133 84 14MB
Turkish Pages 488 [489] Year 2022
DAVID A. BELL
Aydmlanma Çag1 ve Devrim Fransa'smm siyasi kültürüne odak lanan Bell, 1991 yilmda doktorasm1 tamamladi. 1 990-1 996 y1llan arasmda Yale'de ve 1996-201 0 y1llan arasmda Johns Hopkins'te dersler verdi. Burada Be�eri Bilimler Fakültesi Dekam olarak go rev yaph. Kitaplan, Frans1z Tarih Ara�hrmalan Demegi, Ameri kan Onsekizinci Yüzyil Ara�hrmalan Demegi ve Amerikan Ta rih Demegi tarafmdan taltif edildi.
NAPOLÉON VE iLK TOPYEKÜN SAVA�IN HiKÂYESi Modern Sava§ Sanahn1n Dogu§u
DAVID A. BELL
Çeviren Burak Yaz1c1
istanbul,
2022
SELENGE YAYINLARI No: 236 1 Tarih Serisi: 180 1 Ekim 2022, 1. Bask1 YAZAR
David A. Bell ÇEVfREN
Burak Yaz1c1 EDITOR
Dogan Mert Demir YAYIMA HAZIRLAYAN
Sarne! Õgütlü SON OKUMA
ibrahim Ünver KAPAK GÔRSELI
François Gérard'm Austerlitz Muharebesi'ni tasvir eden tablosu KAPAK TASARIMI
!?evket Dõnmezoglu SAYFA DÜZENI
Hilal Yazhk BASKI-CILT
Repar Dijital Matbaas1 ISBN
978-625-7459-82-2 SERTIFIKA NO.
40675
Copyright © 2007 by David A. Bell Ali rights reserved Selenge Yaymlari,
Mimar Sinan Mah.,
Matbaa ve Reklamnltk
34672
Repar Tasanm
Ticaret Limited $irketi'nin
tescilli markas1d1r.
Se/ami Ali Efendi Cad., No: Te/: O
Üsküdarlistanbul
5
(212) 522 48 45
www.selenge.com.tr e-posta: [email protected]
© Bu kitabm tüm haklari sakltdir.
Tan1t1m amaçli, k1sa almt1/ar d1�111da
metin ya da gOrseller yayrnevinin izni olmadan hiçbir yolla çogalt1/amaz.
iÇiNDEKiLER Giri� 7 1. Bõlüm: Subaylar, Beyefendiler ve $âirler 35 2. Bõlüm: Vicdan, Ticaret ve Tarih 79 3. Bõlüm: Harp Í lam, Ban� Tebligi 123 4. Bõlüm: Son Haçh Seferi 177 5. Bõlüm: Topyekún Sava�m Azap Melekleri 225 6. Bõlüm: Kartalm Câzibesi 271 7. Bõlüm: $ohretle Geçen Günler 321 8. Bõlüm: Sava�m K1Z1l Sunag1 375
Epilog 427 K1saltmalar 449 Kaynakça 451 Dizin 485
Giri�
Bu sava�, son sava� olacaktir. Charles-François Dumoriez,
17921
1 789 ve 1 790 y1llan, umudun ve mutlulugun hâkim oldugu zamanlard1 . Oldukça güçlü fakat bir o kadar nefret edilen reji min çokü�ü, beklenmedik bir geli�meydi. Ama y1k1m, �a�irhci bir biçimde -ve nispeten- kans1z gerçekle�mi�ti. Tüm bu y1k1mm ortasmda gücünü ban�a, demokratik degerlere ve insan hakla rma duydugu sayg1dan alan bamba�ka bir uluslararas1 düzen �ekil almaya ba�lam1�h. Denilebilir ki donemin onde gelen dü �ünürleri bile, bu y1llarm donü�türücü kuvveti kar�1smda hay rete dü�erek sonu gelmeyen sava� hâlinin en sonunda nihayete erecegine inanm1�lardi. Fakat zaman, onlan zâlimâne bir h1zla hayal kmkhgma ugratmakta gecikmeyecekti. Müteakip y1llar da, Avrupah büyük devletlerin kendilerinin bile dizginlemekte güçlük çektigi ve bu çagm insanlarmda mütemâdiyen devam edecegi hissiyahm yaratan bir �iddet sarmalma doland1lar. Ba n�m tesis edilebilecegine yonelik umutlar, k1sa süre içerisinde yerini en az bunun kadar yaygm bir inam� hâline gelmeye ba� layan apokaliptik bir mücadele korkusuna b1rakh. Õ yle ki bu inam�, bir zamanlar barbarhkla e�deger gürülen zâlimliklere te vessül etmek pahasma �eytaní: güçlerle mütemâdiyen -ve daha evvel gürülmemi� boyutlarda- sava�manm bir gereklilik oldugu savm1 ortaya koydu.
