Kutsal Aile ya da Eleştirel Eleştirinin Eleştirisi [1 ed.]

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

kapsayan meyv e kavraınınm ge�işmesinin çeşitli dışavurum­ larından, ardarda gelen dere celerinden başka bir şey değildir­ ler.so

Böylece kurgus al

felsefe, çeş1tli nesneleri soyut bir tözü,

bir kavrama indirged i kten sonra, bu kavramın· dışlaşmal?rı

durumuna getir erek , .. onları y eniden ymatır. Bumin s-onucu, nesneler kendi öz niteliklerini, yitirirler, artık gerçek

_

somut

varoluşları yoktur ·ve düşsel varlıklar, kavramlarm yalın be­

lirtileri durumuna gelirler,_ Özsel nitelikleri düğal nitelikleri

değildir ve tek doğrulanmaları da. kayramların gerçekleşme­ leri, kavramlarm gelişme d erec eleri olmaktır .31

bir

insan, elma lar ve

a. r mutlar vardrr derken şa. ' şırtıcı bir şey söylediğini sanmaz; 'kurgusal filozof ise, bu aynı olguyu dile ge tir er ek , bir mucize yapar. Gerçekten o, gi. zemsel bir yaratma eelimi aracıyla, kendi dışİnda varolan mut­ lak bir özne biçimi altında _tasarladığı kendi öz tininden (ka­ fasından) , somut n esn eler çıkarır; s-oyut kendiliklerden, kav­ ramlardan, burada- meyve kavramından gerçek meyveler, el­ malar, armutlar çıkarır ve _böylece dile getirdiği tüm v-aroluş.;. ta bir m uc ize gerçekle§tirir.32 Bu mucizeli yara t ı §ı, kurgu­ sal filozof, doğrusunu söylemek gere kirse , ancak yarattığı nesnelere mılarm gerçekten sahip bulundukları nitelikleri ve­ rerek , soyutlamalarmı nesnelerin gerçek- . d ogasına göre belir'. leyerek g-erçekleştirebilir. -Kurgusal felsefeyi karakterize eden şey, mutlak ö z,ne olarak görülen tinin özerk etkinliği aracıy­ la, işte bu yar atma yöntemidir.33 Kurgusal felsefe , eleştir'el Eleştiri ile doruk noktasına erişmiştir. Eleştirel Eleştiri, gerçekte!J., Hegel ' in mutlak Ti­ · nini, mutlak Tine karşıt olarak, dünya ne çözülmez birliği içinde değil, ama dünyaya karşıtlığı içinde gelişen kendinin bilincine indirgeyerek, ve insanal bağlantılar bütününü, kenBayağı

ibid., s. 2291-39• ibid.,. s. 22!1n·23(lı göre, özü gereği bir tanrrbilimci olan eleştireJ

333

Böylece pratik ile ·kaynaşan teorinin tek amacı, ·evrensel

Bilinçten bağımsız

b:ir varolma hakkı isteme saygısızlığında

bulunan, ve· evrensel Bilincin; onun

tikelliğini kendi öz evren� hakkından geldiği -her

selliği ile karşıla§tırma yoluyla kolayca

tözün, kırılıp geçirilmesidir.42

Tarihin, ev rensel bilinç

ile töz arasındaki karşıtlığa . in­ dirgenmiş bulunan gelişmesi, gerçekte evr en s el bilinç ile, Tine us yetiremez maddi öğeyi simgeleyen "yığın" arasındaki kar­

şıtlığa ·indirgenir. Tüm insanal iliŞkiler, tüm iktisadi; siyasal

Bilinç bürünümü olan eleştirel Eleştirinin mutlak bilgeliği ile, "yı­ ğın''ın mut.Iak, sonsuz, onulmaz alıklığı arasİndaki, B. Bauer'in tüm. insanal tarihi kendisine indirgediği ili şki ye indirgen­ ve tôplumsal bağlantılar bir tek tem·el ilişkiye, evrensel

mişlerdir :43

Bu biç·imde tasarlanmış bulunan ''yığın'', der Marx, in' eleştirici, varlık'ın bilinç'ten -ayrı olduğu bir dünyanın, tinsel varlığını, düşün­ ce kategor - isi olarak varlığını kaldırdığım zaman da . . . yani nesnel gerçekliği somut . biçimdz değiştirmeden, yani kendi Öz nesnel gerçekliğimi, kendimin ve öteki'- in s anları n nesnel gerçekliğini değiştirmeden kendi öznel bilineimi de­ ğiştirdiğim

