Ortak Benlik: Nörofelsefi Temellendirme [1 ed.]
 9789755396699

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

TAHİR M. CEYLAN 1956 Çanakkale/Yenice doğumlu. İlk ve orta öğrenimini Yenice'de tamamladı, 1982Öe tıp fakültesini bitirdi. Seksenli yıllarda bir grup arkadaşıyla beraber

''In Vivo''

isimli edebiyat/felsefe dergisini çıkardı, İstanbul Tabip Oda­ sı Bülteni'nin sanat/felsefe sayfalarını düzenledi. Bu sırada görüntü felsefesi ve fotoğraf tarihiyle ilgili olarak,

Estetik ve Görüntü Üzerine Denemeler (1988)''

''Fotoğraf,

ismiyle ilk ki­

tabını yayımladı. Cumhuriyet Bilim Teknoloji Dergisi' n de çeyrek asra yakın bir süre nöropsikofelsefe içerikli köşe yazıları yazdı. Bu yazıları

Aylak Bilgi (2002, 2005), Aylak Yazılar (2006), Aylak Düşün­ celer (2007) ve Aylak F ikirler (2010) isimleriyle kitaplaştırıldı. Bilgiye dayalı mantıkçı bir felsefenin izini süren Ceylan, ''dış­ /aşmak'', ''or tak be nlik'', ''içgüd ü ikamesi'', '' nesne benliği'' gibi benlik felsefesinde bazı kavramsal yenilikler üzerinde çalışı­ yor.

Ayrıntı: 642 ScholaAyrıntı Dizisi: 9 Ortak Benlik Nörofelsefi Temellendirme Tahir M. Ceylan

Son Okuma Aylin Samancı ©

20 12, Tahir M. Ceylan

Bu kitabın Türkçe yayım hakları Ayrıntı Yayınları'na aittir. Kapak illüstrasyonu Cargo/Imagezoo Getty Images Turkey

Kapak Tasarımı Gökçe Alper

Dizgi Esin Tapan Yetiş

Baskı Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No.:244 Topkapı!İstanbul Tel.: (0212) 612 31 85 Sertifika No.: 12156

Birinci Basım: 2012 Baskı Adedi: 2000 ISBN 978-975-539-669-9 Sertifika No.: 10704 --

---

---

---

----

----

---

'

·--

AYRINTI YAYINLARI Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No.:3 Cağaloğlu - İstanbul Tel.: (0212) 5 1 2 1 5 00 Faks: (0212) 5 1 2 15 1 1 www.ayrintiyayinlari.com.tr & [email protected]



...... r a

en ı

Nörofelsefi Temellendirme Tahir M . Ceylan

ScholaAyrıntı Dizisi . .

.

.

.

-

. ...

--

-·--

.

. .

.

.

.

.

.

Romantik Muamma Besim

F. Dellaloğlu

Doğu Mitolojisinin Edebiyata Etkisi Editör: Mehmet Kanar

Medya Mahrem Editör: Hüseyin Köse

Tıbbileştirilen Yaşam Bireyselleştir ilen Sağlık Dr. Deniz Sezgin Uç(ur )amayan

Balon

Derleyen: Hayri Kozanoğlu

Nefret Söylemi Derleyen: Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu

Marx ve Weberi:le Doğu Toplumlar ı Lütfi Sunar

Benjaminia Besim

F. Dellaloğlu

İçindekiler

11 İçerisi ve Dışarısı Hakkında ''Başkasının Ben'' i ............................................................................................... 2 5 Beynin Gelişimi 30 Beyin Kabuğu 31 35 Beyin ve Bağlantı 41 Nasıl İnsan Olduk . . . Hafıza . 42 Zımni/Sarih Hafıza Yerleşimleri/Değişimleri 43 Kayıt 44 Zihnin Gelişimi . . 46 Ortak Zihin 47 50 Zihnin Ortaya Çıkışı 50 Gerçeğin Zihinde Yeniden Yapılandırılması 52 Modül-zihin 54 Dil Modülü ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

........................................ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

... . . . .. . . . . . . . . .. . . .. .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . ..... . . . .. . .. . .. . ....

....

.. ... ...

......... . . . . .. .. .

..............................................................................................................

.................................................

....................................... ....... . . . . . ........................................ ..........................

.............................. . . .................... ..........................

.......

...........

.............. ...........................................................................................

