Kitabü'l-Emval: İlk Dönem Ekonomi Yönetimi [1 ed.]
 9786059281270

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

Ebfi Ubeyd Kasım b. Sellam (154-771/224-838) Herat'ta doğdu. Rum asıllı bir babanın oğludur. İlköğrenimini Herat'ta yaptı. Ardından Kufe ve Basra'da dönemin büyük alim­ lerinden dil, fıkıh, hadis ve tefsir alanlarında ilim tahsil etti. Bağdat'ta da ikamet eden müellif, bura­ da dersler verdi. Arap dili ve edebiyatında otorite sayılan yazar, İslam hukukunda müçtehit imam kabul edilir. Hadis ve diğer İslam ilimlerinde de müstesna bir yere sahiptir. Birinci ve ikinci hicri yüzyıllarda İslam toplumunun mali, iktisadi, idari ve kurumsal altyapısının bir tasviri olan el-Emvô.l dışında yirminin üzerinde eseri vardır. Özellik­ le lügat ve dile ilişkin Garibü'l-Musannef ve Gari­ bü'l-Hadis gibi eserleri alanlarında bir ilk sayılır. Teoride olduğu gibi tatbiki olarak da hukukta ender şahsiyetlerden biridir. On sekiz yıl kadı­ lık yapan müellif en son Mekke'de ikamet etmiş (224/838) ve burada vefat etmiştir.

Cemalettin Saylık Mardin Midyat Deyrizbin'de 1953'te doğmuştur. 1973'te Mardin İmam Hatip Lisesinden, 1977'de ise İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünden mezun oldu. Resmi eğitim süreci yanında aralarında Ha­ lil Gönenç ve Abdulvahhup Aydın hocaefendilerin bulunduğu üstatlardan Arap dili ve edebiyatı ala­ nında özel dersler aldı. 1994'te Marmara Üniversi­ tesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde yüksek lisansını tamamladı. 1987'de Türkiye'nin Bağdat Büyükel­ çiliğine ataşe olarak; 2006'da Türkiye'nin Kahi­ re Büyükelçiliğine eğitim müşaviri olarak atandı. Muhtelif yıllarda bakan danışmanlığı görevlerinde bulundu. Halen Milli Eğitim Bakanlığında Dış İliş­ kilerle İlgili Bakanlık müşaviri olarak görev yap­ maktadır.

Ankara Okulu Yayınları: 217 İslam Klasikleri: 3

©Ankara Okulu Basım Yay. San. ve Tic. Ltd. Şti. Editör: Mehmet Azimli Son Okuma: Kasım Gezen Dizgi, kapak: Ankara Dizgi Evi Baskı, cilt, kapak baskısı: Ankamat Mat. Ltd. Şti Birinci basım: Ekim 2016

ISBN: 978-605-9281-27-0

Ankara Okulu Yayınları Şehit Mehmet Baydar Sokak 2/A Maltepe/ANKARA Tel: (0312) 341 06 90 Faks: (0312) 341 06 95 web: www.ankaraokulu.com e-mail : [email protected]

Kitabü'l-Emvaı İlk Dönem Ekonomi Yönetimi

Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam

(öl. 224/839)

Tercü m e ve Notla r C e nıal e d d i n SAY L I K

A nkara Okulu Yayınları Ankara 2016

iÇiNDEKiLER

EDiTÖRDEN ÖNSÖZ

.

.

9 11

................................................... ......................... ...................................

..........................................................................................................................

Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam .................................................................................13

. 19 İmamın Halka Halkın da İmama Karşı Hakları 19 İmamların Tasarrufundaki Mallar Bunların Kitap ve Sünnetteki Dayanakları 23 FEYIN ÇEŞİTLERİ 34 Cizye ve Hukuki Dayanakları 34 İMAMLARIN TASARRUFUNDAKİ MALLAR FEY, HUMUS VE ZEKATI N ESASLARI 41 Ehli Kitap Araplarından Cizye Almak .41 Mecı1silerden Cizye Almak . . 46 Cizyeyle Mükellef Olan ve Cizyeden Muaf Tutulanlar 51 Cizyenin Vücubu ve Miktarı Müslümanların Misafir Edilmesi ve Erzak Hakkı. . . . . 54 Cizye ve Haracın Toplanması Mükelleflere İyi Muamele Edilmesi ve Sert Davranılmasının Yasaklanması . . 58 Zimmet Ehlinden Cizye Borcunu Ödemeden Müslüman Olan veya Ölen Kişiler . . . . � . . 63 Cizye Karşılığı Şarap ve Domuz Aimak . . 66 Cizyenin Toplanması Zimmilerin Kıyafeti ve Boyunlarına Mühür Asılması . . . .. . . . . . . . . .. .. . .... . 68 SULHEN FETHEDİLEN TOPRAKLAR . . . .. . . . . . . . 70 Kuvvet Yoluyla Fethedilen Topraklar ve Tabi Olduğu Hükümler . . . . .. . . .. . . . . .. 70 Arazinin Haraca Bağlanıp Sahiplerinde Bırakılması .. . ... . . . . . 85 Sahiplerine Bırakılan Haraç Arazisinin Satın Alınması . . . .. .. . . 95 Sahibi İslam'a Giren Haraç Arazisine Ayrıca Öşür Düşer mi? . 105 İslam Beldelerinde Zımmllerin İhdas Edebileceği ve Edemeyeceği Şeyler .. . .. .. ....... .......... . ... .. . ... ... .. . .. .. . . . .... . . . . . . . . . . . .. . ... . .. . . . .. . . . . . 113 Savaşta Esir Alınan Erkek, Kadın ve Çocuklar Hakkında Takip Edilecek Hükümler . .. . . .. . . . . . . .. . . . . 125 BiRiNCi BÖLÜM

.................................................................................................... .

.....................................

.............................................

.....................................................................................................

.......................................................................

.........................................................................

.....................................................

......................................... .................. ...............

......................

....................................... ............. .. ......

................ ..... ........

.. .... ................ ............. ....... ....... ......

.............................................. ... .

....

... . ..... . ............ .... ... .. .

.. ..................... .... ...

. .... .

....

..... ......... .............

... .

. .

... .... ..... ..... ..

.

.......... .. ... .... ....

..

.

....

...... .

. ......

.. .

..

..

....

. ......

.. ...

..

.... . ......... .

.. .............. ...... . ....

İKiNCİ BÖLÜM .................. . .. ............................ .. .......... . ............... ...... ................. .. 143 Esir Olan Erkek, Kadın ve Çocuklar Hakkında Takip Edilmesi Gereken Hükümler .... . .... ... . .... ........ .. ..... ........ ............. . ... 143 SULH YOLUYLA FETHEDİLEN TOPRAKLARIN HÜKÜM VE ESASLARI -Bu Topraklar Ganimet Değil Feydir. . 163 Sulh Ehline Vefa Gösterilmesi ve Mükellefiyetlerinin Artırmasının Uygun Olmayacağı . . ... .. ... .. .... .... .... .. . ..... .. 163 . . ................ ........ .

... ...

...

..

.

.....

.

.

..

.. .

...

Kitô.bü '/-Emval

6

Dinlerinde Serbest Bırakılan Antlaşmah Zimmilere Koşulan Şartlar 165 Antlaşmalarda Belirtilenler Haricinde Ehl-i Zimmetin Mallarından Müslümanlara Helal Olanlar 168 Antlaşmahlar Sulhten Önceki Halleri ve Adetleri Üzere Bırakılır 172 İslam'a Giren Antlaşmahnın Arazisinin Statüsü . 175 Müslümanlarla Müşrikler Arasında Yapılan Süreli Antlaşmalar 177 Müslümanlarla Müşrikler Arasındaki Geçici Antlaşmaların Bitiminde Müslümanların Nasıl Davranması Gerektiği.. 181 Antlaşmaları İhlal Edenlerle Savaş Hangi Şartlarda Meşru Olur 185 Antlaşmahlara Uygulanacak Hükümler: Esaret veya Hürriyet.. . 200 RESULULLAH İLE ASHABININ YAZDIGI AHİTNAMELER . 205 Necran Ahitnamesi . . 205 Sakif (Taif) Ahitnamesi . . . 209 Dumetü'l-Cendel Ahitnamesi . 213 Hecer Ahitnamesi 216 Eyle Ahitnamesi . 217 Beni Huzaa Ahitnamesi . 217 Zür'a b. ZI Yezen Ahitnamesi . . . 218 Medine Sözleşmesi . 219 Dımaşk Ahitnamesi 224 Cezire Ahitnamesi . . 224 Ermenistan'ın Tifüs Ahalisine Ahitname 225 FEYİN HAK SAHİPLERİNE DAGITILMASI . 227 Feyin Taksimi ve Feyde Hakkı Olanlar ile Olmayanlar . . 227 Feyden Tahsisat Verilmesi ve Kimden Başlanacağı . 238 Şehir Halkına Atiyye Bağlanması ve Kırsal Bölge Halkına Göre Onlara Öncelik Verilmesi . 241 Kölelere Feyden Tahsisat Vermek 249 Çocuklara Feyden Tahsisat Bağlamak ve Erzak Vermek 251 Kadın ve Köleye Feyden Tahsisat Bağlamak. 255 ..................................................

...........

..................................................... .....................

................. .............

..

...............

........................................................................................................

. ..

...................

........................................................................ ..............

........ ......... ........................................................ ....

...................................................................

...........................................................................................

................................ .............................................................

............................. ........................ ..................... ....

............................................. ....... ....... .......

.......................................................................................

.......................................................................................

.................................. ..................... .................................

............................................

..................................................

................ .

............... .........

................................................... .......................

...........................................................

...............

......................................

. . 259 Feyden Yiyecek Dağıtımı . . 259 Feyin Dağıtılmasında Acele Etmek 261 Fey ve Ganimet Mallarının Ayırımı ve Savaşçıların Atiyyesiyle Ahalinin Erzakının Hangisinden Karşılanacağı 265 Tahsisat Almayı Hak Ettikten Sonra Almadan Ölenin Atiyyesinin Ne Olacağı 272 Kur'an ve İlim Tahsil Edenlerle Yararlı Hizmetlerde Bulunanların Çocuklarına Tahsisat Bağlamak . 273 Fey Tahsisatında Eşitliği Gözetmek . . 275 Müslümanları Beytülmalden Yeterince Yararlandırmak ve Onlara Öncelik Tanımak 277

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

............. ............ .......................................................................

....................................................................... ....

.........................................................

...............................

................................... ......... . . .......... . . ........ . . . . ..... . . ....

..................................

.. ....................................................

........................................................................

Kitabü'l-Emval

7

ARAZİYLE İLGİLİ HÜKÜMLER . . 285 İkta 285 Arazinin İhyası, Çevrelenmesi ve Bu Arazinin İşğali .. . . 295 Sulu Arazinin ve Meraların Himası.. . . . .. . . . . .. . . .... .. . 303 HUMUS HUMUSUN HÜKMÜ VE UYGULAMALARI 310 Ganimetin Yorumu ve Humusu . 310 Humusa Tabi Olmayan Seleb Ganimeti .. ...............................................314 Humus Ayrıldıktan Sonra Hususi Ganimetin Bağışlanması . 319 İmamın Eline Geçtikten Sonra Humustan Hususi Ganimet Vermesi . . . . . 323 Humus Ayrılmadan Önce Hususi Ganimet Vermek . 327 Humustan Hz. Peygamber'in Hakkı. 329 Zilkurbanın Humustan Hissesi . . 332 Maden ve Rikazdan Humus Almak . . 337 Defınelerden Humus Almak .. . . 342 Denizden Çıkarılan Anber, inci, Mercan ve Balıktan Humus Almak 344 Zekat ve Hükümleri . . . . . 347 Zekatın Fazileti ve Sevabı 347 Zekat Vermemek ve Bu Husustaki Sert Uyarılar . 351 Deve Zekatı ve Hükümleri . . 355 Sığır Zekatı ve Hükümleri .. . . . 373 Koyun ve Keçi Zekatı ve Hükümleri . . 380 Ayrı Sürülerin Birleştirilmesi, Birleştirilmiş Sürülerin Ayrılması ve Ortakların Eşitlik Esası Üzerine Hesap Görmesi 383 Zekat Memurunun Adaleti Gözetmesi Bunun Fazileti ve Haksızlık Yapmanın Günahı 391 Hayvan Sahiplerinin Zekat Memurunu Karşılaması . 395 Altın ve Gümüşün Zekatı ve Hükümleri . 397 Ticari Mallarla Alacakların Zekatı ve Hükümleri 410 Süs Eşyasının Zekatı ve Bu Konudaki İhtilaflar . 422 .................................... .......................... .........

.......................................................................................................................

............ .......

.. .

. . . ....

. ... ...... ... . .

..... .. .

.

.

..................................

... ............................................................

......

................ ............ .......... ...... ................... .........

................... .....

.......................................................

. ................................. .............................

............................................... ....... .

....

......... .................................................... .

..........................................................................

.. ............. ................................. ........................... ..... ..

..........................................................................

...................... .......

...... ............................................................. .....

....................

........ .................. ...... ..................

.................................... ..... ............

...

................................................................

................. .....

.................................. ............

............................

.................. ..............

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

.

. 429

........... ............................................................................. .

Yetim Malının Zekatı ve Bu Konudaki İhtilaflar . . 429 Köle ve Mükatebin Zekatı . . . . .. . . 435 At ve Köle Zekatı ve Hükümleri .. . . . .. . . . .. . 440 HUBUBAT V E MEYVELERİN ZEKATI .. . .. . 443 -Öşür ve Yarım Öşürler- . . .. . . .. . . .. . . ... . 443 Toprak Mahsullerinden Zekata Tabi Olanlar . . 443 Toprak Mahsullerinin Zekata Tabi Olan Asgari Miktarıyla Öşür ve Yarım Öşür Oranları . . . . .. . . . . . . 448 Ağaçtaki Meyvelerin Zekatını Vermek İçin Kuru Meyve Olarak Tahmin Edilmesi ve Hükümleri. . ..................... 452 Zekatı Konusunda İhtilaf Edilen Mallar ................................................ 463 a. Bal .............................................................................................................. 463 b. Zeytinin Zekatı . .. ... . . .... .. .. . . ..... ... . . .. . . . .. . ... . .. .... . .. . 465 c. Yeşil Sebzelerin Zekatı .. .. . . . . . . 466 ....................... ..... ..

..... ......................... ....... ......................... .

....... ... ... ....................

.....

. . .

. .... .

.................. ....................

.. .......

. . ..

...... ... . ...

.... .

......... .

........... ......... .. . . ........... ......

.. ..................... ...........

....... ...... ....................... . ...

..

. .. .

.....

.

..

... ..

..

...

........... ... ...... .. . .... .

.

.. .. .

. .

.

.

.

.

. .

...... ............................... ....... . .... ...... ..

8

Kitabü'l-Emval

Sa' ve Diğer Ölçekler . . 476 VERGİ MEMURUNUN MÜSLÜMAN, ZiMMi VE EHLİ HARBİN MALLARINDAN ALMASI GEREKEN ZEKA.T VE VERGİLER. . 485 Öşür ve Vergi Memurlarından Görevlerini Hakkıyla Yapmayanlara Yönelik Sert Uyarılar .. . . 485 Öşür Memurunun Müslümanlardan Alacağı Zekat Miktarıyla Ehli Harp ve Zimmetten Alacağı Vergiler . 490 Beni Tağlib'in Öşür Vergisine Tabi Olması ve Zekatın İki Katıyla Mükellef Olması. ................................................. 497 ZEKATIN VERİLECEGİ VE HARCANACAGI YERLER . 503 Zekat Alması Caiz Olan Kimselerin Vasıfları . . . . 503 Zekat Alması Caiz Olanlarla Olmayanlar Arasındaki Fark. . .. 503 Bir Şahsa Zekattan Verilecek En Az ve En Çok Miktar . . 513 Zekatın Emirlere Teslim Edilmesi ve Alimlerin Bu Konudaki İhtilafı . . ... . . . 519 Zekatın Sekiz Sınıfa veya Bunların Bir Kısmına Verilmemesi ... 5 2 7 Akrabaya Zekat Vermek Bunlardan Hakkı Olanlarla Olmayanlar 5 3 1 Kadının Zekatını Kocasına Vermesi . .. . .. . . .. 5 3 4 Zekatın Vaktinden Önce Verilmesi... . . . . . . ... . . . 537 Zekatın Mahallinde Taksim Edilmesiyle Başka Bir Bölgeye Taşınması ve Önceliğin Nereye Verileceği. .. .. . . . 541 Zekatın Kaybolması v e Bilmeyerek Bir Zengine Verilmesi .. 547 Fakir ile Miskinlerin Zekat Payı ve Bunların Tanımı.. . ... .... . 549 Amil ile Müellefe-i Kuh1bün Zekat Payı.. ............................................... 5 5 1 Köle ve Borçluların Zekat Payı .................................................................. 5 5 3 Mücahit ve Yolcuların Zekat Payı . . . . 555 Zimmet Ehline Zekat Verilmesi .. . . . 556 ........................... ...................................................... .

............... .

.................................

.. .............. .

........................................... .

............................. .

. ... ......... .. ..................

......

..

............. ...

............... .... .......

.... ... ........ ...........

..

...

...... ... . ......... .... . ................ ... .

... ............... ... . . . . ..

..

.

.. ....... ...... .

. ........ ........................

........

. ..

.

........

.... ... ...... .......... ................................

........................ . ... .... ......................... .

DİZİN

..........................................................................................................................

559

EDİTÖ RDEN

Ankara Okulu Yayınları " İ s lam-Klasikleri" p roj esi üst baş­ lığı ka psamında yayınlanan serinin üçüncü kitabı olarak, o dönemin ekonomik yapılanmasını anlatan bir klasik ile kar­ şınızdayız. Kitap, Hz. Peygamber döneminden itibaren ilk iki asır süresince ekonomi merkezli idari uygulamaları anlat­ maktadır. Eser, İ slam tarihi boyunca İslam hukukçularının en önemli başvuru kaynaklarından biri olmuştur. Bu kitapla dönemin ekonomisinin oturduğu zemini, eko nomik-siyaseti n usül ve icraatlarını kıyaslayarak öğreneceksiniz. İlk dönemi güzellikleriyle, olumsuzluklarıyla olduğu gibi önünüze sermeye devam ediyoruz. Tarihin bu kesiminde eko­ nomiye panaromik olarak yolculuk yapmak üzere sizi Kas ım b. Sellam'ın KİTA BÜ 'L-EM VAL'i ile başbaşa bırakıyoruz . . . . Hayırlara vesile olması dileğiyle . . . . M ehmet AZİ M L İ. Çorum-2016

*

H itit Üniversitesi İ l a h iyat Fakültesi.

ÖNSÖZ

Hicri ikinci asrın büyük hukukçu ve müçtehitlerinden olan Ebu Ubeyd Kası m b . Sellam tefsir, fıkıh ve edebiyat sahaları­ nın büyük imam ve bilginlerindendir. H e rat'ta ( 154/ 7 70) ta­ rihinde doğmuş olup babası Rum asıllı bir köledir. Daha sonra I rak'a gitmiştir. Ebu Ubeyd, Ömer b. M üsenna, Kisai, Ferra, Ebu Zeyd el­ Ensari ve el-Asmai gibi büyük lügat ve edebiyat otoritelerin­ den lisan ilimleri tahsil etmiştir. Bağdat'ta yetiştiği için Ebu Ubeyd el-Bağdadi o larak da anılır. Lisan tahsiline çok önem vermekle beraber, hocaları gibi sadece bu ilim dalıyla yetin­ memiş İslam hukukunda da imam ve alim olarak tanınmış­ tır. İ s mail b. Ca' fer'den Kadı Şüreyh'ten, Hüşeym'den ve bu tabakadaki muhaddislerden hadis almıştır. Kendisinden de Darimi, Ebu Bekir b. Ebi'd-Dünya, Ali b. Abd ü laziz, Haris b. Üsame ve M uhammed b. Yahya Tirmizi gibi zatlar da hadis rivayet etmiştir. Ah med b. H a n bel, Ebu Ubeyd'i "Üstat" olarak kabul etmiş­ ti r. Hadis h ıfzı nda, hadisl erin illetlerin i tespitte, fıkha vukuf­ ta ve lügatte nas ı l b i r i mam (otorite) o l d uğunu anlamak için onun eserlerine m ü racaat edilmel i d i r. Zeh ebi, Tezhfb adlı eseri n d e, Ebu U b eyd ' i n eserleri içinde özellikl e el-Emval ve en-Nasih ve'l-Mensuh adlı eserleri n i tetkik ettiğini beyan et­ mi ştir. 1

189 (804) tarihinde Horasan valisi tayi n edilen Harseme'nin ailesinde ve daha sonra Tarsus valisi Sabit b. Nasr b. Malik nezdinde mürebbi olarak bulunan Ebu Ubeyd, aynı zamanda Tarsus'ta on sekiz sene kadılık yapmıştır. Sonraki Horasan va­ lilerinden Abdullah b. Tahir onu sürekli himaye etmiştir. Ebu Ubeyd, ilim ve irfan dolu hayatının son günlerine doğru hac va1

Zebidi, Tecrfd-i Sarih Tercemesi, çev. Ahmet Naim-Kamil M i ras, Ankara 1 9 7 2 , V, 3 7 .

12

Kitô.bü 'l-Emvô./

zifesini ifa ettikten sonra M ekke'de veya M edine' de (224/839) vefat etmiştir. Ebu Ubeyd ' i n el-Emval adlı eseri nden başka yirm iyi geçen eseri mevcuttur.2 E n büyük eseri, üzerinde kırk sene çalıştı­ ğı rivayet edilen Garfbu'l-Musan n af adlı büyük lügat kitabı­ dır.3 Eserin muhakkiki (M uhammed Halil H a rras), "tabakat" kitaplarına istinaden ayrıca malumat vermiştir. Bu nedenle müellifin hal tercümesi hakkında verdiğimiz b u kısa bilgiyle yetiniyoruz. O kuyucuların bilgilerine arz ettiğimiz bu tercü­ mede, hicri 1388 (1968) tarihinde M ı sır'da Külliyatü'l- Ezher tarafında n yayı mlanan birinci baskıyı e sas aldık. Tercümeye esas alına n nüsha, M uhammed Halil Harras'ın tahkikinden geçmiştir. Tercümede anlaşılır bir dil kullanmaya itina gösterdik. Ancak eserin hukuki ve ilmi bir eser olması dolayısıyla ke­ limelerde gen i ş biçimde bir tasarrufa gitmed ik. Devrin telif usı11 ü ne uygun olarak müellife ait paragraf başları ndaki "Ebu Ubeyd dedi" tabirini tercümede de muhafaza ettik. Rivayetle­ re verilen sıra numarasına, Arapça nüshada olduğu gibi yer veril. m iştir. Gerektiği zaman parantez ve dipnot kaydederek gereken açıklamalar yapılm ıştır. Rivayetlerde sened olduğu gibi alınmış ve raviler zinciri aynen muhafaza edilmiştir. Dip­ notlardaki izahlar muhakkike aittir. Bize ait i zahlar (çev.) şek­ linde ifade edil m iştir.4 İ lmi bir eser olması hasebiyle tercümede metne sadık kalma anlayı şından hareket ettiysek d e mananın tam olarak yans ıtılması hususunda azami gayreti gösterd ik. Eserin ilim taliplerine ve araştırmacı lara yararlı olmas ı n ı Rabbimden n i ­ yaz ederim. Cemaleddin SAY L I K

2 3 4

Brockelmann, "Ebu Ubeyd", İslam Ansiklopedisi, İ stanbul 1 9 64, iV, 5 7 . Yazmaları, Kahire H i d iviye kütüphanesi n o . iV, 1 7 6 ve İ stanbul Ayasofya Kütüp, n r. 4 7 0 6'dadır. Editörün izahları ise (Ed.) şeklinde verilm işti r.

Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam

Hafız ez-Zehebi der ki : Ebu Ubeyd el-Bağdadi edeb iyatçı ve İ slam huku kçusu olup fıkıh­ ta, Kur'an ilimlerinde ve şi irde birçok eseri olan bir zattır.

Kur'an ilimlerini Kisai, İsmail b. Ca'fer, Şuca' b. Ebi Nasr' dan; huruf ilmini de diğer bir grup alimden tahsil etmiştir. Hadis ilmini İsmail b . İyas b. Ca'fer, Hüşeym b. B eşir, e n büyük şeyhi olan Şerik b. Abdillah, Uyeyne, Ubad b. Ubad, Ubad b. Avvam ile içlerinde en son vefat eden Ammar b. Haşim'in bulunduğu diğer grup alimden öğrenmiştir. Ebu Ubeyd' den ilim tahsil edenler arasında; Abdurrahman ed- Dari mi, Ebu Bekir b. Ebi'd-Dünya Abbas ed-Duri, Haris b. Ebi Üsame, Ahmed b . Yusuf et-Tağlibi, Ali b. Abdülaziz el-Be­ ğavi, M uhammed b. Yahya b. Süleyman el-Meruği ve Ahmed b. Yahya el-Belazüri bulu nmaktadır. Ali el-Beğavi der ki : Ebu Ubeyd, H e rat'ta doğmuş olup babası H e rat halkından bir za­ tın kölesiydi. M uhammed b. Sa'd ise şöyl e der: Ebu Ubeyd nahiv ve Arapça b ilgisi mükemmel bir edebiyatçı, fı kıh ve hadis ilmine vakıf olan bir zattı. Sabit b. Nasr b. Malik'in idaresi döneminde Tarsus kasabas ına kadı olarak tayin edilmiş ve Sabit ile oğlunun maiyeti nde bulunmuştur. Ebu Ubeyd, daha sonra Bağdat'a gitmiş ve bu arada Garibü'l-H adis üzerinde çalışmalarda bulunmuştur. Birçok eser tel i f ettikten ve hadis rivayet ettikten sonra hac için Mekke'ye gitmiş ve burada (224/839) yılında vefat etmiştir.

İbrahim b. Ebi Tağlib şöyle der: Ku deme es-Sera hsi'ye Şafii, Ahmed b. H anbel, İ shak ve Ebu Ubeyd'den hangisinin ilmi yö nden daha üstün ol duğunu sor­ dum. O şöyle d e d i : "Şafii hadiste üstün sayı lmamakla beraber, fıkıhta ve ilmi kabiliyeti itibarıyla daha üstündür. Ahmed b. Han­ bel ise daha muttakidir. Kur'an ilimlerinde ise İ shak daha alim­ dir. Arapçayı da e n iyi bilen Ebu Ubeyd'dir."

Hasan b. Süfya n der ki :

Kitfıbü '/-Emvfıl

14

İ bn Raheveyh'in şöyle dediğini duyd u m : B i z Ebu Ubeyd'e muh­ tacız, ama o bize muhtaç değildir. Abbas ed-Duri de şöyle der: Ahmed b . H anbel'in şöyle dediğini duyd u m : Gün geçtikçe Ebu Ubeyd'in kıym etini daha iyi idrak ed iyoruz. H amdan b. Sehl' den şöyle ded iği nakledilir: Yahya b. M ain'e Ebu Ubeyd'in değerini sordum. O: "Ebu Ubeyd benim gibilerden mi s orulur?" diye ce­ vap verdi. Ebu Davud ve Darekutni, babası Sellam'ın da Rum asıllı bir zat o l d uğunu beyan ederler.

