147 28 5MB
Turkish Pages 237 [238] Year 2021
İMPARATORLUKTAN CUMHURİYETE HALiL INALCIK
KRONiK KİTAP: 87
K R O N İK KİTAP
Turkiye T•rihi Dizisi: 16
Ş•kayıklı Sk. N°8, Levent
YAYIN YÖNETMENİ
1i:lefon: (0212) 243 13 23
Adem Koçal
EDİTÖR Can Uyor
KAPAK TASARIMI
Kutan Ural
M İZANPAJ Kronik Kitap 1. Baskı, Aralık 2018, lscanbul 9. Baskı, Eylül 2021. lscanbul
ISBN 978-975-2430-86-0
ORİJİNAL ADI
From Empirt ıo Rtpublic Elliıys 011 Ottomt111 t11ıd Tttrkish Socitıl History
lscanbul - 34330 - Türkiye F•ks: (0212) 243
U 28
[email protected] Kiiltiir Bnkn11lığı Yııy11wlık Smifika No: 49639
www.kronilckitap.com O () @) kronikkit:ıp BASKI VE CİLT Optimum Basım Tcvfikbcy Malı. Dr. Ali Demir 34295 K. Çekmece/ lsc•nbul Telefon: (0212) 463 71 25 Matbatı Srrtijik11 No: 41707
Cod.
No: 5 1/ I
•
. LIL iNALCIK İMPARATORLUKTAN CUMHURIYETE .
� .i l{ronı .
HALİ L İNALCIK 1 9 1 6'da İscanbul'da doğdu. Ankara Üniversitesi DTCF' nin ilk öğrencilerinden oldu. Yakınçağ Böliimii' nde doktorasını tamamladıktan sonra, 1 942-1 972 döneminde aynı fakült ede öğretim üyesi oldu. 1 972'de Chicago Üniversitesi Tar ih Böliimü'ne Osmanlı tarihi konusunda dersler vermek üzere davet edildi. 1993'te Bilkent Üniversitesi'nden davet alıncaya dek Chicago Üniversitesi'nde görevini sürdlirdü. Bu yıllar içinde başta Harvard olmak üzere birçok Amer ikan üniversitesinde Osmanlı tarihi seminerleri düzenle di. 1 973'teki "7he Ottonırm Empire - 7he Clrıssicrıl Age (1300-1600)
(Osman/, lmprıratorlıığıı - Klrısik Çrığ. 1300-
1600)" kitabından başlayarak uluslararası yayınevlerinde pek çok kitabı yayımlandı. Türkiye, İngiliz, Amerikan, Sırp ve Arnavutluk akademilerine liye seçildi. Yurriçinde ve yurtdışında fahri doktora, ödül ve nişanlar aldı. Arşivini bağışladığı Bilkcnr Üniversitesi bünyesindeki Halil İnal cık Center for Ottoman Studies (Halil İnalcık Osmanlı Çalışmaları Merkezi) 2008'de açılmıştır. 25 Temmuz 20 1 6 tarihinde 100 yaşında vefat etmiştir.
Yaymevimizdeki Diğeı· Kitapları
Osmrınfr 'drı Devlet, Hııkıık ve Adalet Osmanlr ve Avnıpa Tanzimrıt ve Bıılgar Meselesi 7he Ottonımı Enıpire rınd Eıırope Omırınlı Tarihinde Efianeler ve Gerçekler 77Je Ottommı Empire-Sııltrın, Sociery and Economy Osmanlı lmparrıtorlıığtı / 1. Cilt Toplıım ve Ekonomi 2. Cilt Sııltan ve SiJıaset Osmanlı İmprırrıtorlıığtı Klasik Çağ (J300-1600) Atatiirk ve Demokratik Türkiye
ÖNSÖZ
7
OSMANLI TARİHÇILICININ DOGUŞU il
lll
IV
9
OSMANLI İMPARATORLUGU'NUN TOPLUMSAL YAPISI ÜZERiNE: PARADiGMALAR VE ARAŞTIRMALAR
31
Türk Düşüncesinde Toplumsal Formasyon Meselesi
32
Balkan Tarihçiliğinde Marksisc Paradigma
34
Marksisc Paradigma Çerçevesindeki Görüşlere Dair Gözlemler
75
Annales Okulu, Ampirik Araşcırma
83
ÇİFT-HANE SiSTEMİ VE KÖYLÜNÜN VERGİLENDIRiLMESİ
89
Aile Çifcliği Birimi ve Vergilendirme
90
Çifc-Hane, Aile Çifcliği Birimi
92
OSMANLI ARŞİV VESİKALARINA GÖRE 1467 VE 1519 SENELERİ Cİ VARINDA DİBRA (DEBRE) VE
v
AKÇAHİSAR (KRUJE) BÖLGELERi
105
1467 Tarihli Defcer
114
1519 Tarihli Defcer
118
OSMANLI MiLLETLER! ÜZERİNE ARŞiV BELGELERİ
127
Kadı Sicilleri
127
Manascır Arşivleri
128
İscanbul Başvekalec Arşivi'ndeki Koleksiyonlar
129
Piskopos Mukacaası Defcerlerine Dair Bir Çalışma
132
Peşkeş ya da Pişkeş
144
Vl
OSMANLI IMPARATORLUGU'NDA SEFARAD YAHUDİLER!