••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••••••

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

• • • • • •• • • • • • • • • • • • • • • • • • ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Ortak Benliğin On Binlerce Yıllık Serüveni .. .... .. . . 57 Ortak Benliğin Minimal Farklarla Aktarılması . .. . 60 63 Beyinde Nesne Benliğinin Ortak Benlik Üzerinden Kurulması Ortak Benliğin Uçlaşması 74 . .... 76 Ortak Benliğin Nesne Benliğine İndirilmesi . . ... 77 Kendini Evrende Konumlandırma Aracı Olarak Ortak Benlik 80 Ortak Benliğin Basıncı . Kendinden Bağımsızlık .. . 81 Bedenlerin Ortak Kullanımı . . . .. . 82 84 Sosyal Beden . . Ben ı•w• ıgın s·ure ı ıgı ............................................................................................ 86 · ki'!'"' Referans Noktası Olarak Benlik 87 •w• N'ıs b'ı D egışmez Ben ııgın w• !'"' ıgı ............................................................................. 88 Bedenduyu ve Derinduyu Sistemleri Aracılığıyla Uzamsal Konumun Belirlenmesi 92 Bedenduyu ile Bedenin, Beş Duyu ile Nesnelerin ve İçgüdülerle Ortak Benliğin Konumlanması 94 98 Yeryüzünde Konumlanma Biçimi Olarak Nesne Benliği • Beden imgesi ve Benlik 99 Kıyaslamalı Nesne Benliği 100 1 06 Amalgam Olarak Nesne Benliği 1 08 Nesne Benliği ve Sinir Sistemi Nesneden Bilgi Çıkartmak l 09 1 10 Nesnelerin İçe Alınması ve Nesı1e Benliğinin Oluşumu Çok Katlı-Tek Katlı Benlik . . . . . . . . 111 . .. 1 17 Nesne Benliğinin Katları Dinamik Yapılanma Biçiminde Hafızanın Sinirsel Kurulumu . 121 Benliğin Kaydı . .. 122 Psikanalitik Terapi . . . 124 Psikanalizin Hafızadaki Kökleri 1 24 Bilinçdışı . 125 usu.. .................................................................................................. 1 26 O ı··um ı· çgu '"d" 128 Aktarım Nöropsikanalize Giden Yol . . 132 Rüya 1 35 a._enliğin Ozel Yapısı . 1 37 . Güdüler . . .. 1 38 . 1 39 . Duygu . Kartezyen Görüşler . . 1 40 Anne-Bebek Uyumu .. .. 1 40 141 ... Geçmiş ve Gelecek Nesne Temsillerinden Bilincin Oluşumuna 1 42 •• O zerk ve Sosyal Benlik . 1 43 Vicdan 1 44 1 45 Anlamsızlık . . Sinir Hücrelerinin Tepkisi 1 57 .........

.

...

........

.................

........

..............................

....

...

.

.................

...............

.

............................................................

.

........................... .....................

..........

..................................................................

....

.......

...

..

....................

........................................................................

.....................

.......

.

....

.....................................

.......................................................... . . . . . . . . . . ...................

..

.

............

.

.......................................................................

.

........................ . . . ..........................................

..................................................

. . . . . . . . ......................

. . . . . ................................................................................

.................................................................................

............ ...........................................................

............ ................................ . . . . . .........................

................................................................................

...............................

....... ...........

.........................

..............

. . .................................................

...

. . . . . .......... . . ...

..

......... . . . . . . .

..

.

. .. . . ....

.

.

.

.........

..................

. . . . . . .. . . . ........... . .......................................................

...........................................

......................................

........

..

.......................................................................

..........

........................................ ...................................... .....................

. .

.

................................................................................................................

...........................................

.................................

..

...................................................................................................................... . .

. . . . ......

............

...... ..........................................................................

. . . . . . ...................

..........

..................................... . . . . . . . . . . . . . . .

.........................................................................

. . . . . . . ................

............................................................

......................................................

.

........

....... . . . .

...................

.....

...........

........... ....................

................................................. ................ . . . . . . . . . . . . . .

..... . . . . . . .

....................................................

............................................................................

.........

.............. . . . . . . . . . . . . . . . . . ...................................................................................

..........................................................

..................

...........................

..................................................... ............................

