Armağan Üzerine Deneme: Arkaik Toplumlarda Değiş Tokuşun Biçimi ve Nedeni [1 ed.]
 9786051715353

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

3206 J ALFA

J

CORPUS J 1

ARMAGAN ÜZERİNE DENEME MARCEL MAUSS (1872-1950) Fransız, sosyolog ve antropolog. Sosyal antropolojinin ve Fransız etnolojisinin kurucuları arasında anılmaktadır. Emile Durkheim'in hem yeğeni hem de öğrencisidir. Eserleri antropolojinin yanı sıra felsefe, sosyal bilimler, sosyal psikoloji, arkt>oloji gibi birçok farklı alanda da etkili olmuştur. Eserlerinden bazıları şunlardır: Sosyoloji ve Antropoloji, Kurbanın İşlevi ve Doğası Üzerine Deneme, Büyünün Genel Teorisi Üzerine Bir Taslak, Henri Hubert' le birlikte Sıniflandırmanın Dört İlkel Formu.

NiHAN ÖZYILDIRIM 1972'de Ankara'da doğdu. Ankara ÖzelTevfik Fikret Lisesini ve An­ kara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bö­ lümünü bitirdi. Çeşitli işlerle uğraştı. Fransızcadan edebiyat ve sosyal bilimler çevirileri yaptı. Kuruluşundan itibaren Çevirmenler Mes­ lek Birliği (Çevbir) üyesidir. Tokyo University of Foreign Studies ile TTK ortaklığıyla gerçekleştirilen Osmanlı Kitabeleri Projesi'nin ekibinde yer almakta, kitap çevirmeye ve yayına hazırlamaya devam etmektedir.

Armağan Üzerine Deneme

© 20 1 6,ALFA Basım Yayım Dağıtım San. veTic. Ltd. Şti.

Essai Sur le Don

© 2012, Presses Universitaires de France Kitabın Türkçe yayın hakları Alfa BasımYayım Dağıtım Ltd. Şti.'ne aittir.Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir elektronik veya mekanik araçla çoğaltılamaz. Eser sahiplerinin manevi ve mali hakları saklıdır.

M. Faruk Bayrak Vedat Bayrak Yayın Yönet�eni Mustafa Küpüşoğlu Çeviren Nihan Özyıldırım Editör İrem Özhamaratlı Akay Kapak Tasarımı FüsunTurcan Elmasoğlu Sayfa Tasarımı ZuhalTuran

Yayıncı ve Genel Yayın Yönetmeni Genel Müdür

ISBN 978-605-1 71-535-3 1. Basım: Nisan 201 8

Kitapta geçen Latince kavramlarıTürkçeleştirmemize yardımcı olan Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken'e katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

Baskı ve Cilt Melisa Matbaacılık

Çiftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa-İstanbul Tel: 0(21 2) 674 97 23 Faks: 0(2 1 2) 674 97 29 Sertifika no: 12088 Alfa Basım Yayım Dağıtım San. ve T ic. Ltd. Şti.

Alemdar MahallesiTicarethane Sokak No: 1 5 341 1 O Cağaloğlu-İstanbul Tel: 0(2 1 2) 5 1 1 53 03 Faks: 0(2 1 2) 519 33 00 www.alfakitap.com - [email protected] Sertifika no: 1 0905

MARCEL MAUSS

ARMAGAN ÜZERİNE DENEME ARKAİK TOPLUMLARDA DEGİŞ TOKUŞUN BİÇİMİ VE NEDENİ Florence Weber'in Sunuşuyla

Çeviren NİHAN ÖZYILDIRIM

ALFAıcoRPus

"Zorlama, güç, otorite; z amanında bu terimleri kullanabildik, bu terimler kendi değerine haiz­ dirler; ancak bu kolektif b eklenti kavramı fik­ rimce üzerinde ç alışmamız gereken en temel kavramlardan b iridir. Hukuk ve iktisadın b aşka üretici kavramını bilmiyorum: "bekliyorum"; bu bütün kolektif nitelikli eylemlerin tanımıdır. " 1

Marcel Mau s s , "[Paranın toplumsal işlevleri hakkında tartış­ ma] . François Simiand'ın bir bildiris inin ardından katkı: 'La monnaie, realite s ociale ,"' Annales sociologiques, 1 934, s eri D, fasikül 1 , s. 59-62; Marcel Mauss, Oeuvres, c. II, ed. V. Ka­ rady, Paris, Minuit, 1 968, s . 1 1 7 içinde tekrarlanmıştır.

İÇİNDEKİLER

SUNUŞ PAZARSIZ YÜKÜMLÜLÜKLER ETNOGRAFYASINA DOGRU, 11 E tnogra fik Bir S osyo lo ji .

.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

12

S osya l G üv en li ği Kurmak

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

14

. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .

1. Şa şırt ıc ı Bir Metin

. . .

. .. .

. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Metnin Olu şumu .

. . . . . . . . . . . .

2.

.

. . . . . . . . . . . . . . .

.

Potlaç v e Kula: İki Kurum v e Yorum lar ı

.15

..

. . . . . . . . . . . . . . . . . .

l7

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

19

. . . . . . . . . . . . .

.

Yer li Kavram lar Bi lims el Kavram lar Ha lin e G eldi

. . . . . . . . .

20

İtib ar Müc a delesi Olarak Potlaç: Hiy erar şiyi Yer leştirm ek

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kula 'nın Çi ft e Do la şım ı ve Mutat Kar şılık lılık Zaman , Bo rç ve Ki şi s el Tahakk üm İki Okuma İlk esi

. . . . . . . . . . . . . . . .

. .. .

. . . . . . . .

22

. . . . . . . . . . . . . . .

24

. .

.

. . ..

. . . . . . . . . . . .

.. 2 8 . .

..

. . . . . . . . . .

29

. . . . . . . . . . . . . . . . .

31

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.

Devir mi Ticari İşlem mi : İns an lar Aras ın da Nas ıl Bir İli şki Var dır ?

. . . . .

.

. . . . . . . . . . . . . .

.

. . . . .

. .. . .

.

Maus s çu Arma ğan Bir Kr edi E y lemi Deği ldir . . ....... . . . . ... . 32 3. Şey lerin g üc ü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 34

Hau: Ruhtan Kar şılığa

. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

R ehin v e Nexum: Ki şis el Şey ler

.

. . . . . . . . . . . . . .

.

. . . . . . . .

40

. . . . . . . . . . . . . .

41

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ticari İşlem , Dua , Nezak et : Etki li Etki leşim ler

35

E tk il eşim R it üell eri v e Toplum s a l A la nla r Ba ğlamsal Rasyo nal it e Pa ra nın Rol ü

. . . . . .. . ..

. . . . . .. . . . . .43

. . . . . . . . . .. . . .. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . 45

. .. . . . . . . .. . .. . . ... . . .. . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

47

4. T eo rik Hedefl erin A rkas ında S iyas i Hedefl er . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 49

Neden A rma ğa n?

. ..

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50

İkt is atç ıla rın Et nom erk ez c il iğine Ka rşı. .. . Ha ng i Hukuk v e Menfaat Ku ral ı? İk i Zo ru nlu luk, İk i Menfaat Hay ırs ev erl iğe S o n Verm ek

. .

. . . . .. . . .. ....... . . . .

. . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . 53

. . .. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . .

. . . . . . . . 59

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. .. . . . . .

Çal ışma nın Yeni Bir Ta nım ına Do ğru ?

. . . . . . 54

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 56

Armağan Üzerine Denem e ' nin S iya s a l Kök eni İşç i Bahç eleri: İşt en Ko nuta

. 51

. . . . . . .60

. . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

62

A rm a ğa nı S o nuca Ba ğlamak İç in

Arm ağan Üzerine Deneme'yi Okumak

. . .

