Şifa Hizmeti

Dünya hasta ve insanoğlunun yaşadığı her yerde bol mik- tarda acı var. İnsanlar her yerde çare arıyor. İnsanoğlunun acı

111 72 19MB

Turkish Pages 437 Year 2023

Report DMCA / Copyright

DOWNLOAD PDF FILE

Table of contents :
İÇİNDEKİLER
1. Bölüm
Gerçek Sağlık Hizmetçisi ...................................................8
1 Bizim Örneğimiz ...................................................9
2 Hizmet Günleri ...................................................17
3 Doğa ve Tanrı ile .................................................31
4 İmanın Dokunuşu ...............................................37
5 Ruhun İyileştirilmesi ...........................................47
6 Hizmet Etmek İçin Kurtarılmış ...........................61
2. Bölüm
Doktorun İşi ....................................................................74
7 İlahi Olan ile İnsanın Ortak Çalışması ................75
8 Doktor, bir Eğitimci ............................................87
3. Bölüm
Tıbbi Hizmetkârlar ve İşleri ..........................................100
9 Öğretme ve İyileştirme ......................................101
10 Ayartılmış Olanlara Yardım Etmek ....................121
11 Ölçüsüzler için Çalışmak ...................................129
12 İşsizler ve Evsizler için Yardım ...........................141
13 Çaresiz Fakirler ..................................................157
14 Zenginlere Hizmet ............................................165
4. Bölüm
Hastalarla İlgilenilmesi ..................................................174
15 Hasta Odasında .................................................175
16 Hastalar İçin Dua ..............................................179
17 İlaçların Kullanımı ............................................187
18 Zihnin Tedavisi .................................................193
19 Doğada Bulunmak ............................................211
5. Bölüm
Sağlık İlkeleri .................................................................218
20 Genel Hijyen .....................................................219
21 İsrailliler Arasında Hijyen ..................................225
22 Giyim ................................................................233
23 Beslenme ve Sağlık ............................................241
24 Yiyecek Olarak Et ..............................................253
25 Beslenmede Aşırılıklar .......................................259
26 Uyarıcı ve Uyuşturucular ...................................265
27 Alkol Ticareti ve Yasaklanması ...........................275
6. Bölüm
Ev ...................................................................................286
28 Ev Hizmeti ........................................................287
29 Evin Kurucuları .................................................293
30 Ev Seçimi ve Hazırlıkları ...................................299
31 Anne .................................................................305
32 Çocuk ...............................................................311
33 Ev Etkileri .........................................................319
34 Gerçek Eğitim, Bir Hizmetkâr Eğitimi ..............325
7. Bölüm
Temel Bilgi ....................................................................338
35 Gerçek Tanrı Bilgisi ...........................................339
36 Spekülatif Bilgide Tehlike ..................................355
37 Eğitimde Doğru ve Yanlış ..................................367
38 Gerçek Bilgiyi Aramanın Önemi .......................379
39 Tanrı’nın Sözü Aracılığıyla Kazanılan Bilgi ........387
8. Bölüm
İşçinin İhtiyacı ...............................................................396
40 Günlük Yaşamda Yardım ...................................397
41 Başkalarıyla İletişimde .......................................409
42 Gelişim ve Hizmet ............................................421
43 Daha Yüksek Bir Tecrübe ..................................427
Recommend Papers

Şifa Hizmeti

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

ŞİFA HİZMETİ ELLEN G. WHİTE

ÖNSÖZ

D

ünya hasta ve insanoğlunun yaşadığı her yerde bol miktarda acı var. İnsanlar her yerde çare arıyor. İnsanoğlunun acı altında ezilmesi, hastalık nedeniyle hareketlerinin kısıtlanması, gücünün azalması ve hayatının kısalması Yaratıcı’nın amacı değildir. Fakat yaşamı düzenlemesi için Tanrı tarafından belirlenen yasaların tümü çok sık ve bariz bir şekilde çiğneniyor; günah kalbe giriyor ve insan Tanrı’ya, yani yaşamın ve sağlığın kaynağına bağlı olduğunu unutuyor. Ardından itaatsizliğin cezaları geliyor; acı, hastalık, ölüm. Vücudu yöneten fiziksel yasaları anlamak ve bu yasaları yaşamın pratikleri ile uygun hale getirmek birinci derecede önemli bir sorumluluktur. Gerçek mutluluğa birçok faktörün katkıda bulunduğunu anlamak gerekir: neşeli bir ev, hayatın yasalarına itaat, insanlarla uygun bir ilişki. Hastalık geldiğinde doğanın gücü ile birlikte hareket eden, bedeni kuvvetlendirecek ve sağlığa kavuşturacak çeşitli yöntemleri kullanmak çok önemlidir. Ayrıca, daha büyük ve daha önemli bir soru vardır: Başlangıçta insana yaşamını veren, onun sürekli mutluluğu için her şeyi sağlayan ve bugün onun refahı ile ilgilenen Yaratıcı ile olan ilişkimiz. Bu kitapta hayatın pratik konuları üzerine geniş bir tecrübesi olan ve özellikle nadir bir görüş ve bilgisiyle göze çarpan kadın bir yazar her anne ve babaya, her kadın ve erkeğe, sıradan insanlara ve profesyonellere, yaşam ve onun yasaları hakkında, sağlık ve onun gerekleri hakkında, hastalık ve onun çareleri hakkında, ruhun hastalıkları ve Gilat merheminin şifası hakkında geniş bir bilgi birikimi sunmaktadır. Kitap açık, basit ve güzel bir dille yazılmıştır, öğrenciyi eğitici, umutsuza umut verici, hastayı sevindirici ve yorgunu dinlendiricidir. Onlarca yıl boyunca faydalı mesajını yüzbinlerce

4 |

ŞİFA HİZMETİ

kişiye iletmiş, dünyanın en çok konuşulan onlarca dilinde, birçok ülkesinde tekrar tekrar basılmıştır. Bize daha iyi bir yol sunan, daha basit ve daha tatlı bir yaşamı gösteren bu çalışma sevinç ve memnuniyet doludur. “Vermek almaktan daha bereketlidir”e inanan yayıncılar ve Ellen G. White Yayınları Mütevelli Heyeti bu faydalı hizmetin amacına ulaşmasını içtenlikle diler.

İÇİNDEKİLER 1. Bölüm Gerçek Sağlık Hizmetçisi ...................................................8 1 Bizim Örneğimiz ...................................................9 2 Hizmet Günleri ...................................................17 3 Doğa ve Tanrı ile .................................................31 4 İmanın Dokunuşu ...............................................37 5 Ruhun İyileştirilmesi ...........................................47 6 Hizmet Etmek İçin Kurtarılmış ...........................61 2. Bölüm Doktorun İşi ....................................................................74 7 İlahi Olan ile İnsanın Ortak Çalışması ................75 8 Doktor, bir Eğitimci ............................................87 3. Bölüm Tıbbi Hizmetkârlar ve İşleri ..........................................100 9 Öğretme ve İyileştirme ......................................101 10 Ayartılmış Olanlara Yardım Etmek ....................121 11 Ölçüsüzler için Çalışmak ...................................129 12 İşsizler ve Evsizler için Yardım ...........................141 13 Çaresiz Fakirler ..................................................157 14 Zenginlere Hizmet ............................................165 4. Bölüm Hastalarla İlgilenilmesi ..................................................174 15 Hasta Odasında .................................................175 16 Hastalar İçin Dua ..............................................179 17 İlaçların Kullanımı ............................................187 18 Zihnin Tedavisi .................................................193 19 Doğada Bulunmak ............................................211

5. Bölüm Sağlık İlkeleri .................................................................218 20 Genel Hijyen.....................................................219 21 İsrailliler Arasında Hijyen ..................................225 22 Giyim................................................................233 23 Beslenme ve Sağlık ............................................241 24 Yiyecek Olarak Et ..............................................253 25 Beslenmede Aşırılıklar .......................................259 26 Uyarıcı ve Uyuşturucular ...................................265 27 Alkol Ticareti ve Yasaklanması ...........................275 6. Bölüm Ev...................................................................................286 28 Ev Hizmeti ........................................................287 29 Evin Kurucuları .................................................293 30 Ev Seçimi ve Hazırlıkları ...................................299 31 Anne .................................................................305 32 Çocuk ...............................................................311 33 Ev Etkileri .........................................................319 34 Gerçek Eğitim, Bir Hizmetkâr Eğitimi ..............325 7. Bölüm Temel Bilgi ....................................................................338 35 Gerçek Tanrı Bilgisi ...........................................339 36 Spekülatif Bilgide Tehlike ..................................355 37 Eğitimde Doğru ve Yanlış ..................................367 38 Gerçek Bilgiyi Aramanın Önemi .......................379 39 Tanrı’nın Sözü Aracılığıyla Kazanılan Bilgi ........387 8. Bölüm İşçinin İhtiyacı ...............................................................396 40 Günlük Yaşamda Yardım ...................................397 41 Başkalarıyla İletişimde .......................................409 42 Gelişim ve Hizmet ............................................421 43 Daha Yüksek Bir Tecrübe ..................................427

1. BÖLÜM

GERÇEK SAĞLIK HİZMETÇİSİ

“Çünkü O beni yoksullara müjde iletmek için, … yüreği ezik olanların yaralarını sarmak için, tutsaklara serbest bırakılacaklarını, zindanlarda bulunanlara kurtulacaklarını, RAB’bin lütuf yılını, … yas tutanların hepsini avutmak, … için gönderdi.”

1 BİZİM ÖRNEĞİMİZ

R

abbimiz İsa Mesih bu dünyaya insanın ihtiyaçlarının yorulmaz bir hizmetçisi olarak geldi. İnsanlığın tüm ihtiyaçlarına hizmet edebilsin diye “zayıflıklarımızı O kaldırdı, hastalıklarımızı O üstlendi.” Matta 8:17. Hastalığın yükünü ve günahın perişanlığını kaldırmaya geldi. İnsanları tam olarak iyileştirmek O’nun göreviydi. Onlara sağlık, huzur ve karakter mükemmelliği vermeye geldi. Ondan yardım dileyenlerin ihtiyaçları ve durumlar çeşitliydi ve O’na gelen hiç kimse yardım almadan geri dönmedi. O’ndan bir iyileştirme gücü ırmağı aktı ve insanlar fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlıklarına kavuştu. Kurtarıcı’nın işi herhangi bir yer ve zamanla sınırlı değildi. O’nun şefkati sınır tanımadı. Filistin’de O’nun etrafında toplananları alacak büyüklükte bir bina olmadığından iyileştirme ve öğretme işini geniş çaplı olarak sürdürdü. Celile’nin eğimli yeşil tepelerinde, seyahat yolları üzerinde, sahillerde, havralarda ve hastaların O’na getirilebileceği başka her yerde O’nun hastanesi kuruluyordu. Geçtiği her şehirde, her kasabada ve köyde ellerini hasta olanların üzerine koydu ve onları iyileştirdi. O’nun mesajını kabul etmeye hazır kalpler olan her

10 |

ŞİFA HİZMETİ

yerde onları sevgili Babaları’nın sevgisi ile teselli etti. Tüm gün boyunca O’na gelenlere hizmet etti, akşam ailelerine destek vermek için çok az bir ücretle gün boyunca çalışanlara dikkatini verdi. İsa insanlığın kurtuluşu için korkunç derecede ağır bir sorumluluğu taşıdı. Biliyordu ki, insan ırkının ilkeleri ve amaçlarında bir değişiklik yapılmasına karar verilmediği sürece hepsi kaybolacaktı. Bu O’nun ruhunun yüküydü ve kimse O’nun üzerine yüklenen ağırlığı kavrayamadı. Çocukluğu, gençliği ve yetişkinliği süresince yalnız yürüdü. Fakat gökler O’nunla birlikteydi. Gün be gün denenme ve sınanmalarla karşılaştı. Günbegün kötülük ile karşılaştı ve kötülüğün bereketlemek ve kurtarmak istediği insanlar üzerindeki gücüne tanıklık etti. Yine de düşmedi ve cesaretini yitirmedi. Yaptığı her şeyde hizmeti için kendi isteklerini sıkı bir şekilde denetledi. Her şeyi Babası’nın isteğine tâbi kılarak Kendi yaşamını yüceltti. Gençliğinde annesi O’nu rabbilerin okulunda bulup, “çocuğum, bunu bize niçin yaptın?” diye sorduğunda, şöyle cevap verdi ve bu cevap O’nun işinin ilkesiydi: “Beni niçin arayıp durdunuz? Babam’ın evinde bulunmam gerektiğini bilmiyor muydunuz?” Luka 2:48, 49. O’nun yaşamı sürekli bir kendinden fedakârlık yaşamıydı. Bu dünyada arkadaşlarının nezaketle O’na bir yolcu olarak sağladıkları evler dışında bir evi yoktu. O bizim yerimize en fakir yaşamı yaşamaya ve ihtiyaç sahipleri ve acı çekenler içinde yürümeye ve çalışmaya geldi. Kendileri için birçok şey yaptığı insanlar arasına fark edilmeden ve saygı görmeden girdi çıktı. O her zaman sabırlı ve sevinçliydi ve hastalar O’nu yaşamın ve barışın bir habercisi olarak yücelttiler. Kadınların ve adamların, çocukların ve gençlerin ihtiyaçlarını gördü ve onlara “Bana gelin,” dedi. İsa hizmeti boyunca hastaları iyileştirmeye, vaaz etmekten daha çok zaman harcadı. O’nun mucizeleri O’nun yok etmeye değil, fakat kurtarmaya geldiğini söylediği sözlerin gerçek-

BİZİM ÖRNEĞİMİZ

| 11

liğine tanıklık etti. Gittiği her yere O’nun merhametinin haberleri önceden gitti. Geçtiği her yerde şefkatinden pay alanlar sağlığına kavuşmuş bir şekilde seviniyor ve yeni kazandıkları güçlerini test ediyorlardı. Kalabalıklar Rab’bin yapmış olduklarını onların dudaklarından dinlemek için etraflarında toplanıyorlardı. O’nun sesi birçoğunun duyduğu ilk sesti, O’nun ismi birçoğunun söylediği ilk sözdü, O’nun yüzü birçoğunun baktığı ilk yüzdü. Neden İsa’yı sevmesinlerdi ve O’nu övmesinlerdi? Geçtiği kasabalar ve şehirlerde hayat ve sevinç dağıtan bir yaşam ırmağı gibiydi. “Zevulun ve Naftali bölgeleri, Şeria Irmağı’nın ötesinde, Deniz Yolu’nda, Ulusların yaşadığı Celile! Karanlıkta yaşayan halk, Büyük bir ışık gördü. Ölümün gölgelediği diyarda Yaşayanlara ışık doğdu.” Matta 4:15, 16 Kurtarıcı her iyileştirme işini ilahi ilkeleri zihin ve ruha işlemek için bir fırsata dönüştürdü. Bu O’nun işinin amacıydı. O’nun lütfunun müjdesini kabul etmeleri için onların kalplerini dünyasal bereketler vererek kazandı. Mesih Yahudi ulusu arasındaki öğretmenler içinde en yüksek yeri alabilirdi, fakat O bunun yerine müjdeyi fakirlere götürmeyi tercih etti. O bir yerden bir yere, ana ve ara yollarda olanlar gerçeğin sözlerini duysunlar diye gitti. Deniz kıyısı boyunca, dağlık bölgelerde, şehrin caddelerinde, havralarda Kutsal Yazılar’ı açıklayan sesi duyuluyordu. Diğer uluslardan olanlar O’nun sözlerini duyabilsinler diye sıklıkla tapınağın dış avlusunda öğretti. Mesih’in öğretileri, yazıcılar ve Ferisiler’in Kutsal Kitap açıklamalarından o kadar farklıydı ki insanların dikkatini adeta esir etmişti. Rabbiler gelenekler, insan teorileri ve tahminleri üzerine odaklanmışlardı. Kutsal Kitap üzerine öğreten ve

12 |

ŞİFA HİZMETİ

yazan insanların öğrettikleri genelde Kutsal Kitap’ın yerini alıyordu. Mesih’in öğretisinin konusu Tanrı’nın Sözü’ydü. Soru soranlara, basitçe “yazılmıştır,” “Kutsal Yazılar ne diyor?” “Ne okuyorsun” diyerek cevap veriyordu. Dost veya düşman tarafından ilgi uyandırılan her fırsatta sözü sunuyordu. Açıkça ve güçle Müjde mesajını ilan ediyordu. Sözleri atalar ve peygamberlerin öğretilerine bir ışık seli akıttı ve Kutsal Yazılar insanlara yeni bir açıklama gibi geldi. Dinleyicileri Tanrı Sözü’nü daha önce hiç bu kadar derinden kavramamışlardı. Daha önce Mesih gibi bir müjdeci hiç olmamıştı. O göğün Efendisi’ydi, fakat bizim doğamızı almak için kendini alçalttı ki insanlarla bulundukları yerde buluşabilsin. Antlaşmanın Habercisi Mesih, zengin fakir, özgür köle, herkese kurtuluşun haberini getirdi. Büyük İyileştirici olarak ünü tüm Filistin’e yayıldı. Hastalar O’nun geçebileceği yerlere geldiler ki O’nu yardıma çağırabilsinler. Meraklı bir çok insan da O’nun sözlerini duymak ve O’nun eline dokunabilmek için geldi. Böylece yücelik Kralı mütevazi insanlık giysisi içinde şehirden şehre, kasabadan kasabaya müjdeyi vaaz ederek ve hastaları iyileştirerek gitti. Ulusun büyük yıllık bayramlarına katıldı ve dışa yönelik törene odaklanan kalabalığa göksel şeyler hakkında konuşmakla sonsuzluğa dikkatlerini çekti. Bilgelik deposundan herkese hazineler verdi. Onlara anlamakta zorluk çekmemeleri için çok basit bir dille konuştu. Kendine özgü metotlarla acı ve keder içinde olana herkese yardım etti. Hassas ve nazik lütfu ile günah nedeniyle hasta olan ruhlara sağlık ve güç getirerek hizmet etti. Öğretmenlerin önderi, insanlara en aşina oldukları yoldan ulaşmaya çalıştı. Gerçeği hep dinleyicilerinin en kutsal hatıralarına ve sempati duydukları şeylere sararak sundu. Onlara öyle bir şekilde öğretti ki, O’nun tanımlamalarının kendi faydaları ve mutlulukları ile bütünlüğünü hissedebilsinler. O’nun öğretimi o kadar açık, benzetmeleri o kadar uygun, sözleri o kadar

BİZİM ÖRNEĞİMİZ

| 13

cana yakın ve neşeliydi ki dinleyicileri büyülendiler. Basitlik ve içtenlik, ihtiyaç içindekilere söylediği her sözü kutsadı. Ne kadar da meşgul bir hayat yaşadı! Gün be gün mütevazi yoksul ve kederli evlere girip üzgünlere umut, sıkıntılı olanlara huzur vermiş olmalı. Nazik, şefkatli ve merhametli bir şekilde eğilmişleri kaldırmaya ve acı çekenleri rahatlatmaya gitti. Gittiği her yere bereket taşıdı. İsa fakirlere hizmet ederken zenginlere de ulaşmanın yollarını araştırdı. Zengin ve kültürlü Ferisi ile, Yahudi asilzade ile ve Romalı yönetici ile tanışmaya çalıştı. Onların davetlerini kabul etti, kutlamalarına katıldı, onların ilgi ve işlerini kullanarak kendini onlara tanıttı ki kalplerine girebilsin ve onlara çürümez zenginlikleri gösterebilsin. Mesih bu dünyaya insanlara Tanrı’dan alacakları güç ile lekesiz bir yaşam sürebileceklerini göstermeye geldi. Yorulmaz bir sabır ve anlayışlı yardımseverlik ile insanların ihtiyaçlarını karşıladı. Nazik lütuf dokunuşuyla ruhtan yorgunluğu ve şüpheyi kaldırdı, düşmanlığı sevgiye, inançsızlığı güvene çevirdi. İstediği kişiye, “Beni izle” diyebildi ve çağrılan kişi kalkarak O’nu takip etti. Dünyanın büyüsünün çekiciliği kırılmıştı. O’nun sesiyle açgözlülük ve hırs kalpten kaçtı ve insanlar kalkarak Kurtarıcı’yı takip etmek için azat edildi. Kardeşlik Sevgisi Mesih milliyet, sınıf veya mezhep ayrımı gözetmedi. Yazıcılar ve Ferisiler göğün armağanlarından yerel ve ulusal bir çıkar sağlamak ve dünyada Tanrı’nın geri kalan ailesini dışlamayı istediler. Fakat Mesih her türlü ayrılık duvarını yıkmaya geldi. O, merhametinin ve sevgisinin hava, ışık veya yeryüzünü tazeleyen yağmur gibi sınırsız olduğunu göstermeye geldi. Mesih’in yaşamı sınıfların olmadığı, Yahudi ve Yahudi olmayan, özgür ve köle, herkesin ortak bir kardeşlikte Tanrı’nın önünde eşit olduğu bir din kurdu. Hiçbir siyaset meselesi O’nun hareketlerini etkilemedi. O, komşular ve yabancılar,

14 |

ŞİFA HİZMETİ

arkadaşlar ve düşmanlar arasında ayrım yapmadı. O’nun yüreğinin ilgisini çeken, yaşamın suları için susamış kalplerdi. Hiçbir insanı değersiz görmedi, aksine her canı iyileştirecek reçeteyi uygulamaya çalıştı. Kendisine hangi toplulukta uygun bulduysa, zamana ve duruma uygun dersler verdi. İnsanların birbirini ihmal ettiği veya hakaret ettiği zamanlar, O’nun ilahi-insan şefkatine olan ihtiyaçlarını daha fazla anlamasına yol açtı. Umut ile en sert ve en umutsuz insanlara ilham vermeye çalıştı. Onları Tanrı’nın çocukları gibi gösterecek bir karakter elde edebilecekleri ve günahsız ve suçsuz olabilecekleri güvencesini önlerine koydu. Sık sık Şeytan’ın kontrolü altında kaymış ve onun kapanından kurtulma gücü olmayanlarla karşılaştı. İsa cesareti kırılmış, hasta, baştan çıkarılmış, düşkün olanlara en şefkatli sözlerle, ihtiyaç duyulan ve anlaşılabilecek sözlerle konuştu. Karşılaştığı diğer insanlar düşman ile göğüs göğüse savaşan canlardı. Onlara kazanacakları güvencesini vererek direnmeleri için cesaretlendirdi; çünkü Tanrı’nın melekleri onların yanındaydı ve onlara zaferi kazandıracaklardı. Vergi görevlilerinin masasında onur konuğu olarak oturdu, sempatisi ve sosyal nezaketi ile insanlığın haysiyetini kabul ettiğini gösterdi ve insanlar O’nun verdiği güvence ile değerli olmayı istediler. O’nun sözleri susamış kalplerine bereket ve yaşam veren bir güçle düştü. Yeni istekler uyanıyordu ve toplumdan dışlanmışlara yeni bir yaşam olasılığı açılmıştı. O, bir Yahudi olmasına rağmen ulusunun Ferisi törelerini hiçe sayarak Samiriyeliler arasına özgürce karıştı. Onların önyargılarına karşın bu horlanmış insanların misafirperverliklerini kabul etti. Onlarla birlikte onların damının altında yattı, onların masalarında onlarla birlikte yedi, kendi elleri ile hazırladıkları yemeği paylaştı, onların sokaklarında öğretti ve onlara en üst nezaket ve kibarlıkla davrandı. Onların kalplerini insanî sempati bağı ile Kendine çekerken O’nun ilahî lütfu onlara Yahudiler’in reddettikleri kurtuluşu getirdi.

BİZİM ÖRNEĞİMİZ

| 15

Kişisel Hizmet Mesih kurtuluş müjdesini duyurma fırsatlarının hiçbirini ihmal etmedi. Samiriyeli bir kadına söylediği şu harika sözleri dinleyin. Kadın su çekmek için geldiğinde O, Yakup’un kuyusunun yanında oturuyordu. Kadından bir ricada bulunarak onu şaşırttı. “Bana su ver, içeyim” dedi. Kuyudan çekilmiş soğuk bir su istedi ve aynı zamanda kadına yaşam suyunu verebileceği bir yol açmayı arzuladı. Samiriyeli kadın, “Sen Yahudi’sin, bense Samiriyeli bir kadınım” dedi, “Nasıl olur da benden su istersin?” Çünkü Yahudiler’in Samiriyeliler’le ilişkileri yoktur. İsa kadına şu yanıtı verdi: “Eğer sen Tanrı’nın armağanını ve sana, ‘Bana su ver, içeyim’ diyenin kim olduğunu bilseydin, sen O’ndan dilerdin, O da sana yaşam suyunu verirdi.” … “Bu sudan her içen yine susayacak. Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim su, içende sonsuz yaşam için fışkıran bir pınar olacak.” Yuhanna 4:7-14. Mesih bu kadının ilgisini ne kadar da çok çekti! Sözleri nasıl da içten ve dokunaklıydı! Kadın onları duyduğunda testisini orada bıraktı ve şehre giderek arkadaşlarına, “Gelin, yaptığım her şeyi bana söyleyen adamı görün. Acaba Mesih bu mudur?” dedi. Okuyoruz ki, “O kentten birçok Samiriyeli, … İsa’ya iman etti” 29 ve 30. ayetler. Kim bu sözlerin o zamandan bu zamana kadar geçen yıllar içinde ruhların kurtuluşu için başardıklarının etkisini tahmin edebilir? Her nerede kalpler gerçeği kabul etmek için hazırsa, Mesih onları eğitmek için hazırdır. Onlara kalpleri okuyan Baba’yı ve O’nun kabul ettiği hizmeti gösterir. Böyle şeyler için benzetmeler kullanmaz. Kuyu başındaki kadına yaptığı gibi onlara “Seninle konuşan ben, O’yum” der.

2 HİZMET GÜNLERİ

K

efarnahum’da bir balıkçının evinde, Petrus’un “kaynanası hastaydı, ateşler içindeydi. Onun için İsa’dan yardım istediler.” İsa “eline dokununca kadının ateşi düştü” ve kadın ayağa kalktı ve Kurtarıcı’ya ve O’nun öğrencilerine hizmet etti. Luka 4:38; Markos 1:30; Matta 8:15. Haberler hızla yayıldı. Mucize Sebt Günü gerçekleşti ve insanlar hahamlara olan korkularından dolayı şifa için güneş batmadan gelmeye cesaret edemiyorlardı. Sonra kent sakinleri evlerden, dükkânlardan, pazarlardan, İsa’yı barındıran mütevazı eve doğru yürüdüler. Hastalar sedyeler ile getirildiler; onlar değneklere yaslanarak, ya da arkadaşları tarafından desteklenerek geldiler, hafifçe sendeleyerek Kurtarıcı’nın huzuruna çıktılar. Saatlerce geldiler ve gittiler, çünkü kimse yarın Şifacı’nın aralarında olup olmayacağını bilmiyordu. Kefarnahum daha önce böyle bir güne şahit olmamıştı. Hava, zafer sesleri ve kurtuluş bağırışları ile doluydu. Son hasta da rahatlayana kadar İsa işini bırakmadı. Kalabalık dağıldığında ve sessizlik Simun’un evine çöktüğünde gece geç vakitti. Uzun, heyecan verici bir gün geçmişti ve İsa dinlen-

18 |

ŞİFA HİZMETİ

meye çalıştı. Fakat daha kentte kimse uyanmamışken, “Sabah çok erkenden, ortalık henüz ağarmadan İsa kalktı, evden çıkıp ıssız bir yere gitti, orada dua etmeye başladı.” Markos 1:35. Sabahın erken saatlerinde Petrus ve arkadaşları İsa’ya geldiler ve şimdiden Kefarnahum halkının O’nu aradığını söylediler. Şaşkınlıkla Mesih’in sözlerini duydular, “Öbür kentlerde de Tanrı’nın Egemenliği’yle ilgili Müjde’yi yaymam gerek, çünkü bunun için gönderildim.” Luka 4: 43. Kefarnahum’u kapsayan heyecanda, görevinin amacının gözden kaçırılma tehlikesi vardı. İsa, sadece mucizeler yaratan biri ya da fiziksel hastalıkların şifacısı olarak dikkat çekmesinden memnun değildi. İnsanları onların Kurtarıcısı olarak çekmeye çalışıyordu. Onlar O’nun dünyasal saltanat kurmak için kral olarak geldiğine inanmak için istekliydiler, ama O onların düşüncelerini dünyasaldan ruhsala çevirmek istiyordu. Dünyasal başarı O’nun işini sadece engellerdi. Umursamaz kalabalığın merakı O’nun ruhunu kederlendirdi. O’nun hayatı hiç benlik davası ile karışmadı. Dünyanın konumlandırdığı saygı, zenginlik veya yetenek İnsanoğlu’na yabancıydı. İsa, insanların sadakat kazanmak veya saygıyı kontrol etmek için kullandıkları yöntemlerin hiçbirini kullanmamıştır. Doğumundan yüzyıllar önce O’nun hakkında şöyle bildirilmişti, “Bağırıp çağırmayacak, sokakta sesini yükseltmeyecek. Ezilmiş kamışı kırmayacak, tüten fitili söndürmeyecek. Adaleti sadakatle ulaştıracak.” Yeşaya 42:2,3. Ferisiler titiz törencilikleriyle, ibadetlerindeki ve hayır işlerindeki gösterişleriyle üstünlük kazanmaya çalıştılar. Ateşli dindarlıklarını tartışma konusu yaparak kanıtlamayı düşündüler. Karşıt mezhepler arasındaki ihtilaflar gürültülü ve uzundu ve sokaklarda yasa uzmanlarının kızgın tartışma seslerini duymak olağandışı değildi. İsa’nın hayatı tüm bunların belirgin bir şekilde karşıtıydı. O’nun hayatında gürültülü tartışma yoktu, gösterişli ibadet yoktu, takdir kazanmak için yapılan davranış yoktu. Mesih

HİZMET GÜNLERİ

| 19

Tanrı’da saklıydı ve Tanrı, Oğlu’nun karakterinde gösterildi. İsa insanların düşüncelerinin bu gösterime yönelmiş olmasını istiyordu. Doğruluk Güneşi dünyaya akılları baştan almak için ihtişam içinde gelmedi. Mesih hakkında şöyle yazılıdır, “O tan gibi şaşmadan doğacak.” Hoşea 6: 3. Sessizce ve nazikçe, karanlığı dağıtarak ve dünyayı hayata uyandırarak yeryüzüne gün ışığı doğuyor. Böylece “ışınlarıyla şifa getiren doğruluk güneşi” doğdu. Malaki 4:2. “İşte! Kendisine destek olduğum, Gönlümün hoşnut olduğu seçtiğim kulum! Ruhum’u onun üzerine koydum.” Yeşaya 42:1. “Çünkü onların öfkesi Duvara çarpan sağanak gibi yükselince, Sen yoksulun, sıkıntı içindeki düşkünün kalesi, Sağanağa karşı sığınak, Sıcağa karşı gölgelik oldun.” Yeşaya 25:4. “Gökleri yaratıp geren, Yeryüzünü ve ürününü seren, Dünyadaki insanlara soluk, Orada yaşayanlara ruh veren RAB Tanrı diyor ki, “Ben, RAB, seni doğrulukla çağırdım, Elinden tutacak, Seni koruyacağım. Seni halka antlaşma, Uluslara ışık yapacağım. Öyle ki, kör gözleri açasın, Zindandaki tutsakları, Cezaevi karanlığında yaşayanları özgür kılasın.” Yeşaya 42:5-7.

20 |

ŞİFA HİZMETİ

“Körlere bilmedikleri yolda rehberlik edeceğim, Onlara kılavuz olacağım bilmedikleri yollarda. Karanlığı önlerinde ışığa, engebeleri düzlüğe çevireceğim. Yerine getireceğim sözler bunlardır. Onlardan geri dönmem.” Yeşaya 42:16. “Ey denizlere açılanlar ve denizlerdeki her şey, Kıyılar ve kıyı halkları, RAB’be yeni bir ilahi söyleyin, Dünyanın dört bucağından O’nu ezgilerle övün. Bozkır ve bozkırdaki kentler, Kedar köylerinde yaşayan halk Sesini yükseltsin. Sela’da oturanlar sevinçle haykırsın, Bağırsın dağların doruklarından. Hepsi RAB’bi onurlandırsın, Kıyı halkları O’nu övsün.” Yeşaya 42:10-12. “Sevinçle haykırın, ey gökler, Çünkü bunu RAB yaptı. Haykırın, ey yerin derinlikleri; Ey dağlar, ey orman, ormandaki her ağaç, sevinç çığlıklarına katılın. Çünkü RAB Yakup soyunu kurtararak İsrail’de görkemini gösterdi.” Yeşaya 44:23. Vaftizci Yahya Kurtarıcı’nın işine ilişkin olarak hayal kırıklığı ve tereddüt içinde Hirodes’in zindanından izledi ve bekledi. Şu mesaj ile iki öğrencisini İsa’ya gönderdi: “Gelecek Olan sen misin, yoksa başkasını mı bekleyelim?” Matta 11:3. Kurtarıcı öğrencilerin sorusunu hemen cevaplamadı. O’nun sessizliğine şaşmış beklerlerken hastalar O’na doğru geliyorlardı. Kudretli Şifacı’nın sesi sağır kulaklara nüfuz etti. Bir kelime, elinin bir dokunuşu, kör gözleri gün ışığını, doğanın

HİZMET GÜNLERİ

| 21

manzaralarını, arkadaşlarının yüzlerini ve Kurtarıcı’nın yüzünü görmeleri için açtı. Sesi ölmekte olanlara ulaştı ve sağlıklı ve kuvvetli olarak kalktılar. Cine tutulmuş felçliler O’nun sözüne itaat etti: delilikleri onları terk etti ve onlar O’na taptılar. Hahamlar tarafından murdar olarak dışlanan fakir köylüler ve işçiler O’nun etrafında toplandı ve İsa onlara sonsuz yaşamın sözlerinden bahsetti. Bu şekilde Yahya’nın öğrencilerinin her şeyi görmeleriyle ve duymalarıyla gün geçti. En sonunda İsa onları yanına çağırdı ve onlara gördüklerini ve duyduklarını Yahya’ya söylemelerini söyledi. Sonra ekledi, “Benden ötürü sendeleyip düşmeyene ne mutlu!” Matta 11:6. Öğrenciler mesajı Yahya’ya götürdü ve mesaj yeterliydi. Yahya, Mesih hakkındaki peygamberliği hatırladı, “çünkü O beni yoksullara müjde iletmek için meshetti; Yüreği ezik olanların yaralarını sarmak için, tutsaklara serbest bırakılacaklarını, zindanlarda bulunanlara kurtulacaklarını, RAB’bin lütuf yılını, … yas tutanların hepsini avutmak … için [gönderdi]” Yeşaya 61:1, 2. Nasıralı İsa, Vaat Edilmiş Olan’dı. Tanrısallığının kanıtı acı çeken insanoğlunun ihtiyaçlarına hizmetinde görüldü. Yüceliği bizim düşük seviyemize tenezzül etmesinde görüldü. Mesih’in işleri O’nu sadece Kurtarıcı olarak duyurmadılar, O’nun krallığının hangi biçimde kurulacağını da gösterdiler. Yahya’ya da, çölde İlyas’a gelen gerçeğin aynısı açılmıştı, “RAB’bin önünde çok güçlü bir rüzgâr dağları yarıp kayaları parçaladı. Ancak RAB rüzgârın içinde değildi. Rüzgârın ardından bir deprem oldu, RAB depremin içinde de değildi. Depremden sonra bir ateş çıktı, ancak RAB ateşin içinde de değildi.” Ateşten sonra Tanrı peygamberiyle ince, yumuşak bir sesle konuştu. 1.Krallar 19:11,12. Böylece İsa da işini, tahtları ve kralları devirerek, şatafat ve gösteriş ile değil, ama insanların kalplerine merhametli ve fedakâr hayatı ile konuşarak yapacaktı.

22 |

ŞİFA HİZMETİ

Tanrı’nın krallığı harici bir gösteriş ile gelmez. O’nun sözünün ilhamının nazikliğiyle, O’nun Ruhu’nun içte çalışmasıyla, ruhun yaşamı olan İsa’nın paydaşlığıyla gelir. Gücünün en büyük tezahürü, Mesih’in karakterinin mükemmelliğine getirilen insan doğasında görülür. Mesih’in takipçileri dünyanın ışığı olacak, ama Tanrı onlara parlamaları için çaba göstermelerini teklif etmiyor. Üstün iyilik sergilemek için herhangi bir bencil çabayı onaylamıyor. Ruhlarının göğün ilkeleri ile dolu olmasını istiyor; sonra, dünya ile temas ettiklerinde, içlerinde bulunan ışığı ortaya çıkaracaklar. Hayatın her eyleminde değişmez sadakatleri bir aydınlatma aracı olacaktır. Zenginlik ya da yüksek mevki, pahalı donanım, mimari yapı ya da mobilyalar, Tanrı’nın işinin gelişimi için şart değildir. İnsanın takdirini kazanan ve gurur uyandıran başarılar da değildir. Dünyasal gösteriş etkileyici görünse de, Tanrı’nın gözünde hiç değeri yoktur. Görünen ve geçiciden öte görünmeyen ve ebedi olana değer verir. Önceki, sadece sonrakini ifade ettiği kadar değerlidir. En seçkin sanat eserleri, ruhun içinde çalışan Kutsal Ruh’un meyvesi olan karakterin güzelliği ile karşılaştırılabilecek bir güzelliğe sahip değildir. Tanrı, Oğlu’nu dünyamıza verdiğinde, insanları çürümez zenginliklerle donattı. Dünyanın başlangıcından beri sahip olduğu tüm zenginlikler bu zenginlik ile karşılaştırıldığında hiçbir şeydir. Mesih dünyaya geldi ve dünyevi çocuklarının önünde biriken sonsuz sevgi ile durdu ve bu, O’nunla olan bağımız arayıcılığıyla almamız, açığa vurmamız ve vermemiz gereken hazinedir. İnsani çaba Tanrı’nın işinde sadece Mesih’in hayatı dönüştürme lütfunun gücünü açığa vuran işçinin kutsal bağlılığına göre etkilidir. Dünyadan ayırt edilmeliyiz çünkü Tanrı mührünü üzerimize yerleştirdi, çünkü Kendi sevgi karakterini bizde ortaya koyuyor. Kurtarıcımız bizi O’nun doğruluğu ile örtüyor. Tanrı, kadınları ve erkekleri hizmeti için seçerken onlara

HİZMET GÜNLERİ

| 23

dünyasal zenginliğe, bilgiye veya konuşma sanatına sahip olup olmadıklarını sormuyor. “Onlara Kendi yolumu öğretebileceğim kadar tevazu içinde yürüyorlar mı? Sözlerimi dudaklarına koyabilir miyim? Beni temsil edecekler mi?” diye soruyor. Tanrı her insanı sadece Ruhu’nu ruh tapınağına koyabileceği oranda kullanabilir. Kabul edeceği iş, suretini yansıtan iştir. O’nun takipçileri, O’nun ölümsüz ilkelerinin asla değişmeyen niteliklerini dünyaya güven belgeleri olarak götürmelidirler. “Kollarına alacak kuzuları” İsa, şehirlerin sokaklarında hizmet ederken anneler kollarında hasta ve ölmek üzere olan küçük çocukları ile kalabalığın arasından geçerek O’nun dikkatini çekmeye çabalıyorlar. Bu annelerin, solgun, yorgun, neredeyse umudunu kaybetmiş, fakat kararlı ve azimli olmalarına dikkat edin. Acının yükünü taşıyarak, Kurtarıcı’yı arıyorlar. Büyüyen bu kalabalık tarafından geri itildiklerinde, Mesih, onlara yakın olana kadar adım adım onlara doğru yürüyor. Kalplerinde umut peyda oluyor. O’nun dikkatini çektiklerinde ve böylesine şefkat ve sevgi dolu gözlere baktıklarında mutluluk gözyaşları dökülüyor. Gruptan birini seçen Kurtarıcı, “Senin için ne yapmalıyım?” diyerek onun güvenini kazanıyor. “Efendim, çocuğumu iyileştirmeni” diye hıçkırarak büyük arzusunu söylüyor. Mesih küçük çocuğu kadının kollarından alıyor ve hastalık O’nun dokunuşuyla kaçıp gidiyor. Ölümün solukluğu gitti; canlandıran akım damarlar aracılığıyla akıyor, kaslar güç alıyor. Anneye teselli ve huzur sözleri söyleniyor. Ardından önceki kadar acil başka bir durum önüne getiriliyor. Mesih yine hayat veren gücünü kullanıyor ve herkes harika şeyler yapan Mesih’e övgü ve saygı gösteriyor. Mesih’in yaşamının büyüklüğü üzerinde çok duruyoruz. Başardığı olağanüstü şeylerden, gerçekleştirdiği mucizelerden bahsediyoruz. O’nun bu küçük sayılan şeylere dikkat vermesi bile yüceliğinin büyükçe bir kanıtıdır.

24 |

ŞİFA HİZMETİ

Yahudiler arasında çocukların bereketlenmesi açısından hahamlara el koymaları için getirilmeleri gelenekti, fakat öğrenciler Kurtarıcı’nın işinin böyle bir şey için bölünmeyecek kadar önemli olduğunu düşünüyorlardı. Anneler küçük çocuklarını kutsamasını istedikleri için geldiklerinde öğrenciler onlara hoş bakmadılar. Bu çocukların İsa’yı ziyaret etmek için çok küçük olduklarını düşündüler ve onların orada bulunmalarının O’nu hoşnut etmeyeceği sonucuna vardılar. Ancak Kurtarıcı, çocuklarını Tanrı Sözü’ne göre eğitmeye çalışan annelerin endişesini ve yükünü anladı. Onların dualarını duydu. Kendisi onları huzuruna çekti. Bir anne İsa’yı bulmak için çocuğu ile birlikte evini terk etti. Yolda bir komşuya işini söyledi ve komşu İsa’nın onun çocuklarını kutsamasını diledi. Böylece birçok anne küçük çocukları ile bir araya geldi. Çocukların bazıları bebeklik yıllarının ötesine çocukluğa ve gençliğe geçmişti. Anneler ne istediklerini açıkladıklarında İsa ürkek, acılı ricayı anlayış ile duydu. Fakat öğrencilerin onlara nasıl davranacağını görmek için bekledi. Öğrencilerin, O’na bir iyilik yaptıklarını düşünerek anneleri azarladıklarını ve kovduklarını görünce, “Bırakın, çocuklar bana gelsin. Onlara engel olmayın! Çünkü Tanrı’nın Egemenliği böylelerinindir” diyerek onlara hatalarını gösterdi. Markos 10:14. Çocukları kucağına aldı, ellerini üzerlerine koydu ve gelme amaçlarını gerçekleştirerek onları kutsadı. Anneler rahatlamıştı. Mesih’in sözleriyle güçlenmiş ve kutsanmış şekilde evlerine geri döndüler. Yüklerini neşe ile kaldırmaya ve çocukları için ümitle çalışmaya teşvik edildiler. Küçük grubun öbür dünyadaki yaşamı önümüzde açılsaydı, anneleri çocuklarının zihinlerine o günün görüntülerini hatırlatırken ve Kurtarıcı’nın sevgi dolu sözlerini tekrarlarken görebilirdik. Yıllar sonra, bu kelimelerin hatırlanmasının çocukları Rab’bin kurtardıkları için hazırlanan yoldan sapmalarını ne kadar sıklıkla engellediğini görüyoruz. Bugün Mesih aynı insanlar arasında yürüdüğü zamanki

HİZMET GÜNLERİ

| 25

gibi şefkatli Kurtarıcı’dır. Yahudiye’de küçük çocukları kollarında tuttuğu zamanki gibi halen annelerin gerçek yardımcısıdır. Yuvamızdaki çocuklar, uzun zaman önceki çocuklar gibi O’nun kanının satın aldığı çocuklardır. İsa, her annenin kalbindeki yükü biliyor. Fakirlik ve yokluk ile mücadele eden bir anneye sahip olan İsa, her annenin birçok endişesine sempati duyuyor. Bir Kenanlı kadının endişeli kalbini rahatlatmak için uzun bir yolculuk yapan İsa, bugünün anneleri için de aynısını yapacak. Nainli dul bir kadının tek oğlunu ona geri veren, haç üzerinde ıstırap içindeyken Kendi annesini hatırlayan İsa bugün annelerin üzüntülerinden etkilenir. Her keder ve ihtiyaçta, rahatlatacak ve yardım edecektir. Anneler kafaları karıştığında İsa’ya gelsinler. Çocuklarına bakmalarında yardımcı olacak yeterli lütfu bulacaklar. Kapılar yüklerini Kurtarıcı’nın ayağına seren her anne için açık. “Bırakın, çocuklar bana gelsin. Onlara engel olmayın!” diyen İsa, (Markos 10:14), hala annelerin küçük çocuklarını Kendisi tarafından kutsanmaları için getirmeye davet ediyor. İsa’ya getirilen çocuklarda, O’nun lütfunun varisi ve krallığının halkı olacak erkek ve kadınları gördü. Bazıları O’nun iyiliği için şehit olacaklardı. Bu çocukların O’nu dinleyeceğini ve O’nu görmüş geçirmiş ve taş yürekli yetişkinlerden çok daha kolay bir şekilde Kurtarıcıları olarak kabul edeceğini biliyordu. Öğretide, İsa onların seviyesine indi. Göğün Kralı, sorularını cevapladı ve çocukça anlayışlarını karşılamak için önemli derslerini basitleştirdi. Akıllarına, yıllar sonra yeşerip ebedi hayata meyve verecek gerçeğin tohumlarını attı. İsa, öğrencilerine, çocukların O’na gelmelerine engel olmamalarını söylediğinde, her çağdaki takipçileri –kilisenin görevlileri, pastörler, yardımcılar ve tüm Hıristiyanlar ile konuşuyordu. İsa çocukları çekiyor. “Bırakın gelsinler,” onları engellemezseniz gelecekler dermiş gibi bize emrediyor. İsa gibi olmayan karakterinizin İsa’yı yanlış tanıtmasına izin vermeyin. Soğukluğunuz ve acımasızlığınız ile küçük ço-

26 |

ŞİFA HİZMETİ

cukları O’ndan uzak tutmayın. Onlara asla, eğer siz cennette olursanız, oranın güzel bir yer olmayacağını düşünmeleri için sebebiyet vermeyin. Dinden çocukların anlayamayacağı bir şey olarak söz etmeyin veya çocuklukların Mesih’i kabul etmeleri beklenmiyormuş gibi davranmayın. Onlara, Mesih’in dininin bir kasvet dini olduğu ve Kurtarıcıya gelirken yaşamı neşelendiren her şeyden vazgeçmeleri gerektiği gibi yanlış bir izlenim bırakmayın. Kutsal Ruh çocukların kalpleri üzerinde hareket ederken O’nun işi ile işbirliği yapın. Onlara Kurtarıcı’nın onları çağırdığını, hiçbir şeyin O’na, yıllarının gençliklerinde ve körpeliklerinde kendilerini O’na vermelerinden daha fazla sevinç veremeyeceğini öğretin. Ebeveynlik Sorumluluğu Kurtarıcı kanı ile satın aldığı canları sonsuz duyarlılık ile önemser. Sevgisi sayesinde onlar haklı olarak O’nundur. Onlara tarifsiz özlem ile bakar. Kalbi sadece en iyi eğitimli ve en çekici çocuklara değil, aynı zamanda miras ve ihmal vasıtasıyla sakıncalı karakter özellikleri olanlara da çekilir. Birçok ebeveyn, çocuklarının bu özelliklerinden ne kadar sorumlu olduklarını anlamamaktadır. Kendi şaheserleri olan günahkâr çocuklar ile anlaşacak duyarlılıktan ve bilgelikten yoksunlar. Ancak İsa, bu çocuklara merhamet ile bakıyor. Sebepten sonuca iz sürüyor. Hristiyan çalışanlar bu kusurlu ve günahkâr çocukları Kurtarıcı’ya çeken Mesih’in aracıları olabilirler. Bilgelik ve nezaketle onları kalplerine bağlayabilirler. Cesaret ve umut verebilirler ve Mesih’in lütfu sayesinde bu çocukların karakterlerinin dönüştüğünü görebilirler, böylece “Tanrı’nın Egemenliği böylelerinindir” denebilir. Beş Küçük Arpa Ekmek Somunları Kalabalığı Doyuruyor Mesih deniz kenarında öğretirken insan kalabalığı O’nun

HİZMET GÜNLERİ

| 27

ve öğrencilerinin etrafında toplandı. O’nun zarif sözlerini dinlemişlerdi, o kadar basit ve sadeler ki, ruhlarına Gilat merhemi gibiydi. İlahi elinin şifası hastaya sağlık ve ölene yaşam verdi. Gün onlara dünyadaki cennet gibi geldi ve ne zamandan beri bir şey yemediklerinin farkında değildiler. Güneş batıdan batıyordu ama insanlar oyalandılar. En sonunda öğrenciler İsa’ya geldi, kendi iyilikleri için kalabalığın yollanması gerektiğinde ısrar ettiler. Birçoğu uzaktan gelmişti ve sabahtan beri hiçbir şey yememişti. Çevredeki kasabalar ve köylerden yemek alabilirlerdi. İsa, “onlara siz yiyecek verin” dedi. Matta 14:16. Sonra Filipus’a dönüp, “Bunları doyurmak için nereden ekmek alalım?” diye sordu. Yuhanna 6:5. Filipus insan deryasına baktı ve böyle büyük bir topluluğa yemek sağlamanın ne kadar imkânsız olduğunu düşündü. İki yüz sent değerindeki (iki yüz gün çalışmanın karşılığı) ekmeğin aralarında bölünmesine ve her birinin biraz alabilmesine yetmeyeceği yanıtını verdi. İsa topluluğun arasında ne kadar yemek bulunabileceğini sordu. Andreas, İsa’ya, “Burada beş arpa ekmeğiyle iki balığı olan bir çocuk var. Ama bu kadar adam için bunlar nedir ki?” dedi. 9. ayet. İsa yiyeceklerin O’na getirilmesini emretti. Sonra öğrencilerine insanları çimenlere oturtmalarını söyledi. Bu iş tamamlandığında yemeği aldı, “gözlerini göğe kaldırarak şükretti; sonra ekmekleri bölüp öğrencilerine verdi, onlar da halka dağıttılar. Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan on iki sepet dolusu topladılar.” Matta 14:19, 20. Mesih’in halkı doyurması ilahi gücün bir mucizesiydi, ancak sağlanan yiyecek ne kadar mütevaziydi–sadece Celileli balıkçıların günlük yemeği olan balık ve arpa ekmekleri. Mesih insanlara pahalı bir öğün verebilirdi fakat sadece iştahı tatmin etmek için hazırlanan yiyecekler onların iyiliği için ders iletmiyordu. Bu mucize sayesinde Mesih sadelik dersi vermek istedi. Eğer günümüzde insanların sade alışkanlıkları olsaydı, Adem ve Havva’nın başlangıçta yaptığı gibi doğanın

28 |

ŞİFA HİZMETİ

kanunları ile uyum içinde yaşasalardı, insan ailesinin ihtiyaçları için bol miktarda malzeme olurdu. Fakat bencillik ve iştaha düşkünlük, bir yandan fazlalık diğer yandan yokluk, günah ve sefaleti getirdi. İsa, lüks arzusunu tatmin ederek insanları çekmek istemedi. Uzun ve heyecanlı günün ardından yorgun ve aç olan bu büyük kalabalığa sunulan sade yiyecek, hem O’nun gücünün hem de yaşamın sıradan ihtiyaçlarına olan hassas özeninin bir güvencesiydi. Kurtarıcı, takipçilerine dünyanın lükslerini vaat etmedi. Yoksulluğa bile maruz kalabilirler fakat O’nun sözü ihtiyaçlarının karşılanacağını vaat ediyor. O, dünyevi menfaatten daha iyi olan Kendi varlığının sonsuz rahatlığını vaat etti. Halk doyurulduktan sonra geriye bol miktarda yiyecek kaldı. İsa öğrencilerine, “Artakalan parçaları toplayın, hiçbir şey ziyan olmasın” dedi. Yuhanna 6:12. Bu sözler yiyeceği sepete koymaktan daha fazlasını ifade ediyordu. Ders iki misliydi. Hiçbir şey ziyan olmamalı. Bütün zamansal avantajları takdir etmeliyiz. İnsanoğlunun menfaatine hizmet edecek hiçbir şey ihmal edilmemeli. Yeryüzünün aç olanlarının ihtiyaçlarını giderecek her şeyin toplanmasına izin verin. Ruhun ihtiyaçlarını karşılayacak göğün ekmeğine aynı özen ile değer vermeliyiz. Tanrı’nın her sözü ile yaşamalıyız. Tanrı’nın söylediği hiçbir şey kaybolmamalı. Sonsuz kurtuluşumuzu ilgilendiren hiçbir sözü ihmal etmemeliyiz. Hiçbir söz boşuna yere düşmemeli. Arpa ekmeklerin mucizesi Tanrı’ya bağımlılığı öğretiyor. Mesih beş bini beslediğinde yemek ele yakın değildi. Belli ki kullanmak için parası yoktu. Kadın ve çocuklar hariç, yaklaşık beş bin erkek ile ıssız bir yerdeydi. Halkı, O’nu bu yere kadar takip etmeleri için davet etmedi. O’nun huzurunda olmak için istekliydiler, davetiyesiz ve buyruksuz gelmişlerdi. Ancak O, bütün gün O’nun öğretilerini dinledikten sonra onların aç ve güçsüz olduğunu biliyordu. Evlerinden uzaktaydılar ve gece yaklaşıyordu. Birçoğunun yemek alacak parası yoktu. Onların

HİZMET GÜNLERİ

| 29

iyilikleri için ıssız yerde kırk gün oruç tutan İsa, evlerine aç dönmelerine izin vermedi. Tanrı’nın öngörüsü İsa’yı olduğu yere yerleştirdi ve O ihtiyacı gidermek için göksel Baba’sına bağımlıydı. Krizlerle karşılaştığımızda Tanrı’ya güvenmeliyiz. Her acil durumda, emrinde sınırsız kaynakları Olan’dan yardım istemeliyiz. Bu mucizede Mesih Baba’dan aldı ve öğrencilere verdi. Öğrenciler insanlara verdi ve insanlar da birbirlerine verdi. Böylece Mesih ile birleşmiş olan herkes O’ndan yaşam ekmeğini alacak ve başkalarına verecektir. O’nun öğrencileri, Mesih ve insanlar arasında atanmış iletişim araçlarıdır. Öğrenciler, Kurtarıcı’nın “Onlara siz yiyecek verin,” talimatını duyduklarında, bütün zorluklar zihinlerinde baş gösterdi. “Köylere gidip yiyecek satın almalı mıyız?” diye sorguladılar. Mesih ne dedi? “Onlara siz yiyecek verin.” Öğrenciler, sahip oldukları her şeyi İsa’ya getirdiler, ama O onları yemeye davet etmedi. Onlara insanlara hizmet etmelerini söyledi. Yiyecekler O’nun ellerinde çoğaldı ve Mesih’e ulaşan öğrencilerinin elleri hiçbir zaman boş değildi. Ellerindeki az malzeme herkes için yeterliydi. Halk doyduğunda, öğrenciler İsa ile beraber kıymetli, gökten tedarik edilmiş yemeği yediler. Yoksulların, cahilin, dertlinin ihtiyaçlarını gördüğümüzde kalbimiz ne sıklıkla sızlıyor. “Bizim zayıf gücümüz ve yetersiz kaynaklarımız bu korkunç ihtiyacı karşılamak için ne yapabilir? İşi yönetme konusunda daha yetenekli birini ya da bazı kuruluşların üstlenmesini beklemeyelim mi?” diye sorguluyoruz. Mesih, “Onlara siz yiyecek verin” diyor. Sahip olduğun imkân, zaman, yetenekleri kullan. Arpa ekmeklerini İsa’ya getir. Kaynakların binlercesini beslemek için yeterli olmasa bile birini doyurmak için yeterli olabilir. Onlar Mesih’in elinde birçoğunu doyurabilir. Öğrenciler gibi her şeyini ver. Mesih armağanı çoğaltacak. Kendisine karşı dürüst, saf güveni ödüllendirecek. Kıt görünenin zengin bir ziyafet olduğunu kanıtlayacak.

30 |

ŞİFA HİZMETİ

“Az eken az biçer, çok eken çok biçer. ... Her zaman, her yönden, her şeye yeterli ölçüde sahip olarak her iyi işe cömertçe katkıda bulunabilmeniz için, Tanrı her nimeti size bol bol sağlayacak güçtedir. Nitekim şöyle yazılmıştır: “Armağanlar dağıttı, yoksullara verdi; Doğruluğu sonsuza dek kalıcıdır.” “Ekinciye tohum ve yiyecek ekmek sağlayan Tanrı, sizin de ekeceğinizi sağlayıp çoğaltacak, doğruluğunuzun ürünlerini artıracaktır. Her durumda cömert olmanız için her bakımdan zenginleştiriliyorsunuz.” 2.Korintliler 9:6-11.

3 DOĞA VE TANRI İLE

K

urtarıcı’nın yeryüzündeki hayatı doğa ile ve Tanrı ile birlik olan bir hayattı. Bu birlik ile bize güçlü bir hayatın sırrını gösterdi. İsa samimi, ısrarlı bir işçiydi. Başka hiç kimse bu kadar sorumluluk ile yüklü değildi. Başka hiç kimse dünyanın kederini ve günahını bu kadar yüklenmedi. Başka hiç kimse insanlığın iyiliği için böylesine kendini tüketen bir heves ile çalışmadı. Yine de O, sağlıklı bir yaşama sahipti. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak kurbanlık kuzu tarafından temsil edildi, “kusursuz ve lekesiz.” 1. Petrus 1:19. Bedende ve ruhta Tanrı’nın, kanunlarına itaat aracılığıyla tüm insanlığın nasıl olmasını tasarladığının bir örneğiydi. İnsanlar İsa’ya baktıklarında, bilinçli güç ile kutsal şefkatin harmanlandığı bir yüz gördüler. Ruhsal hayatın atmosferi ile çevrelenmiş gözüküyordu. Davranışları nazik ve gösterişsiz olmasına rağmen insanları saklı yine de tamamen gizlenemeyen bir güç duygusu ile etkiledi. Hizmeti sırasında sürekli olarak yaşamını araştıran kurnaz ve ikiyüzlü insanlar tarafından takip edildi. Casuslar O’nu takip ettiler, O’na karşı biraz sebep bulmak için sözlerini göz-

32 |

ŞİFA HİZMETİ

lemliyorlardı. Ulusun en akıllı ve yüksek derecede görgülü zihinleri, O’nu tartışmada yenmeye çalıştılar. Fakat hiçbir zaman üstünlük kazanamadılar. Alandan geri çekilmeleri gerekti, kafaları karıştı ve Celile’nin alçakgönüllü Öğretmen’i tarafından utanca uğradılar. Mesih’in öğretilerinin bir tazeliği ve insanoğlunun daha önce hiç bilmediği bir gücü vardı. O’nun düşmanları bile itiraf etmeye zorlanmıştı, “Hiç kimse hiçbir zaman bu adamın konuştuğu gibi konuşmamıştır.” Yuhanna 7:46. İsa’nın yokluk ile geçen çocukluğu yozlaşmış bir çağın sahte alışkanlıkları ile bozulmamıştı. Marangoz tezgâhında çalışarak, ev hayatının yükünü taşıyarak, itaat ve çaba derslerini öğrenerek, doğanın gizemini anlamaya çalıştığından dolayı bilgi toplayarak doğanın sahnelerinde bir dinlence buldu. Tanrı’nın sözünü çalıştı ve en büyük mutluluk saatlerini tarlalara gitmek, sessiz vadilerde düşünmek ve Tanrı ile dağ yamacında ya da ormandaki ağaçların arasında konuşmak için iş alanından ayrılabildiği zaman buldu. Sabahın erken saatleri O’nu, genellikle tenha bir yerde düşünürken, Kutsal Yazıları araştırırken ya da dua ederken buluyordu. Gün ışığını şarkı söyleyen bir ses ile karşılıyordu. Şükran şarkıları ile çalışma saatlerini şenlendirdi ayrıca yorgun ve umudunu kaybetmişlere göğün neşesini getirdi. Hizmeti sırasında İsa büyük ölçüde açık havada bir hayat yaşadı. Bir yerden bir yere yolculuklarını yürüyerek yaptı ve öğretilerin çoğu açık havada verildi. Öğrencilerini eğitirken genellikle, öğretmek istediği sadelik, inanç ve fedakârlık dersleri ile uyumlu olarak şehrin karmaşasından tarlaların sessizliğine çekildi. Dağ kenarındaki gölgelik sunan ağaçların altındaydı, Celile Gölü’nden sadece biraz uzakta On İki’yi havarilik görevi için çağırdı ve Dağdaki Vaaz’ını verdi. Mesih insanları mavi göklerin altında, çimenli yamaçta ya da gölün yanındaki sahilde toplamayı seviyordu. Burada, Kendi yaratışının işleri tarafından çevriliyken onların düşüncelerini sahteden doğala çevirebilirdi. Doğanın büyümesi ve

DOĞA VE TANRI İLE

| 33

gelişiminde O’nun krallığının ilkeleri açığa çıktı. İnsanlar, gözlerini Tanrı’nın tepelerine kaldırdıklarında ve O’nun elinin harika işlerini gördüklerinde kutsal gerçek hakkında değerli dersleri öğrenebildiler. Gelecekte kutsal Öğretmen’in dersleri onlara doğa tarafından tekrarlanacak. Zihin mutlu olacak ve kalp huzuru bulacak. İsa, bir süre evlerini ziyaret etmeleri ve dinlenmeleri için havarilerini sıkça bırakıyordu; fakat havariler O’nu işinden uzaklaştırmayı hiç başaramadılar. Bütün gün O’na gelen kalabalığa hizmet ediyordu ve akşam üzeri ya da sabah erkenden Baba’sı ile konuşmak için dağlardaki tapınma yerine gidiyordu. Aralıksız işi, düşmanlıkla çatışma ve hahamların yanlış öğretileri O’nu tamamen yorgun bırakıyordu, öyle ki annesi ve erkek kardeşleri, hatta havarileri bile hayatının feda olacağından korkuyordu. Fakat yorucu günü kapatan dua saatlerinden döndüğünde, yüzünde barışın, tazeliğin, hayatın ve bütün varlığını kaplayan gücün ifadesini fark ediyorlardı. Her sabah Tanrı ile yalnız geçirdiği saatlerden ortaya cennetin ışığını dünyaya getirmek için çıkıyordu. İlk müjdecilik turlarından döndükten hemen sonra İsa öğrencilerini “Kenara gelin… ve biraz dinlenin” diye çağırdı. Müjdenin elçileri olarak başarılarının sevinci ile dolu olan öğrenciler, Hirodes’in kontrolü altında olan Vaftizci Yahya’nın ölüm haberi ulaştığında döndüler. Kötü bir üzüntü ve hayal kırıklığıydı. İsa, Vaftizci’nin zindanda ölmesine izin vererek öğrencilerin inancını ciddi bir şekilde sınadığını biliyordu. Merhametli şefkatle kederli ve gözü yaşlı yüzlerine baktı. Kendi gözlerinde ve sesinde yaş vardı. İsa onlara, “Gelin, tek başımıza tenha bir yere gidelim de biraz dinlenin” dedi. Markos 6:31. Beytsayda yakınlarında, Celile Gölü’nün kuzeyinin sonunda, taze yeşil pınarı ile güzel, tenha bir bölgeydi. İsa ve öğrencilerine istenilen bir sığınaktı. Bu yer için yola koyuldular, tekneleri ile gölün karşı yakasına gidiyorlardı. Burada, kalabalığın karmaşasından uzakta dinlenebileceklerdi. Öğrenciler İsa’nın

34 |

ŞİFA HİZMETİ

sözlerini Ferisilerin sert cevapları ve suçlamalarından rahatsız edilmeden dinleyebilirlerdi. Rab ile kısa bir arkadaşlık zamanının keyfini çıkarmayı umdular. İsa, sevdikleriyle yalnız sadece kısa bir süre geçirdi, fakat onlar için o anlar çok değerliydi. Birlikte müjde çalışmaları ve çabalarını halka ulaşmada daha etkin hale getirme olasılığı hakkında konuştular. İsa onlara gerçeğin hazinelerini açtığında ilahi güç ile canlandılar, umut ve cesaret ile heyecanlandılar. Fakat çok geçmeden kalabalık yine O’nu arıyordu. Her zamanki gizli yerine gittiğini varsayarak halk O’nu orada takip etti. En azından bir saat dinlenmeye sahip olma umutları engellendi. Fakat saf, şefkatli kalbinin derinliklerinde koyunların İyi Çobanı, bu huzursuz, susuz ruhlar için yalnızca sevgi ve merhamete sahipti. Bütün gün onların ihtiyaçlarına hizmet etti ve akşamları evlerine gidip dinlenmeleri için bıraktı. Tümüyle başkalarının iyiliğine adanmış bir hayatta, Kurtarıcı sonu gelmeyen işlerden uzaklaşmayı ve insani ihtiyaçları karşılamayı, yani dinlenme ve Babası ile kesintisiz bir paydaşlık yaşamayı gerekli gördü. O’nu takip eden kalabalık dağıldıktan sonra dağlara gitti ve orada, Tanrı ile yalnız başına bu acı çeken, günahkâr ve muhtaç insanlar için dua ederek ruhunu döktü. İsa öğrencilerine mahsulün çok, fakat çalışanların az olduğunu söylediğinde, onlara durmaksızın çalışmalarının gerekliliğini ileri sürmedi ancak onlara şöyle öğüt verdi, “Bu nedenle ürünün sahibi Rab’be yalvarın, ürününü kaldıracak işçiler göndersin.” Matta 9:38. İlk öğrencilerine dediği gibi bugün de yorgun işçilerine bu şefkat sözlerini söylüyor, “Gelin, tek başımıza tenha bir yere gidelim de biraz dinlenin.” Tanrı’nın eğitimi altında olan herkesin kalbinin, doğa ve Tanrı ile sohbet etmek için sessiz bir zamana ihtiyacı vardır. Onların içinde dünyanın gelenekleri ya da eylemleri ile uyum içinde olmayan bir hayat açığa çıkar, ve Tanrı’nın emrinin bilgisini edinme de kişisel deneyimlerinin olmasına ihtiyaçları

DOĞA VE TANRI İLE

| 35

var. O’nu kalbe konuşurken şahsen duymamız gerekiyor. Tüm diğer sesler susturulduğunda ve O’nun huzurunda sükûnet içinde beklediğimizde, ruhun sessizliği Tanrı’nın sesini daha belirgin hale getiriyor. Bize, “Sakin olun, bilin ki, Tanrı benim!” diyor. Mez. 46:10. Bu Tanrı’ya hizmet için etkili bir hazırlık. Böylece, acele eden kalabalık ve hayatın yoğun faaliyetlerinden gerilenler arasında tazelenen herkes ışık ve huzurun ambiyansı ile çevrelenecek. Onlar hem fiziksel hem de zihinsel gücün yeni bir bağışını alacaklar. Yaşamları hoş bir koku salacak ve insanların yüreğine ulaşacak ilahi bir gücü ortaya çıkaracak.

4 İMANIN DOKUNUŞU



Giysisine bir dokunsam kurtulurum.” Matta 9:21. Bunlar, on iki yıldır hayatını bir yüke çeviren hastalık yüzünden acı çeken zavallı bir kadının sözleriydi. Bütün parasını doktorlara ve ilaçlara sırf tedavi edilemez olduğunun vurgulanması için harcadı. Harika Şifacı’yı duyduğunda umutları yeşerdi. “Sadece O’nun ile konuşabileceğim kadar yaklaşsam, iyileşebilirim,” diye düşündü. Mesih, gelip kızını iyileştirmesi için yalvaran havra yöneticilerinden Yair’in evinin yolundaydı. “Küçük kızım can çekişiyor. Gelip ellerini onun üzerine koy da kurtulsun, yaşasın!” Markos 5:23. Yair’in acılı ricası Mesih’in hassas ve anlayışlı kalbine dokundu. Hemen evin yöneticisi ile yola koyuldu. Yavaş ilerliyorlardı çünkü kalabalık Mesih’i her yönden sıkıştırıyordu. Kalabalık içinden geçerken Kurtarıcı dertli kadının durduğu yere gelmişti. Kadın defalarca sonuçsuz bir şekilde O’na yaklaşmaya çalıştı. Şimdi fırsat doğmuştu. O’nunla konuşmanın bir yolunu göremedi. Yavaş ilerlemesini engellemeye çalışmadı. Ancak, şifanın O’nun giysilerinin dokunuşundan geldiğini duymuş ve rahatlama şansını kaybetmekten korktuğu için, kendi kendisine “Giysisine bir dokunsam iyileşirim,” diyerek öne doğru atıldı.

38 |

ŞİFA HİZMETİ

Mesih onun aklındaki bütün düşünceleri biliyordu ve durduğu yere doğru ilerliyordu. Onun büyük ihtiyacını fark etti ve imanını göstermesi için ona yardım ediyordu. O geçerken kadın öne çıktı ve giysisinin kenarına zar zor dokunmayı başardı. O an iyileştiğini biliyordu. Bu bir dokunuşta hayatının inancına odaklanıldı ve anında acısı ve zayıflığı kayboldu. Birdenbire heyecanı, varlığının her parçasından geçen bir elektrik akımı olarak hissetti ve onu mükemmel bir sağlık duygusuna kavuşturdu. “Kadın, bedeninin derinliğinde acıdan kurtulduğunu hissetti.” 29. ayet. Minnettar kadın doktorların on iki uzun yılda yapamadığını tek bir dokunuş ile yapan Kudretli Şifacı’ya teşekkür etmek istiyordu fakat cesaret edemiyordu. Minnettar bir kalp ile kalabalıktan ayrılmayı denedi. İsa aniden durdu ve etrafına bakarak, “Bana kim dokundu?” diye sordu. Şaşkınlıkla O’na bakan Petrus, “Ey efendi, kalabalıklar sana üşüşüp seni sıkıştırıyorlar ve sen, ‘Bana dokunan kimdir’ diyorsun?” dedi. Luka 8:45 (BC). “Ama İsa, “Birisi bana dokundu” dedi. “İçimden bir gücün akıp gittiğini hissettim.” 46. ayet. İmanın dokunuşuyla umursamaz kalabalığın dokunuşunu ayırt edebiliyordu. Biri ona derin bir amaç için dokunmuştu ve bir cevap almıştı. Mesih soruyu bilgi edinmek için sormadı. İnsanlara, öğrencilerine ve kadına bir dersi vardı. Dertli olanları umut ile canlandırmak istedi. İyileştirici gücü getirenin iman olduğunu göstermek istedi. Kadının güveni yorumsuz geçilmemeliydi. Tanrı, kadının minnettar itirafı ile yüceltilmiş olmalıydı. Mesih, iman eylemini onayladığını anlamasını istedi. Sadece yarım bir kutsama ile gitmesine izin veremezdi. Kadın, İsa’nın onun acı çekmesinden haberdar olduğunu bilmeliydi. Merhametli sevgisi ve Kendisi’ne gelen herkesi kurtarmak için gücüne olan inancını onaylamasından habersiz kalmamalıydı. Kadına doğru bakarken, Mesih, Kendisi’ne kimin dokunduğu konusunda ısrar etti. Kadın gizlenmenin imkânsız

İMANIN DOKUNUŞU

| 39

olduğunu fark ederek, titreyerek öne çıktı ve ayaklarının dibine kendisini attı. Minnettar gözyaşlarıyla, bütün insanların önünde O’nun giysisine neden dokunduğunu ve hemen nasıl iyileştirildiğini anlattı. Giysisine dokunmanın küstahça olmasından korkuyordu, ancak Mesih’in dudaklarından hiçbir azar sözü çıkmadı. Sadece onaylayıcı sözler söyledi. Sözler insanın kederi için anlayışlı, sevgi dolu bir kalpten geliyorlardı. “İsa ona, “Kızım” dedi, “İmanın seni kurtardı. Esenlikle git.” 48. ayet. Bu sözler onu ne kadar da mutlu etti! Şimdi, İsa’yı kırdı diye sevincini engelleyecek hiçbir korku kalmamıştı. İsa’ya baskı yapan meraklı kalabalığa hiçbir hayati güç verilmedi. Fakat O’na iman ile dokunan dertli kadın şifayı aldı. Bu nedenle, ruhsal şeylerde gündelik temas iman dokunuşundan farklıdır. Mesih’e yalnızca dünyanın Kurtarıcısı olarak inanmak, hiçbir zaman ruha şifa getiremez. Kurtuluşu getiren iman, müjdenin doğruluğuna yalnızca bir onay değildir. Gerçek iman, Mesih’i kişisel Kurtarıcı olarak kabul edendir. Tanrı biricik Oğlu’nu verdi, öyle ki, O’na iman eden ben mahvolmayayım, “sonsuz yaşama” kavuşayım. Yuhanna 3:16. Mesih’e geldiğimde, sözüne göre O’nun kurtarıcı lütfunu aldığıma inanmalıyım. Şimdi yaşadığım hayatı, “beni seven ve benim için kendini feda eden Tanrı Oğlu’na imanla sürdürüyorum.” Galatyalılar 2:20. Birçoğu imanı bir görüş olarak kabul ediyor. Kurtarıcı iman bir işlemdir, öyle ki Mesih’i kabul edenler kendilerini Tanrı ile bir anlaşma ilişkisi içine sokarlar. Yaşayan bir iman, yaşam gücünün artışı, güven duyulan bir inanç, Mesih’in lütfu arayıcılığıyla ruhun kazanan bir güç olması demektir. İman ölümden daha güçlü bir galiptir. Eğer hastanın gözleri Kudretli Şifacı’ya iman ile sabitlemeye yönlendirilebilirse, harika sonuçlar görebiliriz. Bu hem bedene hem de ruha hayat getirir. Kötü alışkanlıkların kurbanları için çalışırken, onları umutsuzluğa ve acele ettikleri yıkıma doğru yöneltmek yerine, onların gözlerini İsa’ya çevirin. Onları göksel şeylerin görkemi

40 |

ŞİFA HİZMETİ

üzerine odaklayın. Bu, çaresiz ve umutsuzların önünde hem bedeni hem de ruhu kurtarmak için bütün mezarların dehşetinden daha fazlasını yapar. “Kendi merhametiyle bizi kurtardı.” Bir yüzbaşının kölesi felç nedeniyle hasta yatıyordu. Romalılar arasında hizmetkârlar, pazar yerlerinde alınıp satılan ve sık sık dövülen ve zulümle muamele edilen kölelerdi. Fakat yüzbaşı hizmetkârına şefkatle bağlıydı ve onun iyileşmesini çok istiyordu. İsa’nın onu iyileştireceğine inandı. Kurtarıcı’yı görmedi fakat duyduğu haberler onu iman ile canlandırdı. Yahudiler’in şekilciliklerine rağmen bu Romalı, onların dininin kendi dininden daha üstün olduğuna inandı. Zaten, fatihleri fethedilen insanlardan ayıran ulusal önyargı ve nefret engellerini kırmıştı. Tanrı’nın hizmetine olan saygısını ve O’na ibadet eden Yahudilere nezaketini gösterdi. Mesih’in öğretisinde, kendisine bildirildiği gibi, ruhun ihtiyacını karşılayanı buldu. İçinde ruhsal olan her şey Kurtarıcı’nın sözlerine cevap verdi. Ancak İsa’ya yaklaşmaya kendini layık hissetmeyerek, Yahudi büyüklerine hizmetçisinin iyileşmesini istemelerini rica etti. Bu ihtiyarlar İsa’nın yanına gelince içten bir yalvarışla O’na şöyle dediler: “Bu adam senin yardımına layıktır. Çünkü ulusumuzu seviyor. Havramızı yaptıran da kendisidir.” Luka 7:4, 5. Fakat İsa yolda yüzbaşının evine doğru giderken, yüzbaşıdan şu haberi aldı, “Ya Rab, zahmet etme; evime girmene layık değilim.” 6. ayet. Kurtarıcı yine de yoluna devam etti ve yüzbaşı mesajı tamamlamak için kendisi gelerek, “Bu yüzden yanına gelmeye de kendimi layık görmedim. Sen yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir. Ben de buyruk altında bir görevliyim, benim de buyruğumda askerlerim var. Birine, ‘Git’ derim, gider; ötekine, ‘Gel’ derim, gelir; köleme, ‘Şunu yap’ derim, yapar.” 7. ve 8. ayetler; Matta 8: 8, 9.

İMANIN DOKUNUŞU

| 41

“Ben Roma’nın gücünü temsil ediyorum ve askerlerim otoritemi yüce olarak kabul ediyorlar. Sen de Tanrı’nın sonsuz gücünü temsil ediyorsun ve yaratılan her şey Sen’in sözüne itaat ediyor. Hastalığa gitmesini emredebilirsin ve sana itaat eder. Sen yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir.” “Sonra İsa yüzbaşıya, “Git, inandığın gibi olsun” dedi. Ve uşak o anda iyileşti.” Matta 8:13. Yahudi büyükleri, “ulusumuza” gösterdiği iyilikten dolayı yüzbaşıyı Mesih’e methettiler. O layıktır çünkü “havramızı yaptıran da kendisidir,” dediler. Fakat yüzbaşı kendisi için “ben layık değilim” dedi. Yine de, İsa’dan yardım istemekten korkmadı. Kendi iyiliğine değil, ancak Kurtarıcı’nın merhametine güvendi. Tek düşüncesi büyük ihtiyacıydı. Aynı şekilde her insan Mesih’e gelebilir. “Bunu doğrulukla yaptığımız işlerden dolayı değil, kendi merhametiyle bizi kurtardı.” Titus 3:5. Bir günahkâr olduğunuz için Tanrı’dan bereket alamayacağınızı hissediyor musunuz? Mesih’in dünyaya günahkârları kurtarmak için geldiğini hatırlayın. Bizi Tanrı’ya tavsiye edecek hiç bir şeyimiz yok; şimdi ve her zaman ileri sürebileceğimiz savunmamız, tamamen çaresiz durumumuzdur, bu da O’nun kurtarma gücünü bir ihtiyaç haline getirir. Kendimize güvenmekten tamamıyla vazgeçerek, Golgota’daki haça bakarak şöyle diyebiliriz; “Elimde tuttuğum hiçbir bedel yok; Basitçe Senin haçına tutunuyorum.” “İman eden biri için her şey mümkün!” Markos 9:23. Bizi cennete bağlayan ve karanlığın güçleriyle başa çıkabilmemiz için güç getiren inançtır. Tanrı, Mesih’te, ne kadar güçlü olursa olsun kötü özellikleri zapt etmek ve bütün ayartmalara direnmek için imkân sağladı. Birçok kişi inançtan yoksun olduklarını düşünüyor, bu yüzden Mesih’ten uzak duruyor. Ancak bu çaresiz değersizlikleri içindeki canlar, kendilerini şefkatli Kurtarıcı’larının merhametine yöneltmeliler. Kendine bakma, yalnızca Mesih’e bak. Yeryüzündeyken hasta olanları iyileştiren ve cinleri kovan

42 |

ŞİFA HİZMETİ

Kurtarıcı daima kudretlidir. Öyleyse, vaatlerini hayat ağacından yapraklar olarak kavrayın: “Bana geleni asla kovmam.” Yuhanna 6:37. O’na geldiğinde, seni kabul ettiğine inan, çünkü O söz verdi. Bunu yaparken asla yok olmazsın, asla. “Tanrı ise bizi sevdiğini şununla kanıtlıyor: Biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü.” Romalılar 5:8. “Öyleyse buna ne diyelim? Tanrı bizden yanaysa, kim bize karşı olabilir? Öz Oğlu’nu bile esirgemeyip O’nu hepimiz için ölüme teslim eden Tanrı, O’nunla birlikte bize her şeyi bağışlamayacak mı?” Romalılar 8: 31, 32. “Eminim ki ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa’da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.” 38. ve 39. ayet. “İstersen beni temiz kılabilirsin.” Doğuda bilinen tüm hastalıklardan cüzam en korkuncuydu. İyileştirilemez, bulaşıcı karakteri ve kurbanları üzerindeki korkunç etkisi, en cesur kişiyi bile korku ile doldururdu. Yahudiler arasında günahtan dolayı bir hüküm olarak görülüyordu ve buna “darbe,” “Tanrı’nın parmağı” deniyordu. Kökleşmiş, yok edilemez, ölümcül, günah sembolü olarak görülüyordu. Dini tören yasasına göre, cüzamlı olan kirli sayılırdı. Dokunduğu her şey kirliydi. Hava onun nefesi ile kirleniyordu. Çoktan ölmüş gibi, toplumdan ve evden dışarıda bırakılıyordu. Hasta olduğundan şüphelenilenler, durumunu inceleyecek ve karar verecek olan rahiplerin huzuruna çıkması gerekiyordu. Eğer cüzamlı ilan edilirse, ailesinden ayrılıyor, İsrail topluluğundan kopuyor ve sadece onun gibi hastalığa yakalanmış olanlar ile beraber yaşamaya mahkûm ediliyordu. Krallara ve yöneticilere bile ayrıcalık gösterilmiyordu. Bu korkunç hastalığın saldırısına uğrayan bir hükümdar tahtını terk etmeli ve toplumdan uzaklaşmalıydı. Cüzamlı arkadaşlarından ve akrabalarından uzakta hasta-

İMANIN DOKUNUŞU

| 43

lığının lanetine katlanmalıydı. Durumunu bildirmekle, elbiselerini parçalamakla ve bulaştırıcı mevcudiyetinden herkesin uzaklaşması için alarmı çalmakla yükümlüydü. Yalnız sürgünden kederli tonlarda gelen “Kirliyim! Kirliyim!” bağırışları korku ve iğrenmeyle duyulan bir sinyaldi. Mesih’in hizmet ettiği bölgede böyle acı çekenlerden birçokları vardı. Mucizelerin haberi acı çekenlere ulaştığında, birinin kalbinde inanç filizlenmeye başladı. İsa’ya gidebilirse iyileşebilirdi. Fakat İsa’yı nasıl bulabilirdi? Ebedi yalnızlığa mahkûm edilmiş olarak nasıl Şifacı’nın huzuruna çıkabilirdi? Mesih onu iyileştirecek miydi? O, Ferisiler ve hatta doktorlar gibi onu lanetli ilan edip insanların toplandığı yerlerden uzak durmasını söylemeyecek miydi? İsa hakkında söylenen her şeyi düşünüyordu. Onun yardımını isteyen tek bir kişi bile geri çevrilmemişti. Zavallı adam Kurtarıcı’yı bulmaya karar verdi. Şehirlere girmesi yasaklansa da belki Şifacı ile yolları bazı dağ yollarında ya da şehir dışında öğretirken kesişebilirdi. Zorluklar büyüktü fakat bu onun tek şansıydı. Çok uzakta duran cüzamlı Kurtarıcı’nın dudaklarından çıkan birkaç kelimeyi yakaladı. Hastaların üzerine ellerini koyduğunu gördü. Topal, kör, felçli ve çeşitli hastalıklardan dolayı ölmekte olanların, kurtuluşu için Tanrı’yı överek sağlıkla ayağa kalktığını gördü. İnancı güçlendi. Dinleyen kalabalığın yakınına ve daha da yakınına yaklaştı. Ona uygulanan kısıtlamalar, halkın güvenliği ve herkesin ona gösterdiği korku, hepsi unutuldu. Sadece şifanın bereketli umudunu düşünüyordu. O iğrenç bir görünümdeydi. Hastalık korkunç bir şekilde ilerlemişti. Çürüyen bedenine bakmak dehşet vericiydi. İnsanlar onu görür görmez geri çekildi. Dehşetle onunla temastan kaçmak için birbirlerini sıkıştırdılar. Bazıları İsa’ya yaklaşmasını engellemeye çalıştı fakat yararsızdı. Onları ne görüyor ne de duyuyordu. Onların nefret dolu olan ifadeleri boşa gidiyordu. Sadece Tanrı’nın Oğlunu görüyor, ölenlere yaşamı konuşan sesi duyuyordu.

44 |

ŞİFA HİZMETİ

İsa’ya doğru yaklaşarak kendini O’nun ayaklarına attı ve şöyle yalvardı, “Ya Rab, istersen beni temiz kılabilirsin.” İsa elini uzatıp adama dokundu, “İsterim, temiz ol!” dedi. Matta 8:2, 3. Cüzamlı anında bir değişim geçirdi. Kanı sağlıklı hale geldi, sinirleri hassaslaştı, kasları sertleşti. Anormal bir şekilde beyaz, cüzama özgün pullu yüzey yok oldu ve teni küçük bir çocuğun teni gibi oldu. Rahipler, cüzamlının iyileşmesiyle ilgili gerçekleri öğrenirlerse, Mesih’e olan nefretleri yanıltıcı bir hüküm vermelerine neden olabilirdi. İsa adil bir kararın verilmesini istedi. Bu nedenle adama tedaviyi kimseye söylememesini, ancak gecikmeden, mucizeye ilişkin söylentiler dışarıda yayılmadan kendisini bir sunu ile beraber tapınakta takdim etmesini tavsiye etti. Rahipler böyle bir sunuyu kabul etmeden önce, teklif sahibini incelemeleri ve tamamlanmış tedavisini onaylamaları gerekiyordu. Bu inceleme yapılmıştı. Daha önce cüzamlıyı kovulmaya mahkum eden rahipler onun tedavisini onayladılar. İyileşen adam evine ve topluma geri döndü. Sağlık nimetinin çok değerli olduğunu hissetti. Dinç bir insan olmaktan ve ailesine geri dönmekten dolayı mutluluk duydu. İsa’nın uyarısına rağmen, bu adam artık tedavisinin gerçekliğini gizleyemedi ve sevinçle kendisini bütünleştirmiş Olan’ın gücünü ilan etmeye başladı. Bu adam İsa’ya geldiğinde “tamamen cüzamlıydı”. Onun ölümcül zehri tüm vücuduna yayılmıştı. Öğrenciler, Öğretmenleri’nin ona dokunmasını engellemeye çalıştı, çünkü cüzamlıya dokunan herkes kirleniyordu. Ancak İsa elini cüzamlının üstüne koyduğunda, kirlenmedi. Cüzam temizlendi. Günahın cüzamı ile de böyledir, köklü, ölümcül, insan gücüyle temizliği imkânsızdır. “Baş büsbütün hasta, yürek büsbütün yaralı. Bedeniniz tepeden tırnağa sağlıksız, taze darbe izleriyle, yara bereyle dolu, temizlenmemiş, yağla yumuşatılmamış, sarılmamış.” Yeşaya 1:5, 6. Ancak, insanlık içinde yaşamaya gelen İsa hiçbir şekilde kirlenmedi. Onun varlığı günahkâr

İMANIN DOKUNUŞU

| 45

için iyileştirici etki sağlıyordu. “Ya Rab, istersen beni temiz kılabilirsin” diyerek O’nun ayağına kapanan herkes, “İsterim, temiz ol!” cevabını duyar. İyileştirme esnasındaki bazı durumlarda İsa şifayı hemen vermedi. Fakat cüzam olayında yalvarış gelir gelmez verildi. Dünyasal bereket için dua ettiğimizde, dualarımıza cevap gecikebilir, ya da Tanrı bize istediklerimizden daha farklı bir şey verebilir. Günahtan kurtuluş için sorduğumuzda ise öyle değildir. Bizi günahlarımızdan arındırmak, O’nun çocukları yapmak ve kutsal bir hayat yaşamamızı sağlamak O’nun isteğidir. “Mesih, Babamız Tanrı’nın isteğine uyarak bizi şimdiki kötü çağdan kurtarmak için günahlarımıza karşılık kendini feda etti.” Galatyalılar 1:4. “Tanrı’nın önünde güvenimiz şu ki, O’nun isteğine uygun ne dilersek bizi işitir. Her ne dilersek bizi işittiğini bildiğimize göre, O’ndan dilediklerimizi aldığımızı da biliriz.” 1.Yuhanna 5:14, 15. İsa sıkıntılı ve kalbi yüklü, umutları hayal kırıklığına uğramış ve dünyasal eğlencelerle olup tamamen ruhun özlemi arayışında olanları dinledi ve hepsini O’nda huzur bulmaları için çağırdı. “Rahata Kavuşacaksın” Kibarca, uğraşıp didinen insanları teşvik etti. “Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur.” Matta 11:29. Bu sözlerle, Mesih bütün insanlarla konuşuyordu. Bilseler de bilmeseler de hepsi yorgun ve ağır yüklü. Hepsi yalnızca Mesih’in kaldırabileceği yüklerle yüklü. Taşıdığımız en ağır yük günahın yüküdür. Bu yükü taşımaya kalksaydık, bizi mahvederdi. Fakat Günahsız Olan bizim yerimizi aldı. “Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.” Yeşaya 53:6. Suçumuzun yükünü O taşıdı. Yükü yorgun omuzlarımızdan alacak. Bize huzur verecek. Dert ve kederin yükünü de O taşıyacak. Bizi bütün derdimizi O’na dökmeye davet ediyor, çünkü bizi yüreğinde taşıyor.

46 |

ŞİFA HİZMETİ

Irkımızın Ağabeyi ebedi tahttan geliyor. O’na Kurtarıcı olarak bakan bütün ruhları görüyor. Tecrübeyle insanlığın zayıf yanlarının ne olduğunu, isteklerimizin ne olduğunu ve ayartma gücünün nerede olduğunu bilir, “çünkü … her alanda bizim gibi denenmiş, ama günah işlememiştir.” İbraniler 4:15. Seni izliyor, Tanrı’nın titreyen çocuğu. Kandırılmış mısın? O koruyacak. Zayıf mısın? O güçlendirecek. Bilgisiz misin? O bilgilendirecek. Yaralı mısın? O iyileştirecek. Rab, “Yıldızların sayısını belirler,” hatta “O kırık kalplileri iyileştirir, yaralarını sarar.” Mezmurlar 147:4, 3. Endişeleriniz ve sınanmalarınız ne olursa olsun, davanızı Rab’bin önüne koyun. Ruhunuz dayanmanız için desteklenecek. Kendinizi utanç ve zorluktan kurtarmanın yolu açık olacaktır. Kendinizi ne kadar güçsüz ve çaresiz biliyorsanız, O’nun gücünde o kadar güçleneceksiniz. Yükleriniz ne kadar ağır olursa, onları Yük Taşıyıcı’na yüklerken huzurda o kadar bereketleneceksin. Koşullar arkadaşları ayırabilir; geniş denizin huzursuz suları, aramızda dolaşıyor olabilir. Fakat hiç bir koşul, mesafe bizi Kurtarıcımız’dan ayıramaz. Nerede olursak olalım, desteklemek, sürdürmek, kaldırmak ve neşelendirmek için yanımızdadır. Mesih’in kurtardıkları için olan sevgisi bir annenin çocuğuna olan sevgisinden daha büyüktür. O’nun sevgisinde huzur bulmak, “O’na güveneceğim çünkü hayatını benim için verdi,” demek bizim ayrıcalığımızdır. İnsanın sevgisi değişebilir fakat Mesih’in sevgisi asla değişmez. Yardım için O’na yalvardığımızda, elleri kurtarmak için uzanır. “Dağlar yerinden kalksa, tepeler sarsılsa da, Sadakatim senin üzerinden kalkmaz, Esenlik antlaşmam sarsılmaz,” diyor sana merhamet eden RAB. Yeşaya 54:10.

5 RUHUN İYİLEŞTİRİLMESİ

M

esih’e yardım istemek için gelenlerin bir çoğu kendi hataları yüzünden hastalanmıştı, yine de O onları iyileştirmeyi reddetmedi. O’nun erdemi bu canlara nüfuz ettiğinde günah konusunda ikna oldular ve fiziksel hastalıklarından iyileştikleri gibi ruhsal rahatsızlıklarından da kurtuldular. Bunların arasında Kefarnahum’daki felçli adam da vardı. Cüzamlı gibi felçli de iyileşme umudunu yitirmişti. Onun hastalığının sebebi günah dolu bir yaşamın sonucuydu ve acıları vicdan azabıyla körükleniyordu. İyileşmek için Ferisiler’e ve doktorlara boş yere başvurdu. Onu iyileşemez biri olarak duyurdular, bir günahkâr olarak kınadılar ve Tanrı’nın gazabı altında öleceğini ilan ettiler. Felçli adam umutsuzluğa batmıştı. Derken, İsa’nın işlerini duydu. Onun gibi günahkâr ve çaresiz olan diğerleri iyileştirilmişti ve eğer Kurtarıcı’ya taşınabilirse onun da iyileştirilebileceğine inanması için cesaretlendirilmişti. Fakat hastalığının sebebini hatırladıkça umudu kayboldu, fakat yine de iyileşme ihtimalini bir kenara atamadı. Onun büyük isteği günahın yükünden kurtulmaktı. İsa’yı görmek, affedilme ve gök ile barışma güvencesini almak is-

48 |

ŞİFA HİZMETİ

tedi. Ardından Tanrı’nın isteğine göre yaşamaya veya ölmeye razı olurdu. Kaybedecek zaman yoktu, ziyan olmuş bedeni ölümün işaretlerini taşıyordu zaten. Arkadaşlarına onu yatağı üzerinde İsa’ya taşısınlar diye yalvardı ve bunu seve seve yaptılar. Fakat Kurtarıcı’nın içinde bulunduğu ev ve çevresi çok kalabalıktı ve hasta adam veya arkadaşlarının O’na ulaşması veya O’nun sesini duyacak kadar yaklaşması imkânsızdı. İsa Petrus’un evinde öğretiyordu. Onların geleneklerine göre, öğrencileri etrafına oturmuştu ve “Celile’nin ve Yahudiye’nin bütün köylerinden ve Yeruşalim’den gelen Ferisiler’le Kutsal Yasa öğretmenleri O’nun çevresinde oturuyorlardı.” Luka 5:17. Bunların bir çoğu İsa’ya karşı suçlama bulmaya çalışan ajanlar olarak gelmişlerdi. Bunlardan başka öğrenmeye istekli, saygılı, meraklı ve inanmayanlardan oluşan karışık bir kalabalık vardı. Farklı uluslardan ve toplumun her kesiminden insanlar oradaydı. “İsa, Rab’bin gücü sayesinde hastaları iyileştiriyordu.” 17. ayet. Yaşam’ın Ruhu topluluğun üzerindeydi, fakat Ferisiler ve doktorlar O’nun varlığını fark etmediler. Herhangi bir şeye ihtiyaçları olduğunu hissetmediler ve iyileştirme onlar için değildi. “Aç olanları iyiliklerle doyurdu, zenginleri ise elleri boş çevirdi.” Luka 1:53 Felçli adamı taşıyanlar tekrar ve tekrar kalabalığı yarmaya çalıştılar, fakat boşunaydı. Hasta adam etrafına anlatılmaz bir acı ile baktı. Uzun zamandır umut ettiği yardım bu kadar yakınken nasıl vazgeçebilirdi? Onun tavsiyesi üzerine arkadaşları onu evin damına taşıdılar ve çatıyı açarak onu aşağıya, İsa’nın ayaklarının önüne indirdiler. Konuşma yarıda kesilmişti. Kurtarıcı kederli yüze baktı ve üzerine odaklanmış yalvaran gözleri gördü. Bu yorgun canın isteğini çok iyi biliyordu. Daha evdeyken onun vicdanına inancı koyan Mesih’ti. Günahlarından tövbe edip İsa’nın gücünün onu tamlığa eriştireceğine inandığı zaman Kurtarıcı’nın merhameti kalbini bereketledi. İsa, imanın büyüdüğünün ilk

RUHUN İYİLEŞTİRİLMESİ

| 49

ışıltılarının günahkârların tek yardımcısının sadece O olduğuna dönüştüğünü ve O’nun önüne gelen her çaba ile daha da güçlendiğini görmüştü. Acı çeken kişiyi Kendisi’ne çeken Mesih’ti. Şimdi sanki bir dinleyicinin kulaklarına düşen bir müzik gibi Kurtarıcı şöyle dedi, “Cesur ol, oğlum, günahların bağışlandı.” Matta 9:2. Suçluluk yükü adamın ruhunu terk eder. Şüphe duyamaz. Mesih’in sözleri kalpleri okuma gücünü ortaya koyar. O’nun günahları bağışlama gücünü kim reddedebilir? Umutsuzluğun yerini umut, zulmedici kasvetin yerini neşe alır. Adamın fiziksel ağrısı gitmiştir ve tüm benliği değişmiştir. Başka hiçbir şey istemeden huzur dolu bir sessizlikle yattı, konuşamayacak kadar çok mutluydu. Birçokları bu tuhaf işin her hareketine nefesini tutarak bakıyordu. Birçokları Mesih’in sözlerinin kendileri için bir davet olduğunu hissetti. Günah yüzünden hasta ruhlar değiller miydi? Bu yükten kurtulmak için hevesli değiller miydi? Fakat kalabalıklar üzerine etkilerini kaybetmekten korkan Ferisiler yüreklerinden, “Tanrı’ya küfrediyor! Tanrı’dan başka kim günahları bağışlayabilir?” dediler. Markos 2:7. İsa gözlerini onların üzerine dikip kendilerini gizledikleri örtüyü kaldırdı, “Yüreğinizde neden kötü düşüncelere yer veriyorsunuz? Hangisi daha kolay? ‘Günahların bağışlandı’ demek mi, yoksa ‘Kalk, yürü’ demek mi? Ne var ki, İnsanoğlu’nun yeryüzünde günahları bağışlama yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye...” Sonra felçliye, “Kalk, yatağını topla, evine git!” dedi. Matta 9:4-6. Ardından İsa’ya sedye ile getirilen adam çeviklikle ve gençlik gücüyle ayağa kalktı. “Adam kalktı, hemen şiltesini topladı, hepsinin gözü önünde çıkıp gitti. Herkes şaşakalmıştı. Tanrı’yı övüyorlar, “Böylesini hiç görmemiştik” diyorlardı.” Markos 2:12. O çürüyen bedeni sağlığına ancak yaratıcı bir güç kavuşturabilirdi. İnsanı dünyanın toprağından yaratan aynı ses bu

50 |

ŞİFA HİZMETİ

ölmekte olan felçli adama konuşmuştu. Vücuda yaşam veren aynı güç kalbi de yenilemişti. Yaratılışta “O söyleyince” var olan “O buyurunca” beliren (Mez. 33:9) Kişi suçları ve günahları içinde ölmekte olan cana konuşmuştu. Bedenin iyileşmesi kalbi yenileyen gücün bir kanıtıydı. Mesih felçliye kalkmasını ve yürümesini söyledi ve “Ne var ki, İnsanoğlu’nun yeryüzünde günahları bağışlama yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye...” dedi. Felçli adam Mesih’te hem ruhsal hem de fiziksel şifayı buldu. Bedensel sağlığına müteşekkir olması için önce ruhsal sağlığına kavuşması gerekiyordu. Fiziksel hastalık iyileştirilmeden önce Mesih düşünceye rahatlama getirmeli ve ruhu günahlardan temizlemeliydi. Bu ders üstünkörü geçilmemeli. Bugün bu felçli gibi, fiziksel hastalıklar nedeniyle acı çeken binlerce kişi “Günahların bağışlandı” mesajını bekliyor. Dinmek bilmeyen ve doyumsuz arzulara sahip günahın yükü onların hastalıklarının temelidir. Ruhun Doktoru’na gelmeden rahatlık bulamazlar. Sadece O’nun vereceği huzur düşünce gücünü yenileyecek ve vücuda sağlık verecektir. Felçli adamın iyileştirilmesinin insanlar üzerindeki etkisi göğün açılıp daha iyi bir dünyanın yüceliklerinin onlara gösterilmesi gibi olmuştu. Adam iyileştirilmiş olarak kalabalığın içinden geçerken attığı her adımda Tanrı’yı yüceltiyordu ve yükünü kuş tüyü gibi taşıyordu. İnsanlar geriye çekilerek ona yol veriyor, şok içerisinde gözlerini ona dikmiş bakıyor ve kendi aralarında fısıldaşıyorlardı, “Bugün şaşılacak işler gördük.” Luka 5:26. Felçli adam eve yatağını sırtında kolayca taşıyarak döndüğünde onun kısa bir süre önce önlerinden yavaşça yatakta taşınarak alındığını görmüş olan ailesinde büyük bir sevinç oldu. Sevinç gözyaşlarıyla etrafında toplandılar, gözlerine inanmakta zorlanıyorlardı. Önlerinde tamamıyla sağlıklı bir adam olarak duruyordu. Daha önce ölü gözüken kollar şimdi onun emirlerini yerine getirmeye hazır gözüküyordu. Çekmiş ve kurşun

RUHUN İYİLEŞTİRİLMESİ

| 51

rengi almış vücudu şimdi taze ve kanlı canlıydı. Sağlam ve özgür adımlarla yürüyordu. Yüzünün her hattından sevinç ve umut okunuyordu. Saflık ve huzur ifadesi günahın ve acının izlerinin yerini almıştı. Büyük bir minnettarlık o evden yükseldi ve Tanrı, umutsuza umut, hastaya güç veren Oğlu aracılığıyla yüceltiliyordu. Bu adam ve ailesi yaşamlarını İsa için sunmaya hazırdılar. İmanlarını karartacak şüpheleri yoktu, karanlıktaki evlerine ışık getirmiş olan İsa’ya sadakatlerini bozacak inançsızlıkları yoktu. RAB’be övgüler sun, ey gönlüm! O’nun kutsal adına övgüler sun, ey bütün varlığım! RAB’be övgüler sun, ey canım! İyiliklerinin hiçbirini unutma! Bütün suçlarını bağışlayan, Bütün hastalıklarını iyileştiren, Canını ölüm çukurundan kurtaran, Sana sevgi ve sevecenlik tacı giydiren, Yaşam boyu seni iyiliklerle doyuran O’dur, Bu nedenle gençliğin kartalınki gibi tazelenir. RAB bütün düşkünlere Hak ve adalet sağlar. Kendi yöntemlerini Musa’ya, İşlerini İsrailliler’e açıkladı. RAB sevecen ve lütfedendir, Tez öfkelenmez, sevgisi engindir. Sürekli suçlamaz, Öfkesini sonsuza dek sürdürmez. Bize günahlarımıza göre davranmaz, Suçlarımızın karşılığını vermez. Çünkü gökler yeryüzünden ne kadar yüksekse, Kendisinden korkanlara karşı sevgisi de o kadar büyüktür. Doğu batıdan ne kadar uzaksa, O kadar uzaklaştırdı bizden isyanlarımızı. Bir baba çocuklarına nasıl sevecen davranırsa,

52 |

ŞİFA HİZMETİ

RAB de kendisinden korkanlara öyle sevecen davranır. Çünkü mayamızı bilir, Toprak olduğumuzu anımsar. Mezmurlar 103:1-14. “İyi olmak ister misin?” “Ve Yeruşalim’de koyun kapısı yanında, İbranicede Beytesta denilen beş eyvanlı bir havuz vardı. Bu eyvanlarda kör, topal, beden üyeleri kurumuş, hasta olanların büyük bir kalabalığı suyun çalkalanmasını bekleyerek yatıyordu.” Yuhanna 5:2-3 (BC). Belirli zamanlarda bu havuzun suyu çalkalanırdı ve bunun doğaüstü bir güç tarafından yapıldığına inanılırdı. Havuzun çalkalanmasından sonra hastalardan havuza ilk adımını atanın hastalığı her neyse iyileşirdi. Yüzlerce hastalıklı insan bu yeri ziyaret etmişti, fakat çok kalabalıktı. Su çalkalandığı zaman yerde yatan adamlar, kadınlar ve çocuklar, kendilerinden zayıf her kim varsa ezerek ileri doğru atılırlardı. Birçoğu suya bile yaklaşamıyordu. Ona varabilen birçoğu kenarında ölüyordu. Hastalar günün sıcağından ve gecenin soğuğundan korunsun diye o yerin etrafı örtülmüştü. Bu sundurmaların altında geceyi geçiren bazı kişiler vardı. Boş bir iyileşme umuduyla havuzun kenarına doğru günden güne sürünüyorlardı. İsa Yeruşalim’deydi. Besbelli derin düşünce ve dualarla havuza geldi. Tek iyileşme şansları olduğunu düşündükleri havuzu seyreden sefil haldeki hastaları gördü. İyileştirme gücünü kullanmak ve tüm hastaları sağlıklarına kavuşturmayı arzuluyordu. Fakat o gün Sebt günüydü. Kalabalıklar ibadet için tapınağa gidiyordu ve biliyordu ki böyle bir iyileştirme hareketi Yahudiler’in önyargılarını çok fazla ateşlerdi ve işinin kısa kesilmesine sebep olurdu. Fakat Kurtarıcı çok büyük bir perişanlık durumu gördü. Bu otuz sekiz yıldır umutsuz bir şekilde sakat olan o adamdı. Adamın hastalığı büyük ölçüde onun kötü alışkanlıklarının

RUHUN İYİLEŞTİRİLMESİ

| 53

sonucuydu ve Tanrı’nın ona verdiği ceza olarak görülüyordu. Hasta yalnız ve arkadaşsız, Tanrı’nın lütfundan yoksun bırakılmış hissederek uzun ıstırap yılları geçirmişti. Suyun çalkalanacağının beklendiği anda onun acizliğine acıyanlar onu sundurmalara taşıyacaktı. Fakat o özel zamanda ona yardım edecek kimsesi yoktu. Suyun dalgalandığını görmüştü fakat havuzun kenarından öte asla geçememişti. Ondan daha güçlü olan diğerleri ondan önce suya dalıyordu. Fakir, çaresiz olanlar karmaşık ve bencil kalabalıkla baş edecek şekilde savaşmaya kadir değildi. Hedefe doğru sürekli çaba sarf etmesi, hevesi ve sürekli hayal kırıklığı onun kalan gücünü hızlı bir şekilde zayıflatıyordu. Hasta adam şiltesi üzerinde yatıyor ve ara sıra kafasını kaldırarak havuza bakıyordu. Merhamet dolu bir yüz ona doğru eğildiğinde ve “İyi olmak ister misin?” dediğinde dikkatini çekti. Kalbi umutla doldu. Bir şekilde yardım alacağını hissetti. Fakat teşviğin parıltısı kısa zamanda söndü. Ne kadar sık havuza ulaşmaya çabaladığını hatırladı ve şimdi suyun yeniden çalkalanması için yeterince yaşayacağına dair çok az bir olasılık vardı. Başını diğer tarafa çevirerek “Efendim, su çalkandığı zaman beni havuza indirecek kimsem yok, tam gireceğim an benden önce başkası giriyor,” dedi. İsa ona, “Kalk, şilteni topla ve yürü,” diye emretti. 6-8. ayetler. Hasta adam İsa’ya yeni bir umut ile baktı. Yüzündeki ifade, sesinin tonu diğerleri gibi değildi. Sevgi ve güç sanki O’nun varlığının özünden geliyordu. Sakat adamın imanı Mesih’in sözüne tutundu. Kuşku duymadan itaat etmeyi kafasına koydu ve bunu yapar yapmaz tüm vücudu buna tepki verdi. Her bir sinir ve kas yeni yaşamla kıpırdamaya başladı ve sakat kol ve bacaklarına sağlıklı hareket geldi. Ayakları üzerinde sıçrayarak sağlam ve özgür adımlarla, Tanrı’yı yücelterek ve yeni bulduğu gücün sevinciyle kendi yoluna gitti. İsa felçli adama ilahî yardım güvencesi vermemişti. Adam şöyle diyebilirdi, “Rab, eğer beni iyileştirirsen, Senin sözünü

54 |

ŞİFA HİZMETİ

yerine getireceğim.” Şüphelenip hareket etmeden durabilirdi ve böylece tek iyileşme şansını kaçırabilirdi. Fakat hayır, o Mesih’in sözüne inandı, iyileştirildiğine inandı, hemen çabaladı ve Tanrı ona güç verdi, yürümek istedi ve yürüdü. Mesih’in sözü üzerine harekete geçtiği için iyileştirildi. Günah nedeniyle Tanrı’nın verdiği yaşamdan ayrıldık. Ruhlarımız felçlidir. Bizler artık yürümekten, aciz adamdan daha çok kutsal bir yaşam sürmeye muktedir değiliz. Birçok insan çaresizliğinin farkında. Onları Tanrı’yla uyumlu hale getirecek ruhsal yaşamı arzuluyorlar ve onu elde etmek için çabalıyorlar. Fakat boşuna. Çaresizlik içinde haykırıyorlar, “Ne zavallı insanım! Ölüme götüren bu bedenden beni kim kurtaracak?” Romalılar 7:24. Bu umutsuz ve acı çeken kişiler yukarı baksınlar. Kurtarıcı kanının gücü üzerine eğilmiş, tarif edilmez bir şefkat ve merhametle şöyle diyor, “İyi olmak ister misin?” Sana sağlık ve huzur içinde kalkmayı teklif ediyor. İyileştirildiğini hissetmeyi bekleme. Kurtarıcı’nın sözüne inan. İradeni Mesih’ten yana koy. O’na hizmet etmek ve O’nun sözüne bağlı olarak hareket etmek sana güç verecektir. Kötü alışkanlığın, uzun süreli düşkünlük boyunca ruhunu ve bedenini bağlayan hâkim tutkun her ne olursa olsun, Mesih muktedirdir ve kurtarmayı ister. “Günahlardan ötürü” ölü olan ruha yaşam verecektir. Efesliler 2:1. Zayıflık, talihsizlik ve günahın zincirleri tarafından esir tutulanları özgür bırakacaktır. Günah hissi yaşam pınarlarını zehirledi. Fakat Mesih diyor ki, “Senin günahlarını Ben alacağım, sana huzur vereceğim. Seni Kendi kanımla satın aldım. Sen benimsin. Lütfum senin zayıflığını güçlendirecek ve günahtan dolayı çektiğin vicdan azabını Ben kaldıracağım.” Denenmeler sana saldırdığında, endişe ve kafa karışıklığı etrafını sardığında, depresyonda olduğunda ve cesaretini yitirdiğinde, çaresizliğe teslim olmaya hazır olduğunda İsa’ya bak, O’nun varlığının nurunun parlaklığı seni saran karanlığı dağıtacaktır. Günah ruhunda egemenlik için mücadele ettiğinde ve vicdanına ağırlık olduğunda

RUHUN İYİLEŞTİRİLMESİ

| 55

Kurtarıcı’ya bak. O’nun lütfu günahı yenmek için geçerlidir. Belirsizlikle titreyen minnettar kalbinin O’na dönmesine izin ver. Önüne konmuş umudu al. Mesih seni ailesinin bir üyesi yapmak için bekliyor. O’nun gücü senin zayıflığını güçlendirecek. O seni adım adım yönlendirecek. O’nun elini tut ve sana rehberlik etmesine izin ver. Asla Mesih’in uzakta olduğunu düşünme. O her zaman yakındadır. O’nun sevgi dolu varlığı seni sarıyor. O’nu senin tarafından bulunmak istenen biri gibi ara. O sadece O’nun elbiselerine dokunmanı istemiyor, fakat O’nunla sürekli bir paydaşlıkta bulunmanı istiyor. “Git, artık bundan sonra günah işleme!” Çardak bayramı daha yeni bitmişti. Kahinler ve rabbiler İsa’ya karşı tuzaklarında yenilmişlerdi ve akşam çökerken “…herkes evine gitti. İsa ise Zeytin Dağı’na gitti.” Yuhanna 7:53; 8:1. İsa şehrin hareketliliğinden ve karışıklığından, meraklı kalabalıklardan ve hain rabbilerden Tanrı ile yalnız kalabileceği zeytinliğin sessizliğine uzaklaştı. Fakat sabah erkenden tapınağa döndü ve insanlar etrafına toplanırken oturdu ve onlara öğretmeye başladı. Kısa bir süre sonra sözü kesildi. Bir grup Ferisi ve yazıcı dehşete kapılmış bir kadını sürükleyerek O’na yaklaştılar. Sert ve ateşli ses tonuyla kadını yedinci emri çiğnemekle suçluyorlardı. Kadını İsa’nın önüne iterek, sahte bir saygı gösterisiyle şöyle dediler: “Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı” dediler. “Musa, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?” 4 ve 5. ayetler. Sahte saygıları, O’nun mahvolması için planlanan derin bir tuzağı örtüyordu. İsa kadını suçsuz çıkarırsa Musa’nın yasasını hor görmekle suçlanabilirdi. Kadının ölümü hak ettiğini ilan ederse Romalılar’a sadece onlara ait olan yetkiye sahip olma nedeniyle şikâyet edebilirdi. İsa sahneye baktı; utanç içinde titreyen kurban ve hatta in-

56 |

ŞİFA HİZMETİ

sani merhametten yoksun sert yüzlü ruhanî liderler. O’nun lekesiz saf ruhu bu oyuna dahil olmaktan kaçındı. Soruyu hiç duymamış gibi yapıp, durdu ve gözlerini yere dikerek toprağa yazmaya başladı. O’nun tereddüdüne ve umursamazlığına sabredemeyen suçlayıcılar daha yakına gelip meseleye dikkatini çekmeye çalıştılar. Fakat İsa’nın baktığı zemine doğru bakınca sesleri kesildi. Orada, önlerinde kendi yaşamlarının gizli suçları çizilmişti. İsa gözlerini kaldırıp tuzakçı ihtiyarlara bakarak şöyle dedi: “İçinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın!” 7. ayet. Sonra eğildi ve yazmaya devam etti. Musa’nın yasasını bir kenara koymamış veya Roma’nın yetkisini çiğnememişti. Suçlayıcılar yenilmişti. Sözde kutsallık cüppeleri şimdi üzerlerinden koparılmıştı, sonsuz saflığın önünde suçlu ve mahkûm olarak kalmışlardı. Yaşamlarının gizli günahlarının kalabalığın önünde ortaya çıkması korkusuyla başları eğik ve gözleri yerde kurbanlarını merhametli Kurtarıcı’nın önünde bırakarak sıvıştılar. İsa kalktı ve kadına bakarak şöyle dedi, “Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı?” diye sordu. Kadın, “Hiçbiri, Efendim” dedi. İsa, “Ben de seni yargılamıyorum” dedi. “Git, artık bundan sonra günah işleme!” 10 ve 11. ayetler. Kadın İsa’nın önünde korkuya kapılmış olarak durdu. O’nun “İçinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın” sözleri ona ölüme mahkûmiyet sözleri gibi gelmişti. Gözlerini kaldırıp Kurtarıcı’nın yüzüne bakmaya cesaret edemedi fakat sessizce hakkındaki kararı bekledi. Şaşkınlıkla suçlayıcılarının sessizce ve afallamış olarak gittiklerini gördü. Ardından şu umut dolu sözleri duydu, “Ben de seni yargılamıyorum. Git ve bundan sonra günah işleme!” Kadının kalbi erimişti ve kendisini İsa’nın ayaklarının dibine attı. Minnettarlık dolu sevgisi ve acı gözyaşları ile hıçkırarak günahlarını itiraf etti. Bu onun Tanrı’ya adanmış, saf ve huzur dolu yeni yaşamının başlangıcıydı. İsa onun düşmüş ruhunu kaldırarak en feci

RUHUN İYİLEŞTİRİLMESİ

| 57

fiziksel hastalığı iyileştirmekten daha büyük bir mucize yapmıştı. Onun sonsuz ölüme götüren ruhsal hastalığını iyileştirmişti. Bu pişman olmuş kadın İsa’nın en sadık izleyicilerinden biri olmuştu. Benliğini kurban eden sevgi ve adanmışlıkla O’nun affedici şefkatine karşı minnettarlığını gösterdi. Bu günahlı kadın için dünyada sadece aşağılanma ve hor görülme vardı, fakat Günahsız Olan onun zayıflığına acıdı ve ona yardım elini uzattı. İkiyüzlü Ferisiler onu ihbar ederken İsa ona “git ve bundan sonra günah işleme!” dedi. İsa her ruhun şartlarını bilir. Günahkârın suçu büyüdükçe Kurtarıcı’ya ihtiyacı da artar. O’nun ilahi sevgi ve şefkat ile dolu kalbi en çok düşmanın tuzaklarına dolaşmış en umutsuz durumda olanlara çekilir. İnsan ırkının özgürlük belgelerini O Kendi kanı ile imzalamıştır. İsa böyle bir bedel ile satın alınmış olanların düşmanın tuzaklarının oyuncağı olmalarını istemez. Yenilmemizi ve heba olmamızı arzulamaz. Aslanları dizginleyen ve sadık tanıkları ile birlikte kızgın alevlerin ortasında yürüyen İsa tabiatımızda var olan her türlüğü kötülüğü bizim yerimize zapt etmek için çalışmaya hazırdır. Bugün lütuf sunağında duruyor ve O’ndan yardım isteyenlerin dualarını Tanrı’nın önünde sunuyor. Ağlayıp pişman olanları geri çevirmiyor. O’na bağışlanma ve yenilenme için gelenlerin hepsini bedelsizce affeder. Gösterebileceklerini kimseye söylemiyor, fakat her korkan ruha cesaretli olmasını söylüyor. Her kim isterse, Tanrı’nın gücüne tutunabilecek ve O’nunla barışacak ve O da onunla barışacaktır. O’na sığınmak için gelen ruhları onları suçlayan ve çekişen dillerin üzerine kaldırır. Hiçbir insan veya kötü melek onları suçlayamaz. Mesih onları Kendi ilahi–insan doğası ile birleştirir. Onlar Tanrı’nın tahtından ışık ileten büyük Günah Taşıyıcı’nın yanında yer alırlar. İsa’nın kanı “her günahtan” temizler. 1. Yuhanna 1:7. “Tanrı’nın seçtiklerini kim suçlayacak? Onları aklayan Tanrı’dır. Kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş olan

58 |

ŞİFA HİZMETİ

Mesih İsa, Tanrı’nın sağındadır ve bizim için aracılık etmektedir.” Romalılar 8: 33, 34. Mesih, rüzgarlar ve dalgalar üzerinde, cinlere tutulmuş insanlar üzerinde mutlak hakimiyetini gösterdi. Şiddetli ve sıkıntılı denizi sakinleştiren İsa, Şeytan tarafından şaşırtılan ve ezilen düşüncelere de huzurdan bahsetti. Kefarnahum’daki sinagogda İsa görevinin günahın kölelerini serbest bırakmak olduğunu söylüyordu. Sözleri korkunç bir haykırış ile kesildi. Deli bir adam bağırarak kalabalığın içinden öne fırladı, “Ey Nasıralı İsa, bizden ne istiyorsun?” diye bağırdı. “Bizi mahvetmeye mi geldin? Senin kim olduğunu biliyorum, Tanrı’nın Kutsalı’sın sen!” Markos 1:24. “İsa, “Sus, çık adamdan!” diyerek cini azarladı. Cin adamı herkesin önünde yere vurduktan sonra, ona hiç zarar vermeden içinden çıktı.” Luka 4:35. Bu adamın rahatsızlığın sebebi de kendi hayatıydı. Günahın zevkleriyle aklı başından gitmişti ve yaşamı büyük bir karnavala çevirmeyi düşünüyordu. Aşırılık ve eğlence onun doğasının soylu davranışlarını bozmuştu ve Şeytan onu tamamıyla kontrolü altına almıştı. Pişmanlık çok geç geldi. Kaybolan insanlığını geri almak için zenginlik ve zevkten feragat edeceği zaman kötü olanının pençesinde çaresiz bir hale gelmişti. Özgürlük istemesi için Kurtarıcı’nın huzurunda uyandırılmıştı, fakat cin Mesih’in gücüne direndi. Adam İsa’ya yardım için başvurmaya çalıştığında kötü ruh onun ağzından konuşuyor ve ıstırap veren bir korkuyla bağırdı. Cinli adam bir parça da olsa onu özgür kılabilecek Olan’ın huzurunda olduğunu kısmen anlamıştı. Fakat ne zaman o güçlü ellerin menziline gelmeye çalışsa biri onu tutuyor, diğerinin sözleri onun aracılığıyla söyleniyordu. Kendi özgürlük arzusu ile Şeytan’ın gücü arasındaki mücadele korkunçtu. Öyle görünüyordu ki insanlığını yıkmış olan düşman ile mücadelesinde işkence çekmiş olan bu adam haya-

RUHUN İYİLEŞTİRİLMESİ

| 59

tını kaybedebilirdi. Fakat Kurtarıcı otorite ile konuştu ve tutsağı serbest bıraktı. Cine tutulmuş adam meraklı kalabalığın önünde kendine sahip olmanın özgürlüğü ile durdu. Hoşnut bir sesle kurtuluş için Tanrı’yı övdü. Uzun süredir deliliğin ateşi ile kızgın bakan o gözler şimdi akıl ile ışıldıyordu ve minnettarlık gözyaşları ile dolmuştu. İnsanlar şaşkınlıktan dilini yutmuştu. Konuşabildikleri andan itibaren birbirlerine, “Bu nasıl şey?” diye sormaya başladılar. “Yepyeni bir öğreti! Kötü ruhlara bile yetkiyle buyruk veriyor, onlar da sözünü dinliyor.” Markos 1:27. Gerçekten bugün bu Kefarnahum’daki cinli adam gibi kötü ruhların etkisi altında olan kalabalıklar vardır. Tümü kendi istekleriyle Tanrı’dan ayrılan kişiler, kendilerini Şeytan’ın kontrolü altına koyarlar. Birçok insan kötülükle uğraşmakta ve bundan zevk alarak ayrılacağını düşünmektedir, fakat kandırılır ve kandırılır, ta ki kendisini daha güçlü bir iradenin kontrolü altında bulana dek. Onun gizemli gücünden kaçamaz. Gizli günah veya hâkim tutku onu Kefarnahum’daki çaresiz cinli gibi esir alabilir. Fakat onun durumu umutsuz değildir. Tanrı rızamız olmadan düşüncelerimizi kontrol etmez, fakat her insanın hangi gücün onun üzerinde yetkili olacağını seçme özgürlüğü vardır. Kimse o kadar çok fazla, o kadar çok rezil bir şekilde düşmedi ki Mesih’te kurtuluş bulmasın. Cinli adam dua yerine ancak Şeytan’ın sözlerini söyleyebiliyordu, fakat kalbinin söze dökülemeyen isteği duyulmuştu. İhtiyaç içindeki bir ruhun ağlayışı kelimelere dökülmese bile ihmal edilmeyecektir. Tanrı ile anlaşma yapmak isteyenler, Şeytan’ın gücüne veya kendi doğalarının zayıflığına terk edilmeyeceklerdir. “Güçlünün ganimeti elinden alınabilir mi? Zorbanın elindeki tutsak kurtulabilir mi? Ama RAB diyor ki, “Evet, güçlünün elindeki tutsaklar alınacak, zorbanın aldığı ganimet de kurtarılacak. Seninle çekişenle ben çekişeceğim, senin çocuklarını ben kurtaracağım.” Yeşaya 49:24, 25.