zaman

da varolmaya

devam

eden bir dü,nyanın varolabilmesini ta­

sarlayamaz . . Varlık ile düşüncenin gizemsel kurgusal özdeşliği; pratik ile teori­ nin gene gizemsel özdeşliği görüşünde yeniden ortaya çıkar; teoriden başka

bir şey o�duğunu ileri süren pratiğe, ve belirli bir kategorinin kendinin Bilin­ c·inin sonsuz evreııseUiğine indirgenmesinden başka bir şey' olduğunu ileri süren teoriye karşı eleştirinin öfkesinin nedeni budur. Onun kendi ·.teorisi, belirlenmiş

her şeyin, örp.eğin devlet ve özel m,illkiyet gibi, kendinin Bilincinin sonsuz ev-renselliğ:i ile· çelişki içinde bu:unduğunu ve bu nedenle de varolmayan, gerçek dışı olduğunu bildirmekle yetinir.'' .

41 Bkz: ibid, s. 25514.ıo. Bkz: ibid., s. 258. "Bii yanda yığJ.n", edilgin, alık ve hareketsiz maddi öğe, ve öte yanda da tüm tarihsel eylemin kaynağı olan Tin, Eleştiri, Bay Bruno ve hempaları vardır. Toplumsal etkinlik böylece ·eleştirel Eleştirinin beyinsel etkinliğine indirgenlı'. "Bay Bruno ve hempalarında ete kemiğe bürünmüş bulunan_ Eleştiri ile yığın arasındaki ilişki, gerçekte, .şimdiki zamaniann tek tarihsel ilişkisidir. Tüm güncel tarih, . bu ilişkinin iki . teriminin gelişmesine indirgenir. ,Tüm karşıt" lıklar, Ele.-,tiri ile yığın arasındaki bu tek karşıtlığa indirgenmişlerdir. Ken­ dini ancak alık -yığına karşıtlığı aracıyla gerçekleştiren eleştirel Eleştiri, bu karşıtlığı kendinde durmadan yaratma zorundadır." Bkz: ibid. . s. 250. ''Eleş­ tirinin tüm ilişkileri, kendi mutlak bi�geliği ile yığırun mutlak alıklığı arasında­ ki ilişkiye indirgenir. Eleştirel E.leştiı·i· tarafından bugüne değin girişilmiş bulu­ 4.1

nan eylemlerin: anlam, eğilim ve bilgilerini de, işte bu te mel ilişki b elirler."

334

büsbütün evr·en s el Bilincin yadsınması olarak,

sanlar topluluğunun temsil ettiği gerçek yığından

başkadır; soyut, :ve rolü, --�

tarihin edilgin öğesini oluşturmak· o lan bu yığın, bu biçim al. tında sadece eleştirel Eleşti�i için vardır. 44

Evrensel Bilinç ile

t

"y1ğuı" atas ın daki bu karş ı lık , Ta:nrı

ya da mutlak tin ile dünya· ara�ındaki, hegelci ve hıristiyan . düşün �enin ·temelini oluşturan karşıtlığın bir yeni biçiminden _/ başka bir şey değildir.45 Mutlak, üstün, tarihin-etkin öğesi bir

Tin pe, tarihin. e dil gin öğesini oluşturan yığın. arasındaki, bu· büti.i'n gerici teorilere ö z gü köktenci bir karşıtlık görüşü, eleş­ tireı Eleştir-inin aynı zamanda hem düşüncesini, hem de eyle�

mini

belirler .46

Evrensel

Bilincin içlerinde ete

bireylerin yapıtı

0yığın"a

bu

olan

-\

_

kemiğe büründüğü seçkin

eylem, eleştirel

Eleştiri tarafın,dan

karşı yöneltilnıiş kampanyalar aracıyla oluşturur�

muştur. Bu kampanyalar

gerçekte

"yığın"ın

bütün görüş

ve

giriŞimlerinin aldatıcı ve düşsel niteliğini göstermeye, ve bu

doğruluğun açık­ lanmasına indirgenirler; öyle kıi, Tarih, Hegel'de olduğu gibi B. Bauer'de de, mutlak doğruluğun bilincine vanlmasına in­ yanılgıların .ortadaıı kaldırılması aracıyla

drrgensin.-47

Eleştirel Eleştiri

bu

kampanyaları,

kendilerini onu yığJ.na kar-

kıs·men,

''yığin" ile çatiştıran şeyleri ona sergileyerek,

Bkz: ibid.• s. 3338�1s, 25537.40. ibid., s. 257. "Bay Bruno tarafından bulgulanan (tin ile yığın ara­ sındaki) ilişki, tin ile madde arasındaki, Tanrı ile dünya arasındaki karşıtlık -'�4 4S