"Bu sava�" : Charles-François Dumouriez, AP, C. 52, s. 472 ( 1 2 Eylül 1 792)
David A. Bell
• 7
Bu tammlamayla alâkah olarak dikkatimizi çeken temei nok ta, bunun iki asn da kapsayabilmesidir. 1989-90 y1lmda ba�layan süreç, bizim için en bâriz olam. Sovyetler Birligi'nin çoktan çürü meye yüz tutmu� sistemi tam mânâs1yla bir felâkete çarp1lmadan õnce bile pek çok siyaset bilimei, sava�m sona ermesinin an me selesi oldugunu dü�ünüyordu. Bazilan, artik Dünya'nm büyük õlçekli sava�lan kaldiramayacagm1 ileri sürerken, digerleriyse, demokratik rejimlerin tesisinin ban�1 da beraberinde getirecegi ne inamyordu ki bu inam�m temelinde yatan sav, demokratik ülkelerin birbirleriyle sava�mayacag1ydi.2 Francis Fukuyama, fazlas1yla me�hur olmakla birlikte haks1z yere ele�tirilen bir ma kalesinde, sava�m biti�ini "tarihin biti�i" �eklinde yorumlam1�ti ki esasen kastetmi� oldugu �ey, artik toplumlar üzerinde yürü tülen sava�m nihayete ermesiydi.3 Sava�m bitmesi �õyle dursun, küresel bir harp hâli, çok daha yogun bir forma büründü. Kõrfez Sava�lan, Balkanlar'1 kas1p kavuran askeri mücadeleler, bu mücadeleleri takip eden katli amlar ve 1 1 Eylül 2001 Saldmlan'ndan soma tüm dünyay1 kas1p kavuran kaotik çalkantilar, bu duruma õmek te�kil eder. Kor kunç 1 1 Eylül Saldmlan'm takip eden günlerde dõnemin Ameri kan ba�kam George W. Bush, yürütmekte olduklan mücadeleyi õzgürlügün kuvvetleri olarak tammlad1g1 Bati ile �eytani güç lerden müte�ekkil Bati dü�manlan arasmdaki bir sava� olarak resmetmeye ba�ladi. Bush destekçilerine ve kendisinin yõnetim anlay1�ma sempati besleyenler, bu mücadeleyi i kinci Dünya Sava�1'na benzetmekten çekinmediler ve Bati'nm kaderinin bu mücadelenin ba�anya ula�masma bagh oldugunu duyurdular. Õyle ki aralarmdan bazilan, sava�1 kazanabilmek için evvelce üzerinde uzla�ilm1� kimi askeri kanunlara riâyet edilmemesini bile sahk verir duruma geldiler.4 Dõnemin Britanyah diplomati Robert Cooper'm 2002'de yay1mlanan ve hatm say1hr derecede etkili olan bir makalesinde �õyle yaz1yordu: "Kendi aram1zda hukuka riâyet ederiz fakat eger ormanda harp edeceksek, or man kanunlanm uygulamak bir mecburiyettir."5 Kisa süre soma 2
Meselâ bakm1z, Mueller, Retreat from Doomsday; demokratik bani;; tezi için ozellikle Russett. Fukuyama. Meselâ, bkz, Podhoretz. Cooper, "The New Liberal Imperialism.
