Alkestis-Medeia Elektra [1 ed.] 9789759958619


119 56 2MB

Turkish Pages 161 [162] Year 2018

Report DMCA / Copyright

DOWNLOAD PDF FILE

Recommend Papers

Alkestis-Medeia Elektra [1 ed.]
 9789759958619

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

Euripides ALKESTIS - MEDEIA ELEKTRA TÜRKÇESİ: AHMET HAMDİ TANPINAR

�ERGAH

ALKESTIS - MEDEIA - ELEKTRA Euripides

DERGAH YAYINLARI 762 Tiyatro 10 Tanpınar BOtOn Eserleri 17 Sertifika No 14420 ISBN 978-975-995-861-9

1. Baskı Ocak 2018

Dizi EdltOrO

inci Enginün Kitap EdltOrO

Mustafa Sökmen

Dizi Kapak Tasarımı

Işıl Dôneray Kapak Uygulama

Ercan Patlak Sayfa DOzenl

Ayten Balaç Baskı

Ana Basın Yayın Gıda lnş. Tic. A.Ş. B.O.S.B. Mermerciler Sanayi Sitesi 10. Cad. No: 15 Beylikdüzü/lstanbul Tel: (212) 422 79 29 Matbaa Sertifika No 20699 Derglh Yayınları

Klodfarer Cad. No: 3/20 34122 Sultanahmet/lstanbul Tel: (212) 518 95 79 80 Faks: (212) 518 95 81 www.dergah.com.tr/[email protected] Alkestls - Medela -

Elektra'nın yayın hakları Derglh Yayınları'na aittir.

ALKESTIS - MEDEIA - ELEKTRA

Euripides

Türkçesi Ahmet Hamdi Tanpınar Yayına Hazırlayan Erol Gökşen

�ERGAH

AHMET HAMDI TANPINAR

23 Haziran 1901'de lstanbul Şehzadebaşı'nda dünyaya gelir. Kadı bir babanın oğlu olması hasebiyle Ergani-Madeni, Sinop, Kerkük ve Musul gibi farklı kültürleri haiz coğrafyalarda çocukluğunu ve gençliğinin ilk yıllarını geçirir. Musul'dayken annesini kaybeden Tanpınar babasının tayini üzerine yerleş­ tikleri Antalya'da 1918'de liseyi bitirir. Tüm bu farklı kültürler Tanpınar'a, yazılarında da izi sürülebileceği gibi, önemli bir gözlem ve tespit gücü kazan­ dırmıştır. Yüksek tahsil için geldiği lstanbul'da 1919'da Darülfünun Edebiyat Fakültesi'ne kaydını yaptıran Tanpınar, burada Yahya Kemal başta olmak üzere Rıza Tevfik, Mustafa Sekip, Necib Asım gibi edebiyat dünyasının ileri gelen hocalarıyla tanışır; Necip Fazıl Kısakürek, Mükrimin Halil Yınanç, Hasan Ali Yücel, Ahmet Kutsi Tecer gibi isimlerle de dönem arkadaşlığı yapar. Tanpınar'ın ilk şiirleri, 1921'de Yahya Kemal'in öncülüğünü yaptığı Dergah dergisinde yayımlanır. 1923'te Darülfünun'dan mezun olduktan sonra ilk öğretmenlik görevine Erzurum Lisesi'nde başlar. Bu yıllarda diğer çağdaşları gibi hem Batı edebiyatına yön veren Baudelaire, Dostoyevski, Shakespeare, Homeros, Goethe, Herdeia, Mallarme, Verlaine hem de Doğu'nun klasikleri arasında yer alan Nedim, Şeyh Galip, Şeyhi ve Naili'yi okur. 1925 yılında Konya'ya, 1927'de Ankara'ya tayin edilir. 1928-1932 arasında Ankara Erkek Lisesi, Gazi Terbiye Enstitüsü, Musiki Muallim Mektebi ve Ankara Kız Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yapar. Ankara yıllarında Ziyaettin F. Fındıkoğlu, F. Nafiz Çamlıbel, A. Kutsi Tecer, Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Anday, Samet Ağaoğlu, Ahmet Muhip Dıranas, Nurullah Ataç ile hemhal olur. 1932'de lstanbul'a tayini çıkan Tanpınar lstanbul Kadıköy Lisesi'nde görev aldıktan sonra Ekim 1933'te Güzel Sanatlar Akademisi, Sanat Tarihi kürsüsünde estetik ve mitoloji hocalığı görevine getirilir. Ankara'daki çevresi Tanpınar'ın edebiyat anlayışını nasıl derinleştirdiyse Akademi'deki ortam da sanat alanındaki okumalarını ve yorumlarını derinleştirmiştir. 1939'da lstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde açılan Yeni Türk Edebiyatı kürsüsüne profesör olarak atanır. 1943 seçimlerinde Maraş milletvekili olarak meclise giren Tanpınar'ın milletvekilliği 1946'da sona erince bir süre Milli Eğitim müfettişi olarak görevlendirilir, 1948'de de Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki kadrosuna geri döner. 1949'da Edebiyat Fakültesi'ndeki kürsüsüne yeniden atanır ve bu görevini ölümüne kadar sürdürür. 1953-1959 arasında farklı vesilelerle Avrupa'ya seyahatler yapmış; Hollanda, lngiltere, Fransa, ispanya, Portekiz, ltalya, lsviçre, Almanya ve Avusturya'yı görme imkanı bulmuştur. Kalp krizi sonucu 24Ocak 1962'de hayata veda eden Tanpınar'ın kabri Aşiyan Mezarlığı'nda, hocası Yahya Kemal'in yanındadır. Eserleri: Tevfik Fikret: Hayatı, Şahsiyeti, Şiirleri ve Eserlerinden Seçmeler (1937); Namık Kemal Antolojisi (1942); Abdullah Efendi'nin Rüyaları (1943); Beş Şehir (1946); On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi (1949); Huzur

