347 18 2MB
Turkish Pages [246]
RIZA ZELYUT
TARİKAT KUŞATMASINDAKİ TURKIYE HALİDİ CEHENNEMİ
Kaynak Yayınlan No: 948 Yayıncı Sertifika No: 42150 ISBN: 978-605-69354-0-4 ı.
Basım: Temmuz 2019
ı.
Basım: Ağustos 2019
3.
Basım: Ağustos 2019
4. Basım: Eylül 2019 5. Basım: Ekim 2019 8. Basım: Nisan 2020
Genel Yayın Yönetmeni Tunca Arslan
Editör Eylül Yaran Yalçın
Kapak ve Sayfa Tasanm Fatma Özbek Yalçın Baskı ve Cilt Murat Yalçınkaya - Assum Basım ve Mücellit Maltepe Mah. Davutpaşa Cad. Güven İş Merkezi B/Blok 315 Zeytinbumu/İst. Tel: 0212 613 00 01 Sertifika No: 42010 ©Bu kitabın yayın haklan Görev Kitap ve Yayıncılık Ticaret Limited Şirketi'nindir. Eserin bütün haklan saklıdır. Yayınevinden yazılı izin alınmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz ve yayımlanamaz.
GÖREV KİTAP VE YAYINCILIK TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ Kuloğlu Mah. Gazeteci Erol Demek Sok. Ennan Han No:5 /10 34433 Beyoğlu/İst. www.kaynakyayinlari.com • [email protected] ...... ... -.... .- Tel: 0212 2 5 2 21 5 6-99 Faks: 0212 249 28 92
RIZA ZELYUT, 13 Nisan 1948'de Tokat/Niksar'ın Ormancık köyünde doğ du. 1970'te Trabzon Eğitim Enstitüsü'nü Türkçe öğretmeni olarak bitirdi. Öyküleri 1968'den başlayarak Kıyı, Hisar, Eflatun, Güney, Yelken, Türk Dili, Varlık, Öykü, Yansıma gibi dergilerde yayımlandı. Daha sonra araştırmaya yönelen yazar, 1973'te Türk Dil Kurumu'nun Cumhuriyet'in 50. yılı nedeniyle düzenlediği "Türkiye'nin Kalkınmasında Cumhuriyet'in Rolü" konulu yarışmada birinci oldu. Yazarın 1979'da yazdığı ve Kızıldere olayını anlattığı destan türü kitabı Sonsuz Yanm Gün, 1980 darbesinden sonra suç sayıldı ve yakıldı. İstan bul Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanıp 18 ay 14 gün hapse mahkum edilen Rıza Zelyut, bu cezasını hapis ve 4 aylık sürgünle tamamladı. 1983'te Hürriyet gazetesine girdi. Yurtiçinde ve yurtdışında Alevi toplu munun örgütlenmesi için çalışan Zelyut, Nefes dergisinin yayımında da nışmanlık yaptı. 1996'da Cem dergisinin yeni biçimde yayımını başlattı. 2012'de "Hacı Bektaş Veli Dostluk ve Barış Ödülü"yle ödüllendirilen Rıza Zelyut, 1994 yılından başlayarak Akşam, Güneş ve Aydınlık gazetelerinde köşe yazarı olarak çalıştı. Halen Yurt gazetesinde yazmaktadır. Rıza Zelyut'un bir kitap hacmindeki öykülerinden başka Yabancılar, Uzayda Savaş, Geçmişe Yolculuk adlarında bilimkurgu türünde üç çocuk romanı bulunmaktadır. Yayımlanmış diğer kitapları şunlardır: Halk Şiirinde Gerçekçilik, Osmanlı'da Karşı Düşünce ve İdam Edilenler, Jfalk Şiirinde Başkaldırı, Öz Kaynaklarına Göre Alevilik, Aleviler Ne Yap malı?/Şehirdeki Alevilerin Sorunları-Çözümleri, Alevi-Bektaşilerde Mizah, Türk Aleviliği/Anadolu Aleviliğinin Kültürel Kökeni, Türk Kimliği/Yabancı Kaynaklara Göre, Dersim İsyanlan ve Seyit Rıza Gerçeği, Seçkinler Kitabı/ Kitab-ı Ekabir, Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli/Ali'nin Sırn, Esirciler Hanı, Sul tanlar-ve Cellatlar, İstiklal Harbinin Hukuk Cephesi İstiklal Mahkemeleri/ Meclis Tutanaklan, Muaviye'den Erdoğan'a Din ve Siyaset, Osmanlı'da Oğ lancılık. Yazarın Türk kültürüyle ilgili yayımlanmış birçok makalesi ve bildirileri de bulunmaktadır.
