Romantik Ortadoğu: Metinlerarası Bir Deneme [1 ed.]
 9789755399584

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

Romantik Ortadoğu Metinlerarası Bir Deneme

HAYRİ K. YETİK 1954, Siverek doğumlu. Pek çok dergi ve gazetede eleştiriler, dene­

meler, öyküler ve şiirler yayınladı. Başta yazar örgütleri olmak üzere çeşitli sivil toplum örgütlerinin değişik kademelerinde görev yaptı. Birçok dergi ve edebiyat etkinliğine kurucu ve düzenleme kurulu üyesi olarak katkı sundu. Yayınlanmış kitapları:

Şiir: Mewpotamya Günlüğü, Amytis Kederi, Dördüncü Hal, Aşk Bir Hayal, Serhoş/Sakinhne.

Eleştirel deneme: Ahmed Arif'in Asi ve Mahzun Şiiri, Romanın Aranışı Arayışın Romanı.

Araşhrma: Edebiyatta Ç/alıntı.

İdeaAynntı Dizisi Ayrıntı Yayınları

Ayrıntı: 824 ldeaAyrıntı Dizisi:

24

Romantik Ortadoğu Metinlerarası Bir Deneme

Hayri K. Yetik

ldeaAyrıntı Dizi Editörü

Burhan Sönmez Yayıma Hazırlayan

Onur Koçyiğit Bu kitabın 1ürkçe yayım

haklan

Ayrıntı Yayınları'na aittir. Kapak Fotoğrafı David Madison

I Stone I Getty lmages Turkey

Kapak Tasarımı

Gökçe Alper Dizgi

Hediye Gümen Baskı

Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti Merkez Efendi Mah. Fazılpaşa Cad. No: 812 Topkapı!lst. Tel.: (0212) 612 31 85 - 576 00 66 Sertifika No.: 12156

2014 2200

Birinci Basım: Baskı Adedi:

ISBN 97 8-97 5-539-958-4 Sertifika No.: 10704

AYRINTT YAYINl.ARI

A.Ş. 3 Cağaloğlu - lstanbul (0212) 512 1 511

Basım Dağıtım San. ve Tic. Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No: Tel.: •.

(0212) 512 15 00 Fax:

.ıyrinliyayinlarİ.(0111.I r & in fo�ı)ayriııtiyayiıı L.ıri.ı.::om.lı

Romantik Ortadoğu Metinlerarası Bir Deneme Hayri K. Yetik

İçindekiler

Doğu, Batı Kompleksi 7 Mesneviden Romana Uygarlık Travması 43 Hayalden Hakikate Anlatılar 69 Edebiyatın Kunduzları 82 Anlatı Kadınları ve Mahcup Edebiyat 103 Modern ve Muhafazakar Kahramanlar 111 Minyatürden Perspektife 144 Roman ile Ulusun Aşkı 192 Mozaikleşen Edebiyat 212 Vatan Olan Gurbet, Gurbet Olan Vatan 235 Kenan'dan Erest- İsrail'e Uzun Bir Hilcl.ye 245 Efsaneye Takılmak 255 Tevrat Tapınağından Devlet Tapınağına 265 Babanın Ezeli İktidarı 284 Çarşafa Sokulan İran Edebiyatı 321 Yersiz Yurtsuz Anlatılar 335 Bitkisel Hayattaki Edebiyatlar 372 "Kendi Vatanında Aramakta Vatanını" ........................................... 396 Edebiyatın "Türk"ü ......... ......................... ... . ....... . . . . 405 ............................................................................ ..........................................

..............................................................

......................................................................... ............................................. ...........................................

...................................................................

......................................................................

........................................................................ ..........................................

............ ............................

..............................................................................

.........................................

........................................................................ ............ ............................................

.....................................................................

...........................................................

.

.

.

.

..

.

......

....

...........