147
Vll
MODERN AVRUPA'NJN GELİŞMESiNDE T ÜRK ETKiSi
161
5
HALI! i NALCIK
Vll l
OSMANLI TOPLUM YAPISININ EVRiMi
171
Osmanlı Hükümdarı ve Osmanlı Toplumu
172
Sultanın Gücünü Y itirmesi: Yeniçeriler, Ulema ve Ayanın Ortaya Çıkışı
175
1807-1808 ihtilalleri: Yeniçeri, Ulema ve Ayan Arasındaki İktidar Mücadelesi
179
imparatorlukta Sultanın Giicünün Yeniden Tesisi: Modernleşen Devlette Sulıanın Bürokrasisinin Önciiliiğü Ele Alışı
185
IX
AVRUPA İLE ORTADOGU ARASINDA TÜRKİYE
199
X
HİLAFET VE ATATÜRK iNKILABI
211
MAKALELERiN KÜNYESi
227
DiZiN
229
ÖN SÖZ
Bu KiTAPTA, 1 962- 1 992 yılları arasında yayımlanmış ve çoğunlukla Osmanlı sosyal tarihi ve modern Türkiye'nin ortaya çıkışıyla ilgi li makaleleri bir araya getirdim. Burada ilk defa yayınlanan "Os manlı İmparatorluğu'nun Toplumsal Yapısı Üzerine: Paradigmalar ve Araştırmalar" başlıklı 2. makale, Osmanlı siyasal-sosyal sistemi ile ilgili temel teorileri eleştirel bir tarzda gözden geçirmektedir. 3. makale, belirli bir tarımsal mail sistem temelinde Osmanlı kırsal toplumunun örgütlenmesini temsil eden çift-hane sistemini tar tışmaktadır. 4. makale, Osmanlıların Kuzey Arnavutluk'un fethi için uzun süredir devam eden mücadelelerinin koşullarını, 1 467 ve 1 5 1 9 tarihli Osmanlı tahrirlerinde ortaya konan demografik sonuç larının bir tasviriyle incelemektedir. Dini örgütlenmelerle ilgili Osmanlı arşiv koleksiyonları, 1 6411 65 1 dönemine ait bir Piskopos Mukataası defterine dayanarak, Rum Ortodoks Kilisesi'nin yetki alanı özelinde 5. makalede değerlen dirilmektedir. 6. makale, Sefarad Yahudileriyle ilgili 1992 tarihli bir konferansta sunulan bir tebliğdir ve Osmanlı yönetiminin 1492'de İspanya hükümeti tarafından sınır dışı edilen Sefarad Yahudilerine karşı himayesini genişletmeye ve İmparatorlukta iskan hakkı vermesi ne vesile olan özel koşulları incelemektedir. Takip eden dört makale (7, 8, 9 ve 1 0), Kemal Atatürk'ün li derliğindeki laik Türkiye Cumhuriyeti' nin ortaya çıkmasıyla doruğa ulaşan Osmanlı'nın Avrupa üzerindeki etkisi ve Osmanlı Türkleri üzerindeki Avrupa etkisini incelemeye çalışmaktadır. 7
H ALiL I NAl.CIK
Bu makaleleri bir kitap halinde yeniden yayınlarken, okuyu cunun dikkatini çekecek bazı önemli referanslar ve yeni yayınlar gibi birkaç önemli dipnot haricinde herhangi bir değişiklik yapıl mamıştır. Makalelerin bazılarında transk ripsiyon alfabesiyle yazıl mış terimler korunurken, bir kısmında ise modern Türkçe imlası kullanılmıştır. Bu kitapta bu anlamda herhangi bir değişiklik yapıl mamıştır.· Bu makalelerin bir kısmı ilk olarak yirmi otuz yıl önce yayınlanmış olsa da uzınanlarm ve genel okuyucuların halen daha ilgisini çekebilecek hususları içerebileceğini düşünmekteyim. Halil İnalcık
*
Yayınevinin Notu: Halil İnalcık'ın bu eseri yayımlanırken, eserin ilgili yerle rinde imla düzenlemeleri ve referans standardizasyon u gibi kısmi değişiklikler yapılmıştır. ·
8
1
O S MANLI TARİ HÇİLİGİNİN D O G U Ş U
