Vahyin Gölgesinde Siyer: Medine Dönemi X [10, 1 ed.]
 9786059281, 0542382741

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

İsrafil

BALCI

Artvin-Borçka'da doğan yazar, 1 994 yılında Ondo­ kuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirdi. Bir yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, OMÜ Sosyal Bilimler Enstitüsüne araştırma görevlisi olarak atandı. 1 996 yılında yüksek lisansını, 2002'de doktorasını tamamladı. Bir süre Sütçü İmam Üni­ versitesi İlahiyat Fakültesinde çalıştı. 1 5. 1 1 .2002 tarihinde OMÜ İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Ana­ bilim Dalına Yrd. Doç. olarak atanan Balcı, 08.0 1 . 2008 tarihinde doçent, 24.09.20 1 3 tarihinde ise profesör oldu. Hfilen aynı fakültede öğretim üyesi olan yazarın birçok makale ve kitap bölümünün yanı sıra yayımlanmış eserleri şunlardır: 1 . Hz. Ömer Döneminde Diplomasi, Ankara Okulu Ya­ yınlan, Ankara 2006. 2. İdrui ve Siyasi Yönden Hz. Ebıl Bekir Dönemi, Din ve Bilim Kitapları, Samsun 2007. 3. hk İsldm Fetihleri ve Savaş Barış hişkisi, Pınar Ya­ yınlan, İstanbul 20 1 1 . 4. İsra ve Mi'rac Gerçeği. Ankara Okulu Yayınlan, An­ kara 20 1 2 . 3. Baskı Ocak 20 1 5. 5. Hz. Peygamber ve Mucize, Ankara Okulu Yayınlan, Ankara 20 1 3. 2. Baskı 20 1 5. 6. Peygamberlik Öncesinde Hz. Muhammed, Ankara Okulu Yayınlan, Ankara 20 1 4 . 4. Ba�kı 20 1 7. 7. Hz. Peygamber'in Savaşlarında İlahi Yardım, Anka­ ra Okulu Yayınlan, Ankara 20 1 4. 3. Baskı 20 1 7. 8. Hz. Peygamber ve Namaz, Ankara Okulu Yayınlan, Ankara 20 1 5. 6. Baskı 20 1 8. 9. Hz. Peygamber ve Gayb, Ankara Okulu Yayınlan, Ankara 20 1 6. 3. Baskı 20 1 7. 1 0. Sfıdık Halife Hz. Ebıl Bekir, Ankara Okulu Yayınla­ n, Ankara 20 1 6. 1 1 . Tartışmalı Siyer Meseleleri, Düşün Yayıncılık, İs­ tanbul 20 1 7. 2. Baskı 20 1 8. 1 2. Vahyin Gölgesinde Siyer; Mekke Dönemi (l-IV), An­ kara Okulu Yayınlan, Ankara 20 1 8.

Ankara Okulu Yayınlan: 260 / l O ©Ankara Okulu Basım Yay. San. Tic. Ltd. Ştl.

Baskı ve Cilt Vadi Grafik Tasarım ve Reklamcılık Ltd. Şti. İvedik Org. San. 1 420. Cad.. No: 58/l Yenimahalle/ANKARA• Tel: O 3 1 2 395 85 7 1 Sertifika No: 47479 Dizgi, kapak: Ankara Dizgi Evi Birinci baskı: Ekim 202 1

Tk. No: 978-605-928 1 -70-6 ISBN : 978-625-7387- 1 8-7

Ankara Okulu Yayınlan Şehit Mehmet Baydar Sokak 2/ A Maltepe/Ankara Tel: (03 1 2) 341 06 90 GSM: 0542 382 74 1 2 web: www . ankaraokulu . net e-mail: [email protected] ankaraokuluyayinlart@gmail. com

Vahyin Gölgesinde

SİYER Medine Dönemi X

İsrafil BALCI

Ankara Okulu Yayınları Ankara

202 1

İÇİNDEKİLER

BÖLÜMI MEDİNE'NİN DOGUSUNDAKİ KABİLELERLE İLİŞKİLER Kisra"ya Elçi Gönderme İddiası Necd Bölgesindeki Kabilelerle İlişkiler Rebia Kabilesi .. Bekr b. Vail Kabilesi ve Benii Şeyban Heyeti . Benii Tağlib Tayy Kabilesi . . Benii Esed .. . Gatafan Kabilesi Muhii.ri.b b. Hasefe . . Süleym Kabilesi. .. Amir b. Sa"sa"a Benii Kilab . . . Sonuç . . . .

7 14 . .. . . 21 . . 23 , ............................. 2 5 .. . 29 32 . .. . 41 .. . 53 . . 89 . . 97 . . . 1 16 . 129 . . 1 37 .

................

.

.......................... ... ...................... ............... .........

........ ................................

. .

........................................................... ..................... . ..........

...........................

....

. .........

.......... ......... ...............

. . ... . .... . ...

..... ...............

. .. . . ...........................

............... . .. .......... .........

.................. . .............................. . . . ..

..... .... . . .

................ ..

. .......... .................................... ........... ..........

.................................... . .....

.................... ... ......

............................................... ...... .... ..............

. . .... ....................... . . ... ..........

...... ..........................

................. ............................ .. .. ....... ............. .............

BÖLÜMil sAsANi NÜFUZ ALANINDAKİ KABİLELERLE İLİŞKİLER

1 39 Benii Temim . 1 39 Benü Hanife : ......... .................. ............... . ........ ...................... 1 54 Abdulkays Kabilesi 1 69 Uman 1 92 Hadramut . 20 1 Sonuç . . 217 . . . ..........

...................... . .. ......... .................... . . . . .................... .....

.....................................................................

.................. . ... . .. . . ..............................................................

............. ................................................................ . ...

................................... ....... ........ ................ .............. ......

BÖLÜMIII GÜNEY ARABİSTAN'DAKİ KABİLELERLE İLİŞKİLER Yemen Bölgesindeki Kabilelerle İlişkiler Medine'ye Bağlılıkta Kabile Rekabetinin Rolü . . . Esved el-Ansi'nin İsyanı . Yemen Bölgesinden Gelen Hıristiyan Kabileler Benü Hii.ri.s b. Ka'b Heyeti Kabilelerle Kurulan İlişkilerin Mahiyeti Sonuç

.

.

... .......... ...

...................................... ... . .

......................

..................... ....................... . ...............

.

............ ..............

................ ......................................... .......................................

............................................... . ........................................

BÖLÜM iV FETİHTEN ÖNCEKİ SURELERİN NÜZUL KONJONKTÜRÜ Hadid Suresi Talak Suresi

.

........ .......

..............

.

. .

.. . ..........................................

.

.

.

27 1 27 1 . 282

.... .....

. ... .

. . . ......... .............. ...........................

.. ..

....... ....

219 222 238 244 25 1 257 259 269

..

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

6

Beyyine Suresi Mücadile Suresi Teğabun Suresi Saff Suresi . . . . . Mfilde Suresi . . Hz. İsa'nın Ölümü Meselesi İçki Yasağı . Muhammed Suresi Hucurat Suresi

.

. .

........................................ .......................... . ..... ··········· · · · ··············· ·················

.

' ·························

.

.

.

.................

............................... ........ ......... .. ...

. .

.

.

. ...... .......... . . ................... . ................. .......... ......

.

.

......... ........ .............. ................................. ......

.

.

.

....... ............... ....... .............

.

.

.

.

.

...

. ..........

.

................ ............ ... ............ ............ ..... ... ............

.

............................. .......

. ...............................

.

. .. ...

............................... .................................... .

KAYNAKÇA DİZİN

.

285 287 295 300 305 335 34 1 349 360

......................................................... ...........................

37 1

..............................................................................................

393

BÖLÜMI MEDİNE'NİN DOGUSUNDAKİ KABİLELERLE İLİŞKİLER

Resulullah zamanında günümüzdeki Irak bölgesini de içi­ ne alan Mezopotamya topraklan Sasanilerin nüfuz alanın­ daydı ve bu bölgede irili ufaklı birçok Arap kabilesi meskün­ du. İslam'dan birkaç asır önce Arabistan'ın güneyinden gelen kabileler Hadramut'tan başlamak üzere Uman , Bahreyn ve Necd bölgesine doğru yayılmıştı. Süreç içinde bunların bir kısmı Sasanilerin nüfuz alanına girmiştir. Dolayısıyla Araplar ile Sasaniler arasındaki ilişkiler, İslam'dan birkaç asır önce­ sine kadar dayanır. Ancak bu ilişkinin Basra Körfezi boyunca Yemen'e kadar uzanan hattaki kabilelerle sınırlı kaldığını ve çöl içlerine doğru gelişmediğini hatırlatalım. Kimi rivayetlerde Yemen bölgesinde yaşayan kabilelerin kıtlık, kuraklık, kabile çatışmaları veya istila gibi çeşitli ne­ denlerle yurt arayışına girdiklerinden bahsedilir. 1 Taberi'nin naklettiği bir rivayete göre Habeş saldırısı üzerine Yemenli li­ derlerden Rebia b. Nasr kisraya (Sasani idarecisi) elçi gönde­ rip kavminin göç etmek zorunda kaldığını bildirmiş ve sınır­ larına yakın yerlere yerleşmelerine engel olmamasını istemiş­ tir. 2 Böylece göç eden kabilelerin bir kısmı Bahreyn, Uman, Yemame ve Necd (Irak) bölgelerine doğru yayılmıştır. 3 İddia­ nın doğru olup olmadığı hayli kuşkuludur, ancak bu durum sözü edilen kabilelerin anılan bölgelere yerleştiği gerçeğini değiştirmemektedir. Güneyden gelen Tenüh Arapları Fırat'ın batı tarafı ile Hire ve Enhar civarına yerleşmişlerdir. Bekr b. Vail, Esed , Tağlib, Gatafan ve Süleym gibi kabileler veya bunların alt kollarından bazıları, Medine'nin doğusunda kalan bölgelere doğru dağıl1 2 3

Taberi. Tô.rih, il, 42-43. Taberi, Tô.rih, il, 1 1 2- 1 1 4 . İbn Hişam, es-Siretu'n-Nebeviyye. I. 1 5; Belazuri, Futahu'l-Buld.ô.n. 29.

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

8

mıştır. Temim kabilesinin önemli bir kısmı ile Abdulkayslar ise Bahreyn'i yurt edinmiştir. İbad kabilesi ise eski Lahmi Krallığı'nın merkezi olan antik Hire civarını yurt edinmiştir.4 Kabilenin bir kısmı göçebe halinde yaşamını sürdürürken bir kısmı ise Tenüh Arapları ile karışmıştır. Bazıları da Sasanile­ rin himayesine girmiştlr.5 Sasaniler, Hire civarına yerleşen Arap kabilelerine Mün­ zir hanedanından bir idareci tayin edip onlar üzerinden böl­ gedeki kabileleri denetim altında tutma politikası izlemiştir. İddiaya göre Münzir hanedanın kabileler üzerindeki etkisini öğrenen Kisra, Nu'man b. Münzir'i Medain'e çağırarak bedevi akınlarını önlemek ve bunları kontrol etmek amacıyla Hire'ye vali atamıştır.6 Taberi, Erdeşir'in Hire civarına yerleşen kabi­ leler üzerine Münzir hanedanından bir idareci tayin ettiğinF ve onun vasıtasıyla bölgedeki Arapları kontrol ettiğini iddia etmiştir. Bu nedenle Hire valisi Nu'man'ın Kisra nezdinde özel bir statüsünün olduğu söylenir. Nitekim sık sık Meda­ in'e gittiği ve onun özel sohbetlerine katıldığı. hatta iltifatlara mazhar olduğu gibi iddialar dillendirilmiştlr.8 Rivayete göre Kisra ile görüşmek isteyen Arap reisleri veya değişik bölge­ lerden gelen elçiler, Hire valisi vasıtasıyla Medain'e gider ve görüşürdü.9 Hire gibi, Bahreyn ve Yemen bölgelerine kadar uzanan hattaki kabileler de benzer bir yolla denetim altında tutulu­ yordu. İranlı ticaret kervanlarını himaye eden ve "Zü't-tac/ Sahibü't-tac" ffaç Sahibi) lakabıyla anılan çeşitli bölgesel liderlerden bahsedilir.10 Beni Hanife kabilesinin reisi Hevze b. Ali, Temim kabilesinin reisi Hacib b. Zurare ve Benü Şey­ ban'dan Harise b. Amr gibi liderlerin bu unvanla anıldıklanna Taberi'ye göre Hire ve Enhar şehlrleıi, Babil Kralı Buhtunnasr zamanında kurulmuştur. Taberi, Tarih, il, 43. 5 Taberi, Tarih, il, 43: aynca bk. Zarrinküb, '11ıe Arab Conquest of Iran and Aftermath", The Cambrldge History ojlrarı, IV. 1 -2 . Taberi, Tarih, II, 1 94-95. 6 7 Taberi, Tarih, il, 1 03. İbn 'Abdi Rabbih, el- 'Ikdu'l-Ferid, I. 275: Süheyli. er-Raud'ul-Unf, I, 1 73. 8 Dineveri, el-Ahbdru't-nuaL 63: Taberi, Tarih, il, 1 39, 1 40, 1 42 . 9 1 0 Ebü 'Ubeyde, ed-Dibdc. I. 2 4 : İbn 'Abdi Rabbih, l , 275.

