126 28 9MB
Turkish Pages 248 [249] Year 2019
CENGİZ HAN'IN ôLOMsOZLÜK ARAYIŞI Taoist Simyacı Bir Kqlfin Türkistan Seyahatnamesi (1221-1224) CH'ANG CH'UN
KRONİK KİTAP: 114 Hatır.ıt-Scyahatname Dizisi:
7
KRONİK KiTAP
Balçık Sk. N"6, GümiifSuyu lstanbul 34327 Türkiye Telefon: (0212) 243 13 23 -
YAYIN YÖNETMENİ Adem Koçal İNCELEME VE TERCÜME Gülşah Hasgüçmen
EDİTÖR
Serkan Ac.ar KAPAK TASARIMI
Kutan Ur.ıl
MİZANPAJ Nurel Naycı
1. Baskı, Temmuz 2019, lstanbul ISBN 978'605-7635-19-8
-
Fala: (0212) 243 13 28
[email protected]
Kiiltiir &itan/ığı Yayıncılık Sertifika Na: 34569
www.luonikkitap.com o o. luonikkitap BASKI VE CiLT Optimum Basım Tevfıkbcy Mah. Ot. Ali Demir Cad. No: 34295 K. Çekmece / İstanbul Telefon: (0212) 463 71 25
51I1
Matbaa Sertifilta No: 41707 YAYIN HAKLARI
Bu kitabın tüın yayın hakları saklıdır. Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şanıyla yapılacak kısa alıntılar dıfında yayıncvinden izin alınmadan çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
CH'ANG
CH'UN
CENGİZ HANtIN OLUMSUZLUI< ARAYIŞI ••
••
••
••
TAOİST SİMYACI BİR KEŞİŞİN TÜRKİSTAN SEYAHATNAMESİ (1221-1224) TERCÜME VE NOTLAR
GÜLŞAH HASGÜÇMEN
K�ik
CH'ANG CH'UN 1 1 48 yılında Çin' in şimdiki başkenti Pekin' e beş yüz kilometre mesa fede bulunan Shancung Eyaleti'nde doğdu. Babasını ve annesini çok küçükken kaybetti. Fakir bir aileden gden Ch'ang Ch'un hayatının ilk yıllarında sınırlı bir eğitim aldı. On dokuz yaşındayken Tao'yu ve öğre tisini benimsedi. Wang Che'nin tesiriyle ilmini ikmal etti. Ch'üan-chen Mezhebi'nin baş keşişi oldu. İnsan hayatını uzatabileceği inancına sa hipti ve uzun yaşamın sırrını bildiğine inanılırdı. Tıirk tarihi açısından değerli bir eser bırakan Ch' ang Ch'un 1227 ydında vefat etti.
GÜLŞAH HASGÜÇMEN 1 99 1 tarihinde İzmir'de doğdu. tik ve Ona öğretimini doğduğu şehir de tamamladı. 20 1 O yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nü kıwındı. Bir yıl İngilizce hazırlık okuduktan sonra 20 1 5 yılında mezun oldu. Aynı yıl Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nde yüksek lisans programına başladı ve 20 1 9 yılında tezini savundu. İngilizce bilen Gülşah Hasgüçmen Rusça öğrenmeye devam etmektedir.
Bu eser merhum babam Faik Hasgüçmen'in aziz ruhuna ithaf olunmuştur.
İÇİNDEKİL ER
TAKDİM
9
ÔNSÔZ
11
KI SALTMALAR
15
1.
BÖLÜM
MOGOLLARIN DİN POLİTİKASI
2
Cengiz Han'ın Ortaya Çıkışı ve Ch'ang Ch'un Zamanında Türkistan
17
Moğolların Dini ve Budizm
22
33
3
Cengiz Han'ın İmtiyazlı Budist Keşişi Hai-yün
4
Taoizm ve Tarihi Gelişimi
37
5
Taoizm'in Ch'üan-chen Mezhebi
46
6
Çin Simyası ve Taoizıiı
57
il.
BÖLÜM
CH'ANG CH'UNVE
Yaşam 2
SEYAHATNAMESİ
Öyküsü ( 1 1 48- 1 227)
67
Ch'ang Ch'un ve Cengiz Han
72
3
Cengiz Han' ın Gönderdiği Davet Mektubu
82
4
Heyetin Reisi A-li-Hsien
87
5
Seyahat ve Önemi
91
6
Ch'ang Ch'un Seyahatnamesi: Hsi Yu Chi
96
7
C H 'ANG C H 'UN
III. CH'ANG CH'UN'UN
BÖLÜM
MAİYETİVE UMUMi MESELELER
Seyahate Karılan Müellif Li Chih-Ch'�
101
2
Mihmandar Çinkai
1 04
3
Teolojik Bir Tartışma: Ch'ang Ch'un ve Yeh�tiiCh'u-rs'ai
1 06
4
Ch'ang Ch'un'dan Sonra Taoizm-Budizm Rekabeti
1 08
5
Sun Hsi'nin Ch'ang Ch'un'un Eserine Yazdığı Medhal
1 13
6
Ch'ang Ch'un Seyahatnamesi Hakkında Hazırlanan Bir Teze Dair
115
iV.
BÖLÜM
CH'ANG CH'UN
2
SEYAHATNAMFSİ
1. KISIM
1 19
il. KISIM
1 95
BİBLİYOGRAFYA
239
DİZİN
249
TAKDİM
Bilindiği üzere Türk tarihinin kaynakları lisani bakımdan çeşitli lik arz eder. Bu durum Türk topluluklarının muhtelif zamanlarda dünyanın farklı bölgelerinde görülmeleriyle ilgilidir. Arkaik me deniyetlerden kalan yazılı kaynaklara kimi zaman atıf yapılsa da kadim Türkler hakkındaki en tatminkar malumatı Çin memba larında buluyoruz. Sinoloji nam-ı diğer Çin dili ve edebiyatı tet kikleri Rönesans ve Okyanus Devrimi sonrasında Batılı akademik çevrelerde doğmuş, hassaten Fransa, İngiltere, Almanya ve Rus ya gibi ülkelerde gelişmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün telkin ve teşvikleriyle birlikte köklere dönülmüş ve Türklüğün en eski çağları hakkında bilgi ve ren tarihi kaynakların incelenmesi işine girişilmiştir. Esasen Türklerin kifayetsiz muhteris milletler gibi tarihin de rinliklerinde kendilerine ecdat yaratmaya ihtiyaçları yoktur ancak yeni kurulan ulus devletin muhkem temellerinin ortaya çıkarılması ve tarihi kaynaklarının ilmi metotlarla incelenmesi babında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kurulmuştur. Başlangıç merhalesinde şan ve şöhret sahibi ecnebi alimler Türkiye'ye davet edilmiş, kayda değer araştırmalar yapılmış ve hakikaten bir ekol oluşturulmuştur. Ne var ki, zikredilen fakülte zamanla köhneleşmiş ve maalesef eski ihtişa mını kaybetmiştir. Bu bağlamda 1937-1948 yılları arasında Sinoloji profesörü olarak Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde görev yapan ve. kendi sahasında mühim eserler telif eden müteveffa Wolfram Eberhard'ı saygı ve hürmetle anıyoruz. 9
C H ' ANG CH'UN
Son yıllarda yarı kurumsal ya da münferit teşebbüsler netice sinde bazı Çin kaynakları Türkçeye tercüme edilmişse de Sinoloji tetkiklerinin halihazırda arzulanan seviyede olmadığı ve yapılan işlerin süreklilik arz etmediği açıktır. Özellikle Çin'in askeri kud retinin, ticaret hacminin ve ekonomik verilerinin yükselmesiyle beraber başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere istikbale matuf büyük hayalleri olan devletler adeta bir Sinologlar ordu.su yetiştirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti ise Çin ile tarihi ve organik bağları bulunmasına rağmen hala bir Sinoloji Enstitüsü kurmayı başaramamıştır. Slav ve Bizans tarihi araştırmalarında da durum farklı değildir. Bu nemelazımcılığın pek çok nedeni olsa da yüksek eğitim kurumlarının yozlaşması, siyasallaşması ve liyakate ehem miyet verilmemesi en başta gelenleridir. Hal böyle olunca Çin kaynaklarını da maalesef Batı dillerinde telif edilen eserler üzerinden incelemek zorunda kalıyoruz. Eli nizdeki kitap Moğol çağına ait bir Çin kaynağıdır. Cengiz Han tarafından otağına davet edilen Taoist simyacı Ch'ang Ch'un ve müritleri 1221-1224 yılları arasında Türkistan' ı dolaşmak zorun da kalmışlar ve gerçekleştirilen seyahatin notları günümüze ulaş mıştır. Pek çok Türk boyunun gelenek ve göreQekleri hakkında ilginç bilgiler ihtiva eden bu kaynak aynı zamanda Türkistan'ın tarihi coğrafyasına ışık tutan son derece mühim bir eserdir. Böl genin hayvanat ve nebatatına (fauna ve flora) ilişkin bilgilerin de sunulduğu seyahatnamedeki tabiat tasvirleri etkileyicidir. Çin heyeti zikredilen yıllarda Batı seferine çıkan Cengiz Han' a ulaş mak için Afganistan'a kadar gitmiş ve Türkistan'ın pek çok şehri ni görmüştür. Aşağı yukarı aynı tarihlerde Moğol İmparatorluğu topraklarında seyahat eden Batılı gezginlerin günümüze ulaşan eserleriyle birlikte düşünüldüğünde Ch'ang Ch'un seyahatnamesi daha anlamlı hale gelebilir. Seyahatnameyi İngilizceden tercüme eden Gülşah Hasgüçmen konunun daha iyi anlaşılması için geniş kapsamlı bir girizgah kaleme almış ve ayrıntılı şerhler düşmek su retiyle izaha muhtaç kavramlara açıklık getirmiştir. Dört yıllık bir mesainin ve titiz bir çalışmanın mahsulü olan bu kitabın alanına katkı sağlayacağı kanaatindeyim.
Doç. Dr. Serkan Acar 10
ÖNSÖZ
Yaptıkları seferlerle Uzakdoğu ile Akdeniz Dünyası'nı birleştiren Mo ğolların ilk zamanlarına ait bilgilerimiz muhtelif dillerdeki kaynakla ra dayanmaktadır. Bununla birlikte, XIII. yüzyıla kadar Tı.irkistan' ı gezip dolaşan farklı milletlere mensup pek çok seyyah da mevcuttur. Bunlar daha ziyade Çin, Arap, Fars ve Batı Avrupa kökenlidir. Ge zip gördükleri yerler hakkında ayrıntılı bilgiler sunan bu seyyahların birinci el kaynak niteliğindeki eserleri Tıirkistan tarihi açısından fev kalade önemlidir. Tıirklerin, Moğolların ve daha başka bozkır halk larının tarihleri ile doğrudan ilintili olan seyahatnamelerden biri de Çinli Taoist simyacı Ch'ang Ch'un'un eseridir. Ch'ang Ch'un'un 1227 yılında ölümünü müteakip müridi Li Chih-Ch'ang (1193-1256) marifetiyle kaleme alınan seyahat not ları uzun süre unutulmuş ve asırlar sonra, 1795 yılında, Çin'deki bir manastırda keşfedilmiştir. 1848 yılına gelindiğinde ise Çince neşri yapılmıştır. Bir süre sonra Rus Ortodoks Kilisesi tarafından Pekin'e gönderilen Misyoner Petr İvanoviç Kafarov nam-ı diğer Arhimandrit Palladius (1817-1878) bu mühim eseri Çinceden Rusçaya çevirmiştir1• Palladius'un çalışması, zikredilen gezi not larının yabancı bir dile yapılan ilk tercümesidir. Akabinde Emil Bretschneider (1833-1931) Ch'ang Ch'un seyahatnamesinin Rus ça neşrini esas alarak önce kısa bir özetini hazırlamış, daha sonra ı
IIi!'rp HıııiHosH'I Kacfıapos, "CH ıo U3H HJIH OnHcımHe IIyrewecTBHll aa 3ana.zı'', Tpyow 'lneHoB 259-436.
Poccuücıcoü ,lzyxoBHoü Muccuu B lleıcuHe, 1 1
T. iV. CI16,
1 866,
s.
