi bir konuda rahatsız edi l melerini ya da enge l lenme lerini yasaklad ı .

Hanlann Toplanması En sonunda hanların büyük toplantı ları için beklenen zaman ge ldi. Toplantı, başkent Karakurum'da deği l, ülken i n iç taraflarında "Di lon I ldak" ad ı veri len merkezi bir noktada yapılacakt ı . Bu yer, böyle bir top l antı için başka yerlerden çok daha uygun olacakt ı ; çünkü çıktık­ ları tüm yolculuklarda han lara çok büyük bir at ve hayvan sürüsü eş­ l ik ederd i . Bu da çok sayıda han ın toplandığı bir yerde, etrafında ge­ niş ve veri m l i otlaklar olan çok büyük bir kamp yeri n i n bulunmasını gerekl i kıl ıyordu.

98

Cengiz Han

Kamp Çadırlar ve Hayvan Sürüleri Her biri kendisini takip eden bir konvoyun peşinde gelmeye baş­ lad ı kça, han lar kendilerine bir yer seçtiler, çad ırlarını kurdular ve at, koyun ve öküz sürü lerini etraftaki otlaklara saldı lar. Böylece birkaç gün boyunca, kamp alan ı , her yönde, aralarında atl ı ların oradan ora­ ya koşuşturdukları çadır köyleriyle doldu. Çobanların ve kölelerin gö­ zetimi altındaki sürü ler dağ eteklerinde ve vad i ler boyunca otlanıyor­ du.

Temuçin'in Konuşması En sonunda, davet ed i len herkes oraya u l aştığı nda, törenlerin gerçekleştiri lebi lmesi için kamp yeri n i n ortas ında bir yer seç i l d i . Te­ muçin'in önünde toplanan kalabalığa hitap edeb i lmesi için yü ksek bir yer hazırlanm ıştı . Bu yüksekl iğin önünde ve etrafında han lar, onların h izmet l i leri ve yandaşları topland ı ve Temuçin toplanan kalabalığa bir konuşma yaptı. B u konuşma esnasında, hangi şartlarda bir araya geldiklerin i açıklad ı ve ge leceğe dair planları n ı ve n iyetlerini an latt ı . Onlarla yaptığı işbirliği ve on lardan gördüğü yard ım sayesinde kazan­ dığı zaferlerin neticesinde muazzam bir imparatorluğun teme l lerin i n atı lmış olduğunu anlattı. Onları buraya çağırmasının neden inin böyle büyük b i r ü l ke için gerekl i olan yönetimi düzenleme ve bu ü l keyi yönetecek bir prens ya da hükümdar seçme iş inde ona katı l maların ı i stemesi o lduğunu söyled i . Onlardan yapmalarını isted iği i l k i ş ü l keyi yönetecek hükümdarı seçmekti.

Temuçin Yüce Han Seçilir Böylece han lar seç im yapmaya koyu ldu lar. Bu seç im e l bette sa­ dece formal iteden ibaretti; seçi len kişi doğal olarak Temuçin olacaktı. Yine de göstermel ik bir seç im yapıldı ve en yaşl ı ve de en saygın han­ lardan biri sonucu i lan etmekle görevlendiri ld i . Han, büyük bir c idd i­ yetle öne doğru i lerledi ve orada top lanan herkesin huzurunda yap ı­ l an seçim sonucunda kazanan kişinin Temuçin olduğunu i lan etti . Son-

Cengiz Han

99

ra, tüm b u tören boyunca yerde, siyah bir keçenin üzerinde oturmuş olan Temuçin'in kendi sine h itaben bir konuşma yaptı . Bu konuşmada Temuçin'e, o anda el inde tuttuğu yüce gücün kendisine Tanrı tarafın­ dan veril m i ş olduğunu ve bu gücü kul l anırken Tanrı'ya karşı sorumlu olacağını hatırlattı . Eğer kend isine tab i olanları iyi bir şeki lde yöne­ tirse ü lkes i refah iç inde ve mutlu olacakt ı . Fakat e l i ndeki bu gücü suistimal etmeye kalkarsa sonu perişan l ı k olurdu .

Temuçin Tahta Çıkar ve Onurlandırılır Bu kon uşman ın ard ından, han ların arasından bu görev için bel ir­ lenm iş olan birkaçı, yan ına gel ip Temuçin'i yerden kaldırd ı l ar ve onu topl u luğun ortas ında kurul muş o lan tahta götürdüler. Tüm hanlar ve onların maiyeti huzuruna gel ip Temuçin'e saygılarını sundular.

Yaşlı Kahin Kokza Çılgın Bir Adam Orada bul unan ların arasında " Kokza" ad l ı yaş l ı bir kah in vardı ve bu kah in aldığı söylenen vahiyler ve sürdürdüğü sade yaşam ı nede­ niyle tüm insanlardan büyük saygı görürdü. Çok ince giyinir, hem yaz hem de kış mevsim inde ayakları çıplak gezerd i . Ç ektiği s ıkıntı lara mucizevi ve ilah i bir güç sayesi nde katlanabi ldiği san ı l ırd ı . Bunun için insan lar ona "Tanrının sureti" anlamına ge len bir ad takm ış lard ı ve bu adam ın vah iy aldığı, her yerde kabul ed i l iyordu. Ayrıca kend i söyle­ diğine göre, zaman zaman beyaz bir at ge l ir ve onu Cennet'e taş ırdı . Orada Tanrı i l e konuşur ve insan lara ulaştırmakla görev lend iri ldiği vah iyler alırd ı . İ nsan lar ise onun tüm bu an lattıklarına inanırlard ı . Bu adam ın as l ında bir düzenbaz ya da del i olma ihtimal i de vard ı . Böyle durum larda da insanın aldığını sandığı vahiy, herhangi bir ruhsal coşkudan kaynaklanab i l ir ve her ne kadar o insanı günlük i ş leri n i ve görevlerini yapamaz hale getirmese de yine de onu del i liğin sınırlarında dolaştırır ve en sonunda da onu tamamen del i rtir.

1 00

Cengiz Han

Kehanetleri Cengiz Han·unvanı

i

Bu yaşl ı kahin, Temuçin siyah keçenin üzerinde otururken ona doğ­ ru i lerledi ve orada toplanmış olan tüm han ların duyab i l eceği şeki lde ona seslend i . Temuçin'in krall ığı ve ü lkes i i le i lg i l i bir mesaj vermek için Cennet'ten görevlendirildiğini söyled i . Bu krallık Temuçin'e Tan­ rı tarafından i lah i iraden in tezahürü olarak bahşed i l m işti . Ayrıca Te­ muçin'e "Cengiz Han " unvan ını vermekle ve onun kral lığının refah ının sadece Temuçin hayatta o lduğu sürece değ i l , onun torun ları n ı n za­ manında da devam edeceği n i , nes i lden nesle en uzak zaman lara dek aktarılacağını söylemek de onun görev lerin in arasındayd ı .

Hanlann Saygı Gösterisi Bu sözleri duyan i nsan lar, kah inin yen i l iderlerine verdiği ad ı he­ men kab u l etti ler. Temuçin'i bu ad l a se lam layıp alkışlad ı l ar. Böylece kahraman ım ız, kısa bir süre sonra ünü tüm Asya'ya yayı l an ve o zamandan bu yana da tüm dünyada b i linen "Cengiz Han" ad ını aldı . Temuçi n ya da bundan böyle kul lanacağımız adıyla Cengiz Han, yaşl ı kah inin ona verdiği unvan la i nsan lar tarafından kabul edi l d i ve o tahtında otururken in san lar gel ip ona saygılarını sundu. İ lk önce han­ l ar ge l d i ve onun otoritesine tam o larak boyun eğd ikleri n i göstermek için onun önünde dokuz kere d i z çöktü ler. Onlar çek i l d i kten sonra d i ğer i n san lar ge ldi ve ayn ı şeki lde saygı ları nı sundu lar. Son defa ye­ re kapand ı ktan sonra bir kere daha "Çok yaşa Cengiz Han ! " n idaları ile etrafı çınlattılar.

İlk Konuşma B undan sonra yen i i mparator, göreve başlama konuşması d iye­ b i leceğimiz bir konuşma yaptı . Hanlar ve onların maiyeti bir kere da­ ha tahtın etrafında topland ı lar ve Cengiz Han onlara h itap ett i . Ona yüce gücü vererek onu onurlandırd ıkları için hepsine teşekkür etti ve kral lığının yönetimi nde onlara yol gösterecek o lan i l ke leri tek tek açıklad ı . Kendisi ne tabi olan tüm insan lara karşı ad i l ve ayrıca mer-

Cengiz Han

101

hametl i o l acağına dair söz verdi. Tüm düşman l ara karşı onları ko­ ruyacağını söyled i . Onların rahatını ve mutlu luğunu sağlamak için e linden gelen her şeyi yapacaktı. On lara şeref ve onur kazan dıracak, ad ların ı tüm dünyaya duyuracaktı. Tüm farklı topl u l uklar karşısında da tarafsız olacaktı ve halkın ı n en kalabalık iki sınıfı o l an Moğol ve Tatarlara da eşit davranacakt ı .

Eğlence Hanlann Aynlması Konuşma sona erdiğinde Cengiz Han, orada bulunan öneml i ya da önemsiz tüm hanlara hediyeler dağıttı. Ayrıca b irkaç gün devam eden eğlenceler düzen led i . Ziyafet ve eğlence i le geçen sürenin ardından hanl ar birer b irer imparatorun yanından ayrı lmaya başl ad ı l ar, büyük kamp dağıldı ve her topl u luk kendi toprağı na doğru yola koyu ldu.

XII. BÖLÜM

CENGİZ HAN'IN SALTANATI 1 203

Karakuıııın

rr ahta ç ı kma tören lerinin ard ından Cengiz Han, saray ındaki L görevi i ler ve yandaşları ile birlikte Karakurum'a döndü . Her ,.,

ne kadar sembo l i k olarak kral lığın başkenti o l sa da bu kent önemsiz bir yerd i . A s l ı nda o gü nlerde köy lere ya da kentlere çok az önem ve­ ri liyordu ve sürekli yerleşim yeri olarak ku l lan ı lan d ikkate değer yer­ lerin sayısı çok azd ı . Bunun nedeni kentlerin ticaret ve üret i m mer­ kezleri o lmasıdır ve sahip oldukları önemi bu uğraşlardan al ırlar. Fakat Moğo l lar ve Tatarl ar neredeyse tamamen göçebe ve kırsal bir ya­ şam sürmüşlerd ir. Zengi n l ik ve ihti şam fikirleri m uazzam büyüklük­ teki sürü ler, ihtişam l ı çadırlar, giysi, s ilah ve diğer taşınab i l ir eşyalarla yüklü yük arabaları ve veri m l i ve geniş otlaklara kurul an kamplarla i lgi l iydi . Sabit evlerde sürekl i yaşayanlara alt sınıf gözüyle bak ı l ıyor­ du . Kendi leri, atl arının ya da develerinin üstünde özgür bir biçimde ovalarda sürü leri n i gezd irebi l ir ve yeşi l vad i lerde ya da kav i sler ç ize­ rek akan derelerin kıyıs ı nda kamp kurabi l irken, alt s ı n ı fa mensup in­ sanların fakirl ikleri ya da uğraşları nedeniyle bir noktaya bağlı kaldık­ ları düşünülüyordu .

1 04

Cengiz Han

Karakurum'un Öyküsü Binalar Karakurum hiç de büyük ve görkem l i bir kent deği l d i . Çamur du­ varı den i len; yan i güneşte kurutulmuş balç ık kütlelerinden inşa ed i l ­ m i ş bir duvar i l e çevril iyd i . Kentin sakin lerin in evleri sıradan ku lübe­ lerd i . Hatta kralın sarayı ve d i ğer kamu binaları bi le derme çatma yapı lmıştı; çünkü o dönemki Moğol mimarisi, tüm binalarda örnek o la­ rak alınan çadırların öze l liklerini taşıyordu. Fakat yen i i mparator, zaman ın çoğunu Karakurum'da geç i rmed i . Y ı l l ar boyunca isyanları bastırmak, hal inden memnun olmayan v e itaat etmeyen hanlara boyun eğd irmek ve deği şik topluluklar arasında çı­ kan an laşmazl ıkları çözüm lemek için birl iklerinin baş ında ü lkes inin değ i ş i k yerlerine seferler düzen lemekle meşgul oldu. Bu seferler sü­ res i nce ord usunun baş ında ovaları aşmaya a l ı şkındı ve bazen hafta­ lar, hatta aylar boyunca sabit olarak kalan kal ı c ı kamplar kurard ı .

Büyük Kamplar Sadece Cengiz Han değil, diğer önem l i beylerden pek çoğu bu tarz b i r yaşam sürmeye alışıkt ı . Eğer onlardan birinin kamp ı n ı görecek ol saydık bu kamp bize çok i lginç gel ird i . Kamp alanı, tıpkı bir kent gibi, sokaklara, meydan lara ve cadde lere ayrı l m ı ştı ve kampın kuru lduğu alan lar bazen bir buçuk kilometre geni ş l iğinde o lurdu. Han ı n çadırı, merkeze kuru lurdu. Merkezde, sadece han ın kalacağı çad ır için de­ ğ i l , ayn ı zamanda han ın eşleri ve han ın ai lesine mensup kad ı n ların kald ığı daha küçük çadırlar ve erzakların sakland ığı, si lah ve giysi le­ rin ve bu göçebe han ların yolculuklarında yan larından ayı rmad ıkları d i ğer değerli eşyaların depo landığı yük arabaları için de yer ayrı l ırdı .

ÇadU"lann Yapımı Han ların çad ırları yazın bir tür pamuklu kumaştan, kışın i se daha s ıcak tutması i ç i n keçeden yap ı l ırd ı . Ç adırlar kampın tamamı n ı göre­ bi lmesi i ç i n çok yüksek bir yere kuru l ur, can l ı renklerle boyan ır ve i lkel süslemelerle süslenird i .

Cengiz Han

1 05

Kadmlann Yaşadığı Yerler Kad ı nların yaşad ı kları yerler büyük çadırın etrafında ya da yakı­ n ındayd ı ve kadı nlar bazen çadırlarda bazense tahtadan yapı lan kü­ çük ku lübelerde yaşarlard ı. Tahtadan yapı lan kulübeler çok hafif olur­ du ve öyle bir tarzda inşa edilirdi ki efendi leri tarafından kamp yerinin başka bir yere taş ınması gerekl i görülürse, bu tahta kulübe ler çok kı­ sa sürede parçalara ayrı labi lir, bir sonraki kamp yerine ulaştırmak için arabalara yüklenebi lird i .

Dağlar ve Vahşi Hayvanlar Avlanma Cengiz Han'ın egemen l iği altında olan ülken in gen iş bir bölümü ve­ ri m l i araziyd i ve bu arazi lerde sürülerin otlayabi l mesi için bol miktar­ da ot, pek çok kaynak ve akarsu vard ı . Fakat dağlık alan lar da vard ı ve dağl ık alan lar kaplanların, leoparları n, kurtların ve d iğer vahşi av hayvan larının sığınak yeriydi . İ şte bu dağlarda Cengiz Han zaman zaman büyük av part i leri düzenlerd i . Kral l ı kta başavcı denen bir gö­ revl i vardı ve krallıkta av lanma ile i lgi l i her türl ü işin denetimi ve so­ rumlu luğu bu kişinin üzerindeyd i . Başavcı yüksek rütbede bir görev­ l iyd i . Hatta nazı rların b i le üstündeydi . Daha önce babasın ın topl adığı büyük savaş konseyinde kendisinden bahsettiğimiz ve bu konseyin hemen ardından yapılan savaşta büyük ün kazanan Cüci, Cengiz Han tarafından bu göreve atad ı . Daha yaşlı ve daha deneyim l i olan iki hanı da nazırı i lan etti.

O Günlerde Avlanmanın Tehlikeleri Asya'nın dağlarında yaşayan lar kadar vahşi o lan hayvan ları av­ lamak, avcı ları n, barutun, tüfek namlularının ve fi şeklerin kend i l erine sağlad ığı avantaj dan yararlandığı günümüz koşullarında b i l e teh l ike l i bir eğlenced ir. Fakat o gün lerde avcının el inde ok ve yaydan, mızrak­ tan ve kargı dan daha iyi bir si lah yokken bu işin teh l i kesi en üst bo­ yuttayd ı . Ona karşı sadece sıradan s i lahların ku l lan ı ldığı dönemde yetişkin b i r Afrika aslan ı kırk insanın baş edebi l eceği bir hayvan ola­ rak görül üyordu ve bu sayıdan daha az kişinin ona saldırması faydasız

1 06

Cengiz Han

bir eylem d i . Hatta o kırk kiş ilik bir grubun pusuya yatıp ona saldırdığı zamanlarda bile aslan, gruptan iki ya da üç düşmanını öldürmeden ele geçirilemez ya da öldürü lemezd i .

Modem Silahlar Hafif Tüfekler Fakat günümüzde, modem zamanlarda icat ed i len ağır s i lah l arın yardımıyla, eğer gerekli cesareti, soğukkan lı lığı ve sağlam sinirleri var­ sa bir tek kişi bile böyle bir aslan la baş edeb i l ir. Kullan ı lan s i lah, çift nam l u l u tüfektir ve her namlu yivlidir; yan i merm i lerin nam ludan çıktığında dönerek hareket etmesini sağlayan sarmal yivlerle dona­ tılmıştır. Böylece mermi ler hedeflerini şaşırtıcı bir doğru lukla bulur. B u tüfeğin attığı merm i ler m isket deği l, ucundan sonuna doğru kon i oluşturan s i l i ndirlerdir. İ ç leri oyuktur ve baruttan çok daha büyük bir güç le patlama öze l l iğine sahip patlayıcı madde ile doludur. Uçtaki ko­ ni b i ç i m i ndeki nokta s i l i ndirden ayrıd ı r ve b i r tür gövde gibi kayarak s i l indirin iç ine girer. Merm i, aslanın ya da başka vah ş i b i r hayvan ın vücuduna girdiğinde patlayıcı maddeyi patlatan bir kapsül gibi iş lev görür, böylece kurşun, hayvan ın vücuduna girdiği anda korkunç bir şeki lde patlar ve s i l indirin dem ir parçalarını hayvanın hayati organ la­ rın ı n arasına dağıtır. Böylece sıradan bir tüfek m isketi, hayvan ı ç ı ldırt­ maktan ve düşman ına iki kat güçle saldırmasına neden olmaktan baş­ ka bir etki yaratmadan hayvanın bedeninde kalab i l i r ya da vücudunun bazı parçalarından geçebi l i rken, bu s i l indir merm i lerin hayvan ın vü­ cudunun herhangi bir yerine isabet etmesi onu anında yere serer ve onun yerde ölümün pençesinde kıvranmas ına ve ac ı çekmesine ne­ den o l ur.

Devisme'nin Paris'teki İşletmesi Numuneler Paris'te, Boulevard des Italiens üzerinde, Cezayirli asl an avcı l arı için tüfekler üreten Dev isme'nin fabrikası vard ır. Merak l ı lar, bura­ dan geçerken sergi lenen merm i numune lerine bakmak için dururlar. Bu fabri kada fark l ı nam luların kal ibrelerine uygun fark l ı boyutlarda merm i ler vardır. Bu merm i lerden bazı ları tek parçadır, diğerleri i se

1 07

Cengiz Han

ateş ed i l miş, tıpkı bir hayvanın vücudunda dağ ı l acağı gibi havada parçalara ayrı lmı ş ve patlaman ın etkisini göstermek için saklanmıştır.

Büyük Tehlike Böylesine etk i l i s i l ah ların var olduğu günümüzde b i l e dağdaki h ı­ zıyla bir kaplan ya da aslan la karşı laşıp bu karşı laşmadan gal ip olarak çıkmak büyük cesaret, soğukkan l ı l ık ve olağanüstü sağlam l ıkta sin ir­ ler gerekti rir. Fakat avc ı ların bu mücadelede ku l l anabilecekleri s i l ah­ ları n, ok ve yaydan, kargı ve m ızraktan ibaret olduğu Cengiz Han'ın zaman ında bu teh l i ke çok daha büyüktü . Gerçekten de o dönemde hayvan lar, yenmesi insan lardan çok daha zor düşman lard ı .

Fakat

tutku l ar ı n ı n etki s i nde ne kadar kal ırlarsa kal s ı n lar y i ne de korku insan ları etki ler. İ nsan lar, mutlak ve kesin bir yok oluşa doğru gözleri kapal ı gitmeyeceklerd ir. Karşı koyamadı kları b i r güç ya da sadece korku, onların geri durmaların ı sağlayacaktır. Bu neden l e ne kadar umutsuz durumda olurlarsa olsun lar, bir grup i n sana, sal d ı rganların gücü o in san larınkin i n üzerinde olduğu müddetçe hiçbir teh l ikes i ol­ madan sald ırmak mümkündür.

İnsanlardan Daha Güçlü Düşmanlar; Vahşi Hayvanlar Fakat vahşi hayvan lar söz konusu olduğunda durum böyle deği l­ dir. B ir kere kışkırtı ldığında bir aslan, bir kaplan ya da bir panter, kor­ kuyu kes i n l ikle hissetmez. Düşmanlarının say ı s ı ne den l i çok o l ursa olsun ve düşman ları ne den l i iyi silah lanm ış olurlarsa olsun lar bir hay­ van, düşmanlarına karşı gözü kapal ı harekete geçecektir. Doğru, kendi yok oluşunu da hazırlar; fakat ayn ı zamanda düşman larından birini ya da daha fazlas ı n ı da yok eder. Ona karşı sald ırıya geç i l d i ği nde hiç kimse hayvanı n öfkesinin kurban larından biri o l mayacağı n dan emin olamaz.

Baş Avcı Bu neden le dağlarda vahşi hayvan avlamak çok teh like l i bir iştir ve baş avc ı l ı k makam ı n ı n çok önem l i ve onurlu b i r m akam o l ması da şaşırtıcı değildir.

1 08

Cengiz Han

Ürkek Hayvanlar Fakat av her zaman da yukarıda anl atıldığı gibi teh l i ke l i geçmez. Bazı hayvan lar doğaları gereği daha ürkek ve zararsızdır. Kaçarak kend i leri n i kurtarmaya çal ışırlar. Bu hayvan lar da çok hızlı atlar ve köpeklerle takip edi lerek ya da tuzağa düşürülerek ele geçiri l i rd i . Moğo l ların ülkesinin bel l i yerlerinde avcı l arın b u şeki lde yakalamaya alışık oldukları bazı geyik türleri vardı .

Taktikler Geyik Avlama Usulü B i r geyik sürüsünün otlamakta o lduğu yere yaklaşan avc ı lar iki gruba ayrı l ı rlard ı . Bir grup, erkek geyik boynuzu edinir ve sanki orda gerçek geyikler varm ış görüntüsü vermek için, boynuzlar havada kalacak şekilde çal ı l ıkların arasına gizlenirlerd i . Ok ve yaylarını, m ı z­ rak l arını ve kargı larını kuşanan d iğer grup da yakınlarda pusuya ya­ tard ı . Boynuzlu olan grup, dişi geyiklerin ç ı kard ıkları sesi tak l it ede­ rek ç ı ğ l ı k atarlard ı . Geyik sürüsündeki erkek geyikler bu sesi duyun­ ca hemen o noktaya gel irlerd i . Çal ı l ıktaki adam lar hemen boynuzları kaldırır ve erkek geyikleri kandırıp onlarda rekabet ve öfke duygusu uyand ı rmak için boynuzl arı hareket ettirirlerd i . Bu arada da sesi ç ı ­ karmakl a görevl endiri len k i ş i l e r ses i ç ıkarmaya devam ederlerd i . Geyikler hemen pençelerini toprağa geç irip mücadel e için hazır­ lanırlard ı . Onlar dikkatlerini tamamen çal ı l ıktaki sahte boynuzlara yoğu nlaştı rm ışken pusuya yatmış adaml ar yaklaşabi ld ik l eri kadar yaklaşır, n i şan alır ve kandırdıkları zava l l ı geyikleri kalp lerinden vu­ rurlard ı .

Atlann Eğitimi Elbette bu tür eğlence ler önem l i ölçüde deneyim ve beceri ge­ rektiriyord u . O dönemdeki avc ı l arın ancak s i steml i ve özel bir eğitim süreci i le kazan ı labi lecek bazı öze l l i kleri de vard ı . Bu da atl arı eğitip onların korkusuzca bir kaplan l a ya da d iğer vah ş i hayvanlarla kar­ şı laşab i l ecek duruma gelmelerini sağlamaktı . Gen e l likle atların böyl e vah ş i hayvanlara karşı bir tür güçlü ve içgüdüsel korkuları vardı ve bu

Cengiz Han

1 09

korkunun üstesinden ge l mek çok zordu. Fakat Moğo l avc ı ları, bu at­ lara cesaret aş ı l amak için farklı yöntemler bulurlard ı ve bu atlar, tıpkı savaş meydan ında d iğer atlara ve at sahiplerine doğru korkmadan i lerleyen süvari atları gibi heves le, bu korkunç düşman l arla karş ı la­ şırlardı.

Büyük Çöl Soğuk Moğo l ların ülkesinde yukarıda bahsedi len dağlık alan lardan başka birkaç çöl de vard ı . Bu çö llerden biri Asya kıtasının kalbine kadar uzan ıyordu ve yeryüzündeki en geni ş çorak arazilerden biriyd i . Diğer büyük çöl lerin aks ine bu alan çok yüksekteyd i ve bu çorakl ığın ne­ den i de b i r bakıma bu yüksekl ikti . Bu çölün gen iş b i r bölümü kaya­ lardan ve veri msiz kumdan oluşuyord u ve bahsettiğimiz dönemde üzerinde hiçbir yerleşim bulunmamaktayd ı . Ayrıca yüksekl ik nede­ niyle çok da soğuktu; bu neden le y ı l ı n en sıcak mevsimi haricinde oradan geç mek neredeyse imkansızd ı .

Otlaklar Bu bölgen i n bu kadar yüksek olmayan ve toprağın bu kadar çorak olmadığı başka kısım larında sürülerin beslenebi leceği otlar ve diğer bitki ler yetişiyordu. Bu neden le yılın bel l i zaman larında insan lar hay­ van larını otlatmak için buraya gel iyorlard ı .

Ormansız Ülke Ovalardaki Çimenlerin Yakılması Ü lkenin h içbir yerinde sık orman lar yoktu. Dağların arasında, aralarında hayvan ların gizlendiği ve onların in leri n i n bu lunduğu bir­ kaç ağaçl ı k bö l ge vard ı ; fakat hepsi bu kadard ı . Orman ların yetiş­ meme nedenlerinden biri, tahmin edi l eceği gibi, Amerika'daki çayır­ larda yerl i l erin yaptığına benzer şeki lde, insan ların her i lkbaharda ova­ ları yakma alı şkan l ığıyd ı . İ lkbaharda geçen seneden kalan ölü çimen, toprakta kuru, soluk ve birbirine do lanm ış halde görünürd ü . İ nsan lar

1 10

Cengiz Han

da bu d urumun taze çimenin yetişmesini engel lediğini düşünürdü. Bu nedenle insanlar elverişli bir rüzgarın olduğu i l kbahar sabahlarında bu kuru çimen leri ateşe verme a l ı şkan l ı ğına sah ipti ler. Ateş h ızla ovaya yay ı l ırdı ve yolunun üzerindeki her şeyi yakardı . Fakat toprağın altın­ da bulunan çimen kökleri bu yangından etki lenmezd i . Çok geçmeden yen i ç i menler daha gür bir halde ortaya çıkard ı . İ nsanlar, yen i ç i men­ lerin o l u şturduğu zengin çayır görüntüsünün ve ç i menlerin hızla bü­ yümes inin nedeninin eski ölü ç i menin yoldan çeki lmesi olduğunu düşünürlerd i . Fakat eski çimenin yakı lmasının toprak üzerinde gübre etkisi yaratan kü l ü bıraktığını ve ortaya çıkan gür b itki örtüsünün bü­ yük ölçüde bundan kaynaklandığını artık bil iyoruz.

Farklı Topluluklann Boyun Eğişi Artık Cengiz Han'ın egemen li ğinde olan ve göçebe kırsal top lu­ lukların yaşad ığı ül kede koşul lar böyleydi . Cengiz Han' ın yönetim in­ deki toprakların bel l i bir sın ırı yoktu, zira bu egemen l i k ü l kenin be l l i bölgeleri n i deği l, orada yaşayan bel l i toplu lukları kapsıyordu. Her ne kadar otoritesini tam an lamı i le kabu l ettirebi lmesi için hala savaş­ mas ı gereken bi rkaç uzak topluluk o l sa da hem Moğol hem de Tatar ul usunu oluşturan top l u l ukların neredeyse tamam ına yakın b i r kısmı Cengiz Han'ın otoritesine boyun eğmişti . Bu savaş lardan bazı ları nın tarihi bir sonraki bölümde anlatılacaktır.

XIII. BÖLÜM

PRENS KUŞLUK'UN MACERALARI 1 203- 1 208

Kuşluk'un Kaçışı

.A'J



kuyucunun hatırlayaçağı gibi, Kuşluk, Nayman Han ı Tayan'ın oğluyd u . Ö nceki bö l ümde an l atı l d ı ğı g i b i , C amuka'n ın

tahriklerine kap ı l ı p han ların Temuçin'e karşı kurdukları ittifakı dü­ zenleyen kişiyd i . N i hai büyük savaşta Temuçin'in oğlu Cüci'n in karş ı­ sına çıkan genç prens oydu. Okuyucu lar o savaşta Tayan'ın ve Ca­ muka'n ın ö ldüğün ü; fakat genç prensin kaçmayı başard ığı n ı hatı r­ layacaklard ır.

Tokta Bey Kaşin Kaçarken yanında Tokta Bey adında bir komutan ya da bey de vard ı . Tokta Bey güçlü bir topluluğun beyiyd i . Başkenti olarak dü­ şündüğü kent ya da köyün adı da "Kaşin" idi. Bu kent güneybatıda, Ç i n sın ırına uzak olmayan bir yerdeydi . Tokta Bey, yan ına Kuşluk'u alarak bu kente çeki ldi ve orada Temuç in'in karş ı s ına ç ıkarmak için

112

Cengiz Han

yen i b i r ordu toparlamaya başlad ı . Burada ona Cengiz Han deği l, Temuçin d iyoruz; çünkü bu durum savaştan hemen sonra; yan i Te­ muçi n henüz Cengiz Han unvan ın ı almadan önce ortaya çıkm ı ştı .

Temuçin'in Tokta Bey ve Kuşluk'u Takip Etmesi Tokta Bey'in ve Kuşluk'un, Kaşin'e gittiği n i öğrenen Temuçin, on­ ları izlemeye karar verd i . Tokta Bey onun geldiğin i duyar duymaz kenti n kale leri n i güç lend irmeye ve kentteki asker say ı s ı n ı arttırmaya girişti . Ayrıca her tür yiyecek maddesi ve s i lah depo lad ı . O, bu ha­ zırl ıklarla meşgu lken Temuç in'in muazzam bir ordunun başında ü l ke­ s ine girdiğini öğrend i . Temuçin'in ordusu o den li büyüktü ki Tokta Bey, kentinin bu ordunun karşıs ında duramayacağı ndan emind i . Ne ya­ pacağı n ı bi lemeyecek kadar şaşkınd ı .

Buyruk'un Ülkesine Çekilme Tayan Han'ın " B uyruk" ad ında b i r kardeşi vardı ve Buyruk, ülke­ nin, Tokta Bey'in topraklarına çok da uzak o lmayan bir bö lümünde yaşayan güçl ü bir topl u luğu idare eden bir l iderd i . Tokta Bey, Buy­ ruk'ın kend i sine yardım etmesi için kolayca kand ırılabileceğin i düşün­ dü; çünkü bu savaş B uyruk'ın kardeş inin amansız düşman ına karş ı yürütü len b i r savaştı. B i r grup askeri, başkenti koruması için orada bı rakmaya ve kend i s i destek aramak için Buyruk' ı n ü lkes i ne doğru yola çıkmaya karar verd i . Kend isi güvende olab i l s i n d iye önce Kuş­ luk'u gönderd i . Daha sonra kend isinin yokl uğunda saldırıya uğrar kor­ kusuyla, kentinin korunmas ı için gerekl i düzen lemeler tamam lanınca, güven l iğinden en çok endişelendiği en büyük oğlunu da yan ına aldı ve Buyruk'un yan ına gitmek için bir gru p at l ı askerin baş ında yola ko­ yuldu.

Kaşin'in Düşüşü ve Yok Edilişi B öylece Temuçin, birliklerinin başında Kaşin kentine vard ığında peşi nde olduğu kaçakların artık orada olmadığını gördü. Fakat yine de şehri e l e geçirmeye karar verd i . Hemen kontrol ü ele alıp kuşatmayı başlattı. Kentteki garn izon çok kararl ı bir d iren iş sergi led i . Fakat Te-

Cengiz Han

1 13

muçin'in emrindeki askerler on lar için fazla güçlüydü. Çok geçmeden kent ele geçiri l m i şt i . Temuçin, askerlerine, kentin duvarlarında ona karşı si lah kuşanmış kimi bulurlarsa h iç merhamet göstermeden öldür­ melerini ve d iğer savunma mevkilerinin yerle bir edi l mesini emretti .

Bildiri Daha sonra bir bi ldiri yayınlayarak kendisine bağl ılık yemini etme­ leri koşulu i le top l u luğun geri kalanına barış ve af önerd i . Onlar da buna hemen razı oldu lar. Böylece, hem bu toplulukta hem de yakın­ lardaki başka topluluklarda hüküm süren han lar Temuçin'e boyun eğ­ di ve ona itaat etmeye söz verdi ler.

Temuçin'in Karakurum'a Dönüşü Söyled iğimiz gibi, bu olaylar, Tayan i le yap ı l an büyük savaşı n he­ men ard ından, Temuçin i mparator olarak tahta ç ıkmadan ve ya da Cengiz Han unvan ı n ı almadan önce olmuştu . Asl ında Temuç in, Kuş­ luk ve Tokta Bey' in peşinden Kaş in'e giderken kaybettiği zaman için endişeleniyordu; çünkü o bir an önce Karakurum'a dönüp ü lkesinin yönetimi için gerekl i düzen lemeleri yapmak istiyordu. Artık kaçakları daha fazla takip etmemeye, bir an önce Karakurum'a geri dönmeye, Kuşluk ve Tokta Bey'i n üzerine yapacağı seferleri bir sonraki mev­ sime ertelemeye karar verd i . Bu nedenle Karakurum'a döndü ve ora­ da, kış boyunca yeni imparatorluğunun yasaların ı bel irledi. B ir önceki bölümde an latılan, hanların ilkbaharda yaptığı büyük toplantı için dü­ zenlemeler yaptı .

