İsnad Analiz Yöntemleri [1 ed.]
 9758190830

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

Salih ôzer 1968 yılında Tokat'ta doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimi­ ni Tokat'ta yaptı. 199l'de Ankara İlahiyat Fakiilteslnl

bitirdi. A.Ü. Sosyal Billmler Enstltiisünde Hadis da­ lında önce yüksek lisans sonra da doktora yaptı. İngi­ lizce ve Arapça'dan dini, felsefi ve kültürel içerikli ki­ tap ve makaleler çevirdi. Hfilen öğretmen olarak görev yapmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır. Çevirdiği eserler: Fethi Osman'dan Düşünce Devleti (1992), Mustafa Müsllm'den Konulu Tefsir'e Metodik Bir Yak­ la.şun (1993), Malik bin Nebi'den Savaş Esintisi (1997), Kültür Sonınu ve Bir Toplrımwı. Doğuşu (2000), Paul Tillich'ten İmanın Dinamikleri (2000), Juyn­ boll'den Modem Mısır'd.a Hadis Tartı.şmalan (2000), Hadis Tarihinin Yeniden inşası (2002), Dantel Brown'dan lslôm Düşüncesinde Sünneti Yeniden Dü­ şünmek (2002), Wllllam Barrett'ten irrasyonel insan

(2003), Edward W. Said'den Yazınsal Eleştiri (2004).

Ankara Okulu Yayınlan: 85

©Ankara Okulu Basım Yayın San. ve Tlc. Ltd. Şti. Dizgi ve kapak: Ankara Dizgi Evi Baskı, kapak baskısı, cilt: Ôzkan Matbaacılık Birinci basım: Mart 2005

lSBN 975 - 8190 - 83 - O

Ankara Okulu Yayınlan

İstanbul Cad. İstanbul Çarşısı 48/81 Ulus/Ankara Tel/Faks: (0312) 341 06 90 e-mall: [email protected]

İsnad Analiz Yöntemleri

G.H.A. Juynboll

Joseph Schacht

Harald Motzki

Derleme ve Çeviıi Salih Özer

Ankara Okulu Yayınlan Ankara 2005

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ

..........................................................................................

7

G. H. A. JUYNBOLL VE İSNAD ANALİZ YÖNTEMLERİ Salih Özer

.

11

........................................................................ ...........

ERKEN DÖNEM İSLAM TARİHÇİLİGİNE İLİŞKİN BAZI DEGERLENDİRMELER G. H. A. Juynboll

.

51

................ .......................... .............................

İSNAD ANALİZ METOTLARI G. H. A. Juynboll

59

........................................................................

İBN ÖMER'İN AZADLI KÖLESİ NAFİ VE ONUN HADİS LİTERATÜRÜNDEKİ YERİ G. H. A. Juynboll

.

99

..... . . . ......................................... ......................

HADİS İLMİNDEKİ KİMİ TERİMLERİN (YENİDEN) DEGERLENDİRİLMESİ G. H. A. Juynboll

141

İSNADI.ARDAN ELDE EDİLEN KANITLAR Joseph Schacht

191

......................................................................

................................................. . . . ......................

HADİS İNCELEMELERİ NEREYE GİDİYOR? Harald Motzki DİZİN

207

................................................. ...........................

.

....................................................... ................................

221

ÔNSÔZ

Hadis, İslam'ın ve İslam klıltürünfuı daha doğru anlaşılması ko­ nusunda çok önemli bir bileşendir. Hadis usülü ve yorumuyla ilgili yaklaşımlar, İslam kültürünfuı rengini ve gidişatını etkilediği gibi, yeniden bir silkiniş için hadis incelemelerinin olumlu bir rotaya gir­ mesi de son derece önemlidir. Bilindiği gibi Batı'dald hadis araştırmaları, gerek bu alandaki ilim adamlarının olağandışı gayretkeşlikleri, gerekse İslam kültürü­ nün hadis alanındaki dahili problemleri dolayısıyla Doğu'daki bir­ çok Müslüman araştırmacıyı ve bu konudaki ilmi çalışmaları derin­ den etkilemiştir. Birçok oryantalistlk inceleme alanından özellikle hadis, Doğu'da daha fazla yankı uyandırnuş ve buradaki çalışmala­

n

metodolojik açıdan da yönlendirmiştir. Bunda Müslüman araştır­

macıların kendi geleneklerini bizzat kendilerinin gözden geçirme ko­ nusunda ihmalkar davranmalarının payı büyüktür. Zira layık olan şey, bu geleneğin sahibi ve bağWarı olarak bizlerin, bu girişimi biz­ zat kendimizin gerçekleştirmemizdi. Oysa bizler, genel olarak hadis konusunda her türlü ilmi incelemeyi neredeyse engelleyen birtakım teolojik önkabul ve varsayımlarla adeta zihnen bukağılanmış du­ rumdayız. Aslında hadis araştırmaları konusunda kimi dini çekin­ celerimizin olması, son derece doğaldır; zira bu konu inancımızın bir parçası olan doğrudan Hz. Peygamber'le (sav) alakalıdır. Fakat eli­ mizdeki hadisler ile bunların gerçekten Hz. Peygamber'in ağzından çıkmış şeld.lleri arasında birebir bir tekabüliyet varsa, ancak o za man bu çekincemizde haklı olabiliriz. Oysa hadis llteratürünfuı biz­ zat kendisi bunu, tümüyle olmasa bile kısmen yanlışlamaktadır. Dolayısıyla hadis tarihi içinde örnekleri görüldüğü üzere hem usül hem de yorum konusunda Müslümanların kimi çabalar sergileme­ leri son derece doğaldır ve elzemdir. En temel platformumuz ve vaz­ geçilmez malzememiz olan geleneği, hadis örneğinde hem usül hem de -bizce usülden daha az önemli olmayan- hadis yorumu konula-

8

lsnad Analiz Yöntemleri

nnda, bize yeniden ruh verecek şekilde okuyacak yerde, bizi adeta daha atıl lolacak tarzda okuyarak -ya da hiç okumadan sırf gelene­ ğin edebiyatını yaparak- araştırma yapmaktan ve bu araştırmalar­ dan, bu asırda yaşayan Müslümanlar için bakış açısı ve tavırlar çı­ karma çabalarından kopmuş durumdayız. Böyle bir konjonktürde, bu alandaki ilmi çalışmaların rotasını, zaten kaba gücü ellerinde . bulunduran Batılıların yörılendirmesi ne yazıkki kaçınılmaz olmuş­ tur. Batılı oryantalistlerden özellikle hadis alanında çalışanlar, ge­ nel olarak hadis ve hadis edebiyatı konusunda, yerli yersiz son de­ rece şüpheci olmuşlardır. Belki de kısmen bu tavnn aksulameli ola­ rak Müslüman araştırmacılar da -kimi zaman haklı olarak- tepkisel ve savunmacı bir pozisyonu seçmek zorunda kalmışlardır ya da seç­ mişlerdir denilebilir. Dolayısıyla oryantalistlerin çabaları, son dere­ ce şüpheci olduğu için, Müslüman araştırmacılarınki de tatmin edi­ cilikten uzak olduğu için genel olarak kendilerinden istifade imkanı bırakmamaktadırlar. Bir sözü hadis yapan şey, malum olduğu üzere onun Hz. Pey­ gamber'in (sav) ağzından çıkmış olmasıdır. Bu söz ile bizim aramız­ daki başlıca vasıta ise, lsnadlardır. Dolayısıyla isnadların oluşumu ve serüveniyle ilgili bilgiler ve incelemeler, hadis tarihi ve edebiyatı­ nın anlaşılması açısından son derece hayati bir önemi haizdir. Or­ yantalistler, sık sık Müslüman muhaddisleri, hadis tenkidinde münhasıran isnadda yoğurılaşmakla suçlamıştır. Aslında muhad­ dislerin lsnadlarda yoğunlaşması, son derece haklı ve mantıklı bir tavırdır; zira metinde yoğurılaşmak, anlamanın koşullu oluşu dolayısıyla yanıltıcı olabileceği gibi, bizi yerli yersiz hadis reddine de ite­ bilir. Oysa isnad, yukarıda da belirttiğimiz gibi, kaynak ile aramız­ daki başlıca araçtır ve ilmi araştırma açısından daha nötr bir kalkış noktası sayılır. Aynca oryantalistlerin bu iddiası, kısmen doğru ol­ masına rağmen, aslında gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır; zira isnadlar konusundaki yeni birçok inceleme -belki de daha şüpheci bir gözle gerçekleştirildiği için- isnad tenkidi konusunda iddia edil­ diği gibi hiç de lolı kırk yaran bir tavır sergilenmediğini göstermek­ tedir. Dolayısıyla bu konudaki incelemeler, dikkatlerimizi bir kez daha, selefimiz muhaddislerin yollarının doğruluğuna çekmektedir.

Yakın döneme kadar Doğu'da genellikle es geçildiği için Batı'da filiz-

Önsöz

9

lenen isnad jncelemelerinin -formel rical tenkidini kastetmiyoruz­ başlıca figürleri, Joseph Schacht ve, büyük oranda onun yolunda giden Gautier Herald A. Juynboll'dur. Biz bu incelemede Juynboll üzerinde durmaktayız. Juynboll, Türkiye'de son birkaç yıldır ismi yeni duyulmaya başlanan birisidir. Onun doktora tezi olan The Aut­

henticity of the Tradition Literature: Discussions in Modem Egypt (Mo­ dem Mısır'da Hadis Tartışmalan) ve hadis-isnad incelemelerinin bel kemiğini teşkil eden Muslim Tradition. Studies in Chronolgy, Prove­ nance and Authorship of Early Hadith (Hadis Tarihinin Yeniden İnşô.­ s�. tarafımızdan Türkçe'ye kazandırılmıştır. Juynboll, düşünceleri­ ni, makalelerinde çok daha ayrıntılı olarak açtığı için, önceden söz verdiğimiz üzere, onun isnad analiz yöntemlerini iyice ortaya koyan makalelerinden bir seçki yapmayı uygun gördük. Hem kitaplarının hem de makalelerinden bir kısmının çevirisinde, onun kullandığı te­ mel kelimeleri Türkçe'ye aktarırken doğru şekilde kavramsallaştır­ maya çalıştık. Bu husus, onun isnad analiz yöntemlerinin tam ola­ rak anlaşılması açısından çok önemlidir. Bu kitaptaki makaleler, düşüncelerinin gelişimini yansıtması açısından kronolojik bir sıraya konulmuştur. İlk makale olan bizim yazımızda, onun isnada ilişkin görüşlerini olabildiğince anlaşılır kılmak için öncelikle onları doğru olarak yan­ sıtmaya çalıştık. Çünkü buradaki amacımız, makale girişinde de be­ lirttiğimiz üzere mevzuyu ortaya koymaktı. Yazıda sadece Juyn­ boll'un müşterek raviyle ilgili yaklaşımlarına ilişkin kimi eleştiriler yöneltilmiştir ve diğer ilim adamlarından eleştirel görüşler aktarıl­ mıştır. Dolayısıyla eleştirmeden geçtiğimiz görüşlerine katıldığımız anlamı kesinlikle çıkarılmamalıdır. "İsnad Analiz Yöntemleri: Kadın-karşıtı Birkaç Rivayet Örneği" makalesinde Juynboll, bu rivayetleri, müşterek ravi teorisine göre analiz ederek rivayetlerin isnadlarını sorgulamaktadır: O , benzer metirıli hadisleri biraraya getirmekte, varsa bir müşterek ravi tesbi­ tine çalışmakta, bu müşterek ravinin diğer hadislerini araştırarak bu şekilde kadın-karşıtı bir alt yapısının olup olmadığını sorgula­ makta ve sonunda bu rivayetlerin ona aidiyetini temellendirmeye çalışmaktadır.

lsnad Analiz Yöntemleri

10

Nafi'ye ilişkin makalesinde Juynboll, isnad analiz yöntemlertne ve özellikle müşterek ravi teorisine yönelik yaklaşımlannı aynntılı şekilde ortaya koşmakta ve bunu, Nafi isnadlarına uygulamaktadır. Bildiğimiz kadarıyla en son yazdığı makalesi olan M(Re)appraisal of Some Technical Terms in Hadith Selence" (Hadis İlminde Kimi Te­ rirnlertn (Yeniden) Değerlendirilmesi)'nde ise ayru şekilde isnad ana­ liz yöntemlerini ve müşterek ravi teorisini ortaya koymakta, sonra müşterek ravi ile hadis edebiyatındaki medar kavramını eşleştirerek bu düşüncesini temellendirmeye çalışmakta; son olarak da hadis usfilündeki mütevatir olgusunu sorgulayarak, bu olgunun isnad açısından çok az örnek hariç geçerli olmadığını göstermeye çalış­ maktadır. Juynboll'un müşterek ravi teorisi ve diğer isnad yaklaşımlarının daha iyi anlaşılması için, kendisinin esin kaynağı Schacht'ın Ori­ gins'lnden, ilgili teorisinin dile getirildiği bölümü çevirerek sona ek­ lemeyi uygun gördük. Bu kısım, kendisinin müşterek ravi teorisi versiyonunun temel kalkış noktalarının ve farklılaştığı yönlerin an­ laşılması açısından önemlidir. En sonda da Juynboll'un özellikle müşterek ravi teorisinin bizce en önemli eleştirmenlerinden Harald Motzki'nin Nafi makalesi ekse­ ninde tenkidinin ilk kısmını çevirerek ekledik; zira ilk kısım, Motz­ ki'nln bu teoriye yönelik temel kuramsal itirazlarını içermektedir. Bu kısım, Juynboll'un temel handikaplarını çok iyi yansıttığından, Juynboll'un müşterek ravi teorisinin etraflıca anlaşılması açısından son derece önemlidir. Sonuç olarak bu çalışmanın, Türkiye'deki hadis araşbnnalarına müsbet bir canlılık getirmesini umduğumuzu belirtmek isteriz. Ankara 2004

G. H. A JUYNBOIL VE ISNAD ANAıJz YÔN'IEMIERİ

Hollandalı ilim adamı Gautier Herald A. Juynboll, Türkiye'de ye­ ni yeni tanınmaya başlayan batılı bir ilim adamıdır. Kendisinden önce Türk ilim dünyasında, özellikle de hadis alanında kimi fikirle­ ri dolayısıyla eleştiri toplayan ve kimi soru işaretleri oluşturan iki selefi vardır: Goldziher ve Schacht. İster istemez Juynboll de bu iki selefi çerçevesinde mütalaa edilecektir. Yine de Juynboll, mevcut durumda henüz tanınma sürecinde olduğu için, kendisine ciddi eleştiriler yöneltilmeden önce, bizce, konuyla ilgili fıkirleri ayrıntılı ve doğru olarak ortaya konulmalı ve ancak ondan sonra gözden ge­ çirilip eleştirilmelidir. Aksi taktirde olası kimi istifade imkanı orta­ dan kalkacağı gibi, kendisine belki haksızlık da yapılmış olacaktır. Bu nedenle biz, bu yazıda, yönelttiğimiz kimi eleştirilerle birlikte, özellikle onun ftkirlertnı ortaya koymaya çalıştık. Çünkü bu yazının esas amacı, eleştiriden ziyade, kitap ve makalelerinden hareketle mevzuyu ortaya koymaktır. Bu noktada Juynboll'ün isnadla ve is­ nad analizleriyle ilgili görüşlerinden söz etmeden önce batıdaki ha­ dis incelemelerine kısaca göz atmak yerinde olacaktır. Batıdaki hadis incelemelerine baktığımızda, yaklaşımların, her ne kadar asla birbirleıinden kopuk olmasalar da iki ana daman ta­ kip ettiğini görmekteyiz: Metin eksenli yaklaşımlar ve isnad eksenli yaklaşımlar. Hadislere metin eksenli yaklaşımın önde gelen temsil­ cisi, Ignaz Goldziher'dir. Goldziher, özellikle Muh.ammedanische Stu­ dien'in ikinci cildinde hadisleri tetkik etmektedir. Buradan edinilen genel izlenime göre, kendisi hadis metnini, hadis hakkında konuş­ mak ve karar vermek için nihai ölçüt olarak görmekte ve hadis tari­ hinJ kendi mantığına göre kurgulayarak (o, hadisleri, İslam toplu­ munun ilk yüzyıllardaki sosyo-siyasi gelişiminin ya da çatışmaları­ nın yansıması olarak görür) hadisleri bu kurguya göre ait oldukları tarihsel kesite yerleştirmekte ya da bu bağlama göre izah etmekte­ dir. Aslında Goldziher de ve ileride adı geçecek olan Schacht da, ilk dönemlerdeki olayların basitten daha komplekse doğru bir gelişim seyıi takip ettiğini öngörmüşler ve değişik görüşleıi desteklemek

12

/snad Analiz Yöntemleri

için kullanılan hadisleıi de buna göre bir tarihsel bir çerçeveye yer­ leştirmişlerdir. Yalnız bunu yaparlarken kendi yaklaşımlannın öz­ nel olabileceğini veya diğer yaklaşımlann doğru olabileceğini gözö­ nüne almamışlardır. Örneğin Goldziher, muazzam miktarda kayna­ ğı elden geçirmesine rağmen sadece kendi kurgusuna uygun sonuç­ lan önplana çıkarmaktadır. Aynca Goldziher, bu yaklaşımı dolayı­ sıyla, hadisin bize ulaşmasındaki yegane araç olan isnad olgusunu büyük oranda hadis incelemeleıinin dışında bırakmakta ve tarih ve edebiyat kitaplanna yönelmektedir. Öte yandan isnad eksenli ka­ nattan örneğin G. H. A. Juynboll'de, hadisler hakkında, en güveni­ lir olabilecek bilgileıin ancak isnadlardan elde edilebileceği şeklinde bir anlayış görmekteyiz ki, bu da kendisini bu konuda en önemli da­ yanak olan isnadlara ve ilgili literatüre (rical eserlerine; Juynboll özellikle Mizzi'nln Tuhfe'sini sıklıkla kullanır) sevketmektedir. Zaten bir sözü hadis yapan şey, onun Peygamberimizin (sav) ağzından çık­ masıdır ve bu konuda, bizimle O'nun arasındaki en önemli köprü, isnaddır. Kanaatimizce Goldziher ve Juynboll arasındaki ortak bir­ takım kabullere rağmen, Juynboll'ün yaklaşımı, hadis tarihine iliş­ kin kimi kurgusal yanlışlar bir yana bırakılırsa, öncekine oranla da­ ha ilmi sayılabilir. Zira sırf metne dayalı yaklaşımlar, anlamanın ko­ şullu oluşu ve tarihsel şartlann etkisine açık oluşu dolayısıyla ya­ nıltıcı olabileceği gibi genellikle öznel olmaya da mahkumdur. Nite­ kim Goldziher'in yaklaşımı, özellikle birçok müslüman araştırmacı­ nın haklı eleştiıisiyle karşı karşıya kalmıştır. ı

Modern İsnad İncelemeleri Batıda isnad eksenli yaklaşımın en önemli temsilcisi ise, hiç şüphesiz Joseph Schacht'tır. Schacht, Goldziher'in öncül ve teorile­ rini kabul etmekle birlikte, hadis incelemelerinde isnadın önemini de önplana çıkarmı ştır. Onun bu konudaki en önemli esert, The Ori­

gins of Muhammadan Jurisprııdence'dir. Bu eserin yayınlanmasın­ dan bu yana, kendisinin hadis ile fıkıh arasındaki ilişkiye ilişkin yaklaşımı, batılı ilmi çevrelerde büyük yankı uyandırmıştır.2 Bu eserde isnadlarla ilgili olarak üretilen teortler içertsinde özellikle bir­ kaçı meşhur olmuş ya da önplana çıkmıştır denilebilir. Bunlann ba­ şında, müşterek ravi teoıisi

2

(common link theory) ve isnadların gert-

Öm. bk. Sezgin, Fuat. Bııharfnin Kaynaklan, İstanbul 1956. 1 1-14. Bk. Spekt orsky. Susan. ILS, v.8. no.3. Oct. 200 1 , 299.

G. H. A. Juyııboll ve İsnad Analiz Yöntemleri

13

ye doğru ya da gittikçe gelişme eğilimi gösterdiği teorisi gelmektedir

(baclcward growth of isnads). Bu teoriler, doğudan ve batıdan birta­ kım eleştiriler aldığı gibi kimi araştırmacılar tarafından geliştirilmiş­ lerdir de. Örneğin Schacht'ın müşterek ravi teorisini Juyrıboll, çok daha ileri noktalara götürerek, teori sahibinin eserinden daha de­ taylı hale getirmiştir. Juynboll, bu konuda Schacht'tan daha serttir; fakat Michael Cook, isnad zincirleri konusunda bu ikisinden daha şüphecidir. Yine de kesin olarak denilebilir ki Schaht. daha çok, is­ nadlara, isnadların oluşumuna ve gelişimine yönelik teoriler üretir­ ken, Juynboll bunları isnad analiz yöntemleri şeklinde pratige ak­ tarmaktadır. Yani aslında Juynboll'un yaklaşımlanru n teorik altya­ pısı, büyük oranda Schaht'ın varsayımlarına dayanmaktadır. Müşterek ravi teorisi özetle şudur: Aynı konuya ilişkin; yani ma­ naca paralel hadislerin Peygamber-sahabi-tabii şeklinde devam eden rivayet zincirleri, birtakım kollara doğru dağılmaya başladığın­ da, bu kolların müştereken sahip olduğu bir raviyi içerebilmektedir. Bu tür ravilere müşterek ravi denilmektedir. Müşterek ravisi olan bir hadis, bu teoriye göre bu kişi tarafından tedavüle çıkarılmıştır. 3 Müşterek ravi teorisine özellikle Harald Motzki,4 Michael Cook,5 Norman Calder6 ve A'zami7 kimi eleştirilerde bulunmuştur. Juyn-

3 4

5 6

7

Schacht. Joseph, The Origlns of Muhammadan Jurlsprudence, Oxfod 1967, 171-172. Motzki, Harald, Quo vadls, Hadıt-Forschung? Elne kr1tlsche Untersuchung von G.H.A. Juynboll: 'Nafi' the mawla of lbn Umar and his Posltlon in Musllm Hadlth U­ terature', Der lslam, v. 73, n. l . 1996, 40-80. Almanca bilmediğimiz için bu makale­ nin SOAS Uluslararası Kuran Sempozyumunda sunulan Frank Gr11Tel-Flona Ford (İngilizce) çevirisini (Whlther hadlth-studles? A critlcal examlnatlon of G.H.A. Juyn­ boll's "Nafi the mawla of lbn Umar. and his posltlon in Musllm hadlth-llterature") kullandık. Çevtrt metni bize gönderen GrilTel'e teşekkür ederiz. Cook, Mlchael, Early Muslim Dogma. CUP 1981, 11 ı. Calder, Nonnan. Studles in Early Muslim Jurlsprudence. Oxford 1993, 236-241. Cal­ der, lsnadlarda genellikle üçüncü ve dördüncü tabakada görülen zayıf ravilerde yo­ ğunlaşan lsnad eleştlrllertnln, müşterek ravt olgusuna yol açtığını. bunun da hadis metnıyle hiç alakası olmadığını. bilakis h. 3. asnn ikinci yansı sonrasındaki ısnad eleştiri yanşından kaynaklandığını söyler (age, 237). Zira değişik gruplar tarafından kabul edilen bir hadis ortaya çıktığında, herblri onu kendi mümesslll ravtlerle donat­ mak istediğini, yaklaşık olarak her grup Peygamber döneminin ortak kahramanları­ nı tanıyıp onlara ihtiram ettiği için, lsnadların, bir sonraki tabaka olan tabiin taba­ kası clvannda birleştiğini söyler. Müşterek ravtnln tüm lsnadlarda geçmesinin, onun bu hadisi uydurduğu anlamına gelmeyeceğini. bunun. kendinden sonraki tartışma­ lı ravtyle alakalı olduğunu söyler (age, 240). Kısmen Juynboll'un bu teoriye verdiği itki dolayısıyla. bu teorinin kullarumda kaldığım söyler (age. 240, dp.29). A'zami. M. M.. Dirdsd! ji'l-Hadlsi'n-Nebeui ue Tdrihi Teduinih� el-Mektebu'l-İslami 1980. c.2. s. 416-42 l .

14

/snad Analiz Yöntemleri

boll, Motzki ve Cook örneğinde her iki araştırmacıyı da acelecilikle

suçlayarak müşterek ravi tesbitinin kolay bir iş olmadığını söyler. e Juynboll, A'zarni'yi ise Fuat Sezgin'e benzeterek, birtakım ilk dönem kaynaklarının ortaya çıkarılmasının, onların otantikliğini gerektir­ meyeceğini, bunların sonrakiler tarafından da uydurulmuş olabile­ ceğini belirtir.9 Müşterek ravi eksenli isnad analizlerinde Schacht, müşterek raviden Hz. Peygamber'e doğru giden kısnun uydurma, müşterek raviden birtakım kollara doğru ayrıldığı kısımların ise ger­ çek olduğunu söylerken; 10 Juynboll, birinci kabule katılmasına rağ­ men ikinci kısım için, gerçek isnad kümeleri ile tek ravili rivayet zin­ cirlerinden oluşan isnad "ağ"ları arasında ayrım yapar ve sadece "müşterek ravi+ kısmi müşterek ravileri" barındıran isnad kümesi­

nin gerçek olma ihtimalini kabul eder; isnad ağı şeklindeki kısmın gerçekliğini ise kabul etmez. 11 Juynboll'un müşterek ravi teorisine ilişkin değerlendirmelerini ileride biraz daha detaylı olarak ele alma­ ya çalışacağız. Schacht'ın ikinci önemli teorisi ise, isnadların geriye doğru geliş­ me eğilimi gösterdiği düşüncesidir. Buna göre daha erken döneme ait bir hadis, muhtemelen muttasıl bir isnada sahip olmayacaktır. Daha tam ve mükemmel isnad, daha geç orijinli bir hadis demek­ tir.12 Schacht'ın, İslam hukukuna ilişkin tarihsel yaklaşınuna daya­

lı bu teori de kimi batılı ve doğulu bilginler nezdinde kabule mazhar olduğu gibi birtakım eleştirilere de maruz kalmıştır. 13 Yine de Schacht'ın bu savı, diğerine oranla daha çok kabul görmüştür. İs­ nadların sonradan ya da gittikçe düzenlileştiği ve tamlaştığı teorisi, hadis metinlerine de yansıtılmış ve rivayetlerin de zamanla daha ay­ rıntılı ve düzenli hale getirildiği iddia edilmiştir. 14 Juynboll de bu gö­ rüşe meyletmektedir. Juynboll, ilk dönem müslümanlarının ve fa-

8 9 10 11 12 13 14

J uynboll, G.H.A .. (Re)appralsal of Some Technlcal Tenns in Hadlth Se lence, /LS. v. 8. n. 3. oct. 2001. 314. J uynboll. Hadis Talihinin Yeniden lnşôsı. Ank. Okulu Yay., çev. S alih ôzer. Ankara 2002, 21. Schacht, J .. Origins, 171. Juynboll. Nafi'. the mawla of lbn Umar, and his posltlon in Musllm Hadlth L lteratu­ re. Der /slam, Band 70, Heft 2, 1993. 210-11, 214-15. Schacht. Origins. 163. 165. Sc hacht . hadisleri n zamanijı daha o: skJ/yüksek otorite­ lere yansıtılmasına Goldzlher'ln daha önceden işaret ettlW nl söyler. age. 156, dp.4. Örneğin A'zami. M. M .. age, 416-422. Bk. Schacht. Origins, 165; krş. age, 156-157.

