Tarih ve Tarihçi: Annales Okulu İzinde [1 ed.]
 9789759169534

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

TARİH VE TARİHÇİ ANNALES OKULU İZİNDE

/ BLOCH / FEBVRE BRAUDEL / Mc LENNAN / LADURIE VILAR / HOBSBAWM / LEFEBVRE / S.JONES BURKE

TARİH VE TARİHÇİ .ANNALES OKULU İZİNDE

ISBN 978-975-9169-53-4 TARİH VE TARİHÇİ BURKE/BLOCH/FEBVRE/BRAUDEL/MC LENNAN/LADURIE VILAR/HOBSBAWM/LEFEBVRE/S. JONES 1. Baskı: Erlül 2007, İstanbul, Kırmızı Yayınları Genel Yııyın Yönetnmıi: Fahri ÖZDEl.\;1İR Kapak Tasan1111: Akçura Serap

ERTEMİN

Dizgj: Kırmızı Yayınları Baskı ve Cilt: Euromat

©Kırmızı Yapnlan, 2007, İstanbul Bütiin haklan sakbdır.

Kırmızı Yayınlan Bağdat Caddesi No. 142/13 Maltepe / İSTANBUL Tel: (0.216) 371 36 29 Kırmızı Yayınlan bir OPUS LTD.

ŞTİ.

kuruluşudur.

/ BLOCH / FEBVRE / Mc LENNAN / LADURIE / HOBSBAWM / LEFEBVRE / S. JONES BURKE

BRAUDEL VILAR

TARİH VE TARİHÇİ ANNALES OKULU İZİNDE

Derleyen: ALtBORATAV

İLK BASKIDAN 22 YIL SONRA ZORUNLU BiR TEŞEKKÜR YAZISI...

Bu kitabı haz:rlama düşüncesı� 1982-83 yıllannda Mülki­ ye 'den arkadaşlanmla sürdürdüğümüz tarih metodolojisi hakkın­ daki bir grup çalışması sırasında orft!Ja çıkmıştı. Basımı 1985 yılını buldu. Bugün ilk baskısının üzerinden 22 yıl geçmij du­ rumda. Dolt!Jısryla, kitabın kendisi ve haz:rlanma öyküsü bile, aslında kısa diin emli bir tarih araştırması olabilir; Hatta '�n­ nales Okulu İzinde " konuşacak olursak "bir kısa dö'nem kesiti" denebilir. Bu kitabın haz:rlanmasında rolü olmuş tüm arkadaşlanm 12 Eylül iincesi ve sonrasının travmatik etkilerini tatmıştır. Ara­ dan geçen 22 yılda, Türk!Je pek çok açıdan ö"nemli dö:nüşümler yaşadı, Ama sanryorum ki en önemli dö"nüşüm, hala baz: şi­ kt!Jetlerimiz olsa da ifade ö'zgürlüğünde. Bu kitaptayer alan ma­ kalelerin çevirisini üstlenen arkadaşlanmdan ikisi o günlerde Mül­ k!Je Uluslararası İ lişkiler Bölümü 'nden mezun olup Dışişlen· Bakanlığı 'na başvurmt!Jı düşündükleri için isimlerinin katkıda bulunanlar arasında yer almasını istememişlerdi. Sonraki yıllar9

da bu arkadaşlarımdan biri Dışişleri Bakanlığı 'ndan qyrılıp tu­ rı"zmci oldu, diğeri halen Dışişleri Bakanlığı 'nda giire vli. Bu ma­ kalelerin içeriğini göz önüne alınca, insan hem garipsfyor; hem de aradan geçen bu çok küçük tarih diliminde, ifade ö"zgürlüğü ve sfyasi ö"zgürlükler açısından ülkemizde ö"nemli bir değişim yaşan­ dığı da ortqya çıkryor. Yemden o günlere ve bu derlemenin haZfrlanma ijyküsüne dö"­ necek olursak.. . 80 'liyılların başında, Türkçe olarak tarih metodolojisi hak­ kında kqynaklar oldukça sınzrlrydı. Hele ki Annales Okulu ta­ rihçilerinin hiçbir eseri henüz Türkçeye aktarılmamıştı. Dolqyı­ sryla bu kitabı haZfrlarken pek çok kavramın Türkçe karşılığını yaratma gqyreti içine gj,rmek zorunda kaldık. Bugün Marc Bloch, Lucien Febvre; ikinci ve üçüncü kuşak Annales 'ciler olarak nite­ lendirilebilecek Fernand Braudel, Emmanuel Le Rf!)' Ladurie, jacques Le Goff, Philippe Arı" es, Georges Duf?y gibi tarihçilerin pek çok eseri Türkçeye aktarılmış durumda. Kavramlara ilişkin bir dil birliği de sağlandı. O günlerde, yani bundan 25 yıl önce, oldukça genç ve tecrü­ besiz tarih meraklıları olarak yürüttüğümüz Türkçeleştirme ça­ lışmasında doğal olarak baZ! kavramlar için ö"neriler sunmuştuk. BaZ! noktalarda da, bugünküyerleşik kullanıma göre hatalı sa­ yılabilecek farklı ifadeler kullanmış olabileceğimizin gqyet fyifarkındqyım. Ancak bu derlemenin yeni baskısında bu farklı ifade­ lerin değiştirilmemesini tercih ettim. Aynı şekilde, bugün bana ol­ dukça safi.yane gelen 24 yıllık sunuşyaZ!mzn da olduğu gj,biyayınlanmasını istedim. Sanki dün gibi hatzrlryorum; o yaZ!Jı, kitap baskrya gj,rme­ den önce fikrini almak üzere Mülkfyeli genç hocam Prof. Dr. Şevket Pamuk 'a okutmuştum. ''Ne dersiniz? Değiştirmem gere10

ken noktalar var mı? Yorumunuzr drye sqyısız soru eşliğinde. Şijyle biryanıt vermiştı:· ''Ali, sunuş yaZ!nı okudum. Doğal olarak pek çok yoru­ mum olabilir. Ama sen bunu, bence başka kimsrye de fikrini sor­ madan olduğu gibi baskryayolla. Aradan belli bir süre geçince bu yaZ! sana muhakkak kı� eksik, yetersiZı hatta baZ! açılardan yanlış bile gelebilir. Ama bu yaZ! yine de, senin 1983 yılındaki bilgi ve giirüşleriniyansıtryor olacaktır. Yazmanın başka biryolu dayok ... " Sevgili Şevket Hocamın bu sö.zlerini, derlemenin tümü �cin baz alarak 25 yıl önce haZfrlanmış bu kitabı değerlendirmeniz! isterim. 'Tarih ve Tarihçi: Annales Okulu İ zinde" başlıklı bu der­ lemenin 25 yıllık bir aradan sonra tekrar basımının tek nedeni, KırmıZ! Yqyınları 'nın sahibi Fahrı' Özdemir'dir. Sanırım ilgisi­ nin nedenlerinden biri de, aradan geçen yıllarda bu derlemenin "nadir kitaplar" listelerine girmesi olmuştur. Her halükarda, kendisine bu ilgisi nedenryle şahsım ve o günlerde bu derlemenin haZfrlanmasında katkısı olan tüm arkadaşlarım adına teşekkür edryorum. Bu derlemede yer alan metinlerin çok bi!Jük bir bölümü, aradan geçen 25 yılda yeniden Türkçeleştı"rilmedi. Hatta orijinal dildeki metinleri bulmak da baZ! bi!Jük üniversite kütüphaneleri dışında mümkün değil. Dolqyısryla tarıh ve soşyal bilıinlerle ilgili herkes için, bu derlemenin hdld yararlı bir kqynak olabileceğini düşüni!Jorum. Aradan geçen 22 yılda Türkrye 'de değişen pek çok şryin ya­ nı sıra, fikir hakları konusunda da bir gelişme yaşandı. Hatta, elinizdeki bu derlemede yer alan metinlerin baZflarının Türkrye yqyın hakkını da, uzun zaman önce İmge Yqyınevi'nin aldığını 11