(1949); Yaz Yağmuru (1955); Şiirler (1961); Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1961); Yahya Kemal (1962); Edebiyat üzerine Makaleler (1969); Yaşadığım Gibi (1970); Sahnenin Dışındakiler (1973); Tanpınar'ın Mektupları (1974); Mahur Beste (1975); Aydaki Kadın (1987); iki Ateş Arasında (1998); Edebiyat Dersleri (2002); Tanpınar'dan Ders Notları (2004); Günlüklerin ışığında Tanpınar'la Baş Başa (2007); Tanpınar'dan Notlar (2015); Hep Aynı Boşluk

(2016); Tanpınar'dan Çeviriler (2017); Hüsrev ü Şirin (2017); Suat'ın Mektubu (2018); Alketis-Medeia-Elektra (Euripides'ten, 2018).

EURIPIDES ÇEViRiLERi

Tanpınar'ın 1940'1ı yılların başında Euripides'ten yaptığı üç oyun çevirisini yeniden okurken eserlerinin basımında öylesine titiz olan yazar, acaba bu çevirilerini yeniden basılmasını nasıl karşılardı diye kendime sordum. Aslında bu soru Tanpınar'ın sadece çevirileri için değil bütün eserleri için geçerli. O haya­ tında bunları yeniden neşir fırsatını bulsaydı, şüphesiz ki yeni baştan çevirircesine gözden geçirmek isterdi. Ne yazık ki ölüm nice projeyi yarım bıraktığı için bizler de Tanpınar'ın vaktiyle yaptığı bu çevirileri, onların 1940'1ı yıllarda hazırlandıklarını unutmadan okumaya mecburuz. Tanpınar'ın yakın arkadaşı ve dostu olan Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanı iken (1938-1946) giriştiği tercüme faaliyeti saye­ sinde Türkçeye Doğu ve Batı klasiklerinden birçok eseri oldu­ ğu kadar çeviricileri de kazandırmıştı. Onun çeviri anlayışı kitapların başında yer alan yazısında görülür. Bu kültür ham­ lesine tam anlamıyla temelden başlamak anlamını taşır. Bugün Türkçeye pek çok yabancı eser kazandırılmıştır. İlk çevirilerini 1940'ların başında yapmaya başlayanlar zamanla Türkçenin vazgeçilmez çeviricileri arasına girmişlerdir. Tanpınar bunlar arasında değildir. Çeşitli yazılarında ısrarla Batı' dan çeviriler yapılmasının önemini vurgulamış olsa da, kendisi bu faaliyetine

6


100 c( a:

Binaenaleyh bunu söylerim ki ana, baba olmak tecrübesini

!;;: w

geçirmeyen faniler öbürlerinden çok mesutturlar. Çocukları

c( w

farkında olmazlar ve bu yokluk onları birçok eziyetten kurtarır.