60 |

ŞİFA HİZMETİ

İman ile kalbinin kapısını Kurtarıcı’ya açanların değişimi harika olacaktır. “Ben size… yetki verdim.” On iki elçi gibi daha sonra Mesih’in gönderdiği yetmiş öğrenci de görevlerinin bir mührü olarak olağanüstü yetenekler aldılar. İşleri bitip geri geldiklerinde sevinçle, “Ya Rab” dediler, “Senin adını andığımızda cinler bile bize boyun eğiyor.” İsa onlara şöyle dedi: “Şeytan’ın gökten yıldırım gibi düştüğünü gördüm.” Luka 10:17, 18. Bundan böyle Mesih’in takipçileri Şeytan’a yenilmiş bir düşman gibi bakmalılar. İsa çarmıhta onlar için zafer kazanıyordu ve onların bu zaferi kendi zaferleri gibi kabul etmelerini istedi. “Ben size, yılanları ve akrepleri ayak altında ezmek ve düşmanın bütün gücünü alt etmek için yetki verdim. Hiçbir şey size zarar vermeyecektir.” 19. ayet. Kutsal Ruh’un her şeye yeten gücü her pişman ruhun savunmasıdır. Mesih pişmanlık ve imanla O’nun korumasını talep etmiş hiçbir kimsenin düşmanın gücü altına geçmesine izin vermeyecektir. Şeytan’ın güçlü bir varlık olduğu doğrudur, fakat Rab’be şükür ki bizim onu gökten atmış olan güçlü bir Kurtarıcımız var. Şeytan, onun gücünü övdüğümüz zaman mutlu olur. Neden İsa hakkında konuşmayalım? Neden O’nun gücünü ve sevgisini övmeyelim? Yükseklerde şu vaadin gökkuşağı, tahtı sonsuz bir tanıklık olarak sarıyor: “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.” Yuhanna 3:16. Tanrı’nın çocuklarını kötü ile mücadelede asla yalnız bırakmayacağını evrene duyurur. Bu tahtın durduğu sürece bizi güçlendireceğinin ve koruyacağının bir güvencesidir.

6 HİZMET ETMEK İÇİN KURTARILMIŞ

C

elile Gölü’nde bir sabah. İsa ve öğrencileri su üzerindeki fırtınalı bir geceden sonra kıyıya geldiler. Yükselmekte olan güneşin ışıkları göle ve toprağa değiyordu, sanki sakinliğin bereketi gibi. Fakat kumsala adım attıklarında onları görünüşte fırtınanın vurduğu denizden daha korkunç bir şey karşıladı. Mezarların arasındaki gizli yerlerden iki deli adam onları parçalayacakmış gibi üzerlerine doğru koşmaya başladı. Arkalarından onları zapt etmek için bağlanmış, fakat kopardıkları zincirlerin parçaları sarkıyordu. Bedenleri yaralanmış ve kan içindeydi, gözleri keçe gibi olmuş saçlarının arasından öfkeyle bakıyordu, insanlığın özünden çıkmış gibiydiler. İnsandan çok vahşi canavarlara benziyorlardı. Öğrenciler ve yanındakiler korkuyla kaçıştılar, fakat az sonra fark ettiler ki İsa onlarla birlikte değildi ve dönüp onu aradılar. İsa O’nu bıraktıkları yerde duruyordu. Fırtınayı dindiren, daha önce Şeytan ile karşılaşmış ve onu yenmiş olan Kişi bu cinlerin önünden kaçmamıştı. Adamlar dişlerini gıcırdatarak ve ağızlarından köpükler çıkararak O’na yaklaştıklarında İsa

62 |

ŞİFA HİZMETİ

işaretiyle dalgaları sakinleştiren elini kaldırdı ve adamlar oldukları yerde kaldılar. O’nun önünde öfkeli, fakat çaresiz bir şekilde dikiliyorlardı. Yetki ile kötü ruhların onların içinden çıkmalarını emretti. Bu şanssız adamlar kendilerine yakın olan bu Kişi’nin onları ıstırap çektiren cinlerden kurtarabilecek kişi olduğunu anladılar. Merhametini dilemek üzere ayaklarına kapandılar, fakat dilleri çözüldüğünde onlar aracılığıyla cinler konuşarak: “Ey Tanrı’nın Oğlu, bizden ne istiyorsun?” diye bağırdılar. “Buraya, vaktinden önce bize işkence etmek için mi geldin?” Matta 8:29 Kötü ruhlar kurbanlarını serbest bırakmaya zorlanıyorlardı ve cinli adamlar üzerine harika bir değişiklik geliyordu. Işık zihinlerini aydınlatıyordu. Gözleri anlayışla parlıyordu. Şeytanın benzerliğinde uzun süredir biçimi bozulmuş yüzleri aniden mülayimleşti, kana bulanmış elleri sakinleşti ve adamlar seslerini Tanrı’yı yüceltmek için yükselttiler. Bu arada, insani yerleşim yerlerinden atılan cinler domuz sürüsüne girerek onları yok oluşa götürdüler. Domuz sürüsünün çobanları haberi ulaştırmak üzere koşarak uzaklaştılar ve tüm nüfus İsa ile karşılaşmak için üşüştü. İki cinli önceden bölgeye dehşet saçıyordu. Şimdi bu adamlar giyinmişti ve akıllı uslu bir şekilde İsa’nın ayakları dibinde oturuyor, O’nun sözlerini dinliyor ve onları sağlığına kavuşturan Kişi’nin ismini yüceltiyorlardı. Fakat bu manzarayı görenler sevinmedi. Kaybettikleri domuz sürüleri onlara Şeytan’ın bu esirlerinin kurtarılmasından daha büyük bir önemde gözüktü. Korkuyla İsa’nın etrafında toplandılar ve onlardan uzaklaşmasını rica ettiler. İsa itiraz etmedi ve tekneye atlayarak derhal karşı yakaya geçti. İyileştirilmiş cinlilerin hisleri çok farklıydı. Onlar Kurtarıcıları ile birlikte kalmak istediler. Kendilerini O’nun yanında hayatlarını karartan ve insanlıkların harcayan cinlerden güvende hissediyorlardı. İsa tekneye binecekken önünü kesip diz

HİZMET ETMEK İÇİN KURTARILMIŞ

| 63

çökerek O’na yakın kalıp sözlerini dinleyebilmek için yalvardılar. Fakat İsa onlara evlerine dönüp Rab’bin onlar için yaptıklarını anlatmalarını söyledi. Onlara verilen iş, putperest ailelerine gidip İsa’dan aldıkları bereketler hakkında konuşmalarıydı. Kurtarıcıları’ndan ayrılmak onlar için zordu. Kendi putperest halklarıyla ilişkilerin getireceği zorluklar onlara rahat vermeyecekti. Uzun zamandır toplumdan uzak kalmaları da onları bu iş için yetersiz kılıyor gibi gözüküyordu. Fakat İsa onlara görevlerini bildirir bildirmez itaat etmek için hazırdılar. Onlar İsa hakkında sadece kendi ev halklarına ve komşularına anlatmadılar, fakat tüm Dekapolis’i (On Şehir) gezerek O’nun kurtarıcı gücünü ilan ettiler ve onları cinlerden nasıl kurtardığını belirttiler. Gadara halkı İsa’yı kabul etmese de O onları seçmiş oldukları karanlığa terk etmedi. O’na orayı terk etmesini rica ettikleri zaman O’nun sözünü duymamışlardı. Neyi reddettikleri konusunda cahildiler. Bu yüzden İsa onlara dinlemeyi reddetmeyecekleri kişiler aracılığıyla ışık gönderdi. Domuz sürüsünün yok olmasına sebep olmak, Şeytan’ın insanları Kurtarıcı’dan uzaklaştırma ve o bölgede müjdeyi vaaz etmesini engelleme amacını taşıyordu. Fakat bu olay hiçbir şeyin yapamayacağı kadar bölge halkını kışkırtarak onların dikkatinin Mesih’e çekilmesine yol açtı. Kurtarıcı O bölgeden ayrılsa da iyileştirdiği adamlar O’nun gücünün tanıkları olarak orada kaldılar. Karanlığın prensinin vasıtası olmuş olanlar ışığın kanalları, Tanrı’nın Oğlu’nun habercileri oldular. İsa Dekapolis’e geri döndüğünde insanlar etrafında toplandı ve üç gün içinde çevredeki tüm bölgelerden binlerce insan kurtuluş mesajını dinledi. İyileştirilmiş iki cinli Mesih’in müjdeyi öğretmek için Dekapolis’e gönderdiği ilk müjdecilerdi. Bu adamlar çok kısa bir süre için O’nun sözlerini dinlemişlerdi. O’nun dudaklarından bir vaaz bile duymamışlardı. Her gün Mesih ile

64 |

ŞİFA HİZMETİ

birlikte olan öğrenciler gibi insanlara öğretemezlerdi. Fakat ne bildiklerini, kendileri ne gördüklerini ne duyduklarını ve Kurtarıcı’nın hissettikleri gücünü anlatabilirlerdi. Bu yüreklerine Tanrı’nın lütfu ile dokunulmuş herkesin yapabileceği bir şeydi. Rabbimiz’in çağırdıkları ve helak olan dünyanın ihtiyacı olan tanıklık işte budur. Müjde ölü bir teori olarak değil, yaşam değiştiren canlı bir güç olarak tanıtılmalıdır. Tanrı, O’nun lütfu aracılığı ile insanların Mesih benzerliğinde bir karaktere sahip olabilecekleri ve O’nun büyük sevgisinin güvencesinde sevinebilecekleri gerçeğinin tanıklığını yapan hizmetkârları olsun ister. Kurtuluşu kabul eden herkesin O’nun oğulları ve kızları olma gibi kutsal bir ayrıcalığı iddia etmeden ve geri almadan O’nun mutlu olmayacağı gerçeğinin tanıklığını yapmamızı ister. Yolu O’na en ters olanları bile serbestçe kabul eder. Pişman oldukları zaman onlara Kendi ilahî Ruhu’nu verir ve onları merhametini ilan etsinler diye sadık olmayanların arasına gönderir. Şeytan’ın araçları olarak alçaltılmış insanlar halâ Mesih’in gücü aracılığıyla doğruluğun habercilerine dönüştürülür ve Rab’bin onlar için yaptığı büyük işleri ve nasıl onlara şefkat gösterdiğini anlatmak için gönderilirler. “Övgülerim hep Sanadır” Kefarnahum’daki kadının iman dokunuşu ile iyileştirilmesinden sonra İsa kadının aldığı bereketi anlamasını istedi. Müjdenin sunduğu armağanlar gizlilik içinde saklanamaz veya gizlice tadı çıkarılamaz. “Tanıklarım sizsiniz” diyor RAB, “Tanrı benim.” Yeşaya 43:12. O’nun sadakatinin tarafımızdan itiraf edilmesi, Mesih’in dünyaya gösterilmesi için Göğün seçilmiş aracıdır. Bizler eski kutsal insanlar aracılığıyla duyurulmuş olduğu gibi O’nun lütfunu kabul etmeliyiz, fakat en etkili tanıklık bizim kendi

HİZMET ETMEK İÇİN KURTARILMIŞ

| 65

tecrübemiz olacaktır. Bizler içimizdeki ilahi gücün işlerini gösterdikçe Tanrı için tanıklarız. Her bir bireyin diğerlerinden farklı bir yaşamı vardır ve bir tecrübe özünde diğerlerininkinden farklıdır. Tanrı O’na yükselen övgümüzün kendi şahsiyetimize özgü olmasını ister. O’nun yüce lütfunun övgüsü hakkındaki bu çok değerli anlayış Mesih benzeri bir yaşam ile desteklendiğinde canların kurtuluşu için çalışanlara karşı koyulamaz bir güç verir. Tanrı’nın her armağanını aklımızda taze tutmak bizim faydamızadır. Böylece iman istemek ve daha fazla ve daha fazla almak için güçlendiriliriz. Tanrı’dan kendimiz aldığımız en küçük bereketlerde, bütün okuduğumuz başkalarının iman ve tecrübelerinden çok daha büyük bir teşvik vardır. Tanrı’nın lütfuna cevap veren bir can, sulanmış bir bahçe gibidir. Onun sağlığı hızla ortaya çıkar, onu ışığı karanlıkta yükselir ve Rab’bin yüceliği onun üzerinde görünür. “Ne karşılık verebilirim RAB’be, Bana yaptığı onca iyilik için? Kurtuluş sunusu olarak kadeh kaldırıp RAB’bi adıyla çağıracağım. Bütün halkının önünde, RAB’be adadıklarımı yerine getireceğim.” “Ömrümce RAB’be ezgiler söyleyecek, Var oldukça Tanrım’ı ilahilerle öveceğim. Düşüncem O’na hoş görünsün, Sevincim RAB olsun!” “RAB’bin büyük işlerini kim anlatabilir, Kim O’na yeterince övgü sunabilir?” “RAB’be şükredin, O’nu adıyla çağırın, Halklara duyurun yaptıklarını! O’nu ezgilerle, ilahilerle övün,

66 |

ŞİFA HİZMETİ

Bütün harikalarını anlatın!” “Kutsal adıyla övünün, Sevinsin RAB’be yönelenler!” “Senin sevgin yaşamdan iyidir, Bu yüzden dudaklarım seni yüceltir. Ömrümce sana övgüler sunacağım, Senin adınla ellerimi kaldıracağım. Zengin yiyeceklere doyarcasına doyacağım sana, Şakıyan dudaklarla ağzım sana övgüler sunacak. Yatağıma uzanınca seni anarım, Gece boyunca derin derin seni düşünürüm. Çünkü sen bana yardımcı oldun, Kanatlarının gölgesinde sevincimi dile getiririm.” “Tanrı’ya güvenirim ben, korkmam; İnsan bana ne yapabilir? Ey Tanrı, sana adaklar adamıştım, Şükran kurbanları sunmalıyım şimdi. Çünkü canımı ölümden kurtardın, Ayaklarımı tökezlemekten korudun; İşte yaşam ışığında, Tanrı huzurunda yürüyorum.” “Ey İsrail’in Kutsalı! Seni ilahilerle överken, Dudaklarımla, varlığımla sevincimi dile getireceğim, Çünkü sen beni kurtardın. Dilim gün boyu senin zaferinden söz edecek.” “Çünkü umudum sensin, ey Egemen RAB… Övgülerim hep sanadır.” “Adını kuşaklar boyunca yaşatacağım, Böylece halklar sonsuza dek övecek seni.”

HİZMET ETMEK İÇİN KURTARILMIŞ

| 67

Mezmurlar 116:12-14; 104:33, 34; 106:2; 105:1, 2, 3; 63:3-7; 56:11-13; 71:22-24, 5, 6; 45:17. “Bedelsiz Aldınız, Bedelsiz Verin” Müjde çağrısı daraltılmamalıdır ve sadece seçilmiş birkaç kişiye, eğer kabul ederlerse bizi onurlandıracak olan kişilere sunulmamalıdır. Mesaj herkese verilmelidir. Tanrı çocuklarını bereketlediği zaman bu sadece onların hatırı için değil dünyanın hatırı içindir. O üzerimize armağanlarını bağışlarken bizde onları vererek çoğaltmalıyız. Yakup’un kuyusunda İsa ile konuşmuş olan kadın Kurtarıcı’yı bulduktan hemen sonra diğer insanları O’na getirdi. Kendisini İsa’nın öğrencilerinden daha etkili bir müjdecilikle kanıtladı. Öğrenciler Samiriye’de bölgenin teşvik edici hiçbir şeyini göremediler. Onların düşünceleri gelecekte yapılacak olan büyük bir iş üzerine odaklanmıştı. Hemen etraflarında biçime hazır olan ürünü görmediler. Fakat hor gördükleri kadın aracılığıyla şehirdeki tüm insanlar İsa’yı dinlemeye getirilmişti. Kadın bölge insanına bir kerede ışığı getirmişti. Bu kadın Mesih’te pratik bir imanın işini temsil eder. Tanrı’nın krallığında doğan her gerçek öğrenci bir müjdecidir. Kurtarıcıyı tanır tanımaz başkalarının da O’nu tanımasını ister. Kurtarıcı ve kutsayıcı gerçek kalbinde saklanamaz. Yaşam suyundan içen kişi bir yaşam pınarı haline gelir. Alıcı kişi bir verici haline gelir. Ruhtaki Mesih’in lütfu çöldeki bir memba gibidir, herkesi tazelemek için su fışkırtır ve ölmekte olan kişiyi yaşam suyunu içmesi için isteklendirir. Bu işi yaparsak sadece kendi faydamıza çalışmaktan daha büyük bir bereket alırız. Bizler Kurtuluş’un iyi haberini yayma işini yaptıkça Kurtarıcı’ya yaklaştırılırız. Rab lütfunu alanlara şöyle diyor: “Onları da dağımın çevresini de bereketli kılacağım. Yağmuru zamanında yağdıracağım. Bereketli yağmurlar olacak.” Hezekiel 34:26.

68 |

ŞİFA HİZMETİ

“Bayramın son ve en önemli günü İsa ayağa kalktı, yüksek sesle şöyle dedi: “Bir kimse susamışsa bana gelsin, içsin. Kutsal Yazı’da dendiği gibi, bana iman edenin ‘içinden diri su ırmakları akacaktır.” Yuhanna 7:37, 38. Alan herkes diğerlerine bildirmelidir. Her yönden yardım çağrısı gelmektedir. Tanrı insanları diğer insan kardeşlerine hizmet etmeye çağırmaktadır. Ölümsüzlük taçları kazanılmalıdır; göklerin egemenliği elde edilmelidir, cehalet içinde yok olan dünya aydınlatılmalıdır. “Sizler, ‘Ekinleri biçmeye daha dört ay var’ demiyor musunuz? İşte, size söylüyorum, başınızı kaldırıp tarlalara bakın. Ekinler sararmış, biçilmeye hazır! Eken ve biçen birlikte sevinsinler diye, biçen kişi şimdiden ücretini alır ve sonsuz yaşam için ürün toplar.” Yuhanna 4:35, 36. Öğrencilerin önünde üç yıl boyunca İsa’nın harika örneği vardı. Gün be gün O’nunla birlikte yürüdüler ve konuştular, yorgunları ve yükü ağır olanları sevindiren sesini duydular ve hastalarda ve sakatlarda O’nun gücünün ortaya konuluşunu gördüler. Onlardan ayrılma zamanı geldiğinde O’nun adına O’nun işini devam ettirsinler diye onlara lütuf ve güç verdi. O’nun sevgi ve iyileştirme müjdesinin ışığını başka ülkelere yaymalıydılar. Kurtarıcı her zaman onlarla birlikte olacağının sözünü verdi. Hatta Kutsal Ruh aracılığıyla onlara aralarında görünür olarak yürüdüğü zamandan daha yakın olabilecekti. Öğrencilerin yaptığı işi biz de yapmalıyız. Her Hristiyan bir müjdeci olmalıdır. Yardıma ihtiyacı olanlara sevgi ve şefkatle hizmet etmeli, acı çeken insanlığın dertlerine özverili istekle ışık tutmaya çalışmalıyız. Herkes yapacak bir şey bulmalı. Kimse Mesih için çalışabileceği bir alan olmadığını düşünmemeli. Kurtarıcı Kendisi’ni insanlığın her çocuğu ile özdeşleştirir. Biz göksel ailenin üyeleri olalım diye O dünyasal ailenin bir üyesi oldu. O İnsanoğlu’dur ve böylece Adem’in her bir oğlunun ve kızının bir kardeşidir. O’nun takipçileri kendilerini etraflarındaki mahvolan dün-

HİZMET ETMEK İÇİN KURTARILMIŞ

| 69

yadan kopmuş hissetmezler. Onlar büyük insanlık ağının bir parçasıdırlar ve gök onlara kutsalların kardeşleri olduğu kadar günahkârların kardeşleri olarak da bakar. Hastalık, cahillik ve günah içindeki milyonlarca ve milyonlarca insan Mesih’in onlara karşı sevgisi hakkında hiçbir şey duymadı. Onların durumu ile bizim durumumuz yer değiştirseydi, onların bizim için ne yapmalarını isterdik? Tüm bunlar bizim gücümüze dayandığına göre onlar için yapmalıyız. Her birimizi yargıda ayakta kalma veya düşme konusunu içeren Mesih’in yaşam ilkesi şudur, “İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın.” Matta 7:12. Bize başkaları üzerinde avantaj sağlayan her şeyi–eğitim ve gelişim, karakterin asaleti, Hristiyan eğitimi, dini tecrübe– daha az verilenlerle paylaşmaya borçluyuz. Bizim gücümüzde olduğu sürece onlara hizmet etmeliyiz. Eğer biz güçlüysek zayıf olanların ellerinden tutup kaldırmalıyız. Gökteki Baba’nın yüzünü her zaman gören yüce melekler O’nun çocuklarına hizmet etmekten zevk alıyorlar. Melekler her zaman en çok ihtiyaç olan yerde oluyorlar. Benlikle olan en zor savaşı verenlerle ve en umutsuz durumlarla sarılmış olanlarla birlikte oluyorlar. Karakterin engelleyici birçok özelliğine sahip zayıf ve titrek canlar onların özel görevi. Bunu aşağılayıcı hizmetler olarak gören bencil kalplerin acınacak durumdakilere ve karakterin tüm düşük özelliklerini taşıyanlara hizmet etmesi, yukarıdaki hükümdarlıktan olan saf ve günahsız varlıkların işidir. İsa göğü biz kayıp durumdayken tercih edilecek bir yer olarak görmedi. Göksel hükümdarlığı, kınama ve hakaret içeren bir yaşam ve utanç dolu bir ölüm için terk etti. Göğün paha biçilmez hazinesi ile zengin olan kişi fakir oldu ki, O’nun fakirliği ile biz zengin olalım. Bizler O’nun yürüdüğü yoldan yürümeliyiz. Tanrı’nın çocuğu haline gelen bir kimse artık kendini dünyayı kurtarmak için aşağı salınan zincirin bir parçası, lütuf

70 |

ŞİFA HİZMETİ

planında Mesih ile birlikte, O’nunla birlikte kaybolanı arayıp kurtarmaya giden biri olarak görmelidir. Bir çok imanlı Mesih’in bu dünyada yaşadığı yerleri ziyaret etmenin, O’nun yürüdüğü yolda yürümenin, kıyısında öğretmeyi sevdiği göle, ve gözlerinin sık sık dinlendiği tepelere ve vadilere bakmanın büyük bir ayrıcalık olduğunu düşünüyor. Fakat İsa’nın ayak izlerinden yürümek için Nasıra’ya, Kefarnahum’a veya Beytanya’ya gitmemize gerek yok. O’nun ayak izlerini hasta yatağında, fakir hanelerde, büyük şehirlerin kalabalık ara sokaklarında ve insanların kalbinin teselli aradığı her yerde bulacağız. Bizler açı doyurmalıyız, çıplağı giydirmeliyiz, acılı ve yaralı olanı teselli etmeliyiz. Çaresize hizmet etmeliyiz ve ümitsize umut aşılamalıyız. Özverili bir hizmetle sergilenen Mesih’in sevgisi kötü kişiyi iyileştirmede adaletin kılıcından veya sarayından daha etkili olacaktır. Bunlar yasaları çiğneyenleri korkutmak için gereklidir, fakat sevgi dolu bir hizmetkâr bundan daha iyisini yapabilir. Sıklıkla azarlanma altında sertleşen kalp Mesih’in sevgisinin altında eriyecektir. Hizmet eden kişi sadece fiziksel hastalıkları iyileştiremez, fakat günahkârı, ruhu günahın cüzamından temizleyebilen Büyük Doktor’a da yönlendirebilir. Tanrı hizmetkârları aracılığıyla hastanın, bahtsızın ve kötü ruhlara tutulmuşların O’nun sesini duymalarını planlar. İnsan aracılar aracılığıyla dünyanın bilmediği bir tesellici olmayı arzular. Kurtarıcı acı çekenlere, kederlilere ve ayartılmışlara hizmet edebilecek bir kilise kurmak için Kendi paha biçilmez yaşamını vermiştir. Bir imanlı grubu fakir olabilir, eğitimsiz olabilir veya tanınmış olmayabilir. Fakat Mesih ile birlikte evde, toplumda ve “uzak bölgelerde” sonucu sonsuzluğa ulaşmak olan bir iş yapabilirler. Bu sözler ilk öğrencilere söylendiği kadar bugünkü Mesih takipçilerine de söyleniyor:

HİZMET ETMEK İÇİN KURTARILMIŞ

| 71

“Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin.” “Dünyanın her yanına gidin, Müjde’yi bütün yaratılışa duyurun.” Matta 28:18, 19; Markos 16:15. Bizim için O’nun varlığının vaadi vardır: “İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.” Matta 28:20. Bugün Mesih’i işitmek için çöllük yerlere akın eden meraklı kalabalıklar yok. Sesi kalabalık caddelerde duyulmuyor. Yol kenarlarından “Nasıralı İsa geçiyor” diye bir bağırış yok. Luka 18:17. Fakat bugün bu söz gerçektir. Mesih sokaklarımızda görünmeden yürüyor. Lütuf mesajı ile evlerimize geliyor. O’nun ismine hizmet etmek isteyen herkes ile iş birliği yapmak için bekliyor. Eğer O’nu kabul edersek iyileştirmek ve bereketlemek için aramızdadır. “RAB şöyle diyor: “Lütuf zamanında seni yanıtlayacağım, Kurtuluş günü sana yardım edecek, Seni koruyacağım. Seni halka antlaşma olarak vereceğim. Öyle ki, yıkık ülkeyi yeniden kurasın, Mülk olarak yeni sahiplerine veresin. Tutsaklara, ‘Çıkın’, Karanlıktakilere, ‘Dışarı çıkın’ diyeceksin.” Yeşaya 49:8, 9. “Dağları aşıp gelen müjdecinin ayakları ne güzeldir! O müjdeci ki, esenlik duyuruyor. İyilik müjdesi getiriyor, kurtuluş haberi veriyor. Siyon halkına, “Tanrınız egemenlik sürüyor!” diye ilan ediyor.” Yeşaya 52:7 “Ey Yeruşalim yıkıntıları, Hep birlikte sevinçle haykırıp bağırın! Çünkü RAB halkını avuttu,

72 |

ŞİFA HİZMETİ

Yeruşalim’i kurtardı. Bütün ulusların gözü önünde Kutsal kolunu sıvadı, Dünyanın dört bucağı Tanrımız’ın kurtarışını görecek. 9 ve 10. ayetler.

2. BÖLÜM

DOKTORUN İŞİ

“Size yaptığımın aynısını yapmanız için bir örnek gösterdim.”

7 İLAHİ OLAN İLE İNSANIN ORTAK ÇALIŞMASI

İ

yileştirme işinde doktor Mesih ile ortak çalışmalıdır. Kurtarıcı hem ruha hem de bedene hizmet etti. O’nun öğrettiği müjde bir ruhsal yaşam mesajı ve fiziksel restorasyondu. Günahtan özgür kılma ve hastalıkların iyileştirilmesi birbiri ile bağlantılıydı. Aynı hizmet Hristiyan doktora da teslim edilir. İnsan kardeşlerinin hem fiziksel hem de ruhsal ihtiyaçlarını teskin etmede Mesih ile bir olmalıdır. O, hasta bedenlere ve günah nedeniyle hasta ruhlara bir çare getirerek hastalar için lütfun bir habercisi olmalıdır. Mesih doktorluk mesleğinin gerçek lideridir. Başhekim insanların acılarını sonlandırmak için çalışan, Allah’tan korkan her doktorun yanındadır. Doktor fiziksel hastalık için doğal ilaçları kullanırken, hastalarına hem ruhun hem de bedenin hastalıklarını iyileştirebilen İsa’yı işaret etmelidir. Doktorlar bu şekilde ancak yardımcı olabilirler, fakat işi Mesih tamamlar. Doğal iyileştirme işiyle yardım etmeye çalışırlar, fakat Mesih’in Kendisi şifacıdır. Doktor yaşamı korumaya çalışır, fakat Mesih yaşam verir.

76 |

ŞİFA HİZMETİ

İyileştirmenin Kaynağı Kurtarıcı’nın mucizeleri içinde ortaya koyduğu gücü, sürekli olarak insan için, onu desteklemek ve iyileştirmek için çalışır. Doğanın vasıtaları aracılığıyla Tanrı her gün, her saat, her dakika bizi canlı tutmak, geliştirmek ve iyileştirmek için çalışmaktadır. Vücudu destekleyen parçalardan biri yaralandığında iyileştirme süreci hemen başlar. Doğal araçlar sağlığı iyileştirmek için çalışmaya başlar. Fakat bu doğal araçlar aracılığıyla çalışan Tanrı’nın gücüdür. Yaşam veren her güç O’ndandır. Birisi bir hastalıktan iyileştiği zaman O’nu iyileştiren Tanrı’dır. Hastalık, acı ve ölüm düşman bir gücün işleridir. Şeytan yıkıcıdır, fakat Tanrı iyileştirendir. İsrail’e söylenen sözler bugün bedensel veya ruhsal olarak iyileştirenler için de geçerlidir: “Çünkü size şifa veren RAB benim.” Çıkış 15:26. Tanrı’nın her insan için isteği şu sözlerde ifade edilmiştir: “Sevgili kardeşim, canın gönenç içinde olduğu gibi, her bakımdan sağlıklı ve gönenç içinde olman için dua ediyorum.” 3. Yuhanna 2. “Bütün suçlarını bağışlayan, bütün hastalıklarını iyileştiren, canını ölüm çukurundan kurtaran, sana sevgi ve sevecenlik tacı giydiren” O’dur. Mezmurlar 103:3, 4. Mesih hastalıkları iyileştirdiği zaman birçok hastayı uyardı: “Artık günah işleme de başına daha kötü bir şey gelmesin.” Yuhanna 5:14. Böylece Tanrı’nın yasalarını çiğnedikleri için üzerlerine hastalık getirdiklerini ve sağlığın ancak itaat ile korunabileceğini onlara öğretti. Doktor hastalarına iyileştirme işinde Tanrı ile iş birliği yapmaları gerektiğini öğretmeli. Doktor devamlı olarak hastalığın günahın sonucu olduğu gerçeğinin farkındalığını arttırmalı. O, doğanın kanunlarının On Emir’in talimatları kadar ilahi olduğunu ve ancak onlara itaat edilerek iyileşilebileceğini ve korunulabileceğini bilir. O, kendilerinin iyileşmesi için yapıl-

İL AHİ OL AN İLE İNSANIN ORTAK ÇALIŞMASI

| 77

ması gerekenleri yapsalar, iyileşebilecek olan ama zarar verici alışkanlıkları nedeniyle acı çeken birçok insan ile karşılaşır. Onlara fiziksel, zihinsel veya ruhsal güçlerini tahrip eden her türlü hareketin günah olduğu ve Tanrı’nın tüm insanlığın iyiliği için koymuş olduğu yasalara itaat aracılığıyla sağlığın güvence altına alınması gerektiği öğretilmelidir. Doktor bir hastanın yanlış yeme ve içme veya başka yanlış alışkanlıklar nedeniyle hastalandığını gördüğünde ve bunları ona söylemeyi ihmal ettiğinde insan kardeşine zarar vermektedir. Sarhoşlara, delilere, çapkınlık yapanlara, doktora başvuran herkese açıkça ve net bir şekilde hastalıkların günahın sonuçları olduğu söylenmeli. Yaşamın ilkelerini anlayanlar hastalıkların sebeplerini etkisizleştirmek için istekle çaba göstermelidirler. Acı ile sürekli bir mücadele eden ve acı çekenleri rahatlatmak için sürekli çalışan doktor nasıl huzurunu koruyabilir? O eğer hastalıkların çaresi olarak katı bir ölçülülüğü öğretmezse faydalı ve merhametli midir? Şunu açıklığa kavuşturalım ki Tanrı’nın emirlerinin yolu yaşam yoludur. Doğa kanunlarını Tanrı düzenlemiştir, fakat O’nun yasaları keyfi zorlamalar değildir. Her “yapmayacaksın” emri ister fiziksel ister ahlaki yasa içinde olsun bir vaat ima eder. Eğer ona itaat edersek adımlarımıza bereket katılacaktır. Tanrı bizi asla doğruyu yapmaya zorlamaz, fakat bizi kötü olandan kurtarmaya ve iyiye yönlendirmeye çalışır. İsrail’e öğretilen yasalara dikkat verilmesi çağrısında bulunalım. Tanrı yaşam alışkanlıklarına göre onlara kesin talimat verdi. Onların yasanın hem fiziksel hem de ruhsal sağlık ile ilgisi olduğunu bilmelerini sağladı ve itaat etmeleri koşulunda “RAB her türlü hastalığı sizden uzaklaştıracak” güvencesini verdi. Yasanın Tekrarı 7:15. “Bugün size bildirdiğim bu uyarıcı sözlerin tümünü benimseyin.” “Çünkü onları bulan için yaşam, bedeni için şifadır bunlar.” Yasanın Tekrarı 32:46; Özdeyişler 4:22. Tanrı bizim Mesih’in armağanı aracılığıyla mümkün kılı-

78 |

ŞİFA HİZMETİ

nan mükemmellik standardına ulaşmamızı istiyor. Bizi seçimimizi doğru taraftan yana yapmaya, göksel aracılarla bağlantı kurmaya, içimizdeki ilahi sureti yenilecek olan ilkeleri benimsemeye çağırıyor. O, yazılı sözünde ve büyük doğa kitabında yaşamın ilkelerini göstermiştir. Bu ilkelerin bilgisini edinmek ve beden ve aynı şekilde ruhun iyileştirilmesinde itaat yoluyla O’nunla iş birliği yapmak bizim işimizdir. İnsanlar bilmelidir ki tüm doluluklarıyla itaatin bereketleri sadece Mesih’in lütfunu kabul ederlerse onların olabilir. Tanrı’nın yasalarına uyması için insana güç veren O’nun lütfudur. Kötü alışkanlıkların esaretini kırmayı mümkün kılan budur. Onu doğru yolda sağlam hale getiren ve tutan tek güç odur. Müjde onun saflığında ve gücünde kabul edildiği zaman günah ile ortaya çıkan hastalıkların bir ilacıdır. “Işınlarıyla şifa getiren” Doğruluğun Güneşi yükselir. Malaki 4:2. Bu dünyaya bahşedilenlerin hiçbiri kırılmış bir kalbi onaramaz veya düşünceye huzur veremez veya endişeyi gideremez veya hastalıkları sürgün edemez. Şöhret, zekâ veya yeteneğin acı çeken kalbi neşelendirmeye veya heba olmuş bir hayatı yenilemeye gücü yetmez. Ruhtaki Tanrı’nın yaşamı insanın tek umududur. Mesih’in sağlıklı vücut aracılığıyla yaydığı sevgi canlandırıcı bir güçtür. Her hayati kısım –beyin, kalp, sinirler– şifa ile dokunur. Bununla vücudun en yüksek enerjileri hareket için uyandırılır. Ruhu yaşam güçlerini ezen suçluluk ve acıdan, endişe ve meraktan özgür kılar. Onunla birlikte huzur ve sakinlik gelir. O, ruhun içine dünyasal hiçbir şeyin yıkamayacağı bir sevinç –Kutsal Ruh’ta sevinç– sağlık veren, yaşam veren bir sevinç aşılar. Kurtarıcımız’ın “Bana gelin, ben size rahat veririm” (Matta 11:28) sözleri fiziksel, zihinsel ve ruhsal hastalıkların iyileştirilmesi için bir reçetedir. İnsanlar hastalıkları yaptıkları yanlışlar nedeniyle üzerlerine getirseler de Mesih onlara merhametle

İL AHİ OL AN İLE İNSANIN ORTAK ÇALIŞMASI

| 79

bakmaktadır. Onlar Mesih’te yardım bulabilirler. Mesih O’na güvenenler için harika şeyler yapacaktır. Günah çağlar boyunca insan ırkı üzerindeki bağını güçlendirmiş olsa da yalancılık ve sahtekârlık yoluyla Şeytan Tanrı Sözü üzerine kendi yorumu ile kara bir gölge örtmüş ve insanların Tanrı’nın iyiliğinden şüphe etmelerini sağlamış olsa da, Baba’nın merhameti ve sevgisi dünyaya doğru dolu dolu akmaya devam etti. Eğer insanlar ruhlarının pencerelerini göğe doğru ilahî armağanların minnettarlığı ile açsaydılar, bir iyileştirme erdemi seli üzerlerine dökülecekti. Mesih ile kabul edilebilir bir yardımcı işçi olmayı arzulayan bir doktor, işinin her yönüyle etkili olmaya çalışacaktır. Özenle çalışacak ki, mesleğinin sorumlulukları için iyice yetişmiş olsun. Sürekli olarak daha yüksek bir standarda ulaşmak için çabalayacak, bilgisini arttırmaya, daha yetenekli olmaya ve daha derin anlayışa ulaşmaya çalışacaktır. Her doktor bilmelidir ki zayıf ve etkisiz çalışanlar sadece hastalara zarar vermiyorlar, fakat meslektaşlarına karşı da adaletsizlik yapıyorlar. Düşük yetenek ve bilgi ile tatmin olan bir doktor sadece tıp hizmetini küçük düşürmez, fakat Başhekim olan Mesih’in onurunu lekeler. Kendisinin tıp hizmeti için uygun olmadığını fark eden kişi başka bir meslek seçmelidir. Hastalarla ilgilenme işini iyice benimsemiş fakat eğitimi ve tıbbi yeterliliği sınırlı olan kişiler işin daha alt bölümlerinden pay almalıdırlar. Hemşireler olarak sadık bir şekilde hizmet edebilirler. Yetenekli doktorların yanında sabırlı bir hizmetle sürekli öğrenebilirler ve doktorluk işi için gerekli olan niteliklere tamamıyla erişinceye kadar her fırsatta bilgilerini arttırmaya çalışabilirler. “Tanrı’yla [Başhekim] birlikte çalışan…” genç doktorlar “O’nun lütfunu boş yere kabul…” etmesin, “[hastalara] hizmetimizin kötülenmemesi için hiçbir konuda hiç kimsenin sürçmesine neden…” olmasın: “Tersine Tanrı’nın hizmetkârları olarak…” kendilerini kabul ettirsinler. 2. Korintliler 6:1-4.

80 |

ŞİFA HİZMETİ

Tanrı’nın bizim için amacı her zaman ileri gitmemizdir. Gerçek tıp hizmetkârı olan bir doktor, sürekli olarak gelişen bir pratisyen olacaktır. Üstün profesyonel yeteneklere sahip becerikli Hristiyan doktorlar, sağlık hizmetkârları olmaları için eğitebilecekleri ve öğretecekleri yerlerde diğerlerini de Tanrı’nın hizmeti için cesaretlendirmeye ve O’nun işine katmaya çalışmalıdırlar. Doktor Tanrı Sözü’nün ışığını yüreğinde toplamalıdır. O lütufta sürekli olarak büyümelidir. Onunla birlikte din, sadece diğerleri arasında sıradan bir etki olmamalıdır. Tüm diğerlerine hâkim olan bir etki olmalıdır. O yukarıdan gelen kutsal yönlendirmeler ile hareket etmelidir. Bu yönlendirmeler çok güçlüdür çünkü onlar bizi kötülüğü yenecek güçle donatmak için canını vermiş olan Kişi’den gelir. Eğer doktor kendini mesleğinde etkili hale getirmek için sadık ve çalışkan bir şekilde çaba gösterirse, kendisini Mesih’in hizmetine adarsa ve kendi yüreğini araştırmak için zaman ayırırsa, kutsal çağrısının sırlarını nasıl kavrayacağını anlayacaktır. Etki alanındaki mükemmel eğitim ve bilgeliğin Tanrı’nın bilgeliği ve gücü ile bağlantıda olanlar tarafından kazanıldığını görmesi için kendisini çok disipline etmeli ve eğitmelidir. Mesih ile daha yakın bir paydaşlık gerekliliği, doktorun işi kadar hiçbir yerde gerekli değildir. Doktorluk işini doğru bir şekilde yapacak olanların her gün ve her saat Hristiyan bir yaşam sürmeleri gereklidir. Hastanın hayatı doktorun ellerindedir. Kritik bir durumda bir yanlış teşhis, bir yanlış reçete veya ameliyattaki elin bir beceriksiz hareketi, bir saçın kalınlığı kadar bile ileri gitme, bir yaşamın kurban olmasına, bir ruhun sonsuzluğa gönderilmesine sebep olabilir. Ne kadar ciddi bir düşünce! Bir doktorun her zaman ilahi Doktor’un kontrolü altında olması ne kadar da önemli! Kurtarıcı Kendisini bilgelik ve düşüncenin temizliği için çağıran herkese yardım etmeye gönüllüdür. Kimin bilgeliğe ve düşüncenin temizliğine, kararlarına o kadar çok şeyin bağlı

İL AHİ OL AN İLE İNSANIN ORTAK ÇALIŞMASI

| 81

olduğu bir doktordan daha fazla ihtiyacı var ki? Yaşamı devam ettirmeye çalışan biri her hareketini yönlendirmesi için imanla Mesih’e baksın. Kurtarıcı zor durumlarla baş etmesi için ona düşünce ve beceri verecektir. Hastalığın koruyucularına harika fırsatlar verilmektedir. Hastaların iyileştirilmesi için yapılan her şeyde doktorun hastalıkla savaşta onlara yardım etmek için Tanrı ile işbirliği yaptığını hastaların anlamalarını sağlayın. Onları atılan her adımın Tanrı’nın yasaları ile uyum içinde olduğunu görmeye sevkedin ki, ilahi gücün yardımı beklentisinde olsunlar. Hasta olan ve acı çeken kişi Tanrı’da teselli bulan ve O’ndan korkan doktorun elinde çok daha güvende hissedecektir. Onlar onun sözlerine güvenirler. Böyle bir doktorun önünde ve yönetiminde güven duygusu hissedeceklerdir. Rab İsa’yı bilmek, dua ile O’nun varlığını hasta odasına davet etmek Hristiyan bir doktorun ayrıcalığıdır. Doktorlar kritik operasyonlara başlamadan önce Yüce Doktor’dan yardım istesinler. Doktorlar hastayı çektiği çileden güvenle kurtarabilecek kişinin Tanrı olduğunun, her sıkıntılı durumda O’na güvenenler için Tanrı’nın güvenli bir sığınak olduğunun güvencesini versinler. Bunu yapamayan doktorlar aksi takdirde kurtarabilecekleri vakaları ardı ardına kaybedebilirler. Eğer ıstırabın her nabzını hisseden şefkat dolu Kurtarıcı’ya imanı esinleyebilecek sözleri söyleyebilirlerse ve canın ihtiyaçlarını dua ile O’na sunabilirlerse krizler gitgide daha güvenle atlatılabilir. Sadece kalbi okuyan O, cerrahın eli altında ameliyata giden birçok hastanın titremesini ve korkusunu bilebilir. Onlar riskin farkındadırlar. Doktorun becerisine güvenseler de bilirler ki o hata yapmaz değildir. Fakat doktorun başını eğip dua ettiğini ve Tanrı’dan yardım istediğini gördüklerinde güvenle ilham alırlar. Minnettarlık ve güven, kalbi Tanrı’nın gücü için açar, bedenin tümüne güç verilir ve yaşam güçleri galip gelir. Doktor için Kurtarıcı’nın varlığı gücün bir parçasıdır. Ge-

82 |

ŞİFA HİZMETİ

nellikle işinin sorumlulukları ve imkanları ruhuna korku getirir. Belirsizliğin ve korkunun ateşi, eli beceriksiz hale getirir. Fakat ilahi Danışman’ın rehberlik etmek ve desteklemek için yanında olmasının verdiği güvence sakinlik ve cesaret verir. Doktorun eline Mesih’in dokunuşu canlılık, sakinlik, güven ve güç verir. Kriz güvenle atlatıldığında ve başarı ortaya çıktığında hasta ile dua için birkaç dakika ayırın. Teşekkürlerinize bağışlanmış can için ifadeler ekleyin. Hastadan minnettarlık doktora akarken övgü ve teşekkürlerin Tanrı’ya yönelmesini sağlayın. Hastaya göksel Doktor’un koruması altında olduğu için yaşamının bağışlandığını söyleyin. Bu şekilde davranan bir doktor hastasını yaşamı için bağlı olduğu Kişi’ye, kendisine gelen herkesi kurtarabilecek Kişi’ye yönlendirmektedir. Sağlık hizmetlerinde iş canlar için derin bir arzu ile yürütülmelidir. Doktora müjdeci hizmetkâr ile eşit derecede insana emanet edilmiş en büyük güven emanet edilmiştir. İster onun farkında olsun ister olmasın, her doktora ruhların iyileştirilmesi işi emanet edilmiştir. Hastalık ve ölümle uğraşma işlerinde doktorlar çok sık gelecekteki hayatın ciddi gerçeklerini gözden kaçırıyorlar. Vücudun tehlikeye düşmesini engellemedeki istekli çabaları sırasında ruhun tehlikeye düşmesini unutuyorlar. Hizmet ettikleri kişi belki de yaşamını kaybediyor. Son fırsatlar kavrayışından kaçıp gidiyor. Doktor, Mesih’in yargı kürsüsünde bu canla tekrar karşılaşmalıdır. Genellikle zamanında konuşulması gereken bir sözü ihmal ederek en değerli bereketleri kaçırıyoruz. Eğer altın fırsat görülmezse kaçırılacaktır. Hasta yatağının yanında öğretiler veya anlaşmazlık hakkında konuşulmamalıdır. Hastaya imanla O’na giderse onu kurtarmak isteyen Kişi işaret edilmelidir. İstekle ve nazikçe, yaşam ile ölüm arasında gidip gelen cana yardım etmeye çalışılmalıdır.

İL AHİ OL AN İLE İNSANIN ORTAK ÇALIŞMASI

| 83

Mesih’in kişisel Kurtarıcısı olduğunu bilen bir doktor kendisi Sığınak’a yönlendirildiği için kendisine yardım için gelen titrek, suçlu ve günahlı hasta canlara nasıl davranacağını bilir. “Kurtulmak için ne yapmalıyım?” sorusuna cevap verebilir. Kurtarıcı’nın sevgisinin hikayesini anlatabilir. Tövbenin ve imanın gücü hakkındaki tecrübeden bahsedebilir. Basit ve samimi sözler içeren duayla ruhun ihtiyacını Tanrı’ya sunabilir ve hastayı şefkatli Kurtarıcı’nın lütfunu istemeye ve kabul etmeye cesaretlendirebilir. Hasta yatağının başında hizmet eden, yardım ve rahatlık getirecek sözler söylemeye çabalayanla Rab birliktedir ve onun aracılığıyla çalışır. Hastanın düşüncesi Kurtarıcı’ya yönlendirilirken Mesih’in barışı yüreğini doldurur ve Tanrı’nın yardım eden eli olarak kullanılan ruhsal sağlık ona gelerek bedenin sağlığını iyileştirir. Hasta ile ilgilenen doktor sıklıkla hastanın arkadaşlarına da hizmet etme fırsatı bulacaktır. Onlar hastanın yanında beklerken ve hastanın acı çekmesini engelleyememenin verdiği güçsüzlük hissiyle yürekleri yumuşar. Genelde başkalarından saklanan üzüntü doktor ile paylaşılır. O zaman acı çeken bu kişileri yorgun ve yükü ağır olanları kendine çağıran İsa’ya davet etmek için bu bir fırsattır. Bu kişiler için ve bu kişilerle birlikte ihtiyaçlarını tüm üzüntülerin İyileştiricisi’ne, tüm acıların Yatıştırıcısı’na sunarak sıklıkla dua edilebilir. Tanrı’nın Vaatleri Doktorun hastalarını Tanrı’nın vaatlerine yönlendirmesi için çok değerli fırsatları vardır. Hazine evinden eski ve yeni şeyleri getirmeli ve arasıra ihtiyaç duyulan rahatlatıcı ve öğretici sözleri orada konuşmalıdır. Doktorun aklını taze düşüncelerin deposu haline getirmesini sağlayın. Onun vaatlerini bilsin diye Tanrı Sözü’nü sebatla çalışmasına izin verin. Mesih’in ders verirken ve hastaları iyileştirirken söylediği rahatlatıcı sözleri tekrarlamayı öğrenmesini sağlayın. Mesih’in şefkat ve sevgi ile yaptığı iyileştirme işi hakkında konuşmalıdır. Hasta-

84 |

ŞİFA HİZMETİ

larının düşüncelerini Mesih’e, yani Başhekim’e yönlendirmeyi asla ihmal etmemelidir. Mesih’in insanların arasında görünür bir şekilde yürüdüğü zamanlarda gösterdiği güç ile O’nun sözündeki güç aynıdır. İsa sözü ile hastaları iyileştirdi ve cinleri kovdu. Sözü ile denizi sakinleştirdi ve ölüyü diriltti. İnsanlar O’nun sözünün gücüne tanıklık ettiler. Eski Ahit’in tüm peygamberleri ve öğretmenlerine konuşmuş olduğu gibi Tanrı’nın sözünü konuştu. Tüm Kutsal Kitap Mesih’i ortaya koyar. Kutsal Yazılar bizler tarafından Tanrı’nın sözü olarak kabul edilmelidir, sadece yazılı olarak değil, konuşulmuş olarak da. Hasta kişiler Mesih’e geldiğinde O sadece yardım isteyenlere bakmadı, fakat çağlar boyunca ihtiyaç içinde ve imanla O’na gelmesi gerekenlere de baktı. Felçli adama, “Cesur ol, oğlum, günahların bağışlandı,” ve Kefarnahum’lu kadına “İmanın seni kurtardı. Esenlikle git,” dediğinde O’nu araması gereken diğer hastalara ve günah altında ezilenlere de konuştu. Matta 9:2; Luka 8:48. Tanrı sözünün tüm vaatleri ile de böyledir. Onlarla bize şahsi olarak konuşmakta, O’nun sesini duyuyormuşuz gibi bizimle doğrudan doğruya konuşmaktadır. Mesih işte bu vaatler içinde lütfunun ve gücünü bizimle buluşturur. Onlar “uluslara şifa vermek için” ağaçtan yapraklardır. Vahiy 22:2. Alınıp özümsendiklerinde karakteri güçlendirirler ve yaşamın ilhamı ve gıdası olurlar. Başka hiçbir şey böyle iyileştirici güce sahip olamaz. Başka hiçbir şey sağlık için hayati öneme sahip enerjiyi veren o cesareti ve imanı veremez. Mezarın eşiğinde korkudan titreyerek duran kişiye, günahın ve acının yükü ile yorgun ruha, o fırsata sahip biri olarak doktorun Kurtarıcı’nın sözlerini tekrarlamasını sağlayın, çünkü Kutsal Yazı’daki sözlerin hepsi O’na aittir: “Korkma, çünkü seni kurtardım, seni adınla çağırdım, sen benimsin. Suların içinden geçerken seninle olacağım, ırmakların içinden geçerken su boyunu aşmayacak. Ateşin içinde

İL AHİ OL AN İLE İNSANIN ORTAK ÇALIŞMASI

| 85

yürürken yanmayacaksın, alevler seni yakmayacak. Çünkü senin Tanrın, İsrail’in Kutsalı, seni kurtaran RAB benim… Gözümde değerli ve saygın olduğun, seni sevdiğim için…” “Kendi uğruna suçlarınızı silen benim, evet benim, günahlarınızı anmaz oldum.” “Korkma, çünkü seninleyim.” Yeşaya 43:1-4, 25, 5. “Bir baba çocuklarına nasıl sevecen davranırsa, RAB de kendisinden korkanlara öyle sevecen davranır. Çünkü mayamızı bilir, toprak olduğumuzu anımsar.” Mezmurlar 103:13, 14. “Ancak suçunu kabul et: Tanrın RAB’be başkaldırdın.” “Ama günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Tanrı günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır.” Yeremya 3:13, 1.Yuhanna 1:9. “İsyanlarınızı bulut gibi, günahlarınızı sis gibi sildim. Bana dönün, çünkü sizi kurtardım.” Yeşaya 44:22. “RAB diyor ki, “Gelin, şimdi davamızı görelim. Günahlarınız sizi kana boyamış bile olsa kar gibi ak pak olacaksınız. Elleriniz kırmız böceği gibi kızıl olsa da yapağı gibi bembeyaz olacak. İstekli olur, söz dinlerseniz, ülkenin en iyi ürünlerini yiyeceksiniz.” Yeşaya 1:18, 19. “Seni sonsuz bir sevgiyle sevdim, Bu nedenle sevecenlikle seni kendime çektim.” “Bir anlık taşkın öfkeyle senden yüz çevirmiştim, ama sonsuz sadakatle sana sevecenlik göstereceğim.” Yeremya 31:3, Yeşaya 54:8. “Yüreğiniz sıkılmasın.” “Size esenlik bırakıyorum, size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum. Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmasın.” Yuhanna 14:1, 27. “Her biri rüzgâra karşı bir sığınak, fırtınaya karşı bir barınak, çölde akarsu, çorak yerde gölge salan büyük bir kaya gibi olacak.” Yeşaya 32:2. “Düşkünlerle yoksullar su arıyor, ama yok. Dilleri kurumuş susuzluktan. Ben RAB, onları yanıtlayacağım, Ben, İsrail’in Tanrısı, onları bırakmayacağım.” Yeşaya 41:17. “Seni yaratan, rahimde sana biçim veren, sana yardım

86 |

ŞİFA HİZMETİ

edecek olan RAB şöyle diyor:” “Susamış toprağı sulayacak, kurumuş toprakta dereler akıtacağım. Çocuklarının üzerine Ruhum’u dökecek, soyunu kutsayacağım.” Yeşaya 44:2, 3. “Ey dünyanın dört bucağındakiler, Bana dönün, kurtulursunuz.” Yeşaya 45:22. “Zayıflıklarımızı O kaldırdı, hastalıklarımızı O üstlendi.” “Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi, bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza Ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk.” Matta 8:17, Yeşaya 53:5.

8 DOKTOR, BİR EĞİTİMCİ

G

erçek bir doktor, bir eğitimcidir. O sadece doğrudan doğruya bakımı altında olan hastalardan değil, içinde yaşadığı toplumdan da sorumlu olduğunu bilir. Hem fiziksel hem de ahlaki sağlığın bir muhafızı gibi durur. Onun tek çabası hastanın iyileştirilmesi için doğru metotlarının öğretilmesi değil, fakat doğru yaşam alışkanlıklarının teşvik edilmesi ve doğru ilkelerin bilgisinin yayılmasıdır. Sağlık İlkeleri Eğitimin Gerekliliği Sağlık ilkeleri eğitimi hiç şu anki kadar gerekli olmamıştı. Yaşamı kolaylaştıran ve rahatlatan birçok alanda, hatta sağlık ve hastalıkların tedavisi konularında yaşanan harika gelişmelere rağmen, fiziksel güçte ve dayanma kuvvetindeki düşüş alarm vermektedir. Bu, kardeşlerinin sağlığını kalpten isteyen herkesin dikkat etmesini gerektirir. Bizim suni medeniyetimiz sağlam ilkelerin yıkımı için kötülükleri cesaretlendiriyor. Gelenek ve moda doğa ile savaşıyor. Buyurdukları uygulamalar, teşvik ettikleri zevkler hem fiziksel hem de zihinsel gücü sürekli azaltıyor ve ırkın üzerine kabul edilemez bir yük getiriyor. Aşırılık ve suç, hastalık ve sefalet her yerde.

88 |

ŞİFA HİZMETİ

Birçokları sağlık yasalarını cahillikten çiğniyor ve öğretilmeye ihtiyaçları var. Fakat daha fazlası yaptıklarından daha iyisini biliyor. Onlar bilgilerini yaşamın bir rehberi haline getirmenin önemi ile etkilenmeliler. Doktor hem sağlık ilkelerinin bilgisini verme hem de onları uygulamaya koymanın önemini göstermede birçok fırsata sahiptir. Doğru eğitim ile anlatılmamış zararlar veren kötülükleri düzeltmek için daha fazlasını yapabilir. Çok fazla sayıdaki hastalıkların ve hatta daha ciddi kötülüklerin altında yatan uygulama, zehirli ilaçların serbestçe kullanımıdır. Birçok insan hastalık saldırdığında hastalıklarının sebebini öğrenme zorluğuna girmeyecektir. Onların ana endişesi kendilerini acıdan ve sıkıntıdan kurtarmaktır. Böylece özellikleri hakkında çok az şey bildikleri patentli kocakarı ilaçlarında çare aramakta ve kötü alışkanlıklarının sonucuna karşı atak yapacak bazı çareler için bir doktora başvurmaktadırlar. Fakat sağlıksız alışkanlıklarında bir değişiklik yapmak gibi bir düşünceleri yoktur. Eğer hemen sonuç alınmazsa, diğer bir ilaç, sonra daha başka bir ilaç denenmektedir. Böylece kötülük devam etmektedir. İnsanların ilaçların hastalıkları tedavi etmediği konusunda öğretilmeye ihtiyacı var. Bunların bazen o anlık rahatlamayı sağladıkları ve kullanımları sonucu hastanın iyileşiyor gibi gözüktüğü doğrudur. Bu, vücudun zehri atmak ve hastalığa neden olan şartları düzeltmek için yeterli hayati güce sahip olmasından kaynaklanıyor. İlaca rağmen sağlık kazanılıyor. Fakat birçok durumda ilaç sadece hastalığın formunu ve yerini değiştiriyor. Genelde zehrin etkisi bir zaman için atlatılmış gibi gözüküyor, fakat sonuçlar sistemde kalmaya devam ediyor ve bir süre sonra büyük hasar vermek için çalışıyor. Zehirli ilaçların kullanımı ile birçok insan yaşam boyu süren hastalıkları üzerine getiriyor ve doğal iyileştirme yollarının kullanılması ile kurtarılabilecek birçok yaşam kaybediliyor. Zehir ihtiva eden birçok sözde ilaç hem ruhu hem de bedeni

DOKTOR, BİR EĞİTİMCİ

| 89

harap eden alışkanlıklar ve istekler yaratıyor. Sözde patentli ünlü kocakarı ilaçlarının birçoğu ve hatta doktor tarafından verilen bazı ilaçlar toplum için çok korkunç bir lanet olan içki alışkanlığının, afyon alışkanlığının, morfin alışkanlığının altında yatan temelde bir rol oynamaktadır. Daha iyi şeylerin tek umudu insanların doğru ilkelerde eğitilmesindedir. Doktorlar insanlara iyileştirici gücün ilaçlarda değil, fakat doğada olduğunu öğretsinler. Hastalık sağlık yasalarının çiğnenmesinin sonucunda ortaya çıkan şartlardan bedenin bir kurtulma çabasıdır. Hastalık durumunda sebep tespit edilmiş olmalıdır. Sağlıksız koşullar değiştirilmeli, yanlış alışkanlıklar düzeltilmelidir. Ardından vücuda kirliliği atma ve sistemde doğru şartları tekrardan oluşturma çabasında yardım edilebilir. Doğal Tedaviler Temiz hava, güneş ışığı, oburluktan kaçınma, dinlenme, egzersiz, uygun diyet, su kullanımı, ilahî güce güvenme, bunlar gerçek çarelerdir. Her insan doğanın iyileştirici araçlarını ve onların nasıl uygulanacağını bilmelidir. Hem hastalığın tedavisine dahil olan ilkeleri bilmek ve hem de bu bilgiyi doğru şekilde uygulayabilme eğitimi almış olmak çok önemlidir. Doğal ilaçların kullanımı bir miktar dikkat ve çaba gerektirir, fakat birçok kişi bunu yapmak istemiyor. Doğanın iyileştirme ve inşa etme süreci kademelidir ve sabırsız kişiye yavaş gözükür. Acı verici bağımlılıkların teslimi fedakârlık gerektirir. Fakat sonunda anlaşılacak ki hür doğa işini bilgece ve iyi yapar. Onun yasalarına itaat etmeye azmeden kişiler ödül olarak bedenin sağlığını ve zihnin sağlığını biçecektir. Genelde sağlığın korunmasına çok az dikkat edilmektedir. Hastalıktan korunmayı bilmek hastalığa yakalanıldığında nasıl tedavi olunacağını bilmekten çok daha iyidir. Bu, her insanın kendi ve tüm insanlığın iyiliği için onun görevidir. Kendisini yaşamın yasaları hakkında bilgilendirmeli ve itina

90 |

ŞİFA HİZMETİ

ile onlara uymalıdır. Herkes organizmaların en mükemmeli olan insan bedeni hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Çeşitli organların işlevlerini ve hepsinin sağlıklı çalışması için birbirlerine olan bağımlılıklarını anlamalılar. Zihnin beden üzerindeki etkisini, bedenin zihin üzerindeki etkisini ve onları yöneten yasaları çalışmalılar. Yaşam Mücadeleleri İçin Eğitim Bize sağlığın şansa bağlı olmadığı yeterince hatırlatılmayabilir. Sağlık yasaya uymanın bir sonucudur. Bu, yarışmacılar tarafından atletizm oyunlarında ve güç denemelerinde anlaşılmıştır. Bu insanlar en dikkatli hazırlığı yapmaktadırlar. İdmana ve sıkı disipline derinlemesine adanmışlardır. Her fiziksel davranış dikkatlice ayarlanmıştır. Vücudun herhangi bir organını zayıflatacak veya sakatlayacak ihmalin, aşırılığın veya dikkatsizliğin yenilgiyi garanti edeceğini bilmektedirler. Yaşam mücadelesinde başarıyı garantilemek için böyle bir dikkatlilik çok daha önemlidir. Bu bizim dahil olduğumuz taklit savaşlar değildir. Biz ruhsal sonuçlara bağlı bir savaş sürdürüyoruz. Karşılaşmak için görünmeyen düşmanlarımız var. Kötü melekler her insan üzerine egemenlik kurmaya çalışmaktadır. Sağlığa zarar veren her şey sadece fiziksel gücü azaltmaz, fakat zihinsel ve ahlaki gücü de zayıflatmaya meyillidir. Herhangi bir sağlıksız davranış bağımlılığı, bunu iyi ve kötü arasındaki ayrımı görmesi gereken için daha zor hale getirmekte ve böylece kötüye direnmek daha da zorlaşmaktadır. “Koşu alanında yarışanların hepsi koştuğu halde ödülü bir kişinin kazandığını bilmiyor musunuz?” 1. Korintliler 9:24. Dahil olduğumuz savaşta doğru ilkelere itaat ederek kendini disipline etmiş olanlar kazanabilir. Yaşamın detayları içindeki bu ilkelerin uygulanması çok sıklıkla önemsiz olarak görülmektedir. Dikkat gerektirmeyen değersiz bir konu gibi. Fakat sözkonusu meseleler gözönüne alındığında, yapmamız gereken hiçbir şey önemsiz değildir. Yapılan her hareket, yaşamın

DOKTOR, BİR EĞİTİMCİ

| 91

zaferini veya yenilgisini belirleyen kantara kendi ağırlığını koyar. Kutsal Kitap bize şöyle söylüyor, “Öyle koşun ki ödülü kazanasınız.” 24. ayet. İlk ebeveynlerimizin ölçüsüz arzusu, Aden’in kaybedilmesiyle sonuçlandı. Her şeyde ölçülü olmak Aden bahçesi için iyileştirilmemiz ile insanların kavradığından çok daha ilgilidir. Antik Yunan oyunlarındaki atletler aracılığıyla benliği inkârı işaret eden elçi Pavlus şöyle yazıyor: “Yarışa katılan herkes kendini her yönden denetler. Böyleleri bunu çürüyüp gidecek bir defne tacı kazanmak için yaparlar. Bizse hiç çürümeyecek bir taç için yapıyoruz. Bunun içindir ki, amaçsızca koşan biri gibi koşmuyorum. Yumruğumu havayı döver gibi boşa atmıyorum. Müjde’yi başkalarına duyurduktan sonra kendim reddedilmemek için bedenime eziyet çektirip onu köle ediyorum.” 25-27 ayetler. Reformun ilerlemesi temel gerçeğin açık bir şekilde kabulüne bağlıdır. Tehlike bir yandan dar bir felsefe ve sert, soğuk bir tutuculuk içinde pusuya yatarken, diğer bir yandan dikkatsiz bir liberalizm içinde büyük bir tehlike pusuya yatar. Dayanıklı bir reformun temeli Tanrı’nın yasasıdır. Bu yasaya uyma gerekliliğini açık ve belirgin çizgilerle göstermeliyiz. Onun ilkeleri insanların önünde tutulmalıdır. Onlar Tanrı’nın Kendisi gibi sonsuz ve değişmezdir. Orijinal günahın en üzücü etkilerinden biri, insanın kendini kontrol gücünü kaybetmesiydi. Ancak bu güç geri kazanılırsa gerçek ilerleme sağlanabilir. Karakterin inşası için zihnin ve ruhun gelişmesinde beden tek aracıdır. Bu yüzden ruhların düşmanı ayartmalarını fiziksel güçlerin zayıflatılmasına ve düşürülmesine yönlendirir. Onun buradaki başarısı, bütün varlığın kötüye teslim olması demektir. Fiziksel doğamızın eğilimleri, daha yüksek bir gücün yönetimi altında olmadıkça kesinlikle yıkıma ve ölüme götürecektir. Beden kontrol altına alınmalıdır. Varlığın daha yüce güç-

92 |

ŞİFA HİZMETİ

leri yönetimi ele almalıdır. Arzular Tanrı’nın kontrolü altında olması gereken irade ile kontrol edilmelidir. İlahi lütuf ile kutsanmış aklın muhteşem gücü yaşamlarımızda hakim olmalıdır. Tanrı’nın istekleri vicdan evine getirilmelidir. Erkekler ve kadınlar benliğe egemen olma sorumluluğu, saflık ihtiyacı, insanı bozan ve kirleten her türlü istekten ve alışkanlıktan kurtuluş için uyarılmalıdır. Sahip oldukları tüm zihin ve beden gücünün Tanrı’nın armağanı olduğu ve O’nun hizmeti için mümkün olan en iyi şartlarda korunmaları gerektiği gerçeği ile etkilenmeliler. Müjdenin bir sembolü olan o eski ritüelde Tanrı’nın sunağına hiçbir lekeli veya hasta hayvan getirilemezdi. Mesih’i temsil edecek kurban lekesiz olmalıydı. Tanrı’nın sözü bunu O’nun çocuklarının nasıl olması gerektiğinin bir benzetmesi olarak işaret ediyor. “Bedenlerinizi diri, kutsal, Tanrı’yı hoşnut eden birer kurban olarak sunun.” Romalılar 12:1, Efesliler 5:27. İlahi güçten ayrı olarak hiçbir samimi reform etkili olamaz. Doğal ve alışılmış eğilimlere karşı insan bariyerleri, sele karşı kum yığını gibidir. Mesih’in yaşamı yaşamlarımızda can veren bir güç olana kadar bize içten ve dıştan saldıran ayartmalara karşı koyamayız. Mesih bu dünyaya geldi ve Tanrı’nın yasasına göre yaşadı ki, insan ruhunu kirleten doğal eğilimler üzerine mükemmel bir egemenlik sahibi olsun. Ruhun ve bedenin Doktoru olarak muhalif arzular üzerine zaferi O verir. İnsan karakterin tamlığına sahip olsun diye her türlü vasıtayı O sağladı. Bir kimse Mesih’e teslim olduğunda zihin yasanın kontrolü altına getirilir. Fakat her köleye özgürlüğü ilan eden, Tanrı’nın yasasıdır. Mesih ile bir olarak insan özgür kılınır. Mesih’in iradesine teslim olmak, mükemmel insanlığın yenilenmesi demektir. Tanrı’ya itaat günahın köleliğinden, insan arzularından ve dürtülerinden özgürlüktür. İnsan kendisine karşı, kendi eğilimlerine karşı, “yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık

DOKTOR, BİR EĞİTİMCİ

| 93

dünyanın güçlerine, kötülüğün göksel yerlerdeki ruhsal ordularına” karşı zafer kazanmalıdır. Efesliler 6:12. Evden başka hiçbir yerde böyle bir öğreti daha gerekli olmamıştır ve evde yararlı olduğu kadar hiçbir yerde daha verimli olmayacaktır. Ebeveynler davranış ve karakterin temeli ile ilgilidirler. Islah edici hareket onlara Tanrı’nın yasasının ilkelerinin hem fiziksel hem de ahlaki sağlık ile ilgili olduğunu göstererek başlamalıdır. Tanrı’nın sözünün dünyayı yok oluşa sürükleyen kötülüklere karşı tek koruyucu olduğunu gösterin. Ebeveynlerin sadece kendilerine karşı değil, fakat çocuklarına karşı sorumluluklarını da açıklığa kavuşturun. Ya itaat ederek ya da yasayı çiğneyerek çocuklarına bir örnek veriyorlar. Onların örnekleri ve öğretileri ile ev halkının kaderi belirleniyor. Çocuklar ebeveynleri onları nasıl yetiştirirse öyle olacaklardır. Eğer ebeveynler yaptıklarının sonuçlarına yönlendirilirlerse ve verdikleri örnek ve öğreti aracılığıyla günahın veya doğruluğun gücünü nasıl sürdürdüklerini ve arttırdıklarını görebilirlerse kesinlikle bir değişim gerçekleşecektir. Birçoğu gelenek ve görenekleri terk edecek ve yaşamın ilahi ilkelerini kabul edecektir. Örneğin Gücü Evlerde insanlara hizmet eden, hasta yatağı kenarında bekleyen, onların sıkıntılarını azaltan, onları mezarın kenarından geri getiren, ölmek üzere olanlara umut dolu sözler söyleyen doktor başka çok az kişiye nasip olan bir oranda hastaların güven ve muhabbetlerini kazanır. Adanmış müjdecilere bile böyle büyük fırsatlar veya çok uzaklara erişen bir etki verilmiyor. Doktorun örneği, onun öğretisinden aşağı kalmayarak doğru taraftaki olumlu bir güç olmalıdır. Reformun sonucunda kadınlar ve erkekler benliğin kontrolünün bir göstergesi olan bir yaşam sürmeye çağrılırlar. Öğrettiğimiz ilkeleri uygulamamız onlara değer katmaktadır. Dünyanın, Tanrı’nın lütfunun insanları kayıp krallıklarındaki yenilenmek ve kendileri

94 |

ŞİFA HİZMETİ

üzerine hakimiyet vermek için neler yapabileceğinin uygulamalı olarak gösterilmesine ihtiyacı var. Dünyanın Mesih’in yaşamında ortaya konulmuş müjdenin kurtarıcı gücü hakkındaki bilgiye ihtiyacı olduğu kadar başka hiçbir şeye ihtiyacı yok. Doktor sürekli olarak doğru bir örneğin gücüne ve teşvikine ihtiyaç duyan kişilerle irtibata geçer. Birçokları ahlaki güç bakımından zayıftır. Kendini kontrol etmede yetersiz kalmakta ve ayartmalara kolayca yenilmektedirler. Doktor bu canlara ancak her türlü zararlı alışkanlık ve kirletici arzular üzerine zafer kazanmasını sağlayan ilkenin gücünü kendi hayatında göstererek yardımcı olabilir. Onun hayatında ilahi bir gücün çalışması görülmelidir. Eğer o bu konuda başarısız olursa sözleri ne kadar güçlü ve ikna edici olursa olsun onun etkisi kötülüğü anlatacaktır. Kötü alışkanlıkları yüzünden ahlaki açıdan çökmüş hale gelen birçok kişi tıbbi tavsiye ve tedavi arıyor. Onlar ezilmiş, zayıf ve yaralıdır, akılsızlıklarını ve galip gelme konusunda yetersizliklerini hissediyorlar. Böyle durumda olanların etraflarında bulunanları onları bu hale getiren düşünce ve hisleri devam ettirmeye teşvik edecek hiçbir şeyleri olmamalı. Onların paklığın, yüce ve asil düşüncenin atmosferini solumaya ihtiyacı vardır. Onlara doğru bir örnek vermesi gerekenlerin kendilerinin zararlı alışkanlıklarla esir edilmiş olmaları ne kadar korkunç bir sorumluluktur. Onların etkileri ayartmalara fazladan bir güç sağlamaktadır! Doktor ve Ölçülü Olma Çalışması Ruhunu ve bedenini tütün ve alkollü içecek ile mahveden bir çok kişi doktora gelmektedir. Sorumluluğu konusunda dürüst olan bir doktor bu hastalara hastalıklarının sebebini göstermek zorundadır. Fakat kendisi tütün ve alkol kullanıyorsa söylediği sözlerin ne ağırlığı olacaktır? Hastanın önünde kendi bağımlılığının bilincinde olarak hastanın yaşamındaki

DOKTOR, BİR EĞİTİMCİ

| 95

sorunlu bölgeyi çekinmeden hastaya gösterebilecek mi? Bu şeyleri kendisi kullanırken gençleri onların zararlı etkileri hakkında nasıl ikna edebilir? Bir doktor kendisi kötü bir alışkanlığa kendisi müsamaha gösterirken nasıl toplumda saflığın ve kişisel kontrolün bir örneği olabilir, nasıl ılımlılık davasında etkili bir işçi olabilir? Nefesi tütün ve alkol kokusu ile dolu iken nasıl hasta ve ölmekte olanların yatağının başında kabul edilebilir bir hizmet sunabilir? Narkotik zehirleri kullanıp sinirlerini bozarken ve kafasını dumanlarken nasıl yetenekli bir doktor olduğuna güvenilebilir? Onun için çabucak hastalığı kavramak ve hastayı sağlığına kavuşturmak ne kadar da imkânsız! Eğer kendi varlığını kapsayan yasaya uymuyorsa, eğer aklın ve bedenin sağlamlığı yerine bencil zevkini seçiyorsa, bununla insanların hayatlarının sorumluluğunun emanet edilmesi konusunda kendisinin yetersiz olduğunu ilan etmiyor mu? Yine de yetenekli ve işine sadık bir doktorun tecrübelerinde genelde hayal kırıklığı ve yenilgi görülebilir. Sıklıkla başarılı olmasını beklediği işi başarısızlığa uğrayabilir. Hastanın sağlığı geri kazanılsa da kendilerine ve dünyaya gerçek bir fayda getirmeyebilir. Birçoğu sadece hastalıklara sebep olan bağımlılıkları tekrarlamak için sağlığına kavuşuyorlar. Önceki gibi hevesle tekrar kişisel bağımlılıklarına ve aptallıklarına dalabilirler. Doktorun onlar için yaptıkları boşa gitmiş bir çaba gibi gözükebilir. Mesih aynı şeyleri tecrübe etti, fakat acı çeken canlar için çabalamaktan vazgeçmedi. Temizlenen on cüzamlıdan sadece birisi armağan için teşekkür etti ve o bir yabancı ve bir Samiriyeli’ydi. Bir kişinin hatırına Mesih on kişiyi iyileştirdi. Eğer doktor Kurtarıcı’nın ulaştığından daha iyi bir başarıya ulaşamadıysa, Başhekim’den bir ders almasını sağlayın. Mesih için şöyle yazılıdır: “Umudunu, cesaretini yitirmeyecek.” “Canını feda ettiği için gördükleriyle hoşnut olacak.” Yeşaya 42:4; 53:11.

96 |

ŞİFA HİZMETİ

Fakat bir kişi bile O’nun lütfunun müjdesini kabul edecek olsaydı, Mesih onu kurtarmak için zahmet dolu ve alçakgönüllü yaşamını ve utanç verici ölümünü seçerdi. Eğer bizim çabalarımızla bir insan bile kaldırılsa ve Rab’bin avlularında parlamak üzere yükseltilse, sevinmek için bir sebebimiz olmaz mı? Doktorun görevleri ağır ve yorucudur. Onları başarılı bir şekilde yapması için güçlü bir yapıya ve sağlam bir sağlığa sahip olmalıdır. Güçsüz ve hasta bir adam, doktorun çağrılmış olduğu yıpratıcı iş vakalarına dayanamaz. Mükemmel iradeye sahip olmayan biri çeşitli hastalıklarla baş etmede yeterli hale gelemez. Sıklıkla uykudan yoksun, hatta yemek yemeyi ihmal ederek, sosyal eğlencelerden ve dini ayrıcalıklardan büyük oranda eksik kalan doktorun hayatı devamlı bir gölge altında gibidir. Gördüğü istirahatler, muhtaç ölümlülerin yardım araması, muhtaçlar ile iletişim onların kalbini hasta eder ve neredeyse insanlığa güvenlerini yok eder. Hastalık ve ölüm ile mücadelede harcanan tüm enerji dayanma limitine ulaşmaktadır. Bu korkunç gerginliğin tepkisi, karakteri aşırı derecede sınamaktadır. O anda ayartma, en büyük güce sahiptir. Bir çok diğer hizmete çağrılanlardan doktorun daha fazla iradeye, ruhun paklığına ve göğe tutunan bir imana ihtiyacı vardır. Diğerlerinin ve kendisinin iyiliği için fiziksel yasaları ihmal edemez. Fiziksel alışkanlıklarda umursamazlık ruhsal alışkanlıklarda umursamazlığa meyillendirir. Her şart altında doktorun tek güvencesi ilkeli hareket etmek ve sadece Tanrı’da bulunan bir amacın sağlamlığı ile güçlenmek ve yükselmektir. Kendisi O’nun ahlaki karakterinin mükemmelliği ile yaşamalıdır. Her gün, her saat, her dakika görünmeyen dünyanın bakış açısıyla yaşamalıdır. Musa’nın yaptığı gibi, o da, “Görünmez Olan’ı görür gibi” dayanacaktır. İbraniler 11:27. Doğruluğun kökleri imanlı bir yaşamdadır. Hiç kimse ya-

DOKTOR, BİR EĞİTİMCİ

| 97

şamı Mesih ile birlikte Tanrı’da saklı olmadıkça diğer insanlar önünde pak ve güçlü bir yaşam sürdüremez. İnsanlar arasında iş ne kadar büyükse, kalbin gök ile paylaşım içinde olması o kadar yakın olmalıdır. Görevlerinin aciliyeti arttıkça ve sorumlulukları büyüdükçe doktorun ilahi güce ihtiyacı da büyür. Ebedi şeyler üzerine derin düşünmek için geçici şeylerden zaman ayrılmalı. Onu gücün Kaynağı’ndan ayırmak için üzerine baskı yapan gaspçı bir dünyaya karşı direnmelidir. Diğer insanlardan daha fazla dua ile ve Kutsal Yazılar’ı çalışarak kendisini Tanrı’nın kalkanının altına yerleştirmelidir. Tanrı’nın vasıflarını nefiste açığa vuran gerçek, doğruluk ve merhamet ilkeleriyle saatlik temas ve bilinçli birliktelik içinde yaşamalıdır. Sadece Tanrı’nın sözünün kabul edildiği ve itaat edildiği seviyeye kadar onun gücü ile etkileyecek, onun yaşamı ile her hareketin kökenine ve karakterin her aşamasına dokunacaktır. O her türlü düşünceyi paklayacak, her arzuyu düzenleyecektir. Tanrı’nın sözünü güvenceleri yapan adamlar gibi benliklerini terk edecekler ve güçlü olacaklar. Kendilerini bağlayan tüm şeyleri kirlenmekten özgür bir atmosfere kaldıracaklar. İnsan Tanrı ile paydaş olduğu zaman putperest bölgelerin kirliliği ortasında Yusuf ve Daniel’i korumuş olan o şaşmaz amaç onun yaşamını lekesiz temizlikte bir hayat haline getirecektir. Onun giyindiği karakter lekesiz olacaktır. Onun yaşamında Mesih’in ışığı sönmeyecektir. Parlak Sabah Yıldızı onun üzerinde değişmez bir yücelikle ve sebatla parlayarak belirecektir. Böyle bir hayat toplumda gücün bir unsuru olacaktır. Kötülüğe karşı bir bariyer, ayartılana bir muhafız, zorluklar ve hayal kırıklıkları ortasında doğru yolu arayanlara rehberlik eden bir ışık olacaktır.

3. BÖLÜM

TIBBİ HİZMETKÂRLAR VE İŞLERİ

“Birçok halkın arasında RAB’bin gönderdiği çiy gibi olacaklar”

9 ÖĞRETME VE İYİLEŞTİRME

M

esih on iki öğrenciyi ilk müjdecilik turuna gönderdiği zaman onlara şöyle emretti, “Gittiğiniz her yerde Göklerin Egemenliği’nin yaklaştığını duyurun. Hastaları iyileştirin, ölüleri diriltin, cüzamlıları temiz kılın, cinleri kovun. Karşılıksız aldınız, karşılıksız verin.” Matta 10:7, 8. Daha sonra Yetmişler’i yolladığında şöyle dedi: “Bir kente girdiğinizde… Orada bulunan hastaları iyileştirin ve kendilerine, ‘Tanrı’nın Egemenliği size yaklaştı’ deyin.” Luka 10:8, 9. Mesih’in varlığı ve gücü onlarla birlikteydi, “Yetmişler sevinç içinde döndüler. “Ya Rab” dediler, “Senin adını andığımızda cinler bile bize boyun eğiyor.” 17. ayet. Mesih göğe yükseldikten sonra aynı iş devam etti. O’nun hizmetinin görünümü devam etti. “Yeruşalim’in çevresindeki kasabalardan da kalabalıklar geliyor, hastaları ve kötü ruhlardan acı çekenleri getiriyorlardı. Bunların hepsi iyileştirildi.” Elç. 5:16. “Öğrencileri de gidip Tanrı sözünü her yere yaydılar. Rab onlarla birlikte çalışıyor, görülen belirtilerle sözünü doğruluyordu.” “Filipus, Samiriye Kenti’ne gidip oradakilere Mesih’i tanıtmaya başladı. Filipus’u dinleyen ve gerçekleştirdiği belir-

102 |

ŞİFA HİZMETİ

tileri gören kalabalıklar, hep birlikte onun söylediklerine kulak verdiler. Birçoklarının içinden kötü ruhlar … çıktı; birçok felçli ve kötürüm iyileştirildi. Ve o kentte büyük sevinç oldu.” Markos 16:20; Elç. 8:5-8. Öğrencilerin İşi Adını taşıyan Müjde’nin yazarı Luka bir tıbbi hizmetkârdı. Kutsal Kitap’ta “sevgili hekim” diye geçer. Koloseliler 4:14. Elçi Pavlus onun bir doktor olarak yeteneğini duymuştu ve Rab’bin özel bir iş emanet ettiği biri olarak onu arayıp buldu. Onunla iş birliği yaptı ve Luka bir zaman için onunla bir yerden başka bir yere seyahat etti. Bir zaman sonra Pavlus Luka’yı Makedonya Filipi’de bıraktı. Luka orada birkaç yıl daha hem bir doktor hem de bir müjde öğretmeni olarak hizmet etti. İşinde bir doktor olarak hastalara hizmet etti ve Tanrı’nın iyileştirici gücü hasta olanların üzerine gelsin diye dua etti. Böylece müjde mesajı için yol açılıyordu. Luka’nın bir doktor olarak başarısı putperestler arasında Mesih’i vaaz etmesi için birçok fırsat kazandırdı. Öğrencilerin çalıştığı gibi bizim de çalışmamız ilahi plandır. Fiziksel iyileştirme müjde işi ile bağlantılıdır. Müjde işinde öğretme ve iyileştirme asla ayrılamaz. Öğrencilerin işi müjde hakkında bilgi yaymaktı. Onların adandığı iş Mesih’in insanoğluna getirdiği iyi haberi tüm dünyaya duyurmaktı. Kendi zamanlarındaki insanlar için onlar bu işi tamamladılar. Göğün altındaki her ulusa müjde bir nesil içinde götürülmüştü. Müjdenin dünyaya duyurulması Tanrı’nın O’nun adını taşıyanlara vermiş olduğu işti. Dünyanın günahı ve sefilliği için tek çare müjdedir. Tanrı’nın lütfunun mesajının tüm insanlık tarafından bilinmesini sağlamak onun iyileştirici gücünü bilenlerin ilk işidir. Mesih öğrencilerini müjde mesajıyla gönderdiği zamanda, Tanrı’ya ve O’nun sözüne iman neredeyse bu dünyadan ayrılmıştı. Yehova hakkında bir bilgiye sahibi olduklarını iddia

ÖĞRETME VE İYİLEŞTİRME

| 103

eden Yahudi insanlar arasında O’nun sözü gelenekler ve insan kurguları uğruna bir kenara itilmişti. Bencilce hırslar, gösteriş sevgisi, kazanma hevesi insanların düşüncelerini zaptetmişti. Tanrı’ya saygı kalmadığı gibi insana da saygı kalmamıştı. Bencillik yöneten ilkeydi ve Şeytan iradesini sefil ve düşmüş insanlık içinde çalıştırdı. Şeytani güçler insana sahip olmuştu. Tanrı’nın içinde yaşaması için yaratılan insan bedenleri cinlerin barınağı haline gelmişti. Hisler, sinirler, insanların organları doğaüstü güçler tarafından rezil arzuların düşkünlüğü içinde kullanılıyordu. Cinlerin damgası insanların yüzlerine basılmıştı. İnsanların yüzü insanları ele geçirmiş olan cinlerin ordusunun ifadesini yansıtıyordu. Bugün dünyanın durumu nasıl? Mesih’in günlerinde gelenek ve rabbicilik ile yapıldığı gibi Kutsal Kitap’a iman, günümüzün yüksek derecede eleştiri ve yorumlarıyla yok edilmiyor mu? O zaman olduğu gibi açgözlülük, hırs ve zevke düşkünlük insanların kalbine güçlü bir şekilde tutunmuş değil mi? Hristiyan olduklarını iddia edenlerin dünyası, hatta Mesih’e ait olduklarını iddia eden kiliselerin nasıl da çok azı Hristiyan ilkelerle yönetiliyor. İşte, sosyal hayatta, evde ve dini çevrelerde nasıl da çok azı Mesih’in öğretilerini günlük yaşamın kuralı haline getiriyor. “Doğruluk bizden uzak duruyor… Dürüstlük aramıza girmez oldu. Kötülükten çekinen”in soyulduğu doğru değil mi? Yeşaya 59:14, 15. Bizler aklı başında, Tanrı’dan korkan insanların her yerde dehşete kapıldıkları bir “suç salgınının” ortasında yaşıyoruz. Hüküm süren yolsuzluk, insan kaleminin tanımlama gücünün ötesindedir. Her gün politik savaşın, rüşvetin ve sahtekarlığın yeni ifşalarını getirmektedir. Her gün yürek burkucu şiddet ve yasa tanımazlığın, insani acılara kayıtsızlık, insan yaşamının vahşice ve zalimce yıkımının kayıtlarını doğurmaktadır. Her gün çılgınlığın, cinayetin ve intiharın artışına tanık olmaktadır. Şeytani güçlerin insanlar arasında aklı dağıtmak

104 |

ŞİFA HİZMETİ

ve bozmak, vücudu kirletmek ve yok etmek için artan bir aktiviteyle çalıştığından kim şüphe duyabilir? Dünya bu kötülüklerle dolu iken müjde çoğunlukla çok önemsiz şekillerde paylaşılmakta olup, böylece insanların düşünceleri veya yaşamları üzerinde çok az etki yaratmaktadır. Her yerde sahip olmadıkları şeyler için ağlayan yürekler vardır. Kendilerine günah üzerine güç verecek bir gücü, onları kötülüğün bağlarından kurtaracak bir gücü, sağlık, yaşam ve huzur verecek bir gücü arzu etmektedirler. Tanrı’nın sözünün gücünü daha önce tecrübe etmiş olanlar, Tanrı’yı tanımayan yerlerde duruyorlar ve ilahi mevcudiyeti arzulamaktadırlar. Dünyanın bugün on dokuz yüzyıl önce ihtiyacı olan şeye ihtiyacı vardır: Mesih’in ifşasına. Büyük bir reform işi gerekmektedir ve ancak Mesih’in lütfu yoluyla fiziksel, zihinsel ve ruhsal iyileştirme işi tamamlanabilir. Mesih’in metodu sadece insanlara ulaşmada gerçek başarı sağlayabilir. Kurtarıcı onların iyiliğini isteyen biri olarak aralarına karıştı. Onlara sempati gösterdi, ihtiyaçlarını giderdi ve onların güvenini kazandı. Ardından onlara, “ardımdan gelin” dedi. Kişisel çaba ile insanlara yaklaşmaya ihtiyaç vardır. Eğer vaaza daha az, kişisel hizmete daha çok zaman ayrılsaydı daha büyük sonuçların elde edileceği görülürdü. Fakirler rahatlatılmalı, hastalar ile ilgilenilmeli, acı çekenler ve yaslılar teselli edilmeli, cahiller eğitilmeli, tecrübesiz olanlara danışmanlık yapılmalıdır. Bizler ağlayanlar ile ağlamalı ve sevinenlerle sevinmeliyiz. İnancın gücü, duanın gücü, Tanrı sevgisinin gücü ile birlikte yapılan bu iş meyvesiz olmayacaktır, olamayacaktır. Her zaman hatırlamalıyız ki, tıbbi hizmetkârlığın hedefi günah nedeniyle hasta erkek ve kadınlara dünyanın günahını ortadan kaldıran Çarmıh’taki Adam’ı göstermektir. O’na bakarak O’nun benzerliğine dönüştürüleceklerdir. Acı çekenleri ve hastaları İsa’ya bakmaya ve yaşamaya cesaretlendirmeliyiz. Bedenin ve ruhun hastalığının hayal kırıklığı getirdiği insan-

ÖĞRETME VE İYİLEŞTİRME

| 105

ların önünde işçiler Mesih’i, Büyük Doktor’u göstermelidirler. Onlara hem fiziksel hem de ruhsal hastalıklarını iyileştirebilecek Kişi’yi gösterin. Onlara hastalıklarını hissederek etkilenen Kişi hakkında konuşun. Onları sonsuz yaşama sahip olabilmeleri için Kendi hayatını veren Kişi’nin koruması altına girmeleri için cesaretlendirin. O’nun sevgisi hakkında konuşun ve O’nun kurtarıcı gücü hakkında konuşun. Bu, tıbbi hizmetin yüksek sorumluluğu ve değerli ayrıcalığıdır. Genellikle kişisel hizmet bunun için yol hazırlar. Tanrı genellikle fiziksel olarak acı çekenleri rahatlatma çabalarımız aracılığıyla kalplere ulaşır. Tıbbi hizmet işi genelde müjde işi için öncüdür. Söz hizmetinde ve sağlık hizmeti işinde müjde vaaz edilmeli ve uygulanmalıdır. Neredeyse her toplumda Tanrı’nın sözünün vaaz edildiğini duymayan veya herhangi bir dini ibadete katılmayan çok sayıda insan var. Eğer onlara müjde aracılığıyla ulaşılmış olsaydı, müjde evlerine taşınmış olurdu. Genellikle fiziksel ihtiyaçlarının dindirilmesi onlara yaklaşabilmenin tek yoludur. Hastalarla ilgilenen ve güçsüz durumdakilerin sıkıntılarını gideren müjdeci hemşireler onlarla birlikte dua etmek, Tanrı’nın sözünü onlara okumak ve Kurtarıcı hakkında konuşmak için birçok fırsat bulacaklardır. Tutkuların düşürdüğü arzuları kontrol etmek için irade gücüne sahip olmayanlarla birlikte ve onlar için dua edebilirler. Yenilmişlerin ve ümidini kaybetmişlerin yaşamlarına bir umut ışığı getirebilirler. Onların çıkar gözetmeyen nazik davranışlarında ortaya konan özverili sevgileri bu acı çeken kişilerin Mesih’in sevgisine inanmalarını kolaylaştıracaktır. Birçok kişi Tanrı’ya inanmıyor ve insana güvenmiyor. Fakat şefkat ve yardım hareketlerine değer veriyor. Birinin dünyasal övgü veya ödül beklentisi olmadan evlerine geldiğini, hastalara hizmet ettiğini, açları doyurduğunu, çıplağı giydirdiğini, üzgünü teselli ettiğini ve nazikçe herkese işçisinin bir elçi ol-

106 |

ŞİFA HİZMETİ

duğunu, İsa’nın sevgisini ve şefkatini gösterdiğini gördüklerinde yüreklerine dokunulur. Minnettarlık ortaya çıkar. İman alevlenir. Tanrı’nın onlarla ilgilendiğini görürler ve O’nun sözü açıldığı zaman dinlemeye hazır hale getirilirler. İster yabancı bir ülkedeki hizmette ister kendi ülkesinde, hem erkekler hem kadınlar eğer hastalara hizmet etmeyi başarabilirlerse, insanlara ulaşmak için çok daha fazla hazırlığa erişecekler ve görecekler ki etkileri çok fazla artacaktır. Kadınlar imanlı olmayan insanların bölgelerine hizmet etmek için gittiklerinde diğer tüm kapılar kapalıysa bu şekilde o bölgenin kadınlarına müjdeyi iletmek için fırsat bulabilirler. Tüm müjde işçileri acıyı oldukça azaltabilecek ve hastalıkları iyileştirebilecek basit tedavileri uygulamayı bilmelidirler. Sağlık İlkelerini Öğretmek Müjde işçileri de sağlıklı yaşam ilkeleri hakkında eğitim verebilmelidir. Her yerde hastalıklar var ve birçoğu sağlık yasalarına dikkat edilerek önlenebilir. İnsanların sağlık ilkelerinin hem bu yaşam hem de gelmekte olan yaşamdaki faydalarını görmeleri gerekir. İnsan bedeninin Yaratıcıları tarafından, O’nun yaşayacağı yer olarak doldurulacağı konusundaki sorumlulukları ve onların sadık vekilharçlar olarak beden üzerine sorumlulukları hakkında uyarılmalılar. Kutsal Yazılar’ın sözlerinde iletilen gerçek ile etkilenmeliler: “Çünkü biz yaşayan Tanrı’nın tapınağıyız. Nitekim Tanrı şöyle diyor: Aralarında yaşayacak, aralarında yürüyeceğim. Onların Tanrısı olacağım, onlar da benim halkım olacak.” 2. Korintliler 6:16. Binlerce insanın zararlı ilaçların kullanımının yerini alacak hastalıkları basitçe iyileştirme yolları hakkında eğitime ihtiyacı var ve bunu memnuniyetle kabul edeceklerdir. Beslenme reformu hakkında büyük bir eğitim ihtiyacı var. Yanlış beslenme alışkanlıklarının ve sağlıksız besin tüketmenin aşırılık, suç ve dünyayı lanetleyen sefaletteki sorumluluğu az değildir.

