Birinci Haçlı Seferi: Bir Tanığın Kaleminden Kudüs'e Yolculuk [1 ed.]
 9786057635259

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

Bir Tanığın Kaleminden

HAÇLI SEFERİ Kudüs'e Yolculuk

BİRİNCi

PETER TUDEBODUS

KRONİK KlTAP: 122 Haçlı Sckrleri Tarihi Dizisi: 3 YAYIN YÖNETMENi Adem Koça! TERCÜME VE NOTLAR Süleyman G enç EDİTÖR Can Uy:ır KAPAK TASARIM!

Kuran Ural MiZANPAJ Nurel Naycı 1.

Baskı, Eylül 2019. lsranbul

ISBN 978-605-7635-25-9

KRONİK KİTAP Balçık Sk. N"6, Gürnüşsuyu lsıanb ul - 34327 - Türkiye Telefon: (0212) 243 13 23

Faks: (0212) 243 13 28 [email protected]

/(jj/tür llaltanlığı Yaymnlık Smifika No: 34 569

www.kronikkitap.com

o o • kroııikkitap

BASK! VE CiLT Optimum Basım "levfıklxy Mah. Dr. Ali f>emirCad. No: 5111 34295 K. U S

gerçekleştirdiği 1 095 yılındaki Clermont Konsili'ne kaulıp katıl­ madığı kesin olmasa da Urbanus'un vaazını aktaran kronikçilerden biridir.89 Runciman'ın tarifiyle "bütün Latin kronistleri arasında en aydını ve en güvene layık olanı" olan Fulcherius, Stephen de Blois' nin maiyetinde ve Robert de la Normandie' nin ordusunda sefe­ re katılıp doğuya gitmiş, 1 097 yılının, Runciman' a göre Haziran' ında, Demirkent' c göre sonbaharında Baudouin (Balduin ya da Baldwin) de Boulogne'nın ordusuna katılıp hizmetine girmiştir.90 Baudouin de Boulogne'nın Kudüs Kralı olup l l 1 8 'de ölümüne kadar yanından ayrılmayan Fulchcrius,

Gesta Francorum Iherusalnn peregrinantium

adlı eserini üç kısım halinde 1 1 O l , 1 1 06, 1 1 24- 1 1 27 yıllarında ka­ leme almıştır. Baudouin de Boulogne'ın ana ordudan ayrılıp Urfa'ya gitmesi yüzünden gerek Antakya muhasarası ve zaptı, gerekse Kudüs muhasarası ve zaptında görgü şahidi olamayan Fulcherius, bu bilgiler için Anonim

Gesta'dan

ve diğer vakanüvis Raimundus Aguilers'den

faydalanmıştır.9 1 Bu nedenle Fulcherius'un eseri, Clermont Konsili, İznik'in Muhasarası ve teslim alınışı, Dorylaion Savaşı, Baudouin de Boulogne'nın ana ordudan ayrılıp Urfa'da hakimiyeti ele alması ve Godfrey'in ölümünden sonra Kudüs Kralı olarak faaliyecleri gibi ko­ nularda en kıymecli vakayiname konumundadır. Fakat Antakya ve Kudüs'ün ele geçirilmesinin anlatımında aynı derecede ehemmiyete sahip değildir. Eserin Türkçeye çevirisi hem doktora tezi olarak Mu­ kadder Yıldız hem de İlcan Bihter Barlas tarafından yapılmıştır.92

4. Albertus Aquensis Albert of Aachen, Albert of Aix, Albert d'Aix ve Albericus Aquen­ sis adlarıyla da bilinen müellif hakkında, günümüz Almanya'sının 89 90

91 92

Runciman, a.g.e. , s. 1 :256; Fulcherius Carnotensis, a.g.e., s. 1 7; Oemirkenı, lltfiı Haflı Kontluğu. s. 1 :XXVll. Runciman, a.g.e., s. 1 :256; Ebru Altan, "Birinci Haçlı Seferinin Bir Görgü Tanığı : Fulchcrius Camotensis", Tarih Dergisi, S. 37, (2002), s. 44-45; Işın Demirkcnı, a.g.e., s. 1 :XXVll; Güray Kırpık, a.g.e., s. 1 56. F ulcherius Carnotensis, a.g.e., s . 23. Y ıldız, Mukadder. "Fulchcrius Carnotcnsis Birinci Haçlı Sefer Vakayinamesi", ( Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, 1 999); Fulchcrius Carn otens is, Kudüs Sefiri, çev. ilcan Bihter Barlas, (lstanbul: IQ Yayıncılık, 2009). -

36

Bi RiNCi HAÇLI SEFERi

Renanya bölgesindeki Aachen civarında yaşamış bir kilise mensu­ bu olduğu dışında hiçbir bilgi yoktur.9·� Albertus, Liber Christianae

Expeditions pro Ereptione et R.estitutione Sanctae Hierosolymitanae Ecclesiaeve Historia lerosolimitana olarak da bilinen Historia lero­ solimitana adlı eserinin en başında Haçlı Seferi' ne şahsen iştirak et­ mediğini açıkça ifade etmektedir.94 Eserin yazıldığı tarih olarak ünlü Haçlı Tarihçisi August C. Krey 1 1 20 yılından sonrasını, Steven Run­ ciman 1 1 30 civarını işaret etmekte, Işın Demirkent de eserinin bitiş tarihinden ve en eski nüshasının yazılış tarihinden hareketle 1 1 201 1 58 tarihleri arasında yazıldığını söylemektedir. 9� Albertus' un eseri­ nin Latinceden İngilizceye en son neşrini yapan Susan B. Edgington ise Historia'nın çok daha öncesinde yazıldığını savunmakta, eserin bir bütün halinde değil parça parça yazıldığı görüşünden hareketle Kudüs'ün zaptıyla biten ilk beş bölümü Albertus'un 1 1 00- 1 1 02 yıl­ ları civarında tamamladığı görüşündedir.96 Birinci Haçlı Seferi'nin en ayrıntılı anlatımını sunan Historia lerosolimitana, uzun yıllar boyunca en büyük otorite olarak kabul görmesine karşın, XIX. yüzyıl tarihçilerinden von Sybel'in eleşti­ rileri eserin itibarına büyük darbe indirmiştir.97 Ö te yandan tüm eleştirilere karşın modern tarihçilerin Haçlı Seferleri'ni anlatırken Albertus Aquensis'in anlatımlarını kullanmaları dikkat çekicidir; zira Historia lerosolimitana'da aktarılanlar dışında eldeki bilgiler çok sınırlıdır.98 Türkiye'de Haçlı Seferleri tarihi alanında Fikret lşıltan'dan sonra diğer bir büyük tarihçi olan Işın Demirkent, Urfa Haçlı Kontluğu adlı eserinin temelini teşkil eden Albertus Aquensis 93

94

Krey, 7M Accountr ofEye-wimesses, 1 2; Run c i man , a.g.e., s. 1 :258; Albert of Aachen, History of the journey to jerusalem, nşr. Susan B. Edgington (Surrey: Ashgatc Puhlishing, 20 1 3), s. 1 : 1 . Albcrı of Aachcn, a.g.e. , s. 1 : 1 5.

95

Krey, The Accountr ofEye-wimesses, s. 1 3; Runciman, a.g. e., s. 1 :258; Dcmirkcnt, Urfa Haçlı Kontluğu. s. 1 :XXX. 96 Kosrick, 7he Social Structure, s. 84-85; Albert of Aachen, a.g.e. , s. 1 . 97 Hcinrich von Sybel, a.g. e., s. 206-254; Runc i m an a.g.e., s. 258; Susan B. Edging­ ton, "Albcrt of Aachcn Rcappraiscd", From Ckrmont to jerusalnn içinde cd. Allan Murray, (Brepols: Brcpols Publishcrs, 1 998), s. 65; Albert of Aachcn, a.g. e., s. 1 . 98 Dcmirkent, Urfa Haçlı Kontluğu, s. l :XXX. ,

37

P E T E R T U D E l\ O D U S

için tüm eleştirilerin aksine, " . . . Araştırmamızı yaparken biz onun verdiği bilgilerin, özellikle bölgenin yerli kaynaklarının verileri ile mukayesesini yaparken, bunlarla hemen daima az çok uygunluk ve tutarlılık halinde bulunduğunu müşahede ettik,"99 diyerek Histo­ ria /erosolimitana'nın önemini ve doğruluğunu ortaya koymuştur. Bunun yanında günümüz tarihçilerinden John France, Albertus'un eserini Bi rinci Haçlı Seferi'nden hemen sonra ( 1 1 02 civarı) yazmış olması, sağlam ve bol kaynak kullanması göz önüne alındığında eserin görgü tanığı tarafından yazılmış gibi değerlendirilmeyi hak ettiği görüşündedir. 1 00 Bununla birlikte Historia Ierosolimitana, Keşiş Pierre, Halkın Haçlı Seferi ve Godfrey'in (Godfroi ya da Gottfroi) Avrupa bo­ yunca ilerleyişi ve Baudoin'in Urfa Haçlı Kontluğu'ndaki faaliyet­ leri konularında yegane bilgi kaynağıdır. Ayrıca İznik, Antakya ve Kudüs kuşatmalarında diğer kaynaklara göre çok daha tafsilatlı bilgi sunar. ı o ı Bu nedenle birinci elden kaynak olmaması, destan­ sı öğelere yer vermesi ve bazı yer-zaman tutarsızlıkları yönündeki eleştirilere rağmen birçok tarihçi Gesta Francorum'dan sonra en önemli ikinci kaynak olarak Historia Ierosolimitana'yı göstermek­ tedir. 102 Ö te yandan çağdaş vakayinamelerde görülen diğerini bir ölçüde kopya etme sorunu Albertus Aquensis'te görülmemekte, eserin tamamen özgün olması ona ayrı bir önem kazandırmakta­ dır. 103 Eserini olayların uzağından yazmış olması bir açıdan bakıl­ dığında eleştiri konusu olsa da diğer açıdan çalışmasına objektiflik kazandırdığı söylenebilir. 1 °" Albertus Aquensis, halkın Haçlı Seferi sırasında Hristiyanların hem dindaşlarına hem de Yahudilere karşı giriştikleri katliam ve talanlara, Haçlı kontların aralarında yaşanan 99 Demirkenc, Urfa Haçlı Kontluğu, s. l :XXXI. 1 00 John France, Victory in the &st: A Military History ofthe First Cru.ıaM (Caınbridge: Cambridge Universicy Prcss, 1 996). s. 379-38 1 . 1 O 1 Edgingcon, Albm ofAachm Rrappraised, s. 55. 1 02 Krey, The Accounts ofEye-wimma, s. 1 3; Runciman, a.g.e., s. 258; Kırpık, Doğu­ nun ve Batının Gözündm Haçlı/.ar, s. 1 57; Alberı of Aachen, a.g. e. , s. l . 1 03 Albert of Aachen, a.g.e s . 1 : 1 . 1 04 Edgington, "Albert of Aachen Reappraised", s. 66. ..

38

B i R i N C i H AÇI.I S E F E R i

ihtilaflara v e karşı cephede yer alan Müslümanlara karşı çağdaşları­ na göre nispeten tarafsız bir üslup izlemiştir. Eserin Türkçe çevirisi bulunmamaktadır. ıos 5. Wıllermus Tyrensis

Steven Runciman'ın "bütün Haçlı Seferleri tarihçilerinin en büyüğü" olarak tanımladığı Willermus Tyrensis (Fransız literatüründe Guilla­ umc: de Tyr, Almancada Wilhelm von Tyros, İngilizcede Williarn of Tyr), Historia Rerum in Partibus Transmarinis Gestarum adlı eserini Birinci Haçlı Seferi'nden yetmiş yıl sonra yazmışur. 1 06 Bununla bir­ likte, Haçlıların Kudüs'ü işgal edip yerleşmelerine kadar olan olayları Albenus Aquensis'ten, l 127'ye kadar gerçekleşen olayları da Fulche­ rius Carnotensis'ten aktarmasına karşın kaynaklarına yöneltilen eleş­ tirilerle karşılaşmamış olması dikkat çekicidir. 107 Kudüs Kralı Arnaury (1163-1174) ve IY. Baudouin (1174- 1185) döneminde yaşayıp Sur Başpiskoposluğu görevini yürütmesi, Bizans İmparatoru Manuel Komnenos'la görüşmek için elçi olarak görevlendirilecek kadar dip­ lomaside etkin biri olması ve krala çok yakın olması, eserini kendi dönemi için çok kıymetli bir kaynak haline getirmiştir. 108 Yirmi üç bölümden oluşan eserin Kudüs'ün zaptına kadar olan olayları anlatan kısmı Ergin Ayan tarafından Türkçeye çevrilmiştir. HJ lJ S

kaleyi Kutsal Kabrin hacılarına terk etmişti. Hacılar kaleye girince orada semavi bir şebnem bolluğuna, yani zahire, un, yağ, tavuk ve kendileri için faydalı her türlü şeye rastladı. Şubat'ın ikisinde o yerde Hazreti Meryem'in Günahsızlığı Yorcusu'nu can-ı yürekten kutladılar. Camela285 şehrinden gelen elçiler, Raymond Sainc-Gilles'a kral­ larından atlar ve altınlar getirdi; ayrıca hükümdarlarının kontla anlaşma yapmayı anu eniğini ve topraklarında Hristiyanların her konuda tüm isteklerine saygı gösterip onları onurlandıracağına söz verdiğini belirttiler. Trablusşam Kralı da uygun görürse onunla barış yapma gayesiyle Raymond Sainc-Gilles'a elçiler ve beraberinde on at, dön kaur ve bezant altınları gönderdi.2116 Lakin kral Hristiyanlı­ ğa kucak açmadıkça Raymond'ın barış önerileriyle oyalanmaya hiç niyeti yoktu. Bunun üzerine kral böyle yapacağına söz verdi. Bu bereketli vadiden ayrılışımızdan sonra Hristiyanlar Arka287 adında bir kaleye vardılar. Şubacın ortasında, haftanın ikinci gü­ nü, pazartesi günü, burada kamp kurdular. Zamanında maharetle tahkim ettikleri, şimdi ise cesaretle müdafaa ettikleri bu kaleyi, çok sayıda Türk, Sarazen, Arap, Pavlikan ve başkaları doldurmuştu. Ka­ le çok heybetli ve yüksekti; bir dağın üstüne kurulmuş, çevresi iki surla sarılmıştı. 288 Günün birinde on dört şövalyemiz kuşatmayı terk edip sekiz mil ötedeki Trablusşam' a at sürdü. Bu keşif birliğinde Vikont Raymond of Turenne, Vikont Peter of Castillon, Aimeri­ cus of Lobenes, Sichardus ve Bego of Ribeira, William Botinus ve isimlerini bilmediğim başkaları vardı. 289 On dört Hristiyan şövalye, önlerine bin beş yüz hayvan katmış süren altmış Türk, Sarazen ve 285 Camela, anrik dönemde Emesa olarak bilinen Humus şehridir. Elçilerin geliş ıarihi 4 Şubat'tı. Peter Tudebode, a.g. t. , s. 1 06. 286 Trablwşam, Lübnan Dağları eceklerinde bir liman kentiydi. Latin kroniklerin Türkçe değerlendirmelerinde genelde Tripoli ismi karıştırılarak "frablus olarak çev­ rilmektedir ki burası günümüzde Libya'dadır. 287 Arka Kalesi, lrablusşam, Lazkiye ve Humus yollarını konrrol eden bir nokcaday­ dı. Buranın muhasarası konusunda Raimundus, himayesinde olduğu Kont Ray­ mond'a serı eleştiriler getirmektedir. Raimundus Aguilers, a.g. t. , s. 1 5 1 . Raymond

14 Şubat tarihinde Arka önlerine ulaşmıştır. 288 Tudebodus'un Arka Kalesi tasviri, Gtsta'da yer almaz. Krş. Ayan, Anonim Haçlı Tarihi, s. 1 46. 289 1 6 Şubat 1 099.