Buyruk'un Tedbirleri Bu arada Tokta Bey ve Prens Kuşluk da, Tayan'ın kardeşi B uyruk tarafından memnun iyetle karşı landı lar. Bir süre, hakl ı olarak, Te­ muçin'in, Kaşin'i ele geçirip yok etmesinden sonra Prens Buyruk'un peşine düşeceğini düşündüler ve Buyruk savunma için hazırlıklara başlad ı . Fakat en sonunda Temuç in'in takipten vazgeçtiğini ve Ka­ rakurum'a geri döndüğünü öğrendiklerinde bir an için rahatladı lar. Fa­ kat on lar da gayet iyi b i l iyordu ki kendi lerini tehdit eden teh l ike ta-

1 14

Cengiz Han

mamen yok o l mamış, sadece ertelenm işti . Yeğenine yard ı m etmeye ve mümkün olursa kardeşinin intikam ı n ı almaya kararl ı olan B uyruk, h i ç durmadan ordusundaki askerlerin say ı s ı n ı arttırmaya, kale lerin i n güçlendirmeye ve kend isini, bir sonraki mevs im yapı lmas ı n ı bekled iği sal d ırıya karş ı mümkün olan her türlü savunma arac ı i le donatmaya koyuldu.

Büyük Savaş Buyruk' un Ele Geçirilişi ve Öldürülüşü B uyruk'un yap ı lmas ı n ı beklediği saldırı gerçek leşti . Yönetimle i l ­ g i l i i şlerin i yoluna koyan v e artık Cengiz Han o l arak an ı lan Temuçin, bir sonraki mevsimde, i l k fırsatta, Tokta Bey ve Buyruk üzerine bir sefer düzen led i . Güçlü bir ordunun başında Buyruk'ın topraklarına gir­ d i . B uyruk da onu karş ı lamak için i l eriye ç ı kt ı . Çok büyük b i r savaş oldu. B uyruk büyük bir yen i lgiye uğrad ı . Savaş ı n kaybedi l d iğini an­ l ad ığında kaçmaya çal ı şt ı . Fakat takip ed i l d i ve yakaland ı . Cengiz Han' ı n kam p ına geri getiri ldi ve orada öldürüldü. Yüce Han, ona uy­ gulanan zu lmü, onun, tıpkı Camuka g i b i , dürüst ve onurlu bir düşman deği l ; bir asi ve hain o lduğunu söy leyerek hak l ı ç ı kard ı . Onu ö l dür­ mek, bir esiri öldürmek anlamına gelmiyordu; onun ölümü bir suçlunun ölümü olacaktı.

Kuşluk ve Tokta Bey' in Kaçışı İrtiş Nehri Ard iş Fakat Buyruk'un yakalanıp öldürülmesine rağmen, Kuşluk ve Tok­ ta Bey kaçmayı başard ı lar. Tam olarak nereye gittikler i n i b i l meden kuzeye ve batıya doğru i lerled i ler. En sonunda İ rtiş Nehri kıyısı nda s ı ğınab i lecekleri bir yer buldu lar. Bu neh ir Asya kıtas ı n ı n iç lerinden doğar ve kuzeye doğru akarak Kuzey Okyanusu'na dökü l ür. Bu neh­ rin içinden geçtiği ülke, Cengiz Han'ın topraklarının kuzeybatısında ve onun s ı n ırlar ı n ı n d ı ş ı nda kal ır. Prens Kuşluk ve Tokta Bey, hala ken­ d i lerine bağl ı kal an bir grup askerle birlikte bu ülkede gezindi ler ve en sonunda Ard i ş ad l ı b i r kaleye vard ı lar. Burada düşman larına karş ı koymaya karar verd i ler.

Cengiz Han

1 15

Tokta Bey'in Yandaşları Burada onlara dost o l an kişiler vardı ; çünkü görünüşe göre Ard i ş, Tokta Bey'e ait olan topraklar üzerindeyd i . Çevredeki insan l ar Tokta' nın sancağını görünce hemen oraya üşüştüler ve böylece kaçak han kend isini çok geçmeden hatırı sayı l ı r bir ordunun başında buldu . Buyruk'un ö ldürü ldüğü savaştan Tokta Bey i l e beraber kaçan; fakat daha sonra yol ları ayrı lan küçük bir birl iğin de kat ı l masıyla askerlerin say ı s ı daha da artt ı .

Cengiz Han Kışın Onların Peşine Düşer Cengiz Han'ın kaçaklara ne olduğunu önceleri anl ayamad ığı gö­ rü lüyor. Ya da en azından bir sonraki yıla kadar on l arın peşine düş­ meye n iyetlenmedi . Daha sonra nerede ve ne yapıyor olduklarını öğ­ rend iğinde İ rti ş ü l kesine girmeye ve onlara saldı rmaya karar verd i . Ü lkeye vardığında mevs i m kara kışt ı . Y ı l ın bu mevsimde aceleyle saldırmaya karar vermesinin nedeni, Tokta Bey' in hazırlıklarını b itir­ mesine izin vermemekt i . Tokta Bey ve yandaş ları, düşman ı n y ı l ı n bu mevsiminde harekete geçtiklerini öğrenince çok şaş ı rd ı . Kalelerinde yaptıkları güçlend irme çal ı şmaları henüz sona ermemişt i ; fakat Cen­ giz Han'ın baş ı n ı çektiği orduya karş ı aç ık alanda d i renemeyecek­ lerine karar verince hemen kalen in iç lerine ve yakınlarına saklandı lar ve düşman l arını orada bekled i ler.

Ülkedeki Zorluklar O yüksekl i kte kışlar çok soğuk geçerd i ve Cengiz Han'ın içinde i lerlemeye çal ıştığı ülke zorluklarla doluydu. Geçmek zorunda olduğu nehrin ko l l arı buz tutmuştu ve pek çok yerde yol l ar çamur yüzünden geç i l emez hal deyd i . İ m parator, Tokta Bey ve yandaşlar ı n ı n sak­ lanmakta o lduğu kalen in yerin i b i le b i l miyordu ve yol üzerinde top­ raklarından geçtiği topluluklar ona rehberlik etmeseydi, kaleyi bulma­ sı imkansız olurdu . Cengiz Han'ın komutasındaki ordunun ne den l i güç­ lü o l duğunu anl ayan topluluklar da ona karşı d i renmenin faydasız ola­ cağını görüyorlard ı . B u neden le hemen ona boyun eğiyor ve bir grup atl ıyı yol göstermesi için onun la birlikte yol luyorlardı .

1 16

Cengiz Han

Tokta Bey'in Ölümü Cengiz Han, bu rehberlerin eşl iğinde yoluna devam etti . B i r süre sonra Ard i ş Kalesi'ne vardı ve hemen Tokta Bey ve müttefiklerin i çarpışmaya zorlad ı . Tokta'nın ordusu kısa süre içinde mağlu p edi l d i ve kaçmaya zorlandı . Tokta v e ona katı lan bazı toplu lukların beyleri ö ldürü l d ü . Fakat Prens Kuşluk yen iden kaçabi lecek kadar şansl ıyd ı .

Kuşluk Yeniden Kaçar Türkistan Kuşl uk, küçük bir grup yandaş ı i le beraber kaçtı . Grubun hepsi atl ıyd ı ve pek çok engel l e karşı laştıkları bir yolcul uğun ard ından mut­ suz kaçak, "G ürkan " ad ında güç lü bir prensin topraklarına ulaşt ı . Bu prens Asya'n ın batı tarafında Hazar Denizi'ne yakın bir yerde b u l u­ nan "Türkistan " adındaki bir ü l kede hüküm sürüyordu. B u , "Türkler" adı veri len ve daha sonra Asya Kıtası'nın batı taraflarına ve Avru­ pa'nın da doğru taraflarına yayılan halkın ilk olarak ortaya çıktığı yerdir.

Kuşluk, Gürkan Tarafından Karşılanır Gürkan, Kuşluk ve beraberindeki leri dostça karşı lad ı ve Cengiz Han onları takip etmedi . Ya mesafenin çok fazla olduğunu ya da Gürkan'ın güç lü olduğunu ve onun ü l kesine daha büyük bir kuvvet toplamadan girmenin ihtiyatsızca b i r davran ı ş olduğunu düşündü . Bunlardan hangisi n i n gerçek neden o l duğunu bi lem iyoruz. Yine de o an için Kuşluk'u takip etmekten vazgeçti ve Ard iş'de kazand ığı za­ ferin meyveleri n i topladıktan ve ü l kenin o bölümünde yaşayan tüm topl u l ukların ve han ların boyun eğmesini sağladıktan sonra eve dön­ mek için yola koyuldu.

Hediye Sunulması Anlatı lanlara göre han lardan biri, o bölgedeki halkın geleneklerine uygun o larak Cengiz Han'a bir kuş hediye etti. Bu çok büyük ve vah­ şi bir kuştu ve Orta Çağ' da, Avrupa'daki prensler ve soy l u l ar tara­ fından çok rağbet gören şahin gibi eğiti leb i l iyordu. Böyle durumlarda

Cengiz Han

1 17

bir hanın, kendisinden daha üst bir konumda bulunan hana, bu kuşlar­ dan birini hediye etmesi geleneği vardı. Hana hediye edilen kuş, al­ tınla ve diğer değerli taşlarla süslenirdi. Bu nedenle bu hediye bazen çok pahalı ve muhteşem bir hediye olurdu.

Urusinal Cengiz Han bu kuşu, Tokta Bey'in yenildiği ve öldürüldüğü savaşın ardından İrtiş ülkesinde kendisine boyun eğen hanlardan biri olan "Urusinal" adlı bir hanın elinden aldı. Bu hediye Urus tarafından, Cen­ giz Han'a boyun eğmesinin ve ona bağlılığın bir göstergesi olarak bü­ yük bir törenle verildi.

Hediyenin Takdimi

xıv. BÖLÜM

İDİKUT 1208

İdikut Eski Çiftçilik Gelirleri Sistemi

fi: d i kut ad ında başka bir güç lü ve önem l i b i r han daha vard ı . if Bu han ın ü l kesi o zamana dek Kuş luk'un sığınmış olduğu •

Türkistan'ın Prensi Gürkan'ın egemenl iği nde o lmuştu . Fakat İ dikut, Gürkan'a baş kaldırm ı ş ve Cengiz Han'ın boyunduruğuna girm i şt i . Bu durum bize, o dönemde değişik top luluk ve ulusların birb irlerine bağlı oldukları s iyas i bağların i lginç n ite l iğini gösterir. Görünüşe göre İ di­ kut'un egemen l iği altındaki topluluk Türkistan'a vergi ödüyordu ve Gürkan bu vergiyi toplaması ve kend isine göndermesi i ç i n İ d ikut'un ülkesine bir görevli yerleştirmişt i . Bu görev l i n i n adı "Shuwakem" id i . O dönemde işi vergi toplamak o lan tüm görevl i ler gibi onun d a top­ lamakla görevl i olduğu m iktardan daha fazlas ı n ı topladığı anlaş ı l ıyor. Zaman ın yönetici lerin in, kend i lerine bağlı ya da fethetm i ş oldukları ü l kelerden ge l i r toplamak için ben imsedikleri yöntem o toprakları ki­ ralamaktı. Yan i bel l i bir bö lgedeki toprağın tamam ı n ı zengin bir kişiye satıyorlard ı . Bu kişi, bu toprak için be l l i bir m i ktar ödüyordu; fakat e lbette bu miktar, vergi nin kendis inden daha az o luyord u . Ard ından

1 20

Cengiz Han

bu toprağın giderleriyle kend isi uğraşıyor ve bu toprak üzerindeki insan lardan .kendisi vergi topl uyordu. Tabi ki yönetici lere verd iği pa­ rayı çıkard ıktan sonra, halktan mümkün old uğunca çok para topla­ mak o k i ş i n i n işine ge l iyordu; çünkü yönetici lere verdiği para çıktık­ tan sonra geriye kalan lar kend isinin oluyordu. Eğer halk bu kişi için şikayette bulunmaya kalkarsa nad iren bir çözüm bulabil iyorlardı, zira yönetici ler, eğer o toprağın sahibini azarlar ya da cezalandırırlarsa ya da herhangi bir şeki lde işlerine karışırlarsa gelecek yıl onunla iyi ge­ çinemeyeceklerini bil iyorlardı.

Modern Sistem Tarafsız Vergi Tahsildarları Bağımsız ve Adil Mahkemeler Kamu Parasının Boşa Harcanması Bu neden le arazi lerin kiralanması s i stemi, insan l arın herhangi bir çözüm yol u bu lamadıkları için katlanmak zorunda o ldukları bir gasp ve baskı s i stem ine dönüştü . Günümüzde ve uygar top l u l uklarda bu s i stem neredeyse dünyan ın her yerinde terk ed i l m i ştir. Artık hükü­ met için vergi ler, önceden bel i rlenen m iktar değil, topladıkları miktar neyse onu ödemek zorunda olan görevi il er tarafından doğrudan halk­ tan toplanmaktad ır. Bu yüzden de vergi tahsildarları bir an lamda ta­ rafsızdır; çünkü yasaların onları zorunlu kıldığı mi ktardan fazlas ı n ı toplarlarsa karın tamamı hükümete kalmakta, kendi leri b u fazlalıktan ya h i ç pay alamamakta ya da çok az bir pay almaktad ırlar. Ayrıca haksızl ığa uğradığını düşündüğünde vergi ödeyen kişinin gidebileceği ve büyük ö lçüde hükümetten bağımsız o larak hareket eden mahke­ meler de kurulmuştur. Bu mahkemelerin kişi lerin başına pek çok uğ­ raş ve masraf açtığı da bir gerçektir; fakat eski sistemde h içbir çö­ züm yolu bulunamazken, ş ikayeti olan kişi bu mahkeme lerin sonuçta yine de kend isine karşı adi l davranacağından emin olabi l ir. Eskiden yapılacak tek şey krala ya da beyin kend isine başvurmaktı ve bu şi­ kayetler de hemen hemen h içbir zaman dikkate alınmazd ı . Çünkü bir hükümdarın kend isini halktan gelen bu tür şikayetlerle meşgu l etmek istememesi bir yana gasp ed i len paran ın geri veri l mesini i stememek ya da paranın gasp ed i ldiğini kabul etmemek onun çıkarınayd ı . Böy-

Cengiz Han

121

lece vergi ödeyen zavallı kişi, hem parayı toplayan görevl inin hem de hükümdarın çıkarının kendisine karşı b irleştiğ ini görür ve her zaman mağdur olurd u . Oysaki günümüzde vergi lerin tarafsız tahs i ldarlar ta­ rafından belirlenip toplamasını ve anlaşmazlık ortaya çıktığında bağım­ sız yargıçların karar vermesini öngören günümüzdeki s i stem aracıl ığı ile bu tür sorun lar neredeyse tamamen önleneb i l mektedir. Günümüz­ de yaşanan tek sorun, kamu parasının savru lmas ı ve boşa harcanma­ sıdır. Bu da asl ı nda gerekenden çok daha fazla m i ktarların toplanma­ sını zoru n lu kı lar. Belki de gelecekteki kuşaklar bu sorun için de çok basit ve doğru bir çözüm yolu keşfedeceklerdir.

Shuwakem B i raz önce de bel i rtildiği gibi, İdikut'un ülkesinde Türkistan Kral ı Gürkan için vergi toplamakla sorumlu olan kişinin ad ı Shuwakem id i . Bu kişi, top laması gereken miktardan daha fazla toplayıp insan lara baskı yapıyord u . Arazi leri kiralamış ve buradan topladığı paralarla kendi servetini mi genişlet iyordu yoksa Gürkan ad ına hareket edip efend isine hizmet etmek ve i l lerden mümkün olduğunca çok gel ir toplayıp Türkistan'a yol l ayarak göze girmek için mi insanlardan fazla para topluyordu, burası b i l inmiyor. Sebep ne ol ursa olsun, halk çok şikayetçiyd i . Fakat Shuwakem'in efendisi Gürkan'a ulaşamad ı lar ve bu nedenle şikayetleri n i kend i han ları İdikut'a aktard ı l ar.

İdikut'un Gürkan'm Vergi Tahsildarları ile Tartışması İdikut, Shuwakem'i uyard ı ; fakat o, bu uyarı ları d ikkate al ı p hare­ ketlerine d i kkat edeceğine, İdikut' ın işine karışmas ına öfke lendi ve mağrur ve tehditkar b i r tav ı rla yan ıt verd i . Bu da İdikut'u çok s i n i r­ lend ird i . A s l ında yabancı bir prense bağlı olan bir kişinin kend i top­ raklarında böy lesine gururlu ve zorba bir şeki lde hareket etmes i ön­ ceden de hoşuna gitmiyordu ve Shuwakem'i insanlara uyguladığı bas­ kı nedeniyle uyardığında onun verdiği yanıt, bardağı taşıran son dam­ la oldu. Hemen Shuwakem'in öldürülmesi için em ir verdi. Ayrıca ken­ di topraklarında Gürkan için çal ışan ve muhtemelen görevleri vergi toplaması için Shuwakem'e yard ım etmek olan diğer görevl i leri de öldürdü.

1 22

Cengiz Han

İsyan Cengiz Han'a Elçi Yollanması Elbette bu görev l ilerin öldürü lmesi, Gürkan'a karşı, aç ıkça ger­ çekleştiri l m i ş bir isyandı. Bunun sonuçlarından sakınmak için İ d ikut, b i r an önce hükmettiği top luluk i l e birlikte Cengiz Han' ın i mpara­ torl uğuna dah i l o lmaya karar verd i . Bu nedenle hemen tekl i fi n i i let­ me leri için Cengiz Han'a iki elçi yol l ad ı . Bir grup muhafız v e görev l inin e ş l i k etti ği elç i ler Moğo l ü l kesine g i rd i ler ve çok geçmeden , kend isine karşı ayakl anan bir top l u l uğun ü l kesine düzen lediği seferden geri dönen Cengiz Han ile karş ı l aştı lar. Büyük bir nezaketle karş ı land ı l ar; çünkü her ne kadar Cengiz Han, Gürkan'a aç ıkça savaş i l an etmeye ya da Prens Kuşl uk'un peşinde onun toprak ları n ı işgal etmeye o an için hazırl ıkl ı deği l se de i leride bir gün bunu yapmayı plan l ıyordu . Bu arada ona karş ı ayaklanmaya eği­ l i m l i olan top l u l ukları kendi imparatorluğuna çekerek düşmanını za­ yıflatmak onu çok memnun etm i şt i .

Elçilerin Karşılanması Bu neden le İ dikut'un elçi lerini samimi ve dostane bir tavırla karşı­ lad ı . İ dikut'un elçiler arac ı l ığı ile gönderd iği tekl ifleri hemen kabu l etti . Tekl iflerin i ne den l i büyük bir i stek ve sam imiyetle kabu l ettiğini göstermek ve prensin elçi leri Cengiz Han'ın dostluk teklifin i içten l ikle kabu l ettiğini ve onları korumaya söz verdiğini an latırken , prensi ikna etmelerine yard ımcı o l mak için, dönüş yolunda onlara eş l i k etmeleri için kend i s i de iki elçi yo l ladı .

İdikut'un Cengiz Han'ı Ziyareti İ dikut, haberci leri döndüğünde tekl ifinin kabu l edildiğini öğrendi ve buna çok memnun oldu. Hemen gidip hürmetleri n i sunmak ve yen i vard ıkları anlaşmayı pekiştirmek amacıyla Cengiz Han'ı kampında b izzat ziyaret etmeye karar verd i . Bu yüzden muhteşem hediyeler hazırlad ı ve bir grup muhafızın başında Cengiz Han'ı kampına doğru yola çıktı . İ mparator onu nazik ve dostça bir tavırla karş ı l ad ı . Kend i-

Cengiz Han

1 23

sine getirm iş olduğu hediyeleri kabul etti ve sonunda İ d ikut'tan öyle memnun kaldı ki kızlarından birini ona eş olarak verd i .

Öfke İçindeki Gürkan Gürkan'a gel i nce, Shuwakem ve diğer görevl i lerin ö ldürü ldüğünü duyunca büyük bir öfkeye kapıldı. İ dikut'un ülkesini ateş ve kıl ıçla yok edeceğini ve öldürülen h izmetl i lerinin intikamını alacağını i lan etti. Fa­ kat İ dikut'un, Cengiz Han'ın koru mas ı altına gird i ğ i n i duyunca ve özell ikle de onun imparatorun kızıyla ev lendiğini öğrenince, böylesine büyük bir imparatorun öfkesini üzerine çekmektense intikam almayı ertelemenin ihtiyat l ı bir davran ış olacağını düşündü .

Kuşluk'un Öyküsü Jena Prens Kuşluk uzun y ı l lar boyunca Türkistan'da ve bu ü lkeye sınırı olan diğer ü lkelerde kald ı . Koruyucusu Gürkan'ın kızlarından biriyle evlend i . K ı smen bu akrabal ık ve kendi ülkesinde sah i p olduğu yük­ sek mevki, belki kı smen de sah ip olduğu cesaret ve diğer askeri ni­ teliklerinden dolayı Batı Asya'daki han lar arasında hızla etki l i olmaya başlad ı . En sonunda Gürkan'a karşı bir tür ayaklanma düzenledi, onunla savaştı ve topraklarının yarısından fazlas ı n ı ele geçird i . Ar­ dından büyük bir ordu topladı ve Cengiz Han'a karş ı bir savaş aç­ maya hazırland ı . Cengiz Han, küçük; fakat çok düzen l i ve disiplinli bir birliğin başında en iyi komutanlarından birini yol lad ı . Bu komutan ın adı "Jena" id i . Kuşluk onu tehdit eden teh l i ke karş ı s ı nda h i ç korkuya ka­ p ı l m ıyordu. Kendi ordusu Jena'n ınkinden çok daha büyüktü ve bu yüzden hiç korku duymadan düşman ıyla karş ı l aşmaya gitti . Fakat yapı lan savaşta mağl up o ldu ve savaşın kaybed ildiğini görünce pe­ şinde, kurtu l mayı başaran küçük bir grup atl ı asker i le birlikte kaçtı .

1 24

Cengiz Han

Kuşluk'un Yenilmesi ve Kaçışı Jena Tarafından Takip Edilmesi Jena, hemen en çevik atlara binmiş küçük bir grup eşl iğinde kaça­ ğın peşine düştü . Kuşluk ile birlikte giden ler savaş neden iyle bitkin düşmüş ve kaçarken yaşad ık ları heyecan ve korkuyla sersemlemiş­ lerd i . Bu yüzden bir arada kalmayı başaramad ı lar. Sadece üç kişi ka­ lana dek kendi lerin i takip eden ler tarafından birer birer ele geçirildi­ ler ve ö ld ürü ldüler. Bu üç kişi Kuşl uk'un yan ı nda gid iyordu ve J e­ na'nın askerleri onların izleri ni kaybed inceye kadar onunla birlikte kaldılar. En sonunda iki yolun birleştiği bir yere gelen Jena, bir köyl üye oralardan tuhaf bir grup atl ının geçi p geçmediğini sordu. Köy l ü ora­ dan dört atl ının geçtiğini söyled i ve g ittikleri yo lu Jena'ya gösterd i .

Kuşluk'un Ölümü Jena ve askerleri, köylünün gösterdiği yol u izledi ler. H ızlarını iki katına çıkararak takibe devam etti ler ve çok geçmeden perişan hal­ deki kaçakları yakalad ı lar. Hiç merhamet göstermeden Kuşluk'a sal­ dırd ı lar ve onu hemen oracıkta öldürdü ler. Ardından başını kestiler ve onu Cengiz Han'a götürmek için yo la koyuldu lar.

Cengiz Han'ın Zaferi Cengiz Han, bu işte gösterd iği üstün başarıdan ötürü Jena'yı cö­ mert bir şeki lde ödü l lend irdi ve Kuşluk'un kafasını bir d i reğe geç i­ rerek, içi nden geçtiği tüm kamplarda ve köylerde sergiled i . Bu, onun düşmanına karşı kazandığı zaferin simgesi ve mükafatı oldu. Aynı zamanda onun gücüne karşı gelmeye kalkışan kişi leri yüzleşecekleri korkunç teh l ikeye karşı uyarmış da o l uyordu.

XV. BÖLÜM

HUJAKU'NUN ÖYKÜSÜ 1211

Çin

Çin Seddi

C

engiz Han' ın Moğol ve Tatar ulusları üzeri nde kazandığı bü­ yük gücün ardından gelen dönem ile ilgi l i e l i mize geçen b i l-

gi ler tam deği ldir ve pek çok bakımdan da karmaşıktır. Fakat

1 211

yı l ında; yan i Yüce Han seç i lmesinden beş yıl sonra Ç i n l i lerle savaşa gird iği an laş ı l ıyor. Bu savaş çok önem l i sonuçl ar doğurmuştur. Çin İ mparatorluğu, Moğol topraklarının güneyinde yer al ıyordu ve sın ır, doğudan batıya, tepe ler ve vadi ler boyunca, büyük çölden denize doğru yüzlerce m i l uzanan ünlü "Çin Sedd i " i le korunmaktayd ı . Tüm duvara hakim bazı mevki lere diki len kaleler, duvarı korumaktayd ı ve bel l i mesafelerde güç lü garn izonların konum landırıldığı korunak l ı kentler vard ı . B irlikler, hizmetlerine ihtiyaç duyulduğu takdirde duvar boyunca değişik noktalara gönderi lebi lecek şeki lde göreve hazır bek­ letiliyordu.

1 26

Cengiz Han

Sınır Duvar tam an lam ıyla Ç i n sınırı say ı lmazd ı ; çünkü onun d ı ş ındaki bölgede kalan oldukça gen iş bir mesafe de Çin yönetimi altındaydı ve d ı şarıda kalan yerlerde pek çok büyük kent ve bazı çok güç lü kale ler vard ı . Bu kent ve kalelerin her biri Ç i n birlikleri tarafından korunu­ yordu.

Duvarın Dışı Fakat duvarın dışında kalan ülkelerde yaşayan lar gene l l ikle Tatar ya da Moğo l ırkına mensup kişi lerd i . Kılan adı veri len b i r ulus ya da top l u luktan ge l iyorlard ı ve Ç i n egemen liğine karş ı ayakl anmaya eği­ limliydi ler. On ları egemen l ikleri altında tutabi lmek için Ç in imparator­ ları , bu i l lerin yönetici lerine duvarın d ı ş ı ndaki büyük kentlere ya da kal e lere Ç i n a i l elerine mensup kişi lerin K ıtan ların iki katı olacak şe­ ki lde yerleşt i ri l meleri n i isted i . Bu düzen leme K ıtan ların hoşnutsuz­ luğunu daha da be l i rgin bir hale get irdi ve ayaklanma için o lan istek­ leri ni daha da çok arttırdı .

Çinlilerle Olan Anlaşmazlığın Kökeni Yong-tsi Bunun yan ında, Ç i n hükümeti i l e Cengiz Han aras ında bir süred ir devam eden b i r sorun da vard ı . Moğo l ların uzunca b i r zaman d ı r Çin imparatoruna bir tür vergi ödediği anlaş ı l ıyor. Pek çok yıl önce, Cengiz Han henüz Temuç i n ad ı n ı taşırken ve Wang Han'a bağ l ı ol arak Ka­ rakurum'da yaş ıyorken imparator, Y ong-ts i ad l ı bir prens i , toplanan vergi leri almak için Moğol toprakları na yol lad ı . Yong-ts i, Moğol top­ raklarındayken, o ve Temuç in karş ı laşt ı l ar; fakat hiç anlaşamad ı lar. Ç i n prens i Temuç in'i hafife almış, Temuç i n de buna içerlem i şt i . Ya­ şam ı n ın i leriki dönem leri nde de olduğu gibi, o dönemde de Temuç i n gururlu ve cesur biriyd i v e verg i n i n ödenmesine karş ı çıktı . Yong-ts i bu i şe çok öfkelend i , geri döndüğünde imparatorun önünde ona karş ı çok ciddi suç lamalarda bulundu ve yakalanıp öldürü lmesi konusunda ısrar ett i . Fakat imparator bu den l i teh l ike l i bir i şe giri şmeyi reddetti . Fakat Yong-ts i'n in tek l i fi Temuçin'in kulağına ge ldi ve bir gün intika­ m ı n ı almaya gizli bir şeki lde karar verd i .

Cengiz Han

1 27

En sonunda Temuçin tahta çıktıktan üç ya da dört y ı l sonra, Ç i n i mparatoru ö l d ü v e Yong-tsi onun varisi o l d u . Ertesi y ı l , Cengiz Han'a bir görevl i yol lad ı ve her zamanki gibi vergiyi talep etti . Gönderi len görev l i , kampta Cengiz Han'ın karş ıs ına çıktığı nda, Cengiz Han ona böyle bir mesaj gönderen imparatorun kim olduğunu sordu. Görevl i de o dönemde, Y ong-tsi'n i n Çin İ mparatoru olduğunu söy­ ledi.

Cengiz Han'ın Alayı "Yong-tsi " , d iye tekrar etti Cengiz Han, alaycı b i r ses tonuyla. " Ç i n l i lerin bir deyiş leri vardır. " d iye ekled i : " Ç i n l i ler öyle bir halk ki imparatorları Tanrı olma l ı ; fakat gel gör ki düzgün bir adam ı b i le nas ı l seçeceklerin i b i lemezler . " Ç i n l i lerin böyle b i r deyiş leri olduğu gerçekten de doğruyd u. Bu önem l id i r; çünkü o dönemde de günümüzdeki gibi kend i leri n i çok önem l i gördüklerin i ve sah ip oldukları gururu gösterir. " Ş imd i git ve imparatoruna söyle, " ded i Cengiz Han, "burada hü­ küm süren kişi ben im ve onu as la efend im o l arak kabu l etmeyece­ ğim."

Orduların Toplanması Hujaku Görev l i bu küstah yanıtı getird iğinde, Yong-ts i çok öfkelendi ve hemen savaş i ç i n hazırl ıklara girişt i . Cengiz Han da hazırlıklara baş­ lam ı ştı. Duvarın d ı ş ında kalan bölgelerde hüküm süren han lara elçi­ ler gönderip bu savaşta kend isini desteklemeler i n i i sted i . Büyük bir ordu topladı ve orduyu b i r l iklere ayırıp bu birl i kleri de en yetenekl i komutan ları n ı n emrine verd i . Yong-ts i de büyük b i r ordu toplad ı . Tarihçi lere göre bu orduda ü ç yüz bin asker vard ı . O da ordusunun baş ına "Huj aku " ad ında başarı l ı bir komutanı geç ird i ve ona orduyla beraber kuzeye doğru i lerlemesi için emir verd i . B öy lece Cengiz Han'ın ordusunu yolda karş ılayab i lecekler ve duvarı ve ka le leri onun sald ırısına karş ı d ı şarı taraftan koruyabi leceklerd i .

1 28

Cengiz Han

Hanlann Pek Çoğu Cengiz Han'ın Tarafına Geçer Cengiz Han' ın yaptığı sefer çok başarı l ıyd ı . Moğo l lar duvarın öte tarafındaki pek çok kenti ve kaleyi e l e geçi rd i ler ve kazandıklar her zafer o i l l erde yaşayan topl u l ukları onlara kat ı lmaya daha çok i kna ed iyord u . B u topluluklardan çoğu Çin yönetimine karşı ayakland ı ve karşı tarafa geçti ler. Bun lardan biri öylesine kuvvet l i bir l i derdi ki emrinde yüz bin askerden oluşan b i r ordu vard ı . Cengiz Han' la yap­ maya hazırlandığı an laşmayı sağlamlaştırmak amacıyla, yap ı lacak işlemlere tanıklık etmeleri için yan ında bir elçi ve d iğerleriyle birlikte bir dağa ç ı ktı ve böyle durumlarda yapı lan törenleri gerçekleştird i . Tören, beyaz b i r atı v e siyah bir öküzü kurban etmeyi, ardından d a bir oku kırmay ı ve ayn ı zamanda kendisini Cengiz Han'a sad ık kalma­ ması hal inde en ciddi yaptırımlara tabi tutacak and ı içmeyi içeriyor­ du. Kendisini h izmetine adamasının ödülü olarak, Cengiz Han bu pren­ si ülkeni n o böl ümünün kralı yaptı ve bunun her yerde i l an edilmesini sağlad ı . B u olay, pek çok hanın ve l iderin kendi tarafına geçmes inde de etki l i oldu ve nihayet büyük duvarın en önem l i geçitlerinden birine ve onu koruyan kaleye hakim olan bir han ona katı l d ı . Bu yo l la Cen­ giz Han, Ç i n'in iç lerine girmiş oldu ve Yong-tsi i le başarı l ı komutan ı Huj aku end işeye kap ı l d ı .

Hujaku Karşısında Kazamlan Zafer En sonunda, pek çok ataktan ve karş ı ataktan sonra, Cengiz Han, Huj aku'nun bir dağın eteğinde çok güçlü bir mevkide tüm ordusuyla beraber kamp kurduğunu öğrend i . Oraya doğru i lerleyip sal d ırmaya karar verd i . Bu p lan ı uygulad ı ve yap ı lan savaşın sonunda Hujaku yen i l giye uğradı ve geri çekilmeye zorlan d ı . Sıkı korunan b i r kente çeki l d i ve Cengiz Han onu takip ederek sığındığı kenti kuşatma altına aldı . Kendisini büyük tehlike altında bulan Huj aku kaçtı ve Cengiz Han tam da kenti ele geçirmek üzereyken d uvarlardan ona atı l an bir okla ciddi şekilde yaralandı.

Cengiz Han

1 29

Cengiz Han'ın Yaralanması Cengiz Han'ın yarası o den l i ciddiydi ki Cengiz Han ordusunun harekatını bu şeki lde yönetemeyeceğini anlad ı . B u neden le askerle­ rini geri çekti ve yarası iyi leşene dek beklemek üzere kendi ü l kes ine çeki l d i . Bir kaç ay iç inde tamamen iyileşti ve ertesi sene yen i bir se­ fere girişti ve tekrar Ç i n'e gird i .

Hujaku'nun Utancı Bu arada tekrar tekrar yen i lgiye uğrayan ve Cengiz Han tarafın­ dan geri çek i lmeye zorlanan Hujaku çok mahcup o l muştu . Ordudaki komutan lar aras ında kendi sine rakip ve düşman olan lar ve saraydaki diğer görevl i ler ona karşı komplo kurdular ve imparatora onun orduyu kumanda edemeyeceğini, savunması için görev lendirildiği kentleri ve ülkeyi savunmada başarısız olmasının nedeninin kend i korkakl ığı ve beceriksizliği olduğunu söylediler. Bu iddiaların sonucunda Hujaku' nun görevine son veri ldi ve utanç içinde görevinden ayrı l mak zorunda kaldı.

Hujaku Tekrar Görevine Döner Bu olay onu çok ötKe lendirdi ve rakiplerinden inti kam ını almaya karar verd i . Sarayda kend is ine muhal ifo lan bir grup bul unduğu gibi, kendisini destekleyen büyük bir grup da vard ı . Uzun süren ve aman­ sız bir çekişmenin ard ından Hujaku'yu destekl eyen grup başarı l ı o ldu ve imparatoru Huj aku'yu tekrar ordunun başına geç irmesi için ikna etti ler.

Çinliler Arasındaki Ayrılıklar Fakat mücadele sona ermemişt i . Bu neden le, Cengiz Han ertesi yıl tekrar saldırdığında Çin yönetim i bölünmüş durumdaydı ve bu ay­ rı lık nedeniyle i ş ler sekteye uğramıştı . Bu yüzden Cengiz Han onların karşısında çok kolay b i r zafer elde etti . Çinli komutan lar, ortak düş­ man ları karşısında birleşip uyum lu bir şeki lde hareket etmek yerine birbirlerine karşı sürdürdükleri çekişmeye odaklanmışlardı .

