Senin Yolun Hangisi? [10 ed.]
 9786254490903

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

39 13

1 ALFA 1 EGİTİM 1 70

SENİNYOLUN HANGİSİ?

BAHAR ERİŞ Dr. Bahar Eriş, çocuklarda üstün zeka ve yetenek eğitimi üzerine odaklanmış bir akademisyen ve yazardır. Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölü­ münden mezun olduktan sonra Fulbright bursuyla ABD'ye gitmiştir. 1998-2004 yıllarında New York'ta, Columbia Üniversitesinde öğrenim gör­ müştür. Üstün yetenek eğitimi alanında yüksek lisansını tamamladıktan sonra aynı okuldan doktorasını almıştır.

6

yıllık eğitimi süresince Teachers College'da öğ­

retmenlik yapmıştır. Eriş, Türkiye'ye döndükten sonra, 10 yıl boyunca (2004-2014) Boğaziçi Üniver­

sitesi Eğitim Fakültesinde "üstün yetenek eğitimi" konusunda dersler vermiştir. 2015-2017 yıllarında Bahçeşehir Üniversitesi Üstün Yetenekliler Eğitim Progra­ mı'nda Yrd. Doç. Dr. olarak yüksek lisans derslerine girmiştir. 2017'de uzmanları ve anneleri bir araya getiren MomTalks etkinliğini hayata geçirmiştir. Aileleri bilinçlendirmeyi· amaçlayan bu organizasyon, her yıl İstan­ bul başta olmak üzere Türkiye'nin farklı şehirlerinde düzenlenecektir. Alfa Yayınlarından çıkan Her Çocuk Üstün Yeteneklidir (17. baskı), Anne Beynim

Aç (14. baskı), Çocuklar Nasıl Başanr? (Mümin Sekman'la) (35. baskı), Gölgedeki Y ıldızlar (7. baskı), Çocuklar Nasıl &şanr? 2 (15. baskı), Korkmasaydın Ne Yapardın

(16.

Baskı) ve Senin Yolun Hangisi kitaplarının yazarıdır. Aynı zamanda 25 yıldır

profesyonel simultane çevirmen olarak çalışmaktadır. Eriş, Türkiye'nin farklı illerindeki okullarda, özel şirketlerde ve kurumlarda aile­ lere, eğitimcilere ve çalışanlara yönelik eğitimler vermektedir. Eğitimleri çocuk­ larda başarı, üstün zeka keşfi ve eğitimi, yaratıcılık, 21. yüzyıl becerileri, yetenek keşfi ve gelişimi konularındadır. "Her çocuk en iyi eğitimi hak eder" düşüncesini savunan Eriş, her çocuğun .

içinde keşfedilmeye değer biricik yetenekler olduğuna inanmaktadır. www.drbahareris.com Instagram.com/ dr.bahareris momtalks.com.tr

Senin Yolıın Hangisi? © 2020, ALFA Basım Yayım Dağıtım San. ve T ic. Ltd. Şti. Kitabın tüm yayın hakları Alfa Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti.'ne aittir. Tanıtını amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir elektronik veya mekanik araçla çoğaltılamaz. Eser sahiplerinin manevi ve mali hakları saklıdır.

Yayıncı ve Genel Yayın Yönetmeni M. Faruk Bayrak Genel Müdü r Vedat Bayrak Yayın Yönetmeni Mustafa Küpüşoğlu Kapak Tasarımı Füsun Turcan Elmasoğlu Sayfa Tasarımı Muzaffer Aysu

ISBN

978-625-449-090-3

1-10. Basım: Eylül 2020

Baskı ve Cilt Melisa M atbaacılık Çiftehavuzlar Yolu, Acar Sanayi Sitesi, No: Tel:

8, Bayrampaşa-İstanbul

(0212) 674 97 23 Faks: (0212) 674 97 29

Sertifika no:

45099

Alfa Basım Yayım Dağıtım San . ve Tic. Ltd. Şti. Alemdar Mahallesi, Ticarethane Sokak No: Tel:

15 34110 Cağaloğlu-İstanbul

(0212) 511 53 03 Faks: (0212) 519 33 00

www.alfakitap.com - [email protected] Sertifika no:

43949

KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMENİN 5 KATMANI

ALFAıEGİTİM

İşini aşkla yapanlara . . .