ôgrendim. İmge YC!Jınevi'nin sahibi arkadaşım Refik Tabakçı, bu derlemenin orijinalliğinin bozulmaması için, yC!)lın hakkına sahip olduğu metinlerin kitabımızdayeniden basımına izjn verdı: Bunun için kendisine teşekkür borçl19um. Ve son olarak. . . O günlerde bu derlemeyi ve çevirileri ''doğal bir gôrev" d19gus19layapmış olduğumuzu da, kitabın ilk baskısını yıllar sonra elime aldığımda hissettim ve gülümsedim. Sadece tarihe meraklı insanlara bir fC!Jdamız olması için bu kitabı haZfrladığımıza o kadar inanryormuşum ki, ilk sunuşyaZfmda bu derlemedeki me­ tinlerin çevirisini üstlenen arkadaşlarıma bir teşekkürü bile çok gô"rmüşüm. En başta, erkenyaşta kC!Jbettiğimiz arkadaşımız Ayşe Öz­ berki olmak üzere, bu kitabın haZfrlanmasında emeği olan İ bra­ · him AltınsC!J, Zfya Der/en, Deniz Erksan, İlhan Selimoğlu, Le­ vent Şenocak ve Fatma Hirem Tümen 'e, o günlerde sôZfükleri­ miZ!·n ve daktilolarımıZ!n başına geçip farklı bir heyecanı PC!Jlaş­ tığımız için anryor ve teşekkür edfyorum. Ali Boratav Haziran 200 7

12

SUNUŞ

Santayana'nın 'Eğer tarihi iiğrenmezsek onu tekrar tekrar yaşamak zorunda kaltrıZı " dryişini bir şekilde onqylamak zo­ runda hi'ssedfyor olsa gerek Alvin Tofler; ''Doğrul Ama gelece­ ği değiştirmezsek ona katlanmak zorunda kalacağız ki, bu daha da kötü! " şerhini koymqyı da ihmal etmfyor. İşte bu iki cümle ile tarihle ilgilenenlerin, tarihte aradıkları anlamlılık ve tarihin ka­ zandığı meşrufyeti ortqya çıkarmak mümkün gibi giizüki!Jor. Bu duyarlılıktır. Yapılanların anlamlılığının şüphe gö'türmeyecek bir şekilde ortada olduğuna ilişkin güçlü bir inancın beslediği bir zi­ hinseljaalfyet alanında bulunmanın verdiği bir güvendir bu. Bu­ rada karşılaşılabilecek şikqyetler, olmuş bitmişlere ve olup bite­ ceklere yönelik bir tedirginlikten kqynaklanmaktadır. Çö.zümler ise insanların ''tahammül" güci!Jle ilişkili olarak vaaz edilmiştir. Ve tedavi amacıyla ö"nerilen seçenek(siz!ik)ler arasında "katlan­ mak " da bulunduğu sürece düşünülmemesiyerı" nde olacak bir ke­ limedir. Bu ortamda, tarihçiler, olan, olacak olan, katlanmanın şekilleri ve koşulları ile ilgilenirler. Tarih ise kendini ne geçmişle ne de gelecekle sınırlamaZı insani toplulukların metodik analizjni ilgilenilmesi gereken bir araştırma nesnesi olarak kabul eder. 13

Cambridge Modern History projesinin yiineticilerinden biri olan Lord Acton, ''Herkese en son bulunan belgelerı� ulus­ lararası araştırmaların en olgun sonuçlarını sunabilmel!JiZJ " der­ ken benzer bir kqygryla hareket ed!Jor olabilir. Diğer taraftan, bu derleme içinde bir parça da olsa tanıtılmqya çalışılacak '�n­ nales" okulunun kurucularından biri olan Marc Bloch da, bu belgelerın hangi koşullar altında toplandığı ve gerçekliklerine yö·­ nelik en ufak bir kuşkunun bulunmasında dahi kullanılmadık­ ları konusunda şu sö"z!eri "Bu fikrin tek bir sorunu var. hiçbir tarihçi, hatta bir hqyal anında bi!Jle davrandığını sansa bile, bu şekilde çalışmamıştır, " sarf ederken de herhalde benzer kqygılar­ dan yola çıkryordu. Annales'cileri tüm tarih yaZ!mını bir yana bırakıp, her şeyeyeniden başlamqya iten en önemli neden, varolan "olqyların tarihi" olarak adlandırılabilecek bir yaZ!mın ö"fesine geçebilme isteğ!Jdi. Tarihsel malzemryi göz· ardı etmeksizin ve giderek birbirine yaklaşan soşyal ve ekonomik tarih anlayışlarına karşı Marc Bloch ve Lucien Febvre 'in başlattığı hareket, Kültür Tarihi ve şematik olmqyan S oşyal Tarih geleneklerinin bütünleşmesini simgel!Jordu. Bu süreç içinde, soşyo-kültürel bağlamların anlaşılabilmesi için, do­ ğal olarak bunları, içinde varoldukları bütünsellikle algılamqya çalıştılar. Henri Berr'in 1900 yılında Paris'te yqyınlamqya baş­ ladığı Revue de Synthese Historique'de ısrarla savunduğu tarihsel sentez düşüncesi, Bloch ve Febvre 'i "soşyal tarih"i ''top­ lumla ilgili tümel" bir tarih anlqyışına dö"nüştürmeye doğru itmiş­ tir. Bu anlqyış, tüm ftzjkse4 düşünsel ve normatif ö"zelliklerini de içermek üzere geçmiş çağların bir kez daha ortqya konması, bir başka deyişle tarih yaZfmının radikal olarak yeniden oluşturul­ ması anlamına gel!Jordu. Bu uğraş içinde, yakın dö"nemlerin kül­ türel antropolojisini andıran bir şekilde, hem çok farklı açılardan 14

temellendirilmiş bütünsel bir kavrqyışa, hem de daha hümanist biryaklaşıma ulaşma ideali taşınryordu. Annales okulunun iki kurucusu olan Febvre ve Bloch 'un 1929 yılında Annales d'his­ toire economique et sociale isimli dergilerini kurup, aşağı yukarı 1 O yıl içinde Fransız tarih yaZfmını bi!Jük olçüde donüş­ türürlerken savundukları Şt!Jdu: Eğer tarihe yeniden kan veril­ mesi gerekfyorsa, bu, ancak coğrefya, linguistik, ekonomi, demog­ rafi, sfyaset bilim4 klimatoloji, psikolqji ve benzeri beşeri bilim dallarının fethedilmesi, hatta boyunduruk altına alınmasryla müm­ kün kılınabilir. Bloch 'un 19 1O yılında Fransa'da tanıştığı ve oldukça etkisinde kaldığı Be17' tarafından ileri sürülmüş 'Tarih tüm uzmanlık tarihlerinin toplamıdır, " savını benimseyen Anna­ les, tarı"hsel çalışmaların bu geleneksel konularını birleştirmeyi ve ilgili soşyal bilimleri tarihin alt dalları haline getirmeyi amaçlryor­ du. Soşyal bilimler arasındaki her türlü suni engeli ve icat edilmiş sınır çizgilerini yıkmaktan yana olan bu okulun i!Jeleri, bu en­ tegraşyon sürecinde biryandan da, soz· konusu beşeri bilim dalla­ rına eşit ağırlıklarda değer vermeyip, tarihe yadsınamqyacak bir üstünlük tanımışlardır. Annales '4 ilgilenilen konular ve tarihselliği içinde üç aşama­ da ele almak mümkün. Birinci do.nem, maddi yaşamın ogeleri­ nin ve zihniye tinin araştırmalarda o·n plana çıkarılması: insa­ nın varlığını, hizmetindeki nesneleri, bağımlı olduğu şeyleri, varlı­ ğını açıklayan - belirten şeyleri; hareketliliğin4 varoluş tarz1nı açık­ lqyabilecek bir kqynak olarak kullanmqyı hedeflemişlerdi Bloch ve Febvre. Arkeolojfye, dilbilimine, haritacı lığaya dafolklorik ozel­ liklere ilişkin kanıtların belgesel materyalden çok daha güvenilir olduğu düşünüldüğünden, geçmişi yeniden yaratmak için gereken temel önsez!Jıi bunların sağlayacağı ileri süriili!Jordu. Ve bu he­ defe yo·nelık çalışmalarda, sonraları Annales 'in temel o·zelliği ola15