158 Zihnin Yerine Koyması 158 Gerçeğin Boşalması . 1 60 Şizofrenik Toplumlar Doldurma işlemi................................................................................................ 1 62 ()rtak Benliğin Varlığına İlişkin Doğrudan Kanıtlar ................... ................. 163 1 66 Bilgi ve Hiyerarşi 1 67 İstemli Hareket (Özgürlük) 1 70 Ortak Benliğin Hayatı Bulması I)avranış Değiştirme 1 72 173 Oton1atikliğin Müziği 1 75 Ödül ve Doyum 1 77 Benliğin Sınırları 1 77 Benliğin Evrimci Yollarla Kurulması 1 79 Gelişmişliğin Ölçütü Seçilme Baskısı .................... ....................................................................... .... .... 1 79 Motivasyon ............................................................................ ............................. 1 86 Gen Seçimi ve Ortak Benlik Bağı .................................................................... 1 90 Kimlik Kazanmak ................... ................. .......................................................... 1 9 1 1 92 Ortak Caı1lının Kendini Algılaması ()!arak Ortak Benlik Gülmenin Ortaklıkta İşlevi 1 99 Erken Döneınde Nesnesizlik ................................... . . ....................................... 200 202 Gen ve Davranış 205 Bilinçdışılılık 217 Anatomik Yerleşim Haritalar . ............................................................................................................. 2 1 9 Ortak Benlik Açısındaı1 Dııygtı ........................................................................ 2 24 225 Topluma Bağlanma Yüzse} Cevaplar ..................... ...................................... ....................................... 234 235 Birleştirme 236 Eklenme ve Bütünlenme 23 9 iç Ses Enerjinin Kullanımı 24 1 Haz Sisteıni ......................................................................................................... 243 244 Saldırganlık 245 Kendine Karşı Saldırganlık Oyun ................................... ................................................................................. 2 46 248 Değişen Benlik Organizasyonlarında Temel Süreç Olarak Dışlaşmak Yararlanılan Temel Kaynaklar ...................................... .................................... 282 Kayı1aklar .. . . . . ... . . 284 . . . . •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• •••••••••••• ••••••••

...................

........................................................................

••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••• •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••



.

.

••••••••••••• •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

•••••••••••• ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

••••••••• ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••••••••••

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

•••••••••••••••••••••••••••• • • • •• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •••••••••• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

.

.

.

.

••••••••••••••••••••••••••••

• • • • • • • • • ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

.

• • •• • • • • • • • • • • • • ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• •••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••

• • • • • • • • • • • • • • • • •• • • • • • • • • • • • • • • • • • •••••••••••• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••• • • • • • ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

.

••••••••••••••••••••••••••••••• • • •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

.

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• •••• ••••••••••••••••••••••••••••••••••••



. . . . . . . . . ...... . . . . ........................................... . . . . . . . ................................................

••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••••••• •••••••••••••••••••••••••••••••

.

••••••••• • • • • • ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••••••••

••••••••••••••••••••••••• • •••••••••••••••••• • • • • • • • ••••••••••••••••••••••••••••

•••••••

.

....

...

..

.

...........

.

.....................

..

..

...

........

.....

...............................

Annem için...

• •

'



, •

• • •

• •

' •

••

.. ··--·

• "·- •

,



·. .

'

.

.. • -

/ /

/.

/

(

(



Yazarın, kitabın düşünsel hazırlığı sırasında yaptığı çizimlerden. (2009, Bakırköy)

Önsöz Yerine

İçerisi ve Dışarısı Hakkında özlerimiz/yazılarımız -her ne konuda olursa olsun- hep ayrışmış­ lıkla ilintili ve zaten söz söylemek de yazı yazmak da ancak ayrış­ mışlık ile mümkün. Ne söylüyor, ne yazıyorsak (ve her ne yapıyorsak), bütünden apardıklarımızla gerçekleşiyor. Tek tek birimlerden ve birim olmanın farkındalığından, yani bireysellikten söz ediyorsak, içinde yer aldığımız bütüne ve bütüne ait olan/onu oluşturan parçalara, diğer olası biriınlere de atıfta bulunuyoruz demektir. Bütünün parçalarıyız, onun içindeyiz; dolayısıyla bütünü bütüıı niteliğiyle algılama ve kavrama olasılığımız kuramsal olarak yok. Kendimizden söz ediyorsak eğer, bu mutlak bir ayrışmaya işaret etmiyor; ''apayrı bir kendi''miz varmış gibi davranıyoruz. Sözünü ettiğimiz bir ilişki... Ben ve ben-olmayan arasın11

