125 3 8MB
Turkish Pages 236 [237] Year 2021
CARLGUSTAV
JUNG
CARL GUSTAV JUNG
Paul Bishop
RUNİK K İTAP
No: 151 I Runik Hayatlar Serisi: 501 CARL GUSTAV JUNG Paul Bishop
ÖZGÜN ADI Cari Gustav Jung GENEL YAYIN YÖNETMEN İ Kadir Yılmaz
ED İTÖR Simge Delikanlı
ÇEVİREN Kerime Dalyan
REDAKSİYON Ersun Çıplak
KAPAK TASARIM Şevket Dönmezoğlu
SAYFA DÜZENİ Oğuz Yılmaz
BASIM VE CİLT Repar Dijital Matbaası
BASKI
Ekim 2021-1. Basım
ISBN 978-625-7513-30-2 SERTİFİKA NO 40675 Reaktion Books ıı::ı 2012 Bu kitabın Türkçe yayım hakları, AnatoliaLit Ajansı ile yapılan anlaşmayla alınmışhr.
Runik Kitap, Repar Tasanm
Matbaa ve Reklamcılık
Tiı.:arel Limited Şirketi'11i11
tescilli markasıdır.
Mimar Sinan Malı.,
Selami Ali Efendi Cad., No: 5
34672 Tel: O
Üsküdar/İstanbul
(212) 522 48 45
tel Bu kitabın tüm lıaklan saklıdır. Tanıhm amaçlı, kısa alıntılar dışında
metltı ya da gıirsdler yaymevinin iznı
olmadan lıiçbir yolla çoğaltılamaz.
CARL GUSTAV JUNG
Paul Bishop Çeviren: Kerime Dalyan
RLJnil< lyclıolo:o:y, XXIX (1984), s. 1-34; ve Henri F. Ellenberger, "The Story of Helene Preiswerk: A Critical Study with New Documents", History of Psychiatry, il (1991), s. 41-52.
77
Paul Bislıop
kadar canlı olduğunu yansıhr.29 Bu yazısında, bir zamanlar yerel bir Strudel'in Oung, bu kelimenin Bern lehçesinde büyücü anla mına geldiğini belirtir) evinde bir büyü kitabına rastladığını ve kitabın modern Almanca ile yazılmış Merseburger Zaubersprüche (ünlü Orta Çağ büyüleri) ve bir Venüs sihri içerdiğini anlahr!30 Bununla birlikte, okült konusuna hayranlık duyan tek kişi nin Jung olmadığını belirtmek mühimdir. Thomas Mann (18751955) okült fenomenlerle meşgul olmuş, Rainer Maria Rilke (1875-1926) ünlü ruhaniyetçi Baron Kari Ludwig August Fried rich Maximilan du Prel (kısaca Cari du Prel olarak da bilinir) (1839-1899) ile temasa geçmişti ki spiritüalizme ilgisinin mer kezinde materyalizme bir alternatif arayışı ve şiirsel ilham yer alıyordu; Nietzsche bile bir seansa katılmıştı.31 Başka bir deyişle, Yeni Kantçılık çağı (Kantçı düşünceyi canlandıran Marburg ve Heidelberg gibi büyük felsefi ekollerin çağı) aynı zamanda spiri tüalizm, okültizm ve mistisizmin tekrar uyandığı çağdı. (Dolayı sıyla, rasyonel ile irrasyonel olanın, romantizm ve " örtük Aydın lanma" biçimindeki bu çakışması, önceki yüzyılda gerçekleşen Aydınlanma'nın içerdiği bir çatışmaya işaret eder.)32 Dördüncü Bölüm' de göreceğimiz gibi, Freud da parapsikolojik ve telepa ti kavramlarına büyük sempati duyuyordu; başka bir deyişle, okülte ilgi duymak sadece Jung' a mahsus bir nitelik değildi. İkincisi, Kleinhüningen' deki papaz evinde Helly Preiswerk' in yönlendirmesiyle devam eden olaylara benzer birtakım gelişme ler, 1898 yazında güpegündüz yaşandı. Jung, bir öğleden sonra ders kitaplarını incelerken -hangi kitaplar olduğunu birazdan göreceğiz- silah alışına benzer yüksek bir ses duydu. Annesi ve kız kardeşi ile birlikte yemek odasına koşan Jung, babaanne29 jung, "Flying Saucers: A Modem Myth of Things Seen in the Sky" (ı958); CW, X, §700. 