1 5. YÜZYILIN BAŞLARINDA I. Bayezid'in imparatorluğunun dağılma sının ardından aynı yüzyılın sonunda Fatih Sultan Mehmed'in ölü mü üzerine, Osmanlı tarihçiliğinin niçin önce genel eserler ürecriği nin geçerli sebepleri olduğu görülüyor. Daha önce Th. Seif, büyük bir imparatorluk kurmuş olmanın bilinçli bir sonucu olarak, 1 5. yüzyılın sonuna doğru çeşitli Tevarih-i A l-i Osman'ların yazıldığına işaret etmişti. Osmanlı tarihinin gelişimiyle, Osmanlı tarihçiliğinin aşamaları arasında ilişki kurma girişimi, başlı başına çeşitli meseleler üzerine yeni bir ışık tutabilir. I
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Osmanlı kaynakları üzerin de yapılan ilk ciddi çalışmalarla birlikte, Osmanlı tarihinin en eski rivayetlerinin, Yahşi Fakih tarafından yazılan bir menakıbname ve Ahmedl'nin İskenderndme'sindeki Osmanlılarla ilgili kısım olabile ceği düşünüldü. Yahşi Fakih'in Yıldırım Bayezid zamanına kadarki dönemle ilgili Menakıb-i A l-i Osman adlı eseri, yalnızca Aşıkpaşaza de tarafından anılır. Aşıkpaşazade, Yahşi Fakih' le 1 4 1 3 'te Geyve'de görüşmüştü. 1. Mehmed tarafından kendisine toprak bağışlanmış olan Yahşi Fakih'in, sultanın saltanat mücadelesini desteklediği an laşılıyor. Emir Süleyman'ı destekleyen Çandarlı Ali Paşa aleyhinde Aşıkpaşazade'de görülen sert eleştiri, görünüşe göre Yahşi Fakih'den kaynaklanmaktadır. Yahşi Fakih'in, eserini I. Mehmed zamanında 9
HALiL iN ALCI K
kaleme aldığı görülüyor. Fr. Giese, haklı olarak, Osmanlı tarihinin ilk yüzyılına dair .Aşıkpaşazade'nin ve Anonim Tevltrih-i A l-i Osman'ın, Yahşi Fakih'in eseri olduğu anlaşılan ortak bir kaynağı kullanmış ola bileceklerine işaret eder. Giese, ayrıca, bu kaynağın, bunları ve -Gie se'ye göre- .Aşıkpaşazade'nin iyi bir metnini içeren Neşri tarafından yeniden inşa edilmiş olabileceğini de ileri sürer. Oruç'un tarihi bu lunduğunda, bu eserin de doğrudan doğruya aynı kaynakla ilgili ol duğu görüldü. Eserin editörü Fr. Babinger, kroniğin Fatih zamanında kaleme alındığı ve Anonim Tevarih'in, bunun yeni bir versiyonun dan başka bir şey olmadığı düşüncesindedir. Fakat ilk olarak, Ma nisa yazmasının girişinde görüldüğü gibi, Oruç Tarihi II. Bayezid'e ithaf edilmişti. İkinci olarak, Oruç ve Anonim Tevarih, .Aşıkpaşaza de'deki orijinal kaynağın müstakil bir versiyonudur (örneğin, her üç versiyondaki Koyunhisarı Muharebesi'ni karşılaştırınız). Bu eserlerin ortak bir kaynakla olan köken ilişkileri, Osman Gazi'nin ortaya çıkı şından 1422'de II. Murad'ın isyancı kardeşi Mustafa'nın ortadan kal dırılmasına kadar tesbit edilebilmektedir. Şu ha.ide, l 422'ye kadarki olaylarla ilgili ortak kaynağın Yahşi Fakih'in eseri olduğu görülüyor. Kroniklerimize daha yakından bakalım. Her üç kaynağın ilk bölümlerinde şu konu ortaktır: Bir Oğuz grubu, Fırat'ra boğulan Süleyman Şah'ın idaresi altında Anado lu'ya göç etmişti. Oğlu Ertuğrul ve kardeşleri, Sürmeli Çukuru'na geri döndüler (Neşri ve Kemalpaşazade'de