daki bir ilişki. Ben ve ben-olmayan gibi ikiye ayırarak dünyayı, kuramsal olarak yanlış olsa da, uygulamada -bütünün herhangi bir parçasına, her­ hangi bir birime orantılandığındaki sonsuz büyüklüğü nedeniyle- ko­ laylık sağlayacak bir yöntemi mümkün görüyoruz. Ben ile ben-olmayanı kabaca ayrıştırabiliyorsak, içerisi ve dışarısı diye de bir ayrıştırmayı yapabiliriz. ''Dışarısı'' olarak tanımlayabilece­ ğimiz bir nesneler dünyası içinde yer alan öznenin alanı ''içerisi''. .. İçe­ risi, ''özne-insan''ın duyumları, duyguları, düşünceleri ve kurgularından oluşan bir örüntü ve nihayetinde içerisi ve dışarısı arasındaki ilişkilerin türevi. Özne dış gerçeklikle ilişki içinde kendi iç gerçekliğini oluştur­ muş/oluşturuyor. İç gerçekliğin ''öznel gerçeklik'' olması, dış gerçekliğin nesneleriyle karşılaşan öznenin, kendi iç gerçekliğini oluşturmada ''eylemci/işlemci'' olduğuna işaret etmektedir. Burada etken faktör ilişkidir, yani özne ile nesnelerin ilişkisi, birliktelikleri, karşılıklı etkileşimleri. Bu etkileşimler, dışarının içeriyi belirlediği kadar, içerinin de dışarıyı belirleyebileceğine işaret ediyor. Dışarısı, yani dünya, yani, ''bütün-eksi-ben''mişim gibi kurgulanan bir büyüklük, içerisi yani ben, yani ''bütünden-koparılmış-ben''mişim gibi bir büyüklük; aralarında bir sınırı gereksiniyorlar. Bütün sınırlar gibi bu sınır da, heın bir ayrım ve ayrılma, hem de bir ilişki ve buluşma alanı; reddin ve kabulün, kapanma ve açılmanın bir aradalığı. Bu sınır, bütün için anlamlı ve önemli değil, zira sınırın kendisi de zaten bütünün içinde, onun bir ögesi. Ama benim için, bütünün ayrı'msı ve özerk'imsi bir parçası olarak benim için çok anlamlı sınırların olması; -dışa doğru- dağılmamı ya da -içe doğru- işgalimi önleyen sınırlara ge­ reksinimim var, ''dünyaya-karşı-kendi''mden söz edebilmem için. Beni bütünden, ona karışarak bireyselliğimi/özerkliğimi kaybetmemden koruyan, bu sınırlar. Ben bu sınırlar üzerinden dışarıyla ilişki kuruyo­ rum ve kendi koşullarımı tanıtıyor, varlığımı, kabuğumu, canlılığımı, bütünlüğümü, eylemliliğimi sürdürmenin ve geliştirmenin yollarını arıyorum. Ayrışmışlığım, -bütünden- farklılığıma işaret ediyor. Bütün­ den farklı bir iç-yapılanma ve dinamiklerin taşıyıcısı olmam, bütün'de dağılmamı engellediğine göre, ve bütün, eğer sınırlarım olmasa, beni de bütüne sürükleyecek/çekecek ise, bireysel selametim dışarısını ikna etmemi ya da zorlamamı gerektiriyor. Bu ''dışlaşma''m demek; içeriyi dışarıya nakletmem ve uyarlamam demek. Varoluşum için bir zorunlu­ luk bu. Zira ben bütünün içinde aykırı bir parçayım. Doğanın entropi yasasına isyan eden bir negantropi adacığıyım, doğa içindeki tüm can­ lılar gibi ve insan özelinde doğaya karşı kültürün taşıyıcısı insanlık gibi. 12

