Ortadoğu'da marjinal bir hareket: Karmatiler (Ortadoğu'da ilk sosyalist yapılanma)
 9759122014, 9789759122010

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

"'-"

.

ORTADOGU'DA MARJINAL •

BIR HAREKET: A.

KARMATlLER (Ortadoğu'da İlk Sosoyallst Yapılanma)



Yrd. Doç. Dr. Abdullah •

EKİNCİ

ORTADOGU'DA MARJİNAL BİR HAREKET: KARMATlLER (O rtad�u'da İlk Sosyalist Yapılanma) 1 Abdullah EKİNCi © Odak 2005 ,

Bu kitabın bütün haklan Odak Yayın Evi Tic. Ltd. Şti.'ne aittir. Telif hakları yasası gerewnce, tamamı veya herhangi bir bölümü yayınlayıcısının yazılı izni alınmadan basılamaz, kopyası çıkarılamaz, fotokopisi alınamaz veya kopya anlamı taşıyabilecek hiçbir işlem yapılamaz.

Genel Yayuı Yönetmeni: Prof. Dr. Kemal GÖRMEZ

Baskı ve CIIt,

Fersa Matbaacılık

Baskı Yılı 2005

ISBN: 975-9122-01-4

Yayın ve Da{lıtım

ODAK YAYlN EVI BASlM DAG. KRT. TUR. INŞ. LTD. ŞTI. Dögol Cad.

Tel:

37/4

Be şevler

(312) 223 77 73 -

Fax:

1 ANKARA

(312) 215 14 50

ÖZGEÇMİŞ

Yrd. Doç. Dr. ABDULLAH EKİNCİ, 1967 Yılında Şanlıurfa'da doMu. 1991-1992 E�itim Ö�retim yılında Uluda� Üniversitesi ilahiyat Fakültesinden

mezun oldu. 1992-1995 yılları arasında MEB bünyesinde ö�retmen ve idarecilik yaptı. 1995 yılında Harran Ün. Sosyal Bilimler Enstitüsünde "Genel Türk Tari­ hi" dalında "III-XII. Yüzyıllar Arasında Urfa ve Çevresinde Dini ve Fikri Ha­

yat" adlı çalışmasıyla yüksek lisansını tamamladı. 2002 yılında Fırat Üniversi­ tesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim dalında "IX-XI. Yüzyıllarda

Karmatilerin Siyasi, Sosyal ve Iktisadi Faaliyetleri" adlı çalışmasıyla "Ortaça�" alanında doktorasını bitirdi. Halen Harran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde (Yrd. Doç. Dr.) görev yapmaktadır. Daha çok Akdeniz Dün­ yası, Ortada� ve Güneydo�u Anadolu'daki bazı önemli yerleşim merkezlerin siyasi, iktisadi ve sosyo-kültürel yapısıyla ilgili çalışmaları sürmektedir.

ÖNSÖZ Ortadoğu bölgesi, tarihin en eski devirlerinde olduğu gibi, bugün de önemli bir stratejik

konuma

sahiptir.

Bölgenin

stratejik

özellikleri

dikkate

alındığında,

Ortadoğuyla ilgili ülkemizde yeterli ve sağlıklı araştırmaların sayısı yetersiz olduğu görülmektedir. Bölgenin antik çağdan günümüze uzanan sosyoekonomik yapısı günümüz

sorunlannın

önemli

bir

kısmının

da

nedenidir.

Çağın

ekonomik

gelişmeleri için gereksinim duyulan petrolün, bu bölgede çok zengin yataklar içermesi, Ortadoğu'yu dünya devletleri için önemli bir bölge haline getirmiştir. Son dönemlerde bölgede ortaya çıkan problemler de bu önemi ortaya koymaktadır. Özellikle ll Eylül saldınları ve akabinde Irak'ın işgali bölgenin jeopolitik önemini kat kat artırmıştır. Bölgenin ilahi kabul edilen dinlerle birlikte bir çok ilahi olmayan dinleri de banndırmış olması, homojen bir sosyal yapının oluşmasına engel olmuştur. Bu durum bölgenin farklı siyasi, politik ve ideolojik akımların adeta arenası olmuştur. Türkiye'nin içinde yer aldığı veya bu bölgeye en yakın ülke olması nedeniyle Ortadoğuyla ilgili araştırma ve incelemeler, ülkemizin bölgeye yönelik politikaları açısından önem arz etmektedir. Bu nedenle Ortadoğu ile ilgili farklı

boyutları

içeren

araştırmalann yapılması gerekmektedir.

Ortadoğu'nun

sağlıklı bir şekilde anlaşılması, tarihi süreç içinde geçirmiş olduğu siyasi ve sosyoekonomik safhalann iyice aniaşılmasıyla mümkündür. İnsanlık, kapalı kabile, bölge, ülke ölçeklerini kınp dünya tarihi çerçevesinde hareket etmeye başlamasıyla farklı kültürel çevrelerle tanışma imkanını bulmuş ve bunun

sonucunda

yeni

sosyal

çevreler

ortaya

çıkmıştır.

İlk

dönem

İslam

toplumunda ortaya çıkan huzursuzlukların temelinde bu olgunun bulunduğu bir gerçektir. İslam toplumlannın yayılma için vermiş oldukları çaba ve bu çabanın sonucunda yeni bölgelerin Islam coğrafYasına katılmış olması, bu farklı kültürel halkayı

genişletmiştir.

İslam

dünyasının

genişlemesi

paralelinde

sorunların

çeşitliliği de artmıştır. Bu farklı sorunlara çözüm bulmak isteyen İslam dünyasında kimi i8areciler sorunlan, çoğu kez askeri yöntemlerle veya

kitleleri sapkınlık

ithamıyla çözmeye çalıştılar. Bu da sorunun çözülmesine yardımcı olmayıp, bu tür akımların farklı isimler altında yeniden ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu manada İslam dünyasında Zındık, mülhid, rafızi, gulat vb. isimlerle adlandırılan akımlarla mücadele tarzına en güzel örnek Gazneliler ile Selçuklulann İsmaili­ Karmati

gruplarla

yapmış

oldukları

mücadelelerdir.

Bu

tür

grupların

arka

planındaki dini sebepterin yanı sıra mutlaka sosyal, iktisadi ve kültürel bir takım



KARMATiLER



faktörleri de gözden ırak tutmamak gerekir. Bu tür akımiann teşekkül ve gelişmeleri, ortaya çıktıklan toplumun içinde bulundugu sosyal bir takım şartlar, siyasi sürtüşmeler, eski din ve medeniyetlerden kalan unsurlardan etkilenmiştir. Sözünü ettigirniz faktörler, siyasi ve sosyal içerikli akımların oluşması için yakın bir geçmişteki faktörlerin yanında, uzun bir geçmişe dayanan unsurların da etkisinden uzak degildir. Bu yüzden bu tür hareketlerin ortaya çıkmasında cografi siyasi, toplumsal ve ekonomik şartlan tam olarak tanımadan, bu akımiann ideolojisini saglıklı bir şekilde anlamak mümkün değildir. Ortaçag İslam dünyası tarihi süreç içinde iç savaşlar, kültürel çatışmalar, isyanlar ve kanlı çarpışmalara sahne olmuştur. Fetihterin getirdigi zafer coşkusu dağılmadan, İslam dünyasında bir takım isyanlar ortaya çıkmıştır. Bazı idarecilerin tavırlan da bu isyanların ortaya çıkışını hızlandırmıştır. Bilhassa bazı idarecilerin bir takım uygulamalanna karşı koyacak gücü bulamayan insanlar, adalet ve eşitligin sağlanılması için bir takım kavramlan -Mehdi gibi- kendileri için umut ışıgı olarak görmeye başladılar. Toplumdaki iktisadi farklılaşma, "dünyanın nimetlerinin" eşit olarak paylaşılmaması olarak algılanmıştır. Bu nedenle ekonomik adaletsizligin ortadan kaldırılması içinde çaba göstermenin gerekliligine inanılrnıştır. Bu faktörlere fetbedilen bölgelerdeki halkiann yeni dinle gelen düzenden rahatsız oluşlan, isteyerek veya istemeden de olsa Müslüman olmalarının toplum psikolojisi üzerindeki olumsuz etkileri Ortaçag İslam dünyasındaki sorunları körükleyen bir unsur olmuştur. Karmatilerin

ortaya

çıkışlarında

yukarıda

ifade

etmeye

çahştıgımız

Ortadoğu 'nun arka planındaki unsurlar etkili olmuştur. Başlangıçta dai adı verilen propagandacılar aracıhgıyla yaymaya çalıştıkları fikirlerini bir örgüt statüsünde başlattılar. Daha sonra bu ideolojilerini dai örgütü aracılıgıyla kurumsaliaştırma imkanı bulmaları kayda deger bir husustur. Siyasal iktidara ve toplumun

ana

bünyesine aykırı hareket ettiklerinden, Karmatiler sürekli bir takım ön kabullerle degerlendirilmeye çalışılmıştır. Biz konuyu ele alırken kaynaklarda verilen bilgileri titizlikle degerlendirmeye çalıştık Bu bilgileri degerlendirirken herhangi bir yargılama yapmadan dönemin siyasi ve sosyoekonomik şartlarını da ineeledik Araştırma boyunca konumuzun sınırlarının dışına çıkmamaya çalıştık. Yalnız konunun iyi anlaşılabilmesi amacıyla hareketin arka planındaki unsurları da ·vermeye gayret ettik. Çalışmamız giriş ve altı bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde konunun

önemi,

araştırmanın zorluklan ve kaynaklann tetkiki

yapılmıştır. Birinci bölümde hareketinin terminolojisi ve arka planındaki unsurlar üzerinde durulmuştur. Hareketin arka planındaki unsurlan farldı boyutlardan



KARMATfLER



inceleyerek, hareketin oluştugu cografyanın sosyokültürel yapısının algılanrnas ına katkı saglayacagı

kanaatindeyiz. İkinci bölümde Karnıatilerin ortaya çıkış ve

sebepleri üzerinde duruldu. Üçüncü bölümde İslam. toplumunda aykın olarak adlandınlan bu grupların sahip oldukları inanç esasları ve ibadet anlayışlarını vermeye çalıştık. Dördüncü bölümde ise Karmatilerin yayıldı�ı bölgelerdeki siyasi faaliyetler hakkında bilgi vermeye gayret ettik. Ayrıca bu bölgelerdeki siyasal iktidarların Karmatilere karşı vermiş oldukları mücadelelerden bahsetmeye çalıştık. Beşinci bölümde ise hareketin sosyo-kültürel yapısından bahsetmeye çalıştık. Ayrıca merkez ve taşra teşkilatları, egitim-ö�tim yapılarını inceledik. Altıncı bölümde ise Kannatilerin kurmuş oldukları iktisadi ve sosyal düzeni incelemeye çalıştık. Bu hareketin mensuplarınca oluşturulan ilmi çalışmalardan da bahsederek hareketin ilim camiasındaki etkilerini ortaya koymaya çalıştık. Son olarak çalışmanın her aşamasında bıkmadan yardımlarını esirgemeyen ve de�erli bilgi ve metotlarıyla yardımcı olan hacarn ve danışmantın Prof Dr. Muhammet

Beşir

Aşan'a,

en

içten

teşekkürlerimi

arz

etmekten

mutluluk

duydu�mu belirtiyor; ayrıca konuyu araştırmaya deger bulan, bu konuda tavsiye ve yardımlarını esirgemeyen, hocam Prof Dr. Mustafa Öztürk beyefendiye, konuyu inceledi�im

sürede teşvik edici tavırları benden esirgemeyen Prof Dr. Göksenin

Eseller, Doç. Dr. Eşref Taş ve Yrd. Doç. Dr. İbrahim İslam'a, konuyla ilgili bazı hususlarının de�erlendirmesinde yardımlarını esirgemeyen Prof Dr. Mustafa Pirili ve Yrd. Doç. Dr. İbrahim Hakkı Ünal'a şükran borçluyum. Ayrıca konuyla ilgili eseriere ulaşmamda yardımlarını esirgemeyen The Institute of Ismaili Studies ve TDV İslam Ansiklopedisi yetkililerine teşekkür etmeyi de borç biliyorum.

Abdullah EKiNCİ Şanlıurfa 2005



KARMAliLER



KISALTMALAR AÜİFD

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

ATÜİFD

Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

Bkz.

Bakınız

c.

Cilt

Çev.

Çeviri

DİA

Diyanet İslam Ansiklopedisi

DİFM

Darü '1 Fünun İlahiyat Fakültesi Mecmuası

EA

Encylopedia of Arabic Literatüre

Ed

Editör

ER

Encylopedia of Religion

EL

Encylopedia of İslam

EÜİFD

Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

FÜSBD

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

RA

Religion of Encylopedia

s.

Sayfa

s.

Sayı

Mlf.

Müellif

MÜSBE

Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

IAAS

Institute of Asian and African Studies

iA.

İslam ansiklopedisi

İAD

İlam Araştırmalar Dergisi

İÜEFTD

İstanbul Ün. Edebiyat Fak. Tarih Dergisi

İSS

The İsmaili Socıety Series

JA

Journal Asiatic

JAOS

Journal of The Amencan Onental Socıety

JRAS

Journal Royal Asiatic Society

JİMMA

Journal İnstituıte of Müslim Minorty Affairs

TA.

Türk Ansiklopedisi

Trz.

Tarihsiz

TM

Türkiyat Mecmuası

YYLT

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ

.......................................................................................................................

KISALTMALAR GİRİŞ

.....................................................................................................

v

viii

...........................................................................................................................

ı

A.

ARAŞTIRMA KONUSUNUN AMAÇ, YÖNTEM VE ÖNEMİ... ................... 3

B.

KAYNAK VE ARAŞTIRMALAR a.

b.

.........................................................•.........

9

Birinci Elden Kaynaklar ................................................................... 1 O

1.

Tarih Kaynakları .............................................................. 1O

2.

ttikadi ve İnanç Konularını Ele Alan Kaynaklar

3.

Şii ve lsma'ili Kaynaklar . ............. . .. .. ..... ......... .. .

.

Modem İnceleme ve Araştırmalar . .

..

..

. . ...........

.

.

.

.

...

......

.............

.

......

. .

. . ............ ... .. .....

14

16 17

BİRİNCİ BÖLÜM KARMATİ HAREKETİNİN TERMİNOLOJİSİ VE ARKA PLANI A.

B.

Terıninoloji ve Kavramlar. . . . .

.

. . .. .. ...... .....

a.

Batın-Zahir Kavramı

b.

İsma'ililer

c.

Karman Kavramı .

d.

Mehdi Kavramı .

.. .

.

......... . . ...

...............

.

..

.

.. .

21

. .

. .

22

... . . . .

.. .................. ... .... ... ..............

.. .

...

. ..

... ..... ...................... . ... ............

.

.

. .................... ......... ....

.

. . ...... .

..... . . .......... . ..

.

.

. . . .............

. .. .

...........

.. .

..

28

.

29

......... . .. ...... . .......

.

. ................ ... .......... .... ............

24

..

............. ........

Karmati Hareketinin Arka Planı ...................................................................... 3 I a.

CogTafi Arka Plan ....................................................................... 3 ı

b.

Felsefi Arka Plan .

c.

..

...

.. ..... . .......

..

....

...............

.

.......

I.

Gnostizm .

2.

Yeni Efiatunculuk

3.

Herrnetizm ............................. .... .................. . . .................. 44

4.

Harraniler ve Sabiiler ... . . .. .

.

. ........ . ..... ...........

.

..

.

. . . . . . . . 38

... . .. .. . ... . ...

.. . .

..... .....

..

..

. . ..........

.

.

...........

.

...... ..... . ....... ............... ...................

. .. ..

..

.. . ...

.......

.. ..



. . .. 45

..

..........

38

... . .

.

Dini Arka Plan ............................................................................ 48 ı.

Hint Tesiri . . ..

2.

İran Tesiri

. .

.

..

.

.

.



.

. 54

.............. . ................... ........ ........ ... .......

......

.........

.

..

..... .........

....

... . .

. ...................... ......

KARMATiLER





Zerdüştlük Öncesi ve İran'da Dinler ve

2.1.

Zerdüştlük .

.

..

.

.

. .......... . . ..... . ........... ......... ..............

.

..... . . .. .. .... .. ..

2.2.

Maniheizm. . .

2.3.

Mazdek ve Mazdekizm'in Etkileri

.. . .. .

. . .

3.

Kabbalacılık (Yahudilik)

4.

Hıristiyanlık ...

.

.

.. ..

. .. .. .

..

..

..

.

..

. .

.. .

.

.

............ ..

. . 61

.

.

. .. .

..

. .... ... ... .... .... .. .

58

.................. . ..

.......... ...................................

.. . .. . .. ..

55

.

.

.

.

.

... .

65

. 68

İKİNCİ BÖLÜM KARMATİLERİN ORTAYA ÇIKIŞI VE SEBEPLERİ A.

Kavramsal-Tarihsel Analiz .... . . .. . . .. .

B.

Karmati Hareketinin Önceki Akımlarla Baglantısı . . .

.

. .. .

.. ... .

. .. .. . .. .... ...

..

. .... . ............. ..

..

.

. .

..

.

. . ..

. .. . .

79

...

80

.. ......................

83

.

a.

Hattabiyye ... ...... .......... . . . ........ . ...... . ..... ...... . ....

b.

Bezigiyye

c.

Ümeyriyye ........... ..................... . . . ... ..... . . .

d.

Muammeriyye . .. .. ..

e.

Mufaddaliyye, Muhammise ve Meymuniye . .

.

. . . ..

. .

. .

.

. .

. .. . ... ....... . .. ........ ...... ... . . ..

.

... .... .

. .

..

.

.

.

..

. ..

.

.

. . . .

..

.....

.. . . ... . . ..

......

. . .

...

....

.

...

.

.. . .. ....

.

.

.

.

.. ..

. ...

.. . .... ..

.

.

. . .

....

...

..

.

. . . .. . ... .

...

..............

Siyasi Sebepler ... .. .. .. .... . .. ...

b.

İktisadi Sebepler .. .

c.

Sosyal Sebepler ... . ........... . .... ..... . ..... . .. . .... ..... ....... .

d.

Dini Sebepler .

.

.

. ....

..

. ..

.

90

. .... ... .. ..... . . . . . ..... ....... 90

.... .

.

.

.

. . . . . .

.

...... . .... . .... . .. . .... . .. . . . ....... . .. . . 99 ... .

. .

. .

. .

...........

. 86

..... ... .

a.

.

.

... .... .... 85

Karmati Hareketini Hazırlayan Sebepler . .. . .

. .

. 84

. .. . 84

....... ..... ........ ....... ..

D.

.

. .

... ..........

Karrnati Hareketinin Ortaya Çıkışı . ..... .. ............ ... . .. ...... . . .......... .

.. . ..

. .

C.

..

. ...

.

.. ....... ....

.

.

.

.

. . .... ..... .. ...... ..... .

.

. . 75

.. .

.

..

.

.

.

.... .... ....

. .

.. .

..

.

... .

. .

. .

...

.

.. .

.

. .

.

. .... .

..

. . .

. ...

. .... . .. .

. ... .. .

... . .

.

.

. 108

. . 117

. .... ... ..

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KARMATİLERİN İNANÇ ESASLARI A.

İnanç Esasları ve ibadet Anlayışları...... . ............... ..... . ..

a.

Allah lnancı ..............

b.

Peyganıberlik

Hakaik-Zaman-Tarih ögretisi

C.

İmam-İmarnet

D.

Dinsel Sistem

....

.

.

. ...

..... .

. .

.

.

...... .

.

. . .

.

.....

. ... .... . ... . ..... 121 ...

.

. .

. .

.

. . ..

. .. ..... .

. ..

.

.

. .. ............ . .

.

...

....

. .. . .

.... .

..

.

...... ........... ... ..............

... ... . ................... . .

. .. . . .. ..

.... .

. .

.. . ....... .... .....

B.

. ..

.. . ....

.....

...

..

.

. .

........ .. . . . ..

. ...

...

....

.

.

. .

........

.. .......

. .

...

... 121

.. . .. .. 122 . .

.

.

.

. 124

..... .. ..

. .

.. ....... .. .....

.. .. ı 27 ..

.............................................. . . . . . . . . ...........................................

133



KARMATiLER



a.

Batın-Zahir ve Tarih Ö�retisi

b.

.

. .

.....

133

Te'vil

....................................................... .......... . ..... ...............

ı34

c.

Ahiret

................. .......... ................................... .. ................. . ....

d.

Melekler .. . ... .

e.

Takiyye

......

.... ... . .... . .................. ..

.

...

.

.

.

. .

.

.

. .

ı36

.. ....... ........

ı3 7

... .. .......... ....... .. ..... ................................................... ....

ı37

.

.

..

..

.. .. ..... ....

..

........ ...

.. .. .

.............

. ..

.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KARMATl HAREKETİNİN YAYILDIÖI BÖLGELER A.

K.annatilerin Irak'ta Ortaya Çıkışı

B.

Karnıatı Hareketinin Suriye ve Mezopotamya'ya Yayılışı . .

C.

Karmati Hareketinin Önemli Bir Merkezi Olarak Yemen . . ..

D.

Hindistan'da Karmati Propagandası ve Multan Karmati Devleti

.

..

..

.

Gazneliler'in lsma'ili-Fatımi Yakınlaşma Çabalarına . ...

ı58

.

c.

.

..

ı60

...... ...........

Gazneli Hükümdarların Karmatilerle Mücadelesi..

....... . .... . ............................

..

. ... ................

b.

..

.

. ı6ı

... .. ... . .......

ı63

........... . . .....

. . . ...

ı67

... . . ... . . . . ... .... .

Hindistan Kökenli Tüccar ve Göçmenlerin Karmati .

.......... ...

. .......

.

.

. .... .. ...................... ...

. ı70 .

Karmati Hareketinin Bahreyn'e Girmesi ve Bahreyn Karmati Devletinin Kuruluşu

.

.

.

..

.

. .

... . .. ............. ... .. .................... .. . ..... ........ .

..

. ı7ı

......... ..... .

Karnıati Hareketinin Horasan ve Maveraünnehir'e Gimıesi ve Yayılışı .

.... . .....

.

.

.

....... .................... ...............

.

....

. . ... .. . ............. .. ... .

ı9 ı

Karnıatı Hareketinin Afrika'ya Girişi ve Fatimi Devletinin Kuruluşundaki Rolü

H.

ı39

. . .. ı43

lsma'ili- Ö�etisinin Hindistan'da Yayılması ... .. .

Propagandasındaki Rölü

G.

.

a.

d.

F.

. .

... . . ... . .. ... . ..

Karşı Tutumlan

E.

.

....... .... .... ..... ...... ... .... ...... .. .... . ............ . ...

...........................................................................................................

Nasır-ı Hüsrev ve Bedahşan K

ti ve İsma'ilileri

anna

...................................

ı98 202

BEŞİNCi BÖLÜM KARMATİ HAREKETİNİN MERKEZVE TAŞRA TEŞKİLATl A.

Merkez Teşkilah

..

.... ..... . ... .......... ...

....

.

.

..

.

......................... .. . . ..... . . .......

a.

Manevi Lider Olarak Mehdi

b.

lınanıet ve İmam

.. . ... . . .

....... .....

.

205

...

206

..... .... . ............................................... ...... ......

212

.

.... . . .. ..... .

.

.

...

.

..

. ......... ....... .

.



c.



KARMAliLER

Hüccet. ..................... ... .... . .. . .. . . . . . ............................ ..... 217 .

.

. .

. .

. . . . . ..

.

B.

Taşra ve Askeri Teşkilat ....... . . . .. ...... ........... ...... ..... .... . ......

C.

Egitim ve ögretim . ............ .... ......... ......................... ... . .... ... .. . ....... . . . 227

. . . ..

.

.

.

.

.

.

.

.

. .

.

. .

. . . . . ... 223

... . .. .. . .

.

.

. .

a.

Yedi Aşamalı Egitim ögretim ... .... ..

b.

Dokuz Aşamalı Egitim ögretim ............. ..................... ..... . ... 234

.

.

...

.. ..... .. .......

. . .

..

.

..

....

.

... ... ... 232 .

.

.

. .

D.

Egitim ve Sosyal Faaliyetlerin Yürütüldügü Mekan Olarak Darü'l Hicr. ..... 243

E.

Yönetim Tarzı ve İkdaniyye Meclisi . ... ... .......................... ..

.

.

.

.

. . .... ...... . 244

.... .

.

.. ..

ALTINCI BÖLÜM SOSYO-KÜLTÜREL VE İKTİSADI YAPI A.

B.

Ortadogu 'da İlk Sosyalist Yapılanma ve Sosyoekonomik Yapı . ...... ......... . 247 .

.

.

a.

İktisadi Hayat .......... ......... .............. ....... . . .......... .... .. ...... . 247

b.

Fütüvvet-Ahi Müessesesinin Menşei Olarak Karmatilik .... ..

c.

Sosyal Hayat... .... ... .. .. . .. ..... ... ..... . .... ..

.

.

.

. . .

.

.

.

.

...

.

.

.

.

. ..

.

.

.

. .

..

. 254

. ... . . .. .. . .. . 257

.... .

. . .

.

. .

.

Kültür ve Medeniyet ....... ......... .......... ............ . . . . ... ...... ............ .. . .. .... 263

SONUÇ

.

.

.

. . . . .

.

.

.

. .

.

a.

İlıvan-ı Safa .... ........ ....... . .... ......... ..... . ... ......................... 263

b.

ilmi ve Kültürel Faaliyetler .... .... ...... ... ... .... . . . ..... ... . . .. 27 I

c.

Hallac-ı Mansur .... .... ... .... . . . .

.

..

. .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. .

.

.

..

.

. . .. .

. ... . . ... .... ..

.. . . . ... .

. . .

.

.

...

.

. . .

.. .. . ... . .. 273 .

. .

. .

.....................................................................................................................

EKLER (HARİTA VE TAB LOLAR) BİBLİYOGRAFYA INDEKS

..................................................................

.................................................................................................

..................................................................................................................

275 279 285 317

-GiRiş ....



KARMATfLER



A. Araştırma Konusunun Amaç, Yöntem ve Önemi İslam dini fetihlerle farklı bölgelere yayıldı. Bu bölgelerdeki, farklı inanç, et­ nik ve sosyo-ekonomik yapıdaki toplumlar ya eski statülerini korudular yada bu fetihler sonucu gönüllü olarak Müslüman oldular. İnançlarını terk eden bu gruplar beraberlerinde etnik, dini ve cognttyalanndan kaynaklanan kültürleri de yeni inanca bilinçli veya bilinçsiz bir tarzda adapte ettiler. Zamanla farklı kültürel alt yapıya sahip olan bu topluluklar arasında rahatsızlıklar belinneye başladı. İslam dünyasın­ daki idari

ve iktisadi mekanizmadaki rahatsızlıklar bu yapının kökleşmesine ve

yayılmasına yardımcı oldu. Ortaça� Islam dünyasının bu dönemi, toplumların ta­ nışma evresi olarak kabul edilebilir. Bu evrenin akabinde toplumların kültürel açıdan var olma mücadelesi vermeye başladıklarını görmekteyiz. Bu mücadele merkezi otoriteyi sarsacak düzeyde bir takım huzursuzlukların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Özellikle 9. yüzyılda, başlangıçta Abbasi Hilafetini ve O'nun hakimiyeti altındaki bölgeleri sarsan hare­ ketler ortaya çıktı. Daha sonra bu hareketler, Abbasi halifeli�ine alternatif ideoloji­ ler geliştirdiler. ihtilalci karakterde olan bu hareketlerle yalnızca siyasi mücadele vermediler. Siyasi mücadelenin yanında belki de ondan daha etkili bir şekilde sos­ yal, iktisadi, dini, felsefi ve politik muhalefeti başlattılar. Bu muhalefet dailik siste­ mi adını verdikleri ihtilalci bir misyoner faaliyetiyle sürdürüldü. Bu gruplar İslam dünyasında görülmüş olan ayaklanmalardan farklı olarak mevcut yapıya alternatif bir dünya görüşü sunmakla ayn bir çı�ır açrnışlardır. Bu özellikleriyle günümüze kadar uzanan etkileri olmuştur. Günümüzde var olan bir takım sosyo-ekonomik sistemlerin kökeninde de bu hareketlerin etkilerini görmek mümkündür. Bu hareketlerin, arka planda İslam öncesi kültürlerin hassaten, İran ve Suri­ ye'nin Gnostizrni, Yahudi ve Hıristiyan inancının bazı unsurlarıyla yerel inanç ve kültürlerin bir karışımından ortaya çıkan kültürler vardır. Çalışmamızın konusunu teşkil eden Kannatiler ortaça� İslam dünyasında en az Ba�dat'taki halife kadar başanlı ve kudretli olmuş, halifeli�e karşı bir alternatif oluşturmayı başarahilmiş bir harekettir. Ortaça� İslam dünyası İslam medeniyetinin varlı�ını ve yükselmesini bir süre tehdit eden dini, felsefi, sosyal ve aynı zamanda politik

bir akım olan

Karmatilerin isyanlan ve faaliyetleriyle sarsıldı. İdeolojik bir karakter taşıyan bu hareket, esas itibariyle Şia gruplan içinde yer alan Biitınilik ve İsma'ilik gruplan içinde gösterilir. Fakat bu gruplar içinde gösterilen kimi gruplar farklı isimlerle adlandınlmıştır. Bu hareketler yayıldı�ı bölgelerdeki propaganda faaliyetlerini yü­ rüten dai veya yerel kültürün etkisi ve ideolojideki farklılaşma nedeniyle farklı adlarla da isimlendirilmiştir. Bu hareketin adı, kurucusuna izafeten verilmiştir.



G iRiŞ •

Karmatiliğin hüküm sürdüğü bölgelerdeki yapısıyla diğer benzer hareketlerden bir takım farklılıklar arz etmektedir. Özellikle hareketin gelişimi, başan ve çöküş tarzı; hüküm sürdüğü dönemde gerek merkez teşkilatı, itikadi yapısı, ideolojisi ve gerekse taşra teşkilatlarındaki bazı farklılıklar açısından diğer hareketlerden aynlmaktadır. Bu farklılıklann temelinde Karmatiliğin her bölgenin alt yapısına göre propaganda yürütmüş olmasıdır. Buda

coğrafyanın izlerinin daha etkin bir şekilde taşımasına

neden olmuştur. Coğrafyanın yapısı insan karakterinin oluşmasında etkili olduğu gibi siyasi ve fikri akımlann şekillenmesinde ve mücadele tarzına da etki Çalışmamızda bu olguyu rahatlıkla tespit ettik.

eder.

Karmati hareketine bağlı farklı

bölgelerdeki gruplann mücadele tarzındaki değişkenlik, ideolojiterindeki esneklik ve serdikte bunun bir sonucudur. Hareketin İslam dünyasına yayıhş stratejisi merkez olarak kabul ettikleri kent­ ten çevre bölgelere özellikle merkezi otoritenin zayıf olduğu bölgelerde yoğuntaşa­ rak yayılmayı prensip edinmiştir. Merkez olarak Suriye'nin Selemiye kasabası se­ çilmiştir. Buradan Irak'ın içlerine, Suriye, Bahreyn, Yemen, İran, Horasan, Rey, Kuzey Afrika ve Hindistan'a yayılması sağlanılmıştır. Bu yayılma başlangıçta I­ rak'ta; Harndan Karmat, yeryüzünü adaleti ve eşitliğiyle dolduracak olan "Beklenen Mehdi" adına

kendi başkanlığındaki dalleri çevre bölgelere göndermeyle başladı.