4

Medine'nin Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

9

dair kayıtlar bulunmaktadır. 1 1 Kimi yorumlara göre İranlı ida­ reciler Arap akınlarının önlemek için bazı kabile önderlerinin çıkarlarına uygun idari, siyasi ve zirai düzenlemeler yapmış· ­ lardır. 12 Bazı kabilelerin İran köylerine akınlar yapıp ziraat alan­ larını ve ticaret merkezlerini yağmaladıklarından söz edilir. İddiaya göre İranlı tüccarlara ait bir kervanın Temim kabilesi tarafından yağmalanması üzerine Kisra'nın el-Muka'ber adlı bir komutanla ordu göndermiş ve bu orduya Bahreyn bölge­ sindeki Mecusiler de katılmıştır. 13 Yağmacı kabilelerin üzeri­ ne giden Kisra Sabür ise onları şiddetli bir şekilde cezalandır­ mış ve yakaladığı insanların kollarını kırıp kürek kemiğinden kopardığı için Araplar tarafından "Zü'l-ektaf' unvanıyla anıl­ mıştır. 1 4 Uzun yıllar Sasani nüfuz alanlarında yaşayan Arap kabi­ leleri, bölgesel idareciler konumundaki dihkan ve merzuban­ ların baskıcı ve keyfi tutumu nedeniyle zaman zaman karşı reaksiyon göstermişlerdir. Hatta bazı kabile önderleri Hire va­ lisi önderliğinde toplanıp Medain'e giderek Kisra ile görüşüp problemlerine çözüm bulmayı hedeflemiş, ancak bir sonuç elde edememiştir. Arap delegasyonu döndükten sonra Hire Valisi Nu'man b. Münzir, bölgedeki kabilelerden Bekr b. Vail, Temim, Zebid, Süleym, Mürre ve Amir b. Sa'sa'a temsilcileri­ ni Havarnak'taki sarayında ağırlayıp görüşme hakkında bilgi vermiş ve şu mealde bir açıklama yapmıştır: "Bu e'acimlerin (acemler/Farslar) sınırlarının Araplara yakınlığını biliyorsu­ nuz. Bunlar Arapları da tıpkı harac ödeyen diğer kavimler gibi kendilerine köle yapmak istiyor. " 15 _

Görüşmenin detayına dair haberler arasında Hire Valisi

Nu'man'ın Arapların ödediği vergiden bazı kabile önderlerinin 11 12 13 14 15

Athamina, 'The Tribal Kings in Pre-Islamlc Arablc Tradltlons," Al-Qanta­ ra, s. 1 9-20. 2 1 , 22, 27. Bata.yine, "Arap Kökenli Hırlstiyanlar ve İslam Fetihleri ile Olan İlişkileri", çev. Abdulhalik Bakır, Ortaçağ Tarih ve Medeniyetine Dair Çeviriler I, s. 29. Belazuri. Filtüh, 95. Taberi, Tarih, il, 60. İbn 'Abdi Rabblh . I. 279.

10

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

rahatsız olduğunu söylediği ve Arapları öven sözler sarf edip

düıkan olarak adlandırılan nüfuzlu sülalelerin tutumundan duydukları memnuniyetsizliği dile getirdiği iddia edilmiştir. 1 6 Hatta diğer kabile üyeleri d e onu destekleyici nitelikte konu­ şunca Kisra onları aşağılamış ve vergilerini ödemedikleri için suçlamıştır. 1 7 Dahası Hire valisinin kabileleri kontrolde yeter­ siz kaldığı gerekçesiyle Münzir hanedanından vali atama ge­ leneğine son verip burada Tayy kabilesinden İyas b. Kabise'yi görevlendirmiştir. 1 8 Bir rivayete göre Nu'man b. Münzir, Kisra'nın Arap tercü­ manı olan Zeyd'in babası Adiy'i öldürdüğü için tercümanın girişimleriyle görevden alınmış 19 ve bir süre sonra öldürül­ müştür. 20 Kisra onu önce Medain'e çağırıp bir süre hapset­ miş, sonra da fillere ezdirerek feci şekilde öldürmüştür. Dine­ veri, ilişkilerin olumsuz sürece girmesi ve valinin öldürülme nedeninin hakimiyetin Araplara geçeceği endişesiyle alaka­ lı olduğunu söyler.2 1 Nitekim Hüsrev (53 1 -579) ile Behram (Behram-ı Gür) arasındaki iktidar mücadelesinde Nu'man b . Münzir'in Behram'ı desteklediği v e bu hadisenin kendi sonu­ nu da ha,zırladığı yorumlan yapılmıştır.22 Onun yerine getiri­ len Tayy kabilesinin reisi İyas b. Kabise ise, Hüsrev'e destek vermiştir. 23 Arap delegasyonu görüşmeden netice alamayınca Sasani idaresine karşı memnuniyetsizlik giderek artmış ve adeta başkaldırıya dönüşmüştür. Nitekim Hz. Peygamber risaletle görevlendirildiği dönemlerde, Bekr b. Vail ve Bem1 Icl kabile­ lerinin öncülüğünde İranlı yerel idarecilerin keyfi uygulama­ larına karşı direniş başlattıkları rivayet edilmiştir.

İbn 'Abdi Rabbih, I, 275-76, 278. İbn 'Abdi Rabblh. I. 28 1 -86. Taberi, Tarih. II, 205-206. Kimi rivayetlere göre kisara, İbad kabilesinden mütercimler görevlendirmiştir. el-Ciihız, er-Rasd'U. III, 3 1 3: Cevad Ali, el-Mufassal, III, 1 7 1 . 2 0 Bat.ayine, 47. 21 Dineveri, 1 08- 1 1 0. 22 Taberi, Tdrih. II. 69 , 72. 23 Taberi, Tdrih. II. 206. 16 17 18 19

Medine'nin Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

11

İddiaya göre Kisra Nu'man b . Münzir'i Medain'e çağırarak olup bitenler hakkında bilgi almış ve ardından öldürmüştür. Belki de başına gelecekleri tahmin eden Münzir, ailesi ve mal­ larını Bekr b. Vail kabilesinin şefine emanet etmişti.24 Hüsrev, Nu'man'ı öldürdüğü gibi Hire'ye atadığı vali vasıtasıyla onun ailesi ve mallarını da talep edince Bekr kabilesinin şefi şid­ detle karşı çıkmış ve bunun üzerine ya teslim olmasını veya yurtlarını terk etmelerini şart koşmuştur. Bekriler direnmeyi tercih edince bu süreç iki tarafı savaşın eşiğine getirmiştir.25 İki taraf 61 O'lu yıllarda Bekr b. Vail kabilesinin su kuyusu olan Zu Kaar'da karşılaşınca, Bekriler muazzam bir direniş göstererek Sasanilerin desteklediği Arap-Fars ordusunu boz­ guna uğratmıştır.26 Bekr b. Vfill kabilesinin öncülüğünde bir araya gelen bölgedeki diğer Arap kabileleri Sasani ordusuna karşı büyük bir başarı kazanınca, bundan rahatsız olan Kisra Bekrilerin kökünü kazımaya and içmiştir.27 Kimi iddialara göre Sasani ordu�unun bozguna uğrama­ sı, Mekke'de bile sevinç gösterileriyle karşılanmış, hatta bu sevince Hz. Muhammed'in de ortak olduğu gibi mesnetsiz iddialar eklenmiştir. Hatta savaşın neticesini gaipten öğren­ diği gibi akla ziyan haberler üretilmiştir.28 Bir başka iddiaya göre ise Araplar bu savaşta "Ya Muhammed" diye bir parola belirlemiş29 ve bu iddia onun risaletinin işaret olarak yorum­ lanmıştır. Dahası buradan mucize payesi bile çıkarılmıştır.30 Oysa bu tür rivayetler Abbasiler döneminde Acemlere karşı psikolojik üstünlük sağlamak adına ortaya atılmış içi boş id­ dialardan başka bir şey değildir.3 1 Zu

Kaar Savaşı'ndan sonraki süreçte Sasanilerin Bizans

üzerine yürüdüğü , 61 7 yılında Bizans birliklerini ağır bir 24 25 26 27 28 29 30 31

Ebu'l-Ferec el-Isbaharu. Kitabu'l-Eğô.ni, XXIV, 224. lbn Habib, Muhabber. 1 95-96: Mes'üdi, Murfı.c, il, 1 00- 1 0 1 . Balcı, "Zü Kiir Savaşı ve Arap-Sasani ilişkilerindeki Önemi", OMÜİFD, 56. Taberi, Tdrih, il, 207-208. Taberi, Tarih, il. 207. Ya'kübi, 1, 1 2 1 : Mes'üdi, Mürfı.c, 1, 278 Yazıcı, Peygamberimizin Mucizeleri. 25. Goldzlher, İslô.m Kültürü Araştırmalan, 1 , 1 70.

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

12

mağlubiyete uğrattığı ve bu sefer sırasında Antakya. Dımaşk, Kudüs gibi yerleri ele geçirdikten sonra Mısır'a kadar ilerle­ diği bilinmektedir. 32 Müfessirler bu savaşın vahye de konu olduğuna işaret eder ve sözü edilen mağlubiyetten sonraki ile

3 9 yıl arasındaki bir sürede Bizans'ın galip geleceğine dair

yorumlar yapılmıştır. Zaten ilgili ayetlerde de buna işaret edilmektedir. 33 İddiaya göre ayette işaret edilen husus, 627 yılındaki Ni­ neva'da gerçekleşmiş ve Sasaniler Bizans karşısında ağır bir mağlubiyet almıştır.34 Mukatil b. Suleyman'ın (öl. 1 50/767) verdiği bilgilere bakılırsa, Rum suresindeki ayette geçen "ed­ na'l-arz" ifadesi, sözü edilen savaşın Lut Gölü yakınlarındaki bir yer olmalıdır. 35 Maverdi de bu tanımlamanın Ürdün top­ raklarında bir yer olduğunu söyler.36 Keza Filistin yakınların­ da olduğundan da bahsedilir. 37 Bunlara ilaveten sözü edilen savaşın Ezri'at kabilesinin yurduna yakın bir yerde gerçekleş­ tiği38 ve buranın Lut Gölü yakınlarında bir yer olduğu yönün­ de bazı rivayetler bulunmaktadır. 39 Nineva bozgunu Sasani merkezi idaresinin çökmesine neden olmuştur. Yaşanan taht kavgaları ve istikrarsızlıktan cesaret alan Bekr kabilesinin alt kolu olan Beni Şeyban kabi­ lesinden Müsenna b. Harise 628 yılından sonra tekrar dire­ niş başlatmış ve Beni Icl, Iyad, Teymüllat b. Sa'lebe, Kays b . Sa'lebe ve Beni Zühl gibi kabilelerin d e desteğini alarak İran 32 Taberi, Tô.rih, il. 1 8 1 , 1 82. 33 Rüm 30/ 1 -4 . 34 İbn 'Aşür, et-Tahrir ve't-Tenvir, Tunus 1 984, XXI , 40: 35 Mukatll b. Suleymiin, et-Tefsir, III, 402. Bütün bunlar ayetteki "ed­ na'l-arz" ifadesinin çoğu meallerde çevrildiği gibi "Arabistan'a yakın yer" değil, savaşın yapıldığı mekanın deniz seviyesine göre alçaklığı ifade eden bir tanımlama olduğunu göstermektedir. 36 Maverdi, en-Nuket ve'l- 'Uyfuı, ıv. 296, 298: aynca bk. el-Kurtubi, el-Cami' li-Ahkdmi'l-Kur'dn, XIV, 4 . 37 Mukatıl b. Suleyıniin, I I I . 406: aynca b k . Ebü'l-Leys es-Semerkandi, Bah­ ru'l- 'Ulüm III. 3 . 3 8 Yahya b. Sellam, et-Tefsir, il, 643: Taberi, Cdmi'u'l-Beydn, XX , 69; İbn Ebi Zemenin, Tefsir, III, 354: Mekki b. Ebi Talib, el-Hidiiye, IX, 5652 , 5658: Sa'lebi. el-Keşf. VII . 294. 39 Taberi, Tarih, il, 1 84: Zemahşeri, el-Keşşaf, III, 466; Ebü Muhammed el-Beğavi, Me'iilimu't-Tenzil, III, 570.