RIZA ZELYUT •
TARiKAT KUŞATMASINDAKi TURKIYE •
HALİDİ CEHENNEMİ
İÇİNDEKİLER
ÖN SÖZ
11
BİRİNCİ BÖLÜM TARİKAT GERÇEGİ / 13
Kimin Yolu? Kuşatılan Din Seyyidlik Ticareti İlk Tarikatlar insanı Allah Yapan Sistem Uydurulan Mucizeler Emevi Saltanatını Kutsamak Kutsal Sümük Tarikat Şeyhlerine Yüklenilen Tanrısal Özellikler Gavs Tarikatçıların Ritüelleri Allahlaştırmayı Başlatan Kadiri Tarikatı Felsefeye Düşmanlar
14 15 16 17 18 20 27 28 29 32 32 35 44
İKİNCİ BÖLÜM NAKŞİBENDİ CEHENNEMİ / 46 Bektaşilere Karşı Nakşiler Kimdir Bu Halidiler? Diyanetçiler Övüyor Silaha Sarıldılar Yeşil Kuşak Elemanları Temel Özellikleri
47 48 50 52 53 55
Siyasal İslamcıların Çıkış Noktası Zahit Kotku'nun Talebeleri Üzeyir Garib Cinayeti Tarikatçılar Koalisyonu: AKP Kutsallaştırılan Politikacı Kutsal Dörtlü Kıbrıs'taki Ajan Tarikat Kadir Mısıroğ'lu Kimdir? Demokrasi Düşmanı PKK'lılara Destek Adnan Oktar Devrede Mehdi Geliyor Menzilcilerin Yükselişi Semerkand Vakfı Örgüt Kurucucusu "Gavs" Yapıldı AKP'liler Bile Rahatsız Vurgundan Gelen Paralar Ölümle Tehdit lsmailağ'a Tarikatı Allahlaştınlan imam Vekil de Allahlaştınlıyor Süleymancılar ABD Korumasında Kemal Kaçar ve Sonrası Yerine Gelen Peygamber Diyanet işleri Başkanı'nı Yediler Bir Cinayet Erdoğ'an'ın Anasının Mezarı "Süleymancılar FETÖ'den Daha Tehlikeli" Işıkçılar Kökten Amerikancılar ihlasçılar 15 Temmuz'un işaretini Verdiler Yoz Yobaz Halidiler... Said-i Nursi, Nurculuk ve Fethullahçılar Siyasetin Hep içinde Kendisini ve Kitaplarını Kutsallaştırdı Atatürk Düşmanlığı Said-i Nursi ve Öğrencisi Fethullah'taki Batı İşbirlikçiliği
59 60 61 64 65 65 66 68 69 71 72 73 74 75 78 80 81 84 85 86 88 90 92 92 93 96 97 97 98 98 99 100 102 102 103 105 107 115 116
"Ilımlı İslami Lider" Modeli Devletin Gizli Yöneticisi AKP-FETÖ Kavgası Spor Dünyasına Bile Hükmetti Fenerbahçe'ye Saldın
117 118 119 ı20 ı20
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM AKP TARİKATLARI / 122 Milli Eğitim Üstünden Çengel Yurtlarla Avlıyorlar Bir Milyon Öğrenci Tarikatların Pençesinde Demokrasi Düşmanı Örgütler Ülke Kaynaklarını Yağmalıyorlar TÜRGEV TÜRGEV-Ensar Ortaklığı: Turken Vakfı TÜGVA Ensar Vakfı İlim Yayma Vakfı Birlik Vakfı Asımın Nesli Vakfı Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı Erenler Vakfı Fatih İlim ve Kültür Vakfı Daru'l-Fünun Vakfı Sosyal Doku Vakfı İHH: İnsani Yardım Vakfı Asitane Vakfı İhlas Vakfı Hamidiye Kültür ve Eğitim Vakfı Yavuz Selim Vakfı Enderun Eğitim Vakfı Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi Vakfı İhya bim Hizmet ve Yardımlaşma Vakfı Kemal Efendi Vakfı Hoca Ahmet Yesevi İlim ve İrfan Vakfı Umut Kervanı İnsani Yardım Vakfı Demek Görüntülü Tarikatlar Verenel Derneği