1 64

B i R i N C i HAÇLI S E F E R i

Kürt'le karşılaştı. Kuvvetlerini Haç işaretinden alan adamlarımız hücum edip Tanrı'nın yardımıyla onları alt edip yedisini öldürdü ve atlarından altısını ele geçirdi. Bir başka gün Raymond Pilet ve Vikont Raymond ofTurenne, şövalyeleriyle birlikte kalabalık bir kafir grubu tarafından sıkı şekil­ de korunan Tartus'a ulaşıp şehre şiddetli bir taarruz gerçekleştirdi. Karanlık çökünce askerlerimiz ormanın içinde izbe bir köşeye çeki­ lip kamp kurdu ve bir sürü ateş yakıp büyük bir Hristiyan ordusu varmış intibaı oluşturdu. Bu hile müdafilerin yüreklerine korku sa­ lınca hepsi karanlıktan istifade ederek Tartus'tan290 apar topar kaçtı ve bolca mal ve mükemmel limanı haçlılara bıraktılar. Ertesi gün şövalyelerimiz saldırma gayesiyle geldiklerinde tek buldukları bom­ boş bir kasabaydı. Böylelikle Arka muhasarası boyunca bu yeri işgal ettiler. Civardaki Maraclea şehrinin emiri bizimle anlaşma yapıp adamlarımızın şehrine girmesine ve sancağımızın surlara çekilme­ sine müsaade etti.291 Antakya'da kalan diğer lortlar, yani Dük Godfrey, Flander Kon­ tu Robert ve Bohemund, Raymond Saint-Gilles'in peşinden ta Lazkiye'ye kadar geldiler.292 Bohemund orada diğerleriyle vedalaşıp Antakya'ya döndü.2'' 1 Dük Godfrey ve Flander Kontu Robert ise Kont Raymond'ı takibe devam edip Cebele şehrine ulaştılar; şehri kuşatıp yoğun biçimde taarruza geçtiler. 294 Bu esnada Arka kuşatmasındaki Raymond'a gelen elçiler, onun­ la savaşmak isteyen bir kafir ordusunun yaklaşmakta olduğu haberi­ ni ulaştırdılar. Raymond bunun sonucu el-Bire Piskoposu'nu Dük Godfrey ve Flander Kontu Robert'a gönderip putperestlerin onunla 290 Tarıus bir liman kenıidir. Haçlıların burayı ele geçiriş ıarihi 1 7 Şubaı'ıır. 29 1 Maraclea (Marakiye olarak da geçer) Tanus'un kuzeyinde bir limandı. 292 Lazkiyc de Maraclca'nın kuzeyinde yer almakıaydı. 293 Haçlıların Lazkiye'ye ulaşması şubaı ıönudur. Alberıus'a göre Bohemund'un ge­ ri dönme sebebi, Anıakya'ya göz koymuş olmasıdır. Alberı of Aachen, a.g.e., s. 1 : 1 97. 294 Cebele (bazı kaynaklarda Gibellum ya da Jabala olarak da geçer) Lazkiye'yle Tarıus arasında ufak bir liman kenıiydi. Haçlılar burayı 1 Man'ıa muhasara etmişlerdi. Peıer Tudebode, a.g.e. , s. 1 07; Alberı of Aachen, a.g.e., s. 1 : 1 97; Ayan, Anonim Haçlı Tarihi, s. 1 47; Fulcherius Carnoıensis, a.g.e., s. 97. Willermus'a göre asker sayısı yirmi beş bindir. Ayan, Wilkrmus Tyrmsis, s. 302. 1 65

PETER TUDEBODUS

ve askerleriyle savaşmak için her yanda toplandıkları için yardımı­ na gelmeleri talimatını iletti. Bu haberin ardından Dük Godfrey ve Flander Kontu, Cebele Emiriyle, kendilerine at ve altın vereceği ve Kutsal Kabre yolculuk eden hacılara bundan böyle herhangi bir tacizde bulunmayacağına söz vereceği bir anlaşma yaptılar. 295 Dük Godfrey ve Flander Kontu çarçabuk Raymond Saint-Gil­ les'in yardımına koşup nehrin öte kıyısında çadır kurdular ve Ar­ ka kuşatmasına kauldılar.296 Bu esnada yukarıda bahsedilen küffar ortaya çıkmadı. Birkaç gün sonra askerlerimiz Trablusşam'a at sür­ düler ve şehir dışında Arap, Türk ve Sarazenler gördüler; vakit kay­ betmeden hücum edip yaşanan çarpışmada Trablusşam soylularının kaymak tabakasını kılıçtan geçirmiş oldular. Ölü sayısı ve katliam öylesine fazlaydı ki su kanallarından akan su, Trablusşam sarnıçla­ rına kan kırmızısı renkte akıyormuş gibi görünüyordu; dolayısıyla şehirde yaşayanları acı ve kedere boğuyordu; öyle korkmuşlardı ki şehir kapılarından çıkmaya cesaret dahi edemiyorlardı.297 295 Tudebodus'un anlaşmayla ilgili verdiği bilgiler Gma'dan daha tafsilaclıdır. Krş. Ayan, Anımim Haçlı Tarihi, s. 1 47. 296 Godfrcy ve Flander Kontu Roberı, 12 Marı'ta Cebele kuşaımasını kaldırıp 1 4 Marı'ıa Arka'ya gelmiştir. Alberıus, Haçlıların önce Anıakya'yı fetheııiğini, ardından el-Bare ve Ma'arraıün­ numan kalelerini zapt edip halklarını kılıçtan geçirdiklerini duyan Cebele halkı, şehre dokunmadan yollarına devam etmeleri karşılığında Haçlılara muazzam miktarda para vermeyi teklif ettiğini kaydermişrir. Historia leroso/imitana'ya göre Haçlı Kontlarının bu teklifi hiç düşünmeden reddeımeleri üı.erine kuşaımanın kalkmasını sağlama�• için yardım ralehiyle "her daim alıına, giimiişe ıamah eden, aklında her zaman hileler ve türlü düşünceler dolaşan" Konı Raymond' a haber ulaştırdılar. Bu sırada Arka kuşatmasında olan Raymond, Cebele kuşaımasındaki Haçlı liderlerine, Müslümanların birleşip bir ordu topladıkları ve ona saldırmayı planladıkları mesajını ileterek derhal yardıma gelmelerini talep eni. Bu haberi alan diğer kontlar Cebele kuşatmasını kaldırarak derhal Raymond'ın yardımına giııiler. Ancak üç gün sonra Arka önlerine ulaştıklarında, Raymond'ın uyduruk diişman saldırısı yalanıyla kendilerini aldattığını ve a�ıl gayesinin özgürlüklerini sağlamak için "rüşvet" aldığı Cebele halkına verdiği sözü yerine gerirmek olduğunu Tancred ve diğer komutanlardan öğrendiler. Alberı of Aachen, a.g.e., 1 : 1 98. Hill'in bu suç­ lama konusundaki aksi tezleri için bkz. Raymond N, s. 1 20. Raimundus'a göre bu söylentiyi, Haçlıları korkutup kuşatmadan kurtulmak isteyen Müsliimanlar çıkar­ mıştır. Raimundus Aguilers, a.g.e., s. 1 55-1 56. 297 Bu taarruz 1 8 Nisan'da gerçekleşmiştir. Raimundus'un akıarımı daha tafsilatlı­ dır. Raimundus Aguilers, a.g. e. , s. 1 7 1 - 1 73. Alben of Aachen, a.g. e., s. 1 :202. 166

BiRiNCi HAÇLI SEFERi

Bir başka vakit askerlerimiz Sem Vadisi boyunca ilerlerken sığır, merkep, koyun ve sayısız başka hayvan buldular. Altmış Haçlı diğer­ lerinden ayrıldı ve üç bin deve buldu. Tüm sürüyü Hristiyan ordu­ suna götürdüler ve böylece İsa'nın askerlerini muazzam bir sevince boğdular. 298 Arka kuşatması sırasında en kaliteli zahire, şarap, et, yağ ve arpa getiren gemilerimiz yakındaki limana demirlediler; böylelik­ le herkes için bolca erzak tedarik edilmiş oldu.299 Pons of Balazun, Anselm of Ribemont, William Pichardus ve adını bilmediğim başka pek çok kişi bu kuşatmada şehit oldular.300 Hristiyanlar adı geçen bu Raimundus, Trablus Emiri'nin ilk teklifinin ardından Haçlıların Arka önünde başarısız olmasıyla önerisinden vazgeçip Haçlılara meydan okuduğunu söyle­ mekıedir. Bunun üzerine Haçlıların Trablus' a saldırmasıyla yedi yüz Türk askeri öldürülmüşıür. Raimundus kaıliamın ardından oluşan manzarayı, "(. . . ) su keme­ rinin altına doluşan başsız ( . . . ) cesetler harikulade bir manzaraydı {. . . )" diyerek aktarmakıadır. Raimundus Aguilers, a.g.e. , s. l 72. Gma'da aktarılanlara göre de Haçlılar, şehir dışındaki Müslümanlara saldırmış, şehir içinden geçen nehir kızıla dönmüştü. Ayan; Anonim Hafiz Tarihi, s. 1 47. Raimundus ayrıca bu esnada bir Bizans elçi heyeıinin gelip Bohemund'un Anıakya'ya el koymasına karşı çıktıkları­ nı ve İmparator' un da Kudüs yolculuğuna katılabilmesi için 23 Haziran'daki Aziz John Bayramı' na kadar beklemelerini tavsiye eııiklerini söylemekıedir. Bunun üze­ rine Raymond St. Gilles, Alcxios'u beklemeleri gerekriğini söylese de diğer kont­ lar, İmparator'a güvenilmeyeceğini söyleyerek karşı çıkıılar. Raimundus Aguilers,

a.g. e. , s. 1 73- 1 74. 298 Bu yağma akını nisan ayının sorılarında gerçcklcşmişıir. Gesta akına kaıılan Haçlı­ ların sayısını vermez. Krş. Ayan, Anonim Hafit Tarihi, s. 1 47. 299 Raimundus, daha önce Mısır'a gönderilen Haçlı iııifak heyetinin bu sırada kampa döndüğünü söylemekrcdir. Ancak elçi heyetinin bir yıldan beri Faıımilerin elinde tuısak olduğu bilgisini de eklemektedir. Bunun yanında Faıımilerin hala Tıirkler ve Haçlılar arasında hangi tarafı seçecekleri konusunda kararsız olduklarını, zira Tıirklerin yardımına gelirlerse tüm Türklerin Şii olmayı teklif eııiklerini iddia eı­ mektedir. Raimundus, Faıımilerin bu esnada Kudüs'ü ele geçirdiklerini ve Haçlı­ lara Kudüs'e saldırmazlarsa iki yüz üç yüz kişilik gruplar halinde hac ibadetlerini yerine geıirmelerine izin verecekleri teklifini akıarmaktadır. Fatımilerin yaklaşı­ mındaki bu değişimin nedeni olarak ise Askalan Muharebcsi'nden sonra Faıımi ordugahında ele geçirdikleri, Bizans İmparatoru Alcxios'un Haçlıların gücünün ne kadar az olduğunu belirtip aleyhlerine plan yapıığı bir mektuba bağlamaktadır. Raimundus Aguilers, a.g.e. , s. 1 54. 300 Pons of Balazun, Gesıa'da değil, Raimundus'ta zikredilen isimlerdendir. Hatıa Vi­ viers bölgesinden bir şövalye olduğu sanılan bu kişi HisUJria Francorum' un ortak yazarlarındandır. Pons of Balazun hakkı nda daha ayrınıılı bilgi için bkz. Raimun­ dus Aguilers, a.g.e. , s. 28-29. Anselm of Ribemonı ise adından da anlaşılacağı -