İ b rahim e l - H a rbi şöyle der: Annelerin, benzerlerini doğurmaktan aciz olduğu üç insan bili­ rim : Bunlardan Ebu Ubeyd'i, ruh üfürülen bir dağa benzetiyorum. Bişr b. H aris'i de tepeden tırnağa akılla yoğurulmuş bir kişi olarak görüyorum. Ahmed b. Hanbel ise adeta Allah tarafından bütün ilimlerle mücehhez kılınan, sözü de sükı1tu da ilim olan bir zattır.

Abdullah b. Ahmed der ki : Ebu Ubeyd'in Garibü'l-H adis adlı eserini babama arz ettim, ba­ bam takdir etti ve Allah Ebu Ubeyd'i mükafatlandırsın dedi.

Abdullah b . Ca'fer b. Dersteveyh el-Farisi, Ebu Ubeyd'in hal tercemesini naklederken şöyle der: Bağdat alimlerinden Kufıyyun ekolüne mensup lügat, gari­ bü'l-hadis ve Kur'an ilimleri sahas ında ün yapmış alimlerden muhtelif ilimlere vakıf, edebiyatta ve diğer ilim dallarında epey eser vermiş, bu sebeple de gittikçe şöhreti artmış zatlardan biri de Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam'dır. H erseme oğullarına hocalık yapmış ve Abdullah b. Tahir'e yakı nlığı olan bir kimsedir. O fazi­ letli, dinine bağlı, ahl akı ve sireti güzeldi. Ebu Zeyd, Ebu Ubeyde el-Asmai, Yezidi, İ bnü'l -Arabi, Ebu Amr eş-Şeyba ni, Kisai, Ahmer ve Ferra' dan rivayet etmiştir. Kur'an ilimleri, fıkıh, garibü'l-ha­ dis, musannaf, garib, darb-ı mesel ve ş i i r sahalarında yirmi kü­ sur eseri old uğu rivayet edilmiştir.

Abdullah b . Ca'fer devamla şöyle der: B i z e intikal etmiştir k i E b u Ubeyd b i r kitap telif ettiği zaman, Ab­ dullah b. Tahir'e ithaf ederdi. Abdullah b. Tahir bu sebeple ken­ disini takdir eder ve büyük maddi imkanlarla taltif ederdi. Ebu Ubeyd'in eserleri güzel ve her memlekette aranan tiptedir. Ondan hadis rivayet edenler meşhur, sika, ün sahibi ve asaletli kimseler­ dir. Kıraat ilminde daha önceden Kufıyyun'dan hiçbir alimin bir benzerini telif etmediği değerli bir eseri mevcuttur. Kitfıbü'l-Em­ vfıl adlı eseri fıkıhla ilgili yazılmış en güzel ve en kıymetli eserdir.

Ebu Bekir b. el-Enbari şöyle der: Ebu Ubeyd geceyi üç bölüme ayırır, üçte birini namaz, üçte birini uyku ve kalan üçte birini de telifle geçirirdi..

Kitabü 'l-Emval

ıs

Kadı Ebü'l-Ala el-Vasıti der ki : " M uhammed b. Ca'fer et­ Temimi bize habe r verd i, Ebu Ali en- Nahvi bize nakletti; Fesatiti bize anlattı ve şöyle dedi: E b u Ubeyd, Abdullah b. Tahir'in maiyetinde bulunuyordu. Ebu Dulef, Abdullah b . Tahir'e haber yollayarak Ebu U b eyd'in iki ay yanında kalması için gönderilmesi talebinde bulundu. Abd ullah bu teklifi kabul ederek onu gönderir. Ebu Ubeyd iki ay orada kaldıktan sonra dönmek isteyince kendisine otuz bin dirhem takdim edilir. B u n u n üzerine Ebu Ubeyd, "Yanında bulunduğum adam, beni hiçbir zaman başkasının yardımına muhtaç bırakma­ mıştır," diyerek b u hediyeyi reddetti. D öndüğü zaman İ bn Tahir kendisine otuz bin dinar verdi. Ebu Ubeyd : " Ey E mir bu parayı kabul ediyorum ancak senin iyiliğin ve yardımın beni zengin kıl ­ mıştır. B u s e b e p l e verdiğin parayla, sınır boylarında yer alarak silah ve atlar satın almak istiyorum ki sana da sevabı dokunsun," der ve parayı dediği şekilde harcar.

Ali b. Abdülaziz ş öyle der: Ebu Ubeyd'in şöyle dediğini duydum: "Sünnete sarılan kor ateşi elinde tutana benzer. Sünnete sarılan bana göre Allah yolunda kılıçla savaştan daha hayı rl ıdır. "

Ebu Ubeyd der ki : Hammad b. Zeyd'den ilim dinlemek için Basra'ya geldiğimde Hammad'ın vefat ettiği ni gördüm. Bu durumu Abdurrahman b. Mehdi'ye üzülerek arz edince o bana şöyle d e d i : "Her ne kadar bu fı rsatı kaçırdınsa da Allah seni takvadan mahrum etmesin.

M uhammed b . H üseyin el-Aber! ş öyle der: İbn Huzeyme'den duyd um; Ahmed b. Nasr el-Makri'den İ shak'ın şöyle dediğini duyd u m : Ebu Ubeyd benden, Ahmed b . Hanbel'den ve Şafü'den daha alimdir.

Abdullah b. Tah i r der ki : İ nsanlar içinde d ö rt büyük zat biliri m : İ bn Abbas, Şa'bi, Kasım b. Muiz ve Ebu Ubeyd. Bunlardan her biri devri n i n büyük bir şah­ siyetidir.

Ebu Ubeyd'in menkıbeleri çoktur. B uhari, " E f'alü'l- İbad" bölümünde, Ebu Davud " Kitabü'z-Zekat"ta d iğer bir kısmını da "Esnanü'l- İ b il" bahsinde kendisinden rivayet etmişlerdir. Ebu Ubeyd altmış sekiz sene yaşamıştır. Ebu Hasan M u hammed b. Ca'fer et-Temimi en- Nahvi şöyle der:

16

Kitô.bü'l-Emvô.I

Tahir b. Hüseyin, H o rasan'a gittiğinde, M e rv şehrine girdiğinde, gece sohbetleri nde kendisini dinleyeceği bir zat arar, ona Ebu Ubeyd'den daha değerli bir edip bulunmadığı bildirilir ve Ebu Ubeyd'in huzuruna götü rülür. Tahir b. H üseyin, fı kıh, lügat, na­ hiv ve tarihte Ebu Ubeyd'i büyük bir a.Ji m olarak bulur. İ bn Hü­ seyin, ona şöyle demiştir: "Seni bu memlekette bırakmak büyük bir zulümdür." So nra ona bin dinar verip " H o rasan'a savaş için gidiyo rum. Ben H o rasan' dan dönünceye kadar bu parayla geçi n," demiştir. Ebu Ubeyd, Tahir b. Hüseyi n'in H o rasan seferi müdde­ tince Garfbül-Musannafı telif etmiştir. H o rasan'dan dö nünce kendisini yanına alarak Samarra'ya götü rmüştür. O muttaki, di­ nine bağlı mert bir insandı.

Ahmed b . Yusuf der ki : Ebu Ubeyd Garfbü 'l-Hadfs kitabını yazıp Abdullah b. Tahir'e arz edince, Ab dullah onu takd i r etti ve " B i r insan, böyle bir eser yazacak akıl ve zekaya sahipse maişeti n i kazanmaya muhtaç bırakılmaması o n u n tab i i hakkı d ı r," d iye rek ke ndisine ayl ık bağladı.

M uhammed b . Vehb şöyle der: Ebu Ubeyd der ki: Bu kitabı telif ettiğimde kırk yaşındadım. Bazen başkasından faydalanarak aldığım malumatı kitapta ilgili yere kaydederdim. Bundan dolayı sevinir ve uykusuz kalırdım. Oysaki sizden biriniz yanıma gelip dört beş ay içinde çok şeyler öğrendiğini iddia eder.

İbn U rve'den nakledildiğine göre : Abdullah b. Tah i r Bağdat'ta ikamet etmekteydi . O, Ebu Ubeyd' den ilim dinlemeyi çok arzu ederdi. B u amaçla da Ebu Ubeyd'in ke n­ di evine gel mesini istediği halde Ebu Ubeyd bu isteği reddeder­ di. Bunun için de İ bn Tahir, Ebu Ubeyd'e gider ve onu dinlerdi. Buna karş ılık ke ndisinden Garfbü 'l-Hadfs'i dinle meye gelen Ali b. el-M edlnl ile Abbas el-Anberl'ye her gün kitabını alarak gider ve hadis hakkında malumat ve rirdi.

Ahmed b. Kamil el-Kadi' den nakledilir: E b u Ubeyd d i n i n d e v e ilminde değerli bir kimseydi. O bir dahi idi. Hadis, Arapça, fıkıh ve Kur'an ilimleri gibi çeşitli İ slam ilimle­ rinde ihtisası olan bir zattı r. Rivayetleri hasen, nakli sahihtir. Di­ ninde ve hayatı nda kendisini tenkit eden kimseye rastlamadım.

Hamd b . Sehl der ki : Yahya b. M aln' i n şöyle dediğini duydum. B i r gün Asmal'nin ya­ nındayke n Ebu Ubeyd geldi. Asma! ona dikkatle bakarak bize dedi ki : "Bu geleni bilir misiniz?" Evet dedik. O şöyle dedi: "Bu gelen hayatta kaldıkça dünya yok olmaz."

Kitô.bü'l-Emvô.I

17

Mu 'cemi'l-Üdeba adlı eserde, Yakut, Ebü'l-Abbas Ahmed b. Yahya'nın şöyle ded iğini nakleder: Abdullah b. Tahir, babasının sağlığında, genç yaştayken hac için Horasan' dan gelmiş ve İ shak b. İ brahlm' in evi ne misafir olmuştu. İ shak, Tahir'in kendil erinden ilim öğrenmesi ve onlarla görüşme­ si için alimleri evi ne çığırdı. Muhaddis ve fakihler davete icabet etti. İ bnü'l-Arabl ile Asmal'nin yakın dostu Ebu N asr'ı da getirtti. Ebu Ubeyd'i de davet etti. Ancak o, " İ lim aranır, ilmin ayağına gi­ dilir," diyerek davete icabet etmedi. İ shak, Ebu Ubeyd'in bu söz­ lerine ve mektubuna öfkelendi. İ shak, Abdullah b. Tahir'in ona tahsis ettiği iki bin d irhem aylığı bu olaydan sonra kesti. Durumu da Abdullah'a bir mektupla bildirdi. Bunun üzerine Abdullah, yaz­ dığı mektupta, "Ebu Ubeyd sözlerinde haklıdır. B u davranışından dolayı maaşını bir misli daha artırdım. H emen maaşını ver, müka­ fatlandır ve hak ettiği nimete mazhar kıl," diye emir verdi.

İbn Hacer, Tehzfb'de der ki : Ebu Ubeyd'in Kitô.bü 'l-Emvô.l'i fıkha dair yazılan eserlerin en iyi­ lerindendir. Eserdeki bazı hatalı hadisleri Ebu U b eyd'e Ma'mer b. Müsenna yoluyla naklettiği hadislerdir. Buhari, "el-Kıraatü halfe'l- İ mam" bölümünde, Kitô.bü '/-Edeb'de, Kitô.bü Ef'ali 'l- İ­ bô.d'da; Ebu Davud ise " Kitabü'z-Zekat"ta " E snanü'l- İ bil" ko­ nusunda; Tirmizl "Kıraat" bahsinde olmak üzere birçok yerde kendi sinden rivayet etmişl erdir. Ayrıca Sahfh-i Buhô.ri'nin de bir rivayeti vardır.

İbn Hibban, Sıkat'ta şöyle der: Ebu Ubeyd, d ü nya çapında bir imam, fıkıh ve hadiste bir oto ri­ teydi. Dindar ve muttakiydi. Edebiyat ve tarihte b üyük bir ilim sahibiyd i . Eserler yazdı. H adis topladı. H adisi m üdafaa etti. Ona muhalefet edenlerle mücadele etti.

Ezheri, Kitab u 't-Tehzfb'de şöyle der: Ebu Ubeyd, dinine bağlı, faziletli, sünnetten ayrı lmayan bir kim­ seydi." Sa'leb, "Ebu Ubeyd üstün bir akıl ve zekaya sahipti. İ nsan­ lar ilmine ve faziletine muhtaçtır," demiştir.

Burada Ebu Ubeyd hakkı nda söylenen lerden yukarıda nakletti klerimizle yeti niyoruz. Çünkü bütün alim ve imam­ ların hakkı nda s öylediklerini nakletmeye kal ksak mevzu ol­ dukça uzar. Şunu ifade edelim ki Ebu Ubeyd'in kuvvetli bir kalem, geniş bir ilim sahibi olduğunu, faziletli ve büyük bir imam olduğunu gösteren en büyük delil, İ s lam'ın mali sistemi için yazd ığı ve bir benzeri daha yazılmamış olan bu eseri telif etmesidir.

18

Kitô.bü'l-Emvô.l

Bu eseri en münasip bir şekilde o rtaya koymak hususunda bize yardımcı olmasını onu okuyan herkesin yararlanmasını ve üzerinde yaptığımız çalışmaların, bizim için bir mükafat vesilesi olmasını Cenabı Allah'tan n iyaz ederim. Doğru yola i l eten ve başarıya ulaştıran yalnız Allah'tır. Hamd, yalnız Allah'a mahsustur. Salat ve selam Hz. Mu­ hammed'e . . . Kah i re, 5 Zilhicce 1387 M uhammed Halli H erras

BİRİNCİ BÖLÜ M

Bismillahirrahmanirrahim Allah'ın salat ve selamı Hz. Muhammed'e ve Ehli b eytine olsun . . . Ü nlü bilgin, yazar v e faziletli kadın Şuhde bint E b i Nasr Ahmed b. Ferac b. Ö mer el- İ ber! ed-Dineveri'ye, 11 Şaban 564'te B ağ­ dat'taki evinde şöyle okunmuştur: Size Ebü'l-Fevaris Tarrad b. M uhammed b. Ali ez-Zeynebi, 2 Zilhicce 490 tarihinde şöyle an­ latmıştır: Ebü'l- H asan Ahmed b. Ali el- Badi bize şöyle nakletti. Ebı.1 Ali Hamid b. M uhammed el-Herevi bize şöyle rivayet etti. Ali b. Abdülaziz e l - B eğavi bize şöyle haber verd i : Ebı.1 Ubeyd Kasım b. Sellam e l - E zdi bize anlattı. Ebı.1 Ubeyd dedi ki:

İmamın Halka Halkın da İmama Karşı Hakları1 1- İ smail b. Ayyaş bize Süheyl b. Ebi Salih, Ata b. Yezid el-Leysi ve Temim ed­ Dari'den naklen şöyle a nlattı : 2

Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Din nasiha ttir."3 " Ey Al­ lah'ın Resulü, kim için?" denildi. H z. Peygamber: "Allah için, kitabı için, resulü için, devlet reisleri için ve Müslü­ man halk için," diye buyurd u. 2 - Abdurrahman b. M ehdi bize Süfyan b. Said, Süheyl b. Ebi Salih, Ata b. Yezid ve Temim ed-Darl'den rivayetle yukarıdakine benzer bir hadis nakletti. Ancak Hz. Peygamber, " D i n nasihattir;· sözünü üç kere tekrarlamışlard ı r. 1

2

3

Kitaptaki başlıklar çok uzun (bazıları neredeyse cümle büyüklüğünde) olduğu için başlıkların bir kısmını kısaltarak verme gibi bir tasarrufta bu­ lunmak zorunda kaldık. (ed.) Kitaptaki rivayetler genelde üç kategoriden oluşuyo r. B unlar; rivayet sene­ di, ana metin ve yazarın (Ebu Ubeyd) yorum u şeklinded i r. Okuyucunun rahat takip edebilmesi adına, her rivayetteki üç kategoriyi de ayrı ayrı ka rakterde vererek kitabın daha kolay okunma ve istifade edile­ bilmesini sağlamaya çalıştık. (ed.) Nasihat, Arapçada öğüt anlamına gelse de daha kapsam l ı bir anlamı var­ dır. Nasihat, yeri n e göre kalbidir. Bu durumda ihlaslı olmak demektir. Söz­ le nasihat, hakkı tavs iye etmek, hak sözü söyle mekten kaçınmamaktır. Fi­ ilen nasihat, kişinin eylemlerinde haktan ve doğruluktan ayrılmamasıdır. Hadiste geçen Allah'a nasihat, ihlasla O'na inanmaktır. Peygamber'e nasi­ hat sünnete uym aktı r. Kur'an'a nasihat ona inanmak ve hükü mleriyle amel etmektir. D evlet reislerine nasihat, hakka bağlı olanlarına itaat etmektir. Halka nasihat, topluma karşı vazifelerini hakkıyla yapmaktı r. (çev.)

20

Kitabü 'l-Emval

3- İsmail b. Ca'fe r el-M edini bize şöyle rivayet etti. Abdullah b. Dinar bize lbn Ömer' den şöyle dediğini nakletti:

Hz. Peygamber şöyle buyurd u : " H epiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden mesulsünüz. İ nsanları idare eden e mir onların çobanıdır ve o nlardan sorumludur. Ev sahibi ailesinin çoban ıdır ve onlardan sorumludur. Kadın, kocasının evinde ve çocukları üzerinde çobandır ve onlardan sorumludur. Köle, efendisinin malı üzerin­ de çobandır ve ondan sorumludur. Evet, hepiniz çoban­ sınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz." 4- Ebü'l-Yeman el-Hakem b. Nafi' el- Humsi bize Şuayb b. Ebi Hamza, lbn Şihab ez-Zühri, Salim b. Abdullah b. Ömer ve babasından rivayetle Hz. Peygamber' den aynı tarzda -yahut b enzeri- bir rivayet nakletti. 5- İ smail b. Ca'fe r bize, Şerik b. Abdullah b. Ebi N e m r ve Ata b. Yesar' dan şöyle anlattı:

"Bir adam Hz. Peygamber'in huzurunda dedi ki : "Emirlik ne kötü ş eydir:' Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Hakkını verip adaletle iş görenler için emirlik ne iyi şeydir; ancak hakkıyla iş görmeyen ve adaleti gözetmeyenler için ne kötü şeydir; böylesi için emirlik kıyamet gününde üzüntü ve pişmanlık vesilesi olacaktır;· diye buyurdular." 6- Yezid b. Harun bize Yahya b. Said ve Hars b. Yezid el-Hadrami'den şöyl e an­ lattı:

Ebu Zerr, Resulullah'a kendisini emir tayin etmesini arz etti. H z . Peygamber ona : "O bir emanetti r. Üzeri n e ald ığı vazifeleri hakkıyla yerine geti renler hariç kıyamet gü­ nünde b i r hasret ve piş manlıktır." 7- Ömer b. Tarık el-Mısri bize Abdullah b. Lehia ve Hars b. Yezid el-Hadrami'den şöyle nakletti. H a rs b . Yezid dedi ki: İbn Huceyretü'ş-Şeyh'i n şöyle dediğini iş it­ tim: Bana Ebu Zerr' i n şöyle dediğin i işiten nakletti :

" B i r gece -yahut sabaha kadar b i r gece boyunca- Hz. Peygamber'e arz edip durdum. Dedim ki : " Ey Allah'ın Resul ü ! Beni emir tayin etmez misin?" O şöyle buyurd u : Şüphesiz emirlik bir emanettir. Onu haklı olarak üzeri­ ne alan ve gereği olan vazifeleri yerine getirenler hariç, kıyamet gününde hasret ve pişmanlık olacaktır:•4 4

İslam' da emirlik istemek ve bu hususta hırslı olmak hoşgörü lmemiştir. Sa­ hih hadis kitaplarında bu konuda hadisler m evcuttur. Hz. Peygamber'den nakledilen şu hadisi zikretmek yararlı olacaktır: "... Ebu M usa el-Eş'ari şöyle

Kitabü 'l-Emval

21

8 - Ali b . Haşim b . el-Berid bana Hişam b . Urve ve babasından naklen şöyle de­ diğini anlattı :

Hz. Ebu Bekir bir konuşma yaptı. Allah'a hamd edip şük­ rettikten sonra şöyle dedi : "Ey insanlar sizi idare etmekle görevlendirildim. Halbuki en hayırlınız değilim. Şüphesiz Kur'an nazil olmuş, Peygamber d e sünnetini ortaya koy­ muştur. O bize öğretti, biz de amel ettik. Bilesiniz ki iyiden de güzel olan, hidayettir -yahut Ebu Ubeyd'in şüphesiyle, takvadır; dedi. Ebu Ubeyde der ki : Büyük i htfmalle takva dediğini sanıyorum-. Allah'a itaat etmeyen güçsüzden de güçsüzdür. Benim yanımda sizin en güçlü olanınız, zayıf da olsa haklı olandır. Ta ki kendisine hakkını vereyim. Benim yanımda en zayıf olanınız, kuvvetli de olsa hak­ sız olandır. Ta ki kendisinden (gasbetmiş olduğu) hakkı geri alayım. Ey insanlar! Ben (Peygamber'in yolunun) ta­ kipçisiyim; yeni bir yol ihdas edemem. Eğer iyilikle iş gö­ rürsem bana yardım ediniz; şayet haktan saparsam beni doğrultun. D iyeceklerim budur. Sizler için de kendim için de Allah'tan mağfiret diliyorum." 9- Ebu Ubeyd dedi: Ali b. Haşim (İbnü'l- Berid) bize İsmail b. Ebi Halid ve Kays b. Ebi Hazim'den -yahut başkasından- rivayetle Hz. Ebu Bekir'den Hz. buna benzer bir rivayet nakletti. 10- Ebu Ubeyd dedi: Yezid b. Harun bize, Hişam b. H assan ve Hasan' dan naklen şöyle dediğini anlattı :

Hz. Ömer, Ebu M usa el-Eş'ari'ye ş öyle yazd ı : " İ şinde sağ­ lam olmak, b ugünün işini yarına bırakmamak demektir. Böyl e yapmazsanız, işleriniz üst üste birikir ve hangi­ sinden başlacağınızı bilemezsiniz. Dolayısıyla hiçbirini yapamazsınız. Emir, Allah'a itaat ettiği müddetçe ona itaat edilir. Reis hayra vesile oldukça, halk d a hayra ve­ sile olur. Bazen halkın, id arecilerine karşı nefreti vardır. dedi: Ben bir kere beraberimde amca oğullarımdan iki kişiyle birlikte Hz. Peygamber'in huzuruna girdim. Bu iki kişiden birisi: "Ey Allah'ın Resu lü! Aziz ve Celil olan Allah'ın sana tevdi ettiği vazifelerden biri üzerine beni memur tayin et;' dedi. Öbürüsü de bunun gibi bir memuriyet istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Vallahi biz emirlik isteyen bir kimseyi ve imarette hırslı olan bir şahsı bu işlere memur tayin etmeyiz," buyurdu. Hadisten an­ laşılacağı üzere İslam' da görev isteyene verilmez. Zira kendisinde başkanlık hırsı bulunanlar, bu tutkudan dolayı ehil sayılmamaktadırlar. Bu sebepledir ki Hz. Peygamber, Ebu Zerr'e bu mesuliyeti tevdi etmemiştir. (çev.)

22

Kitabü 'l-Emviil

Halkın nefretinin bana (veya bize) yönelmesinden Al­ lah'a s ığınırım. Bunun sebebi kalplerdeki kin, dünyevi çıkarlar ve uyulan heves ve arzulardır. Size düşen, bir an için de olsa hakkı ayakta tutmaktır." 11- Ebu Ubeyd dedi: Abdullah b. İdris ve Ebu İ smail İbrahim b. Süleyman el-Müeddib ve Eşcai -adı, Ubeydullah b. Ubeydurrahman'dır- üçü bize İsmail b. Ebi Halid ve M us'ab b. Sa'd'dan şöyle anlattılar: M us'ab dedi ki:

Hz. Ali, hakkı ifade eden sözler söyledi ve dedi ki : " İ ma­ mın vazifesi, Allah'ın indirdiğiyle hükm etmek ve ema­ netin gereğini yapmaktır. İ mam b u vazifelerini yerine getirirse halka düşen vazife onu dinlemek, ona itaat et­ mek ve davetine uymaktır." 12- Ebu Ubeyd dedi: Muhammed b. Yezid el-Vasıti bize Avvam b. Havşeb'den şöyle anlattı : Rum d iyarındayken bize Beni Esed' den bir zat, bir raviden, Selman' dan şöyle nakletti. Selman dedi ki:

o

da

" H alife, Allah'ın kitabıyla hükmeder ve ailesi gibi halka şefkat eder." Ka'bü'l-Ahbar dedi ki : O, doğru söylemiştir. 13- Ebu Ubeyd dedi: Eşcai bize M is'ar b. Kidam, er- Rabi' ve Ebu Ubeyde b. Ab­ dullah'tan şöyle haber verdi.

Ebu Ubeyde dedi ki : Adaletle iş gören hükümdar, Allah'a yükselecek feryatları durdurur; buna karşılık, zalim hü­ kümdarın aleyhine Aziz ve Celil Allah'a yükselen şika­ yetler daima çoğalır. 14- Ebu Ubeyd dedi: H üşeym bize, Ziyad b. M i h rak, bir ravi ve Ebu H ü reyre' den şöyle nakletti :

Hz. Peygamber dedi ki : "Adil hükümdarın bir günlüğüne halkı idare etmesi, ibadet eden ki msenin kendi meske­ ninde yapacağı yüz yıllık -Hüşeym'in şüphesiyle yahut elli yıllık- ibadetten daha üstündür." 15- Ebu Ubeyd dedi: Eşcai ve Ya'kub el- Kari bize Malik b. Miğvel ve Talha b. Musarrıf'tan şöyle anlattılar. Talha dedi ki : Halid b . Velid şöyle dedi:

"Üç kişiye hakim olmak gayesiyle üç adım öteye atma, bir iğne ve daha fazla değerde herhangi bir zimminin malına dokunma, M üslümanların halifesine kin besleme." 16- Ebu Ubeyd dedi: Ebu Muaviye bize, A'm eş, Ebu Süfyan ve şeyhlerinden ri­ vayetle şöyle haber verd i :

Sa'd, hastalığı sebebiyle Selman'ı ziyaret ederdi. Sa'd, Selman' a : " Ey Abdullah'ın babas ı ! Bize faydalanacağı-

Kitdbü'l-Emvdl

23

mız bir tavs iyede bulunsan?" dedi. Selman da dedi ki : "Üzüldüğünde Allah'ı zikret; taksim ettiğin zaman ilahi adaleti gözet; hükmettiğin zaman da Allah'ın hükmünü tatbik et." İmamların Tasarrufundaki Mallar Bunların Kitap ve Sünnetteki Dayanakla !"• Ebu Ubeyd d e d i : Evvela Hz. Peygamber'e ait olan mallardan baş­ lıyoruz. Bunlar ü ç s ınıftır: Birincisi: Allah'ın müşriklerin malları ndan Resulüne "fey" ola­ rak verdiği mallar. B u mallar, Müslümanların at sürerek ve deve koşturarak (savaş sonucu) ele geçirdikleri gan i m etler değildir. Bunlar, Fedek arazisi ve Nadir oğullarının mallarıydı. Nadir oğul­ ları, mal ve top rakları karşılığında Hz. Peygamber'le antlaşma yapmışlardı. Ne kendileri savaşa kalkıştılar n e d e M üslümanlar onlara karşı savaş külfetine katlanmışlardı. İ kinci s i : "Safi" malları, M üslümanlar tarafından ele geçirilen ga­ nimetler taksi m edilmeden evvel, Hz. Peygamber'in bu ganimet­ lerden kendi şahsına mahsus olmak üzere seçtiği mallardır. Ü çüncüs ü : Ganimetler beşe bölündükten s o n ra ayrılan humu­ sun beşte b i ri nispetindeki ganimet payı . H e r üç sınıfa dair meşhur rivayetler mevcuttur. ı 7- Süfyan b. Uyeyne bize Amr b. Dinar, Ma'mer b. Raşid, Zühri, Malik b. Evs b.

el-Hadesan en-Nadri ve Ö m e r b. Hattab'dan şöyle anlattı.