ı23 ı23 ı1s ı27 ı11 Bı ı42 ı43 ı47 ısı ıs3 ıs4 ıss ıs8 ıs8 ıs9 ı6o ı6ı ı67 ı73 ı73 ı74 ı74 ı1s ı1s ı76 ı77 ı77 ı77 ı78 ı78
İHYA-DER UMUT-DER Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Garip-Der İlim-Der Sadakataşı Derneği YediHilal Derneği ÖNDER imam Hatipliler Derneği MAZLUMDER İlim Yayma Cemiyeti Kur'an Kursları Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Deniz Feneri Derneği Hizbullahçılar Hüda Par Peygamber Sevdalıları Vakfı Haksözcüler ve Özgür-Der Okçular Vakfı Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı Karışık Bir Liste 4.BÖLÜM OGLANCI VE ENSEST YANLISI AKIM/ Fuhuş Kutsallığı 1 Yaşındaki Kızla Evlenmek Ensest İlişkiyi Övüyor
179 180 181 181 182 182 182 183 184 185 185 187 192 197 201 202 205 212 217 217
222
5.BÖLÜM BİR İLAHİYATÇININ ÇIGLIKLARI/ 2 31 Allah'ın Sözcüsü Tarikatçılar Türkiye, Cemaatlerden Kurtarılmalı Din Kisvesindeki Magandalık Kültürü lmanölçer Tarikatçılar Tarikatçıların Elindeki Din Sopası Ateistler Kadar Değiliz Kurtuluş Yolu Atatürkçülük Diyanet işleri Karşı Çıktı Kirli İlahiyatçılar Ölüm Fetvası Verdiler SON SÖZ
225 228 228
233 234 235 237 237 240 240 241 242 243
245
ÖNSÖZ
Türkiye Cumhuriyeti bugün, tarikat görüntülü büyük bir örgü tün kuşatması altındadır. Bu örgüt, Kurtuluş Savaşı sürecinde ve sonrasında İngiliz em peryalizminin hizmetindeyken, 1945'ten sonra ABD'nin emrine girdi ve özellikle de Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle yeni den yapılandırılarak toplumun alt katmanları arasına salındı. Bir-birlerinden farklıymış gibi görünen; hatta alan kapmak için birbir-leriyle kavgaya bile girişen bu tarikat örgütlenmelerinin tümünün tek ideolojisi var: Halitli Nakşibendilik. Türkiye'de Mevlevilik, Bektaşilik, Bayramilik gibi milli özellik ler taşıyan tarikatlar yok edildiler, hepsinin yerini Halidilik aldı. Bu yapı, içeride cumhuriyet ve demokrasi düşmanı, dışarıda sömürgeci işbirlikçisi bir akım. Türkiye'yi yöneten kadroların bir bölümü bu tarikat içinden piyasaya sürüldü. Bu çalışma ilk kez bütüncül biçimde görünüşte çok görüntülü; ama aslında tek olan bu tarikatın üstünü açıyor. Bu yapılanmaya paralel olarak ortaya çıkan yeni bir örgütlen me daha var; o da AKP çizgisinde kurulan Halitli ideolojideki va kıflar ve dernekler. Tayyip Erdoğan tarikatları veya AKP tarikatları diyebileceğimiz bu yeni örgütlenmeler ilk kez bu çalışmada tarih sel ve sosyal yerine oturtularak açıklanıyor. 11
Bu çalışmada, Türkiye Cumhuriyeti'nin kılcal damarlarına girerek vücutta "Metastaz" yapan bu yeni örgütlerin röntgenini çektik. Hem de belgelerle ... Okuduğunuz zaman, ülkemizin ve devletimizin büyük bir teh ditle karşı karşıya bırakıldığını göreceksiniz.