Medine'nln Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

13

köylerine doğru akınlar yapmıştır.40 Deyim yerindeyse yenilgi Arap kabilelerini cesaretlendirmiş ve tekrar akınlara hız ver­ mişlerdir. 4 1 Bir iddiaya göre bozgunun ardından Sasaniler tarafından sınır muhafızı olarak görevlendirilen Kindeli reislerden Haris b. Amr, kendisine bağlı birlikleri İran içlerine doğru gönderip yağınalatmıştır. Aynca çeşitli kabile reislerine de haber gön­ derip , Sasanilerin kendilerini savunacak güçte olmadığına dikkat çekerek yapacakları yağına ve akıniarla önemli çıkar­ lar elde edeceklerini bildirmiştir. 42 Bazı iddialara göre Sasanilerin yenilgi haberi Hudeybiye Anlaşması'nın yapıldığı dönemde Resulullah tarafından öğre­ nilmiş ve memnuniyetle karşılanmıştır.43 Aynı haberler ara­ sında Resulullah'ın İran'daki taht kavgalarına dair de bilgiler edindiğinden ve Kisra Şireveyh'in44 babasını öldürüp tahta geçtiğini duyduğundan bahsedilir. 45 Ancak bir yılı bile dol­ duramadan iktidarını kaybetmiş , ondan sonra kısa bir süre içinde 7-8 hükümdar değişmiştir. Bu süreçte bir ara kisranın kızı Buran tahta çıkmıştır.46 Hatta bu hadiseyi duyduğu za­ man Resulullah'ın kadınlan idareci yapan kavmin iflah olma­ yacağını söylediğine dair iddialar dillendirilmiştir.47 40 41

42 43

44 45 46 47

Vakıdi, Ridde, 1 27; Belazuri, Fii.tüh, 243, 335: Taberi, Tdrih, il, 208. Taberi'nin verdiği bilgiye göre Kubad döneminde de merkezi otorite iyice zayıflayınca, Arap reislerden Ha.rts b. Amr el-Kindi, Sasaniler tarafından sınır muhafızı olarak görevlendirildiği halde, kendisine bağlı birlikleri İran içlerine doğru akına teşvik edip yağmalatmıştır. Rivayete göre klsra onu kabileleri engellememekle suçlayınca, akınları önleyebilmek için si­ lah desteği sağlanmasını ve gerekli maddi kaynağı temin edilmesini iste­ miştir. Taberi, Tarih. il, 95-96. Taberi, Tarih. il , 95-96. Maturidi, Te'vilat, VIll, 248; el-Kurtubi, el-Cami, XIV, l. Hudeyblye günü gelen bu haber üzerine Ebü Beklr'ln Ubey b. Halefle girdiği bahsi ka­ zanması nedeniyle onun vartslerinden develeri aldığı iddiası da yine bu haberler arasında zikredilir. Dlyanbekıi, Tdrihu'l-Hamis, I. 298; 'Aliy­ yul-Kaıi, Şerhu'ş-Şifô.. I, 568. Harküşi, Şereju'l-Mustafo. I, 1 34. Taberi, Tdrih, il, 187. Buhaıi, "Meğazi", 83. İbn Kuteybe, el-Ma'ôrif. s. 666; Taberi, et-Tarih. il, 2 1 3, 23 1 ; Suheyli, er­ Ravd'ul-Urif, I, 77.

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

14

Bazı rivayetlere göre kisranın kızı Buran Resulullah'a bazı hediyeler göndermiştir. 48 Buna mukabil Resulullah'ın İran'da­ ki taht kavgalarını duyması ve bir kadını iktidara getirmek zorunda kalmaları gibi haberler nedeniyle, kadınlan işbaşına getiren bir toplumun iflah olmayacağını söylediği iddia edil­ miştir. 49 Hatta mezkur iddia hadis koleksiyonları arasında da yer alır ve kadın karşıtı söylemin en önemli referanslarından birisi olarak gösterilir. 50

Kisraya Elçi Gönderme İddiası Hudeybiye Anlaşması'ndan sonra Resulullah'ın Abdullah b. Huzafe aracılığıyla kisraya İslam'a davet mektubu gönder­ diğine değinmiştik. Mektubun ulaştırılıp ulaştırılmadığı ko­ nusunda bir dizi problem olsa da, bazı iddialara göre elçi kis­ ranın huzuruna varıp mektubu takdim etmiş, ancak tekliften rahatsız olan kisra yazıyı yırtıp atmıştır. 5ı Hatta dçiyi de yaka paça huzurundan kovmuştur:52 Taberi, bu mektubun Hayber'in fethinden sonra gönderil­ diğini iddia eder. 53 Vakıdi isnadlı bir rivayette ise Hudeybiye Tirmlzi, "Siyer". 23. Buhfui, "Flten", 18: Nesfil. "Adabu'l-kuda", 8. Ebu Bekre isnadıyla nakledilen rivayet ilk kez Tayalisi'nin (ö. 204/820) eserinde yer almışt (Tayfilisi, el-Musned, il, 205: Ahmed b . Hanbel, el-Musned, IX, 1 02, 1 1 3, 1 22, 1 32). Geleneksel yorumlardaki kadın kar­ şıtı söylem, bu rivayete dayandırılarak dillendirilir. Rivayet doğru olsa bile, söylendiği bağlam kisranın olumsuz davranışı üzerine Resulullah'ın İran tahtındaki istikrarsızlığa yönelik bir değerlendirmesi niteliğindedir. Rivayetin diğer versiyonunda Hz. Ali ile Cemel ashabı mücadelesi sıra­ sında Ahnes b. Kays'ın Cemel ashabının Basra'daki katliamlarına atıfla Hz. Ali'nin yanında yer aldığını söylediği. onu duyan Ebu Bekre'nin bu tercihinin doğru olmadığını söylemesi üzerine Ahnef b. Kays'ın Hz. Aişe'yi kast ederek "Peki, müminlerin annesinin yanında yer almaya ne dersin?" mealinde bir soru sorunca, Ebu Bekre'nin mezkur rivayeti hatırlatarak vaktiyle kisranın kızının tahta çıktığını duyduğu zaman Resulullah'ın bu sözü söylediğini iddia etmiş ve onun safında yer almanın uygun olmadı­ ğını iddia etmiştir. (Nu'aym b. Hammad, el-Fiten, I. 1 74) . Benzer idddialar diğer kaynaklarda da yer almaktadır (İbn Ebi Şeybe, el-Musannef. VII. 538) . Bu arada Ebu Bekre'nin Taif muhasarası sırasında Resulullah'ın safına geçmiş bir köle olduğunu hatırlatalım. 5 1 Zehebi. Tô.rüıu'l-İsllim. il, 509. 52 Ebu Ya'la, el-Musned, III. 1 70; Kadi 'Abdulcebbar, Tesbitu Delô.'ili'n-Nu­ buvve, il, 438: Heysemi, el-Maksadu'l-'Ali, III, 142. 53 Taberi, Tô.rih, il, 654.

48 49 50

Medine'nin Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

15

dönüşü gönderildiği bilgilerine yer verilmiştir. 54 Süheyli, Ab­ dullah'ın birçok kez Sasani pazarlarını dolaştığını ve bu ne­ denle Resulullah'ın onu görevlendirdiğini söyler. 55 Diğer yandan kisraya mektup gönderildiğinden bahsedilir, ancak hangi kisra olduğuna dair bilgi verilmez. Rivayetlere bakılırsa, 590-628 yıllan arasında Sasani tahtında II. Hüs­ rev Perviz bulunuyordu , 56 ancak oğlu Şireveyh tarafından öl­ dürülmüş ve 628 yılında kendisi tahta çıkmıştır. Vakıdi bu hadisenin yedinci yılın Cemaziyelevvel ayının 1 O'unda Salı günü meydana geldiğini söyler. 57 Taberi de, kaynağı Vakıdi'ye dayanarak aynı tarihi verir. Bu rivayete göre olay 7. yılın 1 O Cemaziyelüla'da ve Salı günü gece meydana gelmiştir. 58 Hamidullah, II. Hüsrev Perviz'in 27 Şubat 628 yılında öl­ dürüldüğü söyler. 59 el-Kela'i ise mektubun muhatabının Per­ viz

(Ebreviz) b. Hürmüz olduğunu iddia eder.60Benzer bir bil­

gi Kalkaşendi tarafından da zikredilmiştir. Hatta mektubun "min Muhammed Resulullah ila Kisra Ebreviz azimu Fars/ Resulullah Muhammed'den Fars'ın büyüğü Kisra Ebreviz'e" hitap cümlesiyle başladığı iddialan dillendirilmiştir.6 1 Yine bir başka rivayette "Kisra Ebreviz b. Hürmüz'e" ifadelerinin kul­ lanıldığından bahsedilmiştir. 62 İbn Hazın da Abdullah b. Huzafe'nin Kisra Ebreviz b. Hür­ müz'e gönderildiğini söyler. 63 Değişik kaynaklar tarafından da aynı haberler dillendirilmiştir. 64 Dile getirilen iddialara bakılırsa mektubun muhatabının II. Hüsrev Perviz'den sonra yerine geçen oğlu Şireveyh'in olma ihtimali söz konusudur. 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64

İbn Seyyidi'n-Nas, il, 328. Suheyli. er-Ravd'ul-Unf. Vll, 1 48. Esko Naskali, "İran", DİA, XXII, 395. İbn Sa'd, I. 224. Taberi, et-Tdrih, il, 656. Hamldullah, İsliım Peygamberi. I . 358. Kela'i, el-İktifa. 1 0 : aynca bk. İbn Hazın, Ceı.ıô.mi'u's-Sire, s . 24; İbn Ceınına'a, el-Muhtasar, s. 1 1 5 . Kalkaşandi, Subhu'l-A'şô., VI , 284. Mutahhlr b. Tabir, el-Bed'u ve't-Tô.rih, iV. 228. İbn Hazın, Ceı.ıô.mi 'u's-Sire, 1 , 29. Suhan. Ensô.bu'l- 'Arab. 1 . 257.

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

16

Ancak aşağıda da işaret edileceği üzere mektubun ona ulaşıp ulaşmadığı konusu son derece şüphelidir, hatta bize göre ih­ timal dışıdır. Geleneksel yorumlara göre kisranın mektubu yırtması ve elçiyi yaka-paça huzurundan kovması üzerine Resulullah, "Allah da onun mülkünü (saltanatını) parçalasın"65 mealin­ de bir söz sarf etmiş ve olaydan duyduğu üzüntüyü dile ge­ tirmiştir. Rivayetin devamında yer alan iddialara göre kisra, Yemen'deki valisi Bazan'a haber gönderip iki güçlü adamını Hz. Muhammed'e yollamasını ve ondan haber getirmesini is­ temiştir. Bazı rivayetlere göre ise doğrudan bu iki kişinin onu yakalayıp huzuruna getirmelerini talep ettiğinden söz edil­ miştir. 66 Kisranın isteği üzerine Bazan, Hurrehusre ve Babeveyh adlı iki elçiyi Medine'ye gönderip Hz. Muhammed hakkında bilgi edinmelerini istemiştir.67 Elçiler Medine'ye gelip Resulul­ lah ile görüştükleri zaman ondan fazlasıyla etkilenmiş, Resu­ lullah da onlara "Adamınız öldürüldü" sözleriyle kisranın oğlu tarafından öldürüldüğünü haber vermiştir. Haberin doğru çıkması üzerine elçilerin Müslüman olduğu söylenir. 68 Ayn­ ca Hz. Muhammed'de gördükleri olağanüstülükleri anlatınca, Bazan'ın da etkilendiği ve onun da Müslüman olduğu iddia edilir. 69 Keza çok sayıdaki Yemenlinin de Müslüman olduğu­ na dair haberler nakledilmiştir. 70 Bütünüyle kurgudan ibaret olan bu iddianın elle tutulur tarafının olmadığını hatırlatalım. Olsa olsa Resulullah'ın başarılarından haberdar olan Yemen valisi Bazan'ın, bilgi edinmek amacıyla elçi gönderdiğini var­ saymak mümkündür. Kaldı ki, ona karşı milli bir direnişin 65

İbn 'Abdilberr, el- 'İsti'db, 111, 889: İbn Seyyidi'n-Nas, 'Uyilnu'l-Eser, il, 328: Muhibbuddin et-Taberi, Huliısatu Siyer, s. 1 60: Hatib el Bağdadi. I. 457. 66 Ebu Ya'la, el-Musned, HI, 1 70: Kadi 'Abdulcebbar, Tesbitu Delô.'iü'n-Nu­ buvve. il, 438: Heysemi, el-Maksadu'l- 'Ali, HI, 1 42. 67 Taberi, Tarih, il, 655: İbn Hacer, el-İsô:be, 1 , 463. 68 Taberi, Cami'u'l-Beyan, XX. 7 1 : Ebu Nu'aym, Delô.'ilu'n-Nubuvue, I. 35 1 : 'Amiri, Behcetu'l-Mehô:ftl, 1 , l 1 3 . 6 9 Taberi, Tarih, il, 656. 70 İbn Sa d . et-Tabakô:t. I . 223. -

'

Medine'nin Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

17

başlatıldığını ve kendisine destek aradığını d a unutmamak gerekir. Nitekim bu konu aşağıda ele alınacaktır. Abdullah b. Huzafe es-Sehmi'nin kisraya elçi olarak gön­ derildiği konusunda bütün rivayetler müttefiktir. Ancak doğ­ rudan Medain'e gönderilip gönderilmediği veya kisranın hu­ zuruna çıkıp çıkmadığı konusu tartışmalıdır. Bir kısım riva­ yetlerde Abdullah'ın Medain'e gidip mektubu bizzat kisraya takdim ettiğinden bahsedilir.7 1 Bazı rivayetlerde ise mektu­ bun Bahreyn idarecisi aracılığıyla ulaştırılmak istendiğinden söz edilir. Hatta birçok rivayette Abdullah b. Huzafe'nin kisra­ ya değil Bahreyn idarecisine mektup götürdüğü ve onun ara­ cılığıyla bu mektubun ulaştırılmasının hedeflendiği bilgilerine yer verilmiştir.72 Mektubun doğrundan takdim edildiğine dair haberler arasında kisranın öfkelenip yazıyı yırttığı, hatta Ye­ men'deki valisi vasıtasıyla Resulullah'ın huzuruna gönderil­ mesini istediği gibi iddialara yer verilmiştir.73 Hatta kisranın, mektubu yırtıp ateşe attığından bahsedilmiştir. 74 Tabeıi'nin naklettiği bir iddiaya göre ise Resulullah mek­ tubu Hz. Ömer'le göndermiştir. Rivayette "Kisra b. Hürmüz'e bir mektup yazdı ve Ömer b. el-Hattab'la gönderdi" ifadeleri­ ne yer verilmiştir. Aynca Hz. Ömer'in mektubu bizzat takdim ettiği, kisranın okuduğu , ancak itibar etmediğinden söz edil­ miştir. Bununla beraber öfkelendiğinden de bahsedilmiştir. Aynca Hz. ömer'in kisranın altın tacı ve gösterişli elbiselerin­ den etkilenip Resulullah'ın mütevazı hayatıyla kıyas yaptığı ve onun gibi hayat yaşamayı hak ettiğine dair telkinde bulun­ duğu , Resulullah'ın "Yoksa onlara mı özeniyorsun?" tarzında bir açıklama yaptığı gibi iddialar dillendirilmiştir. 75 71

72

73 74 75

İbn Hişam. il, 365, 607 ; Taberi, Tdrih. il, 655; el-Kii.di 'Abdulcebbii.r. Tes­ bitu Delô.'lli'n-Nubuvve, il. 363; İbn 'Asakir. TCuihu Dimeşk. XXVII. 349: 'Ala'uddin Moğultii.y. el-İşdra, I . 294. İbn Sa'd , iV, 1 77: İbn Hlbbii.n, es-Siretu'n-Nebeviyye. 1, 296; Harküşi, Şe­ refu'l-Mustafa, III, 388; Ebü Nu'aym, Delô.'Uu'n-Nubuvve, 1, 348; İbn Beş­ kuvii.1, Gavfunidt'l- 'Esnui', s. 1 1 2, 1 1 3; İbnü'l-Esir, 'Usdu'l-Gabe, III, 2 1 3. İbn Sa'd, I. 223. Hatib el-Bağdadi, Tıirihu Bağdad, 1 , 457. Taberi, et-T(ırih. iV. 282: aynca bk. Kastalani, el-Mevôhibu'l-Ledunniyye, ı. 542.