Ebu Ubeyd dedi ki : Beni Nadir'i n mallarına gelince: Hz. Ömer dedi ki : "Nadir oğullarının malları, Allah'ın, Resu­ lü'ne fey olara k verdiği mallardandır. M üslümanları n at sürerek, d eve koşturarak (savaş so nucu) ele geçirdikle­ ri ganimetlerden değildir. Bu bakımdan Nadir oğulları­ nın malları, Peygamber'e aitti. Resulullah, ailesinin bir yıllık geçim masrafını bunlardan ayırdıktan sonra geri kalanını da Allah yolunda harp hazırlığı olarak atlara ve silahlara harcardı." 1 8- Ebu Ubeyd d e d i : M uhammed b. Kesir bize Ma'mer ve Zühri'den şöyle de­ diğini nakletti :

Hz. Peygamber Nadir oğullarını kuşattı. Kendileri, M e ­ d i n e ' n i n yakınında oturan Yahudi kabilesidir. Bunlar, kuşatma karşısında dayanamayara k ken d i yurtlarını terk etmeyi teklif ettiler. Yapılan antlaşmaya göre silah

Kitô.bü'/-Emvô.I

24

hariç, d evelerinin taşıyabileceği malları yanlarına ala­ bileceklerdi. Bunun üzerine Aziz ve Celil Allah, şu aye­ ti inzal buyurdu: "Bütün göklerde ola n la r, bütün yerde olanlar h ep Allah'ı tesbih etm ekte. O, her şeye galiptir, hikm et sah ibidir. Eh li kitapta n kafir olanları ilk sürgün­ den yurtla rından çıkaran O'dur... Ve fasıkla rı perişan ede­ ceği için dir. "5 19- Ebu Ubeyd d e d i : Abdullah b. Salih bize Leys b. Sa'd, Ukayl b. Halid ve İbn Şihab' dan şöyle anlattı :

" B eni Nadir vakası, Bedir vakası n da n altı ay sonra vuku bulmuştur. Onların mesken ve hurmalıkları M edine'nin civarı n daydı . Hz. Peygamber onları kuşatınca yurtlarını terk etmeye karar verdiler." Ravi daha sonra Ma'mer'in rivayetine benzer bir hadis nakletti. 20- Ebu Ubeyd dedi: Haccac b. Muhammed bize, İ b n Cüreyc, M usa b. Ukbe, Nafi' ve İ b n Ömer' den şöyle dediğini anlattı:

Hz. Peygamber, Nadir oğullarının hu rma ağaçlarını yak­ tırdı ve kestird i. İ şte bu hadise için Hassan, şu mısraları söylerd i : Ve han e ala serati Beni Lueyyin Harfkun bil-Buveyreti m ustatiru. " Buveyre'nin etrafında yükselip yayıla n yangın, Lueyy oğullarının reislerine, aldırılmaya değmez, önemsiz bir şey olarak geldi." 2 1 - Ebu Ubeyd d e d i : Ebü' n - N adr bize Leys b. Sa'd'dan şöyle nakletti. Leys dedi ki Nafi ' bana İbn Ö mer' den şöyle rivayet etti:

"Hz. Peygamber, Nadir oğullarının hu rmalıklarını yak­ tırdı ve kestirdi . Yaktı rılan ve kesti rilen bölge Buvey­ re' d i r. Onlar hakkında şu ayeti kerime i n d i : "Herhangi bir h u rm a ağacını kestiniz yah u t kökleri üzerinde bırak­ tın ızsa h ep Allah 'ın izniyle ve o fasıkları perişan edeceği için dir. "6 " 2 2 - Ebu Ubeyd d e d i : H ü şeym bize Ebu Bişr ve Said b. Cübeyr' den şöyle dediğin i rivayet etti :

5

6

Haşr, 5 9 / 1-5. Haşr, 5 9 / 5 .

Kitabü 'l-Emvdl

25

İ b n Abbas'a H a ş r suresinin nüzul sebebini sordum -ya­ hut soruldu-. "Sure Nadir oğullan hakkında indi," diye cevap verd i . Ebu Ubeyd dedi: Bunlar, Nadir oğulları hakkında varit olan ri­ vayetlerdir.

23- Fedek topraklarına gelince: lsmail b. lbrahim bize, Eyy(ıb ve Zühri'den naklen

"Sizler ona ne at koşturdun uz ne de deve sürdün üz,"7 aye­ ti hakkında ş öyle anlattı. Zühri dedi ki: B u arazi Hz. Pey­ gamber'e ait Arap köyleridir. Fedek vs. gibi . E b fı Ubeyd dedi : Arapçada kuran arabiyyeten yani tenvinle te­ laffuz edilir. Ancak dtlru'l-ahire ve salô.tü'l-ulii ö rn eğinde olduğu gibi olursa tenvinsiz olur. Muhaddisler ise kurtl arabiyye şeklin ­ de tenvinsiz telaffuz ederler.

24- Ebu Ubeyd dedi: Abdullah b. Salih bize Leys b. Sa'd ve Yahya b. Said'den şöyle nakletti. Yahya b. Said dedi ki:

" Fedek halkı Hz. Peygamber'e temsilci göndererek, ara­ zi ve hurmalıklarının yansıyla canlarını ken dilerine ba­ ğışlaması, diğer yansını ise Peygamber'e vermek üzere ona biat ettiler. Hz. Ömer onları sürünce, yurtlarına bi­ lirkişi göndererek paylarına düşen top rak ve hurmalık­ ların değerlerini tespit ettirip kendilerine ödedi." 25- Ebu Ubeyd dedi: Said b. Ufeyr el-Mısri bize Malik b. E n es'ten -Ebu Ubeyd der ki iyi bilmiyoru m ; ravi lbn Şihab'dan mı nakletti yoksa yalnız Malik'ten mi?- naklederek şöyle dedi:

Hz. Ömer Hayber Yahudilerini yurtlarından sürdü. Onlar, toprak ve meyve bahçelerinden mahrum olarak yurtla­ rını terk ettiler. Halbuki, Fedek Yahudileri, Peygamber'le önceden yaptıkları antlaşma gereğince arazinin yansı kendilerine aitti. Hz. Ömer, -Peygamber'in kendileriyle yaptığı antlaşmayı düşünerek- toprak ve meyve bahçe­ lerinin yarısının kıymetini altın, gümüş, d eve ve eyer ola­ rak ödedikten sonra onları yurtlarından sürdü. Ebu Ubeyd d e d i : H ayber Yahudilerinin arazi ve m eyve bahçe­ lerinden mahrum edilmeleri, Hayber'in kuvvet yol uyla fethe­ dilmesinden dolayıdır. Bu nedenle, M üslümanların hakkı oldu. Yahudilerin bu arazide hiçbir hakkı kalmam ıştı. Fedek ise ant­ laşma hükümlerine tabiydi. Yahudiler, ken dilerine ait top rak-

7

Haşr, 59/6.

26

Kitô.bü'l-Emvô.I

!arın kıymetini alınca, Fedek tamamen Peygamber'e ait kaldı.8 Bundan d olayıdır ki Abbas ve Hz. Ali bu top rakların veraseti ko­ nusunda hak iddia etm işlerdi. 26- Yahya b. Abdullah b. Bükeyr ve Abdullah b. Salih bize Leys b. Sa'd'dan şöy­ le naklettiler. U kayl bana İbn Şihab'dan şöyle dediğini anlattı : Malik b. Evs b. el-Hadesan bana şöyle haber verdi. Malik dedi ki:

M u hammed b. Cübeyr b. M ut'i m bana Malik'in bu riva­ yetinden bahsetmişti. Ben de M alik b. Evs'e giderek bu hadisi sordum. Bunun üzerine Malik dedi ki : Güneşin gökyüzünde yükseldiği bir vakitte H ayber ahalisinin ya­ nında oturuyorken, Ömer'in elçisini karşımda gördüm. Bana, " M üminlerin reisine icabet et," dedi. Ben de icabet ederek onunla birlikte Ömer b. H attab'a gittim. Kendisi­ ni hurma dallarından yapılmış, ş ilte ve yaygısı bulunma­ yan b i r sedir üzerinde oturmuş, deriden bir yastığa da­ yanmış halde buldum. Onu selamlayıp oturdum. Bana: "Ey Malik kavminden bazı aileler bize geldiler. Ben de onlara verilmek üzere biraz atiyye9 hazırlanmasını em­ rettim. Onu al da aralarında paylaştır," dedi. Ben: "Bu işi başkasına emretsen?" dedim. " B u n u al adam ! " dedi. Ben yanında otururken kapıcısı Yerfü geldi ve : " Ey Müminle­ rin E miri ! Osman, Abdurrahman b. Avf, Zübeyr b. Avvam ve Sa'd b. Ehi Vakkas'ın içeri girmelerine izin var mı? İ çeri girmek için müsaade istiyorlar," dedi. Ömer: " Evet," diyerek onlar için izin verdi. Onlar içeri girip selam ve­ rerek oturdular. Yerfü biraz sonra tekrar içeriye girdi ve Ömer' e : "Abbas ve Ali için de izin var mı?" dedi. Ömer: " Evet," d iyerek ikisine de izin verd i . Onlar da içeriye girince selam verdiler ve oturdular. Abbas oturduktan sonra : " Ey Müminlerin Emiri ! Benimle bu adam arasın­ da hükm et," dedi. Osman ve beraberindekiler: " Evet, Ey M üminlerin Emlri, ikisi aras ında hükmünü ver," dediler. B u nu n üzerine Hz. Ömer, hazır bulunan lara bu durumu 8

9

Resulullah'ın m i rasçılarına kaldı. Zira Hz. Peygamber vefat etmişti. (Muh.) Hz. Ebu Bekir, bu malların devlete ait olduğunu düşünerek kızı Aişe dahil kimseye verm emiştir. Ancak bu konu yüzyıllar b oyu siyaset malzemesi ya­ pılmış olup bu araziler zaman zaman veril m i ş ve geri alınmıştır. (Ed.) Atiyye: Verilen ş ey demektir. Mükafat, hediye, hibe ve maaş manasına gelir. (çev.)

Kitô.bü'l-Emvô.l

27

size izah edeyim dedi: Allah ( c.c.) , Resulü'ne mahsus olmak üzere ve ondan başkasına vermediği 'fey'i ihsan buyurmuştur. Allah ( c.c.) şöyle buyuru r: "Allah peygam­ berine verdiği feye gelince: Siz ona ne at koşturdunuz ne deve. Fakat Allah, peygamberlerini diled iği kimsele­ re musallat eder. Allah her şeye kadirdir." 1 0 B u sebeple 'fey' Hz. Peygamber'e mahsustur. Sonra Allah'a yemin ederi m ki 'fey' i sırf kendine ayırıp sizden menetmedi. Onu aranızda dağıttı ve size verdi. Hz. Peygamber arta kalan bu maldan ailesinin yıllık geçimini temin ederdi. Geri kalanı da Allah yolunda harcanmak üzere ayı rırdı. Hayatı boyunca Peygamber'in uygulaması budur. Allah hakkı için size sorarım? Sizler bunu böyle bilir misiniz?" Oradakiler: " Evet, böyle biliriz," dediler. Sonra Abbas ve Ali'ye de aynı soruyu sorup ant vererek: "Allah hakkı için ikinize sorarım? İkiniz bunu böyle bilir misiniz?" dedi. Onlar d a : " Evet böyle biliriz," diye tasdik ettiler." Ebu Ubeyd dedi ki : Ravi daha sonra uzun bir hadis nakletti; biz rivayetin tamamından yukarıdaki bölümünü almakl a yetindik. 2 7 - Ebu Ubeyd dedi: Abbad b. Abbad, Salih b. Ebi'l-Ahdar bize Zühri ve Malik b. Evs'ten rivayetle

Hz. Ömer'den bu tarzda -yah ut buna benzer- bir riva­ yet nakletti. 2 8 - Ebu Ubeyd dedi: M u hammed b. Ca'fer bize Şu'be, Amr b. M ü rre ve Ebi'l-Buh­ teri'den şöyle dediğini rivayet etti :

Bir zattan b i r rivayet i şitti m. Bu rivayet hoşuma git­ ti. Onu yazmak istedim ve ravi onu yazılı olarak bana getirdi. Sonra bana yukarıdaki hadis tarzında veya ona benzer bir rivayet anlattı. Ebu Ubeyd d e d i : B u nlar da Fedek arazisiyle Nadir oğulları nın malları hakkı nda va rit olan rivayetl erdir. ı 1 10 11

Haşr, 59/6. Yukarıda nakledilen rivayetler savaş sonucu fethedilmeyen memleketler­ den ele geçirilen ganimetlerle ilgilidir. Bu tip ganimetlere fey denilmektedir. Bunların tabi olacağı hükümler, savaş sonucu ele geçirilen ganimetlerin tabi olacağı hükümlerden ayrıdır. Bu konuyla ilgili olarak müçtehit imamların ve mezheplerin görüşlerine değinmek gerekir. Cumhura göre fey Müslümanla­ rın düşmandan savaşmadan ele geçirdikleri mallardır. Yine cumhura göre fey, zengin-yoksul ayırt edilmeksizin her Müslümana verilebileceği gibi, ordunun

28

Kitô.bü 'l-Emvô.J

29- Ebu Ubeyd dedi: 'Safi'ye12 gelince: Hüşeym b. Beşir bize M utraf b. Tarif ve Şa'bi'den şöyle dediğini rivayet etti :

Hz. Peygamber'in her ganimetten at, cariye ve köle gibi mallardan seçtiği ganimetler olurdu. 30- Anbese b. Abdülvahid el-Kureşi b i z e Said b. E b i Arube -yahut Said b . İyas el-Cüreyri, ama büyük ihtimalle Said b. !yas olacağın ı sanıyorum- ve Ebü'l-AJa b. Abdullah b. eş-Şühhir'den şöyle dediğini nakletti:

el-Mirbed'de bulunuyorduk -Ebu Ubeyd, zannediyo­ rum ravi, Mutarrif da beraberimizdeydi, dedi.- derken elinde bir deri parçası olduğu halde yanımıza bir Arap geldi ve " İ çinizde okumasını bilen var mı?" diye sordu. Biz: " Evet," diye cevap verdik. Arap elindeki deri parça­ sını bize verdi. Deri parçasında şunlar yazılıydı: Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah'ın Resu­ lü M uhammed'den Ukel kabilesinden Benu Züheyr b. Ukayış'a. Sizler Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet ederseniz, namazı kılar, zekatı verir, müşriklerden ayrı bir cemaat olur, ganimetten beşte birini, Peygamber'in ganimetlerden payını ve hakkı olan 'safi'yi -Ravi : ya da safi hakkını, dedi- verirseniz, Allah'ın ve Resulü' nün hi­ mayesine girmiş olursunuz. erzak ve masrafı, hakim ve valilerin maaşı, köprü, okul ve camilerin yapımı ve onarımı gibi devletin sair hizmetlerinde harcanır; ganimet gibi taksime tabi değildir. Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer'in tatbikab da böyle olmuştur. İmam Şafii ise ganimetin beşte biri gibi, feyin de beşte biri ganimet ayetinde zikredilen beş sınıfa verilir. Geri kalan beşke dördü ise imamın içtihat ve yetkisine bağ­ lıdır. İmam kendisiyle çoluk çocuğunun ve uygun gördüğü kimselerin geçi m­ lerini ondan sağlar, demiştir. Kimisi de feyin tamamı, ganimetin beşte birinin verildiği beş sınıf arasında taksim edilir, demiştir. Feyin tamamı imamın yetki ve içtihadına bağlıdır diyenlerle ganimetin beşte birine sahip olan beş sınıfa verilir diyenler arasındaki ihtilafın sebebi, yukarıda geçen ganimetin beşte biri, ayette zikredilen beş sınıftan başkasına verilmez diyenler; fey de bu beş sınıfa mahsustur demişlerdir. Ayette zikredilen beş sınıftan umum muratbr diyenler ise ganimetin beşte biri gibi, feyin tamamı beytülmalin olup imamın yetkisine bağlıdır, demişlerdir. Ganimetin beşte biri gibi feyin de beşte biri­ nin ganimet ayetinde zikredilen beş sınıfa verildiği görüşü Şafii' den evvel hiç kimse tarafından söylenmemiştir. Şafıi'yi bu görüşe sevk eden sebep, ganimet ayetinde zikredilen beş sınıfın fey ayetinde de zikredilmiş olmasıdır. Şafii bun­ dan, ganimetler gibi feyin de beşte birinin bu beş sınıfa verildiği zannına ka­ pılmışbr. Halbuki bu ayetin zahirinden, feyin beşte biri değil, feyin hepsinin bu beş sınıfa verilmesinin gerektiği anlaşılmaktadır. (çev.) 1 2 Safi: Hz. Peygamber'in ganimetten seçerek aldığı özel pay a nlamında fıkıh terimi. (çev.)

Kitô.bü '/-Emval

29

Adama, " Peygamber'den bize anlatacağın bir hadis işit­ tin mi?" d iye sorduk. Adam: " Evet, Resulullah'ı şöyle buyururken i şittim : " Ki m ki içindeki kin ve n efretin git­ mesine fazlasıyla sevinecekse sabır ayın ı (ramazanı) bir de her aydan üç gün oruç tutsun." Adama: "Bu sözü Pey­ gamber' den bizzat sen mi işittin?" d iye sorduk. Bunun üzerine adam öfkelendi ve : "Yalanla Peygamber'e hadis isnad ettiğimi m i sanıyorsunuz," diyerek mektubu eline aldı ve yanımızdan ayrıldı. 3 1 - Abbad b. Abbad bize şöyle rivayet etti. Ebu Cemre bize İbn Abbas'tan şöyle nakletti. lbn Abbas dedi ki :

Abdülkays'tan bir heyet Hz. Peygamber'e geldi. Heyet Peygamber'e: Ey Allah'ın Elçisi ! Bizler (Abdülkays) Re­ bia kabilesine mensubuz. Ancak M udar müşrikleri sana gelmemize mani oluyorlar. Bu sebepten sana ancak ha­ ram aylarda gelebiliriz. Bize, davetini açıkla, onunla amel edelim ve bize tabi olanları ona davet edelim, dediler. Hz. Peygamber buyurdu: "Size dört şeyi emreder ve sizleri dört şeyden nehyederi m : Allah'a iman edin. Daha sonra Hz. Peygamber imanı; Allah'tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuna şehadet etmek, namazı kılmak, zekatı vermek ve ele geçirdiniz ganimetlerin humusunu vermenizdir;· diyerek tefsir etti. Sizi hantem, dubbô. ', nakfr ve mukayyer (denilen kaplara hurma yahut üzüm şırası koymaktan) nehyederim.13 3 2 - İ shak b. I s a bize bu H ilal er-Rasibi, E b u Cemre v e İbn Abbas yolundan Hz. Peygamber' den benzer bir hadis nakletti.

Şu kadar ki bunda "Ganimetlerden Peygamber'in payı ­ na ve hakkı olan safiyi veriniz," ilavesi vardır. 3 3 - Ebu Ubeyd dedi: Osman b. Salih bize Abdullah b. Leh'ia, Ebü'l- Esved M u ­ hammed b. Abdurrahman b. N evfel v e Urve b. Zübeyr' den şöyle rivayet etti. H z . Peygamber şöyle yazdı :

13

Bunlar d ö rt çeşit testi adıdır k i içlerinde şıra kolayca h a m r haline gelir. Bunlardan hantem : bir nevi içi sırlı, ağzı yandan yapılmış, kırmızı veya ye­ şil topraktan yapılmış bir çeşit testidir. Dubba ': testi yerin e kullanılan boş kuru kabağa verilen isimdir. Naklr: şıra kurmaya mahsus içi oyulmuş ağaç parçasından yapılmış testidir. Mukayyer de zift manas ına gelen kar veya kir ile sıvanmış testid i r. (Sahlh-i Buharı Muh tasarı, Tecrld-i Sarih Terceme­ si, Ankara 1 9 70, 1, 63). ( çev.)

30

Kitabü'l-Emval

"Allah'ı n Elçisi M uhammed'in H ars b. Abdü Külal, Şü­ reyh b. Abdü Külal ve N uaym b. Abdü Kü lal'e -Kayle zl Ru'ayn, M eafır ve Hemedan'a- selam olsun. Daha sonra, Arz-ı Rum'dan gelen elçiniz bize geldi. Eğer salih amel işler, Allah'a ve Resulü'ne itaat eder, ganimetlerin beşte bi riyle Peygamber'in ganimet payın ı (safiyi) ve Allah'ın müminler üzerinde farz kıldığı sadakayı (zekatı) verir­ seniz, Allah size hidayetini nasip buyuracaktır." Ebu Ubeyd dedi: Safi hakkında varit olan rivayetler bunlardır. 1 4 34- Humusun beşte birine gelince: Cerir b. Abdülhamid bize Musa b. Ebi Ai­ şe' den şöyle rivayet etti. M usa b. Ebi Aişe dedi ki:

Yahya b. el-Cezzar'a ganimetlerden Peygamber'in payı­ nı sordum. O, " H umusun beşte biridir," diye cevap verdi. 3 5- Ebu Ubeyd dedi: Abdurrahman b. M ehdi bize Süfyan, M usa b. Ebi Aişe ve Yahya b. Cezzar' dan benzer bir hadis nakletti. 3 6- Ebu Ubeyd dedi: Said b. Ufeyr el-M ı sri bize Abdullah b. Lehia, Ubeydullah b. Ebi Ca'fer, N afi' ve İbn Ömer' den şöyle nakletti.

İbn Ömer dedi ki : "Ben şahit oldum ki ganimetler beşe bölünürdü; sonra paylara kur'a çekilirdi. Hz. Peygam­ ber, p ayına düşeni alır, seçmezdi." 3 7 - Ebu Ubeyd dedi: Abdullah b. Salih bize Muaviye b. Salih, Ali b. Ebi Talha ve İbn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etti :

Ganimetler beşe bölünürdü. B u n u n dört payı savaşçıla­ rındı. Bir humus da dörde bölünürdü; dörtte biri Allah'a, Resulü'ne ve onun akrabasına aitti. Allah ve Resulü'ne ait olan pay, Resulün akrabasına aittir. Hz. Peygamber humustan ayrıca bir hisse almazdı. H umusun ikinci payı yetimlere, üçüncü payı miskinlere, dördüncü pay ise ibnüsseblle, 15 yani Müslümanların yurdunda misafir durumunda olan fakir yolcuya aitti. 1 4 Yu karıda geçen rivayetlerden de anlaşılacağı üzere Peygamber (s.a.v), ga­ nimet taks im edilm eden evvel, kendisine bir at, cariye veya köle seçerdi. İ slam hukukçuları bu hakkın Hz. Peygamber'e mahsus olduğu, devlet baş­ kanı veya kumandanın siyasi veya riyasi bir hakkı olamayacağı görüşünde birleşmişlerdir. Ancak, Ebu Sevr bu hakkın siyasi olduğunu ve siyasi vazi­ fede Peygamber'in halefi olanların da bundan yararlanabileceğini söyle­ miştir. (İbn Rüşd, Bidiiyetü '/-Müctehid, çev. Ahmet M eylani, İ stanbul 1976, 1 . 588). (çev.) 15 Yolculuk esnasında muhtaç duruma düşmüş kimseleri ifade eden terim. (çev.)

31

Kitabü'l-Emval

38- Ebu Ubeyd dedi: Haccac bize Ebu Ca'fer er- Razi, Rebia b. Enes ve Ebü'l-Aliye'den şöyle ded iği ni rivayet etti: •

"Ganimet Peygamber'e geti rilirdi. E l iyle ona vurur­ du; ondan düşeni Allah' ın payı olarak Kabe'ye ayırırdı. Daha sonra geri kalanı beşe bölerdi. Hz. Peygamber bir hisse, onun akrabalarına bir hisse, yetim lere bir hisse ve ibnüssebile de bir hisse olmak üzere bölüştürülürdü. Ravi der ki : Kabe'ye ayırdığı pay, Allah' ın hissesidir." Ebu Ubeyd dedi: Ravinin (Allah'ın hissesinden) maksadı, şu aye­ ti kerimede zikredilmiş olanıdır: "Bilin iz ki ganimet olarak ele

geçirdiğiniz herhangi bir şeyin beşte biri Allah içindir. "16

39- E b u Ubeyd dedi: Abdurrahman b. M ehdi bize, Süfyan v e Kays b. Müslim' d e n şöyle dediğini anlattı :

H asan b . M uhammed' den: "Biliniz ki ganimet olarak ele geçirdiğiniz herhangi bir şeyin beşte biri A llah içindir, " 1 7 ayetini sordum. O şöyle dedi: Allah lafzı, her sözün anahtırıdır. Dünya da ahiret de Allah'ındır. Halbuki in­ sanlar Peygamber'in vefatından sonra bu i ki hisse hak­ kında ihtilaf etmişlerdir. 40- Ebu Ubeyd dedi: M uhammed b. Kesir bize, Zaide b. Kudame, Abdülmelik b. Ebi Süleyman ve Ata b. Ebi Rebah'tan şöyle rivayet etti. Ata dedi ki:

"Allah'ın ve Peygamber'nin hisseleri aynıdır. Hz. Pey­ gamber bu hisseden alır, verir, istediği yerde harcar ve dilediği gibi onda tasarruf ederdi." Ebu Ubeyd dedi: Allah'ın, Resulü'ne mahsus kıldığı ve ondan başkasına nasip b uyurmadığı mallarla ilgili olarak bize kadar in­ tikal eden rivayetler yukarıda zikredilmiştir. İ şte b ütün bu mal­ ların hukuki varlığı Resulullah'ın vefatıyla ortadan kalkmıştır. Onun ahirete i rtihaliyle mallar üç sınıfla sınırlı kalmıştır. Bunlar, fey, gan imetlerin b eşte biri ve sadakad ır. H e r üç mevzuya dair hem Kitapta hem sünnette hükümler mevcut olup imamlar da bununla amel etm i ş l erdir. Hz. Ö mer mallar mevzusuna değinir­ ken bu konudaki hükümlere yorum geti rmiştir. 4 1 - Ebu Ubeyd dedi: İsmail b. İbrahim bize Eyyub, İkri m e b. Halid ve Malik b. Evs b. el- Hadesan'dan rivayetle Hz. Ö mer'den daha önce zikrettiğimiz Abbas ile Hz. Ali'nin onun huzuruna çı kışları n ı anlatan I"ivayete benzer bir rivayet an­ lattı. Şu kadar var ki ravi, daha önceki rivayete benzeyen bu hadisin sonuna ve bazı ta raflarına Eyyub, Zühri ve Malik b. Evs b. el- Hadesan yolundan ilaveler yaparak Hz. Ö mer' den nakletmiştir. 16 17

Enfal, 8 / 4 1 . Enfal, 8/4 1 .

