142 61 7MB
Turkish Pages 191 [192] Year 2006
MUSTAFA ÖZTÜRK, Giresun'a bağlı Keşap ilçesinin Kaş:.ıltı Köyünde dünyaya gel di ( 1 965). İlk ve orta öğrenimini Giresun'da tamamladı ( 1 983). Marmara Üniversi tesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu 0987). On yılı aşkın bir süre Mersin-İçel ve Giresun'da öğretmen olarak görev yaptı. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bi limler Enstitüsüne araştırma görevlisi olarak atandı 0998). Mııvaffakuddln el-Ke vaş� Hayatı, Eserleri ve Tefsirdeki Metodıı konulu teziyle yüksek lisansını tamam ladı ( 1 998). Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalında araştırma görevlisi oldu (2001). Prof.Dr. İshak Yazıcı'nın dan ışmanlığında hazırla dığı Tefsirde Batınilik ve Bacın/ Te'vil Geleneği konulu teziyle doktorasını tamam ladı (2002). Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalında Yrd . Doç.Dr. olarak göreve başladı (2003). Aynı anabilim dalında Doç.Dr. ünvanını aldı (2005). Yayımlanmış birçok makalesi yanında yayımlanmış bazı eserleri de şunlardır: Kıır'an'ın Mutezili Yonıımı, Kur'an'ı Kendi Tarihinde Okıımak, Kur 'an ve Aşırı Yo111m (kitabiyfü 2003), Kıssaların Dili (kitabiyat 2006) Halen aynı fakültede ki görevini sürdürmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.
kitabiyar Araştırma-İnceleme / Kur'an 32
Mustafa Öztürk Kur'an Dili ve Retoriği -Kur'an Metninin Dokusu Üzerine Tartışmalar-
ISBN 975-6666-28-5 1 13cıskı: Ekim 2002 2. Baskı: 05 Eylül 2006
©AVRASYA Yay. Rek. Mat. Eğt. ve Tur. Tic. Ltd. Şti. Editör: Mehmed Said Hatiboğlu Yayın Yönetmeni: Ömer Özsoy Yayına Hazırlayan: M. Hayri Kırbaşoğlu Son Okuma: Veli Aknar Redaksiyon: Kasım Gezen Dizgi: islamiyat Sayfa Düzeni: islamiyfit Kapak: Nurullah Özbay Baskı: İsmat Matbaacılık Yayıncılık Meşrutiyet Cd. No: 9/7 Kızılay I ANKARA tel.: O (312) 425 36 34
kitabi yat Dr. Mediha Eldem Sokak 4 1/ 1 2 06420 Kızılay ANKARA tel . : O ( 3 1 2) 433 24 65 tel. ve faks: O (31 2) 433 66 68 e-posta: [email protected]
KUR'AN DİLİ
ve
RETORİGİ
Kur'an Metninin Dokusu Üzerine Tartışmalar
MUSTAFA ÖZTÜRK
ANKARA 2006
Araştırma-İnceleme /Kur'an
1 . Abdullah Dıraz, Kur'an ':ı Giriş 2. Nasr Hamid Ebu Zeyd, İlahi Hiwhm T:ıhiatı 3. Mustafa Öztürk, Kur';ın Dili ve Retorijji 4. Ömer Öz.soy, Kıır':ın ve Tarihsellik Y:ızıfarı 5. Mustafa Özti.irk, Kıss:ıhırın Dili
Halen, manevi rahle-i tedris/erinde yetişmekte olduğum biiyiik Ostatlcırclan Ferdi', İbn Kuteybe, Zerkeş! ve Suyılt!'ye ... Allah ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin.
İÇİNDEKİLER
KISALTMALAR . ÖNSÖZ . . . . .
. . . . . . .
. . . . .. . . . . . . . .. .
..
.
. . . . . .
. . . . . . . .
... ..
. .
. . .
..
.
. . . . .
. . . .
. . . ..
.
. . . . . .
KUR'AN'IN SÖZ (KELAM) O LUŞUNA DAİR
. . .
.
....
. .
. . . . . . . . . .
..
..
...
..
...
. . . . . . . . . . . . ..
. . .. .
. . . . . .. .. ..
.
. . . . . . (7) . . . . . (9-10)
. . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . .. .
.
. . . .
. . .
.
. .
. . .
. . .
...
.
. . .
[l 1-22)
G İRİŞ
BİRİNCİ BÖLÜM D İ L ve METİN MERKEZLİ TARTIŞMALAR KUR"AN'DA TEKRAR TARTIŞMASI G iriş: Tartışmanın Tarihsel Orijini
.
.
. . .
. . . . . . . .
. . . . . . .
Tartışmanın Teorik Zemini
. . . . . . . . . ..... . ...
.
.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Kur'an'da Tekrar Çeşitleri
.
. . . . . . . . . . .
Kur'an'daki Tekrarların Faydaları Kıssalardaki Tekrarlar
.
.
...
. . . . . . . . . . . . . .
.
. . . . . . . ..
. . . . . . . .
. . . .. ... ...
. . ..
..
. . .
.
...
. . . . . . .
. . .
.
. . . . .
.
. . .
. . ..
.
..
. .. . . . . . . . . . . . . . . . . ............
..
. . . . . . . .... .. ....
KUR'AN'DA LAHN TARTIŞl\1ASI Giriş
..
... .
.... ...
..
.
. .
. . .
.
....
.
. . . . . .
. . . . .. ..
.
. . . . . . . . ..
..
.
. .
.
.
[23-48)
.... . . ...
. . . . . . . .
..
.
.
. . . . .
. . .. . . . .
.
23
. .
. . . 25 .
.
.
. . . . . .
... .
..
30 32
..... . . . . . ... . . .
. .... ... .
.
35
. . . . . . . .
. . . . . . .. . . . . . . . . . . . .
37
...................................
39
. . .
. . . . . .
(23-100]
. .... . .......... . . ... . . . .
. . . . . . . . . . . . . . ..........
. . . . .............
. . . . . . . . . . .
. . . .
. . ....
.
. . . . . . . .
. . . . ..
. . . . . .
Kur'an'daki Tekrarlarla İlgili Zorlama Yorumlar Sonuç
. .
.
.
.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . ... .
. .
.... . .
. . . . . . .
. .
... ...
... . .......
..... ... . ... . .... ....
. . . . . . . . . . . . .. . . ......
..
. . . . .
. .
. . . . ..... ...... . ... ... . . . . . . .
. . .. .
Tartışmanın İslami Literatürdeki Mahalli Belagatta Tekrar
.
. .
.
42
...... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .......
. . . . . . . .
. . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
.
46
. . . . . . ...................
. . . . . .. .. ...
.
. ..
.
[49-76)
. . .
49
. ... ....... ........ ....... ........... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Lahnin Tanımı
..... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
..... .. ... .... ...
