Dört Devirde Bir Muhalif: Abdülkadir Cami Baykurt 1877-1949
 9789751634856

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU

TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI IV/A-2-3.1.Dizi-Sayı: 6

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF ABDÜLKADİRCAMİBAYKURT (1877-1949) (Mütareke Dönemi Hatıraları ile Birlikte)

Erdal YILMAZ

ANK ARA, 2018

Yılmaz, Erdal, 1984Dört devirde bir muhalif Abdülkadir Cami Baykurt, 1877-1949 : Mütareke Dönemi hatıraları ile birlikte/ Erdal Yılmaz. -Ankara : Türk Tarih Kurumu, 2018. xiv, 360

s.; 23 cm. - (AKDTYK Tiirk Tarih Kurumu yayınları; I V/A-2-3.1. Dizi- Sayı: 6) Bibliyografya ve indeks var. ISBN 978 - 975 - 1 6 - 3485 - 6 1. BayJ...'l.lrt, Abdülkadir Cami, 1 877-1949. 2. Politikacılar_ Tı.irkiye_Biyografi. 3. BayJ...l.l ' rt, Abdülkadir Cami, 1 877-1949_Hatıralar_1918. I. E.a. II. E.a. Mütareke Dönemi hatıraları ile birlikte. III. Dizi. 324.2561092 Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kumlu'nun 06.07.201 7 tarihli ve 741114 sayılı kararı gereği 1 000 adet basılmıştır.

ISBN: 978-975-16-3485-6

Denetleyenler: Prof. Dr. İbrahim ŞİRİN Prof. Dr. Neşe ÖZDEN Prof. Dr. Mustafa ORAL Kapak Fotoğrafı: Moris GABBAY Arşivi.

Baskı: Neyir Matbaacılık Matbaacılar Sitesi 1341. cd. No: 62 İvedik - Yenimahalle/ Ankara Tel: 0312 395 53 00 Fax: 0312 395 84 20

İÇİNDEKİLER TAKDİM . . . IX ÖNSÖZ ....................................................................................................XI IGSALTMALAR . . .. . .. .XIII . . . . GİRİŞ 1 ..................... ..........

.................. ..............................................

................. ...........

........

..............

..

......

.....

..

......

..........................................................................................................

BİRİNCİ BÖLÜM ABDÜLKADİR CAMİ BAYKURT'UN HAYATI (1877-1949) A. Ailesi, Eğitimi ve Trablusgarb'daki Memuriyet Dönemi . 1. Yarı Sürgün Bir Subay . .. . . .. . . . 2. II. Abdülhamit Dönemi Sürgünleri ve Cami Bey . 3. Askeri Faaliyetleri ve Gat Kaymakamlığı . .. . .. B. II. Meşrutiyet Dönemi'nde Cami Bey 1. Fizan'dan Mebus Seçilmesi ve Faaliyetleri .. 2. Milli Meşrutiyet Fırkası. . . 3. Cami Bey'in II. Meşrutiyet Dönemindeki Diğer Faaliyetleri D. Mütareke Döneminde Cami Bey . E. 1923-1945 Yılları Arasında Cami Bey (Öğretmenlik, Köşe Yazarlığı ve Diğer Faaliyetleri) . . . . ... . F. Çok Partili Dönemde Cami Bey' in Siyasete Dönüşü . . G. Ölümü . . . ..............

........

.............

..

..

.........

..

............

....

...................

......

.

........

.

11 13 14 . 19 23 23 . 33 37 39

.........

.......

........

...... ...........

.

. . . . . ...............................................

................... ........

.................................

...................

.

.........

.......

...

........

............................................

...

. . ......

................

.......

.

............

.................................

..

.

...........

................................

.............

..............

.........

..

....

...................

42 60 61

İKİNCİ BÖLÜM ABDÜLKADİR CAMİ BAYKURT'UN MÜTAREKE DÖNEMİ SİYASİ FAALİYETLERİ A. İstanbul Merkezli Siyasi Faaliyetleri

...... ............................ . . . . . . . . ...

.

.....

.

.

64

İÇİNDEKİLER



1. Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı .. .. ... 64 2.İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti ve Cami Bey'in Faaliyetleri . .. . ... .. 69 a) Cemiyetin Kuruluşu,İlk Çalışmaları ve Cami Bey'in Cemiyete Katılması 69 b) Cemiyetin Düzenlediği Büyük Kongre, Cami Bey'in Katib-i Umumi Seçilmesi ve Sonrasındaki Gelişmeler . 77 3. Mütareke Döneminde Manda ve Himaye Meselesine Bir Örnek: "MilliAhrar Fırkası ve Cami Bey . . . 94 a) Milli Ahrar Fırkası'nın Kuruluşu, Teşkilatı, Beyannamesi ve Programı . . . . . .. .. ... .. . ... .. 96 b) Milli Ahrar Fırkası ve Cami Bey Amerikan Mandasını mıİstiyor . . . . . 100 . . 114 B. Ankara Merkezli Siyasi Faaliyetleri 1. Cami Bey Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nde ............................. 114 2. Cami Bey'in BMM'ye Katılması ve Dahiliye Vekilliği 119 3. Roma'da TBMM SiyasiTemsilciliği ............................................. 138 a) Cami Bey'in Londra Konferansı'na Katılması ve Malta'dan Türk Esirlerinin Kurtarılmasındaki Rolü . ... . 147 b) Gerginleşen Türk-İtalyanİlişkilerinde Cami Bey'in Taraflar Arasıİletişimi Sağlama Çabaları ve Temsilciliği Döneminde Avrupa'dan Askeri Malzeme Temini . . 155 .................. .

.........

................

........................ . ................ .

.

..

............

.

...............

.................................................................................

.....

.......

. ....... ....................................

.......... .. .. ..

...

...........

....

....

....

.......

....

................. ............. ........... ..

......

.....

......

.

..

...... .....

....................................

.........

.................

.............

..........

......

........

.......................

....

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ABDÜLKADİR CAMİ BAYKURT'UN ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE SİYASİ FAALİYETLERİ A. Dönemin Görünümü ve Cami Baykurt ............................................... 171 B. Tan Gazetesi ve Görüşler Dergisi'ndeki Yazıları ve Yeni Dünya Gazetesi'ni Çıkarması. . . . .. . 176 . 177 1. Cami Baykurt ve Basının Özgürlüğü Konusu .. 2. Cami Baykurt'un Yeni Dünya Gazetesi ve Görüşler ...... ........

.................

....... ....................

....

Dergisindeki Yazıları .

. .

....... ... ...............

.

.....

.

........

.

......... .....

...... ....

................

..

.........

.

.....

186

İ ÇİND EKi LER

VII

C. İnsan Hakları Cemiyeti'nin Kuruluşu, Faaliyetleri ve Cami Baykurt ile Sertellerin TBMM İçerisindeki Muhalefeti Etkilemeye Çalışmaları 195 ..

DÖRDÜNCÜ BÖLÜTvl ABDÜLKADİR CAMİ BAYKURT'UN DÜŞÜNCE YAPISI VE ESERLERİ A. Milliyetçilikten Sosyalizme Uzanan Süreç (1912-1920) .................... 201 1. Cami Bey'de Milliyetçilik Fikri ..... .. 201 2. Ara Dönem: Dönüşüm . 205 B. Cami Baykurt'da Sosyalizmin Yorumlanması (1945-1949) .............. 206 C. Cami Baykurt'un Eserleri . . . . . . 209 1. Trablusgarb'dan Sahra-yı Kebire Doğru . .. 209 2. Osmanlılığın Atisi: Dostları ve Düşmanları .... 212 3. Osmanlının İç ve Dış Düşmanları: (Osmanlı ve Rusya 214 4. Osmanlı Ülkesinde Hıristiyan Türkler 215 5. Osmanlı Afrikası'nda Hayat: Çöl İnsanları, Sürgünler ve Jön Türkler .. . .. .. 217 .

..........

.....

..................

.

.... ..................

............................. .......................

..............

.........

.........

........

..

....

................

.........................

. . . . ...............

.......

..............

................................ ......

.

6.

......

....

.

...............................

İsrail Oğulları Mukaddes Yazılarından «tehellim" Mezmurlar Üzerine Bir Sınama .. Mondros Mütarekesi Hatıratı Hakkında ........ . .

7.

...............................

.

......................

.............

.............. . . . . .... .... . . .......

SONUÇ . . . .. . KAYNAKÇA . . . . .. . CAMİ BAYKURT'UN MÜTAREKE DÖNEMİ HATIRALARI LÜGATÇE . . . DİZİN . . . .................

............

.......

...

...............

.........

............... . . .. . . . .......

................... .................

......

.......................................

...

.

.................... . .

.......................... .......

...

.....

.............................

.....................................................................................................

219 220 227 235 253 333 341

TAKDİM Biyografi çalışmaları, tarih biliminde önemli akademik araştırmalar ara­ sındadır. Bu tür çalışmalar şahısların gözünden tekilin bilimi olarak görülen tarihi ve ona ait vakaları ortaya çıkarmaktadır. Bir yönüyle şahıs üzerinden bir tarih yazımıdır. Aslında bu yönüyle önemli araştırma türleri arasında sa­ yılmalıdır. Zira vaka üzerinden yapılan tarih çalışmaları, birçok ilişkilerden meydana gelen bir bütünü, genel veçheden verme çabası içinde olmaktadır. Halbuki bütün, vakanın en önemli yapıcısı olan insanı, dolayısıyla özneyi, bi­ reyi ciddi anlamda ihmal edebilmektedir. Bir başka ifadeyle, bütünün içindeki farklılıkları, nüansları ihmal etmeye, gözden kaçırmaya neden olabilmektedir. Erdal YILMAZ'ın kaleme aldığı Dört Devirde Bir MuhalifAbdülkadir Cami Baykurt adlı bu kitap da bir şahıs, özne üzerinden dönem ve olay okuma fırsatı vermektedir. Bu kitabın konu edindiği Abdülkadir Cami Baykurt, günümüzde de tar­ tışmaların odak noktası olan il. Abdülhamit, il. Meşrutiyet, Mondros Müta­ rekesi ve çok partili hayata geçiş dönemlerinin önemli siyasi karakterlerinden biridir. Bahsi geçen tarihi devirler, kırılma anları ve Cami Baykurt'un hayatı boyunca bulunduğu görev ve faaliyetler bu araştırma eserine değer katmak­ tadır. Özellikle il. Meşrutiyet ve Cumhuriyet'in kuruluş aşamasındaki olay­ ların içinde ve etkin bir Cami Bey karakteri, bir şahıs üzerinden dönemin gelişmelerine nüfuz etme imkanı sunmaktadır. Diğer taraftan bu çalışmada Cami Baykurt'un eserleri, düşünce yapısının yanı sıra Mondros Mütarekesi Dönemi'ne ait hatırasının günümüz harflerine aktarılması genelde Tarih, özel­ de ise Türkiye Cumhuriyeti Tarihi çalışmalarına önemli katkı sağlamaktadır. Başlangıçta bu kitap, bir tez çalışması olarak kaleme alınmış olmasına rağ­ men gerek Cami Baykurt'un hatırasının eklenmesi gerek metnin tekrar göz­ den geçirilmesi ve yeni düzenlemeler yapılması ile birlikte farklı bir hüviyet

x

TAKDİM

kazanmıştır. Bu kitabın ortaya çıkması esnasında Erdal YILMAZ'ın disip­ linli çalışması, temel kaynaklara ulaşma noktasındaki azmi ve gayreti takdire değerdir. Özellikle Cami Baykurt'un akrabalarına ve terekesine ulaşma azmi ve gayreti önemlidir. Bu çalışma, esasında, genç araştırmacının; bilgi, beceri, disiplin ve azminin bir eseridir. Eserin, yazarının gelecekteki başarılı araştırmalarına ve özgün çalışmaları­ na bir adım olması vesilesiyle tebrik eder, başarılarının devam etmesini dilerim.

Doç. Dr. Fatih Mehmet SANCAKTAR

ÖN SÖZ Asker ve siyaset adamı olan Abdülkadir Cami Baykurt hakkında hazır­ lanan bu çalışma bir siyasetçi biyografisidir. Nitekim kendisi yaşamı boyunca askeri faaliyetlerinden çok siyasi faaliyetleri ile ön plana çıkmıştır. Bu araştır­ ma, II. Abdülhamit, II. Meşrutiyet, Mondros Mütarekesi ve çok partili hayata geçiş dönemlerinde Abdülkadir Cami Baykurt'un siyasi faaliyetlerini kapsamlı olarak inceleme amacı taşımaktadır. Bu çerçevede çalışma hakkında genel bir bilgi vermek amacıyla I. Bö­ lümde Abdülkadir Cami Baykurt'un doğumundan ölümüne kadar olan hayatı ele alınmıştır. Bu bölümde ulaşılabilen kaynaklar çerçevesinde ailesi, Trablus­ garb'daki memuriyeti, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin çalışmalarına katılması, II. Meşrutiyet dönemi siyasi faaliyetleri, Mondros Mütarekesi ve çok partili hayata geçiş dönemlerindeki çalışmaları aktarılmıştır. Baykurt'un II. Meşru­ tiyet dönemi siyasi faaliyetleri hakkında bilgilerin sınırlı olması nedeniyle söz konusu faaliyetleri ayrı bir bölüm olarak incelenmemiş, hayatı kısmında akta­ rılmıştır. Abdülkadir Cami Baykurt'un Mondros Mütarekesi dönemindeki siyasi faaliyetleri II. Bölümde ele alınmıştır. Mütareke Dönemi, Baykurt'un siyasi faaliyetlerinin yoğun olduğu bir dönemdir. Bu dönem faaliyetleri, Mondros Mütarekesi'nin yaratmış olduğu şartlar altında incelenecek ve değerlendirmeler de yine bu şartlar göz önünde bulundurularak yapılacaktır. Baykurt, Mütare­ ke Dönemi'nde İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti (İMHOC) ve Milli Ahrar Fırkası'nın çalışmalarına katılmış, Son Osmanlı Mebusan Meclisi ve TBMM'de Aydın Sancağı mebusu olarak yer almıştır. TBMM'nin ilk hü­ kümetinde Dahiliye Vekilliği'ni üstlenmiş ve Roma'ya Ankara Hükümeti'nin temsilcisi olarak gönderilmiştir. Bölümde, II. Dünya Savaşı sonrası çok partili hayata geçiş sürecinin yaşandığı Türkiye'de, Abdülkadir Cami Baykurt'un inandığı fikir ve görüşler III.

XII

ÖN SÖZ

doğrultusunda giriştiği faaliyetler ve özellikle basın yoluyla siyasi arenada et­ kinlik sağlama çabaları anlatılmaktadır. Dördüncü ve son bölümde ise Abdülkadir Cami Baykurt'un düşünce ya­ pısı ve eserleri hakkında bilgi verilecektir. Çalışmanın genel bir değerlendir­ mesi sonuç bölümünde ele alınacaktır. Çalışmanın sonuna Abdülkadir Cami Baykurt'un Mondros Mütarekesi Dönemi'ne ait hatıraları eklenmiştir. Türk Tarih Kurumu Arşivi'nden edindiğimiz bu hatıralar, Baykurt'un 1918-1919 yılları arasındaki faaliyetlerine dair bilgiler içermektedir. Osmanlı Türkçesi ile kaleme alınan, iki defter şek­ linde düzenlenmiş ve toplam

67 sayfa olan metinde, kendi faaliyetlerinin yanı

sıra Mütareke sonrası yaşanan işgaller ve bu işgaller karşısında oluşturulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, İttihat ve Terakki Fırkası muhaliflerinin ça­ lışmaları, manda ve himaye meselesi gibi dönemin önemli gelişmeleri Cami Bey'in kaleminden aktarılmıştır. Bununla birlikte Milli Mücadele hareketinin lideri Mustafa Kemal Paşa'nın faaliyetleri de farklı bir bakış açısıyla anlatıl­ maktadır. Abidin Nesimi

Yılların İçinden isimli eserinde, Cami Baykurt'un anılarını

1940'lı yılların sonlarına doğru kaleme aldığını belirtmektedir. Metnin içeriği incelendiğinde kullanılan sade dil bu bilgiyi doğrulamaktadır. Bununla birlikte hatıratın Latin harflerine transkripsiyonu yapılırken günümüzde kullanılma­ yan kelimelerin anlamları, metnin sonuna eklenen Lügatçe kısmında verilmiş­ tir. Ayrıca orijinal metindeki sayfa numaraları ve imla yanlışları da köşeli pa­ rantez içerisinde belirtilmiştir. Bu çalışmayı hazırlarken tanıştığım elindeki mevcut bilgi ve belgeleri benimle paylaşan Abdülkadir Cami Baykurt'un torunu Arın BAYKURT 'a ve Robert Kolej'den öğrencisi Moris GABBAY Bey'e çok teşekkür ederim. Çalışmanın ortaya çıkmasında eksik ve yanlışlarımı sabır ve titizlikle düzel­ ten, tavsiyeleri ile bana yol gösteren değerli hocam Doç. Dr. Fatih Mehmet SANCAKTAR'a, bilgi ve birikimleriyle çalışmaya katkısı bulunan kıymet­ li hocalarım Yrd. Doç. Dr. Süheyla YENİDÜNYA, Yrd. Doç. Dr. Cengiz FEDAKAR ve Yrd. Doç Dr. Bülent YILDIRIM ile değerli dostlarım Can Tankut ESMEN, Asım KORKMAZ, Necdet ÖZ ve Emre ELMAS'a, son olarak da lisansüstü eğitime teşvik eden ve bilgileriyle bizleri aydınlatan tüm hocalarıma şükranlarımı sunarım .

KISALTMALAR ABD

Amerika Birleşik Devletleri

Arş.

Arşiv

ATASE Bşk.

Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı

Bkz./bkz.

Bakınız

BCA.

Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi

BM

Birleşmiş Milletler

BMM

Büyük Millet Meclisi

BOA.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi

c.

Cilt

CHP

Cumhuriyet Halk Partisi

Çev.

Çeviren

Dft.

Defter

DH.MKT

Dahiliye Nezareti Mektubi Kalemi

DH.SY S

Dahiliye Nezareti, Siyasi

DUİT

Dosya Usulü İradeler Tasnifi

Haz.

Hazırlayan

İ.DH

İrade Dahiliye

İMHOC

İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti

İ.MMS

İrade Meclis-i Mahsus

İ.S.

İçtima Senesi

İT

İttihat ve Terakki

İ.TAL

İradeler Taltifat

İT C

İttihat ve Terakki Cemiyeti

XIV

KISALTMALAR

İT F

İttihat ve Terakki Fırkası

MMZC

Meclisi Mebusan Zabıt Ceridesi

MSB

Milli Savunma Bakanlığı

MV.

Meclisi Vükela Mazbataları

Nr.

Numara

s.

Sayfa

s.

Sayı

TBMM

Türkiye Büyük Millet Meclisi.

TBMM ZC

Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi

TBMM GCZ

Gizli Celse Zabıtları

TD

Tutanak Dergisi

TDVİA

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.

TİTE

Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü

TTK

Ttirk Tarih Kurumu

TÜSTAV

Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı

GİRİŞ Tarih, beşeri bilimler arasında diğerlerine nazaran, insanların daha yakın­ dan ilgilendiği bir bilim olmuştur. İnsanların çoğu, tarihe merak salarak onun derinliklerine bakmaya çabalamıştır. Kendisinden önce yaşamış olan nesille­ rin ilim, medeniyet ve yaşam tarzlarını öğrenmek isteyen insanoğlu, o nesil­ lerin karşılaştıkları olayları ve bu olaylarda etkili olan kişilerin, kahramanların hikayelerini merak etmiştir. Bu merak, siyasi ve milli tarihlerin inşa malzemesi olarak kullanılan ve biyografi adı verilen yazın türünün doğmasına neden ol­ muştur1. Grekçe "Bios" (canlılık, hayat) ve "Graphe" (yazı, şekil) kelimelerinin birle­ şiminden oluşan "Biyografi", hayat hikayesi anlatan yazılardır. Osmanlı Türk­ çesi'ndeki karşılığı "tercüme-i hal" olan bu yazı türünde anlatılanlar genelde politika, bilim, sanat ve diğer alanlarda tanınan ünlü kişilerin hikayeleridir. Bi­ yografi yazarı, anlattığı şahsı okuyucunun gözünde tüm özellikleriyle canlan­ dırmalı; onu, kişiliği, görüşleri ve eserleriyle tanıtmalıdır. Biyografik eserlerde anlatılan kişinin yetişmesinde, mücadelelerinde, başarı ve başarısızlıklarında kendisini etkileyen faktörler önemlidir. Yazar, bu faktörleri dikkatli bir şekilde araştırmalı, bulguları yine aynı titizlikle aktarmalıdır. Bu açıdan bakıldığında biyografi bir tarih türü, bir açıklama tarzı, yani tarihin bir parçasıdır2. Modern biyografik eserlerde tarafsız ve gerçekçi olmak, bilgi, belge ve tanıklara dayanmak, ayrıca eserde kronolojik akışı bozmamak ve kişinin ben­ zerlerinden ayırt edici özelliklerini ortaya koyabilmek önemlidir. Biyografi

1

Dergisi,

A. Adnan Adıvar, "Tarih ve Bibliyografya", İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi T(lrih C. il, Sayı: 3-4, 1950-1951, s. 1-2.

2 Mahmut Çetin, Biyografi Kitabı, Biyografi.Net Yayıncılık, İstanbul 2012, s. 14-15; Tur­ han Ada, "Turkiye'de ve Avrupa'da Biyografya", Tiirk Dünyası Araştırmaları, S. 160, Şubat 2006, s. 134.

GİRİŞ

2

yazan ile "kahramanı" arasında bir diğer önemli husus da, öznellik-nesnellik meselesidir. On dokuzuncu yüzyıla kadar öznellikten yana olan ibre, modern biyografılerle birlikte nesnelliğe dönmüştür 3•

20.

yüzyılın başlarından itibaren Türk yazın hayatında bu minvalde,

daha hacimli, metotlu ve tarafsız biyografik eserler ortaya çıkmıştır. Ahmed

Tepede/enliAli Paşa'sı (1908), Ali Said'in Sultan Abdülhamid Htin'm Hayatı (1922), Ahmet Refik'in Sultan Cem'i. (1923) ve Sokullu'su (1924) bun­

Müfid'in

lara örnektir. Aynı yüzyılın ortasından itibaren ise çoğunlukla yakın dönemin siyasi figürlerinin biyografıleri üzerinde durulduğu görülmektedir. Şevket Sü­

TekAdam'ı (3

1966) ve Enver Paşa'sı (3 Cilt, 1981), Şükrü Hanioğlu'nun Dr. Abdullah Cevdet ve Dö­ nemi (1981), Tevfik Çavdar'ın Talat Paşa (1984) isimli eserleri bu kategoride reyya Aydemir'in

Cilt,

1966), İkinci Adam'ı (3

Cilt,

değerlendirilebilir4• Bu isimler yakın dönem Türk siyasetini yakından ilgilendiren ve hatta gelişmelere yön veren kişilerdir. Bizim çalışmamızın konusu da, bu kişilerin arasında yer almasına rağmen pek tanınmayan, çoğu İnsanın adını bile hiç duymadığı Abdülkadir Cami Baykurt'un biyografisidir. Kendisi uzun siyasi kariyerinde ön sıralarda yer almayan ancak önemli işler üstlenmiş bir şahsiyet­ tir. Sürükleyici bir hayatı olmuştur. Kendisi, 1877-1949 yılları arasında yaşamış asker ve siyaset adamıdır. Bu nedenle çalışma II. Meşrutiyet, Milli Mücadele ve çok partili hayata geçiş dönemlerinde siyasi faaliyetleri ve muhalif kişiliği ile dikkat çeken Baykurt'un tarihi yerini belirlemeyi amaçlamaktadır. Bu doğ­ rultuda Baykurt'un mücadeleleri, başarıları ve yaşamının önemli evrelerinde etkisi olan faktörler incelenecek, bu aşamaların neden ve sonuçları ortaya ko­ nulacaktır. Araştırma biyografik bir çalışma olduğu için zaman olarak Abdülkadir Cami Baykurt'un yaşadığı

1877-1949

yılları arasını kapsamaktadır. Bu za­

man diliminde Baykurt'un faaliyetleri ayrıntılı bir şekilde incelenecek, ayrıca bu tarihler arasında meydana gelen önemli siyasi gelişmelerden de Baykurt'u

Özgür Ttiresay, "Tarih Yazımı ve Biyografinin Dönüşü", Halil İnalcık Annağagı 1 Doğu Batı Yayınları, Ankara 2009, s. 345; Mahmut Çetin, Biyografi Kitabı, s. 21-26. 3

4

-

Turhan Ada, "Ttirkiye'de ve Avrupa'da Biyografya", s. 140.

-,

GİRİŞ

3

ilgilendirdiği derecede bahsedilecektir. Araştırmanın mekansal çerçevesi ise Baykurt'un faaliyetlerinin geçtiği yerlerdir. Araştırmanın, Osmanlı Devleti'nin son dönemi ile Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk devirlerini kapsaması nedeniyle bahsedilen dönemleri in­ celeyen telif eser, makale ve hatıralar ayrıntılı bir şekilde incelenmiş ve çalışma çoğunlukla bu eserlerden yararlanılarak oluşturulmuştur. Bununla birlikte arşiv çalışması da yapılmış, Başbakanlık Osmanlı ve Cumhuriyet arşivleri, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü (TİT E) Arşivi ve Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV ) Arivişi'nde Abdülkadir Cami Bay­ kurt hakkında bilgiler içeren belgelere rastlanılmıştır. Ayrıca Baykurt'un Türk Tarih Kurumu'nda (TT K) bulunan Mondros Mütarekesi dönemine ait anıları da çalışmada kullanılmıştır. Abdülkadir Cami Baykurt'un, Dahiliye Vekilliği yapması nedeniyle İçiş­ leri Bakanlığı, Roma'da temsilcilik görevinde bulunması nedeniyle de Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde araştırmalarda bulunmak istenmiş ve bu doğrultuda adı geçen bakanlıklarla iletişime geçilmiştir. Ancak her iki bakanlıktan arşivlerinin araştırmaya kapalı olduğu cevabı alınmıştır. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nin Roma'da bulunan Büyükelçiliği ile de iletişime geçilmiş ve arşivlerinde, Ab­ dülkadir Cami Baykurt'un temsilcilik dönemindeki faaliyetlerine ait belgelerin olduğu tarafımıza bildirilmiştir. Bununla birlikte söz konusu belgelerin sadece Roma'da Büyükelçilikte incelenebilineceğinin söylenilmesi üzerine çalışma­ mızda bu arşivden istifade edilememiştir. Abdülkadir Cami Baykurt'un askeri faaliyetleri hakkında da Milli Sa­ vunma Bakanlığı (MSB) Arşivi ile Genelkurmay Başkanlığı ATASE (Askeri Tarih ve Stratejik Etüt) Başkanlığı Arşivi'nden yararlanmak istenilmiştir.Jan­ darma sınıfına mensup olması nedeniyle Milli Savunma Bakanlığı Arşivi'nden Baykurt'un askeri safahat dosyası temin edilmeye çalışılmıştır. Ancak böyle bir dosya olmadığı anlaşılmıştır. Genelkurmay Başkanlığı ATASE Arşivi'nden ise Baykurt'un Trablusgarb'taki askeri faaliyetleri ile I. Dünya Savaşı esnasın­ da İzmir'de Askeri Sansür Müfettişliği hakkında bilgi edinmek istenilmiştir. Arşiv çalışması yapmak için gerekli başvuru yapılmış ancak çalışmamızın son safhalarına yaklaşıldığı dönemde araştırma izni çıkmıştır. Zaman ve imkan ye­ tersizliği nedeniyle bu arşivden de yararlanılamamıştır. Ancak anıları, dönemin

4

GİRİŞ

şahsiyetlerinin hatıraları ve Baykurt'un biyografisini konu edinen araştırma eserler, Cami Bey'in askeri faaliyetleri hakkında yeterli düzeyde olmasa da or­ duda bulunduğu görevler, aldığı rütbe ve nişanlar hakkında açıklayıcı bilgiler içermektedir. Abdülkadir Cami Baykurt, II. Meşrutiyet'in ilanından sonra oluşturulan I., II.ve IV. Dönem Meclis-i Mebusanları ile I. Dönem TBMM'nin çalışma­ larına katılmıştır. Bu nedenle bu meclislerin zabıt cerideleri ayrıntılı bir şekil­ de incelenmiştir. Ayrıca Baykurt'un TBMM'de bulunan Özlük Dosyası'na da ulaşılmıştır. Bahsi geçen tarihlerde Abdülkadir Cami Baykurt'un, gazete ve dergilerde yazdığı makaleler ve ayrıca kendisi hakkında dönemin süreli yayın­ larında çıkan haberler de çalışmada yer almıştır. Son olarak Abdülkadir Cami Baykurt hakkında bilgiye ulaşabilmek için günümüzde hayatta olan aile bireylerinden Arın Baykurt (Abdülkadir Cami Bay1..'Urt'un oğlu Ali Cevat Bey'in torunu) ile irtibat kurulmuştur. Kendisi, ça­ lışmaya, büyükdedesi hakkında verdiği şifahi bilgilerin yanı sıra elinde bulunan belgeleri paylaşarak da katkıda bulunmuştur. Ayrıca yine Baykurt'u tanıyan, yaşamının bir döneminde onunla etkileşimi olan ve hala hayatta olan kişilerle iletişime geçilmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda yapılan araştırma sonucunda Baykurt'un Robert Kolej'den öğrencisi Moris Gabbay Bey'e ulaşılmış ve ken­ disi ile bir görüşme yapılmıştır. Yukarıda araştırma sürecinde izlenen yöntemler açıklanmaya çalışılmış­ tır.

Ulaşılabilen mevcut kaynakların değerlendirilmesi ise Abdülkadir Cami

Baykurt'un hayatı doğrultusunda kronolojik bir şekilde yapılmaya çalışılacak­ tır. Abdülkadir Cami Baykurt'un ailesi, eğitimi ve çocukluk yıllarına ait bil­ giler oldukça kısıtlıdır. Bu dönemlere ait mevcut bilgiler ansiklopedik eserler, makaleler ve hatıralardan sağlanmıştır. Bu konuda detaylı bilginin olduğu bir eser An İnan'ın yayına hazırladığı Abdülkadir Cami Baykurt'un

Son Osmanlı

Afrika'sında Hayat: Çöl İnsanları, Sürgünler ve jön Türkler isimli kitabıdır. Bu eserde oğlu Sermet Baykurt , babası ve aile üyeleri hakkında ulaşılabilen en kapsamlı bilgiyi vermektedir. Harbiye Mektebi'nden mezun olduktan sonra süvari teğmen olarak Trab­ lusgarb Askeri Fırkası'na atanan (1896) Abdülkadir Cami Baykurt

1908 yılına

GİRİŞ

5

kadar Trablusgarb'da kalarak askeri ve idari görevler üstlenmiş ve ayrıca İtti­ hat ve Terakki Cemiyeti'nin (İTC) çalışmalarına da burada katılmıştır. Ancak kendisinin İTC içerisindeki çalışmaları hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Nitekim Baykurt'un bu dönemdeki diğer faaliyetleri hakkında da bilgiler ol­ dukça sınırlı olmakla birlikte

Son Osmanlı Afrika'sında Hayat: Çöl İnsanları, Sürgünler ve jön Türkler isimli hatırası, siyasi ve kısmen de askeri faaliyetleri hakkında bilgiler içermektedir. Ayrıca Abdurrahman Çaycı'nın Büyük Sahra'da Türk-Fransız Rekabeti (1858-1 911 } isimli çalışması da Baykurt'un askeri faa­ liyetleri hakkında yararlandığımız bir diğer kaynaktır. Eser Baykurt'un 19061907 tarihleri arasında Canet'e yaptığı harekat hakkında ayrıntılı bilgi verdiği gibi, 1911 yılında Osmarılı Devleti'nin aynı bölgede kontrolü sağlamak için Abdülkadir Cami Baykurt'u göndermesi ve kendisinin oradaki faaliyetleri hakkında da bilgiler içermektedir. Eserin Türk ve Fransız arşivlerinden yarar­ lanılarak oluşturulması da bilgilerin güvenilirliği açısından önemlidir. Abdülkadir Cami Baykurt,

30 Mayıs 1907 tarihinde Trablusgarb

Vilayeti'nin Fizan Sancağı'na bağlı Gat Kazası'na Kaymakam olarak atanmış­ tır. Baykurt'un bu göreve atandığına dair İrade ve görevinde gösterdiği başa­ rılardan dolayı kendisine verilen nişanlar, Başbakanlık Osmarılı Arşivi'nden tespit edilmiştir. Ancak arşiv belgelerinden Baykurt'un kaymakamlık görevi ile ilgili ayrıntılı bilgiye ulaşılamamıştır. II. Meşrutiyet'in ilanıyla oluşturulan I. ve II. Meclis-i Mebusarılarına Fi­ zan milletvekili olarak katılan Abdülkadir Cami Baykurt'un meclis içerisinde­ ki faaliyetlerine

Zabıt Cerideleri'nden ulaşılmıştır. Yapılan inceleme sonucunda

Baykurt'un Meclis içerisinde fazla bir etkinlik göstermediği görülmüştür.

II. Meşrutiyet döneminde Abdülkadir Cami Bey siyasete atıldığı İttihat ve Terakki Fırkası'ndan (İT F) istifa etmiş, Hizb-i Terakki Grubzlnun içinde yer almış ve Milli Meşrutiyet Fırkası'nın çalışmalarına katılmıştır. Bu faaliyet­ leri hakkında mevcut bilgilerin çoğu Tarık Zafer Tımaya'nın Türkiye'de Siyasal Partiler isimli kitabından alınmıştır. Ancak bu eserde Baykurt'un faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşılamamış, söz konusu olaylar hakkında genel bil­ gi verilmiştir. Abdülkadir Cami Baykurt'un

1913- 1914 yıllarında iş hayatına atıldığına

dair bilgi Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde mevcut belgelerden elde edilmiştir.

6

GİRİŞ

Ancak belgelerde çalışmaları hakkında doyurucu bilgiye ulaşılamamış, sadece yapacağı iş ile ilgili gerekli iznin verildiği tespit edilmiştir. I. Dünya Savaşı esnasında orduya çağrılan Baykurt, İzmir'de Asker! Sansür Müfettişliği yap­ mıştır. Ancak bu görev sırasındaki faaliyetlerine ulaşılamamıştır. Abdülkadir Cami Baykurt, Mondros Mütarekesi'nden sonra İstanbul ve Ankara merkezli faaliyetlerde bulunmuştur. İstanbul merkezli faaliyetleri ak­ tarılırken (1919) telif eser, gazete ve döneme ait hatıralardan yararlanılmakla birlikte, kendisinin bu döneme ait TTK Arşivi'nde bulunan anılarından da faydalanılmıştır. Bu anılar ile 1919 yılında Baykurt'un faaliyetlerini anlatan diğer kaynaklar karşılaştırılmış, en doğru anlatım ortaya çıkarılmaya çalışıl­ mıştır. Bu anıların Mondros Mütarekesi dönemiyle ilgili çalışma yapan araş­ tırmacılar için önemli bir kaynak olduğunu da belirtmeliyiz. Bunlar özellikle İzmir Miidafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti, Milli Abrar Fırkası ve Manda ve Himaye Meselesi'dir. Söz konusu anıların Latin harflerine transkripsiyonu ekler kısmında verilmiştir. Abdülkadir Cami Baykurt'un Ankara merkezli faaliyetleri olan Son Os­ manlı Mebusan Meclisi ve TBMM içerisindeki çalışmaları ilgili başlıca kay­ nak Zabıt Cerideleri olmuştur. MMZC'nde Baykurt'un fazla söz almadığı gö­ rülürken TBMMZC'nde ise daha çok Dahiliye Vekilliği ile ilgili konularda konuştuğu görülmüştür. Baykurt konuşmalarında sade ve sakin bir dille mec­ lise hitap etmiştir. Bununla birlikte Dahiliye Vekaleti'ne eleştirilerin yapıldığı kimi zamanlarda ise konuşmalarında sert ve uzlaşmaz bir hava hakimdir. Abdülkadir Cami Baykurt'un Roma'da Ankara Hükümeti'nin temsilci­ liği (1920-1922) ile ilgili bilgilerin çoğuna Mevlüt Çelebi'nin Milli Mücadele

Döneminde Türk-İtalyan İlişkileri adlı çalışması ile Salahi R . Sonyel'in Mustafa Kemal (Atatürk) ve Kurtuluş Savaşı eseri ile yine aynı yazarın Kurtuluş Sava­ şı Günlerinde İngiliz İstihbarat Servisi'nin Türkiye'deki Eylemleri adlı eserinden ulaşılmıştır. Özellikle Mevlüt Çelebi'nin çalışmasında, Roma'daki Türkiye Büyükelçiliği arşivinden yararlanması araştırmanın bu alandaki eksikliğini gidermiştir. Aynı eser Baykurt'un orduya Avrupa'dan temin ettiği askeri mal­ zeme hakkında da önemli bir kaynaktır. Salahi R . Sonyel'in eserlerinde ise Baykurt'un temsilciliği esnasında hükümeti adına gerçekleştirdiği diplomatik ilişkiler hakkında ayrıntılı bilgi bulunmaktadır.

GİRİŞ

7

Abdülkadir Cami Baykurt'un çok partili hayata geçiş dönemindeki faa­ liyetleri,

Tan ve Yeni Dünya gazeteleri ile Görüşler dergisinde çıkan yazıları ile

dönemi anlatan telif eserler ve hatıralar çerçevesinde aktarılmıştır. Bununla birlikte yine bu dönemde oğlu Vedat Baykurt ile birlikte çıkardığı La

Turquie

gazetesinin sayılarına ulaşılamamıştır. Abdülkadir Cami Baykurt'un torunu Arın Bey'den (Baykurt) aldığımız belgeleri çalışmamızda birkaç yerde kullandık. Çünkü bu evraklar Baykurt'un eserlerinin taslakları, öğretmenlik yıllarına ait ders notları ve ilgilendiği konu­ hı.rla ilgili gazete ve dergilerden topladığı makalelerden oluşmakta, çalışma için önemli bilgiler sağlamamaktaydı. A bdülkadir Cami Baykurt kimdir? Türkiye'nin ilk İçişleri Bakanı ve sol görüşlü bir siyasetçi. Ancak yakın dönem Türk siyasi tarihiyle ilgilenenler için, Baykurt ismi çok daha fazlasını çağrıştırır: II. Abdülhamit, II. Meşrutiyet, Mondros Mütarekesi dönemlerinde ve Türkiye'nin çok partili hayata geçiş sü­ recinde aktif bir siyasetçi ve bu dönemlerde mevcut iktidara karşı muhalif bir şahsiyet. Yine bu kişiler için Baykurt, Milliyetçilikten sosyalizme uzanan siyasi düşüncesiyle tezatları barındıran siyasi bir portredir. Böylesine ilginç ve maceralı bir yaşam süren Abdülkadir Cami Baykurt'un hayatı bugüne kadar yüksek lisans, doktora tezi veya müstakil bir çalışma ola­ rak incelenmemiştir5. Diğer taraftan Baykurt'un hayatı, kısa biyografıler şek-

5 Bir yüksek lisans tezi olarak hazırlanan bu çalışma 2012 yılında tamamlanmış ve o tarihten itibaren Ti.irk Tarih Kurumu nezdinde yapılan incelemeler ve düzeltmeler ile basım

NI11ha11111e1 d SARI isimli yazar ta­ Yakın Dönem Tıirk Siyasi Tarihi'nde Cami (Baykurt) Bey isimli eser Çizgi Kitabevi'nden (Konya) Nisan 2015 tarihinde yayımlanmıştır. Cami Bey hakkında kapsamlı bir çalışma olma­

aşamasına getirilmeye çalışılmıştır. Ancak bu süreç esnasında rafından

dığı anlaşılan eserde yazarın, Cami Bey'in Mütareke Dönemi anılarına ağırlık vererek bizzat bu anıları yayınlanmak amacı taşıdığı görülmektedir. 211 sayfalık metnin, neredeyse yarısı bu anı­ larda bahsedilen olaylar çerçevesinde kaleme alınmıştır. Ancak bu anlatı tarzında da kronoloji hataları göze çarpmaktadır. Bu durum, Cami Bey'in -çalışmamızın ekler kısmında görüleceği üzere- hatıratında aktardığı olayları kronolojik bir tarzda yazmamasından kaynaklanmakta ve yazarın da Cami Bey'in verdiği tarihsel kurguya sadık kalması olarak değerlendirilebilir. Ayrıca eserde, Cami Bey'in Dahiliye Vekilliği ve Roma'da TBMM temsilciliği gibi görevleri kısa bir şekilde aktarılmış, düşünce yapısı ve eserlerinden hiç bahsedilmemiştir. Ti.im bu eleştirilerimizin yanı sıra yazarın,

2012

yılında biten tezimize atıfta bulunmaması veya eserinde bahsetmemesi

yaptığı çalışmanın akademik boyutunu göstermektedir. Bu eserin yanısıra, tezimizin kitap-

8

GİRİŞ

!inde ansiklopedi, kitap ve dergilerde yer almıştır. Bunlar arasında kapsamı en geniş olanı Jl.1odern Türkiye'de Siyasi Düşünce (2007) adlı çalışmanın sekizinci cildinde Meral Demirel'in Cami Baykurt isimli makalesidir. Ancak bu çalışma­ da dipnot gösterilmediği gibi kaynakçaya da yer verilmemiştir. Bununla birlikte Büyük LarousseAnsiklopedisi (1986) ve Görsel Biiyiik Genel KültürAnsiklopedisi (1984) gibi ansiklopedik eserlerin yanı sıra, Fahri Çoker'in yayına hazırladığı Tiirk Parlamento Tarihi adlı kitabın Milli Mücadele Döne­ mine ait olan kısmının üçüncü cildinde, Halide Edip Adıvar'ın Türk'iin Ateşle İmtihanı ve Abidin Nesimi'nin Yılların İçinden adlı hatıralarında da Abdülka­ dir Cami Baykurt'un kısa biyografileri bulunmaktadır. Aynca Arı İnan'ın ya­ yına hazırladığı ve Baykurt'un Trablusgarb anılarının anlatıldığı kitapta, oğlu Sermet Baykurt babasının hayat hikayesini anlatmıştır. Bir makale ya da kısa açıklama (hatıralarda) çerçevesinde sınırlı kalan bu çalışmalar, Abdülkadir Cami Baykurt hakkında ayrıntılı bilgi vermemektedir. Bu nedenle çalışmamız yakın dönem tarihimizin önemli bir şahsiyeti olan Baykurt hakkında en kapsamlı bilgiyi vermeyi amaçlamaktadır. Abdülkadir Cami Baykurt, II. Abdülhamit saltanatına karşı meşrutiyet re­ jimini talep eden İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin çalışmalarına katılmış ancak II. Meşrutiyet'in ilanından sonra cemiyet ile bağlarını koparmış ve muhalefet

safında yer almıştır. Araştırmada Baykurt'un cemiyet içerisindeki faaliyetleri hakkında sınırlı bilgiye ulaşılmış, cemiyet ile bağlarını koparma nedeni ise tam olarak öğrenilememiştir. Mütareke döneminde yoğun siyasi faaliyetler içerisinde bulunan Abdül­ kadir Cami Baykurt, memleketin kurtuluşunun nasıl gerçekleştirileceği ko­ nusunda aklı karışık bir şahsiyettir. Önce manda ve himaye yanlısı bir tutum sergilemiş, sonrasında Milli Mücadele safına geçmiştir. Ulaşılabilen kaynaklar

laştırılması aşamasında Cami Baykurt'un biyografisi şeklinde kaleme alınan bir diğer çalışma da

Olcay Özkaya DUMANın, Tarihin Peşinde Dergisi'nin onüçüncü sayısında (2015) yayımla­ Meşrutiyet'ten Cumhuriyete Parlemento Yaşamında Muhalif Bir Mebus "CAMİ BAYKUT"

nan

isimli makalesidir. Makalede, Cami Baykurt'un soyismi "BAYKUT" olarak hatalı bir şekilde yazılmıştır. Ancak yazarın Dışişleri Bakanlığı, Milli Müdafaa Vekaleti ve Cumhurbaşkanlığı Arşivleri'ndcn yararlanması çalışmamızın bu noktadaki eksikliklerini gidermiştir.

GİRİŞ

9

çerçevesinde Baykurt'un her iki tutum doğrultusunda faaliyetleri incelenmiş, özellikle manda ve himaye isteğinin altında yatan sebepler irdelenmiştir. Mütareke döneminde Abdülkadir Cami Baykurt'un düşünce yapısında önemli değişiklikler meydana gelmiş, bu dönemde sosyalizmle tanışmıştır. An­ cak bu süreçte sosyalizmle ilgili faaliyetlerine ulaşılamamıştır. Baykurt'un söz konusu ideoloji ile ilgili faaliyetleri II. Dünya Savaşı'ndan sonraya rastlamak­ tadır.

!. BÖLÜM

ABDÜLKADİR CAMİ BAYKURT'UN HAYATI (1877-1949) A. Ailesi, Eğitimi ve Trablusgarb'daki Memuriyet Dönemi (1896-1908) Abdülkadir Cami Baykurt6, 1877 yılında İstanbul'un Süleymaniye sem­ tinde doğmuştur7. Babası, Süvari Birinci Ferik (Korgeneral) Çankırılı Meh­ met Münir Paşa, annesi Ayşe Hanım'dır8. Cami Bey'in ailesi hakkında ulaşılan

6

Baykurt soy ismini kullanana lrndar Cami Bey şeklinde yazılacaktır.

7 Cami Bey'in doğum tarihi ile ilgili olarak kaynaklarda üç farklı yıl (1869, 1877 ve 1878) belirtilmektedir. Meral Demirel'in belirttiği 1869 ve Cami Bey'in oğlu Sermet Baykurt'un söylediği 1878 tarihleri hakkında kesin bilgiler mevcut değildir. Bakınız (Bkz.) Cami Baykurt, Son Osmanlı Afrikası 'nda Hayat: Çölİnsanları, Sıirgıin/er veJön Türkler, Yay. Haz. Arı İnan, İstan­ bul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2009, s. xi; Meral Demirel, "Cami Baykurt", Modem Tü,.kiye'de Siyasi Düşünce, Cilt (C.) 8, İstanbul, İletişim Yayınları, 2007, s. 1 84. 1877 tarihi ise Cami Bey'in başta TBMM'deki Özlük Dosyası olmak üzere Emekli Sandığı Arşiv kayıtları ile birlrnç kaynakta daha geçmektedir. Arşiv kayıtlarına dayanan bu tarih doğru kabul edilmelidir. Bkz. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Özlük Dosyası; Fahri Çoker, Tıirk Parlamento Ta­ rihi, Milli Mücadele ve TB.M.M. I. Dönem 1919-1923, C. III, TBMM Vakfı Yayınları, Ank.'U'a 1995, s.127. Cami Bey'in adı ve soyadı konusunda da yazım farklılıkları olduğu görülmektedir. Cami Bey'in oğlu Sermet Baykurt, babasının adının nüfus cüzdanında "Abdii/kaadir" olarak yazıldığını belirtmiştir. TBMM Özlük Dosyası'nda ve diğer eserlerde "Abdii/kndir" olarak geçmekte, nüfus bilgilerine ulaşılamadığı için bu ikinci yazım doğru kabul edilmelidir. Bununla birlikte kimi eserlerde Cami Bey'in soyadının da hatalı bir şekilde, ''Baykut" olarak yazıldığı görülmektedir. Bkz. "Cami Baykut", Bıiyiik Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, C. III, Gelişim Yayınları, 1986, s. 1418; "Baykut Cami", Görsel Bıiyiik Genel Kıi/tıir Ansiklopedisi, C. III, Görsel Yayınları, 1984, s. 1351; Olcay Özkaya Duman, "Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e Parlemento Yaşamında Muhalif Bir Mebus "CAMİ BAYKUT", Tarihin Peşinde, S. 13, 2015, s. 383. 8 TBMM Özlük Dosyası; SGK, Emekli Sandığı kayıtları; Cami Baykurt, Son Osmanlı Afrikası'nda Hayat. . . , s. xi; Fahri Çoker, Milli Mücadele. . , C. Ill, s. 127. Abidin Nesimi Cami .

12

ERDAL YILMAZ

bilgiler sınırlı olmakla birlikte Abdülfettah adında, 1879 doğumlu bir erkek kardeşi olduğu tespit edilmiştir9• Asıl adı Abdülkadir olan Cami Bey'e "Cami" ismini, Trablusgarböa gö­ revli iken, bilgisi ve görgüsü açısından ünlü mutasavvıf Molla Cami'ye10 ben­ zettiği için Komutanı Müşir Recep Paşa11 vermiştir. Sonrasında hep bu isimle çağrılmış/anılmış, kendisi de bu ismi kullanmıştır12• Cami Bey'in çocukluk dönemine ait bilgiler oldukça kısıtlıdır. On bir ya­ şında babasını kaybeden Cami Bey, ilk eğitiminin ardından önce Soğukçeş­ me Askeri Rüştiyesi'ne ve Kuleli Askeri: İdadisi'ne gönderilmiş, sonrasında ise Harbiye Mektebi'nin süvari sınıfına kayıt ettirilmiştir (29 Nisan 1893). Cami Bey, Harbiye')ri 28 Ocak 1896 tarihinde Mülazım-ı Sani (teğmen)13 olarak bitirmiş ve Trablusgarb'da bulunan 38. Süvari Alayı'nda görevlendirilmiştir14•

Bey'in Irak Süleymaniye'sinde doğduğunu söylemektedir. Bkz. Abidin Nesimi, Yıllarm İçindı:n, Gözlem Yayınları, İstanbul 1977, s. 223. Ancak bu bilgi doğru değildir. Çünkü Cami Bey'in özlük dosyasında doğum yeri İstanbul olarak geçmektedir.

9 Abdıilfettôh Baykurt hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Mücellidoğlu Ali Çankaya, Yeni

Mıilkiye Tarihi ve Mıilkiyeliler, C . III, Mars Matbaası, Ankara 1968-1969, s . 894. 10 Molla Cami hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Ömer Okumuş, "CAMİ Abdurrahman",

Tıirkiye Diyanet Vakfı İslônı Ansiklopedisi, (TDVİA) C. VII, İstanbul 1993, s. 94-99. 1 1 Müşir Recep Paşa (1842-1908),Trablusgarb'da Fırka Komutanlığı (1898-1908) ve Vali Vekilliği yapmıştır(l 904-1908). İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin çalışmalarına da katılan Recep Paşa, II. Meşrutiyet'in ilanından sonra 15 Ağustos 1908'de Harbiye Nazırı olmuş ancak bir gün sonra geçirdiği kalp krizi sonucu ölmüştür. Abdulnasır Y iner, "Müşir Receb Paşa (1842-1908)'',

TDVİA, C. 34, İstanbul 2007, s. 508. 12 Meral Demirel, "Cami Baykurt'', s. 184. 13

Mülazım-ı Sani: Askerlik teşkilatında zahitliğin ilk derecesi yerinde kullanılan bir

tabirdir. Terfi edilince Mülazım-ı Ewel olunurdu. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyim­

leri ve Terimleri Sözlüğü, C. II, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 14

1971, s.612.

Cami Baykurt, Son Osmanlı Afrikası'nda Hayat..., s.xi; Okay Özkaya Duman, "CANIİ

BAYKUrn, s. 383, 401, 404. Meral Demirel ve Fahri Çoker, Cami Bey'in Harbiye'den 1897 yılında mezun olduğunu belirtmektedir (Bkz. Meral Demirel, "Cami Baykurt", s. 184. Fahri Çoker, Milli Mücadele... , C. III, s. 127). Ancak bu bilgi yanlıştır. Olcay ÖZKAYA DUMAN' ın çalışmasının ekler kısmında yeralan Müdafaa-i Milliye ve Hariciye Vekaletleri Arşiv kayıtları, Cami Bey'in eğitim ve memurluktaki hizmet süreleri hakkında en doğru bilgileri içermektedir. Bununla birlikte Cami Bey de anılarında

"Denizde geçen 16 günün son sabahı on arkadaş, iiç ay evvel Harbiye Mektebi'nden çıkmış genç subaylar olarak Kayseri vapurunun güvertesinde toplanmış-

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

13

Cami Bey'in ilk memuriyeti hakkında bilgiler vermeden önce eşi ve ço­ cukları konusuna değinmek gereklidir. Ailesi hakkında bilgiler de oldukça sı­ nırlıdır. İki kere evlenen Cami Bey'in bu evliliklerinden toplam 4 erkek çocuğu olmuş, bu evlilikleri hangi tarihlerde yaptığına dair bir bilgiye ulaşılmamış­ tır. Çocukları, ilk eşi Namise Hanım'dan Sermet Baykurt (1902-1979), ikinci eşi Fatma Zekiye Hanım'dan Ali Cevat (1910-1986), Mehmet Vedat (19121991) ve Hüseyin Suat (1919-2005) Baykurt Beyler'dir15•

1. Yarı Sürgün Bir Subay Görev yerine gitmek için uzun bir deniz yolculuğundan sonra 28 Nisan 1896 günü Trablus'a gelen Cami Bey ile arkadaşları süvari ve topçu kışlalarının bulunduğu binaya yerleştirilir. Trablusgarb'ı Sultan Hamid devrinin en meşhur sürgün yeri olarak belirten Cami Bey, kendilerinin de oraya yarı sürgün ola­ rak gönderildiğini ifade etmektedir. Mektebin son senesinde, okuduğu sınıfın, İttihatçı harekete karışmaktan dolayı padişahlarına sadakati şüpheli bir sınıf olarak saraya jurnal edildiğini söyleyen Cami Bey, o sene mezun olanların hep­ sinin İstanbul'da kalamayarak taşra ordularına dağıtıldığını da eklemektedir16• Cami Bey, bir hafta geçmeden Trablusgarb Vilayeti'nin merkez sancağı olan Trablus'un17 her yerini öğrenir. Şehrin en hareketli yeri olan Sıika'! Turk'de, yani Türk çarşısında, Arap, Rum ve Ermenilerin açmış olduğu dükkanların tuhaf bir kargaşalık arz ettiğini; Trablus'un dar ve dolambaçlı yollarının kesiş­ tiği, konsolosluklar ile Avrupalıların ev ve mağazalarının bulunduğu Dörtyol Meyda n ı'nı ise şehrin en iyi yeri olarak niteler. Ayrıca Trablus'un, her soydan insanların karıştığı bir şehir olduğunu belirten Cami Bey, bunun nedeni olarak tık. 28 Nisan 1896

. ..

O sabah Trablus Limam'na girecektik. .. " şeklindeki

ifadesi Cami Bey'in

1896 yılında Harbiye Mektebi'nden çıkmış olduğunu göstermektedir. Bkz. Cami Baykurt, Son

Osmanlı Afrikası'nda Hayat.. .,

s. 4.

ıs

Cami Baykurt, Son

OsmmılıAfı-ikası'nda Hayat... ,

16

Cami Baykurt, Son

Osmanlı Afrikası 'nda Hayat...,

s. ix. s. 4-6.

17 Trablusgarb Vilayeti dört sancaktan (Trablus Merkez Sancağı, Fizan Sancağı, Homs Sancağı ve Cebel Sancağı) oluşmuştur. Önceleri vilayete bağlı Bingazi ise 1877 yılında müsta­ kil bir sancak haline getirilip İstanbul'a bağlanmıştır.Trablusgarb Vilayeti ve Bingazi Müstakil Sancağı'nın oluşturduğu bu toprak parçasının genel adı Libya'dır . Celil Tevfik Karasapan, Lib­

ya: Trablusgarp, Bingazi ve Fizan, Resimli Posta Matbaası, Ankara 1960, s. 147, 162.

14

ERDAL YILMAZ

da Akdeniz yollarıyla Orta Afrika'ya giden kervan izlerinin kesişme noktası olanTrablus Limanı'nı gösterir18• Cami Bey antlarında, şehir hakkında ayrın­ tılı bilgiler vererek adeta şehrin küçük bir maketini çizer, okuyucunun gözünde onu canlandırır. Trablus'un vahşi ve sevimli güzellikleri şehri, kendisine sevdirmiş ve Cami Bey kısa zaman içerisinde yerli ahaliyi de tanımaya başlamıştır. Ayrıca Trablus'ta, Osmanlı Devleti'nin başka hiçbir yerinde bulunmayan göreceli bir hürriyetin olduğunu ifade eden Cami Bey bunu, şehrin yakınında bulunanTu­ nus aracılığıyla Avrupa postasını almaları ve böylelikle diğer memleketlerin fi­ kir hareketlerini yakından takip edebilmeleri olarak açıklamış, "Yemen, Suriye, hatta İç Anadolu'ya gönderilmiş olan siyasi sürgünler bile bize kıyas olununca, koyu karanlık içinde yaşayan insanlardı" demiştir19• Görüldüğü üzere Cami Bey, Osmanlı Devleti'nin merkeze en uzak vila­ yetlerinden biri olanTrablusgarb'da görevlendirilmesinden pek de şikayetçi de­ ğildir. Ya da antlarında bu durumu yansıtmamaktadır. Cami Bey'in Trablus'ta ilk faaliyetleri hakkında bilgiler oldukça sınırlı olmakla birlikte diğer Osmanlı

sürgünleri hakkında verdiği bilgiler ise dikkat çekicidir. Aynı zamanda kendisi hakkında mevcut bilgiler de yine bu sayede öğrenilmektedir.

2. 11. Abdülhamit Dönemi Sürgünleri ve Cami Bey II. Abdülhamit'i Bizanslı İmparatorlar gibi "otokrator" (yönetimi tekelin­

de bulunduran kişi) olarak değerlendiren Cami Bey, onun şüphe ve öfkesini çeken kişileri memleketin uzak vilayetlerine göndererek cezalandırdığını, dö­ nemindeki kinayeli ifadeyle "ikamete memur" ettiğini belirtir2°. Abdülhamit dönemi sürgünleri arasında, 13 yıldırTrablusgarb'da yarı sür­ gün bir şekilde valilik görevinde bulunan Ahmet Rasim Paşa'nın en önemlisi olduğunu ifade eden Cami Bey'e göre, onun valiliği altındaki Trablusgarb, o zamanki Osmanlı ülkesi içerisinde en serbest yaşanılan bir yerdi. Ayrıca Cami

18

Cami Baykurt, Soıı Osnıaıılı Afrikası'ııda Hayat

. .

6-8.

. .

, s.

9-11.

. . .

, s.

12.

19 Cami Baykurt, Soıı Osmanlı Afrikası'nda Hayat. ıo

. , s.

Cami Baykurt, Son OsmanlıAJrikası'nda Hayat

D Ö RT DEVİ RDE Bİ R MUHALİF

15

Bey, Ahmet Rasim Paşa'nın bu görevde bulunmasını sürgünler için hakiki bir "nimet" olduğunu da ekler21• Sürgünler arasında bulunan Abdullah Cevdet, en dikkat çeken sima­ dır. Hapis cezasının ardından askeri hastanede çalışmaya başlayan Abdullah Cevdet'in evinde, akşamları toplandıklarını ve sohbet ettiklerini söyleyen Cami Bey, bir avuç genç doktor ve subay, yakın bir gelecekte insanlığa layık bir cemiyet kurmak hayaliyle yaşadıklarını belirtir. Dağıstanlı Kolağası Hasan Bey, Trablusgarb İstinaf Mahkemesi Reisi Hacı Mustafa Raşid Bey de Cami Bey'in iletişimde bulunduğu diğer sürgünlerdir22• Cami Bey göreve başladıktan sonra kafileler halinde Trablusgarb'a baş­ ka sürgünler de gönderilmiştir. İlk olarak Canik Vapuru ile getirilen sürgünler arasında, Hacı Ahmet Efendi, Kocamustafapaşa Bedevi Tekkesi Şeyhi Naili Efendi, İmrahor Tekkesi Şeyhi Necmeddin Efendi ve Dağıstanlı Şeyh Hüsa­ mettin Efendi gibi isimler yer almıştır. 5 Aralık 1896 tarihindeİstanbul'dan ayrılan ve birbirleriyle alakası olmayan bu kişilerin, sürülme nedenleri farklı olsa da ortak noktaları, 11. Abdülhamit'in şüphesini çekmeleridir23• Bu sürgün kafilesinin gelmesinden sonra yeni vali Trablus'a gelerek göreve başlar. Yaşı bir hayli ilerlemiş ve sağlığı da günden güne bozulmuş olan sürgün Vali Ahmet Rasim Paşa'nın yerine ilk önceİsmail Kemal Bey atanır. Ancak onun Trablus'a gelmeden Avrupa'ya firar etmesi üzerine, 1896'nın sonunda Namık Bey vilayete gönderilir. Cami Bey, Namık Bey'in sürgün olarak gönde­ rilmediğini, devlet memurluğunda en yüksek faziletin Padişaha şartsız kulluk olduğuna inanan ve siyasi geçmişi olmayan bu kişinin "Y ıldız Sarayı yetiş­ tirmelerinden'' olduğunu belirtir. İtalya'nın Trablusgarb'a saldırmak için fırsat

21 22

Cami Baykurt, Son Cami Baykurt,

Osmanlı Afrikası'nda Hayat

. . .

, s. 15.

