139 112
Turkish Pages [1277]
iletişim
r
ZEKi
N .AL.ASYA :Ml!tri: .A1CPI1Ull DEVEKUSU KABARE
TİYATROSU
BIYOGLU BEYOGLU -MÜZİKLİ OÜLllÜ!\Ü Ya.zan • GQldilrQ Ürotlln JlerkııZ1
23 KASIM'DAN İTİBAREN "Yalnız 17 gün için"
TÜRKİYE'NİN
I
HAZIRLAYAN METE KAAN KAYNAR
lletişim Yayınlan 3353 • Araştırma-İnceleme Dizisi 567 ISBN-13: 978-975-05-3571-0
© 2023 lletişim Yayıncılık A.Ş. / 1. BASIM 1. Baskı 2023, İstanbul
EDlTôR Tanıl Bora, Aybars Yanık KAPAK Suat Aysu KAPAK FOTOCRAFI Turgut Özal temel atma töreninde (Depophotos) UYGULAMA Hüsnü Abbas
DÜZELT[ Begüm Hazar Keleş DlZlN Celal Galip, Berkay Üzüm, Mehmet Atala BASKI Ayhan Matbaası. SERTiFiKA NO. 44871 Mahmutbey Mahallesi, 2622. Sokak, No: 6/31 Bağcılar 34218 İstanbul Tel: 212.445 32 38 •Faks: 212.445 05 63
ClLT Güven Mücellit. SERTiFiKA NO. 45003 Mahmutbey Mahallesi, Devekaldırımı Caddesi, Gelincik Sokak, Güven lş Merkezi, No: 6, Bağcılar, İstanbul, Tel: 212.445 00 04
tletişim Yayınlan. SERTiFiKA NO. 40387
Cumhuriyet Caddesi, No. 36, Daire 3, Seyhan Apartmanı,
Harbiye Mahallesi, Elmadağ, Şişli 34367 İstanbul Tel: 212.516 22 60-61-62 •Faks: 212.516 12 58 e-mail: [email protected] • web: www.iletisim.com.tr
TÜRKİYE'NİN
1
HAZIRLAYAN
METE KAAN KAYNAR
�,,,,,
-
.
ileti,im
İÇİNDEKİLER
KISALTMALAR
Önsöz
.
.
.
.
.
. . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ............... ........ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ......................
................................ ....................................................................................................................
.
11 19
Türkiye'nin Seksenli Yıllar1 Üzerine Bazı Notlar METE KAAN KAYNAR ............. .......
. ....... ............. .................. ............................... 23
.
Darbeyi Hat1rlamak: 12 Eylül'ün Belleği GôzEORHON
103
Amerikan Gizli Belgelerinde 12 Eylül Darbesi METE KAAN KAYNAR ....................... . ....................... ......................... ...................................... 127
Seksenli Yıllarda Türkiye'de Ordu ve Siyaset İSMET A KÇA .
.... .........
. .
... .....
. . .
.... .... ............
.. .
.......
..
. ....
···································
.
. .
.... ...... ...
.....
.
.................
135
Ahmet Kenan Evren ÇAGDAŞ GORÜCÜ
159
Turhan Feyzioğlu ERTUCRUL ZENGiN
173
12 Eylül'ün Başbakanı: Saim Bülend Ulusu KEREM YAVAŞÇA ............. ... ........................................
.
........................................181
(Beka) Fiil'e (Devletin Ülkesi ve Milleti ile Bölünmez Bütünlüğü) Önlem Devleti'nin Tesisi Kuvve'den
METE KAAN KAYNAR ...
...... ... ... ......187
Yeni Hegemonyanın Çerçeve Metni: 1982 Anayasası SELÇUK KOCA . ............................................................................................
............... ..... 227
.
12 Eylül'ün "Sivil Ôlüme" Terk Ettikleri: 1402'likler ............. ..... .............. .241
LEVENT ODABAŞI .....
Toplu Davalar PINAR AYDOGAN
. ... .. . . .
... .
..
...
. . .....
.
. . ..
.... . ..
. .
.......... ..
. ...
... .
.
. ..
... ..... .. ...... . .. .. ..
. .
. . .. . .
...
....... .
.
255
.......
12 Eylül'ün Cezaevleri: Mamak, Metris, Diyarbakır CANSU PARLAK. ....................................................................... .. ........
.
....... ........
. . .. .. ... . . .. 271
Seksenli Yiiiarda Türkiye Ekonomisi KORAY R. YILMAZ
.......................................................... ..............
. .....................................................
283
Bankerler: Yaptılar Ama Nasıl? ZiŞAN ATAMAN ÇELiK . . . .. . .
..
..
..
.. .
..... . .. .....
..
.....
.
.......
.
................
.....
..
. .
.
....... .... ..... .... ........ ..
.....
. 311 ..
Seksenli Yıllarda ;,Dış" Politika GENCER ÖZCAN
325
Kıbrıs Sorunu ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kuruluşu 347
B. ALPER TORUN
Bulgaristan Türklerinin Zorunlu Göçü B. ALPER TORUN
359
Seksenli Yıllarda Türkiye'nin Siyasi Düşünce Hayatı TANIL BORA A YBARS YANIK -
.... ..
.
. ..
...
.
.. ....
. . . .
. .. .. ..
.....
.
...
.. .
.. ..
.
.
.
. .....
. . . .
.
...........
. . . .... . ... 367 ....
.. ..
. .
Ecevit'in "Arayış"ı AHMET BAYAR...
............. 387
Türkiye'de Popülizmin Neoliberal Dalgası: Özal Popülizmi CELAL ORAL ÖZDEMİR
401
Ahmet Mesut Yılmaz ŞENOL GüNDOGDU
421
12 Eylül ve Türkiye Sosyalist Solu GôKHAN ATILGAN
425
12 Eylül'e Karşı ilk Örgütlü Muhalefet Girişimi Olarak Aydınlar Dilekçesi (Davası) AYŞEM SEZER-ŞANLI ..
··················
.......
447
insan Hakları Derneği ŞÜKRÜ ASLAN ........................................................
..... 469
.
Bölünme, Birleşme ve İdeolojik Kriz Sarmalmda: Seksenli Yıllar ve Türkiye'de Merkez Sol ANIL VAREL
481
Karaoğlan'ın Akgüvercini: Demokratik Sol Parti .................................... 505
ONUR ALP YILMAZ
Doksanlar Türkiye'sine Bir Miras: Hülle Partileri . ....... 511
METE KAAN KAYNAR .....
Seksen/erde Merkez Sağ: ""Korku" ve ""Hayal" Arasmda ANAP Politika/an BAYRAM KOCA ...
........ ......................
.........
.............................
519
Turgut Özal 541
MURAT ARSLAN
Yıldırım Akbulut ..... 549
VEYSEL ERGÜÇ. ....
Seksenli Yıllardan Bir ikinci Adam Portresi: Ahmet Hüsamettin Cindoruk 555
KAAN GAYTANCIOCLU
Yükseköğretim Kurulu CANSU PARLAK - LEVENT ODABAŞI ...............
.
...... ..... ...........561
Seksenli Yıllarda Ülkücü Hareket: Travma Sonrası Stres Testi KEMAL CAN
575
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu LEVENT ODABAŞI
597
Deniz ve Dalga: Seksenler İslamcılığına Dair Kısmi Bir AÇiklama Çabası A SIM Öz ..................
.......................... .................... ....... .... ..... 6W
.
24 Ocak ve 12 Eylül Cenderesinde
Seksenlerde Türkiye'de Emeğin Durumu A ziz ÇELİK . .
....... 647
Türkiye Devrimci lşçi Sendikaları Konfederasyonu Davası (1980-1991) Azız ÇELiK .... .
.......... ............................... ........... ········
.
....... ...........
679
Dipten Gelen Dalga: Yoksullaşan lşçi Sınifının Direnişi ve 1989 Bahar Eylemleri Azız ÇELiK ...
......................................................................................
699
Seksenlerde Kürt Hareketi TUNCAY ŞUR ...
.. ........... ......................................................................7D
Yatılı ilköğretim Bölge Okulları: Modernleşme, Disiplin, Asimilasyon TUNCAY ŞUR ...
.... .................................. .. .... ...........................................731
Partiya Karkeren Kurdistan / Kürdistan lşçi Partisi TUNCAY ŞUR ...
. .............. ............. .. ................ ................................... �,
Ermenistan'ın Kurtuluşu lçin Ermeni Gizli Ordusu (ASALA) SiBEL UTAR
759
Seksenli Yıllarda Feminist Kadın Hareketleri: Kişiseli Politik Yapmak DEMET GüLÇİÇEK
771
Feminist Dergisi, Kolektif Eylem ve Kadınlık Durumları TUGÇE KELLECi....
........................................................................... 7�
Yadsımanın Nesnesinden Tammlama Mücadelesi Öznesine Alevilerin Uzun Onyıh: Seksenler BESİM CAN ZtRH .... .
..................... ....... . .. . . ..... . ... ..
Bfil
Politik Bir Mesele Olarak Seksenlerde Çevre Hareketinin Ortaya Çıkışı SELMAN SAÇ...
............. 831
Seksenli Yıllarda LGBTİ+ Hareketi HANDE DôNMEZ
853
Seksenli Yıllarda Basm FUNDA ŞENOL .....
.........
...............
....... ..
..
........... ................
%9
Seksenlerde Televizyonun Serüveni 899
BENGÜ ÔZTAN-KôRÜN
Nokta Dergisi ELlFCAN ÇORUK ....
Seksenli Yılların Dikotomisinde Yeni Gündem Dergisi ARZU BAYAR . ................................
. .. . ....... 925
.
Seksenli Yıllarda Kamu Yönetimi NURAY ERTÜRK-KESKİN... ...................
.
................... 939
Batıkent Projesi MURAT KARAYALÇIN.....
. .......... 971
Seksenli Yıllarda Edebiyat ÇİMEN GüNAY-ERKOL.
. ...... .................. 981
12 Eylül Devleti'nde Günlük Hayata Dair Notlar ve Tuhafliklar: Değişen Bayramlar, Cumhurbaşkanliğı Forsu ve Amtkabir MEHMET Ö. A LKAN
1003
Cilalı Siyasal "1ınaj Devri": Seksenlerde Siyaset ve Seçimler MEHMET Ô. ALKAN
1035
Seksenli Yıllarda Popüler Müzik MERVE EKEN-KÜÇÜKAKSOY
1067
Protest Müzikten ôzgün Müziğe: Seksenli Yıllarda Muhalif Müzik SELÇUK DURAN ....
...........1085
Seksenli Yıllarda Türk Sineması: Endüstrisiyle, Anlafls'Yla, İklimiyle ERDİNÇ KAYGUSUZ
1097
Devekuşu Kabare: Suç Ortaklığının En Güzeli KADiR DEDE.....
...................... ..................................................................................... 1123
.
Seksenli Yıllarda Spor MEHMET YÜCE
1135
Beşiktaş'ta Triumvirlik Dönemi: Metin Ali Feyyaz NURETTiN KALKAN
1153
Seksenli Ylllarda Sanat ve Bellek İlişkisi BORA GüRDAŞ
. ..... . ........... ........................ 1159
Doksanlar Türkiye'sine Seksenli Ylllardan Bakmak METE KAAN KAYNAR
..................
.........................
..................................... .....................................
1177
EK: 1980-1991
YILLARI ARASINDA KURULAN HÜKÜMETLER . .... ..... . ............................... 1203 VE BAKANLAR KURULU LİSTESİ....
KAYNAKÇA/ İLERi OKUMA LiSTESi YAZARLAR HAKKINDA
Di Z i N
...
.
.
.............. .......
1203 .
........................ ...........
.......................
.
.... ...................... ..
1247
....... .................... ........ ..... 1251
KISALTMALAR
AB
Avrupa Birliği, European Union
ABD
Amerika Birleşik Devletleri, United States of America
ADYÖD
Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği
AET
Avrupa Ekonomik Topluluğu, European Economic Community
AGİT
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Organization for Security and Co-operation in Europe
AIDS
Edinse! Bağışıklık Yetmezliği Sendromu,
AKDT Y K
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
AKKD
Ayrımcılığa Karşı Kadın Derneği
AKM
Atatürk Kültür Merkezi
AKP
Adalet ve Kalkınma Partisi
Acquired lmmune Deficiency Syndrome
ANASOL-D Hükümeti Anavatan Partisi, Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye Partisi Hükümeti ANAP
Anavatan Partisi
AP
Adalet Partisi
APİ
Açık Piyasa İşlemleri
ASALA
Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu, Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia,
ASALA-RM
(wıwuınwlıtı wqwırıwq.pmpıwtı l;wı q.wrı.ınlıtı pwlıw�
Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu Devrimci Hareket
AT
Avrupa Topluluğu, European Community
ATAM
Atatürk Araştırma Merkezi
AÜHF-ÖD
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrenci Derneği
BANAP
Büyük Anadolu Partisi
BANK-SEN
Devrimci Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası
BAP
Büyük Anadolu Partisi
Basın-İş
Türkiye Basın, Yayın, Gazetecilik, Grafik-Tasarım Baskı ve Ambalaj Sanayi İşçileri Sendikası
BBP
Büyük Birlik Partisi
BKK
Bakanlar Kurulu Kararı 11
BKP
Bulgaristan Komünist Partisi, o'bıırapcKa KOMyıı:ıı:cTwı:ecKa rıapT:ıı:H
BM
Birleşmiş Milletler, United Nations
BNR
Bulgaristan Ulusal Radyosu
Ba.TP
Bağımsız Türkiye Partisi
BTP
Büyük Türkiye Partisi
Büro-İş
Büro Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası
CEDAW
Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, Convention on the Elimination of Ali Forms of Discrimination Against Women
CENTO
Merkezi Antlaşma Teşkilatı, The Central Treaty Organisation
CGP
Cumhuriyetçi Güven Partisi
CHP
Cumhuriyet Halk Partisi
CKMP
Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi
CSRK
Kürt Devrimi Dayanışma Komitesi,
ÇAY-KUR
Çay İ şletmeleri Genel Müdürlüğü
ÇED
Çevresel Etki Değerlendirmesi
Comite de solidarite ala revolution kurde
ÇİTOSAN
Türkiye Çimento Sanayi Anonim Şirketi
ÇSGB
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
DB
Dünya Bankası, The World Bank
DÇM
Dövize Çevrilebilir Mevduat
DDKO
Devrimci Doğu Kültür Ocakları
DEP
Demokrasi Partisi
DTP
Demokrat Türkiye Partisi
DEMKAD
Demokratik Mücadelede Kadın Derneği
DEV-SOL
Devrimci Sol
DEV-YOL
Devrimci Yol
DFİF
Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu
DGM
Devlet Güvenlik Mahkemeleri
DİB
Diyanet İ şleri Başkanlığı
DİE
Devlet İ statistik Enstitüsü
DİSK
Türkiye Devrimci İ şçi Sendikaları Konfederasyonu
DİSK-AR
Türkiye Devrimci İ şçi Sendikaları Konfederasyonu
DM
Danışma Meclisi
DMP
Demokrat Merkez Partisi
Araştırma Merkezi
DP
Demokrat Parti
DPT
Devlet Planlama Teşkilatı
DSF
Dünya Sendikalar Federasyonu
DSİ
Devlet Su İ şleri Genel Müdürlüğü
DSP
Demokratik Sol Parti
DTCF
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
12
DTP
Demokratik Türkiye Partisi
EBK
Et ve Balık Kurumu
EİEİ
Elektrik İşleri Etüt İdaresi
ETİBANK
Eti Maden İşletmeleri
ETUC
Avrupa Sendikalar Konfederasyonu, European Trade Union Confederation
FHKC
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, �...ı:ı��ı�ı
FIAPF
Uluslararası Film Yapımcıları Dernekleri Federasyonu, lnternational Federation of Film Producers Associations, Federation lnternationale des Associations de Producteurs de Films
FIBA
Uluslararası Basketbol Federasyonu,
FIDH
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu, Federation
FIFA
Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği ,
Federation lnternationale de Basketball Association lnternationale Des Ligues Des Droits De L'homme Federation lnternationale de Football Association Film-Yön
Film Yönetmenleri Derneği
FİYAP
Film Yapımcıları Derneği
FKÖ
Filistin Kurtuluş Örgütü, �ı ...ı:ı�I W....