111

ile kendilerini yiyip bitirdiklerini görürüm. Evvela onları iyi bir

....ı w o w :E

olmadığı için onların faniler için saadet veya keder olduğunun Çocuk sahibi olanların ise, bütün ömürlerince birçok üzüntü

t; w

surette yetiştirmek ve onlara, yaşamaları için bir şeyler bırakmak

c(

isterler; sonra acaba seciyeleri zayıf mı, yoksa sağlam mıdır, diye

:ııı:: ....ı

üzülürler. Bu onlar için gizlidir. Nihayet, her fani için bütün kederlerin en büyüğünü söyleyece­ ğim: İşte bütün bunlara çare buldular; çocuklar gençlik çağına yetişti, tabiatları namusludur, fakat eğer kaderin arzusu böyle ise ve ecel, onların vücutlarını beraber götürerek Hades'e doğru uçarsa! Bir zürriyet sahibi oldukları için kendilerini tanrıların gazabına uğramış görürlerse ve dertlerine hepsinden daha zalim olan bu acı eklenirse, fanilerin bu işten kazançları nedir?

MEDEIA Dostlar, uzun zamandan beri, öte tarafta neler olacağı­ nı gözetleyerek hadiseleri bekliyordum. İşte Iason'un maiyetin­ den birisini gördüm. Sık nefesi garip bir felaket haber vermeye geldiğini anlatıyor.

Ağır adımlarla /ason'un bir hizmetçisi girer.

SAi Ey, bütün nizamların dışında kalan korkunç bir cinayeti işleyen kadın, Medeia, kaç! Her ne vasıta ile olursa olsun; gemi, araba . . . Kaç!

MEDEIA Ne oldu ki kaçmam lazım gelsin? SAi Genç prensesle babası Kreon şimdi senin zehrinin kurbanı olarak öldüler.

MEDEIA Güzel haber! Bundan böyle seni velinimetlerim ve dostlarım arasında sayacağım.

SAi Kadın ne diyorsun? Aklın başında mı, yoksa çıldırdın mı? Kral hanedanını yıktıktan sonra, bu haberden titreyeceğin yerde seviniyorsun?

M E D EIA Sana verecek cevabım var, fakat dostum heyecana lüzum yok; söyle nasıl öldüler? Eğer acının en son haddinde öldülerse sevincimi iki misli yapacaksın.

SAi Çocukların, babaları ile düğün evine gelip girdikleri zaman senin ıstırabınla müteessir olan biz esirler buna sevindik ve derhal kulaktan kulağa yavaşça, kocanla aranızdaki dargınlığın geçtiği haberi tekrarlandı. Biri çocuklarının elini, biri kumral saçlarını öpüyordu, ben de sevinç içinde çocuklarını kadınların dairesine kadar takip ettim. Senin yerini alan kadın, çocukları görmeden evvel Iason'a sevgi ile bakıyordu. Fakat çocukları­ nın girdiğini görünce gözlerini yumdu ve beyaz yüzünü çevir­ di. Kocan, genç kadının hiddetini teskine çalışıyordu: Ona, "Dostlara karşı düşmanlık gösterme!" diyordu, "Kızgınlığını teskin et ve başını çevir! Kocanın dostları senin de dostların olsun. Bu hediyeleri kabul et ve beni seversen, babandan bu çocukları nefyetmekten vazgeçmesini iste." Elbiseyi görün­ ce kendini fazla tutamadı ve kocanın istediği her şeyi yaptı. Çocuklar ve baban evden uzaklaşmamışlardı ki o alaca renkli tülü giymek için aldı. Altın taç saçlarının büklümleri üstün­ de olduğu halde, yüzünün hareketsiz hayaline gülümseyerek bir aynanın berraklığında başını düzeltti. Sonra koltuğundan kalktı, bu hediyelerin sevinci içinde bembeyaz ayaklarıyla odayı baştanbaşa dolaştı ve birçok defa topuklarının üzerine dikilerek eteklerine baktı. Fakat sonra müthiş bir manzara göründü. Rengi değişti, vücudu bükülmüş, bütün azası titrediği halde gerildi. Ve yere düşmemek için kendisini koltuğa ancak atabildi. İhtiyar bir hizmetçi, buna şüphesiz Pan72 yahut da başka bir tan­ rının gazabından zannettiği için olacak, bir dua çığlığı çıkardı. Fakat, ağzından beyaz bir köpük geldiğini ve gözbebeklerinin

72 Pan, çobanların tannsıdır.

101 3: m c m >

102

106

� �

� 1

< ii:i Q w :E:

KOROBAŞI Çocukların anne eli tarafından vurularak öldiıler. IASON (Sarsılarak) Ey tanrılar, ne demek istiyorsun? Ah kadın, sen beni öldürdün.