Bkz:

cermen-hıristiyan dogmasmın kurgusal dışavurumundan başka bir şey değildir. ve insanhkta -kendini Şöyle dışavurur: İnsanlığın etkin öğe­ sini oluşturan birkaç seçkin birey, insanların ·alık bir yığın a.larak, arı madde olarak ,g:özönüne alınmış geri kalan karşısında dikilirler." Bu karşıt!ık tarihte

46

Bkz: ibid.• Bkz: ibi-d.,

s.

25725..3�



.

250. ''Insan ancak tarih içiıi ve tarih de doğrulukların tamUanması için vardırlar. Eleştiri, kurgusal felsefenin, insan ve tarihin ancak - doğruluğun kendi bililicine varabilmesi - içiıi varoldukları yolundaki ilkesini, bu kaba biçim altmda yinelemekten başka bir şey yapmaz. 47

s.

"Bay Bauer için doğruluk, Hegel için de o-!duğı.i gibi, kendini otomatik olarak tarutlayan bir şeydir. İnsanınorolü onu izlemektir. B unda n ötürü, tarihsel gelişmenin sonucu doğruluğun tamtlanmasınaan, insanlann bmncine vardınl� d1klar-ı ,dogruluktan baŞka bir şey değildir."

a

şı savaşa girişıneye özendiren mektupçuların y rdımr ile yü-

rütür.iB

1

Eleştire-l Eleştiri, tanrıbilimsel yönü altında gözönünde tutulmuş hegelci felsefenin tümlenişini oluşturur. Onun gibi o da, dünyanın ve tarihin yaratıcısı olan insanüstü bir tinin açınlamasıdır.49 Mutl ak Fikir gibi, evrensel Bilinç de, gerçek.:. te, eleştirel Eleştirinin eylemi ile, __onu kendi kafE'ü�ına göre ye­ niden yapmak üzere, �züne upuygunsuz bir _§ey olarak dünya­ yı ortadan kaldrr:ır. so

Tinin mucizeli erkliği

diğini

aracıyla

istediği .gibi _dönüştü:rebil­

sandığı dünyadan soyutlanan

sel Bilincin bu

eleştirel Eleştiri, evr en ­

bürünümü, tanrısaltine dönüşür_.

onun temsilcileri de, Son Yargı

(Kıyamet

T:anrılar gibi,

Günü) sırasinda

saygısız yığına karşı Tanrı gibi aforozlarım yağdırdıkları Tin

krallığının yalnızlığı içinde üstünlük taslarlar .51

Eleştirel Eleştirinin

''yığın''a karşı,

nin düşmam olarak görülen halka karşı,

insanlık

ve ilerleme­

onun , _düzmec_e

dev�

rimci görünüşler altında, bunların gerçek düşmanlarını kolla­

onun gerici niteliğini gösterir. İnsanlık ve ilerlemenin gerçek düşmanı, der Marx, ''yı· ğin" değil, ama kapitalist rejim tarafından yaratılmış bulunan masını sağlayan bu şaldırısı,

�&Bkz: ibid., s�- 32130-'5, 32:55U6, 4• Bkz: ibid:, s.- 338. "İnsanlık dışında yex - alan 49 Bkz: ibid., s. 25711-2 eleştirel Eleştiri, onun sevinç ve acılarına katılarak varolan toplwnda yaşayan ve acı çeken gerçek insamn ôzsel etkinliğini dile getirmez. Gerçek birey arda

ancak ikincil b:ir rol oynar, eleştirel Eleştirinin, kendini onda ölümsüz töz ola­ rak ac'n'::ı.mak üzere ald• ğı maddi biçimden başka bir şey değildir o." M Bkz: ibid. s. 31324..31. 51 l\liraxis' '

kavramından, diya�

lektik ve tarihsel ma.teryalizmin ·t emel ilke lerini nasıl çıkardığı görülüyor.

