109 5 29MB
Turkish Pages 668 [672] Year 2015
MÜSLÜMANLARIN
GÖZÜNDEN
Carole Hıllenbrand
ALFA
TARİH
2689 | ALFA | TARİH | 53
M ÜSLÜM ANLARIN G Ö ZÜN DEN HAÇLI SEFERLERİ
CAROLE HILLENBRAND Edinburgh Üniversitesi İslam Tarihi profesörü olarak görev yapmaktadır. T-îillenbrand 2005 yılında İslam Araştırmaları dalında Uluslararası Kral Faysal Ödülüne layık görülen ilk gayrı müslim araştırmacı oldu.
NURETTİN ELHÜSEYNİ Silvan/Diyarbakır 1954 doğumludur ve Darüşşafaka Lisesi ile Ankara Üni versitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunudur. Çevirdiği kitaplardan bazıla rı: N. Karakasidou, Buğday Tarlaları K an Tepeleri (İstanbul Bilgi Ünv., 2010); Orlando Figes, Kırım (YKY, 2012); Mitoloji (NTVYayınları, 2012); Ormanlı İmparatorluğu Ansiklopedisi (Alfa, 2014); OsmanlI’da İsyan İklimi (Alfa, 2013).
M üslüm anların G özünden Haçlı Seferleri
© 2012, ALFA Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti. The Crusades Islamic Perspectives
© 1999, Carole Hillenbrand Edinburgh University Press Ltd
Kitabın Türkçe yayın hakları Alfa Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti.’ne aittir. Tamtam amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir elektronik veya mekanik araçla çoğal ulamaz. Eser sahiplerinin manevi ve mali hakları saklıdır.
Yayıncı ve Genel Yayın Yönetmeni M. Faruk Bayrak Genel Müdür Vedat Bayrak Yayın Yönetmeni Mustafa Küpüşoğlu Redaksiyon Okuması Volkan Atmaca Kapak Tasarımı Begüm Çiçekçi Grafik Uygulama Mürüvet Durna
ISBN 978-605-106-994-4 1. Basım: Mart 2015
Baskı ve Cilt
Melisa Matbaacılık ÇiftehavuzlarYolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa-Istanbul Tel: 0(212) 674 97 23 Faks: 0(212) 674 97 29 Sertifika no: 12088
Alfa Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti. Alemdar Mahallesi Ticarethane Sokak No: 15 34110 Fatih-Istanbull Tel: (212) 511 53 03 Faks: (212) 519 33 00 www.alfakitap.com - [email protected] Sertifika no: 10905
Carole Hillenbrand
MÜSLÜMANLARIN GÖZÜNDEN
HAÇLI SEFERLERİ Çeviri Nurettin Elhüseyni
ALFA* ITARİH
Margaret ve Ruth'a
İÇ İ N D E K İ L E R
İkinci Baskıyı Sunuş, 7 Sunuş, 9 Teşekkür, 11 BÖLÜM 1: Önsöz BÖLÜM 2: Birinci Haçlı Seferi ve Frenklerin Gelişine M üslüm anların İlk Tepkileri BÖLÜM 3: 493-569/1100-1174 Döneminde Cihat BÖLÜM 4: N ureddin'in ölüm ü ve Akka'nın Düşüşü Arasındaki Dönemde (569-690/1174-1291) Cihat BÖLÜM 5: M üslümanların Frenklere Bakışı: Etnik ve Dinsel Klişeler BÖLÜM 6: Haçlı Döneminde Doğu Akdeniz'deki Hayatm özellikleri BÖLÜM 7: Ordular, Silahlar, Zırhlar ve Tahkim atlar BÖLÜM 8: Savaş Tarzı BÖLÜM 9: Sonsöz: Haçlı Seferlerinden Kalan M iras Kaynakça, 641 Dizin, 659
27 58 116 188 267 353 454 528 613
İKİNCİ BASKIYI SUNUŞ
Bu kitabın 1999'da ilk yayım lanışm dan sonra, b aşta 11 Eylül 2001 ve Irak'taki savaş olmak üzere çok önemli olaylar yaşandı. Olaylar günüm üz de aktif olan belli "cibatçı" grupların "haçlı seferi" söylemine köklü b ir etkide bulundu. Kitabın son bölüm ünde ortaçağ Haçlı ya da İslam ta ri hinin gerçeklerinden haliyle çok uzak olan bu tü r konulara ancak kısaca değinilmişti. Konuya ilgi duyan okurlar Usame bin Ladin'in ve ötekilerin konuşm alarını ve röportajlarını içeren çok sayıdaki web sitesine b ir b a ş langıç noktası olarak başvurm alıdır. Kitap üzerine eleştiri yazan birçok kişiye yorum larından dolayı teşek kür ederim. Ayrıca 'Abd al-M u'min Clairm ont'a yaptığı iki düzeltme ve C hristopher M urphy'ye birinci baskıda yaptığı bir ekleme nedeniyle te şekkür borçluyum. Carole H illenbrand Eylül 2005
SUNUŞ
Haçlı seferlerini ele alan bu kitap, Batı dünyasında konuyla ilgili olarak gittikçe gelişen m odem araştırm alara zam an itibariyle uygun ve hoş bir katkıdır. Yayımlandığı tarih, Kudüs’ün Haçlı ordularınca işgalinin 900. yıldönümüne denk gelse de, bu olayı kutlam ak ya da onu ortaya çıkaran ideolojiye destek vermek için yazılmış değildir. Aksine, yazarın asıl amacı Batılı uzm anların Haçlı seferleri konusunda çizdiği çaıpık tabloyu aka demik yaklaşım la dengelemeye yöneliktir. Bunu da Arap-Islam ve AvrupaH ıristiyan ilişkilerinin tarihinde, gelişimi etkileyici ve büyük ölçüde hasm ane b ir döneme yepyeni bir ışık tutacak şekilde, konuyla ilgili Arapça kaynaklan irdeleyerek yapm aktadır. Başvurduğu ikili "ötekilik" nedeniyle, metodoloji bakım ından çetrefilli b ir iş tir bu. Karşımızda, sömürgecilik sonrası dönemin tabiriyle, Arap-lslam geleneğiyle ilgili olarak kendi "öteki"liği noktasından değil, Batı söy lemleriyle tanım landığı biçimiyle, bu geleneğin ihm al edilm iş "ötekilik" konum undan bakarak konuyu yazmaya çalışan b ir uzm an var. Günümü zün Arap ve M üslüm an dünyalannda tarih, siyaset, kültür, dinsel inanç lar ve daha b ir sürü şeyi kucaklayan sınırsız b ir anlam lar kaynağı olarak Haçlı seferlerinin taşıdığı simgesel güç, işini büsbütün çetrefilleştirmektedir. özellikle günüm üz Arap dünyasının hayatm a sızan m odem akım lar içinde. Haçlı seferleri en önemli ve en canlı dip akıntılarından biridir; geçmişin geride kalm ışlığına derinlem esine batm ış b ir şim diki zam anın sancılı gerçeklerini ve ıstıraplı um utlarını çağrıştıran m ühim hadiselerle bağlantılı olm asm ın bunda küçümsenmeyecek payı vardır. Bu m ahiyette b ir proje sağlam metodolojik eğitimin ve son derece de ğişken, bazen de inatçı verilerin çeşitlilik yarattığı b ir alanda am pirik b a kım dan geçerli olacak tarzda genelleştirm elere varm a yeteneğinin yanı sıra birçok beceriyi gerektirir, öncelikle, bu projede bilim sel dürüstlüğün zedelenmemesini sağlam a açışından, eleştirel bakışla kendini tanım a yö nündeki kavrayış yetilerine hem düşünsel, hem de kişisel düzeyde gerek vardır. Proje y azan öznelleştirm ekle ya da sorunsallaştırm akla, olaylann, uygulam aların ve çekişen kavram laştırm alann örtük ve kaygan anlam lan m , anlatının başlangıçtaki am acına bağlı kalm asını sağlayacak şekil de aktarm aya yönelik incelikli ve bilinçli b ir dil kullanm a gereğini daha da artm r. Böyle b ir proje aynca, başlı başına özellikle konuya m ünhasır olduklan pek söylenemeyecek m uhtelif Arapça kaynaklann kapsam lı ve
dilbilim sel balam dan ebil b ir okum asını gerektirir. Durumu daha da zor laştıran husus, yazarın kitabının genel okur, öğrenci ve uzm anlardan olu şan geniş b ir kitleye hitap etm esini am açlam asıdır; bu kesim ler haliyle anlam a, öğrenme, değerlendirm e ve h atta eleştirm e isteği doğrultusunda ki karışık gündem lerle kitaba yaklaşacaktır. Carole H illenbrand'ın kitabı bütün bu güçlüklerin üstesinden gelmek tedir. Sıkıcılığa varmayacak ölçüde uzm anca ve bilgiçlik taslam aya var mayacak ölçüde kolay anlaşılır bir anlatım ı vardır. Aslında b aştan sona fazlasıyla yetecek kadar yer verilmiş olan kronolojiden ziyade, tarihin ilerleyişine canlılık katan toplum sal kuram larla ilgili tarihçi açısından olağanüstü öneme sahip meseleleri dile getirmektedir. İlahiyat öğrencile rine, savaşın niteliğini didiklemek ya da geçmişin günümüze açık ve kesin biçim de şekil verişini incelemek isteyenlere ilginç gelecek tem aları işle mektedir. Klişelere ve karşı-klişelere değinmektedir. Üstelik bunu konu sunun ana param etrelerini tanım larken, bilerek ana h atları ortaya koy m akla yetinen kendinden emin bir yorum cunun güvenilir ifade biçim inin sindiği kıvrak b ir üslupla yapm aktadır. Yazarın çok yakın b ir dostum ve son derece saygın b ir m eslektaşım olması, bu kitabı okura tavsiye etme işini benim için büyük b ir zevk ve ayrıcalık haline getiriyor. Yasir Suleiman Edinburgh, 1 Ocak 1999
ıo
TEŞEKKÜR
Bu kitabı yazarken çeşitli kurum lardan ve dostlardan epeyce yardım gördüm , özellikle, bu kitap için gerekli araştırm aların b ir bölüm ünü yürütm em e fırsa t sağlayan b ir okutm anlık görevini verm esinden dola yı İngiliz Akademisine son derece m innettarım . Aynca Edinburgh Üni versitesi Güzel S anatlar Fakültesine araştırm a iznim sırasın d a ek m alî destek verdiği ve bu kitabı hazırlam anın m aliyetine katkıda bulunduğu için yürekten teşekkürlerim i belirtm ek isterim . Suriye'deki Haçlı yerle şim yerlerini ziyaret etmemi sağlayan Carnegie îskoçya Ü niversiteleri Vakfına da şükran borçluyum . Birçok dosttan ve m eslektaştan tavsiye, yardım ve teşvik aldım: Nasra Affara, Dionysius Agius, Jam es Allan, Michael Angold, Julia AshtianyBray, Sylvia Auld, Edm und Bosworth, Michael Broome, Eileen Broughton, A listair Duncan, Anne-Marie Eddé, Teresa Fitzherbert, Barry Flood, Tariq al-Janabi, David Kerr, Remke Kruk, Paul Lalor, Nancy Lamb ton, David McDowall, Bernadette M artel-Thoumian, John Mattock, Julie Meisami, Françoise Micheau, May M i'm arbashi, Ibrahim Muhavi, Ian Netton, David Nicolle, Andrew Petersen, Jonathan Phillips, Louis Pouzet, Denys Pring le, John Richardson, Lutz Richter-Bemburg, Joe Rock, Michael Rogers, Abdullah es-Sayed, Lesley Scobie, Avinoam Shalem, Jacqueline Sublet ve Urbain Vermeulen. Hepsine çok m innettarım . Görünüşteki bütün engellere rağmen, es-Sülam î'nin yazm asının bir fo tokopisini benim için edinmeyi bu kitabın bitm esinden hem en önce b aşa ran Âdil Cedir'i özel olarak anmalıyım. Yıllar önce Haçlı Seferleri üzerine coşkulu ve dopdolu dersleriyle bu konuya ilk kez ilgi duymamı sağlayan Donald R ichards'a teşekkür etmek isterim . Bu kitabın sunuş bölüm ünü yazan yakın dostum ve saygın m eslekta şım, Edinburgh Üniversitesi Arapça profesörü Yasir Suleim an'a özel b ir şükran borcum var. Onun teşviki ve desteği son yıllarda benim için kesin likle paha biçilmez oldu. Campbell Purton'a dizini hazırladığı için, Jane Gough'a bu kitabın çe şitli taslaklarını her zam an m aharet, neşe, şevk ve ilgiyle yazıya geçirdiği için, R ita W inter'a uzun süreli düzelti işindeki titiz çalışm ası, örnek alı nacak inceliği ve sabrı için özel teşekkürlerim i belirtirim . Edinburgh Üni versitesi Yayınlarının bu kitaba büyük ilgi gösteren bütün personeline, özellikle de beni bu kitabı yazmaya ilk ikna eden Archie Tum bull'a, kitabı ıı
bitirm em i sağlayan Vivian Bone ve Jane Feore'ye, yayına giden süreçte yol göstericilik yapan Timothy W right, Jackie Jones, Nicola Carr, Richard Allen, Jam es Dale ve Ian Davidson'a şükranım ı ifade etmek isterim . Kita bın sayfa düzenini hazırlam ak gibi zorlu bir işe sezgi ve yaratıcılık katan Lesley Parker ve Jan et Dunn'ın çalışm asına takdir ve hayranlık duygumu belirtm eliyim . Onlarla birlikte çalışm aktan dolayı kendim i talihli say maktayım. K itaptaki çizimleri yapanlara da teşekkür etmeliyim: Hamish Auld, Nicola Bum s, Jenny Capon, Anne Cunningham, Victoria Lamb ve Jessica Wallwork. Son olarak, sevecen ilgi ve destekleri için kızlarım M argaret ve R uth'a teşekkür etmek isterim . Kocam Robert'e şükran borcum u ifade etmede kelimeler yetersiz kalır. Bu kitaba Creswell arşivi dışındaki kaynakların hepsinden daha fazla fotoğrafla katkıda bulundu. Kitabın bütün taslak larını okuyarak, birçok yararlı eleştiri ve öneri sundu. Ayrıca bana sanat tarih i malzemelerine yakından bakm anın değerini öğretti; İslam sanatı ve m im arisi alanındaki uzm anca bilgi birikim i sayesinde, bu kitapta kulla nılacak bütün görsel m alzemeleri zahm etli b ir çalışm ayla seçti ya da seç meme yön verdi. Hepsinden önemlisi, b ana çok ihtiyaç duyduğum desteği ve teşviki vermekten hiç geri kalmadı.
TRANSLİTERASYONA VE TERCÜMELERE İLİŞKİN NOT [Arapça ve Farsça transliterasyonda olabildiğince sade Türkçe okunuş, Türkçeye geçmiş Arapça ve Farsça kelim elerde de şim diki yerleşik yazım biçim i esas alınm ıştır. Okurca anlam ı hemen kavranm ayacak Arapça te rim lerin, kavram ların ve eserlerin Türkçe karşılıkları verilmektedir.] Ki tap boyunca "ibn", "bin" ve "b." kelimeleri birbirinin yerine geçecek şekilde kullanılm aktadır. Bu kitap ta Arapçadan tercümeler, notlarda kaynak verilerek belirtilen ler dışında b ana aittir. Diğer dillerde iyi tercüm elerin bulunduğu durum larda, bunları o dillerden İngilizceye çevirme yoluna gittim.