32

Kitabü'l-Emval

Malik dedi ki: Hz. Ömer daha sonra şu ayeti okudu: "Biliniz ki ganimet olarak ele geçirdiğiniz herhangi bir şeyin beşte biri Allah 'a, Resulü 'ne, on un akrabasma, yetimlere, düşkün­ lere veyolda kalmışlara aittir. " 1 8 B u (ganimetin beşte biri), ayette zikredilen sınıfların hakkıdır (dedi ve akabinde şu ayeti okudu) : "Zekatlar ancak şunlar içindir: Fakirler, düşkünler, zekat toplayıcıları, kalpleri İslam 'a ısmdmlmak istenenler, mükateb köleler, borçlular, Allah yoluna ve yol­ cuya m ahsustur." 19 Bu da (zekat), ayette bahsi geçen sınıf­ ların hakkıdır (dedi ve şu ayeti okudu) : "Savaş olmaksızm fethedilen ülkelerin halk/arma ait mallardan Allah 'm, Pey­ gamberine nasip ettiği fey; Allah 'a, Resulü 'ne, akrabalara (Peygamber'in yakm akraba/arma), yetimlere, fakirlere ve yolda kalmış gariplere aittir. " 2 0 (Fey ayette bahis konusu edilen sınıflarla) fakir ve muhacirler içindir, dedi. Yahut şu ayetleri okudu: "Fey (aym zamanda) o fakir muhacirler içindir ki yurtlarmdan ve mallarmdan ÇEkarılmışlardır. .. 2 1 ve onlardan önce Medineyi yurt ve iman evi edinenler. . . 2 2 onlardan (muhacir ve ensardan) son ra gelenler de... " 2 3 (ve şöyle dedi) : Bu ayetler, böylece bütün insanları kapsamı­ na almıştır ve malik olduğunuz bazı köleler müstesna, hiçbir M üslüman yoktur ki bu mallarda hakkı olmasın. Allah bana yaşamayı kısmet ederse her Müslümana hakkı -yahut payı, dedi- ödenecektir. Ta ki Himyer Dağı'ndaki çobanın bile bu mallardaki hakkı, alnı terlemeden ve yüzü kızarmadan kendisine ödenecektir. Ebu Ubeyd d e d i : Rivayette geçen serv kel i m esi, yüksek ve alçak arazi arasında bulunan yerdir (dağ eteği) . 4 2 - Ebu Ubeyd dedi: Haccac bize M es'fidi ve Kasım b. Abdurrahman' dan şöyle rivayet etti. Kası m b. Abdurrahman dedi ki:

Abdullah b. Mes'ud şöyle dedi: Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin edirim ki Allah Tea.Ja, daha Bizans ve İ ran fethedilmeden evvel, feyi taksim buyurmuştur. 18 E n fal, 8 / 4 1 . 1 9 Tevbe, 9/60. 2 0 Haşr, 59/7. 2 1 Haşr, 59/8. 2 2 Haşr, 59/9. 2 3 Haşr, 5 9 / 1 0 .

Kitabü 'l- Emval

33

Ebfı Ubeyd d e d i : Görüyorsunuz ki Abdullah b. M es'fıd "ve onlar­ dan son ra gelenler. " ayetini, Hz. Ö mer nasıl yorumladıysa o da ..

öylece yorumlamıştır. Ebfı Ubeyd d e d i : Bu sure, M edine' de ve kıtal ayetinden sonra na­ zil olmuştur. B u da fey ko nusunda Hz. Ö mer için bir delildir. Zira İ ran ve Bizans, H z . Peygamber'in vefatı ndan s o n ra fethedilmiştir. Böylece Allah (c.c.), Peygamber' den sonra geleceklerin haklarını henüz onlar gelmeden ve Bizans ile İ ran fethedilmeden önce, bu surede beyan b uyurmuştur. Şu halde Müslüman devl et adamla­ rının tasarrufu altında bulunan mallar bu üç sınıftır ki Hz. Ö mer buna değinmiş ve bunlarla ilgili olarak Allah'ın kitabında varit olan hükümleri açıklamıştır. Bunlar, fey, gan imetlerin humusu ve sadaka/zekattır. Bunlar, mücmel mefhumlar olup her biri birçok malı (gelir kaynağını) kapsamına alm aktadır. Zekata gelince: Müslümanların altın, gümüş, d eve, davar, sığır, tahıl ve meyve gibi malların zekatından ibaret olup Allah'ın be­ yan buyurduğu sekiz sınıfın hakkıdır. B u sınıfların dışındaki in­ sanların bunda hakkı yoktur. Bunun içindir ki H z . Ö mer; Zekat, ayette zikredilen sınıfların hakkıdır, demiştir. Fey mallarına g elince: Canlarını ve mallarını korumak üzere ehli zimmetle yapılan antlaşmalar mucibince, ken dilerinden alı­ nan kafa cizyesidir. Kuvvet yoluyla fethedilip imamın tasvibiyle ahalisinin vereceği belirli bir miktar haraç karşılığında sahiple­ rinin elinde b ı rakılan memleketlerden alınan haraçlar da feyi n kapsamına dahildir. Yine memleketlerini M üslü manlara karşı koruyup da antlaşmaya zorlanan ve belirli bir haraç vermek üzere Müslü manlarla antlaşma yapan beldelerden alınan haraç da feyden sayılır. Ti caret amacıyla M üslüman beldelerden ge­ çen ehli zimmetten ve İ slam memleketlerine gelen ehli harpten (Müslümanlarla harp halinde bulunanlardan) alınan ve rgiler de feyd en sayı lır. Bütün bu gelirler feyd en olup ze ngin-yoksul bütün M üslümanların bunda hakları vard ır. Bu gelir kaynağıyla savaşçıların ihtiyaçları ve halkın maişeti temin edildikten başka, insanların temsilcisi durumunda olan imam, bun ları Müslüman­ ların ve İ slam'ın faydasına uygun gördüğü yerlerde harcar.

Humusa gelince: Ehli harpten alınan ganimetlerin, yer altından çıkarılan definelerin, deniz dibinden çıkarılan mücevherlerin ve madenlerin beşte birini kapsar. Ancak alimler; bu malın sarf yeri hakkında ihtilaf etmişlerdir. Kimisi -Hz. Ö mer'in (ilgili ayeti açık­ larken) humus, bu beş sınıfa aittir; dediği gibi- bu mal, Kitapta zik­ redilen beş sınıfa (Allah'a, Resule, akrabalara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara) aittir, der. Kimisi de humus, fey gibidir; imamın tasarrufuna bağlıdır; imam dilerse Kur'an'da zikredilen beş sınıfa verir; dilerse de - M üslüman ammenin çıkarlarına daha uygun ol­ ması açısından- b u beş sınıfın dışındakilere de harcayabilir, der.

34

Kitabü'l-EmvG/

B ütün bu m evzularla alakalı olarak hadis ve rivayetl er nakledil­ miştir. Yeri gel i n ce, inşaallah anlatı lacaktı r.

FEYİN Ç EŞİTLERİ Cizye ve Hukuki Dayanakları 43- İ s mail b. Ca'fe r bize şöyle rivayet etti. Muhammed b. Amr b. Alkame bize

Ebu Seleme b . Abdurrahman ve Ebu Hüreyre' den rivayetle şöyle nakletti. Ebu H ü reyre dedi ki :

Hz. Peygamber şöyle buyurd u : "Allah'tan başka ilah olmadığını söyleyinceye kadar, insan larla savaşmakla emrolundum. -Yahut Ebu Ubeyd ' i n şüphesiyle, savaş hal i n de olacağım, dedi.- Allah'tan başka ilah yoktur de­ di kleri zaman, kanlarını ve malların ı ben den korumuş olurlar. Ancak bir hak ihlali durumu müstesna gizli olan hesapları ise Allah'a aitti r:' 44- Ebü'l-Yeman bize Şuayb b. Hamza, İbn Şihab, Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe ve Ebu H ü reyre' den naklen şöyle rivayet etti :

Hz. Ömer, ehli rid deyle ya pılan savaşlar sırasında Hz. Ebu B ekir'e Resulullah' ın şöyle b uyurduğunu söyle­ d i : "Allah'tan başka ilah olmadığını s öyleyinceye kadar insanlarla savaşmaya emrolundum. Kim ki Allah'tan başka ilah yoktur derse İslam hakkı müstesna benden malını ve nefsini korumuş olur. Hesabı d a Allah'a aittir." 45- Ebu Ubeyd dedi: Yahya b. Abdullah b. Bükeyr bize Leys b. Sa'd, Ukayl, İbn Şihab ve Ubeyd ullah b . Abdillah'ta n rivayetle Ebu H üreyre'nin kendisine şöyle haber verdiğini nakletti. Hz. Ömer söz konusu rivayeti Peygamber' den rivayet­ le Ebu Bekir'e iletti. 46- Yezid b. Harun bize Süfyan b. Hüseyin, Zühri ve Ubeydullah b. Abdillah'tan naklen ve senedde Ebu Hüreyre'yi zikretmeden yukarıdaki hadisi naklettiği ni anlattı. 47- Yezid b. Harun bize Ebu Malik el- Eşcai ve babasından naklen, Hz. Peygam­ ber'in şöyle buyurduğunu işittiği ni anlattı :

"Allah'ı b i rleye n ve O'ndan gayrı ibadet e d i len şeyleri ta­ nımayanın malı ve kanı haram (dokunulmaz) olur. He­ sabı da Allah'a aittir." Ebu Ubeyd dedi: Yukarıda zikredilen hadisler ş u şekilde izah edilebilir: Hz. Peygamber, bu hadisleri, başlangıçta ve henüz ciz­ ye alınmasını emreden: "Onlar hor ve küçülmüş olarak ve kendi

Kitiibü'l-EmvaJ

35

elleriyle cizye verinceye kadar onlarla savaşınız," 2 4 ayeti ni ihtiva eden Tevbe suresi nazil olmamışken buyurmuşlardır. Nitekim cizye alınmas ı n ı emreden ayet, vahyin son döne mlerinde nazil olmuştur. Bu mevzuda b i rçok hadis nakl e d i l m i ştir. Ebu Ö mer b. el -Ala' dan rivayetle Yezidi' den şöyle işittim. O Arap­ lardan hiç kimsenin kabul kelimesini kubül o larak telaffuz ettiği­ ni işitmedim. B u n u hayretle karş ılayıp nadi rattan görürler. Ebu Ubeyd, cizye ayetinde geçen: "Hor görülm üş oldukları hal­ de ve kendi elleriyle cizye ödeyinceye kada r, " 25 ifadesiyle alakal ı olarak şöyle der: B u konuda üç görüş vard ır: Bazı alimler, "kendi elleriyle" ifadesi, cizyenin nakit para olarak ve elden verilmesi anlamının kastedildiğini söyler. Bazısı da üzerine cizye vacip olanlar, yürüye rek bu vazifeyi icra etmeleridir, der. Kimisi de, cizyeyle mükellef olanlar, bu vergiyi ayaktayken ol duğu halde ödemesidir. 48- M e rvan b. Muaviye el- Fezari bize Avf b. Ebi Cemile, Yezid el-Farisi ve İbn Abbas'tan rivayetle Hz. O sman' dan şöyle rivayet etti.

Osman dedi ki : Tevbe suresi, Kur'an-ı Kerim'in en son nazil olan surelerindendir. 49- Haccac bize İ bn Cüreyc ve M ücahid' den

"O ken dilerin e kitap verilen lerden, Allah 'a ve ah iret gü­ n üne in a n m ayan, Allah 'ın ve Peygamber'in h a ram ettiği­ ni haram tammayan ve hak din in i din edin meyen kim ­ selerle; onla r hor ve küçülm üş oldukları h alde ve kendi elleriyle cizye verin ceye kadar sa vaşın, " 2 6 ayetiyl e ilgili olarak şöyle d e d i : Bu ayet, Hz. Peygamber'e ve ashabına Tebük Seferi'ne çıkma emri buyurulduğu zaman nazil olmuştur. Müca­ hid, Hüşeym' i n : Tebük Gazvesi, Hz. Peygamber'in çıktığı son gazayd ı dediğini işittim, der. 5 0 - Yahya b. Said el- Kattan bize Süfyan, Mansur -yahut Hasif- ve M ücahid' den:

"Zulmeden leri hariç, Eh li kitapla en g üzel şekilde m üca ­ dele edin, "27 ayetiyl e ilgili olarak şöyle dediğini rivayet etti : (Ehli kitaptan za lim olanlar), seninle savaşan ve sana ci zye vermeyendir. 24

Tevbe, 9 / 2 9 . Tevbe, 9 / 2 9 . 2 6 Tevbe, 9 / 2 9 . 2 7 Ankebut, 2 9 / 4 6 . 25

Kitiibü 'l-Emviil

36

Ebu U beyd d e d i : Daha sonra Hz. Peygamber, kral ve hükümdar­ lara mektuplar gönderdi ve onları İ slam'a d avet etti . İ slam'ı ka­ bul etmeyenler ci zye verecekti. O, o rdu ve s eriyye kumandanla­ rına da aynı metodu tavs iye ediyo rdu. 5 1 - Osman b. Salih bize Abdullah b. Lehla, Ebü'l-Esved ve Urve b. Zübeyr'den anlattı. U rve dedi ki: Hz. Peygamber Münzir b. Savl'ye şu mektubu yazdı:

"Selamette ol. Seninle beraber kendisinden başka ilah bulunmayan Allah'a hamd ederim. Daha sonra her kim bizim namazımızı kılar, kıblemize döner ve kestiğimizi yerse işte o Müslümandır ve onun için Allah'ın zimme­ ti ve Resulü'nün zimmeti vardır. M ecusllerden her kim bunu yaparsa o, inanmış; ki m de reddederse cizye ile mükellef olmuş olacaktır." 5 2 - Ebu Ubeyd d·� di: Hz. Peygamber, şu mektubu yazdı :

"Allah'ın Elçisi Muhammed'den Umman krallarından Esbeziyyin (binek atlarına tapanlar) ve Umman' ın Esed kabilesine! Onlardan ki m ki Bahreyn'de ikamet eder ve iman eder, namazı kılar, zekatı verir, Allah'a ve Resulü'ne itaat eder, Peygamber'e hakkı nı öder ve müminlerin, hayvanlarını kestikleri gibi keserlerse iman etmiş olurlar. İslam'ı kabul ettiklerinde sahip oldukları mallar kendile­ rine kalacaktır. Ancak ateş tapınağının malları Allah'a ve Resulü'ne ait olacaktır. Meyve ürünlerinin onda biri, tahıl ürünlerinin yirmide biri zekattır. Bi naenaleyh, yardım ve hayırhahlıklarını Müslümanlardan esirmeyeceklerdir. Müslümanlar da onlara karşı aynı vazifelerle mükellef olacaklardır. Değirmenleri de mülkiyetlerinde kalacak ve bunlarda istedikleri gibi tasarruf edeceklerdir." 5 3 - Ebu Ubeyd dedi: Hz. Peygamber, Yemen halkına:

"Allah' ın Elçisi Muhammed' den, Yemen halkına ! " başlık­ lı bir mektup yazd ı : O mektupta şunlar yazılıdır: "Kim ki H ristiyan veya Yahudi olup da İ slam'ı kabul ederse o müminlerden sayılacak, onlarla aynı haklara sahip ve ayn ı vazifelerle sorumlu olacaktır. Kim de Yahudi ve H ristiyan olarak dinine bağlı kalmak isterse o dininden saptırılmayacak, ancak cizye ile mükellef olacaktır." 54- Ebu Ubeyd dedi: Hz. Peygamber, H a rs b. Abdü Külal. Şüreyh b. Abdü Külat ve Nuaym b. Abdü Külfü'e yukarıdakine benzer bir mektup yazmıştır.

Kitiibü'l-Emviil

37

E b u Ubeyd d e d i : 5 2 numaralı rivayette Peygamber'in mektubu­ na muhatap o lanların "esbezi" lakabıyla tanınmaları, ata tapma­ larından ileri gelmektedir (Farsçası esb). M ektubun Arapça met­ ninde geçen ibadillah tabi ri, Be ni Abdullah b . Darem anlamına gel ir. N itekim Arapçada Abdul lah'ın çoğulu o larak abiidi/e tabiri meşhurdur. Yine metinde geçen esbezi ke limesi, esedi olarak ka­ bul edenlere gö re, bunlar Yemenli Esed kabilesine mensu ptur­ lar. Halk arasında esed, ezd olarak şöhret bulmuş ise de nesep sahas ında ilim sahibi olanlarca "esed"dir. Bana göre doğru olan da budur. İ b n ü ' l - Kelbi'nin böyl e söylediğini iş itti m . E b u Ubeyd d e d i : ( M e ktuba muhatap olan) Ezd olursa bunlar İ ranlıdır. D iğer rivayete göre (Esed) ise bunlar Araptır. Hz. Pey­ gamb er'in gönderdiği mektup, her ikisine de gönderilmiş ol ması mümkündür. 5 5 - Abbad b. Avvam bize Hasin b. Abdurrah man ve Abdullah b. Şeddad'dan rivayetle şöyle rivayet etti. Abdullah b. Şeddad dedi ki:

Hz. Peygamber, Bizans hükümdarı H e rakleios'a şu mek­ tubu yazmı ştır: "Allah' ın Elçisi M uhammed'den Bizans hükümdarına : Seni İslam'a davet ediyorum. Müslüman olursan M üsl ümanlarla aynı haklara sahip ve aynı va­ zifel erle mükellef olursun. Yok, İslam'ı kabul etmezsen ci zye ödersin Zira şanı yüce Allah, şöyle buyu rur: "A l­ lah 'a ve ah iret gününe inanmayan, Allah 'ın ve Peygam­ ber'in haram ettiğini haram tanımayan ve hak din in i din edin meyen kimselerle; onlar hor ve küçülm üş oldukları halde kendi elleriyle cizye ödeyin ceye kadar sa vaşınız. " 28 Sakın fellahlarla (raiyyenle) İ s lam'ın a rasına girme." Ebu Ub eyd d e d i : " İ slam ile fellahlar aras ına girme" tabiriyle, sadece fel lahları değil, bütün Bizans halkını kastetm iştir. Zira Araplara gö re, Arap olmayanların hepsi fellahtır. Çün kü çoğu toprak sürüp ekmekle meşguld ur. Başka bir deyişle, ister bizzat kendisi çiftç i l i k yap m ı ş olsun, isterse başkaları n ı b u işte çalıştır­ sın ziraatla uğraşan herkes Araplara göre fel lahtır. 56- Abd ullah b. Salih bize Leys b. Sa'd, Yunus el- Eyli, İbn Şihab ve Ubeydullah b. Abdillah'tan rivayetle İ b n Abbas ona şöyle anlatmıştır. Ebu Süfyan, İbn Abbas'a şöyle haber vermiştir:

"Gerek kendisiyle gerek Kureyş ile Hz. Peygamber arasın­ da akdedilen Hudeybiye Antlaşması'nın yürürlükte oldu­ ğu dönemde, ticaret için Şam'a giden bir Kureyş kafile­ si içinde bulunduğu sırada Herakleios tarafından davet 28

Tevbe, 9 / 2 9 .

38

Kitdbü'l-Emva/

olundu. Ebu Süfyan ve beraberindekiler, İlya'ya giderek Herakleios'la görüştüler. H erakleios, Peygamber hakkın­ da Ebu Süfyan ve beraberindekilere sorular sordu. -Mev­ zu uzun bir rivayetle anlatılır.- Ebu Süfyan dedi : Bizans hükümdarı, kendisine ulaştırılmak üzere Dihyetü'l-Kelbi' elçiliğinde Busra emi'rine gönderilen mektubun getiril­ mesini istedi. Mektupta şunlar yazılıydı: Bismillahirrahmani rrahi'm ... Allah' ın Elçisi M uhammed'den Bizans büyüğü Herakle­ ios'a ! Doğru yolda gidenlere selam olsun. Daha sonra, seni İ slam'a uymaya davet ederim. M üslüman olursan selameti bulursun. Müslüman ol, Allah senin ecrini iki kat verir. Bu çağrıdan yüz çevirecek olursan fellahların günahı senin boynunadır. "Ey Allah 'ın Elçisi! De ki: Ey ki­ tap ehli, gelin hem bizce, hem sizce m akb ul olan bir hak söz üzerin e ittifak edelim . Gelin Allah 'tan başkasına iba­ det etm eyelim ve ona hiçbir şeyi ortak koşm ayalım . A l­ lah 'ı bırakıp da biribirim izi ilah edin m eyelim . Aldırmaz­ larsa onlara, öyleyse şahit olun biz Müslüman ız, deyin. " 2 9 Ebu Ubeyd dedi: Resulullah'ın m e ktu b u n u n Arapça metninde geçen erfsiyyfn tab irinden hükümdarın yardı mcı ları ve hizmet­ çileri kaste d i l miştir. Ebu Ubeyd d e d i : Diğer bazı rivayetl erde ersiyyfn olarak geçer ki bana göre doğrusu budur. 5 7- Abdullah b. Salih bize Leys b. Sa'd, Yunus, İbn Şihab ve Ubeydullah b. Abdil­ lah'tan naklen İbn Abbas dedi ki:

"Hz. Peygamber, Kisra'ya bir m ektu p yazdı. M ektubun Bah reyn emi'ri ne (onun aracılığıyla) ulaştırılmasını emir b uyurdular. Bahreyn emi'ri, mektubu Kis ra'ya gö n­ derdi. Kisra, mektubu okuduktan sonra yı rttı . Ravi der ki : Said b . el- M üseyyeb' in şöyle dediğini sanıyorum : B u ­ nun üzerine Hz. Peygamber, 'Darına dağınık olsunlar!' diye onlara beddua etti ." 5 8 - M uaz bize İ b n Avn ve Umeyr b. İshak'tan şöyle rivayet etti :

" Hz. Peygamber Kisra ile Bizans kralına mektuplar yaz­ dı. Kisra m ektubu okuyunca yı rttı. Bizans kralı ise mek29

Alu İ m ran, 3 / 64.

Kita b ü 'l-Emva l

39

t u b u okuttu v e katlayıp yanına koyd u. H z . Peygamber, haberi alınca ş öyle buyu rd u : B u nlar -Kisra ülkesi- par­ çalanıp yok olacak; d i ğerleri ise onlard a n kü çük bir ba­ kiye kalacaktır." 5 9 - Yahya b. Said bize Abd urrahman b. Harmele ve Said b. e l - M ü s eyyeb'den şöyle rivayet etti :

Hz. Peyga mber, Ki sra, Kays er ve Necaşi'ye aynı ifadel eri ihtiva eden aşağıdaki mektubu yazdılar: " B ismillahi rrahmani rrahim. Allah'ın Elçisi Muham­ med'den, Kisra, Kayser ve Necaşi'ye ! Daha sonra. " Geli­ n iz hem bizce h em sizce makb ul ola n hak söz üzerin e it­ tifak edelim. Gelin Allah 'tan başkasın a ibadet etmeyelim ve O 'n a h içbir şeyi ortak koşm ayalım . Allah 'ı bırakıp da birbirim izi ilah edin meyelim. Aldırmazlarsa, on lara 'Öy­ leyse, şah it olun, biz Müslüman ız. ' deyin. "3 0 Ki sra mektub u iyice göz atmadan o n u yı rttı. B unun üze­ rine Hz. Peyga m ber, "Kendisi de, hal kı d a dağı l ı p yo k ol­ su n," d iye beddua etti. Kayser ise Bis millahirrah manirrahim d iye başlayan bu mektubun, Hz. Süleyman'dan sonra bir benzerini daha göremiyorum, d iyerek -ticaret amacıyla- Şam'da bulu­ nan Ebu Süfyan b. Harb ile Muğire b. Şu'be'yi huzuruna çağırttı. Hz. Peygamber hakkında ken dilerine sorular yö­ neltti ve şöyle dedi: "Yemin ederim ki onun yanında ol­ saydım, kendi ellerimle ayaklarını yıkardı m . İ nanıyorum ki o, üzerine bastığım şu topraklara hakim olacaktır." Bu­ nun üzerin e Peygamber, onun hakkında şöyle buyurdu : "Bunun mülkü belirli b i r müddet daha kalacaktır." Necaşi ise iman etti -ravi yahut Müslüman oldu, tabiri­ ni kullandı- ve yanında bulunan Peygamber'in ashabını himaye etti. Ayrıca Resul ullah'a elbiselik hediyeler gön­ derdi. Bu nu n için de Hz. Peygamber'in b uyruğu ş u old u : O sizi rahat bıraktıkça, siz de onu rahat bırakın." Ebu Ubeyd d e d i : M etinde geçen; "Hz. Peygamber ashabından yanında olanları himaye etti," tabirinde kasdedilen hami Ne­ caşi' d i r. 30

Aıu İ m ran, 3/64.

40

Kitôbü 'l-Emvôl

60- Abdurrahman b. M ehdi bize Süfyan, Alka m e b. M ü rsed, Süleyman b. Bürey­ de ve babasından naklen şöyle rivayet etti :

" H z . Peygamber, bir ord uya veya b i r askeri birliğe ku ­ mandan tayin ettiği zaman, hususi olarak kumandanın ken d i nefs i hakkında Allah'tan korkmasını, maiyetin­ d e b u l u nan M üslümanlara da iyi d avranmasını tavsiye buyurdu. Daha sonra şöyle dedi : Allah'ın adıyla, Allah yolunda savaşa çıkınız. Allah'a inanmayanlarla harp ediniz. Gani mette hainlik yapmayınız. Ahdi bozmayınız. Ölülerin burun ve kulak gibi organlarını kesmeyiniz. Çocuk öldürmeyiniz. M üşriklerden olan düşmanınla karşı laştığın zaman, onları üç hasletten -yahut halden­ birine davet et. Bunlardan hangisine icabet ederlerse icabetlerini kabul et ve kendilerinden elini çek. Önce kendilerini İslam'a davet et. Davetine icabet ederler­ se onlardan bunu kabul et ve kendilerinden elini çek. Sonra onları, kendi yurtlarından muhacirlerin yurduna hicret etmeye çağı r ve onlara haber ver: Kendileri hicret ederlerse muhacirlerle ayn ı haklara sahip ve aynı vazi­ felerle m ükellef olacaklardır. Yok, kendi yurtlarını terk etmeyi red dederlerse, onlara haber ver ki bu durumda onlar bedevi M üslümanlar gibi addedilecek ve M üslü­ manlar hakkında uygulanan Allah'ı n hükümleri onlar için d e uygulanacaktır. Müslümanlarla cihad etmekleri hali m üstesna, kendileri n e gan i met ve feyd en h içbir şey veri l meyecekti r. Bu teklifi kabul e d e rlerse bunu onlar­ dan kabul et ve onlarla harp etmekten kaçın. Şayet bunu red d e derlerse Allah'tan ya rdı m dileyerek kendileriyle savaş." 6 1 - Yezid b. Harun bize Ham mad b. Seleme, Ata b. es-Saib ve Ebü'l- Buhteri'den şöyle anlattı : Sel man, İ ran kalelerinden birini kuşattı.