Bütün canlı birimler, bütün ile bu sınırlar üzerinden kontrollü/seçi­ ci madde, enerji ve bilgi alışverişinde bulunan negantropik adacıklar­ dır. Şekillenme sınırlanma ile müınkün olur. Bu sınırların kurulması ve alışverişin selektif/elektif düzenlenmesi enerjiyi gereksinir. Organik inorganikten, canlı madde cansız maddeden enerjiyi kendine saklar; şe­ killenmiş olan kendini şekilsizden sakınır. Sosyokültürel bütün içinde insanın bireyselliğinin, bütünün ortalamasından ayrı ve farklı olması­ nın nedeni de bu negantropik adacık oluştadır. İç-dış ilişkisi bir güç ve güvenlik sorunsalıdır. Sınırların varlığı, tüm tarafların baskınlık talebi ve tehdidinde, ya da potansiyelinde oldukla­ rını/olabileceklerini düşündürür. Sınırların işgale karşı muhkem olma­ sı gerekirken, birimin bekası için gereksindiği bilgi, madde ve enerj iyi (dış) bütünden transferine izin verecek kadar da geçirgen olmalıdır. Birimlerin özgün işleyiş biçimi elbette ki içinde yer aldığı bütünden te­ melde çok da farklı olmayacaktır; zira varoluşu, ait olduğu, kendisini çe­ peçevre saran bütün tarafından kabulüne ve desteklenmesine bağlıdır. Ayrılık /ayrışmışlık bir lükstür; bedeli vardır. Bütün içinde farklılığını ve özerkliğini ilan ve müdafaa etme, enerji gerektirir. Her birim, bütünden ayrışanı/ayrıştırdığını genelgeçer bir siste­ matoloji olarak bütüne vazetmek ister. Kendi güvenliği ve bu güvenlik içinde açılımı için en düz yöntem budur. Zordur, zira kendisine göre sonsuz büyüklükte olan bütüı1e zorlayıcı güç kullanmak ve ''dışlaştırdı­ ğını'' kabul ettirmek zorundadır. Bir başka olasılık, teslim olmaktır. Bu da kolayın diğer kutbudur. ''Dışlaşma'' iptal edilir, ''iç'' boşaltılır, ''dış''a teslim olunur. Bireysel erk ve irade lağvedilmiştir. Optimal olan, nes­ nelerin kulllanımı ve nesneler tarafından kullanımın, hem birim, hem de bütün için en işlevsel, en yaratıcı kombinasyonudur. İki taraf da ka­ zanır: Birimin gücü, özerkliği ve içeriği artarken, bunun bütüne yan­ sıması karmaşıklık düzeyinin yükselmesidir. Bu, bütün için bir anlam ifade etmeyebilir; ancak gerek bireysel gerekse ortak-kültürel düzeyde insanlık için, hele ki onun taşıyıcısı olduğu bireysel ve ortak bilinç için çok önemlidir. Tahir M. Ceylan, kitabında bize içerisi ve dışarısından ve aralarında­ ki ilişkiden söz ederken, insanın dünya içindeki yerini, şekillenme süre­ cini, ilişkilerinin niçin ve nasılını anlatıyor. Bu insana/insanlığa dair bir kurgulama: Kulak verelim... M.

13

Bilgin Saydam

vrimsel olan güç verir. İnsan içinde ne kadar eskiye ait iz taşırsa, bir ....... dengeye o kadar hızlı ulaşır, yolunu çarçabuk kateder. Çünkü bu durumda organizma enerjisini dağıtmış değildir, doğduğunda taşıdığı gücü, nesneler dünyası gibi sarsıcı bir alanda fazla kullanmadan hedefe doğrultur. İlkel kabilelerde yaşamın sakin geçtiğini, az sevinen, seyrek üzülen insanlara rastlanıldığını, her kabile üyesinin yanındakinden az farklılaştığını ve ortak bir güdüyle herkesin bir elin parmakları gibi bir­ birini tamamlayarak yaşadığını anlatır antropologlar. Bu tamamlanma ne yolla olmaktadır? Jung'un dediği gibi, ''tüm insan eylemlerinde a priori bir faktör mü vardır:' Bütün insanların bi­ yokimyasal, fizyolojik özellikleri (küçük sınırlar içindeki oynamaları ihmal edersek) tümüyle aynıdır ve her biri dünya üzerine çıkmadan 15

