124 8 13MB
Turkish Pages 450 [459] Year 2018
Paul M. Cobb Müslümanların Gözüyle
HılCLI S€P€RL€Rİ •
Çeviren: Ekin Duru
PaulM.Cobb Pennsylvannia Üniversitesinde İslam Tarihi profesörü olarak görev yap maktadır. İslam tarihi konulu kitaplar ve makaleler yazmıştır. Haçlı Se ferlerine tanıklık etmiş Müslüman bir gezginin anılarını Arapçadan İn gilizceye çevirmiş ve bu çalışması The Book of Contemplation: Islam and the
Crusades (2008) başlığıyla yayımlanmıştır. Ortaçağda İslam dünyası ile Bab arasındaki ilişkiler üzerine otorite olarak kabul edilen yazar Avru
pa, Afrika ve Ortadoğu'nun büyük kısmını gezip görmüştür. Philadelp hia' da yürüttüğü akademisyenlik faaliyetinin yanı sıra memleketi olan Amherst Massachussets'te çiftçilikle uğraşmaktadır.
Ekin Duru
1937'de Ankara' da doğdu. 1956'da Amavutköy Amerikan Kız Koleji'n den mezun olduktan sonra Ankara ve İstanbul' da çeşitli yabancı firma larda genel müdür sekreterliği yapb. 1969'da İsviçre' de Simultane adlı bir kurumda eşzamanlı çevirmenlik eğitimi aldı. İstanbul'da amatör ve profesyonel tiyatrolarda sahneye çıkb. 1972'de Fethiye'ye yerleşti. 1997'den beri çevirmenlik yapmaktadır. Bugüne kadar Türkçeden İngi lizceye ve İngilizceden Türkçeye elliyi aşkın kitap çevirmiştir.
·
Paul M. Cobb
Müslümanlarzn Gözüyle
HılCLI S€P€RL€Ri •
Çeviren: Ekin Duru
Say Yayınlan Tarih
Müslümanlann Gözüyle Haçlı Seferleri /
Paul M. Cobb
Özgün adı: The Race for Paradise: An lslamic History of the Crusades © Paul M. Cobb, 2014 Türkçe yayın haklan Akcalı Ajans aracılığıyla ©Say Yayınlan Bu eserin tüm haklan saklıdır. Tarubm amacıyla, kaynak göstermek şarhyla yapılan kısa alınhlar hariç yayınevinden yazılı izin alınmaksızın alınh yapı lamaz, hiçbir şekilde kopyalanamaz, çoğalhlamaz ve yayımlanamaz. ISBN 978-605-02-0676-0 Sertifika no: 10962 İngilizceden çeviren: Ekin Duru Yayın koordinatörü: Levent Çeviker Editör: Sinan Köseoğlu Sayfa düzeni: Mehmet tıhan Kaya Kapak tasanmı: Artemis İren Baskı: Lord Matbaaalık ve KAğıtçılık Topkapı-İstanbul Tel.: (0212) 674 93 54
Sertifika no: 22858
1. baskı: Say Yayınlan, 2018
Say Yayınlan Ankara Cad. 22/ 12
•
Tel.: (0212) 512 21 58
TR-34110 Sirkeci-İstanbul •
Faks: (0212) 512 50 80
www.sayyayincilik.com
•
e-posta: [email protected]
www.facebook.com/ sayyayinlari
•
www.twitter.com/ sayyayinlari
www.instagram.com/ sayyayincilik Genel dağıhm: Say Dağıbm Ltd. Şti. Ankara Cad. 22/ 4
•
Tel.: (0212) 528 17 54
TR-34110 Sirkeci-İstanbul •
Faks: (0212) 512 50 80
intemet sabş: www.saykitap.com
•
e-posta: [email protected]
İÇİNDEKİLER Haritalar ve Görseller
........ ..............................................................
İsimlerle İlgili Bir Not
7 9
.....................................................................
Öne Çıkan Tarihsel Kişiler ve Hanedanlar
....................................
11
ônsöz: Şam'ın Kavşaklan
..........................................................
23
1. İslam'ın Yurdu
.........................................................................
2. Ürkmüş Deniz
.........................................................................
3. Kılıç Kurbanı
33 69
127
..........................................................................
4. Allah'ın Düşmanlarına Karşı
161
5. Gücün Tadına Varmak
189
...............................................
6. Yıkılan Çadır
.........................................................
245
..........................................................................
7. Her Bir Derin Vadiden 8. Kurtlar ve Arslanlar
.........................................................
317
................... ...........................................
9. Bırakalım Onlar Bizi övsün Sonsöz: Gömülmüş Atlılar
Kısaltmalar Notlar
................................................
353
.......................................................
387 399
...................................................................................
...........................................................................................
Bibliyografik Açıklama Teşekkür Dizin
283
.................................................................
403 443
.......................................................................................
449 451
............................................................................................
Beni sollayan Emily'ye
HARİTALAR VE GÖRSELLER Haritalar
1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10.
İdrisi'nin çizdiği harita. Günümüzdeki yer isimleriyle. . 39 1050'lerde Akdeniz Dünyası............................................... 47 Ortaçağda Sicilya 93 Ortaçağda Endülüs............................................................. 104 Frankların gelişinden sonra Yakındoğu .......................... 129 Murabıtlar döneminde Endülüs....................................... 221 Ortaçağda Kuzey Afrika.................................................... 234 Muvahhidler döneminde Endülüs . ................................. 263 1187'den sonra Yakındoğu. ............................................... 291 Osmanlıların Balkanlardaki seferleri............................... 357 . .................................................................
Renkli Görseller (s. 16�161 arası)
1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11.
Selahaddin'in Şam'daki heykeli. El-İdrisi'nin dünya haritası. Eşitlik çemberi. Kudüs, Harem-i Şerif. Crac de Chevaliers. Nureddin'in Türbesi. Murabıtların bashrdığı altın dinar. Akka ' dan bir Haçlı dinarı. Alhn Kule (Torre del Oro), Seville. Memlük Sultanı Baybars'ın bashrdığı bir sikke. El-Nasır Muhammed medresesinin kapısı. 7
8
12.
Müslümanların Gözüyle Haçlı Seferleri
Niğbolu Savaşı'ru betimleyen bir Osmanlı minyatürü. Palermo'daki anma taşı, 1149. 14. Santa Maria della Vittoria'run Lucera Katedrali. 15. Osmanlıların Gırnata haritası. 13.