Bu amaçla merkezi otoriteyi zayıftatmak ve harekete maddi destek sağlamak ama­ cıyla, taraftarianndan vergiler, muhaliflerine ve merkezi otoriteye karşı saldın ve yağmalamalar düzenlediler. Suriye ve Mezopotamya Karmatileri de Zikreveyh başkanlığında aynı faaliyetin içinde oldular. Bahreyn Karmatileri Arap Yanmada­ sında ve de Kuzey Afrika'da aynı faaliyeti sürdürdüler. Hareketin olgunluk çağı diyebileceğimiz dönemde Karmatiler; Bahreyn'de Karmati Devleti, sosyalist anla­ yışın hakim olduğu bir devlet kurdular. Yine düşüncenin takipçisi olan Fatımiler, ortaçağda medeni başşehirler arasında kabul edilen Kahire'de alternatif bir halifelik tesis ettiler. Aynı şekilde Karmatiter hicri IV. asırda ortaya çıkışından itibaren arka arkaya devam eden yağmacı hücumlar yaparak cüretkar bir tarzda kutsal değerleri aşağıladılar. Aynca Karmatiler, hicri V. asırda ilim ve felsefeyi halk arasında yay­ mayı amaç edinen İhvan'üs-Safa aracılığıyla düşüncelerini ilmi platformda yayma­ ya başladılar. Haşhaşiter de bu ideolojinin temsilcileri olarak, faaliyetlerini değişik bir üslupla İran'da yaymaya çalıştılar. Bu gruplar yapmış olduklan eylemlerde; hiçbir sosyal ve iktisadi statüye aldınş etmeden faaliyetlerini sürdürdüler. Karmatiler, siyasi ve kültürel programlan farklı geleneklerin birbirini etkilerne­ si sonucu oluşan yeni kültürel yapıları, gelenekleri veya düşünce yapılan senkretist bir yapı arz eder. İtikadleri ve felsefeleri, inanç olarak gizli ve kuvvetli bir a.kılcılığı esas alan, temelde içtimal ve iktisadi huzursuzluğa neden olan bir teşkilat olarak



KARMATiLER



ortaya çıktılar. Bununla birlikte Karmati hareketinin ilk dönemi (Setr dönemi) ve bazen daha sonraki safhalar (Devr-i Zuhur) hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Kannatiler, doktrinleriyle yerel kültürleri uzlaştırması aynı zamanda gizlilik esasına dayanmalan, bu tür hareketlerin adı geçen safhalannı yeterince aydınlatmak müm­ kün değildir. Bu durum araştırma yapmayı güçleştirmektedir. Çalışmanın zorlukla­ nndan biri de Karmati Hareketi 'nin muanzlarınca verilen bilgilerdir. Aynı şekilde Karmati taraflarlannın büyük bir bölümünün itikadi ve inançlannı gizleme meylin­ de oluşu da konunun aniaşılmasına engel bir husustur. Bu tavnn hareketin öğretisiy­ le ilişkilendirilmiş olması da meseleyi daha da güçleştirmiştir. Böylece Batıni ya­ zarlann birçoğu, eserlerinde

birtakım hayati önem taşıyan hakikatleri kasıtlı bir

şekilde gizlemiş ve hatta tahrif ettinnişlerdir. Bu da ihtilalci akımiann doğasında olan bir olgudur. Dördüncüsü hareketin baskı altında yaşamasından ve şartiann zorluğundan dolayı önemli liderlerinin birçoğunun, saklanmalan ve takma adlarla, farklı yerlerde görülme gerçeğidir. Gizli İmamlar, İmaıniann kaybolması gibi gi­ zemli olaylarda bu olgudan kaynaklanmaktadır. Belki de konunun anlaşılmasının önündeki en önemli problem, geniş bir böl­ gede ve farklı kimliklerle aynı doktrinin yayılmış olmasıdır. Batıni hareket, aktif olduğu yıllarda, misyonerlerinin gizli karakterlerinden dolayı değişik isimlerle ve mahalli ananelerle kendi içinde oldukça çok farklı gruplara bölünmüş olması araş­ tırmanın bir başka zorluğudur. Genelde kanşıklılardan kurtulmak amacıyla bu tür akımlar genel kavramlarla (Batıni, zındık, mülhid, rafızi, gulat, heresy, heterodoks) ifade edilmeye çalışılmıştır. Aslında bu genel kavramlar her grubu aynı şekilde ifade etmemektedir. Bu farklı isimlerio birkaçı organizasyonun ana şeklinin bir parçasıdır. Diğerleri ise mahalli tesirlerle merkezdeki yapılanmadan apayrı bir du­ rum arz etmektedirler. Bir başka hususta bu gruplar içinde gösterilmesine rağmen aslında Batıni hareketle rabıtasız, bununla beraber onunla kader birliği yapan ve merkezi otorite tarafından kabul edilen fırkalardır. Bu gruplar, değişik isimlerle adlandırmış olmalan, büyük kanşıklara sebep vermiştir. Yukanda da ifade etmeye çalıştığımız gibi bu kanşıklıktan kaçınmak için hepsini birden tanımlamak amacıyla Batıni, zındık, mülhid, rafızi, gulat, heresy, heterodoks kelimelerinin kullanılması alışkanlık haline gelmiştir. Fakat bu gruplann bir kısmının çıkış noktalan aynı ol­ makla birlikte, varmış olduklan sonuçlar çoğunlukla aynı değildir. Aynı şekilde bazı gruplar da çıkış noktalan aynı olmamakla birlikte varmak istedikleri sonuç itibariyle kader birliği yapmışlardır. Ülkemizde Karmatilik ile ilgili ak�demik bir çalışma yapılmamış olması araş­ tırma yapmayı zorunlu kılmaktadır. Bu çalışmayla konunun bütün unsurlanyla Türk ilim dünyası ve okuyucusunca bilinmesine yardımcı olacağı kanaatindeyiz. Aslında



Gi RiŞ •

Batı dünyasında da Kannatllik ile ilgili yapılan araştırmalarda Goeje'nin Bahreyn Kannatileriyle ilgili 1905 yılında yapmış olduğu eserle sınırlı kalmıştır. Konuyla ilgili çalışmalar adeta Goeje'nin bıraktığı yerde kalmıştır. Bu çalışma da Bahreyn Karmatilerinin siyasi faaliyetlerini incelediği için diğer bölgelerdeki Kannati faali­ yetlerin siyasi ve sosyoekonomik yapılarıyla ilgili bilgiden yoksundur. Özellikle Irak, Suriye, Hindistan, Maveraünnehir ve Yemen bölgelerindeki Kannatilerin siya­ si, sosyal ve iktisadi faaliyetleri hakkında kapsamlı bir araştırma yapılmamıştır. Yapılan araştırmalar da İsma'ili-Fatımi düzleminde yapılmış olup bunlar da daha çok inanç konularını kapsamaktadır. Bu çalışmanın ikinci önemli katkısı da Irak, Suriye, İran, Hindistan, Horasan, Bedahşan ve Rey bölgelerindeki Kannat'i faali­ yetleri ve tarihi, Türk Tarihi içinde önemli bir takım hususları içermiş olmasıdır. Bu bölgelerdeki Türk idarecilerinin, bu hareketle yapmış oldukları mücadele tarzı, sonraki dönemlerdeki, hatta günümüzdeki akımlarla da mücadelenin ip uçlannı vermektedir. Aynca Kannati düşünce tarzı, Anadolu, Balkanlar, Uzakdoğu ve Or­ tadoğu'daki heterodoks grupları üzerinde de önemli bir etkisi olmuştur. Konunun bu açılardan araştınlmamış olması da incelenmeyi zorunlu kılmıştır. Goeje'den sonra konuyla direk olmasa da İsma'ilik ile olan bağlantısı bağlamında Massignon, İvanow, Hamdani, Lewis, Mustafa Galip, Farhad Daftary ve daha sonra detaylı bir şekilde sunacağımız diğer araştırmacıların İsma'ililik hakkında yapmış oldukları çalışmalar, Kannatiler hakkında da sınırlı bilgiler vermektedir. Şimdiye kadar yapı­ lan çalışmalar genelde Batınilik ve İsma'ili hareketinin daha çok siyasi, itikad ve inanç açısından değerlendirilmesi mahiyetinde olduğu için bu

tarz çalışmalar, Gaza­

li'nin çalışmalarının bir devamı niteliğinde kabul edilebilir. Halbuki sosyal olaylar yalnızca inanç perspektifiyle açıklanamaz. Bu tür akımlar insana benzer, xaınızca bir organdan oluşmayıp bir organizasyonu andınr. İnsan nesiinin devam ettirilişi gibi, bu tür hareketler yok oluşundan sonra da fikirlerini zaman zaman başka bir ad altında tesir etme şeklinde de olsa başka bir hareket içinde devam eder. Cemi! Me­ riç bu olguyu, "Yankıları sönen uzak bir devrin bile, içtimai sınıfımıza göre bir manası vardır," şeklinde ifade eder._ ;

Bu cümleden yola çıkarak, çalışmamızda yukanda bahsettiğimiz bu bölgeler­ deki Karmatilerce yapılmış olan siyasi, sosyoekonomik ve doktrinsel faaliyetleri ele aldık. Çalışmamızda Karmatilerin İslam dünyasına sundu�. sosyal, iktisadi ve itikadi fık�rleri inceleyerek, İslam dünyasındaki etkisini de ortaya koymaya çalıştık. Bu husus, günümüz Ortado�'nun siyasi ve sosyal yapılanması hakkında da ip uçla­ n vermesi açısından da önem arz etmektedir. Aynca bugün Güney Asya'da özellik­ le Hindistan, Afganistan, Türkmenistan ve Özbekistan cografyasında yaşayan Ha­

zarlar gibi lsma'ili topluluklann anlaşılmasında Karmatiter ile ilgili yapılacak ça-



KARMATiLER



1

lışmalar etkili olacaktır. Özellikle Karmatilerin yayıldı�ı bölgeler ve Türk idarecile­ rin bu bölgelerde yapmış oldukları faaliyetler, bölgenin bugünkü yapısına da ışık tutmaktadır. Araştırmamızda,

en geniş ve genellikle en çok kabul edilen şekliyle

bazı terimleri kullanmaya çalıştık. Fakat Karmatilerce kullanılan terimleri ayrıca de�erlendirmeye aldık. Kullanılan terimler ve kavramları; terminoloji ve kavramlar bölümünde vermeye çalıştık. Çalışmamız bütün bölümleri itibariyle Karmatilerle alakah hususlar; Ortaçağ İslam dünyasında, yer yer anarşi ruhlu toplulukların oluş­

t

turduğu bu hareketin, " oplum üzerindeki olumsuz etkisini,incelemeye çalıştı�ınıız

/

gib Karmatilerin toplum üzerindeki olumlu etkisin�de incelerneyi ihmal etmedik. Özellikle Karmatiler'in ilim ve felsefeyi insanlara sevdirmek, toplumların müspet olarak kabul edilebilecek yönlerini almayı temel felsefe yapmaya çalışan İlıvan-ı Safa'nın, toplum üzerindeki olumlu etkisini de göz ardı etmemeye çalıştık. Genelde Batıni-İsma'ili gruplar içinde ele alınan Karmatiler, İsma'ili veya Ba­ tıni hareket içinde düşünülmüş, esas itibariyle İslam'ın Şia kolundan ve kısmen de İslam öncesi Yakın ve Ortado�'nun kültür yapısından özellikle İran ve Suriye Gnostisizminden kaynaklanan çeşitli mistik ve aşın �apkın akımların bir karışımı olarak İslam dünyasında IX. asırda ortaya çıkmıştır. İsma'ililik ve Karmatilik'in gelişmesi, başarısı ve çöküşünün; yer aldığı asırlarda gerek akide ve gerekse teşkilat yönünden birçok şekilde ifadesini bulmuştur. O bir taraftan kendi içinde yeni fırka­ lara ve dolayısıyla yeni fikirlere yer verirken, öte yandan mahiyeti itibariyle çoğun­ lukla müşterek çatışma zemini içinde olan yeni hareketler ve bizipiere ayrılma İsti­ dadını da korudu. Seferniye merkezinden İslam dünyasının birçok bölgesine gön­ dermiş oldukları dailer aracılı�ıyla birçok taraftar bulmuşlardır. Misyoner faaliyet­ leriyle, Irak'ın Kufe Sevad'ında, Yemen'de, Suriye'de kurmuş oldukları merkezler ve Bahreyn'de kurmuş olduklan Karmati devleti'nin karargahından, İslam dünyası­ nın çeşitli bölgelerine saldınlar, terörist girişimler yaptılar. Nihayetinde Fatımi Devleti'nin kuruluşuna kaynaklık etmeleri, hicri N. asırda, arka arkaya devam eden cüretli ve kutsal şeyleri aşağılayıcı hücumlarda buldular. Karmati zümreleri, hicri V. asırda halk kitleleri arasında ilim ve felsefeyi yayma teşebbüsünde bulunan

İhvanü's-Safa, hicri V. ve VI. asırlarda Suriye ve İran'ın korkunç Haşhaşileri, hep aynı sosyal çevrenin tezahürleridir. Siyasi program olarak karmakanşık itikadleri, eşitli�e dayalı mülkiyet anlayışı, senkretist felsefesi ve akide olarak gizli yapılanmasıyla ortaçağ İslam dünyasında içtimal h uzursuzlu�a sebebiyet veren ve teşkilatianma yapılarıyla da önemli bir zaman diliminde yöneticilerin korkulu rüyası oldular. Hatta bu manada etkileri günümüze kadar devam etmiştir. Karmatilik-İsma'iliğin uzlaştıncılık ve gizlilik terkibindeki mümeyyiz vasft, hareketin tarihinin tetkikini son derece zorlaştınnak-



GiRiŞ •

tadır. Bu tarihin büyük bir kısmı için güvenmek mecburiyetinde bulundugumuz muhalif kaynaklarının ön yargıları ve husumeti bu işi daha da zorlaştırmaktadır. İlk olarak, Karmati-İsma'ili hareketlerinin kronolojisi, hiç degilse ilk safhasıyla ilgili büyük ölçüde İsma'ili olmayan kaynaklara dayanmaktadır. Hatta, bütünüyle hadise­ leri anlatan Sünni ve İsna Aşeriyye yazariara dayanmaktadır. Bemard Lewis, Karmatilerin teşkilatianma tarzını, Masonik organizasyonuna benzeterek ve hareke­ te mensup olmayanların hem doktrinleri, hem de şahsiyetleri esrarlı bir müphemlik­ le gizlerneleri tarihçinin işini zorlaştırdı ve yakın zamana kadar İsma'ililigin menşe­ inin berrak ve dogru bir şekilde anlaşılınasını engelledigini" belirtmektedir. Bu nedenle şimdiye kadar hareketin bu dönemini

kapsayan tarihi hakkında, tatmin

edici bir çalışma yapılmış degildir. Çalışmamızda ortaçağın temel kaynaklannın taranması, bazı yeni kaynaklann ışığında ve eskilerin de buna bağlı olarak yeniden değerlendirilmesiyle Karmatilerin siyasi, sosyal ve teşkilat yapısını ortaya çıkarmaya çalıştık. Konuyla direk olarak çalışma yapılmamış olup, onunla baglantılı olarak İsma'ilik hakkında, Rudolph Strothrnann İvanow Stern Ali

(1877-1960),

(1886-1970),

(1904-1967),

(1888-1958),

Louis Massignon

(1883-1962),

Wladimir Aleksiyeviç

Ruseyin Feyzullah Hamdani, Bemard Lewis, Samuel M.

Marshall G. S. Hodgson

(1922-1968),

Wilferd Madelung, Asaf

Arif Tamir, Mustafa Galip, Abbas Hamdani, Isınail K. Poonawala,

Farhad Daftary ve diger ilim adamlan dikkate deger çalışmalar yaptılar. Bu çalış­ malar kayda değer bir şekilde konunun incelenmesine katkıda bulunmuştur. Bunun­ la beraber bugüne kadar yapılmış olan çalışmalar esas itibariyle İsma'ililer ve onla­ nn fikri ve dini alanındaki faaliyetleriyle ilgili olmuştur. De Sacy ve De Goeje'nin çalışmalan ise bıraktıklan

gibi kalmıştır.

İsma 'ilizm" çalışması, İs ma 'ili grupların

Bemard

Lewis'in

"The Orjins of

menşeini inceleyenler için önemli bir

kaynaktır. Son dönemlerde isma'ili kökenli birtakım araştırmalarda da İsma'ililer hakkında önemli ilerlemeler kaydedilmiş olmasına ragmen Goeje'nin "Memoire Sur /es Carmathes de Bahrein et fas Fatımzdes" adlı Bahreyn Karmatileriyle ilgili ça­ lışması dışında ondan sonra direk olarak Karmaliler hakkında herhangi bir çalışma yapılmamış olması, dikkat çekicidir. Konuyla ilgili İslam dünyasında, daha çok hissi ve ideolojik kaygılar sonucu yapılan bir-iki çalışma da Karmatiler'in siyasi, politik, sosyo-ekonomik yapısını ve etkilerini anlatmaktan uzaktır. Karmatilerle yapılan sistemli siyasi ve sosyal müca­ delenin ip uçlarını Gazneli, Sacogullan, Tolunoğullan, İhşidiler, Selçuklular'ın yapmaya çalıştıklannı görmekteyiz. Konuyla ilgili şimdiye kadar Ali Sevim'in "Me/ikşah Döneminde Ahsa Karmatilerine Karşı Yapılan Sefer" adlı makalesi dı­

şında herhangi bir çalışma yapılmamış olması bu hususunda aynca üzerinde durul-



KARMATiLER



masını zorunlu kılmıştır. Ayrıca Türk Tarihi için önemli bir hususu teşkil eden Türk devletlerinin onlarla yapmış oldukları mücadeleler de incelemeye deger bir husus­ tur. Bu dönemde Karmat'ilerle mücadele eden Türk devletlerinin Karmati ve İsma'ililerle uygulamış oldukları tarz, bu devletlerin sosyal tarihiyle ilgili bazı hu­ suslann daha iyi aniaşılmasını saglayacaktır. Karmatilerin ortaya çıkışları, siyasi ve sosyoekonomik yapılarının ortaya çıkmasından sonra, son bölümde incelemeye çalıştıgımız ilim, kültür ve medeniyet bölümüyle Karmatilerin sadece siyasi müca­ delelerle yapmayıp, ilmi faaliyetlerde de bulunduklannı göstermesi açısından kayda degerdir. Bu çalışmayı, elimizdeki ana kaynakları tetkik ederek modem çalışmaları da inceleyerek hareketin siyasi, sosyo-ekonomik, kültürel ve teşkilat yapısını ortaya koymaya çalıştık. Batılı araştırmacılar İsma'ililik ile ilgili ana kaynakların bir kıs­ mını daha önce tetkik ettiler. İlk kez kullandığımız kaynaklann ışıgında, ana kay­ nakların yeniden degerlendirilmesini yaparak Karmatilerin, İsma'ili hareketten farklılıgını ortaya koymaya çalıştık. Karmati hareketinin oluşumunu hazırlayan sebepler, siyasi tarihi, teşkilat yapısı, sosyo-ekonomik yapısı, hızlı yayılışı ve gü­ nümüze kadar süren etkileri ortaya çık armaya çalıştık.

B. Kaynak ve Araştırmalar Karmati Hareketinin siyasi, sosyal ve ekonomik yapısını incelerken objektif bir yaklaşım sergileyebilmek için Sunni, Şii ve İsma'ili gruplarca yazılmış eserler ince­ lenerek aralanndaki farklılıklar tespit edilmeye çalışılmıştır. Ele aldıgımız ilk kay­ naklar ortaçagın klasik kaynaklarıdır. Bu eserlerin Sünni tarihçilerce yazılmış ol­ ması konuya farklı bir bakış getirmektedir. Sünni grubunun kaynaklarının dezavan­ tajı Karmali hareketinin ilk devirlerindeki gizli tarihinin ve İsma'ili akaidinin ger­ çek bilgisinin Sünni dünyaya sızdıgı kadarıyla yer alınış olmasıdır. Bu nedenle Karmati-İsma'ili doktrini, Sünni dünyasına belli merhalelerden sonra geçmiştir. Bu son derecede önemli gelişim merhalelerini açıklayabilmek için de, bu kaynakları aynntılı bir şekilde incelenmesi gerekmektedir. Bu durum araştırınayı zorlaştıran bir husustur. Sunni, Şii ve İsma'ili gruplarına ait kaynaklar, fikri olarak birbirlerine alternatif olabilmek için birbirleriye mücadele etmiş olduklan için, bu kaynaklarca verilen bilgilerin tarihi perspektiften geçirilmesi zorunludur. Ülkemizde Karmatller hakkında Ali Sevim'in yukanda adını vermiş oldugumuz makalesi dışında çalışma yapılmamış olup; batıda ise makale veya İsma'ili çalışmaların ilgili bölümlerinde, sınırlı bilgiler şeklinde verilmiş olması, konuyla ilgili araştırma yapmayı zorunlu kılmaktadır. Siyasi tarihinin yanında Karmali hareketinin sosyal ve teşkilat yapısı-

• GiRiŞ • nın da incelenmesinin gerekliliği, araştırmadaki zorlukların başında gelmektedir. Aynca konuyu sağlıklı bir şekilde inceleyebilmek için, genel bir dünya tarihi ve mitoloji kültürü, İslam öncesi Uzakdoğu, Yakındoğu ve Ortadoğu'nun mistizmi ve kültürel yapısına ilaveten felsefe, antropoloji'den istifade etmek gerekmektedir. Aynca "Tarih ile Sosyoloji aynı kumaşın tersi ile yüzü gibidir," diyen Braudel'in ifade ettiği gibi Sosyolojiden de istifade etme zorunluluğu vardır. Bu nedenle sosyo-politik, sosyo-psikolojik, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel şartlan incele­ meye çalıştık. Saydığımız bu alt yapıya ilaveten sağlam bir tarih metodolojisini de çalışmamızın ana çatısını oluşturması için azami gayret göstermeye çalışttk1 • Nihayet Arap dOnyasında yapılmış olan çalışmalan da incelemeye çalıştık. Fa­ kat bu çalışmalann, yukanda saydığımız alt yapıdan yoksun oluşları, tarih metodu­ na uymayan daha çok hissi duygular ve ideolojik kaygılarla yapılan bir-iki eser göze çarpmaktadır. Bu çalışmalan da inceledik, yer yer oıılann değerlendirmeleri sunmaya çalıştık. Aynca batı dünyasında yapılan çalışmalan inceleyip, bu çalışma­ ların değerlendirmesini yapmayı öncelikli hedef olarak seçtik. Konuyla ilgili birinci elden kaynaklan incelemeye çalıştık. Bu eserleri; Tarih Kaynakları, İtikadi ve inanç konulan ele alan kaynaklar, Şii-İsma'ili kaynaklar olmak üzere üç grupta ele aldık. Konuyla ilgili, modem araştırma ve kaynakları da dördüncü kategoride ele almaya çalıştık.

a. Birinci Elden Kaynaklar 1. Tarih Kaynaklan Sahip olduğumuz ilk bilgiler Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi (ö1.3 l l /922)'ye aittir. Taberi, hiç şüphesiz Batınilik hareketi hakkındaki ilk bilgileri açıkça tasvir eden kişidir. Yalnız, Taberi 'de hareketin doktriniyle ilgili bilgileri bulmak veya hareketin değişik bölgelerdeki farklılıklanyla ilgili bilgiler yok, dene­ cek kadar azdır. Hatta farklı bölgelerdeki Karmati-İsrna'ili grupların birbirleriyle olan bağlantılanndan haberdar değildir. Buna en güzel örnek Suriye'deki Kamıati reislerin, Muhammed b. İsmail soyundan geldikleri iddiasına dikkat çekmesine rağmen Taberi, Kuzey Afrika'da ortaya çıkan Fatımiler ile Karmatilerin birbirleriyle ilişkilerinin olabileceğini düşünmez. Genel olarak Taberi'nin bakış açısı, döneminde yaşayan sıradan Bağdatltiann yaşadıklan olaylar şeklindedir. Siyasi olayların verilmesinin yanında doktrin ile ilgili bilgilerden yer yer kısa ifadeler şeklinde bahsetmektedir. Taberi' deki bilgiler,

1

Konu ile ilgili de�erlendirmeler için bkz. A. Yaşar Ocak, Türkler, Türkiye ve Islam. İ stanbul 2000,

s.

1 89- 1 90; a.mlf., Türk SufiliRine Bakışlnr, s. 27-28.



KARMATiLER



ll

Irak'taki ilk Kannati hareketi 278/89 l 'deki olaylarla başlar ve Suriye'de Kannati isyanının 294/906'da hastınlmasıyla sona erer. Taberi 'nin rivayeti sadece olaylara dayanır ve Karmatilere ait oldu� iddia edilen bir kitabın muhtasar haberi dışında hareketin doktriniyle ilgili hususlan müzakere için herhangi bir ilave bilgi vermez. Bemard Lewis, Arip b. Sa'd'n eserini bu manada daha kapsamlı bulmaktadır. Taberi'nin tarihi, Kurtuba'lı Arib b. Sa'd (ö l .370/980) tarafından 320/932 yılına kadar devam ettirilmiştir. Arib, Taberi'den yola çıkarak 29 1 , 293 ve 294 yıllannda­ ki hadiseleri yeniden özetler ve tarihini Bahreyn Karmatilerinin Ebu Said ve Ebu Tahir önderli�indeki faaliyetlerini anlatarak devam ettirir. Bunlardan başka, Arib, Kuzey Afrika'daki Fatımi propagandanın ve Mehdi Ubeydullah'ın son zaferinin tafsilatlı bir tarihçesini verir2 • Ayrıca iki hareket arasında bir ba� kurması kayda de�er bir husustur. Arip b. Sa'd'ın vermiş oldu�u bilgiler sonraki tarihçilerce de iktihas edilmiştir. Mes'udi, (öl.344/9S6) Tenbih ve Müruc adlı her iki eserlerinde Kannatiler'e birkaç sayfa ayınr ve Onların tarihini Ebu Tahir'in ölüm tarihi olan 332/944 yılına kadar devarn ettirir. Mes'udi kesin bir şekilde Taberi' den sonraki bilgilerin son mertebesini teşkil eder. Mes'udi, 1 0. yüzyılın başında yaşamış olan İbn Rizarn'ın çalışmasını incelemiş; O 'nun Batıni akaidini ve gizli sisteminin yorumunu yapacak bdar tanıdığı anlaşılmaktadır. Mes'udi'nin rivayetinin en önemli tarafı Yemen

Karmatileriyle, Kuzey Afrika Patımilerinin aralanndaki ba�ın farkında oluşudur. Mes'udi, bu konudaki ayrıntılı çalışmalannın sadece bir özeti olan, "Tenbih"deki paragraflarda bu meselelerden bahsebnekle yetinmiştir. Bu konudaki teferruatlı çalışması kayıptır. Konu hakkındaki umumi tavrından ve bizzat Karmatilerle ya­ pılmış sohbetlerden elde edilmiş oldu� birkaç işaretten görülüyor gibi ise de Mes 'udi'nin bilgilerinin kaynaklarını kesinlik olarak tespit etmek mümkün de�ildir. Bu devrin önernli bir tarihçisi de İsfahan'lı Hamza (4./9.)'dır. O'nun Karmatller haldandaki bilgileri siyasi mücadeleleri kapsamaktadır. Bemard Lewis, onun çalış­ ması hakkında "Karmatilerin inançlarından, siyasi ve dini münasebetlerinden bah­ setmediğini, bununla beraber devamlı ihtilafların, iç savaşların, içtimai ve iktisadi buhranlann, başşehirde avarn i 1 e hass arasındaki şiddetli çekişmelerin hüküm sür­ düğü dönemlerde, İmparatorluğun ve Bağdat'ın tedirgin durumunu tasvir etmesi" açısından ilgi çekici olduğunu belirtir. ihtilalci Karmatiliğin do�duğu ve geliştiği ihtilaflı ve hoşnutsuz ortarnı aniatmada bu tasvirin önemli bir katkısı vardır. Daha sonraki kaynaklardan bazıları, bu eserden istifade ederek, hareketin mücadelesini aniatmayı sürdürmüşlerdir. 1

Bernard l...ew is,

The Orjins of isma 'ilfs,

Cambridge 1 940,

s.

4.

• GiRiŞ •

Bununla birlikte, son dönemlerde neşredilen bazı kaynaklar vardır. Bunlardan Hilal es-Sabi (öl.4471105 5) ile Miskeveyh'e (öl.42 1/1030) ait olan iki önemli eseri detaylı bir şekilde çalışmamızda kullanmaya gayret gösterdik. Hilal es-Sabi, Sabit b. Kurra'nın3 büyük oğlu Sabit b. Sinan (öl.365/974)'ın kayıp tarihinin bir kısmı olan el yazması 105711647 tarihini taşımakta ve yazann kendi elyazmasından 577/1 1 8 1 tarihli, alınmıştır. Eser Suheyl Zekkar tarafından neşredilmiştir. Adı ge­ çen eser tarafımızdan incelenerek çalışmamızın ana kaynaklanndan birini teşkil etmiştir. Köken olarak Sabii bir aileden gelmiş olan yazanmızın vermiş olduğu bilgilerin sıhhatinden şüphelenmek için anlamlı bir sebep görülmemektedir. Sabii kökenli olduğu için verdiği bilgiler Müslüman gruplar arasındaki mezhepsel kaygı­ lardan kaynaklanan birtakım hususları, Hilal es-Sabi 'nin çalışmasında olmaması, araştırmanın sıhhati açısından kayda değerdir. Sabit; Karmatilerin ortaya çıkışından son dönemlerine kadar özellikle Bahreyn, Suriye ve Mezopotamya'daki Karmatiler'in tarihini anlatır. Ayrıca Abbasiler'in, Tolunoğullarının, İhşidilerin, Sacoğullarının yapmış olduklan faaliyetler hakkında bilgi verir. Fatımi Halifesi Muiz ile Karmatller arasındaki savaşı detaylı bir şekilde nakleder ve çağdaş bir vesika oluşun bütün özelliklerini gösterir. Bir başka kaynak grubu da, Kitab el-Uyun ve İbn el-Esir'in (ö l .631/1234) çalışmalandır. Yemenli bir dal olan idrisi'nin eseri Uyun u '1 Ahbar 'dır4• Hz. Ali 'nin evlenmesinden yazann kendi dönemine kadar (9/IS.asır) İsma'iliğin tarihini anlatan bu eser 7 cilttir. Bu eser, Hamdani tarafından "Der İslam"da birkaç bölümü neşredilmiştir. İbnü'l E­ sir'in eseri doğu-batı dünyasında saygı ve takdirle karşılanmıştır. Eser on iki ciltten oluşan El-Kamil fi't-Tarih'in ilk yedi cildi, Taberi'ye istinad edilmiş olup sonraki dönemleri diğer ciltlerde incelenmiştir. Eser, konumuzia ilgili kıymetli bilgiler ver­ mektedir. El-Kamil fi't-Tarih Prof. Dr. Abdülkerim Özaydın ile Prof Dr. Ahmet Ağırakça tarafından Türkçeye kazandınlmıştır. Miskeveyh ve İbn el-Esir Sabit'in vermiş olduğu bilgilere çok yakın beyanlarda bulunmaları, bahsi geçen devir için her iki yazar için Sabit'in ana kaynak teşkil ettiğini anlamaktayız. Sabit'in çalışması bilgi itibariyle Taberi'den daha ileri bir merhaleyi temsil eder. Kuzey Afrika İsma'ililerle Karmatller arasındaki münasebetin farkında oldugunu muhtelif vesile­ lerle gösterir. Fakat onların ne akaidinden bahseder, ne de mezhebin umumi yayılı­ şından önceki tarihinin farkındadır.

Geniş b i lgi i çi n bkz . Abdullah Ekinci, 111-Xfl. Yüzy ı llar A ra.ı·ında Urfa •

Fikri Hayal, Harran Ü n . Sosyal B i l . En st.

ve Çt!vrt!.finde Dini ve

( Y . Y . L.Tez .), Şanlıurfa 1 996. s. 1 03 .

W. lvanow, A Guide l o lsmai 'ili Li1era1ure, London 1 9 33,

s.

6 2 ; Bernard Lewis,

s.

I S.



KARMATiLER



ll

Sünni kaynaklann İsma'ili doktrin hakkında önemli bilgiler vermelerine rağ­ men Karmatiler hakkındaki bilgiler sınırlıdır. Bu dönemin bilinen en eski yazarı muhtemelen 4/10. asrın başlannda yaşayan Ebu Abdullah b. Rizam' dır. Bir tarih yazanndan çok bir Kelamcı olarak görünmesine rağmen tarihi kaynaklar arasında zikredilebilir. Çünkü O'nun rivayetleri tarihi eserler grubunda korunmuştur ve Karmatilerin tarihini yazma konusunda aşikar bir temayülün başlangıcı olarak dik­ kati çeker. Karmatiler hakkındaki rivayetlerinde İbn Rizarn'ın ortaya koyduğu ha­ reket tarzını örnek alan kaynaklar arasında Nizarn'ül-Mülk, İbn Şeddad, Ebu' I -Fida ve Reşid'üd-Din'in eserlerini saymak mümkündür. Başka bir kaynak grubu da İbn Rizarn'ın eseri ve ondan yararlanan kaynaklardır. İbn Rizarn'ın orij inal eseri kay­ bolmuştur. Fakat hemen hemen Muiz'le aynı asırda yaşayan Ehu Muhsin'in eserin­ de nakledildiğini, Makrizi'nin ifadesinden anlamaktayıi. Ehu Muhsin'in metni ise bize iki farklı şekilde ulaşmıştır. Bunlardan birincisi Makrizi'de bulunmaktadır. Makrizi, itikad bölümünü Hitat'ında, tarih bölümünü de Mukaffa' sında vermekte­ dir. Ehu Muhsin'in açıklamasını, Makrizi İttiaz'ında özet bir şekilde verir. Ayrıca İbn

Rizarn'ın

rivayetleri,

İbn

Nedim'in

"Fihrist"inde6

iktihas

edilmiştir.

Mes'udi' nin İbn Rizam'ı tenkit etmesine rağmen, O'nun rivayetinin, tasvip etmediği İbn Rizami'nkinden çok az farklı olduğunu kaydetmektedir. İvanow, İbn Rizarn'in verdiği yemin tertiplerinin Hindistan İsma'ilileri arasında hala kullanılanlara çok benzediği ve O ' nun' İsma'ililere isnad ettiği akidelerin Nasır'ud-Din Tusi'nin ince­ lemelerindekilere de tıpatıp uyduğunu kaydeder7• Taberi ve Sabit b. Sinan'ın eserle­ rinde olmayan Meymun el-Kaddah ve oğlu Abdullah'ın isimleri İbn Rizarn'da ge­ çer ve Onunla birlikte Meymun el-Kaddah ve oğlu Abdullah'ın isimleri Sünni tarih kitaplannda geçmeye başlamıştır. Fatımi'lerle Karmatiler arasındaki münasebet tespit edilir. Bağdat'ta 402/1 O l l yılında neşredilen, Fatımiliğe karşı meşhur bir bildiride İbn Rizarn'ın bazı iddialan alenen ifşa edildi. İlk Fatımi Halifesi olan Ubeydullah'ın gerçekte Düalist (senevi) olan, Deysani mezhebinin kurucusu Deysan'ın Said isimli torunu ve kafir olduğu iddia edildi. Bununla beraber Abdul­ lah b. Meymun ve babasından söz edilmez. Bir başka önemli kaynakta Bahaeddin el-Cenadi (öl.732/1 3 3 l )'nin Kitab es­ Suluk'ü, Yemen Tarihi adlı eserin içinde neşredilmiştir. Eser, Yemen'li Karmatller hakkında bilgi vermektedir. El-Cenadi yegane otorite olarak kabul ettiği Sünni bir alim ve Yemen'li bir fakih olan Ebu Abdullah Muhammed b. Malik b. Ebi '1-

Makrizi,

İtti 'azü'l Hünefa, Kahire 1 967, Fihrist, Beyrut, Trz., s . 1 86

6

İbo Nedim,

7

W. lvanow, Guide,

s.

56.

s.l2.