Adalet ve Hasedin Mekanı ................................................................ 447 Toplumun Tomografısinden Mikrokozmosun Resmine 475 Kayıp Romanlar 503 Kayıp Söz . 515 Ulusal Anlatıların Tapınağından Hayata 532 "Her Yer Herkesin" 542 Yazı ve Ulusötesi Edebiyat 561 ...............

.............................................. ......... ...........................

.............................. .............. ........................ ........................ .........................................

.................. ... . . . ..................................................... ............................................. ....................

Kaynakça Dizin

............................................ ..................................................

.....................................................................................................

595 615

Doğu, Batı Kompleksi

"Doğu silkinin avucu, Batı sevgilinin dudağı." Hillni

Evliya Çelebi, Avrupa'daki kadınların toplumsal saygınlığına ilişkin izlenimlerini şu sözlerle dile getirir: "Yolda bir kadın gider­ ken kral o kadına rastgelse, eğer at üzerindeyse, kral atın başını çekip durur ve kadın önünden geçer. Eğer kral yaya ise, el kavuş­ turup durur, kadın kralı selamlar, kral da başından şapkasını çı­ karıp kadına saygı gösterir ve kadın geçtikten sonra kral geçer. Bu ülkede ve diğer kafir ülkelerinde söz kadının olup Meryem Ana aşkına kadına saygılı olurlar:• ı Benzer bir gözlemde bulunan Yirmisekiz Mehmed Çelebi'ye göre "Kadınlara gösterilen saygı erkeklere gösterilenden kat kat faz­ ladır:' Savının gerekçesi şudur: "Rütbesi ve mevkii değerli bir bey­ zade, çok değersiz de olsa bir kadına saygı göstermek zorundadır:'2 Evliya Çelebi'nin aynı zamanda dişil bir akım sayılan roman­ tizme özgü, kadının onurlandırılması duyarlığını saptamış olma­ sı, kuşkusuz bilincine değil, öngörüsüne bağlanabilir ve isabet­ lidir. Osmanlı yaşamında bir yankısı olmayacak; Avrupa'da bile kadın, ancak romantik şair ve yazarlarca çok sonraları sevgili olmaktan önce bir insan olarak değerlendirilecek; onlar üzerin­ den Ortadoğu'ya, bir kesimin bakışaçısını etkileyebilecek oranda yansıyacaktır. 1 l'vliya Çelebi Seyahatnamesi, YKY Yayınları, İstanbul, 2006. 2. Yirmisekiz Mehmet Çelebi'nin Fransa Seyahatnamesi (Seyahatname-i Mehmet Çe­ lebi), Tarih Mecmuası Yayınları 1970, İstanbul; XVIl1. Yüzyılda Yirmisekiz Mehmet Çelebi'nin l'ransa'ya Bakışında Kültürlerarası Değerlendirme, Kadınlar bl. Asuman Aka, Ahmed Emre Çay'ın Cnıssccheck tarafından özgünlüğü sap t anmış. www.tur­ k ;,1ısıudies.nct