önce neredeyse birbirinin kopyası sayılır. Yeryüzünde zaman geçirmeye başladığında insan, küçük farklar büyümeye başlar. Bu bazı demirlerin mala, bazılarının kürek, bazılarının da tüfek olması gibi bir durumdur. Dünya nasıl demiri farklılaştırarak kullanıyorsa, insanı da münevver, bağımlı, bencil hallere sokarak kullanır. Mala (yapmak) ve tüfek (yık­ mak), insanın kullanımında, yalnızca gönüllü değil, bazen zorunlu ola­ rak da birbirini tamamlıyorsa (yapmanın ve yıkmanın, birbirinin ardılı olarak birbirini tamamlaması), bencille bağımlının, saldırganla kaçın­ ganın işbirliği de, özellikle bir münevverin varlığında felsefi temeller bularak gönüllü ve sıkı bir hale gelebilir. İnsanın bireyleşmesi, kökteki ortaklığı gelişkin, verimli ve sürek­ li hale getirmek içindir. Üyeleri ne kadar farklılıklar yaratırsa, içinde kombinasyolar yaratan bütün, o kadar gelişkin hale gelir. Hepimiz ara­ mızdaki farklılıklara odaklanıp, benzerlikleri oldum olası kaçırırız. Bir bebeğin büyümesini hatırlamakta fayda var: İlk üç ayda, bir eskimonun ya da bir zencinin çocuğu olsun fark etmez, her bebek 22-25 gr arasında kilo alır, dördüncü üç ayda bu 1 2 - 1 4 grama düşer. Her bebeğin doğdu­ ğunda kafa çevresi 34-35 cm'dir. Hangi kökten gelirse gelsin, bebek bir yaşına geldiğinde 6-8 dişi olur. Bütün sağlıklı bebekler hemen hemen eşzamanda, birinci ayda başını tutabilir, yedinci ayda oturabilir, sekizin­ ci ayda sessiz harflerle heceler, 1 2 - 1 4 yaşlarında da ergenliğe erişirler. Aramızdaki farklar, bir masa taşırken, yükü önünden ya da ardından tutmakla birimizin sırtında, ötekinin göğsünde oluşmuş nasırlar kadar­ dır. Bu küçük farklılıkları büyüterek düşünce ve eylemlerimizi onlara odaklamak ihtiyacı o kadar yüksektir ki, dünyanın önemli keşifleri ve gelişme modelleri hep birbirimizin farklılıkları hakkında bilgilenmek, birbirimizi dinlemek, birbirimizi görmek, hissetmekle ilgilidir. Telefon, internet, yol, fotoğraf, sinema, gökdelenler, aileler, kulüpler, konserler, düğünler, toplu danslar, kahvehaneler. . . Hepsi aynı amaç içindir. İle­ tişim en fazla ihtiyaç duyduğumuz şeydir. Aynen organizmadaki farklı organları birbirine bağlayan sinir lifleri gibi yollar, teller, telsiz iletim sistemleri bizi birbirimizden haberdar eder. Bu iletişimin çok azı ortak görev yürütmek içindir, daha çoğu hiçbir işe yaramaz görünen karşılıklı ''çekiştirme'' ile aramızdaki farkları silmek, homojeniteyi sağlamak, bü­ tünlüğü korumak amacı güder. Çekiştirme bir iş, bir görev yürütmeye karşılık gelmiyor ve ilk ba­ kışta tamamen lüzumsuz görünüyorsa da, bedenimizde en küçük enerji kırıntısını bile tasarruf etmek için yağ üstüne yağ depolayan metabolik sistemimizden, tasarruf yönünden hiç de farklı çalışmaması gereken 16