Arap Dilinde Lahnin Ortaya Ç ıkışı
... .
.
. . .. . . .
...
..
.............
..
............
.. .
.
.......
......
..
..
..
.....
.......
...
..
....
...
....
.
.
.
....
....
....
.
.
...... ..
.
. . . ...
. .. ... ....... . . . . . .. . . . . . . . . . .
.....
...
...
..
.
.
. .
..
. . 51 . .
.
51
. . .
. 56 . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .. . . . .. . . . . . . . . . . . . . 57 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 57 . . . . . .. . . 58 .. . . . . . .. . . . .... 59 . . . . . . .. . 59
. . . . .
......
....
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . .... . . . . . . . . . . . .
Rivayet Malzemesinde Kur'an ve Lahn . Hz. Osman Rivayeti . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . .. . . Hz. Aişe Rivayeti .. . .. . ... . . . İ bn Abbas Rivayetleri . . . . . .. . . Sa'id b. Cubeyr Rivayeti . . . . .... . . . . . Eban b . Osman Rivayeti . . . . . . . . . . ....
.
.
...
...
..
....
. .
.............
...
.
. . . . . .
..
.....
...
...
...
. . . . . . . . . . . . . . ......
.....
...
.
.
.
.....
...
...........
......
.
....
.
. .
......
Rivayetlerin Kritik ve Eleştirisi , Klasik Dönem İslam Alimlerine Ait Eleştiriler . . . . . . Son Dönem İslam Alimlerine Ait Eleştiriler . . .. . . . . . . . . .
...
...
. ..
. . . .
. ...
. . . .
.
. . .
...........
..
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . ..
. . . . . . . . .
61 64
Lahne Konu Olan Ayetlerin Gramatik Yorumları . . . 68 Merfu Olması Gereken Kelimenin Mansub Kılınması (4 . Nisa' , 1 62 . Aye t) . . . 68 Mansub Olması Gereken Kelimenin Meıfu Kılınması (5. Ma'ide, 69 . Ayet) .. 7 1 Mansub Olması Gereken Kelimenin Merfu Kıl ınması (20. Taha, 6 3 . Ayet) . 7 3 . . .
. . . . . . . . .
.
. . . .. . . . . . . . . . . . . . .. .
...
Sonuç .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
. .. .
. . . . . . . .
.....................
. ... 76
KUR'AN'DA FARKLI D İLLERE AİT KELİME BULUNUP BULUNMADIGI TARTIŞMASI . .. . . . [77-100] 77 G iriş . . . . . . 77 Tartışmanın Tarihsel Arka Planı . . . . . 78 Tartışmayla İlgili Genel Mülahazalar Şafi'i'nin Dogmatik Dil (Arapça) Tanımlaması ve . . . . . . 85 Bu Tanımlamanın Ardındaki Muhtemel Saikler . .. . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 86 Birinci Saik: Ashab-ı Hadis-Mutezile Çatışması . . . . . İkinci Saik: İlk Helenistik Da lganın Sadmesine Karşı Koyma İradesi veya Haıniyet-i Diniye .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . 88 93 Üçüncü Saik: Arap-Mevall Çatışması ve Şafi'l'nin Kureyş}iliği .......................................... ....................... 99 Sonuç . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
.
. . . . . .
. . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . .
. . . . . . . . . .
. . . . .
.... . . . . . . . . . . . . .
. .. . . . . . . . . . . . . . . .
. . . .
. . . . . . . . . . . .
. . . . .
. . .
. . . . . . . . . . . .
. . . .. . . .
. . . . . . . . . .
.
. . . . . . .
. . . . . .
. . .
. . . . . . . .
..
. .. . .....................
..
.
İKİNCİ BÖLÜM RETORİK MERKEZLİ TARTIŞMALAR
.
..
. . .
. . . .
.
. .
..
. . . .
.
.......
. . . .. . . . KUR'AN'DA SECİ TARTIŞMASI . . . . . . . .. . . . .. . . . . G iriş . . . . Bir Belagat Terimi Olarak Seci . . . . . .. . Kur'an'da Seci Tartışmasına G iriş . .. . . . Kahin-Seci İlişkisi ve Kahinlerin Sec'i Kur'an'da Sec'i Olumsuzlamanın Teolojik Zemini . . . ... . . . .. .. . . . Fasıla-Seci Ayırımı ... Kur 'an'da Seci Sağlamaya Yönelik Tasarruflar . . .. . . . . . .. . Sonuç . . . .
...........
. . . . . .
. . . .
.
. . . . .. . . . . . . . . .
. .. . .
.
. . . . .
. . . . . . . . . .
...
. . . . . . .
. . . . . .
.
. . .
. . . .
.........
. . . . . ... ...
..
....
. .
.
.
. . . . . .
. . . . . .. . .
. . . . . . . . .
. . .
..
..
. .
....
.
. . . .
.
..
.
. .
. . . . . . . . . . . .
. . . .. . . . ....
. . . .
. . .
. .. . .
. . . . .. . . . . . . .
..
. . . . . . . . . . . .
. .
.
.
. . . . . . . . . . . .
.
. . . .
. .
.....
...
...
. . . . . . . . . . . .
. . .
. . . . . . . . . . . .
.
. . . . . . . . .
.
. . .
.
.
. . .
.
. .
. .
..
. . . . . .
. . .
. . . . . . . . . . . . . .
. . . . .
...
..
..
.
.
... .. ....
. . .
.. .
. . . . ....
. . . . .
. . . . . .
.
..
. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . .
...
. . . . . . . .
..
....
. . . . . . . .
. . .
..
..
..
.
.
..
. . .
. . . . .
.... . ....
. . . .. . . . . .. . . .
.
. . . .
. .. .
...
..
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . .
. . .
. . . . . . . . ...
. .
. . . . . ..
. . . . . . . . . . . . . ..
. .
.
. .
..
. . . . . . .
. .
. . . . . .
.
. . . . . . . .. . . .
. . . . . . . . .
. . . . . .
...
.
. .. . . . . . . .
.
. .
.
. . . .
. . . . . . .
..... . . .
..
. . . .
.
. . . . . . . . . . . .
.
....
.
....
. . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . .
. . .
. . . . . . . . .
.
. . . .
.. .....
. . . . .
. . .
. . . . . .
.
....
. . . . . . .
.....
. . . . . . .
.
...
. .
. . .
GENEL DEGERLEND İ RME ve SO NUÇ .. KAYNAKÇA . . . .. . .. . . . . DİZİN .
. . . . . . . . .
. .
. . .
. . . . . . . . . .
. . . .
. . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . .. . . . .
...
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. .
. . .
. . . .. . . . .
. . .
. . .
. .
...
. . . .
. . . . . . .
. . . . .
. . .
. . . .
. . . . . . ..
. . .. ..
.
...
....
. . .
. .
.
.
.. . . . .
. . . . .
.
. . . .