ÖĞRETME VE İYİLEŞTİRME

| 107

Sağlık ilkelerini öğretirken büyük reform hedefini aklınızın ucunda tutun. Onun amacı bedenin, zihnin ve ruhun en yüksek şekilde gelişimini güvence altına almaktır. Tanrı’nın yasaları olan doğa yasalarının bizim iyiliğimiz için düzenlendiğini gösterin. O yasalara itaat bu yaşamda mutluluk sağlar ve gelecek olan yaşama hazırlık için yardım eder. İnsanları doğanın işlerindeki Tanrı’nın sevgisinin ve bilgeliğinin ortaya konuşunu çalışmaya yönlendirin. Onları harika bir organizma olan insan vücudunun sistemi ve onu yöneten yasalar hakkında araştırmaya yönlendirin. Tanrı’nın sevgisinin kanıtlarını idrak edenler, O’nun yasasının bilgeliğinden ve faydalarından ve onlara itaatin sonuçlarından bir şeyler anlayanlar sorumluluklarını ve yükümlülüklerini tüm farklı yönleriyle dikkate alacaklardır. Sağlık yasalarına itaate bir fedakârlık veya benliğin reddi meselesi gibi bakma yerine gerçek, paha biçilmez bir bereket olarak bakacaklardır. Her müjdeci sağlıklı yaşam ilkeleri eğitimi vermenin kendisine verilen işin bir parçası olduğunu düşünmelidir. Bu işe büyük bir ihtiyaç vardır ve dünya buna açıktır. Her yerde kişisel çaba yerine organizasyonların işlerine bir eğilim var. İnsan aklı bir araya toplanmaya, merkezileşmeye, büyük kiliseler ve kurumlar kurmaya eğilimli. Kalabalıklar, hayır işlerini kurumlara ve organizasyonlarına bırakıyorlar. Dünya ile bağlantılarını kesiyorlar ve kalpleri giderek soğuyor. Bencilleşiyor ve duyarlılıklarını kaybediyorlar. Ruhlarındaki Tanrı ve insan sevgisi ölüyor. Mesih, takipçilerine kişisel bir iş teslim eder. Bu iş vekalet yoluyla yapılamaz. Hasta ve fakirlere hizmet etmek, kaybolanlara müjdeyi vermek komitelere veya yardım kuruluşlarına bırakılmamalıdır. Kişisel sorumluluk, kişisel çaba, kişisel fedakârlık, müjdenin gereğidir. Mesih, “Çıkıp yolları ve çit boylarını dolaş, bulduklarını gelmeye zorla da evim dolsun” diye emretti. O, insanları yararlanmak isteyenlerle buluşturur. “Barınaksız yoksulları

108 |

ŞİFA HİZMETİ

evinize al[ın], çıplak gördüğünüzü giydir[in].” “Ellerini hastaların üzerine koyacaklar ve hastalar iyileşecek” diyor. Luka 14:23; Yeşaya 58:7; Markos 16:18. Doğrudan temas aracılığıyla, kişisel hizmet aracılığıyla, müjdenin bereketleri iletilmelidir. Tanrı eski zamanlarda halkını aydınlatırken, özellikle bir sınıf aracılığıyla çalışmadı. Daniel bir Yahuda prensiydi. Yeşaya da soylu bir aileden geliyordu. Davut bir çoban çocuktu, Amos bir sığır çobanıydı, Zekeriya Babil’de bir esir, Elişa bir çiftçiydi. Rab peygamberleri ve prensleri, soyluları ve alt sınıftan olanları temsilcileri olarak seçti ve onlara dünyaya verilecek doğruları öğretti. O’nun lütfunun iştirakçisi olan herkese Rab başkaları için bir görev verir. Kişisel olarak yerimizden “Ben! Beni gönder” demeliyiz. Yeşaya 6:8. Sorumluluk, sözün hizmetkârı, müjdeci hemşire, Hristiyan doktor, bireysel imanlı, tacir veya çiftçi, fikir işçisi veya tamirci olmasına bakmaksızın herkesin üzerindedir. Kurtuluşlarının müjdesini insanlara göstermek bizim işimizdir. Dahil olduğumuz her girişim bu sonu amaçlamalıdır. Kendilerine verilen işleri yapmaya başlayanlar sadece başkaları için bir bereket olmayacaklar, fakat kendileri de bereketleneceklerdir. Görevin iyi yapılmış olması bilinci kendi ruhları üzerinde bir etki–tepki yaratacaktır. Ümitsizler ümitsizliklerini unutacak, zayıf olan güçlü, cahil olan akıllı olacak ve hepsi kendilerini çağıran Kişi’de sadık bir yardımcı bulacaklardır. Mesih’in kilisesi hizmet etmek için organize edilmiştir. Onun sloganı hizmettir. O’nun üyeleri, kurtuluşlarının Komutanı altında mücadele için eğitilen askerlerdir. Hristiyan hizmetkârlar, doktorlar, öğretmenler birçoğunun fark ettiğinden daha geniş bir göreve sahiptirler. Onlar insanlara sadece hizmet etmekle kalmayıp, onlara hizmet etmeyi de öğretmelidirler. Sadece doğru ilkeleri öğretmeyip, dinleyicilere bu ilkeleri uygulatmayı da öğretmeliler. Yaşanmayan ve

ÖĞRETME VE İYİLEŞTİRME

| 109

uygulanmayan gerçek onun yaşam verici gücünü, iyileştirme değerini kaybeder. Onun bereketleri ancak paylaşıldıkça muhafaza edilebilir. Tanrı için hizmetimizin monotonluğu kırılmalıdır. Kilisenin her bir üyesi Efendi’nin herhangi bir hizmet dalı ile meşgul olmalıdır. Bazıları diğerleri kadar yapamayabilir, fakat herkes dünyamızı alt eden hastalık ve üzüntülerin gelgitlerini azaltmak için elinden gelenin en iyisini yapmalıdır. Birçokları, eğer nasıl başlayacakları konusunda öğretilmiş olsaydılar, çalışmaya gönüllü olurlardı. Eğitilmeye ve teşvik edilmeye ihtiyaçları var. Her kilise Hristiyan işçiler için bir eğitim okulu olmalıdır. Onun üyeleri, nasıl Kutsal Kitap okuması verilmesi hakkında, nasıl Sebt okulu sınıflarını yönetme ve öğretme hakkında, fakirlere en iyi şekilde nasıl yardım edilmesi ve hastalar ile nasıl ilgilenilmesi konusunda, imansızlar için nasıl çalışılması konusunda eğitilmelidir. Sağlık okulları, aşçılık okulları ve Hristiyan yardım işlerinin çeşitli dalları hakkında sınıflar olmalıdır. Sadece öğretim değil, fakat tecrübeli öğretmenlerin kontrolünde gerçek iş olmalıdır. Öğretmenlerin insanlar arasında çalışmayı yönlendirmesini sağlayın ve diğerleri onlarla birlikte, onların örneklerinden öğreneceklerdir. Bir örnek birçok öğretiden çok daha değerlidir. Herkesin kendi fiziksel ve zihinsel güçlerini yeteneklerinin en üstüne geliştirmelerini sağlayın ki, O’nun takdiri onları çağırdığında Tanrı için çalışabilsinler. Ruhsal mükemmellik için onları seçmiş olan Mesih’ten Pavlus ve Apollo’ya gelmiş aynı lütuf, bugün adanmış Hristiyan müjdecilere verilecektir. Tanrı, çocuklarının zekâ ve bilgiye sahip olmalarını ister ki, O’nun yüceliği dünyamızda şaşmaz bir netlik ve güç ile ortaya konabilsin. Tanrı’ya adanmış eğitimli işçiler daha çeşitli yollarla hizmet edebilirler ve eğitimli olmayanlardan daha kapsamlı işler başarabilirler. Düşüncelerinin disiplini onları avantajlı bir ko-

110 |

ŞİFA HİZMETİ

numa getirir. Fakat büyük yetenekleri olmayan veya kapsamlı bir eğitim almamış olanlar da diğer insanlara kabul edilebilir bir hizmet sunabilirler. Tanrı kullanılmaya gönüllü insanları kullanacaktır. En zeki veya en yetenekli kişilerin, en büyük ve en uzun süreli sonuçları üreteceği anlamına gelmez. Gökten mesajı duymuş olan kadın ve erkeklere ihtiyaç vardır. En etkili işçiler davete icap etmiş olanlardır, “Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin.” Matta 11:29. Gönülden müjdecilere ihtiyaç var. Kalbine Tanrı’nın dokunduğu kişiler, O’nun sevgisini hiç bilmeyenler için büyük bir istekle dolarlar. Onların durumu onun için kişisel bir dert olur. Göğün esinlendiği ve gönderdiği haberci hayatını eline alarak meleklerle birlikte çalışabileceği bir işi yapabilmek için harekete geçer. Tanrı’nın büyük idrak yetenekleri verdiği kişiler bu armağanları bencilce bir şekilde kullanırsa bir deneme süresi sonunda kendi yollarına gitmeleri için terk edileceklerdir. Tanrı kendisine çok fazla bağışlanmamış gibi görünen, kendine çok fazla güvenmeyen kişileri alarak onları güçlendirecektir. Çünkü onlar kendiliklerinden yapamayacakları şeyleri yapmak için O’na güvenirler. Tanrı tüm kalple yapılan hizmeti kabul edecektir ve eksikleri O Kendisi tamamlayacaktır. Rab yardımcı işçileri olarak çoğu kez az bir eğitim şansına sahip olmuş kişileri seçmiştir. Bu insanlar güçlerini en özenli bir şekilde kullanmışlardır ve Rab O’nun işine sadakatlerinden, gayretlerinden ve bilgiye susamışlıklarından dolayı onları ödüllendirmiştir. Onların gözyaşlarına tanık olmuş ve dualarını işitmiştir. O’nun bereketlerinin Babil avlularındaki esirlere gelmesi gibi bugün de işçilerine bilgelik ve bilgi vermektedir. Okul eğitimi eksik, sosyal pozisyonu düşük insanlar Mesih’in lütfu aracılığıyla bazen inanılmaz bir şekilde O’nun için canlar kazanmada başarılı olmuşlardı. Başarılarının sırrı Tanrı’ya karşı güvenleriydi. Harika bir danışman ve muazzam gücü olan Mesih’ten her gün bir şeyler öğrendiler.

ÖĞRETME VE İYİLEŞTİRME

| 111

Böyle işçilerin cesaretlendirilmeleri gerekir. Rab onları daha göz alıcı yetenekleri olanlarla bir araya getirir ki diğerlerinin bıraktıkları boşlukları doldurabilsinler. Ne yapılması gerektiğini görmekteki hızları, ihtiyacı olanlara yardım etmeye hazır oluşları, nazik sözleri ve işleri, aksi taktirde kapalı kalacak olan faydalı kapıları açar. Zorda olanlara yaklaşırlar ve sözlerindeki ikna edici etki, birçok ürkek canı Tanrı’ya çekme gücüne sahiptir. Onların işleri diğer binlercesinin neler yapabileceklerini ortaya koyar, eğer sadece yapsalardı. Daha Kapsamlı Bir Yaşam Hiçbir şey, başkaları için çalışmak kadar kendini feda edici bir gayret uyandırmayacak ve karakteri büyütüp güçlendirmeyecektir. Hristiyan olduğunu söyleyen birçok kişi sadece kendilerini düşünerek kiliseyle bağlantı kurmaya çalışmaktadır. Kilise paydaşlığından ve pastör ilgisinden zevk almayı isterler. Büyük ve zengin kiliselerin üyeleri olurlar ve başkaları için çok az şey yapmaktan memnun olurlar. Böylece onlar kendilerini en değerli bereketlerden mahrum bırakırlar. Birçokları onların tatlı, rahata erdiren ilişkilerinin feda edilmesinden geniş ölçüde yararlanabilir. Hristiyan işinde enerjilerine ihtiyaç olan ve sorumlulukları taşımayı öğrenebilecekleri yerlere gitmeliler. Birbirine yakın çok sayıdaki ağaç sağlıklı ve dayanıklı bir şekilde büyümez. Bahçıvan onları gelişebilsinler diye yeterli boşluk bırakarak eker. Benzer bir iş büyük kiliselerin bir çok üyesine fayda sağlayabilir. Enerjilerinin aktif Hristiyan çabası için kullanılacağı yerlere yerleştirilmelidirler. Onlar başkaları için fedakârca çalışmaktan ayrı kalarak ruhsal yaşamlarını kaybediyorlar, bodur ve etkisiz kalıyorlar. Bazı müjde alanlarına ekilerek güçlü ve dinç olarak büyüyebilirler. Fakat başkalarına yardım etmeye başlamadan önce kimsenin bazı uzak bölgelere çağrılana kadar beklemesine gerek yok. Hizmetin kapıları her yerde açık. Etrafımızdaki her yerde yardımımıza ihtiyacı olanlar var. Dul, yetim, hasta ve ölmekte

112 |

ŞİFA HİZMETİ

olan, kalbi kırık, cesaretini kaybetmiş, cahil ve dışlanmış olanlar her yerde. Bölgemizde yaşayanlar için özel çalışma sorumluluğumuzu hissetmemiz gerekiyor. Dini konularla ilgilenmeyen kişilere en iyi şekilde nasıl yardımcı olabileceğinizi araştırın. Arkadaşlarınızı ve komşularınızı ziyaret ettiğinizde onların geçici gönençleri ile ilgilenirken ruhsal gönençlerine de ilgi gösterin. Onlara günahları affeden Kurtarıcı olarak Mesih’ten bahsedin. Komşularınızı evinize davet edin ve onlarla değerli Kutsal Kitap’tan ve onun gerçeklerini gösteren kitaplardan okuyun. Onları ilahi ve dualarda size katılmaya davet edin. Mesih’in Kendisi söz verdiği üzere bu küçük toplantılarda bulunacaktır ve yüreklere O’nun lütfu ile dokunulacaktır. Kilise üyeleri bu işi yapmak için kendilerini eğitmelidir. Bu iş yabancı ülkelerde karanlıkta kalmış canları kurtarmak kadar önemlidir. Bazıları çok uzaklarda olan canlar için sorumluluk hissederken, evlerinde olan diğer birçok kişi de etraflarında bulunan değerli canlar için sorumluluk hissetsin ve onların kurtuluşu için aynı şekilde gayretle çalışsın. Birçok kişi dar bir yaşam sürmekten pişmandır. Eğer isterlerse kendileri yaşamlarını genişletebilir ve etkili hale getirebilirler. İsa’yı kalben, aklen ve ruhen sevenler ve komşularını kendileri gibi sevenler yeteneklerini ve etkilerini kullanacakları geniş bir alana sahiptirler. Küçük Fırsatlar Kimse daha büyük işler için küçük fırsatları atlamasın. Küçük işleri başarıyla yapabilirsiniz, fakat daha büyük işleri yapmaya kalktığınızda tamamen başarısız olabilir ve cesaretinizi yitirebilirsiniz. Kendi gücünüzle bulduğunuz şeyi yaparken daha büyük işler için kabiliyetinizi geliştireceksiniz. Günlük fırsatları küçümsen ve yakındaki küçük şeyleri ihmal eden birçok kişi meyvesiz ve kurumuş hale geliyor. İnsani yardıma bağlı kalmayın. İnsanların ötesine, Tanrı

ÖĞRETME VE İYİLEŞTİRME

| 113

tarafından kederlerimizi yüklenmek, acılarımızı taşımak ve ihtiyaçlarımızı karşılamak için atanmış olan Kişi’ye bakın. Tanrı’nın Sözü’nü göz önünde bulundurarak nerede yapılacak iş bulursanız orada başlayın ve sağlam bir imanla ilerleyin. Güç ve metanet veren şey, Mesih’in oradaki varlığına imandır. Bencil olmayan bir ilgiyle, özenli bir çabayla, dirayetli bir enerji ile çalışın. Birçok kişinin gitmek istemediği, koşulların zorlu ve cesaret kırıcı olduğu alanlarda fedakârca çalışan işçilerin çabaları sayesinde kayda değer değişiklikler gerçekleştirilmiştir. İnsan gücüne değil, fakat Tanrı’ya güvenerek, sabırla ve azimle çalışmışlar ve O’nun lütfu onları ayakta tutmuştur. Başarılan iyiliğin miktarı bu dünyada asla bilinmeyecektir, fakat yeni ulu yaşamda bereketli sonuçları görülecektir. Kendi Kendini Geçindiren Müjdeciler Birçok yerde kendi kendini geçindiren müjdeciler başarıyla çalışabilir. Elçi Pavlus’un yaptığı, Mesih hakkındaki bilgiyi tüm dünyada yayma işi, kendi kendini geçindiren bir müjdecilikti. Asya ve Avrupa’nın büyük şehirlerinde günlük olarak müjdeyi öğretirken kendisinin ve yoldaşlarının geçimini sağlamak için zanaatkârlık yaptı. Efes’in ihtiyarlarına yaptığı veda konuşmasındaki yaptığı işi gösteren sözleri, her müjde işçisi için çok değerli dersler içermektedir: “… şöyle dedi: … sizinle bulunduğum bütün süre boyunca, nasıl davrandığımı biliyorsunuz. Yararlı olan herhangi bir şeyi size duyurmaktan gerek açıkta gerek evden eve dolaşarak size öğretmekten çekinmedim. Ben hiç kimsenin altınına, gümüşüne ya da giysisine göz dikmedim. Siz de bilirsiniz ki, bu eller hem benim hem de benimle birlikte olanların gereksinmelerini karşılamak için hizmet etmiştir. Yaptığım her işte sizlere, böyle emek vererek güçsüzlere yardım etmemiz ve Rab İsa’nın, ‘Vermek, almaktan daha büyük mutluluktur’ diyen sözünü unutmamamız gerektiğini gösterdim.” Elçilerin İşleri 20:18-35.

114 |

ŞİFA HİZMETİ

Birçok kişi bugün aynı fedakâr ruhla aşılanmış olsaydı benzer bir şekilde iyi bir iş yapabilirdi. İki veya daha fazla kişi birlikte müjdecilik işine başlasın. İnsanları ziyaret etsinler, dua etsinler, ilahi söylesinler, öğretsinler, Kutsal Yazılar’ı açıklasınlar ve hastalara hizmet etsinler. Bazıları kendilerini kitap satarak geçindirebilirler, diğerleri elçiler gibi el emeği ile veya başka alanlardaki işlerde çalışabilirler. İşlerinde ilerledikçe, alçakgönüllülükle tek yardımcılarının Tanrı olduğunu fark ettikçe bereketli bir tecrübe kazanacaklar. Rab İsa onların önünde gider ve zenginler ve fakirlerden destek ve yardım bulurlar. Yabancı ülkelerdeki tıbbi müjdecilik için eğitilmiş olanlar çalışmayı umdukları yerlere gecikmeden gitmeye teşvik edilmeli, insanların arasında çalışmaya başlamalı ve çalışırken dili öğrenmeliler. Çok kısa zamanda Tanrı sözünün basit gerçeklerini öğretmeye kadir olacaklardır. Tüm dünyada lütfun habercilerine ihtiyaç vardır. Hristiyan aileler için karanlık ve yanlış içindeki toplumlara gitme, yabancı alanlara gitme ve oradaki insan kardeşlerinin ihtiyaçlarını öğrenme ve Efendi’nin amacı için çalışma çağrısı vardır. Eğer böyle aileler ruhsal kasvetle örtülmüş insanların olduğu dünyanın karanlık bölgelerine yerleşirse ve Mesih’in yaşamının ışığının onların aracılığıyla parlaması sağlanırsa, ne soylu bir iş başarılmış olur. Bu iş kişisel fedakârlık gerektirir. Birçokları her engelin ortadan kaldırılmasını beklerken yapabilecekleri işler yapılmamış olarak kalıyor ve kalabalıklar umutsuz ve Tanrı’sız ölüyor. Bazıları ticari kazanç veya bilimsel bilgi kazanmak uğruna yerleşim olmayan bölgelere gidecek ve sevinçle fedakârlığa ve zorluğa katlanacaktır. Fakat çok az kişi insan kardeşleri uğruna ailelerini müjdeye ihtiyaç duyulan yerlere taşımaya gönüllü. İnsanlara bulundukları yerlerde, bulundukları pozisyonda veya şartta ulaşmak ve mümkün olan her şekilde onlara yardım etmek, işte bu gerçek hizmettir. Böyle bir çabayla kalpleri kazanabilir ve mahvolmakta olan canlara ulaşmak için bir kapı açabilirsiniz.

ÖĞRETME VE İYİLEŞTİRME

| 115

Tüm işlerinizde Mesih’e bağlı olduğunuzu hatırlayın, büyük kurtarma planının bir parçasısınız. Mesih’in sevgisi yaşamınızdan iyileştirici ve hayat verici bir şekilde akmalıdır. Siz diğerlerini O’nun sevgi çemberine çekmeye çalışırken pak konuşmalarınız, özverili hizmetiniz, neşeli hareketleriniz, O’nun lütfunun gücüne tanıklık edecektir. Dünyaya O’nun en saf ve doğru bir tanıtımını sunun ki, insanlar O’nun güzelliğini görsünler. Başkalarını yanlış olduğunu düşündüğümüz alışkanlıklarına saldırarak değiştirmeye çalışmakta pek fayda yoktur. Böyle bir çaba genelde iyilikten çok zararla sonuçlanır. Mesih Samiriyeli kadınla konuşmasında Yakup’un kuyusunu küçümsemek yerine daha iyi bir şeyi gösterdi. “Eğer sen Tanrı’nın armağanını ve sana, ‘Bana su ver, içeyim’ diyenin kim olduğunu bilseydin, sen O’ndan dilerdin, O da sana yaşam suyunu verirdi,” dedi. Yuhanna 4:10. Konuşmayı, bağışlamak üzere olduğu hazineye getirdi. Kadına sahip olduğundan daha iyi bir şeyi, hatta yaşam suyunu, müjdenin sevinci ve umudunu sundu. Bu, nasıl çalışmamız gerektiği konusunda bir örnektir. İnsanlara sahip oldukları şeylerden daha iyisini, hatta tüm anlayışın ötesine geçen Mesih’in huzurunu sunmalıyız. Onlara Tanrı’nın kutsal yasasını, O’nun karakterinin suretini ve Tanrı’nın onların nasıl birileri olmalarını istediğini söylemeliyiz. Onlara göklerin ölümsüz yüceliğinin dünyanın geçici sevinç ve zevkleri karşısında ne kadar üstün olduğunu gösterin. Kurtarıcı’da bulunan özgürlük ve rahatlık hakkında konuşun. O şöyle dedi, “Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz.” 14. ayet. “İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!” diye haykırarak İsa’yı yüceltin. Yuhanna 1:29. Sadece O kalbin arzularını tatmin edebilir ve ruha huzur verebilir. Dünyadaki tüm insanların içinde reformcular en özverili, en nazik ve en kibar kişiler olmalılar. Onların yaşamlarında

116 |

ŞİFA HİZMETİ

özverili işlerin gerçek iyiliği görülmelidir. Kibarlık göstermede eksiği olan, diğerlerinin cahilce inatçılığına sabırsızlık gösteren, saldırgan bir şekilde konuşan ve düşüncesizce davranan bir işçi bir daha onlara ulaşamayacak şekilde kalplerin kapısını kapatabilir. Çiy ve sakin yağmurların kurumakta olan bitkilerin üzerlerine düşmesi gibi, insanları yanlıştan döndürmeye çalışırken bırakalım sözler de nazikçe dökülsün. Tanrı’nın planı önce kalbe ulaşmalıdır. Gerçeği sevgi ile söylemeli, O’nun yaşamı değiştirecek gücü vereceğine güvenmeliyiz. Sevgi ile söylenen sözü Kutsal Ruh, ruha tatbik edecektir. Bizler doğal olarak benmerkezci ve dik kafalıyızdır. Fakat Mesih’in öğretmeyi istediği dersleri öğrendiğimizde, O’nun doğasına iştirak ederiz, böylece O’nun hayatını yaşarız. Mesih’in mükemmel örneği, başkalarının hislerine ulaşan benzersiz şefkati, ağlayanlarla ağlayışı, sevinenlerle sevinişi, O’nu samimiyetle izleyen herkesin karakteri üzerinde derin bir etkiye sahip olmalıdır. Nazik sözler ve hareketlerle yorgun ayaklar için yolu kolaylaştırmaya çalışacaklar. “Yorgunlara sözle destek olmayı bileyim diye, Egemen RAB bana eğitilmişlerin dilini verdi.” Yeşaya 50:4. Her yanımızda acı çeken ruhlar vardır. Orada, burada, her yerde onları bulabiliriz. Bu acı çeken kişileri arayalım ve kalplerini teselli etmek için vaktinde bir söz söyleyelim. Her zaman merhametin tazeleyici sularının aktığı kanallar olalım. Tüm arkadaşlıklarımızda hatırlamamız gereken bir şey var ki, o da başkalarının yaşamlarında ölümlü gözlerden saklı bölümler olduğudur. Üzücü hatıraların bulunduğu sayfalar meraklı gözlerden özel bir şekilde korunmuştur. Orada günden güne cesareti, güveni ve imanı zayıflatan üzücü durumlarla zorlu mücadeleler, belki de ev hayatındaki problemlerin uzun bir listesi kayıtlı. Büyük tuhaflıklarda yaşam savaşını sürdürenler belki de sadece sevgi dolu bir çabaya mâl olacak küçük dikkatler aracılığıyla güçlendirilebilir ve cesaretlendirile-

ÖĞRETME VE İYİLEŞTİRME

| 117

bilirler. Böyle güçlü, yardımsever, gerçek bir arkadaşın elini tutmak, onlar için altından veya gümüşten daha değerlidir. Nezaket sözleri meleklerin gülüşü gibi kabul edilir. Yoksullukla mücadele eden, düşük ücretlerle zor işlere mecbur edilmiş ve ancak yaşamın en basit ihtiyaçlarını elde edebilen birçok insan vardır. Yorgunluk ve mahrumiyet, daha iyi şeyler için umutsuzlukla birlikte onların yükünü daha ağır hale getirmektedir. Buna acı ve hastalıklar da eklendiğinde yük neredeyse taşınamaz hale geliyor. Bitkin ve mazlum bir şekilde rahatlama için nereye döneceklerini bilmiyorlar. Zorluklarında, kalp sızılarında ve hayal kırıklıklarında onlara yakınlık gösterin. Bu onlara yardım etmeniz için size yol açacaktır. Onlara Tanrı’nın vaatlerini anlatın, onlarla birlikte ve onlar için dua edin, umut ile onlara ilham verin. Ruh hasta ve cesaretin nabzı düşük olduğunda sevinç ve teşvik sözleri, Kurtarıcı tarafından sanki Kendisi’ne söylenilmiş gibi kabul görür. Yürekler sevindikçe göksel melekler bunu memnuniyetle tasdiklerler. Rab çağlar boyunca insanların ruhunda ilahî kardeşliklerinin bir farkındalığını uyandırmaya çalıştı. O’nun yardımcı işçileri olun. Güvensizlik ve yabancılaşma dünyayı istila ederken, Mesih’in öğrencileri göklerde hüküm süren ruhu ortaya koymalıdır. O’nun konuşabileceği gibi konuşun, O’nun yapacağı gibi yapın. Sürekli olarak O’nun karakterinin tatlılığını ortaya koyun. O’nun tüm öğretilerinin ve insanlara yaklaşımının altında yatan sevginin bolluğunu ortaya koyun. En alçakgönüllü işçiler, Mesih ile iş birliği içinde, titreşimleri dünyanın uçlarında yankılanan tellere dokunabilir ve sonsuz çağlar boyunca sürecek ezgiyi oluşturabilirler. İnsanların neye dönüşebileceğini dünyaya gösterebilmek ve İlahî Olan ile birlik aracılığıyla mahvolmakta olan ruhların kurtuluşlarının tamamlanabileceğini ortaya koyabilmek için göksel varlıklar insani enstrümanlarla iş birliği yapmayı bekle-

118 |

ŞİFA HİZMETİ

mektedirler. Benliği bir yana koyan, Kutsal Ruh’un kalbinde çalışması için alan açan ve tamamıyla Tanrı’ya adanmış yaşam süren bir kişinin kullanışlılığında limit yoktur. Bedenini, canını ve ruhunu O’nun hizmetine adayanların hepsi sürekli olarak yeni bir fiziksel, zihinsel ve ruhsal güç bağışı alacaklardır. Göğün yorulmaz kaynakları emirleri altındadır. Mesih onlara Kendi Ruhu’nun nefesini, Kendi yaşamının canlılığını verir. Kutsal Ruh akılda ve kalpte çalışmak için en yüksek enerjisini ortaya koyar. Kendi yanlışlarımız ve önyargılarımız, karakterimizin bozuklukları, imanımızın küçüklüğü nedeniyle imkânsız gözükmüş olan zaferlere bize verilen lütuf aracılığıyla ulaşabiliriz. Hiçbir şeyden çekinmeden kendisini Rab’bin hizmetine sunan herkese sınırsız sonuçlara ulaşma gücü verilir. Tanrı onlar için harika şeyler yapacaktır. İnsanların düşünceleri üzerinde çalışacak ki, böylece bu dünyada bile onların yaşamlarında gelecek hükümdarlığın vaatlerinin bir gerçekleşmesi görünsün. “Çöl ve kurak toprak sevinecek, Bozkır coşup çiğdem gibi çiçeklenecek. Her yanı çiçeklenip sevinçle coşacak, Sevincini haykıracak. Lübnan’ın yüceliği, Karmel ve Şaron’un görkemi ona verilecek. İnsanlar RAB’bin yüceliğini, Tanrımız’ın görkemini görecek. Gevşek elleri güçlendirin, Pekiştirin çözülen dizleri. Yüreği kaygılı olanlara, “Güçlü olun, korkmayın” deyin, “İşte Tanrınız geliyor! Öç almaya, karşılık vermeye geliyor. Sizi O kurtaracak.”

ÖĞRETME VE İYİLEŞTİRME

| 119

O zaman körlerin gözleri, Sağırların kulakları açılacak; Topallar geyik gibi sıçrayacak, Sevinçle haykıracak dilsizlerin dili. Çünkü çölde sular fışkıracak, Irmaklar akacak bozkırda. Kızgın kum havuza, Susuz toprak pınara dönüşecek. Çakalların yattığı yerlerde Kamış, saz ve ot bitecek. Orada bir yol, bir anayol olacak, “Kutsal yol” diye anılacak, Murdar kişiler geçemeyecek oradan. O yol kurtulmuş olanların yoludur. O yolda yürüyenler, bön kişiler de olsa yoldan sapmayacak. Aslan olmayacak orada, Yırtıcı hayvan o yola çıkmayacak; Orada bulunmayacaklar. Ancak kurtulmuş olanlar yürüyecek o yolda. RAB’bin kurtardıkları dönecek, Sevinçle haykırarak Siyon’a varacaklar. Yüzlerinde sonsuz sevinç olacak. Onların olacak coşku ve sevinç, Üzüntü ve inilti kaçacak. Yeşaya 35:1-10.

10 AYARTILMIŞ OLANLARA YARDIM ETMEK

İ

lk önce biz değil O bizi sevdiği için, “biz daha günahkârken” O bizim için öldü. O bize layık olduğumuz gibi davranmaz. Günahlarımız mahkûmiyeti hak etse de O bizi mahkûm etmez. Yıldan yıla bizim zayıflıklarımızı ve cahilliğimizi, nankörlüğümüzü ve inatçılığımızı taşıdı. Başıboşluğumuza, kalplerimizin sertliğine, O’nun Kutsal Sözü’nü ihmal etmemize rağmen elini halâ bize uzatmaktadır. Lütuf Tanrı’nın layık olmayan insanlığa karşı ortaya koyduğu bir davranıştır. Biz onu aramadık, fakat o bizi aramak için gönderildi. Tanrı lütfunu üzerimize dökmekten keyif alır, layık olduğumuz için değil, bilakis tamamıyla layık olmadığımız için. O’nun lütfunu istememiz için tek iddiamız ona duyduğumuz büyük ihtiyaçtır. Rab Tanrı, İsa Mesih aracılığıyla tüm gün boyunca elini günahkâr ve düşmüş olanları çağırmak için uzatır. O herkesi kabul edecektir. Herkesi bağrına basar. Günahkârların en büyüğünü bağışlayan O’nun yüceliğidir. Güçlü olandan avı O alacak, tutsakları O serbest bırakacak, yarı yanmış odun

122 |

ŞİFA HİZMETİ

parçasını ateşten O alacak. Merhametinin altın zincirini insan sefilliğinin en düşük derinliklerine indirecek ve günahla bozulmuş düşmüş ruhu yükseltecektir. İnsanları Tanrı’ya geri getirebilmek için yaşamını vermiş olan Kişi için her insan sevgi duyulacak bir varlıktır. Suçlu ve çaresizle, Şeytan’ın sanatı ve tuzaklarıyla yok edilmeye mahkûm canlarla bir çobanın koyunlarıyla ilgilenmesi gibi ilgilenilir. Kurtarıcı’nın örneği, ayartılmış ve yanılgıda olanlara hizmetimizin standardı olmalıdır. O’nun bize karşı ortaya koyduğu aynı ilgiyi, şefkati ve sabrı biz de diğerlerine karşı göstermeliyiz. “Sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi sevin.” Yuhanna 13:34. Mesih içimizde yaşarsa, O’nun özverili sevgisini göstermemiz gereken herkese karşı ortaya koymalıyız. Kadınları ve erkekleri şefkat ve yardım ihtiyacı içinde gördüğümüzde “hak ediyorlar mı?” diye sormamalıyız, bilakis “onlara nasıl faydalı olabilirim?” demeliyiz. Zengin ve fakir, yüksek ve düşük, özgür ve tutsak, herkes Tanrı’nın mirasıdır. İnsanı kurtarmak için hayatını veren Kişi her insanı sınırlı hesabı geçmeye değer görür. Çarmıhın gizemi ve yüceliği aracılığıyla O’nun ruha verdiği yaklaşık değeri anlamalıyız. Bunu yaptığımız zaman, insanlar ne kadar alçalmış olsa da, onlara soğuklukla ve aşağılamayla davranılmasının çok pahalıya mal olduğunu hissetmeliyiz. Onların Tanrı’nın tahtına yükseltilmeleri açısından insan kardeşlerimiz için çalışmamızın önemini anlamalıyız. Kurtarıcı’nın benzetmesindeki kayıp para kir ve toz içinde olmasına rağmen hala bir gümüş parçasıydı. Sahibi onu değerinden dolayı aradı. Aynı şekilde, ne kadar günahla alçalmış olsa da her can Tanrı’nın gözünde değerli sayılır. Paranın hâkim olan gücün resmini ve adını üzerinde taşıması gibi, insan da yaratılışında Tanrı’nın suretini ve adını taşıdı. Şimdi günahın etkisiyle bozulmuş ve kararmış olsa da bu yazının izleri her canın üzerinde kalmıştır. Tanrı bu canı iyileştirmek ve

AYARTILMIŞ OL ANL ARA YARDIM ETMEK

| 123

üzerine doğruluk ve kutsallık içindeki Kendi suretini yeniden kazımak ister. Aramızda en güçlü birlik bağı olması gerekirken Mesih ile duygudaşlığa ne kadar az giriyoruz –ahlâkı bozulmuş, suçlu, acı çeken ruhlar, günahlar ve ihlaller içinde ölüme karşı merhamet! İnsanlığa karşı acımasızlık bizim en büyük günahımızdır. Birçokları Tanrı’nın adaletini ortaya koyduklarını düşünürken O’nun şefkatini ve büyük sevgisini sunmakta tümüyle başarısız oluyorlar. Genellikle katılık ve sertlikle karşılaştıkları kişiler denenmelerin stresi altındadır. Şeytan bu canlarla boğuşmaktadır ve sert ve anlayışsız sözler onların cesaretini kırmakta ve onların ayartıcının gücüne av olmasına neden olmaktadır. Düşüncelerle uğraşmak hassas bir meseledir. Ancak kalpleri okuyan Kişi insanları nasıl tövbeye getireceğini bilir. Sadece O’nun bilgeliği kaybolanlara erişmede başarılı olmamızı sağlayabilir. “Senden daha kutsalım,” diye hissederek diklenirseniz, düşünceleriniz ne kadar doğru veya sözleriniz ne kadar gerçek olursa olsun asla kalplere dokunmayacaklardır. Öğreti ve tartışmaların tekrarı bir şey getirmediğinde sözde ve eylemde ortaya konan Mesih’in sevgisi ruha giden yolu elde edecektir. Mesih benzeri şefkate daha çok ihtiyacımız var. Sadece bize hatasız gözükenlere değil, fakat fakirlere, acı çekenlere, mücadele eden canlara, sık sık hataya düşenlere, günah işleyen ve tövbe edenlere, ayartılanlar ve cesareti kırılanlara da şefkat göstermeliyiz. Bizler merhametli Başkahinimiz gibi insan kardeşlerimize onların zaaflarını hissederek, etkilenmiş olarak gitmeliyiz. Mesih’in çağırdıkları dışlanmış olanlar, vergi görevlileri ve günahkârlar, ulusun hor gördüğü kişilerdi ve O’nun sevgi dolu nezaketi ile O’na gelmeye mecbur kaldılar. O’nun asla tasvip etmediği tek sınıf kendini beğenmişlikleriyle kendilerini ayıranlar ve diğerlerine tepeden bakanlardı. Mesih bizlere, “Çıkıp yolları ve çit boylarını dolaş, bulduklarını gelmeye zorla da evim dolsun” diyor. Bu sözlere itaat

124 |

ŞİFA HİZMETİ

ederek yakınlarımızdaki ve çok uzaklardaki imansızlara gitmeliyiz. “Vergi görevlileri ve fahişeler” Kurtarıcı’nın davetini duymalı. O’nun elçilerinin nezaketi ve sabrı aracılığıyla bu davet günahın en derinlerine batmış olanları kaldırmaya zorlayacak bir güce dönüşecektir. Hristiyan motivasyonu Şeytan’ın mahvetmeye çalıştığı canlar için istikrarlı bir amaç, ölmez bir ilgi ve her zaman artan bir ısrar ile birlikte çalışmamızı gerektirir. Kaybolmuşların kurtuluşu için istekli ve özlem dolu bir enerjiyi hiçbir şey soğutmamalıdır. Tanrı’nın sözü boyunca Mesih’e gelmek için kadın ve adamlara yalvarma konusunda nasıl ivedilik ruhunun ortaya konduğunu not edin. İnsanları Kurtarıcı’ya çekmek için her delili sunmalı, sonsuz önemin her güdüsünü zorlamalı, gizli veya açık her fırsatı yakalamalıyız. Tüm gücümüzle onları İsa’ya bakmaya ve O’nun özverili ve fedakâr hayatını kabul etmeye teşvik etmeliyiz. Onların O’nun armağanlarının her birini O’nun ismini yüceltmek için kullanarak Mesih’in yüreğine sevinç vermelerini beklediğimizi göstermeliyiz. Umutla Kurtulmuş “Çünkü bu umutla kurtulduk.” Romalılar 8:24. Düşmüş olanların insan olmaları için çok geç olmadığını hissetmeye yönlendirilmeleri gerekir. Mesih insanlara güvenerek onları onurlandırdı ve böylece onlara saygınlıklarını geri verdi. En dibe batmış olanlara bile saygı ile davrandı. Mesih için düşmanlık, ahlâksızlık ve kirlilik ile bağlantıya geçmek sürekli bir acıydı, fakat O anlayışının şok olduğuna veya saf hislerinin incindiğine dair tek bir söz bile etmedi. İnsanların kötü alışkanlıkları, güçlü ön yargıları ve zorba tutkuları ne olursa olsun onlara merhametli bir şefkat ile yaklaştı. O’nun Ruhu’nu paylaştıkça aynı denenmeler ve zorluklardan geçen, sık sık düşen ve tekrar kalkmak için çabalayan, hayal kırıklıkları ve zorluklarla mücadele eden, anlayış ve yardıma hasret tüm insanları

AYARTILMIŞ OL ANL ARA YARDIM ETMEK

| 125

kardeşlerimiz olarak sayarız. Böylece onları hayal kırıklığına uğratacak veya dışlayacak bir şekilde değil, fakat kalplerinde umut uyandıracak bir şekilde onlara yaklaşırız. Onlar bu şekilde teşvik edilirken güvenle, “Halime sevinme, ey düşmanım! Düşsem de kalkarım. Karanlıkta kalsam bile RAB bana ışık olur… Sonunda davamı savunup hakkımı alacak, beni ışığa çıkaracak, adaletini göreceğim” diyebilirler. Mika 7:8, 9. “Yeryüzünde yaşayan herkesi gözler. Herkesin yüreğini yaratan, yaptıkları her şeyi tartan O’dur.” Mezmurlar 33:14, 15. Denenmede ve yanlışta olanlarla ilgilenirken “Siz de ayartılmamak için kendinizi kollayın” diye bizi uyarıyor. Galatyalılar 6:1. Kendi zayıflıklarımızın farkında olarak diğerlerinin zayıflıkları için merhamet sahibi olmalıyız. “Seni başkasından üstün kılan kim? Tanrı’dan almadığın neyin var ki?” “…tek öğretmeniniz var ve hepiniz kardeşsiniz.” “Sen neden kardeşini yargılıyorsun? Ya sen, kardeşini neden küçümsüyorsun?” “Onun için, artık birbirimizi yargılamayalım. Bunun yerine, hiçbir kardeşin yoluna sürçme ya da tökezleme taşı koymamaya kararlı olun.” 1. Korintliler 4:7; Matta 23:8; Romalılar 14:10, 13. Birisinin yanlışlarının gösterilmesi her zaman aşağılayıcıdır. Kimse gereksiz yere acı verici şekilde kınamamalıdır. Kimse hiçbir zaman paylanarak yola getirilmemiştir, fakat birçokları ötelenmiş ve kalplerinin dönüşüme karşı sertleşmesine neden olunmuştur. Sevecen bir ruh, nazik ve dostça bir davranış günahkârı kurtarabilir ve birçoklarının günahlarını gizleyebilir. Elçi Pavlus hatalı kişiyi paylamanın gerekli olduğunu düşünüyordu, fakat ne kadar da dikkatlice hata yapana onun dostu olduğunu göstermeye çalıştı! Nasıl da endişeyle yaptığının sebebini onlara açıkladı! Onlara acı vermenin kendisine acı çektirdiğini anlamalarını sağladı. Galip gelmek için çabalayanlara karşı güvenini ve anlayışını gösterdi.

126 |

ŞİFA HİZMETİ

“Kederlenesiniz diye değil, size beslediğim derin sevgiyi anlayasınız diye büyük bir sıkıntı ve yürek acısıyla gözyaşları içinde size yazdım,” dedi. 2. Korintliler 2:4. “Mektubumla size acı verdiysem bile pişman değilim. Aslında pişman olmuştum …ama şimdi seviniyorum; acı duymanıza değil, bu acınızın sizi tövbeye yöneltmesine seviniyorum… Bakın bu acılar, Tanrı’nın isteğiyle çektiğiniz bu acılar sizde ne büyük ciddiyet, paklanmak için ne büyük istek yarattı! Sizde ne büyük öfke, korku, özlem, gayret ve suçluyu cezalandırma arzusu uyandırdı! Bu konuda her bakımdan masum olduğunuzu kanıtladınız… Bütün bunlarla teselli buluyoruz.” 2. Korintliler 7:8-13 “Size her bakımdan güvenebildiğim için seviniyorum.” “Sizi hatırladıkça Tanrım’a şükrediyorum. İlk günden şimdiye dek Müjde’nin yayılmasındaki iş birliğinizden dolayı her duamda hepiniz için her zaman sevinçle dilekte bulunuyorum.” “Sizde iyi bir işe başlamış olan Tanrı’nın bunu Mesih İsa’nın gününe dek tamamlayacağına güvenim var. Hepiniz için böyle düşünmekte haklıyım. Her an yüreğimdesiniz.” “Bu nedenle, ey sevgililer, sevincim, başımın tacı, içten özlediğim sevgili kardeşlerim, böylece Rab’de dimdik durun.” “Çünkü siz Rab’be bağlı kalırsanız, biz asıl o zaman yaşarız.” 2.Korintliler 7:16; Filipililer 1:3-7; 4:1; 1.Selanikliler 3:8. Pavlus bu kardeşlere “Mesih İsa’ya ait bütün kutsallar” diye hitap ediyordu, fakat karakter olarak mükemmel olanlara yazmıyordu. Onlara ayartmalara karşı mücadele eden ve düşme tehlikesinde olan adamlar ve kadınlar olarak yazdı. Onlara “esenlik veren Tanrı, koyunların büyük Çobanı’nı, Rabbimiz İsa’yı sonsuza dek sürecek antlaşmanın kanıyla ölümden” dirilten Tanrı’yı işaret etti. Onlara “Tanrı, isteğini yerine getirebilmeniz için sizi her iyilikle donatsın; kendisini hoşnut eden şeyi İsa Mesih aracılığıyla bizlerde gerçekleştirsin,” diye güvence verdi. İbraniler 13:20, 21. Yanlış yapan bir kişi hatasını fark ettiğinde, onun kendine saygısını kaybetmemesine dikkat edin. Ona soğuk davranarak

AYARTILMIŞ OL ANL ARA YARDIM ETMEK

| 127

veya güvensizlik duyarak cesaretini kırmayın. “Ona itimadımı göstermeden önce onun dayanıp dayanamayacağını görmek için bekleyeceğim,” demeyin. Sıklıkla bu güvensizliğin kendisi ayartılmış olanın tökezlemesine neden olur. Başkalarının zayıflıklarını anlamaya çabalamalıyız. Karanlığın zincirlerine bağlanmış ve kararlılık ve ahlaki güçten yoksun olanların yüreklerindeki dertler hakkında çok az bir bilgiye sahibiz. En acınacak durumda olan kişi vicdan azabı ile acı çeken, sersemlemiş gibi olan, afallayan, toza batmış olandır. Hiçbir şeyi net göremez. Zihin bulanmıştır, bir sonraki atacağı adımı bilmemektedir. Birçok zayıf can yanlış anlaşılır, değer görmez, üzüntü ve ıstırap doludur, yolunu kaybetmiş bir koyundur. Tanrı’yı bulamaz, fakat af ve huzur için yoğun bir arzusu vardır. Ah! sakın daha derin acıya sebep olan bir söz söylenmesin. Rahatı nerede bulacağını bilmeyen, günahlı bir yaşamın yorgun ruhuna merhametli Kurtarıcı’yı tanıtın. Onu elinden tutun, kaldırın, cesaret ve umut verici sözler söyleyin ona. Kurtarıcı’nın elini tutması için yardım edin ona. Çabalarımıza bir kerede cevap vermeyen canlara karşı çok kolayca cesaretimizi kaybediyoruz. Umudun bir parıltısı varken bir can için çalışmaktan asla vazgeçmemeliyiz. Kurtarıcı’nın kendini feda etmesine mâl olan değerli canlar ayartıcının gücüne kolayca bırakılmak için çok pahalıdır. Kendimizi ayartılmış olanların yerine koymalıyız. Kalıtımın gücünü, kötü arkadaşların ve çevrelerin etkisini, kötü alışkanlıkların gücünü düşünün. Birçok kişinin böyle etkiler altında düşmesine şaşabilir miyiz? Onları kaldırmak için harcanan çabalara karşılık vermekte yavaş olabilmelerine şaşabilir miyiz? Sıklıkla kaba ve umutsuz görünenler müjdeye kazanıldıklarında, kazanılanlar arasında müjdeye en sadık taraftarlar ve savunucular olacaklardır. Onlar büsbütün bozulmamışlardır. Korkutucu dış görünüşlerinin altında ulaşılabilecek iyi dürtü-

128 |

ŞİFA HİZMETİ

ler vardır. Yardım eden bir el olmadan birçok kişi kendilerini asla iyileştiremezler, fakat sabırlı ve ısrarlı çabalar aracılığıyla kaldırılabilirler. Bu iş şefkatli sözler, nazik bir düşünce ve somut yardım gerektirir. Onların candaki cesaret ışığını söndürmeyecek danışmanlara ihtiyaçları vardır. Onlarla bağlantıda olan işçilerin bunları gözönünde bulundurmasını sağlayalım. Bazılarının zihinleri o kadar uzun süredir alçalmıştır ki, bu hayatta asla daha uygun koşullar altında olabilecekleri hale gelemeyecek olanlar bulunacaktır. Fakat Doğruluk Güneşi’nin parlak ışınları ruhun içinde parlamalıdır. Tanrı’nın yaşamıyla ölçülen bir yaşama sahip olmak onların ayrıcalığıdır. Onların zihinlerine moral verici, asalet verici düşünceler ekin. Yaşamlarınız onlar için kötülük ve saflık, karanlık ve ışık arasındaki farkı netleştirsin. Sizin örneğinizde bir Hristiyan olmanın ne demek olduğunu okusunlar. Mesih en günahkârları bile kaldırmaya ve onları Tanrı’nın çocukları olarak kabul edilecekleri yere yerleştirmeye, Mesih ile birlikte ölümsüz mirasa ortak etmeye kadirdir. İlahi lütfun mucizesi yoluyla birçokları faydalı yaşamlar için uygun hale gelebilir. Horlanmış ve terk edilmiş olarak tamamen cesaretleri kırılmıştır. Dirençli ve vurdumduymaz gözükebilirler. Fakat Kutsal Ruh’un hizmeti altında onların kalkma ihtimalini çok umutsuzca gösteren aptallık sona erecektir. Donmuş ve sisli zihin uyanacaktır. Günahın kölesi serbest bırakılacaktır. Kötülük kaybolacak ve cahilliğe karşı galip gelinecektir. Sevgi ile çalışan iman aracılığıyla kalp temizlenecek ve zihin aydınlanacaktır.

11 ÖLÇÜSÜZLER İÇİN ÇALIŞMAK

H

er gerçek devrimin müjde işinde yeri vardır ve ruhu yeni ve daha asil bir hayata yükseltmeye hizmet eder. Özellikle ölçülülük devrimi Hristiyan işçilerin desteğini gerektirir. Bu çalışmaya dikkat çekmeli ve onu canlı bir mesele haline getirmeliler. Her yerde ölçülülüğün ilkelerini göstermeli ve insanları ölçülülük sözü vermelerine çağırmalılar. Kötü alışkanlıklara bağımlı olanlar adına ciddi bir çaba gösterilmelidir. Her yerde, ölçüsüz olduklarından dolayı düşenler için yapılacak bir iş var. Kiliselerin, dini kurumların ve sözde Hristiyan olduklarını söyleyenlerin evlerinin ortasında, gençlerin çoğu yıkıma giden yolu seçiyor. Aşırıya kaçan alışkanlıkları aracılığıyla üzerlerine hastalıkları çekiyor ve günahkâr zevkleri için para kazanma hırsı ile sahtekâr hilelere düşüyorlar. Sağlık ve karakter mahvolmuş durumda. Tanrı’ya yabancılaşmış, toplumdan dışlanmış bu zavallı canlar şimdiki hayatta ve gelecek olan hayatta umutsuz olduğunu düşünüyor. Ebeveynlerin kalpleri kırılmış durumda. İnsanlar bu günahkârlardan umutsuz olarak bahseder, ancak Tanrı onları bu şekilde görmez.

130 |

ŞİFA HİZMETİ

Onları bu hale getiren bütün koşulları anlıyor ve onlara şefkat ile bakıyor. Bu yardım talep eden bir sınıftır. Asla onların “Ruhum kimsenin umurunda değil,” demelerine fırsat vermeyin. Ölçüsüzlüğün kurbanları arasında her sınıf ve meslekten insan vardır. Yüksek makamdakiler, seçkin yetenekler, çok becerikli kadın ve erkekler, günaha karşı koymaya çaresiz oluncaya kadar ölçüsüz iştaha teslim oldular. Bir zamanlar zengin olan bazıları, evsiz ve arkadaşsız, ıstırap, sefalet, hastalık ve bozulma içindedirler. Kendileri üzerinde kontrolü kaybettiler. Onlara yardım eli uzatılmadıkça, daha aşağı ve daha aşağı batarlar. Bu kişilerde kendine düşkünlük sadece ahlaki bir günah değil fiziksel bir hastalıktır. Ölçüsüzlere yardım ederken öncelikle Mesih’in sıklıkla yaptığı gibi onların fiziksel durumlarına dikkatimizi vermeliyiz. Sağlıklı, uyarıcı olmayan yiyecek ve içeceklere, temiz kıyafetlere, fiziksel temizliğe ulaşma fırsatına ihtiyaçları var. Yardımsever, canlandırıcı Hristiyan etkisiyle dolu bir atmosferle çevrili olmaları gerekiyor. Her şehirde, kötü alışkanlıkların kölelerinin kendilerini bağlayan zincirleri kırmaya yardım edebileceği bir yer sağlanmalıdır. Birçoğu tarafından alkol, dertliyken tek teselli olarak görülüyor. Fakat böyle olmamalı, Hristiyan olduklarını söyleyenler kâhinler ve Levililer’in bir parçası gibi davranmak yerine iyi Samiriyeli’nin örneğini takip etmelidirler. Aşırılık kurbanları ile uğraşırken, akıllı insanlar ile değil şu an şeytanın gücü altında olanlar ile uğraştığımızı hatırlamalıyız. Sabırlı ve hoşgörülü olmalıyız. İtici, korkutucu bir görünüm değil, İsa’nın kurtarmak için öldüğü değerli yaşamı düşünün. Alkolün kölesi kendi çökümüne uyandığı zaman, onun arkadaşı olduğunu göstermek için elinizden gelen her şeyi yapın. Kınamaya dair hiç bir söz söylemeyin. Hiç bir davranışın ya da bakışın hoşnutsuzluk ya da serzenişi ifade etmesin. Büyük bir ihtimal zavallı ruh kendisine sövüyor. Kalkmasına yardım edin. İmanını teşvik edecek sözler söyleyin. Karakte-

ÖLÇÜSÜZLER İÇİN ÇALIŞMAK

| 131

rindeki her iyi özelliği güçlendirmeye çalışın. Ona nasıl yukarı çıkacağını öğretin. Ona, başkalarının saygısını kazanacak şekilde yaşamasının mümkün olduğunu gösterin. Tanrı’nın kendisine vermiş olduğu, ancak geliştirmeyi ihmal ettiği yeteneklerini görmesine yardım edin. İradenin mahrum edilip zayıflatılmış olmasına rağmen, onun için Mesih’te umut var. Mesih kalpte, daha yüksek dürtü ve daha kutsal arzuları uyandıracak. Müjde’de kendisine verilen umutları tutması için onu teşvik edin. Baştan çıkarılmış, acı çekenin yanında Kutsal Kitap’ı açın ve ona tekrar ve tekrar Tanrı’nın vaatlerini okuyun. Bu vaatler ona hayat ağacının yaprakları gibi olacaktır. Minnettar, sevinçle titreyen el Mesih aracılığıyla kurtuluş umudunu kavrayana kadar çabalarınıza sabırla devam edin. Yardım etmeye çalıştığın kişilere karşı dayanıklı olmalısın, yoksa zafer asla senin olmaz. Kötülük tarafından sürekli kışkırtılacaklar. Tekrar ve tekrar, güçlü bir içeceğin özlemiyle neredeyse zayıf düşecekler. Tekrar ve tekrar başarısız olacaklar. Ancak, bu nedenle çabalarınızı durdurmayın. Mesih’e çekilenlerin çoğu arzu ve tutku savaşına devam edecek ahlaki cesareti olmayacak. Ancak işçinin bunun ile cesareti kırılmamalı. Sadece en düşük derinliklerden kurtarılanlar mı günaha dönüyor? Yalnız çalışmadığını hatırla. Hizmet eden melekler hizmette Tanrı’nın sadık oğulları ve kızları ile birlik oluyor. Mesih, Yenileyen’dir. Yüce Şifacı’nın kendisi sadık çalışanlarının yanında duruyor ve tövbe etmiş olanın ruhuna, “Oğlum, günahların bağışlandı” diyor. Markos 2:5. Müjde’de onlara verilen umudu kavrayıp cennette gideceklerin çoğu serserilerdir, ama büyük imkânlar ve büyük ışık ile bereketlenmiş fakat kendini geliştirmemiş olanlar dıştaki karanlığa terk edileceklerdir. Kötü alışkanlıkların mağdurları, kendileri için çaba sarf etme zorunluluğunu uyandırmalıdır. Başkaları onları kaldır-

132 |

ŞİFA HİZMETİ

mak için en ciddi çabalamayı gösterebilir, Tanrı’nın lütfu özgürce sunulabilir, Mesih dileyebilir, O’nun melekleri hizmet edebilir, fakat bunların hepsi kendilerinin iyiliği için mücadele etmedikleri sürece faydasız olur. Davut’un, genç ve yakında İsrail’in tacını alacak Süleyman’a, son sözleri şöyleydi, “sen kuvvetli ol, ve erkek ol.” 1.Krallar 2:2 (KM). İnsanlığın her çocuğuna, ölümsüz tacın adayına, şu ilham sözleri söylenir, “sen kuvvetli ol, ve erkek ol.” Rahatına düşkün insanın, büyük ahlaki yenilenmenin gerekli olduğunu görmesi ve hissetmesi için yönlendirilmesi gerekir. Tanrı onları, canlanmaları ve Mesih’in gücü ile günaha düşkünlük ile feda ettikleri, Tanrı tarafından verilen asaleti geri kazanmaya çağırıyor. Ayartmanın güçlü kuvvetini hissediyor, düşkünlüğe yönelten boğucu istek birçok insanı umutsuzluk içinde ağlamaya itiyor, “Kötülüğe direnemem.” Onlara yapabileceklerini, direnmek zorunda olduklarını söyle. Tekrar tekrar yenilmiş olabilirler, ancak her zaman böyle olması gerekmez. Onlar günahkâr hayatın alışkanlıkları tarafından kontrol edilen hayatlarında ahlakî güçte zayıflar. Vaatleri ve kararları kumdan ipler gibidir. Tutulmayan sözler ve boşa verilen yeminler, kendi samimiyetlerine olan güvenlerini zayıflatıyor ve Tanrı’nın onları kabul edemeyeceğini veya onların çabalarıyla çalışamayacağını hissetmelerine neden oluyor. Fakat umutsuzluğa kapılmamalılar. Güveni Mesih’te olanlar hiçbir kalıtsal ya da edinilmiş alışkanlık ve eğilime esir edilmemeli. Daha düşük içgüdülerin esareti altında kalmak yerine, her arzuyu ve tutkuyu yöneteceklerdir. Tanrı kötülükle savaşmamız için bizi sadece sınırlı gücümüzle bırakmadı. Kalıtımsal veya edinilmiş olan yanlış eğilimlerimiz her ne olursa olsun, Tanrı’nın vermeye hazır olduğu güçle onları aşabiliriz. İradenin Gücü Ayartılmış bir kişinin iradenin gerçek gücünü anlaması

ÖLÇÜSÜZLER İÇİN ÇALIŞMAK

| 133

gerekiyor. Bu, insanların içinde egemen olan güçtür—kararların, seçimlerin gücü. Her şey iradenin doğru eylemine bağlı. İyilik ve saflık içeren isteklerimiz bir dereceye kadar doğrudur, fakat burada durursak hiçbir işe yaramazlar. Birçoğu kötü eğimlerini aşmayı umarken ve isterken aşağıya doğru yıkılacaklar. Onlar iradelerini Tanrı’ya teslim etmiyorlar. O’na hizmet etmeyi seçmiyorlar. Tanrı bize seçme gücü verdi; onu kullanmak bize kalmış. Biz kalplerimizi değiştiremeyiz, düşüncelerimizi, dürtülerimizi, duygularımızı kontrol edemeyiz. Kendimizi saf ve Tanrı’nın hizmeti için uygun hale getiremeyiz. Fakat Tanrı’ya hizmet etmeyi seçebiliriz; O’na irademizi verebiliriz. Bundan sonra O’nun iyi isteklerine göre istememiz ve yapmamız için içimizde çalışacaktır. Böylelikle bütün doğamız Mesih’in kontrolü altına getirilecektir. İradenin doğru kullanımı arayıcılığıyla hayatta tam bir değişim gerçekleştirilebilir. İrademizi Mesih’e teslim ederek kendimizi ilahi güç ile birleştiriyoruz. Bizi kararlı tutması için kuvveti yukarıdan alıyoruz. İştah ve şehvet üzerine zafer kazanmış temiz ve asil bir hayat, zayıf ve sallantılı insani iradelerini Tanrı’nın her şeye gücü yeten, sarsılmaz iradesi ile birleştiren herkes için mümkün. İştahın gücüne karşı mücadele edenlerin sağlıklı yaşamın ilkeleri ile eğitim görmeleri gerekiyor. Hastalıklı durumlar ve anormal istekler oluşturarak sağlığın yasalarını ihlal etmenin alkol alışkanlığı temeline dayandığı gösterilmeli. Sadece sağlık ilkelerine itaat içinde yaşayarak doğal olmayan uyarıcılara karşı istek duymaktan kurtulmayı umabilirler. İştah bağlarını koparmak için ilahi güce bağlı kalırken, ahlaki ve fiziksel yasalarına itaat ederek Tanrı’yla iş birliği yapmalıdırlar. Gelişmek için gayret edenlere istihdam sağlanmalıdır. Çalışabilecek hiç kimsenin bedava yiyecek, giyecek ve barınak beklememeleri öğretilmelidir. Kendilerinin iyiliği için olduğu kadar başkalarının iyiliği için de, aldıklarının eşdeğerini geri

134 |

ŞİFA HİZMETİ

getirebilecekleri şekilde bazı yollar düşünülmelidir. Kendini geçindirmeye yönelik bütün çabalar cesaretlendirilmelidir. Bu, özsaygıyı ve asil bir özgürlüğü güçlendirecektir. Zihni ve bedeni yararlı işlerde kullanmak, günaha karşı bir koruma olarak esastır. Hayal Kırıklıkları; Tehlikeler Düşmüş olanlar için çalışanlar, değişim sözü veren birçok kişiden dolayı hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Birçoğu alışkanlıklarında ve uygulamalarında yüzeysel bir değişiklik yapacaktır. Dürtü ile hareket ederler, bir süre için değişmiş gözükürler fakat kalpte gerçek bir değişim yoktur. Aynı özsevgiye değer veriyor, aptalca zevkler için açlık duyuyor ve kendine düşkünlüğü arzuluyorlar. Karakter oluşturma çalışmaları hakkında bilgi sahibi değiller ve ilkelerin adamı ve kadını olarak istinat edilemezler. Zihinsel ve ruhsal güçlerini arzu ve tutkunun memnuniyetiyle alçalttılar ve bu onları zayıflattı. Kararsız ve değişkenler. Onların dürtüleri şehvete karşı eğilimli. Bu insanlar genellikle diğerlerine karşı tehlikenin kaynağıdırlar. Onlara değişmiş erkekler ve kadınlar olarak bakıldığı için sorumluluklar yüklendi ve etkilerinin masumları da bozduğu yerlere yerleştirildiler. Değişim için yürekten arayış içinde olanlar bile başarısızlık tehlikesinden çok uzak değiller. Onların hem büyük bilgelikle hem de duyarlılıkla işlenmeleri gerekiyor. Bazen en derin diplerden kurtarılmış olanları methetme ve yüceltme eğilimleri onların yıkımını kanıtlıyor. Erkekleri ve kadınları kendi günahkâr hayat deneyimlerini anlatmak için çağırma eylemi hem konuşmacı hem de dinleyiciler için tehlike dolu. Günahın görüntülerini düşünmek ve tanımlamak zihni ve ruhu bozuyor. Kurtarılmış olanlara verilen ehemmiyet onlar için tehlikelidir. Birçoğu, günahkâr yaşamlarının onlara belirli bir üstünlük verdiğini hissetmelerine neden oluyor. Şöhret sevgisi ve kendine güven duygusu, ruh için ölümcül olanı teşvik eder.

ÖLÇÜSÜZLER İÇİN ÇALIŞMAK

| 135

Sadece benliğe güvensizlik ve Mesih’in merhametine bağımlı olarak dayanabilirler. Gerçek değişimi kanıtlayan herkesi başkaları için çalışmaya teşvik etmeliyiz. Şeytan’ın hizmetini Mesih’in hizmeti için bırakan hiçbir ruhu geri çevirmemeliyiz. İnsanlar Tanrı’nın Ruhu’nun onlar ile mücadele ettiğinin kanıtını gösterdiğinde, Rabbin hizmetine girmek için bütün cesaretlendirmeler gösterilmelidir. “Kimi kararsızlara merhamet edin.” Yahuda 22. Tanrı’dan gelen bilgelikte bilge olanlar, yardıma muhtaç ruhları, içtenlikle tövbe eden fakat yüreklendirme olmadığından güçlükle umuda tutunmaya cüret edenleri görürler. Rab, hizmetkarlarının kalplerine tövbe etmiş bu titrek insanları kendi sevgi dolu paydaşlıklarına davet isteğini koyacaktır. Rahatsız edici günahları her neyse, ne kadar aşağıya düşmüş olurlarsa olsunlar, tövbe ile Mesih’e geldiklerinde onları kabul eder. Ardından onlara, O’nun için yapmaları için bir şeyler verir. Eğer başkalarını kendilerinin kurtarıldıkları yıkım çukurundan kaldırmaya yardım etmek istiyorlarsa, onlara fırsat verin. Onları tecrübeli Hristiyanların olduğu grupların içine götürün ki bu onlara ruhsal güç kazandırsın. Onların kalplerini ve ellerini Efendi’nin işleri ile doldurun. Işık ruhu aydınlattığında, kendilerini tamamıyla günaha vermiş gibi görünenler bir zamanlar kendileri gibi günahkâr olanlar için başarılı işçilere dönüşeceklerdir. Mesih’e iman arayıcılığıyla bazıları hizmetin yüksek yerlerine yükselecekler ve ruhları kurtarma işinde onlara sorumluluklar verilecektir. Çünkü onlar kendi zayıflıklarının nerede olduğunu görürler, doğalarının düşmüşlüğünü fark ederler. Günahın kuvvetini, kötü alışkanlıkların gücünü biliyorlar. Mesih’in yardımı olmadan aşmakta yetersiz olduklarının farkındalar ve daimî yakarışları şöyledir, “Çaresiz ruhumu Sana teslim ediyorum.” Bu kişiler başkalarına yardım edebilirler. Ayartılmış ve denenmiş, umutları hemen hemen yok olmuş, fakat sevginin mesajını duyarak kurtulmuş olan insan, ruhları kurtarma

136 |

ŞİFA HİZMETİ

bilimini anlayabilir. Kendisi de Kurtarıcı tarafından arandığı ve sürüsüne geri getirildiği için, Mesih’e karşı kalbi sevgi ile dolu olan insan, kayıp olanı nasıl araması gerektiğini bilir. Günahkâra Tanrı Kuzu’sunu işaret edebilir. Kendisini koşulsuz olarak Tanrı’ya verdi ve Sevilen Kişi’de kabul gördü. Zayıflıkta yardım için uzatılan el tutuldu. Böylelerinin hizmeti arayıcılığıyla birçok kaybolan Tanrı’ya getirilecektir. Günahkâr hayattan saf hayata yükselmek için çabalayan bütün ruhlar için gücün yüce unsuru “bu göğün altında insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur” sözünde bulunmaktadır. Elçilerin İşleri 4:12. “Bir kimse,” rahatlatıcı umut ve günahlı eğilimlerden özgür kalmak için “susamışsa bana gelsin, içsin” diyor Mesih. Yuhanna 7:37. Kötülüğün tek çaresi Mesih’in lütfu ve gücüdür. Bir kimsenin kendi gücüyle aldığı kararlar hiçbir işe yaramıyor. Kötü alışkanlıkların gücünü dünyadaki bütün yeminler kıramayacak. İlahi lütuf arayıcılığıyla kalpleri yenilenene kadar erkekler ve kadınlar asla her şeyde ılımlılığı uygulayamayacaklar. Kendimizi bir an için bile günahtan uzak tutamayız. Her an Tanrı’ya muhtacız. Gerçek değişim ruhun temizlenmesi ile başlar. Günahkâr için çabamız ancak Mesih’in lütfu, karakteri yeniden şekillendirdiğinde ve ruh canlı bir bağ ile Tanrı’ya getirildiğinde gerçek başarıya ulaşacaktır. Mesih Tanrı’nın yasasına mükemmel bir itaat hayatı yaşadı ve bu konuda her insan için bir örnek oluşturdu. Bu dünyada yaşadığı hayatı O’nun kuvveti ve O’nun öğretileri arayıcılığıyla yaşamalıyız. Düşmüş olanlar için olan çalışmalarımızda, zihinde ve kalpte Tanrı’nın yasasının gerekleri ve O’na sadık olma gerekliliği vurgulanmalıdır. Tanrı’ya hizmet eden bir kişi ile etmeyen kişi arasında belirgin bir fark olduğunu göstermeyi asla ihmal etmeyin. Tanrı sevgidir, fakat emirlerine karşı kasıtlı ihmali göz ardı edemez. Egemenliğinin kanunları öyle bir şeydir

ÖLÇÜSÜZLER İÇİN ÇALIŞMAK

| 137

ki, insanlar sadakatsizliğin sonuçlarından kaçamazlar. Ancak O’nu onurlandıranları onurlandırır. Bu dünyadaki davranışlarımız ebedi kaderimizi belirler. Ektiğimizi biçeriz. Sebebi sonuç takip eder. Mükemmel itaatten başka hiçbir şey Tanrı’nın isteklerinin standartlarını karşılayamaz. Tanrı isteklerini belirsiz bırakmadı. Bizi O’nunla uyumlu hale getirmek için gereksiz hiçbir şeyi istemedi. Günahkârları O’nun kusursuz karakterine çevirmeli ve onları kusursuzluğa ancak O’nun lütfu ile ulaşılabilecekleri Mesih’e yönlendirmeliyiz. Kurtarıcı, insanlığın güçsüzlüğünü kendi üzerine alarak günahsız bir hayat yaşadı ki, onlar insanî doğasının zayıflığından dolayı başarılı olamamaktan korkmasınlar. Mesih “tanrısal özyapıya ortak” olalım diye geldi ve O’nun hayatı ilahîlik ile birleşmiş insanlığın günah işlemediğini bildiriyor. Kurtarıcı, nasıl üstesinden gelebileceğimizi göstermek için üstesinden geldi. Mesih, Şeytan’ın tüm ayartılarına Tanrı Sözü’yle karşı geldi. Tanrı’nın vaatlerine güvenerek Tanrı’nın emirlerine itaat etme gücünü aldı ve ayartıcı hiçbir avantaj elde edemedi. Bütün ayartmalara cevabı, “Yazılmıştır” oldu. Dolayısıyla Tanrı bize kötülüğe direnmek için Sözünü verdi. “Bize çok büyük ve değerli vaatler verildi. Öyle ki, dünyada kötü arzuların yol açtığı yozlaşmadan kurtulmuş olarak, bu vaatler aracılığıyla tanrısal özyapıya ortak olasınız.” 2. Petrus 1:4. Ayartılan kişiye koşullara, benliğin zayıflığına ya da ayartma gücüne değil, Tanrı Sözü’nün gücüne bakmasını söyle. Onun bütün gücü bizim. “Aklımdan çıkarmam sözünü,” diyor Mezmurcu, “Sana karşı günah işlememek için.” “Ben senin sözlerine uyarak şiddet yollarından kaçındım.” Mezmurlar 119:11; 17:4. İnsanlara karşı teşvik edici konuşun. Onları dua ederek Tanrı’ya getirin. Ayartma tarafından yenilen birçok kişi başarısızlıklarıyla aşağılanır ve Tanrı’ya yaklaşmalarının yararsız olduğunu düşünür, ancak bu düşünce düşmanın önerisidir.

138 |

ŞİFA HİZMETİ

Günah işlediklerinde ve dua edemeyeceklerini hissettiklerinde, onlara dua etmenin tam zamanı olduğunu söyleyin. Belki utanabilir ve derinden aşağılanabilirler ancak günahlarını itiraf ettikçe, sadık olan ve onların günahlarını affedip onları günahkârlıklarından temizleyecek olan O’dur. Hiçbir şey, kendi hiçliğini hisseden ve tamamen Kurtarıcı’nın erdemlerine dayanan ruhtan görünüşte daha çaresiz, ancak gerçekten daha yenilmez değildir. Dua ederek, O’nun Sözü’nü çalışarak, O’nun kalıcı mevcudiyetine inanarak, en zayıf insanlar bile yaşayan Mesih’le temas halinde yaşayabilecektir ve Mesih onları asla bırakmayacak olan eliyle tutacaktır. Mesih’te yaşayan herkes şu değerli sözleri kendilerine mâl edebilir. Şunu söyleyebilir: “Ama ben umutla RAB’be bakıyor, Kurtarıcım olan Tanrı’yı bekliyorum. Duyacak beni Tanrım. Halime sevinme, ey düşmanım! Düşsem de kalkarım. Karanlıkta kalsam bile RAB bana ışık olur.” Mika 7:7, 8. “Bize yine acıyacaksın, Çiğneyeceksin suçlarımızı ayak altında. Bütün günahlarımızı denizin dibine atacaksın.” Mika 7:19 Tanrı vaat etti: “İnsanı saf altından, Ofir altınından daha ender kılacağım.” Yeşaya 13:12 “Ağılların arasında uyurken, Kanatları gümüş, tüyleri pırıl pırıl altınla kaplı

ÖLÇÜSÜZLER İÇİN ÇALIŞMAK

| 139

Bir güvercine benzersiniz.” Mezmurlar 68:13 Mesih’in en çok bağışladıkları O’nu en çok sevecektir. Bunlar son günde tahtına en yakın duracak olanlardır. “O’nun yüzünü görecek, alınlarında O’nun adını taşıyacaklar.” Vahiy 22:4

12 İŞSİZLER VE EVSİZLER İÇİN YARDIM

Y

oksulların durumu ve onların rahatlamaları için neler yapılabileceği konusunda cidden endişelenen iyi kalpli erkekler ve kadınlar var. Evsizlerin ve işsizlerin nasıl Tanrı’nın sağladığı bereketleri alacakları ve onlar için planladığı hayatı yaşamaları için onlara nasıl yardımcı olunabileceği konusu birçoklarının ciddiyetle cevap aradığı bir sorudur. Fakat eğitimciler ve devlet adamları arasında bile, toplumun mevcut durumunun altında yatan nedenleri anlayan az sayıda insan vardır. Hükümetin dizginlerini ellerinde tutanlar yokluk, yoksulluk ve artan suç sorununu çözemezler. İş operasyonlarını daha güvenli bir zemine oturtmak için boş yere mücadele ediyorlar. İnsanlar Tanrı’nın Sözü’nün öğretilmesine daha fazla önem verselerdi, onların aklını karıştıran bu sorunlara bir çözüm bulurlardı. Eski Ahit’ten işgücü sorunu ve yoksulların rahatlamasıyla ilgili çok şey öğrenilebilir. Tanrı’nın İsrail için Planı Tanrı’nın İsrail için planında her aile tarıma elverişli bir

142 |

ŞİFA HİZMETİ

toprağa sahip bir alan üzerinde bir eve sahipti. Böylece yararlı, çalışkan ve kendi kendini destekleyen bir yaşam için hem araçlar hem de teşvik sağlanmıştı. Fakat hiçbir insan düzenlemesi asla bu plandan daha iyi olamadı. Dünyanın bu plandan ayrılması büyük ölçüde bugün var olan yoksulluk ve sıkıntıya neden oldu. İsrail’in Kenan’daki yerleşiminde, toprak tüm halk arasında bölündü. Yalnızca tapınak hizmetkârları olan Levililer eşit dağılımdan muaf tutuldular. Oymaklar ailelerden oluşuyordu ve her aileye büyüklüğüne göre bir miras dağıtıldı. Fakat aile bir süreliğine mülkünü elden çıkarabilse de, bu olay çocuğun mirasını temelli olarak elden çıkarmıyordu. Asıl sahibi istediği zaman bedelini ödeyip toprağını geri alma özgürlüğüne sahipti. Borçlar yedi yılda bir bağışlanıyor ve ellinci yıl, yani özgürlük yılında, tüm toprak mülkiyeti asıl sahibine geri dönüyordu. “Tarlanız temelli olarak satılamaz. Çünkü bana aittir. Sizse yabancısınız, konuğumsunuz. Miras alacağınız ülkenin her yerinde tarlanın asıl sahibine tarlasını geri alma hakkı tanımalısınız. Kardeşlerinizden biri yoksullaşır, toprağının bir parçasını satmak zorunda kalırsa, en yakın akrabası gelip toprağı geri alabilir. Sonradan durumu düzelir, yeterli para bulursa, … adama ödeyip toprağına dönecek. Ancak toprağını geri alacak parayı bulamazsa, toprak özgürlük yılına kadar onu satın alan adama ait olacak.” Levililer 25:23-28. “Ellinci yılı kutsal sayacak, bütün ülke halkı için özgürlük ilan edeceksiniz. O yıl sizin için özgürlük yılı olacak. Herkes kendi toprağına, ailesine dönecek.” 10. ayet. Böylece her ailenin mülkiyet hakkı güvence altına alınmış ve aşırı zenginliğe ve fakirliğe karşı bir koruma sağlanmıştır. Endüstriyel Eğitim İsrail’de endüstriyel eğitim bir görev olarak görülüyordu. Her baba oğluna faydalı bazı ticaret yollarını öğretmek zo-

İŞSİZLER VE EVSİZLER İÇİN YARDIM

| 143

rundaydı. İsrail’deki en büyük adamlar endüstriyel işler için eğitildiler. Ev kadınlarına ilişkin görevlerin bilgisi her kadın için gerekli görülmüştür. Bu görevlerdeki beceri, en yüksek rütbedeki kadınlar için bir onur olarak kabul edildi. Peygamberlerin okullarında çeşitli işler öğretildi ve öğrencilerin çoğu kendi geçimlerini el emeği ile sürdürdüler. Yoksulları Düşünmek Ancak bu düzenlemeler yoksulluğu tamamen ortadan kaldırmadı. Yoksulluğun tamamen ortadan kaldırılması Tanrı’nın amacı değildi. Karakterin gelişimi için bu O’nun araçlarından biridir. “Ülkede her zaman yoksullar olacak. Bunun için, ülkenizde yaşayan kardeşlerinize, yoksullara, gereksinimi olanlara eliaçık davranmanızı buyuruyorum.” Yasa’nın Tekrarı 15:11. “Tanrınız RAB’bin size vereceği ülkenin herhangi bir kentinde yaşayan kardeşlerinizden biri yoksulsa, yüreğinizi katılaştırmayın, yoksul kardeşinize elisıkı davranmayın. Tersine, eliniz açık olsun; gereksinimlerini karşılayacak kadar ona ödünç verin.” 7 ve 8. ayetler. “Bir kardeşin yoksullaşır, muhtaç duruma düşerse, ona yardım etmelisin. Aranızda kalan bir yabancı ya da konuk gibi yaşayacak.” Levililer 25:35. “Ülkenizdeki ekinleri biçerken tarlanızı sınırlarına kadar biçmeyeceksiniz. Artakalan başakları toplamayacaksınız.” “Tarlanızdaki ekini biçtiğinizde, gözden kaçan bir demet olursa, almak için geri dönmeyin. … Zeytin ağaçlarınızı dövüp ürününü topladığınızda, dallarda kalanı toplamak için geri dönmeyeceksiniz. … Bağbozumunda artakalan üzümleri toplamak için geri dönmeyeceksiniz. Yabancıya, öksüze, dul kadına bırakacaksınız.” Levililer 19:9; Yasa’nın Tekrarı 24:19-21. Hiç kimsenin eli açıklığın onları fakirleştireceğinden korkmasına gerek yoktur. Tanrı’nın emirlerine itaat etmek elbette refah ile sonuçlanacaktır. “Bundan ötürü Tanrınız RAB bütün işlerinizde ve el attığınız her şeyde sizi kutsayacaktır.” “Siz bir-

144 |

ŞİFA HİZMETİ

çok ulusa ödünç vereceksiniz, ama siz ödünç almayacaksınız. Siz birçok ulusu yöneteceksiniz, ama onlar sizi yönetmeyecek.” Yasa’nın Tekrarı 15:10, 6. Ticaret İlkeleri Tanrı’nın Sözü, bir sınıfı diğerinin ezilmesi ve acı çekmesiyle zenginleştirecek hiçbir politikayı onaylamaz. Tüm ticari işlemlerimizde kendimizi iş yaptığımız kişilerin yerine koymamız gerektiğini öğretir. Sadece kendi çıkarımıza değil, başkalarının da çıkarına bakmalıyız. Kendine fayda sağlamak için başkalarının talihsizliklerinden yararlanan ya da bir başkasının zayıflığı ya da yetersizliği ile kâr elde etmek isteyen herkes, Tanrı Sözü’nün hem ilkelerinin hem de kurallarının bir çiğneyicisidir. “Yabancıya ya da öksüze haksızlık etmeyeceksiniz. Dul kadının giysisini rehin almayacaksınız.” “Komşuna herhangi bir şey ödünç verdiğinde, vereceği rehini almak için onun evine girmeyeceksin. Dışarıda bekleyeceksin. Ödünç verdiğin kişi rehini kendisi sana getirsin. Eğer yoksul biriyse, onun rehini elinde olduğu sürece yatağa girmeyeceksin.” “Komşunuzun abasını rehin alırsanız, gün batmadan geri vereceksiniz. Çünkü tek örtüsü abasıdır, ancak onunla örtünebilir. Onsuz nasıl yatar? Bana feryat ederse işiteceğim, çünkü ben iyilikseverim.” “Bir komşuna tarla satar ya da ondan tarla alırsan, birbirinize haksızlık yapmayacaksınız.” Yasa’nın Tekrarı 24:17, 10-12; Mısır’dan Çıkış 22:26, 27; Levililer 25:14. “‘Yargılarken, uzunluk ve sıvı ölçerken, ağırlık tartarken haksızlık yapmayın.” “Torbanızda biri ağır, öbürü hafif iki türlü tartı olmayacak. Evinizde biri büyük, öbürü küçük iki türlü ölçü olmayacak.” “Doğru terazi, ağırlık taşı, efa ve hin kullanın.” Levililer 19:35; Yasa’nın Tekrarı 25:13, 14; Levililer 19:36. “Sizden bir şey dileyene verin, sizden ödünç isteyeni geri çevirmeyin.” “Kötüler ödünç alır, geri vermez; Doğrularsa cömertçe verir.” Matta 5:42; Mezmurlar 37:21.

İŞSİZLER VE EVSİZLER İÇİN YARDIM

| 145

“Bize öğüt ver, bir karar al, öğle sıcağında gece gibi gölge sal üstümüze. Kovulanları sakla, kaçakları ele verme.” “Kovulanlarım seninle birlikte yaşasın. Kırıp geçirenlere karşı… sığınak ol.” Yeşaya 16:3, 4. Tanrı’nın İsrail’e verdiği yaşam planı, tüm insanlık ailesi için örnek bir ders olarak planlanmıştı. Bu ilkeler bugün uygulansaydı bu dünya ne kadar farklı bir yer olurdu! Doğanın geniş sınırları içinde acı çeken ve muhtaç durumda olan insanların bir ev bulmaları için hala yer var. Bağrında, onlara yiyecek sağlamak için yeterli kaynaklar var. Dünyanın derinliklerinde saklı olan hazineler, cesaret, irade ve azim sahibi olan herkes için toplanacak nimetlerdir. Toprağı ekmek ve çalışmak, Tanrı’nın Aden’de Adem’e atadığı görev, kalabalıkların geçimlerini kazanması için fırsatın olduğu bir alan açar. “Sen RAB’be güven, iyilik yap, ülkede otur, sadakatle çalış.” Mezmurlar 37:3. Şehirlerde kalabalık bir şekilde yaşayan ve cüzi bir miktar kazanmak için bir şans arayan binlerce, on binlerce insan aslında tarlada çalışmalı. Birçok durumda bu cüzi miktar yiyecek için kullanılmıyor, fakat alkol satıcısının kasasına giriyor, ruhu ve bedeni mahveden alkolü almak için harcanıyor. Birçoğu düzenli bir işe angarya olarak bakıyor ve dürüst çalışmak yerine entrikalar çevirerek geçimlerini sürdürmeye çalışıyorlar. Bu iş yapmadan yaşama isteği neredeyse sınırsız sefalete, ahlâksızlığa ve suça kapı açıyor. Şehirlerdeki Gecekondular Büyük şehirlerde, aptal hayvanlara verilenlerden daha az önem ve saygı gören kalabalıklar vardır. Birçoğu rutubetli ve kirli, kötü kokan karanlık bodrumlardan oluşan sefil gecekondularda toplu olarak yaşayan aileleri düşünün. Bu sefil yerlerde çocuklar doğuyor, büyüyor ve ölüyorlar. Tanrı’nın zevk almamız ve ruhumuzu yükseltmesi için yarattığı doğal şeyle-

146 |

ŞİFA HİZMETİ

rin hiçbirinin güzelliğini görmüyorlar. Giysileri yırtık pırtık ve yarı aç, etraflarında sefalet ve günah tarafından eritilmiş karakterlerle, kötülük ve ahlâksızlık arasında yaşıyorlar. Çocuklar Tanrı’nın adını sadece küfürle duyuyorlar. Kötü konuşma, tehditler ve hakaretler kulaklarını dolduruyor. Alkol ve tütünün dumanı, mide bulandırıcı kötü kokular ve ahlaki alçalma duyularını bozuyor. Böylece kalabalıklar suçlu, sefalet ve yıkıma terk eden bir toplumun düşmanı olmak üzere eğitiliyorlar. Şehirdeki yoksulların hepsi bu sınıftan değil. Tanrı’dan korkan erkekler ve kadınlar genellikle başkalarından faydalanarak yaşayanların entrikalarıyla, hastalık veya talihsizlik yoluyla yoksulluğun derinliklerine getirildi. Dürüst ve iyi niyetli olan birçok kişi endüstriyel eğitim eksikliği nedeniyle fakirleşmekte. Cehaletlerinden dolayı yaşamın zorluklarıyla boğuşmak için uygun değiller. Şehirlere sürüklendiklerinde genellikle iş bulamıyorlar. Kötülüğün görüntüleri ve sesleri ile çevrili olarak, çok güçlü denenmelerle karşılaşıyorlar. Çoğunlukla fark gözetmeden kötüler ve bozulmuşlar ile birlikte sınıflandırılıyorlar, aynı derinliğe batmalarını sınırlı bir güçten daha fazla bir güç olan, sadece insanüstü bir çaba arayıcılığıyla engelleyebilirler. Birçoğu doğruluklarını sürdürür, günahtan ziyade acı çekmeyi seçerler. Özellikle bu sınıf yardım, sempati ve cesaret ihtiyacı duyar. Şimdi şehirlerde kalabalıklaşmış olan yoksullar açık arazide evler bulabilirlerse sadece geçim kaynağı kazanmakla kalmazlar, şimdi kendilerine yabancı olan sağlık ve mutluluğu da bulabilirler. Kırsal bölgelerde sıkı çalışma, basit yiyecekler, tutumluluk, çoğunlukla zorluk ve yokluk onların kısmeti olabilir, fakat şehirlerdeki kötülüğe karşı ayartmaları, kargaşa ve suçu, sefalet ve pisliği, barış ve saflığın ve sessizliğin olduğu bir yer olan şehir dışı için terk etmeleri onlar için nasıl da bir bereket olurdu. Şehirlerde yaşayanların çoğunun ayaklarını koyacak bir ayaklık yeşil çimleri yok. Yıllarca pis avlulara, dar sokaklara,

İŞSİZLER VE EVSİZLER İÇİN YARDIM

| 147

tuğla duvarlara ve kaldırımlara ve toz ve dumanla kaplanmış gökyüzüne baktılar. Bu insanlar yeşil tarlalar, ormanlar, tepeler, dereler, berrak gökyüzü, taze ve temiz havası olan bazı tarım bölgelerine götürülebilirlerse buralar onlara neredeyse cennet gibi görünecektir. Diğer insanlarla temastan ve onlara bağımlı olmaktan büyük ölçüde kurtulmuş olarak, dünyanın yozlaşan kuralları, gelenekleri ve heyecanlarından ayrılmış olarak doğanın kalbine yaklaşacaklar. Tanrı’nın varlığı onlara daha gerçek gelecek. Birçoğu O’na bağlı olma dersini öğrenecek. Doğa arayıcılığıyla Sesi’nin onların kalplerine barışını ve sevgisini konuştuğunu duyacaklar. Zihinleri, ruhları ve bedenleri iyileştirici ve yaşam verici güce cevap verecek. Eğer çalışkan ve kendi ayakları üzerinde duran birileri olabilirlerse, birçoğu yardım, teşvik ve eğitim almalılar. Araziye yerleşmelerine ve geçimlerini nasıl sağlayacaklarını öğrenmelerine yardım etmekten başka daha iyi bir hizmetin olamayacağı birçok yoksul aile var. Bu yardım ve eğitime duyulan ihtiyaç şehirlerle sınırlı değildir. Daha iyi bir hayat için bütün imkânlara sahip kırsalda bile, yoksul topluluklar büyük ihtiyaç içindeler. Tüm topluluklar sanayi ve sağlık alanlarında eğitimden mahrumdur. Aileler kulübelerde, az miktarda mobilya ve kıyafetlerle, araçsız, kitapsız, rahatlık, kolaylık ve kültürün imkanlarından mahrum bir şekilde yaşıyorlar. Ruhlar vahşi, bedenler zayıf ve hasta bir şekilde, kötü kalıtımın ve yanlış alışkanlıkların sonuçlarını ortaya koyuyorlar. Bu insanlar en temelden eğitilmelidir. Miskin, başıboş, yozlaşmış yaşamlara öncülük ettiler ve alışkanlıklarını düzeltmek için eğitilmeleri gerekiyor. Gelişim gerekliliğine nasıl uyandırılabilirler? Nasıl daha yüksek bir yaşam idealine yönlendirilebilirler? Yükselmelerine nasıl yardım edilebilir? Yoksulluğun hüküm sürdüğü ve her adımda savaşıldığı yerde neler yapılabilir? İş kesinlikle zor. Erkeklere ve kadınlara kendi dışlarında bir güç yardım etme-

148 |

ŞİFA HİZMETİ

dikçe, gerekli düzelme asla gerçekleşemez. Zenginlerin ve fakirlerin sempati ve yardımseverlik bağlarıyla birbirine bağlı olmaları Tanrı’nın amacıdır. Paraları, yetenekleri ve kabiliyetleri olanlar, bu armağanları daha az şanslı olanları bereketlemek için kullanmalıdır. Hristiyan çiftçiler, yoksulların kırsallarda ev bulmalarına yardımcı olarak ve onlara toprağı nasıl işleyeceklerini ve üretken hale getirileceğini öğreterek gerçek hizmetkâr işleri yapabilirler. Onlara tarım aletlerinin nasıl kullanılacağını, çeşitli bitkilerin nasıl yetiştirileceğini, meyve bahçelerinin nasıl dikileceğini ve bakımını öğretin. Toprağı işleyenlerin birçoğu yeterli geri dönüşleri ihmalleri yüzünden alamıyorlar. Meyve bahçelerine doğru bakılmıyor, ekinler doğru zamanda yerleştirilmiyor ve toprağı işlemek için sadece yüzeysel bir çalışma yapılıyor. Kötü sonuçlarını toprağın verimsizliğine yüklüyorlar. Sahte delil genelde toprağı suçlayarak doğuyor, fakat düzgün çalışılırsa bol geri dönüş alınabilir. Kısıtlı planlar, ortaya koyulan az güç, en iyi yöntemlerle ilgili çok az çalışma, yüksek sesle değişim gerekliliğini duyuruyor. Öğrenmeye istekli olan herkese uygun yöntemler öğretilsin. Eğer herhangi biri onlara gelişmiş fikirlerden bahsetmenizi istemiyorsa, derslerinin sessizce verilmesini sağlayın. Kendi toprağınızı ekmeye devam edin. Mümkün olduğunda komşularınızla konuşun ve hasadın doğru yöntemlerle etkili olmasını sağlayın. Düzgün çalışıldığında toprak ile neler yapılabileceğini gösterin. Yoksul ailelerin iş bulabilmesi için çeşitli endüstrilerin kurulmasına dikkat edilmelidir. Marangozlar, demirciler ve gerçekten de bir tür yararlı işçiliği anlayan herkes, bilgisiz ve işsizlere öğretme ve yardım etme sorumluluğunu hissetmelidir. Fakirlere hizmette, kadınlar için olduğu kadar erkekler için de geniş bir hizmet alanı vardır. Becerikli aşçı, temizlikçi, terzi, hemşire –herkesin yardımına ihtiyaç vardır. Yoksul ev halkı

İŞSİZLER VE EVSİZLER İÇİN YARDIM

| 149

üyelerine nasıl pişirecekleri, kendi kıyafetlerini nasıl hazırlayacakları ve onaracakları, hastalara nasıl bakılacağı, eve nasıl düzgün bir şekilde bakılacağı öğretilmelidir. Erkek ve kız çocuklarına bazı yararlı ticaret veya meslekler öğretilmeli. Hizmetkâr Aileler Hizmetkâr ailelerin işlenmemiş, boş arazilere taşınmaları gerekiyor. Çiftçiler, finansçılar, inşaatçılar ve çeşitli sanat ve zanaat alanlarında yetenekli olanlar, araziyi geliştirmek, iş kurmak, gösterişsiz evler hazırlamak ve komşularına yardım etmek için ihmal edilmiş arazilere gitmelidirler. Tanrı güzel şeyleri en çirkin yerlere, doğanın işlenmemiş yerlerine, vahşi yerlere yerleştirerek çekici kıldı. Bu bizim yapmaya çağırıldığımız iş. Görünümü ürkütücü gibi görünen ıssız yerler bile Tanrı’nın bahçesi olabilir. “O gün sağırlar kitabın sözlerini işitecek, Körler koyu karanlıkta görecek. Düşkünlerin RAB’de buldukları sevinç artacak, Yoksullar İsrail’in Kutsalı sayesinde coşacak.” Yeşaya 29:18, 19. Genellikle fakirlere en etkili şekilde pratik konularda bilgiler vererek yardımcı olabiliriz. Kural olarak, çalışmak için eğitilmemiş olanların çalışkanlık, azim, ekonomi ve özveri alışkanlıkları yoktur. Nasıl yöneteceklerini bilmiyorlar. Dikkatli ve ekonomik şekilde kullanılırsa aileleri uygun ve rahat bir şekilde geçindirecek olanlar genellikle dikkat ve doğru karar eksikliği yüzünden heba oluyor. “Yoksulun tarlası bol ürün verebilir, ama haksızlık bunu alıp götürür.” Süleyman’ın Özdeyişleri 13:23. Yoksullara vererek ve başkalarına muhtaç olmalarını öğreterek zarar verebiliriz. Böyle bir veriş bencilliği ve çaresizliği teşvik eder. Çoğunlukla tembellik, savurganlık ve ölçüsüzlüğe yol açar. Kendi geçimini kazanabilen hiç kimsenin başkalarına bağımlı olma hakkı yoktur. “Dünya bana yaşam borçlu” ata-

150 |

ŞİFA HİZMETİ

sözü, sahteliğin, dolandırıcılığın ve soygunculuğun özüne sahiptir. Dünya çalışabilen ve geçimini sağlayabilen hiç kimseye bir yaşam borçlu değildir. Gerçek iyilik, insanların kendilerine yardım etmelerine yardımcı olur. Eğer kapımıza gelip yiyecek isterlerse, onları aç bırakmamalıyız; yoksullukları talihsizliğin bir sonucu olabilir. Ancak gerçek iyilik önemsiz armağanlardan daha fazlası demektir. Başkalarının refahı için gerçek ilgi anlamına gelir. Onlara fayda kazandıran yardımı vermek için, fakirlerin ve düşkünlerin ihtiyaçlarını anlamalıyız. Düşünce, zaman ve kişisel çaba harcamak, para vermekten çok daha fazlasına mâl olur. Bu en doğru iyiliktir. Aldıkları şeyi kazanmayı öğrenenler, bundan en iyi şekilde yararlanmayı öğreneceklerdir. Kendine güvenmeyi öğrenirken, sadece kendilerini devam ettirmekle kalmayıp başkalarına yardım etmelerini sağlayacak olanı da edinirler. Fırsatlarını boşa harcayanlara yaşamın görevlerinin önemini öğretin. Onlara Kutsal Kitap dininin insanları asla aylak yapmadığını gösterin. İsa her zaman işi teşvik etti. “ ‘Neden bütün gün burada boş duruyorsunuz?’ diye tembellere sordu.” “Beni gönderenin işlerini vakit daha gündüzken yapmalıyız. Gece geliyor, o zaman kimse çalışamaz.” Matta 20:6; Yuhanna 9:4. Herkesin ev yaşamlarında, geleneklerinde, uygulamalarında ve düzenlerinde müjdenin ona itaat edenler için neler yapabileceğinin kanıtını dünyaya gösterebilmeleri bir ayrıcalıktır. Mesih bize ne olabileceğimize dair bir örnek vermek için dünyamıza geldi. Takipçilerinden yaşamın tüm ilişkilerinde doğruluk örnekleri olmalarını bekliyor. İlahi dokunuşun dışsal şeylerde görülmesini istiyor. Kendi evlerimiz ve çevremiz örnek dersleri, gelişme yollarını öğretmelidir; böylece iş, temizlik, lezzet ve incelik, tembellik, kirlilik, kabalık ve düzensizliğin yerini alabilir. Yaşamlarımız ve örneğimizle, başkalarının karakterlerinde veya çevrelerinde itici olanı ayırt etmelerine yardımcı olabiliriz ve

İŞSİZLER VE EVSİZLER İÇİN YARDIM

| 151

Hristiyan nezaketiyle gelişmeyi teşvik edebiliriz. Onlara ilgi gösterdiğimizde, enerjilerini en iyi şekilde nasıl kullanacaklarını öğretme fırsatı bulacağız. Umut ve Cesaret Cesaret ve azim olmadan hiçbir şey yapamayız. Yoksullara ve cesaretini kaybetmişlere umudun ve cesaretin sözlerini söyleyin. Gerekirse, zor durumlarla karşılaştıklarında onlara yardım ederek ilginizi somut bir şekilde kanıtlayın. Birçok avantaja sahip olanlar, kendilerinin halâ birçok şeyde hata yaptığını ve hatalarına dikkat çekildiğinde ve ne olmaları gerektiğinin ilham verici örneği onlara gösterildiğinde, onlar için acı verici olduğunu hatırlamalılar. Nezaketin eleştiriden daha fazlasını başaracağını unutmayın. Başkalarına öğretmeye çalışırken, en yüksek standarda ulaşmalarını istediğinizi ve onlara yardım etmeye hazır olduğunuzu görmelerine izin verin. Bazı şeylerde başarısız olurlarsa, onları kınamak için aceleci olmayın. Sadelik, özveri, ekonomi –yoksulların öğrenmesi için gerekli olan dersler– çoğu zaman onlara zor ve tatsız görünüyor. Dünyanın örneği ve ruhu sürekli heyecan verici ve gurur besleyici, gösteriş sevdası, vurdumduymazlık, savurganlık ve tembelliktir. Bu kötülükler binlerce insanı yoksulluğa götürür ve binlerce insanın yıkım ve sefillikten çıkmasını önler. Hristiyanlar yoksulları bu etkilere karşı direnmeye teşvik etmeliler. İsa alçakgönüllülükle bu dünyaya geldi. Doğuştan mevkice aşağıdaydı. Cennetin Efendisi, görkemin Kral’ı, bütün melek ordularının Komutanı olmasına rağmen insanlığı almak için Kendisi’ni alçalttı, sefalet ve küçük düşürülme hayatını seçti. Bugünün fakirlerinin sahip olmadığı fırsatlara sahip olmadı. Zahmet, sıkıntı ve yoksulluk, onun günlük deneyiminin bir parçasıydı. “İsa ona, “Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama İnsanoğlu’nun başını yaslayacak bir yeri yok” dedi.” Luka 9:58. İsa halktan takdir ve alkış beklemedi. Orduya kumandanlık etmedi. Hiçbir dünyevî krallığa hükmetmedi. Dünyanın zen-

152 |

ŞİFA HİZMETİ

gin ve onurluları lehine karar vermedi. Ulusların liderleri arasında bir mevki talep etmedi. Mevkice aşağıda olanlar arasında yaşadı. Toplumun yapay ayrımlarını reddetti. Doğum, servet, yetenek, öğrenim, rütbe aristokrasisini görmezden geldi. Cennet’in Prens’i idi ancak öğrencilerini eğitimli avukatlar, yöneticiler, yazarlar ve Ferisiler arasından seçmedi. Bunları geçti, çünkü öğrenimleri ve mevkileri ile övündüler. Gelenekleri ve batıl inançları ile sabitlenmişlerdi. Bütün kalpleri okuyabilen İsa, öğrenmeye istekli mütevazı balıkçıları seçti. Onlar gibi düşük ve dünyevî olmak için değil, fakat öğreti ve örnek arayıcılığıyla onlara doğru ilkeleri tanıtmak ve onları dünyevîlik ve alçaltmadan kurtarmak için vergi memurları ve günahkârlarla yedi ve sıradan insanlara karıştı. İsa, insanların değerini nasıl yargılayacağına dair dünyanın sahte standardını düzeltmeye çalıştı. Yoksulların yanında yerini aldı böylece dünyanın yoksullara yapıştırdığı damgayı kaldırabilirdi. Tanrı’nın krallığının mirasçıları olan fakirleri kutsayarak, küçümsenme kaynaklı serzenişlere son verdi. “Sonra hepsine, “Ardımdan gelmek isteyen kendini inkâr etsin, her gün çarmıhını yüklenip beni izlesin” (Luka 9:23) diyerek, bizi yürüdüğü yola yönlendiriyor. İmanlı işçiler insanları oldukları yerde karşılamalı ve onları gururlu olmak için değil, karakter oluşturmak için eğitmeliler. Onlara Mesih’in nasıl çalıştığını ve özverili olduğunu öğretin. Özveri ve fedakârlık derslerini O’ndan öğrenmelerine yardımcı olun. Onlara modayı tasdikleyerek benliği memnun etmeme konusunda uyanık olmayı öğretin. Yaşam zevk veren benlikle boşa harcanamayacak kadar değerlidir, o çok ciddi, kutsal sorumluluklarla doludur. Hayatın En İyi Şeyleri Erkekler ve kadınlar yaşamın gerçek amacını ancak anlamaya başladılar. Parıltı ve gösteriş tarafından cezbediliyorlar. Dünyevî üstünlük için hevesliler. Bunun için yaşamın gerçek

İŞSİZLER VE EVSİZLER İÇİN YARDIM

| 153

amaçları feda ediliyor. Hayatın en iyi şeyleri –basitlik, dürüstlük, doğruluk, saflık, bütünlük– satın alınamaz veya satılamaz. Bunlar cahile olduğu kadar eğitimliye de, alçakgönüllü işçiye olduğu kadar onurlu devlet adamına da bedavadırlar. Tanrı herkes için, zenginin ve fakirin aynı şekilde sahip olacağı keyifler sağlamıştır –düşünce saflığını ve eylemlerin cömertliğini geliştirmede bulunan keyif, yakınlık gösteren sözler konuşarak ve yardımsever işler yaparak gelen keyif. Böyle bir hizmeti gerçekleştirenlerden, Mesih’in ışığı birçok gölgenin kararttığı yaşamları aydınlatmak için parlar. Fakirlere geçici şeylerde yardım ederken, ruhsal ihtiyaçlarını daima göz önünde bulundurun. Bırakın kendi hayatınız Kurtarıcı’nın koruma gücüne tanıklık etsin. Karakterinizin herkesin ulaşabileceği yüksek standardı ortaya çıkarmasına izin verin. Basit örnek derslerinde müjdeyi öğretin. Yapmanız gereken her şeyin karakter yapımında bir ders olmasına izin verin. Alçakgönüllü uğraş turunda, en zayıf, en sıradan olanlar, Tanrı ile birlikte işçiler olabilir ve O’nun varlığının ve devam eden lütfunun rahatlığına sahip olabilirler. Yoğun endişeler ve gereksiz dertlerle kendilerini yormamalılar. Tanrı’nın hizmetinin atadığı görevi sadakatle yerine getirerek günden güne çalışmalarına izin verin ve Tanrı onlara bakacaktır. Şöyle diyor: “Hiç kaygılanmayın; her konudaki dileklerinizi, Tanrı’ya dua edip yalvararak şükranla bildirin. O zaman Tanrı’nın her kavrayışı aşan esenliği Mesih İsa aracılığıyla yüreklerinizi ve düşüncelerinizi koruyacaktır.” Filipililer 4:6, 7. Rab’bin ilgisi tüm yarattıklarının üzerindedir. Hepsini sever ve hiçbir fark yaratmaz, tek fark, hayatın en ağır yüklerini taşımaya çağırılanlar için en şefkatlidir. Tanrı’nın çocukları denemeler ve zorluklarla karşılaşmalı. Fakat kaderlerini, dünyanın onlara vermeyi ihmal ettiklerini Tanrı’nın Kendisi’nin onlar için lütufların en iyisini hazırlayacağını hatırlayarak sevinçli bir ruh ile kabul etmeliler. Zor yerlere geldiğimizde, alçakgönüllü duaya karşılık ola-

154 |

ŞİFA HİZMETİ

rak gücünü ve bilgeliğini gösterir. Duaları duyan, dualara cevap veren bir Tanrı olarak O’na güvenin. Kendisini size her acil durumda yardımcı olabilecek biri olarak gösterecektir. Bizi yaratan, bize harika fiziksel, zihinsel ve ruhsal ayrıcalıklar veren Tanrı verdiği hayatı sürdürmek için gerekli olanı alıkoymayacaktır. Bize hayat ağacının yaprakları olan sözünü veren Tanrı muhtaç çocukları için nasıl yiyecek sağlanacağı bilgisini bizden alıkoymayacaktır. Bilgelik, sabanı tutan ve öküzleri süren biri tarafından nasıl elde edilebilir? Onu gümüş gibi isteyerek ve saklanmış hazine gibi arayarak. “Tanrısı ona uygun olanı gösterir, onu eğitir.” Yeşaya 28:26. “Bu işteki bilgelik de Her Şeye Egemen RAB’den gelir. O’nun tasarıları harikadır, bilgelikte üstündür.” 29. ayet. Aden’de Âdem ve Havva’ya bahçenin ihtiyaçlarına nasıl bakılacağını öğreten O, bugün bize de yol göstermek için isteklidir. Sabanı süren ve tohumu eken biri için bilgelik vardır. O’na güvenen ve itaat edenler için, Tanrı gelişim yollarını açacaktır. İyiliğinin zenginliklerine göre ihtiyaçlarını karşılamak için O’na güvenerek cesurca ilerlemelerine izin verin. Kalabalığı beş somun ve iki küçük balıkla besleyen, bugün bize emeğimizin meyvesini verebilir. Celileli balıkçılara “Balık tutmak için ağlarınızı atın” diyen ve itaat ettikleri sırada, ağları yırtılasıya kadar dolduran, halkının burada, bugün onlar için ne yapacağına dair bir kanıt olarak görmelerini istiyor. Çölde İsrail’in çocuklarına gökten man veren Tanrı hala yaşıyor ve hüküm sürüyor. Halkına rehberlik edecek ve yapmaları için çağırıldıkları işte beceri ve anlayış kazandıracak. Görevlerini özenli ve akıllıca yapmaya çalışanlara bilgelik verecektir. Dünyanın sahibi kaynak bakımından zengindir ve başkalarını bereketlemeyi amaçlayan herkesi bereketler. İmanla göğe doğru bakmalıyız. Görünür başarısızlıktan dolayı cesaretimiz kırılmamalı, gecikmeden dolayı da ümidimizi kaybetmemeliyiz. Yeryüzünün, sadık işçinin alması için koynunda zengin hazineler, altın ve gümüşten zengin ambarlar

İŞSİZLER VE EVSİZLER İÇİN YARDIM

| 155

tuttuğuna inanarak neşeyle, umutla ve minnetle çalışmalıyız. Dağlar ve tepeler değişiyor, yeryüzü bir giysi gibi yaşlanıyor, ancak halkına çölde bir masa seren Tanrı’nın kutsaması asla sona ermeyecek.

13 ÇARESİZ FAKİRLER

F

akirlere kendilerine yardım etmeleri konusunda yapılabilecek her şey yapıldıktan sonra, hala şefkat ve ilgi bekleyen dul, yetim, yaşlı, çaresiz ve hasta insanlar vardır. Bunlar asla ihmal edilmemelilerdir. Vekilharçları yaptıklarının hepsi Tanrı’nın Kendisi tarafından merhamet göstermeye, sevmeye ve sıcak ilgi göstermeye adanmışlardır. İman Ailesi “Bunun için fırsatımız varken herkese, özellikle iman ailesinin üyelerine iyilik yapalım.” Galatyalılar 6:10. Özel bir manada, Mesih kiliseye kendi üyelerinin arasındaki yardıma muhtaç insanlarla ilgilenme görevini verdi. Her kilisenin sınırları içindeki fakirler için O acı çeker. Onlar her zaman aramızda olacaklardır ve O onlarla kişisel olarak ilgilenme görevini üyelere verir. Gerçek bir ailenin üyeleri olarak birbirimiz ile ilgilendiğimiz gibi, hastalara hizmet etmek, zayıf olanı desteklemek, cahile öğretmek, tecrübesizi eğitmekle “iman ailesi” ihtiyaç içindeki ve çaresiz üyeler ile ilgilenmelidir. Hiçbir koşulda bunlar gözardı edilmemelidir.

158 |

ŞİFA HİZMETİ

Dullar ve Yetimler Dullar ve yetimler Rab’bin özel ilgisinin hedefleridir. “Kutsal konutundaki Tanrı, Öksüzlerin babası, dul kadınların savunucusudur.” “Çünkü kocan, seni yaratandır. O’nun adı Her Şeye Egemen RAB’dir, İsrail’in Kutsalı’dır seni kurtaran. O’na bütün dünyanın Tanrısı denir.” “Öksüz çocuklarını bırak, Ben yaşatırım onları. Dul kadınların da bana güvensinler.” Mezmurlar 68:5; Yeşaya 54:5; Yeremya 49:11. Birçok baba, Tanrı tarafından sevdiklerinden ayrılmak için çağrıldığında Tanrı’nın sevdikleriyle ilgileneceği sözüne inanarak öldü. Tanrı dul ve yetimlere gökten man göndererek değil, onlara yemek getiren kuzgunları göndererek değil, fakat insan yüreğinde bencilliği kovan ve Mesih benzeri sevgi ırmaklarının mührünü açan bir mucize aracılığıyla sağlar. Tanrı dertli ve yaslı olan insanları takipçilerine çok değerli bir emanet olarak verir. Onlar en güçlü şekilde şefkatimizi talep etmektedirler. Evlerde yaşamın rahatlıkları temin edilmiş, ambarlar ve mahzenler bereketli hasatların ürünleri ile doldurulmuş, depolar tezgahların ürünleri ile doldurulmuş ve altın ve gümüş kasalara depolanmış, Tanrı bu ihtiyaç içinde olan insanların desteklenmesi için gerekli araçları tedarik etmiştir. Birçok dul kalmış anne, babasız çocuklarıyla birlikte çifte yüklerini taşımak için cesurca çabalamakta, küçükleri yanlarında tutmak ve onların ihtiyaçlarını karşılamak için güçlerinin ötesinde efor sarf etmektedir. Onların eğitim ve öğretimi için çok az zamanı var, onların yaşamlarını aydınlatacak etkilerle onları sarmak için az bir fırsatı var. Teşvik edilmeye, anlayış gösterilmesine ve somut yardıma ihtiyacı var.