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

18

Bazı rivayetlerde ise elçi ismi zikredilmeden bir adamın (reculun) Hz. Peygamber tarafından Bahreyn büyüğüne gön­ derildiğinden bahsedilmiştir.76 İsim belirtilmese de, rivayetin muhtevasından bu şahsın Abdullah b. Huzıife olduğu anla­ şılmaktadır. Bu rivayette de elçinin kisranın huzuruna kadar çıktığı, kisranın mektubu yırtıp parçaladığı ve Müslüman el­ çinin yaka paça huzurdan kovulduğu iddialarına yer veril­ miştir. Aynca Resulullah'ın bu tavn öğrenmesi üzerine "Al­ lah da onun mülkünü parçalasın" mealinde bir söz sarf ettiği söylenir.77 Kisraya gönderildiği iddia edilen mektup metni ilk kez Ya'kübi (ö. 292/905'den sonra) tarafından nakledilmiştir.78 Benzer bir metin onun çağdaşı olan Taberi (ö. 31 0/923) tara­ fından da aktarılmıştır.79 İki mektubun muhtevası aynı olsa da metinlerde kısmi farklar bulunmaktadır. Mektupta Re­ sulullah'ın tüm insanlığa gönderilen peygamber olduğu, in­ sanları uyarmakla görevlendirildiği ve bu nedenle kendisini İslam'a davet ettiği gibi detaylara değinildikten sonra "Müs­ lüman ol kurtul" (eslim teslim) ifadesine yer verilmiştir. Aksi halde ''Tüm Mecusilerin günahı senin olur" uyarısının yer al­ dığı iddia edilmiştir. Müteakip dönemlerdeki kaynaklarda da kisraya gönderi­ len mektuba yer verilmiş, ancak bütün rivayetler Ya'kübi ve Taberi tarafından nakledilen rivayetlerden iktibas edilmiştir.80 Hamidullah, kisraya gönderildiği iddia edilen mektubun kay­ naklardaki farklılıklarını ortaya koyan titiz bir çalışma yap­ mış, ancak buna rağmen mektubun orijinal olduğunu söyle76 77

İbn Hanbel. 1, 305; Buhii.ıi, "İlim" , 7; Beyhaki, Sünenü'l-Kübra, IX, 297. Ahmed b. Hanbel, Musned, I. 243; Ebü Ubeyd, Kitdbu'l-emvdl, no: 57; Buhii.ıi, "Meğazi", 83; ibn Sa'd, et-Tabakdt, ı . 223; Kıidi 'Abdulcebbar, il. 439. 5 1 7. "Cihad", 1 0 1 , "Ahbaru'l-ahad", 4; İbn Manzür, Muhtasaru Tiirihi Dimeşk, Xll , 1 05; es-Safedi, el-Vafi. ı. 82. 78 Ya'kübi, et-Ta'rih, I. 1 35. 79 Taberi, et-Tdrih, il, 654. 80 Kıidi 'Abdulcebbar, Tesbitu Deld'Ui'n-Nubuuııe, il, 438; Ebü Nu'aym, Dela'Uu'n-Nubuuııe, ı. 348; Kela'i, el-İktifi.i', il, 1 0 ; Ebü'l-Bika' el-Hilli, el-Mendkıb, ı. 46; ibnu'l-Cevzi, el-Muntazam. 111, 282; ibnü'l-Esir, el-Kdmil fi't-Tdrih, il, 94.

Medine'nin Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

19

m e konusunda bir beis görmemiştir. 81 Oysa aynı mektupla il­ gili birçok farklı versiyonun nakledilmesi bile başlı başına bir problemdir. Halbuki mektubun yırtıldığı iddialan ile birlikte onca faklı versiyonun bir arada sunulması bile, bu konu ile ilgili haberlerin ne derece karmaşık ve inandırıcılıktan uzak olduğunu göstermesi bakımından kafi veridir. Dikkat çeken noktalardan birisi ise, böylesine önemli bir vesikanın oldukça geç sayılacak kaynaklarda yer almasıdır. Buna ilaveten mektuptaki üslup, İslam'a davetten daha çok muhatabı tehdit eden ve suçlayan bir muhtevaya sahiptir. Özellikle "Müslüman ol kurtul" veya "Bütün Mecüsilerin ve­ balini çekersin" gibi tehditkar ifadeler tebliğ öğretisine ve Re­ sulullah'ın nezaketine uygun düşmemektedir. Üstelik kendi­ sinden çok çok güçlü bir idareciye karşı böylesine buyurgan bir üslubun kullanıldığı iddiası ihtimal dışıdır. Öte yandan Ya'kübi ve Taberi gibi nispeten geç dönem kaynaklar bu ri­ vayeti naklederken, daha erken döneme ait kaynaklarda ve özellikle de siyer eserlerinde böyle bir metnin bulunmaması şüpheleri daha da artırmaktadır. Hatıb el-Bağdadi de benzer bir rivayete yer vermiş ve "Müslüm_an ol kurtul" uyarısından sonra, "Şehadet getiren, kıblemize yönelen ve kestiklerimizi yiyene hem Allah'ın hem de elçisinin zimmeti (himayesi) var­ dır" mealinde açıklama yaptığından bahsedilmiştir. 82 Ya'kübi'nin naklettiği bir iddiaya göre Resulullah önce bir elçi göndermiş, bunun üzerine kisra da ona yazılı cevap ver­ miştir. Hazırladığı mektubu iki ipek arasına sarıp misk sür­ müş ve elçiyle beraber Medine'ye göndermiştir. Resulullah mektubu alınca güzel kokuyu beğenmiş ve cevabi yazı gön­ dermiştir. İddiaya göre mektubunda ipekten hoşlanmadığı­ nı belirtmiş ve "Buna ihtiyacımız yok, o bizim giysimiz değil" diye bir açıklama yapmış, ardından şunları eklemiştir: "Ya benim çağırdığıma geleceksin ya da ben yanımdakilerle bera­ ber sana geleceğim. Allah'ın emri bundan hızlıdır. Mektubuna

81 82

Hamidullah, İsldm Peygamberi. l . 368-373. Hatib el-Bağdadi, Tôıihu Bağdf.td, 1 , 1 42, 457.

20

Vahyin Gölgesinde Siyer X -

-

gelince, bunu senden daha iyi bilirim. Şunlar şunlar yazılı." 83 Rivayetin devamında mektubu alan kisranın yırtıp parçaladı­ ğından söz edilmiştir. Gerek Resulullah'ın kisraya elçi göndermesi ve mektubun akıbetiyle ilgili iddialar gerekse az önce dile getirilen yazışma­ lara dair haberler içinde birçok çelişki bulunmaktadır. Yırtı­ 'lan veya yakılan mektup iddialarından sonra aynca orijinal metnin bulunduğu iddialan ise ayn bir muammadır. Diğer yandan öfkelenen kisranın mektupla cevap vermesi ve Resu­ lullah'ın ikinci bir mektup gönderdiği iddiası da inandırıcılık­ tan uzaktır. Bu tür çelişkiler bir yana mektubun yerine ulaşıp ulaşmadığı konusu bile meçhuldür. Belki de mektubun Bah­ reyn idarecisi aracılığıyla ulaştırılabileceği hedeflenmiş ola­ bilir, ancak bu yolla ulaştınldığıni tevsik eden bir bilgiye de sahip değiliz. Bütün bunlara rağmen Hamidullah, bu mektu­ bun orijinalinin bulunduğunu iddia etmiş ve yayımlamıştır.84 Şayet mektup kisraya ulaşmış ve onun tarafından yırtıl­ mışsa, orijinalinin bulunduğu iddiası kendiliğinden geçersiz kalır. Bunun yanı sıra mektubun iki nüsha halinde hazırla­ dığını varsaymak mümkün, ancak o dönemdeki yazışmaların iki nüsha halinde hazırlandığına dair bir bilgi mevcut değil­ dir. Her ne kadar Hamidullah mektubun bulunuş serüveni ile ilgili birtakım bilgiler vermişse de, anlattıkları ikna edicilikten uzaktır. Aynca sözü edilen mektup veya diğer mektuplarla ilgili birçok farklı muhtevanın olduğunu da unutmamak ge­ rekir.85 İslfun'a davet teklifinden rahatsız olan kisranın Yemen va­ lisine haber gönderip Hz. Peygamber'i yakalatma ve kendisine gönderilmesini isteme talebine dair iddialar da tamamen ihti­ mal dışıdır. İbn Sa'd tarafından böyle bir iddia dillendirilmiş­ se de, Yemen'den kalkan iki kişinin Resulullah'ı yakalamak ve kisraya götürmek için Medine'ye geldiklerini varsaymak bütünüyle inandırıcılıktan uzaktır. Üstelik Yemen son derece 83 84 85

Ya'kübi. et-Ta 'ıih, I. 1 35. Haınidullah, Hz. Peygamber'in Altı Or!jinal Diplomatik Mektubu, s. 1 49. Taberi, Tdıih. il. 654: Kadi 'Abdulcebbar, il. 438: Kela'i, el-İktijö. ', il. 1 0 .

Medine'nin Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

21

uzak bir bölgedir. Örneğin Hire veya Bahreyn'de kendisine bağlı valileri dururken, Yemen valisi aracılığıyla böyle bir ta­ lepte bulunmasının izahı olmalıdır. Üstelik Arap kabileleri ile problemler genelde Hire valisi aracılığıyla çözülüyordu. Bü­ tün bu hususlar dikkate alınırsa Müslüman elçinin huzura çıktığı ve mektubu sunduğu iddialan bizce ihtimal dışıdır. Belki de Bahreyn valisi aracılığıyla ulaştırılması hedeflenmiş ve bu konuya dair haberler yukarıda anılan senaryolara dö­ nüştürülmüştür. İbn Hacer, Resulullah'ın ayrıca kisranın valisi ve ileri gelen adamlarından Hürmüzan'a da İslam'a davet mektubu gönder­ diğini iddia eder. Mektupta "Resulullah Muhammed'den Hür­ müzan'a! Seni İslam'a davet ediyorum. Müslüman oı. kurtul" ifadelerinin kayıtlı olduğunu zikreder, ancak mektup metni vermez. Ayrıca kendisinden önceki kaynaklarda da böyle bir mektuptan bahsedilmez.86

Necd Bölgesindeki Kabilelerle İlişkiler Arabistan'ın kuzey doğusunda kalan Necd bölgesinde Bekr b. Vail, Temim, Tayy, Icl, Tağlib, Teymüllat gibi irili ufaklı bir­ çok kabile ve oplann alt kollan yaşıyordu. Çoğu Sasanilerin nüfuz alanında yaşayan bu kabileler. Sasanilerin Nineva boz­ gunundan sonra daha serbest hareket etme imkanı bulmuş ve aralarında örgütlenip direnişe geçmiştir. Bem1 Bekr'in bir kolu olan Şeybanoğullan'ndan Müsenna b. Harise'nin Hire yakınlarında, Beni Icl kabilesinden Süveyd b. Kutbe'nin ise Ubulle (Basra) civarlarında Sasanilere karşı fi ili mücadeleye giriştiği rivayet edilir. Aynı dönemlerde Resulullah kimi kabi­ le önderlerine İslam'a davet mektuplan göndermişti. Bunlar arasında Yemame bölgesindeki Hevze b. Ali, Uman'daki Lakit b. Malik, Ceyfer ve Abd kardeşler, ayrıca Temim, Tağlib, Re­ bia, Şeyban ve Ezel gibi kabile reislerinin de bulunduğu söy­ lenir.87

86 87

İbn Hacer, el-İsdbe, VI, 448. İbn Sa'd, I. 3 1 4, 32 1 , 35 1 . 355: Belazuri, Futüh. 87-88: İbm1'1-Esir, el-Ka­ mU.fi't-Tdrih. il, 372, 273; Kila'i, el-Hildfetu'r-Rdşide, s. 208, 209.

