Nazım Hikmet: Portreler [1 ed.]
 9750802217

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

NÂZIM HİKMET : Portreler O O O

:---------------------------------------------------------------------

M em et Fuat ¿W

:

NÂZIM H İK M E T : Portreler 0 E 3 0 ------------------------------------------------------------------

M em et Fuat

Yapı Kredi \a y n ıla rı 1423 S anat - 69 N Â Z IM H İ K M E T - P ortreler M cm et Fuat E d itö r: O m c r F a ru k Şcrifoğlıı K itap T a sa n n u : \e ş i m B alaban Fotoğraflar: A ydın C o şk u n Baskı: P ıo m a t 1. Baskı: İstan b u l, O cak 2001 IS B N 975-08-0221-7 w w w .n a z im h i k m e tr a n .c o m m e m e tf ııa t@ h o tm a ıl. co m © Yapı Kredi K iiltıir S anat Y ayıncılık T ic a re t ve Sanayi A.Ş., 2001

Yapı Kredi K iiltür S anat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. Yapı K redi K ü ltü r M erkezi İstiklal C ad d esi No. 285 Beyoğlu 80050 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 07 23 h t t p : / / w w w. y ap ık red iy ay i nlari.com h 11p :/ / w w w. s h o p .s u p eronl in e .co m / y ky e-po s ta: y kku 1tu r@ ykyku 1tur. co m .tr

O T O B İY O G R A F İ 1902’de doğdum doğduğum şehre dönm edim bir daha geriye dönm eyi sevmem üç yaşım da H alep ’te paşa torunluğu ettim on dokuzum da M oskova’da kom ünist üniversite öğrenciliği kırk dokuzum da yine M oskova’da T seka-P arti konukluğu ve on dördüm den beri şairlik ederim kim i insan otların kim i insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların kim i insan ezbere sayar yıldızların adını ben hasretlerin hapislerde de yattım büyük otellerde de açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatm adığım yem ek yok gibidir otuzum da asılmamı istediler kırk sekizimde Barış m adalyasının bana verilmesini verdiler de otuz altım da yarım yılda geçtim dört m etre kare betonu elli dokuzum da on sekiz saatte uçtum Pırağ’dan H avana’ya L en in ’i görm edim nöbet tu ttu m tabutunun başında 924’te 961’de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır partim den koparm ağa yeltendiler beni sökmedi yıkılan putların altında da ezilm edim

6

951’de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün 52’de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım şu kadarcık haset etm edim Şarlo’ya bile aldattım kadınlarım ı konuşm adım arkasından dostlarım ın içtim ama akşamcı olm adım hep alnım ın teriyle çıkardım ekm ek param ı ne m utlu bana başkasının hesabına utandım yalan söyledim yalan söyledim başkasını üzm em ek için am a durup dururken de yalan söyledim bindim tirene uçağa otom obile çoğunluk binem iyor operaya gittim çoğunluk gidem iyor adını bile duymamış operanın çoğunluğun gittiği kim i yerlere de ben gitm edim 21’den beri camiye kiliseye tapm ağa havraya büyücüye am a kahve falıma baktırdığım oldu yazılarım otuz kırk dilde basılır T ürkiye’m de T ürkçem le yasak

Otoportre, İstanbul, 1940, K arton üzerine pastel, 22 x 33 cm 8

.*> *-•

. * •

-* . '.i

'. - « s

i- 3 Í

T’

V

'

'/

1 A

"«as

;• - ’o

>

.;■ n ? * ™

fe v - é á i í



ËËItàjfcl ¡í’tT/y i LP°¿J

~S£ W

¡¿s,V%*V;’