ÇARESİZ FAKİRLER

| 159

Tanrı bizi baba ilgisinden yoksun bu çocukları elimizden geldiğince desteklemeye çağırmaktadır. İlgisiz durmak, yanlışlarından ve sebep oldukları sorunlardan şikâyet etmek yerine mümkün olan her yolla onlara yardım edin. Bitkin anneye yardım etmeye çalışın. Yüklerini hafifletin. Ebeveynlerinin rehberliğinden ve Hristiyan bir evin terbiye edici etkisinden tamamıyla mahrum kalan binlerce çocuk var. Hristiyanlar kalplerini ve evlerini bu çaresizlere açsınlar. Tanrı’nın kişisel bir görev olarak onlara verdiği işi bazı yardım kuruluşlarına yıkmamalı veya dünya hayırseverliğinin şansına bırakılmamalıdır. Eğer çocukların kendileri ile ilgilenecek akrabaları yoksa kilise üyeleri onlara evler sağlasınlar. Bizi yaratan Kişi aileler içinde bağlanmamızı emretti ve çocuğun doğası Hristiyan bir evin sevgi dolu atmosferinde en iyi şekilde gelişecektir. Kendi çocuğu olmayan birçok insan başkalarının çocuklarıyla ilgilenme konusunda iyi bir iş çıkarabilir. Evcil hayvanlarla ilgileneceklerine, dilsiz hayvanlara sevgi müsrifliği yapacaklarına ilgilerini karakterlerini ilahî surete benzetebilecekleri bu küçük çocuklara versinler. Sevginizi insan ailesinin evsiz üyelerine verin. Bu çocukların ne kadarını Rab’bin terbiyesine ve ıslahına getirebileceğinizi görün. Böylelikle birçokları kendilerine büyük bir fayda sağlayacaklardır. Yaşlılar Yaşlılar da ailenin yardımsever etkilerine muhtaçtır. En yakındaki Mesih’teki kardeşlerin ve kız kardeşlerin evinde onlara kaybolan evleri sağlanabilir. Eğer ev halkının menfaatlerini ve işlerini paylaşmaya teşvik edilirlerse bu onların halâ faydalı olduklarını hissetmelerine yardımcı olur. Yardımlarının değerli olduğunu ve başkalarına hizmet etmeleri için halâ yapacak bir şeyleri olduğunu onlara hissettirin, bu onların yüreklerini neşelendiririr ve hayatlarına ilgi katar. Saçı beyazlamakta ve yürümekte zorlanmakta olanlar artık

160 |

ŞİFA HİZMETİ

mezara doğru yaklaştıklarını gösterse de, mümkün olduğunca arkadaşları ve tanıdık çevreleri arasında kalsınlar. Bildikleri ve sevdikleri kişilerle birlikte ibadet etsinler. Sevgi dolu ve şefkatli ellerle onlara hizmet edilsin. Ne zaman yapabilirlerse, her ailenin üyelerinin kendi akrabalarına hizmet etmeleri bir ayrıcalık olmalıdır. Ne zaman mümkün değilse, bu iş kiliseye aittir ve hem bir görev hem de bir ayrıcalık olarak kabul edilmelidir. Mesih’in ruhunu alan herkes zayıf ve yaşlı olanlara karşı sevecen bir ilgi göstermelidir. Bu çaresiz kişilerin evlerimizdeki varlığı O’nun merhamet hizmetinde Mesih ile işbirliği yapmak ve O’nunki gibi karakter özellikleri geliştirmek için çok değerli bir fırsattır. Yaşlılar ve gençlerin birliğinde bir bereket vardır. Gençler yaşlı olanların kalplerine ve yaşamlarına güneş ışığı getirebilirler. Yaşamı zayıflamakta olanların gençlerin iyimserliği ve canlılığı ile bağlantıda olmaya ihtiyacı vardır. Gençler de yaşlıların bilgeliğinden ve tecrübelerinden yardım alabilirler. Her şeyden önce, özverili hizmetten ders almalılar. Anlayış, sabır ve fedakârca sevgiye ihtiyacı olanların varlığı birçok ev halkına paha biçilmez bir bereket olabilir. Bu birliktelik evdeki hayatı tatlılaştırır ve güzelleştirir. Mesih’in merhametine sahip genç ve yaşlıların birliği onları ilahi olarak güzelleştirir ve göğün çürümez hazinelerinde zenginleştirir. Karakterin Bir Sınavı Mesih, “Yoksullar her zaman aranızdadır, dilediğiniz anda onlara yardım edebilirsiniz” dedi. “Baba Tanrı’nın gözünde temiz ve kusursuz dindarlık, kişinin sıkıntı çeken öksüzler ve dullarla ilgilenmesi ve kendini dünyanın lekelemesinden korumasıdır.” Markos 14:7; Yakup 1:27. Mesih kendisine iman etmiş takipçilerini çaresizler, yoksullar ve onların ilgisine muhtaç kişiler arasına yerleştirerek sınamaktadır. O’nun ihtiyaç içindeki çocuklarına karşı sevgimiz ve hizmetimiz ile O’na karşı duyduğumuz saf sevgiyi

ÇARESİZ FAKİRLER

| 161

kanıtlamalıyız. Onları ihmal etmek sahte öğrenciler olduğumuzu, Mesih’e ve O’nun sevgisine yabancı olduğumuzu ilan etmemiz demektir. Evlerde, ailelerde yetim çocuklar için yapılabilecek her şey yapılsa bile, hala ilgilenilmesi gereken birçokları ihtiyaç içinde kalacaktır. Birçoğu kötülüğü bir miras olarak aldılar. Umut verici değiller, ilgi çekici değiller, kötü huylular, fakat Mesih’in kanı ile satın alındılar ve O’nun gözünde aynı bizim çocuklarımız gibi değerliler. Yardımsever bir el onlara uzanmadığı sürece cahillik içinde büyüyecekler ve ahlâksızlık ve suç içinde savrulacaklar. Bu çocukların birçoğu yetimhanelerin çalışmalarıyla kurtarılabilirler. Böyle kurumlar, mümkün olduğu kadar bir Hristiyan ev modelinde planlanırlarsa, çok etkili şekilde çalışabilirler. Büyük kurumlarda çok sayıda çocuğu bir araya getirmek yerine, farklı yerlerde küçük kurumlar olsun. Bu evler kasaba veya büyük şehirlere yakın olmak yerine şehir dışında, ekip biçmek için toprağın da alınabileceği, çocukların doğa ile iç içe olabileceği ve meslek eğitimi alabilecekleri yerlerde olmalıdır. Bu tür evlerdeki sorumlu erkek ve kadınlar koca yürekli, kültürlü ve özverili olmalı, işi Mesih’i sevdikleri için üstlenen ve çocukları O’nun için yetiştiren kişiler olmalıdırlar. Böyle bir bakım altındaki evsizler ve ihmal edilmiş kişiler toplumun yararlı üyeleri olmaya, Mesih’i onurlandırmaya ve diğerlerine yardım etmeye kendilerini hazırlayabilirler. Birçok kişi tutumluluğu cimrilik ve eli sıkılıkla karıştırarak aşağılamaktadır. Fakat tutumluluk en büyük cömertlikle uyumludur. Aslında, tutumluluk olmadan gerçek cömertlik olamaz. Verebilmemiz için biriktirmemiz gerekir. Hiç kimse benliği inkâr etmeden gerçek cömertliği tecrübe edemez. Ancak basit bir yaşam, benliğin inkârı ve sıkı bir tutumluluk aracılığıyla Mesih’in temsilcileri olarak bize vermiş olduğu işi tamamlayabiliriz. Gurur ve dünyasal hırslar yüreklerimizden atılmalıdır. Yaptığımız her işte Mesih’in yaşamında

162 |

ŞİFA HİZMETİ

ortaya konmuş olan özverili olma ilkesi sürdürülmelidir. Evlerimizin duvarlarında, resimlerde ve mobilyalarda “Barınaksız yoksulları evinize alı[n]” sözünü okumalıyız. Dolaplarımızda Tanrı’nın eliyle yazılmış gibi “Çıplak gördüğünüzü giydiri[n]” sözünü görmeliyiz. Yemek odasında, yemekle dolu masanın üstünde “Yiyeceğinizi açla paylaş[ın]” sözünün kazılmış olduğunu görmeliyiz. Yeşaya 58:7. Önümüzde binlerce fırsat kapısı açıktır. Bizler genellikle ulaşılabilir kaynakların kıtlığından şikâyet ederiz, fakat Hristiyanlar adamakıllı istekli olsalardı kaynakları bin kez daha arttırabilirlerdi. Faydalı olmamızı engelleyen şey bencillik ve vurdumduymazlıktır. Sadece birer put olan şeyler için, daha yüce bir kullanım için kullanmamız gereken düşüncelerimizi, zamanımızı ve gücümüzü tüketen şeyler için, ne kadar da çok imkân tüketiliyor! Pahalı evler ve mobilyalar için, bencilce zevkler için, lüks ve sağlıksız yiyecekler ve zararlı tutkular için ne kadar da çok para boşa harcanıyor! Kimseye faydası olmayan hediyeler için ne kadar da çok israf yapılıyor! Hristiyan olduklarını söyleyenler gereksiz, genellikle zararlı olan şeyler için, ayartıcının elinden canları kurtarma işinde harcadıklarından daha çok para, kat kat daha fazlasını harcıyorlar. Hristiyan olduğunu iddia eden birçok kişi giyim için o kadar çok para harcıyor ki, başkalarının ihtiyaçları için geriye hiçbir şey ayırmıyorlar. En basit giysileri bile kendilerine alamayacak durumda olanların ihtiyaçlarını düşünmeden pahalı takılar ve giysilere sahip olmaları gerektiğini düşünüyorlar. Kız kardeşlerim, eğer giyim konusunda Kutsal Kitap’ta verilen kurallar ile uyumlu olursanız sizden daha fakir durumda olan kız kardeşleriniz için büyük bir bolluğa sahip olurdunuz. Sadece maddiyata değil zamana da sahip olurdunuz. Genelde en çok gerekli olan budur. Tavsiyeleriniz, nezaketiniz ve yetenekleriniz ile yardımcı olabileceğiniz birçok kişi var. Onlara nasıl basit ama aynı zamanda güzel giyinilebilineceğini gös-

ÇARESİZ FAKİRLER

| 163

terin. Birçok kadın diğer kadınların aksine eski ve uygunsuz kıyafetleri yüzünden Tanrı’nın evinden uzak kalmaktadır. Birçok hassas can bu zıtlık yüzünden acı bir aşağılanma ve adaletsizlik duygusu hissediyor. Bu yüzden birçok insan dinin gerçekliği hakkında şüpheye düşürülüyor ve yüreklerini müjdeye karşı katılaştırıyorlar. Mesih bize şunu teklif ediyor: “Artakalan parçaları toplayın, hiçbir şey ziyan olmasın.” Binlerce insan her gün kıtlık, katliam, yangın ve felaket nedeniyle ölüyor, O’nun nezaketini seven herkes için hiçbir şeyin ziyan edilmemesi, gereksiz hiçbir şey için harcama yapılmaması, O’nun vasıtasıyla insanlığın faydalanması gerektiğini görmek gerekiyor. Zamanımızı boşa harcamak yanlıştır, düşüncelerimizi boşa harcamak yanlıştır. Kendi çıkarımıza adadığımız her anı kaybediyoruz. Eğer her ana değer verilseydi ve doğru şekilde kullanılsaydı kendimiz veya dünya için yapmamız gereken her şey için zamanımız olurdu. Para harcarken, zamanı, güç ve imkânları kullanırken her Hristiyan Tanrı’nın rehberliğini arasın. “İçinizden birinin bilgelikte eksiği varsa, herkese cömertçe, azarlamadan veren Tanrı’dan istesin; kendisine verilecektir.” Yakup 1:5. “Verin, size verilecektir” “Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, hiçbir karşılık beklemeden ödünç verin. Alacağınız ödül büyük olacak, Yüceler Yücesi’nin oğulları olacaksınız. Çünkü O, nankör ve kötü kişilere karşı iyi yüreklidir.” Luka 6:35. “Yoksula verenin eksiği olmaz, yoksulu görmezden gelense bir sürü lanete uğrar.” Özdeyişler 28:27. “Verin, size verilecektir. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız.” Luka 6:38.

14 ZENGİNLERE HİZMET

R

omalı yüzbaşı Kornelius zengin ve soylu bir adamdı. Mevkisi onurlu ve güvenilir bir mevkiydi. Doğumu, yetiştirilmesi ve eğitimi ile bir putperestti, fakat Yahudilerle olan bağlantısı nedeniyle gerçek Tanrı’yı tanımıştı ve O’na tapınmıştı. Fakirlere karşı beslediği merhamet ile imanının içtenliğini göstermişti. “Halka çok yardımda bulunur, Tanrı’ya sürekli dua ederdi.” Elçilerin İşleri 10:2. Kornelius, Mesih’in yaşamında ve ölümünde ortaya konan müjde hakkında bir bilgiye sahip değildi ve Tanrı ona gökten doğrudan bir mesaj yolladı. Başka bir mesaj da elçi Petrus’a onu ziyaret etmesi ve öğretmesi için gönderilmişti. Kornelius, Yahudi kilisesi ile bir arada değildi ve rabbiler tarafından putperest ve kirli olarak görülüyordu. Fakat Tanrı onun kalbinin içtenliğini gördü ve Kendi tahtından dünyadaki hizmetkârı ile buluşması ve bu Romalı memura müjdeyi öğretmesi için haberciler gönderdi. Bugün de Tanrı fakirler arasında olduğu gibi zenginler arasındaki canları da arıyor. Kornelius gibi, O’nun kilisesi ile bağlantıya geçmelerini arzuladığı birçok insan vardır. Rab’bin insanlarına karşı sempatileri var. Fakat dünyaya bağlayan bağ-

166 |

ŞİFA HİZMETİ

lar onları sıkıca tutuyor. Bu insanlar için pozisyonlarını daha düşük insanlara bir tutmak ahlaki cesaret gerektiriyor. Sorumlulukları ve çevreleri yüzünden çok büyük tehlike içerisinde olan bu canlar için özel çaba gösterilmesi gerekiyor. İhmal edilmiş fakirlere karşı görevimizden çok bahsediliyor, ihmal edilmiş zenginlere dikkat verilmemeli mi? Körleşmiş ve dünyanın yüceliğinin parıltısı ile sersemlemiş, gelecek hesaplarında sonsuzluğu kaybetmiş bu sınıfa birçok kişi umutsuzlar olarak bakmakta ve onların gözlerini açmak için çok az şey yapmaktadır. Binlerce zengin insan mezarlarına uyarılmadan gittiler. Fakat farklı görünseler de zenginler içerisinde birçoğu ruhen sıkıntıdadır. “Parayı seven paraya doymaz, zenginliği seven kazancıyla yetinmez.” “Eğer umudumu altına bağladımsa, saf altına, ‘Güvencim sensin’ dedimse… yücelerdeki Tanrı’yı yadsımış olurdum.” “Kimse kimsenin hayatının bedelini ödeyemez, Tanrı’ya fidye veremez. (Çünkü hayatın fidyesi büyüktür, kimse ödemeye yeltenmemeli.)” Vaiz 5:10; Eyüp 31:24, 28; Mezmur 49:7, 8. Zenginlikler ve dünyasal onur, ruhu tatmin edemez. Zenginler arasındaki birçok kişi bazı ilahî güvenceler, bazı ruhsal umutlar arzulamaktadır. Birçokları amaçsız yaşamlarının monotonluğuna bir son verecek bir şey aramaktadırlar. Birçok kişi resmi yaşamlarında sahip olmadıkları bir şeyin eksikliğini hissetmektedir. Aralarında çok azı kiliseye gitmektedir çünkü çok az fayda gördüklerini hissetmektedirler. Duydukları öğreti yüreklerine dokunmamaktadır. Onlara kişisel çağrılar yapmamız gerekmez mi? Arzuların ve günahın kurbanları arasında bir zamanlar varlıklı olanlar bulunmaktadır. Farklı mesleklerden ve görevlerden insanlar yaşamlarında, içki kullanımıyla, şehvet duygularıyla dünyanın kirliliğine yenilmişler ve tuzaklara düşmüşlerdir. Bu düşmüş olanlar şefkat ve yardım isterken, henüz o seviyelere düşmemiş, fakat ayakları aynı yolda olanlara dikkat verilmemeli mi?

ZENGİNLERE HİZMET

| 167

Güvenilir ve onurlu mevkilerdeki binlerce kişi ruhu ve vücudu harap eden alışkanlıklara müsamaha göstermektedirler. Müjde hizmetçileri, devlet adamları, yazarlar, zengin ve yetenekli insanlar, faydalı olabilecek büyük çapta ve güçte iş insanları ölümcül bir risk altındalar, çünkü her şeyde kendini kontrol etmenin gerekliliğini görmüyorlar. Dikkatlerinin ölçülülük ilkelerine çekilmesine ihtiyaçları var. Bu, dar veya zalim bir şekilde değil, fakat Tanrı’nın insanlık için büyük amacının ışığında yapılmalı. Gerçek ölçülülüğün ilkeleri önlerine getirilmiş olursa, onların değerini anlayacak ve candan bir şekilde onları kabul edecek daha yüksek sınıflardan birçok kişi olurdu. Bu insanlara zararlı bağımlılıkların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gücü azaltmadaki sonuçlarını göstermeliyiz. Tanrı’nın armağanlarının vekilharçları olarak sorumluluklarını anlamalarına yardımcı olun. Şu anda sadece onlara zarar veren şeyler için harcadıkları para ile iyi şeyler yapabileceklerini gösterin. İçkiden tamamen uzak durmalarını rica edin, içki, tütün veya benzeri alışkanlıklar için harcanacak olan parayı fakir hastaların iyileşmeleri, gençlerin ve çocukların dünyaya faydalı olabilmeleri için eğitilmelerine adamalarını isteyin. Çok az insan böyle bir çağrıyı dinlemeyi reddedecektir. Zenginlerin özellikle maruz kaldığı başka bir tehlike var ve burada sağlık hizmetleri için de bir alan var. Dünyadaki zengin ve kötülüğün ortak yollarına asla tenezzül etmemiş birçok insan yine de zenginlik sevgisi yüzünden yıkıma gitmektedir. Taşınması en zor olan kap boş olan değildir, fakat ağzına kadar dolu olandır. En dikkatli şekilde dengelenmesi gereken kap budur. Sıkıntı ve keder hayal kırıklığı ve acı getirir. Fakat zenginlik ruhsal yaşam için en tehlikeli olandır. Acı çeken karşıtlar Musa’nın çölde gördüğü, yanan fakat tükenmeyen çalı aracılığıyla temsil edilmiştir. Rab’bin meleği yanan çalının ortasındaydı. Yani, yoksunluk ve sıkıntı içinde Görünmeyen’in varlığının parlaklığı teselli etmek ve güç ver-

168 |

ŞİFA HİZMETİ

mek için bizimle birliktedir. Dualar genellikle hastalık ve zorluk nedeniyle acı çekenler için yapılır. Fakat zenginlik ve yetki emanet edilen kişilerin en çok dualarımıza ihtiyacı vardır. Alçalma vadisinde, insanların adımlarını Tanrı’nın yönlendirmesine bağlı oldukları yerde, göreceli güvenlik vardır. Fakat yüce mevkilerde bulunan ve pozisyonları nedeniyle büyük bir bilgeliğe sahip olması gerekenler en büyük tehlike altındadırlar. Bu insanlar Tanrı’ya bağlı olmadıkları sürece kesinlikle düşeceklerdir. Kutsal Kitap zenginliğini dürüst yoldan kazanmış hiç kimseyi mahkûm etmez. Para değil, para sevgisi tüm kötülüklerin köküdür. İnsana zenginlik kazanma gücünü veren Tanrı’dır ve Tanrı’nın vekilharcı olarak hareket eden, mallarını özverili bir şekilde kullanan kişinin elinde zenginlik hem sahip olan için hem de dünya için bir berekettir. Fakat dünyasal hazinelere karşı duydukları ilgi içine batmış olan birçok kişi Tanrı’nın isteklerine ve diğer insan kardeşlerinin ihtiyaçlarına duyarsız hale gelmektedir. Zenginliklerini kendilerini yücelten araçlar olarak görüyorlar. Çevrelerindeki herkes sefalet ve suç, hastalık ve ölüm içindeyken onlar evlerine ev, topraklarına toprak katıyorlar, evlerini lüks eşyalarla dolduruyorlar. Yaşamlarını benliğe hizmete adayanlar Tanrı’nın niteliklerinde değil, fakat kötü olanın niteliklerinde kendilerini geliştiriyorlar. Bu insanların müjdeye ihtiyacı var. Gözlerinin maddi şeylerin gösterişinden dönüp ebedi zenginliklerin kıymetine bakması gerekir. Vermenin sevincini, Tanrı’nın yardımcı işçileri olmanın bereketini öğrenmeye ihtiyaçları var. Rab bize şunu emrediyor, “Şimdiki çağda zengin olanlara gururlanmamalarını, gelip geçici zenginliğe umut bağlamamalarını buyur. Zevk almamız için bize her şeyi bol bol veren Tanrı’ya umut bağlasınlar. İyilik yapmalarını, iyilikten yana zengin, eliaçık ve paylaşmaya istekli olmalarını buyur. Böylelikle gerçek yaşama kavuşmak üzere gelecek için kendilerine sağlam temel olacak bir hazine biriktirmiş olurlar.” 1. Timoteos 6:17-19.

ZENGİNLERE HİZMET

| 169

Gelişigüzel, rastgele dokunuşlarla zenginler, dünyasal yaşayanlar, dünyaya tapanlar Mesih’e çekilemezler. Bu insanlar genelde en zor ulaşılanlardır. Hizmet ruhu ile dolu, başarısız olmayacak veya cesaretini yitirmeyecek kadınlar ve adamlar bu konuda kişisel çaba göstermelidirler. Bazıları özellikle daha yüksek sınıftan olanlar ile çalışmaya uygundur. Bu kişiler o insanlara ulaşacaklarını bilmeleri için Tanrı’dan bilgelik istemelidirler. Sadece rastgele bir tanışma için değil, fakat kişisel bir çaba ve canlı bir imanla onları ruhun ihtiyaçları için uyandırmak, İsa’da bulunan gerçeğin bilgisine yönlendirmek için bu bilgeliği istemeliler. Birçok kişi daha yüksek sınıflara ulaşmak için yaşam tarzının ve çalışma biçiminin onların yüksek zevklerine uygun şekle getirilmesi gerektiğini düşünmektedir. Zengin bir görünüm, pahalı yapılar, pahalı elbiseler, lüks arabalar ve aksesuarlar, dünyasal geleneklerle uyumluluk, sosyetenin sahte davranışları, klasik kültür ve güzel konuşma inceliğinin esas olduğunu düşünüyorlar. Bu bir yanlıştır. Dünyasal ilkelerin yolu Tanrı’nın yüksek sınıflara ulaşma yolu değildir. Onlara etkili ve istikrarlı bir şekilde ulaşmanın yolu, Mesih’in müjdesinin özverili sunumudur. Elçi Pavlus’un Atinalı felsefeciler ile buluşma tecrübesinde bizim için bir ders vardır. Pavlus, Ares Tepesi Kurulu’nda müjdeyi anlatırken mantığı mantıkla, bilimi bilimle, felsefeyi felsefeyle buluşturdu. Dinleyicilerinin en bilgeleri şaşmıştılar ve sessizdiler. Sözleri karşı gelinmezdi. Fakat çaba küçük bir meyve getirdi. Çok azı müjdeyi kabule yönlendirilmişti. O andan itibaren Pavlus farklı bir çalışma şekli benimsedi. Teoriler üzerine ayrıntılı argümanlar ve tartışmalardan kaçındı ve kadın ve erkeklere basit bir şekilde günahkârların Kurtarıcısı olarak Mesih’e işaret etti. Korintliler’e onlar arasındaki işi hakkında yazarken şöyle dedi: “Kardeşler, Tanrı’yla ilgili bildiriyi duyurmak için size geldiğimde, söz ustalığıyla ya da üstün bilgelikle gelmedim. Ara-

170 |

ŞİFA HİZMETİ

nızdayken, İsa Mesih’ten ve O’nun çarmıha gerilişinden başka hiçbir şey bilmemeye kararlıydım. Size zayıflık ve korku içinde geldim! … Sözüm ve bildirim, insan bilgeliğinin ikna edici sözlerine değil, Ruh’un kanıtlayıcı gücüne dayanıyordu. Öyle ki, imanınız insan bilgeliğine değil, Tanrı gücüne dayansın.” 1.Korintliler 2:1-5. Romalılar’a mektubunda tekrar şöyle diyor: “Çünkü Müjde’den utanmıyorum. Müjde iman eden herkesin –önce Yahudiler’in, sonra Yahudi olmayanların– kurtuluşu için Tanrı gücüdür.” Romalılar 1:16. Yüksek sınıflar için çalışanlar kendilerini gerçek itibarla taşısınlar, meleklerin onlarla birlikte olduğunu hatırlasınlar. Zihnin ve kalbin hazine evini “Yazılmıştır” ile dolu tutsunlar. Hafızalarında Mesih’in paha biçilmez sözlerine bağlı kalsınlar. Onlara altın veya gümüşten çok daha fazla değer versinler. Mesih devenin iğne deliğinden geçmesinin, zengin adamın Tanrı’nın egemenliğine girmesinden daha kolay olduğunu söyledi. Bu sınıf ile çalışma sırasında birçok cesaret kırıcı şey ortaya çıkacak, birçok üzücü açıklamalar yapılacaktır. Fakat Tanrı ile her şey mümkündür. O, yaşamlarını para kazanmaya adamış bu insanların zihinlerinde insan temsilcileri aracılığıyla çalışabilir ve çalışacaktır. İçten bir dönüşümde şu anda fark edilemeyen, gerçekleşecek mucizeler vardır. Dünyanın en büyük insanları, mucizelerle çalışan Tanrı’nın gücünün ötesinde değildirler. O’nunla birlikte çalışan işçiler görevlerini cesurca ve sadık bir şekilde yaparlarsa Tanrı yetki sahibi insanları, akıl ve etki sahibi insanları dönüştürecektir. Kutsal Ruh’un gücü aracılığıyla birçok kişi ilahî ilkeleri kabul etmeye yönlendirilecektir. Rab’bin onlardan temsilcileri olarak acı çeken insanlığı rahatlatmalarını istediği açıkça ortaya konduğunda birçoğu cevap verecek ve mallarını ve ilgilerini fakirlerin faydasına harcayacaklardır. Böylece düşünceleri kendi bencil çıkarlarından uzaklaştırılırken birçoğu kendisini Mesih’e teslim

ZENGİNLERE HİZMET

| 171

edecektir. Etkileme yetenekleri ve malları ile onların iman etmelerinde Tanrı’nın alçak gönüllü hizmetkârı olan kişi ile iyilik işinde sevinçle bir olacaklardır. Dünyasal hazinelerinin doğru bir kullanımı sayesinde kendilerine “gökte hazineler birikti[rirler]. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar.” Birçoğu Mesih’e iman ettiğinde Tanrı’nın elinde kendi sınıfındakiler için çalışan temsilciler olurlar. Müjdenin dağıtımının kendilerine emanet edildiğini hissettiklerinden bu dünyayı çok önemseyen için çalışacaklardır. Zaman ve para Tanrı’ya, yetenek ve etki Mesih’e canlar kazanma işine adanır. Bu tür bir hizmetle nelerin başarıldığını sadece sonsuzluk gösterecek. Kaç tane canın, şüphe yüzünden hasta olanın ve dünyasallık ve rahatsızlık yüzünden yorgun olanın, O’na gelenlerin hepsini kurtarmak isteyen O büyük İyileştirici’ye getirildiğini sonsuzluk gösterecek. Mesih dirilmiş bir Kurtarıcı’dır ve O’nun kanatlarında şifa vardır.

4. BÖLÜM

HASTALARLA İLGİLENİLMESİ

“Ellerini hastaların üzerine koyacaklar ve hastalar iyileşecek.”

15 HASTA ODASINDA

H

astalara hizmet edenler sağlık ilkelerine çok dikkat edilmesi gerektiğini anlamalılar. Hasta odasında olduğu kadar hiçbir yerde bu ilkelere dikkat etmek daha önemli değildir. Katılımcıların küçük şeylerde bile bu ilkelere bu kadar çok sadık kalması gereken başka bir yer yoktur. Ciddi hastalık durumlarında küçük bir ihmal, hastanın özel ihtiyaçlarına ve tehlikelere karşı yetersiz dikkat, korku, heyecan veya alınganlık gösterimi, hatta yetersiz ilgi bile durumu ölüm ve yaşam seviyesini dengeleyen teraziyi etkileyebilir ve aksi takdirde iyileşebilecek olan bir hastanın mezara gitmesine sebep olabilir. Hemşirenin etkisi büyük oranda fiziksel dinçliğe bağlıdır. Sağlığı ne kadar iyi olursa hastaya bakma gayreti o kadar uzun sürecektir ve görevlerini daha başarılı bir şekilde yerine getirecektir. Hastalarla ilgilenenler diyete, temizliğe, temiz havaya ve egzersize özel dikkat vermelidirler. Aile içindeki gibi dikkatlilik üzerlerindeki ekstra yüke dayanmalarını sağlayacak ve hastalık kapmalarını önleyecektir. Gece ve gündüz bir bakıcı gerektiren ciddi hastalıklarda iş iki etkili hemşire arasında paylaşılmalıdır. Böylece her birinin dinlenmek ve temiz havada egzersiz yapmak için fırsatı olur.

176 |

ŞİFA HİZMETİ

Bu, özellikle hasta odasında çok fazla temiz havaya sahip olmanın zor olduğu durumlarda önemlidir. Temiz havanın öneminin ihmal edilmesi, bazen havalandırma kısıtlandığında, hem hastanın hem de bakıcının hayatı sıklıkla tehlikededir. Eğer uygun önlemler alınırsa, bulaşıcı olmayan hastalıkları başkalarının kapmasına gerek kalmaz. Davranışlar doğru olsun ve temizlik ve uygun havalandırma yoluyla hasta odası zehirli elementlerden arındırılsın. Böyle şartlarda hasta olanın iyileşme olasılığı daha fazladır ve birçok durumda ne bakıcılar, ne de ev halkı hastalık kapmazlar. Güneş Işığı, Havalandırma ve Sıcaklık Hastanın iyileşmesi için sağlanması en çok tercih edilen şartlar, mükemmel bir havalandırma imkânı ile birlikte odasının geniş, aydınlık ve hoş olmasıdır. Evde bu şartlara en iyi uyan oda hasta odası olarak seçilmelidir. Birçok evde uygun havalandırma için özel bir koşul yoktur ve bunu sağlamak zordur. Fakat oradan gece ve gündüz temiz hava akımı geçmesi için hasta odasının düzenlenmesinde mümkün olan tüm çaba gösterilmelidir. Mümkün olabildiğince hasta odasında dengeli sıcaklık olmalıdır. Termometreler kullanılmalıdır. Hastalarla ilgilenenler sıklıkla uykusuz kalmakta veya gece hastaya bakmak için kalktıklarında soğuğa maruz kalmaktadırlar ve sağlıklı bir sıcaklık hakkında iyi karar verememektedirler. Beslenme Hemşirenin görevinin önemli bir bölümü de hastanın beslenmesidir. Hastanın yetersiz beslenme nedeniyle acı çekmesine veya aşırı derecede zayıflamasına izin verilmemelidir veya zayıflamış sindirim sistemi gücüne fazla yüklenilmemelidir. Yemeğin lezzetli olması için hazırlığa ve servise dikkat verilmelidir, fakat hastanın ihtiyaçlarına uygun şekilde hem miktar hem de kalite açısından bilgece kararlar alınmalıdır. Özellikle iştahın iyi olduğu iyileşme döneminde, sindirim organları güç

HASTA ODASINDA

| 177

kazanmadan önce yanlış beslenme nedeniyle organların büyük hasar görme tehlikesi vardır. Bakıcıların Görevleri Hemşireler ve hasta odası ile ilgilenenlerin tümü neşeli, sakin ve kendini kontrol edebilen kişiler olmalıdır. Aceleciliğin, heyecanın veya kafa karışıklığının tümünden kaçınılmalıdır. Kapılar dikkatle açılıp kapatılmalıdır ve tüm ev halkı sessiz olmalıdır. Ateş durumlarında kriz geldiği zaman ve ateş düştüğü zaman özel bakım gereklidir. Genelde sürekli bir takip gerekmektedir. Tedbirli ve düşünceli bakıcılardan uygun bir bakım alındığında yaşayabilecek olan birçok kişinin, bilgisizlik, unutkanlık ve dikkatsizlikten dolayı ölümüne sebep olunmuştur. Hasta Ziyareti Kişileri yoğun hasta ziyaretine iten şey yanlış değerlendirilmiş nezaket, yanlış anlaşılmış bir kibarlık fikridir. Çok hasta olanların ziyaretçileri olmamalıdır. Ziyaretçileri kabul etmeye bağlı heyecan, hastanın en çok sessiz, kesintisiz dinlenme ihtiyacı olduğu bir zamanda onu zayıflatmaktadır. İyileşme döneminde olan veya kronik bir hastalık nedeniyle acı çeken biri için sevgiyle anıldığını bilmek genellikle bir memnuniyet ve bir faydadır. Fakat bu bilgi bir duygudaşlık mesajı veya küçük bir hediye aracılığıyla iletilirse kişisel bir ziyaretten daha iyi bir niyet olarak hizmet eder ve zarar verme tehlikesi içermez. Kurumsal Bakım Hemşirelerin çok sayıda hastayla sürekli ilgilendiği sanatoryum ve hastanelerde her zaman cana yakın ve neşeli olmak ve her söz ve davranışı dikkatle düşünmek için kararlı bir çaba gerekmektedir. Bu kurumlarda hemşirelerin işlerini bilgece ve iyi bir şekilde yapabilmek için çaba göstermeleri en önemli şeydir. Her zaman hatırlamalıdırlar ki, günlük görevlerini ye-

178 |

ŞİFA HİZMETİ

rine getirirlerken Rab Mesih’e hizmet etmektedirler. Hastaların kendilerine bilgece sözler söylenmesine ihtiyaçları vardır. Hemşireler hastalara aydınlatıcı ve yardım edici sözler söyleyebilmek için her gün Kutsal Kitap çalışmalıdır. Hastaların bakıldığı bu odalarda Tanrı’nın melekleri bulunmaktadır ve tedavi eden kişinin etrafındaki atmosfer saf ve hoş kokulu olmalıdır. Doktorlar ve hemşireler Mesih’in ilkelerine değer vermelidirler. Yaşamlarında O’nun erdemleri görülmelidir. Böylece söyledikleri ve yaptıkları her şeyde hastayı Kurtarıcı’ya çekeceklerdir. Hristiyan hemşire sağlığın geri kazanılması için tedavi uygularken memnuniyetle ve başarılı bir şekilde hastanın aklını ruhun ve aynı şekilde bedenin iyileştiricisi olan Mesih’e çekecektir. Burada zaman zaman gösterilen düşüncelerin etkisi olacaktır. Daha yaşlı hemşireler uygun anlarda hastanın dikkatini Mesih’e çekme fırsatlarını kaçırmamalıdırlar. Her zaman ruhsal iyileştirme ile fiziksel iyileştirmeyi karıştırmaya hazır olmalıdırlar. Hemşireler en nazik ve en şefkatli tarzda hastaya Tanrı’nın yasasını çiğnemeyi keserse iyileşebileceğini öğretmeli. Hasta günahlı bir yaşamı seçmeyi kesmeli. Tanrı göklerin yasalarını bilerek çiğnemeyi seçerek üzerine hastalık ve acı getirmeye devam eden kişileri bereketleyemez. Fakat Mesih Kutsal Ruh aracılığıyla kötülük yapmayı kesen ve iyi olanı yapmayı öğrenen kişiler üzerine iyileştirici bir güç olarak gelir. Tanrı’ya karşı sevgisi olmayanlar bedenin ve ruhun en iyi faydalarına karşı çalışmaya devam edeceklerdir. Fakat şimdiki bu kötü dünyada, Tanrı’ya itaat ederek yaşamanın öneminin farkında olanlar, her türlü kötü alışkanlıktan uzaklaşmayı isteyeceklerdir. Minnettarlık ve sevgi kalplerini dolduracaktır. Mesih’in arkadaşları olduğunu bilirler. Birçok durumda, hastalık nedeniyle acı çekenler için iyileşme döneminde böyle bir arkadaşa sahip olduklarını bilmek, diğer verilebilecek tedavilerin tümünden daha iyidir. Fakat hizmetin her iki çizgisi de esastır. Bunlar birlikte yürütülmelidir.

16 HASTALAR İÇİN DUA

K

utsal Kitap insanların “hiç usanmadan, her zaman dua etmeleri gerektiğini” (Luka 18:1) söyler. Duaya ihtiyaçları olduğunu hissettikleri bir zaman varsa, o da güçlerinin tükendiği ve hayatlarının ellerinden kayıyor gibi göründüğü zamanlardır. Sağlıklı olanlar genelde onları her gün, her yıl devamlı olarak bereketleyen harika şeyleri unuturlar ve Tanrı’ya sağladığı faydaları için övgü sunmazlar. Fakat hastalık geldiğinde Tanrı hatırlanır. İnsanî güç düştüğü zaman insanlar ilahî güce ihtiyaçları olduğunu hissederler. Merhamet dolu Tanrımız kendisinden samimiyetle yardım isteyen bir canı asla geri çevirmez. Sağlıkta olduğu gibi hastalıkta da O bizim sığınağımızdır. “Bir baba çocuklarına nasıl sevecen davranırsa, RAB de kendisinden korkanlara öyle sevecen davranır. Çünkü mayamızı bilir, Toprak olduğumuzu anımsar.” Mezmur 103:13, 14. “Cezalarını buldu aptallar, Suçları, isyanları yüzünden.

180 |

ŞİFA HİZMETİ

İğrenir olmuşlardı bütün yemeklerden, Ölümün kapılarına yaklaşmışlardı.” Mezmur 107:17, 18. “O zaman sıkıntı içinde RAB’be yakardılar, RAB kurtardı onları dertlerinden. Sözünü gönderip iyileştirdi onları, Kurtardı ölüm çukurundan.” 19 ve 20. ayetler Tanrı, Kutsal Ruh aracılığıyla Mezmurcu’nun ağzından söylediği bu sözlerde olduğu gibi bugün de hastaları sağlığına kavuşturmak istemektedir ve Mesih dünyasal hizmeti sırasında olduğu gibi bugün de aynı merhametli doktordur. O’nda her türlü hastalık için iyileştirici bir ilaç, her türlü güçsüzlük için iyileştirici bir güç vardır. Bu zamanda O’nun öğrencileri eski öğrencilerinin dua ettiği gibi gerçekten hastalar için dua etmelidir. Böylece iyileşmeler gerçekleşecek çünkü, “İmanla edilen dua hastayı iyileştirecek[tir.]” Biz Tanrı’nın vaatlerini talep edebilecek, imanın sabit güvencesi olan Kutsal Ruh’un gücüne sahibiz. Rab, aynı elçilerin günlerindeki gibi “Ellerini hastaların üzerine koyacaklar ve hastalar iyileşecek” (Markos 16:18) sözünü, emin bir şekilde şimdi de veriyor. Bu, Tanrı’nın çocuklarının ayrıcalığını gösterir ve bizim imanımız onun içerdiği her şeye dört elle tutunmalıdır. Mesih’in hizmetçileri O’nun işinin kanallarıdırlar ve O onlar aracılığıyla iyileştirme gücünü kullanmayı ister. İmanımızın kollarında hasta olanları ve acı çekenleri Tanrı’ya sunmak bizim işimizdir. Onlara Büyük Şifacı’ya inanmayı öğretmeliyiz. Kurtarıcımız hastaları, umutsuzları ve üzgünleri O’nun gücüne tutunmaya teşvik etmemizi ister. İman ve dua aracılığıyla hasta odası Beytel’e dönüşebilir. Sözde ve eylemde, doktorlar ve hemşireler çok açık bir şekilde, yanlış anlaşılmasına mahal vermeden, yok etmek için değil kurtarmak için “Tanrı burada” demeliler. Mesih doktorların ve hemşirelerin

HASTAL AR İÇİN DUA

| 181

kalplerini sevgisinin tatlılığı ile doldurarak varlığını hasta odasında göstermek istemektedir. Eğer hasta ile ilgilenenlerin davranışları Mesih onlarla birlikte hastanın yanındaymış gibi olursa, orada merhametli Kurtarıcı’nın varlığına inanacaklardır ve bu inanç hem bedenin hem de ruhun iyileşmesi için çok daha fayda edecektir. Tanrı duaları işitir. Mesih şöyle dedi, “Benim adımla benden ne dilerseniz yapacağım.” Başka bir yerde ise, “Baba, bana hizmet edeni onurlandıracaktır,” der. Yuhanna 14:14; 12:26. O’nun sözüne uygun bir şekilde yaşarsak vermiş olduğu her kıymetli vaadi bizim için yerine getirecektir. O’nun merhametini hak etmiyoruz, fakat kendimizi O’na verirsek bizi kabul eder. O’nu takip edenler için ve takip edenler aracılığıyla çalışacaktır. Fakat sadece O’nun sözlerine itaat ederek yaşarsak vaatlerinin yerine gelmesini isteyebiliriz. Mezmurcu şöyle diyor, “Yüreğimde kötülüğe yer verseydim, Rab beni dinlemezdi.” Mezmur 66:18. O’na sadece bir parça, yarım kalple itaat edersek vaatleri bizim için yerine gelmeyecektir. Tanrı sözünde hastaların iyileşmesi ile ilgili özel dua öğretisi vardır. Fakat böyle bir dua etmek çok ciddi bir harekettir ve dikkatsizce yapılmaya kalkışılmamalıdır. Birçok durumda iman diye adlandırılan, hastanın iyileşmesi için edilen dua küstahlıktan başka bir şey değildir. Birçok insan şahsi tutkuları nedeniyle üzerlerine hastalık getirmektedirler. Doğanın yasalarına veya katı bir saflığın ilkelerine uygun bir şekilde yaşamıyorlar. Diğerleri yeme ve içme, giyim veya çalışma alışkanlıklarında sağlık kurallarına önem vermiyorlar. Sıklıkla zihnin ve bedenin zayıflığının sebebi bazı ahlâksızlık çeşitleridir. Bu insanlar sağlık bereketlerini almış olsalardı, birçoğu Tanrı’nın doğal ve ruhsal yasalarını önemsemeden çiğneme yolunda ilerlemeye devam edecekler ve düşüneceklerdir ki, Tanrı onları dualar yoluyla iyileştiriyorsa sağlıksız yaşamlarına devam etme ve sapkın isteklerine sınırla-

182 |

ŞİFA HİZMETİ

ma olmadan müsamaha gösterme özgürlüğüne sahipler. Tanrı bu kişilerin mucize yoluyla sağlıklarına kavuşmalarını sağlarsa, günah işlemek için teşvik edileceklerdir. İnsanlara sağlıksız davranışları bir kenara bırakmalarını öğretmeden Tanrı’ya onların zayıflıklarının iyileştiricisi olarak bakmalarını öğretmek, emek kaybıdır. Dualar sonucu O’nun bereketini almak için kötülük yapmaya bir son vermeli ve iyi olanı yapmayı öğrenmelidirler. Çevreleri sağlıklı, yaşam tarzları doğru olmalıdır. Tanrı’nın hem doğal hem de ruhsal yasaları ile uyumlu bir şekilde yaşamalıdırlar. Günahın İtirafı Sağlıklarına kavuşmak için dua isteyenlere, ister doğal ister ruhsal olsun Tanrı’nın yasasının çiğnenmesinin günah olduğu ve O’nun bereketini almaları için günahın itiraf edilmesi ve terk edilmesi gerektiği açıkça belirtilmelidir. Kutsal Kitap bize şunu söylüyor, “Bu nedenle, şifa bulmak için günahlarınızı birbirinize itiraf edin ve birbiriniz için dua edin.” Yakup 5:16. Dua isteyen kişiye bunun gibi düşünceleri sunun: “Biz kalp okuyamayız veya yaşamındaki sırları bilemeyiz. Bunları sadece sen ve Tanrı biliyorsunuz. Günahlarından tövbe edersen onları itiraf etmek senin görevindir.” Gizli karakterdeki günahlar Tanrı ve insan arasında tek aracı olan Mesih’e itiraf edilmelidir. Çünkü “içimizden biri günah işlerse, adil olan İsa Mesih bizi Baba’nın önünde savunur.” 1.Yuhanna 2:1. Her günah Tanrı’ya karşı bir suçtur ve Mesih aracılığıyla O’na itiraf edilmelidir. Her açık günah açık bir şekilde itiraf edilmelidir. Bir kardeşe karşı yapılan yanlış, incitilmiş kişi ile düzeltilmelidir. Eğer sağlığına kavuşmak isteyenler kötü sözler nedeniyle suçlu olduysa, evde, mahallede veya kilisede anlaşmazlık ektilerse ve yabancılaşma ve ayrımın fitilini yaktılarsa, yanlış davranışlar aracılığıyla başkalarını günaha yönlendirdilerse, bu şeyler hem Tanrı’nın önünde hem de zarar verdikleri kişilerin önünde itiraf edilmelidir. “Ama günahlarımızı itiraf

HASTAL AR İÇİN DUA

| 183

edersek, güvenilir ve adil olan Tanrı günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır.” Yuhanna 1:9 Yanlış şeyler düzeltildikten sonra hastanın ihtiyaçlarını O’nun Ruhu’nun göstergesi olarak sakin bir imanla Rab’bin önüne getirebiliriz. O her birini ismiyle tanır ve her birine dünyada biricik Oğlu’nu verecek başka kimse kalmamış gibi ilgi gösterir. Tanrı’nın sevgisi çok büyük ve kesinlikle sarsılmaz olduğu için hasta O’na güvenmeye ve sevinçli olmaya teşvik edilmelidir. Kendileri hakkında endişelenmek zayıflığa ve hastalığı sebep olabilir. Depresyon ve üzüntüden kurtulurlarsa iyileşme olasılıkları daha fazla olacaktır çünkü, “RAB’bin gözü kendisinden korkanların, sevgisine umut bağlayanların üzerindedir.” Mezmur 33:18. Hasta olanlar için dua ederken hatırlanmalıdır ki, “ne için dua etmemiz gerektiğini bilmeyiz.” Romalılar 8:26. İstediğimiz bereketin en iyisi olup olmadığını bilmeyiz. Bu nedenle dualarımızda şu düşünce olmalıdır: “Rab her canın sırrını en iyi sen bilirsin. Bu kişileri tanımaya sen kadirsin. Onların Avukatı olan İsa hayatını onlar için verdi. O’nun sevgisi bizim sevgimizin erişebileceği sevgiden daha büyüktür. Bu nedenle, Senin yüceliğin ve bu hastaların iyiliği içinse, İsa’nın adıyla onların iyileşmesini diliyoruz. İyileşmeleri Senin isteğin değilse, lütfunun onları rahatlatmasını ve varlığının acılarında onlara güç vermesini diliyoruz.” Tanrı, sonu başlangıçtan bilir. Tüm insanların kalbini tanır. Ruhun tüm sırlarını okur. Yaşayacaklarsa dua edilen kişilerin üzerlerine gelen denenmelere dayanıp dayanamayacaklarını O bilir. Onların yaşamlarının kendilerine ve dünyaya bir bereket mi yoksa bir lanet mi getireceğini O bilir. Bu nedenle ricalarımızı içten bir şekilde sunarken, “Yine de benim değil, senin istediğin olsun” demeliyiz. Luka 22:42. İsa Getsemani Bahçesi’nde “Baba… Mümkünse bu kase benden uzaklaştırılsın” diye yalvardığında Tanrı’nın iradesine ve bilgeliğine teslim olan bu sözleri ekledi. Matta 26:39. Eğer bu sözler O’nun,

184 |

ŞİFA HİZMETİ

yani Tanrı’nın Oğlu için uygunsa, sınırlı, günahlı ölümlülerin dudakları için ne kadar çok daha uygun olacaktır! Uygun olan yol, arzularımızı her konuda bilge olan Baba’ya teslim etmemiz ve ardından mükemmel bir rahatlıkla her şeyi O’na emanet etmemizdir. Biliyoruz ki Tanrı’nın iradesine göre istersek bizi duyar. Fakat teslim olmayan bir ruhla isteklerimizde ısrar etmek doğru değildir. Dualarımız emir şeklinde değil, rica şeklinde olmalıdır. Tanrı’nın ilahi gücüyle sağlığın geri kazanılması için kesin olarak çalıştığı durumlar vardır. Fakat tüm hastalar iyileştirilmez. Birçok insan İsa’da uyumak üzere gömüldü. Yuhanna’ya Patmos adasında şöyle yazdırılmıştı: “Bundan böyle Rab’be ait olarak ölenlere ne mutlu!” Ruh, “Evet” diyor, “Uğraşlarından dinlenecekler. Çünkü yaptıkları onları izleyecek.” Vahiy 14:13. Burada şunu görüyoruz: Eğer kişiler sağlıklarına geri kavuşmamışlarsa, bu onların imanlarının yetersiz olduğu şeklinde yargılanmamalıdır. Hepimiz dualarımıza çabuk ve doğrudan cevaplar almayı isteriz ve cevap geciktiğinde veya umulmadık bir şekilde geldiğinde cesaretimizin kırılması konusunda ayartılırız. Fakat Tanrı dualarımızı her zaman tam zamanında ve tam bizim istediğimiz şekilde cevaplamak için çok fazla bilge ve çok fazla iyidir. O bizim tüm isteklerimizi yerine getirmekten daha fazlasını ve daha iyisini yapacaktır. O’nun bilgeliğine ve sevgisine güvenebileceğimiz için O’na bizim isteklerimizi kabul etmesi için ısrar etmemeliyiz, bilakis O’nun amacını uygulamaya ve tamamlamaya çalışmalıyız. Bizim arzularımız ve çıkarlarımız O’nun iradesi içinde erimelidir. İmanı test eden bu tecrübeler bizim faydamızadır. Onlar aracılığıyla imanımızın gerçek ve içten olup olmadığı, sadece O’nun sözüne mi dayandığımız yoksa kesin olmayan ve değişebilen şartlara mı bağlı olduğumuz ortaya çıkar. İman işler yoluyla güçlendirilir. Rab’bi bekleyenler için Kutsal Yazılar’da çok kıymetli vaatler olduğunu hatırlatarak sabrın mükemmel işine izin vermeliyiz.

HASTAL AR İÇİN DUA

| 185

Herkes bu ilkeleri anlamaz. Rab’bin iyileştirici lütfunu arayan birçok kişi dualarına çabuk ve doğrudan bir cevap almaları gerektiğini, yoksa imanlarının yetersiz olduğunu düşünüyorlar. Bu nedenle hastalık nedenle zayıf düşmüş olanlara bilgece tavsiyeler verilmeli ki dikkatli davransınlar. Onlar hayatta kalacak arkadaşlarına karşı yükümlülüğü ihmal etmemeliler veya sağlığın geri kazanılması için doğanın araçlarının kullanılmasını uygulamayı ihmal etmemeliler. Sıklıkla burada hata yapma tehlikesi vardır. Duaya cevap olarak iyileştirileceklerine inanarak bazıları iman azlığı olarak görülebilecek bir şey yapmaktan korkmaktadırlar. Fakat sanki öleceklermiş gibi yapmak isteyecekleri işlerini düzenlemeyi ihmal etmemeliler. Ya da, sevdiklerine söylemek istedikleri cesaret verici veya tavsiye veren son sözlerini söylemekten korkmamalıdırlar. Dua yoluyla iyileşmeyi bekleyenler ulaşabilecekleri tıbbi ilaçları kullanmayı ihmal etmemelidirler. Tanrı’nın acının hafiflemesi sağladığı ilaçları ve iyileştirme işinde doğanın yardımını kullanmak, imanın inkârı değildir. Tanrı ile birlikte çalışmak ve iyileşme için kendilerini en uygun şartlar içine yerleştirmek imanın inkârı değildir. Tanrı yaşamın yasaları hakkında bir bilgi sahibi olmayı gücümüz içine koymuştur. Bu bilgi kullanmamız için ulaşabileceğimiz yerdedir. Sağlığın yeniden kazanılması için her türlü imkânı kullanmalı, her türlü avantajdan yararlanmalı ve doğal yasalar ile uyumlu bir şekilde çalışmalıyız. Hastanın iyileşmesi için dua ettiğimizde tüm fazla enerjimizle, Tanrı’ya O’nunla birlikte çalışma ayrıcalığına sahip olduğumuz için teşekkür ederek ve O’nun bizzat sağlamış olduğu araçları bereketlemesini isteyerek çalışabiliriz. Tedavi edici araçların kullanımı için Tanrı’nın Sözü’nün onayına sahibiz. İsrail kralı olan Hizkiya hastaydı ve Tanrı’nın bir peygamberi ona öleceği mesajını getirdi. O Rab’be yalvardı ve Rab hizmetkârını duydu ve hayatına on beş yıl daha eklendiğine dair bir mesajı ona gönderdi. Şimdi Tanrı’nın bir

186 |

ŞİFA HİZMETİ

sözü Hizkiya’yı hemen iyileştirebilirdi, fakat özel yöntemler verilmişti, Yeşaya “İncir pestili getirin, Hizkiya’nın çıbanına koyun, iyileşir” demişti. Yeşaya 38:21. Bir keresinde Mesih kör bir adamın gözlerine çamur sürdü ve ona şunu emretti, “Git, Şiloah Havuzu’nda yıkan… Adam gidip yıkandı, gözleri açılmış olarak döndü.” Yuhanna 9:7. Tedavi sadece Büyük Şifacı’nın gücüyle gerçekleşebilirdi, fakat Mesih doğanın basit araçlarından birini kullandı. İlaç kullanımına teşvik etmese de basit ve doğal ilaçların kullanımını onayladı. Olayda sonuç ne olursa olsun, hastanın iyileşmesi için dua ederken Tanrı’ya olan imanımızın kaybolmasına izin vermeyelim. Eğer bir yakının ölümüyle karşılaşmamız gerekirse, acı kâseyi kabul edelim, hatırlayalım ki bir Baba’nın elleri onu dudaklarımızda tutmaktadır. Fakat sağlık geri kazanılmışsa, unutulmamalıdır ki iyileştirici lütfu alan kişi Yaratıcı’ya karşı yenilenmiş bir yükümlülük altına konmuştur. On tane cüzamlı iyileştirildiğinde sadece bir tanesi İsa’yı bulmaya ve O’nu yüceltmeye geri geldi. Hiçbirimizin Tanrı’nın lütfunun yüreklerine dokunmadığı düşüncesiz dokuz kişi gibi olmasına izin vermeyelim. “Her nimet, her mükemmel armağan yukarıdan, kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmayan Işıklar Babası’ndan gelir.” Yakup 1:17.

17 İLAÇLARIN KULLANIMI

H

astalık asla bir sebep olmadan gelmez. Sağlık yasalarının ihmal edilmesiyle yol hazırlanmış ve hastalık davet edilmiştir. Birçoğu ebeveynlerinin hatalarının sonuçlarını çekmektedir. Ebeveynlerinin yaptıklarından sorumlu olmasalar da, neyin sağlık yasasına uygun olduğunu ve neyin yasanın çiğnenmesi anlamına geldiğini belirlemek onların görevidir. Doğru şekilde yaşayarak ve kendileri için daha iyi şartlar oluşturarak ebeveynlerinin yanlış alışkanlıklarından uzak durmalılar. Fakat çok sayıda insan kendi yanlış hareket tarzları yüzünden acı çekmektedirler. Yeme, içme, giyim ve çalışma alışkanlıklarıyla sağlık ilkelerini ihmal etmektedirler. Doğanın yasalarını çiğnemek kesin sonuçlara sebep olur ve hastalık üzerlerine geldiğinde birçoğu acılarını gerçek sebebe bağlamaz, fakat hastalıklarından dolayı Tanrı’ya karşı söylenirler. Fakat Tanrı doğanın yasasını ihmal edenlerin acılarından sorumlu değildir. Tanrı bize belli bir miktarda yaşama gücü bahşetmiştir. Ayrıca yaşamın çeşitli işlevlerini sürdürmeye uyumlu olarak bazı organlar ile bizi şekillendirmiştir ve bu organları birlikte

188 |

ŞİFA HİZMETİ

bir uyum içinde çalışacak şekilde yerleştirmiştir. Yaşama gücünü dikkatli bir şekilde korursak ve bedenin hassas mekanizmasını düzen içinde tutarsak sonuç sağlık olacaktır. Fakat yaşama gücü çok hızlı bir şekilde yorulursa, sinir sistemi güç kaynağından o an kullanmak üzere güç borç alır ve bir organ hasar gördüğünde tümü etkilenir. Doğa görünür bir direnç olmadan çok daha fazla suiistimali kaldırabilir. Daha sonra acı çekmekte olduğu yanlış davranışların etkilerini ortadan kaldırmak için harekete geçer ve belirli bir çaba gösterir. Bu durumları düzeltmek için gösterdiği çaba genelde ateş ve farklı rahatsızlık çeşitleri olarak ortaya çıkar. Akılcı Çareler Sağlığın hastalıkla sonuçlanacak kadar çok fazla suiistimal edilmesi durumunda hasta genelde kendisi için başka hiç kimsenin yapamayacağı bir şey yapabilir. Yapılması gereken ilk şey hastalığın gerçek niteliğinin belirlenmesi ve ardından sebebi ortadan kaldırmak için akıllıca çalışmaya başlamaktır. Eğer sistemin uyum içindeki çalışması fazla çalışma, fazla yeme veya diğer düzensizlikler yüzünden bozulmuşsa zehirli ilaçların yükünü de vücuda ekleyerek zorlukları düzeltmeye çalışmayın. Ölçüsüz yemek sıklıkla hastalıklara sebep olur ve bedenin en çok ihtiyacı olan şey, üzerine yüklenen gereksiz yüklerden kurtulmasıdır. Birçok hastalık durumunda hasta için en iyi çare bir ya da iki öğün yememektir. Böylece fazla çalışmış olan sindirim sistemi organlarının dinlenmek için fırsatı olur. Birkaç günlüğüne bir meyve diyeti genelde beyin işçilerini çok büyük oranda rahatlatır. Çoğu zaman kısa bir süreliğine yemekten tamamıyla uzak durmak ve ardından basit ve ölçülü yemek bedenin kendini iyileştirme çabaları aracılığıyla sağlığın geri kazanılmasına yol açar. Bir veya iki aylık bir az yeme diyeti birçok hastayı benliğin inkârı yolunun sağlık yolu olduğuna ikna edecektir.

İL AÇL ARIN KULL ANIMI

| 189

Bir Çare Olarak Dinlenme Bazıları çok çalışarak kendilerini hasta etmektedirler. Bu kişiler için dinlenme, kaygılardan uzaklaşma ve özel bir diyet esastır. Beyni yorulmuş, devamlı iş ve bunaltıcı sınırlamalar nedeniyle sinirleri bozulmuş kişilerin basit, kaygısız ve doğa ile yakın temas içinde bir hayat yaşayacakları kırsal bir yere gitmeleri en faydalı şey olacaktır. Ormanlarda ve kırlarda dolaşmak, çiçekler toplamak, kuşların şarkılarını dinlemek diğer tüm araçların iyileşme için yapabileceğinden çok daha fazlasını yapacaktır. Sağlıkta ve hastalıkta, temiz su göğün en seçkin bereketlerinden biridir. Onun doğru kullanımı sağlık verir. O insanların ve hayvanların susuzluğunu söndürmek için Tanrı’nın sağladığı içecektir. Özgürce içildiğinde, su sistemin ihtiyaçlarını giderir ve vücudun hastalıklara karşı direncine yardım eder. Suyun harici kullanımı kan dolaşımını düzenlemenin en kolay ve en faydalı yollarından biridir. Soğuk veya serin bir banyo mükemmel bir toniktir. Sıcak banyo gözenekleri açar ve toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Sıcak ve ılık, her iki banyo da sinirleri yumuşatır ve dolaşımı dengeler. Fakat birçok kişi suyun doğru kullanımının faydalarını tecrübe ederek öğrenmemişlerdir ve ondan korkmaktadırlar. Suyla tedaviye gerektiği kadar değer verilmemektedir ve onu becerikli bir şekilde uygulamanın gerektirdiği çabayı birçok kişi harcamak istememektedir. Fakat kimse bu konuda ihmalkârlık veya umursamazlık etmemelidir. Suyun acıyı azaltması ve hastalığı kontrol etmesi için uygulanabileceği birçok yol vardır. Herkes onun basit ev tedavisi olarak kullanımı hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Özellikle anneler, sağlıkta ve hastalıkta aileleri ile nasıl ilgileneceklerini bilmelidirler. Hareket, varlığımızın bir yasasıdır. Vücudun bütün organlarına gelişim ve güçlenme performansına bağlı olarak bir iş verilmiştir. Organların normal hareketleri güç ve dinçlik verirken, hareketsizlik eğilimi zayıflığa ve ölüme doğru gitmektir.

190 |

ŞİFA HİZMETİ

Bir kolunuzu bağlayın, birkaç haftalığına bile olabilir, ardından bandajlarını çözün, göreceksiniz ki aynı anda normal bir şekilde kullandığınız diğerinden daha zayıf olacaktır. Hareketsizlik tüm kas sistemi üzerinde aynı etkiyi yapmaktadır. Hareketsizlik, hastalık için bol meyve veren bir sebeptir. Egzersiz kan dolaşımını hızlandırır ve dengeler, fakat tembellikte kan kolay kolay dolaşmaz ve kanda olması gereken yaşamsal değişiklikler gerçekleşmez. Deri de hareketsiz hale gelir. Atıklar dolaşımın hareketli egzersizlerle hızlandırılmış, derinin sağlıklı bir durumda ve ciğerlerin bol temiz hava ile beslenmiş olması durumundaki gibi dışarı atılamaz. Sistemin durumu boşaltım sağlayan organlara iki katı bir yük yükler ve hastalık ortaya çıkar. Hastalar hareketsizliğe teşvik edilmemelidirler. Herhangi bir yana ciddi bir aşırı yüklenme olduğunda bazen tamamıyla dinlenme ciddi hastalıkları engeller. Fakat teşhis koyulmuş bir hastalık durumunda tüm hareketleri durdurmak nadiren gerekli olmaktadır. Beyin işi yapmaktan hastalanmış olanların yorucu düşüncelerden dinlenmesi gerekir, fakat bu düşünme güçlerini kullanmalarının tamamıyla tehlikeli olduğu anlamına gelmez. Birçoğu durumlarını olduğundan daha kötü gibi görmeye eğilimlidir. Böyle bir düşünme şekli iyileşme açısından tercih edilmez ve teşvik edilmemelidir. Pastörler, öğretmenler, öğrenciler ve diğer beyin işçileri, genellikle aşırı zihinsel yüklenme ve fiziksel egzersizle rahatlamamanın sonucu hastalanırlar. Bu insanların ihtiyacı olan daha aktif bir yaşamdır. Sıkı bir şekilde dengelenmiş alışkanlıklar uygun egzersizlerle birleştirildiğinde hem zihinsel hem de fiziksel dinçliği garanti eder ve tüm beyin işçilerine dayanma gücü verir. Fiziksel güçlerine aşırı yüklenmiş olanlar vücut işlerini tamamıyla bırakmaya teşvik edilmemelidirler. Fakat sistematik ve kabul edilebilir bir çalışma en büyük avantajdır. Açık havada yapılan egzersizler en iyisidir. Kullanım nedeniyle zayıf-

İL AÇL ARIN KULL ANIMI

| 191

lamış organların güçlendirilmesi için planlanmalıdır ve kalp bunlara dahil olmalıdır. İş için kullanılan eller angarya işlerle yıpratılmamalıdır. Hastalar zamanlarını ve dikkatlerini verecek bir şey bulamadıklarında düşünceleri kendileri üzerlerine odaklanır, hastalık ve sinirlilik artar. Çoğu kez gerçek durumlarından daha kötü bir durumda oldukları sonucuna varana ve tamamıyla hiçbir şey yapamayacak duruma gelene kadar rahatsızlık veren hisleri üzerine odaklanırlar. Tüm bu durumlarda iyi yönlendirilmiş fiziksel egzersiz iyi bir iyileştirme aracı olduğunu kanıtlar. Bazı durumlarda sağlığın geri kazanılması kaçınılmazdır. İrade ellerin işi ile birlikte çalışır ve bu hastalarda iradenin uyandırılması gerekmektedir. İrade uykuda olduğu zaman hayal gücü anormal bir hale gelir ve hastalığa karşı direnmek imkânsızdır. Hareketsizlik çoğu hastanın üzerine gelebilecek en büyük lanettir. Faydalı bir işte harcanan hafif bir gayret zihne ve beyne yük getirmezken her ikisi üzerinde de mutluluk verici bir etkiye sahiptir. Kasları güçlendirir, dolaşımı geliştirir ve hastanın bu yoğun dünyada tamamıyla faydasız bir halde olmadığını bilmekten mutlu olmasını sağlar. Başlangıçta belki az egzersiz yapabilir, fakat kısa bir süre sonra gücünün arttığını görecektir ve buna bağlı olarak yapılan işin miktarı artacaktır. Egzersiz sindirim organlarına sağlıklı bir dürtü sağlayarak hazımsızlığa yardımcı olur. Yemekten hemen sonra ciddi bir çalışmaya veya ağır bir fiziksel egzersize girmek sindirimin çalışmasını engeller. Fakat bir öğünün ardından, baş dik omuzlar geri şekilde kısa bir yürüyüş büyük bir fayda sağlar. Önemi hakkında söylenen ve yazılan tüm şeylere rağmen birçok kişi hala fiziksel egzersizi ihmal etmektedir. Bazıları kilo almaktadır çünkü sistem tıkanmıştır. Diğerleri zayıf ve çelimsiz hale gelirler çünkü hayati güçleri fazla yiyecekleri çıkarmaktan yorulmuştur. Karaciğer kandaki atıkları temizlemekten yorulmuş ve hastalık ortaya çıkmıştır.

192 |

ŞİFA HİZMETİ

Alışkanlıkları oturmuş olanlar, yaz veya kış, hava izin verdiğinde, her gün açık havada egzersiz yapmalıdır. Egzersiz sırasında daha fazla kas çalıştırdığı için yürümek, bisiklet sürmeye veya araç kullanmaya tercih edilmelidir. Derin nefes almadan hızlı yürümek mümkün olmadığından ciğerler sağlıklı bir harekete zorlanır. Böyle bir egzersiz birçok durumda sağlık için ilaçtan daha iyidir. Doktorlar genelde hastalarına bir okyanus turu yapmayı, bazı mineral kaynaklarına gitmeyi veya hava değişimi için farklı yerleri ziyaret etmeyi önermektedir. Hâlbuki birçok durumda, ölçülü yeseler, neşeli ve sağlıklı egzersizler yapsalar, sağlıklarına kavuşabilir, zaman ve paradan tasarruf edebilirler.

18 ZİHNİN TEDAVİSİ

Z

ihin ve beden arasında var olan ilişki çok yakın bir ilişkidir. Biri hastalandığında diğeri hisseder. Zihnin durumu birçok insanın fark ettiğinden çok daha fazla sağlığı etkiler. İnsanların acı çektiği hastalıkların birçoğu ruhsal depresyonun sonucudur. Keder, endişe, hoşnutsuzluk, vicdan azabı, suçluluk ve güvensizlik gibi duygularının tümü yaşam gücünü kırar ve hastalığı ve ölümü davet eder. Bazen hastalıklar hayal gücü ile üretilmiş ve genelde büyük oranda abartılmıştır. Yaşam boyu hasta olanları birçoğu sadece düşünseler iyi olabilecek kişilerdir. Birçok kişi en ufak bir şeye maruz kalsalar hastalanacaklarını düşünmektedirler ve beklenti içine girildiği için kötü etkiler üretilmektedir. Birçok insan tamamıyla hayal ürünü olan hastalık nedeniyle ölmektedir. Teşvik, umut, iman, şefkat, sevgi, sağlığı destekler ve yaşamı uzatır. Kanaatkâr bir düşünce, neşeli bir ruh bedene sağlıktır ve ruhu güçlendirir. “İç ferahlığı (neşe) sağlık getirir.” Özdeyişler 17:22. Hastaların tedavisinde zihnin etkisi göz ardı edilmemelidir. Bu etki doğru kullanıldığında hastalıkla mücadelede en etkili araçlardan birini sağlayacaktır.

194 |

ŞİFA HİZMETİ

Zihnin Zihin Üzerinde Kontrolü Gelgelelim, kötülük için en etkili araçlardan biri olan bir çeşit zihin tedavisi şekli vardır. Bu sözde bilim yoluyla bir zihin başka bir zihnin kontrolü altına getirilerek zayıf olanın benliği daha güçlü zihin ile birleştirilir. Bir kişi başka bir kişinin iradesini dışa vurur. Böylece asıl kişinin düşüncelerinin değişebileceği, ona şifa verici dürtülerin verilebileceği ve sonucunda hastaların direnebileceği ve hastalığı yenebileceği iddia edilir. Bu şifa metodu bu işin gerçek doğası ve yönelimi hakkında cahil olan ve onun hasta kişi için faydalı bir araç olduğuna inanan kişiler tarafından uygulanmaktadır. Fakat bu sözde bilim yanlış ilkeler üzerine kuruludur. O, Mesih’in doğasına ve ruhuna yabancıdır. O onları yaşam ve kurtuluş olan Kişi’ye yönlendirmez. Zihinleri kendine çeken kişi onları güçlerinin gerçek Kaynağı’ndan ayırır. Herhangi bir insanın kendi zihninin ve iradesinin başka birinin kontrolü altına girmesine ve onun ellerinde pasif bir araç olmasına izin vermesi Tanrı’nın isteği değildir. Kimse kişiliğini başkasınınki ile birleştirmemelidir. Başka bir insana şifa kaynağı olarak bakmamalıdır. Bağlılığı Tanrı’ya olmalıdır. Tanrı tarafından verilen insanlığının haysiyetiyle herhangi bir insanın aklıyla değil, Tanrı’nın Kendisi tarafından kontrol edilmelidir. Tanrı insanı Kendisi’yle doğrudan bir ilişkiye getirmek ister. İnsanlarla olan tüm ilişkilerinde kişisel sorumluluk ilkesini tanır. Kişisel bir bağlılık duygusunu teşvik etmek ve kişisel rehberliğin gerekliliğini akla sokmak ister. İnsanı ilahî olan ile bir birliğe getirmek ister ki insanlar ilahî olanın benzerliğine dönüşsünler. Şeytan bu amacı engellemek için çalışır. İnsanlara bağlılığı teşvik etmeye çalışır. Zihinler Tanrı’dan uzaklaştırıldığı zaman ayartıcı onları kendi yönetimi altına getirebilir. İnsanlığı kontrol edebilir. Zihnin zihni kontrolü teorisi, Şeytan tarafından kendisini şef işçi olarak göstermek, ilahî felsefenin olması gerektiği yerde

ZİHNİN TEDAVİSİ

| 195

insan felsefesini koymak amacıyla üretilmiştir. Hristiyan olduklarını söyleyen insanlar arasında kabul gören tüm hatalar arasında hiçbiri bundan daha tehlikeli bir aldatmaca değildir, hiçbiri insanı Tanrı’dan bu kadar kesin ayırmaz. Masum gözüküyor olabilir, fakat hastalar üzerine uygulanırsa onların iyileşmesine değil yıkımlarına yol açacaktır. Hem zihni başkasının kontrolü altına verilmiş olan kişiyi, hem de kontrol eden kişiyi ele geçirmek için Şeytan’a bir kapı açacaktır. Bu şekilde kötü düşünceli kadın ve erkeklere verilmiş güç korkutucudur. Bu iş başkalarının zayıflıklarından veya akılsızlıklarından faydalanarak yaşayanlara ne fırsatlar sağlar! Kaç kişi zayıf veya hasta zihinlerin kontrolü aracılığıyla şehvet dolu arzuların veya kazanma açgözlülüğünün zevkinde bir anlam bulacaktır! İnsanlığın insanlık tarafından kontrol edilmesiyle meşgul olmaktan daha iyi bir şey vardır bizim için. Doktor, bakışlarını insandan ilahî olana çevirmeleri için insanları eğitmelidir. Hastalara ruhun ve bedenin şifası için insanlara bağlı olmayı öğretmek yerine, O’na gelen herkesi tamamıyla kurtarabilecek olan Kişi’ye yönlendirmelidir. İnsan zihnini yaratan Kişi onun ihtiyaçlarını bilir. İyileştirebilen tek Kişi Tanrı’dır. Zihnen ve bedenen hasta olanlar şifa veren Mesih’e bakmalıdırlar. “Ben yaşadığım için siz de yaşayacaksınız.” Yuhanna 14:19. Mesih’e şifa verici olarak iman ederlerse, O’nunla iş birliği yaparlarsa, sağlık yasalarına uyarlarsa ve O’ndan korkarak mükemmel bir kutsallık için çabalarlarsa onlara Kendi yaşamını vereceğini söyleyerek hastalara sunmamız gereken yaşam budur. Mesih’i bu şekilde gösterirsek, gökten geldiği için onlara değerli bir güç, değerli bir kuvvet veririz. Beden ve ruh için gerçek şifa bilimi budur. Şefkat Zihin yoluyla meydana gelen hastalıklarla uğraşmada büyük bir bilgelik gerekmektedir. Istıraplı, hasta bir kalp, cesa-

196 |

ŞİFA HİZMETİ

retini yitirmiş zihnin ince bir tedaviye ihtiyacı vardır. Çoğu zaman bazı aile içi sorunlar, tıpkı bir kanser gibi içlerini yiyip kemiren, yaşama güçlerini zayıflatan sıkıntılardır. Bazen günah nedeniyle duyulan vicdan azabı yapıyı zayıflatır ve zihnin dengesini bozar. Bu sınıftaki hastalar narin bir şefkat yoluyla fayda görebilirler. Doktor önce onların güvenlerini kazanmalı ve sonra onlara Yüce Şifacı’yı işaret etmelidir. İmanları Gerçek Doktor’a yönlendirilebilirse ve O’nun onların sıkıntılarını üstlendiğinden emin olabilirlerse, bu zihne bir rahatlama getirecek ve çoğunlukla bedene sağlık verecektir. Şefkat ve nezaketin soğuk veya farklı bir şekilde verilecek olan en başarılı tedaviden çok daha büyük bir fayda sağlayacağı çoğunlukla kanıtlanacaktır. Bir doktor bir hasta yatağına keyifsiz ve ilgisiz bir şekilde yaklaştığında, hastaya yetersiz ilgi gösterdiğinde, söz ve hareketleriyle durumun çok fazla dikkat gerektirmediği izlenimini verip ardından oradan ayrılarak hastayı kendi düşünceleriyle baş başa bıraktığında ona artı bir zarar verecektir. Çoğunlukla doktorun ilgisizliğinin yarattığı şüphe ve cesaret kırıklığı, yazmış olduğu ilaçların yararlı etkilerini zayıflatacaktır. Doktorlar kendilerini ruhları incinmiş ve hastalık nedeniyle zayıflamış, şefkat ve güven veren sözlere susamış bu kişilerin yerine koyarlarsa onların duygularını anlamaya daha hazır olacaklardır. Mesih’in hastalar için gösterdiği sevgi ve şefkat doktorun bilgisi ile birleştirildiğinde onun varlığı bir bereket olacaktır. Hastayla ilgilenirken gösterilen dürüstlük, onu güven duygusu ile etkiler ve böylece iyileşme için önemli bir yardımda bulunur. Hastalarından hastalığının ne tür bir hastalık olduğunu ve sebeplerini saklamanın akıllıca bir yöntem olduğunu düşünen doktorlar vardır. Birçoğu hastaya doğruyu söylemenin yaratacağı heyecandan ve şevkin kırılmasından korkarak iyileşme için yalan umutlar vermekte, hatta hastayı içinde bulunduğu tehlike konusunda uyarmadan mezara gitmesine

ZİHNİN TEDAVİSİ

| 197

izin vermektedir. Tüm bunlar akıllıca değildir. Hastaya içinde bulunduğu durumun tamamını söylemek belki her zaman güvenli ve en iyi seçim olmayabilir. Bu onu panikletebilir ve iyileşmenin gerilemesine, hatta engellenmesine sebep olabilir. Ya da hastalığının büyük bir kısmı hayal ürünü olanlara her zaman tüm gerçeği söylemek, iyi bir seçim olmayabilir. Bu kişilerin birçoğu mantıksız insanlardır ve kendilerini kontrol etme alışkanlığına sahip değillerdir. Onların kendilerine özgü düşünceleri vardır ve kendileri ve diğerleri hakkında birçok hayal ürünü düşünceye sahiptirler. Onlar için bu şeyler gerçektir ve onlarla ilgilenenler sürekli olarak nezaket ve sağlam bir sabır göstermelidirler. Bu hastalara kendileri hakkındaki gerçek söylenirse bazıları alınabilir, diğerlerinin şevki kırılabilir. Mesih öğrencilerine şöyle dedi, “Size daha çok söyleyeceklerim var, ama şimdi bunlara dayanamazsınız.” Yuhanna 16:12. Fakat her durumda doğruyu söylemek gerekmese de, aldatmak asla gerekli veya meşru değildir. Doktorlar veya hemşireler asla yalan söylemeye tenezzül etmemelidir. Böyle yapan bir kişi kendisini Tanrı’nın onunla işbirliği yapamayacağı bir yere koyar ve hastalarının güvenini düşürür, onların iyileşmesi için en etkili yardımlardan birini çarçur eder. İradenin gücüne olması gerektiği kadar değer verilmemektedir. İradeyi ayakta tutalım ve doğru yönlendirelim ve tüm varlığa enerji versin ve sağlığın devamını sağlamak için harika bir yardım olsun. İrade hastalıkla mücadelede de bir güçtür. Doğru yönde kullanılırsa hayal gücünü kontrol edecektir ve hem vücudun hem de zihnin karşılaştığı hastalıkları yenmede ve direnmede etkili bir araç haline gelecektir. İrade gücünün işlemesiyle kendilerini hayat ile doğru ilişkiye koyan hastalar, doktorların iyileştirme çabalarıyla işbirliği içinde çok şey yapabilirler. İsterlerse iyileşebilecek binlerce insan vardır. Rab onların hasta olmalarını istememektedir. Onların iyi ve mutlu olmalarını istemektedir ve iyi olmak için düşüncelerini toparlamalıdırlar. Hastalar çoğunlukla hastalıklara teslim olmayı ve

198 |

ŞİFA HİZMETİ

aktifsizlik durumunu basitçe reddederek direnebilirler. Acıların ve sancıların üstesinden gelsinler ve onların güçlerine uygun bir iş ile meşgul olmalarına izin verilsin. Böyle bir meşgale ve hava ve güneş ışığının bol kullanımı ile birçok zayıf düşmüş hasta sağlığına ve gücüne geri kavuşabilir. Tedavi Konusunda Kutsal Kitap İlkeleri Sağlığını geri kazanan veya koruyanlar için Kutsal Kitap’ın sözlerinde bir ders vardır. “Şarapla sarhoş olmayın, bu sizi sefahate götürür. Bunun yerine Ruh’la dolun.” Efesliler 5:18. Doğal olmayan ve sağlıksız uyarıcılar tarafından üretilen heyecan veya uyuşukluk aracılığıyla veya düşük arzu ve isteklere düşkünlük aracılığıyla bedenin veya ruhun gerçek şifası veya tazelenmesi elde edilemez. Hastalar arasında Tanrı’sız ve umutsuz bir sürü insan vardır. Tatmin olmamış arzular, bozuk tutkular ve kendi vicdanlarının kendilerini mahkûm etmesi nedeniyle onlar bu yaşama tutunamıyorlar ve gelecek yaşam için de umutları yok. Hastalarla ilgilenenler onlara manasız, heyecan verici zevkleri yerine getirmelerine izin vererek fayda göreceklerini umut etmesinler. Bu onların hayatının laneti olur. Aç ve susuz ruh aç kalmaya ve burada tatmin arar gibi susuz kalmaya devam edecektir. Bencil zevklerin ırmağından içenler aldanmış olanlardır. Onlar güç ile neşeyi karıştırmaktadır ve heyecan sona erdiğinde onların etkisi de biter, mutsuzluğa ve umutsuzluğa terk edilirler. Kalıcı huzur ve ruhun gerçek rahatı için sadece bir Kaynak vardır. Mesih bu sözleri ile şundan bahsetti: “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm.” Matta 11:28. “Size esenlik bırakıyorum, size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum.” Yuhanna 14:27. Bu huzur Kendisinden ayrı olarak verdiği bir şey değildir. O Mesih’tedir ve onu ancak Mesih’i kabul ederek alabiliriz. Mesih yaşam kaynağıdır. Birçoğu için gerekli olan şey,

ZİHNİN TEDAVİSİ

| 199

O’nun hakkında daha net bir bilgiye sahip olmak; sabırla ve nazikçe ama istekle tüm varlığın nasıl göğün şifa verici araçlarına açılabileceğinin öğretilmesidir. Tanrı’nın sevgisinin ışığı ruhun kararmış odalarını aydınlattığında sürekli zayıflık ve tatminsizlik sona erecek ve tatmin edici sevinç zihne güç, bedene sağlık ve enerji verecektir. Bizler acıların olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Zorluk, denenme ve acı göksel evimize giden yolda bizi beklemektedir. Fakat sürekli olarak sıkıntı beklentisinde olarak yaşamın yüklerini iki katına çıkaran bir sürü insan vardır. Eğer bir düşmanlık veya hayal kırıklığı ile karşılaşırlarsa her şeyin yıkılacağını, onların yaşadıkları zorluğun en ağırı olduğunu, kesinlikle yokluk çekeceklerini düşünmektedirler. Böylece kendileri üzerine perişanlık getirmekte ve etraflarında olanlar üzerine bir karamsarlık çöktürmektedirler. Yaşamın kendisi onlar için bir yük haline gelmektedir. Fakat bu şekilde olmamalıdır. Düşünme şekillerini değiştirmek kararlı bir çabaya mâl olacaktır. Fakat değişiklik yapılabilir. Hem bu yaşam hem de gelecek yaşamdaki mutlulukları düşüncelerini sevinç verici şeyler üzerine odaklamalarına bağlıdır. Bakışlarını bir hayal ürünü olan karanlık resimden Tanrı’nın yollarına sermiş olduğu bereketlere ve dahası, görülmeyen ve sonsuz bereketlere döndürmelerini sağlayın. Tanrı her sıkıntı için yardım sağlamıştır. İsrailliler çölde Mara’nın acı sularına vardıklarında Musa Rab’be yalvardı. Tanrı yeni bir ilaç sağlamadı. Elde olan bir şeye dikkati çekti. Suyu temiz ve tatlı yapabilmek için yaratmış olduğu bir dal parçasını suya atmaları gerekiyordu. Bu yapıldığında insanlar suyu içerek tazelendiler. Her sıkıntıda O’nu ararsak Mesih bize yardım edecektir. Gözlerimiz O’nun sözlerinde kaydedilen şifa vaatlerini görmek üzere açılacaktır. Kutsal Ruh kederin panzehri olan her bereketi nasıl alacağımızı bize öğretecektir. Dudaklarımıza dokunan her acı damla için bir şifa verici dal bulacağız.

200 |

ŞİFA HİZMETİ

Geleceğin zor problemlerinin ve tatmin etmeyen olasılıklarının yüreklerimizi zayıflatmasına, dizlerimizi titretmesine, ellerimizi aşağı indirmesine izin vermemeliyiz. “Ya da koruyuculuğuma sarılsınlar, barışsınlar benimle, evet, benimle barışsınlar.” Yeşaya 27:5. Yaşamlarını O’nun rehberliğine ve hizmetine adayanlar asla O’nun hazırlık yapmadığı bir duruma düşmeyeceklerdir. Durum ne olursa olsun, O’nun sözünün uygulayıcıları olursak, yolumuz için bir Rehberimiz olacaktır. Kafamız hangi konuda karışmış olursa olsun, emin bir Danışmanımız vardır. Acımız ne olursa olsun, bir yakınımızın kaybı veya yalnızlık, bizi anlayan bir Arkadaşımız vardır. Bilmeden yanlış adımlar atarsak Kurtarıcı bizi terk etmez. Asla yalnız olduğumuzu hissetmememiz gerekir. Melekler yoldaşlarımızdır. Mesih’in Kendi ismiyle göndereceğine söz verdiği Tesellici içimizde yaşar. Tanrı’nın Kenti’ne giden yolda O’na güvenenlerin aşamayacağı bir zorluk yoktur. Kaçamayacakları bir tehlike yoktur. O’nun çare sağlamadığı bir acı, bir sıkıntı, bir insan zayıflığı yoktur. Hiç kimsenin kendisini cesaretsizliğe ve umutsuzluğa terk etmesine gerek yoktur. Şeytan sana şu acımasız tavsiye ile gelebilir: “Senin durumun umutsuz bir durum. Sen kurtarılamazsın.” Fakat senin için Mesih’te umut vardır. Tanrı bizi kendi gücümüzle yenmeye davet etmez. O’nun tarafına yaklaşmamızı ister. Altında çabaladığımız, bedeni ve ruhu bunaltan zorluklar ne olursa olsun, O bizi serbest kılmak için beklemektedir. İnsanlığı Kendi üzerine alan İsa acı çekmekte olan insanlığa nasıl yakınlık göstereceğini bilir. Mesih sadece her ruhu ve o ruhun özel ihtiyaçlarını ve sıkıntılarını bilmez, fakat ruhu yaralayan ve kafasını karıştıran tüm durumları da bilir. O’nun elleri merhametli bir sevecenlikle her acı çeken çocuğa uzanır. En çok acı çekenler en çok O’nun şefkatine ve merhametine sahip olurlar. O, hastalıklarımızda hissettiklerimizden etkilenir ve kafa karışıklığımızı ve sıkıntılarımızı O’nun ayağına getirmemizi ve orada bırakmamızı ister.

ZİHNİN TEDAVİSİ

| 201

Kendimize bakmamız ve duygularımızı araştırmamız bilgece değildir. Bunu yaparsak düşman imanımızı zayıflatan ve cesaretimizi kıran zorlukları ve denenmeleri gösterecektir. Duygularımızı yakından araştırmak, hislerimizin şüpheyi çağırmasına ve kendimizi kafa karışıklığı içine atmamıza yol açacaktır. Bakışlarımızı kendimizden İsa’ya çevirmemiz gerekmektedir. Denenmeler saldırdığında, kaygı, kafa karışıklığı ve karanlık canının etrafını kuşatmış gibi göründüğünde ışığı en son gördüğün yere bak. Mesih’in sevgisinde ve O’nun koruyucu ilgisinin altında rahatla. Günah egemenliği ele geçirmek için kalbinde mücadele ettiğinde, suçluluk ruha ve vicdana baskı yaptığında, inançsızlık bulutları zihne dolduğunda Mesih’in lütfunun günahı yenmek ve karanlığı defetmek için yeterli olduğunu hatırla. Kurtarıcı ile paydaşlığa girerek huzur diyarına gireriz. Şifa Vaatleri “RAB kullarını kurtarır, O’na sığınanların hiçbiri ceza görmez.” Mezmur 34:22. “RAB’den korkan tam güvenliktedir, RAB onun çocuklarına da sığınak olacaktır.” Özdeyişler 14:26. “Oysa Siyon, “RAB beni terk etti, Rab beni unuttu” diyordu. Ama RAB, “Kadın emzikteki çocuğunu unutabilir mi?” diyor, “Rahminden çıkan çocuktan sevecenliği esirger mi? Kadın unutabilir, Ama ben seni asla unutmam. Bak, adını avuçlarıma kazıdım,” Yeşaya 49:14-16

202 |

ŞİFA HİZMETİ

“Korkma, çünkü ben seninleyim, Yılma, çünkü Tanrın benim. Seni güçlendireceğim, evet, sana yardım edeceğim; Zafer kazanan sağ elimle sana destek olacağım.” Yeşaya 41:10. “Doğdunuz doğalı yüklendiğim, Rahimden çıktınız çıkalı taşıdığım sizler, Dinleyin beni: Siz yaşlanıncaya dek ben O’yum; Saçlarınız ağarıncaya dek Ben yükleneceğim sizi. Sizi ben yarattım, ben taşıyacağım, Evet, sizi ben yüklenecek, ben kurtaracağım.” Yeşaya 46:3, 4. Hiçbir şey şükran ve övgü dolu bir ruhun beden ve ruh için sağlayacağı şifadan fazlasını sağlamaya yatkın değildir. Bu bunalıma, hoşnutsuz düşüncelere ve duygulara karşı direnmek için dua etmek kadar önemli olumlu bir vazifedir. Eğer gökle bağlantıdaysak, nasıl tüm yol boyunca yas tutan, inleyen ve şikâyet eden bir topluluk olarak Babamız’ın evine doğru gideriz? Hristiyan olduklarını söyleyip sürekli şikâyet edenler ve neşeli olmanın ve mutlu olmanın bir günah olduğunu düşünenler saf bir inanca sahip değillerdir. Doğal dünyadan aldıkları keder dolu tek zevk hüzün olanlar, canlı güzel çiçekler toplamak yerine ölü yapraklara bakmayı seçenler, büyük dağların tepelerinde ve canlı yeşilliklerle giyinmiş vadilerde güzellik görmeyenler, doğadan kendilerine konuşan neşeli, tatlı ve dinleyen kulaklar için bir müzikal olan sesleri duymaya kulaklarını kapatanlar Mesih’te değildirler. Onlar şifa veren ışınlarıyla kalplerinde yükselen Doğruluk Güneşi’nin parlaklığına sahip olmaları gerekirken kendilerine hüzün ve karanlık toplamaktadırlar.

ZİHNİN TEDAVİSİ

| 203

Aklınız sık sık acı nedeniyle kararmış olabilir. O zamanlarda düşünmeye çalışmayın. İsa’nın sizi sevdiğini biliyorsunuz. O sizin zayıflıklarınızı anlıyor. Basitçe kollarında dinlenerek O’nun isteğini yerine getirebilirsiniz. Biz onlara söz verdikçe düşüncelerimiz ve hislerimizin cesaretlenmesi ve güçlenmesi doğanın bir kanunudur. Sözler düşünceleri ifade etse de, düşüncelerin sözleri takip ettiği de bir gerçektir. Eğer imanımızı daha çok ifade edersek, sahip olduğumuzu bildiğimiz bereketlerle daha çok sevinirsek –Tanrı’nın büyük merhameti ve sevgisi– imanımız ve sevincimiz daha da büyüyecektir. Tanrı’nın sevgisi ve iyiliğine duyulan şükrandan kaynaklanan bereketi hiçbir dil ifade edemez, hiçbir ölümlü akıl kavrayamaz. Dünyada bile, Tanrı’nın tahtından akan derelerle beslendiği için, asla kurumayan bir pınar olarak sevincimiz olabilir. Öyleyse kalplerimizi ve dudaklarımızı eşsiz sevgisi nedeniyle Tanrı’yı övmesi için eğitelim. Canlarımızı umut dolu olmaları ve Golgota’nın çarmıhından parlayan ışıkta yaşamaları için eğitelim. Göksel Kral’ın çocukları, her şeyin sahibi olan Rab’bin oğulları ve kızları olduğumuzu asla unutmamalıyız. Tanrı’da sakin bir huzuru kalıcı hale getirmek bizim ayrıcalığımızdır. “Mesih’in esenliği yüreklerinizde hakem olsun… Şükredici olun!” Koloseliler 3:15. Zorluklarımızı ve sıkıntılarımızı unutarak Adının yüceliği için verdiği yaşam fırsatı nedeniyle Tanrı’yı övelim. O’nun sevgi dolu ilgisinin işaretleri oldukları için her günün taze bereketleri kalplerimizde övgü uyandırsın. Sabah gözlerinizi açtığınızda sizi gece boyunca koruduğu için Tanrı’ya teşekkür edin. Yüreğinizdeki huzuru için O’na teşekkür edin. Sabah, öğle ve akşam şükranlarınızı göğe tatlı bir koku olarak yükseltin. Birisi size nasılsınız diye sorduğunda sempati kazanmak için üzücü bir şey söylemeyi düşünmeye çalışmayın. İmanınızın eksikliğinden, acılarınızdan ve sıkıntılarınızdan bahsetmeyin. Ayartıcı böyle sözleri duymaktan zevk alır. Kasvetli konular-

204 |

ŞİFA HİZMETİ

dan bahsettiğinizde onu yüceltiyorsunuz. Şeytan’ın bizi yenmek için kullandığı büyük gücü hakkında düşünmemeliyiz. Çoğunlukla onun gücü hakkında konuşarak kendimizi onun ellerine teslim ediyoruz. Bunun yerine tüm ilgi alanlarımızı Kendisine ait olanlarla birleştirmek için Tanrı’nın büyük gücü hakkında konuşalım. Mesih’in eşsiz gücü hakkında konuşun, O’nun yüceliğinden bahsedin. Tüm gök bizim kurtuluşumuzla ilgilenmektedir. Binlerce binler, on binlerce on binler olan Tanrı’nın melekleri kurtuluşun varisleri olacaklara hizmet etmeye adanmıştır. Bizi kötülüğe karşı korumakta ve yıkımımızı isteyen karanlığın güçlerini geri itmektedirler. Her an şükran dolu olmamız için bir sebebimiz yok mu, yollarımızda zorluklar göründüğü zaman bile? Övgüler Söyle Övgü ve şükran, ilahilerde ifade edilsin. Hislerimize söz verme ayartısıyla karşılaştığımızda bunun yerine imanımız Tanrı’ya bir şükran ilahisi ile yükseltilsin. Seni överiz Tanrımız, sevginin Oğlu için, Ölmüş ve şimdi göğe yükselmiş olan İsa için. Seni överiz Tanrımız, Senin Ruhun’un ışığı için, O bize Kurtarıcımız’ı gösterdi ve gecemizi aydınlattı. Tüm yücelik ve övgü boğazlanmış Kuzu’nun olsun, O tüm günahlarımızı taşıdı ve her bir lekeyi temizledi. Tüm yücelik ve övgü merhamet kaynağı Tanrı’nın olsun. O bizi satın aldı, O bizi aradı ve yollarımıza rehber oldu. Bizi tekrar canlandır, yüreklerimizi Sevginle doldur. Her can yukarıdan gelen ateşle yeniden alevlensin. Koro: Halleluya! Yücelik Senin olsun, Halleluya! amin; Halleluya! Yücelik Senin olsun, Bizi tekrar uyandır.

ZİHNİN TEDAVİSİ

| 205

İlahi her zaman cesaret kırılmasına karşı kullanabileceğimiz bir silahtır. Bu nedenle Kurtarıcı’nın ışığı için kalbimizi açtığımızda sağlığa ve O’nun bereketine kavuşacağız. “RAB’be şükredin, çünkü O iyidir, Sevgisi sonsuzdur. Böyle desin RAB’bin kurtardıkları, Düşman pençesinden özgür kıldıkları.” “O’nu ezgilerle, ilahilerle övün, Bütün harikalarını anlatın! Kutsal adıyla övünün, Sevinsin RAB’be yönelenler!” “Çünkü O susamış canın susuzluğunu giderir, Aç canı iyiliklerle doyurur. Zincire vurulmuş, acıyla kıvranan tutsaklar, Karanlıkta, zifiri karanlıkta oturmuştu… O zaman sıkıntı içinde RAB’be yakardılar, RAB kurtardı onları dertlerinden; Çıkardı karanlıktan, zifiri karanlıktan, Kopardı zincirlerini. Şükretsinler RAB’be sevgisi için, İnsanlar yararına yaptığı harikalar için!” “Neden üzgünsün, ey gönlüm, Neden içim huzursuz? Tanrı’ya umut bağla, Çünkü O’na yine övgüler sunacağım; O benim kurtarıcım ve Tanrım’dır. Mezmur 107:1, 2; 105:2,3; Mezmur 107:9-15; 42:11. “Her durumda şükredin. Çünkü Tanrı’nın Mesih İsa’da sizin için istediği budur.” 1. Selanikliler 5:18. Bu emir, olaylar aleyhimize gelişiyor gibi görünse bile iyiliğimiz için çalışacağı-

206 |

ŞİFA HİZMETİ

nın bir garantisidir. Tanrı bize zarar verecek bir şey için şükran dolu olmamızı emretmezdi. “RAB benim ışığım, kurtuluşumdur, Kimseden korkmam. RAB yaşamımın kalesidir, Kimseden yılmam.” “Çünkü O kötü günde beni çardağında gizleyecek, Çadırının emin yerinde saklayacak, Yüksek bir kaya üzerine çıkaracak beni. O zaman çevremi saran düşmanlarıma karşı Başım yukarı kalkacak, Sevinçle haykırarak kurbanlar sunacağım O’nun çadırında, O’nu ezgilerle, ilahilerle öveceğim.” “RAB’bi sabırla bekledim; Bana yönelip yakarışımı duydu. Ölüm çukurundan, Balçıktan çıkardı beni, Ayaklarımı kaya üzerinde tuttu, Kaymayayım diye. Ağzıma yeni bir ezgi, Tanrımız’a bir övgü ilahisi koydu.” “RAB benim gücüm, kalkanımdır, O’na yürekten güveniyor ve yardım görüyorum. Yüreğim coşuyor, Ezgilerimle O’na şükrediyorum.” Mezmur 27:1; 27:5, 6; 40:1-3; 28:7. Hastalığın iyileşmesini kesin olarak engelleyen şeylerden biri de hastaların tüm dikkatleri kendilerinde toplamalarıdır. Birçok hasta dikkatlerini kendilerinden başka yere yöneltmeleri, başkalarını düşünmeleri, başkaları ile ilgilenmeleri gerektiği anda herkesin onlara şefkat göstermesi ve yardım etmesi gerektiğini hisseder.

ZİHNİN TEDAVİSİ

| 207

Çoğunlukla hastalar, acı çekenler ve cesaretini yitirenler için ısrarla dua istenir ve bu doğrudur. Tanrı’nın karanlıktaki zihne ışık tutması ve acı çeken kalbi rahatlatması için dua etmeliyiz. Fakat Tanrı kendilerini O’nun bereket kanalları üzerine yerleştirenler için duaları cevaplar. Biz acı çekenler için dua ederken onları da kendilerinden daha kötü durumda olanlara yardım etmeye çalışmaları için teşvik etmeliyiz. Onlar diğerlerine yardım etmeye çalışırken kendi yüreklerindeki karanlık dağılacaktır. Vasıtasıyla rahatlık bulduğumuz şeyle başkalarını rahatlatmaya çalışırsak bereket bize geri dönecektir. Yeşaya kitabının elli sekizinci bölümü beden ve ruh hastalıklarının bir reçetesidir. Sağlık ve yaşamın gerçek sevincini arzu edersek bu kitapta yazılı kuralları uygulamaya koymalıyız. O’nun için kabul edilebilir olan hizmet ve onun bereketleri hakkında Rab şöyle diyor: “Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi? Barınaksız yoksulları evinize alır, Çıplak gördüğünüzü giydirir, Yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz, Işığınız tan gibi ağaracak, Çabucak şifa bulacaksınız. Doğruluğunuz önünüzden gidecek, RAB’bin yüceliği artçınız olacak. O zaman yardım çağrılarınızı RAB yanıtlayacak, Feryat ettiğinizde, ‘İşte buradayım’ diyecek. “Eğer boyunduruğa, başkalarını suçlamaya, Kötücül konuşmalara son verirseniz, Açlar uğruna kendinizi feda eder, Yoksulların gereksinimini karşılarsanız, Işığınız karanlıkta parlayacak, Karanlığınız öğlen gibi ışıyacak. RAB her zaman size yol gösterecek, Kurak topraklarda sizi doyurup güçlendirecek. İyi sulanmış bahçe gibi,

208 |

ŞİFA HİZMETİ

Tükenmez su kaynağı gibi olacaksınız.” Yeşaya 58:7-11. İyi işler hem yapana hem de iyilik yapılana fayda eden iki yönlü bereketlerdir. Doğru bir şey yapmanın bilincinde olmak beden ve zihin hastalıkları için en iyi ilaçlardan biridir. Zihin görevinin iyi bir şekilde yerine getirilmesi ve başkalarına mutluluk ve neşe verme nedeniyle mutlu ve özgür olduğu zaman mutluluk veren etki tüm varlığa yeni bir hayat getirir. Hastanın sürekli olarak şefkat istemesi yerine onu vermeye çalışmasını sağlayın. Zayıflıklarınızın, acılarınızın ve sıkıntılarınızın yükünü şefkat dolu Kurtarıcı’nın üzerine atın. Kalbinizi O’nun sevgisine açın ve oradan başkalarına akmasına izin verin. Unutmayın ki herkes ağır olan sıkıntıları taşımakta, zor ayartılara direnmektedir ve bu yükleri azaltmak için bir şey yapmalısınız. Sahip olduğun bereketler için şükran sun, sana verilen ilgi için memnuniyet göster. Kalbini Tanrı’nın çok değerli vaatleri ile dolu tut ki bu hazineden başkalarına rahat verecek ve onları güçlendirecek sözler veresin. Bu senin çevrende yardımsever ve mutluluk verici bir atmosfer oluşmasını sağlayacak. Amacının etrafındaki kişileri bereketlemesini sağla ve böylece kendi ailende ve başkaları arasında olanlara yardımcı olabilecek yollar bulacaksın. Bozuk sağlık nedeniyle acı çekenler başkaları ile ilgilenmek için kendilerini unuturlarsa ve Rab’bin kendilerinden daha kötü durumda olanlara hizmet etmeleri emrini yerine getirirlerse şu peygamberlik vaadinin gerçekliğini anlayacaklar: “Işığınız tan gibi ağaracak, çabucak şifa bulacaksınız.” Mara ve Elim Bugün Elim’dir palmiye ağaçları ve kuyuları ile Ve çöl yorgunluğu için mutlu bir gölge. Dün Mara’ydı tamamen taş ve kum ile Gölgesiz ıssızlık ve kuruluk içinde. Yine de aynı çöl ikisini de aynı şekilde tutar

ZİHNİN TEDAVİSİ

Sıcak meltemler yalnız toprak üzerinde eser Vadinin aynı alçak bölümü ikisine de sığınak olur Ve aynı dağlar etraflarını çevirir. İşte burada dünyada bizimle ve Her zaman böyleymiş gibi hatırlıyorum. Acı ve tatlı, keder ve neşe Yatar yakın birbirlerine, fakat aralarında bir gün ile. Bazen Tanrı acılarımızı tatlıya çevirir, Bazen bize hoş su kaynakları verir. Bazen sütun bulutu ile bize gölge verir Ve bazen bereketli bir palmiye ile gölge getirir. Ne fark eder? Çok zaman olmayacak; Mara ve Elim geçmiş gibi olacak. Çöl kuyularımız ve palmiyelerimiz yakında bitecek Sonunda “Tanrı’nın Şehri”ne varacağız. Bu yalnız tepelerin ardındaki Ey mutlu ülke! Sonsuz neşe ırmaklarının fışkırdığı Bu göklerin üzerindeki Ey kutsal Cennet! Çöldeki yolculuğumuzun sona ereceği yer. —Horatius Bonar. Kutsal Güvence Kutsal güvence verir Rabbim Tadalım göksel görkemini. Kurtuluş için tek olanak Ruh’la doğmak, kanla yıkanmak. Nakarat: İşte hikâyem, işte ezgim Bütün gün O’na hamdederim.

| 209

210 |

ŞİFA HİZMETİ

İşte hikâyem, işte ezgim Bütün gün O’na hamdederim. Kesin itaat, mükemmel haz, Bilin dünya kimseye kalmaz. Melekler ordusu indirir, Lütuf yankısı, aşk sözleri. Uyumlu olan huzur bulur, Kurtarıcı’yla mesut olur. Göğe bakıyor, bekliyorum, Kalbim çarpar aşkıyla dolu. Fanny J. Crosby.

19 DOĞADA BULUNMAK

Y

aratıcı, ilk ebeveynlerimiz için onların sağlıklarına ve mutluluklarına en uygun çevreyi seçti. Onları bir saraya yerleştirmedi veya çevresini bugünkü gibi sahip olunması zor olan bir sürü yapay süsler ve lüks eşyalarla donatmadı. Onları doğa ile yakın bir ilişki ve göklerin kutsalları ile yakın bir paylaşım içine yerleştirdi. Tanrı’nın çocukları için bir ev olarak hazırladığı bahçede zarif ağaçlar ve narin çiçekler baktıkları her yerde onları selamladı. Orada hoş kokulu ve lezzetli meyvelerle dolu her çeşit ağaç vardı. Dallarında kuşlar övgü ilahileri söylüyordu. Gölgeleri altında yeryüzü canlıları hiç korkmadan hep birlikte zaman geçiriyorlardı. Âdem ve Havva lekelenmemiş paklıklarıyla Aden bahçesinin görüntüsünün ve seslerinin tadını çıkarıyorlardı. Tanrı onlara “Aden bahçesine bakma(sı), onu işleme(si)” görevini verdi. Yaratılış 2:15. Her günün işi onlara sağlık ve mutluluk getirdi ve mutlu çift Yaratıcıları’nın günün serinliğinde onlarla yürüyerek ve konuşarak yaptığı ziyaretlerini neşe ile karşıladı. Tanrı derslerini onlara günlük olarak verdi. Tanrı’nın ilk ebeveynlerimiz için uygun gördüğü yaşam

212 |

ŞİFA HİZMETİ

planında bizim için dersler vardır. Günah gölgesini dünya üzerine salmış olsa da Tanrı ellerinin işlerinden çocuklarının zevk duymasını ister. O’nun yaşam planı daha yakından takip edildikçe acı çekmekte olan insanlığı iyileştirmek için O daha harika bir şekilde çalışacaktır. Hasta kişilerin doğa ile yakın bir temas içine getirilmeleri gerekmektedir. Açık havada, doğal bir çevre içindeki bir yaşam birçok hasta, hatta neredeyse umutsuz hastalar için olağanüstü şekilde işe yarayabilir. Şehirlerin gürültüsü, heyecanı ve karmaşası, onların doğal olmayan suni yaşamı hastalar için en bezdirici ve tüketici bir yaşam biçimidir. Hava, hayatı riske atan toz ve duman, zehirli gazlar ve hastalık yapıcı mikroplarla yüklüdür. Hastalar zamanın çoğunu dört duvar arasında geçirirler ve odalarında neredeyse mahkûmlar gibi hissederler. Evlere, kaldırımlara ve aceleyle hareket eden kalabalıklara bakarlar. Belki de mavi gökyüzünü veya güneş ışığını veya yeşillikleri ve ağaçların çiçeklerini biraz olsun bile göremeden yaşarlar. Bu şekilde evde kapalı kalmak sıkıntılarını ve acılarını kara kara düşünmelerine ve üzücü düşüncelerinin avı olmalarına sebep olur. Ayrıca, ahlaki güç açısından zayıf olanlar için şehirler bol miktarda tehlike barındırmaktadır. Yenmeleri gereken olağan dışı arzuları olanlar şehirlerde sürekli olarak ayartmalara maruz kalırlar. Bu insanlar düşünce eğilimlerinin değişeceği yeni bir çevreye yerleştirilmelidirler. Yaşamlarına zarar veren etkilerden tamamıyla farklı etkiler altında olmalılar. Tanrı’dan uzaklaştıran etkilerden bir sezon boyunca uzak kalarak daha temiz bir atmosfer içinde bulunmalarını sağlayın. Hastaların tedavi edildiği kurumlar şehirlerden uzak yerlere kurulabilirlerse çok daha başarılı olabileceklerdir. Sağlığına kavuşmak isteyenler de mümkün olduğunca açık havada yaşamanın faydalarından yararlanabilecekleri şehir dışı çevrelere yerleşmelidirler. Doğa Tanrı’nın doktorudur. Temiz hava ve bol güneş, çiçekler ve ağaçlar, bağlar ve bahçeler ve böyle bir çevrede yapılacak açık hava egzersizleri şifa verici, yaşam vericidir.

DOĞADA BULUNMAK

| 213

Doktorlar ve hemşireler hastalarını bol bol açık havada bulunmaya teşvik etmelidirler. Birçok hasta için açık havada yaşam tek çaredir. Yaşam güçlerini yıkan, beden, zihin ve canın güçlerini zayıflatan ve imha eden yaşam biçiminin aşırılıkları ve telaşının sebep olduğu hastalıkları iyileştirmek için açık hava harika bir güce sahiptir. Şehir yaşamından, bir sürü ışığın parlaklığından ve caddelerin gürültüsünden yorulmuş hastalar için köy yaşamının sakinliği, huzuru ne kadar da güzel! Doğa manzarasına dönmeyi ne kadar çok istiyorlar! Açık havada oturmaktan, güneş ışığının tadını çıkarmaktan ve ağaçların ve çiçeklerin kokusunu solumaktan ne kadar da memnun olacaklar! Çam reçinesinde, köknar ve sedir ağaçlarının kokusunda yaşam veren nitelikler vardır. Başka ağaçlar da aynı şekilde şifa verici niteliklere sahiptir. Kronik hastalar için kırsal bir çevrede yaşamak kadar şifa ve mutluluk vermeye eğilimli bir şey yoktur. Orada en umutsuz vakalar güneşin altında veya ağaçların gölgelerinde oturabilir veya yatabilir. Yukarıdaki güzel yeşillikleri görmek için yapmaları gereken tek şey gözlerini yukarı kaldırmaktır. Meltemlerin fısıltısını dinlerken tatlı bir dinlenme ve tazelenme hissi üzerlerine gelir. Düşmekte olan ruhlar canlanır. Zayıflayan güç düzelir. Farkında olmadan zihin huzur dolar, ateşlenmiş nabız daha sakin ve normal olur. Hasta kişi güçlendikçe güzel çiçeklerden biraz toplamak üzere birkaç adım atmak için cesaret bulur, onlar Tanrı’nın dünyadaki üzgün çocuklarına karşı sevgisinin paha biçilmez elçileridir. Planlar hastaları açık havada tutmak üzere yapılmalıdır. Çalışabilenlere keyifli, kolay işler verilsin. Bu dışarı işinin ne kadar hoş ve yardımcı olduğunu onlara gösterin. Onları temiz hava solumaya teşvik edin. Derin nefes almayı ve nefes ve konuşma egzersizleri ile karın kaslarını çalıştırmayı öğretin. Bu onlar için paha biçilmez bir eğitimdir. Açık havada egzersiz yaşam veren bir gereklilik olarak tav-

214 |

ŞİFA HİZMETİ

siye edilmelidir. Bu egzersizler içerisinde toprağı işlemekten daha iyisi yoktur. Hastalara ilgilenecekleri çiçeklikler verilsin veya meyvelik ya da sebze bahçesinde yapılacak iş verilsin. Odalarından çıkıp açık havada zaman geçirmeye, çiçek ekmeye veya başka hafif, zevk veren işler yapmaya teşvik edilirlerken dikkatleri kendilerinden ve acılarından uzaklaştırılacaktır. Hasta ne kadar çok açık havada tutulursa, o kadar az bakım gerektirecektir. Çevresi ne kadar çok neşeli olursa, o da o kadar yardımcı olacaktır. Ne kadar şık mobilyayla döşenmiş olursa olsun, evde kapalı kalmak huzursuzluğunun ve üzüntüsünün artmasına sebep olacaktır. Etrafını doğanın güzellikleri ile çevirin. Çiçeklerin büyüdüğünü görebildiği ve kuşların ötüşünü duyabildiği bir yere yerleştirin onu. Böylece kalbi kuşların şarkıları ile uyumlu bir şekilde atacaktır. Vücuda ve zihne bir rahatlık gelecektir. Anlayış uyandırılacak, hayal gücü artacak ve zihin Tanrı’nın sözüne değer vermeye hazırlanacaktır. Doğada hastaların dikkatlerini kendilerinden ayırıp düşüncelerini Tanrı’ya yönlendirecek bir şeyler her zaman bulunabilir. O’nun harika işleriyle çevrilmiş olduklarında düşünceleri görünen şeylerden görünmeyen şeylere yükselecektir. Doğanın güzelliği onları hiçbir şeyin sevimliliğini bozmayacağı, hiçbir şeyin zarar vermeyeceği ve yıkmayacağı, hiçbir şeyin hastalığa ve ölüme yol açmayacağı göksel evi düşünmeye yönlendirecektir. Doktorlar ve hemşireler doğanın unsurlarından Tanrı’yı öğretmek için dersler alsınlar. Hastalara bu yüce ağaçları, çimenleri ve çiçekleri Yaratan’ı göstersinler ve onları her tomurcukta ve çiçekte O’nun çocuklarına karşı duyduğu sevginin bir ifadesini görmeye teşvik etsinler. Kuşlarla ve çiçeklerle ilgilenen Kişi Kendi suretinde yaratmış olduğu varlıklarla da ilgilenecektir. Dışarıda, Tanrı’nın yarattıklarının ortasında taze, yaşam verici bir havayı solurken Mesih’teki yeni yaşamdan bahsetmek hasta için en iyi zaman olabilir. Orada Tanrı’nın sözü okunabilir. Orada Mesih’in doğruluğunun ışığı günahla kararmış kalplerde parlayabilir.