FNV
Hollanda İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Federatie Nederlandse Vakbeweging
GAP
Güneydoğu Anadolu Projesi
GAP-TV
Güneydoğu Anadolu Projesi Televizyonu
Genel-İş
Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası
Gıda-İş
Türkiye Gıda Sanayii İşçileri Sendikası
GKB
Genelkurmay Başkanı
GP
Güven Partisi
GSMH
Gayrisafi Milli Hasıla
GSY H
Gayrisafi Yurt İçi Hasıla
HAK-İŞ
Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu
HDP
Halkların Demokratik Partisi
HEP
Halkın Emek Partisi
HIV
İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü, Human lmmmunodeficiency Virus
HP
Halkçı Parti
HSY K
Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu
ICFTU
Uluslararası Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu,
IDP
ıslahatçı Demokrasi Partisi
IKDP
Irak Kürdistan Demokratik Partisi,
ILO
Uluslararası Çalışma Örgütü,
lnternational Confederation of Free Trade Unions
Partiya Demokrat a Kurdistane
13
lnternational Labour Organization IMF
Uluslararası Para Fonu, lnternational Monetary Fund
IPI
Uluslararası Basın Enstitüsü, lnternational Press lnstitute
IŞİD
Irak ve Şam İslam Devleti
IUCN
Dünya Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği,
İDT
İktisadi Devlet Teşekkülü
The lnternational Union for Conservation of Nature İHD
İnsan Hakları Derneği
İİS
İthal İkameci Sanayileşme
İKÖ
İslam Konferansı Örgütü
İKSV
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı
İSKİ
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi
İSO
İstanbul Sanayi Odası
İTC
İttihat ve Terakki Cemiyeti
İTÜ
İstanbul Teknik Üniversitesi
JCAG
Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları, Justice Commandos of the Armenian Genoside
JİTEM
Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele
KAOS-GL
Kaos Gay ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği
KB GSY H
Kişi Başına Gayrisafi Yurt İçi Hasıla
KDV
Katma Değer Vergisi
KENT-KOOP
Batıkent Konut Üretim Yapı Kooperatifleri Birliği
KHK
Kanun Hükmünde Kararname
KİK
Kamu İktisadi Kuruluşu
KİT KKT C
Kamu İktisadi Teşebbüsü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
KOİB
Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı
KOMKAR
Federal Almanya Kürdistan İşçi Dernekleri Federasyonu,
Kristal-İş
Cam, Çimento, Seramik ve Toprak Sanayi İşçileri Sendikası
KSSE
Federasyona Komelen Karkeren Li Elmanya Federal Avrupa Kürt Talebeleri Cemiyeti, The Kurdish Students Society in Europe
KTFD
Kıbrıs Türk Federe Devleti
KUK
Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları
KUK-SE LGBTİ+ MADEN-İŞ MAZLUMDER
Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları Sosyalist Eğilim Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transgender ve lntersex, Lesbian, Gay, Bisexual, Transgender and lntersex Türkiye Maden İşçileri Sendikası İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği
MB
Merkez Bankası
MBK
Milli Birlik Komitesi
MC 14
Milliyetçi Cephe
MÇP
Milliyetçi Çalışma Partisi
MEB
Milli Eğitim Bakanlığı
MEBAN
Menkul Değerler Bankerlik ve Finansman Anonim Şirketi
MEHTAP
Medeniyet ve Hayvansever Ekonomi ve Tarım Partisi
MESAM
Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği
MESS
Madeni Eşya İşverenleri Sendikası,
MFÖ
Mazhar Fuat Özkan
MGK
Milli Güvenlik Kurulu
MGKGS
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası
MGP
Milli Güven Partisi
MHP
Milliyetçi Hareket Partisi
MİT
Milli İstihbarat Teşkilatı
MİSK
Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu
MDP
Milliyetçi Demokrasi Partisi
MKY K
Merkez Karar Yönetim Kurulu
MLSPB
Marksist-Leninist Silahlı Propaganda Birliği
MOSSAD
İstihbarat ve Özel Operasyonlar Enstitüsü, ı:rını'i') 0'1'v!lıı'? 1'll'117)7 ıcm:ı
MP
Millet Partisi
Mu.P
Muhafazakar Parti
MSP
Milli Selamet Partisi
MTA
Maden Tetkik Arama
MTIB
MilllTürk Talebe Birliği
MÜBY Y O-ÖD
Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu
MÜSİAD
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği
NATO
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü,
Öğrenci Derneği
North Atlantic Treaty Organization NBA
Ulusal Basketbol Ligi, National Basketball Association
ODTÜ OECD
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü, Organisation for Economic Co-operation and Development, Organisation De Cooperation et de Developpement Economiques
OHAL
Olağanüstü Hal
OLEY İS
Türkiye Otel Lokanta Eğlence Yerleri Sendikası
ORDONAT
Ordu Donatım
ÖZDEP
Özgürlük ve Demokrasi Partisi
PASOK
Panhelenik Sosyalist Hareket, IIavwiJvıo I:omaAı.cmıc6 Kivrıµa
Petrol-İş
İstanbul Akaryakıt İşçileri Sendikası 15
PKK
Kürdistan İşçi Partisi, Partiya Karkeren Kurdistan
PTI
Posta ve Telgraf Teşkilatı
PYD
Demokratik Birlik Partisi, Partiya Yekltiya Demokrat
RP
Refah Partisi
RTÜK
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
SAL
Yapısal Uyarlama Kredisi, Structural Adjustment Loan
SAP
İsveç Sosyal Demokrat Partisi, Sveriges Socialdemokratiska Arbetareparti
SBF-ÖD
Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Derneği
SBP
Sosyal Birlik Partisi
SBKP
Sovyetler Birliği Komünist Partisi, KoMMyttHcTHqecKaıı naprwı Cose-rcıcoro Coıo3a
SOP
Sosyalist Devrim Partisi
SECAL
Sektör Uyum Kredileri, Sectoral Adjustment Loan
SEİA
Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması
SEK
Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu
SEKA
Selüloz ve Kağıt Fabrikaları Anonim Şirketi
SESAM
Türkiye Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği
SHP
Sosyaldemokrat Halkçı Parti
SİNE-SEN
Türkiye Sinema Emekçileri Sendikası
SODEP
Sosyal Demokrasi Partisi
SODER
Sinema Oyuncuları Derneği
SPK
Sermaye Piyasası Kurulu
SSCB
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Coıo3 Cose-rcKHx Co11mınHCTHqecKHx Pecny6ımK
SSK
Sosyal Sigortalar Kurumu
STK
Sivil Toplum Kuruluşu
SVP
Sosyalist Vatan Partisi
TAYAD
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği
TBKP
Türkiye Birleşik Komünist Partisi
TBMM
Türkiye Büyük Millet Meclisi
TCK
Türk Ceza Kanunu
TDK
Türk Dil Kurumu
TDKP
Türkiye Devrimci Komünist Partisi
TDV
Türkiye Diyanet Vakfı
TEK
Türkiye Elektrik Kurumu
TEKEL
Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri
TEMA
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma
TEP
Türkiye Emekçi Partisi
TEV-Dem
Demokratik Toplum Hareketi, Tevgera Civaka Demokratik
Genel Müdürlüğü ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı
16
T EZ-KOOP-İŞ
Türkiye Ticaret Kooperatif, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar İşçileri Sendikası
T HKO
Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu
T HKP/C-ACİL
Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (Acilciler)
T HY
Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı
TİGEM
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü
TİKB
Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği
TİKP
Türkiye İşçi Köylü Partisi
TİP
Türkiye İşçi Partisi
TİS
Türk-İslam Sentezi
TİSGLK
Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu
TİSK
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu
TKDP
Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi
T-KDP
Türkiye'de Kürdistan Demokrat Partisi
TKEP
Türkiye Komünist Emek Partisi
TKİ
Türkiye Kömür İşletmeleri
TKİP
Türkiye Komünist İşçi Partisi
TKP
Türkiye Komünist Partisi
TKP/ML
Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist
TKSP
Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisi
TL
Türk Lirası
TMMOB
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
TMO
Toprak Mahsulleri Ofisi
TOBB
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
TODAİ E
Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü
TOKİ
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
TÖB-DER
Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği
TPAO
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı
TRT
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
TSİP
Türkiye Sosyalist İşçi Partisi
TSK
Türk Silahlı Kuvvetleri
TIK
Türk Tarih Kurumu
TIK
Türkiye Taşkömürü Kurumu
TUD
Teşvik ve Uygulama Dairesi
TURBAN
Turizm Bankası Anonim Şirketi
TÜDAY
Türkiye Almanya İnsan Hakları Derneği
TÜ HİS
Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri
TÜİK
Türkiye İstatistik Kurumu
TÜRK-İŞ
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu
Sendikası
TÜRK KAMU-SEN
Türk Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu
TÜSİAD
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği
TZDK
Türkiye Zirai Donatım Kurumu Anonim Şirketi 17
UIP
United lnternational Pictures
UNESCO
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü, The United
UNICEF
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu,
Nations Educational, Scientific and Cultural Organization United Nations lnternational Children's Emergency Found USAŞ
Uçak Servisi Anonim Şirketi
ÜGD
Ülkücü Gençlik Derneği
ÜOD
Ülkü Ocakları Derneği
ÜY D
Ülkü Yolu Derneği
VAP
Vatandaş Partisi
VP
Vatan Partisi
WCL
Dünya Emek Konfederasyonu, World Congress of Labour
WFT U
Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu, The World Federation of Trade Unions
YAŞ
Yüksek Askeri Şura
Y AZKO
Yazarlar ve Çevirmenler Yayın Üretim Kooperatifi
YDP
Yeni Düzen Partisi
Y EMSAN
Yem Sanayi Türkiye Anonim Şirketi
Y HK
Yüksek Hakem Kurulu
Y İBO
Yatılı İlköğretim Bölge Okulları
YÖK
Yükseköğretim Kurulu
yp
Yeşiller Partisi
Y PG
Halk Savunma Birlikleri, Yekineyen Parastina Gel
Y PJ
Kadın Savunma Birlikleri, Yekineyen Parastina Jin
Y SD
Yabancı Sermaye Dairesi
Y SK
Yüksek Seçim Kurulu
YTP
Yeni Türkiye Partisi
18
Önsöz
T
ürkiye'nin 1 950'li Yıllan cildi ile başladığımız serinin dördüncü ki tabını, Türkiye'nin 1 980'li Yı llan'nı sizlerle paylaşmaktan büyük bir
mutluluk duyduğumuzu belirtmek isterim. Bu seriyi kafamızda şekillendirmeye başlayıp da çalışmaya girişeli tamı tamına 10 yıl geçti: 20 1 3 yılı ortalanydı, Taml Bora ile kitabın mimari tasanmı üzerinde düşünmeye başladık; 20 14 yılı başlannda da kuvveden fiile geçti seri. Çalışmamızın ilk cildi, 20 1 5 yılı ortalannda okuyucuyla buluştu . İkincisi -Türkiye'nin 1 960'lı Yıllan- 20 1 7 yılında raflardaki yerini aldı. Covid- 1 9 pandemisi, tüm dünyayı etkilediği gibi bizi de sarstı; çalışmamı zın üçüncü cildinin ikinci yansı ve elinizdeki kitabın ilk başlan pandemi dö nemine rast geldi; gecikmeler yaşamadık değil; Türkiye'nin 1 9 70'li Yıllan'nı ancak 2020 yılında sizlere sunabildik. Şu anda sayfalanm çevirmekte oldu ğunuz Türkiye'nin 1 980'li Yıllan ise nihayet 2023 yılında -10. yılımızda- ilk üç arkadaşının yanındaki yerini aldı. Ve biz de aynı iştiyak ve ciddiyetle be şinci cildi, Türkiye'nin 1 990'lı Yıllan'nı hazırlamak üzere kollanmızı sıvadık.
Bu serinin ilk üç kitabında olduğu gibi bu kitapta da Türkiye'nin seksenli yıllanndan bahsedildiğinde, takvim yapraklanndaki kronolojiyi değil, Türki ye'nin siyasal anlamdaki seksenli yıllanm dikkate aldığımız gözden kaçmaya caktır: Türkiye'nin 1980'li yıllan; Türkiye'nin Anavatan Partili (ANAP) yıllan ya da bu çalışma içerisinde sürekli olarak andığımız kategorizasyon ile Türki ye'nin Üçüncü Merkez Sağ Dönemi: Öncesi ve sonrası (il. ve Ill.) koalisyon dö nemleri ile çevrilmiş olan bu onyıl da tıpkı 27 Mayıs, 1 2 Mart ve 28 Şubat gi19
bi, bir cuma gününe denk gelen darbeyle Bayrak Harekatı'yla başlamıştı. Sa baha karşı üçte kuvveden fiile geçen darbeyi Türkiye, tam bir saat sonra, TRT spikeri Mesut Mertcan'ın okuduğu Milli Güvenlik Konseyi 1 Nolu Bildirisi ile öğrendi. 1 2 Eylül 1 980 Cuma günü başlayan Türkiye'nin 1 980'li yıllan, 20 Ekim 1 99 1 tarihinde TBMM'nin 1 9 . Dönemi için yapılan genel seçimlerle so na erdi. 20 Kasım 1991 Çarşamba günü 49. Hükümet'in Başbakanı Süleyman Demirel, saat dokuzda Başbakanlık makamına gelerek eski Başbakan Mesut Yılmaz ile buluştu ve yanın saat sonra görevi resmen teslim aldı.
Serimizin her cildinde, o onyılı bir anahtar kelimeyle/tabirle tanımlamayı adet edinegeldik. Türkiye'nin l 950'li yıllan için "Türkiye'nin kabuk değiş tirdiği yıllar" tabirini kullanmıştık. Gerçekten de lkinci Dünya Savaşı sonra sı dönem, dünyada, 1 820'lerde başlayan ve Dünya Savaşı'nın sona ermesiy le l 945'lerde hitam bulan bir küresel daralma dönemi nin -bir başka ifadeyle Britanya'nın hegemonik bir güç olduğu, sanayi sermayesine dayanan bir da ralma döneminin ardından gelen bir genişleme dönemiydi. Büyük Savaş'ı mü teakip, ABD hegemonyasıyla karakterize olan bu yeni dönem sanayi serma yesinden finans-kapitale geçişi de kapsayan bir genişlemeyi içeriyordu. Aynı tarihlerde Osmanlı/Türkiye, bir Büyük Dönüşüm'e -Tanzimat'a- doğ ru adım atmak üzereydi. 1839'da başlayan bu süreç, anayasal monarşi (Meş rutiyet) dönemleri üzerinden Milli Mücadele ve Cumhuriyet'in kuruluşuyla yepyeni bir rotaya dümen kırmıştı. lkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye de dünyada teşekkül etmeye baş layan bu yeni küresel yapı içerisinde yer almaya, sosyoekonomik ve siyasi yapısını yeniden şekillendirmeye başlamıştı. Doğrusu, dünya " kabuk değiş tiriyor, dünya-sistem yepyeni bir merhaleye evriliyor, Türkiye Cumhuriyeti de bu dönüşüme icabet ediyordu" Altmışların sonu, '70'lerin başlan küresel kapitalizmin yeniden daralmaya başladığı, ABD hegemonyasının Asya'dan yükselen güçler tarafından ciddi ma nada erozyona uğratıldığı bir dönemdi. Altmışlı yıllara rengini 68 kuşağı ver di. Dünyayı kasıp kavuran "isyan kuşağı" hiç tartışmaya gerek yok ki Türki ye'yi de derinden etkiledi. lkinci Dünya Savaşı sonrasında kabuk değiştirme ye başlayan genç Cumhuriyet hem '50'lerdeki bu dönüşümün politik sonuç larıyla hem de dünyadan esen '68 rüzgarıyla bu tarihlerden itibaren yüzleşme ye başladı. O nedenle biz de çalışmamızda hem dünyanın hem de Cumhuriyet tarihimizin bu en renkli, bu en hareketli onyılını -Türkiye'nin 1960'lı yılları nı- Cumhuriyet'in en mülevven ve revnaklı yıllan olarak anmayı tercih ettik. Dünyada Keynesyen ekonominin neoliberalizme bir başka ifadeyle, refah devleti ekonomilerinin müdahaleci devletlerinin tekrar (neo) laissez-faire -
20
(liberalizm) ekonomi l erinin serbest piyasacı/gece bekçisi devletlerine dümen kırdığı '70'ler Türkiye'ye, artan siyasal şiddet ve ekonomik krizlerle beraber geldi. Biz çalışmamızda Türkiye'nin '70'li yıllarını "sokak" anahtar kelime si ile anmayı tercih ettik. Yetmişli yıllar, gerçekten de sadece siyasal şidde tin ve ekonomik krizin halktaki karşılığı olarak ekmek, yağ, petrol hatta am pul kuyruklanyla müseccel bir "sokak" değildi. Çocukların oyun alanların dan yazlık sinemalara, giderek belirginleşen kentsel yaşama kadar da sokak, '70'li yıllara damgasını vuruyordu. Seksenli yılları çalışmamızda Korku lmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü zor yıllar olarak tanımlamayı tercih ettik. Sayfalan çevirdikçe siz de göreceksiniz ki yasaklar, idamlar, işkenceleri ile meşhur cezaevleri, yakılan kitaplar, ya saklanan eserler, hapse atılan yüz binler, 24 Ocak Kararları ile gittikçe zorla şan hayat şartlanyla bir Korku lmparatorluğu olarak örgütlenen darbe, arka sına Aydınlar Ocağı ideolojisini, yanına kuvvet komutanlarını alarak ülke yi neoliberal yapısal uyum projesinin (24 Ocak) kollanna teslim etti. lkinci Dünya Savaşı sonrası kabuk değiştirmeye başlayan Türkiye, '60'lann mülev ven yıllanndan ve '70'lerin sokak'ından geçip 'SO'lerin bozkır'ına geldi. Ama Murathan Mungan'ın dediği gibi ne geçmiş -o geçmişin mülevven yılları tükendi ne de yarınlar, hayat bizleri de yeniledi. Yolumuz seksenlerin boz kırlarından geçse de 'SO'lerin ikinci yansından sonra denizlere çıkmaya baş ladı sokaklanmız.
llk üç ciltte olduğu gibi, Türkiye'nin 1 980'li Yıllan kitabı da geniş ve yet kin bir ekibin kolektif emeğinin ürünü olarak sizlere sunuldu. Çalışmaya emeklerini, dostluklannı katan tüm yol arkadaşlarımıza içtenlikle teşekkür etmek isterim. Bu vesileyle görüş, eleştiri ve tashihleriyle Mutfak'a her daim destek olan, Candaş Ayan, Dilek Çakır, Batuhan Parmaksız'a da teşekkürlerimi iletmek isterim. Sadece bu kitapta değil serinin tamamında desteklerini ve dostluklarını her daim yanımda hissettiğim, Kerem Ünüvar'a, Aybars Yanık'a ve elbette ki Tanıl Bora'ya da bu vesileyle teşekkür ve hürmetlerimi sunuyorum. Ve Mutfak ekibi. . . Elinizdeki bu çalışmanın hazırlanmasında benimle çalı şan; kitabı pişiren, hazırlayan ve sunan emektarlar . . . öncelikle Cansu Parlak ve Alper Torun'a gönülden selamlar yolluyorum. Onlar bu cildin en başın dan beri Mutfak'talar. Yarı yolda mutfağa katılan ama bundan sonraki ciltte de birlikte çalışacağımız Semih Nafiz lpek, Rukiye Kesler ve Nuri Özçelik'e de katkılan için teşekkür ediyorum. Ve Levent Odabaşı, Mutfak'ın olmazsa olmazı, sous chefi, bütün seriyi birlikte omuzladığımız kardeşim. 21
Bu kitabın pişirilip sofraya getirilmesinde emeği geçen tüm Mutfak ar kadaşlarıma minnettarım, tadında bir sorun varsa sorumluluk sadece ba na aittir. Keyifli okumalar. METE
22
KAAN KAYNAR
Türkiye'nin Seksenli Ylllar1 Üzerine Bazı Notlar METE KAAN KAYNAR
"Kollama Koruma Harekatı", Saat Sabahın Üçü ve Sonrası
12
Eylül Cuma, Saraylar saltanatlar çöker kan susar birgün zulüm biter menekşelerde açılır üstümüzde ley/aklarda güler bugünlerden geriye bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler
...