7

Romantik Ortadoğu

Evliya Çelebi'yle aşağı yukarı aynı dönemde, Yirmisekiz Meh­ med Çelebföen yaklaşık otuz yıl önce Paris'te bulunmuş Yeniçeri Süleyman'ın Mısır'a dönünce Osmanlı Sarayı'nın halktan kopuk ama Fransız Sarayı'nın halka açık olduğu gözlemini eleştirel biçimde an­ latması da göz önüne alınacak olursa, içinde bulunulan bellekten, huzursuzluğun bir arayıştan kaynaklandığını söyleme olanağı doğar. Onların gözlemini doğrulayacak biçimde, Nemçe ve Prus­ ya Sefaretnameleri yazarı Ahmet Resmi Efendi gibi Hayrullah Efendi, Mehmet Vahit Efendi'lerin de Viyana'daki Saksonya Saray balolarında gözlemledikleri, kadınların toplumsal saygınlığına ilişkin gözlemlerinin denenmesi için dahi çok erkendir ama bir eğilim oluşturacağı ortadadır. Belki de kadının uygarlığımızın bir falsifıkasiyonuyla ev­ rensel ötekisi kılınıp konuşlandırıldığı yeri hak etmediğinin bu farkındalığından önce, aynı yöntemle haklılandırılmış savaş ve hamaset yanılsamasının deşifre edilmesi gerek. Mukaleme Tak ­ riri adlı kitabında Zülfikar Efendi, Viyana elçisi olarak Karlofça Antlaşması'nın öncesi ve sonrasında Avusturya ordusunun, du­ rumu lehine çevirme stratejisini ve askeri üstünlüğünü; Mısırlı ta­ rihçi el-Cabarti, Kahire'yi işgal etmiş Fransızların açık düşünceli oluşunun altını çizmekle gösterirler bunu: "Bir Müslüman yanlarına gittiğinde en mahrem yerlere girmesine engel olmuyorlardı. Ve bu Müslümanda bilme isteği ve arzusu gördüklerinde ona dostluk ve sevgi gösteriyorlardı. Ona her türlü resim ve haritayı, hayvanları, kuşları ve bitkileri, eski çağların ve ulusların tarihlerini ve peygamberlerin öykülerini gösteriyorlardı." 3

Tarihin cilvesi de denebilecek değişimi ve aktörlerini daha iro­ nik alıntılarla örneklemek olanaklı. 3 . Mısır'da XIII. yüzyılda Osmanlı kadılarının makamlarını satın alarak geldikleri, zenginleşip görevlerini sattıkları, Arapça bilmediklerini, bu nedenle adaletsizlikle­ rin toplumsal bozulmaya yol açtığı bilinen bir gerçek ama aynı zamanda bir yenilik arayışı da söz konusudur. Ne var ki, bunun işgal biçiminde yabancı bir kültüre yö­ nelmesi yine de kolay olamaz. Osmanlı görevlisi reisü'l küttap Ahmed Atıf Efendi, daha Napolyon'un işgalinden önce Voltaire ve Rousseau'nun dinsizliklerini ve dü­ şüncelerinin tehlikeli olduğunu, insan hakları konusundaki hukuksal düzenlemele­ rini kışkırtıcı bulduğunu rapor eder lstanbul'a. el-Cabarti'nin kitabını Osmanlıca'ya çeviren Ahmed Asım birçok kimsenin Fransızca öğrendiğini ve bununla övündüğü­ nü yazarak kültürel tehditc dikkat çeker. cl-Cabarti'nin izlenimleri Je bakışına göre değişkenlik gösterir; kimi zaman da haklı olarak kuşkularını dile getirir Aja'ib al­ athar'ında; en başta da lslamı amaçları için kullanmasını yadırgar Fransızların; aklı din yerine koyduklarını yazar. Bütün dinleri bir gördüklerine inanası gelmez. Bir de özel mülkiyete ilişkin uygulamalarını anlayamaz. Fransızların tapu dağıtması n ı "Al ­ lah hiç kim s eye h i ç b i r şey i n tapusunu yaza rak vermez, hu ceha l et v e küfürd ür" der.