,

Ekooormi Politik ve Felsefe . Elyazmaları'nm yetersizlikle­

ri, ' kendini henüz ·foyerbaıhçı fikirlerden büsbütün kurtar ama.. yan Marx'ın temel düşüncesinin hazrr larımasında bir ilk- aşa- . 392

c-'

madan b aş ka bir ş ey olmamasından ileri geiiriet.

gelişmesi, Feıuerbach'ın insanbiliın-

"__,Marx'ın dü.şü�cesinin

(anthropologique) görü-şünün köktenüi elenınesi ve artık . . sadece kapjtalist sistemin bazı b içimlerini karakterize etmek

- sel

"' için kullaridığı yabancılaşma- kavramının ikinci sı_ il e belirlenm-iştir. Bu, marksist düşüncenin de;vrimci

onu sağtörelle�tirici

bir ütopyaya,

ereği



p lan a konm ­

öğesini yacisımak

ve

toplumsal bakımdan

· ayrımlaşmanuş1 "gerçek" ins anın gerçekleşmesi olan bir "insancılık''a indirgem�k i çin, - marksizmin �merkez ve temel kavramı olarak -"praxis" kavramını -değil, aıma- abancılaşma kavramını koyan burjuv_a düşünürlerin dur.madan yinelenen

y

girişimlednin ne kadar teme lsiz olduklarını gösterir-.

i

Marx, komüniz-min temeli durumuna :get rd iği materya­

list dünya görüşü ile burjuva .düşüncesi ve ütopyac� s osy a -:­ , limıin bütün akımlarmdan gitgide ayrılıyordu.

Anarşizan bir·eycilıikleri ve liber aliz m ve komüniz·me kar­

şı _saldU'ıları ile

iİe

karşı-devrime . yar dım

eden ' 'Kurtulmuşlar ' �

daha önce bozuşmuştu. Ruge · tür ünd e , daha devrimci pro­

letarya ile

ilk

karşılaşma-da on a karşı tutum alan burjuva

demokratlarından da uza�laşıyocdu . Yeni görüşlerinin hazırlanmasına daha yeni girişmiş bu­ lunduğundan, Marx henüz F eu erhach ln insancılığma, Ba­ kunin'in anar.şizan komünizmine, Proudhon'un küçük-bdrjuva sosyalizmine, Hess'in "gerç�k" s-osyalizmine ve Weitling'in . '

ütopyacı - komünizmine ka�şı açıkça tutum alınıyordu. Gene ·

de, düşüncesini helginleştirdiği ölçüde,- ardı ard ına sert bir eleştiriden geçireceği bu - çeşiti� escartes , Leibniz) ,

henüz

doğru teorik hareket, o

pratik Gesta.ıtung'udur .** Materyalist bir tiğe, materyalist teoriler k ar ş ılık _düşüyorlardı.

yaşamınrtı

17. yüzyıl metafiziği

pra ­

iliklerine kadar pozitif bir içerikle doluydu . Mat€matil:: ­ te, fizikte vb. , bulgulamalar yapı�ordu . 17. y üzyıl d a po­ ,

zitif bilimler ondan ayrılmışlar ve · metafiz ik '' " İns :ının Fi_zik B!çimidir. --,-ç.

**

ve

Tini Arasındaki İlişki " .

430

-ç.

de ivar fad

F-- geworden. * He lvet ius ve



Condiliac, tam da Malebranche 'ın öl­ düğü yıl doğdular . ( 199-200) [153] . 17. yüzyıl metafiziğini kendi kuşkuculuk silahı il e kemiren Pierre Bayle · oldu � Bayle, özellikle Spinoza ve Leibniz'i çürüttü. Tanrıtahlmaz toplumu ilan etti. Bir Fransız y a za rının deyimine göre, " 17. yüzyıl anlamın­ d aki metafizikçilerin sonun cuSIU , 18. yüzyıl anlamındaki

filozofların ilki" oldu (200-201) [1941 . Ama bu olwns uz çürütmenin yanında, olumlu bir m.etafizik düşmanı sistem gerekiyordu. Bunu da Locke sağladı.