/■ ,

m

i r - «^„4

Otoportre, K arton üzerine pastel, Çankırı, 1940, 22 x 34 cm

11

•? v V - İV l* W % & İ

NÂZIM’IN RESSAMLIĞI

Nâzım resim yapmaya annesine özenerek başlamış olmalı. Celile Hanım ın ressamlığı varlıklı bir kadının oyalanmak için seçtiği bir hobi değil, bir tutkuydu. Ressam olmak için evini barkını dağıtıp Paris’e gittiği söylenirdi. Kadıköy’de oturduğumuz yıllarda, Nâzım, annem, ben, arada bir ona giderdik. Odaları yaptığı tablolarla doluydu. Evi tam anlamıyla bir ressamın eviydi. Resimden başka bir şey düşünmediği açıktı. Yalnız yaşıyordu, ama her zaman çok süslüydü. Güzelliğe vurgun bir insan olarak anılırdı. Yüzünü aşırı boyadığı için Nâzım kızar, söylenir, “Şimdi hepsini silmezsen, çıkıp gidiyorum,” diye kapıya yönelirdi. Celile H anım boyalarını silmeye yanımızdan ayrılınca, annem, “Nâzım, niye böyle yapıyorsun, o bir ressam, yüzünü de bir tablo gibi boyuyor, niye anlamıyorsun!” diye fısıldardı. Ben de merakla bakınırdım iş nereye varacak diye... Nâzım'm resim yaptığını ilk M ithat Paşa köşkünde oturduğumuz yıllarda görmüştüm. Ama bunlar yağlıboya ya da pastel resimler değildi. Karakalemle mi, ya da yumuşak bir kurşunkalemle mi, bilmiyorum, evdeki herkesin yandan kafalarını çizmişti.

Otoportre, İstanbul, 1939, Kâğıt üzerine pastel, 30 x 38 cm 13

Hani eğlence yerlerinde ressamlar vardır, belli bir para karşılığı resminizi çiziverirler, onlar gibi... O gün salondaki şöminenin önüne Adnan Ağabeyin çizim tahtasını yerleştirerek kendine bir yer yapmış, biz de sırayla gidip karşısına oturmuştuk. Bayağı da benzetiyordu. Vedat Başar, her zaman olduğu gibi işin gırgırmdaydı. “Nâzım, sen aç kalmazsın,” diye takılıyor, bir panayırda tezgâh açsa günde kaç para kazanacağını hesaplıyordu. O çizimlerin yok olup gittiğini sanıyordum. Yıllar sonra bir gün Maslak’ta Adam Yayınlarında otu­ rurken, Rasih Nuri İlerinin üst katımızda, AnaBritannica’da çalışan oğlu Suphi Nuri İleri elinde onlardan ikisiyle g e ld i: “Bunları babam bir sahafta bulup almış, size göstermek istedim...” Vedat Başar ile Leman Teyzemin resimleriydi. Çok şaşırmıştım... Nasıl olmuş da bir sahafın eline geçmişlerdi? Vedat Başar, Fahamet Teyzemin, Fifı’nin kocası. Leman Teyze ise Fifı’nin çok sevdiği bir arkadaşı, ona da “teyze” derdim. Kadıköy’deki apartmandayken bizimle otururdu, M ithat Paşa köşküne de sık sık gelip gece yatısına kalırdı. Öteki resimler kim bilir nerede, kimlerdeydi? Nenem, Fifı, annem, Selma Teyzem, Adnan Ağabey, ben, evde kim varsa, hepimiz sırayla oturmuştuk Nâzım’m karşısına.

O günün dışında Nâzım ’ı resim yaparken gördüğümü anımsamıyorum.

14

Bursa Cezaevinde, K o n trp lak üzerine yağlıboya, Bursa, 1946, 67 x 49 cm

15

Bir de işte kitap okurken kurşunkalemle kapaklara, kapak içlerine, kenar boşluklara çizimler yapardı. Genellikle gemi, yelkenli, çiçek, el, göz çizimleri, korkunç suratlar... Resim yapmaya düşkünlüğü İstanbul Tevkifhanesinde başlayıp Çankırı Cezaevinde tam anlamıyla patlak verdi. Yağlıboya, guvaş, pastel, karakalem... Cezaevinin içinden görünümler, mahkûmların, Piraye’nin, kendisinin portreleri... Sonra Bursa Cezaevinde de arada bir yoğunlaşarak sürdü. Sanırım bu onun için dinlendirici, oyalayıcı bir uğraştı. “Bugünlerde kendimi bütünüyle resme verdim,” deyip başka her şeyi bıraktığı olurdu. Balabanın yeteneğini sezip gereçlerini ona armağan ettik­ ten sonra resim yapmadığı söylenir, ama açlık grevi sırasında Üsküdar Paşakapısı Cezaevinde kendisini görmeye gittiğim bir gün, bana akrabası olan M ehm et Ali Aybar’ı tanımaktan duyduğu mutluluğu aktarmış, “Birlikte resim yapıyoruz, o benden daha iyi ressam,” demişti. Cezaevinden çıktıktan sonra, Türkiye’de ya da Sovyetler Birliği’nde resim yapıp yapmadığını bilmiyorum.