[ı5ı-172] . . .. . ısı ıs2 . . . . . ı57 . . ı62 . . . . 1 64 ı65 . ı68 . .. . . . 169 . . . . . 1 72
. . . . . . . . . . . . .. . . . . . .
....
.
. .
.
.....
.
. . . . . . . . . . . . .. . . . .
. . . .
.
... .
. . .
. . . . . . . . . . .. .
. . .
.
. .. .. .
....
. . .
. . . . . . . .
. . . . . .
.
. . .
. . . . . . . . . .. . . .
.
. . . .
. . . . . .
. . . .
..
.
. . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . .. .
. . .
. . . ...
. . . ...
. . . . . . . . . . . .. . .
. . . . . .
. . . . . . . . .
. . . . . . . . . .
. . . . . .
. . .
. . . .
. . . . . . .
. .
.... . . . . . .... . . . . . . . . . . . . . .
..
. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. 123
. . . . . . . . .
. . . . . . . .
..
. . . . . . . . . . . ..
......
.
. . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . .
. . . .
.
. . . . . . . . . .
. . . . . . . .
. . . .
. ..
. .
. . . . . . . .. .
. . . .
. . . . . . . . . . .
.
. .
.... . . . .
. . . . . 1 16 120 .
.
. . . . . . . .
. . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . .
..
. [125-1 50] . . . 125 . .. 1 25 . . . .. . 1 30 . 1 33 . . . . . . 136 . . . ı37 .. . . . . . . 1 42 . . 1 50
. . . . . . . . . . . .. . . . .
....
. . . .
. .
. . . .
. . . . . .
. . . . . . . . . . . . . ..
. . . .
.. ... ..
.
. . . . . . . . . . ..
. . . .
. . . .
. .
. . . .
. . . . . . . . . .
. . . . . . . .
. . . .
. . .
. .
. . . .
. . . . . . . . . . . . .
. . .
.
...
...
. . . . . . . .
. .
..
. . .. . KUR'AN'DA İ ' CAZ TARTIŞMASI . . . .. . . . . .. . . . .. G iriş . . . . .. . İ'caz Meselesinin Ortaya Çıkışı . . . . . . . . .. Klasik Literatürde İ ' caz . ... . . Kur'an'ın Muciz Kabul Edilen Miktarı Kur'ani İ'cazın Mahall i veya Kayda Değer İ ' caz Teorileri . . ... . . . . .. . . . . .. Sarfe Teorisi . . Dil ve Üslup Merkezli İ'caz Teorisi . . . . . . . . . . . . Nazım Teorisi . . . .. Sonuç . . . .. . . .. . . .. . ...............
.
..
. . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . .
. . . . . .
.
. . . . . ..
. . .. . . .
.
. . .
.
. . . . . . . .
. . .
.
. . .
. . . .
. . . . . . . .
. . . . . .
.....
. . .
[101-124] . 1 01 . . . 102 . . . . . . 1 05 . . 108 . 113
. . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . ..
. . . . .
[101-172]
. . . .
.... . . . . ..
. . . . .. . . . . . . . .. . KUR'AN'DA MECAZ TARTIŞMASI . . . . . . . . . . . ... . G iriş Belagatta Mecaz: Tanımı ve Türleri . . .. . . .. . Mecazın Türevleri: İstiare, Kinaye ve Tariz . . . . . . . . . . . . . . UsOl-i fıkıhta mecaz Mecaz Tartışmasına G iriş . . . . . .. . . . . . Mecaz Karşıtlarının Argürnantasyonu . . . .. . . . Argümantasyonun Kritiği . . . . . .. . . . . . .. Sonuç . . . . . . . . . . . . .
.
. . . . . . . . .
. . . .
.......
. . .
.. .
. . . . . . . . . . .
.
. . . . . ..
. .
..
. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . .
...
. . .
.. . . .
. . . . .
. . .
.
.. .
. . .
[173-ı75] [177-ı84] [ı85-ı91]
KISALTMALAR
::ıge. mlf. AEÜİFD A ÜİFD Bkz. çev. DİA ed. haz . HÜİFD Hz. İA krş. nşr. OMÜİFD ö. a.
S.
s.a.v. S ÜİFD t.y. vb. vd. v. dğr. y.y.
: adı geçen eser : aynı müellif : Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakiiltesi Dergisi : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Deıgisi : bakınız : çeviren : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi : editör : yayına hazırlayan : : : : : : : : : : :
Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Hazreti İslam Ansiklopedisi (MEB Yayınları) karşılaştırınız neşreden Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi ölümü sayfa Sallatlahu aleyhi vesellem Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi tarihsiz
: ve benzeri : ve devamı : ve diğerleri : baskı yeri yok
ÖNSÖZ
u kitap Kur'an'ın dil ve metin ya pısını yakından tanıma, dola
B yısıyla ilahi mesajı sağlıklı şekilde anlama çabasının üıiinüdür.