30 A.g.e. 31 Mann ve okültist fenomen için bkz. "Fragment on Religion" (1931), Thomas Mann, Ge sammelte Werke, 13 cilt (Frankfurt am Main, 1960-74), XI, s. 423-5 ve "Three Reports on Occult 5eances" (1924), XIII, s. 33-48, "Occult Experiences" (1924), X, s. 135-71 maka leleri ve Tlıe Magic Mountain (1924) eserindeki seans sahnesi. Rilke ve spiritüalism için bkz. Rainer Maria Rilke, Gesammelte Briefe, ed. Ruth Sieber-Rilke ve Cari Sieber, 6 cilt (Leipzig, 1936-9), 1, s. 32. Aynca bkz. Paul Bishop, "Rilke: Thought and Mysticism", ThR Cambridge Companion /o Rilke, ed. Karen Leeder ve Robert Vilain (Cambridge, 2010), s. 159-73. Nietzsche, 2 Ekim 1882'de Heinrich Köselitz'e yazdığı bir mektupta seansa gidişine ahfta bulunur; Raymond J. Benders ve Stephan Oettennann, Friedrich Nietzsclıe: Oıronik in Bildern und Texten (Münih ve Viyana, 2000), s. 534-5. 32 Bkz. Alfred J. Gaby, Tlıe Covert Enliglıtenmenl: Eiglıteentlı-century Culture and its Aftermatlı (West Chester, pa, 2005) .
78
Cari Gustav Jung
si Sophie Jung-Frey' den miras kalan yetmiş yıllık ceviz yemek masasının orta kısmının ikiye ayrıldığını gördüğünde şaşkına döndü. Jung, olayı "ilginç bir kaza" örneği olarak nitelendire rek mantıklı bir açıklama yapmaya çalıştı, ne var ki annesi daha karanlık bir izah getirip, " Bu bir şeyler ifade ediyor." dedi endi şeyle.33 Birkaç hafta sonra Jung, bir gün eve döndüğünde evin kadın larını (anne, kız kardeş ve hizmetçi) büyük bir gerginlik içinde buldu. Bu sefer on dokuzuncu yüzyılın başlarından kalma bü felerinden bir gürültü gelmişti. Büfe sağlam görünüyordu ama Jung içine baktığında ekmek sepetinin yanındaki ekmek bıçağı nın ikiye kırıldığını gördü.34 1930'larda Jung, olayı, duyular dışı algıya yönelik deneysel araştırmalar yapmaya başlayan ve eski bir botanikçi olan Amerikalı (para)psikolog J. B. Rhine'a (18951980) ayrıntılı bir şekilde yazdı.35 Bu olaylar, Jung'un üniversitede giriştiği yeni bir okuma programı ile aynı zamana denk gelmeleri açısından önemliydi. Krug'un Felsefi Bilimler Genel Sözlüğü, Kant, Schopenhauer ve Nietzsche'ye ek olarak ikinci dönemin sonuna doğru, okul arka daşlarından birinin babasının kütüphanesinde küçük bir kitapla karşılaştı. Bu, spiritüalizm üzerine, 1870'lerden kalma bir kitaptı. Babasının yakın zamandaki ölümü, bu keşfin etkisini muhteme len daha da arhrdı. Jung, bu keşif sonrasında Alman astrofizikçi ve ruhbilimci Johann Karl Friedrich Zöllner'in (1834-1882), İngi liz kimyager ve fizikçi Sör William Crookes'un (1832-1857), Carl du Prel'in, Alman filozoflar Carl August von Eschenmayer'in (1768-1852) ve Joseph Görres'in (1776-1848), doktor Johann Karl Passavant'ın (1790-1857), romantik yazar Justinus Andreas Ch ristian Kerner'ın (1786-1862) ve, sonuncusu ama en önemlisi, İs veçli bilim adamı ve mistik ilahiyatçı Emanuel Swedenborg'un (1688-1772) eserlerini okumaya başladı.36 Jung, Anılar, Düşler, 33 34 35