rak kabul edilecek olan disiplinlerarası incelemelerin bncülleri de ortaya çıkmıştır. Vida! de La Blache 'ın etkisryle coğrafya ile ilgi­ lenmrye başlayan Febvre 'in 1922 'de yayınlanan Geographical Introduction to History isimli kitabı, Fransız tarihçi ve coğ­ rafyacı /arını güçlü bir şekılde etkilemiş ve Annales 'in kurulma­ sında bnemli bir adım olmuştur. Yine, olgusal evrimlerden bnce top­ lumsal dokudayer alan semantik evrimlerin incelendiği, Bloch 'un başyapıtı sayılabilecek La societe feodale' de, birbirler!Jle etki­ leşim halindeki zjhnryetlerden hareketle, toplumsal b"rgünün za­ man içindeki sryrinin çbzft " mlemesiniyapmaya ybnelen Bloch, büyük iı"/çüde linguistik araçlara başvurarak feodal toplumun giı''rü ­ nümünü bütünsel olarak sergilemiştir. İkinci adımda Braudel'in çoğul süresellikler ve uzun­ dönem yaklaşımı ele alınabilir. 1949 'dayayınlanan La Medi­ terranee et le monde Mediterranneen isimli kitabında tüm konuları üç zamansal bqyutta ayrı ayrı ele almıştır. İ lkin, va­ rolan maddi olanakların, teknolqjik gelişmişlik düw� mekansal sınırlılıklardan b'te psikolqjik ve kültürel sınırlamaların da etki­ sryle aşılamayan, insanların yüzyıllarca içinde yaşamak zorunda kaldıkları bir tarihsel eğilimi gösteren ''uZfJn-db"nem" baZfnda incelemiştir insani toplulukları. Buna Braudel, ''tarihsel yapı" adını vermektedir. İkinci aşamada, orta donemdeki dalgalanma­ ları ele alır. Bu, go·ztemlenmesi nispeten kolay olabilen 20-50 yıl­ lık iktısadi, kültürel, demografik hareketlerin konjonktüre! iızel­ liklerinin tespit edilmesi anlamına gelir. Süresi kesin olarak sap­ tanamasa bile, bu dalgalanmalara bakarak bir olqylar dizisi hak­ kında daha açıklayıcı olabilecek bir konjonktüre! değerlendirme yapmak mümkündür. Üçüncü ve son olarak da doğrudan doğru­ ya tarihsel olayları inceleme konusu yapmıştır. Kısa-do.nem ola­ rak adlandırılabilecek bu araştırma alanı, günde/ık hqyatın ser16

gilendiği, iktisadi, s!Jasal hukuki "olqylar"ın incelendiği bir dö·­ nemselleştirmedir. Braudel geçmiş dönemlerin tarihini bu üç qyrı kategoriden kay­ naklanan iç içe geçmiş çalkantıların, alt-üst oluşların birbirinden ayrıştırılması ile yapabileceğimiz! ileri sürmüştür.· UZfin-dönemde ortqya çıkan tarihsel yapı kavramını, içerdiği süresellik açısından, soşyoloji ve antropolojide yerleşik bir kullanılma sahip olan sosyal yapı kavramndanfarklı bir noktqya oturtmuştur. Annales 'in gelişimi içinde üçüncü evreyi de bölgesel mo­ nografilerin yqygınlaşması ile tanımlamak mümkün. Daha çok ikinci kuşak Annales'çilerin, yetkinleşen yö"ntem ve yönseme/eri iizgülleşen alanlar içinde kullanmalarıdır bu.1 Geçmiş yüzyıllara ait tarıhsel verilerin oldukça bol bulunduğu Batı Avrupa 'da de­ tqyları değerlendiren, etkin çalışmalaryapabilmenin bir şekli ola­ rak monograjik araştırmalar ortqya çıktı. Mekansal sınırlama­ lara karşın zaman bqyunca derinleşen bu çalışmalar sqyesinde ta­ rihçiler, gerçek uzun dö"nemli dalgalanmalar ile orta vadeli eğilim­ leri (konjonktürel-çevrimse� birbirinden qyırabilecek bilgilenmeye sahip olabilirler. Buyolla, biryandan gelişim sürec!Jle birlikte bir kurumu ele alıp, onun detqyları ile toplumsal örgünün her düzlemin­ de karşılaşılabilecek işlryiş mekanizmaları sergilenirken, diğer ta­ raftan da zihinsel biçimlenişin tek tek tarihsel olqylar ve konjonk­ türe/ dalgalanmalarla girdiği etkileşim incelenebilmektedir. Bu araş­ tırmalar genellikle ilkin uzun-diin emliyapıların analiz! ile başlayıp, buyapının tek bir olqy ile karşılaştırılmajı ile hem olqyın ge1

Bu konuda yapılan çalışmalara örnek olarak şu eserler gösterilebilir: Emmanuel Le Roy Ladurie: Les Pa)'Sa1/s d11 I AllJ!,Nedoc (1969); Emmanuel Le Roy Laduric: Mo11lail/011, villa._�e occi/011 de 1294 ô 1324 (1975); i\lichel Vovelle: Ville et Campag11e 011 18 c11ıi siecle: Cbaı1res el Bea11ce (1 980) ; Picrre Goubert: Beauvais el Bea11vaisis de 1600 ô 1730 (1 969) ; Pierrc Vilar; La Caıalo..wıe da11s l'Espag , 11e Modeme (1 962) ; Pierre Chaunu: Seville el l'Alla11ı(g11e (1955-59); Georges Duby: !.A sociıfle OllX 11 hnı' et 15 eme siecles da11s la ı�gio11 Mtico1111aise (1 954) .

17

ne/ gö"rii nümünün ölesinde daha sağlıklı bir değerlendirmesiyapı­ labilmekte, hem de saptanmış olanyapının bu tekil olqy karşısın­ dayeniden değerlendirilmesi mümkün olmaktadır. Bu derlemede, daha çok, Annales okulunun temellerini ku­ ran Bloch, Febvre ve Braudel'in metinlerine (ve haklarındaki ma­ kalelere) yer verildi. Derleme iki bölümden oluşt!}or.· Birinci bö"­ lümde, Annales okulunun metodolojik ö"ncülleri ve yönelimleri ile iki değerlendirme metni (M.c Lennan ve Burke)yer aqyor. İkinci bö"­ lümde ise, Annales E.S.C. dergisine paralel olarak İngiltere 'de kurulan Past and Present dergisinin oluşturucularından biri olan E.J. Hobsbawm 'ı n (Annales'çilerinkine) benzer bir bağlamı sergilediği bir denemesi; G.S. Jones 'un İngiltere 'de tarihçiliğin ve tarihyaZfmının eleştirel bir değerlendirmesiniyaptığı bir makalesi ve Henri Lefe bvre 'in tarihsel bilginin zorunlu sınırlılığı -çağının bilinciniyansıtması anlamında- üzerine bir denemesiyer alryor. AliBORATA V

18

MODERN AVRUPA'NIN İLK DÖNEMLERİNDE TOPLUM VE EKONOMİ'YE GİRİŞ PETER Burum

Son kırk yılda, dünyadaki en önemli ve ilgi çekici ta­ rihin bir kısmı Fransa'da yazıldı. Otuz veya elli değil, "kırk" yıl diyorum, çünkü kırk yıl önce 1 929'da Strasbourg'da Lucien Febvre ve Marc Bloch yeni bir tarih dergisi kur­ dular: Annales d'histoire economique et sociale. 1 946' dan beri Annales: economies, societes, civilisations ola­ rak bilinen bu dergi, belirli bir tarih stiline sahip ve ya­ şayan üyeleri Fernand Braudel, Pierre Chaunu, Pierre Goubert ve Emmanuel Le Roy Ladurie olan belirli bir tarihçi grubuyla ilişkilidir. Febvre ve Bloch, Annales'ı, (artık böyle isimlendir­ mek daha kolay) Fransa'da yazılmakta olan tarihin biçi­ minden hoşnut olmadıkları için kurdular. Febvre, tarihin -disiplinin- 1 9 . yüzyılın sonundan beri bir kriz geçirdiği­ ne ve gençlerin tarihten sosyal bilimlere yöneldiğine, çün­ kü bu .konuların, onun ifade ettiği üzere, tarihten farklı olarak, "gerçeğe olan gereksinimlerini" tatmin ettiğine ina­ nıyordu. Pek çok tarihçi için, 'tarihin, tüm detayları de­ ğilse bile, en azından M. de Charnace'nin görevinden Ku­ zeyin mahkemelerine kadar mümkün olan en fazla de­ tayı öğrenmek anlamına geldiğini düşünüyordu. 19