G. H. A. Juynboll ve İsnad Analiz Yöntemleri

15

kihlerinin ürettikleri fıkhi çözümlerin, sonradan muttasıl isnadlarla Peygamberimize ref edildiğini söyler. Örnek olarak Said b. el-Mu­ seyyeb'in fıkhi hükümlerini vererek şunları söyler: "Biz bu fıkhi hü­ kümlerin yüzelli küsür yıl sonra derlenen hadis eserlerinde zikredil� diği gibi Peygamber'e veya bir sahabiye değil; Said b. el-Museyyeb'in kendisine ait olduğunu düşünüyoruz... Bu fıkhi hükümlerin daha önceden ortaya konmuş örnekliklere dayandırılabilir olmaktan çok, öncelikle Said'in kendi fıkhi kavrayışının ürünleri olarak kabul edil­ mesi gerekmesinin nedeni, onların yine de Said'in hükümleri olarak zikredilıneleri gerçeğinde yatmaktadır. Zira gerçekten Peygamber'e veya sahabeden birisine dayanan fıkhi bir hüküm, ne Said'in alol yürütmesinin bir ürünü olarak gösterilmeye ne de Said'in ağzından söylettirilmeye ihtiyaç duyar...Ne olursa olsun Said'in, Peygamber olsun veya bir ya da daha çok sahabesi olsun sırf kendinden önce­ kilerin fıkhi görüşlerini taklit ettiğini düşünmek için gerçekten bir zorunluluk yoktur.ftıs Juynboll'a göre bu, metinler açısından da doğrudur. Nitekim o, 'Bir hadis, ne kadar ayrınblı olarak düzenlen­ mişse, onun düzeltilmiş versiyonu da o kadar geç bir tarihe aittir' der.16 O, bu eğilimi, ihtiyatlı olarak, "Zamanla sahihliğin artması (growtng with time in soundnessr olarak tanımladığını söyler.11 Keza Schacht'a göre, isnadlann geriye doğru yansıblmasına pa­ ralel olarak aynı hadis için ek ravi veya şeyh ilavesi de başlamışbr. Bu şekilde bir lsnad büyümesiyle, haber-i vahidlere karşı yöneltilen eleştirilere karşı konulmak istenmiştir.ıs Buna da 'isnadlann çoğal­ ması/büyümesi'

(spread of isnads) teorisi denilmektedir.

Bu konuyla ilgili tarbşmalarda Michael Lecker, son derece isa­ betli şekilde ikinci teoriye itiraz ederek örneğin İslam tarihçiliğinde sonraki müdevvinlerin yeni malzemeler uydurmadıklannı, bilakis kendi kriterlerine göre sadece farklı kaynaklar kullandıklarını ya da aynı kaynaktan farklı seçkiler yapbklannı söyler ki, ona göre görü­ nüşteki bu farklılığın nedeni de budur. Ona göre tarihsel malzeme,

15 G.H.A. Juynboll, Hadis Tcııihinln Yeniden lnşds� 35. 1 6 G.H.A. Juynboll. age, 165. 1 7 Juynboll. Some Notes on lslam· s First Fuqaha Dlstilled from Early Hadith Ltteratu­ re, Studies on the Origins and Uses oflslamic Hadith (Al dershot 1996) içinde. oıjtna11 Arabica, 39( 1992). s. 299. d.25. 18 Schacht. Ortgins. 166.

16

İsnad Analiz Yöntemleri

büyüyeceğine küçülmüştür denilebilir. 19 Dolayısıyla sonraki her ge­ lişme ve değişiklik arkasında menfi bir kastın aranması son derece yanlıştır. Schacht'ın kullandığı teorilerden birisi de

Argumenta a Silen­

tio'dur. Daha çok fıkhi hadislerle uğraşan Schacht, bunu şu şekilde

izah etmektedir: 'Bir hadisin belirli bir dönemde olmadığını ispatla manın en iyi yolu, mezkur hadisin, kendisine referansı zorunlu kı­ lan bir tartışmada fıkhi bir delil olarak kullanılmadığını göstermek­ tir; eğer var olsaydı, kullanılırdı.'20 Bu teori, genelleyici üslubu do­ layısıyla haklı olarak özellikle birçok müslüman araştırmacı tarafın­ dan eleştirilmiştır. 2 ı Juynboll, bu argümanı genellikle tek başına değil. başka delillerle birlikte kullanırken; tek başına da kullanabil­ mektedir.22 Öte yandan isnad teorileriyle ilgilenen batılı bir bilgin olarak Michael Cook üzerinde de biraz durmak gerekmektedir. Onun özel­ likle Schacht'ın

'Spread of isnads' düşüncesine; yani isnadların ço­

ğalması ve büyümesine ilişkin yaklaşımı, isnadların gelişimini anla­ ma bakımından ilmi çevrelerde yankı bulmuştur. Cook, isnadların gittikçe büyüdüğünü kabul etmeyen J. van Ess'in metodunu eleşti­ rirken; Schacht'ın, bu önemli savını yeterince netleştirmediğini söy­ ler. 23 Cook, ref olgusunun isnaddaki tek yalan biçimi olmadığını, Schacht'ın dediği gibi ek ravi ve şeyh ilavesinin de bu konuda önem­ li yer tuttuğunu söyler. İsnadların büyümesine ilişkin teorilerinden birincisini şöyle tanımlar: Bir kimse, çağdaşı birisinin şeyhinden duyduğu malzemeyi, çağdaşından duyduğu halde ondan değil de di­ rekt onun şeyhinden aktarabilmektedir. Zira en iyi isnad, kısa ola­ nıdır kaidesi vardır.24 Dolayısıyla böyle muasır kişilerin, rivayeti bir­ birinden alma ihtimalleri varsa, o rivayetin haber kaynağına atfı. asılsız kabul edilmelidir. İsnadların büyümesine ilişkin ikinci teori19 L ecker. Ml chael, The De ath of Pr ophet Muhaınmad' s fath er: dld Waqıdl lnvent some of the evi dence?; ZDMG, 145, 1995, 20 Schacht, Origins, 140. 21 Ansan, Zafar ishak, A Crl tıque of Joseph Schacht' s Argument E. SllenU o, Hamdard lslamicus, v.7, n. 2, 1984. 51-61: M. Mustaf a el-A'zami, Müsteşri k Schacht v e Nebe­ vi Sünnet, Der ley en M. Emin Özaf şar. Oryantalist Yaklaşuna itirazlar içinde, Araştır­ ma Y ayınlan. Ankara 1999. 60-67. 22 Bk. Juynboll, Hadis Tarihinin Yeniden İnş{ısı, 96 vd. 23 Coo k, M . , age, 115. 24 Coo k, M . age, 109. .

G. H. A. Juynboll ve İsnad Analiz Yöntemleri

17

si ise şudur: Birisi, belirli bir ravinin bir rivayetini şeyhinden rivayet ediyor. Sonra ben bunu, onun şeyhinden aldığımı söylemeden, onu kendi şeyhimden duyduğumu söylüyorum. Böylece benim rivayet tarikim de müstakil sanılıyor.25 Cook, bu eserinde van Ess'in ele al-· dığı bir hadisten hareketle o sözden, müşterek ravi olarak tesbit et­ tiği kişiyi sorumlu tutmasını eleştirerek başka ihtimallerin de olabi­ leceğini, bunun gerçekte nasıl olduğunu tam olarak bilemeyeceğimi­ zi söyler.26

Modem iSna.d İncelemeleri ve Juynboll Bilindiği gibi modem isnad incelemelerinde nasıl Goldziher ve Schacht teorisyen iseler, deyim yerindeyse Juynboll da bu teorilerin, kismi bir revizyonla uygulayıcısıdır denilebilir. Günümüzde isnadla­ ra yönelik teoriler üretilirken başvurulan yöntemlerden birisi de, Müslüman alimlerin kullandığı (muttasıl, munkatı gibi) isnad türle­ rinin yanısıra değişik isnad tür veya modellerini

(pattem) tanımla­

maya çalışmaktır. Dolayısıyla burada Juynboll'un bahsettiği diğer bazı önemli isnad türleri üzerinde kısaca durmak yerinde olacaktır:

isnad Tılrlert

1.

Kollektif/Mürekkeb isnadlar

(Collective isnads): Tek bir olaya

ilişkin değişik rivayetlerin toplanarak, bu rivayetlerin tek bir anlatı­ ya dönüştürülmesi ve ravi adlarının isnada topluca yazılması. Juyn­ boll, kollektif isnad fenomeninin ilk dönem ahbar müdevvinleri ta­ rafından icad edildiğinin söylenebileceği kanaatindedir.27 Yani bu isnad tipi, ilk dönemlere ait bir gelişmedir. O, ahbar rivayetlerinde görülen kollektif isnadların potensiyel gerçekliğinin, bir müşterek ravi tarafından Hz. Peygamber'e dayandırılan ve fıkhi, sosyal ve/ve­ ya ibcidi ilkelerin çoğunun sahip olduğu tek ravili rivayet tariklerin­ den daha yüksek olduğunu belirtir.28 Michael Lecker'in belirttiği gi­ bi bu terim, bir olaya ilişkin orijinal/esas rivayetlerin aşağı yukarı

25 age, ı ıo. 26 age. 112. 27 Juynboll, Ear ly I slamlc Soci ety as Ref lected in lts Use of İ snads, Le Museon, 107(19941. s. 179, 185. 28 Juyn bol l. agın , 193. Za ten Juyn boll, ahbar rt vayetlert nln, fıkhi rivayet ler den daha ger çek olduğ u kanaatindedir , bk. Some Th ought s on Ear ly Musllm Hlstor togr aphy, Bibliotheca Orientalls, 49(19921. s. 54·55.

18

lsnad Analiz Yöntemleri

aynı ya da birbiriyle uyumlu olduğunu ifade eden bir kavramdır. Kollektlf isnad, aslında kombine rivayet (combined report) terimiyle; yani aynı olaya ilişkin değişik rivayetlerin tek bir anlatıya dönüştü­ rülmesi fenomeniyle alakalıdır. Bu yöntemi ilk olarak Zuhri'nin, İfk hadisinde uyguladığı söylenmektedir.29 Lecker'e göre kombine riva­ yet terimi, kollektlf isnad teriminden daha doğru bir terimdir; zira kombine rivayet, redaksiyon (yeniden yazma) kanalıyla birtakım manipülasyonların yapıldığını varsaymaktadır. 30

2. Tek ravili rivayet zincirleri (Single strands): Bu tür ise, ister en altta Hz. Peygamber veya en yaşlı ravi olacak şekilde olsun, isterse müşterek raviden müdevvine doğru olsun her tabakada tek bir kişi­ nin , onun da sonraki tabakadaki tek bir kişfye rivayeti şeklinde de­

vam ettiği isnaddır.31 Bu, aslında İslılın hadis literatüründeki ga­ rib/ferd türü rivayetlerin isnadlanru çağnşbrnıaktadır. Juynboll, !:;>öyle bir şeyin manbklı olmadığını ve örneğin müşterek raviden ön­ ceki bu tür isnadların, nihai tashih aracı olarak isnadın zorunlu gö­ rülmesiyle birlikte ortaya çıktığı kanaatindedir.32 Juynboll, müşterek raviden Hz. Peygamber'e doğru giden tek ravili rivayet zincirinden o müşterek ravinin sorumlu tutulabileceğini söylerken; müşterek ravi­ den müdevvine doğru giden tek ravili rivayet zincirlerinden ise mü­ devvinin kendisinin ya da şeyhinin sorumlu tutulabileceğini söyler.33

3. Aile isnadları (Family isnads): Aile isnadları, bir kişinin baba­ sından, dedesinden vs. onun da Hz. Peygamber'den şeklindeki riva­ yetidir. Schacht, bu türün asılsız olduğu kanaatini taşırken,34 Juynboll daha temkinli davranarak bu tarz bir genellemeden kaçın­ maya çalışmaktadır.35

4. Atlama/dalma isnadları (Diving isnads): Bir müdevvin ya da ravinin, makul vasıtalarını (haber kaynaklarını) atlayarak, yaşamış

29 Lecker. Mlchael. Waqıdl's account on the status of Medlna: a stucıy ofa comblned report, Joumal ofNear Eastem Studles, 54, na. 1, 1995, 19. 30 Lecker, M .. agnı, 20; krş. Juynboll, Hadis Tarihinin Yeniden /nşdsı, 100. dp. 15. 3 1 Juynboll, (Re)appralsal. 304-36; krş. Nafi', 233. 32 Juynboll. Nafi', 2 1 0. 33 Juynboll, agın, 212. 34 Schacht, age. 170. 35 Juynboll. Nafi'. 233, dp.41 .Ylne de Juynboll, h. 2./9. yüzyıl muhaddlslerlnln bu ls­ nad türüyle genelll1kle aldabldıklanru da söyler, Hadis Tarihfnin Yeniden /nşds� s. 23.

G. H. A. Juynboll ve lsnad Analiz Yöntemleri

19

olan kişileıin isimleri veya uydurma fülanlar vasıtasıyla bir şeyi asıl­ sız olarak rivayet etmesidir.36 Juynboll, buna sonraki dönem ravile­ ıin/müdewinlerinin başvurduğunu söyleyerek ilk dalına isnadların hedefinin. geç dönem ravileri iken, bu hedefin sonralan tabüne kay­ dığını, biraz yenilerinin sahabiye doğru yönelirken en yenilerinin al­ ternatif bir sahabiyle direkt Hz. Peygamber'e doğru yöneldiğini söy­ ler. Buna göre müşterek raviden en yukarı çıkanlar, en geç döneme ait dalmalardır.37 Juynboll bir makalesinde bunu, genelleyici bir üslup içerisinde klasik hadis usülünün mutabaat olgusundaki 'takip etmeyi/tabe'a', 'kopyalamak' şeklinde yorumlayarak açıklar. Yani ortak şeyhe sahip muhaddislerden birisinin şeyhleıinden duyduğu bir hadisi, diğerle­ rinin duymadıkları halde arkadaşlarından kopyalamaları demektir.

Bu atlama Juynboll'a göre, bu şekilde yakına atlama ve fülanlarla daha uzağa (örneğin tabii veya sahabiye) atlama şeklinde değişik şe­ killere sahiptlr.38 Juynboll, batılı ilim adamlarının, bu olguyu her zaman hissetmeleıine rağmen bunu açıkça ifade etmediklerini; bu­ na en yakın yaklaşımı Cook'un, İslam'ın ilk dönemleıinde isnadla­ nn hızlıca çoğalışıyla ilgili görüşünün bir parçası olarak dile getirdi­ ğini söyler.39

5. Bölge isnadlan (Iraqian, Basrian isnads vb.): Belirli bir bölge­ ye özgü ravilerden oluşan isnadlar.40 Ona göre ilk dönemlerde, mer­ kezler arasında, özellikle de uzak olanlar arasında çok az temas var­ dı; yani her merkezde farklı hadisler mütedavildi.4ı

6. Karışık isnadlar (Mixed isnads): İki ayn bölgenin yaklaşımını kendi ravileriyle birlikte birleştiren isnad türü.42 Ona göre h. 2. as-

36 Juynboll, Nafi', 213. 37 Juynboll. Nafi. s. 215; Juynboll, On the Or1gtns of the Poetry. 185. Juynboll, müş· terek ravtnln altından dalmalann çoğunun. h. 18fflerden sonrasında ortaya çıktığı kanaatindedir. Fakat yine de bu ve benzen lsnad fenomenleri hakkında kesin tarth­ ler vermenin tehlikeli olduğunu söyler. Early lslamlc Soclety. 158. 38 a.y. 39 Juynboll, agm. 213, dp.3. 40 Bk. The Role of Muammarun in the Early Development of the lsnad. WZKM, 81(1991), 155-156, 174. 41 Juynboll, Hadis Tar1hinin Yeniden fnşds� 63. 42 Bk. Juynboll. age, 63; Juynboll. Dyelng the Halr and Beard in Ear1y lslam. A Ha­ dlth-Analytical Study, Arab!ca, 33. s. 69.

20

İsnad Analiz Yöntemleri

nn birkaç on yılı zarfında (720- 750'ler) talebu'l-hadis dolayısıyla merkezler arası iletişim kurulduğu için birden çok merkeze özgü is­ nadlar (kanşık isnadlar) ortaya çıkınıştır.43 7. Alternatif İsnadlar (altematiue strands): Zaten mevcut olan is­ nadın, sahabisinden daha genç bir sahabinin adı altında tedavüle sokulması. 44 Burada özellikle Juynboll'un isnad analizlerinin anlaşılması açı­ sından onun incelemelerinde karşımıza çıkan birtakım terimlere de kısaca değinmemiz yerinde olacaktır.

İsnadla bgUı Teknik Terimler 1. İsnad ağı (Spider): Birkaç tek ravili rivayet zinciri, gerekli mi­ numum kısmi müşterek raviye sahip olmayan görünüşte bir müşte­ rek ravide toplanırsa, bu isnad yapısına, ağ denmektedir. 4s 2. İsnad kümesi (Bwuile): En yaşlı raviden itibaren müşterek ra­ vi, onun öğrencileri ve müşterek raviden sonra dağılan tek ravili ri­ vayet zincirlerinin hepsine birden isnad kümesi adı verilmektedir.46

3. isnad demeti (Bunch): Müşterek raviden sonra dağılan rivayet zincirlerine isnad demeti denmektedir.47 4. Metin salkımı (matn duster): Bu terim, belirli bir hadis metni­

nin, kendi başına müstakil bir söz olmasından ziyade, temel bir fık­ hi,.ahlaki ya da ibadi konunun tezahürlerinden birisi olarak görül­ mesi gerektiğini ifade eder.48 Yani belirli bir fıhhi ya da kelami bir konu, genel olarak o kadar önem kazanmıştır ki, bu ilgi sonunda

birbiriyle aynı olmasa da birbirine benzeyen müstakil metinlerin or­ taya çıkmasına neden olmuştur; bunların hepsine birden metin sal­ kımı adı verilir.49 Juynboll, metin salkımı oluşturan rivayetlerin is­ nadlarının, bir müşterek ravi tesbit edilemeyecek kadar girift oldu­ ğunu. bu olgunun, hadisin evrimindeki oldukça geç bir gelişme ola43 J uynbol. Hadis Tarihinin Yeniden inşası. 63. 44 J uynboll. Some İ snad-Analyt ıc al Methods İ llustr ated on the Basls ofSever al WomenDemeanlng Sayt ngs from Hadlth Ll ter at ur e, al-Qantara. 10 (1989), s. 364. 45 J uynboll, (Re)appralsal. 306: J uynboll. Nafi'. 214. 46 J uynboll. (Re)appr alsal. 306. 47 J uynboll. agm. 210. 48 J uynboll. ag m . 308. dp. 8. 49 J uynboll. Nafi'. 224-225.

G. H. A. Juynboll ve İsnad Analiz Yöntemleri

21

rak ortaya çıktığını ve büyük çapta altın isnadın çıkışıyla aynı döne­ me tekabül ettiğini, ilk metin salkımının h. 2. asnn yetmişleri civa­ rında (790'1ar) ortaya çıktığının söylenebileceğini söyler.5°

5. Düğüm (lcnot): Bir kısmi müşterek raviden onun öğrencilerine doğru yayılan rivayet zincirlerinin bulunduğu bölüm. Yani daha faz­ la isnad bağlantısının bulunduğu yerler.5ı

Müşterek Rivl Türleri Juynboll, Schacht'ın müşterek ravi teorisini geliştirtrken, değişik müşterek ravi derecelendirmesi de yapar. Bunlara kısaca değinme­ miz yerinde olacaktır.

1.

Müşterek Havi

(common link): (el) Bunu daha önceden tanım­

lamıştık. Burada belirtilmesi gereken önemli bir ayrıntı var: Juyn­ boll'a göre müşterek ravi, en az üç kısmi müşterek raviye sahip ol­ duğunda gerçek müşterek ravidir; şayet iki kısmi müşterek raviye sahipse. bu ikisinden birinin diğerini 'atlama' isnadıyla kopyalama ihtimalinin göz önüne alınması gerektiği kanaatindedir.52 Aynca Juynboll, müşterek raviden önce sık sık birkaç meçhul şeyhle kar­ şılaşıldığını da ifade eder.53

2. Kısmi Müşterek Havi (Partia1 common link): (pcl) Eğer müşte­ rek raviden sonra gelen öğrencilerin kendileri de birden fazla öğren­ ciye sahipse, bu kişiye "kısmi müşterek ravi" adı verilmektedir.54 Ona göre, rivayet metnindeki idrac, hazf, ihtisar ve benzeri tebdiller­ den genellikle bu ravi sorumludur. Juynboll, kısmi müşterek ravile­ rin, hadis ve ahbar eserlerinin, şu an bildiğimiz şekilde kesin bir hal almasını sağlamada önemli bir rol oynadıklarını söyler.55 Hatta bunların öğrencileri de bir rivayeti birden çok öğrenciye aktarıyorsa,

50 Juynboll. On the Origlns of lhe Poelry in Muslim Traditlon Llteralure, Festschrtft Ewald Wagner zum 65. Geburstag. Herausgegeben von Wollhart Helnrichs und Gre­ gor Schoeler. Belruter texte und Studlen. Band 54, Franz Stelner verlag Stuttgart. Beirut, 1994. s. 188. 51 Juynboll. Some İsnad-analytlcal methods. 354. 52 Juynboll, Some Notes on Islam·s First Fuqa�a. 304. 53 Juynboll, Hadis Tarihinin Yeniden İnştısı, 98. 54 Juynboll. (Re)appralsal. 306. 55 Juynboll, Early Islamlc Society, 1 55- 1 56; krş. Juynboll. Hadis Tarihinin Yeniden İn­ şası, 265.

lsnad Analiz Yöntemleri

22

onlara da "ikinci/üçüncü tabakadaki kısmi müşterek ravtler" deni­

lebileceğini ifade eder.56

3. Görünüşte Müşterek Ravt (seeming common link): (sel) Bir müşterek ravi çok sayıda kısmi müşterek ravtye sahip olmalıdır. Eğer bir müşterek ravin in çok az kısmi müşterek ravtsi varsa, böyle bir müşterek raviye de "görünüşte müşterek ravi" adı verilmektedir.57 4. Tersten Müşterek Ravt (İnverted commn link): (iel) Birçok görgü

şahidinin, çok sayıda daha genç kişiye aktardığı rivayet veya habe­ ri alma ve sonraki bir ahbar müdeVvinine aktarma konumunda olan ortak ravt.58 Eğer bu ortak ravt, tek bir müdevvine değil de birçok müdevvine bu isnadı ulaştınyorsa, ona hem müşterek ravi hem de tersten müşterek ravt anlanunda (i)el denilebileceğini söyler. 59 Juynboll, bu tür ravtlerin aktardığı olayların genellikle aslı olan bir söylenti, kıssa vb. şeyler olduğunu söyler.so Juynboll, icl'lerin, ha­ dislerde nadiren el olarak görüldüğünü söyler.6ı 5. Tersten Kısmi Müşterek Ravt (inuerted partia1. common link): (ipel) Juynboll, bir isnad kümesinin son kısımlarında bir rivayeti, birden fazla şeyhten alıp bir (veya daha fazla) öğrenciye aktaran ra­ viye de tersten kısmi müşterek ravt demektedir.62 Juynboll, gerçek­ ten tüm tersten kısmi müşterek ravilerin, diğer isnad kümelerinde normal kısmi müşterek raviler olarak göründüklerini söyler.63

Juynboll'un İsnadın Orijinine ve İsnadlarla bgru. Problemlere İllşkin Genel MüJAha:ıalan Juynboll'un, isnad müessesesiyle ilgili görüşlerine gelince o, is­ nadın h. 35'te (yaklaşık 690'lar) ortaya çıktığı kanaatindedir.64 O. is­ nadın ortaya çıkışıyla ilgili olarak İbn Sirin'in kullandığı fitne keli-

Juynboll. On the Orlgtns of the Poetıy, 185, d. 5. a.y. Juynboll, Some Thoughts on Early Musllrn Hlstortography. 53. J ıiynboll. agm. 53. 60 Juynboll, agm, 54. 6 1 Juynboll, agm. 55. 62 Bk. Juynboll, Early lslamıc Soclety, 156; krş. Juynboll. Some lsnad-Analytical Met­ hods, 36 1 . 63 Juynboll, Ealy lslamlc Soclety, 156. 64 Juynboll, Hadis Tarihinin Yeniden İnşô.s� 39; Juynboll, Some Notes on lslam's Flrst Fuqaha. 290-29 1 . 56 57 58 59

G. H. A. Juynboll ve lsnad Analiz Yöntemleri

23

mesini, Abdullah b. ez-Zübeyr ile Şarn'daki Emevt halifeleri arasın­ daki iç savaşlar olarak yorumlar.65 Bu bağlamda belirtilmelidir ki, Prof. Dr. Talat Koçyiğit de aynı kanaati paylaşmaktadır.66 Juynboll, bu kronolojinin, ilk müşterek ravt konusundaki kronolojiyle de ö�­ tüştüğü kanaatindedir.67 Juynboll, isnadlı ilk hadislerin, h.

1. asrın

birkaç on yılında (700-720'ler) ortaya çıktığını düşünmektedir. Ona göre isnadlar da metinler kadar geniş çaplı bir uydurma faaliyetine sahne olmuştur.68 Ona göre isnad ortaya çıkar çıkmaz, suistimali de başlamıştır.69 Bu çerçevede kendisi de daha çok isnadla ilgili olarak ortaya çıkan problemlerle ilgilenmekte ve bu konuda teoriler üret­ mektedir. Nitekim isnad ortaya çıktıktan sonra, yeni isnad kuralla­ rı

öyle gerektirdiği için yaşlı ravt isimlerinin isnada dahil edildiğini,

hala mükemmel olmayan isnadlardaki inkitalan gidermek için sık­ lıkla meşhur tarthsel şahsiyetler seçilmesine rağmen daha çok uy­ durma isimlerin tercih edildiğini söyler. 70 Juynboll'un isnad prob­ lemlerine ilişkin yaklaşımlarının en enteresanlarından birisi, yaş hi­ lesi (age-trtck) dediği olgudur: Yani isnadlara daha büyük prestij ka­ zandırmak amacıyla ravilere çok büyük yaşların atledilmesi ya da kendilerinin böyle bir iddiada bulunması. Juynboll, doğum yılı hak­ kında yalan söylemenin, ilk muhaddislerde yaygın olduğunu (özel­ lilde Irak'ta), bunun birçok örneğinin olduğunu, kimi durumlarda bunun isnaddaki açıklan kapattığı gibi kişiye bir tabii ya da sahabi statüsü kazandırdığını, bu tarz hilelerin isnadlarla oynamayı daha kolaylaştırdığını ifade etmektedir. O, sonraki muhaddislerin bu hi­ leye genel olarak kandıkları kanaatindedir.71 Juynboll, isnaddaki başka birçok konu üzerinde durur: Adaş hilesi, muammerün feno­ meni, ref olgusu, atlama isnad zincirleri vs. Juynboll, isnadlann mantığını çözümlemeye çalışırken yukarı­ daki kavramlarla birlikte başka birtakım isnad terimleri de tanımla-

65 Juynboll. Hadis Taıihinln Yeniden frışös� 37. 66 Bk. Koçyiğlt, Talat. Hadis Usulü, A.Ü. Basunevt. Ankara. 1987, s. 82. 67 Juynboll. Some Notes on lslam's Flrst Fuqaha, 29 1 , d. 8. 68 Juynboll. Hadis Taıihinin Yeniden /rışös� 104. 69 Juynboll. age. 203, krş. Juynboll. age. 2 1 . 7 0 Juynboll. age. 22. 71 Juynboll. age. 7 1 -73. Juynboll. 'sağlam· lsnadlann kullanımının, yeni ve dolayıs1yid daha şüp heli lsnadlar oluşturmaktan daha kolay görüldüğü kanaatindedir, bk. Juynboll, age, 2 1 .