Bir giriş ve iki ana bölüm den oluşan kitapta altı tartışma konusu yer almaktadır. G iriş kısmında , yeni bir şey söylemekten ziyade, konuyla ilgili çeşitli bilimsel çalışmalardaki bilgileri kompoze et mek suretiyle Kur'an'ın aslında bir kelam (söz) olduğuna ilişkin bir hatı rlatmada bulunulmuştur. Ana muhtevayı oluşturan tartış ma konularına gelince; bunlardan ilk üçü, daha ziyade Kur'an'ın dilsel ve metinsel yönüyle ilgili görüldüğü için, "Dil ve Metin Mer kezli Tartışmalar" başlığını taşıyan birinci bölümde; diğer üç tar tışma konusu ise, Kur'an'ın nazım ve edebi üslup özellikleriyle il gili olmasından dolayı "Retorik Merkezli Tartışmalar" başlıklı ikin ci bölümde ele alınıp incelenmiştir. Kitaptaki ilk iki tartışma konusu , Kur'an metninde tekrar ve lahn (gramer hatası) olup olmadığı sorunu üzerine inşa edilmiştir. Üçüncü tartışma ise, Kur'an'da Arap diline ait olmayan kelime ve ya kelimelerin bulunup bulunmadığı sorunuyla ilgilidir. İkinci bö lümün ilk iki tartışma konusu, "Kur'an'da seci ve mecaz var m ı yok mu?" sorusuyla ilgilidir. Üçüncü ve son tartışma ise, Kur'an'ın i'cazıyla ilgili klasik teorilerin kritiğini içermektedir. Bütün bu konuları ilk defa tartışmaya açan elbette biz değiliz. Zira , yukarıda sözü edilen konular, bundan yüzyıllar önce İslam alimleri tarafı ndan çözümlenmesi gereken birer problem olarak tartışmaya açılmıştır. Bununla birlikte, i'caz dışında kalan diğer bütün konular, bugüne değin sistematik bir şekilde ele alınıp in celenmemiştir. Bu durumu tespit etmek için, Sünni müelliflere ait klasik usul-i tefsir ve ulüm-i kur'an literatürünü yüzeysel bir şekil de gözden geçirmek dahi yeterlidir. Kaldı ki, mevcut literatürde kayıtlı bilgilerin ele tanıklık ettiği üzere, burada bahis konusu edi len tartış malara ilişkin görüşler, Sünni gelenekteki yerleşik kabul leri her halükarda haklı çıkarma çabasının son derece garip tecel lileriyle meşbudur. Bu itibarl a , kitapta yer alan konuların işleni şinde, beşeri imkanlar ölçüsünde mezhebi indirgemecilikten kaçı nılmış ve bu çerçevede özellikle Sünni gelenekte kabul gören
10
Kur'an Dili ve Retoriği
yaygın ve yerleşik görüşleri her ne pahasına olursa olsun teyit et me yoluna gidilmemiştir. Kısacası , tartışmaya mesnet teşkil eden her konuda , bilimsel nesnellik, m ümkün olduğunca her türlü mezhebi, siyasi ve ideolojik önkabule mukaddem kılınmaya çalı şılmıştır. Öte yandan, kitapta yer alan tartışmalar, aslında her biri müstakil bir araştırma konusu olacak bir muhteva genişliğine sa hip olmakla birlikte, okuyucunun sabır katsayısı hesaba katılarak, tartışmalar imkan ölçüsünde efradını cami ağyarını mani bir şekil' de özetlenmeye çalışılmıştır. Bu kitabı tamamlamak için 'arsızca' zamanlarından çaldığım fedakar eşim Funda Özti.irk ile, ilahi iradenin ezelde acı, keder, mutsuzluk ve bin bir çeşit süklıt-ı hayalle çeşnilendirmeyi murad ettiği bu değersiz hayata değer ve anlam katan sevgili oğullarım Taha Erdem ve Ahmet Eren'den helallik diliyor; ayrıca, gerek teş ci ve teşvik edici yaklaşımlarından, gerekse bilimsel katkılarından dolayı saygıdeğer hocaları m P rof. Dr. İshak Yazıcı, Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu ve Doç. Dr. Ömer Özsoy'a teşekkür etmeyi bir borç biliyorum . Mustafa Ö ZTÜRK Samsun 2002
GİRİŞ
KUR'AN'IN SÖZ (KELAM) OLUŞUNA DAİR
ur'an, Allah Teala 'nın bu dünyanın geçici sakinlerine iletmek
Kistediği son mesajlarını içeren bir ilahi sözler bütünüdür. An
cak, bu sözler, sanıldığı gibi Zat-ı İlahi'nin tarih dışı monologların dan oluşan bir derleme değil, insanlık tarihinin mü mkün evrele rinden birinde ilk olarak Araplara, açık ve anlaşılabilir bir Arap çayla yeri geldikçe veya lüzumu halinde söylenmiş sözlerdir. Kur'an'ın Arapça bir söz olarak vahyedilmesinin sebebi ise, yi ne sanıldığı gibi Arapçanın Adem'in cennete konulup bilahare ko vulduğu zamandan bu yana diğer dillere kesbedegeldiği faikiyet değil, Allah'ın son elçisinin mensup olduğu kabilenin Arapça ko nuşu p anlaşmasıdır. 'Ara p ça Ku r'an' terkibi, Allah'ın kelamını okuma ve anlamanın birinci şartı olan dilin beşeri algının sınırları nı aşmad ığını ima etmekle birlikte, anlamanın sadece Arap dilinin özel yapısı ile değil, insanın yaşanılan tarihindeki bütün kodlara yapılan atıfları kavramakla gerçekleşir. Nitekim vahyin ilk muha tapları olan insanlar, onu, bildikleri dilin ıstılah ve gramerine göre anlayıp yoru mlamışlardır. Fakat vahyin bazen onların aşina olma dıkları meselelere de değinmesinden dolayı, anlamayı sağlayan daha farklı usuller ortaya çıkmıştır. Orijinal ve otantik şekliyle tam bir 'söz' olan Kur'an'ın gerçek ınütekellimi Allah'tır. Bu yüzden, "Kur'an'daki hakim üslCıp tarzı Allah-merkezlidir ( theosentrid. Kur'an'ın anlatışında bütün olay ların gerisinde mutlak irade ve güç sahibi Allah vardır. Makro ve mikro boyutuyla fizik alemin bütün olaylarında fail güç O'dur. Kozmik düzen ve sistemin idaresinden, spermanın yumurta hüc resiyle birleşip yeni bir yaratığa dönüş mesine kadar geçen bütün safüalarda yine O vardır. Toplumları varlık düzenine çıkaran, on ları dönüştüren, geliştiren ve nihayet yok eden de O ' dur. Hülasa O bütün varlık alemine tek başına hükmeden bir kral gibidir. Çü nkü O meliktir; mülkünde ortağı yoktur; tahtı vardır, kendisine mutlak itaat eden görevlileri vardır. Evreni bu görevlileri vasıta-
Kur'an Dili v e Retoriği
12
sıyla ve onlara verdiği emirlerle yönetir" . 1 Bu yüzden Allah Ku r'an'da kimi zaman birinci tekil şahıs (ben) , kimi zaman da bi rinci çoğul şahıs (hiz) olara k konuşur. Sözgelimi O, 5 1 . Zariyat 56-57. ayetlerde, " Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk et meleri için yarattım. Ben onlardan bir nzık istemiyorum; beni do yurmalarını da istemiyorum" der. Bununla birlikte, Kur'an'da, ço ğunlukla, konuşanın Allah old uğunda kuşku olmayan birinci ço ğul şahısların kullanıldığı pasajlar da mevcuttur. Kur'an doktrinine göre yaratma sadece Allah'a mahsus bir fiil o lduğu için, yaratma ile ilgili pasajlarda konuşan kesinlikle Allah'tır.2 Kur'an'ın mübelliğ ve rnübeyyini Hz. Peygamber olduğu için, pek çok ayetteki hitap ikinci tekil şahıs zamiriyle doğrudan doğruya ona yöneltilmiştir. Örneğin, genellikle ilk vahiy olarak kabul edilen, ''Rabbinin adıyla oku . . . "3 ve " Ey sen büıünüp sarınan! Kalk ve uyar; Rabbini yücelt . . ."4 mealindeki hitapların muhatabı, hiç kuşku yok ki, Hz. Peygamber'dir. Öte yandan, Hz. Peygamber'e bu şekilde hitap eden pek çok pasaj, aynı zamanda diğer insanları da ilgilendiren emir, yasak, teşvik ve öğüt gibi hususları ihtiva eder. Bazı pasajlar da ise Hz. Peygamber'e halkın temsilcisi olarak hitap edilmekte ve doğrudan doğruya kendisine yöneltilen bir buyruk, 65. Tahrim 1 . ayette olduğu gibi, ikinci çoğul şahısla devam etmektedir. Kur'an'da Allah'tan başkasının konuştuğunu ihsas eden sözler de mevcuttur. Örneğin, "Biz ancak Rabbinin emri ile ineriz. Önü müzde, arkamızda ve bu ikisi arasında ne varsa hepsi O ' na aittir. Senin Rabbin unutkan değildir." mealindeki 1 9 . Meıyem 64. ayet teki 'biz'den maksat melekler olmalıdır. Bu noktada, Kur'an'daki birinci çoğul şahıs zamirlerinin medlulü , Allah adına konuşan Ceb rail ve melekler olarak anlaşılabilir. Benzer şekilde, Allah'tan ü çüncü tekil şahıs zamiriyle söz edilen ifadelerin mütekellimi de yi ne Cebrail olarak teşhis edilebilir. Bununla birlikte, bütün bu ifa delerde insanlara tebliğ edilen şeyler, hiç şüphesiz, Allah'ın istek ve emirleridir. Kur'an'ın bazı ayetlerinde, ilk bakışta, Hz. Peygam ber, takipçilerine bizzat kendi sözleriyle hitap ediyormuş gibi gö rülebilir; ancık, bu tür ifadelerin tümünde mütekellim, vahiy meleı Ömer Özsoy, Si.innetulfah: Bir Kur'an İfadesinin lüıvramfa;.>ması, s.