CH 'ANG C H 'UN
İngilizceye çevirerek gerekli gördüğü yerlere şerhler düşmek sure tiyle yayınlamıştır2• Bretschneider'in Çince ve Rusçadan yaptığı tercümeyi haklı ola rak yeterli görmeyen İngiliz Sinolog ve müsteşrik Arthur Waley (18891966) Ch'ang Ch'un seyahatnamesini 1931 yılında Çince orijinalini esas alarak İngilizceye tercüme etmiştir3. Ayrıca eserine yazdığı girişte, zikredilen seyahatnamenin Palladius tarafından hazırlanan Rusça neş rinin yayınlandığı tarihte hayranlık uyandırmasına rağmen, aradan geçen yaklaşık yarım asırlık süre zarfında Çin'deki araştırmaların hızlı ilerlediğini belirterek, yapılan telifatın etraflı biçimde tashihe muhtaç olduğunu ifade etmiştir. Bununla birlikte, Palladius'un düştüğü haşi yelerin güncelliğini yitirdiğini ve kendisinin tasavvur ettiğinden çok daha farklı bir okuyucu zümresine hitap ettiğini de vurgulamıştır. Ko nuyla ilgili kendi zamanına kadar yapılan bütün çalışmaları inceleyen İngiliz Sinolog, Ch'ang Ch'un seyahatnamesini orijinal dilinden, yani Çinceden, çevirmenin kaçınılmaz olduğu kanaatine varmıştır. Türkistan' ın tarihi coğrafyası, etnografyası ve erken dönem Mo ğol tarihi için son derece önemli bir kaynak olan bu eseri Türkçeye tercüme ederken Arthur Waley'in son derece titiz biçimde hazırla nan İngilizce neşrini esas aldık. Ayrıca, özellikle notlandırma ya parken pek çok kaynakla birlikte Bretschneider'in eserlerinden de istifade ettik. Onun eserlerinin bazı fahiş hataları barındırdığı bir gerçektir. Fakat tüm noksanlıklarına rağmen pek çok yerde kıymetli izahlar sunduğunu da unutmamak gerekir. Ôte yandan, çalışmalarımız sırasında Lin Chen-Nan tarafından 1975 yılında İstanbul Üniversitesi'nde hazırlanan yayınlanmamış bir doktora tezinden4 istifade ettiğimizi de belinmemiz elzemdir. Son 2
3
4
Emil Bretschneider, "Si yu ki. Ch'ang Ch'un's Travels to the West A. D. 1 22 1 1 224", Notes o n Chinese Medianml Travelkrs to the West, Londra, 1 875, s . 1 5-56; Aynı müellif, "Si Yu Ki (Ch'ang Ch'un, 1 22 1 - 1 224)", Medianml Rnearchesftom EasternAsiaticSources, Yol. I, Londra, 1 888, s. 35- 1 08. Li Chih-Ch'ang. 1he Travels ofan Akhemist-1he fourney ofthe Taoist Ch'ang-Ch'un ftom China to the Hi1Uiukush at the Summons of Chingiz Khan, Trans. Arthur Waley, Londra, 1 93 1 . Lin Chen-Nan, Ch'ang Ch'un'un Batı (Moğolistan, Tıirltistan ve Afganistan} Seya hatnamesi (1221-1224)- W&ng Kuo-wei'nin Eser/nine Görr, (Basılmamış Doktora Tezi), İstanbul Üniversitesi, 1 975. 12
C E N G i Z HAN ' I N Ö L Ü M S Ü Z L Ü K A RAY I Ş I
derece bozuk ve anlaşılması güç bir Türkçe ile telif edilen bu çalış manın tenkidi kaleme aldığımız uzun incelemede müstakil bir başlık altında yapılmıştır. Konunun daha iyi anlaşılması için hazırlanan ve bir nevi bağımsız bir eser niteliği taşıyan bu uzun girizgah, seyahat namenin yazıldığı dönem hakkından muhtdif bilgiler sunmaktadır. Yoğun mesai harcamama rağmen bu çalışmayı nihayete erdir mem tam dört yıl sürdü. Bu süre zarfında, öncelikle her koşulda bana destek olan aileme teşekkür ederim. Yine bilgi birikimi, tecrübesi ve inanılmaz titizliği ile şahsıma yol gösteren danışman hocam Sayın Doç. Dr. Serkan Acır' a şükranlarımı sunarım. Ayrıca katkılarından dolayı Prof. Dr. Mehmet Akif Erdoğru, Prof. Dr. Osman Karatay ve Doç. Dr. Kürşat Yıldırım'a da müteşekkirim. Buca, 8 Mart 2019
Gülfah Hasgüçmen
KISALTMALAR
DİA
: Diyanet İslam Ansiklopedisi
DTCFD
: Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Dergisi
HJAS
: Harvard Journal of Asiatic Studies
HÜTAD
: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi
İA
: Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi
JIABS
: lhe Journal of the lnternational Association of Buddhist Studies
MS
: Monumenta Serica
NCBRAS : Journal of the North-China Branch of the Royal Asiatic Society SD
: Security Dimensions
SSN
: Sung Studies Newsletter
T DİD
: Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi
TİD
: Tarih İncelemeleri Dergisi
TM
: Türkiyat Mecmuası
TS
: Turkish Studies
ZDMG
: Zeitschrift der Deutschen Morgenlandischen Gesellschaft
15
1 . BÖLÜM
MOGOLLARIN DİN POLİTİKASI
1- Cengiz Han'ın Ortaya Çıkışı ve Ch'ang Ch'un Zamanında Türkistan
XI. yüzyılın sonlarına doğru, Çin kaynaklarında Mangqol, Mongqol, Mongo/, Menggu adlarıyla anılan Moğol Ulusu, Arnur Irmağı'nın üst taraflarında ortaya çıkmış ancak XIII. yüzyıldan önce, göçebe Moğol toplulukları bir teşekkül meydana getirememişlerdi. İranlı tarihçi Cüveyni, Cengiz Han'dan evvel Moğolistan sahasının duru mu için şunları söylemişti: "Onların ne bir hanı ne de bir hükümda rı bulunuyordu. Moğol kabileleri birbirinden bağımsız olarak yaşı yorlardı. Savaş zamanında dahi bir araya gelmiyorlardı. Çin'e haraç ödemek zorundaydılar. Yokluk içerisinde yaşıyorlardı"1• Asıl ismi T imuçin olan Cengiz Han, tartışmalı olmakla birlikte 1155, 1162,ya da 1 167 tarihlerinden birinde Onon lrmağı'nın ya kınlarında doğdu2• Ufak bir boy beyi olan babası Yesügey, T imuçin on iki yaşındayken, Tatarlar tarafından öldürüldü. Geride sadece Timuçin, kardeşleri (Kasar, Kaçiun, Temüge ile birlikte Bekter ve Belgütay adlı iki üvey kardeşi) ve annesi kaldı. Timuçin, babasının mensup olduğu boyun devamlılığı için siyasi faaliyetlerde bulunarak
2
Paul Ratchnevsky, Gtnghis Khan his Lift and Legacy, Trans. Thomas Nivision Haining, USA, 2003, s. 7, 1 2. Mmg Ta pti-lu adlı eserin yazarı Shao Hung 1 22 1 yılında Moğol karargihına git miş ve eserinde Cengiz Han'ın doğum tarihinin "Mavi İt Yılı" ( 1 1 54) olduğu ifade etmif(ir. Cengiz Han'ın doğum tarihi hakkında genel kabul gören bir tarih mevcut değildir. Bkz. Cmgiz imparatorluğu Haklmu/a ilk Tarih Kayıtlan: Mmg Ta pti-lu vt Hti Ta shi lu, Çev. Ankhbayar Danuu, Haz. Mustafa Uyar, İstanbul, 20 1 2, s. 23.
17
C H ' A N G C H 'UN
yandaşlar toplamayı başardı ve etrafındaki kimseler kendisine Cen giz Han unvanını verdiler. Zamanını on sene boyunca Kerait Hanı Tuğrul'un müttefiki olarak Moğolistan'daki boylar arasında cereyan eden muharebelerle geçirdi. Eski "andası" yani kan kardeşi Camuka etrafında toplanan pek çok boy 1201 yılında onu hükümdar ilan etti. Timuçin ile Camuka karşı karşıya geldiğinde, Timuçin yenildi ve bu suretle müttefikleri ile arası açıldı. Yandaşlarını kaybeden Timuçin kendisine sadık adamlarıyla birlikte Balcuna Irmağı3 yakı nında bulunan batak bir bölgeye çekildi. Daha sonra düşmanlarını aldatarak bir baskın düzenledi ve Moğolistan'ın doğu tarafında ya şayan boylar Timuçin'i hükümdar olarak kabul ettiler4• Cengiz Han, komşu boylara savaş açarak onları kendisine clbi kıldı. Daha sonra Keraitleri bozguna uğratarak hakimiyeti altına aldı. Naymanlar ile Merkitleri de mağlup etti. Askeri ve siyasi ba şarılarından sonra Timuçin iyice güçlenmişti5• Çeşitli Türk ve Mo ğol boylarını yönetimi altında birleştirmeyi başardı. 1206 yılındaki kurultayda Türk ve Moğol boylarının yüce hanı yani imparatoru olarak kabul edildi6• Bu kurultaydan bir yıl önce, 1205 yılında, Çin3
4
5 6
Söz konusu ırmağın suları çamurlu ve çevresindeki odaklar sürüler için yetersizdi. Burası muhtemelen Argun tarafındaki verimsiz bir arazi idi. Bkz. Jean-Paul Roux, Moğol imparatorluğu Tarihi, Çev. Aykut Kazancıgil-Ayşe Bereket, İstanbul, 200 1 , s. 121. V. V. Barthold-M. Fuad Köprülü, "Cengiz Han", IA, C. III, s. 9 1 -92; Rene Grous set, Stepler imparatorluğu, Atti/4, Cengiz Han; nmur, Çev. Halil inalcık, Ankara, 20 1 1 , s. 209, 220. Ruysbroeckli Wılliem, Mengü Hanin Sarayına Yolculuk 1253-1255, Çev. Ziilal Kılıç, İstanbul, 20 1 0, s. 26-27. Paul Pelliot'a göre; "Cengiz/Çingiz" adı Türkçede "cengiz" (deniz) olarak darnaksı laşmıştı. "Dalay" kelimesi Moğolcada "okyanus" anlamına geldiği için Dalay Lama ile bir benzerliği vardı. Bkz. Li Chih-Ch' ang, a.g.e., s. 4. Cengiz, kelimesi zamanla "Cengiz Han" suretine dönüşmüştür. Bkz. Jean-Paul Roux, Cengiz Han ve Moğol imparatorluğu, Çev. Ali Berktay; İstanbul, 2012, s. 25. Bazı :1limlere göre; Cengiz adının anlamı henüz açıklanamamıştır. Bu konu üzerine birçok araşnrmacının farİclı yorumları mevcuttur. Bir kısmı "düz, düzgün, doğru" bazıları ise "cengiz", yani "deniz" kelimesi ile açıklamaya çalışmışlardır. Cengiz adı belki de, "cennet" ya da "gökyüzii" arılamına gelen, Çin imparatorlarının kullandığı "Göğün Oğlu" unvanına benzetilmiş olan "Tenger" kelimesini hanrlatmak amacıyla tasarlanmış olabilir. Söz konusu isim Uygur başbuğu Dengis'ten, Atilla'nın oğlu Dengizek'ten 18
C E N G i Z H AN ' I N Ö L Ü M SÜZLÜK ARAY I Ş I
lilerin Hsia ya da Hsi-Hsia olarak isimlendirdikleri Tangutlara7 karşı sefere çıkmıştı. Burada yapılan savaşlar bundan böyle devam ede cekti. Cengiz Han 121O yılında kızını Hsia imparatoruna eş olarak verdi. 1211 yılında Kin Tatarlarına karşı yapılan savaş uzun sürdü. Cengiz Han burada Çin prenseslerinden biri ile 1214 yılında evlen di. Kin Tatarları ile devam eden muharebeler 1215 yılında komu tanların Pekin'de yakalanması ile son buldu. Topraklarının büyük bir kısmı ele geÇirildi8• Moğol ordusu Çin'de durmadan ilerlerken, Cengiz Han batı yö nünde de fetih hareketlerine girişerek Moğolistan'ın hemen batısın da bulunan Karahıtaylara hücum etti. 1209 yılında Uygurların baş buğuna (İdikut), 121 Lyılında Karahanlı hükümdarı Arslan Han'a boyun eğdirildi. Bu esnada Maveraünnehr, Harezmşahlar tarafından alınmış, Karahıtayların diğer kısmı ise Naymanların başbuğu Küçlük tarafından ele geçirilmişti. Daha sonra, 1218 yılında, Türkistan zapt edildi ve Moğollar Karahıtay topraklarının batı kısmını miras yo luyla devletine katan Harezmşah Muhammed'in üzerine saldırarak 1220 yılının Mayıs ayında Semerkand'ı ele geçirdiler. Filvaki bun
dan bir yıl önce Cengiz Han, Taoist Üstad Ch'ang Ch'un'a ilk davet mektubunu göndermişti9• Moğol hanı 1221 yılında Türkistan' ı ve şimdiki Afganistan' ı zapt etti. Ayrıca Cebe ve Sübüdey adlı iki komutanı da Kırım'a ka-
7
8
9
veya Moğolcadaki "tengiz-ih" (büyük deniz) adlarından da türetilmiş ola�ilir. Kı sacası anlamının kesin olarak bilinmediğini ifade etmek yerinde olur. Bkz. Nadir Devlet, Liderliğin Efendisi Cengiz Han, İstanbul, 2007, s. 6 1 -62. Ayrıca bkz. İsen bike Togan, "Çinggis Han ve Moğollar", Tıirkler, Ankara, 2002, C. VIII, s. 243. Tangutlar VIII. yüzyılda Tıbet halkının Sarı Irmak civarına yerleşmesi ile tarih sahnesine çıkmışlardı. Bunlara Çince Si Hia, Tıbetçe Minyak deniliyordu. Moğol lar ise Haşin ya da Tangut olarak ifade ediyorlardı. Cengiz Han halkı ile birlikte burayı tamamen yok ettiği için bunlardan geriye hiçbir şey kalmamışa. Bkz. Jean Paul Rowı:, Moğol lmparatorluğu Tarihi, s. 1 57- 1 58; Moğolların Gizli Tarihi, Çev. Ahmet Temir, Ankara, 20 1 6, s. 232-233. Kin Tatarlarına 1 2 1 1 yılında açılan savaş Cengiz Han'ın halefleri tarafından 1 234 yılında sonlandırılacaktır. Bkz. Rene Grousset, Stepler imparatorluğu Attila, Cengiz Han, Tımur, s. 239. Li Chili-Ch'ang, a.g.e., s. 4; V. V. Barthold-M. Fuad Köprülü, "Cengiz Han", s. 92-93.