24

/snad Analiz Yöntemleri

maya çalışmıştır. Onun isnadlarla ilgili teoıi ve metodları (kendi ifa­ desiyle

isnad-analytical methods), birtakım eleştirilerle de karşı kar­

şıya kalmıştır. Örneğin onun isnadla ilgili bazı teorilerini, Harald Motzki, onun "Nafi', the mawla of lbn Umar, and his position in Muslim hadith literature" adlı makalesi çerçevesinde birçok haklı gerekçeyle eleştirmektedir.72 Yine de Motzki, Juynboll'un inceleme­ lerinin, bir kısmı müslüman alimlerce de bilinen birtakım isnad al­ datmacalarına ilişkin teknikler konusunda birçok değerli malumat ortaya çıkardığını itiraf eder.73 Öte yandan Juynboll ise, bir müna­ sebetle Motzki'nin, mevzuyu kendisi gibi isnad analiz metodları yar­ dımıyla ele almadığını ifade etmektedir.74 Aslında kendisi de isnad analizine ilişkin göruşlerinin sürekli olarak birtakım düzeltilerle karşı karşıya kaldığını söyler; öyleki önceki kimi makalelerinde . müşterek ravi olarak tesbit ettiği kişilerin, görunüşte müşterek ravi olarak görulmesinin daha uygun olacağını bile ifade eder.75 Aslında bu, çok önemli bir noktadır; zira bu söz, Juynboll'un birçok maka­ lesindeki cüretkar ifadelerin daha ihtiyatlı olması gerektiğini ifade etınektedir. Sonuç olarak ilgili literatürden haberdar olan herkesin malumudür ki, Juynboll, günümüz hadis araştırmalarında merkezi bir yer teşkil etınektedir. Kendisi hadis literatürü konusundaki yak­ laşımını, özellikle

Muslim Tradition (Hadis Tarihinin Yeniden İnşô.sı)

adlı hacimli eserinde genişçe izah etıniş ve makalelerinde bunu da­ ha da açmaya ve revize etıneye çalışmıştır. İsnad eksenli yaklaşımın önde gelen bir temsilcisi olan Gautier Herald A. Juynboll, hadis li­ teratürunü ne toptan kabul etınekte ne de toptan reddetınektedir,76 ona göre bir hadisin nerede, ne zaman ve kimin tarafından tedavü­ le çıkanldığı sorularına ancak isnad analizleri vasıtasıyla cevap bu­ lunabilir, bunun için isnad araştırmalan olmazsa olmaz bir husus­ tur. 77 Juynboll, isnadlara yönelik ilgisizliği, hadislere ilişkin tarihle-

72

73 74 75 76 77

Motzki, Harald. agm. s. 1-7. Sıddiki de Juynboll'u eleştirmesine rağmen eleştirtsln­ de yeterli ilmi bir yön ve delay görülmemektedir. bk. M. Zübeyir Sıddlki, Hadith U­ terature, The lslamlc Text Society, UK, Cambridge 1993, 133- 1 34. Motzki, Harald, The Musannaf of Abd al-Razzaq al-San'ani as a Source of AuthenUc Hadith of the Firsl Century. JNES, 50, 1 ( 1 99 1 ) , s. 9, dp. 27. Juynboll, Nafi'. 227. dp.28. Juynboll, Studies on the Origins and Uses of lslamic Hadith. Variorum Aldershot, 1 996, s. 1. (sonda). Bk. Juynboll, Hadis Tarihinin Yeniden İnşds� 1 00- 1 01. Juynboll, Nafi. 207.

G. H. A. Juynboll

ve

İsnad Analiz Yöntemleri

25

melerinde titiz olmaya çalışmaması ve silip süpürücü tarzı dolayı­ sıyla Goldziher'i eleştirmekte7B ve genellikle Schacht'tan alıntı yap­ makta ve onun yaklaşımlarını revize etmektedir. Juynboll, bu yak­ laşımı dolayısıyla öncelikle isnad analizi yapmakta ve sonra eğer · asılsız saydığı hadis metninin izahı mümkünse izah etmeye çalış­ maktadır. Yalnız Juynboll'un, isnad olgusunun gelişimi ve sıkıntıla­ rına ilişkin incelemeler yaparken en önemli handikapı, isnadları son derece titiz bir yapı olarak görmesidir. Bundan dolayı o, her çelişki­ de bir kasıt aramaya çalışmaktadır. Oysa -bu, kısmen doğru olsa da- İslam literatüründe isnadlar, muhaddislerin takdire şayan ça­ balarına rağmen, kimi tutarsızlıkları ve gözden kaçan yanlış nokta­ ları içermektedir. Bu işin yapısal olarak da zor olduğu, İ lelu'l-Ha­ dis'e ilişkin literatürden de anlaşılmaktadır. Öyleki bir ravinin tefer­ rüdü veya aslında mevsul olan bir hadisin irsal edilmesi, ya da as­ lında mevkuf olan bir hadisin merfu olarak rivayet edilmesi gibi du­ rumları tesbit etmek son derece zordur.79 Yine de Juynboll'un ken­ disi hadislerin sahihliği konusunu en ayrıntılı biçimde işleyen biri­ sidir. O, hadis tarihinde olup bitenleri, makale ve kitaplarında en ayrıntılı şekilde ele almaya çalışan bir araştırmacıdır. Dolayısıyla ki­ mi bulgularının, sırf incelemeden gözardı edilmemesi daha uygun gözükmektedir. Juynboll'un birçok kanaat ve bulgusuna katılmadı­ ğımızı belirtmeye gerek bile yoktur; fakat onun vardığı sonuçlar ka­ bul edilmese dahi, bizce önemli sayılması ve üzerinde durulması ge­ reken araştırma yönteminin kimi bileşenleri ciddi araştırmacılar açısından üzerinde durulmaya değer olarak görülebilir. Yine de Juynboll'ün teorilerinden tam olarak istifade edebilmek, bunlara yö­ nelWen ciddi itirazlarla (Harald Motzki gibi) birlikte incelendiğinde mümkün gözükmektedir.

Juynboll ve Müşterek Ravi Teorisi Bilindiği

gibi

müşterek

ravi

teorisinin

mucidi,

Joseph

Schacht'tır. Teorinin içeriği üzerinde daha önce kısaca durmuştuk. Bu teori, özellikle batılı oryantalistler arasında kabul görmesine rağmen, Juynboll'un da ifadesiyle -en azından yakın zamana ka-

78 Juynboll, Hadis Tarihinin Yeniden inşası, 96. 79 es·Suyuti, Celaleddin. Tedribu'r·Rdui. Mısır h. 1307, s.88-89.

26

İsnad Analiz Yöntemleri

dar- genel olarak tam bir analiz ve tenkide tabi tutulmamıştır.eo Bu konuda Juynboll bir istisna teşkil etmektedir. Juynboll bu teoriyi, mucidi Schacht'tan daha detaylı ve belirgin örneklerle ortaya koy­ muş ve ek terim ve kavramlarla onu zenginleştirmiştir. Nitekim bu teorinin Juynboll versiyonundan bahsedilmesi bu yüzdendir. Juyn­ boll, isnad analizlerinde büyük oranda bu teoriyi kullanmaktadır. Dolayısıyla kendisinin beslendiği kaynağa losaca bakmak yerinde olacaktır. Bilindiği gibi hadis tarihine, ilk dönemlerde olup bitenlere baloş ve mantık, hadis-isnad ikilisine ilişkin metodu da belirlemektedir. Örneğin Schacht ve Goldziher'in, ilk dönemlerdeki olayların, basit­ ten daha komplekse doğru bir gelişim seyri takip ettiğini öngördük­ leri ve değişik görüşleri desteklemek için kullanılan hadisleri de bu­ na göre tarihlendirdikleri söylenebilir. Bu eğilim, bu teoride de his­ sedilmektedir ve bunun, Juynboll'de de yansımaları vardır. Aslında bu yaklaşım, ne tamamen yanlış ne de tamamen doğrudur. Zira ilimlerin basitten mürekkebe doğru bir sistemizasyona ilerlemesi gayet doğaldır: fakat bundan, sonraki gelişmelerin her şeyi belirle­ diği ya da tamamen kasti yanıltrnacalar olduğu, öncekilerin hiçbir şey yapmadığı ve herşeyin sonradan onlara yansıtıldığı anlamı asla çıkarılmamalıdır. Juynboll'un müşterek ravilere ilişkin baloş açısının ve kendi ifa­ desiyle kurguladığı tarihsel senaryonun şu şekilde olduğu söylene­ bilir:

Qncelikle Juynboll'a

göre ilk müslümanlar (ilk dört halife ve ilk

büyük fakihler) toplumu, Peygamberimizin davranışlarını kılı lork yararcasına kopyalayarak değil, Peygamberimizin davranış esprisi­ ne göre ürettikleri çözümlerle yönetınişlerdir.81 Juynboll, h. 1 . asrın sonlarına doğru, görüşlerine başvurulan fukaharun akvfilinin, zo­ runlu isnad talebi dolayısıyla önce, Peygamber'den alındığı söylene­ rek mürsellere dönüştürüldüğü, sonra belirli bir sahabenin belirle­ diği ilkeye uygun olarak şekillendirildiği söylenilerek mevkufa dö­ nüştürüldüğü. sonra da isnad baskısı ve merfu isnad talebi dolayı-

80 81

Bk. Juynboll, age. 256. Bk. J uynboll, age, 34.

G. H. A. Juynboll ve lsnad Analiz Yöntemlert

27

sıyla merfu isnadlara kavuşturulduğunu söyler.82 Yani bizim Mu­ sannaf eserlerde akvfil formunda sahip olduğumuz sözlerin, bu ka­ tegoriden malzemelerin isimleri albnda muhafaza edildiği h.

1. /7.

asır kişiliklerine atfedilebileceğini; tüm bu kişilerin, fıkhi bilgiyle meşhur olduklarını ve bu kişilerin yaşamlarının, isnadın ortaya çı­ kışıyla da çakıştığını söyler.83 Dolayısıyla o, İslam'daki ilk fukaha ile ilk müşterek raviler arasında bağ kurar. Zira o, ahbar isnadlarında­ ki müşterek ravi türü olan tersten müşterek ravinJn, malzemesini uydurmadığını kabul ederken, fıkhi ilkeler ve/veya değişik sosyo­ politlk içerikli malzemedeki müşterek ravinin, rivayet ettiği malze­ meyi uydurduğu kanaatindedir.84 Bu ayrımın arkasında fıkhi düşü­ nüşün, daha ·geç dönemlere ait bir gelişme olduğu kabulü vardır. Yani mantık şu şekilde: İlk dönemlerde fıkıh ilmi yoktur; sonradan bazı fakihlerin kişisel olarak ürettikleri çözümler, isnadlara kavuş­ turularak ilk dönemlerdeki otoritelere yansıtılmıştır; o halde özellik­ le fıkhi hadisler, (Sahabe nesli tenzih edildiği için) müşterek ravi ko­ numundaki bu geç dönem ravisi ya da onun adını kullanan biri ta­ rafından tedavüle sokulmuş olmalıdır. Sonra bu mantık diğer hadis türlerini de kapsayacak şekilde genişletilir. Bu yaklaşım, büyük oranda Schacht'ın fikirleri üzerine kuruludur. Dolayısıyla burada bir kez daha görmekteyiz ki, hadis tarihine bakış açısı, hem genel olarak isnad olgusuna hem de isnad olgusuyla ilgili örneklere bakı­ şı şekillendirmektedir. Aynca isnadlara ilişkin teoriler üretilirken hadis ve fıkıh eserlerindeki isnadların birbirine karıştırılması, yan­ lış sonuçlara yol açabilecektir. Zira bu karıştırmadan hareketle ri-

82 Juynboll, Some Notes on Islam"s Flrst Fuqaha, 290. Juynboll, başka bir makalesin­ de de sahabller ve tabiinin arasında İslam"ın ilk kıssacılannın öne çıktığını. popüler­ likleri dolayısıyla onların. müslümanın genel davranış kalıplanna yönelik görüşleri­ ne başvurulduğu. bunların sonradan fıkhi konulan da lçerebildlğlnl söyler. Sonra­ dan bunlann daha saygın fıkhi malzemelerin gölgesinde kaldığını ve bunlann da za­ man içinde lsnadlara kavuşturulduğunu söyler. lsnad kurumunun 690'1ı yıllarda or­ taya çıktığını. başlangıçta bu lsnadların çok da sofistike olmayıp çoğunlukla mevkuf ve mürsellerden oluştuğunu, bunun, temel hadis eserlerinden önceki hacimli eser­ lerde açıkça görüldüğünü söyler, Early Islamlc Soclety, 1 9 1 . 8 3 Juynboll. agm. 300. 84 Juynboll, Some Thoughts on Early Musllm Hlstorlography, 54-55. Juynboll, bunu temellendirmek için. ahbar lsnadlanndakl tersten müşterek ravinln, aynen hadis müşterek rav1sl gibi kendinden önce neden tek ravtll rivayet zinciri değil de birçok ri­ vayet zinciri zikrettiği sorusunun cevapsız kalacağını söyler: üstelik hadis müşterek rav1sl, müteaddld isnadlara. malzemesinin içeriği daha önemli olduğu için daha çok muhtaçtır. Bk. a.y.

28

İsnad Analiz Yöntemleri

vayet malzemesini ret veya inkara yönelmek yerine, tarihsel tabloya farklı bakmak gerekir. Zaten Müslümanlar bu farklılığı değişik şe­ kilde izah etmişlerdir. Juynboll'un esin kaynağı Schacht'ın Origins'inin ilgili bölümün­ deki ifadelerinden hareketle bu teorinin mantığını şu şekilde mad­ delendirebiliriz: ı . isnadların geriye doğru yansıtılıp büyümesi. bize müşterek ra­

vinin, bir hadisin icadcısı olduğunu söyleme hakkını vermektedir;85 zira a) Doktrinler daha yüksek otoritelere dayandınlmıştır.86 b) İsnadlar daha ilkel başlamış. sonra mükemmelleşmiştir.87 c) İ snadlara ek ravi ve şeyh ilavesi yapılmıştır; isnad varyantları bu şekilde ortaya çıkmıştır.88 Schacht. fazla detaylandırmadığı bu genellemesine ilişkin fazla örnek de vermez. Juynboll, bu yaklaşımı esas itibariyle kabul edip savunur. Onun yaklaşımı, makaleleri ile kitaplarında tam bir paralellik sergilemez; nitekim çok ihtiyatlı konuştuğu yerlerin aksine, pervasızca ve genel­ lemeci davrandığı yerler de mevcuttur. Bunun için onun bu konu­ daki ifadelerini, kronolojisini ve bunlara uygun -ya da uymayan- ör­ neklerini birlikte değerlendirmek gerekir. Juynboll, Schacht'ın, müşterek ravi olayının sıklığını farketmemiş olması gerektiğini, ak­ si taktirde bu olguyu. daha fazla geliştirmeden bırakmayacağını söyler.89 Kendisinin bu konuyu Muslim Tradition'da (Hadis Tarihinin Yeniden İ nşası) genişçe ele aldığını; fakat 198 l 'de o bölümü yazar­ ken kendisinin de bu fenomenin şaşırtıcı şekilde sıklığını veya on­ dan elde edilebilecek bilginin verimliliğinin tam olarak farkında ol­ madığını söyler. Bundan dolayı daha sonraki yıllarda müşterek ra­ vi olgusuna ilişkin birçok inceleme yaptığını ifade eder.90 Bu konu­ ya girmeden önce Juynboll'a göre müşterek ravi tesbitinin öyle ko-

85 86 87 88

Schacht. Ortgins. 1 7 1 . Schacht. age. 1 56. Schacht. age, 139. Schacht. age. 1 66 . 89 Juynboll. Some Notes on lslam's Flrst Fuqaha, 293. 90 Juynboll. agm, 293, d. 13.

G. H. A. Juynboll ve İsnad Analiz Yöntemleri

29

lay bir işlem olmadığını belirtmek gerekir. Juynboll, örneğin Muslim Tradition'da "Çoğu durumda belirli bir hadisi destekleyen ve bir ba­ kıma açıkça bir müşterek ravide odaklanan isnadlar, genellikle o müşterek ravinin tabakasında bir veya birkaç başka raviye de sahip olurlar. Bunun için sık sık, genel olarak çok değişik olan ya da di­ ğer bir deyişle ancak birkaçı müşterek olan çok sayıda muhtemel aday içerdiğinden dolayı bir müşterek ravi belirlemenin kesinlikle imkansız olduğu çok sayıda değişik isnada sahip hadisler görürüz" der.9 ı O, birçok isnad kümesinde ilk bakışta hemen hemen kesin bir müşterek ravi gözüken anahtar bir kişinin, daha yakından ince­ lendiğinde hiç de öyle olmadığının görülebildiğini, bu gerçeğin Motz­ ki ve M. Cook'u yanılttığını, dolayısıyla bir isnad kümesinde müşte­ rek ravi tesbit etmenin, sırf çoğu rivayet zincirinin kendisinde top­ landığı bir kişi aramaktan çok daha fazlasını gerektiğini söyler: Ör­ neğin Josmi müşterek ravileri birbirleriyle karşılaşbrmak veya belir­ li bir "görünüşte müşterek ravi"yi, kendisine ait ve analiz edilebilir isnad kümelerine sahip diğer tüm hadisleri çerçevesinde değerlen dirmek gerekir.92 Kendisi bu yöntemi, Nafi'ye ilişkin makalesinde detaylı olarak anlattığını söyler.93 Gerçekten de Juynboll'un isnad analiz yöntemlerine ilişkin ilk denemesi, Early Islamic Society

Rejlected in its

Use

as

of İsnads adlı makalesi olup sonrakiler, bu ma­

kaleye dayanmaktadır94 ve müşterek ravi teorisinin Juynboll versi­ yonu en detaylı şekilde Nafi makalesinde ortaya konmuştur . Diğer makalelerinden de hareketle mantığını kısaca özetlersek, benzer içe­ rikli hadisler biraraya getirildikten sonra bunlardaki müşterek ravi tesbit edilmeye çalışılır: sonra kontrol kabilinden, bu müşterek ra­ vinin benzer özellikli rivayetlere sahip olup olmadığı incelenir; zira müşterek ravinin menşei ve arkaplanıyla ilgili bilgiler, rivayetin ona atfı ve olası nedenler konusunda işe yarayacaktır; müşterek raviden önceki kısımda tek kalan ravilerin birden çok öğrencisi varsa, Juyn­ boll'a göre, rivayeti tek öğrenciye naklettikleri görüntüsünü yansı­ tan isnadlar, bu müşterek ravinin formülasyonudur denilebilir. Da­ ha sonra hadis metni ile ilgili yorumlara geçilir. Başka bir yerde

91 92 93 94

Juynboll, Hadis Tcuthinin Yeniden /nşds� 263·264. Juynboll, (Re)appraisal, 3 1 4-315. Juynboll, agm, 3 1 5. dp.39. Bk. Juynboll, Studies on the Origins and Uses of lslamlc Hadith. xı.

30

/snad Analiz Yöntemleri

onun temel kaynaklardaki bir hadisi ve sonunda, eğer varsa müşte­ rek raviyt tesbit yoluna ilişkin önerisi şöyledir: l . Wensinck'in Con­ cordance'sinden rivayetin bulunduğu eserleri bul. 2. O eserlerde en baştaki ( en yaşlı) iki veya üç raviyi tesbit et. 3. Sonra o sahabi ve tabün ismine bak. 4. Gerekiyorsa o tabiiyle ilgili kısımda, bir sonra­ ki raviyt bul. 5. Bu noktada hadisin Mtaraji"ının ve isnad kümesinin tesbiti kolaydır ve eğer varsa müşterek raviyi teşhis etmek de.95 z.a­ ten Juynboll'deki hadis analizlerinde isnadla ilgili incelemeler önce, metinle ilgili yorumlar daha sonra gelmektedir. Juynboll'un müşterek ravi teorisine ilişkin görüşlerini, öncelikle müşterek raviden önceki losımla ilgili spekülasyonlar ile sonraki kı­ sımla ilgili spekülasyonlar olarak iki başlık altında toplayabiliriz. Sonra bu konuyla ilgili şu temel sorulan bununla bağlantılı olarak dile getirebiliriz:

l . Tek ravili rivayet tarikleri uydurma mıdır? a) Müşterek raviden önceki tek ravili rivayet tariki, bu ravinin icadı mıdır? b) Müşterek raviden sonraki tek ravili rivayet tarikleri de müdev­ vinin ya da onun şeyhinin marifeti midir? Juynboll, isnad konusundaki son araşbrmaların, çok sayıda müşterek ravinin, sözde kendisinden hadis rivayet ettiği pek çok

şeyhi, aslında uydurduğunu gösterdiği kanatlndedir.96 Ona göre müşterek raviden önceki kısım, bu kişi tarafından uydurulmuştur: çünkü: l . Bu kısım, tek ravili rivayet zinciridir; eğer doğru olsaydı, her

tabakasında tek kişi değil: daha fazla kişi görmeliydik. Kendisi bu­ nun bir tesadüf olması yerine, mecburi tashih aracı olarak isnadın

ortaya çıloşıru gerekçe gösterir. 97 Juynboll, bu yaklaşımının altında yatan mantığı, değişik yazılarında şu şekilde açar: Bir sözü bir şeyh­ ten, sonraki nesillere ne kadar çok kişi aktarıyorsa, rivayetin o nok­ tası da o kadar güvenilirdir. Belirli bir lsnad kümesinde bir ravi, bir

95 Bk. Juynboll. EJl2). Mlzzl maddesi, s. 2 13. 96 Juynboll, The Role of Muamınarun, 158. 97 Juynboll. Nafi. 2 1 0.

G. H. A. Juynboll ve lsnad Analiz Yöntemleri

31

rivayeti ne kadar çok öğrenciye aktarırsa, hoca-talebe ilişkisinin doğruluğu da o kadar inandıncıdır.98 Yani tersi söz konusu oldu­ ğunda, bu onun asılsız olduğunu gösterecektir.99

2. İkinci olarak, böyle bir ihtimal olsa bile, incelediği her isnad kümesinin böyle tek ravili bir rivayet tariki içerdiğini, dolayısıyla yu­ karıdaki "istisnai" durumun, bu şekildeki genel bir olguyu açıklaya­ mayacağını söyler. ıoo Juynboll ilaveten, bazı nebevi hadislerin kazandığı şöhretin ya da fıkh1 kullanışlılığın, sonraki bazı ravileıin zaten mevcut müşte­ rek raviyle Peygamber'e doğru giden ekstra birkaç tek ravili rivayet tariki icad etmesine yol açmasına rağmen, müşterek ravi gösteren çoğu isnad yapılarının , Peygamber'e doğru giden sadece bir tane tek ravili rivayet tarikine sahip olduğunu söyler.ıoı Juynboll'un, ana­ hatlanyla belirttiği bu yaklaşımlarına ilişkin eleştirilere ve kanaati­ mize geçmeden önce onun bu konu çerçevesindeki ek değerlendir­ melerine de bakmalıyız. Öncelikle ona göre, müşterek raviler ancak yeterli kısmi müşte­ rek ravilere sahipseler, bu kısım bir gerçeklik kazanmaktadır: yok­ sa

O,

görünüşte bir müşterek ravi olarak kalır ve bu rivayet tek ra­

vili rivayet tarikine dönüşür. Bu bağlamda Juynboll'a göre bir müş­ terek ravi, ne kadar çok kısmi müşterek raviye sahipse, ilgili hadi­ sin lafzının teşkilinin ona aidiyeti de o kadar yüksek bir ihtimal ta­ şır. 1 02 Juynboll, sahabe ve genel olarak tabiinin, isnadlardaki isim­ lerinden sorumlu olmadığını, tebe-i tabiinin daha muhtemel bir aday olduğunu söyler. 103 Başka bir yerde bir sahabinin neredeyse

hiçbir zaman (hardly ever) bir müşterek ravi olarak karşımıza çık­

madığını, bir ilk dönem tabiisinin çok nadiren (very rarely) müşte­ rek ravi pozisyonunda gözüktüğünü, gerçekte daima bir geç dönem

98

99 100 101 102 103

Juynboll. agm, 2 10-2 1 1 . Juynboll. Nı\fi. 2 12. Juynboll. Nafi. 2 12. Juynboll, Some Thoughts on Early Musllm Hlstor1ography. 53·54. Encyclopaedla ofıhe Qur'an. Br111. Leiden-Boston. 2002. c.2. 379-38 1 . hadis mad­ desi. Juynboll, Hadis Tarthinin Yeniden ln.şiı.s� 1 03; Juynboll, Nafi, 2 10. Schacht, müş­ terek raviler1n çoğunun, Miıllk ve Ebu Yusuftan önceki nesilden olduğunu söyler. Schacht, Orlgtns, 1 76.