3 4
5
8
•
Na poleon
ve i l k Topvekün Sava � m Hikâyesi
Amerika Birle�ik Devletleri ve onun müttefikleri, Irak'a yonelik bir 'onleyici sava�' politikas1rn uygulamaya ba�lad1lar ve soz ko nusu politikanm ilk ad1m1, donemin Irak devlet ba�karn Saddam Hüseyin'e yonelik bir suikast gerçekle�tirmek oldu. O günden bu yana Amerikan askeriyesi, orman kanunlanm uygulamakta hayli mâhir oldugunu ispat etti. Bu eserin yazild1g1 sirada soz konusu �iddetli istikrars1zhgm ve tehlikenin ne zaman bir son bulacagma ili�kin bir tahmin yürütmek bile zor gürünüyor. �u ana kadar benzerlikler â�ikâr. Fakat �a�irhc1 bir �ekilde sozünü ettigimiz tammlama 1 789-90 y1llarma da tam mânâs1y la uyuyor; çünkü rejimin beklenmedik çokü�ü ve Frans1z Í h tilâli'nin ba�lang1c1 da bilinen dünyada ümitvar bir ruh hâlini beslemi�ti. Tüm bu olaylardan once bile, Avrupa'da hâkim olan dü�ünceye güre sonsuz muharebeler silsilesi, gitgide ve h1zhca eriyen bir buzul kütlesinin varhg1 gibi anakronikle�mi�ti. Nikbin bir Íngiliz din adam1, 1 784 y1lmda, defterine, �oyle not dü�mü� tü: "Dünyam1z, arhk sava� davullarmm yeri gogü inletemeyece gi ve i�galci dü�man kuvvetlerinin habis mevcudiyetlerini aç1k eden zillerin bir daha çalmayacag1 bir zamana yakla�1yor."6 22 May1s 1790 günü Frans1z Devrimci Hükumeti yay1mlad1g1 bildi riyle oyle ileri gitmi�ti ki arhk fetihçi sava�lan tammad1gm1 dek lare ettikleri bildiri, bilinen tüm dünyay1 muhatap alan bir ban� sozü �eklinde degerlendirilmi�ti. Bildiri, Fransa'nm arhk sadece vatan savunmas1 amac1yla askeri birliklerini harekete geçirecegi sozünü veriyordu.7 Fakat nâfile . . . Fransa'nm Avusturya hâkimi yeti altmdaki Belçika topraklanm i�gal ederek arahkh olarak 23 y1ldan fazia sürecek ve 1815 y1lmda Fransa'nm nihai maglubi yetine degin neredeyse tüm Avrupa'y1 içine çekerek büyüyecek muharebeler silsilesini ba�latmasma yalmzca 23 ay vard1. Hemen hemen en ba�mdan beri her iki taraf da soz konusu muharebeleri ve çeki�meleri, apokaliptik bir senaryonun parças1 addetti. Bu yakla�1mm erken tarihli destekçilerinden addedilen bir Frans1z, �oyle diyordu: "Bu, Olümüne bir sava�hr. Ya bize saldiran her gücü tarih sahnesinden silene kadar sava�acag1z ya da onlar bizi yok edecekler."8 Her iki taraf da bir suikast gerçekle�tirebilecek 6 7 8
Cornish, s. 24. AP, C. 25, s. 661 -62 (22 May1s 1 790). Jacques-François, Baron de Menou, AP, C. 22,
s.
526-27 (28 Ocak 1 791)
David A . Bt'll
•
9
seviyede degildi, fakat kitaya yay1lan gerilla sava�mm ve vah�i eylemlerin boyutlan, oyle boyutlara ula�m1�h ki sava� boyunca giri�ilen katliamlarm benzerleri, ancak ikinci Dünya Sava�1'nda bulunabilirdi. Napoléon Bonaparte, Cooper'a yüzy1llar oncesin den bir sufle vermek istermi�çesine durumu �oyle aç1klam1�h: "Eski Çag1ann barbar sava� pratiklerine geri donmek, bize pa hahya patlam1� olsa da ortak dü�manlanm1za kar�1 onlarm silah lanyla kar�1hk vermek zorundayd1k."9 Elbette ki iki donem arasmda saptanabilecek paralellerin ta mamen aym olmasm1 beklemek olanaks1z. Napoléon Avrupa s1'nda gozlemledigimiz ve devasa boyutlara eri�mi� katliamlarm en yakm ornekleri bile 1 989'dan soma gorülmü� bir �ey degildir. Kald1 ki Napoléon Avrupas1'ndan kashm1z hem onun genç bir subay olarak içine dogdugu Avrupa'd1r hem de bizatihi tüm k1tay1 yonetme arzusuyla yamp kavruldugu o ate�li imparatorluk günleridir. Fakat bu durum, biraz once bahsetmi� oldugumuz benzerliklerin de tesâdüfi oldugu intibam1 uyandirmamahdir. Bu boyle olmakla birlikte ifade edilmelidir ki geç 18. yüzyil ve erken 