GÖRSEL MALZEMELERE İLİŞKİN NOT Bu kitabı zengin görsel m alzemelerle destekleme k a ra n birkaç sebepten alındı. Birincisi ve en önemlisi, m etni ortaçağ Doğu Akdenizini çağnştıracak b ir görsel bağlam a oturtm a isteğiydi. M üslüm an toplum unda sik kelerden giysilere k adar yaygın kullanım lı gündelik nesneleri tasvir eden, M üslüm anlan çeşitli boş zam an uğraşlan y la eğlenirken gösteren ya da savaşın çeşitli veçhelerini yansıtan birçok görsel malzemeye yer verilm esi bu yüzdendir. Törenleriyle ve hiyerarşileriyle saray dünyasını çağrıştır maya özel itina gösterilm iştir. Öte yandan İslam dininin görsel ifadesini bulduğu birçok yapıya da yer verilm iştir: Camiler, m edreseler, evliyaların ve cihat savaşçılarının dillere destan unvanlarıyla süslenm iş türbeleri ve bizzat cihadın vaaz edildiği minberler. Mümkün olan yerlerde fotoğraflı resim ler Doğu Akdenizi m odem çağın tam başlam asındaki önceki haliy le yansıtm aktadır; örneğin, Humus ve Hama cam ileri yıkılm a ve yeniden inşa edilme öncesindeki halleriyle gösterilm ektedir. İkincisi, görsel m alzemeler ortaçağ İslam kaynaklarınca bırakılan çok sayıda boşluğu doldurm aya yöneliktir. Bu kaynakların yazarları m odem b ir okur kitlesi için yazm adıklarından, kendilerine aşikâr ya da gündelik gelen şeyler hakkında yorum yapmaya gerek görmezlerdi. Çok azının bir görsel duygusu vardı ve görsel sanatlara nadiren değinirlerdi. Dolayısıyla görsel m alzem eler bu açığı kapatm aya ve biraz farklı b ir hikâye an lat maya dönük b ir tü r alt-m etin işlevini görmektedir. Sözgelimi Bölüm 9'da olduğu gibi, 11.-14. yüzyıllar arası dönemin öncesine ya da sonrasına ait m alzemeler tek tük kullanılm aktadır; bunlar da h er halükârda Haçlı se ferlerinin akabindeki gelişm elerle ilgilidir. Oçüncüsü, görsel san a tla r geçmişi bugünün bakış açısından yazanla rı neredeyse kaçınılm az olarak etkileyen önyargıdan genelde yoksundur. Vakayinameler çoğu kez geçmişte (ve bazen çok eskiden) olup bitenlerin sonraki ve dolayısıyla kusurlu yorum landır. Burada yer verilen 11.-14. yüzyıllann san at eserleri ise büyük ölçüde sakm m asız b ir güncellik taşır. Bir çıkar gözetmeleri nadirdir. Bu bakım dan bize ister b ir h isa n n nasıl in şa edildiğini, iste r b ir savaşçının hangi silah lan taşıdığını, isterse de b ir hüküm darın ta h tta nasıl oturduğunu ve nasıl eğlendiğini anlatsınlar, tarihsel olaylara beklenmedik yan ışıklar tutarlar. Selahaddin'in 1992'de dikilen heykelinde olduğu gibi, günüm üzde M üslüm anlann bu özel geç m işe dönük tu tu m lan baklanda da bize ara sıra bir şey anlatırlar. Yani, görsel m alzemeler M üslüm an tarihçilerin Haçlı Savaşlan üze rine bazen a ş ın kısa ya da tum turaklı anlatım larını aynntılandırm aya ve diğer y an n ın nasıl yaşadığını aynntılı olarak göstermeye yöneliktir. Bu kitabın odak noktasına bağlı kalarak, îslam i b ir bağlam da yeniden
kullanılan sikkeler ya da m im ari u n su rlar gibi İslâm laştırılm ış olan bir kaç Haçlı eseri dışında, bütün Haçlı görsel malzemelerine yer vermeme yönünde bilinçli b ir k arar alındı. Görsel malzemeler arasında Doğu Hı ristiyanlarının yaptığı eserlerle ara sıra karşılaşılacaktır; ne de olsa, bu H ıristiyanlar öyle Frenkler gibi davetsiz bir varlık değil, M üslüm an isti lalarından beri yerel toplum un kalıcı b ir unsuruydu. Kullanılan görsel m alzemelerin belki en dikkat çekici özelliği, (muhtemelen 13 num aralı renkli resim dışında) Frenklere ait M üslüm an tasvirlerinin yokluğu, buna karşılık M üslüm anlara ait Frenk tasvirlerinin sıklıkla karşım ıza çıkm ası dır. Kitap resim lem enin 12. yüzyılda az olm asının belki bununla b ir ilgisi vardır; ama Haçlıların ortaçağdan günümüze ulaşan İslam figür sanatına hiçbir görsel etkide bulunm am ası b ir olgu olarak ortada durm aktadır. Bu elbette üzerinde düşünülm esi gereken b ir noktadır. Bu k itap ta görsel malzeme düzeninin ardındaki m antığı biraz açıkla m ak yararlı olabilir. Görsel m alzemelerden bazıları metindeki belirli bir pasajı tam am lam aya yöneliktir. Bunlar bizzat m etindeki çapraz gönder m elerle zaten tanım lanm aktadır. Bazıları daha genel olarak belirli b ir alt kesim de anlatılan şeylerle ilgilidir. B unlar ilgili a lt başlıktan hemen sonra sıralanm akta am a m etinde başkaca b ir göndermede bulunulm am aktadır. Bazıları ise Ortadoğu'daki ortaçağ İslam toplum unu ç a ğ n ştın c ı u nsurlar olarak daha da genel b ir işlev görmeye yöneliktir. B unlar kitap boyunca serpiştirilm iş durum dadır. Bütün görsel m alzemeler 15-38. sayfalar ara sındaki altyazı listesinden takip edilebilir.
İ s l â m î t e r îm l e r v e a r a p ç a a s k e r î t e r îm l e r s ö z l ü k ç e s î amud: arrade: atabek:
gürz, sopa. uzak mesafelere taş fırlatm akta kullanılan b ir çeşit mancınık, şehzade eğitiminden sorum lu kişi; çoğu kez vezir rütbesinde bir vali. a yn : casus. cevşen: savaşçınm sadece göğsünü koruyan zırh. cizye: İslam devletinde himaye altındaki gayrimüslimlerden alm an kelle vergisi. daraka: deriyle kaplanmış tahta kalkan. dârü's-sina'a\ tersane. debbabe: kuşatm a savaşında askerleri korumak için kullanılan ahşap kule. dinar: altın sikke, zırh. dir: gümüş (daha sonra bakır) sikke. dirhem: meclis; resmî daire ya da makam; saltanat kabul dairesi; şiir divân: derlemesi. emir: ordu komutanı; hüküm darlara ya da şehzadelere verilen un van; aşiret reisi. atlı, süvari, faris: bakır sikke, fels: ricat ya da kaçış, ferr: akın. gazv: harem: yasak, dokunulmaz ya da kutsal olan; bu kitapta özellikle Ku düs'teki İslam m abetlerinin bulunduğu alan için kullanılm ak tadır. demir dikeni. hasek: bir sultanın şahsi askeri maiyeti. hasekiye: süvari. hayl: kale. hısn: şatoya benzer küçük kale; kuşatma. hisar: ordunun merkez kolu. kalb: pusu. kcLTtım. sald ın ya da darbe; saldırm ak üzere dönme, kam yay. kavs: koçbaşı. kebş: sancak. liva: camide hüküm dara aynlm ış özel b ir bölme, maksure: hastane. m aristan: yarar hizmet etme ilkesi. maslahat: köle (azat edilmiş köle için de çoğu kez kullanılır), memlûk: ordunun sağ kanadı, meymene: m ey sere: ordunun sol kanadı. minâi: renklerin hem sır altına, hem de sır üstüne işlendiği çömlek.
miraç: mııkarnas:
Hazreti Muhammed'in göğe çıkışı. ayrı hücrelerden ya da küçük kemerlerden oluşan petek biçi mindeki tonozlu geçiş, mutatavviye: gönüllüler, mayın. nakb: nefs: can, öz varlık, benlik. neft: Rum ateşi. ratl: Suriye'de yaklaşık 3,202 kiloya denk düşen b ir ağırlık birimi, rayet: bayrak, sancak. ribât: tahkim edilmiş tekke ya da sınır karakolu. uzun kollu bir zırh. sâbiğe: sahn: genellikle bir caminin iç avlusu. seyf: kılıç. teber: balta. terike: göğüs zırhı. tir az: bir devlet atölyesinde yapılmış tescilli kumaş, türs: kalkan. İslam devleti ile diğer vahiy dinlerinin İslam yönetimi altında zimmet: yaşayan m ensuplan arasm da yapılmış b ir akit; cizye ödeme leri şartıyla onlann himaye edilmelerini gerektirir, zımmı: himaye altm a alınmış dinsel cemaat mensubu.
METİNDE DEĞİNİLEN BAŞLICA ORTAÇAĞ İSLAM YAZARLARININ KRONOLOJİK LİSTESİ Es-Sülamî (ö. 6./12. yüzyıl başlan) El-Âzimî (ö. yak. 555/1160) tbnü'l-Kalânisî (ö. 555/1160) Üsame b. Münkız (ö. 584/1188) Kadı Fâzıl (ö. 596/1200) Ibnü'l-Cevzî (ö. 597/1200) İmadeddin el-tsfahanî (ö. 597/1201) Ibn Cübeyr {ö. 614/1217) Ibn Zâfir (ö. 613/1216 ya da 623/1226) Ibn EbiTayi' (ö. 630/1233) Ibnü'1-Esir (ö. 630/1233) Bahâeddin ibn Şeddâd (ö. 632/1234) Sibt b. el-Cevzî (ö. 654/1257) Ibnü'1-Âzim (ö. 660/1262) Ebu Şâme (ö. 665/1267)
Ibn Müyesser (ö. 677/1278) Ibn Hallikân (ö. 681/1282) Izzeddin ibn Şeddâd (ö. 684/1285) Ibn Abdüzzâhir (ö. 692/1292) İbn Vâsıl (ö. 697/1298) Eî-Yûninî (ö. 726/1326) ÜmTeymiyye (ö. 728/1328) En-Nüveyri (ö. 732/1332) Şafîb.A li (ö. 750/1349) Ibnü'l-Furât (ö. 807/1405) Ibn Haldun (ö. 808/1406) El-Kalkaşandî (ö. 821/1418) El-Makrizî (ö. 845/1441) Ibn Tağribirdî (ö. 874/1470)
AKRA'NIN 690/1291'DEKİ DÜŞÜŞÜNE KADAR ÖNEMLİ OLAYLARIN KRONOLOJİK TABLOSU Melikşah'm ve Nizamülmülk'ün ölümü Fatımi halifesi Mustansır'ın ve Abbasi halifesi Muktedi'nin ölümü (Mart) Piacenza Konsili (27 Kasım) Papa n. Urbanus'un Clermont Konsili'nde Birinci Haçlı Seferini ilan edişi 1096-1102 Birinci Haçlı Seferi Haçlı ordularının Konstantinopolis'e varışı 1096-7 (1 Temmuz) Dorylaion Muharebesi 1097 (21 Ekim-3 Haziran 1098) Antakya kuşatması (10 Mart) Baudouin de Boulogne'un Urfa'yı ele geçirişi 1098 (28 Haziran) Antakya Muharebesi (15 Temmuz] Haçlıların Kudüs'ü ele geçirişi 1099 (22 Temmuz) Godfrey de Bouillon'un Kudüs'ün ilk Frenk hükümdarı seçilişi (Ağustos-Eylül) Birinci Haçlı Seferi ordularının son dalgasının 1101 Anadolu'da Türkler tarafından yenilgiye uğratılışı (12 Temmuz) Frenklerin Trablusşam'ı ele geçirişi 1109 (27 Haziran) Balat (Kan Tarlası) Muharebesi 1110 (7 Temmuz) Frenklerin Sur'u ele geçirişi 1124 (Kasım) Frenklerin Şam'a saldırışı 1129 (24 Aralık) Zengi'nin Urfa'yı alışı 1144 Zengi’nin ölümü 1146 İkinci Haçlı Seferi 1147-9 (24-8 Temmuz) Frenklerin Şam kuşatmasını kaldırışı 1148 (25 Nisan) Nureddin'in Şam'ı işgali 1154 Kudüs kral Amalric'in Mısır seferleri 1163-9 (23 Mart) Nureddin adına savaşan Selahaddin'in Mısır'da denetimi 1169 sağlayışı (10 Eylül) Selahaddin'in Fatımi halifeliğini kaldırışı ve Mısır'ı tekrar 1172 Sünni İslama bağlayışı (15 Mayıs) Nureddin'in ölümü 1174 (28 Ekim) Selahaddin’in Şam'ı alışı (11 Haziran) Selahaddin'in Halep'i alışı 1183 (3 Mart) Selahaddin'in Musul'u alışı 1186 1187 (4 Temmuz) Hıttin Muharebesi (2 Ekim) Selahaddin'in Kudüs'ü geri alışı (29 Ekim) Papa vm . Gregorius’un Üçüncü Haçlı Seferini ilan edişi 1189-92 Üçüncü Haçlı Seferi (10 Haziran) İmparator I. Friedrich'in Kilikya'da boğuluşu 1190 1092 1094 1095 1096
1192 1193 1198 1202•4 1204 1213 1217 29 1218 1221
1228■9 1229 1244 1250 1254 1258 1260
1268 1270 1271 1277 1289 1291
(12 Temmuz) İngiltere kralı I Richard'm ve Fransa kralı n. Philippe'in Akka'yı teslim alışı (7 Eylül) Arsuf Muharebesi (2 Eylül) Yafa Antlaşması Selahaddin'in ölümü (Ağustos) Papa m . Innocentius’un Dördüncü Haçlı Seferini ilan edişi Dördüncü Haçlı Seferi (12-15 Nisan) Fresklerin Konstantinopolis'i yağmalayışı (Apr) Papa III. Innocentius'un Beşinci Haçlı Seferi Beşinci Haçlı Seferi (27 Mayıs-5 Kasım 1219) Dimyat kuşatması (30 Ağustos) Mısır'a giren Frenklerin Mansure'de yenilgiye uğratılışı imparator II. Friedrich'in Haçlı seferi (Beşinci Haçlı Seferinin son kısmı) (18 Şubat) Eyyubilerle varılan antlaşma çerçevesinde Kudüs'ün Frenklere geri verilişi (11 Temmuz-23 Ağustos) Harezmlerin Kudüs'ü yağmalayışı (17 Ekim) Harbiye Muharebesi (8 Şubat) Mısır'a giren Frenklerin Mansure'de yenilgiye uğratılışı Aziz Louis Kutsal Topraklar’da (19 Şubat) Moğolların Bağdat'ı yağmalayışı ve Abbasi halifesini öl dürüşü (3 Eylül) Ayn Calut Muharebesi - Memlûklerin bitkin Moğol ordusu nu yenişi (23 Ekim) Baybars'm Mısır sultanı oluşu (18 Mayıs) Baybars'm Yafa, Belfort (Şakif Arnun) ve Antakya'yı alışı Aziz Louis'nin ölümü Baybars'm Krak des Cbevaliers (Hısn el-Ekrad) ve Montfort'u (ElKureyn) alışı Baybars'm ölümü (26 Nisan) Kalavun'un Trablusşam'ı alışı (18 Mayıs) Eşref Halil yönetimindeki Memlûklerin Akka'yı alışı (Temmuz) Memlûklerin Sayda ve Beyrut'u alışı
ıs
HANEDAN TABLOLARI Fatımiler (Mısır ve Suriye) 365/975 Aziz 386/996 Hâkim 411/1021 Zâhir 427/1036 Mustansır 487/1094 Müstali 495/1101 Âmir 525/1131 Hâliz 544/1149 Zâfir 549/1154 Faiz 555-67/1160-71 Âdid Selçuklular Büyük Selçuklular, 431-590/1040-1194 (Irak ve İran) 431/1040 Tiığrul 455/1063 Alp Arslan 465/1072 Melikşah 485/1092 Mahmud 487/1094 Berkyaruk 498/1105 Muhammed 511-22/1118-57 Sencer (Doğu İran'da hükümdar) 511/1118'den sonra Selçuklu sülalesinin yüce sultanı Irak ve Batı İran'daki Selçuklular 511/1118 Mahmud 525/1131 Davud 526/1132 n. Tuğrul 529/1134 Mesud 547/1152 m. Melikşah 548/115 3 H. Muhammed 555/1160 Süleyman Şah 556/1161 Arslan 571 -90/1176-94 HI. Tuğrul Suriye'deki Selçuklular 471/1078 Tutuş 488-507/1095-1113 Rıdvan (Halep'te) 488-97/1095-1104 Dukak (Şam'da) Zengiler (Cezire ve Suriye) 521/1127 Zengi 541/1146 Nureddin (Hanedanın bazı kollan 13. yüzyıl ortalanna kadar varlığım sürdürdü)
Eyyubiler (Mısır, Suriye, Diyarbakır, Yemen) Mısır'daki Eyyubiler 564/1169 Melik Nasır I Selahaddin 589/1193 Melik Aziz İmadeddin 595/1198 Melik Mansur Nasreddin 596/1200 I. Melik Adil Seyfeddin 615/12181. Melik Kamil Nasreddin 635/1238 H. Melik Adil Seyfeddin 637/1240 Melik Salih Necmeddin Eyyub 647/1249 Melik Muazzam Turan-Şah 648-50/1250-2 n. Melik Eşref Muzaffereddin Şam'daki Eyyubiler 582/1186 Melik Efdâl Nureddin Ali 592/1196 Melik Adil I Seyfeddin 615/1218 Melik Muazzam Şerafeddin 624/1227 Melik Nâsır Selahaddin Davud 626/1229 I. Melik Eşref Muzaffereddin 634/1237 Melik Salih İmadeddin (birinci dönem) 635/1238 I. Melik Kâmil Nasreddin 636/1239 Melik Salih Necmeddin Eyyuh (birinci dönem) 637/1239 Melik Salih imadeddin (ikinci dönem) 643/1245 Melik Salih Necmeddin Eyyuh (ikinci dönem) 647/1249 Melik Muazzam Turan-Şah (Mısır'la birlikte) 648-58/1250-60 n. Melik Nâsır Selahaddin Memlûkler, 648-922/1250-1517 (Mısır ve Suriye) - Akka'nın düşüşüne kadar 648/1250 Şeceretü'd-Dürr 648/1250 Mu'izz İzzeddin Aybek 655/1257 Mansur Nureddin Ali 657/1259 Muzaffer Seyfeddin Kutuz 658/1260 Zahir Rükneddin Baybars I el-Bundukdari 676/1277 Said Nasreddin Bereke (ya da Berke) Han 678/1279 Âdil Bedreddin Salamish 678/1279 Mansur Seyfeddin Kalavun el-Elfi 689/1290 Eşref Selahaddin Halil
Not: Bu tablolar basitleştirilmiştir. Kitapta ele alman dönemde kısa süre başta kal mış hükümdarların hepsini kapsamamaktadır. Tam ayrıntılar için bkz. C. E. Bosworth, The New Islamic Dynasties, Edinburgh, 1996.