Kabail'in sözlerini aktardı�ını kaydeder. Buna göre O, Süleyhiler8 döneminde, Karmati hareketine katılmıştır. Hareketin doktrini hakkında mükemmel bir bilgiye sahip olup, Karrnati akaidinin bozuklu�nu anlayınca, hepsini reddetti ve bu aleai­ din üzerine kuruldu�u ana prensipleri tasvir eden meşhur eserini9 tertip etti. Bu çalışmayla Karmatilerin günahkarlı�ını ispatlamaya çalıştı. Ayrıca okuyucularını, onların hilelerine ve yalancılıklarına karşı uyarınayı amaç edinmiştir. Karmatilerle ilgili "Keşfıi Esrar 'ül-Biitıniyye ve Ahbar ül-Karamita" olarak isimlendirilen eser, Kahire'de 1 939'da basıldı. Eserin yazan Muhammed b. Malik b. Ebi'-Fedail el­ Hammad el-Yernan' dir. Eser tercüme edilerek, "Batınilerin ve Karmatilerin İçyüzü" adıyla 1 948 yılında Diyanet işleri Başkanlı�ı Yayınlan arasında yayınlandı. Kitabın içeri�inden yazarın, Fatımi halifesi Mustansır (427-87/ 1 035-94)'ın muasın oldu�u anlaşılmaktadır. Ayrıca İbnü'l Adim'in Bu�yetü 'l Talep fi Tarihü'l Halep, Makdisi 'nin Kitabü'l Bed'i ve't-Tarih, İbn Ta�berdi'nin Nücüz-Zahire gibi temel kaynaklan da taradık. Konuyu ele alan, birinci elden sayılabilecek tarih kaynaklann önemli bir kısmının değerlendirmesini yapmaya çalıştık. Tabiidir ki isimlerinden bahsedilmemiş bazı kaynaklar da mevcuttur.Yeri geldi�inde bunlara da işaret edilecektir.

2. İtikadi ve İnanç Konularını Ele Alan Kaynaklar Aykın bir hareket olarak Batınilik, Sünni anlayışıyla yazılmış kaynaklarda ö­ nemli bir yer işgal eder. Sünni Kelamcılann yazmış oldu�u eserlerden Batıni akaidi hakkında bilgi edinmek mümkündür. Fakat bundan daha önemlisi onlar üzerindeki etkilerin izlerini bulmak konunun farklı bir boyutudur. Bu boyutta araştınimaya de�er bir husustur. Konumuzun kapsamı içinde yer almadı�ı için sadece bu hususa dikkat çekmekle yetinece�iz. Ortaça� İslam dünyasında yüksek derecede gelişme göstermiş olan Mezhepler ve Dinler tarihi üzerindeki çalışmalar ve Kelam konula­ nnı ele alan eserlerde konuyla ilgili bazı hususları bulmak mümkündür. Bilinen sebeplerden dolayı bu eserlerin büyük bir kısmı Satınilik hareketinin dini tarihinden ziyade onlann kelami ve itikadi görüşlerinden bahsetmektedir. Bu açılar çalışmamı­ zın kapsamı dışında kalıp, bununla birlikte bu kaynakları da inceleme�i de�erli kılan, dağınık tarihi bilgilerin mevcudiyetidir. Yalnız bu alandaki çalışmalann bir­ takım mahsurlan vardır. Özellikle Kelamcıların güvenirliklerini ortadan kaldıran, bazı konularda objektif davranmamış olmalandır. Onların, incelemiş oldukları ha­ reketlere karşı peşin fikirli oluşları aynı zamanda onların inkişafını açık ve do� 1

lsma'ili Dai Ali b.

Muhammed (429-483/ 1 037- I OBO)Yemende SUieybi hanedanının

Islam Devletleri Tarihi, ! s tan bu l , 1980, s. 95; "SUieyhiler" lA., Xl, Eskişehir 1 997, s. 1 7-2 1 . Babseddin el-Canadt, Kiıabü 's-SülUk, ed. Hasan Süleyman Mahmud, 1 896. dur. Bkz. C. E. Bosworth,

9

kuruc usu­

Neşet Ça!atay,



KARMATiLER



olarak göstermek hususuyla ilgilenmemiş olmalan önemli bir eksiklik olarak kabul edilmelidir. Bu hareketlerin ortaya çıkışlannın arka planlarıyla ilgilenmemiş olma­ lan da bu çalışmaların eksik yönüdür. Aynca bu çalışmalann yazarlan yaşadıklan dönemin siyasi, sosyo-ekonomik olaylarından kendilerini soyutlayamamışlardır. Bu eserlerin yazarlan zaman zaman mezhep taraftarlarınca da nefretle reddedecekleri isnatlarda bulunmuşlardır. Bu isnatlann bir kısmı propaganda amaçlı yapılmış, bir kısmı da bilinçli bir tavırla olmayıp yanlış bilgi edinmelerinden dolayı ortaya çıktığı ihtimal dahilindedir. Bu kaynaklar İslam dünyasındaki, mezheplerin tarihi ve itikadi konulanyla il­ gili vermiş oldu� bilgiler, bugün bile temel dayanak olarak kabul edilmektedir. Bu eserlerin başında; İslam Mezheplerinin en erken sınıflandırması Ebu'I-Hasan el­ Eş'ari (öl.3 2 1 /933)'nin Makalatu' l -İslamiyyin adlı çalışmadır. Eser, konuyu aynn­ tılı kabul edebileceğimiz bir tarzda birtakım kaygılardan uzak daha çok açıklama mahiyetinde incelemeye çalışır. Eş'ari'nin açıklama içerikli çalışmasını Malati (öl.377/987)'nin reddiye mahiyetindeki çalışması izler. Asıl ismi Muhammed b. Ahmed b. Abdurrahman olan Malati, Malatya'da doğduğu için bu nisbet kendisine verilmiştir. Malati, "et-Tenbih ve 'r-Red ald Ehli 'l-Ehvfıi ve I-Bid a"adlı eserinde, Karmatilerin inanç ve sosyal hayatıyla ilgili çok değerli bilgiler vermektedir. Malati; Karmatilerin, Tanrı, Peygamber, haram-helal değerlendirmeleri, cennet­ cehennem telakkileri, ve tenasüh inaruşlan hakkında bilgiler vermektedir. Malali'nin vermiş oldu� en ilginç bilgiler, Karmatilerin aile ve namus mefhumla­ rının olmayışı ve eşcinsel oldukları değerlendirmesidir. Mal-mülk anlayışlan hak­ kında da bilgi vererek, onlan eleştirir. Malali'nin vermiş olduğu bilgiler, konu hak­ kında bilgi verenlerin en uç noktasını oluşturduğu kanaatindeyiz. Her ikisinden de daha ayrıntılı olarak kabul edebileceğimiz Eş' ari okuluna mensup, Kelamcı Ebu Mansur Abdullkadir b. Tahir el-Bağdadi (öl. 429/1037)'nin el-Fark Beyne 'l-Fırak adlı eseri Şii mezheplerin akidelerinin ve ayrı tarihlerinin tefemıatlı bir tetkikini verir. Eser Mezhepler Arasındaki Farklar adıyla Ethem Ruhi Fığlah tarafından Türkçe'ye kazandınlmıştır. Eserdeki bilgiler bazı farklılıklarla birlikte İbn Rizarn'ın rivayetine dayanmaktadır. Bağdadi, eserinin Batıniyye bölümünde tarihi bilgilerde verir. Keza Şehristani (öl.548/1 1 53)'de bu konuyu inceler. O'nun tavn şaşılacak oranda toleranslıdır. Şehristani, diğerlerinden farklı olarak, bazı isma'ili kaynaklan da kullanmıştır. Bununla beraber Şehristani'nin eseri tamamen itikad konularını içermekle ve tarihi bilgiler yok denecek kadar azdır. '

'

Batmilikle ilgili Sünni kaynakları içinde çok önemli bir yeri olan Gazali (öl .505/1 ı ı ı )'nin "Kitab el-Red alfı Fadaihi'l-Batiniyye" adlı eseridir. Eser, Avni İlhan tarafindan, "Batıniliğin lçyüzü" adıyla Türkçe'ye kazandınlmıştır. Eser, esas

• GiRiŞ •

itibariyle itikad konularını inceledigi için tarihi olaylara kaynaklık etmekten uzaktır. İbnu'l Cevz'i'nin Telbisu İblis'i ile Muhammed b. Hasan Deylemi'nin Beyanu mez­ hebi ·ı Batıniye adlı eserler konumuz açısından kayda deger eserlerdir. Bu eseriere yazma halinde bulunan "Kitab Tesbit Delail Nubuvvet Seyyidina Muhammed'' adlı eseri de ilave edebiliriz. Eserin yazarı, 415 veya 4 16/1024-25 'de ölen, Mutezile okulunun etkisinde olan Kadi' 1-Kudad Abdul'ül-Cabbar b. Muhammed b. Abddul'ül-Cebbar' dır. O, İbn Ayyaş'ın talebesi ve devrinin mutezili şeyhi olarak kabul edilmektedir. Eser, "Kitab Tesbit De/ai/ Nubuvvet Seyyidina Muhammed" adı ile İstanbul' da Şehid Ali Paşa Kütüphanesinde yazma bir nüshası mevcuttur. Eserin mikro filminden bir nüshası tarafımızdan alınmış olup, konumuzia ilgili kısımları incelenmiştir. Daha çok itikadi hususlara değinen bu yazma nüsha, 294 varak olup 143-153 varaklar arası Biitınilik hareketi dolayısıyla Karmati-İsma'ililerden bah­ setmektedir. Abdul'ül-Cebbar, ismini zikrederek İbn Rizarn'dan faydalanmıştır. Ancak Onun rivayetleri birçok bakımdan orijinal olup, önceki kaynaklardan da farklı olarak yeni bilgiler içermektedir. O'nun eseri sonraki muhtelif tarihçiler tara­ fından güvenilir bir kaynak olarak da kullanılmıştır. Konumuzia ilgili Sünni gruplarca oluşturulan tarihi ve itikad ve inanç konula­ nnı ele alan eserlerin belli başlılarını incelemeye çalıştık. Şüphesiz bu eseriere ila­ veten Seyahatnameler, edebi-felsefi eserler ve diğer çalışmalarda da değerli bilgiler bulunmaktadır. Fakat bu eserlerin hiçbiri İbn Havkal'ın eseri ile Nasır-ı Rusrev' in Sefernamesi kadar müstakil bir öneme haiz değildir. Bu iki seyyah İsma'ili kabul edildiği için, bundan sonraki bölümde inceleye çalıştık. 3.

Şii ve İsma 'ili Kaynaklar

Yukanda bahsettigirniz kaynaklardan ayn olarak mutedil Şia veya İsna Aşeriyye'ye ait kaynaklarda da bu hareketlerle ilgili özet bilgiler bulunmaktadır. Konumuzia ilgili olarak bize bir hayli ışık tutan İsna aşeriyye yazarlan tarafından yazılan iki eser vardır. Bunlar mezhepler ve dinler üzerine yazılmış iki araştırmadır. Ön yargılardan kısmen uzak olan bu eserlerden birincisi Şii mezhepler üzerinde bir araştırma olan Ebu Muhammed e ı -Hasan b. Musa en-Nevbahti (ö 1 .3 ı 0/922)'ye isnad edilen Firak eş-Şia'dır. Bu eser, Şiiligin bir tetkikidir ve Hz. Ali'nin ölümün­ den, İsna aşerilerin kaybolan 12. imarnma kadar olan dönemi anlatmaktadır. Eser dikkat çekecek derecede, tarafsız bir üslupla yazılmıştır. İsma'ililerin ilk tarihiyle ilgili bilgileri ihtiva eder. Yazar oldukça ılımlı bir Şii' dir ve Şii kaynaklar kadar Sünni kaynakları da kullanmıştır. Bazı hususlarda Sünni muasırlarından daha aynn­ tılı degildir. Abdullah b. Meymun' dan bahsetmeyip, bununla birlikte o, Muhammed



KARMATiLER



ll

b. el-Hanefıyye, Muhammed el-Bakır ve Ca'fer es-Sadık etrafında toplanan ilk İsma' ililik öncesi fırkaların teferruatlı bir tasvirini vermektedir. Uzun bir dönem bu tür hareketlerle ilgili yapılan değerlendirmeler, hareketin muhaliflerinin eserlerine dayanılarak yapılmıştır. İsma' ililer-Karmatilerin sahip olduklan literatürleri, idarecilerin sansürü ve İsma'ililiğin gizliliği sayesinde yakın doğuda hemen hemen kaybolmuştur. Son dönemlerde Suriye İsma'ilileri arasında toplanan bazı dokümanlar Guyard tarafından neşredilmiştir. Orta-Asya İsma'ilileri arasında bulunan diğer birkaç doküman da Rus süreli yayınlannda neşredilmiştir. Ardından W. İvanow ve B. F. Hamdani'nin çalışmalan sayesinde Hindistan'ın İsma'ili kütüphaneterindeki kaynaklara ulaşılmış ve bunlar da periyodik bir şekilde neşredilmiştir. Bu döneme kadar, bu literatürün bir kısmı özel ve umumi koleksi­ yonlarda korunduğu anlaşılmaktadır. Londra'daki konuyla

ilgili

çok

kıymetli

kaynak

ve

The Institute ofIsmaili Studies 'de

eserleri

bastırmıştır.

Çalışmamızda

İvanow'un neşretmiş olduğu bu literatürden yararlanmaya çalıştık. Bunlann yanın­ da İsma'ili materyalin ekseriyeti büyük bir farkla dini ve felsefi mahiyettedir. Ya'kup es-Sicistam'nin

Kitabu 'l lftihar, Kitabu '/ Yenabi, İstabu 'n Nubuvve ve

Tuhfetu 'l Mustecibin, Kadi Nu 'man, Esasu 't Te 'vii, İhtilafu usuli '/ Mezahip, De 'amu '/ İslam ve Te 'vi/u 'd De 'a 'im adlı eserlerdir. İsma' ili-Karmatiler hakkında çok değerli bilgiler veren ve aynı mezhep men­ subu olan iki Sey)rahı da İsma'ili kaynaklar arasında sayılmaktadır. Nasır-ı Hüsrev (öl.48 1 1 1 088) ve İbn Havkal

(10.

asnn sonu)'ın seyahatnameleri sayesinde Bahreyn­

'deki Karmati Devleti ve işleyişi hakkında ilk elden bilgilere sahip bulunmaktayız. Aynca

İsma'ili

olup

olmadıklarıyla

ilgili

değişik

değerlendirmeler

olsa

da

İsma' ililik-Karmatilik ile yakından alakah olan İlıvan-ı Safa Risaleleridir. Bu nsale­ ler daha çok itikadi ve felsefi konularda bilgi vermektedir. Her yönüyle kıymetli tarihi tespitleri ihtiva etmektedir. Son olarak; bu eserler Batıni hareketiyle ilgili olayları aktaran kaynaklardır. Bu eserlerin yazarları hareket ile bağlantılarının oluşu; rivayetlerde, tarafsız olmalan işin doğasına aykındır. Bu nedenle farklı gruplar halinde sınıflandırdığımız kaynak­ lan eleştiriye tabi tutarak, bu kaynaklann karşılaştınlmasını yaptığımız takdirde, olaylarla ilgili rivayetlerin birleştirilmesi bizi sağlıklı bir sonuca ulaştıracağı kanaa­ tindeyiz.

b. Modern İnceleme ve Araştırmalar De Sacy, Dozy, Hammer, Quatremere, Guyard, Blochet, De Goeje, Rudolph Strothmann (1 877- 1 960), Louis Massignon (1883-1 962), Wladimir Aleksiyeviç İvanow (1 886-1 970), Paul Kraus (1 04-1 944), Samuel M.

Stern (1 904-1 967),



Marshall

G.

S.

Hodgson

G iRiŞ •

( 1 922-1 968), Henry Corbin (1 903-1 978), Wilferd

Madelung, Huseyin Feyzullah Hamdani, Bemard Lewis, Asaf Ali

( 1 888-1 958), Arif

Tamir, Mustafa Galip, Abbas Hamdani, Aziz Esmail, Azim Nanji, Isınail K. Poonawala ve Farhad Daftary gibi araştırmacıların İsma'ililer hakkındaki çalışmala­ n istifadeye değer çalışmalardır. Bu araştırmacılardan De Sacy, Dozy, H ammer, Quatremere, Guyard, Blochet ve De Goeje İsma'ililerle ilgili ilk olarak çalışma yapan bilim adamlandır. De Sacy, Dozy, Hammer, Quatremere, Guyard, Blochet ve De Goeje esas olarak İbn Rizarn'ın açıklamalanna dayanma temayülünü göstermiş­ lerdir. Onlara göre İsma' ililer, Fatımiler ve Karmatller aynı hareketin farklı isimle­ rinden ibarettirler. Bu hareket İmam İsmail'in kardeşlerine karşı olarak, onun iddia­ larına inanan ayrı bir grubun ortaya çıkışıyla başladı. Fakat yeniden teşkilatlanması, hususi akaidi ve müesses vasfını kazanınas ı ancak hicri 3. asırda olmuştur. Bu olu­ şum Abdullah b. Meymun'un şeytani dehası sayesinde kurumsallaşma sürecine girmiştir. ivanow, bir taraftan Fatımiler ile İsma'ililerin ilişkilerini, diğer taraftan da Karmatller arasındaki ilişkiyi reddeder. Ona göre, Karmatller Ehl-i Sünnet kadar Patımilere de nefretle bakmaktadırlar. Aynı zamanda Karmatilerle Fatımiler arasın­ da önemli itikadi farklar bulunmaktadır. Abdullah b. Meymun, Dindan ve diğer isimler İsma'ili literatüründe tanınmaz. Böylece ilk İsma'ililikle onlann hiçbir mü­ nasebetlerinin olmadığı

göz önüne serilir. İvanow, Fatımi halifeterin meşruiyetini

tasdik mevzuunda da hiçbir tereddüt göstermemiştir. İsma' ililer, Fatımiler ve Karmatller hepsi

Massignon'a göre ise,

3./8. asırda İmam İsmail, hocası ve rehbe­

ri Ebu'l-Hattab, Meymun el-Kaddah ve diğer çağdaşlan tarafından kurulan bir ve aynı hareketi oluşturan gruplardır. Fatımi Halifeleri Meymun el Kaddah'ın soyun­ dan gelmişlerdir. Bununla beraber Massignon, insaniann maddi evlatlan olmadı­ ğında, gerçek varister olarak kabul edilen manevi eviatiann İsrna'ili akidedeki öne­ mini vurgular. Bemard Lewis, İsrna 'ilileri, Patımileri ve Karmatiler'i aynı paralelde olan hareketler olarak görür. Fakat çalışmamızda bu üç hareketin zamanla farklılaş­ tığını hatta birbirinden ayrıldıklannı görmekteyiz. Karşılıklı siyasi ve fikri mücade­ lesiyle kendi düşünce tarzlannı oluşturmak için çaba sarf etmiş olmalan bunun en açık delilidir. Son olarak ülkemizde bu konuyla bağlantılı yapılan eserlerden de yararlandık, İlk başta, Fuad Köprülü 'nün eserleri ve makalelerinden yararlanmaya çalıştık. Fuad Köprülü, özellikle

"Türk Edebiyatında İlk Mutasawıflar " ile "Osmanlı Devletinin

Kuruluşu" adlı eserlerinde Karmatiler'in, Fütüvvet-Ahilik müessesesine tesirini veya menşei olup olmadığı konusundaki değerlendirmeleri kayda degerdir. Aynca bu tür akımlann, Suriye üzerinden Anadolu'ya etki ettiğini vurgular. Bu husus



KARMATiLER



İsma'ili-Karmati ideolojisinin Anadolu ve Balkanlan etkilernesi açısından önemli bir husustur. Ülkemizde yapılan çalışmalardan biri de Abdülbaki Gölpınarlı'nın

"Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şiilik"adlı çalışmasıdır. Bu eser de bir bütün olarak Şiilik ve mezhepler incelenmeye çalışılmıştır. Osman Turan, İbrahim Kafeso�lu ve M. Altay Köymen, çalışmalannda, Selçuklulann Batıni-İsma'ili grup­ lanyla yapmış oldu� mücadeleler hakkında önemli bilgiler yer almaktadır. Bu de�erlendinneler, çalışmamız için önemli bir dayanak olmuştur. Ali Sevim'in

"Melikşah Döneminde Artuk Bey 'in Ahsa ve Bahreyn Karmatileri Sefed' adlı ma­ kalesinden yararlanmaya çalıştık. Ayrıca Ahmet Yaşar Ocak, çalışmalannda sonra­ ki dönemlerde ortaya çıkan hareketleri incelemiş olmasına ra�n, bu çalışmaların ilk bölümlerindeki de�erlendirmeler, çok de�erli uyanlar ve bilgiler olup, çalışma­ mızın oluşmasına önemli katkısı olmuştur. A. Yaşar Ocak'ın "Osmanlı Toplumunda

Zındıklar ve Mülhidler" adlı çalışmasının ilk bölümündeki bilgiler konumuz açısın­ dan kayda de�er bilgilerdir. Son olarak M. Şerefettin Yaltkaya, Ahmet Ateş, Hilmi Ziya Ülken, Ramazan Şeşen, Erdo�an Merçil, Kazım Yaşar Kopraman ve Abdülkerim Özaydın'ın çalış­ malanndan Batınilik, İsma'ilik gibi gruplann Türklerle münasebetleri hususlannda­ ki de�erli bilgilerden istifade edilmiştir. Özellikle bu de�erli bilim adamlannın çalışmalanndan isma'ililerle mücadele eden bazı Türk komutanlannın faaliyetleri­ nin anlaşılması ve Türk devletlerin mücadele tarzlarının aniaşılmasına katkı sa�la­ mıştır.

BİRİNCİ BÖLÜM Yankıları sönen uzak bir devrin bile, içtimal sınıfimıza göre bir manası vardır . Cemi/ MERİÇ

KARMATi HAREKETİNİN TERMİNOLOJİSİ VE ARKA PLANI

A. Terminoloji ve Kavramlar Ortaça� İslam dünyasında terörist eylemleri, ö�etileri, istila ve yağmalanyla ünlenen ve genel olarak Batıni olarak isimlendirilen, fakat özelde farklı isimlerle adlandırılan birçok akım ortaya çıkmıştır. Ortaça� İslam dünyasında sapkınlık (heresy) olarak adlandınlan Karmati akımını incelemeye geçmeden önce, konunun daha iyi anlaşılabitmesine yardımcı ·olması açısından, Karmati hareketi ile ba�lantılı olan kavramların tarihçesi ve anlamiarım de�erlendirmeye tabi tutmaleta fayda var­ dır. Çünkü adı geçen hareket ile birlikte İslam literatürüne yeni birtakım kavramlar girmiştir. İslam dünyası Sünni (Ortodoks), ve Sünniliğe aykın (heterodoks) gruplar ol­ mak üzere, başlıca iki gruba ayrılmıştır. Zaman zaman bu grupların kutuptaşma sürecine giı;miş olması siyasi ve ideolojik mücadeleye zemin hazırlamıştır. Bu ku­ tuplaşmanın sonucunda Ortaça� İslam dünyasında, ortaya çıkan hareketlerin birço­ ğu ya şahısların yada toplulukların

iktidarım hedef almışlardır. Bunlar siyasi ve

dünyevi ihtiras, arzu ve menfaatlerinin tesiriyle ortaya çıkmış, yaşayabilmek içinde; İslam inancının temel yasalannı, İslam tarihinde vuku bulmuş, bazı olayları anlama şekilleri ve yorumlama tarzlan, bu iki eksenli yapı yeni birçok akımı etkilemiştir. Bu gruplar; coğrafi, sosyokültürel ve sosyoekonomik vb. unsurların etkisi ile deği­ şik propaganda yöntemlerini

uygulamışlardır. Batıni olarak adlandınlan grubun

tatilıçesine geçmeden önce Biitıni kavramı hakkındaki değerlendirmelere göz at­ mamızda fayda vardır.



KARMATl HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

a. Batm-Zabir Kavramı Batıni, gizli olmak, bir şeyin iç yüzünü bilmek, anlamında olup, batn veya butün kökünden türemiştir1 • Ragıp el-İsfahani (ö. 503/ 1 1 09), btn kelimesini "bir şeyin yeraltında bulunup gizli kalması" şeklinde izah etmiştii. Erken dönem kay­ naklannda geçmeyen kavram, terim olarak "her zahirin bir batını ve her nassın bir te'vili bulunduğu ve bunu da masum bir imarnın bilebileceğini iddia eden"3 grup­ larca

kullanılmıştır. Batın kavramı İsma'ili ve Karmati gruplannca başlangıçta

genel bir kabul olarak kanunların gizli ınanası olarak algılanmış daha sonra yasala­ nn gerçek manası olarak kabul edilmiştir4• İlk dönem kaynaklannda olmayan kav­ ram

II.

ayet ve hadislerin zahirierinde bulunmayan, Batıni te 'viller getirme faaliyetine hicri Şii kaynaklannda bulunmakla birlikte Batıniyye kavramı ilk olarak

Mak:disi'nin el-Bed ve't-Tarih' inde kullanılmıştır5• Bu noktada terimin h.

IV.

asnn

ilk yarısında kullanılmaya başlandığı düşünülebilir. Şehristani de aynı kavramla ilgili olarak net bir tarzda bilginin ortaya konmamasının nedenini açıklarken terim­ den bahseder ve teferruatlı bilgi verilerneyişinin farklı bölgelerde ve farklı isimler altında yayılmasının sonucu olduğunu vurgular6. İsma'ili öğretiye göre ise Zahir ile Batın, ruh ile ceset gibidir. İkisi birleşince, bundan bir çok faydalar hasıl olur ve birey kainattaki güzellikleri tam olarak kavrar. Zahir cisimler gibidir; Biitın ise onun gölgesine benzer7• Bu tanımların dışında ilk dönemde Batıniyye kavramıyla ilgili tartışmalar yapılırken söz konusu olan zahir kavramı, biitın teriminin zıddı bir an­ lamı içermektedir. Terim olarak Zahir; açık ve belirgin olmak, ortaya çıkmak ve muttali olmak anlamlara gelmektedir. Ragıp el-İsfahani (ö. 50311 1 09), zhr kelime­ sinin kök anlamını "bir şeyin yeryüzünde açığa çıkması, gizli olmaması" martalarını

Mufaddal b. Ömer, e/-Heftü "ş-Şerif, neşr Mustafa Galip, B eyrut 1 964, s. 58, 82, 1 1 6; M. G. S . Hodgson, "Batınıyya ··. E/2. I, ed. E . J . Bril\, Leiden 1 979, s . 1 62 ; Ahmet Ateş, "Batıniyye",

lA, II, Eskişehir 1 997,

s.

339-342; Avni lihan, " Batıniyye"

DlA . .

5, İstanbul \ 992, s. 1 9 1 .

2 Huseyn b . Muhammed b. Ragıp lsfehani, e/-Mufredat fi garibi "/-Kur 'an, neşr. Muhammed Ahmed Halefullah, Kahire trz., s. 474. 3 Muhammed Harnınadi

b.

Malik

b. Ebu ' l Fedail, Keşf Esrar e/-Batıniyye ve Ahbar ei­

Karamita (çev. !smail Hatip Erzen, Batıni/er ve Karmatilerin Iç Yüzü), Ankara

\ 948, s. 3 1 .

Hamid el-Din ei-Kirmani (lsmaili Thought in the Age of al-Hakim), LondonNew York 1 999, s. 63.

4 Paul E. Walker,

5 Makdisi, ei-Bed 'i ve 'ı-Tarih, V, Paris 1 903, s. 1 33 . 6 Şehristıl,n'i,

el-Mi/el ve-Nihai, I , Kahire trz., s .

7 Kalkaşand1, Su b 'u/ A 'şa, X, Kahire 1 9 1 3 ,

1 92 .

s.

Tarihi, terc. Ali Yardım, İstanbul ı 983, s. 4 ı 2.

4 3 7 ; Ahmet Çelebi, ls/am 'da Egitim Ogretim



KARMATiLER



vermiştir8• Batıniyye 'nin ortaya çıkışını hazırlayan sebepler, kavram ın muhtelif dönemlerde ve farklı bölgelerdeki algılanış tarzı da ilgi çekicidir. Alıdülbaki Gölpınarlı 'nın B atın kavramını tanımlarken daha çok kavramın arka planını ifade eden bir açıklama getirmeye çalışmıştır. Ona göre Batın; erken dönem aşın Şii fır­ kalar, yıldızları yeryüzünde tasarruf ve tedbir sahibi sayan Sabiiler ve eski Hint­ İran-Yunan inançlarının karışımından oluşan ve İslam dinini bu inanç ve kültürlere uyarlamaya çalışan anlayışiann bütünüdü?. Batın kavramını İsma'ili ve Karınati gruplarına hasretmekle birlikte, Şii fırkaların tümünü ifade eden bir hareket olarak daıo tarif edenler olmuştur. Bu düşünce tarzı genel bir kabul görmüş olmasına rağ­ men Batıni olarak kabul edilen gruplann tümü öğreti ve dini ritüelleri açısından bir bütün olarak düşünmek mümkün değildir. Fakat bu grupların ortaya çıkış nedenleri, faaliyetleri ve siyasi otoritelerce algılanma tarzlarında paralellikler vardır. Ortadoğu'nun antik kültürlerinin tesiriyle IX. yüzyılın ilk yarısında ihtilalci bir karakterle ortaya çıkmış olan gruplarla İslam dünyasında sistemli bir mücadele etmek, ancak Selçuklu

döneminde yapılabilmiştir1 1 • Özellikle Nizamül-mülk ile

Gazali'nin çabaları Batıni gruplarının hareket alanlarını kısıtlamıştır. İslam dünya-

8 Huseyn b. Muhammed b. Ragıp İsfehani, s. 474. 9

Abdtilbaki Gölpınarl ı , Tarih Boyunca Islam Mezhepleri ve Şii/ik, Der Yay., Istanbul I 997, s.

10

Gazili, Batıni kavaramı içinde Karmatiler, Hürremiler, İsma' i liler, Babekiyye, Muhammire,

1 39. Ta'limiyye ve Sebeiyye gruplarının yer aldıımı i fade etmektedir. Deylemi ise bunlara ilaveten Mübarekiyye, lbahiyye, Mazdekiyye gruplarını ilave etmektedir. İbn Teymiyye ise, Gazali'nin saymış olduıu gruplara il aveten Dürzl, Melahide, Nusayriyye gruplarını da Bitınİ grupları i­ çinde kabul etmektedir. Bkz. Gazali, Fedd 'i/ul-bdtıniyye ve Fezd 'ilui-Mustazhiriye, nşr. Abdurrahman Bedevi, el-Mektebetu'l-Arabiyye, Kahire 1 964, s. l l ; Deylemi, Beyonu Mezhe­

bi 'l-bdtıniyye, neşr. R. Strothmann, Marba'atu 'd-Devle, Istanbul 1 938, s. 2 1 ; İbn Teymiyye, Mecmü 'u Fetdvd, s. 1 52 , 1 68; Muhammed Zahid el-Kevseri (ö. 1 3 7 1 /1 95 1 ) ise, Hammadi'nin Keşfu Esrari 'I-Biltıniyye adlı eserine yazdııı mukaddimesinde Batıniye grubu içinde de�erlen­ dirilen farklı bölgelerdeki gruplarının tümünün isimlerini sıralar. Ona göre İslam dünyasının farklı bölgelerindeki Batıni, Horasan'da Ta'imiyye, Melahide ve Meymuniyye; Mısır'da Ubeydiyye; Şam'da Nusayriyye, Dürziyye ve Teyyamiyye; Filistin'de Bahaiyye; Hindistan'da Bohra ve lsma' iliyye, Yemen'de Yamiyye; Aleviyye, Bektaşiyye ve Kızılbaşlık, İran'da Babiyye adlarıyla olarak anılmaktadır. Bkz.,

G. Parrinder, A Dictionary of Non-Christian

Religions, The Westminster Pres, Philadelphia 1 97 1 , s. 279; Mustafa Öztürk, Kur 'an ve Aşırı 1

Yorum, Ankara 2003, s. 29-30. 1

Nizamülmülk, Siyasetname, Haz., Mehmet Altay Köymen, Istanbul 1 990, s. 2 1 9-234; Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk Islam Tarihi Medeniyet i, İstanbul 1 997, s. 3 1 6-323; Mehmet Altay Köymen, Selçuklu Devri Türk Tarihi, Ankara 1 998, s. 206-2 1 9 .