36
MDR, s. 126. A.g.e., s. 181. Bkz. jung'un ). B. Rhine'a 27 Kasım 1934'te yazdığı mektup, L, 1, s. 180-82. Parçalanmış bıçağın bir fotoğrafı d�hil dilmiştir, en katı şüphecilri hile ikna tmk için bir kanıt niteliğindedir. Dahası, bıçak ve ceviz yemek masası hala durur; Deirdre Bair'e göre, Jung'un torunlarına aittir (masa Sibylle Willi-Niehus'a ve bıçak Seestrasse 228'deki jung'un evinde oturanlara a it tir) ; bkz. Deirdre Bair, /ııng: A Biograplıy (Boston, MA, 2003), 664-5. MDR, s. 11 9-20. jung'un kütüphanesi bu yazarların neredeyse tüm ese rl e rini içerir.
79
Paul Bislwp
Düşünceler' de, "O zamanlar spiritüalizm hakkında bulabildiğim literatürün neredeyse tamamını okudum."37 diye belirtir. Spiritüalist fenomenler hakkındaki bu anlahlar, Jung'a ço cukluğu boyunca duyduğu masalları ve efsaneleri hatırlatır. Bu kitaplarda sunulan kanıtlar sonucunda, "söz konusu malzemele rin tartışmasız hakiki olduğu" şeklinde hayret verici bir yargıya varır!38 Bu açıklamalar, Jung için, "nesnel psişik fenomenlerin" kanıtı şeklinde adlandırdığı şeyin ilk örneği olacaktı ve bunları neden bu kadar önemli gördüğünü açıklar. Bu çalışmaları oku mak, hayatını "çok daha çekici" hale getirmiştir, " dünya derinlik ve bir arka plan kazanmıştır."39 Diğer bir deyişle, Jungcu yak laşımın özünü oluşturan anlam meselesi, okültizm çalışmalarını yönlendiren ana unsurdur. Jung'un okuduğu bu iki alana -felsefe ve spiritüalizm- bir üçüncü tür eklenmişti: Tıp bilimi, özellikle de psikiyatri. Her şeyin ötesinde, Richard von Krafft-Ebing'in (1840-1902) bir ça lışması Jung'un dikkatini çekmiş, aynı zamanda onda psikiyat ri hakkında bazı şüpheler uyandırmıştı ki bu kuşkuları ömrü boyunca devam edecekti. Richard von Krafft-Ebing, Heidel berg'de tıp eğitimi almış bir Alman baronuydu. Tıp eğitiminin ardından, özellikle 1886' da "sadizm' ve 'mazoşizm" terimlerinin yaygınlaşmasını sağlayan Cinselliğin Psikopatolojisi adlı çalışma sıyla psikiyatrist, hipnotizmacı ve seksolog olarak ün kazandı.40 Krafft-Ebing, Lehrbuch der Psychiatrie'nin [Psikiyatri Ders Kitabı] dördüncü baskısının (1890) önsözünde, "Psikiyatri kitaplarının öznel olarak nitelendirilmesinin temelinde konunun tuhaflığı ve bu alanda yeterli gelişme kaydedilmemiş olması yatar." der ve klinik vakaları "kişilik hastalıkları" olarak tanımlar.41 Jung bu kelimeleri okurken "ani bir aydınlanma" yaşar ve rüyasında dev bir protozoa gördüğünde yaşadığı kalp çarpıntısı ile heyecanın aynısını hisseder. (Bkz. sayfa 69). 37 38 39 40 41
80
A.g.e., s.120. A.g.e., s.119. A.g.e., s.120. Krafft-Ebing ayrıca duyusal deliryum (Die Sinnesdelirien: Ein Versuch ilırer physiopsyclıo logisclıen Begründung, 1864) üzerine ve melankoli (Die Melanclıolie: Eine klinische Studie, 1874) üzerine çalışmalar yayımlamıştır. Richard von Krafft-Ebing, Lelırbuclı der Psyclıiatrie auf klinisc/ıer Grundlage fii r praktisclıe A rzte uııd Studireııde, 4. baskı (Stuttgart, 1890), s. V; MDR, s. 129.