METİNDE KULLANILAN KISALTMALAR İÇİN ANAHTAR Atabekiyye = Îbnü'l-Esir, Et-tarihül-bahir fi'l-devletü'l-atabekiyye, ed. A. A. Tuleymat, Kahire, 1963. BEO = Bulletin des Études Orientales BIFAO = Bulletin de l’Institut Français d'Archéologie Orientale du Caire BSOAS = Bulletin o f the School o f Oriental and African Studies Buğyet = lbnü'1-Âzim, Buğyetü’t-taleb, kısmen ed. A. Sevim, Ankara, 1976. Buğyet, Zekkâr = Îbnü'l-Âzim, Buğyetü’t-taleb, ed. S. Zekkâr, Şam, 1988. Ebu Şâme = Ebu Şâme, Kitâbü'l-ravzateyn, ed. M. H. M. Ahmed, Kahire, 1954. Ebu Şâme, RHC = Ebu Şâme, Kitâbür-ravzateyn, RHC, IV. El1= Encyclopaedia o f Islam, birinci baskı. El2 = Encyclopaedia o f Islam, ikinci baskı. El-Âzimî = El-Âzimî, "La chronique abrégée d'al-'Azimi", ed. C. Cahen, JA, 230 (1938), 353-448. El-Ensârî, çev. Scanlon = El-Ensâri, Tefricü 'l-kurub fi tedbirü'l-hurub, çev. G. T. Scanlon, A Muslim Manual o f War, Kahire, 1961. El-Heravî, çev. Sourdel-Thomine = El-Heravî, Et'tezkiretü'l-heravîyye filhiyelü'l-harbiye, çev. J. Sourdel-Thomine, BEO, 17 (1962), 105-268. El-Heravî, çev. Sourdel-Thomine, Guide = El-Heravî, Kitâbü’z-ziyaret, çev. J. So urdel-Thomine, Guide des lieux de pèlerinage, Şam, 1957. El-Makrizî, çev. Broadhurst = El-Makrizî, Kitâbü’s-sülûk, çev. R. J. C. Broadhurst, History ofAyyubids and Mamluks, Boston, 1980. El-Makrizî, İtti 'az = El-Makrizî, Itti'azü i-hünefa, H, ed. M. H. M. Ahmed, Kahire, 1971. El-ömerî, Lundquist = El-ömerî, Mesâlikü'l-ebsar, kısmen çev. E. R. Lundquist, Saladin and Richard the Lionhearted, Lund, 1996. El-Yûninî = El-Yûninî, Zeyl m ir'atü’z-zaman, 4 cilt, Haydarabad, 1954-61. En-Nüveyrî = En-Nüveyrî, Nihayetül arab fi fünunü'l-âdab, XXVTH, ed. S. A. en-Nurî, Kahire, 1992. Gabrieli = F. Gabrieli, Arab Historians o f the Crusades, Londra, 1969. LIMES = International Journal of Middle Eastern Studies IOS = Israel Oriental Studies IQ = Islamic Quarterly Ibn Abdüzzâhir, Ravz = Ibn Abdüzzâhir, Er-ravzü’z-zâhir, ed. A. A. el-Huveytir, Riyad, 1976. Ibn Abdüzzâhir, Teşrif = Ibn Abdüzzâhir, Teşrifi!'l-eyyam veTüsur, ed. M. Kâmil ve M. A. en-Neccar, Kahire, 1961. ibn Cübeyr, Broadhurst = ibn Cübeyr, The Travels o f ibn Jubayr, çev. R. J. C. Bro adhurst, Londra, 1952. tbn Hallikân, de Slane = İbn Hallikân, Vefayatül-âyan, 4 cilt, çev. W. M. de Slane, ibn Khaüikan's Biographical Dictionary, Paris, 1843-71. tbn Müyesser = İbn Müyesser, Ahbar Mısr, ed. H. Masse, Kahire, 1919. tbn Şeddâd, Eddé = ibn Şeddâd, İzzeddin, El âlakü'l-hatira, çev. A.-M. Eddé, Description de la Syrie du Nord, Şam, 1984.
İbn Şeddâd,Nevadir = İbn Şeddâd,En-nevadirü's-sultaniye, ed. J. El-Şeyyal, Ka hire, 1964. îbn Şeddâd, RHC = İbn Şeddâd, En-nevadirü's-sultaniye, RHC, III. Ibn Tağribirdî, Niicum = İbn Tağribirdî, Nücumü'z-zahire, Kahire, 1939. İbn Vâsıl = İbn Vâsıl, Müffericül-kurub, ed. J. eş-Şeyyal, Kahire, 1953-7. İbn Zâfir = Ibn Zâfir, Ahbarü'd-düvelül-munkatiye, ed. A. Ferre, Kahire, 1972. İbnü'd-Davadarî = İbnü'd-Davadari, Kenzü'd-dürer, VI, ed. S. el-Müneccid, Ka hire, 1961. İbnü'l-Âzim, Zübdet = İbnü'l-Âzim, Zübdetü’l-haleb min tarih Haleb, ed. S. Zekkâr, Şam, 1997. İbnü'l-Âzim, Zübdet, Dahan = İbnü'l-Âzim, Zübdetü'l-haleb, ed. S. Dahan, Şam, 1954. İbnü'l-Âzim, Zübdet, RHC, III = İbnü'l-Âzim, Zübdetü'l-haleb min tarih Haleb, RHC, ra. İbnü'l-Cevzî = İbnü'l-Cevzî, El-muntazam fi tarihül-mülük vei-umem, X, Haydarabad, 1940. İbnü'l-Esir, Atabekiyye, RHC = İbnü'l-Esir, Et-tarihül-bahir fi'l-devletü 1atabekiyye, RHC, in. İbnü'l-Esir, Kâmil = İbnü'l-Esir, Al-Kâmil fil-taıikh, ed. C. J. Tomberg, Leiden and Uppsala, 1851-76. İbnü’l-Esir, RHC, Kâmil = İbnü'l-Esir, Kâmil, Recueil des historiens des Croisa des, I. İbnü'l-Furât, Lyons = İbnü'l-Furât, Tarihü'd-düvel ve'l-mülük, ed. ve çev. U. ve M. C. Lyons, Ayyubids, Mamlukes and Crusaders, Cambridge, 1971. İbnü'l-Furât, Şeyyal = İbnü'l-Furât, Tarihü'd-düvel ve'l-mülük, kısmen ed. M. F. Eş-Şeyyal, yayımlanmamış doktora tezi, Edinburgh Üniversitesi, 1986. İbnü'l-Kalânisî, Gibb = İbnü'l-Kalânisi, Zeyl tarih Dimişk, çev. H. A. R. Gibh, The Damascus Chronicle o f the Crusades, Londra, 1932. İbnü'l-Kalânisi, Le Toumeau = İbnü'l-Kalânisî, Zeyl tarih Dimişk, çev. R. Le Toumeau, Damas de 1075 â 1154, Şam, 1952. İmaddeddin, Haridat = İmaddeddin, Haridatül-kasr, Kahire, 1951; Bağdat, 1955; Tünus, 1966. İmaddeddin, Sena = İmaddeddin el-İsfahanî, Senâü'l-barkü'ş-şami, ed. F. alNabarawi, Kahire, 1979. 3A = Journal Asiatique JAOS = Journal o f the American Oriental Society JESHO = Journal o f the Economic and Social History o f the Orient JRAS = Journal o f the Royal Asiatic Society JSS = Journal o f Semitic Studies Köhler = M. A. Kohler, Alianzen und Vertrdge zwisehen frankisehen und isla mischen Herrschem im Vorderen Orient, Berlin ve New York, 1991. Lewis, Islam = B. Lewis, Islam from the Prophet Muhammad to the Capture of Constantinople, New York, 1974.
Memoirés = C. Cahen, "Les mémoires de Sa'd al-Din Ibn Hamawiya Djuwayni”, Les peuples musulmans dans l'histoire mediévalé, Şam, 1977,457-82. MW = Muslim World Nâsir-i Hüsrev, Schefer = Nâsır-ı Hüsrev, Sefemâme, çev. C. Schefer, Paris, 1881. Quatremère = El-Makrizî, Kitâbü's-sülûk, çev. E. Quatremère, Histoire des Sul tans Mamiouks de l’Égypte, Paris, 1837-45. RCEA = Répertoire Chronologique d'Épigraphie Arabe, Kahire, 1931'den itiba ren. RET = Revue des Études Islamiques RHC = Recueil des Historiens des Croisades: Historiens Orientaux, I-V, Paris, 1872-1906. Runciman = S. Runciman, A History o f the Crusades, Cambridge, 1951-4. Sibt = Sibt b. el-Cevzî, Mir'atü'z-zaman, Haydarabad, 1951. Sibt, Jewett = Sibt b. el-Cevzî, Mir'atü'z-zaman, tıpkıbasım J. R. Jewett, Chica go, 1907. Sivan, "Modem Arab historiography" = E. Sivan, “The Crusaders described by modem Arab historiography”, Asian and African Studies, 8 (1972), 104 49. Sivan, L'Islam = E. Sivan, L'Islam et la Croisade, Paris, 1968. Osame, Hitti = Üsame b. MAnkiz, Kitâbül-i'tibar, çev. P. K. Hitti, Memoirs o f an Arab-Syrian Gentleman, Beirut, 1964. WZKM = Wiener Zeitschrift fu r die Kunde des Morgenlandes
GÖRSEL MALZEME KAYNAKLARI Görsel malzemelerin alındığı ve çizimlerde yararlanılan kaynaklar şunlardır: Abdullah, T., O'Kane, B„ Sakkut, H. ve Serag, M., Arab and Islamic Studies in Honor o f Marsden Jones (Kahire 1997): gör. 6.7 Baer, E., Ayyubid Metalwork with Christian Images (Leiden 1989): gör. 3.39,4.6, 6.53-6 Balog, R, The Coinage o f the Mamluk Sultans o f Egypt and Syria (New York 1964): gör. 1.19, 1.29,4.21-2, 5.22, 5-34-5, 8.14, 9.7 Boase, T. S. R., Castles and Churches o f the Crusading Kingdom (Londra 1967): gör. 6.42-3,7.51,7.65 Brice, W. C, An Historical Atlas o f Islam (Leiden 1981): gör. 4.2 Briggs, M. S., Muhammadan Architecture in Syria and Palestine (Oxford 1924): gör. 4.26 Brisch, K., Kröger, J., Spuhler, P. ve Zick-Nissen, J., Museum fü r Islamische Kunst Berlin: Katalog 1971 (Berlin 1971): gör. 2.8, 6.15, 6.29, 7.17 Budge, E. A. W., Cook's Handbook for Egypt and the Sudan (Londra 1905): gör. 4.37 Bums, R., Monuments o f Syria: An Historical Guide (Londra 1992): gör. 7.56, 7.60 Comu, G., et al., Tissus d ’Égypte: T'moins du monde arabe VUle-XIVe siècles (Cenevre ve Paris 1993): gör. 3-13 Creswell, K. A. C, The Muslim Architecture o f Egypt I-n (Oxford 1952 and 1959): gör. 1.11-12, 1.28,2.16,4.9 Du Ry, C. J., çev. A. Brown, Art o f Islam (New York 1970): gör. 6.61-2, 6.71, 8.48 Elisséeff, N., Nur al-Din: un grand prince musulman de Syrie au temps des Croisades (Şam 1967): gör. 3.27 Ettinghausen, R.., Arab Painting (Cenevre 1962): gör. 5.26, 7.9, 8.6, 8.35 Flury, S., Islamische Schriftbänder. Amida-Diarbekr. XI. Jahrhundert (Basle 1920): gör. 1.15,2.9-10 Gailani, A. R. al-, "Islamic Art and the Role of China" (yayımlanmamış doktora tezi, Edinburgh Üniversitesi 1973): gör. 1.24 Garcin, J. C., Maury, B., Revault, J. and Zakariya, M., Palais et Maisons du Caire. I. Epoque Mamelouke (XHlè-XVIe siècles) (Paris 1982): gör. 4-34 Gayet, A., L'Art Arabe (Paris 1893): gör. 2.17, 2.22, 3.30, 3-32-3/ 4-28, 4.32, 4.35, 4.38, 5.4, 5.11, 5.25, 5.29, 5.32-3, 5-36-7, 6.24, 6.51-2, 6.68, 7.32, 746, 8.27, 9.3,9.8-11,9.13 Ghitany, G., et. al.. Trésors fatim ides du Caire (Paris 1998): gör. 3.28, 6.50, 6.75, 6.77, 8.36 Gladiss, A. Von, Kröger, J., ve Niewöhner, E., Islamische Kunst: Verborgene Schätze (Berlin 1986): gör. 3.1-2 Gorelik, M. V., Elgood, R. (ed.), Islamic Arms and Armour (Londra 1979): gör. 2.14, 2.25, 2.28, 3.4-5, 3.9-10, 3.38, 4.24, 4.29, 4.30-1, 5.31, 7-35-9, 7-41-2, 7-44-5, 7-48-9, 8.1, 8.16, 8.19, 8.23, 8.29-8.32 Grabar, O., Ars Orientalis V (1963): gör. 6.67,8.33-4 Gray, B., The World History o f Rashid al-Din. A Study o f the Royal Asiatic Soci ety Manuscript (Londra 1978): gör. 8.45
Grotzfeld, H., Das Bad im Arabisch-Islamischen Mittelalter: Eine kulturgesc hichtliche Studie (Wiesbaden 1970): gör. 5-13-14 Grube, E. J., The World o f Islam (Feltham 1967): gör. 2.16, 2.24 Herzfeld, E. ve Sarre, Ri, Archäologische Reise im Euphrat-und Tigrisgebiet (Berlin 1911-20): gör. 3.20 Herzfeld, E„ Ars Islámica IX (1942) -XTH-XIV (1948): gör. 2.21, 3.18, 3.22-6, 3.29, 3.39,4.11,4.25,4.27,4.39, 6.47-9, 7.63 Herzfeld, E., Matériaux pour un Corpus Inscriptionum Arabicarum. Deuxième Partie: Syrie du Nord. Inscriptions et monuments d'Alep (Kahire 1955): gör. 6.41 Hillenbrand, R., Islamic Architecture: Form, Function and Meaning (Edinburgh 1994): gör. 3.11, 3.19, 3.35,4.9-14,4.16,4.23,4.32,4.36, 5.24, 6.2İ, 6.38-40, 6.46, 7.62 Ipşiroğlu, M. S., Saray-Alben. Diez'sche Klebebände aus den Berliner Sammlun gen (Wiesbaden 1964): gör. 8.7, 8.25, 8.28 Jones, D. ve Miehell, G. (ed.), The Arts o f Islam (Londra 1976): gör. 1.13, 2.26, 6.3, 6.9-10, 6.20, 6.26, 6.66, 6.82,9. ı Kühnel, E., çev. K. Watson, Islamic Arts (Londra 1971): gör. 1.26, 2.6, 6.80, 6.83, 8.47 Land, M., Trattato dette Simboliche Rappresentanze Arabiche e della Varia Generazione de Musulmani Caratteri sopra Differenti Materie Operati (Pa ris 1845): ills, 2.3-4, 2.18, 6.25 Leacroft, H. ve R., The Buildings o f Early Islam (Londra 1976): gör. 7.67 Lewis, B. (ed.), Islam and the Arab World: Faith, People, Culture (Londra 1976): ills: 1.10, 1.17, 1.22-3, 2.2, 4.1, 4.15, 6.5, 6.19, 6.27, 6.31, 6.67, 6.74, 7.11, 7-15, 7-59, 8.13,8.46, 9.14 Lloyd, S. ve Rice, D. S., Alanya CAla'iyya) (Londra 1958): gör. 7.54-5, 8.40-1,8.43 Marchai, H., et al.. Arts de l'Islam des origines à 1700 dans les collections publi ques françaises (Paris 1971): gör. 6.17 Masmoudi, M., La peinture sous verre en Tunisie (Tunus 1972): gör. 5.5-9 Mayer, L. A., Mamluk Playing Cards, ed. R. Ettinghausen (Leiden 1971): gör. 6.81 Mayer, L. A., Saracenic Heraldry: A Survey (Oxford 1933): gör. 5.3,5.10,5.12,7.14 Miehell, G. (ed.). Architecture o f the Islamic World (Londra 1978): gör. 6.64 Mirza, N. A., Syrian Isma'ilism (Londra 1997): gör. 768 Moaz, K., Revue des Études Islamiques, LVI (1990): gör. 4.7 Mostafa, M., Bulletin de l'Institut d'Egypte LI (1969-70): gör. 7-10, 7.27, 8.53 Müller-Weiner, W., Burgen der Kreuzritter im Heiligen Land, a u f Zypern and in derAgais (Münih ve Berlin 1966): gör. 5.2, 5.31, 7.50, 7.52-3, 7.64, 7.66 Newsday (6 Eylül 1990): gör. 9.6 Nicolle, D., Early Medieval Islamic Arms and Armour (Madrid 1976): gör. 4.19 Nicolle, D., Elgood, R. (ed.), Islamic Arms and Armour (Londra 1979): gör. 2.15, 3.17,4.8, 7.2-4, 7.16, 7.20, 7.25, 7-29, 7-31, 8.4 Nicolle, D., Hillenbrand, R. (ed.), The Art o f the Saljuqs in Iran and Anatolia (Costa Mesa, Cal., 1994): gör. 4.5,4-18-9, 5.1, 7-1, 7-13, 7-40, 8.2, 8.52 Otto-Dom, K., çev. J.-P. Simon, L'Art de l'Islam (Paris 1967): gör. 1.14, 1.21, 2.1, 2.7, 2.11, 3.3, 3.6, 3.34, 3.37, 6.2, 6.4, 6.23, 7.8, 7-12 Pavlovskij, A., Byzantinische Zeitschrift II (1893): gör. 1.4-5, 2.12, 6.1, 6.6, 6.11 14, 6.45, 6.58-9, 6.69