psikolojik düzeneklerimiz, zihinsel enerjinin bu şekilde akıp gitmesine neden ses çıkarmamaktadır? Çünkü çekiştirme de olsa iletişim, aynen bedenimizdeki organlar gibi, birbirinin varlığını teyit etmek, birbiriyle uyum sağlamak, ötekinin varlığında kendi varoluşunu, yüzlerce küçük adıında ötekiyle eşduyumu ve bir oluşu hissetmek demektir. İletişimde sihir taşı annedir. Annenin kurduğu düzenekler, beklenti­ ler, toplumun içinde damar damar yürümüş etkiler, öykünmeler, eleşti­ riler, sevgiyi ele geçirmek ya da kaybetmemek yöı1ünde koşuşturmalar, insanların arasında devasa boyutlarda şişen bir iletişim balonuna ne­ den olur. Ortak benliği kaybetmemek, anneyi kaybetmemek biçiminde somutlaşarak hepimizi muazzam bir iletişim ağının içine yamanmaya zorlar. Juı1g, anı1eleri ortadan kaldırsak yeryüzünde nevroz biter demişti, aslına bakılırsa evet, çocuklar kendi başlarına bırakıldıklarında (koru­ naklı ve ihtiyaç giderici bir ortamda) o kadar da anormal bir gelişim göstermemektedirler. Çünkü doğuştan, içlerinde taşıdıkları insana has ortak bir yaşam gücü vardır ve bu güç yeryüzünün bilinen, yaşam için en ''doğru'' ve ''sağlam'' gücüdür. Bu güci.i yanılsatma ihtimali en yüksek nesne, bebekle en çok beraber olan annedir. Annenin insan yaşamında temel öge olması, hepimizi büyütmüş olmasındandır; her birimizin az buçuk nevrotik bir yapı taşıması da yine bundandır. Nevrotik yapı temelde, müthiş potansiyeliyle yaşam gücünün anne gibi büken bir gücün altında boyunduruğa girmesinden kaynaklanır. Her birimizin aklında annenin gönençlik verici tarafının yanında bir de girift dehlizler haliı1de uzayıp giden, Jung'un, ''yeraltına özgü karaı1lık'' dediği ürkütücü bir tarafının bulunması, vakti zamanın­ da onun bebeğin doğuştan getirdiği gücün boynuzlarını kırmasından gelir; kırık boynuzlar, çocuk tarafında kaybedilmiş mücadelenin kesin kanıtı olduğu kadar, onda kırılmaya dayanacak bir yaşam gücü varlı­ ğının da göstergesidir. Anneye yapışarak büyüyen erkek çocuklarında gösteriş tarzında bir erkeksilikle eşcinsel korkular geliştiğini biliyoruz. Anne kompleksinin erkek çocuktaki tipik etkileri eşcinsellik, Don fuanizm, ba­ zen de iktidarsızlıktır. Don ]uanizm'de, bilinçli olarak her kadında anne özelli­ ği aranır... Kızlardaki anne kompleksiııin ise dişi içgüdüleri ya aşırı derecede güçleııdirdiği ya da bunlara ket vurduğu saptamasıyla yetinelim (fung 2009).

Kadınlar, ortak yaşam gücünü bölüp dağıtan düğüm noktalarıdır, bütün kavşaklar gibi kural sahibidirler. Yaşam gücü yüksek anneler hiç­ bir zaman tam olarak adaletli değildir ve anayol ışıklarının tali yollara göre daha uzun yeşilde kalması gibi, desteklemek istedikleri güçlü oğul17

Tahir M. Ceylan

!arına öbürlerinden daha fazla kaynak aktarırlar. Böylece yatırımlarını dolu yerlere yapaı·ak kaynak dönüşünü garantiye alırlar. Anı1c, yaşamak ve yaşatmak zorundadır, o nedenle yeryüzündeki en gerçekçi (nesı1e di­ lini en iyi konuşan) ve aynı zamanda insanlar arasındaki dayanışınaya (ortak dile) en uzak yapıyı taşırlar. Yaşam gücü kadın üzerinden ilerler, her kadıı1 bedenini bölerek yeni yavrular yapar, yaşam gücünü onlara aktarır. Dolayısıyla bölün­ me (doğurganlık) kapasitesi yüksek kadınlar, yaşam gücüne eı1 fazla sahip kadınlardır. Yaşam gücü düşükse bir kadında, var olan son gücü de kaybetmemek peşinde başarılı yönetsel düzenekler kurar. Aile dü­ zenini sağlama almak, esnek kurallar üzerindeı1 pragmatik biı· işleyiş otuı·tmak bu düzeneğin bir kısmıdır. Bunu bilinçdışı korku ve çatışma­ larını karşılayacak yeteriı1ce gücü olmadığı zaman daha da sert biçimde yapar. Bilinçdışı bir eros, kendini daima iktidar hırsıyla ifade eder (Jung 2009). Zenginliğini kaybeden işadaınının politikaya soyunması gibidir durum. Zenginlik yaratamayanıı1, zenginliğin dağıtımında yer almak istemesinden doğal bir şey yoktur. Bölünıne gücünü yitiren, ortak can­ lı (DNA) 'nın bir uzvunu daha yaratı11a potansiyelini ve ortak benliğin somut temsilini kaybedeı1 kadının, biyolojik olınayan y