Cari Gustav Juıı11
İlgi alanlarını, biyoloji ve spiritüalizmi, özgün bir şekilde na sıl birleştirebilirdi? Bu iki ilgi alanı "birlikte nereye akabilirdi" ve "aynı derede birleşip kendi dere yataklarını nasıl oluşturabilir di?" "Biyolojik ve ruhsal [geistig] olguların ortak ampirik alanı" neredeydi? "Doğa ve ruhun, Natur ve Geist'ın çarpışması nerede gerçekleşecekti?"42 Jung, Faustçu arzularını, "ikiz doğanın har manlanması" ya da "çifte doğanın kaynaşması", geein te Zwei natur emelini nerede gerçekleştirebilirdi?43 Görünüşe bakılırsa, bunun sadece bir cevabı vardı: Psikiyatri.
Richard von Krafft-Ebing, 1903.
Jung' a göre psikiyatri, sadece onun yaşam coniunctio opposito rum'u, yani "karşıtların birleşmesi"ni içermiyordu; aynı zaman da hbba taze bir yaklaşım da getiriyordu. Jung, patolojik anatomi 42
43
MDR, s. 130. A.g.e., s. 131. Faust IJ, satır 11962'ye gönderme; bkz. Goethe, Faust: A Traı.:eıly, ed. Cyrus Hamlin, çev. Walter Amdt, 2. baskı (New York ve Londra, 2001), s. 340. 81
Pnul Bislwp
sınavında, epitel hücreleri içeren bir sürgünün köşesindeki küf leri gözden kaçıran kibirli bir sınav gözetmeninin dikkatsizliği sonucu sınavdan en yüksek notu aldı. Onunla aynı notu alan bir aday daha vardı. Bu öğrenciyi küçümseyerek, "saplanh derece sinde hırslı bir münzevi" şeklinde tanımlayan Jung (ki bu tanım esasında kendisine de fazlasıyla uyuyordu), meslektaşının "bul gulara" dair takıntısına ve daha sonra şizofreniye sürüklenmesi ne dikkat çeker. Jung, şizofreni (veya demans praecox) üzerine bir kitap yazacak ve daha sonraları psikoz olarak tanımlanabilecek bir hal, bazılarının iddia ettiği üzere şizofreni atlatacaktı. Jung'un hem bir doktor hem de sınırda bir psikotik olarak deneyimleri, psikiyatriye bakışını belirleyecekti. Jung, psikiyatriyi en geniş anlamıyla, "hasta psişe ile doktorun 'normal' psişesi arasında bir diyalog ve 'hasta' kişinin terapistin eşit derecede öznel kişiliğini kabullenmesi" olarak görür.44 Akıl hastalarının sanrıları ve ha lüsinasyonlarının sadece "semptom" olmadığını, aynı zamanda "insani bir anlam" (einen menschlichen Sinn) da içerdiğini ortaya koymaya çalıştı. 