İÇiNDEKiLER BAŞLARKEN POTANSİYELİMİZİ NASIL KEŞFEDERİZ? KEŞFETIİKTEN SONRA NASIL İNŞA EDERİZ?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

9

BİRİNCİ BÖLÜM DOGAL EGİLİMLER: HAYAL ETIİGİN HER ŞEY OLABİLİR MİSİN?

27

GENLER NEREYE KADAR GENİŞLER?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

29

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

41

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

HERKES HER ŞEY OLABİLİR Mİ?

DOGAL EGİLİMLERİ NASIL KEŞFEDERİZ?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

ÜNİVERSİTE DÖNEMİ: KÖPRÜDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ MI?

47

. . . .

60

. . . . .

75

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

76

İKİNCİ BÖLÜM SÜRDÜRÜLEBİLİR MOTİVASYON: "SEVİYORSAN CANDAN" KEMİKLE GERDEGE GİRMEK: MOTİVASYONUN NE KADAR YÜKSEK?

AŞKIN ERKEN İŞARETLERİ: BÜYÜLÜ BULUŞMA ANLARI MOTİVASXON İKİYÜZLÜDÜR; İÇİ DiŞi BİR DEGİLDİR!

. . . . . . . . .

83

. . . . . . . . . . . . . . .

93

KENDİNİ UNUTIUGUN ANLARDA KENDİNİ BULMAK: AKIŞ 102 . . .

ÖZMOTİVASYON NEYE BENZER?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

MOTİVASYONU ARTIIRAN DİGER YÖNTEMLER

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

109 114

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM V ERİMLİ V E BİLİNÇLİ ÇABA: POTANSİYEL NASIL İŞLENİR? ÇABASIZ YETENEGE NE OLUR?

. . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

HER ÇABA BİR DEGİL: BİLİNÇLİ PRATİGİN GÜCÜ İRADENİN KADİM DOSTU: ALIŞKANLIK

121 123

. . . . . . . . . . . . . . . . . .

131

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

146

SEÇİLMİŞ YALNIZLIK: KENDİNİ BULMAK İÇİN KENDİNLE KALIYOR MUSUN?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

159

HAYALİMİZE GİDEN YOLDA ÜRETKENLİGİMİZİ ARTIRMAK İÇİN BAŞKA NELER YAPABİLİRİZ?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

167

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

187

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM DOGRU DESTEK MEKANİZMALAR!

POTANSİYEL NASIL BİR İKLİMDE YEŞERİR?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

ÇOCUKLAR! KORUMAK MI, ÖZGÜRLEŞTİRMEK Mİ?

189

. . . . . . . . . . . . . .

195

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

209

POTANSİYELDEN PERFORMANSA FARKLI AİLE PORTRELERİ

ÖGRETMEN: POTANSİYEL, NASIL ÖGRETMENLERİN ELİNDE YEŞERİR?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

226

BEŞİNCİ BÖLÜM KARAKTER: KAYA GİBİ SAGLAM, BAMBU GİBİ ESNEK, AKARSU GİBİ AKIŞKAN

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

KAYA GİBİ SAGLAM KARAKTER BAMBU GİBİ ESNEK OLMAK

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

ESNEKLİGİ NASIL ARTIIRABİLİRİZ?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

241 243 257 266

GELİŞİM ODAKLILIK: AKARSU BEYİNLİ MİSİNİZ, GÖL BEYİNLİ Mİ?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

280

AKARSU KARAKTERİ DESTEKLEYEN BAZI YAKLAŞIMLAR NELER?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

284

ALTINCI BÖLÜM YETENEGİN NEYE HİZMET EDİYOR?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

BİTİRİRKEN: SENİN YOLUN HANGİSİ?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

293 299

BAŞLARKEN: POTANSiYELiMiZi NASIL KEŞFEDERiZ? KEŞFETIIKTEN SONRA NASIL iNŞA EDERiZ?

. . . Dört yaşındaydım. Babama abisi bir-iki yıl önce doğum gününde bir raket hediye etmişti. (Bir gün babam) beni Soc­ hi'de tenis oynadığı mahallenin kortuna getirdi. Kilden kortları olan küçük bir park, bir büfe, bir dönmedolap ve tepesinden baktığında apartmanların ötesinde alabildiğine Karadeniz manzarası . . . O gün, canım sıkıldığı için babamın çantasın­ dan bir raket ve bir top çıkardım. Topa vurmaya başladım. Çitlere, duvara. . . Küçüktüm, ne yaptığımı bilmiyordum ama hızla transa girmiştim. Top avcumun içinde bir yoyo gibi gidip geliyordu . . . Hayat benim için böyle başladı.