130

Cengiz Han

En sonunda birbirlerine karşı duydukları düşmanl ı k o denl i büyük b i r boyuta ulaştı ki Hujaku kendi s ine karşı olan i mparatoru tahttan indirmeye, karşı tarafı n l iderlerin i öldürmeye ve n ihayet i mparatoru da öldürüp onun yerine geçmeye karar verd i .

Moğolların İlerleyişi Huj aku, bu planı gerçekleştirmek üzere Cengiz Han ve Moğo l la­ rın i l erleyiş i karşısında harekete geçmekten sakındı ve onların ülkede giderek daha fazla i l erlemesine göz yumdu. Bu da elbette memnu­ niyetsizliği ve heyecanı arttırdı ve Huj aku'nun plan ladığı isyan için ze­ min hazırlad ı .

Hujaku'nun İsyanı Yong-tsi'nin Ölümü En sonunda harekete geçme zaman ı ge ld i . Huj aku b i rdenbire başkentin önünde büyük bir birl iğin baş ında ortaya ç ı ktı ve Moğo l l a­ rın ge ldiği haberini verd i . Kente girip saraya yöne ldi ve haberi oraya da u laştırd ı . Ayn ı zamanda onun h i zmetine girmiş olan askerler, ken­ tin her tarafına dağı ldı lar ve kenti düşmana tes l i m etmek için komplo kurdukları gerekçes iyle Hujaku'ya muhal if olan grubun tüm l iderle­ rini ele geç i rip öldürdüler. Bu eylem kentte çok büyük bir heyecan ve şaşkınlık yarattı ve bu olay Moğol ların i terleyiş haberinin yarattığı kor­ ku i l e birleşi nce kentteki yetk i l i ler etkisiz hale ge ld i . H i ç kimse Hu­ j aku'ya d i renemed i ya da onun ele geç irdiği kişi leri kurtarma girişi­ m i nde bulunamad ı . Hujaku bu yetk i l i lerden bazı ları n ı hemen yakala­ d ığı yerde öldürdü . Bazı larını da zindana kapattırd ı . Böylece kend isini kentin tartışmasız hakimi olarak bulunca, bir son rak i ad ı m ı sarayı ele geç irmek, i mparatoru yakalamak ve onu tahtan indirip bir zindana kapatmak oldu. Hemen ard ından da i mparatoru ö ldürdü. Yong-tsi'nin sonu işte böyle oldu. Fakat Hujaku onun yerine im­ parator olma plan ı n ı hayata geçi remedi . Kend i sine karşı büyük bir muhalefet i n oluşmakta olduğunu gördü ve böylece bu plan ından vazgeçti . En sonunda kraliyet ailesinden bir pren si tahta çıkard ı ve kend isi de başkomutan lık görevine geri döndü. Planlamış olduğu gibi,

Cengiz Han

131

başkentteki düşmanlarının etki sini ve gücünü böyle yok ettikten son­ ra, tekrar ordunun başına geçti ve Cengiz Han'la karşı l aşmak için yola koyuldu.

Hujaku'nun İlerleyişi Bu arada baş ına bir kaza ge ldi ve ayağını incitti. Çok cidd i olmasa da sakatlanmı ştı; fakat i lerlemeye devam etti . En sonunda bir köprü­ den nehrin diğer tarafına geçmeye çal ıştıkları bir yerde Cengiz Han'ın öncü kuvveti ile karşı l aştı . Huj aku hemen saldırmaya karar verd i . Ayağının durumu öyle kötüydü ki n e yürüyebi l iyor n e d e ata b ine­ b i l iyordu; fakat kend isini bir tür arabada taşımaları nı i stedi ve bu şe­ ki lde savaşa katı l d ı .

Savaş Hujaku'nun Zaferi Moğol lar ağır bir yen i lgiye uğradı l ar ve geri çek i lmek zorunda kald ılar. Belki de bunun neden i Cengiz Han' ın orada olup onları ko­ muta edememesiyd i . O, ordunun ana birliği i l e beraber biraz geride duruyordu. Hujaku ertesi gün, düşmanını takip etmek ve Moğo l ların i leri kolla­ rına sald ırmak için çok i stekl iyd i . Fakat kişisel sebep lerden ötürü bu­ nu yapam ıyordu; çünkü savaş süresince yaşad ığı heyecan ve ne ka­ dar d ikkat etse de savaş meydan ında i leri geri taşınırken maruz kal­ maktan sakınamadığı ağır hareketler ve sarsı l malar neden iyle ayağı daha da kötü leşmişti. Gece ayağı i ltihap toplad ı ve ertesi gün açık yara oldu. Bu yüzden düşmana karş ı yapı lan saldırıyı kendi yönetme fikrinden vazgeçti ve kendisinin yerine komutan l arından b i r tanesini yolladı. Görevlendirdiği komutanın adı "Kan-ki " idi .

1 32

Cengiz Han

Kan-ki'nin Yaşadıkları Başarısızlık Öfkeli Hujaku Kan-ki düşman ın karşısına çıktı; fakat bir süre sonra başarı sız ola­ rak geri dönd ü . Onun an lattıklarını d i nleyince Hujaku çok öfkelend i . Belki d e ayağındaki yara onu sabırsız v e mantıksız k ı l ıyord u . Sebebi ne o lursa o l sun Kan-ki'nin başarısızl ığa uğramasının neden i n i n düş­ manı taki p etmede geç kal ması olduğunu i lan etti ve bunu da onun korkakl ığına ya da hai n l iğine bağlad ı . Bunların hangisi o l ursa o l sun Kan-ki ölüm cezasını hak ediyordu. Hemen imparatora olayla ilgi l i bir rapor yol lad ı ve Kan-ki'ye verdiği ölüm cezasının onaylanmasını ve bu cezayı uygu lamak için gereken yetkinin kend i s ine veri lmesini isted i . Fakat Kan-k i'nin cesur ve sad ı k b i r komutan o lduğunu bi len im­ parator bu cezayı onaylamaya razı olmad ı . Bu arada imparatorun yan ıtı henüz kend i s ine ulaşmadan, Huj a­ ku'nun öfkesi de d inmeye baş lam ışt ı . Böylece imparatorun yan ıtı n ı da al ı nca Kan-ki'ye onu b i r kere daha deneyeceğini söyled i . "Tekrar birl iklerin başına geç . " ded i . "Düşmanın karş ı s ına ç ı k . Eğer bu sefer on ları yenmeyi başarırsa işlediğin i l k suçu görmezden ge leceğim ve hayatını bağışlayacağım . Fakat i kinci kez yeni lgiye uğrarsan, ö leceks in . "

Kan-ki'nin İkinci Denemesi Kum Fırtınası Böylece Kan-ki, birliğinin baş ına geçti ve Moğo l lara tekrar sal­ d ı rmak için yola koyu ldu. Yön leri kuzeye doğruydu ve muhteme len kuml u bir ovan ın üzerinde ya da yakın larındayd ı l ar. Saldı rıya geç­ tiklerinde güç l ü bir kuzey rüzgarı esmeye başlad ı ve askerlerin göz­ lerine kum ve toz doldu . Düşman ları, Moğo l ların s ı rtları rüzgara dö­ nük olduğu için rahatça hareket ede b i l iyorken onlar hiçbir şey göre­ m iyorlard ı . Kan-ki çok sayıda kayıp vererek geri çek i l mek zorunda kaldı ve adam larının geri kalan ını kurtarmak için Huj aku'nun karar­ gah ına döndü.

Cengiz Han

1 33

Kan-ki'nin Tehlikeli Karan Kan-ki şimdi çaresizd i . Huj aku eğer zafer kazanmadan geri dö­ nerse ö leceğini söylem işti ve h iç şüphesiz bu sözünü tutacak kadar acımasız ve gözü pekt i . Kan-ki boyun eğmemeye karar verd i . Hu­ j aku'nun cel ladının e l i nde ölmektense birl iklerin i n baş ı nda savaşarak ölmenin daha iyi o l acağını düşündü. Böylece, Huj aku'dan en az ken­ d isinin nefret ettiği kadar nefret eden askerleriyle birl i kte kente dön­ meye, s i lah l ı bir şeki lde kente girmeye, kenti e l e geçirmeye, sarayı kuşatmaya ve komutan ı ele geçirip esir olarak almaya ya da karşı koymaya kal karsa öldürmeye karar verd i .

Saldın Hujaku'nun Kaçışı Bahçede Öldürülüşü Böylece, askerler, kenti n kapılarına vard ıklarında m uhafızları ele geçirip onların s i l ah l arını aldı lar. Daha sonra, s i l ah ları n ı havada sal­ layarak ve savaş naraları atarak kente girdi ler. Bu olay kentte ya­ şayan ları önce şaş ı rttı, daha sonra i se herkes dehşete düştü . Korku çok geçmeden saraya da yay ı l d ı . Gerçekten de kısa b i r süre içinde askerler saraya u laştıl ar ve sarayın etrafını sard ı lar. İ çeriye gireb i l ­ m e k için kapı l ara yüklendi ler. Bir süre sonra saray ı n içine g i rmeyi d e başardı lar. B u arada korkudan paniğe kap ı l m ı ş o lan Huj aku, saray­ dan çıkm ı ş, kend i s i n i bahçelere atmışt ı . Askerler onu taki p ett i ler. Huj aku kaçarken yaşadığı heyecan ve korkunun etk i s iyle, üzerinden atlamak için fazla yüksek olan bir duvardan atladı ve atl arken de bacağını kırd ı . Askerler yetiştiğinde o acı içinde yerde yatıyor ve acı­ dan kıvran ıyord u . Askerler takibin verdiği heyecan ve öfke içindey­ d i l er ve Hujaku'yu hemen yattığı yerde mızrakl arı i l e öldürdüler. Kan-ki eski düşman ı n ı n başını aldı ve imparatora sunmak üzere başkente götürdü. Söyled iğine göre, kend isini yargı görevl i lerine tes­ l i m etmek i st iyordu, zira askeri bir darbe gerçekleştirm i ş ve üst dü­ zey bir askeri görevl iy i öldürmüştü . Kend i s i de bunun i ç i n ö l üm ce­ zası alabi l i rd i . Savaş kanunlarına göre, bu, ad i ve kesinl ikle affedi l mez bir suçtu .

1 34

Cengiz Han

Kan-ki'nin Bağışlanması ve Terfi Ettirilmesi Fakat i mparator, bu kavgacı ve idare edi lmes i güç olan komutan ortadan kaldırı ldığı için çok memnun olmuştu ; çünkü H uj aku öyle karaktersiz, hırslı ve gözü kara bir adamd ı k i onun la işi olanlar için sürekl i bir korku ve hoşnutsuzluk kaynağıyd ı . B u yüzden imparator hemen b i r bild iri yayın ladı ve Huj aku'nun i ş lediği pek çok suç i ç i n hak l ı olarak ö ldürü ldüğünü i lan ett i . K ı sa bir süre sonra da Kan-ki onun yerine ordunun başına geçirild i .

XVI. BÖLÜM

ÇİN'DEKİ FETİHLER 1 2 1 1- 1 2 16

Devam Eden Savaş Zengin ve Verimli Ülke Büyük İstila Dört Ordunun Aym Anda Devam Eden Saldınsı '1 ruj ak.u'nun ölümünün ardından Ç in imparatoru, ülkesini Cen71 giz Han'a karş ı diğer komutan larının yardı m ı i le korumaya çal ıştı . Savaş b irkaç y ı l boyunca devam ett i . Bu süre zarfında Cengiz Han, Çin'in kuzey bölümüne egemen oldu ve ülkeyi pervasız ve zalim bir şeki lde yakıp yıktı. Ü l ke çok kalabalık ve zengin d i . Moğol ve Tatarların aksine halk, toprağı ekerek yaşamı n ı sürdürüyordu . Ü re­ tim ve mekani k sanatlarda da mükemmel l iğe u l aşmı şlard ı . Ü l ke çok veriml iydi ve Moğol topraklarındaki uçsuz bucak.sız otlakların aksine bu ülke eki l i tarlalar, bahçeler, bağlar ve dutluklarla kaplıyd ı . Ü lkenin her tarafında zengin köyler ve yoğun nüfuslu kentler vard ı . Asırlar �nce duvarın inşa ed i l mesinin nedeni bu refah ve endüstri merkezini korumakt ı . Çünkü onların kuzeyinde kalan Orta A sya'daki topraklar; eskiden beri, şu anda Cengiz Han'ın egemenl iği altında birleşenler gibi,

1 36

Cengiz Han

vah ş i , gezgin, savruk ve yağmac ı çeteleri i l e doluyken Ç i n l i ler her zaman yerleşik hayat süren, çal ışkan ve barış yan l ı s ı bir halk olmuştu. Duvar yüzlerce y ı l boyunca yeterl i b i r koruma sağlam ı ştı, zira bu den­ li güç lü b i r enge l i aşmaya yetecek kadar gen i ş bir orduyu o luşturmak için çeşit l i top l u lukları birleştirip düzen altına almayı başaracak kadar etki l i b i r komutan henüz görülmem i şti . Fakat şimdi sahneye Cengiz Han çıkmışt ı ; engel aş ı lmış ve tıpkı bir sel i n kuvveti ve öfkesiyle kor­ kunç ve pervasız toplulukların akını başlamıştı . Huj aku'nun ö ldürü lü­ şünü takip eden

1 2 1 4 y ı l ı nda, Cengiz Han, Ç i n'i

fethetmek için öyle

büyük b i r ordu topladı ki bu orduyu her b i ri ü l keye fark l ı yo l l ardan girecek ve ü l kenin fark l ı bö lgeleri n i yakıp y ıkacak olan dört kıtaya ayı rd ı . Bu kıtalardan her biri kendi baş ına büyük ve güç lü bir ordu say ı lab i l ird i ve bu dört korkusuz ve merhamets iz top l u l uğun ayn ı an­ da baş lattıkları istila tüm ülkeyi korku ve ümitsizliğe boğdu.

Kıtaların Hevesi Ç in İ mparatoru, dağlardaki geç itlerin, neh irler üzerindeki köprü ve geçi ş yerler i n i n korunması için en iyi birl ikleri n i yo l l ad ı . Bu şeki lde i stila dalgalarını ön lemek için bir şeyler yapabi leceğini umuyordu. Fa­ kat bu umut boşunaydı . Cengiz Han, ordusunu büyük ö lçüde, geçen y ı lki Ç i n saldırısından e lde ettiği gan imet i l e donatm ıştı ve bu yen i se­ ferde e l de ed i lecek o lan gan imetle i l gi l i o l arak askerlerine parlak vaatlerde bu l unmuştu . Bu neden le askerlerin hepsi gayret ve i stek doluydu ve ön lerine ne çıkarsa ezip geçmek i ç i n var güç leriyle bas­ tırıyorlardı .

Esirler Büyük Yağına Savunma tedbirleri almaya çal ı şan Ç i n İ mparatoru, köy lerde ve aç ık arazide si lah tutab i len herkesin en yakın büyük kente ya da ka­ leye ge lmes i n i ve orada orduda h i zmet etmek üzere kaydolup s i lah la donanması n ı emrett i . Bunun sonucunda da Moğo l lar, ülke içinde i ler­ lemeye devam ettikçe küçük köylerde ve mezralarda güçsüz yaş l ı erkeklerden, kadın v e çocuklardan başka h i ç kimseyi göremedi ler. Böylece kad ı n ların en güzel lerini ve yaşı büyük o l an çocukları ele

Cengiz Han

137

geç irip onları esir almak amacıyla kendi leriyle beraber yo la çıkard ı­ lar. Buldukları tüm altın, gümüş, ipek ve diğer değerl i ticaret eşyasına da el koydular ve bun ları gan imet olarak dağıttı lar. Y ağmalad ı kları koyun ve hayvan sürü lerinin sayısı da çok fazlaydı . Bu yağma mal­ larından m uazzam bir sürü oluşturup bu sürüyü Moğol ü l kes ine gön­ derd i ler. D i ğer hayvanlar ise kesi ldi ve ordu i ç i n yiyecek olarak kul­ lanıldı.

Korkunç Tahribat B i r kenti ve çevresi n i yağmaladıktan ve kend i i ş lerine yarayabi le­ cek her türl ü şeyi aldıktan sonra kenti yakarak b i r kü l yığını hal i nde, kent sakinlerini i se sefalet ve üzüntü içinde harabelerin etrafında do­ laşırken bırakıp yol l arına devam etmek isti lacıların alı şkan l ığıyd ı .

Esirler Ele geçird ikleri esirleri çok acımasız bir şekilde kul landı lar. B i r gar­ n izonun ya da onlara karşı koymaya hazı rlanan s i lah l ı b i r kuvvetin bu lunduğu korunak l ı bir kente geldiklerinde bu çaresiz es irleri de yan­ larında getirir ve duvarların üzerindeki adamlar, önce kend i eşlerini ve çocuklarını vurup öldürmeden vahşi saldırgan l ara u l aşamas ınlar d iye bu esirleri savaşta en ön saflara geçirirlerd i . Karşı taraftaki komutan­ lar ne olursa o lsun ok fırlatmaya devam etmeleri i ç i n e m i r verirlerd i . Fakat kadı n v e çocukların yürek parçalayıcı çığlıkları onları öylesine etki lerd i k i askerler bunu yapamazlar ve bu nedenle emre itaat et­ meyi reddederlerd i . Ortaya çıkan heyecan ve kargaşada Moğo l l ar kentin hakimiyeti ni kolayca ele geçirirlerd i .

Moğol Fetihlerinin Boyutu Ç i n'de her biri batıdan doğuya doğru akan i k i neh i r vard ır. B u nehi rler birbirlerinden v e sınırdan öyle uzaktırlar ki ülkey i neredeyse eşit üç parçaya bölerler. Bu neh irlerin en kuzeyde olanı Hoang Ho Nehri'd ir. İ ki y ı l boyunca Moğoll ar, bu nehrin kuzey i nde kalan bölge­ leri i sti la etti ler ve neredeyse Ç in'in üçte birlik bö lümünü oluşturan bu k ısmın sah i b i oldu lar. Fakat aralarda fethetmesi kol ay olmayan ve çok sıkı korunan bazı kentler de vard ı .

138

Cengiz Han

Yen-king Kuşatması D iğerlerinin yan ında bir de imparatorun kend i s i n i n yaşadığı kra­ l iyet kenti Yen-king vard ı . Burası o denl i sıkı bir şeki lde korunuyordu ki Moğo l l ar bir süre buraya saldırmaya cesaret edemed i ler. Fakat sonunda Cengiz Han bizzat o bölgeye ge ldi ve çok büyük b i r kuvvet toplad ı . İ mparator ve sarayındaki maiyeti, hemen bir saldırı bekledik­ leri için pan iğe kapıldı lar. Fakat Cengiz Han hala tereddüt i ç indeyd i . Bazı komutan ları duvarlara tırman ı lması v e b u şeki lde kentin içine giri lmesi için ısrar ediyorlardı. Fakat o daha farklı bir plan uygulamayı daha akı l lıca buldu.

Anlaşma Koşullan Böylece, i mparatora sunduğu barış tekl ifin i i letmesi için kente bir görev l i yo l l ad ı . Bu teklifte, Cengiz Han kente saldırmayacağını; fakat sal d ı rmak ve kenti yağmalamak için i stek l i o lan askerleri n i yatıştır­ mak için onlara hatırı say ı l ır hed iyeler vermen in gerektiğin i söylüyor, eğer askerlerin i bu şeki lde memnun etmeyi kabul ederse kentin ku­ şatmasını kaldırıp geri çekileceğini imparatora b ildiriyordu.

Görüş Farklılığı İ mparator ve danışman ları bu tek l i fi duyunca çok şaşırd ı lar. Da­ nışman l ar arasında bu teklife veri lecek o lan yanıtla i lgi l i önem l i görüş farkl ı l ıkları ortaya çıktı . Bazıları bu tekl ifin hemen reddedi lesi gerek­ tiğini düşünüyorlard ı . Hatta teklifi hemen geri çev i rmekle yetinme­ yen başka b i r komutan da bu tekl ifin onlarda yarattığı öfke ve mem­ nun iyetsizliği göstermek için askerlerin kentin kapı larından çıkıp Mo­ ğol lara kendi kamplarında saldırmalarını önerd i .

Konu Üzerinde Tartışmalar Fakat imparatora, durumun gereklerine uyması ve Cengiz Han i le barış yapması için ısrar eden komutan lar da vard ı . Onlar, kentten çı­ kıp d üşmana kamplarında saldı rma fikrinin umutsuz b i r fikir o lduğu­ nu, eğer kent duvarlarının bu tarafında bekleyip kendi leri n i orada

Cengiz Han

1 39

savunmaya yeltenirlerse baş etme ümidinin olmadığı çok büyük bir teh l ike i le karşı karşıya kalacakların ı söylüyorlard ı . Çünkü kenti korumayı başaramazlarsa hepsi kaçınılmaz biçimde ölmüş olacaktı ve diğer yandan saldırıya karşı koymayı başarsalar b i le bu şeki l de sade­ ce kısa bir ara elde etmiş olurlard ı . Moğol lar kısa sürede daha çok sayıda askerle ve daha büyük bir öfkeyle geri dönerlerd i . Ayrıca garnizonun durumdan hoşnut olmadığını ve sıkıntı içinde olduklarını ve bu durumda düşmana karşı koyamayacaklarını söylüyorlard ı . Gar­ nizonda ai lelerinden ve evlerinden koparı lıp kentin d ı şından getiri len askerler vard ı ve bu askerlerin tüm isted ikleri bir an önce görev lerin­ den kurtu lup eve dönmek, eşlerine ve çocuklarına ne o lduğunu gör­ mekti.

Koşulların Kabul Edilmesi Barış Anlaşması En sonunda imparator bu komutanları dinlemeye karar verdi ve Cengiz Han'ın kampına bir haberc i yol layarak barış an laşmasının koşul larının ne olacağını sordu. Cengiz Han koşu l ları söyledi . Bunlar çok ağır koş u l l ard ı ; fakat imparator bu koşulları kabul etmeye mec­ bur kaldı. Öne sürü len şartlardan biri Cengiz Han'ın eşleri n in arasına bir Çin prensesi n i , ölmüş olan Yong-tsi'nin kızını, katması idi. Ayrıca ona köle o larak beş yüz delikan l ı ve bir o kadar da genç kız veri lecek, üç b i n at, çok m i ktarda ipek ve muazzam bir para alacakt ı . Bu ko­ şul lar yerine getirilir getiri lmez Cengiz Han, köleleri ve gan imeti or­ dusundaki askerlerin ve diğer görev l i lerin aras ında paylaştıracak ve kuşatmayı kaldırıp kuzeye doğru ilerleyecekti . Askerleri n i n kentlerde v e köylerde ele geç ird i ğ i es irlere ; yan i yukarıda bahsi geçen kad ın ve çocuklara ge l ince; ordu, yaşı kö le ola­ rak değerlendirilebi lecek kadar büyük olanları ken d i leriyle birlikte götürdü. Fakat sadece ayaklarına dolanabi leceklerini düşündükleri küçük çocukları öldürdüler.

1 40

Cengiz Han

İmparatorun Huzursuzluğu Görüşmeler Moğol ordusu ayrı ldıktan sonra imparator hiç rahatlamamıştı . Ke­ faret ödeyerek kurtulmayı başardıkları yağmacı düşman, e l bette geri dönmek için bir bahane bulacaktı ve bu yüzden de imparator kend i­ sini hiç güvende hissetmiyordu. Moğol ların çeki lmesinden hemen son­ ra konseyine sarayı güneye, Hoang Ho'nun diğer tarafındaki Henan bölgesindeki başka bir büyük kente, taşımay ı tekl if ett i . Danışman­ l arından bazıları bu öneriye şiddetle karşı çıktı l ar. Eğer imparator ku­ zey bölgelerden bu şeki lde çekil irse o bölgenin tamamen kaybed i le­ ceği n i düşünüyorlard ı . Cengiz Han kısa bir süre içinde bu bölgen in hakimiyetini tartışma götürmeyen bir biçimde ele geçirird i . On ların söyled iklerine göre, izlenmesi gereken yol, ü lkelerin başkentinde kal­ mak ve sağlam bir şeki lde ayakta durarak başkenti korumaktı . Yen i askerler toplamaları, yıkı lan kale leri onarmaları, garnizonu tekrar dü­ zen lemeleri, yiyecek ve diğer askeri malzemeleri depolamaları , böy­ lece düşmanın geri dönmesi halinde şiddetli ve etk i l i bir diren iş ortaya koymak için kendi lerini hazırlamaları gerekiyordu. Fakat imparatoru ikna etmek mümkün olmad ı . H azinen i n tü­ kend iğini, askerlerin cesaretlerinin kırıldığını ve başkentin etrafındaki kentlerin yıkıldığını öne sürüyordu. Moğol ların neden olduğu yıkımlar yüzünden ü l ke neredeyse boşalm ı ştı ve yen i asker toplamak müm­ kün olamazd ı . Sonuç o larak, sarayın izleyebi l eceği en doğru yol gü­ neye, nehrin ötesine, çekilmek olacakt ı . Fakat kenti savunmak için i mparator, oğlunu bir garnizon la birlikte başkentte bırakacağını da ekl iyordu.

Başkentin Terk Edilmesi Muhafızlann İsyanı B öylece a ilesinden çok sevdiği bir kaç kişiyi ve küçük bir birl iği yan ına alarak imparator yolcu luğuna başlad ı . Pek çok insan bu yolcu­ luğu alçak ve şerefsizce bir kaçış olarak görüyordu. İmparator, bu adı m ı atarak kendisini sonsuz teh l i ke lere atmı ş o l uyordu. Yolda ona eşl i k eden muhafızlar aras ında bir i syan baş gösterdi . İsyanda başı

Cengiz Han

141

çeken komutanl ardan biri, Cengiz Han'a bir haberci yol lamı ş ve ona imparatorun başkenti terk ettiğini bildirmişti. Eğer Cengiz Han kabul ederse emrindeki tüm askerlerle birl ikte onun hizmetine girmeyi tek­ lif ediyordu.

Başkentin Yeniden Kuşatılması Cengiz Han, imparatorun başkentten ayrı ldığını duyunca öfkeye kapıldı ya da öyle göründü. Bu olayı, kendisine karşı bir tür düşman lık eylemi olarak, yan i barış an laşmas ının ihlali ve savaşın tekrarlanma sebebi olarak, görüyordu. Bu neden le önde gelen komutan larından olan "M ingan " ad ındaki bir komutana, hemen büyük bir ordunun ba­ şında güneye doğru i lerlemes ini ve Yen-king kentini yen iden kuşat­ masını emretti. Artık tüm cesareti n i kaybetmiş ve görünüşe göre ken dis in i üm it­ sizl iğe ve korkuya iyice kaptırmış olan yaş l ı Ç i n i mparatoru, Yen­ King'de birliğin başında bıraktığı oğlunun güven l iği için çok endişe­ lendi . Oğluna hemen haber yollayıp kentten ayrı lmas ı n ı ve yanına gelmesini emretti . B u emre itaat eden prensin kentten ayrı lması da kentte büyük bir üzüntü yarattı ve imparatorun davran ı şının yaratmı ş olduğu hoşnutsuzluk havasın ı daha d a arttırd ı .

Wan-yen ve Mon-yen Şaşkınlık Prens kentten ayrı lırken iki komutanı garn izonunun başında bırak­ tı. Bu komutan ların ad ları " Wan-yen " ve "Mon-yen " i d i . Kenti, h ızla oraya doğu gelen Mingan komutasındaki Moğol ordusundan müm­ kün olduğu kadar korumakla görevl iydiler. Komutanlar, içine düştük­ leri durumun zorluğu karşısında sıkıntı ve şaşkın l ığa kapıldılar. Emir­ leri altındaki savunma yo l ları tamamen yetersizd i ve ne yapacaklarını bilemiyorlardı.

1 42

Cengiz Han

İntihar Önerisi En sonu nda bu komutan lardan biri, Wan-yen, intihar etmeyi önerd i . Fakat Mon-yen bu öneriyi hemen geri çev ird i . Mon-yen, garni­ zondaki askerlerin çok güvendiği bir komutandı ve intihar etmeyi gö­ rev yerini terk etmenin en onursuz biçim lerinden biri o larak görüyor­ du. Görev inin askerlerin in baş ında bulunmak olduğunu söyled i . Eğer bulundukları yerde askerlerini korumayı başaramazsa hala fırsat var­ ken on ları güve n l i bir yere çekmek için çabalayacaktı .

Umutsuzluk İçindeki Wan-yen Öne sürdüğü tek l i f böy lece redded i len Wan-yen öfkeye kap ı l d ı . Yaşad ığı yere çeki ldi v e i mparatora b i r mektup yol layıp ona duru­ mun umutsuzluğunu ve kenti kurtarman ın imkansız olduğunu an lattı . Sonunda da maj este lerinin ona verm i ş o lduğu görevi gerçekleş­ tiremediği için ölümü hak ettiğini bi ldirdi. Mektubu bir zarfa koydu ve zarfı mühürled i . Daha sonra evdeki hizmetli lerin i çağırdı ve gayet sa­ kin ve soğukkan l ı bir tavırla kişisel eşyaların ı on ların arasında bölüş­ türd ü . Bunun ard ından da onlara veda edip onların işlerine son verd i .

İntihan Artık yan ında sadece tek bir görevl i kalmıştı. Bu görev l i n in ya­ n ında bi rkaç sözcük yazd ı ve daha sona onu da yo l l ad ı . Görev l i gider gitmez daha önce kend isi için hazırlanmas ı n ı emrettiği zehri içti ve bi rkaç dakika içinde o artık can sız bir bedendi .

Mon-yen'in Planı Eşlerin İsteği Bu arada d iğer komutan Mon-yen kentten ayr ı lmak için hazı rlık yapıyordu . Planı, imparatorun işine yarayabi lecek olan birl ikleri al­ mak; fakat sarayda yaşayan ları ve kentin sakinlerini orada bırakıp on ları ken d i kaderlerine terk etmekti . Görünüşe göre kaçarken sa­ rayda b ı rakacakları arasında kendi eşleri de vard ı . Yanına sadece en

Cengiz Han

1 43

çok sevdiklerini al ıyordu. Geride kalan kadınlar, Mon-yen'in güneye i lerleyip imparatora katılmak için kenti terk etmeye hazırlandığından haberdar olunca topluca ona geldi ler ve onları da götürmesi için yal­ vardı lar.

Kentin Mingan Tarafından Yağmalanması Kadın ların yalvarmalarından kurtulabi lmek için Mon-yen onları da götüreceği n i söyled i ; fakat yolu hazırlamak için kendisinin önden muhafızlarla birlikte ayrılacağını, çok geçmeden onları geri almak için döneceğini ekled i . Kad ın lar bu sözle yetindi ler ve saraya dönüp yol­ culuk için hazırlanmaya başladılar. Mon-yen hemen kentten ayrı ldı ve o gittikten hemen sonra Moğol komutan Mingan kentin kapılarına var­ d ı . Hiçbir etki l i d i ren işle karşı laşmadan ko layca kente girdi ve bun­ dan sonra kente bir korku ve kargaşa havas ı hakim o l d u . Askerleri hemen yağmalamak için kente yayı ldı lar ve ön lerine kim çıkarsa öl­ dürdüler. Sarayı da yağmalad ı lar ve yağmalad ı ktan sonra ateşe ver­ di ler. Saray öylesine büyük bir binaydı ve iç indeki giysi ve d iğer de­ ğerl i eşyalar öylesine fazlayd ı ki istilacı lar işlerine yarayabi l ecek her türlü eşyayı aldıktan sonra bile yangın kal ıntı larda bir ay ya da daha uzun bir süre devam etti .

Katliam Mon-yen tarafı ndan zalimce kand ırılan mutsuz kadın lara ne oldu­ ğu bilinmiyor. Büyük ihtimal le katliamda kentin diğer sakinleri ile bir­ l i kte yaşam larını yitirdi ler. Savaş zaman larında askerler, bir kenti yağmalarken büyük ve del ice öfkeyle hareket ederler ve ön terine kim çıkarsa kargı larını saptamaktan vahşi bir zevk alırl ar.

Mon-yen'in Kaderi İmparatorun karargah ına vard ığında Mon-yen, onları kurtarman ın imkansız olduğu n u öne sürerek kad ınları kaderine terk etmesini hakl ı çıkarmaya çal ıştı . Eğer yan ında o kad ın lar olsaydı kendisini ve kendi­ siyle beraber gelen birl ikleri kurtarmayı başaramayacağını söy led i .

1 44

Cengiz Han

İmparator bu bahaneyi kabu l etti ve bunun la yetinmiş göründü . Fakat aradan çok fazla zaman geçmeden Mon-yen , imparatora karş ı komp­ lo kurmakla suçlandı ve ölüme mahkum ed i l d i . M i ngan , kral iyet hazi nesini ele geç ird i . Bu hazinede b o l miktarda ipek ve ayrıca altın ve gümüş tabak vard ı . Bun ların heps i n i kuzeyde, Tataristan'da, kurduğu kampta harekete geçmeden bekleyen Cengiz Han'a yo l lad ı .

Genişleyen Fetihler Yöneticilerin Atanması Bunun ard ından Cengiz Han, Çi n'de başka seferlere de girişti . Bu süre zarfında fethettiği yerleri güneye kadar gen işletti ve kend isini ü l ken in büyük bir kısm ı n ı n hakimi konumuna getird i . Bu fetihler tamam land ıktan sonra kendi h izmetine gi rmeye istek l i olan Ç i n l i görevl i lerden seçtiği kişi leri b u i llere yönetici o larak atad ı v e böylece onları da kendisine bağlad ı . Bu Ç i n l i görevl i ler, Çin imparatoruna bağ l ı l ıktan vazgeç ip Cengiz Han'ın egemen l iği altına girdi ler ve ken­ di lerine bağl ı topraklardan yıllık olarak toplad ı kları vergiyi ona yol l a­ mayı da kabul ettiler. Bu bölgede her şeyi bu şeki lde düzen ledikten sonra Cengiz Han, d i kkatini imparatorluğunun batı sın ırlarına; yan i Tatar ve Moğol topraklarının Türki stan ve Müslüman halkın toprak­ ları i l e s ı n ı r komşusu olduğu yere, kaydırd ı .

XVII. BÖLÜM

MUHAMMED SULTAN 1217

C

engiz Han'ın, Ç in'in, bir önceki bölümde an latılan fetih lerle topraklarına ekled iği böl ümüne "Kıtay" den iyordu ve daha

önce egemen l iği altında o lan yerlere ek olarak bir de bu topraklara sah ip olması imparatorluğunu muazzam ölçüde gen i ş lett i . Hem doğ­ rudan kend i yönetimi altında olan topraklardan hem de kend isine bağ­ lı krallık ve i l lerden ol uşan ülkesi kuzeye ve güneye, Asya'nın iç ke­ sim lerine doğru gen i ş l iyor, doğuda Japonya ve Ç i n Den izi'nden batı­ da neredeyse Hazar Denizi'ne kadar olan yaklaşık beş bin k i lometre­ lik bir alan ı kaplıyordu .