45 Bu anlam arayışı, Jung'un sınavları bittiğinde kendisini ödül lendirme biçiminde de görülebilir. Richard Noll'un söylediğine göre, Jung sınavlardan sonra "sanat ve arkeoloji tutkularının zevkini çıkartmak için" Münih'te bir hafta geçirmeye karar ve rir.46 Noll'un, Anılar, Düşler, Düşünceler ile karşılaştırıldığında doğruluğundan şüphe duyulan anlahsı, on dokuzuncu yüzyıl sonu Münih'ini, 1900 yılının Aralık ayında Jung'a göründüğü şekliyle anlatma konusunda başarılıdır. Jung, Bavyera'ya giden trene binmeden önce hayalında ilk kez operaya gider; Nietzsc he' nin de hayran olduğu Bizet'nin Carmen eseri, yolculuğu bo yunca ona eşlik edecektir. Anılar, Düşler, Düşünceler' de Jung'un "gerçek klasik sanatı" ilk kez Münih'te gördüğü kaydedilir ve bu kez yanında, edepsiz heykellere baktığı için onu azarlayan ve elinden çekiştiren teyzesi yoktur.47 MDR, s. 131 . A.g.e. Gemot Böhme'nin Goethe'nin insan olaylarının anlamını kavrayabilme yetene�i hakkındaki sözleriyle karşılaştırın: " Büyüklüğünün önemli nedenlerinden biri, ilkeyi ayrıntıda, diğer bir deyişle olgusal olanın içinde önemli olanı fark etmesidir." (Gemot Böhme, Goetlıes Faust als plıilosoplıisclıer Text [Zug, 2005], s. 197). 46 Richard Noll, Tlıe Aryan Clırist: Tlıe Secret Life of Cari /ung (New York, 1997), s. 42. 47 MDR, s. 132.
44 45
82
Cari Gustav Jung
Glyptothek galerisinde, Jung kendisini "tanrıların huzurun da" hisseder ve Asurlu, Mısırlı, Yunan, Etrüsk, Romalı, her tür den pagan tanrının heykelini görür.48 Baküs Salonu'nda gördü ğü, elleri belinde, sarhoş, kötü şöhretli satir49 Barberini Faun' a50 hayran kalır. "İlgi çekici hermafroditik figürlere, Dionysos seks partilerinde kendilerinde geçmiş bir şekilde dans eden maenad51 tasvirlerine" ve "yüce satir tanrı Pan'ın" resimlerine rastlar. Noll, küçük kasaba terbiyesi almış ve Protestan değerler ile yetiştiril miş Jung'un, gördüklerinin biraz müstehcen ve yasak -Nietzsc he tarzı- şeyler olduğunu hissettiği tahmininde bulunur.52 Jung, Münih'te de Neue Pinakothek'te Alman Sembolist ressam Franz von Stuck'un (1863-1928) son dönem çalışmalarından oluşan bir sergisini gezer. Burada, gördüğü Günah adlı esere, on yıl sonra yazacağı, çığır açıcı libidinal sembolizm çalışmasında atıfta bu lunacaktır.53 Noll, Jung'un fantezilerini bu "tanrıların, perilerin, satirlerin ve günahın fantazmagorisi" nin beslediğini, daha son ra ise hepsini unuttuğunu öne sürer.54 Ama gerçekten unutmuş mudur?