İSİMLERLE İLGİLİ BİR NOT er ne kadar okurlar İslam tarihi hakkında bilgi edirlmek istiyorlarsa da ortaçağda Müslümanların kullandıktan isimler kafa kanşhncı, hatta en me raklı kişiler için bile bıkkınlık verici olabilir. Ortaçağda Müs lümanlar, özellikle soylu bir aileden gelenler, birçok isim ya da unvan taşımaktaydı. İşte ortaçağda son derece sıradan bir Müslüman isminin örneği: Mecide'd-Din Muhammed bin Halid bin Abdullah el-Tamimi. Bu isim şu şekilde bölümlere ayrılabilir: Mecide'd-Din genellikle devlet yetkilileri tarafından verilen resmi bir un vandır. Bu unvanlar genellikle "el-Din" (dini yani İslami) ya da "el-Devlet" veya el-Mülk (Devlet, Krallık) anlamını taşır. Örnekteki Mecide'd-Din "Dinin Zaferi" anlamına gelir ama bunlar genellikle içi boş unvanlar olduğundan isim sahibinin muzaffer ya da dindar olduğunu göstermez. Muhammed bu kişinin asıl ismidir ve yalnızca yakın çevresince kullanılır. Bin (ya da ibn) oğlu" anlamına gelir (kadın isimlerinde " kızı" anlamına gelen bint kullanılır; banu ise kabile isimlerinde kullanılır ve çoğul olarak "oğullar" anlamına gelmektedir). Dolayısıyla kişinin babasının adı Halid, dedesinin adı ise Ab dullah' hr. Dedenin ismi en fazla kullanılan Arap isimlerinden olup Allah'ın kulu" anlamını taşımaktadır. Çoğunlukla "Al lah" yerine onun özelliklerinden biri kullanılabilir; Abdürrah-
H
11
11
10
Müslümanlann Giizüyle Haçlı Seferleri
man ("Merhametlinin Kulu") gibi. Ortaçağda şecere Araplar (ve diğerleri) için büyük önem taşımakta ve bu nedenle isimle ri birkaç kuşak öncesine kadar uzanan bir dizi "bin" ve "bint" içermekteydi. Sonda yer alan el-Tamimi, nisba diye bilinen, doğum yerini, mesleğini, mezhep ya da kabileyi belirten bir sıfatbr (örnekte, böylece, o kişinin Tamim kabilesine mensup olduğu belirtilmiştir). Çağdaş yazarlar çoğu kez nisba'larda ki "el" sözcüğünü dışlamayı yeğlemektedirler; bu nedenle el-Tamimi'ye sadece Tamimi olarak rastlamak mümkündür. Aynca bu insanların bir sürü lakabı da olabilir. Genelde er kekler en büyük erkek çocuklarının adı ile anılırlar, örneğin "Yusufun Babası" olarak; Arapçada erkekler için Ebu Yusuf ("Ebu" baba anlamına geliyor), kadınlarda ise "anne" anlamı na gelen "Umm" kullanılır. Kitabımızda yer alan Müslüman kişilerin çoğu, çeşitli kar maşıklıktaki Arapça ya da Türkçe isimlere sahip. Bu kitap özellikle Arap ya da İslam tarihi konusunda bilgi sahibi ol mayan okurlar için yazılmış olduğundan elimden geldiğince bu isimleri yalınlaşhrmaya çalışhm Bununla beraber, okur, gerekli sabn gösterdiği takdirde ismin sahibinin geçmişi ve soyu hakkında çok değerli bilgilere ulaşabildiğini görecektir. Aynı şekilde, Arapçanın Latin alfabesinde yer almayan nokta ve çizgi gibi uygulamalarını da kullanmamaya özen gösterdim. Bunun tek istisnası, İngilizcede pek karşılığı bu lunmayan, "ve" sözcüğünü temsil eden iki Arapça yazılışbr (ayn ve hemze).
ÖNE ÇIKAN TARİHSEL KİŞİLER VE
HANEDANLAR
Abbasiler: 750-1258 yıllan arasında Bağdat'ta hüküm süren
Sünni hanedan. Bu kitabın kapsadığı. dönemde bu halifeler daha ziyade sembolik bir güce sahipti. Abdülmümin: 1147-63 yıllan arasında Endülüs ve Mağrip'te
ki Muvahhid İmparatorluğu'nun ilk halifesi. El-Adil: Aynı zamanda Saphadin vs., Eyyubi sultanı (1200-
1218). Frankların Dimyat istilasına karşı çıkhğı. sefer sıra sında öldü. Alfonso Henriques: Portekiz kralı 1. Alfonso, 1139-85, Endü
lüs'ün bahsındaki Müslümanların baş düşmanı. Alexios Komnenos: 1081-1118 yıllarında yönetimde bulunan
Bizans İmparatoru. Doğu sınırında Türklere karşı direnmek için Ban'dan askeri yardım talep etmesi Birinci Haçlı Sefe
ri' nin düzenlenmesine yol açh. Aragonlu 1. Alfonso: 1104-34 yıllan arasında yönetimde bulu
nan Aragon ve Navar kralı. Endülüs Müslümanlarına karşı giriştiği seferler ve 1118' de Zaragoza'yı ele geçirmesi sonu cu
El Batallador, "Savaşçı" lakabını kazandı.
vı. Alfonso: 1077-1109'da yönetimde bulunan Leon ve Kastilya
kralı. El Bravo, "Cesur" lakabı ile anılmaktadır. 1085'te Müs lüman kenti Toledo ve diğer birçok yeri ele geçirdi. 11
12
Alparslan:
Müslümanların Gözüyle Haçlı Seferleri
1063-71 yıllan arasında yönetimde bulunan Büyük Selçuk Türklerinin sultanı. Suriye'ye ilk giren ve bölgeyi Sel çuklular adına ele geçirdikten sonra kuzeye yönelip 1071'de Malazgirt'te Bizanslıları yenilgiye uğratan Türk sultanı. 1. Amalrik: "Aınaury" olarak da bilinir. 1163-73 yıllan arasın da yönetimde bulunan Kudüs kralı. Kudüs'teki Frank kral lığının en güçlü olduğu dönemde ülkeyi yönetti. Aragonlu 1. Ramim: İspanya'da ilk Aragon kralı, 1035-63. Arslan Yürekli Richard: İngiltere kralı, 1189-99. Selahaddin'in Kudüs'ü yeniden ele geçirmesi üzerine Philip Augustus ile birlikte Yakındoğu'ya saldın düzenledi. Artuklular: On birinci ve on ikinci yüzyıllarda kuzey Mezo potamya'da, Suriye'nin kuzeyinde ve Doğu Anadolu'dak.i birçok bölgeye egemen olan Türkmen hanedanı. Atsız: Atsız bin Uvak. Selçukluların ve Fahmilerin emrindeki bir Harzemşahlı paralı asker. Filistin'de Fatımilerin hizme tinde iken 1070'lerde Suriye'nin merkezinde ve güneyin deki çoğu araziyi ele geçirdi. Daha sonra Selçuk generali Tutuş tarafından yakalanıp öldürüldü. Baldwin: Baudouin olarak da bilinir. Yakındoğu'daki Frank hükümdarlar arasında sık rastlanan bir isimdir. Özellikle Urfa'da Frank devletini kuran ve kral olmayı reddeden ağa beyi Godfrey'den sonra Kudüs'ün ilk kralı olan Bolonyalı Baldwin (1100-18 yıllan arasında yönetimdeydi}; Bourg'lu Baldwin olarak tanınan il. Baldwin, 1. Baldwin'den sonra Urfa kontu ve Kudüs kralı oldu (1118-31); Cüzamlı Bal dwin olarak tanınan Kudüs kralı iV. Baldwin (1174-85) Se lahaddin'in ilk Frank düşmanlarından biriydi. Baybars: El-Melikü'z-Zahir, "Fatih Kral" olarak da bilinir. Eyyu bi sultanı Salih Eyyüb'ün komutanı olarak kariyerine başla dı. Baybars yönetimde bulunduğu dönemde (1260-1277) Se lahaddin'in fetihlerinden geriye kalan Frank topraklarının çoğunu ele geçirdi.