12
BİRİNCİ BÖLÜM TARİKAT GERÇEGİ
Görünüşte dinsel bir yapılanma, aslında ise siyasi bir örgüt lenme olan tarikatlar Türkiye'de hızla yayılıyorlar ve toplumu ku şatıyorlar. Şimdiye kadar farkına varılmadı ama belirtmeliyiz ki Türki ye'de artık tek tarikat vardır: Halidilik ... Bugün, Kadirilik ile Nak şibendilikten aldığı tutucu yönleri mezhepçi ve saltanatçı bir zih niyetle birleştiren Irak Kürtlerinden Şeyh Halid'in kurduğu Halidi tarikatı, Türkiye'nin tek egemen gücü haline gelmiştir. Halidi Nakşibendilikten çıkan pek çok kol, buradan doğan birçok tekke, ülkenin kılcal damarlarına kadar yayılmaktadır. 1945'ten sonra yeniden piyasaya sürülen bu gerici örgütü, hemen hemen bütün iktidarlar el altından desteklediler. AKP'nin ikti dara gelmesinden sonra ise Halidilere açıktan açığa belediyeler üstünden ve hatta hazineden muazzam kaynaklar aktarıldı, bun ların müritlerinin devlet kadrolarına yerleşmeleri sağlandı. Halidi gericiliğin ulaşamadığı noktalara el atmak için ise sivil toplum görüntülü parti tarikatları kuruldu, bu yapılar hızla yay gınlaştırıldı. 13
Türkiye'yi kuşatan ve teslim almaya çabalayan bu büyük ör gütlenmeyi anlayabilmek için önce tarikat kavramına ve tarihine kısaca bakmak gerekir.
Kimin Yolu? "Tarikat" sözcüğü Arapça olup "tarik" kelimesinden türetil miştir ve "yol " anlamına gelmektedir. Dinle ilgili bir kavram olan tarikat, mezheplerin alt dilimleri olarak görülebilir. Mezhepler, dinlerin içinde ortaya çıkan anayollar olarak bilinmektedir. Bun ların en önemlileri Sünnilik, Şiilik ve Aleviliktir. Bu yollar aslında, ortaçağ boyunca İslam içinde baş gösteren sınıf mücadelelerinin yansımasından başka şey değildir. Çünkü Friedrich Engels'in önemle vurguladığı gibi din savaşları, siyasal savaşların ortaçağa özgü biçimleridir. Köylüler Savaşı'nda şöyle yazmıştır: "Feodalizme karşı devrimci muhalefet tüm ortaçağ boyun ca devam etti. Bu muhalefet kendini koşullara göre kimi zaman mistik, kimi zaman açık mezhep sapkınlığı (yani resmi mezhebe ters) , kimi zaman silahlı ayaklanma biçimi altında gösteriyordu. (. .. ) Eğer bu sınıf savaşımları o çağda dinsel bir nitelik taşıyor, eğer çeşitli sınıfların çıkar, gerek sinme ve istemleri din maskesi altında gizleniyor idiyseler bu hiçbir şeyi değiştirmez ve çağın koşulları ile kolayca açıklanır. " Mezhepler de bu siyasal mücadelelerinin kitleselleşmesinin anlatımıdır. Din denilen siyasal tutum, ilkçağ ve ortaçağda, dönemin şart ları ve kültürü gereği Tanrısal düzlemde ele alınmıştır. Egemen maddi güçlere karşı alt tabakalar böyle göksel güçler icat ederek direnmeye çalışmışlardır. İsa'nın Tanrılaştırılması böyle olmuş tur. Hz. Muhammed'in getirdiği "Allah" kavramı ve Ncennet-ce14
hennem" tasvirleri de bu amaçla kullanılmıştır. Din adı altında yürütülen mücadelenin siyasi önderleri de kutsanarak " peygam ber " , "nebi" , "resul " gibi adlarla anılmışlardır.