İ l k topa vuruşta aşk ! Potansiye l i n i keşfettiği g ü n ü hayatının baş­ langıcı addeden bu küçük kızın kim olduğunu tahm i n edeb i l iyor musunuz? Maria Sharapova, doğru tah m i n . Küçük Maria, içindeki sporcu potansiyel iyle eline i l k kez ra­ ket aldığı g ü n buluşan şans l ı l ardan . O i l k anı n büyüsü yok olma­ m ı ş bir türl ü . Zamanla daha da kuvvetlenmiş içindeki ateş. Yıl lar 9

boyunca her g ü n sebatla ve b i l inçle çal ı şarak potansiyelini inşa etmi ş bu azim l i küçük kız. Çevresi de desteğini esirgememiş. Özel l ikle babası , kızı n ı n kend i n i gerçekleşti rme yolculuğunda hep yan ında d urmuş. Aşk m ü h i m mesele. Kendi yol undan akmak gibisi var mı? Sevmed iği n ve l ayıkıyla yapamad ı ğ ı n bir işte her g ü n çal ışmak acı vermez mi hayatta? Sürekli akı ntıya karşı kürek çekmekten­ se, akıntıyla ayn ı yönde giderse coşkuyla i lerlemez mi insan? İ şte Sharapova için de tenis, akış yol u olmuş. Sadece b i r meslek olman ı n ötesinde, o n u sabah yataktan kal d ı ran "anlam" olmuş. Öyle bir anlam ki , hayatının en zorlu dönemlerinde ona sarılarak ayakta d u rabi lmiş: Topa vurmayı hep sevdim... Her sorunu çözen tek şey buydu. Can sıkıcı bir maç sonunda Wimbledon'ı mı kaybettin, ters gidebilecek her şey ters mi gitti? Bir raket al ve topa vur ... Topa vurmak seni ana döndürür, açan çiçeklere ve öten kuş­ lara döndürür. Dünyanın öbür ucundan korkunç bir haber mi geldi? Anneannen öldü ve upuzun bir uçak yolculuğu sonun­ da seni bekleyen bir cenaze mi var? Eline bir raket al, bir top al ve topa vur! Kurallar değişmişse, kuralların değiştiğinden haberin yoksa, yıllardır kullandığın bir ilaç birdenbire her şeyi yerle bir ettiyse eline bir raket al ve topa vur!

Çok zorlu zaman lardan geçmiş kariyerinde Sharapova. Te­ nis oynamaktan men e·d i l m i ş , hayatı bir anda tepetaklak olmuş. Ancak haklı olduğuna i nand ı ğ ı yolda mücadeleyi b ı rakmamı ş . En sonunda temize çıkmış. Bugün h a l a onun d u rumunu şai beli bulan küçük bir kesim olsa d a mücadelesinin sonunda kaybettiği her şeyi tekrar kazanm ı ş . An laşmaları yen ilenmiş, yasağ ı kal d ı rıl­ m ı ş , aşkına yeniden kavuşmuş. 10

"Yeteneğ i n i korumak istiyorsan , ondan güçlü olmalısın" der Henri Matisse. Zorluklar karşısında dik d u rab i l e n , kırılmadan es­ neyebi len , mücadeleci bir karakter, ken d i n i gerçekleştirme yol­ c u luğunun öneml i b i r parçası : Kariyerimde pek çok kez bırakma noktasına geldim. "Buna ihtiyacım yok, " diyebilirdim, "param var, şöhretim var, zafer/erim var. . . " Ancak bir şeye olan aşkın bütün bunlardan daha büyükse, sabah dışarıda hava buz gibiyken yataktan kalkmaya devam edersin; zor bir günün seni beklediğini bilir­ ken, her şey ters giderken, dünyanın sana inanmadığını his­ sederken, kendini küçük hissederken de devam edersin . . .