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

22

Bizans karşısında alınan mağlubiyetten sonra Sasani ida­ resindeki merkezi kontrolün zayıfladığı dönemde Resulullah Hayber'i fethetmiş, akabinde Kureyş teslim olmuş, mütea­ kiben Huneyn Savaşı gibi muazzam başarılar elde edilmişti. Deyim yerindeyse Sasaniler zayıflarken Resulullah da her ge­ çen gün gücüne güç katmıştır. Özellikle de Mekke'nin fethi ve Huneyn Savaşı'ndan sonra birçok kabile temsilcisi onun ya­ nında yer almaya başlamıştır. Hatta daha önce İslam'a davet edilen veya edilmeyen kabileler de bu süreçten sonra heyetler halinde Medine'ye gelip bağlılık bildirmişlerdir. Yeni ortaya çıkan bu gelişmeler üzerine uzun yıllar Sasanilerin nüfuzu altında yaşayan kabileler, Medine'de yükselen siyasal yapı ile ittifak kurmayı kendi siyasal çıkarları açısından uygun bul­ muşlardır. Resulullah'ın davet mektuplan da bu bağlamda muharrik unsurlardan birisi olmuştur. Böylece birçok kabile temsilcisi hem kendi siyasal gelecekleri, hem ekonomik bek­ lentileri hem de kabile çatışmalan gibi nedenlerle Resulul­ lah'a tabi olmuşlardır. Taberi, Sasanilerin merkezi gücünün zayıflaması ile bera­ ber serbest hareket eden ve İran içlerine doğru akınlar yapan kabileleri cezalandırmak için kisranın harekete geçtiğini söy­ ler.88 Belki de bu durum onları zorunlu olarak ittifak arayışına itmiştir. Nitekim Sasanilere karşı direnişin öncülerinden olan Müsenna b. Harise, Hz. Ebfı Bekir'den yardım istediği zaman tam da bu konuya işaret etmiş ve şu öneride bulunmuştu: "Beni kavmime reis yaparsan, Sasani halkından bize komşu olanlara karşı savaşır ve sınırlarım ızı senin için korurum." 89 Şunu da hatırlatalım ki, bölgedeki kabilelerin Sasanilere karşı başlattığı direniş tamamen Medin e'den bağımsızdır. Hz. Peygamber vefat ettiği zaman da buradaki direniş devam edi­ yordu ve az önce belirtildiği üzere Müsenna b. Harise, Hz. Ebfı Bekir'den yardım isteyince, onun destek vermesiyle be­ raber Necd (Irak) bölgesindeki kabilelerin direnişi, Müslüman 88 89

Taberi, Tdrih. JII. 304 . 506. Taberi, Tarih, JII, 344, iV, 3; Belazuri, Fütüh, 344; İbn Hacer el-Askalaru, el-İsôbe, V, 766.

Medine'nin Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

23

Arapların mücadelesine dönüşmüştür. Hz. Ebü Bekir'den sonra cephe daha da genişlemiş ve Hz. Ömer döneminde kap­ samlı fetih dalgasına dönüşmüştür.

Rebia Kabilesi Güney Arabistan kökenli kabilelerinden olan Rebia, olduk­ ça güçlü alt kollara sahipti. Nesep alimleri Esed, Vail, Tağlib. Bekr, Şeyban, Hanife, Abdulkays gibi kabileleri Rebia'nın alt kollan olarak niteler. Süreç içinde bu kollar birer müstakil siyasi birlik olarak ortaya çıkarak Tihame ile Necd bölgesine kadar geniş alana yayılmıştır. Abdulkays kabilesi Bahreyn'i, Bekr, Tağlib ve Dubey'a kollan Necd, Hicaz ve Tihame gibi bölgelerdeki geniş alanla­ n yurt edinmiştir.90 Rebia'nın bir bölümü Necd bölgesindeki zatüırk91 civan ile Tihame'yi yurt edinmişti. Necd bölgesinde meskun olanlar Fırat ve Dicle nehirleri arasına yerleşmiştir.92 Bu toprakların bir kısmı Güneydoğu Anadolu bölgesini de kapsamaktadır.93 Rebia kabilesinin yaşadığı topraklar, Di­ yar-ı Rebia olarak da isimlendirilmiştir.94 Genelde putperest olan bu kabilelerden Benü Bekr, Tağlib, Temim ve Abdülkays kollarının bir kısmı Hıristiyanlığı benim­ semiştir. Ancak aralarında putperestlerin varlığından da söz edilir. Nitekim Zü'l-keabat95 ve el-Muharrak96 adlı putların bu kabile mensuplarına ait olduğu söylenir.97 90 91 92 93 94 95

96 97

İbnu'l-Fakih. el-Buldlın. s. 86: Hemedıini, Sifatu Cezireti'l-Arab. 1 63: Yılküt el-Hamevi. Mu'cemu'l-Buldcin, iV, 267. Burası Tihame ile Necd arasındaki bölge olarak tanımlanmıştır. Heme­ dıini , Sifetu Cezireti'l- 'Arab, s. 50. İbn Hurdazbih, el-Mescilik ve'l-Memcilik, I . 95. İbnu'l-Fakih, el-Buldô.rı, 1, 1 82 ; Makdisi. Ahsenu't-Tekcisirn, s. 1 37; İbn Cubeyr, Rıhletu İbn Cubeyr, s. 1 99. Ya'kübi, el-Buldcin, s. 23, 63, 64; Hemedani, Sifetu Cezireti'l- 'Arab, s. 38. Ya'kübi, et-Ta'rih, 1 , 1 00; Cevad 'Ali, el-MufassaL XI, 400. Bu putun ay­ nca, Bekr, Tağlib, Vail ve bölgedeki değişik kabilelerin ilahi olduğu da söylenir (İbn Kesir, el-Bidciye ve'n-Nihiıye, il, 244: Cevad 'Ali, el-MufassaL VIII, 62, 66). Aynca put için bir mabet inşa edildiği ve Arapların bu ma­ bedi tavaf ettikleri söylenir. Cevad 'Ali, el-Mufassal, xı, 4 1 6. Vılkıdi, er-Ri.d.d.e, 1, 1 43 ; İbn Habib, el-Mulıabbar, I. 3 1 7. Bu put için özel telbiyeler getirdiklerinden bahsedilir. İbn Habib, el-Muhabbar, I, 3 1 2 . İbn Habib. el-Muhabbar. I. 3 1 7.

24

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

Rebia ile Mudar iki köklü kabile olup cahiliye döneminde

genelde o� hareket etmiş, ancak belli dönemlerde birbiri­

ne karşı üstünlük yarışına girmiştir. Hatta İslam'dan sonra­ ki dönemlerde de özellikle siyasi çatışmalarda bu rekabetin izlerine rastlanır. Örneğin Rebia kökenliler kendilerinin öz be öz Arap olduğunu savunurken Mudar kabileleri ise Hz. Peygamber'in içlerinden çıkması nedeniyle daha üstün olduk­ larını ileri sürmüşlerdir. Hatta tartışmalara Cebrail ismi de eklenmiş ve bizzat onun ağzından Mudar'dan olmasına atıf­ la Kureyş kökenli olduğu için Hz. Muhammed'in peygamber olarak görevlendirildiği gibi iddialar dillendirilmiştir.98 Değişik rivayetlerde de benzer üstünlük iddialarına rastlanır.99 Hatta kantarın topuzu k�çınlarak Resulullah'ın ağzından "Ümme­ timden Mudarlı olanların çoğu cep.nete girecektir" mealinde sözler bile nakledilmiştir.1 00 Sözü edilen üstünlük anlayışı Rebia kökenli olan Müsey­ lime'nin Kureyş kökenli olan Resulullah'ı haksızlıkla itham eden söyleminde de görülür. Nitekim Müseylime peygamber­ lik iddiasıyla ortaya çıktığı zaman Kureyş'i haksızlıkla suçla­ mış ve yeryüzünün yarı yarıya bölüşülmesi karşılığında Re­ sulullah'a anlaşma teklif etmiştir. Aynca Müseylime'nin peşi­ ne takılan Rebia kökenliler, Mudar kökenli Hz. Muhammed'in peşinden gitmektense, kendi içlerinden çıkan birisinin peşine gitmeyi yeğlemişler, hatta Hz. Muhammed'ın Müseylime ile nübüvveti bölüştüğü iddialarını bile ortaya atmışlardır.1 01 Aşağıda da işaret edileceği üzere Resulullah Rebia kökenli olan birçok kabile ile yakın temas kurmuş veya bu kabilele­ rin çoğu Medine'ye gelip ona tabi olmuştur. Bu bölümde hem sözü edilen kabilelerin Medine'ye bağlanmalarının tarihsel arka planını hem kurulan ilişkilerin mahiyetini hem de tebli­ ğin seyrini gözler önüne sermeye çalışacağız. 98

Harkuşi. Şereju'l-Mustajô.. il, 23, 24; Ebu Nu'aym, Dela'Uu'n-Nubuvve, 1 , 58. 99 Ebu Nu'aym, Delfı'Uu'n-Nubuvve, ı . 93; Beyhaki, Dela'Uu'n-Nubuvve, 1, 1 72; Ebü'l-Kasım el-lsbahani, Kitabu'l-Meb'as, 1, 1 43 . 1 00 Musta:ğfiri. Delfı'ilu'n-Nubuvve, s . 1 47 . 1 0 1 Vak.ıdi. er-Ridde. 1 09. 1 1 9.

Medlne'nin Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

25

Bekr b. Viil Kabilesi ve Bend Şeyhin Heyeti Rebia kabilesinin alt kollarından olan Benü Bekr ken­ di içinde Icl, Hanife, Şeyban, Teymüllat, Kays ve Zuhl gibi önemli kollara ayrılmıştır. Genel olarak Yemame ve Bahreyn çevresine yerleşen kabile, zamanla el-Cezire bölgesine doğru genişlemiştir. Yaşadıkları topraklar Diyar-ı Bekr olarak anıl­ dığı için Diyarbakır isminin de buraya dayandığı söylenir. Savaşçı özellikleriyle tanınan Benü Bekr, Temim ve Ab­ dulkayslar ile birleşerek zaman zam an İran köylerine doğru akınlar yapmıştır.102 Yukarıda da belirtildiği üzere İran sö­ mürgesine karşı başlattıkları direniş Zü Kaar Savaşı'yla so­ nuçlanarak büyük bir başarı kazanmışlardır. Süreç içinde kardeş kabile olan komşuları Benü Tağlib ile anlaşmazlığa düşmüşler ve iki kabile arasında 40 yıldan fazla süren Besüs savaşları yaşanmıştır.103 Benü Tağlib'le yapılan Besüs savaşlarım bir dönem askı­ ya alan Bekriler, Hire idarecisi Münzir'e yanaşmıştır. Nitekim. Hüsrev Perviz Hire valisini Medain'e çağırdığı zaman Nu'man b. Münzir hazinesi ve ailesini Benü Bekr'e emanet etmiştir. Zü Kaar'daki başarının en önemli mimarı hiç şüphesiz Bekr b. Vail kabilesi ve onun Benü Şeyban koluydu. Rivayete göre Resulullah Bekr b. Vail kabilesinin şefine de mektup göndermiş ve "Müslüman olun ki, kurtuluşa eresiniz" diye bir açıklama yaparak a nlan İslam'a davet etmiştir. Mek­ tubu götüren Zıbyan b. Mersed'in verdiği bil giye göre kabile mensupları mektubu okuyacak birisini bulamayınca, Benü D ubey'a b. Rebia'dan birisi gelip yazıyı okumuştur. 1 04 İddiaya göre bu kabile mensupları okuma yazma bildiği için Benü el­ Katib (yazıcı oğullan) olarak da anılıyordu. 105

1 02 Taberi, Tdrih. il. 57. 1 03 Mufaddal ed-Dabi, Emsalu'l- 'A rab, s. 22. 88: İbn Habib, el-Muhabbar, !, 255: Cfilıız, er-Rasailu'l- 'Edebiyye. ! , 394: Ya'kübi, et-Ta'ıih. ! , 87: Mes'ü­ di, et-Tenbih. I. 1 73-74. 1 04 Ahmed b. Hanbel, el-Musned, IX. 1 7 1 . 1 05 İbn Sa'd, et-Tabakdt. I . 243.