Selma n : " B u nlara Hz. Peygamber'in davrand ığı gibi davranayı m," dedi ve onlara yö nelerek şöyle seslend i : " B e n s i z d e n birisiyken M ü s l ü m a n o l d u m . Arapların bana gösterdikleri saygıyı gö rüyorsunuz. Siz de Müs­ lüman olursan ız, M üslümanlarla ayn ı haklara sahi p ve ayn ı vazifelerle mükellef olacaksınız. M üslüman olmayı kabul etmezseniz cizye ö d eyeceksiniz. B u n u da redde-

Kitıibü'l-Emvıil

41

derseniz size karş ı harp ederiz." Ravi dedi: Sanıyorum ki Ebü' l - B u hterl şunu da söyledi: "Selman daveti ni üç defa tekrar ederd i . Bu davete icabet etm ezlerse onlara savaş açard ı ." Ebu Ubeyd d e d i : H a m mad b. Seleme'nin rivayetinden ayrı ol arak aynı senedle Ata b. es-Saib'den rivayetle Selman şöyle demiştir: " İ slam'ı kab u l etmezse ve cizye verirseniz; vü hak berser (Farsça bir ifade o l u p to p rak başınıza manasına gelir) b u n u da kab ul et­ mezseniz size karşı savaş ırız." Ravi der ki E b ü ' l - B u hterl' nin şunu da söylediğini sanıyo r u m : "Selman, üç defa bunu tekrar ederdi. Reddettikl eri zaman onlarla harp ederdi."

İMAMLARIN TASARRUFUNDAKİ MALLAR FEY, HUMUS VE ZEKATI N ESASLARI Ehli Kitap Araplarından Cizye Almak 62- H üşeym bize anlattı. Yunus b. Ubeyd bize Hasan' dan şöyle rivayet etti:

Hz. Peygamber, İ slam için Araplarla savaşılmasını ve İs­ lam' dan başkasının kendilerinden kab u l edilmemesini emir buyurdu . Ancak Ehli kitap, hor ve küçülmüş olduk­ ları halde kendi elleriyle cizye verinceye kadar, onlarla savaş ılmasını emretti ler. Ebu Ub eyd d e d i : H z . Hasan bu rivayette Araplar tabi riyle Ehli ki­ taptan ol mayıp putperest olan Arapları kastetmi ş olmalıdır. Zira Hz. Peygamber, E h l i kitaptan olan Araplardan cizye alm ıştır. Bu, b i rçok rivayette açık ve seçik olarak gö rü l m e kte d i r. 63- Said b. Ufeyr bize şöyle rivayet etti. Yahya b. Eyyub bize Yunus b. Yezid el­ Eyli' den nakl etti :

İbn Şihab'a, " H z. Peygamber, putperest olan Araplardan cizye kabul b uyurdular mı?" diye sord u m . Şöyle dedi: "Takip edegelen yol odur ki Yah u d i veya H ristiyan olan kitap ehli Araplardan cizye vergisi alınır. Z i ra (Arap da olsalar) onlardandır ve onlara tabidirler." 64- Mervan b. Muaviye e l - Fezari bize şöyle rivayet etti . A' meş bize Ebu Vail ve M esruk'tan naklen şöyle rivayet etti :

" H z . Peygamber, M uaz'ı Yemen'e göndererek, her otuz sığıra bir sığır -yahut iki yaşında bir dana- her kırk sığır­ dan da ü ç yaşında bir deve ve her baliğ e rkeğe bir dinar -yahut bir d i nar değeri nde meafir kumaşı- cizye vergisi

42

Kita h ü 'l-Emval

a l m a s ı n ı emir b uyurdu. A' meş dedi ki : İ b rahim'dcn karıdaki n e benzer bir rivayet iş itti m .

yu­

6 S - C �· rl r h i z e M a n s ıl r v e H a k e m ' rl e n riv;ıyetl e şöyl e :ı n l a ttı : H z . Peygamber, -Ye m e n a m i l iyke n - M uaz'a ş u mektu bu yazd ı : "Yağm urun sul adığı to p rakl arla akarsuların su­ ladığı arazi mahsullerine onda bir n i s p etinde; sulama araçlarıyla sulanan toprak m a h s u l lerine yirmide bir oranında zekat düşer. Baliğ olan h e r e rkek ve kad ı n a bir dinar -yahut b i r di nar değerinde m eafir ku maşı·- cizye vergisi düşer. Yahudi olan h i ç ki mse d i n inden saptı rı l ­ ma m alıd ır." 6 6 - O s m a n b. S a l i h bize A b d u l l a h b. Lehia, E b ü ' l - Esved ve U rve b. Zübeyr'den

naklen şöyle d e d i ğ i n i rivayet ett i :

Hz. Peygamber, Yemen halkına şöyle yazd ı : "Yahudi veya H ristiyan olan, kendi dininden saptı rılmayacak. Ancak ona cizye vergisi düşer. E rkek veya kadın, köle veya ca­ riye olsun her mükellef, bir dinar -ya h u t bir dinar d eğe­ rinde mearif kumaşı- cizye ve rgisiyle mükelleftir. Kim bu borçlarını öderse onun için Allah'ın ve Resulü'nün zim­ meti vardır. Sizden kim de bu mükellifiyetten kaçınırsa o, Allah'ın, Resulü'nün ve müminlerin düşmanıdır." Ebu Ubeyd dedi: Hz. Peygamber, Arap oldukları halde Yemen halkından cizye vergisi kabul buyurmuştur. Zira onlar Ehli ki­ taptı . Daha önce de Beni Hars b. Ka'b'd an olan Necran halkın d a n cizye vergisi almışlardı. 67- Said b. U feyr bize Yahya b. Eyyı1b, Yunus ve İ b n Ş i h ab ' dan şöyl e n a k l e tti :

İlk olarak cizye veren Necran halkıdır. Onlar Hristiyandı. 68- Osman b. Salih bize İbn Lehla, Ebü'l- E sved ve Urve' den şöyle an lattı :

Urve, nakl ettiği uzun b i r rivayette H z . Peygamber'in Necran halkına (cizye vergisiyle mükellefiyetlerini bildiren) bir mektup yazdığı nı -uzun bir rivayetle an­ latmaktadır-: " H z. Peygamber, H ars b. Abdü KülaI ve Ş üreyh b. Abdü Kü!al'e de - Kayle zi Ru'ayn, M eafir ve H e medan kabilelerine- bir mektup yazarak İ slam'ı ka­ bul etmekten kaçınırlarsa cizye vergis i ödeyeceklerini b eyan b uyurdular. Hz. Peygamber, ayn ı h u susu Bah reyn bölgesindeki Umman Esed kabilesine de yazmışlardır."

Kitabü 'l-Emviil

43

Ebu Ubeyd d e d i : H z . Ebu B ekir, Hire halkından da cizye almıştır. Niteki m Halid b. Velid, Hire'yi sulh yoluyla fethederek halkı ndan aldığı cizyeyi Hz. Ebu B ekir'e yollamış, o da cizyeyi kabul buyur­ muştur. Hire halkı Te mim, Tayy, Gassan ve Te nuh gibi Arap ka­ bilelerinden müteşekkildi. Bunu bana İ bnü'l-Kelbi ve diğerleri anlattılar. 69- Ebu Ubeyd dedi: Said b. Ebi Meryem bana şöyle rivayet etti. Seriyy b. Yahya bize Humeyd b. H i lal' d e n şöyle haber verdi:

Halid b. Velid, Hz. Peygamber'in vefatından sonra Hire­ lilere karşı savaşa girişti. Ancak Hireliler, H alid'le sulh antlaşması yaparak savaşa girmekten kaçındılar. Ebu Ubuyed d e d i : Hz. Ö mer de B eni Tağlib'e karşı aynı uygula­ maya gitmiştir. 70- Ebu Muaviye bize şöyle nakletti. Ebu ishak eş-Şeybani bize Seffah ve Davud b. Kürdus'ten şöyle dediğini rivayet etti :

Fırat'ı geçip Bizans'a iltihak etme hazırlığı içindeyken Beni Tağlib adına Hz. Ömer'le bir barış antlaşması ak­ dettim. B u n a göre, çocuklarından hiçbiri n i vaftiz etme­ yecekl er; buna karşılık dinlerini bırakıp başka bir dine intisap etmeleri için kendilerine baskı yapılmayacaktı ve kendilerinden öşrün iki katı, yani yirmide bir dirhem vergi alınacaktı. Ravi dedi: " Davud b. Kürdı1s; Beni Tağ­ lib zimmet h akkını kaybettiler. Zira çocuklarını vaftiz etmişlerdir." Ebu Ub eyd d e d i : " Rivayette geçen "çocukları nı vaftiz etmeyecek­ ler" ifadesinden maksat, çocuklarını H ristiyan yap mamalarıdır." Ebu Ubeyd d e d i : Abd üsselam b. Harb el-M ülai'den naklen bana anlatıld ığına gö re, o yukarıdaki rivayeti Şeybani, Seffah, Davud b. Kürdus ve Ubade b. Nu'man yolundan Hz. Ö mer' den naklede­ rek senedine Ubade b. N u'man'ı ilave etmiştir. 7 1 - Ebu Ubeyd dedi: Said b. Süleyman bana Hüş eym'den nakletti ve şöyle dedi:

M uğire bana Seffah b. M üsenna ve Zür'a b . N u'man'dan -yahut N u'man b. Zür'a- şöyle rivayet etti . Zür'a, Hz. Ömer'le B e ni Tağlib Hristiyanlarının durumunu görüş­ müş ve b u hus usta görüşünü sormuştur. H z. Ömer, Beni Tağlib'den cizye almayı düşünmüştü. B u n u n üzerine çe­ şitli ülkelere dağıldılar. B u sebeple N u ' m a n -yahut Zür'a b. N u ' m a n - Hz. Ö mer'e şöyle d edi : " Ey M ü minl erin Eml­ ri ! Beni Tağlib, cizye vermekten hoşlanmayan bir Arap

44

Kitabü 'l-Emval

kabilesidir. Üstelik mali durumları da iyi değildir. Ken­ dileri ziraat ve hayvancılıkla uğraşırlar. Ayrıca düşmana karş ı üstün m uharebe yete nekleri vardı r. O halde ke ndi aleyhi n e olarak düşman ını o nlarla takviye etmemeli­ sin." Bunun üzerine Hz. Ömer, onlarla zekatı iki kat ver­ meleri ve çocuklarını vaftiz etm e m eleri şartıyla barış antlaşması yaptı. Muğire dedi: Bana Hz. Ali'nin şöyle dediği a nlatıldı: "Zaman bulursam Beni Tağlib hakkın­ da düşü ndüğümü yapacağım . Savaşçılarını öldürtüp zürriyetlerini esir edeceğim . Zira çocuklarını H ristiyan­ laştırmakla ahdi bozdular. B öylelikl e de zimmet hakkını kaybettiler." 7 2 - Ebu Ubeyd dedi: Abdurrahman b. M ehdi bize Şu'be, Hakem, İbrahim ve Ziyad b. H udayr'den şöyle rivayet etti:

Hz. Ö m e r, kendisine; Beni Tağlibli H ristiyanlardan öşrü, onların dışındaki Ehli kitap H ristiyanlarından ise öşrün yarısını almasını emretmiştir. Ebu U b eyd d e d i : İ l k rivayet, -Davud b. Kü rdus ve Zür'a; yah ut Nu' man'ın rivayetleri- amel için ölçü kabul edilir. Buna göre on­ lar, Müslü manların ödediğinin iki katıyla m ü kelleftirler. Nitekim "yirmide bir d i rhem" ifadesi, konuyu açı kça o rtaya koymakta­ dır. H albuki Müslü manlardan kırk dirhemde b i r dirhem ( 1 /40) alınır ki Beni Tağliblilerden alınan vergi b u n u n i ki misli olduğu o rtadadır. Hz. Ö mer'in, antlaşmaya şart koyduğu iki misli vergi mükellefiyeti de bu ndan ibarettir. Yukarıdaki hadisten çıkarılan hüküm gereğince, Beni Tağl ib'in hayvan ve arazi gibi sair malla­ rında da ayn ı vergi mükellefiyeti söz ko nusudur. Yani Müslüma­ na düşen m i ktarın iki mislidir. Buna gö re d e her beş deve için b i r keçi, h e r on deve için dört keçi alınır. D eveler artarsa vergi de b u na bağlı olarak artar. Sığır, dava r, m eyve ve tah ıl gibi mal­ larda aynı ve rgi usOlüne tabidir. B u durumda yağm ur sularının suladığı arazi mahsullerine beşte b i r, kova veya dolapla su lanan arazi mahs u l l e rine onda bir vergi düşer. Hz. Ö mer'in bu uygu­ lamasıyla Beni Tağl ib'e koştuğu şartl ara göre, Beni Tağl ibli er­ kekl e r gibi, kadın ve çocukları nın malları da aynı ve rgi usOlüne tab idir. H i cazlılar da bu görüştedir. Onlar derler ki Beni Tağl ibli bir kimse, İ slam'ı kabul ederse yahut M ü s l ü man birisi böyle bir kişinin arazisini satın alırsa b u arazi öşür arazisi hükmüne ge­ çer. I rak ehlinden bazı alimler, H icazlıların bu görüşünü kabul etmemektedir. Ebu U beyd dedi: M u hammed b. Hasan' dan, Ebu Hanife'nin şöyle dediğini nakled erken işitti m : Onların (Beni Tağl ib'in) kadı nları,

Kitfıb ü 'l-Emval

45

erkekleri gibi aynı vergi mükellefiyetine tab i dirler. Çocuklarına gelince, onlar ancak arazi vergisi konusunda mükellef tutulabi­ lirler. Yani sahip old ukları hayvanlarla paraya ve rgi düşmez. Mu­ hammed b . H asan der ki; Ebu Hanife şöyl e demiş ti r: Beni Tağl ibli bir kimse M üslüman ol ursa yahut bir M ü slüman onun arazisini satın alırsa o kimseye eskiden olduğu gibi yine öşür vergisinin iki misli vergi düşer. Ebu Ubeyd d e d i : H z . Ö mer' den nakledilen rivayet açısından dü­ şünülürse Ehli H i caz'ın görüşü daha uygu ndur. Zira Hz. Ö mer, ke ndileriyl e yaptığı antlaşma hükümleri hepsini kapsamaktadır. Yani büyükl erin tabi olduğu şartlardan çocuklar istisna edilmiş değildir. Vergi hükümleri kadınlar hakkında nasıl geçerl iyse aynı şekilde çocuklar için de geçerlidir. Zira çocuk ve kadınların hepsi zürriyettendir. B e ni Tağlib, bu antlaşmayla e rkeklerinin öldürül­ mesinden emin kaldıkları gibi kadınları konusunda d a emniyete kavuştular. Yine I raklı alimlerin Beni Tağlibli bir ki mse İ slam'ı kabul eder yahut böyle bir kimsenin arazisi bir Müslüman tarafından satın alınırsa bu arazi eski statüsüne tabidir şekl i n d e ki görüşleri, Hz. Peygamber'in, i n sanları İ slam'a davet ederken kendilerine ver­ miş ol duğu söze aykırı düş mektedir. Zira H z . Peygamber'in in­ sanlara yazd ığı mektuplarda: " İ slam'a giren kimse, Müslüman­ larla ayn ı haklara sahip ve aynı vazifelerle m ü kellef olacaktı r," diye ifade edilmekteyd i. Şu halde şeriatta M üslümanlar eşittir. 7 3 - Hz. Ö mer'den şöyle an latılır: Hz. Ö mer, H ristiyan bir Arap olan

Cebele b. Eyhem el-Gassani'ye bu manada bir i htarda bulunmuş­ tur. 74- Ebu M ü s h i r e d - D ı m aşki bana şöyle rivayet etti . Said b. Abdülaziz et-Tenuhi bize nakled erek dedi ki:

Hz. Ö m e r, Cebele b . Eyh em el-Gassani'ye şöyl e d e d i : Ey Cübeyl e ! 3 1 Cebele karşılık vermedi. Hz. Ömer tekrar, Ey Cübeyle, d e d i . O yine cevap vermeyi nce H z . Ömer bu se­ fe r; Ey Cebele, d iye hitap etti. Cebele, cevap verince Hz. Ömer ona ş öyle dedi: "Yapacağım üç tekliften birini ter­ cih et: Ya M üslüman olursun ki bu takd i rd e Müslüman­ larla aynı haklara sahip ve aynı vazifelerle sorumlu ola­ caks ı n ya haraç ödersin ya da Bizans'a iltihak edersin." Ravi d e d i : Cebele bunun üzeri n e Bizans'a iltihak etti. Ebu Ubeyd d e d i : Hz. Peygamber ile ondan sonra gelen halifele­ rinden nakledi legelen rivayetlere göre -Hz. H asan'ın da dediği 31

Bu ifade "Cebelecik" anlamında küçültme ifadesi olduğu için Cebele cevap vermemiş olmalıdır. (ed.)

Kitabü'l-Emvô.l

46

gibi- E h l i kitap olmayan Arap müşrikleri, ya Müslümanlığı kab ul etmek ya da öldürülmek hükümlerine tabidirler. Bu iki şıktan başkası ken d ilerinden kabul edilmez. Arap olmayanlara gelin­ ce: Onlar, Ehli kitaptan olmasalar bile ke ndil erinden cizye alınır. Zira E h l i kitaptan olmayan Mecusiler hakkı nda taki p ettiği ve bize kadar devam edegelen Resulullah'ın sünneti bunu teyit et­ mektedir. B i naenaleyh Resulullah'tan sonra Sabiilerden de ciz­ ye vergisi kabul edilmiştir. Arap ve Arap olmayanlar hakkı nda Müslümanların taki p edegeldikleri yol budur. Ayrıca ilgili ayetin tefsiri de s ü n netle aynı çizgide gelmiştir. 7 5 - Haccac bize lbn Cüreyc'den; "Kafir olanlarla karşılaştığınız zaman boyunla­ rını vurun," 3 2 ayetiyle ilgili olarak şöyle rivayet etti :

Arap müşrikleri la ilahe illallah deyinceye kadar onlar­ la s avaşılır. Eğer la ilahe illallah derlerse -kısas ile şeri ceza ve h ükümler hariç- kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Halbuki Hz. Peygamber, Arap olmayan müşrik­ lerle, onlar la ilahe illallah deyinceye kadar harp eder­ di. Eğer la ilahe illallah demeyi reddederlerse cizye ödeyinceye kadar yine onlarla savaşırdı. Cizye ödemeyi kabul edince kanlarını ve mallarını korumuş olurlardı. D iğer bazı zevat ise şuna kaildir: Bu ayet hususi olarak Arap müşrikleri hakkında nazil olmuş, ancak şu ayeti kerimeyle neshedilmiştir: "Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün . "33 Mecôsilerden Cizye Almak 76- Eşcai34 ve Abdurrahman b. M ehdi bize Süfyan, Kays b. Müslim ve Hasan b. Muhammed'den35 şöyle rivayet ettiler.

H asan b. M u hammed dedi ki : " H z. Peygamber, H ecer Me­ cusllerine b i r mektup yazarak kendilerini i slam'a davet etti . M e ktupta, " Kim ki İ slam'ı kabul ederse ondan kabul edilecek; kim de bunu red deders e ona cizye konulacaktır; ancak kestiği yenilmeyecek ve kadınlarıyla evlenilmeye­ cekti r," yazılıyd ı." 77- Süfyan b. Uyeyne bize Amr' den şöyle nakletti. Amr, Becale'nin şöyle dedi­ ğini işitti:

3 2 M uhammed, 47/4. 3 3 Tevbe, 9 / 5 . 3 4 Ubeydullah b. Ubeydurrahman'dır. 3 5 H asan b. M uhammed b. Ali b. Ebi Tal ib'dir.

Kitabü 'l-Emval

47

Ahnef b. Kays'ın amcası olan Cüz' b. M uaviye'nin kati­ bi olarak bulunuyo rdum.36 Vefatı ndan bir yıl evvel Hz. Ömer'in m ektu bu b i ze gel di. (Mektu b u nda Hz. Ömer şöyle diyord u : ) Bütün sahirleri (büyücü) öldürün; Me­ cusi erkeklerle kadınlarının arasını ayı rın ve kendilerini 'zemzeme' den (yemek ye rken söyledikleri bir çeşit dua) nehyedin. B ecaıe der ki : Bunun üzerine ü ç büyücü kadın öldürdük. M ecusi erkeklerle kadınları nın a rasını ayırma­ ya baş ladık. Cüz' b. Muaviye büyük bir ziyafet vererek, Mecusileri davet etti . Onlar, bir veya iki katı r yükü gümüş getirdiler: Cüz' b. M uaviye, kı lıcını dizinin üstüne koydu . Ziyafete katılan M ecusiler 'zemzeme'siz olarak yemek­ lerini yed iler. Daha önce Hz. Ömer; M ecusllerden cizye almış değildi. Abdurrahman b. Avt Hz. Peygamber'in, Hecer M ecusilerinden cizye aldığını rivayet edince Hz. Ömer de M ecusilerden cizye almaya başladı.37 Ebu Ubeyd dedi : B a n a n a kl e d i l m i ş t i r ki ravi S ü fya n s o n raları ve kad ı n büyücüleri ö l d ü r ü n ," d iy o r d u . ,

" B ü tün erkek

7 8 - Yahya b. Said bana Ca'fer b. Muhammed ve babas ından şöyle dediğini ri­ vayet ett i :

Hz. Ö m e r, " M e cusilere ne yapacağı m ı bilemiyoru m ; zira onlar Ehli kitaptan değildir," dedi . B u n u n üzerine Abd u rrahman b. Avf şöyl e dedi: Hz. Peygamber' i n : "Me­ cusil er h akkı nda Ehli kitaba tatbik ettiği n i z usul ve mu­ ameleyi tatbik ediniz," dediğini işitti m . 7 9 - Said b. U feyr bize Yahya b . Eyyub, Yunus b. Yezid el- Eyli v e İ b n Şihab'dan şöyle rivayet etti :

"Hz. Peygamber H ecer M ecusilerinden cizye aldı." Hz. Ömer İ ra n M e cusileri nden, Hz. Osman d a B erberilerden cizye almışlard ı r. 80- Yahya b. Bükeyr ve Abdullah b. Sal ih bana, Leys b. Sa'd, U kayl b. Halid ve İbn Şihab' dan naklen Resulullah (s.a.v), Ömer ve Osman' dan benzer bir hadis naklettiler. 8 1 - Ebü'l-Yeman bana Şuayb b. E bl Hamza ve İ b n Şihab' d a n naklen Hz. Peygam­ ber, Ömer ve Osman' dan benzer bir rivayet naklettiler. 82- Ebü'l-Yeman bana Şuayb b. Ebi Hamza, İbn Şihab, Urve b. Zübeyr ve Misver b. Mahrame'den şöyle rivayet etti. Misver dedi ki: Hz. Peygamber ile Bedir Savaşı' na katılan Beni Amir b. Lüey'in müttefiki olan Amr b. Avf bana şöyle haber verdi: 36 37

M enazir ve D estmisan bölgesinin valisi. Bu hadisi, İbn Uyeyne yoluyla Ebu Davfıd da rivayet etmiştir. Bkz. Aynü'l-Mabüd.

48

Kitiibü '/-Emval

"Hz. Peygamber, cizyesini toplayıp geti rmek üzere Ebu Ubeyde b. Cerrah'ı Bahreyn'e gönderdi. Amr b. Avf der ki : Hz. Peygamber Bahreyn halkıyla barış antlaşması yapmış ve Ala' b. Hadrami'yi onlara amil tayin etmişti. Ebu Ubey­ de b. Cerrah, Bahreyn cizyesini toplayıp getirdi." 8 3 - Abdullah b. Salih bize Leys b. Sa'd, Yunus, İ b n Şi hab, U rve b. M i sver ve Amr b. Avf tarikıyla Hz. Peygamber' den benzer bir rivayet anlattı. 84- Said b. Ufeyr bize Yahya b. Eyyub, Yunus ve İ b n Şihab' dan şöyle rivayet etti. İbn Şihab dedi ki:

" B ize anlatıldığına gö re, Ehli kitaptan ilk olarak cizye verenler, N ecran halkıdır. B unlar H ristiyandı. Ayrıca Hz. Peygamber, Bahreyn halkından da cizye almışlardır. Bunlar da M ecusiydi . Daha sonra, Eyle38 ve Ezruh halkı, Tebük Seferi sırasında Hz. Peygamber'e cizye verdiler. Daha sonra da Hz. Peygamber, Halid b. Velld'i Dume­ tü'l-Cen del'e gönderdi. Onlar, reisleri Ukeydir'i gönde­ rerek Halid'e ci zye ödemek üzere biat ettiler. 8 5 - H accac bize İ b n Ebi Zi'b ve Zühri'den naklen şöyle dediğini rivayet etti :

"Hz. Peygamber Bahreyn M ecusllerinden (cizye) kabul buyu rmuştur." Zühri ded i : Onlardan kim ki İslam'ı ka­ bul ettiyse onun Müslümanlığı kabul gördü. M üslüman olması, nefsinin ve -toprakları hariç; çü nkü henüz güç­ lüyken İ slam'ı kabul etmediği için, b öyle bir ki msenin arazi s i, bütün M üslümanlara ait bir feyd i r- mal ının ko­ runmasına vesile oldu. 86- Yahya b. Zekeriyya b. Ebi Zfüde bize M ücal i d b. Said ve Şa' bi' den şöyle ri­ vayet etti:

Hz. Ebu Beki r, Halid b. Velid' i sefere gönderdi. Hire'ye varıncaya ka dar yürüşüne devam etmesini emretti. Daha sonra Şam üzerine yürümesini tavsiye etti. Halid, Hire'ye varana kadar yürüyü ş ü n ü s ü rd ü rdü. Şa'bi dedi: İbn Bukayle,39 Halid'in İ ran e mirine yazd ığı mektubu çı­ karıp bana gösterd i : 38

Eyle: Kızıldeniz üzerinde bulunan eski b i r l i m a n o l u p Akabe Körfezi'nin kuzeyin d e bulunuyordu. Ayn ı zamanda Orta Arap ülkeleriyle Mısır arasın­ d a u z a n a n ke rva n yo l l a rı n ı n h i r kavşak n o kt a s ı d u ru m u n d ayd ı .

39 A m r b. Abdülmesih b. Kays b. Hayyan b. H a ris'tir. B u kayle lakabı Haris'e aittir. B kz. Tab eri, Tarfh u 't-Taberf, iV, 1 3 .