24

• KARMAli HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

sında siyasal alanda Batıni adı verilen gruplarla yapılan mücadeleterin yanında onları algılama şekli de Batıni gruplan tanıma açısından kayda değerdir. Yukanda belirttiğimiz gibi farklı bölgelerde muhtelif isimlerle anılmış olmalarına ragmen bu grupların bir kısmı siyasi ve şahsi kaygılarla yeni isimlerle adlandınlmış olduğu bir

gerçektir. Biitıni ilmine sahip oldugunu iddia eden Ebu Mansur el-İcli'den 1 2 sonra Batıni te'villeri Ebu'l Hattab sistemleştirmiştir 1 3. Ebu'l Hattab'ın fikirleri Ca'fer

Sadık'tan sonra oglu İsmail' i imam olarak kabul eden Meymun el-Kaddah ve oğlu

Abdullah aracılıgıyla İsma'ililere geçmiştir 1 4. Bu manada Batıni tesirlerle gelişmiş

olan İsma ' iliyye çoğu kez Batıniyye ile aynı çizgide kabul edilmiştir. Ebu' l Hattab ilk dönem İsmailiyye 'nin ilk temsilcisi olarak kabul edilmektedir. İsma'ili gruplar farklı isimlerle anılmışlardır. Bu gruplar ilk dönemde Ebu' l Hattab' a izafeten Hattabiyye; Meymun el-Kaddah'a izafeten de Meymuniyye; İsma'iliyye 'nin İsma­

il'ilin kölesi Mübarek'e nispetle Mübarekiyye olarak da adlandınlmıştır 1 5•

b. İsma'ililer İsma'iliyye Cafer es-Sadık (148/765)'ın ölümünden sonra başlayan tartışmalar­ la ortaya çıktı. İsma'ililerin bir bölümü Ca' fer es-Sadık'ın oğlu İsma'il'in halef olarak tayin edildiğini kabul ettiler. İsmail 145/762 da daha babası hayatta iken vefat etmesi üzerine Ca'fer es-Sadık'ın ikinci oglu Musa el-Kazım yedinci imam olarak kabul edildi. Bu grup İsna Aşeriyye (İmamiyye) olarak adlandınlır. İmame­ tin, Cafer es-Sadık'ın oglu İsmail'e geçtigine inananlar ise İsma'iliyye olarak ad­ landınlmıştır. Hareketin taraftarları, İsmail'in ölümünün ardından ( 1 5 8/774)16 oğlu

Muhammed b. İsmail'in etrafında toplanınışlardı 1 7• İvanow, İsma' ililerin, Ebu'l

Hattab ile aralarındaki bağiantıyı reddetmelerine karşın, ilk İsma' ililiyye'nin, Cafer es Sadık'ın ilahlığını 1 8 ve kendisinin de onun tarafından peygamber olarak görev-

12 13

Ba�dadi, el-Fark Beyne '/ Firak, nşr. M. Muhyiddin AbdUlhamid, Kahire, Trz., s. I 49- I 50. Sa'd b. Abdullah el-Kummi, ei-Makalat ve'/ Fırak, ed. M . Mazkur, Tahran I 963, s. 5 I ; Eş'ari,

Maka/at, s. I 1 3 2 ; eş-ŞehristAni, el-Mi/e/ ve 'n-Niha/, ll, s. 1 5 ;W. lvanow, The Al/eged Founder

14

of Ismaı/ism, Bombay I 946, s. I 1 3- 1 38 . Nevbahti, Firakü 'ş-Şia, Istanbul 1 93 1 , s. 3 7 ; Eş' ari, s . 1 0; W . lvanow, s. 1 52 ; P . M. Holt,

Haçlılar Çağı, Istanbul I 986, s. 9- I O; Abdulbaki Gölpınarlı, Alevi Bektaşi Nefes/eri. Istanbul ı 992, s. 84.

ıs

W. Ivanow, s. 1 04-1 1 3 ; Mustafa Öz, Mustafa Muhammed Eş-Şak ' a, "İsma'iliye" DlA, 23 ,

16

Mustafa Galib, Tarihu'd-Da 'vet i '/ lsma 'iliyye, Beyrut ı 965, s. I 37, ı 44.

17

Istanbul 200 ı , s. 1 28 ; W. Madelung, " Ismailiyya" Ee. vol. IV, s. 1 98 . GazAii, Biitıniliğin Iç Yüzü, çev. Avni İlhan, Ankara ı 993, s. I O.

11 W. lvanow, "lsma'ilis and Qarmatians", Journal Royal 1 940, s. 52.

Asiatic Society, Bombay Branch,



KARMATiLER



lendirildigini iddia eden Ebu'l Hattab el Esedi'nin mensuplan olduğunu ileri sür­ mektedir19. Fakat daha sonra genellikle Ebu' ) Hatab ' ı kötüleyen İsma' ili doktrini, onun ve mensuplannın düşüncelerinden etkitenmiş gibi görünmek istememişlerdir. Bununla birlikte

IV/X.

yüzyılın başlannda yazılan ve Bedalışan İsma' ililerince

muhafaza edilen Ümrnü'l Kitab genel düşüneeye zıt olarak Ebu' l Hattab'ın Mu­ hammed el-Bakır'ın sadık ve önemli bir öğrencisi/0 oğullannın da İsma'iliyyenin kuruculan arasında oldugunu belirtir21 . Ebu'l Hattab'dan sonra Meymun el- Kaddah ve oğlu Abdullah22 İsma'ili öğretisinin ilk öğrencileri olmuştur. Meymun el Kaddah ve oğlu Abdullah b. Meymun el K.addah, Ortadoğu'nun antik kültürlerinin etkisiyle İsma'ili doktrininin oluşmasını sagladılar. Meymun el Kaddah ile oğlu Abdullah b. Meymun el Kaddah Fatımi hareketinin atalan

olarak kabul edilir. İsma' ili tarihi

Ca'fer es-Sadık'ın ölümünden 89923 yılına kadarki

dönemi Devr-i Setr (Gizlilik

dönemi) 899'den günümüze kadar süren dönemi de Zuhur veya Keşf (Açıklık) dönemi olarak iki döneme aynlır24• Selemiye merkezli İsma'ili propagandasının bir sonucu olarak dünya 1 2, 20 veya 24 bölgeye aynlmıştır. Zamanla bu bölgelerde faaliyetleri organize eden dailer, siyasi ve sosyoekonomik nedenlerle merkezden farklı düşünmeye ve bağımsız hareket etmeye başladılar. Abbasi idarecilerin yakın takibi ve İsma' ililer arasında başlayan farklılaşma İsma' ili gruplar arasındaki farklı-

19

20 21 22

' Nevbahti, Firaku ş Şia, s. 58-59.

Abdurrahman Bed evi, Meziihibu '/ ]s/amiyyin, U, Beyrut ı 973, s. 5 1 . Mustafa Öz-Mustafa Muhammed eş-Şek'a, s. 1 29. Meymun el Kaddah ve Abdullah b. Meymun el Kaddah için Bkz. İbn Nedim, el Fihrist, nşr. Rıza Teceddüd, Tahran 1 97 1 , s. 238-239; BaMadi, el-Fark, s. ı 69; amlf., Mezhepler Arasında­

ki Farklar, çev. E. Ruhi Fı�lalı, İstanbul ı 979, s. 253; Makrizi ltti 'azü '/ Hunafa, Kahire 1 967, .

s. 22-29, 38-40; Bemard Lewis, The Origins of ls ma 'i/ism, C ambridge 1 940, s. 1 9-22, 34, 42,

54-67; W. İvanow, The Rise of The Fatımids, Bombay 1 942, s. 46; W.

l vanow, The Alleged

Founder of lsma 'ilism, ll, Bombay 1 940, s. 60; M. Th. Houtsma, "Abdullah " lA. l, Eskişehir 1 997, s. 3 5 ; E. Ruhi Fıglalı, "Abdullah b. Meymun el Kaddah " . DlA. 1, İstanbul ı 988, s. 1 1 8; S . M. Stern, "Abdullah M eymun", E/1., I, s. 48. 23

Genelde Fatımi Devletinin kuruluş dönemi Setr döneminin bitiş tarihi olarak kabul edilmesine ra�men Ubeydullah Mehdi'nin açıktan kendisinin Mehdi olarak ilan etmesi başta Hamdan Karmat ve di�er daUerin ilirazı 89 1 'dan yıl ından itibarendir. Fakat İsma' ililer arasındaki ihtilaf 899'da doruk noktasına ulaşmıştır. Bu tarihten sonra grup içinde silahlı mücadeleler başlamış­ tır. Bu nedenle Setr döneminin bitiş tarihi bu tarihi kabul etmek daha gerçekçidir. Ubcydu llah el-Mehdi için bkz. Philip K. H itti, Arap Tarihinin Mimar/arı, İstanbul 1 995, s. ı 1 9- ı 40: Hasan

24

İbrahim Hasan, Tarih ei-Düve/e e/-Fatımiye, Kahire 1 964.

Abdurrahman Bedevi, Mezabu '/ lslamiyyin, Beyrut ı 973, s. ı 5 ı ; Mustafa Galip, Dtl 'veli'/

lsmailiyye, Beyrut ı 965, s. ı 37,

ı 44 .

2.6



KARMATi HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

!aşmayı derinleştirdi25. İlk ciddi ihtilaflar 286/899 yılında Selemiye 'de imametin kendisine ve dedelerine ait bir hak oldu�nu ileri süren Ubeydullah el-Mehdi'nin iddiasıyla İsma'ililer bünyesinde önemli bir bölünme ortaya çıktı. Bu ihtilaf İsma'ilileri devlet kurma sürecine sokmuştur. Bu gelişmeler Suriye bölgesinde İsma'ili propagandasını yürüten Hamdan ve Abdan'ın, Ubeydullah tarafından pro­ paganda edilen yeni isma'ili doktrinden desteklerini çekmeye sebep olmuştur. Bun­ dan sonra kendi adianna bölgede İsma'ili propagandasını sürdürdüler. Bu süreçten itibaren Hamdan başkanlıgındaki gruplar merkezden bagımsız bir hareket olarak kendi ideolojilerini yaymak için faaliyet gösterdiler. Bu hareket Karmatiler olarak adlandınlmıştır. Kuzey Afrika'ya Yemen'den gönderilen propagandacılann (dailer) başanlı faaliyetleri sonucunda bu bölgede oluşan İsma'ili topluluk Ubeydullah'ı "gizli imam" olarak "Mehdi" unvanı ile halife ilan ettiler. Böylece İsma 'il ller, 297/909 yılında Fatımiler adıyla anılacak bir devlet kurdular. Fatımı devleti 567/1 1 7 1 yılında Seliihaddin Eyyubi'nin zaferi ile son buldu26. Fatımi idaresinde bulunan İsma'ili gruplar arasında da ayrılıklar baş gösterdi. El-Mustansır'ın uzun bilafeti döneminde (427-487/ 1 036-1096) İsma'ililer, Musta'li ve Nizari olmak üze­ re iki kola ayrıldı. Musta'li hareketi, 487/1094' den itibaren Mısır, Suriye, Yemen ve İslam dünyasının bazı bölgelerinde İsma'ili merkezden ayrı faaliyet göstermeye başladı. Musta'liler, Nizarlierin karşısında ayrı bir grup olarak propagandalarını sürdürdüler. Musta'liler, el Mustansır'ın ardından oglu el Amir'i, onun da ölümü ardından iki imamı daha kabul ettiler. Fatımi tahtına Hafız'ın imamlık iddiasında bulunmasıyla Musta'liyye grubu, Hafiziyye ve Tayyibiyye olmak üzere ikiye ay­ nlmıştır27. Musta'li grubu da diger İsma'ili gruplar gibi zulüm ve istibdatla idare edilen dünyayı adalet ve dogrulukla yönetecek "Mehdi'nin gelecegi" düşüncesini yaymaya çalışmıştır. Sosyal taban olarak da aynı kitleyi hedeflemişlerdir. Özellikle iktisadi bulırandan en fazla etkilenen işçi ve köylü sınıfı ile muhalif gruplan hare­ ketlerine çekmeye çalıştılar. Fakat Musta'li grubunun

faaliyetleri, Kannati ve

Nizari gruplan kadar İslam dünyasını derinden sarsımunıştır. Daha sakin ve sesiz bir hayatı benimsemişlerdir. Musta'liler daha çok Yemen ve Hindistan'ın Bombay,

ıs

Şehrist!nl, I, s. 1 49; İdris b. Hasan, Uyunü '1 Ah bar, V, s. 1 60- ı 6 1 .

26

Ramazan Şeşen, Selahaddin Eyyubi ve Devlet, İstanbul 1 987, s. 57-59. Farhad Daftary, s. 305, 369; Henry Corbin, Islam Felsefesi Tarihi, I, çev. Hüseyin Hatemi,

17

İstanbul 2002, s. 1 50-1 74.



KARMATilfR



Borada ve Haydambad da etkili olmuşlardır. Özellikle Haydarabad'da ortaya çıkmış olan Bohralar, günümüze kadar ulaşmışlardır28• İsma'ili�in en etkili kollarından biri de Nizariler'dir. Nizari İsma'ilili�i, İsma'ilili�in Alarout dönemi olarak adlandınlabilir. Hareketin ortaya çıkışından kısa bir süre sonra İran ve Suriye de bir Nizari İsma'ili' devletine dönüşmüş olan bu oluşum, Hasan Sabbah tarafından 483/1 090'da kurulmuştur. Hareketin faaliyetleri İran da 654/1256 yılına kadar sürmüştür. HüHigü 'nün Alarout kalesini almasıyla, hareketin mensupları mevcudiyetlerini İran, Suriye ve Orta Asya'da korumaya çalıştılar. Da­ ha sonra İran' dan Hindistan' a ve Afganistan' a geçerek burada A�a Hanlar dönemi olarak adlandırdı�ımız süreç başlattıla?9• Nizari İsma'ilileri, Hindistan'da "Hoca­ lar", Pencap'ta "Şemsi" veya "Multani", Suriye'de İsma'iliyye, İran'da Aga Han müridleri, Kabil'in kuzey bölgelerinde Ali-ilahiler, Orta Asya'nın do� bölgelerin­ de "Mollalar" veya "Mavlai" 30 olarak tanınmaktadırlar. Nizariler hem akide, hem de siyasi faaliyet bakımından çok etkili olmuşlardır. Nizartler Selçuklu fütuhatı sonrasında oluşan içtimai ve siyasi karışıklıklardan yararlanmaya çalışmışlardır. Ayrıca İran'daki hedef kitlesi hoşnutsuz topluluklar olmuştur. Bu amaçla şeyh, dai,

fedai ve murid adı verilen gruplar aracılı�ı ile propagandalarını yaptılar. Selçuklular Nizari İsma'ilili�inin İslam dünyası için çok şümullü bir tehlike oldugu düşüncesiy­ le askeri tedbirler yanında teb'alarının zihinlerini İsma'ili fitnesinden korumak için, Ehl-i sünnet akidesini yaydılar. Ayrıca Mısır'daki Fatımi medreselerinden ve heyet­ lerinden, sonraları, Alarout'un mümessillerinden gelen propagandaya makul cevap­ lar vermek için, Bagdaı'ta ve di�er şehirlerde büyük medreseler kurdulafl1• Selçuk-

28 J. N. Hollister, The Shia of lndia , London 1 953, s. 265-275, 293; W. Arnold, " B ohori" , lA ., s.

29

ll,

705-6

Hollister, s. 3 3 1 ; M. Hodgson, The Order of Assassins, Netherlands 1 955, s. 1 04; Daftary, s. 369-3758; Hamid Algar, "The Revolt of Agha Khan Mahallati and The Transference of the

Ismaili Imamata to India" Studia lslamica, Paris 1 969, XXIX, s. 55-80; Mustafa Öz, Nizari lsma'ili Mezhebinde A�a Hanlar Dönemi, , M. Ü. Sos. Bil. Ens. Yayınianmamii Doktora Tezi, ,

İstanbul 1 986. 30

Hollister, s. 396;W. Jwanow, "Hoca", lA., 5/ 1 , s. 550-52; Fıglalı, Ilikadi Islam Mezhep/eri, s.

31

Ebu') Fida, el-Muhtasar fl Ah bari '1 Beşer, ll, Mısır 1 907, s. 1 72; Sadreddin ei-HUseyn1,

1 3 1 -1 33. Ahbarü 'd Dev/eti 's Se/çukiyye, çev. N. LUgal, Ankara 1 943, s. 60; lbnU'I Esir, VIII, s. 1 80; Ha­

san b. Ali b. İshak et-TUsi NizamUimUik, Siyaseıname, terc. M. Altay Köymen, Ankara 1 976, s. 2 1 ,42; Osman Turan, Selçuklular Ve lslamiyet, İstanbul 1 97 1 , s. 1 7; Lewis, "lsma'ililer, /A . , s.

28



KARMATf HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

lulann Nizarilerle yapmış oldukları siyasi ve sosyal mücadele İslam dünyasının hasret kaldıgı kudretli bir otoritenin tesis edilmesine vesile olmuştur. Ortaçağ ve günümüz İslam dünyasını anlayabilmek için, Karmatilerin IX. yüzyıldan itibaren İslam dünyasına sunmaya çalıştıklan alternatif sosyal yaşam çabalarını incelemek gerekir. Bu amaçla Karınati kavramı, Karmatiler'in sosyal aktivitelerini ve yaşam tarzlannı incelemekte fayda vardır. c.

Karmati Kavramı

Muhammed el-Mehdi'nin imarnet ve Mehdi anlayışında reform yapması, İsma'ililer arasında ayrılıkiann baş göstermesine neden olmuştur. Hamdan ve kayın biraderi Abdan'ın Ubeydullah el-Mehdi'nin yeni reformları kabul etmeyi reddede­ rek Selemiye 'den bağımsız hareket etmeye başladılar. İleriki bölümlerde anlataca­ ğımız bu ihtilaf, İslam dünyasında yeni bir hareketin çıkmasına neden olmuştur. Bu hareket, kurucusunun adına izafeten Karmati veya çoğul olarak Karamita olarak adlandınlmıştır. Karamita, İsrna'illyye 'nin dallarından birine verilen bir isim olarak kabul edenler de vardır. Bu kavram Kufe'nin Sevad'ında bir İsma'ili lider olan Hamdan Karmat' ın taraftariarına verildi. Karmat, Hamdan'ın lakabı idi32• Karmat kelimesinin kökeniyle ilgili kaynaklarda değişik anlamlar verilmiştir. Onun kaynağı hakkında tarihçiler, mezhep tarihçileri, hereziografıciler ve cografyacılar arasında bitmez tükenmez tartışmalar yapılmıştır. Kaynaklanmızda kısa hacaklı veya kırmızı gözlü veya kırmızı derili adam hatta Hamdan'a ait bir buffalo'nun adına izafeten, değişik şekillerde açıklamalar yapılmıştır33• Karmat'ın asıl adı Aş'as 'tır. Kendisi ve ayakları kısa olması, bu yüzden adımlarını sık attığından, Karmat lakabı verilmiş­ tir34. Karmati kelimesi Arami dilinde "Gizli ögretmen" manasma gelmektedir35• İbn Esir, Kufe 'li köylü Hamdan'nın kan kırmızı gözlere sahip olduğundan kendisine 1 1 23 ; Wilferd Madelung, "İsma ' iliyye" E/2., vol. , IV, Leiden 1 978, s. 1 98-206 ; Ali Sevim,

Sultan Melikşah Dön. Ahsa Bahreyn Seferi, s. 2 1 4-2 1 5 12

W . Madelung,"İbadi" E/1., III, s. 660; İsmail K. Poonawala, "Qaramatah" Encelopedia of

H

Taberi, Tarihu '/ Ümem ve '1-Mü/iJk, III, Leiden 1 979-8 1 ,

Religion, XII, Newyork, 1 987, s. 1 26.

fi 'ı- Tarihi '/ Ha/ep, ed S. Zekkar, Beyrut 1 97 1 ,

s.

2 1 25 ; İbn ei-Adim, Buğyetu '/ Taleb

s. 7 1 ; el-Nuveyri, Nihayet el-Arap, 23, s. 209;

Muhammed b. Malik el Hammadi, s. 2 1 2 ; Gazali, Fedai/u '/ Bôtıniyye, ed. A. Bedevt, Kuveyt, trz., s. 1 1 - 1 4 ; İbn el-Cevzi, ei-Muntazam. ed. Muhammed el-Sabba�, Beyrut 1 977, s. 38-47. H

Bagdadi, s. 22 1 ; İ. Agah Çubuk, Gaziili ve Biitın ilik, Ankara 1 964, s. 34; Hammadi, s. 37; İbn Nedim, ei-Fihrist, s. 279; Mehmed Şerafeddin, "Karamita ve Sinan Reşididdin", DlFM.

1'

İstanbul 1 928, s. 26-80; Eş'arl, Makalat ü 'l-lslamiyyün, I, Kahire 1 950, s. 98. Philip K. Hitti, Siyasi ve Kültürel ls/am Tarihi, II, çev. S. Tu�, İstanbul 1 990, s. 685; ... "Karrnatiler" Türk Ansiklopedi3i, Ankara 1 974, s. 3 5 1 .



KARMATiLER



Kermite lakabı verilmiş oldugunu kaydeder. Kermite kelimesi, Nebati dilinde kır­ mızı göz anlamına gelmese6 bu husus, İbn'ül Esir'in fikrini destekler mahiyettedir. El Bagdadi ise Hamdan Karmat'ın yazısının yengeç gibi karmakanşık oldugu için bu lakabın verildigini belirtir 37• Arap ve Avrupalı modern tarihçiler de Karmat kelimesinin kaynagı hakkında degişik manalar vermişlerdir. Massignon bu kelimenin Vasıt'ın yerel Arami diya­ lektiginden almış oldugunu iddia eder38• İvanow ise, bu kelimenin kökenini Aşagı Mezopotamya kökenli oldugunu belirtir. Ona göre bu kavram, Aşagı Mezopotam­ ya'da Kamıitha veya Karmutha olarak kullanılmaktadır. Kelime bir ziraatçiyi veya basit bir köylüyü ifade eder39• Bu manalann degerlendirmesini ilerde yapacagımız için kısaca Karmati kavramıyla ilgili faklı degerlendirmeleri vermeye çalıştık. Bu anlamiann dışında, genel manada Karmati tabiri İslam dünyasına getirmiş oldugu yeni bir yaşam felsefesi, fikirleri, yagmalamalan ve saldınlan ile ugTaştıran Karnıatiier IX-XII asırlar arasında İslam dünyasını sarsan eşitlik esasına dayanan geniş bir içtimal ısiahat ve adalet hareketini ifade eder40• Adı geçen akımın eşitlik ve adaleti saglamak amacıyla yapmış olduklan propagandanın temelini, Mehdilik ve imarnet anlayışı oluşturmuştur. Bu iki kavram Ortaçag İslam dünyasını sarstıgı gibi günümüzde de bu kavramlar tartışılmaktadır. Özellikle günümüzde bu kavram­ lar ve bunlarla baglantılı yeni kavramlar birtakım örgütler tarafından da kullanıl­ mamaktadır. Karmati terminolojisiyle ögTetisinin günümüzdeki yansımalarının anlaşılması günümüz Ortadogu'sundaki hareketlerin aniaşılmasına da katkı sağla­ yacaktır.

d. Mehdi Kavramı Mehdi kavramı daha çok topluıniann idari rnekanizmaya karşı olan mernnuni­ yetsizlikleri, zulümle dolmuş dünyayı adaletle dolduracak bir kurtaneıyı yani

"Mehdi 'yi Bekleme'..ıı temeline oturtulmuştur. Mehdi kelimesi Arapça "hada",42 "hdy" kökünden İsm-i mef'ul olup hidayete ermiş hidayet bulmuş kişi anlamını

16

İbnü 'I-Esir, ls/am Tarihi, VII, çev. A. A�ırakça, İstanbul 1 987, s. 372.

37

Ba Madi s. 222.

38 39

,

L. Massignon, "Kannatians", El, IV, Leiden 1 927, s. 267. W. İwanow, The lsma 'ili Tradition Concerning The Rise of The Fatımids, Oxford University

Press, 1 942, s. 68-69; Faiza Akbar, "The Secular of Religious Dissidence in Early İslam":

40 41 42

Journal lnstituıte ofMüslim Minorty Affairs , vol. 1 2/2, London 1 99 1 , s. 380. L . M ass igno n, "İbahi" l. A . , . V, İstanbul 1 982, s . 353.

E.Ruhi Fı�lalı, Çagımızda ltikadi Islam Mezhep/eri, s. 266

Ekrem Sarıkçıo&lu, "Dinlerde Mehdi İnancı ve Tasavvurlar ", A OIFD., 1 976, s. I S .

JQ

• KARMATi HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

taşır. El-Mehdi de "Allah tarafından kendisine yol gösterilen" özel manada ise "Al­ lah'ın hidayetine nail olan" anlamındadır43• Kelimenin bu kullanım tarzı Kuran-ı Kerimde yoktur. Aynı kökten Allah'ın Esrna-i Hüsna'sından olan el-Hadi kelimesi Kuran-ı Kerim'de beş yerde geçmektedir. Bu kullanım tarzı hidayete ermiş mürşid, 44 rehber delil, gelmekte olup, hidayet yolwıu gösteren anlamlannı içermektedir. Mehdi kavramı ise hidayete eren dowu yolu tutan4s anlamına geldigi gibi "kurta. 46 ran", "hidayete erdiren" anlamıyla da kullanılmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de do�dan doyuya temas etmedigi, fakat İslam kültüründe oldukça yaygın bir şekilde yaşatılan ve beklenilen bir kurtarıcı fikri, özellikle ken­ 47 disine, Allah tarafından yol gösterilen manası ön plana çıktı�nı görmekteyiz. Şii tirkalanndaki Mehdi kavramı temelde bu mana üzerine şekillenmiştir. Şii fırkalan­ nın bu manayı kullanmalarından önce gündelik dildeki kullanımıyla "doyu yolu takip eden ve kendilerine yol gösterilen halifeler; Ebu Bekir, Ömer, Osman ve A­ 48 li" hakkında kullanılmıştır. Müşriklere doyu yolu gösterdigi, mürninler Allah'a kulluk etmeye yönelttigi için, Hz. Peygamber hakkında da kullanıldıgı bilinmekte­ 49 dir . Kavram, Hz Peygamber sonrası ortaya çıkmış olan siyasi, idari ve sosyoeko­ nomik etkilerin sonucunda, ihtilalci hareketlerin doktrinlerinin de temelini oluştur­ muştur. Mehdi kavramıyla paralel ele alınması gereken bir terim de hiç şüphesiz ki imarnet kavramıdır. Kannati ve isma'ili gruplan için İmam kavramı, iki boyutlu dünyanın bir tarafını oluşturur. Karmatilere göre, süfli alemin iki boyutunu, Pey­ gamber '4natık" yani konuşan, imam ise Sarnitso yani susan, esas, vasi' dir. Kainat nasıl akıl ile nefsin tahriki neticesinde hareket ederse, insanlar da natık ile esas tara­ fından

43

vazedilen kurallann tahtikiyle hareket ederler. Kainattaki yedi felek gibi

İbn Mansur, Lisanu'I-Arap, Beyrut 1 376, I S, s. 3S4; D.B. MacDonald, "Mehdi", lA

.•

VII, s.

474. 44

Semseddin Sami, Kamus-ı Türki, Dersaadet, 1 3 1 7, s. 1 S04; Abdullah Ye�in, lslami, llmi, Fel­

sefi, Yeni Lugat, lstanbul 1 97S , s. ı 83 . ° 46

Ferit Devellio�lu, Ansiklopedik Osmanlıca-Türkçe Sözlük, Ankara ı 993, s. 602. Yaşar Kutl uay lslam ve Yahudi Mezhepleri s. ı 33 ; Abdurrahman Küçük, Dönmeler ve Dönme,

lik Tarihi, İstanbul ırz., s. 1 ı 6 47

İbn Mansur, 1 S, s. 3S4 ; D.B. Macdonald, s. 474.

41

İbn Kesir, ei-Bidaye ve 'n-Nihaye, I, Beyrut 1 966, s. 24 .

., E. Ruhi Fıgıalı, Çagımızda ltikadi Mezhepler Tarihi, s. 268; Macdonald, s. 475. �

W . İvanow, "Studies in Early İsmailzm", The lsma 'ili Society Series A-8, Bombay ı 9SS, s. 1 21 3.



KARMATiLER



ll

bunlar da yedişer yedişer devrederlel1• Nebi ile imarnın icra etmiş oldugu görev Karmatilerin dinsel ögretilerinin temelini oluşturmaktadır. Buna göre Peygamber külli akıldan taşan manalan kutsi gücü sayesinde alarak zahiri bir kelama dönüştü­ rür ve insanlara bildirir. İmam ise yaptıgı te'villerle bu lafiziann gerçek manalarını ortaya koyar52• Daha ileri bir degerlendirme de İmaınlann, Peygamberlerin getirdigi, naslan te'vil ederek onların gerçek manalarını açıklayarı böylece dini emir ve yasaklan degiştirebilen kutsi varlıklar olmasıdır. "Esas" ve "Vasi"53 gibi lakaplarla da anılan "yedullah" ve "vechullah" gibi unvaniarı taşıyarı imamlar aslında uluhiyetin beden kalıbına girdigi şahsiyetler olarak degerlendirilir. İmamlar silsilesi yedi devre halin­ de devam eder, biri sona erince yeni bir yedili devre başlar. Karmatiler, bu İmamet anlayışıyla idari yapının da üst tabakasını şekillendirmeye çalışmışlardır. Bütün bu farklı açıklamalar göz önüne alındıgında, Karmati hareketi ile baglantılı kavramlar, Ortaçag İslam dünyasında, zaman mekan içerisinde giderek genişlemiş ve yeni birtakım farklı boyutlar kazanmıştır. Hareketin arka planına baktıgımızda İslam öncesi unsurlar aleabinde Hz. Peygamber sonrası tartışmalar ve nihayet idarecilerin uygulamalarıyla Karmati-İsma'ili gruplar, tarihi dayanaklara sahip olmuşlar. Oluş­ turmuş olduklan bu yapıyla, İslam dünyasında Sünni anlayışa alternatif olmaya çalıştılar.

B. Karmati Hareketinin Arka Planı a. Cotı"afi Arka Plan Eflatun, Hippodomos, İbn Haldun ve Montesquieu gibi düşünürler devlet re­ jiınleriyle cografya arasında münasebet görürler. Kafamızt, kalbirnizi yoguran, gözümüzü açtı�z zaman gördügümüz cogracyadır. Bu manada kaderimizi çizen de aynı cogracyadır. Aynı şekilde cografi determinizm'in diktigi en büyük abide olarak düşünülen Buckle'de İngiliz Medeniyet Tarihi'nin belli bir cograf)ra içinde belirdigini ifade eder. Michelet de, co�sız tarihin, Çin resimleri gibi havada kalacagını söyler54• Bu manada her hangi bir milletin tarihi, dogal çevresi bilinme­ den anlaşılamaz. Hava şartları, insaniann karakter ve psikolojisini, çalışkanlık ve sı

52 53 54

GazAii, Fedai/u 'i Batıniyye, 42-44; ed Deylemi, Beyonu '/ Mezhebi '/ Btitıniyye, İstanbul 1 938,

s. 1 9-20; A . �teş, "BAtıniyye" lA . , I, s. 340.

Avni İlhan, s. 1 93 . W. İvanow, s. 1 2- 1 3. Cemi! Meriç, Sosyo/oji Notları ve Konferans/arı, İstanbul 1 997, s. 39.

.ll



KARMATi HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI



tembelliğini etkilediği gibi bedenierin oluşmasını ve derilerinin rengini de etkiler. Toprağın verimliliği ve sulann bolluğu, insaniann faaliyetlerini ilke olarak ziraat ve tanma yöneltir. Buna karşılık çoraklık ve kuraklık da, insaniann ticaret gibi başka bir alana yönelmelerini teşvik eder. Ülkenin önemli ulaşım yollan üzerinde bulun­ ması, insanlan ticaretle uğraşmaya yöneltip, başkalanyla kaynaşmalanna, kendile­ rine yabancı kültürlerle bağlantı kurmalanna yol açar. Aynı şekilde coğrafi konum, genel siyasete yön vermeye veya bir ülke ile diğer ülke arasında siyasal bir bağ oluşturmaya da etki eder55 . Coğrafya'nın bu özeliğiyle insanlar coğrafyalannın özelliklerini yansıtırlar demek, mümkündür. Aslında her topluluk hayatını fiziki (dış) ve kültürel (iç) bir çevrede sürdürür. Topluıniann yerleşme tarzlan ve çevre şartlan, onlann sosyal yapılannın dış özelliğini yansıtır. Fiziki çevre olarak adlandınlan coğrafi alan, top­ luıniann sosyal yapılannı oluşturur56• Aynı şekilde İnsanlar da coğrafyalannın özel­ liklerini yansıtırlar57• Hatta bazen kimi mekanlar, o mekanı şekillendiren insaniann önüne geçer, onlardan daha fazla şöhrete sahip olur ve oluşturulan medeniyetin en belirgin göstergesi haline gelir. Bu manada Ortadoğu diye adlandınlan bölgenin tanbte ve günümüzde de devam eden bir şöhreti olmuştur. Çalışmaıruzın konusu olan Karmati hareketi de bu bölgede ortaya çıkmıştır. Hareketi oluşturan etkeniere baktığımızda coğrafi yapı, tarihi süreç içinde oluşmuş olan dini-felsefi etkenler kadar etkili olduğu görülmektedir. Karmati-İsma'ili hareketi bulunduğu coğrafya­ lardaki farklı etnik, kültürel çevre ve sosyal tabanlara mensup gruplar tarafindan oluşturulmuştur. Aslında Asya'dan Doğu Avrupa'ya uzanan çok güçlü ve çeşitli geleneksel kültürel yumak, toplumların dini algılanma şekline tesir etmiştir. Adı geçen bölgede coğrafik faktörlerin etkisiyle, bu kadar geniş ve renkli etkiler ortaya çıkmıştıl8• Söz konusu coğrafya, iki bölümden oluşmaktadır. Birincisi, Arap Yan­ madasının ortası, ikincisi ise iç kısımlar ve çevresi olmak üzere iki kısımdan oluş­ maktadır. Her iki bölüm coğrafi açıdan pek çok değişiklikler gösterir59• Bu cografik ss

Abdiliaziz Dilri, Ilk Dönem Islam Tarihi. çev., Hayretlin Yilcesoy, İstanbul 1 99 1 , s. 63-64; Harun Yıldız, Din Siyaset ve Ideoloji, Samsun 1 999, s. 29-30.

56

R. M. Maclver, C. H. Pahe,

Cemiyet, çev. A. Kurtkan Bilgiseven, İstanbul 1 994, s. 145;

Arniran Kurtkan Bilgiseven, Genel Sosyo/oji, İstanbul 1 986, s. 1 00; P. A. Sorokin, Çagdaş

Sosyo/oji Kuramiarı, Ankara 1 994, s. 1 04; İnanç ile sosyo-killtilrel yapı arasındaki ilişki için bkz. A. Kurtkan Bilgiseven, Din Sosyo/ojisi, İstanbul 1 985, s. 1 38-203.