32

İsnad Analiz Yöntemleri

tabiisinin ya da bu tabii tabakası sonrasındaki nesle ait birisinin müşterek ravi olarak karşımıza çıktığını söyler. 104 Aynı makalenin ilerisinde ise sahabi müşterek ravinin ancak birkaç istisnai örnekte görüldüğünü söyler.1os O, tesbit edebildiği kadarıyla medar kavra­ mıyla ilişkilendirilen ilk kişi ya da ilk müşterek ravinin, h. 1 . /7. as­ rın son yıllarında yaşamış olan Ebu'l-Aliye Rufay' b. Mihran er-Ri­

yahi (ö. 90-93/709-7 1 2) olduğunu söyler. 106 Juynboll, ilk müşterek ravilere ilişkin bu tarihleme ile isnad kurumunun ortaya çıkışının (Juynboll'a göre 690'lar) birbirini teyid ettiğini, bunun da her ikisi­ nin makulluğuna işaret ettiğini söyler. ı o7 Keza ona göre müşterek raviden Hz. Peygamber'e doğru giden isnaddaki ravi kategorisinin temel özelliği, aradaki zaman aralığını kapatmak amacıyla, onlann ileri yaşlara ulaşmış oldukları iddiasıdır ki, bunlara muammerim denildiğini söyler. ı os Juynboll, daha önce dile getirdiğimiz gibi Schacht'tan, isnadın müşterek raviden sonraki kısmı noktasında ayrılmaktadır. Zira Schacht, bu isnadların doğruluğunu kabul ederken Juynboll, ger­ çek isnad kümeleri dediği; yani müşterek ravi+kısmi müşterek ravi barındıranlarının gerçek olma ihtimalini kabul ederken, aynen müşterek raviden önceki kısım gibi tek ravili rivayet zincirlerinden oluşanlarını -buna wa{J" der- reddeder. Genel olarak da ister ağ şek­ lindeki tek ravili rivayet zincirleri olsun, isterse başlı başına tek ra­ vili rivayet zinciri olsun, bunları asılsız saymaktadır. Ona göre ha­ dis literatüründe bu ağlardan binlerce varken, gerçek isnad küme­ leri çok azdır. 109 Keza isnadın bu losmında Juynboll, terimleştirdiği müşterek ravi türlerinden wtersten müşterek ravi" (inuerted common

link) üzerinde durur. Bu noktada Juynboll, tersten müşterek ravi-

Juynboll, Some Notes on lslam's Flrst Fuqaha, 292. Oysa Motzkl. H. 1. asnn son çeyreği ve 2. asnn ilk 20 yılının, tablunun en parlak devri olduğunu. ısriad eğer Juynboll'un da kabul ettiği gibi bu dönemln başında yürürlüğe girmişse. müşterek rravtlere Ulşkln en büyük kanıtın. tablun arasında bulunması gerekir demektedir. Bkz. agm. s. 3. Bu arada Juynboll, sahabl ile tabiin arasındaki rivayet bağının, tes­ bltl en güç bağ olduğunu söyler, Hadis Tarthlnln Yeniden inşası, 1 0 1 105 Juynboll, agm, 296. 106 Juynboll, (Re)apralsal, 342; Juynboll, On the Ortgtns of the Poetry. 184. Burada ise en yaşlı/eski müşterek ravtlertn h. 1 . asnn son ytmıl yılına alt olduğunu söyler.

104

107 Juynboll, Some Notes on Islam's Flrst Fuqaha, 296. 108 Juynboll, agm, 293. 109 Juynboll, Nafi. 2 1 5.

G. H. A. Juynboll ve lsnad Analiz Yöntemleri

33

nin, kendisinden sonraki isnadı ve rivayet parçal arını uydurmadığı kanaatini taşır. Ona göre bir müşterek ravi içeren fıkhi hadislerin sahihliği şühheli iken, tersten müşterek ravi içeren kollektif isnadlı ahbar/tarihi rivayetler, güvenilir kabul edilebilir. ı ıo Zira ona göre· haber icl'si, kendini, bir şeyi geçmişten yaşadığı zamana taşıma ko­ numunda görürken, hadis cl'si, hukuki, siyasi-dinsel ilkeleri ve id­ diaları isnadlarla desteklemeye çalışır. ı 1 ı yani bu iki rı.üşterek ravi türünün icadçı olup olmamasında belirleyici farklılık, aktarılan mal­ zemenin içeriğine dayanmaktadır.1 ı 2 Yine de o, hadis ve ahbar mü­ devvinlerinin, isnad konusunda çok da farklı bir alt yapıya sahip ol­ madıklarını söyler. ı 13 Juynboll'un isnadla ilgili bu kanaatlerini anahatlarıyla verdikten sonra diyebiliriz ki, o da aynen Schacht gibi olayların basitten daha karmaşığa doğru geliştiği düşüncesi çerçevesinde hareket etmekte­ dir. O, Schacht gibi, isnadlann önceleri gelişmemiş düzeyde olduğu­ nu, ı ı4 isnadlarla değişik şekillerde oynamanın, sonradan birçok şeklinin (age-trick (yaş hilesi), muammenin fenomeni, adaş hilesi, di­ ving (atlama isnad zinciri) vs. SÖ) ortaya çıktığı kanaatindedir. 1 ı 5 O, tuhaf ve savunulamaz gördüğü tek ravili rivayet zincirlerinin niçin bu şekilde olduğunu irdelemek yerine, -bunlardan kimisi uydurma olsa da- silip süpüren bir genelleme içinde onları mahkum etmekte­ dir; farklı bir kurgu/inşa ile bunların izah edilebileceğini gözardı et­ mektedir. Görünen o ki, Juynboll, biriktirdiği belirli oranda da olsa değerli malumatları, kabul ettiği genel geçer ilkelerle izah etme uğ­ runa, heba etmektedir; zira bu ilkelere uygun şekilde uydurma olan tek ravili rivayet zincirleri ya da uydurmacı müşterek raviler olabi­ lir; fakat bunun onların tamamı ya da her teki için geçerli olduğu, sadece söylenebilir; ispatlanması imkansızdır. Sırasıyla Juynboll'un bu teoriyle ilgili kanaatlerine yönelik eleş­ tirilerimize gelince, birinci olarak Juynboll, tek ravili rivayet zincir­ lerinde, eğer doğru olsalar her tabakada bir kişi değil daha fazla !d1 10 111 1 12 1 13 1 14 1 15

Juynboll. Some Thoughts on Early Musllm Hlstor1ography, 53-55. Juynboll, agm. 55. Juynboll, agm, 54. Juynboll, agm. 55. Juynboll, The Role of Muammarun. 172. Juynboll, agm. 1 75.

34

İsnad Analiz Yöntemleri

şl görmeliydik demekte ve bunu, zorunlu isnad sorgulaması çerçe­ vesinde izah etmektedir. Juynboll, bir isnad ve metinden sorumlu ilk kişilerin, rivayet zincirlerinin birkaç öğrenciye aktarımı konu­ sunda yetersiz olan kişiler olduğunu, dolayısıyla metnin muhteme­ len bu kişiye ait olacağını söyleyerek tek ravili rivayet zincirlerini, bu tarz bir akıl yürlıtmeyle bu zincirin yer aldığı müdevvine atfeder.ı ı s Oysa hadis rivayetinde, Juynboll'un sahihlik için aradığı müteaddid isnadlar

(multiple isnads)

görüldüğü gibi bu tarz isnadlar da yer al­

mıştır; bu ikinci grup (single stran.ds), ceffel kalem asılsız kabul edil­ memiştlr. ı ı 7 Hadis literatüründeki witibar" kavramı, bu rivayete ka­ tılan varsa diğer ravileri tetkik amacıyla ihdas edilmiştir. Öte yan­ dan İslam hadisçiliğinde, bir rivayetin sahihliği, rivayet tariklerinin yanı sıra özellikle ravilerin prestijlerine bağlıdır. Yani burada, riva­ yet tabakalarında ravinin prestiji ön plana çıkmaktadır. Dolayısıyla kişiye güven esasına dayalı bir mantığı, makul olmayan matematik­ sel beklentilerle sorgulamak, son derece anlamsızdır. Bu arada hadis tarihirıe biraz daha yalandan bakan Motzki, müşterek raviden önceki tek ravili rivayet zincirlerini özetle şöyle izah etmektedir: Müşterek raviler h.

1.

asnn hadislerini kaydedip

ilim meclislerinde rivayet eden ilk sistematik müdevvinlerdir. Onlar, hadisi aldıkları kişileri genellikle belirtir; bunlar, ancak çok güveni­

lir gördükleri kişilerin hadislerini rivayet ettikleri için ya da birçok şeyh zikri henüz istenmediği için, sonrakilerin tersine genellikle bir hadis için tek bir kaynak ya da lsnad zikrederler. Müşterek raviden önceki muhtemel zincirler, bunlardan biri tarafından kaydedilmedi­ ği ya da rivayet edilmediği için zamanla yok olmuştur. Önemli müş­ terek ravilerin ilk sistematik hadis müdevvinleri olduğu hipotezi, müşterek raviden önceki tek ravili rivayet zincirlerinin varlığını açık­ lamaktadır. ı ıa Keza Motzki'ye göre her tabakada tek kişi içeren ıs­ nadların asılsızlığı. hadislerin her tabakada artan sayıda ravi ile ri­ vayeti beklentisine dayanmaktadır. Oysa bu, kısmen doğru olsa da sayısal olarak imkansızdır. Bu husus, bu tür isnadların çoklu is-

ı 16 Juynboll. On the Ortglns of the Poetry. 185. ı 1 7 Bk. A"zaml, M. M .. Stud.ies in Hadith Methodology and Uterature. İndlanapolls ı 997. s. 40-4 1 ; krş es·Suyuti. age, s. 1 9 1 · 192. 1 1 8 Motzkl. Harald, agm, s.3·6.

G. H. A. Juynboll ve İsnad Analiz Yöntemleri

35

nadlardan niçin çok olması gerektiğini açıklamaktadır. Bunun kıs­ men nedeni, eldeki kısıtlı kaynaklardır. Dolayısıyla çoklu isnadlar, ideal durumu yansıtır, kural değil istisnadırlar. Kural, tekli raviler /fülanlardır. Aynca tek ravili rivayet zincirleri, bir kişinin bir kişiye

·

ıivayeti anlamına gelmez; isnadlar müdevvinden itibaren okundu­ ğunda/yorumlandığında, sonraki müdevvinin bir zincir seçimi anla­ mına gelir. 1 19 Aslında hadis usulü kitaplarında da bu husus; yani isnadın bir kişiden daha çok kişiye nakli mevzuu tartışılmıştır. Ör­ neğin; İbn Hibban, iki kişinin, iki kişiden rivayetinin isnadlarda asla görülmediğini söyler. ı2o Bu bağlamda aslında bu konuyla bağlan­ tılı olan, isnadın başı-devamı ya da geleneksel ifadesiyle aslı-esnası terimleri de incelenmelidir. Zira hadis tarihinde olup bitenlere yak­ laşım ile isnadın bu iki kısmına yüklenen anlam arasında, görünü­ şe bakılırsa bir bağ sözkonusudur ve bu, isnadları incelerken takı­ nılan tavrı etkilemektedir. Hadis literatüründe isnadın esas orjini, aslu'l-isnad denilen, sahabi isminin bulunduğu yerdir. ı 2ı Birçok is­ nad türü, buradaki farklılığa göre farklılık kazanmaktadır. Motzki'ye göre isnadlar/isnad kümeleri, müdevvinden hareketle incelenmeli­ dir; ı22 ilk dönemlerde daha çok hadis malzemesi ve onun rivayetiy­ le ilgilenilirken, ilerleyen zaman içerisinde, müdevvinler bu yoğun malzeme (hadis-isnad) içerisinden seçmeler yapmışlardır. Dolayısıy­ la isnadların isnad kümelerinin baş kısmından hareketle, sözkonu­ su isnadların gelişimiyle ilgili kesin sonuçlar çıkarılamaz. Aynca A'zami, ilk hadis muallimlerinin, hadisleri şeyhlerine göre rivayet et­ tiğini; notlarını ve kitaplarını, ashab ile tabiinin ilk neslinin dersle­ rinden hazırlamış oldukları için, doğal olarak her muallimin ders notunu ayn ayn tuttuklarını söyler. 123 Dolayısıyla ilk dönemlerde ri­ vayetler, konularına göre değil de şeyhlere göre elde bulunduğun­ dan, bir şeyhin elindeki hadis türü başkasında olmayabilir; böylece eldeki Sahife/kitab, belirli bir hadis türünü tekelinde bulunduru­ yorsa, sonraki müdevvinler de aynı malzemeyi, sırf o ravinin ismini kullanarak rivayet edebilirler ki, bu da bizim benzer bir durumla

1 19 1 20 121 122 123

Motzki. Harald. agm, s. 6. İbn Hacer. Nuhbetu'ljiker şerhi s. 27 ve devamı. Naim, Ahmed, Tecrid mukaddimesi. 109. Motzkl, Harald. agm. 6. A'zami. M. M. . Dirdsdtjl'l-Hadl.si'n-NebevL c. 2, s. 166.

·

36

fsnad Analiz Yöntemleri

karşılaşmamıza neden olmaktadır. Bir tür hadisi n tüm kaynakları­ nı bilen ve ilmi peşinde koşulan bir alim de bu pozisyonda kalabilir. Hatta sadece belirli bir bölgeye özgü birçok isnad ve metin olduğu, bunun çoğu garib ı24 rivayet için geçerli olduğu bilinmektedirl25 ki, bu isnadlar, o bölgenin hadis aliminden alındığı nda, yine tek ravili bir rivayet zinciriyle karşılaşmamıza neden olmaktadır; bu örnekte coğrafya faktörü etkilidir. Aynı durumun oluşmasında, birazdan bahsi geçecek olan aile Sahifeleri de kısmen etkili olmuş olabilir. . Dolayısıyla bir fakihin ya da muhaddisin bir rivayeti bilmesi, bilme­ mesi ve hatta zikretmemesi için birçok neden olabilir. Kaldıki elimiz­ deki tek tarik, o rivayetin gerçekten tek tarikinin olduğunu da gös­ termez. Bir ravinin bu şekilde isnadın üst kısmında ortak olması, yazılı kaynakların kullanımı ya da somaki müdevvinlerin isnad dü­ zenlemesi/seçimi, hatta kimi isnadlar açısından sonraki muhaddis­ lerin isnad tartışmaları dolayısıyla olabilir. ı26 Juynboll, aile isnadlarını incelerken, bu tarz bir isnadlı Sahi­ fe'den bahsederken, onun çok sayıda tek ravili rivayet zinciri ve bunlardan oluşan isnad ağı ı27 oluşumuna yol açtığını söyler. 128 Bu söz, yazılı kaynak kullanımının, tek ravili rivayet zinciri oluşumuy­ la bağına ilişkin bir ifade olarak ele alınabilir. Zaten hadis tarihinde hadislerin değişik rivayet zinciri olarak çoğalması ve bunların bilin­ mesi, daha sonralan olmuştur. İşin doğası da bunu gerektirmekte­ dir. Aksi taktirde önceleri ilgi, Kuran'a değil hadise kaymış olurdu. Nitekim Ahmet Naim, Tecrid mukaddimesinde "Sünnet, Peygambe­ rimiz zamanı nda ashabın, Kuran derecesinde mütevatiren malumu olmadığı ve hadislerin çoğunun haber-i vahid şeklinde sonrakilere naklolunması dolayı sıyla bilahere, bu haber-i vahidlere ne kadar inanabiliriz meselesi ortaya çıkmıştır." der. 129 A'zami, bu nevi mese­ leleri ve sonuçl arını, ilk muhaddislerin de bildiğini ifade ederek Ze­ hebi'den konumuz açısından anlamlı ve aydınlatıcı ola n şu alıntıyı 124 Schacht, müşterek ravt olgusu ile ganö hadis arasında bağlantı kurmaktadır. bk. Origins. s. 1 72. 125 Bk. es-Suyuti, age, 192- 193. 126 Norman Calder. müşterek. ravl olgusunun. sonrakilerin lsnad tartışmalan dolayısıyla ortaya çıktığını savunur, Calder, age, 236-237. 127 İsnad ağı tanımı için bk. Juynboll. Nail. 2 14. 128 Juynboll. Nafi, 2 12. 129 Naim. Ahmed, Tecrtd mukaddimesi, 38.

G. H. A. Juynboll ve İsnad Analiz Yöntemleri

37

yapar: "Şunu bil ki. sahabenin büyüğünUrı de küçüğünUrı de herbiri

mutlaka bir sünnetle infirad etmiştir. . . Tdbfın de öyle. Her biri diğeri­ nin bilmediği bir ilme sahiptir. Bu. hadis ilminde gerektiği şekilde ka­

bul edilmiş (mukarrar) bir şeydir. İtkan sahibi bir sika, tefenüd . ederse, bu, sahih garib sayılır; sadük ve dünundaki biri tefenüd ederse, münker sayılır . . : ı3o Zira topluluk huzurunda serdedilen ki­ mi ferd hadisler bile vardır. Onların sonradan tek kişi ile rivayeti bu aktarımı tam olarak zedelemeyebilir. Aslında burada temel kriter, Müslüman toplumun buna karşı çıkıp çıkmamasıdır. Toplum bir anlamda kontrol işlevi görmektedir. Zira eğer bu tip rivayetler tek kalan sika bir ravinin uydurması ise, Müslüman toplumun onu in­ kar etmesi, yalanlaması gerekir. Bu olmadığında sırf isnadda tek kalmak, ravinin adaletini de göz önüne aldığımızda, uydurma isna­ dına mesnet teşkil etmez. Zira hadis rivayetine değişik nedenlerle aktif olarak katılmayan/katılmayı istemeyen bir çok ilk dönem Müs­ lümanı vardır. Buna göre bir şeyi tek kişinin rivayeti, onu diğerleri­ nin bilmediğini kesinlikle göstermez. Dolayısıyla müşterek raviden önceki isnadda, Hz. Peygamber'in o rivayeti sadece tek bir sahabiye aktardığı anlamı kesinlikle yoktur ve böyle bir sonuç kesinlikle çı­ karılamaz. Yalnız buradaki tek sorun, Juynboll'un, ilk dönemlerde yazılı kaynakların Sezgin'in ve A'zami'nin ifade ettiği kadar yaygın kullanıldığına inanmamasıdır. ı3ı Dolayısıyla Juynboll'un varsayım­ ları, aslında tamamen sözlü aktarım beklentisine bağlıdır. Ne var ki, kendisi de, kendi çekincesini iyi temellendirmektedir. Ü stelik o, ri­ cal ı32 ve hadis ı 33 eserlerini, yeni ortaya çıkanlarıyla birlikte bile ele almadan rahatlıkla birtakım kesin sonuçlar çıkarmak amacıyla kul­ lanır. Aynca elimizde tüm kaynakların olmayışı, başka rivayet tarik­ lerinin olmadığı genellemesini baştan geçersiz kılmaktadır. Aslında

Juynboll da bu yaklaşımının sınırlılığını kabul edip isnadlardaki fü­

lanların, bulunan yeni kaynaklarla kısmi müşterek raviye dönüşe­ bileceğini itiraf eder. 134 Dolayısıyla bunlar gözardı edildiğinde, çok zayıf bir zemin üzerine ağır bir yaklaşım oturtulmuş olacaktır. 130 A"zami. Dirdsdt. 420; Zeheb!. Mizan. III. 140- 1 4 1 "den. Bu bağlamda gartb hadisin sahihlik tartışması hatırlanmalıdır. 1 3 1 Juynboll, Hadis Tarihinin Yeniden inşası. 2 1 . 132 Bunun eleştırlsl için bk. Sıddlkl. Zübeyr. Had!th Uterature. s . 134. 133 Bunun eleştirisi için de bk. Motzkl. agm. s. 14. 134 Juynboll. Nafi. 2 1 1 .

38

İsnad Analiz Yöntemleri

Bu arada Schacht da 135 Juynboll da 136 örneğin Tirınizi'nin veya başka muhaddislertn, "garib", "teferrede" gibi nitelemeleri dolayısıy­ la bu rivayetin, o ravi tarafından uydurulmuş olabileceğini ima et­ mektedirler. Oysa örneğin Tirmizi'nin bundan kastı, hadisin başka tarikten rivayet edilmiş olduğunu reddetmek değil, sabit diğer tarik­ leri bilmiyoruz demektir. 137 Zira Tirmizi'nin kendisi de bu sözün he­ men ardından başka bir tarik zikretmektedir. 138 Bu bağlamda daha önce de belirttiğimiz gibi hadis literatüründeki "itibar" kavramı, di­ ğer tarikleri araştırmaya yönelik bir çabayı ifade etmektedir. Öte yandan Juynboll. daha önce belirttiğimiz gibi tek ravili riva­ yet zincirlerinin, her isnad kümesinde olmasının doğal, normal bir şey olmadığını söylemektedir. Oysa aslında çok sayıda olan şey, bir istisna ihtimalini de, uydurulmuş olma ihtimalini de ortadan kaldı­ m;

bunun başka bir açıklaması olmalıdır. Bunları uydurma kabul

etmek, acelecilikten başka bir şey değildir. Aksi taktirde tüm İslam toplumunun oturup bu binlerce isnadı bilinçli olarak uydurmaya çalıştığını kabul etmek gerekir ki, bu, saçmadır. Müslüman muhad­ disler de tedlis ve ref gibi kimi isnad yanıltmacalarını teşhis etmele­ rtne rağmen bunun azlığı kanaatini taşımaktadırlar. Oysa Juyn­ boll'de, bunun geniş çaplı bir faaliyet olduğu kanaati hakimdir ı 39 ki, bu doğru değildir. Aslında kendisi. müslüman alimlerin ref olgu­ sundan oldukça haberdar olduklarını, bunun rical eserlerindeki sa­ yısız raffa' referansından anlaşıldığını söyler. 140 O, merfu rivayetle­ rtn ilk kütlesel artışının, tüm sahabenin ölüp sonradan bu isnad tü­ rünün ilk savunucusu olan Zuhri'ye (ö. 1 24/742) bağlı olarak h. 1 . /7. asrın bitişi civarından daha önceye atfedilemeyeceğini söy­ ler.141 Öte yandan kimi isnad/metnin sonradan düzeltilmesi/tanzi­ mi, her zaman ve her örnekte kötü ve art niyetli bir girişim olmayıp lstldrak kabilinden de olabilir. Zira işin uzmanı olan birçok hadis alimi, lsnad ve metindeki (hata ürünü) kimi yanlışları, sonradan dü-

135 136 137 138 139 140 141

Schacht. Origins. 1 72. Juynboll, The Role of Muammarun, 161. bk.es-Suyuti. age. 85: �- Ahmed Naim. Tecrid mukaddimesi. 1 16. Örnek: Tinnlzi. V.618. no:3684. Juynboll. Hadis Tarihinin Yeniden lnşas� 2 1 . 203. Juynboll. Some Notes on lslam's Flrst Fuqaha, 299 . Juynboll, Early Islamlc Soclety. 192.

G. H. A. Juynboll ve İsnad Analiz Yöntemleri

39

zeltınışlerdir. Talebu'l-hadis dolayısıyla değişik bölgelerin ortak ha­ dis metin ve isnadlannın karşılaştırılması ve kimi çelişkilerin orta­ dan kaldırılması buna örnektir. 142 Dolayısıyla burada da her zaman kötü kasıt olamaz. Mii.şterek ravinin, kendinden Hz. P€ygamber'e doğru giden isnad bölii.mii.nii.n icadcısı ve rivayetin lafzının ilk şeklinin (proto-wording) sorumlusu olduğu iddiasına gelince, birinci iddia, kimi uydurma ri­ vayetler için geçerli olsa da tii.m rivayetlere teşmil edilemez. Daha önce belirttiğimiz şekilde yazılı kaynaklara dayalı bir aktarım, isnadm bu kişide odaklanmasını gerektinnektedir. Juynboll, cl'den ön­ ce kahır ekseriyetle sadece tek ravili rivayet zinciri olduğunu dii.şii.­ nii.r; tek ravili rivayet zincirlerini asılsız, mii.şterek raviyi de icadçı saymaktadır. Oysa rivayetin lafzını veya isnadını bu kişinin uydur­ duğu, ancak iddia edilebilir. ı43 Bu bağlamda Juynboll, mii.slii.man muhaddislerin mii.şterek ravi olgusunun farkında olduklarını , bu­ nu, 'medar' vb. lafızlarla ifade ettiklerini söyler.!44 Oysa Juynboll'un mii.şterek ravi-medar eşlemesirıi eleştiren Halit Özkan, medann, mii.şterek ravi kurgusunda olduğu gibi bir isnadda bir tane değil, ki­ mi isnadlann değişik tabakalarında ve birden çok sayıda ortaya çık­ tığını ifade etmektedir. ı 45 Aslında kimi isnadlarda müşterek ravinin de bir tek değil, birden çok olabileceği ve olduğu hususu, önemli bir ayrıntıdır. Özkan, bir hadisin değişik rivayet tariklerindeki medarlar için, bu hadisi uydurduklarının söylenemeyeceğini, zira aynı taba­

kada yer alan iki veya daha fazla kişiden, hangi ravinln bu sözii./is­ nadı uydurduğunun belirlenemeyeceğirıi söyler. 146 Kimi örneklerde medar teriminin, aynı hadisin tek bir tariki için kullanıldığını, dola­ yısıyla bu medann, bunu uydurduğunun söylenemeyeceği, zira şe­ vfilıid tariklerinin, hadisin medardan önce zaten var olduğunu gös­ terdiğirıi söyler. 147 Özkan, haklı olarak bir uydurma iddiasının, an-

142 ôm. bk. es-Suyuti. age. 192. 143 Juynboll'un kendlslnln de bir örnek çerçevesinde itiraf ettiği gibi aslında buna zo­ raki bir atfın dışında bir gerekçe bulunamaz. bk. Juynboll. Dyelng the Halr and Be­ ard. 68.

144 Juynboll. (Re)appralsal. 307-314. 145 ÔZkan. Halit. The Comrnon Unk and lts Relatıon to the Madar. Islamic Law and So­ dety, 2004, s. 55. 146 Ôzkan, Halit, agrn, 60.

147 ÔZkan. Halit. agm. 66.

lsnad Analiz Yöntemleri

40

cak hem medar hem de müdellis gibi isnad problematiğiyle ilişkilen­ dirilen ravtler için söz konusu olabileceğini söyler. ı 4a A'zami de bir alimin bir konuda topladığı rivayetleri, sonraki muhaddislerin on­ d3:11 rivayet etmesi durumunda, o alimin ister istemez müşterek bir ravi pozisyonwıda olacağını, bundan o ravinin mezkur rivayetleri uydurduğu sonucunun çıkarılamayacağını söyler; bilakis bwıun anlamının, UMuahhar kaynaklar,

zamanın

adet üzere, eserden ziya­

de müellife abfta bulwıarak onwı kitabından iktibasta bulwımuş­ tur" demek olduğunu söyler. ı 49 Norman Calder ise, müşterek ravi olgusunu, Schachtcı yaklaşımdan farklı bir senaryoyla izah ederek bir ravtnin tüm isnadlarda müşterek olmasının, onu icadçı yapma­ yacağını, bilakis onun, kendinden sonraki tabakadaki ravilerle ilgili isnad tarbşmaları dolayısıyla müşterek ravi konumwıa düştüğünü söyler. 1 50 Yani bu durumwı, o raviyle alakası yoktur. Kaldı ki, Juynboll'un.kendisi de, bir ihtimal olarak müşterek ravinin isminin başka biri tarafından da isnada sokuşturulmuş olabileceğini belir­ tir. Aslında en azından kimi rivayetler açısından üzerinde durulabi­ lecek yegane yer de burasıdır. Çürıkü bir müşterek ravinin, bir met­ ni/isnadı uydurduğwıu ispatlamak, çok zordur. Kaynakları kulla­ nabilirsiniz, bu sefer de tutarlılığı kaybedip oradan işinize uygun bilgileri seçmeniz gerekir; kaldı ki, tüm kaynakların elde olmayışı, teorinizi her zaman malul bırakacaktır. Nitekim Juynboll'un kendi­ si de bazı makaleleri yazarken (Nesfil'nin Kübrd'sı gibi) kimi hadis eserlerinin elinde olmadığını itiraf eder. l 5ı Madem haber-i vahidlerin sorgulanmasına karşı müteaddid isnadlar gerekmiştir; o zaman uy­ durma rivayetler açısından kimi Zanıan bu düzenlemeyi sonrakile­ rin yapması, sırf ihtimal olarak daha makul olabilir. Kısaca kimi uy­ durma isnadların belirli kişilerde odaklandırılması gibi işlemlerin, sonraki nesillerin marifeti olması daha makuldür; zira nadir de olsa genellikle hep birileri adına veya onların adı kullanılarak isnad ya da metin uydurulmuştur. Ayrıca müşterek ravi pozisyonundaki bir kişiyi, değişik bölgelerdeki isnadların müştereken içerebilmesi de,

148 Ôzkan. Halit, agm. 57. 149 A'zami, Dird.sdt. 420. Sıddlkl de Sprenger'ln açıklamalarına istinaden ilk muhad­ disler1n. eserlerin kendisine referanstan ziyade müellife atıfta bulunduklaı uygula­ masına işaret eder, bk. Sıddlkl, age. 240. 1 50 Calder. Norman, age, 240. 1 5 1 Juynboll, Studies on the Origins and Vses of Islamic Hadith. correctlons. s. l .