Burghölzli, Zürih Jung, hafta sonuna doğru Münih'ten Stuttgart'a gitti ve burada büyük teyzesini, Carl Gustav Jung'un Virginie de Lassaulx ile yaptığı ilk evliliğinden doğan kızı Arma Reimer-Jung'u ziyaret etti (1804-1840). Berlinli yayıncı Georg Andreas Reimer'ın oğlu Hermann Reimer ile evli olan bu canlı ve zeki yaşlı kadın, aris tokrat bir havaya sahiptir. Jung, bu ziyarette kendini çocukluk nostaljisine, Anılar, Düşler, Düşünceler' deki ifadeyle nostos al gos'a, "eve dönüş acı" sına veda ediyormuş gibi hisseder. 55 48 Noll, 77ıe Aryan Christ, s. 43. 49 Antik Yunan mitolojisinde yer alan, yarı keçi yarı insan formundaki kır ve orman iyesi (ç.n.) 50 Barberini Faun, Almanya'nın Münih kentindeki Glyptothek'te sergilenen, Helenistik Dönem'den kalma, gerçek boyutlu bir mermer heykeldir. Faun, satirin Roma'daki kar şılığıdır. (ç.n.) 51 Yunan mitolojisinde Dionysos'un takipçisi kadınlar. (ç.n.) 52 A.g.e., s. 43-4. 53 Bkz. Jung, PU, §9; PU, §1%, n. 80. Stuck'ın çalışmasının Jung üzerindeki olası etkisine ilişkin bir tartışma için bkz. Noll, The Aryan Christ, s. 44-5. 54 Noll, The Aryan C/ırist, s. 45. 55 MDR, s. 118; Jung, L, il, s. 528; bkz. Hermann Reimer, Georg Andreas Reima: Erinnerun gen aus seinem Leben, insbesondere aus der Zeit der Demagogen- Verfolgııng (Beri in, 1 900) .
83
Paul Bislwp
Jung'un yaşanunda bir bölüm sona ererken, yeni bir bölüm başlar. Bavyera ve Baden-Württemberg'e yaptığı yolculuktan yeni dönen Jung, 10 Aralık 1900'de Burghölzli'de asistan olarak göreve başlar. Zürih'in güneydoğusundaki Riesbach bölgesin de ormanlık bir tepede yer alan ve ismini buradan alan, güney Londra' daki Maudsley Hastanesiyle benzerlikler gösteren Bur ghölzli, 1870'teki kuruluşundan bu yana, Zürih Üniversitesine bağlı bir psikiyatri hastanesi olarak faaliyet gösteriyordu. Au gust-Henri Forel (1848-1931) yönetiminde tıp dünyasında ün ka zanmaya başlayan hastane, en parlak dönemini Jung işe başladı ğında hastanenin beşinci yöneticisi olarak görev yapan Eugene Bleuler (1857-1939) zamanında yaşadı.56 Burghölzli'ye taşınmak, Jung'un hayatında birçok açıdan de ğişimi temsil ediyordu. Artık bir öğrenci değildi; profesyonel bir kariyere başlamıştı. Artık Papaz Jung'un oğlu, Profesör Jung'un torunu ve Goethe'nin gayrimeşru torunu olarak "damgalandı ğı" Basel'de değil, Zürih'teydi (burada Goethe'nin meşru, mane vi oğlu olabilirdi). "Zengin bir kültürel ortamdan", olumsuz bir şekilde ifade edilecek olursa, "geleneğin baskısından" ve "yüz yılların sisinden", entelektüellikten çok ticaretin baskın olduğu bir dünyaya geçiş yapmıştı. Ve onun için "her zaman bir yabancı olarak kalacak" annesinin dünyasından, Lacan'ın le nom du pere [Babanın Adı] dediği farklı bir dünyaya, "niyet, bilinç, vazife, so rumluluk" dünyasına veya Anılar, Düşler, Düşünceler' de yer alan ilginç bir tanımlamayla, "dünyanın manastırı"na adım atnuştı.57
56
57
84
Bkz. G. Palmai ve B. Blackwell, "The Burghölzli Centenary", Medical History, X/3 (Tem muz 1966), s. 257-65. MDR, s. 133.
Cari Gustav Jung
Jung Burghölzi [Zürih Psikiyatri Hastanesi), Zürih'te; takribi 1909-1910.