üç; Aşıkpaşazade, Oruç ve Anonim Tevarih'te ise sadece iki kardeşin ismi verilir). Selçuklu hükümdarı Alaeddin, Ertuğrul'a ve onu takip edenlere Söğüd-To maliçdağı ve Ermenibeli bölgesini bağışladı. Bu tema, Oruç ve Anonim Tevarih'te fa rklı kaynaklardan ilavelerle genişletilmiştir; fakat üç metnimiz, Tursun Fakih'in hutbesinden itibaren, Osman Gazi'nin ismi üzerinde tamamen birleşmektedirler. Burada sadece Anonim Tevarih, Osman'ın kuwerleri ile Bizans imparatorunun İznik'e yardıma gönderilen ordusu arasında Yalakova'da meydana gelen muharebenin orijinal bir rivayetini içerir. Bu muharebe, Pa himeres tarafından tasvir olunan Bafeus Savaşı'nın rivayeti ile bir rasrlanrı eseri olarak benzerlik gösteren Koyunhisarı Savaşı değildir. 10
OSMANU TARIHÇILf(;fNIN DOl�UŞU
Bafeus, Hammer ve ondan sonra yazan herkes tarafından, yanlışlık la Koyunhisarı ile ilişkilendirilmiştir. Neşri'de, aynı rivayetin, Os man' ın bu başarısına mükafat olarak beylik hakimiyet sembollerini almasıyla bağlantı kurulan bir versiyonu vardır. Oruç'ca bulunan ve Osman'ın "Konstantinopolis Tekfuru"nun oğlunun idaresinde gön derdiği kuvvetler karşısında kazandığı zafer, aynı hikayenin başka bir varyantı olabilir. Pahimeres'i, tarihinde Osman'ı ilk defa anmaya sevk eden bu olay, eğer Osmanlı kaynaklarında hiç zikredilmemiş olsaydı çok şaşırtıcı olurdu. Gerçekten, bu olay Oruç ve Anonim Tevarih'te geçmesine rağmen Aşık.paşazade tarafından zikredilmez. İznik kuşatması ile ilgili meşhur ejderha ve derviş hikayesi sade ce Anonim Tevarih'te bulunur ve Saltukname'de de yer alan oldukça yaygın bir halk hikayesidir. Oruç, Baba İlyas hakkında, Elvan Çele bi tarafından kaynağı mendkıbn!ıme olarak belirtilen bir hikayeden bahseder. Menakıbnamelerden çıkan bu ilavelerin dışında, Oruç ve Ano nim Tevarih, Sırplara karşı yapılan Meriç Savaşı'nın -biri Aşıkpaşa zade'ye uyan, diğeri tamamen farklı- iki rivayetini verir. Oruç'un, 1 395'te Mircea'ya karşı yapılan savaşla ilgili rivayeti, tamamen ori jinaldir ve bugün konu hakkında bir Türkçe belgeden edindiğimiz bilgilerle uyuşmaktadır.1 Bu önemli olay Aşıkpaşazade'de hiç zik redilmezken, bu olay hakkındaki ikinci rivayet, Ruhi' nin Bodlei an nüshasında, Neşri'de ve Bihiştl'de bulunmaktadır ve görünüşe göre aynı kaynaktan alınmıştır. Diğer taraftan, Oruç ve Anonim Tevarih'te bütünüyle eksik olan Orhan'ın Sakarya Vadisi'ndeki faaliyetlerinin tamamı Aşıkpaşazade'de bulunmaktadır. Aşıkpaşa zade' nin sözlü kaynaklarından edindiği ek bilgiler, şüphesiz diğer iki metinde bulunmamaktadır. Bayezid dönemi ile ilgili daha fazla ilave bilgiye rastlıyoruz. Sultan Ahmed Celayiri hakkındaki hikaye ler kadar, Timur'un Sivas'ı zaptı ve onun, esaret sırasında Bayezid'e muamelesi hakkındaki ayrıntılı rivayetler ise sadece Anonim Teva rih'te bulunmaktadır. Bu hikayeler, hemen hemen iki yüz yıl sonra, Bkz. Proceedings of the X !ntmırıtioı1t1! Congress of the Byzamhıists, İstanbul 1 957, 220-2.