Kuşatılan Din İnsanların sömürüye direnmeleri, ele geçirilen artı üründen pay alma mücadeleleri farklı zamanlarda, farklı coğrafyalarda farklı dinlerin doğmasına yol açmıştır. İslamiyetin çıkışında, Mek ke'deki tefeci-bezirgan sistemine bir başkaldırı bulunmaktadır. Bu siyasi hareketin lideri olan Hz. Muhammed, ortaçağın büyük devrimcilerinden birisi olmuştur. Sosyolojinin gösterdiği bir gerçek vardır: Dinler gelişip kurum sallaştıktan sonra egemen kesim bu kez o dini kuşatır, teslim alır ve kullanmaya başlar. Başlangıçta alt katmanların direniş ideolo jisi olan din, bundan sonra üst tabakaların baskı ve yönlendirme aracı haline gelir. İnsanlar kutsal olanla korkutularak çelik cen dereye alınırlar. İslamiyette de aynı süreç yaşanmıştır. Üçüncü Halife Osman zamanında devrimci İslam hareketi kuşatılmış, Emevi ailesinin saltanatına çevrilmiş ve Muaviye dönemiyle de İslam devrimi, sal tanatın aracı haline getirilmiştir. Bu süreçte İslam içinde yine dinsel görüntülü başka muhalif hareketler ile düzen koruyucu öbekler ortaya çıktı. Bunlar, son radan " mezhep" diye adlandırıldılar. Bunun dışında her mezhep içinde de başka kollar doğdu. Alt katmanların cami İslamı yeri ne tasavvuf kanallarına akması veya Şii mezhebine yönelmeleri karşısında, yönetimler, kitleleri elde tutabilecekleri yeni kanallar aradılar. Tarikatlar bu amaçla icat edildi. Sünni tarikatlar, cami İs lamına uymakla birlikte, karşı tarafa savrulanları yakalamak için tasavvuftaki " insan-ı kamil" düşüncesini de almışlardır. İnsan-ı kamil, Allah'ın insanda bir tür şekillenişi sayıldığından tarikat şeyhleri Tanrı'nın bir parçası gibi gösterilebilmişlerdir. Toplum-
15
cu tasavvuf yerine kişiyi Allahlaştıran sahte bir tasavvuf, Sünni tarikatların göbeğine yerleştirilmiştir. Cüneyd-i Bağdadi, Hallac-ı Mansur, Beyazıd-ı Bistami gibi tasavvuf ulularına yapılan gönder meler, onların adını kullanıp tarikat şeyhini kutsallaştırmak için yapılan göndermelerdir. Sonuçta, camiye gitmek yerine bir ulu kişinin evine giden kümeler, tasavvuf görüntülü Sünni tarikatlar içine alınarak ku şatılmışlar ve güdülmüşlerdir. Bu işi yapanlara "şeyh" denilmiş; şeyhler de egemen sınıfın içine katılarak yeni bir tabaka oluştur muşlardır. Ortaçağlar boyunca yöneten tabakanın şekillenmesi padişahlar/halifeler, askeri sınıflar, devlet memurları, müftüler hocalar biçimindeyken; müftülerin yanına bir de şeyhler eklen miştir.
Seyyidlik Ticareti Sünni tarikat şeyhleri geçmişte büyük ölçüde kendilerini "eh libeyt" denilen Ali ailesi üstünden Hz. Muhammed'e bağlayan bir soyacağı edinmişlerdir. Ali ailesi üstünden Hz. Muhammed'e bağ lananlar "seyyid" diye sınıflandırıldılar. Bu soy zincirine tarikat geleneğinde ''Altın Zincir" denilmiştir. Altın Zincir'e bağlı oldu ğunu gösteren şeyhler, kendilerini Müslüman halka daha kolay kabul ettirebilmişlerdir. Bunu başaranlar, halkın gelirlerinden bir kısmına sahip olmuşlardır. Seyyidlik ortaçağ boyunca önemli bir ticaret alanı halinde kalmıştır. Osmanlı Devleti böyle soyağaçları oluşturmak için özel bir devlet kuruluşu olan Nakıb-ül Eşraflık'ı bile kurmuştur. Buradan kökü Kürt olan veya Türk olan tarikat şeyhlerine "seyyid" şeceresi uydurulmuştur. Onlar da kendilerini halka, kutsal kişi (seyyid) olarak satmışlardır. Bugün Güneydoğu'da pıtırak gibi biten tarikatların başında ki kişilerin tümünün kendilerini bir biçimde seyyid göstermesi nin sebebi budur. Bölgenin kuş uçmaz kervan geçmez yoksul bir köyünde dünyaya gelip sonradan siyasetin desteğiyle neredeyse
16
Allahlaşan seyyidler, genellikle bu Kürtler arasından çıkmıştır. Gerçekte ise Güneydoğu Anadolu kökenli olan tarikat şeyhlerinin hiçbirisi seyyid değildir. Bunlar, bölgedeki kaçak medreselerde öğrendikleri Arapçayı kullanarak ve mümkün olduğunca da tutu cu bir tavır takınarak Kürtleri etkilemişler; kendilerini kutsallaş tırmışlar ve isimlerine tumturaklı Arapça unvanlar eklemişlerdir. Sünni-Şii çekişmesinin sınıfsal bir temeli olması nedeniyle Şiilerin başı sayılan Hz. Ali'ye bağlanmak her zaman sorunlu bir durum olmuştur. Bu yüzden Sünni tarikatlar içinde, kökünü Ali yerine Halife Ebu Bekir'e bağlayan bir akım ortaya çıkmıştır. Nak şibendiyye (Nakşibendilik) denilen bu akım sonunda az çok resmi İslama karşı çıkan öbür bütün tarikatları yutmuş; btJgün Türki ye'nin tek egemen gücü haline gelmiştir. Eskiden biraz milli yönü olan Nakşibendilik, 19. yüzyılda Halid-i Bağdadi eliyle tamamen Sünni mezhepçi-hilafetçi bir yapıya çevrilmiştir. Bugün çeşitli kollar halinde Türkiye'yi kuşatan Nakşibendilik, Halidilikten başka bir şey değildir. Giderek azmanlaşan bu hare ket, AKP'yi kurmuş, onu iktidara taşımış ve şimdi de bu iktidara yön vermektedir.