" B i r şeye aşık oldunuz mu her şeyi u nutursunuz , " demiş­ ti tarihçi Hal i l İ nalcık da. Hangi alanda olursa olsu n , işini aşkla yapan ların ortak noktası , zorl uk çıktı ğ ı nda yılmamak. Aksil i kler karşısında hemen pes ed iyorsak, belki de aşk sandığımız şey geçici bir hevestir, yen iden düşünmek gerekir. Bazen aşk da yetmez. Şans da denklem i n yadsı namaz bir parçasıdır. Sharapova, omzundaki sağ l ı k sorunu nedeniyle 32 yaşında aşkına veda etmek zorunda kaldı . "Hayatta başına ge­ lenleri kontrol edemezsin, ama nasıl tepki verebileceğin senin elinde, " der Epi ktetos. Sharap9va da içinde gizli diğer aşkları

keşfetmek için farkl ı bir kariyer yolcu l uğuna yelken açtı . Sonu nas ı l olursa olsun, onunki bir "kend i n i gerçekleştirme" h i kayesi . Özüne sad ık bir hayat yaşayabi l m i ş , potansiye l i n i per­ formansa dönüştü rebi l m i ş şanslı azı n l ı ktan . Ya gerçekleşmemiş potansiyel neye benzer, hiç düşündünüz mü? Hep duyd u ğ u muz o büyül ü başarı h i kayelerine karş ı n , için­ de saklı potansiye l i keşfetmeden hayatını tamamlayan kaç i nsan vard ır kim b i l i r? H ikayeleri n i d uymayız çoğ u zaman , çünkü spot 11

ışıkl arı onların üzerine d üşmez. M i khail Yuryeviç Lermontov, Za­ manımızın Bir Kahramanı eserinde çok güzel tarif etmiştir bu in­

sanların çı kmazı n ı : Bütün dünyayı sevmeye hazırdım, değerlendiren çıkma­ dı. Böylelikle de nefret etmeyi öğrendim. Renksiz gençliğimi, kendime ve dünyaya karşı giriştiğim savaşta tükettim. Alaya alınmaktan korktuğum için en iyi duygularımı yüreğimin de­ rinlerine gömdüm, orada silinip gittiler. Hep doğru söyledim ama bana inanmadılar. O zaman kandırmaya başladım. Ki­ barların dünyasını, toplumun işleyişini iyiden iyiye kavrayın­ ca, hayat biliminde ustalık kazandım. Başkalarının bu ustalığı kazanmadan mutluluğa nasıl ulaştıklarım gördüm. Benim hiç yılmadan erişmeye çalıştığım önceliklerin tadını, onlar ken­ dilerini hiç yormadan çıkarıyorlardı. O zaman içimi bir ka­ ramsarlık kapladı. Tabanca kurşunuyla giderilecek türden bir karamsarlık değildi bu: Soğuk, çaresiz, sevimliliğin, iyi niyetli bir gülümsemenin altına gizlenen bir umutsuzluktu. Ruh yö­ nünden sakat olmuştum. Ruhumun yarısı yoktu; solmuştu, uçmuştu, ölmüştü. Ben de o yarıyı kestim attım.

Yu ryeviç' i n hazin serzenişi ndeki gi b i , özün ü keşfedip inşa edememek insanı yaşarken yok edeb i l i r. B i rçok i nsan henüz hayattayken ruhları solar, uçar, ölür. Virginia Woolf'un ifadesiyle, "parçalanmış kozanın içinde kanatları yapışık, titrek ve buruş bu­ ruş " ruhlarla doludur d ü nya. Pişman ruhlarla doludur.

En yaygın pişmanlık: Potansiyelini gerçekleştirmezsen ne olur? Dünyadaki en zengin yerler mezarlıklardır; çünkü mezarlıklarda hiç gerçekleşmeyen 12

umutları ve hayalleri, hiç yazılmamış kitapları, hiç söylenmeyen şarkıları, asla paylaşılmayan icatları ve hiç keşfedilmemiş tedavileri bulabilirsiniz.