Ankara 1994,
1 44-145.
Örneğin bk z. 15. H icr, 26-27; 1 7 . İsra·, 70; 21. Enbiya , 16; 23. Mü 'minCın, 12. ) 96 . Abk . 1 -5 . 4 74 . Müddessir, 1-7.
Giriş
13
ğinin kendisidir. Watt'ın manidar benzetmesiyle, "Hz. Muhammed , Cebrail tarafından kendisine aktarılan ilahi i radenin sözcüsüdür ve bu nedenle güvenilir bir memur gibi Kral'ın mahkemesi ile tebalar arasındaki sınır çizgisinde durmaktadır. O bazen insanlara iletmek üzere mesajlar veya onlar için belirlenmiş emirler ve tavsiyeler alır; bazen doğrudan halkın temsilcisi olarak ona hitap edilir; diğer zamanlarda ise kendi davranışlarına yönelik özel tavsiyeler ve ta limatlar yöneltilir. o kimi zaman adeta sınırı geçmekte ve insanlar la yüz yüze gelerek ilahi emir ve tavsiyeleri onlara aktarmaktadır. Dolayısıyla, bu son pasajlarda anlatım biçimi neredeyse sabit kal maktadır. Arka planda Allah üçüncü şahıstır; konuşanın 'biz'i ise melek (veya melekler)dir. Mesajlar, Hz. Peygamber'e yöneltilir. Doğrudan doğruya insanlara hitap edildiği ve kelimelerin kendisi aracılığı ile geldiği yerlerde dahi o sadece bir sözcüdür. "5 Bilindiği gibi Kur'an, vahyin sözcüsü olan Hz. Peygamber'e Arapça bir söz olarak vahyedilmiştir. Hz. Peygamber de bu sözü yine bir söz olarak muhataplarına iletmiştir. İslam tarihiyle ilgili kaynaklardaki bilgiler, vahyin ilk muhatapları olan Arapların, söz lü geleneğin hakim olduğu bir kültür evreninde yaşayan insanlar olduklarını belgelemektedir. Kur'an'da dönemin Arap toplu munu nitelemek için kullanılan 'ümmiler'6 kelim. e si de bir yönüyle aynı noktayı işaretlemektedir. Zira ü mmilik kavramı , semavi bir kitap toplumu olmamayı ifade ettiği kadar, semantik açıdan okuma yazmanın gerekli kıldığı alışkanlıklara sahip olmamayı da ihtiva eder.7 Hicri III. asır İslam alimlerinden İbn Kuteybe'nin (ö. 276/889) , geniş fıkıh bilgisinden dolayı 'abadile' arasında anılan Abdullah b . Amr'ın (ö. 65/684-85) hadis yazma konusundaki ayrı calığına ilişkin şu ifadeleri, hem A rapların yazıya karşı ilgisiz bir toplum olduğunu , hem de ümmi nitelemesinin -bir yönüyle- oku ma-yazma bilmeme anlamına geldiğini göstermektedir: Abdullah b. Amr, eski kitapları okur (kutub-i mutelp.ddime) Süryanca ve Arapça yazabilirdi. Onun dışındaki sahabe ümmi idi. Birkaçı dışında yazı yazmayı bilmezlerdi. Yazı yazmayı bi lenler 5
ise iyi yazamazlar, yazdıkları zaman da hata yaparlardı.S
W. Montgomery Watt, Kur'an'a Giriş, çev. Süleyman Kalkan, Ankara 1 998, s. 83.
6 3. A.ıu İmran, 20; 62. Cum'::ı,
2.
7 Bkz. Ebu'l-Kasım Huseyn b. Muhammed er-Rağıb el-İsfeh5.nl, el-Mufredat fi ğa
ribi'l-kur'an, İstanbul 1986, s
s.
28.
EbCı Muhammed Abdullah b. Muslim İbn Kuteybe, Te'vihı mu!Jtelifi 'l-badiş_, nşr.
Muhammed Abdurrahlm, Beyrut 1995,
s.
260 .