l1
Hı\Lll. INı\LCIK
Hamzavi'den aldığını söyleyen Ali tarafından da tekrarlanm ıştır. 2 Diğer taraftan, bu hikayenin Anonim Tevarih'teki manzum lasımla rın aynı kaynaktan geldikleri anlaşılmaktadır. Anonim Tevarih' e bu dönem hakkında yapılan önemli eklemelerin m uhtemelen bir başka kaynaktan alındığı rahatlıkla söylenebilir. Bayezid'in yozlaşmış kadılara karşı tavrı ve gösterdiği çılgınca tepkisiyle ilgili bilgiyi her üç metinde de bulmaktayız, bu konuda tek fark Anonim Tevarih ile Oruç' un orijinal kaynağı daha tam ola rak aktarmış olduklarıdır. Genel olarak Anonim Tevarih yönetimi eleştiren kısımlarda diğerlerine göre daha ayrıntılıdır. Oruç ve Aşıkpaşazade Mercidabık Savaşı' nın adını Mecnun Tabak olarak yanlış vermişlerdir; oysa Anonim Tevarih bunun doğrusunu vermektedir. Kanaatimce bu, Oruç'un Anonim Tevarih'in kaynakla rından biri olarak ele alınamayacağının bir başka göstergesidir. Özetle, Aşıkpaşazade, Oruç ve Anonim Tevarih Osman'ın ortaya çıkışından l 422'ye kadarki dönem için müşterek bir kaynağı, tabii ki her biri kendi meşrebince kullanmışlardır. Genel olarak .Aşıkpaşazade en ayrıntılı versiyonu olmak.la birlikte, kimi yerlerde Oruç'un orijinal metni daha tam olaral( kullandığı anlaşılıyor. Her üçü de müşterek kaynağa sözlü gelenekler ve menakıbnanemelerden yeni bilgiler ilave etmişlerdir. Bununla beraber, Anonim Tevarih, 1402'den 1 424'e ka darki dönem için, muhtemelen Hamzavi'ye ait manzum bir eseri de kullanmıştır. Bu n�denle, bütün bu metinler, müstakil kaynaklar ola rak düşünülmelidir. Aşıkpaşazade ile aralarında ilişki olması gereken Kemalpaşazade ve Neşri kaynak grubu, müstakil versiyonlar olaral( da düşünülmelidirler; çünkü her ikisi de ifadelerde bile açıkça ortak kaynaktan geldiklerini gösteren ve diğer hiçbirinde rastlanamayan detaylar içerirler. Diğer taraftan, bütün bu kroniklerin orijinal nüs haları, farklı metinler kadar önemli olabilir; çünkü yazarları, çeşitli tarihlerde ilavelerle veya lasa.ltma.lar yoluyla tashihler yapmışlardır. Örneğin, Oruç'un Cambridge yazması, H. 899'daki olaylarla biter. Fakat Manisa yazmasının girişine göre, bu nüsha, olayları H. 906'ya 2
c. \!, 94.
OSMANLI TARIHÇILlc�ININ oo(;uşu
kadar getiren tashih edilmiş bir nüshadır; içinde, örneğin Çukuro va'ya Osman'ın sözde büyükbabası Süleyman Şah'la birlikte gelen ka bileler hakkında ayrıntılı ilavelere rastlıyoruz. B u ilaveler, görünüşe göre, bu bölgede üstünlük sağlamış olan Meınlüklere karşı yürütülen mücadele yüzünden yapılmıştı. Aşıkpaşazade'nin de sürekli bu tür yeni ilavelerde bulunduğu şüphesizdir. Bu yüzden, Neşri tarafından, Ruht'nin kaynağından ve takvimlerden alınarak, Aşıkpaşazade met ninde bir hayli ilave yapıldığını kabul ettiğimiz zaman bile, Profesör Wittek'in, Aşıkpaşazade metninin bugün sahip olduğumuzdan daha detaylı olduğuna dair teorisi hala geçerlidir. En eski metinlerin sözde Yahşi Fakih'le ilişkisi hakkında söyle diklerimizin özeti şudur: Yahşi Fakih ( 1 389'a veya 1422'yc kadar)
1
Yahşi Fakih'c bir zcyl, 1422'ye kadar
Me11!ıkıb11!ı111eler
Neşri
Apz, 1485'e kadar
1 492'ye kadar devam edenler
Hamzavi
---
Anonim Tevarih
Onun bir özeti (?)