1 67

l' E T ER T U O E ll O D U S

kaleyi üç aydan bir gün eksik muhasara ettiler. Nisanın ortasından dört gün önce Paskalyayı burada kutladık.301 Trablusşam Kralı, Raymond Saint-Gilles'e sık sık elçiler göndc­ riyor,302 ondan kuşatmayı kaldırmasını ve barış yapmayı istiyordu. Kont Raymond, Dük Godfrey, Flandcr Kontu Robcrt, Norman Roberc ve diğer hacılar bu barış yoklamalarının yanı sıra diğer böl­ gelerden gelen yeni ürünleri görünce etkilenmiştilcr; zira martın üzere Ribemonr'can bir konrrur ve asıl ünü, yazdığı mekrupların Birinci Haçlı Seferi'nin önemli vesikalarından olmasıdır. Mckrupların içeriği ve ayrıntılı bilgi için bkz. Dana C Munro; Lmen of 7ht Cruslllkn, (Philadelphia: Departmenr of hisrory of the University of Pcnnsylvania, 1 902) ; Edward Peters, 1ht Fint Crusa­ tk: /he Chronick ofFu/cher ofChartm» ana Other Source Marmals. (Philadclphia: Universiıy of Pennsylvania Press, 1 998), s. 283-284, 289,290. 30 1 Hill'e göre Tudebodus'un verdiği kronoloji, Gma'nın isimsiz yazarına göre daha turarlıdır; zira Gesta'da Paskalya, Anselm'in ölümünden öncedir. Bunun yanında Ateşle imtihan Gtsta'da anlatılmaz. Hill, Gma'nın destekçilerinin hiçbirinin böy­ lesine önemli bir olayı neden baı;iı bir şövalye ya da din adamının aıladığmı izah edemediği düşüncesindedir. Peter Tudebode, a.g. t. , s. 1 09; keş Ayan, Anonim Haçlı Tarihi, s. 1 49. Albertus'un akrardığına göre bu sırada parası ödenmediği için Raymond'a kızan "fancred, askerleriyle Godfrey'in ordusuna karılıp emrine girdi. Tüm Haçlı konc­ larını karşısına aldığını gören Raymond liderlerle arayı düzeltmek için çabaladı. "Çocukluk çağından beri eğirimini alıp uunanı olduğu kurnazlıkla ve gönül ok­ şayıcı sözlerle," öncelikle Godfrey'i yumuşatan Raymond, Tancred dışında hepsini ikna ermeyi b�dı. Böylelikle Godfrey'in Arka'ya varmasından icibaren dört hafca boyunca hep birlikte kaleyi muhasara edip saldırdılar. Tüm uğraşlarına karşın saldırının sonuca ulaşmaması ve geçen süre uzadıkça nük­ seden erzak ihtiyacı yüzünden ordu içinde huzursuzluklar baş gösterdi. Bilhassa Godfrey'in ve Flander Koncu Roberc' ın ordusunda askerler, Arka Kalesi' nin kılıç zoruyla fethedilemeyeccği, öyle olsa bile bunun en az bir yıl süreceği. ancak açlık zoruyla mümkün olacağını söylediler. Komutanlarına bir an önce bu beyhude ku­ şatmayı kaldırıp Kudüs'e gitme ve lsa' nın kucsal mezarını görme amacıyla enikleri yemini gerçekleştirmek için baskı yapıtlar. Ancak Raymond karşı çıkıp kale teslim olana dek oradan ayrılmamaları gerektiği konusunda diğer kontları ikna etmeye çalışa. Raymond'ın tüm çabalarına karşın bir gün Godfrey, Flander Koncu Robert ve Tancred tüm askerlerini toplayıp kampı ateşe verdiler. Raymond'ın askerlerin­ den de pek çok kişi onlara katıldı. Yanında çok az kişi kaldığını gören Raymond da iki buçuk ay süren kuşacmayı kaldırıp alelacele diğer birliklere yetişri. Albert of Aachen, a.g.e., s. 1 : 1 99-200. 302 Gesta Raymond St. Gilles 'in adını vermeden sadece dçi heyetinin gelişinden bah­ seder. Ayan. Anonim Ha;h Tarihi, s. 1 47. Raimundus, Kudüs'e ilerleyişin gecikme­ si konusunda Kont Raymond'ı suçlamakcadır. Raimundus Aguilers, a.g. e. , s. 1 80. 1 68

B i R i N C i H A Ç l. I S E F E R i

ortasında taze fasulye ve nisan ayının ortasında taze tahıl yiyorduk. Sonuç olarak büyük-küçük herkes bir konsey yaptı ve bu yeni mey­ velerle Kudüs yolculuğuna devam etmenin akıllıca olacağına karar verildi. Böylelikle herkes Trablusşam Kralı'yla barış yapılmasına ka­ rar verdi. 303 Arka'dan ayrılıp haftanın altıncı günü, Mayıs' ın on üçünde Trablusşam'a ulaştılar ve burada üç gün kaldılar.304 Trablusşam Kra­ lı, Raymond Saint-Gilles'le ve diğer lortlarla anlaşma yaptı; buna göre önceki çarpışmalarda tutsak ettiği üç yüzden fazla esiri derhal serbest bıraktı. Bunun yanında Kont Raymond'a on beş bin bezant, on beş pahalı at verecek, bolca at, merkep, ekmek ve gerekli tüm ihtiyaçları sağlayacak, böylelikle tüm Hristiyan ordusuna bolluk temin edecekti.30s Trablusşam Kralı, Haçlılarla emirin onlara karşı yapmayı planladığı savaşı kazanıp Kudüs'ü ele geçirmeleri halinde kendisin Hristiyan olacağını ve topraklarını elinde tutacağı bir an­ laşma yaptı. Bu görüşmelerle anlaşma müzakere edildi ve sağlandı.306 Hristiyanlar Trablusşam'dan Mayıs'ın ortasında, pazartesi günü ayrıldı; gün boyu dar ve sarp bir yolu aşıp geceleyin el-Batrun kalesine 303 Albemıs'a göre Trablus yakınlarında kamp kuran Haçlı Ordusu' na şehirden gelen heyet, kendilerine dokunmamaları için anlaşabilmek umuduyla bolca hediye sun­ du. Amaçları zaıen Kudüs'e giımek olan Haçlılar bu ıeklih kabul erci. Alben of Aachen, a.g.t.. s. 1 :200. 304 Haçlı ordusu 13 Mayıs'ıa Arka kuşatmasını kaldırıp üç gün boyunca "lrablusşam önlerinde kalmışur. Peıer Tudebode, a.g. t. , s. 1 09. 305 Gesta burada da Rayrnond Sı. Gilles 'in ismini zikreımez. Ayan, Anonim Hllflt Ta­ rihi, s. 1 49. Raimundu.�. Trablus Emiri'nin bin beş yüz altın -ki bir Sarazen alımı 8-9 solidusa denkıi- bolca at, katır ve hediyeler gönderdiğini söylemekıedir. Rai­ mundus Aguilers, a.g. t. , s. 1 57. Gtsta'da aktarılanlara göre ise bin beş yüz Bizans alımı, on beş at vermeyi ve üç yüz kadar esir Haçlıyı serbest bırakmayı kabul erci. Bunun yanında Kudüs'ü alıp Fatımi Ordusu'nu yenmeleri halinde Hrisıiyan olup ülkesini kendi elleriyle Haçlılara teslim edeceği sözünü de verdi. Ayan, Anonim Hllflt Tarihi, s. 1 49; Roberı ehe Monk, a.g.t., s. 1 93. GtSta burada da Raymond Sı. Gilles'in ismini zikreımez. Ayan, Anonim Haçlı Tarihi, s. 1 49. 306 Kastedilen Fatımi ordu.�udur. Tudebodus ismini vermese de Kahire Emiri'nden kast edilen, Fatımi halifesinin veziri el-Efdal'dir. Anıakya'da Selçukluların yenilgi­ sini fırsaı bilip Kudüs'ü 26 Ağusıos 1 098'de Selçuklu beyleri Sökmen ve llgazi'den eman yoluyla almıştır. İbnü'l-Esir, ti-Kamil, s. 1 0: 235; Sevim, Suriye vt FiliJrin Selçuklu/an, s. 1 68- 1 69. Azimi'ye göre şehlr, şevval ayında Fatımilerin eline geç­ mişıir. Azimi Tarihi, s. 37. 1 69

PETER T U D E B O D U S

vardılar.307 Buradan sonra ulaştıkları Gibelon308 adlı kıyı kasabasında büyük susuzluk çektiler; bitap haldeki haçlılar Brahim309 adında bir nehre ulaştılar. Haçlı ordusu daha sonra Göğe Yükseliş Günü'nün31 0 gündüzü ve gecesi boyunca her an bir pusu bekledikleri dar ve çetin bir yolu aştılar; ancak Tanrı'nın lütfuyla düşman gözükmedi. İsa'nın ordusu sonrasında Beyrut şehrine, oradan Sayda'ya, sonra Sur'a31 1 ve Sur'dan Akka'ya ulaştı; oradan sonra Caiphas adında bir kale­ nin yanından geçtiler ve ulaştıkları Kayseriyye112 şehrinde 29 Mayıs 1 099'da Hamsin Yonusu'nu kutladılar.313 Buradan sonra, Frenklerin yaklaşmasından korkan Sarazenlerin terk etmiş oldukları Ramla'ya vardılar.314 Yakındaki bir kilisede, putperestlerin kalleşliği yüzünden şahadete eren Aziz Georgious'un pek kıymetli cesedi yatıyordu.31s 307 El-Bamın kasabası Trablusşam'ın güneyindedir. Haçlılar 1 6 Mayıs 1 099'da Trab­ lusşam'dan ayrılıp aynı ayın on altısında yahut yedisinde buraya ulaşmıştır. Peter Tudebode, a.g.e., s. 1 1 0. 308 Gibelon ( Gesta'da Zcbar olarak geçer) antik dönemde Biblos, günümüzde Jbail olarak bili nen yerleşim yeridir. Kıyı boyu uzanan dağlar çok yük�ek olmasalar da ulaşımı epeyce wrlaşuracak derecede sarptır. Peter Tudebode, a.g.t., s. 1 1 O. 309 Biblosun güneyindeki İ brahim ya da Adonis Nehri. 3 1 0 Göğe Yükseliş Günü 19 Mayıs ! 099'du. 3 1 1 Hill, Haçlıların muhtemelen 19 Mayıs'ta Beyrut'a ulaştıkları görüşündedir. Beyrut ve Sayda kentleri arasındaki güzergah kısmen sapaydı. Haçlılar 20 Mayısta Say­ da'ya ulaştı. Peter Tudebode, a.g.e., s. 1 1 1 . 23 Mayıs'ta Sayda'ya vardıklarında Antakya, Lazkiye ve Edessa'dan gelen Haçlılar da ana orduya katıldılar. Ekkehard von Aura' nın verdiği bu bilgi, görgü şahidi üç kaynakta da yer almaz. King, "'Ihe Hierosolymita", s. 60. 3 1 2 Haçlıların Akka'ya ulaşması 24 Mayıs'ar. Runciman Caiphas'ın Hayfa olduğu ve Haçlıların Kermil Dağı'nın yanından gcçıikleri görüşündedir. Kaynak ekle. Hristi­ yanlar, Fatımi kontrolündeki Kayseriyye'ye 26 Mayısta ulaşmıştır. Raimundus'un tafsilatıyla anlattığı Haçlı ordugahına düşen güvercin sayesinde Müslümanların plan­ larını öğrendikleri hadise burada vuku bulmuştur. Raimundus Aguilers, a.g.t., s. 1 86. 3 1 3 Hamsin Yortusu (Penrakost) 29 Mayısta kutlanmıştı. 3 1 4 Haçlılar Raınla'ya 3 Haziran'da ulaşmıştı. Peter Tudebode, a.g.t., s. 1 1 1 . Rai­ mundus'a göre Kudüs'e on

beş

mil mesafedeki Ramla'da, doğrudan Mısır'a gidip

Fatımileri ortadan kaldırma ya da yolculuğa devam edip Kudüs'ü ele geçirme se­ çenekleri tartışıldı ve nihayetinde ikincisinde karar kılındı. Raimundu.� Aguilers, a.g.t., s.

1 86.

3 1 5 Albertus Aquensis'in aktardığı kadarıyla, Haçlı Ordusu'nun yaklaştığı haberini duyan Bedehem sakini Katolik Hristiyanlar ve bilhassa Kudüs'ten dışarı çıkartı­ lan Hristiyanların gönderdiği heyer, Haçlıları n hiç vakir kaybermeden ivedilikle

1 70

B i R i N C i H A Ç L I S E F E Ri

Tüm önderlerimiz hemen bir araya gelip kiliseyi tekrar elden geçirip koruyacak bir piskoposu doğrulukla seçebilmek ve bu pis­ koposun kendisiyle birlikte kalacak olanlarla onurlu bir yaşam sür­ dürebilmesi için altınların, gümüşlerin, hayvanların ve atların onda birini ona vermeye karar verdiler.316 Piskopos böylelikle orada mut­ luluk içinde yaşadı.

----· --

-----

yardıma gelmesini rica edip hala hayaılarının tehlikede olduğu haberini verdi. Dindaşlarının hayatının tehdit altında olduğunu öğrenen Godfrcy, Bethlehem'e sı­ ğınanları korumaları için Tancred komutasında yüz �ilik bir süvari kolu gönder­ di. Gece boyu hiç durmadan yol alan süvari kolu, dindaşlarının sevgi gösterisiyle karşılandı. Albert of Aachen, a.g e , C. 1 , s. 206-207. Öte yandan bu konuyu R.ai­ .

.

mundus farklı sunmakta, harta R.aimundus, 'fancred'in Bethlehem' e el koymasının liderler arasında ihtilaf ve rahatsızlık oluşturduğunu belirtmektedir. Raimundus Aguilers, a.g.e. , s. 1 94.

3 1 6 Haçlıların seçtiği piskopos. Robert of Rouen adında bir Norman'dı. Hristiyanlar Haziran'ın üçünden altısına kadar Rarnla'da kaldılar. Peter Tudebode, a.g.e. , s. 1 1 1 . 171

XI

KUDÜS 'ÜN ZAPTI

Raymond Saint-Gilles, Godfrey ve diğer mutlu hacılar Haziran ayı­ nın yedinci günü, Salı günü, neşe ve gurur içinde Kudüs önlerine ulaşıp amansız bir kuşatma oluşturdu.317 Norman Robert, Kutlu İlk Şehit Stephen Kilisesi' nin, azizin İsa uğruna seve seve taşlandığı yerin yanındaki kuzey bölümünü işgal etti.31 8 Bu bölgenin bitişi­ ğinde Flander Kontu'nunki vardı; Dük Godfrey ve Tancred319 ba­ tıda kamp kurmuştu, Raymond Saint-Gilles ise Rabb'in Annesi 3 1 7 Haçlılar Kudüs'e 7 Haziran'da ulaşmışıır. Gesta'nın verdiği 6 Haziran ıarihi yan­ lışıır; bunun yanında Gesta Raymond Sı. Gilles'in ve dük Godfrey'in gelişinden bahseımez. Bu nedenle Tudebodus'un bu noktada verdiği bilgiler daha tutarlı ve doğrudur. Krş. Ayan, Anonim Hl1(lı Tarihi, s. 1 5 1 . Kuşatma sırasında Kudüs, Fa­ cımi emiri iftihar ed-Dcvle'nin yönetimindeydi. Raimundus Kudüs'ıeki asker sayısını alımış bin kişi, buna karşın Haçlıların sayısı­ nıbin iki yüz - bin üç yüzü şövalye olmak üzere on iki bin olarak verir. Raimundus Aguilers, a.g.e. , s. 200. Albertus Aquensis Haçlıların sayısını kadın erkek toplam alımış bin olarak vermekıedir. Alberı of Aachcn, a.g.e. , C. l , s. 208. Willermus ise Haçlıların muharip olmayanlarla birlikte kırk bin kişi olduklarını, ancak muharip piyadelerin yirmi bin civarında, süvarilerin ise on beş bin civarında olduklarını kaydetmekıed.ir. Kudüs garnironu ise iyi silahlı kırk bin kişidir. Ayan, Willermus 7Jrmsis, s. 334. lbn Kesir ise Haçlıların sayısının bir milyon olduğunu söylemek­ tedir. lbn Kesir, el-BidJye, C. 1 2 , s. 305. Ancak bunun bir kuşatma savaşı olduğu dikkate alınacak olursa Raimundus'un verdiği sayıların fazlasıyla izaha muhıaç ol­ duğu açıkıır. 3 1 8 Aziz Sıcphen kapısı kuzey istikameıindedir ve taşlanarak öldürülen ilk şehit Aziz Sıephen' ın adı verilmiştir. Kilise, Kudüs surlarının dışında yer almakıaydı. Peıer Tudebode, a.g. e. , s. 1 1 2. 3 1 9 Raimundus, Normandiyalı Robcrt' ın da burada ordugah kurduğunu ekler. Rai­ mundus Aguilers, a.g.e. , s. 1 89. 1 72