- Adnan Yücel "Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek"
A
ilesi ile Gülhane Parkı'nda piknik yapmak için uyandıkları bir gün öğleye doğru radyoyu açan Mustafa Akkurt, Hasan Mutlucan'ın meşhur Yine de Şahlanıyor Aman türküsüyle güne başlar. Eşi Esma, kızlan Elifi hazırlarken (kendi tabiriyle) "basit bir işçi parçası" Mustafa Ak kurt da ekmek almak için sokağa çıkar ki darbeden de o anda haberdar olur. Ekmek alamadan evine dönen Mustafa, yeni aldıkları ve taksitlerini ödemek için eşi ile fazla mesai yapmak zorunda kaldıkları televizyonu açar. Saat öğ leden sonra biri geçmektedir - ki Kenan Evren televizyonda ilk konuşması nı yapmaktadır. Saat sabah üçte başlayan Bayrak Harekau, saat dörtte TRT spikeri Mesut Mertcan'ın sesinden tüm Türkiye'ye duyurulur; Milli Güvenlik Konseyi'nin 23
(MGK) "Yüce Türk Milleti ['ne] Türk Silahlı Kuvvetleri ['nin] [ TSK] ülke yö netimine bütünüyle el koy [ duğunu ] " duyuran 1 Nolu Bildiri'si okunur: Ül kenin " . . . dış ve iç düşmanlann tahriki ile varlığına, rej imine ve bağımsızlı ğına yönelik fikri ve fiziki haince saldırılar içinde" olduğu tespitiyle başla yan bildiride " . . . Devlet [ in] , başlıca organlanyla işlemez duruma getirilmiş" olduğu , "Atatürkçülük yerine irticai ve diğer sapık ideolojik fikirler üreti lerek sistemli bir şekilde ve haince, ilkokullardan üniversitelere kadar eği tim kuruluşları [ nın] , idare sistemi, yargı organlan, iç güvenlik teşkilatı, iş çi kuruluşlan, siyasi partiler ve nihayet yurdumuzun en masun köşelerinde ki yurttaşlanmız dahi saldın ve baskı altında tutularak bölünme ve iç harbin eşiğine getiril [ diğini] " vurgulanmıştır. Saat sabah dört itibarıyla "Parlamento ve hükümet feshedilmiş, Parlamen to üyelerinin dokunulmazlığı kaldınlmış, bütün yurtta sıkıyönetim ilan edil miş, yurtdışına çıkışlar yasaklanmıştır. Vatandaşların can ve mal güvenliği ni süratle sağlamak bakımından saat 05.00'ten itibaren ikinci bir emre ka dar sokağa çıkma yasağı konulmuştur. " Türkiye sabaha karşı okunan 1 No lu Bildiri'de 1 Nolu generalin, darbenin lideri, Genelkurmay ve Milli Güven lik Konseyi Başkanı Org. Kenan Evren'in ağzından ama Mesut Mertcan'ın se sinden "Bu kollama ve koruma harekatı hakkında teferruatlı açıklama [nın] [o gün] saat 1 3 .00'teki [ TRT] haber bülteninde [bizzat kendisi] tarafı [n)dan yapılaca [ğını] , [v]atandaşların sükünet içinde radyo ve televizyonları başın da yayımlanacak bildirileri izlemelerini ve bunlara tam uymalarını ve bağrın dan çıkan Türk Silahlı Kuvvetlerine güvenmelerini bekle [diğini de]" öğrenir. Mustafa işte bu nedenle sabah ekmek alamaz çünkü sabah beşte sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Televizyonu açtığında da sabahleyin radyodan duyurusu yapılan TV konuşması henüz başlamıştır. Kenan Evren başta Mus tafa ve Esma Akkurt olmak üzere tüm "Aziz Vatandaş"larına şu sözlerle hi tap etmektedir:
Yüce Türk Milleti,
3 0 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla sizlere radyo ve televizyondan hitap et mek imkanını bulmuş ve ayrılan kısıtlı süre içerisinde mümkün olduğu kadar, yurdumuzun içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik durumu ile anarşik ve bölü cü eylemleri; alınması gereken tedbirleri çok kısa olarak izah etmeye çalışmış tım. Yine çok iyi hatırlayacaksınız ki iki yıldır her fırsattan istifade ile muhtelif de falar verdiğim beyanat ve radyo-televizyon konuşmalarımda da bu hayati önemi olan konuları dile getirmiştim. Kalbi bu vatan ve millet için atan sağduyu sahibi vatandaşlarım kabul edecek lerdir ki; ülkemizin halen içinde bulunduğu hayati önemi haiz siyasi, ekonomik
24
ve sosyal sorunlar, devlet ve milletimizin bekasını tehdit eder boyutlara ulaşmış ve bu hal devletimizi, Cumhuriyet tarihimizin en ağır buhranına sürüklemiştir. Yi ne hepinizin bildiği ve gördüğü gibi; anarşi, terör ve bölücülük, her gün 2 0 civa rında vatandaşımızın hayatını söndürmektedir. Aynı dini ve milli değerleri payla şan Türk vatandaşları siyasi çıkarlar uğruna, çeşitli sun'I ayrılıklar yaratılmak sure tiyle muhtelif kamplara bölünmüş ve birbirlerinin kanlarını çekinmeden akıtacak kadar gözleri döndürülerek adeta birbirlerine düşman edilmişlerdir. Atatürk ilkelerini esas alarak kurulan Cumhuriyetimizin bu duruma düşürüle bileceğini, bundan 1 O sene evvel tasavvur dahi etmek mümkün değildi. Bugüne kadar iktidara gelen çeşitli hükümetlerin, her yıl artan bir hız ile yaygınlaşan ve dünya tarihinde sayısız örnekleri görülen özel harbin sızma ve çökertme hareka tına karşı iç güvenliği sağlayacak kararları ve tedbirleri birinci öncelikle alacakla rını vaat etmelerine rağmen; sonuç alacak teşebbüsleri, siyasi çıkar çatışmaları ve basit parti hesapları, kaprisler, hayaller, gerçekdışı talepler ve Türk Devletinin ni teliklerine ters düşen gizli ve açık emeller arasında kaybolup gitmiştir. Düşmanın amaç ve yöntemleri, anarşi, terör ve bölücülüğün ulaştığı düzey; özel hukuki tedbirlere, idari düzenlemelere, sosyal koşulların geliştirilmesine milli eğitim ve iş hayatının düzenlenmesine ihtiyaç göstermekteyken milletin vekaletini taşıyan milletvekilleri ve senatörler Meclislerde aylardan beri, hiçbir sorumluluk duymadan yalnız parti menfaat ve disiplini uğruna bu olaylara seyir ci kalabilmişlerdir. İktidarların başarı ümit ederek aldıkları her tedbir, muhalefet ler tarafından kınanarak ve hatta memleket yararına da olsa baltalanmıştır. Milli birlik ve beraberliğe en fazla muhtaç olduğumuz dönemlerde bile kutuplaşmalar ve bölünmeler adeta teşvik edilmiş; yangını beraberce söndürmek yerine, üzerine benzin dökülerek memleket bilerek veya siyasi çıkarlar uğruna, sırf iktidara gele bilmek pahasına bir yangın yerine çevrilmek istenmiştir. Ağızlarından düşürmedikleri hukuk devleti kavramı, bir kısım Anayasal kuru luşlarca, devletin parçalanması pahasına da olsa yalnız kişilerin müdafaası olarak yorumlanmış, devletin ve milletin savunulması ise sahipsiz kalmıştır. Anayasanın kuvvetler ayrılığı ilkesinin birlikte getirdiği sorumluluk, uygulama da kuvvetler çatışmasına dönüştürülmüştür. Düşüncelerimiz, dinimiz üzerinde ve akla gelebilen her konuda dış ve iç kay naklı bölücü ve yıkıcı faaliyetler bütün şiddetiyle sürdürülürken ne hazindir ki bir kısım gerçeğe uymayan özerklik, dar görüşlü, sahibinden başkasının inanmadığı bilimsellik ve koşulları dikkate almayan salt hukuk savunucuları, yıkılacak dev letin enkazı altında kalacaklarının, yok olup gideceklerinin idraki içinde olma dıkları görünümünü vermişlerdir. Bu acı hakikatleri görüp çare arayanların veya Türk ulusunu uyaran ve milleti bütünleşmeye davet edenlerin ise seslerini duy mak mümkün olamamıştır. (Bir kısım kıymetli Türk basınının bu konuda zaman zaman yaptıkları uyarıları burada şükranla belirtmek isterim.) Siyasi partiler, bu kritik dönemde milletin özlemle beklediği önlemleri almak yerine; iç gerilimi devamlı olarak arttırarak, yıkıcı ve bölücü mihrakları büsbütün 25
kışkırtarak onlara cüret ve cesaret verecek beyan ve eylemleri ile adeta yarışırca sına seçim yatırımları için zemin yaratma yollarını tercih etmişlerdir. İktidara gelen siyasi partiler, devlet teşkilatının bütün kademelerini kendi gö rüşleri doğrultusundaki kişilerle doldurarak, kamu görevlilerinin ve vatandaşları mızın bir tarafa girerek kamplara bölünmesini zorunlu hale getirmişler, giderek anarşi ve bölücülüğü destekleyen kaynakların şekillenmesine ve kamu kuruluşla rında çalışanlarla, polis ve öğretmenlerin dahi birbirine düşman kamplara ayrıl malarına neden olan partizan tutum ve davranışlardan vazgeçmemişlerdir. Böy lece tarafsız halkımız, devletten beklediklerini parti kapılarında aramaya mecbur bırakılarak devlet otoritesi yok olmağa, vatandaşların hak ve hukukunu korumak ve ona tarafsız hizmet götürmek yerine, devletin saygınlığı yavaş yavaş erimeğe mahkum olmuş ve dolayısıyla ülkemizde tam otorite boşluğu teşekkül etmiştir. Bir kısım bedbahtlar Türk milletinin bağımsızlığını, birlik ve beraberliğini tem sil eden İstiklal Marşımıza, koyu taassup veya sapık ideolojik amaçlarla protes to maksadıyla oturarak veya İstiklal Marşı yerine Enternasyoneli söyleyerek açık ça saygısızlık gösterebilmişler ve buna doğrudan sorumlu kişiler tevil yoluna sap mak suretiyle savunmalarını yapabilmişlerdir. Uzun zamandan beri bu fevkalade üzücü olayları yakından takip eden Türk Si lahlı Kuvvetleri hatırlayacağınız gibi; milletin kendisine verdiği yetkileri kullana mayan ve bu korkunç gidişi acz içinde seyreden Anayasal kuruluşların tümünü Cumhurbaşkanımız aracılığıyla uyararak, alınması gereken tedbirlere de yer ver mek suretiyle büyük Türk milletine karşı yüklendiği sorumluluğu dile getirmiştir. Aradan geçen 8 aylık süre içerisinde yaptığımız sayısız uyarmalara rağmen he men hemen bu tedbirlerin hiç birine yasama ve yürütme organları ile diğer Ana yasal kuruluşlardan yeterli bir cevap alınamamış ve bu konuda müspet faaliyetleri de izlenememiştir. Bu uyarı mektubundan sonra bir kısım yasaları etkisiz hale ge tirerek çıkaran Meclislerimiz 22 Mart 1 980 tarihinden beri siyasi çıkar hesapları ile çıkmaza sürüklenen Cumhurbaşkanlığı seçiminden dolayı içinde bulunduğu muz buhran ile mücadelede en kıymetli unsur olan zamanı fütursuzca harcamış lardır. Dünyanın hiçbir ülkesinde Cumhurbaşkanlığı makamı ve seçimi bu kadar hafife alınmamış ve bu kadar zaman boşa harcanmamıştır. Asayiş ve ekonomik bunalıma çareler getirmesi ve kanunlar yapması beklenen yasama organlarımız, memleket üzerine çöken bu kabusa karşı kayıtsız kalmışlardır. Anayasamız, Türk vatandaşlarının dini inançlarından ötürü kınanamayacağı nı, açıkça belirtmiş olmasına rağmen, tek bir oyun peşinde koşan siyasi partile rimiz, yüce Atatürk'ün Cumhuriyeti Dönemi'nde unutulmuş mezhep ayrılıkları nı kışkırtmakta faydalar görerek Erzincan, Sivas, Kahramanmaraş, Tunceli ve Ço rum illerinde siyasi çıkarlar uğruna vatandaşlarımızın birbirini katletmelerine ne den olmuşlardır. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan ve kendini Türk vatandaşı ka bul eden herkesin tek bir vücut halinde Türk milletini oluşturduğu unutulmuş ve değişik mezheplere bağlı vatandaşlarımızın tam bir kardeşlik bağı ile kaynaşma26
l a rı n ı enge l l emek i steyen k ı ş k ı rtı c ı l a r siyasi destek görm üşlerd i r. B i r k ı s ı m A n aya sal k u r u l u ş l a r m u hte l i f etk i l er altı nda anarşi, terör ve böl ü c ü l ü k karş ı s ı nda taraf s ı z, adi l ve o rtak b i r yol i z l emek yerine, bizzat A n ayasa' n ı n i h l a l i karş ı s ı nda d a h i sess i z ka l mayı terc i h etm işlerd i r. B ü t ü n b u şart l a ra rağmen; h u k u k devleti n i n temel i l keleri n i savu n m a k l a gö rev l i Anayasa l k u ru l u ş l a r ı m ı z, devl eti n en üst kademesi ndeki anarşi zm i n yarattığı teh l i ken i n büyü k l üğü n ü i d ra k edemed i k l eri nden veya terör odakları n ı n tehd i d i n d e n çek i n d i k l eri nden, dev l eti n teme l lerine k o n a n d i n a m i t l e h e r a n parça l a n m a teh l i kesi karşısı nda o l d uğu n u göz l erden kaç ı rm aya ç a l ı ş m ı ş l ard ı r. Devl et çöker t i l d i ği zaman Anayasa' n ı n kanatları a ltına s ı ğ ı n a n tüm h u k u k kurumları i le özerk, b i l i m ve m ü essese ve dernekleri n i n bu enkaz a l t ı nda yok o l acağı u n utu l m uşt u r. Son i k i y ı l l ı k s ü re i ç i nde terör 5 2 4 1 can a l m ı ş, 1 4 . 1 52 kişi n i n yara l a n m as ı n a veya sakat ka l ma s ı n a sebep o l m u ştur. İ sti k l a l h a rb i n de, Sakarya savaş ı ndaki şe h it m i ktarı 5 . 7 1 3 , yara l ı m i ktarı m ı z 1 8.480'd i r. Bu basit m u kayese d a h i Tü rkiye'de h iç b i r i nsan l ı k duygu s u n a değer vermeyen b i r ö rtü l ü harb i n uygu landığı n ı aç ı k ça ortaya koymaktad ı r. Sevgi l i Vatandaşl a r ı m , İşte bütü n bu n l a r v e b u n a benzer say ı l ab i l ecek v e hep i n i z tarafı ndan yak i nen b i l i nen daha b i rçok sebep l erden dolayı Tü rk S i l ah l ı Kuvvetleri ü l ken i n ve m i l l eti n b ü tü n l üğünü, m i l l et i n h a k, h u k u k ve h ü rriyeti n i koru mak, can ve m a l güven l iği ni sağl ayarak korkudan k u rta rmak, refah ve mutl u l uğu n u sağlamak, kan u n ve n i z a m h a k i m iyeti n i , d iğer b i r dey i m l e devlet otoritesi n i tarafs ı z o l arak yen iden te s i s ve idame etmek gayes i y l e dev let yöneti m i ne el koymak zorunda ka l m ı şt ı r. B u g ü n d e n iti baren yen i h ü k ü met v e yasama orga n ı k u ru l u n caya kadar m u va k kat b i r z a m a n i ç i n yasama v e yü rütme yetki leri ben i m başka n l ığı mda, Kara, Den i z, H a v a Kuvveti Komutan ları i le Jandarma Genel Kom u ta n ı ' ndan ol uşan M i l li G üven l i k Konseyi tarafı ndan k u l l a n ı l acakt ı r. B ü y ü k Atatü rk' ü n dey i m iy l e " U l usal kültürümüzü, çağdaş uygarl ı k d ü zeyi n i n üstü ne ç ı karmak yurdu m u z u d ü nyan ı n e n mam u r ve e n uygar araç ve kaynakları n a sah i p k ı l mak" hedefi n e yönel i k hızlı b i r ka l k ı n m a dönem i n i n en k ı sa zamanda gerçek l eşt i r i l mesi zaru reti ne i na n ıyoruz. B u i na n c ı m ı z ı n gerçek l eşmesi i ç i n yü ce u l u s u m u z u n, bağrı ndan ç ı kard ığı ve y u rd u m u zdaki kutu p l aşmada h i ç b i r ta ra fı tutmayan, sadece Atatü rk i l keleri doğru ltusunda y ü rüyen Tü rk S i l a h l ı Kuvvetl e ri yöneti m i ne güveneceğ i n den kuşkumuz yoktu r. İ ç i nde b u l u nduğu m u z b u h ran dan ç ı kma m ı z i ç i n u l usça a rz u ed i l diğine i n a n d ığı m ı z, d i s i p l i n l i ve her tü rl ü ta sarrufa ağı rl ı k veren b i r yaşam ve daya n ışma orta m ı na giri l mesi n i ve m i l l etçe gü c ü m ü z ü n tümünü ortaya koyacak b i r çal ı şma h ı z ı n ı bek l i yor ve yüce Tü rk m i l le tine güve n i yoruz. Vata ndaşları m ı z ı kaderde, kıvançta ve tasada o rtak bir bütü n hal i nde m i l li şu ur ve ü l kü ler etrafı nda b i r l eşti rmen i n i ç barış ve h u z u r u n sağl anmas ı nda vazge ç i l mez faktör olduğu düşü ncesiyle, Atatürk m i l l i yetç i l iğinden h ı z ve i l h a m a l ma27