Hayri K. Yetik

Karşılaşmanın burasındaki bakışa göre Fransızlar "disiplin­ li, atak, üretken:' Mısırlılar "ilgisiz, yabansı, yobaz" görünebilir. el-Cabarti'nin Fransızların tapu ve eşitlik savlarıyla alay edişine bakarak farklılıkların algı ve anlamlandırmadan kaynaklandı­ ğı düşünülebilir ama nedeninin bakışla sınırlanamayacağı, bir öncülünün bulunduğu, yalnızca kültürel olmayıp aynı zamanda epistemolojik olduğu söylenebilir. Tüm Ortadoğu'ya genellenebilir, sonradan travmaya dönüşe­ cek karşılaşmanın şoku içinde önce pozitif discriminasyona va­ rıp sonra kökene dönüş/negatif discriminasyonla4 sonlanacak bu temas noktasından çağdaşları Avrupalı gözlemcilerin Osmanlı memleketlerine ilişkin izlenimleri ne yazık ki genellikle o bildik kolonyal kibirle ötekileştiricidir. Rönesans ressamlarının çoğu Doğu'yu g()rmeden çizdiği için betimleri "Tevekkül/kısmet/kafes, han, kervan, şadırvan/gümüş tepsilerde rakseden sultan/Mihrace, padişah/binbir yaşında bir şah/minarelerde sallanıyor sedef nalınlar/Burunları kınalı ka­ dınlar/ayaklarıyla gergef dokuyor/rüzg�rda yeşil sarıklı imamlar ezan okuyor"5 dizelerindeki gibi soyuttur ve oradan başlamıştır Doğu'nun egzotikleştirilmesi. Baron de Montesquieu'nun Fransız yönetimlerini eleştirdiği lran Mektupları6 Racine'nin Doğu'ya övgü içeren Beyazıt trajedi­ si, Moliere'nin Kibarlık Budalası komedisi, Goethe'nin "pederşahi kavimlerin havasını solumak üzere saf Doğu'ya göç et"7 dediği Divan'ı, Binbir Gece Masalları'nın Avrupa dillerine çevrilmesi vb. yarattığı Doğu imgesi Turquerie8 denilen yönsemeye varmıştır. 4.

Köken kurmacasına tapınma derecesinde hayranlık.. 5. XX. yüzyıldan bu ironik saptamasını, lstanbul'u romanlarında anlatmış olan Pi­ yer Loti eleştirisiyle şöyle sürdürecektir Nazım Hikmet: "İşte Frenk şairinin gördü­ ğü şark/işte dakikada bir milyon basılan kitapların şarkı/lakin/ne dün/ne bugün/ ne yarın/böyle bir şark/yoktu/olmayacak/Sen Piyer Loti/Sarı muşamba derilerimiz­ den/birbirimize/geçen/tifüsün biti/senden daha yakındır bize/Fransız zabiti/Çürük Fransız kumaşlarını/yüzde beş yüz istilirla şarka satan.• 6. lran Mektupları { 1 7 2 1 ) , lran'a gitmiş hayali Avrupalı gezginlerin hayallerinden oluşur. HollandaCla adsız olarak yayınlanmıştır. 7. Goethe, Hafız'ın Divan'ını okuduktan sonra başladığı şiirle ilgili "Batı'da olup bi­ tenler pek can sıkıcıydı, bir bunalım seziyordum; onun için Doğu'ya sığındım, bir süre BatıClan ve KuzeyClen uzakta mutlu bir ayrılık yaşadım" ve "Doğu'da alabildiği­ ne bir iman, fakat dar bir tefekkür var" der. Aktaran Senail Özkan, Aşk ve Akıl/Doğu ve Batı, Ötüken Yayınları, lstanbul, 2006, s. 1 22 8. lürki, Tıirklere özgü. Jean-Baptiste Van Mour'un, resimleri Paris'te kraliyet gra­ "ii rciisü Mösyö Le Hay tarafından ahşap ve bakır lehvalara çizilerek 1 7 1 4'te "Çeşitli i Temsil F.den Yüz Baskı Resim Üzerine Açıklamalar ile Türk Mera-