57 İbn Haldun, Mukaddime, çev. Silteyman Uluda�. İstanbul 1 982, s. 340-353. 58

s9

Ahmet Yaşar Ocak, Türkler, Türkiye ve Islam, İstanbul 2000, s. 1 2 1 . Ahmet Çelebi, İslam 6ncesi Mekke ve Tarih Anlayışımız, çev. Hasan Fehmi Ulus, İstanbul 1 997, s. 80.



KARMATlLER



sahanın nüfuz alanı, başta Basra Körfezi, Akdeniz, Kızıldeniz, Suriye, Irak, Filistin, Ürdün, Lübnan, İsrail, Suudi Arabistan, Yemen, İran ve Kuzey Afrika'nın belli bölgelerini kapsayan Ortadogu olarak adlandınlan bölgeyle Hindistan, Afganistan, Orta Asya dedigirniz bölgeler gelmektedir60. Ortadogu bölgesi hemen hemen bütü­ nüyle subtropikal bölgede yer alır. Bu yüzden genelde çöl ve yalnızca sınırlı otlak­ Iann bulundugu yarı-çöl bölgeleriyle, yılda iki hasada imkan veren zengin vahalann ve verimli sulu topraklann (Dicle-Nil boyunca) yer aldıgı birbirine zıt bölgelerle kaplıdır61 • Bu durum toplumun şekillenmesinde de kendisini göstermiştir. İlk çag­ lardan beri büyük medeniyet ve kültür merkezlerini oluşturan bu geniş cografı böl­ geye, Ortadogu denilmektedir62. Ortadogu'nun bir de nüfuz alanlan vardır. Bu alan­ lan da Yakındogu, İç Asya ve Balkanlar olarak ifade edebiliriz. Ortadogu bölgesin­ de ortaya çıkmış olan fikirlerio Yakındogu, Balkanlar ve en uzak nokta olarak da Hindistan ve Afganistan'da etkin bir şekilde etkileri olmuştur. Bahsetmiş oldugumuz bölgeler üç büyük dine ev sahipligi yapmasının yanında birçok yerel kült ve ritüelin de ana vatanı olarak kabul edilir. Bu bölgelerde ortaya çıkmış olan hareketlerin merkezi hep Kufe veya Kufe ile baglantılı mekanlar olmuş­ tur. Bu açıdan Kufe'nin konumu ilgi çekicidir63. Kufe kültürlerin ve eski dinlerin birleştigi yer olmasından dolayı huzursuzluklann merkezi olmuştur64• Ayrıca böl­ genin çöl hayatından ve bedevliikten miras kalan saldırgan yapısı da kabilelerarası savaşın ön plana çıkmasına neden olmuştur. Buda ürün elde etmek için araziyi kul­ lanmaya önem veren çiftçi sınıfın huzursuz etmiştil5• Bölge Emevi döneminden itibaren, siyasi ve politik mücadelelerin faaliyet alanı haline gelmiştir. İslam dün­ yasındaki birçok kanşıklıgın merkezi konumunda olan Kufe, bölgedeki sosyal çal­ kantılann merkezi konumundadır66• Kozmopolit bir yapıya sahip olan Kufe, Yahu­ dilik, Hıristiyanlık, Mecusilik ve Yunan düşünceleri ile birlikte birçok ilkel inanışı

60

61

Ortado�u, İran ve di�er co�rafik bölgelerin umumi karakterleri için bkz. Mustafa Öztürk, Tarih

Felsefesi, Elazığ 1 999, s. 56-59. Claude Cahen, The Cambrıdge Hıstory of Islam, IV, çev. İsmail Kıllıo�lu, vd., İstanbul 1989, s. 66.

62 63

Zekeriya Kitapçı, Yeni Islam Tarihi ve Türkler, İstanbul 1 994, s. 24. Kufe hakkında geniş bilgi için bkz. M . Mahfuz Söylemez, Bedevi/ikten Hadarifiğe Kufe, Ankara 200 1 .

64

İsmail Mir Ali, Karamila ve '/ Hareketi ji 't Tarih, Beyrut 1 98 3 , s . ı 6 1 .

6'

İsmail M ir Ali, s . ı 57.

66

Bemard Lewis, Tarihte Araplar, İstanbul 2000, s. 1 04.





KARMATi HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

bünyesinde banndırmakta idi. Bu durum siyasi ve sosyal içerikli olayiann şekil­ lenmesine de etki ebniştir67. Siyasi ve sosyal içerikli hareketlerin teşekkülü döneminde kültürler arası etki­ leşimin önemi oldukça fazladır.

İran, Irak, Suriye ve Mısır gibi tarihte bilinen çok

eski dönemlerden itibaren birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan bölgelerin misyonlan tarihin derinliğinde kalması mümkün d�ldir. Sonraki dönemlerde de bu kültürel yapıların etkilerini görmek mümkündür. Bu kültürel etkileşim, değişik süreçlerden geçeceği

kaçınılmaz bir hakikattir. Ortadoğu bu süreci algılamamız

için iyi bir örnek olarak görülmektedir. Öncelikle Arap toplumunun oluşmasında co�fyarun etkisine bakacak olursak; Arap Yanmadası 'nın kenar bölgelerinde bazı yerleşik Arap toplumlannın ortaya çıkmasında cografi faktörlerin kendine özgü etkileri olmuştur. Bu toplumların bir kısmına tanmsal bir karakter hakim iken, diğer bir kısmında, özellikle yarımadanın batısı ve güneyindeki şehirlerde ticari bir karak­ ter hakim idi. Yarımadanın orta kısmı, bu sırada, çoğunlukla hayvancılıkla geçinen göçebe toplumların dolaştığı bir alan görünümünde idi. Çöl ve deniz, beşeri bir soyutlanmanın oluşumunda kendilerine has roller oynamışlardı. Ancak gerek tica­ ret yoluyla, gerekse yanınadanın kuzeyinde komşu ülkelerle olan sıkı temaslar so­ nucu olarak bazı kültürel etkileşimler olmuştur. Yabancı etkilerin sınırlı kaldığını, belki de kenar bölgelere inhisar ettiğini, Araplara özgü oturmuş yapıların etkileri dışındaki etkilerden uzak kaldı� söylenilebilir68• Yanmadanm orta kısmında, siyasi ve sosyal birimler olan kabileler, sosyal muhafazakarlılda ve gelenek ve görenekie­ rin kararlılığında ifadesini bulan kendi kendini tekrarlayıp duran bir hayat yaşıyor­ lardı69. Hukuki, ahlaki ve siyasi kavrarnların kabile örfleri şeklinde ortaya çıktığı bir cemaat hayatı olarak ön plana çıkmıştır. Bölgenin jeopolitik konumun bir sonucu olarak bölgenin siyasi ve kültürel ya­ pılanması m.ö. yıllardan Abbasi bilafeti dönemine kadar devarn etmiştir. Miladi VI. yüzyıl yerleşik hayatın çöküşüne ve kabileci hayat tarzının geçerli oldu� alanın genişlemesine tanık olundu. Öyle ki kabile merkezli kavramlar, yerleşik toplumlar­ da bile belirgin bir güç haline gelmişti. Arap toplumları, miladi VI. yüzyılda son derece karışık bir durumla karşı karşıya geldi. Bu dönemde iki büyük devlet, batıda Bizanslılar, doğuda Sasaniler Arap toplumlarına saidımıaya başladı. Bizanslılar'ın müttefiki olan Habeşliler, Gassaniler'in Şam'daki varlığına darbe vurdular. Yine 67

61 69

Abdülhamit Muhsin, Islam 'a YiJnelen Yıkıcı Hareketler, çev. Sa im Yeprem, Ankara 1 973, s.

49; E. Ruhi Fı�lalı, Imamiye Şiası, İstanbul 1 984, s. 1 39. Abdulaziz Duri,lslam Iktisat Tarihine Giriş, İstanbul 1 99 1 , s. 1 7. Ahmet Çelebi, Islam Oneesi Mekke ve Tarih Anlayışımız, İstanbul 1 987,

s.

90.



KARMATfLER



Sasaniler Münziriogullan'nın Irak'taki varlı�ına son vererek, onun ve Basra Körfe­ zi'nin di�er bazı kısımlan üzerindeki dolaysız hakimiyetlerini genişlettiler. Sasaniler'in nüfuzu altına girineeye kadar Yemen, iki devlet arasında bir mücadele alanı olarak kaldı. Bu suretle Araplara ait yönetimler ortadan kalkarak, Arap toplu­ mu yabancıların direkt tehdidiyle yüz yüze geldi70• Sasaniler ve Bizanslılann ticaret yolları, özellikle bir taraftan Basra Körfezi yoluyla Irak üzerinden Şam'a ulaşan, di�er taraftan da Yemen, oradan Kızıl Deniz ya da Yarımadanın batısı üzerinden geçerek Akdeniz'e kadar varan Hint yolu üzerinde hakimiyet kurmaya çalıştılar71 • Ebrehe'nin (Fil yılında) Hicaz'a yaptı�ı sefer, Yanmadanın batısından geçen ticaret yolu üzerinde hakimiyet kunna teşebbüslerinin sonuncusuydu72• Bizansidar ve Sasaniler'in Yarımadanın kuzeydoğu, batı ve güney kıyılanndaki ticaret yollarını ele geçinne, siyasi hakimiyet ve nüfuzlannı genişletme teşebbüsleri sürekli bir hu­ zursuzluk ve kannaşa kayna� olmuştu. Bazen buna siyasi bilinçlenme de eşlik ediyordu73• Yakın Doğu dünyasında altıncı yüzyılda ve yedinci yüzyılın başlannda pek çok şey degişiyordu. Bizans ve Sasani imparatorluklan uzun süren savaşlara girdiler. Bu savaşlar, aralıkb olarak, 540'dan 629'a kadar sürdü. Esas olarak Suriye ve Irak'ta savaştılar. Bir ara Sasani orduları, kutsal Kudüs kentinin yanı sıra, An­ takya ve İskenderiye gibi büyük kentleri işgal ederek Akdeniz'e kadar geldiler. Ancak bu ordular 620'li yıllarda İmparator Heraklius tarafından püskürtüldü. Sasani hakimiyeti bir süre için Güneybatı Arabistan'a yayıldı. Buradaki Yemen krallığı Habeşistan'dan gelen akınlar ve tarımdaki gerileme nedeniyle eski gücünü önemli ölçüde kaybetmişti. imparatorlukların hükmettigi yerleşik toplumlar, hayatın anlamı ve nasıl gerektigi hakkında büyük dinlerin üsluplan içinde ifade edilen sorularla doluydu. İmparatorluklann iktidarı ve nüfuz, Arap yarımadasının çeşitli kesimlerini etki­ Iedi ve yüzyıllar boyunca Arap kırsal göçerleri yarımadanın kuzeyinden ve ortasın­ dan, bölgenin, günümüzde genellikle Bereketli Hilal denilen kırsal kesimine do� hareket ettiler. Bu bölge, yani Suriye'nin iç kesimleri, aşagı Irak'ta Fırat nehrinin batısında yer alan topraklar, yukarı Irak'ta Fırat ile Dicle arasında yer alan bölge (Cezire) nüfus bakımından genellikle Arap idi. Bunlar özelliklerini ve toplumsal 70

Abdülaziz Duri, s. I 8 .

71

Sasani-Bizans Mücadelesi için bkz. Michael Grant, Roma 'dan Bizans 'a, İstanbul 2000; Zekeriya Kitapçı, Hz. Peygamber 'in Hadislerinde Türkler Selçuklular-Moğo/lar-Osman/ılar,

72

73

Konya I 996, s. I 86- I 9 1 .

Ebrehe'nin Mekke'ye saldırısı için bkz. İbn-i Kelbi, Kitab 'u/ Esnam, s. 46-47; Ahmet Çelebi,

ls/am Oneesi Mekke ve Tarh Anlayışımız. İstanbul I 987, s. ı 24- I 26. Abdülaziz Duri, s. 19.

• KARMATi HAREKETI NIN TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

1Q

örgütlenme biçimlerini de beraberlerinde getirdiler. Bazı aşiret reisieri topluluklan­ na vahalarda önderlik ettiler ve imparatorluk hükümetleri tarafından, öteki aşiretleri yerleşik bölgelerden uzak tutmak ve vergi toplamak için kullandılar. Dolayısıyla, Sasanilerin do�rudan denetlemedikleri bir bölgede başkentleri Hire olan Lahmiler74, Bizans İmparatorlu�u'nun benzer bir bölgesinde yaşayan Gassanilerinki (m.s. l .yy.6 1 3) gibi daha istikrarlı siyasal birimler oluşturabildiler75. Bu ülkelerin halkı siyasal ve askeri konularda bilgiliydi ve imparatorluk topraklanndan gelen fikirlere ve inançlara açıktı. Hira ise bir Hıristiyan merkezi idi76• Aynı şekilde Himyeriler (m.ö. 1 1 5-M.S.525), Gassaniler ve Palmiriler (m.ö.200-M.S.634) gibi devletler ku­ rulmuştur. Orta Arabistan'da kabile otoritesi çerçevesinde bir devlet, Kinde Devleti (m.s. 480-529) kurulmuştur77• Bu ülkelerden, Yemen'den ve aynı zamanda ticaret yollan boyunca tüccarların geçişinden, Arabistan'a, dış dünyadan bazı bilgiler ve bu dünyanın kültürü ulaştı ve yine bu çevreden gelip bölgeye yerleşenler oldu. Batı Arabistan'daki Hicaz vahalannda Yahudi zanaatkarlar, tüccarlar ve çiftçiler, Orta Arabistan'da Hıristiyan keşişler ve dönmeler vardı78• Bizans'ın bölge üzerindeki etkisi Erneviierin fetih hareketleriyle gerilemiştir. Emevi genişlemesinin siyasi açıdan olumlu yankılan olmasına ra�en zamanla sosyal açıdan Emevi iktadarmı zaafa ugratan isyanlar ortaya çıkmıştır. Müslüman toplumun artan büyüklügü ve gücü Erneviierin lehine olmadı. Erneviierin merkezi bölgesi Suriye imparatorlu�a katılan ülkeler zincirin zayıf bir halkasıydı. İran, Irak ve Afrika'daki yeni kentlere benzemeyen Suriye kentleri İslam'dan önce var olmuş ve hükümdarlanndan bagımsız bir hayat sürmüşlerdi. Hala Bizans'ın elinde bulu­ nan, Araplar ile Bizanslılar arasında çıkan savaşların sık sık bozdugu yeni sınınn ötesinde kalan Anadolu'dan kopması, bu bölgenin ticaretini kesintiye ugJ'atmıştı. Müslüman toplumunun ana gücü daha do�da yer alıyordu. Irak kentieri, Arap yanmadasının yanı sıra İran' dan gelen göçmenlerie gittikçe büyüyordu. Bazı Arap­ ların toprak sahibi olarak yerleşlikleri Güney Irak'taki bereketli ve sulak topraklann zenginli�i bu göçmenleri cezp edebiliyordu. Yeni kentleri Suriyelilerden çıkınca bölge, Araptarla doluydu ve buralarda yaşayan Arapların hayatı, eski İran hakim

74 ?s 76 71 71

Philip K. Hitti, Siyasi ve Kültürel ls/am Tarihi, Istanbul 1 995, s. 1 1 8, 1 59; Ahmet Çelebi, s.

1 08-1 09. Ahmet Çelebi, s. 1 1 0- 1 1 1 ; Philip K. Hi tti, s. 1 25. Albert Hourani, A Hıstory of The Arap Peop/es, London 1 99 1 , s. 1 2- 1 4 .

Bkz. lbn Habib, Kitabu '/ Muhabber, Beyrut, Trz., s . 364-373; Harun Yıldız , s. 3 1 . Albert Hourani, s. 1 2- 1 4.



KARMATiLER



79 sınıf, memurluğa ve vergi tahsildarlığına çekildikçe, zenginleştiler • Yedinci yüzyı­ lın başlarında biraz güç ve güven kaybına uğramış bir dünya ile bu dünyanın sınırla­ nnda, kuzeydeki komşutarla daha yakın ilişki içinde ve onlann kültürüne açık bir başka dünya bu arada var oluyordu. Bunlann kesin buluşması o yüzyılın ortalarında gerçekleşti. Bütün Arap Yarımadasını, Sasani topraklannın tamamını, Bizans İmpa­ ratorluğu'nun Suriye ve Mısır Eyaletlerini kapsayan yeni bir siyasal düzen kuruldu; eski sınıriann yerine yeniler ortaya çıktı. Bu yeni düzende, hükmeden grup sadece imparatorluk halklarından değil, Batı Arabistanlı ve büyük ölçüde Mekkeli Arap­ 80 lardan oluşuyordu • Irak'ın coğrafi bir merkez olması, kara ve deniz ulaşım yolla­ nnın üzerinde bulunması, Abbasilerin ticareti teşvik etmesi ve sosyal gelişmeler, ticarete olan ilginin artmasına ve ticari faaliyetlerin genişlemesine yol açtı. Ticari faaliyet, bir yandan Uzak Doğuya, Endülüs'e ve Doğu Afiika'ya, bir yandan Rusya 81 ve Baltık havzasına, bir yandan da Hindistan'a, Çin' e ve Kore 'ye kadar uzandı • Bu coğrafya'nın birçok ortak yönleri vardır. Hepsi de çölün ekili. araziyle birleşti� sınır bölgesinde bulunup, en eski çağlardan itibaren daima göçebelerin tehditlerine maruz karşılaşmışlardır. En önemlilerinden bazılan, Mısır ile Irak, ticaret anayollan ve en eski çağlardan beri merkezi devletlerin kurulduğu yerler olan büyük nehirlerin suladığı vadilerdir. Hemen hepsi, aslında aynı sosyal düzene ve idareci sınıflara sahip ziraat ülkeleridir. Bununla beraber, söz konusu bölgeler birbirinden ayn ola­ rak çeşitli zamanlarda, farklı yollar ve düzeyde Avrupa tesirine maruz kaldıklann­ dan, her birinin dış görünüşü

ve hatta sosyal gerçekleri birbirinden farklılık arz

etmektedir. Arabistan'dan başka, hepsi büyük fetihler neticesinde Araplık ve İslamiyet'e mal edilmiştir. Hepsi de aynı büyük dil, din ve medeniyet mirasına tevarüs etmiş­ lerdir. Fakat, dil, din, kültür ve sosyal gelenekte birçok yerel farklılıklar görülür. Uzun aynlıklar ve geniş mesafeler, Araplar'ın çeşitli yerli kültürlerle kaynaşarak, ortak gelenekten farklı, bazen Mısır' da olduğu gibi pek eski bir yerel milli şuurla da beslenen, sağlam bölgesel kültürler meydana getirmelerine sebep olmuştur. Tama­ men hakimiyet altına alınan kavimterin yanı sıra, Irak'ta çeşitli etnik gruplar, Kuzey 82 Afrika'da Herberiler veya Lübnan'da Maruniler, Mısır'da Koptlar gibi, fatihterin dili ve dinini yahut ikisini reddedenler, farklı bölgelerde, Araplar arasında yaşamak­ ta devam ede gelmişlerdi. Bizzat İslamiyet içinde, bazen daha önceden mevcut

79

80 81 8

2

Albert Hourani, s. 25. Albert Hourani , s. 1 4. Abdlllaziz Düri, s. 96.

Mehmet Aydın, s. 354-355, Kemal S. Salibi, s. 3 1 .

ll



KARMATi HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

itikatlann etkisi altında, yeni mezhepler do&muş ve böylece Irak'ta Şiiler ve Yezi­ diler, Suriye ve Lübnan'da Dürzller, Yemen'de Zeydller, İsma'ililer,83 Irak, Suriye, Bahreyn'de Karmatller ortaya çıktı. Bu kültürlerin etkisi kadar önemli olan başka bir hususta hareketin destek altıgı bölgedir. Çogu kez fikirler, farklı muhitlerde degişik biçimde tecelli eder; hatta aynı fikirlerin, degişik sosyal çevrelerde, çok farklı yapılar kazandıklan görülür. İslam dininin degişmez inanç esaslannın, dün­ yevi ve uhrevi hayatla ilgili görüşlerinin farklı degerlendirmeleri, Arabistan Yan­ madasında Selefiyye, İran'da Şia, Babiyye, Yemen ve Afrika'da Hariciyye, Hindis­ tan'da Ahmediyye84 ve yukarıda bahsettiğimiz gruplar hep bu olgunun etkisi ile ortaya çıkmışlardı. Cografya'nın degişmesi söz konusu olmadıgı için tarih ve medeniyetin meyda­ na gelişinde85 cografyanın etkisi göz ardı edilemez bir gerçekliktir. Konumuz olan Karmati Hareketinin misyonerleri olan dailerin, farklı bölgelerde degişik tarzda propaganda yapmış olmalan bu etkiyi açıkça ortaya koymaktadır.

b. Felsefi Arka Plan 1. Gnostizm Gnostizm, İslam hakimiyeti öncesinde Ortadogu'nun birçok bölgesinde hakim olan bir gelenek idi. Gnostizmin tam anlamıyla bir tarifini yapabilmek zordur. Ge­ nellikle Gnostikler; gnostizm ile ilgili tann, alem, insan, kurtuluş ve bilgi gibi temel konularda kendine has açıklamalar getirmişlerdir86• Kavramın vahiy veya sır bag­ Iantısı ile sezilmesi olarak algılandıgı kabul edilir. Bu anlayış; bir din çerçevesi içinde, inanç yerine, bilgiyi geçiren ögretidir. İnanç yerine geçen bilgi, araştırmaya dayalı bir bilgelik yerine, hakikate dayalı bir bilgeliktir. Tann'nın kişiye Tann'yla birleşme ve Tann 'nın dogasına, özünü kavrama olanagı veren gizemli bir aydın­ lanmanın ortaya çıkışı olarak kabul edilir87• Köken olarak Gnose Yımanca bir keli­ me olup "bilgi" anlamına gelmektedir88• Fakat bu bilgi, daha çok "Marifet"olup, ilmi bilgiden ayrılır. Buna "Arifane" bilgi, "Dini sırların yüce bilgisi" veya "Gizli ve vahy ile ilham edilmiş" bilgi denebilecek karakterdedir. Çünkü bu şahsi ve misSJ

Bemard Lewis, Tarihte Araplar, çev. Hakkı Dursun Yıldız, İstanbul 2000, s. 33.

84

Sabri Hizmetli, s. 657.

115

Mustafa Öztürk, Tarih Felsefesi, Elazı� 1 999,

16

s.

1 26.

Şinasi Gündüz, Mitoloji ile Inanç Arasında Ortadoğu Dinsel Gelenekleri Üzerine Yazılar, Samsun 1 998, s. 46.

87

Ahmet Cevizci. Pradigma Felsefe Sözlüğü, İstanbul 1 999, s. 382. 11 G . Quisel, "Gnosticism from its Orjins to the Midddle Age" The Encylopedia of R eligion, vol. V, New York 1 987, s. 567.



KARMATiLER



tik bir bilgi olup seçkin ve mistik tabiatlı insanlara mahsustur, yahut tabiat-üstüdür. Gnostik de "Arif' kimse demektir89• Bu anlamıyla entelektüel seviye bakımından gelişmiş inanç sahiplerinin sahip olduğu yüksek dini ve felsefi gerçeklerin bilgisi anlamında kullanılmıştır. Gnosis dini sırların bilgi ve şuurunun etkin olduğu bir antikite akımını ifade etmek için de kullanılmıştır90• Tarihi geçmişi m.ö. V. ve IV. yy'lardan itibaren çeşitli Ortadoğu toplumlarınca yaygın bir şekilde temsil edilen dini-felsefi bir akımdır. İnanç veya mezhep tarzın­ dan ziyade mehdi inanışı gibi birçok dini gelenek içerisinde doğal bir gelişim ya da

kültürel etkileşim sonucu oluşan bir temayül olarak düşünülmüştür91 •

"İrf'aniye"

mezhebi denen bu yarı felsefi cereyan, I.-11. asırlarda Yunan felsefesinin, bilhassa Eflatun ve Yeni Eflatuncu felsefeterin Hıristiyanlığa uygun ve yardımcı bir anlayış haline getirilmesinden meydana gelmiştir92• Bu şekliyle Gnostizm, ya tamamıyla gnostik karakter taşıyan dinler ya da çeşitli dini gelenekler içerisinde yer alan inanç, düşünce ve ritüeller şeklinde milattan önceki dönemlerden itibaren Ortadoğu'da oldukça yaygınlaşan akım, Suriye, Mezopotamya, Mısır, Filistin, Ürdün ve Anado­ lu'da İslam hakimiyeti öncesi dönemde yaşayan yerli halkın inanç ve düşünce yapı­ sı incelendiğinde bütün bu yörelerde çeşitli gnostik akımların, hakim unsur olduğu anlaşılır. II. yy' dan itibaren Güney Mezopotamya'da varlığını sürdüren ve önemin­ den dolayı Kur'an'da üç yerde ismi anılan Sabiilik baştan sona gnostizmi temsil eden bir akım olarak kabul edilir. III. yüzyılın sonlarından itibaren güney İran, Me­ zopotamya, Suriye, Anadolu ve Kuzey Afrika'da oldukça yaygınlaştı. IV. yüzyıldan itibaren birçok yerde Hıristiyanlığın en güçlü rakibi haline geldi. İslam Hakimiyeti öncesi Ortadoğu'da Hıristiyanlık ve Yahudiliğin heretik mezhepleri olarak bilinen Elkesailer, Valentianlar,93 Setianlar, Mağariler, Quqiler, Esseniler, Simoncular,94 Bardaysanlar, Edessa (Urfa) okulu95 ve İskenderiye'deki Grek okulları, Nisibis ve Cundişapur okulu96 gibi birçok gnostik inanç ve öğretilere ağırtı bir şekilde yer veren akımlar mevcuttu. Bunlardan başka Hermetikler, çeşitli sır dinleri mensupla-

8

9

90

91 92

9l 94

95

96

S. Hayri Boıay, s. ı 22.

D. Dagober Runes, Dictinonary of Phılosophy, Lowa ı 956, s. ı ı 7 ; G. Quispeı, s . 56 7 . Şinasi GllndUz, s. 46.

S. Hayri Bolay, s. 1 22. W. Barthold, ls/am Medeniyeti, F. KlJprii/Q Izahlar ve Daze/tme/er, Ankara 1 940, s. 82.

Orhan HançerlioAi u, Felsefe Tarihi A.nsiklopedisi, ll,

s.

3 1 0; Şinasi GOndQz,

De Goeje, Carmathes Du Bahreyn Et Les Fatımıdes, Leiden 1 886, s. 1 3 . G . E. Von Grune Baum, s . 3 1 .

s. 46, 47.

1Q

• KARMATi HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

97 n, Yahudilik ve Hıristiyanlık içerinde yer alan çeşitli mistik hareketler de gnostik 98 inanç, ö�eti ve hayat tarzını yansıtmakta idiler • Bu gruplar bir bakıma Ortado­ g;u'da yaşayan toplumların ortak paydası haline gelmiştir. Gnostizm yalnızca Orta­ doll;u'da yer edinmemiş aynı zamanda VIII. yüzyılda Uygurların resmi dini haline gelen Mani inancının yayıldıll;ı bölgelerde de etkisini göstermiştir. Maniheizm inan­ cının gnostik inanç ve ö�etileri temsil eden bir geleneği oluşu, bunda etkli olmuş­ tur99.

Gnostizm ö�etisinin arka planında teslis, tecessüm ve insanlığın kurtuluşu

gibi meseleler vardır. Bu yapısıyla Hıristiyanlarca sapıklık sayılmıştır. Çünkü gnostikler, sahip oldukları tabiat-üstü bilgiden dolayı, dini nasslann gnostik bir tefsiri yapıldıktan sonra inanılınasım ileri sürmüşlerdir. Böylelikle onlar, Hıristiyan kilisesinin aksine, şahsi ve mistik bilgiyi nassdan üstün tutmuşlardır. Saf iman ko­ nusu olan nasslann, felsefe ile münasebetinden, iman-bilgi ilişkisinden doğan bu cereyan, aslında düalist bir anlayışa sahiptir. Zira ilahi alemle fena kabul ettikleri bu alemi zıt kabul ederler. Gökten düşmüş olan ruhun bedende mahpus kaldığına, ölü­ mün onun kurtuluşu olduğuna ve böylece semavi vatanına döneceğine, yedi kat gök kapısının mevcudiyetine, semavl vatana dönüşün bu kapılardan geçilerek olacağına, ilahi kurtarıcının da insanları kurtarınak için aynı kapılardan geçerek gökten inece­ ğine inanrnışlar. Gnostikler cismani' haşri kabul etmezler. Maddi hayatın, kötülüklerinin devam edip gideceğinden evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı tavsiye etmezler. Sudur naza­ riyesine inanırlar. İlahi hayatın esrarına, bir süluk ile erişebileceğini, Allah'ın insan­ lar tarafindan görüleceğini kabul ederler. İnsanın kurtuluşunu bir mit olarak görür­ ler. Bu nedenle Zühd hayatını tavsiye ederler 100• Gnostiklerin ö�etileri genel bir çerçeve içersinde ele alacak olursak madde-mana, aydınlık-karanlık, ruh-beden ve dünya-öte dünya gibi değerler arasında var olduğuna inanılan katı bir düalizm var­ dır. Gnostikler makro planda alemi ikiye ayırmaktadırlar: Işık ve karanlık alemi. Işık veya nur diye isimlendirilen alem; iyiliği, hakikat ve gerçeği temsil ederken karanlık ve zulmet alemi; kötülüğü, yalanı ve gerçek olmayanı temsil ettiğine ina­ nılmakla idi. Işık ve karanlık alemi arasında bitmek tükeornek bilmeyen bir müca-

97

Sır Dinleri hakkında geniş bilgi için bkz., Mehmet Çelik, "Sır Dinleri" A T01FD. , S. 8, Erzurum 1 988, s. 2 1 3-22 1 ; Şinasi Gündüz, Pavlus Hıristiyanlığın Mimarı, Ankara 200 1 , s. 1 0 1 - 1 ı 9.

98

Hıristiyan inancında Gnostizm için bkz. Şinasi Gündüz, Pavlus Hıristiyanlığın Mimarı, s. 1 0 1 1 1 9.

99 1 00

Şinasi Gündüz, Mitoloji ile Inanç Arasında Ortadoğu Dinsel Gelenekleri Ozerine Yazılar, Samsun 1 998, s. 46-47. S. Hayri Bolay, s. 1 22- 123.



KARMATiLER



dele ve çekişme vardır1 0 1 • Madde ve maddi olan her şey, kötülük alemine ait olandır ve kötüdür. Ruh ve ruhsal olan varlıklar ise ışık alemine aittir ve yapısı itibariyle iyidir. Işık ve zulmet alemi arasındaki mücadeleyi kazanacak olan ışık alemidir. Çünkü iyiliğin üstün gelmesi doğasında vardır. Mikro hayatı temsil eden insan açı­ sından değerlendirirsek, iyilik alemine ait olan ruhsal varlığına değer vermek ve kötülüğe ait olan bedenin istek ve arzulan demek olan maddi unsurlara boyun eğ­ memektir. Varlık itibariyle kötü olan bu dünya ve dünyevi' şeyleri terk etmek, ışık ve iyiliğin timsali olan ruha ve ruhsal aydınlanmaya kulak vermenin gerekliliğine

1 2 ınanıımıştır 0 . .

Geniş bir alanda etkisi olan gnostizın'in Ortadogıt'da ortaya çıkmış birçok ha­ reketi, fikri açıdan etkilemiş hatta bazı fikirleriyle bu hareketlerin doktrinlerinin temelini oluşturmuş olduğu düşünülebilir. Gnostizın'in etkili oldugu bölgelerin, İslam hakimiyetine girmesiyle yöredeki insaniann büyük bölümü İslam'ı benimse­ mişlerdir. İsiarnı benimseyen bu kitleler İslam öncesi kültürleriyle yeni inançlan arasında zaman zaman bağlantılar kurmaya çalıştılar. Bu inançlan, ritüelleri uzlaş­ tınna çabalan bilinçli veya bilinçsiz bir gayretin sonucu olarak ortaya çıktı. Bizi ilgilendiren bölümü, bu yeni İslam'ı algılama tarzı, toplumun tümünde aynı yankı­ yı uyandırmamış olmasıdır. Oluşan farklılıklar toplumu meydana getiren sosyal gruplan birbirinden uzaklaştırmıştır. Merkezi otoriteye, resmi ideolojiye karşı alter­ natif hareketlerin oluşmasını sağladı. Oluşan bu hareketler içinde ihtilal karakterine sahip mezhepler de olmuştur. Ortaçağ İslam dünyasındaki fikir hareketleri Ortadoğu'nun bu alt kültüründen başta astroloji, simya ve tılsım-gizem konulardan etkilenmişlerdir103• İslam dünya­ sını özellikle Abbasi Devletini, Tolunoğullannı, Gaznelileri, Sacoğullannı, Selçuk­ lulan başta olmak üzere birçok devleti ve hanedanı uğraştırmış ve saldınlanyla halkı bezdirmişlerdir.

2. Yeni Eflatunculuk Antikçağ sonlannda felsefeye dayanarak dini bir dünya görüşü geliştirme de­ nemelerinden ilki olan Yeni-Platonculuk, kendisinden sonraki gelişmelere de büyük

10 1 ıo.ı

Fazlur Rahman, islam, Ankara 1 992, s. 1 98; Şinasi Gündüz, s. 47-48. Şinasi Gündüz, s. 47-48; Maniheizm ve Türkler arasında yayılması için bkz. A. Yaşar Ocak,

Bektaşi Menakıbnamelerinde islam Oneesi inanç Motifleri, Istanbul 1 983, s. S 1 -56. 1 03

Louıs Massıgnon, Essay on the Orijins of Technical Language of lslamic Mysticism, Notre Dame, Indiana trz., s. 37; B eriold Spuler, The Age of The Caliphs, Markus Wiener Publishers, 1 995, s. 68.