. .. . . . . . .. . .

. . . . . . 64

Su nu şu n Bib l iyog ra fyas ı , 65

GİRİŞ ARMAGAN VE ÖZELLİKLE HEDİYELERİ GERİ VERME ZORUNLULUGU ÜZERİNE, 69 Öndey iş

. . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 69

P ro g ram

. . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 72

İz lenen Metot

.

.. . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . .

Y ük üm lülük . A rma ğa n v e Potlaç

. . . . . . . ....

. . . . . . 74

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 75

BİRİNCİ BÖLÜM DEGİŞ TOKUŞ EDİLEN ARMAGANLAR VE ONLARI GERİ VERME ZORUNLULUGU (POLİNEZYA), 82 I

-

Top lam Yük ümlülükl er, E rk eğin Ma lla rına Ka rşıl ık Ka dının Ma ll a rı (S amo a )

II

-

III

Veril en Şey in Ruhu (Mao ri) -

. . . . .

. . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 82

.. . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87

Diğer T ema la r: Verm e Zo ru nlu lu ğu,

A lma Zo ru nlulu ğu

IV - Tespit

. . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . 92

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

İnsa nla ra Verilen Hediy e v e Ta nrıla ra Verilen Hediy e

. . . .

96 96

İKİNCİ BÖLÜM BU SİSTEMİN GENİŞLEMESİ CÖMERTLİK, ŞEREF, PARA, 108 I

Cöm ert li ği n Kura llar ı. A ndama n A da la r ı .

-

II

. . .

. . .

. . . . .. . .. . . . . . . . 1 08

Arma ğa n Deği ş Toku şlar ının İlk eleri , S eb ep leri

-

v e Yo ğu nlu ğu (Mela nezya ) ........ ........... ... . . . ..... ................. 1 1 0 Di ğer Mela nezya Top lum lar ı .. . ................................ .......1 35 III

-

Kuz eybat ı Am erika ..... ... . . ...... . ............ ........ . ...... . . .........1 39

Şer ef v e İtibar ..... ........... ............................ ........... . .. .......1 39 Üç Zoru nlu luk : Verm ek, A lmak , G eri Verm ek

. . . . . .

. . . . . . . . . . . 1 56

Şey leri n G üc ü................................................ .... .... ........... 1 69 "Şöhr et Paras ı" ............................... . ................................. 1 80 İlk So nuç .... .......................... .... . .................. ................... ..1 89

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ESKİ HUKUK VE ESKİ İKTİSAT SİSTEMLERİNDE BU İLKELERİN İZLERİ, 190 I

Şahsi Hukuk v e E şya Hukuku

-

(Ka dim Roma Hukuk u) ŞERH

. .. . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . .. ... . . . . 1 92

. . . . . .......... . .

200

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . ... . .. . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .. . . .. . . . . .. . . .. . . ...

Di ğer Hi nt -Avrup a Hukuk Sist em leri ............................208 II- Klasik Hi ndu Hukuku ...................................................... 21 0

Arma ğa n T eorisi .......... .......... .......................................... 21 O III

-

Cerm en Hukuku (R ehi n v e Arma ğa n) .. ...... ................... 225

Kelt Hukuku ..................................................... ................233 Çi n Hukuku .... ......... .......... ............................. ..................23::3

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM SONUÇ, 235 I - Ah lak Aç ıs ında n S o nuç lar II

-

. . . . .. . .

. ... . ... . . . . . . . ....... . .. ... .. . ........235

İktis a di S o syo lo ji ve Siyasa l İktisat Aç ıs ında n S o nuç lar ........... ....................................... .......245

III - G enel S os yo lo ji ve Ah lak Aç ıs ında n S o nuç lar .............256

Dizi n, 267

SUNUŞ

PAZARSIZ YÜKÜMLÜLÜKLER ETNOGRAFYASINA DOGRU

A rmağan Üzerine Deneme'yi , yayımlanışından seksen yılı aşkın süre sonra niçin okumalı? Fransız s osyolog Marcel Mauss 'un ( 1 87 2 - 1 950) 1 925'te yayımlanmış olan bu metni, hiç şüphe yok ki s osyal antropolojinin en meşhur ama aynı z amanda en karanlık metnidir. 1 950'deki yeniden b asımıyla ve Claude Levi-Straus s ' un Mauss'un eseri için yazdığı girişle 2 1 . yüzyılın b aşında geniş kitlelere ulaşan sosyal bilimlerin bu yol göste­ rici metni 1 954'te İngilizceye çevrilmiştir. Potlaç gibi Kızılderili kökenli ya da kula gibi Okyanusya kökenli kavramları antropolojinin çok ötesine, iktisat, yönetim, pazarlama b ilimlerinin uluslararası dünyasına yaya­ rak, giderek artan bir kitle tarafından tanınmıştır. Mau s s , bu öncü eserin tamamlanmamış ve eksik olduğunun gayet iyi farkındaydı . "Aslında," der, sözle­ rini sonuçlandırırken, bunlar tarihçilere, etnograflara sorduğumuz sorulardır daha çok, bir sorunu çözmek­ ten ve kesin bir cevap vermekten ziyade, önerdiğimiz araştırma konularıdır." İşte bu yüzden bu metni "kalp

12

1

A R M AGAN ÜZE R İ N E D E N E M E

ç arpıntısıyla v e kafa karı şıklığıyla"1 okuyabiliyorduk ancak: çünkü yeni dünyaların kapılarını açıyordu. Bu metin, Work in p rogress, b ütün bir b ilim camiasını bu başlanmış ama bitirilmemiş işi yeniden ele alma­ ya heveslendirdi . Yüz elli altı sayfalık ilk b askısında iki asırlık b ilimsel ç alışmayı bir araya topladı : önce , kendisinin s entezini yaptığı 1 9 . yüzyıla v e 2 0 . yüzyılın b a şlarına ait etnografik b elgeleri ve ç alışmaları topla­ dı; s onra da bunlar h akkındaki teorik yeniden yorum­ ları ve bunlardan ilham alan ampirik araştırmaları ak­ tardı . Eserin elden ele dolaşması kuş aklarının, kendi dallarının, uzmanlık alanlarının, epistemolojik ya da siyas al kanılarının birbirlerinden uzaklaştırdığı ara ş ­ tırmacıları yakınlaştırdı . E serin bugün okunması, açtığı p erspektiflerin öne­ minin anlaşılması ve bunların kökenlerinde, günümüz­ de daha iyi incelenmiş bir alan olan pazarsız yüküm­ lülükler alanına etnografik yaklaşımın p rensiplerinin yeniden bulunması demektir. Bunun aynı z amanda, armağan p aradigmasını çözüme ulaştırmayı öğrenmek olduğunu da göreceğiz .

Etnografik Bir Sosyoloji A rmağan Üzerine Deneme'yi kaleme alındığı b ağlama yeniden yerleştirirs ek, iki savaş arası dönemde Ma­ uss'un Durkheim so syolojisinden etnografik sapması­ nın ilk ve en belirgin ilmeği bu es erdir. Mau s s , dayıs ı Emile Durkheim'ın ( 1 858- 1917) önerdiği gibi, so syo­ lojinin merkezine, kendi bağlamları içinde s oyut sos­ yal olguları -intihar oranları ya da sağ elin üstünlüğü gibi- değil, fakat Armağan Üzerine D e n e m e 'nin terim­ lerine uygun olarak, "toplumun ve kurumlarının tamaC. Levi-Strauss , Introduction a l 'oeuvre de Marcel Mauss [ 1 950] , Paris , PUF, 20 1 2 .