Materyalizm,

Büyük�Britanya 'mn çocuğudur .

yük-Britanya skolastiği

Duns Seot, - daha o

Bü­ zamandan

kendi kendine f 'maddenin düşünüp düşünemeyec eği',ni

soruyordu. Seat adcı (nom.inaıiste) idi. Adcılık , genel · olarak, materyalizmin ilk dışavurumunu oluşturur. 1 3 3 İngiliz

.gerçek atası

matery.alizminin

Bacon'dır.

hareket, sa­ dece rr;ıekanik ve matematik hareket olarak değil , ama daha çok m add enin içgüdüsü , dirin1sel tirü, genleşic i gücü, acısı (Qua:l) olarak d a , ilk v � en üstün özelEktir. " ) · (202) [195] . ' 'Kıu·ucusu Bacon'da, materyalizm, henüz , doğal bir biçi m d e , içinde çok yanlı bir gelişmenin -toh1:1mlarını saklar. Madde , ozanca duygus allığının p ar laklığ ı için­ ( ' 1Ma:ddenin doğuştan özellikleri aı· asında,

de, bütünsel insana gülümser. " Hobbes·' da ;

tekyarnlı, menschenfeind­ ' Hobbes, Bacon'ı

m ateryalizm

lich, mechanisch** bir duruma gelir.

sistemleştirmiştir, ama onun : bilgilerin kökenieri du yulur dünya dadır

(SinnenıveU)

ve fikirlerio ilkes ini da­

ha kesin bir biç im d e temellendirmeksizin - s. 203 [196 ] . * Yavanlaşmıştı. ** İnsandan nefret eden, mekanik. -ç .

431

Hobbes� Bacon materyalizminin tarrırıcı önyar:gıla· · rını nasıl yıktı ise·, Collins, Dodwell, Coward, - Hartley, Priestley

vh.

de, Locke duyumculuğumuı134 s on

limsel engellerini öyle yıktılar.

Condillac� Locke duyumculuğunu,

17.

tanrıbi·

yüzyll metafi�

ziğine kar§ı yöneLtti. Descartes , Spinoza, Leibniz ve Ma·

lebranche sistemlerinin bir

çürütmesini

yayımladı.135

Fransızlar İngil�zlerin m ater yali zmini

' 'uygar' 'la§·

tınlılar (205) [197 ] .

(Gene Locke'dan yola çıkan) Helvetius ile, . m ater· yalizm - kendi öz.gül Fransız hiteliğine bürünür . La Me.ttrie - dekartçı matery ali zm ile İngiliz · mater­

yalizminin birliği.

ne

-.Robinet, metafiz.ikle hala en çok bağı olan kişidir. HT�pkı dekartçı materyalizmin gerçek doğa bil.imi­

ulaşması gibi, Fransız materyaliz.minin öbür eğilimi

de doğrudan doğruya_ sosyalizm ve komünizme a çılır.'_'

.

(206) [198] .

Materyalizmin öncüllerinden sosyalizmi çıkarmak� _ bir şey yoktur (duyulur dünyanllı yeni�

tan daha kolay

den örgütlenmesi - özel çıkar ile genel çıkarı birleştir­ rnek - suçun toplumdışı Geburtsstiittenı'Ierini* yoket­ mek, vb. ) .

Fourier doğrudan doğruya Fr�nsız materyalistleri­

nin öğretisinden yola çıkar . Baböfçüler130 yontulmamış ,

az gelişmiş materyalistler idiler . B entham kendi siste­ mini Helvetius'ün sağtöresi üzerine kurar , ve Owen da,

İngiliz

komünizmini kurmak . üzere, Bentham sistemin�

den yola

çıkar. Cabet,

koımünist fikirleri

İngiltere'den

Fransa 'ya getirir (Komünizm temsilcilerinin, popuZariste

wenn auch flachste•sidir** Cabet) (208) [200 ] . M ater ya ­ lizm

öğretisini gerçek insamcılık

* Yuvalarmı. -ç. n Eo yüzeysel, ama

en

tanınmışJ.

432

-ç.

olarak .geliştirmiş hu-

1unan Deza.my, Gay, vb. " daha bilimsel"dirler.

209-211. [201-203.] sayfalarda, Mar x , 18. yü z yıl maile 19. yüzyıl İngiliz ve Fransız. komünizmini birleştiren ba�ları tanıtlamak için , (küçük boy harflerle diziimiş 2 sayfalık) gö zl emler biçimi altında, Helve­

- teryalizmi

tius, Holbach, Bentham'dan alıntılar verir.