Myles Munroe "Keşke başkalarının benden beklediği hayatı değil de, kendi özüme sadık bir hayat yaşama cesaretini gösterseydim. " Ö lmeden Ö nce En Çok Pişman O lduğumuz 5

Şey kitabı­ nın yazarı hemşire Bronnie Ware'ye göre en büyük pişman l ı k buymuş. İ l k okuduğumda çok etki lenmiştim . Bunun " e n yaygı n pişmanlık" olması beni epey düşündürmüştü . İ nsanı n sadece başkaları n ı n beklenti leri n i karşı l amak için potansiyelleri ne, ha­ yal lerine, kabi l iyetlerine s ı rt çevi rmesin i acıklı bulmuştum . Yaşamı n ı n sonuna gelmiş hastaları n bakımı ndan soru m l u hemşire Bronnie, deneyimlerini şöyle anlatıyord u : . . . İnsanlar hayatlarının sonuna geldiklerini anlayıp geri­ ye dönüp baktıklarında, ne çok hayali gerçekleştiremedikleri hemen görülüyor. Çoğu hayallerinin yarısını bile gerçekleşti­ rememiş. Bunun hayatta yaptıkları ya da yapmadıkları seçim­ lerle ilgili olduğunu biliyorlar.

Bu insanlar yaşamları n ı n sonuna geld i kleri nde, belki artık kimseye hesap vermek zorunda olmad ı kları , belki kaybedecek­ leri ya da çekinecekleri b i r şey kalmad ı ğ ı , belki başkalarının on­ lardan artık beklentisi olmad ı ğ ı için bunu iti raf ed iyorlard ı . Neden o aşamaya kadar bir şey yapmamışlardı? Başka bir hayat müm­ kün olamaz mıydı? Bazı sabahlar metroda, yüzlerinde mutsuz b i r ifadeyle işe gi­ den i nsanlar görüyorum . Bunun pek çok açı klaması olab i l i r el­ bette ama beni m aklı mdan geçen i l k şey ş u : İ şleri n i büyük olası13

l ı kla sevmiyorlar. Acaba sevdikleri b i r işe gidiyor olsalard ı , beden d i l leri , yüz ifadeleri , çevreye yayd ı kları enerji nas ı l olurdu? Kim bilir o depresif ifadenin altında keşfe d i l memiş ne ressam­ lar, yazarlar, sporc u lar, müzisyenler, dansçı lar, öğretmenler, oyun­ cular, b i l i m insanları var. İ nsanlar tutku d uyd u ğ u , potansiye l i n i n d a h a güçlü o l d u ğ u alanda desteklenseydi ne olurdu? Bunun doğal bir sonucu olarak d ünyaya pişman l ı k yerine tatmi n duygu­ suyla veda eden i nsan sayısı çok daha fazla olmaz mıydı? Daha çok insan kend i n i gerçekleşti rmenin hazzıyla tamamlamaz mıydı şu b i r kerecik yaşad ığı ömrü?

Büyük filozoflar ne diyor? Potansiye l i n i gerçekleştirme konusu tarih boyunca büyük dü­ şünürlerin gündeminde olmuş. Bu konuyu felsefesi n i n odağı na alan lardan biri , Aristo. Aristo, "Mutlu yaşam, kişinin yetenekleri­ ni engellemeden işley ebilmesidir," d iyor. Ona göre evrende her nesnenin bir var olma sebebi var. 1 Bir masa gi bi cansız bir nesne bile bir varoluş amacına sah i p : İ nsanların üzerinde çalışmas ı , ye­ mek yemesi veya üzerine bir şeyler koyması için var. Aristo can l ı organ izmalarda potansiyeli açıklarke n , " dynamis" kavramı n dan söz ediyor. "Dynamis" eski Yunan'da "güç" demek2 Yani " d i namizm" sözcüğünün kökeni . Dynamis, doğanın bize

2

Aristo'nun "self-realization" (kendini gerçekleşti rme) an layışı iki bö­ lümden oluşur, ki bu tarz bir tan ımı daha kapsayıcı buluyorum: 1. Ken din i fark etmek anlamında "self-realize" 2. Potansiyel i ni perfor­ mansa dönüştürmek anlamında "self-realize. " "Dunamis"; bu kavramı insandaki potansiye l i anlatmak için ilk kul­ lanan Aristo olmuş. Hatta Alfred Nobel "d inamit" kavramı n ı bura­ dan esinlenerek ortaya atmıştır. 14