44



KARMAli HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI



ren gruplar da bu kültürel yapıdan etkilendiler1 13• Sudur nazariyesi ve gizemli i­ 14 nançlar mecazi boyutlarda yorumlanarak İslam dünyasındaki hareketleri etkiledi 1 • Özellikle Karmati-İsma'ili hareketi bütün unsurlanyla bu tür hareketlerden etkile­ miştir. 3. Merrnetizim

Eski Mısır'ın dinsel-gizemsel ögretisidir. Eski Mısır'ın üç büyük tanrısından biri olan Toth' un yapıtiarına kadar uzanan dinsel-gizemsel ögretilerinin bütününe Hermesçilik ya da Hermetik felsefe adı verilir1 15• Felsefe, dini inançların entelektüel yorumu olarak görüldü ve dogunun büyük dinleri, sahip olduklan manevi dünya ve aynı derecede görünmez aleme dair güçlü duygu ve tutkularıyla birlikte, kısa za­ manda felsefi düşüncelere damgasını vurmuştur. "Hermetik yazılar" olarak bilinen dini felsefi tartışmalar, felsefe ve pagan dinlerinin uzlaştınlmasına dair çabaların bir ömegi olarak kabul edilebilir. O halde, düşünce sistemleri ve inançlan birbirine karıştırma sanatı, Araplardan önce de bilinmekte idi. Fakat uzlaştırma hareketleri geç dönem Helenistik sürecin egemen özelligi oldugu kesindir. Grek felsefesi Arap­ ça'ya tercüme edildiğinde bu sürece ait eserlerin büyük bölümü, bu eserler arasında bulunmaktaydı. Aristoteles'in Teolojisi (Esulücya Aristoteles), ei-İzahfi '/-hayri '1mahz ve Hermetik Yazılar isimli eserler bunların tipik ömekleridir.

İslam felsefesi ve tasavvufu, insanlık düşüncesinin son derece eklektik karak­ terli bir tarz olarak kabul edilir. Felsefe, kelam ve bunlardan daha az olmamak üzere İbnü'l-Arabi ve Halepli Sühreverdi gibilerin temsil ettigi teosofık sufı literatürdeki bütün İslam düşüncesi, bu eklektiszmi izhar eder. Henüz İslam düşüncesinin ana akımının, neden ve nasıl bu girişik yapıda oluştugunun açık cevabı verilmiş degil­ dir. Bu yapıda, Eflatun'un, Aristoteles'in, Stoacılann, Yahudi Philon'un, Hıristiyan kilisesinin Katolik düşünürlerinin, Gnostiklerin ve Yeni Eflatunculann fikirleri bir tek potada toplanmış ve olagandışı bir durumda birbirine katıştınlmıştır. İlk zaman­ lardan itibaren İslam dünyasında bilinmekte olan bu gibi metinlerden isHim düşün­ cesinin eklektik karakteri hakkında bir açıklama getirebilir. İslam felsefecileri ken­ dilerini İslam inançlarla Grek felsefesi adı altında kendisine ulaşan rasyonel spekü­ lasyonlan uzlaştırma görevi ile mes 'ul tutmuştur. Bunlar ister sahih anlamda Grek düşünceleri olsun, ister İran veya Mısır kaynaklı Grek düşünceleri veya bunların

113

Isıvan Hainal, "The B ackground M otives of the Qannati Policy'ın Bahrain"

Budapesr Studies in Arabic 8, Budapeşte 1 994, s. 9 1 14 Bertrand Russe l l , Batı Felsefesi Tarihi-Orta Çağ, (çev.

115

The Arabist

Erol Esençay), lzmir 200 1 , s. 1 62 .

Orhan Hançer1io�lu, s. 3 1 O; Ahmet Cevizci, Paradigma

Felsefe Sözlagü,

Istanbul

1 999,

s.

413.



KARMATiLER



hepsinin ve başka unsılrların bir karışımı olsun aynıdır1 16• Fakat hiçbir kaynak, Müslüman düşünürün kalbine, Hermetik Yazılar diye bilinen felsefi dini düşüncele­ rin karışımından daha fazla tesir etmemiştir. Hermetik kültür İslam dünyasına Harranller ve Sahiller aracılıgıylada girmiştir. Bu açıdan Harranller' ve Sahiller ortaçag İslam düşünce tarihinde apayn bir öneme hazidir. 4. Harranller ve Sabiiler Sahillik ve Harran'ın gizemli inançlan Ortaçag İslam düşünce hayatında önem­ li bir öneme sahiptir. Sahillik oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Sahil gelenegi birbirine zıt gibi görünen pek çok kültürel unsuru bir arada bulundurur. Sabiiligi bu manada bir tasnife tabi tutmak gerekirse 1 -Mandeenler yahut Subbalar 2-Harran Sabiileri. Birincisi Mezopotamya'da Mecusilik ve Hıristiyanlıkla tanışmış bir ina­ nıştır. İkincisi, daha çok eski Babil dininden etkitenmiş olan ay ve yıldızları kutsa­ yan putperestlige yakın bir inanıştır1 17• Çevre bölgelerdeki felsefi kültürlerden de etkilenmiştir. Başta Hermes Trismegistus'a izafe edilen yazılar gelmektedir. Hermes Trismegistus 'a izafe edilen yazılar, bu yazılann ilk olarak yazılmış oldugıt İskenderiye'nin dışında

skolastik asırlarda olguntaşmaya devam etmiştir1 18• Bu

eserler, altıncı asırdan sonra Helenistik dünyadaki önemlerini yitirince, Harran şeh­ rinin entelektüel hayatının canlı bir kesimini oluşturmaya devam etmişlerdi. Bu şehrin pagan dini, h. II. asra kadar hayatiyetini sürdürmüştür. Grekler Harran'ı "Ellenopolis" diye isimlendirmişlerdi 1 19 v e Edward Browne, Abbasi halifeliginin egemenligi altında yaşayan hiçbir millet, Harran paganları kadar Müslümanlara Greklerin bütün bilgi ve hikmetlerini öğretmemiş oldugunu belirtmektedir. Bunların çoğu, fizikçi, astronomi bilgini, rnatematikçi, geometrici ve filozof o�arak önemli mevkiler ve statüler elde ettiklerini belirtir120• Me'mun'un halifeligi süresince Harranlıların gizemli dini hakkında çok az şey bilinmektedir. Bu din, aynı zamanda muasırları tarafından "Sabiilik" olarak isim-

116

Ebu'l A l a Afifi, ls/am Düşüncesi Üzerine Makaleler, İstanbul 2000, s. 1 06.

1 17

Şinasi Gündüz, Sabii/er Son Gnostik/er, Ankara 1 995, s. 1 O; Bahriye Üçok, ls/am 'dan Dönen­

ler ve Yalancı Peygamberler, İstanbul 1 996, s. 27;B. Cara De Vaux, "Sabiiler", lA ., X, Istanbul 1 986, s. 9- 1 O; Eki nci, s. 23-30.

118

Günay Tümer, Biruni 'ye Göre Dinler ve ls/am Dini, Ankara I 975, s. 1 75 .

1 19

Harran kentine verilen adlar için bkz. Ramazan Şeşen, Harran Tarihi, Ankara 1 993, s . 3-6.

120

Edward Brown, Lllerary Hıstory of Persia, New York 1 956, s. 302-306; Abdullah Eki nci, III­

XII yüzyıllar Arasında Urfa ve Çevresinde Dini ve Fikri Hayat, s. 23-30.



• KARMATi HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

2 lendirilmişti 1 1 . Vasıt ve Basra sınırlannda yaşamış olan Sabiilerle -ki bunlar Mandeanlar-Harranlı Sabiilerle ayrı kabul edilmiştir. Harranlı Sabiiler, Mezopo­ tamya bölgesinin Kadim Suriyeli paganlarının bir kısmından ibaretti. Bu insaniann Me'mun ile karşılaşması tarihi, müslüman dünyada Hermetik felsefenin etkilerine bir ölçüde ışık tutar. Aynı zamanda bu tarih, felsefesinin nasıl dine dönüşüp, Arapça konuşan Harranlı ve Bağdatlı bilginler aracılığıyla da bunun İslam düşüncesine 22 sirayet ettiğini gösterir 1 • Ebu Yusuf İşa el-Katii isimli bir Hıristiyan, el-Keşf en mezahibi'l-H arraniyyin el-ma'rufıne fı asrina bi 's-sabaiyye diye isirnlendirdiği eserinde, Bizans bölgelerine karşı yapılan askeri bir operasyonda kendisine dostluk mesajı getiren bir grup insanı kabul ettiğini aktarmaktadır. Bu insaniann arasında, 23 sıkı ve güvenli elbiseler giymiş, saçlannı uzatmış Harranlılar da bulunmaktaydı 1 • Halife Me'mıln, onların bu garip görünümlerini yadırgamış ve kendilerine Hıristi­ yan, Yahudi veya büyücü olup olmadıklannı sormuş, onlar ise, kendilerinin "Har­ ranlı" olduklannı belirtmişlerdir. Bunun ardından, bir Peygamberleri ve okudukları kutsal kitaplan olup olmadığını sormuştur. Olumsuz cevap üzerine: Halife Me'mun şöyle demiştir: "O halde siz, sapık ve putperest kimseler olmahsınız; sizin kanınız helaldir. Sizler, İslam' ı veya Allah'ın kitabında bahsettiği her hangi bir dini seçme­ lisiniz aksi halde öldürülürsünüz" demiş. Bunun üzerine bazı Harranlılar, ya Müs­ lüman veya Hıristiyan olmuşlar, bir kısım ise atalarından kalan kadim dinlerini terk etmeyi reddedip, kendilerini Kutsal kitaba bağlamak için Kur'an'da zikredilen her­ hangi bir din adı ve takipçileri olduklannı iddia ettikleri bir peygamber bulmaya çalışmışlardır. Bu insanlar, bir müslüman fakihin önerisiyle kendilerini " Sabiiler" diye isirnlendirmişlerdi. Bu isim, o zamana kadar Harran'da duyulmamış bir isim­ 2 di 1 4• Halife Me'mun, sefer esnasında vefat ettiği için geri dönemedi. Fakat Harran müşrikleri, kendilerini "Sabiiler" olarak isirnlendirerek, bütün zamanlarda Müslü­ manlardan güven içinde olmuşlardır. Uzun yıllar süresinde gizlilik içinde kalan dinlerini, artık açıkça ilan etmişlerdi. H arranlılar, bu gizliliğe son vermek isteme­ dikleri fakat kutsal bir kitap ve peygamber ismi bulmanın güçlüğünü düşündükleri görülmektedir. Onlar, dini öğretilerinin Hermetik yazılarda bulunduğunu ve pey­ gamberlerinin de bu eserlerde zikredilen Hermes Trismegistus ve Agathodaimon

121

Francıs E. Peters, " Hermes and Harran" Intel/ectual Studies on /s/a m ed . Michel M. ,

122 123 124

Mazzaouni and Vera B. Moreen, Umversty of Utah Press, Utah, s. ı 94- ı 95 . Makdisi, Kitabu '1-Bed'i ve 't-Tarih, IV, Paris ı 903, s. 22.

Nakleden Francıs E. Peters, s. ı 94.

Massignon, Hallac, ı, s. ı 98-200; Günay Tümer, s. ı 26.



KARMATilER



olduğunu beyan etmişlerdi. Bundan böyle Harran' daki gruplar, Müslüman yazarlar tarafından Hermetikler olarak isimlendirilmeyip, "Sabiiler" olarak isimlendirilmiş­ lerdir. Bununla beraber, bu sapık-Sabiiler hakkında Arapça metinlerde bulduğumuz 25 bilgilerin çoğu, bu insanlan Hermes ve Hermetik literatür ile ilişkilendirmiştir1 • Hicri III. asırda Harran dini, bazı Helenist ve Fars kaynaklı unsılrlarla karıştı. Bu din, teorik bir doktrinden çok bir kült haline geldi. Hermetik yazılann bu dinin kut­ sal metinlerinin bir kısmını oluşturup oluşturmadığını tam olarak bilmemekle birlik­ te bu tarihte Harran'ın "Sabiileri" diye adlandınlan kimseler, Hermetik literatüre oldukça aşina idiler. Gerek Grek asıllarında gerekse de Arapça'ya tercüme edildik­ leri Süryani çevirileri halindeki bu yazılar, o zaman yazılmış ve İslam dünyasının 126 •

bu bölümünde büyük ölçüde yayılmışlardı

Harranhlann etkinliği, dindaşlan tarafından dışlanan Sabit b. Kurra (öl.288) öncülüğünde Bağdat'a gidip, Mutasım'ın izniyle orada yeni bir okul kurdurmasıyla en ileri bir noktaya ulaştı. Grek okullannda bütün ilgilerini yitiren Hermetik eserler, bu dönemden hicri

5.

asnn sonuna kadar Bağdat'ta yaşamaya devam etmiştir. Sabit

b. Kurra ve oğlu Sinan eğitimli bilim adamı ve düşünürleri, Hermetik yazıların Arapça'ya tercüme edilişinde ve bu eserlerdeki temel düşüncelerin yayılmasında görev üstlendiler. Sabit'in eserleri hakkındaki bütün bilgimiz, Geometri üzerindeki 127 kısa denemelerden ibaret çahşmalardır • Hermetik literatür, Bağdat ve Harran gibi bu iki bilim merkezinden hicri II. asır gibi ilk dönemlerden itibaren İslam dünyasına yayılmıştı. İbn Sina, İbn Tufeyl, Sühreverdi ve İbnü '1-Arabi gibi düşünürler ortaya çıkınca, Hermetik düşünceler 128 unsurlarını aldıklan kaynaklardan İslam düşüncesi içinde asimile edil.diler • İbn Teymiyye, İbn Arabi ve onun önemli bir takipçisi olan Afifeddin et-Tilemsani' yi Karmatiler'e benzediklerini belirtir. Özellikle Onların İttahadiyye (Allah'ın insanla birleşmiş olduğuna inananlar)'den olduklan söylenir. Dolayısıyla onun nazannda 129 her ikisi de Zındıktır • Bu cümleden Hermetikler ile Karmatller arasındaki bağlan12

5

1 26 1 27

Ebu! Ala Afifi. Islam Düşüncesi Üzerine Makaleler, İstanbul 2000, s. 1 07 ; Abdullah Ekinci, s. 42.

S. M. Stern, Studies In Early /s ma 'ilis m, Leiden 1 983, s. 33; Ebu'! ala Afifi, s. 1 1 3 . Geniş bilgi için bkz. S. M. Stern, s. 33-34; Ramazan Şeşen, Selahaddin Eyyubi ve Devlet, Istanbul 1 987, s. 32 I ; Aydın Saygılı, "İbn Kurra'nın Pisagor Terimleri Tanımı, A yasofya Mü­ zesi Kütüp. 4832 kayıtlı Es re ve Terc. Beliete n, XXII, Ankara 1 958, s. 85-88; Abdullah Ekin­

12s 129

ci, s. 1 03 . Ebu '1 ala Afifi, s. 1 1 4.

lbn Teymiyye Kül/iyatı, Il, İstanbul 1 987, s. J 4 1 , 1 63 - 1 65, 1 98-1 99; Ahmet Yaşar Ocak, Os­ manlı Toplumunda Zındıklar ve Millhidler, İstanbul 1 999, s. 57.





KARMATi HAREKETI NIN TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

tının ilk dönemlerden itibaren var olduğunu anlamaktayız. Hatta ilim adamlan ve cemaatler arası çatışmalarda zaman zaman bu tür eleştirileTin de rahatlıkla yapıldı­ ğını görmekteyiz. c.

Dini Arka Plan

Ortadoğu'nun antik mitolojik kültürüne dayanan halk İslam'ı, kendi tarihsel şartlannın ve gerçek anlamda İslam'ın ürünü olmayan, ama İslami kavramlar içine oturtularak sloganiaşmış bir siyaset ideolojisi oluştu130. B u süreci sağlıklı bir şekil­ de algılayabilmek için, geçirmiş olduğu safhalara göz atmak gerekir. Göçebelerin dini şeytaniara tapma esasına dayanıyordu. Bu ise, eski Samiler'in putperestliğiyle ilgili idi. Tapılan varlıklar, köken itibariyle, ağaçlar, pınarlar ve özellikle kutlu ka­ bul edilen taşlar, belirli yerlerin sakinleri ve efendileriydi. Gerçek anlamda bazı ilahlar mevcut olup, bunlann nüfuzu kabile inançlan çerçevesini aşıyordu. En ö­ nemlilerinden üçü Menat, Uzza ve Lat idi. Bu üç ilah, genellikle daha yüksek bir ilaha, Allah'a tabi bulunuyordu13 1 • Kabile dininde gerçek bir ruhhan sınıfı yoktu; göçebeler ilahlannı, kutsal emanet teşkil etmek üzere, bir kırmızı çadırda taşırlar ve muharebeye giderken bunu yanlarına alırlardı. Dinleri şahıs değil, toplum diniydi. Kabile inancı, çoğu zaman bir taş, bazen de bir eşya ile sembolleştirilmiş kabile ilahı etrafında toplanırdı. İlahi şeyhin evinde muhafaza olunur ve böylece ev dini itibar kazanırdı. ilah ve ona tapınma kabile ayniyetinin timsali, kabile birlik ve u­ munun tek fikri ifadesiydi. Kabile dinine riayet siyasi itaati gösterirdi. Dini inkar, ihanet ile bir sayılırdı ıJı. Bu göçebe hayat tarzının tek istisnasını vaha teşkil ediyordu. Burada küçük yerleşik topluluklar basit siyasi teşkilatlar meydana getiriyor ve vahanın en nüfuzlu ailesi, orada yaşayanlar üzerinde, çoğu zaman bir çeşit hükümdarlık kurmuş bulu­ nuyordu. Bazen vahanın hakimi civar kabilelerio de kendi tabiiyetinde olduğunu iddia ediyordu. Bazen ise, bir vaha komşu vahayı hakimiyeti altına alıyor ve böyle­ ce kısa ömürlü bir çöl imparatorluğu kuruluyordu133• Bu devirde Arabistan medeni dünyadan henüz tamamen soyutlanmamış, fakat kenarda kalmış bulunuyordu. İran ve Bizans kültürleri, maddi ve manevi unsurlarıyla, en çok Arabistan üzerinden geçen ticaret vasıtasıyla nüfuz ediyordu. Yabancı göçmenlerin yanınadada yerleş-

1 30 Ahmet Yaşar Ocak, Türkler, Türkiye ve islam, İstanbul 2000, s. 1 29. 1 3 1 Philip K. Hitti, History ofSyria, London 1 957, s. 380. 1 32 İbn U'! Kelbi, Kitabu '1-Asam çev. Beyza DUşUngen, Putlar Kitabı,

Ankara I 969, s. 5 I ; İbn

Hişam, Siret-i lbni Hişam (çev. Hasan Ege) İstanbul, s. 1 , 1 1 7 ; el-Ezraki, Ahbarli Mekke (çev. Y. Vehbi Yavuz, Kabe ve Mekke Tarihi), İstanbul 1 974, s. 1 06.

133 B emard

Lewis, s. 44.



KARMATiLER



mesi, bu hususta oldukça önemlidir. Pek çok Yahudi ve Hıristiyan göçmenleri Ara­ bistan'ın çeşitli bölgelerine yerleşmekle Arami ve Helenistik kültürlerini yaydı­ lar134. Di�er bir nüfuz yolu sınır devletleri üzerinden geçiyordu. Romalılan Nabati ve Palmira krallıklannı kurma�a zorlayan zaruret, Bizans ve İran imparatorluklarını da Suriye ve Irak kenarlannda Arap sınır devletlerinin gelişmesine müsaade etme�e yöneltti1 35• Gassan ve Hire devletlerinin ikisi de Hıristiyandı; ilki Monofızit, di�eri Nesturi mezhebindendi. İkisi de Arami ve Helenistik kültürlerinin damgasını taşı­ yor, bu kültürler bir noktaya kadar iç bölgelere nüfuz etmiş bulunuyordu136• Gassani tarihinin ilk devri karanlık olup, hakkında az şey bilinir. Kesin tarih bilgisi Haris b. Cebele'nin Sasani İmparatorlu�u'nun Arap tabilerini yenişinden sonra, M.S.529'da Justinanus tarafından philarchos ve patrici ' li�e yükselmesiyle başlar. Gassaniler Yermuk Inna�ı civarında oturuyorlar ve Bizanslılarca

sınır muhafızlı�ına tayin

olurınıaktan çok, mevcudiyetleri onlarca tanınmış bir topluluk teşkil ediyorlardı. İslamiyet'in doğuşu arifesinde, Bizanslılar'ın o zamana kadar Gassaniler'e ödedik­ leri yardım parasının ödenmesi, Heraklios tarafından, yıpratıcı Sasani savaşlanndan sonra bir iktisat tedbiri olarak durduruldu. Bunun neticesinde, Müslüman istilacıları, Gassaniler'i Bizans'a karşı kin dolu ve ihanete hazır bir durumda buldular137• İran hakimiyetindeki Irak eyaleti sınınnda, Sasani imparatorlarının bir tabii olan Hire devletçi�i yaşıyordu. Bu devletçik, imparatorlar kuvvetliyken itaat gösterir, onlar zayıfken de serkeş bir tavır takınırdı. Hire Araplan'nın Sasani İmparatorlu�'nda vazifesi, Gassanilerin, Bizans İmparatorluğundaki vazifesinin aynı idi. Sasaniler'in Bizans'a karşı giriştikleri harplerde, Hire Araplan genellikle yardımcı kuvvet olarak hizmet ederlerdi138• En müstakil olduklan devir, Gassani Haris'in ça�daşı ve düş­ manı olan III. El-Munzir'in hükümdarlığı zamanıdır. Arap geleneğine göre, Hire daima Arap topluluğunun, Arabistan'ın geri kalan yerleriyle doğrudan doğruya temasta bulunan asli bir parçası sayılmıştır. Sasaniler'in bir tabii olmalarına rağ­ men, Hire Araplan'nın kültürü başlıca batıdan, Suriye'nin Hıristiyan ve Helenistİk medeniyetinden beslenmiştir. Bunlar başlangıçta putperest iken, sonraları esirlerin getirdi�i Nesturi Hıristiyanlı�ı kabul ettiler. Burada hüküm süren Lahmi hanedanı, bir isyan sonunda, Sasani imparatoru II. Hüsrev tarafından yok edildi. Bu imparator bir Sasani valisi göndererek, ülkeyi bir kukla Arap emiri vasıtası ile idare ettirdi.

604 yılında Sasaniler bölgeye yeni gelen Arap kabileleri tarafından yenildiler. Bu 1 34

Bemard Lewis, s. 45-46. "' Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Gününüze Dinler Tarihi, Istanbul 1 983, s. 34-40. 6

13

1 37 118

Şemseddin Günaltay, Islam Oneesi Araplar ve Dinler, Ankara ı 997, s. 83-94. Philip K. Hi tti, Siyasi ve Kültürel lslam Tarihi. s. 1 55, ı 59.

Ahmet çeı ebi , /s/am Oneesi Meklce ve Tarih Anlaytjımız, s. 1 08 - 1 1 0; Philip K. Hitti, s . ı ıJ .

50



KARMATi HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

kabilelerio bölgeye yerleşmeleri üzerine Hire devleti sona erdi�i gibi, Kuzeydo� Arabistan'da Sasani yaydışı da durdu139• Arabistan bölgesinin dini yapısı bu özellikler arz ederken Karmati hareketinin çıktı�ı bölge olan Kufe ve çevresinde dini hareketler açısından çeşitlilik söz konu­ suydu. Kufe ve çevresi Emevi muhalefetinin başladı�ı kent olarak ön plana çıkmış­ tır. Kufe hicri 2. yüzyılda, aşın Şiizm'in beşiği idi. İslam dini, bu kentte, birçok düşünce akımıyla mezhebin sentezi durumuna geldi. Çünkü İslam, kendinden önce­ ki dönemde burada egemen olan birçok inanç ve öğretiyle Kufe'de tanıştı. Bölgenin antik kültür ve inançları Manilik, Sabiilik ve benzerleri, İslam'ı karşılayıp etkileyen eski inançlardandır. Anılan inanç sahipleri, İslam toplumunu etkilediler. Bölgenin inanç yapısı muhtelif grupları besleyen önemli bir olduğu şüphesizdir. Buna ilave­ ten bölgedeki etnik-kabilevi yapı da muhalefeti şekillendirmiştir. Özellikle kabilelerarası rekabet kabilelerio zorunlu olarak taraf olmasını zorunlu kılmıştır. Nitekim federasyonun Numir ve Kilap kabileleri gerçek bedevi idiler. Karmali ha­ reketinin liderleriyle bazı komutanları bu kabileden idiler. Yo�lukla bulundukları kent olan Kufe, yeni fethedilmiş eyaleti yönetmek için bir garnizon kenti olarak Arap fatihlerince şekillendirilmişti. Tarihi süreç içinde oluşan gelişmeler, Hz. Ö­ mer'in halifeliği dönemindeki fetihlerle başlar. Bu fetihlerde elde edilen büyük zenginlik özellikle arazi ve mal-mülk Kufe gamizon kasabasında yerleşen Araplar için en önemli sebeplerden biri idi. Sakinlerinden bazıları farklı Arap kabilelerio üyelerinden özellikle Güney Arabistan ve Kuzeybatı Arabistan'ın Tamim ve Bekr b. Vail kabilelerinden idi1 40• Arap askerlerine ilave olarak orada çok sayıda yerleş­ 1 1 miş İran kökenli tüccarlar, sanatkarlar ve işçiler vardı 4 • Kufe'de uygun olmayan yerel yerleşim, birçok sayıda isyanın özellikle Şii is­ yanlan Emevi dönemi idaresinde yoğunlaştı. Abbasi idaresinin ilk yıllarında Kufe huzursuzluktan muzdaripti. Bununla birlikte Bağdat'ın yeni başkent olarak kurul­ ması, Kufe'de büyük bir gamizon bırakıldı. Bir ticaret merkezi olduğu için Kufe'nin önemini azaltmadı. Politik şartlar değişmesine rağmen Kufe'de Hz. Ali sempatizanları ve çok farklı yeni hareketlere meyleden eski eğilimler ve isyanlar artmış olarak gözükmekte idi. 3/9. yüzyıl İslam dünyası İbn Tabataba 199/8 1 5 'de, Yahya b. Ömer 250/864-S 'de ve Yahya b. Zaid 256/870'de gibi Hz. Ali'nin taraf1 19 Ebu'l ala ei-Afifi, s. I 14. 140 Fariza Ahbar, The S ecular of Religious Dissidence in Early İslam: the Case of the Qaramita of Sawad EI-Kufe" Journal Institute of Muslim Minorty Affairs, Vol. I 2 : 2 , July London 1 99 1 , s. 326.

141 Makdisi, Ehsan el- Takasim, Leiden I 906, s. I 26.



KARMAliLER



tarlannca çıkanlan birçok ciddi ayaklanmalara tanık oldu142• Bu zorlanan şartlar altında Tayy kabilesinden güçlü bir kişi olan Ahmed b. Muhammed 269/882 yılında Kufe bölgesi ve onun Sevad' ına askeri ve mali yönetici olarak atandı143• Aynı yılda Ahmed b. Muhammed, El-Haysam el-İcli ile Kufe Sevadında savaştı ve onu bozgu­ na uwattı. Ona ait olan malı mülkü her şeyi aldı144• Bu isyanların ardından Sevad bölgesi siyasi ve ekonomik açıdan sarstı. Ahmed el-Tai idaresi altında Kufe Sevad'ında kargaşa durumuna engel oldu� için 2711884 yılında Kufe'den Mek­ ke'ye giden kervan yolunun koruma sorumluluttu da verildi145• Onun sorumluluttu her yıl 2520.000 dinar vergi vermek karşıbitında valili!tini, Horasan ticaret yolu ve Ba!tdat çevresindeki bölgeler ilavesiyle artınldı. Bu durum 281/894'de ölümüne kadar sürdür. Sevad bölgesinin askeri, mali, ve idari açıdan baskı altında tutulmuş olması Karmati isyanı için uygun bir zemin oluşmuştur. Karmati hareketi de el­ Tai'nin valili!ti döneminde Kufe Savadındaki köylüler arasında ortaya çıktı. Kay­ naklarda, Karmatilerin heretik olarak düşünülen faaliyetlerini rapor edilmemesine rattmen Karmati hareketi hakkında bilgi vermek amacıyla Bagdat'a gelen bir grup hakkında bilgi verilir. Gerçekten Ahmed el-Tai kurnaz bir şekilde onlar üzerine, yıllık her adam başı bir dinarlık vergi koydu. Koyulan bu vergi yüküyle büyük para­ lar topladı146• Ta'i'nin yönetin tarzı büyük bir ihtimalle Sevad bölgesinin gelirini artırmak zorunda olduttu merkezi hükümetin ekonomik politikasını takip ediyordu. ı. Hind Tesiri

Hind kökenli akımlar içtimai çeşitlilik, siyasi durumlann sürekli de�işkenli!ti gibi bazı faktörlerden etkilenmişlerdir. Hind hareketleri daha çok zühd, basitlik ve bedensel zevkleri hafife almaya dayalı bir hayat tarzını benimsemişlerdir147• Hint cottrafyası sosyal taban olarak çeşitli etnik gruplardan oluşmakta idi. Bu içtimai çeşitlilik Hint cottrafyasının siyasi, sosyal ve ekonomik yapısına da etki etmiştir. Hint bölgesi bu yapısıyla İslam dünyasını da etkilemiştir. İslam dünyası özellikle Heterodoks hareketler Hint kültüründen etkileşimi çeşitli şekilde olmuştur148•

142 Taberi, III s. 976-977. 143 İbnü'l Esir, VI, s. 50. 144 Taberi, III, s. 2039; İbnü'l Esir, VI, s. 50. 145 Taberi, III, s. 2 1 , 40 146 Sabit b. Sinan, Tarihü '/ Karamita, ed. Suheyl Zekkar, Beyrut 1 982, s. I O. 1 47 Es'ad Sahmerani, Tasavvuf Menşei ve Istılahları, çev. Muharrem Tan, İstanbul 2000, s. 36-37. 1 48 Bemard Lewis, "The Ismaılıtes and The Assassıns" A. Hıstory of The Crusades, Ed. Kenneth M. Setton, Philadelphia, 1 955, s. 1 0 1 .

52

• KARMATi HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI • Fetihlerle dış dünya ile irtibata geçen Müslüman topluınlar ve bilginler, yeni

tanışmış oldukları toplumlann kültürlerine ilgi duymaya başladılar. Öteki kültürlere duyulan bu ilgi çoğu kez toplumdan topluma de�işmiştir. Buna en güzel örnek Hint ve İran kültürlerine karşı duyulan alakanın, Yunan kültürtine duyulan ilgiden farklı olmuştur. Bu açıdan Roma kültürü de gerçekte Araplar'a kapalı bir kitap olarak kalmıştır. Hint kültürüne gösterilen ilgi, astronomi ve tıp alanianna yönelik bir e�ilim halinde noktadır. Fakat Hintiiierin dini inançlarından tümüyle habersiz ka­ lınmartııştır. Özellikle çok kültürlü yapıda oluşu etkileşim açısından kayda deger bir noktadır. Ayrıca Abbasi halifelerinin Hint Okyanusu ve Akdeniz bölgelerini tek bir ticaret alanı haline çabasına benzer şekilde Grek, İran ve Hint gelenekleri de bir arada düşünülmüştür. Bunun üzerine, tarihte ilk kez bilim büyük çapta uluslararası hale geldi, denilmiştir149• Bu cümleden olmak üzere, Hint kültürü hakkında çok değerli bilgi veren büyük bibliyografya bilgini İbn Nedim (ö.990) ile Binıni (ö. 5 l 048)'nin çalışmaları bu konularda önemli bilgiler vermektedir1 0• Hint kültüründen gelen fantastik telakkilere ruhani de�erler yüklenmiş, ay fele�i altında olup bitenler 1 1 yıldızların etkisine ba�lanmı ştır 5 • Uzay, zaman ve kozmoloji, ortaça� islam dün­ yasında orta çıkan hareketlerin de dikkatini çekmiş ve bu gruplara bagh grupların yaşamların her satbasında bu üç kavramın etkileri görmek mümkün olmuştur. Hind coğrafyasındaki içtimai çeşitlilik ve siyasi hayatın sürekli değişkenliği, Hintliterin züht ve basitliğe, bedensel zevkleri hafife almaya dayalı bir hayat tarzına sevk et­ 15 miştir. Hint kültürün etkisi Tenasüh gibi inançlar da doruk noktasına ulaşmıştır 2. Toplumlar arası ticaret, göçler gibi etkenlerle bu inançlar diğer toplurnlara u­ laşmıştır. Bu etkenierin sonucunda bazı gruplar müslüman olmuşlardır. Bu toplu­ luklar islam dini ile çatışmayan bazı inançlan müslüman olmalarından sonra da devam ettirmişlerdir. Zamanla bu grupların çocukları, atalarının inançları ile ilgili bazı hususlan devam ettirdiklerini görmekteyiz. Emevi döneminde Haccac tarafın­ dan Hindistan'ın Sind bölgesinden Batiha'da çalıştınlmak üzere getirtilen Zuttlar buna en güzel örnektir1 53• Haccac, onları ekseriyetle Batiha' da ve Dahhakinlere ait 1 07.

ı49

Albert Hourani. s.

ı 50

Biruni ' n i n konu hakkındaki çalışmaları için bkz. Günay Tümer,

Biruni 'ye GlJre Dinler ve

ls/am Dini. Ankara 1 975, s. 1 1 0- 1 33 . ısı

152

ıs3

Mustafa Ça�rıcı, ls/am Düşüncesinde A hlak, İstanbul Günay Tümer, s .

1 989,

s.

63.

1 ! O ; Es'ad Sahmerani, Tasavvuf Menşe ve lstılahları, s. 36-38 .