n ı n, pol iti kada "Yurtta su l h, c i handa s u l h " i l kesi ne bağl ı ka l ma n ı n, m i l li mücade le ru h u n u n, m i l l et egemen l iği ne Atatürk i l ke ve devri mlerine o l a n bağl ı l ı ğ ı n tam şuurunu yerleşti rmek ve gel işti rmekl e ü l kemize yöne l i k tehd itleri n u l u sça göğüs l eneceğine i na n ıyoruz. Tü rkiye C u m h u riyeti, NATO dah i l tüm i ttifa k ve a n l aşmal a ra bağl ı ka l a ra k baş ta komşu ları m ı z o l ma k ü zere bütü n ü l kelerle karş ı l ı k l ı bağı m s ı z l ı k ve saygı esa s ı na daya l ı , b i rb i rleri n i n iç işlerine karışmamak kayd ıyla eş it şart l a r a l t ı n d a eko n o m i k, sosya l ve k ü ltüre l i l işki leri n i gel i şti rme kararı ndad ı r. U l us l a ra rası soru n la rın barışçı yo l la r l a çöz ü m l enmes i nden ya n a bir dış po l iti ka i z l e n mes i n e devam ed i l ecekt i r. B i rçok tutu m ve davra n ı şlarıyla demokrati k özgü r l ü kç ü pa r l amenter s i steme i na nc ı n ı defa l a rca kan ı t l ayan Tü rk S i l a h l ı Kuvvetleri, en k ı sa zamanda B a ka n l a r Ku ru l u ' n u k u rarak yü rütme soru m l u l u ğ u n u b u Kuru l a b ı rakacak ve h ü r demok rati k parlamenter s istem i n şimdi o l duğu g i b i dejenere ed i l mesi n e ve t ı kanması n a mani o l ucu ve Türk top l u m u n a yaraş ı r bir Anayasa ve Seç i m Kan u n u i le Par ti ler Kan u n u n u hazı rlamayı ve b u n l ara para l e l d ü zen lemeleri yapmayı m üteakip i nsan hak ve h ü rriyetlerine saygı l ı, m i l l i daya n ı şmayı ön p l a n a alan, sosya l ada l eti gerçekleşti recek, ferd i n ve top l u m u n h u z u r, güven ve refa h ı na önem veren özgü r l ü kçü demokrat i k, l a i k ve sosyal h u k u k kura l larına daya l ı b i r yönetime ü l ke idares i n i devredecekti r. Say ı lan bu hazı r l ı klar tamam l a n ı ncaya kadar y u rdu muzda her tü r l ü siyasi faa l iyetler her kademede d u rd u ru l m uştu r. Zoru n l u o la ra k faa l i yetl eri d u rd u ru l a n si yasi parti leri n yen i den h a z ı r lanacak Anayasadak i d üzen lemelere ve yen i Seç i m v e Parti ler Kan u n u ' na göre zama n ı , koşu l l ar ı i l a n ed i l ecek seç i m l erden yeterin ce önce faa l i yete geçmes i ne müsaade ed i lecekt i r. Parlamento ü ye l e r i , s i yasi fa a l i yetlerden dolayı s u ç l a n mayacak ve yen i yönetime karşı suç teşki l edecek tu tum ve davra n ı ş l a rd a b u l u n madıkları sü rece hakları nda herhangi b i r i ş l em yap ı l mayaca kt ı r. Ancak, kan u n l a r ı n suç kabu l ettiği fi i l leri vaktiyle i şl ediği sapta n a n parlamen terler hakkında gere k l i kovuşturma yap ı lacakt ı r. Ada let Partis i , C u m h u r i yet H a l k Pa rtis i , Mi l li Selamet Pa rtisi v e Mi l l iyetçi H areket Pa rti leri ' n i n parti başka n l arı şim d i l i k can güven l i k leri n i n sağlanması amacı ile S i l ah l ı Kuvvetleri n koruma ve gö zet i m i nde bel i r l i yerlerde i ka mete tabi tutu l m uşlard ı r. Durum müsait o l u nca ser best b ı rakı laca k l a rd ı r. Mem l ekette i da re n i n ta m b i r tarafs ı z l ı k i ç i nde vatandaş ı n h iz m et i n e koşma s ı sağl anacaktı r. Dev l et h i zmeti nde b u l u n a n l ar ı n siyasi etki ler d ı ş ı nda ça l ı şm a l a rı kanun haki m i yeti a l t ı n a a l ı nacakt ı r. Tü rk S i l a h l ı Kuvvetleri n i n yöneti me el koy duğu şu anda devleti n yan ı nda tarafs ı z ve ad i l h i zmet görecek yöneti c i l er, eski zama n ı n siyasi davra n ı ş l a r ı n a yönel med i kçe h i zmet ve görevlerine deva m ede ceklerd i r. Kan u n ve n i zam h a k i m i yet i n i sağlamada tecrübe l i ve yetenek l i k i ş i l erden o l u şan m a h keme l eri n s ü ratle ve doğru kara r l a r vermeleri n i ve b u n l a r ı korkusuzca 28
uygu l ayab i l meleri n i sağl ayacak yasa l ve idari ted b i rler a l ı nacakt ı r. Memleketi n ekono m i k koşu l l a rı n ı kendi güc ü m ü z l e i y i l eşti rm e k i ç i n her a l anda e l d e n ge len gayret sarf ed i l ecekti r. Ç a l ı şkan ve vatan perver Tü r k i şç i s i n i n mevcut ekono m i k koşu l la r çerçevesi nde her tü rl ü hakları koru nacakt ı r. Ancak tem iz Tü rk işçisi n i söm ü ren, o n l arı ken d i ideo l oj i k görüşleri i sti kameti nde k u l l anmak için her tür l ü bask ı oyu n l ar ı n a başv u ra n , i şç i n i n hakkı yeri n e kendi menfaatları n ı ön p l a n da tuta n bazı ağa l a r ı n bu faa l i yetlerine asl a m ü saade ed i l meyecekti r. Tü m i şve ren leri n iş barışı n ı n koşu l la r ı n ı sağl ayacak esas l a rd a n ayrı l madan ü reti m i n a rtt ı rı l ması v e i h racata yönel i k gayretleri n gel işmes i n e yard ı mc ı o l maları i ç i n h e r tür l ü ted b i r a l ı nacakt ı r. Köy l ü n ü n, m i l let i m i z i n efendisi o l d uğu i na nc ı n ı , kuvveden fi i len ç ı karmak i ç i n tar ı m a l a n ı nda üret i m i a rt ı racak b i r tarım seferberl iği v e fiyat pol it i kası i le gerek li d iğer önlem leri n a l ı n ması na, b i l hassa önem veri l ecekti r. Tü rk köyl üsü n ü n tarla s ı ndan ayrı l ı p şeh i r l ere göç etmes i n i zorlaya n ekonom i k ve sosya l neden l ere ça re aranacakt ı r. Eğiti m ve öğreti mde Atatü rk m i l l i yetç i l i ğ i n i yen i den yurd u n en ücra köşeleri n e kadar yayg ı n l aştı racak tedbi rler en kısa zamanda a l ı nacaktır. Yar ı n ı n tem i n atı olan evlatl a r ı m ı z ı n Atatü rk i l ke l eri yeri ne yaban c ı ideoloj i lerle yeti şerek son u n d a b i rer anarş i st o l m as ı n ı ö n leyecek tedbirler a l ı nacakt ı r. B u maksatla h ep i m i z i n t e k tek saygıyla andığı m ı z öğretme n leri m i z i n Der' l i , B i r' l i dernekl ere ü y e o l a ra k bö l ü n meleri ne müsaade ed i l meyecekti r. H e r d ü zeyde öğrenc i n i n amacı Atatürk i l keleri ve m i l l iyetç i l iği ile pek i ş m i ş ve ü reti me yöne l i k bi lgi ve beceri s i n i kazan m a k o l aca ktı r. En kıdemsiz eri nden, en üst kom uta n ı na kadar Tü rk S i l a h l ı Kuv vetl er i n i n tü m perso ne l i , b u amaçl ara u l aşmada dev let i n iç ve dış tehditlere karşı kol l ay ı c ı ve koruyucu gücü o l a rak siyaset i n d ı ş ı nda k a l acakt ı r. Aziz Yurttaşlarım; Bir defa daha bel i rtiyorum k i S i l a h l ı Kuvvetler aziz Tü rk m i l l eti n i n hakkı olan re fah ve mutl u l uğu, vatan ve m i l leti n bütü n l üğü ve gitti kçe etkisi (aza l m aya) aza l t ı l maya çal ı ş ı l a n Atatürk i l ke l eri ne yen iden g ü ç v e işlerl i k kazandı rmak, kend i ken d i n i kontro l edem i yen demokrasi y i sağlam temel ler üzer i n e otu rtmak, kaybo l a n devlet otoritesi n i yen i den tes is etmek i ç i n yöneti me el koymak zoru nda kal m ı şt ı r. Kom uta n, s ubay, astsu bay ve erler o l a ra k h ep i m i z vatan ve m i l l et i n refa h ve mutl u l uğu uğruna her şeyi m i z i , bu arada hayat ı m ı z ı d a h i seve seve feda etmeye hazırız. Mem lekette her zaman b u l u nabi len ve özel l i kl e son zama n lard a çoğa l a n kötü n iyet l i b i rçok k i ş i ve k u ru l uş l a r sizl ere ya l a n l a r d üzerek, b u n u n a ks i n i söy l eyeb i l ecekl er ve menfi propagandal �ra başv u rabi l eceklerd i r. B u n lara a s l a i nan may ı n ız. Bütün uygu l a m a l a r m i l l eti n gözü önü nde yap ı l acaktı r. Kıymet l i Vatandaş l a r ı m ; H e r zaman m i l l et i y l e b i r bütün ve Tü r k m i l l eti n i n emri nde o l a n Tü r k ' S H a h l ı Kuvvetlerine ve yen i yöneti me ka rş ı yap ı l acak her tü r l ü d i re n i ş, gösteri ve tutum 29
a n ı nda en sert şek i lde k ı r ı l arak ceza l a n d ı r ı l acaktı r. Yurtta kan dökü l memesi i ç i n bütün vatandaş l a rı m ı n tah r i k l ere kap ı l m a ks ı z ı n süku net i ç i nde yay ı n l anacak b i l d i ri ler doğru ltusu nda h areket etmeleri n i v e i ki nc i b i r b i l d i riye kadar sokağa ç ı k mamaları n ı rica ederi m . Vatandaş l a rı m ı n b i rb i rleri n i n h a k v e h u ku k u n a saygı l ı o l m a l a r ı n ı , sevgi i ç i nde k ı rgı n l ı k l a r ı n ı u n utma l a r ı n ı , hepi m i z i n bu m ü barek topra k l a r üzerinde ayn ı hak l a ra sah i p bir Tü r k vata ndaşı o l d uğu m u z u n i d ra k i içeri si nde o l arak yen i yöneti me yard ı mc ı o l m a l a r ı n ı vatan perverl i k ve asi l karakterlerinden bekler, mutl u ve ayd ı n l ı k yarı n l a r d i leri m .
Evren'in TRT televizyonlarından yukarıdaki bildiriyi okuduğu sırada Mus tafa'nın Esma'ya da dediği gibi, "yer yerinden oynamaktadır" Mustafa, darbe kendi mesai gününe denk gelmeyip de çalışmaktan kaytaramadığı için Esma ise kiralar artabileceği için hayli üzgündür. Aynı günün akşamı Mustafa ve Esma , Esma'nın anne babasına yemeğe davetlidir. Esma'nın babası Kore Gazisi Albay Sacit Bey'in keyfi yerindedir. "Ordu ile şaka olmayacağını" söyler, rakısından bir yudum alırken: "Türk ordusu deyince durup bir düşüneceksin. lki donsuz politikacının bu vatanın evlatlarını birbirine kırdırmasına asker izin verir mi be ! Ortalığı komünistle re bıraktılar, sicilli komünistleri üniversitelere hoca yaptılar ! Ulan biz bu ko münistlerin kökünü kazımak için ta Korelere kadar gidip vurduk, vurulduk be ! . . Hem bu politikacıların başını boş bırakmayacaksın. Şöyle on yılda on beş yılda bir masaya vurup 'Ordu burada ! ' diyeceksin . . . Artık gözümüz arka da kalmaz vatan kurtuldu ," der. Maaile sohbet sürer, kayınpeder ve damat vatanın kurtulmasına kadeh kaldırırlarken TRT'de Milli Güvenlik Konseyi'nin 2 Nolu Bildirisi yayımlan maktadır. TRT spikerinin tok ve kararlı sesinden sıkıyönetim komutanlıkla rına atanan paşaların isimleri öğrenilir:
B i ri n c i Ordu Kom u ta n ı O rgenera l N ecdet Ü ruğ; İ stanbu l İ l i S ı k ıyönet i m Ko m uta n l ığı na, İ ki nc i Ordu Kom u ta n ı Orgenera l B ed retti n Dem i re l ; Konya, N i ğde, Kayseri, N evşeh i r, K ı rşeh i r, Yozgat İ l leri S ı kıyöneti m Kom u ta n l ığı na, Üçü ncü Ordu Kom u ta n ı Orgenera l Selahatti n Dem i rcioğl u ; E rz i ncan, G ü m üş h ane, G i resu n , Trabzon, R i ze, Ordu, S ivas, Tokat, Amasya, Çorum, Samsu n, Si nop İ l leri S ı k ıyöneti m Kom u ta n l ığı na, Ege Ordusu Kom utan ı Orgenera l Sü reyya Yü kse l ; İ z m i r, Man i sa, Ayd ı n, U şak, Den i z l i , Muğla, Isparta, B u rd u r, Anta l ya İ l leri S ı kı yöneti m Kom u ta n l ığı n a, 30
Donanma Komuta n ı Kora m i ra l N ej at Serim; Kocael i , B u rsa, B i l ec i k, Sakarya, B o l u , Zongu l d a k İ l leri S ı k ıyöneti m Kom uta n l ı ğ ı n a, İ k i n c i Kolordu Komuta n ı Korgenera l H üs n ü Çelenkle r; Çanakkale, B a l ı kesi r İ l leri S ı kıyöneti m Komuta n l ığı na, Dörd ü n c ü Ko lordu Kom u ta n ı Korgeneral Recep O. E rg u n ; An ka ra, Ça n k ı r ı , Kastamonu İ l leri S ı k ıyönet i m Komuta n l ığı na, B eş i n c i Kolordu Kom u ta n ı Korgenera l Adn a n Doğu; Teki rdağ, K ı rk l a re l i , E d i r ne İ l leri S ı kıyönetim Kom u ta n l ığı na, Altı n c ı Kolordu Kom utan Korgenera l Nevzat B ö l ügi ray; Adana, Mers i n , Kah ra manmaraş, Adıyaman, Gaziantep, H atay İ l leri S ı kıyöneti m Komuta n l ığı na, Yed i nc i Kolordu Kom u ta n ı Korgenera l Kem a l Yamak; D iyarbak ı r, U rfa, Mard i n , S i i rt, H akkari, Van İ l leri S ı kıyöneti m Komuta n l ığı na, Sek i z i n c i Kol ord u Kom uta n ı Korgeneral Sabri Del i ç; E l az ı ğ, Malatya, Tu n ce l i , B i ngö l , Muş, B itl is İ l l eri S ı kıyöneti m Komuta n l ığı na, Dokuzuncu Kolordu Komuta n ı , Korgenera l S a l a h atti n Cambazoğlu; E rz u r u m, Ağr ı , Kars, Artv i n İ l l eri S ı k ıyön etim Kom uta n l ığı na, B i ri nc i Takti k H ava Kuvvet Komuta n ı Korgenera l Tevfi k A l paslan; Eskişe h i r, Kü tahya, Afyon İ l leri S ı k ıyöneti m Komuta n l ığı na, ata n m ı ş l a rd ı r. 2 . S ı kıyöneti m kom uta n l ı k l a r ı ü l kede devlet otorites i n i n tes i s i , asay iş, e m n i yet, h u z u r, can ve m a l güven l iğ i n i n sağl a n ması i ç i n; l üz u m görecekleri her tü r l ü ter t i p ve tedbiri a l maya yetk i l i k ı l ı n m ı ş l a rd ı r. 3 . B ütün vatandaşl a r; ü l kede devlet otorites i n i n tes i s i , asayiş, em n i yet, h u z u r, can ve m a l güven l i ği n i n k ı sa sü rede sağlanması i ç i n s ı kıyönetim kom u ta n l ı k l a r ı n ı n a l d ığı v e a l acağı kara r l a ra, ted b i r l ere v e yay ı m l anacak b i l d i r i lere titiz l i kl e uyaca k l a rd ı r. M i l li Güven l i k Kon sey i
Sacit Albay (Savaş Dinçel) Kore'nin popüler komutanlarından Tuğgene ral Tahsin Yazıcı ile ilgili anılarını bir kere daha anlatmaya koyulacaktır ki eşi (Perihan Savaş) devreye girer. Gülsüm (Sibel Kekilli) de Mustafa'yı (Memet Ali Alabora) erken kalkmaları, yasağa kalmamaları -ki gece 00.000 5 . 00 arası sokağa çıkma yasağı uygulanmaktadır- için uyarır. Zar zor eve varırlar; gece yansı kapı kırılırcasına çalınır; Mustafa bir sosyalist örgütün Örnektepe Mahallesi Halk Komitesi Sorumlusu Şeyhmus kod adlı eylemci si olduğu düşünülerek gözaltına alınır. Polis telsizinden "Şeyhmus Operas yonu'nun bittiği" anons edilir. Mustafa'nın "yuvaya getirilmesi" emredilir. Mustafa yuvaya yani iki ay kalacağı, işkencesiyle meşhur Gayrettepe Emni yet Müdürlüğü'ne , namı diğer Siyasi Şube'ye, Birinci Ş ube ye getirilir. Musta fa'nın işkence gördüğü emniyet müdürlüğü , yıllar yıllar sonra Anayasa'nın 1 2 Eylül'ün kuvvet komutanlarını koruyan geçici 1 5 . maddesinin kaldırıl'
31
masının ardından müşteki sıfatıyla ifade veren Devrimci 78'liler Federas yonu üyelerinden Mustafa Kahya ve arkadaşlarından öğrendiğimiz üzere, Mehmet Ağar'ın da işkenceci olarak bulunduğu (T24, 1 5. 1 1 . 20 1 1 ) bir dev let dairesiydi. Anayasa değişikliği ile birlikte 2000'li yıllarda 1 2 Eylül yargı lanmaya başlanacak, özel yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hamza Keleş ve ardından Ankara Cumhuriyet Savcısı Murat Demir'in "Darbe yapmak" ve "Anayasa'yı ihlal" suçlamaları kapsamında yürüttükleri soruşturmalarda "görevsizlik" kararı verilecekti. Günümüze, 1 980'li yıllara, darbenin ilk gününe dönelim. O gün yani Me sut Mertcan'ın TRT radyolarından halka seslendiği sabah saat dörtten, Mus tafa ve Gülsüm çiftinin kapısı çalınana kadar geçen 24 saatte Milli Güvenlik Konseyi (MGK) başkanlığına Genelkurmay Başkanı ( GKB) Orgeneral Kenan Evren, MGK üyeliklerine Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Er sin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvet leri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve jandarma Genel Komutanı Orgene ral Sedat Celasun, MGK genel sekreterliğine de Orgeneral Haydar Saltık ata nır; daha doğrusu kendi kendilerini böylesi bir kuruma atadıklarını, görev lendirdiklerini MGK 4 Nolu Bildirisi ile "kendi kendilerine bildirirler" Va tandaşların zaruri ihtiyaçlarını teşkil eden gıda maddelerinin satışı, elektrik, su, hava gazı ve toplu taşıma hizmetleri ile sağlık ve temizlik faaliyetlerinin düzenli bir şekilde yürütüleceği, itfaiye ekiplerinin teçhizat ve personeli ile her an görev alacak tarzda hazır bulunacakları; belirtilen faaliyet sahaların da çalışan görevli ve hizmetliler ile müessese amirlerinin sokağa çıkma yasa ğı süresi içinde sıkıyönetim veya garnizon komutanlıklarından izin belgesi alarak çalışmaya devam edecekleri; özellikle, bütün fırınlar ve un fabrikala rının tam kapasite ile çalışacakları ve halkın ekmek ihtiyacını karşılayacak ları; bu sahada hizmet veren vatandaşlara gerekli izin belgelerinin sıkıyöne tim veya garnizon komutanlıklarınca verileceği; gıda maddelerinin satışla rında paniğe ve istifçiliğe fırsat verilmeyeceği; belediyelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında çalışan bütün sağlık personelinin görev yerlerinde bulunaca ğı, acil durumlarda vatandaşların hasta tahliyesi için belediye tabipliklerine başvuracakları; gıda ve yakacak gibi halkın zaruri ihtiyaç maddelerini taşı makla görevli kamu ve özel kara, deniz ulaştırma araçları, şehirlerarası ve şe hir içi nakliyatında sokağa çıkma yasağı süreleri içinde de normal seferlerini yapabilecekleri; bu gibi araçlar için garnizon komutanlıklarının gereken mü saadeyi verecekleri ve askeri servis araçlarının günlük seferlerine normal şe kilde devam edecekleri halka (3 Nolu Bildiri) duyurulur. Bütün hava ve de niz limanları ile hudut kapılarının çıkışa kapatıldığını ancak Trakya'da yurt dışına kara ve hava yolu ile çıkacak yurtdışında çalışan işçi ve yabancı turist ler ile yurtdışında okuyan öğrencilerin çıkış yapabileceklerini; yabancı ban32