Son Osmanlı Afrikası 'nda Hayat. . .,

s. 17-21 . Cami Bey, Abdullah

Cevdet'in Trablus günleri hakkında ilginç bilgiler vermektedir. T ıbbiye Mektebi'nin ilk sınıfla­ rında dindar bir Müslüman olan Abdullah Cevdet'in, Alman natüralizm akımından etkilendi­ ğini ve dini dogmaların amansız bir düşmanı olduğunu belirten Cami Bey, A. Cevdet'in çevre­ sine Darwinizm'i telkin etmeye çalıştığını da söylemektedir. Bkz. Cami Baykurt,

Afrikası'11da Hayat. 23

. .

,s. 19-20.

Cami Baykurt, Son

Osmanlı Afrikası'nda Hayat . . ., s. 23-29.

Son Osmanlı

ERDAL YILMAZ

16

kolladığı bir dönemde böylesine yetersiz birinin gönderilmesini de " laubali" bir karar olarak yorumlar24• Cami Bey, yeni vali göreve başladıktan bir müddet sonra (Ocak 1 897) Bingazi Sancağı'nın Barka adı verilen dağlık bir bölgesinde görevlendirilir25• Daha sonra tekrarTrablus'a çağınlarak buradaki Rüştiye Mektebi'nde coğraf­ ya öğretmeni olarak istihdam edilir. (9 Ağustos 1897)26• Cami Bey'in bu göreve başlamasından kısa bir süre sonra (15 Eylül 1897) Şeref Vapuru ile kalabalık bir sürgün kafilesi daha Trablus'a getirilir. İttihat ve Terakki'nin İstanbul'daki kadrosuna büyük bir darbe indirmek isteyen II. Ab­ dülhamit, cemiyetle ilgisi olduğu söylenen yüzlerce kişiyi tutuklatmış, yapılan yargılamalar sonucunda bazılarının sürgün gönderilmesi kararlaştınlmıştır27• Getirildikleri vapurun adından dolayı Şeref Kurbanları olarak isimlendirilen memur, asker ve öğrenci olmak üzere toplam 77 kişi olan bu sürgünlerden 69'unun Fizan'a gönderilmesine karar verilir28• Ancak Vali Namık Bey Y ıldız Sarayı'na, Fizan'ın uzak bir yer olduğunu ve çöldeki deveci Arapların mevsim 24

Cami Baykurt, Son

Osmanlı.llfrikası'nda Hayat. .

25

Anılarında Barka bölgesindeki göreviyle ilgili bilgi vermeyen Cami Bey'in, bu yer hak­

.

, s. 37-38.

kındaki düşünceleri ise oldukça dikkat çekicidir:

"Bir asırdır can çekişmekte olan köhne imparator­ luğun peri.şan hali, ülkenin bıt ımııtıtlmuş köşelerinde daha iyifark olıınııyordıı. Görüliiyordu ki, yü­ rekten uzakta olan azasmı ölıim soğuğu kaplamıştı. Zamanına göre azametli bir cihan imparatorlıığıt kuran Osmanlı Tıirklerinin devlet dıizeni ve gıittıikleri siyasi prensipler, adalet ve ahlak kıymetleri unııtulduktan sonra, her tarafta yavaşyavaş kendini gösteren çöküş ve yok oluş, bm·alarda daha açık belirmekteydi. Bingazi gibi büyıik merkezlerde bile sultanı temsil eden devletliler, saadetliler eski kale harabeleri içine sığınmışlardı''. Bkz. Cami Baykurt, Son Osmanlı.llfrikası'nda Hayat. . , s. 39-40. .

26

Olcay Özkaya Duman, "CAMİ BAYKUT ", s. 401. Cami Bey bu okulun Askeri Rüştiye

Mektebi olduğunu belirtmektedir. Bkz. Cami Baykurt, Son Osmanlı .llfrikası'nda Hayat... , s. 43.

27 Ali Fahri Ağababa, Şeref Kurbanları: II .llbdıilhamit Döneminde Biı- Sürgün Hikayesi, .

Haz. Ali Buğra, Mehmet Kuzu, Çatı Yayıncılık, İstanbul

2007, s. 23-25.

ıirklerin Korkulu Sürgün Yeri; Fizan Denen Ş u Yer!'', Toplumsal 28 Mehmet Altun, "Jön T Tarih, Sayı: 125, Mayıs 2004, s. 28; Alpay Kabacalı, Tıirkiye'de Gençlik Hareketleri, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul 1992, s. 28-29. Cami Bey, İstanbul'da alınan bu kararı eleştirmiş, 45 günlük çöl yolculuğunu İstanbul'dan Edirne' ye trenle gitmek gibi bir iş olarak gören Padişah ve onun paşalarının, o mevsimde Fizan'a yüzlerce kişilik bir kervan çıkarmanın Trablus valisinin kudretinin üstünde bir iş olduğunu bi­ lemeyecek kadar ülkenin durumundan haberdar olmadıklarını söylemiştir. Bkz. Cami Baykurt,

Son Osmanlı.llfrikası'nda Hayat.

.

. ,s. 45.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

17

uygun olmadığından Trablus'a gelemeyeceklerini anlatması üzerine, bu sür­ günlerin Trablus'ta tutuklu kalmasına karar verilir29• Sürgünler, İspanyollardan kalma bir kalenin top ambarı olan büyükçe bir koğuşa kapatılır. Bir müddet burada tutuklu kalan sürgün kafilesine, 21 Hazi­ ran 1 898'de Vali Namık Bey tarafından, tutukluluk hallerinin sona erdiği, eski görev ve rütbelerinin de iade edildiğine dair Padişah iradesini içeren telgraf okunur. Ancak telgrafın devamında şimdilik Trablus'ta kalmaları, askerlerin askerlikle, idarecilerin de idare ile ilgili işlerde görevlendirilmeleri emredilmiş­ tir30. Böylelikle bu kişiler de Cami Bey gibi yarı sürgün bir konuma gelmiştir. Mensup olduğu askeri ve mülki idarelere müracaat ederek buralarda gö­ reve başlayan bu sürgünlerden bazılarının firar ederek şehirden kaçtığı görül­ müştür. Bu durum Vali Namık Bey'i, kalan diğer sürgünlere karşı daha sert tedbir almaya sevk etmiş, sürgünlerin deniz ve kara gezintilerini yasaklarken, peşlerine daha çok hafiye takmıştır31• Ancak bu tedbirler Trablusgarb Askeri Fırka Kumandanı olarak kısa bir süre önce Trablus'a gelerek (22 Eylül 1898) göreve başlayan Müşir Recep Paşa'nın müdahalesi sonucu uygulanamaz bir duruma gelir. Müşir Recep Paşa'nın yaveri olan Şevket Bey ise Trablusgarb'da, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin gizli yedi numaralı şubesini kurmuş32 ve Cami Bey 29 Cami Baykurt, Son Osmanlı Afrikası '11da Hayat. . ., s. 46; Mehmet Altun, "Jön Türklerin Korkulu Sürgün Yeri; Fizan Denen Şu Yer!", s. 28-29. 3°

Cami Baykurt, Son Osmanlı Afriknsı 'nda Hayat. . , s. 45; Ali Fahri Ağababa, ŞerefKur­ .

banları . ., s. 1 14-1 17. .

31 Feridun Kandemir, Zindan Hatıraları 1848-1908, C. 1, Sinan Matbaası ve Neşriyat Evi, İstanbul 1932, s. 221-223; Ali Fahri Ağababa, ŞerefKıırbanları . . . , s. 1 19-127. Cami Bey de, Vali Namık Bey'in vezir olmak sevdasıyla bir sürü sahte ihbarlar yaptığını belirtmiş, böylelikle Vilayette asayişi sağlıyormuş gibi görünerek Abdülhamid tarafından ödüllendirilmeyi bekledi­ ğini söylemiştir. Bu ihbar ve cezalandırmalara örnek olarak da, kendisi hakkında tertip ettiği bir ihbar üzerine Abdülhamid'in emriyle kışlada bir süre tutuklu kalmasını göstermiştir. Cami Bey bu olayın hangi tarihte olduğuna dair bir bilgi vermemiş, Recep Paşa'nın Trablusgarb'a gelme­ sinden önce anlattığı için bu zaman diliminde olabileceği akla gelmektedir. Cami Baykurt, Son Osmanlı Afrikası'nda Hayat. . .,s. 145.

32 Ahmed Bedevi Kuran, Osmanlı İmparatorlıığıında İnkılap Hareketleri ve Milli Mücadele, Baha Matbaası, İstanbul 1956, s. 298; Şükrü Hanioğlu, Bir Siyasal Ö rgiit Olarak Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti ve jön Tıirklıik (1889-1902), İletişim Yayınları İstanbul 1985, s. 292-293;

ERDAL YlLMAZ

18

de bu oluşumun çalışmalarına katılmıştır33• Trablusgarb'da kurulan Cemiyetin bu gizli şubesi, Cami Bey'in de aktif rol oynadığı sürgünlerin kaçırılması ey­ lemini gerçekleştirir. Daha önceden, 22 Şubat 1 8 99'da kaçmaya teşebbüs ede­ rek başarılı olamayan ve hapishanede tutuklu bulunan Rıza Şakir Bey ile iki arkadaşının kaçırılması esnasında, Cami Bey telgraf tellerini keserek vilayet merkezinin etrafa haber vermesini engeller34• Recep Paşa'nın Trablusgarb'da komutan olarak görevlendirilmesi sürgün­ ler kadar Cami Bey açısından da önemlidir. Recep Paşa, Cami Bey'i yaveri olarak görevlendirmiş, ayrıca yukarıda bahsedildiği üzere ona hayatı boyunca taşıyacağı

Cami ismini vermiştir. 28 Kasım 1901'de rütbesi Mülazım-ı Ev­

vel'liğe yükselen Cami Bey'in, 28 Ocak 1 905 tarihinde Trablusgarb Kuman­ danlığı yaverliğine (Yüzbaşı Vekilliğine terfi ettirilerek) getirilmesinde Bingazi ve Fizan telgraf hatlarının inşasında göstermiş olduğu üstün hizmet ve gayret­ ler etkili olmuştur35• Görüldüğü üzere Cami Bey'in Trablusgarb'daki ilk faaliyetleri hakkında bilgiler oldukça sınırlıdır. Sürgün olarak orada bulunanlar, kendisi gibi yarı sürgün olarak gönderilenler, kendisinin verdiği bilgiler ve birkaç kaynakta an­ latılanlar çerçevesindedir. Bu bilgiler de askeri faaliyetlerinden daha çok siyasi çabalarıyla ilgilidir. Ancak, aşağıda değinileceği üzere Trablusgarb Vilayeti'nin batı ve güney sınırlarında Fransızların yaptığı sınır ihlallerine karşı alınan askeri tedbirlerde Cami Bey önemli görevler üstlenmiştir.

Şükrü Hanioğlu, Bir Siyasal Dzişzinür Olarak DoktorAbdullah Cevdet ve Dönemi, Üçdal Neşriyat, İstanbul 1981, s. 30. 33

Meral Demirel, "Cami Baykurt", s. 184. Fahri Çoker, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin gizli Trablusgarb şubesini Cami Bey'in kurduğunu söylemektedir. Fahri Çoker, Milli Mücadele, C. III, s. 127. Ancak diğer kaynaklar da böyle bir bilgi olmamakla birlikte, bu şubeyi Şevket Bey'in kurduğu yazılıdır. 34 Cami Bey'in de karıştığı bu firar olayı hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız: Feridun Kandemir, Zindan Hatıraları. . . , s. 225-234; Ali Fahri Ağababa, ŞerefKurbanları . , s. 144-146, 209-210. .

35

Olcay Özkaya Duman, "CAMİ BAYKUT", s. 401.

.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

19

3. Askeri Faaliyetleri ve Gat Kaymakamlığı Trablusgarb'da Askeri: Fırka Kumandanı olarak bulunan Müşir Recep Paşa, rahatsızlığı gittikçe artan ve artık vilayetin işleriyle ilgilenemeyecek du­ ruma gelen Vali Hafız Mehmet Paşa'nın yerine 24 Ekim 1 904'te Vali Vekili olarak tayin edi.lir36• Böylelikle İttihat ve Terakki Cemiyeti vilayette oldukça güçlü bir duruma gelmiştir. Recep Paşa ve çevresindekiler, Trablusgarb'a iktisadi olarak nüfuz etmek isteyen İtalyanlara olduğu kadar, vilayetin batı ve güneyinde sürekli sınır ihlal­ lerinde bulunan Fransızlara karşı da sert bir tavır takınır. Fransızların, Canet'e girerek oradaki Tı..i rk bayrağını indirmesi ve Bilma'yı geçici olarak işgal etme­ sine tepki gösterilir. Fransa bu iki yerleşim yerinin 1 899'd a İngiltere ile imza­ ladıkları anlaşmayla kendisine bırakıldığını savunmaktadır. Ancak Canet ve Bilma'nın işgalinin hem toprak kaybına hem de Sudan ticaret yolunun Tunus ve Cezayir'e kaymasına yol açacağını düşünen Vilayet yönetimi tarafından, bu iki yerleşim yerinin bağlı bulunduğu Gat ve Gadames kazalarına birer müf­ reze gönderilmesi kararlaştırılır. Bu doğrultuda Süvari Kolağası37 Cami Bey, Canet'e gönderilerek, buradaki eski idarenin ihyasını ve "sancak-ı şerifin mu­ hafazasını" sağlamakla görevlendirilir38• Trablusgarb Vilayeti yöneticileri, askeri hazırlıkları o kadar aleni bir şe­ kilde yapmıştır ki Fransa'nın Trablusgarb'da bulunan Başkonsolosu durum­ dan haberdar olmuş ve hükümetini bilgilendirmiştir. Fransa, 27 Mayıs 1906'da Babıali'den bu teşebbüs hakkında bilgi istemiş, Hariciye Nazırı Tevfik Paşa da, bu hususta bilgisinin olmadığını söylemiştir. Bunun üzerine Babıali, Trab­ lusgarb Vilayeti'ne gelişmelerin mahiyetini sormuştur. Vilayetin cevabı, Cami Bey'in Murzuk taburu için 29 gönüllü asker götürdüğü, eski bir Osmanlı yer-

36

Abdulnasır Yiner, Mıişir Recep Paşa'm n Askeri ve Siyasi Hayatı (1842-1 908), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul 2006, s. 185. 3; Kolağası: Yüzbaşılıkla binbaşılık arasındaki rütbenin adıdır. Bkz. Mehmet Zeki Pakalın,

Osmanlı Tarih Deyim!eri . ,C. II, s. 288. Cami Bey'in Kolağası rütbesine terfisi 6 Mayıs 1906 . .

tarihinde gerçekleşmiştir. Bkz. Olcay Özkaya Duman, "CAMİ BAYKUT", s. 401, 404. 38 Abdurrahman Çaycı, Büyiik Sahra'da Tılrk-Fransız Rekabeti (1858-1911), TTK Bası­ mevi, Ankara 1995, s. 137-138.

20

ERDAL YILMAZ

leşim yeri ve Gat'a39 bağlı olan Canet'i yeniden ihya ederek sancak-ı şerifin muhafazası için buraya 30 asker yerleştireceği şeklindedir. Ayrıca, bu birliklerin Gat ile Canet arasındaki ticaret yolunun güvenliğini temin etmeye çalışacağı da belirtilmiştir (13 Temmuz 1906)40• Aslında Vilayetin bu cevabından önce Cami Bey ve beraberindeki askeri kuvvet 6 Temmuz 1906'da yola çıkmıştı41• Vilayetten aldığı bilgiler ışığında Fransa Büyükelçiliği'ni bilgilendiren Osmanlı Hükümeti'ne Büyükelçilik, 16 ve 23 Temmuz 1906'd a verdiği nota­ lar ile Bilma, Kaver ve Canet'e asker sevkinin Fransa'yı karşı tedbirler almaya zorlayacağı cevabını vermiştir. Notalarda, Fransızların Canet'te yaptığı incele­ meler sonucunda bölgede hiçbir Osmanlı askerine ve memuruna rastlanılma­ dığı ve halkının Osmanlı Devleti'ne vergi vermediği de belirtilmiştir. Ayrıca Canet'in Fransa'ya ait olduğundan şüphe edilemeyeceği de ifade edilmiştir42• Bunun üzerine Heyet-i Vükela 29 Temmuz 1 906 tarihinde meseleyi gö­ rüşmek için toplanmıştır. Diğer taraftan Fransa'da temaslarda bulunan Os­ manlı Devleti'nin Paris büyükelçisi Münir Bey, Babıali'nin Canet'e yapacağı askeri bir harekatın Osmanlı ile Fransa arasındaki dostane ilişkileri bozacağını ve Fransa'run fiili bir harekata girmesine neden olacağını hükümete iletmiştir. Ayrıca bölgede, Osmanlı Devleti ile Fransa arasında bir sınır tespiti yapılma­ sına Fransızların razı olduğunu da eklemiştir. Osmanlı Hükümeti, Paris'teki elçisinin uyarıları üzerine, Canet'e askeri birlik gönderilmemesi yönünde aldığı kararı, İstanbul'daki Fransız Büyükelçiliği'ne 25 Ağustos "1 906'd a iletmiştir43• Osmanlı Hükümeti ile Fransız elçiliği arasında yapılan sonraki görüş39 Gat, Trablusgarb Vilayeti'nin Fizan Sancağı'nın bir kazasıdır. Bkz. Ahmet Kavas, "Bü­ yük Sahra'da Gat Kazasının Kurulması ve Osmanlı-Tevarık Münasebetleri", İs/dm Araştırmala­ rı Dergisi, S. 3, 1999, s. 186; Celal Tevfik Karasapan, Libya . . . , s. 162. 40

Abdurrahman Çaycı, Büyıik Sahra'da Türk-Fransız Rekabeti. . . , s. 139.

4 1 Cami Baykurt, Son Osmanlı A frikası'nda. , s. 48. Cami Bey, kafıledeki askerlerinin ço­ ğunun Türk olduğunu, bunların dışında Suriyeli ve Filistinli dört asker ile yerli halktan bir asker bulunduğunu belirtmiştir. Bkz. Cami Baykurt, Son Osmanlı Afrikası'nda. . , s. 54. . .

.

42

Abdurrahman Çaycı, Büyük Sahra'da Türk-Fransız Rekabeti . , s. 139. . .

4 3 Abdurrahman Çaycı, Bıiyük Sahra'da Türk-Fransız Rekabeti . ., s. 140-142. Canet'e git­ mek için yola çıkan Cami Bey de 22 Ağustos 1906'da Fizan Sancağının merkezi Murzuk'a gelmiş ve taraflar arasında kabul edilen kararlardan haberdar olmuştur. Bkz. Cami B aykurt, So11 Osmanlı Afrikası 'nda. . . , s. 125-126. .

21

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

melerde ise, yapılacak sınır tespitine kadar mevcut dunımun korunması, yani Canet'in taraflarca işgal edilmemesi kararlaştırılmıştır. Ancak Eylül 1906'da Canet'in Fransızlarca işgal edileceğine dair Trablusgarb Vilayeti' nden uyarı gelmesi üzerine, Osmanlı Hükümeti, Libya hinterlandı üzerinde iki devlet arasında sınır tespitinin yapılmasını teklif etmiştir. Fakat Fransızlar, bu iş için uygun zamanın gelmediğini belirterek Canet bölgesinde statükonun korun­ ması yönünde görüş bildirmiştir. Aslında bunun nedeni Fransız birliklerinin devamlı ilerlemesi ve sınırın Fransa lehine değişmesidir44• Fransızların bu aldatıcı yaklaşımı üzerine 4 Aralık 1906'da Gat'a gelen Cami Bey45, Canet'e hareket etmiş ve 1906/1907 kışını Canet'te geçirmiştir. Ancak yanına askeri birlik almamış, sadece Osmanlı bayrağı götürerek statü­ koyu bozan taraf olmamaya dikkat etmiştir. Halk üzerinde nüfuz elde etmek isteyen Cami Bey, Tuareglere, "Padişah bütün Müslümanların halifesi oldu­ ğuna göre, her hakiki Müslüman onun tebaasıdır" şeklinde bir konuşma yap­ mış, diğer yerli halkları da Osmanlı tarafına celp etmeye çalışmış, hatta bazen tehdit metodunu bile kullanmıştır. Bu faaliyetlerden kuşkulanan Fransızlar, Nisan 1907'de Canet'e yakın bir mevkie asker toplamışlardır. Vilayete durumu bildiren Cami Bey, Fransızların tavrının statükoyu bozmak anlamına geldiği­ ni belirtmiştir. Bunun üzerine Osmanlı Hükümetinin Paris nezdinde yaptığı siyasi girişimler sonucunda Fransız yöneticiler, bölgedeki askerlerine Canet'e yaklaşmama emrini vermiştir46• Canet bölgesinde tekrar Osmanlı hakimiyetinin sağlanmasına ça­ lışan ve bunda başarı da sağlayan Cami Bey, 30 Mayıs 1907'de Gat Kazası Kaymakamlığı'na getirilmiştir47• Cami Bey, Gat'ta ahalinin sahip olduğu hur+ı

Abdurrahman Çaycı, Biiyiik Sahra'da Türk-Fransız Rekabeti. . , s. 142-143. .

45

Cami Baykurt, So11 Osma11/1 Afrikası'nda. , s. 186.

46

Abdurrahman Çaycı, Biiyiik Sahra'da Tıirk-Frmısız Rekabeti. , s. 143-144.

. .

. .

47 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), İrade Dahiliye (İ DH), Dosya No (D) 1455, Göm­ lek Sıra No (G) 1325. R. 17, Belge No (B): 2 (Dahiliye Nczarcti'nin 30 Mayıs 1907 tarihli iradesi). Belgede, Gat Kazası Kaymakamı Hasan El Ensari Efendi'nin kaymakamlık için ye­ tersiz olduğu belirtilerek Cami Bey'in bu makama getirildiği ifade edilmiştir. Gat'a ilk geldiği zaman Cami Bey de kaymakamın idaresini eleştirmekte, "Hasan Ensari evinden hiç çıkmıyor ve hemen hiçbir işe karışmıyordu; askerin kışla duvarları dışındaki işlere karıştığı yoktu. Şehir ve badiye [çöl, kır, sahra] kendi haline bırakılmıştı" demektedir. Bkz. Cami Baykurt, Son Osnıanfı

22

ERDAL YILMAZ

ma ağaçları ve nüfus miktarına göre vergi koymuş, kaza merkezi ve ona bağlı merkezlerde ahalinin toplam nüfusunu 1.300 olarak tespit etmiş ve bir de hü­ kümet konağı inşa ettirrniştir48• Cami Bey'e bu faaliyetlerinden ve diğer yarar­ lı hizmetlerinden dolayı önce 17 Kasım 1907'de dördüncü rütbeden Osmani Nişanı49 ve ardından 25 Kasım 1907'de ise Üçüncü Rütbeden Meddi Nişanı50 verilmiştir51• 1908 yılında II. Meşrutiyet'in ilanı üzerine Recep Paşa'nın Harbiye Nazırlığı'na getirilerek İstanbul'a gitmesi ve Cami Bey'in de Fizan Mebusu olarak Sahra'yı terk etmesi Fransızlarda, yeni idarecilerin Libya konusun­ da daha esnek davranacağı ümidini yaratmıştır. Ancak kısa zaman içerisinde mevcut durumda hiçbir değişiklik olmadığını ve hatta Türklerin daha faal bir politika izlediklerini görmüşlerdir. Bunun üzerine Fransızlar 18 Temmuz 1909 tarihinde Canet'i geçici olarak işgal etmiştir. Osmanlı Devleti, Fransa'ya bu durumun statükoya aykırı olduğunu bildirmiş ve iki devlet arasındaki sınırın tespit edilmesini samimi olarak arzu ettiğini belirtmiştir52• Fransa ise, bu defa sınır tespiti konusuna sıcak bakmıştır. Çünkü İtalya'nın, Libya'yı işgal etmesinden önce sınırların tespitini yaparak İtalya ile ileride bir çatışma yaşanmasını engellemeyi düşünmektedir. Ayrıca iki devlet arasında yapılacak sınır tespitinin, Cezayir ve Tunus üzerinde Fransız hakimiyetinin Osmanlı Devleti tarafından tanınacağı anlamına geldiğini de bilen Fransa, 17 Kasım 1909'da Tunus-Trablusgarb sınırın tespitini teklif etmiş ve Osmanlı

Afrikası'nda. . .,s. 202. Cami Bey'in Sahra'ya yaptığı seferleri anlatan bu eser ile sadece birinci seferini anlatan Trablusgarb'dan Sahra-yı Kebir'e Doğru isimli eserinde Canet'teki faaliyetleri ve Gat Kazası Kaymakamlığıyla ilgili bilgi yoktur. Bkz. Cami Bey {Baykurt), Trah!usgarb'dan Sahra-yı Kebir'e Doğru, Nişan Babikyan Matbaası, İstanbul H.1326-1910/1911. 48

Ahmet Kavas, "Büyük Sahra'da G a t Kazasının Kurulması v e Osmanlı-Tevarık Müna­

sebetleri", s.

186.

49 BOA, Dahiliye Nezareti Mektubi Kalemi (DHMKT), D: 1211, G: 19, B: 1 (Dahiliye Nezareti'nin 17 Kasım 1907 tarihli iradesi). 50 BOA, 1310 Sonrası İradeler Taltifat (İ 1YJL), D: 437, G: 1325 L-102, B:l (25 Kasım

1907 tarihli irade-i Seniyye). 51

Bu nişanlar hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Mehmet Z eki Pakalın,

yimleri ... , C. Il, s. 428, 737-738. 52

Abdurrahman Çaycı, Bıiyük Sahra'da Türk-Fransız Rekabeti. .

.

, s.

Osmanlı Tarih De­

146-150.

23

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

Devleti de bu teklifi kabul etmiştir (Ocak 1910). Tunus-Trablusgarb sınır tes­ piti iki devletin Afrika'daki nüfuz mıntıkalarının tayini için ilk adımdır. Bunu Trablusgarb'ın, Cezayir ve Sudan ile olan sınırlarının tespiti takip etmiştir53• Görüldüğü üzere Cami Bey, 1896 yılında yarı sürgün bir subay olarak geldiği Trablusgarb Vilayeti'nde siyasi ve askeri olarak önemli faaliyetlerde bulunmuştur. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Trablusgarb'da kurduğu şube­ nin çalışmalarına katılan Cami Bey, cemiyet üyelerinin tutuklu bulundukları hapishaneden kaçırılmasına yardım etmiş, Bingazi ve Fizan telgraf hatlarının inşaasında önemli görevler üstlenmiştir. Trablusgarb Vilayeti'nin güvenliği ve ticari menfaatleri adına gerçekleştirilen askeri harekatta da yer almıştır. Cami Bey, askeri boyutu engellenen bu harekatta kısmen de olsa başarı sağlamış­ tır. Canet'deki başarılarından ötürü vilayetin isteği üzerine54 Gat Kazası Kay­ makamlığına getirilen Cami Bey bu görevini de hakkıyla yerine getirmiştir. Trablusgarb'daki bu faaliyetleri İT C tarafından takdirle karşılanmış ve 1908 seçimlerinde Fizan Sancağı'ndan mebus adayı olmasını sağlamıştır.

B. il. Meşrutiyet Dönemi'nde Cami Bey 1. Fizan'dan Mebus Seçilmesi ve Faaliyetleri Cami Bey, II. Meşrutiyet'in ilanından sonra ilk Meclis-i Mebusan seçim­ lerine Trablusgarb Vilayeti'nin Fizan Sancağı'ndan İttihat ve Terakki'nin adayı olarak katılmıştır55• Ancak seçimi kazanamamış, mebus seçilen Hacı Sünusi Sofu Efendi'nin ardından en çok oy alarak ikinci olmuştur56•

;J Abdurrahman Çaycı, Biiyük Sahra'da Türk-Fransız Rekabeti . . ,s. 151.Bu dönemde sınır­ ların doğru bir şekilde tespiti için bölgeye gelerek önemli görevler üstlenecek olan Cami Bey'in faaliyetlerine Cami Bey'in Fizan mebusluğuna dair kısımda değinilecektir. .

54 Cami Bey'in Gat Kaymakamı olarak ataması Trablusgarb Vilayeti'nden gelen -büyük bir olasılıkla Recep Paşa'nın- istek üzerine olmuştur. Bkz. BOA, İ DH (Dahiliye Nezareti'nin 30 Mayıs 1907 tarihli iradesi), D:1455, G: 1325. R. 17, B: 2. 5 5 Meral Demirel, "Cami Baykurt" , s. 184. Sina Akşin, İttihat ve Terakki'nin Cami Bey'i Fizan'da mebus adayı olarak göstermesinde onun genç, diplomalı, yönetenler katında ve Ttirk olması gibi özelliklerinin etkili olduğunu söylemiştir. Bkz. Sina Akşin,]ön Tiirkler ve İttihat ve Terakki, Remzi Kitabevi, İstanbul 1987, s. 162. 56

Fahri Çoker, Milli Miicadele . , C. III, s. 127. . .

ERDAL 'ı.1 LMAZ

24

Hacı Sünusi Sofü Bey'in meclise katılmaktan vazgeçmesi üzerine Trab­ lusgarb Vilayeti'nden Dahiliye Nezareti'ne gönderilen 27 Aralık 1 908 tarihli telgrafla, İstanbul doğumlu olmasına rağmen 1 3 1 8 (1 902/1 903) tarihli nüfus sayımında ailesi ile birlikte Trablusgarb Vilayeti nüfusuna kayıtlı olan seçim­ lerin ikincisi Cami Bey veya Trablusgarb doğumlu ve nüfusuna kayıtlı, seçim­ lerin üçüncüsü Topçu Yüzbaşı Abdullah Efendi'den hangisinin mebusluğa ka­ bulünün uygun olacağı sorulmuştur57• Dahiliye Nezareti ile Trablusgarb Vilayeti arasında yazışmalar devam ederken Nezaret, konuyu Meclisi-i Mebusan'a taşımıştır. Meclisin 1 Mart 1909 tarihli oturumunda Cami Bey ile seçimlerde üçüncü olan adaydan han­ gisinin mebus olacağı tartışılmıştır. Bingazi Mebusu Ö mer Mansur Paşa ve Halep Mebusu Abdili Nafi Paşa üçüncü sıradaki adayın mebusluğunun kabul olması doğrultusunda görüş bildirirken, söz alan Türk Mebuslar Cami B ey'in mebusluğunu uygun görmüşlerdir. Görüldüğü üzere Cami B ey'in mebusluğu­ nu Türk mebuslar desteklerken, Arap mebuslar karşı çıkmışlardır. Ancak bu iki isim arasında bir sonuca varılamamış ve istifa eden mebusun yerine yeniden seçim yapılması kararlaştırılmıştır58• 15 Nisan 1909'da Fizan Sancağı'nda tekrarlanan seçimi Cami B ey ka­ zanmıştır59. Mazbatasının mecliste okunduğu 19 Haziran 1 909 tarihinde Trablusgarb Vilayeti Humus Sancağı Mebusu Mustafa bin Kadara, Cami B ey hakkında bir önerge vermiştir. Ö nergesinde Cami Bey'in Gat Kaymakamlığı esnasında Sudan'a gidip gelmekte olan ticaret kafilelerinden vergi namı altın­ da 170 bin kuruş aldığı ve bu parayı nerelere sarf ettiği konusunda henüz bir açıklamasının olmadığını söylemiş ve Cami B ey'in Trablusgarb Vilayeti'nin yerlisi olmadığını belirterek mebusluğunun uygun olmadığını da eklemiştir60• Bu önergenin ardından Cami Bey'in savunması okunmuştur. Cami B ey b u

57 BOA, DH.MKT., D : 2701, G : 67, B: 2 (Trablusgarb Vilayeti'nden Dahiliye Nezaretine gönderilen 27 Aralık 1908 tarihli yazı). 58 Meclisi Mebusan Ceridesi Zabıt (MMZC), Devre (D): I, İctima Senesi (İ.S.): I, Cilt (C}: II, İçtima (İ): 36, (16 Şubat 1324/ 1 Mart 1909), s. 114-116. 59

Meral Demirel, "Cami Baykurt", s. 184; Fahri Çoker, Milli Mücadele. , C. III, s. 127-

60

MMZC, D: I, İ.S.: I, C: IV, İ: 96 (6 Haziran 1325/ 19 Haziran 1909), s. 467.

. .

128.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

25

meselelerin, Trablusgarb mebuslarından biri tarafından Mecliste iddia edilece­ ğini

Tanin gazetesinin bir haberinden öğrendiğini ve o yüzden bu müdafaayı

yazdığını belirtmiştir. Söz konusu paranın nerelere sarf edildiğinin kaza, liva ve vilayetin muhasebe ve maliye dairelerince malum olduğunu ileri süren Cami Bey, önerge sahibinin iddiasını ispat etmesi halinde, mebusluğunun meclis ta­ rafından tasdik edilmemesine itiraz etmeyerek "Meclisi Ali-i Milli"den çe­ kileceğini ifade etmiştir6 1 • Müdafaasının başkalarınca okunması Cami Bey'in meclisin o günkü toplantısına katılmadığını göstermektedir. Cami Bey'in savunmasının ardından yine Arap ve Türk Mebusları ara­ sında tartışma yaşanmıştır. Arap mebuslar (önerge sahibi Mustafa bin Kadara, diğer bir Trablusgarb Mebusu Sadık Efendi ve Hama Mebusu Abdülhamid Zehravi Efendi) Cami Bey'in mebusluğunu Trablusgarb Vilayeti doğumlu ol­ madığı gerekçesiyle tasvip etmezken, Türk Mebuslar 1318 (1902/1903) nüfus sayımında Fizan kayıtlı olması sebebiyle Fizanlı olan Cami Bey'in durumunda kanuna aykırılık görmemişlerdir. Karesi Mebusu Abdülaziz Mecdi Efendi de para meselesinin meclise ait bir konu olmadığını, hükümet tarafından araştı­ rılması gerektiğini söylemiştir. Sonrasında Meclis Başkanı, Cami Bey'in azalı­ ğını oya sunmuş ve meclisçe kabul edilmiştir62• Böylelikle Cami Bey, II. Meşrutiyet'in ilanında sonra oluşturulan Birinci Meclis-i Mebusan'a Fizan Sancağı'ndan mebus olarak katılmıştır. Ancak me­ busluğu zorlu bir süreçten sonra gerçekleşmiştir. Trablusgarb Vilayeti'nden se­ çilen diğer bir mebus Cami Bey'in mebusluğuna itiraz etmiş, hatta zimmetine para geçirdiği iddiasını dahi ortaya atmıştır. Ancak bu iddia hakkında başka bir bilgiye rastlanılmamıştır. İlk seçilen Fizan Mebusu'nun Meclise katılmaması sonucu yapılan ara seçimlerde Cami Bey'in birinci olması Fizan halkı üzerinde bir nüfuzunun olduğunu ve onların sevgisini kazandığını göstermektedir. Fizan halkının kendisini temsil etmeye layık gördüğü Cami Bey'in, Meclis içerisinde etkin bir vekil görüntüsü çizdiği söylenemez. Meclis-i Mebusan'ın ikinci toplantı yılında Harbiye Encümeni'nin çalışmalarına katılan63 Cami

61 62 63

MMZC, D: I, İ.S.: I, C: IV, İ: 96, (6 Haziran 1325/ 19 Haziran 1909), s. 467. MMZC, D: I, İ.S.: I, C: IV, İ: 96, (6 Haziran 1325/19 Haziran 1909), s. 467-470. MMZC, D: I, İS.: II, C: I, İ: 4, (7 Teşrinisani 1325/ 20 Kasım 1909), s. 32.

26

ERDAL l1L.IVIAZ

Bey'in, kendi seçim bölgesini ilgilendiren konularda nadir olmakla birlikte söz aldığı ve açıklamalarda bulunduğu görülmüştür. Ayrıca birisi, Trablusgarb Vi­ layeti'ndeki zeytinliklerin arttırılması ve korunması ( 16 Ocak 1 9 1 1 )64, diğeri de askeri okullarda gece dersleri verilmesi (28 Mayıs 1 9 1 1)65 hakkında olmak üzere iki tane kanun teklifinde bulunmuşnır. Bu teklifler incelenmek üzere ilgili encümenlere gönderilmiş ve ancak daha sonra meclis gündemine gelme­ miştir. İ ttihat ve Terakki Cemiyeti'nin çalışmalarına Trablusgarb'daki yarı sürgün memuriyet günlerinden itibaren katılan Cami Bey, cemiyetin desteklediği aday olarak Fizan'dan mebus seçilmiştir. İ ttihat ve Terakk.i'nin bir cemiyet veya bir fırka mı olduğu şeklindeki ikilem nedeniyle 1 909 yılında, cemiyet ve fırka bir­ birinden ayrıldığını ilan etmek zorunda kalmıştır. Her iki yapı için birer ayrı nizamname yapılmış ve fırka, cemiyetin parlamentodaki grubu olarak kabul edilmiştir66• Böylelikle mebus olarak Mecliste bulunan Cami B ey de fırkanın bir üyesi durumuna gelmiştir. İ lk yıllardaki bütünlüğünü sürdüremeyen İ ttihat ve Terakki Fırkası'ndan (İTF) zaman içinde ayrılmalar ve gruplaşmalar olmuş­ nır. Cami Bey de Nisan 1910'da partisinden istifa etmiş ve sonrasında Hizb-i Terakki Grubunun içerisinde yer almıştır67• Hizb-i Terakki, İTF'nin sağ kanadında somutlaşan Hizb-i Cedit'e68 karşı bir tepki olarak oluşmuşnır. 15 Mayıs 1 9 1 1 tarihli

Tanin gazetesinde, İ ttihat

ve Terakki'nin sol kanadını oluşnıracağı açıklanan bu grubun kurucuları olarak 64

MMZC, D: I, İ.S.: 3, C: II, İ: 25, (3 Kanunusani 1326/16 Ocak 191 1), s. 154.

65

MMZC, D: I, İ.S.: 3, C: VII, İ: 109, (15 Mayıs 1327/28 Mayıs 1911), s. 257. Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Partiler: İttihat ve Terakki, C. III, Hürriyet Vakfı

66

Yayınları, İstanbul 1989, s. 200-201. 67 Meral Demirel, "Cami Baykurt", s. 184-185. Cami Bey'in oğlu Sermet Baykurt, baba­ sının İttihat ve Terakki Partisi'nden istifası ile ilgili olarak " . . . gerginleşen siyasi hava içerisinde kendisinin yeri olmayacağını görerek, partiden ilgisini kesip siyasi yaşamını bağımsız olarak sürdürmüştür" demektedir. Bkz. Cami Baykurt, Son Osmanlı Afrikası 'nda Hayat. . . , s. xii. 65 Hizb-i Cedit Grubu hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Şaduman Halıcı, "İttihat ve Te­ rakki Cemiyeti'nde Siyasal Bölünme: Hizbi Cedid", Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C. IV, S. 15, Yıl: 2007, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları, İzmir 2009, s. 77-109; A. Ali Gazel, "İkinci Meşrutiyet Döneminde İttihat ve Terakki Fırkası'nı Bölünme Noktasına Getiren Hizb-i Cedid Hareketi", Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitiisii Dergisi, S. 16, Erzurum 2001, s. 259-268.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

27

Cami B ey (Fizan), Ferit Bey (Kütahya), Mustafa Arif Bey (Kırk.kilise) , Mahir Sait Bey (Ankara) , Rıza Tevfik Bey (Edirne), Kasım Zeynel Efendi (Cidde), Rıza Nur Bey (Sinop) gibi isimler açıklanmıştır69• Ancak Tarık Zafer Tunaya, bu isimlerin hepsinin de muhalefette olduklarını ve İttihatçı olmadıklarını be­ lirterek bu isimlerin İTF içinde oluşan bir grup olarak kabul edilemeyeceğini iddia etmiştir70• Kelime anlamı olarak Hizb, kısım, bölük anlamına gelirken Terakki ise

iler­

leme anlamına gelmektedir71• İlerici olduğu söylenen bu grup, muhafazakarlık düşüncesine karşı hoşgörülü olmamayı prensip olarak kabul etmiştir. Grubun programı, 1 909 tarihli İTF'nin programının aynısı olmakla beraber ufak-tefek eklemeler yapılmıştır. Bu eklemeler, gayrimüslimlerin de askere alınacağı, din­ lerin serbestçe öğretimi ve çeşitli cemaatlere verilmiş mezhep imtiyazlarının uygulanma esaslarının saklı tutulacağı şeklindedir72• Terakkiperveran Fırkası olarak da adlandırılan bu grup yayınladığı bildirisinde ise İTF'yi totaliter bir yönetim şekli takip etmekle suçlamış, bu tutumunu değiştirmesini ve demok­ ratik adımlar atmasını talep etmiştir73• Bu grubun İTF içinde oluşup oluşmadığına dair farklı yaklaşımlar bulun­ makla birlikte kurucularının İTC kökenli olduğu görülmektedir. Cami Bey'in de içerisinde yer aldığı bu grup hakkında mevcut bilgiler sınırlıdır. Hizb-i Terak.ki'ye göre adından daha çok söz ettiren Hizb-i Cedid Grubu ile İTF arasında 1 9 1 1 kongresinde, sözde uzlaştırıcı bir karara varılmış ve bir protokol

Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İttihat ve Terakki, C. III, s. 21 8-219; Şaduman Halıcı, "İttihat ve Terakki Cemiyeti'nde Siyasal Bölünme: Hizbi Cedid", s. 92-93. 69

Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İttihat ve Terakki, C. Ill, s. 219. Ancak T. Z. Tuna­ ya, çalışmasının ilerleyen kısmında bu grubu, İTF içinde patlayan ve sonradan kaybolan, Hizbi Cedid'e göre daha zayıf bir girişim olarak değerlendirmektedir. Bkz. Aynı yer. Baran Hocaoğlu da bu grubu, İTF'den kopan bir oluşum olarak nitelemiştir. Bkz. Baran Hocaoğlu, II. Nleşrııti­ yette İktidar-Muhalefet İlişkileri 1908-1913, Kitap Yayınevi, İstanbul 2010, s. 191 70

7 1 Ferit Devellioğlu, Osma11lıca-Tılrkçe Ansiklopedik Lügat, İkinci Baskı, Doğuş Matbaası, Ankara 1970, s. 3 74, 1082

Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İttihat ve Terakki, C. III, s. 218-219; Şaduman Ha­ lıcı, "İttihat ve Terakki Cemiyeti'nde Siyasal Bölünme: Hizbi Cedid", s. 92-93. 72

7.ı

Baran Hocaoğlu, il. Meşrutiyette İktidar-Muhalefet İlişkileri, s.191.

28

ERDAL YILMAZ

imzalamıştır. Ancak kongrede, Hizb-i Terakki'den söz edilmemiştir74• Böyle­ likle Cimi Bey'in de içerisinde yer aldığı bu muhalefet hareketi sona ermiştir. Sol bir siyasi çizgi takip edeceği söylenen Hizb-i Terakki Grubu'nun bu söylemine bakılarak Cami Bey'in bu dönemde bu görüşte olduğu kanısına varmak yanlıştır. Cami Bey bu grubun faaliyetlerinin sona ermesinden sonra Milliyetçi bir düşünce ile kurulan Milli Meşrutiyet Fırkası'nın çalışmalarına da katılmıştır. Bununla birlikte söz konusu dönemin düşünce yapısını bugü­ nün kavramsal dünyası ile karıştırmamak gerekir. Sol görüş ile Milliyetçilik o dönemin dünyasında ayrı birer kutup olarak tam şekillenmemiştir. Osmanlı Devleti'nin Trablusgarb Vilayeti'nin batı ve güney sınırlarında Fransızların yapmış olduğu sınır ihlallerine karşı sivil ve askeri faaliyetlerde Cami Bey'in rolü aktarılmış, sonrasında Osmanlı Devleti ile Fransa arasında Tunus-Trablusgarb sınırlarının tespit edilmesinin kararlaştırıldığından bahse­ dilmişti. Tunus ile Trablusgarb arasındaki sınırları tayin etmek için Osmanlı ve Fransız delegelerinden oluşan karma komisyon 1 1 Nisan 1910'daTrablus şeh­ rinde toplanmış ve yapılan çalışmalar sonucu 19 Mayıs 1910'de sınır çizilebil­ miştir. Sonrasında Libya'nın Cezayir ve Sudan ile sınırının belirlenmesi kabul edilmiş, bu iş için oluşturulacak karma komisyonun Aralık 191l'de Trablus'da toplanmasına karar verilmiştir75• Babıali, bu yeni komisyona, mahalli şartları ve araziyi tanıyan kimselerin delege olarak girmesine ve bölge ahalisinin ileri gelenlerinin de onlara müşa­ virlik yapmasına karar vermiştir. Ayrıca İstanbul'dan hareket edecekTürk He-

;4

Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İttihat ve Terakki, C. III, s. 220.

;s Abdurrahman Çaycı, Büyük Sahra'da Türk-Fransız Rekabeti. . . , s. 153-154. Tunus-Trab­ lusgarb sınır antlaşmasıyla ilgili olarak 1911 yılı bütçe görüşmelerinde söz alan Cami Bey; sınır çiziminde "büyük hatalar" yapıldığına ve Fransızlara terk edilen arazi ile bölge halkının huku­ kunun gasb edildiğine dikkat çekmiştir. Ayrıca Fransızların sınır tecavüzlerine devam ettiğini ve saldırılarm İstanhul'da ya da Afrika çöllerinde olması arasında birfark olmadığını işaret ederek arazinin iki hükümet arasında yapılan bir protokol ile terk edilmesini ise anayasanın 7. madde­ sine aykırı olduğunu savunmuş ve Meclis-i Mebusan'ın onayının neden alınmadığını sormuştur. Bkz. Şaduman Halıcı, "Meclis-i Mebusan'da Trablusgarb (1908-1912)", 38. ICANAS (Uluslar arası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi}, Bildiriler, C. iV., Atatürk Kültür, Dil ve Tasrih Yüksek Kurumu, Ankata 2012, s. 1594.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

29

yetinin, Fizan Mebusu Cami Bey ile görüşerek, bölge hakkında gerekli bilgileri alması istenmiştir76• Hükümet, aldığı bu kararı Meclis-i Mebusan'a bildirerek Nisan'da ( 1 9 1 1 ) bu konuyu müzakere etmek için Dahiliye Nezareti'nde topla­ nacak delegeler arasında "ahval ve icabat-ı mahalliyeye vukuflarına binaen Fi­ zan Mebusu Cami Bey'in de bulunması münasip görüldüğü"nü belirtmiştir7i. Böylelikle hükümet, Trablusgarb bölgesi ve halkı hakkında bilgiye sahip olan Cami B ey'den yararlanmak istemiştir. Bunda en önemli neden geçmişte bu bölgede gerçekleştirmiş olduğu başarılı faaliyetlerdir. Bu toplantıda konuşulanlar ve alınan kararlar hakkında ayrıntılı bilgi­ ye ulaşılmamakla birlikte Trablus'a gönderilecek Türk heyeti, Babıali Hukuk Müşaviri Ahmed Reşit Bey (Başkan) Trablus Türk Birlikleri Kurmay Başkanı Neşet Bey, Fizan Mutasarrıfı Sami Bey ve Gat Kaymakamı Atıf Bey gibi isim­ lerden oluşmuştur. Osmanlı Devleti'nin Sahra sınır tespitinde üzerinde dur­ duğu esaslar ise şunlardı: Sudan-Trablus ticari faaliyetlerinin müşkilatsız bir şekilde devam etmesi, bu faaliyetler için çok önemli bir merkez olan Canet ve Taret'in Türk tarafında ve ayrıca ahalisi tamamen Müslüman ve Türk idaresini isteyen Senılsilerin yaşadığı Tibesti ve Borku'nun Osmanlı hakimiyetinde kal­ masının temin edilmesi idi. Babıali bu hedeflere ulaşmak için bir yandan görü­ şünü destekleyecek gerekli dokümanları toplarken diğer taraftan da müzakere masasına kuwetli oturmak amacıyla bir takım

fiili teşebbüslere girişmiştir78•

Bu girişimlerden biri de Cami Bey'in Fizan'a gönderilmesidiri9• Eski Gat kaymakamı Cami Bey, Canet bölgesine yapılması düşünülen askeri bir harekatı hazırlamak maksadıyla -bölgeyi tanıması ve mahalli reisler üzerinde nüfuzu olması göz önünde bulundurularak- İtalyanların Trablusgarb'a saldırmasından 17 gün önce Fizan'a gelmiştir. Ancak 28 Eylül 1 9 1 1'de Türk-İtalyan savaşının 76

Abdurrahman Çaycı, Büyük Sahra'da Tiirk-Framız Rekabeti . , s. 154-157. .

77

.

BOA, Dahiliye Nezareti Siyasi (DHSYS}, D: 20, G: 5, B: 1 (Dahiliye Nezareti

Muhaberat-ı Umumiyye Dairesi'nin Meclis-i Mebusan Riyasetine gönderdiği 10 Nisan 1911 tarihli yazı). 78

Abdurrahman Çaycı, Büyük Sahra'da Türk-Fransız Rekabeti . , ms. 157-158. . .

7 9 Dahiliye Nezareti'nden Harbiye Nezaretine gönderilen 7 Haziran 1911 tarihli bir ya­ zıda, Cami Bey'in bazı hususat için (gönderilme nedeni belirtilmemiştir) Fizan'a gideceği be­ lirtilmiş, Harbiye Nezareti'nden Cami Bey'e yardımcı olması için bir subay görevlendirmesi istenmiştir. Bkz. BOA, DHSYS, D: 36, G: 14, B: 1 .

ERDAL YILMAZ

30

başlaması tüm dikkati kıyıya kaydırmış ve düşünülen harekata imkan verme­ miştir. Ayrıca bu savaş, sınır tespiti için yapılan bütün hazırlıkları da hükümsüz bırakmıştır. Zira 15 Ekim 1912 tarihinde imzalanan Uşi Antlaşması'yla Os­ manlı Devleti Libya'yı İtalya'ya terk etmek zorunda kalmıştır80• Meclis-i Mebusan'a Fizan Mebusu olarak katılan Cami Bey, Fransa ile Osmanlı Devleti arasında tartışmalı bir konu olan sınır anlaşmazlıklarında bir kez daha önemli bir görev üstlenmiş ve Canet'e yapılması düşünülen askeri harekatı gerçekleştirmek için bölgeye gelmiştir. Ancak İtalya'nınTrablusgarb'a saldırması bu teşebbüsünün gerçekleşmesini engellemiştir. İtalya'nın Libya'ya saldırması Osmanlı Meclis-i Umumisi'nin tatil olduğu bir esnada gerçekleşmiş, savaşın başlaması üzerine İbrahim Hakkı Paşa hü­ kümeti istifa etmiş, yerine Said Paşa kabinesi kurulmuştur. Meclisin bir ay önceden toplanabilmesi için çoğu memleketlerinde olan mebuslara telgraflar çekilmiş ve 14 Ekim 1911'de Meclisin açılışında bulunmaları istenmiştir81 • Meclis-i Mebusan'ın çalışmasıyla en önemli gündem Türk-İtalyan savaşı olmuştur. 16 Ekim 1911'de Trablusgarb mebuslarından Sadık ve Naci Beyler, savaş dolayısıyla İbrahim Hakkı Paşa kabinesi aleyhinde bazı suçlamalar içeren bir gensoru vermiştir82• Bu gensoru 23 Ekim 1 9 1 1 tarihli meclis oturumunda görüşülmüştür. Gensoruda hükümetin, Trablusgarb'ın savunmasını bilerek ya da bilmeyerek ihmal ettiği ve İtalya'nın işini kolaylaştırdığı iddia edilmiştir. Gensoru ikinci şubeye havale edilmiş, ancak bir sonuç alınamamıştır83• so Abdurrahman Çaycı, Biiyıik Sahra'da Tiirk-Fransız Rekabeti. . . ,s. 163-164, 178. Cami Bey de anılarında Fizan'a ne maksatla gittiğini belirtmemiştir. Savaşın başladığını Murzuk'ta (Fizan'ın merkezi) haber almış (8 Ekim 1911), sonrasında Fransızlarla görüşmek için Dehilat'a gelen (1 Kasım 1911) Cami Bey, savaşın ayrıntılarını orada Fransızlardan öğrenmiştir. Cami Bey'in anılarının burada bitmesi nedeniyle sonraki gelişmeler hakkında bilgiler mevcut değildir. Bkz. Cami Baykurt, Son Osmanlı Afrikası 'nda Hayat. . , s. 273-282. .

81

İsrafil Kurtcephe, "Osmanlı Parlamentosu ve Türk-İtalyan Savaşı (1911-1912)",Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi (OTAM), S. 5, Ankara Ocak 1994, s. 235-236. 82

MMZC, D: l, İ.S. 4, C: I,İ: 2, (3 Teşrinievvel 1327/ 16 Ekim 1911), s. 13-14. II. Meşru­ tiyet Dönemi Osmanlı Meclislerinde (Meclis-i Mebusan ve Ayan) Libya hakkında meselelerin genel bir değerlendirmesi ve Libyalı mebusların bu konudaki faaliyetleri hakkında bkz. Orhan Koloğlu, Osmanlı Meclislerinde Libya ve Libyalı/aı; Boyut Yayıncılık, İstanbul 2003. 83

İsrafıl Kurtcephe, "Osmanlı Parlamentosu ve Türk-İtalyan Savaşı (1911-1912)", s. 243-

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

31

Trablusgarblı iki mebusun eski hükümete böylesine ağır ithamlarda bu­ lunduğu sırada Cami Bey yukarıda da aktarıldığı üzere, Fizan'da bulunmakta idi. Cami Bey'in, İstanbul'a ne zaman geldiği tam olarak bilinmemekle bera­ ber 1 8 Aralık 1911'den önce İstanbul'da olduğu anlaşılmaktadır84• Bu dönem­ de Cami Bey, İTF ve ile Hürriyet ve İtilaf Fırkası (HİF)85 arasında Mecliste yaşanan tartışmada, diğer bağımsız mebuslarla birlikte arabuluculuk görevini üstlenmiştir86• HİF, 21 Kasım 1 9 1 1 tarihinde kurulmuş ve güçlü bir rakip olarak İTF'nin karşısına çıkmıştır. 11 Aralık 1 9 1 1 İstanbul ara seçimini HİF'in adayının bir oy farkla kazanması, İTF'de büyük bir tedirginlik yaratmıştır. İTF, muhalefe­ tin güçlenmesine fırsat vermeden, vaktinden önce bir genel seçim yapılmasını düşünmüştür. Ancak erken seçime gidilebilmesi için Meclisin feshedilmesi gerekiyordu. Fesih işleminin gerçekleşebilmesi için ise Kanun-ı Esasi'nin 35. maddesinde Padişah lehine değişiklikler yapılmalıydı. Bu doğrultuda bir öner­ ge 16 Aralık 1 9 1 1 'de hükümet tarafından Meclise getirilmiş ve iki partinin üyeleri arasında sert tartışmalar yaşanmıştır87• Değişiklik sorunu, çıkmaz bir hale gelince içlerinde Cami Bey'in de bu­ lunduğu ve Mecliste herhangi bir partiye üye olmayanlardan oluşan

Müsta­

kil Grup Padişaha gidip gelişmeleri anlatmıştır. Padişah da kendilerine her iki partinin arasını bulma görevini vermiştir. Ancak bu grup da uzlaştırıcı bir rol üstlenememiş ve mecliste tartışmalar devam etmiştir. İTF, Mecliste 2/3 ço-

247. 84 Harbiye Nezareti'nden Saraya havale edilen, 18 ve 24 Aralık 1911 tarihli tezkerelerde, görev süresi 15 yılı tamamlaması dolayısıyla Fizan Mebusu Cami Bey'in, ihtiyat kadrosuna naklen askerlikten istifasını istediği ve bu doğrultuda bir dilekçe ile Harbiye Nezareti'ne başvur­ duğu belirtilmiştir. Padişah Mehmed Reşad da, 1 Ocak 1912'de bir irade-i seniyye yayınlayarak Cami Bey'in ihtiyat sınıfına naklen istifasını kabul etmiştir. Bkz. BO/l, Dosya Usulü İradeler Tasnifi (DUİT), D: 11, G: 111, B: 1-3. 85 Bu fırka hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız: Ali Birinci, Hün·iyet ve İtilafFırkası, Der­ gah Yayınları, İstanbul 1990. 86

Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İkinci Meşrutiyet Dönemi. . . , C. l, s. 275.

87 Olayların gelişimi ve iki grup arasında Mecliste yaşanan tartışmaların genci bir de­ ğerlendirmesi için bkz. Feroz Ahmad, İttihat ve Terakki, Kaynak Y.1yınları, İstanbul 1986, s. 171-175; Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İkinci Meşrutiyet Dönemi. . ., C. l, s. 263-274; Ali Birinci, Hürriyet ve İtilafFırkası, s. 45, 103-105.

ERDAL YILMAZ

32

ğunluğu saylayamadığı için 35. madde değiştirilememiş ve 1909'daki haliyle kalmıştır. Sonrasında 35. maddeye uygun olarak Padişah Mehmed Reşat, Ayan Meclisi'nin de onayını alarak 18 Ocak 1912'de Meclisi feshetmiştir88• Meclisin feshedilmesinin ardından yeni seçimlerin yapılması için çalış­ malara başlanmıştır. Seçimlerin düzenli yapılması için nüfus defterlerinin doğ­ ru hazırlanması gerekiyordu. Ancak Trablusgarb Vilayeti'nde bu hususta ciddi sorunlar yaşanmıştır. Çünkü İtalyan işgalinden kaçan halk iç bölgelere sığın­ mıştı. Bu yüzden Vali, 24 Ocak 1912'de Vilayette seçimin yapılamayacağını hükümete bildirmiştir. Hükümet ise Vilayetteki seçimin zorluğuna katıldığını, ancak fiilen devletin idaresi altında olan bir bölgede seçimin uygulanamaması­ nın içeride ve dışarıda olumsuz bir tepki uyandıracağını, şeklen de olsa bir se­ çim yapılmasını emretmiştir89• Yapılan seçimlere Cami Bey Fizan'dan bağımsız aday olarak katılmış ve tekrar mebus seçilmiştir90• 18 Nisan 1912'de, Padişah Mehmed Reşad'ın nutkuyla Meclis-i Umu­ mi (Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Ayan) açılmıştır. Cami Bey, Meclis-i Mebusan'ın 13 Mayıs 1912 tarihli toplantısında yemin etmiş, 18 Mayıs 1912 tarihli toplantısında mazbatası okunarak mebusluğa kabul olunmuştur9 ı . İkinci Meşrutiyet Dönemi'nin kısa ömürlü İkinci Meclis-i Mebusanı, 4 Ağustos 1912 tarihinde kapatılana kadar Arnavut İsyanları, Halaskar-ı Za­ bitan olayı, Sait Paşa Kabinesi'nin istifası, kanun yapma çalışmaları ve Trab­ lusgarb Savaşı gibi önemli konular üzerinde görüşmelerde bulunmuştur. Bu dönemde Cami Bey'in Meclis içerisinde faaliyetleri oldukça sınırlı olmakla birlikte İTF ile HİF arasında yaşanan tartışmalarda uzlaşma sağlanması için gösterdiği gayret ile dikkat çekmektedir92• Askerin siyaset yapmasını yasaklayan kanunun mecliste tartışıldığı 1 88

Feroz Ahmad, İttihat ve Terakki, s. 175-176; Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İkinci Meşrutiyet Dönemi . . ,C. I, s. 275-276; Ali Birinci, Hürriyet ve İtilafFırkası, s. 45, 105-1 17. .

Fahri Çoker, Türk Parlamento Tarihi, Meşrutiyete Geçiş Süreci: I ve il Meşrutiyet, C. I, Türkiye Büyük Millet Meclisi Yayınları, Ankara 1997, s. 260. 69

90

Meral Demirel, "Cami Baykurt", s. 185.

91

MMZC, D:2, C: l, İ: 4, 6, (30 Nisan 1328/ 13 Mayıs 1912, 5 Mayıs 1328/18 Mayıs

1912), s. 31, 83. 92

Meral Demirel, "Cami Baykurt", s. 185.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

33

Temmuz 1 9 12 günü kürsüye gelen Cami Bey, kamın metninde bütün askerle­ rin siyaset yapmaları yasaktır şeklinde bir ibarenin olduğunu belirterek "Acaba sınıfı ihtiyata nakledilmiş olan zabitan, bu madde mucibince mensubini as­ keriyeden midir?" şeklinde bir soruyu meclise yöneltmiştir93• Bunun dışında mecliste bir konuşması görülmeyen Cami Bey'in bu sorusu aslında bir yönden kendisi ile ilişkili idi. Zira 1 Ocak 19 12'de Cami Bey'in ihtiyat kadrosuna ay­ rıldığı yukarıda belirtilmişti. Görüldüğü üzere Cami Bey, bu kanunun kendi durumu açısından bir sakıncası olup olmadığını öğrenmek istemiştir.