PAZARSIZ Y Ü K Ü M L Ü L Ü K L E R ETN O G RAFYASINA D O G RU

1

13

mını [. . . ] harekete geçiren," "toplumun yakaladığı kıs a anın" kavranmasını v e "fikirler y a da kurallardan ziya­ de, [ . . ] ins anların, grupların ve onların davranışları ­ nın" anlaşılmasını s ağlayan karmaşık olguların somut geniş bütünlüğünü, "bütün s osyal olguları" yerleştire­ rek ihtiyatlı b ir Kopernik devrimi gerçekleştirmiştir. Önce Malinowski, daha sonra da haleflerinin uygu­ lamış olduğu etnografik yöntemin prensibini açıkça b elirtmek suretiyle Marcel M aus s 'un gerçekleştirdiği bu teorik devrim, tarihçilerle sosyologlar arasında i ş ­ b irliğini mümkün kıldığı için Marc Bloch tarafından takdir edilmiştir. Etnograf, gözlemleyebildiği kadarıy­ la insanlar arasındaki karşılıklı b ağımlılık ilişkilerini izlemeye ç alışır; hem dahil olduğu yüz yüze karşılıklı etkileşimlerde ve hazır bulunduğu törenlerde bunla­ ra doğrudan doğruya ş ahit olur, hem de bu karşılıklı b ağımlılık ilişkilerini , işleyişini ve doğuşunu doğru­ dan doğruya gözlemleyebileceği maddi tertib atın ve kurumların aracılığıyla gerçekleştirir. Bu doğrudan gözlem ilkesi, gözlemcinin araştırması esnasında göz­ lemlediği kişilerin hayatını paylaştığı araştırmalardan çıkan yerel monografi biçimi altında uzun süre redde­ dilmişti . 1 Ancak kıs a bir s üredir, bu doğrudan gözlem ilkesi araştırmacı ile araştırılanın belirli bir yerde, fi­ ziksel olarak birlikte bulunması kısıtlamasından ba­ ğımsız çalışmalara ilham veriyor: mesela, arşivlerin mikro-tarihs el bir biçimde okunması,2 tarihsel etnog­ rafya3 ya da çok-bölgeli etnografik araştırmalar,4 bu .

B. Malinowski, Les A rgonautes du Pacifique occiden tal [ 1 922] , a. y. A. Farge, Le Gout de l 'archive, Pari s , Seuil, 1 989. G. Laferte, La Bourgogne et ses vins: image d 'origine contrôlee, Pari s , Berlin, 2006. G. E . Marcus , "Ethnography in/of the World System: the Emergence of Multi-Sited Ethnography," Ethnography Th-

14

j

A R M A G A N ÜZER İ N E D E N E M E

araştırmalar sırasında gözlemci mekanından koparıl­ mış toplum s al alanların ya da kendi aralarında b ağ­ lantılı birçok toplums al alanın ortasında dolaşır. 1

Sosyal Güvenliği Kurmak Ancak A rm ağan Üzerine Deneme yalnızca b ilimsel bir eser değildir. Aynı zamanda Durkheimcı sosyolojinin siyasetle ilişkisinde bir dönüm noktasını temsil eder. Nasıl ki Durkheim'ın eseri III. Cumhuriyet'in entelek­ tüel temellerinden b iri olarak2 ortaya çıkabildiyse, A r­ mağan Üzerine Deneme de Fransız tarzı bir s osyal gü­ venliğin icadında temel halkalardan b irini oluşturur. B ir kere maaşlarını verdikten sonra toplumun, onun hayatını var eden çalışanlara karşı b orcunun bitmiş olmadığını, yaşlılık ve iş sizlik durumlarında da onla­ ra insani yaşama koşullarının sağlanmasının bir borç olduğunu ifade ederek Maus s , o dönemde s osyal p o­ litikaları oluşturan hayırseverlik ilkelerinden, Arma­

ğan Üzerine Deneme 'nin s onuç bölümünde hatırlattığı "zengin ' s adakacı'nın bilinçsiz ve onur kırıcı himaye­ si"nden ayrılır. Bunların sadaka olmaktan çıkıp toplu­ mun bütünü üzerinden b ireylerin açık hakları olarak düşünülmesiyle toplums al yükümlülüklerin icadının yolunu açar. Mauss 'un çalışmas ı , ç ağdaş toplumlara çok uzun süre temkinli yaklaşmış bir antropolojik disiplinin dürough Thick and Thin içinde, Princeton, Frinceton Univer­ sity Pre s s , 1 998, s. 79- 1 04 . F . Weber, "Settings, Interactions a n d Things . A P l e a for a Multi-integrative Ethnography," Ethnography, c. 2, 4, 200 1 , s . 475-499; Fr. Çeviris i S . B e aud, F. Weber, Guide d e l'enquete de terrain, Faris , La Decouverte, 2 0 1 0, s. 308- 3 3 3 . J. -1. Fabiani, Les Philosophes d e la Republique, Fari s , Minuit, 1 988.

PAZA R SIZ Y Ü K Ü M L Ü L Ü K L E R E T N O G R AFYASINA D O G RU

1

15

şündürdüğü gibi, b atılı toplumlarla (Biz) dünyanın geri kalanı (Onlar) arasındaki büyük ayrımın tuz aklarına düşmemişti. Tam aksine, onun ilkel ve arkaik toplum­ lardaki armağan analizleri , "hukukumuzun ve iktisa­ dımızın içinde bulunduğu krizin ortaya koyduğu bazı sorunlara" cevap bulmak zorunluluğundan ileri geli­ yordu; ü stelik, Rusya'da l 9 1 7 'den itibaren Bolşevizm, İtalya'da l 922 'den itibaren faşizm gibi aşırı uç çözüm­ lerin, pazar kapitalizminde toplumsal eşitsizlikleri dü­ zeltecek ve bunun doğurduğu iktisadi krizleri öngöre­ bilecek akılcı bir reforma ağır b astığı z amanlara denk geliyordu. Maus s'un öns ezilerinin, s alt ücretin ötesin­ de bir karşılık getiren armağan gibi, ücretli çalışmayı toplums al dayanışmanın merkezine yerleştiren uygun bir model biçiminde gerçekleşmesi için yirmi yıl, bir dünya savaşı ve Fransa'da bir i ç s avaş gerekecekti . Alt­ mış yıl sonra , ücretli toplumun dönüşümleri, muhafa­ zakar ya da kıtas al denen bu Avrup a modelini tehlike­ ye attı . 1 A rmağan Üzerine Deneme'yi yeniden okumak için bir s ebep daha.

1. ŞAŞIRTICI BİR METİN A rmağan Üzerine Deneme'nin konusu gayet titizlikle sınırlandırılmıştır: "teoride gönüllü, gerçekteyse zo­ runlu olarak verilen ve geri verilen" hediye değiş to­ kuşları . Bu konu bugün Fransızcada "armağan ve kar­ şı-armağan [don et contre-don]" adıyla, İngilizcedeyse maussian gift adıyla biliniyor. Metnin akışı, bu özel fen o menin varlığını, evrensel­ liğini ve karmaşıklığını ilk iki başlık b oyunca incele­ necek bir soruyla ortaya koyar; (geri verme zorunluG. E sp ing-Anders on, Les Trois Mondes de l 'Etat-providence, Fari s , PUF,"Le Lien social ," 1 999.