19
C H 'A N G C H 'UN
dar gittiler10• Bunlar Kuzey İran'dan, Kafkasları aşarak Müslüman Azerbaycan ile Hıristiyan Gürcistan Krallığı'nı talan ettiler ve 1223 yılında Kıpçaklar ile onların yardımına gelen bazı Rus knezlerini Kalka Irmağı üzerinde yapılan bir savaşta yendiler11• Üstad Ch'ang Ch'un'un seyahati tam da bu Moğol istilaları dö nemine denk gelmektedir. Bu devirde Çin'de üç hanedan hüküm sürüyordu: İlki Yang-tse Irmağı'nın güneyinde yalnızca yerli Çinli lerden müteşekkil olan Sung Hanedanı12, ikincisi Kansu'da T ibet ve Burma halkı tarafından kurulan Tangut Krallığı ve sonuncusu Ku zey Çin'deki Kin Tatarları Hanedanı idi. Avrupalılar bu toprakları Hıtay ya da Kıtay toponimi ile imlerlerdi. Hıtaylar onların selefleri olduğu için söz konusu isim doğrudan Kinlere ait değildi. Türkis tan tarihinde mühim rol oynayan Kin Tatarları ise seyahatname içerisinde bir Doğu Moğol boyu olarak sıklıkla geçmektedir13• X. yüzyılın başlarında T 'ang Hanedanı (618-907) çökünce ya şanan kargaşadan faydalanan Hıtaylar, Çin'in güneyini baskı alona almaya başlamış ve 938 yılında Pekin'i ele geçirerek başkent yapmış lardı. Hıtaylar Çin kültürünü hızlı bir şekilde özümsediler. XIII. yüz yılda yaşayan Yeh-lü C'hu-ts'ai ailesi14 (seyahatnamede sıklıkla deği nilmiştir) de Hıtay Hanedanı soyundandı. Söz konusu aile bu çağda çok meşhurdu. Hıtaylar, yüz seksen yıldan fazla Pekin'de hüküm sür müş fakat 1114 yılında Kuzey Mançuryalı bir boy olan Kin Tatarları tarafından saldırıya uğramışlardı. Kin Tatarları nihayet 1123 yılında Pekin'i zapt edebilmişlerdi15• lO l1 12
13
l4 15
Morris Rossabi, Kubilay Han, Çev. Özgür Özol, İstanbul, 20 l 5, s. 6. Ruysbroeckli Williem, a.g.e., s. 27-29. Çin Tarihi'nde 906-960 yılları arası Beş Hanedan Devri ismiyle anılmıştır. Bu dönemde Çin'in kuzeyinde yabancılar güneyinde ise yerliler bulunuyordu. Söz konusu beş hanedandan birisi olan Kuzey Sung Hanedanı 960-1 l 26 yıllarında arasında hüküm sürmüştü. Diğer bir hanedan olan Güney Sung Hanedanı ise l 1 27-1279 yılları arasında icra-yı saltanat eylemişti. Dolayısıyla 960- 1 279 yılları arasında varlığını sürdüren Sung Hanedanı hiçbir zaman Çin'in tamamına hakim olamamıştı. Bkz. Wol&am Eberhard, Çin Tarihi, Ankara, 1 995, s. 225, 245. L i Chih-Ch'ang, a.g.e., s . 1. Devlet idaresinde mühim ro l oynayan iki aileden biri Yeh-lü diğeri ise Hsiao aile sidir. Bkz. Ahmet Taşağıl, "Karahıcaylar", IA, C. XXIV, s. 416. Li Chih-Ch'ang, a.g.e., s. 1 -2.
20
C E N G i Z H A N ' I N Ö L Ü M S Ü Z L Ü K ARAYI Ş I
Hıtay Hanedanı'na mensup olan pek çok kimse Kin Tatarlarına boyun eğmek istemiyordu. 1128 yılı ya da biraz daha sonra Moğo listan'daki çölün diğer tarafına firar eden bir grup başıbozuğa Kara hanlı Arslan Han tarafından zulmedilmişti16• Diğer bir hücum ise çok daha önemli neticelere yol açtı. Hıtay Hanedanı mensubu olan Yeh-lü Ta-shih, Uygur kağanının himayesinden kaçan yüzlerce ta raftarıyla birlikte kurtulmayı başardı. Yeh-lü Ta-shih bir ordu oluş turarak fetih hareketine girişti. Ülkesini altı yıl içerisinde17 Çungarya Çölü'nden Hindistan hudutlarına kadar genişletti. İslam kaynakları onun halkını Karahıtay adıyla anmıştı. 1208 ydında Cengiz Han tarafından mağlup edilen Nayman başbuğu Küçlük, Karahıtay hükümdarına18 sığındı. Kısa süre önce Karahıtayların vassalı olan Harezmşah Muhammed19 ise bağımsızlığını ilan etmişti. Küçlük, Karahıtaylara karşı Muhammed ile birlik oldu. Bu sonuncusu, 1209 yılında Semerkand'da Karahıtay hükümdarını yakaladı. 12 11 yılın da Küçlük tarafından son Karahıtay hanı da ele geçirildi20• 1123 yılında Kin Tatarlarının Pekin'i zapt ettiğini yukarıda be lirtmiştik. Hemen akabinde, 1127 yılında Hang-chou'da yeni bir 16
17
18 19
20
1128 yılında Yeh-lü Ta-shih kumandasında bulunan Karahıcay ordusu Balasagun, Hoten ve Kaşgar bölgesine ilk girdiği esnada Karahanlı hükümdarı Arslan Han Ahmed b. Hasan tarafından mağlup edilmişti. Bkz. Ahmet Taşağıl, a.g.m. , s. 415. Tarihler kesin olarak belli değilse de 1130-1136 tarihlerine vurgu yapılmıştır. İslam kaynaklarına göre Ych-lü Ta-shih'in ölüm tarihi 1'143'tür. Bkz. Ll Chih Ch'ang, a.g.e., s. 2. Bu zat Gürhan Ch'c-lu-ku (1178-1211) idi. Bkz. AhmetTaşağıl, a.g.m., s. 416. Harezınşah Muhammed (1200-1220): Semerkand'ı 1212'de, Afganistan'ı 1215 yılında zapt etti. 1215-1216 yıllarında Kıpçak Sefcri'nde iken Moğollar ile ilk defa karşılaşarak ordularının başarılı askerlerden oluştuğunu görmüştü. Cengiz Han'ın devleti ve ordusu hakkında bilgi sahibi olmak için bir sefaret heyeti göndermiş ve 1218 yılında Cengiz Han ile sulh ve ticaret anlaşması yapmıştı. Ancak Cengiz Han'ın ticaret kervanında bulunanlara casus muamelesi yapılmış ve Otrar'da öldü rülmüşlerdi. Durumdan haberdar olan Cengiz Han, Harezmşahlara karşı savaşa girişti. 1220 yılında Küçlük'ten kurtulmak için Cebe'yi ordu ile Kaşgar'a yolladı. Küçlük yakalanıp Naymanlar imha edildi. Harezınşah Muhammed'i yakalamak için yola düşen Moğol kuwederi bu esnada Buhara ve Semerkand'ı da almışlardı. Harezmşah Muhammed 1220 yılında iltica ettiği Abiskun'da ufak bir adada hasca lanarak ölmüştü. Bkz. M. Fuad Köprülü, "Harizmşahlar", IA, C. V/I, s. 273-275. Ll Chih-Ch'ang, a.g.e., s. 2"3.
21
C H 'A N G C H 'UN
başkent kuran ve Yang-tse'nin ötesine giden Sung Hanedanı'nın başkenti K'ai-feng Fu'yu da ele geçirmişlerdi. Kin Tatarları ülkeyi Pekin'den yönetmeye devam ettiler. 1141 yılında imzalanan bir an laşma ile Chihli21, Shansi, Shantung eyaletleri, Honan ve Shansi'nin büyük kısmı ile Kiangnan'ın ufak bir bölümünü de ele geçirdiler22•
2- Moğolların Dini ve Budizm Küçük bir göçebe kabileden büyük bir devlete dönüşen Moğollar, yabancı kültürler ve farklı yaşam biçimleriyle temastan kaçınamaz lardı. Bununla birlikte, yeni şeyleri kabul etmeleri zaman almıştı. Devlet büyüdükçe, Moğol hakimleri kendi basit ve ilkel dinleri nin yabancı dinlerle, derin felsefi öğretilerle ve görkemli ritüellerle uyuşmayacağını hissetmeye başladılar ve bir dünya fatihi olarak ye ni statülerine uygun dinlere ihtiyaç duyduklarını hissettiler. Zaten Moğol egemen sınıfının çeşitli üyelerinin zamanla Budizm, Hıris tiyanlık veya İslam dinini benimsemeleri de bu yüzdendi23• Mo ğollar çeşitli dinleri benimsemiş fakat dinler arasındaki incelikleri anlayamamışlardı. İran'da yaşanan siyasi çekişmelerde Şiiliğe karşı Sünniliği ve Sünniliğe karşı da Şiiliği destekledikleri olmuştu. İsla miyet hakkında pek bilgileri olmadığı için kısa sürede İslam dinini anlamaları çok zordu. Teolojik .meselelere tamamen kapalı olduk larından Taoizm, Budizm ve Hıristiyanlığın mezheplerini birbirin den ayırabilmeleri zaman almıştı24• Budizm, Kuzey Çin'in fethedilmesinden hemen sonra Moğol lar arasında yayılmaya başladı. Moğolistan'daki yerli dinler kısmen İranlılardan kısmen de Avarlardan25 etkilenmişti. Bölge en eski 21 22 23 24 25
Ho-Pei Eyaleti'nin eski ismidir. Bkz. Wolfram Eberhard, Çin Tarihi, s. 4. Li Chih-Ch'ang, a.g.e., s. 3. Sechin Jagchid, "The Mongol Khans and Chinese Buddhism and Taoisıiı", ]IABS, Yol. il, No. 1, s. 8. Jean-Paııl Roux, Moğol imparatorluğu Tarihi, s. 204-205. Kökenleri Hunlara dayanan Avarlar, 558-805 yılları arasında yaklaşık olarak iki yüz elli yıl kadar hüküm sürmüşlerdi. 552 yılında Juan-Juanların yerine Göktürk ler geçmişti. Göktürk Kağanlığı'na bağlı olmak istemeyen zümreler Batı tarafına doğru kaçmışlar ve ilk kez 558 yılında Bizans kaynaklarında "Avarlar" adıyla zik redilmişlerdi. Kafkasya'ya doğru ilerleyen Avarlar, Bizans' a elçi göndererek yıllık 22
C E N G i Z H A N 'IN Ö L Ü M S ÜZLÜK A RAYI Ş I
zamanlardan beri Türklerin egemenliği altında olduğu için kadim Türklerin inancını büyük ölçüde benimsemişlerdi. Söz konusu inanç Gök'ün yaniTengri'nin26 varlığını kabulle birlikte kabaca ate şin ve ırmakların ruhlarına saygı göstermekten ibaretti. Bu inanç sisteminde daimi ruhbanlık yoktu fakat bazı kişilerin Tanrı ile ile tişim halinde olması gerekiyor ve dolayısıyla kehanetin sihirli güç lerini elde etmek için yağmur yağdırmak ve bunun gibi bazı doğa olaylarını gerçekleştirebilmek icap ediyordu. Cengiz Han, kehanet lerin habercisi Şaman Kökçü27 ile erken dönemlerde mücadeleye girişmiş ve bu durum bir yere kadar ulusal dinin yabancılaşmasına neden olmuştu28• Öte yandan, hem Cengiz Han hem de büyük bir vergi ile birlikte kendileri için yerleşebilecekleri bir arazi talep ettiler. Bizans yıllık vergi ödemeyi kabul etmişti. Bunun karşılığında Avarlar onlarla müttefik olmuştu. Balkanlara ve Batı Avrıipa'ya kadar yayılan Avarlar zamanla tüm Avrupayı tehdit edecek duruma geldiler. Bkz. Akdes Nimet Kurat, "Avarlar", Haz. Serkan Acar, TlD, C. XXVI, S. 1, 20 1 1 , s. 8 1 -86; İbrahim Kafesoğlu, TUrk Milli Kültürü, İstan bul, 20 1 4, s. 1 54, 1 57; İsmail Maltepe, "Avarlar", Doğu Avrupa TUrk Tarihi, İstan bul, 201 5, s. 203. Bizans kaynakları, "Hakiki Avarlar"ın V. yüzyılda Moğolistan'a hakim olan Moğol ırkına mensup Juan-Juanlar olduklarını ifade ederler. "Sahte Avarlar" ise "Uar" ve "Huni" kabilelerinin birleşmesi ile meydana gelmişti. Büyük ihtimalle Uar ve Huni isimleri Avarları ve Hunları temsil etmekteydi. Avarların gö rünüşleri Bizanslılara eski Hunları arumsatmaktaydı. Onlar Hunlardan farklı ola rak saçlarını iki uzun örgü şeklinde örüyorlardı. Bunlar Şamani idiler. Bkz. Rene Grousset, Stepler imparatorluğu Attila, Cengiz Han, Timur, s. 1 83- 1 84. 