dıralı gemilerin boğazlardan geçişine devam edeceklerini; yurtiçi tarifeli se fer halinde bulunan kara, hava, deniz ve demiryolu araçlarının son durakla rına kadar seyirlerine kontrollü olarak devam etmelerine ve transit geçen ya bancı uçak ve gemilerin seyirlerine devam etmelerine izin verildiğini; Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da pasavanla geçişlerin yasaklandığını; meskun böl gelere giriş ve çıkışların sıkıyönetim komutanlıklarının denetimi altına alın dığını; trafiğe devam mecburiyeti olan araçların belli güzergahlardan kon trollü olarak sevk edileceklerini; Dışişleri Bakanlığı ile yabancı elçilik ve yet ki verilmiş temsilcilikler hariç ikinci bir emre kadar yurtdışı ile telsiz haber leşmesinin de yasaklandığını duyurur. Milli Güvenlik Konseyi Başkam Org. Kenan Evren, gün bitmeden Türk Silahlı Kuvvetleri'nin geneline " Kahraman Silah Arkadaşlarım" başlığıy la bir MG kararı daha yayımlar. Bu bildiride " . . . ülke bütünlüğü ile ulusal birlik ve beraberliğin maruz kaldığı hayati tehlike karşısında" TSK'nin " İç Hizmet Yasası ile verilmiş olan tarihi görevini, ulusunun büyük çoğun luğunun ümit ve özlemle beklediği doğrultuda, üstün disiplin anlayışı, sı nırsız yurt ve ulus sevgisi, bilinçli bir kararlılık ve vakarla ifa ederek yöne time el koy [ duğu ] "nun altı çizilir. Evren ve şürekası tarafından " . . . bu ta rihi karara başvurulmasaydı, Ulu Atatürk'ün kutsal emanetleri ve ilkeleri, sapık ideolojilerin kölesi olacak ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurduna ge leneksel ve sınırsız bağlılığı, eşsiz kahramanlık ve fedakarlığı , şanlı tari hinin ve ulusunun önünde , bu felaketin ağır vebali altında kalaca [ ğının) " (a.b . ç . ) altı çizilir. Siyasi partilerin faaliyetleri yasaklandığı, parti bina ve tesisleri sıkıyöne tim ve garnizon komutanlıklarınca emniyet ve kontrol atına alındığı, kamu düzenli ve genel asayiş gereği olarak Devrimci İşçi Sendikaları Konfederas yonu (DİSK) , MİSK ve bunlara bağlı sendikaların faaliyetleri durdurulduğu, Türk Hava Kurumu , Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay hariç diğer bütün derneklerin ve bankaların faaliyetlerine son verildiği; o hafta sonu ( 1 3 ve 1 4 Eylül' de) yapılacak olan spor müsabakaları ertelendiğinde d e tüm devlet da i relerinde, belediyeler ve KİT'lerde, özerk devlet kuruluşlarında çalışan tüm memur, sözleşmeli ve ücretli personelin emeklilik, istifa ve işten ayrılmaları ile yeniden yapılacak atamalar ikinci bir emre kadar durdurulduğunda da (8 Nolu MGK Bildirisi) Emniyet Genel Müdürlüğü tüm teşkilatı ile birlikte 1 2 Eylül 1980 Cuma gününden itibaren jandarma Genel Komutanlığı'nın emir v e kuruluşuna verildiğinde de emniyet genel müdürlüğüne, jandarma genel komutan yardımcılığı uhdesinde kalmak üzere Korgeneral Hayrettin Tulu ııay atandığında da henüz polis, Mustafaların evini basmamış, onu ev sahibi M ahmut Efendi'nin (yalan) ihbarını ciddiye alarak Halk Komitesi Sorumlu -;ıı Şeyhmus zannettiği için gözaltına almamıştı. 33
Mustafa gözaltına alındığında ise artık hayat onun için hiçbir zaman 1 2 Eylül'den öncesi gibi olmayacaktı; sadece Mustafa v e Gülsüm'ün mü , tüm Türkiye'nin.
"Alacakaranlıktaki Ülke" ve
12
Eylül'ün Türkiye'si Ne geçmiş tükendi Ne yarınlar Hayat yeniler bizleri Geçse de yolumuz bozkırlardan Denizlere çıkar sokaklar -
Murathan M u ngan, " F ı rtına"
Hiç kuşku yok ki darbeden sadece bir ay sonra yapılan genel nüfus sayımı, 12 Eylül Türkiye'sinin en net ve detaylı fotoğrafını çekebilmemize yardım edecektir. Bu fotoğrafın üzerine 12 Eylül'ün rakamlarını, 1 2 Eylül'ün fotoğ rafını yerleştirdiğimizde elde edeceğimiz kolaj , darbenin yarattığı kalıcı hasa n, devreden kederini, ülkenin üzerine -Ahmet Erhan'ın şiirindeki gibi- çöken alacakaranlığı anlamamızı da kolaylaştıracaktır. Tanıl Bora'nın 40 Yıl 12 Ey lü l'de altını çizdiği gibi " 1 2 Eylül'e değmemiş olanlara, onu bilmeyenlere ya da bir idamlar-işkenceler-yargısız infazlar-hapisler istatistiği (iki haneli, üç haneli, dört haneli, beş haneli rakamlarıyla, korkunç bir istatistik) ve hak ve ücret kayıpları istatistiği olarak bilenlere, neden, nasıl, niçin unutmadıkları nı, neyi unutmadıklarını anlatmaları lazım. " İstatistikler tek başlarına bunla rı anlatamazlar ama rakamlarla çekilecek fotoğraf bu anlama/anlamlandırma faaliyetini kolaylaştırabilir; istatistiklerin ötesine geçebilmek için elinizdeki bu çalışmanın tamamına göz atmak gerekiyor. 1 2 Ekim 1 980'de yapılan nüfus sayımı sonuçlarına göre dönemin Tür kiye'sindeki 67 il, 5 7 2 ilçe 3 6 . 1 5 5 bucak ve köyde 45 milyona yakın ( 44. 736.957) insan yaşamaktadır. Be nüfusun yarıdan fazlası (%56 , 1 ) hala köylerde ikamet etmekteyse de (25.09 1 .950) , '50'li yıllarda başlayan iç göç, 'SO'lere doğru hem Türkiye'nin demografik hem de sosyo-politik ve eko nomik yapılarını baştan ayağa değiştirmiş, kentte yaşayan insan sayısı Er ken Cumhuriyet Dönemi ile kıyaslanamayacak denli artmıştır. Nitekim kent (%30,36) ve köylerdeki (% 1 3 ,37) nüfus artış hızı ortalaması farklılıkları da nüfusun hızla kentlerde birikme eğiliminde olduğunu göstermektedir. La kin yine de belirtmek gerekiyor ki 1 2 Eylül Türkiye'sinde sadece 20 mil yon ( 19 .645 .007) kişi (%43 .09) kentlerde yaşamaktadır. Kentlerde yaşayan bu nüfusun 9 milyondan biraz fazlası (9. 1 47. 755) nüfusu 1 00 bin ve aşağısı olan kentsel idari birimlerde yaşamaktadır. Darbe Türkiye'sinde nüfusu 100 34
binin üzerinde olan sadece 3 7 kentsel idari birim, nüfusu 500 binin üzerin de olan sadece 4 kentsel idari birim bulunmaktadır ki bu bölgelerde de yak laşık 10 milyon kişi yaşamaktadır. Büyük şehirlere göz attığımızda darbe Türkiye'sinde Ankara'nın nüfusunun 3 milyondan az olduğu (2.854.689) ancak bu nüfusun çok önemli bir kısmı nın Ankara kentinde (il merkezi ve ilçe merkezleri) yaşadıkları (2. 238.967) görülmektedir. '80'ler Ankara'sında sadece 600 bin kişi (6 1 5 . 722) köylerde ikamet etmektedir. Aynı tarihte İstanbul'un nüfusu ise 5 milyona (4. 74 1 .890) yaklaşmaktadır. İstanbul kentli nüfusu ise 3 milyon civarındadır (2.909.455) . Darbe dönemi İzmir'inin nüfusu ise 2 milyon ( 1 . 976. 763) civarındadır. İzmir kent nüfusu ise 1 milyon ( 1 .059 . 1 83) civarındadır. 1980 Türkiye'sinde yıllık ortalama nüfus artışının (20,65) üzerinde nüfusları artan illerin başında Ko caeli (%044,54) , Hakkari (%04 1 ,97) , İstanbul (%038.86) , Van (%038,64) , Bur sa (%035,65), Diyarbakır (%035,6 1 ) , İzmir (%033 ,25) , Bitlis (%032,06) ve Si irt (%03 1 ,74) gelmektedir. Gümüşhane'nin nüfusu (%0 1 3 ,00) , Çankırı'nın (%03 ,37) , Tunceli'nin (%08 , 2 1 ) , Erzincan'ın ise (%0 1 , 1 7) azalmıştır. Tuncer Kocaman DPT tarafından yayımlanan Türkiye'de lç Göçler ve Göç Edenlerin Nitelikleri (1 965-2000) başlıklı çalışmasında iller arası ve il içi göç oranları nı da vermektedir. Kocaman'ın paylaştığı rakamlara göre Türkiye'de 1 980 yı lında yaklaşık 3,5 milyon kişi (3. 584.42 1 ) (iç) göç etmiştir. Bu göçlerin çok büyük bir kısmı (2. 700.977) iller arası göç olup aynı ilin içerisindeki farklı idari birimler arasındaki göç ise çok daha az oranda (883 .444) gerçekleşmiş tir. 1985 yılında göç eden insan sayısı yaklaşık 4 milyona (3.819.9 10) 1990'da ise 5,5 milyona (5.402.690) yükselecektir. Sevil Cerit'in 1 980 Nüfus Sayımına Göre Türkiye'de Hane Halkı Büyüklükle ri başlıklı makalesinden seksenlerin Türkiye'sinde 8.522.499 hane olduğunu , bu hanelerin ortalama büyüklüğünün de 5 ,32 kişi olduğunu öğrenmekteyiz. Bu 8 buçuk milyon hanenin sadece yaklaşık bir milyonu ( 1 . 1 13.85 1 ) nüfu su 300 binden fazla olan yerleşim birimlerinde yaşamakta; nüfusu 2 binden "az" yerleşim yerlerinde ise 3 milyondan fazla (3.223 . 1 19) hane bulunmakta dır. Türkiye'de hane halklarının yansından biraz fazlası nüfusu 10 binden az yerleşme yerlerinde, %27,86'sı da nüfusu 100 binden fazla yerleşme yerlerin de bulunmaktadır Bu rakamları okurken kentleşmenin artmasının hane halkı büyüklüklerini azalttığını, kırsal kesimde hane· halkı büyüklüğünün 6,02 bü yük kentlerde ise 4 ,62'ye düştüğünü de dikkate almak zorundayız. Yine Ce ri t'in makalesinden hareketle, çok büyük çoğunluğu kentlerde ikamet eden tek kişilik 549.958 hanenin olduğunu da not etmek gerekiyor. Türkiye'nin istatistiki fo toğrafı ile 1 2 Eylül Darbesi'nin istatistiki fotoğ raflarını üst üste koyduğumuzda Erbil Tuşalp'in Eylül lmparatorluğu adını verdiği bu Korku lmparatorluğu'nu tasavvur edebilmemiz kolaylaşmaktadır. 35
Türkiye'ye korkunun hakim olduğu bu alacakaranlıkta ya da daha teknik bir ifadeyle Türkiye'nin Üçüncü Askeri Idare Dönemi olarak anılan 1 2 Eylül 1 98012 Aralık 1 983 tarihleri arasındaki dönemde, birçok kişi darbenin gadrine uğrayacak; bu süreç Anavatan Partisi (ANAP) iktidarının ilk yıllarında hız kesse de sona ermeyecektir. Şükrü Aslan çalışmamızda yer alan makalesinde "Olağanüstü dönemlerde devletlerin politik pratikleri ve stratejilerini üç temel ölçekte ele alma [nın ] " mümkün olduğunu söyler: Kurumsal ölçek, kamusal ölçek ve mekansal öl çek. Kurumsal ölçek devlet aygıtının, muhalif görüş taşıyıcılarından arınma sını içerirken; kamusal ölçek, Aslan'a göre, esas olarak sivil toplum kuruluş larının işlevsiz kılınması veya kapatılmasına, malvarlıklarına el konulması na yönelik politik kararları; mekansal ölçek ise ilk iki ölçekteki sistem poli tikalarının uygulanabilmesini mümkün kılacak çeşitli kapatılma mekanları nı içermektedir. Aslan, makalesinde " . . . devletin ann (dırıl)ması gibi ilk ölçek içinde , 3 bin 854 öğretmen, 47 hakim ve 30 bin devlet memurunun görevine son" ve rildiğinin altını çizer. . . 1 . 253 akademisyen üniversiteden atılmış; bu tasfi ye bazı üniversitelerde temizlik hareketi olarak nitelenmiş ve çok sayıda öğ retim üyesi görevlerini bırakmak zorunda kalmışlardır. Aynı kaynakta yine, "Demokrat, Aydınlık, Hergün ve Arayış dergilerinin yayınları süresiz olarak durdurul [ duğunu ] " , diğerlerinin de değişen sürelerle yasaklandıklarını be lirtir. 1 980- 1 984 yıllan arasında 927 yayın yasağı getirilmiş; Bilim ve Sosya lizm Yayınlan'nın 133 .000 kitabı sıkıyönetim emriyle yakılmış, sosyalist ba sın tamamen tasfiye edilmiştir. Darbeden sonra kamu çalışanlarının dernek kurmaları da yasaklanır. Bu süreçte, yine Aslan'ın makalesinden öğrendiğimize göre, " 23 . 677 derneğin faaliyeti durdurulmuştu. 200.000 üyeli öğretmen örgütü TÖB-DER kapatıl mış, malvarlığına el konulmuş ve yöneticileri tutuklanmıştı. DlSK'in faali yetleri durdurulmuş; 5 yıl süren yargılama sonunda DİSK ve 28 üye sendika kapatılmıştı. Aynı şekilde Barış Derneği yöneticileri de yargılanmışlardı [ . ] " Yine Aslan'ın altını çizdiği gibi, " 1 980-85 yılları arasında 650 bin kişi gö zaltına alınmış, 1 milyon 683 bin kişi fişlenmiş, 230 bin kişi yargılanmış ve 644 cezaevinde 52 bin hükümlü-tutuklu 1 990'a kadar kalmıştı. 7 bin ki şi için idam istenmiş, 5 1 7 kişiye idam verilmiş, idamları istenen 259 kişinin dosyaları Meclis'e gönderilmiş, aralarında 1 7 yaşındaki Erdal Eren'in bulun duğu 50'si asılmıştı. Bunların 26 siyası, 23 adli suçlu, l 'i ASALA (Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia - (wıwuınwtıtı wqwınwq.rımraıwtı
t:;wı q.w11_ıntıtı pwtıwLı Ermenistan'nın Kurtuluşu Için Ermeni Gizli Ordusu) -
üyesi�i. 7 1 bin kişi TCK'nin 1 4 1 , 142 ve 1 63 . maddelerinden, 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmaktan yargılanmış, 21 bin 764 kişi hüküm giymiş, 388 36
bin kişiye pasaport verilmemişti. 1 7 1 kişi işkencede ölmüştü. Bu süre içeri sinde cezaevlerinde 299 kişi yaşamını yitirmiş, 16 kişi kaçarken vurulmuş, 14 kişi açlık grevinde, 95 kişi çatışmada öldürülmüştü. 73 kişiye doğal ölüm raporu verilmiş, 43 kişinin intihar ettiği açıklanmıştı [ . ] " Aslan söz konusu makalesinde Avukat Hüsnü Öndül'ün yazdığı rapor sı kıyönetimde görülen davalarda 1 5 . 000 dolayındaki sanıktan sadece yüzde S'inin işkence görmediğini söylediklerini belirtiyor. Rapora göre 1 980- 1 985 arasında işkence yöntemleri arasında; öldürmekle tehdit, çırılçıplak soyma, elektrik vermek, küfür, kaba dayak, saatlerce ayakta tutmak, yemek verme mek, tuvalete çıkarmamak, falaka, en baştan itibaren gözleri kapatmak, ar kadan ellerin bağlanması suretiyle ters olarak askıya alma, ıssız bir yere gö türülerek tabancayla sağına soluna ateş edilmesi, tırnakların sökülmesi yer alıyordu. Aslan'ın, Mehmet Ali Birand, Hikmet Bila ve Rıdvan Akar'ın kaleme aldık ları 12 Eylül!Türkiye'nin Miladı başlıklı kitaptan aktardığı verilere göre l 7l'i işkenceyle olmak üzere 299 kişi cezaevlerinde yaşamını yitirmişti. Bu kişiler den 43'ü için gözaltında intihar ettiği yönünde rapor düzenlenmiş, 73 tutuk luya da doğal ölüm raporu verilmişti. Aynca 1987'de açılan Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nde tek tip elbise ve diğer yaptırımlara karşı iki yılda 7 kez açlık grevleri yapılmış ve iki tutuklu hayatını kaybetmişti. Yukarıda ana hatlarıyla özetlenen istatistiki rakamları tekrar hatırlarsak 1 2 Eylül Darbesi gerçekleştiğinde Türkiye' de, her biri yaklaşık 5 kişiden oluşan 8,5 milyon aile yaşamaktaydı. İktidara geldiği günlerden başlayarak yaklaşık üç yıllık iktidarında cunta, 45 milyonluk ülkede, 8 milyon 953 bin 560 kişi nin ( l . 683 .000X5 ,32) ya kendisini ya eşini ya çocuklarını ya kardeş(ler)ini ya da ana babasını fişlemiştir. Olmadı, 45 milyonluk ülkede, 3 milyon 458 bin kişinin bu aile fertlerinden birini ya da birkaçını gözaltına almış; daha da olmadı 1 2 Eylül, 45 milyonluk ülkede, her biri 5 ,32 kişiden oluşan aile lerden 2 milyon 1 7 bin 600 kişinin ya kendisine ya eşine ya çocuklarına ya kardeş(ler)ine ya da ana babasına pasaport vermemiştir. Yukarıdaki rakamları anlayabilmek için darbenin akabinde başlayan top l u davaları da hatırlamak gerekiyor. Pınar Aydoğan çalışmamızda yer alan makalesinde, bazılarının davaları spor salonlarında görülecek denli kalaba l ı k ve uzun yıllar süren bu toplu davaları üç temel kategoride analiz edebi leceğimizi söyler: Kapatılan/legal siyası: partilere, işçi sendikalarına, dernek lere ve yasadışı örgütlere yönelik toplu davalar: darbeden hemen sonra fa ııl iyetleri durdurulan ardından kapatılan siyası: parti davalarıdır. Kapatılan/ legal partilere yönelik toplu davalar: Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) , Mil li Selamet Partisi (MSP) , Türkiye İşçi Partisi (TİP) , Türkiye İşçi Köylü Parti si (TlKP), Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSlP) , Vatan Partisi (VP) , Sosyalist 37