Batıdaki Müslüman Ülkeler Sultan Muhammed Hanemşah Batıdaki sın ırların ötesinde Türkistan ve Müslümanlar tarafından yöneti len diğer ü lkeler vard ı . Müslüman ü lkeler arasında " S u ltan Muhammed " ad ında bir prens vard ı . Hazar Denizi'ne komşu o lan çok geni ş bir bö lgede hüküm süren saygın ve güç l ü b i r h ükümdard ı .

1 46

Cengiz Han

Gücünün doruk noktası "Harzemşah " adı verilen bir ülkeyd i . Bu ne­ den le o da " Muhammed Harzemşah " olarak bilin iyordu .

Teklif Edilen Elçilik Asya'n ın doğu tarafında ulaşabi leceği yerde.k i tüm rakip lerine bo­ yun eğdiren, e l inde büyük bir güç tutan ve kendi gücünden emin o lan Cengiz Han'ın, topraklarını fethetmek ve böylece kendi topraklarının arasına Hazar Den izi'ne komşu olan ü l keleri de katmak amacı i le bir bahane bulup sultana savaş açması belki de beklenebi lecek bir du­ rumdu. Fakat bir sebepten ötürü, bu koşu l larda fark l ı bir pol itika iz­ lemeye karar verd i . Belki bunun nedeni savaşmaktan yoru lmuş ol­ ması ve d i n l enmek istemesiydi, belki su ltan ın toprakları çok uzak ya da sah i p olduğu güç ona saldırmayı teh l ikel i kılacak kadar büyüktü . Neden ne o lu rsa olsun su ltanın ü l kesine bir ordu yerine b i r e l ç i gön­ dermeye ve ona bir dostluk ve işbirl iği teklif etmeye karar verd i . Elçinin gönderi ldiği y ı l

1 2 1 7 v e baş elçinin adı "Makinut" idi .

Makinut ve Maiyeti Makinut, kend isine veri len görevi yerine getirmek için çok sayıda görev l i ve muhafız eşl iğinde yo la çıktı . Yolcu luk birkaç hafta sürdü; fakat en sonunda sultan ın topraklarına vard ı . Ü lkeye vardı ktan çok kısa bir süre sonra sultan ın huzuruna kabu l edi l d i ve orada, kendi katip lerin in ve su ltan ın sarayındaki önemli görevl i lerin önünde mesa­ j ını iletti.

Elçinin Konuşması Konuşmasında hükümdarı Cengiz Han'ın kazandığı son zaferleri anlattı ve imparatorluğun sınırlarının ne kadar genişlediğinden bahsetti. O, şimdi Orta Asya'nın doğudaki en uç kısımlarından başl ayarak sul­ tan ın toprakl arının sın ırına kadar ulaşan tüm ü l kelerin hükümdarıydı . B öylece sultan ın komşusu olmuş v e onun la her ikisinin d e ç ı karına hizmet edecek bir dostluk ve işbirliği anlaşması yapmak istiyordu. Bu nedenl e kend isi böyle bir teklifi ulaştırmak için e l ç i olarak gönderi l­ mişti. Söylediğine göre imparator bu teklifi yaparken en içten ge len iyi

Cengiz Han

1 47

n iyetle hareket ediyord u . Su ltan ın kend isini babası olarak gönnes ini d i l iyor, kendisi de onu oğlu olarak görüyordu.

Baba ve Oğul Hoşnut Olmayan Sultan O dönemlerde egemen olan ataerki l yöneti m b i ç i m i n i düşündü­ ğümüzde, baba ile oğlun i lişkisi sadece genç bir insan i le yaş l ı bir insa­ nın aras ındaki sevgi i l i şkisini kapsamıyor, ayn ı zamanda bir tarafın üstün ve otorite olduğu ve diğer tarafın da diğerine bağım l ı ve tabi o lduğu bir i l işki anlamına da gel iyordu. Belki Cengiz Han mesaj ının tekli fi n i n bu şekilde algı lanmas ını istememiş sadece kendi yaşı i le sultan ın yaşı arasındaki farka göndenne yapmı şt ı . Ç ünkü ne de olsa kend i yaşı artık epey i lerlemi ş say ı l ırdı . Fakat onun n iyeti gerçekte bu da olsa su ltan, elçinin yaptığı şekliyle tekliften i l k başta hiç hoşnut ol­ madı.

Özel Görüşme Y ine de Makinut'un sözlerini sessizce dinledi ve insan ların önün­ de yapı lan görüşme sona erene kadar h içbir şey söylemed i . Daha sonra onunla baş başa konuşmak için onu başka bir odaya götürdü. İlk önce Cengiz Han'ın kazanmış olduğunu söylediği zaferlerle i l g i l i tam olarak b i lgi vermesini i sted i v e onun gönlünü alıp o n u doğruyu söylemesi için kandırabi lmek amacıyla ona mücevherlerle süslü bir eşarp hediye ett i .

Konuşma "Nas ı l yan i ? " ded i . "Gerçekten de i mparator bu kadar çok yeri fethetti mi? İmparatorluğu gerçekten de söylediği kadar gen iş ve güç­ lü mü? Bana bu konuda gerçeği söyl e . " "Maj este lerine söyled iklerim tamamen gerçektir. " d iye yan ıtladı onu Makinut. " Efend im olan imparator, size an lattığım kadar güç lü­ dür ve eğer onun la bir sorun yaşarsan ız siz maj este leri de bunu göre­ ceksiniz. "

1 48

Cengiz Han

Sultanın Öfkesi Elçinin ağzından çıkan bu cesur ve küstah sözler, su ltanı n önce de hissettiği rahatsızl ığı daha da arttırd ı . Çok öfkeli görünüyordu ve kız­ gın bir şeki lde yanıt verd i : " Efend inin bana o mesaj ı göndererek, fethettiği il leri anlatıp gü­ cüyle böbürlenerek ya da benden daha üstün olduğunu iddia ederek, onu babam olarak görmem i ve bana oğlu olarak muamele etmesine razı o lacağımı umarak ne demeye çal ıştığını anlamıyorum. Gerçek­ ten de bu kadar önem li bir insan mı?"

Makinut'un Sakin Yamtı Makinut biraz sert konuştuğunu fark etti ve hemen sözlerini yu­ muşatıp değiştirmeye ve su ltan ın kendisine de i ltifatlar etmeye baş­ lad ı . B i ldiği gibi her ne kadar Cengiz Han, topraklarını çok gen i ş l et­ m i ş olsa da su ltan ondan daha güçl ü ve ihtişam l ıyd ı . Ayrıca i letmekle görevlend irild iği mesaj için sultanın kend isine kızmaması için de yalvardı . Sadece bir hizmetl i olduğunu ve efendisinin emirlerine itaat etmekle yükümlü olduğunu söyledi. Ayrıca imparatorun kul landığı dil­ den herhangi bir şeki lde rahatsızl ık duyduysa bunun suçunun impa­ ratora yüklenmemesi gerektiğini; çünkü bu mesaj ı ve onunla ilgi l i her şeyi gönderirken imparatorun son derece dostane ve samimi n iyet­ lerle hareket ettiği konusunda su ltan ı ikna ett i .

Sakinleşen Sultan Yapılan Anlaşma Bu şek i l de yatıştırıcı bir dil ku l lanınca, sultan nihayet sakinleşti ve elçinin tek lif ettiği her şeyi kabul etmeye razı oldu. Bir barış ve tica­ ret anlaşması yapıldı ve imzalandı. Her şey sona erdikten sonra, Ma­ kinut hediyeler yüklenmiş olarak Moğol ü lkesine döndü . Bu hedi­ yelerden bazıları kendisi ve kendi maiyetindekiler için, bazıları ise Cen­ giz Han içind i . Tüccarlardan o luşan b i r kafile d e ona eşlik ediyordu. Yeni yapı lan anlaşma gereğince bu tüccarlar mal ları i le birlikte, kend i lerine bu anlaşma i l e açı l an pazarda neler yapabi leceklerin i görmek için Cen-

Cengiz Han

1 49

giz Han'ın ü lkesine gel iyorlard ı . Bu kafi le, geçtikleri ülkelerde Maki­ nut'un maiyetindeki muhafızların korumasından faydalanmak için Makinut'a dönüş yolunda eşlik ediyordu. B u ü lkeler kanun tanımaz Tatar toplulukları i le doluydu ve zengin bir ticari kafi lenin, yanlarında bir koruma olmaksızın buralardan geçmesi tehlikeli olurdu.

Hoşnut Olan Cengiz Han Cengiz Han , e l ç i n i n elde ettiği sonuçtan çok memnun kald ı . Ay­ rıca su ltan ın gönderd iği hediyeler de onu memnun etm i şt i . Bu he­ diyelerin içinde pahalı giysiler, güzel ve ince bir tarzda yapılmış silah­ lar, değerli taşlar ve buna benzer eşyalar vard ı . Tüccarları da hoş karşıladı ve ülkesinde serbest bir şeki lde dolaşab i l meleri ve mallarını satabi lmeleri için onlara imkanl ar sundu.

Ticaretin Başlatılması Gelecekte de kafi lelerin güvenli bir şeki lde gel ip gidebi lmeleri için Cengiz Han, kendi ü l kesi ve su ltan ın ü l kesi arasındaki yol lara muha­ fızlar yerleştird i . Bu muhafızlar yol boyunca uygun yerlerde, özelikle nehirlerdeki geçi ş yerlerinde ve dağ geçitlerinde yapılmış olan kale­ lerde görev lend ir i l d i . Ayrıca görev yerlerinin etrafı n ı n her yönde aranması ve böylece ü l ken in soygunculardan tem izlenmesi için de muhafızlara emir veri ld i . Ne zaman bir soyguncu çetesi ortaya çıksa askerler en sonunda yakalan ıp yok ed ilene dek on ları bir sığınakların­ dan d i ğerine kadar takip ediyordu . Böylece kısa bir süre iç inde, ü lke son derece güven l i bir hale geldi ve tüccar kafi leleri en pahal ı mal l arı, hatta altın ve gümüş hazne lerin i yüklenmiş olarak korkusuzca gidip gelebil iyorlardı.

Haddini Aşan Tüccarlar Görünüşe göre başlangıçta Muhammed'in ülkes inden gelen tüc­ carlar, mal ları için fahi ş fiyatlar istiyorlard ı . En azından anlaşman ın yapı lmasının hemen ard ından bir tüccar grubunun ülkeye geldiği, mallarını Cengiz Han'ın kendisine satmak istediği ; fakat istedikleri fiya­ tın yüksekliğinin hanı şaşırttığına dair bir öykü an latı l ır.

1 50

Cengiz Han

Cengiz Han da şöyle demiştir: "Bu den l i yüksek fiyatlar istediğini­ ze göre san ırım ben im daha önce h içbir şey satın almadığımı dü­ şünüyorsunuz."

Tüccarlara Verilen Cezalar Cengiz Han bu sözleri söyledikten sonra tüccarları a l ı p hazinele­ rinin yan ı na götürdü ve onlara her türlü değerli eşya ile dolu ve sayısı bini aşan büyük sand ığı gösterd i . B u sandıklarda tıka basa değerli eşyalarla doluydu : A ltın ve gümüş eşyalar, pahalı ipekler, değerli taş­ larla harika bir şeki lde süs lenm iş s i l ah l ar ve askeri malzemeler ve bunun gibi daha pek çok eşya. Daha önce bu tür mal ların ticaretine dair deneyiminin olduğunu ve mal ların maku l değerleri hakkında fikir sah i b i olduğunu tüccarların görebi lmesi için bu hazine leri onlara gösterdiğini söyled i . Ayrıca ticaret yapmaya geldikleri kişi leri cah i l sanarak mal l arı i ç i n fah iş fiyatlar isted ikleri i ç i n onları e l lerindeki mallarla birlikte geri göndereceğini ve artık ne fiyat isterlerse istesin­ ler ü l kesinin hiçbir yerinde onların satış yapmasına izin vermeyece­ ğini de ekled i . B u tehdidi de gerçekl eştird i . Tüccarlar yan larında getird ikleri mal lardan h içbirini satamadan geri dönmek zorunda kaldı .

Sonraki Grup Becerikli İletişimleri D iğerlerin in başlarına gelen maceradan haberdar olan bir sonraki tüccar grubu fark l ı bir yöntem izlemeye karar verd i . Böylece malları ile han ın karş ısına çıktıklarında ve han onlara bazı mal ların fiyatlarını sorduğunda majestelerinin fiyatları kendisinin bel irleyeb ileceğin i ; çün­ kü onun bu mal ların değerinin ne olduğuna onlardan daha iyi karar vere b i l eceği n i söyledi ler. Eğer maj esteleri hiçbir şey ödemeden al­ mak i sterse bunu da kabul edebi l irlerd i . B u yan ıt i mparatoru çok memnun etti . Onların getirdikleri mal lar arası ndan seçtiklerine değerinin iki katını ödedi ve onun ü l kesinde oldukları sürece onun halkı ile yapacakları ticarette onlara bazı ayrı­ cal ıklar tanıdı .

Mallarım Sergileyen Tüccarlar

1 52

Cengiz Han

Cengiz Han'm Bir Tüccar Grubu Oluşturması Elçiler Böylece su ltan ın toprakları i le Cengiz Han'ın toprakları aras ında başlatı lan ticaret, sadece sultanın ülkesi nden Cengiz Han ü l kesine ge­ len tüccarların teke li nde deği ld i . Bahsi geçen son kafi lenin gel i ş i n in ardından Cengiz Han , kendi ülkesinden su ltan ın ü l kesine gidecek bir tüccar grubu oluşturdu. Bu grup, orada bir pazar bulmayı umduğu için Moğo l ü l kesinin ürün lerini diğer ü lkeye götürecekti . Grupta baş l ıca dört tüccar vard ı ; fakat bu tüccarlara yard ımcı lar, köle ler, deve leri sürenler vs. e ş l i k ediyordu. Yani tüm grup o ldukça gen i ş bir kafi le o l uşturuyord u . Cengiz Han, onlarla birlikte üç de elçi gönderd i . Bu elçi ler sultana Cengiz Han'ın kendisi için taşıdığı dostça duyguları ve iki ü l ke arasında çok iyi başlamış olan ticari i l işkinin daha da gel i ştiri l­ mesi için taşıdığı umudu yeniden ileteceklerd i .

Müslümanlar Cengiz Han'ın bu görev için seçtiği üç elçi de Müsl ümand ı . Her ne kadar Moğo l l ar, Müslüman l ıktan çok farklı o lan kendi ulusal d i n le­ rine sah ip o l salar da sarayındaki görev l i ler aras ında bu inanca sah i p olanlar da vard ı . Fakat Cengiz Han'ın ülkesinde tüm tapınma şek i l le­ rine hoşgörü ile bakıl ıyordu ve imparator, görevi n i iyi bir şeki lde ya­ pab i lecek o lan ları d i n i inançları nın ne olduğuna bakmaksızın h i zme­ t i ne almaya a l ı şıkt ı . Fakat su ltana bu heyeti gönderirken elçi leri, sa­ rayındaki Müslümanlardan seçt i ; çünkü bunun mesaj ı kendisi ile ayn ı dini inan ışa sahip b irinin ağzından duyman ın su ltan ı daha d a memnun edeceği n i düşünmüştü . Ayrıca seçtiği elçiler Türki stan'ın yer l i l eriy­ d i ler ve elbette ü lkenin hem dilini biliyor, hem de ülkeyi iyi tanıyorlardı.

Saraydan Haberciler Tüccar ve elçilerden başka Cengiz Han, eşlerinin her birine ve sarayındaki beylere kafi le ile birlikte birer hizmet l i ya da ulak yol lama­ ları için izin verd i . Yol lanan kişi ler, kafi lenin ziyaret ettiği Müsl üman ü l ke lerde efend i l eri olan hanımlar ya da beyler için en i l ginç ya da

Cengiz Han

1 53

kul lanışlı olan mal ları seçip satın alacaklard ı . Saraydaki hanım lar ve beyler kendi lerine sunulan bu fırsattan ötürü çok mutlu oldular.

Büyük Grup Tüm bu kişiler, elçiler ve maiyetindekiler, tüccarlar ve onların köle­ leri ve saraydaki hanımlar ve beyler tarafından yollanan özel ulaklar, tahmin edi lebi leceği gibi büyük bir grup oluşturuyorlardı . Harekete geçmeye hazır hale geldiğinde kafi lede en az dört yüz e l l i kişi olduğu söylenmektedir.

Korumalann İki Katına Çıkanldığı Yollar Her şey n i hayet haz ı rlandıktan sonra kafi le uzun yolcul uğuna baş­ lad ı . Kafi leye mu hafızlar eşlik ed iyordu ve pahal ı mal l ar ve kafi le­ deki kişi leri korumak içi n Cengiz Han, yol üzerindeki tüm askeri nok­ talara emir yol lad ı . Bu emre göre kafi le geçerken o noktalarda bulu­ nan komutanlar, yolun kendi sorumlulukları altındaki bölüm lerindeki muhafız sayısını iki katına çı karacaklard ı . Bu v e buna benzer tedbirlerle, kafi le yolcu luğunu güven iç inde tamamladı ve Müslüman ların ülkesine h içbir talihsizlikle karşı laşma­ dan vard ı lar. Fakat varışlarının ardından onları pek çok tal ihsizlik bekl iyordu . Bu tal ihsizl ikler bir süredir devam eden olayların sonu­ cuydu ve ben im şimdi bu olayları an latmak için biraz geriye gitmem gerekiyor.

Bağdat Halifesi Görünüşe göre bir süre önce Sultan Muhammed ile Müslüman gücün başı o lan Bağdat halifesi arasında an laşmazlık baş gösterm işti. Muhammed Su ltan, kendisinden önce Müsl üman lar için büyük h iz­ metler gösterm iş olan diğer su ltan lara zaman zaman bah şed i lmiş olan bazı ayrıcalık ve yetkileri kend isine de bahşetmesi için hal ifeye is­ tekte bul unmuştu . Yaptığı h izmetler için bu ödü l leri hak ettiğini iddia ed iyordu. Söy lediğine göre yüzden fazla prense ve beye boyun eğ­ dirmiş, onların topraklarını kendi ülkesine katmış, böylece Müslüman­ ların gücünü genişletmiş ve yeni topraklara taşımıştı .

1 54

Cengiz Han

Muhammed'in Talebi ve Halifenin Yanıtı Muhammed, bu talebi Bağdat'a gönderdiği bir elçi arac ı l ığı i l e ha­ l ifeye i letmişti. Elçinin söylediklerini dinledikten sonra halife bu isteği yerine getirmeyi reddetti. Muhammed'in hizmetlerinin, onun talep et­ tiği onur ve ayrıcal ıkların bahşedi lebilmesi için yeterl i olmadığını söy­ led i . Fakat her ne kadar Muhammed'in isteği n i yerine getirmeyi red­ detse de su ltana hürmet göstermek istedi ve kendi elçisini Muham­ med'in e lçisine geri dönüş yolunda eşlik etmesi için yol lad ı . Ayrıca el­ çi, hal ifenin saygı lı ve nazik bir tavırla iletmek istediği yanıtı da iletecekti.

Sultan Konseyi Toplar Muhammed'in İntikam Planı Ordunun İlerleyişi Başansızbk Muhammed, hal ifenin elçisini hoş karşı lad ı ve onun önünde hal ife­ nin yan ıtının kend isinde yarattığı öfkeyi saklamayı başard ı . Fakat elçi oradan ayrı l ı r ayrı lmaz, ülkesindeki tüm önem l i toplulukların l iderleri­ nin, komutanların ve vekil lerin katıld ığı konseyi topladı ve on lara hali­ feyi tahtı ndan indirip yerine geçmek amacıyla bir ordu toplayıp Bağ­ dat'a yürüme kararını bi ldird i . Konseydeki önem l i kişi ler bu planı he­ men kabu l etmeye hazırdı lar; çünkü b i l iyorlard ı ki eğer plan başarıya u laş ırsa e l e geçiri len gan imet dağıt ı l ırken kendi paylarına da pek çok önem l i rütbe ve kazanç düşecekti . Bu nedenle orduyu oluşturup dona­ tırken sultana yard ım etmek için büyük bir heves le işe koyu ldular. Ordu kısa sürede hazırland ı ve su ltan yürüyüşe baş lad ı . Fakat böy le durum larda hep olduğu gibi hazı rlı klar pek çok nedenden ötürü kesin­ tiye uğram ıştı ve ordu harekete geçmeye hazır hale geldiği nde zaman çok i lerlem i şt i . B irl ikler harekete geçtikten sonra da çok yavaş i ler­ l iyorlard ı ; bu nedenle on lar henüz dağ geçitlerinden geçmeye çal ışır­ ken kış geld i . Kış alışı lmadık şeki lde sert geç iyordu ve birl ikler ayaz­ dan, yağmurdan ve bun ların sonucunda harcamak zorunda kald ıkları çabadan ötürü öy le çok zorlandı lar ki su ltan daha fazla i lerlemen in mümkün o l mad ığını gördü . Sonuç olarak da geri dönmeye mecbur kaldı ve tekrar çal ışmaya başlad ı . En kötüsü de halifenin artık tasarı­ sını b i l iyor o lması ve mevsim değişmeden önce kendisini savun mak için etki l i tedb irler alabi lecek olmasıyd ı .

Cengiz Han

1 55

Halifenin Planlan Hal ife, su ltan ın ordusunun baş ına gelen tal i hsizl ikleri ve korkunç istila teh l ikes i nden k ı l payı kurtulduğunu öğrendiğinde i lk önce çok sevindi ve hemen as i sultana savaş açmaya karar verd i . G iri şeceği sefer için hazırlık yaparken akl ına başka bir plan geld i ; kend isi batı­ dan saldırırken, Cengiz Han'ı da doğudan sultan ın ü lkesine saldırması için kışkırtab i l i rd i ; çünkü halifenin başkenti olan Bağdat, su ltan ın ül­ kesinin batısında, Moğolların imparatorlukları ise doğusundayd ı .

Plana Muhalefet Fakat halife bu planı danışmanlarına açıkladığı nda bazıları ona şiddetle karş ı çıktı lar. S ultan ve onun ülkes inin halkı kend i leri gibi Müslüman'd ı ; fakat Moğo l lar başka bir dini i nanca sah ipt i . Ya da Müslüman ların onlara taktığı ad la i nançsız ya da kafırlerd i . Bu plana karşı çıkan dan ı şman lar, mevcut ve geç ici bir teh l i keyi savuşturabil­ mek için i nan ç l ı ların ü l kesine Tanrı'n ın düşman ların ı getirmenin çok yan l ı ş olduğunu ve bunun be lki de hem di nler i n i n hem de imparator­ luklarının yok olması sonucunu doğurabileceğini söyledi ler. Onlara gö­ re din kardeşlerine karşı savaşmaları amacıyla barbar kafir ordusunu ülkeye sokmak d in lerine karşı yapı lan bir saygısızlık olacakt ı .

Halifenin Savunması B u sözlere karşı, hal i fe de durumun çok ac i l olduğunu ve kend i le­ rini tehd it eden ölümden kurtulab i l mek için her türlü yol u kullanmaya hakları olduğu yan ıtı nı verd i . Cengiz Han'ın ülkeye müttefikleri olarak kabul ed ildikten sonra okları kend ilerine çev i rme ihtimaline karşı ise dikkatli olmaları ve bu teh l i keye karşı önlem almaları gerektiğini söy­ led i . Ayrıca su ltan gibi Müslüman bir hain ve asidense, Cengiz Han gibi b ir inançsızı düşman ı olarak görmeyi tercih edeceğini de bel irtti . Moğol imparatorunun Müslüman lara y a d a kendi inançlarına karşı herhangi bir düşman l ı k ya da kötü niyet beslemed iği n i de ekled i . Bu nokta gerçekten aç ıktı; çünkü Cengiz Han'ın ülkesinde pek çok Müs­ lüman vard ı ve Cengiz Han, onların kend i ülkes inde h i ç rahats ız ed i l ­ meden yaşamalarına i z i n veriyordu. Hatta sarayı nda b i le üst düzey Müslüman görev l i ler vard ı .

1 56

Cengiz Han

Bu nedenle en sonunda, ona bir mesaj göndermeye ve su ltana kar­ şı açacağı savaşta hal ifeye destek olmasını talep etmeye kararı ve­ rildi.

Cengiz Han'a Mesaj Kurnaz Taktik Ş imdiki zorluk ise mesaj ı sultanın topraklarından geçirerek Cengiz Han'a nas ı l u laştıracaklarıyd ı; çünkü su ltan ı n ülkesi, hal ifenin toprak­ ları ile Cengiz Han' ın topraklarının aras ında yer al ıyordu . Bunu başa­ rabi lmek için hal ife hiç akla gelmeyecek bir yönteme başvurdu. Mesa­ j ın ı bir kağıda yazmak yerine, bir iğne ve çivit i le bir tür dövme yapar gibi haberc i n i n kafas ına iğne lenmesi sağlad ı . Habercinin saç ları me­ saj ı gizleyecekti. Haberc i bir köylü k ı l ığına soku ldu ve yola ç ı karı ld ı . Yolcu luğunu güvenli b i r şeki lde tamam lad ı v e Cengiz Han'ın ülkesine vard ı ğ ı nda kafas ı n ı n kazınmas ı n ı isted i . Böylece hal ifen in ona sun­ duğu tek l i fi taş ıyan yazı ortaya çıkt ı . Bu i letişim yöntemi çok güven l i bulunmuştu ; çünkü herhangi b i r nedenle, haberci olabi leceğinden şüphelen i li p adam yolla durdurulsay­ dı b i le sultan ın adamları onun üstünü arayınca şüphelerin i doğru laya­ cak h içbir şey bulamayacaklard ı . Saçlarının arasında bir mektup ara­ mayı akı l etmeleri mümkün deği ld i .

Cengiz Han'ın Yanıtı Cengiz Han, halifenin tekl ifine memnun oldu; fakat su ltanla henüz imzalanmış o lduğu dostl uk ve ticaret anlaşmas ı gereğince o anda ona karşı herhangi bir düşmanca harekete girişemeyeceği yan ıtını verd i . Su ltan, anlaşman ın şartlarına uydukça, o da kendisini b u an laşmayı bozmamaya zorunlu hissed iyordu. Fakat sultan ı n atak kişil iğinin, du­ rumun her zaman böy le gitmesine izin vermeyeceğini de ekl iyor ve e l ine geçen i l k fırsatta ona karş ı savaş açmaktan kaçın mayacağını da belirtiyordu. İşte Cengiz Han'ın gönderdiği tüccar ve elçilerden o luşan kafi le, sultan ın ülkesinin sınırlarından girdiğinde o ü l kede durum böyleydi .

Cengiz Han

1 57

Kafile'nin Otrar'a Vanşı S ınırı geçtikten sonra kafilenin ulaştığı ilk öneml i yer "Otrar" kenti i d i . Kafi le, bu kenti yöneten bey tarafından gayet nazik bir biçimde karşı land ı ve uzun süren yolculuklarının neden o lduğu bitk in l ikten kurtu lma fırsatına çok memnun oldular. Fakat an laş ı l ıyor ki beyin konuklarına gösterdiği dostluk sadece göstermel ikti; çünkü hemen sul­ tana bir mektup yazdı . Mektupta kentine Moğol ülkesinden tüccar ve elçi olduklarını iddia eden bir grubun geldiğini; fakat garn izonun gücü ve genel olarak ü l keni n nas ı l korunduğu i le i l g i l i çok fazla soru sor­ dukları için onların casus olduklarına inandığı n ı yazd ı . On ların Cengiz Han tarafından ü l kelerini işgal etmen in en iyi yolunu bu lmak için gönderilen gizli aj an lar olduğuna dair hiçbir şüphesinin o lmadığını da ekledi. Bir söylentiye göre de beyin bu şeki lde davranmasına n eden olan şeyin elçi lerden birinin teklifsiz davranışına bozulmas ıydı . Bu elçi Or­ tar kenti n i n yerli lerindendi ve beyi henüz o konuma ge lmeden önce tan ıyordu. B aşka bir söylentiye göre de amacı , kente gelen kafi lenin dağılmas ı n ı sağlamak, böylece tüccar ve elçi lerin taşıdıkları pahal ı mal ları kendisi için ele geçirebilmekti .

Katledilen Kafile Neden ne olursa olsun sultana bir mektup yol layıp gizli aj an ve casuslardan oluşan bir grubun kentine geldiğini bi ldird i . K ısa bir süre içinde de su ltandan kafi lede bu lunan herkesi öldürmes ini ya da kendi nas ı l uygun görürse meseleyi o şekilde hal letmesi n i emreden bir ya­ n ıt ald ı . Bu yüzden tüm kafileyi sarayında tertiplenen büyük bir eğ­ lenceye davet etti ve daha sonra muhtemelen iç lerinden pek çoğu şarabın etkisi ile bir ölçüde kend ilerinden geçmiş durumdayken işaret veri ldi, muhafızlar içeriye daldı ve hepsini orada öldürdü. Ya da muhafızlar on ların hepsi n i öldürmeye çalı ştı; fakat tüccar­ lardan birini n adam ı o kargaşa içinde kaçmayı başardı . Moğol ü lke­ sine geri dönüp olan b iten her şeyi Cengiz Han'a anlatt ı .

1 58

Cengiz Han

Cengiz Han'ın Haberleri Alması Cengiz Han olanları öğrenince öfkeden köpürdü. Hemen oğu lla­ rını, sarayındaki beyleri ve hanları topladı ve onlara tüccarların kat­ led i l i şlerin i, kalplerini öfkeyle dolduracak ve hepsini intikam ateşi i le dolduracak şeki lde aktard ı .

Savaş İlam Ayrıca su ltana da haber yol lad ı ve bu yüz kızartıcı hareketi i le aralarında var olan tüm il işkiyi bozduğunu, o andan itibaren kend isini can düşman ı olarak gördüğünü ve bu ihaneti ve zal i m l iği neden iyle onun ülkesini ateş ve kıl ıçla yakıp yıkarak intikamını alacağını bi ldirdi. Söylenenlere göre, bu mesaj su ltana üç elçi tarafından i letilmişti ve uluslararas ında geçerl i olan yasalara göre bu elçi lere hiçbir şeki lde zarar veri lmemesi gerekiyordu. Fakat mesaj larını iletir i letmez, sul­ tan onların başlarının uçurulması emrin i verdi.

Hazırlıklar Yapı lan bu katliam Cengiz Han'ı her zamankinden daha çok öf­ kelendird i . Üç gün boyunca ne yemek yediği ne de uyuduğu söylenir. S ıkıntı, öfke ve üzüntüden ne yapacağını b i lmez haldeyd i . Daha son­ ra tüm zaman ı n ı ordusunu düzen lemek ve harekete geçmeye hazır hale getirmek için harcad ı ve her şey hazır olana dek hiç ara verme­ di.

xvııı. BÖLÜM

SUL TAN'LA SAVAŞ 12 17-1218

Ordunun Yürüyüşe Geçişi

C

engiz Han, savaş için çok büyük hazırlıklar yapt ı . İmparator­ l uğunun her tarafındaki prenslere, han lara, beylere ve l ider-

lere mektup götüren haberci ler yo l l adı ve onlara savaşı n nedeni n i açıkladı. Hepsine, toplayabildikleri birliklerle beraber belirlenen buluş­ ma yerine gelme lerini emrett i .

Silahlar ve Teçhizat Askerlerin nas ı l s i lahlanacaklarına ve ne gibi malzemelerle do­ natılacaklarına dair tal i matlar da verd i . Kullanılacak silahlar; k ı lıç, yay, oklarla dolu bir kı l ı f ve savaş baltası i d i . Ayrıca her asker, at sırtında ve çadırlarda yaşayan i nsan ların her an ihtiyaç duyabi l eceği mal­ zemeler olan ip ve halat takımı da taş ıyacaktı . Askerler s i l ah taşıyacakları gibi üzerlerine zırh d a giyeceklerd i . Gücü yetebi lenler tüm vücutlarını zırhla kaplayacaklard ı . Böyle bir zırh alamayacak d u rumda olanlar i se sadece m i ğfer ve göğüs zırhı

1 60

Cengiz Han

kul lanacaklard ı . Ayrıca atlara da ya demirden ya da okun batması n ı enge l leyecek kadar kal ın v e sert deriden yap ı lan göğüs zırh ı takılarak atlar mümkün olduğunca korunacaktı . Böylece birl ikler kendi leri için bel irlenen buluşma yerine geld ik­ lerinde, söylenenlere göre Cengiz Han, karşısında yedi yüz b i nden fazla askerden oluşan bir ordu buldu.

Beklenmedik Olaylar İçin Alman Tedbirler Orduyu bu şeki lde toparladıktan sonra Cengiz Han, savaş düstur­ ları da denebilecek be l l i kural ve düzenlemelerin belirlenmes i n i ve askerlere duyurulmasını i sted i . Kurallardan birine göre, tehl ike ne ka­ dar yakın olursa olsun h içbir birl ik, önce savaşmadan geri çeki lemez­ d i . Ayrıca askerler toplu olarak savaşırken, herhangi bir alt bölüm, örneğin bir alaydaki bölük ya da bir kıtadaki alay, hizayı bozar ve yetki l i ler tarafı ndan geri çeki lme emri veri lmeden önce kaçmaya kal­ karsa geride kalan lar düşman la savaşmayı bı rakacak ve kaçan gru­ ba saldırıp onları hemen orada öldüreceklerd i . Ayrıca i mparator, savaş devam ederken kend i s i n i n ölmesi ihtima­ l i ne karş ı da hazırlık yaptı. Böyle bir durumda imparatorluktaki han­ lar ve l iderlerin katıldığı büyük bir konsey toplanacak ve bu han ların ve oğu l ların huzurunda imparatorluğun anayasası ve kanunları, onun hazırladığı şekliyle okunacaktı . Okuma b ittikten sonra konsey, ana­ yasan ın uygun gördüğü şeki lde yen i bir han seçme işine giri şecekt i .

Ordunun Yürüyüşe Geçişi Tüm bu hazırl ıklar sona erdikten sonra Cengiz Han, ordusunu ha­ rekete geçi rd i . Elbette orduyu birkaç tümene ayırmak ve bu tümen­ leri farklı yol lardan ve ülkenin farkl ı bölümlerinden göndermek zorun­ daydı . Böylesine geni ş bir orduyu yürürken bir arada tutmak imkan­ sızd ı . Hem atlar hem de insanlar için çok fazla yiyecek gerekiyor ve gerekl i o l an yiyecek de içinden geçtikleri ülke tarafından karş ılanı­ yordu. Çünkü ne insan lar ne de hayvanlar, yiyecekleri yanlarında bir­ kaç günden fazla taşıyab i l irlerd i .

Cengiz Han

161

Cüci'nin Tümeni Cengiz Han, en büyük tümenlerinden birin i , savaşl arda gösterd iği başarı lar sayesinde ona çok fazla güç verdiğinden oğlu Cüci'n in ko­ mutasına verd i . Cüci'ye tümen ini Türkistan'a doğru ilerletmesi emri veri l d i . Tür­ kistan, Prens Kuşluk'un s ığınmış o lduğu ve hala da Cengiz Han'a karşı bir parça kırgın olan ül keyd i . Cengiz Han ise ordunun ana bölümü i l e beraber daha güneydeki yol u ku l lanarak sultan ın topraklarına doğru i lerledi.