16

1

A R M A G A N ÜZER İ N E D E N E M E

luğu nereden geliyor?) v e B üyük Okyanus , Polinezya, Melanezya, Kuzeybatı Amerika adaları ve kıyılarının karşılaştırmalı bir etnografyasını geliştirir. Ardından, üçüncü bölüm b oyunca aynı fenomeni eski Hint-Avru­ p a hukuklarında, Roma'da, Hindistan'da, C ermen hu­ kukunda inceler. Nihayet Mauss , "içinde bulunduğu­ muz [bu ilk iki bölümün konusu] ya da bizden hemen önceki [bu üçüncü b ölümün konusu] toplumlarda" bu fenomenin analizini yapmakla yetinmez, dördüncü bir s onuç bölümünde "bu ahlak ve bu iktis at bizim top ­ lumlarımızda istikrarlı bir ş ekilde ve tabir caizse alt­ tan alta hala devam ediyor" tespitinde bulunur. Bugün bu fenomene verilen ismin de ispatladığı gibi, burada karşılaştırmalı bir s osyoloji keşfi vardır, her ne kadar bu keşfin kap s amı ve doğası tartışmalı kals a d a . Gerçekten d e bazıları maussian gift te armağanın özünü, radikal müphemliğini görürken, başkaları onda sadece b asit devirle ticari işlem arasında bir karışık­ lığın kaynağı görür; 1 b azılarının maussian gift 'te bir p aradigma2 gördükleri yerde, b aşkaları ticari olmayan yükümlülüklerin bir formunu görür yalnızca. Ben de tartışmaya katılacağım: b ence Armağan Üzerine De­ neme'de Mauss , kendi çeşitliliği içinde ticari olmayan yükümlülüklerin tamamını tasvir etmiştir, ancak et­ nografik olarak zaten iyi yerleşmemiş fenomenler ara­ sındaki sınırları her z aman yeterince s ağlam çizme­ miştir. Aynı zamanda, b enim açıklamaya çalış acağım bir eklemlenme ve bir dinamik telkin etmiştir. Açık ve güçlü bir metin olmakla b eraber A rmağan Üzerine Deneme ş aşırtıcıdır da; okurun, s ayesinde kaybolmak pahasına çağlar ve kıtalar arasında seya'

A. Testart, Critique du don . Etudes sur la circulation nan marchande, Fari s , Syllep se, 2007. A. C aille, A nthropologie d u don: le tiers paradigme, Paris , Desclee d e Brouwer, 2000 .

PAZARSIZ Y Ü K Ü M L Ü LÜ K L E R ETN O G RAFYASINA D O G RU

1

17

hat edebileceği bir b elgesel kayıtlar dizisidir; İskandi­ nav Edda'sı ve eski Hint Veda'sından B üyük Okyanus kıyılarına; b atıda Trobriand Adaları'nın ve Malinows­ ki'nin incelediği kula'ların bulunduğu Melanezya'dan doğuda Kwakiutl yerlilerinin yaşadığı ve Boas 'ın ince­ lediği potlaç'ların bulunduğu Alaska'ya kadar. A rmağan Üzerine Deneme gerçekten de s armal bir ş ekilde kaleme alınmıştır. B üyük Okyanus ve ötesinde­ ki farklı toplumlardaki aynı etnografik olgular bütünü dört bölümde aktarılır: giriş bölümünde kısaca soru­ nun sunuşu yapılır; birinci bölümde, incelemeye konu olan, verme zorunluluğuyla tanımlı fenomenin varlığı gösterilmeye ve verilen şeyin hau'sunda sorulan s oru­ nun (bu zorunluluk nereden geliyor?) cevabı bulunma­ ya çalışılır ("Değiş Tokuş E dilen Armağanlar"); ardın­ dan, ikinci b ölümde ("C ömertlik, Şeref, Para") sistemin yayılması gösterilir ve mesele, vermek, kabul etmek ve geri vermek şeklindeki üçlü zorunluluğa teşmil edilir; nihayet, orada da aynı ilkelerin bulunduğunu göster­ mek için eski hukuk sistemlerine ayrılmış üçüncü b ö ­ lümün ardından, aynı etnografik olgular s onuç bölü­ münde yeni den ele alınır. Bu bölüm de yine s armal bir şekilde, önce ahlakı (yani s osyal politikayı ) , sonra ikti­ s adi s osyoloj iyi ve siyasal iktisadı , nihayet genel s o s ­ yolojiyi v e yeniden ahlakı e l e alan üç b ölüme ayrılmış olarak kaleme alınmıştır.

Metnin Oluşumu Mauss bu çalışma esnasında, her toplumsal s istemin tutarlılığının teslim edilmesi ve gerçeğin mantık un­ surlarına bölünmemesi gerektiğini keşfettiyse de, yaz ­ ma tarzını tam olarak bu keşfe adapte etmemiştir. B u akıl yürütmenin açıkça gün ışığına çıkmasını s ağladığı toplumsal olguları, bu keşfin tereddütlerinin izleriyle

18

1

A R M A G A N Ü Z E RİN E D E N E M E

dolu bir akıl yürütmenin arkasından bulup çıkarmak okura düşmektedir. E lbette okur, doğrudan doğruya b ilimsel bir konunun inşasına katkıda bulunur; ancak etnografik, diğer bir deyişle gözlemlenebilir bir konu­ nun inşası söz konusudur, s oyut bir konunun değil . Armağan Üzerine Deneme aynı zamanda, tamamıyla etnografik bir metindir, etnografyayı bir bilims el teori saygınlığına yükselten bir metindir, her ne kadar yaza ­ r ı ikincil kaynaklardan etnografya yapıyor o l s a da . Fa­ kat bu yazar, belgeleri b aşka kaynaklardan doğrular ve etnografyayla tarih arasındaki derin yöntem b enzerli­ ğini ortaya koyarak kaynakları bir tarihçi gibi kullanır. A rmağan Üzerine Deneme'de yeniden ele alınan unsurların geçtiği makalelerin kronolojisini oluştur­ mak, metnin oluşumunu anlamayı ve aynı zamanda bu okuma zorluğunu aşmayı sağlar. Mauss öncelikle, 1 9 1 4 tarihli, "Para Kavramının Kökenleri" adlı bir metinde p aranın kökeniyle ilgilenmiştir; ki bu konu ikinci bö­ lümdeki uzun bir notta yeniden ele alınır. Daha sonra, 1 920'de yayımlanan, "po tlaç'ın Melanezya'ya yayılma­ sı" hakkında 1 920 tarihli kısa bir metinde, Boas tara­ fından incelenmiş olan Kwakiutl p o tla ç'ı ile Melanezya kula'sını ilişkilendirir. Bu iki makale arasında başka yayını yoktur, savaş onu çalışmaktan alıkoymuş , ancak Britanyalı ve Avustralyalı askerlerin beden tekniklerini gözlemleme fırsatı vermiştir. Mauss 1 92 1 'de, "Traklarda sözleşmenin eski bir biçimi" hakkında, ikinci ve üçün­ cü bölümlerin şablonunu oluşturan uzun bir makale yayımlar. 1 92 3'teyse, ilkel para, değiş tokuş ve arkaik sözleşme hakkındaki çalışmaların bütününün prensi­ bini keşfeder: "Hediyeleri Geri Verme Zorunluluğu" adlı bir makale, bu kez birinci bölümün konusuna, özellikle de "bilge Maori" Tamati Ranapiri'nin (Maus s 'un Tamati Ranaipiri şeklindeki transkripsiyonu hatalıdır) b ir met­ ninde bulunan yerli kavramı hau hakkındaki meşhur