19. yüzy1l boyunca Bah'nm sava� kavramma ve kendi ni defalarca tekrar edecek bir tarihsel modele -ki 1989'dan beri ya�anan hadiseler, bu kavramm ve tarihsel yapmm en yakm ve belki biraz da en aç1k omeklerini te�kil eder- bak1� aç1s1, çok bü yük bir donü�üm geçirdi. Bu tarihsel model oylesine karma�1k bir yap1ya sahip ki nihai ban� hayalinin ve topyekfm sava� anla y1�mm birbirine dügümlendigi -hatta birbirini hayatta tuttugu tuhaf bir senaryoyu ancak boyle bir model var edebilirdi. Ciddi say1da insamn payla�hg1 temâyüle gore barbar bir olgu kabul edilmesi gereken sava�lar, yeryüzünden silinmeliydi. H1zh bir yükseli� egilimine sahip ve çokça taraftar toplayabilen diger bir anlay1� ise sava�lan, apokaliptik bir çerçeve içinde degerlendi riyor ve dü�manm topyekun imhasma kadar sava�lann devam etmesi zaruriyettir diyordu. ikinci anlay1�a gore sava�lar, muha rip ku vvetleri günahlanndan anndiran, hatta onlan tamam1y la ku rtarmaya muktedir tek kuvvet olarak onem kazamyordu. Bugün sava� ve ban� dikotomisi, ozelde Amerikan politikasmm genelde Bati dünyasmm a�m kanatlanm tammlamak için iyi bir 9
10
Napoléon'dan Frans1z Senatosu'na, 21 Kas1m 1 806'da, C. XIII, s. 680 (no. 1 1 281 )
•
Na poléon ve i l k Topyekún Sava�m H i kâye.
yol gibi gürünüyor. Her iki tarafm sõzcüleri de diger kanadm temsilcilerini, realiteden kopuk bir felsefeye intisap etmekle ve mental hastahktan muzdarip olmakla suçluyor. Bir yanda ha yalperest ban� güvercinleri, diger yandaysa paranoyak ve sava� tellah �ahinler kanadi. Birtak1m dü�ünürler, iki kanat tarafmdan s1khkla ba�vuru lan iki farkh lisam, yakm zamanda vuku bulan tarihsel geli� melerin ve �artlarm ürünü olarak degerlendirdi. Bu dü�ünür lerin ba�mda gelen The Washington Post yazan Robert Kagan, Bati Avrupa'y1, Amerika Birle�ik Devletleri'nin arkasma s1gm makla suçlad1 ve �imdilerde ban�m tad1m ç1karan bu halklarm tüm Bati dünyasm1 tehdit eden ve her biri digerinden kuvvetli dü�manlara kar�1 herhangi bir askeri tasarrufta bulunma riskine bile girmediklerini savundu. Kagan, dâhiyâne bir mecaz kullan d1g1 yaz1smda, Amerika Birle�ik Devletleri'nin korumac1hgma güvenerek hayatta kalan Avrupahlarm Venüs gezegeninden, Amerikahlarm ise Mars' tan geldiklerini ifade etti.1° Fakat aslm da her iki kanatla õzde�le�mi� retoriklerin ve kullamlan dilin Í kinci Dünya Sava�1'ndan çok daha õnce te�ekkül etmeye ba� lad1g1m sõyleyebiliriz. Dahas1, her iki dilin ve her iki retorigin bu farkh kamplara mensup dü�ünürlerin õzellikle itiraf etmek istemeyecegi kadar benzerlige sahip oldugunu ifade etmeliyiz. Nihayetinde sava�, genel itibariyle mevcut kurulu düzenin ta mamen d1�mda geli�en münferit bir hadise addedilir. $a�irtic1 olmayan bir �ekilde dü�ünürler ve devlet adamlan, bu iki yak la�1m1 bir noktada birle�tirmeyi ba�ardilar: Paradoksal biçimde bir daha sava�m patlak vermesini engelleyebilecek ve sonsuz ban� çagm1 ba�latabilecek topyekun bir son sava�. Bu anlay1�1 en sarih biçimde õzetleyen me�hur ifadenin sahibi ve 1914 tarih li The War of the Worlds kitabmm yazan Herbert George Wells'in sõyledigi gibi: "Bu, arhk ban� için sava�maktir. Bu, gelmi� geç mi� en büyük sava�, mutat sava�lar dizisinin bir ba�ka õrnegi degil, son sava�tir."11 Ya da Wells'ten tam 122 yil õnce Frans1z politikac1 ve General Charles François Dumouriez'in müjdele digi gibi: "Bu, son sava� olacaktir."12 10 11 12
Kagan, "Power and Weakness." Bkz. Kagan, O f Paradise and Power. Wells, s. 1 1 . Charles-François Dumouriez, AP, cil t. 1.11, s.472 ( 1 2 Ekim, 1 792) .