Pinder-Wilson, R. H., The British Museum Yearbook I (1976): gör. 8.39 Rice, D. S., Bulletin o f the School o f Oriental and African Studies XV (1953) and XX-XXI (1957-8): gör. 1.27, 2.19,3.7,4-23, 5-28, 6.33, 6.60, 6.76, 6.78,8.50 1,9.15 Rice, D. S., Studi orientalistici in onore di Giorgio Levi Della Vida (Rome 1956): gör. 2.13,4.17,5.30, 8-44 Rice, D. S., The Baptistère de St Louis: A Masterpiece o f Islamic Metal Work (Pa ris 1953): gör. 1.7-9, l.l6, 1.20, 3-15-6, 5-21, 6.44, 6.57, 6.72, 7.54-5, 8.16, 8.20-1,9.2,9.12 Rice, D. S., The Wade Cup in the Cleveland Museum o f Art (Paris 1955): gör. 1.2-3, 2.5, 3.31,4.2o, 6.18, 6.28, 6.30, 6.32, 6.73, 9.4-5 Rice, D. Talbot, ed. B. Gray, The illustrations to the "World History" o f Rashid alDin (Edinburgh 1976): gör. 8.15, 8.18 Rice,T.T., The Seljuks (Londra 1961): gör. 1.18, 6.65, 6.71 Robinson, B. W. (ed.), Islamic Painting and the Arts o f the Book (Londra 1976): gör. 6.79, 8.10,8.37 Rogers, J. M., The Spread o f Islam (Oxford 1976): gör. 7.61 Safar, F., Wasit: The Sixth Season's Excavations (Kahire 1945): gör. 6.34 Salmony, G., Ars Islamica IX (1942): gör. 3.14 Sauvaget, J., La Mosquée Omeyyade de Médine. Etude sur les origines architec turales de la mosquée et de la basilique (Paris 1947]: gör. 3.8 Sauvaget, J., La poste aux chevaux dans l'empire des Mameloukes (Paris 1941): gör. 4.33, 8.24, 8.26 Sauvaget, J., Syria XI (1930): gör. 5-16-20, 7-57-8 Schlumberger, G., et al., Lashkari Bazar: Une résidence royale ghaznévide et ghoride. IA. L'architecture (Paris 1978): gör. 7.47 Schmid, H., Die Madrasa des Kalif en al-Mustansir in Baghdad (Mainz 1980): gör. 4.9-10,4.12 Schneider, M., Mubarak al-Makki: An Arabic Lapicide o f the Third/Ninth Cen tury (Manchester 1986): gör. 5.27 Schulz, P. W. Die persisch-islamische Miniaturmalerei: Ein Beitrag zur Kuns tgeschichte Irons (Leipzig 1914): gör. 5.15 Sotheby's, Oriental Manuscripts and Miniatures: London, Wednesday 29 April 1998 (Londra 1998): gör. 8.38 Spengler, W. F ve Sayles, W. G., Turkoman Figurai Bronze Coins and Their Ico nography (Lodi, Wis. 1996): gör. 2.27, 8.5 Sublet, J., Les Trois Vies du Sultan Baibars (Paris 1992): gör. 1.1, 2.23, 6.35, 6.63, 7.11, 7.18-19, 7-21-4, 7-26, 7.28, 7.30, 7-43, 8.3, 8.9 Tabbaa, Y., Goss, V. P. (ed.), The Meeting o f Two Worlds (Kalamazoo 1986): gör. 3.21,3.36,4.3 Tantum, G., Elgood, R. (ed.), Islamic Arms and Armour (Londra 1979): gör. 7.23, 7.28, 8.8 Tate, G., çev. L. Frankel, The Crusades and the Holy Land (Londra 1996): gör. 2.20, 7.5-7, 7.33-4, 8.10, 8.12, 8.42 Walther,W., çev. C. S. V. Salt, Woman in Islam (Londra 1981): gör. 1.25 Wellesz, E., Ars Orientalis III (1959): gör. 8.49 Wilson, E., Islamic Designs (Londra 1988): gör. 4.4, 6.8, 6.16, 6.22, 6.36, 6.70, 8.17
BÖLÜM B İR
ÖNSÖZ
Ortaçağ tarihinde Kutsal Topraklar'ı fethetmek için girişilen sa vaşlardan daha heybetli temaşa yoktur.1(Michaud)
Genel G iriş Batılı bakış açısından, Haçlı seferleri (en azından sekizinde) Batı Avrupa H ıristiyanlarının b aşta Kudüs olmak üzere H ıristiyan dünyasının kutsal yerlerini korum a altına alm a arzusunun yön verdiği b ir dizi harekattı. Batı dünyasında, Haçlı seferlerinin, Papa II. U rbanus'un silaha sarılm a yönündeki m eşhur çağrısını yaptığı 1095'ten başlayarak, 15. yüzyıla ve h a tta sonrasına k adar sürdüğü düşünülür; bununla birlikte birçok kimse Akka'mn 1291'deki düşüşünü, M üslüm an Doğu Akdenize karşı ciddi Haçlı faaliyetinin sona erişi olarak belirler. B aşından itibaren Haçlı seferleri iki ayrı ama birbiriyle bağlantılı ta rihte, yani Batı ve Doğu tarihlerinde önemli fasılları oluşturdu. Birincisi ortaçağ Batı Avrupasm m geçirdiği evrimin bir parçasıydı, önem i uzun süre önce görüldüğünden, Batılı uzm anlardan oluşan birçok kuşakça in celenmiştir. Aslına bakılırsa, Haçlı seferleri Batı dünyasının ortaçağ a ra ş tırm alarında yadsm am ayacak b ir modadır; b ir Batı olgusu olm ası açısın dan, pek şaşırtıcı olmayan b ir durum dur bu.2 M üslüm an Doğuda da Haçlı seferlerinin İslam bilinci üzerindeki etkisi, günümüze kadar süren geçici am a unutulm az b ir rol oynamıştır; fakat Ortadoğu'da bununla ilgili uz m anlaşm anın kıyaslanam ayacak ölçüde az olduğunu vurgulam ak gerekir. M üslüm an dünyası konuya küresel bakıştan daha uzak ve daha parçalı b ir tarzd a yaklaşm ıştır. Haçlı seferlerinin eksiksiz ve bileşik hikâyesi, h a liyle ayrım çizgisinin her iki yanındaki bulguların birbirlerine ışık tu ta cak şekilde b ir araya getirilm esini gerektirir. Böyle b ir işin ber kuşakta 1 2
M. Michaud, Histoire des Craisades, Paris, 1829, c. 1,1. J. Riley-Smith, M. Sillings, The Cross and the Crescent, Londra, 1987, 9.
yeniden yapılm ası gerekir. Ancak M üslüm an p ers pektifinin çok daha iyi anlaşılm asının buna yar dımcı olacağı hiç kuşkusuzdur. Bu kitap M üslüm anların bakış açısından Haçlı seferlerini monografi düzeyinde ele alan ilk kap sam lı girişim dir; can alıcı önem taşım akla birlik te sırf kronolojik olguları saptam aya değil, daha ziyade M üslüm anların Haçlı varlığına ayrıntılı tepkisini hatırlatm aya yönelik b ir çalışm adır. Bir öncü girişim olması itibariyle, gelecekteki a ra ş tırm alar için b ir taslak ortaya koymanın ötesine geçmesi beklenemez. Çalışmanın Yaklaşımı
Şekil 1.1 Atlı, mineli cam maşrapa, yak. 1260, Halep, Suriye
Bu kitap öncelikle öğrencilere ve genel okur kitlesine yönelik olsa da, uz m anların da içinde ilginç b ir şey bulm ası umulur. Adının da işaret etti ği üzere, k itap ta sadece Haçlı seferlerine ilişkin İslam perspektifleri ele alınacaktır. Sırf İslam kaynaklarındaki bulgulardan hareketle. Haçlı se ferlerinin etkisiyle sıkıntılar çeken ortaçağ M üslüm anlarının zihniyetine girme, topraklarına ve hayatlarına dönük Batı Avrupa m üdahalesinin ya şattığı em sali görülmemiş tecrübe karşısında M üslüm anların neler h is settikleri ve nasıl tepki verdikleri konusunda en azından kaynaklardan bazı ip u çlan m didikleme çabası gösterilecektir. Haçlı seferleri olgusuna tam am en b ir M üslüm an perspektifinden bakm ak yapm acıklı b ir davranış, ab artılı biçim de tek yanlı b ir tutum gibi görünebilir. Oysa böyle b ir tu tum takınm anın tam sırasıdır; zira Haçlı seferleri üzerine akadem ik a raş tırm aların büyük b ir kısm ı arsızca Avrupa m erkezlidir ve ortaçağ Batı dünyası uzm anlarınca yazılm ıştır. Bu araştırm adan um ulan şey, dengeyi sağlam aktır. Her ne kadar H açlıların fiili askeri işgali İslam dünyasının sadece küçük b ir alanına dokunm uş olsa da, böyle b ir odak M üslüm an Ya kındoğu üzerinde psikolojik ve ideolojik bakım dan silinm ez izler bırakan b ir olguya dönük yeni b ir bakış getirmelidir. Akdeniz tarihinin hiçbir veçhesi Haçlı seferlerinden daha kapsam lı incelenmiş değildir ve bunların Batı kaynaklı oluşundan dolayı. Batıda çok geniş b ir uzm anlık alanının ortaya çıkmış olm ası doğaldır. Bununla birlikte, ortaçağ yazarlarının Haçlı seferlerini b ir dönüm noktası gibi gör memelerine ve dışarıdan gelen kâfir yabancıların İslam dünyasına yönelik m enfur m üdahaleleri olarak Moğol m usibetiyle eşleştirm elerine karşın, M üslüm an tarafın d a da hâlâ söylenecek çok şey vardır. Kronolojileri ve olayları saptam anın ötesinde, 12. ve 13. yüzyıllarda Suriye ve M ısır'ın ar-
Şekil 1.2 (yukarıda ve karşı sayfada} Wade Kâsesi'ndeki burçlar (a; Boğa, b: Yengeç, c: Başak, d: Akrep, e: Oğlak, f: Balık), kakmalı pirinç, yak. 1230, İran ka-plam ve bağlam ı daha kapsam lı incelenmeye m uhtaçtır. Üstelik Müslüm an-Haçlı kültürel ilişkileri olgusuna görünüşte önem verilm esine kar şın, bu alanda daha yapılacak çok şey bulunm aktadır. Sadece M üslüm an tarafını sunm anın ya da sunmaya çalışm anın ge rekçesi nedir? Giriş m ahiyetinde arka-plan üzerine birkaç söz söylemek gerekir. Kudüs'ün H açlılarca ele geçirilişinin 900. yıldönüm ünü geride b ı raktığım ız 21. yüzyıl başlarında dünyanın farklı kesim lerinde seküler ol duğu söylenen b ir çağı yaşayan M üslüm an olmayan okur için, b ir ortaçağ dinsel ideolojinin benzer biçim de köklü bağlılık duyulan başka b ir dinsel ideolojiyle çarpışarak tarihe şekil verme yolunu incelemekle sağlanacak
büyük b ir y arar vardır. Batıdaki M usevi-Hıristiyan geleneğinin vârisleri için, Haçlı seferlerine kendi topraklarından tam am en beklenmedik bir çevreden gelen bu saldırının m ağduru M üslüm anların gözünden bakmak aynı zam anda hayırlıdır. H ıristiyan "bağnazlığının genelde faaliyetleri medyada sansasyonel b ir yaklaşım la verilen a ş ın m ezheplere m ahsus b ir şey sayıldığı, cihat ilan eden ve temel İslam ilkelerine b ir dönüşü savunan M üslüm an hareketlerinin ise sıklıkla m anşetlere taşındığı ve olumsuz yaklaşım la sunulduğu günümüzde, ne tü r derslerin alınabileceğini ve ne tü r içgörülerin çıkanlabileceğini görmek açısından Haçlı seferleri döne mine dönmeye değer. Haçlı seferleri Batıya ilişkin M üslüm an görüşleri kadar, M üslüman dünyasına ilişkin Batı Avrupa algılarını da kesin biçim de belirledi. Es ki "düşman" anlayışının bu basm akalıp imgeleri derinlere kök salm ıştır ve anlaşılıp değiştirilm esi için deşilip sıkıca gözden geçirilmelidir. Ba tı Avrupa görüşünü İslam perspektifiyle dengeleme zam anının geldiğine hiç kuşku yoktur. Riley-Smith İslam araştırm alarına hak ettiği ağırlığı vermek için Latin Doğu tarihinin dönüştürülm esi gerektiğini yazarken, sorunu doğru biçim de saptar: "Şimdiye kadar meselenin bu kadar u za ğında kalm ış olm aları gariptir. Kaç Haçlı seferi tarihçisi Arapça öğrenme zahm etine girm iştir?"3 Riley-Smith ardından bizzat İslam uzm anlarının tutum unu eleştirerek, "çoğu için Haçlı seferlerinin ve Latin yerleşm eleri nin m arjinal b ir önem taşıdığını" belirtir. Yani, her iki ta ra f da daha sağlam bilgiler edinmeye m uhtaçtır. Nite kim İslam ortaçağının günümüzdeki uzm anlarının Haçlı seferleri döne mini incelemekle kazanacağı çokça şey vardır. Böyle araştırm alar çok çe şitli tarih konularına ve tem alarına (askeri tarih, siyasal-dinsel ideolojiler ve sınır toplum lanm n evrimi) ışık tutacaktır. Kaldı ki, Ortadoğu ve Batı arasın d a günümüze kadar varlığını sürdüren sosyokültürel tutum ların çerçevesi budur. Amaç bu kitabın sadece gayrim üslim lerin değil, Arapça okuyamayan birçok M üslüm an'ın da ilgisini çekmesidir. Her iki kesim Haçlı seferlerine ilişkin peşin hüküm lerinden bazılarının sunulan bulgularla biraz değiş tiğini görebilir. M üslüm anların ortaçağdaki dindaşlarının istilacı Frenklerle b ir arada yaşayışı, aslında ara sıra işbirliğine girişi karşısında şa ş kınlığa uğram ası pekâlâ mümkünken, gayrim üslim ler Haçlı seferlerinin Yakındoğu'da bıraktığı ideolojik m irasa kafa yorma gereğini duyacaktır. Bu kitabın özellikle radikal, orijinal ya da kapsam lı olma gibi bir amacı yoktur. Bunun yerine, sorunun ihm al edilen yanm a ilişkin daha berrak bir J. Riley-Smith, Crusaders and Muslims in Twelfth-Century Syria, ed. M. Shatzmiller, Leiden, 1993,4-5.
fikre vardıktan sonra bu ilginç konuyu daha derinlem esine kurcalam ak isteyeceklere bazı fikirler ve tem alar sunmaya çalışm aktadır. Bir bakım a bu kitabın gerekçeye ihtiyacı yoktur. Haçlı seferleri üzeri ne Batı tarafının bakışıyla öylesine çok popüler kitap yazılm ıştır ki, m a alesef yeterince yansıtılm ayan M üslüm an bakış açısına ışık tu tan yeni b ir genel eser, konuya ilişkin bilgilerimiz için hoş karşılanacak bir katkı olarak görülmelidir. Britanya'da Terry Jones'un 1990'lann başlarındaki Haçlı Seferleri adlı televizyon dizisine ve Haçlı seferleri sırasında İslam uygarlığının yüksek düzeyini geniş b ir okur kitlesince anlaşılacak şekilde vurguladığı kitabına dönük rağbet, bu konunun h atırı sayılır ilgi gördü ğüne işaret eder.4 Haçlı seferleri olgusuna hep birlikte yepyeni b ir ışık tu ta n birçok fark lı am a birbirini tam am layıcı perspektif vardır. Siyasal ve askeri hikâyenin temel düzeyde anlatılm ası gerekir. Her iki tarafın ideolojisinin ve m oti vasyonunun incelenmesi gerekir. H açlılar ve M üslüm anlar arasındaki sosyal ve ekonomik etkileşim 12. ve 13. yüzyılın Doğu Akdeniz'indeki h a yatın gerçekliğine dönük daha incelikli içgörüler de sağlar. Aynı ölçüde önemli (aslına bakılırsa en önemli) son tem a, bu dönemdeki savaşın m a hiyetidir; çünkü H açlıların M üslüm an topraklarına girişi, önce kazanıp sonra kaybettikleri savaşlar getirdi. İslam tarihine ve h atta her tü rlü tarihe sırf Batı perspektifiyle bak m aktan kaçınmak elbette hayati önemdedir. Arapça bilen ve İslam konu sunda bilgili olan O ryantalistler dahi geçmişte sömürgeci bir hedef gü t me ve O rtadoğu'nun yerli halklarının görüşlerini dürüstçe aktaram am a gerekçesiyle çoğu kez haklı olarak eleştirilm iştir. Bu bakım dan Haçlı se ferlerine ilişkin İslam görüşünü yazmayı tam am en M üslüm an uzm anlara bırakm ak gerektiği ileri sürülebilir. Bu elbette m akul bir bakış açısıdır ve elinizdeki kitabın b ir Batılı uzm anın çalışm ası olması böyle b ir görüşle hemfikir olmamayı im a etmez. Ancak günüm üzün u lu slararası saygınlı ğa sahip M üslüm an uzm anlarınca Haçlı seferleri üzerine İslam tara fı nın bakışıyla yazılmış kitaplar öyle çok fazla değildir. En iyi M üslüman tarihçilerin her nedense başka alanlarda uzm anlaşm ış olm ası üzücü b ir durum dur. Ancak Hıristiyan Batı tarihinin köken olarak Batılı olmayan uzm anlarca incelenip yazılması nasıl önemliyse, Batılı uzm anların ortaçağ İslam ta ri hinin çeşitli yönleri üzerine yazmalarının da y aran vardır. Asıl önemli nok ta kullanılan metodolojidir: Yani geniş bir yelpazedeki kaynaklan titizlikle okumak ve gerek Batıda, gerekse Doğuda ortaçağ tarihine dönük son araş tırm alar ışığında tarihyazımsal bulgular değerlendirirken duyarlı olmak. 4