öne Çıkan Tarihsel Kişiler ve Hanedanlar
El-Bekri:
13
Endülüslü coğrafyaa (1014-94), özellikle Roma hak kında yazdıkları ve İbrahim bin Yakub'un Avrupa gezile riyle ilgili eserlerinin çoğunu koruma alhna alması ile ün lüdür. Berkyaruk: 1094-1105 yıllan arasında Büyük Selçuklu sulta nı. Babası Melikşah'ın ölümü üzerine çıkan büyük iktidar savaşlarından sonra tahta geçti. 1. Bayezid: Yıldırım Bayezid olarak da bilinir. 1389-1402 yıllan arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun sultanı. 1. Bayezid sü rekli olarak Balkanlarda ve Doğu Avrupa'da Osmanlı ege menliğini pekiştirmeye çalışh. Bizanslılar: Roma 1mparatorluğu'nun Yunanca konuşan Hıris tiyan kesimi kimi zaman Doğu Roma İmparatorluğu olarak da isimlendirilir. Başkenti 330'da Büyük Konstantin tarafın dan kurulan ve 1452'de Osmanlılar tarafından fethedilen Konstantinopolis idi. Boabdil: Gırnatalı XII. Muhammed olarak da bilinir. Müslü man Gımata'nın başkenti Endülüs'te Nasri hanedanlığının son hükümdarı oldu (1487-92). Dolayısıyla Endülüs top raklarındaki son bağımsız lslam egemenliğini temsil etti. Bohemond: Yakındoğu'daki Franklar arasında çok rastlanılan bir isim, özellikle Taranto'lu Bohemond olarak da bilinen Antakya kralı 1. Bohemond. Norman general Robert Guis card'ın oğlu olan 1. Bohemond, ele geçirdiği Antakya'nın prensi (1098-1111) oldu ve Frankların Yakındoğu'daki sal dırılarında önemli bir rol oynadı. N. Bohemond 1252'den 1268'e kadar iki Frank devleti olan Antakya ve Trablus'u yönetti. 1285'te ölünceye kadar Trablus'ta yönetimini sür dürdü. Chitillon'lu Reynald: Reynaud olarak da bilinir, Antakya prensi, 1153-60; Mavera-i Ürdün lordu, 1177-87. Selahad din'in can düşmanıdır.
Müslümanlann Gözüyle Haçlı Seferleri
14
El Cid: Rodrigo Diaz de Vivar, Kastilyalı bir asilzade ve İber Ya
nmadası'nda Hıristiyan ve Müslüman prenslerin emrinde savaşarak zengin olan paralı asker. 1094'ten 1099'daki ölü müne kadar V alensiya prensi olarak yönetimde bulundu. Danişmendliler:
On birinci ve on ikinci yüzyıllarda Anado
lu'nun kuzey, orta ve doğu kesimlerine egemen olan bir Türkmen hanedanı. Anadolu Selçukluları ile savaştılar ve zaman zaman onlarla işbirliği yaptılar. Dukak: Şemsü'l-Müluk olarak da bilinir. 1095-1104 yılların
da Şam'ın Selçuklu prensi idi. Ünlü Selçuklu generali Tu tuş'un oğludur. El-Efdal: Bu kitaptaki birçok kişinin unvanı, özellikle Birinci
Haçlı Seferi sırasında ve sonrasında Mısır seferlerini yürü ten, Selahaddin'in oğlu ve komutanı olan ve 1193-96 yıl larında Şam'da Eyyubi emiri olan Fahmi sadrazam (10941121). Emeviler: lslamiyet'in ilk yıllarında (661-750) Suriye'de ege
men olan halifeler hanedanı; daha sonra bu hanedandan bir bölümü Endülüs'teki Kurtuba'da halifeliklerini sürdür dü, 929-1031. Endülüslü Said: Endülüslü ünlü yargıç, tarihçi ve bilgin. Ulus
ların Kategorileri Kitabı yapıtları arasında yer almaktadır. El-Eşref Halil: 1290-93 yıllarında Memlük sultanı. Babası Ka lavun' dan sonra tahta geçti ve Akka'yı ele geçirerek son
Frankların da Yakındoğu'yu terk etmelerini sağladı. Eyyubiler: Selahaddin tarafından oluşturulan hanedan. Ey
yubilerin merkezi Mısır idi ama 1171'de kurulan hanedan lığın 1259'de Memlükler tarafından yok edilişine kadar Su riye, Kuzey Mezopotamya, Bab Arabistan ve Yemen dahil Yakındoğu'nun büyük bir kısmına egemen oldular. Fahrülmülk: Trablus 1109'da Frankların eline geçinceye ka
dar, kentte önceleri kadılık yapb ve sonra kentin bağımsız hükümdarı oldu. Kent kuşablınca önce Cebele'ye sonra
ône Çıkan Tarihsel Kişiler ve Hanedanlar
15
Şam' a ve en son Bağdat'a giderek oradaki Abbasi halifesin den Frank.lan kovmak için yardım istedi. Fatımiler:
Şiilerin İsmailiye kolundan gelen hanedan. Başlan
gıçta Mağrip' teki Mehdiye kentinde yaşayan Fatımiler, Mı sır'ı ele geçirdikten sonra (969-1171) Kahire kentini kurarak halifelik merkezini buraya taşıdılar. Kısa sürede Suriye'nin kuzeyine, Filistin'eve Yemen' e yayıldılar ve 1099'da Frank lar Kudüs surlarına ulaştıklarında burada egemendiler. il. Frederick:
Hohenstaufen hanedanının 1220-50 yılları ara
sında Kutsal Roma lınparatoru olan bireyi. Aynı zamanda Frederick İslamiyet yanlısı olduğunu iddia etmesine rağ men, gönülsüzce de olsa Haçlıların Eyyubilere karşı Yakın doğu'daki seferlerine katkıda bulunmuş ve Sicilya'daki bir Müslüman ayaklanmasını acımasızca bastırarak 1198'den 1250'ye kadar Sicilya kralı olmuştu. Harun bin Yahya: Bizanslılann dokuzuncu yüzyılda esir al dıkları, muhtemelen Hıristiyan olan bir Arap. Konstantino polis, Roma ve diğer Hıristiyanlık merkezleriyle ilgili göz lemlerini kaleme almıştır. Hunyadi Yanoş: Macar asıllı,
önde gelen bir lort ve Haçlı. 1444'
te Osmanlıların zaferi ile sonuçlanan Varna Seferi'nin li derlerinden biridir. 1456'da ölmüştür. Hülagü:
Moğol prensi ve Moğolların 1256-65 yılları arasında
İran, Irak,. Anadolu ve Suriye'nin bazı kesimlerindeki başarı lı fetihlerinin komutanı. Yakındoğu'da iıhanlılann temelini
atmıştır. ibni Abbad:
On üçüncü yüzyılın başlarında Sicilya'da Müslü
manların Narman yönetimine karşı ayaklanmasının lide ri. Sicilya emiri ilan edildi. Muhtemelen bu adada iktidarı elinde tutan son Müslüman lider oldu. İbni Asakir: Suriyeli ilahiyatçı, yargıç ve tarihçi (1105-75). Çalış
maları Şamlı Nureddin tarafından destekleniyordu. Bunlar dan en ünlüsü kapsamlı Şam Tarihi'dir.
Müslümanların Gözüyle Haçlı Seferleri
16
İbni Cübeyr: Endülüslü hacı.
1183-85 yılları arasında Sicilya,
Suriye ve Frank topraklarından geçmiştir. İbnü'l-Esir: Kuzey Mezopotamyalı Arap asıllı tarihçi
(1160-
1232). Tarihin en Mükemmel Yorumu isimli eseri İslam tarihi nin standart anlabmlarından biri olarak kabul edilir. İbnü1-Tumna: Sicilyalı bağımsız bir Arap savaşçı. Adadaki düş
manlarıyla savaşırken Robert Guiscard'ın emrindeki Nar man asıllı paralı askerlerle işbirliği yapb ama daha sonra bu askerler tüm Sicilya'yı sahiplendiler. İbrahim bin Yakub: Onuncu yüzyılda yaşamış Yahudi asıllı
Endülüslü bir gezgin. Bab ve Orta Avrupa ile ilgili tanımla rı
yıllar sonra coğrafyacı el-Bekri tarafından koruma albna
alındı. El-İdrisi: Mağripli coğrafyacı ve bilgin,
1099-1161.