2. Milli Meşrutiyet Fırkası İkinci dönem Meclis-i Mebusan'ın feshedilmesiyle, Cami Bey'in II. Meş­ rutiyet dönemi mebusluğu da sona ermişti. Sonrasında Cami Bey, Milli Meş­ rutiyet Fırkası'nı kuran kadronun içerisinde yer almıştır94• İfham gazetesinin başyazarı olan Ahmet Ferit (Tek) liderliğinde Balkan Savaşı'nın başlamasın­ dan biraz önce kurulan (23 Ağustos 1328/5 Eylül 19 12) bu fırka, Meşrutiyet döneminin ilk Milliyetçi partisidir95• Milli Meşrutiyet Fırkası kurulduktan iki gün sonra programını gazete­ lerde yayınlamış, sekiz bölüm ve 53 maddeden oluşan bu programın her bö­ lümünde ayrı bir konu ele alınmıştır. Birinci bölümde, genel hükümler olarak, devletin idare şeklinin Meşruti Osmanlı Sultanlığı ve dininin İslam olduğu, diğer dinlere mensup olanların inançlarında serbest olduğu vurgulanmış ve partinin bu hak ve esaslara sadık kalacağı belirtilmiştir. Ayrıca parti tek de-

93 MMZC, D:2, C: 1, İ:23, (18 Haziran 1328/1 Temmuz 1912), s. 558. Cami Bey'in bu sorusuna, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa değildir efendim şeklinde cevap vermiştir. 94

Ahmed Bedevi Kuran, Osmanlı İmparatorluğımda İ11kıltip Hareketleri ve iv/illi Nlıicadele,

s. 508. 95 Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İkinci Meşrutiyet Dö11emi. . . ,C. 1, s. 351; Ali Birinci, Hürriyet ve İtilafFırkası, s. 1 81-183. Kuruluş yeri ve merkezi, İfham gazetesi (İstanbul) idareha­

nesi olan fırkanın diğer kurucuları arasında Akçoraoğlu, Yusuf (Siyasi Tarih Müderrisi) , Mus­ tafa Suphi (İfham Gazetesi müdürü), Zühdü Bey (Mekteb-i Hukuk ve Mekteb-i Mülkiye'de İstatistik, Maliye ve İktisat Müderrisi), Mehmet Ali (Belediye Meclisi Reisi) gibi isimler yer almaktadır. Bkz. Aynı yer.

ERDAL 'ı.1LMAZ

34

receli seçimi savunmuş ve süresi geldiğinde tekrar toplanmak üzere Meclis-i Mebusan'ı Padişahın feshedebileceğini belirtmiştir96• Diğer bölümler de iç-dış siyaset, adliye, askeriye, eğitim, maliye, iktisat ve genel sağlık başlıkları altında kaleme alınmıştır. Fırka, iç siyasette genel işlerin merkezi yönetime bırakılmasını isterken mahalli menfaatlerin vilayet yöneti­ mince yürütülmesini savunmuştur. Dış siyasette barış taraflısı olduğunu be­ lirten bu fırka, subayların siyasi partilere girmesinin yasaklanması taraftarıdır. Eğitim teşkilatının ıslahını öngören fırka, her vilayette çoğunluğun diliyle eği­ tim {ilk ve ortaokul) yapılacağını, ancak devletin resmi dilinin de öğretileceğini belirtmiştir. Vergilerin vatandaşların gücüne göre alınması gerektiğini savun­ muş, aşar vergisinin de zamanla kaldırılacağı ve onun yerine arazi vergisinin getirileceğini programına koymuştur97• Görüldüğü üzere fırka İTF ve HİF'nin ideolojilerine alternatif olarak si­ yaset sahnesine çıkmıştır. İttihat-ı Anasır görüşüne taraftar olmakla birlikte bunun gerçekleştirilmesi hususunda İTF ve HİF'in görüşlerine tam olarak katılmadığı söylenebilir98• Milli Meşrutiyet Fırkası, programına ek olarak bir de beyanname yayınla­ mıştır. Beyannamede, Osmanlı toplumu içersinde diğer unsurların da hakları­ nı kabul etmekle birlikte "Osmanlılığın merkez-i sıkleti Türklük ve İslamlıktır" denilmiştir. Devlete can ve kan veren Anadolu'nun fakir ve baştanbaşa harap kaldığı belirtilen beyannamede, bin türlü dertten başını alamayan Türkün va­ tanında {Anadolu'da) ölmeye hasret kaldığı ve ırken hastalıklı ve neslen de ümitsiz duruma düştüğü vurgulanmıştır99• Milli Meşrutiyet Fırkası sesini kendi yayın organı İtham Gazetesi ile duyurmuştur100• Ahmet Ferit'in başyazarı olduğu bu gazetede, Cami Bey de

Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İkinci Meşrutiyet Dönemi. . ,C. I, s. 355-356. Ali Birinci, bu özellikleri ile o dönemde kurulan partiler arasında Padişaha en geniş yetkileri Milli Meşrutiyet Fırkası'nın verdiğini söylemektedir. Bkz. Ali Birinci, Hürriyet ve İtilafFırkası, s. 185. 96

9; 98

.

Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İkinci Meşrutiyet Dönemi .. . ,C. I, s. 356-363 Hakan Reyhan, "Ttirkiye'nin İlk Milliyetçi Partisi: Milli Meşrutiyet Fırkası", Türkiye

Günlüğü, S. 37, Kasım-Aralık 1995, s. 68. 99 Ali Birinci, Hürriyet ve İtilafFırkası, s. 184-185. 1 00

Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İkinci Meşrutiyet Dönemi. . . ,C. I,

s.

352. Ayrıca

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

35

makaleler yazmıştır101• Cami Bey'in bu yazıları, gazetenin 1913 yılında İfham Kütüphanesi adı altıda yayımladığı eserler arasından kitap olarak çıkmıştır102•

Osmanlılığın Atisi: Dostları ve Düşmanları adlı bu çalışma 26 makaleden oluş­ maktadır. Makalelerin İfham Gazetesi'nde yayınlanış tarihi verilmemiş, kitap ise Ocak 1913'te neşredilmiştir103• Balkan Savaşı'nda alınan yenilgi, coğrafi ve demografik kayıplar, uzun sü­ redir yüzünü B atı'ya çevirmiş olan Osmanlı aydınının iç ve dış siyasette Türk ve Müslüman unsurlara ağırlık vermesine neden olmuştur104• Birinci Balkan Savaşı'nın devam ettiği ve Ttirk ordularının mağlubiyete uğradığı günlerde "Balkanlar Bir Düşman Memleketiydi" başlıklı yazısında Cami Bey, "Son Balkan muharebatı şimdiye kadar vatanımız zanettiğimiz Avrupa vilayatının hakikatte düşman memaliki olduğunu kafi derecede isbat etti" diyerek Balkan Devletlerine karşı o zamanki Türk aydının öfkesini ve hüsranını göstermiştir. Yazısının devamında, Avrupa'da dahili ve harici düşmanlarla savaşılırken asıl vatan olan Anadolu zayıf düştüğünü ifade eden Cami Bey, son çeyrek asırda akıllı bir siyaset takip edilseydi Anadolu'nun rahatlatılabileceğini belirtmiş­ tirıos. Balkan Devletleri'nin son yüzyılda birer birer isyan ettiği ve akabinde ba­ ğımsızlığını kazandığı bir dönemde Cami Bey, Osmanlı memleketinin Türk ve Arap ekseriyeti üzerine dayanması gerektiğini söylemiş ve her iki ırk da

Os-

Tmıiman-ı Hakikat de partiyi destekleyen bir diğer gazetedir. Bkz. Ali Birinci, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, s. 188. ıoı İfham Gazetesi'nin nüshalarına ulaşılamamıştır. 1 02

Meral Demirel, "Cami Baykurt", s. 185.

103

Cami (Baykurt), Osmanlılığm Atisi: Dostları ve Düşma11/arı, İfham Kütüphanesi, İstan­ bul H. 1331/1913 .. Vecihi Enver Yaşarbaş'ın sadeleştirerek yayına hazırladığı ve Osmanlınm İç ve Dış Düşmanları (Osmanlı ve Rusya) isimli iki bölümden oluşan bir eser daha vardır. Bu eser ise, Osmanlılığın Atisi: Dostları ve Diişma11/arı adlı ve tek bölümden oluşan kitaba, Cami Bey'in İfham Gazetesi'nde daha sonradan Rusya hakkında çıkan yazılarının ikinci bir bölüm olarak eklenmesiyle oluşturulmuştur. Bkz. Cami Bey (Baykurt), Os111a11lılığt11 İç ve Dış Düşma11ları (Os­ manlı ve Rusya), Sadeleştiren: Vecihi Enver Yaşarbaş, Dost Yayıncılık, İstanbul 1994. 104 Erol Köroğlu, Türk Edebiyatı ve Birinci Dünya Savaşı (1914-1918), İletişim Yayınları, İstanbul 2004, s. 123.

Cami (Baykurt), Osma11!ı!ığ111 Atisi. . . , s. 6; Cami Bey (Baykurt), Osman/ılığın İç ve Dış Diişmaııları . . . , s. 13. ıo;

36

ERDAL YILMAZ

manlı Saltanat ve Hilafat-i İslamiye makamının müdafaası içiin bugüne kadar bir safta kanlarım dökmiişlerdir demiştir. Aynca bu son asırdaki Rumeli'deki mü­ cadelelerin Arapların yaşadığı bölgeler için de kötü bir tesiri olmuştur. Çünkü savaşlar nedeniyle bu bölgeler unutulmuş ve medeniyetten mahrum kalmıştır. Cami Bey'in dikkat çeken bir diğer yaklaşımı ise Saltanat ve Hilafet merkezi­ nin Türk ve Arap bölgelerinin merkezine, Konya, Kayseri ve belki daha güney bir yere nakledilmesini ifade etmesidir. Böylelikle Osmanlı saltanatı Balkan Slavları tehlikesine maruz kalmayacaktırı06• Balkanların elden çıkmasından sonra Cami Bey, devletin geleceğini Türk ve Arap unsurların birlikteliğinde görmüştür. Osmanlı Devleti içerisindeki Müslüman unsurlara ağırlık veren bir siyaset takip edilmesi doğrultusunda makaleler kaleme alan Cami Bey, yazılarında Milli Meşrutiyet Fırkası ile il­ gili açıkça bilgi vermese de partinin savunduğu görüşler çerçevesinde yazılar yazmıştır. Meclissiz bir dönemde kurulan Milli Meşrutiyet Fırkası hakkında mevcut bilgiler oldukça sınırlıdır. Bu nedenle Cami Bey'in fırka çatısı altında faaliyetlerine de ulaşılamamıştır. Mevcut bilgiler ışığında fırkanın diğer iki büyük parti ile olan ilişkilerine bakıldığında, fırka kurulduğu dönemde İTF Türkçü-İslamcı bir çizgiye kay­ maktadır. Bu açıdan fırka İttihatçıların rakibi durumundadır. İttihatçılar fırka­ nın kuruluşunu Osmanlılık sistemi açısından yararlı bulmazken, fırka üyeleri de İTF'nin Milliyetçilik anlayışını "sakim" olarak belirtmiştir. HİF üyeleri ise Milliyetçi bir fırkanın kurulmasının zarardan başka bir şey yaratmayacağını açıklarken, fırka da yayınladığı beyannameyle, HİF'in Osmanlıcı ve adem-i merkeziyetçi ilkelerine cephe almıştır107• Ttirk Ocağı ile ilişki kuran ve Ttirk Yurdu tarafından da açıkça destekle­ nen fırka108, İstihlak-i Milli Cemiyeti'ni1°9 kurmuş, ancak bir parti olarak ge-

1 06 Cami (Baykurt),

ve Dış Düşmanları. 101

.

Osmanlılığın Atisi. .

.

, s. 11-13; Cami Bey (Baykurt),

Osmanlılığm İf

., s. 17-18.

Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İkinci Meşrutiyet Dönemi . ., C. .

I, s. 352-354.

108

Füsun Üstel, İmparatorluktan Ulus-Devlete Tiirk Milliyetriliği: Tıirk Ocakları (19121913), İletişim Yayınları, İstanbul 1997, s. 77; Yusuf Sarınay, Tiirk Milliyetriliğinin Tarihi Gelişi­ mi ve Türk Ocakları 1912-1931, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1994, s. 144. 1 09

İstihlak-i Milli Cemiyeti, iktisadi Milliyetçilik doktrinini amaçlayan Milli Meşrutiyet

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

37

lişim gösterememiştir. Üç-dört yüz kadar üyesi bulunan fırkanın, Anadolu'da birkaç yerde şube açma girişimi de sonuçsuz kalmıştır. Fırkanın yaşadığı maddi sıkıntılar, eleman kıtlığı, kurucusu Ahmet Ferit'in Balkan Savaşı'nda cephe­ ye gönderilmesi, İfham gazetesinin kapatılması fırkanın sonunu hazırlamış ve 1912 yılında kurulan fırka bir yılını bile doldurmadan kapanmıştır1 10• Türk siyasal tarihinin ilk Milliyetçi partisi olan Milli Meşrutiyet Fırkası'nın kurucularının bazıları, Mütareke döneminde

"MilliAhrar"ve ''Milli

Türk" fırkalarının kurucuları arasında yer almıştır11 1 • Cami Bey de Milli Ahrar Fırkası'nın kurucularındandır1 12• II. Meşrutiyet döneminde oluşturulan I. ve II. devre Meclis-i Mebu­ san'ında Fizan mebusu olarak yer alan Cami Bey, İTF'ye mensup olarak baş­ ladığı siyasi hayata, önce bağımsız mebus, mebusluğunun sona ermesiyle de Milliyetçi çizgide kurulan bir fırka içerisinde yer alarak devam etmiştir. Bu fırka içerisindeki çalışmaları II. Meşrutiyet dönemindeki son siyasi faaliyet­ leri olmuş, Cami Bey 1914'te oluşturulan üçüncü dönem Meclis-i Mebusan'a katılmamıştır. Bunda seçim bölgesi Fizan'ın Osmarılı Devleti sınırları dışında kalmasının ve Cami B ey'in iş hayatına atılmasının etkili olduğu söylenebilir.

3. Cami Bey'in il. Meşrutiyet Dönemindeki Diğer Faaliyetleri Cami Bey'in,

II.

Meşrutiyet döneminde, hakkında çok az bilgiye ula­

şılabilinen birkaç faaliyeti daha vardır. Bunların başında Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün kurucularından biri olması gelmektedir. Kuruluşu tarihini 1903 yılına dayandıran bu kulüp, Il. Meşrutiyetin ilanından sonra 16 Ağustos 1 909 tarihinde

Cemiyetler Kanunu'nun

yürürlüğe girmesiyle, mensup olduğu kaza

kaymakamlığına giderek resmi tescil işlemini yaptırmıştır. Bu tarihlerde Mec-

Fırkası üyeleri tarafından Aralık 1912'de kurulmuştur. Partinin bir yan kuruluşudur. Kurucuları arasında Cami Bey de bulunmaktadır. Bkz. Sina Akşin, jö11 Türkler. . . , s. 277. ııo Hakan Reyhan, "Ttirkiye'nin İlk Milliyetçi Partisi: Milli Meşrutiyet Fırkası", s. 70; Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İkinci Meşrutiyet Dönemi. . ., C. I, s. 353-354; Ali Birinci, Hürriyet ve İtilafFırkası, s. 189. Kaynaklarda, partinin tam olarak ne zaman kapandığına dair bilgi yer almamaktadır. 111

Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: İkinci Meşrutiyet Dönemi . . , C. I, s. 354. .

112

B u konuya Cami Bey'in Mütareke Dönemi siyasi faaliyetleri kısmında değinilecektir.

ERDAL YILMAZ

38

liste Fizan Mebusu olarak bulunan Cami Bey, bu kulübün çalışmalarına katı­ larak kurucuları arasında yer almıştır 1 13• Ancak Cami Bey'in Beşiktaş Jimnas­ tik Kulübü ile olan ilişkisi bu bilgilerle sınırlıdır. Milli Meşrutiyet Fırkası'nın siyasi sahneden çekilmesinden sonra Cami Bey, 1913 yılında iş hayatına atılmış, madencilik alanında çalışmalarda bulun­ muştur. Bu konuda ayrıntılı bilgi bulunmamakla beraber Cami Bey, Osman­ lı vatandaşı Harados Citaryan Efendi ile birlikte, Trabzon Vilayeti Tirebolu Kazasına bağlı Ortacami-i Bala karyesinde kömür madeni işletme hakkına sahip, Salih Kapudanzade İbrahim Efendi'nin hissesinin yüzde yetmiş beşini devralmıştır11 4 • Cami Bey'in bu kömür madenindeki çalışmaları hakkında detaylı bil­ gi yoktur. Ancak kısa bir süre sonra İstanbul'da inşaat alanında çalışmalarda bulunmak için arkadaşları ile birlikte bir şirket kurması bu faaliyetinin kısa sürdüğünü göstermektedir. Cami Bey, Mustafa Arif Bey, Manolli(?) ve Agob Şerbetçiyan Efendiler, inşaat alanında çalışmalar yapmak için İstanbul'da Em­ lak Şirket-i İnşaiyye-i Osmaniyesi ismiyle bir şirket kurmak istemiş ve izin için resmi makamlara başvurmuşlardır. Yüz bin kuruş sermaye ve doksan dokuz sene müddetle kurulacak bu şirketin faaliyete geçmesine 14 Şubat 1914 tari­ hinde izin verilrniştir115• Cami Bey'in ortaklarından olduğu bu inşaat şirketi hakkında da ayrıntılı bilgi mevcut değildir. Kömür madeni hissesi satın alma ve inşaat şirketi kur­ mak gibi faaliyetler 1913-1914 yıllarında Cami B ey'in siyasi hayattan uzaklaş­ tığını göstermektedir. Kısa bir süre sonra Birinci Dünya S avaşı'nın çıkmasıyla da orduya çağrılacak ve böylelikle iş hayatı da sona erecektir. Cami Bey, Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla 2 Ağustos 1 914'te ilan

11 3 Vala Somalı, Türk Sporunda BirAsır: Beşiktaş Spor Tarihi (1 903-1996}, Flash Yayıncılık, 1996, s. 16-33. 114 BOA, Meclis-i Vükela Mazbataları (MV), (1331. B. 217 Haziran 1913), D : 1 78, G: 5, B: 1 . Cami Bey'in oğlu Sermet Baykurt da mekan belirtmeden babasının 1908 Meclisinin fes­ hinden sonra madencilik alanında çalışmalarda bulunduğunu söylemiştir. Bkz. Cami B aykurt, Son Osmanlı Afrikası 'nda Hayat . , s. xii. . .

115

BOA, 1310 Sonrası İrade Meclis-i Mahsus (İMMS), (1332 Ra 1 8/14 Şubat 1914), D : 177, G : 1332 Ra-17, B:l-5; BOA, MV., (1332 Ra 15/1 1 Şubat 1914), D : 233, G : 87, B : 1 .

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

39

edilen genel seferberlikte yedek süvari kıdemli yüzbaşı olarak orduya çağrılmış ve 26 Ağustos 1914'te, 4. Kolordu Nakliye kuwetlerine tayin edilerek116 ilk olarak Susurluk'ta teşkil edilen öküz arabalı nakliye taburuna komutan atan­ mıştır1 17. Kısa süreli olduğu anlaşılan bu görevden sonra Cami Bey, Birinci Dünya S avaşı süresince (1914-1918) İzmir'de Askeri Sansür Müfettişliği yap­ mıştır118.

D. Mütareke Döneminde Cimi Bey Cami Bey, Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasının ardından Tevfik Paşa'nın ilk hükümetinin ( 1 1 Kasım 1918

-

12 Ocak 1919) kurulduğu gün­

lerde İstanbul'a gelmiştir. Bu hükümette Dahiliye Nazırlığına getirilen, İlk Osmanlı Mebusan Meclisi'nden eski dostu Mustafa Arif Bey'in hükümete yaptığı teklif sonucu Cami Bey, 6 Ocak 1919 tarihinde Dahiliye Nezareti Müsteşarlığına atanmıştır119• Cami Bey'in İstanbul dönemi bu ilk faaliyeti kısa sürmüştür. 12 Ocak 1 9 1 9 günü Tevfik Paşa istifa etmiş ve ertesi gün yeni kabineyi kurma görevi tekrar ona verilmiştir. Ancak kurulan kabinede Mustafa Arif Bey Dahiliye Na­ zırı olarak yer almamıştır120• Bunun üzerine Cami Bey, 14 Ocak 1 9 19'da istifa dilekçesini yeni nazıra sunmuştur121• Cami Bey'in bu görevden sonra adı, 14 Ocak 1 9 19'da kurulan Sulh ve Selameti Osmaniye Fırkası'yla anılmış ve bu partinin idare heyeti arasında ol-

116

Olcay Özkaya Duman, "CAMİ BAYKUT", s. 401, 404-405.

1 17

Cami Baykurt, Son Osmanlı Afrikası 'nda Hayat. . . , s. xiv. Cami Bey'in oğlu Sermet Bey, bu tayinin arkasında Enver Paşa'nın olduğunu, böylece Cami Bey'den öç aldığını ve İTC'den eski arkadaşlarının araya girip onu bu görevden aldırarak İzmir'de Askeri Sansür Müfettişliğine tayin ettirdiklerini söylemiştir. Bkz. Aynı yer. 1 18

Cami Baykrırt'ıın Anıları, Defter 1 (Dft. 1), Türk Tarih Kurumu Arşivi, D: 83, B: 9 , s. 19; Cami Baykurt, Son Osmmılı Afrikası'nda Hayat. . , s. xiv; Askeri Sansür Müfettişliği görevi de 7 Ağustos 1918'de ordudan terhis edilmesiyle sona ermiştir. Bkz. Olcay Özkaya Duman, "CNvIİ BAYKUT'', s. 401, 404-405. .

119 120 121

BOA, DUİT, (3.R.1337/06.0cak 1919), D: 39, G: 65, B: 1-2. Sina Akşin, İstanbul Hükmet/eri ve ıvli/li Mücadele, Cem Yayınevi, İstanbul 1976, s. 148. Cami Baykıırt'ıın Anıları, Dft.1, s. 20.

40

ERDAL YILMAZ

duğu ileri sürülmüştür122• Ancak Cami Bey, Mütareke dönemiyle ilgili yazdığı anılarda bu parti ile olan ilişkisinden bahsetmemiştir. Bu nedenle bu parti ile Cami Bey'in ilişkisine dair kaynaklar oldukça sınırlıdır. Cami Bey ve arkadaş­ ları bu dönemde siyasi bir parti kurmak için harekete geçmiş ve Milli Abrar Fırkası'nın kurmuşlardır. Ancak onun öncesinde Cami Bey, İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti'nin (İMHOC) çalışmalarına katılmıştır. İzmir ve çevresi üzerinde İtilaf Devletleri'nin emelleri Birinci D ünya Savaşı'na dayanmaktadır. Bu devletler kendi aralarında imzaladıkları St. Jean de Maurienne Anlaşması {1917) ile bu bölgeyi İtalyanlara vermişlerdir. Bu anlaşma savaş sonrası uygulanamamış ve İtalyanlara vaat edilen bu topraklar YunanWara bırakılmıştır. İzmir'in YunanWara bırakılacağı haberlerinin kamuoyunda duyulma­ sı ve İzmir'e İtilaf Devletleri askeri kuvvetlerinin gelmesiyle yerli Rumların yaptığı taşkınlıkların artması üzerine, İzmir'in Müslüman ahalisi, Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından yedi gün sonra İMHOC'ni kurmuştur. Ce­ miyetin kurucuları Nail ve Halit Moralı kardeşler, Menemenlizade Muvaffak, emekli Binbaşı Hüseyin Lütfü, İtibar-ı Milli Bankası ikinci Müdürü Naci, emekli asker Abdurrahman Sami Beylerdir. İMHOC'nin 17 Mart 1919'da düzenlediği büyük kongreye Cami Bey de katılmış ve cemiyetin Katib-i Umumisi (Genel Sekreter) seçilmiştir. İzmir'in Yunanlılar tarafından 15 Ma­ yıs 1919 tarihinde işgal edilmesinin ardından cemiyet merkezinin İstanbul'a nakline karar verilmiştir. Cami Bey de cemiyet adına çalışmalarına İstanbul'da devam etmiştir. Cami Bey, İMHOC adına İstanbul'da faaliyette bulunurken aynı zaman­ da siyasi bir parti kurmak için de harekete geçmiş ve arkadaşlarıyla beraber 4 Mayıs 1919'da Milli Ahrar Fırkası'nı kurmuştur. Cami Bey'in genel sekre­ terliğini yaptığı bu parti Mütareke döneminde Amerikan mandasına taraftar olmakla tanınmıştır. Cami Bey, Aralık 1919'da yapılan Osmanlı Mebusan Meclisi seçimlerine

Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: Mütareke Dönemi, C. II, s. 237; F. Hüsrev Tôkin, Türk Tarihindeki Siyasi Partiler, ElifYayınları, İ stanbul 1965, s. 54-55. 122

D Ö RT DEVİ RDE B İ R MUHALİ F

41

katılarak Aydın Vilayeti'nin Aydın Sancağı'ndan mebus seçilmiştir123. Ancak bu seçimlere Milli Ahrar Fırkası'nın adayı olarak katılmamıştır. Zira fırka se­ çimlere sadece İstanbul'dan katılmış ve başarı sağlayamamıştır124. Cami Bey, seçimlerin ardından Heyet-i Temsiliye'nin çağrısına uyarak görüşmelerde bulunmak üzere Ankara'ya gitmiştir125. Bu görüşmelerin ardından Cami Bey, Ankara merkezli bir tutum sergilemiştir. Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin Misak-ı Milli'yi kabul etmesi ve bunu kamuoyuna duyurması sonucunda İtilaf Devletleri İstanbul'u 16 Mart 1 9 19'da resmen işgal etmiş ve Meclisi basarak bazı milletvekillerini tutuklamıştır. Meclis, 18 Mart 1 9 19'da son toplantısını yaparak faaliyetlerini belirsiz bir süre ertelermişse de Padişah Vahdettin, 1 1 Nisan 1 920'de Meclis-i Mebusan'ı ka­ pattığını belirten İrade-i Seniyye'yi yayırılamıştır126. Bunun üzerine Heyet-i Temsiliye namına Mustafa Kemal Paşa, 19 Mart 1 9 19'da bir tamim yayırılayarak Ankara'da olağanüstü bir meclisin toplanaca­ ğını ve bu meclise İstanbul'daki son meclis üyelerinin de katılabileceğini be­ lirtmiştir127. Cami Bey de açılacak bu yeni meclise katılmak üzere Ankara'ya hareket etmiştir128. Cami Bey, 23 Nisan 1 920'de Ankara'da açılan Türkiye Büyük Mil­ let Meclisi'nin ilk hükümetinde Dahiliye Vekili olmuştur. Ancak Dahiliye Vekilliği'nde kısa bir süre kalmış, 14 Temmuz 1920'de istifa etmiştir. Dahiliye Vekilliği'nden istifasından sonra Anayasa ve Dışişleri komis­ yonlarında üye olarak çalışan Cami Bey, 4 Eylül 1 920'de milletvekilliği saklı kalmak üzere İtalya'nın Başkenti Roma'ya Ankara Hükümeti'nin temsilcisi olarak gönderilmiştir. Cami Bey'in bu temsilciliği sırasında Roma, Milli Mü­ cadeleyi Avrupa ve Dünya kamuoyuna duyurmada en önemli merkez hali123 124 125

BOA, DHİUM, (22 Kanunıevvel /Aralık 1919), D: El 12, G: 43, B: 2. Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: Mütareke Dönemi. . . , C. II, s. 462.

Cami Baykurt'ım Aıııları, Dft.2, TTK Arş., D: 83, B: 9, s. 66.

126

İ hsan Güneş, Birinci TBMM'ııiıı Düşünce Yapısı (1920-1923), Türkiye İşbankası Kültür Yayınları, 1997, s. 53-54; Mahmut Goloğlu, Üçüııcıi Meşrutiyet 1920, Başnur Matbaası, Ankara 1970, s. 107-119. 127 128

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C. 1, Maarif Vekileti, İ stanbul 1960, s. 420-422. Meral Demirel, "Cami Baykurt'', s. 187.

42

ERDAL YJLMAZ

ne gelmiştir. Londra Konferansı'na Ankara Heyeti adına katılan Cami Bey, Malta'da tutuklu bulunan Türk askeri ve siyasi esirlerin geri dönmelerinde ve ayrıca Milli Mücadeleye İtalya kanalıyla sağlanan askeri malzeme ve maddi yardımların temininde aktif rol almıştır. Daha sonra Kasım 1921 'de Anka­ ra Hüldimeti, Cami Bey'in Roma'daki temsilciliğine son vermiş ve Ankara'ya çağırmıştır. Ancak Cami Bey bu çağrılara uyarak Türkiye'ye dönmeyince 2 1 Ekim 1922'de milletvekilliğinden müstafi sayılmıştır1 2 9•

E. 1923-1945YıllarıArasında Cami Bey (Öğretmenlik, Köşe Yazarlığı ve Diğer Faaliyetleri) Cami Bey RomaClan İstanbul'a Milli Mücadele kazanıldıktan sonra 1923 yılında dönmüş130 ve bu tarihten sonra siyasetten uzak kalmıştır. 1 924 yılında Mihrab Dergisi'nde küçük hikaye tarzı yazılar yazmış131, Roma temsilciliği gö­ revinden istifa ederek yurda dönen Celaleddin Arif Bey İstanbul'da bir iş büro­ su açınca, Cami Bey de onunla birlikte çalışmaya başlamış, ikilinin birlikteliği Celaleddin ArifBey'in vefatını kadar devam etmiştir132• Bu birliktelikten sonra Cami Bey, 1 929-1931 yılları arasında Erenköy Kız Lisesi'nde Fransızca öğretmenliği yapmıştır133• Cami Bey'in sözkonusu öğret­ menlik dönemi hakkında bilgiler oldukça kısıtlıdır. Ulaşılabilinen bilgiler de öğrencisi Mediha Esenel'in134 anılarında aktarılanlar çerçevesindedir. ıı9 Cami Bey'in, Mütareke dönemi siyasi faaliyetleri bir sonraki bölümde ayrıntılı olarak incelenecektir. ıJo

BOA, HR.İM, (23.12.l 923), D:48, G:188, B: 1-2.

131

Cami Bey, Mihrab Dergisi'nin 1924 yılında çıkan 7, 9, 1 1 , 13-14, 15-16, 2 1-22 sayılarında sırasıyla "Seyyid Battal Gazi ve Digenis Akritas Destanlar", "Kabil'', "Asi'', "Emunu­ kal Eydinen (1-2)", "Asya'nın Ruhu" isimli hikayeleri yazmıştır. 132 Moris Gabbay, Cumhuriyetle Birlikte Biiyiidıim, Der: Ersin Tosun, Mehmet Üner, Sos­ yal Tarih Yayınları, İ stanbul 2013, s. 322. Moris Gabbay Bey anılarında söz konusu iş bürosunun hangi alanda faaliyet gösterdiğine dair bilgi vermemektedir. Oysa kendisiyle 27.09.201 1 Salı günü Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'nda 16:00-17:30 saatleri arasında gerçekleştirilen görüşmede, Celaleddin Arif Bey ile Cami Bey'in emlak danışmanlığı üzerine çalıştıklarını be­ lirtmiştir. 133 134

Bu bilgi Erenköy Kız Lisesi'nin arşiv kayıtlarından elde edilmiştir. Mediha Esenel, Birinci Dünya Savaşı başlarında doğmuş cumhuriyet döneminin

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

43

Bir Osmanlı aristokratı, tam bir beyefendi olarak tanımlamakta, iyi eğitilmiş Osmanlı okumuşları gibi Arapça ve Farsçayı da bildikten başka İtalyanca da konuştuğunu Mediha Esene!, mükemmel derecede Fransızcası olan Cami Bey'i,

eklemektedir. Ayrıca öğrencilere karşı Cami Bey'in oldukça kibar bir dil kul­ landığını, onları derse kaldırırken "Lütfen kalkar mısınız?", tekrar oturtmak için de, "İstirahat buyurunuz" şeklinde hitap ettiğini belirtmektedir. Ancak öğrencilerin kendisinin bu iyi niyetli tavrını suiistimal ettiğini aktaran Esene!, Fransızca'ya meraklı birkaç öğrenci ön sıralara oturup Cami Bey'i dinlerken diğerlerinin ise arka sıralardafizikya da kimya gibi korkunç derslere çalıştıklarını belirtmiştir. Esenel,

hocamız bütün bunları görii1; bilirdi ama yüzümüze vur­

mazdı şeklinde ifadeleriyle de Cami Bey'in hoşgörülü yapısını aktarmıştır135• Fransızca derslerinin yanısıra diğer alanlarda bilgileriyle öğrencilerine yardım etmeyi seven Cami Bey özverili bir öğretmen profili çizmiştir. Okulun

kendi değerli plaklarını, operala­ rı, büyük müzisyenlerin senfonilerini, konçertolarını, sonatlarını, zamanın büyük icracılarını, güzel seslerini öğrencilerine dinletmiştir. Öğrencileriyle vakit ge­

jimnastik salonuna bir ses tertibatı kurarak

çirmeyi seven Cami Bey, öğrencileri okul çevresinde yürüyüşlere veya deniz kıyısına götürmekte onlarla sohbet etmektedir. Bu sohbetlerin tarih, siyaset ve

önemli bir sosyal bilimcisidir. Erenköy Kız Lisesi'sini bitirdikten sonra 1935 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nden mezun olur ve o yıl Niyazi Berkes'le evle­ nir. B irlikte Amerib'ya giderek Chicago Üniversitesi'nde eğitim hayatlarına devam eden çift­ lerden Mediha Hanım, genel sosyoloji, folklor, arkeoloji, sosyal antropoloji eğitimi alır. 1939 yılında Ttirkiye'ye dönerler. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğraf}•a Fakültesi'ne Niyazi Ber­ kes doçent, Mediha Esenel asistan olarak atanır. Ttirkiye'de ilk köy araştırması yapan insanlar arasında yer alan Esenel'in doktora tezi Ankara yakınlarındaki Elvan Köyü üzerinedir. Köyü ve köylüyü anlattığı çalışmaları l 940'lı yıllarda epey ses getirir ve üniversitedeki solcu hocalar olarak tabir edilenler arasında adı geçmektedir. Maarif Vekili Reşat Şemsettin Sirer tarafından çalışmaları üzerine sorguya çekilir ve baskılara dayanamayarak üniversiteden istifa eder. Bu süreç onun bir dönem akademik camiadan kopmasına neden olur. Daha sonra bir süre çeviri yaparak geçimini sağlayan Esene!, bir dönem de eşi Niyazi Berkes'in yanına Kanada'ya yerleşir ve 1954 yılında Niyazi Berkes'le evlilikleri sona ermesi üzerine yurda dönerek 1960-70'1i yıllarda köy­ ler üzerine akademik çalışmalarına devam eder. Mediha Esenel'in biyografisi ve çalışmalarının genel bir değerlendirmesi için bkz. Feryal Saygılıgil, "Erken Cumhuriyet Dönemi Aydınların­ dan: Mediha Esene! (Berkes)", İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, 3. Dizi, 28. Sayı, 2014/1, s. 229-244. 135

Mediha Esene!, Geç Kalmış Kitap, Sistem Yayıncılık, İstanbul 1999, s. 29-30.

ERDAL YILMAZ

44

felsefe üzerine olduğunu belirten Mediha Esene!, İkinci Dünya Savaşı'ndan yıllar önce, Cami Bey'in olacakları sezebildiğini söylemektedir. Avrupa tari­ hini iyi bilen Cami Bey'e göre Yahudiler, çok akıllı ve zengin olmakla birlikte Almanya'yı aslında onlar idare etmekte idi. Bu durumdan rahatsız olan Al­ manların günün birinde Y.1hudilerin aleyhine dönebileceklerini ve onları yok etmeye çalışabileceklerini Cami Bey o tarihlerde öğrencileriyle yaptığı soh­ betlerde dile getirmiştir. Bununla birlikte Yadudilerin kendi vatanları olursa çok saldırgan olabileceklerini de yine o sohbetlerde ifade etmiştir. Esene!, Cami Bey ile aralarında geçen bu sohbetleri aktardıktan sonra Cami Bey'in bu dılşiince ve tahminleri, oldukça kısa zamanda birer birer gerçekleşti diye de eklemiştir136• Mediha Esene!, Cami Bey'in kişilik özellikleri ve düşünce yapısı hakkında da önemli bilgiler vermektedir. Ona göre Cami Bey, namuslu, idealist, kültür­ lü, bilgili ve tutucuydu. Cami Bey, erkekler kadar akıllı olmadıklarına inandığı kızların az okuyup, müzik öğrenip, evlerinde oturmaları gerektiği düşüncesin­ dedir. Arapça, Farsça ve Türkçe'nin bir araya geldiği Osmanlıca hayran olan Cami Bey, Osmanlıca'nın olduğu gibi korunması taraftarıdır. Hatta derslerde, "Paha biçilmez bir fağfur kaseyi yere çalıp bin parça ettiler" şeklinde bir açıkla­ mada bulunmuştur. Mediha Esenel, öğrenciliği sırasında Cami Bey'i komünist sananlar olduğunu oysa onun, aralarında geçen sohbetlerde kendisini, "İslam Sosyalisti" olarak tanımladığını belirtmektedir. Kapitalizmi de komünizmi de kötüleyen Cami Bey'e, ''.Acaba doğrusu nedir?" diye sorulduğunda, "Doğrusu, İslam'ın beş şartı içindedir" şeklinde cevap vermiştir. Ayrıca, zekatın uygulan­ dığı bir toplumda kapitalizmin oluşmayacağı gibi fakir fukaranın da kalma­ yacağını iddia etmiştir137• Cami Bey'in Erenköy Kız Lisesi'nde öğretmenlik dönemi ile ilgili bilgiler bunlarla sınırlıdır. Öğretmeliğin yanı sıra Cami Bey'in bu dönemde çevirmenlik yaptığı, Amerikan Bible House'dan (Kitabı Mukad­ des Kurumu) aldığı teklifi üzerine Tevrat ve İncil'in Türkçe'ye çevrilmesinde ve İngilizce-Ttirkçe Redhouse sözlüğün gözden geçirilip tekrar yayınlanmasında katkıları olmuştur138• 1 36 Mediha Esenel, Geç Kalmış Kitap, s. 31-32. 137 Mediha Esene!, Geç Kalmış Kitap, s. 31-32. 138

Moris Gabbay, Cumhuriyetle Birlikte Büyiidiim, s. 322. Abidin Nesimi de Protestanların

İ ncili'nin Ttirkçeye çevirisinin Cami Bey tarafından yapıldığını söylemektedir. Bkz. Abidin Ne-

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

45

Kısa süreli öğretmenlik ve çevirimenlik gibi işlerden sonra Cami Bey, Ocak 1 934'te İsmail Hakkı Baltacıoğlu tarafından yayınlanan YeniAdam Dergisi'nde dış politikayla ilgili yazılar yazmıştır139• Derginin ilk sayılarında 'Cemiyet, Me­ deniyet, Nüfus ve İktisat Haberleri' ve daha sonra 'Siyaset Dünyasında Olanlar' başlıkları adı altında verilen dış politika haberleri, ileriki sayılarında günde­ minin yoğunluğuna bağlı olarak Cami Bey tarafından gerek yerel, gerekse dış basından alıntılanarak aktarılmıştır. Bu yazılarda, Cumhuriyet'in, dolayısıyla da derginin takip ettiği çizgiye bağlı olarak tarafsızlık gözlemlenir. Okuyucuya aktarılmak istenilen sadece haberdir. Derginin böyle bir tutum takip etmesin­ de dış politikada belirleyici bir rol üstlenememesi etkili olmuştur140• Bununla birlikte Cami Bey, ideolojiler ve gelişmeler üzerine kendi düşüncelerini dolaylı olarak ortaya koyduğu kimi yazılar da kaleme almıştır.

Yen i Adam Dergisi'nin 23. sayısında Cami Bey, Milletler Cemiyeti'nin silahsızlanma meselesi'41 üzerine düzenlediği ve Şubat 1 932'den itibaren besimi, Yılların İrinden, s. 225-226. Bununla birlikte Kont dö Gobino'nun Rönesans isimli eserinin Türkçeye çevirisinde yazar kısmında, Cami ismi yazmaktadır. Soyadı kanunundan önce 1931 yılında yapılan bu tercümenin Cami Bey tarafından yapıldığı akla gelmektedir. 139 Cami Bey, Yeni Adam Dergisi'nin 23-120 sayılarında Siyaset /J/e111i11de Olanlar ve Siya­ sa Acıınıında Olanlar başlıklarıyla uluslararası siyasi gelişmelere dair makaleler yazmıştır. Cami

Bey'in ilk makalesi 4 Haziran 1934, son makalesi ise 16 Nisan 1936 tarihlidir. Cami Bey'in bu yazıları Yeni Adam Dergisi'nin dış haberler bölümü şeklindedir. 140 Yasemin Türkkan, Tıirk Modernleşmesinde Yeni Adam Dergisi (1 934-1938), Hacettcpe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılapları Tarihi Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2008, s. 145. 141

Miletlerarası devamlı barışın sağlanması, Ivlilletler Cemiyeti'nin kurulduktan sonra en önemli gündem maddesi olmuştur. 1919-1933 arası düzenlenen (Washington Deniz Silah­ sızlanma Konferansı 1921-1922, Kellog Paktı 1928, Londra Deniz Silahsızlanma Konferansı 1930, Cenevre Konferansı 1932) konferanslarda, deniz ve kara silahlarının miktar ve tonajlarına sınırlamalar getirilmeye çalışılmıştır. 2 Şubat 1 932'de Cenevre'de açılan konferansta, Fransa bü­ tün devletlerin silahsızlanmasını ve Milletler Cemiyeti'nin emri altında milletlerarası bir kuvvet kurulmasını teklif ederken İngiltere ve Amerika, Milletler Cemiyeti'ni devletlerüstü bir teşkilat haline getireceği için bu teklifi kabul etmemiştir. Öte yandan konferansta Almanya, silahsız­ lanma konusunda eşitlik ilkesini ileri sürerek Versay Antlaşması'nın getirdiği sınırlamalardan kurtulmak istemiştir. Bu teklifin kabul edilmesi başta Fransa olmak üzere konferansa katılan diğer devletlerin en büyük korkusu idi. Almanya, bu teklif kabul ettiremeyince bir süre konfe­ ranstan çekilmiş ve konferansın çalışmalarına bir süre ara verilmiştir. Ocak 1933'te çalışmalarına tekrar başlayan koferans, İngiltere'nin ortaya attığı -her devlete aynı standart silahlara sahip

ERDAL YILMAZ

46

lirli aralıklarla Cenevre'de devam eden konferansla ilgili değerlendirmelerde bulunmuştur. Hatta bu konferansın yapılmasını ve silahsızlanma meselesini Birinci Dünya Savaşı öncesi devletlerarası siyasi durumla karşılaştırarak yap­ mıştır:

De·vletler -Bilmem Kaçıncı defa olarak (sayısını bile unuttuk)­ Si/dbları azaltma maksadıle toplanacak/ardı. Aklı başında hiç kimse -devletlerin murahhasları bile- bu toplanmadan bir şey ümit etmezle1: Hatta harp bu toplanmadan çıkacak korkusu bile var. 1914 harbinden ev·velki devri yaşamış olan nesil hatırlar ki, o harbi hazırlayan devletler sulh taraftarı olduklarım göstermek için her vesileden istifade ederlerdi. Diplomatların harbin kendisinden değil mesuliyetinden kaçtıklarını bili­ yoruz. Yine o zamanın tecrübeleri bize öğretti ki, devletler sulh hakkında telaş ettikleri, sulhu temin için kuvvet muvazeneleri yapmağa çalıştıkları zaman harp tehlikesi gerçekten çok yaklaşmış demekti?: Artık bu tehlikeyi gönniyen kalmadı. Biitün dünya yakın bir harbin kabusu altındadır, ve tehlike gözle görülecek ve el ile tutulacak bir dereceye gelmiştir şeklinde sözleriyle gelişmeleri değerlendiren Cami B ey'e göre savaşın çıkması kaçınılmazdır. Bunun en büyük nedeni ise Milletler Cemiyeti'nin sulh

ve selamet amili olamamasıdır. Hatta bu oluşum, milletler arasındaki husumetleri, kıskançlığı, müstemleke ve pazar bulmak hırs ve iştihalarım köpürten ve akvamı daha ziyade sinirlendiren bir müessese olmuşturH2• Cami Bey bir sonraki yazısında ise Sovyet Rusya'nın konferansta elde ettiği başarılara dikkat çekmiş, Rus diplomat Mösyö Litvinof'un konferansta bi­ rinci rolü oynayan adam olduğunu ileri sürmüştür. Ona göre Litvinof, Bolşevik Rus Devleti'nin burjuva devletlerle anlaşmasına bir mani olamayacağını fiili

olma hakkını tanıyan- plan, Alrnanya'nın da eşitlik prensibini karşılaycak nitelikte olmasına rağmen Almanların eşit düzeyde silah ve askere kavuşmasını diğer devletlere göre daha uzun bir süreçte öngörüyordu. Almanya bu nedenden ötürü daha fazla sabredemedi ve 14 Ekim 1933'de Silahsızlanma Konferansı'ndan ve 21 Ekim'de de Milletler Cemiyeti'nden çekildi. Ekim 1933 Silahsızlanma Konferansı'nın fiilen sonu olmuştur. Ancak 1935'e kadar yine bazı çabalar har­ canmış ise de bir sonuca ulaşılamamıştır. Bkz. Fahir Armaoğlu,

Siyasi Tarih 1 789-1960, İkinci

Baskı, Sevinç Matbaası, Ankara 1973, s. 533-544. 142

Cami, "Siyaset Aleminde Olanlar, Harp mi sulh mu? Siyasi Muharririmiz Ne Diyor?",

Yeni Adam, 4 Haziran 1934, S. 23, s. 3.

DÖRT DEVİ RDE Bİ R MUHALİ F

47

devlet/erile müsabet­ lerine düzen vermiş, ancak komşu milletlerle karşılıklı emniyet misak/arını başarmış bir devlet değil, Avrupa konserine girmiş, 1914'den evvelki kuvvetler muvazene­ sindeki mevkiini tekrar işgal etmiş, beynelmilel kuvvetli bir amil olmuştur. Yazının sahada göstermiştir. Böylelikle Rusya, yalnız şarki Avrupa

ilerleyen kısımlarında Cami Bey'in, satır aralarında Rusya'da meydana gelen

Rus inkılabı ile büyük Fransız inkılabının beynelmilel sahada tarihi yürüyüşleri -az çokfarkla- birbirine benzetilebili1: Fran­ sız inkılabı ilahi hukuka dayanan mutlakıyet rejiminiyıkarak Aristokrasi aleminin silahlı hücumuna nasıl uğradıyse, Rus inkılabı da içerde yıkmış olduğu rejimin dı­ şardaki taraftarlarından aynı muameleyi gördü. Fakat her iki inkılaba karşı da silfıhlı müdahele kar etmediği143 şeklinde ifadeleri Cami Bey'in sosyalizm lehine inkılabı övdüğü de görülmektedir:

tutumunu göstermektedir. Ancak burada açıktan tutumundaki cihetleri gös­ termemekte Fransız İnkılabı'yla benzer yönlerini belirtmektedir. Cami Bey'in sosyalizme meyleden bu sözlerinin hükümet çevresinden veya kamuoyundan bir tepki alıp almadığı bilinmemektedir. Ancak kendisi, Rus dış politikası hakkında yazdığı diğer yazılarının, yabancı basından alın­ tılandığını vurgulamak ihtiyacı hissetmiştir. Rusya'nın Milletler Cemiyeti'ne girişini

Le Temps ve İnvestia gazetelerinden aktaran

Cami Bey, Rusya'nın, do­

ğuda Japon tehlikesine karşı böyle bir adımı atarak cemiyetin 16'ıncı mad­ desi bağlamında üye devletlerin nail oldukları korunmadan istifade etmek istediğini yazmıştır. Cemiyete katılmasının Rusya'nın iç ve dış politikasında önemli değişiklikler getireceğini belirten Cami Bey, "uşuller eskisi gibi değil, prensipler ahvalin icaplarına uydurulmuştur" 144 şeklinde bir değerlendirmede bulunmuştur. Bu değerlendirme aslında Rus hükümetine bir eleştiri içermekte, onun sosyalizmden tavizler verdiğini vurgulamaktadır. İnvestia gazetesinden aktardığı bir diğer yazısında ise Cami Bey, Rus makamlarının kapitalist bir ce­ miyete girmekle Rusya'nın prensiplerinden hiçbirini feda etmediği beyanatına

143 Cami, "Siyaset Aleminde Olanlar, Silahları Azaltma Konferansı", Yeni Adam, 18 Ha­ ziran 1934, S. 25, s. 3. 1 44 Cami, "Siyaset Aleminde Olanlar, Rusya'nın Milletler Cemiyeti'nc Girmesi", Yeni

Adam, 27 Eylül 1934, S. 39, s. 3.

48

ERDAL YILMAZ

yer vermiş145, kendisi de bu beyanat minvalinde bir yaklaşımla olayı değerlen­ dirmiştir. Cami Bey, dergideki diğer yazılarında Almanya'nın izlediği iç ve dış po­ litikalara ağır eleştiriler getirmekte, bu politikaların ikinci bir büyük savaşın çıkmasına sebep olacağının altını çizmektedir. Cami Bey'e göre, Almanya'da milli sosyalizm İtalya'dakifaşizmin vardığı noktadan bir adım daha ileri gitm iş­ tir. Çünkü Nazi Partisi, kendi içerisindeki sol cenahı safdışı ederek tamamen sağ grubun egemenliği altına girmiştir146• Cami Bey, başında Her Hitler'in bulunduğu bu grubu yüksek sanayiciler, para krall arı ve büyük toprak sahibi muhafazakarların desteklediği düşüncesindedir. Ayrıca, Hitler'in içeriden ve dışarıdan gelecek tehditlere karşı ordu kuwetine sığınmaktan başka çaresi ol­ madığını da eklemiştir14;. Alman iç siyasetinde yaşanan gelişmeleri eleştiren ve Hitler'in bu politikalarının Alman irtica kuwetlerini güçlendirdiğini sa­ vunan Cami Bey, Alman dış poltikasıyla ilgili olarak yaptığı en önemli tespit Almanların haı·be hazırlanmakta olduğımu gizlemeye lüzum bile görmedikleri14s şeklindedir. Ona göre bu politkasının altında yatan en önemli neden, Alman Nazi'lerinin soy ve kan davasına dayanan Milliyetçi/iği bu günkü Alnımı çemberi dışında kalmış, harpten sonra Alman ülkesinden koparılmış ne kadar Cerman var­ sa bunları tek bayrak altında toplamak istemesidir149• Cami Bey Yeni Adam dergisindeki köşesinde, Türkiye'nin izlemiş oldu­ ğu dış politika hakkında da değerlendirmede bulunmuştur. 9 Şubat 1934'te Atina'da Ttirkiye, Romanya, Yunanistan ve Yugoslavya arasında imzalanan Balkan Paktı'nın, Türk diplomasisine feyizli bir zemin hazırladığı nı belirten Cami Bey'e göre pakt aynı zamanda, XJ.X. yüzyıl siyasi tarihinde devletler mu­ vazenesi denilen karşılıklı cepheler tertibi politikasının zamanı(nın) geçmekte ol-

145

Cami, "Siyaset Aleminde Olanlar, Rusya'nın Milletler Cemiyeti'ne Niçin Girmiş?",

Yeni Adam, 4 Birinci Teşrin (Ekim) 1934, S. 40, s. 3. 1 46

Cami, "Siyaset Aleminde Olanlar, Yine Almanya'', Yeni Adam, 9 Temmuz 1934, S. 28,

s. 3. 147 Cami, "Siyaset Aleminde Olanlar, Almanya'd a Ne Oldu", Yeni Adam, 16 Temmuz 1934, S. 29, s. 3. 148

Cami, "Siyaset Aleminde Olanlar", Yeni Adam, 25 Haziran 1934, S. 26, s. 3 .

1 49

Cami, "Siyaset Aleminde Olanlar", Yeni Adam, 6 Ağustos 1934, S. 32, s. 3 .

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

49

duğıma dair yeni (bir) aldmetdir. Makalesinin ilerleyen kısımlarında Cami Bey, Balkan Paktı sayesinde, Balkan milletlerinin kendi menfaat ve selametlerini büyük Avrupalı devletlerin tesiri olmadan kendi aralarında temin edebileceği­ ni de eklemiştir150• Balkan Paktı'nın imzalanmasından sonra dört devletin dışişleri bakan­ ları nezdinde toplantılar yapılmıştır. İlki Haziran 1934'te Cenevre'de yapı­ lan toplantıda Avrupa'da meydana gelen siyasi gelişmeler değerlendirilmiş ve Almanya'nın yayılmacı politikasına karşı Balkanlar'da dayanışmayı artır­ ma çabaları üzerinde durulmuştur. 30 Ekim-2 Kasım 19 34 tarihleri arasın­ da Ankara'da düzenlenen ikinci toplantı ise dört Balkan devletinin dışişleri bakanlarından oluşan "Balkan Antantı Devletleri Daimi Konseyi" kurulması kararlaştırılarak bu konseyin yapacağı çalışmalar üzerinde durulmuştur151• Bu toplantıdaki gelişmeleri köşesinde değerlendiren Cami Bey, öncelikle Bal­ kanların, ondokuzucu yüzyılda ve yirminci yüzyılın başında

dünya barışıklı­

ğını temelinden sarsan bir kaynaşma ocağı olduğuna dikkat çekmekte, durumun böylesine bir hal almasında ise bu topraklarda gözü olan büyük devletlerin entrikalarını ve onların oyuncağı olan Balkan milletlerini göstermektedir. An­ cak Paktı'nın imzalanması Cami Bey de,

Balkanlarda yabancılar için çarpışan düşman milletlerin yerinde şimdi, kuvvetlerine güvenen ve elele vererek varlıkla­ rını korumak için birleşen milletlerin kurduğu kuvvetle(i) bir blok vm; ve bu blok başka devletlerin politikalarını değil artık kendi politikasını yapacağı düşüncesi­ ni doğurmuştur. Makalenin ilerleyen kısmında Cami Bey, oluşturulan Daimi Meclis'in hangi alanlarda çalışmalar yapacağını aktarmış, Balkanlar'da ve yakın doğunun tarihinde yeni bir devrin kurulması yolunda Ankara Konferansı'nda alınan kararların önemine dikkat çekmiştir. Son olarak, Hiç şüphe yok ki bu kut­

lu neticeye ermek için yapılan sabırlı ve devamlı çalışmada Tiirkiye'de Cumhuriyet idaresinin başında olan devlet adamlarına düşen başarma payı büyük olduğu kadar

ı so

Cami, "Siyaset Aleminde Olanlar, Muvazene Siyaseti ve Mıntıkacı Terkipler'', Yeni Adam, 25 Haziran 1934, S. 26, s. 3. ısı

İsmail Soysal, Tarihçeleri veAçıklamaları İle Birlikte Tıirkiye'nin Siyasa//lrıdlaşmaları, C. I, TTK Yayınları, Ankara 1989, s. 45 1.

ERDAL YILMAZ

50

bundan ötiirü öğünme hakkı da o kadar büyüktür şeklinde sözleriyle Türkiye'nin Balkan Paktı'nın oluşturulmasındaki çabalarının önemini belirtmiştirı52• Yukarıda Cami Bey'in Yeni Adam Dergisi'nde yayımlanan yazılarından örnekler verilmiştir. Makalelerinde ağırlıklı olarak Avrupa'da meydana gelen gelişmeleri aktaran Cami Bey, diğer bölgelerdeki gelişmelere de Avrupa po­ litikasını ilgilendirdiği oranda değinmiştir. Bunda hiç şüphesiz makalelerini Avrupa basınından elde ettiği bilgiler ışığında yazması en önemli nedendir. Yazılarını akıcı bir uslupla kaleme alan Cami Bey'in üzerinde durduğu tema­ lar; Almanya ve İtalya'da yükselen faşizm ve eleştirisi, İngilizlerin diploması alanındaki ustalıkları, Fransa'run son iki yüz yıldır olağan hale gelen ittifak arayışları ve Sovyet Rusya'nın siyasi güç dengesinde yeniden yerini almasıdır. Türk dış politikası hakkında köşesinde çok az değerlendirmede bulunan Cami Bey, bu yazılarında da hükümetin icraatlarını övdüğü görülmektedir. Bunda hiç şüphesiz tek partili dönemin koşulları etkilidir. Cami Bey, dış politika ile kaleme aldığı yazılarında yabancı ajanslardan alıntılar yapmıştır. Ancak yu­ karıda verilen örneklerde görüldüğü üzere kendi değerlendirmeleri de metne yansımıştırı53•

Yeni Adam Dergisi'ndeki son yazısı

16 Nisan 1 936 tarihli olan Cami

Baykurt'un kendi isteğiyle mi yoksa dergi yönetimin aldığı bir karar neticesin­ de mi bu faaliyetinin sonlandığı bilinmemektedir. Zira derginin sahibi ve baş­ yazarı İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun yukarıda bahsedilen Cami Bey hakkında değerlendirmeleri oldukça olumludur. Bununla birlikte Cami Bey'in yazılarına göz atıldığında hükümetin hoşuna gitmeyecek bir yazı kaleme almadığı da 152

Cami, "Siyaset Aleminde Olanlar, Ankara Konferansından sonra", Yeni Adam, 15 Teş­ rinisani (Kasım) 1934, S. 46, s. 3. 1 5 3 İsmail Hakkı (Baltacıoğlu) da, Yeni Adam Dergisi'nin 2 Ocak 1936 tarihli 105. sayı­ sında Cami Bey'in dış politikayla ilgili değerlendirmeleri hakkında şu ifadeleri kullanmıştır: "Arkadaşımız bu işi o kadar eyi ve o kadar düzgün yapmıştır ki dünya siyasa olgularını merak

edenler için Yeni Adam'ı okumak bir ihtiyaç olmuştur. Önceden görme gücü taşıdığı için bir çok hadiseleri önceden görmüş, yazmış, aynı görüşler Avrupa gazetelerinde yazıldıktan sonra bizim gazetelere geçmiştir. Değerli arkadaşımızın bu başarısı kuwetli zekasına karıştırdığı aynı zamanda siyasal ve süel bilgilerin uzun incelemelerinin ve denemelerinin eseridir. İnsan onunla görüştüğü zaman üzerine büyük ve zengin bir kütüphanenin gölgesi düştüğünü ve serinlediğini duyar. Siyasa yazanımız okuyanlarını bayağı ve geçici belirtiler üzerinde hiç oyalamaz, hep ana adımları ve sosyal zaruretleri yakalamıya çabalar".

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

51

görülmektedir. Tüm bu veriler ışığında Cami Bey'in dergideki işini kendi iste­ ğiyle sonlandırmış olabileceği akla gelmektedir.

Yeni Adam Dergisi'nde kaleme aldığı makaleleriyle sosyalizme karşı meyli kamuoyunda bilinen Cami Bey'in, 1930'larda görüştüğü yakın çevresi de aynı ideolojiye gönül vermiş hatta bu doğrultuda gizliden faaliyette bulunan kişiler­ den oluşmaktadır. Bunların başında da D r. Fuat Sabit154 gelmektedir. Abidin Nesimi anılarında, 1935'lerde Türkiye'deki sosyalistleri üç gruba ayırarak ilk iki grubu Şefik Hüsnü (Değmer)'in izinde gidenler ve ona karşı olanlar ola­ rak gruplandırırken Fuat Sabit'in de aralarında bulunduğu üçüncü grubu,firdi

çaba gösteren kişiler olarak tanımlamaktadır155• Ttirkiye'de bir istihbarat birimi açma ve Ttirk deniz filosu hakkında bil­ gi toplamak için çalışmalarda bulunan Sovyet Hükümeti, eski bir Osmanlı vatandaşı olan Süleyman Nuri'yi156 1937'de Türkiye'ye göndermiştir. 5 kişilik

154 Dr. Fuat Sabit (1887-1957), Askeri Tıbbiye'den tabip yüzbaşı olarak mezun olmuş­ nır. Öğrenciliği esnasında Milliyetçi fikirlerden etkilenerek Ttirk Ocağı'nın kurucuları arasında yeralmış, hatta Ttirk Ocağı ismini ocağa veren kişi olmuşnır. Erzurum Kongresi'nden sonra Bolşeviklerle temas için Bakü'ye gönderilen Dr. Fuat Sabit, burada Ttirk Komünist Fırbsı'nın çalışmalarına katılmıştır. Anadolu'ya bölge üzerinden Rus yardımını almak niyetiyle 16 Ma­ yıs 1920'de Halil Paşa ile birlikte Moskova'ya geçerek Hariciye Müsteşarı Karahan, Hariciye Komiseri Çiçerin ve Başkumandan Kominef ile görüşmelerde bulunan Dr. Fuat Sabit, yardım konusunda Bolşeviklerle anlaşma sağlamıştır. Ankara Hükümeti'nin Moskova'ya Bekir Sami Bey başkanlığında ilk resmi heyeti göndermesiyle önce Bakü'ye oradan da memlekete dön­ müştür. Dr. Fuat Sabit'in Kafkasya ve Moskova'da bulunması kendisinin düşünce yapısını da etkilemiş Milliyetçilikten sosyalizme meyletmiştir. Bu düşünce yapısının bilinmesi nedeniyle sırasıyla Kars, Kayseri, Amasya, Tobt, İstanbul ve Manisa gibi birçok şehirde görevlendirilerek nezaret altında nınılmak istenmiştir. 1927 yılında görev süresinin dolması nedeniyle ordudan istifa etmiştir. İstanbul Beyoğlu'nda özel bir muayene açan Dr. Fuat Sabit, Süleyman Nuri'nin Ttirkiye'ye girişi ve buradaki faaliyetleri nedeniyle tevkif edilmiş ve bir süre nınıklu kalmış­ tır. Ancak suçsuz olduğu anlaşılınca serbest bırakılmış, İkinci Dünya Savaşı'nda Tabib Binbaşı olarak tekrar göreve çağrılmıştır. Dr. Fuat Sabit'in yaşam öyküsü ve düşünce yapısı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Ali Birinci, "Dr. Fuat Sabit, Meçhul Bir Adamın Serencamı", Tiirk Yıırdıı, Cilt XIX, Sayı: 139-141, Mart-Mayıs 1999, s. 45-58. ıss 156

Abidin Nesimi, Yılların İçinden, s. 143.