14
Kur'an Dili ve Recoriği
Kısaca, 'yazıya karşı ilgisizlik' şeklinde tarif edebileceğimiz bu sosyal olguyu domine eden başlıca fa ktör, nüzul dönemi Arap toplumunda sözlü kültürün egemen olmasıdır. Bu kültürün en te mel karakteristiği, yazma eylemine ancak zorunlu olduğu durum larda ve gerektiği ölçüde başvurmak şeklinde tezahür eden yazı karşıtı tutumdur. İbn Abdilberr'e (ö. 463/ 1 07 1 ) göre, bu yazı kar şıtı tutum, Arap toplumunun doğasında mündemiç olup Araplar, doğuştan hıfza yatkın insanlardır. N itekim Hz. Peygamber'in, "Biz ü mmi bir toplumu z . Yazı yazmayı, hesap yapm;ıyı bilmeyiz" an lamındaki meşhur sözü de Arap toplumunun yazıdan çok ezber kabiliyetiyle temayüz ettiğini gösterir.9 Nüzül dönemindeki yazı karşıtı tutum , Hz. Peygamber'in Kur'an dışında hiçbir şeyin yazılmamasına ilişkin direktifinden1 0 ötürü , genellikle, yazıya geçirilen hadis rivayet malzemesinin Kur'an'la karıştırılması endişesi ile temellendirilmiştir. 1 1 Konuyla ilgili kaynaklardaki malumattan anlaşıldığı kadarıyla, Hz. Pey gamber'in sözleri, sahabe ve yaşça büyük tabiller (kibar-ı tabiin) döneminde henüz kitaplarda tedvin ve tertip edilmiş bir halde bulunmuyordu . Bunun temelde iki sebebi vardı: İlki, sahabilerin başlangıçta hadislerin Kur'an'a karışacağı endişesiyle bilgiyi ya zıyla kayıt altına almaktan nehyolunmaları; ikincisi ise, onların hafı zalarının oldukça engin ve zihinlerinin hıfza elverişli olması idi. Kaldı ki , onların çoğu yazı yazmayı bilmez veya yazı yazmayı hoş karşılamazdı . 1 2 B u noktada , yazıya güvenmenin hıfzı zay ıf düşüreceğine v e bilginin ehliyetsiz insanların eline geçeceğine ilişkin endişelerin de İslam'ın ilk dönemlerindeki yazı karşıtı tutumu besleyen fak törler arasında yer aldığını zikretmek gerekir. el-Hatib el-Bağda di'nin (ö. 463/107 1 ) ifadesiyle, geçmiş dönem alimlerinden her hangi biri, vefat edeceği zaman kitaplarını ya kendisi imha eder veya imha edilmesi için vasiyette bulunurdu . Muhtemelen bunu , kitaplarının, bilgisel açıdan ehliyetsiz insanların eline geçmesi ve bu insanların SÖZ konusu kitaplardaki tüm bilgileri zahirine ham letmeleri veya ilave ve çıkarmada bulunmaları ve bu türden ta9 Eblı Amr Yusuf İbn AbdilbeIT, Cami'u beyani'l-'ilm ve façllih, Beyrut 2000, s. 97-98. ıo
ıı
12
Bkz. Ebu Bekr Ahmed b. Ali el-Hatib el-Bağdadi, Ta hidu'l- 'ilm, nşr. Ylısuf el Uş, Dımaşk 1 974, s. 29-32; İ bn Abdilberr, Cami'u beyani 'l-'ilm, s. 89-90. Bkz. el-Hatib el-Bağdadi, Ta�yidu'l-'ilm, s. 49 vd . ; İbn Abdilberr, Cami'u beya ni'l-'ilm, s. 89-98; Muhammed Accac el-Hat'ib, es-Sunne �able't-tedvin, Kahire 1988, s . 306-307 . Ebu Bekr Celalüddln AbduJTahman es-SuyGtl, Tedribu'r-ravi, Beyrut 1 979, I. 88.
15
Giriş
sarrufların sonuçta eserin gerçek müellifine nispet edilmesi endi şesiyle yaparlardı. 13 Kur'an'ın bir söz olarak vahyedilip Hz. Peygamber tarafından yazısız bir topluma şifahi bir hitap olarak iletilmesi, ister istemez yazılı metin ile sözlü metin arasında ne tür bir farklılık olduğu meselesini gündeme getirmektedir. Zira bu farkın fark edilmesi, bir bakıma, Kur'an'ın otantik formunun sağlıklı olarak kavranma sı, dolayısıyla onun daha doğru anlaşılması demektir. Bilindiği gibi , yaz ı , işitmenin değil, görmenin dilidir. Bu yüz den, yazı, tüm gücüyle kelimeleri görsellik boyutuna hapseder. Yazılı dil, seslerin resmini çizer ve uzayda çizgiseldir. Sözlü dil ise, fonetiktir ve zamanda çizgiseldir. Yazılı söz, sabitleşmiş/sa bitleştirilmiş sözdür. Kulak düzeninden göz düzenine geçen dilin bir parçası olup, hiçbir diyalog içermez. Yazılı söz, sürekli tekrar lanan ve hep aynı olan sözdür. Oysa işitilen söz böyle değildir. Zira , sizinle konuşan kişiden ona söylediklerinizi tekrarlamasını isteyin, farklı olacaktır. Ancak , yazı ve yazı mda sons u za kadar tekrar süreci vardır. Bu süreç diyaloğu imkansızlaştırır. Zira , söz artık kendisi olmaktan çıkmış, başka bir dünyaya dönüşmüştür. Yazılı söz, aracıdır; yazı ve kayıt dünyasının böylesine belirsiz ve çok anlamlı olmasının nedeni de budur. 14 Söz yazıya geçirildiğinde, hakikat artık birisi tarafından söyle nildiği zamanki etkisini kaybeder. Dahası hakikat, kendi kendile rine hiçbir anlam ifade etmeyen vizüel göstergelere indirgenir. Söz yazıldığında; soyut, güvenilir tartışma aracına dönüşür. Yaz ı , işitmeyi görmeyle değiştirir v e sözlerinin esrarlı halesi ve yankıla rıyla birlikte kişinin anlama tarzını bir metni anlamaya dönüştü rür. Yazı her zaman zorunlu olarak lineer ve ardışıktır.ıs Oysa söz, konuşulur konuşulmaz onu tekrar ele geçirmedi kçe var ol mayı durdurur. Söz, konuşulmadan önce 'ben'i bir bekleme duru muna, arzuyla beklediğim bir geleceğe yerleştirir. Söz kendi başı na var olmaz. Yalnızca onu konuşan ve onu yeniden ele geçiren biri üzerindeki etkisiyle var olmayı sürdürür. Söz asla bu yolu ter sine çevirebileceğimiz ve onunla tekrar meşgul olabileceğimiz bir yarın veya başka bir zaman için kullanabileceğimiz bir nesne de ğildir. Söz 'şimdi' içinde vardır. Şimdiki bir şeydir ve hiçbir zaman manipüle edilemez. Söz 'ben'i konuşan ve dinleyen birine dönüş13
el-Hatib el-Bağdadi, Ta�yidu '/-'i/m,
s.
61.