Sultanın Hazırhklan Ordusu Bu arada su ltanın kendisi de boş durmamı ştı . Bu labildiği tüm askerleri toplam ı ştı . B i r araya ge ldiklerinde askerlerin sayısı dört yüz bini buluyordu. Her ne kadar Cengiz Han'ın ordusundan küçük de o lsa bu ordu da hatırı sayı l ır genişlikte bir orduydu .

Planı Su ltan, birl ikleriyle beraber düşmanı karşılamak için yola koyu ldu. Bir süre i lerled i kten sonra, Türki stan'dan geçen Cüci'n in ordusu, kend isine göre kuzeyde kal ıyordu ve o tarafa yönelerek ana bölümü i le bul uşmasına fırsat vermeden Moğol kuvvetlerini karşı lay ıp yok edebileceğini umdu.

Sultanın Cüci ile Karşılaşması Bu nedenle gittiği yönü değiştirdi ve ü lkenin Cüci ile karşı laşmayı umduğu tarafına doğru i lerled i . Sonunda keşif kol larının bulduğu bir yere geld i. B urası bir nehir kıyısıydı ve yerde de pek çok ceset vard ı . Yerdeki cesetlerin arasında henüz ölmemiş; fakat ağır yara l ı olan bir adam gözüne çarpt ı . Yara l ı adam, bu insan ların biraz önce o yoldan geçen Cüci'nin ordusu tarafından öldürüldüğünü söyledi . Sultan he­ men i leriye doğru yürüyüşüne devam etti ve kısa bir süre içinde Cü­ ci'n in ordusuna yetişti . Cüci, babasına yetişmek için acele i l e hareket ediyordu.

1 62

Cengiz Han

Cüci, izlenecek en iyi yo lun ne olduğu hakkında komutan larına dan ı ştı . On lar da savaştan kaçınmasını öğütledi ler.

Komutanların Fikri "Yeterince güçlü deği liz. " diyordu komutanlar. "Sultan ın ordusu ile tek başımıza savaşamayız. Düzenl i bir şeki lde geri çeki lmemiz ve düşmanla savaş girmeden önce ordunun ana bölümü ile birleşmem iz daha iyi olacaktır. Sultan bizi takip etmeye kalksa b i le ordusunu bizim peşimizde uzun süre bir arada tutamaz. Yolda ister istemez kol l ara ayrılacaklard ır ve bundan sonra geri dönüp onları yok edebi l iriz. Bu yöntem, onlar toplu haldeyken saldırmaktan çok daha güven l i olacak­ tır. " Cüci ise bu tavsiyeye kulak vermeye niyetli deği ldi.

Cüci'nin Karan Cüci şöyle ded i : " Peki, babamın verdiği emirlerin aksine düşman la savaşmadan kaçarak onlara doğru geldiğimizi görünce babam ve di­ ğerleri ne düşünür? Hayır, sebat etmel i , cesaretim ize güvenmel i ve e l i m i zden ge len in en iyis ini yapmalıyız. Öleceksek b i le kaçarken de­ ği l , savaşı rken ölmeliyiz. S izler, ben i içinde bulunduğumuz teh l i ke hakkında uyararak kendi görevinizi yaptın ız. Ş imd i s izleri bu tehlike­ den şerefin izle ç ıkarmaya çalı şmak da benim görevim . " Böylece orduya durmasını ve savaş düzeni almasını emretti .

Savaşın Başlaması Galibi Olmayan Savaş K ı sa süre sonra savaş başladı ve tüm gün boyunca devam etti. Her ne kadar sayıca düşmandan az olsalar da disiplin ve cesaret bakımından onlardan çok üstün lerd i . Savaş aç ıkça onları n lehinde i lerlese de kes i n bir zafer kazanamıyorlard ı . Fakat geceye doğru su ltanı n birli klerinde vazgeçme isteği baş gösterd i . Komutan lar, as­ kerlerini, karan l ı k basıp da savaş sona erene dek yerlerinde kalmaya ikna etmede çok zorlanıyorlardı . En sonunda karanlık bas ıp savaşan

Cengiz Han

1 63

taraflar karşıdakinin düşman mı dost mu olduğunu anlamayacak du­ ruma gel ince her iki ordu kend i kampına çeki ldi ve gece için ateş yaktılar.

Cüci Geri Çekilir Cüci, gün boyunca savaşarak ordunun şerefin i babasının i stediği şeki lde korumak için elinden gelen i yaptığını, ertesi gün tekrar bir sa­ vaş riskin i göze almayarak şu anda geri çeki lmen in tedbirli bir hare­ ket olacağını düşündü. Düşmanı kandırmak için kamp ateşlerinin can­ land ırı lmasını isted i ve ardından gece tüm askerleri ile birl ikte kamp­ tan ayrı ldı. Ertesi sabah, sultanın askerleri tekrar silahlara sarı ldığın­ da babasına katıl mak için yaptığı yürüyüşte epey i lerlem iş ve arayı onların yeti şemeyeceği kadar açm ıştı.

Babası Tarafmdan Karşılanması Kısa bir süre sonra babasına katıldı ve babası onu büyük bir ne­ şeyle karşı ladı . Cengiz Han, oğlunun izlediği yöntemden çok mem­ nun kalmıştı ve ona pek çok onur nişan ı ve ödü l bahşetti. Bunun ard ından iki ordu arasında çetin savaşlar oldu. B u savaşlar­ dan birinde, bahsi geçen diğer savaş aletlerinden başka, askerlere savaşmaları için heyecan aşılamak amacıyla dört buçuk metre uzun­ luğunda bir savaş borusu da kullanıldı.

Galip Moğollar Sultanın Planlan Bu savaşlarda Moğol lar galip geldi ler. Fakat sultan hala direniyor, el inden geldiğince istilac ılara karşı koymaya çalı şıyordu. En sonunda yüz altmış bin askeri n i kaybettiğini anlad ı . Bu sayı neredeyse ordu­ daki askerlerin yarı sıyd ı ve bu kayıp onu öy le zayıf düşürdü ki aç ık arazide Moğollara karşı koymaya çal ışmak artık faydas ız olacaktı. Bu neden le ordu sunu kol lara ayırdı ve askerleri ni kol lar halinde kral­ lığı nın farklı kent ve kalelerine gönderd i . Onlara oralarda saklan ıp, kend i lerine gösteri len yerlerde kend i lerini mümkün olduğunca sa­ vunmalarını emretti.

1 64

Cengiz Han

Uçan Bölük Fakat sultan saklanacak bir yer aramad ı . Askerleri n i n arasından en ati k ve uyanık olan ları ve ata en iyi b i nen leri seçt i . Bu askerler­ den, ü l kesinde i htiyaç duyulan bir yerden bir yere hızla hareket ede­ bi len bir böl ük oluşturdu.

Cengiz Han Cengiz Han da el bette şimdi sultan ın ordusuna mensup birliklerin yerleştiği kentlere sald ırmaya hazırlan ıyordu . İlk önce kend i ülkesin­ den gelen elçi ve tüccarların öldürüldüğü yer olan Otrar'ı ele geçir­ meye karar verd i . Fakat Otrar Kenti fazla büyük deği ldi, bu nedenle kend i s i harekete geçip kenti kuşatmad ı ; bunun yerine kenti ele ge­ çirme görevi n i en genç oğullarından ikisine verd i ve oğu l ları n ı bu gö­ revi gerçekleştirmeleri için yeterl i olacak bir birliğin başında yola ç ı ­ kard ı . Kendisi, ordunun ana bölümü ile beraber su ltanın topraklarının e n merkezi ve en büyük iki kenti olan Semerkant v e Buhara'yı ele geçi r­ mek üzere harekete geçti.

xıx. BÖLÜM

BUHARA'NIN DÜŞÜŞÜ 12 18- 12 19

Buhara'nm Tanıtımı

rD V

uhara, büyük ve güzel bir kentti . Hoş ve verim l i bir ü l ken i n ortas ı nda yer al ıyordu ve o günlerde ticaret ve al ı şveri ş için

çok uygun bir konumda bulunuyordu . Aynı zamanda eğitim, sanat ve bilim merkeziydi . Bu kentte o dönemde hakim olan biçimi ile sanat ve b i l im i n öğretild iği pek çok kurum vard ı ve Batı Asya'nın her tarafın­ dan öğrenci ler eğitim görmek için buraya gel iyorlardı . Kent, güç lü bir surla çevri l iydi . Bunun yanında b i r de çevresi kırk sekiz ki lometre olan, kentin dış mahallerin i ve ayrıca halkın eğlenmek için gittiği parkları ve zengin kentli lerin villalarını içeren park ve bah­ çelerden oluşan güzel bir bölümünü çevreleyen bir başka dış sur da­ ha vard ı . İşte Cengiz Han ve acımasız barbarlar şimdi yağmalamak üzere bu endüstri ve zenginlik beşiğine geliyorlardı .

1 66

Cengiz Han

Zemuk Buhara'ya doğru ilerlerken Moğo l l ar' ın önüne ç ı kan i l k kent Zer­ nuk oldu. Kente yaklaşırken kalabal ı k bir birlik tüy ler ürpertici çığ­ l ıklar atarak duvarlara doğru dörtnala i lerled i . Halk korku içinde ken­ tin kapılarını kapattı. Fakat Cengiz Han onlara bir görevl i yollad ı , ona karşı koymaya çal ı şman ı n faydasız o lduğunu söyledi ve bir an önce teslim olmalarını istedi . İç kaleyi yıkmaların ı ve tüm genç ve kuvvetli erkekleri kendisine göndermelerini isted i . Ayrıca gönderd iği görevl i , Zernuk halkı na, o n u yatıştırmak v e kenti yıkmaktan vazgeç irmek için Cengiz Han'a hediye ler yollamaları tavsiyesini de verd i .

Hemen Teslim Olma Kent sakin leri bu tavsiyeye uydular. Kentin kap ı ları hemen aç ı l d ı . E l i si lah tutab i len herkes yola çıktı v e Moğol kampına geldi. Bu genç­ lere hediye olarak kentte bulabildikleri en iyi şeyleri götüren daha yaş­ lı adamlar eşlik ediyordu. Cengiz Han hed iyeleri kabul etti, delikan l ı la­ ra ordusuna katı lmaların ı emretti . Daha sonra yaş l ı olanları onlara herhangi zarar vermeden saldı ve yoluna devam ett i .

Nur Bunun ard ından "Nur" adl ı bir kente geldi. Zemuk kenti nden biri rehberlik edip askerlere kente giden kısa yolu göstermişti . Nur, bir tür kutsal kentti. Bu kentte hacıların ve diğer sofu lar ı n sık sık uğradıkları pek çok kutsal yer vard ı .

Nur Kentinin Kaderi Nur halkı önce kentin kapı larını kapattı ve bir süre tesl i m olmayı reddetti. En sonunda karşı koyman ı n faydasız o lduğunu anlayarak kentin kapı ların ı açtılar ve Moğol ların girmesine izin verdi ler. Sadece karşı koymayı akı llarına getirdikleri için bile halkı cezalandırmak iste­ yen Cengiz Han, ordusunun aç l ı ktan ölmesi n i enge l leyecek miktarda hayvan ı ve d i ğer malzeme leri ay ırd ı ve geri kalan her şey in savaş gan imeti olarak askerlerinin arasında bölüştürülmesini emretti.

Cengiz Han

1 67

Buhara Kuşatmasının Başlaması En sonunda askerler, Buhara kentinin üzerinde yer aldığı gen i ş düzlüğe u laştı l ar v e kentin önde kamp kurdul ar. Çevresi kırk sekiz k i lometre olan dış surdan da anlaşı labileceği gibi ·Buhara çok büyük ve nüfusu fazl a o l an bir kentt i . Cengiz Han hiç zorluk yaşamadan ve kısa bir süre içinde kent i n yöntemi n i ele geç irmeyi ummuyordu. Fa­ kat yine de kenti kuşatmak ve alma konusunda i stek l iyd i . Bu kadar i stekl i olmasının nedeni sadece bu kentin zeng i n l iği ve önemi değ il , ayn ı zamanda Sultan ın o anda kenti çevreleyen surların içi nde bulun­ duğunu düşünmesiyd i . Su ltan ın, yanına tüm hazinesini alarak uçan bir­ l iği ile birlikte buraya çeki ld iğin i duymuştu. Fakat bu b i r hatayd ı . Su ltan orada deği ldi. Doğru, i l k başta oraya gel m i şti ve yan ında da en değerl i hazineleri vard ı . Fakat Cengiz Han kentin önüne varmadan önce, orada daha güvende o lacağını düşü­ nerek Semerkant'a gitm i şt i .

Sultanın Endişesi Yakalanan Mektuplar Aslında su ltanın cesareti kırıl ıyor ve umutsuzluğa kapıl ıyordu. Zih­ n i n i meşgul eden d i ğer şeylerin yanında yakalan ıp ona getirilen bazı mektup lar da vard ı . Bu mektupl ar kendi askerleri arasında kurulan bir komp loyu ortaya çıkarıyordu. Mektuplara göre, askerleri onu terk edip Cengiz Han'ı n tarafına geçme eği l im indeyd i ler. Bu mektup lar imzalı deği ldi ve su ltan, on ları kimin yazdığını ortaya ç ıkaramad ı; fa­ kat mektupların ortaya koyduğu bu sözde komplo onun zih n i n i endişe ve sıkıntı ile doldurdu.

Kaçak Asl ında bu sahte bir komploydu, zira mektuplar Cengiz Han'ın kampındaki biri tarafı ndan ve Cengiz Han'ın izn iyle ya da en azından göz yummasıyla yazı l m ı şt ı . Bu adam bir Müslüman'dı ; fakat su ltan, işlendiği iddia edi len bir suç neden iyle onun babasını ve kardeşleri n i ölüme mahkum etm i şt i . O d a b u hareket karş ısında öyle büyük b i r

1 68

Cengiz Han

öfkeye kap ı l m ıştı ki hemen Cengiz Han'ın tarafına geçmişt i . Ş imdi de eski hükümdarına yapabi leceği her türlü kötülüğü yapmakta karar­ l ıydı. Sultanın sarayı ve ordusu i le ilgili sahip olduğu özel bilgi ler, onun, bu mektupları sultanı kandıracak ve hiç şüphelenmemesi n i sağlaya­ cak şeki lde yazmasına i mkan verm i şti .

Dış Surlann Ele Geçirilmesi Cengiz Han'ın ordusu Buhara'yı kuşattığında mevs im yaz ortası n ı geçmişti ve bir sonraki bahara kadar d ı ş surları e l e geçi remediler. Kent bu den l i iyi korunuyor ve askerler de bu den l i iyi savunma yapıyorlardı . Dış duvarı zorladı ktan sonra Moğo l l ar, kenti n kenar mahal lelerini yıktı lar, eki l i bahçelere ve topraklara zarar verip v i l laları yağmalad ı l ar. Daha sonra iç duvara karş ı konumland ı lar ve kentin kend isini kuşatmaya giriştiler.

Garnizon Tarafından Yapdan Büyük Saldın Kentin Boşaltılması Su ltan en iyi komutan ları ndan üçünü kenti savunmaları ı ç ı n görevlendird i . Bu komutanlar, Cengiz Han'ın surlara saldırması n ı bek­ lememeye, toplayabildikleri kadar asker toplayıp kentin kapı l arından dışarıya doğru yapacakları ani bir saldırı i l e onları şaşı rtmaya ve düşman lara kendi siperlerinde saldırmaya karar l ıyd ı l ar. Bu saldırıyı Moğo l ların en az bekled iği saatte, yan i bir gece vakti, gerçekleştirdi­ ler. Fakat yine de mutlak bir başarısızl ığa uğrad ı lar. Büyük kayıplar vererek kentin içine geri çekilmeye zorland ı lar. Komutan lar her şeyi bu umutsuz sald ırıda ri ske atmaya ve bu saldırıda başarı sızl ığa uğra­ maları hal inde kenti kendi kaderine terk etmeye kararl ıyd ı lar. Böy­ lece bir kapısından kentin içine girmeye zorland ıklarmda, hemen ken­ tin d i ğer tarafına i l erled i ler ve diğer taraftaki kap ıdan d ı şarıya ç ık­ tı lar. Bu şeki lde kend i leri n i ve askerleri kurtarmayı ve sultan l a ye­ n iden buluşmayı umuyorlardı . Kentin güney tarafına doğru i lerledi­ ler. Komutan ların yan ında aileleri ve garnizonun başl ıca görevl i leri de vardı .

Cengiz Han

1 69

Takip Kaçakların Yakalanması Gecenin karan l ı ğında yakalanmadan kenti terk etmeyi başard ı lar. Fakat sabah olunca tüm olanlar ortaya çıktı ve Cengiz Han onları takip etmeleri için at sırtında son derece hızl ı gidebi len bir birlik yol la­ dı. Bir gün lük bir takibin ardından, Cengiz han'ın yol ladığı birlik kaçak askerleri bir nehrin kıyısında yakaladı . Zavallı kaçakların kaçabi lecek­ leri bir yer yoktu ve merhametsiz Moğol lar her birin i tek tek atları ile ezerek ve daha sonra kı l ıçları i le parçalara ayırarak öldürd ü .

Teslim Olma Bu arada bu birlik, kaçan askerleri takip ederken kentin iç inde kenti savunmak için h iç birl ik kalmadığını ve kentte bir kargaşan ın hakim olduğun u bi len Cengiz Han , son bir saldırı daha yapmaya ka­ rar verd i . Fakat adam ları surları parçalamaya hazırlan ı rken dev let ve din görevli lerinden ve kentin önde gelen sakinlerinden oluşan bir grup, kentin anahtarların ı taşıyarak kapıların birinden çıktı. Tes l i m olmala­ rının göstergesi olarak bu anahtarları Cengiz Han'a sundu lar ve ha­ yatlarını bağışlaması için ona yalvardı lar.

Öne Sürülen Koşullar İmparator anahtarları aldı ve kentin sakin lerine, hayatlarını ancak bir koşull a bağışlayacağını söyledi . Kentin içinde saklanan su ltan ın askerlerini ve sultan ın hesabına çal ıştığı b i l inen vatandaşları kendisine tes lim edeceklerd i . On lar da bunu yapacaklarına dair yem i n etti ler.

İç Kalenin Beyi Fakat verilen sözün aks ine, kentte saklanan askerler tesl i m ed i l ­ med i . Bu askerlerin p e k çoğu i ç kaleye çeki ldi v e kalenin beyinin h imayesine gird i ler. Bu bey çok atak ve kararl ı biriydi ve asla tes l im olmayacağın ı i lan etm işti. Ayrıca kentin önde ge len vatandaş larının oğl u olan pek çok deli­ kan l ı da kaleye çeki l m i ş ve imparatora teslim olmamaya karar ver­ mişlerdi.

1 70

Cengiz Han

Cengiz Han'ın Kente Girişi Değerli Mallann Teslimi Böylece kentin anahtarların ı ele geçiren Cengiz Han, kapı ların açı lmas ı n ı istedi ve askerleri kente girip kenti tes l i m ald ı . Vatandaş­ lara askerlerinin halkın canını bağışlayacağına ve görevli lerinin hiç so­ run çıkarmadan tüm tah ı l ve diğer yiyecek stoklarını ordusuna tesl i m etmesi halinde evleri d e yağmalatmayacağına dair söz verd i . Ayrıca gömülü ya da saklı altın, gümüş veya diğer değerli eşyası o lan lar da bu eşyaları sakladıkları yerden hemen çıkarmalı, kend isine teslim etmel i ya da nereye sakladı kları n ı söylemel iydi ler. Halk bunu yapacağına da söz verd i . Kente gird i kten sonra Cengiz Han , muhafızları n ı n baş ı nda v e at s ı rtı nda kentin sokaklarında gezin irken büyük ve güze l bir yap ıya rast­ lad ı . Yap ı n ı n kapı ları gen i şti, bu neden le hemen atı n ı oraya soktu. Kend i s iyle birl i kte do laşan askerleri de onun arkas ı ndan binaya gir­ di ler. Ayrıca yan ında kentte do laş ırken ona eşlik etmek için ge len kentteki görev l i ler de vard ı .

Camideki İmparator İmparatoru takip eden herkes yapının içine girdikten sonra, Cen­ giz Han etrafına bakındı ve sonra alaycı bir tavırla orasının sultanın evi olup olmadığını sordu. "Hayır, " dediler. "Burası Tanrı'n ın evidir. " O b ina b i r cam i idi.

Camideki Saygısızlık Bunu duyunca Cengiz Han atından indi, boyunduruğu tutması için yan ındaki lerden birine verd i . Ardından saygı sız bir tavırla d i n gö­ revli lerinin oturmaya alışık oldukları kutsal bir yere doğru i lerledi. Ora­ da bulduğu Kuran'ı ald ı ve onu atının ayaklarının altına fırlattı. B i r sü­ re bu ve buna benzer eylemlerle tapınağı aşağı ladıktan sonra askerle­ rine yanlarındaki erzakları getirmelerini söyledi . Onların gayet gürül­ tülü bir biçimde, mekanın kutsal l ığına ya da onların sergi lediği bu ta-

Cengiz Han

171

vırlardan dolayı rahatsızlık duyan kent sakinlerinin duygularına hiç say­ gı göstermeden tapınağın içinde yiyip içme lerine izin verd i .

Cengiz Han'ın Konuşması Bu olaydan bir süre sonra, Cengiz Han kentteki tüm yönetici leri ve kentin önde gelen sakin leri n i topladı ve bu amaçla kurulan yüksek bir yerden ya da kürsüden on lara bir konuşma yapt ı . Konuşmas ı na Tan­ rı'yı överek baş lad ı ve Tanrı'n ın sevgi l i kul larından biri olduğunu söy­ led i . Tanrı'n ı n yardımı i l e kazandığı zaferler bunun kan ıtıyd ı . Daha sonra su ltan ın onun la kutsal bir barış anlaşması yaptığı n ı; fakat daha sonra tüccarlarını ve elçi leri zal i me öldürerek ona i hanet ettiğini an­ lattı . Onun i ğrenç bir zorba olduğunu ve Tanrı'nın, kendisini böyle ca­ navarları yeryüzünden tem izlemekle görevlendirdiğini söyled i . Sonuç olarak, onların yaşam l arını bağışlayacak ve askerlerinin evleri yağ­ malamas ına izin vermeyecekti; fakat onlar da e l lerindeki tüm para ve değerl i eşyaları dürüst bir biçimde ona teslim etmel iyd i ler. Eğer içle­ rinde elindeki tesl i m etmeyi ya da nereye sakladığını söylemeyi redde­ den olursa ona işkence yapılacak ve eşyaların yeri zorla söyleti lecekti.

Halk Her Şeyi Teslim Ediyor Yangın İç Kalenin Teslim Olması Kenti ele geç iren acımasız askerlerin merhametine muhtaç ol­ duklarını düşünen zavallı kent halkı, istilacılardan hiçbir şey kaçırmaya kal kmad ı . B i r yerlere sakladıkları değerl i eşyaları çıkardı lar ve hatta evde kul landıkları eşyaları da almak i ster diye onları da hana sundu­ lar. Tek dertleri evlerini ve hayatların ı kurtarmakt ı . Cengiz Han ilk önce onların sergilediği boyun eğen tavırdan hoşnut oldu; fakat en sonunda bazı askerlerin bir yerlerde saklandıkların ı duyduğu baha­ nesi ve belki de iç kalenin bu kadar uzun süre karşı koyması sebebi ile kentin ateşe verilmesi emrini verd i . Kentteki yapı ların hemen hemen hepsi tahtadan yap ı lm ıştı ve bu nedenle yangın büyük bir h ızla yayıldı. Alevler kentte yaşayan çok sayıda insan ı yuttu ve pek çok insan da yangın sonrasında aç l ı ktan ve hastalıktan öldü. Çok geçmeden iç kale

1 72

Cengiz Han

tes l im oldu ve sonunda, görünüşe göre Cengiz Han neden olduğu acı­ nın yeterl i o lduğunu düşündü; çünkü her ne kadar onları da öldürece­ ğini tahmin etm iş olsak da kentin beyinin ve askerlerin canını bağış­ ladı .

Tamamen Yok Edilen Kent İç kale ve kentin tamamı yok ed ildi ve kent bir kül yığını hal ine ge ldi. Kentin sakin leri, komşu ü lkelerde derbeder bir halde di lenmek, yokluk ve sefaletten ölmek için kentten ayrı lırken on ların evleri nden yağmalanan eşyalar Moğol birlikleri arasında paylaştırıldı. İşlediği kıyımın ulaştığı korkunç boyutlar haricinde, böyle bir fatih i le bir korsan ya da soyguncu lideri arasın-da ne fark vard ır?

Otrar'ın Düşüşünün Haberleri Buhara'yı ele geç irdiği için Cengiz Han'ın duyduğu memnun iyet, çok geçmeden Otrar'ı kuşatmak için gönderm i ş olduğu iki prens i n kenti v e kentte hüküm süren beyi e l e geçirdikleri haberini al ınca daha da artt ı . Ü ste l i k yakalanan bey, elçi ve tüccarları haince öldüren ki­ şiyd i . Bu beyin ad ı "Gayer Han " idi. Sultan, Cengiz Han'ın bu kenti hiç şüphesiz i l k saldırı hedeflerinden biri yapacağını bildiği için kentin be­ yine kenti savunmak üzere beş bin askerden oluşan bir kuvvet bırak­ m ı ştı . Daha sonra da " Kariakas " adl ı bir komutan ı n yönetiminde on bin kişi l i k ek bir kuvvet daha gönderd i .

Otrar'ı Savunmak İçin Yapılan Planlar Bu kuvvetlerle birlikte Otrar Beyi, kendisini kente kapattı. Çok iyi b i l iyordu ki teslim olursa ya da yakalanırsa merhamet görmeyi uma­ mazdı ; bu nedenle kanının son dam lasına dek savaşmak üzere sa­ vunmay ı kuvvetlendirmek ve erzak depo lamak için uğraştı. Ona des­ tek olmak için ge len kuvvetin komutanının, kenti savunmayı bu den l i çok i stemesi i ç i n nedeni farkl ıydı v e i k i komutan arasındaki b u dü­ şünce farkı bi razdan göreceğimiz gibi, sonuçta sorun ç ı kmas ına ne­ den oldu .

Cengiz Han

1 73

Saldınlar Cengiz Han'a Yapılan Teklif Moğol prensleri , Otrar'ı kuşattılar ve kale duvarlarında ged ikler açmak için kullanacakları kalın kütükleri koyacakları noktalarda ken­ tin dış surlarını çevreleyen hendekleri doldurarak Otrar'ı kuşatmaya başladı lar. Böyle durum larda sıkça rastlandığı gibi çalışmaları , kuşa­ tılan halktan gelen saldırı lar nedeniyle sık sık kes intiye uğruyordu. Gece leri büyük bir kalabal ıkla ve taşkın bir öfkeyle saldırıyorlar ve henüz onları kentin içine sokmayı başaramadan manc ın ıkları kırıyor ya da ateşe veriyorlard ı . Bu durum bir süre devam etti ve en so­ nunda Moğol prenslerinin cesaretleri kırı ldı. Hala Buhara kuşatması i le meşgu l olan babalarına haber gönderip Otrar garnizonu tarafın­ dan yapı lan sağlam savunmayı anlattılar ve ondan, kuşatmayı ablu­ kaya çev irmek için izin i sted i ler. Yani, duvarların dib inden geri çeki­ lecekler ve sadece her taraftan kenti sıkıştırıp, insanların kente girip çıkmasını enge l lemekle yeti neceklerd i . Böylece kentteki lerin erzak­ ları tükenecek ve onlar da aç l ı ktan ölmemek için tes l i m olacaklard ı . Bu şeki lde kendi askerlerinin pek çoğunun hayatının d a kurtulacağın ı söylüyorlard ı . Fakat babaları, gönderdiği yan ıtta böyle bir şey yapmamaların ı , adamlarının ne kadarı ö lürse ölsün, kuşatmaya ve savaşmaya devam etmelerini söylüyordu.

Tekrarlanan Kuşatma Dış Surlann Alınması Böylece prensler yeniden şevkle işe girişti ler. Bu seferki saldırı­ ları öyle bir i stekle gerçekleştirdi ler ki bir aydan daha kısa bir süre içinde dış surları teslim aldı lar ve kuşatılan halkın tüm karşı koyma çabası boşa gitt i . Ku leler yıkıldı, mazgallar kırı l d ı ve surlarda istila­ cıların her an kente girebilecekleri gedikler açıldı. Bu nedenle halk dış surları bı rakmaya ve iç suların içine çekil meye mecbur kald ı .

1 74

Cengiz Han

Umutsuz Mücadeleler Moğo l lar artık kentin dış kesimlerini ele geçirm i ş lerd i . Buraları yağmalayıp kendi i şlerine yarayabilecek her türlü şeye el koyduktan ve geri kalan ları da yakıp yıktıktan sonra iç surlara saldı rmak için i lerledi l er. Burada istilacılarla garnizon arasında şimd iye kadar olan­ lardan çok daha şiddetl i bir mücadele yaşandı. Halk, beş ay boyunca savunmaya devam etti ve el lerinden gelen her türlü yöntemi ku lla­ narak surları korudu lar. Ayrıca zaman zaman Moğo l l arın silahlarına zarar vermek ve askerlerini ö ldürmek için umutsuzca saldırı lar da düzenled iter.

Kariakas ve Otrar Beyi En sonunda kentin bey ine savunmada destek olması için gönde­ rilen muhafız biri l iğin in baş ı Kariakas, kan dökülmesine bir son veri l­ mesi ve kentin teslim ed i l mesi gerektiğini düşünmeye başlad ı . Fakat herhangi bir şeki lde düşmanın el ine düşerse kafas ının uçuru lacağını çok iyi b i l en bey, buna benzer hiçbir öneriye ku lak asmıyordu . Ayrıca hem kent sakin leri hem de garn izondaki askerler arasında, aşağ ı l ı k kafirler, Tanrı v e insan düşman ı olarak tanıttığı Moğollar i ç i n öyle bü­ yük bir nefret uyandırmayı başarm ıştı ki tesl im olmama konusunda herkes onun la hemfikird i .

İhanet Tes l i m o l ma çağrı sı yaptığı için Kariakas artık kendisinin kentte şüphe ve güvensizliğin kaynağı olduğunu fark ettti. Kend i s i n i orada güvende h i ssetmediği için kend isi için barış talebinde bulunmaya ve on bin askeri i l e birlikte gece gizl ice kenti terk ed ip prenslere teslim o lmaya karar verd i . Bunu yaparak ve kend i birliğinin çıkacağı kapıya Moğo lların hakim o lmaların ı sağlayarak hayatının bağışlanacağını ve belki de Cengiz Han'ın h izmetine alınacağını umuyordu.

Cengiz Han

1 75

İhanetin Cezası Fakat bu düşüncesinde yan ı l ıyordu . Prens l er ken d i yurttaş larına ihanet eden bir adam ı n eğer eline fırsat geçerse kendi lerine de ihanet edeceğin i söyled i ler. Bu neden le onun ve adam l arının ö ldürü lmesi, askerlerin ise köle olarak kendi askerleri arasında bölüştürülmesi emrini verdi ler.

Moğolların Kente Girişi İç Kaleye Saldın Yine de hainlerin çıktığı kapıyı ele geçird i ler ve bu şek i l de kente girmeyi başard ı l ar. Kentin beyi, toplayabi ldiği tüm adaml arı i le bir­ l i kte iç kaleye kaçtı ve oraya sakland ı . Burada b i r ay boyunca, as­ kerlerin in başı nda sürekli sald ırı lar düzen leyerek ve i sti lacıları yormak ve onları yenmek için kararl ı ve cesur bir insan ın yapabi l eceği her şeyi yaparak umutsuzca mücadele ett i . Fakat tüm bu çabalar bo­ şunayd ı . En sonunda kalenin duvarları kul lan ı lan mancınıklarla yıkı ldı ve bir gün Moğol lar her taraftan ayn ı anda yapı lan kararl ı ve şiddet l i bir saldırı i l e korkunç kan dökme v e yıkım sahneleri eşl iğinde kente gird i ler ve önlerine ç ı kan her askeri öldürmeye başl ad ı l ar.

Beyin Ümitsizliği Askerler tek bir kişi kal ı ncaya dek mücadeleye devam etti ler. Ka­ le öyle büyüktü ki kend i baş ına bir kent sayılab i l ird i ; bu yüzden asker­ lerin bazı ları bahçelere ve dar sokaklara, bazı ları da evlerin çatılarına sığınd ı l ar ve Moğo l ların okları i le yere seri l inceye dek var güçl eri i l e savaşmaya devam etti ler. Bey, yan ındaki i k i adamı i l e b irl ikte sara­ yın çatısına yerleşti ve yan ı na yaklaşmayı deneyen herkesi öldürme­ ye kararl ı bir biçimde h iddetle savaşmaya devam ett i . Eşi de yakı­ n ındayd ı ve onu cesaretlend irmek ve pes etmesine engel o lmak için e l inden gelen her şeyi yapıyord u . Cengiz Han, prenslere bey i öldürmemeleri v e d iri e l e geç irme leri için emir verm i şti . Onu öldürme zevkini, kend isi tatmak i stiyordu . Bu nedenle sarayın çatıs ında onu ele geç irmek i steyen askerler okların ı beye deği l , onun yan ı ndaki lere atmaya dikkat ediyorlard ı ve bu yüz-

1 76

Cengiz Han

den yan larındaki lerin pek çoğu oklara hedef olurken o ve yanındaki iki dostu, onların durdukları yere tırmanmaya çal ışan askerleri ok yağ­ muruna tutuyordu.

Eşinin Cesareti ve Sadakati B ir süre sonra iki adam öldürüldü; fakat bey hala hayattayd ı . Yi­ ne de hiç kimse ona yaklaşam ıyordu . Yaklaşmaya çal ı şan lar beyin fırlattığı oklara hedef oluyor ve aşağıdaki yandaşların ı n aras ına dü­ şüyordu. Beyin eşi de ona elinden geldiği kadar h ızla ok veriyordu. En sonunda oklar bitti ve bu sefer kadı n taş getirmeye başlad ı . Bey, taş­ ları yan ına tırmanmaya çalışan sald ırganlara fırlatıyordu. Nihayet öy­ le çok sayıda asker tırmanmayı başard ı ki bey onlara karşı koyamad ı . Taşları bırakıp teslim oldu, etkisiz hale getirildi ve demir parmaklıkla­ rın ardına kondu .

Beyin Kaderi Prensler hemen babalarına haber yol l ayıp kentin ele geçirildiğini ve bey in esir alındığını bi ld irdi ler. Yan ıt olarak da onu hemen B uha­ ra'ya getirme leri emrini aldı lar. Fakat yolculuk ları esnası nda esiri öldürmeleri n i söyleyen başka bir emir aldı lar ve bu emir hemen yerine getirildi. Beyin cesur ve sadık eşinin kaderinin ne o lduğu h içbir zaman öğrenilemed i .