26

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

Resulullah'ın çağrısından sonra Medine'ye heyet gönderen Bekriler daha sonraki dönemde İslam'ı benimsemiştir. Hat­ ta Medine ile ilk temas kuranlardan birisidir. Dikkat edilir­ se yukarıda bu kabile mensuplarının Sasani idaresine karşı Arap direnişinin öncülüğünü yaptıklarına değinilmişti. Özel­ likle Bemi Şeyban kabilesi direnişin en önemli aktörü konu­ mundaydı. Heyette Beşir b. Hassasiyye, Abdullah b. Mersed ve Hassan b. Hüt gibi kabile önderlerinin yer aldığı söylenir. Samimi bir şekilde yapılan görüşmeler sonunda kabile üye­ leri Allah Resulü'ne bağlılık bildirmişlerdir. Rivayete göre Hz. Peygamber Bekr heyetine Kus b. Sfilde'yi sormuş ve onu Ukaz panayırında dinleyip şiirlerinden etkilendiğini söylemiştir. 1 06 İbn Sa'd'ın iddiasın göre ise. heyette yer alan lardan biri­ si Resulullah'a Kus b. Sfil de'yi sorm uştur. Resulullah da. "O sizden birisi değil, İyad kabilesinden olup cahiliye döneminde hanif inancını benimsemişti. İnsanlar Ukciz'da toplandıkları zaman onlara hikmetli sözler söylerdi" diye karşılık vermiş­ tir. 1 0 7 İddiaya göre Resulullah onun öldüğünü bu heyetten öğ­ renmiştir. 1 0 8 Bir rivayette Bekr heyetinde yer alan Abdullah b. Esved b. Şihab isimli birisi, Resulullah'la görüşüp Müslüman olduktan sonra Yemame pazarlarına giderek elindeki malla­ n satmış ve Medine'ye hicret etmiştir. 1 0 9 İbnü'l-Esir'in verdiği bilgiye göre Bemi Bekr'in alt kollarından Amir b. Zühl'e men­ sup Adi b. Şerahil de bir heyetle Medine'ye gelmiş ve Resulul­ lah ona bir güvence mektubu vermiştir. 1 1 0 Diğer kabilelerle ilişkilerde olduğu gibi Bekriler ile ilişki­ lerde de yine, siyasi ve iktisadi beklentilerin etkili olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim bir rivayette Bemi Bekr'den bir kabile önderinin ticaret mallarından alınacak öşür vergisi konma­ sı ile ilgili bir talep üzerine, Resulullah'ın "Öşür, Yahudi ve Hıristiyanlar üzerine konan vergidir" mealinde bir açıklama 1 06 İbn 'Asakir, Tdıihu Dimeşk, X, 306; İbnü'l-Esir, 'Usdu'l- Gabe, il, 1 87, III . 1 74. 1 07 İbn Sa'd. et-Tabakat, ı . 272. 1 08 İbn Hacer, el-İsô:be, V, 4 1 4. 1 09 İbn Sa'd, et-Tabakat, ı . 273; eş-Şfuni, Sübülü'l-Hüdiı., VI, 428. 1 1 0 İbnü'l-Esir, 'Usdu'l- Gô:be, iV. 1 2 .

Medine'ntn Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

27

yaptığı söylenir.1 1 1 Diğer bir deyişle Resulullah onlara vergi muafi yeti getirmiştir. Benli Bekr kabilesinin Şeybanoğullan kolundan da bir heyetin Medine'ye gelip Resulullah'a bağlılık bildirdiğinden bahsedilir. Bekriler ve Şeybanoğullan'nın Sasani sömürüsü­ ne karşı başlatılan direnişin öncüleri olduğunu hatırlatalım. Hureys b. Hassan başkanlığında gelen heyette Müsenna b. Harise, Mefrük b. Amr, Hani b. Kabise, Nu'man b. Şerik gibi isimler de bulunuyordu. Görüşmede Resulullah'ın onlara En'am1 1 2 ve Nahl1 1 3 surelerinden ayetler okuduğu ve dini ko­ nularda bilgiler verdiği iddia edilir.1 1 4 Heyette yer alan Müsenna'nın Hz. Ebu Bekir döneminde Medine'den yardım istediği ve bunun üzerine Halid b. Velid'in bu bölgeye gönderilip komutayı devraldığı bilinmektedir. Bir müddet Irak bölgesinde mücadele eden Halid, Halife tarafın­ dan Şam bölgesine gönderilince buradaki komutanlık görevi yine Müsenna'da kalmış ve Hz. Ömer zamanına kadar bu gö­ revini sürdürmüştür. 1 1 5 Benli Şeyban kabilesiyle ilgili bir başka anlatı ise, Haris (Hureys) b. Hassan eş-Şeybani'nin Medine'ye gelişiyle ilgili haberlerdir. Hayli hacimli bir rivayette onun Resulullah'a gel­ mek için hazırlık yaptığı, bunu öğrenen Kayle bnt. Mahreme adlı bir kadının da yolda ona katıldığı1 1 6 ve birlikte Medine'ye geldikleri, o sırada Resulullah'ın ashabıyla beraber mescitte sabah namazını kıldığı rivayet edilir.1 1 7 Heyetin sabah namazı vaktinde geldiğine dair bilgiler birçok rivayette de yer alamak­ tadır, 1 1 8 111 1 12 1 13 1 14 1 15 1 16

Ahmed b. Hanbel, el-Musned, VI, 573, VIII, 220. En'am 6/ 1 5 1 . Nabi 1 6/90. İbnü'l-Esir, 'Usdu'l- Gdbe. V, 24 1 . Taberi, et-Tdrih, 111, 343-45, 448. Medlne'ye geldikten sonra Hayber seferine katıldığı ve burada sıtmaya ' yakalanarak vefat ettiği bildirilmektedir. İbn Sa'd. et-Tabakdtu'l-Kubrd. x. 295. 1 1 7 İbn Sa'd , et-Tabakdt, ı. 274-76, IX. 56; Ebü Nu'aym, Ma'rifetu's-Sahfıbe, il, 8 1 6; İbnü'l-Esir, 'Usdu'l- Gabe, 1, 599. 1 1 8 Tayalisi, el-Musned, 111. 232: Tirmizi, es-Sunen, V. 1 20; Tahavi, Şerhu Me'dnt'l-A sar, I. 1 77: Taberiini, el-Mu'cemu'l-Kebir, 111. 302.

Vahyin Gölgesinde Siyer X

28

-

-

Anlatılana göre el-Hfuis b. Hassan, Dehna merasının ken­ dilerine ikta olarak verilmesini istemiş, Resulullah da bu tale­ bi olumlu karşılamıştır. Ancak el-Haris'le birlikte gelen kadı­ nın uyarısı üzerine bu kararından vazgeçmiştir. Zira kadının Bem1 Temim'le akrabalık bağının olduğu ve bu meranın aynı zamanda bu kabile tarafından da kullanıldığından bahsed il­ mektedir.1 1 9 Rivayetin devamında Kayle ve kızlan için şu ya­ zının düzenlendiği bilgisine de yer verilmiştir: "Hiçbir haklan ihlal edilmeyecek ve zorla nikah altına alınmayacaklar. Mü­ min ve Müslüman olan herkes onlara yardımcı olacak. İyi lik yapınız, ama asla kötülük yapmayınız." 1 20 el-Hfuis b. Hassan ve Kayle bnt. Mahreme'nin Medine'ye gelişi ve Resulullah'la görüşmelerine dair haberler birçok ha­ dis rivayetinde de yer almaktadır.1 2 1 Sözü edilen şahsın Bah­

reyn'e vergi amili olarak gönderilen el-Ala b. Hadrami'yi şika­ yet etmek amacıyla Medine'ye geldiğinden de bahsedilmiştir. Her ne kadar el-Haris b. Yezid el-Kelbi ismi zikredilmemişse de anılan şahsın yukarıda adı geçen kişi olduğu anlaşılmak­ tadır. Nitekim bu rivayette de el-Hfuis'in yaşlı bir kadın olan Kayle'ye Rebeze'de yetiştiği ve ona eşlik ederek Medine'ye ge­ tirdiğine dair detaylar anlatılmaktadır. Yine bu rivayette de Amr b. el-As'ın ordu komutanı olarak gönderilmek üzere ha­ zırlandığından bahsedilmektedir.1 2 2 Bir başka rivayette ise el­ A'la'yı Medine'ye 20 kişilik heyetle gelen Abdullah b. Avf el-E­ şecc şikayet etmiş, bunun üzerine Resulullah onu görevden

alarak E ban b. Said'i göndermiştir.1 2 3

el-Ala b. Hadrami'n in Mekke'nin fethinden sonra buraya gönderildiği bilgisi dikkate alınırsa bu heyetin bu süreçten 1_ 1 9 Ebü Davii. d , es-Sunen, iV, 677: Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, XX\T 8; " Beyhaki. es-Sunenu'l-Kubrd, VI, 247. 1 20 İbn Sa'd, et-Tabakdt, 1 , 276: eş-Şami, Sübülü'l-Hüdd, VI, 530. 1 2 1 Ebü Davii.d , es-Sunen, III, 1 77: Taberiini, el-Mu'cemu'l-Kebir, XX\T 8; Bey­ haki, es-Sunenu'l-Kubrd, VI, 247. 1 22 Ahmed b . Hanbel, el-Musned, VI , 595; Tirmizi, es-Sunen, V, 392: Hatib el-Bağdadi, Tali Telhisi'l-Muteşdbih. ı. 66; İbnü'l-Esir, 'Usdu'l- Gdbe, ! , 647: İbn Kesir, Cdmi'u'l-Mesdnid, i l , 268, 288; Ebü1-Mehasin el-Huseyni, el-İlcmdl, 1, 79; İbn Hacer, Ta 'cilu'l-Menfa 'a, 1, 4 1 6. 1 23 İbn Sa'd. et-Tabakdt. V. 277. ,

,

Medtne'nin Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

29

sonra geldiğini söylemek mümkündür. Ahmed b. Hanbel1 2 4 ve Buhari'nin verdiği bilgilerde de heyet geldiği zaman Resu­ lullah'ın Am r b. el-As komutasında bir ordu hazırlığı içinde olduğundan bahsedilmektedir. 1 2 5 Rivayetlere bakılırsa sözü edilen ordu zatüsselasil seriyesi olmalıdır. Zira bu tarihte Amr b. el-As'ın bu bölgeye gönderildiğini daha önce belirtmiş­ tik. Zaten Ömer b. Şebbe de, el-Haris'in geldiği zaman Resu­ lullah'ın Amr'ı bu sefer için hazırladığını söylemiştir. 1 26 Bekr b. Vail kabilesi İslam'a girmekle birlikte, Hz. Ömer döneminde bunlardan bir gruburi isyan edip müşriklere da­ hil oldukları söylenir. Hatta bu kişilerin öldürülmesi teklifine karşı Ömer'in kabul etmediği iddialan dillendirilmiştir. 1 2 7

Benil Thğlib Bekr b. Vail ile Bem1 Tağlib aynı bölgede yaşayan ve ata­ lan kardeş olan kabilelerdir. 1 26 Süreç içinde iki taraf arasın­ da düşmanlık başlamış ve cahiliye döneminin en uzun süreli kan davalarından birisi olmuştur. Kaynaklar bu mücadeleleri .Besiis savaşları olarak niteler. 1 2 9 İlk önce Tihame bölgesinde yaşayan kabile zamanla Bahreyn, Necd, el-Cezire ve Hicaz iç­ lerine kadar değişik bölgelere yayılmıştır. el-Cezire bölgesin­ de meskun olanlar Mu.su!, Sincar, Re'su'l- Ayn1 30 ve Nusaybin gibi yerlere yerleşmişlerdir. 1 3 1 Besii s savaşlarının taraflarından birisi olan Benii Tağlib kabilesi de Bekriler gibi savaşçı lığıyla tanınıyordu. Taberi'nin verdiği bilgilere göre Tağlib ve Nemr kabilesinden bazı kişiler Benii Bekr kabilesinden bir grubu çalılık alanda kıstırı p ya­ karak öldürmüştür. Hz. Ömer döneminde İslam ordusu safl a1 24 125 1 26 1 27 1 28 1 29 1 30 131

Ahmed b. Hanbel, el-Musned, VI, 593. Buharı. et-Tfırihu'l-Kebir, il, 26 1 . İbn Şebbe, Tii.ıihu'l-Medine, 1 , 30 1 . Abdurrezzak, el-Musannef. X. 1 65: Said b . Mansür, es-Sunen, il, 267: İbn Ebi Şeybe, el-Musannef. VI. 438. İbnu'l-Kelbi, Mesô.libu'l- 'Arab, s . 56. Deyzire Sekkfil, el-Arabfi'l-asri'l-cô.hili. s . 1 03: Hafii.ci, el-Hayô.tü'l-ed.ebiy­ ye. s. 85. Hemedii.ni, Sifetu Cezirett'l- 'A rab. s . 53, 1 32-33, 169. Ya'kübi. el-Buldô.n, s . 204 .