ll l R I N C I H AÇ l . I S E F E R i

Kutlu Meryem Kilisesi'nin yanındaki Sion Dağı'nda mevki almış­ tı.320 Meryem bu yerde dünyayı terk etmiş, Rab havarileriyle burada ekmeği bölüşmüş ve Kutsal Ruh, havarilerin gönüllerine girmişti.32 1 Muhasaranın üçüncü günü Kutsal Kabir ordumuzdaki şöval­ yeler, yani Raymond Pilet, Raymond of Turenne ve diğerleri ta­ lan yapma amacıyla kamptan ayrıldılar. İsa' nın şövalyeleri iki yüz Arap'la karşılaşıp bu putperesclerle çarpıştı ve Tanrı'nın ve Kutsal Kabrin yardımıyla onları altı ederek çoğunu öldürdüler ve otuz at ele geçirdiler.322 Sonraki haftanın ikinci günü (Pazartesi) haçlılar öy­ le yaman bir taarruza geçtiler ki şayet surlara tırmanmak için merdi­ ven olsaydı Kudüs o gün zapt edilirdi. Yine de alçak suru devirdiler ve asıl sura merdiven dayadılar; şövalyelerimiz merdivene çıkıp kı­ lıçlarla ve mızraklarla putperesclerle göğüs göğse çarpıştı.321 Hugh of Liziniacensis'in kahyası Reginaldus ve başka pek çok Hristiyan orada ölümle buluştu, ancak düşmanın kaybı çok daha ağırdı.324 H ristiyanlar on gün boyunca ekmek yokluğum çektikten son­ ra gemilerimizin yakındaki Yafa Limanı' na yanaştığı haberi geldi. 116 320 Siyon Dağı , şehrin güneyba t ı ucundad ı r. Perer Tudchode, a.g. e. , s. 1 1 2. Raimun­ dus, Kont Raymond' ın diğer prenslerin isıeklerinin hilafına ordugahının Siyon Dağı' na ıaşınmasını emrettiğini ve bu durum, hal.kının ona karşı garez duymasına yol açtığını söyler. Raimundus Aguilers, a.g.e. , s. 1 89. 321 HiU, her üç görgü şahidinin de Siyon Dağı'yla ilgili bilgileri "Holy Placcs" (Kııcsal Yer­ ler) adında onak bir kaynaktan aldığını belinmektedir. Gestaı da daha az değildir." Ayan, Willnmus 7Jrmsu, s. 361 -362. Diğer ünlü Latin kronikçi Fulcherius Carnotensis de Süleyman Mabedi'nde yak­ laşık on bin kişinin öldürüldüğünü belirtip "burada olsaydı nız ayak bilekleriniz katledilenlerin kanıyla lekelenebilirdi. Müslümanların hepsi , kadın çocuk ayırt edilmeden katledildi" ve "(. . . ) adamlarımız ( . . . ) hiç kimseyi ayırt ermiyor, merha­ met dileyenleri bile öldürüyordu. Halk, sallanan dallardan düşen çürük elmalar ve meşe palamurları gibi hayatlarını kaybediyordu," demektedir. Fulcherius Carno­ tensis, a.g.e. , s. 1 04- 1 0 5 . Ermeni tarihçi Urfalı Maıeos ise , sadece mabedin içinde alrmış beş bin kişinin öl­ dürüldüğünü ve bu sayıya şehrin diğer yerlerinde öldürülenlerin dahil olmadığını yazmıştır. Urfalı Mateos, a.g.e. , s. 1 99. Robertus Monachus ise diğer hiçbir savaşta böyle bir şeyin yaşanmadığını belirtip Süleyman Mabedi'nin Türk kanıyla kirlendiğini, kanla kap lı taş zeminin üstünde kesik uzuvların yüzdüğünü söylemektedir. Robert of Monk, a.g.e. , s. 200. Ro­ ber ıus, Haçlı askerleri kacliama giriştiklerinde hiçbir direnişle karşılaşmadıkları­ nı, aksine Müslümanların var güçleriyle kaçmaya çalıştıklarını ifade etmektedir. Roberrus Monachus'un ifadelerine göre M üsl ümanlardan bazıları Süleyman Ma­ bedi'ne kaçmayı başardı ve bir gün boyunca orada kendilerini katliamdan koru­ dular. Ancak akşama doğru Haçlılar rekrar cesareclerini toplayıp tapınağa girmeyi başardılar ve içeridekileri kılıçtan geçi rdiler. Roberrus katliamın ardından yaşanan manzarayı şöyle aktarmaktadır: "( . . . ) Orada o kadar insan kanı döküldü ki akan, kan maktullerin cescrlerini önüne katıp yuvarlaya yuvarlaya götürüyor, kesik baş­ lar, kesik eller kanın üstünde yüzüp diğer cescrlere doğru gidiyordu ( . . . )", Robert of Monk, a.g.e. , s. 200-20 1 . Radulphus Cadomensis ise katliamı, şeyin kanla kaplandığını, zeminin diz yük­ sekliğinde kanla dolduğunu, her yerin cesetle dolduğunu kendinden geçercesine haz if.uideriyle aktarmaktadır: "Tapınağın içindeki şaşkınlık ne kadar muazzam ne kadar yüceydi! Her yanda kandan başka hiçbir şey yoktu. Zemin tamam en katliamın sonuçlarıyla kaplıydı. Duvarlar diz hizasına kadar kanın altında kaybol­ muştu." Ralph of Caen, a.g.e. , s. 1 48. Dönemin islim tarihçilerinden lbnü'l-Kalanist, şehir sakinlerinin büyük bir kıs­ mının öldürüldüğünü, sinagoga sığınan Yahudilerin de sinagog yakılarak katle­ dildiğini bildirmektedir. lb nü'l-Kalanisi , a.g.e., s. 6. Diğer büyük islim tarihçisi lbnü'l-Esir ise Haçlıların, Süleyman Mabedi, Tapınak ya da Mabet Tepesi olarak adlandırdıkları Mcscid-i Aksa'da, çoğu din adamı ve alim, yetmiş binden fazla Müslümanı öldürdüklerini kaydetmektedir. İbnü'l-Esir, a.g.e. , C. 1 0, s. 236. lbn 181

rETER T U D E B O D U S

Haçlılar kısa süre şehrin dört bir yanına dağılıp altın, gümüş, Kesir ise "şehrin ortasında" öldürülen Müslümanların sayısının altmış binden fazla olduğunu belirtir. İbn Kesir, el-Bidaye, C. 1 2, s. 305 . Görüldüğü gibi katliam, ıüm çağdaş kroniklerde benı.cri biçimde aktarılmaktadır. Ancak dönem kaynaklan bu konuda herhangi bir ıekzip ya da düzelıme ifadesi içer­ mezken modern ıarihçiler katliamın gerçekliğine söz edemediklerinden olsa gerek boyucunu küçültme çabasına girişmişlerdir. Sö:ıgelimi Albertus Aquensis'i neşreden Susan B. Edgingron ve de Raimundus Aguilers ve Peter Tudebodus'un eserlerini neşreden John H. Hill, bu ifadede, İncil'in Vahiy Kiıabı'nda geçen "Üzümler şehrin dışında çiğnendi; ıekneden çıkan kan, bin altı yüz ok atımı uzaklığa kadar yayılıp, aılann dizginlerine dek yükseldi" ifadesine atıfyapıldığı düşüncesindedir. Hatta mo­ dern tarihçileri, burada İncil' e atıf yapıldığı bilgisini vermedikleri için eleştirmek­ tedir. Vtıhiy Kitabı, C. 1 4, s. 20; Raimundus Aguilers, a.g.e. , s. 204-209; Albert of Aachen, a.g.e. , C. l , s. 223; Peter Tudebode, a.g.e. , s. l l 9. Hatta kimi ıarihçilerin Haçlıların gerçekleştirdiği katliamı, çekilen çilelerin, yok­ lukların ve neredeyse üç yıl süren yolculuğun neden olduğu psikolojik patlama olarak mazur gösterme uğraşına girmişlerdir. Bkz. lhomas Asbridge, Haçlı Seferk­ ri, çev. Ekin Duru, (İstanbul: Say Yayınları, 20 1 4), s. 1 1 9; Crawford, Four Myıhs about ıhe Crusadts, s. 20. Öce yandan bu izah çabası kimi tarihçileri kan üzerinden metrekare hesabı yapmaya kadar götürmüştür. Mesela Thomas F. Madden, insan vücudunda bulunan kanın miktarından hareketle bahsedilen alanın bahsedilen yükseklikte karıla dolması için kaç kişinin ölmesi gerektiğini hesaplamıştır. Mad­ den, bu hesabın sonunda Latin tarihçilerin abarttığı sonucuna varmıştır. Thomas F Madden, "Rivers of Blood: An Analysis of üne Aspecı of the Crusader Conquest ofJerusalem in 1 099", Rroista Chikna de Estudios Mediroales, 1 (20 1 2) , s. 25-37. Sonuç olarak o dönemde başta lncil olmak üzere klasik kaynaklara atıf yapmak müellifin bilgi ve kültür seviyesinin bir göstergesi olarak sayılıyordu. Hatta Kudüs katliamının biı.ı.at şahidi olan Gesta Francorum'un anonim yazarı, hiçbir klasik esere atıf yapmadığı, dolayısıyla dilinin kaba ve avam olduğu konusunda çağdaş yazarlar­ ca sert biçimde tenkit edilmiştir. Guiberı of Nogent, Gtsta Dei Per Frrzncos, s. 1 9. Ancak o bile "bileklere kadar çıkan kan" ifadesini kullanmıştır. Bu nedenle mezkur kronik yazarları "atların dizginlerine kadar gelen kan" ifadeleriyle gerçekten lncil'e atıf yapmış ya da okuyucularını cezbetme gayesiyle abartı sanatı yapmış olabilir. Ancak edebi dilden yoksun olmakla eleştirilen Gesta' nın yazarının da benzer ifade­ ler kullanması ve sadece Latin değil cüm çağdaş kayıtların söz birliği yapmışçasına on binlerle ifade edilen muazzam bir katliamdan bahsetmeleri Kudüs'ün düşüşü sırasında yaşananlar için ayrı bir litre-metrekare hesabı yapmaya gerek bırakmaz. Şurası gayet kesindir; Haçlılar, Kudüs'te, tarihte görülen en büyük katliamlardan birini gerçekleştirmiştir. Hatta Kudüs katliamı, Ma'arrarün numw'da gerçekleştir­ dikleri vahşeti bile geride bırakmıştır. Görüldüğü üzere döneme ait tüm kaynaklar katliam konusunda benzeri if.ıdeler kullanmaktadırlar. Modern Batılı tarihçilerin · bu konuda getirebildikleri y�ne izah, bu tür katliamların Onaçağ'da yaygın bir uygulama olduğu ya da Birinci Haçlı Seferi'nin Laıin kaynaklarının mübalağa

1 82

BiRiNCi HAÇl.I S EFERi

katır ve her türlü zenginliklerle dolu evlere el koydular.344 Daha eııikleridir. Birbirinden farklı ordular içinde yer alan ya da farklı tanıkların ifade­ lerine dayanan kronikçilerin aynı katliam manzarasını resmetmiş olmaları, dahası günümüz tarihçilerinin aksine dönemin kronik yazarlarının gerçekleştirilen katlia­ mı gizleme yahut olduğundan küçük gösterme çabası içinde olmadıkları, yaşanan­ ların en bariz kanıııdır. Öte yandan 1 099'da Kudüs'ce yaşananların neden ısrarla basitleşcirilmeye çalışıldığı ayrı bir tartışma konusudur. Tarih boyunca birçok kat­ liam gerçekleştirildiği muhakkakcır, ancak onlar için benzeri bir "haklı çıkarma" çabası gözlenmemektedir. Sonuç olarak Haçlıların Kudüs'ce, Müslüman-Yahudi demeden, yaş, cinsiyet, din ayrımı yapmadan gerçekleştirdikleri vahşeti izah erme çabasının tek nedeni, günümüz Barı tarihçilerinin "tarihçi" olmak yerine "taraf' olarak hadiseleri açıklama uğraşıdır. Ayrıncılı bilgi için bkz. Raimundus Aguilers, Haçlılar Kudülu, s. 204-208; Genç, "Albercus Aquensis'', s. 1 60- 1 90. 344 Raimundus dışında cüm Latin kaynakları katliam bittikten sonra Haçlıların talana başladığı konusunda hemfikirdir. Raimundus eserinde bahsetmese de diğer dönem kaynaklarına göre katliamın ardından büyük çaplı bir calan ve yağma faaliyetine girişilmiş, Kursal Kabir Kilisesi' ne gidişe ancak calandan sonra sıra gelmiştir. Ayan, Wilkrmus ljmısis, s. 363; Alberc of Aachen, a.g.e. , 1 :226; Guiberı ofNogenc, Ges­ tıı Drl Per Francos, s. 1 2 1 ; Fulcherius Carnotensis, a.g. e., s. 1 05; Robert ehe Monk, a.g. e., s. 20 1 ; Ayan, Anonim Haçlı Tarihi, s. 1 56- 1 57; Hutoria'da anlacılan ve bir­ kaç farklılıkla diğer kaynaklarda zikredildiğine göre Tancrcd'in şehre ilk girildiği anda Tapınağa koşup "duvarlardaki ve sütunlardaki muazzam mikrarda alrını ve gümüşü söküp" almasıdır. Albertus Aquensis'in verdiği bilgiye göre "cam miktarını kimsenin bilmediği" bu hazineyi alrı deve ya da kam ancak taşıyabildi. Tancred, Kudüs seferi öncesinde Godfrey'in emrine girdiği için Albertus'a göre bu ganimeti "adilane biçimde" efendisiyle paylaşcı. Hatta Alberıus, "Tancred, ona daha önce anlatılan zenginlik uğruna açgözlülükle diğer tarafa gitmiş, tüm ayakcalumı kala­ balığı Süleyman Mabedi'nde ölçüsüz bir vahşetle katliam yaparken tüm prensler ağızları açık halde gösterişli binaların zenginliklerine bakakalmışrı," diyerek duru­ mu özetlemektedir. Alben of Aachen, a.g. e., s. 1 :224. Fulcherius Tancred'in talan ettiği yerin kutsal mekin olmasından ötürü ganimeti vermek wrunda kaldığı görüşündedir. Fulcherius ayrıca, Haçlılara kapcırmamak için Müslümanların altın paraları yuttuklarını "keşfeden" Hristiyanların, düşman­ larını öldürür öldürmez karınlarını deştiklerini ya da cesetleri yığıp yaktıktan sonra küller arasından altınları topladıklarını iddia ermektedir. Fulcherius Carnotensis, a.g. e., s. 1 05. Willermus Tyrensis ise Haçlıların şehri ele geçirmeden önce mülkiyer ve ganimet konusunda anlaşrıklarını, bir yere el konulduğunu belli etmek için iddia sahibi­ nin kalkanını ya da bir silahını asması gerektiğine karar kıldıklarını söylemektedir. Ayan, Wilkrmus ljmısu, s. 363-364. İbnü'l-Esir'in ganimet konusunda anlatcıkları, Tancrcd'in ve diğer Haçlıların talan­ ları hakkındaki Latin kroniklerle örtüşmektedir: "Haçlılar, Kubbetü's-Sahra'nın kırk küsur gümüş kandilini de aldılar. Her bir kandilin ağırlığı üç bin alo yüz dirhemdi.