Sicilya'da
Norman asıllı kral il. Roger'ın emrinde çalışh ve onun ar zusu üzerine
Roger'ın Kitabı
adıyla bilinen coğrafi bir eser
kaleme aldı. İlgazi: Nureddin olarak da bilinir. Artuklu hanedanına men
sup bir Türkmen liderdir Müslümanların Franklara karşı .•
düzenlediği birçok sefere kabldı ve
1119'daki
Kanlı Alan
Savaşı'nda olağanüstü bir zafer kazandı. İlhanlılar: Y akındoğu' da Moğolların yönetimi albnda bulu
nan topraklan temsil eden bir oluşum
(1256-1335). Çin'de
İlhanlar
tarafından yönetil
ki
Büyük Hanlara sadık olan
mekteydi. Joscelin: Yakındoğu'daki Frank hükümdarlar arasında sık
rastl anan bir isim: Özellikle Courtenay'lı Joscelin olarak da bilinen, Urfa'nın albn çağı olan tu 1. Joscelin;
1119-31 yıllarında Urfa kon
1131-59 yıllan arasında ve Zengi kenti ele ge
çirdiğinde Urfa'daki Frank devletinin hükümdarı olan Urfa kontu n. Joscelin Kalavun:
(1159'da hapishanede öldü). Memlük sultanı, 1279-90.
Öne Çıkan Tarihsel Kişiler ve Hanedanlar
17
El-Kimil: Eyyubi sultanı, 1218-38. Franklar Dimyat'ı işgal edip
sonra da il. Frederick ile imzaladıkları barış antlaşması ile onun Kudüs'teki egemenliğini sonlandırdığı sırada tahta geçti. Kılıçarslan: Anadolu Selçuklularında birçok sultanın adı.
Özellik.le Frankların Anadolu'ya
ilk saldırılarına karşı ko
yan 1. Kılıçarslan (1092-1107) ve Alınan lmparatoru Frede rick Barbarossa'nın komutasındaki bir Frank saldırısını en gelleyemeyen il. Kılıçarslan (1156-92). III. Konrad: 1139-52 yıllarında Alınanya kralı. Hohenstaufen
hanedanının bu unvanı taşıyan ilk bireyi. Fransa kralı VIII. Louis ile birlikte
İkinci Haçlı Seferi'nin önde gelen liderle
rindendi. XI. Konstantin: Son Bizans imparatoru. 1449'da Paleologos
hanedanının bir ferdi olarak tahta oturdu ve 1453'te Kons tantinopolis Osmanlı Türkleri tarafından fethedilinceye kadar yönetimde kaldı. Kentin son kuşatılışı sırasında ha yatını kaybetti. Kürboğa: Gürboğa olarak da bilinir. Musul'da Selçuk atabeyi
dir. Frankların Yakındoğu'yu ilk işgalleri sırasında Antakya kentini kurtarmakla görevlendirildi. Antakya'run bir önceki atabeyi YaAJ.sıyan'ı düş kırıklığına uğrattı. IX. Louis: Aziz Louis olarak bilinir. Fransa kralı, 1226-70. 1249'
da Eyyubilerin elindeki Mısır'ı ele geçirdi ve 1267'de Tu nus'a yaphğı bir saldırı sırasında hastalanıp öldü. Lüzinyanlı Guy: Kudüs kraliçesi Sibylla sayesinde 1186-92 yıl
ları arasında Kudüs kralı. Selahaddin'in Yakındoğu'daki büyük fetihleri sırasında Kudüs kralı olarak Hıttin Savaşı'n da esir düşmüş ve fidye karşılığı serbest bırakılmışhr. Daha sonra 1192'den 1194'e kadar Kıbrıs kralı olmuş ve burada Lüzinyan hanedanlığını kurmuştur. il. Mehmet: Fatih Sultan Mehmet olarak da bilinir. Osmanlı
sultanı, 1451-81 (daha önceki yönetimi babası il. Murat'ın
MüslUmanların Gözüyle Haçlı Seferleri
18
geri dönüp tahta geçmesiyle son bulmuştu). 1453'te Kons tantinopolis'i fethetti. Melikşah: Büyük Selçuklular'ın sultam, 1072-91. Selçuklula
rın Suriye'yi işgalini yönetti ve kardeşi Tutuş'u buraya vali olarak atadı. Memlükler: Kölelikten gelen askerlerin oluşturduğu bu ha
nedanlık 1250'den 1517'ye kadar Suriye ve Mısır'a egemen oldu. En etkin sultanları, özellikle Baybars, Moğollara ve Franklara karşı kazanılan büyük zaferlerin gerçekleşmesi ni sağladılar ve son Frank'ın da Yakındoğu'yu terk etmesi ne yol açan seferler düzenlediler. Mevdud: Musul'da Selçuk atabeyi, 1109-1113. Yakındoğu'da
kimi zaman Şam valisi Tuğtekin ile işbirliği yaparak Frank lara karşı (sonu hüsranla biten) seferler düzenledi. El-Muazzam: Şam'ın Eyyubi yöneticisi, 1218-27. Muhyiddin: İbnü'l-Zeki olarak da bilinir. Önde gelen bir vaiz
ve din adamıdır. Kudüs Müslümanlar tarafından ele geçi rildiğinde Selahaddin ilk cuma hutbesi için onu görevlen dirdi. El-Muktedir: Endülüs'teki Zaragoza'nın Tayfa kralı, 1040-81. Murabıtlar: Muvahhidlerden önce Mağrip ve Endülüs'te yö
netimde bulunan iki büyük Berberi hanedanının birincisi. Yaklaşık 1040'tan 1147'ye kadar, başkentleri Marakeş'ten ülkeyi yönettiler. Murat:
İki Osmanlı sultanının adı: 1. Murat (1362-89) Osman
Warın Balkanlardaki egemenlik alanını genişletti ve Koso va'daki bir savaşta öldü; il. Murat, 1421-44 ve 1446-51 yıl larında iki kez tahta geçti. Osmanlıların Balkanlar ve Doğu Avrupa'daki işgallerinin uzamasını sağladı ve Vama Sava şı'ru gerçekleştirdi. Muvahhidler: Murabıtlara karşı çıkıp onları püskürttükten
sonra Mağrip ve Endülüs'e egemen olan iki büyük Berberi hanedanlarından ikincisi. 1130'da çoğunlukla Marakeş'e
Öne Çıkan Tarihsel Kişiler ve Hanedanlar
19
yerleşmiş ve 1269'a kadar (zamanla güçsüzleşerek) varlık larını sürdürmüşlerdir. Nasu-ı Hüsrev: İranlı
şair, düşünür ve gezgin; 1004-88. Nasır-ı
Hüsrev, 1046-52 yılları arasındaki gezilerinde gördüğü Müs lüman topraklarını kaleme almıştır. Nasriler: Endülüs' teki son Müslüman hanedan; başkentleri Gır nata (1232-1491).
Nizamülmülk: tık Büyük Selçuklu sultanlarının tam yetkili
sadrazamı, 1063-92. Nizar: Fahmi prensi ve onun izinden giden Nizari lsmailile
rin imamı, 1045-97. Nureddin: Yakındoğu' da Zengi isimli atabeyin oğlu ve halefi,
1146-74. Halep ile Şam'ı birleştirmiş ve Fahmi halifeliğine son vermiştir. Orhan: Osman Gazi'nin oğlu ve Osmanlı sultanı, 1336-62. Osman Gazi: Osmanlı lmparatorluğu'nun kurucusu, 1299-1326. Osmanlılar: Osman Gazi tarafından oluşturulmuş hanedan,
zamanla Konstantinopolis/İstanbul'u başkent yapmışhr. 1299' dan 1922'ye kadar varlığını sürdüren, tarihteki en bü yük Müslüman imparatorluklardan biri. Philip Augustus: il. Philip olarak da bilinir. Fransa kralı, 1180-
1223. Selahaddin'in Kudüs'ü yeniden ele geçirmesi üzeri ne Arslan Yürekli Richard ile birlikte Yakındoğu'ya saldırı başlath. Raymond: Yakındoğu' daki birçok Frank hükümdarın ortak
adı. En ünlüleri St. Gilles'li Raymond; Toulouse'lu iV. Ray mond, 1042-95, Yakındoğu' daki ilk Frank saldırılarının ye rel lideri: Trablus kuşatması sırasında öldü, daha sonra bu kent onun topraklarına
katıldı; onun halefi fil. Raymond
1152-87 yıllan arasında Trablus kontu ve Kudüs kralı Bal dwin'in naibi oldu. Rıdvan: Selçuklu generali Tutuş'un oğlu, Halep'te Selçuklu
ların valisi oldu, 1095-1113.