G. H. A. Juynboll ve isnad Analiz Yöntemleri

41

bir komplo (bu rivayeti uydurması) olasılığından ziyade, bu rivaye­ tin isnadının aslının olduğuna işaret olsa gerektir. Zira bu durum­ da, en kötü ihtimal olarak ortak ravinin ismi asılsız olarak zikredil­ mişse, bu rivayetin asılsızlığıyla onun alakası yok demektir; şayet isminin geçmesi doğruysa, aktarılan metin orjinal demektir. Müşterek ravinin, rivayetin lafzının ilk şeklinden sorumlu olma­ sı da, eğer uydurmadığı kabul edilecekse, doğaldır; zira rivayeti ilk aktaran kendisidir. Sonraki değişiklikler de, sözlü-yazılı aktarım kargaşasına atfedilebilir. Bu bağlamda Danlel Beaumont, farklı bir yaklaşımla bir rivayet ile onu aktaran kişi arasındaki ilişki konusu­ nu, kişi-lafzi değişiklikler açısından ele alırken, buradaki farklılığı. şifahi aktarım döneminde bir olayı farklı kişilerin farklı anlatmasın­ dan ziyade, çok sayıda hadisle muhatab olan sonraki müdevvinlere atfetmektedir. Sonrakilerin daha çok malzemeye sahip olmaları do­ layısıyla müteferrik malzemeyi düzenlemeleri düşüncesini gündeme getirir. 1 52 Ayrıca o, isnadların bize, bir hadisin biri tarafından bir başkasına aktarıldığını, onun da sonraki muhaddislere aktardığını gösterdiğini, buna rağmen bu sonrakilerin isnadda asla orjinal an­ latıcının yerini almadığını ifade eder. Keza isnadın sadece bir akta­ rım zinciri değil. hem kaynakla o ikişi arasındaki tüm "aracı girişim­ leri" ifade ettiğini, hem de metni gerçek telaffuz anına bağladığını söyler. 153 Dolayısıyla buradaki kişi isimleriyle metinsel değişikler arasında sıkı bağların olduğunu hatırlatarak hadis analizlerinde, is­ nad ile metin birlikteliğinin kaçınılmazlığını ifade eder. 1 54 Juynboll, isnad kümesinin müşterek raviden sonraki kısmı için. Schacht'tan daha sılo şartlar öne sürmektedir. Juynboll, bu konuda yine de M. Cook kadar ileri gidilmesine (müteaddid isnadlar bile uy­ durma olabilir) razı değildir ve hadis literatüründe bu tarz komplo­ ların esameslnin olmadığını söyler. Zira o, çok sayıda muasır ravi bu işi yaparken rical kitaplarında bunun izinin bile olmamasının im­ kansız olduğunu söyler. 155 Öte yandan Juynboll, daha önce geçtiği gibi müdevvinden itibaren bazen müşterek raviye, bazen tabii veya 152 Beaumont. Danlel, Hard-Botled: Narratlve Dlscourse in Early Musllm Tradltlons. Studia lslamlca, 1996/ I (fevrter) 83, 2 1 -22. 153 Beaumont, agm. 28. 154 Beaumont. agm. 28-29. 155 Juynboll. Some İ snad-Analytlcal Methods, 354-355.

42

İsnad Analiz Yöntemleri

sahabiye doğru giden ve olağan isnad zincirinin dışındaki tek ravili rivayet zincirlerini, "atlama" rivayet zincirleri olarak tanımlayarak mahkum edip eleştirmektedir. Bu, kimi örnekler çerçevesinde doğru olabilir; fakat " itibfu" işlemi kanalıyla farklı kaynaklarda sonradan ortaya çıkarılan farklı rivayet tarikleri olabilir ve vardır; bunların tü­ münü, müdevvinlerin, ekstra tarikle bir rivayeti güçlendirme amacı­ na yönelik kasti girişimleri saymak da 1 56 son derece genellemeci bir yaklaşımdır. Öte yandan Juynboll, bir rivayeti sadece bir şeyhten alıp sadece tek bir öğrenciye aktarına pozisyonundaki rıivi olan fü­ lanların, başka isnad kümelerinde, kısmi müşterek rıivi olarak orta­ ya çıkmasının, onun hemen şeyh-talebe ilişkisine sahip birisi olma­ sını gerektirmeyeceğini, üstelik eğer böyle bir pozisyonda ortaya çık­ mazsa, onun ya hiç kimsenin bilmediği rivayetlere sahip son derece azınlık bir rıivi grubundan biri olduğunu ya da müslüman alimlerin meçhul terimiyle belirttikleri uydurma birisi olduğunu söyler. Dola­ yısıyla isnadlardaki fülanların anlaşılması zordur. Öte yandan fülan pozisyonunda, bir müşterek rıivi olarak bilinen birisi görüldüğünde, bu rıivinin ve rivayetinin geçtiği müdevvinin şöhretine rağmen onu uydurma saymanın haklı olduğunu söyler. 1 57 Aslında bunların tü­ mü, sözlü aktarım beklentisine dayalıdır denilebilir; zira sadece pcl­ ipcl isnad ilişkilerinin doğru olduğu, tam olarak isabetli değildir; ya­ zılı kaynaklar kullanılarak da bu isnad zincirlerine fülanlar dahil

edilebilir; bunun illa da müdevvinin icadı olması gerekmez. Oysa Juynboll, bunun tarihsel olarak imkansız olduğunu, ona yazılı bir malzeme kanalıyla ulaşıldığı ileri sürülse bile, hiçkimse bir rivayeti sadece bir kişiye, o da tek kişiye ulaştırmaz; zira İslıim'ın ilk döne­ minde Sahifeler elden ele dolaşmaktadır demektedir." Bu konuda Motzki, müşterek rıividen sonraki tek rıivili rivayet zincirlerinin, uy­ durulma dışında varlık nedenlerine örnek olarak şunları sayar:

1)

Eldeki yetersiz kaynaklar, 2) Tek rıiviler/fülanlar arasındaki coğrafi,

1 56 bk. Juynboll, On the Or1gtns of the Poetry, 185. 157 Juynboll, Early Islamlc Soclety, 156. Dahıl' sonra bu olguyu bir örnek çerçevesinde

açıklarken, bunu yapan müdevvlnler1n, yaptıklarının hiç te farkında olunmadığıru sarunış olınalan gerektlğl.nl. zira onlar fülanlı Isnadlannda sadece meçhuller kul­ lanmış olsalardı, çoğalttıklan lsnad mlktannın gözden kaçabileceğini, oysa meşhur müşterek ravlll fülan lsnadlannın uydurma olduğunun adeta aşikar olduğunu söy­ ler, agm. 178. Juynboll, Nafi. 2 12.

G. H. A. Juynboll ve İsnad Analiz Yöntemleri

43

uzaklık (Bu tür isnadlardaki raviler bir süre İslami eğitim çevreleri­ nin periferisinde yaşamış olabilirler), 3) Ravilerin hoca olarak ünleri de öğrenci sayısına yansımış olabilir; hocalar da öğrenci sıralarından çıkar ve çok az öğrenci, hoca olur. Keza o, cl'den sorıra müteaddid isnadlara sahip olmayan tek ravili rivayet zincirlerini, sorıraki mü­ devvinlerin eseri bir uydurma saymanın makul olmadığını; zira eğer sorıraki müdevvinler, tek ravili rivayet zincirlerini uydurabiliyorlar­ sa, müteaddid isnadlı, yani birkaç pcl'li isnadları da pekala uydur­ muş olabileceklerini söylemektedir. Zira onlar, bir hadisin anahtar ravilerini iyi bilmektedirler; dolayısıyla bu kişilere sahip ek isnadlar icad etmeleri onlar için zor olmayacaktır. ı sa Juynboll'un müşterek ravi teorisiyle ilgili olarak verdiği örneklere gelince, bu rivayetler, ya mevzu ya da öyle olma ihtimali olan fitene, fıkhi ve kelami tartışmalara ilişkin rivayetlerdir ve seçilen isnadlar, genellikle kusurlu olanlardır. Kendisi Muslim 1radition'un ilgili bölü­ münde öncelikle Tarihu Bağdad ve İbnu'l-Cevzi'nin Meuzüdt'ıru kay­ nak gösterdiği, Bağdat'la ilgili bir gelecek öngörüsü rivayetini kulla­ rur. 1 59 Sonraki mihr rivayeti de Meuzüdftan alınmadır. ı60 Bu çerçe­ vede sorıraki bir makalesinde kullandığı, kadınlarla ilgili rivayetler de, temel eserlerde olsa bile tartışılabilir bir potansiyeli olan bir riva­ yet grubuna dahildir. 161 Dolayısıyla bunlardan genel hadis kitlesine şamil sonuçlar çıkarılamaz. Aynı şekilde diğer bir makalesindeld. ör­ nek olan saçların boyarımasıyla ilgili rivayetler de, çok rahatlıkla fık­ hi tartışmaların, kişisel yaklaşımların rivayetlere yansıyabileceği kül­ türel bir konuyla ilgilidir. 162 Bunlcır, ilgili teorinin ispatlanmasında kullanılabUecek potansiyele kısmen sahip olan rivayetlerdir. Fiten ri­ vayetleri, kelami ve fıkhi tartışma ve görüşlere ilişkin rivayetleri Gold­ ziher, bu tarihsel koşullara oturtarak zaten reddetmiş iken, görünü­

şe bakılırsa Juynboll, bu redde metinden ziyade isnad eksenli bir te­ mel sağlamaktadır. Kaldı ki, bu temellendirme de belirli bir önyargı, hadis tarihine ilişkin yanlış anlamalar vs. ile doludur. Bu teoride,

1 58 1 59 160 161 162

Motzkl, agm, s. 6-7. Juynboll, age, 256 vd. Juynboll, age, 264. Bk. Juynboll, Some İsnad Analytıcal Methods, 343-383. Bk. Juynboll, Dyetng the Halr and Beard in Early Islam: A Hadtth-Analytıcal Study, Arabtca. 33 (1986}, s. 49-75.

44

İsnad Analiz Yöntemleri

müşterek raviyi icadçı, tek ravili rivayet tartklerini asılsız kabul etme gibi olumsuz unsurlar bertaraf edilirse, rivayetler hakkında isnadlar vasıtasıyla kimi değerli malumatlar elde edilebilir. Örneğin bu teori, uydurma bir rivayetin uydurulmuş olduğunu, isnad eksenli olarak temellendirmede kullanılabilir gibi gözükmektedir.

Juynboll'de Hadis Araştırma Yöntemine Bir ômek Juynboll, saç ve sakalın boyanmasına ilişkin rivayetleri ele aldı­ ğı makalesinde son derece ihtiyatlıdır. Önce kaynaklarda saç boya­ ma adetini ve bu konuda kullanılan malzemeleri, hem Hicaz çerçe­ vesinde hem de çevre kültürlerde inceler. Bu konuda epeyce malze­ me toplamasına rağmen, sonunda bu rivayetin kronolojisi (tarihi) ve icadcısını tesbit etmenin çok zor olduğunu, bunun için sadece men­

şeinin araştırılması üzerinde durulacağını söyler. ı 63 Bu itiraf aslın­ da bir rivayetle ilgili tüm bilgilerin isnaddan elde edilebileceği varsa­ yımını zımnen yaruışlamaktadır. Sonra bu konuyla ilgili rivayetlerin Hicaz, Suriye ve Hicaz şeklinde üç ana kategoriye ayrıldığını söyler. Her ayn grupta müşterek ravi tesbitine çalışarak, Hicaz'da Mfilik (yedi kez), Ubeydullah b. Ömer (üç kez), Ka'nebi (üç kez), Deraverdi (iki kez); Suriye'de anahtar kişi olarak Zuhri'yi ı64 ve Irak kökenli is­ nadlarda ise Humeyd et-Tavil'i ve Simak b. Harb'ı zikreder. 165 Sonra İbnu'l-Cevzi referansıyla bu hadisten Abdulkerim b. Ebi'l­ Muhartk adlı raviyi sorumlu tutar. Bu isim üzerinde durarak Abdul­ kerim isimlerinin rical eserlerinde zamanla artış gösterdiğini ifade eder.166 Sonra iki versiyona indirgediği Abdulkerim el-Basri ve el-Ce­ zeri'yi inceleyerek bunların muhtemelen aynı şahıs olduğunu söyler. İbnu'l-Cevzi'ye İbn Hacer'in bu konuda karşı çıkışının, böyle uydur­ ma bir rivayetin İbn Hanbel, Ebu Davud ve Nesfil gibi prestijli eser­ lerde geçmesini savunmaya yönelik umutsuz bir çaba olduğunu söy­ ler. ı67 Daha sonra İbnu'l-Cevzi'nin, İbn Hacer'in elinde olmayan bir

esere muttali olduğu için böyle davranmış olabileceğini ifade eder. 1 68

163 164 165 166 167 168

Juynboll, Juynboll. Juynboll. Juynboll, Juynboll, a.y.

Dyetng the Halr and Beard. 55. agm, s. 59. agm. 62-63. agm. 64. agm, 67.

G. H. A. Juynboll ve İsnad Analiz Yöntemleri

45

Daha sonra ele aldığı isnadda Abdullah b. Bureyde'nin müşterek ra­ vi pozisyonunda olduğu durumu izah ederken, "Ne yazıkki kaynak­ lar, Abdullah b. Bureyde'nin bu sözü tedavüle çıkarmayla niçin ilgi­ lenmiş olabileceği konusunda en ufak bir ipucu içermemektedir.�

der. ı69 Bu da gösteriyor ki, müşterek ravi pozisyonundaki birisinin,

bir rivayeti uydurması için bir neden bulmaya çalışmak, beyhude bir çabadır. Keza başkaları tarafından onun isminin kullanıldığını söyle­ _ mek de spekülasyondur. Juynboll, sünni eserlerin incelenmesinden sonra Şii hadis eserle­ rine ve oradaki tartışmalara da göz atarak, mezhebi sürtüşmelerle bu rivayetin bağlannı araştınr. 1 70 Sonunda kanaatini belirtirken boya­ ma konusunun, muhaddislerle sıkı bağlantılı olduğuna dair malze­ meleri dile getirerek hadis ravilerinin bu konuyla ilgili malzemelerin sirkülasyonuyla bağlarına ilişkin bulguları ortaya kor. Böyle nitele­ nen bir muhaddis grubundan bahseden rical malzemesini, yaklaşı­ mını teyid için serdeder. 1 7 1 Buna rağmen sonda, oldukça ihtiyatlı olarak, hidab malzemesi ile muhaddislerin bağı dolayısıyla kimi ravi­ lerln bu tarz rivayetleri tedavüle soktuğu konusunda çok az ipucu ol­ duğunu söyler. Sadece bir konuda kısmi bir netlik vardır: "Peygam­ ber'in sakalını Sufra'yla yıkadığını ifade eden İbn Ömer lsnadlı riva yetlerde bir müşterek ravi vardır: Amr b. Muhammed el-Enkaz. Bu kişi "enkaz" (bir boya bitkisi) sattığı için böyle adlandırılmıştır; bu bitkinin Arap yarımadasında olmadığı söylenmektedir. Dolayısıyla acaba sufra denilen bu bitkiyi yarımadaya ithal etmek için, ilgili ha­ disin tedavüle sokulmasında bu kişinin parmağının olduğunu dü­ şünmek çok mu mantıksızdır? Şayet bu yalan kabul edilmeyecekse, kaynaklarda bu otların ve kokuların satıcılarıyla ilgili tüm bu direkt endirekt referanslar ne olacak? Tüm bunlar sırf tesadüf müdür?"ı72 Görüldüğü gibi Juynboll, kimisi Mevzüat kitaplarında geçen ri­

vayetler manzumesinden bazılarını ele almasına rağmen son derece ihtiyatlı davranarak düşüncesini hem çekinceli hem de paranteze alarak ortaya koymaktadır. Bu makaledeki ihtiyatlı yaklaşımını, sonraki makalelerinde pek görmüyoruz.

169 170 171 1 72

Juynboll. Juynboll, Juynboll, Juynboll,

agm, agm, agm, agm,

68. 70-72. 72-73. 74-75.

JUYNBOIL'UN

KİTAPLARI VE ôNEMil K1Mt MAKAIEIERİ

Gautıer Herald A. Juynboll'un kitapları ve önemli makalelerin dökümü­ nü yaparken onun kitap, makale tetkiklerini ve ansiklopedi maddelerini zikretmedik. Aynca makaleleri de kronolojik sıraya göre zikrettik. Kltaplan: Juynboll'un iki temel eseri vardır:

1. The Authenticity of the Trad.ition Literature: DiscussiDn in Modem Egypt, Leiden, E. J. Brlll, 1969. Bu eser Modem Mısır'da Had.is Tartışmaları adıyla tarafımızdan Türkçe'ye çevrilmiştir. (Eylül 2000, Ankara Okulu ya­ yınlan). 2. Muslim 7hıdition. Studies in Chronology, Proı.ıenance and Authorship of Early Had.ith, CUP, 1983. Bu kitabı da Türkçe'ye tarafımızdan aktanlmış­

tır. (Had.is Tarihinin Yeniden inşası, Kıisım 2002, Ankara Okulu Yayınlan).'

Makaleleri

1 . The Hadith in the Discussion on Birth Control, Actas N Congresso de Estudos Arabes e Jslamicos (Coimbro-Lisboa, 1 a 8 Setembro de 1968),

Leiden. E. J. Brill, 197 1 , s. 373-379. 2. Ahmad Muhammad Shaklr and his Editlon of İbn Hanbal's Musnad, Der lslam. XLIX (1972), s. 22 1 -247.

3. The Qurra in Early Islamlc Hlstory. JESHO, 16 ( 1973), s. 1 1 3- 129. (Çe­ virisi YusufAlemdar, Nusha, Y. 3, S: 1 1 , 2003, s. 139- 1 52). 4. The Date of Great Fitna, Arabica, 20 ( 1 973). s. 142- 159. (Çevirisi Mus­ tafa ôztürk. Oryantalistik Had.isAra.ştımıalan içinde, s. 39-59). 5. The Ulama and Westem Scholarshlp, IOS, X (1980), s. 173- 1 8 1 . (Çe­ virisi Mustafa Ôztürk. Oryantalistik Had.isAra.ştımıalan içinde, s. 27-38). 6. On the Orlgins of Arabic Prose. Reflectlons on Authentlcity; Studies on the First Century ofJslamic Society, içinde, ed. G. H. A. Juynboll, Southem Illinols University Press, Carbondale/Edwardsvllle, 1982, s. 1 6 1 - 1 75. 7. Musllm's Introductlon to His Sahih, translated and annoted wlth an excursus on the chronology of fitna and bld'a, JSA/, v.5 (1984). s. 2633 1 1 . (Bunun bir kısmı Mustafa Öztürk tarafından çevrilmiştir, bk. Oryan­ talistik Had.isAra.ştınnalan içinde, s. 59-70). 8. Dyeing the Halr and Beard in Early lslam: A Hadlth-Analytlcal Study, Arabica, 33 (1986), s. 49-75.

Bu kitabın tanıtımı için bk. islô.m Araştumalan Dergis� S: 7. 2002. s. 138- 1 46.

48

lsnad Anal!z Yöntemleri 9. Sorne New ideas on the Developrnent of Sunna as a Technlcal Tenn in Early lslarn, JSAİ, 10 ( 1987), s. 97- 1 18. 10. Sorne İsnad-Analytlcal Methods Illustrated on the Basls of Several Wornen-derneanJng Saying frorn Hadith Llterature, el-Qantara, X ( 1989), s. 343-384. 1 1 . The Role of Mu'arnrnarun in the Early Developrnent of the lsnad, WZKM. 199 1 , s. 155- 175. (Çevirisi Mustafa Ôztürk. Oryantalistik HadisA­

raştırmalan içinde, s. 1 2 1 - 1 42). 12. Sorne Notes on Islarn's First Fuqaha Dlstllled frorn Early Hadlth Lıte­ rature, Arabica, 39 (1992), s. 287-314. 1 3. Sorne Thoughts on Early Muslirn Hlstoriography, Bibliotheca Orienta­ lis, 49 (1992), s. 50-55. 14. Nafi, the Mawla of İbn Ornar and his Posltlon in Musllrn Hadlth Llte­ rature, Der Islam. 7011 (1993), s. 207-244. 1 5. On the Origlns of the Poetry in Muslirn Tradltion literature, Festsch­ rift Ewald Wagner zum 65. Geburstag. Herausgegeberı oon Wo!fhart Hein­ richs wıd Gregor &hoeler. Beinıter texte wıd Studterı. Band 54, Franz Ste­ lner verlag Stuttgart, Belrut, 1 994.

16. Early lslarnic Soclety as Reflected in lts Use of İsnads, Le Museorı, 107 ( 1 994), s. 1 5 1 - 194. (Çevirisi Mustafa Ôztürk, Oryantalistik HadisAra.ştır­ malan içinde, s. 7 1 - 1 19). 1 7. An Excursus on the Ahi as-Sunna in Connectlon with Van Ess, Der Islam. 75 11 (1998), s. 3 18-330. 18. (Re)appraisal of Sorne Technical Terrns in Hadlth Selence, Islamic Law and Soctety, v.8, no.3, October, 200 1 , s. 303-349.

KAYNAKÇA

Ansan, Zafar ishak, A Critıque of Joseph Schacht's Argument E. Silentlo, Hamdard lslamicus, v.7, n. 2, 1984, 5 1 -6 1 . A'zarni, M . M .. Dirasô.tji'l-Hadisi'n-Nebeui ve Tdrihi Teduinihi. el-Mektebu'l-İs­ lfımi 1980. A'zarnl, M. M.. Studies in Hadith Methodology and Literature. İndianapolis 1997. Beaumont, Danlel, Hard-Boiled: Narrative Discourse in Early Musllm Traditlons, Studia lslamica. 1996/ 1 (fevrier) 83, 2 1 -22. Calder, Norman, Studies in Early Muslim Jurisprudence, Oxford 1993. Cook. Mlchael. Early Muslim Dogma. CUP 198 1. Encyclopaedla of the Qur'an, Brill, Leiden-Boston, 2002, c.2, 379-38 1 . hadis maddesi. Juynboll, Hadis Tarihinin Yeniden lnşô.sı, Ank. Okulu Yay.. çev. Salih Özer, Ankara 2002. (Re)appralsal of Some Technlcal Terms in Hadlth Selence, 11..S , v. 8, n. 3, oct. 200 1 . 303-349. Nafi', the mawhi of lbn Umar, and his position in Musllm Hadith Li­ terature, Der islam. Band 70, Hefi 2, 1993, 2 1 0- 1 1 , 207-244. Some Notes on lslam's Flrst Fuqaha Dlstilled from Early Hadlth Llte­ rature, Studies on the Origins and Uses of Hadith (Aldershot 1 996) içinde, oıjlnall Arabica. 39(1 992). s. 287-314. Early lslarnic Soclety as Reflected in lts Use of İsnads, Le Museorı. 107( 1 994). s. 1 5 1 - 194. Some Thoughts on Early Musllm Hlstoriography, Bibliotheca Orienta­ lis, 49(1992). s. 54-55. The Role of Muammarun in the Early Development of the İsnad, WZKM, 8 1 (199 1), 155- 1 75. Dyelng the Halr and Beard in Early Islam. A Hadith-Analytıcal Study, Arabica. 33, s. 49-75. Some lsnad-Analytlcal Methods İllustrated on the Basls of Several Women-Demeanlng Saylngs from Hadith Llterature, al-Qantara. 1 0 ( 1 989), s. 343-384. On the Origtns of the Poetry in Musllm Tradltion Llterature, Festsch· rift Ewald Wagner zum 65. Geburstag. Herausgegeben uon Wo!fhart Heinrichs und Gregor &hoeler. Beiruter te.xte und Studien. Band 54, Franz Stelner verlag Stuttgart, Belrut, 1994, s. 188. Koçyiğlt, Talat, Hadis Usülü, A.Ü. Basımevi, Ankara, 1987.

lsnad Analiz Yöntemleri

50

Lecker. Mlchael, The Death of Prophet Muhammad's father: did Waqıdl ln­ vent some of the evldence?; ZDMG, 1995, 145. Lecker, Mlchael, Waqıdl's account on the status of Medlna: a study of a com­ blned report, Joumal of Near Eastem Studies, 54, no. 1 , 1995, 19. Motzkl, Harald, Quo vadis, Hadit-Forschung? Elne kritlsche Untersuchung von G.H.A. Juynboll: 'Nafi' the mawla of lbn Umar and his Posltlon in Muslim Hadlth Llterature', Der lslam. v. 73, n. 1 , 1996, 40-80. (Al ­ manca bilmediğimiz için bu makalenin SOAS Uluslararası Kuran Sempozyumunda sunulan Frank Grilfel-Flona Ford (İngilizce) çeviri­ sini (Whlther hadith-studles? A crltical examinatlon of G. H. A. Juyn­ boll's "Nafi the mawla of lbn Umar, and his posltion in Muslim ha­ dith-Literature) kullandık). The Musannaf of Abd al-Raz.zaq al-San'anl as a Source of Authentlc Hadith of the First Century, JNES, 50, 1 (199 1). Naim, Ahmed, Tecrid mukaddünes� Arıkara, 1979 (beşinci baskı). Oryantalist Yaklaşıma İtirazlar, Derleyen M. Emin ôzafşar. Araştırma Yayın­ lan, Arıkara 1999.

ÔZkan, Halit, The Common Unk and lts Relatlon to the Madar, Islamic Law

and. Society, 2004, s. 42-77. Sezgin, Fuat, Buhrui'nin Kaynaklan. İstanbul 1956. Schacht. Joseph, The Orlgins of Muhammadan Jurlsprudence, Oxfod 1 967. Sıddiki. M. Zübeyir , Hadlth Uterature, The lslamic Text Society, UK, Cambrtdge 1993. es-Suyuti. Celaleddin, Tedribu'r-Ravi, Mısır h. 1307.