26 Türkler nezdinde tapınılan yüce varlık Tengri' nin ismini Hunlar ve Göktürler gibi daha başka Türk toplulukları da kullanmışlardı. Bazı Tıirk boylarında farklı şekil lerde de telaffuz edilmiştir: Tenggeri, Tanara, Teri, Ter, Tura ve Tora. Bkz. Şinasi Gündüz, /)in ve lnanf Sözlüğü, Konya, 1 998, s. 365. 27 Devlet ve hükümet işlerine karışan Kökçü gelecekten haber veren, ruhlarla ve cin lerle iletişim halinde olan, boz ata binerek göklere çıkan kar-buz demeden aç ve çıplak gezen bir şamandı. Bkz. Abdülkadir inan, Tarihte ve Bugün Şamanizm, An kara, 2015, s. 87, 88. 28 Cengiz Han' ı,n hakimiyetine dini temeller aınıasına yardımcı olan Şaman Kökçü ile erken dönemde girişilen mücadele şöyle idi: Şaman �kçü kendisini dokunulmaz zannederek küstahça davranışlar sergilemişti. Devleti bazen Cengiz Han'ın bazen de kardeşi Kasar' ın yöneteceği gibi saçma bir kehanette bulunarak, Cengiz Han ile kar deşi Kasar'ın arasını açmıştı. Bunun üzerine Cengiz Han kardeşini zapturapt altına almak için harekete geçti. Anneleri Höelün bu durumu düzelterek _Kasar'ı kurtar dı. Bir başka olay ise bazı halkların Şaman Kökçü'nün etrafında toplanmaya başla masıydı. Şaman bir keresinde de Cengiz Han'ın en genç kardeşi Otçigin'i önünde 23
C H 'A N G C H 'UN
bilge tarafından desteklendiği için Budizm ve Taoiznı koruma al tında idi29• Moğol istilasının ardından yazılan eserler Şamanizm hakkın da epey malumat barındırır. Cüveyni, Reşideddin, Plano Carpini, William Rubruck30, Marko Polo ve daha başka müellifler bunlar dan bazılarıdır31• Cengiz Han yaşamı boyunca insanın kaderini etkileyen pek çok ruhun ve iblisin bulunduğu Şamanistik inancı diz çöktürerek küçük düşürmüştü. Cengiz Han'ın eşi Börte şunları söyleyerek eşini uyarmıştı: "Kardeşlerine böyle hakaret edilmesine izin verirsen, ölümünden sonra halle çocuklarına karşı isyan edecektir". Bunun üzerine Cengiz Han şamanın öldü rülmesini istedi. Bu dini otorite ile imparatorluk arasında önemli hadiselerden biri idi. Şamanın vücudu güya göğe yükselerek yok ol'muştu. Bu durum Cengiz Han tarafindan, kardeşler arasına nifak soktuğu için Tanrı'nın gazabına uğradığı ve ruhu ile birlikte vücudunun kaybolduğu şeklinde tabiatüstü bir hadise olarak açıklanmışn. Bkz. Rene Grousset, S�ln imparatorluğu. Atti/d, Cmgiz Han. Timur, s. 227-228; Abdülkadir İnan, tİ.g.e., s. 89; Moğo/Jann Gizli Tarihi, s. 163-167, 231. 29 Li Chih-Ch'ang, a.g.e., s. 4-5. 30 Kendi raporunda kişisel ayrıntılarına yer vermediği için hakkında kısıtlı bilgiye sahip olduğumuz William Rubruck'un 1215-1230 yılları arasında doğduğu varsa yılmaktadır. Eserinin hiçbir yerinde yaşı ile ilgili bilgi vermemektedir. Raporunda sunduğu tek kişisel ayrıntı, oldukça cüsseli biri oMuğudur. Doğum yeri, soyadının imlasından yani Fransız Ftandcrs'indc Cassel yakınlarındaki Ruybroeck'tir. Fransa Kralı IX. Louis'in emriyle Tatarları Hıristiyarılığa döndürmek için Moğolistan saha sına gitmek üzere yola çıkmıştı. Raporunda IX. Louis'e hirap etmektedir. Eserinde krala yakınlık ima eden sözler kullanmıştı. Kral da Rubruck' u yakın dostları arasında saymaktaydı. Seyahate çıkaaİğı zaman, ona yardımcı olması için katip Gosset'i yolla mış ve bir İncil vermişti; kraliçe i9I! ona dua kitabı armağan etmişti. Rubruck'un ra poru sayesinde o dönemde Ban'nın elindeki bilgiler ciddi şekilde artmıştı. Budizm ilk defa bir Avrupalı rarafından tarif edilmişti. Budistlerin manastırları ile ayinleri hakkında bilgiler vermişti. Onların tespih kullandıklannı, reenkamasyona inandık larını ifadlnmıc:heydi. Rubruck'un Nesturi uygulama ve ayinleri hakkındaki göz lemleri de· sorr derece önemlidir. Ancak o hiçbir zaman yüksek rütbeli bir Nesturi rahibi ile lı:arşılaşmamıştı. Yalnızca bir keşişten söz etmekteydi. Zikredilen rapor coğrafl ve cınografık açıdan da mühim bir yere sahiptir. Onun Karakurum şehrini tasviri, burayı ziyaret eden birisinden bize ulaşan, ilk bc:timlemedir. Çin'e· kadar git memişti, fakat Çinliler ile Hıtayları ilk defa eşleştiren kişi odur. Ayrıca Çince imlere ilişkin ilk Batıli gözlemler de ona aittir. Raporunda Orta· ve Doğu Asya'da bulu nan diğer halkların kullandıkları alfabelere de değinmişti. Baru'nun oğlu Sartak'ın karargahı ile ilgili bilgiler veren Rubruck 1254 yılında Möngkc Han'ın huzuruna çıkmıştı. Bkz. Ruyskocdtli W illiem, a.g.e., s. 56-58, 66-68; Rem! Grousset, Stepin imparatorluğu. Atti/d, Cmgiz Han, Timur, s. 288. 31 Abdülkadir inan, a.g.e., s. 11. 24
CEN GiZ H A N ' I N Ö L Ü M S ÜZLÜK ARAY I Ş I
korumayı adet edinmişti. O, Nesturiler32 ve Budistler aracılığı ile başka Tanrıların varlığını öğrenmişti. Diğer dinlere karşı düşman lık Şamanizm'e uzaktı33. Hem Şamanlar34 hem de keşişler insanlarla ruhlar arasında aracı rolü görüyor ve tek bir Tanrı'ya inanıyorlar dı. Bu Tanrı'nın gücü, pek çok ikincil Tanrı aracılığıyla esrimeyi35, ruhlarla ilişki kurmayı, kehaneti, sihirli şifayı, kozmik yolculuğu gerektiren sihirli ve mistik Şamanizm tekniğinden meydana geli yordu36. Şaman Teb Tengri, Taoisc Üstad Ch'ang Ch'un'un büyü lü gücüne inanan Cengiz Han üzerinde güçlü bir etki yaratmıştı. 32
Nescuriler insanların kalplerine pratik yoldan sokularak Türkistan'a yayılmışlardı. Ayrıca halk üzerinde kur nazca din hükümleri vererek etkilerini arttırmayı başar mışlardı. Nesturi misyonerleri din bilginlerini pek sevmezlerdi, onlar daha çok hastalıkları iyileştiriyorlardı. Gezgin tacirler olarak uzak ülkelere kadar gidip pek çok insanla temas kuruyorlardı. Özellikle göçebeler gözünde bilgi ve para bakı mından çok büyük değere sahip idiler. Bunlar Türkistan'dan Çin'de doğru seyahat ederek Çin'e gelmiş, burada Nescurlliği yaymışlardı. Ancak Çin halkı arasında çok fazla başarı elde edememişlerdi. Çin'de bulunan Nesturiler Türk ve Moğol tüc carlardan meydana geliyordu. Moğollar içerisinde Möngke, Kubilay ve Hülagu hanların anneleri Nesturi Hıristiyan idiler. Bkz. L. Llgeti, Bilinmeyen iç Asya, Çev. Sadrettin Karatay, Ankara, s. 20 1 l , 287-288, 300. 33 Tao-Chung Yao, Ch'üan-Chm: A New Taoist in North China during the Twelfth and 1hirteenth Cmturies, (Basılmamış Doktora Tezi}, lhe University of Arizona, l 980, s. 1 27; Aynı müellif, "Ch'iu Ch'u-chi and Chinggis Khan", H]AS, Yol. XLVI, No. I, s. 208; Paul Ratchnevsky, a.g.e., s. 1 97. 34 Şaman: Tunguzca bir kelimedir. Pek çokTürk boyumla büyücü rahip görevini üst lenen din adamları idiler. Türkler Şaman'a "Kam" demekteydiler. Yakutlar erkek Şa manlara "Oyun" kadınlara "Udagay" ismini vermişlerdi. Şamanlar vecd haline yani ekstaza erişerek cuhsal Memle ilişki kurarlardı. Kötü ruhları yok ederek insanlann pek çok sorununu giderirlerdi. İnsanı ölümden, hastalıklardan, kısırlıktan ve şansızlıktan korumaya çalışıyorlardı. Ayrıca geleceğe ait yorumlarda bulunurlardı. Şamanlık ba badan oğula geçerdi. AltayTürkleri'nde Şamanlar, Gök Tanrı ve iyi ruhlarla ilişki ku ran Ak Kamlar" ile birlikte yeraltı tanrısı ve ruhları ile bağlantı kuran "Kara Kamlar" şeklinde iki gruba ayrılırdı. Bkz. Şinasi Gündüz, a.g.e., s. 35 l ; Mircea Eliade, Dinsel ' inançlar ve Düşüncekr Tarihi /il Çev. Ali Berktay, İstanbul, 2009, s. 27. 35 Esrime gezintileri yani iç yolculuk Ş aman izm'i benimseyen halklarda da, örneğin Türklerde ve Moğollarda, şairlerin esin kaynağı olmuş ve destanlarda yüceltilmişti. Bkz. Mircea Eliade, Dinsel inançlar ve Düşünceler Tarihi//, Çev. Ali Berktay, İstan bul, 2009, s. 37. 36 Cengiz Han dinlere müsamaha göstererek din Mimlerini vergiden muaf tucuyordu. Bir tek yasalarında zikretmediği hahamlan müstesna cutmuşcu. Bkz. Bertold Spuler, lran Moğollan, Ankara, 20 1 l , s. 222. "
25
C H 'A N G C H ' U N
Cengiz Han, Ch'ang Ch'un için şunu söylemişti: "O, hakikaten semavi bir adam"37• Cengiz Han yabancı dini liderlerin sevgisini kazanmayı dev let politikası haline getirdi38• Bozkırda üstünlüğü elde etmek için Şamanları kullandıktan sonra, keşişlerin yerel halk üzerindeki et kisinin farkına vardı. Bu etki fethedilen toprakların kontrol altına alınması için fayda sağlıyordu. Cengiz Han, .Ch'ang Ch'un'a gön derdiği mektupta şunları yazmıştı: "Etrafımda bulunan halk sizin sevginizi kazandı mı?"39• Moğol İmparatorluğu'na farklı bölgelerden tüccarların gel mesi pazarların ve serbest bölgelerin kurulduğunu ve dini hoşgö rünün oluştuğunu kanıtlamaktadır. Moğollar, Altay toplulukları gibi Tanrı ya da Tanrılarla ilişki kurabilen din adamlarına saygı duyuyorlardı ve bir dini diğerinden üstün tutmuyorlardı. Onlar her dinde bulunan alimlere ve dindar kimselere hürmet ediyor lardı40. Cengiz Han'ın oğullarının ve torunlarının birçoğu ken dilerine uygun gördükleri dini seçmişlerdi. Kimi İslamiyeti, kimi Hıristiyanlığı, kimi ise Putperestliği tercih etmişti. Bazıları da ba balarının ve dedelerinin eski inançlarını devam ettirmekle kalmış tı. Benimsedikleri dinde ifrata kaçmamışlar, tüm dinleri tek bir din gibi görmüşlerdi41. Moğollar semavi dinlere gösterdikleri saygının yanı sıra Çin'de bulunan dinlere de hoşgörülü davrandılar. Hiçbir şekilde Çinlilerin 37 Paul Ratchnevsky, a.g. e. , s. 1 98. 38 Sechin Jagchid, a.g.m., s. 7. 39 Paul Ratchnevsky, a.g. e., s. 1 98. 40 Ermenistaıida bir devlet memuru olan Simpad ( 1 276- 1 3 1 0) şunları aktarır: "Hı ristiyanlar huzuruna çıktığında onları büyük bir saygıyla kabul ermiş ve özgürlük lerini vermiş ve kim olursa olsun canlarını sıkabilecek herhangi bir şey yapılması ya da bir söz söylenmesini yasaklamıştır. Onları o güne dek küçük düşürmüş olan Araplar, onlara yaptıklarının iki misline maruz kalırlar". Burada, gelecekte görü lecek sorunların temelleri atılmıştı. Makrizl ise şöyle yazmıştı: "Tum bunları, Tanrı ile arasını hoş tutmanın bir yolu olarak emreder. Çinlilerin keşişleriru getirtir. On larla Şamanlar arasında din üzerine tartışma yapılmasını emrederdi". Bkz. Jean-Paul Roux, Cmgiz Han ve Moğol imparatorluğu, s. 2 1 0-2 1 1 . 4 1 Jean-Paul Ro ux, O rta Arya Tarih ve Uygarlık, Çev. Lale Arslan, İstanbul, 1 999, s. 3 1 8; Aynı müellif, Cmgiz Han ve Moğol imparatorluğu, s. 1 20- 1 2 1 . 26