1 83

PET E R T U D E B O D U S

sonra hepsi sevinç içinde, gözyaşlarıyla Kunarıcımızın Kutsal Kab­ ri' ne geldi. Ertesi sabah Tancred, Hristiyanlara Mabed'e gidip Sara­ zenleri öldürme emrini verdi.3-45 Hristiyanlar oraya varınca çoğunu öldürmek üzere yaylarını germeye başladı. Başka bir Haçlı grubu ise Mabed'in çatısına tırmandı ve orada toplanmış Sarazenlere hücum edip kadın-erkek demeden yalınkılıç kellelerini kopardılar. Bu saldı­ rı bazılarının Mabed'in çatısından aşağı adamalarına neden olmuş, kimisi ise ölümle yukarıda buluşmuştu. Bir başka gün346 Hristiyanlar Mabed'in147 önünde bir konsey Ayrıca ağırlığı kırk Şam mlı gelen gümüş bir ocağı da aldılar. Yine yüz eUi tane küçük kandil ile yirmi küsw alun kandile de el koydular. Sayısız ganimet ele geçirdiler." Tbnü'l-Esir,

a.g.t., 1 0:236. lbn Kesir de Haçlıların ıalan ettiği zenginlikleri sıralarken tl-Biddye, s. 1 2:305.

hemen hemen aynı ifadeleri kullanmaktadır. lbn Kesir,

Sonuç olarak Robertus Monachus'un ifadesiyle "Kudüs, çok uzaklardan gelen evlatlarını öylesine zengin erri ki cek bir fakir bile kalmadı." Roben ehe Monk,

a.g.t.,

s. 20 1 . Lacin kaynakların hepsinde artık "zenginleşen" Haçlıların "coşkuyla

ve şevkle" Kucsal Kabir Kiliscsi'ne yöneldiği anlaulmakcadır. Ayan,

Wi//nmus ry­ mısis, s. 365; Alben of Aachen, a.g. t., s. 1 :227; Guiberı of Nogem. Gma Dti Per Fran,os, s. 1 2 1 ; Fulcherius Carnocensis, a.g. t., s. 1 05; Roberc ehe Monk, a.g. t. , s. 201 ; Ayan, Anonim HafU Tarihi, s. 1 58. Aruk düşman yenilip Gtsta'nın isimsiz

yazarının ifadesiyle "böylesi bir imansız katliamı ne görüldü ne duyuldu" dediği şekilde katledilip şehir calan cdildikcen sonra sıra yola çıkış gayeleri olan lsa' nın huzura çıkmaya gelmişcir. Ayrınulı bilgi için bkz. Raimundus Aguilers,

Kudüs'tt, s. 208-209; Genç,

Haçlılar

"Albercus Aquensis", s. 1 80- 1 95.

345 Gtsta, Tancred'in böyle b i r emir verdiği ni yazmaz.; aksine katliamı görünce çok öfkelendiğini belinir. Krş. Ayan, Anonim Ha;lı Tarihi, s. 1 56- 1 57. 346 Konseyin coplanma tarihi 17 Temmuidw. Gara herhangi bir zaman belircmezken Tudebodus "bir başka gün" ifadesini kullanır. Krş. Ayan, Anonim Haçlı Tarihi, s. 1 58. 347 Albenus Aquensis, Tapınak Tepcsi'ni carif ederken Müslümanların bu raya zarar vermek bir yana mücevherlerle süslcdiklerini, büyük saygı duyduklarını ve hür­ mec göscerdiklerini akcarınakıadır. Alben of Aachen, da

Kuısal

a.g. t.,

s. 1 :225. Fulcherius

Kabir Kilisesi'ni cüm Müslümanların büyük bir saygı ile savunduğunu

ccyic ecmekccdir. Buna karşılık Süleyman Mabedi olarak adlandırdığı Mcscid-i Aksa'nın diğer mabeccen daha güzel olmasına rağmen Haçlıların hak.imiyecinde büyük bir kısmının yok olduğunu iciraf ecmekcedir. Fulcherius Carnocensis, a.g.t. , s. 1 0 1 . Diğer yandan H risciyanların kucsal mekanları Müslüman hakimiyeci es­ nasında korunurken Kudüs'ün Haçlılarca zapcından sonra Mcscid-i Aksa, Godf­ rey'in ikameıgahı ve sarayı, mescidin alc kısımları ise ahır olarak kullan ılmışnr. Müslümanların en kuL� mekin.larından biri olan Kubbecü's-Sahra ise Kudüs Pacriği Daimben'in konucu ve kilise olarak dönüşcürülmüşcür. Eric H. Cline, je­

rusaltm &sitgtd: From Andtnl Canaan to Modnn /srtU/, (Ann Arbor:

1 84

Universicy of

R I R I N C I HAÇLI SEFERi

toplayıp, Tanrı'nın, diğerlerine hükmetmesi kendisini hoşnut ede­ cek, Kudüs'ü yönetecek ve putperestleri yağmalayacak birini seçme­ si için herkesin dualar etmesi, sadakalar vermesi ve oruç tutmasına karar verildi. Ancak piskoposlar ve papazlar, dayanılmaz kokunun kimseye zarar vermemesi için Haçlıların öncelikle Sarazen cesetle­ rini Kudüs'ten çıkarmalarını buyurdu. Zira Kudüs'ün her yanı ce­ setlerle doluydu. Hayatta kalan Sarazenler arkadaşlarının cesetlerini çeke çeke çıkış kapılarından dışarı çıkarttılar; bağlayarak üst üste koyup ev gibi yüksek yığınlar yaptılar ve ateşe verdiler.348 Acaba böy­ le bir kifir soykırımını daha önce gören yahut duyan biri var mıdır? Bunu Tanrı'dan başkası bilemez. Şehrin dört bir yanında Hristiyanlar, Kudüs'ün fethedilişinin sekizinci gün bayramını kutladı ve aynı gün tertiplenen konseyde Dük Godfrey, Kudüs Prensi olarak seçildi; böylelikle putperestler­ le savaş edecek ve Hristiyanları koruyacaktı.349 Aynı şekilde Aziz Michigan Press, 2005), s. 1 82- 1 83. Bu durum Hristiyanların ve Müslümanların diğer dinin kutsal mekanlarına yaklaşımlarına en güzel örnektir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Raimundus Aguilers, Hllf/ılar Kudüs�e. s. 2 1 0. 348 Gesta'da cesetlerin ateşe verildiğinden bahsedilmez. Krş. Ayan, Anonim Hllflı Tari­ hi, s. 1 58. Hill bu durumu, müstensihin cesetlerin yığıldığını yazdıktan sonra "ate­ şe verildi" ifadesini eklemeyi unutmasıyla açıklar. Peter Tudebode, a.g. e. , s. 1 20. 349 God.frey'in "Prens" olarak seçilmesi 22 Temmuz 1 099'dur. R.aimundus, teklifin önce Kont R.aymond'a sunulduğunu ancak kontun bunu reddettiğini yazar. Bkz. R.aimundus Aguilers, a.g. e. , s. 2 1 3. R.aymond St. Gilles'in bu tavrının nedeni hiç­ bir çağdaş Lıtin kronikte açıklanmamıştır. Öyle ki Runciman, R.aymond'ın seferin başkomutanı olma konusundaki hırsı herkesçe bilindiğinden, teklifi reddetmesi­ nin kronik yazarlarını bile şaşırtuğını belirtmiştir. Kont'un Kudüs Kralı olması sadece R.aymond'ın beklentisi değil, teklifin ilk ona götürülmesinden ve tarih­ çilerin yaklaşımlarından anlaşıldığı kadarıyla herkesin beklentisidir. 7..aten sahip olduğu askeri ve ekonomik güç, sefer boyunca onun için olumsuz bakışa neden olan Bizans taraftarı davranışları, yeni kurulan devlete Bizans desteği, dolayısıyla düşman bir coğrafyada adeta bir can damarı sağlama olasılığı. seferin cUni önderi Adhemar'la genellikle fikir birliği içerisinde hareket etmiş olması ve tüm lider­ ler içerisinde en tecrübelisi olması gibi sebepler onu cUğer rakiplerinin oldukça önüne taşımaktaydı. Bununla birlikte Mızrak hadisesindeki yaklaşımı, başarısız Arka muhasarası, Ma'arratünnuman'da ordusunun konuolünü kaybcunesi, AJber­ nıs Aquerısis'in aktardıkları doğru ise cUğer prenslerin Cebele kuşatması sırasında düşmanla iş birliği yapması gibi sebepler de cUğerleriyle arasının mesafeli olması­ na neden oluyordu. R.aimundus'un açıklaması, Kont'un öneriyi dini nederılerle 1 85

PETER T U O EBODUS

Petrus'un Zincirlerden Kurtulma Yortusunda Arnulf adında pek ilim ve muhterem birini patrik olarak seçtiler. 350 Şan ve şerefin ezel­ den ebede dek sahibi Lort İsa Mesih' in yardımıyla şehir, Temmuz' un on beşinde, haftanın altıncı günü fethedildi. Amin.351 reddettiği izlenimini doğursa da John France ve Runciman, Raymond St. Gilles'in belki kuzeyde başka planları olduğu, belki de ve muhtemelen ıeklifin kendisine oy­ birliğiyle sunulmadığı, kabul etmesi halinde diğer prenslerin ona iıaar etmeyeceği endişesiyle ıeklifi kabul etmediği düşüncesindedir. France, A Critical Edition. , s. LXXXVll; Runciman, a.g.e. , s. 225. Öre yandan Godfrey'ın unvanı ayrı bir tar­ ıışma konusudur. Unvan konusunda Tudebodus dışında Latin kaynakların prin­ lups ya da Kutsal Kabrin Koruyucusu üz.erinde hemfikir olmalarına karşın Robertus Monachus da ısrarla Godfrey'in Kral olarak seçildiğini vurgulamaktadır. Albert of Aachen, a.g.e. , C. !, s. 23 1 ; Robert of Monk, a.g.e. , s. 202. 350 Kudüs Patriği Simeon, Kıbrıs'ta öldüğünde 1 Ağustos 1 099'da Arnulf patrik ola­ rak seçilmiştir. Raimundus bu seçime şiddeıle karşı çıkmaktadır. Arnulfun hem sratü hem de y�ıı olarak bu makamın çok uzağında olduğu düşüncesindedir. Raimundus Aguilers, a.g.e. , s. 2 1 5 . Albertus Aquensis eserine, diğer hiçbir kaynakta yer almayan bir kayıt düşmüştür. Albertus' un aktardığına göre şehir ele geçirildikten sonra Hristiyanların ileri gelen­ leri, olası bir Fatımi saldırısı gerçekleşirse içeride ror durumda kalmamak için tüm esirlerin öldürülmesi gerektiği tavsiyesinde bulundular. Bu tavsiye üz.erine şehrin zapı edilişinin üçüncü günü herkese silahlarını alıp esirleri öldürmeleri ilan edildi. Sonra­ sında yaşananlar HislOria lmısolimitana'da şöyle aktanlmakıadır: "( . . . ) Herkes silalunı kapağı gibi hala hayarta olan tüm kafir topluluğuna =il bir katliam uygulamak için akın akın saldırdı; kimini zincire vurulmuş halde getirip boyunlarını vurdular; daha önce fidye için ya da merhameı edip canlarını bağışladıklan, sokaklarda buldukları diğerlerini katlediyorlar; kııları, kadınlan, soylu hanımları, harta hamile kadınları ve çok uf.ık çocukları bile hiçbirinin yaşına bakmadan başlarını kesiyor ya da taşlarla vurarak öldürüyorlardı. Aksine amansız kaıliam yüzünden dehşete d üş müş ve hemen onları bekleyen ölüm karşısında korkmuş kızlar, kadınlar ve hanımlar, öfkeden deliye dönmüş ve öfkelerini kusan kadın erkek Hristiyanların canlarını kurtarma umuduyla bellerine sarılıyorlardı. Baztlan Hrisıiyanlann ayaklarına sarılmış, canları ve güven­ likleri için yürek parçalayıu' biçimde ağlayıp yakarıyorlardı. Analarının-babalarının acınası kaderlerini gören üç-beş yaşındaki çocuklar hep bir ağıı.dan ağlamalarını ve biçare feryatlannı şiddetlendiriyordu. Ne var ki bu merhamet ve bağışlanma işaretleri için beyhude uğraşıyorlardı. Zira Hristiyanlar göılerini lwprnadan katliama devam ediyordu, bu yüzden ister kız ister erkek olsun emzikli çocuk, hana bir yaşında bebek­ ler bile katillerin ellerinden kaçıp kurtulamıyordu. Kudüs şehrinin tüm sokakları, ölü kadın-erkek cesetleriyle ve bebeklerin ezilmiş uzuvlarıyla kaplı olduğu söylenir; çok geçmeden sadece sokaklar, evler ve saraylarda değil, ıssız çöllerde bazı yerlerde bile çok sayıda ceser bulunacaku." Alben ofAachen, a.g.e. , C. 1 , s. 229. 35 1 "Şan ve şerefin ezelden ebede dek sahibi Lort !sa Mesih' in yardımıyla" ifadesi Ges­ ta'da yer alamaz. Krş. Ayan, Anonim HQflt Tarihi, s. 1 59