İlk Tarikatlar Bugünkü anlamda kurulan ilk tarikatlar şunlar: Kadirilik: "Kadiriyye" diye bilinen bu hareket, 1166'da ölen Ab dülkadir Geylani'nin düşünce ve tavırlarına bağlı olarak gelişti rilmiştir. Rifailik: Kadiriyye gibi Bağdat merkezli olan bu akım ise 1183'te ölen Ahmed er-Rifüi'ye bağlanmaktadır. Yesevilik: 1166'da ölen Ahmed Yesevi'ye bağlanan bu akım, Türk halk inancının Alevi kanaldan yürütülmesidir. Anadolu'da 13. yüzyılda şekillenen Bektaşilik ile Şemsi Mevlevilik, bu akım dan kuvvet almıştır. Melamilik genel çizgisinde ortaya çıkan bu tarikatlar eskiden çok dallanıp budaklansalar da artık birkaç kol halinde ve zayıf biçimde yaşayabilmektedirler. 17
Nakşibendilik: Yeseviliğin doğduğu bölgede, kökünü Halife Ebu Bekir'e bağlayan Sünni mezhepçi bir akım olarak Bahaeddin Nakşibend adlı biri tarafından temeli atıldı. Bu tür tarikatların Türklerin Batı'ya kaymaları sürecinde yay gınlık kazanmış olmaları ayrıca üstünde durulması gereken bir konudur. Tarikatları birbirinden ayıran olgu, tarikat araştırmacılarının gösterdiği üzere zikir değildir. Zikir, Allah'ı değişik seslerle yahut hareketlerle anmaktır. Gerektiğinde hareketler ve sesler müzikle birleştirilerek yürütülebilir. Çok bilinen gizli zikir veya açık zikir gibi konular şekle ait konulardır. Farklılık, özünde Hallac-ı Mansut tarafından dile getirilen "Ene'l Hakk" kavramına bakışta ortaya çıkar. Tanrı-dünya-insan üçlüsünü " Ene'l Hakk! " (Tek Varlık) diye yorumlayanlar Batıni tarikatlardır. Alevi kimlikli bu tarikatlar konumuzun dışındadır. Sünni tarikatlardan "Ene'l-Hakk" diyenler ise bu sözle, Tanrı-do ğa-insanın tek varlık olduğunu söylemek yerine şeyhlerinin Allah olduğunu söylemeye çalışanlardır. Şeyh Allah'ken müritler sade ce yaratılmış "şey"lerdir.