C E N G i Z H A N ' I N Ö L Ü M S Ü ZL Ü K ARAY I Ş I
dinlerini dışlamadılar. Örneğin Moğollara hizmet eden iki önemli devlet memurunun dini tercihleri farklı idi. Yeh-lü Ch'u-ts'ai Budist bir idealist ve Konfüçyüsçü devlet adamı iken, Liu Ping-Chung42 Budist ve Taoist bir devlet adamıydı. Konfüçyüsçülük bir dereceye kadar din olarak kabul görmüştü. Sonradan gelen Yüan Hanedanı (1280-1368) imparatorları Konfüçyüs öğretisini benimsemelerine rağmen Kubilay Han (1216-1294) buna sıcak bakmamıştı43• Bir devlet adamı olarak Cengiz Han din savaşlarının iç barışı tehdit edeceğini biliyordu. Bir fatih olarak, din özgürlüğünü ilan etmesi diğer dinlere mensup halklara karşı verdiği mücadelede güç lü bir silaha dönüştü. El-Ömeri, Moğolların başka dinlere karşı asla cebir uygulamadıklarını kaydetmiştir. Bu politikanın başarısı Müslümanlara karşı verilen mücadelede açıkça görüldü. Moğollar, Hoten şehrinde kurtarıcı olarak karşılandılar. Cengiz Han tarafın dan ilan edilen dini özgürlük Harezmşahlar ile girişilen mücadele boyunca kutsal bir savaşı önlemişti. Gürcistan'da Moğolların Hı ristiyan olduğuna dair rivayetler vardı ve bir keşiş tarafından yön lendirilen bir tören alayı geleneksel ikramları olan tuz ve ekmek ile Moğol askerlerini karşılamıştı44• Cengiz Han Hıristiyanlık, Budizm, Taoizm ve İslam gibi çeşitli dinlerin temsilcileri ile bağlantı kurmuş fakat onların inanç ve öğ retileriyle pek fazla ilgilenmemişti. Örneğin, Üstad Ch'ang Ch'un'u davet etme amacı, ondan Taoizm hakkında dersler almak değil, Liu Ping-Chung: Kubilay Han'ın sürekli danıştığı akıl hocalarından biriydi. Çin kaynaklarında bu zatın ideal bir danışman olduğu belinilmiştir. Eserlerde erdemli bir danışman olarak, bilge hükümdar gibi kahramanlaştırıp putlaştırılmıştı. 1 242 yılında Zen keşişi Hai-yün sayesinde Kubilay Han bu zatı tanımıştı. O sıralar küçük bir memurluk görevindeydi. Kubilay Han' ın sırtını böyle kişilere dayaması için Çin'de bulunan bilge kişileri t�ik edecek olan okulların açılması gibi planları vardı. Kubilay Han, planlarını kabul etmemişti. Ama Liu Ping-Chung siyasi karar larda Budistleri korumayı başarmıştı. Hat sanatı, resim, müzik, şiir, matematik ve gökbilim alanında çok yetenekliydi. Çinli uzmanlarla birlikte Moğollar için yeni bir takvim meydana getirmişti. Ayrıca Taoculuk, Budacılık ve Konfüçyüsçülük hakkında çok bilgiliydi. Bkz. Morris Rossabi, a.g. e., s. 27-29, 38. 43 David Morgan, The Mongols, USA, 2003, s . 1 23- 1 24. 44 Paul Ratchnevsky, a.g.e., s. 1 97. 42
27
C H 'A N G CH 'UN
ölümsüzlük iksirini elde etmekti. Budizm ve Hıristiyanlık da onun için yabancı öğretiler olarak kalmıştı45• Cengiz Han'ın nezdinde din adamları pek muteberdi46• Onların istedikleri her şeyi yapmasına izin veriyor ve arzularını reddetmiyor du. Taoist Üstad Ch'ang Ch'un, kendisinin önünde diz çökmeyece ğini söylediğinde bunu anlayışla karşılamış, hatta armağanlar vererek iltifat etmişti. Ona kımız sunarak her akşam birlikte yemek yemeği önermiş ancak üstad bunları kabul etmemişti. Cengiz Han nezaket le Ch'ang Ch'un'un yanında kalmasını çok istiyor ve ısrar ediyordu. Üstad ise bulunduğu bölgede askerlerden ve gürültüden başı şişmiş olacak ki, bu teklifi geri çevirmişti: "Ben yalnız kalmaktan hoşlanan bir münzeviyim ama burada şahit olduğum yalnızca kargaşa"47• Çin'de ve Alan Orda Devleti'nde yaşayan din adamları ve dini cemaatler için çıkarılmış olan pek çok hoşgörü fermanı bulunmak tadır. Bunların içerisinde Cengiz Han'ın dostu Üscad Ch'ang Ch'un ve Taoizm için ilan ettiği fermana göndermeler yapılmıştır48• Çıktığı uzun ve yorucu yolculuk için kendisine teşekkür etmek maksadıyla üstad 1 223 yılında geri dönerken Cengiz Han onu hem vergiden mu af tutmak hem de desteklemek için kendisine bir ferman vermişti49• 45 46
Paul Ratchnevsky, a.g.e. , s. 1 97; Sechin Jagchid, a.g.m., s. 7-8; Rene Grousset, Stepler imparatorluğu Atti/4, Cengiz Han, Tımur, s. 305-306. 1 220 yılının Şubat ayında Moğollar Buhara'yı ele geçirdiler. Akabinde ordu Semec
kand'a girerek yağma ve katliam ile ortalığı yakıp yıkmış ve hec yeri talan etmişti. Ancak Cengiz Han ı.anaaddrlann ve Müslüman din adamlannın canını bağışlamıştı. Moğollar din adamlarına büyük saygı gösterdikleri için nıhbanlann hangi inançtan olduklannın bir önemi yoktu. Bu yüzden Harezmşah Muhammed'in cihad çağrısı inandıncı olama ınışn. Bkz. Jean-Paul Roux, Cmgiz Han ve Moğol lmparator/uğu, s. 27-28. 47 Jeari-Paul Roux, Cengiz Han ve Moğol imparatorluğu, s. 220; Aynı müellif, Orta A.cya Tarih ve Uygarlık, s. 303. 48 Jean-Paul Roux, Cengiz Han ve Moğol lmparatorluğu, s. 1 2 1 . 4 9 Frederick W. Mote, lmpnial China 900- 1800, USA, 2003, s . 438; Yue Wang, On
Q!umzhen Daoism and the Longmen Lineage: An lnstitutional History ofMonasteries, Lineages, and, Ordinations, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Saskatchewan Universicy, 20 17, s. 39. Cengiz Han, mektuplarda Üstad Ch'ang Ch'un'a kendisi ne uzun ömür dilemesi için tenbihte bulunmuştu. Ayrıca diğer keşişlerin de aynı şekilde davranmalarını istiyordu. Dini cemaatlerin vergi muhafıyeti hükümdarın uzun ömürlülüğü için dua etmeleri şartı ile bağlantılıydı. Bkz. Paul Racchnevsky, a.g.e. , s. 1 98. Cengiz Han tarafından verilmiş olan ayrıcalıklardan üstad yeterince faydalanamamıştı. Bkz. David Morgan, a.g. e., s. 1 24. 28
CEN G i Z HAN ' I N Ö L Ü M S Ü Z L Ü K ARAY I Ş I
Üstadın Cengiz Han ile buluşmasının en mühim yararını hiç kuşku yok ki Taoiscler görmüştü. Daha sonra imparatorluğun bünyesinde muhtelif dinler içerisinde bulunan yüksek tütbeli kimselere de benzer ayrıcalıkların sağlanmasını amaçlayan çok sayıda ferman çıkarılmıştı. Üstad Ch'ang Ch'un ve halefleri bu belge sayesinde pek çok ayrıcalığa sahip oldular50• Bununla birlikte, ferman Kuzey Çin'de genel bir vergi muafiyeti anlamına gelmiyordu. Taoistler tarafın� Cengiz Han'ın sağlığı için okunan dualar ise bir minnettarlık işa retiydi. Bu fermandan altı ay sonra ailelerini terk eden kimselerin sorumluluğu da üstada verildi51• Gerek Taoist gerekse Budist keşiş ler umumiyetle entrikalara bulaştıkları için Cengiz Han bunları da üstadın gözetimine havale etmişti52• Yabancı din mensuplarına tanınan vergi muafiyetleri ve ayrıcalık lar bazı insanları. "Tarhan'' konumuna yükseltti. Fakat daha sonraki hanlar tarafından verilen ayrıcalıkların genel bir nitelikte olup olma dığı şüphelidir53• 1 248 yılına ait Ermeni kayıtlarında şunlar yazılıdır: "Dokunulmamış halde bulunaµ manastırlarda görevli kimselerin dini 50
5l
52
53
Söz konusu ferman şöyleydi: "Tilin yörelerin görevlilerine şunlar yasaklanmıştır: Tüm dini binalarda ve Yol'un izlediği, kutsal keşiş Üstad Ch'ang Ch'un'a bağlı tilin konutlarda, işleri kutsal kitapları okumak ve Gök'e yakarmak olan kişiler ikimet eder. Bunlar imparatorun on bin kere on bin yıl yaşaması için dua eden kişilerdir. Bunun içindir ki, tüm yükümlülüklerin, küçük ya da büyük tüm vergilerin ve yü kümlülüklerin, onlara uygulanmasını yasaklıyorum". Bkz. Jean-Paul Roux, Moğol imparatorluğu Tarihi, s. 22 1 -222. Monica Esposito, "lhe Longmen School and its Controversial History during the Qing Dynasty", Religion and Chinese Society. Wıl Il: Taoism and Loca/ &ligion in Modern China, Edt. John Lagerwcy, Hong Kong, 2004, s. 627. Tao-Chung Yao, Ch'üa n-Chm: A New Taoist in North China during the Twelfth and 1hirteenth Centuries, s. 1 40- 1 4 1 ; Aynı müellif, "Ch'iu Ch'u-chi and Chinggis Khan", s. 2 1 6; Frederick W. Mote, a.g. e., s. 484. Budistlere, Taoistlere, Hıristiyanlara ve Müslümanlara verilen diğer hoşgörü ferman larına ön ayak olan Üstad Ch'ang Ch'un'a verilen imtiyaz, imparatorluk içerisinde Moğol yasasına uyan herkesin istediği dini seçmekte ve bunu vazetmekte özgür ol duğunu göstermektedir. Bu durum ileriki yıllarda İslam dini açısından bazı sorunlar yaratmıştır. Çünkü İslam, milininlerin yaşamını yönlendirmek istiyordu. Moğollar, herkesin farklı kıyafetler içerisinde aynı gerçeği dile getirdiğini düşünüyorlardı. Bir münakaşada Möngke, William Rubruck'a şöyle demişti: ''Allah nasıl bize bir elde pek çok parmak verdiyse, insanlar için de pek çok yol göstermiştir". Bunlar her za man Şaman kalmışlar fakat bazen Hıristiyan bazen Budist olduklarını söylemekten geri kalmamışlardı. Bkz. Jean-Paul Roux, Orta Arya Tarih ve Uygarlık, s. 3 1 8. 29