PAZA R SIZ Y Ü K Ü M L Ü LÜ K L E R ETN O G RAFYASIN A D O G RU

1

19

tartışmalı analizine kaynak oluşturur. Nihayet, 1 924'te yayımlanan " Gift, gift" metni, armağanın müphemliği hakkındaki üçüncü bölümün akıl yürütmesini tamam­ lamak üzere, 1 92 1 tarihli makaleyi bütünler. B aşka ş ekilde ifade etmek gerekirse, okuma sıra­ sı keşif sırasıyla aynı değildir. Keşif sırasını yeniden oluşturabildiğimiz kadarıyla Maus s , en uzun bölüm olan ve içinde bir şekilde düşüncesinin ilk temelleri ­ ni bulduğumuz ikinci bölümün konusunu oluşturan Büyük Okyanus etnografyasıyla b aşlamıştır. Üçün­ cü b ölüm analizin düğümünü oluşturur: eski hukuk sistemleri h akkındaki çalışma ve nexum [bağlanma, borç es areti] , ikinci b ölümün etnografik analizlerinin tamamlanmasını sağlarken, en s onunda keşfedilen gift kelimesinin müphemliği kitabın bütününün ta­ mamlanmasını sağlar. En kıs a bölüm olan ve Tamati Ranapiri'nin metniyle hau kavramını yeniden ele alan b irinci bölüm, üçüncü b ölümün esas kısmından s onra kaleme alınmıştır. Giriş ve s onuç kısımlarınıysa Ma­ uss'un 1 925'te yazdığı anlaşılmaktadır. Biz bu yazılış sırasını izleyerek, s ayısız okumanın yardımıyla pot­ laç ve kula'yı tasvirle başlıyoruz, ardından nexum'un analiziyle yerlilere ait hau kavramını birlikte ele alı­ yoruz. Sonra da Mauss'un giri şte ve üç sonuçta ortaya koyduğu siyasal meseleleri yerli yerine koyarak birinci bölümde önerilen teorik bütünü tartışıyoruz.

2.

POTLAÇ VE KULA:

İKİ KURUM VE YORU MLARI Maus s 'un o rtaya koydukl arını ve yolunu açtığı oku­ malar palimpsestos 'unu ele almadan önce, bugün et­ nograflar arasında tam bir mutab akat oluşturan ve Levi-Strauss 'un getirdiği meşhur eleştiriden hemen

20

1

A R M AG A N ÜZE R İ N E D E N E M E

kurtulmayı s ağlayan b i r noktayı açıklığa kavuştura­ lım: Strau s s ' a göre Maus s , bir yerli yorumunun, b ilge Maori Tamati Ranapiri'nin yorumunun kurb anı ol­ muştu ve bu yüz den de vaat edilmiş toprakların yani yapı s al analizin kıyısında kalmıştı. Mau s s ' un hau kavramı , karşılıklı etkileşimlerin nesneleri ve maddi çerçeves iyle ilgilenen bir etnografya için heyecan ve­ rici p ersp ektifler açtığı halde, Mauss 'un bu kavramı kullanma ş eklinin eleştirisi alanın kalıp yargıların­ dan biri haline gelmiştir. Dolayısıyla yerli kavramla­ rının itib arsızlaştırılması üzerinde kıs aca durmaya değer.

Yerli Kavramlar Bilimsel Kavramlar Haline Geldi Etnografya, yerli kategorileri ciddiye almak için, ya­ pısalcı kesinlikleri bıraktı; hem fiili b oyutları içinde -söylemek yapmaktır- hem de tasviri boyutları içinde: söylemek, toplumsal gerçekliği anlama göre birimlere ayırmaktır. Düşünümsel etnografya, önsezilerle bağını kop armaktaki bilimsel kapasitesini, yerli ya da yerel kavramlarla (emics) , etnograf ya da tarihçinin kavram­ ları (etics) arasındaki mes afeden alır. Emics-etics ayrı­ mı gerçekte çift katmanlıdır. İlk seviyede bu ayrım, gözlemlenen ins anların (emics) düşünce kategorileriyle, bir b aşka toplumdan gelmiş olan gözlemcininkiler (etics) arasındaki far­ kı b elirtir. Bu ayrım, Trobriand Adaları'nda bulunan ve Malinowski tarafından incelenmiş olan kula ve gimwali arasındaki yerli kavramsal karşıtlık ile Mali­ nowski'nin yazdığı dil o lan İngilizcede g ift ( armağan) ve barter (tramp a) terimleriyle o luşturulmuş kavram­ s al çift arasındaki fark üzerine akıl yürütmeyi sağlar. Bununla birlikte, ikinci bir seviyede kula'daki emic kavramı, anlamını başka bir bilimsel k avramla -B o-

PAZA RSIZ Y Ü K Ü M LÜ L Ü KL E R E T N O G R AFYASINA D O G RU

1

21

as'ın incelediği Amerikan yerlilerinin dilinden alınmış potlaç'la- ilişkisinden alan bir b ilimsel terim haline gelmi ştir. Bu terimler iki farklı yerli diline ait olduğu­ na göre , kula ile potlaç karşılaştırması ancak bilimsel dünyada mümkündür. Bu karşılaştırma, oldukça fazla anlam taşıyan armağan kavramını açıklığa kavuştur­ muş olan Malinowski, Boas ve Mauss okumaları etra­ fında s ayısız tartışmaya atıfta bulunur. Bilimsel dile girmiş bu yerli kavramları halihazırda, araştırmacılar tarafından kullanılan gift kavramının emic yani kendi­ leri de kendi toplumlarının yerlileri olan araştırmacı­ ların so syal dünyasında kullanılan bir kavram olarak kabul edilme sine izin verir. İki karşıt terimin, emics (kula sonra gift) ve etics'in (gift sonra kula) sırasının değişmesi, hem gözlemleyen hem gözlemlenen kişile­ rin kullandıkları kavramlardan ayrı, bilimsel bir dil inşasının işaretlerini verir. Burada ve b aşka yerlerde, toplumların bütününe ait etnografik bilgi çıkmış, bü­ yümüştür. Yerli kategorilerini (emics) anlamak için yab ancı gözlemcinin merkezi kaydırması, onu kendi toplumu­ nun geçerli kategorilerinden (etics) vazgeçirir. Mesafe almak yoluyla b ir etnografya oluşturmak, bu merkez kaydırmayı b ir anlamda vekalet yoluyla gerçekleştir­ mek ve b öylece antropolojik yaklaşıma niteliğini veren mesafeli b akışı elde etmek için geçmişteki ya da egzo­ tik bir B aşka Yer hakkında çalışmaları göz den geçir­ mektir. Mauss 'un girişimi bugün bize Levi- Strauss'unkin­ den daha güncel gözükmektedir: bizim için olduğu gibi Mauss için de, Büyük Okyanus ve ardından Batılı kav­ ramlar tarihi üzerinden yapılan uzun bir dönemeç, ça­ ğımızın gerçekliğini düşünmek için araçlar verir.