Çatıdaki Bey

XX. BÖLÜM

SAVAŞLAR VE KUŞATMALAR 1 2 1 9- 1 220

Savaşın Devamı

rD :0

uhara ve Otrar'ın düşüşünden sonra Cengiz Han ve Moğol­ lar savaşı büyük bir hevesle iki yıl boyunca devam ettird iler

ve zaval l ı sultan, acımasız düşmanları tarafından bir yerden diğerine sürüldü. En sonunda savaşı kaybetti ve bir sonraki bölümde görüle­ ceği gibi her şey kötü bir şeki lde sona erd i . Cengiz Han'ın o n a karşı açtığı savaşı devam ettirdiğ i iki sene boyunca o dönemde kullanı lan savaş yöntemlerini örnekleyen pek çok olay yaşandı . Halk, iki despot rakibin, onlara hak i m o lmak amacıyla sürdürdükleri bu korkunç m ücadelenin sonucunda çok büyük acılar çekti .

Sığnak Bir seferinde Cengiz Han oğlu Cüci'yi, yanında büyük bir birlikle " S ı ğnak" ad l ı bir kenti kuşatması ve ele geç irmesi için yol l ad ı . Cüci kentin önüne varır varmaz kent halkına beyaz bayrak gönderdi ve

1 80

Cengiz Han

onlardan tes lim olmalarını isted i . Eğer teslim olursa on lara karşı mer­ hamet l i davranacağına dair söz verd i .

Hasan Öldürülen Elçi Beyaz bayrağı taşıyan kişi "Hasan " isim l i bir Müsl üman'dı . Cüc i , kendi yurttaşlarından biri tarafından getiril irse halkın mesaj ı daha iyi karşı lanacağını düşünmüş olmalıydı; fakat burada büyük bir hata yap­ tı . Halk Müslüman olduğu için elçiyi hoş karşı l amak yerine ona karşı büyük bir öfkeye kapı ldı . Onun din inden vazgeçen bir hain olduğunu düşündüler. Her ne kadar kentin beyi onun güven içinde kente giriş çıkışını sağlayacağına dair söz vermiş olsa da öylesine büyük bir kar­ gaşa koptu ki bey onu koruyamadı ve zaval l ı elçi öfke l i halk yığını tarafından parçalara ayrı ldı .

Cüci'nin İntikamı Buna karş ı l ı k olarak Cüci de hemen el indeki tüm kuvvetlerle bir­ l i kte kente saldırdı ve kenti ele geç irir geçirmez hiç merhamet gös­ termeden garn izondaki tüm askerleri ve görev l i leri ö ldürdü. Ayrıca öldürülen elçisinin intikamını almak için kent sakin lerinin de neredey­ se yarısını katletti. Kentin ana meydanına elçinin anısına güzel bir anıt dikilmesi emrini verdi .

Cüci'nin Genel Politikası Cüci karşı koymaya kalkan halka çok sert davrandı; fakat hemen boyun eğenlerin hayatlarını bağışladı ve onları korudu . B u politikan ın sonucunda kuşatı lan pek çok kentin halkı hiç kendi lerin i savunmaya girişmeden tesl i m oldular. Bir seferinde bir kentin yönetici leri ve lialKından öfıôe gelen kişiler onları, kente henüz iki günlük yol ları var­ ken karşı lamaya ge ldi ler ve yanlarında kentin anahtarların ı ve çok sayıda m uhteşem hed iye getirdi ler. Bunların heps ini fatihin ayakları­ nın d i bine atıp merhamet di ledi ler.

Cengiz Han

181

Bir Taktik Ele Geçirilen Kent Cüci'nin kuvvetleri nin bir taktikle ele geçird ikleri bir kent vard ı . Kalelerde askeri keşif yapması için görevlendiri len b i r mühendis, ken­ tin bir tarafındaki surların dışında içi su dolu bir hendek olduğunu bil­ dird i . Bu hendek, surlara ulaşmayı o den l i güçleştiriyordu ki kentteki garnizon o taraftan bir saldırı geleceğini hiç ummazd ı . Mühendis, as­ kerleri n, gece hendeğin üzerine yerleştirebi leceği hafif köprü ler ya­ pı lmasını ve bu köprü lerin o hendeğin üzerine yerleştirilmesini önerdi. Garn izonun dikkati başka bir bölgeye çekildikten sonra merd ivenler yardımı ile surlara tırmanıp kente giri lecekti. Bu plan hayata geçiri ldi. Köprü ler ve merd ivenler hazırlandı ve daha sonra bel irlenen gece gel i nce, kentin tam ters i tarafında bir sözde saldırı başlatı l d ı . Garn i­ zondaki herkes diğer taraftaki saldırıyı bertaraf etmek üzere o tarafa çağrıldı ve böylece hendeğin karş ısındaki sur boş kaldı . Askerler he­ men hendeğin üzerine köprü leri yerleştirdi ler ve surlara merd iven leri dayad ılar. Garn izon bu tarafta olanların haberini henüz alamadan on­ lar kente girmiş ve kapıl ardan bir tanesini açmış lard ı . Böylece tüm ordu kente gird i . Planı öneren mühend is surlara dayanan ilk merd i­ ven le çıkan ilk kişiyd i . Böyle teh l ike li bir eylemde baş ı çekmek çok büyük cesaret ve soğukkan l ı l ı k gerektirirdi, zira her taraf karan lıktı ve merd iven i çıkan lar en tepede kaç düşman la karşı laşacakların ı bi le­ miyorlardı.

Güzel Bir Kent Cüci'n in ve ordusunun bundan sonra yaklaşıkları kent, güzel ve sakin bir kentti . Bu kent, pek çok eğitim kurumunun merkezi ve pek çok aydı n ve zengi nin yaşad ığı yerd i . Çeşmelerle, bahçelerle ve daha pek çok hem kamuya aç ık hem de özel gezinti yerleri ile dolu olan bu kent çok güzeld i . Bu kentin adı "Tokat" idi ve kentin güze l l iği ve cazi­ besi tüm ülkede biliniyordu.

1 82

Cengiz Han

Tokat Tokat bir güç merkezinden ziyade bir zevk merkezi idi ; fakat yine de kent bir surla çevri l iydi ve kenti n beyi kenti gücünün yettiği yere kadar korumaya kararlıydı. Garnizon çok cesur bir şeki lde savaştı ve istilacıları üç gün boyunca uzak tutmayı başard ı . Fakat üçüncü günün sonunda Moğo l ların si lahları surlarda öyle·çok gedikler açm ıştı ki bey, Moğo l l arın çok geçmeden kente gireceklerine ikna oldu. Cüci'ye ha­ ber yol layıp hangi koşul l arda boyun eğmelerini isted iğin i sordu. Cüci onlarla hiçbir anlaşma yapmayacağın ı bel i rtti . Artık çok geçti. Kent en başından teslim olmalıydı.

Tokat'ın Alınması Yağma Planlan Böylece Moğo l ordusu kentte girdi ve hiç merhamet gösterme­ den tüm garn izonu katletti . Ard ından Cüci tüm halkın, erkeklerin, ka­ dın ları n ve çocukların su rların dış ındaki düzlüğün be l l i bir noktasına toplanmaları nı emrett i . Bu emre uyarak kentteki herkes söylenen ye­ re gitt i . Hepsi korkuyor ve tir tir titriyordu. Öldürü leceklerin i düşü­ nüyorlard ı . Fakat son uçta Cüci'nin onları kentin d ı ş ına çıkarmadaki amacının öldürmek deği l, ev lerinden uzakl aştı rmak olduğu ortaya ç ı ktı . Böylece ev sah ipleri evden uzaktayken askerler evleri daha ra­ hat yağmalayabi leceklerd i . Halk, bir süre kentin d ı ş ı nda tutu lduktan sonra ev lerine geri dönmelerine izin veri l d i . Ev lerine gittiklerinde askerlerin taşıyabilecekleri her şeyin yağmalanmış o lduğunu gördü ler.

Hokant Timur Melek Savunma Planlan " Hokant" adl ı büyük ve öneml i bir kent daha vard ı . Bu kent Se­ merkant'ın üç yüz ya da dört yüz ki lometre kuzeyi nde, Aral Gölü'ne dökülen S iriderya Nehri'n in üzerinde yer al ıyord u . Bu kentin beyi, Timur Melek idi . Çok kuvvet l i bir liderd i ve askeri yetenekleri i le ün l üydü. Ordunun baş l ıca komutanlarından biri o larak sık sık sultana

Cengiz Han

1 83

h izmet ediyordu. Timur, Tokat'm düştüğünü duyunca, Hokant kenti­ nin Moğol ordusunun bir sonraki saldırı hedefi olacağın ı düşündü. Bu yüzden kenti savunmak için planlar yapmaya başlad ı . Kente giden tüm yol l arı yıktı ve köprü leri yok etti . Ayrıca uzun sürecek bir kuşat­ ma olması ihtimaline karşı halkın aç kalmaması için bol miktarda yiyecek depo l ad ı . Düşmanın e l ine geçmesini ön lemek için çevredeki ülkelerden depolanmasına gerek duymadığı mısır, meyve ve hayvanla­ rı getirttirdi ve onları bel li mesafelerdeki gizl i yerlere koydurdu.

Mancınıklar ve Koçbaşlan Cüci bu kente kend isi saldırmad ı . "Elak Nevian " ad l ı bir komuta­ nın emrindeki büyük bir birl iği yol ladı. Elak, kente doğru harekete geçti ve saldırı ları başl attı . Yapılması gereken ilk şey, karşı kıyıda bulunan kente girebilmesini sağlamak için nehir üzerine bir köprü inşa etmekti . Daha sonra bir sıra halinde çeşit l i büyük mancınıklar dizd i . Bu man­ cınıkları n bir kısm ı duvarları yıkmak için kul l an ı l ıyordu. B ir kısmı da ayn ı anda garn izondaki askerleri uzaklaştırmak için siperlere taş, mız­ rak ve ok fırlatıyordu. Bu manc ınıklar büyük fayda sağlad ı . Duvar­ ları yıkmak için yap ı l an l ar çok büyük ve güç lüydü. Söylenene göre bazı ları n ı n duvarlar üzerinden fırlattığı taş lar değirmentaş ı büyüklü­ ğündeyd i.

Yüzen Batarya Bu arada Timur M e l ek de boş durmayıp büyük bir h ı rs la kenti savunuyordu. Altı düz tekneler yaptı rm ıştı. B u n l ara "yüzen batarya" da den iyordu, zira düşman kampına her türlü ok atmak için tasar­ lanm ışlard ı . Söylenen lere göre bu bataryaların üstü, askerleri koru­ mak amacıyla örtü lüydü. Top ve merm i fırlatan günümüzdeki savaş gemileri gibi, yan taraflarında de likler vardı ve bu deliklerden ok, cirit ve taş fırlatı l ıyordu. Teknelerin bazı ları kentin üst taraflarına, bazı ları ise alt taraflara gönderi ldi ve Moğol ordusuna en fazla zararı vere­ bilecekleri yere konumlandı lar. Bun lar çok sayıda insanı ö ldürme ve yaralama araç ları idi ve isti lacıların saldırı larını büyük ö lçüde engel­ leyip geri püskürttü.

1 84

Cengiz Han

Bataklık Bitmek Bilmeyen Mücadele Elak hala direniyordu. Kenti her taraftan mümkün olduğunca ka­ patmaya gayret etti; fakat bir tarafta koruyamadığı bir bataklık ya da orman vard ı . Timur, duvarlarda öldürü len adamlarının yerine geçen pek çok destek birliğini bu yol la karşılıyordu. Fakat bu arada, Elak pek de uzak bir mesafede bulunmayan Prens Cüci'den çok büyük destek al ıyordu ve bu neden le çarpışma büyük bir şiddetle devam ed iyordu.

Sözde Kaçaklar En sonunda Timur, düşman ı tuzağa düşürüleceğini umduğu zekice bir oyun plan l adı. Görünüşe göre nehirde, kenttin surlarından çok uzak­ ta bulunmayan bir ada vard ı . Kuşatma başlamadan önce Timur, bir tür nöbet yeri o l ması için buraya bir kale inşa etm i ş ve kaleye b i n as­ ker gönderm işti . Ş i md i de Timur, Moğol ları n d i kkatin i kentten uzak­ laştırabi lmek için kentten kaçak maskesi altında bir grup askeri çıkar­ dı ve on ları Moğol kampına yollad ı . Elbette Elak, saldırabileceği zayıf noktaları öğrenmek amacıyla onlara kentin savunması i le i lgi l i soru lar sord u . Sözde kaçaklar ise ona adadaki kaleye saldırmas ı tavsiyesin­ de bulundular. Elak'a bu kaleyi kolayca ele geçirebi leceğini ve kale­ nin konumu gereği nce tüm kente hakim o lduğu için kale ele geçtikten sonra kentin de teslim olacağını söyledi ler.

Artık Taş Yok Böylece Elak, başl ıca makinelerin, adanı n karş ısına taşınması em­ retti ve tüm manc ın ıkları ve cephanes i n i kaleye ateş etmek için kul­ land ı . Fakat nehir öyle geniş ve kale duvarları da öyle kal ın ve yük­ sekti ki bu yöntem hiç etk i l i olmuyordu. En sonunda taşları bitti -o dönemde top yerine taş ku llan ı l ıyordu- ve kent, taş bulunmayan alüvyonlu bir bölgede yer aldığı için cephane tedarik edebilmek için on altı ya da yirm i kilometre uzağa haber yol lamak zorunda kald ı . Bu da çok zaman kaybına neden oldu ve bu arada kentteki garnizon eksikle­ rini giderip savunmasını güçlendirdi.

Cengiz Han

1 85

İskelenin İnşası Sudaki AtWar Askerler taş tedarik etmeye çalışırken kuşatma operasyonu bü­ yük ölçüde askıya alındı ve ordunun büyük bölümü gidip taş alıp ge­ tirmekle görevlend iri l d i . En sonunda çok miktarda taş toplandı; fakat daha sonra Moğol komutan planını değiştirdi . İşe yaramadığı anlaşı­ lan bir işlem olan mancınıklarla adadaki kaleye taş atma işlemi yerine neh irde kaleye doğru uzanan bir iskele inşa ed i l mesini kararlaştırd ı . Böylece mancınıkların duvarlara daha yakın olacağı bir noktada o la­ caklar ve amaç l arını gerçekleştirebi lme şansları daha fazl a olacaktı . Hemen adamlarına i şe koyul up çalı demetleri, odun ve kalas yığınları hazırlamalarını emretti. Bunların üzerlerine taş konu l acak ve bahse­ d i len set için temel oluşturmas ı amac ıyla nehre batırı lacakt ı . Asker­ ler taş ları sete e l leriyle getiriyorlar ve hemen kıyıda duran atl ı lara veriyorlard ı . On lar da taş ları alıp eyere koyuyor ve taş ların konacağı yere gelene dek atlarını neh irde sürüyorlard ı . Beli rlenen yere gel ince taşları yere koyuyor ve daha fazla taş getirmek için geri dönüyorlard ı . Bu şeki lde ayn ı anda p e k çok k i ş i iske len in yapım ında çal ı şab i l iyor­ du; bazı askerler iskelen in kıyıya bağlandığı noktayı inşa ederken, at­ l ı l ar da aynı anda nehrin ortasındaki temel i oluşturuyordu . Nehrin kumlu dibine sürekli batıp çıktıkları için atl ı ların i şleri çok zor ve tehl ikeliyd i . Bunun yan ında surların üzerindeki askerler de çal ışan lara sürekli ok, cirit ve taş atarak işi baltalamak için e l lerinden gelen i yap­ tılar. Bunun sonucunda da pek çok asker ve at öldü. Fakat Moğollar azmettiler ve garnizonun tüm karşı koyma çabala­ rına rağmen yaptıkları işte öyle hızl ı i lerledi ler ki Timur onların çok geçmeden yakına geleceklerine ve geldiklerinde de onlara karşı koy­ man ın imkan ı o l mad ığına ikna oldu. Bu nedenle kaçma plan ları yap­ maya baş lad ı . Plana göre adamları ile birl ikte tekneye binip gece ne­ h irde yol alacaktı .

1 86

Cengiz Han

Tiınurun Tekneleri Ateşe Dayanaklı Tenteler Bu girişim için adamlarını gizlice daha çok tekne inşa etmeleri için görevlendird i . Sonunda el inde yetmi şten fazla tekne oldu. B u tekne­ ler, hepsi hazırlanıncaya dek, nehirde gizli yerlerde, gözden uzak tu­ tuldu . Teknelerin her biri, ıslak keçeden yapılmış ve bir çamur ve sir­ ke tabakası i le yapı ştırı lmış bir tür ağır tente ya da çatı ile kaplıyd ı . Bu örtünün yapı l ı ş amac ı hem askerleri atı lan ok ve taşlardan korumak hem de teknelerin ateş almasını engel lemekti.

Yangın Tekneleri Yanan Köprii Teknelerin yola çıkması için öncel ikle aşı lması gereken bir tek en­ ge l vard ı ; o da Moğo l ların, kuşatma i ç i n ge l d i k lerinde kentin hemen aşağısında nehre inşa ettikleri köprüydü. Bu köprüyü yok etmek i ç i n , T i m ur bir gece kenti n kap ılarının b i ri nden bir taarruz baş lattı v e köp­ rüyü korumakla görev li olan askerlere sald ırd ı . Ayn ı zamanda nehrin akıntı sı yönünde birçok tekne yo llad ı . Bu tekneler katran ve neftyağı i le karıştırı lmış türlü çeşitlerde patlayıcı ile doluydu . Tekneler yo l­ lanmadan önce bu patlayıcı lar ateşe veril iyor ve nehrin akıntısı on ları birbiri ardına köprüye doğru taşıyordu. Böylece köprüye destek o lan tahta payanda ve direkler ateş al ıyordu. Kentten başlatılan saldırı i le meşgu l olan köprü muhafızları ise alevleri söndürmeye gidem iyordu . Böylece köprü tamamen yand ı . Y o l böy lece açı ldıktan sonra Timur Melek b i r gece ailesini v e or­ dunun büyük bir bölümünü teknelere bind irdi ve Moğol lar ne olduğu­ nu anlamadan tekneler yola çıktı ve nehirden aşağıya doğru i lerle­ meye başl ad ı . Sabah o lmadan herkes kaçmayı başarm ı ştı.

Teknelerin Savaşı

1 88

Cengiz Han

Takip Nehirdeki Savaş Fakat çok geçmeden Moğol komutan, av ının nas ı l e l inden kaç­ tığından haberdar oldu ve hemen nehrin güney kıyısına kaçakları ta­ kip etmeleri için güç l ü bir birlik yol l ad ı . Birlik kısa sürede onlara ye­ tişti ve kıyıdaki atl ı Moğo l lar i l e tekneleri kuzey kıy ıya mümkün ol­ duğunca yakın tutan teknelerdekiler aras ında sert bir mücadele ya­ şand ı . Fakat nehrin daraldığı k i m i yerlerde y a d a kuzey kıyısından kaya­ ların ç ıkıntı yapıp tekneleri Moğolların bulunduğu tarafa yaklaştırdığı noktalarda savaş çok ş iddetli ve kan l ı bir hal ald ı . Moğol lar teknelere mümkün olduğunca yakın olabilmek için atlarını suya soktu lar ve teknedeki lere ok ve cirit fırlattı lar. Müsl üman lar i se teknelerin yan­ l arındaki pencere lerden kend i leri n i e l lerinden geld iğince korumaya çal ıştı lar.

Karaya Oturan Tekneler M ücadele bir süre bu şeki lde devam etti ve sonunda tekneler, kum yığın ları ve bal ı k sürü leri nedeniyle nehrin çok sığlaştığı bir yere gel­ d i ler. Tekn el er karaya oturdu. Timur için yapılacak şey tekneleri terk edip adamları i le birl i kte kaçışa karada devam etmekti . Bunu yapmayı başardı lar ve kıyıya ulaştıktan sonra Elak ona saldırmak için yeterl i sayıda askeri n i getiremeden önce Timur, askerleri n i yüksek bir top­ rak parçası üzerinde sıraya sokmayı başard ı .

Tiınur'un Maceraları Timur Nihayet Kurtulur Moğo l l ar ona saldırmaya ge ldiğinde, başta onları geri püskürttü . Fakat daha sonra geri çekilmek ve kaçışına devam etmek zorunda kal d ı . E lbette Moğo l l ar da onu çok yakından takip etti ler. Kimisi öl­ dürüldüğü, kimisi de o kargaşada topl u l uktan koptuğu için adamları­ nın sayısı da gitgide azald ı . En sonunda Timur neredeyse tek baş ına kal d ı . Neredeyse Moğol ların el ine düşeceği bir noktadayd ı . Onu he-

Cengiz Han

1 89

men yakından takip eden üç Moğol vard ı . Geriye döndü ve kendisini takip eden grubun en ön sırasındakilere ok fırlattı. Attığı ok Moğol'un gözüne geldi . Adamın çektiği acı öyle büyüktü ki d i ğer ikisi ona yar­ dım etmek için durmak zorunda kaldı lar. Bu arada Timur oradan uzaklaştı . Kıl payı kurtul mayı başaran larla buluştuktan sonra kısa sü­ rede sultan ın kampına ge ldi ve su ltan onu büyük bir neşe i l e karşı lad ı . Gösterm iş o lduğu cesaret için ona övgü ler yağd ırd ı v e o n u başka bir kentin beyliğini verd i .

Beyin Ailesi B u arada askerler tarafı ndan terk edilen tekne l erden bazı ları, öze l l ikle Timur'un ailesini taşıyan tekne, teknelerle i lg i l enmekle gö­ revlend irilen adam lar tarafından kurtarı ld ı . Timur'un ailesini taşıyan tekne nehrin aşağısına doğru i lerledi ve aileyi güven l i b i r noktaya ulaştırdı.

Teslim Olan Hokant Timur ve adam ların ı n bırakıp kaçtığı Hokant kenti e lbette artık savunmasız kalmıştı ve ertesi gün Moğol lara tesl im oldu.

XXI. BÖLÜM

SULTANIN ÖLÜMÜ 1220

Sultanın Peşindekiler

rD �

u arada Cüci ve diğer komutan lar, askerleri ile birl ikte ülkeyi yakıp yıkarken ve yol larına çıkan daha küçük tüm kent ve

kaleleri kuşatıp ele geçirirken, bir önceki bölümde de bel irti ldiği gibi, Cengiz Han, ordunun ana bölümü ile birlikte sultanı takip etmiş ve onun s ığınd ığı yer olduğu söylenen Semerkant'a doğru i lerlemişti . Semerkant ülkeni n başkentiydi ve şu anda olduğu gibi o dönemde de büyük ve ünlü bir kentti .

İki Kadın Valide Sultanın Kişiliği Hatun Cengiz Han'ın takip ettiği sultandan başka, sultanı n ailesinde yakalamak i stediği iki kadın daha vard ı . Bu iki kad ı n sultanın kızı ve annesiyd i . Val ide su ltan sah ip olduğu farkl ı l ıklar i le öne ç ı kan bir ka­ dındı. Eşin in, yan i bir önceki sultanın, hüküm sürdüğü dönem boyunca

1 92

Cengiz Han

hem eğitimi, sofuluğu, merhameti ve mükemmel kişil iği i l e hem de tebaası ve dostları ile kurduğu i lişkilerle büyük ün kazanmıştı. Ülkedeki etkisi sın ırsızd ı . Yaşam ının bazı dönemlerinde çok büyük bir siyasi güç ku l l anm ı ş ve b i r seferinde dünyadaki iman ın koruyucus u unvan ına l ayık görü lmüştü . O dönemde sah ip olduğu gücü çok akı l l ı­ ca ve faydalı bir şeki lde kul lanmıştı . Tarafsız olarak adalet dağıtmıştı . Zayıfı korumuş ve güçlünün zulmünü sın ırlamıştı . Önüne getiri len tüm davaları büyük bir dikkat ve sabırla ele almış ve bu davalarla i l gi l i olarak hemen hemen her zaman ad i l sonuçlara varmıştı . Fakat bu­ nunla birl ikte daima çok sert ve haşin olmuş ve kendisine sınırsız güç verilen kadın ların durumunda hemen hemen her zaman görüldüğü gi­ bi s iyasal gerekl i lik nedeni i le karar vermesi gerektiğinde son derece ac ımasız ve zal im olmuştu. Val ide su ltanın adı "Hatun" idi.

Emekliliği Hatun o anda Semerkant'da deği l d i . Kral iyetin baş l ıca yerleşim yeri o l an "Harezm " kentindeyd i . O anda hüküm süren su ltan ın babas ı olan kocasının ölümünden bu yana dev let işlerinden e l ini çekm iş, ya­ şam ını orada sürdürüyordu.

Semerkant Kentin Savunmasının Sağlamlaştınlınası Daha önce de bel irtildiği gibi Semerkant çok büyük ve muhteşem b i r kentt i . Diğer kentlerin pek çoğu gibi, çift surla çevri l iyd i . Fakat Semerkant'ta dış surlar tüm kenti sararken iç surlar cam iyi, sultan ın sarayını ve bazı diğer kamu binaların ı çevrel iyordu. Surlar, Buhara'nın surlarından çok daha iyi bir şeki lde inşa edi l m i şti ve daha güç lü bir şeki lde korunuyordu. Söylenen lere göre, dış surlarda on iki demir ka­ pı vard ı . B u kap ı l ar b irbirlerinden bir fersah uzaktaydı . Sur boyunca her iki fersahta bir büyük bir askeri birliği barındırabi lecek bir kale vard ı . Surlar da askerlerin sığınak altında savaşabi leceği mazga l l ı siperlerle ve ku lelerle güçlendirilmişti v e düşmanların duvarların altını kazmak ya da onları yıkmak için yaklaşmas ını önlemek amacıyla ge­ niş ve derin bir hendekle çevri liyd i .

Cengiz Han

1 93

Su İşleri O günlerde yapı labilecek kadar mükemme l ve eksiksiz h idrolik yapılar sayesinde kent için su tedarik edil iyordu. Su, kentin biraz uza­ ğında bulunan dağlardan ge len bir akıntıdan kurşun borularla geti­ ril iyordu. Bu boru larla kentin her tarafına i leti l iyor ve ücretsiz olarak dağıtıl ıyordu. Böylece her büyük caddenin ortası ndan bir akıntı akı­ yordu ve her evin av lusunda ya da bahçesinde çeşme vard ı . Bunun yan ında kent meydanı nda ya da parkı nda, suyun ortadan fı şkırdığı bir tepecik vard ı ve su, b u tepeciğin her tarafından bir şelale gibi dökü­ lüyordu.

Kap dar ve Kuleler Bahsed i len kapı lar ve kuleler dış surlardayd ı ve surların ötes inde, kentin çevresinde pek çok büyük bahçe, bostan ve tüccarlar tarafın­ dan tüm komşu ülkelere gönderi len her türlü meyvenin yetiştirildiği güzel bir şekilde eki lmiş tarlalar vardı. Kent bu bahçeler ve bostan lar nedeniyle uzaktan seçi lem iyordu ve sadece minare ler ve evlerin, ağaç ların tepelerinden yükselen yüksek çatıları göze çarpıyordu .

Sığınak Arayan İnsan Kalabalığı Ordugih Moğolların Varışlan Kent İçindeki Çekişmeler Cengiz Han'ın yaklaştığını öğrenince diğer bölgelerden Semer­ kant'a öyle çok in san akın etm işti ki kent bu kadar çok insan ı kal­ dıramayacak hale gelmişti . Bu insan lara ek olarak sultan, kenti sa­ vunması için otuz komutan ın yönetiminde yüz b inden fazla asker gönderm işt i . Ayrıca kuşatma esnasında onlara i htiyaç duyulduğunda ku llanı lması için ordu i le birlikte yirmi büyük fil de getirilm işti. Fakat bu ordu kente girmed i ; onun yerine, kentin etrafında kamp kurdu . Kazd ıkları derin bir hendekle kampın kurulduğu yeri güçlendirdi ler. Kazdıkları yerden çıkan toprağı kampa doğru yan tarafa yığmışlar, böylece Moğo lları kentten uzak tutmalarını sağlayacak korunakl ı bir mevki e lde etm işlerd i . Fakat Cengiz Han gel i r gelmez bu noktadan

1 94

Cengiz Han

geri çeki l mek zorunda kaldılar ve surların içine sığındılar. B urada ken d ilerin i öyle büyük bir heves ve kararlılıkla savundular ki surların içinde kent sakin lerinin kendi aralarında devam eden çekişmeler ol­ masayd ı , Cengiz Han herhalde bu kenti ele geç irmekte o l d ukça zorlanırd ı . Görünüşe göre, kentin er ya da geç Moğo l l arın el ine düşe­ ceğine i nanan zengin tüccarlar ve kentteki diğer zengin kişiler bir an önce, henüz hayatların ı, hatta belki de mallarını kurtarma umudu ile anl aşma yapma ihtima l i varken tesl im o lman ın daha iyi o l acağın ı düşünüyorlardı. Fakat komutan lar bu yöndeki herhangi b i r öneriyi dinlemeyi red­ ded iyorlard ı . Su ltan tarafından kenti savun mak iç in gönderi l m işlerd i v e kend i lerini, onun em irlerine uyarak onurları i le kan larının son dam­ lasına dek savaşmaya mecbur h i ssediyorlard ı .

Temsilciler Heyeti Kentteki çekişmeler her geçen gün daha da şiddetli bir hal ald ı . En son unda komutan ların karşısında hal k grubu güçlend i ve en sonunda kap ı l ardan birinin hakim iyetini ele geç irdiklerini düşündü ler. Rah ip­ lerden, devlet görevl i lerinden ve önde gelen vatandaşlardan o luşan bir temsilci ler heyeti, kentin anahtarları i le birl i kte Cengiz Han'a gönder­ d i ler ve ondan askerlerin ve kentin sak i n leri ni n can larını bağışlama­ sını i sted i l er. Cengiz Han da yan ıt olarak tesl im olmaya istekl i o lan kişi ler haric i nde hiçbir kimseyle an laşmaya yanaşmayacağını söyle­ d i . Garn izondaki asker ve komutan lar ile i lgi l i olarak da h içbir söz verm iyord u .

Katliam Beyin Kaçısı Tem s i l heyeti anahtarları verdi ve Cengiz Han kente gird i . Kent sakinleri n i n can ları bağı şlandı ; fakat askerler bulundukları yerde öl­ dürüldüler. Çok sayıda asker sokaklarda can verd i . Fakat iç lerinden kentin beyi i le birlikte iç surların içine çeki lenler de oldu ve orada ken­ d i leri n i dört gün daha savundular. Bu sürenin sonunda, durum ları n ı n umutsuz o lduğunu görerek v e Moğo l l ardan h içbir şeki lde merhamet

Cengiz Han

1 95

görmeyeceklerini b i lerek, onlara karşı saldırıya geçmeye ve tüm teh­ l ikeleri göze alarak düşman hattına dalmaya karar verd i ler. Bu plan gereğince bey, bin atl ıdan oluşan birliğin başına geçti ve sığındığı yer­ den bir anda çıkarak Moğol ların hazırl ıksız o lduğu bir anda onların kampına daldı. Böylece açık araziye ulaşmayı başardı ve kurtuldu. Kentte kalan tüm d iğer askerler kıl ıçtan geçiri ld i .

Sultanın Umutsuz Durumu Bu arada su ltan ın kend isi de işlerin giderek kötüleştiğin i fark ede­ rek yan ında bir arada tutabi leceği kadar büyük bir birlikle bir i lden başka bir i l e geçiyor ve kendis ine sığınabi leceği güvenl i bir yer arı­ yordu. B i rkaç oğlu vard ı ve oğu lları ndan ikisinin ad ı "Celalett i n " ve " Kotbud i n " id i . Celalettin en büyük oğl uydu ve bu nedenle babasının halefi ol mak onun yasal hakkıyd ı . Fakat herhangi bir nedenden ötürü val ide su ltan Hatun; ona karşı bir soğukluk duyuyordu ve bir çeşit ya­ sa çıkarıp Celalettin'in yerinden etmesi ve onun yerine kendi gözdesi olan Kotbud in'in geçirmes i için oğlunu, yani sultanı, i kn a etti. Sultanın farkl ı i llerin beyleri olan başka oğulları da vardı ve sultan bu oğul larından birinden diğerine kaçıyor, beyhude yere sığınacak güvenl i bir yer arıyordu. Fakat hiçbir yer bulamadı. Moğol birlikleri ta­ rafından da sürekl i takip edil iyordu ve yanındaki h izmetlilerin ve yan­ daşlarının sayısı da giderek azalmaktayd ı . En sonunda ü m i d i n i tama­ men yitirdi.

Sultan Hazinesini Gönderir En sonunda kısa bir süreliğine uğradığı kentlerden birinde kaldığı ev in "Ömer" ad l ı kahyas ına, kraliyet mührü i l e mühürlenmiş on san­ dık verd i . Bun ları gizlice uzaktaki bir kaleye götürmesini, orada onları d i kkatl i bir şeki lde saklamas ını ve bu yaptığını da h i ç kimseye du­ yurmamasını söyledi . Bu sandıkların içinde kral iyet mücevherleri vardı v e b u mücev­ herler paha biçi lmezd i .

1 96

Cengiz Han

Kaçışı ve Umutsuzluğu Bundan sonra oğu l l arından biri oldukça büyük bir birl ikle su ltana katıldı; fakat çok geçmeden kuvvetli bir Moğo l birliği geldi ve şiddetli bir savaştan sonra sultanın birl ikleri yeni ldi ve askerler her tarafa da­ ğıldı. Su ltan, hala onun yanında kalmaya çal ı şan az sayıdaki maiyeti i l e birl ikte tekrar kaçmak zorunda kaldı . En sonunda hep birlikte Ha­ zar Denizi'n in yakınında, kend isini bulamayacaklarını umduğu ücra kente u l aşmayı başard ı l ar. Artık sultan, tüm gücünü tüketm iş ve ce­ saretini yitirm i şt i . Moral i çok bozu ldu ve bunal ıma düştü . Tüm zama­ nı nı cam iye giderek ve Tanrı'ya onu ölümden kurtarması için yalvara­ rak harc ıyord u . Günah ların ı itiraf etti ve eğer Yüce Tanrı onu düş­ man larından kurtaracak ve tahtına tekrar kavuşturacak ol ursa yaşa­ m ı n ı tamamen değiştireceğine dair söz verd i .

Kıl Payı Kurtuluşu Bir köylü, ülkenin o taraflarında sultan ı arayan Moğol birliğine sul­ tan ın yerin i b i ldird i . Bir gün, su ltan cam ide dua ederken Moğol ların ge lmekte olduğu haberini ald ı . Hemen cam iden ç ı ktı ve birkaç arka­ daşının önderliğinde, artık karadan kaçış tamamen imkansız hale gel­ diği için deniz yoluyla kaçmak amacıyla kıyıya gidip b ir tekneye atla­ dı.