1896'da İstanbul Fatih'te dünyaya gelen Süleyman Nuri, Küçük Zabit Mektebi'ndeki eğitiminin ardından Birinci Dünya Savaşı'nda önce Çanakkale sonra da Şark cephesinde gö­ revlendirilmiş, 1916 yılında Ttirk Ordusu'nun Ruslara karşı yaptığı muharebelerde önemli ba­ şarılara imza atmıştır. Cephede Rus askerleriyle başlayan ticari münasebetler, Süleyman Nuri'de

52

ERDAL YILMAZ

bir kafileyle Odesa'dan denize açılan Süleyman Nuri, Ali Çamdere adına dü­ zenlenmiş bir nüfus cüzdanı ile İnebolu yakınlarında 24 Nisan 1 937'de karaya çıkmıştır. İzmit'teki deniz üssü ve Türk donanmasında görev yapan Alman subaylar hakkında bilgi toplamak amacıyla 25 Nisan'da İstanbul'a gelen Sü­ leyman Nuri, burada ve İzmit'te faaliyette bulunmanın zorluğunu anlayarak ve bir Ttirk vatandaşı kimliğini bürünmek amacıyla önce İzmir'e sonra da Aydın'a geçmiştir. Nafıa Vekaleti'ne yaptığı memuriyet başvurusunun kabul edilmesi üzerine İstanbul'a gelen Süleyman Nuri'nin, İstanbul'da ilk yaptğı şey, 1920'd e Bakü'de tanıdığı ve bir dönem aynı evde kaldığı Dr. Fuat Sabit'i arayıp bulmak olmuştur. İstanbul'da bir istihbarat hücresi kurmak ve hiç değilse Faşist faali­ yetler aleyhinde bir gazete çıkarmak düşüncesinde olan Süleyman Nuri, Dr. Fuat Sabit aracılığıyla Cami Baykurt ile tanışmıştır. Bahsi geçen konular üze­ rinde üçlü arasında birçok defa görüşmelerin yapılmasına rağmen Süleyman Nuri, İstanbul'da bir istihbarat bürosu oluşturamamıştır. Ancak, Türkiye ve donanma hakkında genel bir bilgi edindiğine inanmaktadır. Bununla birlikte nüfus cüzdanını taşıdığı Ali Çamdere'nin polis tarafından arandığını öğren­ miş, endişeye kapılarak Borçka üzerinden Rusya'ya geçmek isterken 22 Ekim Ruslar hakkında iyimser hisler ve intibaların doğmasına vesile olmuştur. Bu hisler ve cephede yaşadığı sıkıntılar nedeniyle 1917 Şubatı'nda cepheden firar ederek Rus Ordusu'na iltica etmiş­ tir. Bir süre cephede sonra da Nargin Adası'nda esir olarak tutulan Süleyman Nuri'nin kaderi Rusya'da meydana gelen ihtilal ile değişmiştir. 1918'de Bakü'de iktidarı ele geçiren Bolşeviklere müracaat ederek serbest kalan Süleyman Nuri, sosyalizme meylederek Bolşevikler tarafından kararlı ve istikrarlı bir Komünist olarak kabzı!görmüştür. Bakü'de 1920'de kurulan Türkiye Komü­ nist Partisi'nin çalışmalarına katılan Süleyman Nuri, 1922'de mühendislik tahsili yapmak için Moskova'ya gitmiş, 1928 yılında Moskova Demiryolları Enstitüsü'nden demiryolları yüksek mühendisi olarak mezun olmuştur. Sovyetler Birliği'nin çeşitli bölgelerinde bir süre memuriyet yaptıktan sonra kendisine Moskova tarafından, 1937 yılında Turkiye'de bir istihbarat birimi açmak görevi verilmiştir. 1937 Nisanı'nda denizyoluyla Turk.iye'ye giriş yapan Süleyman Nuri, başta Dr. Fuat Sabit ve Cami Baykurt olmak üzere dönemin sol görüşlü şahsiyetleriyle görüş­ melerde bulunmuştur. Bu görüşmeler ve giriştiği faaliyetlerde başarı sağlayamayan Süleyman Nuri, karayoluyla Rusya'ya geçmek isterken 1938 Ek.imi'nde yakalanmıştır. Yapılan yargılamalar sonucunda tam yirmi yıl hapis ve mecburi ikamete cezası almıştır. 1958'de cezasının sona erme­ sinden sonra Moskova'ya dönmüş ve 25 Mayıs 1965'te kendisine I. derece Vatan Harbi nişanı verilmiştir. 1965 yılında yine aynı şehirde hayata gözlerini yuman Süleyman Nuri, Bakü'de top­ rağa verilmiştir. Süleyman Nuri'nin yaşam öyküsü ve Turk.iye'de faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Ali Birinci, "Bolşevik Süleyman'ın Serencamına Zeyl", Mete Tımçay'a Armağan, Der: Mehmet Ö. Alkan vd., İletişim Yayınları, İstanbul 2007, s. 391-45 1 .

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

53

1 93 8 tarihinde Adagül Köyü yakınlarında yakalanmış ve yapılan araştırmalar sonucunda gerçek kimliği ortaya çıkmıştır. Polise verdiği ifade neticesinde Dr. Fuat Sabit ve Cami Baykurt'un da aralarında bulunduğu Süleyman Nuri'nin Türkiye'de temasta bulunduğu kişiler tutuklanmıştır. Cami Baykurt ifadesi alı­ nıp mahkemeye çıkartılmış, ancak hakkında

men-i muhakeme kararı verilmiş,

yani yargılanmasına gerek görülmeyerek serbest bırakılmıştır. Dr. Fuat Sabit'in ise tutuklu olarak yargılanmasına karar verilmiştir157• Süleyman Nuri,

Dr. Fuat Sabit ve Cami Baykurt'un polise verdikleri

ifadeler, üçlünün görüşmeleri hakkında detaylı bilgi içermektedir. Ancak bu ifadelerde görüşmelere dair farklı anlatımlar da bulunmaktadır. İfadesine baş­ vurulan ilk kişi Süleyman Nuri'dir. Hayat hikayesi hakkında detaylı bilgi ver­ dikten sonra Sovyet Rusya'nın kendisini ne maksatla Türkiye'ye gönderdiğini belirtmiştir. Sonrasında İstanbul'da yaptığı temaslara değinerek öncelikle Dr. Fuat Sabit ile olan görüşmesinden bahsetmiş,

Türkiye'de Sovyet Rusya hesabı­ na (casusluk) yapabilecek bir eleman tedarik etmek istediğini, mümkünse bu işlere elverişli bir adam tavsiye etmesini doktordan rica ettiğini, istihbaratın da askeri mahiyette, özellikle faşistlerin ve Almanların Tiirkiye'deki ve bilhassa harp filo­ sundakifaaliyetlerini öğrenmek üzere olduğunu söylemiştirıss. Fuat Sabit,

Ben böyle bir avantüre (macera) giremem, fakat tanıdığım biri var, her muhite girer, çıkar onu tavsiye edebilirim demesi üzerine Süleyman Nuri ile Cami Baykurt'un görüşmeleri başlamıştır. Süleyman Nuri, Cami Bey'le ile ilk görüşmesinin 1 93 8 Nisanı'nın son haftası, son görüşmesinin de 1938 Ekimi'nde olduğunu belirtmektedir. Görüşmelerin, ilk bir buçuk ay haftada iki defa sonraları ise ayda bir iki defa olduğunu, görüşmelerin her üçünün evinde ve dışardaki mekanlarda yapıldığını ifade etmiştir. S üleyman Nuri, ilk görüşmede Cami Bey'e, Komünist Enternasyonal ta­ rafından görevlendirildiğini, kendisinin de bu teşekkül namına iş göreceğini ve yine bu esaslar dahilinde Rusya'ya seyahatinin de gerekebileceğini belirt­ miş, kendisinden istenilen istihbari bilginin içerisinde Faşistlerin harp kuvvet­

leri içindekifaaliyetleri hakkında bilgi toplamak olduğunu da eklemişir. Cami

157 Ali Birinci, "Bolşevik Süleyman'ın Serencamına Zeyl'', s. 404-407. 158 Ali Birinci, "Bolşevik Süleyman'ın Serencamına Zeyl", s. 416-423.

54

ERDAL YILMAZ

istenilen istihbaratı toplamaklığının kulüplere, yii.ksek sosyeteye devam etmeye mütevakkıfbulunacağı cevabını aldıktan başka, Baykurt'un bu vazi­ Bey'den, . .

.

. . .

feyi yapabilmek için (emekli maaşının ancak evini geçindirmeye yettiğini be­ lirterek), para meselesini gündeme getirdiğini söylemektedir. Süleyman Nuri, kendisinin para için karar vermek selahiyetinde olmadığını Cami B ey'e söyle­ yerek işi kabul etmesi durumunda Sovyet memurlarıyla para meselesini görü­ şebileceğini belirtmiştir. Süleyman Nuri, Baykurt'la olan diğer görüşmelerinin de bu görüşmede aktarılanlar çerçevesinde olduğunu belirtmekte, bahsi geçen konularda Cami Bey ile anlaştığını, ancak kendisinin Rusya'ya seyahat etme teklifine sıcak bakmadığını belirtmektedir. Ayrıca ikili arasındaki mutabakatı, Rus makamlarına şifreli bir mektupla bildirdiğini de eklemektedir159• Süleyman Nuri'nin verdiği ifade doğrultusunda Fuat Sabit'e, Moskova Merkezi komitesi tarafından

Türkiye'de istihbarat şebekesi kurmak görevi ve­

rilen Süleyman Nuri'ye yardımı ve bu yardımında şebekenin şefi mevkiinde istihdam edilmek üzere eski sefirlerden Cami'yi bulması hakkında görüşleri sorulmuştur. Fuat Sabit bu soruya karşılık verdiği cevapta bahsedilen istih­ barat şebekesine -casusluk suçlamasıyla karşı karşıya kalabileceği düşüncesiy­ le- hiç değinmemektedir. Süleyman Nuri ile aralarında geçen görüşmelerin Nisan 1938'de Süleyman Nuri'nin muayenehanesine gelmesiyle başladığını belirten Dr. Fuat Sabit, kendisine, Türkiye'de hangi sıfatla ve niçin bulundu­ ğunu sorduğunda, Süleyman Nuri'den komitern tarafından özel bir görevle Ttirkiye'ye gönderildiği cevabını almıştır. Görüşmelerinin ilerleyen safhaların­ da Süleyman Nuri bu görevi, Ttirkiye'de mevcut bulunan komünist teşkilatı tetkik etmek, antifaşist bir teşkilata yapmak ve Türkiye'deki faşizmin maskesi­ ni düşürmek amacıyla bir mecmua neşretmek olarak açıklamıştır. Fuat Sabit, bu konuda onun aradığı niteliklere sahip olan Cami Bey ile Süleyman Nuri'yi tanıştırdığını belirtirken ikili arasında geçen görüşmeler hakkında bir açıklama yapmamıştır160• İfadesini alan memurların, Faşizm

aleyhine neşriyat yapmak için Süleyman Nuri tarafından Cami Bey'e vaki teklifin cereyan şekli nedir? sorusuna Fuat Sabit, bu teklifin kendi evinde Cami Bey ile Süleyman Nuri'nin tanıştıkları zaman 159 Ali Birinci, "Bolşevik Süleyman'ın Serencamına Zeyl", s. 423-429. 160 Ali Birinci, "Bolşevik Süleyman'ın Serencamına Zeyl", s. 432-433.

55

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

gerçekleştiğini, Cami Bey'in bu işlerinpara ile olacağını söylediğini belirtmekte, detaylı bilgi vermemektedir. Memurların, Süleyman Nuri'nin bu görevleri ko­ mitern adına yürüttüğünü size söylemesi ve tekliflerde bulunmasına rağmen, yabancı bir teşekkülün Türkiye'nin içişlerine karışması anlamına gelen bu faa­ liyetleri bildiğiniz halde, neden polise bu durumu bildirmediniz ve Süleyman Nuri ile ilişkinizi kesmediniz sorusuna ise Fuat Sabit, bu teşebbüslerin

memleket

için muzır olmayacağı kanaatinde idim ve Süleyman Nuri'nin kendisine yaptığı kanuni bir şekilgörmediğim için temasımı idame ettim şeklinde cevap vermiştir161• Görüldüğü üzere Fuat Sabit'in, üçlü arasın­

tekliflerle ilgili olarak da, gayrı

da geçen görüşmelerle ilgili olarak verdiği bilgiler oldukça sınırlıdır. Bununla birlikte, Süleyman Nuri'nin faaliyetleri hakkında söylediklerinin ise tutuklu yargılanmasına neden olduğu anlaşılmaktadır. Zira aşağıda aktarılacağı üzere B aykurt, aynı sorular karşısında kaldığında, tutuklu yargılanmasını gerektir­ meyecek tarzda cevaplar verdiği görülmektedir. Süleyman Nuri ile Fuat Sabit'in ifadelerinin ardından Cami Baykurt'un sorgulamasına geçilmiştir. Kendisine, ilk olarak kimlik bilgileri ve Dr. Fuat Sabit'i nereden tanıdğı ve onun hakkındaki görüşleri sorulmuştur. Baykurt, ikamet adresi, doğum yeri, tarihi ve BMM eski Roma mümessili olduğunu söyledikten sonra Fuat Sabit ile on sene ewel bir hastalık vesilesiyle tanıştığını ve kendisini solcu olarak tanıdığını belirtmiştir. Ayrıca

Faşist emperyalist cere­

yanlarla mücadeleyi birprensip olarak kabul etmesinde kendi inceleme ve düşün­ celerinin yanısıra Fuat Sabit'in kanaatlerinin de payı olduğunu eklemiştir162• Sonrasında Baykurt'a, -Dr. Fuat Sabit aracılığıyla tanıştığı- Süleyman Nuri ile hangi konular üzerine görüştüğü ve bu adamın kendisine

vaki olan

teklifin neden ibm·et olduğu sorulmuştur. Cami Bey, Süleyman Nuri ile görüş­ mesinin, Faşistlerin Türkiye ve Rusya arasındaki dostluğu bozmaya çalışan faa­ liyetleri ve özellikle İtalya ve Almanya lehine yaptıkları propaganda çalışmaları üzerine olduğunu ve Süleyman Nuri'nin bahsi geçen bu telkinlerin mahiyet ve dereceleri hakkında malumat elde etmek için kendi bilgisinden yararlanmak istediğini belirtmiştir. Süleyman Nuri ile müteakip görüşmelerinin de bu ko-

161

Ali Birinci, "Bolşevik Süleyman'ın Serendimına Zeyl", s. 433-434.

162

Ali Birinci, "Bolşevik Süleyman'ın Serendiınına Zeyl", s. 435.

ERDAL YILMAZ

56

nular üzerine olduğunu vurgulayan Baykurt, sm·ih bir teklifkarşısında kalmadım ve saı-ahatle herhangi bi1· cevapta bulunmadım demiştir163• Fuat Sabit'in sorgulamasında olduğu gibi Baykurt'tan da, Rusya lehine çalışacak bir istihbarat şebekesi oluşturulması hakkında bilgi alınamayacağının anlaşılması üzerine, faşizmle mücadele etmek için mecmua neşretmek doğ­ rultusunda Süleyman Nuri'den tarafına bir teklif olup olmadığı sorulmuş ve Cami Bey, bu mevzuda yapılmış bir teklifyoktur şeklinde cevap vermiştir. Bu­ nun üzerine, Sovyet Rusya'dan gelerek ecnebi bir teşekkül adına çalıştığını size söyleyen ve bu teşekkülün menfaatleri doğrultusunda sizden malumat isteyen Süleyman Nuri ile münasebetiniz ne şekilde devam etti sorusunu ise Baykurt, kendisinin bfr Sovyet elemanı olduğunu yakin hasıl ettikten sonra temasımı kestim şeklinde cevaplandırmıştır. Akabinde, Süleyman Nuri hakkında bu düşünce­ lerini polise neden bildirmediği sorulmuş, Baykurt da kendisine yönelik bazı şahsi ve siyasi husumetlerden ötürü bu hadisenin aleyhinde kullanılabileceği endişesini neden olarak göstermiştir164• Süleyman Nuri, Fuat Sabit ve Cami Baykurt'un ifadelerinde önemli gö­ rülen kısımlar aktarılmıştır. Süleyman Nuri'nin, Türkiye'de Rusya lehine çalı­ şacak bir istihbarat şebekesi kurmak ve faşizm karşıtı bir mecmua çıkarmak şeklinde Türkiye'ye gelip bu doğrultuda Dr. Fuat Sabit ve Cami B aykurt ile görüşmelerde bulunduğuna dair verdiği ifadeler, Fuat Sabit ve Cami B aykurt tarafından reddedilmiştir165• Cami Baykurt'un, İkinci Dünya Savaşı yıllarında rastlayan Robert Ko­ lej'deki öğretmenlik dönemi ile bilgiler vermeden önce, kendisi hakkında sade163

Ali Birinci, "Bolşevik Süleyman'ın Serencamına Zeyl", s. 435-436.

164

Ali Birinci, "Bolşevik Süleyman'ın Serencamına Zeyl", s. 436.

6 1 5

Yukarıda Emniyet Genel Müdürlüğü Arşiv kayıtlarına dayanılarak aktarılan hadiseler, Abidin Nesimi'nin kendi siyasi faaliyetlerini kaleme aldığı hatıratında da kısa bir şekilde geç­ mektedir. Abidin Nesimi, Atatürk'ün hastalığı döneminde Sovyetler Birliği vatandaşı Süleyman Bakırov'un (Nuri) pasaportsuz olarakTtirkiye'ye geldiğini ve arkadaşı Fuat Sabit'i ziyaret ettiği­ ni söylemektedir. Süleyman Bakırov'un pasaportsuz olarak Türkiye sınırlarını aşmayı denediği ve yakalandığını söyleyen Nesimi, sorgusunda Fuat Sabit ve Cami B aykurt ile görüştüğünü söylemesi üzerine her ikisinin de tutuklandığını belirtmiştir. Bkz. Abididi Nesimi, Türkiye Ko­ münist Partisinde Anılar ve Değerlendirmeler (1909-1949), Promete Yayınları, İstanbul 1979, s. 154-155.

D Ö RT DEVİ RDE B İ R MUHALİ F

57

ce Abidin Nesim i'nin anılarında geçen bir hadiseden de bahsetmek gerekmek­ tedir. Nesinıi, Atatürk'ün sağlığının iyice bozulduğu günlerde, CHP içerisinde ona halef olmak isteyen İsmet İnönü ile Şükrü Kaya arasında yaşanan çatış­ mayı aktarırken İnönü taraftarlarının, kamuoyunda sol eğilimli olduğu bilinen Cami Baykurt, Fuat Sabit, Nazım Hikmet ve Hikmet Kıvılcımlı gibi isimleri Şükrü Kaya taraftarı olarak gördüklerini ve bu isimleri etkisizleştirmeye ça­ lıştıklarını söylemektedir. İstanbul Beyoğlu'ndaki Haşet Kitabevi'nde, Cami B aykurt ve Fuat Sabit'in ayrı ayrı tarihlerde Kazım Karabekir ile karşılaştıkla­ rını ve ayaküstü günün olaylarını konuştuklarını aktaran Abidin Nesimi, İnö­ nü taraftarlarının bu konuşmaları, üçlünün kendi aralarında Atatürk'ün halefi konusunda bir arılaşmaya vardıkları şeklinde polise rapor olarak sunduklarını yazmaktadır. Bu rapor doğrultusunda,

Polis Vazife ve Selahiyetleri Ka nıınıt na '

dayanılarak ve farklı gerekçeler ileri sürülerek Cami Baykurt ve Fuat Sabit'in tevkif edildiği Nesimi'nin anılarında geçmektedir. 166• Ancak bu konuyla ilgili olarak B aykurt'un bir açıklaması olmadığı gibi diğer kaynaklarda da herhangi bir bilgi mevcut değildir. Ayrıca bu olay gerçekten vukuu bulmuşsa Süleyman Nuri olayından dolayı Baykurt'un tevkif edilip mahkemeye çıkartılmadan önce meydana geldiği söylenebilir. Cami Baykurt, yukarıda bahsedilen tevkif edilme ve mahkeme süreçle­ ri sonrasında İkinci Dünya Savaşı yıllarında siyasetten uzak kalmıştır. Bunda hiç şüphesiz savaş ortamın yarattığı havanın etkisi vardır. Baykurt, savaşın en önemli çarpışmalarının yaşandığı ve Türkiye'nin başta ekonomik olmak üze­ re her alanda etkisini hissettiği yıllarda, 1940- 1944 yılları arasında Robert Kolej 'de Tarih öğretmenliği yapmıştır167• Yine aynı dönemde oğlu Vedat Bay­ kurt ile birlikte Fransızca akşam gazetesi olan

La Turquie'yi de 27 Haziran

1942'den itibaren çıkartmışlardır168• 166

Abidin Nesimi; Yıllarm İçi11de11, s. 148-149.

1 1'7 Robert Kolej'in 1941-1944 eğitim-öğretim yıllarında çıkarmış olduğu yıllıklarda Cami Bey Tarih dersi öğretmeni olarak tanıtılmaktadır. Robcrt Kolej ile yapılan görüşmelerde bu döneme ait kayıtların kendilerinde olmadığı söylenmiştir. Ayrıca Mediha Esener ve Altemur Kılıç'ın anılarında da Cami Bey'in İ kinci Dünya Savaşı yıllarında Robert Kolcj'dc öğretmenlik yaptığı aktarılmaktadır. Bkz. Mediha Esencl, Geç Kalmış Kitap, s. 278; Altemur Kılıç, Kılı(ta11 Kılıç'a Bir Dönemin Tamklığı, Remzi Kitabevi, İstanbul 2005, s.99. 169

Meral Demirel, "Cami Baykurt'', s. 188.

ERDAL YILMAZ

58

Cami Baykurt'un Robert KolejCleki öğretmenlik dönemi ile ilgili bilgiler oldukça sınırlıdır. Öğrencisi Moris Gabbay'ın anıları, Baykurt'un hem mesleki birikimi hem de o yıllardaki özel yaşamı hakkında bilgi içermektedir. Cami Baykurt'un Robert Kolej'de öğretmen olarak göreve başlaması okul müdürü Dr. Wright'ın çabalarıyla olduğunu söyleyen Moris Gabbay, ders anlatış tarzı çok farklı olan Cami Bey'in dersi anlattıktan sonra dersin son 1 O dakikasında anlattığı konu hakkında öğrencilerinin düşüncelerini öğrenip, günlük olayları yorumladığını belirtmektedir. Baykurt'un siyasi meselelere daha geniş ve farklı bir açıdan baktığını ifade eden Gabbay, Cami Bey'in, derslerde sosyal sınıflm; 011/ar arasmdaki i!işki!e1; toplum içindeki çıkar çatışmaları, sınıfsal çelişkiler gibi kavramlardan da bahsettiğini eklemektedir. Ayrıca hocasından öğrendiği bu bilgiler ışığında kendisinin de olaylar üzerinde yeniden düşünmeye başladığı­ nı, onları başka bir açıdan değerlendirmeye tabii tuttuğunu ifade etmektedir. Baykurt'un derslerde öğrettiği bilgilerin ve hayata dair verdiği tavsiyelerinin Moris Gabbay'ın düşünce dünyasının şekillenmesinde oldukça etkili olduğu, Bu dönemde (Robert Kolej'de öğrenciliği esnasında) benim yaşantım için önemli olan olay, tarih hocamız Cami Bey ile tanışmış olmamdı şeklindeki ifadelerinden anlaşılmaktadır1 69• Cami Baykurt'un, ders sonlarında öğrencileriyle yaptığı sohbetler genelde İkinci Dünya Savaşı üzerine olmaktadır. Öğrencilerine, "Bu savaş çok uzun ve kanlı olacak çocuklar" şeklinde bir öngörüde bulunan Baykurt, savaşın ekono­ mik alanda yarattığı zorluklarla ilgili olarak da "Birinci Dünya Savaşı süresince (1914-1918) dünya devletleri 150 yıl içinde biriktirdikleri zenginlikleri 4 yıl içinde bitirdiler, çocuklar bugünkü savaş beş-altı yıl daha sürerse biz giydiği­ miz elbiseleri birkaç kez ters yüz ederiz" diyerek durumun vahametini göster­ meye çalışmıştır170• Savaşın devam ettiği cepheler hakkında da değerlendirmelerde bulunan Baykurt, harita karşısında Almanların işgal ettiği çok geniş Sovyet topraklarını göstererek "Ruslar, Almanlara gayet güzel bir torba hazırladılar" şeklinde bir değerlendirmede bulunmuştur. İkinci Dünya Savaşı'nın sonuçlarının I. Dünya Savaşı gibi olmayacağını ve yeni bir milletlerarası düzenin kurulmasını ihti169

Moris Gabbay, Cumhuriyetle Birlikte Büyüdüm, s. 64, 120. 0 17 Moris Gabbay, Cumhuriyetle Birlikte Büyüdüm, s. 64, 80.

59

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

yaç olduğunu öğrencilerine söyleyen Cami Bey, savaş sonrası Müttefikler ile S ovyetler Birliği'nin arasının açılabileceğinin de altını çizmiştir. Moris Bey'in "hocam savaştan çıktıktan sonra Türkiye ne yapmalı?" sorusuna ise Baykurt, "Moris, dünya öyle bir hal aldı ki her şey savaş sanayisine bağımlı hale geldi. Bir ülkenin gelişmişliği, ürettiği silah ve tankla ölçülüyor. Bir ülke bir silah geliştiriyor, karşısındaki daha gelişkinini üretip piyasaya sürüyor. Bu karada, denizde ve havada hep aynı. Savaş sanayine sahip ve bunu geliştiren ülkeler, sa­ vaştan sonra barış olsa dahi silahlanma yarışını sürdürecekler. Bizim böyle bir yarışa girme olanağımız yok. Silahlarımızı onlardan almak zorunda kalacağız. Onlar bugün geliştirdikleri silahları bize on yıl sonra satacaklar. Böylece tek­ nolojik olarak her zaman bizden ileride olacaklar. Savaştan sonra nasıl bir barış olacağını kestirmek zor. Ama çıkar yollardan birisi, ekonomik olarak güçsüz devletlerin kendi aralarında anlaşmaları, birleşmeleri ve yeni cephe kurmaları. Bu nasıl yapılır şimdiden bilemeyiz" şeklinde cevap vermiştir171 • Öğrencileriyle

savaşın

gidişatı, savaş

sonrası

kurulacak düzen ve

Türkiye'nin durumu hakkında sohbetlerde bulunan Cami Bey, savaş içerisin­ de hükümetin uygulamalarını da eleştirmiştir. Baykurt, 1 1 Kasım 1942 tarihli

Varlık Vergisi'nin haksız bir vergi olduğu düşüncesindedir. Bu vergi bağlamında kendisinden de 500 lira istendiğini ancak kendisinin bu meblağı ödememek niyetinde olduğunu belirten Baykurt, öğrencilerine de

"annenize babanıza

söyleyin bir kuruş bile ödemesinler" şeklinde tavsiyede bulunmuştur172• Moris Gabbay, Baykurt'un, kendisini Robert Kolej'e getiren okul müdü­ rü D r. Wright'ın Amerika'ya dönmesinin ardından okuldan ayrıldığını, ancak kendisinin fırsat buldukça hocasının evine giderek görüşmeye devam ettiğini, bu görüşmelerin de Kolej günlerinde olduğu gibi ders niteliğinde olduğunun belirtmiştir173• Cami Baykurt isminin, Moris Gabbay için oldukça özel olduğu, yaşam öyküsünün anlatıldığı kitabı Baykurt'a ithaf etmesinden anlaşılmak­ tadır. Ayrıca Baykurt, kendisine, "Moris hayatta ekmek, peynir ile geçinmeye

171 172

1 73

Moris Gabbay, Cıımhuriyetle Birlikte Bıiyiidiim, s. 71, 80-81, 83-84, 91. Moris Gabbay, Cıımhııriyetle Birlikte Biiyiidiim, s. 79. Moris Gabbay, Cıımhııriyetle Birlikte Biiyıidiim, s. 120.

ERDAL YILMAZ

60

razı olursan istediğin hedefe varman daha kolay olur bunu unutma . . . "174 şek­ linde hayatı boyunca unutamayacağı bir tavsiyede de bulunmuştur.

F. Çok Partili Dönemde Cami Bey'in Siyasete Dönüşü Cami Bey, çok partili sistemin başladığı 1945 yılından ölümüne kadar sol camiada aktif bir yazar ve siyasetçi olarak öne çıkmıştır. Bu dönemde sol gö­ rüşlü bir parti kurmayı düşünmüş ve partiyi kurmadan önce onun yayın organı görevini yapacak olan Yeni Dünya gazetesini 1 Aralık 1945 tarihinde Saba­ hattin Ali ve Esat Adil Müstecaplıoğlu ile birlikte çıkarmıştır. Ancak bunun öncesinde 21 Temmuz ve 22 Ağustos 1945'te sadece iki sayı yayınlanabilen Dikmen dergisindeTürkçe siyasi içerikli yazıları yayınlanmıştır. Ayrıca yine bu dönemde Tan gazetesinde gündeme ilişkin yazıları yer almış ve Yeni Dünya ga­ zetesi ile aynı gün yayın hayatına başlayan Görüşler dergisinin yazar kadrosuna katılmıştır. 4 Aralık 1945'te kamuoyunda Tan Olayları olarak bilinen hadiseler esnasında Cami Bey'in yazılarının yayınlandığı bu gazete ve dergilerin yayın hayatı sona ermiştir175• Daha sonra Sabiha ve Zekeriya Sertel çifti ile birlikte Şubat 1 946'da tu­ tuklanan Cami Bey, yapılan yargılama sonucunda 10 ay hapis cezası almıştır. Cami Bey'in bu cezayı almasının nedeni Tan gazetesinde 5 Eylül 1945 tarihli ''Münevver Sınıfın Tarihi Rolü" başlıklı yazısıdır. Bu yazısıyla T BMM ve Hü­ kümete hakaret ettiği iddia edilmiştir. Ancak Yargıtay bu kararı 14 Mayıs 1 946 bozmuş, Cami Bey ve Sertellerin tutukluluk hali sona ermiştir176 • Cami Bey, bu dönemde son olarak, Mareşal Fevzi Çakmak başkanlığında İnsan Hakları Cemiyeti adıyla bir dernek kurmak için çalışmalar yapmıştır. Faaliyete geçmek için 17 Ekim 1946'da İstanbul Valiliği'ne Fevzi Çakmak im­ zalı bir dilekçe veren cemiyetin, Mareşal Fevzi Çakmak ve Cami Bey'den baş­ ka diğer önemli üyeleri ise Sertel çifti,Tevfik Rüştü Aras ve Kenan Öner'dir. Ancak cemiyet, hükümet ve basının eleştirileri sonucunda önemli bir faaliyet

174 Mori5 Gabbay, Cumhuriyetle Birlikte Büyıidiim, 5. 112. 175 Meral Demirel, "Cami Baykurt", 5. 188-191; Abidin Ne5imi; Yılların İçinden, 5. 226; Fahri Çoker, Milli Mücadele . . , C. III, 5. 128-129. 176 Meral Demirel, "Cami B aykurt", 5. 191. .

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

61

gösteremeden dağılmıştır177• Bu son girişimi de sonuçsuz kalan Cami Bey'in çok partili dönemdeki faaliyetleri son bulmuştur178•

O. Ölümü TBMNI Özlük Dosyası'ndaki belgelerde Cami Bey'in, son ikamet adresi İstanbul'un Beyoğlu ilçesinin Ayazpaşa Mahallesi olarak belirtilmiştir. Cami Bey'in öğrencisi Moris Gabbay Bey de Cami Bey'in Beyoğlu'nun Gümüşsu­ yu semtinde oturduğunu ifade etmiştir. Ayazpaşa Mahallesi bugünkü ismiyle Ayaz Paşa Camii Sokağı, Beyoğlu'nun Gümüşsuyu Mahallesi'ne bağlıdır179• Cami Bey 4 Kasım 1949'da vefat etmiştir180• Kaynaklarda Cami Bey'in ölüm nedeniyle ilgili bilgiye ulaşılamamıştır. Bu konuda Moris Gabbay Bey, Cami Bey'in kalın bağırsağında bir tümör tespit edildiğini, bu nedenle bir ameliyat geçirdiğini ve taburcu olduktan iki gün sonra evinde vefat ettiğini söylemiştir181• Baykurt'un cenazesi Beyazıt Camii'nden kaldırılmış, cenaze tö­ renine başta Moris Gabbay olmak üzere sol eğilimli öğrencileri ve Sertel çifti katılmıştır1 82• Cami Bey İstanbul'da bulunan Kozlu Mezarlığı'na defnedilmiş­ tirısJ.

177

Meral Demirel, "Cami Baykurt'', s. 192-193.

178

Cami Bey'in 1945 sonrası siyasi faaliyetleri üçüncü bölümde ayrıntılı olarak aktarılacaktır. 179

Baykurt da, yukarıda bahsedildiği üzere Süleyman Nuri'yle olan görüşmelerinden do­ layı alınan ifadesinde, İstanbul, Ayaspaşa, Mezarlık Sok. 27 numaralı evi ikamet adresi olarak belirtmiştir. 1 80

Meral Demirel, "Cami Baykurt'',s. 193; F. Çoker, Milli Mücadele. . . , C. Ill, s. 129.

1 81

Bu bilgiler, 27.09.2011 Salı günü Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi'nda Cami Bey'in Robert Kolej'den öğrencisi Moris Gabbay Bey ile 16:00-17:30 saatleri arasında yapılan görüşmeden alınmıştır. Bu görüşmede Moris Gabbay Bey, Cami Bey'in yaşadığı evin açık adre­ sini ise günümüzde Gümüşsuyu Mahallesi'nde bulunan Çin lokantasının yanında ve kullanıl­ mamakta olan binanın beşinci katı olarak belirtmiştir. 182 183

Moris Gabbay, Cıımhııriyetle Birlikte Büyüdüm, s. 104-105.

Arın B aykurt'tan aldığımız belgeler arasında bir zarfın üzerinde Cami Bey'in Kozlu mezarlığında defnedildiği yazmaktadır.

II. BÖLÜM

ABDÜLKADİR CAMİ BAYKURT'UN MÜTAREKE DÖNEMİ SİYASİ FAALİYETLERİ l. D ünya Savaşı'na İttifak Devletleri'nin yanında girmiş olan Osmanlı Devleti, yaklaşık dört yıllık mücadele sonunda emellerine ulaşamadan ateşkes istemek zorunda kalmıştır. Ardından Talat Paşa'nın istifası ile yeni hükümet

14 Ekim 1 9 1 8'te Ahmet İzzet Paşa tarafından kurulmuş ve bu hükümetin gi­ rişimleriyle 30 Ekim 1 9 1 8'te Mondros'ta ateşkes imzalanmıştır. l. Dünya Sa­ vaşı sırasında İzmir bölgesinde Askeri Sansür Müfettişi olarak bulunan Cami Bey'in görevi, 7 Ağustos 1 9 1 8 tarihinde sona ermiştir. Ancak kendisi mütareke imzalandıktan sonra İstanbul'a dönmüştür. Daha önce bahsedildiği üzere Cami Bey II. Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki'ye muhalefetiyle tanınmıştır. Ateşkesin imzalanması sonrası İstan­ bul muhalefetin yeniden ortaya çıktığı bir yer olmuştur. Cami Bey de dönemin aynı düşüncede siyasi bir figürüdür. Mütareke Döneminde Cami Bey'in faaliyetleri İstanbul ve Ankara mer­ kezli olmak üzere ikiye ayrılmalıdır. Bunun nedeni onun siyasi fikirlerinde meydana gelen değişmelerdir. Nitekim ateşkesin imzalanmasıyla İstanbul'a gelen Cami Bey, arkadaşlarıyla bir parti kurmayı düşünmüştür. O esnada Milli Mücadele fikri Türk aydının kafasında tam olarak şekillenmediği için birey­ sel çabalar ve küçük siyasi gruplar dönemin dikkat çeken hareketleridir. Aşa­ ğıda ayrıntılı bir şekilde aktarılacağı üzere Cami Bey'in de İstanbul'daki ilk faaliyetleri bu türden çabalara örnektir. Ancak daha sonra Erzurum ve Sivas Kongreleriyle tüm yurda yayılan Milli Mücadele hareketine Cami Bey de ka­ tılmıştır. Ardından bu davaya inanmış bir sima olarak Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nde yer almıştır. Ankara merkezli olarak ilk faaliyeti budur. Sonrasın-

ERDAL YILMAZ

64

da TBMIVI'ye katılmasıyla düşünce yapısında meydana gelen değişim devam etmiştir.

A. İstanbul Merkezli Siyasi Faaliyetleri Mütareke döneminde kurulan hükümetlerin çalışmaları güçleşmiş ve sü­ rekli kabine değişiklikleri meydana gelmiştir. Ahmet İzzet Paşa Kabinesi'nin 9 Kasım 1918'de istifa etmesinden sonra, Tevfik Paşa 1 1 Kasım 1 9 1 8-12 Ocak 1919 tarihleri arasında ilk kabinesini kurmuştur184• Bu hükümet döneminde Cami Bey Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı'na tayin olmuştur. Mütareke döne­ minde Cami Bey'in İstanbul merkezli ilk faaliyeti kısa süren bu memuriyettir. Mütareke sonrası meydana gelen işgaller karşısında toplumun ileri ge­ lenleri cemiyetler kurarak halkı aydınlatmak, direnişi örgütlemek ve işgallerin haksız olduğunu dünya kamuoyuna duyurmak istemişlerdir. İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti de bunlardan biridir. Cami Bey, Müsteşarlık gö­ revinden sonra cemiyetin çalışmalarına İstanbul'da iken katılmıştır. Mütareke dönemi, siyasi parti ve siyasetle uğraşan teşekküllerin çok sayıda oldukları bir dönemdir.

Tarık Zafer Tunaya'ya göre bu kadar kısa bir zamanda

hemen hepsi meclis dışında kurulan bu kadar çok siyasi oluşuma rastlamak pek zor, hatta imkansızdırıss. Cami Bey ve arkadaşları da bu dönemde Milli Ahrar Fırkası'nı kurarak siyasi faaliyette bulunmuşlardır. Kamuoyunda, öze­ likle İstanbul'da "Manda ve Himaye Meselesinin" tartışıldığı bir dönemde fır­ kanın da bu doğrultuda bir takım faaliyetleri olmuştur. Cami Bey'in Mütareke Dönemi İstanbul merkezli faaliyetleri bu şekilde sınıflandırılmakla beraber aşağıda ayrıntılı bir şekilde aktarılacaktır.

1. Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı I. Dünya Savaşı'nın başından beri İstanbul'dan uzak kalan Cami B ey, Tev­ fik Paşa Hükümeti'nin kurulduğu ilk günlerde devlet merkezindeki durumu yakından görmek arzusuyla İstanbul'a gelmiştir. Bu kabinede, O s manlı İlk

184

Sina Akşin, İstanbul Hükümetferi . . , s. 78. .

185

Tarık ZaferTunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler 1859-1952, Doğan Kardeş Yayınları, İs­ tanbul 1952, s . 404.

D Ö RT DEVİ RDE B İR MUHALİ F

65

Mebusan Meclisi'nden eski dostu olan Mustafa Arif Bey Dahiliye Nazırlığı'na getirilmiştir186• Cami Bey'in Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı' na tayini, Mustafa Arif Bey'in vasıtasıyla olmuştur. Cami Bey, Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı'na tayini için, "İttihat ve Terak­ ki memlekete hakim olduğu on senelik devrede birinci ve ikinci meclislerde Fizan mebusu olarak bulunmuştum. İttihatçıların yürüyüşünü hiç beğenme­ diğim içindir ki onlara katılmadım. Ve muhalif safta kaldım böyle olmakla beraber Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na da intisab etmemiştim. Her iki taraftan da şahsi dostlarım vardı. Fakat asıl dostlarımın ekserisi muhalefet safında bundan dolayıdır ki İstanbul'a geldiğim zaman hep faal olan bu saftaki dostlarım etra­ fımı sardılar. Bunlar meyanında ikinci Tevfik Paşa kabinesinde Dahiliye Nazırı olan Mustafa ArifBey'e yardım etmek üzere müsteşarlığını almamı bana teklif ediyorlardı. Mustafa Arif Bey'i çok namuslu ve çok ehliyetli bir zat tanıdı­ ğım içindir ki İngilizlerin bu tegallübü arasında Dahiliyye Nezareti'nde çok müşkilat çekmekte olduğunu anlayarak sırf ona yardım ederim ümidiyle bu teklifi kabul ettim ve eğer Mustafa Arif Bey bu işe benim tayinimi hükumete yaptırırsa kendisiyle birlikte çalışacağımı söyledim."187 şeklindeki ifadeleriyle bu memuriyete nasıl tayin olduğunu açıklamaktadır. Mustafa Arif B ey'in hükümete yaptığı teklif sonucu, Cami Bey

6 Ocak

1 9 1 9'da Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı'na tayin olmuştur188• Aynı gün göre­ vine başlamak için Babıali'ye giden Cami Bey, hükümet merkezinin eski hali­ ne nazaran çok karanlık ve ıssız olduğunu gözlemleyerek herkesin yüzünü bir kasvet havasının kapladığını ve artık Osmanlı Devleti'nin son günlerinin ya­ şanmakta olduğunun anlaşıldığını düşünmüştür. Yine Cami B ey, bu dönemde Dahiliye Nezareti'nin en önemli görevinin, İstanbul'un asayişini sağlamak ve İngilizlerle Osmanlı polisleri arasındaki münasebetleri tanzim etmek olduğu­ nu söylemektedir189• Cami Bey, Müsteşarlık görevine başlamasının üçüncü günü bir İngiliz 186 18 7

Sina Akşin, İstanbul Hükiimetleri. . . , s. 78; Cami Bayıırt'ım Anıları, Dft. 1, s. 3.

Cami Baykıırt'ım Amları, Dft.l, s. 19. Cami Bey, İ kinci Tevfik Paşa Hükümeti diyor

ancak söz konusu Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı Birinci Tevfik Paşa Hükümeti zamanındadır. 1ss 189

BAO, DUİT, (3.R.1337/06.01.1919), D: 39, G: 65, B: 1-2. Cami Baykıırt'ım Amlan, Dft.l , s. 19.

66

ERDAL YILMAZ

İrtibat Zabiti olan Binbaşı Smith adında bir zatın odasına gelerek sömürge­ lerindeki eli kırbaçlı İngiliz memurları edasıyla kendisine bir takım sorular sorduğunu, subayı sorduğu sorular hakkında bilgisinin olmadığını söyleyerek başından defettiğini, ancak bu durumun kendisini İngilizlerin uşağı derece­ sinde bir mevkide bırakacağından Müsteşarlık işine son vermeye karar verdi­ ğini belirtmektedir190• Zaten 12 Ocak 1919 akşamı Tevfik Paşa istifa etmiş ve ertesi gün kabineyi kurma görevi yine ona verilmiştir. Kurulan yeni kabinede Dahiliye Nezareti'nin başına Mustafa Arif Bey getirilmemiştir. 1 91 Cami Bey, 14 Ocak 1919'ta istifa dilekçesini yeni nazıra vermiştir1 92• Müsteşarlık görevi sadece sekiz gün sürmüştür. Cami Bey, hatıratında istifa sebebi olarak İngiliz İrtibat subayı ile arasın­ da geçen görüşmeyi göstermiştir. Ancak istifasından hemen sonra kendisiyle Söz gazetesi bir mülakat yapmıştır. İstifasının nedenini soran gazetecilere "Ben esasen Müsteşarlık görevini Mustafa Arif Bey'in ısrarı ve arkadaşlarımın öne­ risiyle kabul etmiştim. Dolayısıyla nazırın çekilmesiyle, benim de derhal istifa­ mı vermem gerekti. Ben de öyle hareket ettim. Bilirsiniz ki bizde sistem henüz değişmemiştir. Hala işler şahıslara bağlıdır ve iş görmekte karşılıklı güvenin büyük yeri vardır."1 93 diyerek, gazetecilere istifa etmesinde Mustafa Arif B ey'in yeniden Dahiliye Nazırı olmamasını göstermiş, İngiliz irtibat subayı ile ara­ sında geçen görüşmeden bahsetmemiştir. Bunun nedeni, İngilizlerin kontrolü altında olan İstanbul'da onların aleyhine bir demeç vermenin çok zor olması gösterilebilir. Cami Bey'in istifasında temel neden İngilizlerin uşağı mevkiindeki bir görevde kalmak istememesi olabilir. Ancak yeni Nazıra sunduğu istifa dilek­ çesini "Mustafa Arif Bey eski bir arkadaşım dostum olduğu için ona yardım etmek maksadıyla kabul etmiş olduğum Dahiliye Nezareti müsteşarlığından istifa ettiğimi . . . "194 şeklinde kaleme alması gazetecilere verdiği cevapla ör190 Cami Baykurt'unAmları, Dft.l, s. 19-20. 191

Sina Afşin, İstanbul Hıikiimetleri. . , s. 148. .

192

Cami Baykurt'ım Anıları, Dft. l, s. 20.

193 Sabahattin Özel; Işıl Çakan Hacıibrahimoğlu, Osmanlı'dan Milli Mücadeleye Seçilmiş Mülakatlar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2010, s. 92. 194

Cami Baykurt'ımAmları, Dft.l, s. 20.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

67

tüşmektedir. Buna rağmen dilekçesinde istifasının asıl nedenini belirtebilirdi. Hükümet ve İngilizler tarafından İngiliz karşıtı olarak tanınmaktan çekinmiş olması, bu tarz bir dilekçenin açıklaması olabilir. Gazetecilerin, müsteşarlıkta bulunduğu birkaç gün içindeki izlenimlerini sorduklarında ise: "Bugün Dahiliye Nezareti'nin en önemli sorunu sanıldığı gibi geçmişe ait duygular değil, bugünü en az zararla geçirmek, güvenliği dü­ zenlemek ve sürdürmeye çalışmaktır. Bunun içindir ki bugün barışa kadar en büyük ve en güç iş Dahiliye Nezareti'nin omuzlarına yüklenmiştir. Devletin savaştan sonra uğradığı genel yetersizlik, ordusuzluk, jandarmasızlık, her ta­ rafta nakliye araçlarından yoksunluk ve bu araçlara oranla pek büyük ülkenin genişliği göz önüne alınırsa bir dahiliye nazırının ne büyük sorumluluk, ne büyük ve karışık sorunlar yumağını üstlendiği anlaşılır."195 diyerek bu süreçte en zor görevin Dahiliye Nezareti'ne düştüğünün altını çizmiştir. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere böyle karışık bir dönemde me­ muriyette kalmak istememesi istifanın bir diğer nedeni olabilir. Cami Bey'in gazetecilere belirttiği gibi bu dönemde en zor görev Dahiliye Nezareti'ne düşmektedir. Memuriyette kalarak sorumluluk almaktan çekinmiş olabileceği de akıllara gelmektedir. Bununla beraber anılarında belirttiği gibi İngilizlerin uşağı görevinde kalmak istememesi ise pek de inandırıcı gelmemektedir. Çün­ kü İstanbul'a yerleşmiş olan İngiliz askeri güçlerinin hükümeti kontrol edece­ ği, uygulamalarına müdahalede bulunacağı bilinen bir durumdur. İstifasında diğer iki neden ağırlık kazanmaktadır. Cami Bey'in mütareke döneminde İstanbul'daki faaliyetleri müsteşarlıkla sınırlı değildir. Yani siyasi çareler arayan birçok kişi veya siyasi teşekkül gibi İstanbul siyaseti içinde kendisi de görülmektedir. Cami Bey'in istifasının bir başka nedeni de buna bağlanabilir. Bu meyanda Cami Bey ve arkadaşları da 4 Mayıs 1 9 1 9'ta Milli Ahrar Fırkası'nı kurmuşlardır. Ancak Tarık Zafer Tunaya ve F. Hüsrev Tökin, bu fırkadan önce 14 Ocak 1919'da kurulan Sulh ve Sela­ meti Osmaniye Fırkası'nın idare heyeti arasında Cami Bey'in de bulunduğunu ileri sürmüşlerdir196• Cami Bey, mütareke dönemine ait yazdığı anılarında bu Sabahattin Özel; Işıl Çakan Hacıibrahimoğlu, Osma11lı 'dan Milli Mücadeleye , s. 92. 9 1 6 F. Hüsrev Tökin, Türk Tarihi11deki Siyasi Partiler, ElifYayınları, İstanbul 1965, s. 54-55; Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: Mütareke Dönemi, Cilt II, s. 237; Tarık Zafer Tunaya, Siyasi 195

. . .

ERDAL YILMAZ

68

parti ile olan ilişkisinden bahsetmemektedir. Bu bilgiler ışığında Cami Bey'in müsteşarlıktan istifa etmesindeki bir diğer neden de bu partideki çalışmaları­ dır. Çünkü o zamanki kanunlara göre devlet memurunun herhangi bir siyasi partide çalışması yasaktır1 97• Cami Bey'in Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı'ndan istifasına neden olabi­ lecek hususlar yukarıda aktarılmıştır. Cami Bey'in istifasının altında, Müste­ şarlık görevinden, yani memurluktan çok daha fazlasını istemesi gösterilebilir. Çünkü mütareke döneminde İttihat ve Terakki'nin (İT) iktidardan düşmesiyle ona muhalif kişilerin siyasal hayata hücum ettiği bir süreç yaşanmıştır. Cami Bey de bu dönemde İttihatçı karşıtlığı ile bilinen bir siyasetçidir. Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı görevinden istifa ettikten sonra Cami Bey İstanbul'da farklı siyasi faaliyetlere devam etmiştir. İzmir'den İstanbul'a geldiği zaman, Ömerabid(?) hanı civarında Manukyan(?) hanında yerleşmiş bulunan Mahir Sait ve çevresi kendisine bir oda tahsis etmiştir. Cami Bey ve arkadaşları orada toplanıp görüşmeler yapmaktadır. Bu dostlarının arasında en çok Bekir Sami ve Kara Vasıf Beylerle görüşmekte, Wilson Prensiplerinden yola çıkarak Osmanlı İmparatorluğu'nun Araplarla meskun vilayetlerinden ayrılarak Türk­ lerle meskun yerlerde istikbalini sağlayabileceğini inanmaktadırlar. Çünkü Arapların Cihan Harbi'nde İngilizlerle anlaşarak Osmanlı ordusunu arkadan vurduğunu söyleyen Cami Bey'e göre, artık Türk ile Arap'ın müştereken bir devlet kurmasının imkanı yokturı98• İngilizlerin ve Fransızların asıl amaçlarının Arapların yaşadığı yerlerden ve Musul petrol havzasından hisse koparmak olduğunu, Araplardan kendi ar­ zusuyla ayrılacak ve bunu münasip bir suretle ilan edecek olan Türkiye'ye karşı İngiltere'nin hasmane hareketine lüzum kalmayacağını zanneden Cami Bey ve arkadaşları, bunu anlamak için İngilizlerle irtibata geçmek istemişlerdir. B u doğrultuda İngiliz Muhipleri Cemiyetine aza olup İngilizlerle konuşmanın maksatlarına göre küçük bir şey olduğunu, yeni bir fırka kurarak İ ngilizlerle

Partiler 1859-1952, s.424. Cengiz Dönmez, Milli Mücadeleye Karşı Bir Cemiyet: İngiliz Muhibleri Cemiyeti, Ata­ türk Araştırma Merkezi, Ankara 1999, s. 69-70. 197

198

Cami Baykurt'un Anıları, Dft.1,

s.

20.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

69

görüşmenin daha uygun olduğunu düşünmüşlerdir199• Bu doğrultuda Cami Bey ve arkadaşları 4 Mayıs 1919'ta Milli Ahrar Fırkası'nı kurmuşlardır. An­ cak bu fırkanın kurulmasından evvel İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti'nde Cami Bey'in bir takım faaliyetleri olmuştur.

2. İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti ve Cami Bey'in Çalışmaları a. Cemiyetin Kuruluşu, İlk Çalışmaları ve Cami Bey'in Cemiyete Katılması Milli Mücadelenin başında İzmir, Aydın vilayetinin merkezidir. İç Anadolu'ya doğal yollarla bağlanan İzmir, deniz yoluyla da dış ülkelere bağ­ lanmaktadır. Ege B ölgesi'nin topraklarında yetişen bereketli ürünlerin ihraç edildiği en önemli yer İzmir Limanı olmuş ve böylelikle de İzmir ticari bir merkez haline gelmiştir. Osmanlı Devleti içinde İstanbul'dan sonra en güç­ lü sanayi kuruluşları bu şehirde toplanmış, tüccar ve sanayici zümresi; azın­ lıklar, levantenler ve yabancı uyruklulardan oluşmaktaydı. Bölgede İttihat ve Terakki'nin bütün çabalarına rağmen Türkler ticarette ancak aracı durumuna yükselebilmişlerdir2°0• Tüm bunlar Türklerin sosyo-ekonomik açıdan güçsüz durumda olduğunu göstermektedir. Ancak bölgede nüfusun çoğunluğu Müslümandır. 1917 yılına ait bir nü­ fus cetvelinde Aydın Vilayeti'nin toplam nüfusu 1.587.43 l'dir. Bu sayısının l.29 1 . 952'si Müslüman'dır. Vilayetin merkezi İzmir Livası'nın (Sancağının) toplam nüfusu 604.120 kişidir. Bunun 406.068'i Müslüman, 151.09l'i Rum geri kalan sayıda Musevi, Ermeni ve diğer milletlerdendir2°1• B ölge üzerinde İtilaf Devletleri'nin planları I. Dünya Savaşı'na dayan­ maktadır. Bu devletler, savaş esnasında kendi aralarında imzaladıkları anlaş­ malarla Osmanlı Devleti'ni tasfiye etmiş, bu bölge 10-21 Nisan 1 9 1 7'de im­ zalanan St. Jean de Maurienne anlaşması ile İtalyanlara verilmiştir. Ancak bu

1 99 200

Cami Baykurt'ım Amları, Dft.1, s. 20-21. Kamil Erdeha, Milli Mıicadelede Vilayetler. . , Remzi Kitabevi, İstanbul 1975, s. 368. .

201 Erkan Serçe, İzmir ve Çevresi Nüfus İstatistiği 1917, Akademi Kitabevi, İzmir 1998, s. 6 - 7.

70

ERDAL YILMAZ

anlaşma savaş sonrası uygulanmamış, İtalyanlara vaat edilen İzmir ve çevresi Yunanlılara bırakılmıştır2°2• Mütareke sonrası İzmir'in işgal edileceği haberle­ rinin duyulması üzerine yerli halk, buna karşı İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Os­ maniye Cemiyeti'ni (İMHOC) kurmuş ve Cami Bey de bu cemiyetin çalış­ malarına katılmıştır. Cami Bey, 7 Teşrinisani 1918 (7 Kasım 1918) sabahı ilk olarak bir İngiliz monitorunun203 (M-29) İzmir Limanı'na geldiğini belirtmektedir. Bu tarih­ ten sonra şehrin havasının birden bire değiştiğini, Rumların evlerinin pence­ relerinden Yunan bayraklarının göründüğünü ve sokaklarda İngilizler lehine gösteriler yapıldığını ifade eden Cami Bey'e göre, bu hareketlerin altında çok­ tandır Rumlar arasında oluşturulan gizli bir teşkilat vardır. 204 Nitekim monitorun İzmir limanına girmesiyle Kordon'da toplanmaya başlayan Rumlar ve Yunanlılar, Türklere karşı ilk tecavüzlere başlamışlardır; kimisinin fesi başından atılıp çiğnenmiş, kimileri dövülmüş, dükkanları taş­ lanmış, Ttirk kadınların ve kızların çarşafları yırtılmıştır2°5• Bu şartlar altında zor günler geçiren İzmirliler, bir cemiyet kurarak örgütlenme faaliyetlerine gi­ rişmişlerdir. Cemiyet, Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından yedi gün sonra te­ şekkül etmiştir. Kurucuları arasında Nail ve Halit Moralı kardeşler, Mene­ menlizade Muvaffak, emekli Binbaşı Hüseyin Lütfü, İtibar-ı Milli B ankası ikinci Müdürü Naci, emekli asker Abdurrahman Sami Beyler yer almaktadır. Daha sonra eski maliye müfettişlerinden Arif, Doktor Hacı Hasanzade Et­ hem, Mektubi Esbak Hasan Vasfı beyler de cemiyete katılmışlardır2°6•

202 Selahattin Tansel, Mondros'tan Mudanya'ya Kadar, C. I, Başbakanlık Kültür Müsteşar­ lığı Cumhuriyetin 50. Yıldönümü Yayınları, Ankara 1973, s. 157-172. 203

Monitor: Kıyı koruma amacıyla yapılmış, altları düz, havalesiz ve geniş, zırhlı savaş gemisi. Bkz. Metin Karayazgan, Denizci Sözlüğü {Gemici Dili, Terimler-Deyimler), İzmir 1981. 204 Cami Baykurt'ım Amları, Dft.1, s. 1 . Cami Bey'in belirttiği bu tarih, bazı eserlerde 6 Kasım 1918 olarak geçmektedir. Bilge Umar, İzmir'de Yunanlıların Son Günleri, Bilgi Yayınevi, Ankara 1974, s. 41; Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı Başlarken, Bilgi Yayınevi, Ankara 2007, s. 13

205 Türkmen Parlak, İşgalden Kurtuluşa "1 " Yunan Egeye Nasıl Geldi '11k Günler", İzmir Sosyal Hizmetler Kültür Vakfı Kültür Yayınları, İzmir 1982, s. 255. 206

Nail Moralı, Mütarekede İzmir Önceleri ve Sonraları, Tekin Yayınevi, İstanbul 1 976, s.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

71

İMHOC'nin kurucuları arasında Cami Bey yoktur. Tarık Zafer Tunaya, partinin kurucuları arasında Cami Bey'i de göstermektedir2°7• Ancak Cami Bey, cemiyetin kuruluşunda kendisinin sadece fikri yardımlarının olduğunu söylemekte208, oğlu Sermet Baykurt'un açıklamaları da bunu desteklemekte­ dir209. Bununla birlikte cemiyetin nizamnamesindeki kurucuları kısmında da Cami Bey'in adı geçmemektedir21 0. Mondros Mütarekesi'nden sonra kurulan ilk cemiyet olan İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti'nin kuruluş nedenini ve dayanağını kurucularından Nail Moralı şu şekilde belirtmektedir: "Cemiyeti ihya fikrini, Mondros Mütarekesi'nin ve bunun isnad ettiği Wilson Prensiplerinin zım­ nında, Türk'e mühim ve kati bir suikast mündemiç olduğunu anlatan Düvel-i İtilafiye sefain-i harbiyesinin Türk limanlarında ilk göründükleri günlerin meydana getirdiği hadisat ilham eylemişti . . . "2 11 • Cami Bey de anılarında cemiyetin kuruluş nedenini benzer bir şekilde izah etmiş; cemiyet kurucularının, prensip olarak İttihatçılık ve İtilafçılık gibi siyasi rakip fırkaların rengini taşıyan kişileri cemiyetin ön saflarında görmek istemediklerini söylemiştir. Ayrıca cemiyet kurulurken kendisinden fikri yar­ dım isteyen bu kişilerin, kamuoyunda İttihatçıların muhalifi olarak tanınması nedeniyle kendisinin cemiyet çalışmalarında bulunmasını sakıncalı gördük­ lerini de eklemiştir2 1 2. Cami Bey bu görüşmenin ne zaman olduğu hakkında bilgi vermemiştir. Ancak bu görüşmenin cemiyetin kuruluş aşamasında olduğu anlaşılmaktadır. 166; Nail Moralı, Mütarekede İzmir Olayları, Ttirk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1973, s. 6; Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kıırtıılıış Savaşı . . . , s. 107; Ttirkmen Parlak, İıgalden Kurtuluşa "1 ". . ., s. 288. 207 208 209

Tarık Zafer Tunaya, Siyasi Partiler 1859-1952, s. 481.

Cami Baykıırt'ıın Amları, Dft.1, s. 1-2. Cami Baykurt, Son Osmanlı Afrikası 'nda Hayat. . , s. xiv. .

210

Mevlüt Çelebi, "İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti'nin Nizamnameleri",

Deniz Kuvvetleri Dergisi, S. 569, Temmuz 1997, Ankara, s. 67'den naklen: Meltem Özkemer, İzmir Müdafaa-i Hııkıık-ı Osmaniye Cemiyeti, Ankara Üniversitesi Ttirk İnkılap Tarihi Enstitüsü İnkılap Tarihi Anabilim Dalı Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2004, s. 18-19. 21 1 Nail Moralı, Mıitarekede İzmir. . .,., s.166; Nail Moralı, Mütarekede İzmir Olayları, s. 6-7. 212

Cami Baykıırt'ımAmları, Dft.1, s. 1-2.