David A.
Bell
•
11
Her ne kadar sava� kavramm1 a�ag1 yukan iki yüz yil once Avrupa konjonktürü içinde geli�en normlar ve prensipler dâhi linde degerlendirebiliyor olsak da bu durum, perspektifimizin tümüyle çarp1k olduguna i�aret etmez. Aç1kças1, Avrupa'mn apokaliptik tehlikelerle yüzle�mek mecburiyetinde kald1g1 kimi durumlardan bahsetmek mümkündür. Yine de apokaliptik bir okumamn perspektifimiz üzerinde ne denli tahrip edici ve mü temâdi bir olumsuz etki b1rakabilecegini de dikkate almahy1z. Soz gelimi, 1 9901arda Ruanda'da ve Balkanlar'da ya�anan acila rm ve olümlerin en onemli sebeplerinden birisi, sava�1 anakro nistik bir aptalhk addeden ve askeri güç kullanmaktan çekinen, politik bask1 kurmak ve yaptmm uygulamak d1�mda bir çozüm üretemeyen Bahh devlet adamlanyd1. Sadece ele ald1g1m1z ilk durumda kendilerinin bu dünyanm barbarlan olduguna íman etmi�ler ve yalmzca güce kar�1hk vereceklerini hahrlam1�lard1. Bir de �unu dü�ünelim : 1 1 Eylül 2001'den beri terore kar�1 aktif bir sava� yürüten Amerika Birle�ik Devletleri'nin verdigi insan zayiah, her iki buçuk haftada bir Amerikan otobanlarmda ya�a nan trafik kazalannda camm kaybeden insan say1s1yla aymd1r. Bu say1, aym zamanda Sovyetler Birligi'nin Í kinci Dünya Sava �1'nda neredeyse 4 kanh yil boyunca her 6 saatte bir kaybettigi insan say1sma denktir. Sozünü ettigimiz sava�ta ise 'yeni dü� manlanm1zm' nihai amac1 her ne kadar kitlesel imha silahlarma sahip olmakhysa da b1çaklardan, silahlardan ve geleneksel pat laylCllardan daha etkili bir silaha sahip olmad1klan aç1ga ç1kh. Sonuçta bu da bir sava� ama gerçekten Íkinci Dünya Sava�1 ve bu sava� boyunca kaybedilen 50 milyon insanla k1yaslanmay1 hak ediyor mu? Her dü�man, mutlaka apokaliptik bir tehdit degildir. Ama sava�1 ve ban�1 tarh�irken kullanmaya ah�hg1m1z dil, boy le bir ç1kanm yapmam1za engel oluyor. Daha basit ifade etmek gerekirse, sava�1 apokaliptik olmayan bir çerçevede ele almak, hayli güçle�mi� durumda. Peki, neden boyle? Bati dünyas1, neden tekrar sava�m bu diko tomik ve neredeyse ikiz tasavvuruna s1gmd1? Neden apokaliptik bir sava� anlay1�mm câzibesine kapild1? Bu geni� ve kapsamh sorulann cevabm1 verebilmek iddiasma sahip degilim. Ama bu kitap boyunca, soz konusu parad i gmanm nas1l ve neden ortaya ç1khgm1 tarh�maya gayret ediyoru m.