1 86

XI I AŞ KELON M U HAREB E S İ

B u esnada Tancred ve Kont Eustace'e, Nablus'u ele geçirmek üzere yola çıkmaları talimatını getiren bir elçi geldi. Onlar da bu talimata göre harekete geçip çok sayıda şövalye ve piyadeyle Nablus'a ulaştı; şehrin sakinleri hemen kenti onlara teslim etti.352 Sonrasında Dük Godfrey, haberci vasıtasıyla kardeşi Eustace ve Tancred'e derhal ona katılmaları, zira Babil Emiri'nin Aşkelon'da olduğunu ve Kudüs'ü ele geçirme planları yaptığını duyduğunu bildirdi.353 Emir hatta yanında zincirler ve başka boyunduruklar bile getirmişti; bunlarla genç Hristiyanları prangaya vuracak ve yıllarca köle edecekti. Ancak yaşlı Hristiyanların tamamının öldürülmesini emretmişti. Kont Eustace ve Tancred bu haberi duyunca Sarazenlerle savaş­ maya can atarak neşeyle dağları aşıp geldiler ve böylece Kayseriy­ ye'ye ulaştılar. Buradan kıyı tarafına sapıp Ramla'ya vardılar; burada yaklaşan savaşın öncü birlikleri olan çok sayıda Arap gördüler. Hris­ tiyanların takip edip ele geçirdikleri çok sayıda tutsak, istemeye is­ temeye de olsa savaş planları, düşmanın konumu, kuvvetlerin sayısı ve nerede savaşmayı planladıkları konusunda tüm haberleri anlat­ tılar.354 Kont Eustace ve Tancred bu bilgileri alır almaz derhal Dük 352 Eustace, Godfrey'in kardeşidir. Tancred ve Eusrace, Kudüs kuşatması esnasında şehrin kuzeyinde yer alan Nablus'a gitmişlerdi. ilk keşif seferi 1 0- 1 3 Temmuz'da, bu harelclt ise 25 Temmuz'da gerçeklemiştir. Peter liıdebode, a.g. e. , s. 1 2 1 . 353 Godfrey 4 Ağustos'ta haber göndermiştir. Aşkdon, Kudüs'ün yaklaşık altmış � kilometre güneybaıısındaydı. O dönemde Kahire Emiri el-Etôal'di. Peter Tudebo­ de, a.g.e. , s. 1 2 1 . 354 Tancred ve Eustace'in gelişi 7 Ağustos 1 099 tarihindedir. 1 87

P E T E R T U D �. R O D U S

Godfrey, Patrik Arnulf ve cüm prenslere şu sözleri iletmek üzere Ku­ düs' e bir haberci gönderdiler: "Haberiniz olsun, Aşkelon şehrinde bize karşı savaş planları yapılıyor. Bu cihecle toplayabildiğiniz tüm güçlerle birlikte bir an evvel oraya gidin." Dük Godfrey tüm halkına, Tanrı'nın düşmanlarına karşı süracle Aşkelon' a yola çıkmalarını emretti. Sonra Patriğin refakatinde Godf­ rey, Flander Koncu ve Marturana Piskoposu haftanın üçüncü günü Kudüs'cen yola çıktılar.355 Ne var ki Raymond Sainc-Gilles ve Norman Roberc şöyle dediler: "Savaş olacağına dair kesin emin olmadıkça ye­ rimizden kıpırdarnayız."356 Nihayetinde adamlarına yola çıkıp görü­ nürde bir çarpışma olup olmadığını teyit etmeleri talimatını verdiler. Haberin doğru olduğunu anlarsalar konclar şöyle yapmalarını emret­ tiler: "Tez geri dönün, bizler de teyakkuz halinde olacağız." Adamları keşif yapınca savaş hazırlıklarının delillerini gördüler, apar topar geri dönüp şöyle dediler: "Söylenenler muhakkak doğru, zira kendi gözlerimizle gördük." Bunun üzerine Dük Godfrey, Mar­ curana Piskoposunu Kudüs'e gönderip Raymond Sainc-Gilles, Nor­ man Roberc ve diğer lorclar şayet düşmanla harp etmek istiyorlarsa bir an evvel onun yanına gelmeleri haberini gönderdi. Patriğin ve dükün mesajlarını götüren Marturana Piskoposu yolda Sarazenlerle karşılaştı ve yakalanıp bilmediğimiz bir yere götürüldü.357 355

Godfrey

ve

a.g. e. , s.

1 22.

356 Hill ,

beraberindekilerin Kudüs'cen ayrılışı 9 Ağuscos'cuc. Peıec Tudcbode.

Raimundus'ıa da üzerinde fazlasıyla durulan Godfrey'le Raymond arasında­

ki çekişmenin, aslında Raimundus'un bize anlaııığı kadar olmadığı görüşündedir. Bunun yanında Konc'un adamlarının onu ıerk edip Godfrey'i n ıarafına geçmele­ rinin de dönem şanları dikkate alındığında pek mümkün görünmediği kanısın­ dadır. Buna en büyük kanıı olarak da Raymond'ın bundan kısa bir süre sonra 28 Temmuz, 1 099'da Ürdün'e giımek üzere Kudüs'ten ayrılmış olmasına karşın dön­ dükıcn hemen sonra Godfrcy'in yardımına gitmesini sunmaktadırlar. Öce yandan Godfrey' in Kudüs'ün hakim i olduğu düşüncesine rıza gösıermesinin, Raymond'ın Kudüs'ün kilisenin mülkiyeıinde olması gerektiği düşüncesiyle çelişmesinin, ger­ ginliğin muhıemel nedeni olduğu fikrindedirler. Hill&Hill,

Raymond 111,

s.

1 35;

Raimundus Aguilers, a.g. e. , s. 2 1 4.

357

Marıaruna Piskoposu'nun Müslümanlar tarafından ne zaman yakalandığı net de­ ğildir. Raimundus, piskoposun b i r yerde yola çıkmadan bir yerde de haberi ulaştır­ mak için yola çıkıığı nda yakalandığını söyler. Raimundus Aguilers, a.g. e. , s. 2 1 2 , 2 1 7.

1 88

K I R I N C. I H A Ç L I S E F E R i

Raymond ve diğer liderler Kudüs'ten haftanın dördüncü günü ay­ rıldılar; savaşa hazırlanıp Godfrey'e hizmet etmek üzere yola çıktılar.358 Tanrı'nın, kendi insanlarına zafer bahşetmesi için sadaka vermek, dua etmek ve Tanrı adına ayin geçitleri düzenlemek için Rumlara ve La­ tinlere nasihatlerde bulunmak ve düı.enlemeler yapmak üzere Pierre l.:Hermit Kudüs'te kaldı. Bu suretle din adamları yalınayak, kutsal kıyafetlerini giymiş, ellerinde haçlarla ayin duaları ve başka dualar ederek Kutsal Kabir'den, İsa'nın Mabedi'ne dek ayin geçidi yaptılar. Böylelikle din adamları ayin yürüyüşü gerçekleştirdi.359 Dük Godfrey, Raymond Saint-Gilles, patrik, diğer piskoposlar ve geri kalan tüm önderler, Aşkelon'un yanından akan nehirde bir araya geldiler.360 Orada Saru.enlerin gizlemek için gönderdikleri sa­ yısız hayvan, öküz, deve, koyun, eşek ve başka sığır buldular. Hristi­ yan şövalyeler ve maiyetleri tüm hayvanları ele geçirdiler. Hacıların Kudüs'te buldukları Efendimiz İsa Mesih'in çarmıhını taşıyan Patrik ve Efendimiz İsa Mesih'in Mızrağını taşıyan Raymond Saint-Gilles'in ordu vaizi; Tanrı, Kutsal Kabir, pek kıymecli Mızrak ve pek kutsal Haç adına, savaş sona erene ve Tanrı'nın düşmanları mağlup olana dek hiç kimsenin en ufak bir ganimete tevessül etme­ mesi emrini verdiler.36ı Ancak bu vakitten sonra iyi talihleri ve büyük zaferleri sayesinde mutlu bir şekilde geri dönebilecekler ve Tanrı'nın onlar için tahsis etmiş olduğu her ne varsa alabileceklerdi. 362 358 Tudebodus, Raymond Sc. Gilles ve diğerleri şeklinde belirtse de Gesta sadece

prensler şeklinde söz eder. K�. Ayan, Anonim Harlı 1izrihi, s. 1 6 1 . 359 Ayin yürüyüşü Raimundus'ta daha tafsilatlı anlatılır. Raimundus Aguilers, a.g.e. , s. 2 1 7. 360 Ordular 1 1 Ağustos tarihinde. Kudüs ve Aşkclon tarihindeki nehir kıyı s ı nda karşı­ laşmıştı. Pecer Tudebode, a.g.e. , s. 1 23. 36 1 Burada dindaşları için "müdafaadan çok ganimete düşkün" ifadesini kullanan Alber­ rus, bu nedenle Haçlılara, ganimet peşinde koşmamaları, aksi takdirde lculaklarının ve burunlarının kesileceği ilan edildiğini söyler. Alberı ofAaehen, a.g.t., s. 1 :237. 362 Gesıa, patriğin Haç'ı ya da Kont Raymond'ın ordu vaizinin Kutsal Mızrağı taşı­ dığından söz etmez. Bunun dışında yağma yasağından bahscısc de "Tanrı, Kutsal Kabir, pek kıymetli Mızrak ve pek kutsal Haç adına" ifadesini kullanmaz. Aynı şekilde Raimundus da Kursal Mızrak'ran bahscrmesine karşın Gerçek Haç'ran söz etmez. Krş. Ayan, Anonim Harlı Tarihi. s. 1 6 1 ; Raimundus Aguilers, a.g.e. , s. 2 1 7, 2 1 9. Hill. Tudebodus'un bu noktadaki akrarımlarının görgü tanıkları arasında en iyisi olduğunu belirterek Gesta'yı ya da Raimundus'u kopya ermediğinin aşikar olduğunu vurgular. Perer Tudcbode, a.g.t. , s. 1 23. 1 89

PETER T U D E B O D U S

Bu talimatlar yüzünden Kutsal Kabrin hacıları ve Hristiyan şö­ valyeler, haftanın altıncı gününün şafağında deniz kıyısının yanın­ daki güzel bir vadiye girip savaş düzeni aldılar. Artık Kudüs Kralı olarak seçilmiş olan Dük Godfrey kendi ordusunun saflarını sıraya soktu; Raymond Sainc-Gilles, Norman Robert, Flander Kontu Ro­ bert, Kont Eustace, Tancred ve Gaston of Bearn da kendi hatlarını oluşturdular. Böylelikle önde okçular olmak üzere altı hat savaşa başladı.363 Sağ ve sol kanatlardan onlara tüm hayvanlar, develer ve başıboş dolaşan diğer hayvanlar katıldı. Hayvanların yardımı aslın­ da Tanrı'nın bir mucizesiydi.364 Hristiyanlar, bir yanda Kurtarıcımı­ zın Mızrağı'nı taşırken ve Patrik, Efendimizin Haçı'nın bir parçasını taşırken İsa Mesih ve Kutsal Kabir adına hemen savaşmaya başladı. Sol kanadı Dük Godfrey ve askerleri, kıyı tarafındaki sağ kanadı ise Raymond Saint-Gilles tutuyordu. Normandiya Kontu, Flander Kontu Robert, Kont Eustace, Tancred ve Gaston of Bearn ise orta­ daydı. 365 Askerlerimiz ileri-geri hareket etmeye başladığı sırada put­ perestler savaşa hazır halde dikkatle duruyorlardı. Her düşman askerinin boynuna, Hristiyanlarla savaşacakları sırada kullanmaları için birer su matarası bağlanmıştı. Düşmana öfkeyle hücum eden Flander Kontu Robert'ı Tancred ve diğer her­ kes takip etti. 366 Bu manzara düşmanın bir anda dönüp kaçmasına 363 Savaş, 12 Ağustos 1 099 tarihinde gerçekleşmiştir. R.aimundus Aguilers, a.g.t. , s. 2 1 8; Albcrı of Aachcn, a.g. t., 1 :240,242; Steven Runciman, a.g.e., s. 1 : 1 :229. 364 Gtsta, hayvan mucizesinden söz etmez. Krş. Ayan, Anonim Hilfh Tarihi, s. 1 62. Buna karşın R.aimundus bu hadiseye yer vermiştir. Krş. R.aimundus Aguilers, a.g.e. , s. 220. Hill , R.aimundus'un tüm nüshalarına vakıfolmamakla itham ettiği Sybel'in, Raimun­ dus'un Aşkelon Muharebesi konusundaki kayıtlarını Gata'ya dayandırdığı tezine kar­ şı çıkarak, R.aimundus'un aktarımının kısalığından

ve

Tudebodus'la benzerliğinden

hareketle ordu vaizinin bu bilgileri Gma'dan değil de ya Tudebodus'tan ya da ortak bir kaynaktan almış olmasının çok daha olası olduğunu savunmaktadır. Bunu destek­ lemek için Raimundus'un B nüshasının Aşkclon Muharebesi'ni bir başka kaynaktan aldığını ortaya konulduğunun altını çizer. Peter Tudebode, a.g.e. , s. 1 24. 365 Raimundus, ordunun doku:ı saf şeklinde düzene girdiğini söyler. R.aimundus Aguilers, a.g.e. , s. 2 1 8. 366 Gesta, savaşın hemen başında Normandiyalı Robcrı'ın, emirin sancakcarını öldür­ düğünü aktarır. Biraz.dan görüleceği üzere Tudebodus ise Robcrı'ın sancağı satın aldığını söyleyecektir. Hill, iki kronik arasındaki bu farklılığın da tarihçiler tarafın­ dan görmezden gelindiğini belirtir. Pecer Tudebode, a.g.e. ,

1 90

s.

1 24.