16

Otoportre, K âğıt üzerine karakalem

17

6 Ek 'ım 1945

Bulutlar geçiyor : haberlerle yüklü, ağır. Buruşuyor hâlâ gelmeyen mektup avucumda. Yürek kirpiklerin ucunda uzayıp giden toprak uğurlanır. Benim bağırasım gelir : — “ P î r â y e , P î r â y e ! .. ” — diye...

18

“Zevcem, nıhıırevanım Hatice Pirayende", Ç ankırı, 1940, K âğıt üzerine pastel, 17 x 25 cm 19

Piraye’nin resimlerinde Nâzım ’m onun iç dünyasını yansıtmayı çok iyi başardığı kanısındayım. Bunu kendisi de biliyordu. 1940’ta Çankırı’da yapıp neneme gönderdiği pastel bir Piraye resminin altına şöyle yazm ıştı: "Anne, ancak sen ve ben onu böyle görürüz, ve ancak sana yahut bana kızdığı zaman bu kadar şirin olur." Bir başkasına da şöyle : "Attığın taş dediğin kuşu vurmuyor." Çizdikleri Piraye’nin belli durumlardaki görünümleriydi... Annem i tanıyanlar, "İyi yakalamış" derlerdi.

"Anne, ancak sen ve ben onu böyle görürüz, ve ancak sana yahut bana kızdığı zaman bu kadar şirin olur.", Ç ankırı, 1940, K âğıt üzerine pastel, 25 x 36 cm 20

Ne güzel şey hatırlamak se n i: ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken... Ne güzel şey hatırlamak se n i: bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin ve saçlarında vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının... İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti... Parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının, güneşli bir rahatlık ve etin daveti: kıpkızıl çizgilerle bölünmüş sıcak koyu bir karanlık... Ne güzel şey hatırlamak seni, yazmak sana dair, hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek : filânca gün, falanca yerde söylediğin söz, kendisi değil edasındaki dünya... Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine : bir çekmece bir yüzük, ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım. Ve hemen fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak hürriyetin sütbeyaz maviliğine sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım... Ne güzel şey hatırlamak se n i: ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken...

Piraye, Çankırı, 1940, Kâğıt üzerine pastel, 17 x 25 cm 22

I LTV-

23 Eylül 1945 O şimdi ne yapıyor şu anda, şimdi, şimdi? Evde mi, sokakta mı, çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı? Kolunu kaldırmış olabilir, - hey gülüm, beyaz, kaim bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi... O şimdi ne yapıyor, şu anda, şimdi, şimdi? Belki dizinde bir kedi yavrusu var, okşuyor. Belki de yürüyordur, adımını atmak üzredir, - her kara günümde onu bana tıpış tıpış getiren sevgili, canımın içi ayaklar!.. Ve ne düşünüyor beni mi? Yoksa ne bileyim fasulyanm neden bir türlü pişmediğini mi? Yahut, insanların çoğunun neden böyle bedbaht olduğunu mu? O şimdi ne düşünüyor, şu anda, şimdi, şimdi?...

Piraye, Ç ankırı, 1940, Kâğıt üzerine pastel, 11 x 16 cm 24

5 Kasım 1945 Çiçekli badem ağaçlarını unut. Değmez, bu bahiste geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamak. Islak saçlarını güneşte k u ru t: olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın nemli, ağır kızıltılar... Sevgilim, sevgilim, mevsim sonbahar...