C H ' A N G CH 'UN
öğretilerine göre ibadetlerini huzur içerisinde yapmaları için Moğol lar manastırları terk ettiler. Fakat küçük manastırlar ve benzeri binalar ile bunlara hizmet eden kimseler hariç zor kullanarak insanlara bağış ta bulunmalarını emrettiler"54• Moğollar kendi kontrolleri altındaki bölgelerde bulunan birçok yabancı din adamına da imtiyaz sağladılar. Örneğin Cengiz Han Se merkand'ı zapt ettikten sonra, İslam dünyasına karşı savaşının siyasi ve dini olmadığını göstermek için Müslüman din adamlarını vergiden muaf tutmuştu. Moğolların dine karşı genel tutumunu Rene Grous set şöyle ifade etmişti: "Moğollar, semaya ve sihri düsturlara karşı gös terdikleri batıl korkularıyla yalnız kendi Şamanlarıyla değil tabiatüstü kuvvetleri elinde tutabilen bütün dini reislerle irtibata geçtiler. Kerait ler ile Ôngütlerin55 yanında yerleşmiş Nesturi keşişleriyle, Uygurların ve Kitanların56 Budist rahipleriyle, Çin'deki Taoist sihirbazlarla, T ibet lamalarıyla57, Fransisken misyonerlerle ve Müslüman mollalarla sürek li temas halinde bulundular. Bu muhtelif dinlerin temsilcilerine gös terdikleri ilgi, hep Tanrı'ya karşı güvence teşkil ediyordu. Bu suretle evrensel bir batıl kaygı, evrensel bir müsamaha doğuracaktı. Cengiz Han'ın halefleri ancak korku içindeki bu hurafeperestlikten ayrıldık tan sonradır ki Türkistan'da ve İran'da taassuba düşeceklerdi"58• Paul Ratchnevsky, a.g.e., s. 1 98. Ak Tatar olarak isimlendirilen Ôngüder uzun süre Göktürk hakimiyeti alonda kaldı lar. Çin'in kuzey. taraflanna göç eden T"urk menşeili Şatoların Cengiz Han döneminde ki nesilleri idiler. Hıristiyan dinine inanıyorlardı. Bkz. Bahaeddin Öge!, Sino Turcica, ç;ng;.z Hanin TUrk MÜjlWirleri, İstanbul, 2002, s. 305. Ayrıca bzk. lsenbikc Togan, "The Qongrat in History", History and His�hy ofPost-Mongol CentralAsia and the Middk &st, Edt. Judith Pfuilfer-Sholeh A Quinn, Wiesbaden, 2006, s. 78. 56 Kitanlar, Moğol olduğu düşünülen bir boyun reisliği altında bir boylar birliği oluş turarak Kore ve Mançurya'da ikamet eden boyları hakimiyetleri altına almış ve 900 yılında büyük bir devlet kurmuşlardı. Bunlar T' ang Hanedanı zamanında oldukça güçlenmişler, 937 yılında isimlerini Liao Hanedanı (907- 1 1 25) olarak da değiştir mişler ve Kuzey Çin'in büyük bir kısmını zapt etmişlerdi. Bkz. Wolfram Eberhard, Çin Tarihi, s. 24 1 -242. 57 Lama: Tibet Budizmi'nde başrahibe verilen addır. Tibet adeta keşişler memleketi idi. Nüfusunun büyük bir çoğunluğu keşişlerden meydana geliyordu. XV: yüzyılda yapı lan reformlar sonucunda keşişlerin sihir ve büyü ile meşgul olmaları ve evlenmeleri yasaklanmışo. Aynca sarı elbise giymeleri, sadaka taşı taşımaları ve Lama'ya iman etmeleri koşul olarak konulrnuşru. Bkz. Şinasi Gündüz, a.g.e., s. 23 1 -232. 58 Rene Grousset, Stepin imparatorluğu, Atti/4, Cengiz Han, Timur, s. 229.
54 55
30
C E N G i Z H AN ' I N Ö LÜ M S ÜZ LÜK ARAY I Ş I
Moğollar dinler arasında çatışmaların yaşanmamasına dikkat ed.i yorlardı59. Dinlerin öğretileri Moğol gelenekleri ile çeliştiği zaman, yabancı dinlerin inançlarına önem veriyorlardı60• Örneğin Moğol ge leneklerine göre katledilen hayvanların etini yemeyi Müslümanlar red dettikleri zaman, Cengiz Han hayvanların kesimiyle ilgili yeni yasalar çıkardı. Aynca hanın haleflerinden bazıları başka dinden olan kimse lerle evlenip İslami kurallara göre abdest almayı dahi kabul etmişlerdi. Cengiz Han'ın dini politikaları devlet adamları tarafından kabul gör müştü. Fakat din iç barış için tehlike oluşturduğu zaman Cengiz Han acımadan saldırıya geçiyordu. Nitekim sunduğu hizmetlere rağmen Teb Tengri'yi idam ettirmekten çekinmemişti. Cüveyni, Cengiz Han Yasası'nın İsmailllerin kökünü kazımayı içerdiğini ifade eder61 • Moğollar, Cengiz Han döneminde Budizm ile ilişki kurmuşlar dı fakat bunu bir din olarak kabul ettiklerine dair herhangi bir vesika mevcut değildir. Sonraki yıllarda Budizm, Tibetli hükümdarların etkisi ile Moğol İmparatorluğu içerisinde iki kez kabul görmüştü. İlk olarak 1 261 yılında Saskya Hükümdarı Phags-pa, daha sonra 1577 yılında Dalay Lama Moğolistan'da Budizm'i yaymak için uğraşn. 1368 ile 1577 yılları arasında kalan dönemde Moğollar Şamanizm'e inanmaya devam ettiler. Moğollar Budizm'i kabul ettikleri esnada lamalar şamanların huzurunda büyü törenleri düzenlemeyi adet edindiler. Yaşama değer veren Budistler kadınların, kölelerin ve hayvanların kurban edilmesini yasakladılar ve bununla ilgili yasalar çıkarılmasını sağladılar62• Mevcut kaynaklara göre, Moğollar ilk olarak Budistlerle temasa geçmişlerdi. Moğol orduları Kuzey Çin'i işgal ettikleri zaman meş hur keşiş Hai-yün, Moğol kuvvetlerinin komutanı ve Kuzey Çin'in en . yüksek rütbeli Moğ�l yöneticisi olan Kuo Wang Mukali63 ile 59
Jean-Paul Roux, Cengiz Han ve Moğol.imparatorluğu. s. 1 1 8.
60
Cengiz Han'ın ölümsüzlüğün sırrını öğrenmek için Üstad Ch'ang Ch'un'u or dugahına davet ettiği sırada Moğolların yerleşmiş dini politikalarına göre hareket ettiği açıktır. Bkz. Tao-Chung Yao, "Ch'iu Ch'u-chi and Chinggis Khan", s. 2 1 8. Paul Ratchnevsky, a.g. e. , s . 1 97- 1 98. Ed ward Conze, Kısa Budizm Tarihi, Çev. Ömer Cemal Güngören, İstanbul, 2005,
61 62
s.
63
1 89- 1 90.
"Kııo Wang" unvanı kral, prens anlamındadır. Çin devlet geleneğinde hükümdar yar dımcısı için kullanılırdı. Bu unvanın "Büyük Noyan" olduğu anlaşılmaktadır. Bkz. 31
CH'ANG C H 'UN
kişisel bir temas kurdu. Bu güçlü yöneticinin önerisi ile Hai-yün' e "onurlu" anlamında Kao-t'ien-jen denilen dini bir unvan verildi. O, gençliğinde Üstad Chung-kuan'ın bir müridiydi. Daha sonra Cengiz Han onu huzuruna davet etti. Bu kısa görüşme Çin Budizm'i için büyük faydalar sağlamadı. Böylece, Çinli Budist liderlerin Taoistlere kıyasla Moğol hükümdarlarıyla çok daha erken zamanlarda temasa geçtikleri anlaşılıyor64. Avrupalı yazarların belirttiğine göre; Budizm T ibet'te Moğol ların himayesi altında yayılmış ve sadece ritualistik biçimde ge nişlemiştir65. Ancak bu yargı ilk zamanlar için kesinlikle doğru değildir. Bundan başka, Moğollar başlangıçta kendilerine yakın hissettikleri yerli Çin meditasyonuna66 da sonradan tamamen kar şı çıkmışlardı67. Cmgiz imparatorluğu Hakkında ilk Tarih Kayıtlan: Mmg Ta pei-lu llt! Hei Ta shi lu, s. 5 1 , 82; Moğolların Gizli Tarihi, s. 64. Celayir boyuna mensup Mukali, Cengiz Han'ın
sadık dmtlanndan biriydi. Onun han seçilmesine yaıdım etmişti. Bkz. Rene Grousset,
64 65
66
67
Stepin imparatorluğu Aıti/a, Cmgiz Han, Timur, s. 2 1 1-212. Cengiz Han bir kişinin sadakatine ikna olduğu zaman o kimseye tam olarak güveniıdi. Çin'deki sefer sırasında Mukali kendisini başarılı bir komutan; 7.eki bir devlet adamı olarak ispatlamış ve "Kuo Wang" rütbesi ile Çin valisi olarak atanmışa. Bkz. Paul Ratchnevsky, a.g.e., s. 149. Sechin Jagchid, a.g.m., s. 8, 10. Moğollar Tibetli ermişlerin gösterdikleri kerametlerle adeta büyiilenmişleıdi. Marko Polo onların olağanüstü şeyler yaptıklarını ve güçlü bir büyü tekniğine sahip olduk larını söyler. Tibetli ermişler, ırmağı ters yöne doğru akıtmak, çölün orta kısmında su fışkınmak gibi pek çok keramete sahiptiler. Bkz. Edward Conı.e, a.g.e., s. 1 89. Meditasyon: Genellikle "derinlere dalmak" ya da "düşünmek" arılamına gelir. Meditasyon hakkında bkz. Fung Yu-Lan, Çin Felsefesi Tarihi, Çev. Fuat Aydın, İstanbul, 2009, s. 34 1 ; llhan Güngören, ?.en Budizm Bir Yaşama Sanatı, İstanbul, 20 1 3 , s. 96-97. Kuzey Çin taraflarında gelişmiş olan Çin meditasyonu ideoloji ba kımından Taoizın'in göıdüğü işlevleri görüyordu. Resmi hayatın dalaverelerinden iğrenen kimseler meditasyonla ilgilenirlerdi. Ôı.ellikle işten yorulup arkadaşlarıyla şehrin dışında bulunan çiftliklerde bir hayat geçirmek isteyenlerin tercihiydi. XI. yüzyılda asiller Konfüçyanizın'den sıkıldıkları zaman Taoizm ya da siyaset bakı mından zararsız olan Çin meditasyonu ile meşgul olmaktaydılar. Çin meditas yonuna göre, duaların ve dini kitapların hiçbir önemi yoktu. Eğer bir kimse, bir resim, bir doğa parçası ya da herhangi bir başka şeyin önünde derin düşüncelerle kendinden geçerse, aniden dünyanın tüm sırlarını keşfedebilirdi. Bkz. Han Şan, Soğuk Doruktaki Adam, Çev. Ömer Tulgan, İstanbul, 1 993, s. 24; Wolfram Eber hard, Çin Tarihi, s. 1 88, 20 1 , 239-240. Li Chih-Ch'ang, a.g.e., s. 5-6. 32
C E N G i Z H A N ' I N Ö L Ü M S Ü Z L Ü K ARAY I Ş I
3- Cengiz Han'ın İmtiyazlı Budist Kqişi Hai-yün Zen68 keşişi Hai-yün nam-ı diğer Yin-ch'ien 1 202 yılında doğmuş tu. Bu zat, Üstad Chung-kuan ile birlikte Shansi Eyaleti'ndeki Lan ch'eng'de yaşıyordu. Cengiz Han ile Hai-yün'ün karşılaşması Çin kaynaklarına aksetmiştir69• Hai-yün o zamanlar on üç yaşında idi.