12
•
Napoléon v e i l k Topyekún Sava$m H i k,Í Vl'
Hikâyenin en temelinde, herkesi hayrete gark eden bir donü9üm bulunuyor. Õnceki çaglarda oldugu gibi 18. yüzyil boyunca da sava9, Bah kültüründe insan hayatmm onlenemez ve günde lik bir pratigi kabul edildi. Bahh liderler sava9may1 birincil vazi feleri addettiklerinden 1 7001ü y1llar boyunca neredeyse arahks1z bir sava9 hâli Avrupa'y1 kas1p kavurdu. Õyle ki Avrupah büyük kuvvetlerin herhangi bir sava9a dâhil olmad1g1 alh yedi yil bile geçmedi. Ama Reformasyon y1llarmm beraberinde getirdigi kor kunç din sava9lannm nihayete ermesinin ardmdan sava9, daha kontrol edilebilir ve onlenebilir bir olay hâline geldi. Arhk ordu lar, gorece küçüktü. Vuku buldugunda kahredici sonuçlar do gursa da büyük muharebelere de s1k rastlanm1yordu ve belki de en onemlisi siviller, nispeten az zarar gürüyordu. Askeri liderler, dü9manlanm, genelde onurlu ve kendileriyle e§it statüde rakip ler addediyordu. Elbette ki tüm bu sayd1klanm1z, sava9m deh 9et verici oldugu gerçegine golge dü 9ürmüyor. Sava 9, tamm1 itiba riyle korkunçtur ama tarihçiler, korkunun ve deh9etin geni 9 yel pazedeki tonlan arasmda aynm yapabilmeyi becermek mecburi yetindedir. 18. yüzy1l, belki Sir Michael Howard'm bir zamanlar nüktedan bir 9ekilde ifade ettigi gibi "agzmdan salyalar akan sava 9 kopeklerini, oyuncu fino kopeklerine," çevirmedi.13 Fakat yine de dogru bir kategorizasyona tâbi tutulurlarsa gürülecektir ki bu yüzyila damgasm1 vuran muharebeler, tüm Avrupa tarihi içerisinde belki de en az korkunç olanlard1r. Neredeyse sürekli fakat limitleri belirlenmi9 olan bu sava9 hâli, Avrupa'nm eski rejim ordulanm yonetmekle mükellef bulu nan soylularca gayet tabii ve münâsip bir olgu kabul ediliyordu. Bu durum da gayet dogald1; çünkü soz konusu sava9 kavram1, soylulara ozgü aristokratik onur anlay19mm ve hizmet telâkki sinin vücut bulmu9 hâliydi. Ü stelik sosyal statüleri ve refahlan, bu kavram dâhilinde belki de ciddi bir tehlikeyle smanm1yordu. Bir bak1ma bu k1s1th sava9 kavram1, aristokrasi ve hükümdar maiyeti için bir tiyatro sahnesinden ba9ka bir 9ey degildi. Mu harebelerde aristokratik ya9am tarz1 ve degerleri sergilenirken, bunlarm arasmda en çok 9â9aa, kibirli b i r ozgüven, bazen incelik ve nihayetinde cesâret õn plana ç1k1yor d u . 18. yüzyilm Avrupah elitlerine güre bu düzen, sonsuza dek sü rmeye muktedirdi fakat 13
Blanning'den, Origins,
s.
38.
Dovid A. Bell
•
13
tüm ah;;kanhklanyla beraber bu dünya düzeninin de yerle yek san olmasmm an meselesi oldugunun farkmda bile degillerdi. Sõz konusu degi;;imin kõkenini, zihin dünyasmda aramah y1z. Bugün A ydmlanma Çag1 diye isimlendirdigimiz dõneminin mUteber aydmlarma gõre sonsuz sava;; dõngüsü, insanhgm de gi;;mez kaderi addedilmemeliydi. Onlara gõre insan topluluk lan, tüm farkhhklarma ragmen ortak bir tarihsel evrim geçire rek barbar bir alt seviyeden medeniyetin en üst basamaklarma hrmamyorlard1. Artan bir nezâket ve ticari ili;;kiler seviyesi, bu medeniyeti tammlayan õgelerdi. Bu baglamda yaygmla;;an smir h sava;; kavram1, tabii ve kahc1 bir menzil degildi. Bu, yalmzca sava;;m bütünüyle yok olacag1 son a;;amaya eri;;memiz için ge rekli bir a;;amayd1. Modem zamanlarda sava;;m insanhgm ilkel devirlerinden kalma, anlams1z, tiksindirici ve istisnâi bir garâbet addedilmesi de bu anlay1;;m bir devam1 ;;eklinde ele almabilir. Aydmlanma Çag1 dü;;ünürleri, nihai ban;;m ilk müjdecileri de gildi. Din adamlarmdan ve filozoflardan müte;;ekkil ban;; yan hlan, onlardan çok daha õnce bu dü;;ünceyi mu;;tulam1;;lard1 