Müslümanların Gözüyle Haçlı Seferleri
20
Robert Guiscard: Apulia ve Calabria'nın Norman asıllı dükü,
1057-85. Normanların Sicilya'yı ele geçirmesinde başrolü oynadı. Roussel de Bailleul: Urselius olarak da bilinir. Norman asıllı
paralı asker ve maceraa. Anadolu'daki üslerinden Bizans lılara kah hizmette bulundu kah karşı çıkh. 1077'de öldü. Salemo'lu Roger: Antakya naibi, 1112-19. Kanlı Alan Savaşı'
nda yenilgiye uğradı ve öldürüldü. Selahaddin: Eyyubi haned anının kurucusudur. 1174-93 yıl
lan arasında ülkesini yönetti. Ünlü bir Müslüman lider ve savaşçı olup Franklara karşı savaşmış ve Kudüs'ü yeniden ele geçirmiştir. El-Salih Eyyub: Necmeddin olarak da bilinir. Eyyubi sultanı,
1240-49. Fetihlerinde akrabası el-Salih İsmail ve Harzem şah paralı askerleri tarafından desteklenmiştir. El-Salih İsmail: Şam'ın Eyyubi valisi, 1237-45. Selçuklular: Yakındoğu'nun büyük bir kısmına egemen olan
Türk devleti. iki dala aynlmışlardır: Büyük Selçuklular 1016-1157 yıllan arasında topraklarını genellikle İran'dan yönetirken, Anadolu Selçukluları 1060-1307 yıllarında baş kent olarak Anadolu'daki Konya kentini seçmiştir. El-Selami: Suriyeli yargıç ve dilbilimci. Frank saldırılarına
karşı vaaz veren ilk Müslüman idi. Yaklaşık 1106 yılında öldü. Sıbt ibnü'l-Cevzi: Ateşli bir vaiz, yargıç ve tarihçi. 1256'da
Şam'da öldü. Tayfa Kralları: "Parti Kralları" olarak da bilinir. Bu deyim 1033'
te Emevi devleti yıkıldıktan sonra bölgede oluşan küçük, bağımsız krallıkların yöneticileri için kullanılmaktadır. Timur: Timurlenk olarak da bilinir. 1370-1405 yıllan arasında
yaşamış Türk-Moğol asıllı bir savaşçıdır. 1399'dan 1402'ye kadar Yakındoğu'daki Müslüman hükümdarlara karşı sal dırılar düzenledi.
öne Çıkan Tarihsel Kişiler ve Hanedanlar
Tuğtekin:
21
Şam'ın güçlü atabeyi, 1104-1128. Böriler hanedanı nın kurucusu. El-Turtuşi: Tartuşi olarak da bilinir. Fahmilerin egemenliğin deki Mısır'da yaşayan Endülüslü yargıç ve politik düşü nür, 1059-1127. Tutuş: Tacüddevle olarak da bilinir. Güçlü Selçuklu generali ve Suriye valisi, 1079-95. Usame bin Munkız: Suriye'nin Şeyzar kentinden Müslüman savaşçı-şair ve diplomat, 1095-1188. Yakındoğu'daki birçok Müslüman liderin hizmetinde bulunmuş ve özyaşamı ile dü şüncelerini Tefekkür Kitabı adlı bir kitapta toplamışhr. Vladislav: Polonyalı fil. Vladislav olarak da bilinir. Aynı za manda Macar kralı olarak da yönetimde bulunmuştur, 144044. Vama Savaşı'nda Osmanlılar tarafından öldürülmüştür. il. William: 1166-1189 yıllan arasında Sicilya'run Normal asıl lı kralı. Yağısıyan: Antakya beyi, 1090-98. Tutuş' un gözdesidir. Frank ların Yakındoğu'ya ilk saldırısında Franklar kenti ele geçir diklerinde Antakya'yı yönetmekteydi. 1. Yusuf: Ebu Yakup olarak da bilinir. Mağrip ve Endülüs'te 1163-84 yılları arasında Muvahhidlerin halifesiydi. Zengi: İmadeddin olarak da bilinir. Selçukluların emrinde gö rev yapan Türkmen asıllı bir savaşçı. Musul ve Halep ata beyi oldu (1127-46). Nureddin'in babasıdır. Urfa'yı Frank ların elinden almışhr. Ziriler: 972' den 1148'e kadar Tunus'ta yönetimde olan Berbe ri hanedanı; arada bir Sicilya'daki olaylara kanşhlar.
ÖN SÖZ ŞAM'IN KAVŞAKLARI ünümüzdeki trafik kuralları Şam ziyaretçilerini şa şırtıyor. Birdenbire kent surlarının hemen dışında kocaman bronz bir heykel beliriyor. Atalarının inşa ettiği görkemli kulelerin albnda yer alan bu heykel, Müslü man liderler arasında geçmişte genellikle "Haçlı Seferleri" olarak tanımlanan olaylar sırasında en fazla ün kazanan Se lahaddin'e ait. Sıradan koşullarla başlayıp kısa sürede olağanüstü hızla gelişen ilginç bir yaşamöyküsü var. Mısır ve Suriye'de Eyyu bi hanedanına mensup bir sultan olmasına karşın Selahad din başlangıçta Suriye'deki bir hükümdarın ordusunda Kürt asıllı sıradan bir askerdi. Zamanla dönemin en güçlü askeri lideri oldu ve 1187'de Hıttin Savaşı'nda neredeyse bir asırdır Haçlıların egemenliğinde olan Kudüs ve Filistin'in büyük bir kesimini ele geçirerek bir efsaneye dönüştü. Gerek Ortado ğu'da gerekse Bah'da bugün de devlet adamlığı ve cesareti ile hayranlık uyandırmakta. Şam'daki bronz heykeli Selahaddin'in başka alanlarda da ünlü olduğunu ortaya koyuyor. 1992'de ölümünün sekiz yü züncü yıldönümünde dikilen bu heykelde pelerini rüzgiirda uçuşmakta olan Selahaddin, yanında üç silahlı adamı ile bir-
G
23
24
Müslümanların Giizüyle Haçlı Seferleri
likte at üstünde görülüyor. Arkasında üç Haçlı esir, yüzlerinde umutsuz ve yenik bir ifade ile diz çökmüş durumda. Selahad din bir eli ile dörtnala giden atının dizginlerini tutarken öbür eliyle palasını kavramış, gözlerini Bab'ya dikmiş (Görsel 1).1 Bu heykel hem dünyevi hem de uhrevi sorunlarla ilgile nen bir lideri temsil ediyor. Hem muzaffer bir kral hem de dindar bir Sünni Müslüman; yanındakiler ise bir İslamiyet gi zemi olan Sufiliği simgeleyerek Süleyman'ın Müslümanlığa olan bağlılığına işaret ediyor. Öte yandan bu heykel, Bab mo dellerinden esinlenerek laik, sosyalist bir Arap cumhuriyeti kurmuş olan, bugün Sünniler ile Şiiler arasındaki ayırımcı şiddetle daha da trajik bir içsavaş yaşayan Suriye'nin başken tinde dikilmiş. Selahaddin'in Viktorya dönemi oymalarını anım satan kahramanca duruşu İslam sanatına kesinlikle uy gun değil; hatta fiziksel yapısı (heykel oluşu) muhtemelen ya ratıcısının putperest olarak suçlanmasına yol açabilirdi. Ama belki de bu karşıtlıklara şaşmamak gerek. Heykel Suriye'nin günümüzdeki ulusal Şehitler Meydanı'nın yanındaki tepenin üstünde ve ortaçağdan kalma kent surlarının hemen yanında yer almakta. Burası Suriye'nin başkentindeki "Devrim Bulva rı"; bir nevi, tarihsel bellekte kimseye ait olmayan toprak. Haçlı Seferlerine Arap perspektifinden bakmak isteyen ler için, en azından olayların yaşandığı bölgede, Selahaddin uzun süreden beri odak noktası olmuştur. Onu sahiplenen sadece Suriye değildir. Kudüs ve bir za manlar Haçlıların karargahı olan Akka dahil birçok Ortadoğu kentinde sokaklara ve okullara onun adı verilmiştir. Irak'ta Selahaddin adında bir eyalet var. Ürdün'ün kırsal kesimin de, kalesi Haçlılar tarafından yapılmış olan Kerak'ta Şam'da kinden daha ufak boyutta bir Selahaddin heykeli yer alıyor. Burada tek başına, şaha kalkmış abnın üstünde, kınından sıyrılmış kılıcını havada sallarken görülüyor. Selahaddin'in