T. Jones ve A. E reira, The Crusades, Harmondsvvorth, 1994.
Haçlı Seferlerine Yakın Dönemdeki Arap Akademik Yaklaşımları Avrupa kaynaklı Haçlı saldırılarının gü nüm üzde gayet haklı olarak Arap dün yasının parçası sayılan yerleri (Suriye, M ısır ve Filistin) etkilem esi nedeniyle, bu kitabın son bölüm ünde daha ayrıntılı görüleceği üzere, 20. yüzyılın M üslüman literatüründe Haçlı seferlerine b ir Arap olgusu olarak bakılm ası ve Haçlı seferle rinden çıkan derslerin en ateşli biçimde Araplarca benim senm esi şaşırtıcı değil dir. Günümüzde bazı Arap ve M üslüm an uzm anlar Haçlı olgusunu sömürgecilik, Arap m illiyetçiliği, İsrail devletinin kuru luşu, F ilistin'in kurtuluşu ve "İslam kök tenciliğinin" yükselişi gibi yakın dönemin tecrübeleri ışığında değerlendirm ekte ve yeniden yorum lam aktadır. Haçlı seferleri üzerine yakın dönem deki M üslüm an literatürünün tipik bir örneği, Â şur'un 1995'ten yayım lanan "Memlûk Döneminde H açlılara ve Moğollara Karşı İslam i Cihat" adlı Arapça b ir eseridir.5 Yazar konunun akademik bir tarihsel dökümünü verme peşinde değildir; daha ziyade Memlûk tarihini Wade Kâsesi'ndeki burçlar (a: Koç, Ortadoğu'da, özellikle M ısır'da mevcut b: İkizler, c: Aslan, d: Terazi, e: Yay,f: hüküm etlere karşı cihat için b ir şiar ola Kova), kakmak pirinç, yak. 1230, İran rak kullanm ak ister. Ahlak dersi vermeyle ve açık b ir siyasal gündem le ayırt edilen "20. yüzyıl sonlarındaki İslam cı tarih"in b ir yansım asıdır bu.6 Böyle b ir yorum 19. ve 20. yüzyıl çerçevesinde belirgin geçerlilik ta şı m akla birlikte, hiç de tablonun b ütünü değildir. Her şeyden önce, m odem siyasal ve sosyolojik terim lere yoğun düşkünlüğe karşın, ortaçağ gerçek lerinin yansıtıldığı pek söylenemez ve bu tü r eserler çoğu kez duygusal F. H. M. Âşur, El-dhadü'l-islami d idd es-salibiyyin vel-M uğulfıl-âsrül-m em lûk, T rablusşam (Lübnan), 1995. Bu k itab ın yakın dönem deki b ir e leştirisi için bkz. A. F. B roadbridge, M amluk Studies Review, 2 (1998), özellikle 199-201.
retoriğe bulanm ıştır. Haçlı seferleri üzerine daha Batılı "tarz"da yazılmış tarih ler de vardır; bunlar ağırlıklı olarak Avrupalı uzm anlara, en b aşta da R uncim an'a dayanır. Ortaya çıkan sonuç ise Haçlı seferlerinin hüsran uyandırıcı nitelikteki düz b ir kronolojik anlatısından ib re ttir ve şim di ye k adar değerlendirilm em iş Arapça kaynaklardan yararlanarak b ir zen ginleştirm e pek söz konusu değildir. İkinci yaklaşım ın tipik b ir örneği ni veren Suriyeli tarihçi Zekkâr, Haçlı Savaşları {El-hurubü's-salibiyye) adıyla iki kısımlı b ir eser yayım lam ıştır.7 Hayal kırıklığı yaratan bu kitap uzun anlatı pasajları içerir ve olaylara ilişkin çok az yorum a yer verir. El-M atvî'nin aynı adı taşıyan ve 1954'te Tunus'ta yayım lanan benzer bir eserini okum anın sağladığı y arar sınırlıdır. Tam da anadili Arapça olan tarihçilerin, ortaçağ Batı dünyasının günümüzdeki tarihçilerince ortaya konulan Haçlı seferleri anlatılarına karşı, Arapça malzemelere dayalı ve gereğince belgeli b ir denge ağırlığı sağlam ak için aslında çok az şey yap tığım söylemek zorundayız. Ortaçağ tarihini incelerken anakronik milliyetçi yaftalardan kaçınmak gerekse de, yakın dönemdeki M üslüm an literatürünün Haçlı döneminde Türklerin rolüne yeterince önem vermediğine hiç kuşku yoktur. Haçlı se ferlerine M üslüm an tepkisini genel olarak Doğu İslam dünyasının oyna dığı rolün daha geniş bağlam ında incelemek gerekir; özel olarak da yeni İslâm laşm ış Türklerin askeri ve ideolojik rolünü, ayrıca Selçuklu İm para torluğunun Suriye ve Filistin'de süren m irasını göz önünde tutm ak gere kir. Haçlıları sonunda yenilgiye uğratan neredeyse bütün büyük m ücahit lerin (Zengi, Nureddin, Baybars) Türk olduğu konusunda günüm üz Arap M üslüm anlarının kafasında hiç kuşkunun bulunm am asına karşın, bu katkı belki de Haçlı seferlerinin bitişini izleyen birkaç yüzyıllık Osman l I Türk yönetim inden dolayı yeterince takdir edilm iş değildir. Geleneksel olarak bu dönem Doğu Akdeniz A raplannca nefretle anılır ve ortaçağ bağ lam ındaki Türk b aşarısının günüm üzde gözardı edilişinin sebebi belki de budur. M üslüm an dünyasında Arap olmayan uzm anların (Türkler, Kürtler, Iranlılar, PakistanlIlar ve diğerleri) Haçlı seferlerine ortaçağ M üslüm an tepkileri konusu üzerinde ciddi olarak çalışm am ış olm ası da dikkate de ğerdir. Bu bakım dan günüm üzde M üslüm anların konuya ilgisi hiç tered dütsüz b ir Arap dam gası ta şır (bkz. resim 1.1 ve 1.2).
Çalışmanın Bazı Sınırlılıkları B urada sunulan malzeme Yakındoğu H ıristiyanlarının (Kiptiler, Süryaniler, E rm eniler ve diğerleri8) görüşlerini ve tu tu m ların ı d ışarıd a b ırak 7 a
S. Zekkâr, El-hurubü's-salibiyye, Şam, 1984. M ısır'ın ortaçağ H ıristiyan tarih ç ile rin in persp ek tifin e ilişk in yakın dönem deki
m aktadır. Oysa onların tecrübeleri, Bizans ve Yahudi perspektifleriyle birlikte, Haçlı seferleri olgusuyla ilgili bütünsel hakikatin ayrılm az b ir p arçasıd ır (resim 1.3). Haçlı tarih in in bu veçheleri başlı b aşın a ele alın maya değer olsa da, elinizdeki kitabın ilgi alanının ötesinde kalan bir konudur. Bu araştırm a, M üslüm an k ay n a k la n n d a sunulduğu biçim iyle Doğu Akdeniz'deki Haçlı seferlerinin tam ve ayrıntılı b ir kronolojik dökü m ünü verm e gibi b ir hedefle yola çıkm am aktadır; bu konuda birçok çalışm a zaten yapılm ış bulunm aktadır. Ispanya'daki H açlı seferlerinin (günüm üz akadem ik a ra ştırm a la rın d a gelişen b ir alan) ve Sicilya'daki Haçlı seferlerinin özellikleri üzerinde de ayrıntılı olarak durulm aya caktır. Bu k itab ın esas aldığı uğraş d ah a ziyade M üslüm an Doğu Akde niz'deki H açlı işgaliyle gündem e gelen daha geniş kapsam lı ideolojik ve sosyo-kültürel m eseleleri ele alan tem atik b ir yaklaşım izlem ektir. B arış içinde b ir a rad a y aşanılan dönem lere ve hizip çatışm aların d a çeşitli Haçlı ve M üslüm an kesim lerinin ittifa k a girm esini getiren ol dukça bu lan ık reel politikaya rağm en, H açlılar hiç kuşkusuz dârü'lIslam d an eninde sonunda zorla sökülüp atılm ası gereken hab is b ir ya bancı urdu; dolayısıyla bu kitab ın büyük b ir kısm ı kaçınılm az olarak M üslüm an-H açlı k ap ışm asın ın askeri yönlerine odaklanm aktadır. An cak o rtaçağ İslam dünyasının daha geniş bağlam ına o tu ran dinsel ve sosyal tem alar üzerinde de durm aktadır. Son olarak, H açlı seferlerinin m odern çağa u laşan m irasın ın izlerini sürm ektedir; zira H açlı seferle rin in yüzyılları kapsayan dikkate değer b ir serencam ı v ard ır ve etkisi 21. yüzyıl b a şla rın d a hâlâ güçlüdür. Batılı uzm anların peşin hüküm lerden ve önyargılardan büsbütün kur tulm aları elbette im kânsızdır. Bununla birlikte, kitapta sunulan m etin ve san at bulg u lan tam am en M üslüm an kaynaklanna dayalıdır ve bunlar bir ölçüde kendi hikâyelerini anlatm aktadır. K aynaklann seçilm esi ve yorum lanm ası nispeten öznel olabilir; am a en arzundan o n lan sunm a tekniği başlı başın a tartışm anın ilerlem esini teşvik edecektir ve daha fazla m al zemeye ulaşılabilecektir. Haçlı uzm anlannkinden daha geniş ilgi alan lan olan b ir okur kitlesi böylece Haçlı seferlerine M üslüm an tepkisi konusun da bilgiye dayalı hükme varmaya uygun bir konum da olacaktır.
b ir değerlendirm e için bkz. F. M icheau, "Croisades et Croisés vus p a r les h isto riens arab es chrétiens d'Égypte", Itinéraires d'Orient: Hommages à Claude Ca tien, Res Orientales, 6 (1994), 169-85.
Kesim 1.1 Selahaddin heykeli, 1992, Şam, Suriye
Resim 1.2 Selahaddin heykeli, piyadeyle birlikte, 1992, Şam, Suriye
Resim 1.3 Hıristiyan sahnelerinin yer aldığı Eyyubi matarası, sırt kısım, kakmalı pirinç, yak. 1250, Suriye
Ortaçağ M üslüm an KaynaMarmm Niteliği Bizzat M üslüm anlar 7. yüzyıldan beri İslam yönetim indeki topraklara Batı Avrupa H ıristiyan m üdahalesine sahne olan iki yüz k ü su r yıllık ta rihi geniş çap ta kayda geçirm işlerdir. Yine de Haçlı seferleri konusu nu n ele alınışını analiz etm ek hiç kolay değildir. "Haçlı seferi" kavram ı Batı kaynaklıdır. İslam kulaklarında b elirli b ir yankısı yoktur ve M üslü m an tarih ç iler bu kavram ı um ursam azlar. O nlar için, olay düpedüz b ir düşm anla girişilen savaşlardan ibarettir; tab ii bu durum da sözgelimi Fatım ilerden ayrı olarak Frenkler söz konusudur. Dolayısıyla Haçlı dö nem indeki olaylar üzerine M üslüm an düşüncelerini aynen b ir yapboz oyununda olduğu gibi, İslam dünyasının genel ya da hanedan tarih le rinde ve şeh ir vakayinam elerinde, yani oldukça farklı v u rg u lan ve tarihyazım ı am açlan olan eserlerde saklı dağınık gönderm eleri, hikâyeleri ve yo ru m lan bulup b ir araya getirm ek gerekir. Haçlı seferleri günüm üze u laşan herhangi b ir İslam eserinde tek b aşın a b ir konu olarak işlenm iş değildir. Yine de 12.-15. yüzyıllar arasındaki Arapça salnam eler, tezkire ler ve diğer edebi eserlerde Frenklere M üslüm an tepkileri üzerine olduk ça değişik bilgiler bulunabilir. Ne v ar ki, in san bu tü r bilgi k ın n tıla n n ı yüzyıllar sonra değerlendirm eye ve yorum lam aya çalıştığında önemli so ru n lar ortaya çıkar. Bütün bu anlatılanlardan birincil kaynaklarda bulunabilecek şeyler konusunda gerçekçi olmayan beklentiler beslem emenin ne kad ar önemli
Şekil 1.5 Oturan hükümdar,
olduğu açıkça görülm üş olmalıdır. Batı Paîatina şapeli, tavan, yak, 1140, dünyasının ortaçağ H ıristiyan kaynakPalermo, Sicilya la n gibi, onların da ciddi sınırlılık!an vardır. Düşm anın kesin biçim de düşm an olduğu ve Allah'ın M üslüman tarafın d a yer alarak, onlan, nasip ettiği kaçınılm az zafere taşıdığı, katı ideolojik ibarelerle ifade edilm işlerdir. Savaş M üslüm an dindaşlara karşı yürütüldüğünde bile cihat olarak nitelendirilir. Genelde M üslüm an kay n ak lan öteki tarafın faaliyetlerine ve saiklarına pek fazla ilgi göstermez. H açlılar ve M üslüm anlar arasm da sosyal tem aslara dair bilgiler hayal kınklığı uyandıracak kadar azdır. Mevcut bilgiler elbette ilginçtir, am a öncelikle sırf v ar olduklan için önemleri abartılın am ali ya da çarpıtılm amalıdır.
Ortaçağ M üslüman Kaynaklarına Erişim Bir dizi ortaçağ Arapça kaynak hâlâ yalnızca el yazm ası biçimindedir. Şam, Kahire, İstanbul ve diğer akademik merkezlerdeki Ortadoğu uzm an la n m a h u n la n basılı halde yayımlamak üzere yürüttüğü yavaş ama haya ti önemdeki çalışm aların sürm esi um ulmaktadır. Batı tarafında Haçh seferleri üzerine yazan ve (büyük çoğunlukla) Arap ça okuyamayan uzmanlar, M üslüman kaynaklarına ilişkin bilgilerinde ko nuyu bölük pörçük ve yetersiz biçimde ele alan tercüm elere dayanmaktadır. Birçok önemli esere erişm eleri hâlâ mümkün değildir. Dolayısıyla M üslü m an perspektifine ilişkin izlenimleri eksiktir ve tercüm e edilmiş kaynak larla sınırlı olduğundan çarpıktır. İslam uzm anlarının meçhule açılma ve
yeni b ir kaynağı tercüme etme cesaretini göstermek yerine, mevcut bir eseri tekrar tercüme etme gibi daha güvenli seçeneği yeğ tutm aları çok sıklıkla karşılaşılan talihsiz bir durumdur. Bu yüzden Îbnü'l-Kalânisî'nin vakayi nam esinin iki tercüm esi9 ve Üsame'nin hatıratının farklı Avrupa dillerin deki birkaç tercüm esi10 varken, Îbnü'l-Esir'in El-Kâmil fi't-Tarih adlı kita bının11 büyük bölümü gibi diğer kilit eserler Arapça okuyamayanların hâlâ erişemediği b ir kaynaktır. Ortaçağ İslam tarihi uzm anlan arasında böyle kaynaklan İngilizceye ya da diğer Avrupa dillerine tercüme etmeye daha fazla zaman ayıranlann artm ası halinde, Haçlı seferlerine ilişkin Batı ve İs lam algılan arasındaki büyük aynm, her iki taraftaki uzm anlann y aranna önemli ölçüde daralacaktır.12
Haçlı Seferlerinin M üslüm an Tarafı Üzerine Avrupa Dillerindeki Kitaplar Bu başlık altındaki değerlendirm e Haçlı seferlerinin M üslüm an tarafıyla ilgili yararlı k itap lan n b ir seçkisiyle sınırlı olacaktır; konu daha derin lemesine deşmek isteyenler b ir başlangıç noktası olarak aşağıda belir teceğim y azarlan n hazırladığı bibliyografyalara, aynca bu kitabın fark lı bölüm lerinde ele alınan ve Kaynakça bölüm ünde listesi verilen çeşitli eserlere başvurabilir. Haçlı seferlerinin M üslüm an tarafıyla ilgili b ir dizi genel kitap ve aka demik monografi yazılmıştır. Meraklı okur P. M. Holt'un The Age o f the Crusades: The Near East fro m the Eleventh Century to 1517 (Londra ve New York, 1986; Haçlılar Çağı/11. Yüzyıldan 1517'ye Yakındoğu, İstanbul, 1999) kitabında konuya ilişkin kısa am a çok kolay anlaşılır b ir tarihsel genel bakış bulacaktır. W. B. Stevenson'm çok daha önce yazılmış b ir aka demik çalışm a olan The Crusaders in the East (Cambridge, 1907) kitabı 9
10
11 12
İbnü'î-K alânisî, Zeyl tarih Dimişk, çev. H. A. R. Gibb, The Damascus Chronicle o f the Crusades, Londra, 1932; çev. R. L eT oum eau, Damas de 1075 d 1154, Şam, 1952. Osam e b. M ünkız, Kitâbü'l-i'tibar, çev. P. K. H itti, Memoirs of an Arab-Syrian Gentleman, Beyrut, 1964; çev. A. M iquel, Des enseignements de la vie, Paris, 1983. Bu eserin b aşk a b ir dizi tercüm esi vardır. Ümü'l-EsiT, El-Kâmil fil-tarih, ed. C .J.T om berg, Leiden ve U ppsala, 12 cilt, 1851 76. M em lûk dönem i tarib y azu n m alzem eleri a çısın d an özellikle zengindir; elC ezeri'nin (ö. 739/1338) ve en-N üveyri'nin (ö. 732/1 331-2) eserleri özel ilgiye değerdir; el-Âynî'nin (ö. 885/1451) vakayinam esinin büyük bölüm ü ise henüz yayım anm am ış durum dadır. Bkz. D. F. Little, "The fail o f 'Akka, in 690/1291: the M uslim version", Studies in Islamic History and Civilisation in Honour of Pro fessor David Ayalon, ed. M. Sharon, Kudüs, 1986,161.
hâlâ çok okunan b ir eserdir ve o dönemde erişebildiği ortaçağ Arapça kay naklara dayanan ayrıntılı b ir döküm verir. Bununla birlikte, Stevenson'ın Arap tarafın a ağırlık verm esine karşın, olayları sadece bu bakış açısından sunmaya çalışm adığım ve Batı kaynaklarım da kullandığını belirtm ek ge rekir; M üslüm anların ve H açlıların Doğu Akdeniz'de b ir arada yaşayışını ayrıntılı olarak ortaya koymak için uğraştığı da söylenemez. K. M. Setton ve M. W. B aldwin'in (ed.) A History o fth e Crusades (6 cilt, Madison, Wis., 1969-89) kitabında Haçlı seferlerinin M üslüm an tarafı üzerine çok yararlı bazı bölüm ler vardır. Son olarak, önemli iki hanedan üzerine çok yarar lı tarihsel monografilerden söz edilebilir. Biri Eyyubileri (S. Humphreys, From Saladin to the Mongols: The Ayyubids ofD a m a scu s 1193-1260, Al bany, 1977), diğeri Memlûkleri (R. Irwin, The M iddle East in the M iddle Ages: The Early M am luk Sultanate 1250-1282, Londra ve Sydney, 1986) konu alır.