fakat mütedeyyin Hristiyanlar, 'ilk günah' kavramm1 çok daha farkh degerlendirmi;;lerdi. Onlara gõre ilk günah kavrammm bir uzanhs1 telâkki edilen nihai ban;;, ancak insan dogasmm ilâhi bir müdâhaleyle degi;;imi sonucunda mümkün hâle gelebilirdi. Buna kar;;m 18. yüzytl seküler dü;;ünürleriyse, nihai ban;; hâli nin gõzle gõrülebilir ve doga bilimlerinin ortaya koydugu yasa lara uygun ;;ekilde vuku bulan sosyal degi;;imlerin birikmi;; bir sonucu olacagm1 õne sürdüler. Íkinci grubun õngõrüleri, bu gru bun sõzüm ona mensuplanm dünya tarihinin en akhselim ban;; severleri olarak kar;;1m1za ç1kard1. Ortaya koyduklan sav, realist oldugu kadar iknâ ediciydi ve tam da bu sebeple çok kisa süre içerisinde soylulardan askeriyeye kadar hemen hemen tüm egi timli Avrupahlann üzerinde uzla;;hklan bir norm hâline geldi. Ban;;severlik dü;;üncesinin ivme kazand1g1 bu dõnemde di ger Avrupahlar ise sava;; olayma bamba;;ka bir noktadan yak la;;hlar ve bu dipsiz kuyunun içerisinde büyüleyici bir yücelik hissinin gizli oldugunu ke;;fettiler. Sava;;m dogasmda içkin bir toplumsal ve bireysel imtihan bulundugu hissine kaptlm1;;lar d1. Onlara gõre bu, imtihan dizginlerinden bo;;alm1;; bir mânevi annmay1 beraberinde getirebilir ve insanhg1 günahlarmdan azat edebilirdi. Belki sava;; mefhumu, medeni bir ya;;am biçimine tü14
•
Napoléon ve i l k To pyekún Sava�m H ik .iw'•'
müyle yabanc1 olabilirdi fakat medeniyetin iyi bir ;;ey oldugu intibama nas1l kapilm1;;tik ki? Sava;;, gittikçe yozla;;an ve âdi bir hüviyete bürünen medeni ya;;anhy1 islah edecek bir araç olamaz m1yd1? Çok yõnlü bir simâ olarak tamnan Alman entelektüeli Wilhelm von Humboldt, bu konu üzerine ;;õyle sõylemi;;ti: "Sa va;;, korkunç bir a;;mhk olmakla birlikte insan irkmm geli;;imi için en saghkh yoldur."14 Yine de sava;;a kutsiyet kazand1ran bu gõrü;;ler, evvelki zamanlarm aristokratik sava;; anlay1;;ma bir geri dõnü;; ;;eklinde alg1lanmamahdu. Hatta tam tersine sava;;, hâlâ istisnâi bir a;;mhk ve insan dogasma aykm bir mefhum ad dediliyordu. En fanatik sava;; yanhlan için bile bu mefhum, arhk aristokratlarm ;;õhret kazanmalanm mümkün k1lan demirden bir irade ve sonsuz bir ;;ânm arac1 olmaktan ç1km1;;h. Sava;;, ar hk kendini ifade etmenin romantik bir arac1 olmaya ba;;lam1;;t1 . Sava;;, "ben anlay1;;m1 ve kavramm1" ;;ekillendiren bir vaka ad dedilmeye ba;;lanm1;;t1.15 Frans1z ihtilâli'nden õnce yukanda tarti;;ilan gõrü;;lerin, Av rupa'y1 yõneten isimler üzerindeki etkisi ve sava;;m nasil yürü tülmesi gerektigine ili;;kin katk1s1, çok k1sithyd1 ama ihtilâlin en çalkanhh politik ve kültürel degi;;imlerinin ya;;anmaya ba;;lan d1g1 ilk üç y1hnda (1 789-92) sõz konusu fikirler, Avrupa'mn en geni;; ve kuvvetli devletinin gündemine oturmaya ba;;layacak h. Bu y1llarm Fransas1'nda aristokrasi hem devlet yõnetiminde hem de orduda õteden beri var olan hegemonisini yitirmi;; ve kendisini, devrimci bir õfkenin yegâne hedefi hâlinde bulmu;; tu. Bu degi;;imlerin sonucunda 1 792'de ayaga kalkan Fransa'nm sava;;ma stili, Eski Rejim'in ah;;1k oldugu k1s1th sava;; stilinden hayli farkh olacakt1. Takip eden geli;;meler "apokaliptik" olarak tammlanma y1 hak ediyor. 1 792'den 181 5'e degin devam eden mücadeleler -askeri teknoloji aç1smdan büyük teknolojik geli;;melerden bah setmek sõz konusu olmasa bile-, sava;;m boyutu ve yogunlugu bak1mmdan Avrupa'y1 deh;;ete dü;;ürecekti. Bu noktada ra kamlar, resmetmeye çah;;tig1m1z tabloyu netle;;tirebilir. 1490 ile 1815 arasmda vuku bulan muharebelerin 1/5' inden fazlas1, 1 790 14 15
Humboldt. Bkz. Wahrman.