1 2 1 4 yılında Cengiz Han, Kuzey Çin'e üç yıl sürecek bir sefere çıkmış ve Moğol kuvvetleri Pekin'i kuşatmışlardı. Sonuç olarak, Chung-ku an ve Hai-yün, Cengiz Han ile bir araya gelme fırsatı bulmuşlardı. Cengiz Han' ın genç üstada ve efendisine karşı göstermiş olduğu hoş görü muhtemelen Moğol Şamanistik uygulamalarından kaynaklanı yordu. Öte yandan, Hai-yün'ün Moğolların emrine girmeyi cesurca 68
69
Zen Budacılığı bildiğimiz felsefe açıklamalarına uymamakradır. O ne bir din ne de bir düşünce sisremidir. Mensuplarının manasrırları, keşişleri varsa da belirli bir inanca veya düşünceye bağlılığı gösreren bağlayıcı sözleri bulunmamakradır. Bkz. H. J. Srörig, l/kçağ Felsefesi: Hint, Çin, l'Unan, Çev. Ömer Cemal Güngö ren, İsranbul, 2000, s. 9 1 . Hindisran'da Buda, Çin'de ise 520 yılında Bodhidhar ma ile başlayan Zen öğrerisi, Mahayana felsefesi ile Çin' in Taocu ve Konfüçyüsçü öğrerilerinin karışmasıyla orraya çıkmışrı. Bu öğreri Taoist içtenlik, doğallık, "kendi kendine oluşum" manasına gelen "tzu-jan" (spontaneous) ilkelerinden oluşur. Zen bağımlılık.can özgürlüğe görüren bir yoldu ve doğrudan yaşam çeş mesinden içme imkanı veriyordu. Bu yönüyle insanların sürekli acı çekmesini engelliyordu. Konfüçyüsçülüğün en önemli özelliği olan aile yaşamına ve aile bağına büyük önem vermişri. Çinlilerin münzevi gibi yaşamasını ve Budizm'e yakınlık duymasını engelliyordu. Çalışmadan, dilenerek yaşamlarını idame er rirmek isreyen Budisr keşişlere karşı çıkarak Konfüçyüsçülüğü benimsemişlerdi. Kısa zamanda büyük üne sahip olan Zen öğretisine rakip okullarda Budizm'in asıl öğrerisinden kopruğu yönünde eleşririler yapıyorlardı. Zen'e mensup olanlar köklerini Buda'ya kadar görürerek onun gizli öğreriler sunduğunu ifade edip saygın bir konum elde ermeye çalışmışlardı. Bkz. Eugen Herrigel, Zen ve Ok çuluk, Çev. Ömer Cemal Güngören, İsranbul, 1 993, s. 6-7; Zen Budizm D. T. Suzuki'den Seçme Yazılar, Çev. llhan Güngören, İsranbul, 1 997; s. 35; Vedat Şafak Yamı, ]aponya'da Budizm, Ankara, 20 1 2, s. 45; İlhan Güngören, Zen Bu dizm Bir Yaşama Sanatı, s. 1 1 9- 1 22, 1 26. Tapınmada karşılaşılan aşırılıklara, yobazlıklara Buda'nın yanlış yorumlanmasına karşı çıkan Zen keşişleri değişik ve rahar harekerlerde bulunmuşlardı. Örneğin, VIII. yüzyılda T'ang Hanedanı dö neminde meşhur Zen üsradı Tan-hsia T'ien-jan, soğuk bir kış gününde çok fazla üşüdüğü için tahradan mamul bir Buda heykelini yakarak ısınmayı başarmışrı. Bkz. Edward Conze, a.g. e., s. 1 33- 1 34. 1 323 yılında yazılmış olan Fo Tsu Li Tai T'ung Tsatnin yazarı Ch'ang-nien idi. Bkz. Li Chih-Ch'ang, a.g.e., s. 6. 33
C H 'A N G C H 'UN
reddetmesi, Cengiz Han'ı memnun etınişti70• Fakat bu kayıtlar şüp helidir. Çünkü Moğol ordusu Shansi Eyaleti'ni istila ederken Cengiz Han ordusu ile birlikte değildi. Dolayısıyla Hai-yün ile karşılaşmış ol ması ihtimal dahilinde değildir. Zikredilen ordu hanın oğulları Cuci, Çağatay ve Ôgedey'in idaresinde idi ve muhtemelen 1214 yılında Hai-yün ile karşılaşan kişi genç hanlardan biri idi71• 1215'te Pekin işgal edildikten sonra, 1216 yılında, Cengiz Han tarafından Mukali'ye bazı imtiyazlar verildi. Mukali dinler ve din adamlarına ilişkin tavsiyeleri sayesinde ödüllendirilmişti. Cengiz Han din adamlarına gösterdiği hürmetle hem Tanrı'nın rızasını kazanmayı hem de Çin'deki inançlarla ilgili bilgi edinmeyi amaçlı yordu. Ayrıca Üstad Chung-kuan ile müridi Hai-yün'ü Budistlerin, Teb Tengri'yi ise Şamanistlerin başı tayin etmişti72• 1219 yılında Kin Tatarlarına karşı yapılan üçüncü sefer sırasın da Shansi Eyaleti bir kez daha istila edilip yağmalanmış ve Lan ch'eng ahalisi korku içinde kaçmıştı. Moğol komutanı Mukali'nin hizmetinde bulunan Kuzey Çinli Shih T'ien-hsiang şehre girdiğin de, umursamaz tavırlarla dolaşan genç Zen keşişi Hai-yün'ü gördü ğünde oldukça şaşırmıştı. Shih T'ien-hsiang ona askerlerden kor kup korkmadığını sormuş Hai-yün ise şöyle yanıtlamıştı: "Katiyen korkmuyorum, imanın savunucuları olarak onlara güveniyorum"73• Bu cevap Shih T'ien-hsiang'ın hoşuna gitmiş ve Moğolların hiz metinde bulunan diğer bir Çinli mezhep lideri Li Ch'i-ko ile de konuşmuştu. Bu sayede Budizm'deki fıkir ayrılıkları ile tanışarak Hai-yün' e Zen ya da başka bir mezhebe74 mensup olup olmadığını 70 Sechin Jagchid, a.g.m., s. 9. 7 1 L i Chih-Ch'ang, a.g.e., s . 6 72 Sechin Jagchid, a.g.m., s. 9- 1 O. 73 Bunlara "harid muhafızlar" (outside protecrors) deniliyordu. Zikredilen terim Bu dizm'in dünyevi destekçilerini kapsıyordu, dAhilt muhafızlar" (inner protectors) ise bizzat inancın öğretisine vakıf kimseleri imliyordu. Bkz. Li Chih-Ch'ang. a.g. e., s. 7. Burada bahsedilen mezhep "Tantra" ya da "T'ien-c'ai" idi. T'ien-t'ai Mezhebi 589-597, Tancra Mezhebi ise 705-774 yılları arasında kurulmuştu. Bu yıllar Çin Budizm'inin en verimli olduğu dönemlerdi. Çin halkı bu mezhepleri iyice özüm seyip günlük yaşamda kullanmışa. "Tantra" kelimesinin anlamı "Gi:r.emler Yolu" demektir. Tantra VIII. yüzyılda üç Hindi bilge tarafından Çin'e getirilmişti. Bu üç "
74
34
C E N G i Z H A N ' I N Ö L Ü M S Ü Z L Ü K A RAY I Ş I
sormuştu. Hai-yün her iki mezhebin de eşit derecede önemli oldu ğunu söyleyerek şu yanıtı vermişti: "Onlar bir kuşun iki kanadı gibi dirler; ne savaşçılara ve alimlere ne de mevki dağıtanlara benzerler" . Bunun üzerine Hai-yün, Üstadı Chung-kuan'ı onlara tanıttı. Onun doktrininden çok etkilendiler ve müritleri oldular. Moğol komutanı Mukali de keşiş ile bizzat ilgilendi ve büyük hana bununla ilgili bir rapor sundu. Cengiz Han'ın cevabi mektubu saray nazırı Taisu-bu ka ve Ma-lai tarafından getirilmişti: "Ulaklarının bana anlattıkların dan Tanrı'nın elçisi olan bu ihtiyar din adamı ile genç din adamının samimi olduklarını anladım. Onları doyurun ve güzel giydirin. Eğer aynı dinin başka mensuplarına tesadüf ederseniz onların tümünü bir yerde toplayın ve iyi tutun. Herhangi biri tarafından onlara say gısızlık yapılmasın. Bu şahısları 'Tarhan' kılın"75• T'ung-tsai adlı eserde ise şu ifadelere yer verilmiştir: "1219 yılın da Hai-yün on sekiz yaşında iken, Tanrı'nın askeri birlikleri tekrar yaklaştı. Tai-shih Kuo Wang (Mukali) birliklerini Lan-eh' eng' e sal dırması için yönlendirdi. Bütün insanlar kaçıp dağılmışlardı, ancak Hai-yün her zamanki gibi Chung-kuan'a hizmet etmek için kaldı . . . Ertesi gün şehir teslim oldu. Kuo Wang, Chung-kuan'u ve Hai-yün'ü, İmparator Cengiz Han'ın egemenliği altına almıştı . . . Cengiz Han, Mukali'ye 'Han fermanı' çıkardı: "Bana elçi aracılığı ile bildirdiğiniz yaşlı üstad ve genç üstada Kao-t'ien-jen unvanı verin. Onları güzel giydirin ve gıdalarla besleyin. Onları lider konumuna getirin ve onla ra iyi bakın . . . Bu kararnameyi alan Mukali onlara büyük merhamet bilge T 'ang Hanedanı'nın ordugahında ağırlanmıştı. Söz konusu mezhepte dişi tanrı ve cinsellik yoktu. Ancak bu mezhep bir yüzyıldan daha fazla yaşamadı. Son raki zamanlarda ise Tıbetli Lamalar tarafından devam ettirildi. T 'ien-t'ai Mezhebi, Hintlilerin Yoga tekniğine benzemektedir. Bu mezhebin merkezi Chekiang Eyale ti' ndeki T 'ien-t'ai Dağı'nda bulunan bir manastırdı. Kurucusu ise Chih-k'ai idi. Bu zat meditasyonu açıklayan eserler telif ederek mezhebini yaymaya başlamıştı. T'ien-t'ai Mezhebi, birbirinden farklı olan tüm Mahayanacı öğretileri bir arada tutmaya çalışmıştı. Bunu yaparken toplumun kurulu düzenini bozmadan hareket ediyordu. Politik amaçlar bakımından Tibet'te bulunan Sarı Örgül e benzetiliyor du. Ama Çin yönetimi bu mezhebin devlet işlerinde etkili olmasını isremiyordu. Bkz. Edward Conze, a.g. e. , s. 1 24-1 25, 1 27- 1 28; Wolfram Eberhard, Uzak Doğu Tarihi, Ankara, 20 1 0, s. 74-75. 75 Li Chih-Ch'ang, a.g. e., s. 7-8; Paul Ratchnevsky, a.g.e s. 242. ..
35
CH'ANG CH'UN
gösterdi . . . Tüın ihtiyaçları Mukali tarafından temin edildi. Böyle ce genç üstadın adı bilinmeye başlandı. On dokuz yaşına geldiğinde
[ 1 220] , Chung-kuan öldü76 • • • Daha sonra Hai-yün Pekin'e geldi ve Büyük Ch'ing-shou-ssu Manastırı' nda kaldı" . Fo-tsu li-tai t'ung-tsai adlı eserde ise hadise şöyle kaydedilmişti: "Hai-yün on iki ya da on üç yaşında iken ( 1 2 1 9) Cengiz Han sefere çıkmıştı. Şehrin düştüğü esnada Hai-yün, Ning-yüan da idi. Hai-yün tüın insanlar arasında bizzat kutsal hanın yanına yaklaştı. Han ona saçlarını uzatmasını tav siye etti. O ise şöyle dedi: Ben Moğol Ulusu'nun tarzını izlersem, bir keşişin tarzını koruyamam". Bunun üzerine han kendi uygulamasına devam etmesine izin veren bir ferman çıkardı77• Cengiz Han yabancı dinlerin mensuplarına hem vergi muafı.yeti tanıdı ve hem de ayrıcalıklar verip bu kişileri "Tarhan'' konumuna yükseltti. Taoist Üstad Ch'ang Ch'un'a sağlamış olduğu ayrıcalikları
1 2 1 9 yılında Budist keşişi Hai-yün'e de verdi78• Hai-yün aydınlatıcı fikirleriyle Zen öğretisinin ne kadar derin olduğunu gözler önüne sermiştir. Ona göre; "Tüm gün yemek yiyip de bir pirinç tanesi dahi yutmamış olan, tüm gün yol yürüyüp de bir adım dahi yol alama mış olan, ben-sen aldatmacasına aldırmayan, varlık içinde bulunsa da varlığa kanmayan kim ise, işte o zat olgunluğa ermiştir"79• İlerleyen yıllarda, 1 242 yılında, Kubilay Han rastladığı ilk mühim Budist keşişi yani Hai-yün'ü danışmanı olarak tayin edecektir8°. Ayrıca Ögedey Han, Kuzey Çin'de önemli bir manastıra onu baş keşiş olarak atadı. Hai-yün, Kubilay Han' ın yakın arkadaşı olarak, hanın oğlunun adını Çince "Cm-cin'' yani "Gerçek Altın'' koydu. Budizm'in temel 76
Bazı Ban kaynaklarına göre; Hai-yün, Üstad Chung-kuan öldüğünde on iki yaşında idi. Bkz. Sechin Jagchid, a.g.m., s. 26. Arthur Waley' e göre ise bu sırada on sekiz ya şında olan Hai-yün "Tanrı' nın elçisi" olarak ciddiye alınmayacak kadar genç biriydi.