ERDAL YILMAZ

72

Cami Bey ile cemiyet kurucularının bu ilk görüşmesinden sonra cemi­ yet üyeleri, resmi kuruluş beyannamesini vilayete 23 Kasım 1 9 1 8 tarihinde vermişlerdir213• Bu tarihlerde Cami Bey İstanbul'dadır. Cami Bey'in cemiyet­ le tekrar irtibata geçişi ve çalışmalarına katılması 1 9 1 9 Şubat'ının sonlarında İstanbul'da olacaktır. Cemiyetin ilk faaliyeti, İngiliz monitorunun İzmir'e geldiği gün, Rum­ ların taşkınlıkları sırasında Vali Nurettin Paşa'yı telefonla aramak olmuştur. Hüseyin Lütfi Bey, Valiye telefonda "Burası Yunanistan'a döndü. Şiddetli bir Yunan nümayişi başladı. Hükümet aczinden bir şey yapmıyor. Çare bulmalı­ sınız." demiştir2 14• Celal Bayar anılarında bu telefon görüşmesini anlatırken Nurettin Paşa'nın bu işe el koymaktan çekindiğini aktarmaktadır215• Cemiyet resmen kuruluşundan sonra, önce Halit ve Nail Moralı kardeş­ lerin Rumlar tarafından yakılan Ayayorgi caddesindeki yazıhanelerinde daha sonrada Birinci Kordon'da ticarethane olarak kiraladıkları mekanda çalışmala­ rına başlamış ve sürdürmüştür. Çalışmalarından dolayı başta Hürriyet ve İtilaf Fırkası olmak üzere cemiyeti, İttihat ve Terakki yavrusu ve Bolşeviklik teşkilatı olarak adlandıranlar olmuştur216• Cemiyet buna karşı nizamnamesinin üçüncü maddesinde, ilmi ve içtimai gaye haricinde iç ve dış siyasetle asla ilgilenmeye­ ceğini ve kurulmuş veya kurulacak siyasi partilerin çalışmalarına katılmayaca­ ğını belirtmiştir217• İzmir'e İngiliz monitorunun gelişinden bir süre sonra cemiyet üyeleri, monitorun kumandanı Allan Dixon ile iletişime geçmenin İzmir için faydalı olacağını düşünmüşlerdir. Moralı Halit Bey de bazı İngiliz dostlarının aracı­ lığıyla kumandanı evine yemeğe davet etmiştir. Bu yemekte İzmir'in geleceği

2 13

Zeki Arıkan, Mütareke ve İşgal Dönemi İzmir Basını (30 Ekim 1 918 Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 1989, s. 63. 2 14

-

Eylül 1 922),

Türkmen Parlak, İşgalden Kurtuluşa "1 " . , s. 288. .

.

215

Celal Bayar, Ben de Yazdım, C. 5, Baha Matbaası, İstanbul 1967, s. 1601. Ancak Cami Bey cemiyetin kurulmasında ve genişlemesinde İzmir Vali Vekili Nurettin Paşa'nın büyük çaba­ ları olduğunu belirtmektedir. Bkz. Cami Baykurt'ım Anıları, Dft.l, s. 2. 216

Nail Moralı, Mütarekede İzmir. . , s. 167; Nail Moralı, Mütarekede İzmir Olaylan, s. 7-8; Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı . . , s. 111. .

.

21 7

Tarık Zafer Tunaya, Siyasi Patiler 1859-1952, s. 484.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

73

hakkında neler konuşulduğu yazmamakla beraber, sadece Kumandan Dixon' ın Türk konukseverliğinden memnun kaldığı belirtilmiştir21 8 • Cemiyet, büyük kongre hazırlıklarını yaparken Nail Moralı ve arkadaşla­ rından oluşan bir heyeti İstanbul'a göndermiştir. Padişah, Tevfik Paşa Hükü­ meti ve İstanbul'da bulunan işgal devletleri yüksek komiserlerine birer muhtıra vermek ve kamuoyunda konuşulan Yunan işgaline böylece engel olmak heye­ tin görevleri arasındadır. Ancak Tevfik Paşa'nın sadaretten ayrılması üzerine hükümetle görüşme gerçekleşmemiştir219• Nail Bey İstanbul'da kurulan Milli Kongre Cemiyeti ve Mütareke Komisyonu Reisi Galip Kemali ile görüşmeler yapmış, cemiyetin çalışmalarını aktarmış ve yardımlarını istemiştir220• Cemiye­ tin, Cami Bey'in katılmasından önceki belli başlı faaliyetleri bunlardır. Nail Bey eserinde, İstanbul'daki görüşmeleri esnasında "Gazeteler cemi­ yetimizi İttihatçıların yavrusu, organı diye yaptıkları hücumları arttırıyorlar­ dı. D üşündüm taşındım, İstanbul'da Cami Bey'i buldum. İttihatçıların sayılı muhalifi tanındığından hem bize paratoner hem de bilgisi ile bize yardımcı olurdu. Beraber çalışma teklifimi hemen kabul etti."221 diyerek Cami Bey'in cemiyetle temasının nasıl gerçekleştiğini belirtmiştir. Ancak Cami Bey, daha önce de bahsedildiği gibi, cemiyetin kuruluşunda, kurucularının kendisine da­ nışarak fikri yardımını aldıklarını söylemektedir222• Moralı Nail Bey'in İstanbul'da yaptığı en önemli görüşme İtalyan Yüksek Komiseri Kont Sforza ile olmuştur. Sforza, Nail Bey'e, Yunan işgalinin her an gerçekleşebileceğini söyleyerek İzmir'de acele harekete geçilmesini, vakit kaybetmeden "Yunanlıları istemiyoruz. İtalyanların İzmir'de görev almasını uygun görüyoruz" diye bir dilekçe hazırlamalarını istemiştir. Böyle bir teşebbü­ sün Paris Sulh Konferansı'na ulaştırılmasında İtalya'nın seferber olacağını da belirtmiştir. Nail Bey ise Sforza'ya, İtalyanlardan yardım beklediklerini, ancak bu teklifi olumlu karşılamayacaklarını söylemiştir. Sforza, "bir yol bulmalıyız"

21 8 219

Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kıırtıılıış Savaşı . . , s. 1 10. .

Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kıırtıılıış Savaşı . . , s. 136. .

220 221

Nail Moralı, Mütarekede İzmir Olayları, s. 9, 47 Nail Moralı, Mütarekede İzmir. . , s. 64, 142. .

222

Cami Baykıırt'mı Anıları, Dft. l, s. 1- 2.

74

ERDAL YILMAZ

dediği zaman ise izin isteyip yanından ayrılmış ve daha sonra Cami Bey'i bu­ lup Sforza'nın teklifini anlatmıştır223• Nail Bey, Şubat 1919'un sonlarında Cami Bey'in yanına gelerek, İtal­ yanların İzmir hakkında bir teşebbüse giriştiğini, İtalya adına çalışan Ahmet Dino ve beraberindeki ekibi, İtalya adına müracaatname almak için İzmir'e göndereceklerini söyleyerek Sforza ile yapacağı görüşmede kendisine yardımcı olmasını istemiş ve Cami Bey de bu isteğe olumlu cevap vermiştir224• Cami Bey'in cemiyet çalışmalarına katılması Nail Bey ile bu diyalogundan sonra gerçekleşmiştir. Kont Sforza ile yapılan bu ikinci görüşme ile ilgili olarak Nail Bey ile Cami Bey'in farklı anlatımları bulunmaktadır. Nail Bey, görüşmede, Sforza'nın ilk teklifınde ısrar etmediğini söylemekte, cemiyetin bir dilekçe hazırlayarak İtilaf Devletlerine "İzmir'e Yunanlılar gönderilirse bölgede Türkler kadar Rumlar içinde felaket doğuracağını anlatmakla yetinilmesinde mutabık kal­ dık'' larını belirtmektedir. Ayrıca İzmir'e hareket için Sforza'nın kendilerine bir torpido {Bronzetti) tahsis ettiğini de eklemektedir22s. Cami Bey ise bu görüşme ile ilgili olarak Sforza'nın İzmirlilerden bir mü­ racaatname istediğini, bunun da "İzmir Halkının hukukunu dilediği gibi mü­ dafaa etmek üzere İtalya Hükümeti Kraliyesine müracaat ediyoruz" şeklinde olmasını söylediğini ve kendilerinin de, İzmirlilerin böyle bir karar vereceğini ümit ettirecek bir şekilde durumu idare ederek görüşmeyi bitirdiklerini söyle­ mektedir226. Bu görüşme ile ilgili olarak Sforza da, İtalyan Dışişleri B akanı S dney Sonnino'ya çektiği bir telgrafta Ahmet Dino, Cami Bey ve arkadaşlarına, İzmir'de İtalya lehine propaganda yapmaları için gerekli olan parayı verdiğini ve bu ekibin Bronzetti ile İzmir'e hareket ettiklerini yazmıştır227• Sforza'nm b u telgrafı Cami Bey'in görüşme ile ilgili söylediklerini doğrular niteliktedir. Ay223

Nail Moralı, Mütarekede İzmir . . , s. 142.

224

Cami Baykurt'ımAmları, Dft.l, s. 23. Nail Moralı, Mıitarekede İzmir. . , s. 143.

225

.

.

226

Cami Baykurt'unAmları, Dft.l,

s.

23.

227 Mevlüt Çelebi, Milli Mücadele Döneminde Türk-İtalyan İlişkileri, Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi, Ankara 1999, s. 55.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF rıca

Ali

75

Çetinkaya da İtalyanların İzmir'i işgal etmek için gönderdiği heyette

Cami Bey'in de adını zikretmektedir228. Nail Bey'in görüşmeyi farklı anlatmasında 12 Mart 1919'da cemiyetin İstanbul'daki İtilaf Devletleri Yüksek komiserlerine çektikleri telgraf rol oy­ namaktadır. Çünkü bu telgraf Nail Bey'in Sforza ile ikinci görüşmelerinde "İzmir'e YunanWar gönderilirse bölgede Ttirkler kadar Grekler için de felaket doğuracağını anlatmakla yetinilmesinde mutabık kaldık"229 dediği şekilde ka­ leme alınmıştır. Cami Bey, Bronzetti ile yolculukları esnasında İtalyanlara bir vekaletname vermemeye karar verdiklerini söylemekte230, Nail Bey ise gönderi­ len telgrafın müsveddesini bu yolculukları esnasında kaleme aldıklarını belirt­ mektedir231 . Nail Bey, Cami Bey ile gemide verdikleri kararın ve bu doğrultuda yazdıkları metnin daha önce Sforza ile olan görüşmede kararlaştırılmış oldu­ ğunu söylemektedir. Bu görüşme hakkında ikilik bundan kaynaklanmaktadır. Nail Bey'in olayları farklı aksettirmesindeki neden, Bronzetti ile yaptık­ ları yolculuk nedeniyle İtalyan mandasına taraftar olmakla suçlanmalarıdır232. Sonuç olarak Ahmet Dino ve yanındaki heyet İzmirlilerden İtalya adına bir vekaletname almakta başarılı olamayıp İstanbul'a dönmüştür233. Cami Bey de İzmir'de kalarak cemiyetin çalışmalarına katılmıştır. Cemiyetin, 12 Mart 1919'da İstanbul'da İtilaf Devletleri temsilcilerine çektiği ve Sforza aracılığı ile Paris Sulh Konferansı'na da ulaştırılan telgraf metninde şu hususlar yazmaktadır:

''Biz Aydın Vilayeti mümessilli/eri, Menteşe ve Karesi delegeleri; ırk, lisan ve Türk hisleriyle bu vilayet ve miilhakatın nüfus kesafeti, 228

Ali Çetinkaya,A/i Çetinkaya'11111 Milli Mücadele Dönemi Hatıraları, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 1993, s. 2-3. 229

Nail Moralı, Mıitarekede İzmir. . . , s. 143.

2 3°

Cami Baykurt'un Amları, Dft.1, s. 24.

2 1 3

Nail Moralı, Mütarekede İzmir. . . , s. 144- 145.

2 2 3 Nail Moralı, Mütarekede İzmir Olayları, s. 54; Nurdoğan TaçaJan, Ege'de Kurtulıq Sa­ vaşı . . , s.144; Celal Bayar, Ben de Yazdım, C. 5, s. 1625. .

2

33

Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kıırtııluş Savaşı . , s. 138; Ali Çctinkaya, Milli Mücadı:le

Dönemi Hatıraları, s. 4.

. .

76

ERDAL YILMAZ

tarihi rabıtaları ile Osmanlı İmparatoduğu'nım ve Türk vatanının can damarı olan bu mıntıkada halkın beşte dördünü teşkil eden kitle namma beyanda bulunuyoruz. Teessüfte görüyoruz ki, ırkımızın düşmanı bazı kiiçiik devletler feci durumdan istijiıde ederek, haksız ve sebepsiz olarak onlara her cihetten uzak ve yabancı milyonlarca bize tahakküm isteğindedirler. İşgal etmek niyetinde oldukları bu vilayet ve mülhakatı varlığımızın asla bölünmez birparçasıd11: Sulh konferansında yüksek delegelerin aşikar Milli haklarımızın korunması suretiyle ırkımızın ve bilnetice Cihan su/hunun tehlikeden siyanetini diliyoruz ve iistiin saygılarımızı arzediyoruz. "234 • Cemiyet, İzmir'i Yunanlıların işgal edeceği haberini öğrenmesi üzerine İstanbul'da bulunan İtilaf Devletleri Yüksek Komiserlerine gönderdiği bu telg­ rafta Batı Anadolu Bölgesi'nde Türklerin çoğunlukta olduğu söylenmekle bir­ likte, işgal halinde

cihan su/hunun

da bozulacağını yani işgale direnişle cevap

vereceklerini belirtmişlerdir. Bu telgraftan sonra cemiyet üyeleri, yapacağı Büyük Kongre'den önce 13 Mart 191 9'da Türk Ocağı'nın katkılarıyla İzmir Tiyatrosu'nda bir top­ lantı düzenlemiştir. Toplantıda, "İzmir'in Türk olduğu ve Türk kalacağı iddia ve bunun aksini söyleyen fikirlere hücum olunacağı"235 kararlaştırılarak İtilaf Devletleri'nin İzmir'deki temsilcilerine verilmek üzer üç maddelik bir muhtıra kaleme alınmıştır. Bu muhtırada:

234 Nail Moralı, Mütarekede İzmir. . . , s. 144-145. Ayrıca bu telgraf İzmir Amerikan Koleji Müdürü Mr. Mac Lahlan aracılığıyla Amerika Cumhurbaşkanı Wilson'a da ulaştırılmıştır. Bkz. aynı yer. Nurdoğan Taçalan'a göre bu muhtıranın 12 Mart 1919 tarihini taşıması anlamlıdır. Çünkü aynı gün İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiseri Calthorpe, İzmir'in Yunanlılara verile­ ceğini Sforza'ya bildirmiştir. Sforza da bu kararı öğrenince İzmir'de temasta bulunduğu heyete bu haberi ulaştırmıştır. İMHOC'i ise bunun üzerine aynı gün bu telgrafı göndermiştir. B kz. Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı . . . , s. 138. 235

Celal Bayar, Ben de Yazdım, C. 5, s. 1628.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

77

1. Ege Bölgesi Türkleri nüfus, emlak ve arazi itibariyle kahir bir ekseriyet teşkil ettiklerinden Wilson prensiplerinin 12. maddesine göre buraları ecnebi hakimiyeti altına konulamaz. 2. Buralardan Türk hakimiyetinin kaldırılması Akvam Cemiyeti'nin teşkil eden necip ve adil büyük devletlerin siyasetlain­ den beklenilmemektedi1: 3.

İlerde, insani mefaıirelerle cihazlandırılacak medeni bir heyet meydana getirmek için Türkler memleketlerinde ken­ di hakimiyetlerinden başkasının hükümran olmasına tahammül edemezler''236 yazmaktadır.

b. Cemiyetin Düzenlediği Büyük Kongre, Cami Bey'in Kıitib-i Umumi Seçilmesi ve Sonrasındaki Gelişmeler Mütareke sonrası İzmir'e vali atanan Tahsin Bey bir ay bile görevde kal­ madan yerine Ethem Bey gönderilmiştir. O da fazla tutunamayıp Ocak (1919) ayı ortalarında azledilince önceden İzmir'e vali vekili olarak atanan Nurettin Paşa asil olarak İzmir Valiliğine getirilmiş ve 26 Ocak 1919'da görevine başla­ mıştır. Daha sonra bu görevin yanı sıra İzmir'de bulunan 17. Kolordu Kuman­ danlığı da kendisine verilmiştir237• Nurettin Paşa, valiliği esnasında

Cemiyet-i İlmiye adlı bir dernek kurmuş­

tur. Bu cemiyetin üyeleri arasında hocalar ve müderrisler bulunuyordu. Nuret­ tin Paşa, Batı Anadolu'da direnişin bu yolla sağlanacağını inanmaktadır. Nu­ rettin Paşa bu cemiyetin yanı sıra İMHOC ile de iletişime geçmiştir. Cemiyet üyeleri işgaller karşısında seslerini dünya kamuoyuna duyurmak için İzmir'de Batı Anadolu çapında bir kongre toplamaya karar vererek Paşa'dan kendilerine yardım etmelerini istemişlerdir. Bunun üzerine Aydın Vilayeti'ne bağlı sancak ve ilçelerin belediye başkanları, müftüleri ile sancaklardan dört, ilçelerden iki-

236

Celal Bayar, Ben de Yazdım, C. S, s. 1629; Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kıırtıılıış Savaşı. , . .

s. 139. 237

Gotthard Jaeschke, Türk İnkılabı Tarihi Kro110/ojisi, Birinci Cilt, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1939, s. 30 (Eserde, Nurettin Paşa'nın Valiliğe 20 Ocak 1919'da atandığı yazmaktadır.); Kamil Erdeha, Milli Mücadelede Vilayetler. . . ,s. 378-379.

78

ERDAL l1LMAZ

şer seçilmiş delege Nurettin Paşa'nın altında imzası olan telgraflarla İzmir'e çağm1mıştır238• 1 7 Mart 1919 günü İMHOC'nin Büyük Kongresi I. Beyler Sokağı'ndaki Milli Sinema'da toplanmış, kongreye çeşitli il ve ilçelerden 37 müftü ve 3 7 be­ lediye reisi ile yüzlerce delege katılmıştır. İlk olarak divan heyeti seçimi yapıla­ rak Kongre Başkanlığına İzmir Belediye Reisi Hacı Hasan Paşa seçilmiştir239• Kongre'de kimlerin hangi konuda konuştukları belge ve zabıtların kay­ bolmasından dolayı bilinmemektedir240• Ancak Şevket Süreyya Aydemir'e göre kongrede en etraflı ve heyecanlı konuşmayı Cami Bey yapmıştır. Konuşmasın­ da "Şayet İzmir, Yunan işgaline terk olunursa, Türk Milleti bu işgal karşısında mütevekkilane (bir tepki göstermeksizin) kadere boyun eğip, sessiz kalamaya­ cak, kanlı olaylar meydana gelecektir"241 demiştir. Kongre öncesinde cemiyete büyük katkıları olan Nurettin Paşa 1 4 Mart 191 9'da görevinden alınmıştır242 • Ancak 17. Kolordu Kumandanlığı görevine devam etmiştir. Kongre delegeleri ve cemiyet üyeleri kongre çalışmaları dı­ şında Nurettin Paşa'yı makamında ziyarete gitmiştir. Paşa, delegelere kendi illerinde ve ilçelerinde direnme örgütleri kurmalarını tavsiye etmiş, işgal duru­ munda silahlı mücadelenin gerekliliğini söylemiştir243 • Cami B ey de Nurettin Paşa'nın, makineli piyade tüfekleri ve kırk kadar top ve bunlara ait cephaneyi İzmir'in doğusundaki Nif dağlarının arkasındaki gizli depolara sakladığını ve İzmir'e bir baskın anında halkı silahlandırmak ve bu sayede mukavemeti ger­ çekleştirmeyi planladığını ifade etmektedir244• Ancak İzmir'e yeni atanan Vali 238

Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı . . , s. 135-136; Kamil Erdeha, Milli Mılca­ .

delede Vilayetler. . , s. 380. .

239 Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı . . . , s. 140; Kamil Erdeha, Milli Mücadelede Vilayetler. . . , s.380; Türkmen Parlak, İşgalden Kurtuluşa . . . , s. 290; Zeki Arıkan, İzmir Basını, s. 67. Cami Bey kongreye, unvan ve isim belirtmeden 480 delegenin katıldığını söylemektedir.

Cami Baykurt'uıı Anıları, Dft.1, s. 9-10. 240

Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı. . . , s. 143.

241

Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Mustafa Kemal 1 91 9-1922, Cilt II, Remzi Kitabevi, 11. Basım, İstanbul 1990,s.67-68. 242

Kamil Erdeha, Milli Mücadelede Vilayetler. . . , s. 381.

243

Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı . . . , s. 141.

2 44

Cami Baykurt'ıınAmları, Dft.1, s. 9.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

79

İzzet Bey, Dahiliye Nezareti'nden Nurettin Paşa'nın kumandanlıktan da alın­ masını istemiştir. Paşa bu görevden de azledilince 22 Mart 191 9'da İstanbul'a dönmüştür245• Kongre üç gün sürmüş, 19 Mart'ta yeni yönetim kurulunun seçilmesiyle sona ermiştir. Cami Bey cemiyetin Katib-i Umumi'si seçilmiştir246• Cami Bey kendisinin bu göreve seçilmesinde "İzmir gençliği İttihatçı olmadığım için ve fakat muhalif bir partiye mensup bulunmadığım için bana reylerini verdiler"24i demektedir. Köylü Gazetesi de "Cami Beyefendi zati hasaili ve ilmi fazaili ile beraber Şark ve Garb'ın diplomasisine pek ziyade vakıf olduğundan"248 dolayı bu göreve seçildiğini yazmıştır. Cami Bey kongrenin kapanış konuşmasında ise "Efendiler, görüyorsunuz ki, şimdiye kadar bulunan mesai mensubiyeti ile iftihar ettiğimiz milletimize has vekar ile ceryan etmiştir. Bu meslek, şerait-ı sulhumuzu tayin edecek olan D üvel-i Muazzama'nın hiçbir zaman haksızlık irtikap etmeyeceklerine dair olan kanaatimizden ileri gelmiştir. D üvel-i müşarülileyhin mütehalli olduk­ ları his insaniyet ve medeniyete, kanatimizde haklı olduğumuzu ispat eder"249 demiştir. Cami Bey bu kongrenin iki mühim sonucu olduğunu düşünmektedir. Bi­ rincisi

30 bin lira toplayarak İzmir'deki Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne veril­

mesi250, ikincisi ise İtilaf Devletlerine telgrafla bildirilen kongre kararlarıdır. Cami Bey bu kararları kendisinin hazırladığını söylemekte ancak bu husus başka bir yerde zikredilmemektedir251 • 245

Kamil Erdeha, Milli Mücadelede Vilayetler . . , s . 385-386. 6 4 2 Cami Bayk11rt'ım Amları, Dft.l, TTK Aiş., D:83, B: 9, s. 10; Nurdoğan Taçalan, Ege'tle K11rtulıij Savaıı . . . , s. 142; Nail Moralı, Mütarekede İzmir Olayları, s. 12-13; Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam . , C. II, s. 67. .

.

.

247 Cami Baykurt'ım Amları, Dft.l, s. 10. 248 249

Köylü, 30 Mart 1335 {1919)'dan aktaran Zeki Aiıkan, İzmir Basını, s. 68. Yeni Gün, 21 Mart 1335 (1919), S. 197'den aktaran Meltem Özkemer, İzmir i\t/üdafaa-i

Hııkıık-ı Osmaniye Cemiyeti, s. 36. 2;o Cemiyet adına toplanan paranın başka bir kaynakta 100 bin lira civarında olduğu be­ lirtilmektedir. Bkz. Ali Çetinkaya, Milli Mıicadele Dönemi Hatıraları, s. 2. ısı Cami Baykurt'ım Amları, Dft.1, s. 10. Kongre sonunda alınan kararlar gereğince İstan­ bul'daki İtilaf Devletleri Yüksek Komiserlerine şu telgraf çekilmiştir:

ERDAL YILMAZ

80

Cami Bey'e göre bu telgrafla "o esnada Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin yalnız başında bulunanlar değil, Harb-i Umumiden sonra İstanbul, Marma­ ra havzasını ve diğer sevkülceyş itibarıyla mühim olan noktaları galip devlet­ lerin askerleri işgal eyledikten ve elimizdeki kalan silahlar alındıktan sonra Anadolu'nun bütün sahil memleketlerini ve şarkta Kafkasya hududu boyun­ daki vilayetlerimizi kapışmak için kendisini gösteren emperyalist iştihayı fark ve temeyyüz eden vatandaşların hepsinde hakim olan bu endişe burada topluca ifade edilmiştir"252• Böylelikle cemiyet üyeleri maddi ve manevi bağımsızlık taleplerini belirtirken, İtilaf Devletlerinin doğuda izledikleri siyasetin kendile­ rini yok etmeye yönelik olmadığına dair teminat istemişlerdir. Ayrıca Türklerin

"Biz aşağıdaki imzalılar Aydm Vilayeti, Karasi Sancakları dahilinde bulunan İzmir, Manisa, Balıkesir, Aydm, Muğla, Denizli şehirlerinin belediye reisleri, miiftzi, Umumi Meclis üyeleri, Matbuat ve bilcümle halk sımflamım mümessilleri Milli Türk mümessillerinin arzularına dayanarak 1 7 Mart 1919'da İzmir'de toplanan Umumi Kongre'de milletin isteğine uyarak Umumi Harb'in, milletler hak­ ları yönünden ileri szirzilmekte olan inkılap göz öniine almarak Büyük Devletlerin tarafindan ilan edilen, bıitıiıı milletlerin sulh ve saadetine matufyeniprensiplere uyularak ve bu inkılap veprensiplere aykırı olarak bazı milletleriıı Osmaıılıı Hiikümeti'ııiıı müşkül vaziyetiııden yararlaıımak istemeleri üzerine Dünya vicda11111a Türk halkının temeııni ve kararlarını arz eder: 1. Türk Milleti, galip Büyük Milletlerin Şark'ta takip ettikleri politikanm, kendilerini imhaya matufolmadığına kani olmak ister ve bıınım teminini arzu eder. 2. Şark'ta mühim bir unsur bıılunan Türk halkının maddi ve moral kalkınması: onun mutlak toprak ve Milli istiklaline ve 15. yüzyıldan beri Türk milletinin kültürel merkezi ve istiklalinin temeli olan payitahhn muhafazası ile kabildir. 3. Aııadolıı'mm batı topraklarına gelince; Aydın Vilayeti, Karesi ve Menteşe mümessilleri bu sancakların yıizde seksen beşi gibi yıkıcı bir çoğ11nlıığa sahip olduklarını, aşağı yukarı bu bölgelerin başlıca mümessilleri bııluııdukları ve diğer unsurların mahsullerin dış memleketlerden geleıı mallarla mübadele işi ileyetindikleri, diğer taraftan buraların Türk bütünlüğiinüıı sıklet merkeziııi teşkil etme­ si itibariyle herhangi zorlanacak bir değişikliğin Milli varlığımızı dumura uğratacağı Türk milletini ekonomik, mali ve ticari bakımlardan müstevlilerin esaretine sürükleyeceği ve bunun unsurlar arasın­ da devamlı çarpışmalaryaratacağı ve ülkenin bütün tabi zenginliklerinin mahvına sebep olacağım, Büyük Devletlerin adaletine güvenen Türk Milleti; kendinifelakete sürükleyen tehlike karşısm­ da metanetini muhafaza ederek, tabi haklarını kendi kendine korumasına meydan verilmeyeceğini, yukarıda arz edilen nokta-i nazarların, herhangi bir karar alınmadan Sulh Konferamı 'na telgrafla iblağına tavassut/arını ekselanslarından istirham ederiz. " Metin için bkz. Cami Baykurt'un Anıları, Dft 1, s. 10-11; Nail Moralı, Mütarekede İz­ mir. ., s. 171-172; Nail Moralı, Mütarekede İzmir Olayları, s. 81-83; Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı . . ., s. 142-143; Türkmen Parlak, İşgalden Kurtuluşa "1 ". . . , s. 290-291. .

.

252

Cami Baykurt'un Anıları, Dft.l , s. 11.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

81

Anadolu'nun batısında nüfus ve toprak bakımından üstün olduklarını ve bir tehlike karşısında tabi halklarını koruyacakları da dile getirmişlerdir. Bu telgrafla birlikte İMHOC kongreden hemen sonra Batı Anadolu top­ raklarının Türk olduğunu İstanbul'dak.i İtilaf Devletleri temsilcilerine anlat­ mak ve oradan Paris'e gidip Barış Konferansı'nda haklı davalarını savunmak için Sükkerizade Tevfik Paşa başkanlığında bir heyeti İstanbul'a göndermiştir. Heyet önce Padişahla görüşmüş ve ona bağlılıklarını belirtmiştir. Padişah da cemiyet üyelerine, İzmir'in kesinlikle Osmanlı vatanından ayrılmasının "hatır ve hayale gelmediğini" söylemiştir. Daha sonra İstanbul'daki İtilaf devletleri temsilcileriyle görüşen heyet, hükümetin değişmesiyle Paris'e gidememiştir. Zira D amat Ferit Paşa Hükümeti böyle bir girişimi hoş görmemiş ve bu yüz­ den yolculukları yarım kalmıştır253• Kongreden sonra cemiyetin yönetim kurulundan Cami Bey'in de adının geçtiği bazı kişilerin istifa ettiği haberleri gazetelerde yer almıştır. Cami Bey istifa haberlerinin gerçek olmadığını, bu tür haberlerin cemiyeti yıpratmak ve dağıtmak için yapıldığını

Vakit ve Söz gazetelerine verdiği

demeçlerle belirt­

miştir254. İzzet Bey'in İzmir'e vali olmasıyla İMHOC'nin çalışmaları güçleşmiştir. Çünkü yeni vali cemiyeti ittihatçı ve komünist olmakla suçlamıştır. Bu suç­ lamalar İ ngilizleri ve Fransızları tahrik ederek cemiyeti dağıtmaya yönelik çalışmalardır255• Ayrıca İzzet Bey, kongre kararıyla cemiyet adına dahili mer­ kezlerde toplanan paralara da el koymuştur. Yeni atanan Komutan Nadir Paşa da Nurettin Paşa'nın sakladığı silahları İngilizlere teslim etmiştir. Böylelikle İzmir'in Yunanlılar tarafından işgaline bir engel kalmamıştır256• İMHOC bu baskılardan dolayı İzmir'in işgaline kadar önemli bir faali­ yet gösterememiştir. Ancak Nurettin Paşa'nın valiliği esnasında cemiyet için­ de gizli kurulmuş olan "İlhakı Red Heyet-i Milliyesi" harekete geçirilmiştir. 251

Celal Bayar, Ben de Yazdım, C. 5, s. 1634-1635.

254 Vakit, 7 Nisan 1335 (1919) Nr: 524; Söz, 21 Nisan 1335 (1919) Nr: 47'dan aktaran Meltem Özkemer, İzmir Miidafaa-i Hııkıık-ı Osmaniye Cemiyeti, s. 39-40. 255

Nail Moralı, Mıitarekede İzmir , s. 145, 173; Nail Moralı, lv!iitarekede İzmir Olayları, . . .

s. 14. 256

Cami Baykıırt'ım Anıları, Dft.1 , s. 13, 25.

ERDAL YILMAZ

82

Kurucuları arasında Cami Bey'in de olduğu bu komite İzmir'in işgaline kadar pek bir varlık gösterememiş, işgalden bir gün önce de "İlhakı Red Heyet-i Milliyesi" ismini almıştır257• Cami Bey, Vali İzzet Bey'in baskılarından dolayı İzmir'in işgalinden önce Moralı Halit ve kardeşiyle beraber İstanbul'a geldiklerini, Cağaloğlu'nda bir ev kiralayarak cemiyetin merkezini buraya naklettiklerini ve çok geçmeden de Yunan işgal ordusunun İzmir'e çıktığını söylemektedir258• Ancak Moralı Nail, cemiyetin merkezini Alaşehir'de toplantıya davet olunan Reddi İlhak Kongresi'nden (16-25 Ağustos 1919) sonra İstanbul'a naklettiklerini ifade etmektedir. Bununla beraber İstanbul'da cemiyet adına çalışmasına karar ve­ rilmiş olan Cami Bey'in, yerine Halit Bey'i (Moralı) vekil bırakarak işgalden önce İzmir'den ayrıldığını belirtmektedir259• Cami Bey, 4 Mayıs 1919 tarihinde kurulan Milli Ahrar Fırkası'nın ku­ rucuları arasında olduğu için işgalden önce İstanbul'a geldiği anlaşılmaktadır. Ancak cemiyet merkezinin işgalden önce İstanbul'a taşındığı konusunda ya­ nılmaktadır. Cami Bey'in işgal öncesi İstanbul'da olduğunu gösteren bu bilgilerin yanı sıra Cemal Kutay, Cami Bey hakkında başka hiçbir kaynakta mevcut olmayan bir bilgi vermektedir. Kutay, İzmir'in işgalinden birkaç gün önce, 1 1 Mayıs 1919'da bir İtalyan muhribinin İzmir'e geldiğini ve içinde Moralı Halit, Ahmet Dino ve Cami beylerden oluşan bir heyet olduğunu söylemektedir. Bu heyet, Belediye başkanlığına vekalet eden Osman Nuri Bey'in yanına giderek şehrin Yunanlılar tarafından işgal edileceğini, fakat İzmir'in Yunan işgali yerine İtal­ yan mandası altına verilmesinin şehir halkı tarafından bir beyanname neşri istenilmesiyle İtalya'nın bu işgale engel olabileceğini belirtmişlerdir. Osman

257 Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı . . , s. 150-151; Kamil Erdeha, Milli Müca­ delede Vilayetler. . , 390. Bu heyetin ismini Nail Moralı her iki eserinde de "Reddi İlhak Heyeti" olarak belirtmektedir. Nail Moralı, Mütarekede İzmir. . . , 180; Nail Moralı, Mütarekede İzmir Olayları, s. 23. Ancak işgal gecesi dağıtılan beyannamenin altında "İlhakı Red Heyeti Milliyesi" yazmaktadır. Bkz. Tarık Zafer Tunaya, Siyasi Partiler 1859-1952, s. 492-494. .

.

258 259

Cami Baykurt'un Anıları, Dft.1, s. 25. Nail Moralı, Mütarekede İzmir . ,s. 174; Nail Moralı, Mütarekede İzmir Olayları, s. 15. ..

83

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

Nuri Bey de şehrin ileri gelenlerini toplantıya çağırmış, burada Ahmet Dino ve Cami Bey tekliflerini yenilemişlerse de bu teklif kabul olunmamıştır260• Cami Bey anılarında İtalyanlar adına yaptığı böyle bir girişimden bah­ setmemiş, işgalden önce İstanbul'da olduğunu, işgal hakkındaki tafsilatı İM­ H OC katibi Mazhar Bey'in raporlarından öğrendiğini ileri sürmüştür261 • İz­ mir'deki bu toplantının 12 Mayıs günü yapıldığını belirten262 Cemal Kutay'ın verdiği bilgiler doğru ise Cami Bey'in işgalden önce İstanbul'a hareket ettiği akla gelmektedir. 7 Mayıs 1919 günü Paris Sulh Konferansı'ndan gönderilen bir telgrafla İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edileceği İstanbul'daki İngiliz Yüksek Ko­ miseri Amiral Calthorpe'a bildirildi263• İşgali planlayıp yönetmekle yükümlü olan Calthorpe 12 Mayıs 1919'da İtalyan ve Fransız Yüksek Komiserlerine durumu bildirdi ve İzmir'e hareket etti. 13 Mayıs akşamı İzmir'deki İtilaf Dev­ letleri temsilcileriyle bir araya geldi ve işgalin nasıl gerçekleştirileceği konuşul­ du. Toplantıda İzmir'in işgalini iki aşamalı gerçekleştirilmesine karar verildi264 • Amiral Calthorpe, 14 Mayıs sabahı Vali İzzet Bey ve 17.Kolordu Kuman­ danı Ali Nadir Paşa'ya, Mondros Mütarekesi'nin 7. maddesi gereğince Foça, Urla, Karaburun, Köstenada ve Yenikale'nin İngiliz, Fransız ve Yunan birlikleri tarafından öğle üzeri işgal edileceğini bildiren bir nota verdi.

Ali

Nadir Paşa

hemen Harbiye Nezareti'ne durumu bildirdi. Nezaretten gelen cevapta nota­ nın mütareke gereği sayılıp karşı konulmaması söylendi. Öğleden sonra İtilaf Devletleri belirtilen yerleri işgal etti. Böylece İzmir'in işgalinin ilk aşaması ta­ mamlanmış oldu265• İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edileceğini ilk duyan Muvaf-

260

Cemal Kutay, Milli Mücadelede Öncekiler Ve Sonrakiler, Tarih Yayınları, İstanbul 1963, s. 259-270. 261

Cami Baykııı-t'ım Amları, Dft.l, s. 28. Cemal Kutay, Milli Mücadelede Öncekiler . ,s. 266. 263 Gotthard Jaeschke, Tıirk Kıırtııluş Savaşı İle İlgili İngiliz Belgeleri, Çev: Cemal Köprülü, 262

.

.

TTK Basımevi, Ankara 1971, s. 73. 264 Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kıırtulıış Savaşı . . . , s. 154-155; Kamil Erdcha, Milli Müca­ delede Vilayetler , s. 392- 393. . . .

265

Selahattin Tansel, 1V!ondrosta11 Mudanya'ya

. . .

, C. 1, s. 188-189.

84

ERDAL YILMAZ

fak Bey (Menemencioğlu)'dir. Bunu kendisine 14 Mayıs sabahı İtalyan Konsolosluğu'ndan bir tanıdığı bildirmiştir. Yunanlıların şehri işgal edeceği haberi halk arasında kısa sürede yayıldıktan sonra, cemiyetin önde gelenle­ rinden Necati Bey'in çağrısı üzerine Sultani Mektebi binasında bir toplantı yapmaya karar verilmiştir. Toplantıya İMHOC üyeleri, Türk Ocağı mensupları, şehrin tanınmış ki­ şileri, aydınlar, yedek ve muvazzaf subaylar gelmişlerdi. Birkaç kişinin ateşli nutkundan sonra bir direnme örgütü kurulmaya karar verilmiş ve yukarıda da bahsedildiği üzere Müdafaa-i Hukuk Komitesi'nin adı "İlhakı Red Heyet-i Milliyesi" olarak değiştirilmiştir. Bu heyetin başkanlığına Moralızade Halit, sekreterliğine de Ragıp Nurettin (Ege) Bey getirilmiştir.266• Heyet, Vali İzzet Bey'e, şehri Yunanlıların işgal edeceği söylentilerinin aslını sormaya gittiğinde, "işgal hakkında Babıali'den bir haber yok" cevabını almıştır. Bunun üzerine Türk Ocağı'nda bir araya gelen heyet, İzmirlilerin işgale karşı olduğunu göstermek için o gece bir miting yapmayı kararlaştırmış ve halkı, Maşatlıkta (Musevi Mezarlığı) yapılacak bu mitinge çağırmak için bir beyanname hazırlamıştır267• Türk tarafında telaş ve çare arayışları sürerken 14 Mayıs akşamı saat 2 1 .30 sularında Calthorpe'un "İtilaf Devletleri Mondros Mütarekesi'nin 7 . madde­ sine dayanarak İzmir'i Yunan birliklerine işgal ettirmeye karar vermişlerdir" yazılı ikinci noktası Vali İzzet Bey'e ve Komutan Ali Nadir Paşa'ya verilmiştir. İşgalin 15 Mayıs sabahı başlayacağı da bildirilmiştir268• O gece maşatlıkta toplanan ve sayıları on bini aşan kalabalık üzüntü ve umutsuzluk içinde beklemektedir. Aralarından kimileri yüksekçe bir yere çı­ kıp topluluğu coşturucu nutuklar çekmekte, kimileri de halkı direnmeye ça-

266

Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kıırtıılıış Savaşı . . . , s. 160-163.

267

Türkmen Parlak, İşgalden Kıırtııfıışa "1 . . . , s. 328-332. "Ey Bedbaht Türk!" diye başlayan bu beyanname İzmir'in Yunanlılara verildiğini haber vermekte, Türkleri Yunan işgaline karşı yapılacak mitinge çağırmaktadır. Bu beyannamenin metni için ayrıca: Tarık Zafer Tunaya, Siyasi Partiler 1859-1952, s. 493-494. "

268

Kamil Erdeha, Milli Mücadelede Vilayetler

. .

., s.

396

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

85

ğırmaktadır. Miting bütün gece sürmüş, sabah 6 sularında ise İzmir Körfezi girişinde Yunan birliklerini taşıyan gemiler görünmüştür269•

1 5 Mayıs günü Yunan askeri şehri işgal ederken İngilizlerin denetimi al­ tına giren postane merkezinde memurlar gizlice birkaç merkeze şu son telgrafı çekmektedir: "İzmir Yunanlılar tarafından işgal olundu. Şehirde katliam bütün şiddetiyle devam ediyor. Kan gövdeyi götürüyor. Hamiyetli olan, Allahını, di­ nini seven, vatan ordusuna imdat etsin!"270• Planın ikinci aşaması da gerçekleş­ miş, işgal ilk önce müttefiklerin ortaklaşa yaptığı bir harekat gibi gösterilerek İzmir çevresinde kontrol sağlanmış ve ardından Yunan birlikleri İzmir'e çıkar­ tılmıştır. Yunan askerinin Müslüman halka karşı yapmış olduğu katliamlar di­ ğer kaynaklarda aktarıldığından Cami Bey'in işgal sonrası faaliyetleri üzerinde durulacaktır. İşgal sırasında İstanbul'da olan Cami Bey, Yunanlıların İzmir halkına yap­ tığı muameleleri, Haçlılar devrinden kalma bir numune olarak 20. asırda İslam memleketine karşı işlenmiş vahşiyane bir hareket olarak nitelendirmiştir. Ay­ rıca İngiliz emperyalistleri ve petrol krallarını da eski Haçlı orduları arkasında yürüyen ve doğu pazarını elde etmek isteyen Venedik tüccarına benzetmiş­ tir271. Bu değerlendirmesiyle Cami Bey, Batı'nın Doğu-Müslüman halka karşı bakışında yüzyıllar sonra bile bir değişiklik olmadığının vurgulamıştır. 1 6 Mayıs 1919'da yani işgalden bir gün sonra Damat Ferit Paşa Hükü­ meti istifa etmiştir272• Bu istifayı işgal karşısında hükümetin yapabileceği bir protesto olarak görenlerin, Damat Ferit'e olan husumetlerini unuttuklarını ve onu sevmeye çalıştıklarını söyleyen Cami Bey, birkaç gün sonra yine aynı şah­ sın hükümeti kurmasıyla bu sevginin kısa sürdüğünü belirtmektedir. Bununla beraber Damat Ferit'in İzmir faciasını kısa süren bir istifa ve bir kabine deği­ şikliği ile atlatmaya çalıştığını da eklemektedir273• Cami Bey, istifa etmiş hükümetin Dahiliye Nazırı Mehmet

269

Selahattin Tansel, Mondros/an Mudanyaya . , C. 1, s. 195.

270

Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı . . , s. 182.

. .

.

271

Cami Bayk11rt'1111 Anıları, Dft.l, s. 32.

272

Sina Akşin, İstanbul Hiikiimetleri . , s. 272. . .

273

Cami Baykıırt'un Anıları, Dft.1, s. 32.

Ali

Bey'in

ERDAL YILMAZ

86

kendisini yanına çağırarak görüşmek istediğini belirtmektedir. Mehmet Ali Bey, Cami Bey'e "İkinci teşekkül edecek kabinede yine Dahiliye Nezareti'ni bana verecekler. Yunan ordusu Menderes Nehri boyunca Aydın'a doğru iler­ lemektedir ve halk tarafından mukavemet başlamıştır. Ancak bu mukavemeti tanzim etmek ve askerce idare etmek için Nurettin Paşa'nın hemen Ege sahi­ lindeki istila tehlikesine maruz memlekete giderek işi ele alması lazım. Ben Dahiliye mesturesinden 200 bin lira ayıracağım ve onun emrine vereceğim. Rica ederim gidiniz Nurettin Paşa'ya bu teklifi yapınız."274 demiştir. Cami Bey, azlolunduktan sonra Üsküdar Doğancılar Yokuşu'ndaki evinde oturmakta olan Nurettin Paşa'ya Dahiliye Nazırının teklifini iletmiş ve Paşa da böyle bir işi üzerine almak için bir takım şartlar ileri sürmüştür. Nuret­ tin Paşa, hükümetin bu mukavemetin mesuliyetini üzerine almasını ve bunu kendi politikası olarak ilan etmesini istemiştir. Cami Bey, müttefik ordusu­ nun işgali altında olan memleketi idare eder gibi görünen Damat Ferit Paşa Hükümeti'nden böyle bir talebin yerinde olmadığını uzun uzadıya anlattıktan sonra, Paşa'nın şartında ısrar etmesi üzerine, Mehmet Ali Bey'e durumu bil­ dirmek için oradan ayrılmıştır275• Cami Bey ertesi gün Dahiliye Nazın ile görüşmek için Babıali'ye gitti­ ğinde Damat Ferit Paşa'nın yeni hükümeti kurduğunu276 ve aksine Dahiliye Nezareti'ne Ali Kemal Bey'in getirildiğini öğrenmiştir. Söz konusu mukave­ met hakkında Ali Kemal Bey ile konuşmuş "Cami Bey, ben sizi akıllı bir adam zannederdim. İttihatçıların bu uydurmalarına inanmanıza şaşırdım" cevabını almıştır277• Cami Bey'in Mehmet Ali Bey, Nurettin Paşa ve Ali Kemal B ey ile yaptığı ve anılarında aktardığı bu görüşmelere başka kaynaklarda rastlanılma­ mıştır278. 274

Cami Baykurt'un Anıları, Dft.1, s. 32.

ı;;

Cami Baykurt'un Anıları, Dft.l, s. 33.

276

Damat Ferit Paşa İkinci Hükümeti'ni 19 Mayıs 1919'da kurmuştur. Bkz. Sina Akşin,

İstanbul Hükümetleri. . . , s. 299. Cami Baykurt'un Anıları, Dft.1, s. 33. Cami Bey'in Ali Kemal ile yaptığı bu görüşme hakkında bilgiye Ali Kemal'in hayatını ve siyasi faaliyetlerini anlatan iki eserde rastlanmamıştır: Bkz.Ali Kemal, Ömrüm, Haz. Zeki Kuneralp, İsis Yayıncılık, İstanbul 1985, Faruk Gezgin, A/i Kemal· Bir Muhalifin Hikayesi, İsis Yayıncılık, İstanbul 2010. 277

278 Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey'in Milli Mücadele taraftarlarına yardımları olduğunu

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

87

Cami Bey, Nurettin Paşa ile İMHOC'ni temsilen değil istifa etmiş bir hükümetin Dahiliye Nazırı'nın isteği üzerine görüşmüştür. Ancak görüşme cemiyet adına olmasa da doğrudan onu ilgilendirmektedir. Zira Nail Bey de cemiyet İ stanbul'a taşındıktan sonra İzmir ve çevresindeki Müdafaa-i Hu­ kuk ve Reddi İ lhak Cemiyetleri ile temasları esnasında Aydın ve Nazilli gibi cephelerde güçlü ve şöhretli bir kumandana ihtiyaç duyduklarını, bu kişiyi de Nurettin Paşa olarak tasavvur ettiklerini söylemektedir. Ancak cemiyet adına Paşa ile görüşen Menemencizade Muvaffak Bey de Cami Bey gibi başarılı olamamıştır279• Yunan ilerleyişinin yarattığı kötü vaziyeti gören ve buna karşı çareler ara­ yan kişilerden biri de Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa'dır. Cevat Paşa, Cami Bey'i yanına çağırarak "Nazilli ve Salihli'deki çetelerin işlerini başarabilecek halde olduklarını söyledikten sonra Balıkesir'deki yerli halkın cephesini mu­ avenete muhtaç bir halde gördüğünü ve bundan dolayı oraya bir erkan-ı harp zabitini göndermek fikrinde olduğunu . . . " söylemiş ve kendisinden bu zabi­ te adı geçen cepheler hakkında malumat vermesini istemiştir. Cami Bey de Paşa'ya bu teşebbüsün çok iyi bir fikir olduğunu ve göndereceği zabite gerekli bilgileri vereceğini belirtmiştir280• Cevat Paşa'nın bu görev için seçtiği ve Cami Bey'in de gerekli bilgiler verdiği zabit, Nazilli ve S alihli cepheleri için yola çıkmış, ancak on gün sonra tekrar İ stanbul'a dönmüştür. Cami Bey bunun nedenini sorduğunda ise Akhi­ sar Kaymakamı'nın kendisini tehdit ettiğini söylemiştir281 • Diğer taraftan İzmir'e Yunan askerinin çıkmasından sonra ülkenin çeşitli yerlerinde işgali protesto etmek ve sesini dünya kamuoyuna duyurmak için mitingler düzenlenmiştir. İ lki İ stanbul Fatih'te

19 Mayıs 1919 Pazartesi günü

Ali Fuat Cebesoy da belirtmekte, hatta Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a gönderilmesinde Da­ mat Ferit Paşa'yı onun ikna ettiğini söylemektedir. Bkz. Ali Fuat Cebesoy, Bilinmeyen Hatıralar, Kuva-yı Milliye ve Cıımhııriyet Devrimleri, Haz: Osman Selim Kocahanoğlu, Temel Yayınları, İstanbul 2001, s. 348-351. 2;9

Nail Moralı, Mütarekede İzmir Olayları, s. 65-66.

28°

Cami Baykıırt'wı Anıları, Dft. 2, s. 46.

28 1

Cami Baykıırt'ım Amları, Dft.2, s. 47-48. Başarısızlıkla sonuçlanacak bu girişime dair yapılan görüşme de sadece Cami Bey'in anılarında geçmektedir.

88

ERDAL YILMAZ

yapılan mitingde Ahmet Ferit, Tahsin Fazıl ve Halide Edip gibi vatanperver hatiplerin konuşmaları oldukça ilgi görmüştür2 82 • Akabinde Üsküdar ve Kadı­ köy mitingleri yapılmış ve 23 Mayıs'ta Sultanal1met Meydanı'nda daha büyük bir miting düzenlenmiştir2 83• İstanbul'un (orta halli ve fakir sınıflarına) men­ sup erkekli ve kadınlı 25 bin kişinin katıldığı bu mitingde, kürsülerden pro­ testo nutukları söylenirken camilerin minarelerinden getirilen tekbir sesleri ve halkın onlara eşlik etmesinin, o gün orada bulunan İtilaf Devletleri zabitlerini çok ürküttüğünü söyleyen Cami Bey'e göre, "İstiklal Harbi işte o gün başlamış ve o gün kazanılmıştır "2 84• Yunan birliklerinin İzmir'i işgali ve Anadolu'nun içerilerine doğru ilerle­ mesi üzerine Padişah Vahdettin genel durumu görüşmek ve fikir alışverişinde bulunmak üzere Şurayı Saltanat toplamaya karar vermiştir. Bu meclis, 26 Ma­ yıs 1919 Pazartesi günü Y ıldız Sarayı'nda toplanmıştır285• Cami Bey bu toplan­ tıya İMHOC'ni temsilen katılmıştır2 86• Konuşma sırası kendine geldiği zaman "Efendim ben İzmir Osmanlı hakları cemiyeti adına arzlarda bulunacağım"2 87 diyerek konuşmasına başlayan Cami Bey daha önce konuşma yapan Ayandan Seyit Bey'in sözlerine2 88 katıldığını, Batı Anadolu'daki işgallerin memleketin başka yerlerinde meydana gelen işgallerle bir olmadığını ifade etmiştir. Çünkü İtilaf Devletleri'nin Doğu Akdeniz'i daha önceden beslediği emeller doğrul282 İlhan E. Darendelioğlu, Tıirkiye'de Milliyetçilik Hareketleri, Toker Yayınları, 1968. s. 47. 283 Kemal Arıburnu, Milli Mücadelede İstanbul Mitingleri, 2. Basım, Yeni Desen Matbaası,

Ankara 1975, s. 39-51. 284 Cami Baykurt'ım Anıları, Defter 2, s. 34. K. Arıburnu bu mitinge 200 bin kişi katıldığın belirtmektedir. Bkz. Kemal Arıburnu, Milli Mücadelede İstanbul Mitingleri, s. 39.

285 Selahattin Tansel, Mondros'tan Mııdanya'ya , C. I, s. 256 257; Tayyip Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, Cilt l, TTK. Basımevi, Ankara 1959, s. 93; Ali Fuad Türkgeldi, Görüp İşit­ tiklerim, 3. Baskı, TTK Basımevi, Ankara 1984, s. 215. . . .

286

Tayyip Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, C. 1, s. 1 13. 287 Mithat Sertoğlu, "Mütareke Devrinde Saltanat Şurası ve Milli Şura Hazırlıkları (Gizli Belgeler) II'', Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Sayı: 23, Ağustos 1969, s. 54. 288 Seyit Bey, İtalyanların hangi sebepten ötürü Menteşe Sancağını işgal ettiğini, Yunan­ Warın sadece İzmir'i işgal edeceği bildirildiği halde Nif, Menemen Kazaları ile Manisa'yı neden işgal ettiği ve ayrıca Yunanlılarla fiilen harbe girmediğimiz halde kendilerine neye dayanarak bir manda verildiğini hükümete sormuştur. Tayyip Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, C. 1 , s. 100-101.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

89

tusunda işgal ettiklerini belirten Cami Bey, Yunan işgalinin ne gibi asayişsizlik ileri sürülerek gerçekleştiğini merak etmektedir. Söz konusu asayişsizliğin ne derecede olduğu ve buna karşı ne gibi önlemler alındığı hakkında, hükümetin kendilerine bir açıklama yapmasını isteyerek sözlerini bitirmiştir289• Toplantıda İzmir'in işgalinin yanı sıra mevcut devlet idaresi, Milli bir meclisin oluşturulması, manda meselesi ve Ermenilerin toprak istekleri ile İtilaf devletlerinin bu doğrultudaki çalışmaları üzerine konuşmalar yapılmış, ancak hiçbir sonuç çıkmamıştır. Çünkü kürsüye gelen Sadrazam Ferit Paşa, "Burada gerek lehimize ve gerek aleyhimizde olsun lütfen beyanda bulunan kişilerin sözlerini tamamen millet ve memleketimizin yararına sayar; bunun için hepinize teşekkür ederim, meclis sona erdi" diyerek toplantıyı bitirmiş­ tir29o. İMHOC'nin merkezi İstanbul'a taşınmadan önce, Cami Bey'in cemiyeti temsilen yaptığı çalışmalar bunlardır. Çalışmanın bundan sonraki kısmında cemiyetin merkezini İstanbul'a taşıması ve Cami Bey'in faaliyetleri aktarı­ lacaktır. İzmir'in işgali dolayısıyla İMHOC üyelerinin kurduğu İlhakı Red Heyeti Milliyesi'nin etkisiyle bölgede işgallere karşı aynı tarzda ve benzer isimlerde cemiyetler kurulmuştur. Batı Anadolu'da münferit şekilde oluşan bu teşekkülleri birleştirmek amacıyla 20. Kolordu Kumandanı Ali Fuad Paşa ve 14. Kolordu Kumandanı Kazım Paşa'nın teşvik ve gayretleriyle önce Balıkesir sonra Alaşehir Kongreleri toplanmıştır291 • Alaşehir Kongresi 1 6-25 Ağustos 1 9 1 9 tarihleri arasında toplanmıştır292• B u kongrede İMHOC'nin merkezini İstanbul'a nakline karar verilmiş293 ve yeni yönetim kurulu oluşturularak cemiyetle ilgili şu kararlar alınmıştır: 289 Tayyip Gökbilgin, Mil/i Mücadele Başlarken, C. 1, s. 1 13-114; Mithat Sertoğlu, "Müta­ reke Devrinde Saltanat Şurası ve Milli Şura Hazırlıkları (Gizli Belgeler) il", s. 54. 290 Selahattin Tansel, Mondros'tan Mudanya'ya . . , C. I, s. 258-259; Tayyip Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, C. 1, s. 1 19. .

29ı Tarık Zafer Tunaya, Siyasi Partiler 1859-1952, s. 494-495. 292 Hacim Muhittin Çarıklı, Balıkesir Ve Alaşehir Kongreleri

Ve Hacim Muhittin Çarıklı'nm Kıwayı Milliye Hatıraları (1919 - 1920), Haz. Şerafettin Turan, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1967, s. 205. Bu eser "Hacim Muhittin Hatıralar' olarak geçecektir. 293 Nail Moralı her iki eserinde de kongrenin çalışmaları sırasında İMHOC'un İstanbul'a

nakline karar verildiğini söylemektedir. Bkz. Nail Moralı, Mütarekede İzmir. ,s. 174; Nail Mo. .

90

ERDAL YIL.i\tlAZ "1) Umum Hareketi Milliye Redd-i İlhak Heyetleri murahhas­

/armdan mürekkeben teşekkül ve A/aşehir'de inikad eden müttehit kongre azaları, kendilerini 1 7 Mart 1919 tarihinde ilk kongresini akdeden Miidafoa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti'nin aza-i tabiiye ve miiessisinden addederek, cemiyet merkezinin İzmir'den Dersaadete naklinde mazereti takdir eder ve merkezi cedidini selahiyetdar görü1:

2} Cemiyet heyet-i idaresi beş azadan mürekkeb o/acaktu: 3} Kongre, Heyeti idarei cedideyi Cami Bey (Katibi Umumi}, Moralı-zade Halid Bey (Veznedm), Tüccardan Aydınlı Nazmi Bey ve Halide Edib Hanımefendi ve Ragıp Nureddin Beylerden mürek­ kep olarak intihap eder"294•

Merkezini İstanbul'a nakleden cemiyet, Kuvayı Milliye Kongreleri ve Ankara ile haberleşmesini Cami ve Nusret Hilmi Beyler vasıtasıyla gerçek­ leştirmiştir 295• Bununla beraber Alaşehir Kongresi Heyet-i Merkeziyesi de, kongrenin sekizinci toplantı günü olan 23 Ağustos 1919'da İstanbul ile haber­ leşmenin Cami Bey vasıtasıyla yapılmasını kararlaştırmıştır296• Yapılan haber­ leşmeler hakkında bilgi mevcut değildir. Cemiyetle ilgili olarak Alaşehir Kongresi'nde bu kararların alınmasın­ dan sonra Cami Bey, Kuvayi Milliye hareketini yerinde izlemek için Batı Anadolu'ya hareket etmiştir. Cami Bey anılarında bu geziyi hangi tarihler ara­ sında yaptığını açık bir şekilde belirtmemekte, sadece Balıkesir'e vardığı sırada

ralı, Mütarekede İzmir Olayları, s. 15. Ancak Hacim Bey, cemiyet adına katılan Ragıp Nurettin Bey'in kongrenin sona ermesinden bir gün sonra Alaşehir'e geldiğini ve cemiyet ile ilgili karar­ ların 26 Ağustos 1919'da alındığını söylemektedir. Bkz. Hacim Muhittin Hatıralar, s. 45. Ragıp Nurettin Bey de anılarında Hacim Bey'i doğrulamaktadır. Bkz. Haz: Güneş N . Eğe-Akter, Babamııı Emanetleri, Ragıp Nurettin Eğe'nirı Birici Cihan Harbi Günlükleri Ve Harbin Sonrası Hatıratı 1 915- 1919, Dergah Yayırıları, İstanbul 2006, s. 353. Not: Bu eser "Ragıp Nurettin Eğe'nin Hatıratı" diye geçecektir. 294 Hacim Muhittin Hatıralar, s. 45. 295 Mesut Çapa, "İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti , AtatürkAraştmna Mer­ kezi Dergisi, Cilt 7, S. 21, s. 562. 296 Hacim Muhittin Hatıralar, s. 180-181. "

D Ö RT DEVİ RDE Bİ R MUHALİ F

91

Eylül'ün (1919) başı olduğunu söylemektedir297• Üçüncü Balıkesir Kongresi' ne dinleyici olarak katılan Cami Bey298, ardından cephelere hareket ederek Çerkes Ethem'den Salihli Cephesi hakkında bilgi almış299, daha sonra Nazilli'ye De­ mirci Mehmet Efe'nin yanına geçmiştir3°0• Cami Bey, bu ziyaretleri ne mak­ satla gerçekleştirdiğini soran İkdam gazetesi muhabirine şu cevabı vermiştir:

''Müdafaa-i Hukuk Osmaniye Cemiyeti'nin Katib-i Umumisi idim. Bunun için İzmir, Karesi veAydın taraflarınagittim. Harekat-ı Milliye'nin bu cemiyetle münasebeti vardı. Daha evvel teşekkül eden Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye'ye mensup azanın mühim bir kısmı Harekiıt-ı Milliye'yefiilen iştirak etmişlerdi. Miidafaa-i Hukuk Os­ maniye Cemiyeti neşriyat ile hukuk-ı memleketi müdafaa sahasında çalışıyor. Harekiit-ı Milliye ise evini, tarlasını, ailesini müdafaa için silaha sarılan ve memleketi bilfiil müdafaa edenlerden müteşekkildir. Harekiıt-ı Milliye memleketimize musallat olanların tevlid ettiği aks-ül-ameldir". İkdam gazetesi muhabirinin Kuva-yı Milliye'nin hakim olduğu sahalar­ da asayişin ne durumda olduğu şeklindeki sorusuna Cami Bey "Bazılarımız Kuvayı Milliye'yi anarşiyi müvellid bir hükümet olarak gösteriyorlar. Bu vaki değildir. Hatta bugün Aydın'da dağlarda şekavet için gezen çetelerden bile eser kalmamıştır. Temin ederim ki bütün Anadolu dahilinde Harekat-ı Milliye'nin zuhuruyla asayiş eskiden daha iyi temin edilmiştir." cevabını vermiştir. Ayrıca Cami Bey, "Harekatı tanzim ve idare edenler içinde gayet kıymetli şahsiyetler vardır. Bunların mesaisi sayesinde her kasabanın kendini müda­ faadan ibaret olan teşkilatı bugün mükemmel bir müdafaa-i Milliye kuvveti

297

Cami Baykıırt'ım A111/arı, Dft.2, s. 56.