"Hep daracık çevrelerde dönen bilgiler", "kasvet veren dar ufuk lar" ve "bitmeyen rutinler çölü" ifadelerinden, Jung'un Bur ghölzli'de kendini pek de evinde hissetmediği. anlaşılıyor. Jung, psikiyatri konusunda bilgi sahibi olmak için akşamlan eline al dığı Allgemeine Zeitschrift Jür Psychiatrie'run elli cildinin tamamıru okudu, kendi ifadesiyle, amacı "psikiyatrik zihniyet" hakkında bilgi edinmekti. 58 Meslektaşlarının hastalar kadar ilginç olduğu na inanırdı; kim bilir beki de onların tedaviye hastalardan daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Jung, psikiyatri mesleği.rUn "düşünce yapısını" daha iyi anlamak ve kişisel olarak da ilgi duy duğu için psikiyatrist arkadaşlarının "kalıtsal geçmişi" hakkında "istatistik derlemeye" başladı. Bunlar, Jung'un dikkatle izlerunesi gereken türden bir meslektaş olduğunu düşündürtüyor.59 58 A.g.e., s. 134. 59 Jung, Aniela jaffe ile bir konuşmasında, Burghölzli'deki meslektaşlarının Jung'un ruh sal olarak anormal olup olmadığını merak ettiklerini hatırlar çünkü klinikteki ilk altı ayı boyunca hiç dışarı çıkmamıştır. (Sonu Shamdasani, fung and the Makinı< of Modern Psyclıology: Tlıe Dream ofa Science (Cambridge, 2003), s. 46) eserinde alıntılanmıştır.
85
Paul Bislwp
Bleuler sayesinde, Alman diline ve dolayısıyla İngilizceye giren birkaç psikiyatrik terim vardır: "otizm", " ikirciklilik" ve hepsinden önemlisi şizofreni" (skhizein phren yani "zihin bölün mesi"). Daha önce bu bozukluk, demans praecox (veya gençleri etkileyen "demans") olarak biliniyordu. Bleuler'ın hastalıkla il gili getirdiği teşhis ve tedavi devrim niteliğindeydi. Jung, Bur ghölzli' de bir klinisyen olarak çalıştığı yıllarda sayısız şizofreni vakasını tedavi etti fakat Anthony Storr, Jung'un vaka öyküleri nin yetersizliği göz önüne alındığında "nevrozla pek ilgilenme diğini" öne sürmüştü; Storr' a göre, Jung iyi yürekli ve şefkatli olmasına rağmen fikirlere insanlardan daha çok ilgi duyuyordu ve duygusal düğümlerin aydınlatılması sürecinden çabuk sıkı lıyordu.60 Bununla birlikte Storr, Jung'un fikirlerinin çoğunun Burghölzli' deki klinik deneyimlerinden kaynaklandığını belirtir. /1
Anılar, Düşler, Düşünceler, Jung'un sorumlu olduğu vakala rın bazılarından bahseder. Bunların gerçek fiziksel ve zihinsel acılar çeken, hayli rahatsız kişiler olduğunu hatırlamakta fayda var. Örneğin, Zürih'in kenar mahallelerinden gelen, ayyaş bir babası ve fahişelik yapan bir ablası olan Babette S. bunlardan biriydi.61 Diğer doktorlar için klasik bir ruhsal çözülme vaka sıydı ama Jung'a göre Babette'in deliliğinde bir yöntem vardı. "Ben Sokrates'in yardımcısıyım." derse, bu onun (Sokrates gibi) haksız yere suçlandığı anlamına geliyordu. Eğer "Napoli ve ben tüm dünyaya makarna vermeliyiz." derse gerçekten kastettiği şey, "Kendimi aşağı hissediyorum ve bunu telafi etmeliyim." di. Jung "şimdiye kadar anlamsız olarak gördüğüm şeylerin çoğu nun göründüğü kadar çılgınca olmadığına" ve hatta paranoyak fikirlerin ve halüsinasyonların "bir anlam içerdiğine" ikna oldu ğunu belirtmişti.62 Jung, vakaya ilişkin klinik yazısında, hastasının "çok donuk ve kayıtsız görünmesine" ve "odasında oturup anlamsız keli meler mırıldanmasına" rağmen, "zengin bir iç yaşama" sahip 60
Anthony Storr, /ung (Londra, 1983), s. 16. Başka bir anekdot, jung'un bir zamanlar ne den çocuklarla ilgilenmediği sorusuna, çocukların pek sembolik malzemesi olmadığını söyleyerek yanıt verdiğini aktarır. Karısı Emma jung'un buna cevabı, "Ah Cari, pek sembolik malzemesi olmayan hiç kimse senin ilgilini çekmez!" şeklinde olmuştur. (Ma ggy Anthony, Tiıe Valkryies: The Women arouııd Jung (Longmead, 1990), s. 17). 61 Bkz. "The Psychologv of Dementia Praecox" (1907) ve "The Content of the Psychoses" (1908/1914); Jung, CW, lll, §198-§202 ve §363-§384. 62 MDR, s. 147-8.