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

30

rında savaşan Bekr b. Vfill kabilesinden bir grup, bu kabileye mensup o lan bir grubu yakalayıp Fırat nehrinde bo ğmuştur. Suya atılanlar aman dilediği zaman Bekriler onlara atalarının kendi akrab alarını ateşte yakmanın karşılığı o larak suda boğ­ makla cezalandırdıklarını söylemiştir. Olay Hz. Ömer tarafın­ dan öğrenilince, failler Medine'ye çağrılıp sorgulanmış, ancak o nlar bu o layın eski kinlerinden değil, İslam'ı yüceltmek adı­ na yaptıklarını söyleyip kendilerini savunmuşlardır.1 3 2 Kabilenin önemli simalarından olan Küleyb b. Rebia, bir dönem Rebia ve Mudar kabilelerinin şefi olarak kabul gör­ müş, ancak daha sonra Besüs savaşlarında Bekr b. Vfill ka­ bilesinin liderlerinden Cessas b. Mürre tarafından öldürül­ müştür.1 33 Aynca kabile Besüs Savaşı'nda Bekrilere yenilerek üstünlüğünü kaybetmiştir. İki taraf arasındaki uzun yıllara dayalı savaş Hire idarecisi III. Münzir'in devreye girmesiyle son bulmuştur. Tağlib kabilesi II. Şapur

(309-379) döneminde S asani sal­

dırısına uğrayıp birçoğu esir düşmüştür. Hatta. esirlerin Bah­ reyn ve Daıi n taraflarına nakledildiği söylenir.1 34 Bu süreçte Kinde kabilesine yaklaşan Tağlibliler o nların denetimine gir­ miştir. Kinde reisi Haris b. Amr, Hire'ye saldırıp III. Münzir tarafından yenilince kabile liderliğini kaybetmiş. Böylece III. Münzir çocuklarından Seleme'yi Tağlib kabilesine melik tayin etmiştir. Aynca Şurahbil'i ise Bekr b. Vail'in şefi ilan etmiştir. İki taraf daha sonraki dönemlerde zaman zaman yine karşı karşıya gelmiştir. İddiaya göre 530'lu yıllarında Küfe yakınla­ rındaki Küleyb denen yerde yapılan savaşta Benü Tağlib'den Ebü Haneş Usaym b. Nu'man, melik olarak tayin edilen Şu­ rahbil'i öldürünce üstünlüklerini kaybetmişlerdir.1 3 5 Bu sü­ reçten so nra Sasanilerin yanında yer alan Benü Tağlib, Re­ sulullah'ın nübüvvetle görevlendirildiği dönemde düşmanları o lan Benü Bekr'e karşı yine Sasani saflarında savaşmıştır. 1 32 1 33 1 34 1 35

Taberi, et-Tdrih, iV, 80-8 1 . Ya'kübi, et-Ta'rih. 1 , 87. Taberi, et-Tarih. il, 57, Ill, 304. İbn Habib. el-Muhabbar, I. 206. 370; Ebü'l-Bika' el-Hllli, el-Mena­ kıbu'-Mezidiyye, !, 527, 528.

Medine'ntn Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

31

İbn Sa'd'ın verdiği bilgilere göre Benü Tağlib kabi lesinden

1 6 kişilik bir heyet Medine'ye gelip Resulullah'la görüşmüş­ tür. Heyet için de Hıristiyan inancını benimseyenlerin de ol­ duğu olduğu ve üzerlerinde haç işareti bulunduğu söylenir. Heyet Remle bnt. Hades'in evinde ağırlanmıştır. Rivayete göre Resulullah, Hıristiyan olan heyet üyelerinin kendi dinlerinde kalabileceklerini söylemiş, ancak çocuklarını vaftiz etmeme­ lerini şart koşmuştur. 1 3 6 İki taraf arasında yapılan ittifaka Hz. Al i'nin tanıklık ettiği söylenir. 1 37 Tağlib kabilesi ile ilgili fazla bir detay aktarılmamıştır. Hı­

ristiyanlığı benimseyen bu kabile, 1 3 8 muhtemelen gelişmeler­

den etkilenerek Medine'ye gelip ittifak yapmış, ancak daha sonra bu ittifak devam etmemiştir. Nitekim Benü Tağlib ka­ bilesi Resulullah'ın vefatından sonra diğer kabileler gibi isyan ve irtica hadiselerine karışmıştır. Hatta Tağlib köken li olan Secah bnt. Münzir (öl.

4 1 /66 1) adlı bir kadın, 1 3 9 peygamberlik

iddiasıyla ortaya çıkmıştır.1 40 Secah, bazı rivayetlerde Temim kabilesin in Yerbu' kolun­ dan gösterilmiştir.1 41 Bunun sebebi baba tarafının Tağlib, anne tarafının Temim kökenli olmasıyla alakalıdır.1 4 2 Ancak Secah'ın başarısız olması üzerine bu hareket ortada kalmıştır. Halid b. Velid, Hz. Ebu Bekir tarafından Irak bölgesine gönde­ rildiği zaman Enbar'ın feth i sırasında Benü Tağlib ile Nemr ve Iyad kabilelerine üstünlük sağlamış ve yüklü ganimetler elde etmiştir. Hz. Ömer döneminde de Benü Tağlib kabilesi tekrar itaat altına alınmış ve onlarla cizye anlaşması yapılmıştır.1 43 Rivayete göre Benü Tağlib mensupları cizye hukukuna göre anlaşma önermiş, ancak Müslüman komutan kabul etmeyip 1 36 1 37 1 38 1 39

1 40 141 1 42 1 43

İbn Sa'd. et-Tabakat. 1 , 273. 'Abdurrezzak, el-Musannef. VI , 50, X. 367. Hemedani, Sifetu Cezireti'l- 'Arab, s. 53: lbn Havkal. Süretu'l- 'Ard, I. 1 9 . Belazuri v e Ya'kubi, onun adını Ümmü Sadr Secfilı bnt. el-Hiiris b. Süveyd et-Temimiyye olarak zikreder. Belazuri, Futühu'l-Bul.diın, I. 1 04: Ya'kübi, et-Ta'ıih, ı. 1 56. Vakıdi, er-Ridde. s. 1 1 1 . İbn Kuteybe, el-Ma'iirif. s. 405. Fayda, "Secah", DİA . 36/266. 'Abdurrezzak, el-Musannef. X, 367.

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

32

konuyu Hz. Ömer'e havale etmiştir. Ancak Halife, istekleri doğrultusunda cizye hukukuna göre anlaşma yapılmasını is­ temiş ve böylece İslam toplumuna dahil edilmişlerdir. İddiaya göre onlara verilen yazıda da çocuklarını vaftiz etmeme şartı konmuştur. Tahminimize göre Hz. Ömer'in bu şartı, Resulul­ lah döneminde alınan karar gibi algılanmış olmalıdır.1 4 4

Tayy Kabilesi Soyu Kahtanilere dayanan Tayy kabilesinin önemli bir kıs­ mı Necd bölgesinden Yemame'ye kadar uzanan hatta meskun olmakla beraber Arabistan'ın orta bölgelerine ve bilhassa Sel­ ma ve Eca dağlan arasında kalan yerlere doğru yayılmışlar­ dır.1 45 Kabile Gavs, 1 46 Cedile, 1 4 7 Benü Ma'n1 4 8 gibi alt kollara ayrılmıştır. Ayrıca el-Buhtura, 1 49 Bevlıin, 1 50 es-Se'la, 1 5 1 Cüvey­ n, 1 52 Eca1 5 3 ve Nebhan1 54 gibi değişik kolların da Tayy kabile­ sine mensup olduğu rivayet edilir. Daha önce işaret edildiği üzere Benii Nadir'e nispet edilen şair Kıi'b b. Eşref in babası Benii Nebhan kabilesine mensuptur. İddiaya göre Resulullah Nebhanilerden Benii Kurre b. Abdillah için bir yazı tanzim etmiş ve el-Mazelle bölgesini ona ikta olarak vermiştir.1 55 Savaşçı özellikleri ve yağmacı gelenekleriyle tanınan bu kabile mensupları, Arap geleneğine göre haram aylardaki kan dökmeme ve düşmanlıkları askıya alma hürmetine ria­ yet etmiyordu. Hatta bu yönleriyle diğer kabileler tarafından 1 44 Balcı, Hz. ômer Döneminde Diplomasi, s. 1 82 , 24 1 . 1 45 Hemedaru, Sifetu Cezireti'l- 'Arab, s . 1 25 , 1 26; Hazimi, el-Emılkin, s . 37; Ya.küt el-Hamevi, Mu'cemu'l-Buldôn, il, 64, III, 238; İbn Fadlillfilı el-'U­ meri, Mesdliku'l- 'Ebsôr, iV, 356. 1 46 İbnu'l-Kelbi, Nesebu Me 'ad ve'l-Yemeni'l-Kebir, s . 23 1 ; Taberi, et-Tiiıih. III. 254. 1 47 İbn Habib, el-Muhabbar, 1, 1 45; Taberi, et-Tdrih, 111. 254. 1 48 Belazuri, Ensdbu'l-Eşrdf. 1 , 467. 1 49 Sem'ani. el-Ensdb, il, ı o ı . 1 50 Suyüti, Lubbu'l-Elbdb, 1 , 47. 1 5 1 Suyüti, Lubbu'l-Elbdb, 1, 57. 1 52 İbn Sa'd, et-Tabakdt, 1 , 233. 1 53 İbn Sa'd, et-Tabakdt, 1, 242. 1 54 İbn Sa'd, et-Tabakdt, 1, 277: Ebü 'Ubeyd el-Bekri, Mu'cemu Me'sta'cem, III, 1 034. 1 55 İbn Sa'd, et-Tabakdt. I . 230.

Medtne'nin Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

33

nefretle karşılandıkları ndan söz edilir. Aynı zamanda Resu­ lullah'ın Medine'de kurmuş olduğu siyasal düZenin de ateşli düşmanlarından birisiydiler. Bekri, Medine yolu üzerindeki Malakat1 56 ile Ebza1 57 adlı su kuyu larının Tayy kabilesine ait olduğunu söyler. Tayy kabilesinin yakın komşularından birisi B em1 Esed de Medine'ye düşman kabilelerden birisiydi. An cak araların­ da husumet olduğu için ortak hareket etmemişlerdir. Tayy kabilesinin alt kolu olan Cedile, DO.metülcendel bölgesinde meskun o,lan Benü Kelb'le komşuydu. 1 5 8 Malik b. es-Semh gibi bazı isimlerin Medine'ye yerleştiği söylenir. 1 59 Resulullah'ın hastalığı sırasında Benü Esed'in şefi Talha (Tu leyha) peygam­ berlik iddiasıyla ortaya çıkmıştı. Vefat haberlerinin yayılması üzerine de doğrudan Medine'ye karşı ciddi bir taraftar topla­ mıştı. Hatta Tayy kabilesini yanına çekmeye çalışmış, ancak iki kabile arasındaki geçmişe dayalı husumet olduğu için bu kabile mensupları ona destek vermemiştir. Özellikle samimi bir Müslüman olan Adi b. Hatim'in girişimleri ile bu ittifak te­ şebbüsü önlenmiş ve Medine'ye bağlılığı sürdürmüşlerdir. 160 Rivayetlere bakılırsa kabilenin alt kollarından Cedile ve Gavs arasında da husumet vardı. Bu iki kardeş kabile Fesad.16 1 adlı savaştan sonra kan davalı olmuşlardır. İbn Sa'd'ın verdiği bilgilere göre Tayy kabilesinden

1 5 kişi­

lik bir heyet Medine'ye gelip Resulullah'la görüşmüştür. Baş­ larında Nebhan kabilesinden Zeyd el-Hayl b. Mühelhel bulu­ nuyordu. Heyette aynca Vezer b. Cabir, Cerm kolundan Kabi­ sa b. Esved, Ma'n'dan Mfilik b. Abdillah, Ku'ayn b. Huleyf ve Bevlan kabilesinden ismi zikredilmeyen kişiler de vardı. Heyet üyeleri geldiği zaman Resulullah mescitteydi. Onları kabul edip görüşmüş ve İslam'a davet etmiştir. Heyet üyelerinin ta-

1 56 1 57 1 58 1 59 1 60 161

Ebü 'Ubeyd el-Bekri, Mu'cemu Me'sta 'cem. 1, 97. Ebü 'Ubeyd el-Bekri, Mu'cemu Me'sta'cem, III, 1 034. İbn Habib, el-Muhabbar, 1 , 263. Belazuri, Ensdbu'l-Eşrdf. il, 56. Taberi, et-Tarih. III. 253. Mes'üdi, et-Tenbih ve'l-İşrdf. 1, 1 77.

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

34

mamı teklifi kabul edip Resulullah' a bağlılık bildirmiştir. 1 6 2 Halife b. Hayyat Tayy heyetinin 9. yılda geldiğini söyler. 1 6 3 Heyet üyeleri döneceği zam an Resulullah her birisini hediyelerle uğurlamıştır. İddiaya göre kabile başkanı Zey­ dü' l-Hayl' in statüsüne dokunmamış, aksine onu kendi tem­ silcisi olarak görevlendirip diğer üyelere oranla daha fazla pay vermiştir. Ayrıca "Zeydü' l-Hayl/ At Zeyd" olan adını "Zey­ dü'l-Hayr/Hayırlı Zeyd" olarak değiştirmiştir. 1 64 Ayrıca bu şahsın "Zeyd el-Mühelhel" olarak anıldığını da hatırlatalım. 1 65 İddiaya göre Resulullah Feyd bölgesinin ona ait olduğuna dair bir yazı düzenlemiştir. 1 66 An cak Zeydü'l-Hayr dönüş yolunda Ferde denen yerde vefat edince, eşi Resulullah'ın düzenlediği yazıyı yakm ıştır. Bir rivayete göre ise eşinin ölümüne üzüldü­ ğü için bütün yükünü yakınca, o nun adına düzenlenen ikta yazısı da yanmıştır. 1 67 Bazı rivayetlere göre Zeydü' l-Hayr Medine' de bulunduğu

zaman hastalanm ıştır. 1 6 8 Kimi müellifler ise onu Hz. Ebu Be­

kir dönemindeki ridde savaşlarında mücadele eden kişi ola­ rak tanıtır. An cak bu isim Adi b. Hatim adıyla karıştırıldığı için onun mücadelesi, Zeyd' in mücadelesiymiş gibi sunul­ muştur. 1 69 İbn Sa'd, Tayy kabilesinden gelen bu heyetle ilgili haberleri anlattıktan sonra, Resulullah' ın Hz. Ali' yi bu kabileye gönder­ mesiyle ilgili haberlere geçmiştir. Rivayetlere göre Resulullah onu

9. yılın Rebiulahir ayında (1 7 Haziran-1 6 Temmuz) , 1 50

kişilik bir kuvvetle bu kabilenin putu olan Füls' ü tahrip et­ mek üzere göndermiştir. Neredeyse tarİıamı ensardan oluşan birliğin kabileye baskın yaptığı ve putu tahrip ettiği rivayet 1 62 İbn Sa'd, et-Tabakdt, I. 277: İbn Manzür, Muhtasaru Tarihi Dimeşk, IX, 1 68. 1 63 Halife b . Hayyat. et-Tdrih. ı . 93. 1 64 İbn Sa'd, et-Tabakdt, 1 , 277-78. 1 65 İbn Dureyd. el-İştikak, I. 395: Darekutni, el-Mu'teUf ve'l-Muhtelif, 1 , 339. 1 66 İbn Sa'd, et-Tabakdt, 1 , 278. 1 67 İbn Sa'd, et-Tabakdt, 1, 277, VI, 2 1 2: lbn 'Asa.kir, Tdrihu Dimeşk, XIX, 522-23. 1 68 Ebu'l-Ferec el-lsbahani, el-Eğdni, XVII. 1 60. 1 69 İbn 'Asa.kir, Tdrihu Dimeşk, Xll, 33 1 : İbn Hacer, el-İsdbe, il, 48.