Takipçilerin Öfkesi Moğo l lar kıyıda be lirdiklerinde su ltan henüz tekneye binmişti . Teknedeki ler hemen hızl ıca oradan uzaklaştı lar. Hayal kırıklığı ve öf­ ke i l e dolu Moğo l lar on lara ok attı lar; fakat hiçbiri sultana isabet et­ medi ve tekne çok geçmeden gözden kayboldu. Sultan katlanmak zorunda kaldığı korku ve sıkıntıdan dolayı bitkin düşmüş bir halde teknede yatıyordu . Çok geçmeden göğsündeki ve yan tarafındaki ş iddetli bir ağrıdan şikayet etmeye başlad ı . Ağrı öyle şiddetli bir hal aldı ki nefes bile alamaz duruma geld i . Teknede onun­ l a beraber o l an l ar onun çok hasta o lduğunu an ladı lar ve denizin güneydoğu köşesinde yer alan "Abisku n " ad l ı küçük bir adaya gitme­ ye karar verd i ler. Bu adada bir çadır kurdular ve hasta sultan için

Cengiz Han

1 97

çad ırın içinde el lerinden geldiğince iyi bir yatak yaptılar. Ayrıca dok­ toru adaya getirmesi için kıyıya gizl ice bir haberci yolladı lar. Doktor e linden gelen her şeyi yaptı; fakat çok geç kalınmıştı . B i r süre sonra i ltihap ve acı geçt i ; fakat hastan ın durumunun ümitsizl iği ve ölmek üzere olduğu belliyd i .

Oğlu Celalettin 'in Ziyareti Sultan ın, kardeşinin uğruna b ir kenara atı l m ış olan oğlu Celalettin bu sırada anakaranın adaya çok da uzak olmayan bir bölgesindeydi ve babasının durumu ile i l g i l i haberleri aldı . Hemen adaya onu görmeye gitti ve yan ında erkek kardeşlerinden ikisini de götürdü. Moğol ların olan b iten i öğrenmelerini engellemek için bu ziyareti çok gizli bir şe­ ki lde ayarlamak zorundaydı lar. Celalettin yanına gel i nce, sultan onu gördüğüne çok mutlu olduğu­ nu be l irtt i ve babasının yerine geçmesini enge l leyen kararı feshetti.

Son Sözleri Şöyle ded i : "Oğlum, sen çocuklarımın arasında Moğo l l ardan inti­ kamımı en iyi şeki lde alabi lecek tek kişisin. Bu nedenle, annem va­ l ide sultanı n ricası üzerine çıkardığım, Kotbudin'in tahta geçmesi n i öngören kararı feshed iyorum. " Daha sonra Celalettin'i resmen halefi olarak atadı ve diğer prens­ lere de hükümdarları olarak ona sadık ve itaatkar o lmaların ı emrett i . Bu şeki lde o n a verd iği yüce gücün amblemi v e i şareti olarak resmen kılıcını teslim etti .

Ölümü ve Gömülmesi Sultan öldükten hemen sonra h izmetliler, Moğollardan korktukları için sultanı gizlice adaya gömdüler. Defin işleminden önce gelenek­ lere uygun olarak cesedi dikkatli bir şekilde yıkadılar ve daha sonra o anda başka bir kefen bulma ya da dikme imkanı o lmadığı için sultanın hayatta iken giydiği giysinin bir parçası ile örttüler.

1 98

Cengiz Han

Hatun Harezm'de Val ide Sultan Hatun'a gel ince, oğlunun ölüm haberin i al ınca ve aynı zamanda gözdesi olan Kotbudin'in ikinci plana atıldığını ve nefret ettiği ve aynı şekilde onun da kendisinden nefret ettiğini sandığı Ce­ lalettin'in onun halefi yapıldığını öğrenince çok öfkelendi . O anda başkent Harezm'daydı ve yakınındaki görevli ler i l e askerleri, sultanın kararına boyun eğmeyip Kotbudin'i hükümdar yapmaları için ikna etmeye çalıştı.

Esirlere Uygulanan Zulüm Hatun bu komployu hazırlamakla meşgul ken Moğol ların giderek yaklaşmakta olduğu haberi kente ulaştı . Hatun, hayatını kurtarmak için hemen kaçmaya karar verd i . Görünüşe göre imparatorluğun de­ ğişik yerlerinde ya da yakınlarında hüküm süren prenslerin on iki oğlu Harezm'da onun gözetimindeyd i . Bu çocuklar ya reh i n o larak al ıko­ nuluyordu ya da ç ı kan isyan larda ya da savaşlarda babalarını ceza­ land ırmak için esir olarak alınmış ve hapse atı lmışlardı . Val ide sultan, bu çocukları yan ında götüremeyeceğin i an ladı ve bu neden le heps i­ nin öldürülmesini emretti . Moğol lar kente ulaştıklarında onları serbest bırakabi lirler diye korkmuştu.

İhtilaf O gider gitmez, Celalettin ve Kotbudi n taraftarları arasında yapı­ lan güç mücadele leri nedeniyle kentte büyük bir kargaşa hüküm süremeye baş lad ı . Fakat bu kargaşayı yaratan kişi o l an val ide su ltan, sorunun nas ı l çözümleneceği ile ilgi l i hiç canını sıkm ıyordu. Tek endi­ şesi kendi yaşamını kurtarabi lmekt i . Uzun süre dolaştıktan ve çeşitl i maceralar yaşadıktan sonra e n sonunda Hazar Den izi'nin güney kıyısında, dağların ve denizin arasında kalan ücra bir bölgeye ulaştı ve "ilan " adı veri len bir şato ya da kaleye sığınd ı . Burada onu bula­ mayacaklarını düşünüyordu. Yan ında tüm m ücevherlerini ve en de­ ğerl i hazinelerini getirmişti. Fakat ü lken i n her yerinde Cengiz Han'ın casusları vard ı ve Ha­ tun'un nereye saklandığını kısa sürede buldu . Bu nedenle ü l kenin o

Cengiz Han

1 99

bölümündeki b i r birl i ği yöneten Moğol komutan Hubbe Nevi an'a ha­ berci yolladı ve ona Hatun'un ilan kalesinde olduğunu b i ldird i . He­ men gidip kaleyi kuşatması nı ve her ne pahasına o lursa o l sun kaleyi ele geçirip Hatun'u ö l ü ya da diri kendisine geti rmesi n i emrett i .

Hatun'un Kaçışı Hubbe hemen kaleye gitmek üzere yola çıktı . Fakat Valide Sultan bunu haber almı ştı ve onunla beraber olan beyler hemen kaçması için ısrar etti ler. Eğer onlarla gel irse kendisin i Celalettin'e götüreceklerini ve Celalettin'in onu koruyacağını söyled i ler. Fakat Val ide Sultan bu öneriye h iç ku lak asmad ı . Celalettin'e karşı h i s settiği nefret öylesine büyüktü ki kendi hayatını kurtarmak için bile o l sa onun hükmü altı­ na girmeyecekt i . Söylediğine göre, Moğollardan göreceği en kötü muame leyi Celalettin'den göreceği en büyük iyi l i klere terc ih ederdi .

Celalettin'e Duyduğu Nefretin Nedeni Celalettin'e karşı h issettiği bu düşmanl ığın nedeni hiçbir şekilde Celalettin'in kişi l iği i le ilgili deği ldi. Bu düşmanl ık, Celalettin'in anne­ s i ne beslediği çok eski ve uzun süren nefretten kaynaklanıyordu. Bu nedenle Hatun tehl i keden kaçmayı reddetti ve kısa bir süre sonra Moğol b i r l i kleri kaleye ulaştı lar ve kale duvarlarının önüne kamplarını kurdular.

Kalenin Kuşatılması Üç ay boyunca Hubbe ve Moğollar, kaleye girebi l mek i ç in man­ cınıklar, koçbaş ları ve diğer aletlerle kalen in duvarlarına vurmaya devam etti ler; fakat bir sonuç alamad ı lar. Kale onlar için fazlasıyla güçlüyd ü . En sonunda durumu öğrenen Cengiz Han onlara bir haber yol l ad ı . Yollad ı ğ ı haberde duvarda gedi k açma çabasına son verme­ leri ve kaleyi her taraftan ablukaya almalarını söyl üyordu. Böylece h iç kimse kaleden d ışarıya çıkamayacak ya da h i ç kimse kaleye giremeyecekt i . Eğer bu plan uygu lan ırsa kısa b i r süre i ç i nde garni­ zonun açlık nedeniyle teslim olacağını söylüyordu.

200

Cengiz Han

Beyin Umutlan Kalen i n beyi, komutan Hubbe'n i n bu emir doğrultusunda yaptığı hazırlıkları görünce izlenecek yolun ne olduğunu anlad ı . Bunu sorun etmed iğin i söyledi ; zira cephaneliği malzemeyle doluydu . Suya ge­ l i nce dağların arasına bol miktarda yağan su her zaman veri m l i bir kaynak sağlıyordu.

Yağmur İsteği Fakat bey, yağm ur i le i lg i l i tahmin lerinde yan ı l m ı şt ı . O böl geye genelde çok yağmur yağard ı ; fakat kalen in etrafı sarı ldıktan sonra, çok az bile yağmad ı . Ülkedeki halk, bu yağmur azl ığının, çocukları öldürttüğü için Tanrı tarafından kral içeye veri len bir ceza olduğunu düşünüyordu. B u gerçekten de i lginçti ; normal zamanda yağmur o den l i çok yağardı ki halk su ihtiyacını tamamen yağmurdan karşı lar ve kaynak arama ya da kuyu kazma ihtiyacı hissetmezd i .

Büyük Sıkıntı Kaleni n içindeki insan ların su ihtiyacı dayan ı lmaz boyutlara geldi. Pek çoğu susuzluktan öldü. En sonunda erzaklar da tükenmeye baş­ lad ı ve Hatun, kalenin beyinin teslim olmasına razı olmak zorunda kal­ dı.

Esir Düşen Kraliçe Moğol lar hemen kraliçeyi ele geçird i ler ve tüm hazinesine e l koydular. Ayrıca o n a eşlik eden tüm hanım ları v e beyleri, kalede yaşayan kad ı nları, kaçarken yanında getirdiği torunlarından iki ya da üçünü de yakaladı lar. Tüm bu kişi ler güç lü bir koruma eşliğinde Cen­ giz Han'a gönderildi.

Cengiz Han

201

Valide Sultana Kötü Muamele Cengiz Han bir süre kral içeyi esir olarak tutu ve ona karşı çok za­ l im ve kaba bir tav ı r sergiled i . Bazen akşam yemeğinden sonra, onu aşağılayarak ve onun la dalga geçerek zaferi nin tad ı n ı ç ı karab i l mek için, valide su ltan ın çadırına getirilmesini emrederd i . Bu durumda sanki bir köpeğe fırlat ıyormuş gibi, ona masadan y iyecek kırıntı ları fırlatırdı. Çocukları da ondan uzaklaştırd ı l ar; fakat Cengiz Han'ın söyled i­ ğine göre onu tese l l i etmesi için sadece biri onunla birlikte b ırakı l­ mıştı . Fakat bir gün bir görev l i geldi ve val ide sultan çocuğu giydirip saçlarını tararken onu da valide sultanın kol larından ald ı . Bu son dar­ be, ona o ana dek katlandıklarından çok daha fazla ac ı verd i ve onu tamamen kederl i ve kalb i kırık bir hale getird i . Bazı kaynaklarda, valide sultanın bu olaydan k ı s a b i r süre sonra öldürüldüğü yaz ı l ıdır; fakat bazı kaynaklar da Cengiz Han'ın onu esir olarak birkaç yıl tuttuğunu ve valide sultan ın daha önce büyük bir güç ve ihtişam i le hüküm sürdüğü ülkelerde, kazandığı zaferin göstergesi olarak onu kafi lesinde taşıdığını yazar. Onun tüm bu ac ı ları hak ettiği doğrudur; fakat Cengiz Han da ona bu den l i zal i mce davrandığı için suçludur.

XXII. BÖLÜM

BAŞARILI SEFERLER 1 220- 1 2 2 1

Devam Eden Fetihler

rD �

undan sonra Cengiz Han b irkaç y ı l daha Orta A sya'n ın batı bölümündeki fetihlerine başarılı bir şekilde devam etti . B u

arada kend i ülkesinde bıraktığı komutanlar da doğu tarafındaki top­ rakları genişletiyorlard ı . Neredeyse İ ran'ın tamamına hakimdi, Ha­ zar Den izi'nin etrafına dek i lerlemiş, hatta Hindistan'ın s ı n ırlarına yaklaşmıştı.

Celalettin'in Çabalan Hindistan'a düzenlediği bu seferinde Cengiz Han, Celalettin'in peşindeydi . B abasının ölümünün hemen ardından Celalettin bir ordu kurmak ve Cengiz Han'a karşı aç ılmış olan savaşı devam ettirmek için el inden geleni yapmıştı . Baş langıçta büyükannesinin, kardeşi le­ h ine tasarladığı komplolar ve oyunlar ve bun ların sonucunda halk aras ında ç ı kan çekişmeler neden iyle büyük bir sıkıntı ve zorlukla karşı laşt ı . En sonunda bir yıl içinde bu ayrıl ığı bir. ö lçüye kadar gider-

204

Cengiz Han

meyi ve bir ordu kurmayı başardı . Her ne kadar açık b i r meydan savaşında Moğo l ları yenecek kadar güçlü deği lse de onları çıktıkları seferlerde takip etti ve pek çok şekilde rahatsız edip saldırı plan l arını bozmay ı başardı . Zaman zaman Cengiz Han onu yakalaması için ordusundan b irl ikler gönderd i . B u birl iklerle giriştiği savaşlarda Ce­ lalettin çoğunlukla yen i l d i ; fakat her zaman bir şekilde kendi s i n i kurtarmay ı ve adam larının bir bölümünü b i r arada tutmayı başardı . Böylece, zaman geçtikçe güç kaybetmeye devam etse d e her zaman sahada kald ı .

Cesareti Kırdan Celalettin En sonunda cesareti tamamen kırı ldı ve Cengiz Han tarafından gönderilen bir birl iğe çok bariz bir şeki lde yen i l dikten sonra bir arada kalmayı başaran birliklerle beraber dağlardaki güçlü bir kaleye gitti . Kalen i n bey i ne savaşı sürdürmenin anlamsız o lduğunu, kend i s i n i ka­ leye kapatmaya ve ümidini yitirm i ş bir halde mücadeleden vazgeç­ meye karar verd iğini söyled i .

Beyin Tavsiyesi Fakat kalenin beyi, onun kadar ün lü atalara sahi p bir prensin ve öyle görkeml i bir tacın varisinin, bir takım şanssızlıklar nedeniyle ken­ dini umutsuzluğa ve moral bozukluğuna kaptırmasının doğru olmadı­ ğını söyledi . Tekrar meydana ç ıkmasını ve savaşa sonuna dek de­ vam etmesi n i öğütledi . Ce lalettin b u öğüdü din lemeye karar verdi v e kalede geçi rdiği kısa bir i stirahat sürec inin ard ından savaş meydanındaki yerini tekrar ald ı .

Yinelenen Gayretler Taktik Sahte Askerler C e lalettin, büyük bir çaba gösterdi ve nihayet yaklaşık yirmi bin kadar adamı b i r araya geti rmeyi başardı . Düşmanın asker say ıs ı i le karşı l aştırıldığında bunun zayıf bir birlik o lduğu doğrudur; fakat eğer

Cengiz Han

205

i y i yönetilirse prensin büyük öneme sahip harekatlar gerçekleştirmesi için yeterl iyd i . Celalettin yen iden cesaretini toplamaya başlad ı . Yirmi bin askeri ile birl i kte bir ya da iki zafer kazandı ve kazandığı bu zafer­ ler onu daha da cesaretlendird i . Bunlardan bi rinde Moğo l kom utan ı­ nın tasarladığı bir taktiği yenm iş say ı l ırd ı . Bu olayda Ce lalettin'in üze­ rine gönderilen Moğol birl iğinin çok güçlü olmadığı; fakat Ce lalettin'in bu birliğin o lduğundan çok daha kuvvetli olduğuna inanması için ko­ mutan ın ordudaki tüm keçeden şapka ve pelerinlerin samanla doldu­ rulmasını ve at ve develerin üzerine konulması n ı emrettiği anlaş ı l ıyor. Komutan bu şek ilde gerçek askerlerin s ırasının arkasında ikinci bir sıra olduğu izlen imini vermeye çal ı şmıştı . Bu taktiğin neden i i se Ce­ lalettin'i savaşmadan tes l i m olmaya ikna etmekti .

At Hakkında Tartışma Hoşnutsuzluk Fakat Celalettin b i r şeki lde bu h i leyi sezd i ve teslim o lmak yerine büyük bir hevesle Moğo l l arla savaştı ve onları yend i . B u çok bariz bir zaferdi ve eğer komutan ları gan imetleri n nas ı l bölüşüleceğine dair tartışmaya girmem iş ol salardı, belki de bu onun şansının döndüğü yer olacakt ı . Ö nem l i komutan lardan ikisinin de almak isted iği ve üzerin­ de hak iddia ettiği bir Arap atı vard ı . En sonunda tartışma o den l i büyüdü ki komutan lardan biri d iğerinin yüzüne kırbacı i le vurdu . Bu­ nun üzerine tartışma içinden çıkılmaz bir hal ald ı . İ ki komutan da Ce­ lalettin'e başvurd u . Celalettin birinin lehine karar vererek diğer ko­ mutanı kend isine düşman etmek i stemedi ve bu neden le bir orta yol bulmaya çal ı şt ı . Fakat bunu yapmayı başaramadı ve komutan lardan biri fazlasıyla incind i . Bunun üzerine gece o lunca kendi komutas ı altındaki birliği de alarak oradan ayrıldı. Hoşnutsuz komutan ı geri getirmek için Celaletti n e l i nden gelen her şeyi yaptı; fakat o, bu amacını gerçekleştiremeden önce Cengiz Han büyük bir birlikle iki taraf arasına girdi ve on ların bir anl aşma yolu bul­ malarını engelled i .

206

Cengiz Han

Celalettin'in Güçleri Bölünür Celalettin'in artık geri çekilmekten başka şansı yoktu. Cengiz Han onu takip etti ve bir süre sonra bu şeki lde her iki ordu da Hindistan sınırındaki İ ndus kıyılarına ulaştı .

Geçitteki Büyük Savaş Yakından takip edi len Celalettin neh rin kenarındaki dar bir geçitte konum landı ve burada, sarp kayal ıkların ve uçurumların arasında bü­ yük bir savaş oldu. Söylenen lere göre, Celalettin'in emrinde sadece otuz bin adam vard ı ; fakat Cengiz Han üç yüz bin askerden oluşan bir ordunun başındayd ı . Her iki tarafın da asker sayısı abartılmış olab i l ir; fakat oran ı n doğru olma ihtimal i vardır. Sultanın birliklerinin yerleştiği geçide Moğol ordusunun sadece kü­ çük bir bölümü girebildi. Sultan ın askerleri can hav liyle savaştı lar ve söylenene göre tes l i m olmadan önce yirm i bin Moğol askeri ö ldür­ düler. Asl ında tüm gün boyunca şiddetl i ve d inmeyen bir öfkeyle mü­ cadele eden vahşi hayvan lar gibi savaştı lar. Gece yaklaştıkça, Ce­ lalettin her şeyin bittiğini an lad ı . Yandaşlarının büyük kısmı öldü­ rü lmüştü. Her ne kadar buna girişen lerin pek çoğu da boğu larak öl­ düyse de bazı ları nehrin karşı kıyısına kaçmıştı . Adamlarının geri ka­ lan ı b itki n ve üm itsiz bir haldeyd i ve ertesi gün yen iden mücadele etmeleri kesinl ikle mümkün deği ldi .

Celalettin 'i Diri Olarak Ele Geçirme Emri Ce laletin savaşta gayet kaygısız bir şekilde mücadele etm işti, bel­ ki de öldürü leceğini umuyordu. Fakat Cengiz Han onun diri olarak ele geçirilmesini emretmişti. Hatta komutanlarından ikisin i savaşı dikkat­ le takip etmeleri ve h içbir koşulda hiç kimsenin onu öldürmemesin­ den emin olmaları için görevlendird i . Tıpkı büyük annesi Hatun'a yap­ tığı ve hala yapmakta olduğu gibi, onu esiri olarak tüm ü l kede gezd i­ rebi lmek ve zaferin i n alameti olarak onu eskiden hükmettiği insanla­ ra gösterebi lmek için onu diri olarak ele geçirmeyi i stiyordu.

Cengiz Han

207

Ailesini Terk Etmesi Fakat Celalettin, düşmanına bu zevki tattırmamaya kararl ıyd ı . Ne­ hirde yüzerek kend isini kurtarmayı denemeye karar verd i . Böylece ilk önce o dönemdeki geleneklere uygun olarak ona düzen lediği se­ ferde eşlik eden annesine, eşlerine ve çocuklarına nefes nefese ve savaş yüzünden toz ve kan içinde veda etmeye gitti. Hepsini endişe ve korku içi nde, kend i çadırında buldu. Onlara veda ederken hepsi öyle çok ac ı çekti ve gözyaşı döktü ki onları daha mutlu zaman larda yeniden karş ı laşacakları umuduyla tese l l i etmeye çal ı ştı . Daha sonra nehri geçerken kendisine engel ol masın diye üzerindeki zırh ı n ı ve si lah larını çıkard ı ; fakat kıl ıç, yay ve içi okla dolu bir ok torbasını yan ı­ na ald ı . Daha sonra sağlam bir ata bindi ve at ını nehre doğru sürd ü .

Nehirdeki Kaçışı Nehrin kıyısına vard ığında akıntı öyle hızl ı ve su öyle dalgalıydı ki at i lerlemek i stem iyordu. Fakat Celalettin, atı ısrarla sürmeye devam etti . Gerçekten de kaybedecek zaman yoktu; çünkü o daha sah i le henüz gelmişti ki onu yakalamak için gelen Cengiz Han ve bir grup Moğol görüş alanına gird i . Celalettin'in kayaların ve girdapların ara­ sında suda at sürdüğündü görünce kıyıda durdular. Onu takip etmeye cesaret edememişlerd i ; fakat bu riskl i maceran ın nas ı l sona erece­ ğini görmek için suyun kenarında kald ı lar.

Takipçilere Meydan Okuma Celalettin, düşman l arı n ın kend isine artık ulaşamayacağını an la­ yınca, atının yere sağlam basabi leceği bir yerde durdu, arkas ını döndü ve nefret ve meydan okuma dolu bakışlarla kend i s i n i takip edenlere bakt ı . Daha sonra yayını çekti ve onlara ok atmaya başlad ı ve tor­ basındaki tüm oklar tükenene dek ok atmaya devam ett i . Moğol ların daha gözü pek olanlarından bir kaçı Cengiz Han'a yüzebi leceklerini ve onu getirmeyi deneyebi leceklerin i söyledi. Fakat Cengiz Han onla­ rın gitmesine izin vermed i . Ona göre, bu çaba faydasız o l acakt ı . "Ona h içbir şey yapamazsınız. " ded i . "Böylesine soğukkanl ı ve ce­ sur bir adam her türlü çabanızı boşa ç ıkartacaktır. Böyle oğlu olan bir

208

Cengiz Han

baba gurur duyab i l ir ve böyle bir baban ın soyundan gelen oğul , ba­ basıyla gurur duyar. "

Atın Mücadelesi Okları tükend iğinde Celalettin'ın atı , girdapların ve kayaların et­ rafı ndaki dalgaların arasında tekrar nehre gird i ve b i n i c i s i n i düşür­ meden suyun iç inde sırtında taş ımayı başard ı . Cengiz Han ve asker­ leri, sah i l de göreb ildikleri süre boyunca atın hareketlerini i l giyle izle­ diler.

Ağaçta Geçirilen Gece C e lalett i n karaya ayak basar basmaz ve denizdeki maceran ı n yorgu n l uğundan v e heyecan ından kurtu lur kurtu lmaz etrafına bakın­ dı. Bir sonraki ad ı m ının ne olacağını düşünüyord u . Hindistan'ın or­ manlarında yaşayanlara benzer kaplan lar ve diğer yırtıcı hayvanlar i le dolu olduğunu düşünmekte hak l ı olduğu vahşi ve ıssız b i r yerde tek başınayd ı . Gece yaklaşıyordu ve herhangi bir yaşam be l i rt i s i ya da sığınacak yer de yoktu. Bu nedenle atı n ı b i r ağaca bağlad ı ve kend i s i de ağaca tırmanıp dal ların aras ında çıktı v e geceyi bu şeki lde geç i rd i .

Celalettin'in Dostları ile Buluşması Ertesi sabah ağaçtan indi ve ne bu labi leceği n i görmek için neh ir boyunca yürümeye başlad ı . Büyük b i r end i şe ve sıkıntı içindeyd i . B i rdenbire karş ı s ı na komutan ların eş l i k ettiği b i r grup asker ç ı kınca çok rahatlad ı ve neşelendi ; çünkü bu askerler tıpkı kendisinin yaptığı gibi savaştan neh i r yoluyla kaçmayı başarmışlard ı . Komutanların üçü çok iyi dostuydu ve onları görünce çok mutlu oldu . Ordu yen i lmeye başladığında kıyıda buldukları bir tekne i le nehri geçmeyi başarm ı ş­ lard ı . Tüm geceyi , karaya oturma ve kayalara çarpma teh l i kesi al­ tında ş iddetli akıntıda teknede geçi rm i ş lerd i . N ihayet sabaha doğru Celaletti n'in onları bu lduğu yerden fazla uzak olmayan bir yerde ka­ raya çıkm ı ş lard ı .

Cengiz Han

209

Kurtulan Çok Sayıda İnsan Aradan çok zaman geçmemişti ki Celalettin, üç bin atl ı askerin oluşturduğu bir birliğe rastladı . Bu askerler, biraz i leride, suyun daha durgun . aktığı bir yerde yüzerek nehri geçmeyi başarmı ş l ard ı . Bu adamların Celalettin'e söylediklerine göre nehrin on ki lometre kadar aşağısında on l arınkine benzer şeki l de kurtulmayı başarmı ş o lan dört bin kişi l i k bir grup daha vard ı . Bu adamları da toplayınca, Celalettin kendisini tekrar d ikkate değer bir gücün baş ında buldu.

Acil İhtiyaçlar Cemalarrazad'dan Tam Vaktinde Gelen Yardım Fakat oradaki herkesin çok aci l ihtiyaçları vard ı ; çünkü ne yi­ yecekleri ne de başka öneml i erzakları vard ı . Nehrin karşı tarafında, Celalettin'in ev halkından bir görev l inin düşüncel i davranı ş ı ve sada­ kati ile bu sorun çözü ldü. Bu görevl inin adı "Cemalarrazad " idi. Efendisinin nehri geçtiğini duymuştu ve birli klerden pek çoğunun da geçme girişiminde bulunduğunu, muhtemelen çoğunun da bunu ba­ şardığını b i l iyord u . Onların ertesi sabah yiyecek içeceğe ve başka malzemelere ihtiyaçl arı olacağını tahmin etmişt i . Hemen işe koyuldu ve çok büyük bir tekneyi erzak, s i lah, para ve askerler için giysi yapmaya yarayacak kumaş l arla doldurdu. Moğo l l ar b u p l andan haberdar o lmadan bu tekneyle yola çıkmayı başard ı ve ertesi sabah bu tekneyl e karşı kıyıya ulaştı . Böylece Celalettin'e aci l i htiyaçları için bol miktarda erzak u laştırmayı başardı . Celalettin onun b u hareketinden dolayı öyles ine memnun olmuştu ki onu hemen çok önem l i ve sorum luluk gerektiren bir göreve atadı ve ona yen i bir nişan verd i .

Sultanın Ailesinin Kaderi Bu arada ertesi gün Cengiz Han nehrin d i ğer yakasında Cela­ lettin'in kampını ele geçirdi. Elbette sultanın ailesi eline düştü. İmpara­ tor tüm erkeklerin öldürülmesini emretti; fakat kadınların hayatını bağışladı. Ö ldürülenler arasında Celalettin'in henüz sekiz yaşında olan en büyük oğlu da vardı .

210

Cengiz Han

Gömülen Hazineler Celalettin, hazinesinin nehrin sularına gömü lmesini emretti. Muh­ teme len n iyeti i leride bir zaman gel ip onu oradan ç ı karmaktı. Fakat Cengiz Han bir şeki lde hazineni n yerini buldu ve hazineyi ç ı karmaları için dalgıçlar görevlendird i . Böylece gan imetin bir parçası olarak hazineye el koydu.

Celalettin'in Sonu Bundan sonra Celalettin beş ya da altı y ı l Hindistan'da kaldı ve burada pek çok sefer düzen led i . En sonunda uygun bir fırsat ç ı ktığın­ da kendi ü l kesine geri ge ldi ve bir süre burada Moğo l lara karş ı sa­ vaşt ı ; fakat onların karş ı s ı nda önem l i bir zafer kazanmayı h içbir za­ man başaramad ı .

Kuşatmalar Taş Yerine Kullamlan Kütükler Modem Bombalar Cengiz Han bundan sonra iki ya da üç y ı l boyunca A sya'n ı n batı tarafı nda Müsl üman ü l kelerle savaşmaya devam etti ve bu bölgede fetihlerin i her yöne gen işletti . Onun bu bölgedeki hareketini ayrıntı la­ rıyla b i r l i kte takip etmek gerekli deği ldir. Bu, sadece yukarıda anla­ tılan larla aynı şeki lde gerçekleşen yağma, talan, öldürme ve yok etme h i kayesini tekrar etmek olacaktır. Bazen bir kent hükümdar kap ı l ara yaklaştığında, düşman ı yatıştırmak amacıyla kentin anahtarların ı taş ı­ yan ve muhteşem hediyeler götüren bir temsilci ler heyeti yo l l ayarak hemen tes l i m o l urd u . Bu genelde Moğol askerleri n i n hoşuna gider, sadece kentin altı n ı üstüne getirip yağmalamakla yetin irler, halkın ca­ n ı n ı bağış larlard ı . Bazense kent karşı koymaya çabalard ı : O zaman Moğo l lar duvarları y ı kmak için ve kuşatı lan kente devasa taş lar yağ­ d ı rmak için mancınıklar hazırlarlardı . Kentin üzerinde durduğu alüv­ yonl u toprak neden iyle kim i zaman yeterli m i ktarda taş bulmak zor o lurd u . Böyle bir durumda da yakınlarda bulunan taşlar b ittikten son­ ra istilac ı lar kente giden yol l ardaki ya da yakınlarda bulunan orman­ daki büyük ağaçları keserler, ağacın gövdes ini enine parçalara ayı-

Cengiz Han

21 1

rırlar ve ortaya ç ı kan büyük kütükleri mancı n ıklar için cephane o la­ rak kul lanı rlard ı . Muazzam büyüklükteki bu kütük parçaları duvar­ ların üzerinden atıldığında en az taşlar kadar zarar verebil iyordu . Fa­ kat korkunç b i r demir topu olan ve atıldıktan sonra yedi ya da sekiz ki lometre uzağa gideb i l en, havada alevli bir iz bırakan, bir kente düştüğünde bin lerce parçaya ayrılıp her yöne sanki dem irden dolu gi­ bi saçı lan modem zaman lardaki bomba ile kıyaslandığında bunlar son derece zarars ız si lah lard ı .

Taş Getirme Kölelerin İşleri Kalkanlar Ağaçların gövdelerini kütük lere ayırmak ve mancınıklar için taş taş ı mak için Moğo l l ar savaşta e le geç irdikleri ve köle olarak aldıkları esirleri kul lanırlard ı . Bazı kuşatmalarda bu iş çok yoğun bir şeki lde yapıl ırd ı . Söylenenlere göre, Cengiz Han'a teslim olduktan ve ona dost­ ça davrandıktan sonra Celalettin'e gizlice s i lah, erzak ve para gön­ deren N i şabur kent i n i n kuşatılmasında Moğol ordusu bu mancınık­ l ardan bin iki yüz tane kul lanm ışt ı . Bu mancınıkların hepsi kuşatılan yerden biraz uzakta o l an başka bir kentte yap ı lmış, köleler tarafından parçalara ayrı larak taşınmış ve yine onlar tarafından kentin surlarının altında b irleştirilmişti . Köleler bu tür işlerde çal ı ştırıl ırken bazen sur­ lardan atı l an alev l i oklardan korunmak ve bu okları söndürmek için başka köle ler tarafından taş ınan çiğ hayvan derisinden yap ı l an kal­ kan ları kul lan ırlard ı .

Ateşe Karşı Koruma Bazen mancınıkların kurulduğu yer, tahta siperlerle korunurdu. Manc ı n ıklarla birlikte bu siperler de düşmanın bunları ateşe verme­ mesi için çiğ hayvan deris i i le kaplanırd ı . Bu iş için gereken çiğ hay­ van der i s i miktarı çok fazlaydı ve bu kadar fazla çiğ hayvan derisini bulab i l mek için Moğollar düşmanlarından yağmalad ıkları çok sayıda at ve büyük baş hayvan keserlerdi .

212

Cengiz Han

Tedbirler Düşmanın mancınıklar için duyduğu cephane ihtiyacını karş ı­ l ayamaması amacıyla bazen bir kentte yaşayan halk, Moğo l ların yaklaşmakta o lduğunu haber alınca, günler öncesinden toplu halde işe girişir ve bulabildikleri tüm taşları top larlar, nehre atar ya da yoldan uz.aklaştırırlardı.

Direnme Çabalan Kentlerin tehdit altında olduğu bazı durumlarda, daha önce de söylendiği gibi, kent karşı koymaz, hemen tes lim olur ve kend isini imparatorun merhametine bırakırd ı . Bu tür durumlarda Moğol ko­ mutanlar, her ne kadar sah ip oldukları malları yağmalasalar da genel­ l ikle halkın can ı n ı bağış larlard ı . Bazen de bir süre karşı koymaya ça­ baladıktan sonra garn izonun cesareti kırı l ı rdı ve tes l im olmadan önce imparator i le anlaşma yapmak ya da anlaşmaya varmak için koşul lar be l irlemek isterlerd i . Fakat bu tür durumlarda da, Moğol ların öne sürdükleri şartlar öylesine ağır ol urdu ki garn izon onlara boyun eğ­ mektense kanının son damlasına kadar savaşmayı tercih ederd i .

Kubru'nun Hikayesi Soylu Karakteri B i r zamanlar saldırı lan bir kentte "Kubru" adında bir şeyh ya da prens yaşıyord u . Bu adamın yüce bir karakteri vardı ve soylu b i riyd i . Cengiz Han'ın b u kenti almakla görevlendirdiği komutan üçüncü oğlu "Oktay" id i . Oktay, bu şeyh in ününü duymuştu ve ona karşı büyük bir saygı besl iyordu. Bu nedenle surlara bir haberc i yo llad ı . Şeyhe ve onun seçeceği on kişiye ne zaman isterlerse kentten ayrı l maları ve i stedikleri yere gitmeleri için izin vereceğini bi ldird i . Fakat şeyh bu teklifi reddetti. Bunun üzerine Oktay, başka bir haber yol layıp şeyhin yanında b i n kişi götürebi leceğin i söyl ed i . Fakat şeyh bunu da reddet­ t i . Verd iği yanıtta, kentteki tüm Müslümanları kapsamadıkça Ok­ tay'ın yapacağı iyi l iği kabul edemeyeceğini söylüyordu. Diğerleriyle aynı kaderi paylaşmaya mecburdu, zira halkına kolayca koparı la­ mayacak kadar güç lü bağlarla bağlıyd ı .