ônsöz: Şam'ın Kavşakları
25
kurduğu Eyyubi devletinin başkenti olan Kahire'de, üzerinde on dokuzuncu yüzyıldan kalma Osmanlı minareleri yükselen kentin görkemli kalesi çoğu kez "Selahaddin Kalesi" olarak anılıyor. Çoğu kişi Selahaddin'i birleştirici ya da kurtana olarak görüyor, bir tür Ortadoğulu Simon Bolivar ya da George Washington gibi. Bugün Ortadoğu'da birinin alçak sesle ken di ülkesinin Selahaddin gibi bir lidere sahip olma isteğini dile getirmesi sık rastlanan bir durumdur. Selahaddin'in ününün bir nebzesine sahip olmak hevesindeki Ortadoğulu politika alar bundan yararlanmakta gecikmediler. Saddam Hüseyin her fırsatta kendi memleketinin Selahaddin'in doğduğu kent olan Tikrit olduğunu
satb; Selahaddin'in sekiz yüzüncü
anım
doğum gününe denk gelmesi için kendi doğum tarihini iki yıl öne aldı. Kamusal ve politik alandaki propagandalarda Sad dam çoğu kez yeni bir Selahaddin olarak tanımlandı; hatta Irak'taki bir çocuk kitabında ondan "il. Selahaddin Saddam Hüseyin" olarak söz ediliyor.2 Selahaddin'in Ortadoğu'da böyle bir statüye sahip olması yeni bir şey değil; bu, "politik İslam'ın" ya da "terörle mü cadeleye" paralel olarak Bab karşıh duyguların yükselmesi ile hız kazandı. On üçüncü yüzyıldan başlayarak Müslüman yazarlar Selahaddin'in anısını ve başarılarını, özellikle Kudüs ve Kutsal Topraklardaki dinsel yörelerin tarihi hakkındaki eserlerinde, aynı zamanda onun hakkında daha önce yazıl mış yapıtlardan alınblar yaparak canlı tuttular.3 Bununla beraber, onun adının yaygınlaşmasına yol açan çağdaş ulusalcılık oldu.4 Sadece Selahaddin'i ele alan ilk yaşa möyküsü 1872'de Osmanlı Türkiye'sinde ünlü Türk ulusalcı ve aydın Namık Kemal tarafından yayınlandı. Bu eserin daha sonra tekrar ele alınarak Kemal'in imparatorluğun düşmanla rına karşı direnen savaşçı kahramanlar olarak nitelendirdiği
Müslümanların Gözüyle Haçlı Seferleri
26
iki Osmanlı padişahının yaşamöyküleriyle birlikte yayınlan ması dikkate değerdir. Bunu Selahaddin'le ilgili diğer yapıt lar izledi. Yazarların çoğu Sir Walter Scott' un Haçlı Seferlerini işleyen ve soylu ve cesur bir Selahaddin portresi çizdiği The
Talisman (Tılsım; 1815) isimli ünlü romanının etkisinde kal mışlardı. Sultanın bu tanımının on dokuzuncu yüzyılda Nah da (Uyanış) adıyla tanımlanan Arap edebi rönesansında be nimsenmesi Arap ulusalcılığını entelektüel açıdan körükledi. Ortadoğu'daki çeşitli alt kültürler tarafından Selahad din'in "markalaşbnlması" Bah'ya da yansıdı ve Hıristiyan şövalyelerinden daha üstün tutulan "Sarazen" olarak ünlen mesine yol açb. Bunun en iyi örneği, (çoğunluğu laik olan) Arap basını tarafından son derece olumlu karşılanan, Ridley Scott' un 2005'te izleyiciyle buluşan Kingdom ofHeaven ( Cenne
tin Krallığı) isimli filmidir. Bu filmde Suriyeli aktör Ghassan Massoud hoşgörülü, gizemli ve soğukkanlı bir Selahaddin portresi çizdi. Sonuç olarak günümüzdeki Selahaddin her kalıba girebi len, herkesin beklentilerini karşılayan bir konumdadır. Yirmi birinci yüzyıldaki Selahaddin'in doğal olarak bir Facebook sayfası vardır ve bu kitap yazılırken yaklaşık doksan beş bin arkadaşı bulunmaktadır. Bu sayı, Hıttin'deki büyük zafe rinden sonra kazandığı yirmi bin kadar yandaştan çok daha fazladır. Selahaddin evrenselleşmiştir. Adı milyonlarca kişi tarafından bilinmektedir, buna karşın Haçlılara karşı olağa nüstü askeri ve diplomatik zaferler elde etmiş olan Nureddin ya da Baybars gibi sultanların adını Ortadoğu'da bile çok az kişi anımsamaktadır. Selahaddin'in evrenselleşmesi aynı zamanda, sayılan gi derek artan kimi deneyimli kimi deneyimsiz kişilerce işlen mekte olan Haçlı Seferlerine ilginin artmasıyla da eşzaman lıdır. Bu uzmanların yapıtlarınu::ı çoğunda ortaçağdaki kay-
Önsöz: Şam'ın Kavşaklan
27
naklarda sergilenen karmaşa ve ayrıntılar, kötüleri alt eden kahramanlarla ilgili öyküler yer almıyor. Zamanla iyi ve kötü kavramları değişime uğruyor. Örneğin, yirminci yüzyılın ortalarına kadar Haçlı Seferleri Bah'da bir zafer öyküsü, Do ğu'daki küstah, ahlaksız barbarları yenilgiye uğratan Bah'nın asalet, inanç, cesaret ve beceri gibi değerlerini ön plana çıkar tan epik bir dönem olarak görülmekteydi. Bu zafer kavramı özellikle dış politika tarhşmalannda Haçlı Seferlerinden söz edildiğinde geçerliğini hala koruyor. Bununla beraber, bugün Haçlı Seferleri hakkındaki en bas kın anlahm, Musevi tarihinden alınh yapacak olursak, "sulu gözlü" bir öyküdür. Aydınlanmaya dayanan bu anlahında Haçlı Seferleri arhk asil bir Avrupai macera değil; fanatik, hoşgörüsüz ve kendini beğenmiş Hıristiyan Bah'nın vahşi bir saldırısı, yüksek bir uygarlık düzeyine, hoşgörüye ve bilge liğe sahip ve bir tarihçinin ''barbarca istilaların sonuncusu" olarak5 tanım ladığı olaya hazırlıksız yakalanan Müslüman Doğu'da Avrupa sömürgeciliğinin yayılacağının ilk belirti leridir. Bugün gerek Doğu'da gerekse Bah'da yaşayanların çoğu için Haçlı Seferleri bu anlama gelmektedir. Daha ileri gidecek olursak Usame bin Ladin, dünyanın Müslümanlar ve onlara karşı düzenlenmiş küresel bir Haçlı harekatından ibaret olduğu görüşündeydi. Kaba saba da olsa bu görüşün eskisinin yerini alan zafer öyküsüyle birçok ortak noktası bu lunuyor. Bu kitapta ne zafer öyküleri ne de acıklı hikayeler yer alı yor. Burada anlatılanların hemen hepsi özgün İslami kaynak lara dayanıyor ve bu yüzden ortaçağdaki Müslümanların ya şadıkları olaylara dair bakış açısını yansıtmayı amaçlıyor. Bu konuda zengin malzeme mevcut ama bilimadamlannın çoğu bunları okuyamadığından yaşananların açıklanmasında yete rince kullanılmamışlar.