86
Cari Gustav Jung
olduğunu aktarmaya çalıştı. Jung, bizi "bu şatafatlı sözcük kar maşasında" farklı bir şey keşfetmeye davet eder. Bu karmaşa, "esrarengiz bir yazıtın parçaları, peri masalı fantezilerinin kı rınhlan" gibidir. " Acı gerçeklikten kopmuş" ve "çok uzaklarda, kendilerine ait bir dünya" kurmuşlardır. Jung'un şiirsel ifade siyle, bu, "masaların her zaman dolu olduğu ve alhn saraylarda binlerce ziyafetin düzenlendiği bir yer" dir. 63 Jung' a göre bilinç dışı psişe bir tür kalıcı şölendir ve analistin görevi, menüyü ince leyip çeşitli yemekleri ve içeriklerini anlamlandırmaktır. Bir de yaklaşık yarım asır önce hastaneye yatırılan yetmiş yaşında bir kadın hasta vardır.64 Konuşamaz, kah yiyecekler yiyemez ve elleriyle ilginç ritmik hareketler yapar. Herkes bu vakanın bir tür katatonik şizofreni olduğunu düşünüyordu ama Jung o kadar emin değildi. Bu el hareketleri ona, bir ayakkabı tamircisinin ayakkabı dikerken yaptığı hareketler gibi görünü yordu. Jung, hastanın cenazesinde, kadının kardeşine onun akıl sağlığını neden kaybettiğini sordu. Kadının bir ayakkabıcıya aşık olduğu ancak reddedildiği ortaya çıktı. Jung, kadının kol hareketlerinde sevgilisiyle bir özdeşleşme fark etmişti ve bu öle ne kadar devam etmişti. Bir psikozun özünde, "anlamlı bir bağ lantılar ağı" (Sinnzusammenhiinge) yattığına ve etkili bir terapinin bunu ortaya çıkarması gerektiğine inanmaya başladı.65 Son olarak, "melankoli" den muzdarip olduğu için hastaneye yatırılan ve şizofreni teşhisi konan genç bir kadın vardı. Jung bu vakayla ilgili de bazı şüphelere sahipti ve sorunun depresyon ol duğunu düşünüyordu. Jung, bu klinik vakada, Bleuler'ın yöne timinde geliştirmekte olduğu "kelime çağrışım testi" adında bir tekniği kullandı. Bu test, Victoria devri bilgesi ve öjeni uzmanı Sör Francis Galton (1822-1911) tarafından icat edilmiş ve Alman psikolog Wilhelm Wundt (1831-1920) tarafından uyarlanmıştı.66 Heidelberg' de faaliyet gösteren psikiyatrist Gustav Aschaffen burg (1866-1944) ve Emil Kraepelin (1856-1926) de konu üzerin63 64 65 66
J ung, CW, 111, §383. Bkz. "The Content of the Psychoses"; a.g.e., §358. MDR, s. 146. Andrew Samuels, Bani Shorter ve Fred Plaut, A Critical Dictiorıary of /urıgian Arıalysis (Londra ve New York, 1 986) eserinde bkz. "sözcük çağrışım testi" ile ilgili madde, s. 161-2. Ayrıca bkz. Edmund D. Cohen, C G. /ııııg aııd tlıe Scientific Attilıııi