insanı Allah Yapan Sistem Bu tarikatlar, kitleleri kuşatarak yönlendirmek amacıyla ege men kesimler tarafından devreye sokuldular ama bu yapıların işlemesi için özel bir güce ihtiyaç vardı: Bu hareketin liderinin Allah'ın özellikleri donatılması, sıradan insanın gözünde çok bü yük gösterilmesi gerekiyordu. Allahlaştırma dediğimiz bu süreç ağır ağır dokundu. Bunun için de önce İslam peygamberi olan Hz. Muhammed'in kutsallaştırıp Allah'a özgü özelliklerle donatılması gerekiyordu. Üstüne üstlük, Yahudilerin Musa'sı asasıyla denizi yarıyordu. Hıristiyanların İsa'sı ise ölüleri bile canlandırıyordu. Müslümanların Muhammed'i bunlardan geri kalabilir miydi? Halbuki Kur'an-ı Kerim'de Hz. Muhammed olağanüstü bir var lık olarak değil sade bir insan olarak tanıtılmıştır. Bu konudaki 18
birkaç ayeti incelemek, sonradan yapılan Allahlaştırmanın tam bir sapkınlık olduğunu göstermek açısından önemlidir: "De ki: Ben de sizin gibi ölümlü bir insanım. Tanrınızın Bir ve Tek Tanrı olduğu vahyolundu bana. Öyleyse, artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, dürüst ve erdemli dav ranışlar ortaya koysun ve Rabbine özgü kullukta hiç kimse yi, hiçbir şeyi (O' na) ortak koşmasın. " (18/Kehf, 110) " (Ey peygamber) De ki : Allah dilemedikçe, kendime bir yarar sağlamak ya da kendimden bir zararı uzaklaştırmak benim elimde değil. Eğer insan kavrayışının ötesinde olanı bilseydim, muhakkak ki bahtiyarlık adına ne varsa ondan payıma daha çoğu düşerdi ve kötülük asla yaklaşamazdı bana. (Ama) ben sadece bir uyarıcıyım ve inanan bir toplu ma iyi haberler getiren bir müjdeci. " (7/�rfJ.f, 188) " De ki (ey Peygamber) Ben size Allah'ın hazineleri bende dir, demiyorum; ne insan idrakini aşan şeyleri bildiğimi söylüyorum ve ne de size ' Ben bir meleğim' diyorum. Ben sadece bana vahyedileni yerine getiriyorum. De ki hiç gö ren ile görmeyen bir olur mu? Siz düşünmez misiniz? " (6/ En'am, so) Yukarıdaki ·ayetlerde, Peygamber Muhammed, mucize sahibi birisi gibi değil, iyi işler yapan bir kul (insan) olarak anlatılmak tadır. Zaten kendisi de şunları söylemiştir: "Hıristiyanların Meryem oğlu İsa'yı övmede haddi aştıkları gibi beni övmede siz de haddi aşmayın. Bilin ki ben sadece bir kulum. Benim hakkımda Allah'ın kulu ve elçisidir deyin. " ''Acemlerin birbirlerini tazim ederek ayağa kalktıkları gibi be nim için ayağa kalkmayın. Çünkü ben kulun yediği gibi yemek yi yen, kulun oturduğu gibi oturan bir kulum. "
19
"Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Sizin unuttuğunuz gibi ben de unuturum. " Durum buyken, tarikat şeyhleri işin içine Yahudi kitapların dan aşırılan masallar da katarak Hz. Muhammed'i ağır ağır Al lahlaştırdılar. Sonra da kendilerini Hz. Muhammed'in temsilcisi gibi göstererek Allahlaşmaya ortak oldular. Bugün tarikatçıların tümünün sahip çıktığı ve müritlerini etkilemek için anlattığı Hz. Muhammed'le ilgili o mucizelerden bir bölümü, onların anlatı mıyla şöyledir:
Uydurulan Mucizeler Ay'm İkiye Bölünmesi Muhammed aleyhisselam elli iki yaşındayken, Mekke'de Ku reyş kafirlerinin elebaşıları yanına gelip, " Peygamber isen Ay'ı ikiye ayır! " dediler. Muhammed aleyhisselam, herkesin özellikle de tanıdıklarının ve akrabasının iman etmelerini çok istiyordu. Mübarek ellerini kaldırıp dua etti. Allahu Teala, kabul edip, Ay'ı ikiye böldü. Yarısı bir dağın, diğer yarısı başka dağın üzerinde gö ründü. Kafirler, "Muhammed bize sihir yaptı" dediler. İman etme diler. Miraç'a Çıkma Mucizesi İnsanları etkilemek için yaratılan bu masal, öyle büyütülmüş tür ki sanki birileri Hz. Muhammed'in yanındaymış da kamera ya almış gibi bu Miraç işini ayrıntılı biçimde anlatabilmektedir. Her anlatanın biraz daha büyüttüğü bu efsane onların anlatımına göre özetle şöyle cereyan etmiştir: Receb ayının 27. gecesi, Cenab-ı Hakk'ın daveti üzerine Cebrail aleyhisselamın rehberliğinde Pey gamber Efendimiz (asın) Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya, oradan semaya, yüce alemlere, ilahi huzura yü)