Sonraki kesim başlıklarından, şu

yerinde o-lur : '

p ar ç ayı not

etm ek

l'Stra.uss ile Bauer arasında töz ve kendinin bilinci

konusundaki savaşım, hegelci kurgular ç e-rçevesinde bir s ava şımdır . Hegel'de üç öğe var : Spinozacı töz, fih­ teci kendinin bilinci, [bir de -ç . l her ikisinin, zorunlu biçimde çelişik hegelci birliği olan mutlak tin. :Birinci öğe, metafizik kılık altında, _ ins an d an ayrılığı içinde, . . doğa; ikincisi, metafizik k1lık altında doğ a d an ayrılığı içinde, tinı; üçüncüsü de, metc;ı.fizik kılık altında, öbür ikisinin, [yani -ç . ] gerçek insan ile gerçek insan türü­ nün birliğidir" (220) [211] , ve Feuerbach'ın yargısı ile

birlikte bir s-onraki paragraf :

"Str-auss ve Bauer , her ikisi . de , tanrıbilim alanın ­ dan ç ıkmak sızın , birincisi ·spinozacı açıdan, ikincisi

fihteci açıdan, Hegel'i mantıksal olarak geliştirmişler­

ikisi de Hegel'i, onda iki öğeden herbiri öteki tarafından işe yaramaz duruma getirildiği ölçüde eleş­ d�r. Her

tirmiş, oysa kendileri bu öğelerden herbirini kendi tek yanlı, dolayısıyla tutarlı tümlenişine

-

götürmüşlerdir.

Eleştirilerinde , sonuç olarak her ikisi de Hegel'i aşar,

ama gene her ikisi de onun kurgusu içinde kalır ve onun 1 sisteminin sadece bir yanından başkasını temsil etmez­ ler. Feuerbach, ilk olarak , m etafizik m.utlak tinf " d o ğa temeli -üzerindeki gerçek insan" durumuna �önüştüre-_ 1 re k, Hegel'i , heg el c i açıdan tümleyip eleştirmiş ; ilk o� lara k, hegelci kurguntuı , dolayısıyla her türıü metafizi-

[

433

ğin

eleştfri ilkelerini

tümlemiştir (220-221) . 1 l,1 yara-k, din. eıeştirisini büyük

aynı zamanda ustalıkla

ko­

[211] .

Marx, Bauer'in "kendinin bilinci teorisi" ile, bu te ..

orinin idealizmi yüzünden gırgır geçer (mutlak idealiz­ min yanıltmacaları (222) [212-213] ) , · bunun Hegel'in kötü bir yorumu olduğunu gösterir , Phenomenologie'den ve Feuerbach'ın eleştirel gözlemlerinden aktarmalat ya. par ( "Philosophie der Zukunft"/87 ·s 35 : tıpkı tanrıbi;. lirnin "ilk günah tarafından kirletilmiş doğa"yı yadsı­ ması gibi, felsefe de "d-uyıulur madde"yi yadsrr negi­ -

.

-

ert) .

Sonraki bölüm . (VII) gene usandırıcı, hırçın eleştiri ile 'başlar j 1) 2.28-253. [218-224.] sayfalar.

bir

f Ke­

sim 2a'da ilginç bir parça. · Marx, ger·ç ekliğin, doğa hiliminin, sanayiin ir delen mesini isteyen, ve bundan

saldırıya

uğramış bir "Yığın temsilcisi"nin,

' 'Edebiyat

Gazetesi" tarafından yayırolanmış bulunan bir mektu

bunu

­

ötürü "Eleştiri" tarafından

anar.

"Ya ( ! ) " , diye haylarır

"eleştiriciler"

bu

­

Yığın

temsilcisine karşı, "tarihsel g·erçekliğin bilgisinin şim­

diden tüm.lenmiş bulunduğunu sanıyor musunuz? Ya da ( ! ) g er ç ekt e henüz bilinmi ş bulunan bir . tek tarih döne­

mi biliyor musunuz?" "Ya

eleştirel Eleştiri" , diye yanıtlar Marx, . "insa­ teo:rik ve pratik davranışını, yani

nın doğa karşısındaki

doğa bilimi ile sanayii, tarihsel

hareketten dıştaladığı

sürece, tarihsel gerçekliğin bilgisinde bir ilk adım

olsa atmış

olduğunu

bile

mu samr? Ya da, gerçekte herhan­

gi -bir dönemi, örneğin bu dönemin sanayiini, yaşamın kendisinin dolaysız üretim hiçimini irdelemed en bildiğini mi sanır?