Febvre, dış politika hakkında ekonomik ve sosyal koşullara değinmeden yazan diplomasi tarihçilerine karşı her zaman çok sertti. G.M. Young'un böyle bir tarihin; "bir katibin diğer katibe ne söylediğinin kaydından biraz daha fazla bir şey" olduğuna dair gözlemini onaylardı. Fakat bütün olmayan her tarihe karşı çıktı. Daha sonra Combats pour l'histoire başlığıyla tekrar yayınlanan meş­ hur tartışmalı kitap eleştirilerinde, örneğin, genel olarak tarihe felsefe ve edebiyat katmadan felsefe tarihi ve ede­ bi tarih yazdıkları için Etienne Gilson ve Daniel Marnet' ye saldırdı. Febvre, bir konuşması sırasında iddialarını iyice kesinleştirdi: yalnızca tarih var -topyekun tarih, tüm beşeri faaliyetlerin tarihi ve karşılıklı ilişkileri. Aktif bir tarihçinin ilkesi, disiplinlerarası bir yaklaşımın gerekli olduğudur, "sınırlara ve bölümlemelere tahammülü ol­ mayan bir tarih". Febvre'in ısrarla dediği şuydu: "Tarih­ çiler coğrafyacı olurlar. Hukukçu da olurlar. Hatta sos­ yolog ve psikolog da olurlar." Kendi öğüdünü coğrafya hakkında birçok kitap yazarak tuttu. İ lk önemli çalış­ ması, Philippe II et la Franche-Comte (1 9 1 2) , siyasi, dini ve sosyal tarihle ilgiliydi. Franche-Comte'de 1 567 krizini üç çatışmanın ürünü olarak değerlendirdi: asalete karşı burjuvazi, Katolikliğe karşı Protestanlık ve merkezileş­ miş monarşiye karşı yerel bağımsızlıklar.1 Febvre'in Strasbourg'daki genç meslektaşı ve Anna­ les'ın ortak kurucusu olan Marc Bloch'un, İ ngiliz halkı­ na tanıtılmaya daha az ihtiyacı vardır. Çeşitli kitapları ter1

Bakınız L. Fcbnc, Combats pour l'histoire, 1 9 53, sayfa 1 8 ff. 32 ff, 236 ff., 284 ff. Febvre'in coğrafya hakkındaki kitapları (Franche-Comte ve Rhine çalışmalarının yanı sıra) La Terre et l'evolution humaine'i de kapsar, Paris 1 922.

20

cüme edilmiştir. Hiç kuşkusuz tarihe dikkatli, ampirik, Febvre'nin tarzından daha az gösterişli, retorik ve spe­ külatif yaklaşımı nedeniyle, gerçekten, bir çeşit soylu İ n­ giliz olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Fakat Febvre gibi Bloch da tarihin reformuyla ilgileniyordu. Bildirisi, Annales'in başlamasından bir yıl önce, 1 928'de verdiği "Avrupa toplumlarının karşılaştırmalı tarihi için" isimli bir konferanstı.2 Abartmadan ziyade basitleştirmeye da­ ha yatkın bir karakteristik Çalışma ürünü olan bu konuş­ ma, zaman ve yer açısından ister yakın, ister uzak olsun­ lar, toplumlar arasındaki benzerlik ve farkları inceleyen karşılaştırmalı metodun daha gelişmiş ve yaygın bir şekil­ de kullanımını savunur. Bunu savunmasının özel nedeni, bu metodun tarihçileri "gerçek nedenlerin bulunmasına giden yola" sokmasıdır. Bloch'un öncü yaklaşımının bir diğer örneği, Ortaçağ' dan 1 7. yüzyıla kadar İ ngiltere ve Fransa'da kralların ıstırap çekenlere dokunarak sıraca il­ letini iyileştirme gücüne sahip olduklarına ilişkin inançla ilgilenen kitabı Les Rois Thaumaturges'dür (1 923) . Bu, dü­ şüncenin sosyal tarihi üzerinde bir çalışmaydı ki, ilhamını Durkheim ve Levy-Bruhl'ün ilkel toplumlar üzerindeki ka­ nılarından almıştır. Febvre, tarihçilere sosyal antropoloji­ yi de disiplinleri arasına eklemeleri gerektiğini söylemiştir. Her nedense, 1 929'dan sonra hem Febvre, hem de Bloch en önemli yapıtlarını ürettiler; insan bu iki tarihçi­ nin birbirlerinden ne kadar etkilendiklerini merak ediyor. Febvre, kitabı Le Probleme de !'incroyance au XVJe siec!e (1 942) 2

Enterprise and Secular Change, F. C. Lane ve J .C. Riemesma, (editörler) Londra, 1 953 ve M. Bloch, Lane! and Work in Medieval Europe, Londra, 1 967. (Bu de�]emede yer alan makalesi.)

21

ile düşünceler tarihine yöneldi. Bu kitap Rabelais'nin, Abel Lefranc'ın bir zamanlar onu isimlendirdiği gibi, ateist olup olmadığı sorusunu tartışarak başlar ve o dönemde ateizmin entelektüel ve psikolojik olanaklarının daha ge­ nel problemlerine geçer. " 1 6. yüzyılda inançsızlığın sınır­ ları" üzerine ünlü bir bölümde Febvre dönemin "zihin­ sel araçları" (l'outillage menfa� olarak isimlendirdiklerini (da­ ha ziyade Wittgensteincı bir kalıp) , 1 6. yüzyılda yaşayanla­ rın inançsızlığa henüz hazır olmadıklarını kanıtlamak için "ilkel" tabiatını vurgulayaraktan tartıştı. Din, günlük yaşamla reddedilemeyecek kadar iç içe geçmişti; soyut düşünce (o dönemin hem Latince, hem de Fransızcasın­ da) ; "mutlak", "izafi", "soyut", "somut" veya "nedensel­ lik" gibi kavramların yokluğu nedeniyle engelleniyordu; insanın zaman, mekan ve nicelik bilinci aşırı derecede belirsizdi. Febvre de aynen Bloch gibi bütünüyle Levy­ Bruhl'un kitabı İ lkel Zihin'den (The Primitive Mind) yola çıkıyordu. Fakat o, örneğin 1 6. yüzyılda beş duyunun izafi önemini müzakere ederek ve (Mc Luhan'dan 20 yıl önce) baskıcılığın artışının gözün gelişimi anlamına geldi­ ğini tartışarak tarihsel psikolojiye girer. Aynı zamanda Marc Bloch, French Rural History (1 931) (Fransa Kırsal Tarihı) ve toprak ayrıcalıkları sisteminden duygu ve düşünce biçimlerine doğru hareket eden top­ lam tarih için de bir deneme olan, Feudal Sociery (1 93940) (Feodal Toplum) isimli kitabını yazıyordu. Annales'ın kurucularının başarıları Fernand Braudel tarafından güzel bir şekilde özetlenmiştir. "Ayrı bireyler olarak ne Bloch ne de Febvre zamanlarının en büyük tarihçileri değillerdi; ikisi birlikte büyüktüler!. . Onların 22

Fransa'daki tarih pratiği üzerindeki ortak etkilerinin ken­ di çalışmalarından daha büyük olduğu söylenebilir. Brau­ del'in öne sürdüğü gibi, 'egemen güç olarak tarihin başı çektiği' bir çeşit sosyal bilimler Ortak Pazar'ı kurdular."3 Bloch, 1 944'te Almanlar tarafından öldürüldü; fakat Febvre, yalnızca Annales'ı yayınlayarak değil, çoğunu ken­ di yazarak, gençleri hararetle teşvik ederek ve diğerlerini "bizim" türümüzde tarih yazmadıkları için paylayarak 1 956'ya kadar yaşadı. Dogmatik olmadığı takdirde bir hiçti; fakat belki de insan dogmatizm olmadan başarılı bir sosyal devrimden öte entelektüel bir devrim yapamaz. İ nsan, müttefikler olmadan da başarılı bir devrim ya­ pamaz. Febvre ve Bloch tarihe çok fazla ilgi duyan tanın­ mış coğrafyacı Vidal de la Blache ve ekonomist Simi­ and gibi birtakım Fransız sosyal bilimcileri ile aynı safta mücadele ediyorlardı. Paul Vidal de la Blache, Ecole No rmale'de derslerine katılan Febvre'den bir kuşak daha yaşlıydı. "Beşeri coğ­ rafya" (la geographie humaine) olarak isimlendirilebilecek yeni bir coğrafya türünün öncüsüydü. Yeni düşünceleri­ ni yaymak için, yeni bir dergi kurdu. Annales de geographie; bu nedenle Annales'in ismi bile Vidal'e bir tür ithaftır. Bu yeni coğrafya, onun öne sürdüğü gibi "toprak ve in­ san arasındaki ilişkinin yeni bir anlayışını" ifade eder. İ nsanın çevreyle olan ilişkisini "aynı anda aktif ve pasif'' çevreyi biçimlendiren ve çevre tarafından biçimlendiri­ len olarak görüyordu. Vidal'in kilit kavramı genre de vie, "yaşam biçimi", birey ve çevresi arasındaki boşluğu dol3

Fernand B raudel, 'International Encrclopedia o f the Social Sciences'da 'Febvre' makalesi.