Kitıibü'l-Emvıil

49

" B ismillahirrahmani rrahim. Halid b. Velid'den, İ ran Emiri n e ! H i d ayet yoluna uyanlara selam olsun. Ke ndi­ sinden başka ilah bulunmayan Allah'a hamd ederim. Daha sonra; topluluğunuzu dağıtan, sözlerinizde ihtila­ fa d ü ş ü ren, kuvvetinizi zayı flatan, mülk ve hakimiyeti­ nizi elinizden alan Allah Teala'ya hamd olsun. Bu mek­ tubum size uluşınca benim tarafımdan z i m mete riayet edilmekte old uğuna inanınız. Cizyeleri toplayıp bana gönderi niz. Bana rehin yollayı nız. B u nları yapmazsa­ nız, eşi ve benzeri ol mayan Allah hakkı için, size öyle bir toplulukla geleceğim ki onlar, sizin hayatı sevdiğiniz kadar ölmeye can atarlar! Selam ile ... "

Ebu Ubeyd d e d i : İ şte, Hz. Ebu Bekir' in amili H a l i d b. Velid, Hz. Peygamber'den sonra, M ecusi olan İ ran halkı nı cizye vermeye davet etmekted i r. B undan sonra, Hz. Ö mer de aynı şekilde Me­ cusilerden cizye vergis i almıştır. Hz. Osman da B e rberilerden aynı vergiyi almıştır. 40 Binaenaleyh, H z . Peygamber den nakledilen sahih rivayetlerle ondan sonra işbaşına gelen halifelerden rivayet edilen haber­ ler, hem Hz. Peygamber'in hem de ondan sonra gelen halifelerin M ecusilerden cizye vergisi aldıklarını ortaya koymaktadır. Buna rağmen onlardan sonra gelen insanlar, Mecusil erden cizye alma konusunda çeşitli görüşler ortaya atmışlardır: Bazıları dem iştir ki M ecusiler, Ehli kitap oldukları için, kendi­ lerinden cizye alınmıştır. Bunlar, Mecusilerin Ehli kitap olduk­ larına dair Hz. Ali'den rivayet naklederler. Ancak bu rivayetin Hz. Ali'ye ait olacağını san mıyo rum. Bu rivayet sağlam olsayd ı, Mecusil erin E h l i kitap olup olmadıklarını he rkesten iyi bilmesi icap eden Hz. Peygamber onların kestiklerini ve kadınlarıyla ev­ len meyi yasaklamaz, ondan sonra gelen M üslü manlar da bunun ke rahetinde ittifat etmezlerdi. Bazıları da şöyle demişlerd i : Hz. Peyga mber' i n Mecusilerden cizye alması, "Dinde zorlam a yoktur, " 4 1 ayeti n i n nüzulünden sonra olmuştur. Bu görüşte olanlar, M ücahid'den naklettikleri bir rivayete isti nat ederl er. Halbuki Hz. Ö mer' den nakled ilen bir rivayete gö re o, bu ayeti bazı H ristiyan ve Rumlarla alakalı ola­ rak tefsir etm iştir: 8 7 - Abdurrahman b. M e h di bize Şerik, Ebu H i lal et-Tal ve Vüssak er- Rumi' den şöyle rivayet ett i :

40 41

Berberile r Mecusi değil, putperesttiler. Bakara, 2 / 2 5 6.

50

Kitii bü 'l-Emviil

H z . Ömer'in kölesi bul unuyo rdum. H z. Ömer bana : " M üslüman ol, şayet Müslüman olursan M üslümanların idari işlerinde senden faydalanacağı m; zira onların ida­ r i i�lerinde kendi lerinden olmaya n bir kimseden fayda­ lanama m," d iyo rdu. Vüssak der ki a n cak bu tekl ifi red­ dettim. Bunun için Hz. Ömer, " Din de zorlam a yoktu r, " d e d i . Vüssak: Hz. Ömer vefat ede ceği sırada b e n i azat etti ve " İ stediğin yere gitme kte serbestsi n," dedi. 88- Abd u rra h m a n b. M ehdi b i z e Süfyan ve Ebu H ilal et-Tfü'den şöyle rivayet etti :

H z . Ömer'in azat ettiği kö leyi gördüm. O, H ri stiyandı. Ebu U b eyd d e d i : Kanaatime göre H z . Ö m e r, söz ko nusu ayeti keri meyi bütün Ehli kitap hakkı nda te fs i r etmiştir. Allahu a' lem d oğrus u d a budur. Binaenaleyh, M e cusiler hakkında Ehli kitap­ tan sayıl d ı kları için mi ke ndileri n d e n cizye alınması istend iği hususunda e l i m izde yeterli bilgi m evcut değildir. Şu kadar var ki bu hususta Hz. Peygamber' i n s ünnetine uymakta ve emrine itaat etm e kteyiz. Ehli kitaptan cizye a l ı n m ası, Ku r'an-ı Kerim'in hükmüne, M e cusllerden almak ise s ü n n ete i stinat eder. Zira, Ab­ durrahman h . Avf, Hz. Peygamber'in M e cusilerden cizye aldığını Hz. Ö mer'e haber veri nce buna uyarak onlardan cizye almıştır. H albuki daha evvel, " M ecusilere ne yapacağı m ı bilemiyo rum? Zira onlar Ehli kitap değillerdir," d iye söyl üyordu. Ebu Ubeyd dedi: Kanaati m odur ki H z. Ö mer, Abdurrahman b. Avf'tan söz konusu hadisi dinlemeden evve l, Cüz' b. Muaviye'ye, M ecusile ri 'zemzeme'den alıkoym ayı ve kendileriyle kad ınla­ rın ı n aras ı n ı ayırmayı emreden m e ktubu yazmış olmalıdır. Hz. Peygam b e r' d e n b u hususta bir hadis duyunca bu hadise uydu ve gerisini d ü ş ü n m eye tevessül etm e d i . Nihayet İ ran M ecusilerin­ den d e ci zye ald ı . Amillerine, Mecusileri zemzemeden alıkoyma­ yı ve e rkeklerl e kadınların arası n ı ayı rmayı yazmamıştır. B i rçok alim, M e cusiler hakkında takip e dilegelen yolun hüccet o lduğu hususunda itti fak etmişlerdir. 89- Kabisa bana Süfyan, Mansur, Ebu Rezin ve E b u M usa el- Eş'ari'den şöye ri­ vayet e tti.

Şayet a rkadaşlarımın M ecı1sllerden cizye aldıklarını görmeseydim, ben de onlardan bu vergiyi almazdım.42 42

B i l i ndiği gibi, Kur'an-ı Kerim'in hükmü gereğince cizye, Ehli kitaptan alın­ ması gereken bir vergidir. Kur'an' da M ecı'.'ısilerden cizye alınmasını emre­ den bir ayet olmadığı cihetle, birçoğu onlardan cizye alınması konusunda tereddüde düşmüştür. Ancak sahih rivayetle bunlardan cizye alınması em­ redilmiştir. O halde bu konuda sünnete uymak lazım d ı r.

Kitiibü'l-Emvdl

51

90- Muaz b . M uaz bize Abdullah b . Avn'dan naklederek dedi ki:

Hasan'a M ecusilerin taptıkları ateş hakkı nda, "Bu ateşin yakı lmasına neden müsaade edilmiştir?" diye sordum. O, yapılan antlaş mayla buna müsaade edilmiştir, diye cevap verdi. 9 1 - Haccac b i z e Ham mad b. Seleme v e H umeyd'den şöyle nakletti. Ö m e r b . Ab­ dülaziz, Hz. Hasan'a yazarak:

" B izden ö ncekiler, nasıl olur da M e cusilerin kendi ana ve kızkardeşleriyle evlenmelerine -ve daha nice davra­ nışlarını teker teker zikrederek bunlara nasıl- müsaade etmişlerdir?" diye sordu. Humeyd dedi ki : H asan ona şöyle yazdı : "Sen uymakla mükellefsin, kendi kendine yol ihdas edemezsin. Selamlar..."43 92- Abdullah b. Salih bize Leys b. Sa'd ve Amr b. Hars'tan şöyle dediğini rivayet etti :

Rabia b. Ebi Abdurrahman'a yazarak: " M ecusiler nasıl cizyeyle m ükellef tutuldular? Onları cizyeyle mükellef tutanlar, müşrik Arapları bu mükellefiyetin dışında ne­ den ve nasıl bıraktılar?" diye sordum. Rabia bana şöyle yazdı: " Ö ncekilerin bu mesele hakkında takip ettiği yol, senin böyle bir soru sormana ihtiyaç b ı rakmayacak ka­ dar açıktır." Cizyeyle Mükellef Olan ve Cizyeden Muaf Tutulanlar 93- İ smail b. İbrahim bize şöyle anlattı. Eyyfıb es-Sahtiyani bize Nafi' ve Ömer'in kölesi- Eslem'den şöyle nakletti :

Hz. Ömer, ordu kumandanları na m ektuplar yazarak, Allah yolunda savaşmalarını, kadın ve çocukları öldür­ memelerini ve sakal ına ustura vuranlardan başkasını katletme melerini em retti. Yine o rdu kumandanlarına yazarak, düşmana cizye vergisi koymalarını, çocuk ve kad ı nlara b u vergiyi koymamaları n ı ve yüzüne ustura vuranlardan başkas ını cizyeyle mükellef tutmamalarını tavsiye etmiştir. Ebu Ubeyd d e d i : "Yüzüne ustura vuran"dan maksat, sakalı çı­ kanlardır. 43

Hasan el-Basri bu kısa cevapla Selefe uymanın gereğin e işaret etmiştir. Se­ lefin uygulamalarının hikmeti bizce meçhulse d e buna itaat etmenin lüzu­ muna d ikkat çekmiştir.

52

Kitabü 'l-Emval Yu karıdaki rivayet, üzerine cizye vacip olanlarla, bu vergiyle mükel lef tutulamayacaklar hakkında genel hükümdür. Rivayette anlatıldığı üzere, Hz. Ö mer, ancak bülı1ğ çağı nı idrak etm iş er­ kekleri ci zyeyl e mükellef saym ıştır. Ya ni çocuk ve kad ınl arı bu mükellefiyeti n dışı nda bırakmışlardır. Bunun hikmeti şudur: Er­ kekler, cizye ödemekten kaçındıkları takd i rde öldürülü rler. Bu nedenledir ki savaşta öldürülmesi meşru görülmeyen zürriyet (kadın ve çocuklar) bu vergi den muaf tutu l m u şlardır. 44 Daha önce naklettiğimiz ve H z . Peygamber'in Yemen amili M u az'a yazdığı mektuptaki "Her baliğ erkek, bir dinar cizyeyle mükelleftir," ifadesi, Hz. Ö mer'in sözü için bir dayanak sayılır. Hz. Peygamber'in, bu mektubunda baliğ erkekleri mükellef tutup, kadın ve çocukları bundan muaf tuttuğu görülmektedir. Ancak bundan evvel naklettiğim i z Resulullah'ın bazı mektupla­ rında da "baliğ erkek ve baliğ kadın" ifadesi m evcutsa da, Allahu a'lem, bu iki rivayetten baliğ kad ı n bahsi geçmeyen olanı daha sağlamdır. 45 Zira Müslümanların üzerinde b i rleştikleri görüş bu istika mette d i r. Hz. Ö mer de ordu ku mandanlarına bu meyanda mektuplar yazmıştır. Eğer baliğ kadının sorumluluğunu gerek­ tiren rivayet daha sağlam olursa bu takd i rde, Allahu a'lem, bu tali mat İ slam'ın ilk dönemlerinde veri l m iştir. Zira bu dönemde müşriklerin kadın ve çocukları e rkekler gibi öld ürülürdü. Du­ rum ö nceleri b undan ibaretken daha s o n ra bu uygulama neshe­ dilm iştir.

94- Haccac bize İ b n Cüreyc'den şöyle dediğini rivayet etti : Amr b. Dinar bana haber verdi ki İbn Ş ihab, kendisine Ubeydullah b. Abdi ilah b. Utbe, İbn Abbas ve Sa"b b. Cessame'den şöyle rivayet etti.

Hz. Peygamber' e : Birtakı m süvariler geceleyin baskın yapıp m ü ş riklerin bazı çocukları n ı n ö l ü m ve yaralan­ malarına sebep oldular, denildi. Hz. Peygamber: Onlar müşrik babaların çocuklarıdır, d iye b uyurdular.46 44

45

46

İslam hukukunda cizyenin kimlere vacip olduğu hususunda ihtilaf edil­ miştir. Bunun sebebi, bu konuda rivayetin bulunmamasıdır. Hukukçula r, cizyenin erkekli k, ergenlik ve hü rriyet olmak üzere üç vasfa sahip olan kimselere vacip olduğu ve kad ınlarla çocuklara vacip olmadığı konusun­ d a m ütt e fi k t i r l e r. A n ca k deli, sakat, i h tiya r k i l i s e a d a m l a rı n a ve yoksullara vacip olup olmadığında ihtilaf etm işlerd i r. Bu i htilafı n sebebi ise bunlar öldürüleb i l i r m i , öldürülemez mi? konusundaki i htilafa dayan maktadır. (İbn Rüşd, Bidayetü '/-Mücdehit ve Nihayetü '/-Muktesid, çev. Ahmet M eyla­ ni, İ stanbul 1 9 7 3 , 1 . 6 0 5 ) . (çev.) Baliğ kad ı n ı n cizyeyle mükellefiyetini b i l d i ren tek hadis mevcuttur. Daha evvel müelli f tarafından nakledilen bu hadis zayıftır. Zira senedindeki İbn Lehla zayıf olarak kabul edilm iştir. Bu hadis aynı zamanda mürseldir. Aslında hadisin zahirinden anlaşılan, baskın yapanlar bu işi kasdi olarak değil d e hataen yapm ışlardır.

Kitabü 'l-Em val

53

Ebu Ubeyd d e d i : Daha sonra birçok hadi ste düşmanın zürriye­ tinden kadın ve çocukların öldürülmesi yasaklandı. 95- Abdurrahman bize Süfyan, Ebü'z-Zinad, M u rakka' b. Sayfi ve Hanzala el­ Katib'den47 şöyl e rivayet etti:

Hz. Peygamber ile birlikte bir gazada bulunuyo rd uk. (Sefer esnasında) öldürülmüş bir kadına rastlad ık. Ka­ dın ölüsüne bir kalabalık toplanmıştı. Kalabalık cena­ zeye doğru (Resulullah'a) yol verdiler. Hz. Peygamber, (kad ı n ı görünce) şöyle buyurd u : " B u kad ı n savaşmıyor­ du ki. Çabuk H alid'e yetiş ve kendisine, kadın, çocuk ve ücretlileri öldürme," d iye ihtarda bulun. Ebu Ubeyd d e d i : Görülüyor k i Hz. Peygamber bu hadiste kadın­ ları zürriyet mefhumu içinde mütalaa etmişlerdir. 96- H accac bize İbn Cüreyc'den şöyle dediğini rivayet etti : Ebü'z-Zinad'dan bana şöyle rivayet edil d i : Ebü'z-Zinad şöyle demiştir: M u rakka' b. Sayfi et­ Temimi bana dedesi Rebah b. Rabi' el-Hanzali'den şöyle naklederek dedi ki:

Hz. Peygamber ile birlikte gazada bulunuyordum. Ravi, daha sonra Abdurrah man'ın Süfyan tarikıyla naklettiği hadise benzer bir rivayet zikretti. 97- İ smail b. İ b rahim bize şöyle rivayet etti. Yunus b. Ubeyd bize Hasan ve Es­ ved b. Seri'den nakletti.

Esved dedi ki : " H z . Peygamber'le birlikte bir gazada bu­ lunuyo rd u m . M üslümanlar muzaffe r olu n ca çocuk ve kad ınları da öldü rmeye başladılar. B u n u n üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: Dikkatli ol u n ! Çocuk ve ka ­ dınlar öldürülemez, zü rriyet öldürülemez." 9 8 - Haccac ve E b ü ' n - N a s r bize Leys b. Sa'd'dan ş öyl e naklettiler.

Leys dedi ki : Nafi' bana İbn Ömer'in kendisine şöyle ha­ ber verdiğini anlattı : "Hz. Peygamber'in gazaları ndan birinde öldürülmüş bir kadına rastla n d ı . Bunun üzeri n e Hz. Peyga mber kadın ve çocukların öldürülmesini çir­ kin görü p tasvip etmed i." 1 8

47

48

Hanzala b. Rabi b. Sayfi'dir. Meşhur Arap heki m i Eks ü m b. Sayfi' nin yeğe­ nidir. Yan i Eksüm bunun amcasıdır. Hz. Peygamber'e vahy katipliği yaptığı için Katip lakabını almıştır. Senedde geçen M u rakka'nın babasının amcası­ dır. Bu hadis, Buhari, Müslim, İbn Mace, Tirmizi ve Ebu Davud' da rivayet edil­ m iştir.

54

Kitabü 'l-Emvdl

99- H accac bize Leys, İbn Şihab ve lbn Ka'b49 b. Malik'ten şöyle anlattı :

" H ayberli İbn Ebi'l-Hakik' i öldüren grup, mezkur şahsı öldürmeye gittiklerinde Hz. Peygamber, kendilerini ka­ dın ve çocukları öldürmekten nehyetti."50 Ebu Ubeyd dedi: Zürriyeti meydana getiren kadın ve çocukların öldürülmesi yasaklandığı içindir ki bunlar cizyeden muaf tutul­ dular. C i zye vergisi, mükellefiyetinden kaçındığında öldürülmesi gerekli görülenlere yükletilmiştir. B unlar da erkeklerdir. Sünnet bu şekilde varit olmuştur, amelde de M üslümanlar buna riayet etmişlerdir.

Cizyenin Vücubu ve Miktarı Müslümanların Misafir Edilmesi ve Erzak Hakkı 100- Ebu M üshir ed-Dımaşki ve Yahya b. Bükeyr bize Malik b. Enes, Nafi' ve Eslem'den şöyle rivayet ettiler:

Hz. Ö m e r, altın sahiplerine dört dinar, gümüş sahipleri­ ne d e kırk dirhem cizye vergis i koymuştur. Ayrıca yolcu olan M üslümanlara erzak ile üç gün misafir edilmeleri­ n i şart koşmuştur.51 1 0 1 - Yahya b. B ükeyr bana Leys b. Sa'd, Kesir b. Ferkad, M uhammed b. Abdur­ rahman b. Ganec, Nafi' ve Eslem yolundan Hz. Ö m er' den şöyle rivayet etti :

Hz. Ömer, Şam halkına - Ravi, yahut altın sahiplerin � dedi- dört dinar altın ile M üslümanlara erzak olmak üzere iki müd52 buğday ve üç kıst53 zeyti nyağı cizye ver­ gis i koydu . Gümüş sahiplerine ise kırk dirhem ve on beş 49

İbn Ka'b'in adı: Abdullah'tır.

50 İ b n E b i ' l - H a kik, H endek Savaşı'ndan evvel M e kke'ye gidip müşrikle­ ri sava ş a kışkırtmış ve müşrik o rd u s u n u n hazırlanmasında büyük rol oyna m ı ştır. H endek Savaşı'nın sona e r m e s i n d e n s o n ra Beni Ku rayza sorunu da h a l l e d i l m işti. S ı ra müşriklerin ha rekete geçmesinde büyük rol oynayan S e l a m b . Ebi'l-H akik'in ö l d ü r ü l m e s i n e gelmişti ki Hz. Pey­ gamber, Beni Hazrec'den Abd ullah b. Atik, M e s ' u l b. Sinan, Abdullah b. Enis, Ebu Katade e l - H ars b. Ruhi ve H u zaa b. Esve d ' i bu işle görevlen­ d i rd i . B u n l a r, bir gece baskınında İ b n E b i ' l - H a kik'i öldü rm eye muva ffak o l d u l a r. 5 1 Beyhaki bu hadisi şöyle nakletmiştir: (Hz. Ömer, altın sahiplerine dört di­ nar, gümüş sahiplerine kı rk sekiz dirhem cizye koydu.) Yine Beyhaki der ki: Hz. Ö mer' den şöyle nakletti : Hz. Ömer, bir dinar cizye on iki dirhem ciz­ yeye tekabul eder. Hz. Ömer' den nakledilen sağlam bir rivayette, bir dinar cizye on dirhem cizyeye tekabül eder, diye anlatılır. 52 m üd: Ağı rlı k ölçülerinden biri olup miktarı her yerde bir değildir. (çev.) 53 kıst: Bir buçuk sa'a tekabül eder. (çev.)

Kitabü 'l-Emva l

55

erzak cizye y ü kl e m i ş t i r. M ı s ı r halkından olanlara da ki ş i başına ayl ı k yirmi dört sa' i l e - Ravi d e d i : m i ktarı n ı h ;ı tı rl cıya m a d ı ğı m - h i r m i kt a r h a l ve ycığ vergi s i koyd u . "4

sa'

1 0 2 - E n s a r) -Ebu Ubeyd dedi: Ayn ı rivayeti b i z e İ sm ail b. İ b rahim de nakletm iş o l m a l ı d ı r- bize Said b. E b lı Arübe, Kata de ve E b ü M i clez'den şöyle rivayet etti : Hz.

Ömeı� Ammar b. Yasir, Ab d u l l a h b.

M e s ' lı d ve O s m a n

h. H u n eyf'i Klı fe'ye tayin edip gönderd i . O s m a n b. Hu­

neyf, yı l l ı k ve rgi olarak a d a m başına yirmi d ö rt d i rh e m ci zye koyd u . Ancak bundan kadın ve çocukları muaf tut­ tu . Sonra koyduğu ve rgi miktarını Hz. Ö m er'e yazıp arz etti . Hz. Ö m e r, onu tasvi p etti . Hadis uz unca b i r rivayetle nakledilir. 1 0 3 - İ s mail b. Ca'fer bize İ srail . Ebü İshak ve H a r i s e Ömer' den şöyle anlattı :

b.

M udarrab yol undan Hz.

Hz. Ömer, Osman b. H u n eyf' i tayin e d i p ( l rak'a) gönder­ di. Osm an, bölge halkına (fert başına ve mali durumla­ rına göre) kırk sekiz, yirmi dört ve on i ki d i rhem cizye vergisi koydu . 1 0 4 - E b ü M uaviye bize Şeyban! ve M u hammed b. Abdullah es-Sekafi'den riva ­ yetle Hz. Ömer' den şöyle nakletti:

Hz. Ömer, kendilerine (fert başına ve varlıklarına göre) kırk sekiz, yirmi dört ve on iki dirhem cizye vergisi yükledi. 1 0 5 - Ebü'n-Nadr bize Şu'be'den naklen -Ebü Ubeyd dedi: Ayn ı rivayeti bana H a ccac da anlatmış olmalıdır- şöyl e rivayet etti. Şu'be dedi ki : Hakem bana şöyle haber verd i : Amr b. M eymün'u şöyle an latırken işitti m :

Hz. Ö m e r, Zi' l - H uleyfe'de bulunduğu sırada Osman b. H u neyf huzuruna çıkıp onunla ko nuşmaya başladığına şahit oldum. Osman b. Huneyf, Hz. Ömer'e ş öyle diyor­ d u : "Allah'a yemin ederim ki to praktan her ceribe55 bir dirhem ve b i r kafiz56 haraçtan başka, fe rt başına kırk se­ kiz d i rhem cizye koysam, bu kendilerine ağır gelmez ve sd ': Ağırl ı k ölçülerinden birinin adıdır. Sa' muhtel if yerlere göre değişir. l rak'ta bir sa', bin kırk dirhem olduğu halde, H icaz'da altı yüz küsur dir­ hemdir. (çev.) 55 cerib: Hz. Ömer zamanından itibaren İslam dünyasında kullanılan alan ve hacim ölçüsü. Vezni m uhtelif bir nevi ölçek, dönüm, tarla ve arazi ölçüsü demektir. (çev.) 5 6 kaftz: İ ki sa' m i ktarında bir ölçeğin adıdır. Ayrıca 144 zira' m iktarında olan yere denir. (çev.) 54

·

56

Kitii b ü 'l-Em viil

güçleri n i aşmaz." Amr b. M eymun der ki : Daha önce fert başına kırk sekiz dirhem olan cizye vergisi elli dirheme yükseltildi. 1 0 6- Hüşeym b i z e H u sayn v e A m r b. Meymun' d a n şöyle rivayet etti: Suikasta uğramadan dört gece evvel, Hz. Ömer'i bir deve üzerinde olduğu halde Huzeyfe b. Yeman ve Osman b. Huneyf'e şunları söyle rken görd ü m :

"Vergileri nasıl koydunuz? Ümit ederim ki amili bulun­ duğunuz memleketler halkına cizye ve haraç olarak taş ıyam ayacakları yükler yüklememişsinizdir." Bunun üzerine Osman şöyle ded i : " B e n a raziye öyle bir vergi koydu m ki bir kat daha artı rsayd ım, onu ödemeye güç­ leri yetecekti ." Huzeyfe ise ş öyle d e d i : "Onlara öyle bir vergi koydum ki güçlerine göre fazla bir şey sayılmaz." Amr b. M eymun daha sonra H z. Ö mer'in öldürülmesi olayın ı uzun bir rivayette anlattı. Ebu Ubeyd dedi: H araç ve cizye ko nusunda takip etmemiz gere­ ken esas ve kaideler bunlardır. Bu esasa göre, gerek cizye gerek­ se haraç, ehli zimmetin takatine gö re tes pit edilmesi lazı mdır. Ne kendileri külfete düçar edilmeli ne de hakları olan bu vergiler konusunda Müslü manlara zarar verilmelidir. Aslı!1da bu iki ver­ ginin muayye n bir haddi yoktu r. N itekim daha evvel zikrettiği­ miz hadislerde Hz. Peygamber, M uaz'a gönderdiği mektuplarda Yemen halkından her baliğ erkeğe bir dinar vergi mükellefiye­ ti koymuştu. O günkü dinar değeri ise on veya on iki dirheme tekabül ederdi. B u kıymet, Hz. Ö mer'in Şam ve I rak ahalisine koyduğu vergiden daha azdır. Bu farklı uygu lama, yani Şam ve I rak halkına daha fazla vergi koymak, bu iki ülke halkının daha varlıklı olmalarından ileri gelmiştir. M ü cahid'den bu tarzda bir rivayet nakledilmiştir. 5 7 1 0 7 - Ebu Ubeyd dedi: Bana Süfyan b. Uyeyne ve İbn Ebl Nedh'ten şöyle an latıl­ dı. İbn Ebl N edh, M ü cahid'e şöyle sordum dedi:

" H z. Ömer, Şam halkına, Yemen halkından daha fazla neden vergi koydu?" M ücahid, "varlıktan dolayı" diye cevap ve rdi.'8 57

58

Cizyenin muayyen b i r haddi olsaydı H z . Ö m e r; Resulullah'ın Yemen halkına koyduğu vergiden fazlasını koymakla, Hz. Peygamber'e muhalefet etmezdi. Cizyeyle ilgili olan bu esas, aslında cizyenin hududunu aşan bir durum arz eder. İ s lam' da vergi sisteminin bir esası olan bu prensibe göre vergi, va r­ lıklı olandan alınır. Ancak va rl ıklılar da aynı mükellefiyete bağlı değildir. Yani daha varlıklı olan, kendisine göre daha az varlıklı olanlardan daha çok vergi ödemesi icap eder. (çev.)

Kitabü'l-Emval

57

E b u Ubeyd d e d i : H asan b. Salih ve bazı zevattan rivayet edildiği­ ne gö re ehli zimmete -mukted ir de olsalar- H z . Ö mer'in tespit ettiği cizye ve haraç vergisinden fazla vergi koymayı uygun gör­ memekteyd iler. B u nlar derler ki onların -Hz. Ö mer devri nde ön­ görülen en düşük vergi miktarını ödemeye- güçleri yetmiyorsa vergi miktarı nı düşürmek gerektiği gö rüşündeyiz. Ebu Ubeyd dedi : Bizim te rcihimiz odur ki (güçleri yetmediği zaman) ehli zimmetin vergileri eksiltilebileceği gibi (fazlasına muktedir oldukları takdirde) haraç ve cizyeleri n i artırmak ge­ rekir. Zira Hz. Ö mer, Resulullah'ın yüklemiş olduğu vergiyi ar­ tırmıştır. Hatta kendisi tarafından daha evvel tespit edilen kırk sekiz dirhem vergi m i ktarını sonradan elli d i rheme çıkartan da o olmuştur. Ebu Ubeyd d e d i : Ehli zimmetten herhangi bir fe rt vergi mükelle­ fiyetinde bir d i nar ödemekten aciz olsaydı Hz. Ö mer (ra) , mutla­ ka onu düşürürdü. Zira kendisinden nakledilen bir rivayete göre Hz. Ö mer, ehli zim metten yaşlı bir adama b eytülmalden maaş bağlamıştır. Rivayete göre Hz. Ö mer, bu yaşlı z i m minin kapı kapı dilendiğini görmüş (bunun üzerine kendisine maaş bağlamış­ tır) . Ö mer b. Abdülaziz'in de aynı şeyi yaptığı rivayet edilir. 59 108- Muhammed b. Kesir bana Ebu Reca el- H o rasani -adı, Abdullah b. Va­ kıd'dır- ve Cisr Ebi Ca'fer'den yukarıdaki rivayeti a nlattı.