Şekil 1.6 H alef el-Culaki için yapılm ış kâsedeki canlı kitabe, ka km a lı m etal, yak. 1230, Suriye (?)
Şekil 1,7 H izm etkârlar, “A z iz Louis V aftiz K abı"olarak bilinen ka km alı p irin ç leğen, yak. 1300 ya d a öncesi, Suriye
A. M aalouf’un The Crusades through Arab Eyes (Londra, 1984; Arapla rın G özünden Haçlı Seferleri, İstanbul, 2012) kitabı bu alana taze b ir so luk getirm iştir; canlı b ir anlatım ı vardır ve konuyu yeni araştıranlardan her zam an rağbet görür. Dahası, adına uygun b ir bakışı yansıtır. Eksik y an lan yaklaşım bakım ından açıkçası genel olması, kapsam lı ya da aka demik olm am ası ve çok az yeni bilgi sunm asıdır. H açlılara karşı cihat seferinin bireysel M üslüm an önderleri ara sında, Selahaddin günüm üzün akademik biyografilerinde vitrindeki kişidir. Onunla ilgili olarak, Gibb'in ve başkalarının m ethiyelerinden E hrenkreutz'un daha gerçekçi değerlendirm esine kadar uzanan geniş bir akademik kanaat yelpazesi vardır. M. C. Lyons ve D. E. P. Jackson Saladin: The Politics o f the Holy War (Cambridge, 1982; Selahaddin: K utsal Sava şın Politikaları, İstanbul, 1996) kitabında çok dengeli ve sağlam belgeli bir görüş ortaya koyar. Haçlı seferlerinin diğer büyük M üslüm an önderleri m aalesef Selahaddin kad ar kapsam lı ilgi görmemiştir, örneğin, Urfa fatihi Zengi gerekçesiz biçim de hâlâ gözardı edilmektedir; aynı şey Haçlı döne m inin diğer birçok önemli M üslüm an şahsiyeti için geçerlidir. Nureddin'e gelince, N. Elisséeff N ur al-Din: un grand prince m u sulm an de Syrie au tem ps des Croisades (Şam, 1967) adıyla üç ciltlik bir Fransızca monografi yazmıştır. Hiç kuşkusuz uzm anca olmakla birlikte, bu eser garip biçimde H açlılara karşı cihat seferinin bu kilit şahsiyetinin tam bir değerlendir m esini sunmaz. Böyle b ir girişim henüz yapılm ış değildir. Sonraki dönemi iyi işleyen P. Thorau The Lion o f Egypt: Sultan Baybars I a n d the Near East in the Thirteenth C entury (çev. P. M. Holt, Londra ve New York, 1992) kitabında B aybars'm kapsam lı b ir biyografisini verir. E. Sivan'm L'lslam et la Croisade: Idéologie et propaganda d ans les reactions m usulm anes
a u x Croisades (Paris, 1968) adlı eseri özel olarak belirtilmeye değer bir başka çalışm adır. Bu önemli kitap sıkı sıkıya İslam kaynaklarına dayanır ve Haçlı seferleri sırasında cihat olgusunun evrimini analiz eder. Bu bibliyografya Haçlı seferlerinin Batı tarafı üzerine çok daha geniş b ir eser yığınının kapsam lı b ir okum asıyla elbette dengelenmelidir. Mü kemmel b ir başlangıç noktası hâlâ S. Runcim an'm A H istory o f the Cru sades (Cambridge, 1951-4; Haçlı Seferleri Tarihi, İstanbul, 2008) kitabıdır; am a bunun J. S. C. Riley-Smith'in genel okur için yazılmış The Crusades: A Short History (Londra ve New Haven, 1987) ve W hat Were the Crusades? (Londra, 1992) gibi daha yakın tarihli dönemdeki kitaplarıyla ve çeşitli yazarların katkıda bulunduğu The Oxford Illustrated H istory o f the Cru sades (ed. J. Riley-Smith, Oxford, 1995) kitabıyla tam am lanm ası gerekir.
Birincil Arapça Kaynakların Tercümeleri Daha önce belirtildiği üzere, m odem çağdaki Haçlı tarihçileri açısından önemli b ir sorun, İslam kaynaklanm a Avrupa dillerine tercüm elerinin gö rece azlığıdır. Tercüme edilm iş olan eserler elbette kullanılmaktadır, ama geri kalanlar hâlâ kapalı kutudur; üstelik sayıca çok olm alanndan dolayı, İslam tarafından bakışla bir olayın ya da dönemin bütünsel tarihyazımı tablosu kavranamamaktadır. Yapılmış tercüm elerin bazen hatalı olduğunu eklemek gerekir; yine de bunun "hiç yoktan iyi" olduğu tabii ki ileri sürü lebilir. M üslüman tarafın bakışıyla Haçlı seferleri üzerine yazılmış mevcut birkaç kitapta sınırlı sayıdaki aynı İslam kaynaklanm n defalarca kulla nıldığını sıklıkla görmek içler acısıdır. Bu da birincil kaynakların yeniden gözden geçirilmesini büsbütün zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla, m etinlerin özenli ve titiz baskılarını, tercüm elerini, an a lizlerini hazırlam ak ve böylece daha geniş b ir kitlenin Haçlı seferleri dö nem indeki olaylara ilişkin M üslüm an perspektiflerini daha köklü biçimde anlam asını sağlam ak, İslam kaynaklarını okuyabilen kişilere ve özellikle bizzat Ortadoğu'daki m odem tarihçilere düşen b ir görevdir. Memlûk dö nemi çoğu kez önceki kayıp vakayinam elerden alıntılar içeren tarihyazım ı malzemeleri bakım ından özellikle zengindir. Arapça vakayinamelerden örnekler almak için yararlı b ir başlangıç noktası, F. Gabrieli'nin Arab H istorians o f the Crusades (Londra, 1969) kitabıdır. Ne var ki, yer verdiği alıntılar Arapçadan îtalyancaya ve daha sonra İngilizceye çevrildiği için, özgün m etinlerden biraz uzaktır. Dahası, çoğu durum da dosdoğru tercüm elerden ziyade özgün m etinlerin özetleri izlenimini verirler. Her türlü tercüm enin hiç yoktan iyi olduğu görüşü esas alındığında, Fransızca tercüm eleriyle Arapça alıntıların yer aldığı ve çok ça Recueil des historiens des Croisades: H istoriens orien ta u x I-V (Paris,
Şekil 1.8 Atlı okçu, "Aziz Louis
Vaftiz Kabı" olarak bilinen kakmalı pirinç leğen, yak. 1300 ya da öncesi, Suriye
Şekil 1.9 Tahtta oturan hükümdar, "Aziz Louis Vaftiz Kabı”olarak bilinen kakmalı pirinç leğen Isanatçının tahttaki imzası dikkat çekici), yak. 1300 ya da öncesi, Suriye
1872-1906) sıkça karşılaşılan editörlük kusurlarına ve yanlış tercümelere karşın, Arapça okuyamayan ama Fransızca bilen kişiler için hâlâ işe yarar b ir kaynaktır. Okur Avrupa dillerine çevrilmiş diğer birincil Arapça kay nakların daha eksiksiz b ir listesini, bu kitabın sonundaki kaynakça bölü münde bulacaktır.
Haçlı Seferleri: Kısa Bir Tarihsel Genel Bakış Aşağıdaki kısa tarihsel genel bakış bu kitabın özünü oluşturan tem atik bölüm lerin oturtulacağı geniş b ir kronolojik çerçeve sunmaya yöneliktir. Bu olaylarla ilgili çok daha ayrıntılı değerlendirm eler kitap içindeki uy gun yerlerde verilecektir.
Avrupa'nın Islam la ilk karşılaşm ası, Hazreti Muhammedi'm 632'de ölüm ünden sonra kurulan yeni M üslüm an devletin yayılmacı politikala rının sonucuydu. Bir yüzyıl sonra M üslüm anlar Pireneler'i aşm ış ve Ku zey H indistan'dan Güney Fransa'ya kadar uzanan to p rak lan fethetm işti. İzleyen iki yüz yıl boyunca, Avrupa ve İslam dünyası arasındaki güç den gesi kesinlikle M üslüm anlann elinde kaldı. M uazzam ekonomik büyüme sayesinde İslam kültürü çarpıcı şekilde serpildi. Abbasi devleti 750'den itibaren Iran-îslam kültürüyle ve yönetim tarzıyla şekillendi ve gittikçe Türk köle o rd u lan n ın askeri desteğiyle ayakta kaldı. Ne var ki, Bağdat merkezli büyük Abbasi İm paratorluğunun siyasal parçalanm a süreci 10. ve 11. yüzyıllarda iyice belirginleşti; bu durum Avru p a lılan n Doğu Akdeniz'de yeniden sahneye çıkışm a ve Ispanya'daki Hı ristiyan gücünün canlanm aya yüz tu tu şu n a yaradı. Ticaret bağlantılarını M üslüm anlara karşı denizcilikteki b aşa rıla r izledi. N orm anlar Sicilya'yı M üslüm anlardan aldı ve Kuzey Ispanya'nın H ıristiyanlan Toledo'yu ye niden ele geçirerek, güneye doğru önüne geçilemeyen b ir ilerleyişe b aşla dı. İslam dünyasının yakın kom şusu Bizans, 10. yüzyıl sonlarında Kuzey Suriye'ye başarılı akınlar düzenledi ve oradaki şehirleri kısa süre elinde tuttu. ----------' ~~N*.-.......
, "ı,........ ............ " »III ijUtluı.ıı
Şekil 1.10 F atım i halifesi H âkim (386-411/996 1021) için yapılan bir teşrifa t k a fta n ın ın ken a r süsü, M ısır
M üslüman egemenliğinin ilk yüzyıllarında, Avrupa'dan gelen H ıristi yan hacılar Kudüs'te ve Kutsal Topraklar'da H ıristiyanlıkla bağlantılı kutsal yerleri genellikle ziyaret edebilmişti; hac ziyaretleri kara yoluyla Balkanlar, Anadolu ve Suriye'yi aşarak ya da deniz yoluyla M ısır'a veya Filistin'e ulaşarak yapılmaktaydı. Böylece İslam dünyasının incelikli ya şam tarzına ve yüksek kültürel başarılarına ilişkin haberler Avrupa'ya vardı; 11. yüzyılda Papa ve Avrupa hüküm darları M üslüman siyasal ve
Şekil 1.12 K u z e y m in a re si, H â k im C am ii, 393/1003, K a h ire, M ısır
Şekil 1.13 F a tım i o y m a lı a h ş a p fr iz i , 11. y ü z y ıl, M ısır
askeri gücünün zayıflayıp merkezî yapıdan uzaklaştığını da öğrendi. Gel gelelim, Avrupa'ya belirli b ir İslam hüküm darının, altıncı Fatımi halifesi H âkim 'in kötü şöhretine dair söylentiler de ulaştı (şekil 1.11,1.12). Suriye ve Filistin'e kadar uzanan hüküm ranlık alanındaki H ıristiyanlara eziye ti 1009-10'da Kudüs'teki Kutsal Kabir Kilisesi'nin yıkılm asıyla uç nokta ya vardı.13 Hâkim 'in davranışları genellikle H ıristiyan Avrupa'da Birinci Haçlı Seferini başlatm a ve H ıristiyan dünyasının tehlike altında görülen kutsal yerlerini kurtarm a arzusunun tedricen olgunlaşm asına katkıda bulunan etken olarak kabul edilir. Suriye ve Filistin 11. yüzyılın ikinci yarısında Doğu İslam dünyasına hükm eden Selçuklu Türkleri ve M ısır merkezli Fatımi İm paratorluğu a ra sında şiddetli b ir çatışm a alanına dönüştü. Şiiliğin Ism aili koluna bağlı olan Fatımiler, Sünni M üslüm anların gözünde lanetli b ir ideolojiye sarıl dı; nefretin b aşta gelen sebebi dinam ik ve yayılmacı Fatımi ideolojisinin b ir ara Bağdat'taki Sünni Abbasi halifeliğini devirecek b ir teh d it kayna ğı haline gelişiydi. İslam dinini b ir süre önce benim sem iş olan Selçuklu Türkleri, Abbasi halifesinin ve Sünni tslam ın destekçileri olarak ortaya atıldı ve Fatımilerle uzun süreli askeri çatışm alara tutuştu. Selçuklu yönetimi askeri destek konusunda hâlâ göçebe akraba boyla ra bağımlıydı. Türk göçebeler Yakındoğu'nun şehirleriyle sıkıntılı b ir iliş ki içindeydi. Şehirleri haraca bağlayan boy ların beyleri bu tem as yoluyla çoğu kez yer leşik yöneticilerin debdebesini en azından b ir ölçüde benim sem enin çekiciliğine kapıl dı. Şehirli ahalinin göçebelere karşı tutum u ikircikli: Askeri himaye için çoğu kez onlara m uhtaç olmakla birlikte, onların tu h af alış kanlıklarını bezdirici ve rahatsız edici bu l m aktaydılar. Sonuç itibariyle, göçebe Türklerin yığınlar halindeki yeni akını İslam si yasal yapısı içinde m uhtem elen eşsiz askeri hünerlerinden ve dinsel şevklerinden dolayı Şekil 1.14 Türki h ü kü m d a rla rı m ecburen katlanılacak b ir şey sayıldı. Ta ta svir ed en yekpare cen a ze nınm ış M üslüm an âlim i Gazâlî (ö. 1111) şu heykelleri, yak. 9. yüzyıl, G üney nu ileri sürer: Sibirya
13
H âkim 'in d av ran ışla rın ın önceki k aynaklara dayalı b ir a n latım ı için b k z . elM akrizi, Hitat, n , 285-9, ak ta ra n Lewis, Islam, I, 53.
Şekil 1.15 Şehir su rla rın da Selçuklu kitabesi, 484/1091-2, Diyarbakır, Türkiye Y aşadığım ız çağ d a [çeşitli] in s a n s o y la n için d e kuvvet sa h ib i o lan T ürklerdir. ...Y eryüzünün h e rh a n g i b ir b ö lg esin d e b u göz k a m a ş tı rıcı devlete [Selçuklular] k a rş ı b ir kıyam v u k u b u laca k o lu rsa, o n la r [Türkler] a ra s m d a devlet sınırlarının ö tesin d e a rb ed e görünce kâfirlere cih at a ç a ra k A llah yo lu n d a dövüşm eyecek tek kişi çıkm az.14
Şekil 1.16 A tlı avcılar, “A z i z L o ııis V a ftiz K a b ı" o la ra k b ilin e n k a k m a lı p i r in ç leğen, yak. 1300 y a d a ö n cesi, S u riy e
Şekil 1.17 Tavus, Selçuklu sır altı çinisi, 13. yüzyıl, K ubadabad, Türkiye
14
Ne var ki, göçebe Türk varlığının ger çeğine katlanm ak çoğu kez zordu; Suriye ve F ilistin'in kısa bir süre sonra Haçlı saldırılarına m aruz kalacak olan şehir leri ve kırsal alanları Türkm enler (yani göçebe Türkler) yüzünden zaten epeyce sıkıntı çekmişti ayrıca Selçuklu ve Fatı mi kuvvetleri arasm da uzayıp giden a s keri çatışm alara sahne olm uştu. Yakındaki Anadolu'da da aynı sıra larda Bizans'ın daha önce Erm eni dene tim inde olan doğudaki tam pon bölgeyi Selçuklu Türklerine kaptırm asıyla siya-
Gazâli, Kitâbül-M ustazhiri, kısm en ed. I. Goldziher, Streitschrift des Gazali ge gen die Batinijje-Sekte, Leiden, 1916, 183.
sal durum istikrarsızlaştı. Bizans İm paratorluğu itibarını sarsan yıkıcı b ir darbe aldı; 1071 M alazgirt M uharebesinde Sultan Alp Arslan yöneti mindeki Selçuklu Türklerine yenildi. Bu ünlü kapışm a genellikle tarihçilerce daha doğuda Selçuklu İm paratorluğuna gevşekçe bağlı olan ya da bazen tam am en bağım sız olan göçebe Türklerin dalgalar halinde bölgeye girişinin Ermeni ve Bizans topraklarına sızıp yerleşme yönünde daha ön ce başlam ış olan süreci hızlandırdığı dönüm noktası olarak kabul edilir (resim 1.4). Selçuklu soyundan gelen Süleyman b. Kutlumuş önderliğinde ki b ir Türk topluluğunun önce Nikaia'da (İznik) ve sonra İkonion'da (Kon ya) kurduğu küçük b ir devlet zam anla gelişerek Anadolu Selçuklu sultan lığına dönüştü. Bu siyasal yapı M oğolların gelişine kadar Anadolu'nun bazı kesim lerini yönetti. Başta Danişm endliler olmak üzere diğer Türk toplulukları Anadolu'da Selçuklularla çekiştiler; K onstantinopolis'ten Suriye'ye ve Kutsal Topraklar'a kara yolculuğunun kendi bölgelerinden geçen kesim im ara sıra tehlikeli hale getirdiler.