Vatan Partisi (SVP) hakkındaki davalardır. lkinci ayrım sendikalar ve der neklere açılan davalardır ki DlSK, Barış Derneği, Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) , Türkiye Yazarlar Sendikası ve Aydınlar Dilekçesi gibi demek ve sendika davalarını kapsamaktadır. Son olarak Dev rimci Yol (DEV-YOL) , Devrimci Sol (DEV-SOL) , Türkiye Komünist Partisi (TKP) , Marksist-Leninist Silahlı Propaganda Birliği (MLSPB) , Kürdistan lşçi Partisi (Partiya Karkeren Kurdistan/Kürdistan lşçi Partisi-PKK) ) gibi dava lar başta gelmek üzere yasadışı örgütlerin yargılanması ele alınabilir. Bu da valarda, Aydoğan'ın da altını çizdiği gibi hayli yaygın bir şekilde adil yargı lanma hakları, savunma hakları ihlal edilmiş, sanıklara karşı işkence ve kö tü muamele uygulanmıştır. Pınar Aydoğan'ın bahsettiği bu toplu davalara Levent Odabaşı'nın çalışma mızda yer alan yazısında değindiği 1402'lik kamu görevlilerini eklemek, 1 2 Eylül rakamlarını daha doğru anlayabilmek açısından hayli elzemdir. Oda başı'nın da vurguladığı gibi, 12 Mart Darbesi sonrası çıkarılan 1 402 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikler ile "sakıncalı" bulunarak yerel yönetimlerde çalışan 4.89 1 , Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak çalışan 8.000'den fazla, üniversitelerden de 5 .000'den fazla kamu görevlisi ve hocanın görevlerinden uzaklaştırıldıklarını öğrenmekteyiz. Daha önce de dile getirmeye çalıştığım gibi, 1 2 Eylül'ün maruz bıraktığı travmayı anlayabilmek, darbenin toplumda yarattığı tahribatı tahayyül edebil mek için Türkiye'nin demografik rakamları ile darbenin rakamlarını üst üste koymak gerekiyordu. Ancak yine de hala 12 Eylül'ün toplumsal belleğimiz de nasıl bir yere sahip olduğuna dair de bir şeyler söylememiz gerekmektedir.
"1 2 Eylül" Ne Anlama Geliyor: " Bellek"lerdeki 1 2 Eylül Baylar! Bin dokuz yüz seksen birdeyiz Karşınızda eylülün sesi Ağustos çekildi, eylülün sesi Birazdan konuşacak Bu dünyada yaşamak can sıkıcı bir şeydir baylar -
Edip Cansever, " Ey l ü l ' ü n Sesiyle"
O günleri yaşayanlar için basit bir tarih değil bir kavram olarak 12 Eylül, dev let şiddetinin ve korkunun öteki adıydı. Yetmişler politik kutuplaşmanın, si yasal şiddetin, iç savaşın onyılı oldu . Ondan seksenlere devreden ise bir Kor ku 1mpartorluğu; İnci'nin mektup arkadaşı Barış'ın, Ankara Merkez Cezaevi avlusu üzerinde uçan uçurtmasının bile olur da mahkumlara mesaj taşır diye 38
vurulmaya çalışıldığı bir Korku lmparatorluğu. Yetmişlerin siyasal şiddet ve iç savaş ortamından herkes yeterince nasibini alamamış gibi 1 2 Eylül Darbe si, fişlenmeyi, gözaltını, tutuklanmayı, işkenceyi, idamı . . . neredeyse her bir haneye taşıdı. Şiddet yetmişlerde sokaklardan, seksenlerde devletten hanele re yağdı. Yetmişlerin "anarşi"sinin kökü darbe ve seksenlerdeki devlet terörü ile kazınmaya çalışıldı. Başarıldı da: Yetmişlerin anarşisi seksenli yıllarda ye rini önce Korku lmparatorluğu'nun devlet şiddetine; sonra da 24 Ocak ve neo liberalizmin ekonomik şiddetine (structural adjustment) bırakacaktı. 24 Ocak ve 1 2 Eylül arasındaki mütekabiliyet o kadar ayan beyandır ki bu nu İstanbul Sanayi Odası (150) meclis başkanı ve sanayici İbrahim Bodur'un Cumhuriyet (26.0 1 . 1 982) gazetesinde yer alan sözlerinden bile takip et mek mümkündür. Bodur, bu ekonomik kararların alınması " . . . kadar, 12 Ey lül'den sonraki yönetimin bunlara devamlılık sağlaması [nın] da büyük önem taşı [dığının] " altını çizer ve 24 Ocak Kararları'nın " . . .başarıya ulaşmasında en büyük pay [ın darbe] yönetime ait" olduğunu belirtir. Nitekim " 1 2 Eylül'den sonraki yönetim 24 Ocak Kararları'nın başarısını iki kat artırmıştır. " Aziz Çelik'in, Birgün ( 14.09.2020) gazetesinde yer alan 1 2 Eylül'ün 40. se ne-i devriyesine dair değerlendirmesinde de altını çizdiği gibi, İzmir Tica ret Odası başkanı ve 1 2 Eylül'den sonra oluşturulan Danışma Meclisi (DM) üyesi Dündar Soyer de Bodur ile benzer düşünceleri faş eder: Soyer'e göre de " 1 2 Eylül olmasaydı, 24 Ocak Kararları'nın sonucu çok dehşet verici bir tab lo olurdu . " Çelik'in aynı yazısında vurguladığı gibi, Rahmi Koç da 1 2 Eylül ile 24 Ocak Kararları arasında bir mütekabiliyetin altını çizmektedir. " 1 2 Ey lül Harekatı'ndan önce her şeyi demokratik bir sistem altında yapmak zorun daydık. Bu da karar almak, yasa ve yönetmelik çıkartmak için aylar geçmesi ni gerektiriyordu . . . En büyük fark askeri yönetimin zamanında ve doğru ka rarlar almasıyla çok değerli zaman tasarrufumuzun olmasıdır. " Bozok da So yer de Koç da şek, şüphesiz ki haklıdırlar. 24 Ocak-12 Eylül Korku İmparatorluğu, tam da Emst Fraenkel'in lkili Dev l e t i 'nin ikincisinin, Önlem-Devleti'nin popüler tarifi, Türkiye'deki tezahürü, bir Önlem-T.C. olarak düşünülebilir. Fraenkel'den yararlanarak söyleyivere yim: Biri norm diğeri de önlem Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmak üzere, bir b irinden farklı ama iç içe iki Türkiye Cumhuriyeti Devleti var ve 12 Eylül Darbesi ve onun müesses nizamı (ki bu diğer darbeler için de geçerlidir) ön l em-devletinin galebe çaldığı bir tarihsel kesiti işaret ediyor bize: Norm-T. C. , bir hukuk (anayasa ve yasalar) sistemiyle tanımlı kapitalist ulus-devlet for munda örgütlenmiş bir aygıt-devlet, bir -Sartre'ın Varoluş çuluk undan yar dım alarak söylemek gerekirse- " ş ey - dev let " (being in-it-self, en soi, kendin de devlet) iken önlem-T.C. , "kendisi için " (being for-it-self, pour soi) bir ama ca (beka) sahip olan ve istisna haline, olağanüstü hale -Türkçesi ile anarşi'
39
nin/bölücülüğün/terörün ne ve kim olduğuna, olduklanna ve onlarla nasıl mücadele edileceğine- karar veren bir kutsal-devlet, bir devlet-i ebed-müddet tir. Doğu'nun omnipotent Devlet'i, kendi varlığının bilincine sahip olduğu gi bi kendi varlığını korumak için "önlem" de alır. Norm devleti olarak Türki ye Cumhuriyeti ne kadar Batılı "form"da (kapitalist ulus-devlet) örgütlen miş ise de bir önlem Devleti olarak -kökleri de o kadar Doğu'nun kadir-i mut lak, ebed-müddet, despotik devleti "form"unda- örgütlenmiştir. Önlem Devle ti'nin istisna halinin sınınm çizen, olağanüstü hali gerekli kılan beka (kaygı) sı, Doğulu kadir-i mutlak Devlet'in formu içinde üretilir. Norm Devleti ola rak Türkiye Cumhuriyeti ne kadar prosedürel bir kamu kurumu (aygıt-dev let, şey devlet) ise Önlem Devleti olarak da o kadar illetin teşkilatlanmış ha li ve tarihsel taşıyıcısı olan omnipotent bir devlettir. 12 Eylül düzenini -dar be ve inşa ettiği müesses nizamı- bu omnipotent devletin yarattığı, yasa-öte silikle ve şiddetle şekillenen bir Korku imparatorluğu olarak tanımlamak hiç de yanlış olmayacaktır. Bu minvalde Bülent Tanör'ün iki Anayasa: 1 961 -1 982 isimli eserinde Evren'in " 1 2 Eylül Harekatı"nın amaçlanm anlattığı konuş malannda en tepeye devletin gücünün pekiştirilmesini koyduğunun, yeni bir anayasa ( 1 982 Anayasası) hazırlanmasının zaruretini de otoriteye olan ihtiyaç ile açıkladığının altım çizdiğini hatırlatmak yerinde olacaktır. 1 982 Anaya sası'nın daha ilk cümlesinde söze "kutsal Türk Devleti" ifadesiyle girmesini de Önlem-T. C'nin Norm-T. C. Anayasası'na bir hediyesi şeklinde görebiliriz. Göze Orhon'un da bu çalışma içerisindeki yazısında ifade ettiği gibi " 1 970'lerde gündelik hayatın her bileşenine nüfuz eden politik şiddet, bir gerçeklik olmasının yanında, 12 Eylül Darbesi'nin kendi resmi temsilini ve belleğini kurmasında da son derece kullanışlı bir araç" haline geldi. Ve yine Orhon'un ifade ettiği gibi " 1970'lerin büyük ölçüde bir felaket anlatısı ola rak kurulması, askeri darbenin de kendini topluma çare olarak dayatması nın meşru temellerini" sağladı. "Sulh, sükun, nizam ve asayiş ortamı ile ce hennem hayatı, elem, keder, ümitsizlik, korku arasında kurulan zıtlık, as keri darbenin siyasal meşruiyetinin sorgulanmasının önünü kapatmaya dö nük bir girişim" olarak her zaman kullanıldı. Bugünden düne, Türkiye'nin '80'li yıllarına bakıldığında 12 Eylül'ün sağcı sı ve solcusuyla tüm toplumsal kesimlerde yaygın travmatik bir etki bıraktığı m söylemek zor olmasa gerektir. Orhon'un da The Weight of the Past: Memory and Turkey's 12 September'da tartıştığı gibi 1 2 Eylül'ün "geçmiş"in bu yükü, kamburu devreden bir keder gibi hala belleklerdedir; Tanıl Bora'nın da 40 Yıl 12 Eylül'de altını çizdiği gibi hem de "Sadece doğrudan gadrine uğrayanlar da değil, yaşı 12 Eylül'e değmiş kimse [lerin de] . . . Çünkü, 1 2 Eylül de hala hükmünü sürüyor. Üzerinden 40 yıl aktı ama tortusu kaldı. Tortunun kalı cısı vardır; bu, kalıcı olmuş bir tortu . Her şeye sıvaşıyor. Suyumuz bulanık." 40
Özge Özdemir de 1 960-1 980 Döneminin lzleri: Zamansallık, Kuşak ve Bel lek başlığını taşıyan doktora tezinde , söz konusu tarihsel kesitte dönemi nin kolektif belleğini kuran toplumsal deneyimin bugün nasıl hatırlandığı ve anlamlandırıldığının peşinde koşuyor ve o da 1 2 Eylül heyulasının bel leklerdeki şu "kalıcı olmuş tortusunun" , "bulanık suyunun" izini sürüyor. Özdemir, çalışmasında darbe sürecini deneyimlemiş kişilerin anlatılan üze rinden geçmişin şimdiki zamanda bellek olarak nasıl tezahür ettiğini anla maya çalışmakta. Her kuşak, içinde yaşadığı zamanı biricik görme eğilimin de olsa da, altmışlı ve yetmişli yıllarda cereyan eden önemli tarihsel olayla rın yön verdiği yaşamların daha keskin bir deneyim çerçevesi içerisine yer leştiğini öne sürmekte. Özdemir, kuşak olgusunu "öznel deneyimler ve hatıralar toplamından yo la çıkarak" anlamaya çalış [makta] , kuşak olgusunu ise yaygın bir "biz" duy gusu üretmesiyle belleğin toplumsal çerçevelerinden biri olarak ele al [mak tadır. ] "Toplumsal çerçevenin, paylaşılan endişelerin, değerlerin, deneyimle rin, anlatıların örtük veya açık bir yapısı" olduğunun altını çizen Aleida Ass man'ın Communicative and Cultural Memory'sine referansla Özdemir, "Ku şakların 'biz' duygusunu ortaya çıkarmaları [ nın] tarihsel bir deneyimi pay laşmalarından, toplumsal koşullara karşı ortak bir algı ve düşünüş-eyleyiş tarzı geliştirmelerinden kaynaklan [ dığının] " altını çizer ve " . . kuşakların or taya çıkmasında tarihsel koşulların ortak deneyimi kadar, üyelerinin ortak bir belleğe sahip olmaları [nın] da belirleyici" olduğunu hatırlatır. Tüm bun lar yazarın " . . . geç Osmanlı'dan başlayarak Türkiye tarihi içerisinde zaman deneyiminin farklılaştığı uğrakları ve geçmişin şimdiki zamandan uzaklaş tığı hissini kuvvetlendiren 'bellek krizi' olarak adlandırabileceğimiz eşikleri ele almasına" vesile olur. Özdemir, çalışmasında sadece 1 2 Eylül'e odaklan maz ama 1 2 Eylül'ün belleklerde nasıl kurulduğu, inşa edildiğiyle de ilgile nir. 12 Eylül'ün yarattığı tahribat o kadar derindir ki, Özdemir'e göre, " . . . po litikadan uzak insanların dahi bir şekilde tanık olduğu, işittiği, yakının, uzak bir tanıdığının yahut bir komşunun başına gelenlerle öğrendiği bir adaletsiz lik söz konusu [ dur] " Özdemir'in de altını çizdiği gibi, " 1 2 Eylül'ün kendine özgü bir bellek re jimi, yani bilhassa unutturmak ve hatırlatmak istedikleri vardı. Geçmişe ait belgelerin yok olması, politik sembollerin ortadan kalkması, önceki döne min faal örgütlerinin 'terör örgütü' yaftasıyla anılması isteniyordu. " Belge'nin de 40 Yıl 1 2 Eylül kitabı içerisindeki Bir "Rejim Biçimi" Olarak Mediokrasil Vasatilik makalesinde vurguladığı gibi örgüt sözcüğü başlı başına kriminal bir alana çekildi. "Örgüt, bir 'organizasyon' değil 'kötülük etmek üzere ku rulmuş bir çete' olarak anlaşılıyordu. Böylece örgütlü bir toplumun kendi di renç alanını kurma potansiyeli belleklerden silinsin isteniyordu. 1 2 Eylül'ün 41