Cisr dedi ki : Ömer b. Abdülazlz'in mektubu bize okun­ du. M e ktupta Ömer b. Abdülaziz, Ömer b . Hattab'dan naklen söz konusu rivayeti zikretmiştir. Ebu Ubeyd d e d i : Hz. Ö mer, cizye vergisi konusunda Hz. Peygam­ ber'in muayyen ve kesin bir miktar koyduğunu tespit etmiş ol­ saydı bu hududu aşmaz ve buna bağl ı kalırdı.

59

Ebu Yusuf tarafından Ömer b. Nafi' ve Ebu Bekir yolundan nakledilen bu rivayet Kitabü 'l-Haraç'da şöyle anlatılır: Hz. Ömer, bir adamın kapısı ndan geçerken, önünde yaşlı ve ama birisinin dilendiğini gördü. Arkas ından yaklaştı ve omzuna dokundu. Hangi dine mensup olduğunu sordu. Adam, Yahudiyim, dedi. Seni bu hale düşüren nedir? diye sordu. Ödem ekle mü­ kellef bulunduğum cizye, ihtiyaç ve yaşlılık, dedi. Hz. Ömer, adamın elin­ den tuttu, ke ndi evine götürdü, ona bir miktar sadaka verdi, sonra beytü l ­ m a l i n hazinedarına yolladı v e ş öyle d e d i : " B u a d a m a v e benzerlerine bakı­ nız! Vallahi biz bunlara insaflı davranmalıyız. Gençliğinde cizyesini aldık, sonra ihtiyarlığında böyle perişan vaziyette bırakmamız doğru olmaz. Sa ­ dakalar ancak fakirler ve miskinler içindir.' ayeti nde geçen fa kirlerden gaye M üslümanlardır. Miskinlerden gaye ise Ehli kitabın fa kirleridir. Bu adam Ehli kitabın miskinlerindendir." Hz. Ömer o adamdan ve benzerlerinden cizye alınmasını kal d ı rd ı . Ebu Bekir der ki: "Ben Hz. Ö m er' i n bu hareketi ne şahit oldum ve o yaşlı adamı da gördüm." (Ebu Yusuf, Kitabü 'l-Haraç, çev. Ali Özek, İ stanbul 1 9 7 3 , s. 2 0 5 - 206). (çev.) '

58

Kitô.bü 'l-Emvô.I

Binaenaleyh Ö mer b. Abdülaziz' den, z i m milerden gücü yetenle­ rin vergi lerinin artı rılması gerektiği n e dair ileri sürülen görüş­ leri teyit eden bir rivayet nakl e d i l m i ştir. 1 0 9 - Ehü'l-Yem a n h i z e S a fv :l n h. A m r yo l u n d a n Ö m e r b. Abdü laziz ' 2, 2 88, 345, 3 5 0, 3 54, 490, 5 1 9 mubah 8 1 , 94, 209, 3 0 7, 346 Mudar 29, 347 mudarebe 432, 434 Mufaddal b. Fedfüe 256 M u fsilat 196 Muğire 39, 43, 44, 73, 1 04, 1 0 7, 1 1 1, 1 40, 1 84, 2 0 8, 2 6 3 , 2 7 9, 3 2 3, 3 5 9 , 3 74, 3 7 5, 3 7 7, 3 79, 382, 3 94, 4 0 2 , 407, 4 1 1 , 4 1 4, 4 4 2 , 4 4 3 , 444, 4 5 1 , 4 6 6 , 467, 478, 4 9 8 , 5 1 3, 5 2 5 , 5 3 8, 5 4 1 , 5 5 0, 5 5 3 muhacirler 3 2 , 40, 6 1 , 6 7 , 7 7 , 78, 9 2 , 95, 98, 1 3 7, 1 44, 2 0 1 , 2 1 4, 2 2 8, 2 3 0, 2 3 1 , 2 3 4, 2 3 8, 2 40, 249, 2 5 6, 2 6 1 , 3 0 3 , 3 64, 4 1 2, 44 1 , 5 2 5, 547, 549, 5 5 7 Muhakkem b . Tufeyl 2 9 1 Muhakkem el-Yemame 2 9 2 Muhalled b. Haffaf 9 1 Muhalled b . Hüseyin 1 9 0 Muhammed 1 7 7, 3 3 3 , 4 6 6 , 4 7 9 , 5 3 8 M uhammed b . Abdillah el-Ensari 2 6 5 Muhammed b. Abdullah 5 5 , 6 4 , 66, 85, 1 79, 445 Muhammed b. Abdurrahman 2 9 , 54, 309, 3 5 5, 3 5 6, 3 60, 3 6 2 , 3 74, 3 80, 3 8 3 , 3 8 6, 3 9 7 , 4 5 1 , 505, 545

580 Muhammed b. Abdurrahman b . Ebi Leyla 479 Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid S O S Muhammed b. Abdurrahman el­ Ensari 448 M uhammed b. Abid ı 2 2 M uhammed b. Aclan 2 3 9 , 2 4 ı , 347, 4 1 0, S 0 8 Muhammed b. Ali es-Sülemi S 2 6 Muhammed b . Amr 3 2 8, 3 3 7, 347, S09 Muhammed b. Amr b. Alkame 34, 9 2 , ı s o, ı 8 7 Muhammed b. Ca'fer ı s , 2 7, 2 3 4, 3 5 3 , 3 74, 435, 438, 440, 444, 49 ı , S 2 0, S 2 3 , 5 3 6, S S 3 M uhammed b . Ca'fer et-Temimi ı s Muhammed b . Cübeyr 2 6, ı 2 9 M uhammed b . Ebi Adi 4 2 2 M uhammed b. Ebi M u s a 1 0 4 Muhammed b. E b u Bekir 3 9 4 M uhammed b. Ganec 4 8 0 Muhammed b. Hasan 4 4 , 4S, 6 8 , 1 0 9 , 406 M uhammed b. Hasan b. Ebi Yezid el-H emedani 432, 4 7 9 M uhammed b. Haşim 3 S 8 Muhammed b. Hilal el-Medini 2 S 2 Muhammed b. H işam 3 8 0 M uhammed b. Hüseyin el-Aberi ı s Muhammed b. İshak l O S, ı 7 8, 2 ı s, 262, 297, 300, 3 0 9 , 3 3 3 , 3 3 S, 3 3 8, 3 70, 3 9 ı , 4 1 0, 4 ı 4, 46S, 48S, S ı 4, S S ı Muhammed b . İyas b . Seleme b. el- Ekva' 2 3 S Muhammed b. Ka'b el-Kurazi 9 6 Muhammed b. Kays ı 6 ı Muhammed b. Kesir 2 3 , 3 ı , S 7, 6 ı , ı o ı. ı 2 3, ı 3 ı , ı 3 2 , ı 34, ı 3 7, ı 3 8, ı s s. ı 6 3 , ı 89, 2 2 4, 2 S O , 2 S4, 3 ı 2 . 3 2 0, 3 2 3 , 3 3 0, 3 3 6, 339, 399, 403, 404, 4 ı 6, 4 2 ı , 439, 4 S ı , 464, 49S, S03, S04, 5 4 ı , S 4 2 , S S 2 Muhammed b . Mesleme 3 9 3 , S45, S46 M u hammed b. Rabia ı 68, 2 84, 3 ı 6, 3 64, 443, S 2 5 Muhammed b. Raşid 3 2 4 Muhammed b. Sa'd 1 3

Kitô.b ü '/-Emval M uhammed b. Sehl b. Ebi Husme 4S6 M uhammed b. Seleme 84, 3 54, 475 Muhammed b. Sirin 1 0 ı , 1 1 7, ı 68, 324 Muhammed b. Şuayb 288, 3 6 3 , 3 7 S , 3 8 2 , 3 8 S , 3 8 7, 444, 44S, 4S1, 464 M uhammed b. Talha 1 S 9 Muhammed b . Ubeyd 1 04, 1 1 6, 202, 4 S 1 , 478, S 3 2 Muhammed b . Ubeydullah 8 6 , 1 0 6, 288 M uhammed b. Ukbe 399, 400 Muhammed b. Velid ez-Zebidi 2 3 3 , 464 Muhammed b. Yahya 13, 1 3 8, 3 9 3 , 4SS Muhammed b. Yahya Tirmizi 1 1 Muhammed b. Yesar 2 6 7 M uhammed b. Yezid 2 2 , 1 2 2 , 1 64, 278 M uhammed b. Yusuf 542 Muhammed b. Zeyd b. Muhacir 344 Muharık 400 Mukavkıs 1 62, 163, 270, 2 7 1 Muksim 452, S 4 7 M u rakka' b. Sayfi S 3 Mus'ab b . Mikdam 6 3 , 6 9 , 4 3 S Mus'ab b. Sa'd 2 2 , 240, 2 S 6 Musa b . A'yen 190, 1 9 2 Musa b. Abdullah 4 7 7 Musa b . Ali b. Rebah 2 3 8 Musa b. Ali b. Riyah 1 ı 9 Musa b. Ebi Aişe 3 0 , 3 2 9 Musa b. Talha 2 8 9 , 3 7 S , 4 4 3 , 448, 466, 479, S09 Musa b. Tarif 283 Musa b . Ukbe 24, 3 6 2 , 4 1 0, 43S, 440, 443, 449 Musa b. Yesar 2 6 2 M u s a el-Cüheni 4 7 7 Mustalik 1 3 S, 1 3 8 Musul 89 Mut'im b. Adi 1 2 9, 1 3 0, 149 Mutarrif S02 M utraf b. Tarif 2 8 Mübarek 2 2 , 1 4 0 , S 4 1 , S S 1 Mücahid 3 S, 49, S6, 83, 84, ı 2 2, ı34, 1 S 4, ı57, ı s8, ı 68, ı 8 2 , 1 8 3, 1 8 6, 1 8 7, 2 0 0 ,

581

Dizin 205, 233, 253, 299, 3 1 1 , 3 5 1, 3 7 5 , 3 7 7, 4 1 1 , 4 1 4, 4 1 7, 424, 4 3 1 , 4 3 2 , 4 3 4, 449, 466, 467, 4 7 1 , 4 7 6, 4 7 7 , 4 8 1 , 482, 502, 5 1 8, 5 1 9, 520, 5 2 3, 549- 5 5 1 , 5 5 3 , 5 5 6, 5 5 8 M ücalid 4 8 , 8 6 , 8 8 , 9 0 , 1 0 0 , 1 9 9, 2 0 0 , 2 1 7, 2 3 9, 342, 4 2 6, 4 3 2 , 479 M üccaa 2 1 5, 2 1 6, 2 9 1 M üccaa el-Yemame 2 9 1 M ücemmi' b. Cariye 3 54 mücmel 3 2 2 m ü d 5 4 , 2 5 9, 260, 2 6 1 , 4 5 1 , 465, 476, 477, 478, 482, 483 müellefe-i kulub 2 1 2, 2 3 7, 287, 2 9 1, 4 6 2 , 5 2 8, 529, 5 3 0, 5 4 1 , 5 5 2 M ühelleb b. Ebi Sufra 1 1 9, 1 60, 3 2 6 mükateb 3 2 , 89, 1 0 7 , 2 6 1 , 400, 4 3 3 , 4 3 5 , 4 3 9 , 440, 529, 5 5 5 köleler 3 2 , 1 0 7 mülcem 4 8 2 m ü l k arazi 2 8 9 , 2 9 2 , 3 0 8 mül kiyet 79, 1 0 3 , 1 54, 3 88, 4 3 7 M ü nir b. Abdullah 4 6 3 M ü nzir b. Savi 3 6 M ü n z i r b. Zübeyr 4 7 7 M ü rre el-H emedani 5 5 8 M ürsed 3 9 5 m ü rted 1 9 8, 1 9 9 , 2 3 2 Müsavir el-Verrak 147 Müsenna 68 Müsenna b. Harise l O l Müsenna b . Sabbah 3 7 5 , 429, 440 Müsenna b. Said 67, 1 2 0 Müseyleme 2 9 2 müsle 5 8, 1 9 8, 2 2 7 M ü s l i m b. el-Musabbih 486 Müslim b. Halid 48 1, 482 Müslim b. M işkem 98 M üs l i m b. Şükere 486 Müslim el- Batin 2 5 0 Müstevrid b. Şeddad 2 7 7 , 2 7 8 müşrikler 3 3 1 mütareke 1 66, 1 6 7, 1 7 8, 180, 2 0 5 , 2 2 1, 270 müzabene 3 66, 3 6 7, 458, 459 M üzdel ife 1 2 8 Müzeni 3 3 8 Müzeyne 2 9 2

N

Nadir oğulları 23, 24, 2 5 , 2 7, 7 8 N a d r b . H aris 149 Nadr b. İsmail 69 N afa ka 470 N afi' 2 � 3 � 51, 5 3 , 5� 5 � 6 � 83, 9 3 , 94, 1 0 5, 1 1 4, 1 1 6, 1 2 2 , 1 3 8, 1 6 5 , 2 4 1 , 2 46, 3 0 0 , 3 0 5, 3 1 6, 3 2 3 , 3 29, 3 5 9, 3 6 2, 381, 3 84, 3 9 7 , 399, 4 1 0, 4 1 4, 424, 430, 4 3 5 , 4 3 6, 440, 443, 449, 4 5 1 , 4 5 2 , 464, 480, 5 2 0 , 5 2 6 N afi' b. Ömer el-Cemhi 2 7 9 Nafi' b . Yezid 99 N afi' Ebu Abdullah 288 N a fs b. Giyas 3 2 2 Naki' 3 0 5, 3 0 7 namaz 1 4, 3 6 , 8 5 , 1 2 6, 1 7 5, 2 0 4, 2 1 7, 2 2 5, 248, 3 3 3 , 3 5 1, 3 64, 392, 407, 4 3 3 , 4 3 4, 5 2 0, 5 2 3, 524, 5 3 5 , 5 3 8 , 5 3 9 , 5 4 8 nar 4 6 6 n a s i h 2 3 0, 2 3 6 N atat 7 2 Nebati 9 7 , 1 8 8 Nebatiler 7 0 , 1 7 5 , 2 0 0 , 4 4 5 , 49 1 N ecaşi 39, 2 7 1 N ecde 3 3 5, 3 3 6 N ecid 1 86, 2 3 8, 245, 246, 3 2 3, 3 2 5, 3 3 9, 546 N ecran 42, 48, 1 1 7, 1 1 8, 1 9 1 , 1 9 7, 2 0 5 , 206, 208, 4 1 2 - -lılar 1 1 7, 206, 2 0 7, 208 N ecraniye 207 neft 3 1 4, 3 2 4, 328 N ehhas b. Kahm 265 N ehr-i Said 2 9 5 Nehreyn 294 N ehrülmelik 89, 1 0 5 N esai 1 0 6, 1 1 1, 1 1 4 N evfel b. Hars 3 3 3 , 3 3 7 N evruz 6 2 , 284 Nihavend 1 1 9, 1 7 1 , 2 6 6 nikah 6 3 , 2 3 0, 484, 5 0 2 n i s a b 398, 4 0 1 nohut 445 Nu'man b. el-Münzir 382, 444, 4 5 1 , 464 N u'man b. Mukarrin 1 1 9, 265, 2 6 6 Nu'man b . Raşid 3 3 7

582 N u ' m a n b. Zübeyr 5 4 2 N u ' m a n b. Zür'a 43, 4 9 8 Nuaym 59, 202, 2 84, 4 6 4 , 4 8 5 N uaym b. Abdullah 1 0 2 N uaym b. Abdü Külal 30, 3 6 Nuaym b . Ehi Hind 3 1 5 N u aym b . Hammad 58, 1 0 8 , 1 1 2 , 1 7 2, 202, 2 4 1 , 2 74, 2 8 6 , 293, 295, 300, 309, 3 4 7 , 4 6 5 N ı1biler 1 66, 1 6 7 N uhayle 1 0 1

0- Ö o rtaklık ve kira 88 Osman 2 6, 84, 1 5 3, 208, 2 6 9 , 3 3 4, 400, 4 1 7, 420 Osman b. Abdullah b. el- Esved 5 5 7 Osman b . Affan 2 0 7, 306, 3 5 8, 400, 420 Osman b. Ata 2 3 0 O s m a n b. Ehi Süleyman 3 1 0 Osman b. Ebi'l-Atike 1 7 0, 2 5 5 Osman b . Ebü'l-As 1 1 9, 1 2 1 , 2 9 4, 2 9 5 , 3 50, 430 Osman b. Esved 4 1 4, 4 1 6, 4 3 1 , 434 Osman b. Huneyf 55, 56, 68, 7 5, 85, 86, 88, 2 0 7, 454, 489 Osman b. Kays es-Sehmi 240 Osman b. Osman 3 8 0 O s m a n b. Salih 29, 3 6, 42, 1 7 7, 2 0 8, 2 09, 2 1 6, 2 1 7, 2 1 8, 3 4 7 , 4 1 0, 462, 4 8 6 Osman eş-Şahham 1 9 7 otlak hayvanları 428 Ömer 208, 3 3 4, 3 3 5, 3 5 5, 372, 3 9 0 , 4 0 8 , 4 8 8 , 4 9 6 , 5 1 6, 5 1 9, 542, 5 5 1 , 5 5 6 Ö m e r b. Abdurrahman b . Halde elEnsari 3 74 Ömer b. Abdurrahman el-Ebar 1 46, 233 Ö m e r b. Abdülaziz 5 1 , 5 7 , 58, 6 1 68, 70, 83, 102, 103, 107, 1 1 1 - 1 14, 1 2 0, 1 2 5, 1 4 7 , 1 54, 1 6 1 , 1 7 2, 1 7 3, 1 7 6, 1 9 7, 202, 2 24, 2 2 5 , 2 4 1 , 2 4 2 , 2 5 0, 2 5 2 - 2 5 5 , 2 64, 2 7 2, 2 7 3 , 2 74, 2 9 5 , 2 9 9 , 3 0 0 , 3 0 1 , 3 2 4, 3 2 6, 339, 345, 3 5 5, 3 7 1 , 3 74, 3 7 � 37� 37� 38� 3 9 � 4 0 3 , 4 0 7 , 4 0 9 , 4 1 5, 4 1 6,

Kitô.bü 'l-Emvô.l 438, 439, 442, 444, 445, 464, 485, 488, 49 1 , 494, 495, 5 1 0, 5 2 8, 5 4 1 , 542, 544 Ömer b. Ata 549, 5 5 0 Ö m e r b. Ehi Kesir 3 1 8 Ömer b . Hattab 2 3 , 2 5 , 2 6, 3 1 , 44, 45, 49, 57, 59, 66-69, 75, 85, 86, 1 04, 1 0 5, 1 1 4, 1 4 3 , 1 46, 1 5 6, 1 5 7, 1 5 9, 1 6 3, 1 64, 1 66, 1 7 1 - 1 75, 188, 202, 2 2 8, 2 3 8, 249, 2 54, 2 5 5, 2 5 6, 2 7 3 , 2 7 5, 299, 300, 3 0 5 , 3 1 8, 3 3 7, 3 5 7, 3 59, 3 8 1 , 3 8 2 , 3 84, 3 9 0, 3 9 3 , 3 9 5, 3 9 7, 4 0 7 , 408-4 1 0 , 4 1 4, 429, 430, 4 3 5 , 445, 4 5 6 , 4 6 5 , 466, 473, 494, 495, 498, 5 1 6, 5 1 7, 5 2 2 , 545, 5 5 1 , 5 5 6 Ömer b . Hüseyn 400 Ömer b. Kesir 3 1 5 Ömer b . M uhammed b . Cübeyr 2 6 2 , 312 Ömer b . Müsenna 1 1 Ömer b . Tarık el-M ısri 2 0 Ömer b . Yahya ez-Züraki 2 8 8 Ömer b . Yunus el-Yemami 1 5 9, 1 79, 313 Ömer b . Yunus el-Yemani 1 3 3 Ömer Ebu Hafs el- Humsi 3 3 0 Ömer el-Mükettib 1 1 4 öşür 44, 45, 6 7, 68, 70, 84, 1 0 6- 1 1 2, 1 7 6, 1 7 7, 2 0 6, 2 0 9 , 2 1 1 , 3 4 1 , 347, 4 2 2 , 4 3 3 , 4 5 1 , 464, 465, 474, 4 7 5 , 485-497, 525 arazisi 44, 70, 84, 1 09, 1 1 0, 1 7 7, 4 3 3 , 467, 474 memuru 486, 488, 489, 490, 496, 5 2 5 vergisi 107, 1 1 2 -

-

-

p

pazar 1 04, 1 0 5 Peygamber'in (sav.) sün neti 2 0 4 pirinç 4 4 5 putperest 4 1 R

Rabi b. Enes 3 1 Rabia 3 7 2 Rabia b . Ehi Abdurrahman 5 1 , 1 3 8, 286, 296, 300 Rabia b. Zeka' 1 1 4 Rabia b. Zikar 1 1 4

Dizin Rafah 486 Rafi' b. Hadic 2 9 7, 391, 5 5 1 Rahbe 2 8 4 rah i p l e r 5 8 Rakka 2 9 5 Raşid b. Sa'd 2 3 6, 2 5 1 Razan 1 0 2 Re'y e h l i 8 0 , 3 80 Rebah b. Rabi' el-Hanzali 5 3 Rebah b . Ubeyde 3 5 4 Rebeze 3 0 6 Rebi' b. E b i Enes 3 2 9 Rebi' b. M a'bed 5 2 0 Rebia b. Abdurrahman 3 3 8, 3 7 2 Rebia b. H a ris 3 3 2 Rebia kabilesi 2 9 Reca' b. E b i Seleme 1 7 2, 2 9 5 Reca' b. Ravh 34 7 Reca' Ebü'I-M ikdam 1 0 2 Reccaı b. U n fuve 2 9 1 , 2 9 2 recm 5 0 1 Remade 5 1 2 , 5 3 9 , 546 Remle 486 Resulullah 3 1 0-3 1 6, 3 1 8 - 3 2 3 , 3 2 5 3 3 0, 3 3 2 - 3 3 5, 3 3 7- 3 4 1 , 3 4 4- 3 5 3 , 3 5 5, 3 5 7-3 59, 3 6 2 , 3 66 - 3 68, 3 7 1, 3 7 2 , 3 74-3 78, 3 80, 381, 383, 3 84, 3 8 6 3 9 7 , 4 0 0 , 4 0 5 , 4 0 6 , 409, 4 1 2, 420, 4 2 2 , 426-429, 4 3 4, 43 6-438, 440, 441 -444, 447, 448, 450-457, 459, 460, 4 6 1 , 463, 464, 466, 468-4 7 0 , 4 7 3 , 4 7 5 -48 1 , 484-488, 492, 499-501, 5 0 3 - 5 1 1 , 5 1 4, 5 1 5, 5 1 8, 5 1 9, 5 2 6, 5 3 0, 5 3 2 5 3 7, 5 3 9 - 543, 546, 549 - 5 5 2 , 5 54 - 5 5 8 - 'ın (sav.) sün neti 46, 80, 1 54, 2 0 1 , 2 0 3 , 2 1 2 , 2 3 0, 242, 2 4 8 , 2 9 2 , 2 9 3 , 3 89, 426, 428, 438, 4 4 3 , 448, 4 5 7, 460, 4 6 1 , 484, 545, 5 5 4 Rey 5 4 2 Reya 2 9 1 Reyha n b. Yezid 504 Reyta bint Abdullah 5 3 6 Rıb'i b. H ı raş 5 2 6 rıtl 4 6 4 , 4 7 7 , 4 7 8 , 4 7 9 , 480, 4 8 3 riba 8 7 , 97, 1 9 1 , 2 0 6 , 2 0 9 , 2 1 1 , 3 4 7 , 4 0 6 , 447, 460 ridde ehli 2 1 4, 5 2 5

583 rikaz 3 3 7, 3 3 8, 3 3 9, 340, 3 4 1 , 3 4 3 , 346, 347 Riyah b . Ubeyd e 5 2 1 Ruaş 1 1 8 Rufeyl 1 59, 160 Ru ha 9 7 , 2 24, 225 Ru m 1 9 7, 2 68 - -lar 49, 181, 1 88, 192, 193, 286, 490 Rüstem 1 0 1 rüşt çağı 3 3 6 Rüveyfi' b. Sabit 485 Rüveyşi d 1 1 4, 1 1 5, 1 2 2 Rüzeyk 407, 425, 49 1 Rüzeyk b. Hayyan ed-Dımaşki 407, 49 1

S-Ş

sa' 5 5, 9 1 , 2 6 1 , 441, 460, 476-483 Sa'b b . Cessame 52, 3 0 3 , 3 0 7 Sa'd b. Ebi Sa'd 4 5 5 , 456 Sa'd b. Ebi Vakkas 26, 75, 1 0 1 , 1 0 3 , 1 1 9, 1 5 7, 2 7 2 , 2 74, 3 1 0, 3 1 1 , 349, 3 84, 447, 5 0 5 , 5 1 9 Sa'd b . Ebi Zübab 463 Sa'd b . İ b rahim 2 7 3, 504 Sa'd b . Muaz 1 2 8, 1 5 0, 1 80 Sa'neb 2 9 4 Sa'saa 1 69 Sabiiler 46, 5 0 1 , 5 0 2 S a b i t b. Kays b. Şemmas 1 2 9 S a b i t b. Nasr b. M a l i k 1 1, 1 3 S a b i t el-Bünani 8 0 , 2 79, 3 4 9 , 5 1 4 sadaka 3 3 , 5 7 , 2 6 1 , 296, 3 4 7 - 3 5 1 , 3 5 4, 43 5, 4 3 6, 4 4 1 , 442, 462, 470, 471, 481, 482, 509, 5 1 4-5 1 7, 5 1 9, 5 2 5 , 5 2 6, 5 3 4 - 5 3 6, 548, 5 5 0, 5 5 7, 5 5 8 Sadaka b. Ebi Ümran 2 8 6 Sadaka b. Halid 9 6 , 9 7 , 477, 5 0 6 Sadaka b . M ehdi 7 2 sadaka-i fıtır 2 6 1 , 44 1 , 442, 482 Safa 81, 8 2 safı 2 3 , 28, 29, 30, 290 Safiyye 240, 2 5 6, 476, 558 Safvan b. Amr 58, 59, 1 6 7 , 1 8 1 , 1 9 7, 2 4 1 , 2 5 6, 260, 3 1 4 Safvan b . İsa 440, 463 Safvan b. Ümeyye 1 3 6, 1 5 8 sahabe 109, 1 2 2 Sahibu'l-Hanna E b u Hakim 2 8 4 Saib 2 6 5 , 2 6 6, 2 6 7

