127 78
Turkish Pages 176 [178] Year 1992
BERNARD LEWIS
İSLAM'IN SİYASAL DİLİ
Türkçesi Fatih TAŞAR
REY YAYINCil..IK
--
1992
REY YAYINCILIK:5 İnceleme - Araştırma: 1 lstanbul, Nisan,
1992
Dizgi, iç düzen Rey Kapak Rey Baskı - Cilt Objektif Eserin Özgün Adı The Political Language of lslam
Rey Yayıncılık Hükümet Cad. Sim lşhanı Kat : 5 Tel: (35) 22 19 29 KAYSERİ
Bernard Lewis Profesör Bernard
Le wis
31 Mayıs 1916'da Londra'da doğdu. 1936'da
üniversite mezuniyet derecesini birinci sınıf onur ödülüyle aldı. 1937'de Paris Üniversitesi Semitik Çalışmalar Kürsüsü'nde yüksek lisans (diploma) çalış ması; 1939'da Londra Üniversitesi lslam Tarihi Kürsüsü'nde doktora yaptı. Doktora öğrenimini tamamladıktan sonra Londra Üniversitesi'nde öğretim üyeliği görevine başladı. Bu görevine lngiliz Silahlı Kuvvetlerinde göreve çağrılınca ara verdi. Ortadoğu dilleri konusunda iyi eğitim görmüş biri ve
tarih uzmanı olan Lewis, beş y ;l lngiliz İstihbarat servisleri için önemli görev
lerde bulundu.
Bernard Lewis, akademik yaşamdan uzak kaldığı bu beş yılllık süre içerisinde 1940'da lsmaitılıgin Kökenleri ile Bugünkü Türkiye ve 1941'de de Arap Araştırma ları'na lngilizlerin Katkıları'nı yayımladı. II. Dünya Sava
şı'nın hemen ardından akademik faaliyetlerine geri döndü. Savaştan iki yıl sonra Diplomatik ve Siyasi Arapça El Kitabı adlı eserini yayımladı. l948'de editörlüğünü yaptığı "Büyücüler Topragı" adlı kitap izledi. Ardından "Tarihte Araplar"(l950), Türk Arşivlerinden Belge ler ve Notlar (1952),"Mo
·
dem Türkiyenin Doguşu" (1961) gibi ses getiren, ünlü kitapları ya).-ımlandı.
Bemard Lewis ve eserle� hakkında daha geniş bilgi için insan Yayınlan ta rafından çevrilen A. Hüseyin, R. Olsen ve C. Kureyşi'nin editörlüğünü yaptık ları "Yeni oryantilistler ve Islamiyatçılar" (1989) adlı kitaba bakılabilir.
İÇİNDEKİLER
Birinci Bölüm: Metafor ve Kinaye
7 - 42
ikinci Bölüm: Beden Siyaseti 43 - 68 Üçüncü Bölüm: Yönetenler ve Yönetilenler 69 - 110 Dördüncü Bölüm: Savaş ve Banş 111 - 139 Beşinci Bölüm: İtaatin Sınırları 141 - 176
1.
BÖLÜM
METAFOR* VE KİNAYE 1979 yılında İran'da, sadece üst düzey yönetimde değil, ay nı zamanda toplumun bütününde köklü değişiklikler meydana getiren bir dizi olaylar patlak verdi. Ortaya çıkan sonuçlar ise, bu mücadelede.ön saflarda bulunanları bile çok aşmıştı. Yapı lan bu değişikliklerin mimarları, olayı "inkılap" olarak nitelen dirdiler; bu grubun dışındakilerin çoğu da, ol�ya bakışları ne oJursa olsun, bu nitelemeyi kabul ettiler.
Devrimler kendilerini değişik şekillerde açığa vururlar; ve her birinin geçmişi değerlendirmede ve geleceğe yönelik hedef lerini belirlemede kendilerine has yöntemleri vardır. Fransız Devrimi, 18. yy. Aydınlanma Döneminden gelen kendine özgü ideolojik yapısıyla, ideallerini özgürlük, eşitlik ve toplumsal uzlaşma olarak belirlemiştir. Rus Devrimi, 19. yy. Sosyalizmi nin oluşturduğu yapısıyla; gelecek için planlarını proleterya diktatörlügü sayesinde oluşturulacak sınıfsız bir topıumu te mel alarak ortaya koymuştur. İran Devrimi ise kendisini Meı ır kısaca şöyle özetlenebilir: Heihangi bir şeyin ya da oylayın ka�laştınla· bileceği başka bir şeyden bahsedilerek tasvir edilmesine metafor denir. Örnek olarak "yanaklanndaki güller" deyiminden anlaşılan "gülümseme"dir. Metaforla mecaz arasın daki ilişkiyi de burada anlatmak yerinde olacaktır. Mecaz tanım olarak bir sözün bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka �nlamda kullanılmasıdır. Kelime ve fi kir mecazlan ofarak iki gruba aynlır. Birincisi, kelimenin gerçek anlanundan başka an lamda kullanılmasıdır. İkincisi ise kelimelerde bir değişiklik yapmadan, fikrin ifadesin de başkalık göstermeye yarayan mecaz çeşitleridir. İşte, bizi ilgilendiren bu ikinci grup tur ve kendi içinde teşbih,' tezat, telmih, mübalağa, teşhis, ve intak gibi alt gruplara aynlır. •
·
7
İslami terimlerle açığa vu�ı:.�-�!lnt.Jvfoll_aJarırı y�nettiği dini bir h(J,reket olar_ak., din_sel esa�l8::rı tel!l�l alıtr.J!k eski düzenin eleşt�ıi:;irı! yapmak ve yeni düzen içi� 5fini teıjmkrlEı_açıklaı;ıan planlar oluşturmak. Jakobenler kendilerini Romalı Cumhuri yetçiler -iibi"görmüşler, Bolşevikler ise Fransız Devriminde or taya çıkan olaylan tekrarlamak ya da bunlardan kaçınmakla uğraşmışlardır. Oysa �-µ.slüma11: dev.rimcH�ı:. İ_ş_l�m'.ın d�ğuş sürecini kendilerine örnek almışl!'l:r ve ke_ndil�rin! gerçek bir İslami