26

“A ltın gözlü çocuğum benim ”, Ç ankırı, 1940, K âğıt üzerine pastel, 15 x 16 cm

K a r l c l i3.3i 3

Ila sre tliv in

on i k i n c i y ı l ı b u on İ k i n c i

G önül a ğ z ın a k a d a r

y ılı

d o ln

S o n d i y o r u m İ s t a n b u l g e l i y o r a k lx m a İ s t a n b u l d iy o ru m sen Sen şe h rim k a d a r g ü z e ls in şeh rim se n in k a d a r a c ı l ı

İste

b u k a d a r k a r ı c ı s ı n ı ,c İ s t e r s e n



£ie®a e s v a p v e r m e ,

E °oan.

Ç ankırı, 1940, Kâğıt üzerine pastel, 17 x 23 cm

F O T O Ğ R A F T A N Y A P IL A N R E S İM

Dayısı A li F u at Cebesoy un etkisiyle N âzım Bursa Cezaevi’nde zam an zam an birtakım olanaklar elde ederdi. Ö rnekse rom atizm aları için banyo tedavisi gerektiği yolunda bir rapor hazırlanır, böylece yanında jandarmasıyla her gün banyolu bir otele gitm esine izin çıkardı. A slında bu Piraye ile buluşm ası için bir izindi. Ç ekirge’de karısının kaldığı otele gelir, birkaç saatini onunla geçirirdi. Bu arada bir sokak fotoğrafçısı denk düşerse, otelin bahçesinde, Bursa Ovasını, N ilüfer i arkalarına alıp birlik­ te resim ler de çektirirlerdi. Bu fotoğrafı da, yanılm ıyorsam , bir otel bahçesinde, gökyüzüne doğru öyle bir sokak fotoğrafçısına çektirmişlerdi. Sonra N âzım , herhalde ışık sızıp kendi yüzünü kestiği için, bu fotoğraftan yalnız Piraye nin başını ayırıp büyütm üştü.

30

31

İkisinin böyle alttan çekilen başka fotoğrafları da var. N âzım seviyordu anlaşılan bu açıyı, ayrıca yüzdeki gölgelenm eleri de seviyor olmalı. Ç ünkü Piraye’nin bu fotoğrafından salt kırm ızının tonlarını kullanarak 31 x 44 cm boyutlarında yağlıboya bir tablo yapmıştı.

Piraye, 1941, T uval üzerine yağlıboya, 31 x 44 cm

32

CEZAEVİ ARKADAŞLARI

|

Ç ankırı, 1940, T uval üzerine yağlıboya, 33 x 41 cm

35

Bursa, 1941, T u v al üzerine yağlıboya, 27 x 32 cm

B ursa 1941, T u v al üzerine yağlıboya, 25 x 33 cm 36

W

S &

M

I §

~:a > , - líjl^

: ■ ' •*

JJD ^'IH U H í

i

i

j I

, ~ 4 ' ~ >’ . i I' / *."> . ’f..*'

-

M+ X); )

i

97

.. ' k?

, O.,

^

'• • .4

Ct L** £Ó

,,>

A *-

..J

98

^V '-'$* sï

.

. *

.

.

s

. ’ t í . . *k ■ ••

*

O m e r D e n iz ’in sorgusu sırasında N a z ım ’m tu ttu ğ u n o tlar :

It uué 4 i - U ‘ . • » « ->t 5 ÇL CArv'

L

41..' »

>

V' s>

,-'C U_ % ,' ■M

»

100

i

4

í- b"/ *«^&.ft*V* { ' ^ '• • ’ *■'■

H,

'« ■

. . . ü

.

t * k '



»»«■' '4

4M

t ıtrim in U f a n im i

Oa lal :ı

< Tk%İ*.?:■*•kİlilİlik

J ' 3 ,*x Y) _ y Jj ^ “■'yy / J>j/J c,> r-s ' -----

y**Kıfc

Meşhur Adam lar Ansiklopedisi’n in kapak sayfası

123

ti-STiCE

-

*



'.-st^ .->-.„^>--