Cengiz Han

213

Kubnı'nun Öldüıiilmesi Böylece kuşatma devam etti ve kuşatman ın sonunda kent ele geçiri ldiğinde şeyh de d iğer insan larla birlikte bir aslan gibi son anına dek mücadele ettiği sokakta öldürüldü.

Korkaklık Fakat tüm Müslüman l i derlerin bu den l i yüce karakterleri yoktu . Bir bey, Moğol ların ge ldiğini duyunca bir gece vakti kendini iplerle surlardan aşağıya sal landırdı ve böylece kenti ve garnizonu kendi kaderine terk ederek kaçtı .

Gamizonlann Saldınlan Korkunç düşmanlarından hemen hemen hiç merhamet bekleme­ meleri gerektiği, b i len kent garnizonları genel l ikle, tıpkı yırtıcı bir hayvanı n karşısında yapacakları gibi, son ana dek umutsuz bir biçim­ de savaş ırd ı . Kapı ları aniden açar ve büyük gruplar hal inde d ışarıya akın ederlerd i . El lerinde her tür yan ıcı madde ve meşale o lurdu ve isti lac ı ların mancın ıklarını ateşe verirlerd i . Daha sonra Moğo l lar şaşkınlılarından kurtu lup onlara müdahale edemeden surların içine çek i lirlerd i . Bu şeki lde mancınıkların pek çoğunu yok etm iş ve çok sayıda düşman öldürmüşlerd i .

İnsanların Umutsuzluğu Yine de Moğo l lar kuşatmaya azi mle devam ederlerdi ve er ya da geç kent düşerd i . Kent sakin leri hiçbir umutların ı n kalmad ığını an­ ladıkları zaman düşman larına karşı öyle derin bir nefret beslerlerdi ki bazen kenti kendi el leri i le ateşe verirler, acımasız düşman larının elle­ rine düşmektense kend i lerini, eşlerini ve çocuklarını alevlerin içine atarlardı .

214

Cengiz Han

Esirlerden Yararlanma Şekli Uzun süren bir direnişin ardından Moğol lar bir kenti ele geçir­ d iklerinde zaval l ı kurbanlarına uyguladıkları zulümler gerçekten i na­ nı lmazd ı . Gene l l ikle tüm halkın açık bir alanda top lanmasını emreder­ ler, taş taşıma ve mancınıkları kurma işinde ve diğer el işlerinde ku l­ lanabi l ecekleri genç ve sağl ıklı erkekleri ve askerlere bölüştürmek ya da köle o larak satmak için genç ve güzel kad ı n l arı bir kenara ay ırd ı k­ tan sonra herkesi bir araya toplarlard ı . Tıpkı bir köşeye kıstırı l m ı ş hayvanları ö ldürür gibi bu insanlara ok atarak onları öldürürlerd i . İ n­ san kurban lara ok atmak ve onların korkudan çığlık çığl ığa bağrıştık­ ların ı duymak, bu gaddar katil ler için herhalde öldürdükleri as lan, kap­ lan ya da kurt sürülerinin ses lerini işitmekten daha heyecan l ı ve ke­ yifliydi.

Büyük Katliam Tarihçi lerin aktardı klarına göre, bir seferinde, aç ı k alana çağrı lan insanların sayısı öyle fazlayd ı ki haberi ulaştırıp onları belirlenen yer­ de toplayabi l mek tam dört gün aldı. Toplanman ın ardı ndan, kenara ayrı lacak o lan lar bel irlendi ve kayıt tutan yazmanların saydığına gö­ re, öldürü l mek üzere kalanların sayısı yüz binin üzerindeyd i . Başka b i r sefer d e öyle çok kişi öldürü lmüştü ki cesetleri saymak tam tamına on iki gün ald ı .

Kötülükler Esirlere yap ı lan kötü lüklerden biri de neredeyse anlat ı lamayacak kadar korkunçtur. Bir seferinde oldukça yaş l ı olan bir kadın, Moğol­ lara onun hayatını bağışlamaları için yalvard ı ve bağış larlarsa onlara çok değerl i bir inci vereceğini söyled i .

İnci İ ncinin nerede o lduğunu sordu lar ve kadın da onu yuttuğunu söy­ led i . Moğo l l ar hemen kad ı n ı kesti ler ve inciyi bulmak için vücudunu parçalad ı l ar. İ nciyi buldu lar ve daha sonra bu başarının da etkisiyle diğer kadınların da mücevherlerini aynı şeki lde saklamış olabi lecekle-

Cengiz Han

215

rini düşünerek vücutlarında inci aramak için çok sayıda kadını ö ldü­ rüp kes itler; fakat başka bir şey bu lamadı lar.

Cengiz Han'm Torununun Öldürülmesi Annesinin İntikamı "Bamiyan " ad l ı bir kentin kuşatmasında Cengiz Han'ı n küçük to­ runlarından biri cesur davranarak büyükbabasını etki lemeye çalıştı ve surlara o kadar çok yaklaştı ki okçuların birinin attığı oka hedef oldu ve öldü. Cengiz Han bu olaydan çok etki lendi . Çektiği bu ac ı, her ne kadar başkalarına bu ac ı l arı yaşatırken kalpsiz ve zal im o l sa da kendi başına böyle bir o lay ge ldiğinde derinden etki lenebi ldiği n i gösteriyor­ d u . Çocuğun annesine ge l i nce, çocuğun ölümü onu çok öfke lend ir­ m işt i . İ ntikamdan başka bir şey düşünmüyord u ve intikam ını alabi l­ mek için kent ele geç iri lene dek bekled i . En sonunda surlarda bir de­ l ik aç ı l ı p da askerler kente girmeye baş ladığında o da askerlerle bir­ l i kte kente gird i ve kentte bulunan her erkeğin, kad ının ve çocuğun ö ldürülmesini i stedi . Ö fkesi öze l l ikle çocuklara yöne l ikti ; kendi ço­ cuğunun intikamını almak için öze llikle çocukları ö ldürmekten özel bir zevk al ıyor gibi görünüyordu. Çocuklara karşı sergilediği nefret ve öfke doğmam ış bebekleri de içine alacak kadar gen işledi ve neden o lduğu acı l ar tarif edilemeyecek boyuttaydı . Cengiz Han' ın din i le i lgi li fikirlerini, Batı Asya'ya düzenlediği se­ ferler esnasında, o dönemde b i l i m ve felsefenin beşiği o l an Buha­ ra'da Müsl üman doktorlarla yaptığı konuşmalardan ortaya çıkıyor. Doktorlara inandıkları dinin i lkelerinin ne olduğunu sordu. Onlar da bu ilkelerin beş ana noktayı kapsadığını belirtti ler:

Müslümanlık İnancının İlkeleri 1 . Tüm varl ıkların yaratıcısı, evren in en yüce hakim i ve yöneticisi olan tek bir Tanrı'ya inanmak.

2. 3. 4. 5.

Y ı l l ık ge lirinin ya da kazancının kırkta birini fakirlere vermek. Tanrı'ya günde beş vakit dua etmek Her yıl bir ay boyunca oruç tutmak. Mekke'deki tapınağa hac yolculuğuna gitmek ve orada Tanrı'ya tapınmak.

216

Cengiz Han

Cengiz Han'm Fikri Cengiz Han, kendisinin de bu maddelerden i l kine inand ığın ı ve di­ ğer üçünü de onayladığını söyledi . Ona göre, ge l irinin kı rkta birini fakirlere vermek, günde beş defa Tanrı 'ya dua etmek ve y ı lda bir ay oruç tutmak çok iyi davran ı şlard ı . Fakat son maddeye ge l ince o, bu maddeye karşı çıkıyordu. Cengiz Han'a göre tüm dünya Tanrı'n ın eviyd i. Tanrıya tapmak için bir yerin diğerinden daha elveriş l i olabi le­ ceği fikrinin ona gülünç geldiğini söyledi.

Dinsel Bağnazlık Ruhu Doktorlar bu cevaptan hiç hoşnut olmadı lar. Asl ı nda bu i l ke lerden doğası gereği tek ve sadece törensel o lan maddeye imparatorun kar­ şı ç ı kmas ı n ı n yarattığı hoşnutsuzluk, diğer dördünü onayladığı için duydukları memnuniyetten çok daha fazlaydı . B u hiç de şaş ı rtıcı de­ ğildir, zira Farisi lerden günümüze dek, d i n i konularda tutuculuk ve bağnazlık kendisini en fazla i lgi l i konularda göstermiştir. Dini törenler için hep çok fazla uğraşı rken ruhun önem l i ve i lah i istekleri n i speten geri planda kalm ıştır.

XXIII. BÖLÜM

GÖRKEMLİ KUTLAMALAR 1221-1224

Büyük Av Partisi

C

engiz Han, Batı Asya'daki fetihlerinin sağlamlaştığını ve ke­ sinleştiğini anlayınca, kazandığı zaferi ve bunun sonucunda

imparatorluğunun gen i şlediğini iki muhteşem kutlama i l e herkese duyurmak istedi . Birinc isi bir av partisiyd i . İ kincisi mu azzam sınırlara ulaşan imparatorluktaki tüm beyl iklerin bir araya geldiği bir toplantı olacaktı. Tarihçilerin bu iki toplantı i le ilgili verdikleri bi lgi ler h iç kuşkusuz önem l i ölçüde abartı lmıştır. On ların anlatımına göre av partisi şöyle olmuştur:

Avın Amacı Av partisi,

1 22 1 'deki seferin bitiş inden sonra, ordu daha kışlık ka­

rargah larında iken oldu. Av partisinin amac ı, askerleri disipl insizl ik­ ten uzak tutmak ve insan l arı meşgul edecek herhangi bir uğraş olma­ d ı ğında kampın içine sızabi lecek her türlü kötülüğü ve düzensizliği

218

Cengiz Han

enge l lemekt i . Av, yerleşim alan ı olmayan ve her tür vah ş i hayvan la dolu gen iş bir bölgede yapı ld ı . Bu seferde tıpkı saldıracakları yer, si­ lah l ı askerlerle dolu bir ü lkeymi şçesine askerler, savaş düzeni nde yürütüldü ler. Deği şik birl ikler de ü lken in d ı ş ında değişik noktalara yön lendiri ldi ler; bu noktalardan sağa ve sola yay ı l ı p av alan ı n ı tama­ men çevreledi ler. Söylenen lere göre, bu şeki lde çevre lenen alan öy­ lesine gen i şti ki birliklerin merkeze ulaşmaları birkaç hafta sürdü .

Genel Plan Böyle bir durumda askerlerin, alan ı dikkat l i bir şeki lde gözlem­ leyebi l mek ve vah ş i hayvan ların saklanabi lecekleri herhangi bir ge­ ç i d i , çal ı l ığı ya da pusu yerini gözden kaç ı rmamak için çok yavaş, bel k i her gün sadece bir buçuk ya da iki ki lometre i l erleyebi lecekleri doğrudur. Y ine de alan hiç kuşkusuz çok gen i şti .

Av Zamam En sonunda be l i rlenen sabah geldiğinde, birkaç noktadaki asker­ ler sı raya dizi l m i şler ve o gün lerde savaş müziği için ku l lan ı lan bo­ razan, dav u l ve tef gibi enstrüman lar eşliği nde merkeze doğru yürü­ yüşlerine başlamışlard ı .

Emirler Askerlerin herhangi bir hayvanı ö l dünneleri kesi n l ikle yasakt ı . Sadece o n l arı pusuya yattıkları yerlerden v e i n lerinden ç ıkaracak ve av alan ı n merkezine süreceklerd i . Askerlerin çoğunda kazma, kürek ve buna benzer aletler vard ı . Bun larla yerin altına sığınak yapan hayvanların açtığı oyukları y a da çukurları bulacaklard ı .

Sürecin İşleyişi B i rkaç hafta bu şekilde devam etti ler. İ n san lar tarafı ndan rahat­ sız ed ildiklerinde hayvan lar bunun kolayca kaçıp kurtulabi lecekleri ge­ çici bir tehl i ke olduğunu düşünerek ilerleyip bir sonraki çal ı l ığa gittiler.

Cengiz Han

219

Fakat ilerlemeye devam eden askerler onları orada da bu ldu ve tek­ rar dışarıya ç ı kartt ı . Eğer hayvan sağa ya da sola dönmeye çal ı ş ı rsa önünün kesi ldiğini görüyordu. Böylece çember daraldıkça ve çevre­ lenen alan küçü ldükçe hayvanlar kend i lerini çok sayıda başka hay­ vanla karışmış buldu lar. Rahatsız olup öfkeye kap ı l d ı lar ve birçok du­ rumda birbirlerine sald ı rd ı lar. Güçlü o lan zayıf olana saldırıp onu öl­ dürdü. Pek çok hayvan askerler tarafından öldürü l med i ; fakat daha av alanının ortasına u laşamadan bu şeki lde öldü .

Hayvanların Korkusu En sonunda hayvan ların say ıs ı o kadar çok arttı ve hayvanların korkusu ve heyecan ı öylesine yükseldi ki askerler onların i lerlemele­ rini sağlamakta zorlanmaya başlad ı lar. Askerler arkalarından sağlam bir şeki lde bastırıp kaçma şanslarını yok ederken ve ne zaman geri dönmeye çalı şsalar s i l ah l arını onlara doğrulturken zaval l ı hayvanlar kafaları karı şmış halde sağa sola koşuşturuyorlard ı .

Merkezdeki Çembelj En sonunda hayvan ların hepsi daha önce be l ir lenen ve nispeten daha küçük bir alan olan merkezdeki çemberin içine sürüldü ler. B u alanın etrafına, yüzleri alana dönük v e el lerinde m ı zraklar v e kargı lar olan iki ya da üç sıra asker dizilmişti. Bu askerler hayvan ların belirle­ nen alan ı n dı şı na ç ıkması n ı enge lleyen bir tür duvar o l u şturm uşlard ı . P lanın şimdiki aşamasında ise devlet görev l i leri v e han lar, saraydaki ve ordudaki önemli kişi ler, merkeze gidecekler ve hayvan lara saldıra­ rak ve onları öldürerek cesaretlerini ve beceri lerini göstereceklerd i .

Hayvanların Durumu Fakat an laşı labi leceği gibi, bu tür bir eylem için çok fazla cesaret gerekmezd i, zira inlerinden i l k çıkarı ldıkları zaman çok vahşi ve yır­ tıcı olan ve etrafları ndaki çemberin giderek daralmakta o lduğunu gö­ rünce huzursuzlaşan hayvan lar en sonunda cesaretlerini kaybettiler, bezgin, keyifsiz ve uysal hale geldi ler. Bunun neden i belki de k ısmen

220

Cengiz Han

insanlara alışmaları, belki ve daha muhtemel olanı da uzun süren yorgunluk ve heyecan yüzünden ve tüm bu süre boyunca alıştıkları yiyecek ve istirahattan yoksun kaldıkları için bitkin düşmeleriydi . Bu neden le pek çok diğer durumda d a olduğu gibi burada da, tüm teh l ike ve zahmete katlananlar zavallı askerler ve halktı ; fakat en sonunda övgüyü büyük adamlar al ırdı .

Prenslerin Çembere Girişleri Cengiz Han, hayvan lara saldırmak için çembere giren i l k kişiyd i . Onun arkas ında ailes indeki prensler, d iğer beyler v e han lar vard ı . On­ lar içeriye girdikçe tüm ordu alan ı çevrel iyor ve hayvan l arı mümkün olduğunca korkutmak ve şaşırtmak ve onlardaki d irenme düşünce­ sini ve umudunu yok etmek için her yer borazan, davu l , tef ve diğer enstrümanların sesleriyle ve askerlerin çıkarabi leceği kadar yüksek çığl ıklarla çınlıyordu.

Vahşi Hayvanlan Korkutma Söylenenlere göre, hayvanları korkutmak için kullanı lan bu taktik öyle çok işe yarad ı ki hayvan lar tamamen sersemled i . Öyle çok korktular ki tüm vahşil iklerini kaybetti ler. Aslanlar ve kaplanlar bir kuzu kadar uysal laştı ve ayılar ve yabandomuzları en ürkek yaratık­ lar kadar durgun ve şaşkın bir .hale ge ldi ler.

Saldınldıklannda Tekrar Vahşileşirler Hayvanların Öldürülmeleri Y ine de Cengiz Han ve diğer prensler için bu hayvan lara sald ır­ mak tamamen teh l i kesiz bir iş deği ldi. Elbette bu hayvanların en yır­ tıcı ve vah ş i o lan ını seçmek bir onur meselesiydi ve bu hayvanlardan bazı ları kendi leri n i gerçek bir saldırı karşısında bulunca tekrar can la­ nır ve doğalarındaki vahşil iği bir ölçüde yeniden kazanırlardı . Kendi le­ rini savunmak için son bir çaba daha göstermeye zorunlu h isseder­ lerdi . Aslanlardan, kaplanlardan ve ayılardan bir kaçını ö ldürdükten sonra Cengiz Han ve maiyetindekiler, alanı rahatça görebi lecekleri

Cengiz Han

22 1

yüksekçe bir yer üzerinde Cengiz Han için bir tahtın kurulduğu alana çeki ldi ler. Cengiz Han, hayvanların öldürülmesini rahatça izleyebi le­ ceği yerini aldı ve ardından çok sayıda askere kan ve acı görüntüle­ rine doyana dek zaval lı hayvanları öldürmeleri ve yok etmeleri için izin verildi .

Genç Erkeklerin Arzusu Av Partisinin Sonu En sonunda yanında birkaç prensle birlikte hanın torunlarından bi­ ri, imparatorun oturduğu tahtın yan ına yaklaştı ve kıyımın sona erme­ sini ve geriye kalan hayvanların serbest bırakılmasını i stedi . Askerler dağı ldı, kat l i amdan can l ı kurtu lan hayvan lar tekrar vahşi ortam larına döndü ler ve böy lece av partisi de sona erd i . Daha sonra ord udaki birlikler tekrar kampa dönmek i ç i n yola çık­ t ı . Fakat bu büyük av partisinin düzen lendiği alan öyle gen i şti ki yola çıkış larından kampa u laşmalarına kadar geçen süre dört ayı buldu .

Tokat'taki Toplantı Cengiz Han'ın imparatorluğundaki beyliklerin toplantısı iki ya da üç y ı l sonra, Batı Asya'nın fethi tamamlanınca gerçekleşti . Artık im­ paratorun oğu lları ve öneml i komutan lar; imparatorun merkez karar­ gahına güven l i bir şekilde getirilebilirdi . Bu toplantı için seçi len yer, Cengiz Han'ın fethettiği büyük kentlerden biri olarak daha önce de adı geçen Tokat kentinin yakınlarında geniş bir düzlüktü . Tokat böyle bir toplantı için merkezi ve uygun bir konumdayd ı . Ayrıca zengin ve gü­ zel bir kentti ve toplantının tüm ihtiyaçları n ı karşı layabi l ird i . Fakat toplantı kentin içinde değil, yakınlarındaki büyük bir düzlükte yapıla­ caktı. Burada tüm hanların ve maiyetindeki lerin çadırlarını kurabi l ­ meleri i ç i n yeteri kadar alan olacaktı.

222

Cengiz Han

Cengiz Han'ın Oğullannın Dönüşü Hediye Atlar Han lar ve bey ler toplanmaya başladıklarında i l k önce, babaları tarafından gönderi ldikleri seferlerden dönen ve yan larında muhteşem hediyeler getiren kral ı n oğul ları geld i . Elbette bu hediyeler e l lerine geçird i k leri fark l ı kentlerde yağmaladıkları hazinelerden ve diğer de­ ğerl i eşyalardan oluşuyordu. Cüci'n in getirdiği hediyeler hepsininkin­ den daha değerl iyd i . Diğer hediyelerden başka, yüz bin attan oluşan bir sürü vard ı . Elbette bu atlar fethedi len ü l kelerin otlaklarında ele geç irilen atlard ı ve imparatora birl iklerini atl a donatmas ı için getiril­ m i ş lerd i . Her biri renklerine göre eşit sayıda be l irlenen gruplar ha­ l i nde s ı ralanmı ştı; sürüde beyaz, alaca kır, doru, siyah ve benekl i atl ar vardı .

Hanlann Gelişi Büyük Eğlence Ard ından diğer pren sler ve han lar ge ldi ve birlikleri ve yandaş ları i le birlikte düzl ükte çadır kurdu lar. İ mparator on ları büyük bir ziyafet ve her tür eğlence i le eğlendird i . Diğer eğlence lerin yan ında, bir de yukarıda bahsed i lene benzer bir av partisi düzenlend i . Bu seferki hem kat ı l ı m c ı l ar hem de harcanan zaman açı s ından daha küçük boyutlar­ da olmasına rağmen, ihtişam ve gösterişte d iğerini fersah fersah ge­ ride b ı rakt ı . Anlatı lanlara göre, bin lerce hayvan ve çok sayıda ve de­ ğişik türlerde kuş öldürüldü.

İçecekler Av partisinin sonunda, ihtişamda tüm d iğerleri n i aşan büyük bir ziyafet düzen lend i . Masaların üzerinde çok çeşit l i içecek vard ı ; zi­ yafette sadece güney ülkelerinden ge len kal ite l i şarapl ar değ i l , ayn ı zamanda b i ra, b a l l i körü v e ordunun, yap ı m ı n ı Perslerden öğrendiği şerbet de vard ı .

Cengiz Han

223

Kampın Büyüklüğü Bu arada düzlükte kamp için ayrılan yer, han ların gel i ş iyle yavaş yavaş doluyordu. En sonunda tüm düzlük, gözün görebi ldiği her yer­ de çadı r topl u lukları ve tekerlekler üzerinde getirilen uzun taşınab i l i r e v sıraları ile d o l d u . Tarihçi lerin söylediğine göre, kampın kapladığı alan otuz beş kilometreyi buluyordu. Eğer gerçekten de kamp bu ka­ dar gen iş bir alan üzerine kurulduysa dış kısımları birliklerin sürüle­ rine ve atlarına bakmakla ve on lara otlak bul makla görev l i olan ço­ ban lar ve han ların d iğer h izmetli leri tarafından işgal edi lmiş olab i l ir. Gerçekten de bu gezgi n top l u l ukların yolculuklarında yan larında götürdükleri hayvan sayısı o kadar fazlayd ı ki bu kamplar için nor­ malde gerekebi leceğinden çok daha gen iş bir alan bulunmas ı n ı zo­ run lu kı lıyordu .

Kampı Kunna Böylesine düzensiz ve eğreti bir yaşam tarzı sürerek çadırda ya­ şamaya bu kadar alışmış insan ların bu yaşam tarzını b i r s i steme dö­ nüştürmeleri ve bununla i lgi l i düzenlemeleri son derece mükemmel ve eksiksiz yapıyor o lmaları bizler için şaşı rtıcıdır. Bu örnekte de, kam­ pın merkezindeki on kilometre l i k bir alanda tıpkı b i r kentteki gibi, caddeler, meydanlar ve pazar yerleri kurulmuştu . İ mparatorun ka­ rargahı merkezdeyd i ve kendisi ve yakınındaki kişi ler için muhteşem çadı rlar kurulmuştu . Hizmetl i leri ve muhafızları için çok sayıda daha sade çad ırlar vard ı . D i ğer han ların çad ı rları da yakındayd ı . Bu çad ır­ lar kal ite l i maddelerden yapılmış ve şatafatl ı bir şeki lde süslenmişt i . Çadırlarında tepes i nde değişik renklerdeki ipek şeritler rüzgarda dal­ galan ıyordu.

İmparatorlu� Çadın Taht Bunlardan başka saray görevl i lerin top lant ı larını yapmaları için kurulmuş muazzam büyüklükte bir başka çadır daha vard ı . Söylenen­ lere göre, bu çad ı r öylesine genişti ki iki bin ki şiyi alab i l iyordu . Rengi beyazdı ve bu nedenle daha da çok göze çarpıyord u . Çad ırın içine

224

Cengiz Han

giden iki giriş kap ı s ı vard ı . Bunlardan b i ri kraliyet kapısı olarak adlandırılıyordu ve bu kapıyı sadece Cengiz Han kul lanıyordu. Diğeri de halk kapısıydı ve saraydaki kurulun üyeleri ve izleyici lerin kul la­ nımlarına açıktı . Çadırın içinde, kuru l toplantı ları süresince imparatorun kul lanmas ı için muhteşem bir taht bulunmaktaydı .

İş Görüşmeleri Oturum larına devam ederken kurul pek çok iş görüşmesi yaptı ve imparator pek çok önem l i ferman yayınlad ı . İ mparatorl uğun anaya­ sası ve kanunları bir kere daha res m i bir şeki lde duyuru ldu ve hem yakında hem de uzaktaki değişik i l lerin yönet i m l eri için gerekli dü­ zen leme ler yapıldı.

Aynlına Toplantının Dağılması En sonunda bu işler tamamlandıktan ve toplantının yap ı l ı ş amacı gerçekleştirildikten sonra imparator orada bulunan tüm prensleri, kendi ülke lerine dönmek ilzere izin almaları için hanları, komutanları, i llerin beylerini ve d iğer mevki sah i b i kişi leri huzuruna kabul ett i . Bu tören de b ittikten sonra kamp dağı l d ı ve han lar, her biri kendi kon­ voyunun baş ında kendi lerini evlerine götürecek olan yola düştü ler.

XXIV. BÖLÜM

SONUÇ 1 227

rCJ �

ir önceki bölümde bahsedilen büyük toplantının ardından Cen­ giz Han sadece üç yıl yaşad ı . Bu süre zarfında daha önceki

seferlerinde e lde ettiği başarıyı yeni fetih lerde tekrarlad ı . En sonun­ da yed i y ı l lık bir ayrı l ıktan ve egemen l iğini Batı Asya'da kal ıcı bir şe­ ki lde yerleştirdikten sonra Doğuya, imparatorluğunun ilk merkezine, döndü . Burada Moğol halkı tarafından büyük bir sevinçle karş ıland ı . Tekrar Ç in'de fetihlere girişti. Çok başarı l ı o l d u . Gerçekten d e onu bu lan bir büyük felaket dışında yaşamı eşi benzeri olmayan sürekl i bir başarı hikayesi oldu .

Hanın En Büyük Oğlunun Ölümü Bu felaket en büyük, en saygın ve en çok sevdiği oğlu Cüci'nin ölümüydü. Bu o lay, Han'ı derin bir üzüntüye sürükled i .

Öy le ki bir

süre boyunca tüm devlet işlerine o lan i lgisini kaybetti ve uzak ülkeler­ de kazanı lan zafer haberleri bile onu neşelendirmeye yetmedi .

226

Cengiz Han

Bu Felaketin Etkileri Artık yaşı epey i lerlemiş olan Han, altm ış dört yaşındaydı . Bu, zih­ n in artık eski hal ini yavaş yavaş kaybettiği bir yaştır. Fakat Cengiz Han yavaş yavaş acısının üstesinden geldi ve hemen savaş hazırlıkla­ rına başladı. Ç in'in kuzey bölümünün tamamını fethetmişti ve şimdi de güney bölümüne büyük bir saldırı düzenlemek için hazırlık yapıyordu. Fakat

1 227

yılının ilkbaharında hastaland ı . Yaz boyunca hastalıkla

mücadele etti; fakat en sonunda Ağustos ayında durumu daha da kö­ tüye gitti ve sonunun yaklaştığını hissetti.

Çin 'in İstilası İçin Yapılan Planlar Tüm bu süre boyunca zihni hep düzenlemek üzere oldukları sefe­ rin ayrıntı ları i l e meşguldü ve kendisi öldükten sonra bu isti layı başa­ rıyla gerçekleştirebilsinler diye etrafındaki tüm komutanlara planın ayrıntılarını anlattı . Öze l l ikle endişelendiği nokta, o öldükten sonra komutanların kendi aralarında anlaşmazlığa düşmeleriyd i . Bu neden­ le bir arada kalmaları ve aralarına h içbir nifakın ve çekişmenin gir­ mesine izin vermemeleri için onları sürekli olarak uyarıyordu .

Hanın Oğullan Hanın, Cüci'den sonraki en büyük oğlu "Çağatay" idi; fakat o çok mülayim ve ılırnlı bir kişil iğe sahipti ve bu kadar geniş bir imparator­ luğu yönetebi lecek biri deği ldi. Bir sonraki oğlu Oktay da bu göreve uygun deği ld i . Oktay'dan sonra gelen oğlunun adı "Toluy" idi ve babasının hastalığı endişe veric i boyuta ulaştığında onun yanındayd ı.

Hastalığı Kötüye Gidiş İmparatora ölümünün yaklaşmakta o lduğunu düşündüren bu kö­ tüleşme bir gün ordusu i le beraber yolculukta iken ortaya çıktı . Kuv­ vetten düştüğü ve hassas bir durumda olduğu için at sırtında gitmiyor, bir tahtırevanda taşınıyordu. Durumu kötü leşince hemen konvoy dur­ duruldu, kamp kuruldu ve yüce imparator ormanın sın ırına yakın bir

Cengiz Han

227

yerde kend isi için kurulan b i r çadıra yatırı ldı . Doktorlar v e münec­ cimler, Han'ın çad ı rına geldi ve onu umut verici kehanetlerle rahat­ latmaya çalı ştıl ar; fakat o çektiği acı l ardan ve içine doğan bir h isten ötürü sonunun yaklaştığını biliyordu. Bu nedenle kampta bulunan tüm oğullarının ve ailesindeki tüm prenslerin yatağının başında toplanmasını emretti . Herkes başucun­ da toplandığında, kendisini yatakta oturtmalarını i stedi ve onlara kısa; fakat ciddi bir konuşma yaptı.

Veda Konuşması " S izlere dünyadaki en büyük imparatorluğu bırakıyorum . " ded i . "Fakat o n u koruman ız her zaman birlik olman ıza bağl ıdır. Eğer ara­ nıza n ifak girerse, sahip olduğunuz her şey yitiri l i r . "

Varisini Açıklama Hakkını Talep Edişi Daha sonra yatağının yanı başında duran, sarayın ı n soylu kişi leri olan beylere ve hanlara dönerek ailesindeki prens lerle birlikte onlara, i mparatorl uğu kuran ve her şeyin temellerini atan kişi olarak o öldük­ ten sonra yerini alacak kişiyi bel irleme hakkının olmasının adi l ve mantıklı olup olmayacağını sordu. Tüm soylu lar buna razı olduklarını bel i rtti ler. Oğu l l arı ve ailesin­ deki diğer prensler d izlerinin üzerine çöktüler ve şöyle dediler; " S iz bizim babamız ve imparatorumuzsunuz ve bizler de s izin köleniziz. B izlere verdiğiniz emirlere tüm kalbimizle uymak boynumuzun bor­ cudur." Daha sonra Han orada bulunanlara vari si olarak Oktay'ı seçtiğini bi ldirdi ve onu anayasaya göre kraliyet unvan ı olan "Han l arın Han ı " olarak i lan etti . Topluluk tekrar diz çöktü ve imparatorun yaptığı tercihi kabul et­ tiklerin i bildird iler ve tahtına oturur oturmaz yeni hükümdarlarına kar­ şı bağl ı l ık ve sadakat sergileyeceklerine dair söz verd i ler.

228

Cengiz Han

Diğer Düzenlemeler Daha sonra yaşl ı imparator, oğlu Çağatay'ı büyük b i r ü lken in krall ığını verdi; fakat elbette kardeşinin egemenl iğinde olacaktı. O sıra­ da yanında o lan oğlu Tuluy'u ise Oktay geri dönene dek imparator vekil i olarak atadı .

İmparatoııın Ölümü Bunların ard ından topluluk dağı l d ı ve kısa bir süre sonra büyük imparator hayata veda etti. Toluy elbette hemen imparator vek i l i olarak görevine başladı ve onun yönetimi altında babas ı, hastalanmadan birkaç gün önce büyük bir mutlulukla altında din lendiği çok yaş l ı bir ağac ın altına büyük bir ihtişamla defued ildi.

Mezarı ve Anıt Gömüldüğü nokta çok güzel bir noktaydı ve kısa süre iç inde me­ zarının yanına bir de anıt inşa ed i ld i . Mezarın etrafına ağaçlar diki ldi ve başka değişiklikler de yapıldı. Sonuçta bu mezar, söylenenlere gö­ re dünya daki en görkeml i anıt mezarlardan biri hal ine geldi .

Yeni İmparatora Taziye Ziyaretleri İ mparatorun varisi olarak atadığı Oktay eve döner dönmez, he­ men imparator i l an ed i l d i ve babasının saraydaki yerin i aldı . Yaş l ı imparatorun ö l üm haberi Asya'nın her tarafı nda duyu ldu v e i mpa­ ratorluğun her tarafı ndaki tüm i l lerden, pren s l iklerden ve kral l ı klar­ dan elçi heyetleri gönder i l d i . Ayrıca komşu ü lkelerden de elçiler ge­ l iyor ve kend i hükümdarlarının başsağlığı d i leklerin i ve yeni impara­ tor i le dostça i l işkiler kurma yönündeki i steklerini iletiyorlard ı . O ka­ dar çok sayıda elçi gönderilmişti ki bu başsağl ığı ziyaretlerinin bit­ mesi altı ayı buldu.

Cengiz Han

229

İmparatoduğun Kaderi Cengiz Han'ın kurmuş olduğu muhteşem i mparatorluğun kaderi dünyada zaman zaman büyük komutan ların askeri dehaları sayesin­ de gen iş alan larda kuru lan ve çok farkl ı ulusları içine alan d i ğer im­ paratorluklar ile ayn ı oldu. Bu büyük mirası alan oğu l lar ve varisler çok geçmeden kend i aralarında anlaşmazlığa düştüler ve muhteşem imparatorluk onu kurmak için gerekenden daha az bir süre içinde par­ çalara ayrı ldı .

'cengiz Han �

J acob Abbott

'Büyük Katil' , "Mükemmel S a va ş çı" , 'Ta h ı lnrı ı ı

vr

'

' l 'ı ı\·l 1 1 1 1 1 l l ı ı l 1 1 1 1 1 ,

"Tann'mn Cezası' dünyanın onu tanıdığı adlardrı ı ı lı irk ı t \ ıyc l ı .

1\11 01111

" C engiz Han' olarak tamdık. Kurduğu büyük imparatorluk; yaklaşık yedi yü7yıl ho y1 1 1 1 1 ıı dünyanın yansına hakim oldu. O nun büyük imparı ı l or l uğı ı ı ı ı ı ı ı l ıı ı ııı ı gelenler yeryüzünde kurulmuş diğer büyük impara ı o r l u k ları ı ı bıışı ı ı ı gelenden farksız oldu. Mirasçtlan ve büyük komutanları ara ı r ı c l ıı \ ı l ıı ı ı miras kavgaları birçok yeni ulusun doğuşuna yol a

iL

B u büyük komutan ardında sadece büyük bir impara l orluk değil " Cengiz Han Yasalan 'nı, Türk� Moğol inanışlarının oluşturduğu b i r düşünceyi miras bırakarak ölse de ; tarihin sayfalannda bir ölümsüz o l a rn k k o l geziyor. Bahlı bir araşhrmacmm gözüyle Orta Asya'mn büyük askeri ve siyasi liderinin yaşamı. . .

www.ilyayayinevi.com.lT

KCV DAHİL l 7 TL. Kapak Tasanmı: Gökhan Yılmaz