DOĞADA BULUNMAK

| 215

Ah! Tanrım’a günden güne Bir yakınlık bulabilsem? Böylece O’nun sözüne dayanırken Saatlerim güzelce süzülüp geçer. Rab, günden güne neşeyle Seninle yaşamayı istiyorum, Dünya bunu asla veremez, Ya da asla alamaz. Kutsal İsa gel ve kalbime egemen ol, Ve beni tamamıyla Senin yap. Böylece senden asla ayrılmam ya da üzülmem, Ne de ilahi Sevginden yoksun olurum. —Benjamin Cleveland. Bu nedenle fiziksel ve ruhsal olarak iyileşme ihtiyacı içinde olanlar sözleri ve işleri onları Mesih’e çekecek olan kişiler ile bir araya getirilmelidirler. Onlar hem canı hem de bedeni iyileştirebilen büyük Tıbbi Müjdeci’nin etkisi altına getirilmeliler. O’na gelip günahlarını itiraf eden herkesi bedelsiz olarak affeden Kurtarıcı’nın sevgi hikâyesini dinlemeliler. Böyle etkilerin altında acı çeken birçok kimse yaşam yoluna yönlendirilecektir. Göğün melekleri acı çeken ve sıkıntıda olanların kalplerine cesaret, umut, sevinç ve huzur getirme işinde insan aracılarla işbirliği yapmaktadırlar. Böyle şartlar altında hastalar çifte bereket alırlar ve birçoğu şifa bulur. Çelimsiz adım, ayağın elastikliğini geri kazandırır. Gözler parlaklığını geri kazanır. Umutsuz olan, umut dolu hale gelir. Bir zamanlar ümitsizliğe düşmüş olan yüz sevinç ifadesini takınır. Sesin şikâyet eder tonu neşelilik ve hoşnutluk tonlarına yer verir. Fiziksel sağlık geri kazanıldıkça erkekler ve kadınlar ruhun sağlığını güvenceye alan Mesih’e imanlarını daha iyi yaşarlar. Günahların affedildiğini bilmekte anlatılamaz bir huzur, sevinç ve rahatlık vardır. Hristiyan’ın kararmış umudu aydınlatılır. Şu

216 |

ŞİFA HİZMETİ

inanç sözleri ağızdan çıkar: “Tanrı sığınağımız ve gücümüzdür, sıkıntıda hep yardıma hazırdır.” “Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile, kötülükten korkmam. Çünkü sen benimlesin. Çomağın, değneğin güven verir bana.” “Yorulanı güçlendirir, takati olmayanın kudretini artırır.” Mezmur 46:1; 23:4; Yeşaya 40:29. İmanla bakarım, Çarmıhı anarım Rab yanımda; Duamda duy beni, Sil özürlerimi, Yaşayım ebedi Huzurunda. Lütfundan pay aldım, Kalbime şevk saldın, İlham verdin; Öldün benim için, Senin olsun sevgim, Bir daha sönmesin O ateşin. Yaşam ne kadar güç, Çevremi sardı suç, Rehberim ol; Gecemi gündüz yap, Gözyaşımı sil Rab, Başıboş bırakma Ruhuma dol. —Ray Palmer.

5. BÖLÜM

SAĞLIK İLKELERİ

“Sağlık ilkeleri bilgisi olmadan, hiç kimse hayatın sorumlulukları için donatılımış değildir.”

20 GENEL HİJYEN

İ

nsanın Tanrı’nın tapınağı, O’nun yüceliğinin ortaya konacağı bir mesken olacağı bilgisi, fiziksel güçlerimiz ile ilgilenmemiz ve onları geliştirmemiz için en yüksek motive edici şey olmalıdır. Tanrı insan bedenini büyük bir titizlikle ve harika bir şekilde şekillendirdi ve bizden onu araştırmamızı, ihtiyaçlarını anlamayı ve onu zarar görmekten ve bozulmaktan korumak için payımıza düşeni yapmamızı istemektedir. Kan Dolaşımı Sağlığımızın iyi olması için kanımızın iyi olması gerekmektedir, çünkü kan yaşamın akımıdır. Hasarı onarır ve bedeni besler. Uygun gıda unsurları ile ikmal edildiğinde ve açık hava ile temas aracılığıyla temizlendiğinde ve güçlendirildiğinde sistemin her parçasına yaşam ve güç taşır. Dolaşım ne kadar mükemmel olursa bu iş o kadar daha iyi yapılacaktır. Kalbin her atışında kan bedenin tüm bölümlerine hızlı ve kolay bir şekilde ulaşmalıdır. O’nun dolaşımı sıkı giyinmeyle, bantlarla veya kol ve bacaklara uygun olmaya kıyafetlerin giyinilmesiyle engellenmemelidir. Dolaşımı herhangi bir şey engellerse kan önemli organlara geri gider ve sıkışma yaratır.

220 |

ŞİFA HİZMETİ

Çoğunlukla baş ağrısı, öksürük, kalp çarpıntısı veya hazımsızlık meydana gelir. Solunum İyi bir kana sahip olabilmek için iyi nefes almamız gerekir. Temiz havanın tam ve derin bir şekilde solunması ciğerleri oksijen ile doldurur ve kanı temizler. Kana daha açık bir renk verir ve bedenin her bölümüne yaşam verici bir akım gönderir. İyi bir solunum sinirleri yatıştırır, iştahı açar ve sindirimin daha mükemmel olmasını sağlar. Tazeleyici bir uykuya sebep olur. Ciğerler mümkün olduğunca en geniş şekilde özgürlüğe sahip olmalıdır. Kapasiteleri özgür hareketlerle geliştirilir. Sıkıştırılır veya bastırılırlarsa küçülürler. Bu nedenle, özellikle işini eğilerek yapma konusundaki yaygın alışkanlığın kötü etkileri olmaktadır. Bu durumda derin nefes almak imkânsızdır. Yüzeysel nefes alma kısa bir sürede bir alışkanlık haline gelir ve ciğerler genişleme gücünü kaybederler. Benzer bir etkiyi sıkı korse de yapar. Göğüsün alt kısmına yeteri kadar alan verilmemiş olur. Solunuma yardımcı olması için tasarlanmış karın kasları tam olarak hareket edemez ve ciğerlerin hareketleri kısıtlanmış olur. Böylece yetersiz oksijen alınır. Kan durgun bir şekilde akar. Ciğerlerden soluma yoluyla atılması gereken atıklar ve zehirli maddeler kalır ve kan kirli hale gelir. Sadece ciğerler değil, fakat mide, karaciğer ve beyin de etkilenir. Deri soluklaşır, sindirim yavaşlar, kalp baskı altında kalır, beyin bulutlanır, düşünceler karışır, kasvet ruhların üzerine yerleşir. Tüm sistem baskılanır ve hareketsizleşir ve bilhassa hastalığa yatkın hale gelir. Ciğerler sürekli olarak kirliliği dışarı atar ve devamlı olarak temiz hava ile desteklenmelidir. Kirli hava gerekli oksijen desteğini sağlayamaz ve kan beyni ve diğer organları güçlendirmeden dolaşır. Bu nedenle kapsamlı bir solunum gereklidir. Kapalı, iyi bir şekilde havalandırılmayan, havanın ölü ve kirli

GENEL HİJYEN

| 221

olduğu odalarda yaşamak tüm sistemi zayıflatır. Beden özellikle soğuğun etkilerine hassas bir hale gelir ve hafif bir maruz kalış hastalığa sebep olur. Birçok kadını solgun ve güçsüz hale getiren, içeride kapalı kapılar ardında kilitli kalmaktır. Ciğerler ve gözenekler aracılığıyla atılan zehirli maddeler ile yüklü olana kadar sürekli olarak aynı havayı solurlar ve böylece kir kana geri taşınır. Havalandırma ve Güneş Işığı İster kamusal kullanım ister konut olarak kullanım amacıyla olsun, binaların yapımında iyi bir havalandırma ve bol güneş ışığının sağlanması dikkate alınmalıdır. Sıklıkla kiliseler ve okullardaki sınıflar bu anlamda kusurludurlar. Çoğu zaman bir vaazın etkisini yok eden veya öğretmenin işini yorucu ve etkisiz hale getiren uyuşukluk ve donukluğun sorumlusu uygun havalandırmanın ihmal edilmesidir. İnsanların yaşaması amacıyla inşa edilen tüm binalar yüksek ve iyi kurutulmuş bir zemin üzerine kurulmalıdır. Bu şekilde kuru bir alan güvence altına alınmış ve nem ve mikroplu havanın sebep olduğu hastalık tehlikesinin de önüne geçilmiş olur. Bu konu genelde çok hafife alınmaktadır. Sağlığın sürekli olarak bozuk olması, ciddi hastalıklar ve birçok ölüm rutubet ve sıtmadan, düşük rakımlara inşa edilmiş, iyi kurutulmamış temellerden kaynaklanmaktadır. Apartmanlarda mükemmel bir havalandırma ve bol güneş ışığının sağlanması özellikle önemlidir. Evlerin her odasında hava akımı ve bol güneş ışığı sağlanmalıdır. Yatak odaları gece ve gündüz iyi hava alabilecek şekilde düzenlenmelidir. Her gün hava ve güneş ışığına maruz kalmayan hiç bir oda yatak odası olarak kullanıma uygun değildir. Birçok ülkede yatak odalarının ısıtma için müsait hale getirilmesi gerekmektedir. Böylece soğuk veya nemli havayı ısıtabilir ve kurutabilirler. Misafir odalarına da sürekli kullanılan odalara verilen dikkat kadar dikkat verilmelidir. O da diğer yatak odaları gibi

222 |

ŞİFA HİZMETİ

havaya ve güneş ışığına sahip olmalıdır ve sürekli kullanımda olmayan bir odaya devamlı olarak biriken nemi kurutmak için bazı ısıtıcı araçlar konulmalıdır. Güneş ışığı almayan odalarda uyuyanlar veya tam olarak kurutulmamış ve havalandırılmamış bir yatakta yatanlar sağlıklarını ve genellikle hayatlarını riske atmaktadırlar. Birçok kişi binalarda bitkileri ve çiçekleri için dikkatli bir şekilde alan yaratmaktadır. Sera veya pencere sıcağı ve güneş ışığını kullanmaları için bu bölüm bitkilere adanmıştır. Çünkü ısı, hava ve güneş ışığı olmadan bitkiler yaşayamaz ve büyüyemezler. Eğer bu şartlar bitkilerin yaşamı için gerekliyse, bizim sağlığımız ve ailemiz ve misafirlerimizin sağlığı için ne kadar çok gereklidir! Evlerimizin kalıcı sağlık ve mutluluk yeri olmasını istiyorsak onları alçak yerlerin pis ve sisli havasının olmadığı yüksek yerlere inşa etmemiz ve göğün yaşam veren unsurlarının özgürce gireceği bir antre yapmamız gerekir. Ağır perdeleri bir kenara çekin, camları ve jalûzileri açın, güzel olsa da sarmaşıkların camlara gölge etmesine ve ağaçların eve çok yakın büyüyerek güneş ışığını engellemesine izin vermeyin. Güneş ışığı perdeleri ve halıları soldurabilir ve resimleri matlaştırabilir fakat çocukların yanaklarına sağlıklı bir allık getirecektir. Yaşlıların bakımını üstlenmek zorunda olan kişiler, onların özellikle sıcak ve rahat odalara gereksinim duyduğunu hatırlamalıdırlar. Yıllar geçtikçe güç azalır, sağlıksız etkilere karşı direnç düşer, bu nedenle yaşlı olanlar için çok daha fazla güneş ışığı ve çok daha fazla temiz hava gerekmektedir. Titiz temizlik hem fiziksel hem de zihinsel sağlık için esastır. Toksinler sürekli olarak cilt yoluyla dışarı atılır. Ciltteki milyonlarca gözenek sürekli banyoyla temiz tutulmadıkça çabucak tıkanır ve deriden dışarı atılması gereken toksinler diğer tasfiye organlarına ek bir yük haline gelir. Birçok insan her gün sabah ya da akşam soğuk veya ılık bir banyodan fayda görmektedir. Soğuk algınlığına yatkınlığı

GENEL HİJYEN

| 223

arttırmak yerine uygun olarak alınan bir banyo soğuğa karşı güçlendirir, çünkü dolaşımı iyileştirir, kan yüzeye getirilir ve daha kolay ve daha düzgün bir akış elde edilir. Zihin ve beden güçlendirilmiş olur. Kaslar daha esnek hale gelir, zihin daha parlak olur. Banyo sinirleri yatıştırır. Banyo etmek bağırsaklara, mideye ve ciğerlere yardım eder, her birine enerji verir ve sindirimi kolaylaştırır. Elbiselerin de temiz tutulması önemlidir. Giyilen elbiseler gözeneklerden çıkan atık maddeleri emer. Sık sık değiştirilmez ve yıkanmazlarsa atıklar geri emilecektir. Kirliliğin her çeşidi hastalığa yol açabilir. Ölüm saçan mikroplar karanlıkta, ihmal edilmiş köşelerde, çürümekte olan çöplerde, rutubet ve küf içerisinde bol miktarda bulunur. Sebze çöpleri veya düşmüş yaprak yığınları eve yakın bir yerde çürümeye ve havayı kirletmeye bırakılmamalıdır. Temiz olmayan veya çürüyen hiçbir şeyin evde kalmasına izin verilmemelidir. Çok sağlıklı olduğu kabul edilen kasabalar ve şehirlerde, bazı dikkatsiz ev sahiplerinin yaşadığı evlerde, birçok defa çürümüş atıklardan kaynaklı yüksek ateş salgını ortaya çıkmaktadır. Mükemmel temizlik, bol miktarda güneş ışığı, evin her köşesinde sağlık önlemlerine dikkat, hastalıklardan özgür olmak ve ev halkının neşeli ve dinç olması için esastır.

21 İSRAİLLİLER ARASINDA HİJYEN

A

llah’ın İsrail’e verdiği öğretiler içinde sağlığın korunmasına özel bir önem verilmişti. Temiz ve sağlıklı olmayan alışkanlıklara sebep olan kölelikten gelmiş halk Kenan topraklarına girmeden önce çölde çok katı bir eğitime tabi tutulmuştu. Sağlık ilkeleri öğretildi ve temizlik yasaları uygulandı. Hastalığın Engellenmesi Sadece dini hizmette değil, fakat günlük yaşamın tüm meselelerinde temiz ile kirli arasındaki farkı gözetmeliydiler. Bulaşıcı veya kirletici hastalıkların bulaştığı herkes kamptan izole edildi ve elbiseleri ve kendileri tamamen temizlenmeden kampa dönmelerine izin yoktu. Bir kişinin bulaşıcı bir hastalığa yakalanması durumunda izlenmesi gereken yol şuydu: “Üzerinde yattığı her yatak ve oturduğu her şey kirli sayılacaktır. Kim yatağına dokunursa, giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır. Adamın üzerine oturduğu bir eşyaya oturan da giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır. Kim akıntısı olan adamın bedenine

226 |

ŞİFA HİZMETİ

dokunursa giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır. … Adamın üzerine oturduğu ya da yattığı herhangi bir eşyaya dokunan, akşama kadar kirli sayılacaktır. Bu eşyaları taşıyan herkes giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır. Akıntısı olan adam ellerini yıkamadan kime dokunursa o kişi giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır. Akıntısı olan adamın dokunduğu toprak kap parçalanacak, tahta kap ise suyla çalkalanacaktır.” Levililer 15:4-12. Cüzzam hastalığı konusundaki kural da yerine getirilmesi zorunlu bu kuralların bütünlüğünün bir göstergesidir: “Hastalığı devam ettiği sürece kirli sayılacaktır, çünkü kirlenmiştir. Halktan uzak, ordugahın dışında yaşamalıdır. Yün ya da keten bir giyside, yün ya da keten bir kumaşta, deri ya da deri eşyada küf görülürse … Kâhin ona bakacak … Eğer kumaştaki, giysideki veya herhangi bir amaçla kullanılan deri eşyadaki küf yayılmışsa, bu tehlikeli bir küftür. Kirli sayılacaktır. Üzerinde küf bulunan yün ya da keten giysi, kumaş ya da her türlü deri eşya kâhin tarafından yakılacaktır. Çünkü önü alınamaz bir küftür ve yakılmalıdır.” Levililer 13:46-52. Böylece, bir evde onu yaşam için güvensiz hale getiren şartlara ait bir kanıt bulunursa onun da yıkılması gerekiyordu. Kâhin o evi “yıkmalı[ydı]. Taşları, keresteleri, bütün harcı kent dışına, kirli sayılan bir yere atılmalıdır. Evin kapalı olduğu günlerde, eve giren biri akşama kadar kirli sayılacak. O evde yatan ya da yemek yiyen biri giysilerini yıkamalı[ydı].” Levililer 14:45-47. Temizlik Kişisel temizliğin gerekliliği en etkili şekilde öğretilmişti. Tanrı’nın sesinden yasanın ilanını duymak üzere Sina Dağı’nda toplanmadan önce halkın vücutlarını ve giysilerini yıkamaları istenmişti. Bu talimat ölüm cezasıyla pekiştirilmişti. Tanrı’nın önünde hiçbir kirliliğe müsamaha edilmiyordu.

İSRAİLLİLER ARASINDA HİJYEN

| 227

Çölde kalındığı süre boyunca İsrailliler neredeyse her zaman açık havada yaşıyorlardı ve kirlilik kapalı evlerde yaşayanlara göre onlara daha az zarar verecekti. Fakat temizlik konusundaki katılık çadırlarının hem içinde hem de dışında istenmişti. Kampın içinde veya çevresinde bu kuralları reddetmeye izin yoktu. Rab şöyle dedi: “Tanrınız RAB sizi kurtarmak ve düşmanlarınızı elinize teslim etmek için ordugâhın ortasında dolaşır. Ordugâhınız kutsal olsun ki, RAB aranızda yakışıksız bir şey görüp sizden ayrılmasın.” Yasanın Tekrarı 23:14. Beslenme Beslenme konularının tamamında temiz ve kirli arasında ayrım yapılmıştı: “Sizi öteki uluslardan ayrı tutan Tanrınız RAB benim. Temiz hayvanlarla kuşları kirli olanlardan ayırt edeceksiniz. Sizin için kirli ilan ettiğim hayvanlarla, kuşlarla, küçük kara hayvanlarıyla kendinizi kirletmeyeceksiniz.” Levililer 20:24, 25. Diğer ulusların özgürce yediği birçok yiyecek maddesi İsrailliler’e yasaklanmıştı. Yapılan ayrım keyfi değildi. Yasaklanan şeyler sağlığa zararlıydı. Onların kirli olarak anons edilmesinin sebebi zararlı yiyeceklerin kullanımının kirletici olduğu hakkında bir ders vermekti. Vücudu kirleten bir şey ruhu da kirletmeye meyillidir. Yiyen kişiyi Tanrı ile paydaşlık etme, yüksek ve kutsal hizmetlerde bulunma konusunda uygunsuz hale getirir. Çölde başlayan eğitim, doğru alışkanlıkların oluşturulması için elverişli şartlara sahip Vaat Edilmiş Topraklar’da devam etti. Halk şehirlerde kalabalık bir şekilde toplanmamıştı. Fakat her aile bozulmamış, doğal bir yaşamın sağlık veren tüm bereketlerini sağlayan kendisine ait bir toprağa sahipti. İsrail tarafından mülklerinden edilmiş Kenanlılar’ın gaddarlık ve sapkınlıklarına karşı Rab şöyle dedi: “Önünüzden kovacağım ulusların törelerine göre yaşama-

228 |

ŞİFA HİZMETİ

yacaksınız. Çünkü onlar bütün bu kötülükleri yaptılar. Bu yüzden onlardan nefret ettim.” Levililer 20:23. “Bu iğrenç şeyleri evinize getirmeyeceksiniz, yoksa siz de onlar gibi yok olursunuz.” Yasanın Tekrarı 7:26. İsrailliler günlük yaşamlarının her alanında Kutsal Ruh tarafından ortaya konan dersle eğitilmişlerdi: “Tanrı’nın tapınağı olduğunuzu, Tanrı’nın Ruhu’nun sizde yaşadığını bilmiyor musunuz? Kim Tanrı’nın tapınağını yıkarsa, Tanrı da onu yıkacak. Çünkü Tanrı’nın tapınağı kutsaldır ve o tapınak sizsiniz.” 1. Korintliler 3:16, 17. Sevinç “Sevinçli yürek iyi ilaçtır.” Özdeyişler 17:22 (KM). Minnettarlık, sevinç, cömertlik, Tanrı’nın sevgisine ve ilgisine güven, bunlar sağlığın en büyük koruyucularıdır. İsrailliler için bunlar yaşamın ana ilkeleri olmalıydı. Yeruşalim’e yılda üç kez yıllık bayramlar için yapılan seyahatler, Çardak Bayramı süresince çardaklarda bir haftalık ikamet, açık havada dinlenme ve sosyal hayat için fırsatlardı. Bu bayramlar sevinmek için vesilelerdi, yabancıları, Levililer’i ve fakirleri konuksever bir şekilde ağırlamayla daha tatlı ve merhametli bir hale geliyordu. “Sizler, Levililer ve aranızda yaşayan yabancılar Tanrınız RAB’bin size ve ailenize verdiği bütün iyi şeyler için sevineceksiniz.” Yasanın Tekrarı 26:11. Böylece sonraki yıllarda Babil’den dönen sürgünlere Tanrı’nın yasası okunduğu ve insanlar günahlarından dolayı ağladığı zaman onlara şu lütufkâr sözler söylendi: “…Yas tutup ağlamayın…” “…Gidin, yağlı yiyip tatlı için…” “Hazırlığı olmayanlara da bir pay gönderin. Çünkü bugün Rabbimiz için kutsal bir gündür. Üzülmeyin. RAB’bin verdiği sevinç sizi güçlü kılar.” Nehemya 8:9, 10. Ve şunlar açıklandı ve ilan edildi: “Bütün kentlerde ve Yeruşalim’de şu duyuru yapılsın: “Dağlara çıkın; yasada yazı-

İSRAİLLİLER ARASINDA HİJYEN

| 229

lana uygun olarak, çardak yapmak üzere zeytin, iğde, mersin ve hurma dalları, sık yapraklı ağaç dalları getirin. Böylece halk dalları getirip damlarında, evlerinin ve Tanrı Tapınağı’nın avlularında, Su Kapısı ve Efrayim Kapısı alanlarında çardaklar yaptı. Sürgünden dönen herkes yaptığı çardakta oturdu… Herkes büyük sevinç içindeydi.” 15-17. ayetler. Tanrı İsrail’e ahlaki yasa kadar önemli olan tüm fiziksel ilkeleri öğretti ve bu ilkelere O’nun emrettiği ahlaki yasalardan daha az bir değer verilmeyecekti: “Bugün size verdiğim bu buyrukları aklınızda tutun. Onları çocuklarınıza belletin. Evinizde otururken, yolda yürürken, yatarken, kalkarken onlardan söz edin. Bir belirti olarak onları ellerinize bağlayın, alın sargısı olarak takın. Evlerinizin kapı sövelerine, kentlerinizin kapılarına yazın.” Yasanın Tekrarı 6:6-9. “Gelecekte çocuklarınız size, ‘Tanrımız RAB’bin size verdiği yasaların, kuralların, ilkelerin anlamı nedir?’ diye sorunca, onlara şöyle diyeceksiniz: … Sürekli üzerimize iyilik gelmesi ve bugün olduğu gibi sağ kalmamız için Tanrımız RAB bütün bu kurallara uymamızı ve kendisinden korkmamızı buyurdu.” 20-24. ayetler. İsrailliler aldıkları talimata uysalar ve onun avantajlarından yararlansalardı dünyaya sağlık ve refah konusunda örnek olacaklardı. Bir halk olarak Tanrı’nın planına göre yaşamış olsalardı diğer ulusları etkileyen hastalıklardan korunmuş olacaklardı. Diğer halkların üzerinde bir fiziksel sağlığa ve zihin gücüne sahip olacaklardı. Dünyadaki en güçlü halk olacaklardı. Tanrı şöyle dedi: “Öbür halklardan daha çok kutsanmış olacaksınız.” Yasanın Tekrarı 7:14. “Bugün RAB, size verdiği söz uyarınca, öz halkı olduğunuzu açıkladı. Bütün buyruklarına uyacaksınız. Tanrınız RAB sizi övgüde, ünde, onurda yarattığı bütün uluslardan üstün kılacağını, verdiği söz uyarınca kendisi için kutsal bir halk ola-

230 |

ŞİFA HİZMETİ

cağınızı açıkladı.” Yasanın Tekrarı 26:18, 19. “Tanrınız RAB’bin sözünü dinlerseniz, şu bereketler üzerinize gelecek ve sizinle olacak: Kentte de tarlada da kutsanacaksınız. Rahminizin meyvesi kutsanacak. Toprağınızın ürünü, hayvanlarınızın dölü –sığırlarınızın buzağıları, sürülerinizin kuzuları– bereketli olacak. Sepetiniz ve hamur tekneniz bereketli olacak. İçeri girdiğinizde de dışarı çıktığınızda da kutsanacaksınız.” Yasanın Tekrarı 28:2-6. “RAB’bin buyruğuyla ambarlarınız dolu olacak. El attığınız her işte RAB sizi kutsayacak. Tanrınız RAB size vereceği ülkede sizi kutsayacak. Tanrınız RAB’bin buyruklarına uyar, O’nun yollarında yürürseniz, RAB size içtiği ant uyarınca sizi kendisi için kutsal bir halk olarak koruyacaktır. Yeryüzündeki bütün uluslar RAB’be ait olduğunuzu görecek, sizden korkacaklar. RAB atalarınıza ant içerek size söz verdiği ülkede bolluk içinde yaşamanızı sağlayacak: Rahminizin meyvesi kutsanacak; hayvanlarınızın yavruları, toprağınızın ürünü verimli olacak. RAB ülkenize yağmuru zamanında yağdırmak ve bütün emeğinizi verimli kılmak için göklerdeki zengin hazinesini açacak… RAB sizi kuyruk değil baş yapacak. Eğer bugün size ilettiğim Tanrınız RAB’bin buyruklarını dinler, onlara iyice uyarsanız, altta değil, her zaman üstte olacaksınız.” 8-13. ayetler. Başkâhin Harun ve oğullarına şöyle talimat verilmişti: “İsrail halkını şöyle kutsayacaksınız. Onlara diyeceksiniz ki, ‘RAB sizi kutsasın Ve korusun; RAB aydın yüzünü size göstersin Ve size lütfetsin; RAB yüzünü size çevirsin Ve size esenlik versin.’ Böylece kâhinler İsrail halkını adımı anarak kutsayacaklar. Ben de onları kutsayacağım.”

İSRAİLLİLER ARASINDA HİJYEN

| 231

“Kapı sürgülerin demir ve tunç olacak Ve gücün yaşamın boyunca sürecektir. Ey Yeşurun, sana yardım için Göklere ve bulutlara görkemle binen, Tanrı’ya benzer biri yok. Sığınağın çağlar boyu var olan Tanrı’dır, Seni taşıyan O’nun yorulmaz kollarıdır. Düşmanı önünden kovacak Ve sana, ‘Onu yok et!’ diyecek. Böylece İsrail güvenlik içinde yaşayacak; Tahıl ve yeni şarap ülkesinde, Yakup’un pınarı güvenlikte kalacak. Gökler oraya çiy damlatacak. Ne mutlu sana, ey İsrail! Var mı senin gibisi? Sen RAB’bin kurtardığı bir halksın. RAB seni koruyan kalkan Ve şanlı kılıcındır.” Sayılar 6:23; 6:24-27, Yasanın Tekrarı 33:25-29. İsrailliler Tanrı’nın amacını yerine getirmede başarısız oldular ve böylece onların olabilecek bereketleri almakta da başarısız oldular. Fakat Yusuf ve Daniel, Musa ve Elişa ve diğer birçok kişi doğru yaşamın sonuçlarının asil örnekleri olarak elimizdedir. Bugün benzer bağlılıklar benzer sonuçlar doğuracaktır. Bizim için şöyle yazılmıştır: “Ama siz seçilmiş soy, Kral’ın kâhinleri, kutsal ulus, Tanrı’nın öz halkısınız. Sizi karanlıktan şaşılası ışığına çağıran Tanrı’nın erdemlerini duyurmak için seçildiniz.” 1. Petrus 2:9. “Ne mutlu RAB’be güvenen insana, Güveni yalnız RAB olana!” Doğru insan hurma ağacı gibi serpilip gelişecek, Lübnan sediri gibi yükselecek. RAB’bin evinde dikilmiş olarak

232 |

ŞİFA HİZMETİ

Tanrımız’ın avlularında serpilip büyüyecek. Böyleleri yaşlanınca da meyve verecek, Taptaze ve yeşil kalacaklar.” “Oğlum, unutma öğrettiklerimi, Aklında tut buyruklarımı. Çünkü bunlar ömrünü uzatacak, Yaşam yıllarını, esenliğini artıracaktır.” “O zaman güvenlik içinde yol alırsın, Sendelemeden. Korkusuzca yatar, Tatlı tatlı uyursun. Beklenmedik felaketten, Ya da kötülerin uğradığı yıkımdan korkma. Çünkü senin güvencen RAB’dir, Tuzağa düşmekten seni O koruyacaktır.” Yeremya 17:7; Mezmur 92:12-14; Özdeyişler 3:1, 2, 23-26.

22 GİYİM

K

utsal Kitap giyimde ölçülü olmayı öğretir. “Kadınların da … sade giyimle, edepli ve ölçülü tutumla … süslenmelerini isterim.” 1. Timoteos 2:9. Bu ayet giyimde gösterişi, şatafatlı renkleri, çok fazla takıyı yasaklar. Giyinen kişi üzerine dikkatleri çeken veya heyecan verici bir hayranlık uyandıran tüm aksesuarlar Allah’ın sözünün emrettiği ölçülü giyimin dışında tutulmuştur. Giyimimiz “altınlarla, incilerle ya da pahalı giysilerle” (9. ayet) olmamalıdır. Para Allah’tan bir emanettir. Gurur ve hırsın tatmini için harcayalım diye bizim değildir. Allah’ın çocuklarının elinde aç için yemek, çıplak için giyecektir. Ezilmiş için bir koruma, hastanın iyileşmesi için bir araç, müjdenin fakirlere vaaz edilmesi için bir vasıtadır. Şimdi gösteriş için harcadığınız paraları bilgece kullanarak birçok kalbe mutluluk getirebilirsiniz. Mesih’in hayatını düşünün. O’nun karakterini araştırın ve O’nun benliğini inkârında O’nunla birlikte pay alın. Hristiyan olduklarını söyleyenlerin dünyasında takılar ve gereksiz giysiler için harcananlar tüm açları doyurmak ve tüm çıplakları giydirmek için yeterlidir. Fakirleri ve acı çekenleri rahatlatması gereken parayı moda ve gösteriş yutmaktadır.

234 |

ŞİFA HİZMETİ

Onlar Kurtarıcı’nın sevgi müjdesinin dünyasını soyuyorlar. Hizmetler aksıyor. Kalabalıklar Hristiyan öğretisinin eksikliğiyle helak oluyorlar. Kapı komşularımız ve yabancı topraklardaki uluslar öğretilmemiş ve kurtarılmamış. Allah yeryüzünü armağanları ile yüklemişken ve onun ambarlarını yaşamın rahatlıkları ile doldurmuşken, O’nun gerçeğinin kurtarıcı bir bilgisini bize tamamen bedelsiz vermişken, dulun ve yetimin, hastanın ve acı çekenin, öğretilmemiş ve kurtarılmamış olanın ağlayışının göğe yükselmesine izin vermemize hangi bahaneyi sunabiliriz? Tanrı’nın gününde bu ihtiyaç içindekiler için canını vermiş olan Kişi ile yüz yüze getirildiğimizde zamanlarını ve paralarını Tanrı’nın yasaklamış olduğu zevkler için harcayanlar hangi bahaneleri sunacaklar? Böylelerine Mesih şöyle demeyecek mi? “Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek vermediniz; susamıştım, bana içecek vermediniz… çıplaktım, beni giydirmediniz; hastaydım, zindandaydım, benimle ilgilenmediniz.” Matta 25:42, 43. Bu arada elbiselerimiz ölçülü ve basit olmalı derken, iyi kaliteli, renkli ve hizmet için uygun olmalıdır. Gösterişten çok dayanıklılığı için seçilmelidir. Sıcak tutmalı ve uygun koruma sağlamalıdır. Özdeyişler kitabında bilge kadın şöyle tarif edilir: “Kar yağınca ev halkı için kaygılanmaz, çünkü hepsinin iki kat giysisi vardır.” Özdeyişler 31:21. Giysilerimiz temiz olmalıdır. Elbisenin kirli olması sağlıksızdır ve bedeni ve ruhu kirletir. “Tanrı’nın tapınağı olduğunuzu, … Kim Tanrı’nın tapınağını yıkarsa, Tanrı da onu yıkacak.” 1.Korintliler 3:16, 17. Giysi her yönden sağlıklı olmalıdır. Allah her konuda bizim sağlıklı olmamızı istemektedir. Beden ve ruhça sağlıklı olmalıyız. Bu yüzden O’nunla birlikte hem ruhun hem de bedenin sağlığında birlikte işçiler olmalıyız. İkisi de sağlıklı giyimle sağlanır. Giysilerimiz zarafete, güzelliğe, doğal sadeliğin uygunluğuna sahip olmalıdır. Mesih bizi kibirli bir yaşama karşı uyardı, fakat

GİYİM

| 235

onun zarafetine ve güzelliğine karşı değil. Kırlardaki çiçekleri, saflığı içinde güzelliklerini sergileyen zambakları işaret etti ve şöyle dedi: “Ama size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi.” Matta 6:29. Böylece Mesih doğadaki şeyler aracılığıyla göğün değer verdiği güzelliği, ölçülü zarafeti, sadeliği, saflığı ve O’nu memnun edecek giyim tarzımızın uygunluğunu resmetmiş oldu. En güzel giysiyi ruhumuz üzerine giymemizi ister. Hiçbir dış süsün değeri “sakin ve yumuşak bir ruhun solmayan güzelliğiyle” karşılaştırılamaz. “Bu, Tanrı’nın gözünde çok değerlidir.” 1. Petrus 3:4. Kurtarıcı’nın ilkelerini kendilerine rehber edinenler için O’nun vaat sözleri ne kadar da değerlidir: “Giyecek konusunda neden kaygılanıyorsunuz?... Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı’nın sizi de giydireceği çok daha kesin değil mi, ey kıt imanlılar? Öyleyse… ‘Ne giyeceğiz?’ diyerek kaygılanmayın… Oysa göksel Babanız bütün bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir. Siz öncelikle O’nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir.” Matta 6:28-33. “Sana güvendiği için düşüncelerinde sarsılmaz olanı tam bir esenlik içinde korursun.” Yeşaya 26:3 Bu, modanın kurallarından kaynaklanan yorgunluğa, huzursuzluğa, hastalığa ve perişanlığa tam bir zıtlık! Modanın tavsiye ettiği birçok giyinme tarzı Kutsal Yazılar’da verilen ilkelere nasıl da karşıt! Son birkaç yüzyılda veya son onlarca yılda hüküm sürmüş olan giyim tarzlarını düşün. Revaçta olmadıkları zaman kim bilir kaç tanesi açık saçık olarak ilan edilirdi, kaç tanesi temiz, Allah’tan korkan, kendine saygı duyan bir kadın için uygunsuz görülürdü. Açıkçası, giyim kuşamda moda için değişiklik yapmak Tanrı sözü tarafından tasdiklenmemiştir. Tarzları değiştirmek ve ayrıntılı, pahalı süsler zenginin zamanını ve parasını

236 |

ŞİFA HİZMETİ

israf eder ve zihnin ve ruhun enerjisini harap eder. Bu durum orta ve fakir sınıfların üzerine ağır bir yük yüklemektedir. Yaşamını zorla kazanan ve basit tarzdaki elbiselerini kendileri dikebilecek iken, birçok kişi modaya uyabilmek için terzilere başvurmak zorunda bırakılmaktadır. Birçok fakir kız şık bir elbise uğruna kendisini sıcak bir iç giyimden mahrum etmiş ve bedelini yaşamıyla ödemiştir. Diğer birçokları zenginlerin gösteriş ve zarafetine özenerek onursuz ve utanç verici yollara düşürülmüştür. Hanımın ve çocukların müsrif isteklerini karşılamak için birçok ev rahatlıktan mahrum kalmış, birçok adam yolsuzluk veya iflasa sürüklenmiştir. Birçok kadın kendisi veya çocukları için modanın istediği tarzda kıyafetler hazırlamak üzere durmaksızın ağır bir şekilde çalışmak zorunda bırakılıyor. Birçok anne zonklayan sinirleriyle ve titreyen parmaklarıyla gece geç saatlere kadar çocuklarının giysilerine sağlık, rahatlık veya gerçek güzellik için hiç bir şey katmayan süsler eklemek için ırgat gibi çalışıyor. Moda uğruna sağlığını ve çocuklarının doğru eğitimi için esas olan ruhun sakinliğini feda ediyor. Zihnin ve kalbin terbiyesi ihmal ediliyor. Ruh küçümseniyor. Annenin fiziksel gelişimin ilkelerini öğrenmeye vakti yok ki, çocuklarının sağlığı ile nasıl ilgileneceğini bilsin. Onların zihinsel ve ruhsal ihtiyaçlarına hizmet edecek vakti yok, onların küçük hayal kırıklıklarında ve denenmelerinde onlara şefkat göstermek için veya onların neyle ilgilendiklerini veya ne yapmak istediklerini görmek için zamanı yok. Çocuklar neredeyse dünyaya gelir gelmez modanın etkilerinin hedefi haline geliyorlar. Kurtarıcıları’ndan çok giyim hakkında duyuyorlar. Annelerini Kutsal Kitap’tan çok daha istekli bir şekilde moda sayfalarını araştırırken görüyorlar. Giyimin gösterişine karakter gelişiminden daha fazla önem veriliyor. Ebeveynlerden ve çocuklardan hayatın en iyi, en tatlı ve en doğru şeyi çalınıyor. Moda uğruna gelecek olan hayat için hazırlıktan ediliyorlar.

GİYİM

| 237

Bunu yapan kişi, her iyi şeyin düşmanı, sürekli değişen modaların buluşlarını teşvik eden kişidir. O insanlığın sefaleti ve yıkımı için çalışarak Tanrı’ya üzüntü ve leke getirmekten başka hiçbir şeyi daha fazla istemez. Onun en etkili şekilde kullandığı araçlardan biri bedeni zayıflatan, aynı zamanda zihni güçsüzleştiren ve ruhu küçümseyen moda araçlarıdır. Kadınlar ciddi hastalıkların hedefi oluyorlar ve acıları giyim tarzları yüzünden artıyor. Sağlıklarını gelmesi kesin olan zorlu acil durumlar için korumak yerine, yanlış alışkanlıkları nedeniyle sıklıkla sadece sağlıklarını değil, fakat yaşamlarını feda ediyorlar ve çocuklarına harabe bir yapı içinde, kötü alışkanlıklar ve yaşam hakkındaki yanlış fikirlerle bir kederi mirası bırakıyorlar. Modanın savurgan ve zarar verici araçlarından biri de yerleri süpüren etektir. Temiz ve rahat değiller, uygunsuz ve sağlıksızlar. Bunların tümü ve fazlası kuyruklu etekler için de geçerlidir. Hem fazla materyaller gerektirdiği için, hem de uzunluğu açısından giyilmesi lüzumsuz olduğu için abartılıdır. Kuyruklu etekli bir kadını elinde paketlerle merdivenlerden inmeye ve çıkmaya çalışırken, arabaya binerken, kalabalıklardan geçerken, yağmurlu bir havada veya çamurlu bir yolda yürürken gören birinin bunun ne kadar uygunsuz ve rahatsız olduğunu anlaması için başka bir kanıta ihtiyacı yoktur. Etek giymenin diğer bir ciddi kötülüğü ise ağırlıklarının kalçalar tarafından taşınmasıdır. Bu ağırlık iç organlar üzerine baskı yaparak onları aşağı çeker ve midenin güçsüzlüğüne, halsiz hissetmeye, giyenin öne eğilimli olmasına, bu sebeple akciğerlerin kramp geçirmesine ve daha zor bir şekilde doğru nefes alınmasına sebep olmaktadır. Geçmiş yıllarda bel çevresine baskı yapmanın sonuçlarının tehlikeleri kapsamlı bir şekilde tartışılmıştır ve çok az kişi bu konuda bilgi sahibi olmayabilir. Fakat modanın gücü o kadar büyük ki, kötülük devam etmekte. Kadınlar ve genç kızlar böyle yaparak kendilerine tarifsiz zarar vermektedirler. Akciğerlerin tam olarak havayla dolabilmesi için göğsün sonuna

238 |

ŞİFA HİZMETİ

kadar şişebilmesi, bu şişme için yeteri kadar alana sahip olması sağlık için çok önemlidir. Akciğerler kısıtlandığında içlerine aldıkları oksijen seviyesi düşer. Kan yeterince tazelenmez, ciğerler yoluyla atılması gereken atık ve zehirli maddeler kanda kalır. Ayrıca bu şekilde dolaşım engellenmiş olur ve iç organlar fazla sıkıştırıldıkları ve yeteri kadar alan olmadığı için işlerini uygun bir şekilde yapamazlar. Sıkı korseler formu geliştirmez. Fiziksel güzelliğin en önemli elementlerinden biri simetri, vücudun parçalarının uyumlu dağılımıdır. Fiziksel gelişim için doğru model Fransız modacıların gösterişli figürlerinde değil, fakat doğada Allah’ın yasalarına göre gelişen insan formunda bulunur. Allah tüm güzelliklerin yazarıdır ve O’nun ülküsüne uymanın tek yolu gerçek güzellik standardına yaklaşmamızdır. Kıyafetin sebep olduğu başka bir kötülük ise elbisenin oransız dağılımıdır. Yani, vücudun bazı bölümleri gerekenden fazlasına sahipken, diğer bölümlerinin yetersiz bir şekilde örtünmesidir. Hayati organlardan uzak olan ayaklar ve uzuvlar iyi örtülerek özellikle soğuktan korunmalıdır. Kol ve bacaklar sürekli soğuk olduğu zaman sağlıklı olmak mümkün değildir. Çünkü onlarda kan çok az olursa bedenin diğer bölümlerinde çok fazla olacaktır. Mükemmel sağlık mükemmel bir dolaşım gerektirir. Fakat ayak ve uzuvlara göre, hayati organların bulunduğu vücut bölgesinin üzeri üç dört kat giyimle örtünmüşken bu mümkün olamaz. Birçok kadın endişeli ve bitkin çünkü kendilerini kanı temizleyen temiz havadan ve kanın birbirine bağlı damarlar aracılığıyla dolaşarak yaşam, sağlık ve enerji vermesini sağlayan hareket özgürlüğünden mahrum bırakıyorlar. Birçok kadın sağlıklı bir hayattan zevk alabilecekken hasta oldukları ortaya çıkıyor. Birçoğu sağlık ilkelerine göre giyinmiş olmaları ve açık havada özgürce çalışma halinde kendilerine tahsis edilen hayatı yaşayacaklarına tüketim ve başka hastalıklar nedeniyle öldüler. En sağlıklı giyimi güvence altına alabilmek için bedenin

GİYİM

| 239

tüm bölümlerinin ihtiyaçları dikkatlice araştırılmalıdır. İklimin karakteri, çevre, sağlık koşulları, yaş ve meslek gibi şeylerin tümü göz önünde bulundurulmalıdır. Elbisenin her parçası kolayca uymalı, ne kan dolaşımını, ne de özgürce, tam ve doğal bir solunumu engellemeli. Her şey çok bol giyinilmeli ki kollar kaldırıldığında elbise uyumlu bir şekilde kalksın. Sağlık problemi olan kadınlar duyarlı bir şekilde giyinerek ve egzersiz yaparak kendileri için daha fazla bir şey yapabilirler. Dışarı etkinlikleri için uygun bir şekilde giyinildiğinde açık havada egzersiz yapmalarını sağlayın. Başlangıçta dikkatlice, fakat daha sonra yapabildiklerinde egzersiz miktarını arttırsınlar. Bu kursu alarak birçoğu sağlığına tekrar kavuşabilir ve dünyadaki işleri paylaşmak için yaşayabilirler. Modadan Özgür Kadınları modanın gereklerini yerine getirmekle çabalamak yerine sağlıklı ve sade giyinmeye teşvik edin. Eş veya anne ağır ev işlerine batmak yerine okumaya, bilgi edinmeye, kocaya bir yoldaş olmaya ve çocukların zihinsel gelişimi ile ilgilenmeye zaman ayırsın. Sevdiklerini daha iyi bir yaşam için etkilemek üzere fırsatları bilgece kullansın. Sevgili Kurtarıcı’yı kendisine günlük bir yoldaş ve tanıdık bir arkadaş yapması için zamanı olsun. O’nun sözünü okumaya zaman ayırsın, çocuklarıyla kırlara gitmek için vakti olsun ve O’nun işlerinin güzelliği aracılığıyla Tanrı’yı tanısın. Neşeli ve kaygısız olsun. Her anı sonu gelmez dikiş için harcamak yerine akşamlar hoş bir sosyal zaman olsun, günün işlerinden sonra aile tekrar birleşsin. Böylece birçok adam gece kulübe veya meyhaneye gitmek yerine evindeki ailesi ile birlikte olmayı seçecektir. Birçok genç erkek çocuk sokaklardan veya köşe başındaki dükkânlardan uzak tutulacaktır. Birçok genç kız hoppa ve aldatıcı arkadaşlıklardan kurtarılacaktır. Evin ebeveynler ve çocuklar üzerindeki etkisi Allah’ın olmasını istediği gibi, yaşam boyu bir bereket olacaktır.

23 BESLENME VE SAĞLIK

B

edenlerimiz yediğimiz yemekler üzerine inşa edilir. Bedendeki dokular sürekli bir şekilde parçalanmaktadır. Her organımız her an tükenmektedir ve bu kayıp yediğimiz yemeklerle onarılır. Vücudun her bir organı besinden payına düşeni ister. Beyin kendi payına düşen ile beslenmelidir, kemikler, kaslar ve sinirler kendi paylarını isterler. Gıdanın kana dönüşümü harika bir süreçtir ve bu kan vücudun çeşitli bölümlerini inşa etmek için kullanılır. Fakat bu süreç sürekli yaşamı destekleyerek ve her siniri, her kası ve her dokuyu güçlendirerek devam eder. Yiyecek Seçimi Seçilmesi gereken yiyecekler bedenin inşası için gerekli olan elementlerin en iyilerini sağlamalı. Bu seçimde iştah güvenli bir rehber değildir. Yanlış yeme alışkanlıkları vasıtasıyla iştah kötü bir hale gelir. Genelde iştaha göre seçilen yemekler sağlığa zarar verir ve güçlendirmek yerine zayıflatır. Toplumun gelenekleri tarafından güvenli bir şekilde yönlendirilemeyiz. Her yerde sürmekte olan hastalıklar ve acılar genelde beslenme konusundaki yaygın hatalardan kaynaklıdır.

242 |

ŞİFA HİZMETİ

En iyi yiyeceklerin ne olduğunu bilmemiz için Allah’ın insanların beslenmesi için hazırladığı orijinal planını çalışmalıyız. İnsanı yaratan ve onun ihtiyaçlarını bilen Allah Adem’e ne yiyeceğini gösterdi. “İşte yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak.” Yaratılış 1:29. Aden Bahçesi’ni terk etmesi üzerine adama yaşamını kazanması için günahın laneti altındaki toprağı sürerek “yaban otu” yeme izni de verilmişti. Yaratılış 3:18. Tahıllar, meyveler, kuruyemişler ve sebzeler bizim için Yaratıcımız tarafından seçilen diyeti oluşturur. Basitçe ve mümkün olduğunca doğal bir şekilde hazırlanabilen bu yiyecekler en sağlıklı ve en besleyici olanlardır. Bu yiyecekler daha karmaşık ve uyarıcı beslenmenin sağlayamayacağı bir güç ve dayanma kuvveti verirler ve zihin açıklığı sağlarlar. Fakat tüm sağlıklı yiyecekler her şart altında ihtiyaçlarımıza aynı şekilde uygun değildir. Yiyecek seçiminde dikkatli olmak gerekmektedir. Beslenmemiz mevsime, içinde yaşadığımız iklime ve mesleğimize uygun olmalıdır. Bir mevsim veya bir iklimde kullanılması için uygun olan yiyecekler başka bir mevsim veya iklim için uygun değildir. Aynı şekilde farklı mesleklerde çalışanlar için kişilere en uygun farklı yiyecekler vardır. Zor fiziksel işlerde çalışanlara fayda edecek yiyecekler genelde oturarak çalışan veya yoğun bir şekilde zihin işi yapanlara uygun değildir. Allah bize yeteri kadar çeşitte sağlıklı yiyecekler vermiştir ve her bir insan bunlardan tecrübe ederek ve sağlam bir muhakeme yaparak kendi ihtiyaçlarına en uygun olarak kanıtlananı seçmelidir. Doğanın fazlasıyla sağladığı meyveler, kuruyemişler ve tahıllar boldur ve nakliyat imkânlarının artmasıyla yıldan yıla herkese daha geniş bir şekilde dağıtılmaktadır. Bu nedenle birkaç yıl önce lüks ve pahalı olarak görülen birçok yiyecek çeşidine günlük kullanım yiyeceği olarak ulaşılmaktadır. Bu özellikle konserve ve kurutulmuş meyveler için geçerlidir.

BESLENME VE SAĞLIK

| 243

Kuru ve kabuklu yiyecekler daha geniş bir şekilde et tüketiminin yerini almaktadır. Kuruyemişlerle tahıllar, meyveler ve bazı köklerin karışımı, yiyecekleri daha sağlıklı ve besleyici hale getirebilmektedir. Ancak kuruyemişleri çok fazla miktarlarda kullanmamaya dikkat edilmelidir. Kuruyemişlerin kullanımından kaynaklı yan etkileri fark edenler bu uyarıyı dikkate alarak önlem alabilirler. Şu da hatırlatılmalıdır ki bazı kuruyemişler diğerleri kadar sağlıklı değildir. Badem fıstığa tercih edilir, fakat fıstık kısıtlı bir miktarda tahıllarla birlikte kullanılırsa besleyici ve hazmedilebilir olur. Zeytinler doğru bir şekilde hazırlandığında, kuruyemişler gibi tereyağının ve etin yerini alır. Zeytinin içinde yenen yağ hayvan yağından çok daha iyidir. Kabızlık giderici olarak iş görür. Kullanımı göğüs hastalıklarına faydalı olacak ve iltihaplı ve rahatsız mideyi iyileştirecektir. Kendilerini zengin ve yüksek uyarıcı beslenmeye alıştırarak doğal olmayan bir damak zevkine sahip olanlar sade ve basit yiyeceklerden ilk seferde hoş tat alamayacaklardır. Damak tadının doğal hale gelmesi ve midenin ona acı veren kötü kullanımdan iyileşmesi zaman alacaktır. Fakat sağlıklı yiyecekleri yemeye devam edenler bir süre sonra onları lezzetli bulacaklardır. Onların hafif ve lezzetli tatlarının değeri anlaşılacaktır ve sağlıksız lezzetlerden alınabilecek zevkten daha büyük bir zevkle yenileceklerdir. Böylece sağlıklı şartlar içindeki mide ne yanacak, ne de aşırı yüklenecek ve görevini kolaylıkla yerine getirecektir. Sağlığı sürdürebilmek için yeterli bir miktar iyi, besleyici yiyecek tedariği gereklidir. Eğer bilgece planlarsak, sağlık için en yardımcı olan şey her ülkede sağlanabilir. Pirinç, buğday, mısır ve yulafın çeşitleri yurt dışında her yere gönderilmektedir. Aynı şekilde fasulye, bezelye ve mercimek de. Bunlar yerli veya ithal meyvelerle ve her yörede yetişen çeşitli sebzelerle etsiz fakat tam bir diyetin seçilmesi için bir fırsat sunmaktadırlar.

244 |

ŞİFA HİZMETİ

Meyvelerin bol miktarda büyüdüğü yerlerde kış için bol miktarda meyve konserve edilerek veya kurutularak saklanmalıdır. Kuşüzümü, bektaşi üzümü, çilek, ahududu ve böğürtlen gibi birçok yerde büyüyebilen fakat çok az kullanılan ve ekimi ihmal edilen faydalı küçük meyveler yetiştirilebilir. Ev halkı için konserve yapılırken mümkün olan her yerde teneke konserveler yerine cam kavanozlar kullanılmalıdır. Özellikle meyve konserveleri için meyvelerin iyi durumda olması çok önemlidir. Az miktarda şeker kullanın ve meyveleri sadece bozulmamaları garanti edilinceye kadar pişirin. Bu şekilde hazırlandığında mükemmel bir taze meyve yedeği olacaktır. Üzüm, erik, elma, armut, şeftali ve kayısı gibi kurumuş meyvelerin uygun fiyatlarla alınabildiği yerlerde bu meyveler adet olduğu üzere yenmekten çok beslenmenin temel öğeleri olarak kullanılabilirler. Böylece en sağlıklı sonuçlar ve her sınıftan işçinin dinçliği sağlanacaktır. Çok fazla yemeyi teşvik edeceği ve hazımsızlığa sebep olacağı için bir öğünde çok çeşit yenmemelidir. Meyve ve sebzeleri aynı öğünde yemek sağlıklı değildir. Eğer sindirim zayıfsa ikisinin birlikte yenmesi sıkıntıya ve zihnin kötü çalışmasına sebep olacaktır. Meyveyi bir öğünde ve sebzeyi başka bir öğünde yemek daha iyi olacaktır. Öğünler çeşitlendirilmelidir. Aynı şekilde pişirilen aynı yemekler öğünden öğüne ve günden güne masaya konmamalıdır. Yemekler çeşitlendirildiğinde öğünler daha büyük bir zevkle yenecek ve sistem daha iyi beslenecektir. Yemek Hazırlanması Sadece iştahı tatmin etmek için yemek yanlıştır, fakat yemeğin kalitesi veya hazırlanış şekline duyarsız kalınmamalıdır. Eğer yemek zevkle yenmezse vücut çok iyi bir şekilde beslenmeyecektir. Yemekler dikkatli bir şekilde seçilmelidir ve akıllı ve becerikli bir şekilde hazırlanmalıdır. Ekmek yapımında ince beyaz un en iyisi değildir. Kulla-

BESLENME VE SAĞLIK

| 245

nımı ne sağlıklı ne de ekonomiktir. Beyaz undan yapılan ekmekte tam buğdaydan yapılan ekmekten daha az besleyici element bulunmaktadır. Beyaz un sürekli kabızlığın ve sağlıksız durumların sorumlusudur. Ekmek yapımında soda ve kabartma tozu kullanılması zararlı ve gereksizdir. Soda midede enfeksiyona sebep olur ve sıklıkla tüm sistemi zehirler. Birçok ev kadını soda olmadan iyi ekmek pişiremeyeceğini düşünür fakat bu yanlıştır. Eğer zahmet edip daha iyi yöntemler öğrenseler ekmekleri daha sağlıklı, daha doğal tatta ve daha lezzetli olurdu. Kabarık veya mayalı ekmek yapımında su yerine süt kullanılmamalıdır. Süt kullanımı ekstra masraftır ve ekmeği daha az sağlıklı hale getirir. Sütlü ekmek pişirildikten sonra su ile yapılan kadar uzun bir süre lezzetini koruyamaz ve midede daha kolay fermente olur. Ekmek hafif ve tatlı olmalıdır. En ufak bir ekşilik kokusuna bile müsamaha gösterilmemeli. Ekmek somunları küçük olmalı ve mümkün olduğunca iyi pişirmeli ki mayadaki bakteriler ölsün. Yeni pişmiş ve sıcak her türlü mayalı ekmeğin hazmı zordur. Asla bu halde masaya konmamalıdır. Fakat bu kural mayasız ekmek için geçerli değildir. İyi ısıtılmış bir fırında pişirilmiş mayasız ve ekşi mayasız taze buğday ekmekçikleri hem sağlıklı hem de lezzetlidir. Lapa veya “ezme” için kullanılan tahılların birkaç saat pişirilmeleri gerekir. Fakat yumuşak veya sulu yiyecekler çiğneme gerektiren kuru yiyeceklerden daha sağlıksızdır. Peksimet veya iki kez pişirilmiş olan ekmek en kolay hazmedilen ve en lezzetli yiyeceklerden biridir. Normal kabartılmış ekmek dilimleri kesilsin ve son rutubet izi kaybolana dek sıcak bir fırında kurutulsun. Ve bu süre içerisinde hafifçe kahverengileşmesini sağlayın. Bu ekmek kuru bir yerde normal bir ekmekten daha uzun süre tutulabilir ve kullanılmadan önce tekrar ısıtılırsa taptaze olur. Yiyeceklerde genelde çok fazla şeker kullanılmaktadır. Pas-

246 |

ŞİFA HİZMETİ

talar, tatlı pudingler, pastane ürünleri, marmelatlar, reçeller hazımsızlığın ana sebepleridir. Özellikle ana malzemeleri süt, yumurta ve şeker olan kremalar ve pudingler zararlıdır. Süt ve şekerin birlikte hesapsızca kullanımından kaçınılmalıdır. Eğer süt kullanılıyorsa iyice sterilize edilmelidir. Bu önlem ile sütün kullanımından kaynaklanacak hastalık kapma riski azalacaktır. Tereyağı soğuk ekmek üzerine sürülüp yendiğinde pişirme için kullanımından daha az zararlıdır. Fakat bir kural olarak tamamıyla hariç tutmak daha iyidir. Peynir daha da sakıncalıdır; kesinlikle yemek için uygun değildir. [Süt orijinli tüm gıdaların saflığının korunması birinci derecede önemli bir konudur. Süt hayvanları sık sık test edilirken, birlikte kapsamlı pastörizasyon ve soğutma ile bu amaca hizmet eder, bu tür yiyecekler, belirsiz kaynaklardan geliyorsa veya dikkatsizce kullanılıyorsa, sağlık için ciddi bir tehdit oluşturur; ABD Tarım Bakanlığı Çiftçi Bülteni No. 1705’te, Rowena Schmidt Carpenter isimli bir hükümet uzmanı tarafından belirtildiği gibi: “Sütü bir insan gıdası olarak öneren aynı kimyasal bileşenler ve fiziksel özellikler, onu bakteriler için mükemmel bir gıda yapar.” Okuyucu, peynire yapılan atıfın, yazar tarafından şimdiye kadar sağlıklı kabul edilen süzme peynir veya benzer karakterdeki yiyecekleri içermediğini anlayacaktır.–YAYINCILAR.] Yetersiz ve sağlıksız pişirilmiş yiyecekler kan yapıcı organları zayıflatarak kanı bozarlar. Eşlik eden bozulmuş sinirler ve huysuzlukla sistemin dengesini bozar ve ona hastalık getirirler. Kötü aşçılığın kurbanları binleri, hatta on binleri bulur. Birçok mezarın üzerine şöyle yazılabilir: “Kötü pişirme yüzünden öldü.” “Midenin hırpalanmasından öldü.” Yemek pişirenlerin nasıl sağlıklı yiyecek hazırlanacağını öğrenmeleri kutsal bir görevdir. Kötü aşçılık yüzünden birçok can kaybedilmiştir. İyi ekmek pişirmek düşünce ve dikkat gerektirir. Bir somun ekmeğin içinde birçok kişinin düşündüğünden fazla ilke vardır. Gerçekten iyi pişiren çok az sayı-

BESLENME VE SAĞLIK

| 247

da insan var. Genç kadınlar pişirmenin ve diğer ev işlerinin sıradan bir şey olduğunu düşünüyorlar. Bu nedenle evlenen ve ailelere bakan birçok kız bir eş veya anne olmanın sorumlulukları hakkında çok az bir fikre sahip. Aşçılık yabana atılmayacak bir bilimdir ve pratik yaşamdaki en önemli şeylerden biridir. Tüm kadınların öğrenmesi gereken bir bilimdir ve daha alt sınıfların faydasına olabilecek bir şekilde öğretilmelidir. Yemeği iştah açıcı ve aynı zamanda basit ve besleyici bir şekilde hazırlamak beceri gerektirir, fakat bu mümkündür. Aşçılar yemeği nasıl basit ve sağlıklı bir şekilde hazırlayacaklarını bilmeliler ve böylece basitliğinden dolayı yemek daha lezzetli, aynı şekilde daha sağlıklı olacaktır. Bir ailenin başında olan ve halen sağlıklı yemek pişirme sanatını anlamayan her kadın ev halkının sağlığı için çok önemli olan sağlıklı pişirme sanatını öğrenmeyi kafasına koymalı. Birçok yerde sağlıklı aşçılık kursları bu doğrultuda eğitim verme olanakları sunuyor. Böyle olanakları olmayanlar iyi bir aşçının eğitimi altına girsinler ve kendileri aşçılık sanatının bir öğretmeni olana kadar gelişme çabasına devam etsinler. Yemek yemede düzenlilik hayati önemdedir. Her yemek için belirlenmiş bir zaman olmalıdır. Bu zamanda herkes sistemin gerektirdiği gibi yesin ve bir sonraki öğüne kadar hiçbir şey yemesin. Sistemin yemeğe ihtiyacı olmadığı zamanda, düzensiz aralıklarla ve öğünler arasında yiyen birçok kişi var çünkü isteklerine direnebilecek kadar yeterli iradeleri yok. Bazıları seyahat ederken yiyecek bir şey varsa yolda sürekli olarak atıştırıyor. Bu çok zararlıdır. Yolcular düzenli olarak basit ve besleyici yiyecekler yerlerse ne çok fazla yorgunluk hissederler ne de hastalıktan muzdarip olurlar. Diğer bir tehlikeli alışkanlık yatma saatinden önce yemek yeme alışkanlığıdır. Düzenli öğünlerde yemek yesek de, halsizlik hissinden dolayı fazla yemek yenilmektedir. Düşkünlük aracılığıyla bu yanlış uygulama bir alışkanlık haline gelmekte ve yemeden uyumanın imkânsız olduğunu düşündürecek ka-

248 |

ŞİFA HİZMETİ

dar sağlam kökleşmektedir. Geç saatte yenen akşam yemeklerinin sonucu olarak uyku saatlerinde hazmetme süreci devam etmektedir. Fakat mide her ne kadar çalışmaya devam etse de işini uygun bir şekilde yerine getiremez. Uyku sıklıkla kötü rüyalarla bölünür ve kişi sabah dinlenmemiş bir şekilde uyanır ve kahvaltıdan keyif almaz. Dinlenmek üzere yattığımızda mide ve aynı şekilde vücudun diğer organları tüm işlerini bitirmiş olmalı ve dinlenmeli. Hayatlarını çok oturarak geçirenler için geç öğünler özellikle zararlıdır. Onlarda başlayan rahatsızlıklar sıklıkla ölümle sonuçlanan hastalıkların başlangıcıdır. Birçok durumda yemek isteği doğuran zayıflık hissi, gün içinde sindirim organlarına çok ciddi bir şekilde yüklenilmesinden dolayı hissedilir. Bir öğünün dışarı atılmasından sonra sindirim organlarının dinlenmesi gerekmektedir. Öğünler arası beş veya altı saat olmalıdır ve deneyen birçok kişi görecektir ki günde iki öğün yemek üç öğün yemekten daha iyidir. Yanlış Beslenme Koşulları Yemek çok sıcak veya çok soğuk yenmemelidir. Yemek soğuk olursa midenin önemli bir gücü sindirim başlamadan önce yiyeceği ısıtmaya harcanır. Aynı sebepten dolayı soğuk içecekler de zararlı olmakla birlikte bol miktarda sıcak içecek kullanımı da zayıflatır. İşin gerçeği, yemekle birlikte ne kadar çok sıvı alınırsa yemeğin sindirimi o kadar zor olur. Çünkü sindirim başlamadan önce midedeki sıvının çekilmesi gerekmektedir. Çok fazla tuz yemeyin, turşu ve baharatlı yiyeceklerden kaçının, bol miktarda meyve yiyin ve böylece yemek zamanı susatan rahatsızlık büyük ölçüde ortadan kaybolacaktır. Yemek yavaşça yenmelidir ve iyice çiğnenmelidir. Tükürüğün düzgün bir şekilde yiyecekle karışması ve sindirim salgılarının harekete geçmeye çağrılması için bu gereklidir. Uygun olmayan zamanda yemek, başka bir ciddi sorundur. Örneğin, çok yorucu ve aşırı bir egzersizden sonra çok bitkin bir haldeyken veya aşırı ısınmışken kişinin yemek yemesi gibi.

BESLENME VE SAĞLIK

| 249

Yemekten sonra sinir enerjileri güçlü bir şekilde çekilir ve zihin veya vücuda yemekten hemen önce veya hemen sonra çok fazla yüklenilirse sindirim engellenir. Kişi heyecanlı, endişeli veya koşturmaca içindeyse sakinleşene ve rahatlayana kadar yemese daha iyi olur. Mide beyin ile yakın bir ilişki içindedir ve mide rahatsızlandığında sinir gücü zayıflamış organlara yardım etmesi beyinden çağrılır. Bu istekler çok sıklaştığında beyin tıkanır. Beyne sürekli olarak yüklenildiğinde ve yeterli fiziksel egzersiz yapılmadığında basit yemekler bile az bir miktarda yenmelidir. Yemek zamanında düşünce ve endişelerinizi bir kenara bırakın, acele içinde hissetmeyin, fakat yavaşça ve mutlu bir şekilde yiyin. Yüreğiniz tüm bereketlerinden dolayı Tanrı’ya karşı şükranla dolu olsun. Eti, diğer kötü ve zararlı yiyecekleri bir kenara bırakanlar yiyeceklerinin basit ve sağlıklı olduğunu düşündükleri için hiçbir kısıtlama olmadan yeme eğiliminde olabilirler ve aşırı yerler, bazen oburluk derecesine kadar gidebilirler. Bu bir yanlıştır. Sindirim organları sistemi uygun olmayan bir şekilde yükleyecek miktarda veya kalitede yiyecekle zorlanmamalıdır. Gelenekler yemeğin masaya sırayla servis edilmesi gerektiğine hükmeder. Kişi bir sonraki serviste ne geleceğini bilmeksizin belki de kendisine uygun olmayan yemeği doyana kadar yiyebilir. Son servis getirildiğinde genellikle sınırları aşmaya cüret eder ve kendisine hiçbir faydası olmadığı halde cezbedici tatlıyı da alır. Hâlbuki yemekte sunulması karar verilen tüm yiyecekler başlangıçta masaya konsa kişinin en iyi seçimleri yapması için fırsatı olur. Bazen fazla yemenin sonuçları derhal hissedilir. Diğer durumlarda ağrı hissi yoktur, fakat sindirim organları önemli güçlerini kaybederler ve fiziksel gücün temeli zarar görür. Fazla yemek sisteme yük getirir ve hastalıklı, ateşli durumlara neden olur. Mideye gereksiz miktarda kan çağrısında bulunulur, kollar, bacaklar, eller ve ayakların çabucak soğuması-

250 |

ŞİFA HİZMETİ

na sebep olur. Sindirim organları üzerine ağır bir yük biner ve bu organlar görevlerini bitirdiklerinde bir baygınlık ve bitkinlik hissi vardır. Sürekli olarak fazla yemek yiyenler bu sürekli bitkinlik hissetmeyi açlık olarak adlandırırlar fakat sindirim organlarının fazla çalışması durumundan kaynaklanır. Bazen zihinsel ve fiziksel çaba gösterme isteksizliği ile birlikte beyinde uyuşma olur. Bu nahoş belirtiler ortaya çıkar çünkü beden işini gereksiz yere önemli bir miktarda gücünü harcayarak tamamlamış ve tamamıyla bitkin düşmüştür. Mide, “Dinlenmeme izin ver!” demektedir. Fakat birçok kişi bu bitkinliği daha fazla yemek yeme isteği olarak algılar. Yani, mideye dinlenmesi için zaman vermek yerine üzerine başka bir yük daha yüklenir. Sonuç olarak sindirim organları sıklıkla iyi bir şekilde çalışmaları gerektiği zamanda bitap düşerler. Şabat günü için diğer günlerden daha cömert bir şekilde veya daha fazla çeşitle yemek sunmamalıyız. Bunun yerine bu yemek daha sade olmalı ve ruhsal şeyleri kavrayabilmek için daha açık ve güçlü bir zihne sahip olabilmek adına daha az yenmeli. Tıkanmış bir mide tıkanmış bir beyin demektir. Belki de en değerli sözler duyulmakta ama uygun olmayan bir diyet nedeniyle karışmış bir zihin yüzünden değeri anlaşılmamaktadır. Şabat günü çok fazla yiyerek birçok kişi kendilerini düşündüklerinden çok daha fazla onun kutsal fırsatlarından yararlanmaktan alıkoyuyorlar. Şabat günü yemek pişirmekten kaçınılmalıdır, fakat bu nedenle soğuk yemek gerekli değildir. Soğuk havalarda bir gün önceden hazırlanan yemek ısıtılmalıdır. Yemekler sade olsa da, lezzetli ve çekici olmalıdır. Özellikle çocukların olduğu ailelerde Şabat günü ailenin her gün yediklerinin dışında özel bir şeyler sunmak iyidir. Yanlış beslenme alışkanlıklarına izin verilen yerlerde reform yapmak için gecikilmemelidir. Midenin suiistimal edilmesinden dolayı hazımsızlık meydana geldiğinde her fazla yükü

BESLENME VE SAĞLIK

| 251

ortadan kaldırarak kalan yaşam güçlerinin gücünü koruyabilmek adına dikkatlice çaba sarf edilmelidir. Mide uzun süren suiistimaller sonucu eski sağlığına tamamıyla kavuşamayabilir, fakat uygun bir beslenme biçimi gelecekteki bitkinliğe engel olacaktır ve birçokları az veya çok tamamıyla iyileşecektir. Her duruma çare olacak kurallar reçete etmek kolay değildir, fakat doğru yeme ilkelerine verilecek dikkatle büyük reformlar gerçekleştirilebilir ve aşçının sürekli olarak iştahı kışkırtmasına gerek kalmaz. Yeme içme konusunda kendini tutma zihinsel ve ahlaki güç ile ödüllendirilir. Ayrıca, tutkuların kontrol edilmesine de yardımcı olur. Fazla yemek tembel mizaçlılar için özellikle zararlıdır. Böyle kişiler tedbirli bir şekilde yemeli ve çok fazla egzersiz yapmalıdır. İştahı reddetmede kendilerini kontrol etmedikleri için yapabileceklerinin yarısını bile yapamayan, mükemmel doğal yeteneklere sahip adamlar ve kadınlar vardır. Birçok yazar ve konuşmacı bu konuda yanlış yapmaktadır. Aşırı derecede yedikten sonra kendilerini oturarak yapılan işlere, okumaya, öğrenmeye vermekte ve fiziksel egzersize zaman bırakmamaktadırlar. Sonuç olarak düşüncelerin ve sözlerin özgürce akması engellenmektedir. Kalbe dokunacak kadar güçlü ve yoğun yazamamakta ve konuşamamaktadırlar. Çabaları yavan ve meyvesizdir. Önemli sorumluluklara sahip olanlar, özellikle ruhsal faydaların koruyucuları olanlar, keskin hislere ve çabuk kavrayışa sahip olan insanlar olmalıdırlar. Onlar yemekte diğerlerinden daha kontrollü olmalıdırlar. Masalarında zengin ve lüks yiyecekler yer almamalıdır. Kendilerine pozisyon emanet edilmiş olan insanlar her gün büyük sonuçları olan kararlar vermektedirler. Çoğu zaman hızlı düşünmek zorundadırlar ve bu ancak sıkı bir ölçülülük ile başarılı bir şekilde yerine getirilebilir. Zihin fiziksel ve zihinsel güçlere doğru muamele edilmesi ile güçlenir. Eğer baskı çok büyük değilse, her görev ile yeni bir güç kazanılır. Fakat

252 |

ŞİFA HİZMETİ

sıklıkla önemli planları düşünmesi ve önemli kararları alması gerekenlerin işleri, uygun olmayan diyetin sonuçlarıyla ortaya çıkan kötülük yüzünden etkilenir. Bozuk bir mide bozuk ve karışık bir zihin durumu yaratır. Genellikle asabiyete, sertliğe ve adaletsizliğe sebep olur. Yanlış yeme alışkanlıklarından kaynaklı hastalıklı durumların sonucu olarak dünya için bereket getirebilecek birçok plan bir kenara bırakılmakta, birçok adaletsiz, baskıcı, hatta zalim kararlar alınmaktadır. Oturarak veya genelde zihinsel olarak çalışanların tümü için işte bir tavsiye; yeteri kadar medeni cesarete ve kişisel kontrole sahip olanlar denesin: Her öğünde iki veya üç çeşit basit yemek alın ve sadece açlığınızı geçirecek kadar yiyin. Her gün aktif egzersiz yapın ve fayda edip etmediğini görün. Aktif fiziksel işlerde çalışan güçlü insanlar yemek miktarı ve kalitesine dikkat etme konusunda oturma alışkanlığına sahip olanlar kadar mecbur değillerdir. Fakat bu insanlar bile yeme içme konusunda kendilerini kontrol ederlerse daha iyi bir sağlığa sahip olabilirler. Bazıları beslenme tarzları için kesin kurallar tanımlanmasını arzu ederler. Çok fazla yerler ve pişman olurlar. Böylece sürekli olarak ne yiyip ne içtiklerini düşünürler. Bu şekilde olmamalıdır. Bir insan başka bir insan için kesin bir kural koyamaz. Herkes mantıklı ve kontrollü olmalı ve ilkeli davranmalıdır. Bedenlerimiz Mesih tarafından satın alınmış varlıklardır ve onlara istediğimiz gibi davranma özgürlüğüne sahip değiliz. Sağlık yasalarını anlayan herkes Tanrı’nın onların doğası için belirlediği bu kurallara uymaları gerektiğini fark etmelidir. Sağlık yasalarına itaat kişisel bir görev meselesi olarak kabul edilmelidir. Yasanın çiğnenmesinden kendimiz sıkıntı yaşarız. Alışkanlıklarımız ve davranışlarımızdan dolayı Allah’a kişisel olarak cevap vereceğiz. Bu nedenle bizim için soru “Dünya ne yapıyor?” değil, “Birey olarak Allah’ın bana verdiği bedene ben nasıl muamele etmeliyim?” olmalıdır.

24 YİYECEK OLARAK ET

B

aşlangıçta insana verilen beslenmede hayvansal gıdalar yoktu. İnsanoğlu Tufan’dan sonra dünyadaki tüm yeşillikler harap edilene kadar et yeme izni almadı. Rab Aden’de insanın yemeğini seçerken en iyi diyetin ne olduğunu gösterdi; İsrail için yaptığı seçimde aynı dersi verdi. İsrailliler’i Mısır’dan çıkardı ve eğitimlerini üstlendi ki O’nun Kendi halkı olabilsinler. Onlar aracılığıyla dünyayı bereketlemeyi ve öğretmeyi istedi. Onlara bu amaç için en uygun yemeği sundu, et değil Man’ı “göğün ekmeği”ni verdi. Hoşnutsuzlukları ve Mısır’daki et kazanları nedeniyle şikâyetleri üzerine sadece kısa bir süreliğine onlara hayvan eti verilmişti. Onu yemeleri hastalık getirdi ve binlercesi öldü. Yine de etsiz beslenme ile sınırlandırılma asla isteyerek kabul edilmedi. Bu diyet açık veya gizli bir şekilde hoşnutsuzluğun ve şikâyetlerin sebebi olmaya devam etti ve daimi hale getirilmedi. Kenan topraklarına yerleşmeleri üzerine İsrailliler’in hayvansal gıda yemesine izin verildi, fakat kötü sonuçları azaltmaya yönelik dikkatli sınırlamalar altında. Domuz yenmesi ve aynı şekilde diğer kirli ilan edilen hayvanlar, kuşlar ve balıkların yenmesi yasaklanmıştı. Yenmesine izin

254 |

ŞİFA HİZMETİ

verilen etlerin yağlarının ve kanlarının yenmesi kati bir şekilde yasaklanmıştı. Yalnızca iyi durumda olan hayvanlar yiyecek olarak kullanılabilirdi. Parçalanmış, kendi kendine ölmüş veya kanı iyi bir şekilde akıtılmamış hiçbir hayvan yiyecek olarak kullanılamazdı. Kendileri için ilahi bir şekilde belirlenmiş diyetten ayrıldıklarında İsrailliler büyük kayıplardan dolayı acı çekti. Etli beslenme şeklini istediler ve onun sonuçlarını biçtiler. Tanrı’nın istediği ideal karaktere ulaşmadılar veya O’nun amacını gerçekleştiremediler. “Tanrı onlara istediklerini verdi, ama üzerlerine yıpratıcı bir hastalık gönderdi.” Mezmur 106:15. Dünyasal olana ruhsal olandan daha çok değer verdiler ve Tanrı’nın onlar için amacı olan kutsal üstünlüğe erişemediler. Etli Yiyecekleri Kullanmamanın Sebepleri Et yiyenler ikinci elden tahıl ve sebzeleri yiyorlar; çünkü hayvanlar büyümelerini sağlayan besinleri bu şeylerden almaktadırlar. Tahıl ve sebzelerde bulunan yaşam yiyene geçmektedir. Biz onları hayvanın etini yiyerek alıyoruz. Tanrı’nın bizim için sunmuş olduğu gıdayı doğrudan onu yiyerek almak ne kadar da iyi olurdu! Et hiçbir zaman en iyi gıda olmadı, fakat şimdi hayvanlarda çıkan hastalıkların çok hızlı bir şekilde artması nedeniyle onu tüketmeye karşı çıkmak için iki kat daha fazla sebep var. Et ürünleri tüketenler ne yedikleri konusunda çok az bir bilgiye sahipler. Eğer hayvanları canlıyken görebilseler ve yedikleri etin kalitesini bilseler tiksinerek onu bırakırlardı. İnsanlar sürekli olarak tüberküloz ve kanser mikropları ile dolu etleri yemektedirler. Tüberküloz, kanser ve diğer ölümcül hastalıklar bununla alakalıdır. Domuzun dokuları parazitlerle doludur. Domuz için Tanrı şöyle dedi: “Sizin için kirli sayılır. Bu hayvanların etini yemeyecek, leşine dokunmayacaksınız.” Yasanın Tekrarı 14:8. Domuz eti, yemek için uygun olmadığından bu emir verilmişti.

YİYECEK OL ARAK ET

| 255

Domuzlar leşçildir ve sadece bu amaca hizmet etmeleri için tasarlandılar. Hiçbir zaman ve başka hiçbir durumda insanlar tarafından etleri yenmemeliydi. Pislik onun doğal elementiyken ve her türlü iğrenç şeyle beslenirken yaşayan herhangi bir canlının etinin sağlıklı olması mümkün değildir. Sıklıkla hayvanlar çok hastayken sahipleri onları daha fazla tutmaktan korkarak satışa götürür ve yenmesi için satarlar. Ayrıca hayvanları kasaplık için yetiştiren besi süreçleri hastalığa sebep olurlar. Işıktan ve temiz havadan uzak bir yere kapatılırlar, kirli ahırların havasını solurlar, belki de bozuk yemlerle beslenirler, kısa bir zaman içinde tüm bedenleri kirli maddelerle pislenir. Hayvanlar sıklıkla uzun mesafelere taşınırlar ve satış yerlerine varana kadar büyük acılara maruz kalırlar. Yeşil çayırlardan alınmış ve yorucu kilometrelerce sıcak, tozlu yollarda veya kirli araçlara sıkıştırılmış bir şekilde seyahat etmiş olarak ateşlenir ve bitkin düşerler. Sıklıkla uzun saatler boyunca yemekten ve sudan mahrum olarak zavallı hayvanlar ölümlerine taşınırlar ki insanlar ölü bedenler üzerinden zevk alsınlar. Birçok yerde balıklar hastalık üreten şeyler yedikleri için pislik nedeniyle çok kirli hale gelirler. Bu özellikle balıkların büyük şehirlerin lağım atıkları ile temas ettikleri yerlerde söz konusudur. Atık su borularından gelen şeylerle beslenen balıklar uzak sulara geçebilir ve belki de suyun temiz ve saf olduğu yerlerde tutulurlar. Böylece yiyecek olarak kullanıldıklarında tehlikeden şüphelenmeyenler üzerine hastalık ve ölüm getirirler. Etli bir diyetin etkileri hemen fark edilmeyebilir, fakat bu onun zararsız olduğunun kanıtı değildir. Çok az kişi yedikleri etin kanlarını zehirlediğini ve çektikleri sıkıntılara sebep olduğuna inandırılabilir. Hastalıklar nedeniyle ölümlerin çoğu et yeme yüzünden iken, gerçek sebepten kendileri veya diğerleri şüphelenmezler. Etle beslenmenin ahlaki kötülükleri fiziksel hastalıklardan

256 |

ŞİFA HİZMETİ

daha az değildir. Etli gıdalar sağlık için zararlıdır ve bedene zarar veren herhangi bir şey zihin ve ruh üzerinde de eş bir etkiye sahiptir. Et yemenin dâhil olduğu hayvanlara zulmü ve bunun onu yapanlar üzerine ve onu görenler üzerine etkilerini düşün. Tanrı’nın yaratmış olduğu canlılara karşı duymamız gereken hassasiyeti bu iş nasıl da yok ediyor! Birçok sessiz hayvan anlaşılmaz bir şekilde insan zekâsına çok yakın bir zekâ sergiliyor. Hayvanlar görür ve duyar, sever ve korkar ve acı çekerler. Organlarını birçok insanın kullanışından daha doğru bir şekilde kullanırlar. Acı çeken arkadaşlarına karşı sempati ve şefkat gösterirler. Birçok hayvan kendilerinden sorumlu olan kişilere karşı bazı insanlar tarafından gösterilen sevgiden çok daha büyük sevgi gösterirler. Onlara çok büyük acı çektirilmedikçe insanlara karşı bozulmayacak bir bağlılık geliştirirler. Evcil hayvan bakmış bir insan kalbine sahip hangi insan, onların büyük bir güvenle ve sevgiyle dolu gözlerine bakabilir ve gönüllü olarak onları kasabın bıçağına teslim edebilir? Onların etini nasıl tatlı bir lokma olarak yutabilir? Kas gücünün hayvansal gıdalara bağlı olduğunu farz etmek bir hatadır. Et yemeden sistemin ihtiyaçları daha iyi sağlanabilir ve daha güçlü bir sağlıktan keyif alınabilir. Tahıllar, meyveler, kuruyemişler ve sebzelerle birlikte iyi kan yapmak için gerekli tüm besleyici niteliklere sahiptirler. Bu elementler etli bir diyetten çok iyi veya tam bir şekilde karşılanamazlar. Et yemek sağlık ve güç için esas olsaydı başlangıçta insana verilen diyete hayvansal gıdalar da dâhil edilirdi. Et tüketimine ara verildiğinde genelde bir zayıflık ve güç kaybı hissedilir. Birçok kişi bunun etin esas bir gıda olduğunun bir kanıtı olduğunda ısrar eder. Fakat bu sınıf gıdalar uyarıcı olduğu için, kanı ateşlendirdikleri ve sinirleri heyecanlandırdıkları için çok fazla özlenirler. Bazıları et yemeyi bırakmayı sarhoşun barı bırakması kadar zor bulurlar; fakat değişim nedeniyle daha iyi olacaklardır.

YİYECEK OL ARAK ET

| 257

Etli gıdalar menüden çıkarıldıklarında yerleri çeşitli tahıllar, kuruyemişler, sebzeler ve meyvelerle doldurulmalıdır ki hem besleyici hem de can çekici olsunlar. Bu özellikle zayıf olanlar veya sürekli işle meşgul olanların durumunda gereklidir. Fakirliğin çok olduğu bazı ülkelerde et en ucuz yemektir. Böyle durumlarda değişim daha zor bir şekilde gerçekleştirilecektir, fakat etkili olabilir. Bizler yine de insanların durumlarını ve yaşam boyu süren alışkanlıklarının gücünü düşünmeli ve doğru fikirlerde bile gereksiz yere baskı kurmamaya dikkat etmeliyiz. Kimse birden bire değişmeye zorlanmamalı. Etin yeri, pahalı olmayan sağlıklı gıdalarla doldurulmalıdır. Bu mesele büyük ölçüde aşçıya bağlıdır. Dikkat ve yetenekle hem besleyici hem de iştah açıcı gıdalar hazırlanabilir ve büyük ölçüde etli gıdaların yerini alabilir. Her durumda bilinçlendirin, iradeyi destekleyin, iyi ve sağlıklı gıdalar tedarik edin. Böylece değişim kolayca gerçekleşecek ve et isteği kısa zamanda sona erecektir. Herkesin etli gıdaları bırakmayı hedeflemesinin zamanı değil mi? Saf, arınmış ve kutsal olmayı isteyenler nasıl ruh ve beden üzerine çok zararlı etkiler yaratan herhangi bir şeyi gıda olarak tüketmeye devam ederek göksel meleklerin yoldaşlığına sahip olabilir? Eti bir lüks olsun diye tüketebilmeleri için Allah’ın yarattığı canlıların canlarını nasıl alabilirler? Bunun yerine insana başlangıçta verilen sağlıklı ve lezzetli yiyeceklere dönsünler ve kendileri yaptıkları gibi çocuklarına da Tanrı’nın yarattığı ve egemenliğimiz altına verdiği dilsiz canlılara karşı merhamet etmeyi öğretsinler.

25 BESLENMEDE AŞIRILIKLAR

B

eslenme reformuna inandığını söyleyen herkes gerçek reformcu değildir. Birçok insan için reform sadece bazı sağlıksız yiyecekleri menüden çıkarmaktır. Onlar sağlık ilkelerini net bir şekilde anlamıyorlar ve masaları hala zararlı yiyeceklerle dolu olarak Hristiyan ölçülülüğünden ve özdenetimine örnek olmaktan çok uzaktadırlar. Başka bir sınıf, iyi bir örnek olma isteği içinde zıt yönde aşırıya kaçmaktadır. Bazıları en kıymetli yiyecekleri elde etmekten acizdirler ve eksikliği en iyi giderecek olan böyle şeyleri yemek yerine fakirleştiren bir beslenme tarzını benimsemektedirler. Yiyecekleri iyi kanı oluşturmak için gerekli olan elementleri sağlamamaktadır. Sağlık açısından sıkıntı çekerler, faydalı olamazlar ve verdikleri örnek ile beslenmede reformdan yana olmak yerine ona karşı olmayı anlatırlar. Diğerleri düşünür ki sağlık, basit bir diyeti gerektirdiği için yemeklerin seçiminde ve hazırlığında azıcık bir dikkat gereklidir. Bazıları kendilerini çok yavan bir diyetle kısıtlayarak, sistemin gereklerini destekleyen yeterli çeşide sahip olmadıkları için sonuçlarını çekerler. Reform ilkelerini sadece bir parça anlayanlar genelde en

260 |

ŞİFA HİZMETİ

sert olanlardır; görüşlerini sadece kendilerine saklamaz, fakat ailelerine ve komşularına da bu konuda baskı yaparlar. Yanlış reformun sonucu kendi kötü sağlıklarında göründüğünde ve kendi görüşleri için diğerlerini zorladıklarında bu yanlış beslenme reformu insanların reformun tümünü birden reddetmesine neden olur. Sağlık yasalarını anlayanlar ve ilkelerle hareket edenler hem müsamaha gösterme hem de sınırlama yönünden aşırılıktan kaçınacaktır. Onların diyetleri sadece iştahın tatmin edilmesi için değil, fakat bedenin inşa edilmesi için seçilmiştir. Tanrı’ya ve insana en yüksek hizmeti edebilmek için her gücü en iyi şartlarda korumaya çalışırlar. İştah aklın ve bilincin kontrolü altındadır ve bedenin ve aklın sağlığı ile ödüllendirilirler. Görüşlerini başkaları üzerine saldırgan bir şekilde zorlamazken örnekleri doğru ilkeler lehinde bir tanıklıktır. Bu insanlar kesinlikle iyi bir etkiye sahiptirler. Beslenme ile ilgili reformda gerçek bir sağduyu vardır. Konu enine boyuna araştırılmalıdır ve kimse diğerlerini uygulamaları bütün her şeyde kendisininkiyle aynı değil diye eleştirmemelidir. Herkesin alışkanlıklarını düzenlemek için tek bir kural oluşturmak imkânsızdır ve kimse kendisini herkes için bir kıstas olarak görmemelidir. Herkes aynı şeyleri yiyemez. Bir insan için lezzetli ve sağlıklı olan yiyecek bir başka insan için tatsız ve hatta zararlı olabilir. Bazıları süt içemezken diğerleri bunu yapabilir. Bazıları bezelye ve fasulyeleri hazmedemezken diğerleri sağlıklı bulabilir. Bazıları için iri taneli tahıllar iyi bir yiyecekken diğerleri onları yiyemeyebilir. Meyve ve kuruyemişlerin kıt olduğu yeni ülkelerde veya fakirliğin vurduğu bölgelerde yaşayanlara diyetlerinden süt ve yumurtayı çıkarmaları konusunda ısrar edilmemelidir. İyi beslenmiş ve içinde hayvansal tutkuların güçlü olduğu kişilerin uyarıcı yiyeceklerden uzak durması gerektiği doğrudur. Özellikle ailede şehvetli alışkanlıklara düşkün çocuklara yumurta verilmemelidir. Fakat kan yapıcı organları zayıf olan

BESLENMEDE AŞIRILIKL AR

| 261

kişilerde, özellikle diğer yiyeceklerden gerekli elementler sağlanamıyorsa, süt ve yumurta tamamıyla listeden çıkarılmamalıdır. Fakat çok dikkatli olunmalıdır. İyi beslenen ve iyi bakılan sağlıklı ineklerden ve kümes hayvanlarından sağlıklı sütler ve yumurtaları alınmalıdır. Yumurtalar kolay sindirilmeleri için çok iyi pişirilmelidir. Beslenme reformu ilerleyici olmalıdır. Hayvanlardaki hastalıklar çoğaldıkça süt ve yumurta kullanımı daha fazla ve daha fazla tehlikeli olacaktır. Sağlıklı ve ucuz başka yiyeceklerle yerlerini doldurmak için çaba gösterilmelidir. İnsanlar her yerde, mümkün olduğunca, nasıl sütsüz ve yumurtasız pişirebilecekleri konusunda eğitilmelidirler ve buna rağmen yiyecekleri sağlıklı ve lezzetli olmalıdır. Günlük iki öğün yemek genelde sağlık için faydalı bulunur. Fakat bazı durumlarda kişilerin üçüncü öğüne ihtiyacı olabilir. Fakat bu üçüncü öğün çok hafif olmalı ve yiyecek çok kolay sindirilebilmelidir. Krakerler, peksimet ve meyve veya tahıl kahvesi akşam yemeği için en uygun yiyeceklerdir. Yemekleri basit ve sağlıklı olduğu halde bazı insanlar sürekli olarak yiyeceklerin kendilerine zarar vereceklerini düşünürler. Böylelerine diyorum ki: Yemeğin size zarar vereceğini düşünmeyin, bunu tamamıyla aklınızdan çıkarın. Bildiğiniz en iyi şekilde beslenin ve Rab’bin vücudunuzu güçlendirmesi için yediğiniz yemeği bereketlemesini istediğinizde dualarınızı işittiğine inanın ve rahat olun. Beslenme ilkesi mideyi tahriş eden ve sağlığı zayıflatan şeyleri listeden çıkarmayı gerektirdiği için hatırlamalıyız ki, zayıf bir beslenme kanın fakirliğine sebep olur. Bundan kaynaklı hastalıklar en zor iyileştirilebilen hastalıklardır. Sistem gerektiği gibi beslenemez ve sonuç olarak hazımsızlık ve takatsizlik ortaya çıkar. Böyle beslenenler her zaman fakirlik yüzünden mecbur kalmış olanlar değillerdir, fakat cahillik ve ihmalkârlık nedeniyle veya hatalı reform fikirlerini sürdürdükleri için böyle beslenirler.

262 |

ŞİFA HİZMETİ

Beden ihmal veya suiistimal edildiğinde ve sonucunda O’nun hizmeti için uygunsuz hale geldiğinde Tanrı onurlandırılmaz. Lezzetli ve bedeni güçlendiren yemekler yaparak bedenle ilgilenmek ev sahibinin birincil görevlerinden biridir. Yemek için kısmaktansa daha ucuz giyecekler ve mobilyalar almak çok daha iyidir. Bazı ev sahipleri konuklara pahalı eğlenceler sunabilmek için ailenin masasından kısmaktadırlar. Bu akıllıca değil. Konukların eğlencesi için daha büyük bir sadelik olmalıdır. Ailenin ihtiyaçları birinci sırada olmalı. Hesapsız ekonomi ve uydurma gelenekler sıklıkla gerekli ve bereketli olabileceği yerlerde konukseverlik gösterilmesini engeller. Masalarımızdaki günlük yiyeceklerimiz beklenmeyen bir misafir geldiğinde onu ağırlamak için evin hanımına yük getirecek fazladan bir hazırlık gerektirmeden yeterli olabilecek yiyecekler olmalıdır. Herkes ne pişirileceğini ve nasıl pişirileceğini öğrenmelidir. Erkekler de kadınlar gibi nasıl basit ve sağlıklı yiyecekler hazırlanabileceğini öğrenmelidirler. Sıklıkla işleri nedeniyle sağlıklı yiyeceklere erişemezler; bu yüzden aşçılık bilgisine sahip olurlarsa bu bilgiyi iyi bir amaçla kullanabilirler. Beslenmenizi dikkatlice değerlendirin. Sebepten sonuca araştırın. Özdenetiminizi geliştirin. İştahınızı aklın kontrolü altında tutun. Asla çok yiyerek mideyi suiistimal etmeyin, fakat kendinizi sağlığın gerektirdiği sağlıklı ve lezzetli yemeklerden mahrum etmeyin. Bazı sözde sağlık reformcuları, bazı dar fikirler, sağlık hizmeti konusunda büyük bir zarar verdiler. Sağlık yanlıları hatırlamalıdır ki beslenme reformları masalarına koyduklarıyla büyük oranda yargılanacaktır. Reformun itibarını sarsacak bir yol izlemek yerine samimi olanlara karşı bir tavsiye niteliğinde onun ilkelerini örneklemelidirler. Ne kadar mantıklı olursa olsun, eğer iştahı kısıtlıyorsa herhangi bir reform hareketine karşı çıkacak büyük bir kesim vardır. Onlar mantık

BESLENMEDE AŞIRILIKL AR

| 263

veya sağlık yasaları yerine lezzete bakarlar. Sıkı gelenekleri bırakan ve reformu savunan herkes, izledikleri yol ne kadar tutarlı olursa olsun, bu grup tarafından radikal olarak görülecektir. Bu insanlara eleştiri için imkan vermemek açısından sağlıkçılar onları diğerlerinden farklı görmeye çalışmamalı, fakat ilkelerinden ödün vermeden mümkün olduğunca onlara yaklaşmalıdır. Sağlık reformunu savunanlar çok ileri gittiklerinde bu insanları sağlık ilkelerinin temsilcileri olarak gören bir çok kişi kuşkusuz reformu toptan reddedecektir. Böyle aşırıya kaçanlar çoğu kez yaşam boyu tutarlı bir şekilde yaşayanların yapamayacakları kadar kısa bir sürede zarar verirler. Hijyen reformu kapsamlı ve uzaklara ulaşan ilkeler üzerine kuruludur ve biz dar görüşlerimiz ve uygulamalarımızla onu küçültmemeliyiz. Fakat kimsenin bu ilkelere muhalefet etmesine veya dalga geçmesine izin verilmemelidir. Ya da, kimsenin başkalarını memnun etme veya etkileme arzusuyla, kişiyi doğru ilkelerden vazgeçirmesine veya onları hafife almasına sebep olmasına izin verilmemelidir. İlkelere göre hareket edenler sağlam ve doğrudan yana olacaklardır. Fakat muhatap oldukları herkese karşı cömert, Mesih benzeri bir ruh ve gerçek ılımlılık sergileyeceklerdir.

26 UYARICI VE UYUŞTURUCULAR

Y

emek veya içmek için kullanılan, mideyi tahriş eden, kanı zehirleyen ve sinirleri uyaran uyarıcılar ve uyuşturucuların başlığı altında birçok çeşit madde vardır. Kullanımları olumlu bir kötülüktür. İnsanlar uyarıcıların verdiği heyecanı ararlar çünkü bir süreliğine sonuçlar kabul edilebilirdir. Fakat her zaman bir tepki vardır. Doğal olmayan uyarıcıların kullanılması her zaman için aşırıya kaçma eğilimine sahiptir ve bu fiziksel bozulma ve zayıflamaya sebep olan aktif bir araçtır. Baharatlar Bu hızlı çağda daha az uyaran gıdalar tüketmek daha iyidir. Baharatlar doğaları gereği zararlıdırlar. Hardal, biber, baharatlar, turşu ve bu karakterdeki diğer şeyler mideyi tahriş eder ve kanı ateşli ve kirli hale getirir. Ayyaş birinin iltihaplı midesinin durumu genelde alkollü içkilerin etkilerinin göstergesi olarak resmedilir. Benzer bir iltihaplı durum tahriş edici baharatların kullanımıyla da ortaya çıkar. Kısa bir süre sonra sıradan yiyecekler iştahı tatmin etmemeye başlar. Sistem daha uyarıcı bir şeyler için bir eksiklik, bir özlem duyar.

266 |

ŞİFA HİZMETİ

Çay ve Kahve Çay bir uyarıcı gibi hareket eder, belli bir dereceye kadar toksik madde üretir. Kahvenin ve birçok diğer popüler içeceklerin etkisi aynıdır. İlk etki canlandırıcılıktır. Midedeki sinirler canlanır, bunun sonucunda beyin irkilir ve akabinde kalbin hareketleri hızlanır ve tüm sisteme kısa süreli bir enerji sağlanır. Yorgunluk unutulur, güç artıyor gibi gözükür. Akıl daha iyi çalışmaya başlar ve hayal gücü daha canlı hale gelir. Bu sonuçlardan dolayı birçok insan içtikleri çay ve kahvenin kendileri için çok faydalı olduğunu düşünüyorlar. Fakat bu bir hatadır. Çay ve kahve bedeni beslemez. Etkileri sindirilmelerinden ve hazmedilmelerinden önceki zamanda ortaya çıkar ve güç veriyor gibi gözüken bu etki sadece sinirlerin uyarılmasıdır. Uyarılmanın etkisi geçtiği zaman olağan dışı güç kaybolur ve sonuç olarak onun yerini bitkinlik ve halsizlik alır. Sürekli olarak bu sinir uyarıcılarının kullanımını baş ağrısı, uykusuzluk, kalp çarpıntısı, hazımsızlık, titreme ve diğer birçok kötülüğe yol açar; çünkü yaşam güçlerini tüketirler. Yorgun sinirlerin uyarılma ve fazla çalışma yerine dinlenmeye ve sakinliğe ihtiyacı vardır. Vücudun tüketmiş olduğu enerjiyi toparlaması için zamana ihtiyacı vardır. Onun gücü uyarıcılar tarafından harekete geçirildiğinde o gücün bir süre için yüksek seviyede kalması her seferinde daha fazla zaman alacaktır. Fakat uyarıcıların sürekli kullanımıyla beden zayıflar ve neticesinde enerjiyi istenilen düzeye çıkarmak daha zor olur. İrade ağır basana kadar uyarıcılar için isteği kontrol etmek daha zor hale gelir ve bu olağan dışı arzuyu reddetme gücü yok gibidir. Ta ki, tükenmiş beden artık cevap vermeyene kadar, daha güçlü ve daha güçlü uyarıcılar istenir. Tütün Kullanma Alışkanlığı Tütün yavaş, sinsi, fakat en kötü zehirdir. Hangi şekilde kullanılırsa kullanılsın bünyeye etki etmektedir. Diğer tüm zehirlerden daha tehlikeli olmasının sebebi etkilerinin yavaş

UYARICI VE UYUŞTURUCUL AR

| 267

oluşu ve başlangıçta fark edilmeyişidir. Sinirleri önce uyarır ve ardından felç eder. Beyni zayıflatır ve bulanıklaştırır. Genelde sinirleri alkollü içeceklerden daha güçlü bir şekilde etkiler. Daha sinsidir ve etkilerini vücuttan silmek zordur. Kullanımı güçlü içki için bir istek uyandırır ve birçok durumda alkol alışkanlığı için zemin hazırlar. Tütün kullanımı rahatsız edici, pahalı ve kirlidir. Kullananı kirletir ve başkaları için rahatsız edicidir. Tütün bağımlılarına her yerde rastlanır. Bir kalabalıktan sigara içen biri zehrini yüzünüze üflemeden zor geçersiniz. Atmosferin alkol kokusu ve tütün dumanıyla yüklü olduğu bir tren vagonunda veya odada kalmak rahatsız edici ve sağlıksızdır. Erkekler bu zehirleri kendileri için kullanmakta ısrarcı olsalar da, diğerlerinin soluması gereken havayı kirletmeye ne hakları var? Çocuklar ve gençler arasındaki tütün kullanımı muazzam bir zarar vermektedir. Eski nesillerin sağlıksız alışkanlıkları bugün çocukları ve gençleri etkiliyor. Zihinsel yetersizlik, fiziksel zayıflık, bozulmuş sinirler ve doğal olmayan arzular ebeveynlerden çocuklara bir miras olarak geçiyor. Çocuklar tarafından devam ettirilen aynı alışkanlıklar artıyor ve kötü sonuçlar kalıcı hale geliyor. Önemli ölçüde zihinsel, fiziksel ve ahlaki bozulmaya sebebiyet veren bu illet alarm veren bir sorun haline gelmektedir. Genç erkekler tütün kullanımına çok erken bir yaşta başlamaktadırlar. Böylece bedenleri ve zihinleri tütünün etkilerine karşı hassas iken bu alışkanlık şekillenmekte, fiziksel güçlerini zayıflatmakta, bedensel büyümelerini önlemekte, zihinlerini sersemleştirmekte ve ahlâklarını bozmaktadır. Fakat ebeveynlerin, öğretmenlerin ve hizmetkârların örnek olabileceği bu kötü alışkanlık hakkında çocukları ve gençleri eğitmek için ne yapılabilir? Bebeklikten ancak çıkmış küçük çocuklar sigara içerken görülüyorlar. Eğer biri onlara sigara konusunda konuşursa, “Babam da tütün kullanıyor,” diyorlar. Hizmetkârları veya Pazar okulu yöneticilerini işaret ediyorlar

268 |

ŞİFA HİZMETİ

ve “Böyle bir adam sigara içiyor, o içiyorsa bana ne zararı olabilir?” diyorlar. Alkol karşıtı birçok işçi tütün kullanımı bağımlısı. Böyle kişiler ölçülülük gelişimi içinde kalabilmek için nasıl bir güce sahip olabilir? İnandığını ve Allah’ın sözüne itaat edeceğini söyleyenlere çağrıda bulunuyorum: Hristiyanlar olarak zihninizi felç eden ve sonsuz gerçekleri doğru bir şekilde öngörmenizi elinizden alan bu alışkanlığa boyun eğebilir misiniz? Günlük olarak Allah’ın sizden beklediği hizmetten ve insanlara karşı yerine getirmeniz gereken hizmetten ve örnek olma gücünden yoksun kalmaya razı olabilir misiniz? Elinizdeki paralar için Allah’ın vekilharçları olarak sorumluluğunuzu düşündünüz mü? Rab’bin parasının ne kadarını tütün için harcıyorsunuz? Böylece yaşam boyunca ne kadar harcadığınızı hesaplayın. Fakirlerin rahatlaması ve müjdenin yayılması için verdiklerinizle karşılaştırıldığında bu zararlı bağımlılık için ne kadar harcıyorsunuz? Hiçbir insanın tütüne ihtiyacı yoktur, fakat kalabalıklar kullanımı çarçur edilmesinden daha kötü olan paraya ihtiyaç nedeniyle helak olmaktadırlar. Rab’bin emanet ettiği mallara hıyanet etmiş olmuyor musunuz? Allah’tan ve insanlardan çalmaya karşı suçlu olmuş olmuyor musunuz? “Bedeninizin, Tanrı’dan aldığınız ve içinizdeki Kutsal Ruh’un tapınağı olduğunu bilmiyor musunuz? Kendinize ait değilsiniz. Bir bedel karşılığı satın alındınız; onun için Tanrı’yı bedeninizde yüceltin.” 1. Korintliler 6:19, 20. Alkollü İçecekler “Şarap insanı alaycı, içki gürültücü yapar, Onun etkisiyle yoldan sapan bilge değildir.” “Ah çeken kim? Vah çeken kim? Kimdir çekişip duran? Yakınan kim? Boş yere yaralanan kim? Gözleri kanlı olan kim?

UYARICI VE UYUŞTURUCUL AR

| 269

İçmeye oturup kalkamayanlar, Karışık şarapları denemeye gidenlerdir. Şarabın kızıl rengine, Kadehte ışımasına, Boğazdan aşağı süzülüvermesine bakma. Sonunda yılan gibi ısırır, Engerek gibi sokar.” Özdeyişler 20:1; 23:29-32. Daha önce insan eliyle alkollü içeceklerin kurbanlığının, köleliğinin ve düşmüşlüğünün daha canlı bir resmi çizilmemişti. Esir edilmiş, alçaltılmış, uyandığında bile perişanlık hissi ve tuzaktan kurtulmak için güçsüzlük hissiyle, “Yeniden içmek için ne zaman ayılacağım?” der. (35. ayet). Alkollü içkilerin içkici kişi üzerindeki kötü etkilerini göstermek için bir delile ihtiyaç yoktur. Uğruna Mesih’in öldüğü ve üzerine meleklerin ağladığı insanlığın aptallaştırılmış, sarhoş yıkıntıları her yerdedir. Onlar övünen medeniyetimiz üzerinde birer kara lekedirler. Onlar her ülkenin utancı, laneti ve tehlikesidirler. Kim ayyaşın evinde gizlenmiş olan perişanlığın, ızdırabın ve çaresizliğin resmini çizebilir? İçkinin bir ayyaş veya bir şeytana dönüştürdüğü bir kişi ile evli, dikkatle yetiştirilmiş, hassas, görgülü ve nazik bir eşi düşünün. Evdeki rahattan, eğitimden ve yetiştirmeden yoksun, gururları ve koruyucuları ve dünyadakileri güvenceleri olması gereken kişinin terörü altında yaşayan, utanç lekesini taşıyan, sıklıkla kalıtsal olarak içki içme arzusu lanetini taşıyan çocukları düşünün. İçkinin etkisiyle her gün meydana gelen korkunç kazaları düşünün. Demiryollarında çalışan bazı memurlar bir sinyali dikkate almayı ihmal ederler veya bir emri yanlış değerlendirirler. Tren devam eder; kaza meydana gelir ve birçok insan ölür. Veya bir gemi batar ve yolcular ve mürettebat kendilerini su dolu bir mezarda bulurlar. Sebep araştırıldığında önemli bir makamda olan birinin içkinin etkisinde kaldığı anlaşılır. Bir

270 |

ŞİFA HİZMETİ

kişinin içki içmesine ne kadar müsaade edilebilir ve insanların hayatları güvenle o kişiye teslim edilebilir? Ancak tamamıyla içkiden uzaksa o kişiye güvenilebilir. Az Alkollü İçkiler Kalıtsal olarak doğal olmayan uyarıcılara karşı istek duyanların şarap, bira veya elma şarabı gibi içkilerin gözleri önlerinde veya ulaşılabilecekleri yerlerde bulunması engellenmelidir; çünkü bu sürekli olarak ayartı ile karşı karşıya kalmalarına sebep olur. Birçok kişi elma şarabını zararsız sayarak şüphe duymadan satın almaktadır. Fakat o sadece kısa bir süre için tatlı kalır ve ardından fermente olmaya başlar. Böylece kazandığı keskin tat birçok damak için daha kabul edilebilir bir hale gelir ve kullanıcı onun daha sert veya fermente olduğunu kabul etmekte isteksizleşir. Genelde üretildiği haliyle elma şarabının kullanımı sağlık için zararlıdır. İnsanlar satın aldıkları şarabın içindekileri mikroskop ile görselerdi çok azı onu içmeye gönüllü olurdu. Pazarlar için onu üretenler meyvenin kullanım koşulları ile ilgili dikkatli değiller ve kurtlanmış ve çürümüş elmalar sıkılmaktadır. Bu zehirli ve bozuk elmaları başka bir şekilde yemeyecek olanlar onlardan yapılan şarabı ve onu bir lüks olarak adlandıracaklar. Fakat henüz sıkımda tazeyken bile mikroskop bu zevk veren içkinin kullanım için tamamen uygunsuz olduğunu gösterir. [Bu ifade 1905 yılında yapıldığında şarap üretimi genelde yazarın burada belirttiği şekilde yapılıyordu. Bugün gıda güvenliğinin kontrol edilmediği yerlerde elma şarabı aynı şekilde üretiliyor olabilir. Fakat şarabın hijyenik koşullarda üretildiği, iyi meyvelerin kullanıldığı yerlerde itirazların ortadan kalkacağı açıktır.–Yayıncılar.] Sarhoşluk gerçekten daha sert içkiler gibi şarap, bira ve elma şarabından kaynaklanır. Bu içkilerin kullanımı daha sert içkiler için istek uyandırır ve böylece içki alışkanlığı oluşur. Ilımlı içkileri içmek sarhoşluk kariyeri için insanların eğitil-

UYARICI VE UYUŞTURUCUL AR

| 271

diği bir okuldur. Fakat ılıman uyarıcıların işi çok sinsidir ve kurban onların tehlikesinden şüphelenmeden önce sarhoşluğa giriş için otoyol görevi görürler. Gerçekten sarhoş olarak görülmeyen bazı kişiler her zaman ılımlı içkilerin etkisi altındadırlar. Hararetli, zihnen istikrarsız ve dengesizlerdir. Kendilerini güvende zannederler, her engel yıkılana her ilke kurban edilene kadar devam ederler. En güçlü kararlılıklar baltalanır, en yüksek düşünceler bayağı arzuları aklın kontrolü altında tutmak için yetersizdir. Kutsal Kitap hiçbir yerde alkollü şarabın kullanımına onay vermez. Mesih’in Kana’daki düğünde sudan dönüştürdüğü şarap taze üzüm suyuydu. “RAB diyor ki, “Taneleri sulu salkımı görünce, halk, ‘salkımı yok etmeyin, bereket onda’ diyor.” Yeşaya 65:8. Eski Ahit’te İsrail’i uyaran Mesih’ti, “Şarap insanı alaycı, içki gürültücü yapar, onun etkisiyle yoldan sapan bilge değildir.” Özdeyişler 20:1. O böyle bir içki sunmadı. Şeytan insanları böyle bir tutkuyla ayartıyor ki net düşünemesinler ve ruhsal algıları uyuşsun. Fakat Mesih bize daha düşük doğayı itaate getirmeyi öğretir. Bir ayartma olabilecek bir şeyi asla insanların önüne koymaz. O’nun tüm yaşamı benliği reddediş örneğiydi. O’nun insanlığın dayanabileceği en sert denenmeye bizim yerimize göğüs gerdiği çöldeki kırk günlük orucu iştahın gücünün kırılması içindi. Vaftizci Yahya’yı ne şarap ne de sert içki içmemeye yönelten kişi Mesih’ti. Manoah’ın karısına benzer bir perhizi emreden O’ydu. Mesih kendi öğretisiyle zıtlaşmadı. Düğündeki misafirler için sağladığı fermente olmamış şarap sağlıklı ve tazeleyici bir içkiydi. Kurtarıcımız ve O’nun öğrencileri tarafından ilk Rab’bin Sofrası’nda kullanılan şarap buydu. Rab’bin Sofrası’nda Kurtarıcı’nın kanının sembolü olarak her zaman kullanılması gereken şarap budur. Bu kutsal ayin ruhları tazelemek ve yaşam vermek için tasarlanmıştır. Onunla bağlantılı olan hiçbir şey kötülüğe hizmet etmemeli.