23

duran bir terimdi. Bu yaşam biçimiydi ki, (kendisi çev­ resinden etkilenen) topluma açık coğrafi olanaklardan hangisinin seçilmesi gerektiğine karar veriyordu. Bir ne­ hir, bir toplum tarafından engel olarak, fakat bir diğeri tarafından da yol olarak görülebilir -bu onların teknolo­ jisine ve eğilimlerine bağlıdır. Vidal'in devrimi coğrafya­ nın "tarihleştirilmesi" idi (historization) ve bu, belki de ilk gören Febvre olduğu için, tarihin de muhtemel ve ve­ rimli bir "coğrafyalaştırılması" demekti. Genre de vie (ya­ şam biçimi) , okuyucuya Max Weber'in lebenstil, "yaşam tarzını" hatırlatabilir. Ö yle görülüyor ki, Annales Okulu başka yerdeki, özellikle ABD 'de tarihçilerin sosyolojiden öğrendiklerini beşeri coğrafyadan öğrendiler. Ü stelik eskiye oranla olayları daha az ciddiyetle ve yapısal etmenleri da­ ha ciddi ele alarak. 4 Hemen hemen Febvre ile aynı yaşta olan François Simiand, onun gibi dönemin gelenekçi tarihçilerinin sert bir eleştirmeniydi ve onlara karşı "tarihçiler aşiretinin üç putu"na saldıran, tarihsel yöntem ve sosyal bilimler üze­ rine ünlü bir makale yazdı. Bunlar "siyaset putu", "birey putu" ve "kökenlerin putu" idi: yani, siyasal tarihin eko­ nomik ve sosyal tarih üzerindeki üstünlüğü, araştırmanın kurumlardan ziyade bireyler üzerinde odaklanması ve �esnelerin önemli oldukları zamandan ziyade başladık­ ları zaman incelenmeleri. s

4 5

Bakınız P. Vida! de la Blache, Tableau de la geographie de France, Paris, 1 9 1 1 ve Prin­ cipes de gfographie humaine,. Paris, 1 921. F. Simiand Revue de synthese histori q ue, 1 903; onuruna 1 960'ta Annales de yeniden ba­ sılan 'Methode histori q ue et selence sociale' Bloch'un The Historian's Craft, Manchcster, 19 54, 'thc idol of origins' ile karşılaştırın.

24

Simiand'ın tarihin araştırılmasına en olumlu katkısı fi­ yatlar üzerine yaptığı çalışmaydı. Onu özellikle ilgilendiren şeyler uzun dönemli eğilimler ve düzensiz değişimlerdi. Modern tarihte, ':4 safhaları " adını verdiği, üretimin ve fi­ yatların yükseldiği, ekonominin genişlediği dört dönem gözlemledi: 1 500-1 650, 1 789-1 8 1 5, 1 850-80 ve 1 900-20. Bu dönemler arasında, fiyatların sabit olduğu veya düştüğü ve ekonominin daraldığı ''B safhaları " vardı. Bu çalışma bir­ çok nedenle ilginçtir. Birinci olarak Simiand, Bi!Jük Çöküş için tarihsel açıklama yapmaya çalışan bir ekonomistti. İ kin­ ci olarak, olayların zamanından ziyade uzun dönemli eği­ limlerle ilgileniyordu. Üçüncü olarak, fiyat tarihinin kapalı bir sistem olmadığını, fakat sosyal ve siyasal tarihi etkiledi­ ğini ve karşılığında onlar tarafından etkilendiğini vurguladı. Febvre'in söyleyeceği gibi, fiyat tarihi diye bir şey yoktur.6 II. Dünya Savaşı'ndan sonra Annales okulun ikinci ku­ şağı araştırmalarını yayınlamaya başladı. Braudel, Febvre'in teşvik ettiği genç adamlardan biriydi ve Febvre'e ithaf edil­ miş olan kitabı Mediterranean world in the age of Philip II (Phi­ lip II döneminde Akdeniz dünyası) 1 949'da yayınlandı. Bu kitabın birinci kısmı, onun "j eo-tarih" (geo-history) olarak isimlendirdiği, tarihi coğrafya ile ilgilidir ve Vidal de la Blache ve Febvre geleneğine dahildir. Dağlardan ve ovalar­ dan, iklim ve ulaştırmadan söz eder. Braudel, bütün bun­ lardan başka II. Philip'in imparatorluğunu, 50 tonluk bir geminin Marsilya'dan Cezayir'e gitmesinin 1 0 gün tuttuğu '' F. Simiand, Rcchcrches anciennes et nouvelles s ur le mouvemcnt general des prix du 1 6 a u 1 9 sii:clc. Paris 1 9 32; Les Fluctuations economigues iı longue Periode e t l a erise mon­ dialc, Paris, 1 932. Yöntemi 1 8. yüzyıl Fransa'sına E. Lobrousse tarafından uyarlanmıştı. Es g uisse du mouvemcnt des prix et dcs revenus en France au XVIII siccle, Paris, 1 933.

25

bir dönemde "kendi büyüklüğü ile tükenen", bir "muaz­ zam deniz ve kara nakliyatı teşebbüsü" olarak görüyordu. Kitabının ikinci kısmı fiyat ve nüfus hareketlerini ve etki­ lerini anlatır. Simiand'ın A safhası olarak isimlendirdiği, 1 6. yüzyıldaki fiyat yükselmesinin, Kanuni Sultan Süleyman ve II. Philip'in imparatorlukları gibi çok geniş devletler için uygun olduğunu ileri sürer. Akdeniz dünyasında "burjuva­ zinin çöküşü"nün nedenleri ve sonuçlarını tartışır. Burada tarihçilere uzun dönemle daha fazla ilgilenmelerine ilişkin tavsiyesini uygulamaya koyar.7 Braudel'in şaheseri ile rahatlıkla karşılaştırılabilecek pek az kitaptan biri de Chaunu 'nun Siville et l'Atlantique isimli kitabıdır (1 95 5-59) . Kitabın kahramanı, daha bü­ yük bir coğrafyaya ve ölçeklere sahiptir. Yalnızca açık­ layıcı kısmı, VIII cilt, 3000 sayfadan daha uzundur. Bu­ na rağmen, Braudel'in kitabıyla karşılaştırıldığında, bir genel sentezden ziyade bir monograftır. En başta nicel ekonomik tarihe bir katkıdır. 150 yıl boyunca veya daha kesin olarak, 1 504'ten 1 650'ye kadar, Seville ile Yeni Dün­ ya arasındaki ticaret hacmindeki dalgalanmalarla ilgilenir. 1 504-1 622 arasında, bir daralma döneminin izlediği, uzun safhalı bir genişleme (1 550'lerdeki kısa dönemli bir re­ sesyon dışında) olduğu ortaya çıkar; Simiand'ın A ve B safhaları yeniden belirir. Chaunu aynı zamanda tüm dünya ekonomisinin, Amerika'nın keşfi sayesinde, birleşmeye baş­ ladığını ve ekonomik eğilimlerin Amsterdam'dan Pekin'e kadar, Seville ile Yeni Dünya arasındaki ticarette aynı ritmi

7

Braudcl'in La Mediterranee isimli kitabı hakkında B. Bailyn'nin ilginç bir eleştirisi Journal o f Economic History, Xl, 1951 'de yayımlanmıştır.