önce

Eleştirel Eleştiri, tinselci . ve tanrı­

bilimsel Eleştiri, g erçi tarihin · büyük siyasal , yazınsal

ı ve tanrıbilimsel olgularından 434

başka bir şey bilmez -

hiç

d eğil s e onları bildiğini sarur. Tıpkı düşünceyi duyu­

lardan, ruhu bedenden, kendi kendini dünyadan ayırdığı gibi, tarihi de doğabilim ve sanayiden ayırır , ve

onun için tarihin doğduğu yer, yeryüzünde yapılan kab aca maddi üretim değil, gökyüzünde dalgalanan sisli bulut� lardrr. " (239) [2-26-227] . - Bu Yığın temsilcisi , Eleştiri tarafından massenhat­ ter Materialist* olarak nitelendirilmiştir . ' 'Fransızlar ve İngilizler'de,

eleş tiri bizimki

gibi

öbür dünyada, insanlık dışında bulun an bir - önem­ li kişi d e ği l dir ; top1umun emekçi . üyeleri olan, insan o­ larak acı çeken , duyan d ü ş ün en ve eyleyen bireylerin gerçek insanal etkinliğidir. Bu nedenle eleştirileri aynı zamanda pratiktir ve komünizmleri de, i ç in d e pratik, somut önlemler ö nerdikl er i , düşünmekle yetinm e yip daha çok eylediideri bir s osyalizmdir ; eleştirileri, varo­ lan toplumun c anlı , gerçek eleştirisi, 'gerileme' nedensoyut,

, lerinin bilgisidir. " (244) [184] .

fl T�m VII . bölüm (228-257)

[218·243] ,

çalar dışında , en şaşırtıcı hırgür önems iz çelişkileri

yakalamaktan,

aktarılan par­

ve parodilerden, en

' 'Edebiyat Gazetesi''­

·

nin her türlü budalalıklarını gülünçleştirmeli:ten . . . baş-

ll

ka bir şey içermez.

VIII. bölümde (258-333) [244-311J,

durumuna eleştirel

ha

biçim

il erd e de Eugene

Sue'nün Fleur de Marie'si üzerine

(herhalde romanın ya da r om an

rinin adı bu) ,

'4bir kasabın köpek

değiştirmesi" üzerine ve d a ­

Marx'ın

kahramanlarından

_bi­

birkaç "kökten ci" , ama yararsız

kısa notu ile birlikte , birer § ' ımız var. Gene

de, sayfa 285 x [267-268] Hegel'in ceza te or i s i üzerine bazı gözlem� ler, Eugene Sue tar af ınd a n hücre sisteminin ( Cellular­ system) s a vunul mas ın a karşı sayfa 296 üzerinde duru* Yığın materyalist. -ç.

435

Nota

Bene

labilir.

( (Görünüşe· göre, Marx burada Eugehe Sue tara­ fından yazılmış ve görünüşe göre "Edebiyat Gazetesi"n­ de savunulmuş bulunan o yüzeysel sosyalizme karşı çı' kar.)) Marx, örneğin , tıpkı kötülüğün ·cezalandırı1ması gi­ bi, erdemin hükümet tarafından ödüllendirilmesini düş­ leyen Sue ile alay eder. (Hatta s. 300-30l'de [282] , jus.. tice eriminelle ile justi�e ver-tueuse'ün karşılaştırmalı bir tablosu bile

var ! )

305-306. [286-287 .] sayfalar : Hegel'in PhenomenolO­

gie'si üzerine eleştirel gözlemler .

307 [288 ] : Hege_l bazan Phenomenologie'sinde -öğ­

retisine ters düşmesine karşın- insanal ilişkilerin · ger­

çek bir özellik belirtici niteliğini verir. 309 [289-·290] : Zenginlerin Spiel* olarak

verlikleri (309-310) [289-290] .

yardımse­

312-313 [292] : -Fourier 'den, kadın cinsin

üzerine çok tamtlayıcı alıntılar

alçalması

]:�Eleştiri' ' ile Eugene

Sue'nün kahramanı Rodolphe'un ılımlı isteklerine kontıı �

ra ?.

\'

_

-----··=====

>