272 |

ŞİFA HİZMETİ

Kutsal Yazılar’ın, doğanın ve aklın alkollü içecekler hakkındaki öğretileri ışığında Hristiyanlar bira yapımı için şerbetçiotunun yetiştirilmesi veya satış için şarap veya elma şarabı üretim işi ile nasıl ilgilenebilir? Komşularını kendileri gibi seviyorlarsa onların yollarına tuzak olacak bir şeyi nasıl koyabilirler? Ölçüsüzlük sıklıkla evde başlar. Zengin ve sağlıksız yiyeceklerin tüketilmesiyle sindirim organları zayıflar ve daha uyarıcı yiyecekler için bir istek yaratılmış olur. Böylece iştah sürekli olarak daha güçlü bir şeyler arzulamak için eğitilir. Uyarıcılara karşı duyulan istek daha sık hale gelir ve reddedilmesi daha zor olur. Sistem az çok zehirle dolu olmaya başlar, ne kadar zayıf hale gelirse bu şeyler için arzular da o kadar büyür. Yanlış yön için atılan bir adım bir diğeri için yol hazırlar. Birçok kişi sofralarını karşısında direnilmesi neredeyse imkânsız, sert içki içme isteği uyandıran yiyeceklerle donatmasaydı masalarında şarap veya herhangi bir alkollü içki bulundurmaktan suçlu olmazlardı. Yanlış yeme ve içme alışkanlıkları sağlığa zarar verir ve sarhoşluk için yol hazırlar. Topluma şekil ve biçim veren gençler arasında ölçülülük konusunda doğru ilkeler ekilmiş olsaydı yakında ölçülülük için mücadeleye çok az ihtiyaç olurdu. Ebeveynler kendi evlerinde ölçüsüzlüğe karşı bir mücadele başlatsınlar, çocuklarını bebeklikten itibaren ilkeli yetiştirsinler ve başarıyı umut etsinler. Çocuklarının doğru alışkanlıklar edinmelerine ve temiz damak tadına sahip olmalarına yardım etmeleri için annelere iş düşmektedir. İştah eğitimi verin, onların uyarıcılardan tiksinip uzak durmalarını sağlayın. Çocuklarınızı etraflarını saran kötülüğe karşı direnmeyi sağlayacak ahlaki güce eriştirin. Başkaları tarafından yönetilmemeleri gerektiğini onlara öğretin. Onlar güçlü etkilere teslim olmamalı, aksine diğer insanları iyi şeyler için etkilemeliler. Aşırılığın önüne geçmek için büyük çabalar sarf edilmektedir. Fakat doğru noktaya yönlendirilmeyen çok çaba vardır. Ölçülülük reformu taraftarları sağlıksız yiyecekler, baharatlar,

UYARICI VE UYUŞTURUCUL AR

| 273

çay ve kahvenin kullanımından kaynaklı kötü sonuçlar konusunda uyanık olmalıdırlar. Biz tüm ölçülü işçilere Allah yolunu açık etsin diyoruz. Fakat onları karşısında savaştıkları kötülüğün gayesine daha derinden bakmaya ve reformda devamlı olduklarından emin olmaya davet ediyoruz. Zihinsel ve ahlaki gücün doğru dengesinin büyük bir oranda fiziksel sistemin doğru koşulda bulunmasına bağlı olduğu insanlara sürekli gösterilmelidir. Fiziksel doğamızı zayıflatan ve düşüren tüm uyuşturucular ve doğal olmayan uyarıcılar aklı ve ahlaki değerlerin sağlığını düşürmeye meyillidirler. Aşırılık dünyadaki ahlâksızlığın temelinde yatmaktadır. Sapkın iştaha müsamaha gösterilmesiyle birçok insan ayartmaya karşı gücünü kaybetmektedir. Ölçülülük reformcularının insanları bu yollarda eğitmek için yapılacak işleri vardır. Onlara bitmiş enerjileri doğal olmayan ve istikrarsız hareketlerle uyaran uyarıcıların kullanımıyla sağlığın, karakterin ve hatta hayatın tehlikeye atıldığını öğretin. Çay, kahve, tütün ve alkollü içecekler konusunda izlenecek tek güvenli yol dokunmamak, tatmamak ve el sürmemektir. Çay, kahve ve benzeri içeceklerin eğilimi alkollü içkiler ve tütünle aynı doğrultudadır ve bazı durumlarda ayyaşların alkolü bırakması gibi bırakılması zor alışkanlıklardır. Bu uyarıcıları bırakmak isteyenler bir süre eksikliklerini hissedecekler ve onlarsız zorluk çekeceklerdir. Fakat ısrarcı olarak bu arzuyu yenecekler ve eksikliğini hissetmeyeceklerdir. Vücut hor kullanılmasından kaynaklı hasarı iyileştirmek için bir zamana ihtiyaç duyabilir, fakat ona bir şans verirseniz yeniden toparlanmaya başlayacak ve işini asilce ve iyi bir şekilde yerine getirecektir.

27 ALKOL TİCARETİ VE YASAKLANMASI



Sarayını haksızlıkla, yukarı odalarını adaletsizlikle yapan… adamın vay başına! ‘Kendim için yukarı odaları havadar, geniş bir saray yapacağım’ diyenin vay başına! Sarayına büyük pencereler açar, sedir ağacıyla kaplar, kırmızıya boyar. “Bol bol sedir ağacı kullandın diye Kral mı oldun sanırsın?” ... “Seninse gözlerin de yüreğin de yalnız kazanca, suçsuz kanı dökmeye, baskı, zorbalık yapmaya yönelik.” Yeremya 22:13-17. Alkol Satıcısının İşi Bu kutsal yazı alkollü içkilerin üretim ve satışıyla meşgul olanların işini resmeder. Onların işi hırsızlık manasına gelir. Çünkü aldıkları para karşılığına eşit değildir. Kazançlarına ekledikleri her bir dolar harcayana bir lanet getirir. Tanrı özgür bir elle insanların üzerine bereketlerini bağışladı. O’nun armağanları bilgece kullanılmış olsaydı dünya fakirlik ve üzüntüyü ne kadar az bilirdi! O’nun bereketlerini bir lanete dönüştüren insanların kötülüğüdür. Kazanç için duyulan açgözlülük ve iştaha düşkünlük yaşamamızı

276 |

ŞİFA HİZMETİ

sağlaması için verilen ekinleri ve meyveleri sefalet ve yıkım getiren zehirlere dönüştürmektedir. Her yıl milyonlarca ve milyonlarca fıçı alkollü içki tüketilmektedir. Sefaleti, yoksulluğu, hastalığı, bozulmayı, şehveti, suç ve ölümü satın almak için milyonlarca para harcanıyor. Alkollü içki satıcıları zihni ve bedeni kirleten ve yok eden bu şeyi kazanç uğruna kurbanlarına dağıtmaktadırlar. Sarhoşların ailelerinin fakirlik ve sefaletine yol açmaktadırlar. Kurbanları öldüğünde satıcılarının gaspı sona ermez. Dulu soyarlar ve çocukları dilenciliğe sürüklerler. Kocanın veya babanın içki faturasını ödemek için muhtaç durumdaki aileden yaşamları için çok gerekli olan şeyleri almaktan çekinmezler. Acı çeken çocukların ağlamaları ve kederli annenin gözyaşları onları sadece sinir eder. Bu acı çeken aileler açlık çekse de ona ne ki? Onlar da çöküşe ve yıkıma sürüklense ona ne ki? Onlar mahvoluşa sürükledikleri üç kuruş maaş alan insanların sırtından zengin olurlar. Genelevler, batakhaneler, suçlu mahkemeleri, hapishaneler, düşkün evleri, akıl hastaneleri, hastaneler, hepsi büyük oranda alkol satıcılarının işlerinin bir sonucu olarak doludur. Vahiy’deki gizemli Babil gibi onlar da “köleleri, insanların canını” alıp satıyorlar. Alkol satıcılarının arkasında büyük yok edici vardır ve dünyanın veya cehennemin tasarlayabileceği her kurnazlık insanları onun gücü altına çekmek için kullanılır. Şehirde ve kırsalda, trenlerde, büyük gemilerde, ticaret yerlerinde, eğlence salonlarında, sağlık merkezlerinde, hatta kilisede, kutsal Komünyon masasında bile onun tuzakları kuruludur. Alkollü içkiler için arzu uyandırmak ve yaratmak için yapılmamış hiçbir şey kalmamıştır. Neredeyse her köşedeki halka açık yerler parlak ışıklarıyla, hoş karşılaması ve neşesiyle çalışan adamları, boş gezen zenginleri ve saf gençleri davet etmektedirler. Özel restoranlar ve rağbette olan dinlenme yerlerinde, gerçekten alkollü olan popüler içkiler kadınlara bazı hoş isim-

ALKOL TİCARETİ VE YASAKL ANMASI

| 277

ler altında sunulmaktadır. Hasta ve bitkin olanlar için büyük oranda alkollü olan acı içkiler tanıtılmaktadır. Çocuklarda alkol isteği yaratmak için alkol şekerlemeler içinde sunulmaktadır. Bu tür şekerlemeler dükkânlarda satılmaktadır. Alkol satıcıları bu şekerlerin armağanı aracılığıyla çocukları kandırıp kendi yerlerine çekmektedirler. Günden güne, aydan aya, yıldan yıla iş devam etmektedir. Ulusun desteği, umudu ve gururu olan babalar, kocalar ve kardeşler, geri harap olmuş ve yıkılmış olarak gönderilmek üzere durmadan alkol satıcılarının yuvalarına girmektedirler. Daha da kötüsü, bu lanet evin tam kalbini vurmaktadır. Kadınlar giderek daha çok ve daha çok alkol alışkanlığı edinmeye başlamaktadır. Birçok ailede küçük çocuklar, hatta bebekliğin masumluğu ve çaresizliği içinde olan daha küçükler, sarhoş annelerin sorumsuzluğu, suiistimali ve ihmaliyle her gün tehlike altındadırlar. Oğullar ve kızlar bu korkunç kötülüğün gölgesi altında büyümektedirler. Gelecekte ebeveynlerinden daha derine batmalarından başka nasıl bir gelecekleri olabilir ki? Bu lanet, sözde Hristiyan ülkelerden putperest bölgelere taşınmaktadır. Fakir, cahil vahşilere alkol kullanımı öğretilmektedir. Tanrı tanımazlar arasında bile akıllı insanlar bunun farkında ve ona ölümcül bir zehir olarak karşı çıkmaktadırlar. Fakat ülkelerini onun yıkımından korumak için boşuna çabaladılar. Medeni insanlar tanrı tanımaz insanları tütün, alkol ve afyon kullanımına zorladılar. İçtikleriyle uyarılan vahşilerin kontrolsüz tutkuları onları bilinmeyen bir noktaya kadar düşürmüş ve o bölgelere dini hizmetkâr göndermeye çalışmak neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Tanrı tanımazlar onlara Tanrı hakkında bir bilgi vermesi gereken insanlarla olan ilişkileri aracılığıyla, tüm kabilelere veya ırklara yıkım getiren ahlâksızlıklara yönlendirilmektedirler. Dünyanın karanlık yerlerinde medeni uluslardan olan insanlardan bu nedenle nefret edilmektedir.

278 |

ŞİFA HİZMETİ

Kilisenin Sorumluluğu Alkol kazancı dünyada bir güçtür. Kendi tarafında para, alışkanlık ve iştahın ortak gücüne sahiptir. Hatta gücü kilisede bile hissedilmektedir. Dolaylı ya da dolaysız olarak alkol ticaretinden para kazanan kişiler “iyi ve düzenli” kilise üyeleridirler. Onların birçoğu revaçta olan yardımlara cömertçe katılmaktadırlar. Katkıları kilisenin girişimlerini desteklemeye yardımcı olmakta ve onun hizmetlerinin devamını sağlamaktadır. Saygınlığı paranın gücünü göstererek hak etmektedirler. Böyle üyeleri kabul eden kiliseler aslında alkol ticaretini desteklemektedirler. Din görevlileri çoğunlukla doğruyu söyleme cesaretini bulamamaktadırlar. Allah’ın alkol satıcılarının işi hakkında ne söylediğini insanlara vaaz etmemektedirler. Açık bir şekilde konuşması, topluluğu gücendirmesi, gözdeliğini kaybetmesi ve maaşını kaybetmesi anlamına gelebilir. Fakat kilise mahkemesinin üstü Allah’ın mahkemesidir. İlk katile, “Kardeşinin kanı topraktan bana sesleniyor” diyen Tanrı (Yaratılış 4:10), sunağında alkol satıcısının armağanlarını kabul etmeyecektir. O’nun öfkesi suçlarını bir cömertlik örtüsü ile örtmeye çalışanlara karşı alevlenmiştir. Onların paraları kanla lekelenmiştir. O paranın üzerinde bir lanet vardır. “Kurbanlarınızın sayısı çokmuş, Bana ne?” diyor RAB… Huzuruma geldiğinizde Avlularımı çiğnemenizi mi istedim sizden? Anlamsız sunular getirmeyin artık… Ellerinizi açıp bana yakardığınızda Gözlerimi sizden kaçıracağım. Ne kadar çok dua ederseniz edin dinlemeyeceğim. Elleriniz kan dolu.” Yeşaya 1:11-15. Ayyaş kimseler daha iyi işler yapabilirler. Tanrı’ya yücelik getirecek ve dünyayı bereketleyecek yetenekler onlara bağışlanmıştır. Fakat diğer insanlar onların ruhu için bir tuzak kur-

ALKOL TİCARETİ VE YASAKL ANMASI

| 279

muşlardır ve onların düşüşüyle kendilerini yükseltirler. Soydukları fakir kurbanlar fakirlik ve sefalet içinde yaşarken onlar lüks içinde yaşamaktadırlar. Fakat Tanrı ellerindeki ayyaşları yıkıma doğru hızlandıranlardan hesap soracaktır. Göklerde hüküm süren sarhoşluğun ilk sebebi ve son etkileri üzerinden gözlerini ayırmadı. Bir serçe ile ilgilenen ve kırlardaki çiçekleri giydiren Tanrı kendi suretinde yaratılmış, kendi kanıyla satın alınmış olanları pas geçmeyecek ve onların ağlayışlarına kulaklarını tıkamayacaktır. Tanrı suç ve sefilliği idame ettiren tüm kötülükleri not almaktadır. Dünya ve kilise insan ruhunu düşürerek zengin olan kişiyi onaylayabilir. Onlar insanları adım adım utanç ve alçalmaya yönlendiren kişiye gülümseyebilirler. Fakat Tanrı her şeyi not eder ve tam bir yargı ifa eder. Alkol satıcıları dünyada iyi birer iş adamı olarak adlandırılabilirler, fakat Rab, “Vay başına!” diyor. Alkol ticareti yaparak dünyaya umutsuzluk, sefalet ve acı getirmekle suçlanacaklar. Annelerin ihtiyaçları ve feryadı için, yemek, giyecek ve barınma ihtiyacı için acı çeken çocuklar için ve tüm umutlarını ve sevincini kaybedenler için cevap verecekler. Sonsuzluğa hazırlıksız olarak göndermiş olduğu canlar için cevap verecekler. Alkollü içki satıcılarını işiyle destekleyenler de onların suçlarına ortak olacaklar. Tanrı onlar için, “Elleriniz kana bulanmış” diyor. Ruhsatlandırma Yasaları Alkol ticaretini ruhsatlandırmak içki içme kötülüğünü sınırlamaya yönelik olduğu için birçokları tarafından savunulmaktadır. Fakat alkol ticaretini ruhsatlandırmak onu yasanın koruması altına koyar. Devlet onun varlığını onaylar ve böylece sınırlama dedikleri şey bu kötülüğü besler. Bira, rakı ve şarap fabrikaları ruhsatlandırma yasasının koruması altında ülkenin her yerine kurulmuşlardır ve alkol satıcıları işlerini kapılarımızın dibinde yapmaktadırlar. Sıklıkla sarhoş birisine veya ayyaş olduğu tasdiklenmiş biri

280 |

ŞİFA HİZMETİ

olarak bilinen kişiye alkol satışı yasaktır. Fakat gençleri ayyaş yapma işi durmadan ilerlemektedir. Alkol ticaretinin yaşamı gençlerin alkole alışmasını sağlamaya bağlıdır. Gençler adım adım alkol alışkanlığı edinene ve ne pahasına olursa olsun alkole susama seviyesine gelene kadar yönlendirilirler. Alkolü ayyaşlığı kanıtlanmış, yıkılmış, birçok durumda hali hazırda kararını vermiş kişilere verselerdi gençliğimizin çiçeğini bu korkunç alışkanlıkla yıkıma çekmeye izin vermekten daha az zararı olurdu. Alkol ticaretini ruhsatlandırarak reform yapmaya çalışanların önünde ayartmalar tutulmaya devam edilmektedir. Ölçüsüzlüğün kurbanlarına alışkanlıklarından vazgeçmelerine yardımcı olabilmek için kurumlar açılmaktadır. Bu asil bir iştir fakat alkol satışı yasa tarafından onaylandığı sürece alkolikler iyileştirme merkezlerinden az bir fayda göreceklerdir. Orada sürekli olarak kalamazlar. Toplumdaki yerlerini tekrar almalılar. Alkollü içecek isteği bastırılmış olsa da tamamen yok edilmiş değildir. Her yönde olan ayartma ne zaman saldırıya geçse genelde çok kolay bir şekilde av olurlar. Çok tehlikeli bir hayvana sahip olan ve onun eğilimlerini bilen kişi, onun serbestçe dolaşmasına izin verirse, hayvanın yol açacağı kötülük yüzünden ülkenin yasaları tarafından sorumlu tutulur. Rab’bin İsrail’e verdiği yasalarda tehlikeli olarak bilinen hayvan, bir insanın ölümüne yol açarsa, sahibi dikkatsizliğinin veya kötülüğünün bedelini canıyla ödemeliydi. Aynı ilkeden yola çıkarak, alkol satıcısına ruhsat veren devlet de bu ticaretin sonuçlarından sorumlu olmalıdır. Tehlikeli bir hayvanı serbest bırakmak, ölüm cezasını getiren bir suç sayılırsa, alkol satıcısının işini yasal hale getirmek ne kadar daha büyük bir suçtur! Ruhsatlar umumi hazineye bir gelir getirdiği savunmasıyla verilmektedirler. Fakat alkol ticaretinin meyveleri olan suçlular, akıl hastaları, yoksullardan oluşan dev maliyet ile karşılaştırıldığında bu gelir nedir ki! Alkolün etkisi altında suç işleyen bir adam mahkemeye getirilir ve alkol ticaretini yasal hale ge-

ALKOL TİCARETİ VE YASAKL ANMASI

| 281

tirenler kendi işlerinin sonuçları ile uğraşmak zorunda kalırlar. Akıllı bir adamı deli edecek bir şeyin satışını onayladılar ve şimdi bu adamı hapse veya idama göndermeleri gerekiyor. Bu arada eşi ve çocukları, içinde yaşadıkları toplum tarafından beslenmek üzere yoksulluğa terk edilirler. Meselenin sadece finansal yanı düşünüldüğünde böyle bir ticarete izin vermek ne kadar aptalca! Fakat hangi gelir insan aklının kaybını, insandaki Tanrı’nın imajının silinmesini ve deforme olmasını, çocukların yıkımını, fakirliğe ve itibar kaybına inmeyi, çocukların içinde alkolik babaların kötü eğilimlerin devam etmesini tazmin edebilir? Yasaklama Alkol kullanımını bir alışkanlık haline getiren kişi umutsuz bir durumdadır. Beyni hastadır, irade gücü zayıflamıştır. Belirli bir noktadan sonra içinde bir güç kalmamıştır, içme isteği kontrol edilemez durumdadır. Aklıyla düşünemez veya kendisine direnmeye ikna edilemez. İçkiyi bırakmaya karar vermiş kişi batakhaneye çekilir, tekrar kadehe sarılmaya yönlendirilir ve alkolün ilk yudumuyla her iyi kararlılığın üstesinden gelinir ve iradenin her bir izi yok edilir. Alkol bir kez tadılır ve onun sonuçları ile ilgili tüm düşünceler silinir. Kalbi kırık eş unutulur. Âlemci baba artık çocukların açlığını ve çıplaklığını düşünmez. Yasa bu ticareti yasallaştırarak ruhun bu düşüşüne onay verir ve ticareti yasaklamayı reddederek dünyayı kötülükle doldurur. Bu her zaman devam mı etmeli? Ruhlar önlerinde sonuna kadar açık duran ayartma önünde zafer için her zaman mücadele mi etmeli? Sarhoşun laneti medeni dünyanın üzerinde bir felaket gibi durmak zorunda mı? Her sene yiyip bitiren bir ateş gibi binlerce mutlu aileyi önüne katıp götürmek zorunda mı? Bir gemi kıyıya yakın bir yerde kaza yaptığında insanlar tembelce onu seyretmezler. Kadın ve erkekleri sulu bir mezardan kurtarmak için hayatlarını riske atarlar. Onları kur-

282 |

ŞİFA HİZMETİ

tarmak, sarhoşları kurtarmak için gereken çabadan ne kadar daha büyük bir çaba gerekmektedir! Alkol satıcılarının işiyle tehlikeye atılan sadece sarhoş ve onun ailesi değildir. Ya da, onun ticaretinin topluma getirdiği büyük kötülüğün vergi yükü değildir. Bizler hepimiz insanlık ağı içindeki örgüleriz. Büyük insan kardeşliğinin herhangi bir kısmının başına gelen kötülük herkesi tehlikeye atar. Kazancı ve rahatlığı seven birçok kişi, alkol ticaretinin yasaklanması konusunda hiçbir çaba göstermedi, ticaretin onlarla bir ilgisinin olduğu çok geç anlaşıldı. Çocuklarını sersemlemiş ve yıkılmış olarak gördüler. Kanunsuzluk isyana yönlendirir. Varlık tehlike altındadır. Hayat güvenli değildir. Denizde ve karada kazalar artmaktadır. İğrenç ve sefil yerlerde türeyen hastalıklar asil ve lüks evlere doğru yol almaktadırlar. Sefahat ve suçun çocukları tarafından teşvik edilen ahlâksızlıklar, zarif ve kültürlü hanelerin oğullarına ve kızlarına bulaşır. Kazancı alkol ticareti yüzünden tehlikeye düşmeyen kişi yoktur. Kendi güvenliği için onu yok etmeye kendini hazırlamaması gereken bir kişi yoktur. Sadece dünyevî işlerle ilgilenen diğer tüm yerlerin ötesinde, yasama binaları ve adalet sarayları sarhoşluğun lanetinden özgür olmalıdırlar. Valiler, senatörler, temsilciler, yargıçlar, ulusal kanunları yasalaştıranlar ve yönetenler, insanların hayatlarını, mallarını ve kaderlerini ellerinde tutanlar ölçülülükte çok sıkı insanlar olmalıdırlar. Ancak zihinleri bu şekilde doğru ile yanlış arasındaki ayrımı net bir şekilde yapabilir. Ancak bu şekilde ilkenin sağlamlığına, adaleti yönetmeye ve merhamet göstermeye sahip olabilirler. Fakat kayıtlar ne durumda? Bu kişilerin kaçının zihinleri sert içkiler nedeniyle bulanmış ve doğru ve yanlışı seçmekte kafaları karışmış durumda! Kaç tane baskıcı yasa çıkarılmış, içkici adaletsiz yasa koyucular, tanıklar, jüriler, avukatlar ve hatta yargıçlar aracılığıyla ne kadar masum insan ölüme mahkûm edilmiştir! “Şarap içmekte sınır tanımayanların, içkileri karıştırıp iç-

ALKOL TİCARETİ VE YASAKL ANMASI

| 283

mekten çekinmeyenlerin, rüşvet uğruna kötüyü haklı çıkaranların, haklıların hakkını elinden alanların vay haline! Alev alev yanan ateş, samanı nasıl yiyip bitirirse, kuru ot alevin içinde nasıl birden tutuşup yok olursa, onlar da kökten çürüyüp gidecek, çiçekleri toz gibi havaya savrulacak. Çünkü Her Şeye Egemen RAB’bin yasasını reddettiler, İsrail’in Kutsalı’nın sözlerini küçümsediler.” Yeşaya 5:22-24. Tanrı’nın onuru, ulusun istikrarı, toplumun, ailenin ve bireyin sağlığı sarhoşluğun kötülüğüne karşı insanları uyarmak için mümkün olan her çabanın gösterilmesini gerektirir. Yakında bu korkunç kötülüğün sonuçlarını şu anda görmediğimiz kadar göreceğiz. Kim bu yıkım işine dur diyecek kararlı bir çabayı gösterecek? Fakat rekabet henüz zorla başladı. Haydi, insanı delirten uyuşturucu içkilerin satışına dur demek için bir ordu oluşturulsun. Haydi, alkol ticaretinin tehlikesi açık bir şekilde ortaya konsun ve halk arasında onun yasaklanmasını talep eden bir düşünce oluşturulsun. Haydi, alkol nedeniyle çılgına dönmüş kişilere esaretlerinden kurtulmaları için bir fırsat verilsin. Haydi, ulusun sesi yasa yapıcılardan bu iğrenç ticaretin durdurulmasını istemek için çıksın. “Ölüm tehlikesi içinde olanları kurtar, Ölmek üzere olanları esirge. İşte bunu bilmiyordum” desen de, İnsanın yüreğindekini bilen sezmez mi? Senin canını koruyan anlamaz mı? Ödetmez mi herkese yaptığını?” “Sana dost olması için yetiştirdiğin kişileri RAB başına yönetici atayınca ne diyeceksin?” Özdeyişler 24:11, 12; Yeremya 13:21.

6. BÖLÜM

Ev

“Hayat, ebeveynlerin ve çocukların, Tanrı’nın köşkündeki yüksek okuldan mezun olacakları bir eğitim okuludur.”

28 EV HİZMETİ

İ

nsanlığın iyileşmesi ve yüceltilmesi evde başlar. Ebeveynlerin işi diğer tümünün temelini oluşturur. Toplum ailelerden oluşur ve ailelerin başları nasılsa öyledir. “Her şeyden önce de yüreğini koru, çünkü yaşam ondan kaynaklanır” (Özdeyişler 4:23) ve toplumun kalbi, kilisenin kalbi ve ulusun kalbi ailedir. Toplumun sağlığı, kilisenin başarısı, ulusun refahı ailenin etkilerine bağlıdır. Aile yaşamının önemi ve fırsatları İsa’nın yaşamında gösterilmiştir. Bizim örneğimiz ve öğretmenimiz olmak için gökten gelen İsa Nasıra’da bir aile üyesi olarak otuz yıl geçirdi. Kutsal Kitap’ta bu yıllarla ilgili kayıtlar çok kısadır. Kalabalıkların dikkatini çekecek büyük bir mucize yoktu. O’nun adımlarını izleyecek veya O’nun sözlerini dinleyecek hevesli kalabalıklar yoktu. Fakat tüm bu yıllar boyunca O yine de ilahi görevini yerine getiriyordu. O bizden biri gibi yaşadı, aile yaşamını paylaştı, onun disiplinine uydu, onun gereklerini yerine getirdi, onun yüklerini taşıdı. Alçakgönüllü bir ailenin koruyucu ilgisi altında ortak kaderin tecrübelerini paylaşıyor, “bilgelikte ve boyda gelişiyor, Tanrı’nın ve insanların beğenisini kazanıyordu.” Luka 2:52.

288 |

ŞİFA HİZMETİ

İnziva içindeki tüm bu yıllar boyunca yaşamı şefkat ve yardımseverlik içinde geçti. O’nun özverili ve sabırlı katlanışı, cesareti ve bağlılığı, ayartmaya karşı direnci, kaybolmayan huzuru ve sakin neşesi sürekli bir ilhamdı. Eve saf, tatlı bir atmosfer kattı ve O’nun yaşamı toplumun unsurlarının arasında çalışan bir maya gibiydi. Kimse O’nun bir mucize yaptığını söylemedi. Fakat erdem, sevginin iyileştirici ve yaşam verici gücü O’ndan denenmede olanlara, hastalara ve ümidini kaybetmişlere aktı. Çocukluğundan itibaren dikkat çekmeden diğerlerine hizmet etti ve bu yüzden hizmetine başladığı zaman birçokları O’nu duyduklarına memnun oldular. Kurtarıcının gençlik yılları gençler için bir örnekten fazlasıydı. Onlar bir ders ve her ebeveyn için bir teşvik olmalıdır. Aile ortamı ve komşulara karşı sorumluluklar insan kardeşlerini yükseltmek için çalışanların çaba gösterdikleri ilk yerlerdir. Ailenin kurucuları ve koruyucularına daha önemli bir çalışma alanı verilmiş değildir. Hiçbir iş babalar ve annelere emanet edilmiş olan işten daha büyük ve daha geniş kapsamlı sonuçlar vermez. Toplumun geleceğini belirleyecek olan bugünün gençleri ve çocuklarıdır ve bu gençlerin ve çocukların ne olacağı yuvaya bağlıdır. Eksik ev eğitimi nedeniyle belki de daha büyük hastalıklar, sefalet ve suç laneti insanlığa yayılacaktır. Eğer ev yaşamı temiz ve doğru olsaydı, eğer onun ilgisinden ayrılan çocuklar yaşamın sorumlulukları ve tehlikeleri için hazırlanmış olsalardı dünyada ne büyük bir değişim görülürdü! Kötü alışkanlıkların kurbanlarını iyileştirmek için işletmelerde ve kurumlarda büyük çabalar harcanmakta, limitsiz oranda zaman, para ve emek harcanmaktadır. Fakat bu çabalar bile büyük ihtiyacı karşılamamaktadır. Sonuç hala ne kadar da küçük! Tamamen kurtarılanlar ne kadar da az! Kalabalıklar daha iyi bir yaşamı özlemektedirler, fakat alışkanlığın gücünü kırmak için cesaret ve azimden yoksunlar. Çabalamaktan, uğraşmaktan ve fedakârlık etmekten sinmiş

EV HİZMETİ

| 289

durumdalar ve yaşamları harap ve viran olmuş durumdadır. Bu nedenle, doğal yetenekleri ve eğitimleri yüzünden güven ve sorumluluk gerektiren pozisyonlar için uygun olan en parlak zihinli insanlar ve yüksek durumda ve soylu güçlere sahip olanlar bile hem bu yaşam hem de gelecek olan yaşam için düşmüş ve kaybolmuş durumdadırlar. Reformu gerçekleştirenler için, adamlıklarını geri kazanma mücadelesi ne kadar zordur! Tüm hayatları boyunca parçalanmış bir bünyede, sallanan bir iradeyle, zedelenmiş bir düşünce ve zayıflamış bir ruh gücüyle, birçokları ektikleri kötülüğü biçecekler. Eğer kötülük ile başlangıçta mücadele edilseydi ne kadar daha fazlası başarılmış olurdu! Bu iş büyük ölçüde ebeveynlerin eline bakar. Sosyal bedeni bir kanser gibi yiyen sarhoşluk ve diğer kötülüklerin durdurulması için harcanan çabada ebeveynlere çocuklarının alışkanlıklarını ve karakterlerini nasıl şekillendireceklerini öğretmeye daha fazla dikkat verilseydi yüz misli daha iyi sonuçlar alınırdı. Kötülük için çok korkunç bir güç olan alışkanlığın, iyilik için bir güç yaratması onların elindedir. Onun kaynağından bir ırmak çıkarmalılar ve onu doğru yönlendirmeliler. Ebeveynler çocukları için sağlıklı ve mutlu bir yaşam temeli oluşturmalıdırlar. Onları hayatın problemleriyle başarıyla mücadele etmeleri için evlerinden ayartmaya karşı ahlaki dayanıklılık, cesaret ve güçle göndermeliler. Onlara Tanrı’ya onur ve dünyaya bereket getirecek bir yaşamı amaçlamayı ve geliştirmeyi aşılayabilirler. Ayakları için gün ışığı ve gölgeler boyunca, yukarıdaki yüce tepelere doğru düzgün patikalar yapabilirler. Evin görevi kendi üyelerinin ötesindedir. Hristiyan evi ibretlik bir ders olmalı, yaşamın doğru ilkelerini mükemmel göstermelidir. Böyle bir örnekleme dünyada iyilik için bir güç olacaktır. Doğru bir evin kalplerdeki ve yaşamlardaki etkisi vaaz edilebilecek herhangi bir vaazın etkisinden çok daha güçlüdür. Böyle bir evden çıkan gençler öğrendikleri dersi aktarır.

290 |

ŞİFA HİZMETİ

Hayatın soylu ilkeleri diğer ev halklarına öğretilir ve toplumda yükselten bir etki görülür. Evimizi bir bereket haline getirebileceğimiz diğer birçok kişi vardır. Sosyal eğlencelerimiz dünyasal geleneğin emirleri tarafından değil, fakat Mesih’in Ruhu ve O’nun sözünün öğretisiyle yönetilmelidir. İsrailliler tüm bayramlarına fakirleri, yabancıları ve hem tapınaktaki kâhinin yardımcısı, hem dini bir lider hem de hizmetkâr olan Levililer’i dâhil ederlerdi. Bunlar halkın misafirleri olarak kabul edilirlerdi ve her türlü sosyal ve dini kutlamalarda misafirperverliklerini göstermek ve hasta veya ihtiyaç içinde olanlarla nazikçe ilgilenmeleri için fırsatlardı. Biz de böylelerini evlerimizde misafir etmeliyiz. Böyle bir misafirperverlik hizmetkâr bir hemşireyi veya öğretmeni, yükü ağır olanı, çok çalışan anneyi veya zayıf ve yaşlıyı, çok sık olarak bir evsizi ve fakirlik ve umutsuzlukla mücadele edenleri ne kadar mutlu ve teşvik eder. “İsa kendisini yemeğe çağırmış olana da şöyle dedi: “Bir öğlen ya da akşam yemeği verdiğin zaman dostlarını, kardeşlerini, akrabalarını ve zengin komşularını çağırma. Yoksa onlar da seni çağırarak karşılık verirler. Ama ziyafet verdiğin zaman yoksulları, kötürümleri, sakatları, körleri çağır. Böylece mutlu olursun. Çünkü bunlar sana karşılık verecek durumda değildirler. Karşılığı sana, doğru kişiler dirildiği zaman verilecektir.” Luka 14:12-14. Bunlar üzerinize büyük bir yük getirmeyecek misafirlerdir. Onlara mükellef ve pahalı bir eğlence sunmanıza gerek olmayacaktır. Onlara gösteriş için çaba harcamanıza gerek yoktur. Güler yüzlü bir karşılamanın sıcaklığı, ateşinizin yanında bir yer, masanızda bir sandalye, dua saatinin bereketini paylaşma ayrıcalığı birçokları için göğün bir görüntüsü gibi olacaktır. Sempatimiz, benliğin sınırlarını ve aileyi çevreleyen duvarları aşmalıdır. Evlerini başkaları için bir bereket haline getirecekler için paha biçilmez fırsatlar var. Sosyal etki harika bir güçtür. Onu yakınlarımızdakilere yardım etmek için bir araç olarak kullanabiliriz.

EV HİZMETİ

| 291

Evlerimiz ayartma ile karşılaşan gençler için bir sığınak olmalıdır. Birçoğu orada yol ayrımında durmaktadır. Her etki, her izlenim, hem buradaki yaşamda hem de ahiret yaşamındaki kaderlerini belirleyen seçimleri belirlemektedir. Kötülük onları davet etmektedir. Onun odaları parlak ve çekici yapılmıştır. Her gelen için hoş bir karşılamaya sahiptir. Hepimizin etrafında evsiz gençler ve evleri faydasız, moral veren güçten yoksun olan birçokları vardır ve gençler kötülüğe kaymaktadırlar. Hemen kapılarımızın gölgelerinin dibinde yıkıma doğru gitmektedirler. Bu gençlerin kendilerine şefkatle uzanan bir ele ihtiyaçları vardır. Basitçe söylenen nazik sözler, basitçe bağışlanan küçük ilgiler ruhun üzerine toplanmış olan ayartma bulutlarını dağıtacaktır. Gökten gelen şefkatin gerçek ifadesi Mesih’in sözleri gibi hoş sözlere ve Mesih’in sevgisinin ruhunun basit ve yumuşak dokunuşuna ihtiyacı olan kalplerin kapılarını açma gücüne sahiptir. Eğer gençlere ilgi gösterirsek, onları evlerimize davet edersek ve onları neşeli ve yardımcı etkilerle sararsak adımlarını yukarı doğru çıkan patikaya doğru memnuniyetle çevirecek bir sürüsü vardır. Yaşamdaki Fırsatlar Buradaki zamanımız kısa. Bu dünyadan sadece bir kez geçebiliriz, fakat geçerken en iyi yaşamı yaşayalım. Çağrıldığımız işi yapmak için zenginliğe veya sosyal mevkiye veya büyük yeteneklere ihtiyaç yoktur. O nazik, özverili bir ruh ve sağlam bir kararlılık gerektirir. Sürekli olarak yanan bir kandil, her ne kadar küçük olsa da diğer birçok kandili yakmak için araç olabilir. Etki alanımız dar, yeteneklerimiz küçük, fırsatlarımız az, hünerlerimiz sınırlı görülebilir, fakat evimizdeki fırsatları sadık bir şekilde kullanırsak harika olasılıklar bizimdir. Eğer kalplerimizi ve evlerimiz yaşamın ilahi ilkelerine açarsak yaşam verici gücün akımları için kanallar haline geliriz. Evlerimizden şu an kuraklık ve kıtlık olan yerlere iyileştirme ırmakları akacak, oralara yaşam, güzellik ve verimlilik getirecektir.

29 EVİN KURUCULARI

A

dem’e Havva’yı yardımcı olarak veren Kişi’nin ilk mucizesi bir düğünde gerçekleşti. Arkadaşların ve akrabalarının birlikte sevindiği bir festival salonunda, Mesih halka hizmetine başladı. Böylece evliliği, Kendisinin kurduğu bir kurum olarak kabul ederek onayladı. Aileleri yetiştirmek için erkeğin ve kadının kutsal evlilik bağı ile bağlanmalarını, onur ile taçlandırılmış ailelerin üyeleri olarak yukarıdaki ailenin üyeleri gibi kabul edilmeleri gerektiğini buyurdu. Mesih evlilik bağını, Kendisi ve kurtarılanlar arasındaki birliğin sembolü haline getirerek onurlandırdı. Güvey Kendisidir; Onun seçilmiş olan kilisesi de gelindir, şöyle diyor, “Tepeden tırnağa güzelsin, aşkım, hiç kusurun yok.” Ezgiler Ezgisi 4:7. “Mesih kiliseyi sevip onun uğruna kendini feda etti ki kiliseyi suyla yıkayıp tanrısal sözle temizleyebilsin…öyle ki, üzerinde leke, buruşukluk ya da buna benzer bir şey olmasın. Aynı biçimde kocalar da karılarını sevmelidir.” Efesliler 5: 25-28. Aile bağı yeryüzündeki en yakın, en hassas ve en kutsal olanıdır. Bir bereket olması için tasarlandı. Ancak evlilik an-

294 |

ŞİFA HİZMETİ

laşmasına, Tanrı korkusunda ve sorumluluğunun bilincinde olarak akıllıca girenler için bir berekettir. Evliliği düşünenler, kurdukları evin karakterinin ve etkisinin ne olacağını düşünmelidir. Ebeveyn olduklarında, onlara kutsal bir güven teslim ediliyor. Çocuklarının bu dünyadaki refahı ve gelecek dünyadaki mutlulukları büyük ölçüde onlara bağlıdır. Büyük çapta, küçüklerinin aldığı fiziksel ve ahlaki niteliği belirlerler. Ayrıca toplumun durumu evin karakteri ile bağlantılıdır. Her bir ailenin etkisi onu yükseltmeye veya alçaltmaya yardım ediyor. Bir hayat arkadaşı seçimi, ebeveynlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ruhsal refahlarını en iyi şekilde koruyabilecek nitelikte olmalıdır—böyle olunca da hem ebeveynlerin hem çocukların başkalarını kutsamalarına ve Kurtarıcılarını onurlandırmalarına olanak sağlanacaktır. Genç erkek ve kadınlar evlilikle ilgili sorumlulukları üstlenmeden önce pratik yaşamda onları görevlerine ve yüklerine hazırlayacak nitelikte bir deneyime sahip olmalıdırlar. Erken evlilikler teşvik edilmemelidir. Evlilik kadar önemli ve böyle geniş kapsamlı sonuçlara dayalı bir ilişkiye yeterli hazırlık yapılmadan, üstelik zihinsel ve fiziksel güçler iyice gelişmeden aceleyle girilmemelidir. Taraflar dünyevî zenginliğe sahip olmayabilirler fakat çok daha büyük bereket olan sağlığa sahip olmalılar. Çoğu durumda, yaş farkları çok büyük olmamalıdır. Bu kuralın ihmal edilmesi, genç olanın sağlığına ciddi bir şekilde zarar verebilir. Ayrıca sıklıkla çocukların fiziksel ve zihinsel gücünü çalıyorlar. Yaşlı bir ebeveynden genç yaşamlarının talep ettiği ilgiyi ve arkadaşlığı alamazlar, ayrıca sevgiye ve rehberliğe en çok ihtiyaç duyuldukları anda annenin veya babanın ölümü ile bundan mahrum kalabilirler. Sadece Mesih’te bir evlilik bağı güvenli bir şekilde oluşturulabilir. İnsan sevgisi, en yakın bağlarını ilahi sevgiden almalıdır. Sadece Mesih’in hüküm sürdüğü yerde derin, gerçek, bencil olmayan bir sevgi olabilir.

EVİN KURUCUL ARI

| 295

Sevgi, İsa’dan aldığımız değerli bir armağandır. Saf ve kutsal sevgi bir duygu değil, bir prensiptir. Gerçek sevgiyle harekete geçirilenler, ne akılsız ne de kördürler. Kutsal Ruh tarafından öğretilen, Tanrı’yı mükemmel bir şekilde ve komşularını kendileri gibi severler. Evliliği düşünenlerin, her bir duyguyu tartmalarına ve hayat kaderlerini birleştirmeyi düşündükleri kişideki her karakterin gelişimini izlemelerine izin verin. Bir evlilik bağına doğru her adımın alçakgönüllülük, sadelik, samimiyet ve Tanrı’yı memnun etmek ve onurlandırmak için içten bir amaç ile karakterize olmasına izin verin. Evlilik hem bu dünyada hem de gelecek dünyada çiftin yaşamının kalan kısmını etkiler. Samimi bir Hıristiyan, Tanrı’nın onaylayamayacağı hiçbir plan yapmayacaktır. Tanrı’dan korkan ebeveynlerle kutsanmışsanız, onlara danışın. Onlara umutlarınızı ve planlarınızı açın, yaşam deneyimlerinin öğrettiği dersleri öğrenin ve birçok acıdan kurtulacaksınız. Her şeyden önce Mesih’i rehberiniz yapın. Sözünü dua ile çalışın. Böyle bir rehberlik altında, genç bir kadının sadece saf, erkeksi karakter özelliklerine sahip olan, çalışkan, hevesli ve dürüst, Tanrı’yı seven ve O’ndan korkan birini yaşam arkadaşı olarak kabul etmesine izin verin. Genç bir adamın, hayatın yükünden payını üstlenecek, etkisinin onu yüceltip geliştireceği ve sevgisi ile onu mutlu edecek birini seçmesine izin verin. “Sağduyulu kadın RAB’bin armağanıdır.” “Kocası ona yürekten güvenir ve kazancı eksilmez. Kadın ona kötülükle değil, yaşamı boyunca iyilikle karşılık verir.” “Ağzından bilgelik akar, dili iyilik öğütler. Ev halkının işlerini yönetir, tembellik nedir bilmez. Çocukları önünde ayağa kalkıp onu kutlar, kocası onu över. ‘Soylu işler yapan çok kadın var, ama sen hepsinden üstünsün’ der.” “İyi bir eş bulan iyilik bulur ve RAB’bin lütfuna erer.” Süleyman’ın Özdeyişleri 19:14; 31:11,12,26-29; 18:22. Ne kadar dikkatli ve akıllıca bir evlilik gerçekleşmiş olsa

296 |

ŞİFA HİZMETİ

da, evlilik töreni yapıldığında az sayıda çift tamamen birleşmiş olur. Evlilikte ikisinin gerçek birliği, izleyen yılların eseridir. Şaşkınlık ve bakım yükü ile yaşam yeni evli çiftle buluştuğunda, hayal gücünün sık sık evliliğe yatırım yaptığı romantizm ortadan kalkar. Karı koca, daha önceki ilişki süresince öğrenmeleri imkânsız olan karakterlerini şimdi öğrenir. Bu, deneyimlerindeki en kritik dönemdir. Gelecek yıllardaki mutlulukları ve faydaları, şimdi doğru bir yol izlemelerine bağlıdır. Çoğunlukla birbirlerinin var olduğunu bilmedikleri zayıflıkları ve kusurları fark ederler, ancak sevginin birleştirdiği kalpler de daha önce görülmemiş mükemmellikleri fark eder. Bırakın herkes kusurlardan ziyade mükemmellikleri keşfetmeye çalışsın. Çoğu zaman bizim kendi tutumumuz, etrafımızı saran atmosfer, birbirimize neyi açığa çıkaracağımızı belirler. Sevginin ifadesini bir zayıflık olarak gören birçok insan var ve başkalarını iten bir ilgisizlik besliyorlar. Bu ruh sempati akımını kontrol eder. Arkadaş canlısı ve cömert dürtüler bastırıldıkça, soluyorlar ve kalp ıssızlaşıyor ve soğuyor. Bu hataya dikkat etmeliyiz. Sevgi, ifade olmadan uzun süre var olamaz. Seninle bağlantılı birinin kalbi nezaket ve sempati arzusu için aç kalmasın. Zorluklar, tereddütler ve engeller ortaya çıksa da ne kocanın ne de eşinin birlikteliklerinin bir hata veya hayal kırıklığı olduğu düşüncesini barındırmasına izin vermeyin. Birbirlerine mümkün olan her şey olabileceklerini ortaya çıkarın. Eski ilgiye devam edin. Her şekilde yaşam savaşlarıyla mücadelede birbirinizi cesaretlendirin. Birbirinizin mutluluğunu geliştirmek için çalışın. Karşılıklı sevgi, hoşgörü olsun. O zaman evlilik, sevginin sonu olmak yerine, adeta sevginin başlangıcı gibi olacaktır. Gerçek dostluğun sıcaklığı, kalbi kalbe bağlayan sevgi, cennetin sevincinin bir habercisidir. Her ailenin etrafında, kırılmaması gereken kutsal bir çember vardır. Başka hiç kimsenin bu çemberin içine girme hakkı yoktur. Kocanın veya karısının sadece kendilerine ait olan

EVİN KURUCUL ARI

| 297

mahremiyeti başkaları ile paylaşmalarına izin verilmemelidir. Her biri sevgi istemekten çok versin. Kendinizde en mükemmel olanı geliştirin ve birbirinizdeki iyi nitelikleri tanımak için hızlı olun. Takdir edilme hissi harika bir teşvik ve memnuniyettir. Sempati ve saygı, kişiyi mükemmellik için çabalamaya teşvik eder ve sevgi, kaliteli hedefleri teşvik ettikçe artar. Ne kocası ne de karısı benliğini bir diğerininki ile birleştirmemelidir. Her birinin Tanrı ile kişisel bir ilişkisi vardır. Her biri O’na şunları sormalıdır, “Doğru olan nedir?” “Yanlış olan nedir?” “Hayatın amacını en iyi nasıl yerine getirebilirim?” Sevginizin zenginliğinin sizin için hayatını veren O’na doğru akmasına izin verin. Mesih’i her şeyde ilk, son ve en iyisi yapın. O’na olan sevginiz derinleşip güçlendikçe, birbirinize olan sevginiz arındırılıp güçlenecektir. Mesih’in bize karşı gösterdiği ruh, koca ile karısının birbirlerine karşı göstermeleri gereken ruhtur. “Mesih bizi nasıl sevdiyse,” “sevgi yolunda yürüyün.” “Kilise Mesih’e bağımlı olduğu gibi, kadınlar da her durumda kocalarına bağımlı olsunlar. Ey kocalar, Mesih kiliseyi nasıl sevip onun uğruna kendini feda ettiyse, siz de karılarınızı öyle sevin.” Efesliler 5:2, 24, 25. Ne koca ne de karısı diğeri üzerinde keyfi kontrol uygulamaya çalışmamalıdır. Birbirinizi isteklerinize teslim olmaya zorlamayın. Bunu yaparak birbirinizin sevgisini sürdüremezsiniz. Nazik, sabırlı, hoşgörülü, düşünceli ve saygılı olun. Tanrı’nın lütfu arayıcılığıyla evlilik yemininizde de yapacağınıza söz verdiğiniz gibi birbirinizi mutlu etmeyi başarabilirsiniz. Özverili Hizmette Mutluluk Ancak unutmayın ki mutluluğu kendi içinize kapanarak bulamazsınız, birbirinize sevginizi döktükçe tatmin olacaksınız. Etrafınızdakilerin mutluluğuna katkıda bulunmak için her fırsatı değerlendirin. Gerçek sevincin yalnızca özverili hizmette bulunabileceğini unutmayın.

298 |

ŞİFA HİZMETİ

Hoşgörü ve özveri, Mesih’te yeni hayatı yaşayan herkesin sözlerine ve eylemlerine dikkat eder. Kendinizi ve benciliğinizi yenmeye çabalayarak ve ihtiyacı olanlara hizmet ederek O’nun hayatını yaşamayı amaçladığınız zaman zafer üstüne zafer kazanacaksınız. Böylece etkiniz dünyayı kutsayacak. Erkek ve kadınlar, Mesih’i Yardımcıları yaparak onlar için olan Tanrı’nın amacına ulaşabilirler. İnsan bilgeliğinin yapamadığını, kendilerini O’na sevgi dolu bir güvenle verenler için O’nun lütfu tamamlayacaktır. Onun tasavvufu kalpleri göksel bağlarda birleştirebilir. Sevgi sadece tatlı ve pohpohlayıcı kelimelerin değiş tokuşu olmayacaktır. Cennetin dokuması, dünyanın dokumasına göre dokunabileceğinden sağlam, kumaşı ince ve daha sıkı dokumayla örülür. Sonuç hassas bir kumaş değildir fakat aşınmaya, sınanmaya ve denenmeye dayanacak bir dokudur. Dayanıklı bir sevginin altın bağlarında kalp kalbe bağlı olacaktır. Altından daha iyi olan huzurlu bir evdir, Yardımseverliğin geldiği yerler; Sevgi mabedi ve yaşam cenneti, Anne ya da kız kardeşi ya da karısı tarafından kutsanmış. Ev ne kadar alçakgönüllü olursa olsun, Ya da Cennet’in yargıları arayıcılığıyla üzüntü ile sınansın, Bereketler asla satın alınmadı veya satılmadı, Onlar altından daha iyidir. Anonim.

30 EV SEÇİMİ VE HAZIRLIKLARI

M

üjde, hayatın problemlerinin harika bir basitleştiricisidir. Onun öğretisi, kulak verilirse bazı kafa karıştıran şeyleri sadeleştirir ve bizi birçok hatadan kurtarır. Bize bir şeyleri gerçek değerleri ile değer biçmeyi ve en değerli, dayanacak şeylere de en çok emeği vermeyi öğretiyor. Bir ev seçme sorumluluğuna sahip olanlar için gerekli bir derstir. Kendilerinin, en yüksek amaçtan başka yöne çekilmelerine izin vermemeliler. Yeryüzündeki evlerinin, cennetteki evleri için bir sembol ve bir hazırlık olduğunu hatırlamalarına izin verin. Yaşam, ebeveyn ve çocuklarının Tanrı’nın konağında olan daha yüksek bir okula mezun olacağı bir eğitim okuludur. Bir evin yeri aranırken, bu amacın seçimi yönlendirmesine izin verin. Zenginlik arzusu, modanın dayatmaları veya toplumun gelenekleri tarafından kontrol edilmemelisiniz. Basitlik, saflık, sağlık ve gerçek değere en çok neyin eğilim göstereceğini düşünün. Şehirler bütün dünyada kötülüğün yuvalarıdır. Kötülüğün görüntüleri ve sesleri her tarafta. Şehvetin ve israfın ayartmala-

300 |

ŞİFA HİZMETİ

rı her yerde. Yolsuzluk ve suç eğilimleri durmadan yükseliyor. Her gün şiddetin kayıtlarını getiriyor–soygunlar, cinayetler, intiharlar ve ifade edilemez suçlar. Şehirlerdeki yaşam yanlış ve sahtedir. Para kazanmaya yönelik yoğun tutku, heyecan ve zevk arayışı, gösterişe olan susamışlık, lüks ve abartı, hepsi büyük halk kitleleri ile zihni hayatın gerçek amacından uzaklaştıran kuvvetlerdir. Binlerce kötülüğe kapıyı açıyorlar. Gençler üzerinde neredeyse karşı konulamaz bir güçleri vardır. Şehirlerde çocuklara ve gençlere saldıran en kurnaz ve tehlikeli ayartmalardan biri de haz sevdasıdır. Tatil günleri sayısızdır; bahis oyunları ve at yarışları binlercesini çekiyor, heyecan ve haz onları hayatın ciddi görevlerinden uzaklaştırıyor. Daha iyi kullanımlar için korunması gereken para eğlenceler için ziyan oluyor. Tekellerin çalışması ve işçi sendika ve grevlerin sonucu arayıcılığıyla şehirdeki yaşam koşulları gittikçe zorlaşıyor. Ciddi sorunlar önümüzde ve bir çok aile için şehirlerden taşınmak bir zorunluluk olacaktır. Şehirlerin fiziksel çevresi çoğunlukla sağlık için bir tehlikedir. Hastalık ile sürekli olan olası bir temas, tekrarlanan hava kirliliği, kirlenmiş su, kirli yiyecekler, kalabalık, karanlık, sağlıksız konutlar karşılaşılacak kötülüklerin bazılarıdır. İnsanların şehirlerde kalabalık olması, teraslarda ve evlerde toplanması Tanrı’nın amaçlarından değildir. Başlangıçta ilk ebeveynlerimizi, bugün bize keyif vermesini istediği güzel görünüm ve seslerin arasına yerleştirdi. Tanrı’nın orijinal planı ile ne kadar yakın uyum içinde olursak, bedenimizin, zihnimizin ve ruhumuzun sağlığını koruma şansımız o kadar artacaktır. Pahalı konutlar, gösterişli mobilyalar, gösteriş, lüks ve rahatlık, mutlu ve faydalı hayat için gerekli koşulları sağlamaz. İsa yeryüzüne, şimdiye kadar insanlar arasında yapılan en büyük işi tamamlamak için geldi. Bize hayatın en iyi koşullarını elde etmek için nasıl yaşamamız gerektiğini göstermek amacıyla

EV SEÇİMİ VE HAZIRLIKL ARI

| 301

Tanrı’nın elçisi olarak geldi. Sonsuz Baba tarafından Oğlu için seçilen koşullar nelerdir? Celile tepelerinde ıssız bir ev; dürüst, onurlu bir şekilde geçimini sağlayan bir hane; gösterişsiz bir hayat; zorluk ve yokluk ile günlük mücadele; fedakâr, tutumlu ve sabırlı sevindirici hizmet; annesinin yanında Kutsal Yazılarının açık tomarı ile çalışma saati; yeşil vadide şafak veya alacakaranlık sessizliği; doğanın kutsal hizmetleri; yaratılış ve öngörü çalışmaları; ruhun Tanrı ile birliği –bunlar İsa’nın çocukluk ve gençlik yıllarının koşulları ve imkânlarıydı. Her yaştan en iyi ve en soylu insanların büyük çoğunluğunda da böyledir. İbrahim, Yakup, Yusuf, Musa, Davut ve Elişa’nın geçmişini okuyun. Güven ve sorumluluk görevlerini en yakışır bir şekilde tamamlayan, dünyayı kalkındırmak için en yararlı etkiyi sağlayan insanların hayatlarını çalışın. Bunların çoğu kır evlerinde yetiştirildi. Lüks hakkında çok az bilgileri vardı. Gençliklerini eğlence içinde geçirmiyorlardı. Birçoğu yoksulluk ve zorluk ile mücadele etmek zorunda kaldı. Erkenden çalışmayı öğrendiler ve açık havadaki aktif hayatları yeteneklerine güç ve esneklik verdi. Kendi kaynaklarına bağlı olmaya zorlanarak zorluklarla mücadele etmekle engellerin üstesinden gelmeyi öğrendiler ve cesaret ve sabrı kazandılar. Özgüven ve irade derslerini öğrendiler. Kötü arkadaşlıklardan büyük ölçüde korunmaktan, doğal zevkler ve erdemli dostluklardan memnundular. Zevklerinde sade ve alışkanlıklarında ılımanlardı. İlke ile yönetilerek saf, güçlü ve temiz büyüdüler. Mesleklerine çağırıldıklarında, ona fiziksel ve zihinsel gücünü, ruhun neşesini, planlama ve uygulama yeteneğini ve günaha direnme azmini koymaları onları dünyada iyilik için gerçek güç haline getirdi. Çocuklarınıza herhangi bir servetten daha iyi olan sağlıklı bir beden, sağlıklı bir zihin ve asil bir karakter armağan edin. Hayatın gerçek başarısını neyin oluşturduğunu anlayan kişiler, çok geçmeden bilgili olurlar. Bir ev seçiminde hayatın en iyi şeylerini göz önünde bulundurun.

302 |

ŞİFA HİZMETİ

Sadece insanların eserlerinin görülebildiği, manzaralar ve seslerin sıklıkla günahkâr düşünceleri önerdiği, hengâme ile kargaşanın yorgunluk ve endişeyi getirdiği yerde yaşamak yerine Tanrı’nın işlerine bakabileceğiniz bir yere gidin. Ruhun huzurunu doğanın güzelliğinde, sessizliğinde ve sükunetinde arayın. Gözün yeşil alanlar, korular ve tepeler üzerinde durmasına izin verin. Şehrin toz ve dumanından etkilenmeyen mavi gökyüzüne bakın ve cennetin canlandırıcı havasını soluyun. Şehir hayatının dikkat dağıtıcılığı ve aşırılığından ayrı olarak çocuklarınıza arkadaşlık edebileceğiniz, Tanrı’yı işleri arayıcılığıyla öğrenmeyi öğretebileceğiniz ve onları dürüstlük ile faydalılık yaşamına yetiştirebileceğiniz bir yere gidin. Mobilyada Sadelik Yapay alışkınlıklarımız bizi birçok nimet ve mutluluktan mahrum bırakır, ayrıca en faydalı hayatı yaşayabilmemiz için bizi elverişsiz kılar. Gösterişli ve pahalı mobilyalar sadece para değil ancak bin kat daha değerli olan bir şeyin israfıdır. Eve ağır bir bakım, emek ve karışıklık yükü getiriyor. Kaynakların sınırlı olduğu ve ev işlerinin esas olarak anneye dayandığı birçok evde bile koşullar nelerdir? En iyi odalar, oturanların olanaklarının ötesinde bir tarzda döşenmiş ve kullanışlılık ile rahatlık için uygun değildir. Pahalı halılar, özenle oyulmuş ve zarif döşemeli mobilyalar ve narin perdelikler var. Masalar, şömineler ve mevcut diğer tüm alanlar süslerle doludur ve duvarlar insanı usandırana kadar resimlerle kaplıdır. Üstelik tüm bunları düzenli tutmak ve tozdan arındırmak için ne kadar uğraş gerekiyor! Bu iş ve ailenin diğer yapay alışkanlıkları olarak modaya uyması, ev hanımlarının bitmeyen uğraşını gerektiriyor. Birçok evde eş ve annenin okumaya, kendini iyi bilgilendirmeye, kocasına eşlik etmeye, çocuklarının gelişmekte olan zihinleriyle iletişimde kalmaya zamanları yoktur. Değerli Kurtarıcı’nın yakın ve sevgili bir arkadaş olması için zaman

EV SEÇİMİ VE HAZIRLIKL ARI

| 303

ya da yer yoktur. Yavaş yavaş ev halkının önemsiz bir kölesi haline geliyor, gücü, zamanı ve ilgisi kullanılarak mahvolan şeylerle emiliyor. Kendini evinde neredeyse bir yabancı olarak bulmaya uyandığında çok geçtir. Sevdiklerine daha sonraki yaşamı tesir etmek için değerli fırsatlar gelişemedi ve şimdi sonsuza dek yok oldu. Ev kadınları daha akıllıca bir plan ile yaşamaya karar versinler. Güzel bir ev yapmak ilk amacınız olsun. İşçiliği hafifletecek, sağlık ve konforu teşvik edecek olanakları sağladığınızdan emin olun. Mesih’in bize karşılamamızı söylediği misafirlerin ağırlanmasını planlayın. Ayrıca şöyle diyor, “Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.” Matta 25:40. Evinizi sade ve basit, kolayca taşınabilecek, kolayca temiz tutulabilecek ve büyük bir masraf olmadan değiştirilebilecek şeyler ile donatın. Eğer sevgi ve memnuniyet varsa, iyi bir stil kullanarak çok basit bir evi çekici ve davetkâr bir hale getirebilirsiniz. Güzel Çevre Tanrı güzeli sever. Yeryüzünü ve cenneti güzellik ile giydirdi ve yaptığı şeylerde çocuklarının keyfini bir Baba’nın sevinci ile izliyor. Evlerimizi doğal şeylerin güzelliği ile kuşatmamızı istiyor. Kırsalda yaşayanların hemen hemen hepsi, her ne kadar fakir olsalar da, evlerinin etrafında yeşil çimenlere, gölge yapan birkaç ağaca, çiçekli çalılıklara veya hoş kokulu çiçeklere sahip olabilirler. Bunlar ev halkına herhangi bir suni süslemenin verebileceğinden çok daha fazla mutluluk vereceklerdir. Ev yaşamına yumuşatıcı, arıtıcı bir etki getirecek, doğa sevgisini güçlendirecek ve ev halkını birbirlerine ve Tanrı’ya daha yakın hale getireceklerdir.

31 ANNE

E

beveynleri neyse çocukları da büyük ölçüde öyle olacaktır. Ebeveynlerin fiziksel durumları, huyları ve istekleri, zihinsel ve ahlakî eğilimleri, az ya da çok çocuklarında tekrarlanıyor. Ebeveynlerin daha kaliteli hedefleri, daha yüksek zihinsel ve ruhsal yetenekleri ve daha gelişmiş fiziksel güçleri oldukça, çocuklarına verdikleri hayat donanımları daha iyi olacaktır. Ebeveynler kendi içlerinde en iyisini geliştirerek toplumu şekillendirecek ve gelecek nesilleri kalkındıracak etkiyi ortaya koyuyorlar. Babalar ve annelerin sorumluluklarını anlamaları gerekir. Dünya gençlerin ayakları için tuzaklarla doludur. Kalabalıklar bencil ve şehvetli zevk hayatı tarafından cezbedilir. Gizli tehlikeleri ya da onlara mutluluk yolu gibi görünen yolun korkutucu sonunu fark edemezler. Arzu ve tutku bağımlılığı arayıcılığıyla enerjileri harcanıyor ve milyonları bu dünya ve gelecek dünya için mahvoluyor. Ebeveynler, çocuklarının bu ayartmalarla karşılaşması gerektiğini hatırlamalıdır. Çocuğun doğumundan önce bile, kötülüğe karşı savaşı başarılı kılacak hazırlıklara başlanmalıdır. Sorumluluk özellikle anneye dayalı oluyor. O, hayat veren

306 |

ŞİFA HİZMETİ

kanıyla çocuğunu besleyen, zihni ve karakteri şekillendirmeye yönelik zihinsel ve ruhsal etkileri verendir. İmanca güçlü bir şekilde “kralın fermanından korkmayan” (İbraniler 11:23) İbrani anne Yokevet’ti. Ondan İsrail’in kurtarıcısı Musa doğdu. Cennetin yol gösterdiği çocuğu, dürüst yargıcı, İsrail’in kutsal okullarının kurucusu olan Samuel’i doğuran, dua, özveri ve göksel ilhamın kadını Hanna’ydı. Kurtarıcı’nın müjdecisi Yahya’nın annesi, Nasıralı Meryem’in akrabası ve arkadaşı Elizabet’ti. Ilımanlık ve İrade Gücü Bir annenin hayat alışkanlıklarını nasıl dikkatlice koruması gerektiği Kutsal Yazılarda öğretilmiştir. Rab Şimşon’u İsrail’in kurtarıcısı olarak yükselttiğinde “Rab’bin meleği”, annenin alışkanlıkları ve aynı zamanda da çocuğun bakımı ile alakalı anneye gözüktü. “Asmanın ürününden üretilen hiçbir şey yemesin, şarap ve içki içmesin. Murdar bir şey yemesin” dedi. Hakimler 13:13, 7. Birçok ebeveyn, doğum öncesi etkilere çok az önem veriyor ancak gök bunu takdir etmiyor. Tanrı’nın bir meleği tarafından gönderilen ve iki kez büyük bir ciddiyetle verilen mesaj bu konunun çok dikkatli bir şekilde ilgimizi hak ettiğini gösterir. İbrani anneye söylenen sözler ile Tanrı her çağdaki annelere konuşuyor. Melek, “Dikkatli olsun,” dedi; “Ona buyurduğum her şeye uysun”. Çocuğun refahı annenin alışkanlıkları ile etkilenir. Onun arzuları ve hırsları ilkeler ile kontrol edilmelidir. Tanrı’nın ona çocuk verme amacını yerine getirecekse, kaçınacak, karşı koyacak bir şeyi var. Eğer çocuğu doğmadan önce vurdumduymaz, bencil, sabırsız ve zor beğenen biri ise bu karakterler çocuğun huyuna yansıyacaktır. Böylece pek çok çocuk doğuştan gelen bir hak olarak neredeyse yenilemez bir kötülük eğilimi almıştır. Ancak eğer anne değişmez bir şekilde doğru ilkelere bağlı kalırlarsa, ılımlı ve özveriliyse, kibar, nazik ve bencil değilse,

ANNE

| 307

çocuğuna da aynı değerli karakter özelliklerini verebilir. Annenin şarabı kullanmasını yasaklayan buyruk çok açıktı. Arzusunu gidermek için alınmış sert içkinin her damlası çocuğun fiziksel, zihinsel ve ahlaki sağlığını tehlikeye atıyor ve Yaratıcı’sına karşı doğrudan bir günahtır. Birçok rehber, annenin her isteğinin yerine getirilmesi gerektiğini ileri sürüyor; ne kadar zararlı olursa olsun herhangi bir yiyecek isterse, iştahına özgürce teslim olmalıdır. Böyle bir tavsiye yanlış ve zararlıdır. Hiçbir durumda annenin fiziksel ihtiyaçları ihmal edilmemelidir. İki hayat ona bağlı; isteklerine dikkatle kulak verilmeli, ihtiyaçları cömertçe karşılanmalıdır. Fakat o şu anda, diyette ve diğer her alanda fiziksel ve zihinsel gücü zayıflatan her şeyden kaçınmalıdır. Tanrı’nın emri ile kendini kontrol etmenin en ciddi yükümlülüğü altına alındı. Fazla Çalışmak Annenin gücüne itinayla değer verilmeli. Gücünü yorucu işlerde kullanmak yerine sorumluluğu azaltılmalıdır. Çoğunlukla koca ve baba, ailesinin refahı için anlaması gereken fiziksel kuralları bilmez. Geçim mücadelesi içine çekilerek veya servet kazanmaya kararlı olarak, bakım ve kafa karıştıran şeylerin baskısı altında olan eş ve annenin en hassas döneminde gücüne aşırı yüklenmesine izin verilirse, mecalsizlik ve hastalık ortaya çıkabilir. Pek çok koca ve baba, sadık bir çobanın dikkatinden faydalı bir ders alabilir. Yakup’un hızlı ve zor bir yolculuğu üstlenmesi teşvik edildiğinde, şöyle cevap verdi: ‘Efendim, bilirsin, çocuklar narindir’ dedi, ‘Yanımdaki koyunların, sığırların yavruları var. Hayvanları bir gün daha yürümeye zorlarsak hepsi ölür. Efendim, lütfen sen kulunun önünden git. Ben hayvanlarla çocuklara ayak uydurarak yavaş yavaş geleceğim.” Yaratılış 33:13,14. Hayatın yorucu yolunda, kocanın ve babanın yol arkadaşının dayanabileceği şekilde ‘yavaşça ilerlemesine’ izin verin. Dünyanın zenginlik ve güç için sabırsız koşuşturması arasın-

308 |

ŞİFA HİZMETİ

da, yanında yürümesi için çağırdığını rahatlatmak ve desteklemek amacıyla yavaşlamayı öğrenmesine izin verin. Neşe Anne neşeli, memnun, mutlu bir eğilim geliştirmelidir. Bu yöndeki her çaba, çocuklarının hem fiziksel refahı hem de ahlaki karakteri açısından bol miktarda geri ödenecektir. Neşeli bir ruh, ailesinin mutluluğunu artıracak ve çok büyük ölçüde kendi sağlığını iyileştirecektir. Bırakın koca karısına şefkati ve bitmeyen sevgisi ile yardım etsin. Hayat dolu ve mutlu kalarak evin güneş ışığı olmasını istiyorsa, yükünü taşımasına yardım etsin. Kocasının şefkati ve sevgi dolu nezaketi, karısı için değerli bir teşvik olacak ve verdiği mutluluk, kendi yüreğine neşe ve huzur getirecektir. Somurtkan, bencil ve küstah olan koca ve baba sadece kendisi mutsuz değildir, evinde yaşayan herkesi hüzünlendirir. Karısını moralsiz ve hasta, çocuklarının kendi sevimsiz huyu ile bozulduğunu görerek cevabını alacaktır. Eğer anne sahip olması gereken bakım ve rahatlıktan mahrum kalırsa, aşırı çalışma veya endişe ve hüzün yoluyla gücünü tüketmesine izin verilirse, çocukları miras almaları gereken güç, zihinsel uyum yeteneği ve neşeli bir canlılıktan mahrum kalacaklardır. Annenin hayatını parlak ve neşeli kılmak, onu arzulardan, yorucu işten ve bunaltıcı dertlerden korumak daha iyi olacaktır, böylece çocuklar iyi karakterler miras alabilir ve kendi kuvvetli güçleri ile hayatlarında mücadele edebilirler. Çocukları için Tanrı’nın yerinde olan babalara ve annelere verilen onur ve sorumluluk çok büyüktür. Karakterleri, günlük yaşamları, eğitim yöntemleri küçüklere O’nun sözlerini yorumlayacak. Onların etkisi, çocuğun Rab’bin sözlerine olan güvenini ya kazanacak ya da reddedecek. Çocuk Eğitiminde Ebeveynlerin Ayrıcalığı Tanrı’nın vaatleri ve emirleri çocuklarında şükran ve saygı-

ANNE

| 309

yı uyandırsın diye, yaşamları kutsallığın gerçek bir yansıması olan ebeveynlere ne mutlu. Sevecenliği, adaleti ve sabrı ile çocuklarına Tanrı’nın sevgisini, adaletini ve sabrını yansıtan, çocuklarına onları sevmeyi, güvenmeyi ve itaat etmeyi öğreterek Cennetteki Babalarını sevmeyi, güvenmeyi ve itaat etmeyi öğreten ebeveynlere ne mutlu. Çocuklarına böyle bir armağan veren ebeveynler, onlara tüm çağların servetinden daha değerli bir hazine –sonsuzluk kadar kalıcı bir hazine bahşetti. Bakımları kendisine adanmış çocuklarda, her annenin Tanrı’dan aldığı kutsal bir görevi vardır. ‘Bu oğlu, bu kızı al,’ diyor, ‘Onu Benim için eğit; sonsuza dek Rab’bin sarayında parlayabilmesi için ona sarayın benzerliğinde parlak bir karakter ver.’ Sıklıkla annenin işi ona önemsiz bir hizmet gibi görünüyor. İşi nadiren takdir ediliyor. Diğerleri onun birçok endişesini ve yükünü çok az biliyor. Günleri, hepsi sabırlı çaba, irade gücü, incelik, bilgelik ve fedakâr sevgi isteyen bir dizi görevle dolu, yine de yaptıklarından büyük bir başarı olarak övünemiyor. Sadece evdeki işlerin sorunsuz çalışmasını sağladı. Çoğunlukla yorgun ve şaşkın, çocuklarla nazikçe konuşmaya, onları meşgul ve mutlu etmeye ve küçük ayaklarını doğru yolda yönlendirmeye çalıştı. Hiçbir şey başaramadığını hissediyor. Fakat öyle değil. Göksel melekler, her gün taşıdığı yükleri fark ederek, bitkin anneyi izlerler. Adı dünyada duyulmamış olabilir ama Kuzu’nun yaşam kitabında yazılıdır. Annenin İmkânı Tanrı yukarıdadır ve tahtından gelen ışık ile görkem, çocuklarına kötülüğün etkisine direnmelerini öğretmeye çalışan sadık annenin üzerindedir. Başka hiçbir iş onun önemine eşit olamaz. Görevi bir sanatçı gibi tuvalin üzerine bir güzellik şekli çizmek ya da bir heykeltıraş gibi mermerden yontmak değildir. Görevi bir yazar gibi asil bir düşünceyi gücün kelimeleri ile somutlaştırmak ya da bir müzisyen gibi güzel bir duyguyu

310 |

ŞİFA HİZMETİ

ezgi ile göstermek değildir. Görevi Tanrı’nın yardımıyla bir insan ruhunda kutsallığın benzerliğini geliştirmektir. Bunu takdir eden anne, imkânlarını paha biçilemez olarak değerlendirecektir. Kendi karakteri ve eğitim yöntemleriyle, çocuklarının önüne en yüksek ideali sunmaya çalışacaktır. İçtenlikle, sabırla, cesaretle, çocuklarını eğitirken zihnin en yüksek güçlerini doğru bir şekilde kullanabilmesi için kendi yeteneklerini geliştirmeye çalışacaktır. Her adımda içtenlikle soracaktır, “Tanrı ne dedi?” Özenle O’nun Sözünü çalışacaktır. Gözlerini Mesih üzerinde sabitleyecek böylece günlük deneyimleri mütevazi bakım ve sorumluluk döngüsünde gerçek Yaşamın gerçek bir yansıması olabilir.

32 ÇOCUK

S

adece annenin alışkanlıkları değil, aynı zamanda çocuğun eğitimi de meleğin İbrani ebeveynlerine verdiği talimatta yer alıyordu. Sadece Şimşon’un, İsrail’i kurtaracak çocuğun doğumunda iyi bir mirasa sahip olması yeterli değildi. Bunu dikkatli bir eğitim takip etmeliydi. Bebeklikten itibaren sıkı ölçülülük alışkanlıkları için eğitiliyordu. Vaftizci Yahya için de benzer talimatlar verildi. Çocuğun doğumundan önce cennetten babaya gönderilen mesaj şöyleydi: “Sevinip coşacaksın. Birçokları da onun doğumuna sevinecek. O, Rab’bin gözünde büyük olacak. Hiç şarap ve içki içmeyecek; daha annesinin rahmindeyken Kutsal Ruh’la dolacak.” Luka 1: 14, 15. Kurtarıcı, cennetin kayıtlarında olan saygın adamlardan hiç kimsenin Vaftizci Yahya’dan daha büyük olmadığını söyledi. Kendisine adanmış görev sadece fiziksel enerji ve dayanıklılığı değil, aynı zamanda zihnin ve ruhun en yüksek niteliklerini gerektiriyordu. Bu iş için doğru fiziksel eğitim o kadar önemliydi ki cennetteki en yüksek melek bir talimat mesajı ile çocuğun ebeveynlerine gönderildi. İbrani çocuklarla ilgili verilen talimatlar bize çocuğun fi-

312 |

ŞİFA HİZMETİ

ziksel sağlığını etkileyen hiçbir şeyin ihmal edilmemesi gerektiğini öğretir. Hiçbir şey önemsiz değildir. Vücudun sağlığını etkileyen her etkinin zihin ve karakter üzerinde etkisi vardır. Hiçbir şey çocukların erken eğitiminden daha önemli değildir. Bebeklik ve çocukluk yıllarında öğrenilen dersler, oluşan alışkanlıklar, yıllar sonra verilen tüm talimat ve eğitimden daha fazla karakterin oluşumu ve yaşamın yönü ile ilgilidir. Ebeveynlerin bunu dikkate alması gerekir. Çocukların bakımı ve eğitiminin temelini oluşturan ilkeleri anlamalıdırlar. Onları fiziksel, zihinsel ve ahlaki sağlık içinde yetiştirebilmelidirler. Ebeveynler doğanın kanunlarını öğrenmelidirler. İnsan vücudunun yapısı ile tanışmalıdırlar. Çeşitli organların işlevlerini, ilişkilerini ve bağlılıklarını anlamaları gerekir. Zihnin fiziksel güçlerle ilişkisini ve her birinin sağlıklı eylemi için gerekli koşulları incelemelidirler. Böyle bir hazırlık yapmadan ebeveynliğin sorumluluklarını üstlenmek günahtır. Bugün en medeni ve ayrıcalıklı topraklarda bile var olan ölüm, hastalık ve yozlaşma altında yatan nedenler çok az düşünülüyor. İnsan ırkı kötüye gidiyor. Üçte birden fazlası bebeklik çağında ölüyor; [1905’te yazıldığı zaman bebek ölümleri ile ilgili ifade doğruydu. Bununla birlikte, modern tıp ve uygun çocuk bakımı, bebeklik ve çocukluk dönemindeki ölüm oranını büyük ölçüde azaltmıştır–Yayıncılar] Erkeklik ve kadınlığa ulaşanların büyük çoğunluğu bir şekilde hastalıktan mustarip ve çok azı insan yaşamının sınırına ulaşıyor. Irka sefalet ve yıkım getiren kötülüklerin çoğu önlenebilir ve bunlarla başa çıkma gücü büyük ölçüde ebeveynlere aittir. Küçük çocukları ölümle ortadan kaldıran, “gizemli bir kader” değildir. Tanrı onların ölmelerini istemiyor. Onları burada ve bundan sonra cennette yararlı olmaları amacıyla eğitilmeleri için ebeveynlere veriyor. Anne ve babaların çocuklarına iyi bir miras vermek için ellerinden geleni yapmaları ve daha sonra doğru yöntemle doğumlarının yanlış koşullarını düzeltmeye çalışmaları, dünyanın görebileceği ne güzel bir değişim!

ÇOCUK

| 313

Bebeklerin Bakımı Çocuğun hayatı ne kadar sessiz ve sakin olursa, fiziksel ve zihinsel gelişimi o kadar iyi olur. Anne her zaman sessiz, sakin ve kendine hâkim olmaya çalışmalıdır. Birçok bebek gergin telaşa son derece duyarlıdır ve annenin nazik ve sakin tavırları çocuğun üzerinde tarifsiz faydası olan yatıştırıcı bir etkiye neden olacaktır. Bebekler sıcağa ihtiyaç duyuyor fakat onları aşırı ısıtılmış odalarda tutarak, temiz havadan büyük bir ölçüde mahrum ederek, ciddi bir hata yapılıyor. Bebek uyuyorken yüzünü örtme uygulaması, serbest solunumu engellediği için zararlıdır. Bebek, sistemini zehirlemeye veya güçsüzleştirmeye eğilimi olan bütün etkilerden uzak tutulmalıdır. En dikkatli bakım, her şeyin düzenli ve temiz tutulmasıdır. Küçükleri ani ve çok büyük sıcaklık değişimlerinden korumak gerekliyken, uyuyorken veya uyanıkken, gündüz veya gece, temiz ve canlandırıcı bir havayı soluduklarından emin olunmalıdır. Bebeğin elbise dolabı hazırlanırken uygun, rahat ve sağlıklı olmaları, modanın veya hayranlığa yol açacak bir arzunun üzerinde tutulmalıdır. Anne zamanını süse ve güzel elbiseleri yapmak için ince el işleriyle harcamamalıdır, böylece kendisini gereksiz işler ile yorarak kendi sağlığını ve çocuğun sağlığını harcamayacak. Dinlenmeye ve keyifli bir egzersize ihtiyaç duyduğu bir zamanda gözleri ve sinirlerini ciddi şekilde yoran dikişler yapmamalıdır. Kendisinden istenileni karşılayabilmek için gücüne değer verme yükümlülüğünün farkına varmalıdır. Eğer çocuğun elbisesi sıcaklığı, korumayı ve rahatlığı birleştiriyorsa, tahriş ve huzursuzluğun başlıca nedenlerinden biri ortadan kalkacaktır. Küçüğün sağlığı daha iyi olacak ve anne çocuğun bakımını gücüne ve zamanına çok ağır bir yük olarak bulmayacak. Sıkı sargı veya kundak, kalp ve akciğerlerin hareketlerini engeller ve bunlardan kaçınılmalıdır. Vücudun hiçbir bölümü hiçbir zaman herhangi bir organı sıkıştıran veya hareket özgürlüğünü kısıtlayan giysiler tarafından rahatsız edilmeme-

314 |

ŞİFA HİZMETİ

lidir. Bütün çocukların giysileri, bağımsız ve doğrudan bir solunuma izin verecek kadar bol olmalı ve omuzları onun ağırlığını destekleyecek şekilde düzenlenmelidir. Bazı ülkelerde küçük çocukların omuzları ile kol ve bacaklarını çıplak bırakma geleneği halâ devam etmektedir. Bu gelenek çok şiddetli bir şekilde kınanmalıdır. Kan dolaşımı merkezinden uzak olan kol ve bacaklar, vücudun diğer bölgelerine göre daha fazla koruma gerektirir. Kanı el ve ayaklara taşıyan arterler büyüktür ve sıcaklık ile beslenmeye yetecek miktarda kan sağlar. Ancak kol ve bacaklar korunmasız bırakıldığında veya yetersiz giydirildiğinde, arterler ve damarlar kasılır, vücudun hassas kısımları soğur ve kan dolaşımı engellenir. Büyüyen çocuklarda fiziksel yapıyı mükemmelleştirmek için doğanın tüm güçleri her türlü avantaja ihtiyaç duyar. Kollar ve bacaklar yeterince korunmuyorsa, çocuklar ve özellikle kızların hava ılık olmadığı sürece dışarı çıkmasına izin verilmez. Böylece soğuktan korktukları için içeride tutulurlar. Ancak çocuklar iyi giydirilirse, açık havada yazın veya kışın özgürce egzersiz yapmaları onlara fayda sağlayacaktır. Erkek ve kız çocuklarını sağlıklı, zinde tutmak isteyen anneler, onları uygun bir şekilde giydirmeli ve her türlü makul hava koşulunda açık havada daha fazla olmaya teşvik etmelidir. Gelenekleri görmezden gelmek ve çocukları sağlık açısından uygun giydirmek ve eğitmek çaba gerektirebilir, ancak sonuç çabanın karşılığını fazlasıyla ödeyecektir. Çocuğun Beslenmesi Bebek için en iyi besin, doğanın sağladığı besindir. Bundan gereksiz yere mahrum bırakılmamalıdır. Bir annenin, rahatlığı veya sosyal zevki uğruna, kendisini küçüğünü emzirmenin hassas sorumluluğundan azat etmesi kalpsizliktir. Çocuğunun bir başkası tarafından beslenmesine izin veren anne, sonucun ne olabileceğini iyi düşünmelidir. Sütanne, bir dereceye kadar kendi huy ve mizacını emzirdiği çocuğa verir.

ÇOCUK

| 315

Çocukları doğru beslenme alışkanlıkları konusunda eğitmenin önemi fazla tahmin edilmez. Küçüklerin, yemek için yaşamadıklarını ancak yaşamak için yediklerini öğrenmeleri gerekir. Eğitim, bebek annesinin kucağındayken başlamalıdır. Çocuğa sadece düzenli aralıklarla ve büyüdükçe daha az sıklıkla yiyecek verilmelidir. Sindiremediği tatlılar veya büyüklerin yiyecekleri verilmemelidir. Bebeklerin beslenmelerindeki özen ve düzen sadece sağlıklarını geliştirmeyecek veya onları sessiz ve tatlı huylu yapmayacak aynı zamanda sonraki yıllarda onlara bir bereket olacak alışkanlıkların temelini de atacaktır. Çocuklar bebeklikten çıktıkça, zevklerini ve arzularını eğitirken hala büyük özen gösterilmelidir. Çoğu zaman, sağlığı hesaba katmayarak seçtiklerini istedikleri zaman yemelerine izin verilir. Sık sık sağlıksız lezzetler için boşa harcanan emek ve paralar, gençleri hayattaki en büyük amacın ve en fazla mutluluk veren şeyin iştahı memnun edebilmek olduğunu düşünmelerine neden olur. Bu eğitimin sonucu oburluktur, ardından hastalık gelir ve bunu genellikle zehirli ilaçlarla dozajlama izler. Ebeveynler çocuklarının iştahını eğitmeli ve sağlıksız yiyeceklerin kullanılmasına izin vermemelidir. Ancak diyeti düzenleme çabası içinde, çocuklardan tatsız olanı yemelerini veya gereğinden fazla yemelerini istemekte hata yapmamaya dikkat etmelidirler. Çocukların hakları vardır, tercihleri vardır ve bu tercihler makul olduğunda bunlara saygı duyulmalıdır. Yemekte düzenlilik dikkatle izlenmelidir. Öğün aralarında hiçbir şey yenmemelidir –şekerlemeler, kuruyemişler, meyveler veya herhangi bir yiyecek olmaz. Beslenmedeki düzensizlikler, sağlığa ve neşeye zarar verecek şekilde sindirim organlarının sağlıklı yapısını bozar. Çocuklar masaya geldiklerinde sağlıklı yemeğin tadını beğenmezler; iştahları onlar için zararlı olana istek duyar. Çocuklarının arzularını sağlık ve mutluluk huyları pahasına tatmin eden anneler, türeyip meyve verecek kötülük

316 |

ŞİFA HİZMETİ

tohumlarını ekiyorlar. Rahatına düşkünlük küçüklerin büyümesiyle büyür ve hem zihinsel hem de fiziksel güç feda edilir. Bu işi yapan anneler ektikleri tohumu acıyla biçerler. Çocuklarının, toplumda veya evde asil ve yararlı bir rol oynamaya uygun olmayan bir zihin ve karakterle büyüdüklerini görürler. Ruhsal, zihinsel ve fiziksel güçler sağlıksız yiyeceklerin etkisi altında acı çeker. Vicdan duyarsız hale gelir ve iyi izlenimlere yatkınlık bozulur. Çocuklara iştahı kontrol etmek ve sağlık açısından uygun yemeleri öğretilirken, yalnızca onlara zarar verecek olanı reddettiklerini açıkça belirtiniz. Daha iyi şeyler için acı verici şeylerden vazgeçerler. Masa, Tanrı’nın cömertçe verdiği iyi şeylerle sağlandığı için davetkâr ve çekici hale getirilsin. Yemek zamanını neşeli ve mutlu bir zaman haline getirin. Tanrı’nın armağanlarından zevk alırken, Verene minnettar bir övgü ile karşılık verelim. Hasta Çocukların Bakımı Çoğu durumda çocuğun hastalığı yönetimdeki hatalardan dolayı ortaya çıkabilir. Yeme düzensizlikleri, akşamları hava soğukken yetersiz giyinme, kanın sağlıklı dolaşımını devam ettirmek için hareketli egzersiz eksikliği veya arındırması için hava miktarının eksikliği sorunun nedeni olabilir. Ebeveynler hastalığın nedenlerini bulup yanlış koşullara en kısa sürede çare bulsunlar. Bütün ebeveynler, hastalığın bakımı, önlenmesi ve hatta tedavisi ile ilgili birçok şey öğrenme gücüne sahiptir. Özellikle annenin, aile içindeki basit hastalık sorunları için ne yapılması gerektiğini bilmesi gereklidir. Hasta çocuğuna nasıl bakılacağını bilmeli. Sevgisi ve anlayışı, bir yabancının eline pek güvenilemeyecek hizmetleri yerine getirmesi için ona uymalıdır. Fizyoloji Çalışması Ebeveynler, çocuklarının ilgisini insan vücudunun incelen-

ÇOCUK

| 317

mesine erkenden çekmeli ve onlara vücut organlarının nasıl çalıştığına dair basit ilkeler öğretmelidir. Onlara fiziksel, zihinsel ve ruhsal güçlerini nasıl koruyabileceklerini ve armağanlarını nasıl kullanabileceklerini öğretin, böylece yaşamları birbirlerinin hayatlarına bereket getirebilir ve Tanrı’yı onurlandırabilir. Bu bilgi gençler için paha biçilmezdir. Onlar için hayatı ve sağlığı ilgilendiren konularda eğitim okullarda öğretilen birçok fen bilimleri bilgisinden daha önemlidir. Ebeveynler toplumdan çok çocukları için yaşamalıdır. Sağlık konularını inceleyin ve bilginizi pratik bir şekilde kullanın. Çocuklarınıza sebepten sonuca mantık yürütmeyi öğretin. Onlara sağlık ve mutluluk istiyorlarsa doğa kanunlarına uymaları gerektiğini öğretin. İstediğiniz kadar hızlı gelişme görmeseniz de cesaretiniz kırılmasın, sabırla ve ısrarla işinize devam edin. Bebekliğinden itibaren, çocuklarınıza özveriyi ve özdenetimi öğretin. Onlara doğanın güzelliklerinden zevk almayı ve yararlı aktiviteler ile bedenin ve zihnin bütün gücünü sistematik olarak kullanmalarını öğretin. Onları sağlam bir yapıya ve iyi bir ahlâka, neşeli mizaçlara ve tatlı huylara sahip olacak şekilde yetiştirin. Onların hassas zihinlerine, Tanrı’nın planında sadece şu anki tatmin için değil ancak nihaî iyiliğimiz için yaşamamız gerektiği gerçeğini sokun. Onlara günaha boyun eğmenin zayıf ve kötü; direnmenin, güçlü ve asil olduğunu öğretin. Bu dersler iyi toprağa ekilen tohumlar gibi olacak ve kalplerinizi sevindirecek meyveler verecek. Her şeyden önce, ebeveynler çocuklarını neşe, nezaket ve sevgi atmosferiyle çevrelesinler. Sevginin yaşadığı ve bakışlarla, sözlerle ve eylemlerle ifade edildiği bir ev, meleklerin varlıklarını belli ettirmekten zevk aldıkları bir yerdir. Ebeveynler, sevgi, neşe ve sevindirici memnuniyet mutluluğunun kalplerinize girmesine izin verin ve onun tatlı, neşelendirici etkisinin evinizi kaplamasına izin verin. Nazik, hoşgörülü bir ruh sergileyin ve ev hayatını aydınlatacak tüm güzellikleri geliştirerek

318 |

ŞİFA HİZMETİ

çocuklarınızda da aynısını teşvik edin. Böylece oluşturulan atmosfer, sebzeler için hava ve günışığı ne ise çocuklar için de öyle olacaktır, zihin ile bedenin sağlığını ve zindeliğini yükseltecektir.

33 EV ETKİLERİ

E

v, çocuklar için dünyadaki en çekici yer olmalı ve annenin varlığı onun en büyük cazibesi olmalıdır. Çocukların hassas, sevgi dolu doğaları vardır. Kolayca mutlu ve mutsuz olurlar. Nazik disiplin, sevgi dolu sözler ve eylemlerle anneler çocuklarını kalplerine bağlayabilir. Küçük çocuklar arkadaşlığı severler ve nadiren yalnız başlarına eğlenebilirler. Sempati ve şefkat için can atarlar. Sevdikleri her şeyin anneyi de sevindireceğini düşünürler ve küçük sevinçleri ve üzüntüleriyle ona gitmeleri doğaldır. Anne, kendisi için önemsiz de olsa onlar için büyük önem arz eden konulara ilgisiz davranarak hassas kalplerini yaralamamalıdır. Onun sempatisi ve onayı çok değerlidir. Onaylayıcı bir bakış, bir cesaret veya övgü sözcüğü kalplerinde, genellikle bütün günlerini mutlu eden güneş ışığı gibi olacaktır. Gürültülerinden sinirlenmemek veya küçük isteklerinden rahatsız olmamak için çocuklarını kendisinden uzaklaştırmak yerine aktif ellerini ve zihinlerini çalıştırmak için eğlenceli ve kolay işler planlasın. Anne, duygularına girerek ve eğlenceleri ile görevlerini yöneterek çocuklarının güvenlerini kazanacaktır. Bu onun,

320 |

ŞİFA HİZMETİ

yanlış alışkanlıkları daha etkili bir şekilde düzeltmesini veya bencillik veya tutkunun belirtilerini kontrol etmesini sağlayacaktır. Doğru zamanda söylenen bir uyarı veya eleştiri sözcüğü çok değerli olacaktır. Sabırlı, dikkatli bir sevgi ile çocukların zihinlerini doğru yöne çevirebilir, onlarda karakterin güzel ve çekici özelliklerini geliştirebilir. Anneler, çocuklarını eğitirken muhtaç ve bencil olmamaları için kontrol etmelidir. Onları asla merkez olduklarını ve her şeyin onların etrafında dönmesi gerektiğini düşünmeye sevk etmeyin. Bazı ebeveynler çocuklarını eğlendirmek için çok zaman ve ilgi gösterir, ancak çocuklar kendilerini eğlendirmek, kendi yaratıcılıklarını ve becerilerini kullanmak için eğitilmelidir. Böylece çok basit zevklerden memnun olmayı öğreneceklerdir. Hayal kırıklıklarına ve denenmelere cesurca dayanmayı öğretilmelidirler. Önemsiz acı ve üzüntülere dikkat çekmek yerine zihinlerini başka yöne çevirin; küçük rahatsızlıkların veya üzüntülerin üzerinden hafifçe geçmelerini öğretin. Çocuklara başkalarına karşı anlayışlı olmayı öğrenebilecekleri yolları aşılamak için çalışın. Çocukları ihmal etmeyin. Birçok sorumlulukla yüklenmiş anneler bazen çocuklarına sabırla yol gösteremeyeceklerini ve onlara sevgi ve şefkat veremeyeceklerini hisseder. Çocuklarının ebeveynlerinde ve evlerinde şefkat ve arkadaşlık ihtiyaçlarını karşılayacak bir şey bulamazlarsa, hem aklın hem de karakterin tehlikede olabileceği başka kaynaklara bakacaklarını unutmamalıdırlar. Zaman ve ilgi yokluğundan birçok anne çocuklarının bazı masum zevklerini reddederken, meşgul parmakları ve yorgun gözleri sadece dekor için tasarlanmış işlerle meşguldür, bu muhtemelen genç kalplerinde sadece gösterişi ve ölçüsüzlüğü teşvik etmeye hizmet edecek bir şeydir. Çocuklar erkekliğe ve kadınlığa yaklaştıkça, bu dersler gurur ve ahlaki değersizlikle meyve verir. Anne, çocuklarının hatalarından dolayı üzülüyor ama biçtiği hasadın kendisinin ektiği tohumdan olduğunu fark etmiyor.

EV ETKİLERİ

| 321

Bazı anneler çocuklarının tedavisinde tekdüze değildir. Bazen zarar görene kadar onları şımartırlar; bazen de çocuksu kalplerini çok mutlu edecek masum zevkleri reddederler. Bunda Mesih’i örnek almıyorlar; O çocukları çok sevdi; O duygularını anladı ve zevklerine ve denenmelerine sempati duydu. Babanın Sorumluluğu Koca ve baba evin başıdır. Karısı ona, sevgi ve şefkat ve çocuklarının eğitimine yardımcı olması için bakıyor ve bu doğrudur. Çocuklar eşinin olduğu kadar onundur da ve onların mutluluğundan eşit derecede sorumludur. Çocuklar destek ve rehberlik için babalarına bakarlar. Doğru bir yaşam anlayışına ve ailesini çevreleyen doğru etkilere ve arkadaşlara sahip olması gerekir. Her şeyden önce Tanrı sevgisi ile korkusu ve O’nun Sözlerinin öğretisi ile yöneltilmelidir böylece çocuklarının adımlarını doğru yola yönlendirebilir. Baba evin kural koyucusudur ve İbrahim gibi Tanrı’nın yasasını evin kuralı olarak koymalıdır. “… oğullarına ve soyuna buyursun diye İbrahim’i seçtim.” Yaratılış 18:19. Günah dolu kötülüğü sınırlama ihmali, zayıflık, akılsızlık, tutkulara düşkünlük, hatalı eğilimlerin gereklerine yol vermek olmazdı. İbrahim sadece doğru talimatlar vermiyordu, adil ve doğru yasaların otoritesini sürdürüyordu. Tanrı kuralları bize yol göstermeleri için verdi. Çocuklar, Tanrı Sözünün gösterdiği güvenli yoldan tehlikeye götüren, her tarafı açık olan yollara doğru uzaklaşmaya terk edilmemelidir. Nazik ama sağlam bir şekilde, azimle, dua ederek, yanlış arzuları engellenmeli, kötü eğilimleri reddedilmelidir. Baba, ailesinde anlamlı erdemleri –güç, namus, dürüstlük, sabır, cesaret, gayret ve kullanışlı yararlılık– güçlendirmelidir. Ayrıca çocuklarından istediği erdemleri kendi hayatında sergileyerek uygulamalıdır. Babalar, çocuklarınızın cesaretini kırmayın. Sevgiyi otorite ile, nezaket ve şefkati sıkı bir kısıtlama ile birleştirin. Boş za-

322 |

ŞİFA HİZMETİ

manlarınızın bir kısmını çocuklarınıza verin; onlarla tanışın, işlerinde ve sporlarında onlara yardımcı olarak güvenlerini kazanın. Onlarla, özellikle de oğullarınızla arkadaşlık kurmaya çalışın. Böylece temelli olarak güçlü bir etkiniz olacaktır. Baba, evi mutlu etmek için üzerine düşeni yapmalıdır. Endişeleri ve iş sorunları ne olursa olsun, ailesini etkilemelerine izin verilmemeli; evine gülümsemeler ve hoş sözlerle girmelidir. Bir bakıma baba, evin rahibidir, sabah ve akşam kurbanlarını aile sunağının üzerine koyar. Eş ve çocuklar dua ederek birleşmeli ve övgü şarkısına katılmalıdır. Baba sabah günlük işleri için evden ayrılmadan önce çocuklarını etrafında toplamalı ve Tanrı’nın önünde eğilerek onları cennetteki Baba’nın korumasına teslim etmelidir. Günün dertleri geçtiğinde, aile minnettar bir dua ve bir övgü şarkısında birleşerek gün boyunca olan ilahî korumaya teşekkür etmeliler. Babalar ve anneler, işiniz ne kadar baskı yapsa da ailenizi Tanrı’ya ibadet etmek için bir araya getirmeyi ihmal etmeyin. İlahî meleklerin evinizi korumasını isteyin. Sevdiklerinizin denenmelere maruz kaldıklarını unutmayın. Günlük sıkıntılar genç ve yaşlıların yolunu kuşatır. Sabırlı, sevgi dolu, neşeli hayatlar yaşamak isteyenler dua etmelidir. Sadece Tanrı’dan sürekli yardım alarak kendimize karşı zafer kazanabiliriz. Ev, neşenin, kibarlığın ve sevginin barındığı bir yer olmalıdır ve bu lütufların bulunduğu yerde, mutluluk ve barış da olacaktır. Sorunlar istila etmiş olabilir, ancak bunlar insanlığın yazgısıdır. Gün çok bulutlu olsa da sabrın, şükranın ve sevginin kalbinizde güneş ışığı sağlamasına izin verin. Tanrı’nın melekleri böyle evlerde yaşar. Karı koca birbirlerinin mutluluğunu önemsesinler, hayatı neşelendiren ve aydınlatan küçük kibarlıklarda ve küçük iyiliklerde asla ihmalkâr olmasınlar. Karı koca arasında tam bir güven olmalıdır. Birlikte sorumluluklarını göz önünde bulundurmalılar. Birlikte, çocuklarının en yüksek iyiliği için çalışmalıdırlar. Asla çocukların yanında birbirlerinin planlarını

EV ETKİLERİ

| 323

eleştirmemeli veya birbirlerinin yargılarını sorgulamamalıdırlar. Karı, kocanın çocuklar için işini daha da zorlaştırmamaya dikkat etsin. Koca, karısına hikmetli öğütler vererek ve sevgiyle teşvik ederek karısının ellerine destek olsun. Ebeveynler ve çocuklar arasında hiçbir soğukluk ve çekingenlik engeli oluşmasına izin verilmemelidir. Anne babalar çocuklarını iyi tanısınlar, onların zevklerini ve huylarını anlamaya çalışsınlar, onların duygularına girsinler ve kalplerindekini ortaya çıkarsınlar. Anne babalar, çocuklarınızın onları sevdiğinizi ve onları mutlu etmek için elinizden gelen her şeyi yapacağınızı görmelerine izin verin. Bunu yaparsanız, gerekli kısıtlamalarınız onların genç zihinlerinde daha fazla anlam kazanacaktır. “Meleklerin göklerdeki Babam’ın yüzünü her zaman gör[düğünü]” hatırlayarak, çocuklarınıza şefkat ve merhametle hükmedin. Matta 18:10. Meleklerin Allah’ın çocuklarınız için kendilerine verdiği işi yapmasını istiyorsanız, üzerinize düşeni yaparak onlarla işbirliği yapın. Gerçek bir yuvanın bilgelik ve sevgi dolu rehberliği altında yetiştirilen çocuklar, zevk ve arkadaşlık arayışı için evden uzaklaşmayı arzulamayacaklardır. Kötülük onları çekmeyecek. Evde hâkim olan ruh, onların karakterlerini şekillendirecek. Sığınak olan evden çıkıp dünyadaki yerlerini aldıklarında ayartmaya karşı güçlü bir savunma olacak alışkanlıklar ve ilkeler oluşturacaklar. Evde anne ve babalara olduğu kadar çocuklara da önemli görevler düşmektedir. Onlara evin bir parçası oldukları öğretilmelidir. Beslenirler, giydirilirler, sevilirler ve bakılırlar ve evdeki yüklerden paylarına düşeni alarak ve üyesi oldukları aileye mümkün olan tüm mutluluğu getirerek bu büyük merhamete karşılık vermelidirler. Çocuklar bazen kısıtlama altında gücenmeye eğilimlidirler, ancak sonraki yaşamda, deneyimsizlik yıllarında onları koruyan ve yönlendiren, sadık ilgi ve sıkı gözetmenlik için ebeveynlerini bereketleyeceklerdir.