22

1

A R M A G A N ÜZER İ N E D E N E M E

İtibar Mücadelesi Olarak Potlaç: H iyerarşiyi Yerleştirmek Herkes hak ettiğini alır: Maus s , "hediye sisteminin bir tür devasa üretimi" dediği potlaç'ı, "armağan de­ ğiş tokuşunun yüce bir hali" olarak sunduğu kula'nın ardından ikinci b ölümde incelediyse de, potlaç'ı giri ş ­ ten itib aren "agnostik türde b i r toplam yükümlülükler sistemi"nin varlığını göstermek için kullanır. Ve Ma­ uss 'un ilk okurlarının, önce Georges B ataille'ın, 1 ardın­ dan Claude Lefort' un2 dikkatini çeken potlaç olmuştur. 1 9 . yüzyılın s onlarında Amerikalı antropolog Franz Boas 'ın incelediği Kuz eyb atı Amerika'daki yerli top­ lumlarda, Alaska (Tlingit ve Haida) ve İngiliz Kolombi­ yası'nda (Haida, Ç immesyan ve Kwakiutl) var olan bir kurum söz konusudur. Bu toplumların özellikleri, zen­ gin olmaları ve şehirlerde toplandıkları ve yoğun bir sosyal hayat yaşadıkları kış hayatlarıyla dağıldıkları yaz hayatlarının farklı olmasıdır. O zamandan beri, b irçok kolonyal güçle ticaret yapan b u b alıkçıların birdenbire zenginleşmelerine ve aldıkları malların az b ulunur hale gelmesiyle itib arlı mallarda ani bir zen­ ginlik yaş amalarına b ağlı olarak, Boas 'ın incelediği potlaç'ların, önceki sistemin bir tür yozlaşmış şeklini temsil ettiği ortaya konmuştu . 3 Maus s , " agnostik tipteki toplam yükümlülüklerin" tamamını b elirtmek için, potlaç kavramının sistematik hale getirilerek, terimi kullanan toplumların ötesine genişletilmesini önerir. Potlaç, bütün bir kabileyi hatta birçok kabileyi bir araya toplayan, zenginliklerin nereG. B ataille, "La notion de depense," La critique sociale, 1 93 3 , no:7; yeniden basımı L a part maudite, Faris , Minuit, 1 96 7 . C . Lefort, "L'echange ou la lutte d e s homm e s ," Les Temps m o ­ dernes, 1 95 1 , s . 1404- 1 4 1 7. I. Schulte-Tenckoff, Potlatch: co nquete et i nvention. Reflexi­ on sur un concept anthropologique, Laus anne, d'En bas, 1 986.

PAZAR SIZ Y Ü K Ü M L Ü LÜ K L E R E T N O G R AFYASINA D O G RU

1

23

deyse tamamen tahribine (bazı yerliler zenginliği "öl­ dürmek"ten söz ederler) kadar varan ve kabile reisleri arasındaki rekabet ve mücadele ilkesine dayanan mu­ azzam bir şölendir. Bu cömertlik mücadelesinde peşin­ den koşulan amaç, farklı gruplar ve bunların temsil­ cileri arasında hiyerarşi oluşturmaktır: en güçlü olan, zenginliği tahrip ederek de olsa en fazla zenginlik ar­ mağan eden o lacaktır. Mau s s , potlaç'ın ancak hiyerar­ şinin sabit olmadığı, her törende yeniden söz konusu edilmeye müs ait olduğu toplumlarda var olabildiği dü­ şüncesini ortaya atar. Birinci bölümün sonunda , Poli­ nezya kula'sı ile Amerikan yerlilerinin potlaç'ı arasın­ daki farkı po tlaç'ın Polinezya'da ortadan kaybolması hipotezine b ağlayan çok önemli notun ("po tlaç olabil­ mesi için rekabet, mücadele, yıkım temaları eksiktir sadece" der orada) altını çizdiği durum budur. " [Bura­ da] potlaç'ın temel şartlarından b iri eksiktir; reislerin rekabeti sonucu anlık olarak b elirlenecek hiyerarşinin değişkenliği. " B i r potlaç'ın, maddi b i r kazanç arayışından uzak olan önderleri, zenginliğin kendisine duydukları bütün küçümsemeyi ve kendi onurlarına, itib arlarına verdik­ leri bütün değeri açığa vurmak zorundadırlar; her biri kendisini, en cömert, en s avurgan olarak göstermeli­ dir. Bu cömertlik mücadelelerine girişen aslında, ön­ derlerin onurları, mana'ları 1 ya da terimin Ç incedeki anlamıyla "yüz"leridir.2 Ç eşitli zenginlik transferleri iki seviyede analiz edilebilir: b ir potlaç'ın içinde, anlık değiş tokuş ritüeli sisteminde, ev sahibi hediyeler ve­ rir ve kabul eder, böylelikle orada hazır bulunan, ister A. Weiner, Inalienable Possesions. The Paradox of Keeping- W­ hile- Giving, Berkeley, Los Angeles, University of C alifornia Pre s s , 1 992 , s. 49-54. E. Goffman, Les R ites d 'interaction [ 1 967], Pari s , Minuit, 1 974.

24

1

A R M AG A N ÜZ E R İ N E D E N E M E

potlaç'ın b ağlılığını teyit ettiği kendi kabilesinin üye­ leri, ister rekabet ettiği diğer kabile reisleri söz konusu olsun, uygun düz eyde olmak zorundaki insanların bü­ tünü karşısında cömertliğini gösterir. Hediye vermek­ sizin potlaç yapmanın hiçbir anlamı yoktur; hediye getirmeden oraya gitmenin de. İkinci bir seviyedeyse; bir po tlaç'ın her seçkin davetlisi, sırası gelince kendi­ si de b eraberindekilerin bütününe bir potlaç sunmak zorundadır, böylelikle z aman içinde ertelenmiş bir transfer dizisine girer, bununla b erab er bu potlaçlar­ dan hiçbiri, bir öncekinin, ödenmesi zorunlu olan kar­ şılığı olarak kabul edilmez. Potlaç'ı hiçbir z aman iade etmeyebilirim: onurumu kaybederim muhakkak ama hiç kimse gelip bu b orcu talep edemez. Bir yandan B ataille , diğer yandan Claude Lefort A rmağan Üzerine Deneme'den yalnızca potlaç'ı al­ mışlardır. Bunda armağanın, değiş tokuşun, hatta mo­ dern tüketimin özünü görmüşlerdir. Onların okuması karams ardır: bütün değiş tokuş mücadeledir, bütün cömertlik mücadelesi iktidar mücadelesidir ve arma­ ğan, sınır tanımayan bir yıkım sürecinden başka bir şey değildir.

Kula'nın Çifte Dolaşımı ve Mutat Karşılıklılık Mauss, yalnızca rekabetin varlığı ya da yokluğu açı­ sından birbirinden ayırılan, iki toplam yükümlülük­ ler sistemi olarak kabul ettiği kula ile p otlaç'ın akra­ b alığı konusunu birçok kez ısrarla ele alır. B en kendi adıma, bence en temel fark olan ve A rmağan Üzerine Deneme 'nin çelişkili okumalarının dayandığı bu fark üzerinde durmak istiyorum. Potlaç'ın aksine, ins anlar ve gruplar arasındaki hiyerarşinin oluştuğu ve mutat, anlık bir devirler bütünüyle, birbirine b a ğlanan birçok devir dizisini birleştiren agnostik bir sistem olan kula,