miladi önemi sokak, cadde ve parklara verilerek anıldı. Tabii ki başta Kenan Evren olmak üzere darbede rol alan generaller unutulmasın isteniyor, sokak lara, kültür merkezlerine, okullara adları veriliyordu. Sakıncalı bulunan ki tap, dergi ve gazetelerin yasaklanması da bir tür unutturma gayretiydi. 1 9 6 1 Anayasası'ndan sonra gelişim olanağı bulan v e döneme ruhunu veren yazın sal çeşitliliğin geçmişten koparılan bugüne sirayet etmesi istenmiyordu. 1 2 Eylül'ün Korku lmparatorluğu, yetmişlerin politik iklimi içindeki in sanlar için zor günlerin başlaması demekti. Sokaklardaki şiddet bitecek, sı radan insanın can güvenliği tesis edilecek, karşılığında artan devlet şiddeti ne kimseler ses çıkarmayacak, çıkaramayacaktı. '70'lerin tersine artık politi ka ile ilgilenmek değil -tam da o günlerdeki ifadesiyle- "sağa sola bulaşma mak" geçer akçe olacaktı. Aziz N esin'in Sayit Hopsayit (Gol Kralı) oyunun daki ( 1 950'li yılların sonlarının) lümpen karakteri, seksenlerle bir Türkiye vasatı haline gelecek ve tıpkı oyundaki gibi tüm ülke, hep bir ağızdan, aynı şarkıyı söylemeye başlayacaklardı: "Ne sağcıyız ne solcu / Futbolcuyuz fut bolcu / Şükür olduk sonunda / Hepimiz orta yolcu . " Gerçekten de herkes or ta yolcu olacaktır; "Atatürkçülük" de bu orta yolcu makbul vatandaşların ye ni fikirsiz-fikri, ideolojisi. İsmet Akça, çalışmamız içerisinde yer alan maka lesinde, 1 2 Eylül rejiminin bir " . . . derin bir devlet krizi analiziyle hareket et tiğinden toplumdaki siyasallaşmaya karşı önce devletin içsel bütünlüğünü tekrar sağlayacak bir kutsal-devlet söylemini ve toplumdaki sınıfsal bölün melere ve çatışmalara karşı da toplumsal bütünlüğü ve toplum-devlet bütün lüğünü sağlamak üzere Türk-lslam Sentezi'ne dayalı bir milliyetçiliği" devre ye soktuğundan ve Atatürkçülüğün bu milliyetçiliğin " eklemleyici üst söyle mi" olarak kullanıldığından bahseder. Aziz Nesin'in futbol meraklısı sevgilisinin gözüne girmek için futbola me rak saran zengin ve lümpen gencini hicvettiği Sayit Hopsait 1957 yılında ya yımlanmıştı. Söz konusu tiyatro eserinde geçen "Ne sağcıyız ne solcu / Fut bolcuyuz futbolcu . . . " repliği daha sonra yine Aziz Nesin'in çıkardığı Zübük dergisinin de alt başlığında yer almaktaydı. Ama tiyatro eseri tam da 'SO'li yıl larda Kartal Tibet tarafından Kemal Sunal'ın başrollerini oynadığı Gol Kralı filmine de ilham kaynağı oldu ve seksenler kuşağının politik dünyasını tas vir eden bir motto olarak akıllarda kaldı. Bu tam da yine Özdemir'in de vur guladığı gibi, "Seksenli yıllar [ ın] , Türkiye'nin bundan önceki yıllarının siya sal, ekonomik, toplumsal ve kültürel alanlarının hepsinde birden ciddi bir farklılaşmayı yarat[masıyla] " geçmiş ve şimdi arasındaki mesafeyi işaretle yen bir milatla alakalı bir durumun altını çizmekteydi. " 1 2 Eylül [ ün] en yalın tanımıyla toplumun korku salan bir devlet şiddeti ile hizaya getirilmesinin adı" olduğu ve bir süreci, bir zihniyeti anlattığı ko nusunda Kaya Akyıldız, Tuba Bircan ve Nilüfer Narlı da hemfikirdirler. Bi42
rikim'de yer alan 12 Eylül: Hafızalaştırma ve Bellek Siyaseti başlıklı makalele rinde " 1 2 Eylül'ün özellikle sola karşı gerçekleştirildiği, solun üzerinden si lindir gibi geçtiği [ni ve] . . . zaten güçlenmekte olan Türkçü ve İslamcı sağın 12 Eylül'de önünün alabildiğince açıldığı [ nı ] " vurgularlar. Söz konusu makale, Ayşe Nilüfer Narh tarafından 20 1 2-20 1 4 yılları ara sında yürütülen Türkiye'de Modem Siyası Hafızalar: Kesişmeler, Karşıtlıklar, Koşutluklar başlıklı bir ( 1 1 2K223 Nolu) TÜBİTAK projesine dayanmaktadır. Araştırmacılar Zaman, Hürriyet, Habertürk, Sabah ve Sözcü (basılı) gazetele ri ile çeşitli haber sitelerini tarayarak bu mecralarda yayımlanan " . . . haberler deki siyasal hafıza tema alanları ve bu temaların geçtiği gazete isimleri ve her bir siyasal hafıza temasının bu gazetelerde nasıl bir söylem ile aktarılıp haber yapıldığı [ nı] analiz" etmişler, ilaveten 1 902 kişiyle de yüz yüze görüşmeler gerçekleştirerek onlara çeşitli sorular yöneltmişlerdir. Araştırmacıların sordukları sorulardan birisi de "20. yüzyılın başından gü nümüze ( 1 900-20 13) Türkiye tarihinde hatırladığınız ya da bildiğiniz 3 si yasi olayı yazar mısınız? Bu olayların sizde yarattığı duyguyu ya da duygu ları lütfen kısaca ifade ediniz." sorusudur. Bu soruya 750 kişi 1 2 Eylül ceva bı verir. Bu konu ile ilgili olarak 12 Eylül'ü 362 kişi ilk hatırladığı olay, 24 1 kişi ikinci olay ve 14 7 kişi de üçüncü olay olarak kodlamıştır. Kısacası, 1 2 Eylül Türkiye toplumunun siyasal hafızasında % 1 6,4 gibi bir oranla % 1 0 , 1 oranında dillendirilen Gezi'den, %6, 1 oranında hatırlanan Menderes ve ar kadaşlarının idamından, %5,2 oranında belirtilen 28 Şubat'tan, %5 oranında anımsanan Cumhuriyet'in kurulmasından ve diğer siyasi olaydan çok daha güçlü biçimde vurgulanmıştır. 1 2 Eylül'ü hatırlayanların %80 ,4'ünün darbe hakkında olumsuz duyguları (acı, üzüntü, haksızlık, öfke, korku gibi) bulu nurken % 1 8,6'sının "nötr" kaldığı, nihai olarak herhangi bir duygu ifade et mediği ve % l 'inin de darbeyi onaylayan, olumlu karşılayan bir hissiyat ta şıdığını söyleyebiliriz. Deneyimledikleri 1 2 Eylül'ün olumsuz izlerinin hala belleklerinde canlı olduğunu ve onları yaralamaya devam ettiğini bildiren ler, darbeyi yaşamasa da yakınlarının aktardığı acı anıların (sokağa çıkma ya sağı ve tutuklamalar, işkence ve hapishane anlatıları gibi) belleklerinde çok canlı olduğunu ifade edenler, adalet duygularını incittiğini belirtenler, daha "normatif' tutumlarını (örneğin onaylama ve kınama/onaylamama gibi) ak tarmayı tercih edenlerden müteşekkil bir profilin çoğunluğu oluşturduğunu söyleyebiliriz. Araştırmacılar, Birikim' de yer alan makalelerinde şu noktanın altını çizerler: Katılımcılar %87 ,7 gibi bir oranla 1 2 Eylül'ü belirtmiş ve 1 2 Eylül en çok bilinen olay olmuştur. 1 2 Eylül'e dair duygular %87,3 oranıyla acı, kızgınlık, öfke, üzüntü gibi güçlü duygular olarak dillendirilmiştir. Açık uçlu biçimde sorulduğunda % 1 6,4 gibi bir oranla hatırlanan, seçenek verile rek bilip bilmediği sorulduğunda ise %87 , 7 gibi oranla bilindiği sonucu çı43
kan ve kahir ekseriyetin olumsuz duygularla anımsadığı bir olaydır 1 2 Ey lül. Kısacası, 1 2 Eylül siyasal hafızalarda genel olarak olumsuz duygularla , adalet duygusunun incinmesi ile yer eden, toplumun önemli bir kesiminin gözünde meşru sayılamayan ve 1 900'lerden 20 1 3'e kadarki uzun aralıkta en çok hatırlanan, en önemli sayılan siyasal olaydı.
Dünyanın Seksenleri, Seksenlerin Dış Politikası . . . yağmur gibi Fransızca konuşacaktık bulut gibi Türkçe ağlayacaktık biz, iki çocuk kalacaktık, büyürsek dokunur diye gözlerimiz o güle konuşmadık ağlamadık dokunmadık biz, iki çocuk . . . kalmadık! -
Haydar Ergüden,
"Yağmur ve Fransızca"
Dünya seksenli yıllara, l 979'da meydana gelen ve sonuçlan uzun yıllar dün ya siyasetini etkileyecek iki olayla merhaba der: Bunlardan birincisi 1 1 Şubat 1 979'da gerçekleşen İran Devrimi, ikincisi ise SSCB'nin 27 Aralık 1 979'da Afganistan'ı işgal etmeye başlamasıdır. Gencer Özcan, çalışmamızda yer alan makalesinde İran İslam Devrimi'nin bölgesel gelişmelerin çok ötesine geçti ği ve Körfez bölgesindeki güçler dengesinde köklü değişiklikler yarattığını belirtmektedir. "Afganistan'ın işgali SSCB'de yaşanan kronik sorunlann su yüzüne çıkmasını" hızlandıracak ve bir bakıma "SSCB'nin zamanından ön ce çözülmesine yol" açacaktır. " 1988'de Sovyet birliklerinin Afganistan'ı terk etmiş olmasına hatta SSCB'nin 1 99 l'de tarih sahnesinden silinmesine kar şın işgalin yarattığı yapılanmalar artçı sarsıntılan 1 1 Eylül saldınlanna ka dar uzanacak küresel dinamikleri harekete" geçirecektir. Her iki gelişme de Türkiye' deki (sağ ve sol) kesimler tarafından yakından izlense ve İslam Dev rimi Türkiyeli İslamcılar arasında da bir heyecan yaratsa da Ertuğrul Zen gin'in Akıncılar Hareketi: 1 970'lerde 1slamcı Gençliğin Ol uş umu ve Eylem'in de tartıştığı gibi, İslamcı hareket kendine özgü yetersizlikleri ve çeşitli yapı sal sorunlan nedeniyle bu beklentiyi karşılayamaz. Zaten 1 2 Eylül sonrasın da da İslam Devrimi ve Afgan cihadı düşüncesi çekiciliğini büsbütün yitirir. Özcan, İran Devrimi'nin Türkiye dış politikası açısından yarattığı ilk sonu cun "ABD'nin Ortadoğu'da Körfez bölgesinden Batı pazarlanna güvenli pet44
rol akışını sağlamak üzere kurduğu, bir ayağını lran'ın, öteki ayağını Suudi Arabistan'ın oluşturduğu , lkili Sütun [dual pillar] olarak adlandırılan güven lik mimarisinin çöküşü" olduğunun altını çizer. Çünkü "Sovyetler'in Afga nistan'ı işgali ABD'nin Körfez bölgesine gösterdiği ilgiyi" artırır. Bu ilgi 'SO'le rin başında ilan edilen Carter Doktrini ile kendini gösterir. ABD Körfez'in kendi çıkarları açısından hayati öneme sahip olduğunu vurgular; yeni İran yönetiminin devrim ihracına yönelik girişimlerine karşılık verilmesini öngören doktrin, Washington'un Türkiye'ye farklı merceklerle baktığını or taya koyar. " Akabinde dönemin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı jimmy Carter, " 2 1 Şubat 1 980'de Başbakan Süleyman Demirel'e gönderdiği bir mektupla SSCB'nin bölgedeki faaliyetlerini önlemek için ABD'nin Türki ye ile yeni bir anlaşma yapmak istediğini bildirir. " Özcan, İran-Irak Savaşı'nı, İran Devrimi'nin sonuçlarından biri olarak de ğerlendirir. Devrimin İran'da yarattığı türbülansı fırsata çevirmeye çalışan, "İran ile sınır sorunlarını çözebilmek için daha uygun bir zaman olmayaca ğını düşünen Saddam Hüseyin" 22 Eylül 1980'de lran'a saldırır. Türkiye 8 yıl sürecek bu savaşta tarafsız kalır. Özcan "Savaşın ağırlık merkezinin ku zeye kaymasından sonra Irak Kürtlerinin İran ile davranması ve lran'ın Ker kük-Yumurtalık Boru Hattı'nı tahrip edebileceği olasılığı(nın) Türkiye'nin gelişmelere müdahale etmesi gerektiği yolunda tartışmalara neden" olduğu nu belirtir. Özcan, bu çalışmamızın ilerleyen sayfalarında yer alan makalesinde, dar be yönetimine verilen uluslararası desteği, başta da dönemin iki süper gü cü ABD ve SSCB'nin 1 2 Eylül cuntasına verdiği destekleri de ele alır. Özcan ABD yönetiminin darbeye ılımlı bir tepki gösterdiğinin altını çizer: "Darbe öncesinde Ecevit ve Demirel hükümetleriyle aradığı uyumu yakalayamayan Carter yönetimi askerlerin iktidara gelmesinden hoşnuttur. " Başkan jimmy Carter yönetimi en kısa zamanda demokrasiye dönüleceği konusunda Türk ordusuna güvendiğini söyleyince Evren de 10 Ekim 1 980'de Başkan Carter'a verdiği destek nedeniyle ona teşekkürlerini bildiren bir mektup yazmayı ih mal etmez. SSCB ise darbeye karşı tepkisiz kalır. Evren, darbe sonrasında düzenledi ği ilk basın toplantısında SSCB'den "Dünyada barış ve güvenliğin muhafaza sında ve güçlendirilmesinde büyük sorumluluğu bulunan" ve " . . . komşuları mız arasında özel bir yere sahip" olan bir devlet diyerek söz eder. Özcan'ın aktardığına göre, Pravda'da 30 Ekim 1980'de yayımlanan bir yazıda " . . . yan gının üzerine körükle gidilmemesi" , " . . . gereksiz riskler alınmaması" şeklin de kendisine yer bulan önerilerden sonra darbenin anlayışla karşılanması ge rektiği belirtilir. Ne yazık ki Türkiye Komünist Partisi (TKP) de darbeye kar şı SSCB'nin tavrını paylaşmaktan geri kalmaz. 45
Darbenin ilk üç yıllık evresinde MGK yönetiminin aldığı ilk önemli dış politika kararı Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönüşünü sağla mak için hazırlanan Rogers Planı'na onay vermesidir. Özcan, Rogers Planı'na verilen onayın " . . . yarattığı sonuçlar kadar, MGK yönetiminin hangi öncelik lere sahip olduğunu, bu evrede karar alma sürecinin nasıl çalıştığını, Bakan lığın bu denli önemli bir konuda karar alma sürecinden nasıl dışlandığını göster [mesi] " bakımından da önemli olduğunun altını çizer. Milli Güvenlik Konseyi'nin (MGK) bu tarihsel kesitte aldığı bir başka önemli karar ise darbeden önce imzalanmayan Savunma ve Ekonomik işbirli ği Anlaş m ası'nı [ SElA) 18 Kasım 1 980'de kabul edip yürürlüğe koymasıdır: "Anlaşma, Türkiye'ye ABD ile arasındaki üslerin kullanımı, savunma ve eko nomik ilişkiler ve askeri yardımlar gibi konularda bir çerçeve anlaşması sağ lar. Anlaşma uyarınca Türkiye'deki üsler ABD'nin kullanımına NATO amaç ları için kullanılmak üzere tahsis edilir. Temel anlaşmaya eklenen tesis an laşmaları ile aralarında Pirinçlik, İncirlik, Kürecik gibi üslerin de bulunduğu toplam 1 1 tesisin kullanımı düzenlenir. " MGK'nin daha darbenin ilk aylarında -27 Kasım 1980'de- İsrail ile iliş kilerin düzeyinin düşürülmesine karar vermesi de '80'li yıllara damgasını vurur. Özcan kararın, 30 Temmuz 1980'de, İsrail'in Kudüs'ü ebet başken ti ilan etmesi kararına karşı gösterilen bir tepki niteliğinde olduğunu belirt mektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) ilanı seksenli yılların bir di ğer önemli dış politika gelişmesidir. Alper Torun, çalışmamızda yer alan ma kalesinde "Kıbrıs sorunu"nun İkinci Dünya Savaşı sonrasından başlayarak geçirdiği dönüşümü özetler ve 1 5 Kasım 1983'te muhalefet partilerinin çe kincelerine karşın Kıbrıs Türk yönetimi KKTC'nin kuruluşunu tartışır. To run "Türk tarafı(nın) Rumları masaya getirmek için radikal bir hamle [yap mak] gerektiğini düşün [düğünün) " altını çizer ki bu hamle bağımsızlık ila nı tezahür eder. Ancak Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, 18 Ka sım 1 983'te aldığı 54 1 sayılı Karar ile KKTC'nin ilanının 1 960 Londra ve Zü rih antlaşmalarına aykırı ve yeni kurulan devletin de geçersiz olduğunu be lirtecektir. Her ne kadar uluslararası mecrada kabul görmese de Kıbrıs'ta ayn bir dev letin teşekkülü Türk-Yunan ilişkilerinin seyrini de e tkileyecektir. Yuna nistan'da iktidara gelen Papandreu , Türk tehdidini öne çıkararak iç ve dış politikada meşruiyet arayışına girer. Torun, " 1 985 seçimleri yaklaştıkça Papandreu ['nun ] Türk karşıtı söylemlerini arttırdı [ ğını ) . . . 'Tehdidin kuzey den değil doğudan geldiği' anlayışıyla yeni bir savunma doktrini geliştirildi ğini açıkladı [ ğını) " belirtir ki bu da Türk-Yunan ilişkilerinde Ege'de yaşa nan sorunların ön plana çıkmasını hazırlayacaktır: 10 Aralık 1 982'de jama46
ika'nın Montego Bay şehrinde imzalanan BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin devletlere karasularını 1 2 mile çıkarma yetkisi vermesi iki devleti savaşın eşiğine getirecek gelişmeleri ortaya çıkaracaktır. Gencer Özcan, çalışmamız daki makalesinde Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı loannis Kapsis'in, 27 Şubat 1987'de Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Nazmi Akıman'a Ege'de pet rol arama çalışmalarına başlanacağını bildirerek bunalımın fitilini ateşlediği ni vurgular: "Kapsis, görüşmede Akıman'a iki ülkenin kıta sahanlığı konu sundaki sorunları görüşmeler yoluyla çözümlemesine ve bu süreçte iki ül kenin de tartışmalı bölgelerde petrol arama faaliyetlerinde bulunmayacağına ilişkin 1 1 Kasım 1 9 76 tarihli Bern Anlaşması'nın ikili görüşmelerin çıkma za girmesi nedeniyle artık geçerliliğini yitirdiğini belirttikten sonra Yunanis tan'ın 28 Mart 1987'de Kuzey Ege'de Taşoz Adası açıklarında petrol arama ya başlayacağını açıklar. " Özcan, 1 987 Ege bunalımının, "Özal yönetiminin ekonomik politikala rının başarısı için Türkiye'nin Avrupa Topluluğu (AT) ile neredeyse don durulmuş bulunan ilişkilerini canlandırıp Topluluğa tam üyelik başvuru su yapmaya hazırlandığı günlere rastla [ EH Of,WLIU)l.l.11 USA/E R,lı,lı$TD, "8 Qif M.llOIAU lJSOOCOSOVf'ti H-Y\HIT�U
s ı c ııt e �.:cTIOHç1 or �1�0lı5tt EO •2005 GO$.-ı2*118PNlll. .IAl«SWl•1 OCT-o2 � lf'.(lıt N04f � .J: oc:.- QllR'Ol l'U !JUIU' 11Sfıt.J4UL.(.\lll .VVlt CQIJJ' tn'T,f,f ltf �
2 � AN=ı � Nf OOUP MTAT Ofol !Jtft' IL '� l,1 A COW'l lf AAl> Vı'fl �Olff 9\� � Of· ftUft..11_ #'1 11t 4 l'"Y Ol> tu Plo-Ot P-C U.•I ACOol>-11
l"Rlf«I QCEOo< tU16 "'1.«t � UAS4C sao.ıı· a-ot -.:t;��� ...,..._ ._w
6n• · � • '° '" AAlflıllMS'I � !tlstCSTA.."'!� -..ı!Gı Tl! J:'1.S _ _ ..._
?.�a �t� •ff
..