28
Müslümanlann Gözüyle Haçlı Seferleri
Aydınlanmadan bu yana Haçlı Seferlerinin tarihi ile ilgi
li
Arap kaynaklarının değeri biliniyor ve günümüzde Haçlı
Seferleri hakkındaki eserlerde göz ardı edilmiyor, hiç değilse çevirileri yapılıyor. Tarihçiler Batı'nın ortaçağdaki durumu konusunda epeyce bilgili olmakla birlikte, Arapça bilmedik lerinden o dönemin İslam dünyasının hayli karmaşık tarih sel geleneklerini kavramakta zorlanıyorlar. Ortadoğu'da ya şayan ve Arap kaynaklarından yararlanan tarihçiler ise çok daha az sayıdalar ve Batı'da yeterince okunmuyorlar. örne ğin Arap dünyasında Haçlı Seferleri konusunda gerçekten bir uzman olan Mısırlı Said Abdülfettah Aşur (ya da Said Aşur) uzun meslek hayatında (1946'dan 2009'daki ölümüne kadar) yirmiden fazla kitap yazdı ama bunların hiçbiri tercüme edil medi. Aynı şey, çağdaşı olan Suriyeli Süheyl Zekkar için de söylenebilir (Üstelik Zekkar eğitimini Batı'da yapmıştır).6 Dolayısıyla ortada bir perspektif sorunu bulunuyor. Haçlı Seferlerinin zafer öyküleri ya da acıklı hikayeleri "geleneksel perspektif" diyebileceğimiz bir açıdan kaleme alınmıştır. Her ne kadar bu perspektif birçok farklı yaklaşım içeriyor olsa da Haçlı Seferlerini ortaçağ ya da Avrupa tarihinin bir parçası olarak ele alma eğilimindedir; bu yüzden büyük oranda or taçağ Avrupa' sının kaynaklarına (ya da İslam ve Doğu Hıris tiyan kaynaklarından yapılan az sayıdaki çevirilerde mevcut ilginç anlatılara) dayanmasına şaşmamak gerekir.7 Geleneksel perspektifte Haçlı Seferleri, Papa il. Urban'ın 1095 yılında Fransa'daki Clermont kentinde bir vaaz verip, kendisini dinlemek üzere toplanan halka Doğu'daki Hıristi yan kardeşlerine yardım etmek ve Kutsal Kudüs kentini Müs lümanların elinden kurtarmak için silahlı bir hac yolculuğuna çıkma çağrısı yapmasıyla başlar. Birkaç girişimden sonra Bi rinci Haçlı Seferi'ne katılan ordular Ortadoğu'da Müslüman düşmanlardan kazanılan topraklarda dört devlet oluşturma-
ônsöz: Şam'ın Kavşakları
29
yı başardılar: Bunlar Urfa Kontluğu (1097), Antakya Prensliği
(1098), Kudüs Krallığı (1099) ve Trablus Kontluğu (1109) idi. Bu devletlerin son derece farklı kaderlerini ve Selahaddin'in kazandığı zaferlerin büyük bir yıkıma yol açışını dile getir dikten sonra geleneksel perspektif Ortadoğu'da Memlüklerin
1291'de Akka'yı ele geçirmesi ile son Haçlı Seferine kablan askerlerin bu topraklan terk ettiğini belirtir. Daha sonraki tarihçiler savaşın başka safhalarında yer alan seferlerin varlığını da kabul etmektedirler, Güney Fransa'da ki Albigens Haçlı Seferi (1208-29) ya da on üçüncü yüzyıl ba şındaki Baltık Seferleri gibi. Benzer bir vurgu modem çağın başlarına kadar devam eden ve Müslümanları hedef alan ya da almayan "daha sonraki Haçlı Seferleri" için de yapılmıştır
(1500 ve sonrası). öte yandan bu yapıtlarda dahi geleneksel perspektif bu dönem ve yörelerdeki Haçlı Seferi olgusunu dile getirir. Bu seferler geleneksel "Clermont'tan Akka'ya" öyküsünün bir bölümü değil, eklentisi olarak görülmektedir. Sözün kısası, Haçlı Seferlerinin geleneksel öyküsü neredey se tümüyle Avrupa kaynaklarındaki verilere dayanan tek bir anlatımın geliştirilmiş biçimidir. Haçlı Seferleri hakkında İslam tarihinde yapılan çok daha çağdaş ve ayrınblı incelemelerde bile geleneksel perspekti fin geçerli olduğunu görebiliriz. Bunun sonucunda da Haçlı Seferleri, yedinci yüzyılda İslam'ın gelişmesiyle başlayıp on birinci yüzyıl sonlarında Avrupalıların birdenbire, davetsiz konuklar olarak hazırlıksız yakaladıkları Levant'ta boy gös termeleri ve on üçüncü yüzyılın sonunda tek bir iz bırakma dan buraları terk etmeleriyle biten uzun öykü içerisinde bir bölüm olarak algılanmaktadır. Oysa Haçlı Seferleri, İslam dünyasının kapsamı içinde değerlendirilmeli ve ortaçağdaki İslam devletleri ile İspan ya'dan İran'a kadar olan toplumlar arasındaki mevcut di-
30
Müslümanların Gözüyle Haçlı Seferleri
namik ilişkilerin etkin bir parçası olarak ele alınmalıdır. Bu seferler sadece masa başında geliştirilen egzotik bir ortaçağ öyküsü olarak değil, İslam uygarlığının tarihçesinin ayrıl maz bir parçası olarak algılanmalıdır. Bunun için geleneksel perspektifin sunduğundan farklı coğrafi ve kronolojik sınır lar gerekir. Belirgin bir örnek vermek gerekirse, ortaçağdaki İslam kaynaklan (aslında ortaçağdaki Hıristiyan kaynaklan da) yaşananları "Haçlı Seferleri" olarak tanımlamıyor; bu sözcükler klasik Arapçada mevcut değildir ve Haçlı Seferleri için günümüzdeki Arapçada kullanılan deyim (el-hurubi's-sa libiyye, "Haçlıların Savaşları") daha sonra geliştirilmiştir. Ay nca Arap kaynakları, geleneksel öyküdeki gibi, bu olayların Papa il. Urban'ın 1095'teki çağrısıyla başlayıp 1291'de son Haçlı askerin Akka kentinden kovulmasıyla bittiği görüşün de değildir. Onların indinde Birinci Haçlı Seferi'yle bağlan tılı görünen Levant'a saldırı, yıllar önce, on birinci yüzyılda Avrupa'nın ispanya ve Sicilya'da sergilediği saldırganlığın bir başka örneği idi. Bu saldırganlık daha sonra Türkiye, Irak, Suriye-Filistin, Mısır ve Akdeniz'deki adalara kadar uzana cak, daha sonra Akdeniz ve Doğu Avrupa'da yoğunlaşacakh. Ancak ortaçağ sonlarında Osmanlıların Balkanlardaki zafer leri ile son bulacakh. Özet olarak, Müslümanların ortaçağda bu yeni saldırganlıkla başa çıkmak için uyguladığı çeşitli yön temler bu kitabın konusunu oluşturuyor. Bununla beraber bu kitabın Haçlı Seferlerinin "tüm ta rihçesi" olduğu ileri sürülemez; zira böyle bir çaba için bir grup bilimadamının uzmanlığı gerekir.8 öte yandan burada gerçekleştirilmeye çalışılan, Haçlı Seferlerinin tarihini orta çağdaki Müslümanların anladığı şekilde yansıtmakhr.9 Bu, Haçlı Seferleriyle ilgili bir Müslüman tarihi ya da Haçlı Sefer leri hakkında bir İslam tarihçesi değildir. Ben Müslüman de ğilim ve Müslümanların günümüzdeki tarih anlayışını ortaya
ônsöz: Şam'ın Kavşakları
31
koymaya kalkışma küstahlığında bulunamam. "Haçlı Sefer lerinin İslami Tarihi" derken sadece İslam dünyasında, yani seçkin yöneticilerin ve (genellikle) nüfusun çoğunluğunun Müslüman olduğu bölgelerde yaşayan insanların geçmişini incelemeyi kastediyorum. Haçlı Seferlerinin tarihine bunlar gerçekleşmeden evvel ve Clermont ya da Kudüs'ten çok daha uzak bölgelerden başla mak ilk bakışta biraz kafa kanştıncı olabilir; ama kafa karışık lığı kimi zaman yeni bakış açılan oluşturabilir. Selahaddin'in Şam'daki heykeli gibi bizi şaşırtabilir ve geçmişimizin ardın da yatan başka öykülere yönlendirebilir.