Resim 1A Atlı, taş
alınlık, 12. yüzyıl, Dağıstan, Doğu Kafkasya
Sonraki bölümde daha ayrıntılı görüleceği üzere, 11. yüzyılın son on yılı M üslüm anlar arasında siyasal zayıflığın, istikrarsızlığın ve bölün m üşlüğün daha da artm asına sahne oldu. Selçuklu veziri Nizamülm ülk'ün ve Selçuklu sultanı M elikşah'ın 1092'de kısa b ir arayla, ardından Abbasi halifesi M uktedi'nin ve Fatımi halifesi M ustansır'ın 1094'te ölmesi çok büyük b ir siyasal boşluk yarattı. Bunu gerek Doğu İslam dünyasında, ge rekse M ısır'da iç kargaşa ve iktidar çekişmeleri izledi. Selçuklular arasın daki kardeş kavgaları Sünni M üslüm anları etkili bir önderlikten yoksun bıraktı; Suriye'de merkezî yapının daha da dağılm asına ve çoğu kez b irb i rine hasım küçük şehir-devletlerinin ortaya çıkm asına yol açtı. Daha b a tıdaki M ısır'da Fatımi İm paratorluğu 11. yüzyılın birinci yansındaki ü s tünlüğüne b ir daha ulaşam adı ve içe dönerek kargaşaya boğuldu. Sonuçta İslam dünyası b ir süre sonra Batı Avrupa'dan gelecek olan, h er bakım dan
beklenm edik ve sahiden görülmemiş sald ırılan savuşturacak b ir konumda olm aktan çıkmıştı. B izans'ın Avrupa'ya yardım için b aşv u ru la n 1071 M alazgirt M uhare besinden sonra Bizans im paratorunun doğu sm ın n d a Selçuklu Türklerine karşı askeri destek için yalvarm asıyla başlam ıştı. 1090'larda Bizans im pa Şekil 1.18 Ş ehir su r u n d a Selçuklu ç ift rato ru Aleksios Komnenos'un b ir kez başlı kartalı, 13. yüzyıl, Konya, Türkiye daha başvurduğu Avrupa, Yakındoğu H ıristiyanlanna yönelik Selçuklu baskısı konusunda duyduğu şeylerden etkilendi. M üslüm anlara karşı harekete geçilmesini istem ekte Papalığın kendince sebepleri vardı. Papa II. U rbanus 27 Kasım 1095'te Clerm ont'ta m ühim b ir vaaz vererek, H ıristiyanlara kutsal Kudüs şehrini M üslü m an baskısından kurtarm ak için yola çıkma çağnsında bulundu. Batı Avrupa'nın farklı kesim lerinden çeşitli önderlerin başında bulunduğu karm a b ir H ıristiyan ordusu 1097'de K onstantinopolis'e ulaştı ve Anadolu üzerinden Kudüs'e doğru kara yolculuğuna çıktı. İslam Yakındoğu'suna karşı Batı Avrupa'nın başını çektiği ve zam anla Haçlı seferleri olarak anılacak olan askeri h arekatlar dizisi böylece b aş ladı. *
Birinci Haçh Seferi Birinci Haçlı Seferi aralarında Raymond de Toulouse, SicilyalI Boemondo ve Godfrey de Bouillon'un bulunduğu karm a b ir önderliğe rağmen, daha Anadolu'dan geçerken önemli askeri b aşa rıla r kazandı. Frenkler Haziran
Şekil 1.20 H izm etkârlar, "A zizL ouis V aftiz K abı"olarak bilinen kakm alı p irin ç leğen, yak. 1300 y a d a öncesi, Suriye
1097'de Selçuklu başşehri îznik'i ele geçirdi ve aynı yılın Temmuz ayında Sultan Kılıç A rslan'ın kom u tasın d ak i Selçuklu ordusunu Dorylaion M uhare besinde ağır b ir yenilgiye uğrattı. Kuzey Suriye'ye giren Haçlı kuvvetleri Ekim 1097'de Antakya'ya u laşarak şehri kuşatm a altın a aldı. Haçlı kuvvetle rin in Baudouin de Boulogne kom utasındaki ayrı bir kolu ise H ıristiyan Erm eni şehri Urfa'ya yöneldi ve orayı 10 M art 1098'de ele geçirerek, Yakındoğu'da genellikle Urfa Kontluğu olarak bilinen ilk Haçlı devletini kurdu. Antakya Haziran 1098'de H açlıların eline geç ti ve ertesi yılın Ocak ayında Norm an soylusu Boemondo'nun öncülüğünde Antakya Prensliği oluşturuldu. Nihai hedef olan Kudüs 15 Temmuz 1099'da alındı ve Godfrey de Bouillon ilk yönetici si oldu. Son Haçlı devleti Trablusşam Kontluğu ise şehrin 1109'da Frenklerin eline geçmesiyle kuruldu. Böylece Yakındoğu'da dört Haçlı devletçiği ortaya çıktı: Kudüs, Urfa, Antakya ve Trablusşam . Bunun la birlikte o ilk zafer sarhoşluğunda bile Haçlıların bölgedeki iki büyük şehri, yani Halep ve Şam'ı ele geçirememesi dikkate değerdir.
Haçlılara Müslüman Tepkisi: İlk Evreler Haçlı seferlerine M üslüm an tepkisini ilk b aşta um ursam azlık, uzlaşm a ve iç sorunlara boğulma Şekil 1.19 M em lûk havası belirledi. 12. yüzyıl b a şla n M üslüm anlann sikkelerindeki armalar, büyük çapta bölündüğü b ir dönemdi; Frenk yayıl 13.-15. yüzyıllar, M ısır ve m acılığının gittikçe sıkıştıncı hale gelen tehlike S uriye sine çok az askeri tepki vardı ve h a tın sayılır b ir M üslüm an toprak kazanım ı elde edilemedi. Suriye'nin bölünm üş ufak tefek M üslüm an em irleri Haçlı tehdidini savuşturm ak yerine, Frenklerle ateşkes an laşm alan yaptı ve çoğu kez M üslüman-Haçlı ittifa k lan çerçe vesinde küçük toprak kavgalanna tu tu ştu . Frenkler ise o yıllarda parça lanm ış ve zayıflamış b ir M üslüm an dünyası karşısında güçlü ve kararlı b ir tav ır sergiledi; bağnazlığın coşkusuyla ve yüksek motivasyonla, Doğu Akdeniz'de v arlık lannı sürdürm elerini sağlayacak savunm a yapılarını in şaya girişti.
Şekil 1.21 T a h tta o tu r a n h ü k ü m d a r v e m a iy e ti, boyalı f ild iş i k u tu , 13. y ü z y ü , S icilya
12. yüzyılın ilk on yılı Frenklerin Doğu Akdeniz lim anlarından çoğunu alm asına ve böylece deniz yoluyla asker ve teçhizat takviyesini güven ceye bağlam asına sahne oldu. Haçlıların izleyen dönemde işgal ettikleri to p rak lar Akdeniz boyunca uzun ve d ar b ir kara şeridinden ib aret kaldı. Doğuya doğru yayılmaya çalıştıklarında daha az b aşarı sağladılar; sade ce uzaktaki Urfa b ir ara Fırat ve Dicle vadilerine sızdı; U rfa'nın ortadan kaldırılan ilk Haçlı devleti olm ası da aynı ölçüde anlam lıydı. Daha önce belirtildiği üzere, H açlılar kilit Halep ve Şam şehirlerini asla ele geçirm e di ve Suriye'yi hiçbir zam an denetim altına alamadı. Haçlılarla 12. yüzyıl başlarında çarpışmaya yönelik a ra lık lı ama eşgüdümsüz bazı Müslüman girişimleri oldu. Musul emiri Mevdûd'un komutası altında ve Selçuklu sultam Muhammed'in desteğinde doğudan birkaç sefere (1108,1111 ve 1113) girişildi. Bunlar Selçuklu m üdahalesini hoş karşılam a yan Halep ve Şam emirlerinden çok az destek gördü. Nitekim Muhammed'in 1115'te Suriye'ye gönderdiği başka bir sefer ordusu Sarınin M uharebesin de birleşik bir Haçlı-Müslüman ordusu karşısında bozguna uğradı. Halep halkının Frenklere karşı yardım istediği M ardin'in Artuklu Türkmen emi ri Haziran 1110'da Balat (Kan Tarlası) Muharebesinde Antakya prens naibi Ruggero'yu yendi; bu büyük ama tekil bir Müslüman zaferi oldu ve arkası gelmedi. M üslümanların to p a rla n ış ın ın ilk ö nemli belirtileri, yer edinme uğraşları en azın dan kısmen Frenklerie dövüşmeyi hedef alan yavuz savaşçı Zengi'nin (ö. 1146) yükselişinde görülebilir. Urfa'yı 1144'te alarak, İslam adına ilk Haçlı devletini ele geçiren oydu. Urfa'nın düşüşü M üslümanların to p a rla n ış ın ın ilk ö nemli dönüm noktası sayılabilir. Zengi 1146'da bir köle tarafından öldürüldü; onun sahneden çekilişinin Haçlılara büyük bir rahatlam a ge Şekil 1.22 Sa n ca k taşıyan süvari, sırlı tabak, 10. yüzyıl, Sam arra, Irak tirdiğine pek kuşku olamaz.
Nureddin ve İkinci Haçlı Seferi M üslüm anların toparlanışının sonraki evresinde Zengi'nin oğlu N ured din (ö. 1174) güç kullanm a siyasetini çok ustalıklı dinsel propagandayla birleştirdi. Kendisi ve ailesi için beslediği h ırslar çerçevesinde, M ısır ile Suriye'yi birleştirm e ve Antakya'dan başlam ak üzere geri kalan Frenk dev letlerini kuşatm a yönünde yavaş yavaş ilerledi. Urfa'nın elden çıkışı ve Antakya'nın saldırıya açıklığı, Alman im para toru IH. Konrad ve Fransa kralı VII. Louis kom utasında 1147-8'de İkinci Haçlı Seferine girişilm esini getirdi. Bu Haçlı seferi b ir fiyasko oldu. Ünür adlı valinin denetim indeki Şam hedef alındı ve o sırada Haçlı Kudüs'üyle ittifak halinde olan şehre karşı sonuçsuz kalan b ir kuşatm a yürütüldü. Urfa geri alınam adığı ya da N ureddin'in artan gücünün önüne geçilemediği için, sonuçta Haçlı seferi boşa çıktı. Nureddin 1154'te Şam'ı ele geçirdi ve Suriye'deki en büyük M üslüman emiri oldu. Ardından gerek N ureddin'in, gerekse H açlıların dikkati iç çe kişm elerle ve zaaflarla sarsılan M ısır'a ve yatalak Fatımi halifeliğine çev rildi. Aşkelon 1153'te Frehklerin eline geçmişti ve Fatımi sarayındaki bazı hizipler Frenklerle uzlaşm aktan yanaydı; öteki hizipler Nureddin'den yar dım istedi. Kürt asker Şirkuh'un kom utası altında gönderilen b ir M üslü m an ordusu 1168-9'da H açlıların M ısır'ı ele geçirm esini önledi. Şirkuh'un M art 1169'da ölmesi üzerine, M ısır'daki M üslüm an ordusunun başına yeğeni Selahaddin b. Eyyub geçti. Resmen Nur.eddin'in vekili olarak h a reket eden Selahaddin denetim altına aldığı Fatımi halifeliğine 1171'de son verdi. N ureddin böylece M üslüm an birliğinin yeniden sağlanm asının tem ellerini atm ış ve Sünni Abbasi halifeliğinin yegâne m eşru makam ko num unu pekiştirm iş oldu. Ufukta Selahaddin ve N ureddin arasında b ir ayrılık ihtim ali açıkça görünürken, N ureddin'in 1174'teki ölümü böyle b ir gelişm enin önünü kesti.
R esim 1.5
S ela h a d d in 'in bastırdığı fe îs sikkesi, bakır, 578/1182-3, N usaybin, Türkiye
Şekil 1.23 Selçuklu s u lta m R ü k n e d d in S ü ley m a n 'ın (hd 592-600/1195-12041 bastırdığı tu n ç sikke, Türkiye
Şekil 1.24 B akır sikked e astrolojik im ge (ay?), 626/1228-9, M usul, Irak
Selahaddin, 569-589/1174-1193 Selahaddin H açlılara karşı cihat seferinin sonraki ve en m eşhur önderi oldu (resim 1.5). Kendisini N ureddin'in m eşru halefi olarak kabul ettir di. Başa geçtikten sonra 1187'ye kadar esas olarak M üslüm an rakipleri ne boyun eğdirmek, M ısır ve Suriye'de H açlılara karşı b ir birleşik cephe yaratm ak için çalıştı. Sonunda 4 Temmuz 1187'de kilit önemdeki H ıttin M uharebesinde Kudüs kralı Guy de Lusignan kom utasındaki H açlılarla çarp ıştı ve şanlı b ir zafer elde etti. Bunu Akka gibi önemli Haçlı üslerinin geri alınışı izledi. Selahaddin'in zaferi 2 Ekim 1187'de K udüs'ün geri alın m asıyla taçlandı. 1187'nin sonuna varıldığında, Kudüs Latin Krallığının b aşta Sur olmak üzere sadece birkaç kesim i H açlıların elinde kalm ıştı. Selahaddin ele geçirdiği önemli şehirlerin ve toprakların denetim ini akra b alarına devrederek b ir kolektif aile yönetimi sistem ini kurm uş, böylece bizzat b aşında bulunduğu gevşek bir devletler konfederasyonu yaratm ış tı. Bu sistem halefi olan Eyyubilerin, yani sülale hanedanının yönetiminde sürdürüldü.
Üçüncü ve Dördüncü Haçlı Seferleri H ıttin'deki yenilgi ve K udüs'ün düşüşü yeni b ir Haçlı girişim ini tetikledi: Batı Avrupa'nın en güçlü üç hüküm darı, Kutsal Roma-Germen im p arato ru Friedrich B arbarossa, F ransa kralı Philippe ve İngiltere kralı Aslan Yürekli R icbard Üçüncü Haçlı Seferini düzenledi. Sefer büyük gay retle b aşlad ı ve b ir Haçlı saldırısı sonunda Akka 1191'de teslim oldu. Selahaddin karşısındaki bu ve diğer Haçlı zaferlerine karşın, Üçüncü Haçlı Seferi 1192'de b ir ateşkesle son buldu; kıyı şeridinin büyük bö lüm ü Frenklere bırakılırken, K udüs'ün M üslüm an yönetim inde kalm ası
konusunda anlaşm aya varıldı. Bir yıl sonra Selahaddin öldü. H ıttin M u harebesini kazanm akla, Kudüs'ü İslam adına geri alm akla ve M ısır'ın geri k alan M üslüm an Doğu Akdeniz'le birleşm esini sağlam akla b irlik te, Sur'u alam am ış ve Doğu Akdeniz'i H açlılardan kurtaram am ıştı. Ka hire'deki Fatımi Şii halifeliğine son verme b aşarısı, M ısır yönetim i ile Suriye'nin Sünni em irleri hüküm darlar arasındaki kadim Sünni-Şii kav gasını, yani H açlıların yararlanm ış olduğu b ir ayrılığı o rtad an kaldırdı. H açlılar 1193'ten itibaren, K udüs'ü yeniden ele geçirm enin an a h ta rı ol duğu inancıyla, M ısır'a yönelik saldırıya odaklandı. M ontferrato m arki zi Bonifacio ve Flandre kontu IX. B audouin öncülüğünde 1202'de düzen lenen Dördüncü Haçlı Seferinin görünüşteki hedefi M ısır'dı. Ne var ki, bu m ah u t Haçlı seferi M üslüm anlarla çarpışm ak yerine, N isan 1204'te K onstantinopolis'in fethiyle ve Latin im paratorluğunun (1204-61) kuru luşuyla noktalandı.
Eyyubiler, Selahaddin'in Sülale Hanedanı, 589-648/1193-1250 Selahaddin'in öldüğü sırad a M üslüm anlar hâlâ ü stü n konum daydı ve Haçlı devletleri ciddi biçipıde zayıflamış durum daydı. H açlıların elinde sadece birkaç lim an ve onların h in terlan d ın ı oluşturan d ar b ir şerit var dı. Yine de M üslüm anlar bu ü stünlükten yararlanıp saldırıya geçm edi ler.15 Frenklere siyasal ittifa k lar ve ticari an tlaşm alar yapılabilecek h ü küm d arlar gibi davranm ayı tercih ettiler. S elahaddin'in aile m ensuplan, yeni Kürt Eyyubiler onun Mısır, Suriye ve M ezopotam ya'daki topraklan n ı devraldılar. Yönetim gelenekleri Selçuklulannkine dayalıydı ve aynı zam anda M ısır'daki Fatım i idaresinin uzantısıydı. Eyyubi em irlerinin m erkezî b ir siyasal yapıdan ziyade b ir konfederasyon çerçevesinde yö neticilik yapm aları Haçlı devletlerinin ayakta kalm asını sağladı. Ener jilerin i Frenklere k arşı cihadı yürütm ek yerine birbirlerinden şehirler ve kaleler kapm aya harcadılar. Frenk bölgesi üzerinden denize açılan ticaret yollarını korum anın getireceği ekonomik avantajlar uğruna, ge nellikle açık husum et gütm ekten ziyade Suriye kıyısındaki Haçlı yerleş m eleriyle yum uşam a havasını sürdürm eyi gözettiler. Eyyubi dönem inin ikinci y an sın d a aile ç a tışm alan bolca vardı ve siyasal dengenin sağ lan m ası enderdi.16
15 16
R. S. H um phreys, “Ayyubids, M am luks an d th e L atin E a st in th e th irte e n th cen tury", M amluk Studies Review, 2 (19981,1-18. R. S. H um phreys, “Legitim acy an d in sta b ility in Islam ", The Jihad a n d its Times, ed. H. Dajani-Shakecl ve R. A. M essier, Ann Arbor, 1991,10-11.