�.ırk Milletleri

9

Romantik Ortadoğu

Bu adlar gibi görmeden yalnızca gezginlerin notlarından yararla­ narak üretilen öykülerle metinleştirilen Doğu'nun sömürgeleşti­ rilmesi de bu tür bilgi tezgahından geçecektir. XVIII. yüzyılın sonunda başlayan romantik Ortadoğu'ya yol­ culuk kervanında Avrupa'da soyluluğun, kahramanlığın ve duy­ guların öldüğünü bunları Doğu'da bulacağı umuduyla 1809'da yolculuğa çıkan Lord Byron9 Balkanları dolaşıp 1820'lerde İstanbul'a gelerek Ermenilere Yunanlıları örnek gösterip bağım­ sızlık isyanına çağırır. Oryantalizmin kurucu metinlerinden biri sayılan 1829'da Doğu Şiirleri kitabının önsözünde çağını mainte­ mant on est orienttaliste10 diye adlandıran Victor Hugo da onu izler. Doğu değerlerini övüp ve devletler arası ilişkide olduğu gibi edebiyatta da Batı'ya müdahil olacağını yazmışken Yunan Bağım­ sızlık Savaşı'nın kutsanmasına döner. 1833'te Alfonse de Lamar­ tine, Doğuya Yolc uluk 'unda dini, tarihi, gelenekleri ve tevekkülü örnek gösteren romantik mitik Doğu söylemlerinin sonrasında gözlemlerini sömürgecilik için iktisadi projeye evriltenlerdendir. "Pederşahi kavimlerin havasını solumak" veya "ezeli hikmeti" 11 aramaya giden bu yazarlar, 1850'lerden sonra sömürgeci söylemin manipülasyonuna ve demistifıkasyonuna uğramış, hayatın gersimlerini Temsil Eden Yeni Baskı Resimler ve Açıklaması" adıyla sergilenince kıya­ fetlere duyulan ilgi Avrupa'da "Türk Modası" akımının oluşmasına yol açar. Bundan 68 yıl sonra Mozart'ın Topkapı Sarayı'nı konu edindiği "Saraydan Kız Kaçırma" ope­ rasını esinlendiren de yine Van Mour'un resimleridir. 9. Yahya Kemal'in sitem değil, daha çok gıpta ve nisbet denebilecek göndermesiyse, "Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum/Her lahza bir alev gibi hasretti duydu­ ğum/Kalbimde vardı Byron'u bedbaht eden melal/Gezdim o yaşta dağları, hülyam içinde lal/ Aldım Rakofça kırlarının hür havasını/Duydum akıncı cedlerimin ihtira­ sını" olur "Açık Deniz" şiirinde. Byron, "İstanbulöa Müslüman olmanın eşiğindey­ dim" demiştir eşinin tanıklığına göre. (Muhammed Sharafuddin, lslam and Roman­ tic Oryantalism: Literary Encounters with the Orient, Londra, 1994) 1 O. Fr. oryantalist çağı. 1 1 . "Batılı durgunluktan tekrar Doğu'ya, ilk ve ezeli hikmete gidiyorum" (Adonis, Sufızm ve Sürealizm, s. 1 8 1 ) deyip Aden'e giden Rimbaud'nun ( 1854- 189 1) ve "Ben istesem de istemesem de, farkında olsam da olmasam da şiirimde iz bıraktı. Bir renk izi değil. Hayır, Arap şiirinin bir renk şiiri olduğunu düşünmüyorum. O bir müzik şiiridir" (Robert Ilbert, Jlios Yannakis, )acques Hassoun, Geçici Bir Hoşgörü Modeli: Cemaatler ve Kozmopolit Kimlik, İskenderiye, 1860-1 960, iletişim Yayınları, İstan­ bul, s. 1 49) diyen İskenderiye doğumlu Guiseppe Ungaretti'yi vb ayırmak gerekir oryantalist bakıştan. Rimbaud'nun babası da Doğu'da kalmış; Kuran'ı fransızca'ya çevirmiş ve Arap diliyle ilgili bir kitap yazmış. Rimbaud'un Illuminations'undaki "Hikaye" başlıklı şiiri, Binbir Gece Masalları ve Mantıku't Tayr'ın sembolik özüdür. Adonis, "Rimhaud\ın metni, eğer onu anlamak istiyorsak, tasavvufi metinleri okur gibi okuınalı