2 8 9

Mücteba İ lgürel, Milli Mücadele'de Balıkesir Ko11greleri, Atatürk Araştırma l'vlerkezi, İ stanbul 1999, s. 124. 299 Cami Baykıırt'ım Amları, Dft. 2, s. 59. Çerkes Ethem anılarında Cami Bey'in bu zi­ yareti hakkında bilgi vermemiştir. Çerkes Ethem, Çerkes Ethem'iıı Hatıraları, Dünya Yayınları, 1962; Çerkes Ethem, Am/arını, Berfin Yayınları, Sadeleştirilmiş Birinci Baskı, İstanbul 1993.

300 Cami Baykıırt'ım A111/an, Dft.2, s. 61. Cami Bey'in anılarında, Batı Anadolu'da yerel direnişi örgütleyen efelerin kişilik özellikleri ve işgaller karşısında rutumları oldukça ilginç bir tarzda kaleme alınmıştır.

92

ERDAL YILMAZ

teşkil etmektedir" demiştir3°1• İkdam gazetesi, bu mülakatın, Cami B ey'in B atı Anadolu gezisinden yeni döndüğü esnada yapıldığını yazmaktadır. Bundan hareketle Cami Bey'in bu gezisi bir buçuk ay sürdüğü söylenebilir. Cami Bey vasıtasıyla Batı Anadolu'daki direniş hareketi ile irtibatta bu­ lunan İMHOC, Ankara ile de temas halindedir. Cami Bey'in Mustafa Kemal Paşa'ya çektiği telgraflar, cemiyetin Ankara'dan kopuk çalışmadığını göster­ mektedir. Zaten Sivas Kongresi'nde, vatanın ve milletin maruz kaldığı zulüm ve acılardan dolayı kurulmuş olan cemiyetlerin tek çatı altında toplanmasına karar verilmiştir3°2• Cami Bey, 3 1 Aralık 1919'da İMHOC'nin Katib-i Umumisi sıfatıy­ la Ankarade Manda Sorunu ve Mustafa Kemahin Yaklaşımı", Ankara Üniversitesi Türk inkılap Tarihi Ensitüsii Atatürk Yolu Dergisi, S. 24, Kasım 1 999-2003, s. 475.

D Ö RT DEVİ RDE B İ R MUHALİ F

95

lara bağımsızlık tanınmakla birlikte geçici olarak mandater ülkenin yönetimi­ ne devrediliyordu308• Himaye ise günlük anlamda koruma anlamına gelmekle birlikte hukuki olarak kuvvetli bir devletin, zayıf bir devleti aralarında bir sözleşme olsun ya da olmasın koruyuculuğu altına almasıdır. Manda sistemine göre daha eski olan bu kavram sömürgeci devletlerin niyetlerini gizlemek için buldukları bir sistemdir3°9• Manda ve himaye arasındaki farklar ise: Mandada vekalet söz konusuy­ ken himayede koruyuculuk vardır, mandada Milletler Cemiyeti adına hareket edilmekte iken himayede aracı yoktur ve hareket keyfidir, mandanın Milletler Cemiyeti Misakı' na göre çeşitli kategorileri ve belirli süreleri var iken himaye­ de bu yoktur; mandada ülkelerin eğitilmesi ve kalkındırılması da söz konusu iken himayede böyle bir şey yoktur. Manda ve himaye sistemlerinin birbirinden farklı olduğu görülmektedir. Ancak Osmanlı Devleti için manda ve himayenin söz konusu olduğu 1919-

1920 yıllarında bu kavramların yerine her ikisi de Arapça olan "müzaheret ve muavenet" kelimeleri basında ve yapılan toplantılarda yer almış, epeyce tar­ tışılmıştır. Müzaheret arkalama, yardım etme koruma; muavenet ise yardım, yardım etme, yardımcılık anlamına gelmektedir Muavenet ve müzaheret kelimeleri daha çok yardım anlamına gelmekle beraber o dönemde özel anlamlar taşımışlardır. Müzaheret kelimesi çoğu kez bir manda ve himaye anlamında; muavenet ise sadece yardım anlamında kul­ lanılmıştır. Bununla beraber müzaheret kelimesinden sadece insancıl olarak yapılacak yardım manasında kullananlar da vardır310• Cami Bey de mütareke döneminde Katib-i Umumisi olduğu parti aracılığıyla bu tartışmalara katılmış, hatta Amerika'nın "müzaheretini" istemiştir. Cami Bey 'in bu konuya nasıl baktığı ve bu doğrultuda faaliyetleri aşağıda ayrıntılı incelenecektir.

ıos

Oğuz Aytepe, "Milli Mücadeleıde Manda Sorunu ve Mustafa Kemahin Yaklaşımı", s. 475-476. B mandası, Almanların Orta Afrika sömürgelerini C mandası da yine Almanların iyice geri kalmış Güney Batı Afrika ile Güney Pasifikteki sömürgelerini bpsıyordu. 309 Türk Hııkıık Lugatı, Maarif Matbaası, Ankara 1944, s. 128-129; Kadir Kasalak, ıvli/li Mücadele'de Nlanda ve Himaye Meselesi, s. 30;

31° Kadir Kasalak, Milli Miicadele'de Manda ve Himaye Meselesi, s. 33-36.

96

ERDAL YILMAZ

a. Milli Ahrar Fırkası'nın Kuruluşu, Teşkilatı, Beyannamesi ve Programı Arkadaşlarıyla beraber Milli Allrar Fırkası'nı kurmadan önce, Cami Bey'in Sulh ve Selameti Osmaniye Fırkası'nın çalışmalarına katıldığını gös­ teren çalışmalar mevcuttur311• Ancak bu eserlerde de aktarıldığı üzere Cami Bey bu oluşumun ne kurucusudur ne de çalışmalarında etkin bir durumdadır. Bununla beraber Cami Bey de dönemi anlatan anılarında bu siyasi teşekkülle olan ilişkisinden bahsetmemiştir. İzmir'in işgalinden sonra 20 Mayıs 1919'da bütün siyasi fırka ve cemi­ yetleri toplantıya davet eden Milli Kongre Cemiyeti'nin çalışmalarında Cami Bey'in de adı geçmektedir. Cami Bey'in bu toplantıya İMHOC'ni mi yoksa Milli Ahrar Fırkası'nı mı temsilen katıldığı bilinmemektedir. Cemiyetin yap­ tığı heyet-i faale azalığı seçimini kazanan on bir kişinin arasında Cami Bey'in adı zikredilmektedir312• Bu cemiyeti anlatan diğer eserler de Cami Bey ile ilgili bilgiler bunlarla sınırlıdır. Cami Bey ise anılarında bu bahse değinmemekte, bu cemiyetle ilgili olarak "İstanbul'da teşekkül etmekte bulunan birçok fırkalar ve cemiyetler içinde Milli Kongre en hamiyetlisi idi. Bütün Milli kuvvetle­ ri birleştirmek maksadıyla . . . , Milli Kongre'nin vazifesi vatanın içine düşmüş olduğu şu meşılm vaziyyette vatanın hukuk ve menafıni müdafaa esbab ve vesaitini temine çalışmaktı" demektedir313• Cami Bey'in, Sulh ve Selameti Osmaniye Fırkası ve Milli Kongre Cemi­ yeti ile olan ilişkileri aktarılan bilgilerle sınırlıdır. Bu yüzden bizzat kurucula­ rından biri olduğu Milli Abrar Fırkası'ndaki siyasi faaliyetleri incelenecektir. Zira manda ve himaye meselesi hakkındaki düşünceleri de bu partideki çalış­ malarında görülmektedir. Milli Ahrar Fırkası, Mütareke döneminin çeşitli meseleleri arasında, Milli hareketleri, Türkiye'nin sosyal ve iktisadi durumuna ve geleceğine yönelmiş düşünceleri siyasi bir program içinde açıklayan devrin önemli siyasi kuruluşlaTank ZaferTunaya, Siyasal Partiler: Mütareke Dönemi, C. II, s. 236; Tarık Zafer Tuna­ ya, Siyasi Partiler 1859-1952, s. 424; F. HüsrevTcikin, Türk Tarihindeki Siyasi Partiler, s. 54-55. 311

Niyazi Ahmet Banaoğlu, "Milli Kongre ve Faaliyetleri", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Ankara 1986, C. 3, S. 7, s. 208. 312

313

Cami Baykıırt'ıınAnıları, Dft.1,

s.

21-22.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

97

rından biridir314. Arapça kökenli bir kelime olan Ahrar Türkçe de "serbest, hür olanlar, köle ve esir olmayanlar" anlamına gelmektedir315. Parti, adı bugünkü dilde "Milli Hürriyet Partisi" olarak tanımlanabili r31 6•

4 Mayıs 1 9 19'da kurulan partinin kurucuları Cami (Baykurt), Asaf Mu­ ammer, İsmail Suphi (Soysallıoğlu), Agah Mazlum, Bekir Sami (Kunduh), Tevfik Hamdi, Refik İsmail, Süleyman Nüzhet, Abdülhak Şinasi (Hisar), Ma­ hir Sait, Mehmed Refik beylerdir. Partinin İdare Heyeti ise Cami Bey (Katibi Umumi), Asaf Muammer, Bekir Sami, İsmail Suphi, Mahir Sait ve Refik İs­ mail beylerden oluşmaktadır317. Kaynaklar partinin kuruluş izni için resmi müracaatını Dahiliye Nezare­ tine ne zaman yaptığını yazmamaktadır. Dahiliye Nezareti içindeki yazışma­ larda, Milli Ahrar Fırkası'nın nizamnamesinin Cemiyetler Kanunu'na aykırı olmadığı ve lazım gelen ilmuhaberin düzenlenerek partiye verilmesi isten­ miştir318. Bu yazışmalardan partinin varlığının tanındığı görülmektedir. Bu­ nunla beraber Milli Ahrar Fırkası'yla ilgili 22 Mayıs 1335 (1919) tarihli İleri Gazetesi'nde çıkan bir haberde ''Ahiren teşekkül eden Milli Ahrar Fırkası be­ yanname ve programını hazırlayarak muamele-i resmiyesini ikmal etmiştir"319 diye yazılmıştır. Kaynakların 4 Mayıs'ta kurulduğunu yazdığı parti ancak bu tarihlerde resmi hüviyet kazanmıştır. Cami Bey bu partiyi kurmaktaki amaçlarını "Milli Ahrar Fırkası'nı teşkil ederek İngiltere işgal ordusunun kumanda heyetiyle ve İngiliz komiserliğiyle

314 Zekai Güner, Milli Mücadele Başlarken Tiirk Kamuoyu (Basm, Siyasi Partiler, Cemiyet­ ler}, T. C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1999, s. 99. 3 15 316

Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lıigat, s. 22. Tülay Duran, "Mütareke Devrinin Önemli Bir Olayı Milli Ahrar Fırkası'nın Kuruluşu",

Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Dün/ Bugün /Yarm, C.9-10, S.60, Eylül 1972, s. 10. 3 ı7 Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: JV/iitareke Dönemi, C. il, s.460; Tarık Zafer Tu­ naya, Siyasi Partiler 1859-1952, s.431-432; "Milli Ahrar Fırkası", İleri, 22 Mayıs 1335 (1919), Nr: 494, s. 3. (Gazetede partinin kuruluş tarihi belirtilmemiştir); Cami Baykurt'ım Amları, Dft.1, s. 25-26. 318 BOA, Dahiliye Nezareti Hukuk Müşavirliği (DH.HMŞ), (1337.08.18/19.05.1919),

D: 4- 1 , G: 4042, B:l. (Dahiliye Nezareti'nden Emniyet-i Umumiye Merkezine gönderilen 19.05.1919 tarihli belge) 319 "Milli Ahrar Fırkası", İleri, 22 Mayıs 1335 (1919), Nr: 494, s. 3.

98

ERDAL YILMAZ

temasa girmek ve Türkiye hakkındaki niyetlerini anlamak"320 şeklinde belir­ tirken, diğer kurucu üyelerin partinin kuruluşuyla ilgili görüşlerine ulaşılama­ mıştır. Milli Ahrar Fırkası, Mütareke döneminin hareketli bir partisidir. Ancak İstanbul'dan başka bir yerde teşkilat kuramamış, kongre düzenleyememiştir. Yayın organı olmayan parti, Söz ve Tarik Gazeteleri tarafından desteklenmiş­ tir321. Partinin kurulduğu gün beyanname ve programı yayınlanmıştır. Parti be­ yannamesinin giriş kısmında, Türkiye içerisinde milli azınlıkların da, öteden beri topluluk hayatına dayalı bulunan benzer siyasi örgütlerinin bir hak olarak kabul edildiği açıklamakta ve bu hakkı ortadan kaldıracak siyasetin reddedildi­ ği vurgulanmaktadır. Ayrıca son on senedir ülkeyi yöneten İTF serüvencilikle suçlanarak, sosyal iktisadi ve fikri alanlarda milletin yükselmesini kolaylaştır­ maya yönelen uzlaştırıcı ve kendi sınırları içerisinde Milli bir politika izlene­ ceği belirtilmektedir322. Parti beyannamesinde İTF suçlanmaya devam edilerek "Türkiye'nin Cer­ men siyasetinden kurtuluş ümit ederek Kayzerin ordularına yol gösteren köle­ ler haline getirilmesi ağır siyasi bir hata" olarak tanımlanmıştır. Mevcut siyasi kadroların böyle bir duruma yönelmelerindeki neden ise büyük Batılı devletle­ rin Osmanlı Devleti'ni ihmal ve Rusya'ya feda etmeleri olarak açıklanmıştır323• Partinin beyannamesinde İttihat ve Terakki düşmanlığı ve onun hatalarına cephe alındığı görülmektedir324• Beyannamede, büyük çoğunluğu Türklerden meydana gelen Asya'daki Osmanlı toprakları ile saltanat merkezi olan İstanbul ve Rumeli'nin birbi­ rinden ayrılmaz bir bütün olduğu vurgulanarak memleketin parçalanmasının genel barış için tehlikeli bir vaka olduğu belirtilmektedir. Beyannamede iç si­ yasetle ilgili olarak, memleketi üzücü sarsıntılara uğratmayacak ve bütün milli 320

Cami Baykurt'un Anıları, Dft.1, s. 25.

321

Tarık ZaferTunaya, Siyasal Partiler: Mütareke Dönemi, C. II, s. 461.

Zekai Güner, Orhan Kabataş, Milli Mücadele Dönemi Beyannameled, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara 1990, s.245. 322

323

Zekai Güner, Orhan Kabataş, Milli Mücadele Dönemi Beyannameleri, s. 245-246.

324

Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: Mütareke Dönemi, C. Il, s. 461 .

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

99

kuvvetleri eşit şekilde Saltanat makamı etrafında toplayacak bir yapı zorunlu görülmüştür. Tanzimat'tan beri memlekete dışarıdan getirilmek istenen yenileşme ha­ reketlerinin merkezi idareyi sağlamaya ve bürokrasiyi genişletmeye yaradığı ve bu durumun da milli gücü felç ettiği beyannamede vurgulanmış ve merkezi­ yetçilik yerine mahalli kuvvetlerin ön plana çıkarılacağı açıklanmıştır. Ayrıca, şimdiye kadar teminine çalışılmayan bu gayeye süratle ulaşmak için dışarıdan yapılacak düzerılemelere müracaat ihtiyacı görülmüştür. Bu düşünceler göz önünde bulundurularak ve çeşitli içtimai teşekküllerin medeni millet örnekleri uzun uzadıya incelendikten sonra Ttirkiye'de bilcürrıle idare ve eğitim mües­ seselerimize Anglo-Sakson usullerini yetkililerce ithal edecek araçlara başvu­ rulmasına (tevessül) ve ihtiyacın bu şekilde temin edileceğine parti tarafından inanılmıştır325 . Parti, açıkladığı bu genel değerlendirmelerden sonra yapılması acil olan işleri şu şekilde sıralamıştır: Küçük toprak sahibi tarım unsurlarından mey­ dana gelen milletimizi, komşumuzu (Rusya) sarsan sosyal ve iktisadi başıboş ihtilalin bulaşmasına karşı korumalı, bunurıla beraber galip devletlerle aramız­ daki davanın halledilmesi sırasında, çiftçimizi tarlası üzerinde işçi haline geti­ rebilecek sermaye hücumlarına da mani olunmalıdır. Devletlerarası anlaşmaz­ lıklardan en az zararla çıkabilmesi için içeride umumun güvenini kazanmış, dışarıdaki hukukumuzu savunmaya kadir ve en müsait barışı gerçekleştirebi­ lecek bir hükümet oluşturulmalıdır. Ayrıca idare mekanizmasındaki her türlü kişi ve siyasi çıkarlar ortadan kaldırılmalı, İttihat ve Terakki'nin komitacılığı yerleştirmesiyle oluşan buhranlı hükümet mekanizması da acilen düzeltilme­ lidir326. Par tinin programı ise 4 madde olarak açıklanmıştır: İlk maddede par­ tinin Meşruti Osmarılı Saltanatı'nın savunucusu olduğu; ikinci maddede ise partinin "Milli kuvveti israftan" koruyacağı, refah ve sosyal gelişmeyi sağlaya­ cağı, devamlı bir barışa yöneleceği belirtilmiş ve gerekli düzerılemelerin Ang­ lo-Sakson kaynaklarından alınacağı açıklanmıştır. Üçüncü maddede Osmarılı

3 25

Zekai Güner, Orhan Kabataş, Milli Mücadele Dönemi Beyaıınameleri, s. 246.

326

Tarık Zafer Tunaya, Si)•asal Partiler: Mütareke Dönemi, C. II, s. 467-466.

ERDAL YILMAZ

100

Devleti'nin fetih emellerinden uzak, barış ve anlaşma düsturunda bir dış poli­ tika izleyeceği yazmaktadır. Parti programının dördüncü maddesi iç siyasette izlenecek prensipleri açıklamakta, dokuz fıkradan oluşmaktadır. Beyanname kısmında da bahse­ dildiği üzere merkezi idare yerine mahalli idarenin kurulması, belediyelerin tamamen özerk olması, azınlıkların hukukunun oranlarına göre belirlenerek korunması, şahsi teşebbüsü geliştiren eğitim sisteminin kurulması, köylüyü ezen vergilerin hafifletilmesi ve tarımsal sanayiye yardım yapılması, kanun­ ların memleketin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi gibi hususlar bu maddede açıklanmıştır327• Partinin beyanname ve programına ek olarak Dahili Nizamnamesi de yayınlanmıştır. Nizamnamede üyelerin ne şartlarla kabul edileceği, partinin teşkilatı, siyasi ve idare heyetleri ve toplamayı düşündüğü kongre hakkında bilgiler vardır328• Partinin beyanname ve programı incelendiğinde on yıldır ülkeyi yönetmiş olan İttihat ve Terakki'ye karşı bir husumet görülmektedir. Parti, merkezi yö­ netim yerine adem-i merkeziyet tarzını benimsemiş yapılacak düzenlemeler­ le bu sistemin sağlamasını istemektedir. Partinin beyanname ve programında yapılacak düzenlemelerin Anglo-Sakson kaynağından alınacağı belirtilmekte­ dir. İşte bu noktanın üzerinde durulması gerekmektedir ki çünkü bunun nasıl olacağı tam olarak belirtilmemiştir. Ayrıca bu yaklaşımın bir manda veya hi­ maye isteği mi olduğu da açık değildir. Çalışmanın bundan sonraki kısmında partinin kurulduktan sonraki faaliyetleri ve üyelerinin söylemleri aktarılacaktır. Böylelikle manda ve himaye tavırları daha açık bir şekilde ortaya çıkacaktır.

b. Milli Ahrar Fırkası ve Cami Bey Amerikan Mandasını mı İstiyor? Milli Ahrar Fırkası, İzmir'in işgali üzerine bütün cemiyet ve partileri top­ lantıya çağıran Milli Kongre Cemiyeti'nin çalışmalarında yer almıştır329• Bu toplantıya Cami Bey'in adı geçen fırkayı mı yoksa İMHOC'ni mi temsilen ka327 Tarık Zafer Tunaya, Siyasi Partiler 1859-1952, s.433-434. 328

Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: Mütareke Dönemi, C. II, s. 464-471.

329 Niyazi Ahmet Banaoğlu, "Milli Kongre ve Faaliyetleri", s. 207.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

101

tıldığı kaynaklarda belirtilmemiştir. 26 Mayıs 1919'da toplanan Şurayı Salta­ nat toplantısına da çağırılan partiyi Refik Bey temsil etmiş ve "Türkiye için bir ve tek idari vekalet teminine girişmek"330 şeklindeki açıklamalarıyla mandayı savunmuştur. Cami Bey, bu toplantıda İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti' ni temsil etmiştir331• Milli Abrar Fırkası'nın sonraki faaliyeti ise Sulh konferansına gönderi­ lecek Ttirk heyeti hakkında Saraya tehdit içerikli bir telgraf göndermesidir. Hükümetin başında bulunan Damat Ferit Paşa, İtilaf Devletleri' ne başvurarak Paris'te toplanan Sulh Konferansı'na bir Osmanlı heyetinin de katılmasını is­ temiştir. Paris'ten konferansa bir Osmanlı heyetinin de kabul edileceği haberi gelir gelmez 2 Haziranda bir murahhas heyeti oluşturulmuştur. Heyette, Da­ mat Ferit ile Tevfik Paşa ve yanlarında Nazırlardan Ali Kemal, Rıza Tevfik ve Maliye Nazırı Tevfik Beyler ve diğer nezaretten de murahhaslar vardı332• Kamuoyunda, heyette yer alan isimlere, özellikle Rıza Tevfik, Ali Kemal ile Hariciye Müsteşarı İzzet Fuat Paşa'ya büyük tepkiler gösterilmekte, kon­ feransa daha yeterli diye bilinen kişilerin gitmesi istenmekteydi333• 3 Hazi­ ran 1919'da Trabzon Vilayeti ve Havalisi Müdafaa-i Milliye, Milli Kongre ve Osmanlı Matbuat Cemiyetleri ile Milli Abrar ve Sulh ve Selamet Fırkaları Padişah'a çektikleri telgrafta, gönderilecek üyelerin çoğunluğunun yeterli ol­ madığına dair millette genel bir kanaat olduğu belirtilerek toplumun itimadını kazanmış kişilerin gönderilmesi aksi halde memlekette galeyan meydana gele­ bileceği ifade edilmiştir334• Telgrafın son kısmında görülen bu tehditkar tavırdan dolayı Dahiliye Ne­ zareti, Polis Müdüriyeti vasıtasıyla telgrafın altında mührü olan parti ve cemi­ yetlerin ifadelerini istemiştir. Cami Bey, Milli Abrar Fırkası Katib-i Umumisi sıfatıyla ifade vermiştir, ifadesinde telgrafta aktarılan bahsi tekrarlamıştır335• Bu 330 Sina Akşin, İstanbul Hükiimetleri. . ., s. 327. 33 1 Tayyip Gökbilgin, Milli Mücadele Baılarken, C. 332 Sina Akşin, İstanbul Hiikiimetleri

.

.

. , s.

1, s. 94-95 ve 113.

365-369; Tayyip Gökbilgin, Milli Mücadele Baı-

larken, C. I, s. 1 19-121. 333 Sina Akşin, İstanbul Hiikümetleri. . , s. 369-370. .

334

BOA, DH. Kalem-i Mahsus (KMS), (3 Haziran 1335 /1919), D: 53-1, G: 60, B: 4.

335

BOA, DHKMS, (5 Haziran 1335 /1919), D:53-1, G: 60, B: 2.

102

ERDAL YILMAZ

ifadeleri neticesinde Milli Kongre Başkanı Dr. Esat Paşa ile Osmanlı Matbuat Cemiyeti namına telgrafta imzası bulunan Tasvir-i Efkar Gazetesi müdürü Talha Bey'in tutuklanarak Sinop'a sürgün gönderilmeleri kararlaştırılmıştır336. Milli Ahrar Fırkası'nın ilk faaliyetleri bunlardır. Partinin manda ve hima­ ye doğrultusunda fikirleri ve açıklamaları ise Türkiye gelen Amerikan King­ Crane Heyeti'yle yaptığı görüşmeden sonra daha çok netlik kazanacaktır. Nite­ kim sadece Milli Ahrar Fırkası değil, dönemin diğer siyasi fırka ve cemiyetleri de heyetin İstanbul'a gelmesiyle bu doğrultuda fikirlerini açıklamışlardır. Paris Barış Konferansı'nda Milletler Cemiyeti'nin manda ile ilgili madde­ sine dayanılarak bir komisyon görevlendirilmesi kararlaştırılmıştır. Fransa ve İngiltere'nin bu komisyona katılmayı reddetmesi üzerine ABD tarafından bir komisyon oluşturulmuştur. King-Crane Heyeti olarak adlandırılan bu komis­ yon Yakın Doğu'daki mandalar konusunu incelemek üzere bölgeye gönderil­ miştir. Görev alanlarına hareket eden heyet Suriye ve Filistin'deki incelemele­ rini tamamlayarak 23 Temmuz 1919'da İstanbul'a gelmiştir. Heyet İstanbul'da kaldığı süre içerisinde sırasıyla Müslümanlar, Ermeniler, Rumlar ve Musevi­ lerle görüşmüştür. Görüştükleri kişiler arasında cemaat liderleri, nüfuz sahibi kişiler ve siyasi parti başkanları başta gelmektedir337. Heyet, Ttirk siyasi temsilcileriyle ilk kez 31 Temmuz 1 9 19'da B eyoğlu'nda­ ki Amerikan Elçiliği'nde görüşmeye başlamıştır338. Birçok eserde bu heyetle Milli Ahrar Fırkası adına Cami ve Kemal Midhat B eylerin görüştüğü aktarıl­ maktadır339. Bu eserler kaynak olarak, 1 Ağustos 1 9 19'da İstanbul gazetelerine, 336 BOA, DHKMS, (5 Haziran 1335 /1919), D:53-l, G: 60, B:4; Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri. . , s. 370. .

337 Metin Ayışığı, Kıırtııluş Savaşı Sırasında Tiirkiye'ye Gelen Amerikan Heyetleri, TTK Ba­ sımevi, Ankara 2004. s. 75, 78-79; Mine Erol, Tiirkiye'de Amerikan Mandası Meselesi 1 91 9-1920, İleri Basımevi, Giresun 1972. s. 61-62.

338 "Amerikan Heyet-i Murahhassası ve Muhtelif Cemiyetler", İkdam, 1 Ağustos 1335 (1919), Nr: 8073, s. 2.

339 Deniz Bilgen, : ABD'li Gözüyle Sivas Kongresi, Amerikan Mandası ve Gazeteci L. E. Browne'ın Faaliyet/eri, Kaynak Yaymları, İstanbul 2004, s.73; Ali Karayaka, Milli Mticadele'de

Manda Sorunu, Harbord Ve King-Crane Heyetleri, Başkent Klişe ve Matbaacılık, Ankara 2001, s. 88; Metin Ayışığı, Kıırtulıış Savaşı Sırasında Tiirkiye'ye Gelen Amerikan Heyetleri, s. 79; Mine Erol, Türkiye'de Amerikan Mandası Meselesi 1919-1920, s. 62.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

103

Cami Bey'in görüşmeyle ilgili olarak Milli Ahrar Fırkası Katib-i Umumisi namıyla verdiği beyanatı göstermektedir340• Ancak Cami Bey sonradan yazdı­ ğı anılarında görüşmeye birlikte gittikleri Kemal Midhat Bey'in Milli Ahrar Fırkasını, kendisinin de İMHOC'ni, temsil ettiğini yazmaktadır341• Bununla beraber Howard ise Cami ve Kemal Midhat Beylerin bu görüşmede Milli Ah­ rar Fırkası ve İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti'ni birlikte temsil ettiklerini söylemektedir342• Sonuç olarak görüşmede, Cami Bey'in mensup ol­ duğu parti ve cemiyet temsil edilmiştir. Yukarıda da bahsedildiği üzere Milli Ahrar Fırkası'nın mandacı yaklaşı­ mını anlatan eserler Cami Bey'in 1 Ağustos 1335'te (1919) İstanbul'daki ga­ zetelere verdiği beyanatı kaynak göstermiştir. Ancak gerek The King-Crane H eyeti'nin faaliyetlerini anlatan H. N. Howard'ın eserinde, gerek Cami Bey'in sonradan kaleme aldığı anılarında bu görüşme hakkında farklı açıklamalar gö­ rülmektedir. Bu üç kaynak ele alınarak görüşme hakkında bilgi verilecektir. Bunu yaparken de eserlerde geçen ifadeler aynen alınarak tarafların görüşmeyi nasıl aktardığı ortaya konulmaya çalışılacaktır. Cami Bey gazeteye verdiği beyanatta, Amerikan Heyeti'nin ilk olarak Milli Ahrar Fırkası'nın siyasi görüşünü ve azınlık hakları konusundaki dü­ şüncelerini sorduğunu belirtmekte ve kendilerine "nasyonalist olduğumuzu ve nasyonalistliğin asgari bir şekli olan minimalist olduğumuzu, aksiyonlarımı­ zın ve tekmil harekatımızın hududu Milliyemiz dahilinde kalacağı . . . Türkiye meselesinin imparatorluk nazariyatı dahilinde hallini katiyen merdud görerek Wilson Prensiplerinin on ikinci maddesiyle Türklerle meskun olan vilayatın teczi' kabul etmez . . . tabii bir millet olarak kendi haklarımızı iddia ettiğimiz gibi diğer milletlerinde bu zeminde olan müddeyatını tamamen haklı buldu-

"Amerikan Heyet-i Murahhassası ve Muhtelif Cemiyetler", İkdam, 1 Ağustos 1335 (1919), Nr: 8073, s. 2. 340

341 Cami Baykurt'ıın Anıları, Dft.2, s. 50. 342 Harry N. Howard,A11America11 Ingııiry iıı the iV!idd/e East: 1he King-Crane Commission, Beirut 1963, s. 164.

104

ERDAL YILMAZ

ğumuzu söyledik." cevabını verdiklerini ifade etmektedir343• Bu durumu, Ho­ ward eserinde aktarırken344 Cami Bey'in anılarında değinilmemektedir. Cami Bey, gazetecilerin, görüşmede Müzaheret-i Hariciyye bahsolundu mu sorusuna ise "müzaheret-i hariciye meselesi mevzu-i bahsoldu. Burada ev­ velce neşrolunan fırka beyannamesinin ihtiva ettiği esasatı yani Anglo-Sakson müessesatının idare ve talim ve terbiye şuabatından memlekete ithal taraftarı olduğumuzu ve bu hususta en salahiyatdar ellere tevdii lüzumunu beyan et­ tik. . . , Fırkamız şarkta yekdiğeriyle mücavir ve hal temasta bulunan milletlerin bir ahenk ve vifak dairesinde nimet-i refah ve müsalemetten mütenaim ola­ bilmesi için vaki olacak müzaheretin adalet ve insaniyete tamamen muvafık ve bu akvamı yekdiğeri aleyhine tahrik ederek makasıd-ı mahsusası takip eden " Romanof" ve (Habsburg) mektebi siyasetinin entrikalarına hatime çekecek yüksek ve medeni bir müzaheret şeklinde telakki eder."345 cevabını vermiştir. Howard'ın eserinde ise Türk tarafı bu konuda "Türkiye'nin kendi başına düzelebileceğine inanmadılar ve dahası, komisyonun ortaya çıkmasından bile önce yabancı yardımı esasını kabul etmişlerdi. Onlar, geleneksel Osmanlı İm­ paratorluğunu korumak istemediler, fakat Wilson ilkelerine göre çoğunlukla Ttirk insanların yaşadığı Türkiye'nin ulusal varlıklarının korunmasında ısrar ettiler. Sosyal olarak, 'Anglo-Sakson kültürü ve eğitimine göre yenilenmeyi' arzu ettiler ve manda yönetimi altında 'ülke topraklarının ayrılmayacağı te­ minatını' istediler. . . Cami Bey, yabancı entrikalarından koruyacak, reformlara yardımcı olabilecek, tarafsız güçlerin bulunmasını ve yeni Türk hükümetinin oluşturulmasını arzu etti"346 demektedir. Cami Bey anılarında ise müzaheret (manda) meselesine hiç değinmemiştir. Görüldüğü üzere Cami Bey'in gazete­ ye verdiği beyanatla Howard'ın eseri örtüşmektedir.

343

"Amerikan Heyet-i Murahhassası ve Muhtelif Cemiyetler", İkdam, 1 Ağustos 1335

(1919) , Nr: 8073, s. 2. 344 Harry N. Howard, 7he King-Crane Commission, s. 164. Howard, görüşme hakkında aktardıklarına kaynak olarak Amerikan Heyeti'nin müşavirliğini yapmış olan Dr. A.H. Lyber'de olan metinleri göstermektedir.

345 "Amerikan Heyet-i Murahhassası ve Muhtelif Cemiyetler", İkdam, 1 Ağustos 1335 (1919), Nr: 8073, s. 2. 346

Harry N. Howard, 7he King-Crane Commission, s. 164-165.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

105

Yine Cami Bey gazeteye verdiği beyanata, Türk tarafının Ermeni meselesi hakkında Amerikan Heyeti'ne söylediklerini şu şekilde ifade etmiştir: ':IJ.merika heyeti murahhassası Ermeni meselesini bütün mesele takdim etti. Bunun üzerinefırkamız bizim için Türk meselesinin asıl ve Ermeni meselesinin fer'i olduğunu ileri sürdü. Heyet-i muhtere­ me Ermenistan teşkilinin zaruri olduğunu söyledi. Biz bu hususta zaman-ı hazırın temessük ettiği esasat-ı siyasiyeye Milli mevcudiyet­ /ere binaen Ermenistan'ı kendi hudud-u Mil/iyesi dahilinde müstakil görmeği pek arzu ettiğimizi fakat Ermenistan terkib siyasiyesinin ekaliyetlerin ekseriyet/er üzerine tagalliibiinü tesis edecek ve binaena­ leyh şarkı karibde yeniden asayiş-şiken sebepler ihdas edecek bir netice vermesini katiyen kabul edemeyeceğimizi iddia ettik. Heyet-i muhte­ reme Türklerin Ermenistan'a hudud çizmeleri Türk menafi için pek faideli olacağını söyledile1: Fırkamız böyle bir meseleye tabikiyle giremez idi. Ve işi muhtaç-ı tedkik gö1-mii.yordu. Çünkü yine burada yine kesafet-i nüfus esasından başka temessük olacak elde hüccet olamazdı. Bu esnada heyetin nezdinden ayrılırken Amerika Heyeti azasından bir zat bu müzakerenin bu kadarla bitmeyeceğini söyledikten sonra Türklerin Ermenistan'a bir hudud-u Milli tayin etmelerinin kendi menfaatleri iktizasından çok iyi olacağını ilave etmiştir"347•

Howard'ın eserinde ise Türk tarafının bu konuda sergilediği yaklaşım şu şekilde aktarılmıştır: "Çoğunluk olarak Ermenilerin yaşadığı yerlerde Ermenistan'ın kurulmasını kabul etmiş olmaları ve onların vatandaşlık haklarını tanımaları dışında, Ermenileri ilgilendiren bir programları yok­ tu. '51.zınlığın çoğunluk üzerindeki hakimiyeti asla Yakın Doğu'daki barışı temin etmeyecek" ve eğer Ermenilere tüm istedikleri verilseydi

347

Amerikan Heyet-i Murahhassası ve Muhtelif Cemiyetler", İkdam, 1 Ağustos 1335

(1919), Nr: 8073, s. 2.

106

ERDAL YILMAZ

Türk Devleti kalmazdı. Türkler, Ermeni mandasının kurulması ka­ ran zaten verilmişse, tartışmaya gerek olmadığını ifade ettiler, fakat, onlm; insanların Türk çoğunluğu ile karıştırıldıklarını ve 'eğer bir­ likte kalıdarsa daha mutlu olabileceklerini' vurguladılar . . Türk gö­ .

riişii11e göre, Van'da ve Bitlis'in bir höliinıii11de Ermenilerin fOğun­ lukla yaşadığı, Rus Ermenistan'ma eklenebilecek yerler var'1348•

Cami Bey anılarında ise bu konuda "siz şark hududunuzda teşekkül etmiş olan Ermenistan Cumhuriyeti'ne arazi ilhak ederek bu memleketi genişlete­ bilir misiniz?" diye sorduklarında "böyle bir bahse girmeye salahiyetdar olma­ dığımı söyleyerek müzakereyi bu noktada kestirdim"349 demektedir. Cami Bey anılarında bu konuya gazetede verdiği demeç kadar bile değinmemiştir. Bu­ nunla birlikte gazetede Ermenilere toprak verilmesi doğrultusunda bir açık­ laması yokken Howard'ın eserinde Türk tarafının bu doğrultuda bir yaklaşım sergilediği görülmektedir. Gazetecilerin, Cami Bey'e görüşmede Ermenilerin tehcir edilmeleri ko­ nuşuldu mu? diye sorduklarında ise "Ermenistan meselesiyle beraber bu me­ selede mevzu-i bahs olmuştur. Fakat biz, bu meselenin Avrupa'da neşr ve ta­ mim edildiği gibi olmayıp bitaraf bir tedkike tabi tutulmasının icap edeceğini fırkamızın bu menfur facianın mesullerini tecziye hususunda sarahaten ısrar etmiş olduğunu söyledik. Fakat mesulleri dediğim zaman her iki taraftan me­ suller olduğunu da unutmamak lazımdır"350 diye cevap vermiştir. Cami Bey anılarında ise bu açıklamaya benzer bir şekilde tehcir konusuna değinmiştir351• 348

Harry N. Howard, 1he King-Crane Commission, s. 165

349 Cami Baykurt'un Anıları, Dft.2, s. 51 350

"Amerikan Heyet-i Murahhassası ve Muhtelif Cemiyetler", İkdam, 1 Ağustos 1335

(1919), Nr: 8073, s. 2. 35 1

Cami Baykurt'un Anıları, Dft.2, s. 50. Cami Bey, Ermenilerin tehcir edilmeleri konu­

sunda heyete şunları söylemiştir:

"Siz buraya bııfaciaları tahkik etmeye ve müsebbiblerini cezalandırmaya geldi11izse biliniz ki Türkler tarafından bufacialar irtikab olunmadan evvel Ermeniler tarafından Türkler aleyhine aym kıtaller yapılmıştır. Rus idaresinin si/dhlandırmış ve reislerine talimat vermiş olduğu çeteler Tiirk ordusunun gerilerine ve muvasala yolları üzerine saldırtılmış ve oradaki İslam halk kestirilmişti. İfte

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

107

Howard'ın eserinde ise "Türk grubu bunu, bazı örneklere (Ermenilerin yap­ tıkları yanlışlarla Türkler kadar suçlu olmaları) rağmen katliamdan kim so­ rumluysa cezalandırılmalı şeklinde cevaplandırdı"352 şeklinde tehcir meselesi aktarılmıştır. Cami Bey'in Amerikan Heyeti ile yapmış olduğu görüşme üç kaynakta geçtiği şekilde aktarılmıştır. Üzerinde durulması gereken noktalar manda ve himaye meselesi ile Ermeniler hakkında konuşulanlardır. Cami Bey gazeteye verdiği beyanatta, müzaheret yanlısı olduklarını be­ lirtmektedir. Hatta Cami Bey istedikleri müzahereti hangi alanlarda kabul edeceklerini ve bu müzaheretin niteliğinden bahsederek adalet ve insaniye­ te tamamen uygun medeni bir müzaheret olması gerektiğini de belirtmiştir. Howard'ın eserinde de Cami Bey'in açıklamaları doğrultusunda bir yaklaşım görülmekte, Türk tarafının mandayı kabul ettiği yazmaktadır. Cami Bey'in anılarında ise bu konuya hiç değinilmemiştir. Cami Bey'in manda (müzaheret) meselesi hakkındaki bu beyanatından yola çıkarak birçok eserde Milli Abrar Fırkası'nın Amerikan mandasını iste­ diği yazılmaktadır353• Cami Bey parti adına bu açıklamayı yapmıştır. Ayrıca bizzat kendisinin Amerikan mandasını istediğini gösteren başka kaynaklar da vardır. Halide Edip Adıvar, 10 Ağustos 1 9 19'da Mustafa Kemal Paşa'ya gön­ derdiği mektupta, devletin içine düştüğü durumdan kurtuluş için Amerikan mandasını isteyen aydınlar arasında Cami Bey' in adını da zikretmektedir354• Aynı tarihte Kara Vasıf Bey de Mustafa Kemal Paşa'ya Amerikan mandasının

bu sebepledir ki Erkan-ı Harbiyye ordu gerisinde Ermenilerle meskıin ve Ermeni çetelerinin hareke­ tineyataklık eden köylerdeki Hıristiyan ha/km oradan çıkarı!ması111 sivil hiikıimetteıı talep etmişti ve bütün facialar bu talepten sonra yollar ıizerindeki siirgiinler arasmda vaki' oldu. Eğer sizfacia!ar111 mesülleri11i cezalandırmak istiyorsamz bıı iki hadiseyi birbirinden ayıramazsımz. Her ikisinin de miisebbibleri11i takip etmeniz icab eder" 352

Harry N. Howard, 1he King-Crmıe Comnıission, s. 165.

353 Metin Ayışığı, Kurtuluş Savaşı Sıras111da Tıirkiye'ye Gelen Amerikan Heyetleri, s. 21; Deniz Bilgen, ABD'/i Gözüyle Sivas Kongresi, Amerikan Mandası. . . , s. 74; Mine Erol, Tılrkiye'de Amerikan Mandası Meselesi 1919-1920, s. 63; Kadir Kasalak, Milli Mıicade!e'de Manda ve Hima­

ye Meselesi, s. 56-57. 354

Mustafa Kemal Atatürk. Nııtuk, C. l,

s.

97.

108

ERDAL YILMAZ

kabul edilmesini isteyen bir mektup yazmıştır. Mektubun sonunda İstanbul'da­ ki Amerikan mandası taraftarları arasında Cami Bey'in adı görülmüştür355• Görüşmede konuşulan Ermeni meselesi hakkında taraflar arasında farklı aktarımlar bulunmaktadır. Cami Bey gazeteye verdiği beyanatta, diğer millet­ lerin de iddialarını haklı bulduklarını açıklamakta, ancak Amerikan Heyeti'nin Türk toprakları üzerinde bir Ermeni Devleti kurulması doğrultusundaki gö­ rüşlerini ise kabul edilemez olarak nitelendirmektedir. Howard ise Türk tara­ fının, Ermenistan'ın kurulmasını prensip olarak kabul ettiğini ileri sürmüştür. Cami Bey anılarında bu durumdan bahsetmemiştir. Cami Bey'in gazetecilere Ermenilere toprak verilmesini kabul edilemez olarak gördüklerini söylemesine rağmen fırkanın aksi yönde faaliyetler içeri­ sinde bulunduğu görülmektedir. Vahdet-i Milliye, Milli Ahrar ve diğer bazı fırka ve cemiyetler, Ağustos ayının ortalarına doğru Türk ve Kürtleri göç et­ tirerek Doğu'da Ermenilere toprak verilmesi üzerinde arılaşmışlar ve bunu Amerikan Heyeti'ne bildirmeyi kararlaştırmışlardı. Ermenilere toprak verme­ yi sırf Amerika'yı memnun ederek Türkiye mandasını almasını sağlamak için kabul etmişler, bu durumu Erzurum'da bulunan Heyet-i Temsiliye'ye de bil­ dirmişler, ancak çok sert karşılık almışlardı356 • Bunurıla beraber Mustafa Kemal Paşa, Cami Bey'in de aralarında bulunduğu İstanbul'daki aydınlara Amerikan Heyeti'yle görüşmelerinden çok önce, 21 Haziran 1 9 19'd a milli mücadelenin önemini vurgulayan, vatanın bağımsızlığına dikkat çeken mektuplar yazmış­ tır357. Amerikan Heyeti'yle geçen görüşmede Ermenistan Cumhuriyeti'ne top­ rak verilmesi de konuşulmuştur. Cami Bey gazetecilere, partimiz böyle bir meseleye doğal olarak giremezdi demiş, anılarında da buna benzer bir ifade kullanmıştır. Ancak Howard ise eserinde Türk tarafının bu konuda, Van ve Bitlis'in bir bölümünde Ermenilerin çoğurıluk olarak yaşadığı yerler var, bu­ ralar Ermenistan'a verilebilir dediklerini söylemektedir. Ermenilerin Birinci 355 Fahrettin Kırzıoğlu, "Amerikan Mandasını Kimler İstiyor ve Nasıl Öneriyorlardı?",

Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, C. 11-12, S. 67-68, Nisan-Mayıs 1973, s. 35. 356 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C. 1, s. 98-101; Mine Erol, Türkiye'de Amerikaıı Maıı­

dası Meselesi 1919-1920, s. 69. 357 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C. 1, s. 35.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

109

Dünya Savaşı esnasında göç ettirilmeleri konusunda üç kaynakta da birbirine yakın aktarımlar söz konusudur. Cami Bey'in Amerikan Heyeti'yle görüşmesi, kaynaklarda geçtiği şekilde aktarılarak özellikle farklı ifadeler belirtilmeye çalışılmıştır. O günkü koşullar göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılması gerekmektedir. Milli Ahrar Fırkası'nın, Mütareke döneminde çok tartışılan konulardan biri olan manda ve himaye meselesinde Amerika tarafına meylettiği, bununla beraber toprak bütünlüğünü bozacak öneriler de dile getirdiği görülmektedir. Hem Cami Bey'in, hem de partinin idare heyeti azalarından olan Bekir Sami Bey' in faaliyetleri bunu göstermektedir358• Ancak Cami Bey, Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne mebus seçilmesiyle Milli Mücadele'ye katılacak, hatta ön saflarda yerini alacaktır. Manda meselesi hakkındaki isteği de böylece sona erecektir. Amerikan Heyeti, diğer Türk fırka ve cemiyetleri ile de aynı doğrultuda görüşmelerde bulunarak Doğu Anadolu'da bağımsız bir Ermenistan kurul­ masının Türkiye açısından yararlı olacağını açıklamıştır359• Heyet, 21 Ağustos 1919'da İstanbul'dan Paris'e hareket etmiş ve Barış Konferansı'na bir rapor sunmuştur. Raporda Mondros Türkiye'sinin İstanbul, Ermenistan ve kalan Anadolu toprakları olmak üzere üç kısma ayrılması ve her üçünde de Ameri­ kan mandasının kurulması ve ayrıca Amerikan mandasının Suriye ve Filistin'i de kapsaması istenmiştir360• Manda ve himaye meselesi Sivas Kongresi'nde de tartışılmış ancak bu doğrultuda bir sonuç çıkmamış, kongre yayınladığı beyan­ namede tam bağımsızlığı ve vatanın bütünlüğünü vurgulamıştır361• Bununla

358 Erzurum ve Sivas Kongrelerinde Bekir Sami Bey'in bu doğrulnıda ifadeleri için bkz. Mustafa Kemal Atatürk, Nııtıık, C. I, s. 90-95, 104- 111. Seçil Akgün, "Kurnıluş Savaşı Başlangıcında Türk Ermeni İlişkilerinde ABD'nin Rolü", Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplıımıı İle İlişkileri Sempozyumıı, Atatürk Üniversitesi Yayınları, Kurnıluş Ofset Basımevi, Ankara 1985, s. 336. 359

360 Sina Akşin, İstanbul Hıikıimetleri, s. 519-521. 361

Uluğ İğdemir, Sivas Kongresi Tutanakları, s. 114; Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, Temel Yayınları, İstanbul 2000, s. 198-199. Vehbi Cem Aşkun, Sivas Kongresi, İkinci Baskı, Tan Gazetesi ve Matbaası, İstanbul 1963, s. 154-155.

110

ERDAL \1LMAZ

beraber ABD'de daha sonra yaşanan gelişmeler neticesinde Türkiye üzerindeki bir mandayı kabul etmemiştir362• Mütareke döneminde Cami Bey ve diğer Türk aydınları için Amerikan mandası en çok benimsenen ve en çok konuşulan konu olmuştur. Bunun başlıca nedenleri, ABD Başkanı Wilson'un Birinci Dünya Savaşı sonunda ortaya attı­ ğı adil barış formüllerinin harpten ve batmaktan kurtuluş için yol arayan Türk aydınında Amerika'ya karşı bir hayranlık uyandırması; işgalci Avrupalı Dev­ letlere karşı Amerika'nın koruması altına girmek, Amerika'nın Yakındoğu'da herhangi bir toprak isteğinde bulunmadığına inanmak olarak sıralanabilir363. Sivas Kongresi'nde manda meselesinin kapanması üzerine parti üyeleri­ nin de bu doğrultuda açıklama ve faaliyetleri sona ermiştir. Parti yapılacak genel seçimlere odaklanmıştır. Bununla beraber partinin kuruluşu esnasında Cami Bey'in anılarında aktardığı bir bahse de değinmek gerekmektedir. Cami Bey, Milli Ahrar Fırkası'nı kurmaktaki amaçlarını İstanbul'da bu­ lunan İngiliz işgal ordusuyla irtibata geçerek onların Türkiye üzerindeki mak­ satlarını anlamak olarak belirtmektedir364• Bu doğrultuda harekete geçen Cami Bey, Polis Müdürü Halil Bey vasıtasıyla İngiliz Sefarethanesi'nde bir görüşme ayarlamıştır. Görüşmeye fırkayı temsilen giden Cami Bey, söze ilk kendisi­ nin başlayarak "İngiltere'nin kendi hudutları içine çekilerek sulh ve müsalemet amili olmak isteyen bir Türkiye'yi parçalayarak yaşayamaz bir hale getirmek mesleğinde ısrar etmeyeceğini zannediyoruz ve bunun için İngiltere hüküme­ tini temsil eden salahiyetli bir zatla konuşmak arzusundayız" demiştir. Cevap olarak da "İngiltere Hükümetiyle bu memleketin mukadderatı hakkında bir kelime konuşmaya dahi imkan yoktur efendim"365 karşılığını aldığını yazmak­ tadır. Manda meselesi ve Cami Bey'in İngilizlerle yaptığı bu görüşme haricin362

Kadir Kasalak, Milli Mıicadele'de Manda ve Himaye Meselesi, s. 85.

363 Kadir Kasalak, Milli Mıicadele'de Manda ve Himaye Meselesi, s. 75-77. Kadir Kasalak'a göre bu bahiste esas olan, vatansever duygularla hareket eden Türk aydın ve idarecilerinin Ame­ rikan mandasını kurtuluş yolu olarak önermeleridir. Bkz. Kadir Kasalak, Milli Miicadele'de Man­ da ve Himaye Meselesi, s. 85. 364

Cami Baykurt'un Anıları, Dft.1, s. 25.

365 Cami Baykurt'un Anıları, Dft.2, s. 54.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

111

de, Milli Ahrar Fırkası'nın (ve üyelerinin) faaliyetleri hakkında detaylı bilgiye ulaşılamamıştır. Mevcut bilgiler ise 1919 seçimleri ile ilgili ve Cami Bey mer­ kezlidir. Damat Ferit Paşanın 30 Eylül 1919'da istifa etmesiyle yeni kabineyi 2 Ekim 1 9 1 9 tarihinde Ali Rıza Paşa kurmuştur366• Yeni hükümetin Bahriye Nazırı Salih Paşa'nın, Amasya'da Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarıyla görüş­ mesinde seçim ve meclis sorunları üzerinde bir anlaşma sağlanmıştır. Seçimler, İntihab-ı Mebusan Kararnamesi (7 Ekim 1 919) gereğince Aralık ayının ilk ayında yapılmıştır367 • Cami Bey, Ekim (1919) ayının ortasında Batı Anadolu'ya yaptığı ziya­ retten dönmüştür. Yapılacak seçimlerde partinin vaziyetini soran gazetecilere "intihabatta bizim gayemiz fırka mücadelesinden ziyade vahdet-i Milliyeyi temindir. Bunun içindir ki İstanbul'da ekseriyet kazanmağa iki, üç mebus faz­ la çıkarmağa bakmayarak diğer fırkalarla müştereken çalışıyoruz"368 cevabını vermiştir. Ayrıca Milli Ahrar Fırkası'nın henüz aday listelerini belirlemediğini de belirtmiştir. Bununla beraber Milli Türk Fırkası hakkında da açıklamalarda bulunan Cami Bey, adı geçen partinin programının kendi partilerinden farklı olmadığını ve iki partinin birleşmesinin henüz fikir aşamasında olduğunu söy­ lemiştir369. Milli Ahrar Fırkası, Cami Bey'in beyan ettiği gibi seçim içinde diğer par­ tilerle ortak çalışma yapmış ve sadece İstanbul'dan ortak aday listesi370 düzen366

Sina Akşin, İstanbul Hiikıimetleri. . , s. 589; Selahattin Tansel, Mo11dros'dan Mudanya'ya. . . , C. II, s. 145. .

367 Tarık Zafer Tunaya, Tiirkiye'de Siyasal Gelipneler (1876-1938), s. 14; Selahattin Tansel, Mondros'tan Mudanya'ya. . , C.II, s. 144-145; Tayyip Gök.bilgin, Milli Mücadele Başlarken, C. II, .

s. 106-108. 368

"Anadolu'da Asayiş ve İntihabat Meseleleri", İkdam, 22 Teşrinievvel 1335 (22 Ekim 1919), Nr.8152, s. 1. 369 370

"Cami Beyle Mülakat", Tarik, 23 Teşrinievvel 1335 (23 Ekim 1919), Nr. 90, s. 1.

Ortak aday listesinde Milli Ahrar Fırkası'ndan Kemal Midhat, Asaf Muammer, Cami ve Reşat Hikmet Beyler yer almakta, Ahali İktisat Fırkası'ndan ise Faik Nüzhet Bey bulun­ maktadır. Yine aynı listede Sosyalist Fırkası'ndan Refik Nevzat Bey, bağımsız adaylar olarak da Prens Sabahattin, Lütfi Fikri, Celalettin Arif, RaufAhmet ve Ahmet Selahattin Beyler bulun­ maktadır. Bkz. Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler: Mütareke Dö11emi, C. II, s. 462.

1 12

ERDAL YILMAZ

lenmiştir. Fakat bu listeden hiç kimse kazanamamıştır. Bazı üyeleri başka vila­ yetlerden seçilerek 1920 Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne katılmıştır371• Cami Bey de Aydın Vilayeti'nin Aydın Sancağı'ndan mebus seçilerek bu duruma örnek teşkil etmiştir3n. Diğer yandan Aydın Vilayeti'nin Yunan işgali altında bulunan bölgelerinde seçimlerin yapılmasına Yunan işgal kuvvetleri tarafından izin verilmediği bilinmektedir. Bununla beraber Aydın Sancağı'nın henüz işgal edilmemiş olan Balyanbolu (Beydağı) ve Kiraz gibi nahiyeleri ile Bozdoğan Kazası'nda seçimler yapılmıştır. Bozdoğan Kazası'nda 2 Kasım 1919 tarihinde ikinci seçmenler oylarını kullanmışlardır. Yapılan tasnif sonucunda Cami Bey, Hüseyin Kazım (Kadri) ve Mehmet Emin Efendi Aydın Sancağı'nı temsilen Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne katılmışlardır373• Milli Ahrar Fırkası, seçimlerde başarı sağlayamaması ve Anadolu hareke­ tinin gelişmesi karşısında kendisini feshetmiş ve memleketin geleceği hakkın­ da söylenecek sözlerin Anadolu hükümetine ait olduğunu fesih beyanname­ sinde de bildirmiştir374• Milli Ahrar Fırkası, mütareke döneminde kurulan, devletin ve siyasetin merkezi İstanbul'da etkin bir faaliyette bulunan ancak seçimlerde hiçbir ba­ şarı gösteremeyen küçük bir aydın partisidir. Parti, beyanname kısmında da aktarıldığı üzere açıktan bir İttihat ve Terakki düşmanlığı gütmüştür. Partinin kurucularından olan ve katib-i umumisi seçilen Cami B ey'in basına verdiği demeçlerde de bu tarz bir yaklaşım görülmektedir. Parti, beyanname ve programında da aktarıldığı üzere Osmanlı siyase­ tinde çok tartışılan bir sistemi, adem-i merkeziyetçiliği savunmuştur. İtilaf Devletlerin kontrolü altında olan ve azınlıkların hiçbir zaman olmadığı kadar

371 Tarık Zafer Tunaya,

Siyasi Partiler 1859-1952, s. 433.

BOA, DHİUM, (22 Kanunıevvel /Aralık 1919), D: El 12, G: 43, B: 2; Mahmut Go­ Ü loğlu, çüncü Meşrutiyet 1920, s. 296; Pelin Böke, Son Osmanlı Meclisi'nin Son Giinleri, Doğan Kitap Yayıncılık, İstanbul 2008, s.173; Ahmet Demirel, İlk Meclis'in Vekilleri, Milli Miicadele Döneminde Seçimler, İletişim Yayınlan, İstanbul 2010. s. 55, 194. 373 Zeki Arıkan, "1919 Seçimleri Ve İzmir",Ata Dergisi, s. 7, Konya 1997, s. 122-123; Sabri 372

Sürgevil, ''.Aydın Vilayeti Bozdoğan Kazasında Son Osmanlı Meclis-i Mebusan Seçimleri", Tarih

İncelemeleri Dergisi, S.4, İzmir 1989,s. 91. 374 Tarık Zafer Tunaya,

Siyasi Partiler 1859-1952, s. 433.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

1 13

seslerinin çıktığı bir dönemde ileri sürülen bu sistem, devletin kötü gidişatını hızlandıracağı şüphesizdir. Mondros Mütarekesi sonrasında başlayan işgaller karşısında Osmanlı ay­ dını ve idarecileri çeşitli kurtuluş çareleri aramış ve bir takım fikirler ortaya atmışlardır. Güçlü bir devletin manda ve himayesini kabul etmekte bunlardan biridir. Milli Ahrar Fırkası da Amerikan mandasını istemiştir. Başta Cami Bey olmak üzere parti üyelerinin yaptıkları faaliyetler bu durumu kanıtlar nitelik­ tedir. Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı, İMHOC ve Milli Abrar Fırkası içerisin­ deki faaliyetleri Cami Bey'in Mütareke dönemi İstanbul merkezli faaliyetleri olarak aktarılmıştır. Birinci Dünya Savaşı'nda İzmir'de Askeri Sansür Müfet­ tişliği görevinde bulunan Cami Bey Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasın­ dan sonra İstanbul'a gelmiş ve bu dönemde adından söz ettiren bir şahsiyet olarak öne çıkmıştır. Cami Bey, Mütareke Dönemi'nin şartları altında oluşturulmuş İMHOC ve Milli Ahrar Fırkası'nın çalışmalarında yer almıştır. İstanbul'a ilk geldiğinde Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı gibi üst düzey bir memuriyete atanan Cami Bey, kanımızca mevkiini yeterli görmeyerek istifa etmiş ve aktif siyasete atıl­ mıştır. Bu durum İttihat ve Terakki'ye muhalifliğiyle bilinen bir kişi için bu dönemde atılabilecek doğru bir adımdır. Çünkü İttihatçıların memleketin içi­ ne düştüğü durumdan dolayı suçlandığı bir süreç yaşanmaktadır. Ancak bu doğrultu da giriştiği kimi faaliyetler Milli Mücadelenin ruhuna aykırıdır. Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı'ndan istifa ettikten sonra siyasi fikir­ leri doğrultusunda bir parti kurma çalışmaları yapan Cami Bey, kendini İMHOC'nin çalışmalarında bulmuştur. Cemiyet kurucularının kendisini pa­ ratoner olarak kullanmak istemelerine karşılık, Cami Bey de adı geçen cemiyet sayesinde siyasi arenada ününü daha da arttırmıştır. Cami B ey, İMHOC'nde, vatanın kurtuluşu için milli mücadele yanlısı bir tutum sergilerken, Milli Ahrar Fırkası'nda ise ilk başlarda manda ve himaye yanlısı bir tutum sergilemiştir. Bu durum 1919'un sonlarına kadar Cami Bey'in aklında her iki kurtuluş yolunun da bulunduğunu göstermektedir. Bu ikilik mütareke döneminde çoğu aydınının zihnini meşgul eden bir düşüncedir. An-

114

ERDAL YILMAZ

cak Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne katılmasıyla milli mücadele fikri netlik kazanmış ve Cami Bey, Ankara merkezli faaliyetlerde bulunmuştur.