ERKEN DÔNEM İSLAM TARİHÇİLİÖİNE İLİŞKİN BAZI DEÖERIENDİRMEIER" G.H.A. Juynboll, The Hague, December 1990."'

Üzerinde konuşacağımız eser, Taberi"nin (838-923) büyük tarih kitabının otuzsekiz bölümlük tam ve notlandınlmış çeviri serisinin ilk cildidir. Şu ana kadar onun yaklaşık yirmidört cildi yayınlanmış­ tır. Çeviri çok iyi. Birçok kereler kontrol edilmesine rağmen ufak da olsa hiçbir farklı çeviri alternatifine ulaşılamamıştır. Bu çeviri genel olarak Arapça bilmeyen tarihçilerin, oldukça işine yarayacak titiz ve güvenilir bir eserdir. Dipnotlarda yüzlerce ravinin isnadlardan çıka­ rılıp teşhis edilmesi, onu son derece kullanışlı kılmaktadır_ Fakat bu kitap, sadece yaraWış ve Hz. Adem'in hikayesinden Tu­ fan'a kadarki olaylan kapsayan bir ciltten ibaret değildir; bilakis İs­ lam uygarlığının şimdiye kadar yetiştirdiği en önemli tarihçinin , ha­ yatı ve eserlerine ilişkin genel bir girişi de içermektedir. Bu, öyle bir giriş yazısıdır ki, bence Taberi'yle ilgili olarak önceden yazılmış olan tüm yazılar, onun yanında sönük kalmaktadır. (Mezkur yazıların tam ve açık bir liştesi için bk. Franz-Christoph Muth, Die Annalen von at-Tabari im Spiegel der europaischen Bearbeitungen, Heidelber­

ger orientalistische Studien, Band 5, reviewed in Bior, XLII, s. 725 vd.) Rosenthall, bu giriş yazısında ortaçağ İslam kaynaklarından Ta­ beri'yle ilgili tüm rical malzemesini, çevrilmiş şekilde biraraya getir­ miştir ve görünen o ki, bu konuda yeterince malzeme vardır. Bunun en bariz örneği, Yakut'un İrsdd'da ona tahsis ettiği bölümdür. Tabe­ ri, ölmeden önce bile o kadar meşhur birisidir ki, çok az kişi ona de­

ğinmeden edebilmiştir. Rosenthall, tüm bu malzemeleri makul şe-

Tabari,

The hi.story of al·Tabart

ffarih er-rusü! ve'!-mu!ük). General ıntroduction and

From the creatıon to the Flood. c.

1 . Çeviri ve notlandırma Franz Rosenthall. State 1989 (24 cm. xx +4 1 3 vd.)= Bibliotheca Persi­

Universtty of New York Press. Albany. ca. JSBN 0-88706-562-7. Bibllotheca Orientali.s, 49 ( 1 992).

s.

50-55.

İsnad Analiz Yöntemleri

52

kilde elden geçirirken hiçbir şeyi gözardı etmiş gözükmemesine rağ­ men, yine de Taberi'nin biyografisiyle ilgili tüm malumatları birara­ ya getirmek, bir yirminci asır ilim adamının peşinde olduğu bilgi tü­ rünün yerine geçmez. Bence Annales incelemesinden neşet eden ilk ve en önemli soru,

kitabın yazarıyla ilgili olan hayati şu sorudur: Kitabın ne kadarı Ta­ beri'nin kendi kaleminden çıkmışken ne kadarı böyle değildir? Kita­ bın ilk cildindeki giriş veya her yılın olaylarının sonunda genellikle belirttiği sonuç değerlendirmelerinde olduğu gibi kendisinin konuş­ tuğu pasajları bir yana bırakırsak, acaba Taberi, Annales'in malze­ mesine, artık seçilir olmayabilen herhangi bir katkıda bulunmuş mudur yoksa bulunmamış mıdır bilmek isteriz. Şüphesiz bu, kendi yaşamının hemen akabindeki dönemle ilgili değildir. Taberi, malze­ mesini, güvenilirliklerini en iyi kendisinin değerlendirmiş olması ge­ reken birtakım şeyhlerden aldığını söylediğinde, bizler, onun ne söy­ lediğini bildiğini ve bu malzemeyi rivayetinin eleştirilemez olduğunu kabul etmek zorundayız. Fakat Hz. Peygamber'in yaşam hikayesiy­ le başlayan ilk dönem tarihi konusunda aşağıdaki sorulan da sor­ mak zorundayız: Acaba bu, Taberi'nin, şeyhinin, aslında onun da şeyhlerinin, ya da onların da iddia ettiği gibi kendi şeyhlerinin vs. vs. kitap ve Sahi­ felerini kopyalamasının bir ürünü müydü? Örneğin Taberi'nin haber kaynaklarından birisi olan Seyf b. Ömer (ö. yaklaşık 1 70/786, 1 1 ila

36 yıllan arasının çoğu olayının anlatısından bu sorumludur.) bu bağlamda özel bir durum arzetmektedir. 1 Bu kişinin rivayet ettiği ya­ zılı malzemenin Arapçası, farkedilir şekilde muasırı tarihçi arkadaş­ larınınkinden daha zordur ve daha da tuhafı, bu sürekli böyledir! Acaba bunda, Seyfin kendisinin bir parmağı olabilir mi? Şöyleki Seyfin rivayet ettiği malzeme, diğer tarih eserlerinde çok nadiren karşımıza çıkmaktadır; bundan dolayı çoğu kez muhtemel kişisel ek­ lentilere ilişkin birtakım sonuçlar çıkarmamız konusunda bize yar­ dımcı olacak değişik okumaları -eğer böyle bir şey vardı ise- birbirle­ riyle karşılaştıramıyoruz. Taberi, birinci cildin 1 7 1 . sayfasında şöyle Wellhausen'den günümüze kadar Seyfle ilgili inceleme ve görüşlere ilişkin özet bir sunu için bk. Ella Landan-Tasseron. 'Sayf lbn Umar in medieval and modem scho­ larship'

Der İslam. XLVII. 1 990,

s. 1 -26.

Erken Dönem İslam Tarihçiliğine İlişkin Bazı Değerlendinneler

53

diyor: "Biz bunu, sadece bize ulaştığı kadanyla aktardık." Bu açıkça onun çalışma yöntemleriyle ilgili bir ifade olarak ele alınabilir. Buna göre Taberi'nin aslında rivayet malzemesini sadece kopya­ ladığı ve hiçbir uzunca kısmı kendisinin kompoze etmediği varsayı­ lırsa. acaba o, kopyalanan bu malzemeyi hiç edite etınlş midir? Et­ mişse bu, ne dereceye kadardır? Annales'e edite amaçlı kimi parça­ ların zımnen sokuşturulmuş olabileceğini muhtemelen hiçkimse reddetmez. Eğer durumun böyle olduğunu kabul edersek, acaba bunların Taberi'ye göre dikat çeloneye değmeyecek kadar önemsiz olan kendi sokuşturmaları mı , yoksa Taberi'den bir ya da daha faz­ la tabaka aşağıda isnad uzmanı haber kaynaklarından birisinin ma­ rifeti mi olup olmadığını nasıl tesbit edebiliriz? Taberi'nin ilk dönem tarihi için tüm kaynaklarının, sadece onun Annales'ine özgü olma­ dığı doğrudur; fakat Belazuri ve Vakıdi gibi, bu haber kaynaklarını içeren isnadları, oldukça özensizce kullanan kişiler, bu konuda uy­ gun sonuçlar çıkarılmasını engellemektedir. Üstelik İbn İshak kay­

naklı malzemenin diğer tarih eserlerindekiyle muazzam miktarda örtüştüğü durumlarda olduğu gibi Tabeıi'nin kaynağının rahatlıkla bulunabildiği birkaç örnekte de, çoğu İslam tarihi öğrencisinden bu isnadları karşılaştırmaları ve analiz etmeleri istendiğinde bu konu­ da onlan engelleyen şey. angarya gözüken bu zorlu çabadır . Bu konuyla ilgili birkaç yaklaşımı burada dile getiriyorsak, bu -

nun nedeni, incelediğimiz bu kitabın bize bu yaklaşımları formule etıne konusunda yaptığı itkidir. Bu yaklaşımlarla asla Rosenthall'ın başarısını eleştirmeyi amaçlamıyoruz; bilakis bunlarla onun muaz­ zam değerinin altı çizilmek istenmiştir. Nitekim Arapça aslı konu­ sunda çoğu kez geçerli olduğu üzere. isnad değerlendirmelerinin bi­ raz daha üstesinden gelinir hale gelmesi, tamamen bol dipnotlu bu çeviri sayesinde olmuştur.2 2

İsnad analiziyle ilgili altyapı okuması için bk.

G.H.A. Juynboll. Muslim tradition, 206-17; aynı yazar, "Some lsnad-analytical methods illustrated on lhe basls of several women-demeaning sayıngs from hadlth literature". al-Qantara. X 1 989, s. 343-84; keza benim çıkacak makalelertm. "The role of muammarun in the early development of the lsnad". WZKM. 199 1 ; "Some notes on lslam·s fırst fuqaha distılled from hadith llterature". Arabica; "Analyzlng isnads in hadilh and akhbar 11terature", l.aWTente 1. Conrad (ed.), Early arabic Historiography. New perspectives and methodologies, Princelon 199 1 ; "On the origins of lhe poetry from Muslim tradi­ CUP. 1983, s.

tion llterature, Festschrift for Ewald Wagner'de yayınlanacak.

54

İsnad Analiz Yöntemleri Bir hadis ya da haberin ravi zinciri, en yaşlı raviden (Hz. Pey­

gamber ya da daha genç biri) sonraki ravilere doğru, bu hadis ya da haberin geçtiği kaynaklardan hareketle bir diyagramda biraraya ge­ tirilirse, üç, dört veya beş ravili bir tek ravili rivayet zinciriyle karşı­ laşırız; bu ravilerden sonuncusuna "müşterek ravi" diyoruz (ileride bu, el olarak beltrtllecektlr.). Müşterek raviden itibaren değişik riva­ yet zincirleri

(turuk) dallanmaya başlamakta ve değişik eserlerde son

bulmaktadır. Bu husus, şekil- !'deki gibi gösterilebilir.

ose\r _ \/

\/ _ 1 \/ ��\ //� eoer

ravi

eser

eser

ravi

MüŞlerek Ravi

1

1 1

(tjbjl) tlıbll

aehabl

1

Peygarriıer

Şekil-1 Bu bakımdan çoğu nebevi hadisin ve çoğu ahbann isnadları, te­ melde benzerdir. Mezkur ciltteki, herbiri belirli bir metne ait onlar­ ca isnad zinciri açısından da söz konusu olduğu üzere, bizler bu is­ nadların izini birkaç esere, bazen tüm eserlere kadar sürebiliriz; bu­ radaki benzer isnad zincirleri ve müşterek ravi de, yukarıda zikredi­ len modeli teyid etmektedir. Oysa Taberi gibi haber kaynakları, hadis eserlerinde pek görülme­ yen bir lsnad karakteristiği sergilemektedir: Ahbar, genellikle aynı olayın birçok görgü tanığıyla başlayan ve iki, üç veya dört ravinin bir kişide birleştiği -bundan dolayı kendisine "tersten müşterek ravi" di­ yoruz (ileride icl olarak belirtilecektir)- müteaddid isnadlara sahiptir. isnad, icfden sonra bir tek ravil1 rivayet zinciriyle ahbar müdevvinin­ de son bulur. Bu da şematik olarak şekil-2"deki gibi gösterilebilir.

Erken Dönem İslam Tarthçlllğine İlişkin Bazı Değerlendirmeler

55

1

1arlhçi ravl

ravl ravi

Tersten

1 1

1 1

1 1

Mllşterelı Ravl

1 1

ravl

ravi

ravl

ravl

ravl

gOrgü �ı

1

1

ravi

görgü ıanıoı

g6rgü ıanıoı

1 1

ravi

ravl g6fg0 tanıQı

Şekil-2

Bu icl, birden çok tarihçi tarafından zikredilirse (yani Taberi ve

de Belazurt'nin Ebu Mlhnefi zikıi gibi) bu durumda o, toparladığı malzemenin sadeci lcfsı değil, aynı zamanda sonraki tarihçilere ak­ tardığı malzemenin cfsidir de. bkz. şekil-3. Orada icl, (i)cl olarak gös­

terilmiştir.

tarihçi

J 1

ravl

1

ravl

tarihçi

1

tarihçi

ravl

ravl

ravı

ravl

ravi

ravl

1

1

(Tenılen) MUşıerak Ravl

1 1

1 1

1

1

1 1

1

1 1

ravi

ravl

ravl

ravı

ravı

ravl

gOrgü tanıOı

g6rgü ıanıoı

görgü ıanıoı

g6rgü taruQı

1

ravl

Şekil-3

ravl

56

İsnad. Analiz Yöntemleri Tüm bunlann anlamı şudur: Hadislerdeki el, en azından hem

Hz . .Peygamber veya en yaşlı raviden kendisine kadarki tek ravili ri­

vayet zincirinden hem de hadisin metninden (ilk versiyonundan) so­ rumludur. Kimi nebevi sözler, fıkhi kullanışlılığı ya da sırf ünleri do­ layısıyla, mevcut el ile Hz. Peygamber'e giden birçok ekstra tek ravi­

li rivayet zincirinin ortaya çıkmasına neden olmuştur; fakat belirli bir söze ilişkin olup bir müşterek raviye sahip olan isnad yapılan­

nm

çoğu, Hz. Peygamber'e doğru sadece bir tane tek ravili rivayet

zincirine sahiptir. Dolayısıyla ahbıir (i)cfsine baktığımızda, diyebiliriz ki, o, haberin son lafzından (ilk versiyonundan) sorumludur; fakat birçok farklı is­ nada sahip olduğu için metnin temel içeriğinden sorumlu değildir. Eğer bu varsayım kabul edilemez ise ve ahbıir (i)cfsinin, zamanının isnad talebi dolayısıyla, görgü tanıklanna doğru giden müteaddid isnadlar uydurma zorunluluğunu hissetmiş olduğu ileri sürülürse, bu durumda şu soruya cevap verilmelidir: Peki hadis rivayetlerinde­ ki cl'ler, neden aynı şekilde davranarak, hadis literatüründen ikna edici kanıtlarla ispatlanmak üzere, benzer bir yöntem takip etme­ mektedir? Bence bu sorunun cevabı, her şeyden çok, rivayet edilen malzemenin içeriğinde yatmaktadır ve bizi, bu konuda adeta bir ne­ ticeye doğru itmektedir. Bu netice kimisine göre aşikarken kimisine göre savunulamaz olabilir. Ben tam bir ihtiyatla şunu öne sürmek isterim: İlke olarak (i)c� değişik görgü tanıklanna doğru giden mü­ teaddid lsnadlan uydurMAmıştır; o, haberin içeriğini ya da özünü de uydurMAmıştır; hatta onun, aynı olayın farklı anlatılarını edite edip onlan tek bir anlatıya dönüştürdüğü kabul edilse bile, yine de bu tarihsel olayın özü, onun hayal gücünün ürünü değildir. Oysa hadis rivayetindeki el iÇin, bunun tam tersi geçerlidir: Hadis cfsi,

kendisinden Hz. Peygamber'e ya da bir sahabiye kadarki tek ravili rivayet tarikini uydurmuş olduğu gihi, kendisine daha fazla prestij sağlamak amacıyla geriye yansıtılan hadis metnini de uydurmuştur. Diğer bir deyişle tartışma uğruna (i)cfnin de aslında haberin özünden sorumlu olduğu, uydurma bir olay anlatısı için önce ken­ disinden uydurma bir görgü tanığına doğru giden tek rıivili bir riva­

yet zinciri uydurduğunu. sonra güya aynı olayın iki. üç veya daha fazla uydurma anlatısı için iki, üç veya daha fazla tek ravili rivayet

Erken Dönem İslam Tarihçiliğine İlişkin Bazı Değerlendirmeler

57

zinciriyle iki, üç veya daha fazla kurgusal görgü tanığına ulaşmaya çalışma zahmetine girdiği ileri sürülürse, bu durumda cevabı çok zor olan bir soruyla karşı karşıya kalırız: Peki bu yöntem, hadisleri­ ni temellendirmenin uğraşını veren müşterek ravilerde neden, nere­ deyse hiç görülmemektedir? Diğer bir deyişle ahbar (i)cfleıi, haber­ lerini tashih için böyle sıkıntılara girmek zorunda iken, neden hadis cfleıi bu sıkıntılara girmiş gözükmemektedir? Üstelik makuldur ki, ahbar (i)crleıi, hadis el1eıine oranla, isnad gibi tashih araçlannın baskısına daha az maruzdur. Bunun şematik bir örneği, Seyfirı tek ravili rivayet zinciriyle (bkz. Taberi, sertler 1 , s. 2605) sözde beş an­ latıcıya ulaşan isnadlı bir haberinde geçmektedir. Bu haber, başın­ da üretken bir hadis cfsi olan Basralı alim Şube b. el-Haccac'ın (ö. 160/777)3 olduğu tek ravili bir rivayet zirıciıiyle temel hadis eserle­ rine de girmiştir. Bu olgu için diğer bir açıklama, haber (i)el'leıi ile hadis cl'leıinin, rivayet ettikleri malzeme açısında sahip oldukları motiflerde de bu­ lunabilir: Haber (i)cfsi, kendini geçmişten geleceğe doğru, önemli fa­ kat her zaman da böyle olmayan bir malzemeyi muhafaza etıneye çalışan bir kronikçi pozisyonunda görürken, hadis ersi birtakım id­ diaları, hukuki ilkeleri ve/veya değişik sosyo-politik-dinsel mülaha­ zaları, genellikle kurgusal, aslı var ise en azından iyice süslenmiş olan bir ilk versiyonla temellendirmeye çalışmaktadır. Yirıe de hadis ve ahbar eserleri, yukarıda da ima edildiği gibi, bir­ takım temel ortak noktalara da sahiptir. Hadis eserlerinde onlarca kez karşılaştığımız Amir b. Şarahil eş-Şa'bi (ö. yaklaşık 1 1 O/728), İs­ mail b. Ehi Halid (ö. 1 46/763) ve Süleyman b. Mihran el-A'meş (ö. 1 47/764) gibi sadık/çalışkan cflerin de, ahbar eserlerinden elde edilmiş birçok isnad kümesindeki bir görgü tanığında son bulan tek ravili bir rivayet zincirinin başında el olarak görülebilmeleri, uydur­ ma olsun olmasın haberleri geçmişten geleceğe aktarma sürecine ilişkin yöntemlerinin aynı çıkarımına imkan tanımaktadır. Bunlar bazı talihsel kaynaklarda el olabilseler bile neredeyse hiçbir zaman

3

Hadis kümesi. özellikle karmaşık bir yapıdır ve analizlerle özel bir inceleme gerektir­ mektedir ki, mevcut bağlamımız. bunu göstermeye uygun değildir. Fakat bk. Mizzi. Tuhfe. ili. na: 3847 (bu yazar ve eseri için bk. EI(2)'deki benim onunla ilgili maddem) ve de Taberi, seriler 1 . s. 2607 vd.

/snad Analiz Yöntemleri

58

(i}cl olarak görülmezler. Öte yandan tanınmış (i)cl1er, hadis eserlerin­ de nadiren el olarak işlev görürler. Bunun tek bir kayda değer istis­ nası var: lbn Şihab ez-Zuhri (ö. 1 24/742) . Zuhri, bazen haber kay­ naklarına doğru müteaddid isnadlar kullanan birkaç meşhur hadis cfslnden biridir; diğer bir deyişle Zuhri, bazen bir (i)cl pozisyonunda da görülebilmektedir. Örneğin onun meşhur !fk rivayeti, müteaddid

tariklere sahiptir (bkz. şekil-3). Fakat o, başka durumlarda, hukuki

ve/veya sosyo-politik içerikli nebevi bir hadisi destekleyen ve Hz. Peygarnber'e doğru giden tek ravili rivayet zincirlerinde reddedilmez

bir hadis cfsi olarak karşımıza çılonaktadır (bkz. şekil- 1).

Taberi'dekiler de dahil, isnadlarla uğraşılmaya başlanınca, bu benzeri yaklaşımlar belirmektedir. Taberi'nln Arapça metnine artık daha kolayca ulaşılabiliyor; artık onun tercüme edilmiş birçok cildi­ ne sahibiz.

İSNAD ANALJz METOlLARI Kadın-Karşıtı Bkkaç Rivayet Omeğt· G. H. A. Juynboll, The Hague"

Temel hadis eserlerinde kadınlarla ilgili genellemeler oldukça fazladır. Bu makalede daha fazla kadın karşıtı olan birkaç hadisin icadçılanm tesbit etmeye çalışacağız. Çoğu müslümana bu çaba hizumsuz gelecektir; zira onlara göre temel hadis eserleri olan kütüb-1 sittedeki bir hadis, özellikle de Bu­ har! ve Muslim gibi birden fazla eserde geçtiğinde tarihsel bir anali­ ze ihtiyaç duymaz. Bir hadisin bu kaynaklarda geçmesi bu gibi müslümanlar açısından, onun Hz. Muharnmed'e atfimn gerçekliği konusunda yeterli bir kanıt teşkil etmektedir. Hem Goldzher ve Schacht'ın bulgularından hem de bu bulguları yeni açılardan ele alan yakınlardaki kimi incelemelerden bu yana,

bu genellemelerin ortaya çıkış zamanı , yeri ve lcadçıları konusu, çok sayıda müslüman açısından olmasa da, çoğu baWı okuyucunun il­ gisini çekmeye başlamıştır. Bu makale, Hz. Peygarnber'e atfedilen bir hadisin temel bir hadis kaynağında geçmesinin, bu atfın doğru­ luğu noktasında kesin bir kanıt teşkil etmediğini düşünen müslü­ manlara ve baWı okuyuculara yöneliktir. Yine de bu incelemenin altında iki temel amacın yattığı söylene­ bilir: Bu makalede yukandaki sorulara (ihtiyatlı) kimi cevaplar bulun­ maya çalışılacağı gibi hadisler, olağan -ve .kimi olağan dışı- kanal­ larla en eski kaynaklarına kadar araştınlacaktır. Birçok okuyucu bu eğlenceli uğraşıya ünsiyet peyda etmesi dolayısıyla aşağıdaki bir­ kaç sayfada pek ihtiyaç duymadıkları bilgilerin olduğunu düşünebl-

••

al·Qantara. 10 ( 1989), 343-84. Dostluklan dolayısıyla Mercedes"e. Mannela"ya ve Marlbel"e.

60

İsnad Analiz Yöntemleri

lir. Fakat bu konuya aşina olmayanlar aşağıdaki sayfalarda şimdi­ ye kadar tam olarak detaylandırılmamış olan birkaç kullanışlı yön­ tem bulacaktır: hatta bu yöntemler, hadisleri araştırma yöntemleri­ nin yeterli olduğunu düşünen okuyucular açısından bile kullanışlı kimi bilgiler sağlayabilir. Kullanılan kısaltmalar şunlardır: C: Concordance et indices de la tradition musulmane

H: A. J. Wensinck, Handbook of Early Muhammedan Tradition; H , Wensinck'in C'nin dayandığı dokuz temel eserin tüm kitap baş­ lıklarına ilişkin eseridir, bk. H. s. XI-XVI. Araştırmamıza Hz. Peygamber'in güya kadınların, erkeklerin ha­ yattaki en büyük fitnesi olduğuna ilişkin hadisiyle başlayalım. H'de­ ki araştırmamıza fitne kelimesine bakarak başladık; erkek (bu ko­ nunun zikri bile geçmez1) veya kadın (burada var) maddelerine bak­ mamızın anlamı yok: zira bu kelimeler muhtemelen fitne kelimesin­ den daha genel oldukları için konumuza ilişkin referanslar Concor­ dance'ın temel kuralları uyarınca bu iki başlık altında değil, fitne başlığı altında zikredilmiştir: bunun için ilgili referanslara s. 78'de hemen ulaşıverdik. Ne varki oradaki bilgide, kadınların en büyük fitne olduğu belirtilmesine rağmen bunun özellikle erkeklerle ilişki­ si kurulmamaktadır. Emin olmak için Cye de müracaat etmek zo­ runda kaldık; bu hadisi orada araştırmamız biraz zaman aldı: zira fitne kelimesi nisbeten sık geçen bir maddedir ve bu madde altında büyük bir seçenek listesi vardır: c.V, s. 6 1 , satır 53 umut verici gö­ zükmesine rağmen yeteri kadar detaylı gözükmemekte ve H'den da­ ha az referans zikretmektedir. Bunun için orada zikredilen2 seçe­ nekleri kontrol etmeden önce daha ileriye baktık- Bu şekilde 63. sayfa 34 vd.dak! satırlarda anahtar kelimeyi, aradığımız bağlamda buluyoruz. Hem H hem de Cdeki referansları karşılaştırdığımızda aynı hadisten bahsedildiğini görüyoruz.

2

Olmayan bir veya daha fazla referansın nerede zikredilmesi gerektiğini görmek için aynı hadise alt değişik maddelerdeki referanslan karşılaştırmak genel olarak iyi bir yöntemdir. Bu örnekte bir İ bn Hanbel referansının (111. s. 22). kısmen ilgili olsa da farklı bir hadisle ilgili olduğu için silinmesi gerekir. İ ncelendiğinde onlann yalnızca bab başlıkları olduklan görülecektir; onlar sadece birkaç eserde vardır ve Cde düzensiz olarak zikredilmişlerdir.

İsnad Analiz Metotları

61

İnceleyeceğimiz genellemenin kaynak araştırması tamamlandığı­ na göre, artık aşağıdaki soruya dönebiliriz: Batıdaki hadis araştırma yöntemlerine dayanarak bu sözü sırf kütüb-i sitteden birinde geçiyor diye Hz. Peygamber'e atfetmeyecek- · sek, öyleyse sonradan Hz. Peygamber'e yansıtılmış olan bu sözü, kim tedavüle sokmuş olabilir? Bu problemi çözmek için mezkur sö­ zün isnadlarını bir isnad kümesi inşa ederek analiz etmeliyiz. Fakat bu rivayete ilişkin olarak C ve Hde bulduğumuz tüm isnadları tüm kaynaklardan tek tek toplamak ve bu isnad kümesinin ne anlama geldiğini görmek için onları bir nevi şematize etmek yerine daha kes­ tirme bir yol tutmamız yerinde olacaktır: Mizzi'nin Tuhfe'sini kulla­ nabiliriz. 3 Tuhfe'nin ilgili cildirii okumanızı öneriyorum. Sonradan oradaki bulgularımızı kaynaklarla karşılaştıncağız. Bu sözü Mizzi'de araştırmak için öncelikle onun isnadındaki sa­ habe ve diğer ravi isimlerini öğrenmek amacıyla H ve Cde zikredilen eserlerden en azından birinde bu hadise bakmalıyız; bunun için Cde sayılan eserlerden, Wensinck'in eserini oluştururken kullandı­ ğı (ya da başlattığı) rakamlama ve bölüm oluşturma yöntemine uy­ gun olan bir sisteme sahip olduğunu bildiğimiz bir eseri tercih edi­ yoruz. Bu şekilde hangisi en ulaşılabilirse ya Krehl'in Buhari edis­ yonuna ya M. F. Abdulbaki'niri Muslim veya İbn Mace edisyonuna ya da sadece İbn Hanbel'deki referanslara bakıyoruz. Mezkur hadi­ se bu kaynaklardan hangisinde baktığımız önemli değildir. Bulgula­ nmıza göre isnadın sahabisi Usame b. Zeyd'dir; o, bu sözü, iddiaya göre Ebu Osman (Abdurrahman b. Mull) en-Nahdi diye birine aktar­ mıştır. Buraya kadar bir sorun yok. Tam bu noktada şu soru sorulabilir: Acaba bir eserde gördüğü­ müz sahabi ismi, hiçbir araştırma gerektirmeyecek şekilde diğer tüm eserlerdekiyle aynı mıdır? Cevap evettir; ekseriyetle durum böy­ ledir; zira bu, hadis literatüründeki temel olgulardan birisidir. Bu­ nu ilk isnad kümesinin irişasından sonra detaylı olarak ele alacağız. Ancak bundan sonra bu isnad kümesinin kimi özelliklerini analiz etmeye doğru dürüst başlayabiliriz. İsnadın orijinleri ve gelişim aşa­ maları hakkında açık bir görsel destek olmaksızın teori üretmek, daha sonra göreceğimiz gibi uygulaması olmayan bir şeydir. 3

Bu yazar. eseri ve eserinin kullanımı için bk. El (2), ilgili madde (Juynboll).