Medine'ntn Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

35

edilir. 1 70 Baskında kabilenin şefi konumundaki Adi b. Hatim et-Tai kaçmıştı, ancak kabileden birçok esir alınıp Medine'ye getirilmiştir. Adi'nin babası Hatim et-Tai'nin cömertliğiyle ta­ nındığı ve saygın bir kişi olduğu söylenir. 1 7 1 Tayy kabilesinden esir alınanlar arasında Adi b . Hatim'in kız kardeşi Süffane17 2 de vardı. 1 7 3 Esirler Medine'ye getiril­ dikleri zaman Süffane, babası Hatim'in1 74 saygınlığına atıf yapmış ve onun öldüğünü hatırlatıp aman dilemiştir. Aynca kardeşi Adi b. Hatim'in onur kıncı bir şekilde kendilerini terk ettiğini ve ortalıkta kaldıklarını belirterek "Bari sen bize yar­ dım et ve cömert davran ki Allah da sana merhamet etsin" 175 şeklinde açıkl amalar yapmış, Resulullah da onu bağışlamış­ tır. 1 76 Vakıdi, onun Remle bnt. Hartse'nin evinde misafir edil­ diğini söyler. 1 77 İ bn Sa'd isim vermez, ancak bu kadını Adi b. Hatim'in kızı olarak tanıtır. Onun anlatısına göre güzelliği dillere destan olan bu kadın, Mescid'in yakınındaki odalardan birisinde tutuluyordu. Bir ara Resulullah'ın geçtiğini görünce, "Baba gitti, elçi de kaçtı. bana yardım et ki, Allah da sana yardım etsin" diye seslenmiş ve salıverilmesini talep etmiştir. Resu­ l ullah "Elçi kimdi?" diye sorunca "Adi b. Hatim" karşılı ğını vermiştir. Resulullah da onu kendisinden kaçan adam olarak

nitelemiş ve kadını salıvermiştir. 1 7 8

Rivayetlere göre kadın serbest bırakıldıktan sonra yurdu­ na dönmek istemiş ve Medine'ye gelen Beli heyetindeki ta-

1 70 İbnu'l-Kelbi, Putlar Kitabı. 30; Vakıdi, el-Meğazi, III, 984. 1 7 1 İbn Fadlillah el-'Umeri, Mesdliku'l- 'Ebsdr. N. 260; Ebü'l-Fida', el-Muhta­ sar, 1, 1 02 ; İbn Kesir, es-Siretu'n-Nebeviyye. 1, 1 07. 1 72 'Ala'uddin Moğultii.y , el-İşô.ra, 1 , 332; İbn Kesir, es-Siretu'n-Nebeviyye, 1 , 1 07. 1 73 Viik1di, el-Meğazi, III, 987; Taberi, et-Tdrih, 111, 1 1 2 ; İbn Kesir, es-Siretu'n-Nebeviyye, 1, 1 1 0- 1 1 1 ; Makrizi, lmt.ô. 'u'l- 'Esmii ' , il, 46. 1 74 'Ala'uddin Moğultii.y , el-İşô.ra, ı . 332 . 1 75 İbn Hişam, es-Siretu'n-Nebeviyye. il, 579. 1 76 Viik1di, el-Meğazi, 111, 989. 1 77 Viik1di, el-Meğazi, III. 988. 1 78 İbn Sa'd, et-Tabakdt, 1, 278-79.

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

36

nıdıklanyla beraber şehri terk etmiştir.ı 79 Hatta Resulullah onun sağ salim yurduna dönmesi için muhafız ve binek temin etmiştir. Süffane, yurduna vardıktan sonra kardeşi Adi'nin Şam' da olduğunu tespit etmiş ve onu bulduktan sonra Re­ sulullah' tan gördüğü samimi muameleden söz ederek onunla görüşmesini istemiştir. Kardeşinin teşviki ile Medine' ye gelen Adi b. Hatim Müslüman olmuştur.ıso İbn Sa'd Zeydü' l-Hayl' in gelişi ile Adi' nin gelişini ayrı za­ manlarda gelen haberler olarak zikreder. Gelişmelere bakılır­ sa Zeyd muhtemelen Hz. Ali'nin baskın yapmasından sonra Medine'ye gelmiş olmalıdır. An cak muhtemelen heyet geldiği zaman Süffane serbest bırakılmıştır. Bu na mukabil Adi'nin dah a sonra gelip Müslüman olduğu. anlaşılmaktadır. Nitekim Taberi 9. yılın Şaban ayıda Medine' ye geldiğini söyler.ıs ı Vakı­ di'ye dayandırılan bir rivayete göre ise gelmiştir.ı s 2 Gelişmelere bakılırsa

10. yılın Şaban ayında 9. yılın Şaban ayında gel­

miş olmalıdır. Zira Hz. Ali'nin gönderildiği Rebiulahir ayı ile Şaban ayı arasında dört aylık bir zaman farkı vardır. Bu süre içinde Süffane bir süre esir tutulduktan sonra serbest kala­ rak kardeşine ulaşmış ve o da Medine' ye gelip Resulullah' a bağlılık bildirmiş olmalıdır. Adi b. Hatim Medine' ye geldiği zaman tıpkı kız kardeşi gibi babasının saygınlığına atıf yapmış, Allah Resulü de ona özel ilgi göstermiştir. Hatta övücü sözlerle gönlünü kazanmıştır.ıs3 Bir rivayete göre Medine' de kaldığı sürece Adi b. Hatim şehrin havasına uyum sağlayamadığı için hastalanmış, Allah Resulü de onun için "Keşke Medine' nin sıtmasından kurtulsa" diye dua etmiştir. ıs 4 Ancak bu hastalık iddiası yukarıda adı geçen Zeydü' l-Hayl hakkındaki haberlerle karıştırılmış olmalıdır. Nitekim onun Medine' de hastalanıp yolda vefat ettiğine yuka­ rıda değinmiştik. Uzunca süren soru cevaplı konuşmalardan 1 79 1 80 181 1 82 1 83 1 84

İbnü'l-Esir. 'Usdu'l- Gdbe, Vll . 1 43; İbn Hacer, el-İsdbe, Vlll, 1 80. İbn İshak, es-Sire, ı. 287; İbn Hişam, es-Siretu'n-Nebeviyye. 11. 578 . Taberi, et-Tiiıih, III, 1 40. İbn 'Abdilberr. el-İsti'iib, ııı. 1 057. İbn Hişam. es-Siretu'n-Nebeviyye. 11, 577-78 . İbn Hişam. es-Siretu'n-Nebeviyye, 11, 578.

Medine'ntn Doğusundaki Kabilelerle İlişkiler

37

sonra İ slam'ı kabul eden Adi b. Hatim samimi bir Müslüman olarak hayatına devam etmiştir. Hatta Resulullah onu kendi

kabilesine vergi tahsildarı ve temsilcisi olarak atamıştır. 1 85

Kimi rivayetlere göre yukarıda zikredilen "Zeydü'l-Hayl/At Zeyd" lakabı Adi b. Hatim için kullanılıyordu. Müslüman ol­ duktan son ra Resulullah ismini "Zeydü'l-Hayr/Hayırlı Zeyd"

olarak değiştirmiştir. 1 86 Ancak bu iddianın da isim karışıklı­

ğından kayn aklı olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bu ismin Zeydü'l-Hayl b. Mühelhel adlı kabile şefine ait olduğunu yu­ karıda belirtmiştik. Medine'ye gelen kabile üyelerinin ekseriyeti ya kabilen in şefi veya ileri gelenlerinden oluşuyordu. Bunun yanında ka­ bile içinde farklı nedenlerle beklenti içinde olup gelen veya muhalif davranan isimlerin de bulun duğunu hatırlatalım. Kabilenin ileri gelenleri İ slam'ı benimsediği zaman diğer üye­ ler kolayca onları izlemiştir. Tayy kabilesinin İ slam'ı benim­ semesinde de Adi b. Hatim'in ciddi etkisi olmuştur. Bununla beraber Resulullah kabile arasındaki nüfuzlu kişilerle veya alt kollarla da ilişkilerini sürdürmüştür. Resulullah'ın vefatından sonra birçok kabile Medine ile bağlarını koparırken, Tayy kabilesi Adi b. Hatim sayesinde bağlılığını devam ettirmiştir. İ ddiaya göre Müslüman olma­ sıyla ilgili anısından bahsederken Hıristiyan olduğunu ve kız kardeşinin teşvikiyle Medine'ye gelip İ slam kabul ettiğini an­ latmıştır. 1 87 İ bn Sa'd'ın verdiği bilgilere göre Resulullah bu kabilenin alt kollarından olan Bemi Cüveyn halkına hitaben birkaç yazı göndermiştir. Kabilenin reisi olan Amir b. el-Esved b. Abdil­ lah b. Cüveyn'e gönderdiği mektupların birisinde namaz kıl­ dıkları, vergiyi (zekat) ödedikleri ve müşrikleri terk ettikleri 1 85 İbn Hişam. es-Siretu'n-Nebeviyye, il, 579; İbn Kesir. es-Siretu'n-Nebeviy­ ye, I. 1 09- 1 1 0. 1 86 İbn Hişam, es-Siretu'n-Nebeviyye, il, 578; İbn Kuteybe. el-Ma'iirif. ı. 333; Ta­ beri. et-Tılrih, III, 145; lbnü1-Esir, el-KCımilji't-TCırih, 1, 542: İbn Kesir, el-Bi­ diıye ve'n-Nihiı.ye, il, 27 1 , 273-74: eş-şami. Sübülü'l-Hüdô., VI, 544. 577. 1 87 İbn Hişam, es-Siretu'n-Nebeviyye, il, 578• 8 1 .

Vahyin Gölgesinde Siyer -X-

38

sürece topraklan ve sahip oldukları suların kendilerine ait

olduğuna dair tem�nat verilmiştir. 1 88

Bem1 Cüveyn'e gönderilen bir başka mektupta ise benzer şartlar tekrar edildikten sonra "Allah ve Resulüne itaat eden, ganimetlerin beşte bir olan Allah ve Resulü'nün payını veren ve Müslüman olduğunu ikrar edenler, Allah'ın ve Muhammed b. Abdillah'ın güvencesinde olur" kaydı yer almaktadır. Ayrıca bu şartlara uydukları sürece topraklan ve sularının kendile­ rine ait olduğuna dair güvence verilmiş , hatta sürülerini sa­ bah götürüp akşama dönecekleri bir günlük mesafeye kadar olan uzaklıktaki meraların da kendilerine ait olduğuna işaret edilmiştir. 1 89 Üçüncü bir mektup ise Tayy kabilesinin bir başka kolu olan Bem1 Ma'n halkı için düzenlenniiştir. Yazıda namaz kılıp ver­ gilerini ödedikleri, Allah ve Resulü'ne itaat ettikleri, müşrik­ lerden uzak durdukları, Müslüman oldukları ve bulundukları bölgedeki yollan güvenli kıldıkları (yağma yapmadıkları) süre­ ce, sahip oldukları topraklar ile su kuyuları ve sürülerinin em­ niyette olduğuna dair güvence verilmiştir. Ayrıca bir gün ve bir gecelik mesafedeki meraların da kendilerine ait olduğuna dair kayıt düşülmüştür. 1 9 0 Yağmaya vurgu dikkat çeker. Hatırlana­ cağı üzere yukarıda bu kabilenin yağmacılığıyla ün saldığına işaret edilmişti. Rivayetler doğru kabul edilirse, Resulullah'ın yağma geleneğine son vermelerini istediği ve bunu onlar için düzenlediği yazıyla da kayıt altına aldığı anlaşılmaktadır. İbn Sa'd , ayrıca Tayy kabilesinden Ecaoğullan'na da bir mektup gönderildiğini söyler ve şu muhtevada bir rivayet nakleder: Bu , Resulullah Muhammed'den Benü Eca'nın kardeşi Habib b . Amr'a ve onun kavminden Müslüman olanlara verilen yazıdır. Namazı kılar, vergiyi (zekatı) verirse, köyünde ve çölünde bulu­ nan malı ve su kuyuları ona aittir. Bunlar için Allah'ın ver Resu­ lü'nün teminatı vardır. 1 9 1

1 88 1 89 1 90 191

İbn Sa'd. İbn Sa'd, İbn Sa'd, İbn Sa'd,

et-Tabakat, et-Tabakdt, et-Tabakô.t, et-T