Şekil 1.25 Tek ka d ın M em lûk h ü k ü m d a rı Şeceretü 'd-Dürr'ün bastırdığı dinar, 648/1250-1, Kahire, M ısır
Eyyubi döneminde, sonraki Haçlı seferlerinin hedefi M ısır oldu; Mo ğolların doğuda İslam dünyası için daha da büyük bir tehdit oluşturduğu b ir sırada, bazı H ıristiyan hüküm darlar M üslüm anlara karşı Moğollarla ittifak yollarını aradı (bkz. renkli resim 4). Beşinci Haçlı Seferi 1218'de Nil D eltası'na vardığında ve ertesi yıl Dimyat'ı aldığında, Selahaddin'in kardeşi Âdil hâlâ M ısır sultanıydı. Aynı yıl ölen Âdil'in yerine geçen oğlu Kâmil 1221'de Dimyat'ı geri aldı.
Şekil 1.26 A tlı avcılar, k a b a r tm a lı m in â i ç in i, 13. y ü z y ıl b a ş la n , m u h te m e le n K a şa n , İra n
Sicilya kralı II. Friedrich 1228'de Haçlı seferine çıkarak Filistin'e var dı. Aile içi çekişmelerin tehdidi altındaki Eyyubi sultanı Kâmil savaş ye rine müzakereyi tercih etti ve bir yıl sonra Friedrich'le bir antlaşm aya vararak, Kudüs, Beytüllahim, N asıra ve başka yöreleri H açlılara teslim etti. K udüs'ün bu şekilde bırakılm ası Kâmil'in M üslüm an dünyasında yaygın eleştirilerle karşılaşm asını getirdi. Kudüs 1244'te Orta Asya'daki Harezm'den gelen askerlerin bölgeye girişiyle yıkıcı bir darbe aldı. Moğol istilalarıyla yurtlarından olan ve ortalığı kasıp kavurarak batıya yönelen bu akıncılar, zayıflığından yararlanarak ele geçirdikleri şehri yağm aladı lar. Daha sonra Kudüs yeniden İslam yönetimine girdi. Fransa kralı IV.
Louis'in Haçlı seferine karşın, Frenk gerilemesi sürdü. Dimyat'ı 1249'da ele geçirdikten sonra Kahire üzerine yürüyen Louis, M ansure'de sıkıştırı lınca teslim olmak zorunda kaldı. Frenkler Eyyubi döneminde, özellikle de 1240'larda topraklarını 13. yüzyılın en geniş sınırlarına ulaştırdılar. Yakındoğu'nun siyasal h a rita sında Frenklerin ne kadar bütünleşik b ir yapı kazandığı o aşam ada en belirgin biçimde ortaya çıktı; artık bölgede iktidar için çekişen b ir di zi yan-yerli u n surdan biriydiler ve M üslüm an kom şularından da öyle b ir davranış gördüler. Frenkler asker ve teçhizat bakım ından belki bâlâ Avrupa'ya bağlıydı, am a siyasal bakım dan Yakındoğu siyasal yapbozunun b ir parçasıydı. Selahaddin'in iktidar dönem inin son yıllarındaki yoğun h arek atlar ve 13. yüzyılın ikinci y an sın d a M emlûklerin o n lan yok etmeye yönelik am ansız girişim leri arasında kalan kısa bir fasılada, Eyyubi dö nemi Frenklerinin bazı bakım lardan Ortadoğu siyasetinin savaşan hizip lerinden biri olduğu söylenebilir.
Şekil 1.27 Ulu Cami m in a re sin d e u sta n ın a d ın ın ve 483/1090 ta rih in in yer aldığı kitabe, Halep, Suriye
Memlûkler: Frenklerin Doğu Akdeniz'den Çıkarılışı M ısır'da 1250'de Eyyubilerin devrilmesiyle ve yeni b ir hanedan olarak m ilitan M emlûklerin başa geçişiyle birlikte, H açlılara karşı cibat seferi canlandı ve H açlılan Yakındoğu'dan kalıcı olarak temizlemek için gerekli adım lar arka arkaya atılabildi. Memlûk su ltan lan dinin kam usal yüzüne m eraklıydılar ve Sünni dünyanın önderliği kisvesine kolayca büründüler. Yeni b ir düşm an olarak M oğollardan gelen baskılar ve bölgede Frenkle rin süren varlığı, yeni hanedanın enerjisini yönelteceği güçlü b ir odak oluşturdu. Hülagû'ya bağlı Moğol ordusu Abbasi halifeliğini ortadan kaldırm a, Alamut H aşhaşilerini yok etme ve M ısır üzerine yürüm e gibi açık hedeflerle harekete geçtiyse de, bunlardan sonuncusu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Memlûk su ltan lan Moğol tehdidinden endişe duymakla birlikte, özellikle o zam ana kadar hiç yenilmemiş M oğollar karşısında 1260'ta Ayn Calut (Golyat Kuyusu) M uharebesinde elde ettikleri ünlü za-
Şekil 1.28 A blak Kasrı, kale (Nasır M u h a m m ed 'in sarayı), p la n ve iç görünüş, 713-14/1313-15/ Kahire, M ısır
ferden sonra. Haçlı varlığının kökünü ka zımayı önemli b ir öncelik saydılar. Kararlı ve acım asız b ir hüküm dar olan Memlûk sultanı Baybars (ö. 1277), Frenk leri tasfiye sürecini başlatan kilit şah si yetti (resim 1.6). Suriye ve F ilistin'i birleş tirm esinden sonra, H açlıların ona karşı yapabilecekleri b ir şey kalm adı. Baybars büyük çaplı üç harekata girişti. A raların da Antakya (1268) ve Krak des Chevali ers (1271) olmak üzere Frenk kalelerinin birçoğunu 1265-71 yıllarında ele geçirdi. Sonraki Memlûk sultanları bu başarılara yenilerini ekledi. Sultan Kalavun (ö. 1290) 1285'te Merkab ve Merakiye'yi (Maraclea), 1289'da da T rablusşam 'ı aldı. Geri kalan Haçlı kalelerini ele geçiren ya da yok eden Sultan E şre fin (ö. 1293) harekatı 18 Mayıs 1291'de Akka'nın düşüşüyle ve Frenklerin hâlâ ellerinde olan Sur, Sayda ve Beyrut gibi lim an lan terk edişiyle noktalandı. Akka'nın düşüşü Doğu Akdeniz'de Frenk yönetim inin sona erişinin işareti olarak kabul edilir.
Resim 1.6 G üm üş dirhem , tura, K ahire'de 667/1 2 6 8 d e bastırılm ıştır
y.lÜJI dilil
J - ^55° uı j Şekil 1.29 B aybars'm bastırdığı sikken in transkripsiyonu, 13. y û zy d so n la n , M ısır
BÖLÜM İKİ
BİRİNCİ HAÇLI SEFERİ VE FRENKLERİN GELİŞİNE MÜSLÜMANLARIN İLK TEPKİLERİ
Frenkler (Allah işlerini rast getirmesin) İslam topraklarından ele geçirdikleri yerler üzerinde hâkimiyetlerini genişlettiklerinde, İslam emirlerinin birbirleriyle kavga etmekle meşgul olduğu nu, Müslümanların ihtilaflarla bölündüğünü, arzuların farklı olduğunu ve zenginliklerin israf edildiğini gayet iyi anladılar (İbnü'l-Esir)
Giriş Bu bölüm de önce 1090'larda, Birinci Haçlı Seferi öncesinde M üslüman Yakındoğu'nun durum u incelenecektir (renkli resim 11). Ardından Haçlı ları Kudüs surlarının önüne kadar götüren olayların ana akışıyla ilgili olarak İslam kaynaklarının neler söylediğine ve daha sonra Doğu Akdeniz'de Haçlı devletlerinin kuruluşuna bakılacaktır. Bölümün geri ka lan kısm ında Birinci Haçlı Seferinin siyasal sonuçlan ve Frenk istilasının duygusal etkisi üzerinde durulacaktır. Duygusal etki haliyle çok büyüktü; çünkü Birinci Haçlı Seferi M üslüman dünyasını ani b ir baskınla sarsm ış tı. Dahası, böyle beklenmedik b ir yerden gelen yıkıcı sald ın n ın zam anla m ası A vrupalılar açısından bundan daha elverişli olamazdı. Dikkat edilmesi gereken nokta, İs lam kaynaklannın Avrupa Hıristiyanlan n ı "Frenkler" (ifrenc) olarak anm ası dır. "Haçlılar" terim inin Arapça karşılığı olan es-salibiyun daha sonra 19. ve 20. Şekil 2.1 Ejderha, şehir surunda taş yüzyıllarda kullanım a giren b ir kelime- kabartma, 13. yüzyıl başlan, Konya, dir. İşin ilginç tarafı, her iki terim in eti- Türkiye1 1
İbnü'l-E sir, Kâmil, X, 256.
molojik kökeninin "haç" (Latince crux, Arapça salib) olması, Avrupa askeri harekatlarının tem elinde yatan haç sem bolizm inin kilit konum unu vurgu lar. Batı kaynaklarında Haçlı seferleri olarak geçen bu harekatlar m odem Arapçada "Haçlı savaşları" (el-hurubü's-salibiyye) olarak ifade edilir. Aslı na bakılırsa, Batı Avrupa H ıristiyanlan bir Haçlı seferinin "bizzat İsa'nın yürüttüğü ve şahsi talim atının m eşru kıldığı girişim" olduğuna inanırdı.2 Bu kitap boyunca "Frenkler" ve "Haçlılar" terim leri birbirinin yerini tutan b ir şekilde kullanılacaktır.
Birinci Haçlı Seferine İlişkin M üslüm an Kaynakları Dönüm noktası niteliğindeki olaylarla ilgili dönemin görgü tanığı anla tım larının sahici yankısına'kulak vermek her zam an yararlıdır. Sonraki dönemlere ait tarih eserlerinin tarihi yeniden şekillendirdiği ve farklı ta rihsel ortam ların değişen ve geçmişe dönük bakışla benim setilen tutum larını yansıttığı herkesçe bilinen b ir gerçektir; ama çok sıkça günümüze ulaşan yegâne malzeme bu tü r sonraki kaynaklardır. İlk Haçlı seferleri dönemini incelerken karşılaşılan temel güçlükler den biri tam da bu türden güncel kaynakların azlığıdır. Günümüze ulaşan en eski vakayinameler, Suriyeli yazarlar İbnü'l-K alânisî ve el-Azimî'nin3 1160 dolaylarında kaleme aldıkları vakayinamelerdir. İslam Topraklarını İstila Eden Frenklerin Tarihi gibi davetkâr b ir ad taşıyan eserin günüm ü ze ulaşm am ış olm ası çok esef vericidir. Yazan Ham dan b. A bdurrahim as lında Suriye'ye ilk v an şla n n d a n kısa bir süre sonra Frenklerin hizm etine girm iş biriydi.4 Birinci Haçlı Seferi dönem inden ya da hemen sonrasından günüm ü ze kalan eserler zaten nadirdir. Sonraki vakayinam elerde5 ve el-Ebiverdî, Îbnü'l-Hayyât gibi şairlerin divânlannda6 ak tan la n birkaç şiir vardır. Ayn c a Kitâbü'l-Cihad adlı b ir eserde n ad ir ve çok değerli tanıklıklar veril mektedir. Yazan Ali b. Tahir es-Sülamî (ö. 500/1106), Ulu Cami'de filoloji dersleri veren Şamlı b ir fıkıh âlim iydi.7 Eserinin Şam'da bulunan ve eri 2 3 4
5 • 7
L. ve J. Riley-Smith, The Crusades: Idea and Reality 1095-1274, Londra, 1981,1. El-Âzimî, "La chronique abrégée d'al-'A zim i", ed. C. Cahen, JA, 230, (1938), 353 448; yeni baskı, Tarih Haleb, ed. 1. Za'rur, Şam, 1984. H am dan b. A bdurrahim el-Esâribî. Bu y azara ilişk in daha geniş değerlendirm e için bkz. İb n M üyesser, 70. Ayrıca bkz. F. R osenthal, A History of Muslim Histori ography, Leiden, 1968,62 ve 466. ö rneğin, İbn T ağribirdî, Nücumü’z-zâhire, K ahire, 1939. El-Ebiverdî, Divân, ed. U. es-E s'ad, Şam, 1974-5; Îbnü'l-H ayyât, Divân, ed. H. M ardam Bek, Şam, 1958. Bu esere ilişkin b ir değerlendirm e için, bkz. Bölüm 3. K itabım ı yazm am ın son
şilm esi zor olan iki yazm asının basılı b ir nüshası olmadığı gibi, eserden günüm üze ancak birkaç bölüm ulaşm ıştır. Yazmalar 1105 yılında, yani Suriye ve Filistin'deki Frenk yayılm asının çok erken b ir evresinde kaleme alınm ış gibidir. B unlar dışında, Birinci Haçlı Seferindeki olaylara ve etkisine ilişkin İslam bakışı konusunda, El-Kâmil fi't-Tarihe adlı eseriyle lbnü'1-Esir (ö. 630/1233) ve Halep üzerine vakayinam esiyle9 lbnü'1-Âzim (ö. 660/1262) gi9bi sonraki yazarlara bağımlıyız. Diğer sonraki M üslüm an kaynakların dan (vakayinameler, tezkireler ve coğrafya eserleri) ek bilgi kırıntıları bir araya getirilebilir. Söz konusu eserlerden bu bölüm de ve kitap boyunca geniş çapta yararlanılacaktır. B ununla birlikte, ortaçağ İslam tarih i kaynaklarının sınırlılıklarım daha b aştan vurgulam ak önemlidir. Birinci Haçlı Seferi m uharebelerine ilişkin ayrıntılı b ir anlatım ı ya da Frenklerin geliş sebebi konusunda de rin b ir anlayışı aram ak boşunadır. Bu eksiklikler M üslüm anların Haçlı la r karşısında yüz kızartıcı b ir dizi yenilgiyi aktarm ayı istem eyişinden kaynaklanm az. Daha ziyade propagandaya dönük tem aları öne çıkararak, askeri ayrıntıları bulanık biçim de geçiştirm e eğilimindeki ortaçağ İslam tarih yazarlığının genel b ir özelliğidir bu. Çoğu İslam vakanüvisinin as keri strateji uzm anı değil, eğitim itibariyle din âlimi ya da idareci oldu ğu unutulm am alıdır; ilgilerini çeken şeylerden söz ederler ve tarih i inanç prizm asından görürler. Onların gözünde tarih, Allah'ın dünyayla ilgili takdirinin ve kaçınılm az İslam zaferinin gelişim seyridir.
Birinci Haçlı Seferi Arifesinde İslam Dünyasının Genel Durumu Birinci Haçlı Seferi savaşçılarının M üslüm an dünyasındaki bölünm üş lük ve zayıflık sayesinde başarıya ulaştığı görüşü. Haçlı tarihinin bildik b ir savıdır. Birinci Haçlı Seferi on yıl öncesine denk gelseydi, üç Büyük Selçuklu sultanının sonuncusu M elikşah tarafından yönetilen devletin güçlü ve birleşik direnişiyle karşılaşacaktı. Irak, Suriye ve Filistin onun batıdaki to p rak lan arasındaydı. Oysa M üslüm anlann 488/1095'te genel durum uyla ilgili önceki değerlendirm elerde, İslam dünyasının ne ölçüde birlikten yoksun olduğunu ve hem güçlü önderliğin eksikliği, hem de din sel bölünm e yüzünden feci biçim de zayıfladığını yeterince vurgulam aktan geri kalm ıştır. 8
8 8
aşam aların d a Şam 'daki yazm alard an b irin in fotokopisini dostum Dr. Âdil C edir'm seb atı ve fedakârlığı sayesinde incelem e fırsa tın ı buldum . lbnü'1-Esir, El-Kâmil fil-ta rih , ed. C. J. Tom berg, Leiden ve U ppsala, 1851-6. Îbnü'l-A zim , ZübdetüThaleb, ed. S. P a h a n , Şam, 1954.
485-487/1092-1094 Yıllarının Yıkıcı Olayları M ısır'dan doğuya doğru İslam dünyasının b ü tü n önemli siyasal önderleri 485/1092'de başlam ak üzere iki yıldan az b ir süre için de sahneden çekildi. Selçuklu tarihinin en büyük sim ası ve otuz yılı aşkın b ir süre Sel çuklu İm paratorluğunun fiili hüküm darı olan vezir Nizamülmülk 485/1092'de öldürüldü. Bir ay sonra üçüncü Selçuklu sultanı Melik şah, yirm i yıllık başarılı b ir yönetimi geride Şekil 2.2 Fatımi halifesi bırakm ışken kuşkulu biçim de öldü; onu kısa Mustansır'm