verd i ğ i , b i r şeyi yapma gücü ya da kapasitesi . " Uzun vadeli ve yapıcı bir kişisel inşa süreci" anlamına geliyor.3 Aristo'nun felsefesinde potansiyelini gerçekleşti rmek, olgun ­ laşmış halin e dön üşebilmek demektir. Mesela bir tohumun bir bitki ya da ağaca dönüşme potansiyeli vard ı r. Döllenen bir yu­ murtanın bir tavuk ya da horoza dönüşme potansiyeli bulunur. Kişin i n mutlu l u ğ u , bu potansiyelin doğru keşfiyle mümkündür. Kişinin hangi alanda daha fazla potansiye l i olduğunu doğru anlamak öneml i d i r. Yoksa eğitim de, n iyet de, mantık yürütme de kısır kalabi l i r. Yeten eğin ve seni mutlu eden şey, potansiye l i n i doğru anlamlandı rmak için ki l it noktad ır. Tabii bu keşfi , sebatkfü ve uzun sol uklu bir eğitim süreciyle desteklemek ası l mesele. Buna karşın "dinamizm" kel imesinin mo­ dern kullanımı, ani ve patlamalı birbüyüme algısı yaratır. Bu yan­ lış anlamayı dinamitin mucidi Alfred Nobel'e borçl uyuz. Nobel'in bulduğu patlayıcıya "dinamit" ad ını vermes i , sözcüğün özündeki sabır, sebat ve gelişim odağını anında havaya uçurmu ş ! Schopenhauer da, potansiyelini gerçekleştirmek v e mutl u l u k arasında bağ kuran lardan . Yaşam B ilgeliği Ü zerin e Af orizma­ lar da, 4 kapasitesi n i n altı nda çal ışan kişinin kend i n i ömür boyu '

3

4

Mesela Arapçadaki "kuvve" kavramı da " potansiyel"e karşılık gel i r. İ bni Sina'nın kuvveden fiile kavramı da Aristo fel sefesine benzer şeki lde potansiyelin gerçekleşmesi anlamını taşır. Olağanüstü kas gücüyle donanmış Herkül gibi bir i nsan, dış ko­ şullar yüzünden oturarak yapması gereken b i r işle, küçük zavallı bir zanaatla uğraşmak ya da kendisine çok yabancı başka türlü güçler gerektiren çalışmalar ve zihi nsel işler yapmak zorunda kal ı r­ sa, bunun sonucunda kendisinde kusursuz olan kuvvetleri ku l lana­ mazsa ken d i n i ömür boyu mutsuz h issedecektir. . . . z i h i nsel güçleri çok ağı r basan ve bu güçleri gerekti rmeyen çok kötü bir işi yapan ya da fiziksel gücünün yetmed i ğ i bedensel bir işi yapmak uğruna zihinsel güçlerini geliştiremeden , kullanamadan olduğu gibi bı rak­ mak zorunda kalan biri daha mutsuz olacaktır. 15

mutsuz h issedeceğ i n i vurg u luyor. Aynı şekilde, potansiyel sah i b i olduğu alan ı n d ı ş ı n d a başka bir alanda çal ışman ı n da mutsuzlu­ ğa kesilen bilet olduğunu söylüyor.

Psikologlar da "potansiyel" diyor Potansiyelini gerçekleştirmek

ve sağlık arasındaki i l i şkiyi de

göz ard ı etmemek gerekir. Psikolog Will iam James, " Eğer bir or­ ganizma potansiyelinin tümünü kullanamıyorsa zamanla hasta olur,"

demiştir. Dünya Sağ l ı k Örgütünün sağ l ı k tanımı da, "kişinin

potansiye l i n i gerçekleşti rmesi" ifadesini kapsar. Kendini gerçekleştirme

kavramı n ı ortaya atan psikolog Abra­

ham Maslow da, konuyu başarı bağlamında değerlend irmiştir. Maslow, " İ nsan ı n tek raki bi kendi potansiye l i d i r. Tek başarısızl ığı ise kendi i htimallerini gerçekleştirmemektir, " der. M üzisyen müzik yapar, sanatçı sanat yapar, şai r şiir yazarsa kend isiyle ve hayatla barışık olab i l i r. Maslow'a göre, insan ne olabi lecek kapasitedey­ se o olmal ıdır. Değerl i eğitimci ve psikolog Doğan Cüceloğ l u , kendini ger­ çekleştirme

kavramına, kültürümüze de uyacak şekilde, " gönlü­

nün muradını keşfetme!