:='"'.""""'-t
� y""J,Ol!"'al
�� .......,.n.>
U l u s u ' n u n kab i nesi [ n i n ) d e n ey i m a ç ı s ı n d a n o l d u kça z e n g i n " o l d u ğu n u "Ye n i kab i ne [ n i n ) , gene l l i kl e m u h afazakar kab u l ed i l e n v e Türk l e r i ç i n ta n ı d ı k i s i m l e rden o l u ş a n b i r grup yetenek l i adamdan meyda n a ge l [diği n i) bel i rtme k l e b i rl i kte ka b i nede "Çok az yen i yüz [o l d u ğu n u ve) h i ç b i r i [ n i n de) d e [on l a r ı ) s ı k ı n t ı ya sokacak k i ş i l er" o l m ad ı k l a r ı n ı be l i rtmekted i r. Sch i fferdecker ay r ı ca " D e n i z Kuvvetleri Kom u ta n ı ola rak O ra m i ra l U l u s u [ ' n u n ) , Genera l Evren ve M G K' n i n d i ğe r ü ye l eri n i n ya k ı n ça l ı şma a rkadaş ı . . . [ o l d u ğu n u
Arnol d P. Schifferdecker tarafından sunulan (Case No. F-20 1 1 -05464 Doc. No. C06252003 ) N u mara l ı "Özel" G i z l i Belge.
1 32
ve] d arbeden önce Tü r k i ye' n i n İta l y a b ü y ü ke l ç i s i " olduğu n u d a kayda geç m ekted i r. B e l gede a y r ı c a " U l u -
s u ' n u n kab i nesi on b i r eski bakan, yed i emek l i subay, beş b i l i m ada m ı , üç eko nomist, ü ç m a l iye uzma n ı , iki d i p l o mat, b i r işç i l ideri, b i r yargıç, b i r doktor ve i k i eski va l iden [ol u ştuğu] b u i s i m l er [ i n ] , yetenek l i , tartı şma l ı o l mayan i s i m ler" o l dukları da bel i rti l mekle b i r l i kte " Ka b i nen i n büyük b i r k ı sm ı [ n ı n ] N i hat Erim, Fe rit Melen ve Sadi I rmak kab i neleri nden deney i m l i . . . [ i s i m ler o l d u kları] ve güç l ü b i r parti a i d iyetleri" o l m ad ı k l a r ı d a bel i rt i l mekted i r. Sch ifferdecker ayrıca "Yen i gel işmeler [ i n ] h ü kü meti n bu sene başı ndaki ekonom i k reform progra m ı n a uyu lacağ ı n ı göster [diği n i ] ... B aşbakan yard ı mc ı ları Zeyyat Baykara ve Tu rgut Öza l ' ı n ekonomi a l a n ı nda deney i m l i olduğu [ n u n ] b i l i n [d i ği n i ] , D ı ş i ş leri Bakan l ığ ı ' n a de neyi m l i b i r d i p l omat ı n geti ri l mes i y l e d ı ş po l iti kada b i r deği ş i m beklen [med i ği n i ] " d e bel i rtmekted i r.
Türkiye'nin İç Güvenlik Durumu Da n i e l N ewbe rry tarafı n d a n d ü ze n l enen b i r d i ğe r "Öze l " b e l ge (Case N o . f-2 0 1 1 -05464 D o c N o . C062 5 2 008) Türkiye'nin İç Güvenlik Durumu 7 2 Ey
liil'den Bu Yana Gelişiyor konu başl ığı i le yay ı n l a n m ı ş. N ewberry, belgede şu h u suslara değ i n mekted i r:
Tü rkiye' n i n iç güve n l i k durumu darbeden bu yana önem l i ölçü de iyi leşti . Siyasi ö l ü m leri n sa yısı keskin b i r şeki lde düştü . Tu t uk l an an şüphe! i sayısı artt ı . An cak Türk yetki l i l er, görd ü k leri k ı sa vadel i iyi leşmen i n sadece b i r baş l a n g ı ç o l d u ğ u n u ve yer altına sürü len teröristleri n yen i d e n ortaya çı kab i l eceğin i düşü
o -. , , o ır. ıoı
11 ttc: l[;"'f f f# o:z --. -
n üyorlar. Ameri ka l ı lara yöne l i k teh d i t b i r süre daha ciddiyeti n i
llY""'50_,�1'G ,� rOR ua. l;l. ..r.:ıt "ıne a l d ı ğ ı 7 402 '/ik/erin Göreve Döndürülmemesi Hukuka Aykırıdır baş l ı k l ı ma k.ı lcs i nde b u h u ku ksuzl uğu detay l arıyla a n l at ı r. B u na göre s ı kıyönet i m süre i l e s ı n ı rl ı d ı r v e o lağa n üstü b i r yöneti m b i ç i m i d i r. A m a b u n itel iği on u n anayasa l çerçe vt•
d ı ş ı nda ka lara k hareket etmes i n i gerekti rmez. Dolayı s ı y l a s ı kıyönetim kom u ta
r ı ı , temel h a k l a r ı d u rd u rma ve güvenceleri ka l d ı rma yetki s i ne de ancak s ı kıyöne tim
süres i nce sah i pt i r. Aybay'ı n v u rgu ya ptığı b i r d iğer h u s u s da i şten atı l a n l a r ı n
lıi r daha kamu h i zmeti nde ça l ı şt ı r ı l amayacağı h ü kmü üzerined i r. B u h ü kmün s ı kıyöneti m son l a n d ı r ı l d ı kta n son ra da etk i s i n i s ü rd ü rmes i çağdaş h u ku k l a bağdaş ııı f 'v kct Kaza n, Korkut Öza l , Sü leyman Arif Emre, Recai Kutan, Oğuzhan As i ltü rk, l
ı . Jı i m Adak, Temel Karamol l aoğl u, Yas i n Hatipoğl u, Ah met Oğuz g i b i i s i m l er i n
ıl"
,ı ra l arı nda b u l u nduğu san ı k l ara 2 i l e 3 y ı l aras ı nda çeşit l i ceza l a r verm i ş, 1 2
s. ı ıı ı k beraat etm i şti r.
M HP ve Ülkücıi Kuruluşlar Davas ı
M H P Davas ı , 1 2 Eyl ü l sonrası san ı k say ı s ı en yü ksek siyasi parti davası o l m uş t ıı ı Dava i ç i n Mama k'ta 1 .2 00 kişi l i k b i r salon yap ı l m ışt ı r. M H P ve ya n kuru l uş1 . ı r ı olarak ad l a n d ı rı l a n M i l l iyetç i İşçi Sen d i ka l a r ı Konfederasyon u (Mİ SK), Ü l kü c lt akları
Derneği (ÜOD), Ü l kücü Genç l i k Derneği (ÜG D), Ü l kücü Yol u Derne
ğ ı ' ıı ı (ÜYD) i ç i n e a l a n dava n ı n idd i a n a mesi 1 05 k lasöre u laşm ı ş, her gün ortaya ı
ı ka n bu lgu l a r neden i y l e dava n ı n aç ı l ması gec i km i ştir. TCK' n i n 1 46/1 ve 1 49/2
111.ıddeler i n d e n ya rg ı l a n a n 498 ' i tutu k l u 5 8 7 san ı k l ı dava, 3 0 N i sa n 1 98 1 tari l ı i rıde açı l m ı ş, Askeri Savc ı N u retti n Soyer, Tü rkeş ve 2 1 9 sa n ı k hakkı nda i dam
257
cezas ı i stem i şti r. 1 9 80/7040 Esas ve 1 9 8 1 /600 Kara r N o l u 2 9 . 04 . 1 9 8 1 tari h l i 945 sayfa l ı k i dd i a n a mede M H P yönet i c i leri " s i yasi parti görü n ü m ü n de örgüt ve terör odakları k u rmakla, kend i l eri nden o l maya n ları düşman say ı p ö l d ü rmek ve ö l d ü rtmekle, güç ve otorite yok l uğundan yararl a n ı p devl ete egemen o l maya ça l ışmak" l a suçlanm ışt ı r. Ya rg ı l a n a n i s i m ler a ras ı nda gen e l başkan ya rd ı mc ı l a r ı Aga h O ktay G ü ner ve Sad i Som u ncuoğl u, M H P Genç l i k Kol l a r ı Başka n ı Ah met E r, Pa rti Genel Sekre teri Necati G ü l te k i n , Genel Sekreter Yard ı mc ı s ı Yaşar Okuyan, Tah a Akyol, N ev zat Köseoğl u da yer a l m ı şt ı r. H a z ı r l a n a n i d d i a na mede "Abd i İ pe kç i , Bed rett i n Cömert, Doğan Öz, Kemal Tü rkler v e Cevat Yu rda ku l ' u n ö l d ü r ü l meleri nde M H P genç l i k kol l a rı n ı n yetki lend i rd iğ i k i ş i leri n k u l l a n ı l d ı ğ ı , Tü rkler v e Yu rda k u l ' u n ö l d ü rü l me emri n i b i zzat Türkeş' i n verd iği" i fade ed i l m i ştir. Pa rt i i se "faşist d i ktatör l ü k öz l e m i i ç i nde o l m a k l a, şi ddet o l ay l a r ı nda p rovokasyon yapmak ve i l i l ko mando kampları kurmakla" s u ç l a n m ıştı r. Tü rkeş idd ianamen i n " baştan sona i ft i ra" o l d uğunu, M H P ve ü l kücü l eri suç lamak i ç i n "Marksist b i r düşü nce i le ideo l oj i k h u su mete dayanara k haz ı r l a n d ı ğı n ı " i d d i a ederek savc ı ları n davadan çek i l mes i n i i stem işt i r. Avu katlar s ı k s ı k ko nuşma
hakkı veri l med iği gerekçesiyle dava l a ra katı l ma m ı şt ı r. 1 5 E k i m 1 98 1 ta ri
h i nde yarg ı ç l a r davadan çek i l m iş fakat Askeri Yargıtay çeki l me i stek leri n i reddet m i şti r. M H P Davası' nda 1 98 1 /1 76 Esas ve 1 98 7/1 4 say ı l ı karar 7 N isan 1 987'de veri l m i şt i r. 1 50 k l asöre s ığan dava 5 y ı l 1 1 ay 8 gün sürmüş, karar 3 3 3 . d u ruşma da veri l m iş, Tü rkeş "çete kurmak ve yönetmek"ten 1 1 y ı l 1 ay 1 O gün hapis ce zas ı n a ça rptı r ı l m ı şt ı r.
T1P Davası
1 9 7 5 y ı l ı nd a B e h i ce Boran başka n l ı ğ ı n d a yen i den k u r u l a n T İ P h a k k ı n d a k i dava, 2 2 Ocak 1 982 'de i d d i a n a men i n tamam l a n masıyla a ç ı l m ı şt ı r. 1 98 1 /4403 Esas ve 1 982/1 680 Kara r Nol u 1 03 sayfa l ı k idd i a namede 2 4 ' ü tutu k l u 80 san ı ğ ı n TCK' n i n 1 4 1 . maddesi gereğ i n ce s ı n ıf esa s l ı örgütlenmeye yönel i k propagan da yaptı kları iddiasıyla yargı lanmasına 1 5 N i san 1 982 'de baş l a n m ı şt ı r. E k iddia namelerle ve b i r l eşti ri len dava l arla san ı k say ı s ı 2 1 7'ye ç ı k m ı şt ı r. T İ P Genel Baş ka n ı Beh i ce Bora n tedavi amaç l ı y u rtd ı ş ı n a ç ı km ı ş ve dönmem işti r. B u n u n üzeri ne vatandaş l ı ktan ç ı karı l m ışt ı r. San ı k savunmaları davan ı n başlamas ı ndan 1 6 ay sonra, Ağustos 1 983 'te baş l ayabi l m işt i r. T İ P Dava s ı ' nda 1 982/3 3 Esas ve 1 984/1 4 N o l u gerekçel i karar 2 7 Ocak 1 984 tari h i nde a ç ı k l a n m ı ştır. Hepsi tutuksuz yar g ı lanan 1 45 sa n ı ktan, 1 07's i 5 yı l da n 1 2 y ı l a vara n ceza l a ra mahkum o l m uş, 3 8 k i ş i beraat etm işt i r.
2 58
1 I KP Davası
1 '178 yı l ı nda kuru l a n parti n i n gene l başka n ı Doğu Peri nçek ve ara l a rı nda Ha11
Ya l ç ı n , Ora l Ça l ı ş l a r gibi i s i m lerin de b u l u n d uğu 2 3 a rkadaşı hakk ı nda "Sos
ıl lıi r s ı n ıfı n d i ğer sosya l s ı n ıfl a r üzer i n e tahakkü m ü n ü tes i se yöne l i k cem iyet k ı ı ıdukları" savıyla TCK' n i n 1 4 1 ve 1 42 . madde lerine göre 1 5 Hazi ra n 1 98 1 'de ıv.ı açı l m ı şt ı r. İdd i a n a mede parti, yaptığı eği t i m l er ve b i r s i l a h gibi k u l landığı
ıl
\\1clınlık gazetes iyle kom ü n i zm propagandası yapmakla, çeşitl i ü l kelerin Markı
t -Len i n i st part i leri i le i l işki ler kurmakla ve yasad ı ş ı bir örgütün deva m ı o l mak-
1.ı
suç l a n m ı şt ı r. Davay ı B el ç i ka U l us l a ra rası H u ku kç u l a r Derneği' nden ve Rus
P l i Ma h kemes i ' nden gözlemci ler d e i z l em işt i r. Kenan Evre n ' i destekleyen söy lem lerine rağmen hakkı nda dava aç ı l a n Peri nçek ve arkadaşları, savu nmalarına 2
Şu bat l 983 'te baş l ayabi l m i şti r. 1 984 y ı l ı nda 1 2 yıl hapis cezası a l a n san ı kla
rın cezası Askeri Ya rgı tay tarafı ndan bozu l muş ve 8 yıl hapis cezas ı n a mahkum