KOROBAŞI Bil ki endişe ettiğin bu çocuklar artık yoktur. IASON Onları evde mi öldürdü? Dışarda mı? KOROBAŞI Kapıları aç, onları boğazlanmış göreceksin. IASON (Evin adamlannı yüksek sesle çağırarak) Çabuk sürgüleri çekin hizmetçiler, kilidi boşaltın; ta ki çifte felaketimi, ölen çocuklarımı göreyim.

(Korkunç bir hareketle) O kadının da ceza­

sını vereceğim. Kimse cevap vermediğinden kapıya atılır, o zaman, evin üstünde kanatlı ejderlerin taşıdığı bir arabada iki ceset görünür.

MEDEIA Bu kapıları sarsmakta ve kırmakta ne fayda var? Cesetlerle, her şeyi yapan beni mi arıyorsun? Beyhude zah­ met etme! Eğer beni işitiyorsan , söyleyeceğini söyle; fakat elin bana katiyen dokunamaz; babamın babasının, güneşin bize, düşman bir kola karşı siper olarak verdiği arabanın bir meziyeti vardır.

IASON Zebani! Kadınlar içinde tanrıların benim ve insanoğul­ larının en ziyade nefret ettiği kadın! Onları dünyaya getirdikten sonra, çocuklarının üstüne kılıç çekmeye cesaret ettin ve benden çocuklarımı alarak beni öldürdün. Bu rezaletten sonra da, en kafirce işi yapmışken, güneşi ve toprağı seyredebiliyorsun. Ölüm senin üzerine olsun! Bugün aklım başıma geldi, fakat evinden ve barbar memleketinden babasına ve kendisini besleyen toprağa ihanet eden bu korkunç belayı bir Yunan evine getirdiğim gün, o başımda değildi. Peşimden gelen intikam cinini tanrılar bana musallat ettiler, çünkü güzel tekneli Argo gemisine bindiğin zaman kardeşini öldürmüştün. Başlaman işte böyle oldu. Sana

107

bu sözleri söyleyenin karısı olup bana çocuklar verdikten sonra onları kıskançlığına ve ihtirasına kurban ettin. Hiçbir zaman bu cinayete cesaret edecek bir Yunanlı kadın bulunamazdı, bense seni onlara tercih ettim. Ben, kendimi mahvetmesi için bir düşmanla, bir dişi aslan -hayır, Tyrrhenialı75 Skylla'dan76 daha vahşi bir kadınla birleştim. Fakat sen o kadar hayasızsın ki hiçbir hakaret sana tesir etmez. Defol, namussuz, mülev­ ves, evlat katili. Bana gelince, ben talihime ağlayabilirim. Yeni evlenmemden murat almadım, dünyaya getirip büyüttüğüm çocuklara gelince, onları karşımda canlı görüp konuşacağım yerde cesetlerini görüyorum.

MEDEIA Eğer alemin babası Zeus benden ne gördüğünü ve bana ne yaptığını bilmeseydi bu sözlere verecek çok cevabım vardı. Sen, benim aşkıma hakaret ettikten sonra, hayatını benimle alay ederek, benimle eğlenerek rahat geçiremezdin, Prenses de öyle; ve sana kızını veren Kreon da beni memleketten cezasını çekmeden kovamazdı. Şimdi bana dişi aslan Skylla, Tyrrhenialı demekte serbestsin. Ben senin kalbine darbe darbe üstüne indirdim. Sen bunu istedin.

IASON Sen de ıstırap çekiyorsun ve benim azaplarıma iştirak ediyorsun.

MEDEIA Evet. Fakat, mademki sen bu kadar kederlisin, benim acım boşa gitmemiş demektir. . .

IASON Çocuklarım, anneniz ne kötü ana imiş. MEDEIA Oğullarım, sizi bir babanın deliliği mahvetti. IASON Hayır, onları benim kolum öldürmedi. M EDEIA Senin hakaret ve yeni nikahın öldürdü.

75 l'yrrhenia, İtalya'nın güney ve batı kıyılarıdır. 76 Önceleri güzel bir kız olan Skylla, kendisine işık olan Glaukosa'ya yüzvennez. Kirke de Glaukos'a işıktır. Bunun üzerine Kirke, öfkesini Skylla'y.ı yönelterek onu deniz canavarına çevirmiştir.

3: m o m >

108