PAZA R SIZ Y Ü K Ü M L Ü L Ü K L E R ETNOG RAFYA SINA D O G RU

1

25

törensel değiş tokuşun bu b arışçı ve düzenli biçimi, çif­ te bir mutat işlemler dairesiyle oluşmuştur ve bu i ş ­ lemler esnasında, son derece istikrarlı, kurallı ilişkiler kurulur. Kula'yı ilk inceleyen Malinowski'dir; Trobriand Adaları'nda büyük bir b olluk içindeki ve uzun süreli değiş tokuş döngülerini gözlemlemiştir. Bu adaların sakinleri , düzenli aralıklarla uzun yolculuklara çıkan zengin b alıkçılar, tüccarlar, denizcilerdir ve bu yolcu­ luklar esnasında b azı değerli şeyler, vaygu 'a'lar, hep aynı yöne doğru dolaşımdadır: mwali' ler yani bilezik­ ler, b atıdan doğuya giderken, soulava'lar yani kolyeler doğudan b atıya gider. Bu kez esas mesele, itib arlı or­ taklara kalıcı olarak b ağlanmaktır. Nihayet, öyle görü­ nüyor ki, yolculuklar arasında geçen z amana rağmen ve bir vaygu 'a 'nın bütün dolaşımı boyunca, verilen her vaygu 'a için, b ağış çısı dönüşte bir karşılık almayı ta­ lep edebilirdi. Kula'ya p aralel olarak, gimwali adı altında, para­ nın olmadığı, pazarlığın ve kazanç arayışının dışarı­ da bırakılmadığı bir p azar biçimi de işlemektedir ve "gimwali yapıldığı" gibi "kula yapmak" açıkça yas aktır. Adalar arasındaki bu aynı yolculuklar esnasında ritüel kula değiş tokuşları ve ticari gimwali değiş tokuşla­ rı gerçekleşir, ancak bu ikisinin dolaşımları birbirine karışmaz: tüketim malları değerli şeyler karşılığında değiş tokuş edilemez . Kula'nın görüldüğü Massim böl­ gesinde yürütülmüş olan çok sayıda etnografik araş ­ tırma, 1 Mauss 'un Armağan Üzerine Deneme'yi kaleme aldığı sırada hatalı yerleşmiş olguların belirlenmesini sağladı. Aynı şekilde bugün biliyoruz ki, kula ş eyleri, kula dolaşımının içine sokabiliyoruz ve dı şına çıkaraJ. W. Leach, E . Leach (ed.ler) , The Kula: New Perspectives on Massim Exchange, C ambridge, C arnbridge University Pre s s , 1 983.

26

1

ARMAGAN ÜZER İ N E D E N E M E

biliyoruz . 1 Malinowski'yi vaygu'a'ları para olarak ka­ bul etmekten alıkoyan, dolaşımlar arasındaki bu sız­ dırmazlıktı; oys aki Mauss ve onun arkasından bütün iktisadi antropoloji bunları, bir borcu kap atabildikleri yani bir ödeme ş ekli teşkil ettikleri için "bizimkileri ön­ celeyen bir para formu" o larak değerlendirdi . Üstelik, yakın tarihlerde etnografya , bu değerli şeylerin gerek­ tiğinde, sıradan mallar karşılığında edinilebildiğini ya da satılabildiğini gösterdi. Malinowski'nin değiş to ­ kuşları incelediği dönemde durumun zaten böyle olup olmadığını doğrulamak kalıyor geriye : Beş yüz yıldan daha öncesine ait arkeolojik izler sistemin sürekliliği­ ni isp atlıyor olsa da, Boas 'ın incelediği potlaç üzerine gerçekleştirilen tarihsel çalışma, Malinowski'nin ince ­ lediği kula için yapılmamıştı . Demek ki kula , düzenli değiş tokuşlarla birbirlerine b ağlanan kişiler arasında, mutat bir karşılıklılık ilke­ sine göre i şler. Zincirin herhangi bir noktasında, b asit bir karşılıklılık, biri diğerine M bileziği karşılığında S kolyesini hediye eden iki kula ortağını birbirine b ağ­ lar, bu davranış sürekli bir işlem oluşturur . Weiner' e göre,2 bu değerli ş eylerin her biri, elinden geçtiği herkesin izini taşır, ancak yalnızca onu kula dolaşımına sokan kişi oradan çıkarabilir. Kolye­ ler dolaşımın bir yönü, bilezikler diğer yönü boyunca elden ele geçtiğine göre, genelleşmiş b ir karşılıklılık kula ortaklarının bütününü birbirlerine b ağlar. Maus s , potlaç'ın kula'dan eski olduğu ve potlaç'ın Polinezya'da ortadan kalkmasının hiyerarşinin sürekli hale gelmesiyle bağlantılı olduğu tarihsel hipotezini or­ taya attı: " [Potlaç'ın] bu bölgenin bir b ölümünde ortaA. Tesart, Critique du don. Etudes sur la circulation nan marchande, a.y. , s . 1 76. A. Weiner, Inalienable Possessions. The Paradox of Kee­ ping- While- Giving, a.y.

PAZAR SIZ Y Ü K Ü M L Ü L Ü KL E R E T N O G RAFYASINA D O G RU

1

27

dan kalkmış olması için gerçekten de b ir seb ep var. O da şu; neredeyse bütün adalarda, klanlar kesin olarak hiyerarşi oluşturmuş durumdalar [ . . ] . Aynı şekilde, Ma­ orilerde bütün diğer adalardakinden daha fazla [potlaç] izleri buluyorsak bu kesinlikle, orada reisliklerin yeni­ den kurulmuş ve ayrı ayrı klanların rakip haline gelmiş olmasından. " Aksine potlaç, kolonyal ticaretten kaynak­ lanan zenginlik akışının seb ep olduğu, kula'nın bozul­ muş bir biçimi gibi görünmektedir. Potlaç ve kula'nın gimwali gibi iç ya da dış ticari dolaşımlara eklemlen­ mesi her halükarda toplam yükümlülükler sisteminin dinamiklerini anlamak için temel bir noktadır. Daha ba­ sitleştirirsek, Alaska'da potlaç, dış ticaretle elde edilen zenginliklerin dolaşımının ikili bir formudur: klanların içinde, değerli şeylerin b ağımlılara (geri veremeyecek olanlara) yeniden dağıtımıdır, rakip klanlar arasında si­ metrik davranışlar schismogenese'i* modeline uyan, her iki partnerin diğerine üstün gelmeye çalıştığı bir itibar savaşıdır. Bu ikinci durumda, tamamıyla içsel bir bağ­ lantı dinamiği vardır. Kula ise aksine, bağımlılık ve re­ kabetin bu savaşçı ikili mantığından kaçar gibidir. Mauss s onuç bölümünde, potlaç ile kula arasındaki b ağlantıyı yeniden ele alır ve bir anda birinden diğeri­ ne geçebilecek toplam yükümlülükler sisteminin, "şö­ len ve savaş arasındaki" büyük değişkenliği üzerinde daha genel bir şekilde durur. İkili normatif s onucunu da buradan çıkarır: yeniden dağıtım armağanıyla (sa­ daka) yaratılan b ağımlılıktan kaçınmak; potlaç'ın re­ .

kabeti içindeki gidiş gelişlerden kaçınarak, armağanın pozitif bir modeli olarak kula'dan ilham almak.

Antropolog Gregory B ateson tarafından oluşturulan bu kav­ ram, kelime anlamıyla bölünerek oluşmak anlamına gelmek­ tedir. Antrop olojide gruplar arasındaki sosyal davranışların değişik biçimlerini ifade etmek için kullanılmıştır -ed.n.