14 Jacques Ellul, Sözün Diişüşü, ·çev. Hüsamettin Arslan, İstanbul 1 998, s. 62-64 . ıs Ellul, Söziin Düşüşü, s. 65- 66.
16
Kur'an Dili v e Retoriği
türür. Sözün gerçek bir nesne haline gelmesi için biri tarafından yazıya dönüştürülmesi gerekir. 16 Bu bağlamda yazılı metin ile söz-eylem arasındaki farka da değinmek gerekir. Buradaki en önemli fark, metin yazarken yaza rın tek başına olmasıdır. Yazarın hitap ettiği topluluk her zaman hayalidir. Söz-eylem ise, bir konuşan (mütekellim) , bir kendisine konuşulan (muhatap) ve özgün bir komışma ortamı, diğer bir de yişle, söz-dışı/metin-dışı bir bağlam gerektirir. Konuşan, konuşma esnasında belli başlı eylemleri yerine getirm �y i amaçlar ve bu amaca bağlı olarak söylediği söz; sorma, bildirme, betimleme, bu yurma vb. edimsel bir eyleme dönüşür. Söz sahibinin a macı salt bilgi verme olabileceği gibi, muhatabını sinirlendirme, sevindir me, teselli etme gibi birtakım eylemler de olabilir.11 Yazılı metin, yazarın amacının gerçekleşip gerçekleşmediğini göremediği bir dil ortamıdır. Ama söz-eylem, metnin tam tersine mütekellime bu imkanı tanır. B u durumda, mütekellim kah sözünü yineleyebilir kah başka türlü formüle edebilir. Yazılı metnin inşaında yazar, metni bütün mümkün duru mları ve yanlış anlama ihtimallerini göz önünde bulundurarak kurar. Burada metin-dışı bağlam yalnız okur değil, yazar için de yoktur. Sınanabilecek bir metin-dışı bağ lamın yokluğu , gerçek bir dinleyici önünde konuşmaya oranla, yazıyı genelde çilekeş bir eyleme dönüştüren başlıca unsurdur. Yazarın hitap ettiği topluluk her zaman hayali olduğu içindir ki, karşısında bulunmayan ve çoğu kez tanımadığı okurların üstlene bileceği bir rolü , yazarın tek başına kurması gerekir. 1s Öte yandan, kelimelerin yazın metnindeki durumuyla sözlü söylemdeki duru mu epey farklıdır. Her ne kadar sesle ilintili ve seslerle, daha doğrusu düzene sokulmuş ses birimleriyle -dışarı dan veya okurun hayalinde- ilişkilendirilmediği sürece anlamsız olsa da, yazılı kelime, ağızdan çıkan kelimenin doğduğu daha ge niş ve zengin bağlamdan soyutlanmıştır. Doğal , sesli ortamında kelime, gerçek ve var olan bir şimdinin parçasıdır. Sözlü sözce gerçek, yaşayan bir insan tarafından kendisi gibi gerçek, yaşayan bir insan veya insan topluluğuna , belli bir zamanda ve her zaman 1 6 Ellul, Söziin Düşüşii, s . 32-33. 1 7]. R. Searle, "Söz Eylem Nedir?", çev. Oya Gödekli, Dilbilim Seçkisi, ed. Doğan Ak 18
san, Ankara 1 982 , s. 187-204. Nakleden: Ömer Özsoy, "Çeviri Kuramı Açısından Kur'an Çevirisi Sorunu", 2. Kur'an Sempozyumu, Bilgi Vakfı, Ankara 1996, s. 264 . Walter]. Ong, Sözlü ve Yazılı Kültiir: Sözlin Teknolojileşmesi, çev. Sema Postacıoğlu, İstanbul 1995, s. 123.
Giriş
17
kelimelerden öte şeyler d e içeren gerçek bir ortamda yöneltilir. Söylenen söz, her zaman sözel olmaktan öte özellikler taşıyan bir durumu değişime uğratır. Hiçbir zaman tek başına , yalnız kelime lerden oluşan bir bağlamda belirmez . Yazın metninde ise kelime ler yalnızdır. Ayrıca, metni bileştirirken, bir şey yazarken, yazılı sözceyi üreten kişi de yalnızdır. Kısacası yazı yazmak, yalnız başı nalık taşıyan bir eylemdir. .. Bir metinde, metne giren kelime bile, bütün fonetik (sescil) niteliklerinden yoksundur. Konuşurken keli meler vurgulanır, konuş macının sesinden canlı, heyecanlı, sakin, kızgın ve mesafeli olduğunu anlayabiliriz. Hiçbir kelime vurgusuz söylenmez. Metinde yazım işaretleri, metnin tonunu asgari ölçüde yönlendirir; örneğin soru işareti veya virgülle ses biraz yükselir.19 Şimdi bir kez daha belirtmek gerekir ki, Kur'an bilinen anlam da bir 'kitap' değil, gerçek manada bir kelamdır. Çünkü , Kur'an, sözel pasajlar halinde İslam davetinin başlangıcı ile aynı anda na zil olmaya başladı ve bu nüzUI süreci yaklaşık yirmi üç yıl sürdü. Kur'an'ın çeşitli bölümleri , İslam davetinin çeşitli merhalelerindeki çeşitli ihtiyaçlara göre vahyedildi. Bu itibarla Kur'an'da , diğer ki taplar gibi bir üslup bütünlüğü aranmamalıdır. Kur'an'ın çeşitli bölümlerinin, indirildiği dönemde küçük risaleler halinde yayım lanmak üzere değil , ihtiyaca göre apaçık hitabeler halinde sunul mak üzere gönderilmiş olduğu da unutulmamalıdır. Bu nedenle, Kur'an'ın masa başında kaleme alınmış bir eserin üslubuna sahip olmaması son derece doğal ve normaldir. Kaldı ki, vahyin tebliğ ve tebyininden soru mlu olan Hz. Peygamber, hem akla hem duy gulara hitap etmek durumundaydı . O, risalet görevi sırasında farklı kafa yapısına sahip birçok insanla ilgilenmek, birçok farklı ortama uymak ve çok çeşitli deneyimler yaşamak zorundaydı . Böyle bir kimse, bir mesajı yaymak ve bir harekete öncülük et mek için, insanlara, mesajının farklı yönlerini sunmak ve düşman larının güçlerine karşı koymak için duyguları da uyandırmak du rumundadır. Kanaatimizce, bu durum, bazı konuların Kur'an'da niçin tekrar tekrar ele alındığı sorusuna da belli ölçüde cevap teş kil eder. Kaldı ki , bir hareket ve bir dav�t, belli bir safhada sade ce gerekli olan şeylerin sunulmasını ve gelecek safhalarla ilgili hiçbir şey söylenmemesini gerektirir. Bu safha, aylarca veya yıl larca sürse bile, hareket bu safhada kaldıkça aynı şeylerin tekrar tekrar vurgulanması bir bakıma zorunluluk arz eder. 20 19 Ong, Sözlü ve Yazılı Kiiltiir, s. 1 22 . 20 EbCı'l-A'la el-MevdCıdl, Tefhimii'l-Kıır'an, çev. Komisyon, İstanbul 1 986, I.
20.