B. Ankara Merkezli Siyasi Faaliyetleri Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Aydın Sancağı'ndan mebus seçilen Cami Bey, meclisin çalışmalarına katılmadan önce Heyet-i Temsiliye'nin çağ­ rısına uyarak Ankara'ya gitmiş ve burada görüşmelerde bulunmuştur. Bu gö­ rüşmelerin sonucu olarak Milli Mücadeleye inanmış bir Türk aydını olarak Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne katılmış, sonrasında İstanbul'un işgali üze­ rine Ankara'ya geçmiştir. Aslında bu geçişi bir nevi kaçış olarak da tanımlana­ bilir. Çünkü İstanbul'd a bulunan İtilaf Devletleri askeri güçleri Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nde Felah-ı Vatan İttifakı'na katılan ve Milli Mücadele yan­ lısı söylemleriyle ön plana çıkan mebusları her yerde aramaktadır. Zor şartlar altında Ankara'ya geçen Cami Bey, Büyük Millet l\lleclisi'nin (BMM) çalışmalarına katılmış, yeni meclisin ilk yürütme organı olan İcra Ve­ killeri Heyeti'nde Dahiliye Vekili olarak yer almıştır. Dönemin koşulları göz önünde tutulduğunda görevi birçok zorluk taşımaktadır. İç isyanlar ve Yunan işgal kuvvetlerinin ilerleyişi nedeniyle Mecliste heyecanlı anlar yaşanmakta, İcra Vekilleri Heyeti'nin icraatına eleştiriler olmakta ve Dahiliye Vekaleti de bundan nasibini almaktadır. Cami Bey, eleştirilerin yoğunlaştığı bir dönemde görevinden istifa etmiştir. Dahiliye Vekaleti'nden istifasından sonra milletvekilliği üzerinde kalmak üzere Roma'ya, Ankara Hükümeti'nin siyasi temsilcisi olarak atanmıştır. Cami Bey'in buradaki görevi Ankara Hükümeti'nin sesini Avrupa'ya duyurmak, B atı kamuoyunda Türkiye hakkında çıkan haberleri Ankara'ya iletmek ve Milli Mücadele için gerekli askeri malzemelerin teminini sağlamaktır.

1. Cami Bey Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nde Seçimlerin kimi yerde tamamlanmasından sonra milletvekilleri İstanbul'da toplanmaya başlamışlardır. Cami Bey'in milletvekili seçildikten sonraki ilk fa­ aliyeti meclisin açılmasından evvel bu dönemde olmuştur. Cami B ey, R.ifatzade Muvaffak Bey ile beraber Sadrazam Ali Rıza Paşa'nın yanına giderek meclisin

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

115

n e zaman faaliyete geçeceğini sormuşlardırfö. Sadrazam kendilerini kaba bir tavırla makamından uzaklaştırmıştır376• Nitekim Cami Bey anılarında, Sadra­ zam Ali Rıza Paşa ile görüşmelerine değinmemekle beraber seçimlerden son­ raki tek faaliyeti olarak, Mustafa Kemal Paşa'nın "mebuslar üzerinde istediği tesiri yapabilmek için meclis toplanmadan evvel bu yeni milletvekillerinin ge­ lip kendisini ziyaret etmelerini ve konuşmalarını" istemesi üzerine, kendisinin de bu davete uyarak dostu Dr. Adnan (Adıvar) ile beraber Ankara'ya doğru yola çıkmalarını göstermiştir377• Cami Bey'in bahsettiği bu olay Mustafa Kemal Paşa'nın 29 Aralık 1 9 1 9 tarihinde bir bildiri yayınlayarak mebusların meclise katılmadan önce Ankara'da toplanmasını ve Heyet-i Temsiliye ile görüşmesini istemesidir. Böy­ lelikle Meclisi Mebusan' a gidecek mebuslara Anadolu'daki milli mücadelenin amacı ve yolu anlatılacak ve kendilerinden mecliste aynı amaçla çalışacak bir grup (Müdafaa-i Hukuk Grubu) oluşturmaları istenecektir378• Hüsrev Bey (Gerede), Cami Bey'in yanındakilerle beraber 16 Ocak 1920 tarihinde Ankara'ya geldiğini ve yapılan görüşmeler esnasında "Wilson Prensipleri'nin 12. maddesine göre, çeşitli devletlerin yardım önerileri olursa bu önerileri kabul etmememiz gerektiği" şeklinde bir açıklamada bulunduğu­ nu söylemektedir. Bu açıklamalara göre Cami Bey'in, Amerikan mandası fik­ rinden vazgeçtiği anlaşılmakta, milli mücadeleyi benimsediği görülmektedir. Ankara'ya gruplar halinde gelen mebuslar, görüşmelerden sonra aynı gruplarla İstanbul'a hareket etmişlerdir. Cami Bey ve yanındakiler de 21 Ocakta (1919) İstanbul'a dönmüşlerdir379 • Son Osmanlı Mebusan Meclisi, 12 Ocak 1920'de Fındıklı Sarayı' ndaki. 375

Pelin Böke, Son Osmanlı Meclisi'11i11 Son Giinleri, s. 118.

376 Hüseyin Kazım Kadri, Meşrııtiyet'ten Cumhuriyete Hatıralarım, Hazırlayan: İsmail Kara, İletişim Yayınları, İstanbul 1991, s. 161. 377

Cami Baykıırt'ım Amları, Dft. 2, s. 66. Cami Bey anılarının bundan sonrasını kaleme

almamıştır. 378 Mustafa Kemal Atatürk, Nııtıık, C. 1, s. 336-337; Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 308; Mahmut Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet 1920, s. 13; Tayyip Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, C. Il, s. 302. 379 Hüsrev Gerede, Hüsrev Gerede'11i11 Amları, Yayına Hazırlayan: Sami Önal, Literatür Y.1yıncılık, İstanbul 2002, s. 166-170.

116

ERDAL YILMAZ

kendi binasında ilk toplantısını gerçekleştirmiştir. Ankara'da olması dolayıyla Cami Bey meclisin açılışında bulunamamıştır. 3 1 Ocak 1 920'de Meclis baş­ kanlığına sarayın desteklediği Reşat Hikmet Bey seçilmiştir. Bir süre sonra Meclis başkanının ölmesi üzerine 4 Mart 1 920'de tekrar seçim yapılmış ve Erzurum Mebusu Celaleddin Arif Bey Meclis başkanı olmuştur380• Meclisin açıldığı ilk günlerde İngilizler, hükümete bir nota vererek ateşke­ se aykırı davrandıkları gerekçesiyle Harbiye Nazın Cemal Paşa ile Genelkur­ may Başkanı Cevat Paşa'dan şikayetçi olmuşlardır. Akabinde her iki Paşanın istifası gündeme gelmesiyle

Ali Rıza Paşa Hükümeti'ne Meclis'te güvenoyu

verilip verilmemesi ortaya çıkmıştır381 •

Rauf Bey (Orbay), Ahmet İzzet Paşa ile görüşerek hükümeti kurmasını, Cami, Celaleddin Arif ve Ahmet Ferit beylerin de yeni kabinede yer almasını istemiştir382• Ancak bu düşünce sonradan gerçekleşmemiş ve Ali Rıza Paşa Hükümeti 9 Şubat 1 920'de Meclisten güvenoyu almıştır383 • Ankara'da mebuslarla Heyet-i Temsiliye arasında yapılan görüşmelerde mecliste Müdafaa-i Hukuk Grubu adı ile güçlü bir yapının oluşturulması ka­ rarlaştırılmıştı. Ancak bu grup kurulamamış yerine 6 Şubat 1 920'de Felah-ı Vatan İttifakı oluşturulmuştur. Grup yayınladığı ittifaknamede mülk ve mil­ letin muhafazası ve istiklali, saltanat ve hilafetin korunması, adaletli bir barış ortamının sağlanması gibi esaslar üzerinde durmuştur. S onradan açıkladıkları Dahili Nizamnamesi'nde de grubun kuruluşu, idare heyetinin yapısı, b aşkanlık durumu, toplantı şekli ve zamanı gibi hususlar açıklanmıştır384• Felah-ı Vatan İttifakı'na Cami Bey'in de içlerinde bulunduğu 380

Vekilleri

. . .

88 mebus

Mahmut Goloğlu, Üçiincii Mwutiyet 1 920, s. 48; Ahmet Demirel, İlk Meclisin , s. 69.

3 1 8

Rauf Orbay, Cehennem Değirmeni, C. II, Emre Yayınları, İstanbul 1993, s. 12-13; Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 340-341. 382

Hüsrev Gerede, Hüsrev Gerede'nin Anıları, s. 171. Rauf Orbay anılarında, Cami Bey adına Ahmet İzzet Paşa nezdinde gerçekleştirdiği böyle bir girişimden bahsetmemektedir. 383 384

Mahmut Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet 1 920, s . 61. Daha sonra Felah-ı Vatan Grubu diye anılmıştır. Ancak grubun ismi siyasi görüşlerini

ve uygulamayı öngördükleri esasları açıkladıkları ittifakname ve nizamnamede Felah-ı Vatan İttifakı şeklinde belirtilmiştir. Tülay Duran, "Son Osmanlı Meclisi Mebusanında Felah-ı Vatan İttifakı", Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, C. 11, S. 61, Ekim 1972, s. 13-17.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

117

katılmıştır. Felah-ı Vatan Grubu içinde Cami Bey, İdare Heyeti üyeleri ara­ sında yer almıştır385• Felah-ı Vatan Grubu'nun oluşturulmasından önce son Osmanlı Mebu­ san Meclisi'nde Misak-ı Milli kabul edilmiştir. Heyet-i Temsiliye üyeleri ta­ rafından Erzurum ve Sivas kongreleri Beyannameleri çerçevesinde hazırlanan metin, 24 Ocak 1 920'te Misak-ı Milli'yi hazırlamakla yükümlü komisyona verilmiştir386• Aralarında Cami Bey'in de bulunduğu komisyonun387 son şek­ lini verdiği metin, meclisin 28 Ocak 1920'deki gizli birleşiminde genel kurula sunulmuş ve oy birliğiyle kabul edilmiştir. Meclis kürsüsünde adı ''Ahd-ı Milli" olarak belirtilen bu bildiri 17 Şubat 1920'de resmen açıklanmıştır388 • Misak-ı Milli mecliste okunduktan sonra Cami Bey ile Niğde Mebusu Mehmet Emin Bey " . . . arzuyu Millinin esası noktalarının Avrupa ricali siya­ siyyesinin bu yoldaki vaad ve teminatından bahsetmek ve mileli muhtelife ve müşarikenin bir insaniyet ve adalet davası olan metalib-i Osmaniyye'ye müza­ heret eyleyecekleri ümidini izhar eylemek suretiyle İtilaf Devletleri Parlemen­ tolarına tebliğini" teklif etmişlerdir. Meclis Başkanı da bunun daha önceden kararlaştırılmış olduğunu söylemiştir 389• İki aylık bir faaliyet dönemi olan Son Osmanlı Mebuslar Meclisi'nin yaptığı en önemli icraat Misak-ı Milli'yi kabul etmesidir. Böylece Mondros Mütarekesi'nden sonra başlayan işgaller ve İtilaf Devletlerinin haksız uygula-

385 Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 343 . Bununla birlikte Meral Demirci ve Fahri Çoker, Cami Bey'in Felah-ı Vatan İttifakı'nın başkanlığını yaptığı yazmaktadır. Bkz. Meral Demirel, "Cami Baykurt", s. 187; Fahri Çoker, Milli Mücadele. . . C. III, s. 128. Ancak bu doğrulnıda kesin bir bilgiye ulaşılamamıştır. 386

Hüsrev Gerede, Hüsrev Gerede'ııi11 Amları, s. 171.

387 Komisyon Kara Vasıf, Hamdullah Suphi, Celal Bayar, Hafız Mehmet, Reşat Hikmet Şeref ve Cami Beylerden oluşmaktadır. Süleyman Yeşilyurt, Bayar Gerçeği, Serajans Yayıncılık, Ankara 1997, s. 54.

388 Meclis-i Mebusan Tutanak Dergisi (MMTD), 4. Dönem (12/01/1929-18/03/1920), C. 1, s. 144-145; Fahri Çoker, Milli Mücadele. . . , C.1, s. 30-33; Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Gelişmeler (1876-1938), s. 39-42; İhsan Güneş, Biri11ci TBMM'11i11 Dıişıince Yapısı, s . 52 53; Rauf Orbay, Cehennem Değirmeni, C. il, s. 20-22; Mahmut Goloğlu, Üçüncü iVIeşrııtiyet 1 920, s. 79-82. -

389

MMTD, Devre: 4, C. I, İ: 11, (17 Şubat 1920), s. 146.

118

ERDAL YILMAZ

malan karşısında Milli Mücadelenin dayanak noktasını oluşturan bu beyan­ name Ttirk Milleti'nin bağımsızlığına verdiği değeri göstermesi bakımından önemlidir. Son Osmanlı Mebusan Meclis'nin Misak-ı Milli'yi kabul ederek tüm dünyaya duyurması ve Anadolu hareketi taraftarlarının mecliste güçlenmesi sonucunda İtilaf Devletleri İstanbul'u 16 Mart 1919'da resmen işgal etmiştir. İşgal güçleri meclis basarak o esnada mecliste olan milletvekillerinden bir kıs­ mını tutuklamış390 ve Malta'ya sürgüne göndermişlerdir. Bu gelişme üzerine meclis, 18 Mart'ta son toplantısını yaparak faaliyetlerini belirsiz bir süre için ertelemiştir. Meclisin bu kararını padişahın Meclis-i Mebusan'ı kapattığını belirten 1 1 Nisan 1920 tarihli İrade-i Seniyyesi izlemiştir. Böylece Osmanlı parlamenter sistemi ve Osmanlı Meşrutiyeti sona ermiştir391• İtilafDevletleri'nin İstanbul'u işgal etmesi ve Meclis-i Mebusan'a girerek o esnada orada bulunan kimi mebusları tutuklaması üzerine Milli Mücadele yanlısı mebus, aydın ve idareciler için artık İstanbul'da kalmanın bir anlamı kalmamıştır. Bununla beraber 19 Mart 1919'da Heyet-i Temsiliye namına Mustafa Kemal Paşa, vilayetlere, livalara ve kolordu komutanlıklarına gönder­ diği bir tamimde Ankara'da olağanüstü bir meclisin toplanacağını bildirmiş ve İstanbul'da dağılmış olan mebusların da bu meclise katılabileceğinin altını çizmiştir392• Bunun üzerine Cami Bey, bu meclise katılmak için Ankara'ya ha­ reket etmiştir. Cami Bey, Halide Edip ve Dr. Adnan (Adıvar) çifti ile birlikte Ankara'ya ulaşmak için yola çıkmış393, ancak yolculukları zor şartlar altında geçmiştir. 390 İ. Hakkı Sunata anılarında Cami Bey'in de tutuklandığını belirtmektedir. Ancak böyle

bir hadise yaşanmamıştır. İ. Hakkı Sunata, İstaııbııl'da İıgal Yılları, Türkiye İş B ankası Kültür Yayınları, İstanbul 2006, s. 79. 391 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Geliınıeler (1876-1938), s. 47-48; Mahmut Go­ loğlu, Üfüncıi Mwutiyet 1920, s.107-119; Ahmet Demirel, İlk Meclisin Vekilleri. , s. 70-71; İh­ san Güneş, Birinci TBMM'nin Düııince Yapısı, s. 53-54. . .

392 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C.1, s.420-422; Ali Fuat Cebesoy, Milli Miicadele Ha­ tıraları, s. 353; Bezmi Nusret Kaygusuz, Bir Roman Gibi, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını, İkinci Baskı, İzmir 2002, s. 192.

393 Cami Baykurt, Son Osmaıılı Afrikası'nda Hayat. . ., s. xvi-xvii; Halide Edip Adıvar, Türk'ıin Ateşle İmtihanı, Özgür Yayınları, İstanbul 2004, s. 77. Not: Eserin 77-120 sayfaları

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

119

Çünkü İtilaf Devletlerince takibata uğrayan aydınlar binbir güçlükle Ankara'ya kaçabilmişlerdir394• Kafileye yolculuk esnasında Milli Mücadele yanlısı diğer şahıslar da katılmıştır. Kafile 2 Nisan 1920 akşamı Ankara'ya ulaşmıştır395•

2. Cami Bey'in BMM'ye Katıhnası ve Dahiliye Vekilliği Halide Edip ve Dr. Adnan (Adıvar) ile birlikte Ankara'ya hareket eden Cami Bey, 2 Nisan 1920'de Ankara'ya ulaşmıştır. Adıvar çiftiyle beraber Nu­ mune Çiftliği'ne yerleşen Cami Bey, Mustafa Kemal Paşa, Dr. Adnan ve Mi­ ralay İsmet Bey ile birlikte açılacak yeni meclisin hazırlığını yapmıştır396• 23 Nisan 1920 Cuma günü açılan Büyük Millet Meclisi'ne (Bl\tlNI) me­ busların en yaşlısı olması sıfatıyla Şerif Bey (Sinop) geçici olarak başkan se­ çilmiştir. Şerif Bey'in meclis açılış konuşmasını yapmasının ardından Mustafa Kemal Paşa söz alarak, meclisin yeniden seçilmiş mebuslar ile İstanbul Mecli­ sinden gelmiş ve gelecek mebuslardan kurulduğunun altını çizmiştir397• Bu du­ rum meclisçe onaylanarak BMM'nin ilk genel kurul kararı olarak kabul edil-

yolculuk hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. m Yücel Özkaya, "İstanbul'un İşgali Üzerine Aydınların İstanbul'dan Ankara'ya Kaçışı Olayı ", l Uluslararası Atatürk Sempozyumu (Açılış Ko11uş111aları-Bi/diriler, 21-23 Eylül 1987), Atatürk Araştırma rvlerkezi, Ankara 1994, s. 894.

395 Şerafettin Turan, Tilrk Devrim Tarihi, Bilgi Yayınevi, C. ll, İstanbul 1992, s. 119; Ha­ lide Edip Adıvar, Türk'ii11 Ateşle İmtiham, s. 120. m Yunus Nadi, Kurtuluş Savaşı Amları, Çağdaş Yayınları, İstanbul 1978, s. 256; Halide Edip Adıvar, Tiirk'iin Ateşle İmtiham, s. 129-130. Meclisin açılması için çalışmalarda bulunan Cami Bey, bir yandan da Milli JV/ılmdele davasım, yurda ve dünyaya duyurmak, Anadolu halk111a

Ulusal Savaş komısımda doğm ve diizenli bilgiler vamek ve Tilrk ulıısımıııı özgürlük savaşmı dün­ ya kamuoyuna dııyumıak ve ta111tabil111ek amacıyla 6 Nisan 1920 tarihinde faaliyete geçen Ana­ dolu Ajansı'nın kuruluşu aşamasında önemli görevler üstlenmiştir. Bkz. Yücel Özkaya, "Milli Mücadele'de Anadolu Ajansı'nın Kuruluşu ve Faaliyetine Ait Bazı Belgeler", Jltatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. I, S. 2, Ankara 1985, s. 590-591. m TBMM'nin açılışı ve bahsedilen gelişmeler için bkz. TBNJMZC, D: 1, İ.S.: 1, C: 1, İ: 1, (23. Nisan 1336/1920) Üçüncü Basılış, Ankara 1959, s. 2; Sacit Karabibrahimoğlu, T.B.!Vf.M., Ege Matbaası, Ankara 1968, s. 43-44; Yunus Nadi, Birinci Biiyıik Millet Meclisi,Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık, 1998, s. 33-38; Selahattin Tansel, Mondros/an Mudanya'ya. . . , C. 3, s. 86-87.

120

ERDAL YILMAZ

miştir398• Görüldüğü üzere BMM iki genel seçimle oluşturulmuştur. Biri 1919 yılı sonunda yapılan seçim, diğeri ise Meclis-i Mebusan'ın dağılması üzerine 19 Mart 1920 tebliği ile yapılan yeni seçimdir399• Cami Bey, bu meclise Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nden katılarak Aydın Sancağı'nı temsil etmiştir400• Meclisin açılmasından sonra 24 Nisan 1920 tarihli ikinci oturumunda Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadelenin başlama sebepleri ve izlediği yönü anlattıktan sonra bu doğrultuda yapılması gerekenleri üstlenecek bir lıükü­ metin acilen kurulması teklifini yapmıştır. Bu teklif çoğunlukla kabul edilmiş, ardından da Mustafa Kemal Paşa Meclis Başkanı seçilmiştir401 • Mustafa Kemal Paşa'nın hükümetin kurulması doğrultusunda verdiği teklif, yeni bir hükümet sistemini öngörmektedir. Bu teklife göre BM.l.\1 bü­ tün yetkileri üzerinde toplamıştır, onun üzerinde bir kuvvet mevcut değildir. Yasama ve yürütme yetkisini meclis bizzat kendisi kullanacaktır. Ancak mec­ lis günlük politika ve idare işlerinin ayrıntısına kadar inemeyeceğinden kendi içinden bir heyet meclise vekalet edecektir. Bu heyete "Heyet-i İcraiye" ve bu heyetin üyelerine de "Vekil" denilecektir402• Meclisin 25 Nisan 1920 tarihli oturumunda Celaleddin Arif Bey tara­ fından verilen önergede meclis işlemleri ve İcra Heyeti ile Meclis ilişkilerini düzenlemek üzere onbeş kişilik bir Layiha Encümeni kurulması, düzenlene­ cek kanun tasarısının meclisçe kabulüne kadar 5-6 kişiden oluşturulacak geçici 398 Düstur, 3. Tertip, C. 1, Milliyet Matbaası, Ankara 1929, No: 1336/1920), s. 1.

1, Karar No:

1, (23 Nisan

399 Tarık Zafer Tunaya, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Kuruluşu ve Siyasi Karakteri", Birinci Meclis, Sabancı Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1998, s. 5; Bülent Tanör, Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri (1 789-1980), Afa Yayıncılık, Genişletilmiş Üçüncü Baskı, İstanbul 1996, s. 176- 177. 400 Hasan Kendirci, Meclis-i Mebusan'dan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Kopuş ve Siirekli­ lik, Kitap Yayınevi, İstanbul 2009, s. 97, 1 12-113; Mahmut Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet 1 920, s. 345; Ahmet Demirel, İlk Meclisin Vekilleri. . . s. 217.

401 TBMMZC, D: 1, İ.S.; 1, C. 1, İ: 2, (24. Nisan .1336/1920) s. 8-32, 37-38; Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C. Il, s. 438. 402 Yavuz Aslan, TBMM Hükümeti, Kuruluşu, Evreleri, Yetki ve Sorımıluluğu (23 Nisan 1920-30 Ekim 1923), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2001, s. 28-3 1; Ergun Özbudun, Ömer

Faruk Gençkaya, Türkiye'de Demokratikleşme Ve Anayasa Yapımı Politikası, Doğan Kitap Yayıne­ vi, İstanbul 2010, s. 20.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

121

bir yürütme kurulu seçilmesini teklif edilmiştir. Önerge kabul edilerek önce Muvakkat (Geçici) İcra Encümeni oluşturulmuştur. Celalettin Arif Bey, Cami Bey, Bekir Sami Bey, Hamdullah Suphi Bey, Hakkı Behiç Bey ve Fevzi Paşa bu encümene seçilmişlerdir403• Cami Bey'in Meclisteki ilk görevi bu heyette olmuştur. Reisliğini Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa'nın yaptığı Geçici İcra Encümeni'nin seçilmesinin ardından Lahiya Encümeni de oluşturulmuştur40·1• B u Lahiya Encümeni'nin hazırladığı ve 2 Mayıs 1920'de Mecliste kabul edilen "Büyük Millet Meclisi İcra Vekillerinin Sureti İntihabatına Dair Kanun"405 ile Geçici İcra Encümeni'nin yetkileri son bularak İcra Vekilleri Heyeti'ne hukuki ve kalıcı statü kazandırılmıştır. Ayrıca bu yasa ile meclis hükümeti sistemi ve kuvvetler birliği ilkesi de netlik kazanmıştır406• 3-4 Mayıs 1 920 tarihinde BMM'nin ilk İcra Vekilleri Heyeti'nin oluş­ turulması için vekil seçimleri yapılmıştır. 137 milletvekilinin hazır bulunduğu mecliste çoğunluk olarak 69 sayısı kabul edilmiştir. İcra Vekilleri Heyeti'nde Cami Bey 96 oy ile Dahiliye Vekaleti'ne seçilmiştir407• Dahiliye Vekaleti'nin bugünkü karşılığı İçişleri Bakanlığı'dır. Şu hususta belirtilmelidir ki Meclis

.ı-03 TBMMZC, D:l, İ.S.:l, C.l, İ:3, (25 Nisan 1336/1920), s. 55, 59-61; Tarık Zafer Tu­ naya, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Kuruluşu ve Siyasi Karakteri", s. 8, 235. Bülent Tanör'e göre bu encümenin adı hükümet olmamakla birlikte B.M.M.'nin ilk hükümetidir. BülentTanör, Osmaıı/ı-Tılrk Anayasal Gelişmeleri {1 789-1980), s. 180. 4o4 405 406

TBMMZC, D:l, C.1, İ.S.: 1, İ: 3, (25 Nisan 1336/1920), s. 62-63. Düstur, 3. Tertip, C. 1, No: 9, Kanun No: 3, (2 Mayıs 1336/1920), s. 6. Bülent Tanör, Osma11/ı-Tılrk Anayasal Gelişmeleri (1 789-1980), s. 181.

407 TBMMZC, D: 1, İ.S.: 1, C. 1, İ: 10, (3 Mayıs 1336/1920), s. 196-198; H. V. Veli­ dedeoğlu, İlk Meclis-Milli Mücadele'de Anadolu, Çağdaş Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 1990, s. 32; Haz: Cafer Demiral, Tılrkiye'nin 42 Hükıimeti, Başbakanlık Basımevi, Ankara 1973, s. 12 ve 47; Yunus Nadi, Kurtuluş Savaşı Anıları, s.345; Yunus Nadi, Birinci Büyük Millet Meclisi, s. 69; Fahri Çoker, Milli Mticadefe. . ,C.1, 1 1 1; Mahmut Goloğlu, Üçıincti Meşrutiyet 1920, s. 170-171. Reisliğini Mustafa Kemal Paşa'nın yaptığı İcra Vekilleri Heyeti'nde diğer Vekaletlere ise; Umuru Şer'iye Vekaleti'ne Mustafa Fehmi Efendi, Adliye Vekaleti'nde Celalettin Arif Bey, Nafıa Vekaleti'nde İsmail Fazıl Paşa, Hariciye Vekaleti'nde Bekir Sami Bey, Sıhhıye, Muaveneti İçtimaiye Vekaleti'nde Dr. Adnan Bey, İktisat Vekaleti'ne Yusuf Kemal Bey, Müdafaa-i Milliye Vekaleti'ne Fevzi Paşa, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye'ye İsmet Bey, Maliye Vekaleti'ne Hakkı Behiç Bey ve Maarif Vekaleti'ne de Rıza Nur Bey seçilmiştir. Bkz. Ay111 eserler. .

122

ERDAL YILMAZ

Hükümeti sisteminde, vekillerin tek tek ve ayrı ayrı seçilmesi ve icraatlarında doğrudan doğruya meclise karşı sorumlu olması408 günümüz kabine/bakanlar kurulu sisteminden farklılık göstermektedir. Ancak her ikisinin de sorumluluk ve icraat alanları aynı, yani dahili işlerdir. İcra Vekilleri Heyeti'nin oluşturul­ masıyla da Muvakkat (Geçici) İcra Encümeni'nin görevi sona ermiştir409• Cami Bey'in Dahiliye Vekilliği'ndeki faaliyetlerine geçmeden önce BMM'ne İstanbul Mebusu Dr. Adnan Bey ile beraber 29 Nisan 1920 tari­ hinde sundukları bir kanun teklifinden bahsetmek gerekmektedir. Teklifte "İstanbul'un ecnebi kuvvetleri tarafından işgal tarihi olan 16 Mart 1336 (1920) tarihinden sonra İstanbul Hükümetince akdedilmiş ve edilecek olan siyasi, ticari ve mali kaffei ukud ve mukavelat keenlemyekün addolunur ve tekalifi Milli tahtında değildir"410 diyerek ülke yazgısı üzerinde İstanbul Hüküm eti' nin bir hükmü kalmadığı belirtilmiştir. Bu kanun teklifi, başka mebusların da ver­ diği ve içeriği aynı olan tekliflerle birlikte mecliste müzakere edilerek 7 Hazi­ ran 1920 tarihinde kabul edilmiştir411• Cami Bey, BMM'nin -Geçici İcra Encümeni'ni saymazsak- ilk yürüt­ me kurulu olan İcra Vekilleri Heyeti'nde, içişlerinden sorumlu vekil olarak 3 Mayıs-14 Temmuz 1920 tarihleri arasında görev yapmıştır. Bu kısımda Cami Bey'in bu kısa süreli Dahiliye Vekilliği esnasındaki çalışmaları üzerinde du­ rulacaktır. Bunu yaparken de dönemin koşulları ve BMM'nin faaliyetleri ana hatlarıyla aktarılacaktır. İcra Vekilleri Heyeti'nin oluşturulmasından sonra meclisin teşkilatı ve yü­ rütme hakkında aldığı kararlar 4 Mayıs 1920 tarihinde Mustafa Kemal Paşa tarafından bütün askeri ve sivil makamlara duyurulmuştur. Ayrıca bu makam­ ların ilgili vekaletlere müracaat etmeleri de istenmiştir. Böylelikle BMM, İs­ tanbul Hükümeti'ne bağlı olan ve ondan emir alan bütün makamları hukuki olarak kendine bağlamıştır 412• Bu durum meclisin kendisinin üzerinde hiç408 409 410

Bülent Tanör, Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri (1 789-1 980), s. 181 Fahri Çoker, Milli Mücadele. . . , C. 1, s. 112.

TBMMZC, D:l, İ.S.:l, C.l, İ:7, (29 Nisan 1336/1920), s. 145.

411

TBMMZC, D:l, İ.S.:l, C.2, İ:2 (7 Haziran 1336/1920), s. 139-145. Kanun metni için bakınız: Düstur, 3. Tertip, C: 1, No: 23, Kanun No: 7, (7 Haziran 1336 /1920), s. 16. 412

Yavuz Aslan, TBMM Hiikiimeti. . . ,s. 64; Selahattin Tansel, Mondros'ta11 Mudanya'ya. . .

,

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

123

bir güç tanımadığının kanıtıdır. BMM'nin böyle bir karar almasında İstanbul Hükümeti'nin Milli Mücadele aleyhindeki faaliyetleri de rol oynamıştır413• Bu

C. 3, s. 95. m BMM açılmadan önce İstanbul'da Damat Ferit Paşa Hükümeti, 11 Nisan 1920'de Milli Mücadele aleyhinde bir beyanname yayınlamıştır. Beyannamede " . . . Bir takım kesanın yalnız hırs ve menfaat sevkiyle Teşkilat-ı Milliye ünvanı altında meydana çıkardıkları fitne ve fesat bir taraftan vaziyet-i siyasiyemizi son derece teklikeli bir hale getirdi" denilmekte ve ayrıca bu hadiseden dolayı İtilaf Devletleri'nin İstanbul'u geçici olarak işgal ettiği de belirtilmektedir. Beyannamenin ilerleyen kısımlarında ise "Teşkilat-ı Milliye denilen harekat-ı bagi-yane hem Anadolu'yu korkunç bir istilaya uğratmak hem de devletin başını gövdesinden ayırmak fela­ ketini . . . . "hazırladığı öne sürülmekte, kanunları ayaklar altına alan bu kişilerin halktan zorla para ve asker aldıkları da eklenmektedir. Beyannamede bu teşkilata katılanlardan pişmanlık duyanların affedileceği, diğerlerinin ise şiddetle cezalandırılacağı vurgulanmaktadır. Bkz. "Hü­ kümet Beyannamesi", Takviııı-i Vekayi 1 1 Nisan 1336 (1920), Nr: 3824,s. 2; Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, C. 3, Emre Yayınları, Genişletilmiş Yeni Baskı, İstanbul 1995, s. 1361-1363. İstanbul Hükümeti'nin bu beyannamesinin yanı sıra Milli Mücadele aleyhinde bir diğer faaliyet ise Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi tarafından yayınlanan fetvadır. Fetvada Kuva-yı Milliye hareketi liderlerinin vatan haini oldukları ve öldürülmelerinin dinen meşru ve farz oldu­ ğu belirtilmiştir. Bkz. "Fetva-i Şerife Sureti", Takvim-i Vekayi, 11 Nisan 1336 (1920), Nr: 3824, s. 1; Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, C.3, s. 1258-1259. Bu fetvaya karşılık olarak Heyet-i Temsiliye de Ankara müftüsü Mehmet Rifat Efendi imzalı Milli Mücadeleyi destekleyen bir fetva yayınlatmıştır. ; Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, C. 3, s. 1364-1366; Naşit Hakkı Uluğ, Halifeliği11 So1111, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 1975, s. 27-28. İstanbul Hükümeti'nin Milli Mücadeleye karşı tavrı bunlarla sınırlı kalmamıştır. İstanbul Hükümeti 1 8 Nisan 1920'de yayınladığı bir kararname ile "Kuvayı İnzibatiye"adı verilen tümen seviyesinde bir askeri güç oluşturarak İstanbul'dan İzmit'e göndermiştir. Eğitim ve disiplin bakımından yetersiz olduğu anlaşılan bu kuvvetler 8 Mayıs 1920'de ileri harekata geçmiş ancak Milli kuvvetlerle giriştiği çarpışmalarda başarısızlığa uğrayarak dağılmıştır. Bkz. Mustafa Kemal Atatürk, Nııtıık, C.II, s.445-447; Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, Tiirkiye Büyük Millet Meclisi Hıikümeti Dönemi (23 Nisan 1 920- 29 Ekim 1923}, IV ncü Cilt 1 nci Kısım, Gnkur. Basıınevi, Ankara 1984, s.5 14; Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi, C. II, s. 167-168; Selahattin Tansel, JV/ondrostan Mııdanya'ya. . . , C. III, s. 100-1 15. İstanbul Hükümeti ayrıca Ankara Hükümeti ve onu destek­ leyenleri başkanlığını Nemrut Mustafa Paşa'nın yaptığı 1. Divan-ı Harbi Örfı'de gıyaben yar­ gılamıştır. Bu yargılamalar sonucunda öncelikle Mustafa Kemal Paşa ve Dr. Adnan (Adıvar)'ın aralarında bulunduğu 6 kişi hakkında 1 1 Mayıs 1336 (1920)'de, ardından Fevzi Paşa (Çakmak) hakkında 24 Mayıs 1336 (1920)'de ve onun ardından da aralarında Cami Bey'in de bulunduğu 9 İcra Vekili ve diğer 8 kişi hakkında 6 Haziran 1336 (1920)'de idam kararı verilmiştir. Bu 3 ayrı idam kararı Padişah Sultan Vahdettin tarafından çıkarılan "İrade-i Seniyye"lerle onaylanmıştır. Bkz. Osman Akandere, " İdama Mahkum Edilen Bir Hükümet: Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin İlk İcra Vekilleri Heyeti Hakkında Çıkartılan İdam Kararları'', Sakarya Üniversitesi ,

124

ERDAL YILMAZ

faaliyetler sonucunda kimi bölgelerde, BMM'ye karşı ayaklanmalar çıkrnış­ tır414. Meclis ise tüm bu yıkıcı faaliyetler karşısında iç güvenliği sağlamak ve etkinliğini arttırmak amacıyla Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nu kabul e tmiştir415 İcra Vekilleri Heyeti ilk toplantısını

5 Mayıs 1920 tarihinde yapmıştır 4 1 6 •

Hükümet ertesi gün İstanbul Hükümeti'yle her türlü resmi haberleşmenin ya­ pılmasını yasaklayan bir kararname çıkartmış417, icrasına Dahiliye Vekaleti'nin memur olduğu bu kararnamenin uygulanması için bir de

1 9 maddelik sansür

talimatnamesi yayınlanmıştır418• Hükümet, bu düzenlemelerle zararlı yayınla­ rın kamuoyuna yayılmasını önlemek istemiştir419• İcra Vekilleri Heyeti

9 Mayıs 1 920 tarihinde BMM'ye programını s un­

muştur. Programda dahili işlerde üzerinde durulacak esaslar olarak "milletin vahdet ve tesanüdünün muhafazı ve emniyeti umumiyenin tesisi ve ta kriridir. Tesvilatı hariciye ve dahiliye ile ihdas edilen vukuatı haianenin bir sureti mü­ essirede izale ve imhasıyla asayişin her yerde acilen temini"420 vurgulanmıştır. Görüldüğü üzere hükümet içişlerinde, milletin birlik ve beraberliğinin korun­ masına, işgaller ve iç isyanlar nedeniyle bozulmuş olan asayişin sağlanmasına öncelik vermiştir. İcra Vekilleri Heyeti , programını mecliste okuduktan sonra BMM'de

Fen Edebiyat Fakültesi Fen Edebiyat Dergisi, Sakarya Üniversitesi Basımevi, C. 10, S. 2, Sakarya 2008, s. 185-224. 41 4 Ayrıntılı bilgi için Bkz. Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, Türkiye Biiyiik Millet Meclisi Hıikıimeti Dönemi (23 Nisan 1920- 29 Ekim 1923}, s. 513-522; Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C. II, s. 442-448; Mahmut Goloğlu, Üçiincii Meşrutiyet 1 920, s.181-201; H alide Edip Adıvar, Türk'ün Ateşle İmtihanı, s. 140-159; Şerafettin Turan, Tiirk Devrim Tarihi, C.II, s. 163-168;

Selahattin Tansel, Mondros/an Mııdanya'ya. . . ,s. 102-133. 4 1 5 TBMMZC, D:l, C:l, İ:7, (29 Nisan 1336/1920), s. 137-145. Kanun metni için Bkz. Düstur, 3. Tertip, C.I, No:8, Kanun No:2, (29 Nisan 1336/1920), s. 4-5. 416

Yusuf Kemal Tengirşek, Vatan Hizmetinde, Bahar Matbaası, İstanbul 1967, s. 145.

41 7

Düstur, 3.Tertip, C. I, No: 11, (6 Mayıs 1336/1920), s. 6-7.

418

"Sansür Talimatı", Hıikimiyet-i Milliye, (20 Mayıs 1336/1920), Nr. 3 1 , s. 2-3.

4 19

Yücel Özkaya, "Milli Mücadele Başlangıcında Basın Ve Mustafa Kemal Paşa'nın Basınla İlişkileri", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. 1, S. 3, 1985, s. 897. 420

TBMMZC, D: 1, C. l , İ: 13, (9 Mayıs 1336/1920), s. 241 .

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

125

Konya'da meydana gelen hadiseler dolayısıyla yapılan tartışmalara Dahiliye Vekili olması nedeniyle Cami Bey de katılmıştır. İstanbul işgal edildiği esnada Konya'da Vali Suphi Bey, Kumandan (12. Kolordu) Fahrettin Bey (Altay)'dir. Suphi Bey'in İstanbul'un işgali üzerine İn­ gilizlerin yayırıladığı bildiriye kabul edip cevap vermesi421 ve Fahrettin Bey'in de işgali mütareke gereği sayması ve Ankara'nın kararlarına iştirak etmemesi, Milli Mücadele yanlılarının tepkisini çekmişti. Refet Bey komutasındaki bir askeri güç Konya'ya sevk edilmiş, Vali ve Kumandan Ankara'ya getirilerek (4 Nisan 1920) Milli Mücadelenin önemi arılatılmıştı. Her ikisinin de mücadele­ ye kazanıldığı düşünülerek görevlerinde kalmalarına müsaade edilmişti422• Meclis açıldıktan sonra kimi bölgelerde meydana gelen ayaklanmalar Konya'ya da sıçramıştır. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri şehirde bir hare­ ketlilik sezmiş ancak bir kanıt elde edememişlerdi. Bu durumu görüşmek için 4 Mayıs 1920'de bir toplantı düzenlemişlerdir. Toplantıda Vali ve Kumandan da hazır bulunmuştur. Cemiyet üyeleri validen şüphelendikleri kişilerin tutuk­ lamasını istemiş, ancak Vali söylenenlerin dedikodu olduğunu ve yeterli delil olmadığını söyleyerek kimseyi tutuklayamayacağını bildirmiştir. Aynı gün top­ lantıdan sonra Konya'nın civar köylerinde, şehir merkezini 5 Mayıs'ta basmak için bir takım hazırlıklar yapıldığını Kumandan Fahrettin Bey duymuştur. Ku­ mandan, suçluların yakalanmasını Vali Suphi Bey'den istemiş ancak "Ben ya­ pamam siz isterseniz yapın" cevabını almıştır. Bunun üzerine harekete geçmiş, aldığı tedbirler sayesinde önerrıli bir hadise yaşanmamıştır. Ankara'dan gelen bir emirle Vali Suphi Bey görevinden alınarak Ankara'ya çağırılmış, yerine

421 İtilaf Devletleri İstanbul'un işgal edildiğini Osmanlı Devleti'nin elinde kalan toprak­ lara duyurmak istemiştir. Mustafa Kemal Paşa bu haberin millet üzerinde yıkıcı etkileri olacağı nedeniyle, Valilere Kumandanlara ve Müdafaa-i Hukuk Heyetlerine gönderdiği bir bildiri ile İtilafDevletleri'nin göndereceği tebliğlerin kabul edilmemesini ve cevap verilmemesini istemiş­ tir. Ancak bu tebliği alanlar ve kabul edenler arasında Konya Valisi Suphi Bey'de vardır. Bkz. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C. I, s. 414-416. 422

Kamil Erdeha, Milli Mücadelede Vilayetler. .,s. 284-288; Ali Fuat Cebesoy, lvli/li lvlii­ cadele Hatıraları, s. 361-373, 380-382; Fahrettin Altay, JO Yı/ Savaş 1912-1922 ve Sonrası, İnsel Yayınları, İstanbul 1970, s. 228-235. Fahrettin Altay anılarında, önceleri Temsil Heyeti'yle olan anlaşmazlığa değinmemektedir. .

126

ERDAL 'ı1LMAZ

Fahrettin Bey Vali Vekili olarak atanmıştır. Konya'da sıkıyönetim ilan edilerek suçlular da örfi mahkemede yargılanınıştır423• BMM'nin on yedinci içtimasında (17 Haziran 1920), Konya Mebusu Arif Bey bir önerge vererek, Konya'da sıkıyönetim ilan edilmesine neden olan hadiselerin tetkik edilmesi için meclisten bir heyet gönderilmesini istemiştir. Arif Bey önergesinde olayların bu şekilde gelişmesine Fahrettin Bey ile Suphi Bey'in gevşek davranmalarının neden olduğunu savunmaktadır. Meclisin İkin­ ci Reisi Celalettin Arif Bey bu önergenin Dahiliye Vekilinin hazır bulunacağı bir görüşmede müzakere edilmesini teklif etmiş ve önerisi kabul edilmiştirm. Konya Mebusu ArifBey'in önergesi bir sonraki içtimada tekrar okunmuş­ tur. Cami Bey gelişen olayları özetledikten sonra Konya'da bir tahkik heyeti­ nin göreve başladığını belirterek gönderilmesi istenen heyetin hangi yetkilerle gönderilmek istendiğini sormuştur. Cami Bey, "bendeniz irşat için gidecek he­ yete bir şey demem ve temenni ederim. Yalnız icra salahiyetini haiz olmalarını katiyen kabul edemem"425 demiştir. Ayrıca önergede, sadece irşat maksadıyla gönderilecek bir heyet kastediliyorsa önergenin bu surette yazılmadığını da eklemiştir. Karahisar-ı Sahih Mebusu Nebil Efendi'nin de belirttiği gibi Cami Bey bu konuyu icraatlarına karşı bir güvensizlik olarak görmüş, Vali Vekili ve Kumandan Fahrettin Bey'in görevini iyi bir şekilde yaptığını belirtmiştir. Cami Bey'den sonra söz alan bir diğer Konya Mebusu Refik Bey İcra Heyeti'nin icraatları hakkında zerre kadar şüpheleri olmadıklarını belirterek gidecek he­ yetin sadece Konya halkına doğru yolu göstermek, tahkik heyetinin işlerini ko­ laylaştırmak maksadıyla gönderilmesinin önergede istendiğini belirtmiştir426• Bu müzakereler sonucunda "Heyeti İcraiyenin vazifesine müdahale etmemek üzere Konya'ya bir heyeti irşadiyenin gönderilmesi"m kararlaştırılmıştır.

423 Kamil Erdeha, Milli Mücadelede Vilayetler , s. 288-291; Fahrettin Altay, 10 Yıl Savaş 1912-1922 ve Sonrası, s. 238-243; Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C.II, s.450; TBMM Gizli Celse Zabıtları (TBMMGCZ), D:l, İ.S.: 1, C.l, İ :13, (9 Mayıs 1336/1920), Türkiye İ ş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1985, s. 21. . . .

424

TBMMZC, D:l, İ .S.:l, C.l, İ :17, (17 Mayıs 1336/1920), s. 334-335.

425

TBMMZC, D:l, İ .S.:1, C.l, İ :18, (19 Mayıs 1336/1920), s. 346.

426

TBMMZC, D:l, İ .S.: 1, C:l, İ :l8, (19 Mayıs 1336/1920), s. 346-348.

427

TBMMZC, D:l, İ .S.: 1, C:l, İ :18, (19 Mayıs 1336/1920), s. 349.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

127

Bu, Cami Bey'in icraatlarına karşı Mecliste ilk eleştiridir. Cami Bey'in bu önergeyi icraatlarına karşı bir güvensizlik olarak görmesi ve bunu sert bir dil­ le ifade etmesi, Konya Milletvekillerinin de gönderilecek heyetin sadece irşat maksadıyla gönderilmesine dair açıklamaları tartışmanın daha fazla büyüme­ sini engellemiştir. İcra Vekilleri Heyeti'nin faaliyetlerine daha sonraları da eleştiriler gelmiş­ tir. İç isyanlar, Yunan ilerleyişi ve diğer dahili meselelerde Hükümetten açık­ lama yapması istenildiğinde Meclis ve İcra Vekilleri Heyeti Başkanı olması nedeniyle Mustafa Kemal Paşa, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekili İsmet Bey ve Müdafaa-i Milliye Vekili Fevzi Paşa bu konularda meclisi bilgilendirmiştir. Cami Bey'in dahili meselelerde eleştirilmesi ve kendisinin bu eleştirilere cevap vermesi Temmuz (1920) ayının başlarındadır. İcra Vekilleri Heyeti, 6 Mayıs 1920'de çıkardığı bir kararname ile hakimiyeti altında bulunan idari ve askeri makamların İstanbul ile her tür­ lü resmi haberleşmesini yasaklamıştır. Ayrıca aynı kararname de memleket içinde bir yerden bir yere gönderilecek mektupların da sansüre tabi tutulacağı belirtilmiştir428• İcrasına Dahiliye Vekili'nin memur olduğu bu kararnamenin uygulanması için bir de sansür talimatnamesi yayınlamış ve talimatnamede mebuslara gelen ve onların gönderdiği mektupların da sansüre tabi tutulacağı belirtilmiştir429• Bu durum mebusların memleketlerindeki aileleri ve dostlarıyla haberleşmelerinde gecikme ve aksaklıklar yaşanmasına neden olmuştur. BMM'nin 4 Temmuz 1920 günkü içtimasında mecliste okunan ve mealen birbirinin aynı olan 5 önergede mebusların göndereceği ve onlara gelen mek­ tupların sansüre uğramaması istenmiştir. Önergelerin okunmasının ardından söz alan birkaç mebus sansürün memleket dahilinde tamamen kaldırılmasını istemiştir. Bunun üzerine kürsüye gelen Cami Bey, sansürün tüm memleket çapında olumlu bir tedbir olmadığını kabul ettiklerini belirterek "Kaldırabilir miyiz? Mesele buraya intikal ediyor. Memleket dahilinde ve hususen İstan­ bul ile temas eden sahillerimizde, İstanbul ceraidinin ve düşman vesaitinin bu hali meydanda iken, vaziyetimiz böyle iken, sansürü kaldırmak zannederim

m

Diistıır, 3.Tertip, C. 1, No: 1 1 , (6 Mayıs 1336/1920), s. 6-7.

429

"Sansür Talimatı", Htikimiyet-i Milliye, (20 Mayıs 1336/1920), Nr. 31, s. 2-3.

128

ERDAL YILMAZ

Heyet-i Aliyenizce tecviz olunmaz" demiştir. Ardından mebus mektuplarının sansürden men edilmesi konusunda da Birinci D ünya Savaşı'ndaki uygula­ malardan bahsederek, o günlerde kimi kurumların yazışmalarının sansüre tabi olmamasının diğer kurumların da zamanla bu hakkı talep ve elde etmesine yol açtığını belirtmiştir. Böylelikle sansürün sadece halkın üzerinde kaldığını ve bu durumunda daha da üzücü etkilere yol açtığını eklemiştir430• Cami Bey'in bu açıklamalarının ardından sansürün olmasını savunanlarla -kimisi herkes için kimisi de sadece halk bazında olmasını istemiş- aksi yönde görüş bildirenler arasında tartışmalar yaşanmıştır. Bu esnada söz alan Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa, memleket içerisinde bir yerde meydana gelen olumsuz bir etkinin bir başka yere sıçramasını engellemek için dahili sansürü hükümet olarak lüzumlu gördüklerini belirtmiştir. Aynca mebusların yazışma­ ları konusunda da Cami Bey'in verdiği örneğe benzer bir ifade kullanarak bu durumun diğer kurumların itirazına neden olacağım eklemiştir. Mustafa Ke­ mal Paşa, sansür yüzünden meydana gelen aksaklıları, gecikmeleri engellemek için de mebus mektuplarının meclis içerisinden seçilecek birkaç kişi vasıtasıyla sansür edilmesini teklif etmiş ve bu teklif kabul edilmiştir431• Sansür meselesi bu şekilde halledildikten sonra BMM'nin bir sonraki içti­ masında, İcra Vekilleri Heyeti'nin memuriyetlere yapmış olduğu atama ve azil­ ler gündeme getirilmiştir. Öncelikle İçel Mebusu Ali Sabri B ey ve arkadaşları verdikleri önerge ile hükümetten o güne kadar yapmış olduğu atama ve azilleri belirten bir tablo talep etmişlerdir. Ali Sabri Bey verdikleri önerge hakkın­ da açıklama yaparken memleketin içinde bulunduğu zor günlerde hükümetin tayin ve azil işleriyle çok fazla zaman kaybettiğini söylemiş, ayrıca atamalar­ da ehliyete önem verilmediğine dair haberlerin işitildiğini de eklemiştir. Bu önerge mecliste nazarı dikkate alınarak hükümete gönderilmiştir. Sonrasında Yozgat Mebusu Ahmet Bey ve arkadaşları "gayri müstehak ve naehil" olarak tayin edilen memurlar hakkında hükümetten açıklama yapmasını istemiştir. Söz konusu bu açıklama önergesinde özellikle Dahiliye Vekaleti'nin yap430 TBMMZC, D: 1, İ.S.: 1, C: 2, İ: 27, (4 Temmuz 133611920), s. 164-166; Kemal Zeki Gencosman, Devleti Kuran Meclis, Hür Yayınları, İstanbul-1981, s. 20.

43 1 TBMMZC, D:l, İ.S.: 1, C: 2, İ: 27, (4 Temmuz 1336/1920), s.166-171; Kemal Zeki Gencosman, Devleti Kuran Meclis, s. 20-23.

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

129

mış olduğu tayinlere dikkat çekilmiş, adalete ve ihtisasa önem verilmediği; azillerin ise sebepsiz yere yapıldığı vurgulanmıştır. Önergede bugüne kadar bu tarzda yapılmış bütün tayinlerin de "keenlemyekün"432 hükmünde addedilmesi istenmiştir. Bunun üzerine söz alan Cami Bey, göreve başladığında İstanbul Hükümeti'nin tesiri altında kalan bazı memurlar olduğunu, bunlar hakkında birçok şikayet yapıldığını, Vekaletçe de bu kişiler hakkında teferruatlı kanaat oluşunca azil ve tayinlerin yapıldığını belirtmiştir. Ayrıca memur tayinlerinde sicil kayıtlarının önemli olduğunu belirterek ellerinde bu kayıtların mevcut olmadığını da eklemiştir. Zira memurların sicil kayıtları İstanbul'daki Dahiliye Nezareti'nde bulunmaktadır. Ayrıca Cami Bey önergeyi icraatlarına karşı gü­ vensizlik olarak görmekte, meclise hitaben "ne vakit bir memur kanun haricin­ de bir muamele yaparsa ve bu Dahiliye Vekaletince malum olarak hakkında lazım gelen muamele yapılmazsa o zaman Dahiliye Vekili size karşı mesul olur ve ona verdiğiniz itimat reyini geri almanız lazım gelir. Eğer böyle olmaz, memurların azil ve nasbı hususunda o salahiyet sizce kabul edilmezse, bu şerait dahilinde hiç kimse Dahiliye Vekaleti'ni icra edemez sanıyorum. Binaenaleyh bendeniz bu prensip meselesini ortaya koyuyorum ve müzakerenin bu esas üzerine devam etmesini rica ediyorum" 433 diyerek de yaptığı tayin ve azillerde bir hatasının olmadığını belirtmekte, Meclisin kendisine itimadı olup olmadı­ ğını sorgulamaktadır. Cami Bey'den sonra söz alan birkaç mebus, önergede bahsedilen hususlar çerçevesinde açıklamalar yapmış ancak gerginleşen ortamın yumuşadığı da gö­ rülmüştür. Sonrasında Ali Sabri Bey'in verdiği önerge ile hükümetten istenen tayin ve azil tablosunun oluşturulmasının ardından bu konunun tartışılma­ sı karara bağlanmıştır. Ancak Cami Bey, Dahiliye Vekaleti'nin şimdiye kadar gerçekleştirmiş olduğu bütün tayinlerin "keenlemyekün" addedilmesini iste­ miş, Mecliste "olmaz, olmaz, hayır, hayır hiç kimse kabul etmiyor" sesleri yük­ selmiştir434. Aslında meclise sunulan önergelerde sadece Dahiliye Vekaleti'nin icraatları sorgulanmamakta diğer vekaletler de bundan nasibini almaktadır. Mecliste, Hükümetin icraatlarına karşı oluşan bu muhalefetin nedeni Yunan 432

Hiç olmamış gibi, hiç yok gibi.

433

TBMMZC, D:l, i.S.; 1, C:2, İ: 28, (5 Temmuz 1336/1920), s. 178-186

•34

TBMMZC, D: 1, İ .S.; 1, C: 2, İ : 28, (5 Temmuz 1336/1920), s . 186-188.

130

ERDAL 'YILMAZ

ilerleyişi ve iç isyanlar nedeniyle gerginleşen atmosferdir. Mecliste bu kötü gidişin sorumluları aranmakta ve yürütme gücü olması nedeniyle de fatura Vekiller Heyeti'ne kesilmek istenmektedir"35• Nitekim 1920 Temmuz ayının başlarında memleketin içinde bulunduğu durum oldukça vahimdir. Yunan Kuvvetleri, 22 Haziran 1920'de genel taarru­ za geçerek Anadolu içlerine doğru ilerlemeye başlamış, Bursa'nın işgal edildiği gün olan 8 Temmuz'a kadar sırasıyla Akhisar, Kırkağaç, Soma, Salihli, Alaşe­ hir, Nazilli, Balıkesir, Kirmasti (Mustafa Kemal Paşa) ve Karacabey'i kontrol altına almışlardır436• Özellikle Türk tarihi açısından önemli bir yerleşim yeri olan Bursa'nın işgal haberinin Ankara'ya ulaşması üzerine BMM'de heyecanlı dakikalar yaşanmış, 10 Temmuz'da (1920) meclis kürsüsü siyah bir örtü ile kaplanmıştır. Aynı gün Konya Mebusu Refik Bey ile arkadaşları, işgaller kar­ şısında Müdafaa-i Milliye teşkilatının takviyesinin mecliste gizli celseyle mü­ zakere edilmesi doğrultusunda bir önerge vermişlerdir437• Refik Bey'in bu önergesi BMM'nin 12 Temmuz (1920) tarihli oturu­ munda gizli celseye lüzum görülmeyerek müzakere edilmiştir. Ö nergede, Al­ manların ve Bulgarların son zamanlarda yaptığı gibi büyük ve küçük rütbeli subaylardan küçük askeri birliklerin oluşturulması ve cepheye gönderilmesi; mebuslardan birkaçının gönüllü kuvvetler teşkil ederek orduya katılması; ay­ rıca içinde bulunan zor günlerde meclis içerisinde önemsiz işlerle (Dahili Ni­ zamname tartışmaları örnek gösterilmiştir) uğraşılmaması gibi maddeler yer almıştır. Önerge okunduktan sonra kürsüye çıkan Refik Bey, içinde bulunu­ lan vaziyetin kısa bir özetini yaptıktan sonra, Müdafaa-i Milliye ve Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Veka.letleri'nin görevlerini yeterince yapmadıklarını ile­ ri sürerek mevcut durumdan onları sorumlu tutmuştur. Ardından D ahiliye Veka.leti'nin icraatlarına da değinerek, vekaleti, Babıali teşkilatını aynen alıp

435

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C. II, s. 462-463; Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele

Hatıraları, s. 481. 43� Yunan işgalleri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Tiiı·k Silahlı Kuvvetleri Tarihi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hiikıimeti Dönemi (23 Nisan 1920-29 Ekim 1 923), s. 411- 424; Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C. II, s. 460-461; Selahattin Tansel, Mondrostan Mııdanya'ya ., C . III, s. 145-147; Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s. 470-478. . .

43i

TBMMZC, D :1, İ .S.: 1, C: 2, İ : 31, (10 Temmuz 1336/1921), s. 236, 249-25 1 .

DÖRT DEVİRDE BİR MUHALİF

131

gelmekle eleştirmiş, Konya Vali Vekili Fahrettin Bey'in görevini hakkıyla yap­ madığını, ayrıca vekaletin atadığı diğer idare adamlarının ve memurların da salahiyettar olmadıklarını, halkın bunların kötü idaresi yüzünden ayaklandı­ ğını belirterek "Dahiliye Vekaleti deruhte etmiş olduğu vazifeyi bilhakkın ifa edememiştir" demiştir. . Meclis ve Vekiller Heyeti Başkanı Mustafa Kemal Paşa, önergede yer alan hususlar hakkında ayrıntılı açıklamalar yapmıştır. Ancak Refik Bey'in eleşti­ rilerine maruz kalan İcra Vekillerinin, savunmalarını kendilerinin yapacağını belirtmiştir Mustafa Kemal Paşa konuşmasının son kısmında dahili işlerde, memur atamalarında yeterince başarılı olamadıklarını kabul ederek bunun da nedenini, ellerinde iş bilir memurların bulunmaması olarak göstermiştir. Bu açıklamalardan sonra kürsüye gelen Cami Bey, Refik Bey'in Dahiliye Vekileti'ne yapmış olduğu eleştirilere cevap vermiştir. Cami Bey, BMM'nin, açıldığı ilk günlerde, yeni kanun yapılana kadar eski kanunların geçerli ol­ duğunun kararlaştırdığını belirterek "Heyet-i Aliyeniz başka bir kanunla ta­ dil etmedikçe, teşkilatı merkeziyeyi aynen tatbike mecburuz" demiştir. Konya Valisi meselesinde ise, İdare-i Umumiye-i Vilayat Kanunu'na

8. maddesine

göre valilerin tayini doğrudan doğruya Vekiller Heyeti'ne ait olduğunu ifa­ de eden Cami Bey, vali atamalarında kendisinin tek sorumlu olmadığının al­ tını çizmiştir. Bu husus önemlidir. Zira daha sonra Mustafa Kemal Paşa bu yaklaşıma karşı fikir ileri sürecektir. Cami Bey konuşmasının son kısmında memurların tayin ve azillerinde eldeki mevcut bilgileri ve bilhassa mebusla­ rın tavsiyelerini göz önünde bulundurduklarını, Vekaletin daha bütün daireleri oluşturulmadan, elde sicil kayıtları olmadan tavsiyeler üzerine yapılan bu icra­ atlardan dolayı elbette bir takım hataların olabileceğini, ancak artık Vekaletin bütün dairelerinin oluşturulduğunu da eklemiştir. Cami Bey'den sonra Erkanı H arbiye-i Umumiye Reisi İsmet Bey de açıklamalarda bulunmuş, müzakereler kafi görülmeyerek bir sonraki içtimada devam edilmesi kararlaştırılmıştır438• B ir sonraki içtimada müzakere önergesinde yer alan maddelere verilen cevaplar yeterli görülmüştür. Ancak Refik Bey'in önerge dışı vekaletler hak-

438 TBMMZC, D: 1, İ.S.; 1, C: 2, İ: 32, (12 Temmuz 1336/1921), s . 269-286; Feridun Kandemir" Ankara'nın İlk Günleri'', Tasvir-i Efkar, (20 İkincikanun/Ocak 1941) Tefrika: 31,

Nr. 4598-242, s. 2

132

ERDAL YILMAZ

kında yapmış olduğu açıklamalardan dolayı gelişen müzakerelerin devamına, vekaletlerin icraatlarına dair meclise açıklama yapmalarına karar verilmiştir. İlk olarak Dahiliye Vekaleti'nin icraatları gündeme getirilmiş, Ali Şükrü Bey (Trabzon) ve İsmail Suphi Bey (Burdur), Cami Bey'in bir önceki içtimada yaptığı açıklamaları kafi bulmuşlar, görüşlerine katılmışlardır. Sonrasında söz alan Refik Bey ise, Cami Bey'i son derece iyi niyet sahibi bir kişi olarak gördü­ ğünü söylemiş ancak görevini layıkıyla yapamadığını da eklemiştir. Refik Bey, Cami Bey'in haksız yere birçok memuru azlettiğini ve bunların yerine işinin ehli olmayan tayinler gerçekleştirdiğini tekrarlamış, tayin ettiği memurların icraatlarını da yakından takip etmediğini ileri sürmüştür. Ayrıca lüzumsuz yere birçok harcamalar yaptığını, Konya Valisi meselesini de iş işten geçtikten sonra halledebildiğini söylemiştir439 • Refik Bey'in bu açıklamalarından sonra kürsüye gelen Cami Bey, Meclis yenisini çıkarmadıktan sonra geçerli olan kanunlara göre davranabileceğini, keyfi hareket edemeyeceğini, Konya Valisi meselesini ise bir kabine meselesi olarak gördüğünü açıklamıştır. Ardından Maarif Vekili Rıza Nur Bey konuy­ la ilgili açıklamalarda bulunmuştur. Konya Valisi Suphi Bey'in azledilmesin­ den sonra orada vali vekili kalan Fahrettin Bey'in yerine muktedir bir zatı vali olarak göndermek için çok çalıştıklarını, hatta o esnada Ankara'da bulunan Nurettin Paşa'yı valiliğe münasip gördüklerini ve kendisinin de başta bu göre­ vi kabul ettiğini fakat sonradan istemediğini belirtmiştir. Sonrasında söz alan Mustafa Kemal Paşa, valilerin tayin ve azledilmeleri meselesi ile Nurettin Paşa hakkında açıklamalarda bulunmuştur. Paşa'nın açıklamaları Cami Bey'den farklı düşündüğünü göstermektedir:

"Efendiler, vali tayini meselesi mevzubahs olunurken, bunun bir dahiliye meselesi olmadığını ve belki bir kabine meselesi olduğu ifade edilmişti. . . Ben Heyeti İcraiye Reisi sıfatıyla pek müşkül bir vazi­ yette kalmış olduğumdan bu noktadafikrimi izah etmek mecburiye­ tindeyim. Vakıa idarei umumiye vilayat kanunun sekizinci maddesi 439 TBMMZC, D:l, İ .S.: 1, C: 2, İ : 33, (13 Temmuz 1 336/1920), s. 288-297; Feridun Kandemir "Ankara'nın İ lk Günleri", Tasvir-i Efkar, (20121 İkincikanun/Ocak 1941) Tefrika: 31-32, Nr. 4598-242/ 4599-243, s. 2.