28

1

ARMAGAN ÜZER İ N E D E N E M E

Zaman, Borç ve Kişisel Tahakküm Şimdi, bir araya gelişleri toplam yükümlülükler sis­ temleri potlaç ve kula'yı oluşturan ikili b ağlantısal atomlara geri dönersek, Mauss'un analizinden iki te­ mel noktayı çıkartabiliriz: bir yandan, sıkıştırılamaz bir zaman aralığı ilk armağanla (açılış armağanı ya da ilk potlaç) karşı-armağan ı (geri verilen armağan) ayı ­ rır; diğer yandan armağan, armağan vereni yüceltir, armağan alanı alçaltır. Pierre Bourdieu, potlaç'ın tartışmacı b oyutunu top ­ lam yükümlülükler sistemi ölçeğinde değil, armağanı veren ve alan arasındaki ikili ilişki ölçeğinde ele alan, armağanın karamsar bir okumasını bu iki noktadan -Mau s s 'un metninde her ikisi de b irçok kez ele alınır­ yola çıkarak gerçekleştirmiştir. Bu aynı ölçekte Levi-Strauss, A ve B p artnerleri ara­ sındaki b asit karşılıklılığın analizini yap arak hem ilişki­ nin b arışçı ve dengeli niteliğine hem de değiş tokuş ha­ reketinin anlık olma özelliğine dikkat çekmiştir: mesela bir evlenme töreni esnasında, karı koca arasında alyans denen yüzüklerin değiş tokuşu. Böyle bir sembolik hare­ ket, Bourdieu'nün armağan hakkındaki kişisel tahakküm analizine uymaz; çünkü burada temel bir unsur eksiktir, armağanı karşı-armağandan ayıran ve kişisel tahakkü­ mü kuran süre, ama aynı zamanda, yüzüklerin birbirinin aynısı olması karı kocanın eşitliğini sembolize ettiği için de Bourdieu'nun analizine uymaz bu. Bourdieu'ye göre, Maussçu armağanı , iki eşdeğer ma­ lın anlık değiş tokuşundan ayıran, armağan ile karşı-ar­ mağan arasındaki süredir; anlık olma hali diğer üç de­ ğiş tokuş türünün de özelliğidir: ticari ve p arasal işlem, parasız ticari işlem (trampada olduğu gibi, partnerlerin aradıkları iki mal arasında tam bir denklik varsa) , ritüel işlem (yüzük örneğinde olduğu gibi , değiş tokuş edilen mallar birbirinin aynıysa) . İşte hem armağan verenin

PAZA R SIZ Y Ü K Ü M L Ü L Ü K L E R ETNOG RAFYASINA D O G RU

1

29

armağan alana şiddet uygulamasına -bu zaman zarfın­ da armağan verene b orçlu kalmaya zorlanmıştır- , hem de bu şiddeti hesapsız bir cömertlik görüntüsüyle mas­ kelemesine izin veren, bu süredir. B ourdieu bu ş ekilde, Mauss'un açtığı alanlardan birine, kurgu ve toplumsal yalan alanına kayıt düşer. Armağanı b orca yaklaştıran da yine bu zaman aralığıdır: armağan alan armağan ve­ renin bağımlılığı altına girer, ona tabi olur.

İki Okuma İlkesi Bourdieu'nün öne sürdüğü armağan ile borç arasın­ daki b ağı tartışmadan önce, Mauss 'un metninden ve onun yol açtığı çok s ayıda okumadan edindiğimiz ba­ kış açısını b elirleyelim. Bir yandan, Mauss 'un yararlandığı etnografik bilgi­ lere üç önemli düzeltme getirildi. Bunlardan iki tane­ sini daha önce dikkate almıştım: Schulte-Tenckhoff'un tarihsel incelemesi, 1 B oas 'ın analizini yaptığı potlaç formlarının kendine özgü b ağlamını geri kazanması­ nı s ağladı; Mauss 'un yorumunu reddetmeksizin, aksi­ ne ortaya çıkış şartlarını b elirlemek ve potlaç ile kula arasında Mauss 'un vars aydığı tarihsel bağı tersine çe­ virmek suretiyle yaptı bunu. Weiner'in çalışmasında2 en üst düzeyine çıkan etnografik analizler, Malinows­ ki'nin kula analizini, kula'nın potlaç'tan daha da fazla ayırt edilmesini sağlayarak derinlemesine değiştirdi . Sahlins ' in,3 Tamati Ranapiri'nin taonga'ların (şeylerin Schulte-Tenckhoff, Potlatch: conquete et invention. R efiexi­ on sur un concept anthropologique, a.y. A. Weiner, Inalienable Possessions. The Paradox of Kee­ ping- While- Giving, a.y. M. S ahlins , Age de Pierre , age d' abondance, l' economie des societes primitives [l 972], giriş P. Clastre s , Pari s , Gallirnard, 1 97 6 .

30

1

A R M AGAN ÜZE R İ N E D E N E M E

gücü) hau'su hakkındaki bir metninin yeni çevirisin­ den yola çıkarak ileri sürdüğü ve Weiner ve Tessart ta­ rafından da ele alınmış olan eleştirisini aş ağıda yeni­ den ele alacağım. Buna p aralel olarak, ticari olmayan işlemler1 etnog­ rafyasındaki son ilerlemeler, kula ve p o tla ç'ın b ağlı olduğu iki yükümlülük biçimini kesin olarak ayırt et­ meyi gerektiriyor: ticari işlem ve devir. Bir ticari işlem, talep edilebilir bir karşılık içerir; s onuçta, şeklindeki açılıp kap anmamış hesap ­ ları, tamamlanmamış ticari işlem ya da yarı-ticari iş­ lem olarak adlandırıyorum. Bu tamamlanmamış ticari işlemler çeşitli şekillerde olabilir: finansal kredi , tica­ ri borç, törensel işlemler, bir yardımlaşma kurumuyla üyeleri arasındaki, bir sigorta şirketiyle müşterileri arasındaki , sosyal güvenlikle hak s ahipleri arasındaki hesabı kap anmamış ilişkiler. Devir teriminiys e, talep edilebilir karşılığı olmayan yükümlülükler için kullanıyorum ve bu yükümlülükBkz. A. Tesart, Critique du don. Etudes sur la circulation nan marchande, a.y. ; V. Zelizer, The Purchase of Intimacy, Princeton, Princeton University Pres s , 2 005; F. Weber, "Tran­ sactions Marchandes, echanges rituels , relations personel­ les. Une etnographie economique apres l e Grande Partage," Geneses, no: 4 1 , Aralık 2000, s. 85- 1 0 7 .

PAZA R SIZ Y Ü K Ü M L Ü L Ü K L E R ETN O G R AFYASIN A D O G RU

1

31

lerden ikisinin, ş eklinde kaydedilen art arda gelişini çifte devir olarak adlandırıyorum. Nihayet, aynı iki p artner arasındaki açık ilişki s üresindeki top ­ lam yükümlülükler dizisini (devirler ya da ticari işlem­ l er) yükümlülükler zinciri ş eklinde adlandırıyorum.

Devir mi Ticari İşlem mi: insanlar Arasında Nasıl Bir İlişki Vardır? Viviana Zelizer'in1 önerilerine p aralel olarak, tic ari ol­ mayan yükümlülüklerin analizinde üç s eviye belirledi­ ğimde -bir yükümlülüğün iki p artneri arasındaki iliş­ kinin niteliği, yükümlülüğün biçimi (b asit ya da ikili) ve karşılığın niteliği (p arasal ya da değil)- böyle bir tanımlamadan yanaydım. Birçok noktada aynı fikir­ de olmadığım, fakat talep edilebilir karşılık ile talep edilebilir olmayan karşılık arasındaki can alıcı fark konusunda aynı fikirde olduğum Testart'ın okuması,2 beni terminolojimi b elirlemeye ve geniş yükümlülükler bütünü içinde, talep edilebilir karşılığı olan tic ari i ş ­ l e m i l e talep edilebilir karşılığı olmayan devri ayırt etmeye itti. Dolayısıyla her za­ man üç ayrı analiz s eviyesi b elirliyorum : ilişkinin ni­ teliği, yükümlülüğün biçimi (ticari işlem ya da devir) , devredilen malların niteliği (p arasal ya da değil) . Bu temel ayrım, Mauss 'un metnini bütün karmaşık­ lığı içinde, ama onun incelediği farklı değiş tokuş sis­ temlerini karşı karşıya getirerek okumaya izin veriyor: 1 . Bir yandan , ticari değiş tokuş sistemi gimwali, sıra­ dan mallara dayanan ticari işlemden