584 Sfüb b . Yezid 384, 3 8 7 , 4 1 4, 4 2 0 , 49 1 Said b. Abdurrahman el-Cemahl 2 9 6, 3 2 3 Said b. Abdülaziz 4 5 , 5 9 , 1 68, 1 7 0, 1 7 5, 1 8 1 , 196, 1 9 8, 3 2 0, 3 7 5, 3 7 6, 463, 464, 4 7 2 Said b. Abdülmelik 2 9 5 Said b. Amir b. H idyem 59 Said b. Cübeyr 24, 84, 88, 1 1 6, 1 34, 1 48, 149, 1 68, 2 3 7, 3 1 3 , 4 1 1 , 439, 5 1 1 , 5 2 3 , 5 2 7, 5 3 1 , 5 3 8, 5 4 1 , 544, 550, 5 5 3 , 5 54, 5 5 7 Said b . Ebl Arube 2 8, 8 5 , 9 5 , 2 0 3 , 2 3 6, 2 9 5, 4 2 3 , 4 8 9 , 5 3 1 , 547, 548 Said b. Ebl Eyyüb 5 2 6 Said b. Ebl Hilal 2 04, 4 1 5 Said b. Ebl Meryem 43, 1 0 0, 1 6 1, 1 64, 1 66, 1 69, 200, 2 3 5, 2 3 6, 2 4 1 , 246, 2 5 2, 260, 2 64, 2 79, 2 8 1 , 304, 3 5 3, 436, 5 3 6, 545 Said b. Ehi Raşid 268 Said b. Ebl Said 3 3 5, 5 3 4 Said b. E b l Süleyman 7 4 Said b. Ebu Arube 5 5 Said b. el-As 3 1 0 Said b. el-Müseyyeb 3 8, 39, 70, 1 3 6, 1 5 5, 1 80, 1 84, 2 54, 2 5 5, 2 6 1 , 3 0 1 , 3 0 2 , 3 2 6, 3 2 8, 3 3 3 , 3 3 4, 3 3 8, 3 5 0, 425, 42 7-429, 44 1 , 5 2 1, 5 3 1, 5 3 4, 543, 5 5 8 Said b. iyas 2 8 Said b. Meryem el-Mısrl 73 Said b . Merziban 500 Said b. Muaz 1 5 0 Said b. Muhammed 284 Said b. Osman b. Affan 1 1 9 Said b. Ömer b. el-As 499 Said b. Sinan 60, 95, 3 64 Said b. Süleyman 43, 98, 1 1 2, 1 5 9, 1 60, 498 Said b. U feyr 25, 30, 4 1 , 42, 47, 48, 65, 99, 1 5 2 , 1 64, 1 7 6, 2 3 4, 2 8 7, 3 2 9, 407, 4 1 0, 4 1 5, 4 5 3 , 4 7 1 , 49 1 , 541 Said b. Yesar 347 Said b. Zeyd 106 Said bölgesi 1 1 2, 1 88 Said el-Makberi 508 sakal ına ustura vuranlar 5 1

Kita b ü 'l-Emval Saklf 1 2 2 , 1 6 3, 209, 2 1 0, 2 1 1, 2 1 2, 2 1 4, 487, 515 liler 2 1 0, 212 Salih b. Ali 189 Salih b. Beşir b. Füdeyk 2 3 3 Salih b . Cübeyr 1 4 7 Salih b. Ebi'l-Ahdar 2 7 Salih b. Keysan 1 5 2, 1 5 3 Salih b. Muhammed 3 2 3 Salim 1 48, 3 0 0, 3 5 8, 4 1 1, 4 2 3 , 4 6 3 S a l i m b. Abdullah 20, 9 2 , 3 0 0, 3 5 7, 3 60, 3 80, 3 8 2 , 449, 462, 49 1 Salim b. Abdullah b. Ömer 3 5 7 Salim b . Ehi Ca'd 1 1 7, 248, 2 5 0, 4 7 6 Salim Ebü'n-Nadr 204 Salim el- Eftas 3 1 3, 5 3 8 Salt b. Behram 2 7 2 Salt b. Ebl Asım 1 6 1 Samarra 1 6 San'a 2 7 6 Sarre 1 2 6 savaş 1 8 0 sebze 4 6 7 , 4 6 8 Seffah 43, 4 9 7 , 4 9 8 Sefine 476 Sehl 69 Sehl b. Beyza' 1 3 2 Sehl b. Ebl Husme 4 5 5 , 4 5 6 , 4 5 8 Sehl b. Hanzaliyye 506, 5 0 7 Sehl b. Hüneyf 6 8 Selam b. Ebl Muti' 3 4 5 Selam b. M iski 1 5 7 seleb 1 9 6, 3 1 0, 3 1 1 , 3 1 4, 3 1 5, 3 1 6, 3 1 7, 3 1 8, 3 1 9, 3 2 7 Seleme b . el-Ekva' 1 5 9, 2 3 5 Seleme b . Küheyl 98, 24 7 Seleme b. Nü bayt 3 5 4 Seleme b. Selame b. Vakş 2 1 6 Seleme b . Üsame 3 78, 3 7 9 Selim b. Amir 1 8 1 Selman 22, 4 1 , 1 04, 2 0 2 , 2 0 3 , 2 5 0 , 4 3 8, 5 1 4 Selman b . Amir ed-Dabbl 3 5 0 Selman-ı Farisi 1 7 1 Selsele 63 Sema'a 287 Semi b. Kays 287 Semmak b. el-Fadl 1 9 7, 3 9 5, 442, 544 Semmak b. Harb 2 7 3, 3 40, 342 -

585

Dizin

Seri b . Yahya 200, 342, 4 2 S

3 2 0,

Seriyy b. Yahya 43

3 3 0, 3 3 2 , 3 3 4, 3 3 9 , 3 4 4 - 3 46,

seriyye 3 1 4, 3 2 1 , 322, 323, 3 2 S,

348, 349, 3 5 1 , 3 60, 3 6 2 - 3 6 S ,

326

3 2 6,

3 2 7,

3 2 8,

3 29,

3 6 7 , 3 69, 3 7 0, 3 7 3 , 3 7 6 - 3 7 8 ,

Sevad 68, 69, 7 1 , 7 3 , 7 S , 7 6 , 78, 8 S ,

381,

38S,

386,

388,

389,

86, 8 7 , 88, 89, 90, 9 1 , 9 2 , 94,

399,

400,

402,

405,

407,

9 S , 9 6 , 98, 99, 1 00, 1 0 2 , 1 0 3 ,

409,

4 1 1,

4 1 6,

4 1 7,

4 1 9,

1 04,

1 1 1,

1 1 2,

1 1 4,

1 1 S,

421,

4 2 6,

432,

4 3 S,

4 3 6,

1 1 9,

1 2 S,

1 S 6,

1 S 8,

1 S 9,

444, 445, 448, 4 5 1 , 4 6 5 - 4 6 9 ,

1 60 ,

161,

1 6 S,

1 7 6,

2 9 1,

2 9 3 , 2 94, 342, 4 7 S

474, 478-480, 482, 486, 4 9 1 , 4 9 2 , 494-496, S 04, S O S , S 0 8 ,

Sevban 2 3 6

S 1 1,

5 1 3,

520,

S 2 4,

S 2 5,

Sevr 2 3 6

S27,

5 2 8,

S31,

S 3 8,

549,

Sevr b . Yezid 3 48

S S O, S 5 2 , S S S, S S 7, S S 8

Seyyar 64, 69, l O S

S üfyan b. Abdullah 3 6 7 , 3 8 1 , 3 8 2

Seyyar b . Manzur el- Fezari 3 0 4

Süfyan b. Ehi Hamza 1 1 2

Sıff'in S avaş ı 2 3 6

Süfyan b . H üseyin 34, 1 2 9, 3 S 8, 4 4 6

sığır 3 3, 4 1 , 2 1 3, 2 7 8, 3 1 4, 3 S 2 , 3 S 3 , 3 5 6, 3 6 1 , 3 6 3 , 3 64, 3 6 7 ,

Süfyan b. Muğire 1 4 6 Süfyan b. Said 1 9 , 6 3 , 66, 7 7 , 1 09 ,

3 68, 3 74-380, 3 8 3 , 3 9 8 , 4 3 2 ,

145,

2 1 4,

2 2 7,

2 52,

307,

444, 4 4 7 , 5 2 4, 5 3 0 - zekatı

309,

3 2 4,

360,

385,

411,

3 74, 3 7 6

4 1 9, 443, 444, 4 5 1 , 4 7 4, 5 4 1

sıla-i rahim 5 3 7

Süfyan b. Uyeyne 2 3 , 46, S 6 , 9 3 ,

S i ' r b. Malik el-Absi 5 5 6

1 1 1,

1 5 8,

1 6 5,

190,

191,

Sicistan 1 5 3

2 5 3,

2 5 4,

2 5 7,

2 7 6,

277,

Silsile 4 3 9 , 487, 497

3 0 9 , 3 3 2 , 3 4 2 , 3 7 1 , 440, 48 1

Sirac 2 9 1

Süfyan b. Vehb 7 3 , 74, 2 5 6, 2 6 0 , 2 7 5

Siraf 2 0 5

Süfyan es-Sevri 444

sirke 1 2 0 , 1 2 1 , 1 2 2 , 1 2 3 , 1 2 4, 1 2 5

Süfyan-ı Sevri 93, 1 0 2

Subeyğ 3 1 0

Süheyl b. Beyza 1 3 2

Sudan 4 4 7

Süheyl b. Ebi Salih 1 9 , 8 8 , 1 0 5, 2 64,

Suheyb 1 9 9

3 S 3, 451, 5 1 9

Suheyl b. Ukayl 1 6 6

Sülalim 7 2

s u l h - antlaşması 4 3 , 1 0 1 , 1 1 9, 1 6 1 ,

Süleym 3 1 1

b . Amir 3 5 0

1 6 3 , 1 66, 1 67, 1 7 2, 1 7 3 , 1 7 6,

Süleyman

1 79, 1 8 1 , 1 88, 1 9 2 , 1 9 3 , 1 9 6 -

Süleyman b. Bilal 2 3 4

1 98, 2 0 3 , 2 1 6, 2 2 0, 2 2 1 , 2 2 5,

Süleyman b. Bü reyde 4 0 , 2 2 7

490, 492, 493, 497 - arazisi

Süleyman b. Davud el-Havlani 2 9 9

1 63, 177 - ehli 1 7 7, 192 -

Süleyman b. Kesir 3 5 8, 4 7 0

-name 206, 207, 2 2 4, 2 2 5

Süleyman

Su riye 2 8 7, 2 9 0 , 2 94, 4 7 5

Sus 1 S 3 Sus beldesi

342

susam 4 6 8

S ü d di 1 2 1 , 1 49 Süfyan 3 0, 3 1 , 3S, 46, 47,

so, S3, 68,

b. Muğire 80, 1 40, 2 6 3 ,

279

Süleyman b. M u s a 3 2 0 , 3 2 2, 3 2 7, 463, 464 Süleyman b. Yesar 4 2 1 , 4 2 8 , 440, 44 1, 5 5 1 Süleyman et-Teymi 1 2 3 , 1 94, 3 1 6

69, 77, 80, 87, 98, 1 0 3 , 1 0 5 ,

S ü l eyt 2 8 5

1 4 1 , 1 64, 1 6 7, 2 0 S , 2 2 4, 2 3 2 . 2 3 7 , 244. 2 4 7 , 2 S l , 2S2, 2 74, 2 8 9 , 2 9 4, 3 0 2 , 3 0 8, 309, 3 1 S,

s ü l ü s 79, 1 0 2 ,

1 0 9,

1 2 1,

3 2 0, 323 Sümame b. Abdullah 3 6 2 , 3 68, 3 7 2 , 381, 383, 397 Sümame b . Şerahll 2 8 7

586 sünnet 46, 50, 80, 92, 1 08, 1 1 3, 1 24, 1 3 0, 1 59, 163, 1 9 3 , 2 1 2, 2 1 5, 2 30, 2 34, 2 3 8, 242, 3 0 5 , 3 0 7, 3 1 2, 3 1 9, 3 3 1, 346, 3 6 5 , 3 66, 3 67, 3 70, 372, 3 7 6, 380, 3 88390, 399, 401, 403, 405, 406, 4 1 3 , 422, 426, 427, 4 3 7, 442, 444, 448, 453, 461, 468, 4 7 1 , 4 7 3 , 4 7 5 , 483, 484, 489, 5 0 1 , 5 1 1, 5 1 3 , 5 1 7, 5 24, 5 3 3 , 5 34, 5 3 6, 5 3 7, 5 39, 544, 5 5 2, 5 5 5 558 Süveyd b. Gafele 6 6 , 1 9 9 , 2 0 0 , 3 8 3 , 386 Şa'bi ı s. 2 8, 48, 7 9 , 8 0 , 8 6 , 8 8 , 9 0 , 92, 95, 97, 100, 1 1 7, 1 3 4, 1 3 8, 1 47, 1 54, 1 6 1 , 1 84, 199, 2 00, 2 1 7, 2 39, 298, 3 0 1 -3 0 3 , 3 3 5, 342, 3 54, 355, 3 59, 3 74, 3 78, 3 79, 395, 404, 405, 4 2 6, 4 2 7, 429, 432, 444, 446, 4 5 2 , 466, 469, 479, 481, 487, 491, 492, 507, 5 2 5, 5 2 6 şafii 1 3, 1 s. 28, 8� 9 3 Şakik 486 Şakik el-Ukayli 95 Şam 3 7, 39, 48, 54, 56, 60, 7 2 , 76, 85, 89, 1 1 9, 1 2 5, 1 5 3, 1 66, 1 7 1 1 74, 1 78, 1 88, 1 89, 1 96, 1 99, 200, 207, 2 1 7, 2 3 9, 249, 2 59, 2 60, 270, 294, 3 1 7, 3 2 2 , 3 24, 3 64, 387, 445, 467, 490, 49 1 , 5 2 6, 5 2 7 - alimleri 3 2 2 , 467, 489, 539 - ehli 3 1 7, 3 2 2 , 3 87, 388, 441, 49 1, 5 2 6 Şamir 2 8 7 şarap 6 6 , 67, 6 8 , 1 1 3 - 1 1 5, 1 2 0- 1 2 5, 1 7 7, 209, 2 1 2, 5 2 3 Şat Osman 294 Şebib b. Garkade 349 Şebr b. Alkame 3 1 5 Şeddad b . Evs 1 6 7 şeftali 466 şenk 3 6 1 şeriat 4 5 , 1 1 8, 1 2 0 Şerik 2 0 , 49, 8 3 , 84, 8 7 , 1 09, 1 1 0, 1 3 0, 1 34, 148, 1 60, 1 65, 1 69, 204, 297, 3 1 3, 3 1 5, 3 1 7, 3 7 3, 406, 425, 430, 477, 479, 484, 504, 550, 558 Şerik b . Abdullah 20, 1 1 0, 3 7 3 , 4 7 9 , 550

Kitii b ü 'l-Emviil Şeybani 1 4, 43, 5 5 , 86, 88, 1 09, 1 2 3, 2 5 3, 2 74, 2 88, 2 9 0, 3 0 1 , 3 1 0, 395, 49 1, 497 Şia 1 1 1 Şibl b. Abbad 1 1 3 Şibr 3 1 5 Şihab b . Abdullah 3 9 5 , 544 Şik 7 2 şirk 209 Şu'be 27, 44, 55, 69, 87, 88, 96, 1 0 2 , 105, 1 63, 1 8 1 , 1 84, 2 0 5, 2 3 4, 2 3 6, 2 5 1, 3 0 5 , 3 3 0, 3 3 1 , 3 3 � 34a 3 9 � 4 2 � 4 3 � 4 3 5 , 4 3 8, 444, 4 5 5 , 487, 49 1, 5 2 0, 5 2 1 , 5 2 3 , 547, 5 5 3 Şuayb b. Ebi Hamza 20, 47, 58, 1 84, 262, 2 7 8, 3 1 2 Şuayb b . Hamza 34 Şuca' b. Ebi Nasr 13 Şuca' b. Velid 401, 423 Şuhde bint Ebi Nasr 19, 143 Şürahbil b. Hasene 1 1 9, 2 2 4 Şüreyh 3 0 , 3 6, 4 2 , 5 8 , 1 6 1, 2 3 1 , 2 5 3 , 302, 3 0 3 , 4 3 1 , 444, 446, 469, 487 Şüreyh b. Abdü Külal 3 0, 3 6, 4 2 Şüreyh b. Ubeyd 5 8 Şüveys Ebü'r-Rakkad 1 6 0 T

Taberi 1 74, 2 0 5 rabiO.n 73, 8 6 , 1 0 2 , 1 04, 1 09, 322, 345, 359, 3 7 6, 4 1 1 , 419, 426, 428, 434, 4 3 7, 448, 476, 5 1 7, 534 tahıl 33, 3 6, 44, 89, 3 5 6, 3 88, 530 Tahir b. Hüseyn 1 6 ta hrim 5 1 5 Taif 1 1 6, 1 2 9, 1 3 6, 1 7 8, 1 84, 2 1 2, 3 8 1 , 4 7 4 talak 1 9 0 , 4 3 7 Talama 1 6 2 Talha 2 6 5, 2 9 3 Talha b. E b i Said 3 7 1 , 3 7 5 Talha b. Musarraf 2 2, 1 7 0 Talha b. N a d r 4 7 2 Talha b. Ubeydullah 2 8 8 Talha b. Yahya 4 4 4 Tarık 4 0 0 Tarık b . Şihab 1 0 s . 2 1 4. 4 0 0

1 2 2, 4 1 7, 442, 5 2 4,

209,

Dizin Tarsus 1 1 , 1 3 Tavus 1 1 1 , 1 1 3, 1 5 5, 2 3 3 , 2 8 5, 3 0 8 , 3 5 3, 3 5 5, 3 74, 3 78, 390, 391, 408, 423, 431, 4 3 5 , 4 4 0 , 4 4 3 , 444, 465, 4 7 2 , 4 7 3 , 4 8 0 , 485, 5 4 2 Tayy 4 3 , 1 0 2 , 2 0 1 Teb ü k 3 5 , 48, 1 8 2, 2 68, 269 - Seferi 1 8 2, 2 68, 453 Tefli 2 2 6, 2 2 7 Tehame Çölü 3 1 2 Temim 4 3 , 2 8 7 , 290, 2 9 1 Temim b . Atiyye 76, 1 7 2, 2 6 0 Temim b . Müseyh 2 5 2 Temim ed-Dari 1 9 , 2 84, 2 8 6 , 2 8 7 , 290 Ten u h 4 3 Tenuhi 2 6 8 tereke 2 3 5, 2 3 6, 348, 5 5 5 Tevbe b . N emr el-Hadrami 1 ı 3 ticaret 3 7, 39, 85, 1 1 0, ı l l, 1 1 6, ı 2 ı , 2 79, 3 7 7, 3 78, 40 ı , 4 0 3 -405, 4 ı ı-4 1 3, 429, 4 4 2 , 443, 4 5 7, 489-494 Tiflis 2 2 5, 2 2 6 Tihame 2 ı 1. 3 3 9 Tirm izi ı 7, 94, 1 0 2 , 1 0 6, 1 1 4 top ra k mahsulleri 40 ı, 444, 489 toprak ü rünleri 4 0 ı , 409, 469 Tuayme b. Adi 149 Tuleyha b . H uveylid el-Esedi 2 ı 4 Tur 1 8 8 tuz 4 4 7 Tüster 1 3 0, 2 0 1

U-Ü Ubad b . Avvam ı 3 ubad b. Ubad ı 3 Ubade 3 2 0 U b a d e b . N u'man 4 3 U b a d e b. Samit 1 7 0, 3 2 0 U b ey b . Abdullah 1 1 3 U bey b . Ka'b 2 3 8 Ub eyd b . U meyr 84, 2 3 2 , 2 3 4, 4 7 5 , 5 2 0, 5 2 3 U b eyde 3 3 5, 404, 4 ı S Ubeydullah 1 1 4, 5 3 6 U b eydullah b. Abdillah 34, 3 7 , 3 8, 5 2 , 82, ı 2 6, 3 0 3 Ubeydullah b. Abdullah el-Kelai 3 8 2 Ubeydullah b. Abdurrahman 2 9 6

587 Ubeydullah b. Adi b. el- H ıyar 5 0 4 Ubeydullah b. A m r 6 9 , 70, 9 4 , 1 1 4, 338 U b eydullah b . Ebi Ca'fer 3 0 , 9 6 , ı o 8, ı 62, ı 64, 296, 428, 436, 464 Ubeyd ullah b. Ebi H umeyd 2 0 5 , 2 0 7 U b eydullah b. Ebi Ziyad 8 3 U b eydullah b. Ömer 8 3 , 1 1 6, 2 4 ı , 3 6 2 , 452 U b eydullah b. Revaha 63 Ubeydullah b. Ubeyd 320, 3 8 2 Ubeydullah b. Ubeydurrahman 2 2 , 46 Ubeydullah b. Zahr 1 1 4, ı 69, 2 8 1 Ubeydullah Müslim b. Mişkem 9 7 Uhud 2 5 6 - Dağı 262, 3 4 7 - Savaşı 180 U kayl 2 6, 34, 47, 95, ı 2 8, ı 44, ı 4 5 , ı s ı . 1 s s. 1 8 7, 2 3 7, 3 s o. 3 74, 3 78, 3 79, 3 84, 4 ı 4, 4 6 ı , 462, 465, 467, 469, 5 2 8 U kayl b . Halid 24, 4 7 , ı 3 6, 1 80, 2 1 9, 3 3 6, 348, 3 5 0 U kaz 2 09, 2 1 1 Ukbe b . Abdullah el-Esam 2 7 0 U kbe b. Amir 485, s s ı U kb e b . Ebi Muayt ı49 U kbe b . Evs 1 2 7 U kbera 60 U kel kab ilesi 2 8 U keydir 4 8 , 2 ı 3 , 2 7 1 ukiyye 2 0 6, 2 0 8 , 3 9 7, 408, 4 0 9 , 426, 427, 4 8 3 , 5 0 5 , 5 0 6 , 5 0 8, 509, S l ı, s ı 2. s ı 3 ulema ı o 3 Ulleys 1 0 0, 1 0 ı , ı 6 0 ulü'l-emr ı 92 uıvan b. Davud 1 5 2 Ulvan b . Salih ı s 2, 1 5 3 U m eyr 2 5 7, 344 U m eyr b . i shak 38, 262 U m eyr b. Sa'd 1 88 U m eyr b. Seleme ed-Düeli 545 Umeyr b. Vehb el-Cumhi 241 U meyye bint Yezid 2 5 4 Umman 3 6, 345 Umman Esed kabilesi 42 U m ran b . Hasin 1 3 9 U m ran b. M üslim 5 2 0 u m re ı 78, ı 7 9 , 1 84, 2 1 7, 2 8 1 umumi ganimet 3 2 7

588

Kitabü'l-Emval

Urve 5 8, 9 1 , 1 7 7, 1 78, 2 1 7, 2 1 8, 2 5 6, 2 7 1, 2 78, 2 79, 296, 2 9 7, 476 Urve b. M isver 48 Urve b. Muhammed 197 U rve b. Zübeyr 29, 3 6, 42, 47, 58, 1 3 6, 2 08, 209, 2 1 6, 2 3 4, 2 7 1, 423 Useyr b. Amr 2 7 4 Utbe b. Ehi Hakim 4 7 7 Utbe b. Ferkad 6 7 , 92, 9 5 , 9 8 Utbe b. Gazvan 1 1 9 Utbe b. N eyyar 2 1 8 Uyeyne 1 3 , 293, 3 2 8 Uyeyne b. Abdurrahman 2 8 3 Uyeyne b. H ı s n 1 59, 1 80, 1 86, 2 3 8, 2 8 8, 3 2 8, 5 3 0, 5 5 2 Uyeyne b. H u s n 1 3 7 Uzeyb 8 9 Uzza 248 übey b. Ka'b 5 1 4, 5 1 6 Übülle 8 7 , 345 . Ümeyr 3 1 0 Ü m m ü Abd 240, 2 5 6 Ü m m ü Alkame 5 1 9 Ü m m ü Derda 348 Ü m mü Ebih 303 ümmü Hani 204 Ümmü H idaş 1 2 3 Ü m m ü Kırfe 1 9 8 Ü m m ü Külsüm 2 5 6 Ümmü Kürz 7 8 Ü m m ü Seleme 1 3 8 Ü m m ü Süleyt 2 5 6 Ü m m ü Ümmeh 3 0 3 Ü m m ü'r-Riiih bint Su ley' 3 5 0 Ü m ran 465 Ü m ra n b. Avvam 444 üsame 2 4 1 Ü s a m e b. Zeyd 2 3 0, 2 3 2 , 2 8 9 , 5 2 2 Üzeyne 3 4 5 ü z ü m 2 9, 85, 8 6 , 1 2 3 , 1 2 4, 1 2 5, 1 7 1 , 2 1 0, 349, 3 5 0, 3 5 6, 443, 444, 446, 447, 449, 4 5 3 , 454, 4 6 1 463, 465, 468, 482 ,

v

vacip 3 5 , 52, 66, 1 1 0, 146, 1 7 7, 2 4 2 , 245, 2 4 8 , 2 6 1 , 2 7 3 , 3 64, 3 7 3, 4 1 0, 4 1 3 , 4 1 9, 4 2 7 , 4 3 1 , 4 3 2 - 4 3 5 , 4 3 8 , 4 4 0 , 442, 443, 451, 4 6 1 , 464, 468-470, 472 -474, 5 3 2 , 539, 540. 5 5 7

Vadi'l-Kura 3 1 1, 4 5 3 vaftiz 4 3 , 44, 4 9 7 Vaht 3 0 8 Vasıt 1 2 0, 403 Vasile b. Eska' 1 9 5, 31 7 vasiyet 5 5 4 vatıe 4 5 6 Vatiha 72 Vec Vadisi 209, 2 1 0, 2 1 1 Veda H accı 2 3 1, 504, 5 0 7 veda ziyareti 3 6 7 Veki' 544 Veki' 83 velayet 144, 2 3 0 - 2 3 2 , 5 1 8, 5 5 3 Velid b . H işam 1 7 3 Velid b. Kesir 3 7 1 Velid b. Müslim 7 6 , 1 66- 1 7 2, 1 7 5, 1 7 7, 181, 2 5 5, 4 72 Velid b. Rifaa 14 7 Velid b. Ukbe 2 0 7 veraset 2 6, 92, 2 5 5, 5 0 1 Verdan 1 64, 1 6 5 vergi 43,-45, 5 5 - 5 7 , 5 9 , 6 1 - 63, 65, 67-69, 73, 75, 8 5 , 86, 88- 90, 1 0 7, 1 09, 1 1 0, 1 1 2, 1 62, 1 64, 1 6 5, 1 67, 1 74, 2 1 3, 2 2 9, 248, 261, 294, 341, 345, 3 4 6, 407, 445, 480, 4 8 5 - 5 0 0, 5 2 6, 543, 552 memuru 494, 495 vesk 447 Vika b. lyas 1 68, 1 1 1 Vüheyb b. Halid 4 5 3 Vüssak er-Rumi 4 9 -

y

Ya'kub 480 Ya'kub b. Abdurrahman el- Kari 4 1 0, 485 Ya'kub b. ishak 282, 5 3 8 Ya' kub b. Utbe 3 7 0 Ya'kub el- Kari 2 2 . 1 7 0 Ya'la 1 1 8, 346 Ya' la b. Hakim 270 Ya'la b. Ümeyye 3 2 4, 347, 544 Ya'la b . Ata 3 9 6 Yahudi 23, 3 6, 4 1 , 42, 9 7, 1 9 7, 1 9 8, 200, 488, 5 5 6, 5 5 7 -ler 2 5, 72, 94, 1 1 7, 1 2 9, 2 2 0, 2 2 2 2 2 4 , 249, 5 0 2 -lik SO? Yahya 1 7 0, 2 4 1, 3 7 ? :ı ıı ? . 3