62

lsnad. Analiz Yöntemleri Mizzi'deki Usame b. Zeyd müsnedine (c. ı . s. 3 1 vd.) baktığımız­

da, başvurduğumuz kaynaklardan örneğin İbn Mace'dek14 isnadın tabiisinin Ebu Osman en-Nahdi olduğunu görüyoruz. Bu raviyi c. 1 'in indeksinde Usarne'nin öğrencileri arasında araştırdığımızda şunları görmekteyiz: -Künyeler, İbn Hacer'in

Tehzib'I gibi eserlerin tarzı üzere ancak

tüm isimler sayıldıktan sonra alfabetik olarak zikredilmektedir; -Ebu Osman, hadislerle değil, kendisinin ismi olan Abdurrah­ man b. Mull'a referansta bulunularak künyeler içinde usfılıince

zilc­

redllmektedir; -onun ismindan sonraki altı rakamı, bizim fitne hadisimizin bu altıdan biri olduğunun işareti olarak anlaşılmalıdır; dolayısıyla araştırmamız pek uzun sürmeyecektir. Sonra s. 47'ye baktığımızda başvurduğumuz indekste verilen sayfa numarasının 48 olması gerektiğini farkediyoruz; şunu rahat­ lıkla söyleyebiliriz ki, o, bu edisyonda pek sık görülmeyen birkaç ba­ sım hatasından birisidir. Okuduğumuz ilk " taraftan (no:98, bu te­

rim için bir sonraki dipnota bakınız) edindiğimiz bilgiye göre, bunun bizim fitne rivayetimizle alakası olmadığını ve daha ileriye baktığı­ mızda şimdiden araştırmamızın sonuna geldiğimizi görüyoruz! Mlz­

zi c. l 'in 49. sayfasındaki no:99, C'de gördüğümüz şekilde rivayetin tam lafzını5 vermektedir. No:99'da Mizzi'nin bu hadisin yerine ilişkin kısaltmalarını görü­ yoruz; burada ilk dikkatimizi çeken şey, onun, Nesai'yi de sayması­ dır (Arapça sin harfiyle) ; oysa ne Hde ne de C'de Nesai zikredilmez.6

Yalnız bu kez bu iki kaynakta Nesai'ye atfın olmayışı, bunlardaki bir kusur değil -ne yazıkki bu eserlere sıkça başvurduğumuzda bu du­ rumla genellikle karşılaşıyoruz- bu rivayetin, Nesai'nin Muctebci'sın­ da değil de hala elimizde olmayan7

4

5

6 7

es-Sunen el-KubrMuhaınm ed b. Yahya b. Ehi Ömer >Sufyan b. Uyeyne. Bu ihtimal türü, Abdussamed Şe­ refüddin edisyonunda genellikle son derece nadir olan bir türdür. Mizzi'nin talikatlardaki ve hadis eserleriyle ilgili benzer çalışmalar­ daki en küçük detaydan hareketle eserini oluştururken sergilediği titizliğe söyleyecek bir şey yok. Bu eserle ilgili uzunca tecrübem, ba­ na Mizzi'nin ve onun peşinden yirminci yüzyıldaki editörünün bü­ tünsel bir metod geliştirdiklerini göstemıiştir. NesAi

Ma'mer� Süleyman et-Teyml EbO

J

r t� b. Zeyd Said b. Zeyd �

Osm n en·Nahdt

UsAme

Peygamber

Şekil 2

66

İsnad Analiz Yöntemleri

Nesai'nin isnad zincirlerindeki Yezid b. Zuray'ı, Zeyd b. Zuray' şeklinde okumalıyız; bu diğer bir baskı hatasıdır. İbn Mace'nin iki isnadından sonra yine bir müşterek ya da kısmi müşterek ravinin zikredilmek üzere olduğuna ilişkin açık bir rakamla karşılaşmakta­ yız; bu kez

"erbaatuhum". Bu kez de peşinden Suleyman et-Tey­

mi'nin ismi gelmektedir. Tüm isnad kümesi şekil-2'de belirtilmiştir. H ve Cde atfedildiği üzere İbn Hanbel'den elde edilen isnadlar iyi bir tedbir olarak eklen­ miş ve Humeydi'nin indeksi de belki bu eser hadisimizi içerir umu­ duyla kontrol edilmiştir. Gerçekten onu içerdiği de ortaya çıkmıştır. Tayalisi'nin Musned'inin ise bu rivayeti içermediği görülmüştür. (İs­ nad kümeleri oluşturulurken Tayalisi veya Humeydi'nin Musned'ini kontrol etmek aşağıda belirtilecek nedenlerden de dolayı daima iyi bir yöntemdir.) Son olarak hadisimiz belki vardır diye Mamer b. Ra­ şid'in Cami'sini de içeren Abdurrezzak'ın MusannefinJn X. ve XI . ciltlerinin indekslerine baktık. B u hadis, Musannef. c. Xl'in 305. sayfasında 20608 numarayla geçmektedir. 12 Tüm bu sonuçlar şekil2'de gösterilmiştir. Bu şekilde ilk genellemenin kaynak araştırması tamamlanmış olmaktadır. Şimdi artık kullanışlı bir görsel yardıma sahip olduğu­ muza göre, bu isnad kümesinin analizine ve şu ana kadar kullandı­ ğımız teknik terimlerin tanımlama işine başlayabiliriz.

Analiz Yukarıda da (bk. s. 346) belirtildiği üzere isnad kümelerinin ço­ ğunluğu, Hz. Peygamber'den başlayıp genellikle h. 2./8. asra kadar

uzanan ve değişik tari�erin kendisinden itibaren dallanmaya baş­

ladığı bir ravide son bulan tek ravili rivayet zincirine sahiptir. 13 Bu raviye bariz nedenlerden dolayı "müşterek rdvi" denilmiştir. Bu teri-

Fitne hadisleri Abdurrezzak"ın sadece helal.haram hadislerine tahsis edilmiş Musan· nafında yoktur; Camii her tür hadisi içerir.Bu hadis. İbn Ebi Şeybe"nin Musannafın­ da vardır. XX. s. 65. 13 Said b. Zeyd"li isnad. Peygamberden sonra dallanmakla. fakat müşterek rav1de tek­ rar birleşmektedir ki. bu husus, genellikle pek görülmeyen bir şeydir: Şeklin göster­ diği gibi ve yukanda söylendiği üzere bu isnadı yalnızca Mu'temer rivayet etmiştir. Bu sözün ortaya çıkmasından sadece onun sorumlu olduğunu rahatlıkla söyleyebi­ liriz. 12

isnad Analiz Metotları

67

mi Schacht icad etmiş; fakat tuhaf şekilde onu Origins'inde pek in­ celeyip tatbik etmemiştir. 14 Bizim isnad kümemizdeki müşterek ra­ viyi tesbit etmek zor değildir: Süleyman et-Teymi. Bir müşterek ravi (bundan böyle el olarak belirtilecektir). bir şe­ yi bir (nadiren fazla olur) kişiden okuyup onu birçok öğrenciye ak­ taran ravidir; bu öğrenciler de mezkur haberi iki ya da daha fazla öğrencilerine aktarırlar. Diğer bir deyişle müşterek ravi, bir isnad kümesinde hadisi birden çok öğrenciye aktaran en yaşlı ravidir; ya­ ni bir isnad kümesi nerede dallanmaya başlarsa, o kümenin IJtüşte­ rek ravisi de oradadır. Bir rivayeti müşterek raviden alan (veya müş­ terek raviden sonraki nesilden sonraki her tür ravi çeşidi) ve onun iki veya daha fazla öğrencisine aktaran ravilere, bu incelemede �kıs­ mi müşterek ravi" (pd olarak belirtilecektir) denilmiştir. Buna göre incelediğimiz isnad kümesindeki Süleyman et-Teymi, müşterek ra­ viyken (soldan sağa) Huseyin b. Beşir, Sufyan b. Uyeyne, Süley­ man'ın oğlu Mu'temer, Süleyman b. Hayyan el-Ahmer, Abdulvarts b. Said ve Yahya b. Said el-Kattan, kısmi müşterek ravilerdir. Bu incelemede, isnadların doğruluklanyla ilgili olarak ileri sürü­ len tüm argümanlann temelinde temel bir fikir yatmaktadır: Bir nok­ tada, ister belirli bir ravide toplanarak olsun ister ona ulaşarak, is­ terse de ondan itibaren dağılarak olsun ne kadar rivayet zinciri var­ sa, rivayetin bir düğüm de diyebileceğimiz bu noktası, o kadar çok gerçeklik iddiasına sahiptir. Bu ağlar şu şekillere benzemektedir:

müşterek ravl

1

ravı

Kısmi müşterek ravt

1

revı (müşterek ra.VI ya ete başka blr1J

Şekil 3 Diğer bir ifadeyle bir hadisi güya Hz. Peygamber'den sadece bir sahabinin, ondan da sadece bir tabiinin (başka bir kişiye, diğer bir

14

Bk. Benim eserim Muslim Tradition, CUP. 1983 (kısaca M1). bl. V. s. 206-2 1 7 . ve in­ deks. ilgili madde.

68

lsnad Analiz Yöntemleri

tabüye 15) rivayet ettiği ve bunun da kendisinden sonra dallanmanın başladığı bir müşterek ravide sonlandığı söyleniyorsa, böyle bir ri­ vayet zincirinin gerçekliği pek de savunulamaz. Hadis rivayetiyle il­ gili olarak tüm ortaçağ hadis usülü kitaplarında anlatılanlara göre İslam'ın ilk dönemleri eğer tam anlamıyla çok sayıda ravinin, daha fazla genç raviye rivayet ettiği hadislerle kaynıyorsa, o zaman şu so­

ru cevapsız kalacaktır: Hz. Peygamber, kadınların ayartıcılığına iliş­ kin bu sözünü -aslında çoğu sözünü- niçin sadece tek bir sahabi­ ye16 söylemeyi, bu tek sahabi de niçin tek bir tabiiye söylemeyi ve bu da niçin diğer bir tabü olan sadece Süleyman et-Teymi'ye söyle­ meyi tercih etsin? çoğunluğu

Şayet hadis literatüründeki isnad kümelerinin

ta Peygamber'den itibaren dallanan isnad zincirleri de­

metine sahip olsaydı, sonra o demette görülen her sahabiden ve ta­ biiden itibaren aynı şekilde dallanma olsaydı ve bu böyle devam et­ miş olsaydı, o zaman hadisin gerçekten usül kitaplarında zikredilen yollarla zamanla geliştiğini söyleyebilirdik. Fakat işin gerçeği şu ki, aynı metinle (veya onun parçasıyla) ilgili isnadların çoğunluğu, an­ cak müşterek raviden sonra dallanmaya başlamaktadır; bu ravi de Hz. Peygamber'den sonraki 2. veya 3. nesilden birisidir. Görünüşe bakılırsa bunun tek bir açıklaması vardır: Hz. Peygamber'den itibaren devam eden tek ravili rivayet tarikle­ ri, gerçeklik iddiasına sahip olan bir rivayet tariki değildir; bilakis bunlar, müşterek ravinin, belirli bir söze, zamanının en önemli tas­ hih aracı ol!ffi merfu bir isnad aracılığıyla biraz daha saygınlık ka zandırmak amacıyla icad ettiği tariklerdir. Diğer bir deyişle onun Hz. Peygamber'in söylediğini iddia ettiği söz, aslında kendisine aittir; (Şayet bu söz başkasına aitse, o zaman) o, bu sözü detaylı olarak dillendiren ilk kişidir. Şayet isnad kümelerinin çoğunluğu Hz. Peygamber ile müşterek ravili rivayet tariklerinden ibaret olup, ancak müşterek ravinin ta­ bakasından itibaren kısmi müşterek ravi diyebileceğimiz çok sayıda

15

Peygamber"den yukanya doğru çoğu tek ravlll rivayet tarikleri, sahabl ile müşterek ravl arasında ya bir veya iki. bazen üç. pek nadiren daha fazla ravl içerir: bu konu­ da ilk kişi, tanımı gereği bir tabiidir: ikinci, üçüncü ve dördüncü de, ya tabii ya da tebe-1 tabiidir. Son cümlenin paranteze alınmasırun nedeni budur. 16 Fakat bk. 13. dipnot.

lsnad Analiz Metotlan

69

niviye doğru dallanmaya başlıyorsa, o zaman çıkanmımızda haklı­ yız demektir: Bir isnad kumesindeki rivayet tariklerinin gerçekliği

ancak dallanma başladıktan sonra, yani muşterek ravi tabakasın­ dan sonra makul olmaya başlamaktadır. Aynı şekilde bu kümenin sonraki tabakalarındaki rivayetlerin gerçekliği de ancak "düğüm" denilen yerler için söz konusu olabilir: Yani bir kısmi müşterek ra­ viden onun sözde öğrencilerine doğru yayılan belirli sayıda sayıda rivayet zincirinin olduğu yerler. İsnadın gelişimi ve tarihsel kronolojisi, onun bir müessese ola­

rak h. 1 . /7. asnn ı 7 son yetmişli yıllarında ortaya çıktığını teyid et­ mektedir; hadis literatüründeki en yaşlı müşterek ravilerle ilgili ola­ rak sahip olduğumuz malumatlar, bunu teyid etmektedir. Bu kişi­ lerin 80/699 yılından önce birtakım sözleri tedavüle çıkarmaya baş­ ladıklan muhtemelen düşünülemez. Tüm bu yaklaşımımızın altında yatan diğer bir temel fıkir de şu­ dur: Tüm klasik kaynakların ileri sürdüğü çok sayıda insanın, gü­ ya dini bilgiyi daha kalabalık bir insan grubuna aktarması gibi bir tesadüf kabul edilemez; zira "Hz. Peygamber'in bir defasında yaptığı veya söylediği bir şeyi, yalnızca tek bir kişinin yine sadece tek bir ki­ şiye, onunu da yine tek bir kişiye aktardığını söyleyen binlerce riva­ yet vardır. Fakat yukanda ifade ettiğimiz tek ravili rivayet zinciri gibi belir­ li isnad türlerinin güvenilirliğinin reddi, yine yukanda ifade ettiği­ miz şekilde isnadın bir "düğüm" niteliğine sahip yerlerinin daha faz­ la gerçeklik değerine sahip olduğunu da kabul etmemizi gerektir­ mektedir. İleride göreceğimizi gibi bu gözlemden çıkarılabilecek bir­ takım pozitif sonuçlar vardır. Yine de bu noktada başka bir ilkeden daha bahsedilmesi gerek­ mektedir; bu ilkeyi M. A. Cook, lsnadlann büyümesini/çoğalmasını izah etme girişimi çerçevesinde ortaya koymuştur. ı s

Farzectelim (A) ravisi, arkadaşı (B) ravlsinin rivayet ettiği ve

(B)'nin şeyhinden gelen bir hadisi [ondan ) duymuş olsun. (A) ravi-

17 Bk. MT s. 17 vd. ; fitne ve bidatin kronolojisi konusunda bk.ilgili makalem, JSAi, .•

V, s. 303-308. 18 Bk. Cook, M., Early Muslim Dogma, bl. l 1 .

70

İsnad Analiz Yöntemleri

si, bu hadis hoşuna gittiği için onu ıivayet etmek istediğinde, bu ıi­ vayeti (B)'den duyduğunu ifade etmez; zira bu taktirde tüm prestiji, kendisinin sırf bir çağdaşı ya da (daha kötüsü) kendinden daha genç biıisl olabilen bu meslektaşına kaptırmış olacaktır. Hayır; (A) kendine biraz prestij sağlamak için kendi isnadına; muhtemelen de (B)'nin isnadındaki şeyhin dışında bir şeyhe sahip olan bir lsnad icad eder. M. Cook'un oluşturduğu bu model, gerçekten büyük boyutlarda

gerçekleşmiş olabilir ve kesinlikle lsnadların çoğalmasının nedenle­ ıinden biıisi de budur. Fakat çok sayıda muasır ravi, aynı anda bu pratiği icra ederken rical kaynaklarında buna ilişkin hiçbir maluma­ tın olmaması, kanaatimizin limitlerini zorlamaktadır. Bir komplo fikrinden bence vazgeçilmelidir; zira hadis rivayetinde komplovari ri­ vayetleıin esamesi görülmemektedir; eğer komplo türü bir şeyler ol­ muş olsaydı, kesinlikle kaynaklarda bunların izleri olurdu. Dolayı­ sıyla bir isnad kümesindeki birçok kısmi müşterek ravi, örneğin bir hadisi tek bir müşterek raviden duyduklarını iddia ediyorsa, bence Cook'un ilkesi dediğimiz bu ilke burada geçerli olamaz. Diğer bir ifadeyle birçok rivayet zincirinin tek bir kişiden itibaren dallanmaya başladığı söyleniyorsa ve sırf tartışma açısından Co­ ok'un ilkesine göre bu rivayet zincirleıinden biıi hariç hepsinin uy­ durma olduğu ileri sürülüyorsa, bu durumda herbiri kendine özgü bireysel sebeplerle ve tamamen müstakil olarak "öğrenci-meslektaş­ ları"yla hadis faaliyetinde bulunan bu kadar öğrencinin, aynı hadi­ si, aynı şeyhten duyma numarası yapmasının izah edilmesi gerekir. Asla böyle bir şey olamaz. Tam tersine bunun, bir şeyhin, herbiri be­ lirli bir hadisi kendisinden işittikleıini iddia eden birçok öğrencisine gerçekten rivayeti olarak görmek daha makuldur. Cook, muhteme­ len bir noktada ne kadar çok rivayet zinciri toplanırsa, kendi "il­ ke"sinin o noktada o kadar az geçerli olduğunu kabul edecektir. Bir rivayetin hangi noktası daha çok "düğüm" şeklinde ise, doğruluğu da o kadar yüksektir. Şekil-2'deki lsnad kümesinde ortaya konan durum, bunun örne­ ğini teşkil etmektedir: Süleyman et-Teymi müşterek ravidir ve onu şeyhi olarak öne süren en azından altı öğrencinin hepsi de, kısmi

İsnad Analiz Metotları

71

müşterek ravilerdir. Bu altı öğrenci, değişik bölgelerin insanıdır ve her biri diğerinin rakibidir; bunların hepsinin bir komplo ürünü ola­ rak ya da düpedüz tesadüf eseri aynı şeyhi "seçmeleri" ve Hz. Pey­ gamber'e kadarki tek ve aynı isnad zincirini kopyalamaları tümüyle ihtimal dışıdır. Bu sözü kısmi müşterek ravilerine aktaran müşterek ravinin gerçekliği, aşağıdaki verilerle kanıtlanabilir. 1 - Huşeym b. Beşir (ö. 83/799): Vasıtlı meşhur bir müşterek ra­ vi; rivayetleri İbn Hanbel ve Muslim'in eserlerinde toplanmıştır. 2- Sufyan b. Uyeyne (ö. 198/8 1 4): Kufe'den Mekke'ye göç etmiş olan bu kişi, velud bir müşterek ravidir; rivayetleri üç farklı eserde teyid edilmiştir: Büyük oranda Sufyan'a dayanması dolayısıyla ha­ yati öneme sahip olan Humeydi'nin Musned'iı9 ve Muslim ve Tirmi­ zi'nin eserleri. 3- Mu'temer (ö. 1 87 /803) : Basralı müşterek ravinin oğlu ve ken­ disi de üretken bir müşterek ravi; kendisinin ikinci sahabi Said b. Zeyd'li rivayeti (+ ile gösterilmiştir) Muslim ve Tirmizi'de geçmekte­ dir.20 4- Süleyman b. Hayyan (ö. 1 90/806): Kufeli, rivayeti Ebu Bekir b. Ehi Şeybe ve Muslim'in eserlerinde teyid edilmektedir. 5- Yahya b. Said el-Kattan (ö. 198/8 1 3): Basralı, müşterek bir ravi ve meslektaşı muhaddislerin güvenilirlikleri konusunda seçkin bir rical alimi; İbn Hanbel ve Nesai onun rivayetlerini eserlerine al­ mışlardır. 6- Abdulvaıis b. Said (ö. 1 80/796) : Basralı bir müŞterek ravi, bunun lr .ı�ufla rivayet edilen hadis, Nesai ve İbn Mace'nin eserle­ _•

rine girebilmiştir. Bana göre bu "düğüm"ü, M. Cook'un ilkesi uyarınca tek ravili bir rivayet zinciri olarak başlayıp (örneğin no: 1 ile) sonradan iki katına çıkan ve ikiyle altı numaralarla boy gösteren, tüm bunlar olurken riHumeydl, İbn Uyeyne"nln bir lsnadil a geçtiğini teyld ettiği için Humeydl"de İbn Uyey­ ne'ntn her geçmeyişi de otomatikman o isnadı şüpheli kılacaktır. Taya.Jlsi (Şube'ye çok dayanır) her Şube'll isnadın reddedilmez teyidini teşkil ederken Musrıed"de bir Şube isnadının her geçmeyişi. o isnadı şüpheli kılmaktadır. 20 Mtzzl . bu isnada ayn bir "taraf' zikreder, c. ıv. no: 4462. 19

72

lsnad Analiz Yöntemleri

oaJ eserlerinde en ufak bir iz bile bırakmayan bir olgu olarak görmek makul değildir.21 Aynca Süleyman et-Teymi'den başlayan ve hepsi sırf tek ravili rivayet zinciri diye incelemeden reddedilemeyecek baş­ ka tek ravili rivayet tarikleri de vardır; gerçi bunların bazısı kesin­ likle şüpheli bir gerçekliğe sahiptir ve dikkatle incelenmelidir. Şekil­ de soldan sağa doğru ele alınan bu tek ravili rivayet tariklerine ya­ kından bakmak iyi olacaktır:

1 - Abdurrezzak >Mamer>Süleyman et-Teymi>vd. : Abdurrezzak, Mamer'den alındığı iddia edilen ve başka hiçbir kaynakta, en azın­ dan Mamer'i; bunları Abdurrezzak'tan başkasına aktarır şekilde zik­ retmeyen mevcut hiçbir kaynakta bulunmayan yüzlerce rivayet içer­ mektedir. Abdurrezzak'ın tüm malzemesini başka birinden veya bir yerden -buna hayal gücü de dahildir- almış olduğu neticesi; yani Marner kanalıyla basit bir tek ravili rivayet zinciri sağladığı neticesi , oldukça doğru gözükmektedir. Çoğu ilk dönem müdevvininln yaptı­ ğı gibi Abdurrezzak da aynı hadise ilişkin diğer kaynaklardaki ls­ nadlarda Mamer'in olmayışının. kendi isnadının icadcısının başka birinin değil de bizzat kendisinin olduğunun işareti olarak anlaşıl­ masına asla izin vermemiştir.

2- Buhart>Adem>Şube>Süleyman et-Teymi>vd. : Abdurrezzak is­ nadı için söylediklerimiz bu isnad için de, hem de fazlasıyla geçerli­ dir; zira Mamer, yaşamının son dönemini Yemen'de hararetli/ yoğun işlerden uzakta geçirmiştir ve bunun için Süleyman'dan bir şeyler duymuş olabilir; bu şeyleri Süleyman, gözde talebesi Abdurrezzak'a ancak San'a'ya gelmesinden sorıra nakletmeyi istemiş olabilir. Bu şekilde bu isnad, sahihleşmektedir. Oysa Basralı ve yorulmak bil­ mez müşterek ravi Şube, kayıtlardaki düzinelerce öğrencisiyle tama­ men farklı bir durum arzetmektedlr. Onun en meşhur öğrencilerin­ den Tayfilisi'nin Musnecflnde bu fitne rivayetinin olmadığı gerçeği dı­ şında onun bu tek ravili rivayet zincirindeki sözde öğrencisi (Buha­ ri'deki son lsnad) Adem b. Ehi İyas, kendi kendine yeterlidir ve riva-

21

Cook. aramızdaki bir konuşmada. modelinin. şekll-2"dekl durumları da kapsayacak şeklide genlşletlleblleceğlnl iddia edecek kadar Uert gitmeyeceğini kabul etrnışllr.Bl­ lakls üç ya da daha fazla öğrencinin aynı hadisi aynı şeyhten duyduklarını iddia et­ tlklert durumlarda "düğüm ne kadar kompleksse. rtvayetln gerçekliği de o kadar yüksektir" ilkesi daha makul gelecektir.