Belazuri, Futuh 'u/ Buldan , çev. Mustafa Fayda, Ankara

1 987, s. 543-546; Zuttlar, Hi ndistan

ası l l ı bir halk olan Zuttlar İslamiyet'ten önce veya Haccac b. Yusuf'un Irak vali l igi döneminde

(694-7 1 4) Zuttlar'dan bir grubun Haccac 'a gelerek yerleşmek için yer istedikleri ve Haccac ' ı n da bunları Vasıt i l e Basra arasına yerleştirdigi kaydedi lmektedir. Zuttlar M e ' m u n döneminde



KARMATiLER



bölgelerde yerleştirerek Dahhakinlerin faaliyetlerini sınırlamak istemiştir. Halife Me'mun döneminde Zuttlar, Bağdat'tan Basra'ya kadar uzanan bölgeyi isyanlan, yağmalamalan, hırsızlıklan

ile güvensiz hale

getirdiler.

Zuttlar'ın

isyanlan,

Me'mun döneminde bastınlamadı. Ancak Mutasım döneminde büyük çabalardan sonra bastınldı. Mutasım'ın komutanı Üceyf \:>. Enbese, Zuttlan bastırdı ve onlar­ dan bir kısmı bufalo sürüleriyle birlikte Suriye'nin Thughur kalesine gittiler1 54• Sevad bölgesindeki Karmatllerde Hint kültürünün bazı tesirlerini açıkça görülmesi bu dönemdeki göçlerin bir sonucudur. olan

295/907-8 yılında, Sevad bölgesinde bir dai

Ebu Hatim el-Zutti, Karmatileri organize etti. Ondan sonra Buraniyye diye

isimleneo belli bir İsma'ili gruplar arasında aktif oldu. 1 55 Buraniyye ismi, Kufe Sevadında Hamdan ve Abdan'ın ilk dailerinden biri olan İshak el-Burani 'yi gös­ terme ihtimali daha çok muhtemeldir1 56. Bölgede Ebu Hatim el-Zutti'nin faaliyetleri yalnız Karmati öwetisini yaymak olmamıştır. Aynca taraftariarına sarımsak, soğan, H.205/M.820 yılında Basra havalisinde Zuttlar karışıklık çıkardılar. Me'mun 8 2 1 yılında karı­ şıklıklar çıkaran Zuttlar ile savaşması için lsa b.Yezid ei-CeiQzi'yi görevlendirdi. 822 yılında ise Me'mun, Davud b. Baticur'u Zuttlar ile savaşmak uzere Basra, Kuveru, Dicle, Yername ve Bahreyn'e vali tayin etti. Fakat ne Me'mun ne de ondan önceki idarecilerin savaşı önemli bir neıice vermedi. 2 1 5/830 yılında iç güvenlikten çok Bizans gazalarıyla u�raşan Halife Me'mun'un meşguliyederinden istifade eden Zuttlar tekrar Basra havalisinde ya�macılı�a baş­ ladılar. Zuttlar böylece Halife Mu'tasım zamanına kadar Abbasilerle savaştılar. Me'mun'un 2 1 8/833 de ö)UmU Uzerine Mu'tasım halife oldu. Bu dönemde Zuttlar, Basra yolunu ele geçirip gemilere a�ır vergiler yüklediler. Daha sonra Ba�dat'a ihtiyaç ve gıda maddeleri ulaştırılması­ na engel oldular. Bu bölgedeki durumun giıtikçe kötUleşti�ini gören Mu'tasım; Ahmed b. Said el-Bahili idaresinde Zuttlar Uzerine kuvvet gönderdi. Fakat Zuttlar'ın kUçUk kayıklar içinde nehir ve kanallarda savaşmaları ;buna karşılık halife kuvvetlerinin bunu bilmemeleri neticesin­ de Ahmed b. Said başarı elde edemedi. Bunun Uzerine Mu'tasım Zuttlarla savaşmak için Uceyf b. Enbese'yi görevlendirdi. Mu'tasım, Uceyf' in emrine beş bin kişilik bir kuvvet verdi ve bir an evvel bu karışlklı�ın bastırılmasını istedi ve Uceyf Cemaziyelahır 2 1 9/Nisan 834'da Zuttlar'ın Uzerine gönderildi. 2 1 9/834 de Ba�dat'tan hareket eden Uceyf'in komutasındaki or­ du Zuttlarla yapılan savaşta UstUniUk kazandı. Zuttlar'ın mevcudu kadın ve çocukları dahil yirmi yedi bin kişi idi. Bunlardan on iki bini bizzat savaşa katılaıı kimselerdi. Uceyf bu savaşta beş yUz kişiyi esir aldı ve Uç yüz kişiyi de öldürdü On yedi yıl mücadele sonunda Zuttlar tesli­ me zorlandılar. 835 yılında Uceyf Zuttlar'ı fena halde sıkıştırıp onlarla savaştıktan ve Zuttlar eman isternek zorunda kaldılar. Uceyf Zuttlar'a eman verdikten sonra onlarla birlikte Ba�dat'a geldi. Uceyf böylece Zuttlar'ı teslim alarak gemilerle Dicle üzerinden h. 220 yılı Muharrem/m. 835 ocak ayından Ba�dat'a getirdi. Bkz. el-Belazuri; Fütuh 'ul-Buldan, çev. Mustafa Fayda, Ankara 2002, s. 544; lbnU'I Esir; el-Kdmil Fi't Tarih, VI, ls tanbul 1 986, s. 386; İbn Kesir; el­ Bidaye ve 'n Nihaye, X, çev. Mehmet Keskin, İstanbul 1 995, s. 476; HUseyin AlgUI, Islam Tari­ hi, nı, İstanbul ı 9 87 s. 31 7; Ferrand Gabriel; "Zutı", İA. , ı 3 İstanbul 1 984, s. 984; Hasan İb­ rahim Hasan; Islam Tarihi, 112 İstanbul ı 987, s. 374; Bahriye Üçok; İslam Tarihi Emevfler­ Abbasiler, Ankara, l 983, s l 06; Hakkı Dursun Yıldız, D.G.B.l.T., 2/3, İstanbul 1 986, s.206; Cem Zorlu, Abbasiler'e Yönelik Dini ve Siyasi lsyanlar, Ankara 200 1 . 1 54 Belazuri, s. 547; Yakubi, Tarih 'u/ Yakubi., Il, Beyrut ı 960, s. 472; İbn Esir, el Kamil., V, s. ,

155

232-233.

Makrizi, ltti 'az "u/ Hunaja, 1, Kahire 1 967, s. ı 79; Mes'udi, Tenbih. Leiden ı 894, s. 39 1 ; M. G. S. Hodgson, "Bakliyya" E/2, vol. I, s. 962. 156 Makrizi, I, s. ı 55 .



• KARMATT HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

pırasa ve turp yemeyi, hayvan kesmeyi de yasakladı !S7. Ebu Halim'in taraftarlan daha sonralan et yemekten kaçınanlar veya vejetaryenler manasma Bakliyya olarak anıldılarıss. Ebu Hatim el-Zutti köken olarak Hindistan'dan gelmiş olması bu du­ rumu daha anlamlı kılmaktadır. Bu bölgedeki insanların yeşil sebzeleri ve kökleri içeren diyet, hayvan kesrnek ve yemenin yasaklı�ına inandıklan için Ebu Hatim'in taraftarlan için de bu şaşırtıcı olmasa gerek. Bununla birlikte sarımsak, so�an, pıra­ sa ve turp'un yasaklanmasının arkasındaki fikir çok açık de�ildir. Muhtemelen Ebu Hatim bu ürünleri yerel bir şekilde tüketmekten ziyade ihraç etmek istemesinden kaynaklanmış olabilir. Bu yılın sonunda Ebu Hatim tamamen görme gücünü kay­ betti ve taraftarlan arasında fikir ayrılıklan başladı. Ardından bu isim Muhammed b. İsmail 'in Mehdili�ine inananların büyük bir bölümünü elinde bulunduran Güney Irak'ın bütün Karmatilerine hasredildL Aynı zamanda Buraniyye olarak isimlendiri­ len Bakliyya Hamdan ve Abdan'ın önceki taraftarlarının katılmasıyla etkinliklerini attırdılar. Bu Kannati koalisyonu lsa b. Musa ve Mes'ud b. Hureyf gibi liderlerin idaresi altında Güney Irak'ta birkaç dönem yaşadı.

3 12/925 yılında beklenilen

Mehdi olarak kabul edilen bir adamın çevresinde toplanan bir hareket olarak ortaya çıktı. Abbasi ordulan tarafından

bozguna u�tıldı ve da�ıtıldılar. Daha sonra

3 1 6/928 yılında Karmaliler (Bakliyya) Sevad'da tekrar isyan etti. Bu dönemde İsa 320/932 yılında hapishaneden kaçtı.

b. Musa Abbasiler tarafından yakalandı; Fakat Misyonerlik faaliyetlerine yeniden başladı.

Sonuçta İranlılara kanşan Bakliyya kolu Ebu Tahir el-Cennabi 'nin hüküm sür­ dü�ü Bahreyn'e gittiler ve onun ordusuna katıldılar. Orada Acemiyyun olarak ad­ landınlmaya başlandı1s9. Antik Hint ve İran geleneklerindeki yakınlık ortaça� İslam toplumlarını etkilemiş bir başka husustur. Bir başka etkilenme yolu da Hint kökenli idareci ve dailerin Karmati hareketi aracılı�ıyla Hint kültürünü aynı zamanda eko­ nomik kaygıların da tesiriyle yaşatmak istemeleri sonucu ortaya çıkmış olmasıdır

2. İran Tesiri İran, önemli co�afi konuma sahip bir ülke olarak kabul edilir. Asya kıtasının Akdeniz'e ve Ortado�'ya açılan en önemli bölgesidir. İran co�fyasına hakim olan güçler kısa zamanda bölgelerine de hakim olmuşlar ve di�er toplumlan kültür­ leriyle etkilemişlerdir. İran, hakimiyet alanı olarak Hazar denizinin güneyinden ve do�sundan başlayarak Afganistan'ı içine alır ve güneyde Hindistan'ın kuzeyine

1 57 Makrizi, ı, s. 158 Makrizi, ı, s. 1 09

ı 79. ı 79- 1 80.

Ferhad Daftary, The lsma 'ilis: their history and doctrines, Cambridge University Press, ı 990, s. 1 34.



KARMAliLER



Basra Körfezi'ne kadar uzanır160• Bizans İmparatorlugu'nun dogusunda yer alan Sasani İmparatorlugunun hakimiyet alanı bugünkü İran ve Irak üzerinden Orta As­ ya'ya kadar uzanmakta idi. Günümüzde İran ya da Pers (Fars) ülkesi denilen bu ülke, farklı etnik grupların yaşadıgı, birbirinden stepler ya da çöllerle ayrılan, kolay iletişim kurmalarını saglayacak büyük nehirlerin olmadıgı, yüksek bir kültürün ve kadim kentlerin bulundugu pek çok bölgeyi kapsıyordu. Bu bölgeler güçlü ve kalıcı

hanedanlar tarafından zaman

zaman

birleştirilmişti. Bu hanedanların sonuncusu,

gücünü Güney İran'ın Farsça konuşan halklarından alan Sasani hanedanı idi. Bir memurlar hiyerarşisiyle yönetilen bir aile devleti oluşturmuşlardı. İran coğrafyası çeşitli inançlara, dini ritüellere ev sahipligi yapmıştır. Bu cog­ rafya'da oluşan kültürel unsurların bir başka özelligi, çeşitli şekillerde ilişkide bu­ lunduklan grupları etkilemiş olmasıdır. İran coğrafyasında Zerdüştlük, Maniheizm, Mazdek vb. inanışlar etkili olmuştur. Bu inanışlar tarih boyunca bölgedeki toplum­ ları etkilemiştir. 2.1. Zerdüştlük Öncesi İran'da Dinler ve Zerdüştlük İran cografyası Akdeniz dünyası ile Hint kültürü arasında bir köprü vazifesini görmüştür. İki cogratya arasında kültürel etkileşim oldugu gibi toplumları arasında da etkileşim olmuştur. İlk İranlıların dini Yedik Hintiiierin dinlerine son derece yakındır. İran tannlarının en büyüklerinden biri Mithra'dır1 61 • Mitolojik unsurlarla iç içe girmiş olan iraıi inançları "İndra" ve ''Naşatya şeytan oldugu" ve "Ejderha öldürme efsanesi" gibi inançları yaygındır. İran-Hint inanışlan arasındaki yakınlık­ lardan kabul edilen, ilk insan Yayma, alemdeki tabii, dini ve ahlaki düzen anlayışı da bu benzerlikler arasındadır. Kutsal içecek Haoma, (Hint'te Soma) ayinleri her iki toplumda da yaygındır. Kutsal ateşi yakan ve gözeten rahipler aynı adı taşırlar. İran'da Athravan, Hindi�tan'da Atharvan'dır. İran ve Hint kültürlerinin iç içe girdi­ ği bir dönemde ortaya çıkan Zerdüştilik, bu çok tanncılıgı ortadan kaldırmak

ama­

cıyla Zerdüşt tarafından ortaya atıldı162• Sasaniler, İran'ın geleneksel olarak ögret­ men Zerdüşt'le birlikte anılan kadim dinini canlandırmak suretiyle saglam bir birlik ve bağlılık temelini oluşturmaya çalıştılar. Bu dine göre evren, yüce Allah'ın öte0 16

Mustafa Öztürk, s. 56.

16 1

Gherard Gnoli,"Mithraism " Encylopedia Religion , Vol., 9, London New York 1 987, s. 580582; Mehmet Çelik, s. 2 1 5-2 16.

162

Felicien Cahallaye, Dinler Tarihi, çev. Samih Tiryakio�l u, İstanbul 1 960, s. 98-1 00; Hüseyin G. Yurdayın, Mehmet Da�. Dinler Tarihi, Ankara 1 978, s. 94; Ebu') Feth Muhammed b. Ab­ dUikerim b. Ahmed eş-Şehristftni, ei-Milel ve 'n-Nihai. I, Muhammed F. Bedran Neşri, Mısır 1 947, s. 559-57 1 .

56

• KARMATi HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLAN I •

sinde iyi ve kötü ruhlar arasında bir savaş alanıydı; iyi olan kazanacaktı, ancak din­ sel kuralları tam olarak uygulayan ahlaklı erkekler ve kadınlar zaferi çabuklaştırabi­ 3 lirlerdi 1 6 • Zerdüştilik, İran dinleri arasında tek tann inanışına yer vermesi bakımından en dikkat çekici olanıdır. Adını kurucusundan alan Zerdüştilik dayandıgı tek tann Ahura Mazda'ya dayanır164• Zerdüşt kavramı güzel, doğru, develer anlamlarına gelmektedir. Halk dilinde Zerdüşt, yaşayan yıldız olarak nitelendirilir. Zerdüşt'ün ne zaman yaşadıgı hakkında kesin bir bilgi yoktur. M.Ö.

6000 yılında, 1400'de ya

1000 yılında yaşadıgı şeklinde farklı görüşler vardır165 • Diger bir rivayete göre ise Zerdüşt, peygamberlik görevine M.Ö. 588 yılında başlamış olduğudur. Ayrıca Zerdüşt'ün dogum tarihi ile ilgili olarak kaynaklarda M.Ö. 570 tarihi tahmini ola­ da

rak verilmektedir. Zerdüşt'ün ögretileri İran kültürü ve dinleri üzerinde önemli bir tesiri olmuştur. Tek Tannlı bir inanç telkin ettiği için onu bir peygamber olarak kabul edenler olduğu gibi bir şaman olarak da kabul edenler vardır. Gatha'lar olarak adlandınlan kutsal metinler ona dayandınlır. Kitabın temel konusu Tann 'dır ve Alıura Mazda olarak isimlendirilir. Ayrıca Şapur II

(309-380) döneminde ise Avesta

vardır. Gatha'lar, Avesta'run eski metinleri ve kısımlar olarak kabul edilmiştir. Avesta Yesna, Yeşt, Videvdat olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır1 66• Zerdüşt öncesi İran kültürü, bir kısım tannlara tapan ve rahiplerin hazırladıgı içki içmekle uygulanan Haoma kültü vardı. Zerdüşt'ün getirmiş oldugıt prensipler ise tek Tanrı inancı idi. Biruni'ye göre, Zerdüşt; Alıura Mazda' ya ibadet, feriştelere (meleklere) hürmet, kötü güçlere (şeytanlara) lanet ve iyilikte yanş gibi ögretiler temel olarak kabul edildi. İslam kaynaklannda Zerdüşt, "Hürmüz" olarak geçmiştir. Alıura Mazda "İyilik Tannsı" olarak kabul edilmiştir. Kötülük ve düşman Angra Menyu'dur. İslam kültüründe, bu güce "Ehrimen" denitmiş ve kötülügün kaynağı sayılmıştır167• Melekler, şeytanlar, kıyamet ve ahiret unsurları bulunmaktadır. Ölü­ nün ruhlan ile ilgili inançlan bulunmaktadır. Hümıüz; mülkün sahibi, hikmet ve

t6J

ŞehrisHini, s. 583-592; Mes'udi, Muruc ez-Zehep, terc., D. Ahsen Batur, İstanbul 2004, s. 1 261 28; Albert Hourani, s. 29-30.

164 165 166

167

Günay Tümer, Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ankara 1 997, s. 1 1 8 . Ekrem Sarıkçıo�lu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, İstanbul 1 983, s . 1 07 ; Hüseyin G. Yurdayın, Mehmet Da�, s. 94. E. G. Browne, Lıterary Hıstory of Persia, !, Newyork 1 956, s. 24, 70, 95 ; Claude Cahen,

lslamiyet, İstanbul 1 990, s. 24. Günay Tümer, Abdurrahman Küçük, s. ı 1 9- ı 2 1 ; Herve Rousseau, Dinler Tarihi ve Sosyal lncelemeler, İstanbul 1 970, s. 1 6 1 .



irade sahibi olarak yaratıcıdır

KARMATiLER



1 68

. Zerdüşt sonrası İranlılar Ahura Mazda'yı yaratıl­

mamış bir ışık olarak düşünülmeye başlanılarak tekrar ateş kültüne dönülmüştür. Zamanla Zerdüştilik birtakım ıslahlardan geçirilerek İran ' ın milli dini haline gel­ 1 69 di . Bu yapısı ile birçok bölgeye yayıldı. Zerdüştiligin yayıldıgı bölgelerde merke­ zi idare karşı birçok isyan çıkmıştır. Bu rahatsızlıkların arka planında Zerdüştiliğin etkisini görmek mümkündür. Nitekim İslam fetihleri sırasında Zerdüşderin tabi tutulduktan hukuki statü, bu inancın diger ilahi dinlerle aynı kategoride degerlendirildiğini görmekteyiz. Hz Peygamber'in elçilerin,i gönderdiği bölgeler arasında, daha sonraları Karmatilerin merkezi olacak bölgelerde bulunmaktadır. Bu cümleden bu merkezlerin Karmati öncesi sahip oldukları sosyal yapının ipuçlarını bulmak mümkündür. Yemen, Bah­ reyn, İran, Kufe ve çevresi bu merkezler arasındadır. Bu dönemde Yemende bulu­ nan Hıristiyan, Yahudi veya Mec�si kalmak isteyenlerden cizye almak üzere elçiler 170 gönderilmiştir • Bölgedeki Mecusi v.arlığı İslam tarihinin ilk dönemlerinde de görmek mümkündür. Bölgede peygamberlik iddiasıyla el-Esved'in çıkması üzerine Yemen'e bir ordu sevk edilmiştir. Ordu komutanına, El-Esved tarafından işkenceye tabi tutulan Zerdüştileri kendi tarafına çekmesi tavsiye edilmiştir. Bu dönemde Mecusilerin önemli bir kısmı müslüman olmuştur. Aynı şekilde

629/630 yılında Hz

Peygamber el-Ala b. Abdullah el-Hazrami ' yi Bahreyn' e gönderdi. Bahreyn'deki Arapların büyük bir kısmı İslamiyet 'i kabul etti. Bahreyn 'in merkezi olan Hacar İ ranlı Marzban Sebuht ile bazı Zerdüştiler aynı şekilde hareket ettiler. Fakat Mecu­



silerin büyük bir bölümü eski dinlerine sadık kaldılar. Onlar da Bahreyn' e İslami­ yet'i lcabul etmemiş olan Yahudiler ve Hıristiyanlar gibi cizye ödediler. İran bölge­ sinde aynı şartlara tabi tutuldu. Fetihten sonra İran'ın birçok yerlerinde Zertüştiler yaşamaya devam etti. Taberistan, Irak, Fars, Kirman, Sicistan, Horasan, el-Cibal, Azerbaycan ve Arran bölgelerinde bir çok ateşgerlenin olması, bu bölgelerin kültü­ rel alt yapısı açısından kayda değerdir 1 71 • İslam fetihlerinde sonra Zerdüştiliğe inan­ I arın bir bolümü Hindistan'a sığınmışlar ve burada Parsi adı altında inanışiarına devam etmişlerdir 172 • Gani nehri kıyılanna yerleşen Zerdüştiler Bombay çevresinde

1 68

Bi runi, ei-Asarü '/-Bakiye ani '1-Kununi '/-Ha/iye, Leipsing 1 923, s. 224-225'den aktaran Günay Tümer, Biruni 'ye göre Dinler ve ls/am, s. 1 22 .

169

1 70 171 172

Herve Rousseau, s. 1 62; Ayrıca ayrıntılı bilgi için Şaban Kuzgun, "Şehristani'nin Hayatı, Şahsiyeti, Eserleri " EÜlFD. Kayseri 1 985, s. 1 79-203. Belazuri, Futuhii "1 Buldan, Şehristini, I, s. 65 1 -655;

s.

V.

1 13;

F.

V.

F.

Buchner, "Mecusilik " l.A. , VIJ, s .

B uchner, VII, s.

Feli c i en Cahallaye, Dinler Tarihi, çev.

443 .

443-445.

Sami h Tiryakioj;lu Varlık Yay., İstanbul, s.

1 05 .





KARMATT HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

felsefi bir düşüneeye dayanarak sessizlik kulelerini yilkseltmişlerdir173• Yukanda bahsetmiş oldu�muz bölgeler aynı statülerini dört halife ve Emevi dönemlerinde de devam ettirmiş olup ve nihayet VIII-IX. yüzyıllarda birbirini takip eden ve Ab­ basi devletini yıllarca u�tıran bir takım isyanlar, eski Zerdüşt çevrelere dayanı­ yordu1 74. Zerdüşt din adamlan ve liderlerinin fitne çıkarmak için göstermiş oldukla­ n çabalar ve Zerdilşt kültür çevresi Karmati isyanlannın çıkmasına da zemin hazır­

larnıştır1 75. Stern İsma' il-Karrnati ideolojisinin oluşmasında ve ulu '1-azm ve natık kavrarnların yorumlarunasında Zerdüşt, Mazdek, Bihaferid, Mani, Daysan ve Markion gibi grupların önemli katkılarının oldu� vurgulamaktır176• Özellikle Zer­ dilştlügün etkisinin doruk noktası İsma'ili-Karmati ö�etisinin kurucuları olan İbn Meyınun el-Kadddah'ın İran'lı bir Zerdilşt oldugu iddiasıdır. Nitekim M. G. S. Hodgson, İbn Meyınun el-Kaddah'ın Yahudi veya Hıristiyan kökenli bir İranlı ol­ dugunu beliitmesine ragmen177 P. K. Hitti, İsma'ili-Kannati hareketine Zerdilştili­ �in etkisini, Zerdilşt asıllı Abdullah İbn Meymun'a ba�lamaktadır178•

2.2. Maniheizm Mani veya Manes

(277-21 6) Mezopotamya'da "Ktesifon" da do�du, birçok se­

yahatler yaptı. İran'a geldi�inde sarayda fikirlerini yaydı. Hükümdar Behram onu zindana attırdı ve orada öldü. Birçok eser yazdı�ı kabul edilir. Eserleri resimli ve renkli olup pek azı günilmüze kadar gelmiştir1 79• Mani, Mandeenler veya Sabiiler180 173 174

Mehmet Taplamacıoglu, Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, Ankara 1 966, s. 1 2 1 . Edward G. Brown. A Literary History of Persla, I, Cambridge, 1 928, s. 308-336; A. Yaşar Ocak, Bektaşi Menakmamelerinde İnanç Motifleri, s. 49-50; P. K. Hitti, Siyasi Kattaret ls/am

Tarihi, II, İstanbul 1 980, s. 434-440; H. Dursun Yıldız, lslamlyet ve Türkler, Istanbul 1 976,

s.

49-52. 175

1 6 7

M. Rıza Hakimi, Islam Bilim Tarihi, İstanbul 1 999, s. 50. S. M. Stern, Studıes In Early Isma 'ilism, s. 34-36.

ın

Marshall G. S. Hodgson, The Order of Assassins, Netherlands 1 955, s. 65.

1 71

Philip K, Hitti, Arap Tarihinin Mimar/arı, İstanbul 1 995, s. 1 25 .

1 79

1

10

İbn Nedim, el- Fihrist, Neşr. Güstav FIUgel Beyrut, Trz., s. 327-328; Şehristilni, 1, s. 625-630; Herve Rousseau, s. 1 62. Sabiilik hakkında geniş bilgi için bkz. Şehristilni, 1, s. 555-558/ Il, s. 669-679; Abdullah Ekin­ ci, III-XII yüzyıllarda Urfa ve Çevresinde Dini ve Fikri Hayat, 23-30; Şinasi Gündüz, Sabii/er Son Gnostikler,

Ankara

ı 995;

Dcgerlcndirme", Türkiye /.

a.mlf., "Kuran'daki Sabiiler'in Kimlikleri Üzerine Bir Tahlil ve

Dinler Tarihi Araştırmaları Sempozyum.ı, Samsun ı 992; a.mlf,

toloji ile Inanç arasında Ortadogu Dinsel

Gelenek leri Üzerine Yazılar, Samsun ı 998, s.

Mi­ ı Oı­

ı 30; Şaban Kuzgun, "Harran Sabiiıeri " Ge vh er Nesibe Hatun Sultan A nısına Düzenlenen Har­

ran Oniversitesi 'nin Bilimsel Temelleri, "Harran/ı Bilim Adamları " Kongresi Tebliııcri, Kay­

seri ı 995.



KARMATiLER



denilen dini benimsemiş daha sonra Zerdüşt inancının da reformcusu olarak kabul edilmektedir. Manişeizm, Tevrat'ı, Zebur'u kabul etmekle beraber, İncil'den de işine gelen taraflan kabul ederısı . Yahudilerin Tanrısı (Yahve)'nı şeytan olarak niteler ve Hz. Musa'nın peygamberli�i reddedilir182• Maniheizm' temel olarak reofızi ile metafızi�in karışmasından ve buna birçok ayinlerin ve ruhani teşkilatın ilavesinden meydana gelmiştir. Bu ayin ve ibadetler, Babil ve İran dinlerinden ikti­ has edilmiş, Budiırn ve Hıristiyanlıktan da bazı merasimler alınnuştırı 83• Mani, Zerdüşt dininin esaslanndan faydalanıp, yaratılışı düalist bir anlayışla izah eder. Maniheizm'in temel doktrini, iyili�in menşei ve esası olan aydınlık ve karanlık yahut şeytan ve madde, alemde mücadele halindedir. Küçük alem olan insanı karan­ lı klar hükümdan olarak yaratmıştır. Buna göre madde veya karanlık kötülü�n

yaratıcısı, ışık iyili�in yaratıcısı ve bunlar Allah ile eşit olmaktadır. Mani bu ezeli

ve ebedi prensipJe bütün varlıgı ve alemi, bunlar arasındaki mücadeleyle açıklamak­ tadırı 84.

Kurbanın her türlüsünün yasak oldu� Mani dininde, seçkinler gününde

yedi vakit, dinleyiciler de günde dört vakit namaz kılmakla mükelleftirler. Dört vakit namaz, Eziua tannya, Güneş ve Ay tann ile Burkanlara karşı yapılır. Maniheist bir kimse ömrünün

1/7 sinde oruç tutmakla, malının lll O unu da sadaka

vermekle mükelleftirıss. Maniheizm doktrinin belki de ilginç tarafı dünyanın birçok bölgesinde taraftar bulmasıdır. Mani sa�lı�ında doktrinini yaymaya başlatmış ve bu amaçla de�işik ülkelere gitmiş, gidemedi�i yerlere de en sadık müridierini gönderdi. Maniheizm, Mani'nin yaşadı�ı dönemde özellikle Iran, Mezopotamya ve hatta Mısır'da bile taraftar bul­ muştur.

III. yüzyılda başta Mısır olmak üzere Afrika'da, IV. yüzyılda Afrika yolu

ile İspanya ve İtalya'ya geçmiş, uzun süre Anadolu'da yayılma imkanı bulmuştur. Orta Asya'daki durumu ise Türk toplulukları arasında önemli bir etkisi olmuş, özel­ likle Uygurlan Maniheizmi kabul etmesiyle bu inanış Türk toplulukları arasında etkilerini devam ettirmiştir186• Bizans imparatorluk ailesi içinde de taraftar bulan Maniheizm, IX. yüzyılda imparatorluk için tehdit oluştunnaya başlayınca devlet 1 81 8

1 2

18 3

1 84

185 1 86

S. H. Bolay, s. 1 67. Harun Güngör, "Orta Asya'da Mani Dininin Yayılması ve Türk KUltürüne Etkisi", E. Ü.l.F.D., Kayseri 1 989, s. 82. Herve Rousseau, s. 1 62; GUnay Tümer, Biruni 'ye Göre Dinler ve ls/am Dini, s. 1 23 - 1 2 5 . H erve Rousseau, s. 1 62; S. Hayri Bolay, s. 1 67; Hüseyin G. Yurdaydın, Mehmet Da�, s. 1 0 3 . Harun Güngör, "Orta Asya'da Mani Dininin Yayılması ve Türk KültUrüne Etkisi ", T.D.A.D., İstanbul 1 989, s. 1 98-9. A. Yaşar ()çak,Bektaşi Menakıbnamelerinde Islam Oneesi Inanç Motijleri, İstanbul 1 983, s. 5 1 -56.

• KARMATi HAREKETI NIN TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •



sert tedbirler almaya başvurmuştur. Fakat inancın bir takım unsurlan VII. yüzyıl sonunda Ermenistan'da do� Pavlikan mezhebi kisvesi altında varlığını sürdür­ müştür. İslam fetihleri ile Maniheistlerin yaşadıklan bölgelerin büyük bölümü İslam devletlerinin hakimiyeti altına girdi. Bu dönemde maniheistler Bizans ve İran baskı­ lan altında yaşamış olduklan sıkıntılardan kurtulmuşlat hatta son Sasani imparato­ runun baskısıyla ülkeleri olan Babilanya'yı terk etmek zorunda kalmışlardır. Haccac b. Yusuf döneminde (694) tekrar eski yurtlarına geri döndüler. Cizye veren Maniheistler Emevi döneminde rahat bir hayat sürmüşlerdir. Mani dini mensuplan, Abbasiler tarafından başlatılan tercüme faaliyetlerinde büyük yardımlan olmuştur. Maniheist metinlerin Arapça'ya tercüme edilmesini sağladılar1 87. Abbasilerin bu ilk dönemdeki rahatlıkları Mehdi döneminden itibaren Maniheistlere karşı bazı önlemler alınmıştır. "Padona Rabette" adı verilen tapınak­ lan yıkılmıştır1 88• İbn'ül Esir, Mehdi'nin oğlu Musa el-Hadi'yi (785-786) Maniheistlerin sahip olduklan inançlardan ve yaşam tarılanndan dolayı uyardığı­ ru189 belirtir. Belki de bu tür etkilerin sonucu ola.nık bu inanışın mensuplan veya bununla ilgilendirilenler "Zındık" olarak adlandınlmışlardır. Abbasi halifelerince yakından takip edilmiş bazı halife katipleri zındıklık iddiasıyla çeşitli cezalar tatbik edihniştir190• İslam dünyasındaki heterodoks gruplar, Maniheizm'in unsurlarını taşımakta­ dır191 . Mani inancının yayılmış olduğu çevre ile sahip olduklan inanış Kannat'i çev­ resi ve inanışıyla bazı hususlarda örtüşmektedir. Maniheistlerin oluşturduklan sos­ yal çevreden, Karınatı gruplan da yararlanrnışlardır. Nitekim Massignon Yakup el­ Sicistani'nin batın ve astroloji ile hareketin kaderiyle ilgili hususlarda Maniheist teolojiden yararlandığım ifade etınektedir192• İsrrıa'ili hareketinin 1-N. yüzyıllar arasında Güney Irak'ta varlığını sürdüren Mani inancından aynı co�fya ve kültürü paylaşmalannın bir sonucu olarak etki­ lenmeleri kaçınılmaz olmuştur. Bu bölgede Maniheizm'in etkileri XI. yüzyıla kadar 117 Harun Güngör, " Maniheizm" EÜIFD., Kayseri 1 988, s. 1 48 - 1 50.

111

Gregory (Bar Hebreaus) Abu'l Ferec, Abu 'l Ferec Tarihi, çev. Ö. Rıza Dogrul, Ankara 1 945, s. 230.

159 İbn Esir, el-Kamil Fi 'ı-Tarih, VI, Beyrut 1 965, s. 1 04. 1 90

Zındıklar ile ilgili geniş bilgi için bkz., A. Yaşar Ocak, Zındıklar ve MfJihidler, İstanbul 1 998, s. ı -70.

1 91

192

Bemard Lewis, "The Ismaılıtes and The Assassıns" A Hıstory of The Crusades, s. ı 0 1 ; E. G. Brown, s. 1 66, 1 67 .

Louıs Massıgnon, Essay on the Orijins the Techical Language of Jslamic Mysti.cism, s. 38.