B i R i N C i H A C,: L I S E F E R i

neden oldu. Savaş çok büyük bir ölçekteydi; zira putperestler o den­ li kalabalıklardı ki ne kadar olduklarını sadece Tanrı bilirdi. Ancak ilahi kuvvet bizimleydi ve öylesine muazzam, öylesine kudretliydi ki sayılar askerlerimizin karşısında azalıyordu. Tanrı'nın düşmanları körleşmiş, afallamış halde dikiliyor, İsa'nın Kudüs şövalyelerine ko­ caman gözlerle boş boş bakıyorlar, ancak hiçbir şey göremiyorlardı; Tanrı'nın kudreti karşısında tir tir titriyorlar ve Hristiyanlara saldır­ maya cesaret edemiyorlardı.367 Korkudan dehşete kapılmış halde ağaçlara tırmanıp saklansa­ lar da adamlarımız oklarını ve mızraklarını onlara saptadıklarında dallardan yere düşen kuşlar368 gibi dallardan aşağı düşüyorlardı. Sonrasında Hristiyanlar boşu boşuna kılıçlarıyla onların başlarını kesiyorlardı. Diğer kafirler ise korkudan kendilerini rezilce yerlere atıyor, Hristiyanların ayaklarına kapanıyordu. Ancak adamlarımız onları et pazarında sığırların parçalandığı gibi paramparça ediyor­ du. Kıyı tarafında Raymond Saim-Gilles, sayısız düşmanı kılıçtan geçirdi, kaçamayanlar ise denize adadı. Yine de kimi Aşkelon'a kaç­ mayı başardı. Emir, kederli ve mutsuz bir halde Aşkelon'a yaklaşırken kaderine şöyle hayıflandı:369 "Ah! Muhammed ve Tanrımız, böyle bir felaketi 367 Ra.imundus'un vakayinamesinde Aşkdon Savaşı diye bir savaştan aslında bahse­ dilmediği, zira Müslümanların savaşmadan kaçııkları anlatılmaktadır. Ra.imundus Aguilers, a.g.e. , s. 2 1 8-2 19. Gerçekten de 1 2 Ağustos Cuma günü yirmi bin kişilik Haçlı Ordusu, üç yüz bin kişilik Fatımi Ordusu'yla savaşmaya başladıktan kısa bir süre sonra Müslümanlar, Runciman' ın tespiıiyle "birkaç dakika sonra anlamsız bir panik içinde kaçmaya başladılar." Sıeven Runciman, a.g.e. , C. l , s. 229. Ö r­ neğin Albertus Aquensis alancı kiıabının sadece bir bölümünü savaşa ayırmış, üç bölümünde kaçan Faıımi Ordusu'nun nasıl katledildiğini işlemiştir. Dağılan Müs­ lüman askerlerin kimi denizde, kimi meyve bahçelerinde, kimi şehir kapılarında yaşanan izdihamda can vcrmişıir. Alberı of Aachen, a.g.e. , C. I , s. 240-242; 368 Hill, "dallardan yere düşen kuşlar" ifadesinin hikayeye gerçeklik kamğını ve Ges­ ta'nın bu ayrınııdan da yoksun olduğunu vurgular. Peıer Tudebode, a.g.e. , s. 1 25 ; Ayan. Anonim Hllflt Tarihi, s. 1 62. 369 Emir'in ağııı, tıpkı Kürboğa'nın annesininki gibi edebi bir kurgudur. Tümünde dini ifadeler bolca kullanılmışıır. Hill, Tudebodus'un ıarihi değerinin Gesta kadar olmadığına inanan Brehier'in bu ifadelere sonradan eklenmiş oldukları hükmü dı­ şında hiç ilgi göscermemesini ve Sybcl'in doğruları bir ıar�fa. yanlışlara diğer ıarafa ayı rma görüşüne sıkı sıkıya bağlı olmasını eleşıirmekıedir. Bunun dışında modern 191

l' ET l'. R T U L> E l\ O l> U S

daha önce hiç duyan olmuş mudur? Hem Hristiyanların hem putpe­ restlerin karşısında şimdiye dek böyle bir kudret, böyle bir ruh, böyle bir salabete sahip böylesi yenilmez bir ordu, herkesin yenebileceği ve avuçlarında sıkışıp can çekiştirebileceği böylesi aciz insanlar karşısın­ da mağlup oldu. Heyhat! Bu ne keder ne ıuiıraptır! Başka ne diyebi­ lirim ki? Ne bir dilenci torbası ne de kesesi olan silahsız, pek sefil bir dilenci millet beni nasıl alt etti? Şimdi benim Mısır halkımı, eskiden anayurdumuzun her yanında onlar dilenirken her zaman kendilerine bağış yapan milletimi kovalıyorlar. Bu yere getirdiğim; Türk, Sara­ zen, Arap, Agulan, Kürt, Asurpat, Mayasız ve başka putperestlerden şövalye ve piyadelerden kocaman ordunun şimdi dizginsiz atlarının üstünde sefil biçimde gerisin geri Kahire'ye kaçtıklarını ve dönüp bu narin kavimle karşılaşmaya cesaret edemediklerini görüyorum.370 Bu yüuien Muhammed' e ve diğer tüm tanrılarımızın adına yemin olsun, bundan böyle yanımda şövalye bulundurmayacağını, zira bu pek miskin insanlar beni mahvetti. Buraya yanımda her türlü silah ve savaş aracı gibi teçhi1.at, ayrıca Hristiyanları prangaya vurulmuş halde Kahire'ye götüreceğimi sandığım demir zincirler371 getirmiştim. Tıim bu hazırlıkları, onları Kudüs'te kuşatmak için yapmıştım. Ancak bu­ nun yerine onlar Kudüs'ten iki günlük mesafeyi gelip benim karşıma çıktılar. Ya bir de adamlarımı Kutsal Şehre götürmüş olsaydım başıma neler gelirdi?372 Muhakkak ne kendim ne de adamlarımdan bir teki o yerden kaçabilirdi. Daha başka ne diyeyim? Kahire topraklarında her zaman rezil olmuş olarak kalacağım." carih eğitiminin, carihi metinlerde edebiyatın yerini önemsizlqtirmainin doğal bir sonucu olarak birçok değerli ipucunu gözden kaçtığını üzülerek vurgular. Hatta görüşünü daha da ileri götürüp Gtsta'nın kısalnlmış versiyonunun Tudcbodus'ran kopya edilmiş ve onun verdiği bilgileri kısmen çıkarmış olmasının pekala müm­ kün olduğunu ya da iki yazarın bir başka ortak kaynağı kopya etmiş olabileceği olasılığını yineler. Pcrer Tudebodc, a.g.e. , s. 1 25. 370 Gtsta, emirin ordusunun iki yüz bin kişi olduğunu belime de Tudebodus'un say­ dığı milletleri zikretmez. Krş. Ayan, Anonim Haçlı Jarihi, s. 1 62. 37 1 Gesta'da demir zincirlerden söz edilmez. Krş. Ayan, Anonim Haçu Tarihi, s. 1 62. 372 Hill, Gesta'nın diğer nüshalarında olmamasına karşın Bongars nüshasında Tude­ bodus'un "ya bir de adamlarımı Kutsal Şehre götürmüş olsaydım başıma neler gelirdi?" cümlesinin Kudüs kısmı eksik biçimde sadece "başıma neler gelirdi?" şek­ linde yer almasının, Bongars nüshasının Tudebodus'u kullandığının açık bir delili olduğunu vurgular. Pecer Tudebode, a.g.e. , s. 1 26.

1 92

B i R i N C i H A Ç L I S E F E Ri

Adamlarımızdan biri emirin sancağını ele geçirmişci. Sancağın üscünde, camamı gümüş kaplı bir mızrağın ucunda alcından bir elma vardı. Lafi açılmışken bizler sancağa flama deriz. Normandiya Koncu Roberc bu sancağı yirmi gümüş marka sacın alıp Tanrı'nın ve Kucsal Kabrin şanı için pacriğe verdi.m Ayrıca bir hacı, emirin kılıcını alc­ mış alcına sacın almışcı. Böylelikle Tanrı'nın takdiriyle cüm düşman­ larımız aynı şekilde mağlup olmuşlardı; zira aruk savaşacak güçleri kalmamışcı. Tüm diyarlardan gelen kafirlerin donanması oradaydı; ancak emirin ve ordusunun yaşadıkları bozgunu görünce donanma hemen yelken açcı, emiri gemiye alıp engin denizlere açıldı. Askerlerimiz düşman çadırlarına döndüler ve muazzam mikcar­ da altın, gümüş, kıyafet, iscif istif eşya, ayrıca at, katır, deve, koyun, merkep ve başka pek çok hayvan ele geçirdiler. Öyle ki cüm dağlar, tepeler ve ovalar, onların bu hayvan sürüleriyle kaplandı. Hrisciyan­ lar ayrıca büyük bir silah zulası buldular; arzu eniklerini alıp isteme­ diklerini bir yere yığdılar ve ateşe verdiler. Askerlerimiz daha sonra neşe ve mutluluk içinde, cüm putperestleri mağlup etmiş, bisküvi, un, zahire, peynir, ekmek, yağ ve cüm hayati mallarla yüklü develer ve katırlar gibi çok sayıda ganimetle geri döndüler.371 Bu ganimet sayesinde Hristiyanlar arasında öyle bir bolluk yaşandı ki bir öküz sekiz ila on nummi, çeyrek kile zahire on iki nummi, çeyrek kile arpa sekiz nummiye sacın alınabiliyordu.m Tüm Hristiyanlarca bilinmediği endişesiyle bilinsin ki şimdi ve sonsuza dek şan ve şeref sahibi Rabbimiz İsa Mesih'in lütfuyla bu savaş ağus­ tosun ortasından bir gün önce vuku buldu.376 Amin. 373 Yukarıda da değinildiği gibi Tudebodus, Gtsta'nın aksine emicin sancakıarını öl­ dürme şerefini Normandiyalı Robcrr'a vermemiştir. Hill, Tudebodus gerçekten de Gesta'yı kopya etmişse bu bilgiyi göz ardı etmesinin dikkat çekici olduğu görüşün­ dedir. Bunun yanında Gesta'nın Robcrr'ın sancakrarı öldürme aktarı mı n ı n savaşın olağan akışına uygun olmadığı fikrindedir. Ayrıca, Brchier'in, Roberı sancaktarı öldürdükten sonra bir askerin sancağı ölen adamdan alıp sonra Robcrr'a satmış olabileceği izahını da ikna edici bulmaz. Peter Tudebode, a.g.e. , s. 1 26. 374 Haçlı lar 13 Ağustos'ta geri dönmüşlerdi. 375 Gesta'da bu fiyatlar ve oluşan bolluğun fiyaılara yansıması yer almaz. Kış. Ayan, Anonim Hllflt Tarihi, s. 1 63. 376 Gesta geçiş yapmadan doğrudan savaşın tarihini verirken Tudebodus, "Tüm Hris­ ıiyanlarca bili nmediğ i endişesiyle bilinsin ki" şeklinde geçiş cümlesi kulla nmış tı r. Keş. Ayan Anonim Haçlı 1arihi, s. 1 63. ,

,

ı 93

KAYNAKÇA

Albcrt o f Aachen. History of the journey to jerusakm, nşr. Susan B. Edgington. Surrey: Ashgaıe Publishing, 20 1 3. Altan, Ebru. "Birinci Haçlı Scferi'nin Bir Görgü Tanığı: Fulcherius Carnotensis", Tarih Dergisi. 37 (2002), s. 45-50. Altan, Ebru. "Anadolu'da Haçlılara Karşı Savaş (l 097- 1 190)". Tarih Dergisi, Pro( Dr. Ali Ihsan Gencer Hatıra Sayısı, 47 (2008), s. 75- 1 04. Anonim. /. ve il. Haflı Seferim Vakayinamesi, çcv. Vcdii limen. lsranbul: Yaba Ya­ yınları, 2005. Andrca, Alfred J. ve Holı, Andrew. "ünce More inıo ehe Breach: The Conıinuing War Against Myrhs". Seven Myths ofthe Crusades içinde, haz. Alfred J. Andrca ve Andrew Holı. xi-xxxiv. İndiana: Heckett Publishing, 20 1 5 . Anna Kommena. Akxiad, nşr. Bilge Umar. lscanbul: İnkılap Kitabevi, 1996. Anonim. 1he Chanson D'Antioche: An Old-French Account ofthe Fim Crusade, çcv. Susan B. Edginıon ve Carol Sweecenharn. Surrey: Ashgate, 20 1 1 . Asbridgc, Thomas. Haflı Seferim, çcv. Ekin Duru. lscanbul: Say Yayınları, 20 1 4 . Ayan, Ergin. Anonim Haflı Tarihi. lstanbul: Sclenge Yayınları, 20 1 3. Ayan, Ergin. Wi/lermus Tyrensis'in Harlı Kroniği. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 20 1 6 . Beydi ili, Kemal. "Avrupa", lurkiye Diyanet Vakfı lslam Ansikwpedisi. 4: 1 37. Ankara: TDV Yayınları, 199 1 . Bilgin, Vejdi. "İslim Düşünce-Siyaset Tarihinde Laikliğin İzini Sürmek". Özgür­ lük, Eşitlik ve Kardeşlik, Birinci Uluslararası Felsefe Kongresi içinde, ed. İsmail Serin, Bursa: Asa Kitabevi Yayınları, 20 1 0, s. 598-6 16. Bozhan, Zelal. "Türkiye Selçukluları ile Danişmendiler Arasındaki ilişkiler". Yük­ sek lisans Tezi, Aksaray Üniversitesi, 20 1 3 . Cahen, Claude. Haflı Stferkri Zzmanında Doğu ve Batı, çcv. Mustafa Daş. lstan­ bul: Yedicepe Yayınevi, 20 1 3. Clinc, Eric H. jerusakm Besieged: From Ancient Canaan to Modern Israe/. Ann Ar­ bor: University of Michigan Press, 2005. 1 95

PETER T U D E B O D U S

Crawford, Paul F. (20 1 5). Th e Firsı Crusade: Unprovoked Offense o r Overdue Defense? Seven Myths ofthe CrustU.ks içinde, haz. Alfred J. Andrea ve Andrew Holt. lndiana: Hecken Puhlishing, 20 1 5 . s. 1 -28. Crawford, Paul F. "Four Myths abouı the Crusades". lntercolkgiate &view, 46/ l (20 1 l ) : 1 3-22. Erişim 1 2 Mart 20 1 7, https://isistatic.org/journal-archive/ ir/46_0 1 /crawford.pdf. Çelik, Sebahartin. "Anonim Süryani Vakayinamesine Göre 1 . Haçlı Seferi". YUksek Lisans Tezi, Celal Bayar Üniversitesi, 2006. Demirkenr, Işın. Haflı Sefer/eri. lstanbul: Dünya Yayıncılık, 20 1 3. Demirkent, Işın. Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi. 2 cilt. Ankara: TTK, 20 1 3 Demirkenr, Işın. Türkiye Selçuklu Hükümdan Sultan /. Kılır Arslan. Ankara: TTK, 20 1 4 . Durmaz, Saime. "Yüksek Ortaçağ'da Papa-imparator Çatışması: Kılıç ile Asa'nın Savaşı". Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1 1 1 (20 1 0), s. 93- 1 20. Durmaz, Sayime. "Haçlılar ve Doğu Hristiyanlığı XI.- XII. Yüzyıllar". Doktora 7eu, Hacenepe Üniversitesi, 2004. Düzgün, Şaban Ali. "Bir Şiddetin Anatomisi: Latin Bacı'nın Haçlı Terörü". Dini Anıştırmalar 7 /20 (2004) , s. 73-92. Edgington, Susan B. "Alberr of Aachen Reappraiscd". From Clnmont to jerusalnn ifintH, cd. A. Murray.. Brepols: Brepols Publishers, l 998, s. 55-68 Ersan, Mehmet. Selçuklular Zamanında Ermenikr. Ankara: TTK Yayınları, 2007. el-Azimi. Azimi Tarihi, nşr. Ali Sevim. Ankara: TTK Yayınları, 2006. Fulcherius Carnotensis. Kudüs Seferi, çev. ilcan. Bihter Barlas. lstanbul: IQ Yayın­ cılık, 2009. Fuller, Thomas. 1he History ofthe Holy �r. London: William Pickering, 1 840. Genç, Süleyman. "Albertus Aquensis'in Hiswria Ierosolimitana Adlı Eserine Göre 1. Haçlı Seferi", Basılmam11 YUksek Lisans Tezi, Recep Tayyip Erdoğan Üniver­ sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Rize 20 1 7. Gordlevski, Vladimir Aleksandroviç. AnadlJ/u Selçuklu Devkti, çev. Azer Yaran. An­ kara: Onur Yayınları, l 988. Guiberr ofNogenr. Gesta Dei Per Francos: 1he Deeds ofGod 1hrough the Franks, nşr. Roberr Lcvine. Woodbridge: The Boydell Press , 1 997. Guibert of Nogenr. Monodies and On the &lics ofSaints, nşr. Joseph Mcalhany ve Jay Rubenstein. Londra: Penguin Books, 20 l l . Gümüş, Tarık Tolga. "Caen'li Ralph'ın Gözünden Tıirkler: Birinci Haçlı Seferi". Uluslararası Avra.rya Sosyal Bilimin, 5/ 1 4 (20 1 4) , s. l 1 0- 1 23. Gürbüz, Osman. "Saltuklular". Doktora Tc:ıi, Atatürk Üniversitesi, 2002. Hill, John Hugh ve Hill, Laurita Lytdeton. Raymond iV Count of 'Jöulouse. New York: Syracuse University Press, l 962. -