77 78 79 80
Sechin Jagchid, a.g. m., s. 8-9. Paul Ratchnevsky, a.g. e., s. 1 98. Edward Conze, a.g. e. , s. 138. Kubilay Han'ın Budizm'e yatkınlığının ilk sebeplerinden biri muhtemelen bu Zen keşişi ile tanışması idi. Daha sonra Budizm'i devlet dini olarak kabul etmiş ti. Böylece Moğol İmparatorluğu Budist bakanlarla yönetilmişti.
O
dönemlerde
Doğu Moğolistan'da Budizm yaygın bir din haline geldi. Bkz. llhan Güngören,
Buda ve Öğretisi,
İstanbul, 200 l , s. 208.
36
C E N G i Z H AN ' I N Ö L Ü M S Ü Z L Ü K A RAYI Ş I
öğretileri il e onu tanıştırarak hanın merakını arttırdı. Budizm'in diğer tüm dinlerden yüksek mertebeye sahip olduğunu ifade ederek Kubilay Han' ı yanına çekti. Kubilay Han onun sayesinde Taoistlere karşı Bu distleri destekledi ve Zen keşişi Hai-yün nihayet 1 257 yılında öldü8ı .
4- Taoizm ve Tarihi
Gelişimi
Taoizm'in kurucusu addedilen Lao Tzu'nun tam olarak ne zaman doğduğu bilinmese de Chou Hanedanı (MÔ 1 050-247) dönemin de yaşadığı malumdur. Bu devir, maziden kalan pek çok küçük ve yerel devletçiğin yaşadığı bir zamandı. Tao öğretisi, Çin tarihinin bu geçiş döneminde, yani eski feodal düzenin yıkıldığı bir çağda, ekonomik ve politik kargaşa ve güvensizlik ortamında, çok az ge lişmiş bir toplum düzeni ve teknoloj inin ilkel bir aşamasında, doğa yorumu82 ve yaşamın doğal düzenine uyma zorunluluğu üzerinde temellenen bir dünya görüşü olarak ortaya çıkmıştı83• Avrupalılar Taoizm'i, bir yandan Taoizm'in kurucusu Lao Tzu ve Chuang Tzu'nun mistik felsefi görüşleriyle, diğer yandan Çin köylülerinin batıl inançlarının cazibesi ve çekiciliği ile öğrenmiş ve bunları yarı değerli sahte keşişlerden işitmişlerdi. İki bin yıl boyunca hurafelerle doldurulan Taoizm'in tarihi genel okuyucu kitlesi için tamamen meçhuldür. Budizm'den farklı olarak Taoizm'in gücü belli 81 82
Morris Rossabi, a.g.e., s . 14, 1 6, 38. Taoizm Çinlilere doğa sevgisini aşılamıştı. Dinlenmek ve yenilenmek için günlük sıkıntılardan kaçmak amacıyla doğaya sığınma alışkanlığı doğdu. Lao Tzu doğaya tapınma kültürü ile birlikte gizemli sırları yeniden yorumladı. Aynı zamanda ölüm süzlük iksiri için doğadaki bitkilerden faydalanmışlardı. Bkz. Dilber Nur Hidayet,
Çinli vt: Türk Yöneticilerinin i/e Yönelik Tutumlannın Gelenekse/ Çin ve Türk Kiıltürü Açısından Karşılaştınlması1 (Basılmamış Y"ıiksek Lisans Tezi), Hacettepe Üniversite
83
si, 2006, s. 29-30. Taoist simyacıların meşhur atasözü şöyledir: "Sanat doğayı onun işleyiş tarzında taklit eder". Taoistler doğa ile uyıırn içerisindedir. Simya için de mo dd doğadır. Bkz. Titus Burkchardt, Simya, Çev. Mehmed Temelli, Ankara, 20 1 7, s. 1 1 7. Taoizm'de insan davranışlarının hepsi doğa ile uyumludur. Örneğin eski zamanlarda Çin'.deki suçlular sadece sonbahar mevsiminde idam edilirlerdi. Çünkü sonbahar her şeyin öldüğü mevsimdi. Bkz. Wolfram Eberhard, Çin Simgeleri Sözlü ğü, Çev. Aykut Kazancıgil-Ayşe Bereket, İstanbul, 2000, s. 1 07. Doğan Kuban, Lao Tzu Tao Yolu Öğretisi, Tao Te Ching'in Yorumsal Çevirisi, İstanbul, 20 13, s. 8, 1 5; Yao Dan, Çin Edebiyatı, Çev. Sinan Baykem, İstanbul, 20 1 6, s. 34. 37
C H 'ANG C H ' U N
bir dini teşkilat ile birlikte Avrupalıların genellikle "Taoist Papa" şeklinde isimlendirdiği, Çinlilerin ise "İlahi Efendi" adını verdikleri kalıtsal bir dini lider tarafından idare edilmesine bağlıydı. Din te melli bu hanedan, il. yüzyılın ortalarında kutsal bir ulaktan "Eşsiz ve Hakiki Tao" vahyini alan Chang Tao-Ling tarafından kurulmuş tu84. Chang ailesinin sahip olduğu bu hikmet hala devam etmek tedir, muhtemelen halihazırdaki Taoist Papa onun altmış üçüncü kuşaktan torunudur85• Büyücüler şehrin tılsımlarını86 ve sihirlerini Lao Tzu'nun öğretilerine dayandırarak dini kuralların bir türü ile ilk defa birleştirmişlerdi. Birtakım doktrinlere istinat eden tek bir kurucu kişi, mezhebin öğretisini kısa zamanda oluşturmuştu. Bun lar Budizm'in başlangıcı ile ortaya çıkmıştı87. Chang Tao-Ling yeni Taoizm'i yaratırken Budizm'den büyük ölçüde etkilenmişti88• 84
Chang Tao-Ling Doğu Çin'den İmparator Shun zamanında Sichuan'a gelmiş ve Hermit Dağı'na yerleşmişti. İnzivaya çekilerek Tao üzerine çalışmaya başlamıştı. Uzun süre burada kalmış ve ölümsüzlük iksirine sahip olduğu düşünülmüştü. Çin geleneğinde Taoizm iki farklı anlatıdan oluşmaktacl.ır. tiki "Tao chiao" (Taoist Okul) ismi verilen, Tao Te Ching, Chuang Tzu ve Lieh Tzu gibi klasik metinlere dayanan felsefi Taoizm'dir. İkincisi ise ölümsüzlüğe ulaşmayı amaç edinen, simya, sihir, büyü, ilaçlar, fiziksel egzersizler, nefes alıştırmaları, seks teknikleri gibi yöntemleri kullanan ve resmi temelleri il. yüzyılda Chang Tao-Ling tarafından atılan Taoizm idi. Chang Tao-Ling simyacı Taoizm ekolünü savunmaktaydı. O, simya üzerinde çalışmalar yapmışa ve birtakım sihir ve tılsımları keşfederek ölümsüzlük iksirini hazırladığına inanmıştı. Mitolojiye göre Chang Tao-Ling'in yüz yirmi üç yaşında iken sekiz tane şeytan kralı yendiği için göğe çıkarak tanrılaşmıştı. Bu sayede eşi ve iki müridi ile birlikte semaya çıkmıştı. Böylece T'ien-shin (ilahi üstad) unvarunı almıştı. Sihirin ve büyücülüğün büyük bir yer tuttuğu şimdiki Taoizm'in bu ekolden etkilendiği farz edilmektedir. Bkz. Şinasi Gündüz, a.g. e., s. 8 1 ; Ali Gül, Bir Din Olarak Taoizm, (Basılmamış Y'ıiksek Lisans Tezi), Selçuk Üniversitesi, 2006, s. 29, 32, 39.
85
1 927'de Çin yönetimi tarafından kaldırılıncaya kadar Chang Tao-Ling'in bu hik meti devam ettirilmişti. Bkz. Ali Gül, a.g.e., s. 39. Arapça "tılsarn" (Yunanca: telasma) kelimesinden türeyen tılsım bir çeşit muska veya büyüdür. Batı dillerine ise "talisman" şeklinde geçmiştir. Tılsımın astrolojik bir sihir formülünü içerdiğine inanılırdı. Bkz. Şinasi Gündüz, a.g. e., s. 370; Ayten Koç Aydın, "Simya", IA, C. XXXVI I , s. 2 1 9. Taoizm, Budizm ile etkileşim içindeydi. Zen Budizm'i de buna istinat ediyordu. Bkz. Doğan Kuban, a.g.e., s. 1 4 . Taoizm üzerine eserler yazmış ünlü müellif Holmes Welsh'e göre: "Hem Zen Budistleri hem de Konfüçyanisder Taoisderden daha çok Taoist idi". Bkz. Chuang Tzu, Taocuiuk Üurine Meseller-Diyaloglar, Çev. Ômer Tulgan, İstanbul, 1 996, s. 1 1 . Li Chih-Ch'ang, a.g.e., s. 9- 1 0; Paula Hara, Daoism, Çin, 2009, s. 42-:44.
86
87
88
38
C E N G i Z H A N ' I N Ö L Ü M S Ü Z L Ü K A RAY I Ş I
Taoistler mevcut düzene karşı çıkarak Konfiiçyanizm'i reddeden metinler kaleme aldılar. Bir yandan da fe1sefl doktrinlerle birlikte ilimler ve sözde ilimleri (astroloji, simya, alternatif tıp, fototerapi, kehanet vb.) bir derleme haline getirdiler. Budizm ile çekişme halinde olmasaydılar her şey yolunda idi. Dogma ve öğretilerin temin edildiği Hint teoloji sinin tükenmez kaynaklarından sürekli olarak yararlanan Budistlerin konumu da güçlüydü89• Taoistler bu kaynaklardan yararlanamadıkları için geri kalmışlardı. Onlar V. yüzyıldan itibaren rakiplerini körü körü ne modd alarak birbirini taklit eden uzun kutsal kitaplar hazırlamış lardı. Bununla beraber Budizm moddinde bir ikonografiyi mufassal biçimde hazırlamaya başladılar. Buna göre; Lao Tzu burada Şakyamu ni90 tarzında tasvir edilmişti. Tarihi Buda, T'ien Tsun (Bucla'nın on unvanından biri olan: "Tanrı'nın Onurlandırdığı Adam"91) takriben 89
90
91
Taoistler Budizm'e kesin olarak karşı idi. Her biri birbirinden etkilenmişti ama Budizm Taoizm'in daima iyi özelliklerini almıştı. Neo-Konfüçyanizm'in kurucusu olan filozof Chu Hsi ( 1 1 30- 1200) şöyle demişti: "Budizm Taoizm'in en iyi özel liklerini aşırırken, Taoizm Budizm'in en kötü özelliklerini aldı. Biri diğerinden mücevher alırken, kaybeden bir taşla zararını telafi etmek durumundaydı". Bkz. Şinasi Gündüz, a.g. e., s. 82; Herbert Ailen Giles, Eski Çin'tk Dinler, Çev. Deniz Uludağ, Ankara, 20 1 7, s. 57. Şakyamuni: Buda ismi, gerçek bir isim değildi. ·�ydınlanmış" veya "Aydın" anla mına gelen bir lakaptı. Bu isim ermişlik durumunu, özünü Dharma'dan ya da "son gerçekten" almıştı. Buda'nın gerçek ismi "Gotama" (Gautama) veya "Siddhartha" idi. Onun ait olduğu boyu ifade etmek ve soyunu yüceltmek için "Şakyaların Bil gesi" anlamına gelen "Şakyamuni" adı kullanılmıştı. Bkz. H. J. Störig, a.g. e., s. 66; Edward Conze, a.g. e., s. 28-29. Şakya Krallığı şimdiki Oudh şehrinin kuzeydoğu ta rafındaki Nepal yaylalarının etekleriyle Rapti Irmağı arasında kalan verimli ve sulak bir bölgedir. Budist gelenek Buda'yı Ş� Kralı Suddhodana'nın oğlu olarak varsay maktadır. "Şakyamuni" ismi de buradan gelmektedir. Bkz. ilhan Güngören, Buda ve Öğrdisi, s. 57; Hajime Nakamura, G