KARMATlLER



sürmüştür. İsma'ili-Kannati gruplan aynı bölgede varlı�ını sürdüren Gnostik Babtist Mandaenierin de etkilerine maruz kalmıştır. İsma'ili-Karmati gruplarını etkileyen bir başka grup da

IX. yüzyılın ortalanna doğru Mezoptamya'da etkin olan

gnostik kültürdür. Nitekim İsma'ili propagandası da Mezopotamya'da .IX. yüzyılın ortalarında başlamış olması bu iki hareketin etkileşimini gösteren önemli bir göster. 193 . gedır

2.3. Mazdek ve Mazdekizm'in Etkileri M.S. V yüzyılda İran'da içtimai, ekonomik ve dini reform Mazdek tarafından gerçekleştirilmiştir. Mazdek'in öncülük ettigi dinsel bir komünizm hareketi VI. yüzyılda doruk noktasına ulaşmıştır. Mazdekizm, Sasani İran'ında Kavad

(488-53 1 )

krallıgtnda gelişti. Mazdek, Nuşirevan'ın babası Kubad b. Firuz döneminde ortaya çıktı. Kubad, Mazdek'in doktrini benimsemiş ve dinini kabul etmiştir194• Kurucusu­ nun adına izafeten dine bu ad verilmiştir. Muganlar, Maniheistler'in öldürülmesi ve sürülmesi için harcadıkları gayretler, zındıklar hakkında sarf edilmedi. Bir süre sonra ise Mazdek yeni fikirlerle ortaya çıktı. Mazdek, kaynakların belirtti�e göre Zedüşt dininin bir din adamı idi. Onun getirdigi görüşler Zerdüşt'ün fikirlerinin bir yorumu olarak kabul edildi195• Bir süre sonra ise Mazdek yeni fikirlerio ilavesiyle apayrı bir anlayışı yaymaya çalıştı. Mazdekizm ile ilgili bilgiler genelde Bizans,

Süryani,

Pehlevi, Arap, Fars ve Türk

kaynaklarında geçmektedir. İbn Mukaffa

tarafından Arapça'ya çevrilen bazı kaynaklar, Taberi, Ebu Rehyan el-Biruni, Nizarn el-Mülk, İbn el-Bakli, Şehristani ve İbnü'l Esir'in eserlerinde Mazdek ile bilgiler 1 6 bulmak mümkündür. Mazdek'in sosyal vurguları özellikle Hürremiyye, 9 İsma'ilik, Karmatilik, Sosyalizm ve Komünizm formlan açısından önemlidir. Mazdekizm, Maniheist heretikler ve Zerdüştilik gibi dini bir hareket olarak de­ ğerlendirilir. Mazdek öğretisinde, Zerdüştlükten ve Maniheist anlayışlardan bir takım wısurlar vardır197• Mazdek anlayışının arka planında iki kişi bulunmaktadır. Biri imparator Diokletian 1 93

(245-3 13) idaresinde Roma'da yaşamış olan bir Maniheist

Heınz Halm, "The Cosmology of The pre-Fatımid lsma'iliyya", Mediaeve/ /sma 'ili History

And Thought, ed. Farhad Daftary, Cambridge Universıty Pres 1996, s. 80-83. 194

Şehristlni, s. 63 1 -637; Nizamül-Mülk, Siyasetname, Haz. M . A. Köymen, İstanbul 1 990, s. 247-248; Abdülkadir Donuk, "Tarihte Sosyalizm'in Fikir Babaları 111/Mazdek", Doğu Türkis­

1 95 196

197

tan 'ın Sesi, S . 5, 1 984, s. 44-49. M. Rıza Hakimi, ls/am Bilim Tarihi, çev. Hüseyin Arslan, İstanbu1 1 999, s. 50. Mes'udi, Muruc, terc., miyet, s. 24.

D.

Ahsen Batur, s. 1 55- 1 59; E. G. Brown, s. 1 69; Claude Cahen, lsla ­

M. Guidi, M. Morony, "Mazdak" El, vol. VI, Leiden 1 99 1 , s. 949; Michelangelo Guidi,

"Mezdek " l.A . . Vlll, Ankara 1 997, s. 202.



,62

KARMATi HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

olan Bundos, diğeri V. Yüzyılda Fars'da bir Zerdüşt papazı olan Khurragan'ın oğlu Zereduşt'tür. Bu iki kişi muhtemelen Bamdad o�lu Mazdek'in selefleridir. Mazdek dini ve sosyal doktrinini V. yüzyılının sonlarına do� vazetti. Bu dönemi, 484 yılında Eftalitler tarafindan

fetbedilen Sasani devleti için kriz dönemi ve

aristokratik dengesinin, feodal ve idari yapısının sarsıldığı dönem olarak kabul edi­ lir. Sosyal yenilikler, gnostik yapıya aykın da değildi. Sadece Eflatun, Pisagor, Zerdüştilerin taraftarlan ve loncalar tarafından vurgulanan sosyal adalet ve siyasi­ sosyal eşiklik içerikli idi. Kainatın oluşumunu sağlayan elementlerin içerdiği mahiyet bir çok hareketi etkilemiştir. Bunlar üç element: su, hava, yer; dört güç; anlayış, anlama,

koruma,

neşe'den ibaret olan unsurlardır. Mazdek insan, yeryüzü ve evren arasında benzerlik oldu�u düşünmektedir. Aynca Ona göre kişinin özgür bilgiye ulaşmasıyla dinin harici zorunlulukianna ihtiyacı yoktur. Artık O, dört, yedi ve on iki gibi sayıların sembolik güçlerin, kelimelerin farkına varır. Mazdekizm'in dini felsefesi eşitlik, birlik, dayanışma ve banşseverlikten esinlenmiştir. Mülkiyet, bütün ruhsal-ahlaki ve sosyal kötülüklerin kaynağı olduğu için hem mal-mülkün hem de kadının paylaşıl­ masını temel prensip olarak aldı198• Ayrıca bu inancın ateş ibadeti bu dinin gerekle­ rinden sayılmıştır. Ölü yakma adeti de Mazdekizm'de önemli bir yer tutar. Bu ina­ nışı ile Mazdekizm, Maniheizm'den etkilendiği gibi Hint dinlerinden de ölü gömme adetini aldığı kabul edilmektedir. Aynı şekilde Bahaddin Ögel, Türklerdeki ölü gömme adetinin de Mazdekizm'den alındı�ı belirtmektedir199• Mazdek, İranlılann dini inançlarını istismar etmiş olup havanın, suyun, ateşin, bütün insanlarca eşit olarak paylaşıldığı, malların ve mal sayılan kadınlannda bütün insanlarca eşit olarak paylaşılması gerektiğini ileri sürdü. Mazdekizm'in İran'da geçici bir şekilde de olsa destek görmesinden sonra aristokratik ve bürokratik

re­

aksiyon sayesinde hakimiyetini kaybetti. Daha sonra Mazdek'in çok sayıdaki des­ tekçileri ve en büyük oğlu Kaus'u da kaderlerine terk etti. Hüsrev I

(53 1 -579),

Mazdekçileri kılıçtan geçirdi ve eski sosyal düzeni tekrar kurdu200• Bundan sonraki süreçte Madekizm'in fikirleri illegal bir şekilde yayıldı. Değişik İslam gruplan üzerinde etkili bir güç olarak kendisini hissettirdi. Mazdekizm'in yayıldığı bölgeler 198

Ehsan Yarshater, "Mazdakism" The Cambridge History of Iran, IJI, Cambridge 1 98 3 , s. 99 1 1 024; Gherardo Gnolı, 9 , s. 302.

199

200

Bahaddin Ögel, Eski "TOrk-İran KUltUr Ilişkileri" Iran Şehinşahlıtı 'nın 2500. yıldönümüne Armagan, İstanbul 1 97 1 , s. 360-362; A. Yaşar Ocak, Bektaşi Menakıbnamelerinde Islam Onee­

Motijleri, İstanbul 1 983, s. 48-49. Nizamlll-MDik, Siyasetname, Haz. M. A. KOymen, İstanbul 1 990, s . 2S0-15 1 .

si Inanç



KARMATiLER



başta Orta Asya olmak üzere birçok bölgede etkisini göstermiştir. İran'da görmüş oldugu baskıdan Orta Asya' da başta Sogd, Baktriyan, Semerkand, Şaş şehirlerine ve Sirderya boylanna kadar yayılmıştıl01• Özellikle İran devletinin eski dininin gerçek taraftarları ve yönetici sınıfın mensupları, yeni idare sınıfı ile bir süre için bütünleşmişlerdir. Ancak Me'mun'un hilafete geçişinden (81 3-833) sonra İranlı prensler dogu eyaJetlerinde bagımsız beylikler teşkil ederek istiklal hususunda ken­ di hareketlerini başlattılar. Bu isyancıların dini ilhamı, Sasani monarşisine karşı aşagı ve orta tabakalann birleştigi İslam öncesi eski İran sapık düşüncelerinden geliyordu. Bunların en önemli mürşitleri IV. yüzyılda Sasani İmparatorlu�'nu yıkacak olan Mazdek idi. Her ne kadar Hüsrev Anuşirvan isyanı kanlı bir şekilde bastırdı ise de onun hatırası köylü halk arasında canlı olarak kaldıgı gibi, doktrini de Emeviler devrinin sonunda başlayan ve Abbasi hilafetinin başlangıcında da devam eden dini hareketlerin oluşumunda önemli bir rol oynadı. Ebu Müslim'e ihanet halifetere karşı onun intikamcıları ve mirasçıları olarak ortaya çıkan İranlı asiler de onun hatı­ rasını canlı tuttular. Bu hareketler ilk dönemlerde İran kökenli inanca baglı kaldı­ lar202. Daha sonra Mazdek ve müfrit Şii prensiplerinin birleştirildigi bir görüş olarak ortaya çıktılar. Samimi Zerdüştiler ya bir kenarda sessiz kaldılar, ya da açıkça bir düşmanlık göstermediler203. Mazdekiyye ile eş anlamlı kullanılan başka bir akımda Hürremiyye'dir. Kırmızı renkli elbiseler, işaretler ve bayraklar kullandıklan için Hürremiyye'den Muhammire diye bahsedenler de vardır. Bu isimle mezhebin bir bölümü degil

genel olarak

Mazdek hareketi kastedilmiştir204•

Bagdadi

ise

Hürremiyye'yi iki gruba ayırmaktadtr. Birinci grubun İslam'dan önceki Mazdekiler, diğerinin de onların devamı olan Babekiyye ve Mazyariyye fırkalan oldu�nu söy­ lemekte ve bu ikincileri Hürremdiniyye adıyla zikretmektedil05. Abbasi zulmüne uğrayan horasanlı Ebu Müslim Mazdeki Hürremiler'i en çok etkileyen kişi olmuş, daha sonra da Hürremiyye ile Ebu Müslim taraftarlıgı özdeşleşmiştir. Mes 'udi, bu 20 1

A. Yaşar Ocak, s. 47; W. Banhold, "Orta Asya'da Mo�ol FUtuhatına kadar HıristiyanJık" T M

I 1 925, s . 5 8 ; Wolfram Eberhard, "Çin Kaynaklanna Göre Garbi v e Orta Asya Halklarının Me­ deniyeti" Türkiyat Mecmuası, VIJ-VIII 1 940-42, s . 1 75 ; Louis Ligeti, Bilinmeyen Iç Asya, çev. 202

201

S. Karaıay, Istanbul 1 970, s . ı 1 4 . Bkz. frene Melikoff, Abu Muslim, le "Porte-Hack" du

Khorasan dana la Iradition epique

ıurco-iranienne, Paris 1 962 ; Hasan İbrahim Hasan, s. 4 1 3-4 1 4 ; N eş et Ça�atay, s. 80-82. Bemard Lcwis, Tarihle Araplar, s. 1 36.

204 İbn Nedim, Fihrisl, s . 405. 205

BaAdadt, el-Fark, s. 266; Hürremiyye için bkz. Mehmet Azimli, Abbasiler Dönemt Babek

lsyanı, Ankara 2004, 1. 3 8-5 9 .

M



KARMATi HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

grup ile ilgili; Horasan Hürremiyyesi Ebu Müslim'in 137/755 yılında Halife Mansur tarafından idam edilmesinden sonra belirgin bir şekilde ortaya çıkmış ol� du�unu belirtir. Ayrıca bunların Müslimiyye diye anılan bölümü Ebu Müslim'in ölmeyece�ini ve dünyada adaleti hakim kılaca�ını iddia ederken di�erleri onun ölümünü kabul ederek yerine kızı Fatıma'nın imam olduğu düşüncesini benimse� mişlerdir. Fatımiyye ismini alan bu fırkanın mensupları, Fatıma'nın neslinden gele� cek bir kişinin yeryüzüne hakim olaca�ına ve Abbasi idaresini yıkıp kendi saltana� tını kuraca�ına inandıklarını kaydederler206. Ebu Müslim'in eski dostlarından olan Sinbad adlı bir kişi isyan ederek Mazdeki, Şii ve Zerdüştilerden oluşturdu� bir ordu ile Nişabur'dan Rey'e hareket etti. Sinbad, Arap hakimiyetini sona erdirip Kabe 'yi yıkaca�ını, Ebu Müslim' in ölmeyip kısa bir süre sonra mehdi olarak ortaya çıkacağını ileri sürdü. Abbasi Halifesi Mansur'un kumandanlarından Cevher b. Merre el�İcli kumandasındaki ordu Rey ve Hemedan arasındaki Mefaze'de karşıia­ şıp savaşa tutuşan Sinbad yetmiş gün sonra ma�lup edilerek öldürüldü. Böylece 207 Hürremiyye'nin ilk isyanı bastınldı • Akabinde aynı çizgide kabul edilen Rizaıniyye fırkasına mensup oldu�u bilinen ve Maveraünnehir'de bir ihtilal hareke­ tinin liderli�ini yapan Mukanna el-Horasani'nin faaliyetleri de İslam kaynaklannca genel

olarak

Hürremiyye

hareketinin

bir

uzantısı

olarak

kabul

edildi.

Hürremiyye'nin Arap ve İslam aleyhtarı hareketi, Babek el-Hürremi'nin 201�223/

8 1 6-836 yıllan arasında Azerbaycan'da başlatıp sürdürdüğü isyanla zirveye ulaş­ tı

208

. Yukanda vermiş olduğumuz grupların fikirleri hakkında sağlıklı bilgiler veren

Mutahhar b. Tahir el�Makdisi, Hürremiyye'nin

nur

ve zulmet esasını kabul eden,

tenasühe inanan düalist bir fırka oldu�unu söyler. Bu hareketin mensupları, ruhun arnellerine göre bedenden bedene intikal ederek ceza veya mükafat gördü�ünü ileri sürerler. Ayrıca bütün ruhların yeniden dünyaya dönece�ini ifade eden tenasühe de inanmakta idiler. Gusül, namaz, oruç, hac ve zekat gibi temel ibadet konulanyla ilgisi bulunmayan bu gruba göre mükafat ümit edip cezadan korkan herkes do� yoldadır. Ayrıca nefsin 209 mektedir .

206 207

arzu

ettiği her şeyin mubah olduğuna inandıklarını belirt­

Mes' udi, Mürücü 'z-Zehep, III, Mektebetü' l Asriyye, Beyrut trz., s. 305. Taberi, VII, s. 495; Aliev Saleh Muhammedoglu, "Hilrremiyye " DlA., 1 8 İstanbul I 998, s. ,

208

500-50 1 . Osman Turan, "Babek " /A., 2, Eskişehir 1 979, s. 1 70-1 74; Hasan İbrahim Hasan, s. 4 1 2 ; Bah­ riye Üçok, s. 1 04, Ahmet Cevdet Paşa, s. 200-202; Hakkı Dursun Yıldız, Bab ek DlA , 4, İs­ "

tanbul 1 99 1 , s. 376-377.

209 Makdisi, el-Bed 'i

ve 't- Tarih, IV,

s.

30-3 ı .

"



KARMAliLER



Hürremiyye grupların yayıldıgı bölgeler Kannati grupların yayıldığı bölgelerle paralellikler arz eder. Aynca ileriki bölümlerde bahsedeceğimiz Hüroemiyye grup­ lan içinde sayılan Fatımiyye adı verilen grubun Karmaliere katılmış olması da bu yakuılığı gösteren bir faktördür. Hürremiyye ve onun paralellinde olan gruplarla Kannat'iler, Mazdek düşüncesini yaşatmayı sürdüren gruplar arasında saymak 0 mümkündüi1 •

3. Kabbalacıhk (Yahudilik) Yahudi dininin tarihi birkaç bin yıl geriye kadar gitmektedir. İsrailogullan ile Tann arasındaki ahde kutsal kitaplannda genişçe yer vermelerinden dolayı bu dine ahit dini de denmektedir2 1 1 • Yahudi inancının mistik ve felsefi bazı etkileri konu­ muz açısından öneme haizdir. Bu felsefi ve mistik yapı, İslam düşüncesinde etkisini hissettirmiştir. Özellikle Karmali vb. gruplar üzerinde, bu yapının etkilerini görmek mümkündür. Yahudi dininin felsefi bir yorumu olarak kabul edebilecegimiz Kabbalizm, Y ahudilikte Tevrat ve Zebur'un dış (Zahiri) rnanası ile yetinmeyip, Mukaddes Kitab'ın harflerinden gizli manalar çıkannaya çalışan ve ona istedigi manalan serbestçe verebilen Yahudi doktrinidir2 1 2 • Harf ve sayı esasına dayanan 3 Yahudi mistizmi21 simya, sihir ve varoluş anlayışını da ihtiva eder. Kabbalizm'e

farklı anlamlar verilmiştir. Bunlardan ilki, Kabbalizm; " ... Yahudilikle Tevrat ve Zebur'un dış anlamıyla kalmayarak kutsal kitabın harflerinden gizli anlamlar çıka­ 1 ran ve böylece istedikleri anlamlan yükleyen akım olarak tarif edilmiştir2 4·

210

1 . Friedlaender, "The Heterodoxies of the Shiites",

vol. 28, 211

212

s.

Journal of The American Oriental Society,

37; Gherardo Gnolı, "Mazdakısm" ER., London 1 987,

vol. 9,

s.

302; Ehsan

Yarshater, "Mazdakism" The Cambridge History of Iran. III, Cambridge 1 983, s. 991 - 1 024. Yahudilik hakkında geniş bilgi için bkz. Günay Tümer, Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ankara 1 98 8 , s. 1 1 0- 1 35 ; Herve Rousseau, s. 1 55 - 1 58; Felicien Challaye, s. 1 22- 1 50. S. Hayri Bolay, Felsefi Doktrinler Stizlüğü, İstanbul 1 984, s. 1 42; Abdullah Ekinci, "İslam Dünyasında Hurufiler ve Timurlulann Mücadelesi", Olümünün 600. Yılında Emir Timur Mirası

Uluslararası Sempozyum, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, (26-27 Mayıs) İstanbul 2005. 213

2 14

Abdurrahman Küçük, DiJnmeler ve Dtinmelik Tarihi, İstanbul, s. 1 00 . Perle Epstein, Kabala Musevi Mistik/erin Yolu, çev. Nusret Karagazgan - Şiyma Barkın, İstan­

bul, 2000, s. 88; H. Ziya Ülken /s/am Felsefesi, (Selçuk Yayınları), 1 967, s. 2 4 - 2 5 ,



• KARMAli HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI • İbranice'de "Kabbale", "Gelenek" ve Hz. Musa'nın mazhar oldu� "Sözlü Va­

hiy" manalanna gelir. Bu vahiy, aynı zamanda, yazılı kanun olup Tevrat'ın derin manasını izah etınekteydi215• Kutsal kitap olan Tora'nın ilk beş kitabının yorum gelene�iyle Talmud'un temsil etti�i halıarnlık yorum gelene�inin içinden çıkar ve öncelikle kutsal metnin okunması ve yorumlanmas ıyla ilgili bir teknik olarak kendi­ sini sunal16• Kabbalizm; İbranice Batıni bir anlayışla yazılmış bir felsefe kitabıdır, bunun ne zaman yazıldı�ı belli de�ldir. Bu kitap, Yahudilerin menşeinden itibaren halkın dini inanışlarıyla gizli bir gelene�in de hülasasını vermekte, dolayısıyla Tev­ rat ve Zebur'un gizli (Batıni) bir yorumunu yapmaktadır. Bu bakımdan Kabbala, sadece bir doktrinin nazari esaslarını de�il, aynı zamanda bundan çıkanlan bir sihir ve gizlilik fikrini de ihtiva etmektedir. Ekseriya "Ars Cabalistika" tabiri bu iki fikri birleştitir ve gizli an' ane ve sihir san' atı" 2 1 7 manasını içerir. Kabbala, m.ö. I. ve Il. yüzyıla kadar tarihi bir alt yapısı olan bir mezhep olarak kabul edilmekle birlikte, hareketin doktrinlerinin bir bölümü miladi IX. veya X. yüzyılda ortaya çıktı�ı kabul edilir. Fakat Kabbala 'nın kökü çok eskilere götürüi­ mesine ra�en, onun gerçek gelişimi, XII ve XIII. yüzyılda oldu�nu da ileri sil­ renlerde vardır.218 . İlk dönem Kabbalıcılık'tan Xl. yüzyılda ortaya çıkmış olan İlı­ van-ı Safa'nın etkilendi� kabul edilir. Kabbacılı�ın da XIII. yüzyılda gelişmesini tamamlamasında

İlıvan-ı Safa'dan etkilenmiş oldu�u kabul edilir219• Abdülkadir

inan; İslam Dininde yasak olan, hatta şirk kabul edilen tılsım ve efsunların menşei­ nin, Yahudilerin "Kabbala" mistizminden kaynaklandıgını ileri sürerek220 bu etkile­ şimi vurgulamıştır. İlk dönem Kabbacılı�ın tarihi alt yapısı ve mahiyetiyle ilgili de�işik görüşler vardır. Bunlardan ilki: Kabbala, ilk dayana�ını Eski Abit (Tevrat)'de Daniel V. ve XII. Bablarda bulur. İşaya VI ve Hezakiel I. ve X. Bablardaki bilgilerden de istifa­ de eder. Kabbala'ya Talmud ve Mişna'nın başlangıcı gibi bakılır. Kabbalacılı�ı daha eski dönemlere ait oldu�u belirtenler de vardır. Bu görüşü benimseyenler­ den biri de Galante'dir. Kabbala'nın yazılı olarak en eski ifadesi, Akiba'ya atfolunmaktadır. Yapı itibariyle teorik ve pratik olmak üzere ikiye ayrılır. Her iki­ sinde de Talmudi ve hahamlı�a müteallik dünyadan ayrı bir dünya oldu� ileri sü215 216 217 218 219

220

. S Hayri Bolay, s. 1 42.

Urnberto Eco, A vrupa Kültürü, İstanbul 1 995, s. 37. S. Hayri Bolay, s. 1 42.

Glante'den aktaran Abdurrahman Küçük, s. 1 00- 1 0 1 . Yaşar Kutluay, Islam

ve

Yahudi Mezhep/eri, Ankara 1 965, s. 200.

Abdülkadir İnan, Eski Türk Dini, Milli Eıitirn Basırnevi, 1 976, s. 220.



KARMATiLER



rülür. Kabbala'daki bütün düşünceler, bozuk dünyanın düzenini yeniden kuracak olan Mesih'in bir gün gelece�ine dair bekleyişin etrafında dönüp dolaşır. Kabbala, gayb ilimleriyle de u�ır. Kabbalistlere göre aklın ve mantı�ın kabul etmeyece�i yüce bir nizarn olarak kabul edilir. Kainat ve Allah'ın tabiatı üzerine kutsal bir doktrinin mevcudiyetinden bahsederler. İlk Kabbalistler, eski gnostik ve felsefi fikirlerden yararlanarak; Tanrı 'ya ruhi yönden ulaşmak için, mistik ve sembolik görüşlerine kendilerini terk ederler. Bunlar, Kutsal Kitab'ın harflerine, zahiri mana ­ lan dışında Batınİ manalarını istedikleri anlamlarla, istedikleri sonucu çıkarmak 21 isteyen cereyandı� • Kabbalistler nazarında felsefe, dinden yüksektir. Dinler gafil halkı avlamak i­ çin birer aletten ibarettirler. Kabala kitabında gizli talim ve Tevrat'ın gizli manala­ nnı açı�a çıkarma gayreti yanında Tanrı'nın inkişaf nazariyesi de yer alır. Bu inki­ şaf ise daima sudur ile yani bütün varlıkları kendi varlı�ından tedrici surette çıkara­ rak kendine şuur kazanması şeklinde olur. Ayrıca her biri alemin bir kısmını can­ landıran, kendi aracılıklarıyla tabiat kuvvetlerine hakim olunabilen semavi ruhların sayımı, sayıların ve harflerin sembolik nazariyesi, ve insanı bir küçük alem olarak kabul eden külli tekabüliyet teorisi de yer alır. Kabala, dini metinlerio teferruatını 222 ve nakledilen tarihierin müşahhas muhtevasını inceleyen Talmud'a karşıdır • Kabbalizm'in gelişmesinde üç safha görülür. Bunlar:

1 ) Kabbalist anlayıştan önceki safha: Bu safhada gnostiklerin, Plotin'in ve A­ risto'nun tesirleri kanşık haldedir.

2) Zebur safhası: Bu safhada en ileri gelen yazar Rabbi Moshe de Leon'dur. 3) Asıl Kaba! safhası: Bu safhada da en çok göze çarpan yazar Isaac Louri'adır. Kabalistik doktrin, Tevrat'tak.i teoloji yi hertaraf etmek gayreti içinde Tanrı ile alem arasındaki mutavassıt varlıkları ortaya koyan bir "sudur" felsefesini benimse­ miştir. Bu açıdan o, aıemde dört varlık derecesi görür: Tanrı, yaratma, şekillenme ve insan yahut madde ve faaliyet dünyası. İnsani varlı�ı ilahi hikmete ba�layan bu şemada vahiy de mümkün görülmektedir. Kabbalistler daima kaçak bir grup teşkil etmişler ve bilgilerinin yayılmasını pek istememişlerdir. Kabbalizmin Hıristiyan dünyasındaki kadar olmasa bile, İslam dünyasında da çeşitli tesirleri görülmüştür. Kabbalizm, Hakim Tirmizi döneminde İslam dünyasına girmiş, fakat esas olarak Batıniler tarafından benimsenerek geliş-

22 1 Abdurrahman Küçük, s. 1 00. 222 Süleyman Hayri Bolay, s. 1 43 .





KARMAli HAREKETININ TERMINOLOJISI VE ARKA PLANI •

mesine zemin hazırlanmıştır. Bu manada Biitıniler İslam dünyasındaki Kabbalistler olarak kabul edilebili.r223 • Biitıni kavramı genel bir kavram olarak İsma'ili-Karmati hareketlerinin tümünü ifade eder. Biitınili�in temel siyasi hedefi, hilafet'i kaldınp, yerine İmamet' i

tesis etmek idi. Bu amaçla çalışmamızın konusunu teşkil eden

Karmatller de dahil olmak üzere muhtelif isyanlar çıkarmışlar ve merkezi hükümet darbeleri vurmuşlardır. Sosyal hedef olarak bazı dini konulann batın-zahir ayınmı­ na tabi tutularak te'vil edilmiş olmasıdır. Bu amaçla İbn Meymun, Kur'an'daki bazı sürelerin başlannda bulunan ve manası bilinmeyen harfleri (Huruf-u Mukattaa) tamamen kabalistik bir tarzda tefsire başlamış ve bu sayede Manişeist, gnostik fel­ 2 sefelerin İslam dünyasına girmesine sebep olmuştu� 4• Biitınilik ve onun doktrini­ 226 225 nin temsilsileri olan İsma' ilt�in ve Karmatili�in tesirleri Hunıfilik, Noktavilik, 227 Kalenderilik gibi çeşitli şekillerde Anadolu'da yayılmıştır.

4. Hıristiyanlık Hıristiyanlık Do�u rnistizminin, Yahudi Mesihçiliğin, Yunan düşüncesinin ve Roma evrenselli�inin kavşak yerinde, ortaya çıktı. Hıristiyanlar, Hristos (Christ, İsa) a bağlı, onun ö�retisine inan.anlardır. Hristos sözü, İbranice Mesih sözünün Yunanca'ya çevrilmiş şeklidir. Tektanncı bir dindir. İnsanlı�ın kurtancısı ve Tann­ nın oğlu olan İsa'nın aracılığıyla kulun Baba-Tann ile haşir-neşir olmasını ön plan-

2 2 3

Süleyman Hayri Bolay, s. 45, 1 43 .

224

W. lvanow, The A/leged Founder of lsmailzm, Bombay 1 946, s . 1 52-1 74; Ethem Ruhi Fıglalı,

"Abdullah b. Meymun ei-Kaddah" DlA., 1, Istanbul 1 988, s. I 1 7- 1 1 8; S. Hayri Bolay, s. 1 44. m

Hurufilik hakkında geniş bilgi için bkz. John Kingley Birge, The Bektashi Order of Dervis hes, Lukas Company Ltd. London I 965, s. 62; Husamettin Aksu, "Fazlullah-ı Hurufi" DlA., I 2, İs­ tanbul I 992, s. 279; Abdlllbaki Gölpınarh, Mevlana 'dan sonra Mevlevilik, Istanbul I 983 , s. 269; a.mlf., "Bektaşilik-Hurifilik " ,

Şarkiyat Mecmuası, Istanbul I 964, s. 1 5 vd.; a .mlf., Hurufi­

lik Metinleri Katalogı,ı, T.T. K . yay., Ankara 1 989; Abdullah Ekinci, "İslam Dünyasında Hurufı­ ler ve Timurlulann Mücadelesi", Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ün. Ölümünün 600. Yılında 226



mir Timur Mirası Sempozyumu 26-27 Mayıs, Istanbul 2005. Süleyman Uludag, "Şiilikte Tasavvuf' Millerlerarası Tarihte ve Günümüzde Şiilik Sempozyu­

mu. Istanbul 1 993, s. 5 1 5 . 227

Kalenderiler hakkında geniş bilgi için bkz. Ahmet Yaşar Ocak, Kalenderiler, Ankara I 999, s. 4- 1 I ; Fraıız Babinger, Cl.

Huart, "Kalenderiye", VI, s.

"Kalenderiyye Tarikatı ve Hatibi Farisi 'nin

ruluş YıldöniJmüne Armagan,

1 2 8- 1 29;

Saadetlin KocatUrk,

Kalendername'si", lran Şehinşahlıgı 'nın 2500. Ku­

Istanbul 1 97 1 ; a.mlf., Iran'da lslamiyet'ten sonraki fikir akımia­

rına toplu bir bakış ve Kalenderiyye tarikatı ile ilgili bir risale", A ODTCFD.,

1 97 1 .

XVIII, S. 3-4,



KARMATiLER



da tutar228• Hıristiyanlı�ın kutsal kitabı (Kitab-ı Mukaddes, Bible) Ahd-i Atik ve Alıd-i Cedid'den oluşmaktadır. Yahudilerin kutsal kitabı olan Ahd-i Atik, Hıristi­ yanlarca Kitab-ı Mukaddes'in ilk bölümünü teşkil etmekte, Ahd-i Cedid ise Yahu­ diler tarafından kabul edilmemektedir229• Burada Hıristiyanlı�ın geniş bir tarihçesi ve dini temel prensiplerini aniatma yerine bu dinin mensuplannın bir kısmının ya­ şamış olduğu co�fya ile Kannati-İsma'ili gruplanı;ı yaşamış olduklan coğrafyanın yakın oluşu veya bazen de aynı bölgelerde yaşamış olmalan sonucunda oluşan etki­ leşim konumuz açısından önemlidir. Özetikle bazı Hıristiyan grupları ile bu gruplar arasındaki coğrafYanın inanış üzerindeki etkisi dikkat çekicidir. Bu açıdan birtakım Hıristiyan inanışlan, Karmatiter üzerinde etkili olmuştur230• Hıristiyanlı�ın ortaya çıktı�ı Filistin, m.ö. I. yüzyıldan itibaren hızlı bir şekilde Helenleşmeye başlamıştı. Aynca bu dönemde Yahudilik, gerek ibadet şekli gerekse inanç çeşitlili� açısından Helenistik senkretizmin getirdiw bütün etkileri yansıtır. İsa'dan önceki I. Yüzyıl Yahudiliği bu etkileri geniş bir mezhepler prizmasında yansıtmıştır. Bu mezhep ler, Yahudilik kadar Hıristiyanlık için de etkili olmuştur.

Ferisilik, Sadukilik, Zeolat, Essenilik, Herodculai31 olarak adlandınlan bu mezhep­ terin etkileri daha sonraki hareketlerde de görülmektedir. Hıristiyanların durumu diğer inançların durumundan farklı idi. Bir kısmının Bizans İmparatorluğu ile dinsel bağlan vardı. Fakat savaş zamanında kuşku uyandırabiliyorlardı. Y ahudilerinki gibi sıkı bağlan olan bir cemaat örgütlenmeleri yoktu; kırsal bölgelerin bazı kesimlerin­ de Hıristiyanlığa bağlılık çok uzu,n süreli olmayıp daha sonra da tamamen ortadan kalktı; bazı yerlerde ise bir azınlık inancı olarak yaşamaya devam etti. İspanya'da nüfusun büyük bir kesimi Roma Katalik kilisesi'ne mensup olmaya devam etti;

başka yerlerde, varlık.lannı sürdürenler, ilk yüzyıllarda isa'nın yaratılışı hakkında

228 Felicien Challaye, s. 1 8 1 ; Gunay Tumer-Abdurrahman KUçUk, s. ! 36; Herve Rousseau, 1 57 , 1 58 ; Suat Yıldırım, Mevcut Kaynalclara Göre Hıristiyanlık, Ankara 1 98 8 , s. 52. 229 Mehmet Aydın, "Hıristiyanlık, Kutsal Metinler ve Dini Literatür" DİA., 17, s. 340. 230 Bertold Spuler, 17ıe Age of the Caliphs, Markos Wiener Publishers, 1 995, s. 68. 231

s.

KUrşat Demirci, "Hıristiyanlık" DİA., 17, s. 329-330; I