Oruç
İlk derleme eserlerin, 1 402'deki büyük yenilgiden sonra, Osman lı Devleti'nin varoluş mücadelesi döneminde ortaya çıktığı gözlen mektedir. B u tarihi rivayetler içerisinde, bu mağlubiyeti, 1. Bayezid döneminde işlenen günahlara karşılık ilahi bir ceza olarak yorumlama gayreti kolayca görülebilir. Bayezid ve veziri Ali Paşa, devlet idaresin de şeriata tecavüz etmekle ve bid' ader çıkarmakla suçlanırlar. Kronik, 13
Hı\l.IL INı\LClK
Osman Gazi'yi, vefatında mülkiyetinde altın ve gümüş bulunmayan pazardaki alışverişler üzerine yeni vergi konulmasını şeriatın ihlali sayıp kabul etmeyen birisi olarak tasvir ederken, ilk Osmanlı hüküm darını ideal bir örnek olarak göstermek suretiyle kendi dönemini ten kit etmek ister gibi gözüküyor. İlk Osmanlı hükümdarları tarafından dervişlere cömertçe topraklar bağışlanmak suretiyle gösterilen saygı üzerinde önemle durulması, Bayezid'in miilk ve vaktftopraklar üze rindeki hakları kaldırma politikasının ithamı olarak yorumlanabilir. Bu yüzden, Osmanlı tarihinin ilk yüzyılı hakkındaki bu eser, Bayezid imparatorluğunun çöküşünde ortaya çıkan büyük hayal k ırıklığının izlerini taşır. Osmanlılar, ondan sonra tarihi varlıklarına genel bir ba kış sa11ibi olma ve aynı zamanda gelecek iddiaları için tarihi bir temel arama ihtiyacı hissettiler. Bayezid'in sere yönetiminin al I S I Ü Z E R i N E
mM topraklarda, arazinin ve köylünün farklı statüleri farklı türlerde feodal ilişkilere yol açmıştır. Oreshkova, timarın örgütlenmesinin Avrupa feodal üretim biçiminden farklı olduğunu vurgulamakla birlikte, MurafCieva ile birlikte (tartışmak için durduracağım) son derece önemli bir noktaya değinir. "Timar sahipleri"nin "sadece rant toplayıcıları olmadıklarını, bir dereceye kadar, toprakların sö mürülmesini organize ettiklerini" ileri sürer. Genel olarak Oreshkova, Osmanlı feodalizminin, Japon feoda lizmi gibi, devletin egemen konumuyla karakterize edilen özgün bir rejim olduğunu temel bir tez olarak ileri sürmektedir. Kat'i surette merkezileşmiş bir devlet, karşılıklı antagonist gruplar arasında ha kem rolünü oynayarak bir denge kurar. Oreshkova'ya göre,80 mer kezi "despotik" devlet iktidarı bu rol sayesinde ayakta kalabilmiştir. Öte yandan, Mutaföeva ve bazı Türk yazarlar81 gibi Oreshkova da toprak üzerindeki devlet mülkiyetinin, Osmanlı feodalizminin, Ba tı'da gördüğümüz gibi, klasik, "ileri" feodalizmin türüne dönüşme sinde her zaman bir engel oluşturduğu görüşündedir. Ne var ki, 18. yüzyılda, eyaletlerdeki ayan rejimi, bir dereceye kadar, bu yönde önemli bir gelişme idi. Osmanlı kuruluş dönemini Marksist teori çerçevesinde incele yen yazarlardan biri de Doğu Almanyalı tarihçi Emse Werner'dir.82 Werner'in, Osmanlı tarihinin erken dönemlerine dair araştırmaları, Osmanlı sosyo-ekonomik yapısı itibariyle, Doğu Avrupa tarihçili ğinden çok farklı bir yorum sunmamaktadır. 83 Çalışması, Sovyet 80 Age. 1 25 - 1 29. 81 Bkz. yukarıda. 82 Die Gebıırt eiııer Grossmacht: die Osma11m (1300-1481), Ein Beitrag zur Ge
nesis des tiirkischen Feudalismııs, genişletilmiş dördüncü baskı: Forschımgen zıır Mittelalterlich Geschichte, Bd. 32: (Weimar: Hermann Böhlaus Nachfolger, 1 985). 83 Age. 346-358, 40 1 -403; "Überlegung zum Problem der Sragnation im tür kischen Feudalismus: das 1 5. und 1 6. Jahrhunderr," jahrbııchfor Geschichte des FeııdalismıtS, V (Bedin, 1 9 8 1 ) , 1 25- 1 47; "Merhoden und Möglichkeiten komparative Mediavistik," Zeitsch. fiir Geschichtswissemchaft, XXI (Berlin, 1 973), 542-547.