18
Kur'an Dili v e Retoriği
Diğer taraftan, Kur'an, bildik kitapların aksine, edebi bir sıraya göre tertip edilmiş belirli konular hakkındaki bilgi , fikir ve tartış maları ele almaz. Bu nedenle , Kur'an'a yabancı olan bir insan, onunla ilk karşılaştığında, ana ve alt bölü mlere ayrılmamış veya farklı konuların farklı şekillerde işlenmemiş olduğunu görünce şaş kınlığa düşer. Zira Kur'an'da, aynı konu farklı şekillerde tekrar edi lir ve görünür hiçbir sebep yokken bir konunun içinde başka bir konu anlatılır. Konuşmacı, hitaplar ve hitabın yönü, hiçbir kurala uymaksızın sürekli değişir. Hiçbir yerde böli..'ım ,ve konuları ayıran bir işaret yoktur. Tarihsel olaylar anlatılır; fakat anlatım tarih kitap larındaki gibi değildir. Felsefi ve metafizik konular, bu konularla il gili ders kitaplarından çok farklı bir şekilde ele alınıp işlenir. İnsan ve evrenden, tabiat bilimlerinden de farklı bir dille söz edilir.2 1 Kur'an, ele aldığı konuları ve u laşmak istediği hedefleri bir lis te halinde de sunmaz . Açıklama üslup ve usUlü de genelde bildik kitaplara benzemez ve herhangi bir kitap düzenini takip etmez . Kur'an'ın birçok yerinde arka plan tasvir edilmez ve pasajı n özel nüzul sebebi olan olay veya olaylara değinilmez . Bu ve benzeri özelliklerinden ötürü Kur'an'a yabancı bir insan, onun, tüm sayfa larına yayılmış halde birbirine benzer konulardan oluştuğunu dü şünür ve bunu anlamakta zorluk çeker. Hatta anlamı çok açık olan ayetler bile ona anlamsız gözükür. iz Sonuç itibarıyla , Kur'an muhtemel okurlarının anlama sorunla rı gözetilerek kurgulanmış mütecanis bir metin olmadığı için, met nin dışında kalan söz-dışı bağlamı belirlemek okura düşer. Kuş kusuz bu , söylendiği kadar kolay bir iş değildir. Ancak, bizi Kur'an'a ulaştıracak daha tekin bir yol olmadığı da aşikardır.23 21
MevdCıdl, Teflıimti 'l-Kur'an, I . 1 3. MevdCıdl, Tefhinıü 'l-Kur'fin, I . 1 4 . Ali İzzetbegoviç de bu bağlamda şunları söy lemiştir: "Kur'an'ın alelade bir okuyucu veya bir tahlilciye sistemsiz göründüğü ve birbirine zıt unsurları bir araya getirdiği intibaını uyandırdığı malumdur. Ne var ki Kur'an, edebiyat değil , hayattır. Dolayısıyla ona bir düşünce tarzı değil, bir yaşama tarzı olarak bakmaya başlanır başlanmaz güçlük ortadan kalkar ve bu yanlış intibalar da değerini kaybeder. Kur'an'ın yegane hakiki tefsiri hayat olabilir ve bildiğimiz gibi, Hz. Muhammed'in hayatı tam buydu. İslam'ın öğretisi Kur' an'ın yazılı şeklinden anlaşılma z ve mütenakız görülebilir. Fakat Hz. Mu hamıned'in hayatında tam manasıyla tabii bir ahenk içinde, sevgi ile kuvvet, ul vi ile tabii, ilahi ile insani hususların pek müessir birliği olarak ortaya çıkar." (Ali İzzetbegoviç, Doğu v e Batı Arasında İslam, çev . Salih Şaban, İstanbul 1 987, s . 22 .). Kur'an'ı bu şekilde algılamayan bazı müsteşrıkların üsluba ilişkin eleşti rileri için bkz. Montgomery Watt, Kur'an 'a Giriş, s. 85- 1 0 1 ; Rudi Paret, Kur'an Üzerine Makaleler, çev. Ömer Özsoy, Ankara 1 995, s. 54 vd. 23 Özsoy, "Kur'an Çevirisi Sonınu" , s. 265 .
22
Giriş
19
Her ne kadar klasik dönem blam alimleri , Kur'an'ın nazmındaki i 'cazı ispat sadedinde ayet ve sureler arasındaki tenas ü p ve insi cam konusu üzerinde ısrar etmiş olsalar da, Kur'an metninde bağ lam açısından birbir iyle hiçbir ilgisi bulunmayan çok sayıda pasa jın mevcudiyeti inkar edilemez bir gerçektir. İzz b. Abdisselam (ö. 660/ 1 262) bu gerçeği şöyle dile getirmiştir: Ayetler arasındaki münasebeti bilmek güzel bir bilgidir. An cak, kelamdaki irtibat güzelliğinin bulunması için, söz konusu kelamın başıyla sonunu n, konu birliği ve bütünlük içerisinde birbiriyle irtibatlı olması şarttır. Çeşitli sebepler üzerine nazil olmuş bir kelamda irtibat bulunması şart değildir. Hal böyley ken , çeşitli sebeplere binaen inen ayetler arasında irtibat k ur mak isteyenler, altından kalkamayacakları işi zorla başarmaya çalışmaktadırlar ( . . . ) Kur'an yirmi küsur yılda değişik sebepler ve değişik konular üzerine vahyedildi. Bu itibarla, onun ayet leri arasında burada öngörülen tarzda bir irtibat söz konusu değildir. Dolayısıyla, Kur'an'ın ayetleri arasında irtibat kurma girişimi gereksiz bir iştir.24 İzz b. Abdisselam'ın buradaki eleştirisine muhatap olanların, özellikle nazım ve lafız eksenli i'ca z anlayışını savunan ve bu çer çevede Kur'an'daki her ayetin, hatta her surenin bir diğeriyle tena sübünü arayan çevrelere tekabül ettiğinde hiç şüphe yoktur. Te nasüp ve insicam konusunda İzz b. Abdisselam ile yaklaşık aynı görüşü paylaşan Şatıbı,21 Kur'an'ın i'cazının belli bir ayette , surede veya belli bir üsllıp tarzında değil, bizzat Kur'an'ın mahiyetinde mündemiç bulunduğu nu ; diğer bir ifadeyle, bu mucizenin bir bü tün halinde Kur'an'ın kendisi olduğunu, dolayısıyla , ondaki tena süp ve insicamın da lafızdan ziyade mana ve maksadı n ön plana çıktığı fikri bütünlükte aranması gerektiğini s avunmaktadır. 26 Aksi halde, tenasü p ve insicam şöyle dursun, Allah'ın kelamın da hiçbir çelişki bulunmadığını bildiren 4. Nisa ' , 82. ayete rağmen Kur'an'da birbiriyle çelişik gözüken birtakım ifadelerle karşılaşıl ması kaçınılmazdır. Nitekim, klasik dönem İslam alimleri Kur'an'ı mükemmel bir tenasüp ve insicama sahip bir yazın metni gibi al gıladıkları için, kaçınılmaz olarak birbiriyle çelişik gözüken bazı ayetlerle yüz yüze gelmişler ve tefsir usulü ve Kur'an ilimleriyle 24 Bedruddln Muhammed b. Ahdillah ez-Zerkeşl, el-Burhan fi 'ufumi 'l-kuı"an, nşr. Muhammed Ebu'l-Fadl İbrahim, Beyıut t.y., I. 37. 25 Ebu İshak İbrahim b. Musa eş-Şatıbl, el-Muvaf:ıifat fi uşılli 'ş-şeri