34 GERÇEK EĞİTİM, BİR HİZMETKÂR EĞİTİMİ

G

erçek eğitim hizmetkârlık eğitimidir. Tanrı’nın bütün oğul ve kızları bir hizmetkâr olmak için çağrıldı; Tanrı’ya ve çevremizdekilere hizmet için çağrıldık ve kendimizi bu hizmete hazırlamak eğitimimizin amacı olmalıdır. Gerçek eğitim hizmetkârlık eğitimidir. Tanrı’nın bütün oğul ve kızları bir hizmetkâr olmak için çağrıldı; Tanrı’ya ve çevremizdekilere hizmet için çağrıldık ve kendimizi bu hizmete hazırlamak eğitimimizin amacı olmalıdır. Hizmet İçin Eğitim Bu amaç, Hristiyan ebeveynler ve öğretmenler tarafından her zaman göz önünde tutulmalıdır. Çocuklarımızın hangi rolde hizmet edebileceğini bilmiyoruz. Hayatlarını evin etrafında geçirebilirler. Onlar hayatın sıradan görevleri ile uğraşabilir veya inançsız topraklara müjdenin öğretmenleri olarak gidebilirler. Ancak hepsi aynı şekilde Tanrı’nın hizmetkârları, dünyaya merhametin elçileri olarak çağrıldılar. Çocuklar ve gençler, canlı yetenekleri, enerjileri, cesaretleri

326 |

ŞİFA HİZMETİ

ve çabuk duyarlılıkları ile Tanrı tarafından seviliyorlar ve Tanrı onları ilahî güçler ile uyum içine getirmeyi istiyor. Bencil olmayan hizmette Mesih’in yanında durmalarına yardım edecek bir eğitim alacaklar. Mesih zamanın sonundaki çocuklarından ilk öğrencilerine kadar bütün öğrencilerine, “Sen beni dünyaya gönderdiğin gibi, ben de onları dünyaya gönderdim,” dedi. (Yuhanna 17:18), Tanrı’nın temsilcileri olmaları, Ruhunu ortaya çıkarmaları, karakterini göstermeleri, işini yapmalarını için onları gönderdi. Çocuklarımız adeta yol ayrımında duruyor. Dünyanın her yönden ayartmaları, çıkarcılık ve vurdumduymazlık onları Rab’bin kurtarılmış olanlar için yapılan yolundan saptırıyor. Hayatlarının bir nimet mi yoksa bir lanet mi olacağı, yaptıkları seçimlere bağlıdır. Enerjiyle dolup taşan, denenmemiş yeteneklerini test etmeye hevesli olanlar, bol yaşamları için bir çıkış yolu bulmalıdırlar. İyi ya da kötü için aktif olacaklardır. Tanrı’nın Sözü aktifliği bastırmaz ancak doğruya yolu gösterir. Tanrı gençlere daha az hevesli olmalarını söylemiyor. Bir kişiyi akranları tarafından gerçekten başarılı yapan ve onurlandıran karakter unsurlarının –daha büyük bir iyilik için önlenemez arzu, yılmaz irade, gayretli uygulama, yorulmak bilmeyen azim– cesareti kırılmamalıdır. Tanrı’nın lütfuyla amaçların başarısı bencillik ve dünyevî çıkarlarından, cennetin yeryüzünden yüksekte olduğu gibi yükseğe yönlendirilmelidir. Ebeveynler ve Hristiyanlar olarak çocuklarımıza doğru yönü göstermek bize kalıyor. Dikkatlice, akıllıca, nazikçe Mesih’in hizmetinin yollarına yönlendirmelidirler. Çocuklarımızı O’nun hizmetine yetiştirmek için Tanrı ile kutsal bir antlaşma içindeyiz. İlk görevimiz, onları bir hizmet hayatını seçmeye sevk edecek etkilerle kuşatmak ve ihtiyaç duydukları eğitimi vermektir. “Çünkü Tanrı … o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi

GERÇEK EĞİTİM, BİR HİZMETKÂR EĞİTİMİ

| 327

sonsuz yaşama kavuşsun.” “Mesih bizi nasıl sevdiyse ve bizim için kendisini … sunduysa, siz de öylece sevgi yolunda yürüyün.” Eğer seviyorsak, vermeliyiz. “Hizmet edilme[k] değil, hizmet etme[k],” öğrenmemiz ve öğretmemiz gereken büyük bir derstir. Yuhanna 3:16; Efesliler 5:2; Matta 20:28. Gençlerin kendilerine ait olmadıklarını akıllarına sokun. Mesih’e aitler. Kanının satın aldıkları, sevgisinin hakkıdırlar. Onları Kendi gücü ile tuttuğu için yaşıyorlar. Geliştirilmek, eğitilmek, O’nun için kullanılmak üzere zamanları, güçleri, yetenekleri O’na aittir. Meleksel varlıkların yanısıra, Tanrı’nın suretinde oluşan insan ailesi, O’nun yarattığı eserlerin en asilleridir. Tanrı, olmalarını mümkün kıldığı her şey olmalarını ve onlara verdiği güçlerle yapabildiklerinin en iyisini yapmalarını istiyor. Hayat gizemli ve kutsaldır. Bu, tüm yaşamın Kaynağı olan Tanrı’nın Kendisinin tezahürüdür. Onun fırsatları değerlidir. Dikkatlice geliştirilmelidirler. Bir kez kaybolurlarsa sonsuza kadar giderler. Tanrı, önemli gerçekleriyle sonsuzluğu önümüze koyar ve ölümsüz, yok edilemez konulara anlayış verir. Tüm yeteneklerimizin ciddi yükümlülüğüne layık amacın arayışında güvenli ve sabit yolda ilerleyebilmemiz için değerli, asil gerçeği sunar. Tanrı, Kendisinin oluşturduğu minicik tohuma bakar ve içine sarılmış güzel çiçeği, çalıyı veya yüksek, alabildiğince açılmış ağacı görür. Böylece her insandaki olasılıkları da görür. Bir amaç için buradayız. Tanrı, yaşamımız için planını verdi ve gelişimin en yüksek seviyesine ulaşmamızı istiyor. Sürekli olarak kutsallıkta, mutlulukta, yararlılıkta büyümemizi arzu ediyor. Herkeste, kutsal bağışlama olarak kabul etmeyi öğrenmesi, Rab’bin hediyesi olarak değerlendirmesi ve dürüstçe kullanması gereken yetenekler vardır. Gençlerin, varlıklarının bütün gücünü geliştirmelerini ve bütün duyularını aktif uygulamanın içine almalarını istiyor. Bu hayatta yararlı ve değerli olan her şeyin tadını çıkarmalarını, iyi olmalarını ve

328 |

ŞİFA HİZMETİ

iyilik yapmalarını, göksel bir hazineyi gelecekteki hayat için biriktirmelerini istiyor. Bencil olmayan, önemli ve asil olan her şeyde başarılı olmak onların arzusu olmalıdır. Oluşturulacak bir model olarak Mesih’e baksınlar. Hayatında ortaya koyduğu kutsal arzuyu, yaşadıkları dünyayı daha iyi bir hale getirme arzusuna değer vermeliler. Bu onların çağrıldığı iştir. Geniş Bir Temel Tüm bilimlerin en yücesi, can kurtarma bilimidir. İnsanların arzulayabileceği en büyük iş, insanları günahtan kutsallığa kazanma işidir. Bu işin başarılması için geniş bir temel atılmalıdır. Kapsamlı bir eğitime ihtiyaç vardır –ebeveynlerden ve öğretmenlerden yalnızca bilim bilgilerinin gerekmediği düşüncelerin ve çabanın talep edildiği bir eğitim. Akıl kültüründen daha fazlasına ihtiyaç vardır. Beden, zihin ve kalp eşit şekilde eğitilmedikçe eğitim tamamlanmış sayılmaz. Karakter, tam ve en yüksek gelişimi için uygun disiplini almalıdır. Tüm zihin ve beden yetileri geliştirilmeli ve doğru bir şekilde eğitilmelidir. Bizi Tanrı için daha verimli işçiler yapacak her gücü geliştirmek ve kullanmak bir görevdir. Gerçek eğitim tüm varlığı içerir. Kişinin kendini doğru şekilde kullanmasını öğretir. Beyni, kemiği ve kası, bedeni, zihni ve kalbi en iyi şekilde kullanmamızı sağlar. Zihnin yetenekleri, yüksek güçler olarak bedenin krallığını yöneteceklerdir. Doğal istek ve tutku, vicdan ve ruhsal duyguların kontrolü altına alınmalıdır. Mesih insanlığın başındadır ve amacı, hizmetinde bizi saflığın yüksek ve kutsal yollarına götürmektir. O’nun lütfunun harikulade çalışmasıyla, O’nun içinde tamamlanmış olacağız. İsa eğitimini evde aldı. Annesi, ilk insan öğretmeniydi. Dudaklarından ve peygamberlerin parşömenlerinden gökteki şeyleri öğrendi. Bir köylü evinde yaşadı, sadık ve neşeyle, evin yüklerini üstlenmede kendi rolünü oynadı. Cennetin komuta-

GERÇEK EĞİTİM, BİR HİZMETKÂR EĞİTİMİ

| 329

nı olan, gönüllü bir hizmetkârdı, sevgi dolu, itaatkâr bir evlattı. Bir meslek öğrendi ve Yusuf ile marangoz dükkanında kendi elleriyle çalıştı. Sıradan bir işçi kılığına girerek, küçük kasabanın sokaklarında yürüdü, mütevazı işine gidip dönüyordu. O’nun zamanındaki insanlar bir şeyin değerini dışarıdan gözükenden tahmin ediyorlardı. Dinin gücü azalırken, ihtişamı artmıştı. Zamanın eğitimcileri saygıyı şatafat ve gösterişle kontrol etmeye çalıştılar. Bütün bunlara İsa’nın yaşamı belirgin bir tezat oluşturuyordu. Hayatı, geniş çapta hayatın en önemli unsurları olarak kabul edilen şeylerin değersizliğini gösterdi. Küçük şeyleri büyütmeleri ve büyük şeyleri küçümsemeleri nedeniyle kendi döneminin okullarına gitmedi. Eğitimi, Cennetin–belirlediği kaynaklardan–faydalı işleri, Kutsal Yazıların incelenmesi, doğa ve yaşam deneyimlerinden alındı. Tanrı’nın bu ders kitapları, kendilerine istekli eli, gören gözü ve anlayışlı yüreği getiren herkese talimatlarla doludur. “Çocuk büyüyor, güçleniyor ve bilgelikte yetkinleşiyordu. Tanrı’nın lütfu O’nun üzerindeydi.” Luka 2:40. Böyle hazırlanarak hizmetine başladı, insanlarla temasta olduğu her dakika dünyanın daha önce görmediği bir bereket etkisini, bir değişim gücünü onların üzerinde uyguladı. Ev, çocuğun ilk okuludur ve hizmet hayatının temeli burada atılmalıdır. İlkeleri sadece teorik olarak öğretilmemelidir. Bütün hayat eğitimini şekillendireceklerdir. Çok erken yaşlarda çocuğa yardımseverlik dersi verilmelidir. Kuvvet ve düşünce gücü yeterince gelişir gelişmez, çocuğa evde yapması için görevler verilmelidir. Babaya ve anneye yardım etmeye, kendisini engelleme ve kontrol etmeye, başkalarının mutluluğunu ve rahatlığını kendisinden önce koymaya, erkek kardeşlerini, kız kardeşlerini ve oyun arkadaşlarını neşelendirmek ve yardım etmek için fırsatları kollamaya ve yaşlı, hasta ve talihsizlere nazik olmaya teşvik edilmelidir. Gerçek hizmet ruhu evi ne kadar tam olarak sararsa, çocukların yaşamlarında o kadar tam olarak gelişecektir. Hizmette

330 |

ŞİFA HİZMETİ

mutluluk bulmayı ve başkalarının iyiliği için fedakârlık yapmayı öğreneceklerdir. Okulun İşi Ev eğitimi okulun işleri ile tamamlanmalıdır. Bütün varlığın fiziksel, zihinsel ve ruhsal gelişimi ile hizmet ve fedakârlık öğretileri sürekli göz önünde tutulmalıdır. Herşeyden çok günlük küçük işlerinde Mesih için hizmet etmek, karakteri şekillendirme ve hayatı özverili bir hizmet çizgisine yönlendirme gücüne sahiptir. Bu ruhu uyandırmak, cesaretlendirmek ve doğru şekilde yönlendirmek ebeveynlerin ve öğretmenlerin görevidir. Onlara daha önemli bir iş verilemezdi. Hizmet ruhu cennetin ruhudur ve melekler bütün çabalar ile onu geliştirmek ve cesaretlendirmek için işbirliği yapacaklardır. Böyle bir eğitim Tanrı Sözü’ne dayanmalıdır. Sadece burada ilkeleri tam olarak verilmiştir. Kutsal Kitap çalışma ve öğretimin temeli yapılmalıdır. Temel bilgi, Tanrı ve Tanrı’nın gönderdiği Kişi hakkındaki bilgidir. Her çocuk ve genç kendisine ait bir bilgiye sahip olmalıdır. O, Tanrı’nın ona verdiği bedeni ve onun sağlıklı bir şekilde tutulmasını sağlayan yasaları anlamalıdır. Hepsinin temelini, eğitimin ortak dallarına iyice oturtmak gerekiyor. Ayrıca onları günlük yaşamın görevlerine uygun erkek ve kadınları pratik yeteneklere sahip yapacak endüstriyel eğitime sahip olmaları gerekir. Buna çeşitli müjdecilik çabalarında eğitim ve pratik deneyim eklenmelidir. Bilgi Aktarma Arayıcılığıyla Öğrenme Gençlerin bilgi edinme konusunda olabildiğince hızlı ve çok ilerlemelerine izin verin. Çalışma alanları, güçlerinin kapsayabileceği kadar geniş olmalıdır. Ayrıca öğrendikçe, bilgilerini aktarmaları gerekir. Böylece zihinleri disiplin ve güç kazanacaktır. Eğitimlerinin değerini belirleyen şey, bilgiyi nasıl kullandıklarıdır. Uzun bir süre çalışarak kazanılanı aktarmaya

GERÇEK EĞİTİM, BİR HİZMETKÂR EĞİTİMİ

| 331

çabalamadan geçirmek, sıklıkla gerçek gelişime yardımcı olmaktan çok engel teşkil eder. Hem evde hem de okulda, öğrenci nasıl çalışacağını ve kazanılan bilgileri nasıl aktaracağını öğrenmelidir. Görevi ne olursa olsun, yaşadığı süre boyunca hem öğrenci hem de öğretmen olmalıdır. Böylece, Tanrı’ya güvenerek, hikmette sonsuz olana, asırlarca gizli kalmış sırları açığa çıkarabilene inanan akıllar için en zor sorunları çözebilecek olana tutunarak sürekli ilerleyebilir. Tanrı’nın Sözü, ilişkilerin etkileri hatta erkekler ve kadınlar üzerine büyük önem koyuyor. Onun gücü çocukların ve gençlerin gelişen zihinleri ve karakterlerinde ne kadar daha güçlüdür. Kurdukları arkadaşlıklar, benimsedikleri ilkeler, oluşturdukları alışkanlıklar buradaki faydaları ve gelecekleri, ebedi etkileri ile ilgili soruyu kararlaştıracaktır. Bu çok korkunç bir gerçek ve ailelerin yüreklerini sıkıntıya sokan öyle bir şey ki zihinsel kültür ve disiplin için gençlerin gönderildiği birçok okul ve kolejde etkileşimler galip geliyor ve karakteri yanlış şekillendiriyor, zihni yaşamın gerçek hedeflerinden ayırıyor ve ahlâkı bozuyor. Birçok genç, dinsiz, zevk düşkünü ve ahlâksız ilişkiler ile doğruca bağlantı kurarak saflığı ve masumluğu, Tanrı’ya imanı, Hristiyan baba ve annelerin değer verdiği ve dikkatli yönlendirme ve samimi dualar ile koruduğu özveri ruhunu kaybediyor. Kendilerini bazı özverili hizmete yerleştirme amacı ile okula girenlerin çoğu dünyevi dersler içinde yutuluyor. Onların hırsları, bilim dalında saygınlık kazanmak ve dünyada pozisyon ve şöhret elde etmek için canlanıyor. Okula başlama amacını unutuyorlar ve yaşamları bencil ve dünyevî arayışlara bırakılıyor. Sıklıkla hem bu dünya hem de gelecek dünya için hayatı mahveden alışkanlıklar oluşturuluyor. Kural olarak, geniş fikirleri, bencil olmayan amaçları, kaliteli istekleri olan erkekler ve kadınlar, bu özellikleri ilişkiler arayıcılığıyla ilk yıllarda geliştirilen kişilerdir. Tanrı, İsrail’le olan tüm anlaşmalarında, çocuklarının ilişkilerini korumanın

332 |

ŞİFA HİZMETİ

önemini onlara vurguladı. Medeni, dini ve sosyal hayatın tüm düzenlemeleri, çocukları zararlı arkadaşlıklardan koruma ve erken yaşlarından itibaren Tanrı’nın yasalarının kurallarına ve ilkelerine aşina olmalarını sağlama görüşü ile yapıldı. Ulusun doğuşunda verilen temel ders, tüm kalpleri derinden etkileyecek nitelikteydi. İlk doğan çocuğun ölümüyle Mısırlılara son korkunç hüküm gelmeden önce, Tanrı halkına çocuklarını kendi evlerine toplamalarını emretti. Her evin kapı direği kanla işaretlenmişti ve hepsinin bu işaretin sağladığı korumaya uyması gerekiyordu. Öyleyse bugün Tanrı’yı seven ve Tanrı’dan korkan ebeveynler, Mesih’in kurtarıcı kanının mümkün kıldığı bu kutsal etkilerin korunmasında çocuklarını “antlaşma bağı” altında tutmalılar. Mesih öğrencileri hakkında şöyle dedi, “Ben onlara senin sözünü ilettim; … Çünkü ben dünyadan olmadığım gibi, onlar da dünyadan değiller.” Yuhanna 17:14. “Bu çağın gidişine uymayın,” Tanrı bize söylüyor, “düşüncenizin yenilenmesiyle değişin.” Romalılar 12:2. “İmansızlarla aynı boyunduruğa girmeyin. Çünkü doğrulukla fesadın ne ortaklığı, ışıkla karanlığın ne paydaşlığı olabilir? …Tanrı’nın tapınağıyla putlar uyuşabilir mi? Çünkü biz yaşayan Tanrı’nın tapınağıyız. Nitekim Tanrı şöyle diyor: “Aralarında yaşayacak, Aralarında yürüyeceğim. Onların Tanrısı olacağım, Onlar da benim halkım olacak.” Bu nedenle, “İmansızların arasından çıkıp ayrılın” diyor Rab. “Murdara dokunmayın, Ben de sizi kabul edeceğim.” Her Şeye Gücü Yeten Rab diyor ki, “Size Baba olacağım, Siz de oğullarım, kızlarım olacaksınız.” 2. Korintliler 6: 14-18. “Çocukları, hatta emzikte olanları toplayın.” “Tanrı’nın

GERÇEK EĞİTİM, BİR HİZMETKÂR EĞİTİMİ

| 333

kurallarını, yasalarını onlara bildiririm.” Yoel 2:16; Mısır’dan Çıkış 18:16. “Böylece kahinler İsrail halkını adımı anarak kutsayacaklar. Ben de onları kutsayacağım.” Çölde Sayım 6:27. “Yeryüzündeki bütün uluslar RAB’be ait olduğunuzu görecek, sizden korkacaklar.” Yasa’nın Tekrarı 28:10. “Yakup’un soyundan geride kalanlar, Birçok halkın arasında RAB’bin gönderdiği çiy gibi, Kimseye dayanmadan, kimsenin onayını beklemeden Otları sulayan sağanak yağmurları gibi olacaklar.” Mika 5:7. Bizler İsrailli sayılıyoruz. Eski İsrailoğulları’na çocuklarının eğitimi ve öğretimi ile ilgili verilen tüm talimatlar, itaat yoluyla kutsama vaatleri bizim içindir. Tanrı’nın bize sözü şudur, “Seni kutsayaca[ğım]…Bereket kaynağı olacaksın.” Yaratılış 12:2. İlk öğrencilerinden ve onların sözleri aracılığıyla O’na inanan herkes için Mesih, “Bana verdiğin yüceliği onlara verdim. Öyle ki, bizim bir olduğumuz gibi bir olsunlar. Ben onlarda, sen bende olmak üzere tam bir birlik içinde bulunsunlar ki, dünya beni senin gönderdiğini, beni sevdiğin gibi onları da sevdiğini anlasın” dedi. Yuhanna 17:22, 23. Harika, çok harika sözler, neredeyse imanın kavranmasının ötesinde! Tüm dünyaların Yaratıcısı, Oğlunu sevdiği gibi, kendilerini O’nun hizmetine verenleri sever. Burada ve şimdi bile O’nun nazik lütfu harika ölçüde bize bağışlanmıştır. O bize cennetin Işığı ile Görkemini ve O’nun ile beraber tüm göksel hazineyi verdi. Gelecek hayatta bize zengin mükafatlar vaat ettiği gibi, bu hayatta da değerli armağanlar verir. O’nun lütfunun tebaası olarak, karakterlerimizi yükselterek, büyüterek ve yücelterek her şeyden keyif almamızı istiyor. Gençlere, Mesih’in kana bulanmış sancağının altında durabilsinler, O’nun çalıştığı gibi çalışabilsinler, canları güvenli yola yönlendirebilsinler, birçoklarının ayaklarını Çağların Kayası üzerine ekebilsinler diye yukarıdan güç vererek ilham vermeyi bekliyor.

334 |

ŞİFA HİZMETİ

Tanrı’nın eğitim planıyla uyum içinde çalışmak isteyen herkes, O’nun sürekli lütfuna, sürekli mevcudiyetine ve dayanaklı gücüne sahip olacaktır. Herkese diyor ki: “Korkma, yılma. Çünkü Tanrın RAB gideceğin her yerde seninle birlikte olacak.” “Seni terk etmeyeceğim, seni yüzüstü bırakmayacağım.” Yeşu 1:9, 5. “Göklerden inen yağmur ve kar, Toprağı sulamadan, yeri yeşertmeden, Ekinciye tohum, yiyene ekmeğini vermeden Nasıl göğe dönmezse, Ağzımdan çıkan söz de öyle olacaktır. Bana boş dönmeyecek, İstemimi yerine getirecek, Yapması için gönderdiğim işi başaracaktır. Sevinçle çıkacak, Esenlikle geri götürüleceksiniz. Dağlar, tepeler önünüzde sevinçle çığıracak, Kırdaki bütün ağaçlar alkış tutacak. Dikenli çalı yerine çam, Isırgan yerine mersin ağacı bitecek. Bunlar bana ün getirecek, Yok olmayan sonsuz bir belirti olacak. Yeşaya 55:10-13. Tüm dünyada toplum kargaşa içindedir ve kapsamlı bir dönüşüme ihtiyaç vardır. Gençlere verilen eğitim tüm toplumsal temeli şekillendirmektir. “O zaman eski yıkıntıları yeniden inşa edecek, Çoktan viraneye dönmüş yerleri yeniden kuracak, Kuşaklar boyu yıkık kalmış kentleri onaracaklar.” “Sizlerse RAB’bin kahinleri, Tanrımız’ın görevlileri diye çağrılacaksınız… Sevinciniz sonsuz olacak. Çünkü ben RAB adaleti severim; … Soylarından gelenler uluslar arasında,

GERÇEK EĞİTİM, BİR HİZMETKÂR EĞİTİMİ

Torunları halklar arasında tanınacak. Onları gören herkes RAB’bin kutsadığı soy olduklarını anlayacak. Toprak filizlerini nasıl çıkartır, Bahçe ekilen tohumları nasıl yetiştirirse, Egemen RAB de doğruluk ve övgüyü Bütün ulusların önünde öyle yetiştirecek.” Yeşaya 61:4, 6-8, 9, 11.

| 335

7. BÖLÜM

TEMEL BİLGİ

“Tanrı bilgisinin yüceliğini içeren ışık”

35 GERÇEK TANRI BİLGİSİ

K

urtarıcımız gibi biz de Tanrı’ya hizmet etmek için bu dünyadayız. Karakterimizin Tanrı gibi olması ve hizmet hayatı ile O’nu dünyaya göstermek için buradayız. Tanrı ile iş arkadaşı olmak, O’nun gibi olmak ve O’nun karakterini göstermek için O’nu iyi tanımalıyız. O’nu Kendisini tanıttığı gibi bilmeliyiz. Tanrı bilgisi tüm gerçek eğitimin ve hizmetin temelidir. Denenmeye karşı tek gerçek koruyucudur. Sadece bunlar bile bizi karakterde Tanrı gibi yapabilir. Bu, başkalarını yükseltmek için çalışan herkesin ihtiyaç duyduğu bilgidir. Karakterin dönüşümü, yaşamın saflığı, hizmette verimlilik, doğru ilkelere bağlılık, hepsi doğru Tanrı bilgisine bağlıdır. Bu bilgi, hem bu yaşam hem de gelecek yaşam için temel hazırlıktır. “Akıl Kutsal Olan’ı tanımaktır.” Süleyman’ın Özdeyişleri 9:10. O’nu bilmemiz aracılığıyla “… yaşamamız ve Tanrı yolunda yürümemiz için gereken her şeyi bize verdi.” 2. Petrus 1:3. “Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih’i tanımalarıdır.” Yuhanna 17:3. “RAB şöyle diyor:

340 |

ŞİFA HİZMETİ

“Bilge kişi bilgeliğiyle, Güçlü kişi gücüyle, Zengin kişi zenginliğiyle övünmesin. Dünyada iyilik yapanın, Adaleti, doğruluğu sağlayanın Ben RAB olduğumu anlamakla Ve beni tanımakla övünsün övünen. Çünkü ben bunlardan hoşlanırım” diyor RAB.” Yeremya 9:23, 24. Tanrı’nın Kendisinin verdiği vahiyleri incelemeliyiz. “Tanrı’yla dost ol, barış ki, Bolluğa eresin. Ağzından çıkan öğretiyi benimse, Sözlerini yüreğinde tut.” … “Her Şeye Gücü Yeten senin altının, Değerli gümüşün olur. O zaman Her Şeye Gücü Yeten’den zevk alır, Yüzünü Tanrı’ya kaldırırsın. O’na dua edersin, dinler seni, Adaklarını yerine getirirsin. Neye karar verirsen yapılır, Yollarını ışık aydınlatır. İnsanlar seni alçaltınca, güvenini yitirme, Çünkü Tanrı alçakgönüllüleri kurtarır.” Eyüp 22:21-29. “Tanrı’nın görünmeyen nitelikleri –sonsuz gücü ve Tanrılığı– dünya yaratılalı beri O’nun yaptıklarıyla anlaşılmakta, açıkça görülmektedir.” Romalılar 1:20. Şimdi gördüğümüz doğa olayları bize Aden Bahçesi’nin ihtişamına dair bir parça fikir veriyor. Günah, dünyanın güzelliğine gölge düşürdü; her şeyde kötülüğün işinin izleri görülebilir. Yine de güzel olan çok şey kalıyor. Doğa, sınırsız gücü, iyiliği, merhameti ve sevgisi büyük Olan’ın yeryüzünü yarattığını ve yaşam ve neşe ile doldurduğunu kanıtlıyor. Bozulmuş

GERÇEK TANRI BİLGİSİ

| 341

hallerinde bile, her şey büyük Usta Sanatçı’nın eserini ortaya çıkarıyor. Baktığımız her yerde Tanrı’nın sesini duyabilir ve O’nun iyiliğinin izlerini görebiliriz. Derin tonlu gök gürültüsünün görkemli gürlemesi ve okyanusun durmayan uğuldamasından, ormanlar, ezgi söyleten mutlu şarkılara kadar, doğanın on bin sesi O’nun övgüsünü dile getiriyor. Yeryüzünde, denizde ve gökyüzünde, muhteşem kontrast ile değişen ve uyum ile harmanlanmış muhteşem ton ve renklerle O’nun görkemini görüyoruz. Hiç bitmeyen tepeler bize O’nun gücünü anlatıyor. Güneş ışığında yeşil bayraklarını sallayan ağaçlar ve narin güzelliğindeki çiçekler Yaratıcılarına işaret ediyor. Kahverengi toprağı örten canlı yeşil, Tanrı’nın yaratıklarından en alçak gönüllülüğüne olan ilgisini anlatır. Denizin mağaraları ve yerin derinlikleri O’nun hazinelerini ortaya çıkarmaktadır. İncileri okyanusa, ametistleri ve krizolitleri kayaların arasına yerleştiren, güzelliğin aşığıdır. Göklerde yükselen güneş, yarattıklarının canı ve ışığı olan O’nun bir temsilcisidir. Yeryüzünü süsleyen ve gökleri aydınlatan tüm parlaklık ve güzellik, Tanrı’dan söz eder. Her şey O’nun şefkatini, babacan ilgisini ve çocuklarını mutlu etme arzusunu anlatır. “Görkemi kapladı gökleri.” “Yeryüzü yarattıklarınla dolu.” “Gün güne söz söyler, Gece geceye bilgi verir. Ne söz geçer orada ne de konuşma, Sesleri duyulmaz. Ama sesleri yeryüzünü dolaşır, Sözleri dünyanın dört bucağına ulaşır.” Habakkuk 3:3; Mezmurlar 104:24; 19:2-4. Herşey O’nun şefkatli, babacan ilgisinden ve çocuklarını mutlu etme arzusundan bahseder. Bazı bilim adamlarının açıkladığı gibi, doğada işleyen ve her şeyi sürdüren muazzam güç, yalnızca her şeyi kapsayan bir

342 |

ŞİFA HİZMETİ

ilke, harekete geçiren bir enerji değildir. Tanrı bir Ruhtur, bununla birlikte bedensel bir Varlıktır, çünkü Kendisini gösterdi. “Ama gerçek Tanrı RAB’dir. O yaşayan Tanrı’dır, sonsuza dek kral O’dur…” “Yeri, göğü yaratmayan bu ilahlar, Yerden de göğün altından da yok olacaklar.” “Yakup’un payı onlara benzemez. Her şeye biçim veren O’dur.” “Gücüyle yeryüzünü yaratan, Bilgeliğiyle dünyayı kuran, Aklıyla gökleri yayan RAB’dir.” Yeremya 10:10, 11, 16, 12. Doğa Tanrı Değildir Tanrı’nın el işi doğadadır, fakat Kendisi doğa değildir. Doğadaki şeyler, Tanrı’nın karakterinin ve gücünün bir ifadesidir, ancak doğayı Tanrı olarak görmemeliyiz. İnsanoğlunun sanatsal becerisi göze hoş gelen çok güzel bir işçilik üretir. Bunlar bize tasarımcının düşüncesiyle ilgili bir şeyler ortaya koyuyor, ancak yapılan şey yapan değildir. Övünce layık görülen iş değil, işçidir. Öyleyse, doğa Tanrı’nın düşüncesinin bir ifadesi iken, doğa değil, Tanrı yüceltilmelidir. “Gelin, tapınalım, eğilelim, Bizi yaratan RAB’bin önünde diz çökelim.” “Yerin derinlikleri O’nun elindedir, Dağların dorukları da O’nun. Deniz O’nundur, çünkü O yarattı, Karaya da O’nun elleri biçim verdi.” Mezmurlar 95: 6, 4, 5. “Ülker ve Oryon takımyıldızlarını yaratan, Zifiri karanlığı sabaha çeviren, Gündüzü geceyle karartan,” “Çünkü dağlara biçim veren,

GERÇEK TANRI BİLGİSİ

| 343

Rüzgarı yaratan, düşüncelerini insana bildiren,” “Yukarı odalarını gökyüzünde yapan, Kubbesini yeryüzünde kuran, Denizin sularını çağırıp yeryüzüne döken O’dur; O’nun adı RAB’dir.” Amos 5:8; 4:13; 9:6. Yeryüzünün Yaratılışı Yaratılış işi bilimle açıklanamaz. Hayatın gizemini açıklayabilecek bilim var mıdır? “Evrenin Tanrı’nın buyruğuyla yaratıldığını, böylece görülenlerin görünmeyenlerden oluştuğunu iman sayesinde anlıyoruz.” İbraniler 11:3. “Işığı biçimlendiren, karanlığı yapan, … Bütün bunları yapan RAB benim.” … “Dünyayı ben yaptım, Üzerindeki insanı ben yarattım. Benim ellerim gerdi gökleri, Bütün gök cisimleri benim buyruğumda.” “Onları çağırdığımda, Birlikte önümde dikilirler.” Yeşaya 45:7, 12; 48:13. Yeryüzünün yaratılışında Tanrı önceden var olan maddeye borçlu değildi. “O söyleyince, her şey var oldu…; O buyurunca, her şey belirdi.” Mezmurlar 33:9. Maddi ya da manevi her şey Rab Tanrı’nın önünde O’nun sesiyle ortaya çıktı ve O’nun amacı için yaratıldı. Gökler ve onların ev sahipliği yaptığı her şey, dünya ve içindeki her şey, O’nun ağzından çıkan nefes ile var oldu. İnsanın yaratılışında, kişisel bir Tanrı’nın fail olduğu açıkça ortaya çıktı. Tanrı insanı Kendi benzeyişinde yarattığında, insan formu tüm düzenlemelerinde mükemmeldi, ama cansızdı. Sonra kişisel, kendiliğinden var olan bir Tanrı, o suretin içine hayat soluğunu üfledi ve insan yaşayan ve akıllı bir varlık

344 |

ŞİFA HİZMETİ

oldu. İnsan organizmasının tüm parçaları harekete geçirildi. Kalp, atardamarlar, damarlar, dil, eller, ayaklar, duyular, zihin yetileri, hepsi çalışmalarına başlayıp yasa altına alındı. İnsan yaşayan bir can oldu. Sözü Mesih aracılığıyla, kişisel bir Tanrı insanı yarattı ve ona akıl ve güç verdi. Sır içinde yaratıldığımızda özümüz O’ndan saklanmamıştı; mükemmel olmasa da gözleri özümüzü gördü ve hiçbiri daha yokken O’nun kitabında tüm üyelerimiz yazılıydı. Her şeyden önce yaşamın alt düzenlerinde Tanrı insanoğullarını, yaratışının parlak işini, O’nun düşüncelerini göstermemiz ve yüceliğini ortaya çıkarmaları için tasarlamıştır. Ancak insanlar kendilerini Tanrı olarak yüceltmemelidir. “RAB’be sevinç çığlıkları yükseltin! O’na neşeyle kulluk edin, Sevinç ezgileriyle çıkın huzuruna! Bilin ki RAB Tanrı’dır. Bizi yaratan O’dur, biz de O’nunuz, O’nun halkı, otlağının koyunlarıyız. Kapılarına şükranla, Avlularına övgüyle girin! Şükredin O’na, adına övgüler sunun!” “Tanrımız RAB’bi yüceltin, Tapının O’na kutsal dağında! Çünkü Tanrımız RAB kutsaldır.” Mezmurlar 100: 1-4; 99:9. Tanrı, yarattığı şeyleri hizmetkâr olarak tutmak ve kullanmak için sürekli uğraşır. Doğa kanunları aracılığıyla çalışır ve onları kendi araçları olarak kullanır. Kendi kendine hareket etmiyorlar. Doğa işleyişiyle, her şeyde Kendi iradesine göre hareket eden bir Varlığın akıllı mevcudiyetini ve aktif failliğini kanıtlıyor. “Ya RAB, sözün Göklerde sonsuza dek duruyor. Sadakatin kuşaklar boyu sürüyor,

GERÇEK TANRI BİLGİSİ

| 345

Kurduğun yeryüzü sapasağlam duruyor. Bugün hükümlerin uyarınca ayakta duran her şey Sana kulluk ediyor.” “RAB ne isterse yapar, Göklerde, yeryüzünde, Denizlerde, bütün derinliklerde.” “O buyruk verince, var oldular; Bozulmayacak bir kural koyarak, Onları sonsuza dek yerlerine oturttu.” Mezmurlar 119:89-91; 135:6; 148:5, 6. Yeryüzünün her yıl armağanlarını vermesi ve güneşin etrafında ilerleyişine devam etmesi doğal güçle değildir. Sonsuz Olan’ın eli daima bu gezegene rehberlik etmek üzere çalışıyor. Sürekli olarak uygulanan Tanrı’nın gücü yeryüzünün döngüsünü yerinde tutar. Göklerde güneşin doğmasına sebep olan Tanrı’dır. Gökyüzünün pencerelerini açar ve yağmur yağdırır. “Yapağı gibi kar yağdırır, Kırağıyı kül gibi saçar.” “O gürleyince gökteki sular çağıldar, Yeryüzünün dört bucağından bulutlar yükseltir, Yağmur için şimşek çaktırır, Ambarlarından rüzgâr estirir.” Mezmurlar 147:16; Yeremya 10:13. O’nun gücü ile bitki örtüsü yeşerir, her yaprak ortaya çıkar, her çiçek açar, her meyve olgunlaşır. İnsan vücudunun mekanizması tam olarak anlaşılamaz. En zeki olanı şaşırtan gizemler sunar. Nabız atar ve nefes nefesi takip eder, ancak bir kez harekete geçtikten sonra çalışmaya devam eden bir mekanizmanın sonucu olarak değil. Tanrı’da yaşar, hareket eder ve varlığımıza sahip oluruz. Canlı organizmadaki atan kalp, çarpan nabız, her sinir ve kas, hep var olan bir Tanrı’nın gücüyle düzende ve faaliyette tutulur. Kutsal Kitap bize Tanrı’yı yüce ve kutsal yerinde, hareketsizlik, sessizlik ve yalnızlık halinde değil, on bin çarpı on bin

346 |

ŞİFA HİZMETİ

ve binlerce kutsal varlıkla çevrili, hepsi de O’nun isteğini yerine getirmeyi bekleyen bir halde gösterir. Bu haberciler aracılığıyla egemenliğinin her parçasıyla aktif iletişim halindedir. Ruhu sayesinde her yerde mevcuttur. Ruhu ve meleklerinin aracılığıyla dünyevî çocuklarına hizmet eder. Yeryüzünün dikkat dağıtıcı unsurlarının üzerinde tahta oturur. Her şey O’nun ilahî araştırmasına açıktır, büyük ve sakin sonsuzluğundan, ilahî takdirinin en iyi gördüğü şeyi emreder. “İnsanın yaşamının kendi elinde olmadığını, Adımlarına yön vermenin ona düşmediğini…” “RAB’be güven bütün yüreğinle… Yaptığın her işte RAB’bi an, O senin yolunu düze çıkarır.” “Ama RAB’bin gözü kendisinden korkanların, Sevgisine umut bağlayanların üzerindedir; Böylece onları ölümden kurtarır, Kıtlıkta yaşamalarını sağlar.” “Sevgin ne değerli, ey Tanrı! Kanatlarının gölgesine sığınır insanoğlu.” “Ne mutlu yardımcısı Yakup’un Tanrısı olan insana, Umudu Tanrısı RAB’de olana!” “Yeryüzü sevginle dolu, ya RAB,” “Doğruluğu, adaleti sever,” “Sen yeryüzünün dört bucağında, Uzak denizlerdekilerin umudusun; Kudret kuşanan, Gücüyle dağları kuran, Denizlerin kükremesini, … Halkların kargaşasını yatıştıran sensin.” “Doğudan batıya kadar insanlara Sevinç çığlıkları attırırsın” “İyiliklerinle yılı taçlandırırsın, Arabalarının geçtiği yollardan bolluk akar,” “RAB her düşene destek olur,

GERÇEK TANRI BİLGİSİ

| 347

İki büklüm olanları doğrultur. Herkesin umudu sende, Onlara yiyeceklerini zamanında veren sensin. Elini açar, Bütün canlıları doyurursun dilediklerince.” Yeremya 10:23; Süleyman’ın Özdeyişleri 3:5, 6; Mezmurlar 33:18, 19;36:7; 146:5; 119:64; 33:5; 65:5-7, 8, 11; 145: 14-16. Tanrı’nın Kişiliği Mesih’te Açığa Çıktı Tanrı, Oğlu’nda Kendisini kişisel bir varlık olarak gösterdi. “Tanrı yüceliğinin parıltısı, O’nun varlığının öz görünümüdür,” Mesih, kişisel bir kurtarıcı olarak bu dünyaya geldi. Kişisel bir Kurtarıcı olarak göğe yükseldi. Kişisel bir Kurtarıcı olarak, gökteki mahkemelerde aracılık ediyor. Tanrı’nın tahtının önünde “İnsanoğluna benzer” bizim adımıza hizmet ediyor. İbraniler 1:3; Vahiy 1:13. Dünyanın Işığı olan Mesih, Tanrısallığının göz kamaştırıcı ihtişamını örttü ve insanlar arasında, ölümlülerin tükenmeden Yaratıcılarını tanıyabilmeleri için bir insan olarak yaşamaya başladı. Günah, insanlarla Yaradan’ı arasında bir ayrılık getirdiği için, Mesih aracılığıyla tezahür ettiği durumlar dışında, hiç kimse Tanrı’yı hiçbir zaman görmemiştir. Mesih şöyle bildirdi, “Ben ve Baba biriz.” “Oğul’u, Baba’dan başka kimse tanımaz. Baba’yı da Oğul’dan ve Oğul’un O’nu tanıtmak istediği kişilerden başkası tanımaz.” Yuhanna 10:30; Matta 11:27. Mesih insanlara Tanrı’nın bilmesini istediği şeyi öğretmek için geldi. Göklerde, yerde, okyanusun geniş sularında, Tanrı’nın el işini görüyoruz. Yaratılan her şey, O’nun gücüne, bilgeliğine, sevgisine tanıklık eder. Yine de Mesih’te açığa çıktığı şekliyle Tanrı’nın kişiliğini ne yıldızlardan ne okyanustan ne de çağlayandan öğrenemeyiz. Tanrı hem kişiliğini hem de karakterini tanımlamak için doğadan daha net bir açımlamaya ihtiyaç olduğunu gördü. Görünmez Tanrı’nın doğasını ve niteliklerini insan görüşü-

348 |

ŞİFA HİZMETİ

nün dayanabileceği ölçüde tezahür ettirmesi için Oğlu’nu dünyaya gönderdi. Öğrencilere Açıklandı İsa’nın çarmıha gerilmesinden önceki gece üst kattaki akşam yemeğinde söylediği sözleri inceleyelim. Yargılanma saatine yaklaşıyordu ve şiddetli bir şekilde ayartılacak ve denenecek olan öğrencilerini teselli etmeye çalıştı. “Yüreğiniz sıkılmasın,” dedi. “Tanrı’ya iman edin, bana da iman edin. Babam’ın evinde kalacak çok yer var. Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum…” Tomas, “Ya Rab, senin nereye gideceğini bilmiyoruz, yolu nasıl bilebiliriz?” dedi. İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez. Beni tanısaydınız, Babam’ı da tanırdınız. Artık O’nu tanıyorsunuz, O’nu gördünüz…” Filipus, “Ya Rab, bize Baba’yı göster, bu bize yeter” dedi. İsa, “Filipus” dedi, “Bunca zamandır sizinle birlikteyim. Beni daha tanımadın mı? Beni görmüş olan, Baba’yı görmüştür. Sen nasıl, ‘Bize Baba’yı göster’ diyorsun? Benim Baba’da, Baba’nın da bende olduğuna inanmıyor musun? Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum, ama bende yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor.” Yuhanna 14: 1-10. Havariler henüz Mesih’in Tanrı ile olan ilişkisine ilişkin sözlerini anlamadılar. Öğretisinin çoğu onlar için halâ anlaşılmazdı. Mesih, onların Tanrı hakkında daha net, daha belirgin bir bilgiye sahip olmalarını istedi. “Size bunları örneklerle anlattım. Öyle bir saat geliyor ki, artık örneklerle konuşmayacağım; Baba’yı size açıkça tanıtacağım.” Yuhanna 16:25. Pentikost Günü, Kutsal Ruh havarilerin üzerine döküldüğünde, Mesih’in örneklerle söylediği gerçekleri daha iyi anladılar. Onlar için bir sır olan öğretilerin çoğu açıklığa kavuşturuldu. Ancak öğrenciler o zaman bile Mesih’in vaadinin

GERÇEK TANRI BİLGİSİ

| 349

gerçekleşmesini tam olarak almadılar. Tanrı hakkında taşıyabilecekleri tüm bilgiyi aldılar, ancak Mesih’in onlara açıkça Baba’dan söz edeceği vaadinin tam olarak yerine getirilmesine henüz daha vardı. Bugün de böyledir. Tanrı hakkındaki bilgimiz kısmî ve tamamlanmamıştır. Mücadele sona erdiğinde ve İnsan Mesih İsa, günahkâr bir dünyada O’na gerçekten tanıklık etmiş sadık işçilerini Baba’nın önünde kabul ettiğinde, şu anki gizemlerin ne olduğunu açıkça anlayacaklar. Mesih, yüceltilmiş insanlığını gökteki mahkemelere götürdü. O’nu kabul edenlere, Tanrı’nın çocukları olma gücü verir, böylece en sonunda Tanrı onları Kendisinin olarak sonsuza kadar O’nunla birlikte olsunlar diye kabul edebilsin. Bu yaşamları boyunca Tanrı’ya sadıklarsa, sonunda “O’nun yüzünü görecek, alınlarında O’nun adını taşıyacaklar.” Vahiy 22:4. Tanrı’yı görmekten başka cennetin mutluluğu nedir? Mesih’in lütfuyla kurtarılan günahkâr için Tanrı’nın yüzüne bakıp O’nu Baba olarak bilmekten daha büyük bir sevinç olabilir mi? Kutsal Yazılar, Tanrı ile Mesih arasındaki ilişkiyi açıkça gösterir ve her birinin kişiliğini ve benliğini net bir şekilde görmeyi sağlar. “Tanrı eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla birçok kez çeşitli yollardan atalarımıza seslendi. Bu son çağda da her şeye mirasçı kıldığı ve aracılığıyla evreni yarattığı kendi Oğlu’yla bize seslenmiştir… Tanrı yüceliğinin parıltısı, O’nun varlığının öz görünümüdür. Güçlü sözüyle her şeyi devam ettirir. Günahlardan arınmayı sağladıktan sonra, yücelerde ulu Tanrı’nın sağında oturdu. Meleklerden ne denli üstün bir adı miras aldıysa, onlardan o denli üstün oldu. Çünkü Tanrı meleklerin herhangi birine, “Sen benim Oğlum’sun, Bugün ben sana Baba oldum” Ya da, “Ben O’na Baba olacağım, O da bana Oğul olacak” demiş midir?” İbraniler 1:1-5.

350 |

ŞİFA HİZMETİ

Baba ve Oğul’un kişiliği ve onlar arasında var olan birlik, Yuhanna’nın on yedinci bölümünde, Mesih’in öğrencileri için duasında sunulmaktadır: “Yalnız onlar için değil, onların sözüyle bana iman edenler için de istekte bulunuyorum, hepsi bir olsunlar. Baba, senin bende olduğun ve benim sende olduğum gibi, onlar da bizde olsunlar. Dünya da beni senin gönderdiğine iman etsin.” Yuhanna 17:20, 21. Mesih ve öğrencileri arasında var olan birlik, ikisinin de kişiliğini yok etmez. Amaçta, akılda, karakterde birlerdir, fakat bedende değil. Böylece Tanrı ve Mesih birdir. Tanrı’nın Karakteri Mesih’te Açığa Çıkıyor İnsanlığı üzerine alarak, Mesih insanlıkla bir olmak ve aynı zamanda gökteki Babamızı günahkâr insanlara göstermek için geldi. Yalnızca başından beri Baba’nın huzurunda olan ve görünmez Tanrı’nın suretini dışa vuran Tanrı’nın karakterini insanlığa gösterebilirdi. Her açıdan bizim gibi yaratıldı. Bizim gibi beden aldı. Aç, susuz ve yorulmuştu. Yiyeceklerle beslendi ve uyku ile dinlendi. İnsanoğullarının kaderini paylaştı, lakin O, Tanrı’nın suçsuz Oğlu idi. Yeryüzünde yabancı ve konuktu – dünyadaydı fakat dünyalı değildi, bugün erkeklerin ve kadınların baştan çıkarılıp denendiği gibi baştan çıkarılıp denendi, buna rağmen günahsız bir hayat yaşadı. Şefkatli, merhametli, duygudaş, başkalarına karşı her zaman düşünceli, Tanrı’nın karakterini temsil ediyordu ve sürekli olarak Tanrı’ya ve insanlığa hizmet ediyordu. “O beni yoksullara müjde iletmek için meshetti. Yüreği ezik olanların yaralarını sarmak için, Tutsaklara serbest bırakılacaklarını,” “Körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için,” “RAB’bin lütuf yılını, … Yas tutanların hepsini avutmak, … İçin RAB beni gönderdi.” Yeşaya 61:1; Luka 4:18; Yeşaya 61:2.

GERÇEK TANRI BİLGİSİ

| 351

“Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. Öyle ki, göklerdeki Babanız’ın oğulları olasınız.” Çünkü O, nankör ve kötü kişilere karşı iyi yüreklidir.” “O, güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin üzerine yağdırır.” “Babanız merhametli olduğu gibi, siz de merhametli olun.” Matta 5:44, 45; Luka 6:35; Matta 5:45; Luka 6:36. “Çünkü Tanrımız’ın yüreği merhamet doludur, … Yücelerden doğan Güneş, Karanlıkta ve ölümün gölgesinde yaşayanlara ışık saçmak Ve ayaklarımızı esenlik yoluna yöneltmek üzere Yardımımıza gelecektir.” Luka 1:78, 79. Çarmıhın Görkemi Tanrı’nın insanlara olan sevgisinin açımlaması çarmıhta merkezlenir. Tam anlamını dil söyleyemez, kalem tanımlayamaz, insan zihni kavrayamaz. İsa’nın gerildiği çarmıha baktığımızda, sadece şunu söyleyebiliriz, “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.” Yuhanna 3:16. Günahlarımız için çarmıha gerilen Mesih, ölümden dirilen Mesih, göklere yükselen Mesih, öğrenmemiz ve öğretmemiz gereken kurtuluş bilimidir. “Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı’ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı.” Filipililer 2: 6-8. “Ölmüş, üstelik dirilmiş olan Mesih İsa, Tanrı’nın sağındadır …” “Bu nedenle O’nun aracılığıyla Tanrı’ya yaklaşanları tümüyle kurtaracak güçtedir. Çünkü onlara aracılık etmek için hep yaşamaktadır.” Romalılar 8:34, İbraniler 7:25. “Çünkü başkahinimiz zayıflıklarımızda bize yakınlık duya-

352 |

ŞİFA HİZMETİ

mayan biri değildir; tersine, her alanda bizim gibi denenmiş, ama günah işlememiştir.” İbraniler 4:15. Her kutsamayı Mesih’in armağanı aracılığıyla alırız. Bu Armağan aracılığıyla gün be gün bize Tanrı’nın iyiliğinin tükenmez akışı gelir. Bu Armağan aracılığıyla, narin renk tonları ve kokusuyla her çiçek beğenimize verildi. Güneş ve ay O’nun tarafından yaratıldı. O’nun yaratmadığı gökleri güzelleştiren bir yıldız yoktur. Düşen her yağmur damlası, nankör dünyamıza dökülen her ışık, Mesih’teki Tanrı sevgisine tanıklık eder. Her şey bize tarifsiz tek bir Armağan, Tanrı’nın biricik Oğlu, aracılığıyla sağlanır. Tüm bu lütufların Tanrı’nın işçiliğine akması için çarmıha çivilendi. “Bakın, Baba bizi o kadar çok seviyor ki, bize “Tanrı’nın çocukları” deniyor!” 1.Yuhanna 3:1. “… kimse işitmedi, ve kulak duymadı, ve göz senden başka bir Allah görmedi, bir Allah ki, kendisini bekleyen için işler.” Yeşaya 64:4 (KM). Dönüşüm Getiren Bilgi Mesih’te açıklandığı şekliyle Tanrı bilgisi, kurtarılmış olan herkesin sahip olması gereken bilgidir. Bu, karakterin dönüşümünü sağlayan bilgidir. Alınan bu bilgi, ruhu Tanrı’nın suretinde yeniden yaratacaktır. Bütün varlığa ilahî olan ruhsal bir güç katacaktır. “Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz.” 2.Korintliler 3:18. Kurtarıcı hayatı hakkında şöyle dedi, “Babam’ın buyruklarını yerine getirdim.” Yuhanna 15:10. “Beni gönderen benimledir, O beni yalnız bırakmadı. Çünkü ben her zaman O’nu hoşnut edeni yaparım.” Yuhanna 8:29. İsa’nın insan doğasında olduğu gibi, Tanrı, takipçilerinin de öyle olmalarını istiyor. O’nun gücüyle Kurtarıcı’nın yaşadığı saflık ve asalet hayatını yaşamalıyız.

GERÇEK TANRI BİLGİSİ

| 353

“Bunun için,” şöyle dedi Pavlus. “Yerde ve gökte her ailenin adını kendisinden aldığı Baba’nın önünde diz çökerim. Baba’nın kendi yüceliğinin zenginliği uyarınca Ruhu’yla sizi iç varlığınızda kudretle güçlendirmesini ve Mesih’in iman yoluyla yüreklerinizde yaşamasını dilerim. Öyle ki, Tanrı’nın bütün doluluğuyla dolmanız için, sevgide köklenmiş ve temellenmiş olarak bütün kutsallarla birlikte Mesih’in sevgisinin ne denli geniş ve uzun, yüksek ve derin olduğunu anlamaya, bilgiyi çok aşan bu sevgiyi kavramaya gücünüz yetsin.” Efesliler 3:14-19. “Bunu işittiğimiz günden beri biz de sizler için dua etmekten, tam bir bilgelik ve ruhsal anlayışla Tanrı’nın isteğini bütünüyle bilmenizi sağlamasını dilemekten geri kalmadık. Rab’be yaraşır biçimde yaşamanız, O’nu her yönden hoşnut etmeniz, her iyi işte meyve vererek Tanrı’yı tanımakta ilerlemeniz için dua ediyoruz. Her şeye sevinçle katlanıp sabredebilmeniz için O’nun yüce gücüne dayanarak bütün kudretle güçlenmenizi diliyoruz.” Koloseliler 1: 9-11. Bu, Tanrı’nın bizi almaya davet ettiği bilgidir ve bunun yanında her şey değersizlik ve hiçliktir.

36 SPEKÜLATİF BİLGİDE TEHLİKE

B

ilgi arayışına, bilimin araştırılmasına katılan en büyük kötülüklerden biri, insan aklını gerçek değerinden ve uygun alanından fazla yüceltme eğilimidir. Birçoğu Yaradan’ı ve eserlerini kendi eksik bilim bilgileriyle yargılamaya çalışır. Sonsuz Olan ile ilgili spekülatif teorilerden keyif alarak, Tanrı’nın doğasını, yetkilerini ve kabiliyetlerini belirlemeye uğraşırlar. Bu çalışma alanına girenler yasak zemine adım atıyorlar. Araştırmaları hiçbir değerli sonuç vermeyecek ve yalnızca ruhun risk altında olması ile izlenecekler. İlk ebeveynlerimiz, Tanrı’nın onlardan alıkoyduğu bilgi arzusuyla günaha sürüklendi. Bu bilgiyi edinmeye çalışırken sahip olmaya değer her şeyi kaybettiler. Adem ve Havva yasak ağaca hiç dokunmasaydı, Tanrı onlara bilgi verecekti –günahın lanetine dayanmayan bilgi, onlara sonsuz sevinç getirecek olan bilgi. Ayartıcıyı dinleyerek kazandıkları tek şey günah ve sonuçlarıyla tanışmaktı. İtaatsizlikleriyle insanlık Tanrı’dan uzaklaştı ve yeryüzü cennetten ayrıldı. Ders bizim içindir. Şeytan’ın ilk ebeveynimizi yönlendir-

356 |

ŞİFA HİZMETİ

diği alan, bugün insanları cezbettiği alanla aynıdır. Dünyayı hoş yalanlarla dolduruyor. Kontrolündeki her hileyle insanları Tanrı hakkında yorum yapmaya teşvik ediyor. Böylece kurtuluş olan Tanrı bilgisine sahip olmalarını engellemeye çalışıyor. Panteistik Teoriler Bugün, Tanrı’ya ve O’nun Sözüne olan inancı zayıflatan ruhani öğretiler her yerde eğitim kurumlarına ve kiliselere giriyor. Tanrı’nın tüm doğayı kaplayan bir ruh olduğu teorisi, Kutsal Yazılara inandığını iddia eden birçok kişi tarafından kabul edilir, ancak bu teori ne kadar güzel giyinmiş olursa olsun, çok tehlikeli bir aldatmacadır. Tanrı’yı yanlış tanıtır ve yüceliği ile görkemine bir lekedir. Yalnızca yanıltmakla kalmaz, aynı zamanda insanları da küçük düşürmeye meyillidir. Kötülük onun bir parçası, şehvaniyet onun alanıdır. Onu kabul etmenin sonucu Tanrı’dan ayrılmaktır. Düşmüş insan doğası için bu mahvolmak demektir. Günahtan dolayı durumumuz doğal değildir ve bizi iyileştiren güç doğaüstü olmalıdır, yoksa hiçbir değeri yoktur. İnsan yüreklerinde kötülüğün gücünü kırabilecek tek bir güç vardır ve bu, Tanrı’nın İsa Mesih’teki gücüdür. Sadece Çarmıha Gerilen’in kanıyla günahtan arınma vardır. Tek başına onun lütfu, düşmüş doğamızın eğilimlerine direnmemizi ve onları bastırmamızı sağlayabilir. Tanrı hakkındaki ruhçu teoriler O’nun lütfunu etkisiz kılar. Tanrı tüm doğayı kaplayan bir ruh ise, o zaman her bedende yaşar ve kutsallığa ulaşmak için kişinin kendi içindeki gücü geliştirmesi yeterlidir. Bu teoriler mantıksal sonuçlara dek düşünülürse, tüm Hristiyan inancını yok ediyor. Kefaret gerekliliğini ortadan kaldırıp insanı kendi kurtarıcısı yapıyor. Tanrı ile ilgili bu teoriler O’nun Sözünü etkisiz kılıyor ve onları kabul edenler, sonunda tüm Kutsal Kitap’ı kurgu olarak görmeye sürüklenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Erdemi ahlâksızlıktan daha iyi olarak görebilirler, ancak Tanrı’yı haklı egemenlik konu-

SPEKÜL ATİF BİLGİDE TEHLİKE

| 357

mundan dışlayarak, bağımlılıklarını Tanrı olmadan değersiz olan insan gücüne yerleştirirler. Tek başına insan iradesinin kötülüğe direnme ve üstesinden gelme gücü yoktur. Ruhun savunması çöküktür. Kişinin günaha karşı hiçbir bariyeri yoktur. Tanrı’nın Sözü ve Ruhu’nun kısıtlamaları bir kez reddedildiğinde, kişi kim bilir ne kadar derine batabilir. “Tanrı’nın her sözü güvenilirdir, O kendisine sığınan herkese kalkandır. O’nun sözüne bir şey katma, Yoksa seni azarlar, yalancı çıkarsın.” “Kötü kişiyi kendi suçları ele verecek, Günahının kemendi kıskıvrak bağlayacak onu.” Süleyman’ın Özdeyişleri 30:5; 5:22. İlahî Gizemleri Araştırmak “Gizlilik Tanrımız RAB’be özgüdür. Ama bu yasanın bütün sözlerine uymamız için açığa çıkarılanlar sonsuza dek bize ve çocuklarımıza aittir.” Yasa’nın Tekrarı 29:29. Tanrı’nın Sözü’nde verdiği Kendisi’nin açımlaması bizim çalışmamız içindir. Bunu anlamaya çalışabiliriz. Fakat bunun ötesine girmeye çalışmamalıyız. Azami akıl, Tanrı’nın doğasına ilişkin varsayımlarla tükenene kadar kendisini zorlayabilir, ancak çaba sonuçsuz kalacaktır. Bu sorunu çözmemiz için bize verilmedi. Hiçbir insan zihni Tanrı’yı kavrayamaz. Hiçbiri O’nun doğası ile ilgili tahminlere düşmemeli. Burada sessizlik belagattir. Bilge Olan, tartışmanın dışındadır. Kurtuluş planı yapıldığında, meleklerin bile Baba ve Oğul arasındaki fikir paylaşımlarında yer almasına izin verilmedi. İnsanlar En Yüce Olan’ın sırlarına burnunu sokmamalıdır. Küçük çocuklar kadar Tanrı konusunda bilgisiziz ancak küçük çocuklar olarak O’nu sevebilir ve itaat edebiliriz. Onun doğası veya kabiliyetleri hakkında tahminde bulunmak yerine, O’nun söylediği sözlere kulak verelim: “Tanrı’nın derin sırlarını anlayabilir misin?

358 |

ŞİFA HİZMETİ

Her Şeye Gücü Yeten’in sınırlarına ulaşabilir misin? Onlar gökler kadar yüksektir, ne yapabilirsin? Ölüler diyarından derindir, nasıl anlayabilirsin? Ölçüleri yeryüzünden uzun, Denizden geniştir.” “Ama bilgelik nerede bulunur? Aklın yeri neresi?” İnsan onun değerini bilmez, Yaşayanlar diyarında ona rastlanmaz. Engin, “Bende değil” der, Deniz, “Yanımda değil.” Onun bedeli saf altınla ödenmez, Değeri gümüşle ölçülmez. Ona Ofir altınıyla, değerli oniksle, Laciverttaşıyla değer biçilmez. Ne altın ne cam onunla karşılaştırılabilir, Saf altın kaplara değişilmez. Yanında mercanla billurun sözü edilmez, Bilgeliğin değeri mücevherden üstündür. Kûş topazı onunla denk sayılmaz, Saf altınla ona değer biçilmez. Öyleyse bilgelik nereden geliyor? Aklın yeri neresi? … Yıkım’la Ölüm: “Kulaklarımız ancak fısıltısını duydu” der. Onun yolunu Tanrı anlar, Yerini bilen O’dur. Çünkü O yeryüzünün uçlarına kadar bakar, Göklerin altındaki her şeyi görür… Yağmura kural koyduğu, Yıldırıma yol açtığı zaman, Bilgeliği görüp değerini biçti, Onu onaylayıp araştırdı. İnsana, “İşte Rab korkusu, bilgelik budur” dedi,

SPEKÜL ATİF BİLGİDE TEHLİKE

| 359

“Kötülükten kaçınmak akıllılıktır.” Eyüp 11:7-9; 28:12-28. Bilgelik, yeryüzünün gizli yerlerini araştırarak ya da Tanrı’nın varlığının gizemlerini anlamak için boşuna çaba göstererek bulunmaz. Daha ziyade, vermekten memnun olduğu açımlamayı alçak gönüllülükle almakta ve hayatı O’nun buyruğuna uygun hale getirmekte bulunur. Azami zekaya sahip insanlar, doğada ortaya çıkan Tanrı’nın gizemlerini anlayamazlar. İlahî açınlama, en bilge bilim insanlarının cevaplayamayacağı birçok soru sorar. Bu sorular, onları cevaplamamız için sorulmadı. Dikkatimizi Tanrı’nın derin gizemlerine çekmeleri, bilgeliğimizin sınırlı olduğunu ve günlük yaşamımızın etrafında fanî varlıkların anlayışının ötesinde birçok şey olduğunu öğretmeleri istendi. Şüpheciler Tanrı’ya inanmayı reddederler çünkü Tanrı’nın Kendisini gösterdiği sonsuz gücü kavrayamazlar. Fakat Tanrı, Kendisini sınırlı anlayışımıza açıkladığı kadar açıklamadığı ile de kabul edilmelidir. Tanrı hem ilahî açınlamada hem de doğada, imanımızı yönetmesi için gizemler vermiştir. Bu böyle olmalı. Sürekli araştırıyor, sorguluyor, öğreniyor olabiliriz ve yine de bunun ötesinde bir sonsuzluk vardır. “Kim denizleri avucuyla, Gökleri karışıyla ölçebildi? Yerin toprağını ölçeğe sığdıran, Dağları kantarla, Tepeleri teraziyle tartabilen var mı? RAB’bin düşüncesine kim akıl erdirebildi? O’na öğüt verip öğretebilen var mı?... RAB için uluslar kovada bir damla su, Terazideki toz zerreciği gibidir. Adaları ince toz gibi tartar. Adakları yakmaya yetmez Lübnan ormanı, Yakmalık sunu için az gelir hayvanları. RAB’bin önünde bütün uluslar bir hiç gibidir,

360 |

ŞİFA HİZMETİ

Hiçten bile aşağı, değersiz sayılır.” “Öyleyse Tanrı’yı kime benzeteceksiniz? Neyle karşılaştıracaksınız O’nu? … Bilmiyor musunuz, duymadınız mı? Başlangıçtan beri size bildirilmedi mi? Dünyanın temelleri atılalı beri anlamadınız mı? Gökkubbenin üstünde oturan RAB’dir, Yeryüzünde yaşayanlarsa çekirge gibidir. Gökleri perde gibi geren, Oturmak için çadır gibi kuran O’dur”… “Beni kime benzeteceksiniz ki, …” diyor Kutsal Olan. Başınızı kaldırıp göklere bakın. Kim yarattı bütün bunları? Yıldızları sırayla görünür kılıyor, Her birini adıyla çağırıyor. Büyük kudreti, üstün gücü sayesinde hepsi yerli yerinde duruyor. Ey Yakup soyu, ey İsrail! Neden, “RAB başıma gelenleri görmüyor, Tanrı hakkımı gözetmiyor?” diye yakınıyorsun? Bilmiyor musun, duymadın mı? Ebedi Tanrı, RAB, bütün dünyayı yaratan, Ne yorulur ne de zayıflar, O’nun bilgisi kavranamaz. Yeşaya 40: 12-28. Kutsal Ruh’un peygamberlerine verdiği açıklamalardan Tanrımız’ın yüceliğini öğrenelim. Yeşaya peygamber şöyle yazıyor: “Kral Uzziya’nın öldüğü yıl yüce ve görkemli Rab’bi gördüm; tahtta oturuyordu, giysisinin etekleri tapınağı dolduruyordu. Üzerinde Seraflar duruyordu; her birinin altı kanadı vardı; ikisiyle yüzlerini, ikisiyle ayaklarını örtüyor, öbür ikisiyle de uçuyorlardı. Birbirlerine şöyle sesleniyorlardı: “Her Şeye Egemen RAB, Kutsal, kutsal, kutsaldır. Yüceliği bütün dün-

SPEKÜL ATİF BİLGİDE TEHLİKE

| 361

yayı dolduruyor.” Seraflar’ın sesinden kapı söveleriyle eşikler sarsıldı, tapınak dumanla doldu. “Vay başıma! Mahvoldum” dedim, “Çünkü dudakları kirli bir adamım, dudakları kirli bir halkın arasında yaşıyorum. Buna karşın Kral’ı, Her Şeye Egemen RAB’bi gözlerimle gördüm.” “Seraflar’dan biri bana doğru uçtu, elinde sunaktan maşayla aldığı bir kor vardı; onunla ağzıma dokunarak, “İşte bu kor dudaklarına değdi, suçun silindi, günahın bağışlandı” dedi.” Yeşaya 6: 1-7. “Senin gibisi yok, ya RAB, Sen büyüksün, Adın da büyüktür gücün sayesinde. Senden kim korkmaz, Ey ulusların kralı?” “Ya RAB, sınayıp tanıdın beni. Oturup kalkışımı bilirsin, Niyetimi uzaktan anlarsın. Gittiğim yolu, yattığım yeri inceden inceye elersin, Bütün yaptıklarımdan haberin var. Daha sözü ağzıma almadan, Söyleyeceğim her şeyi bilirsin, ya RAB. Beni çepeçevre kuşattın, Elini üzerime koydun. Kaldıramam böylesi bir bilgiyi, Başa çıkamam, erişemem.” Yeremya 10:6, 7; Mezmurlar 139:1-6. “Rabbimiz büyük ve çok güçlüdür, sınırsızdır anlayışı.” Mezmurlar 147:5. “RAB insanın tuttuğu yolu gözler, attığı her adımı denetler.” Süleyman’ın Özdeyişleri 5:21. “Derin ve gizli şeyleri ortaya çıkarır, karanlıkta neler olduğunu bilir, çevresi ışıkla kuşatılmıştır.” Daniel 2:22. “Bunları ta başlangıçtan bildiren Rab, İşte böyle diyor.” “Rab’bin düşüncesini kim bilebildi? Ya da kim O’nun öğütçüsü olabildi?” “Kim Tanrı’ya bir şey verdi ki, Karşılığını O’ndan isteyebilsin?” “Her şeyin kaynağı O’dur; her şey O’nun aracılı-

362 |

ŞİFA HİZMETİ

ğıyla ve O’nun için var oldu. O’na sonsuza dek yücelik olsun!” Elçilerin İşleri 15:18; Romalılar 11:34-36. “Sonsuzlara dek bütün çağların Kralı, ölümsüz ve görünmez …” “ölümsüzlüğün tek sahibi, yaklaşılmaz ışıkta yaşayan, hiçbir insanın görmediği ve göremeyeceği, Onur ve kudret sonsuza dek O’nun olsun!” 1. Timoteos 1:17; 6:16. “O’nun görkemi sizi yıldırmaz mı? Dehşeti üzerinize düşmez mi?” “Tanrı göklerin yükseklerinde değil mi? Yıldızlara bak, ne kadar yüksekteler!” “Orduları sayılabilir mi? Işığı kimin üzerine doğmaz?” “O, anlayışımızın ötesinde büyük işler yapar.” Çünkü kara, ‘Yere düş’ der, Sağanağa, ‘Bütün şiddetinle boşal.’ Yarattığı bütün insanlar ne yaptığını bilsin diye, Herkese işini bıraktırır… Yeryüzünde ne buyurursa yapmak üzere Bulutlar O’nun istediği yönde döner durur. Ya insanları cezalandırmak Ya da yeryüzünü sulayıp sevgisini göstermek için Yağmur gönderir Dinle, Eyüp, Dur da düşün Tanrı’nın şaşılası işlerini. Tanrı’nın bulutları nasıl düzenlediğini, Şimşeğini nasıl çaktırdığını biliyor musun? Bulutların dengesini, Bilgisi kusursuz olanın şaşılası işlerini biliyor musun? … Dökme tunç bir ayna kadar sert olan gökkubbeyi O’nunla birlikte yayabilir misin? “O’na ne söyleyeceğimizi öğret bize, Çünkü karanlık yüzünden sözümüze düzen veremiyoruz…” Rüzgâr geçip göğü temizlediğinde

SPEKÜL ATİF BİLGİDE TEHLİKE

Gökte parıldayan ışığa kimse bakamaz. Altın parıltısı geliyor kuzeyden, Tanrı korkunç görkeme bürünmüş. Her Şeye Gücü Yeten’e biz ulaşamayız. Gücü yücedir, Adaleti ve eşsiz doğruluğuyla kimseyi ezmez. Bu yüzden insanlar O’na saygı duyar.” “Var mı Tanrımız RAB gibi, Yücelerde oturan, Göklerde ve yeryüzünde olanlara Bakmak için eğilen?” “Geçtiği yerde kasırgalar, fırtınalar kopar. O’nun ayaklarının tozudur bulutlar.” “RAB büyüktür, yalnız O övgüye yaraşıktır, Akıl ermez büyüklüğüne. Yaptıkların kuşaktan kuşağa şükranla anılacak, Güçlü işlerin duyurulacak. Düşüneceğim harika işlerini, İnsanlar büyüklüğünü, yüce görkemini konuşacak. Yaptığın müthiş işlerin gücünden söz edecekler, Ben de senin büyüklüğünü duyuracağım. Eşsiz iyiliğinin anılarını kutlayacak, Sevinç ezgileriyle övecekler doğruluğunu”… “Bütün yapıtların sana şükreder, ya RAB, Sadık kulların sana övgüler sunar. Krallığının yüceliğini anlatır, Kudretini konuşur; Herkes senin gücünü, Krallığının yüce görkemini bilsin diye. Senin krallığın ebedi krallıktır, Egemenliğin kuşaklar boyunca sürer”… “RAB’be övgüler sunsun ağzım! Bütün canlılar O’nun kutsal adına, Sonsuza dek övgüler dizsin.”

| 363

364 |

ŞİFA HİZMETİ

Eyüp 13:11; 22:12; 25: 3; 37: 5-13, 19-24; Mezmurlar 113:5, 6: Nahum 1:3; Mezmurlar 145: 3-21. Tanrı’nın ne olduğu ve O’nun gözünde ne olduğumuz hakkında giderek daha fazla öğrendikçe, huzurunda korkup titreyeceğiz. Bugünün fanîleri, eski zamanlarda Tanrı’nın kutsal ilan ettiklerini serbest bıraktığını düşünenlerin kaderinden ibret alsınlar. İsrailoğulları, Filistliler’in topraklarından geri getirdikleri kutsal sandığı açmaya teşebbüs ettiklerinde, saygısız cüretkarlıkları açıkça cezalandırıldı. Uzziya’nın üzerine düşen hükmü bir kez daha düşünün. Davut’un döneminde olduğu gibi, kutsal sandık Yeruşalim’e taşınırken, Uzziya onu sabit tutmak için elini uzattı. Tanrı’nın varlığının sembolüne dokunmaya yeltendiği için, anında ölümle vurulmuştu. Yanan çalıda, Musa Tanrı’nın varlığını tanımayıp harika manzarayı görmek amacıyla döndüğünde, emir verildi: “Tanrı, “Fazla yaklaşma” dedi, “Çarıklarını çıkar. Çünkü bastığın yer kutsal topraktır.” … Musa yüzünü kapadı, çünkü Tanrı’ya bakmaya korkuyordu.” Mısır’dan Çıkış 3:5, 6. “Yakup Beer–Şeva’dan ayrılarak Harran’a doğru yola çıktı. Bir yere varıp orada geceledi, çünkü güneş batmıştı. Oradaki taşlardan birini alıp başının altına koyarak yattı. “Düşte yeryüzüne bir merdiven dikildiğini, başının göklere eriştiğini gördü. Tanrı’nın melekleri merdivenden çıkıp iniyorlardı. RAB yanıbaşında durup, “Atan İbrahim’in, İshak’ın Tanrısı RAB benim” dedi, “Üzerinde yattığın toprakları sana ve soyuna vereceğim. … Seninle birlikteyim. Gideceğin her yerde seni koruyacak ve bu topraklara geri getireceğim. Verdiğim sözü yerine getirinceye kadar senden ayrılmayacağım.” “Yakup uyanınca, “RAB burada, ama ben farkına varamadım” diye düşündü. Korktu ve, “Ne korkunç bir yer!” dedi, “Bu, Tanrı’nın evinden başka bir yer olamaz. Burası göklerin kapısı.” Yaratılış 28: 10-17. Çöldeki tapınma çadırının ve tapınağının kutsal alanları

SPEKÜL ATİF BİLGİDE TEHLİKE

| 365

Tanrı’nın yeryüzünde ikamet ettiği yerin sembolleriydi, bir bölüm O’nun huzuruna kutsaldı. Girişinde keruv ile karışık dokunmuş perde, bir kişi haricinde başka birinin eliyle kaldırılmamalıydı. O perdeyi kaldırmak ve en kutsal yerin kutsal gizemine davetsiz bir şekilde girmek ölümdü. Merhamet konutunun üstünde, En Kutsalın yüceliği–hiçbir insanın bakıp yaşayamayacağı yüceliği görünüyordu. Yılın bir gününde en kutsal yerde hizmete atanan başkâhin titreyerek Tanrı’nın huzuruna girdi, bu sırada tütsü bulutları yüceliği gözünden örttü. Tapınağın avluları boyunca her ses susturulmuştu. Hiçbir kahin sunaklarda hizmet etmedi. Bir sürü ibadetçi sessiz korku ile eğilip Tanrı’nın merhameti için dualarını sundu. “Bu olaylar başkalarına ders olsun diye onların başına geldi; çağların sonuna ulaşmış olan bizleri uyarmak için yazıya geçirildi.” 1. Korintliler 10:11. “Oysa RAB kutsal tapınağındadır. Sussun bütün dünya O’nun önünde.” “RAB egemenlik sürüyor, titresin halklar! Keruvlar arasında tahtına oturmuş, Sarsılsın yeryüzü! RAB Siyon’da uludur, Yücedir O, bütün halklara egemendir. Övsünler büyük, müthiş adını! O kutsaldır.” “O’nun tahtı göklerdedir, Bütün insanları görür, Herkesi sınar.” “RAB yücelerdeki kutsal katından aşağı baktı.” “Oturduğu yerden, Yeryüzünde yaşayan herkesi gözler. Herkesin yüreğini yaratan, Yaptıkları her şeyi tartan O’dur.” “Bütün yeryüzü RAB’den korksun, Dünyada yaşayan herkes O’na saygı duysun.”

366 |

ŞİFA HİZMETİ

Habakkuk 2:20; Mezmurlar 99: 1-3; 11:4; 102: 19; 33: 14,15, 8. İnsanoğlu Tanrı’yı arayarak bulamaz. Kimse küstah eliyle O’nun yüceliğini gizleyen perdeyi kaldırmaya çalışmasın. “O’nun yargıları ne denli akıl ermez, yolları ne denli anlaşılmazdır!” Romalılar 11:33. İlahî huzurunu örten perdeyi kaldırmak ölüm olduğu için, gücünü gizlemesi merhametinin bir delilidir. Hiçbir ölümlü zihin, Kudretli Olan’ın yaşadığı ve çalıştığı gizliliği anlayamaz. Sadece O’nun açığa çıkarmaya uygun gördüğü şeyleri kavrayabiliriz. Akıl, kendisinden üstün bir otoriteyi kabul etmelidir. Kalp ve akıl, yüce BEN’e boyun eğmelidir.

37 EĞİTİMDE DOĞRU VE YANLIŞ

K

ötülük ittifakı içindeki üst akıl, gözleri Allah’ın sözünden uzak tutmak ve insanların fikirlerini göz önüne getirmek için sürekli çalışıyor. “Yol budur, bu yoldan gidin” (Yeşaya 30:21) diyen Allah’ın sesini dinlemememiz gerektiğini kastediyor. Sapkın eğitim süreçleri aracılığıyla göğün ışığını engellemek için elinden gelen her şeyi yapıyor. Felsefik spekülasyon ve içinde Allah’ın kabul edilmediği bilimsel araştırmalar binlerce kişiyi şüpheye düşürüyor. Günümüz okullarında eğitimli insanların bilimsel araştırmalarının sonucunda ulaştığı sonuçlar dikkatli bir şekilde öğretilir ve tamamıyla açıklanırken, bununla bu bilgiler doğruysa, Kutsal Kitap’ın doğru olmayacağı izlenimi açıkça verilir. Şüphecilik insan beynine çekici gelmektedir. Gençler onda hayal gücünü esir alan bir özgürlük görüyor ve aldatılıyorlar. Şeytan zaferi kutluyor. Genç kalplere ekilen her şüphe tohumunu besliyor. Büyümesini ve meyve vermesini sağlıyor ve çok geçmeden bol bol imansızlık hasadı yapılıyor. İnsan kalbi kötülüğe meyilli olduğu için şüphecilik tohum-

368 |

ŞİFA HİZMETİ

larını genç beyinlere ekmek çok tehlikelidir. Allah’a imanı zayıflatan her neyse, denenmeye dayanmak için gerekli olan ruhun gücünü yağmalar. Günaha karşı koruma olan tek şeyi ortadan kaldırır. Gençlere günlük yaşamda O’nun karakterinin yansıtılması aracılığıyla büyüklüğün Allah’ı onurlandırmakta olduğunun öğretileceği okullara ihtiyacımız var. O’nun sözü ve işleri aracılığıyla Allah’ı öğrenmeliyiz ki yaşamlarımız O’nun amacını tamamlasın. İmansız Yazarlar Birçok insan düşünüyor ki bir eğitim alabilmek için imansız yazarların yazılarını okumak elzemdir, çünkü bu çalışmalar düşüncenin birçok parlak cevherlerini içermektedirler. Fakat düşüncenin bu cevherlerinin yaratıcısı kimdi? Allah’tı ve sadece Allah’tı. O tüm ışığın kaynağıdır. Öyleyse neden tüm gerçek emrimizde olduğu halde birkaç entelektüel gerçek uğruna yapılmış olan imansızların çalışmaları içindeki yanlış birikiminin içinden zar zor ilerleyelim? Allah’ın yönetimi ile savaşta olan insanlar ara sıra ortaya koydukları bilgeliğe nasıl sahip oldular? Şeytan’ın kendisi göksel yerlerde eğitilmişti ve iyiliğin olduğu kadar kötülüğün de bilgisine sahipti. Değerliyle adiyi karıştırır ve bu ona kandırmak için gerekli gücü verir. Fakat Şeytan kendisini göksel parlaklığın giysileriyle donattı diye onu bir ışık meleği gibi mi kabul etmeliyiz? Şeytan’ın metotlarına göre eğitilmiş, onun ruhundan ilham almış ve onun işine adapte olmuş kendi ajanları vardır. Onlarla işbirliği yapmalı mıyız? Onun ajanlarının çalışmalarını bir eğitim almak için elzem olarak kabul etmeli miyiz? İmansızların parlak fikirlerini kapma uğruna harcanan zaman ve çaba Allah’ın paha biçilmez şeylerini çalışmaya verilmiş olsaydı, şu anda karanlık ve ölümün gölgesinde oturan binlerce kişi hayat Işığı’nın yüceliğinde zevk alıyor olurdu.

EĞİTİMDE DOĞRU VE YANLIŞ

| 369

Tarihsel ve Teolojik İlim Birçok insan Hristiyan işine bir hazırlık olarak tarihsel ve teolojik yazıların geniş kapsamlı bir bilgisine sahip olmanın mutlak olduğunu düşünüyor. Bu bilginin müjdeyi öğretmede onlara bir yardımı olacağını farz ediyorlar. Fakat insan fikirlerinin zahmetli çalışmaları onları güçlendirmek yerine hizmetlerini zayıflatma eğilimine sahiptir. Kütüphaneleri tarihsel ve teolojik ilimin hantal ciltleriyle dolu olarak gördükçe, düşünüyorum ki, ekmek olmayan bu şeylere neden para harcıyoruz? Yuhanna’nın 6. bölümü, bize bu çalışmaların içinde bulunan şeylerden çok daha fazlasını söyleyebilir. Mesih şöyle diyor: “Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz.” “Gökten inmiş olan diri ekmek Ben’im. Bu ekmekten yiyen sonsuza dek yaşayacak.” “Size doğrusunu söyleyeyim, iman edenin sonsuz yaşamı vardır.” “Sizlere söylediğim sözler ruhtur, yaşamdır.” Yuhanna 6:35, 51, 47, 63. Mahkûm edilemeyecek bir tarih çalışması vardır. Kutsal tarih peygamberlerin okullarındaki çalışmalardan birisiydi. Yehova’nın uluslarla ilgilenmesinin kayıtlarında O’nun ayak izleri vardı. Biz de bugün Allah’ın dünyadaki halklarla ilgilenmesi hakkında düşünmeliyiz. Tarihte peygamberliğin yerine geldiğini görmeli, reform hareketlerinde Tanrı’nın iradesinin işlerini çalışmalı ve büyük mücadelenin final çatışması için ulusların tanzim ediliş olaylarının gelişimini anlamalıyız. Böyle bir çalışma hayata geniş ve anlaşılır bakış açıları ile bakmayı sağlayacaktır. Onun ilişkileri ve bağlılıkları hakkında bir şeyler anlamamıza yardımcı olacaktır. Toplumun ve ulusların büyük kardeşlik içinde nasıl harika bir şekilde birbirine bağlandığını ve bir üyenin baskıya ve aşağılanmaya uğramasının tüm herkesin kaybı demek olduğunun ne kadar geniş bir alan olduğunu görmemizi sağlayacaktır. Fakat tarih genel bir şekilde çalışıldığında sadece insanların başarıları, onların savaştaki zaferleri, güç ve büyüklük

370 |

ŞİFA HİZMETİ

kazanmaya ulaşmadaki başarıları ile ilgilidir. İnsanların işlerindeki Allah’ın faaliyetleri gözden kaçırılmaktadır. O’nun ulusların yükselmesinde ve düşmesindeki iradesi hakkında çok az kişi araştırıyor. Çalışılan ve öğretilen teoloji ise büyük oranda insanların spekülasyonlarından oluşuyor ve sadece “bilgisiz sözlerin karanlık görüşleri”ne hizmet ediyor. Genelde bu bir sürü kitabı biriktirme güdüsü, zihin ve ruh için gıda alma arzusundan kaynaklanmıyor. Felsefeciler ve ilahiyatçılar ile tanışma hırsı, insanlara Hristiyanlığı öğrenilmiş terimler ve savlarla öğretme arzusu ile yapılıyor. Yazılı her kitap kutsal bir yaşamın amacına hizmet edemez. Büyük Öğretmen, “Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm.” dedi. Entelektüel gururunuz yaşam ekmeği eksikliğiyle helak olmakta olan canlarla iletişiminizde size yardımcı olmayacaktır. Bu kitapları çalışmanızda Mesih’ten öğrenmeniz gereken pratik derslerin yerlerini almalarına izin veriyorsunuz. İnsanlar bu çalışmaların sonuçlarıyla beslenmiyorlar. Zihni bu kadar yoran araştırmaların çok azı, kişinin ruhları için başarılı bir işçi olmasına yardımcı olacak şeyleri sağlar. Kurtarıcı “yoksullara Müjde’yi iletmek için” geldi. Luka 4:18. Öğretilerinde en basit terimleri ve en sade sembolleri kullandı. Söylendiğine göre, “büyük kalabalık O’nu zevkle dinliyordu.” Markos 12:37. Bu zamanda O’nun işini yapmak isteyenlerin O’nun vermiş olduğu dersler hakkında daha derin bir anlayışa ihtiyacı vardır. Yaşayan Tanrı’nın sözleri tüm eğitimlerin en üstüdür. İnsanlara hizmet edenlerin yaşam ekmeğini yemeye ihtiyaçları vardır. Bu onlara ruhsal bir güç verecek ve her sınıftan insana hizmet etmeleri için hazırlanmış olacaklardır. Klasikler Üniversite ve kolejlerdeki binlerce genç yaşamlarının en

EĞİTİMDE DOĞRU VE YANLIŞ

| 371

iyi yıllarını Grekçe ve Latince çalışmaya adamaktadırlar. Bu çalışmalarla ilgilenirlerken, genelde bu tür dillerin çalışılmasının esas bir parçası olarak görülen okumalar aracılığıyla zihin ve karakter, pagan literatürün kötü düşünceleriyle şekillenmektedir. Klasiklere aşina olanlar “Grekçe trajedilerin ensest, cinayet ve şehvet dolu ve intikamcı tanrılara verilen insan kurbanlarıyla dolu” olduğunu söylemektedirler. Bu tür kaynaklardan edinilmiş eğitimden vazgeçilmiş olsaydı dünya daha iyi bir yer olurdu. “Korlar üzerinde yürür de, ayakları kavrulmaz mı?” Özdeyişler 6:28. “Kim temizi kirliden çıkarabilir? Hiç kimse!” Eyüp 14:4. Öyleyse gençlerin eğitimi Tanrı’nın yasasının ilkelerine muhalefet edenlerin öğretileri ile şekillenirken onların Hristiyan karakteri geliştirmelerini bekleyebilir miyiz? Kısıtlamadan kurtulup pervasız eğlenceye, ölçüsüz zevklere ve ahlâksızlığa dalan öğrenciler bu çalışmalar aracılığıyla kafalarına kazınanları taklit ediyorlar. Grekçe ve Latince gerektiren hizmetler vardır. Bazı insanlar bu dilleri öğrenmeli. Fakat pratik kullanımlar için esas olan bilgi, kirli ve kirletici olan literatür çalışmadan kazanılabilir. Grekçe ve Latince bilgisi bir çok kişi için gerekli değildir. Ölü dillerin çalışılması bedenin ve zihnin tüm güçlerinin doğru kullanılmasının öğretilmesi konularının çalışılmasından arkaya atılmalıdır. Öğrenciler için yaşamın pratik gerekliliklerinin eğitimini ihmal ederek zamanlarını ölü dillerin öğrenilmesine veya bu konudaki herhangi bir kitabın okunmasına harcamaları akıllıca değildir. Öğrenciler okuldan çıktıktan sonra yanlarında ne götürüyorlar? Nereye gidiyorlar? Ne yapıyorlar? Başkalarına öğretmelerini sağlayacak bir bilgiye sahipler mi? Doğru anneler ve babalar olmaları için eğitildiler mi? Bilge bir öğretmen olarak bir ailenin başında durabilirler mi? Adına değer tek eğitim genç erkek ve genç kadınları Mesih benzerliğine yönlendiren, onları yaşamın sorumlulukları için uygun hale getiren, ailele-

372 |

ŞİFA HİZMETİ

rinin başında durmaları için eğiten eğitimdir. Böyle bir eğitim dinsizlerin klasikleri aracılığıyla edinilemez. Heyecan Verici Literatür Bugünün birçok popüler yayınları gençleri kötülük yönünde eğiten ve onları mahvoluş yoluna yönlendiren heyecan verici hikayelerle doludur. Çocukların yaşı küçük olsa da suç bilgisi çoktur. Okudukları masallar aracılığıyla kötülüğe teşvik ediliyorlar. Suç işlemede neler yapabileceklerini ve cezadan nasıl kaçabileceklerini görme arzuları uyanana kadar resmedilen işleri hayallerinde yapıyorlar. Sahneler çocukların ve gençlerin aktif beyinlerine geleceğin gerçekliklerinin hayali esinlemeleri olarak resmedilmektedir. Yasanın ve kendine hakim olmanın bariyerlerini yıkan devrimler öngörülürken ve davranışların tüm yönleri tanımlanırken bir çok kişi bu gösterimlerin ruhunu yakalıyor. Sansasyonel yazarların tarif ettiği suçlardan mümkünse daha kötüsünü yapmaya yönlendiriliyorlar. Toplum bu tür etkiler aracılığıyla ahlâksızlaştırılmaktadır. Yasasızlığın tohumları geniş alanlara ekilmektedir. Kimse suçun bir hasat olmasına şaşmamalı. Aşk romanları, uçarı, heyecan verici masalların neredeyse tamamı okuyucu için bir lanettir. Yazar ahlaki bir ders verdiğini söyleyebilir, çalışması boyunca dini duyarlılıklara dokunabilir, fakat sıklıkla bunlar sadece aptallığı ve seviyesizliği örtmeye hizmet eder. Dünya ayartıcı yanlışlarla dolu bu kitaplar ile doldurulmuştur. Gençler Kutsal Kitap’ın yalan olarak kınadıklarını gerçek olarak kabul etmekte ve ruhun yıkımı anlamına gelen aldatmayı sevmekte ve ona bağlanmaktadırlar. Doğruyu öğretme veya bazı büyük kötülükleri teşhir etme amacıyla yazılmış hayali çalışmalar vardır. Bu işlerden bazıları iyi işler başarmaktalar. Fakat bunlar anlatılmaz zararlara da yol açmaktadırlar. Hayali heyecanlandıran ve özellikle gençlerde tehlike dolu düşünce dizilerinin uyanmasına yol açan ifade-

EĞİTİMDE DOĞRU VE YANLIŞ

| 373

ler ve ziyadesiyle süslü resimler içerirler. Betimlenen sahneler gençlerin düşüncelerinde tekrar ve tekrar canlandırılır. Böyle bir okuma zihnin yararlılığı için uygun değildir ve onu ruhsal egzersiz için yetersiz hale getirir. Kutsal Kitap’a karşı olan ilgiyi yok eder. Göksel şeyler düşüncelerde çok az yer bulur. Zihin resmedilen kirliliğin sahnelerine takılırken tutku uyanır ve bunun sonu günahtır. Kirliliğe özendiren hiçbir şey içermeyen ve harika ilkeler öğretme amacında olan hikaye bile zararlı olabilir. Sırf hikaye için aceleci ve yüzeysel okuma alışkanlığını teşvik eder. Böylece bağlı ve dinç düşüncenin gücünü yok etmeye meyleder. Ruhu görevin ve kaderin büyük problemleri için uygunsuz hale getirir. Sırf eğlence için sevgi teşvik eden hikaye okunması hayatın pratik sorumlulukları için bir tiksinme yaratır. Onun heyecan verici, zehirleyici gücü aracılığıyla sürekli olarak hem zihinsel hem fiziksel hastalığa neden olur. Birçok sefil, ihmal edilmiş ev, birçok hayat boyu hastalık, birçok tımarhane sakini bu tür hikaye okuma alışkanlığı nedeniyledir. Gençleri heyecan verici veya değersiz literatürün elinden almak için sık sık onları daha iyi seviyedeki hikayeler ile beslememiz gerektiği tavsiye edilir. Bu sarhoş birine viski ve brendi yerine daha hafif bir alkol, şarap, bira veya elma şarabı vermeye benzer. Bu içkilerin kullanımı daha güçlü uyarıcılar için sürekli bir istek uyandırır. Ayyaş kişi için tek emniyet ve ölçülü biri için tek koruma tamamıyla uzak durmaktır. Roman severler için de aynı kural geçerlidir. Tamamıyla uzak durmak onun tek güvenliğidir. Mitler ve Peri Masalları Çocukların ve gençlerin eğitiminde masallar, mitler ve hayalî hikayelere şimdi büyük bir yer veriliyor. Bu karakterdeki kitaplar şimdi okullarda kullanılıyor ve bir çok evde bulunuyorlar. Hristiyan ebeveynler yalanla dolu bu kitapları

374 |

ŞİFA HİZMETİ

çocuklarının okumasına nasıl izin verebilir? Çocuklar ebeveynlerinin öğretisine çok ters olan hikayelerin anlamlarını sorduklarında cevap hikayelerin gerçek olmadığıdır, fakat bu onların okunmasının kötü sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Bu kitaplarda sunulan fikirler çocukları yanlış yönlendirmektedir. Bunlar yaşam hakkında yanlış fikirler empoze etmekte ve gerçek olmayan için bir arzu uyandırmaktadır. Bu tür kitapların yaygın kullanımı bu zamanda Şeytan’ın hainlik araçlarının birisidir. Yaşlıların ve gençlerin beyinlerini büyük karakter inşa etme işinden ayırmaya çalışmaktadır. Dünyayı doldurduğu can mahveden aldatmacalarla çocuklarımızın ve gençlerimizin ayaklarının yerden kesilmesini amaçlamaktadır. Böylece zihinleri Allah’ın sözünden ayırmayı hedeflemekte ve onların koruyucuları olabilecek gerçek bilgisine erişmelerini önlemeye çalışmaktadır. Gerçeğin çarpıtılmış bir halini içeren kitaplar asla çocukların ve gençlerin ellerinde yer almamalıdır. Çocuklarımızın tam da bir eğitim alma sürecinde günahın tohumları olduğu kanıtlanan fikirleri almasına izin vermeyelim. Eğer olgun zihinlerin bu kitaplarla herhangi bir işi olmazsa kendileri çok daha güvende olur ve onların örneği ve etkisi doğru bir şekilde gençleri denenmeden korumayı çok daha kolaylaştırır. Biz ziyadesiyle gerçeğe sahibiz, o ilahi bir gerçektir. Bilgiye susayanların kirlenmiş pınarlara gitmelerine gerek yoktur. Rab şöyle diyor: “Kulak ver, bilgelerin sözlerini dinle, Öğrettiğimi zihnine işle. … RAB’be güvenmen için Bugün bunları sana, evet sana da bildiriyorum. Senin için otuz söz yazdım, Bilgi ve öğüt sözleri… Öyle ki, güvenilir, doğru sözleri bilesin, Böylece seni gönderene güvenilir yanıt verebilesin.” “RAB Yakup soyuna koşullar bildirdi,

EĞİTİMDE DOĞRU VE YANLIŞ

| 375

İsrail’e yasa koydu. Bunları çocuklarına öğretsinler diye Atalarımıza buyruk verdi.” “Torunlarından bunları gizlemeyeceğiz; RAB’bin övgüye değer işlerini, Gücünü, yaptığı harikaları Gelecek kuşağa duyuracağız.” “Öyle ki, gelecek kuşak, yeni doğacak çocuklar bilsinler, Onlar da kendi çocuklarına anlatsınlar, Tanrı’ya güven duysunlar,” “RAB’bin bereketidir kişiyi zengin eden, RAB buna dert katmaz.” Özdeyişler 22:17-21; Mezmur 78:5, 4, 6, 7; Özdeyişler 10:22. Mesih’in Öğretisi Ayrıca Mesih de müjdede gerçeğin ilkelerini ortaya koydu. O’nun öğretisinde Allah’ın tahtından kaynaklanan saf pınarlardan içebiliriz. Mesih insanlara tüm önceki açıklamaları aşan bilgiyi aktarabilir ve onu tüm diğer keşiflerin arka planına koyabilirdi. Sır ardına sır açıklayabilir ve zamanın sonuna kadar peşpeşe gelen nesillerin aktif, azimli düşüncelerindeki bu harika esinlemelerin etrafına odaklanabilirdi. Fakat kurtuluş bilimini öğretmekten bir dakika bile ayıramazdı. O’nun zamanı, O’nun olanakları ve O’nun yaşamı sadece insanların canlarının kurtuluşu işinde araçlar olarak takdir edilebilir ve kullanılabilirdi. O kaybolanı aramaya ve kurtarmaya gelmişti ve amacından geri dönemezdi. Hiçbir şeyin O’nu saptırmasına izin vermedi. Mesih sadece değerlendirilebilecek bilgiyi verdi. O’nun insanlara öğretisi insanların pratik yaşamdaki kendi ihtiyaçlarını kapsıyordu. Merak onları meraklı sorularla Mesih’e yönlendirdi, fakat O onları memnun etmedi. O bu tür soruların hepsini önemli, içten ve hayati çağrılar yapmak için fırsata çevirdi. Bilgi ağacından kopmaya çok istekli olanlara yaşam ağacının

376 |

ŞİFA HİZMETİ

meyvelerini sundu. Tanrı’ya yönlendirenler hariç tüm yolların kapalı olduğunu gördüler. Sonsuz yaşam pınarı hariç tüm pınarlar mühürlenmişti. Kurtarıcımız hiç kimseyi zamanındaki rabbani okullarına katılması için teşvik etmedi. Bunun sebebi onların zihinlerinin sürekli olarak tekrar edilen “Şöyle söylediler,” veya “Denmiştir,” sözleriyle kirlenme olasılığıydı. Öyleyse, daha büyük, daha kesin bir bilgelik emrimizdeyken neden insanların güvenilmez sözlerini yükseltilmiş bilgelik sözleri olarak kabul edelim? Ebedi şeylerden gördüklerim ve insanlığın zayıflıklarından gördüklerim zihnimi derinden etkiledi ve yaşam boyu işimi etkiledi. İnsanın övülmesi veya yüceltilmesi gereken hiçbir şey görmedim. Dünyasal –bilge adamların fikirlerine ve sözde büyük adamlara güvenilmesi ve onların yüceltilmesi için bir sebep görmedim. İlahî aydınlanmadan mahrum olanlar nasıl Allah’ın planları ve yolları hakkında doğru fikirlere sahip olabilirler? Ya O’nu tamamıyla reddeder ve O’nun varlığını görmezden gelir ya da kendi sınırlı kavrayışlarıyla O’nun gücünü sınırlandırırlar. Haydi, gökleri ve yeri yaratmış, yıldızları semaya kendi düzenlerinde oturtmuş ve güneşi ve ayı işlerini yapmaları için görevlendirmiş Olan’dan eğitim almayı seçelim. Gençler, zihinsel güçlerinin en yüksek gelişimine ulaşmaları gerektiğini düşünmeleri açısından haklılar. Tanrı’nın bir limit koymadığı eğitimi sınırlamamalıyız. Fakat marifetlerimiz Tanrı’nın onuru ve insanlığın iyiliği için kullanılmazsa hiçbir işe yaramazlar. Zihni yoğun özen gerektiren fakat pratik hayatta kullanılmayan çalışmalarla doldurmak iyi değildir. Böyle bir eğitim öğrenci için bir kayıp olacaktır. Böyle çalışmalar öğrenciyi yararlılık için uygun hale getirecek ve ona sorumluluklarını yerine getirmesi için olanak tanıyacak çalışmalar için arzusunu ve eğilimini azaltacaktır. Pratik bir eğitim herhangi miktardaki

EĞİTİMDE DOĞRU VE YANLIŞ

| 377

saf kuramlaştırmadan çok daha değerlidir. Bu, bilgi edinmek için bile yeterli değildir. Bilgiyi doğru kullanma yeteneğine de sahip olmalıyız. Nispeten faydasız bir eğitim için harcanan zaman, araçlar ve çalışma kadınlar ve erkeklere pratiklik sağlayacak, yaşamın sorumluluklarını taşımak için onları uygun hale getirecek bir eğitim alınması için adanmalıdır. Böyle bir eğitim en yüksek değerde olurdu. İhtiyacımız olan bilgi, zihni ve ruhu güçlendirecek, bizi daha iyi adamlar ve kadınlar yapacak bilgidir. Kalp eğitimi yalnızca kitaplardan öğrenmekten daha önemlidir. Yaşadığımız dünya hakkında bir bilgiye sahip olmak iyi, hatta esastır. Fakat sonsuzluğu hesaplarımızdan çıkarırsak asla düzeltemeyeceğimiz bir hata yaparız. Bir öğrenci tüm gücünü bilgi edinmek için adayabilir, fakat Allah hakkında bir bilgisi yoksa, onun kendi varlığını yöneten yasalara uymuyorsa kendisini yok eder. Yanlış alışkanlıklar aracılığıyla kendini değerlendirme gücünü, kendini kontrol gücünü kaybeder. Onu en derinden ilgilendiren konularda düzgün muhakeme edemez. Zihninin ve bedeninin tedavisinde pervasız ve mantıksızdır. Doğru ilkeleri ihmal etmesi nedeniyle hem bu dünya hem de gelmekte olan dünyada mahvolmaktadır. Gençler kendi zayıflıklarını anlarlarsa güçlerini Allah’ta bulacaklardır. O’nun tarafından eğitilmeyi isterlerse O’nun bilgeliğinde bilge olacaklardır ve yaşamları dünyaya meyve dolu bir bereket olacaktır. Fakat yaşamlarını sadece dünyasal ve kuramsal çalışmalara verirlerse ve böylece Allah’tan ayrılırlarsa, yaşamı zenginleştiren her şeyi kaybedeceklerdir.

38 GERÇEK BİLGİYİ ARAMANIN ÖNEMİ

K

arşı karşıya olduğumuz büyük mücadeledeki tehlikeli durumları şu an yaptığımızdan daha net bir şekilde anlamalıyız. Allah’ın sözlerindeki gerçeklerin değerini ve büyük aldatıcı tarafından zihinlerimizin saptırılmasına izin verme tehlikesini daha iyi bir şekilde kavramalıyız. Kurtuluşumuz için gerekli olan kurbanın sonsuz değeri günahın dev bir kötülük olduğu gerçeğini ortaya koyar. Günah aracılığıyla tüm insan organizmasının dengesi bozulmakta, zihin saptırılmakta, düşünce kirlenmektedir. Günah ruhun yeteneklerini düşürmektedir. Kalpte cevaplayıcı bir duygu bulan ayartmalarla ayaklar fark edilmeden kötülüğe döner. Adımıza kurban tamamlandığı gibi, aynı şekilde günahın kirliliğinden de temizlenmemiz gereklidir. Hiçbir kötü davranış Allah’ın yasası için bahane olmayacak, hiçbir doğru olmayan davranış onun yargısından kaçamayacaktır. Müjdenin ahlaki değerleri ilahî karakterin mükemmelliğinden başka bir standart kabul etmez. Mesih’in yaşamı yasanın tüm ilkeleri için mükemmel bir tamamlamaydı. O, “Ben babamın buy-

380 |

ŞİFA HİZMETİ

ruklarını yerine getiriyorum,” dedi. Onun yaşamı bizim itaat ve hizmet örneğimizdir. Sadece Allah kalbi yenileyebilir. “Çünkü kendisini hoşnut edeni hem istemeniz hem de yapmanız için sizde etkin olan Tanrı’dır.” Fakat bize şu söylenir, “kurtuluşunuzu saygı ve korkuyla sonuca götürmek için daha çok gayret edin.” Yuhanna 15:10, Filipililer 2:13, 12. Düşüncelerimizi Gerektiren İş Yanlışlar düzeltilemez, ne de birkaç zayıf, düzensiz çabalarla davranışta reformlar yapılabilir. Karakter inşa etme işi bir günlük veya bir yıllık bir iş değil, bir hayat boyu sürecek bir iştir. Kutsallık ve cennet için benliği yenme mücadelesi bir yaşam boyu mücadelesidir. Sürekli bir çaba ve sürekli bir hareketlilik olmadan ilahî yaşamda, zaferlinin tacına ulaşmada bir ilerleme olamaz. İnsanın daha yüksek bir mevkiden düştüğünün en güçlü kanıtı geri dönüşün çok fazlaya mal olduğu gerçeğidir. Geri dönüş yolu ancak sert bir dövüş ile, metre metre, saat saat ele geçirilebilir. Bir anlığına acele ve korumasız bir hareketle kendimizi kötülüğün gücünün içinde bulabiliriz, fakat engelleri yıkmak ve daha kutsal bir yaşama sahip olmak bir andan fazlasını gerektirir. Hedef belirlenmiş ve işe başlanmış olabilir, fakat başarı zahmet, zaman, azim, sabır ve fedakârlık gerektirir. Kendimize içgüdülerimize göre hareket etme izni veremeyiz. Bir dakikalığına korumasız kalamayız. Sayısız ayartmalarla kuşatılmış olan bizler güçlü bir şekilde direnmeliyiz yoksa fethediliriz. Yaşamın sonuna işimizi bitirmeden gelirsek, bu sonsuz bir kayıp olacaktır. Elçi Pavlus’un yaşamı benliğe karşı bir savaştı. Dedi ki, “her gün ölüyorum.” 1. Korintliler 15:31. İradesi ve arzuları her gün Allah’ın görevi ve iradesiyle çatıştı. Benliğini çarmığa germeye mâl olsa da, eğilimlerini takip etmek yerine Allah’ın iradesini yerine getirdi. Yaşam mücadelesinin sonunda mücadelelerine ve zaferle-

GERÇEK BİLGİYİ ARAMANIN ÖNEMİ

| 381

rine dönüp baktığında, “Yüce mücadeleyi sürdürdüm, yarışı bitirdim, imanı korudum. Bundan böyle doğruluk tacı benim için hazır duruyor. Adil yargıç olan Rab o gün bu tacı bana, yalnız bana değil, O’nun gelişini özlemle beklemiş olanların hepsine verecektir,” diyebildi. 2. Timoteos 4:7, 8. Hristiyan yaşamı bir savaş ve bir yürüyüştür. Bu savaşta gevşeme yoktur, çaba sürekli ve gayretli olmalıdır. Şeytan’ın ayartmalarına karşı zaferi sürdürmemizi sağlayan şey durmak bilmeyen çabadır. Hristiyan sağlamlığı karşı koyulmaz bir enerjiyle sağlanmalı ve amaca sağlam bir şekilde odaklanma ile sürdürülmelidir. Hiç kimse kendi adına amansız, azimli bir çaba sarf etmeden yukarı taşınmayacaktır. Herkes bu savaşta kendisi için çarpışmalıdır, bizim savaşımızı başka hiç kimse veremez. Bireysel olarak mücadele konuları için sorumluyuz. Nuh, Eyüp ve Daniel kendi doğruluklarıyla o ülkedeki ne kızlarını ne de oğullarını kurtarabildi. İyice Öğrenilmesi Gereken Bir Bilim İyice öğrenilmesi gereken bir Hristiyanlık bilimi vardır. Gökler yeryüzünden ne kadar yüksekse, herhangi bir insan biliminden o kadar yüksek, o kadar derin ve o kadar geniş bir bilim. Akıl disipline edilmeli, öğretilmeli ve eğitilmelidir. Çünkü bizler doğuştan eğilimle uyumlu olmayan yollarla Allah’ın hizmetini yerine getirmeliyiz. Kalıtsal ve edinilmiş kötülük eğilimlerinin üstesinden gelinmelidir. Sıklıkla bir yaşam boyu alınan eğitim ve öğrenim bir kenara bırakılmalı ki kişi Mesih’in okulunda bir öğrenci olabilsin. Kalplerimizin Allah’ta kararlı olması için eğitilmeleri gerekmektedir. Ayartmalara karşı direnmemizi sağlayacak düşünme alışkanlıkları geliştirmeliyiz. Yukarı bakmayı öğrenmeliyiz. Allah’ın sözünün ilkelerini, gökler kadar yüce olan ve sonsuzluğu kapsayan ilkelerin günlük yaşamımıza getirdiklerini anlamalıyız. Her hareket, her söz, her düşünce bu ilkeler ile uyum

382 |

ŞİFA HİZMETİ

içerisinde olmalıdır. Her şey Mesih ile uyumlu ve Mesih’e tabi hale getirilmelidir. Kutsal Ruh’un paha biçilmez lütufları bir anda gelişmezler. Cesaret, sebat, alçakgönüllülük, iman, Allah’ın kurtarıcı gücüne sarsılmaz güven yılların tecrübesiyle kazanılır. Doğruya yönelik kutsal çaba ve güçlü sadakat dolu bir yaşam ile Allah’ın çocukları varış noktalarını mühürlemeliler. Kaybedecek Zaman Yok Kaybedecek zamanımız yok. Lütuf kapımızın ne kadar çabuk kapanacağını bilmiyoruz. En uzun ihtimalle bir yaşama sahibiz, fakat o çok kısa ve ölüm okunun kalbimizi ne kadar kısa zamanda vuracağını bilmiyoruz. Ne kadar kısa bir sürede dünyayı ve onun tüm kazançlarını bırakma çağrısı alacağımızı bilmiyoruz. Sonsuzluk önümüzde uzayıp gitmektedir. Perde kaldırılmak üzere. Fakat birkaç kısa yıl içinde ve şu anda yaşayan herkes için şu emir çıkacak: “Kötülük yapan, yine kötülük yapsın. Kirli olan, kirli işlerini sürdürsün. Doğru olan, yine doğruyu yapsın. Kutsal olan kutsal kalsın.” Vahiy 22:11. Hazır mıyız? Göğün yöneticisi ve Yasa Verici olan Allah ile ve O’nun dünyaya temsilcisi olarak gönderdiği İsa Mesih ile tanıştık mı? Yaşamlarımız sona erdiğinde örneğimiz olan Mesih’in dediği gibi biz de şöyle diyebilecek miyiz? “Yapmam için bana verdiğin işi tamamlamakla seni yeryüzünde yücelttim… Senin adını açıkladım…” Yuhanna 17:4-6. Allah’ın melekleri dikkatimizi kendimizden ve dünyasal şeylerden çekmeye çalışmaktadır. Onların boşuna çalışmasına neden olmayın. Düşünmekten vazgeçmiş zihinler değişmelidir. “Bu nedenle zihinlerinizi eyleme hazırlayıp ayık kalarak umudunuzu tümüyle İsa Mesih’in görünmesiyle size sağlanacak olan lütfa bağlayın. Söz dinleyen çocuklar olarak, bilgisiz olduğunuz geçmiş zamandaki tutkularınıza uymayın. Sizi çağıran Tanrı

GERÇEK BİLGİYİ ARAMANIN ÖNEMİ

| 383

kutsal olduğuna göre, siz de her davranışınızda kutsal olun. Nitekim şöyle yazılmıştır: “Kutsal olun, çünkü ben kutsalım.” 1. Petrus 1:13-16. Düşünceler Allah’a odaklanmalıdır. Doğal kalbin kötü eğilimlerini yenmek için içten bir çaba göstermeliyiz. Çabalarımız, benliği inkârımız ve azmimiz peşinde olduğumuz şeyin sonsuz değerine orantılı olmalıdır. Sadece Mesih’in üstesinden geldiği gibi başarırsak, yaşam tacını kazanabiliriz. Benlikten Vazgeçmenin Gerekliliği İnsanın kendi kendini kandırması, özyeterliliğe müsamaha göstermesi ve böylece gücünün kaynağı olan Allah’tan ayrılması büyük bir tehlikedir. Doğal eğilimlerimiz Allah’ın Kutsal Ruhu tarafından düzeltilmedikçe içlerinde ahlaki ölümün tohumlarını barındırır. Allah’a mutlak suretle bağlı olmadıkça kendi rahatına düşkünlüğün, kendini sevmenin ve günaha karşı ayartılmanın kutsallıktan uzak etkilerine karşı direnemeyiz. Mesih’ten yardım almak için ihtiyacımızın farkına varmalıyız. Kendimiz hakkında doğru bir bilgiye sahip olmalıyız. Mesih ancak kendisinin bir günahkâr olduğunu bilen kişiyi kurtarabilir. Sadece kendi mutlak çaresizliğimizi gördüğümüzde ve kendimize güveni inkâr ettiğimizde ilahî güce tutunabiliriz. Bu kendinden vazgeçiş sadece Hristiyan yaşamının başlangıcında olmamalıdır. Cennete doğru atılan her adımda yenilenmelidir. Tüm iyi işlerimiz kendimizin dışındaki bir güce bağlıdır. Bu nedenle sürekli olarak Allah’a doğru uzanan bir kalp, sürekli ve içten bir şekilde günahın itirafı ve O’nun önünde ruhun alçaltılması gereklidir. Tehlikeler etrafımızı sarmıştır ve ancak kendi zayıflığımızı fark ederek ve yüce Kurtarıcımız’a olan imanımıza sıkı sıkıya tutunarak güvende olabiliriz. Mesih Gerçek Bilginin Asıl Kaynağıdır Bizler dikkatimizi çeken binlerce konudan yüzümüzü çevirmeliyiz. Zaman tüketen ve merak uyandıran, fakat hiçbir

384 |

ŞİFA HİZMETİ

sonucu olmayan konular vardır. Yakın ilgi ve enerji gerektiren önemli şeylere verilecek en fazla ilgi, büyük çoğunlukla nispeten daha önemsiz şeylere veriliyor. Yeni teoriler kabul etmek aslında ruha yeni bir hayat getirmemektedir. Hatta kendi içinde önemli olan gerçekler ve teoriler hakkında bir bilgi sahibi olmak, pratikte bir kullanımı olmadığı sürece çok az bir değere sahiptir. Ruhsal yaşamı besleyecek ve hareketlendirecek yemekleri ruhlarımıza verme sorumluluğumuzu görmeliyiz. “Oğlum, bilgeliğe kulak verip Yürekten akla yönelerek … Gümüş ararcasına onu ararsan, Onu ararsan define arar gibi, RAB korkusunu anlar Ve Tanrı’yı yakından tanırsın... O zaman anlarsın her iyi yolu, Neyin doğru, haklı ve adil olduğunu. Çünkü yüreğin bilgelikle dolacak, Zevk alacaksın bilgiden. Sağgörü sana bekçilik edecek Ve akıl seni koruyacak.” “Bilgelik yaşam ağacıdır ona sarılanlara, Ne mutlu ona sımsıkı tutunanlara!” Özdeyişler 2:2-11; 3:18. Bizim için çalışılması gereken soru, “Gerçek nedir, el üstünde tutulması, sevilmesi, onurlandırılması ve itaat edilmesi gereken gerçek nedir?” sorusudur. Bilim meraklıları Allah’ı bulma çabalarında yenilmiş ve cesareti kırılmış kişilerdir. Bu sefer sormaları gereken şey şudur: “Ruhlarımızın kurtuluşunu kazanmamızı sağlayacak gerçek nedir?” “Mesih hakkında ne düşünüyorsun?” Bu en önemli sorudur. O’nu kişisel bir Kurtarıcı olarak kabul ediyor musun? Mesih O’nu kabul eden herkese Allah’ın çocukları olma gücünü verir.