61
H ı\ 1 . l l. I Nı\ LC I K
araşnrmasr�4 temelinde göçebe feodalizmi özetledikten sonra, Os manlı Devleti'nin ilk yüzyılındaki "feodalleşme" sürecini rarihsel bir süreç olarak açıklamaya ve "Türk göçebeleri, köylüleri ve işçileri"nin "Die feudale Klassenstruktur" ile nasıl bütünleştiğini göstermeye çalışmaktadır.s5 Stlllltsjeudalismus, egemen sınıfın birleşik çıkarlarını temsil etmektedir. Süreç içinde Bizans, Balkan ve Osmanlı sosyo-e konomik yapıları arasındaki süreklilik vurgulanmaktadır. Genel ola rak, Osmanlıların "militan feodalizmi" ekonomik olarak durgun bir roplumla karşı karşıya kaldı. Bununla birlikte, "çalkantılı yıllar sonrasında, Türk barışı (pax turcica) ile", "Balkan reayası için görece bir barış ve emniyet dönemi başladı"ğını iddia ediyor. Ona göre, SttT11tsfeud11/ism11s 1 7. yüzyıldan sonra dağılmaya başladı ve bir Ho ch-Feudalismus karakteristiği olan "kentsel sektörün emperyal dev let yapısına entegrasyonu" ortaya çıkmaya başladı. 86 Marx ve Engels'in kendileri, FÜT'ün, devlet büyük bir merkezi güce ve toprak ve köylü emeği üzerinde mutlak bir kontrole sahip olduğu Asya'nın büyük imparatorluklarında bulduğumuz toplum sal formasyonları yorumlamak için yeterli paradigma olmadığının farkındaydılar. B. Asya Tipi Üretim Tarzı Teorisi 1 960'lı yıllarda Fransa ve İngiltere'deki yeni akademik ilgi, Marx ve Engels'in Asya Tipi Üretim Tarzı (ATÜT) teorisine odaklanmaktay dı.87 Bu ilginin bir sonucu olarak, ATÜT çerçevesinde Osmanlı sosyal 84 Die Geburt, 24-29. 85 Age. 357. 86 Age. 401 ff. 87
Marx'ın kapitalizm öncesi sosyal formasyonlar üzerine yazdığı makalenin keş finden ve yayınlanmasını rakiben yapılan camşma [ Grrı11driss der Kritik der po!itischen Oekonomie, ilk kez 1 94 1 'de yayımlandı, 1 953'ce dağıcıldı]. İlk İn gilizce cercüme için bkz. E. ]. Hobsbawm, Pre-Cnpitnlist Modes ofProd11cıio11, (London: Lawrence and Wishan, 1 964); ve ilk Fransızca cercüme için bkz.
Fondemellls de in critique defeconomiepolitiq11e, (Paris: Anchropos, 1 967); Tü rkçe cerciime için bkz. M. Belli, .Kapitalizm Öncesi Eko11omi Şekilleri, (Ankara: 62
O S M A N L I I M PA RATO R L U (; U ' N U N TO P L U M SA L Yı\ l' ! S l Ü Z E R i N E
formasyonun tarifi Türkiyc'deki akademisyenler arasında yaygınlaş maya başladı.8K ATÜT, Osmanlı sosyal sisteminin nasıl algılanması Sol); sonraki tartışmalar için bkz. Srır le Mode de Prodııctio11 Asiatiqrıe, (Paris, 1 969), ve Recherches lntematio11ales, 57-58 (January-April 1 967): özel sayı: Premieres socieres de classe et Mode de Productioıı Asiatiqııe, S. Divicçioğlu'nun özel sayıya katkısı, "Essai de modCles cconomiques a parcir du M.P.A.," 277293; R. Hilcon, The Tmnsitioıı fi'01n Feııdalism to Capitalism, (London: New Lefc Books, 1 976); ATÜT'ün yapısalcı eleştirisi için bkı. B. Hindcss ve P. Hirsch, Pre-Capitalist Modes of Prodııction, (London: Roudedge and Kegan Paul, 1 975), 1 78-220; teorinin kökeninin bir analizi için bkı. P. Andcrson, Liııeages ofthe Absolııtist State, (London: NLB, 1 974), 462-549; irfan Habib, " Problems of Marxisc Hiscorical Analysis," E11quiry (Delhi), IIl-2 ( 1 969), 5267; Jon Elscer, Making Sense ofMarx, (London: CUP), 24 1 - 3 1 7; B. Chandra, "Kari Marx, His Theories of Asian Sociccies, and Colonial Rule," Review, V (Yaz 1 98 1 ), 1 3-9 1 ; 1-1. Wolpe (ed.), 7he Articultıtion ofModes ofProdııction (London, 1 980); ve son 7Atmanlarda bir makale derlemesi için bkı. A. M. Bailey and J. R. Llobera, The Asiatic Mode ofProdııction: Scieııce a11d Politics, (London: Roucledge & Kegan Paul, 1 9 8 1 ). 