1 96

Bi R i N C i HAÇLI S E F E R i

Holt, P. M. Hllflı/ar Çağı, çev. Özden Arıkan. İstanbul: Tarih Vakfı Yun Yayınları, 1 999. İbn Kalanisi. Şam Tarihim: hyl, çev. Onur Ôzatağ. lstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 20 1 5 . lbn Kesir, Ebü'l-Fida, el-Bidaye vt'n-Nihaye, çev. Mehmet Keskin. 1 5 cilt. İstanbul: Çağrı Yayınları, 1 994. İbnü'l-Esir. el-Kamil Fii-Tarih (çev. Abdülkerim Ô-aydın) İstanbul: Bahar Yayın­ ları, 1 987. France, John. "The Use of thc Anonymous Gcsta Francorum in thc Early Twel­ fth-Cenrury Sources for the Firsc Crusade." From C/ermonı to jerusalnn: 7he CT'U.SIU!n and Crusa4er Societies I 095- 1500. 1 998. Francc, John. "A critical edicion of thc Historia Francorum Qui Ccpcrunt lhcru­ salem of Raymond of Aguilers" Basılmamq do/aora tezi, Univcrsity of Noc­ tingham, 1 967. France, John. �ctory in the East: A Military Hiscory of ehe First Crusadc. Cambri­ dgc: Carnbridgc University Press, 1 996. Kafesoğlu, lbrahim. Harezmşah/ar Devkti Tarihi. Ankara: TTK, 2000. Kaleli, Emrullah. "Haçlı Seferleri Zamanında Bizans ve Batılılar ( 1 096- 1 204)". Basılmamq Doktora Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, 20 1 1 . Kırpık, Güray, "Haçlılar ( 1 095-1 120)", Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi, 2005. Kırpık, Güray. Doğunun ve Batının Gözündnı Haçlılar. lstanbul: Sclenge Yayınları, 2009. King, Macchew LaBarge, "We're on a Mission from God: A Translacion, Commen­ rary, and Essay Conccrning The Hierosolymita by Ekkehard of Aura". Lisans Tezi, University ofWashingıon, 20 1 1 . Kostick, Conor. 7he Socia/ Structurt oftht First CT"US/Uk. Boscon: Brill, 2008. Köymen, Mehmet Altan. Se/pJt/u/ar fHvri 7Urk tarihi. Ankara: TTK Yayınlan, 20 1 3. Krey, A. C. "A Neglecced Passage in the Gesta and its Bearing on the Literature of thc First Crusade", 7he CT'U.SIU!n and Other Historical E.ssays Pmmted to Dana C. Munro (New York, 1 928) , s. 57-79. Krey, Augusc C. 7ht First Crusade 7ht Accounts of Eye-witnesses and Partidpants. Princeton: Princeton University Press , l 92 1 . Küçüksipahioğlu. Birsel. "Birinci Haçlı Sefcri'nin Bir Görgü Tanığı: Raimundus Aguilers". Tarih Dergisi 4111 (2014),s. 7-24. Lcwis, Bernard. Hllfifikr, çev. Ali Aktan. İstanbul: Sebil Yayınevi, l 995. Madden, Thomas F. "Rivers of Blood: An Analysis of One Aspcct of the Crusader Conquesr of Jerusalem in 1099". Rrvista Chikna de Estudios Medievales, l (20 1 2) : 25-37. Erişim 1 3 Şubat 20 1 7, hrrps://www.academia.edu /408 1 837/ Rivers_of_Blood_An_Analysis_of_Onc_Aspcct_of_the_Crusader_Conqu­ est_of_Jerusalem. 1 97

PETER T U D F. B O D U S

Madden, lhomas F. "lhe Real Histoıy of the Cnısades". Crisis 20/ 1 (2002). Erişim 6 Mart 20 1 7, http://www.crisismagazine.rom/2002/the-real-histoıy-of-the-c­ rusades-2. Madden, lhomas F. 7ht Concist History of tht Crusadts. Plymouth: Rowman & Littlefıeld, 20 1 4. Munro, Dana C. "lhe Spccch of Pope Urban il. Ar Clermont, 1 095". 7ht Amtri­ can Historica/ Rrvitw, 1 1 /2 ( 1 906). s. 23 1 -242. Munro, Dana C. Ltttm of 1ht C.'rustultrs. Philadelphia: Department of histoıy of the University of Pennsylvania, 1 902. Norwich, John Julius. Biuıns ///, çcv. Selen Hırçın Ricgel. İstanbul: Kabalcı Yayı­ nevi, 20 1 3 . Ordericus Yitalis, Ecdniastica/ History England and Normandy, nşr. lhomas Fores­ ter. Londra: H.G. Bohn, 1 854. Ostrogorsky, Georg. Bfaans Dtvltti Tarihi, çev. Fikret lşılean. Ankara: TIK Yayın­ ları, 20 1 5. Özaydın, Abdülkerim. Sultan Muhammed Tapar Devri Stifuk/u Tarihi Ankara: TIK Yayınları, 1 990. Özaydın, Abdülkerim. "ibnü'l-Esir". TUrkiyt Diyanet Vııkfi lslam Ansiklopedisi. 2 1 : 26-27. Ankara: TDV Yayınları, 2000. Özaydın, Abdülkerim. "lbnü'l-Kalanisi". TUrkiyt Diyantt Vııkfi lslam Ansikloptdisi. 2 1 : 99- 1 00. Ankara: TDV Yayırıları, 2000. Özaydın, Abdülkerim. "Danişmendliler". TUrkiyt Diyanet Vııkfi lslam Ansiklopedi­ si. 8: 469-474. Ankara: TDV Yayınları, 1 993. Özaydın, Abdülkerim., "Saltuklular", TUrkiyt Diyanet Vakfı İsi.dm Ansikloptdisi, 36: 54-56. Ankara: TDV Yayınları, 2009. Peter Tudebode. Historia de Hieroso/ymitano itin�. nşr. John Hugh Hill ve Laurita L. Hill. Philadclphia: lhe American Philosophical Society, 1 974. Peeers, Edward. 1ht First Crusade 7ht Chronick ofFulcher ofChartm and Other Sour­ ct Mattrials (2nd cd.). Philadclphia: University of Pennsylvania Prcss , 1 998. Pıyor, John H. "lhe Oaehs of ehe Leaders of the First Crusade eo Emperor Alexios 1 Comnenus: Fealıy, Homage". Parergon 2 ( 1 984): 1 1 1 - 1 4 1 . Erişim 1 3 Şubat 20 17. https://muse.jhu.edu/anide/490894/summaıy. Raimundus Aguilers, Haflılar .Kudüs�t. yay. haz. Süleyman Genç. İstanbul: Yedi­ tepe Yayınevi, 20 19. Ralph of Caen. Gtsta Tran=di, nşr. Bernard S. Bachrach ve David S. Bachrach (Surrcy: Ashgate Pubüshing, 20 1 0). Rilcy-Smith, Jonathan. 7ht Fint Crusade and tht idea ofCrusading. London: Con­ cinuurn, 2003. Robert ehe Monk. Historia lheroso/imitana, nşr. Carol Swcctenharn. Surrey: Ash­ gate Publishing, 2005. 1 98

B i Ri N C i HAÇLI S E F E R i

Rubenstein, Jay. "Whac i s ehe Gesca Francorum, and who was Peter Tudebo­ de?." &vue Mabil/on 16 (2005) , s. 1 79-204. Rubenstein, Jay. "Cannibals and Crusaders". Fmıı:h Historiı:a/ Studies, 3 1 /4 (2008) ,s. 525-552. Runciman, Steven. Haçlı &ferini Tarihi, çev. Fikret lşılcan. 3 cilt. Ankara: Türk Tarih Kurumu. 2008. Sevim, Ali. "Azlmi", Türkiye Diyanet Vakfı lslam Ansiklopedisi. 4: 330-33 1 . Ankara: TOY Yayınları, 1 994. Sevim, Ali. "İbnü'l-Adim", Türkiye Diyanet Vakfı ls/tlm Ansiklopedisi. 20: 478-479. Ankara: TOY Yayınları, l 999. Sevim, Ali. Suriye ve Filistin Selçuklu/arı Tarihi. Ankara: TTK Yayınları, 2000. Sevim, Ali. Zübtktü'/-Ha/eb min Tarihi Hakb't/e Selçuklu/ar. Ankara: TTK Yayın­ ları, 20 14. Sırma, Ihsan Süreyya . Haçlı Seferleri. İstanbul: Beyan Yayınları, 20 14. Solomon bar Simson, Rabbi Eliczer bar Nathan ve Anonim Maim; vakayinamesi.

1he Jews and 1he Crusades: 1he Hebmu Chroniı:ln ofthe Firrt and &ı:ond Cru­ sıuks, çev. Shlomo Eidelberg, Ncw Jerscy: KTAY Publishing House, 1 996. Susan B. Edgington, "Peter Tudebode". 1he Crusaıks An Encyı:lopedia Ed. Alan V. Murray içinde. s.948. California: ABC-CLIO, 2006. Sümer, Faruk. "Mengücüklüler". Türkiye Diyanet Vakfı ls/tlm Ansiklopedisi. 29: l 38- l 42. Ankara: TOY Yayınları, 2004. Sybel, H. von, 1he history and literatun of the Crusws, Chapman and Hali Pub­ lishing, Landon 1 86 1 . Şchbenderzide Ahmed Hilmi. ls/tlm Tarihi, der. Ziya Nur Aksun. 2 cilt. Ankara: Ötüken Neşriyat, 20 l 1 . Turan, Osman. Selçuklular Tarihi ve Türk-ls/tlm Medeniyeti. İstanbul: Ötüken Neş­ riyat, 2003. Tyerman, Chriscopher. England and the Crusws, 1 095- 1 588. Chicago: University ofChicago Prcss, 1 996. Urfalı Mateos. Urfalı Mattos Vekayi-Ndmesi (952-1 136) ve Papaz Gngor'u n hyli (1 136-1162), çev. Hrant O. Andrcasyan Ankara: TTK Yayınları, 1 962. Usta, Aydın. Çıkarların Göl.gesituk Haçlı Seferleri. İstanbul: Yeditepe Yayıncvi, 2008. Yıldız, Mukadder. "Fulcherius Carnocensis - Birinci Haçlı Sefer Vakayinamesi." Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, 1 999. Yinanç, Mükrimin Halil, Türkiye Tarihi Selçuklu/ar Devri, haz. Refet Yinanç. 2 cilt. Ankara: TTK Yayınları, 20 1 3 . Watt W. Montgomery. Is/amin Ortaçağ Avrupa'sı Üzerindeki Etkisi, Çev. Ümit Hüsrev Yolsal. Ankara: BilgeSu Yayıncılık, 20 1 3 . Williarn o f Malmesbury, Chroniı:k Kings ofEngland, çev. J. A . Giles, O.C.L., Lan­ don: H. G. Bohn, 1 847.

1 99

EKLER

B i R i N C i HAÇLI S E F E R i

Ek

1:

1 098 Antakya Şehir Planı

Kaynak: Demirkent, Haçlı Seferleri, s . 39.

203

PETER T U D E B O D U S

Ek 2: İznik Muhasarası Haçlı Ordusu"nun geliş yönü 40Qm

İZNİK. GÖLÜ

ısı Oo i!.u K ap

A n tik �

%

1 1

Tiy atro

6

'J ) /

� ı.......---.

�ııuııııııuı�

l

G ii ney Kap ısı

ıı1 ıuı !/ '.ııuııwııuwıııaııııu11G•1111ll11lleı11••



1

" l.ıl..;;Rıİ;• Y•m•oııd•St•.• . �...u�": -� \,ı.,ıııu

/.!'"L /

_ ____

. • • • • • • • • • -·

.rl--�----

Kılıçarslan'm saldınsı

Kaynak: Albert of Aachcn, a.g. e. , Harira 2.

2 04

•• • • •·

B i Ri N C i lfA'·c

Nili

Ortadoğu'da Casuslar Savaşı

N E C M ET T İ N A L KAN Prof. Dr. Necmettin Alkan'ın hazırladığı bu eserle, okurlar hem soluksuz bir �ide Birinci Dünya Savaşı yıllarında Onadoğu'da cereyan eden casuslar savaşını okuyacak hem de Türkiyc'dc ilk defa hakkında derin bir araşıırma yapılan ve Filistin' in kaderini belirleyen NILI casusluk örgüıüyle ıanışacak.

İngiltere Ortadoğu'ya Nasıl Girdi? D R . N U RC A N Ö Z KA P LAN YU R D A K U L lngilme'nin Onadoğu macerası hangi fikirlerle başladı? Osmanlı ile lngilrere'nin Onadoğu'daki sıra dııı mücadelesinde neler yaıandı? lngilrere' nin Onadoğu'daki srraıejisinde konsoloslukların önemi neydi? "Önce ticaret ve siyaset, sonra hükmetmek" projesiyle lngilterc neyi amaçladı? "lngiherc Onadoğu'ya Nasıl Girdi?", her türlü okur kidcsinin istifade edebileceği bir a.raııırma.

Dl .

l;IC ll DZll PL ll

flllll�

�ınırları Çizen Kadın

Ingiliz Casus Gercru