D ÖRT DEVİ RDE Bİ R MUHALİF

133

mucibince valiler Meclisi Vükela karariyle tayin olunur. Fakat valiler Dahiliye Vekaletinin inhası üzerine Heyeti Vükela tarafından tayin olunm: Demek oluyor ki, memleketi idare edecek olan valileri bulmak, teklifve inha etmek Dahiliye Vekaletine ait bir meseledir. Çünkii He­ yeti Vekilenin her biri ayrı ayrı veya müçtemian, kendilerine ait olan işleri terkedip de acabafilan yere kimi ve hangisini tayin edelim diye, Heyeti Vekile bununla iştigale mecbur olamaz. Heyeti Vekile; bu gibi teklifleri nazarı itibare ve dikkate almazsa ve bu meseleden dolayı bir fenalık zuhura gelirse o zaman mesuldür. Kezalik valilerin azli de öyledir. Yine Dahiliye Vekilinin teklifi üzerine Meclisi Vükelaca karar veriliyor. . . "

Mustafa Kemal Paşa'nın bu açıklamalarından Cami Bey'in görüşlerine katılmadığı anlaşılmaktadır. Valilerin tayin ve azilleri konusunda Dahiliye Vekaleti'ni sorumlu görmekte, hükümetin sadece tasdik görevini yaptığı­ nı düşünmektedir. Mustafa Kemal Paşa bu açıklamalarından sonra Nurettin Paşa'yla Vekiller Heyeti arasında geçen görüşmeleri de anlatmıştır. Ardından birkaç mebus konuyla ilgili görüşlerini belirtmiş, diğer vekaletlerin açıklama yapmasına gerek görülmeyerek verilen izahatın yeterli olduğu ve hükümete itimat edildiği verilen bir önerge ile kabul edilmiştir440• Görüldüğü üzere hükümetten cevaplandırılması istenen bu önergede sadece Dahiliye Vekileti'nin faaliyetleri üzerinde durulmuştur. Sonuç olarak Cami B ey ile Meclis ve aynı zamanda Vekiller Heyeti Başkanı olan Mustafa Kemal Paşa arasında anlaşmazlık olduğu meydana çıkmıştır. Meclisin bir son­ raki içtimasında da Cami Bey Dahiliye Vekileti'nden istifa etmiştir441•

TBMMZC, D: 1, İ .S.: 1, C: 2, İ : 33, (13 Temmuz 1336/1920), s. 297-303; Feridun Kan­ demir, ''.Ankara'nın İ lk Günleri", Tasvir-i Efkar, (21/22/23 İ kincil: Duyulmuş, herkesçe bilinmiş. Şayia: Yayılmış haber, söylenti Şeamet: Uğursuzluk. Şerik: Ortak. Şüreka: Ortaklar.

Tazyik: 1 .daraltma, daralma.

2. Zor­

lama, baskı. 3 . Sıkıntı verme. Tebdil-i hava: 1 . Hava değişikliği.

2.

İzin, müsaade, istirahat (daha çok askerlikte). Tecessüm:

1. cisimlenme, görünme,

belirme. 2. Göz önüne gelme.

LÜGATÇE

Teessüs: 1. Temelleşme, yerleşme, kökleşme. 2. Kurulma.

Vasi: Geniş, açık, enli, bol.

Tegallüb: Zorbalık, zorla hüküm sür­ me.

Vaz'ül-imza: İmza atan, koyan

339

Vaz:Duruş, tavır, hareket.

Temeyyüz: Kendini gösterme, sivril­ me, benzerlerinden farklı olma.

Veliyy-i nimet: Nimet sahibi, birine, yaşadığı müddetçe, tesiri devam edecek olan iyilik ve bağışlarda bulunan kimse.

Tenvir: Işıklandırma, aydınlatma.

Vesait: Vasıtalar.

Tersim etmek: Resmetme, resmini yapma.

Vüsat: 1 . genişlik, bolluk. 2. para du­ rumu. 3. boş meydan, fırsat.

Tekmil: Tam, eksiksiz, bütün, hep.

Tesanüd: Dayanışma. Zabit: Subay,

Teshil: Kolaylaştırmak. Teşevvüş: Karışma, olma, karışıklık.

karmakarışık

Zamimeten: Ek olarak, üstelik bir de.

Teşmil etmek: Yaymak, içine almak.

Zeval: 1. Yerinden ayrılıp gitme. 2. Zail olma, sona erme.

Tevabii: Bir merkeze bağlı olan yerler.

Zelilane: Aşağılaşarak, alçakça

Tevdi: Bırakma, emanet etme.

Zımnen: Açıktan olmayarak, dolayı­ sıyla, kapalıca, üstü kapalı olarak.

Tevessül: l.sarılma. 2. İnanma. 3. Sebep tutma. 4. Başvurma, girişme. Tevfikan: Uyarak. Tevsie: Genişletmek. Tevzi: 1. Dağıtma, dağıtılma. 2. Her­ kese payını dağıtmalar, üleştir­ meler. Tezyid: Arttırma, arttırılma. Uluhiyyet: Allahlık sıfatı, tanrılık vas­ fı.

Üsera: Esirler.

DİZİN A Abdullah Cevdet 2, 15, 1 8, 218, 241 Abdurrahman Çaycı 5, 19, 20, 21, 22, 23, 28, 29, 30 Abdülaziz Mecdi Efendi 25 Abdülfettah Baykurt 12 Abdülhak Şinasi 97 Abdülhamid 2, 1 7, 25, 212, 293, 307 Abdülhamid Zehravi Efendi 25 Abdülkadir Cami Baykurt IX, XI, XII, 2, 3 , 4, 5, 6, 7, 8, 9, 1 1 , 227, 228, 229, 230, 23 1 , 234 Abdülkerim Paşa 294 Abdülmecit Efendi 135, 136 Abdili Nafi Paşa 24 Abidin Nesimi XII, 8, 11, 12, 44, 51, 56, 57, 60, 1 73 , 1 75, 177, 188, 1 89, 1 96, 200, 230, 232 Adana 148, 261, 273, 297, 3 12, 330 Adem-i Merkeziyet 36, 100, 1 12 Adnan Menderes 1 73 , 1 74, 178, 1 87, 1 88, 241 Afrika 4, 5 , 14, 23, 28, 95, 209, 237, 248, 296 Agob Şerbetçiyan Efendi 38 Ahali İktisat Fırkası 1 1 1 Ahd-ı Milli 1 17 Ahmed Müfid 2 Ahmed Reşit Bey 29 Ahmed Rıza B ey 143

Ahmet Dino 74, 75, 82, 83 Ahmet Ferit (Tek) 33 Ahmet İzzet Paşa 63, 64, 116 Ahmet Rasim Paşa 14, 15, 218 Ahmet Refik 2 Akçoraoğlu Yusuf 33 Akaretler 258, 262 Akdeniz 14, 88, 209, 224, 258, 270, 276, 285, 330 Akhisar 87, 130, 303, 310, 3 1 1 , 323 Alaşehir 82, 89, 90, 130, 237, 324, 326

Ali Birinci

3 1 , 32, 33, 34, 35, 37, 51,

52, 53, 54, 55, 56, 203, 220

Ali Cevat (Baykurt) Ali Cevat Bey 4

13

Ali Çamdere 52

Ali Çetinkaya Ali Fuad Paşa

75, 79, 237, 302 89

Ali Kemal 86, 101, 225, 236, 241, 293 , 298 Ali Nadir Paşa 83, 84 Afi Rıza Paşa 1 1 1, 1 14, 1 15, 116

Ali Said 2

Ali Şükrü

132

Allan Dixon 72 Alman 15, 48, 52, 140, 161, 1 62, 218, 296, 302, 305, 3 1 3 Almanya 44, 45, 46, 48, 49, 50, 55, 140, 154, 164, 165, 1 82, 190, 207, 212, 215, 230, 279

DİZİN

342

Altemur Kılıç 57 Amasya 51, 111

140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 1 5 1 ,

Amerika XIII, 43, 45, 59, 76, 95,

152, 153, 154, 155, 156, 157,

105, 108, 109, 110, 142, 175,

158, 159, 1 60, 1 6 1 , 1 62, 163,

189, 190, 208, 262, 268, 302,

164, 1 65, 1 67, 168, 1 69 , 1 7 1 ,

304, 3 12, 313

1 73, 1 74, 1 77, 1 80, 1 83, 186,

Amerikan Mandası 102, 107, 108, 204, 240, 241

192, 205, 206, 229, 237, 239, 240, 241 , 242, 243 , 244, 245,

Amiral Bristol 304, 312

246, 247, 249, 250, 25 1 , 252,

Anadolu 14, 34, 35, 37, 51, 69, 76,

262, 293 , 301 , 3 3 1 , 332

77, 80, 81, 88, 89, 90, 91, 92, 93,

Ankara Hükümeti XI , 6, 41, 42, 5 1 ,

109, l l l , 112, 1 15, 1 1 8, 1 1 9,

1 14, 123, 136, 1 3 8 , 1 3 9 , 140,

121, 123, 130, 135, 136, 138,

142, 144, 1 45 , 146, 1 47, 148,

139, 141, 142, 143, 144, 145,

149, 153, 155, 156, 157, 158,

146, 147, 148, 149, 150, 153,

159, 160, 1 62, 1 63 , 167, 168,

157, 161, 162, 163, 164, 165,

1 83, 229

167, 202, 216, 217, 224, 244,

Ankara Konferansı 49

246, 247, 250, 255, 256, 257,

Arabistan 137, 285

267, 273, 274, 276, 284, 286,

Arap(lar) 13, 16, 24, 25, 35, 3 6 , 68,

287, 295, 298, 299, 301, 302,

202, 210, 212, 2 1 3 , 228, 278,

303, 304, 305, 306, 307, 314,

285, 291, 3 1 7

315, 316, 317, 318, 320, 321,

Arapça 43 , 44, 95, 9 7

322, 328, 329, 330, 331

Arı İnan 4, 8, 1 1 , 2 1 7, 2 1 8 , 23 7

Anadolu Ajansı 1 19, 250

Arın Baykurt 4, 6 1

Anadolu Gazetesi 287

Arnavut 32, 281

Anafarta Cephesi Kumandanlığı

Asaf Muammer 97, 1 1 1

296 Anglo-Sakson 99, 100, 104, 276 Ankara IV, VI, XI, 2, 6, 1 1 , 12, 13, 19, 27, 30, 32, 41, 42, 43, 45, 46, 49, 50, 51, 63, 68, 70, 71, 72, 74,

Askeri Fırka Kumandanı 1 7, 1 9 Askeri Sansür Müfettişliği 3 , 6, 39, 1 13 Asya 28, 42, 98, 202, 2 1 3 , 2 1 6 , 248, 271, 288, 300

75, 83, 88, 89, 90, 92, 93, 94, 95,

Aşar Vergisi 34

96, 97, 98, 102, 109, 1 14, 1 15,

ATASE XIII, 3

1 16, 1 17, 118, 119, 120, 121,

Atatürk IV, 6, 26, 28, 4 1 , 45, 56, 57,

123, 125, 126, 130, 131, 132,

68, 72, 75, 90, 9 1 , 94, 96, 98,

133, 135, 136, 137, 138, 139,

1 07, 108, 109, 1 15 , 1 1 8 , 1 1 9,

DİZİN

120, 123 , 124, 125, 126, 130, 136, 137, 138, 139, 140, 142, 143, 145, 147, 148, 149, 150, 1 5 1 , 152, 153, 154, 155, 157, 158, 161, 163, 175, 206, 220, 221, 237, 239, 240, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 249, 250, 25 1 , 252, 281 Atıf Bey 29

343

242, 266, 267, 299, 302, 303, 309, 310, 318, 319, 320, 321, 322, 324 Balkan Devletleri 35 Balkan Paktı 48, 49, 50 Balkan Savaşı 33, 35, 37, 203, 212 Banco Di Roma 163 Barka 16 Basın Birliği 178, 179, 181, 1 83,

Atina 48, 92, 147, 273 Avarlar 216, 217

1 85, 186 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi

Avrupa VI, 1 , 2, 6, 14, 15, 35, 41 , 44, 47, 49, 50, 106, 1 14, 1 17, 138, 139, 140, 141, 142, 148, 151,

XIII, 148, 151, 160 Başbakanlık Osmanlı Arşivi XJII, 5, 21

154, 155, 158, 159, 1 60, 162,

Başkumandan 51

163, 1 67, 168, 1 80, 189, 207,

Batum 268

209, 212, 216, 230, 246, 260,

Baykurt Vl, VII, IX, X, XJ, XJI, 2, 3,

262, 265, 267, 271, 272, 273, 283, 293, 297, 302, 306, 308, 3 1 1

4, 5, 6, 7, 8, 9, 1 1 , 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 20, 21, 22, 23, 24, 26, 30, 32, 35, 36, 38, 39, 41, 50, 52,

Ayan Meclisi 32 Ayafotini Kilisesi 255 Ayasofya 294

53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 65, 66, 68, 69, 70, 71, 72, 73 , 74, 75, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 85, 86,

Ayayorgi 72 Ayazpaşa Mahallesi 61 Aydın Sancağı XI, 41, 93, 1 12, 1 14, 120, 205 Aydın Vilayeti 41, 69, 75, 77, 80, 93, 1 12, 250

87, 88, 91, 96, 97, 98, 103, 106, 1 10, 1 15, 1 17, 1 1 8, 134, 136, 137, 138, 139, 1 66, 167, 1 69, 171, 172, 173, 174, 1 75, 176, 177, 178, 179, 1 80, 1 8 1 , 1 82, 183, 1 84, 1 85, 1 86, 1 87, 188,

Ayşe Hanım 1 1

189, 190, 1 9 1 , 192, 193, 194,

Aziz Nesin 187

B Babıali 19, 28, 29 Bahriyeli Çerkes Aziz Bey 3 1 9 Bakü 5 1 , 52, 268, 269

Balıkesir 80, 87, 89, 90, 91, 130, 237 ,

195, 196, 197, 198, 1 99, 200, 201, 202, 203 , 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 2 1 1 , 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 225, 226, 227, 228, 229, 230,

DİZİN

344

23 1, 232, 233, 234, 235, 237, 240, 248, 255, 294 Bedevi 15, 17, 33, 243 Behice Boran 174, 187 Bekir Sami Bey 51, 109, 121, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 161, 164 Bektaşi 281 Berberi 210 Berlin 140, 141, 146, 160, 164, 274, 311 Berlin Muahedesi 274 Besim Atalay Bey 134 Beşiktaş Jimnastik Kulübü 37, 38 Beyazıt Camii 61 Beyoğlu 51, 57, 61, 102, 189, 270, 271, 284, 306 Bible House 44 Bilma 19, 20 Binbaşı Hüseyin Lütfü 40, 70 Binbaşı Smith 66 Bingazi 13, 16, 18, 23, 24, 242, 296 Birinci Dünya Savaşı 35, 38, 39, 40, 42, 46, 51, 58, 94, 108, 110, 113, 128, 153, 202, 203, 221, 223, 224, 230, 243 Birleşmiş Milletler XIII, 176, 178, 179, 180, 190, 197 Bizans 215, 216, 217, 218, 270, 271, 274, 292, 300, 311, 314, 327 Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey

262 46, 52, 53, 54, 55, 56, 136, 137, 188, 205, 207, 208, 247, 330 Bolşevizm 136 Borçka 52 Bolşevik

Borku

29 1 12

Bozdoğan Kazası

137, 158 Bronzetti 74, 75 Bursa 130, 321 Britanya

c

82, 284 Calthorpe 76, 83, 84 Cami Baykurt VI, VII, IX, X, XI, XII, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 1 1 , 50, 52, 53, 55, 56, 57, 58, 59, l67, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 1 80, 1 8 1 , 1 82, 184, 185, 1 86, 1 87, 188, 1 89, 191, 192, 1 94, 1 95, 1 96, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 2 1 9, 220, 221, 222, 223, 224, 225, 226, 227, 228, 229, 230, 23 1, 233, 234, 255, 294 Cami Bey V, VI, VII, IX, XII, 4, 5, 7, 11, 12, 13, 14, 15, l6, 1 7, l8, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 77, 78, 79, 80, 8 1 , 82, 83, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 100, 101, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 1 10, l l l , 1 12, 1 13, 1 14, 1 15, 1 16, 1 17, Cağaloğlu

DİZİN

345

1 18, 1 19, 120, 121, 122, 125, 225, 237, 246, 248, 250 126, 127, 128, 129, 131, 132, Cumhuriyet Halk Partisi XJII, 172, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 200, 246 139, 140, 141, 142, 143, 144, ç 145, 146, 147, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, Çakırcalı 300, 329 160, 161, 162, 163, 164, 165, Çanakkale 51, 255, 282, 296, 299, 166, 1 67, 168, 169, 173, 189, 3 19, 330 190, 191, 198, 203, 205, 213, Çanakkale Boğazı 255, 282 215, 218, 221, 222, 227, 228, Çankaya 12, 199, 243 229, 256, 313 Çankırılı Mehmet Münir Paşa 11 Canbolat 263 Çar Nikola 272 Canet 5, 19, 20, 21, 22, 23, 29, 30, Çek-Slovak 162 228 Çerkes Ethem 91, 223, 237 Canik Vapuru 15 Çiçerin 51 Cavid Bey 141, 142, 143, 144, 145, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu 146, 149, 222, 238, 241, 279 171, 172 Cebel Sancağı 13 Çotani 164 Çürüksulu Mahmut Paşa 144 Celal Bayar 72, 75, 76, 77, 81, 1 17, 173, 187, 188, 230, 231 D Celaleddin Arif Bey 42, 1 16, 120, 159, 163, 164, 165, 168, 229, 247 Dağıstanlı Kolağası Hasan Bey 15 Cemal Kutay 82, 83 Dağıstanlı Şeyh Hüsamettin Efendi Cemal Paşa 116 15 Dahiliye Nezareti VI, XJII, 24, 29, C emiyet-i İlmiye 77 Cemiyetler Kanunu 37, 97, 178, 179, 39, 64, 65, 66, 67, 68, 79, 86, 97, 184, 185, 186 101, 113, 129 Cenevre 45, 46, 49 Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı VI, Cevat Paşa 87, 116 64, 65, 68, 113 Cezayir 19, 22, 23, 28, 212 Dahiliye Vekaleti 6, 1 14, 121, 124, Cidde 27 128, 129, 130, 131, 132, 133, Cihad Baban 196, 198 134, 137, 225, 229 Cumhurbaşkanı 76, 172, 185 Dahiliye Vekili 41, 1 14, 125, 127, Cumhuriyet IX, XJII, 3, 8, 11, 43, 129, 134, 176, 197, 200, 205, 229 45, 49, 87, 148, 151, 160, 171, Dahiliye Vekilliği VI, XJ , 3, 6, 7, 41, 172, 176, 181, 192, 199, 200, 1 19, 122, 135, 136, 141, 152,

DİZİN

346

168, 180, 184, 205 Damat Ferit Paşa 81, 85, 86, 87, 101, 111, 123 Dar-ül-füm1n 293, 294 De Bisogno 139 Dehilat 30 Demirci Mehmet Efe 9ı, 223, 302 Demokrat Parti 173, 174, 186, 187, 188, 190, ı98, ı99, 236 Deme 296 Der-saadet 263, 333 Dışişleri Bakanlığı 3, 8, 74, ısı, 152, 153, 157, 158, 161, 240 Dikmen 60, 177 Divan-ı Riyaset ı65 Doktor Esad Paşa 279 Dörtlü Takrir 173 Dörtyol Meydanı 13 Dr. Adnan (Adıvar) 115, 118, 119, 123 Dr. Fuat Sabit 51, 52, 53, 54, 55, 56, 247 Dr. Wright 58, 59 Dünya VI, XI, 3, 6, 7, 9, 35, 38, 3 9, 40, 4ı, 42, 44, 46, 5ı, s6, 57, 58, 60, 63, 64, 69, 80, 9ı, 94, ıo9, 1ıo, ıı3, 128, 153, ı54, ı7ı, 172, ı73, 174, ı75, 176, ı77, ı80, 186, ı87, 188, ı89, 190, ı91, 192, 194, 202, 203, 206, 208, 215, 22ı, 223, 224, 228, 230, 231, 232, 236, 237, 238, 243, 248, 249, 251, 257, 260, 296, 299, 301, 309, 317, 326 E

Edhem Bey 256, 291 Edip Servet ı38 Edirne 16, 27 Edward 272 Emir Faysal ı52 Emlak Şirket-i İnşaiyye-i Osmani­ yesi 38 Emniyet Genel Müdürlüğü 56 Enver Paşa 2, 39, 143, 221, 222, 224,

225, 226, 259, 263, 286, 296, 297, 298, 3ı 3 Erenköy Kız Lisesi 42, 43, 44, 230 Erkan-ı Harbiye-i Umumiye 12ı, 127, ı30, 165 Ermeni 69, 105, 106, ı07, 108, 109, 142, 247, 26ı, 262, 274, 284, 304, 3 1 ı, 3 12, 3 ı 3 Ermenistan 105, 106, 108, 109, 273, 285, 286, 3 ı ı , 3 ı2, 3 ı4 Erzurum Kongresi 5 ı , 3 ı5, 3 ı 6, 320, 329 Esat Adil Müstecaplıoğlu 60, 1 87, 1 88, 189 Ethem Bey 77, 223

F Fabio L. Grassi 138, ı45, ı49, ı52,

155, ı58 Fahrettin Bey (Altay) ı25 Fahri Çoker 8, 1 1 , 12, ı8, 23, 24, 32,

60, ı 1 7, 121, 122, ı33 Falih Rıfkı Atay ı84 Farsça 44 Faruk Efendi ı36, 247 Faşist 52, 55 Faşizm 54

DİZİN Fatin Bey 321 Fatma Zekiye Hanım 13

347

Fuat Köprülü 173, 184, 187, 188

G

Felah-ı Vatan İttifakı 1 14, 1 16, 1 17,

248 Ferid Bey 159, 163, 164 Feridun Kandemir 17, 1 8, 131, 132,

133, 135 Ferit Bey 27 Fethi Bey 256, 290, 291, 295 Fethi Tevetoğlu 136, 137, 176, 197,

205

Gadames Kazası 19 Galata 271 Galip Kemali (Söyelemezoğlu) 138,

145 Gat Kazası 5, 21, 22, 23, 21 1 Gediz Çayı 324 Genelkurmay Başkanlığı 3 General Allenby 270

Fındıklı Sarayı 1 15

General Polyeski 261, 306

Filibeli Hilmi 219

General Vrangel 306

Filistin 102, 109, 297, 326

Georges Benjamin Clemenceau 270

Finlandiya 305

Gotthard Jaeschke 77, 83, 139

Fizan V, 5, 13, 16, 17, 1 8, 20, 22, 23,

Gökçe Efe 223, 290, 329

24, 25, 26, 27, 29, 30, 31, 32, 37, 38, 65, 209, 210, 211, 212, 219, 227, 242, 247, 276 Fizan Sancağı 5, 13, 20, 23, 24, 25, 219, 227 Franchet d'Esperey 270 Fransa 19, 20, 21, 22, 28, 30, 45, 50, 102, 145, 152, 153, 158, 159, 162, 212, 213, 268, 270, 272, 278, 286, 312 Fransız 5, 19, 20, 21, 22, 23, 28, 29, 30, 47, 83, 140, 147, 151, 163, 181, 228, 246, 265, 267, 268, 270, 271, 272, 276, 286, 294, 295, 302, 304, 305, 306, 330 Fransızca 42, 43, 57, 94, 177, 230, 261 Fransız İnkılabı 47 Frenk Mahallesi 255 Frew 272

Görüşler Vl, 7, 60, 176, 186, 187,

188, 189, 191, 192, 194, 206, 208, 236 Grekçe 1 Gümüşsuyu Sokağı 61

H Habsburg 104 Hacı Ahmet Efendi 15 Hacı Hasan Paşa 78 Hacı Mustafa Raşid Bey 15 Hacı Sünusi Sofu Efendi 23 Hacim Muhittin 89, 90, 237 Haçlılar 85, 292, 333 Hafiz Mehmet Paşa 19 Hakkı Behiç Bey 121, 134 Hakkı Tarık Us 134, 167, 177, 178,

179, 1 80, 181, 1 82, 1 83, 1 84, 185, 186 Halaskar-ı Zabitan 32

348

DİZİN

Halep 24 Halide Edip Adıvar 8, 107, 118, 119, 124, 134, 217, 233 Halil Lütfü Dördüncü 192, 194 Halil Paşa 51 Halk İştirakiyun Fırkası 205 Halit (Moralı) 40, 70, 72, 82, 284 Hama 25 Hamdullah Suphi 117, 121, 136 Hamit (Hasancan) 155 Harados Citaryan Efendi 38 Harbiye 4, 12, 13, 22, 25, 29, 31, 33, 83, 116, 121, 127, 130, 131, l51, 165, 225 Harbiye Encümeni 25 Harbiye Mektebi 4, 12, 13 Harbiye Nazırı 12, 33, 116, 225 Harbiye Nezareti 29, 31, 83 Hariciye Nazırı 19 Hariciye Vekaleti 146, 162, 164, 165, 166, 168 Hasan El Ensari Efendi 21 Hasköy Musevi Cemaati 263 Haydar Rüştü Bey 287 Hazar Denizi 268 Heyet-i Temsiliye 41, 92, 93, 108, 114, 115, 116, 117, 1 18, 123, 138 Heyet-i Vükela 20 Hıristiyan VII, 107, 212, 213, 214, 215, 216, 247, 300, 311, 314 Hıyanet-i Vataniye Kanunu 124 Hikmet Kıvılcımlı 57 Hilafet 36, 164, 165, 202 Hilal-i Ahmer Cemiyeti 155 Hint Hilafet Komitesi 164, 165 Hintli Müslümanlar 164

Bitler 48 Hizb-i Cedid Grubu 27 Hizb-i Terakki Grubu 5, 28 Hollanda 268 Homs Sancağı 13 Horace Rumbold 155 Howard 103, 104, 105, 106, 107, 108, 204, 242 Humus Sancağı 24 Hürriyet ve İtilaf Fırkası 3 1 , 32, 33, 34, 35, 37, 65, 72, 203, 240 Hüseyin Avni Bey 304 Hüseyin Cahit Yalçın 140, 1 60, 191, 192 Hüseyin Hilmi Paşa 144 Hüseyin Kazım 1 12, 1 15 , 238 Hüseyin Lütfü 40, 70 Hüseyin Suat (Baykurt) 13 Hüsrev Bey (Gerede) 1 15 Hz. Davud 220 1

I. Dünya Savaşı 3 , 6, 58, 63, 64, 69, 215, 228 V, IX, XI, 7, 8, 14, Abdülhamit II. 15, 16, 201, 218, 233, 236 II. Meşrutiyet Dönemi V, 23, 30, 202, 249 Inflexible Zırhlısı 287 Irak 12

i İbrahim Hakkı Paşa 30, 228, 249 İçişleri Bakanlığı 3, 121 İcra Vekilleri Heyeti 121, 122, 123, 124, 127, 128, 134, 135, 1 5 1 ,

DİZİN

167, 168, 205, 225, 246 İfham Gazetesi 33, 34, 35 İhtiyat Zabitan Cemiyyeti 261, 301 İlhakı Red Heyet-i Milliyesi 81, 82,

84 İkdam 91, 92, 102, 103, 104, 105,

106, 1 1 1 , 204, 236 İkinci Dünya Savaşı 44, 51, 56, 57, 58, 171, 175, 176, 177, 180, 188, 230, 232, 249 İleri 97, 102, 204, 236, 241 İMHOC XI, XIII, 40, 70, 71, 76, 77, 78, 81, 83, 84, 87, 88, 89, 92, 93, 96, 100, 103, 113, 139, 203, 205 İmrahor Tekkesi 15 İncil 44 İnebolu 52 İngiliz 6, 65, 66, 67, 68, 70, 72, 76, 83, 85, 97, 1 10, 137, 138, l40, 144, 145 , 147, 148, 149, 150, 151, 153, 154, 155, 157, 158, 1 60, 161, 164, 165, 206, 239, 240, 243, 244, 255, 264, 265, 267, 268, 269, 270, 271, 272, 273, 274, 275, 276, 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283, 284, 285, 286, 291, 292, 293, 294, 295, 298, 299, 302, 303, 305, 306, 309, 317, 320, 322, 323, 326, 329' 331 İngiliz Muhipleri Cemiyeti 68 İngilizce 44 İngiltere 19, 45, 68, 97, 102, 1 10, 137, 151, 152, 157, 158, 212, 213, 270, 272, 274, 278, 284,

349

285, 286, 310, 317, 318, 322, 326, 329 İnsan Hakları Cemiyeti VII, 60, 195, 197, 198 İntihab-ı Mebusan Kararnamesi

111 İnvestia 47 İrade-i Seniyye 41, 123 İran 268 İslam 12, 20, 33, 106, 171, 212, 213,

214, 216, 224, 228, 247, 248, 249, 255, 258, 259, 273, 285, 288, 289, 291, 292, 297, 306, 307, 313 İsmail Fazıl Paşa 121 İsmail Hakkı Baltacıoğlu 45, 50 İsmail Kemal Bey 15 İsmail Suphi 97, 132 İsmet Bey (İnönü) 1 19, 121, 127, 131 İspanyol 17 İstanbul V, 1 , 6, 11, 12, 13, 15, 16, 17, 1 8, 19, 20, 22, 23, 24, 26, 27, 28, 30, 31, 33, 35, 36, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 51, 52, 53, 56, 57, 60, 61, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 72, 73, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 93, 94, 96, 98, 101, 102, 103, 108, 109, 1 10, 1 1 1, 1 12, 113, 1 14, 1 15, 1 16, 1 18, 1 19, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 127, 128, 129, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 147, 148, 149, 153, 154, 155, 157, 158, 166, 167, 168,

350

169, 171, 174, 175, 176, 177, 178, 185, 187, 188, 189, 192, 193, 196, 197, 198, 200, 202, 203, 204, 209, 212, 215, 219, 223, 224, 225, 236, 237, 238, 239, 240, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 248, 249, 250, 251 , 254, 255, 257, 258, 259, 260, 261, 262, 266, 267, 269, 270, 271, 272, 274, 275, 276, 277, 279, 280, 281, 283, 284, 285, 286, 287, 290, 291, 292, 293, 294, 295, 297, 298, 299, 300, 301, 302, 303, 304, 305, 306, 307, 308, 310, 311, 312, 313, 314, 315, 316, 317, 318, 319, 320, 321, 322, 326, 327, 329, 330, 331, 332, 333 İstanbul Hükümeti 122, 123, 124, 129, 138, 139, 148, 157, 158, 223, 225 İstihlak-i Milli Cemiyeti 36, 203 İstiryadis 302 İtalya 15, 22, 30, 41, 42, 48, 50, 55, 73, 74, 75, 82, 138, 139, 140, 142, 144, 145, 148, 149, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 167, 168, 169, 182, 183, 190, 207, 215, 241, 271, 279, 281, 282, 283, 286, 299, 302 İtalyanlar 83, 142, 155, 156, 157, 271, 273, 281, 324, 330 İtibar-ı Milli Bankası 40, 70 İtilaf Devletleri 40, 41, 69, 75, 76, 79, 81, 83, 84, 88, 92, 93, 101,

DİZİN

1 14, 117, 1 18, 123, 125, 138, 143, 147, 148, 150, 167, 203, 204, 222, 223 İttihat-ı Anasır 34 İttihat ve Terakki XI, XII, XIII, XIV, 5, 8, 12, 16, 17, 1 8, 1 9, 23, 26, 27, 28, 31, 32, 63, 65, 68, 6 9, 72, 98, 99, 100, 1 12, 1 13, 140, 141, 143, 144, 167, 202, 203, 218, 223, 224, 228, 232, 233, 239, 248, 249 İttihat ve Terakki Cemiyeti XI, XIV, 5, 8, 12, 17, 18, 19, 23, 26, 27, 140, 218, 248 İttihat ve Terakki Fırkası XII, XIV, 5, 26, 144, 167, 202, 224, 248, 249 İzmir VI, XI, XIII, 3, 6, 26, 39, 40, 52, 63, 64, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 87, 88, 89, 90, 9 1 , 92, 93, 96, 100, 101, 103, 1 12, 1 13, 1 18, 143, 148, 150, 197, 203, 204, 215, 223, 238, 239, 243, 244, 245, 247, 248, 250, 251, 255, 256, 257, 258, 261, 264, 265, 266, 267, 269, 270, 273, 274, 275, 278, 280, 281, 282, 283, 284, 287, 288, 289, 290, 291, 292, 293, 295, 299, 301, 302, 303, 304, 3 12, 3 1 3, 3 1 8, 319, 320, 321, 324 İzmir Limanı 69, 70, 255, 269 İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti VI, XI, XIII, 6, 40, 64, 69, 70, 71, 79, 8 1 , 90, 101, 103,

DİZİN

223, 248, 251 İzmit 52, 123, 134 İzzet Bey 79, 81, 82, 83, 84, 258, 264, 269, 277, 284, 288 İzzet Fuat Paşa 101 J

Japon 47 Jön Türkler VII, 4, 5, 1 1 , 23, 37, 203, 217, 237, 239

K Kafkasya 51, 80, 259, 260, 267, 268, 272, 273, 285, 298 Kahire 284, 308 Kalageropulos 149 Kambur İzzet 269 Kanun-ı Esasi 3 1 Kapitalist 47, 173, 208, 222, 261, 278, 305 Kapitalizm 44, 273 Karamanlı Rum 216 Kara Vasıf 68, 107, 117 Karesi 25, 75, 80, 91, 263, 266, 319, 321 Karşıyaka 255, 287 Kasım Zeynel Efendi 27 Katib-i Umumi 40, 77, 79, 91, 92, 93, 95, 101, 137, 263, 265, 266 Kaver 20 Kayseri 12, 36, 51, 165, 202, 243 Kazım Karabekir Paşa 304 Kazım Paşa 89 Kemalist 145, 149 Kemal Karpat 1 99 Kenan Öner 60, 197, 198, 200

351

Kıpçaklar 216 Kırkkilise 27 Kıztlçullu 287, 289 Kıztlhaç Teşkilatı 264 King-Crane Heyeti 102, 103, 204 Kocamustafapaşa Bedevi Tekkesi 15 Koloğulları 210 Komitern 137, 138, 205 Komünist 51, 52, 53, 56, 136, 175, 176, 197, 205, 232, 238, 245 Komünist Enternasyonal 53 Komünizm 136 Konak 289 Kont dö Gobino 45 Konya 7, 36, 112, 125, 126, 127, 130, 131, 132, 202, 216, 247 Kordon 70, 72, 290 Kozlu Mezarlığı 61 Köylü Gazetesi 79, 291 Kramer Palas 255, 283 Kuleli Askeri İdadisi 12 Kuşadası 156, 255 Kut'ül Ammare 256 Kuvayı İnzibatiye 123 Kuvayı Milliye 90 Kürt 108 Kütahya 27, 134, 155, 294

L L'Accordo Tripartito 157 La Haye 141 La Turquie 7, 57, 172, 177, 178, 189, 191 Lehistan 162 Lenin 137 Letafet Matbaası 219

DİZİN

352

Le Temps 47 Levanten 264, 269, 323 Libya 13, 20, 21, 22, 28, 30, 242, 243, 296 Lloyd George 270, 275, 291, 295 Londra Konferansı VI, 42, 146, 147, 151, 152, 161, 249 Lütfi Fikri 111 Lütfi Yoldaş 136, 138, 205 M Madran Dağları 300 Magna Carta 181 Mahir Sait Bey 27 Mahmud Şevket Paşa 308 Malta VI, 42, 118, 139, 147, 153, 154, 155, 245, 251, 274, 275, 276, 278, 283, 297, 299, 306 Ma'muret-ül-aziz 315, 335 Manastır 307, 308 Manda ve Himaye Meselesi 6, 94, 95, 107, 110, 204, 242 Manisa 51, 80, 88, 266, 290 Manukyan Hanı 309 Marchese Della Toretta 157 Mareşal Fevzi Çakmak 60, 176, 187, 196, 197, 198, 199, 200, 244 Mario Lago 157, 158 Marmara 80, 248, 257, 261, 267, 268, 272, 273, 285, 323, 324, 326, 328 Maşatlık 288, 335 Matbuat Kanunu 178, 181, 183, 186, 193 Mauser 161 Mazhar Bey 83, 287

Meclis-i Mebusan 23, 25, 28, 29, 30, 32, 33, 34, 37, 41, 1 12, l l7, 1 1 8, 120, 227, 235, 243, 248, 250 Meclis-i Ali-i Milli 25 Mediha Esene! 42, 43, 44, 57, 250 Mehmed Reşat 32 Mehmet Ali Aybar 200 Mehmet Ali Bey 85, 86 Mehmet Rifat Efendi 123 Mehmet Vedat (Baykurt) 13 Mekteb-i Mülkiyye 3 1 1 , 336 Menderes Nehri 86, 292 Menemenlizade Muvaffak 40, 70 Menteşe 75, 80, 88, 266, 267 Meral Demirel 8, 1 1 , 12, 18, 23, 24, 26, 32, 35, 41, 57, 60, 6 1 , 1 17, 136, 137, 138, 172, 173, 176, 177, 1 89, 191, 192, 1 97, 200, 201, 205 Mete Tuncay 136, 137, 205 Mevlüt Çelebi 6, 71, 74, 138, 139, 148, 152, 156, 157, 159, 160, 162, 163, 164, 281 Mezmur 220 Mısır 213, 272, 284, 285, 286, 296, 307, 308 Midhat Şükrü 263 Midilli 308 Mihrab Dergisi 42 Milletler Cemiyeti 45, 46, 47, 48, 94, 95, 102 Millet Partisi 200 Milli Ahrar Fırkası VI, XI, 6, 37, 40, 41, 64, 67, 69, 82, 94, 96, 97, 98, 100, 101, 102, 103, 107, 109, 1 10, 1 1 1 , 1 12, 1 13 , 137, 204,

DİZİN

205, 248 Milli Kongre Cemiyeti 73, 96, 100 Milli Meşrutiyet Fırkası V, 5, 28, 33,

34, 36, 37, 38, 203, 228, 250 Milli Mücadele XII, 2, 6, 8, 1 1 , 12,

17, 1 8, 23, 24, 33, 39, 42, 60, 61, 63, 74, 75, 79, 86, 88, 89, 91, 93, 94, 95, 97, 98, 99, 101, 102, 107, 109, 1 10, 1 1 1 , 1 12, 1 14, 1 15, 1 16, 1 17, 1 1 8, 1 19, 121, 122, 123, 124, 125, 130, 133, 138, 139, 140, 142, 160, 161, 164, 1 65, 167, 179, 183, 188, 192, 204, 205, 225, 226, 229, 237, 239, 240, 241, 242, 243, 246, 247, 250, 281 Milli Savunma Bakanlığı XIV, 3 Milli Türk Fırkası 1 1 1 Minimalist 103, 137, 204 Miralay Kazım Bey 320, 321 Miralay Rawlinson 268 Misak-ı Milli 41, 1 17, 150, 152 Mister König 313, 314 Moğol 215 Molla Cami 12 Mondros VII, IX, XI, XII, 3, 6, 7, 39, 40, 63, 70, 71, 83, 84, 88, 89, 93, 94, 109, 1 1 1 , 1 13, 1 17, 122, 155, 158, 159, 203, 204, 220, 224, 231, 245, 255, 256, 270, 281, 282, 327 Mondros Mütarekesi VII, IX, XI , XIl, 3, 6, 7, 39, 40, 70, 71, 83, 84, 93, 94, 113, 1 17, 155, 159, 203, 204, 220, 224, 231, 281 Monitor 70, 255

353

Monsenyör Dolçi 263 Moris Gabbay 4, 42, 44, 58, 59, 60,

61, 173, 198, 209 Moskova 51, 52, 54, 137, 147, 164, 239 Muğla 80, 155, 257, 266 Muhammed Sarı 7 Murzuk 19, 20, 30, 219 Musevi 69, 84, 263 Mustafa Arif Bey 27, 38, 39, 65, 66, 223 Mustafa bin Kadara 24, 25 Mustafa Kemal Paşa XII, 41, 87, 92, 93, 107, 108, 1 11, 1 15, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 127, 128, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 138, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 147, 148, 155, 156, 158, 159, 164, 167, 168, 221, 222, 225, 226, 229, 248, 250, 281, 283, 284, 295, 297, 298, 299, 314 Mustafa Suphi 33 Musul 68, 278, 285 Muvakkat İcra Encümeni 121, 122 Mübayaat Komisyonu 162 Müdafaa-i Hukuk Grubu 1 15, 116 Müdafaa-i Milliye Vekaleti 161, 162, 165, 166 Mülazım-ı Evvel 12, 18 Mülazım-ı Sani 12 Miinih 141, 160 Münir Bey 20 Müslüman 15, 21, 29, 35, 36, 40, 69, 85, 203, 204, 209, 213, 216, 228, 266, 271, 272, 276, 288, 335

DİZİN

354

Müstakil Grup 31 Müşir Recep Paşa 12, 17, 19, 252 Mütareke Dönemi I, III, Xl, 7, 37, 40, 41, 64, 67, 93, 96, 97, 98, 99, 100, 111, 113, 204, 220, 225 N Nadir Paşa 81, 83, 84, 269 Nafia Vekaleti 52 Nail (Moralı) 40, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 79, 80, 82, 243, 256, 281, 282, 283, 291 Naili Efendi 15 Namık Bey 15, 16, 17, 134 Namise Hanım 13 Napoli 154 Nasyonalist 103, 204 Nazım Hikmet 42, 57, 61, 209 Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı 42, 61, 209 Nazım Paşa 259, 296 Nazilli 87, 91, 130, 300, 303, 309, 310, 322, 324, 325, 326, 327, 329 Nazi Partisi 48 Necati Bey 287, 289, 318, 321 Necmeddin Efendi 15 Nemrut Mustafa Paşa 123 Neşet Bey 29 Nif 78, 88, 264, 283 Nisab-ı Müzakere Kanunu 165 Niyazi Berkes 43, 187, 1 88, 192, 196, 209, 232, 233 Nubar Paşa 311 Nureddin Paşa 256, 257, 264, 269, 280, 283, 287, 292, 293 Nurettin Paşa 72, 77, 78, 79, 81, 86,

87, 132, 133, 223 Nusret Hilmi 90 o

Odesa 52 Olcay Özkaya Duman 1 1 , 12, 16, 18, 19, 39, 168 Osmanlı Vl, Vll, XI, XI I , XJII, 1, 3, 4, 5, 6, 1 1 , 12, 13, 14, 15, 16, 17, 19, 20, 21, 22, 23, 26, 28, 29, 3 0, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 41, 43, 51, 63, 65, 66, 67, 68, 69, 71, 76, 81, 88, 93, 94, 95, 98, 99, 100, 101, 102, 104, 109, 1 12, 1 13, 114, 115, 1 16, 1 17, 1 1 8 , 120, 121, 122, 125, 139, 147, 153, 155, 157, 158, 159, 1 63 , 1 66, 201, 202, 203, 204, 205, 209, 210, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 221 , 224, 227, 228, 231 , 232, 237, 240, 242, 243, 244, 245 , 248, 249, 250, 251 Osmanlı D evleti 3 , 5, 14, 20, 22, 28, 29, 30, 36, 37, 63, 65, 69, 95, 98, 99, 125, 157, 158, 201 , 202, 203, 204, 212, 214, 215, 224, 227, 228, 23 1, 232 Osmanlı Hükümeti 20, 2 1 , 214 Osmanlı İmparatorluğu 68, 76, 94, 221 Osmanlı Meclis-i Umumisi 30 Osmanlı Türkçesi XII, 1, 214 Osman Nizami Paşa 139 Osman Nuri B ey 82 Otokrator 14 ö

DİZİN

Ömer Mansur Paşa 24 Ömerabid Hanı 68, 278 Özlük Dosyası 4, 11, 61 p

Padişah 16, 17, 21, 31, 32, 41, 73, 81, 88, 101, 123, 220, 224, 225 Padişah Vahdettin 41, 88, 224 Paris 20, 21, 73, 75, 81, 83, 94, 101, 102, 109, 144, 147, 149, 158, 160, 164, 265, 269, 3 15 Paris Sulh Konferansı 73, 75, 83 Pasaport 289, 290 Payitaht 80, 224, 258 Peçenekler 216, 217 Pera Palas 261, 306 Petrol 275 Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu 57 Pontus Hükümeti 273 Posta ve Telgraf Nezareti 322 Prag 162 Prens Sabahattin 1 1 1 Protestan 272, 312

R Ragıp Nurettin 84, 90, 237 Rahmi Bey 256, 263, 275 Raşid Erer 197 Rauf Bey (Orbay) 116 Reddi İlhak Kongresi 82 RedHouse 44 Refet Bey 125, 299, 325, 326 Refik Bey 101, 126, 130, 131, 132 Refik İsmail Bey 308 Reşat Hikmet Bey 116

355

Reşid Bey 262 Reşit Safvet (Atabinen) 138 Reval 272 Rıza Nur Bey 27, 121, 132, 134, 135 Rıza Şakir Bey 18 Rıza Tevfik Bey 27 Robert Kolej XII, 4, 56, 57, 58, 59, 61, 209, 230, 313 Robert Vansittart 153 Rockefeller 268 Rodos 140, 156, 249 Roma VI, XI, 3, 6, 7, 41, 42, 55, 1 14, 136, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 148, 149, 151, 154, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 174, 183, 184, 210, 222, 229 Romanof 104 Romanya 48, 162 Roosvelt 190 Royal Shell Dutch 268 Rönesans 45 Rum 13, 69, 92, 216, 255, 257, 264, 273, 274, 276, 277, 289, 327, 328 Rumeli 36, 92, 98, 212, 213, 217, 224, 257, 276 Ruslar 52, 58, 214, 215 Rusya VII, 35, 46, 47, 48, 50, 52, 53, 54, 55, 56, 98, 99, 136, l37, 138, 152, 154, 161, 162, 205, 206, 207, 208, 212, 213, 214, 215, 240, 261, 268, 285, 286, 302, 305, 306, 330 Rüştiye Mektebi 16 s

356

DİZİN

Sabahattin Ali 60, 187, 188, 189 Sabiha Sertel 174, 177, 187, 192, 193, 194, 195, 196, 209 Sadık Bey 307, 308, 309 Sadık Efendi 25 Sadrazam 263, 270, 286, 296, 308, 316, 320 Sahra-yı Kebir 211, 219 Said Paşa 30 Sait Paşa Kabinesi 32 Salahaddin Kip 197 Salahi R. Sonyel 6, 137, 138, 145, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 155, 157, 158, 161, 206 Salib-i Ahmer 257 Salih Kapudanzade İbrahim Efendi 38 Salih Paşa 111 Salim Başol 193 Saltanat 36, 88, 89, 99, 101, 202, 250, 315 Sami Bey 29, 51, 109, 121, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 161, 164, 219 San Fransisco Konferansı 173 Sansaryan Hanı 275 Savoy Oteli 149 Sdney Sonnino 74 Selanikli Emanuel Karasu 263 Serdengeçti 303 Senusi 29 Sermet Baykurt 4, 8, 11, 13, 26, 38, 71, 139, 166, 167, 169, 218 Serteller 174, 191, 192, 200, 231 Sevr Antlaşması 147, 150 Seyr-i Sefa.in İdaresi 298

Sforza 73, 74, 75, 76, 139, 140, 142, 148, 157, 161, 169, 248, 281 Sinop 27, 102, 1 1 9 Sivas Kongresi 92, 102, 1 07, 109, 1 10, 204, 239, 240, 242, 3 15, 319, 320, 329 Skoda 162 Slav 214, 215 Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi 12 Son Osmanlı Mebusan Meclisi VI, :xı, 6, 41, 63, 93, 109, 1 12, 1 14, 1 15, 120, 205 Sosyalist 1 1 1 , 136, 175, 176, 197, 198, 199, 200, 205, 245 Sosyalizm 7, 9, 47, 48, 5 1 , 52, 175, 189, 1 94, 195, 201, 206, 208, 209, 231 , 232, 233 Sovyetler Birliği 52, 56, 59, 1 77, 1 88, 1 94, 195, 208, 232, 233 Sovyet Rusya 46, 50, 53, 56, 137, 138, 152, 206, 2 85, 286, 305, 330 Söke 156, 261 Söz 6, 25, 66, 8 1 , 86, 89, 98, l28, 1 67, 215, 221 , 231, 2 84 Stalin 137 St. Jean de Maurienne Anlaşması 40 Sudan 19, 23, 24, 28, 29, 2 1 1 Suka'! Turk 1 3 Sulh ve Selameti Osmaniye Fırkası 39, 67, 96 Sultanahmet Meydanı 8 8 Sultan Hamid 1 3 , 262, 274, 305 Suphi Bey 121, 125, 126, 132, 136 Suriye 14, 102, 109, 1 52, 256, 284 Susurluk 39, 221 Sükkerizade Tevfik Paşa 8 1

DİZİN Süleymaniye 1 1 , 12 Süleyman Nuri 5 1 , 52, 53, 54, 55, 56, 57, 6 1 Süleyman Nüzhet 9 7 Süvari Alayı 12 Süvari Birinci Ferik 11 Süvari Kolağası 1 9

ş Şark Kolorduları Müfettiş-i

357 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 1 82, 183, 1 84, 1 86, 187, 188, 191, 192, 194, 195, 196, 199, 206, 207, 23 1 , 236, 239

Tanin 25, 26, 191 Tan Olayları 60, 175, 1 87, 1 88, 191, 195 Taret 29 Tarık Zafer Tunaya 5, 26, 27, 28, 3 1 , 32, 33, 34, 36, 37, 40, 41, 64,

Umumiliği 295

67, 71, 72, 82, 84, 89, 96, 97, 98,

Şefik Hüsnü Değmer 5 1

99, 100, 1 1 1 , 1 12, 1 17, 1 18, 120,

Şekib Bey 283

121, 203, 204 Tarik 98, 1 1 1 , 236

Şeref Vapuru 16 Şerif B ey 1 19

Tasvir-i Efkar 102

Şerif Manatov 137

Tatar 215

Şevket Bey 1 7, 18

Tatavlalı Sir Basil Zaharoff 326

Şevket Süreyya Aydemir 2, 78, 79,

TBMM Vl, VII, XI, XIV, 4, 6, 7, ll, 41, 60, 61, 64, 1 17, 1 18, 1 19,

204 Şeyhülislam D ürrizade Abdullah

120, 122, 126, 137, 138, 142, 146, 148, 150, 151, 153, 154,

Efendi 123 Şeyh'ül İslam Sabri Efendi 297, 307 Şirket-i Hayriye 1 72 Şurayı Saltanat 88, 101 Şükrü Hanioğlu 2, 1 7, 18 Şükrü Kaya 57, 283 Şükrü Sökmensüer 198, 1 99

T Tahsin Bey 77, 256 Tahsin Fazıl 8 8 Takiyef 269 Takvim-i Vekayi 123, 236 Talat Paşa 2, 63, 140, 141, 143, 144, 146, 149, 1 60, 222, 238, 240, 250 Tan Vl, 7, 60, 109, 134, 167, 1 74,

155, 159, 161, 165, 166, 167, 1 68, 1 72, 1 73, 1 74, 1 78, 1 80, 1 83 , 1 85, 1 87, 190, 1 93, 195, 1 97, 198, 200, 205, 222, 229, 230, 235, 236, 239, 241 Teceddüd Fırkası 280 Terakkiperveran Fırkası 27 Tercüman-ı Hakikat 35 Tercüme-i Hal 1 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu 148 Tevarık 20, 22, 2 1 1 , 249 Tevfik Çavdar 2, 140, 225 Tevfik Paşa 19, 39, 64, 65, 66, 73, 81, 101, 147, 148, 149, 223 Tevfik Rüştü Aras 60, 1 74, 1 87, 188,

358

DİZİN

195, 196, 197, 198 Tevrat 44 Tibesti 29 Tirebolu Kazası 38 Topçu Mektebi 323 Topçu Yüzbaşı Abdullah Efendi 24 Trablus 13, 14, 15, 16, 17, 28, 29, 209, 210, 211, 262, 279, 294 Trablusgarb V, VII, Xl, 3, 4, 5, 8, 11, 12, 13, 14, 15, 17, l8, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 28, 29, 30, 32, 201, 209, 210, 217, 218, 228, 237, 248, 278, 279 Trablusgarb Askeri Fırkası 4 Trablusgarb Savaşı 32 Trablusgarb Vilayeti 5, 13, 18, 19, 20, 21, 23, 24, 25, 26, 28, 32, 201, 209, 210 Trablus Limanı 13, 14 Trabzon Vilayeti 38, 101 Trakya 143, 150, 273 Tuna 216, 273 Tunus 14, 19, 22, 23, 28 Tuozzi 157, 158, 159 Tı.irk VI, XII, XIV, 1, 2, 3, 5, 6, 7, 8, ll, 13, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 28, 29, 30, 32, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 42, 45, 48, 50, 51, 52, 63, 67, 68, 70, 71, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 80, 81, 83, 84, 88, 93, 94, 95, 96, 97, 101, 102, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 1 10, lll, 114, 1 16, 118, 1 19, 120, 121, 122, 123, 124, 130, 134, 135, 137, 138, 139, 140, 143, 144, 145, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153,

154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 1 64, 1 65, 168, 172, 173, 176, 177, 178, 180, 181, 1 82, 1 85, 1 86, 1 89, 190, 193, 194, 195, 197, 200, 202, 203, 204, 205, 206, 209, 212, 213, 214, 216, 217, 218, 219, 220, 224, 227, 228, 23 1, 232, 233, 236, 239, 240, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 249, 250, 251 , 252, 257, 266, 267, 268, 269, 273, 274, 276, 278, 279, 280, 281, 284, 285, 287, 290, 294, 300, 302, 304, 306, 308, 3 12, 3 1 3 , 3 14, 3 17, 318, 320, 321, 326, 328, 330 Tı.irk Ceza Kanunu 1 85, 1 93, 1 95, 242 Türkçü 36 Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü XIV, 3, 71, 144 Türkiye IX, XI, XIV, 1, 2, 3, 5, 6, 7, 8, l l , 12, 1 6, 26, 32, 34, 37, 41, 42, 43, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 59, 64, 66, 68, 88, 96, 98, 99, 101, 102, 103, 104, 107, 108, 109, 1 10, l l l, 1 14, 1 17, 1 1 8, 120, 121, 123, 124, 126, 130, 136, 137, 138, 139, 141, 145, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 154, 156, 1 58, 161, 1 63, 164, 165, 1 67, 171, 172, 173, 174, 1 75, 176, 177, 178, 1 80, 181, 1 82, 1 86, 1 89, 1 90, 1 9 1 , 192, 194, 195, 197, 198, 1 99, 204, 205, 206, 207, 208, 209,

DİZİN

218, 221, 224, 230, 231, 232, 235, 237, 238, 239, 240, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 249, 250, 251, 257, 258, 260, 261, 264, 268, 272, 273, 274, 275, 276, 279, 284, 285, 286, 295, 296, 298, 299, 302, 305, 307, 308, 309, 311, 3 12, 315, 3 17, 318, 320, 322, 324, 326, 328, 330 Ttirkiye Büyük Millet Meclisi XIV' 1 1 , 32, 41, 120, 121, 123, 124, 130, 147, 151, 235, 240, 243, 245, 246, 250 Türkiye Cumhuriyeti IX, 3, 139, 163, 181, 197 Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi 176, 198 Türkiye Sosyalist Partisi 175, 176, 198, 199 Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı XIV, 3 Türk Komünist Fırkası 51 Türkler VII, 4, 5, 11, 23, 37, 69, 74, 75, 77, 106, 107, 142, 145, 203, 215, 216, 217, 237, 239, 247, 266, 267, 273, 274, 285, 289, 306, 313, 330 Türklük 17, 34, 242 Ttirk Ocağı 36, 51, 76, 84, 137, 280, 287, 289, 294 Türk Ordusu 51 Türk Tarih Kurumu XII , XIV' 3 ' 7, 39, 71, 137, 138, 139, 140, 206, 240, 243, 244 Türk Yurdu 36, 51, 247

359 u

Ugo Luca 156 Ukrayna 285, 305 Ulus 36, 184, 246 United Telegraph 143 Urfa 273, 330 Uşak 257 Uşi Antlaşması 30 Uzlar 216, 217

Ü 'Üsküdar 86, 88, 280, 293, 306 v

Vahdet-i Milliye 108, 111 Vakit 81, 159, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 236 Varlık Vergisi 59 Vasfi Hoca 307 Vatan 52, 114, 116, 1 17, 124, 176, 184, 187, 238, 248 Venedik 85, 292 Venizelos 311, 326 Versay Antlaşması 45 Vincenzo Fago 138 w

Washington 45, 312 Wilson Prensipleri 1 15, 261, 267, 268, 278 y

Yahudi 44, 219, 220, 230, 288, 335 Yahya Galip 135 Yakındoğu 1 10 Yarbay Mümtaz Bey 160

360

DİZİN

Yemen 14 Yeni Adam Dergisi 45, 50, 51, 230, 251 Yeni Dünya VI, 7, 60, 172, 173, 175, 176, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 194, 206, 208, 236, 248 Yeşil Ordu 205 Yıldırım Ordular Grubu Kumandanı 286 Yıldız Sarayı 15, 16, 88, 271, 272, 294, 315 Yörük Ali Efe 223 Yugoslavya 48 Yunan 70, 72, 73, 78, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 92, 93, 1 12, 1 14, 127, 129, 130, 135, 145, 147, 149, 150, 151, 154, 155, 156, 161, 167, 223, 244, 255, 257, 261, 264, 266, 269, 273, 275, 278, 282, 283, 284, 285, 287, 289, 290, 291, 292, 293, 295,

299, 300, 301, 302, 303, 3 05, 307, 3 12, 3 1 7, 3 18, 3 19, 321, 322, 325, 326, 328, 329, 330 Yunanistan 48, 72, 92, 93, 149, 150, 152, 256, 273, 282, 286, 287, 305 Yusuf İzzet Paşa 320, 321 Yusuf Kemal Bey (Tengirşek) 121, 146, 157, 158 Yümnü Bey (Güresin) 135, 136 Yüzbaşı Vitol 322, 323 z

Zabıt Cerideleri 5, 6 Zabitan 32 Zekeriya Sertel 60, 177, 1 87, 1 92, 193, 194, 1 95, 1 96, 1 97, 199, 209, 231 Zincirli Hürriyet 200 Ziya Gökalp 263 Zühdü Bey 33