David A . Bell
•
15
y1hm takip eden 20 sene içerisinde gerçeklegti.16 1 790 yilmdan õnce sadece az say1da birkaç muharebenin 1 00.000'e yakm askeri gücü karg1 karg1ya getirdigini biliyoruz. Sadece 1 809'da gerçek legen Wagram Muharebesi'nde savagan güçlerin toplam say1s1 ise 300.000'e yakm olarak hesaplamyor.17 Dahas1, Wagram Mu harebesi'nden sadece dõrt yil soma vuku bulan Leipzig Muha rebesi'nde bu say1, 500.000'e yaklagacakh ki õlen ya da agir ya ralanan muharip güçlerin 150.000 kadar oldugunu da eklemekte fayda var.18 Napoléon Çag1 boyunca yalmzca Fransa'nm insan kaybmm bir milyon civannda hesapland1gm1 da eklemeliyiz. Bir ba�ka ifadeyle, sõz konusu muharebelerde kaybedilen genç erkek nüfus Birinci Dünya Savag1'nda kaybedilenden katbekat fazlaydi.19 Tüm Avrupa'y1 temel alan bir hesaplamaysa, toplam insan kaybmm neredeyse 5 milyona ula�hgm1 gõstermektedir. Egi benzeri gõrülmemig bu muharebeler silsilesi, tüm Avrupa devletlerinin politik sistemlerinde ve hükmettikleri topraklarda büyük degigimlere sebep oldu. Gerilla tarzmda yürütülen çar p1gmalar i spanya, i talya, Avusturya, i sviçre ve Fransa üzerinde izleri kolayca silinemeyecek yaralar açh. Bõylece bu silsilenin topyekfm savag diye tammlad1g1m1z kavramm ortaya ç1kmasma sebebiyet verdigini sõyleyebiliriz. Topyekun savag anlay1gmm daha bâriz bir tammlamaya ve izaha muhtaç oldugu ortada. Pek çok tarihçi, 1 792-1815 y1llan arasmda gerçeklegen muharebeleri, topyekun savagm õrnekleri telâkki etti.20 Yine de bu kavram, yakmlaghkça bulamklagan bir dogaya sahip. En genel tabirle topyekun savag; toplumun sahip oldugu tüm kaynaklarm dügmanm tamam1yla yok edilmesi için seferber edildigi ve muharip/sivil aynmmm gõzden kayboldugu bir sava� türüdür. Bu formülasyon, okuyucuya ilk bak1gta ga yet anlag1labilir gelebilir.21 Ama pratikte herhangi bir savagm bu tammlamaya uygun bir biçimde gerçeklegtiginden sõz edebilir 16 17 18 19 20
Rothenberg. Gates, s. 1 39. Rothenberg, The Art of Warfare, s. 81 . Sutherland, The French Revolu tion, s. 371 . Meselâ, Guiomar ve referansta bulundugu eserler için s. 1 1 ; Blanning, Ori gins, s. 21 1 . Bu mesele hakkmda Chickering' in iizl'llikle "Total War" isimli eserine ve Guimor'a bakm1z, s. 13.
21
16
•
Napoléon v e i l k Topyekiín Sava�tn Hik