1
İS LAM1IN YURDU arun bin Yahya yanlış yerde ve yanlış zamanda yo lunu kaybetmiş olabilir ama eğer dokuzuncu yüz yıl sonlarında Filistin açıklarında Yunanlara esir düşmeseydi tarihte hiçbir iz bırakmamış olacaktı. Harun as lında Müslüman olsa gerek; ama onun Doğu'daki ilk Hıristi yanlardan biri olduğu da söylenir. Sayılarla haşır neşir olma sı onun ticari bir kafaya sahip olduğunu gösteriyor; belki de bir bilgin, bir casus ya da sıradan bir bürokrattır. Bildiğimiz kadarıyla Bizanshlar tarafından esir alındıktan sonra hayatta kalmayı başararak yaşamını kaleme almıştır. Aynı zamanda Avrupa'yı Arap dilinde anlatan ilk kişi olmuştur.1 Diğer tutsakların aksine, Harun serbest bırakıldıktan son ra hemen memleketine, kimi Müslümanların darü'l-İslam yani "İslam yurdu" dedikleri yere dönmemiş. Bunun yerine ka firlerin ülkesinde yani darü'l-harp ya da "savaş yurdu"nda kalmayı seçmiş (ya da buna zorlanmış}. Harun'u esir alan Bizanslılar onu diğer tutsaklarla birlikte darü'l-lslam'ın Hı ristiyan komşusu ve geleneksel düşmanı olan Bizans İmpara torluğu'nun başkenti Konstantinopolis'e (bugünkü İstanbul) getirmişler. Özgür kaldıktan sonra bu düşman kentin boyut-
H
33
34
Müslümanların Gözüyle Haçlı Seferleri
lan, zenginlikleri, görkemli anıtları, imparatorluk sarayının sakinleri ve buradaki törenler ile bazı dinsel gelenekler hak kında, zaman zaman aşınya kaçmasına karşın, titiz gözlem lerde bulunmuş. Daha sonra sondan başlayarak bir "Büyük Tur" a çıkmış ve Konstantinopolis'ten aynlıp bahya yönelmiş. Balkanlan aşarak Selanik'e, "Venedik adındaki bir köye" ve sonunda Roma'ya ulaşmış. Burasını da Konstantinopolis'i anlahrken yaphğı gibi gerçeklerle söylenceleri birbirine ka nşhnr biçimde tanımlamış. Örneğin, St. Peter Kilisesi'nin muazzam bir yapı olduğunu ve Petros (Peter) ile Pavlos'un mezarlarının burada bulunduğunu söylüyor. Sonra da kili senin, tepesinde bronz bir kuş heykelinin yer aldığı kurşunla kaplı bir kubbesi bulunan yüksek bir kuleye sahip olduğunu anlatıyor. Zeytinlerin toplanma zamanında bu heykelin çev resinde esen bir rüzgarın çıkardığı sesle çevredeki tilin kuşlar gagalarında birer zeytin taşıyarak kente akın ediyor, böyle ce kilise bir sonraki yıla kadar ihtiyaa olan tilin zeytinyağı m elde ediyormuş. Görünüşe göre Harun Roma'dan ileriye geçmemiş ama bu kentin ötesinde, Alplerin gerisinde Frank lar adıyla bilinen Hıristiyan bir halkın ülkesi olduğunu ve Frankların ötesinde de "Roma topraklarına en uzak noktada, medeniyetin var olmadığı" Britanya'nın yer aldığını anlahyor (kuşkusuz İrlandalıların başarılarından haberi yok). ôte yandan, Harun'un Hıristiyanlığın bu iki önemli mer kezi (Konstantinopolis ve Roma) hakkında anlattık.lan Arap asıllı coğrafyacıların daha sonraki kuşaklannın ilgisini çek miş olmalı. Harun'un kitabının orijinali kayıp; onun varlığı nı daha sonraki coğrafyaaların kitaptan yaphğı alınhlar sa yesinde biliyoruz. Zaman içinde Müslümanlar Bizanslılarla hem düşman hem de komşu olarak ilişkilerini geliştiriyorlar. öte yandan, Roma ve Bah'daki topraklar bilinmezliğini sür dürüyor. 1070 yılında, Birinci Haçlı Seferi'nden sadece bir
İslam'ın Yurdu
35
nesil kadar önce bölgede yaşamış bir coğrafyacı kitapta En dülüs olarak adı geçen çağdaş İspanya ve Portekiz hakkın da Harun'un anlahmlanna geniş çapta yer veriyor. El-Bekri adındaki Endülüslü bu coğrafyacının Harun'un gezisinden
iki yüzyıl sonra onun anlahmlarına yer vermesi Haçlı Sefer lerini başlatan ülkeler ve halklar hakkındaki bilgilerin ka lıplaşmış olduğu izlenimini yaralıyor ve bunda gerçek payı var. Müslümanların Avrupa, Avrupalılar ve dünyanın diğer bölgeleriyle ilgili bilgileri gerçeklerle fantezilerin bir karışımı. Bununla beraber, bu bilgiler on birinci yüzyıl biterken daha da somutlaşıyor.2 Bu döneme gelindiğinde El-Bekri, Harun'un eski tanımla rını
daha güvenilir verilerle güncelleştirmekte; onun bu bilgi
yi nasıl edindiğini ise bilmiyoruz. El-Bekri, Harun' dan uzun bir alınh yaphktan sonra (belki de güncelleştirmek adına} "Roma kenti," diyor, "dağlarla çevrili bir düzlükte kurulu ... Çevresi 40 , çapı 12 mil; kentin içinden Tiber (Tibrus} isimli bir nehir geçiyor." Topoğrafya ile ilgili bu aynnhlan verdikten sonra kenti ve oradaki anıtları anlatmaya başlıyor: Roma, Papa (el-baba) tarafından yönetiliyor. Papanın huzuruna çıkan her Hıristiyan kral onun önünde yere kapanmak zorunda. Papanın ayaklaruu öpüyor ve ancak Papa izin verdikten sonra doğrulabiliyor. Roma eskiden Roma Vecchia (Ruma Bakiye) olarak anılı yordu. Bu "eski" demek. Nehir kentin kenarından akıyordu, bu yüzden Piskopos Johannes nehrin öbür yakasına bir başka kent kurdu, böylece nehir kentin içinden akmaya başladı . . . Roma kentinin içinde bulunan St. Peter (kanisat Şanta Patar) I