88 Osmanlı sosyo-ekoııomik yapısı için bir model olarak ATÜT üzerine yapılan camşmaların kısa bir tarihi için bkz. S. Hilav, "Asya Tipi Üretim Tarzı ve Tür kiye Sosyalist Hareketi," Asya Tipi Üretim Tarzı, ed. 1. Keskinoğlu, (İstanbul: Ant Y., 1 970), 1 0-22; İ lk sistematik çalışma ekonomisc S. Divicçioğlu'na aittir, Asya Tipi Üretim Tarzı ve Osmanlı Toplımııı, (İstanbul: İkcisac Fak. Y., 1 967); Teori, Türkiye'de özellikle sosyal bilimcilerin, Türkiye'nin neden az gelişmiş bir sosyo-ekonomik yapıya sahip olduğu ve modernleşme gayreclerinin neden başarılı olmadığı meselelerine bir cevap arama karşılığında popüler oldu; Bu temayı tekrarlayan çok sayıda çalışma arasında, aşağıdakiler zikredilmelidir: M. A. Şevki, Osmanlı Toplıınıııııım Sosyal Bilimle Apklammw {İstanbul: Elif Y., 1 968); M. Scnccr, Osmanlı Toplum Yapısı (İstanbul: MAY, 1 969), 1 86-378; K. Boracav, Tarımsal Yapılar ve Kapitalizm, (Ankara: SBF, 1 980); R. Akran, Tiirkiye iktisadı, 3. baskı, (Ankara: SBF, 1 978); Ç. Keyder, Toplumsal Tarih Çalqmaları, (Ankara: Dost, no 1 98); genel bir sosyolojik yaklaşım için bkz. İ. Yasa, Tiirkiye'niıı Toplumsal Yapısı ve Temel Sonıııları, 2. baskı, (Ankara 1 973); ayrıca bkı. E. Kongar, Tıirk Toplıını Bilimcileri, (İstanbul: Remzi, 1 982); J. Hinderink ve M. B. Kıray, Soda! Stratificatio11 as aıı Obstacle to Developmellt, A Stııdy ofFoıır Tıırkish Villages, (New York: Praeger, 1 970); Osmanlı tarihini ATÜT teorisi içinde yorumlama girişimi için bkz. S. Yerasimos, "Le mode de produccion asiacique er la sociece occomane," Yayımlanmamış ccı, çev. B. Ku zucu, Az gelipnişlik Siirecinde Türkiye, 3 cilt (İstanbul: Gözlem, 1 974).
63
H A L i L I N A LC I K
gerektiğini etkileyen belirli bir bakış açısı sundu. ATÜT kapsamın daki toplumlarda, ilkel bir iş bölümü sergileyen, yalıtılmış ve kendi kendine yetebilen köylü topluluklarının toplumun temelini oluştur dukları iddia edilmekted ir. Bu topluluklar piyasa için emtia üretimine girmemektedirler. Topluluğun dışından gelen bir askeri tabaka, köy lüleri fetih yoluyla emperyal sistemine dahil eder. Köy toplulukları artı-ürünlerinin bir kısmını bu egemen sınıfa teslim etmek zorunda dırlar. Ancak, el koyma süreci, ne toplumun sosyal veya ekonomik entegrasyonunun bir sonucudur ne de bu entegrasyona yol açar. Dev let köylü topluluklarınınkine karşılık bir şey sağlamaz. Böylece, devlet ve köylü toplulukları arasındaki ilişki, devletin mutlak hegemonyası nı yansıtan, doğası gereği tamamen politiktir. Devlet, toprak ve köylü emeği üzerinde sıkı bir kontrol sağlayan politik-yasal bir üscyapı inşa eder. Dolayısıyla, ortaya çıkan el koyma biçimi, vergi ya da rant kılı ğında bir tür gasptan başka bir şey değildir. Bu türden bir toplumsal yapıda ortaya çıkan çatışma, "sistem" içinde ve onsuz, artı-ürünün kontrolünü ele geçirmek isteyen rakip gruplar arasındadır. Siyasi olarak ancagonist olan bu kesimler, top lumun üretici temelini oluşturan toplumsal unsurların kümelenme sini temsil etmemektedir. Daha ziyade, parçalanmış toplumun içine el koyma süreci ile entegre olmuş, kendi kendilerini maruz bırakan despotlardır. Başka bir ifadeyle, sınıf çatışmasının sağladığı tarihsel ilerlemenin dinamikleri bu toplumlarda eksiktir. B unlar tarihsiz, gelişmeyen, durgun toplumlardır. Sencer
Divitçioğlu,89
"Osmanlı
toplumunu
anlamak
için
ATÜT'ü bir çalışma hipotezi olarak" kullanan Türkiye'deki sosyal bi limciler arasında öncüdür. ATÜT'ün teorik temellerine sadık kalarak yakın dönemdeki tarihi araştırmalarla yal