26

izlediğini savunur. Chaunu, eğilimlere olduğu kadar yapıla­ ra da, örneğin ulaşım yapısına, ilgi gösterir. Düşük nüfus yoğunluğunun Yeni Dünya'yı daha da genişlettiğine işaret eder ve haberleşme olanaklarının kötülüğü, (özellikle İ s­ panyollar gelmeden önce) düzgün yolların yokluğu kadar, lisanların çeşitliliğiyle uzaklıklar daha çok artar. Pizarro, on yıl sonra Cortes'in başarısını tekrarlayabildi, çünkü İnkalar, Aztekler'in başına neler geldiğinden habersizdi. 8 Savaş öncesi Annales okulunun diğer bir önemli ça­ lışması Bloch'un eski öğrencisi Pierre Goubert tarafın­ dan yapıldı. Beauvais et Beauvaisis (1 960) . Aslında Gou­ bert'in planladığı şey Bloch'un Feudal Sociery (Feodal Toplum) isimli kitabı gibi, fakat 1 600 ila 1 730 arasında Beauvais bölgesi için, Labrousse'un9 bir zamanlar or­ taya koyduğu gibi, kronolojik amaçlar sağlamak için coğ­ rafi yoksunlukları göz önüne alaraktan, bir "tümel tarih" yazmaktı. Maalesef, çalışma yine de çok genişti ve Gou­ bert kurumları, dini (örneğin, Jansenizm'in yerel farklılı­ ğı) ve sosyal tutumları atlamaya karar verdi. Bundan ge­ riye kalan bile, yapı ve eğilimlerin (yapı, konjonktür) bir incelemesini içeren dikkate değer bir ekonomik ve sos­ yal tarih eseridir. Fransa'da liderleri Louis Henry ve der­ gileri de Population olan, gelişen bir tarihsel demografi oku­ lu var. Artık E. A. Wrigley gibi İngiliz tarihçileri tarafın­ dan da uygulanan, "ailenin yeniden düzenlenmesi" me­ todunu Henry geliştirmiştir. Goubert, metodu Anneuil köyüne uyguladı. Başarılarından biri tarihsel demografiyi 8 H. G. Koenigsberger'in Chaunu'nun kitabı üzerine yaptığı önemli bir tartışma için Eng­ lish Historical Revicw'e bakınız. (1961) 9 E. Labroussc., L'Histoire sociale, sourccs et methodes, Paris 1 967, sayfa 1 1 0.

27

daha geniş bir sosyal tarihe dahil etmektir. Beauvaisis'de­ ki demografik ancien regime (eski rejim) üzerine, Malthu­ sian modele uyan, uzun ve önemli bir bölümü vardır; tedricen artan, hemen hemen her 30 yılda bir geçim kri­ ziyle karşılaşan, aniden azalan, sonra tedricen yeniden ge­ lişen nüfus . . . Diğer bir önemli bölüm sosyal yapıyla ilgi­ lidir ve Beauvaisis köylülerinin homojen bir kitle olma­ dıklarını, fakat aralarında sağlam bir hiyerarşinin olduğu­ nu vurgular. Tepede başarılı rençberler ve kira toplayıcıları vardı; sonra taşra zanaatçıları, bahçıvanlar, bağcılar, fasulye üreticileri (hancotiers) ; en altta ise tarım emekçileri. 1 0 Goubert'in kitabının ikinci yarısı değişim modelleri­ ne ayrılmıştır. Bu özellikle Simiand ve Labrousse tarzın­ da, kısa ve uzun dönemli eğilimleri ayıran, bir fiyat tarihi incelemesidir. Uzun dönemde, 1 647-1 730 arasındaki fi­ yat düşüşlerini anlatır, bu suretle, Simiand'ın B safhasını bir kez daha doğrular. Ö zellikle ilginç olan, Goubert'in fiyat ve nüfus hareketlerini yan yana koyarak ekonomik değişimin beşeri sonuçlarını göstermesidir. Hububat fi­ yatları yükseldiği zaman, kısa dönemde genellikle olduğu üzere, nüfus azalır, fakirler açlıktan ölürlerdi.1 1 Goubert'in yazmaya niyetli olduğu tümel tarih, An­ nales okulunun en yeni ve en ilginç incelemelerinden biri olan Emmanuel Le Roy Ladurie'nin kitabı Les Pqysans de Languedor!da (1 966) muzafferane bir şekilde başarılmıştır. 10

11

İ ngilizce bir özet için Pas/ and Pruml dergisinde, 1 956, P. Goubert, 'Thc French pea­ santry of the seventecnth century' yazısına bakınız, T. ı\ston baskısında tekrar yayınlandı, Crisis in Europe, Londra, 1 965. İ ngilizce bir özet için P. Goubert'e bakınız, 'Recent theories and research on Frcnch po­ pulation between 1 500 and 1 700' D.V. Glass ve D.E.C. Evcrsley (cds), Population in History, Londra, 1965.

28

Le Roy Ladurie'nin zaman zaman "Dauphin"* olarak isimlendirilmesi şaşırtıcı değildir -bu, Braudel'in Anna­ les Ki:allığı'na mirasıdır. Kitabı yalnızca arazi, iklim, nü­ fus ve fiyatlarla değil, aynı zamanda aile yapısı, okur-ya­ zarlık, Reformasyon, köylü ayaklanmaları ve büyücülük­ le de ilgilidir. Daha önce belirttiğim gibi, diğer kitaplara göre 1 5 . yüzyıl sonlarından 1 8. yüzyıl başına dek, Louis XI' den, Louis XIV' e kadar uzandığı için çok daha uzun dönemli bir çalışmadır. Böylesi amaçlar, yalnızca 650 say­ falık bir kitapta mümkündür, çünkü yazan kendini yalnızca bir bölgeyle değil, aynı zamanda bir sosyal sınıfla da sınır­ lamıştır. Kitapta, ekonomik ve sosyal değişim, meddücezi­ rin bir büyük hareketi, yani büyük yükseliş ve düşüş süre­ cinde tanımlanmıştır. Bunlar, Simiand'ın tümel tarihe uy­ gulanmış safhalarını andırmaktadır. A safhasında, bir nüfus patlamasını, arazi kazanımını; daha entansif tarımı, mülklerin taksimini, bir fiyat yükse­ lişi ve kira ve ücretlere rağmen karın zaferini, tüm ilişkili eğilimleri anlatır: Yerel düzeyde yaygın hareketlerin nasıl işlediğinin zarif bir gösterisi. Fakat Le Roy Ladurie bura­ da durmaz. Niceliksel tarih önemli olsa da yeterli değil­ dir. Sosyal tarihi çağdaşların gördüğü ve hissettiği gibi, iki kültürü (biri köye ait, Katolik, cahil, fakir; diğeri şehre ait, Kalvinist, okur-yazar ve başarılı) ayrıştırarak ve köy­ lülerin darılmalarını ve sosyal çatışmaları betimleyerek, tartışmaya geçer. 1 5 80'lerdeki Languedoc köylü isyanla­ rının eskiye oranla daha köktenci ve daha sert olduğuna işaret eder ve ayrıca onun bir çeşit hayal kurma, imgeleme' Halef.

29

nin isyanı olarak açıkladığı, bir büyücülük salgını vardı. Takriben 1650'den sonra B safhasının tüm belirtileri var: azalan nüfus, kayıp köyler, parçalanmış mülklerin yeniden düzenlenmesi ve fiyatlarda, yiyecek üretiminde ve karlarda bir düşüş. Goubert'in nüfus azalmasının kısa dönemli nedeni olarak açlık üstünde önemle durmasına karşın, Le Roy Ladurie konuya uzun dönemli bakarak, te­ mel etmenleri göç ve geç evlilik olarak vurgular. Bu sat­ hada, köylü ayaklanmaları Katolik bölgelerinde değil, Pro­ testan bölgelerinde yer alır, özellikle Cevennes'da. On­ lar, Louis XIV'ün Huguenots'a karşı kampanyasına bir tepkiydi; örneğin Nantes Fermanı'nın iptali, fakat bütün hikaye bu değil. Onlar vergilendirmeye karşı protesto­ dur; fakat isyan nedeni yalnızca vergi değildi. Psikolog George Devereux'nün (Freud'a değinmeden) yardımıyla, Le Roy Ladurie histeri terimleri içerisinde Camisard'la­ rın isyanının bir yorumunu, özellikle kahinleri ve saralı kutsal kişileriyle birlikte sunar. Camisard'ların kendileri, genç kadın kahinlerin bekaretleriyle birlikte esinlerini de yitirdiklerine dikkat etmişlerdi. Veriler, kehanette bulunma­ nın bile B sqfhasının bir parçası olduğunu göstermektedir; azalan yiyecek üretimi geç evliliğe, geç evlilik cinsel asabi­ yete, cinsel asabiyet isteriye ve isteri profetik kasılmalara (peygambervari krizlere) neden oluyor.12 Çalışmalarını tartıştığı altı tarihçi -Febvre, Bloch, Braudel, Chaunu, Goubert, Le Roy Ladurie- tarihe ilgi­ lerinde ve yaklaşımlarında kalıplardan uzaktırlar, fakat bir­ takım önemli ortak karakteristikleri vardır. Bunların hepsi 12

Bu son nokta yazar. tarafından açık hale getirilmemiştir.