İsnad Analiz Metotlan

73

yeti başkasıyla paylaşmamaktadır. Bu isnadı, genç muasın Mus­ lim'in varaklanndan birinde mi okuduğu yoksa başka bir yerde mi gördüğü ya da duyup da duyduğunu itiraf etmek istemeyerek Buha­ ri'nin kendisinin mi düşündüğü, yoksa sırf Adem'in bu hadisi Şu­ be'den Maldığı" sözüne mi inandığı konularını tesbit etmek son dere­ ce güçtür. Fakat bir husus aşikardır: Buhari-Süleyman et-Teymi is­ nadı, hiçbir inandırıcılığa sahip değildir veya muhtemelen Adem'in ya da Buhari'nin marifetidir. Şu anda elimizde olan kaynaklarda Şu­ be, Süleyman'a ait bu sözü destekleyen bir isnadda geçmediği için, onun bu isnad kümesinde bir kısmi müşterek ravi olarak işlev gör­ mediğini söylemek zorundayız. Diğer bir deyişle onun, Buhari'nin Sahih'inde ortaya çıkması izah edilemez: o oraya ya Buhari ya da Adem tarafından yerleştirilmiştir. Bu iki örnekten hareketle şimdiye kadar şu husus anlaşılmış olmaktadır: Paradoksal olarak, Şube bu kadar meşhur olduğu ve Yemen gibi uzak bir bölgeye göç etmemiş olduğu için, onun geçtiği her isnad teki, güvenilirliğini kaybetmekte­ dir. Mamer ve Şube isnadlanyla ilgili değerlendirmelerin benzeri, di­ ğer tek ravili rivayet tarikleri için de geçerli olabilir. 3- Kufeli el-Mervan b. Muaviye (ö. 193/809): 4- Basralı el İsmail b. Uleyye (ö. 1 93/805) 22 5- Kufeli el Cerir b. Abdulhamid 23 6- Gezgin muhaddis ve arasıra el olan Abdullah b. el-Mübarek 7- Basralı el Yezid b. Zuray' (ö. 1 82/798) Bu yedi kişi. düzinelerce isnad kümesinde genellikle müşterek ravi olarak, daha sıklıkla da kısmi müşterek ravi olarak göründük­ leri için, tek ravili rivayet tartklerindeki varlıklarını şüpheli kılmak­ tadırlar. Fakat yine de yenilerde ortaya çıkanlmış (vea son olarak basılmış) eski bir kaynağın, onların kısmi müşterek ravi olarak özel­ likle bu sözü Süleyman'dan rivayet ettiklerini teyid etmesi olasılığı daima vardır. Bunun için tek ravili rivayet tariklerinin gerçekliğini 22 O, annesi Uleyye"nln adını almıştır. fakat onun Tehzib"tekl tercemesl cedlertnln isim·

!erinin altındadır: yani İsmail b. İbrahim b. Mlksam. krş. no: 5 1 3. c.I. 23 Bu ravi, Süleyman·ın hadisini pekala Rey"e gitmeden hemen önce duymuş olabilir: o Rey"de yaşamının kalanını geçirmiş ve İshak b. Rahuye"yle karşılaşnuştır: fakat bu. gerçekten her tek ravill rivayet tariki hakkında olumlu btr şeyler söyleme imkanını veren btr spekülasyondur.

74

İsnad Analiz Yöntemleri

ilke olarak reddetme eğilimi gösterilse bile ortaya çıkan yeni kay­ naklar; bu isnadların çoğunu kısmi müşterek ravi destekli "dü­ ğüm"Jere dönüştürebilir. Peki şimdiye kadarki analizlerden hangi sonuçlar çıkmaktadır? Bu isnad kümesinin müşterek ravisi öncelikle yakından incelenme­ lidir. incelediğimiz isnad kümesine bakan herkes, bir müşterek ravi olarak Süleyman b. Tarhan et-Teymi'nin konumunun inkar edile­ mez olduğunu kabul edecektir. Ondan itibaren dallanan tüm bu kısmi müşterek raviler -gerçeklikleri en azından makul olan birkaç tek ravili rivayet zinciriyle muhtemelen daha da pekiştirilmiştir-, Süleyman'ın müşterek ravi oluşunun gerçekliğini açıkça pekiştir­ mektedir. Bu da şu önemli sonucu ortaya çıkarmaktadır: Bu fitne sözü, ona aittir. Şayet onu başka birinden duysaydı, Peygamber'e kadarki isnadın kaynağıyla ilgili bir ipucu içermezdi; zira müşterek raviden Peygamber'e doğru tek ravili rivayet tarikleri yukarıda orta­ ya konduğu üzere herhangi bir gerçeklik iddiasında pek bulunamaz. O, bu rivayeti Ebu Osman Abdurrahman b. Mull en-Nahdi'den duy­ duğunu iddia etmektedir; oysa bu "rivayet" sonradan belirteceğimiz birçok nedenden dolayı son derece şüphelidir. Süleyman, Basra'da yaşamıştır ve Ubbad'dan birisidir. Ubbcid , aşın dindarlıkla muttasıf bir sınıftır ki, dindarlık ifadelerinin büyük çapta çoğalması da eğitmek için kullanılmıştır.24 Bu sözler bazen fıkhi hüküm formuna bürünürken, daha çok da sırf dini sözler şek­ lini almıştır; bu sözler daha yaşlı ravilere ve genellikle de günün is­ nad gerekliliği dolayısıyla Peygamber'e atfedilir. Süleyman'ın sahabi Enes b. Malik'ten birtakım şeyler rivayet ettiği kaydedildiği için ken­ disi, tabiin neslindendir. Mizzi'de (I, s. 229-235) Enes'ten rivayet edildiği söylenen (no: 872-98 1) ve temel eserlerde geçen tüm hadis­ ler sayılmaktadır. Süleyman'ın müşterek ravi olarak gözüktüğü2S ri­ vayetlerde, ilk dönem İslam'ının ona borçlu olduğu malzeme türüne ilişkin genel bir izlenim edinilmektedir. Fakat Süleyman>Enes>Pey­ gamber hadisleri kesinlikle onun sorumlu tutulabileceği yegane

24 Ubbad ve benzeri hadis yayıcılan için bk. MT. s. 187 vd. 25 Büyük ihtimalle no:872-874. 878. 882.

İsnad Analiz Metotları

75

malzemedir. Hadis literatüründe Süleyman'ın icadçı kabul edilebile­ ceği tüm sözleri tasnif etmek kolay bir iş değildir; bu, onun müşte­ rek ravi olduğu tüm isnad kümelerini inşa etmeyi gerektirmektedir ki, yerimiz buna müsait değildir. Süleyman'ın rivayet malzemeleri­ nin tüm metinleri incelenip tasnif edildikten sonra ancak onun ger­ çekten ne tür bir kişi olduğu anlaşılacaktır. Fakat onun sırf İbn Ha­ cer'in Tehzib'indeki tercemesi bile çokça malzeme ortaya çıkarmak­ tadır. Orada toplanan övgü ifadeleri, Süleyman'ın malzemelerinin çoğunun terğib ve terhib özelliği taşıdığını göstermektedir. Süley­ man'la ilgili olup da başka bir yerde geçen ve Şube'ye atfedilen -ger­ çek olup olmadığını söylemek çok sordur- manidar bir değerlendir­ me var: "Süleyman, Peygamber'e kadar uzanan muttasıl isnadlarla hadis rivayet ettiğinde yüzü mutluluktan parlardı. "26 Her halükarda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bu makalenin başındaki fitne riva­ yetini neşreden Hz. Muhammed değil, ondan bir küsür asır sonra yaşayan Basralı dindar vaaz Süleyman'dır. Aslında Süleyman, ka­ dınlarla ilgili ayrımcı mahiyetteki benzer bir söz olan ve isnad küme­ si Mizzi'de fitne rivayetinin hemen akabinde zikredilen (c.l, no: 1 00) rivayetten de "sorumlu tutulabilir": "Cehenneme giren kişilerin ço­ ğunluğu kadındır." Bu konu Süleyman'dan önce ve sonraki birçok müşterek ravi tarafından değişik bağlamlarda bir şekilde ele alın­ mıştır. Bunun örnekleri ileri verilecektir. Süleyman'ın sözde şeyhi Ebu Osman en-Nahdi, ehliyetlerine gü­ venilecekse rahatlıkla tuhaf oldukları söylenebilecek ilk tabiinin şeyhinden biri gibi gözükmektedir. O, birçok kişiyle birlikte belirli ortak özellikleri sahip bir sınıf oluşturmaktadır: -Hepsi inanılmaz yaşlara kadar yaşamışlardır -Hepsi Peygamber'in vefatından çok zaman önce İslam'a sempati duymaya başlamışlar; fakat değişik nedenlerden dolayı Peygam­ ber'e asla dikkat kesilmemişlerdir; bu kusur, onların tercemelerin­ de kolaylıkla farkedilebilen ve sık tekrarlanan klişe sözlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. -Gerçekte hepsi Basra veya Kufe'de mukimdir,

26 Krş. İbn Ebt Hatim. KUab el·cerh ııe't-ta'diL il, s. 124 vd.

lsnad Analiz Yöntemleri

76

-Hepsi, bu isnad kümelerinin müşterek ravilerinin hemen altın­ daki kümelerin tek ravili rivayet tariklerinde görülürler ve onlann "ömürleri", müşterek ravilerle bu isnadın sahabileri arasındaki ge­ niş zaman boşluğunu kapatır; -Bunlar genellikle kendilerini "tekeline alır" gözüken belirli bir müşterek ravinin isnadlannda görülürler; arasıra iki veya daha faz­ la müşterek ravi tarafından paylaşılırlar. İncelememizde bu tabiin sınıfına dahil başka bireylerle karşılaştığımızda onların ilk dönem hadis tarihindeki profillerini de belirtmeye çalışacağız. İncelediğimiz isnad kümesinden Süleyman'ın (müşterek ravi ola­ rak) ve onun sözde şeyhinin özellikleri dışında son olarak birkaç ge­ nel netice çıkarmamız mümkündür: Buhari, sadece tek bir isnad zinciriyle ortaya konulmuşken Muslim. "tersten kısmi mılşterek ravi"ye benzemektedir; şöyleki o, Süleyman et-Teymi'den sonraki tüm isnad zincirlerini kendinde top­ lamış gözükmektedir. Burada başka bir teknik terimle karşılaşmak­ tayız; ileride bu terim, kısaca (ipcO olarak gösterilecektir. Tersten kısmi müşterek ravi (ipcl). bir isnad kümesinde, bir rivayeti iki ve daha fazla şeyhten alıp onu bir veya daha fazla öğrenciye aktaran bir ravidir. İncelediğimiz isnad kümesi. müdevvin Muslim'in dışında birkaç tane daha ipcl örneğine sahiptir: Said b. Mansur ve Amr b. Ali; fakat aslında Humeydi, İbn Hanbel, Tirmizi, İbn Mace ve Nesfil

gibi müdevvinler de pekala bu terimle ifade edilebilirler. Şunu sorabiliriz: Acaba bu müdevvinlerde biten isnad zincirleri, diğer isnad kümelerinde de daima aynı veya en azından benzer bir modele mi sahiptir? Bu soruya cevabımız (aynen bu makaledeki di­ ğer bulgular için olduğu gibi) son birkaç yılda kişisel olarak yaptığı­ mız yüzlerce isnad kümesi analizine dayandığı kadarıyla ihtiyatlıdır; fakat bu analizler bana bir öneriden fazla olarak tam bir niceliksel değerlendirme veya açıklama imkanı vermemektedir. Buhari birçok isnad kümesinde bir tek ravili rivayet zincirinin sonunda görülürken, Muslim burada bir ipcl konumundadır. Yine de şu ana kadar analiz edilen isnad kümelerinin çoğunda Buha­ ri'nin rolü, Muslim'inkine (bir ipd olarak) son derece benzemekte-

İsnad Analiz Metotları

77

dir. Buhari ancak yeni ortaya çıkan birkaç isnad kümesinde ipcl iken Muslim'in sadece bir tek ravili rivayet zinciri vardır. Bu duru­ ma bir açıklama getirmek zordur. Buhari ve Muslim'in birbirlerinin malzemelerinden haberdar olmaları beklenecek kadar yakın bir ilişkiye sahip olup olmadıkları bilinmemektedir; bu iki hadis usta­ sının karşılaşmasını anlatan birkaç rivayet de uydurma kokmakta­ dır. Dolayısıyla ancak biraz kesinlik taşıyan şu açıklama yapılabi­ lir: Buhari tek ravili rivayet zincirine sahip olduğu isnad kümele­ rinde açıkça o hadisten çok da hoşlanmamıştır: zira eğer daha faz­ la rivayet zincirine sahip olmuş olsaydı, onları zikretmek zorunda kalırdı. Bu noktada yapılacak yegane değerlendirme şudur: Mus­ lim'in isnad zincirleri genel olarak çoğu isnad kümesinde Buha­ ri'ninkilerden biraz daha detaylı ve özenlidir; enteresandır onlar birbiriyle ancak nadiren örtüşürler, örtüştüklerinde de ancak kıs­ men örtüşürler. Humeydi, İbn Mace ve Tirmizi genellikle tek bir isnad zincirine sahipken Buhari ve/veya Muslim'in birkaç rivayet zinciri vardır. Ne­ sai ve İbn Hanbel'in "ağ"ları genellikle daha yoğundur, hatta çoğu zaman Muslim'inkinden bile daha üstündür. Bu gözlemler, kişisel olarak yapılmış hesaplamalara dayanmaktadır ve ancak pek redde­ dilemeleyecek müşterek raviye sahip olan isnad kümeleri için geçer­ lidir. Müşterek ravisi problemli olan veya pek net olmayan isnad kü­ meleri, genel olarak bunlardan farklı bir manzaraya sahiptir. Burada analiz edilen hadisin metni de birçok soruyu gündeme getirmektedir. Örneğin: Acaba Süleyman b. Tarhan et-Teymi, ilk dönem İslam'ındaki bu tarz sözlerin yegane sorumlusu muydu, yoksa bu şekilde kadınlar­ la ilgili olumsuz kanaatlerini değişik zamanlarda ifade eden daha çok müşterek ravi de var mıydı? Bu tarz sözleri tedavüle sokmak için hangi neden(ler) söz konu­ su olabilir ya da bu sözlen kaçınılmaz kılan muhtemel koşullar var mıydı? Kadın karşıtı bu sözlerde farkedilebilir kimi gelişmeler var mıdır? Yoksa onlar zamanla yok olup gitmişler midir?

78

lsnad Analiz Yöntemleri

Bu sözler hiç fıkıh kitaplarına yansımış mıdır; yansımışlarsa na­ sıl? Bu ve benzeri sorular, gerçekten çoktur ve onların tamamını bu­ rada, bırakın cevaplamayı sormak bile imkansızdır. Fakat bu gibi sorulara genel olarak temas ettiğimizde, şu ana kadar anlatılan me­ todlar vasıtasıyla keşfedilecek yeni alanlar görmekteyiz. İslam'ın ilk dönemlerinde kadının içinde bulunduğu konumun, kimi engeller dolayısıyla kötü olduğu gibi belirli bir değerlendirme yapmak yerine şu söylenebilir: İslam'ın ilk dönemlerinde kadının konumu, o za­ manlar orada yaşamış olan ve bu hadisleri muhtemelen şu şu ne­ denlerden dolayı yaymış olan(lar) dolayısıyla bir engelle karşılaş­ mıştı. Yukarıdaki ilk soruya biraz açıklama getirmeye çalışalım. Ben gücüm dahilinde kaldığı ve bu makalenin genel çerçevesinin dışına çıkmadığı kadar diğer bazılarını da ileride tartışmaya açacağım. Şimdi birkaç isnad kümesini daha analiz etmeye çalışacağız. 143/763'de ölen Süleyman, bu tarz rivayetlerin yegane sorumlu­ su muydu? Muhtemelen hayır. Ondan önce en azından önemli bir müşterek ravi olup 1 07 /725 veya 109/727'de ölmüş olan Ebu Reca b. İmran b. Milhan (ya da b. Teym) vardı. Bu Ebu Reca'nın, Basra halkına kırk yıl imamlık yaptığı söylenmektedir. O, aynı zamanda Ebu Osman en-Nahdi'yi ele alırken belirttiğimiz gruba dahil birisi­ dir: O, cahiliyyeyi görmüştür; önceleri onun Hz. Muhammed'e kulak asmayıp ondan kaçtığı, ancak Mekke'nin fethinden sonra Müslü­ man olduğu söylenmiştir; bu şekilde Hz. Peygamber'e asla dikkat kesilmemiştir; onun Ömer ve Ali gibi en yaşlı sahabeden hadis riva­ yet ettiği söylenmiştir; bazıları onun yüzyirmisinde, diğer bazıları da yüzyirmiyedisinde öldüğünü söylemiştir.27 Ebu Reca, tam olarak Hz. Peygamber'e atfedilmiş olan şu sözü tedavüle çıkarma konusun­ da en şupheli kişidir:

27

Buhari. meğazi 704te bir hikaye var (Krehl neşri. s. 1 66: krş. Darimi. Sunen. mukad­ dime. 1): bu hikayede o. tapmak için taş toplayan birisi olarak tasvir edilmektedir: daha uygun bir taş bulunduğunda son kullanılan atılmaktadır.

79

İsnad Analiz Metotları

"İttela'tu .fi'l-cenne fe-raaytu eksera ehlihd el:fukard ve't-tala'tu .fi'n-nôrfe-raaytu eksera ehlihd en-nisd."

Abdussamed ı

\

Buhari

Ebu1-Velid

Şekil 4

"(Rüyamda2B) cenneti temaşa ettim ve cennet ehlinin çoğunun fakirler olduğunu gördüm; sonra cehennemi temaşa ettim ve onun ehlinin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm." Şekil-4'ün de gösterdiği gibi (bk. Mizzi, VIII , no: 1 0873) Ebu Re­ ca, müşterek ravi konumundadır.

Analiz Bu isnad kümesine göre Ebu Reca, bu sözü, yalnız Selm b. Ze­ ıir ve Avf b. Ehi Cemile'nin pcl olarak değerlendirilebileceği altı ki­ şiye aktarmış gözükmektedir. Yalnız bu isnad kümesine dayanarak incelediğimiz bu sözün Ebu Reca'ya atfının gerçekliğini şimdiden söyleyebiliriz. Fakat sonradan tam olarak aynı metne ait tek ravili

28

Ebu Reca. Peygamberin bir rüyadan uyandığını anlatan ve ona atfedilen hikayeler yazmaya yönelik muhtemelen bir lercthi olabilir; Buharfde (111. s. 166) onu başka bir rüya hikayesiyle görüyoruz. krş. M!zzi, iV. no:4630.

80

fsnad Analiz Yöntemleri

ve pcfli rivayet zincirleıinden oluşan ikinci bir isnad kümesine rast­ lanmıştır: Bu kez Ebu Reca-İmran b. Huseyin-Peygamber şeklinde değil; diğer bir sahabi olan Abdullah b. Abbas kanalıyladır. İbn Ab­ baslı lsnadlann (detayı şekil-5'te) İmranlı isnadlardan daha geç ta­ rihli olduğuna yönelik kanaatim, geçmişte birçok isnad kümesi çer­ çevesinde yaptığım genel bir değerlendirmeye dayanmaktadır. Alter­

natif isnad diyebileceğim isnad zincirlerinin, zaten mevcut olan is­ nadın sahabisinden daha genç bir sahabinin adı altında tedavüle sokulması, sık sık gözlemlenen bir husustur. Bu husus, değişek is­ nad zincirleriyle desteklenen değişik metinlere ilişkin titiz bir karşı­ laştırmadan sonra temellendirilebilir: Daha genç sahabinin adıyla bilinen metinler daima birtakım süslemeler, ilaveler, sokuşturul­ muş açıklamalar ve benzeri şeylerle biraz daha detaylı iken, daha yaşlı sahabilere sahip isnadlarla desteklenen metinler ise genellikle yalın, kısa ve o kadar özlüdür ki, bu metinler mezkur süsleme, ila­ ve ve açıklamalara ihtiyaç duyarlar; dolayısıyla şu sonuç aşikardır: Bir metin ne kadar detaylı ise onun tedavüle girmesi de o kadar geç bir tarihtedir. Şüphesiz bizim örneğimizde İmran ve İbn Abbas'a at­ fedilen metinler oldukça benzerdir; fa.kat Basra halkına İslam'ı öğ­ retmek için gönderilen sahabeden birisi olan İmran,29 52/672'de veya bir yıl sonra öldüğü ve İbn Abbas 68/687 ile 70/689 arasında öldüğü için şekil-5'teki isnad zincirlerinin sonraki tarihlere ait oldu­ ğunu zannediyorum. Bunu ispatlayamasam da bu isnadlann olu­ şumuyla ilgili en muhtemel açıklama budur.30 Şekil-4'ü şekil-5'le (bk. Mizzi, V, no: 63 1 7) karşılaştırdığımızda aşağıdaki önemli so­ nuçlara ulaşmaktayız:

29 Krş. Tabert. Tarih. ed. De Goege. 1, s. 253 1 . İbn Hacer. İsabe, Becevi neşrt, IV, s. 705 vd. 30 Yine de şu söyleneblllr: Ebu Hureyre'll tek ravill rtvayet taıiklert daha sonra ölen ör­ neğin Abdullah b. Ömer (73/692'de öldüğü söylenmiştir) gibi sahabllere sahip lsnad· lan dengelemesi için tedavüle sokulmuş olabilir.

isnad Analiz Metotlan

81

Ebü RecA el-Utarid!

lmran b.

/� Huseyin

Abdullah b. Abbas

�/ Peygamber

Şekll 5

Şekil-4'teki müşterek nivinin sadece iki tane (Avf ve Selm) kısmi

müşterek nivisi varken, şekil-5 tek nivili rivayet zinctrini Eyyub'un

öğrencileriyle birlikte pcl-destekll bir isnad zincirine dönüştürecek şekilde Eyyub'la pekiştirmiştir. Abdulvaris ve İsmail b. Uleyye, müs­ takil pcl'lerdir. Şekil-4'tek:i tek nivili rivayet zinciri de ayru şekilde Sa­

id b. Ebi Anıba dolayısıyla şekil-5'teki kanıtla birlikte pcl-destekli bir zincire dönüşmüştür. Üstelik üç yepyeni pcl-destekli isnad zinciri boy göstermiştir: Ebu'l-Eşhab, Hammad b. Necih ve Şehr b. Cuvey­ riye kanalları. Dahası Muslim, bu sözü İmran kanalıyla destekleyen hiçbir isnad zincirine sahip değilken, şimdi bu sözü İbn Abbas kanal­ lı dört isnadla rivayete zevkle iştirak eder gözükmektedir. Buhari bu sözü İbn Abbas'lı isnadlarla daha ileride desteklemişken 1innizi bir tane isnadla daha, Tayalisi üç isnadla ve Nesai dört tane daha isnad­ la destekler. İbn Hanbel, isnad zincirlerini çoğaltmakla pek ilgili gö­ zükmeyebilir; fakat o, sonradan göreceğimiz gibi İbn Abbas'lı iki ekst­ ra isnad zinciri yanısıra elinde daha fazla koz bulundurmaktadır.

82

İsnad Analiz Yöntemleri Şekfl-4 ile şekil-5'i ayn ayn göstermenin avantajı, hangi isnad

zincirtnin hangi sahabiyle, hangisinin de diğertyle ilerlediğini bir ba­ kışta görme imkanı vermesinde yatmaktadır: Şekil-4'te detaylandı­ nlmayan her isnad zinciri, İbn Abbas kanalıyla ilerlemektedir. Fa­ kat daha önce ima edildiği üzere Ebu Reca'nın sözünün yayılması, birkaç tane daha isnad zincirtnin ortaya çıkmasına neden olmuştur ve bu kez bu işlem, müşterek raviyi atlayarak ve -benim terimimle­ "müşterek ravi tabakasının altına dalarak" gerçekleşmiştir. Bunun­ la kastettiğim şey, şekil-6 anali.i edildikten sonra muhtemelen açık­ lık kazanacaktır; zira şekil-6, şekil-4 ve 5'in her isnad zincirtni ve aynca sadece Musned'de geçtikleri için İbn Hanbel'i sorumlu tuta­ bileceğimiz üç müstakil tek ravili rivayet zincirini de göstermektedir:

1 . Taya.Jisi (fakat son derece tuhaftır, bu, Taya.Jisi'nin kitabında yoktur)>ed-Dahhak b. Yesar>Ebu'l-Ala İmran b. Huşeyin>Peygam­ ber şeklinde ilerlediği söylenen isnad. 3ı

2. İshak b. Yusuf>Avf b. Ebu Cernile>Muhammed b. Sirtn>Ebu Hureyre>Peygamber şeklinde ilerlediği söylenen isnad.32

3. Abdullah b. Muhammad b. Ebi Şeybe>Şerik b. Abdillah el-Ka­ di>İbn İshak es-Sebii>es-Sfilb b. Malik >Abdullah b. Amr el-As>Pey­ gamber şeklinde ilerlediği söylenen isnad.33 Bu üç isnad zinciri iki önemli hususiyete müştereken sahiptir: Hepsi önceki iki şeklin reddedilemez müşterek ravisi Ebu Reca'yı at­ lamakta ve her biri oldukça şüpheli ve/veya güvenilmez ravilerden oluşan tek ravili rivayet tarikleridlr ki, bunların şeyhten öğrenciye doğru değişik rivayet noktalarının gerçekliği asla savunulamaz. Ben bu tariklerin, şekil-4 ve 5'teki İmran ve İbn abbas isnadlanndan da­ ha sonra tedavüle sokulmuş olduğunu sanıyorum. Bu üç tarikin, 1 ,

2 , ve 3 şeklinde ya da makul olarak 3 . 2 , 1 şeklinde kronolojik bir sıraya sahip olduğu kanaatindeyim; zira l , müşterek raviyi atlaya-

3 1 Musned. N, s. 443; ed-Dahhak"ın zayıf olduğunu birçok kişi söylemiştir; lbn Hacer. Usan. nı, s. 20 1 ; Ebu'l-Alıi Abdullah b. Yezid b. es-Slhhlr. Peygamberi gören ve yak­ laşık 1 10/728'de öldüğü söylenen uzun ömülıü tabUlerden blr1sldlr. 32 a.y. , il. s. 297; bu lsnad onun 800 küsür öğrenclslrıln olduğunu iddia eden genel tuhaflıklara güzel bir örnektir. Ebu Hureyre bu sözü sadece lbn Slr1n'e. o da birçok sözde öğrencisinden sadece birine aktarmayı tercih etmiştir. 33 a. y. il. s. 1 73, bu lsnad da önceki dipnottaki lsnad gibidir; fakat bu lsnad. iki üret­ ken müşterek ravt Ebu İshak es-Sebti ve Şerik b. Abdillah'a sahiptir.

lsnad Analiz Metotları

83

rak (bunun için "müşterek ravi altına

atlama/dalma" terimini

oluş­

turduk) ancak sahabi tabakasına, bizim örneğimizde İmran'a ulaşır­ ken, diğer iki

"atlama/dalma" daha derine/uzağa. yani

Hz. Peygam­

ber'e ulaşmaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi şekil-4, 5 ve 6'da­ ki isnad kümelerinin metinleri önemli farklılıklar içermemektedir; fakat müşterek ravili isnadların metinlerini,

"atlama" isnadların me­

tinleriyle iyice karşılaştırdığım sayısız isnad kümesi analizine daya­ narak diyebilirim ki, "atlama" isnad metinleri daima daha detaylı ve düzenli bir lafza ve açıklamaya sahipken müşterek ravinin tedavüle soktuğu temel versiyonda bunlar yoktur.

. . · · · ·- :;?/11 '\\'" ·�-......... lbn H•nbel

ı 1 \'·\1\ ... ..Tayalisl ;.; -:'.•/�'·· , j \- �--·ı:P- l .. �/ / / 11 ·· . _,.-r·· . \�o · : · Dav:· ·< _,. « / / '· uteYb9".:,�- 1 · :-�-\z--r> b. ı .' ;. · "". J 1,Harranl : , I . · ·. ·· iı . / �- . /�ur-\ ı\\ , / : . . / -,.��A�b\ 1: I ··�ak ! � . .! 1 ı gı-���� . \ . .· . KEbOureY9' . .f-"ı Cafer b. } / . �l · Abdusaamed ' 0 �·mef vvn / �me;\ l ·.,, Ij lsıı°� \ / r b. '' 1 Abdu...·· ·· //