GERÇEK BİLGİYİ ARAMANIN ÖNEMİ

| 385

Mesih öğrencilerine Allah’ı öyle bir yolla gösterdi ki bu onların kalbinde özel bir iş yaptı, aynı şeyi bizim kalbimizde de yapmayı arzulamaktadır. Tamamıyla teori üzerinde odaklanan bir çok kişi Kurtarıcı’nın örneğinin yaşam veren gücünü gözden kaçırıyor. O’nu alçak gönüllü ve benliği inkar eden işçi olarak göremiyorlar. Yapmaları gereken şey İsa’ya bakmak. Her gün O’nun varlığının görünüşünü tazelemeliyiz. O’nun kendinden vazgeçme ve kendini feda örneğini daha yakından izlemeliyiz. Pavlus’un şunları yazarken hissettiklerini tecrübe etmeliyiz: “Mesih’le birlikte çarmıha gerildim. Artık ben yaşamıyorum, Mesih bende yaşıyor. Şimdi bedende sürdürdüğüm yaşamı, beni seven ve benim için kendini feda eden Tanrı Oğlu’na imanla sürdürüyorum.” Galatyalılar 2:20. Karakter ile gösterilen Allah ve İsa Mesih hakkındaki bilgi, yerde ve gökte saygınlığı olan her şeyden daha yüksek bir konuma sahiptir. Bu en yüksek eğitimdir. Bu göksel şehrin kapılarını açan anahtardır. Bu bilgiye Mesih’i giyinen herkesin sahip olması Allah’ın amacıdır.

39 TANRI’NIN SÖZÜ ARACILIĞIYLA KAZANILAN BİLGİ

T

üm Kutsal Kitap, Tanrı’nın yüceliğinin Mesih’te gösterilmesidir. Kabul edildiğinde, inanıldığında ve itaat edildiğinde karakter değişiminde büyük bir araç haline gelir. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal güçleri hızlandıran ve yaşamı doğru kanallara yönlendiren büyük bir teşvik edici ve sağlamlaştırıcı güçtür. Gençlerin ve hatta olgun yaşlarda olanların çok kolay bir şekilde ayartmaya ve günaha düşmelerinin sebebi Tanrı Sözü’nü çalışmamaları ve olması gerektiği gibi üzerinde düşünmemeleridir. Yaşamda ve karakterde gösterilen sabitlik ve kararlı irade gücü eksikliği, kutsal Tanrı Sözü öğretisinin ihmal edilmesinin sonucudur. Onlar zihni saf, kutsal düşünceler esinlenecek ve kirli ve yanlıştan ayrı yöne yönlendirecek istekli çabayı göstermiyorlar. Daha iyi tarafı seçecek, ilahî Öğretmen’den öğrenmek için Meryem gibi İsa’nın dizinin dibinde oturacak çok az kişi var. Çok az kişi O’nun sözlerini yüreğinde biriktiriyor ve yaşamlarında uyguluyor. Kutsal Kitap’ın kabul edilmiş gerçekleri zihni ve ruhu

388 |

ŞİFA HİZMETİ

yükseltecektir. Eğer Tanrı Sözü’ne gereken değer verilseydi hem gençler hem yaşlılar onların ayartmaya karşı dayanmalarını sağlayacak içsel bir doğruluğa, ilkeli olmanın gücüne sahip olabilirlerdi. Bırakın insanlar Kutsal Yazılar’ın paha biçilmez şeylerini öğretsinler ve yazsınlar. Düşünce, yetenek, beyin gücünün istekli çalışması Tanrı’nın düşüncelerinin çalışmasına verilsin. İnsan varsayımlarının felsefesini değil, fakat gerçek Olan’ın felsefesini çalışın. Hiçbir diğer kaynak değerde bununla yarışamaz. Dünyasal zihin Tanrı Sözü’nü düşünmekten zevk almaz, fakat Kutsal Ruh ile yenilenmiş zihin kutsal sayfalarda ilahî güzellik ve göksel ışık bulur. Dünyasal zihin, ıssız bir çöl olan şey, ruhsal zihne yaşam ırmaklarının bulunduğu bir yer olarak gelir. O’nun sözünde gösterildiği üzere Tanrı bilgisi çocuklarımıza verilmesi gereken bilgidir. Aklın ilk şafağından itibaren İsa’nın ismi ve yaşamına aşina olmalılar. Onlara öğretilmesi gereken ilk ders Tanrı’nın onların Babası olduğudur. İlk eğitimleri sevgi dolu itaat olmalıdır. Çok saygılı ve itinalı bir şekilde Tanrı’nın Sözü anlayışlarına uygun olarak ve ilgilerini çekecek şekilde bölümler halinde onlara okunmalı ve tekrar edilmelidir. İzin verin her şeyden önce O’nun Mesih’te ortaya konan sevgisini ve onun büyük dersini öğrensinler: “Sevgili kardeşlerim, Tanrı bizi bu kadar çok sevdiğine göre biz de birbirimizi sevmeye borçluyuz.” 1.Yuhanna 4:11. Tanrı Sözü’nü gençler için zihnin ve ruhun gıdası yapın. Mesih’in çarmıhı her türlü eğitimin bilimi, tüm öğretilerin ve çalışmaların merkezi haline getirilsin. O pratik yaşamın tecrübelerine katılmalıdır. Böylece Kurtarıcı, gençler için günlük bir yoldaş ve arkadaş haline gelir. Her düşünce Mesih’e itaate tutsak edilir. Ardından Elçi Pavlus ile birlikte şunu söyleyebilirler: “Bana gelince, Rabbimiz İsa Mesih’in çarmıhından başka

TANRI’NIN SÖZÜ ARACILIĞIYL A KAZ ANIL AN BİLGİ

| 389

bir şeyle asla övünmem. O’nun çarmıhı aracılığıyla dünya benim için ölüdür, ben de dünya için.” Galatyalılar 6:14. Böylece iman yoluyla tecrübe ettikleri bir bilgiyle Tanrı’yı tanımaya gelirler. O’nun sözünün gerçekliğini, vaatlerinin doğruluğunu kendileri için kanıtlamış olurlar. Tatmışlardır ve Rab’bin iyi olduğu bilirler. Sevilen öğrenci Yuhanna kendi tecrübesi yoluyla bir bilgi edinmişti ve şöyle tanıklık edebildi: “Yaşam Sözü’yle ilgili olarak başlangıçtan beri var olanı, işittiğimizi, gözlerimizle gördüğümüzü, seyredip ellerimizle dokunduğumuzu duyuruyoruz. Yaşam açıkça göründü, O’nu gördük ve O’na tanıklık ediyoruz. Baba’yla birlikte olup bize görünmüş olan sonsuz Yaşam’ı size duyuruyoruz. Evet, sizin de bizlerle paydaşlığınız olsun diye gördüğümüzü, işittiğimizi size duyuruyoruz. Bizim paydaşlığımız da Baba’yla ve Oğlu İsa Mesih’ledir.” 1. Yuhanna 1:1-3. Böylece herkes kendi tecrübesi aracılığıyla “Tanrı’nın gerçek olduğuna mührünü basmıştır.” Yuhanna 3:33. Kendi gördüğü, duyduğu ve hissettiği Mesih’in gücüne tanıklık edebilir ve şöyle diyebilir: “Yardıma ihtiyacım vardı ve ben onu İsa’da buldum. Her eksiğim giderildi, ruhumun açlığı doyuruldu. Kutsal Kitap benim için Mesih’in açığa çıkarılmasıdır. İsa’ya iman ediyorum çünkü O benim için ilahî bir Kurtarıcı’dır. Kutsal Kitap’a inanıyorum çünkü onu ruhum için Tanrı’nın sesi olarak görüyorum.” Tanrı ve O’nun sözü hakkında kişisel tecrübe yoluyla bilgi edinen kişi, doğal bilim hakkında çalışmaya hazırlanmış olur. Mesih için şöyle yazıyor, “Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı.” Yuhanna 1:4. Adem ve Havva günahtan önce temiz ve güzel bir ışıkla, Tanrı’nın ışığıyla çevriliydi. Yaklaştıkları her şeyi bu ışık aydınlatıyordu. Tanrı’nın karakterini veya işlerini görmelerini engelleyecek hiçbir şey yoktu. Fakat ayartıcıya izin verdiklerinde ışık onları terk etti. Kutsallık kıya-

390 |

ŞİFA HİZMETİ

fetlerini kaybederek doğayı aydınlatmış olan ışığı kaybettiler. Artık onu doğru şekilde okuyamadılar. Tanrı’nın karakterini O’nun işlerinde kavrayamaz oldular. Bu yüzden bugün insanoğlu doğanın öğretişini doğru bir şekilde okuyamaz. İlahî bir bilgelikle yönlendirilmediği sürece doğayı ve doğanın yasalarını, doğanın Tanrısı’ndan daha yukarı yükseltir. Bu nedenle insanların bilim hakkındaki fikirleri büyük çoğunlukla Tanrı Sözü öğretisine karşıdır. Fakat Mesih’in yaşamının ışığını alanlar için doğa yeniden aydınlatılmıştır. Çarmıhtan parlayan ışıkta doğru bir şekilde doğanın öğretisini yorumlayabiliriz. Tanrı ve O’nun sözü hakkında kişisel tecrübe yoluyla bilgi edinen kişi Kutsal Yazılar’ın ilahîliği içine yerleşmiş bir imana sahiptir. Tanrı Sözü’nün doğru olduğunu kanıtlamıştır ve bilir ki gerçek hiçbir zaman kendisiyle zıtlaşmaz. Kutsal Kitap’ı insanların bilim hakkındaki fikirleriyle test etmez. Bu fikirleri yanılmaz standart ile test eder. Bilir ki gerçek bilimin içinde sözün öğretisine karşı hiçbir şey yoktur; çünkü ikisinin de yazarı aynıdır, her ikisinin de doğru anlaşılması onların uyum içinde olduklarını kanıtlayacaktır. Tanrı Sözü tanıklığına karşıt olan her sözde bilimsel öğreti sadece insan varsayımıdır. Böyle bir öğrenci için bilimsel araştırma düşünce ve bilginin geniş alanlarını açacaktır. Doğayla ilgili şeylere kafa yorarken gerçeğin yeni bir anlayışına kavuşacaktır. Doğanın kitabı ve yazılı söz birbirlerine ışık tutacaklardır. Her ikisi de ona Tanrı’nın karakterini ve aracılığıyla çalıştığı yasaları öğretirken O’nu daha iyi tanımalarını sağlayacaklardır. Mezmurcu’nun tecrübesi herkesin Tanrı Sözü’nü doğa aracılığıyla ve vahiy aracılığıyla kabul ederek kazanabileceği bir tecrübedir. Mezmurcu şöyle diyor: “Çünkü yaptıklarınla beni sevindirdin, ya RAB, Ellerinin işi karşısında sevinç ilahileri okuyorum.” “Ya RAB, sevgin göklere, Sadakatin gökyüzüne erişir. Doğruluğun ulu dağlara benzer,

TANRI’NIN SÖZÜ ARACILIĞIYL A KAZ ANIL AN BİLGİ

Adaletin uçsuz bucaksız enginlere… Sevgin ne değerli, ey Tanrı! Kanatlarının gölgesine sığınır insanoğlu… Zevklerinin ırmağından içirirsin onlara. Çünkü yaşam kaynağı sensin, Senin ışığınla aydınlanırız.” “Ne mutlu yolları temiz olanlara, RAB’bin yasasına göre yaşayanlara!” “Ne mutlu O’nun öğütlerine uyanlara, Bütün yüreğiyle O’na yönelenlere.” “Genç insan yolunu nasıl temiz tutar? Senin sözünü tutmakla.” “Ben sadakat yolunu seçtim, Hükümlerini uygun gördüm.” “Aklımdan çıkarmam sözünü, Sana karşı günah işlememek için.” “Özgürce yürüyeceğim, Çünkü senin koşullarına yöneldim ben.” “Gözlerimi aç, Yasandaki harikaları göreyim.” “Öğütlerin benim zevkimdir, Bana akıl verirler.” “Ağzından çıkan yasa benim için Binlerce altın ve gümüşten daha değerlidir.” “Ne kadar severim yasanı! Bütün gün düşünürüm onun üzerinde.” “Harika öğütlerin var, Bu yüzden onlara candan uyuyorum.” “Senin kurallarındır ezgilerimin konusu, Konuk olduğum bu dünyada.” “Sözün çok güvenilirdir, Kulun onu sever.” “Sözlerinin temeli gerçektir,

| 391

392 |

ŞİFA HİZMETİ

Doğru hükümlerinin tümü sonsuza dek sürecektir.” “Beni yaşat ki, sana övgüler sunayım, Hükümlerin bana yardımcı olsun.” “Yasanı sevenler büyük esenlik bulur, Hiçbir şey sendeletmez onları. Ya RAB, kurtarışına umut bağlar, Buyruklarını yerine getiririm. Öğütlerine candan uyar, Onları çok severim.” “Sözlerinin açıklanışı aydınlık saçar, Saf insanlara akıl verir.” “Buyrukların beni düşmanlarımdan bilge kılar, Çünkü her zaman aklımdadır onlar. Bütün öğretmenlerimden daha akıllıyım, Çünkü öğütlerin üzerinde düşünüyorum. Yaşlılardan daha bilgeyim, Çünkü senin koşullarına uyuyorum.” “Senin koşullarına uymakla bilgelik kazanıyorum, Bu yüzden nefret ediyorum her yanlış yoldan.” “Öğütlerin sonsuza dek mirasımdır, Yüreğimin sevincidir onlar.” Mezmur 92:4; 36:5-7; 36:7-9; Mezmur 119:1, 2, 9, 30; 119:11, 45, 18, 24, 72, 97, 129, 54, 140, 160, 175, 165-167, 130, 98-100, 104, 111. Tanrı’nın Daha Net Gösterimleri Tanrı’nın karakterinin daha net ve daha daha net gösterimlerine erişmek bizim ayrıcalığımızdır. Musa “Lütfen görkemini bana göster” diye dua ettiğinde Rab onu azarlamadı, fakat O’nun duasını cevapladı. Tanrı hizmetkârına şöyle dedi, “Bütün iyiliğimi önünden geçireceğim… Adımı, RAB adını senin önünde duyuracağım.” (Çıkış 33:18, 19). Zihinlerimizi karartmak ve anlayışımızı köreltmek günahtır. Günah kalplerimizden arındırıldığında İsa Mesih’in yü-

TANRI’NIN SÖZÜ ARACILIĞIYL A KAZ ANIL AN BİLGİ

| 393

zündeki Tanrı yüceliğinin bilgisinin ışığı O’nun sözünü aydınlatır ve doğanın yüzünden yansıdıkça daha çok ve daha çok O’nu “acıyan, lütfeden, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin ve sadık Tanrı” (Çıkış 34:6) olarak ilan eder. Zihin, kalp ve ruh O’nun kutsallığının suretine dönüşünceye kadar O’nun ışığında ışığı görmeliyiz. Bu nedenle Tanrı sözünün ilahî güvencelerine tutunanlar için harika olasılıklar vardır. Gerçeğin geniş alanları, gücün büyük kaynakları onların önündedir. Muhteşem şeyler ortaya konacaktır. Kutsal Kitap’ta olduğundan bile haberdar olmadıkları ayrıcalıklar ve sorumluluklar onlara açıklanacaktır. Alçak gönüllü itaat yolunda yürüyenlerin, O’nun amacını yerine getirenlerin hepsi Tanrı’nın kehanetlerini daha çok ve daha çok bileceklerdir. Öğrenci Kutsal Kitap’ı rehber olarak alsın ve onun ilkelerine bağlı kalsın, böylece yüksek bir başarıya talip olabilir. Tanrı her şeyde tam olarak tanınmadığı zaman, insan doğasının tüm felsefeleri kafa karışıklığına ve utanca yol açar. Fakat Tanrı’dan ilham edilmiş değerli iman güç ve karakterin asilliğini sağlar. O’nun iyiliği, merhameti ve sevgisi üzerine düşündükçe gerçek hakkındaki kavrayış daha net ve daha net hale gelecektir. Kalbin saflığı ve düşüncelerin temizliği için arzu, daha fazla ve daha kutsal olacaktır. Kutsal düşüncenin saf atmosferinde yaşayan can Tanrı’nın sözünü çalışarak O’nunla bağlantıya geçer ve dönüştürülür. Gerçek o kadar geniş, o kadar uzaklara ulaşır, o kadar çok derin, o kadar çok büyüktür ki kişi kendini unutur. Kalp yumuşar ve alçakgönüllülüğe, iyiliğe ve sevgiye boyun eğer. Kutsal itaatten dolayı doğal güçler büyür. Öğrenciler yaşam sözünü çalışmaktan düşünceleri gelişerek, yükselerek ve asilleşerek çıkmalı. Eğer Daniel gibi Tanrı sözünün işiticileri ve yapıcıları iseler onun gibi öğrenmenin her dalında ilerleyebilirler. Düşünceleri temiz oldukça güçlü zihinlere sahip olacaklardır. Zihinsel tüm kabiliyetler hızlanacaktır. Kendilerini öyle eğitmeli ve disipline etmeliler ki etki alanlarında olanların

394 |

ŞİFA HİZMETİ

hepsi bilgeliğin ve gücün Tanrı’sı ile bağlantılı olduğunda insan nasıl olabilir ve ne yapabilir görsünler. Sonsuz Yaşamda Eğitim Bu yaşamda yaptıklarımız sonsuz yaşam için bir hazırlıktır. Burada başlayan eğitim bu hayatta tamamlanmayacak. Sonsuzluk boyunca devam edecek, ilerleyecek, asla tamamlanmayacak. Tanrı’nın kurtuluş planındaki bilgeliği ve sevgisi daha fazla ve daha fazla, tamamen açığa çıkarılacak. Kurtarıcı çocuklarını yaşam sularının kaynaklarına yönlendirirken bilginin zengin depolarını verecek. Tanrı’nın harika işleri, evreni yaratmakta ve devam ettirmekteki gücünün kanıtları yeni güzelliklerle günden güne zihnin önüne açılacaktır. Tahttan parlayan ışıkla sırlar yok olacak ve ruh daha önce hiç kavranmamış şeylerin basitliği ile şaşıracaktır. Şu anda bir camın arkasından, buğulu bir şekilde görüyoruz, fakat daha sonra yüz yüze göreceğiz. Şu an bir bölümünü görüyoruz, fakat daha sonra bilindiğimiz gibi bileceğiz.

8. BÖLÜM

İŞÇİNİN İHTİYACI

40 GÜNLÜK YAŞAMDA YARDIM

S

akin, sürekli bir saf ve gerçek Hristiyan yaşamının güzel sözleri, güzel konuşma sanatından çok daha güçlüdür. Bir insanın kişiliğinin, söyledikleri sözlerden daha fazla etkisi vardır. İsa’ya gönderilen görevliler geri geldiklerinde daha önce O’nun gibi konuşan birini görmediklerini rapor ettiler. Fakat bunun sebebi daha önce hiçbir kişinin O’nun gibi yaşamamış olduğuydu. Yaşadığı hayat başka olsaydı o şekilde konuşamazdı. Sözleri ikna edici bir güç taşıyordu, çünkü temiz ve kutsal, tamamıyla sevgi, yardımseverlik ve gerçekle dolu bir kalpten geliyordu. Başkaları üzerindeki etkimizi belirleyen, karakterimiz ve tecrübemizdir. Başkalarını Mesih’in lütfunun gücü hakkında ikna etmek için onun gücünü kalplerimizde ve yaşamlarımızda tecrübe etmeliyiz. Canların kurtuluşu için sunduğumuz müjde bizim canlarımızı kurtaran müjde olmalıdır. Ancak kişisel bir Kurtarıcı olarak Mesih’e iman ile yaşayarak bu şüpheci dünyada etkimiz hissedilebilir hale gelir. Günahkârları

398 |

ŞİFA HİZMETİ

hızlı akıntıdan çekip çıkaracaksak ayaklarımızı Kaya’ya, yani İsa Mesih’e dayamalıyız. Hristiyanlığın rozeti, harici bir işaret değildir, bir haç veya taç takmak değildir, fakat insan ve Tanrı’nın birliğini gösteren bir şeydir. Karakterin dönüşümünde ortaya konmuş olan O’nun lütfunun gücüyle dünya Kurtarıcısı olarak Tanrı’nın Oğlunu göndermiş olduğuna ikna edilmelidir. Hiçbir etki özverili bir yaşamın gücü kadar insan ruhunu kuşatacak güce sahip değildir. Müjde lehine en güçlü argüman sevgi dolu ve sevilen bir Hristiyan’dır. Denenmeler Aracılığıyla Disiplin Böyle bir yaşam sürmek, böyle bir etki yaratmak her adımda çaba, fedakârlık ve disipline mal olur. Birçok kişi bunu anlamadığı için Hristiyan yaşamında çok kolay bir şekilde cesaretini kaybediyor. Yaşamlarını içten bir şekilde Tanrı’nın hizmetine adamış olan bir çok kişi kendilerini daha önce hiç olmadığı kadar engeller, sınanmalar ve kafa karışıklığı ile karşılaşmış bulduklarında şaşırıyorlar ve hayal kırıklığına uğruyorlar. Rab’bin işine uygunluk için Mesih’e benzer karakterde olmak için dua ediyorlar ve doğalarının tüm kötülüklerini ortaya koyuyormuş gibi görünen durumlar içerisine düşüyorlar. Varlığından şüphelenmedikleri yanlışlar ortaya çıkıyor. Eski İsrail gibi onlar da soruyorlar, “Tanrı bizi yönlendiriyorsa, neden tüm bu şeyler bizim başımıza geliyor?” Tanrı onları yönlendirdiği için bu şeyler başlarına geliyor. Sınanmalar ve engeller Rab’bin disiplin için seçtiği yöntemler ve O’nun belirlemiş olduğu başarı koşullarıdır. İnsanların kalbini okuyan Tanrı onların karakterlerini kendilerinden daha iyi bilir. Doğru yönlendirildiğinde O’nun işinde ilerlemek için kullanılabilecek güçlerini ve yatkınlıklarını görür. Öngörüsüyle, bu kişileri kendi anlayışlarından gizlenmiş olan karakter bozukluklarını keşfedebilecekleri farklı pozisyonlara ve durumlara getirir. Bu hataları düzeltmeleri ve kendilerini

GÜNLÜK YAŞAMDA YARDIM

| 399

O’nun hizmetine uygun hale getirmeleri için onlara fırsat verir. Sıklıkla ıstırabın alevlerinin onlara saldırmasına izin verir ki arınabilsinler. Gerçek şu ki, dayanmaya çağrıldığımız denenme, Rab İsa’nın bizde geliştirmemizi istediği değerli bir şey gördüğünü gösterir. Bizde vasıtasıyla adını yüceltecek bir şey görmeseydi bizi arıtmak için zaman harcamazdı. Değersiz taşları fırınına atmaz. Arındırdığı değerli bir madendir. Demirci ne çeşit metal olduklarını görmek için demir ve çeliği ateşe koyar. Rab seçmiş olduklarının huylarının nasıl olduğunu ve O’nun işi için uygun olup olmadıklarını kanıtlamak için keder fırınından geçmelerine izin verir. Çömlekçi kili alır ve istediği gibi şekillendirir. Onu yoğurur ve işler. Parçalara ayırır ve bastırarak biraraya getirir. Islatır ve ardından kurutur. Bir süre dokunmadan bir kenarda bırakır. Mükemmel olarak şekil alabilir hale geldiğinde onu bir kap yapmak için çalışmaya devam eder. Onu şekillendirir, tekerlek üzerinde yontar ve parlatır. Güneşte kurutur ve fırında pişirir. Böylece kullanılmaya uygun bir kap haline gelir. Aynı şekilde Büyük Usta da bizi şekillendirmeyi ve biçimlendirmeyi ister. Çömlekçinin ellerindeki kil gibi biz de O’nun ellerinde olmalıyız. Biz çömlekçinin işini yapmaya çalışmamalıyız. Bize düşen kendimizi Büyük Usta’nın elinde şekillendirmeye bırakmaktır. “Sevgili kardeşlerim, sınanmanız için size giydirilen ateşten gömleği, size garip bir şey oluyormuş gibi yadırgamayın. Tersine, Mesih’in acılarına ortak olduğunuz oranda sevinin ki, Mesih’in görkemi göründüğünde de sevinçle coşasınız.” 1. Petrus 4:12, 13. Kafeslenmiş kuş günün bol ışığında ve diğer seslerin müziklerini duyarak sahibinin ona öğretmeye çalıştığı şarkıyı söylemeyecektir. Onun bir parçasını, bir tonunu öğrenebilir, fakat asla ayrı ve bütün bir ezgiyi öğrenemez. Fakat efendi kafesi örter ve söyleyeceği şarkıyı kuşun dinleyebileceği bir yere

400 |

ŞİFA HİZMETİ

koyar. Karanlıkta öğrenilene kadar o şarkıyı tekrar tekrar söylemeye çalışır ve mükemmel melodiyi çıkarır. Ardından kuş gün yüzüne çıkarılır ve bundan sonra artık ışıkta bile o şarkıyı söyleyebilir. Tanrı çocuklarıyla işte böyle ilgilenir. O’nun bize öğreteceği bir şarkı vardır ve biz onu ıstırabın gölgeleri ortasında öğrendiğimizde ondan sonra daima söyleyebiliriz. Birçok kişi işinden memnun değil. Belki çevreleri sıkıcı olduğu içindir. Kendilerini daha büyük sorumluluklar için yetenekli düşündükleri halde zamanları sıradan işlerle doludur. Sıklıkla çabalarının değer görmediğini veya meyvesiz olduğu düşünürler, gelecekleri belirsizdir. Hatırlayalım ki, yapmak zorunda olduğumuz iş bizim seçimimiz olmayabilir, fakat Tanrı’nın bizim için seçimi olarak kabul edilmelidir. Zevkli olsun olmasın en yakınımızda duran görevi yerine getirmeliyiz. “Çalışmak için eline ne geçerse, var gücünle çalış. Çünkü gitmekte olduğun ölüler diyarında iş, tasarı, bilgi ve bilgelik yoktur.” Vaiz 9:10. Rab Ninova’ya bir mesaj götürmemizi isteseydi Yafa’ya veya Kefarnahum’a gitmemiz O’nu pek mutlu etmezdi. Ayaklarımızın yönlendirildiği yere doğru bizi göndermek için sebepleri var. Tam da orada, belki bizim yardım edebileceğimiz ihtiyaç içinde birisi vardır. Filipus’u Etiyopyalı kurul üyesine, Petrus’u Romalı yüzbaşıya ve küçük İsrailli kızı Suriyeli bir komutan olan Naaman’a yardım için yollayan Tanrı, bugün ilahî yardım ve rehberlik ihtiyacı içinde olanlara temsilcileri olarak erkekleri, kadınları ve gençleri göndermektedir. Tanrı’nın planları en iyisidir Planlarımız her zaman Tanrı’nın planları değillerdir. Bizim en iyi maksatlarımızı reddederek, Davut’un olayında yaptığı gibi, bizim için ve O’nun amacı için en iyisi olduğunu görebilir. Fakat bir şeyden emin olabiliriz: Kendilerini ve sahip oldukları her şeyi O’nun yüceliği için içten bir şekilde adayan-

GÜNLÜK YAŞAMDA YARDIM

| 401

ları Kendi amacının ilerlemesi için bereketleyecek ve kullanacaktır. Onların isteklerinin onlar için en iyisi olmadığını gördüğünde sevgisinin işaretlerini onlara vererek ve onlara başka bir hizmet emanet ederek reddi dengeleyecektir. Bize karşı duyduğu sevgi dolu ilgisi ve alakasıyla bizi bizden daha iyi anlar. Bencilce kendi arzularımızı tatmin etmeye çalışmamıza izin vermeyi reddeder. Yakınımızdaki sade fakat kutsal görevleri atlamamıza izin vermez. Sıklıkla bu görevler bizi daha büyük işlere hazırlayacak derslerin esaslarını sağlarlar. Tanrı’nın planlarının başarılı olması için sıklıkla bizim planlarımız başarısız olur. Biz asla Tanrı için gerçek bir fedakârlık yapmaya çağrılmadık. O’na bir çok şeyi teslim etmemizi ister, fakat bunu yaparken bizi cennete giden yoldan esirgeyen şeylerden vazgeçeriz. Kendi başına iyi olan şeyleri teslim etmeye çağrıldığımızda bile emin olabiliriz ki Tanrı bu şekilde bizim için daha iyisine çalışıyor. Bizi burada rahatsız eden ve hayal kırıklığına uğratan sırlar gelecek hayatta açığa çıkarılacaktır. Cevaplanmamış gibi görünen dualarımız ve hayal kırıklığına uğramış umutlarımızın bizim en büyük bereketlerimiz olduğunu göreceğiz. Her ne kadar basit olsalar da her göreve Tanrı’nın hizmetinin bir parçası olduğu için kutsal olarak bakmalıyız. Günlük duamız şöyle olabilir, “Rab elimden gelenin en iyisini yapmama yardım et. Nasıl daha iyi çalışabileceğimi öğret. Bana enerji ve neşe ver. Hizmetime Kurtarıcı’nın sevgi dolu hizmetini getirmeme yardım et.” Musa’nın Hayatından Bir Ders Musa’nın yaşadıklarını düşünün. Kralın torunu ve tahtın müstakbel varisi olarak Mısır’da kapsamlı bir eğitim aldı. Mısırlıların bilgelik anlayışına göre onu bilge bir adam yapacak hiçbir şey ihmal edilmemişti. En yüksek sivil ve askeri eğitimi almıştı. O tamamıyla İsrail’i bağlarından kurtarma işi için ha-

402 |

ŞİFA HİZMETİ

zırlandığını hissetti. Fakat Tanrı farklı bir karar verdi. O’nun öngörüsü Musa’ya bir koyun çobanı olarak çölde kırk yıllık bir eğitimi gösterdi. Musa’nın Mısır’da aldığı eğitim onun için bir çok yönden bir yardımdı. Fakat hayat boyu sürecek işine hazırlık olarak aldığı en değerli eğitim bir çoban olarak görevlendirilmesiydi. Musa doğuştan fevri bir kişiliğe sahipti. Mısır’da başarılı bir askeri lider ve kralın ve halkın favorisi olarak övülmeye ve pohpohlanmaya alışmıştı. İnsanları kendine çekmişti. Kendi gücüyle İsrail’i kurtarma işini tamamlamayı umdu. Tanrı’nın temsilcisi olarak öğreneceği dersler çok daha farklıydı. Sürülerini ıssız dağlarda ve vadilerin yeşil çayırlarında otlatırken imanı ve uysallığı, sabrı, alçak gönüllüğü ve kendini unutmayı öğrendi. Zayıf ile ilgilenmeyi, hastaya bakmayı, yoldan çıkanın peşinden gitmeyi, asiye katlanmayı, kuzulara ilgi göstermeyi ve yaşlı ve güçsüzü beslemeyi öğrendi. Musa bu işte Baş Çoban’a doğru çekiliyordu. İsrail’in Kutsalı’yla yakın bir birlikteliğe ulaşmıştı. Artık büyük bir iş yapmayı planlamıyordu. Sadık bir şekilde Tanrı’nın ona vereceği işi bekledi. Tanrı’nın onun etrafındaki varlığını fark etti. Tüm doğa ona Görünmez Olan’dan bahsediyordu. Tanrı’yı kişisel bir Tanrı olarak tanıdı, O’nun karakteri üzerine kafa yorarak O’nun varlığını daha fazla ve daha fazla hissetti. Sonsuz kollarda sığınak buldu. Musa bu tecrübeden sonra çoban değneğini otorite çubuğu ile değiştirmesi, sürüsünü bırakıp İsrail’in liderliğini alması için gökten buyruk aldı. İlahî emir onu kendine güvensiz, konuşmada yavaş ve çekingen buldu. Tanrı’nın sözcüsü olarak kendisini yetersiz görme hissi altında ezilmişti. Fakat tüm güvenini Rab’be vererek işi kabul etti. Görevinin büyüklüğü onu zihninin en yüksek gücünü kullanmaya çağırdı. Tanrı onun hazır itaatini bereketledi ve belagatli, umutlu ve serinkanlı hale geldi, insana verilen gelmiş geçmiş en büyük görev için hazırlandı. Onun için şöyle yazılıdır: “O günden bu yana

GÜNLÜK YAŞAMDA YARDIM

| 403

İsrail’de Musa gibi RAB’bin yüz yüze görüştüğü bir peygamber çıkmadı.” Yasanın Tekrarı 34:10. İşlerine değer verilmediğini düşünenlere ve daha büyük bir pozisyon için can atanlara: “Çünkü ne doğudan, ne batıdan, ne de çöldeki dağlardan doğar yargı. Yargıç ancak Tanrı’dır, birini alçaltır, birini yükseltir.” Mezmur 75:6-7. Göğün sonsuz planında her insanın bir yeri vardır. Bu yeri doldurup dolduramayacağımız Tanrı ile işbirliğinde bizim sadakatimize bağlıdır. Kendimize acımaktan kaçınmalıyız. Asla olmanız gerektiği kadar saygın olmadığınız, çabalarınızın değer görmediği, işinizin çok zor olduğu hislerine izin vermeyin. Mesih’in bizim için nasıl dayandığı yolundaki hatıralar, tüm mırıldanmaları sustursun. Bize Rab’bimize davranılandan daha iyi davranılıyor. “Sana gelince, büyük şeyler peşinde mi koşuyorsun? Sakın koşma!” Yeremya 45:5. Rab’bin işinde çarmıhı taşımak isteğinden daha çok tacı kazanma isteğine sahip olanlar için yeri yok. O, görevlerini ödüllerini kazanmak için yapanlardan çok işlerini yapmayı amaçlayanları, terfiden çok ilke için istekli olanları ister. Alçakgönüllü olanlar ve işlerini Tanrı için yapanlar, kendilerini çok faaliyet yapıyormuş gibi ve bir şey sananlardan çok daha az gösteriş yaparlar, fakat onların işleri daha fazla sayılır. Sıklıkla kendilerine dikkat çekmek için büyük gösteriş yapanlar Tanrı ile insanların arasına girmektedirler ve işleri başarısızlığın bir kanıtıdır. “Bilgeliğe ilk adım onu sahiplenmektir. Bütün servetine mal olsa da akla sahip çık. Onu el üstünde tut, o da seni yüceltecek, Ona sarılırsan seni onurlandıracak.” Özdeyişler 4:7, 8. Kendilerini ele almayı ve reform yapmayı amaç edinmedikleri için birçoğu yanlış bir davranış kalıbına girmektedir. Fakat böyle olması gerekmez. En iyi hizmeti yerine getirmek için güçlerini geliştirmeliler ve böylece her zaman talep göreceklerdir. Layık oldukları her şey için değer göreceklerdir. Birileri daha yüksek bir pozisyon için uygun görüldüyse

404 |

ŞİFA HİZMETİ

Rab yükü sadece onların sırtına yüklemeyecektir. Onları test eden, onların değerini bilen ve onları anlayışlı bir şekilde ileri gitmeye teşvik edebileceklerin üstüne de yükler. Kendilerine verilen işi günden güne sadık bir şekilde yerine getirenler Tanrı’nın kendi zamanında “Daha yukarı çık” çağrısını işitecek olanlardır. Çobanlar Beytlehem tepelerinde sürülerini güderken gökten gelen melekler onları ziyaret etti. Aynı şekilde bugün de alçakgönüllü Tanrı’nın işçisi işini yaparken Allah’ın melekleri onun yanında durur, sözlerini dinler, işini nasıl yaptığını not eder ve onun ellerine daha büyük sorumluluklar verilip verilemeyeceğini izlerler. Tanrı insanları zenginlikleri, eğitimleri veya pozisyonları ile değerlendirmez. Onları güdülerinin saflığı ve karakterlerinin güzelliği ile değerlendirir. O’nun Ruhu’ndan ne kadar aldıklarına ve O’nun benzerliğini ne kadar yansıttıklarına bakar. Tanrı’nın krallığında büyük olmak demek bir çocuğun alçakgönüllülüğünde, imanın sadeliğinde ve sevginin saflığında olmak gibidir. “Ama İsa onları yanına çağırıp şöyle dedi: “Bilirsiniz ki, ulusların önderleri onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun.” Matta 20:25, 26. Göklerin insanlara bahşedebileceği tüm armağanların içerisinde, çektiği acılarda Mesih’e yoldaş olmak en ağır emanet ve en yüksek onurdur. Ne göğe alınan Hanok, ne de ateşten bir arabayla yükselen İlyas zindanda yalnız başına başı kesilen Vaftizci Yahya’dan daha büyük veya daha onurlandırılmış değildir. “Çünkü Mesih uğruna size yalnız Mesih’e iman etmek değil, … Mesih uğruna acı çekmek ayrıcalığı da verildi.” Filipililer 1:29.

GÜNLÜK YAŞAMDA YARDIM

| 405

Gelecek İçin Planlar Bir çok kişi gelecek için net planlar yapmayı beceremez. Hayatları istikrarsızdır. Gidişatın neticesini sezemezler ve sıklıkla bu onlara endişe ve rahatsızlık verir. Hatırlamalıyız ki, Allah’ın çocuklarının bu dünyadaki hayatı bir yolculuk hayatıdır. Yaşamlarımızı planlama bilgeliğine sahip değiliz. Geleceğimizi planlamak bize düşmez. “İman sayesinde İbrahim miras alacağı yere gitmesi için çağrılınca, Tanrı’nın sözünü dinledi ve nereye gideceğini bilmeden yola çıktı.” İbraniler 11:8. Mesih dünyadaki yaşamında kendisi için planlar yapmadı. Allah’ın planını kendisi için kabul etti ve Baba günden güne O’nun planlarını gözler önüne serdi. Biz de Allah’a böyle bağlı olmalıyız ki yaşamlarımız O’nun iradesinin basit gerçekleşmesi olsun. Yollarımızı ona adadıkça O bizim adımlarımızı yönlendirecektir. Parlak bir gelecek planlayan bir çok kişi tam bir başarısızlığa düşmektedir. İzin verin Allah sizin için planlasın. Küçük bir çocuk gibi, “sadık kullarının adımlarını” koruyan (1.Samuel 2:9) Rab’bin rehberliğine güvenin. Allah çocuklarını, başlangıçtan sonu görüp ve O’nun yardımcı işçileri olarak yerine getirdikleri amacın yüceliğini anlayıp yönlendirilmeyi seçtiklerinden başka türlü asla yönlendirmez. Ücretler O’nu takip etmeleri için öğrencilerini çağırdığında Mesih onlara bu hayatta pohpohlayıcı umutlar vaat etmemişti. Onlara ne bir kazanç sözü, ne dünyasal onur, ne de alacakları herhangi bir taahhüt vermişti. Kurtarıcı, vergi toplama yerinde oturan Matta’ya “Ardımdan gel” dedi. O da kalktı, herşeyi bırakıp İsa’nın ardından gitti.” Luka 5:27, 28. Matta hizmete başlamadan önce eski işine denk miktarda belirli bir maaş istemek için beklemedi. Sorgusuz sualsiz İsa’yı takip etti. Onun için Kurtarıcı ile birlikte olmak, O’nun sözlerini işitmek ve işinde O’nunla birlikte olmak yeterliydi.

406 |

ŞİFA HİZMETİ

Daha önce çağrılmış olan öğrenciler için de aynısı geçerliydi. İsa Petrus ve arkadaşlarını O’nu takip etmelerini söylediğinde teknelerini ve ağlarını hemen bıraktılar. Bu öğrencilerden bazılarının kendilerinin desteğine ihtiyaç duyan arkadaşları vardı, fakat onlar Kurtarıcı’nın davetini duyduklarında çekinmediler ve “Aileme nasıl bakacağım,” diye sormadılar. Çağrıya itaat ettiler ve “Sonra İsa onlara, “Ben sizi kesesiz, torbasız ve çarıksız gönderdiğim zaman, herhangi bir eksiğiniz oldu mu?” diye sordu. “Hiçbir eksiğimiz olmadı” dediler. Luka 22:35. Bugün Kurtarıcı, Matta, Yuhanna ve Petrus’u çağırdığı gibi bizi de işine çağırıyor. Kalplerimize O’nun sevgisiyle dokunulmuşsa, ücret meselesi aklımızdaki ilk şey olmayacaktır. Mesih’in iş arkadaşları olmaktan zevk almalıyız ve O’nun ilgisine güvenmekten korkmamalıyız. Allah’ı gücümüz yaparsak görev hakkında daha net bir görüşe ve özverili bir arzuya sahip oluruz. Hayatlarımız bizi çıkarcı motivasyonlardan daha yukarı kaldıracak olan soylu bir amaçla motive edilecektir. Tanrı Sağlayacak Mesih’in takipçisi olduklarını iddia eden bir çok kişi kendilerini Allah’a emanet etmekten korktukları için endişeli ve sıkıntılı bir kalbe sahiptir. O’na tamamen teslim olmuyorlar çünkü böyle bir teslimiyetin getireceği sonuçlardan ürküyorlar. Bu teslimiyeti yerine getirmedikçe huzur bulamazlar. Dünya standartlarına erişmeyi arzuladıkları için yürekleri dert yükü altında ezilen bir çok kişi var. Onlar dünyaya hizmeti seçtiler, onun çarpıklığını kabul ettiler, gelenekleri benimsediler. Böylece karakterleri bozuldu ve yaşamları yorucu bir hale geldi. Sürekli endişe, yaşam güçlerini yoruyor. Rabbimiz bu esaret boyunduruğunu bir kenara bırakmalarını arzular. Kendi boyunduruğunu almaya davet eder. Şöyle der, “Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir.” Endişe kördür ve geleceği göremez, fakat İsa sonu ta başlangıçtan görür.

GÜNLÜK YAŞAMDA YARDIM

| 407

O, rahatlık getirmek için her zorlukta Kendi yolunu hazırladı. “Dürüstçe yaşayanlardan hiçbir iyiliği esirgemez.” Matta 11:30; Mezmur 84:11. Göksel Babamız’ın bize sunmak için hakkında hiçbir şey bilmediğimiz binlerce yolu vardır. Allah’a hizmeti en yüce şey haline getirmeyi bir prensip edinenler, kafa karışıklıklarının yok olduğunu ve ayaklarının önündeki yolun düzeldiğini görecekler. Bugünün görevlerinin sadık bir şekilde yerine getirilmesi, yarının sınavları için en iyi hazırlıktır. Yarının tüm sorumluluklarını ve endişelerini toplayıp bugünün yüklerine eklemeyin. “Her günün derdi kendine yeter.” Matta 6:34. Umutlu ve cesaretli olalım. Allah’ın hizmetinde umutsuzluk günahtır ve anlamsızdır. O bizim tüm ihtiyaçlarımızı bilir. Kralların Kralı olan antlaşmasına sadık Tanrımız’ın her şeye yeten gücü, nazik çobanın nezaketini ve ilgisini birleştirir. O’nun gücü kesindir ve bu O’na güvenen herkese verilen vaatleri yerine getireceğinin kesin teminatıdır. O’na hizmet eden ve O’nun kullandığı çarelere saygı gösterenler ayakta kalsınlar diye, her zorluğun ortadan kaldırılması için gerekli çarelere sahiptir. Gökler yerden ne kadar yukarıdaysa, O’nun sevgisi de diğer tüm sevgilerden o kadar yukarıdadır. O çocuklarını ölçülemez ve sonsuz sevgisi ile korur. En karanlık günlerde, koşulların en tehlikeli göründüğü anlarda Allah’a iman edin. O iradesini devam ettiriyor ve halkı adına her şeyi iyi yapıyor. O’nu seven ve O’na hizmet edenlerin gücü günden güne yenilenecektir. İhtiyaçları olan her yardımı hizmetkârlarının üzerine dökmeye kadir ve isteklidir. Onlara çeşitli ihtiyaçlarının gerektirdiği bilgeliği verecektir. Yorgun elçi Pavlus şöyle dedi: “Ama O bana, “Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm, güçsüzlükte tamamlanır.” İşte, Mesih’in gücü içimde bulunsun diye güçsüzlüklerimle sevinerek daha çok övüneceğim. Bu nedenle Mesih uğruna güçsüzlükleri, ha-

408 |

ŞİFA HİZMETİ

karetleri, zorlukları, zulümleri ve darlıkları sevinçle karşılıyorum. Çünkü ne zaman güçsüzsem, o zaman güçlüyüm.” 2. Korintliler 12:9, 10.

41 BAŞKALARIYLA İLETİŞİMDE

H

ayattaki her ilişki kendini kontrol, müsamaha ve anlayış gerektirir. Bizler farklı konulara bakışımızı belirleyen çok farklı huylara, alışkanlıklara ve eğitime sahibiz. Farklı düşünüyoruz. Doğru hakkındaki anlayışımız, yaşamı sürdürme hakkındaki fikirlerimiz tüm yönleriyle aynı değil. Her yönden tecrübeleri aynı olan iki kişi yok. Birinin çektiği sıkıntılar diğerininki ile aynı değil. Birinin yaparken kolay bulduğu görevler diğer birisi için zor ve kafa karıştırıcı olabilir. İnsan doğası çok kırılgan, çok umursamaz ve yanlış anlamaya çok meyillidir. Bu nedenle birisi diğeri hakkında tahmin yürütürken dikkatli olmalıdır. Hareketlerimizin başkalarının tecrübeleri üzerine ne kadar etki ettiği hakkında çok az şey biliyoruz. Yaptığımız veya söylediğimiz şey bize önemsiz görünebilir, fakat gözümüz açıldığında ona bağlı gelişen en önemli iyi veya kötü sonuçları görebiliriz. Yük Taşıyıcıları için Düşünceler Birçok kişi çok az yüke katlanır, kalpleri gerçek ıstırap hakkında çok az şey bilir, başkalarına karşı hissettiği kafa karışıklığı ve acıyı çok az hissederler. Bu nedenle gerçek yük taşıyıcının

410 |

ŞİFA HİZMETİ

işini anlayamazlar. Yüklü babasının endişe ve zahmetlerini anlamayan bir çocuktan daha anlayışlı değillerdir. Çocuk babasının korkularını ve kafa karışıklığını merak edebilir. Bu ona gereksiz gelebilir. Fakat yaşamına tecrübe dolu yıllar eklendikçe, kendisi bir yük taşıyıcı haline gelince dönüp babasının hayatına bakar ve bir zamanlar anlaşılması çok zor olan şeyi anlar. Acı dolu tecrübe ona bilgelik verir. Bir çok yük taşıyıcısının işi anlaşılmaz, işine değer verilmez, ta ki ölüm onu yenene kadar. Başkaları onun bıraktığı işi yüklendiklerinde ve onun karşılaştığı zorluklarla karşılaştığında onun imanının ve cesaretinin nasıl denendiğini anlayabilirler. Böylece daha önce eleştirmekte çok hızlı oldukları hataları görmekten vazgeçerler. Tecrübe onlara anlayışı öğretir. Allah insanların sorumluluk gerektiren pozisyonlar almalarına müsaade eder. Yanlış yaptıklarında onları düzeltme veya görevden alma gücüne sahiptir. Allah’a ait olan yargılama işini elimize almama konusunda dikkatli olmalıyız. Davut’un Saul’a karşı davranışında bir ders vardır. Allah’ın emriyle Saul İsrail’in kralı olarak kutsanmıştı. Rab itaatsizliği nedeniyle krallığın ondan alınmasını söyledi. Buna rağmen Davut’un ona karşı davranışı ne kadar nazik, saygılı ve sabırlıydı! Davut’u öldürmek için arayan Saul yalnız başına tenhaya geldi ve tam da Davut ve adamlarının saklandığı mağaraya girdi. “Adamları, Davut’a, “İşte RAB’bin sana, ‘Dilediğini yapabilmen için düşmanını eline teslim edeceğim’ dediği gün bugündür” dediler. … Adamlarına, “Efendime, RAB’bin meshettiği kişiye karşı böyle bir şey yapmaktan, el kaldırmaktan RAB beni uzak tutsun” dedi, “Çünkü o RAB’bin meshettiği kişidir.” 1. Samuel 24:4-6. Kurtarıcı bize emrediyor, “Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız. Çünkü nasıl yargılarsanız öyle yargılanacaksınız. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız.” Matta 7:1, 2. Unutmayın, yaşam kayıtlarınız yakında Allah’ın önüne gelecek. Ayrıca O’nun şöyle dediğini de hatırlayın, “Bu nedenle sen, ey başkasını yargıla-

BAŞKAL ARIYL A İLETİŞİMDE

| 411

yan insan, kim olursan ol, özrün yoktur … Çünkü ey yargılayan sen, aynı şeyleri yapıyorsun.” Romalılar 2:1. Yanlış Altında Sabır Ruhlarımızı herhangi bir gerçek veya sözde yanlış için yıpratmaya izin veremeyiz. En çok korkmamız gereken düşmanımız benliğimizdir. Hiçbir kötülük şekli Kutsal Ruh’un kontrolü altında olmayan insan tutkusundan daha fazla karaktere kötü etki edemez. Benliğe karşı kazanılmış zaferden daha değerli bir zafer yoktur. Duygularımızın kolayca yara almasına izin vermemeliyiz. Bizler duygularımızı veya saygınlığımızı korumak için değil canları kurtarmak için yaşamalıyız. Canların kurtuluşu üzerine odaklandıkça topluluğumuz arasında meydana gelecek küçük farklılıkları kafaya takmaktan vazgeçeceğiz. Başkalarının bizim hakkımızda düşündükleri ve bize yaptıkları, bizim Mesih ile birliğimizi, Kutsal Ruh ile paydaşlığımızı bozmamalıdır. “Çünkü günah işleyip dövüldüğünüzde dayanırsanız, bunda övülecek ne var? Ama iyilik edip acı çektiğinizde dayanırsanız, Tanrı’yı hoşnut edersiniz.” 1. Petrus 2:20. İntikam almayın. Yapabildiğiniz kadar yanlış anlaşılmaya sebep olacak tüm nedenleri ortadan kaldırın. Kötü görünümden uzak durun. İlkelerden taviz vermeden, başkalarını barıştırmak için elinizden geleni yapın. “Bu yüzden, sunakta adak sunarken kardeşinin sana karşı bir şikâyeti olduğunu anımsarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış; sonra gelip adağını sun.” Matta 5:23, 24. Size sabredilemeyecek sözler söylenmişse, asla aynı ruhla cevap vermeyin. Hatırlayın, “Yumuşak yanıt gazabı yatıştırır.” Özdeyişler 15:1. Sessizlikte harika bir güç vardır. Bazen kızgın kişiye verilen cevaplar sadece o kişiyi çileden çıkarmaya yarar. Fakat kızgınlık sessizlikle, nazik ve sabırlı bir ruh ile karşılaştığında hızlıca söner gider. İğneleyici ve suçlayıcı söz fırtınası altındayken aklınıza

412 |

ŞİFA HİZMETİ

Tanrı sözünü getirin. Kalbin ve zihnin Allah’ın vaatleri ile dolmasını sağlayın. Size kötü davranıldıysa veya yanlış yere suçlandıysanız, sinirli bir cevap vermek yerine kendinize şu değerli vaatleri tekrar edin: “Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen.” Romalılar 12:21. “Her şeyi RAB’be bırak, O’na güven, O gerekeni yapar. O senin doğruluğunu ışık gibi, hakkını öğle güneşi gibi aydınlığa çıkarır.” Mezmur 37:5, 6. “Örtülü olup da açığa çıkarılmayacak, gizli olup da bilinmeyecek hiçbir şey yoktur.” Luka 12:2. “İnsanları başımıza çıkardın, ateşten, sudan geçtik. Ama sonra bizi bolluğa kavuşturdun.” Mezmur 66:12. Bizler İsa’ya bakmak yerine insanlardan sempati ve yüceltme beklemeye meyilliyiz. Tanrı merhameti ve bağlılığı ile, insana güvenmenin ve onları kollarımız yapmanın akılsızlık olduğunu öğrenelim diye, güvendiğimiz insanların bizi başarısızlığa sürüklemesine sık sık izin verir. Gelin tamamen, alçak gönüllü ve özverili bir şekilde Allah’a güvenelim. O, benliğimizin derinliklerinde hissettiğimiz, fakat ifade edemediğimiz acıları bilir. Tüm şeyler karanlık ve açıklanamaz göründüğünde Mesih’in şu sözlerini hatırlayın: “Ne yaptığımı şimdi anlayamazsın, ama sonra anlayacaksın.” Yuhanna 13:7. Yusuf ’un ve Daniel’in hikayesini araştırın. Rab onları incitmek isteyenlerin planlarını engellemedi, fakat tüm bu araçları denenmelerin ve çatışmaların ortasında imanını ve sadakatini koruyan hizmetkârlarının iyiliği için kullandı. Dünyada kaldığımız süre içinde karşıt etkilerle karşılaşabiliriz. Sinirleri test etmek için provokasyonlar olacaktır. Bunlarla doğru bir ruh ile karşılaşıldığında Hristiyan lütfu gelişir. Eğer Mesih içimizde yaşıyorsa sabırlı, nazik, hoşgörülü, sıkıntıların ve haksızlıkların içinde neşeli olmalıyız. Günden güne ve yıldan yıla benliği yenmeli ve soylu bir kahramanlığa doğru büyümeliyiz. Bu bize tahsis edilmiş olan görevdir. Fakat bu görev İsa’nın yardımı, cesur bir karar, sarsılmaz bir amaç,

BAŞKAL ARIYL A İLETİŞİMDE

| 413

sürekli bir dikkat ve devamlı dua olmadan başarılamaz. Herkesin vermesi gereken kişisel bir savaş vardır. O’nunla iş birliği yapmazsak Tanrı bile bizim karakterlerimizi soylu, yaşamlarımızı faydalı bir hale getiremez. Zorluğu göze almayanlar, gücü ve zafer sevincini kaybeder. Yaşadığımız denenmelerin, zorlukların, üzüntülerin ve acıların kaydını tutmak zorunda değiliz. Tüm bunlar kitaplarda yazılıdır ve gök bunlarla ilgilenecektir. Bir yandan olumsuz şeylerin kaydını tutarken, her dakika etrafımızı çeviren Tanrı’nın lütuf dolu iyiliği ve meleklerin bile üzerine şaşırdığı, Tanrı’nın bizim için ölmesi için Oğlu’nu vermesi gibi birçok memnun edici şey aklımızdan silinip gidiyor. Mesih’in işçileri olarak başkalarının üzerine düşenden daha büyük endişelere ve denenmelere sahip olduğunuzu düşünüyorsanız, hatırlayın ki sizin için bu yüklerden kaçanların bilmediği bir huzur var. Mesih’in hizmetinde rahatlık ve sevinç vardır. Dünyanın O’nunla birlikte yaşamda başarısızlık olmadığını görmesini sağlayın. Neşeli ve keyifli değilseniz duygularınızdan bahsetmeyin. Diğerlerinin yaşamı üzerine gölge atmayın. Soğuk, güneşsiz bir din asla ruhları Mesih’e çekmez. Bu onları Mesih’ten uzaklaştırır ve Şeytan’ın yoldan ayrılmışların ayakları için sermiş olduğu ağlara yönlendirir. Hayal kırıklıklarınızı düşünmek yerine Mesih’in adıyla talep edebileceğiniz güç hakkında düşünün. Hayalleriniz görünmeyen şeylere tutunsun. Düşünceleriniz Tanrı’nın size karşı olan büyük sevgisinin kanıtlarına yönlensin. İman denenmeye dayanabilir, sınanmaya direnebilir, hayal kırıklığı altında cesaretini kaybetmez. İsa bizim avukatımız olarak yaşamaktadır. O’nun avukatlığının sağladıklarının hepsi bizimdir. Mesih’in tümüyle O’nun için yaşayanlara değer verdiğini düşünmüyor musunuz? O’nun sürgündeki Yuhanna gibi, O’nun uğruna zor ve sıkıntılı yerlerde olanları ziyaret ettiğini düşünmüyor musunuz? Tanrı temiz yürekli işçilerini büyük zorluklar karşısında mücadele etmeleri ve onları yenmeleri

414 |

ŞİFA HİZMETİ

için yalnız bırakmaz. Tanrı yaşamları Mesih’te saklı olan herkes için paha biçilmez bir mücevher saklamaktadır. Böyle olan herkes için: “Her Şeye Egemen RAB... ‘Ve seni mühür yüzüğü gibi yapacağım. Çünkü ben seni seçtim.’ Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB.” Hagay 2:23. O halde vaatler hakkında konuşun, İsa’nın bereketleme isteği hakkında konuşun. O bizi kısa bir an için bile unutmaz. Olumsuz durumlara bağlı olmaksızın, O’nun sevgisine rahatlıkla dayandığımızda ve kendimizi O’nunla örttüğümüzde O’nun varlığının hissi derin ve sakin bir sevinç verecektir. Mesih kendisi hakkında şöyle dedi: “Bu nedenle İsa şöyle dedi: “Kendiliğimden hiçbir şey yapmadığımı, ama tıpkı Baba’nın bana öğrettiği gibi konuştuğumu anlayacaksınız. Beni gönderen benimledir, O beni yalnız bırakmadı. Çünkü ben her zaman O’nu hoşnut edeni yaparım.” Yuhanna 8:28, 29. Baba’nın varlığı Mesih’i sardı ve O’nun başına, dünyanın kutsaması için sonsuz sevginin izin verdiğinden başka bir şey gelmedi. O’nun rahatlık kaynağı buydu ve bizim için de öyledir. Mesih’in Ruhu ile dolu olan kişi Mesih’te kalır. Ona gelen her şey varlığıyla onu sarmış olan Kurtarıcı’dan gelir. Rab’bin izni olmadan hiçbir şey ona dokunamaz. Tüm acılarımız ve sıkıntılarımız, tüm denenmelerimiz ve sınavlarımız, tüm üzüntülerimiz ve kederlerimiz, tüm yaşadığımız zulümlerimiz ve yokluklarımız, kısacası her şey birlikte bizim iyiliğimiz için çalışır. Tüm tecrübeler ve durumlar Tanrı’nın vasıtalarıyla bize iyilik getirmesi için kullandığı işçilerdir. Tanrı’nın bize karşı olan sabrına sahipsek başkalarını yargılamayacak veya suçlamayacağız. Mesih dünyada yaşarken, eğer yoldaşları O’nunla yakın olduktan sonra O’nun suçlayıcı, kusur bulucu veya sabırsız bir sözünü duysalardı ne kadar çok şaşırırlardı. Unutmayalım ki O’nu seven herkes O’nun karakterini temsil etmelidir. “Birbirinize kardeşlik sevgisiyle bağlı olun. Birbirinize saygı göstermekte yarışın.” “Kötülüğe kötülükle, sövgüye sövgüy-

BAŞKAL ARIYL A İLETİŞİMDE

| 415

le değil, tersine, kutsamayla karşılık verin. Çünkü kutsanmayı miras almak için çağrıldınız.” Romalılar 12:10; 1.Petrus 3:9. Rab İsa her insanın haklarının olduğunu kabul etmemizi istiyor. İnsanların sosyal hakları vardır ve Hristiyanlar olarak onların hakları dikkate alınmalıdır. Her birine Tanrı’nın oğulları ve kızları olarak nezaket ve incelikle davranılmalıdır. Hristiyanlık bir adamı kibar yapar. Mesih kendisine zulüm edenlere karşı bile nazikti ve O’nun takipçileri de aynı ruhu ortaya koyacaklardır. Yöneticilerin önüne getirildiği zaman Pavlus’a bakın. Agrippa’nın önündeki konuşması, güzel konuşma sanatı olduğu kadar nezaketin de bir göstergesidir. Müjde şu an dünyadaki resmi nezaketi teşvik etmez, kalbin gerçek nezaketinden kaynaklanan kibarlığı teşvik eder. Dıştan doğru davranışların en dikkatli ekimi bile tüm huysuzlukların, sert yargıların ve uygunsuz konuşmaların kapanması için yeterli değildir. Benlik en yüce nesne olarak görüldüğü sürece gerçek nezaket asla ortaya konmayacaktır. Sevgi kalpte yaşamalıdır. Esaslı bir Hristiyan, hareketlerinin motivasyonunu Efendisi’ne duyduğu derin sevgiden alır. Mesih’e karşı duyduğu sevginin köklerinden yukarıya kardeşlerine özverili bir ilgi akıtır. Sevgi, onu edinenlere lütuf, adap ve davranış güzelliği verir. Yüzü aydınlatır ve sesi yumuşatır. Tüm varlığı arıtır ve yükseltir. Yaşam başlıca büyük fedakârlıklar ve harika başarılar üzerine değil, küçük şeyler üzerine kuruludur. Genelde hayatlarımıza iyilik ve kötülük, fark etmeye değmez gözüken küçük şeyler aracılığıyla gelir. Küçük şeylerle gelen testlere dayanmakta başarısız olmamız nedeniyle alışkanlıklar kalıplaşır, karakter bozulur ve büyük testler geldiğinde bizi hazırlıksız yakalar. Ancak günlük yaşamın sınavlarında ilkeli davranırsak, dayanabilmek için güç kazanabiliriz ve en tehlikeli ve en zor durumlarda sadık kalabiliriz. Asla yalnız değiliz. İster O’nu seçelim ister seçmeyelim, bizim bir yoldaşımız var. Unutmayın, nerede olursanız olun, ne

416 |

ŞİFA HİZMETİ

yaparsanız yapın Tanrı oradadır. Söylenen, yapılan veya düşünülen hiçbir şey O’nun dikkatinden kaçamaz. Söylediğiniz her söze veya yaptığınız her şeye bir şahit vardır – kutsal, günahtan nefret eden bir Tanrı. Konuşmadan veya davranmadan önce her zaman bunu aklınıza getirin. Bir Hristiyan olarak sizler soylu bir ailenin üyesi, göksel Kral’ın bir çocuğusunuz. “Ait olduğunuz Kişi’nin yüce adına” (Yakup 2:7) leke getirecek söz ve davranışta bulunmayın. Dikkatle ilahî–insan karakterini çalışın ve sürekli olarak “İsa benim yerimde olsa ne yapardı?” diye sorun. Bu bizim görevimizin ölçütü olmalıdır. Kendinizi sanatları aracılığıyla sizin doğru yapma amacınızı zayıflatan veya vicdanınıza bir leke getirenlerin toplumuna gereksiz yere yerleştirmeyin. Yabancıların arasında, sokakta, arabada ve evde en küçük bir kötülük gibi görünen bir şey yapmayın. Mesih’in Kendi kanıyla satın almış olduğu yaşamı geliştirmek, güzelleştirmek ve asilleştirmek için her gün bir şey yapın. Her zaman ilkeli hareket edin, asla içgüdüsel davranmayın. Yapınızın doğal taşkınlığını alçak gönüllülük ve nezaketle yumuşatın. Ciddiyetsiz ve boş konuşmalara müsamaha etmeyin. Ağzınızdan seviyesiz espriler çıkmasına izin vermeyin. Düşüncelerin bile isyana doğru gitmesine izin verilmemelidir. Bastırılmalı ve Mesih’e itaate tutsak edilmelidirler. Kutsal şeyler üzerine düşünmeye çalışın. Böylece Mesih’in lütfu aracılığıyla pak ve doğru hale geleceklerdir. Sürekli olarak pak düşüncelerin asilleştirici gücünü hissetmeye ihtiyacımız var. Bir ruhun güvende olmasının tek yolu doğru düşünmektir. “Çünkü içinden nasıl düşünürse kendisi öyledir” Özdeyişler 23:7 (KM). Kendini dizginleme gücü egzersiz ile gelişir. Başlangıçta zor görünen şey sürekli tekrarla kolaylaşır, nihayetinde düşünceler ve davranışlar alışkanlık hale gelir. Eğer istersek tüm bayağı ve ucuz şeylerden uzaklaşabilir ve yüksek bir standarda yükselebiliriz; insanlar tarafından saygı ve Tanrı tarafından sevgi görebiliriz.

BAŞKAL ARIYL A İLETİŞİMDE

| 417

Başkalarının hakkında iyi konuşma alışkanlığı geliştirin. İlişkide olduğunuz kişilerin iyi niteliklerini düşünün ve mümkün olduğunca az onların hatalarını ve yanlışlarını görün. Birisinin söylediği veya yaptığı şey hakkında şikâyet etmek için ayartıldığınızda o kişinin yaşamındaki veya karakterindeki bir şeyi övün. Şükür duygusunu geliştirin. Bizim için ölmek üzere Mesih’i veren Tanrı’nın harika sevgisini övün. Dertlerimizi düşünmek hiçbir zaman yararlı değildir. Tanrı bizi O’nun lütfunu ve O’nun eşsiz sevgisini düşünmeye davet ediyor ki böylece övgü ile ilham alabilelim. Ciddi işçilerin başkalarının hataları üzerine düşünmek için zamanları yoktur. Yaşamımızı başkalarının hatalarının veya başarısızlıklarının üzerine sürdüremeyiz. Kötü konuşma iki yönlü bir lanettir, duyandan çok konuşanın üzerine daha ağır düşer. Nifak ve çekişme tohumları atanlar kendi ruhlarında ölümcül meyveler biçerler. Başkalarında kötülük arama hareketinin kendisi, bakan kişide kötülük geliştirir. Başkalarının hataları üzerine kafa yorarak bizde aynı benzerliğe dönüşüyoruz. Fakat İsa’ya bakarak, O’nun sevgisi ve karakterinin mükemmelliği üzerine konuşurken O’nun benzerliğine dönüşüyoruz. Önümüze yerleştirdiği yüce ülkü üzerine düşünerek pak ve kutsal bir atmosfere, hatta Tanrı’nın huzuruna yükseltilebiliriz. Orada yaşadığımızda bizden çıkan bir ışık bizimle bağlantıda olanların hepsini aydınlatır. Başkalarını eleştirmek ve mahkûm etmek yerine şöyle deyin, “Ben kendi kurtuluşum için çalışmalıyım. Benim canımı kurtarmak isteyen Kişi ile iş birliği yapıyorsam kendime çok dikkat etmeliyim. Her türlü kötülüğü yaşamımdan uzak tutmalıyım. Her türlü yanlışa karşı galip gelmeliyim. Mesih’te yeni bir yaratık olmalıyım. Sonra, kötülüğe karşı mücadele edenleri zayıflatmak yerine teşvik edici sözlerle onları güçlendirebilirim.” Bizler birbirimize karşı çok ilgisiziz. Çoğu zaman değerli iş arkadaşlarımızın güçlenme ve sevinme ihtiyacı içinde olduklarını unutuyoruz. Sizin ilginizden ve sem-

418 |

ŞİFA HİZMETİ

patinizden emin olmaları için dikkatli olun. Onlara dualarınızla yardımcı olun ve bunu bilmelerini sağlayın. Mesih’in işçileri olduklarını söyleyen herkes gerçek öğrenciler değildir. O’nun adını taşıyanların arasında, hatta O’nun işçileri sayılanların arasında bile O’nun karakterini yansıtmayanlar var. Onlar Mesih’in ilkeleriyle yaşamıyorlar. Böyleleri sıklıkla Hristiyan tecrübesinde yeni olan genç işçiler üzerinde kafa karışıklığı ve hayal kırıklığına yol açan bir sebep oluyorlar. Fakat kimsenin yanlış yönlendirilmemesi lazım. Mesih bize mükemmel bir örnek verdi. O, bizi kendisini takip etmeye çağırıyor. Zamanın sonuna kadar buğdaylar arasında deliceler de olacaktır. Ev sahibinin hizmetçileri büyük bir hevesle, efendilerinin onuru için deliceleri söküp atmak için izin istediklerinde efendi şöyle dedi: “ ‘Hayır’ dedi adam. Deliceleri toplarken belki buğdayı da sökersiniz. Bırakın biçim vaktine dek birlikte büyüsünler.” Matta 13:29, 30. Tanrı merhameti ve sabrıyla kötülere, hatta hainlere karşı sabırla dayanmaktadır. Mesih’in seçilmiş elçileri arasında Yahuda bir haindi. Öyleyse bugün O’nun işçileri arasında hainler olması bir sürpriz veya hayal kırıklığı sebebi olmalı mı? Kalpleri okuyabilen Kişi O’nun bir hain olduğunu biliyor ve ona dayanıyorsa biz bu kabahatli olanlara karşı ne kadar sabırla dayanmalıyız. Fakat, her ne kadar en kusurlu olan gibi gözükse de hepsi Yahuda gibi değildi. Fevri, aceleci ve kendine güvenen Petrus sıklıkla Yahuda’nın göründüğünden daha büyük bir dezavantaj gibi gözüktü. Kurtarıcı tarafından daha sık azarlanan kişiydi. Fakat onun hayatı nasıl bir hizmet ve fedakârlıktı! Bu hayat Tanrı’nın lütfunun gücüne ne büyük bir tanıklıkta bulunur! Bu nedenle İsa bu dünyada onlarla birlikte yürürken ve konuşurken öğrencilerine karşı neyse, bizler de olabildiğimiz kadar diğerlerine karşı O’nun gibi olmalıyız. Kendinizi ilk önce diğer işçi kardeşlerinize müjdeci olarak

BAŞKAL ARIYL A İLETİŞİMDE

| 419

görün. Bir canı Mesih’e kazandırmak sıklıkla çok büyük bir zaman ve emek ister. Bir can günahtan doğruluğa döndüğü zaman meleklerin varlığında sevinç olur. Bu canlara gözetleyen hizmetkâr ruhların, Hıristiyan olduklarını iddia eden bazı kişiler tarafından onlara ne kadar kayıtsız davranıldığını görmekten memnun olduklarını mı düşünüyorsunuz? İsa bizim sık sık birbirimize davrandığımız gibi bize davranmış olsaydı, hangimiz kurtulmuş olurdu? Unutmayın ki siz kalpleri okuyamazsınız. Yanlış gördüğünüz hareketlerin hangi sebeplerden kaynaklandığını bilmiyorsunuz. Doğru eğitim almamış olan bir çok insan var. Karakterleri çarpıklaşmış durumda, sert ve huysuzlar, her yönden eğri büğrü gözüküyorlar. Fakat Mesih’in lütfu onları dönüştürebilir. Asla onları bir kenara atmayın, asla onlara “Beni hayal kırıklığına uğrattın ve artık sana yardım etmeye çalışmayacağım,” diyerek cesaretlerini ve umutlarını kırmayın. Provokasyon altında aceleyle söylenen birkaç söz –sadece hakettiklerini düşündüğümüz sözler– kalplerini bizim kalplerimize bağlaması gereken etki bağlarını koparabilir. İstikrarlı bir yaşam, sabırlı tahammül, provokasyon altında sakin kalmış bir ruh en kesin argüman ve en kutsal çağrıdır. Eğer diğerlerinin hiç yaşamadığı fırsatlar ve avantajlar elde etmişseniz bunu düşünün ve her zaman bilge, dikkatli ve nazik bir öğretmen olun. Mumdan mühre temiz, sağlam bir baskı yapılabilmesi için mumun üzerine sert ve şiddetli bir şekilde vurmazsınız. Dikkatlice mührü plastik mumun üzerine vurur ve kalıpta sertleşinceye kadar güçlü bir şekilde aşağı bastırırsınız. Aynı şekilde insanların ruhlarına da davranınız. Hristiyan etkisinin devamlılığı onun gücünün sırrıdır ve bu sizin Mesih’in karakterini yansıtışınızın azmine bağlıdır. Hata yapanlara tecrübelerinizi anlatarak yardımcı olun. Önemli hatalar yaptığınızda değerli işçi kardeşlerinizin sabır, nezaket ve yardımseverlikle size nasıl cesaret ve umut verdiklerini gösterin.

420 |

ŞİFA HİZMETİ

Yargıya kadar istikrarsız, akılsız ve değersiz kişilere karşı nazik ve anlayışlı bir davranışın ne kadar etkili olduğunu asla bilemeyeceksiniz. Kutsal emanetlere karşı nankörlük ve ihanet ile karşılaştığımızda nefret veya kızgınlığımızı göstermek için tahrik oluruz. Suçlunun beklentisi ve hazırlandığı da budur. Fakat nazik tahammül onları şaşırtır ve sıklıkla onların daha iyi güdülerini uyandırır ve daha asil bir yaşam için bir istek uyandırır. “Kardeşler, eğer biri suç işlerken yakalanırsa, ruhsal olan sizler, böyle birini yumuşak ruhla yola getirin. Siz de ayartılmamak için kendinizi kollayın. Birbirinizin ağır yükünü taşıyın, böylece Mesih’in Yasası’nı yerine getirirsiniz.” Galatyalılar 6:1, 2. Allah’ın çocukları olduğunu söyleyenlerin tümü akıllarında tutmalıdırlar ki, hizmetkârlar olarak her türden insan ile iletişime gireceklerdir. Kibar olan var kaba saba olan var, alçak gönüllü olan var gururlu olan var, dindar olan var şüpheci olan var, eğitimli olan var cahil olan var, zengin olan var fakir olan var. Bu farklı zihinlere aynı şekilde davranılamaz ama hepsinin nezakete ve sempatiye ihtiyacı var. Karşılıklı ilişki ile zihinlerimiz terbiye olmalı ve kibarlaşmalı. Birbirimize bağımlıyız, insan kardeşliğinin bağları aracılığıyla birlikte yakından bağlıyız. “Gök her birini başkasına bağlı yaratmaktadır, Bir efendi veya bir hizmetkâr veya bir arkadaş, Birbirine yardım etmeye çağırmaktadır, Ta ki bir adamın zayıflığı tümünün gücünü büyütene kadar.” Dünya Hristiyanlıkla sosyal ilişkiler aracılığıyla tanıştı. İlahî ışığı almış olan her kadın ve erkek daha iyi yolları bilmeyenlerin patikalarına ışık tutmalıdırlar. Mesih’in Ruhu tarafından kutsanmış sosyal güç, canları Kurtarıcı’ya getirme işi için geliştirilmelidir. Sadece O’na sahip olan kişi O’ndan zevk alsın diye, tatlı ve kutsal Mesih kıskanılan bir hazine gibi kalpte saklanamaz. Mesih’e, sonsuz yaşama akan, bizimle iletişime geçen herkesi tazeleyen bir kaynak gibi içimizde sahip olmalıyız.

42 GELİŞİM VE HİZMET

H

ristiyan yaşamı anlaşıldığından daha fazlasıdır. Sadece nezaket, sabır, alçakgönüllülük ve iyilikten meydana gelmez. Bunlar önemli lütuflardır, fakat ayrıca cesaret, güç, enerji ve tahammüle de gerek vardır. Mesih’in belirlediği yol dar ve kendini inkâr etme patikasıdır. Bu yola girmek ve zorluklar ve hayal kırıklıklarından yılmadan ilerlemek zayıf karakterli insanlardan daha fazlasını gerektirir. Karakterin Gücü Dayanıklı insanlara ihtiyaç vardır, yolun düzlenmesini ve her tür engelin ortadan kaldırılmasını beklemeyecek, taze harareti ile keyfi kaçmış işçilerin zayıf çabalarına ilham verecek, yürekleri sıcak Hristiyan sevgisi ile ısınmış ve güçlü elleriyle Efendileri’nin işlerini yapan insanlara ihtiyaç vardır. Müjdecilik hizmetine girmiş zayıf, etkisiz, ruhsuz ve kolayca cesareti kırılan bazı kişiler vardır. Şevk eksiklikleri var. Onlar bir şey yapmak için güç veren olumlu karakter özellikleri, heyecanı tutuşturan ruh ve enerjiye sahip değillerdir. Başarılı olacak kişilerin cesaretli ve umutlu olmaları gerekmektedir. Sadece pasif değil aktif değerler de yaratmalıdırlar. Bir yandan

422 |

ŞİFA HİZMETİ

kızgınlığı uzaklaştıran yumuşak cevabı vermeleri gerekirken, diğer yandan da kötülüğe direnmek için bir kahramanın cesaretine sahip olmalıdırlar. Her şeye dayanan merhametleriyle etkilerini olumlu bir güce dönüştürecek karakterin gücüne ihtiyaçları vardır. Bazılarında karakter sağlamlığı yok. Planları ve amaçları kesin bir şekle ve devamlılığa sahip değil. Onlar pratik bakımdan dünyada çok az işe yarar. Bu zayıflık, kararsızlık ve verimsizliğe karşı zafer kazanılmalıdır. Gerçek Hristiyan karakterinde, olumsuz koşullar tarafından şekillendirilemez veya itaat ettirilenmez bir boyun eğmezlik vardır. Ahlaki desteğe, pohpohlanamayacak, rüşvetle satın alınamayacak ve yıldırılamayacak bir sağlamlığa sahip olmalıyız. Tanrı O’nun işine bir hazırlığı güvenceye almak için her fırsatı kullanmamızı ister. Tüm enerjimizi o işin performansı için harcamamızı ve kalplerimizi onun kutsallığına ve onun korku veren sorumluluklarına karşı canlı tutmamızı bekler. Harika bir işi başarma niteliklerine sahip birçok kişi çok az başarılı olur, çünkü çok az çaba harcarlar. Binlerce kişi yaşamlarını büyük bir hedefleri yokmuş, ulaşacakları yüksek standartları yokmuş gibi geçiriyorlar. Bunun sebeplerinden biri, kendilerinin biçtiği düşük değerdir. Mesih bizim için sonsuz bir bedel ödedi ve ödediği bedele göre kendimize değer vermemizi istiyor. Düşük standartlara ulaşmaktan memnun olmayın. Bizler olmamız gereken veya Tanrı’nın bizden olmamızı istediği gibi değiliz. Tanrı bize düşünme gücünü pasif kalmamız veya dünyasal ve kötü meşgalelere sapmamız için vermedi, fakat onun en yüksek, arı, kutsal, soylu bir noktaya taşınması ve O’nun krallığının faydalarını ilerletmek üzere kullanılması için verdi. Kimse başkalarının aklıyla çalışan basit makinalar olmaya razı olmamalıdır. Allah bize düşünme ve hareket etme yetisi vermiştir ve dikkatli bir şekilde hareket ederek, bilgelik için O’na bakarak yükleri taşımak için kabiliyetli hale geleceksiniz.

GELİŞİM VE HİZMET

| 423

Allah’ın size verdiği kişilikte kalın. Başkasının gölgesi olmayın. Rab’bin içinizde ve sizin aracılığınızla çalışacağını umut edin. Asla yeterince öğrendiğinizi ve çabalarınızı azaltabileceğinizi düşünmeyin. İnsanın ölçüsü geliştirilmiş düşüncedir. Eğitiminiz hayat boyu devam etmelidir. Her gün öğrenilmeli ve kazanılan bilgi pratik kullanıma dökülmelidir. Unutmayın ki hizmet ettiğiniz pozisyon ne olursa olsun sizler teşvik eden, geliştiren bir karakter sergiliyorsunuz. İşiniz ne olursa olsun onu kusursuz bir şekilde ve gayretle yapın. Kolay bir görevi yapma eğilimini yenin. Günlük işine aynı ruh ve ilkeleri taşıyan kişi, bunu tüm yaşamına da taşıyacaktır. Sabit bir miktar iş ve sabit bir miktar maaş arzu edenler, adaptasyon ve eğitim sıkıntısı çekmeden tam uyum ortaya koymak isteyenler, Allah’ın işinde çalışması için çağırdıkları kişiler değillerdir. Fiziksel, zihinsel ve ahlaki güçlerinden nasıl mümkün olduğunca az verebilecekleri için çalışan kişiler, Allah’ın üzerlerine bol bereketler dökecekleri kişiler değillerdir. Onların örnekleri bulaşıcıdır. Yönetici güdü, kişisel kazançtır. Göz kulak olunması gerekenler ve sadece kendilerine verilen görevi yerine getirenler, iyi ve sadık olarak adlandırılanlar değillerdir. Enerji, bağlılık, çalışkanlık gösteren, yapılması gereken herhangi bir şeyi yapmaya gönüllü işçiler gereklidir. Başarısızlık korkusu ile sorumluluklardan kaçanların bir çoğu etkisiz hale gelirler. Böylece tecrübe yoluyla kazanacakları eğitimi kaçırırlar, ayrıca okuyarak veya çalışarak ya da başka bir şekilde bunu kazanamazlar. İnsan şartları şekillendirebilir, fakat şartların insanı şekillendirmesine izin verilmemelidir. Durumlara el koyarak onları çalışmak için araçlar haline getirmeliyiz. Biz onlara efendilik etmeliyiz, ama onların bize efendilik etmesine izin vermemeliyiz. Güçlü adamlar karşı çıkılmış, şaşırtılmış ve engellenmiş adamlardır. Enerjilerini işe çevirmeye davet edilerek karşılaştıkları engeller onlara olumlu bereketler sağlamıştır. Böy-

424 |

ŞİFA HİZMETİ

lece kendilerine güven kazanırlar. Çatışma ve kafa karışıklığı Allah’a güveni uygulamaya dökmeye çağırır ve gücü geliştiren kararlılığı gerektirir. Mesih kısıtlı bir hizmet vermedi. O, işini saatlerle ölçmedi. Zamanı, kalbi, ruhu ve gücü insanlığın faydasına çalışmaya verilmiştir. Yorucu günler boyunca çalıştı ve uzun geceler boyunca daha büyük bir iş yapabilsin diye lütuf ve sebat için dua etti. Güçlü bir haykırışla ve gözyaşı dökerek ricalarını göğe iletti ki insan doğası güçlensin, tüm aldatıcı işlerinde sahtekâr düşmanı ile karşılaşmak için desteklensin ve insanlığı yükseltme görevlerini tamamlamak için kuvvetlendirilsin. O işçilerine şöyle diyor, “Size yaptığımın aynısını yapmanız için bir örnek gösterdim.” Yuhanna 13:15. “Bizi zorlayan, Mesih’in sevgisidir” diyor Pavlus. 2. Korintliler 5:14. Onun davranışını harekete geçiren buydu, onu motive eden güç buydu. Eğer onun şevki görev yolunda bir an için gevşemiş olsaydı, çarmıha bir bakışı onun zihnini yeniden hazırlar ve kendini inkâr yolunda ilerlemek için iterdi. Kardeşleri için çalışmasında her zaman zorlayan ve zapt eden gücüyle Mesih’in kurbanlığındaki sonsuz sevginin ortaya konmasına dayandı. Çağrısı ne kadar samimi, ne kadar dokunaklı: “Rabbimiz İsa Mesih’in lütfunu bilirsiniz. O’nun yoksulluğuyla siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde sizin uğrunuza yoksul oldu.” 2. Korintliler 8:9. O’nun ne kadar yüksekten indiğini, alçalmanın dibine alçaldığını biliyorsunuz. Ayakları fedakârlık yoluna girdi ve yaşamını verene kadar başka yöne dönmedi. Gökteki tahttan çarmıha kadar O’nun için rahat yoktu. İnsana olan sevgisi onur kırıcı şeylere katlanmaya ve her türlü tacize dayanmaya O’nu yönlendirdi. Pavlus bize, “Yalnız kendi yararını değil, başkalarının yararını da” gözetin diyor. Ayrıca, “Mesih İsa’daki düşünce sizde de olsun. Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı’ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama kul özünü alıp insan

GELİŞİM VE HİZMET

| 425

benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı” dedi. Filipililer 2:4-8. Pavlus, Mesih’in alçak gönüllülüğünün görülmesi ve fark edilmesi konusunda derinden endişeliydi. Düşünüyordu ki, insanlar göğün Kralı tarafından yapılan harika fedakârlığı düşünmeye yönlendirilirse bencillik yüreklerinden silinebilir. Elçi uzun uzadıya vurgu üzerine vurgu yapıyor ki, Kurtarıcı’nın günahkârların lehine sunmuş olduğu harika lütfunu bir ölçüde anlayabilelim. Zihni önce Mesih’in gökte, Babası’nın bağrında sahip olduğu pozisyona yönlendiriyor, daha sonra O’nu yüceliğini bırakarak, gönüllü bir şekilde Kendisini insan hayatının alçaltıcı şartlarına tabi ederken, bir hizmetkârın sorumluluklarını alırken ve en yüz kızartıcı, en iğrenç ve en acı verici ölüme, çarmıhtaki ölüme boyun eğerken gösteriyor. Tanrı’nın sevgisinin bu harika ifşasını minnettarlık ve sevgi olmadan, kendimize ait olmadığımız gerçeğinin derin bir hissi olmadan tefekkür edebilir miyiz? Böyle bir efendiye isteksiz ve bencilce güdülerle hizmet edilmemelidir. Petrus, “Çünkü atalardan kalma boş yaşayışınızdan, yozlaşan gümüşle ya da altınla kurtulmadığınızı biliyorsunuz” diyor. 1. Petrus 1:18 (Cos.). Ah, insanların kurtuluşunu satın almaya bunlar yetmiş olsaydı, bu iş “Gümüş de, altın da benim” diyen Kişi tarafından (Hagay 2:8) ne kadar da kolay halledilirdi! Fakat günahkâr ancak Tanrı’nın Oğlu’nun paha biçilmez kanıyla kurtarılabilirdi. Bu harika fedakârlığa minnet duymayanlar kendilerini Mesih’in hizmetinden çekerler ve kendi bencilliklerinde helak olurlar. Amacın Tekliği Mesih’in yaşamındaki herşey O’nun işine, tamamlamak için gelmiş olduğu büyük kurtuluş işine tabi kılınmıştı. Aynı adanmışlık, aynı kendini inkâr ve fedakârlık, Tanrı sözünün taleplerine aynı bağlılık, O’nun öğrencilerinde de ortaya konmalıdır.

426 |

ŞİFA HİZMETİ

Mesih’i kişisel Kurtarıcısı olarak kabul eden herkes Allah’a hizmet etme ayrıcalığını isteyecektir. Göğün onun için ne yapmış olduğunu düşünerek kalbi sınırsız bir sevgi ve hayranlık dolu bir minnettarlıkla çarpacaktır. Minnettarlığını, yeteneklerini Allah’ın hizmetine adayarak göstermeye isteklidir. Duyduğu sevgiyi Mesih’e ve O’nun satın almış olduğu insanlara göstermeyi ister. Zahmete, zorluğa ve fedakârlığa imrenir. Allah’ın gerçek işçisi, elinden gelenin en iyisini yapacaktır, çünkü bunu yaparak Efendisi’ni yüceltebilir. Allah’ın isteklerini gözetmek için doğruyu yapacaktır. Tüm olanaklarını geliştirmeye çabalayacaktır. Her bir görevi Allah için yapar gibi yapacaktır. Mesih’in onun hürmetini ve mükemmel hizmetini kabul etmesi tek isteğidir. Bir resimde bir boğa, sunak ve saban arasında dururken görülmektedir ve üzerinde şu yazı yazar, “Her ikisi için de hazırım,” saban iziyle zahmet vermekle veya sunakta bir kurban olarak sunulmakla. İşte bu Allah’ın gerçek çocuğunun durduğu yerdir. Görevin çağırdığı yere gitmeye, kendini inkâra, Kurtarıcı’nın işi için fedakârlık etmeye gönüllüdür.

DAHA YÜKSEK BİR TECRÜBE

| 427

43 DAHA YÜKSEK BİR TECRÜBE

S

ürekli olarak Mesih’in yeniden bir gösterimine, O’nun öğretileri ile uyumlu günlük bir tecrübeye ihtiyacımız var. Yüksek ve kutsal beceriler erişim alanımızdadır. Bilgide ve erdemde sürekli gelişim, Tanrı’nın bizim için amaçladığı bir şeydir. Yasası O’nun sesinin bir yansımasıdır ve herkese şu davette bulunur, “Daha yukarı çıkın. Kutsal, daha kutsal olun.” Her gün Mesih’in karakterinin mükemmelliğinde ilerlemeliyiz. Efendi için hizmete dahil olanlar, birçoklarının sahip olmayı düşündüklerinden bile daha yüce, daha derin, daha geniş bir tecrübeye sahip olmalıdırlar. Allah’ın büyük ailesinin üyeleri olan birçok kişi O’nun yüceliğine bakmak ve yücelikten yüceliğe değiştirilmek hakkında az şey biliyorlar. Birçoğu Mesih’in mükemmeliyeti hakkında muğlak bir kavrayışa sahip ve kalpleri sevinçle titriyor. Kurtarıcı’nın sevgisini daha dolu, daha derin bir şekilde hissetmek istiyorlar. Allah’ın ardında olan her ruh bu isteği el üstünde tutsun. Kutsal Ruh işlenmeye istekli olanları işler, biçimlendirmeye istekli olanları biçimlendirir, şekillendirmeye istekli olanları şekillendirir. Kendinizi ruhsal düşünceler ve kutsal söyleşiler kültürüne veriniz. Ancak O’nun yüceliğinin erken doğuşunun ilk ışıklarını gördünüz. Rab’bi tanımak için

428 |

ŞİFA HİZMETİ

ilerledikçe bileceksiniz ki, “doğruların yolu şafak ışığı gibidir, giderek öğle güneşinin parlaklığına erişir.” Özdeyişler 4:18. Mesih, “Bunları size, sevincim sizde olsun ve sevinciniz tamamlansın diye söyledim,” dedi. Yuhanna 15:11. Mesih görevinin sonuçlarını her zaman önünde gördü. O’nun dünyasal yaşamı zahmet ve benliğin feda edilmesi ile dolu bir yaşamdı. Çektiği eziyetlerin boşa olmadığı düşüncesiyle seviniyordu. Kendi yaşamını insanların yaşamı için vererek insanlığı Tanrı’nın suretinde yenileyecekti. Bizi tozdan kaldıracak, karakterimizi Kendi karakter özelliğinde yenileyecek ve onu Kendi yüceliğiyle güzelleştirecekti. Mesih, ruhunun çektiği eziyeti gördü ve bundan memnundu. Sonsuzluğun genişliğini gözden geçirdi ve O’nun alçalmasıyla af ve sonsuz yaşama kavuşacakların mutluluğunu gördü. Onların günahları için yaralanmış, onların kötülükleri nedeniyle ezilmişti. Onların barışının azabı O’nun üzerindeydi ve O’nun yaralarıyla şifa buldular. Kurtulmuşların bağırışını duydu. Fidye ile kurtarılmışların Musa’nın ve Kuzu’nun ilahisini söylediklerini duydu. İlk önce kanla vaftiz olmak gerekse de, dünyanın günahları O’nun masum ruhu üzerinde çok ağır olsa da, anlatılmaz bir kederin gölgesi üzerinde olsa da, O’nun önüne serilen sevinçten dolayı O çarmıha katlanmayı ve utancı seçti. Tüm takipçileri bu sevinci paylaşmalıdır. Sonraki yaşam ne kadar büyük ve yüce olsa da ödülümüzün tamamı nihai kurtuluş zamanında alınmayacaktır. Burada bile imanla Kurtarıcı’nın sevincine katılmalıyız. Musa gibi bizde Görünmez Olan’ı görüyormuş gibi devam etmeliyiz. Şimdi kilise bir savaş içerisindedir. Karanlık içinde, neredeyse tamamıyla putperestliğe verilmiş bir dünya ile karşılaşıyoruz. Fakat savaşın biteceği ve zaferin kazanılacağı o gün geliyor. Tanrı’nın iradesi gökte olduğu gibi yerde de yerine gelmelidir. Kurtulmuşların ulusları, göğün yasasından başka bir yasa bilmeyecekler. Hepsi mutlu, birleşmiş bir aile olarak,

DAHA YÜKSEK BİR TECRÜBE

| 429

övgü ve şükran dolu elbiseleri –Mesih’in doğruluğunun giysisini giyinmiş olacaklar. Tüm doğa, üstün güzelliğiyle Tanrı’ya bir övgü ve tapınma hediyesi sunacak. Dünya göğün ışığında yıkanmış olacak. Ayın ışığı güneş ışığı gibi olacak ve güneşin ışığı şimdikinden yedi kat daha büyük olacak. Yıllar sevinç içinde geçecek. Manzaranın üstünde sabah yıldızları birlikte şarkı söyleyecek, Tanrı’nın çocukları sevinç içinde haykıracak, bu sırada Tanrı ve Mesih birlik içinde şunu ilan edecekler, “Artık ne günah ne de ölüm olmayacak.” Geleceğin bu yücelik görüntüleri, Tanrı’nın eliyle resmedilmiş bu sahneler O’nun çocuklarına kıymetli olmalıdır. Sonsuzluğun kapı eşiğinde durun ve bu hayatta Mesih ile birlikte çalışmışlara, O’nun uğruna acı çekmeyi bir ayrıcalık ve onur sayanlara söylenen lütufkâr karşılamayı duyun. Onlar meleklerle birlikte taçlarını Kurtarıcı’nın ayaklarının dibine atıyorlar ve “Yüksek sesle şöyle diyorlardı: “Boğazlanmış Kuzu Gücü, zenginliği, bilgeliği, kudreti, saygıyı, yüceliği, övgüyü almaya layıktır… “Övgü, saygı, yücelik ve güç sonsuzlara dek Tahtta oturanın ve Kuzu’nun olsun!” Vahiy 5:12, 13. Kurtulmuş olanlar kendilerini sevinçli Kurtarıcı’ya yönlendirmiş olanları orada selamlayacaklar. Tanrı’nın hayatının ölçüleriyle ölçülen bir hayata sahip olsunlar diye insanlar için ölen Mesih’i övmek için biraraya geliyorlar. Çatışma sona erdi. Tüm sıkıntı ve çekişme sona erdi. Kurtulmuşlar Tanrı’nın tahtının etrafında dururken zafer şarkıları tüm göğü dolduracak. Hepsi sevinçle şu ezgiye katılıyorlar, “Boğazlanmış Kuzu … övgüyü almaya layıktır,” ve bizi Tanrı’ya satın aldı, diyorlar. “Bundan sonra gördüm ki, her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu’nun önünde duruyordu. Hepsi de birer beyaz kaftan giymişti, ellerinde hurma dalları vardı. Yüksek sesle bağırıyorlardı: “Kurtarış, tahtta oturan Tanrımız’a ve Kuzu’ya özgüdür!” Vahiy 7:9, 10. “Bunlar o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir. Kaftanlarını

430 |

ŞİFA HİZMETİ

Kuzu’nun kanıyla yıkamış, bembeyaz etmişlerdir. Bunun için, “Tanrı’nın tahtı önünde duruyor, Tapınağında gece gündüz O’na tapınıyorlar. Tahtta oturan, çadırını onların üzerine gerecek. Artık acıkmayacak, artık susamayacaklar. Ne güneş ne kavurucu sıcak çarpacak onları. Çünkü tahtın ortasında olan Kuzu onları güdecek ve yaşam sularının pınarlarına götürecek. Tanrı gözlerinden bütün yaşları silecek.” “Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.” Vahiy 7:14-17 ayetler; 21:4. Her zaman bu görünmeyen şeylerin görümünü önümüzde tutmalıyız. Böylece sonsuzluk ve zamanla ilgili şeylere doğru bir değer verebileceğiz. Daha yüksek yaşam için diğerlerini etkileyecek gücü verecek olan işte budur. Dağda Tanrı ile Birlikte Tanrı bize “dağa bana gelin,” diyor. Musa’dan İsrail’i kurtarma işinde Tanrı’nın bir aracı olmadan önce kırk yıl boyunca O’nunla birlikte ıssız yerlerde paydaşlık etmesi istenmişti. Musa Tanrı’nın mesajını Firavun’a götürmeden önce yanan çalıda bir melekle konuştu. Tanrı’nın halkının temsilcisi olarak O’nun yasasını almadan önce dağa, O’nun yüceliğini görmeye çağrıldı. Putperestler üzerine adaleti uygulamadan önce bir kaya oyuğuna gizlenmişti ve Rab ona şöyle dedi, “Bütün iyiliğimi önünden geçireceğim,” “Musa’nın önünden geçerek, “Ben RAB’bim” dedi, “RAB, acıyan, lütfeden, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin ve sadık Tanrı… Hiçbir suçu cezasız bırakmam.” Çıkış 33:19; 34:6, 7. Ölmeden ve İsrail için görevini bırakmadan önce Tanrı onu Pisga dağına çağırdı ve Vaat Edilmiş Topraklar’ın güzelliğini önüne serdi. Öğrenciler görevlerine gitmeden önce İsa ile birlikte dağa çağrılmışlardı. Pentikost’un gücü ve yüceliği öncesinde, Celile’de dağdaki toplantıda, Zeytin Dağı’ndaki vedada, meleğin vaadi ile birlikte ve üst odadaki dua ve paydaşlık günlerinde Kurtarıcı ile paydaşlık etmeye geldiler.

DAHA YÜKSEK BİR TECRÜBE

| 431

İsa büyük bir denenme veya bazı önemli işler için hazırlandığında dağların ıssız bölgelerine gider ve geceyi Babası’na dua etmek ile geçirirdi. Elçilerin kutsanması ve Dağdaki Vaaz, görünümünün değişmesi, yargı salonundaki ve çarmıhtaki işkence ve diriliş, yüceliğinden önceki geceler, dua ile geçti. Dua Ayrıcalığı Bizlerin de meditasyon, dua ve ruhsal yenilenme almak için zaman ayırması gerekiyor. Gerektiği kadar duanın gücüne ve etkisine değer vermiyoruz. Dua ve imanın başaracaklarını dünyadaki hiçbir güç başaramaz. Tüm yönleriyle aynı duruma iki kez çok seyrek düşeriz. Sürekli eski tecrübenin yeterli bir rehber olamayacağı yeni durumlar ve denenmeler yaşıyoruz. Tanrı’dan gelen sürekli bir ışığa ihtiyacımız var. Mesih, sesini dinleyenlere her zaman mesajlar göndermektedir. Getsemani bahçesindeki ıstırap gecesinde uyuyan öğrencileri İsa’nın sesini duymadılar. Meleklerin varlığını belli belirsiz hissetmişlerdi, ama sahnenin gücünü ve yüceliğini kaçırdılar. Uykulu ve sersem olmaları nedeniyle ruhlarını önlerindeki korkunç sahneler için güçlendirebilecek bir kanıtı görmekte başarısız oldular. Aynı şekilde bugün de ilahî öğretime en çok ihtiyacı olan bir çok kişi onu almakta başarısız oluyor, çünkü gök ile paydaşlığa girmiyorlar. Her gün maruz kaldığımız denenmeler duayı bir ihtiyaç haline getirmektedir. Tehlikeler tüm yolları kuşatmış durumda. Özellikle başkalarını kötülük ve yıkımdan kurtarmaya çalışanlar denenmeye maruz kalmaktadırlar. Kötülükle sürekli temas ederken Tanrı ile sağlam bir bağ kurmazlarsa kendileri de bozulurlar. Kişileri yüksek ve kutsal zeminden düşük bir seviyeye yönlendiren kısa ve aldatıcı adımlardır. Belki bir dakika içinde alınan kararlar kişinin durumunu sonsuza dek sabitleyebilir. Bir kez zafer kazanmakta başarısız olmak, ruhu korumasız bırakır. Bir kötü alışkanlığa bile güçlü bir şekilde direnilmezse, o alışkanlık çelik zincirlerle güçlenecek ve kişinin tamamını bağlayacaktır.

432 |

ŞİFA HİZMETİ

Birçok kişinin kendisini denenme durumuna sokmasının sebebi, her zaman Rab’bin arkasından yürümemeleridir. Tanrı ile olan paydaşlığımızın kırılmasına izin verdiğimizde savunmamızı kaybederiz. Tüm iyi amaçlarınız ve iyi niyetleriniz kötülüğe karşı dayanabilmenize yetmeyecektir. Sizler dua adamları ve kadınları olmalısınız. Dualarınız zayıf, rastgele ve düzensiz olmamalıdır. İstekli, gayretli ve sürekli olmalıdır. Dua etmek için her zaman dizlerinizin üzerine çökmek zorunda değilsiniz. Yalnız olduğunuzda, yürüdüğünüzde ve günlük işlerinizle meşgul olduğunuzda Kurtarıcı ile konuşma alışkanlığı geliştirin. Kalp sürekli olarak sessiz dualarda yardım, ışık, güç ve bilgelik için coşsun. Her bir nefes, bir dua olsun. Tanrı’nın işçileri olarak insanlara bulundukları yerlerde, yani karanlıkla kuşatılmış, kötülüğe batmış ve kirlilikle lekelenmiş oldukları yerlerde ulaşmalıyız. Fakat düşüncelerimiz, güneşimiz ve kalkanımız olan İsa’da olursa etrafımızı saran kötülük üstümüze leke getiremeyecektir. Mahvolmak üzere olan canları kurtarmak için çalışırken Tanrı’ya güvendiğimiz için utanılır bir pozisyona düşmeyiz. Mesih kalpte, Mesih yaşamdadır, bizim güvencemiz O’dur. O’nun varlığının atmosferi ruhu kötülüğe karşı nefretle dolduracaktır. Ruhumuz O’nunki ile o kadar çok benzeyebilir ki, düşünce ve amaçta O’nunla bir olabiliriz. Yakup iman ve dua aracılığıyla zayıf ve günahkâr bir adam olmaktan Tanrı ile birlikte olan bir prense dönüştü. Bu nedenle siz de kutsal ve yüce amacın, soylu bir yaşamın adamları ve kadınları olabilirsiniz. Herhangi bir sıkıntı nedeniyle gerçekten, doğrudan ve adaletten sapmayacak adamlar ve kadınlar. Herkes acil ihtiyaçların, yüklerin ve görevlerin altında ezilmektedir. Fakat durumunuz ne kadar daha zor olursa, yükünüz ne kadar daha ağır olursa, o kadar daha çok İsa’ya ihtiyacınız olur. Allah’a herkesin önünde ibadet etmeyi ihmal etmek ciddi bir hatadır. Toplu ibadetin ayrıcalıklarına daha az önem verilme-

DAHA YÜKSEK BİR TECRÜBE

| 433

melidir. Hastalara bakanlar genelde kendilerini bu ayrıcalıklardan mahrum etmektedirler, fakat kendilerini gereksiz yere ibadet evinden uzak tutmamak konusunda dikkatli olmalıdırlar. Hastalara hizmet işinin başarılı olması, diğer tüm seküler işlerden daha fazla bir şekilde işin adanma ve kendini feda ruhuyla yapılmasına bağlıdır. Sorumlulukları taşıyanlar kendilerini Allah’ın Ruhu’ndan derin bir şekilde etkilenecekleri yerlere koymalıdırlar. Size emanet edilen pozisyon diğerlerinden daha fazla sorumluluk içerdiğinden, Kutsal Ruh’un yardımı için diğer insanlardan daha büyük bir endişe duymalısınız. Bizim işimizde Allah ile paydaşlığın pratik sonuçlarından daha çok şeye ihtiyacımız yoktur. Kurtarıcı’da huzur ve rahat bulduğumuzu günlük hayatımızla göstermeliyiz. O’nun kalpteki huzuru yüzde parlayacaktır. Sesine ikna edici bir güç verecektir. Allah ile paydaşlık, karakteri ve yaşamı asilleştirecektir. İlk öğrencilerde olduğu gibi insanlar İsa ile birlikte olduğumuzu bileceklerdir. Bu, işçiye başka hiçbir şeyin veremeyeceği bir güç verir. İşçi kendisini bu güçten mahrum bırakmamalıdır. İki yönlü bir yaşam sürmemiz gerekir –düşünce ve hareket, sessiz dua ve azimli çalışma hayatı. Allah ile paydaşlık aracılığıyla kazanılmış güç, zihni sakin düşüncelere ve özene alıştırmak için gösterilen ciddi çabayla birleşerek, kişiyi günlük görevlere hazırlar ve ne kadar zor olursa olsun, ruhu her koşulda huzur içinde tutar. İlahi Öğütçü Birçok kişi sıkıntı içindeyken dünyevî arkadaşlarına başvurur, onlara kafa karışıklıklarından bahseder ve yardım dilenir. Zorlu durumlar altında kalplerini inançsızlık doldurur ve yollar karanlık gözükür. Fakat çağların büyük Öğütçüsü her zaman yanlarındadır ve onları Kendisi’ne güvenmeye davet eder. Büyük Yük Taşıyıcısı İsa şöyle der, “Bana gelin, ben size rahatlık veririm.” O’ndan vazgeçip yüzümüzü kararsız, bizim gibi Allah’a muhtaç insanlara mı dönelim?

434 |

ŞİFA HİZMETİ

Karakterinizin eksikliklerini ve işin büyüklüğüne karşın sizin kapasitenizin küçüklüğünü hissedebilirsiniz. Fakat size insanlara verilmiş en büyük zeka da verilmiş olsa, işiniz için yeterli olmazdı. “Bensiz hiçbir şey yapamazsınız,” diyor Rabbimiz ve Kurtarıcımız. Yuhanna 15:5. Yaptığımız her şeyin sonucu Allah’ın ellerine dayanır. Başınıza ne gelirse gelsin sağlam bir şekilde ve gayretli bir güvenle O’na tutunun. İşinizde, boş zamanlarınızdaki arkadaşlıklarınızda, yaşam boyu birlikteliklerinizde, oluşturduğunuz tüm ilişkilerinizde samimi, alçak gönüllü dua ile başlayın. Böylelikle Allah’ı onurlandırdığınızı göstereceksiniz ve Allah da sizi onurlandıracak. Cesaretiniz kırıldığında dua edin. Moraliniz bozuk olduğunda ağzınızı insanlara karşı sıkıca kapatın, diğerlerinin yolunu gölgelemeyin, fakat her şeyi İsa’ya söyleyin. Yardım için ellerinizi yukarı kaldırın. Zayıflıklarınızda sonsuz güce tutunun. Allah’ın ışığında ışığı görebilmek ve O’nun sevgisinde sevinmek için alçakgönüllülük, bilgelik, cesaret ve iman artışı talep edin. Kutsama; Güven Alçakgönüllü ve pişman olduğumuz zaman Allah’ın Kendisi’ni bize gösterebileceği ve göstereceği yerde durabiliriz. Geçmişteki lütufları ve bereketleri neden üzerimize daha büyük bereketler dökmesi gerektiğinin bir sebebi olarak ileri sürdüğümüzde bundan çok mutlu olur. O’na tamamen güvenenlerin beklentilerinden çok daha fazlasını yapacaktır. Rab İsa çocuklarının tam olarak neye ihtiyaçları olduğunu, insanlar için ne kadar ilahî gücü tahsis etmemiz gerektiğini bilir ve başkalarını bereketlemede ve kendi ruhlarımızı asilleştirmede kullanacağımız kadar üzerimize bağışlar. Kendimizin yapabileceklerine daha az güvenmeli ve Rab’bin bizim için ve bizim aracılığımızla yapacaklarına daha çok güvenmeliyiz. Kendi işinizle meşgul değilsiniz, Allah’ın işini yapıyorsunuz. İradenizi ve yolunuzu ona teslim edin.

DAHA YÜKSEK BİR TECRÜBE

| 435

Kendinize tek bir hak, tek bir ödün vermeyin. Mesih’te özgür olmanın ne olduğunu bilin. Kutsal Kitap’ın gerçeklerini kendi kişisel tecrübemize yansıtmadıkça, Sebt Günü’nden Sebt Günü’ne vaaz dinlemek, Kutsal Kitap’ı baştan sona veya her ayetinin açıklamasını okumak, kendimize ve bizi dinleyenlere faydalı olmayacaktır. Anlayış, irade ve eğilimler, Allah’ın sözünün kontrolü altında olmalıdırlar. Böylece, Kutsal Ruh’un çalışması aracılığıyla sözün talimatları hayatlarımızın ilkeleri haline gelecektir. Rab’den size yardım etmesini isterken O’nun bereketlerini aldığınıza inanarak Kurtarıcınız’ı onurlandırın. Tüm güç, tüm bilgelik emrimiz altındadır. Sadece istememiz gerekir. Devamlı Allah’ın ışığında yürüyün. Gece ve gündüz O’nun karakterini düşünün. Böylece O’nun güzelliğini görecek ve O’nun iyiliğinde sevinç bulacaksınız. Kalbiniz O’nun sevgisini hissederek coşacaktır. Sonsuz kollarda doğmuş gibi mutlu olacaksınız. Allah’ın verdiği güç ve ışık ile daha önce mümkün olduğunu hiç düşünmediğiniz kadar daha fazla anlayabilecek ve başaracaksınız. “Ben’de Kal.” Mesih bize şöyle diyor: “Bende kalın, ben de sizde kalayım. Çubuk asmada kalmazsa kendiliğinden meyve veremez. Bunun gibi, siz de bende kalmazsanız meyve veremezsiniz… Bende kalan ve benim kendisinde kaldığım kişi çok meyve verir. Bensiz hiçbir şey yapamazsınız… Eğer bende kalırsanız ve sözlerim sizde kalırsa, ne isterseniz dileyin, size verilecektir. Babam çok meyve vermenizle yüceltilir. Böylelikle öğrencilerim olursunuz. Baba’nın beni sevdiği gibi, ben de sizi sevdim. Benim sevgimde kalın… Siz beni seçmediniz, ben sizi seçtim. Gidip meyve veresiniz, meyveniz de kalıcı olsun diye sizi ben atadım. Öyle ki, benim adımla Baba’dan ne dilerseniz size versin.” Yuhanna 15:4-16. “İşte kapıda durmuş, kapıyı çalıyorum. Biri sesimi işitir ve

436 |

ŞİFA HİZMETİ

kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim; ben onunla, o da benimle, birlikte yemek yiyeceğiz.” Vahiy 3:20. “Galip gelene saklı mandan vereceğim. Ayrıca, ona beyaz bir taş ve bu taşın üzerinde yazılı olan yeni bir ad, alandan başka kimsenin bilmediği bir ad vereceğim.” Vahiy 2:17. “Galip gelene sabah yıldızını da vereceğim,” “Onun üzerine Tanrım’ın adını, Tanrım’a ait kentin … adını ve benim yeni adımı yazacağım.” 26-28; 3:12. “Ancak şunu yapıyorum” Allah’a güvenen, Pavlus ile birlikte şunu söyleyebilecektir: “Beni güçlendirenin aracılığıyla her şeyi yapabilirim.” Filipililer 4:13. Geçmişin hataları veya başarısızlıkları ne olursa olsun, Allah’ın yardımıyla onların üzerine çıkabiliriz. Elçi ile birlikte şöyle diyebiliriz: “Ancak şunu yapıyorum: Geride kalan her şeyi unutup ileride olanlara uzanarak, Tanrı’nın Mesih İsa aracılığıyla yaptığı göksel çağrıda öngörülen ödülü kazanmak için hedefe doğru koşuyorum.” Filipililer 3:13, 14.