30

sosyal tarihle çok ilgilenir. Her ne kadar bazıları, örneğin Febvre, "yapı" teriminden pek hoşlanmazsa da, hepsi ya­ pısal etmenlere, tarihte sürekli (en azından, görece sürekli) olana ilgi duyarlar. Hepsi Chaunu ve Goubert'in özellikle konjonktür olarak isimlendirdiği, ekonomistlerden alınan fakat tüm tarihe uygulanan bir terim, uzun dönemli deği­ şim modelleriyle ilgilenirler.13 Marksist değildirler-özellikle Febvre tarihin herhangi bir determinist yorumuna çok kar­ şı çıkıyordu-, fakat Marks gibi, Annales'in economies, societes, civilisations alt başlığının tanımladığı ilişkilerle ilgilidirler. De­ ğişim modelleri kavramlarında, fiyat ve nüfus eğilimleri za­ man zaman çok önemli etmenler olarak görülür, fakat si­ yasal ve kültürel "üst yapılar" edilgin olduğu kadar etkin olarak da algılanır. Bu nedenle Annales grubu "sosyal tarih için yeni bir çerçeve" sunuyor.14 Grubun ortak karakteris­ tikleri hakkında bir kez bu noktalar açıklandıktan sonra, 1 930 ve 1 970 arasındaki zamanda metotlarının kendileri gibi değiştiğini görebilmek için farklılıklar hakkında da bir şeyler söylemeye değer. Şu anda fiyat tarihi ve tarihsel de­ mografi ile ilgileniyorlar, halbuki bununla ne Bloch ne de Febvre ilgilenmezdi. Bu okulun tarihçilerinin yalnızca modern Avrupa' nın doğuşunun tarihi ile ilgilendiği düşünülmemelidir, her ne kadar bu dönem ilgilerine egemen olmuşsa da. Ara­ larında J acques le Goff ve Georges Duby gibi Ortaçağ bilimleri uzmanları ve Charles Moraze gibi 1 9. yüzyıl 13 14

Ekonomistlerin kullanımına bir örnek için, Institut National de la Statisticıue et des Etudes tarafından yapnlanan Et11des et coııjonct11re dergisine bakınız. D eyim J. H . Hexter'indir ve Journal of Economic History'de o başlıkla bir makale yazmış­ tır. :A.'V, 1 955, Reappraisals in Histo ry'de tekrar yayınlandı, Londra, 1 9 6 1 . Benim görüşüme göre, hiç de öyle yeni bir çevre oluşturmadı.

31

öğrencileri de vardır. Ne de sosyal tarihin Fransa'da hiç­ bir anlamda Annales'in tekelinde olduğu düşünülmeme­ lidir. Bloch'un bir çağdaşı olan ve en çok Fransız Dev­ rimi hakkındaki çalışmasıyla tanınan Georges Lefebvre de Kuzey Fransa'daki köylüler üzerine olan kitabından (1 924) Orleans bölgesinin toplumsal yapısına (1 962) iliş­ kin kitabına kadar bir öncü sosyal tarihçidir. G. Le­ febvre, tıpkı Febvre ve Bloch gibi, tarihsel psikolojinfo. sorunlarıyla ilgileniyordu.ıs Diğer ülkelerde olduğu gibi ABD'de sosyolojiye yaklaşan (ve katkıda bulunan) sosyal tarihçilerin gelişen bir okulu var; buna örnek olarak B. Bailyn, E.G. Barber, S.L. Thrupp, C. Tilly gibi tarihçi­ ler16 veya Comparative Studies in Society and History dergisi sayılabilir. İngiltere'de, R.H. Tawney'in bizim Febvre'imiz (Örneğin, Tawney'in çizmelerin ekonomik tarihle olan iliş­ kisi hakkında görüşleri Febvre'i memnun edebilirdi); Past and Present'ın bizim Annales'imiz, Eric Hobsbawm, Law­ rence Stone veya Edward Thompson'ın bizim Chaunu veya Goubert'imiz olduğu söylenebilir. Fakat İngiltere ve Fransa arasındaki farklılıkları vurgulamak daha yapıcıdır. Uygulamada İ ngiliz tarihçileri uzun dönem ve tümel ta­ rihle Fransızlardan daha az ilgileniyorlar; hala daha An­ nales'den öğreneceğimiz önemli şeyler var. Çeviren: FATMA TÜMEN

ı; 1"

G. Lefebvre, Les Paysans du Nord pendant la revolution française, Paris, 1 924; Etudes orleanaises I, Paris, 1 962; La Grande Peur de 1 789, Paris, 1 932. Ö rneğin, B. Bailyn, The New England Merchants in the Seventecnth Century, Cam­ bridgc, i\!ass., 1 9 55; E.G. Barbcr, The Bourgcoisie in Eightecnth century France, Princc­ ton, 1 955; S.L. Thrupp, Thc Mcrchant Class of Medicnl London, Ann Arbor, 1 948; C. Till)', The Vendee, Londra, 1 964.

32

AVRUPA TOPLUMLARININ KARŞILAŞTIRMALI TARİHİ İÇiN1 Mı\RC BLOCH

1

İlk sözlerimde, beni gülünç bir duruma düşürebile­ cek anlaşılmarruş bir noktayı açıklamama izin verin. Ben size her derde deva mükemmel bir aracın "kaşifi" olarak gelmiyorum. Günümüzde karşılaştırmalı yöntem çok şe­ ye muktedirdir; tarihsel araştırmalarda artık kabul ettir­ diği geciktirilemez zorunlulukları, yani genelleştirme ve yetkinleştirmelerini ben de uyguluyorum. Fakat bu, her şeye muktedir olduğu anlarruna gelmez, bilimlerde tılsım yoktur. Ve karşılaştırmalı yöntem yeni yeni icat edilecek bir şey de değildir. Birçok beşeri bilim dalında, uzun za­ mandır bilim adamlarınca tanıtlandığı bilinmektedir. Hu­ kuki, siyasi, iktisadi kurumlar tarihine uygulanırru çoğu kez tavsiye edilmiştir. 2 Bunun aşikar olmasına karşın taRevue de Synthese historiq ue, Aralık 1928. Bu makale bir önceki )�l Oslo'da yapılan Ta­ rihi Bilimler Uluslararası Kongresi'ne (Ortaçağ bölümüne) sunulan bir tebliğden üretil­ miştir. Zaman darlığı nedeniyle yalnızca mütevazı geliştirmelerle yetinmek zorunda kal­ dım. 2 Tam anlamıyla bir bibliyografi hazırlamak iddiasını taşımadan, yalnızca M. H. Pirenne'in IV. uluslararası tarih kongresine sunduğu bildiriyi anacağım (tutanaklar s . 1 7, 32); bu ça­ lışma ulusal çalışmalara soyunmuş tarihi araştırmalardan daha anlamlıdır. Synthese dergi­ sinde de çıkmıştır; ayrıca sunulacak çalışmadan ayrı bir düşünce sistemiyle yapılmış M. Daville'nin (c. 27, 1 9 1 3) makalesini, M . Henri See'nin (c. 36, 1 923) philosophei de I'histoire isimli kitaptan alınmış makalesini - 1 928--, M. Henri Berr'in düşüncelerini (c. 35, 1

33

rihçilerin çoğu alışkanlıklarını hiçbir şekilde değiştirmek­ sizin, başlarını "tamam", "evet" diye sallayarak bildikle­ rini yapmaya devam ediyorlar. Neden? Şüphesiz, karşılaş­ tırmalı tarihi tarih felsefesinin ya da genel sosyolojinin bir bölümü olarak görmelerine olanak tanındığından; öy­ le bir bölüm ki, kendi düşüncelerinin gelişimine göre ki­ mi zaman yüceltilecek, kimi zamanlarda ise kuşkucu bir gülücük ile karşılanacak, ancak sıra kendi uygulamalarına gelince, bir yönteme ihtiyaç duyulduğunda, kullanım hak­ ları saklı kalmak kaydıyla. Zira bir yöntemin kullanışlı, teknik araçlarla donanmış ve pozitif sonuçlar sağlaması­ dır beklenen. Karşılaştırmalı yöntem de tam anlamıyla bu­ dur, ancak şimdiye kadar bu niteliklerin yeterince açık­ landığını sanmıyorum. Bu yöntem araştırmalar boyunca tüm ayrıntıları kavrayabilir, hatta buna zorunludur. Çün­ kü tarih biliminin geleceği buna bağımlı. Burada, sizin önünüzde ve yardımlarınızla, bu aracın uygulama ola­ naklarını belirlemek ve doğasını saptamak, birkaç örnek ile ondan beklemeye hakkımız olan başlıca hizmetleri gös­ termek, nihayet kullanımını kolaylaştırıcı bazı pratik araç­ lar önermek istiyorum. Şu anda, Ortaçağ uzmanlarının önünde konuşurken, doğru ya da yanlış ancak rahatlıkla Ortaçağ olarak adlan­ dırılan dönemden alınmış örnekler kullanacağım. Ancak ele alınacak örnekler kendiliklerinden -mutatis mutandis­ modern olarak anılan Avrupa toplumlarına da uygulana1 923) anacağım. Pozitif karşılaştırmalı tarih denemesi olarak, siyasal tarih alanında M. Ch­ V-Langlois'in The Comparativc History of England and France During The Middle Ages isimli, English Historical Review'de 1 900'de yayınlanan önemli makalesini (hatırlayalım) ve başka bir açıdan H. Pirenne'in des Villes du Moyen Age (Ortaçağ Kentleri, Dost Y. 1 9 82) adlı kitabındaki birkaç parlak sayfayı analım.

34

bilirler. Zaten, en önemsiz imalara dek kendimi hiçbir şekilde engellemeyi düşünmedim.

il

Yaygın kullanımı olan "karşılaştırmalı tarih" terimi, bütün yaygınlaşmış terimlerin yazgısını paylaştı: Anlam kayması. Bu anlam kaymalarından yanlışlığı su götürmez olanlarının üzerinde durmayacağız. Dışarda tuttuğumuz bu sapmalara rağmen sorun varlığını sürdürmektedir. Dü­ şünsel planda oldukça farklılaşan iki akıl yürütme çoğu zaman karşılaştırmalı yöntem içinde birleştiriliyorlar. Sa­ dece dilbilimciler bunları sağlıklı bir biçimde ayırt etme­ ye çalışıyorlar.3 Şimdi de tarihçilere özgü bakış açısıyla bu ayrıştırmanın nasıl gerçekleştirilebileceğini araştıralım. Öncelikle, bizim alanımızda karşılaştırma ne anlama gelir? Kuşkusuz şudur: farklı toplumsal ortamlarda da ol­ sa, göze çarpan iki ya da daha fazla fenomenin seçimini yapabilmek, belirli bazı analojiler içinde sunabilmek; ya­ pılabilecek tüm ölçümler ile ortaya koydukları farklılıklar ve benzerliklerle beraber evrimlerini gösteren eğriyi ta­ kip edebilmek; mümkün olduğu ölçüde olguları açıkla­ mak. Öyleyse, karşılaştırma kelimesi ile tarihsel bir yakla­ şımın varolabilmesi için iki zorunlu koşul vardır; bunlar­ dan birincisi gözlenen olgular arasında herhangi bir ben­ zerliğin olması -ki bundan daha doğal bir şey olamaz, ikin3 Özellikle A. Meillet'in La merhode comperative en linguistique historique, 1925, isimli ça­ lışmasına bakınız. O çalışmadan yöntemin iki değişik biçimini irdeleyen fikirlerle ilgili alıntılar pptım.

35

cisi ele alınan olguların gerçekleştiği ortamlar arasında her­ hangi bir farklılığın olması zorunluluğu. Örneğin, Li­ mousin bölgesinde senyörlük düzenini inceliyorsam, ele aldığım bölgenin herhangi bir yerindeki bir senyörü, baş­ ka bir yerindeki bir diğer senyör ile karşılaştırabileceğim bir konuma ulaşmaya çalışırım; kelimenin basit anlamıy­ la seçtiğim olguları karşılaştırırım. Yine de teknik olarak karşılaştırmalı tarih kullanmadığım düşüncesindeyim; çün­ kü benim farklı konularım aslında bir bütünü, toplumun bölütlerini oluştururlar. Uygulamada, devletin ya da ulu­ sun sınırları çerçevesinde oluşturulan mukayese unsurla­ rı, karşılaştırmalı tarih metodunun sadece isminin ko­ runduğu alışılagelmiş yöntemlere uyarlandı. Tüm top­ lumsal karşıtlıklar içinde, düşünsel ilgiyi en çok Üzerleri­ ne çekenler politik ve ulusal zıtlıklar oldu. Ne var ki bu ilgi aslında kaba bir basitleştirmedir. Biz de düşüncele­ rimizde bu kavrama, şimdiye dek kullanılageldiğinin öte­ sinde, daha esnek, uyumlu ve kesin olarak bağlı kalaca­ ğız. Görüldüğü gibi karşılaştırma usulü, metodun tüm gö­ rünümlerinde ortaktır. Aynı zamanda, göz önünde bu­ lundurduğumuz incelemelerin alanına uygun olarak, so­ nuçları ve prensipleri ile tamamıyla farklı iki uygulamaya da elverişlidir. Birinci olasılık: Zaman ve mekan açısından farklı iki toplum seçiliyor, bunlar arasında bazı analojiler gözlem­ lense bile, şu ya da bu fenomen hakkındaki bu analojileri ne ortak bir kökenle ne de karşılıklı etkileşimle açıklaya­ biliriz. Örneğin, zamanımızdan oldukça uzaklarda kalan Cizvit topluluğu (Societe de Jesus) üyesi P. Lafitau'dan be36

ri, okuyucular "ilk çağlar"4 ile "vahşi Amerikan gelenek­ leri"ni sık sık karşılaştırmaya davet edilirler. Bu, yukarda sözü geçen karşılaştırma türünün çok yaygın bir tipidir. Akdeniz, özellikle de Yunan veya Roma uygarlıkları ve günümüzde "ilkel" denen toplumlar birbirleriyle muka­ yese ediliyorlar. Nispeten uygarlaşmaya yönelmiş bir dün­ yanın kıyısında, Roma İmparatorluğu'nun başlangıç dö­ nemlerinde, Nemi gölünün güzel kıyılarında gerçekleşti­ rilen ayinin tuhaf merhame�sizliği kötü bir izlenim vere­ cektir; "her kim ki Diana'nın küçük tapınağında papaz olmak ister, bir koşulu yerine getirmelidir, hem de sade­ ce şunu: yerine göz diktiği papazı öldürmek... " Eğer Ne­ mi'dekine benzer bir başka yerde gerçekleşmiş, uygarlık­ tan uzak bir başka adeti, davranışı göstermek istersek; eğer naklettiğimiz kurumsal tutumların saiklerini ortaya koyabilirsek; tür olarak aynı, özgül olarak da farklılaşmış çeşitli koşullar altında, insan topluluklarının bünyesinde, büyük çoğunluklara ulaşmış kurumsal yapıların ve klasik antikiteye dek uzanan çalışma alanları kalıntılarının, bü­ yük ölçüde, hatta tüm boyutlarıyla ifa ettikleri kurumsal­ laşmış saikleri tanıtlayacaksak. .. bu durumda, yerinde ve haklı olarak bir çıkarsama yapacağız; uzakta kalmış bir döneme özgü, sözü edilen saikler bize Nemi'de Papazlar şürekasının doğuşunu açıklayacaklar.5 "Örneğin, dünya­ nın dört bucağından toplanarak bir araya getirilen kanıt­ larıyla, bütünüyle akla yatkın bir hale gelmiş bir araştır4

5

Mocurs